16
USTANIN HİKAYESİ Mİ? HİKAYENİN USTASI HİKAYENİN USTASI MI? MI? B aşbakan Erdoğan’ın 2011’de yaptığı balkon konuşmasında siyasi terminolojimize ka- zandırdığı ustalık terimine atfen adı “Usta- nın Hikayesi” olan belgesel, geçtiğimiz günlerde medyayı oldukça meşgul etti. Bir başbakan gü- zellemesi diyebileceğimiz belgeselin kahrama- nına yani bu hikayenin ustasına biz de bir yakından bakalım istedik. Gördük ki seçimlerin yaklaşmasından ötürü yandaşlarıyla beraber hazırladıkları propaganda amaçlı belgeselin, gerçekleri hiç yansıtmadığıdır. ’Yalanın karşısında susan dilsiz şeytandır.’ şia- rıyla gerçekleri söylemekten çekinmeyerek usta- nın hikayesinin nasıl da Hikayenin Ustasına döndüğünü beraber göreceğiz. REŞADİYE HALKI YOL KESTİ REŞADİYE HALKI YOL KESTİ TOKAT'ın Re- şadiye ilçe- sinde bağlı Yolüstü bel- desi sakinleri; belde sınırları içerisinde yapılması planlanan taş ocağını protesto ederek Reşadiye- Başçiftlik yolunu iki saat ulaşıma ka- pattı. Oy Cihan Bizum Cihan Oy Cihan Bizum Cihan Çok sevdiği arkadaşlarını kurtarmak uğruna, kafasındaki mangal kadar büyük yüreğiyle o her yerde vardı. Kendisini bu yü- rekle varılacak büyük hedeflere ulaşmaya ve vuruş- maya adamıştı. Bir HES Mücadelesinin Hikayesi; ŞERAH GÜNEŞİ Trabzon Çaykara Uzungöl’ de yapılmak is- tenen HES’lere karşı verdikleri mücadeleyi ve yaptıkları eylemler hakkında ki merak ettiğimiz soruları sorduk... KARADENİZDE TÜRKLER 2 KARADENİZDE TÜRKLER 2 Bir önce ki yazının devamı olan Karadeniz de Türk- ler 2 içerisinde Baba İshakları, Hacı Bektaşları, Çepnileri okuyacağımız seri- nin bu ikinci yazı- sıyla bizleri Türk Tarihinin gizli kısım- larına biraz daha ulaştıracak... KARAKONCOLOS KARAKONCOLOS "Tarih gerçek de söyler, yalan da Ama efsane sadece 'söyler', ne gerçek, ne yalan" Kenan Sarıalioğlu Denizi gören bir tepede yaşlı kadın portakal ağaçlarının arkasından, azgın dalgaların horona durduğu fırtınalı denize bakar. Yanındaki to- runu babaannesinin ağzından, ku- şaklar boyu söylenen bir cümleyi işitir: - Karakoncolos denize girdi! Kapak faciasında üçüncü duruşma gerçekleşti; Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde Haziran ayında görülen ikinci davada tanıkları dinleyen mahkeme heyeti, sanıkların avukatlarının itirazları ve savunmalarının ardından denetim şir- keti yetkilisi Barış D.'nin tahliyesine, İlyas A.'nın ise tutuklulu- ğun deva- mına karar verdi. Facianın üçüncü duruşması ise gerçekleşti. Sonuç yine aynı... HES KURUTTU HES KURUTTU Gölyaka’ya bağlı Bakacak Köyü’nde Aksu Deresi; Hes Projesi nedeni ile kay- nak suları kurudu. Köylüler yaklaşık 3 yıldır su sıkıntısı çekerken, hastalıklar baş göstermeye başladı. Köylüler yakla- şık 3 kilometre uzaklıktan su taşımak zorunda kalıyor. HES Projesi kapsa- mında yapılan tüneller nedeni ile kaynak ve yüzey suları kuruyunca köylüler susuz kaldı. Yaklaşık 3 yıldır devlet ku- rumlarına ve siyasilere dertlerini anlat- maya çalışan köylüler son çareyi yol kapatarak HES barajı inşaatında çalışan kamyonların geçişlerine izin verme- mekte buldular. MUHTAR AÇLIK GREVİNE GİRDİ MUHTAR AÇLIK GREVİNE GİRDİ G iresun'un Doğankent ilçesi Yeşil- tepe Mahalle Muhtarı Hamza Aracı, Belediye'den hizmet alamadıklarını öne sürerek açlık grevini gerçekleştirdi.Çadı- rın önündeki ağaca “Ben Yeşiltepe Ma- hallesi muhtarı olarak saymış olduğum ihtiyaçlarım karşılanana kadar belediye binası önünde mücadele baş- lattım” yazılı bir pankart asan Aracı, istediklerini karşılanıncaya kadar açlık grevine girdiğini belirtti. Giresun’un Görele ilçesi Çavuşlu belde- sinde yapımı süren Katı Atık Bertaraf Te- sisi’ ne karşı halkın eylemleri sürüyor. Jandarma barikatını aşan halk Karadeniz Sahil Yolu’nu ulaşıma kapadı. Halen mahkemenin sür- düğünü belirten Arslan; tesisin in- şaat çalışmaları- nın da hukuksuz biçimde sürdü- ğünü yineledi. Rize’nin İkizdere Vadisi’nde yapılacak HES’lere karşı çıkan köylülere de ‘HES so- ruşturması’ açıldıŞimşirli Köyü sınırları içeri- sinde yapılması planlanan HES projesine karşı çıkan köylüler, projenin yapılacağı alanda defalarca toplanarak tepkilerini dile getirmiş, yürüyüş düzenleyerek basın açıkla- ması yapmıştı. Şimşirli Köyü’ nde yaşanan HES protestoları nedeniyle köylü- lerden 42’si hak- kında soruşturma baş- lattığı öğrenildi. S inop’un Gerze ilçesi Yaykıl köyünde Anadolu Termik Santralleri AŞ ta- rafından ithal kö- müre dayalı kurulması planla- nan ”Gerze Enerji Santrali Projesi” hakkında hazırla- nan ÇED süreci- nin durdurulduğu haberi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileri tarafından paylaşıldı. Ç evre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ile Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğ-lu’nun katıldığı Araklı’daki 24 tesisin temel atma töreni, Turup protestosuna sahne oldu. AK Parti Trabzon Milletvekili Safiye Seymenoğlu konuşmak üzere kür- süye yöneldiği anda, elinde "kent ormanıma do- kunma" yazılı afiş olan bir vatandaş konuşmaların ya- pıldığı platforma çıkarak eylem yapmak istedi... R İZE İZE DE DE 42 K 42 K ÖYLÜYE ÖYLÜYE S ORUŞTURMA ORUŞTURMA ÇAVUŞLU’DA HALK ÇÖPLÜK İSTEMİYOR! ÇAVUŞLU’DA HALK ÇÖPLÜK İSTEMİYOR!

Karadeniz güneşi gazetesi 2 sayı

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Karadeniz Güneşi Gazetesi Karadeniz'in kendi sorunlarını kültürünü ve tarihini anlatan aylık siyasi gazete.

Citation preview

Page 1: Karadeniz güneşi gazetesi 2 sayı

USTANIN HİKAYESİ Mİ?HİKAYENİN USTASIHİKAYENİN USTASI MI?MI?Başbakan Erdoğan’ın 2011’de yaptığı balkon

konuşmasında siyasi terminolojimize ka-zandırdığı ustalık terimine atfen adı “Usta-

nın Hikayesi” olan belgesel, geçtiğimiz günlerdemedyayı oldukça meşgul etti. Bir başbakan gü-zellemesi diyebileceğimiz belgeselin kahrama-nına yani bu hikayenin ustasına biz de biryakından bakalım istedik.

Gördük ki seçimlerin yaklaşmasından ötürüyandaşlarıyla beraber hazırladıkları propagandaamaçlı belgeselin, gerçekleri hiç yansıtmadığıdır.’Yalanın karşısında susan dilsiz şeytandır.’ şia-rıyla gerçekleri söylemekten çekinmeyerek usta-nın hikayesinin nasıl da Hikayenin Ustasınadöndüğünü beraber göreceğiz.

REŞADİYE HALKI YOL KESTİREŞADİYE HALKI YOL KESTİ

TOKAT'ın Re-şadiye ilçe-sinde bağlıYolüstü bel-desi sakinleri;belde sınırlarıiçerisinde yapılması planlanan taşocağını protesto ederek Reşadiye-Başçiftlik yolunu iki saat ulaşıma ka-pattı.

Oy Cihan Bizum CihanOy Cihan Bizum Cihan

Çok sevdiği arkadaşlarını kurtarmakuğruna, kafasındakimangal kadarbüyük yüreğiyle oher yerde vardı.Kendisini bu yü-rekle varılacakbüyük hedeflereulaşmaya ve vuruş-maya adamıştı..

BBiirrHHEESS MMüüccaaddeelleessiinniinnHHiikkaayyeessii;;

ŞŞ EE RR AA HH GG ÜÜ NN EE ŞŞ İİTrabzon Çaykara Uzungöl’ de yapılmak is-tenen HES’lere karşı verdikleri mücadeleyive yaptıkları eylemler hakkında ki merakettiğimiz soruları sorduk...

KARADENİZDE TÜRKLER 2KARADENİZDE TÜRKLER 2Bir önce ki yazının devamı olan

Karadeniz de Türk-ler 2 içerisindeBaba İshakları, HacıBektaşları, Çepnileriokuyacağımız seri-nin bu ikinci yazı-sıyla bizleri TürkTarihinin gizli kısım-larına biraz dahaulaştıracak...

KK AA RR AA KK OO NN CC OO LL OO SSKK AA RR AA KK OO NN CC OO LL OO SS"Tarih gerçek de söyler, yalan da9Ama efsane sadece 'söyler', negerçek, ne yalan9"

Kenan SarıalioğluDenizi gören bir tepede yaşlı kadınportakal ağaçlarının arkasından,azgın dalgaların horona durduğufırtınalı denize bakar. Yanındaki to-runu babaannesinin ağzından, ku-şaklar boyu söylenen bir cümleyiişitir: - Karakoncolos denize girdi!

Kapak faciasında üçüncüduruşma gerçekleşti; Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeHaziran ayında görülen ikinci davadatanıkları dinleyen mahkeme heyeti,sanıkların avukatlarının itirazları vesavunmalarının ardından denetim şir-keti yetkilisiBarış D.'nintahliyesine,İlyas A.'nınise tutuklulu-ğun deva-mına kararverdi. Facianın üçüncü duruşması isegerçekleşti. Sonuç yine aynı...

H E S K U R U T T UH E S K U R U T T UGölyaka’ya bağlı Bakacak Köyü’ndeAksu Deresi; Hes Projesi nedeni ile kay-nak suları kurudu. Köylüler yaklaşık 3yıldır su sıkıntısı çekerken, hastalıklarbaş göstermeye başladı. Köylüler yakla-şık 3 kilometre uzaklıktan su taşımakzorunda kalıyor. HES Projesi kapsa-mında yapılan tüneller nedeni ile kaynakve yüzey suları kuruyunca köylülersusuz kaldı. Yaklaşık 3 yıldır devlet ku-rumlarına ve siyasilere dertlerini anlat-maya çalışan köylüler son çareyi yolkapatarak HES barajı inşaatında çalışankamyonların geçişlerine izin verme-mekte buldular.

MUHTAR AÇLIK GREVİNE GİRDİMUHTAR AÇLIK GREVİNE GİRDİ

Giresun'un Doğankent ilçesi Yeşil-tepe Mahalle Muhtarı Hamza Aracı,

Belediye'den hizmet alamadıklarını önesürerek açlık grevini gerçekleştirdi.Çadı-rın önündeki ağaca “Ben Yeşiltepe Ma-hallesi muhtarı olarak saymış olduğumihtiyaçlarımkarşılananakadar belediyebinası önündemücadele baş-lattım” yazılı birpankart asanAracı, istediklerini karşılanıncaya kadaraçlık grevine girdiğini belirtti.

Giresun’un Görele ilçesi Çavuşlu belde-sinde yapımı süren Katı Atık Bertaraf Te-sisi’ ne karşı halkın eylemleri sürüyor.Jandarma barikatını aşan halk KaradenizSahil Yolu’nu ulaşıma kapadı. Halenmahkemenin sür-düğünü belirtenArslan; tesisin in-şaat çalışmaları-nın da hukuksuzbiçimde sürdü-ğünü yineledi.

Rize’nin İkizdere Vadisi’nde yapılacakHES’lere karşı çıkan köylülere de ‘HES so-ruşturması’ açıldıŞimşirli Köyü sınırları içeri-sinde yapılması planlanan HES projesinekarşı çıkan köylüler, projenin yapılacağıalanda defalarca toplanarak tepkilerini dilegetirmiş, yürüyüş düzenleyerek basın açıkla-ması yapmıştı. Şimşirli Köyü’ nde yaşananHES protestolarınedeniyle köylü-lerden 42’si hak-kındasoruşturma baş-lattığı öğrenildi.

Sinop’unGerze ilçesi

Yaykıl köyündeAnadolu TermikSantralleri AŞ ta-rafından ithal kö-müre dayalıkurulması planla-nan ”Gerze EnerjiSantrali Projesi”hakkında hazırla-nan ÇED süreci-nin durdurulduğuhaberi Çevre ve

Şehircilik Bakanlığı yetkilileri tarafından paylaşıldı.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ileOrman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğ-lu’nun

katıldığı Araklı’daki 24 tesisin temel atma töreni,Turup protestosuna sahne oldu. AK Parti TrabzonMilletvekili Safiye Seymenoğlu konuşmak üzere kür-süye yöneldiğianda, elinde "kentormanıma do-kunma" yazılı afişolan bir vatandaşkonuşmaların ya-pıldığı platformaçıkarak eylemyapmak istedi...

RRİZEİZE’ ’ DEDE 42 K42 KÖYLÜYEÖYLÜYE SSORUŞTURMAORUŞTURMA

ÇAVUŞLU’DA HALK ÇÖPLÜK İSTEMİYOR!ÇAVUŞLU’DA HALK ÇÖPLÜK İSTEMİYOR!

Page 2: Karadeniz güneşi gazetesi 2 sayı

Sayfa 2 Kasım 2013

22Kasım 2012'de Sam-sun'daki Eti Bakır İşlet-mesinde amonyak tankı

kapağının çökmesi sonucu mey-dana gelen kazada, Fatih Açıkel,Sadık Kurulay, Hüsamettin Taşsü-mer, Hüseyin Bayrak ve GüvenDemirer hayatını kaybetmiş, 14kişi de yaralanmıştı. YaralılardanMustafa Eren ve Ferdi Taşdemir,tedavi gördükleri hastanelerde ya-şamlarını yitirmişti.Samsun'un Tekkeköy ilçesindekiEti Bakır Samsun İşletmesinde 7işçinin öldüğü, 14 işçinin yaralan-dığı kapak faciasının ilk duruşmasımayıs ayında, ikinci duruşma iseHaziran ayında gerçekleşti.Samsun 2. Ağır Ceza Mahkeme-si'nde Haziran ayında görülenikinci davada tanıkları dinleyenmahkeme heyeti, sanıkların avu-

katlarının itirazları ve savunmala-rının ardından denetim şirketi yet-kilisi Barış D.'nin tahliyesine, İlyasA.'nın ise tutukluluğun devamınakarar verdi. Facianın üçüncü du-ruşması ise bugün gerçekleşecek.Tekkeköy ilçesindeki Eti BakırSamsun İşletmesinde 7 işçinin öl-düğü, 14 işçinin yaralandığı kapakfaciasında ilk duruşma Mayısayında yapılırken üçüncü duruşma

ise eylül ayında gerçek-leşti. Mahkeme de yinesonuç çıkmadı sanıklarıntutukluluk hallerinin deva-mına ve mahkemenin ileribir tarihe ertelenmesinekarar verildi.O günden bu güne ne de-ğişti? Kapak bu sefer ön-lemlerle yerine konulmayaçalışılıyor fakat ilk günde

alınması önlemler şimdi yapılıyor.7 kişi öldükten ve 14 kişi yaralan-dıktan sonra alınan bu önlemlergöz boyuyor. Peki görülmeyenler?O sanayi de iş güvenliğinden yok-sun çalıştırılan diğer işçiler. Deği-şen bir şey oldu mu acaba. Büyükkapak faciasının üzerinden bir yılayakın zaman geçti kısmen unu-tuldu, akıllardan çıktı. Ama o gün-den bu güne birçok fabrika da işçi

ölümleri ve yaralanmaları hiç hızkesmedi. Gerek Gerze’ de Tuzla’da Zonguldak’ ta büyükşehirlerdeki sanayi bölgelerin de iş kazalarıhala gerçekleşiyor. Hükümet sa-dece ölümler olduğundan ve ba-sına yansıyınca göstermelik birdefalık önlemler almaya devamediyor. Diğer fabrikalarda hala cangüvenliği paradan sonra geliyor.Yaşanılan bu kapak faciasının enyakın zamanda çözülmesini ve so-rumlularının bir an önce cezalan-dırılmaları gerekiyor.

Giresun'un Tirebolu ilçe merke-zinde bulunan balıkçı barına-

ğının bir bölümünün limanaçevrilmesi projesine Çevre ve Şe-hircilik Bakanlığı'nın onay vermesitepkilere neden oldu.Konuyla ilgilibir açıklama yapan Tirebolu Bele-diye Başkanı Burhan Takır, Çevreve Şehircilik Bakanlığı'nın verdiğikararın “Tirebolu İlçesi için yıkım”olduğunu söyledi. Başkan Takır,"Çevre ve Şehircilik Bakanlığın-dan çıkan bu karar ilçemiz için birfelakettir. Balıkçı barınağının birbölümünü limana dönüştürülmesidemek Kale'nin önünün kapan-

ması demektir.En önemli tu-rizm alanımızolan Kale eli-mizden gi-derse Tirebolu'ya kim gelir?Bırakın gerisini70-80 tonluktırların her güngiriş ve çıkışyaptığı bir il-çede turizm-den bahsedilebilinir mi? Çevre veŞehircilik Bakanlığı'nın bu kara-rından vazgeçmesi için ne gereki-

yorsa yapacağız. Tirebolu ilçesi-nin korunmaya, turizme ve tu-riste ihtiyacı var. Biz limana değil,yerine karşıyız" dedi.

Karadeniz GüneşiAylık Siyasi Gazete

Karadeniz Güneşi adına sahibi: Koray GümüşSorumlu Yazı İşleri Müdürü: Yudum Çelik

Yönetim Yeri : Ortahisar mah. Islahane cad. Konkoğlupasajı kat bir no:17 Trabzon

Tel: 0462 321 37 38e-posta: [email protected]

facebook: KaradenizGunesiGazetesi/facebook.comHesap Numarası: Türkiye Ziraat Bankası Koray

Gümüş 0459 58592292 5001

Tirebolu'da liman yerine tepki!

Yaz mevsiminin ilk aylarını yaşadığımızşu günlerde Sinoplu vatandaşın sıkıntısıbitmek bilmiyor. Çeşitli bölgelerinde

kimi zaman yoldan kaynaklanan sebepler-den, kimi zaman su sıkıntısından kaynakla-nan sorunlardan dolayı Sinoplu vatandaşrahat yüzü göremiyor. Çeşitli mahallelerdebu sorunlar meydana gelse dahi bunlarıniçinde en şanssızı ve en çok sıkıntı yaşayanköyü Korucuk. Bir haftayı aşkın süredir su-ların kesik olması mahalleliyi canından bez-dirdi. Dün sabah saatlerinde suyun gelmesimahallenin yüzünü güldürdü derken bu kez

de Korucuk Yukarı Mahallesindeki yol çalış-maları nedeniyle park sıkıntısı ve araçlarıngeçecek yol bile bulamaması vatandaşın sab-rını tam anlamıyla taşırdı.Yol çalışması nedeniyle yolun kenarında üstüste yığılmış olan mermerler, arabaların gecegündüz yolun ortasına park edilmesi yolu ta-mamen kapatmış durumda.Örneğin gece saatlerinde acil bir durum ol-ması halinde ambulansın mahalleye girmesioldukça zor.Korucuk Mahallesi halkı konu hakkında yap-mış olduğu açıklamada ; "Bir haftadan fazla-dır su sıkıntısı çekiyoruz.Dün sabah sularımız geldi fakat yol çalış-ması nedeniyle yolların da yarısı kullanılamı-yor.Son günlerde Yukarı Korucuk Mahallesi sa-kinleri olarak daha çok sıkıntı çekiyoruz. Be-lediyenin hem su soruna kalıcı bir çözümbulmasını hem de yol çalışmalarını bir anönce tamamlamalarını bekliyoruz." dedi.

Korucuk' ta Suve Yol Sorunu

Sabırları Taşırdı

1955yılında İnkur beldesiİncirli mahallesinde

yapılan okul da bunlardan sadecebiri. İnkur Eski Belediye BaşkanıMehmet Okuyucu, köy halkının ozamanki zor imkanlarıyla yapılanokulun çürümeye terk edilmesininiçler acısı olduğunu belirterek, “Buokullar ya satılsın, ya da bir şe-kilde kullanıma açılsındedi.1975 ila 1989 yılları ara-sında, 15 yıl süreyle İnkurBelediye Başkanlığı gör-evini yapan Mehmet Toru-noğlu, taşımalı sistemegeçilmesiyle okulun unu-tulduğunu belirtti.Torunoğlu, açıklamasındaşu ifadelere yer verdi; “Bu-rada okul yapılırken sa-dece Kurna’da okul vardı,başka yerde okul yoktu.

Saylan’ dan, Nadırlı’ dan orayaokumaya geliyorlardı. Ne zamansistem taşımalı olmaya başladı,ondan sonra kimse okula sahipçıkmadı. Yani okulun kiremididüştü, boyası eskidi, kısacası ha-rabeye döndü ama kimse sahipçıkmadı. Yani bugün bu okul buhale gelmişse ve buna bir çare

üretilmemişse çok yazık. Vatan-daş olarak okul yerinin satılma-sını, ya da yetkililerin bu konudaacilen bir şeyler yapmasını istiyo-ruz. Gerçekten yazık. Belediyebaşkanı olduğum dönemde oyerin tapusu İl Özel İdaresi tarafın-dan verildi. Konuyla ilgili Ordu Va-liliği'ne dilekçe yazdım. Okulyerinin satılması veya başka birşekilde değerlendirilmesi gerekti-ğini belirttim. Cevap olarak okulunsatışa veya kiralanmaya uygun ol-madığı belirtildi. Yetkililere gittiğimzamanda olumlu cevap alamıyo-rum. Mahalle içerisinde bir okulburası. Bu okulun yapılması içinvatandaşlar malzemeyi at arabala-rıyla götürdü. Eğer şimdi o insan-lar okulun vaziyetini görselerkemikleri sızlar.”

