2
Pehlevice'den Tercümeleri: Karna- me-i Pabakan (Tahran 3 5 Guceste -i (Tahran 3 9); Iran (Tahran 32 h Güza- Gürnan (Tahran Sa- Hidayet'in çeviri- ler Farsça dergilerde bunun Mecelle-i Musi]si, Nev ve Sül]an dergilerinde birçok makalesi (eserleri için bk. AryanpGr. s. 421-424) : V. Monteil, Sadeq Hedayat, Tahran 1952; D. Ko- missarov, Hidayet Nevisende-i ber-ees- te-i Melanges d'Orientalise Of- ferts a Henri Masse, Teheran 1963, s. 63-73; Ra- him Hidayet ve Eserleri, bul 1970; Abdül Ali Destgayb, Hidayet, Tahran 1972; H. Katouzian, Sadeq Hedayat: The Life and Legend of an Iranian Writer, London 1991; a.mlf., "Hedayat, Sadeq", Elr., XII, 121-135; M. Ca'fer Yahakkl. Çun Tahran 1374 s. 198-199;YahyaAr- yanpür, Ez l'Ilma ta Ma, Tahran 1376 s. 333-429; Demiralp, Kör Okur: Hi- dayet Üzerine Kör Merkezli Okuma De- nemesi, 2001; Mir Abidini. ue (tre. Derya Örs). Ankara 2002, 1, 64-86, 139-143, 155-161; M. Mohandessi, "Hedayat and Rilke", Comparative Literature, XXXlll/3, London 1971, s. 209-21 1; D. Lashgari, "Absurdity and eretion in Work of Sadeq Hedayat", Ir.S, XV/1-4 (1982). s. 31-52; M. Simidchieva. "The Nightingale and the Bilind Owl: Hidayat and the Persian Tradition", Edebiyat: The Journal of Middle Eas- tem Literatures, V/2, Amsterdam 1994, s. 247- 277; Mehmet Kanar. Hidayet ve Ölüm", Adam Öykü, sy. 10, 1997, s. 75-77; a.mlf .. "Eserlerinin Hidayet", Ki- sy. 50, s. 283-289; Munibur Rahman, "Hidayat, Ef2 lll , 352. L Iii SAiME SA vi SAnlK MEHMED EFENDi, Sadreddinzade (ö. 1121/1 709) _j 16 Cemaziyelewel 1040'ta (21 IV. Mehmed devri dan Sadreddinzade Feyzullah Efendi'nin Uzun Hasan Efendi ve Kürd Efendi'den ders gördükten sonra Karaçe- lebizade Mahmud Efendi'nin derslerine girdi ve ona intisap ederek mülazemet al- medreselerde ders verdi. 40 akçelik medreseden mazul iken 1067'de 1657) yeni Ahmed Kethüda Medresesi'ne hariç derecesiyle müderris tayin edildi. Zilkade 1 072'de (Ha- ziran-Temmuz 1662) Dede Medre sesi'ne geçti. 1074'te (Mart 1664) Muharrem 1 07S'te 664) Abdülhalim, Muharrem 1 076'da 1665) Hü- seyin Efendi, Rebiülewel 1 079'da tos 1668) Rebiülahir 1081 'de Hayreddin med- reselerine ve Zilhicce 1081 'de (Nisan 1671) Sernan medreselerinden birine mü- derris oldu. Muharrem 1083'te 1672) Sinan Safer 108S'te 1674) Gevherhan Sultan, 1086'da Hakaniyye-i Vefa medreselerine, 1089'da (Ka- 1678) Süleymaniye Darülhadi- si'ne tayin edildi. Daha sonra geçerek Reblülahir 1091 'de 680) Halep ka- gönderildi. Receb 1092'de (Tem- 68 bu görevinden Receb 1096'da (Haziran 1685) Kahire oldu ve bir buçuk burada görev yap- 1099'da Edirne payesi ilavesiyle Gemlik ve kaza- kendisine verildi. Receb 11 O 1 '- de (Nisan 1690) Mekke-i Mükerreme pa- yesini alarak ikinci defa Kahire tayin edildi. Zilkade 11 02'ye 1691) kadar burada bulundu ve mazuliyet dö- neminde Uzuncaova Hasköyü Gümülcine olarak verildi. 