95
T.C. KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSAT ANA BİLİM DALI FATMA KELLEROĞLU YÜKSEK LİSANS TEZİ KAHRAMANMARAŞ ARALIK-2017 KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM BANKACILIĞI

KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

T.C.

KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

İKTİSAT ANA BİLİM DALI

FATMA KELLEROĞLU

YÜKSEK LİSANS TEZİ

KAHRAMANMARAŞ

ARALIK-2017

KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ

VE TÜRKİYE’DE KATILIM

BANKACILIĞI

Page 2: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

T.C.

KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

İKTİSAT ANA BİLİM DALI

DANIŞMAN : Prof. Dr. İbrahim ÖRNEK

ÜYE : Prof. Dr. Seyhan TAŞ

ÜYE : Yrd. Doç. Dr. Nalan IŞIK

FATMA KELLEROĞLU

YÜKSEK LİSANS TEZİ

KAHRAMANMARAŞ

ARALIK-2017

KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ

VE TÜRKİYE’DE KATILIM

BANKACILIĞI

Page 3: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

İKTİSAT ANA BİLİM DALI

FATMA KELLEROĞLU

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Bu Tez, 05 Ocak 2018 Tarihinde Aşağıdaki Jüri Üyeleri Tarafından

Oy Birliği ile Kabul Edilmiştir.

Prof. Dr. İbrahim ÖRNEK Prof. Dr. Seyhan TAŞ Yrd. Doç. Dr. Nalan IŞIK

BAŞKAN ÜYE ÜYE

Yukarıdaki imzaların adı geçen öğretim üyelerine ait olduğunu onaylarım.

Prof. Dr. Abdullah SOYSAL

Enstitü Müdürü

Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge, şekil ve fotoğrafların

kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki hükümleretabidir.

KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE

TÜRKİYE’DE KATILIM BANKACILIĞI

Page 4: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

I

KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

İKTİSAT ANA BİLİM DALI

ÖZET

FATMA KELLEROĞLU

Danışman : Prof.Dr. İbrahim ÖRNEK

Yıl : 2017 Sayfa: IX+82

Jüri : Prof. Dr. İbrahim ÖRNEK

: Prof. Dr. Seyhan TAŞ

: Yrd. Doç. Dr. Nalan IŞIK

İslam dininde faizin yasak olması; müslüman ülkelerde alternatif bir

bankacılık sisteminin kurulmasını gerekli kılmıştır. Geleneksel bankalara alternatif

kuruluşların olmayışı, tasarrufların altın, döviz ve gayrimenkul gibi banka dışı

yollara kaymasına ve kaynakların atıl kalmasına neden olmuştur. Bu bağlamda,

faizsizlik prensibine göre işleyen, halkın elindeki tasarrufları ekonomi içerisine

kanalize ederek, ülke kalkınması için ihtiyaç duyulan sermayeye ek kaynak

sağlayan finansal kuruluşlar hem Türkiye hem de diğer İslam ülkelerinde

kurulmaya başlanmıştır.

Faizsiz Bankacılık, İslami Bankacılık veya Türkiye’de kullanılan ismiyle

Katılım Bankacılığı; dini sebeplerle faizden uzak kalmak isteyen kişilerin,

finansman ihtiyaçlarını karşılamaları, tasarruflarını değerlendirmeleri ve modern

bankacılık hizmetlerinden yararlanmaları amacıyla, faizle çalışan geleneksel

bankalara alternatif olarak kurulan finansal kuruluşlardır.

Günümüzde İslam ülkeleri ile birlikte tüm dünya ülkelerinde hızla

yaygınlaşan ve büyüme trendi gösteren Katılım Bankacılığı, kamusal sermayeli

Ziraat Katılım ve Vakıf Katılım Bankalarının da Türk Finans sektörüne girmesiyle

birlikte, sektörün büyüme hızı artmış ve geleneksel bankalarla rekabet edebilir bir

seviyeye gelmiştir. Şu an itibarıyla; Albaraka Türk, Kuveyt Türk, Türkiye Finans,

Ziraat Katılım ve Vakıf Katılım olmak üzere beş farklı finansal kuruluş faizsiz

bankacılık faaliyetlerine devam etmekte olup, yakın bir gelecekte sektöre farklı

finansal oyuncuların girmesi beklenmektedir.

Anahtar Kelimeler: Banka, Bankacılık Tarihi, İslam’da Faiz Kavramı,

Faizsiz Bankacılık, İslam Bankacılığı, Katılım Bankacılığı.

KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE

TÜRKİYE’DE KATILIM BANKACILIĞI

Page 5: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

II

UNIVERSITY OF KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM

INSTUTE OF SOCIAL SCIENCE

DEPARTMENT OF ECONOMICS

ABSTRACT

M.SC THESIS

FATMA KELLEROĞLU

Supervisor : Prof. Dr. İbrahim ÖRNEK

Year : 2017, Pages: IX+82

Jury : Prof. Dr. İbrahim ÖRNEK

: Prof. Dr. Seyhan TAŞ

: Asst. Prof. Dr. Nalan IŞIK

The interest is forbidden in Islam; in Muslim countries, the establishment of

an alternative is requiring that the banking system. The lack of an alternative to traditional bank organizations, such as gold, currency and real estate Bank of savings out of the shift to the roads and caused remain underutilized resources. In this context, was functioning on the principle of Interest Free Banking, newspaper in the hands of the savings channeled into the economy, providing additional resources needed for the development of the country capital, Turkey as well as other financial institutions both in Islamic countries to be established.

Interest free Banking, Islamic banking or participation in Banking with the name used in Turkey; people who want to stay away from the religious reasons of interest, financing needs, their savings reviews and take advantage of modern banking services, with the aim of, established as an alternative to the classic working at Bank financial institutions.

Today, Islamic countries worldwide with rapidly spreading and showing growth trend of participation in Banking, public-owned Ziraat Turkish Participation Banks participation and Foundation of the financial with the introduction of the sector, the industry's growth rate can compete with traditional banks increased and has a level. As of right now; Albaraka Turk, Kuwait Turkish participation in the Foundation of agriculture, Finance, Turkey, five different financial participation and organizational interest-free banking is continuing its activities in the near future it is expected that the introduction of different financial sector players.

Keywords: Bank, Banking History, The Concept of Interest in İslam, Interest

Free Banking, Islamic Banking, Participation in Banking.

PARTICIPATION IN THE BANKING SYSTEM AND

PARTICIPATION IN BANKING IN TURKEY

Page 6: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

III

ÖNSÖZ

İlk olarak 1983 yılında “Özel Finans Kurumları” (ÖFK) olarak Türk Finansal

Sistemine girenFaizsiz Bankacılık, 2005 yılı sonuna kadar ÖFK statüsünde faaliyetlerini

sürdürmüş ve 1 Kasım 2005 tarihli 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile Katılım Bankasına

dönüşmüştür. Son yıllarda küresel ölçüde yaşanan finansal krizler geleneksel bankacılık

sisteminin sorgulanmasını beraberinde getirmiş ve faizsiz bankacılık modelini

gündemlerine alan ülkeler bu sektörün gelişimini hızlandırmıştır.

Katılım bankacılığı, faizsiz bankacılık işlemlerini, İslami kurallara uygun bir

çerçevede gerçekleştiren finansal bir yapıyı ifade etmektedir. Bu açıdan bakıldığında,

katılım bankacılığı, İslam dinine göre faizin haram olarak kabul edilmesi nedeniyle, her

türlü finansal faaliyetlerin İslami kurallar içerisinde uygulandığı bir sistem olup, bu finans

anlayışı geleneksel bankalara karşı alternatif olarak geliştirilmiş bir bankacılık modelidir.

2016 yılında yurtiçi, siyasi ve küresel bazda yaşanan dalgalanmalara rağmen

katılım bankacılığı sektörü, istikrarlı büyümeeğilimini, güçlendirerek sürdürmüştür.

Ziraat Katılım’ın ardından Vakıf Katılım’ın da sisteme dahil olmasıyla birlikte,2016 yılı

Türk katılım bankacılığı açısından hareketli bir yıl olmuş, sistem varlıkları ve tabanı

dahada güçlenmiştir. Albaraka Türk, KuveytTürk, Türkiye Finans, Ziraat Katılım

veVakıf Katılım’dan oluşan sektör, beşfarklı finansal kuruluş ile Türkiye’deki

faaliyetlerini sürdürmekte ve yakın bir gelecekte sektöre farklı finansal oyuncuların

girmesi beklenmektedir.

Bu çalışmada katılım bankacılığının alanı, ana hatlarıyla tespit edilerek,

Türkiye’de katılım bankacılığı sistemi ve uygulamaları hakkında bilgi verilmiş ve

dünyadaki bazı ülke uygulamaları ile karşılaştırılması hedeflenmiştir.

Bu çalışmanın yapılmasında ve tamamlanmasında akademik bilgi birikimiyle

büyük katkı sağlayan ve çalışmamın tüm aşamasında beni cesaretlendiren, teşvik ve

önerilerini esirgemeyen, Danışman Hocam Prof. Dr. İbrahim ÖRNEK’e teşekkürü bir

borç bilirim.

Bugünlere gelmemde çok büyük emeği olan, her daim yanımda olup beni

yetiştiren, maddi ve manevi desteklerini esirgemeyensevgili aileme minnettarım.

Çalışmalarım nedeniyle kendisine yeterince vakit ayıramadığım ancak sürekli

bana sevgi ve hoşgörüsü ile yardımcı olan sevgili eşime çok teşekkür ederim.

Fatma KELLEROĞLU

Aralık-2017

Page 7: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

IV

İÇİNDEKİLER

ÖZET .............................................................................................................................. ..I

ABSTRACT .................................................................................................................... .II

ÖNSÖZ ........................................................................................................................... III

İÇİNDEKİLER ............................................................................................................... IV

KISALTMALAR LİSTESİ ......................................................................................... VII

TABLOLAR LİSTESİ .................................................................................................... IX

1. GİRİŞ ........................................................................................................................ ..1

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR ........................................................................................ ..2

3. BANKACILIK SİSTEMİNE GENEL BİR BAKIŞ ................................................. ..4

3.1. BankaKavramı ................................................................................................... ..4

3.2. Dünyada Bankacılığın Gelişimi ......................................................................... ..5

3.3. Türkiye’de Bankacılığın Gelişimi .................................................................... ..6

4. KATILIM BANKACILIĞININ TARİHÇESİ ........................................................ 10

4.1. Katılım Bankacılığının Tanımı .......................................................................... 10

4.2. Faizsiz Bankacılık Fikrinin Ortaya Çıkışı ve Gelişimi ...................................... 11

4.3. Katılım Bankacılığını Ortaya Çıkaran Nedenler ............................................... 12

4.3.1. Dini Nedenler ............................................................................................ 12

4.3.2. Ekonomik Nedenler .................................................................................. 13

4.3.3. Sosyal Nedenler ........................................................................................ 13

4.3.4. Politik Nedenler ........................................................................................ 14

4.3.5. Türkiye’ye Özgü Nedenler ...................................................................... 14

5. KATILIM BANKACILIĞININ YASAL YÖNÜYLE DEĞERLENDİRİLMESİ .. 15

5.1. Katılım Bankalarının Organizasyon Yapısı ....................................................... 15

5.1.1. Genel Kurul .............................................................................................. 15

5.1.2. Yönetim Kurulu ........................................................................................ 15

5.1.3. Denetim Kurulu ........................................................................................ 16

5.1.4. Kredi Komitesi .......................................................................................... 16

5.2. Katılım Bankalarının Kuruluşu ......................................................................... 17

5.2.1. Katılım Bankalarının Kuruluş Şartları ...................................................... 17

5.2.2. Kurucularda Aranan Şartlar ...................................................................... 17

5.2.3. Faaliyet İzini ............................................................................................. 18

5.2.4. Kuruluş İzninin İptali ................................................................................ 19

5.2.5. Faaliyet İzninin İptali ve Sınırlandırılması ............................................... 19

5.2.6. Katılım Bankalarının Faaliyet İzninin Kaldırılması veya Fona Devri ...... 19

6. FAİZ KAVRAMI VE İSLAM'DA FAİZ YASAĞI ................................................. 21

6.1. Faiz Kavramı ..................................................................................................... 21

6.2. Faiz Kavramı Üzerine Yapılan Tartışmalar ....................................................... 22

6.3. Vade Farkı ......................................................................................................... 23

6.4. Faizsiz Bankacılık Kavramı ............................................................................... 24

6.5. İslam’da Faizin Yasak Olduğunu Bildiren Ayet ve Hadisler ............................ 25

6.5.1. Kur’an-ı Kerim’de Faiz ............................................................................ 25

6.5.2. Hadis’lerde Faiz ........................................................................................ 27

7. KATILIM BANKALARINDA FON YÖNETİMİ .................................................... 29

7.1. Fon Toplama Yöntemleri ................................................................................... 29

7.1.1. Özel Cari Hesaplar .................................................................................... 29

7.1.2. Katılım Hesapları ...................................................................................... 29

7.2. Fon Kullandırma Yöntemleri ............................................................................. 30

7.2.1. Murabaha .................................................................................................. 30

Page 8: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

V

7.2.2. Mudaraba .................................................................................................. 31

7.2.3. Müşareke ................................................................................................... 32

7.2.4. İcare .......................................................................................................... 32

7.2.5. Selem ........................................................................................................ 33

7.2.6. İstisna ........................................................................................................ 34

7.2.7. Sukuk ........................................................................................................ 34

7.2.8. Teverruk .................................................................................................... 35

7.2.9. Tekafül ...................................................................................................... 36

7.2.10. Komodite ................................................................................................. 36

7.2.11. Karz-ı Hasen ............................................................................................ 36

7.2.12. Risk Sermayesi ........................................................................................ 38

8. DÜNYADA KATILIM BANKACILIĞI VE UYGULAMALARI ........................ 39

8.1. Faizsiz Bankacılığın Dünyadaki Uygulamaları ................................................. 39

8.1.1. Mısır .......................................................................................................... 41

8.1.2. Suudi Arabistan ........................................................................................ 41

8.1.3. Malezya ..................................................................................................... 42

8.1.4. Ürdün ........................................................................................................ 42

8.1.5. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) .............................................................. 43

8.1.6. Katar ......................................................................................................... 43

8.1.7. Bahreyn ..................................................................................................... 43

8.1.8. Kuveyt ....................................................................................................... 43

8.1.9. İran ............................................................................................................ 44

8.1.10. Sudan ....................................................................................................... 44

8.1.11. Pakistan ................................................................................................... 44

8.1.12. Bangladeş ................................................................................................ 45

8.1.13. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ............................................... 46

8.1.14. Avrupa ..................................................................................................... 46

8.1.15. İngiltere ................................................................................................... 46