ÜNYE'DE KÖY OKULLARI ÇÖZÜM BEKLİYOREğitimde taşımalı sisteme geçilmesi ile birlikte kapatılan köy okulları çürümeye terk edildi.

Tokat’ın Niksar ilçesinde ekmeğe % 40 zam yapıldı.Niksar’da haftanın ilk günü fırınlara giden vatandaşlarekmek zammıyla

şoke oldu. Daha önce 1TL’den satılan 500gram ekmek, 1 lira 40kuruştan satılmayabaşlandı. Bölgenin ge-nelinde tepki sürüyorolmasına rağmen fiyatlarda iniş yok.

EKMEĞE %40 ZAM

KKAPAKAPAK FFACİASINDAACİASINDA ÜÜÇÜNCÜÇÜNCÜ DDURUŞMAURUŞMA GGERÇEKLEŞTİERÇEKLEŞTİ;;

Page 3: Karadeniz güneşi gazetesi 2 sayı

2013 Kasım Sayfa 3

Sinop merkezine bağlı Demirci köyü, Kümes ma-hallesinde yaşayan vatandaşlar, yetkililerdençöp konteyneri istiyor.

Kümes mahallesinde ikamet eden vatandaşlar yapmışoldukları açıklamada; ’’Bazı çöpler oluyor hayvanlar yi-yor, ama diğer plastik atıkları, cam atıkları ne yapaca-ğız. Yaksak olmuyor. Yetkililere sizin aracılığınızlaseslenmek istiyoruz. Lütfen şu Kümes mahallesine çöpkonteyneri bıraksınlar. Her gün gelip çöpleri almalarına

gerek yok. Haftada birgün gelseler yeter. Biz-

ler zarar vermeyiz, ver-dirtmeyiz ama lütfen

yetkili mercilerbu çağrımıza

sessiz kalmasın-lar. Evde çöpleribiriktirip Sinop'a

gidenlerle gönderi-yoruz. O şekilde de

zor oluyor; arabayaçöp suyu falan akı-yor. Lütfen yetkililerduysun sesimizi’’dedi.

Çevre ve Şehircilik Bakan-lığı’nda düzenlenen Hema

Termik Santrali inceleme ve de-ğerlendirme toplantısına; HemaTermik Santrali ÇED sürecinindurdurulması kararı alındı. Top-lantıya, Bartın Belediye BaşkanıCemal Akın, Amasra BelediyeBaşkanı Emin Timur, Bartın Plat-formu Sözcüsü Erdoğan Atmış’da katıldı. Dün saat 10:00’ dabaşlayıp yaklaşık 3 saat süren “

Hema Termik Santrali kurulugücü 2x(660 MWe/669,4MWm/1466 MWt), Kalker Ocak-ları ve Kül Depolama Sahası”Projesi’nin ele alındığı toplantıdakomisyon üyesi olarak görüş bil-diren Belediye Başkanı CemalAkın “Bartın’da termik santralinyapımının kabul edilemez” oldu-ğunu belirterek Bakanlığın 1/100bin ölçekli çevre düzeni planınauymasını istedi. Belediye Baş-

kanlığı görevine başladığındanbu güne Bartın platformu ile bir-likte termik santrale karşı müca-dele verdiklerini belirten CemalAkın “Ben Bartın’da doğdumBartın’da yaşadım. Bartın’da ya-şamayanlar Bartın’ın gerçeklerinibilemez. Biz yatırıma ve kömürçıkarılmasına karşı olmadığımızıdefalarca bildirdik. Ancak termiksantralin yeri burası değildir. Ter-mik santral Bartın ve Amasra’yımahvedecek bir yatırımdır. Bizbuna karşı tavrımızı koyduk vebu tavrımızı dimdik ayakta dura-rak sergiliyoruz “dedi. Kurulmasıgündeme getirilen termik santral;havamızı doğamızı çevremizi ol-duğu kadar suyumuzu da yokedecektir. Bartın Belediyesi ola-rak biz buna müsaade etmeye-ceğiz” dedi. Konuşmaların vekomisyon üyesi kurumların gö-rüşlerinin bildirilmesinden sonraHema Termik Santrali ÇED süre-cinin durdurulması kararı çıktı.

Karabük’te bir kişi borcunu ödeyemediği iddiasıyla, 7 katlıbinanın terasına çıkarak intihar girişiminde bulundu.Edinilen bilgiye göre, Esnaf Kredi Kefalet Kooperatifi bi-nasının teras katından aşağı sarkan bir kişiyi gören va-tandaşlar polise haber verdi. Olay yerine gelen güventimi,TCDD'deçalıştığıöğrenilenBirol Ç.(38) adlışahsıuzun süreikna et-meye ça-lıştı.Şahsın biranlık dal-gınlığın-danfaydala-nan polisekipleri Birol Ç.’yi tutarak terastan indirdi. Şahıs ağlaya-rak ambulansa bindirilip Karabük Üniversitesi Eğitim veAraştırma Hastanesi’ne getirildi. Şahsın alkollü olduğu veborcunu ödeyemediği için intihar girişiminde bulunduğuöğrenildi.

Amasya’da Merkeze BağlıMusaköy beldesinde Doğa

Koruma ve Milli Parklar GenelMüdürlüğü domuzların vurul-masını yasakladı. Domuzlarınsayısı; köylüleri ve köylülerinmahsüllerini tehdit eden sayı-lara ulaştı.Amasya’da Merkeze Bağlı Mu-saköy beldesinin Muhtarı ErolErgöz, “ Doğa Koruma ve MilliParklar Genel Müdürlüğü do-muzların vurulmasını yasaketti. Bu durum karşısındabaşta köyümüz olmak üzereçevre köyleri mağdur oldu. Do-muzlar bütün mahsulümüzütalan ediyor” dedi. Muhtar ErolErgöz, “ Avlanması yasak olandomuzlar tarlalarımızı ve bah-çelerimizi istila etti. Başta kö-yümüz olmak üzere Aksulur,Kızılca, Meşeli, Damuderesi,Kayrak, Salamut, Ovasaray,Çiviköy, Akyazı, Belmebük veİlyasköy’ü deyim yerinde isedomuzlar bastı. Ekili tarlaları-mız talan oldu” dedi. Domuzuvurdukları zaman Milli Parklar-

Çevre Koruma tarafından ken-dilerine ceza yazıldığını söyle-yen Muhtar Ergöz, “Bizimrızkımızı domuzlar yiyor,domuz kadar değerimiz yok-muş” dedi. Köy sakinlerinden74 yaşındaki İsmail Deli ise, “ 5dönüm buğday ektim. 5 dönümyerden 1 avuç buğday alama-dım. Domuzlar bütün tarlamıtalan etti. Hükümet nazarındadomuz kadar değerimiz yok”dedi.

ZARARIMIZ KARŞILANSIN

Vatandaşlar zararlarının tan-zim edilmesi ve sorunun acilengiderilmesini istediler.Çiviköy sakinlerinden KadirÖzdemir ise, “Mısır tarlamı do-muzlar talan etti. Zararımızınkarşılanmasını istiyoruz. Yetiş-mesi için gece gündüz deme-den çalışıyoruz. Ürünleryetişmeye başladığında do-muzlar tarlalara saldırıyor vebize ürün bırakmıyor. Bu ko-nuda yetkililerden yardım bekli-yoruz'' dedi.

Domuz Kadar Değerimiz YokDomuz Kadar Değerimiz Yok mu?mu? Köy Halkından ÇöpKONTEYNERİ ÇAĞRISI

Borç Yiğidin Celladıdır(!)Amasra’da Hema Termik Santrali Durduruldu

Çevre ve Şehircilik Bakanı Er-doğan Bayraktar ile Orman ve

Su İşleri Bakanı Veysel Eroğ-lu’nun katıldığı Araklı’daki 24 tesi-sin temel atma töreni, Turupprotestosuna sahne oldu. Orman

ve Su İşleri Bakanlığı'nca yaptırıla-cak 12, Çevre ve Şehircilik Bakan-lığı tarafından da yaptırılacak 12olmak üzere toplam 24 tesis içinTrabzon’un Araklı İlçe Meyda-nı'nda gerçekleştirilen toplu temel

atma törenindeTurup mevkiindeyapılmak istenençöp alanına tepkiamaçlı bir pankartaçıldı. AK PartiTrabzon MilletvekiliSafiye Seymenoğlukonuşmak üzere

kürsüye yönel-diği anda,elinde "kent or-manıma do-kunma" yazılıafiş olan bir va-tandaş konuş-malarınyapıldığı plat-forma çıkarakeylem yapmakistedi. Apar topar polisler tarafın-dan gözaltına alınan Teyfik Hasan-çebi isimli vatandaş, dikkatleriTurup mevkiine çekmek için ey-

lemi yaptığını söyledi. Hasançe-bi’nin Turup mevkiinin aşağı kıs-mında bulunan HürriyetMahallesi’nde ikamet ettiği öğre-nildi.

ARAKLI’DA VATANDAŞTAN BAYRAKTAR’A PROTESTOARAKLI’DA VATANDAŞTAN BAYRAKTAR’A PROTESTO

Page 4: Karadeniz güneşi gazetesi 2 sayı

Sayfa 4 Kasım 2013Kalandar zamanı denizdengelen düşsel yaratık:KARAKONCOLOS

Hakan Sümer

"Tarih gerçek de söyler,yalan daH Ama ef-sane sadece 'söyler',ne gerçek, ne yalanH"

Kenan Sarıalioğlu

Denizi gören bir tepede yaşlı kadın portakalağaçlarının arkasından, azgın dalgaların ho-rona durduğu fırtınalı denize bakar. Yanındakitorunu babaannesinin ağzından, kuşaklarboyu söylenen bir cümleyi işitir:- Karakoncolos denize girdi! Kaçınılmaz ola-rak torun sorar:- Karakoncolos nedir bubanne? Babaanneninsöyledikleri hep gizemlidir:- Karakoncolos denize girdi, alti gün kalacakorada, sonra kayuğuni musali deresinden yu-karıya çekecek, yessaa yelessaa... Altı gün deköylerde kalacak, hoo mooo, hoo mooo!...Torun iyice meraklanır, babaannesinin eteğineasılır,

- O nasil bişedur bubanne?...- Tüyli bir yaratuk, görünmez ama. Kayığıylaçıkayi köylere dere boyunca, yessaa yeles-saaH Akşam dede eve geldiğinde, ocağın ba-şına toplanılır. Sırtlar hep üşür ocak başında,ateş sadece önleri ısıtır. Ömrü denizlerde geç-miş balıkçı dedeleri mutlaka Karakoncolos'arastlamıştır diye düşünürler ve merakla sorar-lar:-Dede, karakoncolo nedur?- Karakoncolo?...- HeH- Kapildum denizde bir Karakoncolo’ya...- Nasıl kurtardun ondan?-"Adun neduur?" diye sordi, dedum: Karareis-Beyaz desen ne olur?-Beyaz desen baturur seniH Sordi: "Yükunneduur?" Dedum: karabuğdaa..-Beyaz desen ne olur?...-Beyaz desen baturur seni.-E biz nerde bulacağuz oni?-Yarun kalandardur, gelecek denizden, inunyaliya doğri, görursunuzH

Geceleri merak yerini korkuya bırakır. Ne-fesleriyle ısıttıkları yorganlarını başlarına dahada çekerler. Karakoncolos kapıdadır belki diyetuvalete gitmeye korkulur, çişlerini bırakırlaryataklarına. Sonra, çocukların düşlerine Kara-koncoloslar konuk olur.

KKAALLAANNDDAARR,, KKAARRAAYYEELL,, KKAARRAAKKOONNCCOOLLOOSSOcak ayı eskilerce kalandar ola-rak bilinir ve eski takvime görede 14 Ocak ile başlar yeni yıl.Kalandar, birkaç gün ileri gerioynasa da fırtına ile gelir. Kara-yelden sert rüzgârlar eser, denizkabarır, balıkçılar kayıklarınıdamlara çekip, kahvelerde soba-nın başında geçirirler bu fırtınalıgünleri. Bu fırtınaya "Karakonco-los fırtınası" denir. Inanışa göreKarakoncolos denilen düşsel biryaratık denize girmiştir ve altıgün boyunca denizi karıştırır.Sonra kayığıyla dere ağızlarınayanaşır ve kayığını dereden yu-karıya, altı gün kalacağı köyleredoğru çeker, fırtınayı köylere gö-türür. Sürmene'nin özellikle Ba-lıklı-Çamburnu arasında kalanMahno köylerinde Karakoncolosiçin hazırlıklar yapılır. Kayıkla

gelen bu tüylü ve kara yaratık korkulduğukadar saygı da görür. Karakoncolos'un bon-körlüğüyle, bereketiyle geleceğine inanılır. Osenenin bereketli geçmesi için Karakoncolos’umemnun etme telaşına düşer ev halkı. Gü-gümler sularla, ambarlar mısırla doldurulur.Karakoncolos için bakır kazanlarda kolivalarpişirilip kapakları açık bırakılır. Gece Karakon-colos ocak zincirinden aşağıya inip koliva yiye-cek; ambara bakacak, gügümleri kontroledecektir. Eğer ambar ve gügümler boş, kolivada pişmemişse Karakoncolos'un evi kırıp dö-keceğine, bağı bahçeyi dağıtacağına ve o se-nenin kıtlık içinde geçeceğine inanılır.

KKAARRAAKKOONNCCOOLLOOSS HHIIKKAAYYEELLEERRİİKimileri, Karakoncolos geceleri dereden çıkar,hiç kimse göremez dese de, onun görüldü-ğüne dair rivayetler de vardır. Hava kararırkenevine doğru giden kadın fındıklığa oturmuşKarakoncolos'u görür. Karakoncolos da farkeder kadını, ama bir şey yapmaz. Bazen evle-rin kapısını da vurduğu duyulur. Bazı yöre-lerde Karakoncolos'un koca bir tarakladolaştığı ve bu tarakla insanlara vurduğu anla-tılır. Mahno köylerinde Karakoncolos'un taraktaşıdığına dair bir hikâyeye rastlamadık; amatarağa karşı bir tutkusu olduğu da şöyle bir öy-küde kendini belli eder: Kadının biri, karakon-colos akşamı ırmakta dövüp macun gibiyaptığı kendirleri taramaya değirmene götürür.

Ateş yakıp demir tarak ile kendir tarayankadının yanına o sıra ırmak boyunca çıkanKarakoncoloz gelir. Kendirin taraklanması ilgi-sini çeker, "Nasıl edeyisun?" diye sorar. Belkikötü niyeti yoktur, ama kadın bu tüylü adam-dan doğal olarak fena ürker, bir cesaretle,"Boyle edeyirum" diye kandırarak ateşe yak-laştırır ve tüylerini tutuşturur. Alevler içindekalan Karakoncolos bağırarak ırmaktan aşa-ğıya kaçarken, kadın da eve koşar, bir dahakalandar akşamları değirmene gitmez. Yine kalandar akşamı bir adam değirmendeun öğütmektedir. Birden değirmen durur.Adam harka gidip bakar ki bir şey mi tıkamışsuyun önünü. Harkta bir problem yoktur, sonrainer değirmenin altına, bir de ne görsün, Kara-koncolos çarka oturmuş dinlenmektedir. Sila-hını çıkarıp sol eliyle ateş eder, bilir ki sağ elleateş edilince Karakoncolos'a bir şey olmaz.Ama silah sesiyle tüylü adam yok olur. Karakoncolos'un bir de taklitçilik huyu oldu-ğunu yine bir değirmen hikâyesinden öğreni-yoruz. Sabaha karşı kadının biri elinde likmen(küçük gaz lambası, fener) değirmene mısıröğütmeye gider. Girer değirmene, bakar ki pe-şinden koyun kadar bir adam da içeri girmiş.Korksa da kadın işine devam eder. Kadın çu-valı tutar, beriki de tutar; mısırını koyar değir-mene, o da koyar; anlar ki kadın, bu yaratıkher yaptığını taklit etmekte. Ondan kurtulma-nın yolunu bulur: likmenin ateşiyle tutuştururelbisesini, Karakoncolos da tüylerini. Zatenbaştanbaşa tüy içinde olan yaratık hemence-cik tutuşur. Bağırarak değirmenden fırlar. De-

nize doğru koşar-ken, "Ne oldu?"diye soranlara:"Ben bağa yap-tum, ben bağayaptum" diyerekkaybolur gider.Başka bir hikâ-yede Karakonco-los bir çobanagörünür. Manosve Kudus adındaköpekleri koyun-larla birlikte ateşbaşında yatmak-tadır. Karakonco-los çıkar ortaya,"Hayde gel be-numle" der. Uya-nık çoban bakarköpekler uyu-makta, hemen birkurnazlık düşü-nür, "Gel bi horonedelum, ondansonra gideriz"deyip tutuşurlar elele. Çoban türküsöylermiş gibiyapıp "Al Manos'um, tut Kudus'um, al Ma-nos'um, tut Kudus'um" diyerek köpekleri uyan-dırır. Çobanın emrini duyan Manos ve Kudus,kaparlar Karakoncolos'u.

Bu sefer gece kelif bekleyenlere da-danır, "Hayden gidelum" diye tutturur. "Neregideceğiz?" diye sorarlar korkuyla, "Ya hadigelun benumle!" "Tamam, geleceğiz" derler.Karakoncolos: "Ya arkama geleceksunuz, yabeni arkanuza alacaksunuz" der. "Biz seni ala-mayız, sen bizi arkana al" Binerler Karakonco-los'un sırtına, ama çaktırmadan da kendirinayıklanmış kısmıkunciyi tutuşturur bir tanesi ve ateşlerler tüyle-rini. Tutuşan Karakoncolos kelif bekleyenleribırakıp: "Ben bağa ettum, ben bağa ettum" di-yerek dere boyunca kaçar gider.

KKAARRAAKKOONNCCOOLLOOSSAALLIIRR SSEENNİİ!!Civar ilçelerden gelin gelenler,kendi yörelerinde anlatılan öykü-leri de taşırlar Sürmene'ye. Böyle-likle Karakoncolos imgesi,hikâyelerin iyice birikmesiyle ço-cukların gözünde korkutucu birumacı halini alır. Karakoncolos'unsöz dinlemedikleri ya da akşamkaranlık basarken dışarıda kaldık-ları takdirde kendilerini alıp götü-receklerine inanırlar. Yine degündüzün verdiği cesaretle çocuk-lar, kalandar sabahları kayığı ileyukarı çıkan bu düşsel yaratığı gö-rebilme umuduyla dere boyuncayalıya doğru yürürler. Gece Karakoncolos'un zin-cirden inip kazandan koliva alıp almayacağını,şamata yapıp yapmayacağını ölesiye merakederler. Gece, duyulan her tıkırtıda yorgan çekilirkafaya doğru, Karakoncolos dolaşmaktadır evdeve kalandar günleri sabahı zor etmiş çocuklarınilk işi, kazandaki kolivaları saymak olur.

Karakoncolos, buz gibi rüzgârları, karı,yağmuru ile birlikte altı gün kalır köylerde. Sonrabir güneş yapar, derler ki "Karakoncolos pırtulla-rini (çamaşırlarını) kurutiy". Eğer pırtıllarını ka-rada bırakırsa kar yağacağına inanılır. Karakoncolos dereden denize indikten sonra biripekkuşağı (gökkuşağı) yapar, ucunu dere başıneredeyse bulur, oraya verir. Ipekkuşağı adetabir hortum gibi dereyi çeker, kurutur; suyunu de-nize katar. Koca koca dalgalar oluşur böylece.Altı gün daha denizlerde kürek çektikten sonrabir dahaki kalandar zamanı gelmek üzere kayı-ğıyla birlikte kaybolup gider.Ama Karakoncolos, evin büyükleri tarafından,özellikle çocuklara karşı korkutucu bir öğe olarakyıl boyu kullanılmaya devam eder. “Bu saatte dı-şarı çıkılmaz, karakoncoloslar alır seni.”, “Usludur, yoksa Karakoncolos’a veririm seni!” türün-den tehditlerle çocuklar hizaya getirilmeye çalışı-lır. Of’tan derlediğimiz bir inanışa göre deKarakoncolos yaz aylarında yine ortaya çıkar.Ağustos 7’sinde tarlaya girer. Eğer o gün biri tar-laya girerse vücudunda lekeler oluşur.

Karakoncolos ile il-gili hikayeler, inanışlar bitmek bilmez. Kimizaman korkulan, kimi zaman yolu gözlenen biryaratıktır o. Bazen onun için yemekler pişirilir,bazen de tenekelerle kovalanır. Bereket getir-diği de olur, kıtlık getirdiği de. Kimi yerde boyubir koyun kadardır, kimi yerde bir herek kadar.Karakoncolos hiç insana görünmez diyen devardır, onu gördüğünü söyleyen de. İnanışlarköyden köye böyle farklılıklar gösterse de budüşsel yaratığın varlığından yüzyıllar boyu

şüphe edilmemiştir. Hızla değişen dünyanınşekillendirdiği yeni yaşam tarzında ise artıkyeri olmayan Karakoncolos, sadece eskilerinbildiği, yeni kuşağın adını bile duymadığıkayıp folklor öğelerinden biri. Son dönem-lerde, diğer kalandar gelenekleri gibi o inanışda terk edildi. Günümüz kalandar zamanla-rında Karakoncolos’un kayığıyla denizlerdenhala gelip gelmediği bilinmez, ama bilinen birşey var ki, kalandar akşamları artık kimse butüylü yaratık için koliva pişirmiyor. Ve hiçbirçocuk o geceyi merak ve korku dolu bir bekle-yişle geçirmiyor...

NNOOEELL’’IINN KKÖÖTTÜÜCCÜÜLL RRUUHHLLAARRII,, KKAALLAANN--DDAARR’’IINN KKAARRAAKKOONNCCOOLLOOSS’’UUKarakoncolos inanışı Anadolu’nun çeşitli yer-lerinde değişik varyantlarla karşımızaçıkar.Karakoncoloz miti ve Kalandar gecesiseyirlik oyununun dağılım alanı ve tüm var-yantlarını derleme çalışması bugüne değin ya-pılmamış olsa da Trabzon, Rize ve Hemşinfolklorunda önemli bir motif olduğunu belirt-mekte yarar var. Hemşin kültürünün güney sı-nırını oluşturan Ispir Ilçesi, Pazaryolu (Norgah)köyünde bile temel motif yani karakoncolozunkalandar zamanı ortaya çıkması, evlerden yi-yecek almaya gelmesi ve adına oynanan se-yirlik oyun pek değişmemiştir 1.Yunanlılar ve Ulahlar’ın kültüründe de bu düş-sel yaratık mevcuttur. Kallikandzaros, Kar-kandzalu gibi isimler alır. Anadolu’nun başka yörelerinde olduğu gibi,Sürmene köylerinde de kalandar yani yılbaşızamanları Karakoncoloz ile ilgili bir takım se-yirlik oyunlar hazırlanırdı. Bu oyunlarda köyünyetenekli bir delikanlısı kıyafet değiştirir, ya-nında yine yöresel kadın kıyafetleri giyinmişbaşka bir erkek arkadaşıyla birlikte evler dola-şılır, horonlar oynanır, bir takım komiklikler ya-pılır; evlerden ceviz, fındık, şeker, kabak vs.toplanırdı.Eski Türk ruznamelerinde adı geçen “Evvel-iKoncalos ve Ahir-i Koncalos” (8-12 Ocak) gün-lerinde kötülük yayan ruhların evlere girip, be-reketi yok ettiğine inanılır. Bu inanışHıristiyanların aynı günlere rastlayan Noelle-

rinde de vardır. Kıtlığın önüne geçmek için bukötücül ruhları kovmak gerekir. Bu yüzdenateşler yakılır, gürültüler çıkarılır 2. Balıklı-Çamburnu arasında kalan Mahno yöre-sinde derlediğimiz örneklerde ise Karakonco-los yukarıdaki inanışın aksine bereketiyle gelir.Yapılması gereken tek şey Karakoncoloz’u iyiağırlamaktır (Ama dinlediğimiz kimi örneklerNoel’deki kötücül ruhları kovmak için ateşleryakılması ve gürültü çıkartılması ile örtüşür. In-sanlara musallat olan bizdeki Karakoncoloz dahep ateşle kaçırılır, dere boyunca tenekeler-den gürültü çıkartılıp kovulur.).