1104'te (N i san 1693) Anadolu ka- zaskeri, 110S'te (Haziran 1694) Ru- meli kazaskeri oldu. 28 110S'te (22 Haziran 1694) Ebusaidzade Feyzullah Efen- di'nin yerine ge- tirildi. ll. Ahmed vefat edip yerine ll. Mustafa olun- ca durumu Yeni Seyyid Feyzullah Efendi'yi Edirne'den bul'a davet edince Feyzullah Efendi'nin ve kendisinin nüfu- zunun korkusuna Sadra- zam Sürmeli Ali bahaneler ile- ri sürerek Mehmed Efendi'yi 4 ban 1106'da (20 Mart 1695) görevden al- Rumeli Kazaskeri Mehmed Efendi'yi tayin ettirdi Il, Mehmed Efendi, süren bu ilk kendisine tah- sis edilen geçindi. Bafra, Mi- dilli ve Midilli yerine verildi. daha sonra çevrildi. 170S'te ile On iki kadar evinde uzlete çekilen Efendi, ileri sürüp mazeret bildirmesine 27 1118'de 707) sekiz SADlK MEHMED EFENDi, da iken lll. Ahmed ikinci defa getirildi. Reblülewel 1119'- da (Haziran 707) kendisine Manisa kaza- tahsis edildi. sebebiyle bu ikinci görevinde herhangi bir göre- medi. III. Ahmed'in Hatice cenaze bayram na- gibi her tekbirde ellerini bahane edilerek 2 Zilkade 1119'- da (25 Ocak I 708) aziedildi (a.g .e., III, 238). 8 Ramazan 1121 ( 11 1709) tarihin- de vefat etti (a.g.e., III, 307-308) ve Camii haziresine defnedildi. Osmanzade Ahmed Taib ölümüne, "Cennetü'l -me'va ola Efendi'ye makam" 2 tarih Bilgili, ilim adam- sohbete önem veren, tarikata me- yilli bir alim olup üç dilde belir- tilmektedir. : Vekayiu'l-fuzalii, ll, 313-315; Ta- rih, ll, 254, 312-313; lll, 238, 307-308; Devhatü'l- s. 77-78; Salnamesi, s. 495; Tarihi, 111/2, s. 488; IV /2, s. 457, 458; KronolojF, V, 132, 135. Iii MEHMET L SADlK MEHMED EFENDi, (ö. 1059/1649'dan sonra) alimi. _j yeterli bilgi yoktur. Ba- Ali olup nisbesinden ada- fetdva eserinde bilgiye göre Mahkemesi'nde katiplik (Furat, sy. 13 [20061. s. 136) ve Kütahya'da (Özen, Ill/5 [20051. s. 366) Kendisi- ne nisbet edilen yi Kudüs telif be- lirtilirse de mukaddimede yer alan ifadele- re göre bu eser isim bulunan bir müellife aittir Meh- med Efendi'nin vefat tarihi de kesin de bilinmemekte, yaz- 1 OS9 ( 1649) kaynaklar ölüm tarihi olarak vermektedir. Cari Brockel- mann ile Mehmed Tahir ise vefat tarihini 1099 (1688) diye kaydeder. Ancak 1 OS9'un eserin tarihi ve 1 099'un is- tinsah tarihi ölüm tarihiy- le (Furat, sy [2006J. S. 135) Hanefi dan derlenen, meselelerinin nakille- riyle birlikte bir fetva mecmua- Müellif eserin mukaddimesinde genç- lik itibaren oldu- hakimiere ve hal- 395