8.1.16. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ........................................................ 47

8.2. Katılım Bankacılığında Türkiye ve Diğer Ülke Uygulamalarının

Karşılaştırılması ................................................................................................. 47

8.3. İslami Finans Alanında Yaşanan Küresel Gelişmeler ....................................... 50

9. TÜRKİYE’DE KATILIM BANKACILIĞI VE UYGULAMALARI ...................... 54

9.1. Özel Finans Kurumlarından Katılım Bankacılığına Geçiş ve

FaizsizBankacılığın Türkiye’de Kurumsallaşması ............................................ 54

9.2. Katılım Bankalarının Çalışma Esasları .............................................................. 55

9.3. Katılım Bankaları İle Geleneksel Bankalar Arasındaki Farklar ........................ 55

9.4. Türkiye’de Faaliyet Gösteren Katılım Bankaları .............................................. 58

9.4.1. Kamu Sermayeli Katılım Bankaları .......................................................... 58

9.4.1.1. Ziraat Katılım Bankası ..................................................................... 58

9.4.1.2. Vakıf Katılım Bankası...................................................................... 58

9.4.2. Özel Sermayeli Katılım Bankaları ............................................................ 59

9.4.2.1. Albaraka Türk Katılım Bankası ....................................................... 59

9.4.2.2. Kuveyt Türk Katılım Bankası .......................................................... 59

9.4.2.3. Türkiye Finans Katılım Bankası ...................................................... 60

9.5. Katılım Bankalarının Türk Ekonomisine Getirdiği Yenilikler .......................... 64

9.5.1. Kaynak İsrafını Önlemek .......................................................................... 64

9.5.2. Tasarrufların Sisteme Dahil Edilmesi ....................................................... 64

9.5.3. Finansman Maliyetlerinin Düşürülmesi ................................................... 64

Page 9: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

VI

9.5.4. Ekonomik Krizlerin Olumsuz Etkilerini Hafifletme ................................ 64

9.5.5. Ekonominin Kayıt Altına Alınması .......................................................... 65

9.5.6. Reel Sektörün Finansmanı ........................................................................ 65

9.5.7. İstihdamın Arttırılması .............................................................................. 66

9.5.8. Rekabetin Geliştirilmesi ........................................................................... 66

9.6. Katılım Bankacılığı’nın Türk Bankacılık Sistemindeki Yeri ve Önemi ........... 66

9.6.1. Finansal Sistem İçerisinde Katılım Bankalarının Payı ............................. 68

9.6.2. Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) .............................................. 69

10. DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE KATILIM BANKACILIĞININ GELECEĞİ ...... 71

10.1. Katılım Bankacılığı İle İlgili Uluslararası Standartların Oluşturulması ........... 71

10.2. Katılım Bankacılığının Geliştirilmesi Gereken Yönleri ve Geleceği ............... 72

11. SONUÇ ..................................................................................................................... 74

KAYNAKLAR ............................................................................................................... 78

ÖZGEÇMİŞ

Page 10: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

VII

KISALTMALAR LİSTESİ

AAOIFI : İslami Finans Kuruluşları Muhasebe ve Denetim Organizasyonu

ABG : Albaraka Bankacılık Grubu

A.S. : Aleyhisselam

BDDK : Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu

BIMB : Bank Islam Malaysia Berhad

BİST : Borsa İstanbul

CIBAFI : İslami Bankacılık ve Finansal Kurumlar Genel Konseyi

DESİYAB : Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası

DMI : Dar-Al mal Al-İslam

DPT : Devlet Planlama Teşkilatı

EFT : Elektronik FonTransferi

EUR : Avrupa Para Birimi

FED : Amerikan Merkez Bankası

GYO : Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı

HDTM : Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı

IDB : İslam Kalkınma Bankası

IBB : İngiltere İslam Bankası

IBBL : Bangladeş İslam Bankası

İFHKS : İslami Finansal Hizmet Kurulu Sekreterliği

IFSB : İslami Finansal Hizmetler Kurulu

IIFM : Uluslararası İslami Finansal Piyasa

IIRA : İslam Ülkeleri Uluslararası Derecelendirme Ajansı

İKB : İslam Kalkınma Bankası

İTYM : İslami Tasfiye Yönetimi Merkezi

KFIB : Kıbrıs Faisal İslam Bankası

KDV : Katma Değer Vergisi

KHK : Kanun Hükmünde Kararname

KOBİ : Küçük ve Orta Boy İşletmeler

MASB : Malezya Muhasebe Standartları Kurulu

MİFM : Malezya İslami Finansal Merkezi

M.Ö. : MilattanÖnce

Page 11: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

VIII

MSI : Muslim Savings and Investments

NCB : The National Commercial Bank

ÖFK : Özel FinansKurumları

ÖFKB : Özel Finans Kurumları Birliği

R.A. : Radiyallahu Anh

S.A.V. : Sallallahu Aleyhi Vesellem

SPK : Sermaye Piyasası Kurulu

TCMB : Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası

TKBB : Türkiye Katılım Bankaları Birliği

TL : TürkLirası

TMSF : Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu

USD : AmerikanDoları

Page 12: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

IX

TABLOLAR LİSTESİ

Tablolar Sayfa

Tablo 3.1. Türk Bankacılık Sektöründeki Bankaların Dağılımı .................................. 8

Tablo 3.2. Türkiye’de Faaliyet Gösteren Bankaların Şube ve Personel Dağılımı ....... 8

Tablo 3.3. Türkiye’de Faaliyetlerini Sürdüren Bazı Geleneksel Bankaların

Kronolojisi ................................................................................................... 9

Tablo 6.1.Katılım Bankacılığı Sisteminin Gelişim Süreci ........................................ 25

Tablo 8.1. Dünyadaki Faizsiz Banka Sayısı .............................................................. 42

Tablo 8.2. Global İslami Bankacılık Aktif Büyüklükleri Ülke Sıralaması ................ 50

Tablo 8.3. Faizsiz FinansVarlıklarına Göre İlk 10 Ülke ............................................ 51

Tablo 8.4.Faizsiz Finans Varlık Dağılımı .................................................................. 51

Tablo 8.5. Batı Ülkelerindeki ve Off-Shore Merkezlerdeki İslami Banka Sayıları .. 53

Tablo 8.6. İslami Bankacılık ve Finans Sektörü’nün Küresel Toplam Aktifleri ....... 54

Tablo 9.1. Katılım Bankaları ile Geleneksel Bankalar Arasındaki İşlevsel

Farklılıklar ................................................................................................. 59

Tablo 9.2. Türkiye’de Faaliyet Gösteren Katılım Bankalarının Kuruluş ve

Sermaye Yapıları ....................................................................................... 64

Tablo 9.3. Türkiye’deki Katılım Bankalarının Kronolojisi ....................................... 65

Tablo 9.4. Katılım Bankalarının Aktif Gelişimi ve Sektör İçindeki Payı .................. 69

Tablo 9.5. Katılım Bankalarının Başlıca Finansal Büyüklükleri ............................... 69

Tablo 9.6. Türkiye’deki Katılım Bankalarının Başlıca Göstergeleri ......................... 71

Page 13: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

GİRİŞ FATMA KELLEROĞLU

1

1. GİRİŞ

Faizsiz Bankacılık ya da İslami Bankacılık, Türkiye’de kullanılan ismiyle Katılım

Bankacılığı; dini hassasiyetler nedeniyle faize yaklaşmak istemeyen ve İslami prensiplere

göre hareket etmek isteyen kişilerin, geleneksel bankalara yatırmak istemedikleri fonların

faizsiz yöntemlerle toplanması ve bu fonları fon ihtiyacı olanlara yine faizsiz yöntemlerle

kullandırılması esasına dayanan finansal kuruluşlardır. Atıl kalan ve mali sisteme

girmeyen fonların ekonomik sisteme dahil edilmesi katılım bankalarının en önemli

fonksiyonlarından birisidir.

Faizsiz Bankalar, geleneksel bankacılık işlemlerini faizsiz ve İslami kurallar

çerçevesinde yerine getiren finansal kuruluşlardır. Bu bankalarda fon toplama ve fon

kullandırma işlemleri İslami kurallara uygun olarak yürütülür. Sistem “ortaklık” üzerine

kurulduğundan, fon / mevduat sahibine geleneksel bankalarda olduğu gibi önceden

miktarı belirlenmiş sabit bir faiz ödemesi yapılmamaktadır. Ancak, vade sonunda veya

ortaklığın sona ermesi sonucunda kesinleşen kar veya zarar taraflarca belirlenen oranlar

üzerinden paylaşılır.

Kar veya zarara katılımı esas alan Faizsiz Bankacılık faaliyetleri, XX. yüzyılda

müslüman nüfusun yoğun olduğu İslam ülkelerinde başlamıştır. 1929 Dünya ekonomik

krizi sonucunda; 50 milyondan fazla kişinin işsiz kalması ve dünyadaki üretim hacminin

%35’lere kadar düşmesi, I. Dünya ve II. Dünya savaşlarının özellikle bu savaşa katılan

ülkeler başta olmak üzere bir çok dünya ülkesi üzerinde bırakmış olduğu yıkım, ülkelerin

iktisadi kalkınma çabalarını hızlandırmasını sağlamıştır. Özellikle siyasi

bağımsızlıklarını kazanmış İslam ülkelerinde ihtiyaç duyulan fonların gelişmiş bir

bankacılık sistemi ile daha etkin bir şekilde kullanılabileceği fikri ön plana çıkmıştır.

Faizin İslam Dinine göre yasaklanmış olması, İslam ülkelerindeki fonların finans sistemi

dışında kalması ve sözkonusu fonların iktisadi kalkınma alanında kullanılması gerektiği

düşüncesi, İslam ülkelerinde faizsiz bankacılık fikrinin ortaya çıkmasına yol açmıştır.

İslam Dini, hangi şartla olursa olsun, müslümanların faiz almalarını ve vermelerini

yasaklamıştır. Dini inançları nedeniyle faiz gelirine karşı hassasiyet gösteren kişilerin

yatırımlarının değerlendirilebilmesi amacıyla, faizsiz bir bankacılık sisteminin temelleri

1963 yılında Mısır’da Ghamr Savings Bank’ın kuruluşuyla gerçekleşmiş, bu bankanın

gösterdiği başarılı sonuçlar neticesinde, 1970’li yıllarda özellikle müslüman ülkelerde bu

kuruluşların sayısı giderek artmıştır.

Günümüzde, birçok ülkede faizsizlik esasına göre bankacılık faaliyetlerini

yürüten finansal kuruluşlar bulunduğu gibi, bu alandaki gelişimi izleyerek faizsizlik

ilkesine göre çalışan departmanları ile İslam ülkeleri dışında faaliyetlerini sürdüren

yabancı kuruluşlar da yer almaktadır. Bu kuruluşlariçerisinde; Citibank, HSBC Bank,

Union Bank of Switzerland, Kleinwort Benson, ANZ Grindlays, Goldman Sachs’da

sayılabilir. Türkiye’de 1984 yılında Albaraka Türk ile başlayan faizsiz bankacılık

serüveni kamusal sermayeli Ziraat Katılım ve Vakıf Katılım bankalarınında sektöre

girmesiyle büyük bir ivme kazanmış, gelecekte de bu ilerlemenin devam edeceği

konusunda beklentileri artırmıştır.

Bu çalışmada; bankacılık sistemine genel bir bakış yapılmış, katılım

bankacılığı’nın tarihçesinden başlanarak, katılım bankacılığının yasal yönleri, faiz

kavramı ve İslam’da faiz yasağı, katılım bankacılığında fon yönetimi, dünyada ve

Türkiye’de katılım bankacılığı uygulamaları ve Dünyada ve Türkiyede katılım

bankacılığının geleceği hakkında bilgilere yer verilmiştir.

Page 14: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR FATMA KELLEROĞLU

2

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR

Arabacı (2007), “Katılım Bankalarının Türkiye’de Bankacılık Sektöründeki Yeri,

İşleyişi ve Performans Analizi” adlı Yüksek Lisans Tezinde; Katılım bankalarının

Dünyadaki ve Türkiye’deki gelişim sürecine değinilmiş, bu bankaların fon toplama

sistemleri ve bu fonları kullandırma sistemleri hakkında bilgiler verilmiş ve katılım

bankalarının beş yıllık performansları değerlendirilmiş ve analiz edilmiştir. Bu

araştırmanın sonucunda; katılım bankalarının mali sistemin tamamlayıcısı oldukları ve

sistem dışı atıl kalan fonları mali tasarruflara dönüştürdükleri, sanayici ve iş adamlarına

alternatif finansman imkanı sundukları, kar-zarar esasına göre çalıştıkları için ekonomide

yaşanan mali ve ekonomik krizlerden daha az etkilendikleri, tasarruf sahibi kesime

tatminkar düzeyde getiri sağladıkları, ticari ve sınai kesime rekabetçi ve ekonomik

maliyetlerle fon kullandırdıkları durumu ortaya çıkmıştır.

Şahin (2007), “Dünden Bugüne Katılım Bankaları” adlı Yüksek Lisans Tezinde;

Faizsiz Bankacılığın tarihi gelişimi ve Türkiye’deki uygulamaları ile birlikte Çalışma

Yöntemleri, faizsiz bankacılığın hukuki boyutu, fon toplama ve fon kullandırma

yöntemleri, Türk ekonomisine katkıları, sektörde karşılaşılan sorunlar ve geleneksel

bankalar ile bir karşılaştırma yapılmıştır. Bu araştırmanın sonucunda; ekonominin dışında

kalmış olan fonların büyük bir bölümünü faizsiz esaslara göre sanayi ve ticaret

sektörünün hizmetine sunmayı başardıkları, tüccar ve sanayicinin ihtiyaç duydukları

fonları fatura bazında finanse ettikleri için ekonominin kayıt altına alındığını ve bunun

sonucunda devletin vergi gelirlerinde bir artış sağlandığı belirtilmiştir.

Erdoğan (2011), “Katılım Bankacılığı ve Türk Ekonomisine Katkıları” adlı

Yüksek Lisans Tezinde; genel olarak geleneksel bankacılık ve katılım bankacılığının

tarihsel gelişimi, Dünya ve Türkiye’deki İslam bankacılığı uygulamaları ve kullanılan

ürün ve yöntemler ile, katılım bankalarının sektördeki konumu, gelişimi ve ekonomiye

katkıları ile sektörde karşılaşılan problemler hakkında bilgi verilmiştir. Bu araştırmanın

sonucunda; sözkonusu bankaların şube, personel ve mevduat artışları gözönüne

alındığında, yastık altında kalan fonların ekonomiye kazandırıldığı ve faizsiz bankacılık

ürünlerine de yoğun bir talep olduğu ortaya çıkmıştır.