Yazı için İllüstrasyonlar (çizen: Hakan Sümer)Resim 1: Karakoncolos’un fırtınayla deniz-den gelişinin resmidir.Resim 2: Karakoncolos’un değirmende tu-tuşturulduğunun resmidir.Resim 3: Karakoncolos’un zincirden inişininresmidirResim 4: Karakoncolos’un ipekkuşağı ile de-renin suyunu çekip, denizi kabartmasının res-midir.Kaynak Kişiler: Balıklı’dan: Ayşe Birinci (yaş91), Akgül Konya (yaş 82), Küçükhanım Kara-bacak (yaş 93), Fatma Çakır (yaş 83 ), Mü-zeyyen Karaer (yaş), Gülçin Şolt (yaş 52),Hasan Çakır (yaş 78), Aydın Çakır (yaş 67),Celal Şolt (yaş 64) Kastel’den: Altın Şenyer(yaş 65), Menşure Kastel (Yaş 56), NedimeCihan (Yaş 75), Safiye Civelek (yaş 64) Baştı-mar'dan: Bahriye Arslan (yaş:80) Kutlular'dan:Ayşe Bodur (yaş 81) Kemerli’den: Emine Çer-keşoğlu (Yaş 83), Nuriye Teyze, Ferhat Meh-metoğlu, Fatma Gelişli (yaş 66) Aksu’dan:Ibrahim Dilaver (75) Soğuksu’dan: Ali Temelli(yaş 77) Of, Bayırca’dan: Mihriye Yılmaz (yaş70)

Page 5: Karadeniz güneşi gazetesi 2 sayı

2013 Kasım Sayfa 5

HİKAYENİN USTASIHİKAYENİN USTASI

Başbakan Erdoğan’ın 2011’de yap-tığı balkon konuşmasında siyasiterminolojimize kazandırdığı usta-

lık terimine atfen adı “Ustanın Hikayesi”olan belgesel, geçtiğimiz günlerde med-yayı oldukça meşgul etti. Bir başbakangüzellemesi diyebileceğimiz belgeselinkahramanına yani bu hikayenin usta-sına biz de bir yakından bakalım istedik.

Gördük ki seçimlerin yaklaşmasın-dan ötürü yandaşlarıyla beraber hazırla-dıkları propaganda amaçlı belgeselin,gerçekleri hiç yansıtmadığıdır. ’Yalanınkarşısında susan dilsiz şeytandır.’ şia-rıyla gerçekleri söylemekten çekinmeye-rek ustanın hikayesinin nasıl daHikayenin Ustasına döndüğünü berabergöreceğiz.

Neler Dedi, Neler Yaptı:Halka hikaye yazmakta böyle ‘Usta’

olan başbakanımız iktidarlığı boyunca

bakın neler dedi karşılığında neler yaptı.Balkon konuşmasında biz 70 milyo-

nun başbakanıyız diyen Erdoğan, Gü-müşhane’nin Torul ilçesinde yapılmakistenen HES projesine karşı çıkan köy-

lülere yönelik “HES’e karşı çıkan vatanhainidir, teröristtir’’ demekten çekinmedi.

Gezi olayları sırasında direnişi kara-lamak için söylediği ’’camide içki içildi’’yalanına cami imamı eşlik etmeyince,

onu görevden almaktan çekinmedi.Her fırsatta mazlumdan, islamdan,

imandan söz eden Erdoğan Irak’ta Müs-lüman Halkı öldüren, müslüman kadın-lara tecavüz eden, camilerde basketboloynayan ABD kuvvetleri için ’’Kahramankadın ve erkek Amerikan askerlerininmümkün olan en az kayıpla evlerinedönmeleri için dua ediyorum’’ demektençekinmedi.

Çok değil bundan 2 sene önce Gazi-antep’de yaptığı mitingde ’’Esad karde-şim’’ diyordu. ’’Türkiye ile Suriye’yibölgenin iki kardeş, iki dost ülkesi halinegetirdik, her alanda iş birliğine gittik, vi-zeleri kaldırdık’’ derken şimdi ise bir de-diğini iki etmediği Obama’nın arzusu ilekardeş ülke olarak nitelendirdiği Suri-ye’ye savaş açmaktan bir an olsun çe-kinmedi.

Seçimlerden önce ’Kimsesizin Kimi’, ‘Mazlumun Başbakanı’ olmaya adayızdeyip iktidar olan başbakan derdini an-latmaya çalışan bir çiftçiye ‘Ananı da algit’ demekten çekinmedi.

Fakir fukara evde bekleyen çocukla-rına ekmek götüremezken, Başbakançocuklarını ABD’lerde okutup, gemicik-ler alırken de çekinmedi.

AK Partinin 11 yıllık ekonomik perfor-mansında, ülkemizde hangi emtialar,neredeymiş, nerelere gelmiş. En sonyapılan ekonomik araştırmalara göre or-taya çıkan tablo şu şekildedir.

Giresun'un Doğankent ilçesi Yeşiltepe Mahalle Muh-tarı Hamza Aracı, Belediye'den hizmet alamadıkla-rını öne sürerek açlık grevine başladı. Çadırınönündeki ağaca “Ben Yeşiltepe Mahallesi muhtarıolarak say-mış olduğumihtiyaçlarımkarşılananakadar bele-diye binasıönünde mü-cadele baş-lattım” yazılıbir pankartasan Aracı, istediklerini karşılanıncaya kadar açlıkgrevine girdiğini belirtti. Mahallede yol yetersizliğinin,su ve elektrik sorununun olduğunu söyleyen Aracı,aynı zamanda köydeki öğrencilerin ilçe merkezindekiokullara gidip gelmelerinde servisten yararlandırıl-ması gerektiğini söyledi. Yağan yağmura rağmen ey-lemine kararlılıkla devam eden muhtar Aracı’yıYeşiltepe Mahallesinden gelen okul çocukları da yaz-dıkları pankartlarla yalnız bırakmadılar. Muhtar

Hamza Arıcı, sorunlar gi-derilinceye kadar açlık gre-vini sürdüreceğinisöylerken, asıl hizmeti yap-ması gereken DoğankentBelediye Başkanı NazmiyeKabadayı ise suçuna ortak

arayan bir tavırla “Yolun çimentosu, çakılı, kumu,nakliyesi benden. Sadece işçiliği vatandaştan. Yöreinsanları ile bu konuda mutabakata vardık ama ogünden bu yana, 'Biz işçiliğe hazırız' diyen olmadı.Bugün hazır olduklarını söyleseler malzemeyehemen gönderirim” şeklinde açıklamada bulundu.

Tokat'ta Sanayi Sitesi yolunun kenarında bulunan veüzerinde herhangi bir yazı bulunmayan direğin içeri-sinde, bir GSM şirketine ait baz istasyonu olduğu an-laşıldı. Çevre sakinlerinin tepkisine yol açmamasınedeniyle giz-lendiği sanılanbaz istasyonudireğinin altın-daki kulübe bö-lümünde ise,'Yetkisiz kişileringirmesi yasaktır'yazısı bulunu-yor.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, ”GerzeEnerji Santrali” projesine ait ÇED süre-cini, santral kurulmak istenen yerin birkısmının orman alanı olması nedeniyledurdurdu.Sinop’un Gerze ilçesi Yaykıl köyündeAnadolu Termik Santralleri AŞ tarafın-dan ithal kömüre dayalı kurulmasıplanlanan ”Gerze Enerji Santrali Pro-jesi” hakkında hazırlanan ÇED süreci-nin durdurulduğu haberi Çevre veŞehircilik Bakanlığı yetkilileri tarafın-dan paylaşıldı.Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na 19Aralık 2011′de sunulan ÇED raporu-nun ardından ÇED sürecinin tamam-

lanması ve nihai kara-rın verilmesi için birhafta sürecek ve pa-zartesi günü sonlana-cak bir toplantıbaşlamıştı. Geçtiğimizgünlerde gelen haber-lerde, Sinop İl Ormanve Sinop Devlet Su İş-leri Müdürlükleri’ninprojenin reddi için oykullanmaya karar ver-dikleri iddia edilmişti.Anadolu Ajansı’ndanaz önce geçilen buhaber de, bu iddialarla örtüşüyor.Toplantıda, İnceleme DeğerlendirmeKomisyonu üyesi Orman Genel Mü-dürlüğü’nce ”termik santral kurulmakistenen yerin hemen yakınında orman-lık alanların bulunduğu, hatta santralinbir kısmının orman alanında olduğu,bilimsel araştırmalarla termik santral-den açığa çıkacak baca gazı emisyon-larının rüzgarsız ortamda 10 kilometremesafeyi olumsuz etkilediğinin ortayakonulduğu” belirtildi.Durdurma nedenleri arasında, santra-lin 25 kilometre uzaktaki ”Tabiatı Ko-

ruma Alanı” olan Sarıkum Göleti’ni et-kileyeceği, projenin ormanlar ve or-mancılık çalışmaları açısındanolumsuzluğa neden olacağı görüşü debulunuyor.Henüz resmi bir açıklama yapılmamışolsa da Gerze’de kurulmak istenen kö-mürlü termik santral projesinin iptaledilmiş olma ihtimali ağır basıyor. YeşilGerze Çevre Platformunun “iptaledildi” notuyla duyurduğu haber esa-sında Sinop İl Orman Müdürlüğü’nüngörüşü olsa bile bu, geçtiğimiz gün-lerde alternatif medyaya yansıyan id-diaları destekler nitelikte.

Köseliler, Kelkit-Erzincan yolu ya-pılmadan ve araçların olmadığıdönemlerde Erzincan’a ulaşımısağlayan Kervan Yolu’nun yenidenyapılmasını istiyor.Gümüşhane ili Köse İlçesi ve Köy-leri Kültür Yardımlaşma Daya-nışma Derneği Başkanı ve KöseSağlık Eğitim Vakfı (KÖSEV) Baş-kan Yardımcısı Tuncay Kesler; “Şuanda mevcut Gümüşhane-Erzin-can mesafesi 150 km. KervanYolu tamamlandığında bu mesafeyaklaşık 100 km’ye düşecek. Me-safenin kısalmasının yanı sıra, sü-rekli heyelan olan ve hatırı sayılırbütçe ayrılan Pöske geçidi ortadankalkacak. Zaten bugüne kadarPöske geçidine harcanan para-larla, Kervan Yolu 3-5 defa yapı-

lırdı. Ayrıca son günlerde gün-demde sıcaklığını koruyan AcemiBirliği projesinin de Köse’de yapıl-ması düşünülüyor. Bu proje ger-çekleşirse, Kervan Yolu’nun önemidaha fazla ortaya çıkacaktır” dedi.Kesler açıklamasını şöyle sür-dürdü:Yıllardır gerek Köse Gümüşhanebağlantı yolunun elverişsizliği, ge-rekse Pekün yolunun açılması veakabinde tünel ile güçlendirilmesiKöse’yi bitirme noktasına getir-miştir. Ulaşım olarak bir tünel ilePekün yolundan daha elverişli birhale gelecek bu yolun yapılma-ması tüm köselileri üzmektedir.Bu yolun yapılması ile birlikte Er-zincan–Gümüşhane-Trabzon yoludaha işler hale geleceği için eko-

nomik olarak da ilimize ve ilçe-mize katkı sağlayacaktır. Kürtünile Gümüşhane arasında her 15km’de 150-200 metrelik onlarcatünel varken, Köse ile Gümüşhanearasında bir tünelin yapılmamasıKöse’ye ve Köselilere haksızlıktır.Kış aylarında ulaşımı rahatlatma-nın en güzel şekli; bir tünel ileKöse Dağı’nı ortadan kaldırmaktır.Aksi takdirde Köse, ‘hayalet şehir’olmaktan kurtarılamayacaktır.Gündeme getirdiğimiz bu konutüm Köse ve Köylerinin ortak ta-lepleridir. Dağları Ferhat gibidelen hükümet, inşallah bu haklıtalebimizi kulak arkası etmez.”dedi.

BAZ İSTASYONUNA DİREK KAMUFLAJI

Muhtar’dan Açlık Grevi

Köseliler 'Kervan Yolu'nu İstiyorKöseliler 'Kervan Yolu'nu İstiyor

GERZE HALKI DİRENDİ VE KAZANDIGERZE HALKI DİRENDİ VE KAZANDI

Page 6: Karadeniz güneşi gazetesi 2 sayı

Sayfa 6 Kasım 2013

İlk olarak Beyoğlu’nun Fındıklı semtinde ger-çekleştirilen ve ülke gündemine oturan merdi-

venlerin gökkuşağı renklerine boyanmasıKaradeniz’de de hayat buldu. Fındıklı’da geçti-ğimiz günlerde Orman Mühendisi Hüseyin Çeti-nel tarafından gökkuşağı renklerine boyananmerdivenler, Beyoğlu Belediyesi tarafından grirenk ile örtülmüştü.Merdivenlerin gri renge boyanması sosyal med-yada haber olunca ülke gündemine oturmuş,yazılı ve görsel medyada kendine yer bulmuştu.Beyoğlu Belediyesi ise yaşanan gelişmeler üze-rine gece yarısı merdivenleri tekrar gökkuşağırenklerine boyamıştı.Orman Mühendisi

Hüseyin Çetinel’inİstanbul’da başlat-mış olduğu merdivenakımına Merzi-fon’dan da destekgeldi. Merzifon’unYokuşbaşı CaddesiBeyazıt Sokak’dabulunan merdivenlerbir grup tarafındangökkuşağı renkleriile boyandı. Yaşa-nanlara karşı Merzifon Belediyesi’nin tutumuise merak konusu oldu.Devlet; kendi politikalarında da gördüğümüz

gibi tek tip kılık kıyafet, tek tip eğitim ve tek tiprenklerle; ezberci, sorgulamayan, düşünce fark-lılıklarına karşı tek tip insanlık yaratmayı hedef-liyor. Bu renklendirme ise; aslında artıkbetonarme yapılar arasında boğulmuş, düzen-siz şehir planlamasının içine sıkışmış ve doğarenklerinden mahrum vatandaşlarımız ve dünyainsanlığının; çevrelerinde özlediği renkleri,ağaçları, meyveleri, çiçekleri aramakta oldu-ğunu gösteriyor.

ÇAKALLI KÖYÜÇAKALLI KÖYÜSAKİNLERİNDEN...SAKİNLERİNDEN...

25 yıldır köylerine yol yapılmasını bekleyenÇakallı Köyü insanları seslerinin duyulmasını, çek"k-leri çilenin son bulmasını is"yorlar. Bizler de gazete-mizde onların seslerini duyurmak amacıylanoktasına virgülüne dokunmadan onların sözleriniolduğu gibi yayınlıyoruz.“Çakallı Köyünün Bitmeyen Yolu ve köylünün bitme-yen çilesi ne zaman son bulacak#r.Gerze ilçesine 2 km uzaklıkta olan ve Gerze’nin şehirmerkezine en yakın köyü olan Çakallı köyü 25 yıldanbu yana yoluna asfalt dahi yapılmamış#r.Son 5 sene içinde Sadece 1 km’sine asfalt yapılmış-#r. Yağmur yağar köy yolu çamur olur köye çıkılmaz,kar yağar yollar kapanır araçlar yolda batar kalır.Köy yolu tozdan dumandan geçilmez. Yangın çıkari!aiye yolu olmadığından köye çıkamaz. Karda kıştaacil hasta olur ambulans hasta almaya çıkamaz. Buçekilen sıkın# Türkiye’de başka nerede vardır acaba.Yetkililerden laf değil icraat is"yoruz. Köyümüze yolasfal# yapılmasını is"yoruz.

Sayın Valimize ve Gerze Kaymakamımıza sesleniyo-ruz; 25 yıldan bu yana yapılmayan bu köy yolunahizmet is"yoruz. Çakallı köyünün bitmeyen yolu vebu köylünün bitmeyen çilesi ne zaman son bulacak-#r?”ÇAKALLI KÖYÜ MERKEZ MAHALLESİ SAKİNLERİ

Gölyaka’ya bağlı BakacakKöyü’nde Aksu Deresi;Hes Projesi nedeni ile

kaynak suları kurudu. Köylüleryaklaşık 3 yıldır su sıkıntısı çe-kerken, hastalıklar baş göster-meye başladı. Köylüler yaklaşık3 kilometre uzaklıktan su taşı-mak zorunda kalıyor.Bakacak Köylüleri, AksuHidroelektrik Santrali Pro-jesi nedeni ile 2010 yılın-dan bu yana su sıkıntısıçekiyor. HES Projesikapsamında yapılantüneller nedeni ile kaynak veyüzey suları ku-ruyunca köylülersusuz kaldı. Yak-laşık 3 yıldır dev-let kurumlarına vesiyasilere dertlerinianlatmaya çalışan köylüler sonçareyi yol kapatarak HES barajıinşaatında çalışan kamyonlarıngeçişlerine izin vermemekte bul-dular.

Köylüler uzaklardan su taşıyorKöyde bulunan vatandaşlar ihti-yaçlarını karşılamak için yaklaşık3 kilometre ileride bulunan bir de-podan su taşımak zorunda kalı-yor. 81 yaşında ki Emriye Akbulut, su istediklerini belirterek “Bizimsuyumuz sürekli akıyordu. HESProjesi başladı ve sularımızakmaz oldu. Uzaktan su getirmekzorunda kalıyoruz. Hayvanları-mız ve biz susuz kaldık. Çama-şır, bulaşık yıkayamazolduk. Banyo yapmakta dahi zor-lanıyoruz. Fındık mevsiminde bizisusuz bıraktılar. Büyüklerimizbizim su sorunumuzu çözsün”dedi.Köy imamları bile durmuyorKöyde susuzluk nedeni ile görevyapan imamlar dilekçe vererekbaşka yerlere gittiler. Şu andagörev yapan köy imamı da di-lekçe vererek köyden ayrılmakistediğini bildirdi. Cemaatin ab-

dest almakta zorluk çektiğini be-lirten köy imamı Erdem Ovalı,“Geldiğim süreden bu yanabüyük su sıkıntısı var. Gerektiği

yerde plastik bidon-larla su taşıyorum,yetmiyor. Köyün şe-

beke suyuprobleminin biran önce gideril-mesi gerekiyor.Birçok hoca busıkıntıdan do-

layı köydedurmadı,

gitti.Bende

ayrılmakiçindi-lekçe

verdim. Camile-rimize gelen

cemaat abdest al-makta dahi güçlük çeki-

yor. Su bir gün varsa üç gün yok”ifadelerini kullandı.

Ürün yetiştiremiyoruzSu olmadığı için ürün yetiştire-mediklerini söyleyen CemalettinÇiçek isimli vatandaş, “Yolumuzyok, su sıkıntımız var. Balıkları-

mız gitti. Domates, mısır yetişti-remiyoruz. Su olmadığı için ürünalamıyoruz. Yetkililer, valimiz,kaymakamımız kim ilgilenecekseilgilensin. Köyümüz mağdur.Yaşlı ninelerimiz su taşıyorlar.

Tankerden su içiyorlar. İşçilerimi-zin bir çoğu hasta oldu. Depo-larda ki sular sağlıksız. Bumağduriyetin giderilmesini istiyo-ruz. Defalarca dilekçe yazdık, hatdöşendi ve köyde su akıyor bilini-yor. Ama su akmıyor” şeklindekonuştu.Hayvanlar bile içmiyorKöylülerden Serkan Bal, taşımasu ile günlük ihtiyaçlarını karşıla-dıklarını belirterek “Kimse gelipbizimle ilgilenmiyor. Komşu-muzda su alıyoruz. Çünkü benimdepomda bulunan su kokuyor.Şimdi gelsin kaymakam, vali bak-sın. Bu depodan su içiliyorsaonlar içsinler. Birçok insan benimgibi ve insanların evinde su yok.Doğal ihtiyaçlarımızı karşılayamı-yoruz. Taşıma su ile ihtiyaçları-mızı gidermeye çalışıyoruz” dedi.Fikri Coşkun isimli vatandaş isesuyu hayvanların bile zor içtiğinivurgulayarak “Birkaç kişinin suyuvar. Diğer haneler ondan su alı-yor. Zaten az su var. Depolar hij-yenik değil. Depoların içi pislik veyosun bağlamış. Vatandaş mec-buren içiyor ama olmuyor. Hay-vanlar bile depolardan gelensuları beğenmiyor” şeklinde ko-nuştu.

Vali su sıkıntı-mız yok dediDüzce ValisiAli İhsan Suise Orman veSu İşleri Ba-kanı VeyselEroğlu’nunDüzce ziyaretisırasında köy-lerde su sıkın-tısıyaşamadıkları

aktardı. Vatandaşların sikayetleri-nin medyaya yansımasının ardın-dan Vali Su’yun ne cevapvereceği merakla bekleniyor.

Artan nüfusun ihtiyaçlarınadaha hızlı cevap verebil-mek, sağlık hizmet

sunum kalitesini artırarak hastamemnuniyetini üst seviyeye çı-karmak amacıyla Fatsa DevletHastanesi yenileniyor.Modern mimarisi ile göz doldu-racak olan hastanenin uzun za-mandır ihalesinin yapılmasıbekleniyordu. Beklenen müjdeGenel Sekreter Uzm. Dr. HasanÖZTÜRK tarafından verildi.Fatsa Devlet Hastanesi 300yataklı yeni hizmet binası proje-sinin eksiklikleri tamamlanarakgeçtiğimiz aylarda ihaleler Dai-resi Başkanlığına havale edil-mişti.Genel Sekreter ÖZTÜRK konuile ilgili yaptığı açıklamada,

“Ordu halkına daha iyi hizmetsunabilmek için teknolojik geliş-melere paralel olarak birçokhastaneyi adeta 5 yıldızlı otelkonforunda yeniden inşa et-meyi planlıyoruz.Uzun süredir Fatsa halkının he-

yecanla beklediği 300 yataklıFatsa Devlet Hastanesi inşaatı-nın ihalesini 30 Ekim 2013 tari-

hinde yapacaktır.Çağdaş sağlık hizmeti anlayışıile yapımı tamamlanıp hizmetegirecek olan hastane ile bölgehalkı en modern sistemlerle te-davi edilecek. Bu aşamadansonra da Kamu Hastaneleri Bir-

liği Genel Sekre-terliği olarak,Ordu ilimize mo-dern ve çağdaşhastaneler ka-zandırarak en üstdüzeyde sağlıkhizmeti sunmahedefini gerçek-leştirme yönündekararlılıkla yol al-

maya devam edeceğiz.” dedi.