KarnaSADlK MEHMED EFENDi. Sakı z! ka faydalı olmak için "müfta bih" mesele-. leri derteyerek fıkıh sistematiğine göre dü zenlediğini belirtir ve bu esere sahip olan kişinin

  • Upload
    others

  • View
    3

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

hş.). Pehlevice'den Tercümeleri: Karna­me-i Erdeşir-i Pabakan (Tahran ı 3 ı 5 hş.); Guceste-i Ebdliş (Tahran ı 3 ı 9); Şehris­tanha-yı Iran (Tahran ı 32 ı h ş.); Güza­reş-i Gürnan Şiken (Tahran ı322 hş.). Sa­dık Hidayet'in Fransızca'dan yaptığı çeviri­ler Farsça dergilerde yayımıanmış, bunun yanında Mecelle-i Musi]si, Peyam-ı Nev ve Sül]an dergilerinde birçok makalesi çık­mıştır (eserleri için ayrıca bk. AryanpGr. s. 421-424)

BİBLİYOGRAFYA :

V. Monteil, Sadeq Hedayat, Tahran 1952; D. Ko­missarov, "Şadı]5 Hidayet Nevisende-i ber-ees­te-i Iran-ı Mu'aşır", Melanges d'Orientalise Of­ferts a Henri Masse, Teheran 1963, s . 63-73; Ra­him Bağdatçi, Sadık-ı Hidayet ve Eserleri, İstan­bul 1970; Abdül Ali Destgayb, Nai):d-ı Aşar-ı Şa­dıl): Hidayet, Tahran 1972; H. Katouzian, Sadeq Hedayat: The Life and Legend of an Iranian Writer, London 1991; a.mlf., "Hedayat, Sadeq" , Elr., XII, 121-135; M. Ca'fer Yahakkl. Çun SebCı­yiTeşne, Tahran 1374 hş . , s. 198-199;YahyaAr­yanpür, Ez l'Ilma ta RCızgar-i Ma, Tahran 1376 hş., s. 333-429; Oğuz Demiralp, Kör Okur: Sadık Hi­dayet Üzerine Kör Baykuş Merkezli Okuma De­nemesi, İstanbul 2001; Hasan-ı Mir Abidini. İran ÖykCı ue Romanının YCız Yılı (tre. Derya Örs). Ankara 2002, 1, 64-86, 139-143, 155-161; M. Mohandessi, "Hedayat and Rilke", Comparative Literature, XXXlll/3, London 1971, s. 209-21 1; D. Lashgari, "Absurdity and eretion in Work of Sadeq Hedayat", Ir.S, XV/1-4 (1982). s. 31-52; M. Simidchieva. "The Nightingale and the Bilind Owl: Sadıq Hidayat and the eıassical Persian Tradition", Edebiyat: The Journal of Middle Eas­tem Literatures, V/2, Amsterdam 1994, s. 247-277; Mehmet Kanar. "Sadık Hidayet ve Ölüm", Adam Öykü, sy. 10, İstanbul 1997, s. 75-77; a.mlf .. "Eserlerinin ışığında Sadık Hidayet", Ki­taplık, sy. 50, İstanbul2001, s. 283-289; Munibur Rahman, "Hidayat, Şadı]5", Ef2 (İng.), lll , 352.

L

Iii SAiME İNAL SA vi

SAnlK MEHMED EFENDi, Sadreddinzade (ö. 1121/1 709)

Osmanlı şeyhülislamı. _j

16 Cemaziyelewel 1040'ta (21 Aralık

ı630) doğdu . IV. Mehmed devri ulemasın­dan Sadreddinzade Feyzullah Efendi'nin

oğludur. Uzun Hasan Efendi ve Kürd İshak Efendi'den ders gördükten sonra Karaçe­lebizade Mahmud Efendi'nin derslerine girdi ve ona intisap ederek mülazemet al­dı. Ardından öğretim hayatına başlayarak