Akcan (2012), “Faizsiz Bankacılık Sisteminin Bankacılık Sistemi İçindeki Yeri:

Türkiye’de Karşılaştırmalı Durum Analizi” adlı Yüksek Lisans Tezinde; katılım

bankacılığı ve mevduat bankacılığının genel işleyişi hakkında bilgiler verilmiş, katılım

bankalarının 2005-2010 yılları arasındaki personel yapısı, aktif büyüklükleri, fon toplama

ve kullandırma oranları bakımından karşılaştırmalar yapılmıştır. Bu araştırmanın

sonucunda; mevduat bankalarının aktif büyüklükleri, personel ve şube sayıları

bakımından katılım bankalarından çok daha ileride oldukları, oransal olarak ise, katılım

bankalarının mevduat bankalarına oranla daha hızlı bir şekilde gelişip büyüdükleri ortaya

çıkmıştır.

Tuhan (2014), “Katılım Bankacılığı ve Türkiye Uygulamaları” adlı Yüksek

Lisans Tezinde; ekonomik yapı içerisinde hızlı bir büyüme potansiyeline sahip katılım

bankacılığı kavramı tanımlanarak, Türkiye’de faaliyet gösteren katılım bankaları

incelenmiştir. Ayrıca, katılım bankacılığının Dünyadaki ve Türkiye’deki tarihsel gelişimi

konuları irdelenmiştir. Bu araştırmanın sonucunda; katılım bankalarının hedeflerine

ulaşabilmesi için, şubeleşme ve reklam faaliyetlerine ağırlık vermeleri gerektiği, bilgi ve

teknolojik gelişmeleri yakından takip ederek müşteri memnuniyeti sağlanarak hizmet

kalitesinin de artırılması yönünde değerlendirmeler yapılmıştır.

Page 15: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR FATMA KELLEROĞLU

3

Emeç (2014), “Katılım Bankacılığının Tarihi ve Geleceği” adlı Yüksek Lisans

Tezinde; Faizsiz bankacılığın ortaya çıkış nedenleri, Dünyada ve Türkiye’de İslami

Bankacılık Sistemi ile gelecekte katılım bankacılığı sektörünün durumu konusunda bilgi

verilmiştir. Bu araştırmanın sonucunda; Türkiye’nin İslami finans merkezi olma yolunda

ilerlediğini, bu ilerlemenin sadece siyasi bir parti projesi değil aynı zamanda bir devlet

projesi olduğu, müşteri kitlesi olarak da geleneksel bankaların müşterilerine de hitap

etmeleri gerektiğini ve yenilikçi ürünler sunarak pazar paylarını artırmaları gerektiği

belirtilmiştir.

Coşan (2016), “Kurumsal ve Ticari Bankacılık Açısından Katılım Bankalarının

Etkinliğinin Ölçülmesi” adlı Yüksek Lisans Tezinde; finansal yapı ve bankacılık, fon arz

ve talebi, finansal aracılık hizmetleri, faizsiz bankacılığın oluşumu ve Dünyadaki

gelişimi, Türkiye’de faizsiz bankacılık ve kurumsal ve ticari bankacılık açısından katılım

bankalarının etkinliği 2011-2015 yıllarını kapsayan bir dönem olarak ölçülmüştür. Bu

araştırmanın sonucunda; Özel finans kurumları (ÖFK) olarak bilinen kuruluşların 2005

yılında banka statüsüne kavuşmakla hızlı bir büyüme ivmesi yakaladığı, tüm bankacılık

sistemi içerisinde sektördeki pazar payının%1 seviyelerinden %5’lere yükseldiği,

sözkonusu bankaların 2000 ve 2001 yıllarında yaşanan ekonomik krizlere rağmen,

varlıklarını sürdürerek ekonomiye ve halka herhangi bir yük getirmediklerini, krizlerden

iç dinamikleri sayesinde çıkmayı başardıklarını, kullandırılan fonların mutlaka bir proje

veya emtia ve ekipman tedariki karşılığında kullandırılmasının, bu fonların riskli ve

spekülatif alanlarda kullanımını önlediğini, yapılan fonlamaların faturaya veya resmi bir

belgeye dayandırıldığı için kayıtdışı ile mücadele konusunda devlete önemli bir katkı

sağladıkları ifade edilmiştir.

Sunbat (2016), “Katılım Bankacılığı” adlı Yüksek Lisans Tezinde; katılım

bankacılığı kavramı, katılım bankalarının amacı, faaliyet alanları, diğer bankalarla benzer

ve farklı yönleri açıklanarak, Türkiye’de faaliyet gösteren katılım bankaları hakkında

bilgi verilmiştir. Bu araştırmanın sonucunda; katılım bankalarının göstermiş oldukları

gelişmenin önümüzdeki yıllarda da devam ettireceği, bu gelişmenin Türkiye’de devam

edebilmesi için de katılım bankalarının işleyişinin, kar payı ve faiz ayırımının banka

personeli ve müşterilerine öğretilmesi gerektiği belirtilmiştir.

Tenekeci (2017), “Katılım Bankacılığının Finansal İstikrara Etkisi: Türkiye

Örneği” adlı Yüksek Lisans Tezinde; faizsiz bankacılık ve Dünyadaki faizsiz bankacılığın

oluşumu, Türkiye’de faizsiz bankacılık, katılım bankalarının hukuki yapıları ve bu

bankaların Türkiye’de kullandığı finansal ürünler ile birlikte finansal istikrara katkısı

yönünde mali sektör içerisindeki payları, aktif, özkaynak gelişimi, şube ve personel

sayıları konusunda bilgiler verilmiştir. Bu araştırmanın sonucunda; katılım bankalarının

mevduat bankalarına bir seçenek değil, tamamen tamamlayıcı bir rol üstlendiklerini, 2005

yılında ÖFK’ların katılım bankalarına dönüştürülmesiyle birlikte önemli problemlerin

çözüldüğünü, geleneksel bankalarında faizsiz bankalardan etkilenerek faizsiz ürünlere

yöneldiklerini ve katılım bankalarının ekonomik kriz dönemlerinden daha az

etkilendiklerini ve fonlama faaliyetlerinde faturaya dayalı işlemler yapıldığı için kayıtdışı

ekonominin kayıt altına alındığını ve sistemin yaygınlaştırlması için bu konuda

müşterilerin bilinçlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

Page 16: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

BANKACILIK SİSTEMİNE GENEL BİR BAKIŞ FATMA KELLEROĞLU

4

3. BANKACILIK SİSTEMİNE GENEL BİR BAKIŞ

3.1. BankaKavramı

“Banka” sözcüğünün İtalyanca “Banco” kelimesi kökünden geldiği ve ilerleyen

süreçte bu sözcüğün “Banca” olarak kullanıldığı düşünülmektedir. “Banco” sözcüğü

İtalyancada masa, sıra ya da tezgah anlamlarındakullanılmaktadır. İlk bankerlik

uygulamasını başlattıkları düşünülen Lombardiyalı Yahudilerin, bankacılık işlemlerini

yapmak üzere pazarlara kurdukları tezgahlar nedeniyle bu terimin kullanılmaya

başlandığı düşünülmektedir. Günümüzde, şubelerde cari işlemlerin yapıldığı gişe sıraları

“Banko” terimi olarak adlandırılmaktadır (Yazıcı, 2015: 1).

Ekonomik ve teknolojik koşulların değişimine paralel olarak, Banka’nın ortak ve

kalıcı tanımını yapmak her ne kadar güç olsa da, literatüre geçmiş tanımlar şu şekilde

özetlenebilir.

Mevduat kabul eden, bu mevduatı en verimli şekilde çeşitli kredi işlemlerinde

kullanan veya faaliyetlerinin esas konusu düzenli bir şekilde kredi almak ya da kredi

vermek olan ekonomik kuruluşlara banka denir (Doğan, 2015: 3).

Sermaye ve para dolaşımının istikrarlı bir biçimde gerçekleşmesi, finansal

imkanlarınoluşturulması ve parasal yatırım tercihlerinin sunulması işlemleriyle uğraşan

kurumlara banka denir (Babuşçu ve Hazar, 2017: 81).

Banka, mudilerden fon toplayan, plasman imkanı sunan, para ve kredi

politikalarının uygulanmasına destek veren, sanayi ve ticaret kuruluşlarına katkı

sağlayan, kiralık kasalar aracılığıylamüşterilerinin menkul kıymetlerini koruyan, borsa

işlemlerine aracılık eden ve ülkenin kalkınmasına yön veren kuruluşlardır (Takan ve

Boyacıoğlu, 2010: 2).

Banka, likidite ve sermaye ihtiyacını göz önünde bulundurarak, fon toplayan ve

toplanan bu fonları gerçek ve tüzel kişilerile devlete kısa ve uzun vadeli kredi olarak

kullandıran, kar maksimizasyonunu hedeflemiş finansal aracı niteliğindeki kurumlardır

(Eren, 2017: 279).

5411 sayılı Bankacılık Kanununda ”Banka” terimi; mevduat bankaları, katılım

bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarını ifade etmektedir (Resmi Gazete,

01.11.2005, sayı: 25983).

“Banka” tanımına Bankacılık Kanunu’nda yer verilmemiş, faaliyetlerine göre

bankalar; mevduat bankaları, katılım bankaları, kalkınma ve yatırım bankaları olarak

sınıflandırılmış ve tanımlanmıştır. Kanun’da;

• Mevduat bankaları, kendi nam ve hesabına mevduat kabul etmek ve kredi

kullandırmak üzere faaliyet gösteren bankalardır.

• Katılım bankaları, özel cari ve katılma hesapları yoluyla fon toplamak ve kredi

kullandırmak üzere faaliyet gösteren bankalardır.

• Kalkınma ve yatırım bankaları ise; mevduat veya katılım fonu kabul etme

dışında; kredi kullandırmak üzere faaliyet gösteren ve/veya özel kanunlarla kendilerine

verilen görevleri yerine getiren, kuruluşlar ile yurt dışında kurulu bu nitelikteki

kuruluşların Türkiye'deki şubeleridir(Ayanoğlu, 2013: 7).

Page 17: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

BANKACILIK SİSTEMİNE GENEL BİR BAKIŞ FATMA KELLEROĞLU

5

3.2. Dünyada Bankacılığın Gelişimi

Para ve bankacılığın tarihi insanlık tarihi kadar eskiye dayanmaktadır. Ticaret ve

bankacılık, insanların bir arada yaşamaya başladıkları dönemden itibaren, ihtiyaçlarını

karşılamak üzere çeşitli malları değiştirmeleri (takas), ile ortaya çıkmıştır. Bankacılık

hizmetlerinin tarihi eski Sümer ve Babil’e kadar uzanmaktadır. Bilinen ilk banka

kuruluşları M.Ö. 3500’lü yıllarda Sümerler tarafından kurulan maketlerdir. Maketlerin

ilk dönemlerde ayni, sonraki dönemlerde ise nakdi kredi açtıkları kazılar sonucu

saptanmıştır (Parasız, 2007: 17).

Tapınaklar, Babil’de olduğu gibi, eski Yunan site devletlerinde de, kredi ve

mevduat kabulünün yanısıra, kambiyo işlemlerinin yapıldığı yerler olarak karşımıza

çıkmaktadır. Paraların birbirleriyle değiştirilmesi işlemi, rahipler tarafından tapınaklarda

yapılmaya başlanmıştır (Ertem, 2013: 4).

Babil’in altıncı Kralı olan Hammurabi’nin yasalarında da bankacılıkla ilgili (kredi

verme, mevduat toplama, komisyon sözleşmelerine dair) hükümler yer almaktadır. Babil

Uygarlığı’na ait belgeler arasında bulunan kil levhalardan bazılarının üzerinde kredi

işlemleriyle ilgili senetlere rastlanmıştır (Takan ve Boyacıoğlu, 2010: 3).

Bankacılık işlemleri ilk dönemlerde sadece maketler tarafından yapılmaktayken,

daha sonraları ticaretle uğraşan bazı varlıklı kişilerin bankacılık alanında faaliyet

gösterdikleri görülmüştür. Eski Mısır, Eski Yunan ve Roma’da banka işlemleri yapanbazı

kuruluşların olduğu bilinmektedir. Eski Mısır’da tefecilik ve faizi yasaklayan

uygulamalar olmasına karşılık, Eski Yunan’da faize bir sınırlama getirilmemiştir

(Kandemir, 2015: 44). Bununla birlikte, Eski Yunan’da ticaretin gelişmesi sonucu

toplumun zenginleşmesi, Atina’daki zengin maketlerin yanısıra Trapezit

denilensarrafların bankacılık faaliyetlerinde bulundukları görülmüştür (Öztürk, 2011:

105).

Roma İmparatorluğu’nun egemenliği altında bulunan bölgelerde, banka işleri

kanunlarla düzenlenmiş, bankacılık faaliyetlerini yürüten kuruluşların yevmiye

defterlerlerini düzgün bir şekilde tutmalarını ve istenildiğinde bunların görevlilere

gösterilmeleri yasal bir zorunluluk sayılmıştır. XI.yüzyıldan itibaren İslam Dünyası ile

askeri ve ticari ilişkileri artan Avrupa’da para kullanılması yaygınlaşmıştır. Tüccarların

paralarını koruyan ve kentin dışındaki diğer ticaret merkezlerinde de düzenledikleri senet,

poliçe vs. gibi ödeme araçlarıyla tüccarlara yardımcı olan bankerler, bölgeler arasındaki

ticari faaliyetlerin artmasına bağlı olarak, servetleri ve faaliyet alanları genişlediğinden

günümüz bankalarına benzer şubeler kurarak bankacılık hizmetlerini

yaygınlaştırmışlardır.

Haçlı seferleriyle ortaya çıkan (XII.-XIV.yüzyıl) ve iki yüzyıl boyunca mevduat,

transfer ve ipotekli kredi işlemlerinin yapıldığı uluslararası bir banka konumunda olan

Templier Tarikatı, kiliselerin bulunduğu yerlerde para ticareti yapmaktaydı. Fransa

Kralı’na aşırı yüksek faizle borç vermeleri, kralın borcu ödeyememesi ve bir kurtuluş

yolu olarak Fransa topraklarındaki şövalyeleri öldürmeleri, tarikat şövalyelerinin bir daha

toparlanamamasına neden olmuştur (Ertem, 2013: 5).

Rönesans döneminde ortaya çıkan keşif ve buluşlar mali kuruluşlarda yapısal bir

değişime yol açarak, Avrupa finans piyasasını derinden etkilemiştir. İspanyolların Güney

Amerika’dan getirdikleri altınlarla çok çeşitli sikkeler basmaları, Avrupa’daki paraların

çeşitliliği ve ayarlarının bozuk olması, bu dönemde paraların birbirlerine göre

değerlerinin belirlenmesinde büyük güçlükler oluşturmuştur. Ortaya çıkan bu para

karmaşasını gidermek için para ticaretininyoğunlaştığı kentler olan Amsterdam ve

Page 18: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

BANKACILIK SİSTEMİNE GENEL BİR BAKIŞ FATMA KELLEROĞLU

6

Hamburg’a gelen paraların değerlendirilebilmesi amacıyla, Amsterdam Bankası

kurulmuştur (Kandemir, 2015: 44).