GRİ DEVLET, RENGÂRENK SOKAKLARGRİ DEVLET, RENGÂRENK SOKAKLAR

FATSA’ YA 300 YATAKLI HASTANEFATSA’ YA 300 YATAKLI HASTANE

HESHES KURUTTUKURUTTU

Page 7: Karadeniz güneşi gazetesi 2 sayı

2013 Kasım Sayfa 7

Karadeniz insanını tek kelime ileifade eden; horon olsa gerek.Yaşadıkları yer neresi olursa

olsun, bir kemençe sesi duymayagörsünler. İşte o an devreye girenhoron, duyguların ifadesi olur. Yaz ay-larının nemli ve bunaltıcı sıcağı Kara-deniz kentlerini çekilmez kılar.Yaylalar çağırır insanı. Kemençenin,tulumun ezgileri gelir de yüreğe otu-rur. Göç başlar yaylalara; festival-lerde, şenliklerde kaynaşmanın,birlikte olmanın güzelliği vardır artık.Karadeniz dedin mi horon, horondedin mi Karadeniz Uşağı gelir akla.

Karadeniz’de yaşamın figür-lere yansımasıdır horon. İlçeden il-çeye, köyden köye değişik figürlereklenerek zenginleşir. Türk’ü, Laz’ı,Hemşin’i, Rum’u, Gürcü’sü kendinikatar horona ve geleceğe aktarır.

Horon: Arkaik Helence, dansve oyun anlamına gelmekte. Bölge-deki etnik dillere göre; ‘horon’, foron,horun, foran, oran, herom, horun,korun, xorema, goromi gibi değişikisimler alır. Ama hepsi de aslında aynışeyi; neşeyi, kıvraklığı, cesurluğu, ya-şamı ve doğayı ifade eder.Horona ses veren çalgı da bu zengin-liğin yansımasıdır. Genelde kemençe,tulum, davul-zurna, kaval bazen deakordeon horona katılır. Çalgı olmasa

da horon oynar Karadenizli. Çay-kara’nın yüksek yörelerinde baragas(sohbet) gecelerinde kadınlar türkü-ler eşliğinde yada sözsüz ses katarakcoşarlar horona.Daracık yayla yolla-rında,balıkçı teknelerinde,fındık veçay bahçelerinde Karadenizlinin aya-ğını bastığı her yer horon alanıdır;yeter ki neşe, mutluluk bir de keyifolsun.Açılın geri geriOlsun bir horon yeriOynasın da söylesinGoğraka ferikleriHorona bir çağrıdır maniler.Onlar ol-madan olmaz.Horonu ateşleyen,kızış-tıran,dertleri,aşkları,sevgileri,dargınlıkları,sitemleri anlatmanın adıdır.Kemençemin telleriGezer gurbet elleriNe vakit saracağımO incecik belleriYaşam figürlerdedir. Karadeniz'in hey-betli dağlarının yeşilikucaklamasını,toprağın bellenme-sini,balıkların çırpınışını,ne zaman co-şacağı belli olmayan denizinianlatır.Horonun vazgeçilmez enstrü-manıdır kemençe.Horon her yerdeoynanır da kemençe her yerde çalın-maz mı ? Oysa dalgalı bir denizdebile kolaylıkla kemençe çalabilirsiniz.

Karadeniz halklar mozaiğidir.Ezgilerdeki, figürlerdeki farklılıklarkarmaşıklık değil zenginliktir. Kimliğinsimgesidir halklara dair. Dağlarda,yaylalarda, sahil boylarındaki şenlik-lerde el ele tutuşarak oynarız,ho-ronu,barı,halayı.Rizelinin,Artvinlinintulumu,davul-zurnası,akordeonuzevkle dinlenir Trabzon'da.Kaval se-sini yüksek yaylalarda alıp sahildeduygulanır Giresunlu.Kemençeyi hepsevmiştir tüm Karadeniz kentleri.

Horon oynamak ciddi bir iştir.Halkayı bozmadan, figürleri şaşırma-dan oynanmalıdır; bunun için sırayada halka oluşturularak oynananhoronda belirli bir yöneticivardır.Çavuş,oyuncu başı denilen bukişiler özellikle yayla şenliklerinde çokkalabalık toplulukları yönlendirmekiçin ellerinde değnek,yanlış oynayan-ların ayaklarını düzeltir;horonun bo-zulmasına müsaade dahietmez.Çeşitli komutlarla oyunun bö-lümlerine geçilmesini sağlar.Kemen-çeci ise müziğin ritmi,manilerinanlattıkları ile ve çeşitli komutlarlayönlendirir oyuncuları.Her horoncuher kemençeci ile oynamadığı gibiher kemençeci de her horon oyna-yana çalmaz.Bir bütündür horoncu vekemençeci.Ayak ve kolhareketleri,dizlerin dönüşleri ezgilerin

kıvraklığında anlam bulur.Genelde kızlı erkekli oynansa da sa-dece kızların yada erkeklerin oynadığıhoronlar da vardır.Örneğin kadınlarınoynadığı oyunlardaki figürlerde çö-melmeye yer verilmez.Bu oyunlar''düz horon'',''kız horonu'',''kadın ho-ronu'' şeklinde adlandırılır.Fakat ço-ğunlukla karmaoynanır.Örneğin''Sür-mene sallaması'',''horonkurma''ve ''düz horon''gibi horonlarda erkeklekadın el eledir.Ayrıcaeşler ve akrabaların birli-likte oynadığı ''rahathoron'',''alaca horon''isimli oyunlarda vardır.

Horonun kalaba-lık oynandığı düşünülsede iki kişiyle oynananoyunlar da vardır. Trab-zon'da ''Bıçakhoronu''nda iki erkek,''Sürmene sallaması''ndaiki kadın öne çıkarakoynar.Her figürün bir anlamı,bir hika-yesi vardır.Bıçak horonu ıssız dağ-larda yaşayan Karadeniz insanıneşkıya dolu yörede bıçağı ustaca kul-lanmasının ispatıdır sanki.SürmeneSallamasında kızlar kıvrak,alımlı,birazda serttir.

Horon belli bir sıra takip edile-rek oynanır.Buna oyun faslı denir.Heryörenin kendine has oyununa başlan-gıç figürü denir. Bu Trabzon'da ''oyun

kurma'',Artvin'de''ağırbar''dır. Horonbaşının işareti ile oyunun en coşkulubölümü olan aşağı alma veya düşmeadı verilen bölümlere geçilir.Oyunlarda parmaklardan tutma, tit-reme, diz kırma, sağa sola dönme,öne eğme, ellerini aşağıya indirme,çömelme, sürtme, tepinerek çökmeve yürüyerek yapılan belli başlı figür-ler vardır. Hepsi yukarıda belirttiğimizgibi Karadeniz insanının yaşama sa-vaşını temsil eder. Horon aynıcoğrafyayı paylaşan halkların yaşa-mındaki etkileşimleri de yansıtır. Ör-neğin, Giresun kıyı kesimlerindehoron ve karşılama oynanırken KelkitHavzası'nın iç kesimlerinde (Alucra veŞebinkarahisar'da)oynanan oyunlarise Sivas ve Erzurum'a yakın yerlerdebarın etkisi ile yerini halaya bırakır.Erzurum'a yakın yerlerde barın etkisi,Bayburt ve Kelkit, Şiran yörelerindebu benzerlik halayın etkisi şeklindegörülür.

Horonun kaynağını Cenevizli-lere, Yunanlılara ve Orta Asya Türkle-rine dayandıran çeşitli görüşler vardır.Burada şunu belirtmemiz gerekir ki;horonda bölge halkının kimliği ile çal-gılarının uyumu bölgenin kendine has

tarihinden gelen özellikler arz ediyor.Antik çağlarda Pontos adı ile bilinenbölgede horonda Pontos Dansı olarakgeçiyor. İsmet Eyüboğlu bir eserindehoron için''öyle ise neden Orta AsyaTürkleri horon oynamıyor? diye sorar.Yunanistan'da oynanan horon ise

1920'li yılların başında bölgeden göçedenler tarafından farklı isimler adıaltında oynanmaktadır. Zaten her yılAğustos ayında bölgeyi ziyarete ge-

lenler bölge insanı ile Tonya'da, Maç-ka'da, Çaykara ve benzeri yerlerdehoron oynamaktadırlar. Figürlerindeise çok az farklar vardır.

HER KEMENÇENİNHER KEMENÇENİNBİR ÖYKÜSÜ VARBİR ÖYKÜSÜ VARKaradeniz enstrümanları içerisinde ençok öne çıkan kemençe olmuştur.Ardıç, erik ve dut ağacından oyularakyapılan kemençe üç telden oluşuyor.Bu enstrümanın oluşumuna dair riva-yetler çoktur. Zamanın birinde Rize'debir delikanlı bir kıza aşık olur. Ne hik-metse aşıklar bir araya gelemezler.Bir gün ormana kaçarlar. Ancak aile-leri peşlerini bırakmaz. Aşıklar da''bizi bunların ellerinden kurtar Al-lah'ım, dal olup bölüşelim söz olupsöyleşelim'' diye dua ederler. Dualarıkabul olan sevgililerden efsaneyegöre erkek selvi, kız limon ağacı olur.Limon ağacından kemençe, selvidende kemençenin yayı yapılır. Bunlar biraraya gelip saz olup söyleşirler.

Her kemençeci gibi kemençeüzerine sohbet ettiğimiz Cemal Ber-ber'in de öyküsü var. Oflu olan Cemal

kendi köylerinde bir kızı sev-miş;kızı görmek içinde mahal-lede yapılan kına gecesinegider.Sevdalısı ile göz gözedirartık Cemal.Ancak Cemal'i görenkemençeci''burada bendenbaşka erkek bulunmaz''deyiponu dışarı attırır.Bu olaya çokiçerlenen Cemal kemençe çal-mayı öğreneceğine dair yemineder.O gün bugündür kemençe-sini elinden bırakmaz.

Bir başka hikaye ise çok sev-dalısı olduğunu anlatır. MeşhurKoryanalı Hüseyin diye bir ke-mençeci varmış sesi de çalışı dagüzelmiş. Her gittiği yerde pe-

şine kadınlar takılıp gidermiş.Bir ikiüç...gelgit zaman Hüseyin'in altı tanekarısı olmuş.Evde yiyecek bir şey yoksofra bomboş...Dayanamamış Korya-nalı Hüseyin, masaya koyu vermişkemençeyi.'' Aha bunun peşindengeldiniz alın yiyin.''

Karadeniz’de Yaşamın Figürlere YansımasıKaradeniz’de Yaşamın Figürlere Yansıması:: HHORONORON

Page 8: Karadeniz güneşi gazetesi 2 sayı

Sayfa 8 Kasım 2013K A R A D E N İ Z E Ö Z G ÜK A R A D E N İ Z E Ö Z G Ü

Ş İ F A L I B İ T K İ L E RŞ İ F A L I B İ T K İ L E RV EV E

F AY D A L A R IF AY D A L A R IYEŞİL ÇAY: Çeşitli kanser türlerinde ve kalphastalıklarında koruyucu etkisi vardır. Metaboliz-

mayı canlandırdığı için özelliklediyet programlarında çok etkiliolup, yağların yakılmasına yar-dımcı olur. Zihinsel ve bedenselperformansı arttırır. Kolesterolüazaltır, damarları güçlendirici et-

kisi vardır. Cildi güzelleştirici ve koruyu özelliklerivardır. Yemeklerden sonra rezeneyle beraber içilirsesindirime yardımcı olur. İçerisinde bulunan antioksi-dan maddelerin Alzheimer’e neden olan etkenleriortadan kaldırdığı da biliniyor. İçeriğinde bulunanflorür sayesinde diş çürümelerini önler.SİYAH ÇAY: Yeni demlenmiş taze çay içmek(fazla içmemek şartıyla) uyku kaçırıcı özelliği vardır,

sinirleri teskin eder, idrar söktürür, iştahaçar, nefes darlığına faydası var-dır, susuzluğu giderir, bedeni vezihni yorgunluğu giderir, midetembelliğini giderir, ishal ve di-

zanteriyi keser, damar kireçlenme-sini önler, kan kanserine faydalıdır, kalbi güçlendirir,damar sertliğine faydalıdır, guatr, nefrit, kolera vebağırsak hastalıklarında koruyucu ve tedavi edici et-kisi vardır. NOT: Günde 5-6 bardaktan fazla çay iç-meyiniz, bayat çay kesinlikle içmeyiniz. Fazla içilen(özellikle demli) çay, mide yanması, uykusuzluk,sinir zafiyeti, kabızlık, tansiyon ve el-ayak titremesiyapar. Çayı zararlarının telafisi için mutlaka çayabir-iki damla limon sıkınız.MISIR PÜSKÜLÜ: Önemli bir idrar söktürücü-dür. Ödem dışında idrar yolu enfeksiyonlarında ya-

rarlıdır. Sinirleri yatıştırıcı olarakda kullanılır. Alalık ve Vitiligo daetkilidir. Birkaç dakika kaynatı-lıp, birkaç dakika demlenmesiyeterlidir. Mısır püskülü, mayda-noz ile beraber kaynatılıp ballatatlandırılarak içilmeye devam

edilirse böbrek kumlarını döker.LAHANA: Çiğ olarak yenilen lahana göğsü yumu-şatır, öksürüğü söktürür. Sindirimi kolaydır. Kanı te-mizler, bol alyuvar yapımını sağladığı için kansızlığa

birebirdir. Lahananın tabii halive yaprakları itibariyle mide vebağırsak kanserlerine ve ke-moterapi ve radyoterapidensonra kür olarak kullanılmasıhalinde bedende biriken toksin-

lerin atılmasına yardımcı olur. Sarılık ve safra ke-sesi hastalıklarına iyi gelir. Bolca taze lahanayemek ses kısıklığına iyi gelir. Şeker ve romatizmahastaları için de çok faydalı olduğu bilinen lahana,bol arsenik, kükürt ve vitaminleri ile kanı temizleyipcildi güzelleştirir. Bol idrar söktürür, vücuttaki suyuve zehirli maddeleri idrarla dışarı atar. Sadece la-hana çeşitlerinde bulunan U vitamini, mide ve bağır-sakların iç yüzeyini korur ve oralardaki yaralarıniyileşmesini sağlar. Mide ülseri, reflü ve gaz oluşu-munu engellemek için iki yumruk büyüklüğünde pa-tatesle beraber yarım kilo tabii lahana çiğ olaraksuyu sıkılır ve her sabah aç karnına iki bardak

yudum yudum içilir, üç haftadevam edilir. (Bu süre zarfındahayvansal ve konsantre gıdalartüketilmez. Denenmiş ve tec-rübe edilmiştir.) Yaşlanmayı ön-leyici ve kalp krizine karşıkoruyan bir mineral kabul edilen

selenyum kaynağıdır. Zayıflama ve selülit gidermekürü uygulaması için, lahananın tabii yeşilimsi anayapraklarından beş adet iki avuç büyüklüğündeolanları, bir litre suda yaklaşık 5-7 dakika haşlanır,bu su aç karnına gün içerisinde tüketilir, üç ay (üçhafta tamamlanınca bir hafta ara verilip ardından üçhaftalık kür yine uygulanır) devam edilir. Bağırsakve mide kanseri için, mevsiminde, tabii ortamda ye-tiştirilmiş büyük yapraklı lahanaların haşlanarak kürhalinde üç hafta boyunca içilmesi, kürler arasındabir hafta ara verilmesi önerilir. Karalahana kaynatılıpballa tatlandırılarak içilirse anne sütünü arttırır. La-hana suyu buruna çekilirse burun tıkanıklıklarını ge-çirir, baş ağrılarına faydalıdır. NOT: Guatr hastasıolanlar lahanayı çok fazla tüketmemelidir.

İKİNCİ TAŞ OCAĞI YOL KESTİRDİİKİNCİ TAŞ OCAĞI YOL KESTİRDİTokat'ın Reşadiye ilçesinde bağlıYolüstü beldesi sakinleri; belde sı-nırları içerisinde yapılması planla-nan taş ocağını protesto ederekReşadiye-Başçiftlik yolunu iki saatulaşıma kapattı.Reşadiye ilçesine 10 kilometreuzaklıkta bulunan ve 2010 yılındaKültür ve Turizm Bakanlığı tarafın-dan turizm beldesi ilan edilen, Yol-üstü beldesi sınırları içerisindebulunan Er Tepesi'ne özel bir firmatarafından taş ocağı kurulmaküzere yaklaşık bir ay önce çalışmabaşlatıldı.Belde sakinleri bölgeyeikinci taş ocağı yapılacağını öğre-nince, yaklaşık 700 kişi, Er Tepesimevkisinde kurulacak taş ocağıiçin açılan yolun bulunduğu böl-geye geldi.Ellerinde sopa bulunan kadınlar,buradan araçların geçişine izin ver-medi. Kadınlara erkekler de destek

verdi.Belde sakinleri adına konuşan Yol-üstü Belediye Başkanı Talip Çetin,beldenin 2010 yılında Termal tu-rizm merkezi ilan edildiğini, böyleyerlerde taş ocaklarına izin veril-mediğini söyledi.Er Tepesi'nde 3 bin 300 metreuzunluğunda, 280 metre derinlili-

ğinde müthiş bir kanyon bulundu-ğunu dile getiren Çetin, ” Yan ta-rafta bir ocak var. O ocaktan dolayıtüm arazi ekilemeyen, hayvanlarınotlayamadığı, suların tahrip olduğubir alana dönüştü. Vatandaş bunugörünce ikinci bir yer açılmasınamüsaade etmiyor" diye konuştu.

Hava sıcaklıklarının artması nedeniyle bunalanvatandaşlar, çöplerin neden olduğu kötü koku ve

sineklerden şikayetçi.Ara sokaklara Düzce Belediyesi tarafından yerleşti-

rilen çöp konteynerleri vatandaşa yetersiz geliyor.Sabah saatlerinde ekip ler tarafından toplanmayabaşlanan çöpler, gün içinde konteynerlerin yetersizkalması nedeniyle dolup taşıyor.Bazı vatandaşlar ise çöpleri sokaklara bırakınca,sıcak havadan kokan çöpler insanları rahatsız edi-yor. Rahatsızlıklarını dile getiren vatandaşlar, “Bele-diye ekipleri en azından yaz aylarında gün içindeçöpleri birkaç kez toplamalılar. Konteynerler insan-lara yetmiyor. Onlar da çöplerini dışarı bırakıyorlar.Sıcak havada çöpler hem kokuyor hem de sineklerinolmasına sebep oluyor. Ayrıca sokak köpekleri deçöpleri karıştırarak dağıtıyor. Belediye bu durumaçözümbulsun”diyor.Kaldırım-ları sürekliyenile-meyi faz-lasıylabaşaranbelediye,bu ko-nuda çokyetersiz.Bu soru-nun çö-zümü içinbelki debelediyebaşka-nına değilde yakınlarına veya ailesinden birilerine seslenip,konteyner şirketi açmasını istemek daha mantıklıolacak !..

VATANDAŞIN ÇÖP İSYANIVATANDAŞIN ÇÖP İSYANI

Geçtiğimiz günlerde açılışı gerçekleşti-rilen Çorum Ülkü evleri,şu an itibari ile 6 adet daha ülkü evininaçılışını gerçekleştirmiş olup; yıl so-nuna kadar bunu 9 'a çıkarmak ve2014 yılından itibaren de bu girişimiöğrenci yurduna dönüştürmek gibi birhedef açıklamıştır.Bu girişimleri cemaatin işleyişine ben-zetmek çok da yanlış olmaz. Bu; üni-versite okumayı gittikçe zorlaştırankapitalist sistemden (maddi açıdan)yararlanarak öğrencileri kullanmanınbir yoludur. Parası olmayan öğrenciler

ya cemaate ya da Çorum’da olacağıgibi ülkü evlerine sığınarak kullanıl-mayı kabul etmek zorunda bırakılıyor.Peki, bu evlerde neler yapılacak? Tah-min etmek çok da zor değil. Herkesinbildiği şeyler zaten. Liseden yeni çıkanbireylerin vatan, toprak, Türklük duy-gularını kullanmak gibi beyinleri kirlet-menin birçok yolu zaten bu sisteminiçerisinde mevcut. Bu evlerde, bu yoz-laşmayı kolaylaştırmak ve geliştirmekiçin iyi bir fırsat yaratmış durumdalar.Gençlere milliyetçiliği, faşistliği aşıla-mak için bu kirli düzende insan olmak-

tan daha da uzaklaştırılacakları evlerkurulmuştur. Vatanını seven ama üs-tündeki insanları sevmeyen yani Türk-Sünni harici kimseyi istemeyen, sahtebir vatan sevgisiyle yıllardır vatan ha-inliği yapan ülkücülük batağına sürük-leneceklerdir. Çorum, tarihinde deolduğu gibi bugün de devrimci özellik-lere sahiptir ve bu tarz oluşumlarıelbet yok edecektir. Devrimciler bu-rada her zaman vardı ve her zamanda olmaya devam edecektir.