bazı medreselerde ders verdi. 40 akçelik medreseden mazul iken Şaban 1 067'de (Mayıs-Haziran 1657) yeni açılan Ahmed Kethüda Medresesi'ne hariç derecesiyle müderris tayin edildi. Zilkade 1 072'de (Ha­ziran-Temmuz 1662) Kovacık Dede Medre

sesi'ne geçti. Şaban 1074'te (Mart 1664) Papasoğlu, Muharrem 1 07S'te (Ağustos ı 664) Kadı Abdülhalim, Muharrem 1 076'da (Temmuz-Ağustos 1665) Şeyhülisıam Hü­seyin Efendi, Rebiülewel 1 079'da (Ağus­tos 1668) Hafız Paşa, Rebiülahir 1081 'de (Ağustos-Eylül ı670) Hayreddin Paşa med­reselerine ve Zilhicce 1081 'de (Nisan 1671) Sahn-ı Sernan medreselerinden birine mü­derris oldu. Muharrem 1083'te (Mayıs 1672) Beşiktaş Sinan Paşa, Safer 108S'te (Mayı s 1674) Gevherhan Sultan, Şaban 1086'da (Ekim-Kasım ı675) Hakaniyye-i Vefa medreselerine, Şewal 1089'da (Ka­sım-Aralık 1678) Süleymaniye Darülhadi­si'ne tayin edildi.

Daha sonra kadılık mesleğine geçerek Reblülahir 1091 'de (Mayıs ı 680) Halep ka­dılığına gönderildi. Receb 1 092'de (Tem­muz-Ağustos ı 68 ı) bu görevinden ayrıldı. Receb 1096'da (Haziran 1685) Kahire kadı­sı oldu ve bir buçuk yıl burada görev yap­tı. Şewal 1099'da (Ağustos ı688) Edirne payesi ilavesiyle Gemlik ve Bayındır kaza­ları kendisine arpalık verildi. Receb 11 O 1 '­de (Nisan 1690) Mekke-i Mükerreme pa­yesini alarak ikinci defa Kahire kadılığına tayin edildi. Zilkade 11 02'ye (Ağustos 1691) kadar burada bulundu ve mazuliyet dö­neminde Uzuncaova Hasköyü Gümülcine kazası arpalık olarak verildi.

Şaban 1104'te (N isan 1693) Anadolu ka­zaskeri, Şewal 110S'te (Haziran 1694) Ru­meli kazaskeri oldu. 28 Şewal 110S'te (22 Haziran 1694) Ebusaidzade Feyzullah Efen­di'nin yerine şeyhülisla.mlık makamına ge­tirildi. Şeyhülisla.mlığı sırasında ll. Ahmed vefat edip yerine ll. Mustafa padişah olun­ca durumu sarsıldı. Yeni padişah, hocası Seyyid Feyzullah Efendi'yi Edirne'den İstan­bul'a davet edince Feyzullah Efendi'nin şeyhülislam olacağı ve kendisinin nüfu­zunun kırılacağı korkusuna kapılan Sadra­zam Sürmeli Ali Paşa, çeşitli bahaneler ile­ri sürerek Sadık Mehmed Efendi'yi 4 Şa­ban 1106'da (20 Mart 1695) görevden al­dırıp Rumeli Kazaskeri İmam Mehmed Efendi'yi şeyhülislam tayin ettirdi (Raşid, Il, 3ı2-3ı3)

Sadık Mehmed Efendi, kısa süren bu ilk şeyhülislamlığının ardından kendisine tah­sis edilen arpalıklarıyla geçindi. Bafra, Mi­dilli ve Kuşadası kazaları, ardından Midilli yerine İslimye kazası verildi. İslimye daha sonra İstanköy'e çevrildi. 170S'te burası Tatarpazarı kazası arpalığı ile değiştirildi. On iki yıl kadar Fındıklı'daki evinde uzlete çekilen Sadık Efendi, yaşlılığını ileri sürüp mazeret bildirmesine rağmen 27 Şewal