1609 yılında Hollanda’da kurulan Amsterdam Bankası, dünyanın ilk Merkez

Bankası olma özelliğini taşımaktadır. Çek, senet ve banknot kullanımı ise, 1637 yılında

kurulan Venedik Bankası ile başlamıştır. 1694 yılında İngiltere, uzun süren savaşların

finansmanını sağlamak üzere İngiltere Bankasını kurmuş, 1781 yılında ise Bank of North

America adı altında Amerika’da ilk banka kurulmuştur. 1800 yılında Napoleon tarafından

Fransa Bankası kurulmuş ve 1907 yılında kurulan Amerikan Merkez Bankası(FED), ise

modern bankacılık sisteminin temelini oluşturmuştur (Yazıcı, 2015: 3).

3.3. Türkiye’de Bankacılığın Gelişimi

Tanzimat dönemine kadar geçen süre içerisinde faizin yasaklanmış olması ve

Türklerin özellikle askerlik ve yöneticilik alanlarına yönelmeleri, ticaret, kuyumculuk ve

bankacılık mesleklerini gayrimüslimlere bırakmaları nedeniyle Osmanlı’da bankacılık

faaliyetleri ile ilgilenilmemiştir (Takan ve Boyacıoğlu, 2010: 4).

Osmanlı döneminde 1852 yılında yürürlüğe giren “Murabaha Nizamnamesi” faiz

oranlarına sınırlama getirerek tefeciliği önlemeye çalışan, bankacılık faaliyetleri

açısından ilk önemli hukuki metin olarak karşımıza çıkmaktadır. Türk Ticaret

Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle birlikte, Cumhuriyet döneminde de uygulanan

Murabaha Nizamnamesi, 1957 yılında yürürlükten kaldırılmıştır (Çoban, 2014: 22-23).

Osmanlı’da, mali piyasaları başta yahudiler olmak üzere azınlıktan sarraflar

yönetiyordu. Para bozma işlemleri yanında sarraflar, başkalarına ait paraları da işletiyor,

poliçe alış-verişi ve ikrazat (ödünç para verme) işlemleriyle uğraşıyorlardı. Osmanlı

Sarayı ve Hazine ile olan mali ilişkileri sayesinde büyük kazanç elde eden bu sarraflar,

devletin zaafiyete düştüğü bu dönemde yüksek faiz oranı uygulayarak yüksekkazanç elde

etmişlerdir. Galata Sarrafları veya Galata Bankerleri olarak anılan bu sarrafların ileri

gelenlerinin iş yerleri Galata’da bulunduğu için bu adlarla anılmışlardır (Akın, 1986:

112).

Osmanlı’da bankacılık ilk olarak Galata Bankerleri tarafından yerleşik

gayrimüslimler tarafından yapılmıştır. Kırım savaşı sonunda Osmanlı’da borçlanma

dönemi başlamıştır. Merkezi yönetimin zayıflaması ve savaş giderlerinin artması

nedeniyle mali sorunlarla baş edebilmek için borçlanma yoluna gidilmiştir. Bu dönemde

yabancı sermaye girişi hızlanmış ve yabancı bankaların da kurulumunu beraberinde

getirmiştir (Güney, 2010: 2).

Türkiye’de bankacılık faaliyetleri, 1847 yılında Hükümetin de yardımıyla Galata

Bankerleri olan J. Alleon ve Thedor Baltazzi tarafından İstanbul Bankası (Banque de

Constantinople) adıyla kurulmuş ve bu banka 1852 yılına kadar faaliyetlerini

sürdürmüştür. Ancak Osmanlı’da gerçek bankacılığın İngiliz sermayesi ile 1863 yılında

kurulan ve daha sonra Fransız sermayesinin de katıldığı Bank-ı Osman-i Şahane (Osmanlı

Bankası) ile başladığı düşünülmektedir (Yazıcı, 2015: 6).

Cumhuriyetten önce kurulan bankalar yabancı sermayeli ve yabancı şirketlerin

finansman ihtiyacını karşılamak üzere kurulmuş olan bankalardır. Bu dönemde

yalnızcaikimilli banka kurulmuş olup, bu bankaların ilki 1868 yılında Mithat Paşa

tarafından kurulan Emniyet Sandığı ve yine Mithat Paşa tarafından 1888 yılında kurulan

Ziraat Bankasıdır (Günal, 2007: 173-174).

Türkiye’de Bankacılık, Cumhuriyetin ilanından sonra gerçek anlamda bir gelişme

göstermiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında Türk Bankacılık sektörü, tarım sektörüne

Page 19: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

BANKACILIK SİSTEMİNE GENEL BİR BAKIŞ FATMA KELLEROĞLU

7

hizmetler sunan, toplam 110 şube ve sandığa sahip Ziraat Bankası ve birkaç küçük yerel

bankalar dışında tamamen yabancı bankaların tekelinde olan bir yapıya sahipti. 18 Şubat

1923 tarihinde İzmir İktisat Kongresi ile milli bir bankacılık politikası izlenme kararı

alınmış (Oğuz, 2016: 225) ve 1924 yılında Türkiye İş Bankası, 1925 yılında Sanayi ve

Maadin Bankası, 1927 yılında Emlak ve Eytam Bankası (1946 yılında Türkiye Emlak

Kredi Bankasına dönüştürüldü), 1930 yılında Türkiye Cumhuriyeti Merkez

Bankası(TCMB), 1933 yılında Sümerbank ve İller Bankası, 1935 yılında Etibank, 1937

yılında Denizbank, 1938 yılında Halk Bankası, 1944 yılında Yapı ve Kredi Bankası, 1946

yılında Garanti Bankası, 1948 yılında Akbank, 1953 yılında Demirbank, 1954 yılında

Vakıflar Bankası, 1955 yılında Pamukbank, 1959 yılında Türkiye Öğretmenler Bankası

(TÖBANK) kurulmuştur (Güney, 2010: 3).

Milli bankacılık, 1923-1932 yılları arasında büyük bir gelişme göstermiştir. Bu

dönemde milli bankaların yanısıra, 29 adet tek şubeli yerel banka kurulmuş,1929 dünya

ekonomik krizi ile birlikte bu bankaların çoğu kapanmıştır. 1933-1944 yılları arasında

kalan dönem, Devlet bankalarının kurulduğu dönemdir. 1945-1960 yılları arasında kalan

dönem ise özel bankaların kuruluş dönemidir. Özellikle II. Dünya Savaşı sonrasında

banka sayısı ile birlikte şube sayısı da artmış ve bu dönemde özel bankalar büyük bir

gelişim göstermiştir. (Günal, 2007: 174-175).

1960-1980 yıllarını kapsayan Planlı Ekonomi döneminde; bankacılık sektörü

önemli ölçüde devletin kontrolü altında kalmış; Devlet Yatırım Bankası, Sınai Yatırım ve

Kredi Bankası kurulmuştur. Mevduat ve kredi işlemlerine ait faiz oranları, banka

komisyon oranları ve kredi limitleri takip edilen ithal ikamesi politikalarınabağlı olarak

tespit edilmiş, bankaların en önemli fonksiyonlarının kalkınma planlarında hedeflenen

yatırımların finansmanı olduğu belirtilmiştir (Kandemir, 2015: 50).

Türk Bankacılık sektörü, özellikle 1980 yılından sonra ekonomideki liberalleşme

ve dışa açılma politikalarının da etkisiyle önemli gelişmeler göstermiştir. 24 Ocak 1980

kararlarıyla sektörün uluslararası rekabete açılması, banka faizlerinin serbest bırakılması

sağlanmış ve 70 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile bankacılık sektörüne giriş

kolaylaşmış ve atıl kaynakların ve kayıt dışı ekonomideki paraların sektöre aktarılması

hedeflenmiştir. (Yazıcı, 2015: 7).

1994, 2000 ve 2001 ekonomik krizlerinden sonra birçok banka kötü yönetim

nedeniyleTasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF)’ye devredilmiştir. Bu nedenle, Türk

bankalarının hem yurt içinde hem de yurt dışında imajları olumsuz yönde etkilenmiştir.

Ancak özellikle 2008 yılında yaşanan küresel finansal krizde Türk Bankacılık sistemi

önemli bir sınav vermiş ve önceki krizlerde bozulan itibarını önemli ölçüde düzeltmiştir.

(Bulut ve Er, 2012: 23).

“Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı”’nın en önemli unsuru olan ve bankacılık

sisteminin rehabilitasyonunu öngören “Bankacılık Sektörü Yeniden Yapılandırma

Programı”15 Mayıs 2001 tarihinde yürürlüğe konmuştur. Buna göre, Türk bankacılık

sektöründe faaliyet gösteren ve TMSF’ye devredilen kamu ve özel sermayeli bankaların

mali yapısının güçlendirilmesi ve bu işlemin yapılabilmesi için gerekli hukuki altyapının

oluşturulması hedeflenmiştir (Parasız, 2007: 28-29).

2002 yılının başında “Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı” revize edilmiş,

programın temel ilkelerinin kararlılıkla yürütülmesi, siyasi istikrar ve dünya

ekonomisindeki konjonktürün de yardımıyla ekonomide ve bankacılık sisteminde olumlu

yönde ilerlemelersağlanmıştır. TCMB Kanunu’nda yapılan değişiklikle, bankanın

görevinin fiyat istikrarı olduğu açıkça belirtilmiştir. Ayrıca görev zararları Devlet İç

Borçlanma Senetleri Karşılığı tasfiye edilerek, mali bünyeleri güçlendirilen Kamu

Bankaları ortak bir yönetim anlayışıyla yeniden yapılandırılmıştır (Ertem, 2013: 36-37).

Page 20: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

BANKACILIK SİSTEMİNE GENEL BİR BAKIŞ FATMA KELLEROĞLU

8

2001-2007 yıllarını kapsayan dönemde özel bankalar, 2001 Ekonomik Krizinde

kaybettikleri sermayelerini yeniden güçlendirmeye başlamışlardır. Bu konuda başarılı

olamayan bankalar ise ya birleşme yolunu seçmişler veya TMSF’ye devredilmişlerdir.

Budönemde uluslararası bankaların sektöre girmesiyle birlikte özel sektör bankacılığında

%70 oranında yabancılaşma yaşanmıştır (Yazıcı, 2015: 8).

2008-2015 yıllarını kapsayan dönemde; 2008 yılında ortaya çıkan finans krizi

global olarak dünya bankacılık sistemi ile birlikte Türk Bankacılık sektörünü de olumsuz

olarak etkilemiştir. Bu dönemde, sermaye yeterliliği ve risk yönetimi ile ilgili unsurlar ön

plana çıkmış, bankaların artan rekabet ve verimlilik sorunları nedeniyle maliyet ve

fiyatlandırma üzerinde daha fazla yoğunlaşma sağlanmıştır (Yazıcı, 2015: 8).

Tablo 3.1.’de Türk bankacılık sektöründeki bankaların dağılımı gösterilmiştir.

Türk Bankacılık sektörü içerisinde 2016 yılsonu itibarıyla, 52 banka faaliyetlerini

sürdürmektedir. Bu bankaların 34 tanesi mevduat bankası, 13 tanesi kalkınma ve yatırım

bankası ve 5 tanesi ise katılım bankasıdır. Diğer bir deyişle; bu bankaların %65’i

mevduat, %25’i kalkınma ve yatırım, %10’u ise katılım bankasıdır. Mevduat

bankalarından 3 tanesi kamu sermayeli, 9 tanesi özel sermayeli ve 21 tanesi ise yabancı

sermayeli bankadır. Kalkınma ve yatırım bankalarından 3 tanesi kamu sermayeli, katılım

bankalarından da 2 tanesi kamu sermayeli bankadır (TKBB, 2016: 26).

Tablo 3.1. Türk Bankacılık Sektöründeki Bankaların Dağılımı (TKBB, 2016: 26).

Banka Türü Banka Sayısı Sektör İçindeki % Payı

Mevduat Bankaları 34 65

Kalkınma ve Yatırım Bankaları 13 25

Katılım Bankaları 5 10

Toplam 52 100

Tablo 3.2.’de Türkiye’de faaliyet gösteren bankaların şube ve personel dağılımı

gösterilmiştir. Türkiye’de faaliyettebulunan bankaların şube sayıları incelendiğinde;

2016 yılı sonu itibarıyla; 3.799’u kamu, 4.143’ü yerli ve özel, 3.805’i ise yabancı olmak

üzere 11.747 şube bulunmaktadır. Personel sayıları incelendiğinde ise, 62.705 kişi kamu

bankalarında, 74.850 kişi yerli ve özel bankalarda, 73.355 kişi ise yabancı bankalarda

istihdam edilmekte olup, sektörde istihdam edilen personel sayısı 210.910’dur.

Tablo 3.2. Türkiye’de Faaliyet Gösteren Bankaların Şube ve Personel Dağılımı

(TKBB, 2016: 26).

Banka Türü Şube Sayısı Personel Sayısı

Kamu 3.799 62.705

Yerli Özel 4.143 74.850

Yabancı 3.805 73.355

Toplam 11.747 210.910

Tablo 3.3.’de Türkiye’de faaliyet gösteren bazı geleneksel bankaların kuruluş

tarihleri gösterilmiştir.

Page 21: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

BANKACILIK SİSTEMİNE GENEL BİR BAKIŞ FATMA KELLEROĞLU

9

Tablo 3.3. Türkiye’de Faaliyetlerini Sürdüren Bazı Geleneksel Bankaların

Kronolojisi (https://www.tbb.org.tr, 02.10.2017).

Banka Adı Kuruluş Yılı

Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası A.Ş. 1863

Türkiye İş Bankası A.Ş. 1924

Türk Ekonomi Bankası A.Ş. 1927

Türkiye Halk Hankası A.Ş. 1938

Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. 1944

Türkiye Garanti Bankası A.Ş. 1946

Akbank T.A.Ş. 1948

Şekerbank A.Ş. 1953

Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. 1954

Citibank A.Ş. 1981

ING Bank A.Ş. 1984

Finans Bank A.Ş. 1987

HSBC Bank A.Ş. 1990

Denizbank A.Ş. 1997

Odea Bank A.Ş. 2011

Page 22: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

KATILIM BANKACILIĞININ TARİHÇESİ FATMA KELLEROĞLU

10

4. KATILIM BANKACILIĞININ TARİHÇESİ

4.1. Katılım Bankacılığının Tanımı

Sermayelerine ilave olarak yurt içinden ve yurt dışından özel cari hesaplar ile kar

ve zarara katılma hakkı veren hesaplar aracılığıyla fon toplayan ve toplanan bu fonları

mevzuatında belirtilen usullere göre, her türlü zirai, ticari faaliyetlerin ve hizmetlerin

finansmanında, ortak yatırımlarda, yurt dışı teminat mektubu verilmesinde, ihracat ve

ithalatın finansmanında, yatırımlara ilişkin ekipmanların sağlanarak, firmalara taksitle

satılması veya kiraya verilmesi gibi alanlarda kullandırabilen mali kuruluşlara Katılım

Bankası denir (Eren, 2017: 283).