ÇORUM DA ŞEHRE OKUMAYA GELEN ÖĞRENCİLER İÇİN AÇTIKLARI SÖZDE EVLER

KÖYLÜLERE HES GÖZALTISIKÖYLÜLERE HES GÖZALTISIRize’nin İkizdere Vadisi’nde yapılacak HES’lere karşı

çıkan köylülere de ‘HES soruşturması’ açıldı Rize’nin İkizdereVadisi’nde yapılacak HES’lere karşı çıkan köylülere de ‘HES so-ruşturması’ açıldı. İkizdere Vadisi’nin Şimşirli Köyü’nde HES ya-pılmasını istemeyen köylülerden 42’si hakkında soruşturmaaçıldığı öğrenildi. Şimşirli Köyü sınırları içerisinde yapılmasıplanlanan HES projesine karşı çıkan köylüler, projenin yapıla-cağı alanda defalarca toplanarak tepkilerini dile getirmiş, yürü-yüş düzenleyerek basın açıklaması yapmıştı. Yaptıklarıeylemlerde, köylerinde HES yapılmasını istemediklerini dile ge-tiren yüzlerce köylü, eylemleri sırasında Rize-Erzurum arasın-daki ulaşımın sağlandığı karayolunu bir süreliğine ulaşımakapatmış, eylem sonrasında da yolda bekleyen sürücülerdendestek almışlardı.4 2 K Ö Y L Ü Y E S O R U Ş T U R M AYaşanan gelişmelerin ardından yaklaşık bir ay gibi bir süre geç-mesinden sonra İkizdere Cumhuriyet Savcılığının, Şimşirli Kö-yü’nde yaşanan HES protestoları nedeniyle köylülerden 42’sihakkında soruşturma başlattığı öğrenildi.Hakkında soruşturmabaşlatılan 42 köylüden birçoğu hakkında gözaltı kararı alındığıöğrenilirken Şimşirli’deki HES protestosuna katılan köylülerden42’sinin, ‘Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet’,‘Mala zarar verme’, ‘İş ve çalışma hürriyetinin ihlali’ ve ‘İşyeridokunulmazlığının ihlali’ suçlamalarıyla suçlandığı öğrenildi.“İddia edildiği gibi ne mala, ne iş makinalarına, ne işyerine zara-rımız, ne de çalışma hürriyetini kısıtlama gibi bir eylemimiz ol-madı. Birileri bu tür baskı ve yıldırmalarla HES’lere karşıverdiğimiz mücadelenin önünü keseceklerini zannediyor.Yanıldıklarını görecekler” dedi.

Page 9: Karadeniz güneşi gazetesi 2 sayı

2013 Kasım Sayfa 9

OY CİHAN BİZUM CİHANOY CİHAN BİZUM CİHANCihan Alptekin,1947 yılında Ri-

ze'nin Ardeşen ilçesi Yeniyol Köyü'ndedoğdu. 1968..1972 yılları arasında gençlik ör-gütlenmeleri içinde etkin rol aldı. O dönemdeyürütülen anti-emperyalist kampanyalarınhem örgütleyicisi hem de eylem adamı olarak68 kuşağının önde gelen liderlerinden birioldu.Bir çok kez gözaltına alındı,tutuklandı.Ancak yüreği halk ve yurt sevgisiyle atan Ci-han'nın yaşamı Kızıldere'de sona erdi.1967-1968 yıllarının devrimci eylemliliği dahaçok akademik-demokratik yanı ağır basan öğ-renci gençlik hareketleriyle sınırlıydı. Ancak1967-68 yıllarında dünyada esen emperyalistmücadelelerden hız alan Türkiye gençliği,hem akademik-demokratik hem de siyasalmücadele de büyük bir kitlesellik kazandı.1960-70 yıllarında öğrenci gençlik hareketininpolitik yanı daha öne çıktı. Gençlik yığınlarıartık yeni sloganlarla, yeni taleplerle sokak-lara döküldü. Anti-emperyalist bilinç gençliğinellerinde tüm Türkiye'ye yayıldı.Anti-ameri-kancı mücadelelerle gençlik hem nicelik hem

de nitelik olarak büyüdü.1968 yılında, Hukuk Fakültesi öğrencisi olanCihan Alptekin'de dönemin bir çok gençlik ör-gütlenmeleri içinde yer aldı. Şubat 1968'deFikir Kulüpleri Federasyonu (FKF)'nun eylem-sizliğini eleştiren ve Türk Milli Talebe Fede-rasyonu(TMTF) olayları sonrasında polis vefaşistlerle çıkan çatışmalarda militanlaşmış biröğrenci grubun önderlerinden biri de CihanAlptekin'dir.Bu dönemin önde gelen anti-emperyalist ey-lemlerinden biri de 15 temmuz 1968 günü, İs-tanbul'da bulunan Amerikan 6. Filosu'nunöğrenciler tarafından protesto edilmesidir.Cihan Alptekin ve arkadaşları aynı günün ak-şamı, Amerikan bayrağını yarıya indirmek,Amerika'lı subayların üzerine boya fırlatmakve yollara Filo'yu protesto eden yazılar yazmaiddiası ile, şüpheli görülerek kısa süreli birgözaltı yaşar.Ekim 1968'de içlerinde, Cihan Alptekin'indebulunduğu bir militan grup, amacı, ''Türkiye'dedevrimci düşünceyi ve eylemi yaşatmak veyaymak'' olan Devrimci ÖğrencilerBirliği(DÖB)'ü kurar. Cihan Alptekin 24 Kasım1968'de ilk olağan kongresini yapan Demo-kratik Devrim Derneği'nin MYK yedek üyeli-ğine seçilir. 27 Aralık 1968 cuma günüsabahın erken saatlerinden itibaren İstanbulÜniversitesini tamamen denetim altında bu-lunduran,kapılarda barikat kuran emniyet güç-leri, üniversiteye kimseyi sokmaz. Çoksayıda sivil polis ise çevreyi dolaşarak, işgalciolarak bilinen öğrencileri toplamaya çalışır.Cihan Alptekin'de gözaltına alınır. Sorgusun-dan sonra serbest bırakılır.16 Şubat 1969 pazar günü, 76 devrimci kuru-luşun desteklediği ''Emperyalizme ve sömü-rüye karşı işçi yürüyüşü'' yapılırken, dahaönceden birçok zincir, sopa, silah gibi saldırıaraçlarıyla kuşanmış olan gericiler, TaksimMeyda'nında yasal miting yapan devrimcileresaldırır. Bu saldırılarda 2 kişi ölür,yüzlerceinsan yaralanır. Dönemin İçişleri Bakanı Sü-kan'a göre,''Kanlı Pazar'' olaylarının suçlularıolarak gösterilen 48 kişiden biri de Cihan Alp-tekin'dirCihan, 68 kuşağının ve yeni Türkiye gençliği-nin sembolü olan Deniz Gezmiş'le çok yakınarkadaştır. Espirili bir kişiliği olan Deniz, Ci-han'ın Karadeniz şivesini taklit ederek onunlakonuşmaktan ve ona takılmaktan çok hoşla-nırdı.1969 yılının Haziran ayı sonlarında Deniz,Cihan ve Yusuf küpeli'ninde içinde bulunduğubir grup Filistine gider.Filistin Demokratik Halk

Kurtuluş Cephesi (FDHKC)'nin yöneticileriyletanışır. İncelemelerde bulunup, Filistin so-runu,savaşını, FDHKC'nin amacı vb. konularhakkında bilgi alırlar. Gerilla eğitimlerine katı-larak, silah kullanmasını, silah nasıl sökülüptakıldığını, bakımını ve korumasını öğrenirler.Aynı yılın Ağustos ayında Türkiye'ye dönerler.Filistin'den gelen grubun kafasında Halk Sa-vaşı iyice şekillenmiştir. Silahlı savaşa kadrove para konusunda destek sağlayabilmekamacıyla öğrenci birliklerine el atarlar. Buarada 1969 yılının Ekim ayında FKF-DEv/henç kongresi oluşmuş, TDGF İstanbulbölge kurulu başkanlığına Cihan Alptekin se-çilmiştir. O dönem Türkiye'de her şey çok hızlıgelişiyordu. Cihan Alptekin , Deniz DenizGezmiş gibi önderler, egemenleri çok rahat-sız etmeye başlamışlardı. Değişik öğrenciolayları sonucunda Sağmalcılar Cezaevi'ndebiraraya gelen TDGF İstanbul Bölge YürütmeKurulu Başkanı Cihan Alptekin, sekreteriÖmer Güven daha sonra Türkiye Halk Kurtu-luş Ordusu (THKO) kareketine katılan İbrahimÖztaş ile Rıfkı Ertuğrul ve Deniz Gezmiş'in

ortak kaleme alıp imzaladığıTDGF'nin yayın organı İleri'de yayın-lanan yazı bir bildirge özelliği taşı-maktadır. Kısaca bildirgede:''1968'den beri yoğunlaşan gençlikeylemleri bu yıl nitelik bakımındanbüyük bir değişime uğrayarak yenibir döneme girmiştir.Profesyoneldevrimci kadroları yetişmiş, emper-yalizme karşı dövüşen dünya halk-ları ile organik bağlar kurulmuş enönemlisi militan örgütlenmeye doğruilk adım atılmıştır. Bunlar yeni döne-min olumlu gelişmeleri.Buna karşılıkAmerikan emperyalizmi-işbirlikçisermaye,feodal mütegallibe üçlüsüdevrimcileri silahla susturmaya yö-

nelmişler, hapishaneler hiçbir dönemde olma-yan bir sayıda devrimci ile dolmuş vekendilerine devrimci adı veren bir takım pasi-fist entellektüel eğilimler saflarımızda boz-guncu çalışmalara girişmişlerdir. Önümüzdekidönem karşı-devrimin silahlı saldırısını artıra-cağı,egemen sınıfların faşist yöntemlere baş-vuracağı dönemdir.Her dönem politik çizgisibu tutarlı bir askeri çizgi ile birleşmedikçe ba-şarıya ulaşamaz'' denir.Cihan Alptekin ve Deniz Gezmiş tutuklu bu-lundukları Sağmalcılar Cezaevi'nden 10 Hazi-ran 1970 çarşamba günü Bursa Cezaevin'egönderilir. Cihan ve Deniz 18 Eylül 1970cuma günü ise cezaevinden tahliye edilir. İs-tanbul devrimci gençlik hareketleri liderlerin-den Deniz Gezmiş,Cihan Alptekin; AnkaraGençlik Liderlerinden Hüseyin İnan ile ÖmerAyna'nın içinde bulunduğu grup Türkiye HalkKurtuluş Ordusu(THKO)'yu kurar.12 Mart 1971 cumagünü, kuvvet komu-tanlarının verdiğimuhtıra üzerine,dö-nemin Başbakanı Sü-leyman Demirel vehükümet üyeleri istifaeder. Yoğun gözaltı-lar,baskılar,işkencelerv tutuklamalar birbiriardına gelir. Faşistdarbeden kısa birsüre önce, THKO'nunönderlerinden DenizGezmiş,Yusuf Arslanve Hüseyin İnan ya-kalanır. 31 Mart1971'de iseTHKO'nun önderlerinden Sinan Cemgil ve ar-kadaşlarının öldürülmesi üzerine Cihan Alpte-kin ve Tayfun Cinemre motosikletlerleİstanbul'un dışına çıkar. Tekirdağ'da yakala-nırlar. Bu dönem THKP-C'li önderlerden MahirÇayan,Ulaş Bardakçı ve Ziya Yılmaz'da Seli-miye Askeri Cezaevi'nde tutukludur. KartalMaltepe Askeri Cezaevi'nde bulunan CihanAlptekin'in yüreği,yoldaşları DenizGezmiş,Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan'nınidam edilmelerini önlemek için çarpmaktadır.Acaba,yoldaşlarımı idam sehpasından nasılkurtarabilirim diye düşünüp,planlar yapmayabaşlar.Onların idamını önleyebilecek eylemleri ger-çekleştirmek için,öncelikle kendisinin ceza-evinden kaçma sının gerektiğini bilmektedir.

Hemen tünel kazmaya başlar. Tünel kazmaişinde Cihan'la birlikte yakalanan MühendisTayfun'un bilgi ve birikimlerinden yararlanırlar.Tünel kazma işinin tamamlanmasına çok azbir süre kaldığı an, Mahir ve arkadaşları bucezaevine sevkedilir. THKO ve THKP-C 'lilerarasında Denizlerin idam edilmesini engelle-mek için bir eylem gündeme gelir. 29 Kasım1971 tarihinde tünelden ilk çıkan Cihan'dır. Ar-dından Mahir,Ulaş,Ömer,Ziya ve Necati Sağırtünelden çıkar.Firar grubu, askeri arazidennöbetçilere görünmeden geçerek özgürlüğüyaklar. Cihan,Ömer ve Mahir'lerle aynı evdekalır. Ancak, Cihan ve Ömer, İstanbul'daTHKO'dan kişilerle temas imkanı bulamamave Ankara'da bu olanağa daha fazla sahipolup eylemler yürütebileceklerini düşünmelerinedeniyle Ankara'ya gitmeye karar verir.Cihan ve Ömer, 14 Ocak 1972 cumagünü,ağzı çakılı iki ayrı sandık içerisindeErtan Saruhan'la birlikte , Skoda marka birkamyonetle Ankara'ya hareket eder.Ertesi günAnkara'ya varırlar. O zamana kadar İstan-bul'dan ayrılmayı istemeyen Mahir ile Avru-pa'ya gitmeyi kabul eden Ertuğrul Kürkçü,Ankara'da olmasına rağmen Cihanlarla ol-mayı birinci plana alır. Cihan ve Ömer'in An-kra'ya gidişinden 16 gün sonra 31 Ocak 1972pazartesi günü sabahı Mahir Çayan'da yineaynı Skoda kamyonetin arkasında, ağzı ka-palı bir sandığın içerisinde, Ankara'ya götürü-lür.Mahir, Cihan ve Ömer; Ankara'dadenizlerin idamını önlemek için eylem yapar-ken onlara,nezaret etmek ve daha sonradaFatsa'da Ziya Yılmaz İle buluşmak istediğinisöyler. O ara 12 Mart Faşist Cuntası 5 Şubat1972 cumartesi günü Ömer ve Cihan'a yar-dımcı olan THKO'lu 14 kişiyi Ankara'da yaka-lar.Bunun üzerine Mahir,Cihan ve Ömer'iyakalan THKO'luların hiç bilinmedikleri başkabir yere götürülmesini sağlar. Bu evde Cihanve Mahir,Denizler için yapılacak eylem plan-ları üzerine tartışırlar. Cihan bir elçinin kaçırıl-masını önerirken,Mahir'de bu iş için, idamlarınmeclisten senatoya geçtiği anın uygun oldu-ğunu, bu amaçla Adalet Partisi genel BaşkanıS. Demirel'in önemli olduğunu, onun kaçırıl-masını vb. pek çok şeyi halledeceğini söyler.Görüşmeler olumlu bir havada geçer. Eylem-ler için gerekli silahlar temin edilir. Buarada,Denizler'in idam kararları Meclistekabul edilerek senatoya gönderilmiştir.Anka-ra'daki yoğun baskı ve gözaltılar, Denizler içinyapılabilecek eylemlerin yaşama geçirilme-sinde önemli bir sorun teşkil etmektedir. Ci-han'lar için hareket alanı Ankara'da iyicedaralmaktadır. Artık, Ankara'da bulunmanınfazla bir anlamı kalmamaktadır.Cihan,Mahir,Ertuğrul ve Ömer,Ziya Yılmaz'ınyeğeni Hasan Pekbüyük'ün kullandığı ma-

karna yüklü bir kamyonlai makarna çıvalları-nın arasına gizlenere, 18 Mart 1972 günü,akşam saatlerinde Ünye’ye gelirler. İlk önce,Fatsa Yapraklı Köyünde Mehmet Atasoy’unevine yerleşir. THKO ve THKP-C’li grubuneline Fatsa’ya yerleştikten sonra , İstanbulve Aankara’da sahip olmadıkları kadar elve-rişli bir imkan geçer. O da, varlığı daha önce-den bilinen ve belirlenmiş olan NATOdinlenme üssünde görevli İngiliz Persone-li’dir. Kısa bir durum muhasebesinin ardından,CHP’nin Debizlerin idam cezasının yerinegetirilmesine ilişkin TBMM kararına, AnayasaMahkemesinde yaptığı itirazın sonucunun be-lirlenmesi ve idamlarının yerine getirilmesininengellenmesine karar verilir. Ancak bu kararınyerine getirilmesi için gerekli bilgi, araç, ba-

rınma olanakları ve sağlıklı sağlıklı ilişkilerdenyoksundurlar. Artık yerlerinin devlet güçleri-nin bilgisi içine girip girmediğinden hiçbirzaman emin olamayan Cihanlar, arkadaşları-nın idamlarını engelleyemeden yakalanmakya da her türlü riski göze alarak harekete geç-mek zorundadırlar. 25 Mart 1972 gecesi İngi-lizleri kaçırma girişimi çevrenin kalabalıkolmasından dolayı gerçekleşemez.26 Mart 1972 tarihinde, devlet güçleri kalaba-lık komando birliği, özel görevliler ve polis bir-likleri Ankara’dan elde ettikleri bilgilerideğerlendirerek, Ünye’deki bağlantı noktala-rını ele geçirmek ve aranmakta olan THKO veTHKP-C militanlarını yakalamak üzereFatsa’yı ablukaya alır. Terzi Fikri Sönmez veçırağının gözaltında işkancede olduğunu öğ-renir öğrenmez, 3 ingiliz personel, onlarınarabalarıyla Cihanlar tarafından kaçırılır. Pla-nın bundan sonraki bölümünde Kızıldere’debulunan Ömer Ayna, Saffet Alp, S. Kazım Öz-doğru ve Selahattin Kurt’la buluşma vardır.Cihan ve arkadaşları yanlarına aldıkları rehi-nelerle yola koyulurlar. Kızıldere’ye yaklaştık-ları bir mevkide Ertan Saruhan ve NihatYılmaz’dan ayrılan grup, Kızıldere’ye yönelir.27 Mart 1972 gecesi İngilizlerle birlikte Kızıl-dere Köyü muhtarının evine ulaşılır. Bu aradaFatsa’yı abluka altına alan devlet güçleri,bölük-pörçük bilgileri buraya getirerek , Ci-hanların izini sürmeye devam eder. İngilizlereait aracın tekerlek izleri vb. bulgular, onları,Kızıldere Köyü’ne ulaştırır. 30 Mart günüsabah saat 05’de bilgi edinmek için, muhtarınevine gelen jandarmalara; muhtar öncedenhazırladığı ihbar mektubunu vererek, aranan-ların evinde kaldığını bildirir. Evin ve köyünsarılması üzerine evde sıkışıp kalan THKO veTHKP-C’liler teslim olmamayı, taleplerineolumlu karşılık verilmez ve üzerlerine ateşaçılırsa, İngiliz rehineleri, ültümatomda belirtil-diği biçimde öldürerek souna kadar çarğış-mayı kararlaştırırlar. ‘’Teslim ol’’ çağrılarınıreddederler. Devlet güçlerinin, Cihanların,Mahirlerin taleplerine ateş açarak karşı koy-ması sonucunda, tüm devrimciler sınıfsız-sö-mürüsüz, özgür ve kardeşçe yaşanacakdünya özleminin o günkü bedelini kahra-manca çatışarak öderler. Devlet güçlerinin,Cihanların, Mahirlerin taleplerine ateş açarakkarşı koyması sonucunda, İngilizler öldürülür.Çatışmalardan bir teadüf eseri, sadece Ertuğ-rul Kürkçü kurtulur.Cezaevi arkadaşı Sırrı Öztürk’ün kaleminden

CİHAN ALPTEKİNCİHAN ALPTEKİN(,) Cihan işçilerle oldukça iyi anlaşarak, on-ların dostlukları arasında erimiş ve kaynaş-mıştı. O günler, Cihan’ın en mutlu günleriydi.Cihan, cezaevinde de işçilerle olan arkadaşlı-ğını çok temiz tutmuştu. Karadeniz insanınıncana yakın, sıcaklığıyla cezaevinin anılan,seven ve sevilenlerindendi. Ağzı dolu dolu ko-nuşur ve dinlenmesini severdi. Militanlarısever, sayardı. Devrimci kadroları bölük pör-çük durumuna içerler, bunun sebepleriniaraştırırdı.Cihan’ın cezaevi deneyi daha eski olduğun-dan, toy arkadaşlarının kusurlarını görmez veoları eleştirirken incitmezdi. Çevresindeki ar-kadaşlarına soracak olsanız daima aynı ce-vabı alırdınız. ‘’Cihan, bizim herşeyimiz,anamız, babamız, yoldaşımızdır.’’ Bu ta-nımda bir abartma yoktu. Onun yanındagençler kendilerini güvenli hissederlerdi. Yük-sek morali ve direnme gücüyle ağırlığını du-yururdu.Cihan kimseyi eleştirmezdi, yapılması gere-kenleri de kendisi yaparak öğretme yolunuseçerdi.Cihan her sabah. 05’de kalkar, üstüne başınadikkat etmeyen, temizlik kurallarını gözetme-yen bütün arkadaşların, sadece kendisiyleyargılananlarınkini değil, hepsinin kirli çama-şırlarını, döküntülerini, eşofmanlarını, çorapla-rını, donlarını tek tek yıkar ve ipe asardı.Yıkanan çamaşırlar kuruya dursunlar o herzamanki penceresinden uzaktaki tepeleri gö-zetlerdi. Yeşilimsi gözleriyle ne de güzel ba-kardı; gülünce taze bir kırçiçeği açardı gözleri.Çok sevdiği arkadaşlarını kurtarmak uğruna,kafasındaki mangal kadar büyük yüreğiyle oher yere vardı. Kendisini bu yürekle varılacakbüyü hedeflere ulaşmaya ve vuruşmaya ada-mıştı.

Page 10: Karadeniz güneşi gazetesi 2 sayı

Sayfa 10 Kasım 2013

Türklerin Anadolu'ya gelişindensonra kurulan Anadolu SelçukluDevleti'nin "egemen unsurları-

nın" kültürü; medreselerde Arapça veFarsça yazılmış, katı sünni kurallardı.Bu ne idüğü belirsiz dil Türkmenleriçin hiç bir anlam ifade etmiyordu.Katı Sünni Müslümanlık da Türkmen-lerin göçebe yaşantısına uygun de-ğildi. Oysa, Ahmet YESEVİ (öl.11669) Türkistan'da öğretisini yayar-ken göçebe ya da köylü Türklerin an-layabileceği bir dil ve anlatımkullanıyordu. Türklere İslamiyeti be-nimsetmeye çalışırken kendisi de şa-manizmin etkisinde kalıyordu. Türklersaz şairleri eski Şamanlara benzeti-yorlardı. Ahmed YESEVİ ise saz şair-leri üzerinde derin etki bırakıyordu.

Bunun yanında 1200'lü yıllardaAnadolu Selçuklu Devleti'nin bütünyükünü Türkler çekiyordu. Sürekli sa-vaşların mali yükünü halk çekiyor,vergileri halk ödüyor, devlet son de-rece kötü çalışıyordu.

Horasan'dan Anadolu'ya gelen veAmasya'da yerleşen BABA İSHAKadında bir Alevi şeyhi, Babailik tarika-tını bu dönemde ve bu koşullar al-tında kurdu. Secaeddin EbulbekaBaba İshak'ın tarikatına ise AmasyaMesudiye'de bulunduğu sırada BabaİSHAK adında bir derviş katıldı. Babaİshak kısa zamanda ön plana geçerekkendini Türkmenlere sevdirdi. Türk-menlerin gözünde bir "VELİ" Ggibigörünmeye başlandı.