1118'de (ı Şubat ı 707) yetmiş sekiz yaşın-

SADlK MEHMED EFENDi, Sakız!

da iken lll. Ahmed tarafından ikinci defa şeyhülislamlığa getirildi. Reblülewel 1119'­da (Haziran ı 707) kendisine Manisa kaza­sı arpalığı tahsis edildi. Yaşlılığı sebebiyle bu ikinci görevinde herhangi bir iş göre­medi. III. Ahmed'in kızı Hatice Sultan'ın cenaze namazını yanlışlıkla bayram na­mazı gibi her tekbirde ellerini kaldırıp kıl­dırması bahane edilerek 2 Zilkade 1119'­da (25 Ocak I 708) aziedildi (a.g .e., III, 238). 8 Ramazan 1121 ( 11 Kasım 1709) tarihin­de vefat etti (a.g.e., III, 307-308) ve Fındık­lı Camii haziresine defnedildi. Osmanzade Ahmed Taib ölümüne, "Cennetü'l-me'va ola Sadık Efendi'ye makam" (ı ı 2 ı) mıs­raını tarih düşürmüştür. Bilgili, ilim adam­larıyla sohbete önem veren, tarikata me­yilli bir alim olup üç dilde şiir yazdığı belir­tilmektedir.

BİBLİYOGRAFYA :

Şeyhi, Vekayiu'l-fuzalii, ll, 313-315; Raşid, Ta­rih, ll, 254, 312-313; lll, 238, 307-308; Devhatü'l­meşayih, s. 77-78; İlmiyye Salnamesi, s. 495; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, 111/2, s. 488; IV /2, s. 457, 458; Danişmend. KronolojF, V, 132, 135.

Iii MEHMET İPŞİRLİ

ı ı

L

SADlK MEHMED EFENDi, Sakızi (ö. 1059/1649'dan sonra)

Osmanlı alimi. _j

Hayatı hakkında yeterli bilgi yoktur. Ba­basının adı Ali olup nisbesinden Sakız ada­sında doğduğu anlaşılmaktadır. Şurretü 'l­

fetdva adlı eserinde verdiği bilgiye göre Sakız Mahkemesi'nde katiplik (Furat, sy. 13 [20061. s. 136) ve Kütahya'da kadılık (Özen, Ill/5 [20051. s. 366) yaptı. Kendisi­ne nisbet edilen en-Nevadirü'l-fı]shiyye'­yi Kudüs kadılığı esnasında telif ettiği be­lirtilirse de mukaddimede yer alan ifadele­re göre bu eser isim benzerliği bulunan bir başka müellife aittir (aş.bk) Sadık Meh­med Efendi'nin vefat tarihi de kesin şekil­de bilinmemekte, Şurretü'l-tetdva'yı yaz­dığı 1 OS9 ( 1649) yılını bazı kaynaklar ölüm tarihi olarak vermektedir. Cari Brockel­mann ile Sursalı Mehmed Tahir ise vefat tarihini 1099 (1688) diye kaydeder. Ancak 1 OS9'un eserin ferağ tarihi ve 1 099'un is­tinsah tarihi olduğu, bunların ölüm tarihiy­le karıştınldığı anlaşılmaktadır (Furat , sy ı3 [2006J. S. 135)

Şurretü'l-fetdva Hanefi fıkıh kitapların­dan derlenen, fıkıh meselelerinin nakille­riyle birlikte aktanldığı bir fetva mecmua­sıdır. Müellif eserin mukaddimesinde genç­lik yıllarından itibaren fıkıhla meşgul oldu­ğunu, hakimiere kolaylık sağlamak ve hal-

395

SADlK MEHMED EFENDi. Sakı z!