Katılım Bankaları, mevduat bankalarınınyaptığı benzer bankacılık

işlemlerinigerçekleştiren, fakat mevduat bankalarındaki sabit getirili mevduat yerine, özel

cari hesap ve katılma hesapları adı altında iki yöntemle fon toplayan banka türüdür. Faiz

konusunda hassasiyet gösteren gerçek ve tüzel kişilerin finansman ihtiyaçlarını

karşılamaları, tasarruflarını değerlendirmeleri ve modern bankacılık hizmetlerinden

yararlanabilmeleri amacıyla, geleneksel bankacılık anlayışının dışına çıkarak,

bubankalara alternatif olarak kurulan bankalardır (Ayanoğlu, 2013: 7).

Faizsiz Bankacılık, paranın toplanması ve kullandırılması gibi tüm aşamalarda

faiz yasağı ilkesine bağlı kalınarak yapılan bankacılık uygulamasıdır. Ancak, faizsiz

bankacılık sisteminin tam olarak uygulanabilmesi için, bir bütün olarak işlemlerin temel

islami ilkeler ve uygulamalar doğrultusunda yapılması gerekir. Bu kapsamda İslam’ın

koyduğu ve teyit ettiği ilkeler doğrultusunda, bankacılık ve yatırım faaliyetlerinin

yürütülmesi işlemine faizsiz bankacılık denir. Bir başka deyişle, İslam’ın ruhuna,

ahlakına ve değer sistemine uygun bir şekilde gerçekleştirilen, İslam Şeriatı tarafından

belirlenen kurallara göre yönetilen bankacılık uygulamalarıdır (Canbaz, 2016: 117).

Günümüz Dünyasında “İslam Bankacılığı” veya “Faizsiz Bankacılık” olarak

adlandırılan, “Katılım Bankacılığı” terimi çoğu zaman aynı kurumları ifade etmek üzere

kullanılmaktadır. Ancak, faizsiz bankacılık” terimi İslami bankacılık teriminden daha

geniş bir anlam ifade etmektedir. Çünkü, birçokülkedefarklı gerekçelerle kurulmuş ama

İslami nitelik taşımayanfaizsiz bankalar da mevcuttur (Tunç, 2016: 39).

İslam Bankacılığı kavramı, literatürde kar ve zarara katılma esasına göre çalışan

bankacılıksistemini tanımlamada kullanılan en yaygın ve en bilinen kavramların başında

gelmektedir. Bu model ilk defa müslüman iktisatçılartarafından ortaya konmuş, ve

Ortadoğudan dünyaya yayılmıştır. İslam Bankacılığı, İslam Ekonomisi ve İslami Sigorta

gibi bankacılığın, ekonomininve sigortacılığınİslam ile birlikte anılması, kavramları ve

kurumları“İslamileştirme” çabalarının bir sonucudur. Modern çağlarda ortaya çıkan

kurumların başına İslam sözcüğünü getirerek din ile irtibatlandırmak suretiyle bir

meşruiyet zemini oluşturmak, belki de İslam adına yapılan en büyük yanlışlıklardan

birisidir. Öncelikle İslam, prensipleri, geçmişi ve geleceğiyle bütün zamanları kuşatan,

dünyadaki tüm insanları gerçek kurtuluşa erdirecek son ve hak dinin adıdır. Ayrıca

İslamın temel kaynaklarında ne bir banka modelinden ne de sigorta şirketinden

bahsedilmektedir. Dolayısıyla İslamın temel ilkeleriyle çelişmeyen, herhangi bir iktisadi

girişimin başına İslam kelimesini koymak ne kadar anlamlıysa, İslam Bankacılığı terimi

de o kadar anlamlıdır (Özcan ve Hazıroğlu, 2000: 193).

Page 23: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

KATILIM BANKACILIĞININ TARİHÇESİ FATMA KELLEROĞLU

11

4.2. Faizsiz Bankacılık Fikrinin Ortaya Çıkışı ve Gelişimi

M.Ö.2123-2081 arasında hüküm süren Babil Kralı Hammurabi dönemi faizsiz

bankacılığın başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Borçlanma işlemlerinin nasıl

düzenleneceği Hammurabi kanunlarının, 100-107. bölümlerinde gösterilmiştir. İlerleyen

yüzyıllarda bankacılık işlemlerinin mabetlerin tekelinden çıkarak, ticaretle iştigal eden

bazı zengin (yahudi) ailelerin eline geçtiği görülmektedir. M.Ö. 600-465 arasında Fırat

nehri kıyılarında hüküm süren İsrail’den sürülmüş olan “Egibi”ve “Murashu” ailelerinin

büyük ölçüde faizsiz kredi verdikleri kaydedilmektedir. Tevrat’taki yasağa rağmen,

tarihin hemen hemen her döneminde faizli işlemlerin yaygın olarak yahudiler tarafından

uygulandığı görülmektedir (Akın, 1986: 110-111).

Para vakıfları, günümüzde, katılım bankacılığı prensiplerinin uygulandığı ilk

kurumsal yapılar olarak karşımıza çıkmaktadır. İstanbul’un fethinden hemen sonra,1456

yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından 24.000 altın tutarı ile ilk para vakfı kurulmuştur.

Bu vakıf, yeniçeri ocaklarına verilen etlerin temini için kasaplara finansman sağlamıştır.

XIX. yüzyıla kadar varlıklarını sürdürmüş olan para vakıfları, zamanla ekonomik hayat

içindeki etkinliklerini kaybederek ortadan kalkmıştır.

Hemen hemen tüm dinlerde kısmen veya tamamen yasaklanmış olmasına rağmen,

çeşitli dönemlerde faiz işlemlerisüregelmiş, XIV. yüzyıldan itibaren bu işlemler organize

olmuş kuruluşlar ve ileri gelen aileler tarafından yapılmaya başlanmıştır. XVIII. ve XX.

yüzyıl arasında ise modern ve kurumsal bankacılık faaliyetleri tüm dünyaya yayılmıştır.

Faiz ticareti yapan sözkonusu bankaların İslam ülkelerinde de faaliyete geçmesiyle

birlikte, müslüman düşünürler de, tasarrufların değerlendirilmesini ve ekonomik hayatın

getirdiği temel ihtiyaçların karşılanabilmesi amacıyla İslam Hukuku’na uygun olan

bankaların kurulması gerektiğini düşünmüşlerdir (Battal, 1999: 18).

Modern anlamda “faizsiz bankacılık” sistemine olan ihtiyaç, XX. Yüzyılda

özellikle müslüman nüfusun yoğun olarak yaşadığı Arap ve İslam ülkelerinde ortaya

çıkmıştır. Bilindiği üzere; XX. yüzyıl’ın ilk yarısında I. ve II. Dünya savaşları olmuş,

başta savaşa katılan ülkeler olmak üzere tüm dünya ülkeleri bu savaşlardan az çok

etkilenmiştir. Savaş sonrasında yıkımın ortadan kaldırılması ve ekonomik gelişmeyi

sağlamakiçin ülkeler yoğun bir döneme girmişlerdir. Bu dönemde siyasi bağımsızlıklarını

kazanan bir çok İslam ülkesindeki ilim adamları kapitalist ülkelerdeki gibi iktisadi

kalkınma sürecinde ihtiyaç duyacağı fonları ancak gelişmiş bir bankacılık sistemi ile

sağlanabileceğini ve kaynakların ise bu sistem sayesinde daha etkin kullanılabileceğini

ileri sürmüşlerdir (Canbaz, 2016: 152).

“Faizsiz Bankacılık” düşüncesi, 1930’lu ve 1940’lı yıllarda İslam alimleri

tarafından yapılan çalışmalara konu olmuştur. Bunda İslam ülkelerinin kalkınma çabaları

ve bu çabalara destek olacak bankacılık sisteminin gerekliliği ve 1929 yılında dünyada

yaşanan ve “Büyük Buhran” diye adlandırılan dünya ekonomik krizinin önemi büyüktür

(Canbaz, 2015: 154).

Bu çalışmaların ilk örnekleri, kapitalist ve sosyalist sistemlere karşı Asya Kıtası

ile en eski medeniyet merkezlerinden birisi olan Mısır’da karşımıza çıkmaktadır.

Pakistan’ın bağımsızlık mücadelesi verdiği ve İngilizlerin Hindistan’dan çekilmesinden

sonra 1940’lı yıllarda “İslam Ekonomisi ve Bankacılığı” üzerine İngilizce, Arapça ve

Urduca ilk yayınlar yapılmıştır (Canbaz, 2016: 152).

Modern anlamda katılım bankacılığı fikir düzeyinde ilk defa Pakistan’lı

Muhammed Uzeyr tarafından 1955 yılında ortaya konulmuştur. Mısır’da 1960’lı yılların

başında Tasarruf Sandıkları adı altında başlayanfaizsiz bankacılık, daha sonraki yıllarda

ise büyük bir gelişme kaydetmiştir. Faizsiz bankacılığın fikir babası sayılan Ahmet En-

Page 24: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

KATILIM BANKACILIĞININ TARİHÇESİ FATMA KELLEROĞLU

12

Neccar’ın önderliğinde Mısır’da kurulan tasarruf sandıkları, faiz yerine kar-zarar ortaklığı

ilkesine göre çalışan ve mudaraba yöntemini uygulayan kuruluşlardır. Bu kuruluşların

başarılı olmaları üzerine, modern bankalarla rekabet edebilir seviyeye getirilerek faizsiz

bankaların temelleri atılmıştır. Tasarrufların değerlendirilmesi yanında geleneksel

bankaların da vermiş oldukları hizmetleri sunan bu bankaların İslam ülkelerinde

yaygınlaşması, sistemin Türkiye’de de kurulmasını gündeme getirmiştir (Battal, 1999:

18).

“Nasr Sosyal Bankası”, 1971 yılında Mısır’da devlet desteği ile kurulmuş olan ilk

faizsiz ticari banka örneğini teşkil etmektedir. 1974 yılında ise “İslam Kalkınma Bankası”

(İKB) kurulmuştur. İKB, sadece kamusal projelere finansal destek sağlamış, özel sektör

ise bu destekten yararlanamamıştır. Bu nedenle de, özel sektörün finansmanında ortaya

çıkan sorunların çözümü için, 1981 yılında Suudi Arabistan, Kuveyt ve BAE’deki zengin

müslümanların örgütlenmeleri sonucu İsviçre’nin Cenevre şehrinde “Dar Al-Maal Al-

İslami” adlı bir holding kurulmuş ve bu holding aracılığıyla özel sektöre finansal destek

sağlanmıştır (Sümer ve Onan, 2015: 298).

4.3. Katılım Bankacılığını Ortaya Çıkaran Nedenler

Geleneksel bankalara alternatif kuruluşların olmayışı, tasarrufların altın, döviz ve

gayrimenkul gibi banka dışı yollara kaymasına ve kaynakların atıl kalmasına neden

olmuştur. İslam dininde faizin yasak olması; müslüman ülkelerde alternatif bir bankacılık

sisteminin kurulmasını gerekli kılmıştır. Bu bağlamda, faizsizlik prensibine göre işleyen,

halkın elindeki tasarrufları ekonomiye kanalize ederek, ülke kalkınması için ihtiyaç

duyulan sermayeye ek kaynak sağlayan finansal kuruluşlar, hem Türkiye hem de diğer

İslam ülkelerinde kurulmaya başlanmıştır (TKBB, 2009: 18).

Katılım Bankaları, İslami temellere dayanan finansal kuruluşlardır. Bu bankaların

en önemli özelliği, katılımcılarının faiz kazancı yerine kazanılan kar ve

gelirleripaylaşmalarıdır (Sümer ve Onan,2015: 297).

Katılım Bankacılığı’nı ortaya çıkaran başlıca nedenler; dini, ekonomik, sosyal,

politik ve Türkiye’ye özgü nedenler olarak sınıflandırılabilir.

4.3.1. Dini Nedenler

Faizsiz bankacılığın ortaya çıkmasının en önemli nedeni, İslam dininde faizin

haram kılınmasıdır. İslam dininde haram sayılan şeylerin yasaklanmasındaki en önemli

neden, yasaklanan şeylerin insan hayatında türlü zararlara neden olmasıdır. İslam dininin

yasakladığı faizin, gelir-gider dengesini bozmak, ülke kalkınmasını yavaşlatmak, yatırım

projelerinde maliyetle birlikte risk artışına neden olmak, verimliliği fazla karı az olan

yatırımların gerçeğe dönüşmesini önlemek gibi çeşitli zararları mevcuttur (Tenekeci,

2017: 7).

İslam’da ve önceki semavi dinlerde faizcilik, üretime dayalı olmayan, emek veya

ticaret riski olmayan bir haksız kazanç yolu sayılarak yasaklanmıştır. Mekke’de ilk olarak

Mirac ile ilgili hadislerde ribanın kötülendiği görülmektedir. Yine Mekke’de inen bir

ayette ribanın sevap kazandıran bir amel olmadığına işaret edilmektedir. Medine’de

konuyla ilgili olarak inen ayette ise Yahudiler’in başlarına gelen sıkıntıların nedenleri

arasında, kendilerine yasaklandığı halde faiz yemeleri gösterilmektedir (Döndüren, 2014:

866).

İslam’ın temel ilkelerinden birisi de faiz yasağı ilkesidir. İslam Dini, herhangi bir

zarar ve mağduriyete yol açmayan, insan ilişkilerine, düzgün bir çizgide seyreden, hukuki

Page 25: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

KATILIM BANKACILIĞININ TARİHÇESİ FATMA KELLEROĞLU

13

ve ticarihayata kural olarak müdahale etmemiş, sadece yanlış ve haksız uygulamalar

konusunda insanları uyarmış ve bu yönde bazı sınırlama ve kısıtlamalar getirmiştir. Faiz

yasağı da bu kısıtlamalardan birisidir (Karaman vd., 2000: 411).

4.3.2. Ekonomik Nedenler

Faizsiz bankacılığı ortaya çıkaran nedenlerden birisi de ekonomik nedenlerdir.