Baba İSHAK'ın düşünceleri ve gö-rüşleri şöyle özetlenebilir; Baba İshakTürkmenlere uğradıkları haksızlıklarıanlatıyor, buna karşılık Selçuklu Dev-leti ileri gelenleriyle zenginlerininahlak kurallarından ne denli uzaklaş-tıklarını gözler önüne seriyor, kendile-rinin de bütün insanların da eşithaklara sahip oldukları halde bu azın-lık tarafından haklarının gasp edilmişolduğunu bildiriyordu. BABA İSHAKSelçuklu Devletinin yıkılacağı, yerinebu haksızlıkları giderecek yeni birdüzen kurulacağını TÜRKLERE VAATEDİYORDU. İşte bu çağrıya uyanTürk boylarından birisi de ÇEPNİ-LER'di. Aynı zamanda ÇEPNİLERHacı Bektaş-ı Veli'nin ilk müridlerin-den idiler. bundan dolayı Çepnilerinbüyük kısmı Aleviydi.

Burada Hacı Bektaş-i Veli(1209/1210 - 1270/1271)'den sözetmek gerekir. Horosan'dan Türk bü-yükleri tarafından Türkmen Beylikleri-

nin öz geleneklerini, öz kültürlerini,özdillerini kaybetmemeleri için Anado-lu'ya gönderilmiştir.

Bektaş Veli Horosan'dan Sivas'aburadan Amasya'ya giderek Baba İs-hak'a halife oldu. Bir süre Kırşehir ve

Kayseri'de kaldıktan sonra bugünHacı Bektaş adını taşıyan Sulucaka-rahöyük'e yerleşmiştir. Baba İshak is-yanında kardeşi Menteş, Sivas'taöldürülmüştür. İsyandan sonra geridekalanları toplayarak Bektaşiliği kurdu.Bugün Alevilerin Semahını o yarat-mıştır.

Baba İshak beklenen işareti ve-rince Anadolu Türkleri ayaklandılar.50.000 kişilik bir kuvvet topladılar.Türkmenlerden başka bu eyleme din,ulus ayırt etmeksizin bütün ezilenAnadolu halkları destek verdi, katıldı.Eylem ilk zamanlar başarıya ulaştı.Türkmenler Sümeysat, , Kahte veHun Mansur'u(Adıyaman) ele geçirdi-ler. Malatya Subaşısı Türkmenlerinüzerine yürüdü ise de yenildi. Subaşıdaha sonra ayaklanmayı bastırmakiçin KÜRTLERİ ve GERMİYANLARIsilahlandırdı. Bu da başarısızlığa uğ-radı, Türkmenler daha sonra Sivas,Amasya ve Tokat'ı ele geçirdiler. Busırada Amasya'da ele geçen BABAİSHAK, Amasya Subaşısı tarafındankale burçlarına asılarak idam edildi.

Baba İshak'ın öldürülmesi Babaileridurdurmadı. Türkmenler Konya'ya yü-rümeye başlayınca Selçuklu SultanıKelhüsrev Selçuklu ordusu içindekiHIRİSTİYANLARI Türkmenlerin üs-tüne sürdü. Daha sonra da FRANKASKERLERİNE 300.000 florin altınvererek, Türkmenlerin üzerine sürdü.Türkmenler yenildi. Binlerce Türkmenkılıçtan geçirildi.

Baba İshak isyanına katılan Çepni-lerin büyük bölümü ilk önce 1277 yı-lında SİNOP'a yerleştiler. Aynı yıldaÇEPNİ Tükleri Sinop şehrine deniz-den hücum eden Trabzon Rum İmp.

yenerek şehrin onun eline geçmesiniönlediler. ÇEPNİLER bu tarihtensonra, CANİT(Canik) denilen SAM-SUN'UN DOĞUSUNDA GİRESUNYÖRESİNE kadar uzanan sık orman-lık bölgeye giderek orayı yavaş yavaş

ele geçirdikleri anlaşılıyor. XVI.(16) yy. ortalarında bugünküOrdu iline BAYRAMOĞLUHACI EMİR adlı bir Türk beyi-nin egemen bulunduğunu görü-yoruz.

Konunun daha iyi anlaşıl-ması açısından çeşitli örneklervererek konuyu netleştirelim.Çepni ve az da olsa diğer Türk-men boyları ANİK-İ BAYRAMbölgesinde yayılmaya başladı-lar. Bugünkü Ordu ilinin ogünkü adı NEFS-İ ALEVİ idi.Buradaki ALEV terimi HacıEmir Beğin alevi olduğunu gös-termekten başka yerleşenlerinde ÇEPNİLER olduğunu gös-termektedir.

1485'te Ordu'dan "Alevi ce-maati" başka yerlere göç etti-rildi. 1485'te Trabzon'da YavuzSelim 'in hükümdar gibi davran-dığını düşünürsek bu göçün se-bebini daha iyi anlarız. Bugöçler sadece Ordu ilini kapsama-makta, bütün Canik'i içine almaktadır.

Fatih SultanMehmet dö-neminedeğin Os-manlı Devle-ti'ndenAlevi-Sünniayrılığı birsorun olarakdoğmamış-tır. Kaldı kiOsmanlıSultanları ilkdönemle-rinde Aleviidiler.

XIII. (13)yy. sonlarıXIV (14) yy.

başlarında Selçuklu Devleti'nin yıkıl-ması ve Moğol İlhanlı hakimiyetininde zayıflaması sonucunda, bu böl-gede Bayramoğlu Hacı Emir İbrahimGiresun'dan Terme'ye kadar olan böl-gede egemenliğini kurdu. Terme'denGüneyde NİKSAR'ın doğusuna çeki-lecek bir hat beyliğin batı sınırını oluş-turuyordu. Güney sınırı Kelkit Vadisinitakip ediyor, sonra Koylu-Hisar ve Şe-binkarahisar'ın güneyinden Gire-sun'un hemen doğusuna inen birhatta beyliğin doğu sınırını oluşturu-yordu.

1358 yılında Ordu Beği Nacı-Emirkalabalık bir grup asker ile Trabzon'unbatısındaki Maçka'ya gelerek bu böl-gede yağma ve tahriplerde bulunduk-tan sonra bol ganimetlerle ülkesinedönmüştür. Bugünkü Ordu'nun mer-kez köylerinden olan BAYRAMLI daeskiden yörenin merkezi olup, bu adaynı zamanda bütün yöreyi ifade edi-yordu. Bayramlı adı Hacı Emir Beğ'inbabası Bayram'dan gelmiş olabilir.

Trabzon vekayinamecisi Panere-tes'e göre 1380'li yıllarda batıdan Ti-rebolu'ya kadar kıyı bölgesi ile bu kıyıbölgesinin güneyindeki topraklarınÇepnilerin elinde bulunduğu söylene-bilir.

Osmanlı coğrafyalarından MehmetAşık'ın XVI. (16) y.y. sonlarında yaz-dığı " Menazir ul-evalim" adlı ese-rinde Trabzon'da yaşayan Türk

halkının önemli bir kısmının ÇEPNİ-LER'den oluştuğunu yörenin batı vegüney taraflarındaki dağların daÇepni dağları adını taşıdığını belirtir.

I:Selim devrine ait (1515-15169 birdefterde Çepnilerin yoğun bir şekildeyaşadıkları yer "Vilayet-i Çepni" adı ileayrı bir idari yöre olarak gösterilmiştir.Bu yörenin defterdeki yer adlarındanbaşlıcası Giresun, Torul ve Görelearasındaki saha olduğu anlaşılıyor.Özellikle KÜRTÜN kazasında tama-men Çepniler otururdu. Bununla bera-ber Çepniler Trabzon-Torul-Vakfıkebirarasındaki sahada da yaşamaktadır-lar. Çepni yöresinde Ozgur, Kay-Dibi,Kurtulmuş, Yenice-Hisar, Seyyid-Çan-darlı, Alını-Yuma, Engüzlü, Firuzlu,Halkalu, Yakalkan, Kilise, Kul-Çukuru,Şaban, Dikmeci, Yanağurca, Emürlü,Sarban, Uzundere, Kara-göncü, Mür-sellü, Tana-Dersi, Derelü, Akyuma,Karınca gibi büyük bir kısmı Türkçeadlar taşıyan kalabalık nüfuslu köylerbulunmaktadır. Buradaki Çepniler ta-mamen toprağa bağlanmışlardır. Belkide bugün sahilde yaşayan kesim yük-seklerde yaşayan (Alucra Dereli)"Ekinci" demelerinin sebebi budur. Hı-ristiyanlar ise sahil şehirlerinde oturu-yorlardı.

Bu Çepnilerin pek önemli bir kısmışiidirler. Bunun sonucu olarak Safevihükümdarına bağlı bulunuyorlardı.1565 tarihli Trabzon Sancak Beğineyazılan bir hükümde "Yukarı Canible"(Yani İran'la) ilişkide bulunanların "giz-lice" tutuklanıp gönderilmesi isteni-yordu.

Yine Kanuni devrinde Doğu Ana-dolu'da hatta Irak'taki kalelerde gö-nüllü vazife gören epeyce Çepnibulunduğu anlaşılıyor. Bunların çoğuTrabzon ve Canik Çepnilerindendir.Bu çepnilerden bazıları İran harple-rinde Safeviler için casusluk yaptıkla-rından hatta Erciş kalesini Safevilereteslim ettiklerinden Osmanlıya ihanetettiklerinden Van Erciş, Ahlad, Bidliskalelerinde bir adam kalmamak üzerebütün Çepnilerin çıkarılması emredil-miştir. Ayrıca 1585'te Anadolu'dakibütün beğlerbeği ile Şam, Bağdat veRevan beğlerbeğine hükümler gönde-rilerek ÇEPNİ, Tat ve kızılbaşlara dir-lik verilmemesi yazılmıştır

KARADENİZ'DE TÜRKLER 2KARADENİZ'DE TÜRKLER 2

Page 11: Karadeniz güneşi gazetesi 2 sayı

2013 Kasım Sayfa 11

İLK LAZCA GAZETE YAYIN HAYATINA BAŞLADIİLK LAZCA GAZETE YAYIN HAYATINA BAŞLADI

Türkiye’nin İlk Lazca Gazetesi"AĞANİ MURU3Xİ" Yayım Haya-tına BaşladıDünyanın 2. Türkiye’de ise ilk olan“Ağani muru3xi-yeni yıldız” isimliLazca gazete İstanbul merkezliolarak yayım hayatına başladı.

Gazetenin sahibi İrfan Çağatay, 7Kasım 1929’da Abhazya’nın baş-kenti Sohum’da yayımlanan vedünyada çıkan ilk Laz gazetesiolma özelliğini taşıyan Mçita Mu-rutsxi (Kızıl Yıldız) adlı gazetedensonra, kendi çıkardıkları “Ağanimuru3xi-yeni yıldız” adlı gazetenindünyada 2. Türkiye’de ise ilk Lazgazetesi olduğunu belirtti.

Konuyla ilgili bir açıklama yapanİrfan Çağatay; “bizden önce çıkangazete sadece 2 sayı yayımlamışve bundan sonra yayım hayatınason vermiştir. İskender Chitaşi’ninsorumlu redaktörlüğünü yaptığı bugazetenin Laz edebiyat tarihindeözel bir yer kapladığı herkesin ma-lumudur. Kitap, dergi gibi ürünlergün ve gün artmakla birlikte, neyazık ki, Lazca gazetecilik adına1929’dan bu yana Mçita Muruts-xi’den başka bir ürün ortaya kona-mamıştır. Bizler bu eksiklikten yolaçıkarak İstanbul merkezli Türki-ye’nin ilk Laz gazetesinin ilk sayı-sını bugün çıkardık” dedi.LAZCA SÜRELİ YAYINLARDA BA-ŞARILI BİR TABLO YOK

Lazcanın bu yönlü ihtiyacı olduğuortada iken ve Lazca bir gazete çı-karabilecek birikime sahipken erte-lemenin doğru olmayacağı belirtenÇağatay, “ Bu ortak amaç etrafındabir araya gelen Laz gençler “AğaniMurutsxi” (Yeni Yıldız) adlı bir ga-zete çıkarmaya karar verdik. Ga-zetenin adı İskender’in MçitaMurutsxi’sine bir gönderme yap-makta, fakat “yeni” bir söylem dil-lendirmek niyetindeyiz. Gazetemiztabloid boyda yakın (28x40 cm)olmak üzere 12 sayfa olarak ve ta-mamen Laz dilinde yayımlanacak.Periyodunu başlangıçta 2ayda bir diye düşündük,ancak umudumuz yayınperiyodunu mümkün ol-duğunca sıklaştırmak.Tabii bunu yapabilmemiziçin daha çok gazeteemekçisinin bu çalış-maya dahil olması gere-kiyor.Takip edenlerbileceklerdir ki Laz akti-vistleri olarak, maalesefLazca süreli yayınlardabaşarılı bir tablo çıkara-madık. Ogni (6 sayı),Mjora (2 sayı), SkaniNena (4 sayı), Tanura (3sayı) olmak üzere yayın-lanan dergilerin hem dü-zensiz yayın periyotlarıve hem de kısa ömürleriyayın ilkelerimizi tekrargözden geçirmemiz ge-

rektiği gerçeğini ortaya koymakta-dır. Bizler geçmişten gerekli dersiçıkararak devamlılık ve kararlılığagerekli özeni göstermek niyetinde-yiz: Gazetemizi sık periyotlarda ol-masa bile uzun yıllar boyunca vedüzenli olarak yayımlamayı düşü-nüyoruz” dedi.

LAZCANIN KONUŞULDUĞUHERYERE GİDECEKHedeflerinin Lazca konuşulan heryere gazeteyi göndermek oldu-ğunu belirten Çağatay, “Zira Gaze-tenin, muhatabı olan halkaulaşması için Lazcanın konuşul-duğu her yerde gazete bayilerineelden bırakacak, bunun mümkünolmadığı yerlere posta yoluylagönderecek bir ağ oluşturulmasıgerekiyor. Ancak hepsinden önce,Laz halkının ve anadil bilincinesahip herkesin desteklerini bekli-yoruz” dedi.

Rize'nin Güneysu ilçesinde eli bıçaklışahıs polis tarafından vurularak etkisizhale getirildi.

Rize’nin Güneysu ilçesinde eli bıçaklışahıs polis tarafından vurularak etkisiz hale ge-tirildi.Olay dün akşam saatlerinde Rize’nin Güneysuİlçesi Adacami Köyü sınırları içerisindeki özelbir şirkete ait HES Şantiyesinde yaşandı.

Edinilen bilgiye göre, iki ay öncesine

kadar şantiyede çalışan, iki aylık maaş ve ikra-miye alacağı olduğunu iddia eden Hasan Koçak(40) alacaklarını tahsil edemediği gerekçesi ilealkollü olarak şantiye yetkilileri ile tartışmayabaşladı. Tartışma üzerine olay yerine polis çağ-rıldı.

Olay yerine gelen polis ekipleri Koçak’ısakinleştirmekte zorlandı. Kızgın ve alkollü işçielindeki bıçak ile çevresine saldırmaya başla-yınca K.Y isimli polis memuru silahını çekerekönce havaya bir el ateş etti. Polis memuru K.Y.Koçak’ın üzerine yürümesi üzerine ikince elateş ederek Koçak’ı ayağından vurarak etkisizhale getirdi. Yaralı işçi, Recep Tayyip ErdoğanÜniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndetedavi altına alındı. Koçak’ın sağlık durumununiyi olduğu öğrenildi.

Olayla ilgili inceleme sürüyor. Olayın ya-şandığı HES Şantiyesinde geçtiğimiz yıl çok sa-yıda işçi maaşlarını alamadıkları gerekçesi ileeylem gerçekleştirmişti.

HES ŞANTİYESİNDE ÇALIHES ŞANTİYESİNDE ÇALI--ŞAN İŞÇİ PARASINI ALMAYAŞAN İŞÇİ PARASINI ALMAYAGİDİNCE POLİS AYAĞINDANGİDİNCE POLİS AYAĞINDAN

VURDUVURDU

Giresun’un Görele ilçesi Çavuşlubeldesinde yapımı süren Katı AtıkBertaraf Tesisi’ ne karşı halkın ey-lemleri sürüyor. Jandarma barika-tını aşan halk Karadeniz SahilYolu’nu ulaşıma kapadı.

Çavuşlu Çöplük Olmasın Plat-formu, Katı Atık Bertaraf Tesisi’nekarşı eylemlerine 16 Ağustos günüyaptığı yürüyüşle devam etti. Ça-

vuşlu Belediyesi önünde toplananhalk, çöp tesisi yapılan eski taşocağı alanına kadar yürüdü.Burada açıklamayı Çavuşlu Bele-diye Başkanı Hüseyin Arslan yaptı.Bölgedeki çöp tesisi ile ilgili İdareMahkemesi’ni kazandıklarını, ar-dından davanın Danıştay’a götü-rüldüğünü ve burada dakazandıklarını aktaran Arslan; tesi-sin hukuksuz biçimde yapımına

devam edildiğinisöyledi. Halenmahkemenin sür-düğünü belirtenArslan; tesisin in-şaat çalışmalarınında hukuksuz bi-çimde sürdüğünüyineledi.“Ziraat ve Jeolojimühendisleri geldi,‘çöplük olmaz’ diyerapor verdi. Ben deburayı mühürledim.Mührü söktüler, ça-lışmaya devam et-tiler. İkinci bir mahkemede ÇEDraporu yaptılar” diyen Arslan, ÇEDraporunun tesisin müteahhidi tara-fından İstanbul Teknik Üniversi-tesi’nde imzalatıldığını belirtti.

Jandarma Barikatını AştılarKonuşmanın ardından halk, ya-pımı süren Katı Atık Bertaraf Tesi-si’ne gitmek istedi ve jandarmabarikatıyla karşılaştı. Halk, barikatıyüklenerek dağıttı ve jandarmanın

hukuksuz bir yapıyı korumasına datepki gösterdi.Barikatı aşan Çavuşlulular “Ça-vuşlu çöplük olmasın, halkın iste-mediği olmaz!” pankartıylaKaradeniz Sahil Yolu’nu trafiğe ka-pattı. Ulaşımı kesen Çavuşlulularajandarma ve polis saldırdı. Saldırı-nın ardından halk geri çekilmedi veyolun sadece bir şeridini trafiğeaçarak uzun süre eylemlerini sür-dürdü.

GİRESUN ÇAVUŞLU’DA HALK ÇÖPLÜK İSTEMİYOR!GİRESUN ÇAVUŞLU’DA HALK ÇÖPLÜK İSTEMİYOR!

Page 12: Karadeniz güneşi gazetesi 2 sayı

Sayfa 12 Kasım 2013

SU STRESİ DEĞİL, SU KITLIĞI OLAN ÜLKE OLACAĞIZ!SU STRESİ DEĞİL, SU KITLIĞI OLAN ÜLKE OLACAĞIZ!Geçtiğimiz günlerde açıklanan Hükümet-lerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) 5.Değerlendirme Raporunu uzmanlar de-ğerlendirdi.Sabancı Üniversitesi İstanbul PolitikalarMerkezi Toplantı Salonu'nda yapılan mo-deratörlüğünü Ümit Şahin’in yaptığı top-lantıya Prof. Dr. Murat Türkeş, ÖmerMadra, Prof. Dr. Ömer Lütfi Şen, Prof. Dr.Levent Kurnaz katıldı.IPCC yazarlarından Murat Türkeş, hükü-metlere sunulmak üzere hazırlanan özetraporda, iklim değişikliğinde insan faktö-rünün baskın bir etken olduğuna dikkatçekildiğini belirterek poltikacılara karbon-dioksit salınımları şu anda durdurulsa bileiklim değişikliğinin etkisinin yüzyıllarca sü-receği mesajı verildiğini söyledi.

150 yılın en sıcak 30 yılı Türkeş,öne çıkan noktaları aktardı:* Küresel iklimdeki ısınma kesin. 1950’liyıllarda gözlenen değişim bin yıllık zamandönemine kadar daha önce hiç gözlen-medi. Bu dönemde atmosfer ve okyanus-lar ısındı; kar ve buz tutarları azaldı.* 150 yılın en sıcak 30 ve 10 yılı yaşandı.190'den beri yeryüzü 0,89 derece ısındı.Aşırı iklim olaylarında artış var. Soğukgün gece sayısı azaldı, sıcak gün vegece sayısı arttı.

Türkiye'de yağışlar yüzde 25azaldı* Sıcak hava dalgaları sıklığı arttı; Türkiyede öne çıkan bölgeler arasında. Yaklaşıküçte ikisi Akdeniz ikliminin hakim olduğu

Türkiye'de yağışlar 10 yılda yüzde 25azaldı; kuraklık eğilimi var.* Okyanuslarda ısınma var. Grönland veAntartik buz kalkanları geçen 20 yıldakütle kaybediyor. Buzullar küçülmeyi sür-dürüyor.

En iyi 1,5 en kötü 4,5 derece arta-cak* Deniz seviyesi 1901'den günümüze 19santimetre yükseldi. Karbondioksit, metanve dizatmonoksit gazı 800 bin yılda olma-dığı kadar yüksek bir düzeye ulaştı. Kar-bondioksit birikimleri fosil ve net arazikullanımı nedeniyle sanayi öncesi dö-neme göre yüzde 40 arttı. Okyanuslaryüzde 30 asitlendi.* Küresel sıcaklık iyi ve kötü senaryolaragöre 1,5 ila 4,5 derece arasında artacak.,okyanuslar ısınmaya, buzullar azalmaya,

deniz seviyesi yükselmeye devam ede-cek.

Türkiye'de yazlar 1,5 derece ısındıİstanbul Teknik Üniversitesi Av-

rasya Yer Bilimleri Enstitüsü İklim veDeniz BilimleriAnabilim DalıÖğretim ÜyesiProf. Dr. ÖmerLütfi Şen, iklimdeğişikliğinin Tür-kiye'ye olası etki-lerini aktardı.* Türkiye'de sı-caklıklar artıyor.90’lardan itibarenyaz mevsimleridaha fazla ısını-yor; 2000'li yıllar1960 ve 70'li yıl-lara göre 1,5 de-rece ısındı.Projeksiyonlara

göre, yaz sıcaklığı kışa göre daha çok ar-tacak. Sıcak dönem genişleyecek. Doğuve güneydoğu Anadolu bölgesinde sıcak-lık artışı daha fazla olacak.

Deniz yükselmesi dünya ortalama-sından yüksek* Dağ buzulları eriyor; buzullar yıllık 10metre geri çekiliyor. Kar ilkbaharda erkenerimeye başlıyor. Bu yüzden de karlabeslenen nehirler ilkbaharda bir haftaerken yükseliyor.* Kıyılarda deniz seviyesi yükselmesi 3,8ila 7,7 milimetre arasında. Küresel orta-

lama son 10 yıllarda 3,2 milimetre. Yaniyükselme bizde daha fazla.

Su stresi değil su kıtlığı olan ülkeolacağız* Doğal afetlerde önemli artış var. Kuralık,sıcak hava dalgaları en çok yaşanacakdoğal afetler olacak; şiddetli yağış ve taş-kınlar şehir yaşamını olumsuz etkileye-cek.* Yağışlar yarımkürenin güney yarısındaazalacak. Su kaynakları olumsuz etkile-necek. Su stresi olan ülke kategorisindensu kıtlığı olana düşeceğiz. Yağışa bağlıtarım olumsuz etkilenecek. Hidroelektrikenerjisi azalacak. Artan sıcakla ormanyangınları artacak.