ka faydalı olmak için "müfta bih" mesele-. leri derteyerek fıkıh sistematiğine göre dü­zenlediğini belirtir ve bu esere sahip olan kişinin fetva için başka bir kitaba muhtaç olmayacağını söyler. Eserde Molla Hüsrev, Kemalpaşazade, Sadi Çelebi, Çivizade Muh­yiddin Mehmed Efendi, Ebüssuüd Efendi, Hamid Efendi, Zekeriyyazade Yahya Efen­di, Hoca Sadeddin Efendi, Bahal Mehmed Efendi, Abdürrahim Efendi gibi Osmanlı şeyhülislamiarının fetvaianna yer verilmek­te; ayrıca Gelibolu müftüsü Şeyh Mah­mud, Gelibolu müftüsü Şeyh Mehmed el­Buharl, Kudüs müftüsü Hayreddin, Şam müftüsü Abdurrahman el-İmadl, Gazze müftüsü Salih, Mısır müftüsü NCıreddin Ali b. Ali el-Makdisl ve Remle müftüsü Hayreddin er-Remll gibi Anadolu dışında­ki müftülere ait fetvalar da nakledilmek­tedir. Eserin sonraki fetva mecmualarına kaynaklık etmesi ve çok sayıda nüshasının günümüze ulaşması muteber bir kitap ol­duğunu göstermektedir (bazı yazma nüs­haları için b k. iü Ktp., AY, m lll, 333, 5361;

Beyazıt Devlet Ktp., Bayezid, nr. 2762, 9033;

Süleymaniye K tp., Carullah Efendi, m 951,

Esad Efendi, m 797, 798, Fatih, m 2336,

Laleli, nr. 1254, Şe h id Ali Paşa, nr. ı 024,

Yenicami, m 619-623; Nuruosmaniye Ktp., nr. 1960-1964; Ragıb Paşa Ktp., nr. 665;

Hacı Selim Ağa Ktp., Hacı Selim Ağa, nr. 421; TSMK, llL Ahmed, nr. 832, Revan Köş­kü, nr. 677; ayrıca bk. Brockelmann, GAL Suppl., ll, 648; Tales, s. 68-69; Furat. sy ]3 [2006J, S. 141)

Sadık Mehmed Efendi'ye nisbet edilen ve Arapça bir mukaddimeden sonra Türk-

396

Sakız! Sadık

Me h med Efendi'nin Şurretü'l­

fetava adlı eserinin ilk ve son sayfaları (Süleymaniye Ktp., Laleli, nr. 1254)

çe kaleme alınmış olan Bedôyiu's-sukuk fi'l-vesôiki'ş-şer'iyye adlı eser fıkıh ve fetva kitaplarına göre tertip edilmiş bir sak mecmuasıdır. Eserin girişinde müelli­fin babasının Mahmud Paşa Mahkemesi birinci katibi Şanlzade el-Hac Mustafa b. Tarakçı Ahmed Dede b. Mirza olduğu bil­gisi yer almaktadır. Nitekim kitap Yusuf Ziyaeddin Efendi'ye ait Cômiu envôri's­sukuk ve Iômiu'z-ziyôi li-zevi'ş-şükuk adı verilen Sakk-i Cedid'in kenarında Sakk-i Şônizôde adıyla basılmıştır (İstan­bul 1284). Eserin sonunda yer alan Receb 1211'de (Ocak 1797) tamamlandığına da­ir kayıt da onun Sadık Mehmed Efendi'ye ait olmadığını göstermektedir. Yine Sa­dık Mehmed Efendi'ye nisbet edilen en­Nevôdirü'l-fı]fhiyye ii meg;hebi'I-e'im­meti'l-ljanefiyye'nin mukaddimedeki ifa­delerden ll. Mahmud döneminde yaşamış eski Kudüs kadısı Hafidzade Mehmed Sa­dık'ın eseri olduğu anlaşılmaktadır (yazma nüshası için bk. Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, m 1037).