Katılım bankacılığının gelişmesindeki en önemli ekonomik neden, 1970’lerden sonra

Orta Doğu’ya akmaya başlayan petro dolarlardır. Son yıllarda yaşanan petrol

fiyatlarındaki artış bu kuruluşları finans piyasalarının en hızlı büyüyen segmenti haline

getirmiştir (Dikkaya ve Kutval, 2014: 78).

1970’lerde faizsiz bankaların artmasının diğer bir nedeni de, gelişime teknik

destek verecek uluslararası finansal kurumsallaşmanın sağlanmış olmasıdır. İslam

Konferansı Teşkilatı’nın 1973 yılında Cidde’de düzenlediği toplantıda, üye ülkelerin

ekonomik ve sosyal gelişimine katkıda bulunmak üzere kredi desteği sağlayabilecek bir

bankanın kurulmasına karar verilmiştir. Bu doğrultuda, Türkiye’nin de kurucu ortakları

arasında yer aldığı İKB’nin 1974 yılında kurulması ile İslami bankacılık faaliyetleri

hızlanmış ve İslami bankaların kurulmasında teknik açıdan büyük destek sağlanmıştır

(Yozgat, 2010: 16).

Faizsiz bankacılığın olmadığı ekonomilerde geleneksel bankalara yatırılmayan

fonlar; hem genel ekonomi hem de tasarruf ve yatırım sahipleri açısından kayba neden

olmakta ve atıl kalmaktadır.

Tasarruf sahiplerinin faiz endişesi taşımaları nedeniyle sahip oldukları fonlarn

ekonomiye kazandırılması amacıyla İslam ülkeleri başta olmak üzere bir çok ülkede

faizsiz bankacılık faaliyetleri yapan işletmelerin kurulmasına yönelik girişimler hız

kazanmıştır (Aras ve Öztürk, 2011: 168).

Müslümanların tasarruflarının ekonomiye kazandırılması ve kaynağa ihtiyaç

duyan işletmelere aktarılması gerekmektedir. Bu düşünceyle ortaya çıkan faizsiz

bankacılık, hem islam ülkelerinde hem de diğer ülkelerde benimsenerek, günümüzde

yaygın bir hale gelmiştir. (Pehlivan, 2016: 300).

Günümüzde mevduat bankaları, kalkınmayı hızlandıracak uzun vadeli yatırım

kredileri yerine, kısa süreli kredilere ağırlık vermekte, bunun sonucunda da gelişme

trendinde olan ülkeler kalkınma hedeflerine ulaşmakta büyük güçlükle karşılaşmaktadır.

Faizsizsistemle çalışan katılım bankalarının ise yatırım projelerineplasman sağlayarak

gelişme trendinde olan ülkelerdeki bu açığıkapatabileceği düşünülmektedir (Bulut ve Er,

2012: 28).

4.3.3. Sosyal Nedenler

Katılım bankacılığını ortaya çıkaran nedenlerden birisi de; sosyal nedenlerdir. Bir

toplumda gelir dağılımının dengeli olması sosyal barışın sağlanabilmesi için en önemli

faktörlerden birisidir. Katılım Bankacılığı ile, ekonomik sistem içerisinde yer alan farklı

gelir grupları arasındaki dengesizliğin giderilmesi, faizden kaynaklanabilecek sebepsiz

zenginleşme ve emek arz edenlerin aleyhinde gelişen sosyal adaletsizliklerin giderilmesi

amaçlanmaktadır (Pehlivan, 2016: 300).

Katılım bankaları toplumsal rehabilitasyona az da olsa katkı sağlayan

kuruluşlardır. Toplumdaki bazı kesimlerin; “asli fonksiyonlarını yerine getirmiyorlar,

diğer bankalar gibi çalışmıyorlar” şeklindeki eleştirilere rağmen, bu kurumlarınekonomik

ve sosyal yapıya katkıları inkar edilemez. Bu açıdan katılım bankaları, faize karşı olan bir

Page 26: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

KATILIM BANKACILIĞININ TARİHÇESİ FATMA KELLEROĞLU

14

toplumda finansal ihtiyaçların nasıl karşılanacağına dair çözümler üreterek, sosyal barışa

katkı sağlayan kuruluşlar olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Katılım Bankaları, çalışma

prensipleri gereğince sosyal sorumluluk taşıyan kurumlardır. Bu sorumlulukların başında,

ekonomik büyümenin sağlanması ve gelir adaletsizliğinin ortadan kaldırılması

gelmektedir. Karz-ı Hasen olarak adlandırılan uygulamaya göre Katılım Bankaları,

karşılıksız borç verebilmektedirler (Tunç, 2016: 176-177).

4.3.4. Politik Nedenler

İslam dinini aynı zamanda siyasal rejim olarak uygulayan Suudi Arabistan ve İran

gibi ülkeler, 1970’lerden itibaren İslam bankacılığını “seçeneksiz”, Pakistan ve

Endonezya gibi ülkeler ise “aşamalı” bir şekilde uygulamaya başlamışlardır (Kalaycı,

2013: 61).

Faizsiz bankacılık sistemininTürkiye’de başlayabilmesi içinhem ulusal hem de

uluslararası çevrelerde önemli adımlar atılmıştır. Örneğin, Türkiye 1975 yılında İslam

Kalkınma Bankası’nın kurucu üyeleri arasında yer almış ve 1984 yılında ise kuruluşun

en büyük ortaklarındanbiri olmuştur. Böylece, dünyanın önde gelen finans kurumlarından

biri olan İslam Kalkınma Bankası’na üye olan Türkiye, İslam ülkeleri ile olan ilişkilerini

geliştirme ve etkinligini artırma fırsatını yakalamıştır (Özulucan ve Deran, 2009: 90).

4.3.5. Türkiye’ye Özgü Nedenler

Türkiye’nin de parçası olduğu İslami coğrafyada faizsiz bankacılık modelinin

yaygınlaşmasıyla birlikte, İslam ülkelerinin bu bankalar aracılığıyla transfer ettiği

yabancı sermayeden faydalanmak, faizin haram olduğunu kabul eden ve tasarruflarını

yastık altında tutan tasarruf sahiplerini mali sistemle buluşturmak ve faizsiz bankacılığın

anavatanı olan Arap ülkeleriyle ekonomik, kültürel ve siyasi ilişkileri geliştirmek,

Türkiye’de katılım bankalarına gereksinim duyulmasının çeşitli nedenleri arasında

sıralanabilir (Kalaycı, 2013: 61).

Page 27: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

KATILIM BANKACILIĞININ YASAL YÖNÜYLE… FATMA KELLEROĞLU

15

5. KATILIM BANKACILIĞININ YASAL YÖNÜYLE DEĞERLENDİRİLMESİ

5.1. Katılım Bankalarının Organizasyon Yapısı

Katılım bankalarının hukuki statüleri geleneksel bankalarda olduğu gibi anonim

ortaklık olduğundan; Organları Genel Kurul, Yönetim Kurulu ve Denetçilerden oluşur.

Ancak, bankacılık faaliyetlerinin özelliği gereği bu organların yanında bir kredi komitesi

de oluşturulabilir.

5.1.1. Genel Kurul

Anonim şirketlerin ve dolayısıyla bankaların en yüksek karar organı Genel

Kuruldur. Genel Kurul, tüm ortakların katılımıyla oluşan en üst karar organıdır. Genel

Kurul, kanunda Yönetim Kurulu ve Denetçilere verilmiş olan görev ve yetkiler dışında

tüm konularda karar alma yetkisine sahiptir. Bu Kurul, pay sahiplerinden oluşur ve

normal koşullarda yılda bir kez toplanır. Genel Kurul; bankanın organlarının atanması,

mali tabloların onaylanması, olağanüstü yedeklerin ayrılması, ana sözleşmede

değişikliklerin yapılması ve kar dağıtımı gibi kararları alır. Banka pay sahipleri

gerektiğinde olağanüstü toplantıya çağırılırlar. Bankacılık Kanunu’nda, bankaların Genel

Kurulu hakkında bir düzenleme bulunmamakla birlikte, Genel Kurul üyelerinin, Genel

Kurulda oy haklarını ve oylarını hangi esaslara göre kullanacakları belirlenmiştir.

Bu Kanun’a göre,

• Genel Kurulda ortaklar, sahip oldukları pay sayısı kadar oy kullanabilirler.

• Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK), banka Genel Kurulunda

bir denetçi bulundurma yetkisine sahiptir.

• Bankanın Genel Kurulunda, sermayenin %10 veya daha fazlasına sahip olan

ortaklar, yönetim kurulu başkan ve üyeleri vekil olarak oy kullanamazlar.

• Denetçiler ve birinci derecede imza yetkisine sahip olanlar da vekil olarak oy

kullanamazlar (Karapınar, 2013: 21).

5.1.2. Yönetim Kurulu

Bankaların yönetim kurulları, genel müdür dahil beş kişiden az olamaz. Genel

Müdür bulunmadığı hallerde vekili, yönetim kurulunun doğal üyesidir. Bu Kanunda

Genel Müdür için öngörülen şartlar, yönetim kurulu üyelerinin yarıdan bir fazlası için de

aranır. Murahhas üyelerin genel müdürde aranan şartları taşımaları zorunludur. Yönetim

Kurulu üyeliğine seçilenler ve herhangi bir nedenle boşalma halinde görevlendirilenler,

bu maddede aranan şartları taşıdıklarını gösteren belgelerle birlikte yedi iş günü içerisinde

kuruma bildirilir. Genel müdürlük ve yönetim kurulu başkanlığı görevleri aynı kişi

tarafından icra edilemez. Yönetim Kurulu üyelerinin bu Kanunun 8. maddesinin birinci

fıkrasının (a), (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen şartları taşıması gerekir. Türkiye'de

şube açmak suretiyle faaliyette bulunan yurt dışında kurulu bankaların Türkiye'deki

yönetim merkezlerinde, yönetim kurulu yetki ve sorumluluklarını taşıyan, merkez şube

müdürünün de dahil olduğu en az üç kişilik bir müdürler kurulu oluşturmaları zorunludur.

Bu Kanunun uygulanmasında müdürler kurulu yönetim kurulu hükmünde olup,

birinci fıkrada belirtilen şartlar müdürler kurulu üyeleri için de aranır. İç kontrol, risk

yönetimi ve iç denetim sistemlerinin ilgili mevzuata uygun olarak tesis edilmesi,

işlerliğinin, uygunluğunun ve yeterliliğinin sağlanması, finansal raporlama sistemlerinin

Page 28: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

KATILIM BANKACILIĞININ YASAL YÖNÜYLE… FATMA KELLEROĞLU

16

güvence altına alınması, banka içindeki yetki ve sorumlulukların belirlenmesi yönetim

kurulunun sorumluluğundadır (Resmi Gazete, 01.11.2005, sayı: 25983).

5.1.3. Denetim Kurulu

Bankaların, yönetim kurullarınca yönetim kurulunun denetim ve gözetim

faaliyetlerinin yerine getirilmesine yardımcı olmak üzere denetim kurulu oluşturulur.

Denetim kurulu en az iki üyeden oluşur. Denetim kurulu üyeleri icrai görevi bulunmayan

yönetim kurulu üyeleri arasından seçilir. Türkiye'de şube olarak faaliyet gösteren

bankalarda ise, kendisine bağlı icrai mahiyette faaliyet gösteren bir birim bulunmayan

müdürler kurulu üyelerinden biri görevlendirilir. Denetim kurulu üyelerinin, kurulca

belirlenen niteliklere sahip olmaları şarttır. Buna ilişkin bilgi ve belgeler atamanın

yapılmasını müteakiben en geç yedi iş günü içinde kuruma bildirilir. Denetim kurulu,

yönetim kurulu adına bankanın iç kontrol, risk yönetimi ve iç denetim sistemlerinin

etkinliğini ve yeterliliğini, bu sistemler ile muhasebe ve raporlama sistemlerinin bu kanun

ve ilgili düzenlemeler çerçevesinde işleyişini ve üretilen bilgilerin bütünlüğünü

gözetmek, bağımsız denetim kuruluşlarının yönetim kurulu tarafından seçilmesinde

gerekli ön değerlendirmeleri yapmak, yönetim kurulu tarafından seçilen bağımsız

denetim kuruluşlarının faaliyetlerini düzenli olarak izlemek, bu kanun kapsamında ana

ortaklık niteliğindeki kuruluşlarda, konsolide denetime tabi kuruluşların iç denetim

işlevlerinin konsolide olarak sürdürülmesini ve eşgüdümünü sağlamakla görevli ve

sorumludur. Denetim kurulu, iç kontrol, iç denetim ve risk yönetimi sistemleri

kapsamında oluşturulan birimlerden ve bağımsız denetim kuruluşlarından; görevlerinin

ifasıyla ilgili olarak düzenli raporlar almak ve bankanın faaliyetlerinin sürekliliği ve

güven içinde yürütülmesini olumsuz etkileyebilecek hususlar veya mevzuata ve iç

düzenlemelere aykırılıklar bulunması halinde bu hususları yönetim kuruluna bildirmekle

yükümlüdür. Denetim kurulu, altı aylık dönemleri aşmamak kaydıyla icra ettiği

faaliyetlerin sonuçları ile bankada alınması gereken önlemlere, yapılmasına ihtiyaç

duyulan uygulamalara ve bankanın faaliyetlerinin güven içinde sürdürülmesi bakımından

önemli gördüğü diğer hususlara ilişkin görüşlerini yönetim kuruluna bildirmekle

yükümlüdür. Denetim kurulu, bankanın tüm birimlerinden, anlaşmalı destek hizmeti

kuruluşları ve bağımsız denetim kuruluşlarından bilgi ve belge almaya, bedeli banka

tarafından karşılanmak suretiyle konularında ihtisas sahibi kişilerden yönetim kurulunun

onayına bağlı olarak danışmanlık hizmeti sağlamaya yetkilidir. Denetim kurulunun

görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usül ve esasları yönetim kurulu tarafından

düzenlenir (Resmi Gazete, 01.11.2005, sayı: 25983).