Gerçek tablo rapordan da kötüBoğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü Öğre-tim Üyesi Levent Kurnaz, IPCC'nin sun-duğu "ürkütücü" tablonun aslındahükümetlerin onayıyla çıktığını dolayısıylaaslında bilim insanların söylemek istedik-lerinin yumuşatılmış hali olduğunu unut-mamız gerektiğini hatırlatarak gerçektablonun sunulandan daha da kötü oldu-ğunu belirtti.

Açık Radyo'dan Ömer Madra,"korktuğumuz başımıza geliyor" diyerekumtusuzluğunu belirttikten sonra halaumut etmek için çok geç olmadığına kanıtolarak binlerce gencin Gezi Parkı direni-şinde sokağa çıkmasını gösterdi ve eko-loji mücadelesinin yakında iklimmücadelesine dönmesinin olası olduğunubelirtti. Nilay Vardar

Ondokuz Mayıs Üniver-sitesi (OMÜ) Rektörlük kavşa-ğından toplanan OMÜYemekhane İnisiyatifi Grubuöğrencileri rektörlük binasınakadar ellerinde plastik tabldot-larla yürüdü.

Üniversitede yemek fi-yatlarının 2 TL olmasına karşıindirim isteyen öğrenciler Rek-tör Yardımcısı ile yaptıkları gö-rüşmeden olumlu sonuçalamadı. Öğrencilerin iddiasınagöre 'OMÜ'de zamlı yemeğe'gerekçe birinci öğretim okulharçlarının kaldırılması. Yemekfiyatlarının yüksek olduğu belir-ten öğrenciler topladıkları 2 bin500 imzayı PDR Bölümü 3.sınıf öğrencisi Ali İhsan Alsoyve Çevre Mühendisliği 3. sınıföğrencisi Zafer Altınkaya öncü-lüğünde Rektör YardımcısıProf. Dr. Mahmut Aydın'a iletti.Rektör Yardımcısı bir süre öğ-rencilerle görüştü.

H A R Ç K A L K T IY E M E K Z A M L A N D I

Görüşme sonrasında dışarıda

bekleyen arkadaşlarının ya-nına giden ikili, rektör yardım-cısı ile görüşmelerininsonucunu anlattı. Ali İhsanAlsoy, Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Mahmut Aydın'ın kendile-rine yemek fiyatının düşmesi-nin mümkün olmadığınısöylediğini belirterek "RektörYardımcısı Aydın, yemek zam-mına gerekçe olarak birinci öğ-retim yılı öğrenci harçlarınınkaldırılmasını gösterdi. Yemekfiyatı düşürse kalitenin de dü-şeceğini söyledi." diye konuştu.Bunun üzerine grup, eylemleri-nin yemek fiyatları düşenekadar devam edeceğini belirte-rek, rektörlük binası önündenolaysız bir şekilde ayrıldı.Geçti-ğimiz hafta konu gündeme gel-miş, sosyal medya aracılığıylaöğrenciler tarafından yapılanzam eleştirilerine OMÜ Rek-törü Hüseyin Akan, yanıt ver-mişti. Rektör Akan yemekfiyatlarını aşağı çekebilecekle-rini ancak yemek kalitesinindüşeceğini belirtmişti.

OMÜ’DE YEMEKHANE PROTESTOSUOMÜ’DE YEMEKHANE PROTESTOSU

EŞEĞE VERECEK SULARI YOK!EŞEĞE VERECEK SULARI YOK!Eşeğe verecek suları yok! 80 nüfuslu

köy susuzluğa mahkum edildi. Köylülerin is-yanları kar etmeyince çareyi eşek, damacanave çeşme üçgeninde arıyor.

Samsun’un Yakakent ilçesi Karaaba KöyüUzunkız mahallesinde yaşayan köylüler su-

suzluğa isyan ediyor. Köy halkı su sıkıntılarını, bi-donlarla çeşme başında saatlerce sıra bekleyerekgidermeye çalışıyor. Mahalle sakinleri ve yetkilile-rin susuzluğa bir an önce çözüm bulunmasını isti-yor. Köy Muhtarı Osman Türkmen ise durumdanbi haber.

SİYASİLERİ KÖYE SOKMAYACAĞIZYaşanan su sıkıntısının çekilmez bir hal aldığınıbelirten, Mustafa Altuntaş adlı vatandaş, “Köyegelen yetkililer, sorunun çözüleceğini söylüyorlarancak bir türlü çözmüyorlar. Siyasiler oy zamanıgelerek, ‘bize oy verin su sorununuzu çözelim’ di-yorlar. Biz cahil insanlarız herkese inanıyoruzama daha sonra mahallemize kimse uğramıyor.Bundan sonra oy için mahallemize gelen siyasilerimahallemize sokmayacağız” dedi.

İP GİBİ AKAN SUYU SAATLERCEBEKLİYORUZMahallede kadınların su sırası yüzünden her günkavga ettiklerini söyleyen Mutafa Atuntaş, “Suyutemin ettiğimiz çeşmede artık su yok. Çeşme ku-rudu. İçecek suyumuzu, köy ortasında akan bir

kaynak sudan sağlıyoruz. İp gibi akan suyu saat-lerce bekleyip bidonlara doldura bilirsek eşekleçekiyoruz. Eşekte susuzluktan kırılırsa, vay geldihalimize. Su yüzünden namaz kılmak için abdestalamıyoruz, kadınlarımız çamaşır yıkayamıyor,banyo yapamıyoruz ve özellikle hayvanlarımızasu veremiyoruz” diye konuştu.

SU SIKINTISINI MUHTARA SÖYLE-MEKTEN BIKTIKKöydeki çocukların salgın hastalığa yakalanacak-larından endişe duyduklarını ifade eden köy sa-kinleri, “Sadece günlük ihtiyacımızıkarşılayabiliyoruz. Yetkililerden artık su sorunu-muzu çözmelerini istiyoruz. Muhtara söylemektenbıktık” dedi.

KÖYLÜLER DEPOYA BORULARI HA-TALI DÖŞEMİŞDurumdan bir haber olan köy muhtarı OsmanTürkmen ise “Köyün ortasında kuyu suyu var.Daha önce buradan su alınıyordu ancak üzerineev yapılınca su içilecek halden çıkmış. Sonra-sında Kaymakamlık köye depo yaptı ve borularınıköylüler döşedi. Köylüler bu borular bilinçsiz döşe-diği için, o da çözüm olmadı. Şimdi köye gelen ka-naldan suyu depoya aktarmak için Kaymakamlıkyeniden boru döşeyecek. Sıkıntı böylelikle çözül-müş olacak” ifadelerini kullandı.

Page 13: Karadeniz güneşi gazetesi 2 sayı

2013 Kasım Sayfa 13

Santa; Doğu Karadeniz sahilindenyaklaşık 45-50 km içeride, dağlarınarasında, yer alan yedi mahalleli birRum köyü idi. Köyün ilk sakinleri,muhtemelen Arğiropoli (Gümüşhane)çevresinde faaliyet gösteren madenocaklarında çalışanlarından oluşmak-taydı. Bu nedenle Santa yerleşim yeri“Madencilerin Kasabası” olarak da bi-linir.Tarihi Santa, merkez mahalle Pişto-fanton olmak üzere, İshananton, Zur-nacanton, Terzanton, Pinatianton,Kozlaranton ve Tsakalanton adındayedi mahalleden oluşmaktaydı.Köy sakinlerinin tamamı OrtodoksHıristiyan inancına sahip olmakla be-raber, önemli bir bölümünün anadiliTürkçeydi. Köyün nüfusu, madenlerinçalışma durumuna göre bir azalır birçoğalırdı. Özellikle Yunanistan’ın ba-ğımsızlığına kavuşmasıyla birlikte,Trabzonve çevresindeki Rum ahaliyeyönelik baskılar artırıldı. Baskı görenRumlar Santayı sığınılacak bir limanolarak gördü. İşte bu yüzden köyünnüfusu on bine kadar çıkmıştı. Ne varki daha sonrasında sürekli nüfus kay-bına maruz kalan köyden göçenler,başka yerlere giderek yeni köyleroluşturmuş.Bayburt, Maçka, Sürmene, Yomragibi çevre yerleşim birimlerine dağı-lan Santalılar, özellikle 1878’de “93harbi” diye anılan Osmanlı – Rus sa-vaşından sonra Kars bölgesine önemliölçüde göç vermişler. Santalılar oradaÇormik, Partuz, Yeniköy, Belikbaşköyve Kamisli adında, kilisesi ve okulubulunan beş ayrı köy kurmuşlar.Daha sonra hem Kars bölgesi hem dedirekt Santa’dan olmak üzere, müba-

dele yıllarına kadar geçen süreçte,Gürcistan çevresinde bulunan Acara,Abhazya, Sokum, Batum ve Tiflis gibibölgelerde onlarca köy kurup yerle-şenleri de oldu. Hatta 1895 yılında,“Trans Sibirya” demir yolu (Rusya’yıSibirya’ya, Uzakdoğu, Çin ve Moğolis-tan’a bağlayan demiryolu) yapımındaçalışmak üzere gidip daha sonra Si-birya’nın İrkutsk bölgesine yerleşen1500 kadar Santalının var olduğu bili-nir.

Son olarak geride kalanlar mübadelesırasında Santa’yı tamamen terketmek zorunda kalmış. Santa’lılar, odönemde başta Yunanistan olmaküzere, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinehatta Amerika’ya göç etmişler. Fakatbu durum, yine de göçü doğuran ko-şulları ortadan kaldırmaya yetmemiş.Sonuçta, Sovyetlerin dağılışı, Abhaz-Gürcü savaşı ve değişik nedenlerdendolayı, tekrar yeni bir göç dalgasınadaha maruz kalan Santalılar, soluğuyine anavatan olarak belledikleri Yu-nanistan’da aldılar.Bağımsızlık mücadelesi ve SantaÖzellikle Fransız İhtilalinden sonraartan milliyetçilik akımlarıyla birlikte,Osmanlı dağılma sürecine girmişti.Egemenliği altında bulunan toprak-larda yaşayan farklı milletler bir birOsmanlı’dan kopmaya ve bağımsızlık-larını ilan etmeye başlamışlardı. Budoğrultuda, Anadolu’da çıkan kar-maşa ve otorite boşluğundan yararla-narak ortaya çıkan bir yığın soygunve talan çetelerinin yanı sıra, özelliklede Doğu Karadeniz bölgesinde Ba-ğımsız Pontos Devleti kurmak adınaşekillenmeye başlayan bir mücadelesöz konusu oldu. Karadeniz genelindebaşlayan bu mücadele, doğusu vebatısında farklı ve birbirine zıt iki ya-pılanmaya doğru kaydı. Doğusundabulunan yapılanmanın başında eşit-likçi-otonom ya da diğer halklarla bir-likte bağımsız bir Pontos fikrine sahipMetropolit Khrisanthos varken, batı-sında da Yunanistan’a bağlı bir Pon-tos fikrini geliştiren Amasyametropoliti Germanos Karavangelisvardı.Verilen mücadele sırasında en ateşli

bölgeler, Batı kesiminde Bafra/Sam-sun civarı ve Doğu kesiminde iseSanta bölgesi başı çekiyordu.

Neticede, 1923 yılında Lozan’da yapı-lan antlaşmaya dayalı olarak, Türkiyeve Yunanistan arasında yapılan Nüfusmübadelesi gereği Santalılar da ana-vatanlarından koparılarak sürgüneyollandı. Fakat bu duruma karşı çıkanSantalılar da az değildi.Santa tahrip ve talan edildi

Santa’dan, alın terlerini akıtarak yılla-rın birikimini sakladıkları yerden, ec-datlarının kemiklerinin bulunduğu,doğup büyüdükleri vatanlarından ay-rılmamak için kıyasıya mücadeleye gi-rişen son Santalılar, bu girişimlerinin

bedelini çok ağır ödedi.Bir defasında, Santa’nın çevresi Os-manlı askerleri ve onlara yardım edençeteler tarafından tamamen kuşatıl-mıştı. Bunu fark eden üç yüz kadarkadın erkek, çocuk ihtiyar bütünköylü gece toplanarak, kaçıp kurtul-mak için Vayvadere tarafında bulunansığ ormanlığa doğru yola çıkmış.Ancak, yol üzerinde bulunan MercanTaşı civarında askerler yolu kesti.Çocuk ağlamalarıyla fark edilen köy-lülere yönelik kesintisiz mermi yağ-muru başlatıldı. Karşılıklı olarakkıyasıya bir manevra başladı. Ancakgece karanlığı, bölgede bulunan ağaçve çalılıklar sürekli ateş etmeye vehedefi isabet ettirmeye engel teşkilettiğinden, bir ara karşılıklı ateş dururgibi oldu. Tam o sırada, farklı bir gü-zergâh belirleyerek oradan kaçmayakarar verdiler. Ancak birkaç bebeğinzamansız ağlaması, bu girişime deengel oldu. Bu çocukların ağlama en-gelini aşmak için bebekleri öldürmeyidüşünmüşler. Ya bütün köylü ölecektiya da birkaç bebek.Kararı duyan anneler, yüreklerindekopan dehşet bir fırtınayla, sesiz se-dasız çığlıklar arasında saçlarını baş-larını yolmaya başlamışlar. Sonundakorkunç karara boyun eğmek zo-runda kalmışlar. Çocuklar öldürülürve diğerleri yola dizilirler.Nihayet hedefledikleri sığ ormana ka-çabilen Santalılar, ertesi gün köyle-rine doğru baktıklarında, kapkaradumanların evlerinin üzerini kapladı-ğını görürler. Santa talan edilmiş, ya-kılıp yıkılmıştı.Sonraları farklı gruplara ayrılan San-talılar, epey bir süre Maçka, Yomra veSanta civarı arasında oradan orayadolaşıp durmuşlar. Ayrılan gruplarınen büyüğü, başında Kostas Tsilingi-riadis’in (“Ateşoğlu” lakabıyla ünlü)bulunduğu gruptu. Bu grup altmış üçüyesiyle yakalanarak Bayburt’ta idam

edilir. Diğer gruplardan Efklidis’ingrubu da yakalanarak Trabzon’dahapse atılır ve daha sonra o da oradainfaz edilir. Geride kalanlar, oradanoraya kaçak bir şekilde dolaşıp dur-muşlar.

Neticede, Lozan’da Mübadele Antlaş-masında yer alan bir yetkilinin girişi-miyle, geride kalan Santalılar dadağlardan Trabzon’a inerek, sağselim Yunanistan’ın yolunu tutabilmiş.Resmi kayıtlara göre onlar, Pontos’takalan son Hıristiyan Rumlar onlardı.Yunanistan’a vardıklarında diğer mü-badiller bir yıllık yerleşikti.Santa artık harabeleriyle anılıyorBu kadar yoğun nüfusa sahip olmuşbu dağ köyünün, elbette sosyal vesanatsal açıdan bir gelişmişliği devardı. Buna göre, çoğu 19. yüzyıla aitsanatsal değeri yüksek, taştan yapıl-mış 13 kiliseyle birlikte, yine taştanokullar, köprüler, değirmenler, çeşme-ler ve taş döşeme yolları vardı. Günü-müzde bu yapılardan ayakta kalanyapı pek kalmadı. Çoğu harabe halinegelen kalıntılar yüzünden Santa, artıkharabeleriyle anılmaktadır.Bu öyküde yer alan her olaya, -bugün yaşayan- bizler elbette üzülü-rüz. Ancak ormanlıkta öldürülenbebekler, herkesi derinden etkiler.İşte o kendi bebeklerini öldürmek zo-runda kalan insanların anısına, hiç ol-masa saygı duymak gerekmez mi?Tarihin ironisi miydi neydi bilinmezama mübadele ile Yunanistan’a göç-müş Santalı Rumlar, Selanik Lima-nında, oradan Türkiye’ye sürgün içinbekleyen Türklerle karşılaşmışlar.Yakın çadırlarda geçici olarak komşu-luk yapmışlardı. Çocuk her yerdeçocuk ya, her iki grubun henüz okulluolmayan çocukları bazen oynamakiçin bir araya geliyor, fakat her sefe-rinde birbirlerine masum masumbakar, oynayamadan ayrılırlardı.Çünkü Santalı Rum (!) çocuklarınınana dili Türkçe, Türk (!) çocukları-nınki ise Yunancaydı.

S A N T AS A N T A

Page 14: Karadeniz güneşi gazetesi 2 sayı

Sayfa 14 Kasım 2013AKREPAKREP

Ne çok korku biriktirdiniz; yani cüzdanınızda. Paralarınızı gizli gizlisevip okşadığınızı görenler var. Postu koruyayım derken aman içinde-kini çürütmeyin.

iKİZLERiKİZLER

Önümüzde bol yağışlı günler var. Benim evimin çatısı sağlam deme-den önce iki kere düşününün. Gökten sadece yağmur mu yağar?

YAY

Selam verdiğiniz insanların kim olduklarını bilmediğinizi farketmek ca-nınızı sıkıyor. Peki hergün aynada gördüğünüz kişinin kim olduğunubilmemek, hiç sıkmıyor mu o tatlı canınızı?

HAMSİHAMSİ

Son zamanlarda boğazınızdan doğru düzgün lokma geçmedi. Bordomavi renklerle birlikte, yeme içmeyi de rafa kaldırdınız. Trabzonsporlayönetimi bir tutmayın. Onları orada tutan para, sizi oralı yapan inancı-nızdır unutmayın!

KOVAKOVASil baştan deseniz de insanın hamsi kadar olamadığı zamanlar vardır.Onu düşünmeyi bırakın, sokağa çıkın. Yolda giderken elinde dosya ta-şıyan birini görürseniz hemen çarpın. Yuh be, yavaş gibi ani tepkilervermemeye dikkat edin. Sakince yere dağılan ne varsa toparlayarakeline verin. Sonra telefon, adres derken, sıra yüzüğe gelecek. Kimliği-

nizi verirken çok iyi düşünün. Nikah memuru peşisıra gelecek polis ve nüfus memur-larının bir habercisi olabilir. Hazır mısınız sahiden?

OĞLAKOĞLAKŞu sıralar sofranızın tuzu neyse de biberi hepten eksik. Çarşıyı pazarakattınız aramakla bulamadınız. En yakın karakola bi bakın. Turşusunubulamasanız da gazı kesin sizi bulur. Çok canım çekti duramıyorumdiyorsanız ilk gördüğünüz protestoda yerinizi alın.

BOĞABOĞA

İşyerinizde yüklediğinizi evde boşaltmaktan yılmadınız. Rahat birnefes almak sizin de hakkınız. Ama önce boğazınıza yapışan patronu-nuz mu, evdeki çoluk çocuğunuz mu ayrımını yapın.

ASLANASLAN

Şu yan mahalleden çocukluk arkadaşınız vardı ya hani, kominisolunca selamı kestiğiniz. Geçenlerde sordu sizi. Artık kendi diliyle ko-nuşuyormuş, belki hemhal olursunuz. Bizden söylemesi.

TERAZİTERAZİGüneşin bize söylediğine göre doğma doğmaz batma batmaz bahtınıztez vakitte açılacak, kapınızı kese kese para, gani gani mutluluk çala-cak. İçeri soğuk girecek diye açmamazlık etmeyin. Kışın ne yakaca-ğız diye kara kara düşünürken de yastığı yorganı ateşe vermeyin.Semtinize uğrayan devletlilerden ısınamıyorsanız çocuk doğurun, neti-

cede nefes alıp ısı veriyorlar gibi bilimsel açıklamalar gelebilir, tansiyonunuz çıkabi-lir, tükürük bezlerinizin kontrolünü kaybedebilirsiniz. Kendinizi tutmayın, tükürün.YENGEÇYENGEÇ

Hızlı zamanlardan geçtiniz. Girdiğiniz ortamlar o kadar hareketliydi kiçokça sadece durmak istediniz. İlk durduğunuz yerde ağabeylerinizburada durman yasak diyerek üzerinize yürüdüler. Koşmaya başladı-nız. Kavşakta karşınıza çıkan babanız sen anca gezmeyi bilirsin ...dedi ve kafa göz daldı. Ondan da kurtulup sığındığınız karakolda saçı-

nızı ortadan bölmenizden kıllanan polis tarafından tartaklandıktan sonra hastaneyeyatırıldınız. Tez zamanda ayağa kalkacaksınız. Adalet kendini soracak birini arıyorhazırlanın

KOÇKOÇYakın zaman önce evinize bir paket geldi. İçinden demokrasi çıkacağısöylenen pakette size yarayan hiç birşey bulamadınız, acayip sinirlen-diniz. Telefonlara sarılıp size yanlış ürün gönderen televizyonlara küf-retseniz de çare bulamadınız. Yetkililer ürünü satarken içinde neolduğunun onları ilgilendirmediğini söylediler. Hakkınızı arayın, yoksa

yaşam boyu bedelini ödeyeceksiniz vaadedilenin.

BAŞAKBAŞAK

Siz köprüleri yaktıkça, düşmanlarınız yenisini yapıyor. Yetmiyor bir deadlarını veriyorlar utanmadan. Darlanmayın. İnatla ısrarla yakmayadevam edin.

Tonya’dan Zonguldak’a gelen Cemal işlediği cina-yet sonrası bir madene kaçıp, ölüm korkusu ilesaklanır. Peşinde onu kovalayan bir başkaadamsa dışardan görünen tüm cesaretine rağmen'öldürmekten' korkmaktadır. Bu iki adamın ortaknoktası ise Zeynep adlı bir kadındır. AslındaCemal ile evli olan Zeynep, bundan seneler önceCumali adlı bir adamla tutkulu bir ilişki yaşar amaCumali de evli bir adamdır... Geriye dönüşler veşimdiki zaman, geçmiş ve gelecek arasındaki ge-çişlerle bu üç insanın yaşadıkları öykü beyazper-deye taşınıyor. Senaristliğini ve yönetmenliğiniErden Kıral'ın üstlendiği film, yaşanan birkaç ger-çek hayat hikayesinden esinlenerek kurgulanmış.Filminin oyuncu kadrosunda Tülin Özen, NadirSarıbacak, Tansu Biçer, Sinan Demirer ve SuzanGenç rol alıyor.