BİBLİYOGRAFYA :

Keşfü';r;-;r;unan, ll, 1078; Hediyyetü'L-'ari{fn, ll, 284; Osmanlı Müellifleri, ı, 342; Brockelmann, GAL, ll, 576; Suppl., ll, 648; M. Es'ad Tales. el­Keşşaf 'an mal]tütati /]aza' ini kütübi'L-evl!:a{, Bağdad 1372/1953, s. 68-69; Kehhale, Mu'ce­mü'L-mü'elli{fn, IV, 316; X, 77; Ahmet Özel, Ha­nefi Fıkıh Alim/eri, Ankara 1990, s. 136; Şükrü Özen, "Osmanlı Döneminde Fetva Literatürü", Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, 111/5, İs­tanbul 2005, s. 365-366; Ahmet Harndi Furat, "Sakızlı Sadık Mehmed b. Ali ve 'Surretu'I-Fe­tava' Adlı Eseri", iü ilahiyat Fakültesi Dergisi, sy. 13, İstanbul 2006, s. 133-145.

liJ TAHsiN ÖzcAN

L

SADlK MEHMED PAŞA (1808-1886)

Leh mültecisi, romancı, Osmanlı paşası.

_j

Ukrayna'da Berdiçev yakınlarındaki Hel­czyniec'de doğdu. Asıl ismi Mihal Çayka Çaykovski'dir. 1830'da Polanya'da Rus ida­resine karşı çıkan ve kısa zamanda Uk­rayna'ya yayılan ihtilale genç bir teğmen olarak eniştesi Albay Karl Rozycki'nin ya­nında katıldı. Varşova'nın Ruslar'ın eline geçişine kadar savaştı ve sonunda Paris' e kaçmak zorunda kaldı. Buradan İtalya'ya geçip bir süre Roma'da bulundu (1840).

25 Ağustos 1841 'de hayatının en önemli değişikliklerini yaşayacağı İstanbul'a git­ti. Polonyalı büyük soylulardan olan ve ül­kesini terketmek zorunda kalarak Fran­sa'da yaşayan Prens Adam Yeji Çartoris­ki'nin, yurdunu haritadan silen bölünme­lereve Rus işgaline karşı finanse ettiği ve örgütlediği muhalefetin Paris'ten sonraki en önemli ayağı olarak İstanbul düşünül­mekteydi. Osmanlı başşehri ayrıca, 1830 ihtilalinden sonraki yıllarda Türk toprak­larına akan mültecilerin barınması ve ko­runması için önemli bir merkez gibi kulla­nılabilecekti. Parçalanmış Polanya'yı gay­ri resmi de olsa temsil edecek "ajanslar" önemli merkezlerde faaliyet göstermek­teydi ve İstanbul'da da böyle bir ajansın açılması özellikle istenmekteydi. Nihayet prensin gayretleriyle ve Fransız koruma­cıhğı altında böyle bir ajans 1841 'de açıl­dı. Ajansın başkanlığını üstlenmek üzere İstanbul'a gelen Çayka Çaykovski, pren­sin adamı olmasından ötürü Rus ajanla­rından saklanmak durumunda kaldı. Bu yüzden bir müddet kimliğini gizledi ve kendini, Paris Edebiyat Enstitüsü için Os­manlı Devleti'nin sınırları içinde yaşayan Slav ahalinin tarihini ve etnik yapısını in­celemek üzere gelmiş Fransız soyluların­dan Kont Michel Çayka olarak tanıttı

(Latka, s. 29-30). İstanbul'daki faaliyetle­rini özellikle mülteciterin barınması ve korunmasının sağlanması amacına yö­neltti ve bunlar için bir yerleşim biriminin kurulması imtiyazını elde etmek üzere girişimlerde bulundu. Bu konuda prensin nüfuzu kadar parasından da istifade etti. Neticede İstanbul uzaklarında Lazarist rahiplerine ait topraklardan bir kısmının satın alınmasını ve ileride Polonezköy di­ye adlandırılacak olan, ancak başlangıçta prensin adını taşıyan bir köyün\ (Adam­po!) kurulmasını gerçekleştirdi (3 Mart 1842). Suranın gelişmesinde hizmet etti