5.1.4. Kredi Komitesi

Kredi komitesinin oluşumu, çalışması ve karar almasına ilişkin esaslar, BDDK

tarafından belirlenir. Buna göre, kredi komitesi, banka yönetim kurulunun, kredilerle

ilgili olarak vereceği görevleri yapmak üzere, Bankalar Kanunu’nda süre hariç genel

müdürde aranan şartları taşıyan yönetim kurulu üyeleri arasından seçeceği en az iki üye

ile banka genel müdürü veya vekilinden oluşur. Türkiye'de şube açmak suretiyle faaliyet

gösteren yabancı bankalarda kredi komitesi kurulması halinde müdürler kurulu, aynı

zamanda kredi komitesi görevini yürütür. Kredi Komitesi onayına getirilen tüm kredi

teklifleri, mali tahlil ve istihbarat raporları ile ilgili şubelerce hazırlanan temel bilgi

raporlarını içerir. Komite, kendisine verilen yetki limitleri dahilindeki kredilerin ön

değerlendirmelerini yapmakla görevlidir ve bu görevi yerine getirmek üzere, tüm üyelerin

Page 29: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

KATILIM BANKACILIĞININ YASAL YÖNÜYLE… FATMA KELLEROĞLU

17

katılımı ile toplanır. Kredi komitesinin oybirliği ile verdiği kararlar doğrudan, oyçokluğu

ile verdiği kararlar ise yönetim kurulunun onayından sonra uygulanır (Karapınar, 2013:

22).

5.2. Katılım Bankalarının Kuruluşu

Ülkemizde İslami kurallar referans alınarak bankacılık faaliyetlerinin yapılmasına

16.12.1983 tarih ve 83/7506 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile ÖFK adı altında izin

verilmiştir. ÖFK’lar, 1999 yılında 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nda değişiklik

yapılmasına ilişkin 4491 sayılı Kanunla, bazı maddeler dışında, Bankalar Kanunu

kapsamına alınmasına karar verilmiştir. 01.11.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5411 sayılı

Bankacılık Kanunu ile isimleri “Katılım Bankası” olarak değiştirilmiş ve Türk mali

sisteminin bir tamamlayıcısı olarak kabul edilmişlerdir (Pehlivan, 2016: 304-305).

5.2.1. Katılım Bankalarının Kuruluş Şartları

Türkiye’de kurulacak bir Katılım Bankası’nın;

a) Anonim Şirket şeklinde kurulması,

b) Hisse Senetlerinin nakit karşılığı çıkarılması ve tamamının yazılı olması,

c) Kurucularının bu kanunda belirtilen şartları haiz olması,

d) Yönetim Kurulu üyelerinin bu kanunun kurumsal yönetim hükümlerinde

belirtilen nitelikleri ve planlanan faaliyetleri gerçekleştirebilecek mesleki tecrübeye haiz

olması,

e) Öngörülen faaliyet konularının planlanan mali, yönetim ve organizasyon yapısı

ile uyumlu olması,

f) Nakden ve her türlü muvazaadan ari olarak ödenmiş sermayesinin en az

Otuzmilyon Yeni Türk Lirası olması,

g) Ana sözleşmesinin bu kanun hükümlerine uygun olması,

h) Kurumun etkin denetimini engellemeyecek şeffaf ve açık bir ortaklık yapısı ve

organizasyon şemasına sahip olması,

i) Konsolide denetimini engelleyici nitelikte herhangi bir hususun bulunmaması,

j) Öngörülen faaliyet konularına ait iş planlarını, kuruluşun mali yapısı ile ilgili

projeksiyonlarını sermaye yeterliliğini de içerecek şekilde, ilk üç yıl için bütçe planını ve

yapısal örgütlenmesini gösteren bir faaliyet programını iç kontrol, risk yönetimi ve iç

denetim sistemi de dahil olmak üzere ibraz etmesi şarttır (Resmi Gazete, 01.11.2005, sayı:

25983).

5.2.2. Kurucularda Aranan Şartlar

Katılım Bankalarının kurucu ortaklarının;

a) 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre müflis olmaması,

konkordato ilan etmiş olmaması, uzlaşma suretiyle yeniden yapılandırma başvurusunun

tasdik edilmiş olmaması ya da hakkında iflasın ertelenmesi kararı verilmiş olmaması,

b) Fona devredilen bankalarda nitelikli paya sahip olmaması veya kontrolü elinde

bulundurmaması,

c) Tasfiyeye tabi tutulan bankerler ile iradi tasfiye haricinde tasfiyeye tabi tutulan

finansal kuruluşlarda, faaliyet izni kaldırılan kalkınma ve yatırım bankalarında,

ortaklarının temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi fona intikal eden veya

bankacılık yapma ve mevduat ve katılım fonu kabul etme izin ve yetkileri kaldırılan kredi

Page 30: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

KATILIM BANKACILIĞININ YASAL YÖNÜYLE… FATMA KELLEROĞLU

18

kuruluşlarında, fona intikalinden veya bankacılık yapma ve mevduat ve katılım fonu

kabul etme izin ve yetkileri kaldırılmadan önce nitelikli paya sahip olmaması veya

kontrolü elinde bulundurmaması,

d) Taksirli suçlar hariç olmak üzere affa uğramış olsalar bile mülga 765 sayılı

Türk Ceza Kanunu ve diğer kanunlar uyarınca ağır hapis veya beş yıldan fazla hapis,

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve diğer kanunlar uyarınca üç yıldan fazla hapis cezasıyla

cezalandırılmamış olması veya mülga 3182 sayılı Bankalar Kanununun, bu Kanunla

yürürlükten kaldırılan 4389 sayılı Bankalar Kanununun, bu Kanunun ve 2499 sayılı

Sermaye Piyasası Kanununun (SPK) ve ödünç para verme işleri hakkında mevzuatın

hapis cezası gerektiren hükümlerine muhalefet yahut mülga 765 sayılı Türk Ceza

Kanunu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu veya diğer kanunlar uyarınca basit veya nitelikli

zimmet, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye

kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar ile istimal ve istihlak kaçakçılığı dışında

kalan kaçakçılık suçları, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, karapara aklama

veya devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlar ile devlet sırlarını açığa vurma, devletin

egemenlik alametlerine ve organlarının saygınlığına karşı suçlar, devletin güvenliğine

karşı suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı

suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, yabancı devletlerle olanilişkilere karşı

suçlar, vergi kaçakçılığı suçlarından veya bu suçlara iştirakten hükümlü bulunmaması,

e) Gerekli mali güç ve itibara sahip bulunması,

f) İşin gerektirdiği dürüstlük ve yeterliliğe sahip olması,

g) Tüzel kişi olması halinde, risk grubu ile birlikte ortaklık yapısının şeffaf ve açık

olması şarttır (Resmi Gazete, 01.11.2005, sayı: 25983).

5.2.3. Faaliyet İzni

Yukarıda belirtilen şartlar çerçevesinde kuruluş veya Türkiye'de şube açma izni

alan katılım bankalarının, kuruldan ayrıca faaliyet izni alması şarttır. Bir beyanname ile

yapılacak başvuru üzerine verilecek izin, kurul tarafından aksi kararlaştırılmış olmadıkça,

belirtilen bütün faaliyet konularını kapsar. Verilen faaliyet izinleri ResmiGazetede

yayımlanır. Kararın, ilk izin başvurusunun yapıldığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde

verilmesi gerekir.

Kurum, bu kanun ve bu kanuna dayanılarak yapılan düzenlemelerdeki şartları

taşımayanlara gerekli düzeltmeleri yapmaları ve eksiklikleri tamamlamaları için altı ayı

geçmemek üzere süre verir. Bu süre içinde yeniden başvuranlar hakkında yapılan

inceleme sonucunda durumları uygun bulunmayanlara verilmiş olan kuruluş izni geçersiz

olur ve sonuç yazılı olarak bildirilir.

Kuruluş izni almış olan katılım bankalarının faaliyete geçebilmesi için;

a) Sermayesinin nakit olarak ödenmiş ve planlanan faaliyetleri

gerçekleştirebilecek düzeyde olması,

b) Kurucuları tarafından 7. maddede belirtilen asgari sermayenin %10’u

tutarındaki sisteme giriş payının en az dörtte birinin fon hesabına yatırıldığına dair

belgenin ibraz edilmesi,

c) Faaliyetlerinin kurumsal yönetim hükümlerine uygunluğunu sağlaması ve

yeterli personel ve teknik donanıma sahip olması,

d) Yöneticilerinin, kurumsal yönetim hükümlerinde belirtilen nitelikleri haiz

olması,

e) Kurulca faaliyet konularını yürütebilecek yeterliliğe sahip olunduğu kanaatine

varılması gerekir (Resmi Gazete, 01.11.2005, sayı: 25983).

Page 31: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

KATILIM BANKACILIĞININ YASAL YÖNÜYLE… FATMA KELLEROĞLU

19

5.2.4. Kuruluş İzninin İptali

Bir Katılım Bankasının Kuruluş İzni;

a) İznin gerçeğe aykırı beyanlarla alınmış olması,

b) Kuruluş izninin verildiği tarihten itibaren dokuz ay içerisinde faaliyet izni için

başvurulmaması,

c) Kuruluş izninden vazgeçildiğinin beyan edilmesi,

d) İznin verilmesinde aranan şartların, faaliyete geçilinceye kadar kaybedilmesi,

e) Faaliyet izni alınamamış olması,

f) İradi olarak bu Kanunun 4. maddesinde belirtilen faaliyetlerin tümünden

vazgeçilmesi ve iradi tasfiyenin tamamlanması,

g) Devrolunan bankanın birleşme veya bölünme işlemlerinin tamamlanması,

h) Bu Kanunun 106. maddesi kapsamında tasfiye veya iflas takibatının

tamamlanması, hallerinden herhangi birinin gerçekleşmesi durumunda, kurulun en az

beşüyesinin aynı yöndeki oyuyla alınan kararla iptal edilir (Resmi Gazete, 01.11.2005,

sayı: 25983).

5.2.5. Faaliyet İzninin İptali ve Sınırlandırılması

Bir katılım bankasının, faaliyet izninin gerçeğe aykırı beyanlarla alınmış olması

veya faaliyet izninin alınmasından itibaren altı ay içinde faaliyete geçilmemesi ya da bir

yıl içinde kesintisiz altı ay süre ile faaliyette bulunulmamış olması halinde faaliyet izni

iptal edilir. Faaliyet izninin alındığı tarihten itibaren bir ay içerisinde ilgili kuruluş

birliğine üye olunmaması veya sisteme giriş payının kalan taksitlerinin fon hesabına

yatırılmamış olması ve bu yükümlülüklerin kurum tarafından yapılan uyarıya rağmen

yerine getirilmemesi durumunda, katılım fonu kabul etme faaliyeti dışında kalan faaliyet

konuları kurulca tek tek sınırlanabilir. Bu kararlar ilgililere yazılı olarak bildirilir ve

Resmi Gazetede yayımlanır. Türkiye'de şubesi bulunan yurt dışında kurulu bankaların,

kurulu bulundukları ülkede herhangi bir nedenle faaliyet izninin kaldırılması,

faaliyetlerinin durdurulması, iflas veya tasfiyelerine karar verilmesi veya konkordato ilan

etmeleri halinde, bunların Türkiye'deki şubelerinin faaliyet izinleri kurul tarafından

kaldırılır (Resmi Gazete, 01.11.2005, sayı: 25983).

5.2.6. Katılım Bankalarının Faaliyet İzninin Kaldırılması veya Fona Devri

Denetlemeler sonucunda bir Katılım Bankası ile ilgili olarak;

a) 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun ilgili maddeleri kapsamında alınması

istenen tedbirlerin BDDK tarafından verilen süre içerisinde ya da her halükarda en geç

oniki ay içinde kısmen ya da tamamen alınmaması ya da bu tedbirleri kısmen veya

tamamen almış olmasına rağmen, mali bünyesinin güçlendirilmesine imkan bulunmadığı

veya bu tedbirler alınmış olsa dahi mali bünyesinin güçlendirilemeyeceğinin tespit

edilmesi,

b) Faaliyetine devamının mevduat ve katılım fonu sahiplerinin hakları ve mali

sistemin güven ve istikrarı bakımından tehlike arz ettiğinin ortaya çıkması,

c) Yükümlülüklerini vadesinde yerine getiremediğinin tespit edilmesi,

d) Yükümlülüklerinin toplam değerinin varlıklarının toplam değerini aşması,

e) Hakim ortaklarının veya yöneticilerinin, banka kaynaklarını, bankanın emin bir

şekilde çalışmasını tehlikeye düşürecek biçimde doğrudan veya dolaylı veya dolanlı

olarak kendi lehlerine kullanması veya dolanlı olarak kaynak kullandırması ve bankayı

Page 32: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

KATILIM BANKACILIĞININ YASAL YÖNÜYLE… FATMA KELLEROĞLU

20

bu suretle zarara uğratması,hallerinden bir veya birkaçının varlığı durumunda kurul, en

az beşüyesinin aynı yöndeki oyuyla alınan kararla bankanın faaliyet iznini kaldırmaya ya

da kredi kuruluşunun temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimini, zararın

mevcut ortakların sermayesinden indirilmesi kaydıyla kısmen veya tamamen devri, satışı

veya birleştirilmesi amacıyla fona devretmeye yetkilidir.

Faaliyet izni kaldırılan katılım bankaları 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nda yer

alan hükümlere göre, tasfiye edilir (Resmi Gazete, 01.11.2005, sayı: 25983).

Page 33: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

FAİZ KAVRAMI VE İSLAMDA FAİZ YASAĞI FATMA KELLEROĞLU

21

6. FAİZ KAVRAMI VE İSLAMDA FAİZ YASAĞI

6.1. Faiz Kavramı

Faiz, ilk çağlardan itibaren para ticareti sonucunda ortaya çıkan bir kavramdır.

Yapılan araştırmalar ve bunun sonucunda ortaya çıkan belgeler, dünyadaki en eski

mesleğin para ticareti olduğunu göstermektedir. Para ticaretinin modern finans

bilimindeki karşılığı ise kredi’dir. Faiz veya tefecilik yasağı sadece İslamiyet’e özgü bir

yasak olmayıp, diğer dinlerde ve kültürlerde de bu konuda yasaklamalar ve sınırlamalar

mevcuttur. M.Ö. XXIV.yüzyılda Hindistan’da hükümdar Manu, yıllık faiz oranı için

%24’lük bir sınırlama getirmiştir. M.Ö. XIX. yüzyılda Babil Kralı Hammurabi,

borçlanma işlemlerinde uygulanacak faiz oranlarına sınırlama getiren kanunlar

çıkarmıştır (Uslu, 2005: 31).

Faiz, emek harcamadan elde edilen kazanç olarak, toplum kurallarının

belirleyicisi olma özelliği taşıyan inanç sistemleri tarafından yasaklanmıştır. Bu yasaklar

Tevrat'la başlamıştır. Tevrat’a göre faizin haram olduğu belirtilen ayetler; Çıkış 22/25;

Levililer 25/ 35,36,37; Tesniye 15/1-8; Tesniye 23/19-20; Yeremya 15/10 olarak

sıralanabilir. İncil’de ise faizle ilgili olarak şöyle denilmektedir: “Birilerine ondan bir

karşılık ummak için ödünç verirseniz, bunun için hangi teşekkür beklenir? Günahkârlar

da bir şey almak için birbirlerine ödünç verirler” (Luka,6/34). Hristiyanlıkta faiz kilise

tarafından XVI. yüzyıla kadar haram kabul edilip yasaklanmıştır. Ancak ilk defa, 1509-

1564 yılları arası yaşamış İsviçreli teolog olan Jean Calvin’in çabaları sonucunda,

Cenevre’de 1574 yılında faize resmen izin verildiği kaydedilmektedir (Kumcu ve

Akıncı2017: 4).