Senem Diyici, 1953 İstanbul doğumlu müzik yaşamına 6 yaşında TRT çocuk ko-rosunda başlamış. 1981′de Fransa’ya yerleş-miş ve bir dönem resim yaparak hayatınıkazanmış, bu arada müzik çalışmalarına baş-ladığı yıllarda Hollandalı gitarcı Alain Ble-sing’le yaşamını birleştirip, Senem DiyiciQuartet’i kurmuş. Grubun 1990′da yayımla-nan ilk albümü ‘takalar’ Fransa’da büyük ilgigörmüş.1998 de çıkardı Tell Me Trabizon adlıalbümünde büyük ilgi gördü. Albümde yeralan parçalar şunlar: Neni- Laleler- Abe Lalo-Çoban Kızı- Trabizon- Çay Elinden- ArzuGizim- Gül Bahçesi-Eskiden Kalan- Gölge-Aslanım Amman- Gün Doğuyor-Deniz'den

"Karardi Karadeniz, sardı dört yanumuzi,Bu gaybana sevdaluk, alacak canumuzi..."Hasan Tunç'un meşhur türküsü böyle söyler...Bu kitap, kararan Karadeniz'in mâkus yakın tari-hine bakıyor: Ekonomik çöküntü, yoksullaşma,çay tarımının sorunları, göç ve nüfus kaybı, mil-liyetçi feveran, kent kültürünün aşınması, sosyalgerileme, kültürel asimilasyon, sahil yolunun vehidroelektrik santrallerinin yol açtığı tahribat,"Nataşalar" ve kadın-erkek ilişkilerinde kriz vetabii Trabzonspor'un bir türlü şampiyon olama-ması...Ama büsbütün karamsar da değil, elinizdekikitap.. Arkeolojik zenginliğe, çokkültürlülüğünhazinelerine, asimilasyona karşı reasimilasyo-nun yol açtığı kültürel canlanmaya da bakmayıihmal etmiyor. Özellikle müzikte, Kazım Koyun-cu'nun mirasıyla, Karadeniz rock'ıyla gelen be-rekete hevesle bakan yazılar var. HES karşıtımücadeleler ve Hopa'da esen muhalif rüzgâr dagörmezden gelinmiyor."Laz" klişesi, "Karadenizli"nin tektipleştirmesi ki-tabın ortak dertlerinden biri. O klişelerin bir cep-hesinde "asabilik" varsa, öteki cephesinde biryaşam neşesi yok mudur? İşte, Uğur Biryol'un

derlediğikitap, oneşeyiyansıtıyor!Kamil Ak-soylu,CemilAksu, La-tife Akyüz,ÖmerAsan,Uğur Bir-yol, Meh-metBozok,HüseyinÇoban,İbrahimDizman,Ali Eroğul, Mehmet Akif Ertaş, Mahmut Hamsici,Murat Karasalihoğlu, Kıvanç Koçak, Metin Kon-del, Ayşenur Kolivar, Hakan Kulaçoğlu, SelçukKüpçük, Ahmet Özer, Mahir Özkan, Nilüfer Taş-kın, Vahit Tursun ve Birkan Yüksel'in katkıla-rıyla...

Bir Film: YY ÜÜ KKYY ÜÜ KK

Bir Albüm: TTEELLLL MMEE TTRRAABBİİZZOONNTTEELLLL MMEE TTRRAABBİİZZOONN

Bir Kitap: KKAARRAARRDDİİ KKAARRAADDEENNİİZZKKAARRAARRDDİİ KKAARRAADDEENNİİZZ

Page 15: Karadeniz güneşi gazetesi 2 sayı

HES’ lerin enerji üretimi, bölgekalkınması, iş imkanı gibi yalanlarınaltında derelerimizi ve topraklarımızısatılmasının nasıl bir oyun, nasıl birsömürü ve hırsızlık eseri olduğunu ifşaeden ve buna karşı mücadele ederekköyünü koruyan insanların oluştur-duğu Şerah Güneşi adlı platform bugüne kadar birçok eylemde bulundu.Üstelik henüz ortada iş makinesi bileyokken. HES’ lere karşı ülkemizin özel-likle de kendi coğrafyamızda yol ka-pama, iş makinesini durdurma, kollukgüçlerine karşı direnme, şantiye bas-kını gibi mücadelelerini görüyoruz.Uzungöl’ deki Şerah Güneşi de bumücadele alanında bilinç ve eylemle-riyle biraz daha farklı bir yerde duru-yor. Peki nasıl oluyor da henüz ortadabir çivi bile çakılmamışken bu kadarbilinç ve mücadele ruhu yaşayabiliyor.Şerah Güneşi’ ni ve verdikleri bu mü-cadeleyi daha yakın-dan görmek içinbirkaç mücadele ar-kadaşımızla röportajhazırladık. ŞerahGüneşi’ ni okurları-mıza sunmaktangurur duyarız…

Karadeniz Güneşi:Önce bize kısacaŞerah Güneşi’ nianlatır mısınız,kimlerden oluşu-yor, kimler yer ala-biliyor buplatformda ? Herhangi bir kıstası-nız var mı ?

İhsan Özkan:Şerah Güneşi fikri; beldemizde yapıl-ması planlanan HES' i yaptırmamayayönelik çabalarımızın içinden çıktı.Başta yerel halka HES’ in ne oldu-ğunu (‘tabi biz araştırıp öğrendiktensonra’) neler getirip neler götüreceğinihülasa bunun kimseye sorulmadan,kimsenin fikri alınmadan ülkeninenerji ihtiyacı, kamu yararı (hangi ka-munun yararıysa) falan bahane edile-rek karlı, risksiz yatırım alanı arayanpara babalarına derelerimizin satıl-ması, peşkeş çekilmesi olduğunu ma-halle mahalle toplantılar yaparak

anlattık. Sonra bunun engellemesininsadece Uzungöllülerin değil, bizimgibi sorunlarla karşı karşıya olankomşu köylerin, hatta böyle bir yağ-maya karşı olan herkesin destek ola-bileceğini gördük. Birçok konudaçevre köylerden Karaçam, Köknar,Taşkıran, Vira taraftar gurubu derne-ğindeki arkadaşlar ve daha birçokinsan yardımlarını esirgemediler.Hepsine çok çok teşekkürler. Projeyleilgili kararlara dava açtık; birincisi

aleyhimize sonuçlandı. ÇED raporunaaçtığımız dava devam ediyor. Birkaçeylem yaptık. Şerah Güneşi işte bura-dan çıktı. Böyle talanları ifşa etmekgerekiyor. Güç birliği yapmak ‘bu de-relerde biz de söz sahibiyiz’ demekgerekiyor. ‘Biz de varız’ dememiz ge-rekiyor.Şu anda Uzungöl’de bu talana karşıolan herkes bu platformdayız. Kıstası-mız; doğasına insanına insanlığınasahip çıkan herkes bizimledir.

Karadeniz Güneşi:HES’ leri nasıl değerlendiriyorsu-nuz neden karşısınız ?

İhsan Özkan:Yukarıda anlattığım gibi HES' lerintemel mantığı; karlı yatırım alanlarıdır.Onun dışında hiçbir ulu amaca hizmetetmiyor. Biraz kendi gözleri ile bakan

ve kendi aklıyla düşünen bir insan,elde edilecek enerjinin bu talanın birnoktasını bile telafi etmeyeceğinigörür. Sadece şu kadarını söyleye-yim; bütün doğu Karadeniz’de yapıla-cak olan HES’ lerin sağlayacağıenerji, şu anda üretilen toplam enerji-nin iletim hatlarından geçerken kay-bolan kısmından bile çok az.

Karadeniz Güneşi:HES’ lerin, genel zararları dışındasizin yörenize ekstradan vereceğizararlar nelerdir?

Yaşar Karagöz:Yöremizde HES’ in ekstradan birçokzararları var. Birincisi; Uzungöl bir tu-

rizm merkezi ve budurum Uzungöl’ deki tu-rizmi olumsuz etkileye-cektir. Herhalde Uzungöl’e yapmazlar diyordukama sınır tanımıyorlar.Herhalde ''bu dağlılarmalcılığı unutmasınlar,parayı görüp şımarma-sınlar'' diyorlar.. İkinci za-rarı; tünel açılacak olanbölge, taş yuvarlanmariski olan tehlikeli bir

bölge ve taşların yuvarlanacağı gü-zergâh, alçak köprü mahallesi cebriistimlak söylentileri dolaşıyor. Yüzyıl-ların mahallesini bir patronun kârı içinboşaltmayı bile düşünüyorlar.

Karadeniz Güneşi:1998’de Uzungöl’de HES yapımıiçin başvuru yapıldı. O dönem, bubaşvuru ÇED olumlu raporu alama-dığı için reddedildi. Şimdi aynı böl-geye ÇED olumlu raporu verildi ve

proje onaylandı.Bunu neye bağ-lıyorsunuz ?

Fikret Göz:O zamanlarbunun onaylan-mamasının bencebirçok sebebi var.Kârlı bir yatırımolarak görülmü-yordu. İdari mah-kemeler deşimdiki gibi baskıaltında değildi. İk-tidarın böyle birniyeti yoktu. Yanimahkemeler öyle düşündüğümüz gibievrensel bir hukuk yasasına göre işle-yen, etrafında olup bitenlerden, güç-ten, dayatmadan bağımsız kurumlardeğil maalesef. Bu yüzden onlar yu-karıdan aşağı bastırıyorsa biz de aşa-ğıdan yukarıya bastırmalıyız.

Karadeniz Güneşi:Yürütmeyi durdurma kararı verenmahkeme heyetleri görevden alını-yor. Toprağını HES’ e vermek iste-meyen köylünün arazisi sadecesavaş zamanlarında uygulanmasıgereken acil kamulaştırma yasa-sıyla zorla kamulaştırılıyor. Kollukgüçleri, HES şirketlerinin görevlisigibi davranıyor. Bu anlamda köy-lüye şiddet uygulamaktan kaçınmı-yorlar. Hal böyle iken hukukiyollarla HES’ e karşımücadele verebileceği-nize inanıyor musunuz?Başarmak için nasıl birmücadele tarzının nasılolması gerektiğini düşü-nüyorsunuz?

Fikret Göz:Yukarıda söylediğim gibihukuk, güçten bağımsızdeğil. Gücü olan hukukuçalıyor. Biz başından berihukuki mücadelenin en zayıf kol oldu-ğunu biliyorduk. Çünkü istediğinkadar bilimsel delillerle haklılığınıispat et, sonuç pek değişmiyor. Buyüzden en temel hedefimiz; yerli halkıbu konuda uyandırmak ve yalnız ol-madığını göstermek oldu. Yasalar Al-lah'ın (c.c.) yasaları değil, insanlarınyasaları ve bizler de insanız. Meselebirlik olabilmekte ve istemekte:

Karadeniz Güneşi:Şerah Güneşi olarak şimdiye kadarne tür etkinlikler yaptınız, kısacaanlatır mısınız ?

Yaşar Karagöz:Meydan Park’ta, şehrin gözünü Uzun-göl’ e çevirmek için basın açıklamasıyaptık. Ama bu kez güzelliklerle bir-likte bu zulüm de görülsün diye. Ar-dından köyde Yıldız TeknikÜniversitesinden Prof. Dr. BeyzaÜstün ile bir panel düzenledik. Kala-balık bir şekilde gerçekleştirilen panel;köydeki HES’ le ilgili kafa karışıklıklarıve bilgi eksikleri için iyi oldu. Duyarlı-lığı arttırmak ve il yöneticilerine ses-lenmek için Valilik önünde bir basınaçıklaması düzenlendik. Trabzons-por’umuzun bu işe alet edilmemesini,HES’ lerin Trabzonspor için bir gelirkaynağı olarak gösterilemeyeceğini,bu çalışmanın Trabzonspor’un Dev-rimci Ruhuna taban tabana zıt oldu-

ğunu göstermek için ve bu yasadışıolayın sonlanması için dijital 2000imza toplayarak UEFA’ ya gönderdik.Yaz başında başlayarak şimdi dedevam eden ‘Uzungöl Uzunçöl Olma-sın’ adlı bir bildiri hazırladık. Tüm es-naflara, otellere ve restoranlarakoyarak Uzungöl’ü ziyaret etmek içingelen insanları bilgilendirdik ve onlar-dan bu sese ortak olmaları için imzatopladık. Ayrıca HES karşıtı pankart-

lar hazırlayarakyolları duvarlarıbu pankartlarladonattık, 1 Mayıs’ta bütün emekçi-lerle ve zülmünkarşısında duran-larla birlikte biz-lerdealanlardaydık. Ül-keyi etkileyenGezi Parkı olayla-rına Trabzon’ danses veren tüm in-sanlarla birlikte

yine alanlara indik kendi pankartları-mızla. Bununla birlikte Trabzons-por’un ruhunu yaşayan, tarihindenkopmayan Vira taraftar grubuyle bir-likte de maçtalarda açtığımız pan-kartları unutmamak gerek.

2013 Kasım Sayfa 15

BB İİ RR HH EE SS MM ÜÜ CC AA DD EE LL EE SS İİ NN İİ NN ÖÖ YY KK ÜÜ SS ÜÜ ::BB İİ RR HH EE SS MM ÜÜ CC AA DD EE LL EE SS İİ NN İİ NN ÖÖ YY KK ÜÜ SS ÜÜ :: Ş E R A H G Ü N E Ş İŞ E R A H G Ü N E Ş İ

Page 16: Karadeniz güneşi gazetesi 2 sayı

Sayfa 16 Kasım 2013

Bugüne kadar toplumu sarsan olaylarlagündeme gelen İmralı Adası’nın bir

de içine Trabzonspor’un şampiyonluğunusığdıran ‘saklı’ bir tarihi var.

Osmanlı’da Rumların yaşadığı bir nahiyeiken cumhuriyet döneminde cezaevineçevrilen, Aydın Menderes, Fatih RüştüZorlu ve Hasan Polatkan’ın idamına ta-nıklık eden İmralı Adası, çoğumuz içinanımsamak istemediğimiz hatıralarla do-ludur. Son ‘sa-kini’ nedeniylesıkı bir şe-kilde korunanve ulaşımınneredeyseimkânsız ol-duğu ada,bugünekadar heptoplumusarsan olaylarla gündeme geldi. Ancakİmralı’nın bir de içine Trabzonspor’unşampiyonluğunu sığdıran ‘saklı’ bir tarihivar.

MAMAK’TAN İMRALI’YA12 Eylül 1980 darbesinden hemen sonra-sındaki yıllarF Cezaevlerine doldurulan

muhaliflerin bir kısmı hapislerinin sonrala-rına doğru yarı açık cezaevi olarak kulla-nılan İmralı’ya gönderiliyor.Tutuklandığında TÖBDER yöneticisi olanyazar Öner Yağcı da Ankara Mamak’takicezasının son aylarını İmralı’da geçiriyor.SOĞAN DİKTİKYağcı İmralı’daki ilk günlerini “1985’in ara-lık ayında İmralı adasına gönderildik.Kışın ortasıydı. İlk gün düş kırıklığıylakarşılaştık, bizi soğan dikmeye gönderdi-

ler” diye anlatıyor.

Bu duruma itiraz ettikle-rini, bunun üzerinemahkûmların konservefabrikası, kitaplık vemuhasebe bölümle-rine gönderilmeküzere cezaevi yöne-timi tarafından grup-lara ayrıldığını

söyleyen Yağcı, sonrasındaki günlerdedaha rahat günler geçirdiklerini ifade edi-yor.

TRABZON’A MEKTUPTutuklu sayısının artmasının ardından ce-zaevinde futbol takımlarının kurulmayabaşlandığını ve turnuva düzenlendiğini

anlatan Yağcı İmralı’ya geri dönüyor:

“Bir baktık mart ayında takımlar ortayaçıkmaya başladı. Eroinciler, cinayetçilerkendi takımlarını kurdu. Biz de düşüncesuçluları olarak bir takım kuralım dedik.Cezaevi doktoru da bizim takımda oy-nadı. O yıllar Trabzonspor’un atağa geç-tiği yıllardı. Anadolu’dan bir takım çıktığıiçin biz siyasiler külliyen Trabzon’u tutu-yorduk. Arkadaşlarla bordo mavi renkleriseçtik ve Trabzonspor kulübüne mektupyazdık.”

FORMA VE TOPMektuplarına bir hafta sonra yanıt aldık-larını dile getiren Öner Yağcı şöyledevam ediyor:

“Önümüze bir koli geldi. İçinde forma,ayakkabı, futbol topu, fileF Her şeyvardı.”Maçlara ciddi bir hazırlık yaptıklarını vebir arkadaşlarının kendilerine taktik verdi-ğini belirten Yağcı, buna ilaveten de iyi birkalecilerinin olduğunu anlatıyor.

BÜTÜN MAHKUMLAR İZLİYORDUTurnuvaya katılan diğer üç takımın pa-rayla satın aldıkları Fenerbahçe, Galata-

saray ve Beşiktaş forması giydiklerini be-lirten Yağcı, “Sadece hafta sonları maç

yapıyorduk. Bütünmahkûmlar maçları-mızı izliyordu. Tur-nuva sonundaşampiyon olduk.Şampiyonluğun ar-

dından diğer tu-tuklularla daha

iyi ilişkilerkurduk”

diyor.Şampiyon olduktan sonra Trabzonsporkulübüne teşekkür mektubu yazdıklarınıanlatan Yağcı, o dönemki Trabzonpor’dankaleci Şenol, Dobi Hasan ve Hamdi gibifutbolcuları hatırladığını söylüyor.Takımda 11 numara forma giyen ÖnerYağcı, o günden beri Trabzonspor’u tutu-yor.

Şahin BayarŞahin Bayar

İİ MM RR AA LL II DD AA SS OO NN ŞŞ AA MM PP İİ YY OO NN :: TT RR AA BB ZZ OO NN SS PP OO RRİİ MM RR AA LL II DD AA SS OO NN ŞŞ AA MM PP İİ YY OO NN :: TT RR AA BB ZZ OO NN SS PP OO RR

Yıllardır tribünden yükselen ‘Siyaset elle-rini kulüpten çek’ seslerinin daha gür çık-ması gereken zamanları yaşıyorTrabzonspor. Başkanlık seçimlerini Medi-cal ParkYönetimKurulu baş-kanı ve R.T.Erdoğan’ınyakın arka-daşı olanMuharremUsta’ya rağ-men kaza-nan İbrahimHacıosma-noğlu, ku-lübesiyaseti bu-laştırmaya-cağız diyerek başkanlığı kazanmıştı.Daha başkanlığın ilk günlerinde Geziolaylarına Trabzonspor formalarıyla git-meyin diye çağrı yapıp R.T.Erdoğan’ınKazlıçeşme mitinginde sahneye çıkmasıve bir anda AKP’ye yakınlaşması tarafta-rın aklına “noluyoruz ?” sorularını getirdi.Hemen ardından R.T. Erdoğan’ın Trab-zon ve Rize gezisindeki konuşmalarındada yanında bulundu Hacıosmanoğlu. Ri-ze’de Erdoğan’ın AKP teşkilatı üyelerine“Daha yeni gelen Hacıosmanoğlu kadarpropagandamı yapamadınız” şeklindefırça atabilecek kadar yakın olan dostluknereden, nasıl oluşuyor? Hacıosmanoğluyönetime geldiğinde kasada para yok de-mesi üzerine Bosingva’nın Aykut’un Ma-luoda’nın ücretleri hangi parayla ödendi.

Bu para döneminin de AKP yakınlaşma-sıyla aynı zamana denk gelmesi düşün-dürücü. Tranzonspor’un eski futbolcusuGökdeniz’den alınan borcu resmi sitede

teşekkür maiyetinde açıklaması da ayrıbir ayıbın resmidir. Tranzonspor’un büyüktaraftar gruplarından birisi olan VİRA, Ha-cıosmanoğlu için ‘Utanıyoruz’ adlı bir bil-dirge yayınladı bizde noktasına virgülünedokunmadın o bildirgeyi olduğu gibi ya-yınlıyoruzF

U T A N I Y O R U Zİbrahim Hacıosmanoğlu Trabzonsporkongresinde başkan seçildikten sonrakürsüye ''SİYASET ELİNİ TRABZONS-POR'DAN ÇEK'' nidalarıyla çıktı. Proje,tesis, transfer, kupa, o, bu değil... Siya-sete darbe vurduğunu düşündü Trab-zonspor delegesi.Gelinen noktada bir yandan Gezi Parkıeylemlerine forma giyerek gidilmesini is-

temeyen diğeryandan da birsiyasi partininmitinginde boygösteren, halkıselamlayan birbaşkan profili ilekarşı karşıyayız!Trabzonspor si-yaset üstü birkurumdur. Herkesimden, hergörüşten, herideolojiden, her

felsefeden insanları bünyesinde barındı-rır. Trabzonspor gol attığında tüm ideoloji-ler tek yürek olur o gole sevinir.Trabzonspor'un başkanı bir siyasi partimitingine gidemez! Özellikle de bu meclistarafından hakkı, emeği çalınmışken! Bukonuda hiçbir gerekçe kabul edilemez!Trabzonspor Başkanı taraftarlarını siyasianlamda yönlendiremez!Trabzonspor Başkanlık makamı hiçbir si-yasi partinin il başkanlığı makamı da,temsilciliği de değildir!Ne emeğimizi çalanların yaptıkları, ne si-yasilerin el birliğiyle hakkımızı çalanlarıkorurken yaptıkları ve söyledikleri, ne deülke futbolunu yönetenlerin yaptıklarıFHiçbir şey bugün bir siyasi partinin mitin-ginde Trabzonspor Başkanı sıfatıylaanons edilerek kürsüye çıkan Hacıosma-noğlu’nun bu kabul edilemez davranışı

kadar yaralamadı bizleri!* * *İbrahim Bey utanıyoruz!6222'yi bir gecede değiştiren, bu işi hak-kımızı çalanların iste-diği şekilde çözmesiiçin federasyon başkanıatayan, kişi ve kurum-ları birbirinden ayırmabahanesiyle hırsızı ko-ruyan anlayışın ya-nında TRABZONSPORBAŞKANI sıfatıyla oldu-ğunuz için utanıyoruz!Hadi yaptıkları yanlış-ları geçtik; TrabzonsporBaşkanlık makamını birsiyasi parti mitingindetemsil ettiğiniz için uta-nıyoruz!

Bu camianın aylardır verdiği paraya karşıemeğin mücadelesinde gördüğü enbüyük yanlışa siz imza attınız! Trabzons-porlu’nun haklı mücadelesine gölge dü-şürdünüz! Trabzonspor‘un haklımücadelesine çamur atmaya çalışanlarıneline koz verdiniz!Trabzonspor’u yönetenler geçmişte deyanlışlar yaptı, hatalar yaptı ama hiçbirzaman bu camianın değerleri bu denliayaklar altına alınmadı!İbrahim Hacıosmanoğlu..Bu camiaya sürdüğünüz lekenin büyüklü-ğünün sizi o koltuktan edecek kadarbüyük olduğunu fark ettiğinizde sizin içinçok geç olacak!And olsun! Eskişehirspor maçından sonra“bizi bu sene de şampiyon yapmayacak-lar hanım” dedikten sonra hayatını kaybe-den Mustafa Çelik'in ruhunu, DozerCemil'in, Şenol Güneş’in, Kazım Koyun-cu’nun Trabzonspor’unu bu zihniyete terketmeyeceğiz!

UTANIYORUZ!UTANIYORUZ!