Üretim faktörlerinden birisi olan faiz, sermayenin elde ettiği getiridir. Diğer bir

deyişle paranın kullanım bedelidir. Sermayenin belli bir süre kullanımı sonucu ödenen

bedele de faiz denilmektedir. Faiz, aynı zamanda mali fonların maliyetidir. Fon fazlası

olanlar fonlarının kullanımını başkalarına faiz geliri karşılığında borç vererek

devretmekte, fon eksiği olanlar da gerekli olan fonları faiz ödeyerek temin etmektedir

(Öztürk, 2011: 15).

Faiz teorilerinin hemen hemen hepsinin ortak çıkış noktası, sermayeyi üretken

olarak görmeleri yani sermayeyi servet ve gelir elde etmenin başlı başına bir kaynağı

olarak değerlendirmeleridir. Bu gelir elde etmenin metodunu ise, “paranın zaman değeri”

prensibi açıklamaktadır. Bu prensibe göre faiz, bugünkü sermaye ile gelecekteki sermaye

arasında bir değer farkı olarak tanımlanmaktadır. Sermayenin üretken olması nedeniyle

aradaki zaman farkının bedeli üretimden bir pay olarak faiz şeklinde ödenmelidir.

Nitekim klasik iktisadın öncülerinden Keynes’ de bir gelir olarak kabul ettiği faizi; bir

kimsenin elinde para tutmak yerine borç vermek, yani belirli bir süre için likiditeden

vazgeçmek karşılığında sağladığı gelir olarak tanımlamıştır (Özsoy, 2012: 114).

Arapça’daki karşılığı riba olan faizin, sözlükte “herhangi bir şeydeki artışı ve

fazlalığı” ifade ettiği görülmektedir. Riba, “borç verilen bir parayı belli bir süre sonunda

belirli bir fazlalıkla veya herhangi bir borç ilişkisi ile doğan ve süresinde ödenmeyen bir

alacak için ek vade tanıyıp vade sonunda bu alacağı fazlalıkla geri almanın, yine bu

şekilde alınan fazlalığın” genel adıdır. Bu türden şart ve uygulamaları içeren işlemlere de

“faizli işlemler” denir. Türkçe’de genelde riba ile eşanlamlı olarak daha çok, yine Arapça

kökenli “faiz” kelimesi yaygın bir kullanım alanına sahiptir (Karaman vd., 2000: 411).

Riba, bir fıkıh terimi olarak para ve standart malların birbiriyle değişiminde,

taraflardan birisi için şart koşulan karşılıksız fazlalığı ifade etmektedir. İslam’ın doğduğu

ilk dönemlerde ödünç olarak verilen asıl borca “re’sü’l-mal (anapara), vade sonunda

Page 34: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

FAİZ KAVRAMI VE İSLAMDA FAİZ YASAĞI FATMA KELLEROĞLU

22

ödenecek fazlalığa ise “riba” denilirdi. Borçları ertelerken eklenecek fazlalık da bu

niteliktedir (Döndüren, 2014: 866).

İslamiyet doğmadan once hoş karşılanmasa bile Araplar arasında faizli işlemler

yaygın olarak yapılmaktaydı. Rivayetlere göre; Kabe’nin yeniden inşa edilmesi sırasında

Ebu Vehb b. Abid el-Mahzumi, Kureyşlilere şu şekilde seslenmiştir: “Buraya yalnızca

temiz kazançlarınızı sokun. Ne zina yoluyla, ne faiz alarak, ne de başkalarına zulmederek

kazandıklarınızı sokmayın”. Bu ifadeler, Cahiliye döneminde de faizin ahlaki olmadığını

göstermektedir. (Aktepe, 2012: 51).

6.2. Faiz Kavramı Üzerine Yapılan Tartışmalar

Faiz konusundaki tartışmalar, ilk çağlarda da yaşanmış ve bu konu bilim

dünyasında sürekli tartışılagelmiştir. Dönemin ünlü düşünürleri Eflatun ve Aristo da faize

karşı çıkmış ve paradan para kazanmanın yanlış bir yöntem olduğunu ileri sürerek bu

konudaki itirazlarını ortaya koymuşlardır. Eflatun’a göre para bir servet edinme aracıdır

ve kendisi bizzat servet olarak amaçlanmamalıdır. Aksi halde öngördüğü devlet yapısında

bozulmalara neden olabilir. Paradan para kazanma yolunun yaygınlaşmasıyla ortaya

çıkan faiz sistemi, gelir dağılımındaki dengesizlikleri artırmakta ve toplumun az sayıda

zengin ve çok sayıda yoksuldan oluşmasına neden olarak toplumu felakete

sürüklemektedir (Özsoy, 2012: 110).

Aristo’ya göre para iki yolla kazanılır. Bunlardan birincisi, çiftçilik ve avcılık gibi

doğal yöntemler iken, ikinci yol sadece para kazanma amacıyla yapılan işlemlerdir. Aristo

bu işlemleri doğal olmayan yöntemler olarak adlandırmış ve bu yöntemlerin en kötüsünün

faizcilik olduğunu söylemiştir. Aristo’ya göre paranın ortaya çıkış nedeni, mübadele

(değiş-tokuş) işlevini sağlamaktır. Halbuki, faiz paradan doğan bir para olup, paranın

miktarını artırmak paranın esas amacıyla çelişmektedir. Bu nedenle de faizcilik

kınanmayı hak eden kötü bir kazanç yöntemidir (Özsoy, 2012: 110).

İlkçağ filozoflarından Aristotales (M.Ö. 384-322) faizciliğin en tiksindirici kazanç

olduğunu; “En çok tiksinmeyi hak eden faizciliktir. Çünkü bu yoldan sağlanan kazanç,

doğrudan doğruya paranın kendi varlığından kaynaklanır ve paranın ortaya çıkmasına

neden olan amaca aykırıdır. Zira para mübadele için vardır. Buna karşılık faiz, paranın

miktarını çoğaltır ve faiz paradan doğan paradır. Dolayısıyla da doğaya en aykırı düşen

para kazanma tarzı budur” sözleriyle ifade etmiş ve faizciliği kötülemiştir (Aktepe, 2011:

14).

Kur’an-ı Kerim ve Hadislerde açıkça yasaklanmış faiz (riba), konusunda İslam

Bilginleri de aynı görüşe sahiptirler. Ancak fıkıh bilginleri faizin kapsamı ve faizli

işlemlerin hukuki sonuçları konusunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir.

Fıkıh bilginlerinden bazılarına göre; faizin her çeşidi haram olup, faiz şüphesi

taşıyan veya faize yol açabilen her türlü ticari faaliyetleri yapmak da yasaktır. Bu hususta

herhangi bir ayırım ve derecelendirme yapılamaz. Ayet ve hadislerin sert bir dille faizi

yasaklaması böyle anlaşılmalıdır. Ancak hayati tehlike gibi zaruret hallerinin bulunması

durumunda, diğer haramlar gibi faizi alıp vermek de mübah olabilir.

Fıkıh bilginlerinden bazılarına göre ise; faiz konusunda bir ayırım ve

derecelendirme yapılması gerekir. Bu görüşü ileri sürenlere göre; asıl haram olan,

vadeden kaynaklan faiz yani “ribe’n-nesie”’dir. Peşin alışverişlerdeki fazlalığın (ribe’l-

fadl) faiz sayılması ise “faize yol açma” tehlikesi sebebiyledir. Tabi ki bir şeyin bizzat

haram olması ile dolaylı bir şekilde haram olması arasında fark vardır. Bundan dolayı da,

vadeden doğan faiz ancak zaruret halinde caiz olabilirken, fazlalık faizi (ribe’l fadl) ise

ihtiyaç halinde mübah olabilir (Karaman vd., 2000: 420).

Page 35: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

FAİZ KAVRAMI VE İSLAMDA FAİZ YASAĞI FATMA KELLEROĞLU

23

Faizin haram olduğunu kabul etmekle birlikte, faizin ne olduğu, neleri kapsadığı

ve nasıl gerçekleştiği noktasında rivayet kaynaklarına bakan bir müslüman, birçok

hükümsüz haberle karşılaşacaktır. Bu kaynakların bir kısmında faizin içeriğine

girilmeden faizciliğin hükmü anlatılmakta ve faiz ile uğraşanların aynen Kur’andaki gibi

ağır tehditlere maruz kalacağı belirtilmektedir.

Bazı rivayetlerde ise; faizin nasıl ve hangi şartlar altında gerçekleşeceğinden

bahsedilmekte ve Cahiliye ribasından farklı riba türleri olduğu bildirilmektedir. Bu

hadisler mana açısından sarih görünmekle birlikte İslam Hukukçuları faizin mahiyeti

hakkında ihtilaf etmişler ve farklı görüşler öne sürmüşlerdir.

Günümüz iktisadi hayatıda gözönüne alınarak, ihtilafa yol açan sözkonusu

hükümlerin yeniden ele alınmasının zaruri olduğu anlaşılmaktadır (Aktepe, 2011: 30).

6.3. Vade Farkı

İslam’da riba (faiz) yasağının kapsamına girip girmediği tartışılan konulardan

birisi de “vade farkı”’dır. Vade farkı ile anlatılmak istenen, bir malın peşin satış fiyatı ile

vadeli olarak satış fiyatı arasındaki farktır. Bu fark, ödemenin tamamen vadeli olarak

yapılması nedeniyle ortaya çıktığından, bu farkın riba (faiz) kapsamına girip girmediği

İslam’ın ilk dönemlerinden bu yana İslam Hukukçuları arasında tartışma konusu olmuştır.

Klasik fıkıh anlayışına göre; faiz, paranın vade sebebiyle para kazanması, vadeli

satış ise malın vade sebebiyle peşin değerine göre fazla paraya satılması olduğundan,

faizle vade farkı arasında fark bulunduğu ve vade farkının faiz olmadığı görüşü hakimdir.

Diğer bir deyişle, fakihlerin faiz anlayışına göre bir değerlendirme yapıldığında, vadeli

satışlarda satış sırasında belirlenen ve satış bedeline dahil olan vade farkının faiz olarak

nitelendirilmemesi gerekir. Hanefiler de dahil fakihlerin çoğunluğunun görüşü bu

yöndedir. Akitlerde, dış görünüş ve objektif ölçüler kullanıldığında çoğunluğun görüşü

doğrudur ve kişiler kendi niyetleriyle baş başa olup bunun sorumluluğunu Allah’a karşı

taşırlar (Karaman vd., 2000: 423).

İslam Dini, ister peşin, isterse vadeli olsun, alış-verişi helal kılmıştır. Peşin

satışlarda kar eklemek meşru olduğu gibi, vadeli satışlarda da meşrudur. Hatta vadeli

olarak yapılan satışlarda, para belirli bir süre ticaret işinde kullanılamayacağı ve eşyanın

alış fiyatlarının artacağı dikkate alınarak kar oranı yüksek tutulabilir. Kısaca bir kimse

peşin satışlarda %20 kar uygularken, vadeli satışlarda %30 kar uygularsa bu mümkün ve

dinen caizdir. Pazarlık aşamasında peşin veya aylara göre vadeli fiyatlar belirlendiğinde

akit tamamlanmış olur. Ancak; satıcının bu fiyatlamayı yaparken, banka kredi faizlerini

esas alıp müşterisine faizli kredi kullandırdığını düşünmemesi veya vade farkı için de

böyle bir izlenimi uyandırmaması gerekir. Ameller niyetlere göre olduğundan, bu duruma

dikkat edilmelidir (Döndüren, 2014: 879).

Vadeli olarak yapılan alış-verişlerde faiz yoktur. Ancak; vadeli alış-veriş

yapanların yaptıkları işleme faiz dememeleri gerekir. Niyet ve isimlendirme burada

büyük bir önem kazanmaktadır. Genel olarak ticari işlemlerde niyet ve isimlendirme çok

önemlidir. Bugün piyasada gerçekleşen bazı işlemler var ki; eğer onlara “faiz” adı

konmasa aslında o işlemlerde faiz yoktur. Mecelle’de bir madde vardır. “Bir işten maksat

ne ise hüküm ona göredir.” Peygamber Hz. Muhammed (S.A.V.)’ın bir Hadis-i Şerifinde;

“Ameller (işler), niyetlere göre değerlendirilir” demiştir. Kişinin niyeti faizden uzak

durmak ise onun günahı ile, faizi helal sayıp ona göre hareket eden bir kişinin günahı ve

dini sorumluluğu aynı değildir (Özek, 2011: 121).

Günümüzde ticari işlemlerde; vade farkı alınmasının sebebi ve hesaplama

yöntemi de dikkate alındığında, bunun klasik fıkıh anlayışında tanımlandığı şekliyle, faiz

Page 36: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

FAİZ KAVRAMI VE İSLAMDA FAİZ YASAĞI FATMA KELLEROĞLU

24

şüphesinden uzak olduğunu söylemek bir hayli zordur. Vade sebebiyle yapılan fazla

ödemenin bir kısmının satış bedelini enflasyonun olumsuz etkisine karşı korumayı

amaçlayan bir tedbir, bir kısmının ise beklemenin, ödenmeme riskinin ve mahrum kalınan

peşin karın karşılığı şeklinde olduğu, bu sebeple de caiz olacağı iddiası belli ölçüde

doğrudur. Ancak; günümüzde bankaların kredilere uyguladığı aylık faiz oranları ile

piyasadaki aylık vade farkı oranlarının genellikle birbirine yakın seyrettiği de gözardı

edilmemelidir (Karaman vd., 2000: 423).

6.4. Faizsiz Bankacılık Kavramı

Dini sebeplerle faizden uzak kalmak isteyen kişilerin, finansman ihtiyaçlarını

karşılamaları, tasarruflarını değerlendirebilmeleri ve modern bankacılık hizmetlerinden

yararlanabilmeleri amacıyla, faizle çalışan geleneksel bankalara alternatif olarak kurulan

finansal kuruluşlarafaizsiz banka adı verilmektedir (Battal, 1999: 3).

İslami açıdan faizsiz banka, geleneksel bankaların dayandığı faize dayalı temel

kuruluş felsefesinden farklı olarak, İslam şeriatı ve İslam hukuku prensiplerine göre

faaliyetlerini sürdüren finansal kuruluşlardır. Faizsiz bankaların en belirgin özelliği, kar-

zarar ortaklığına dayalı bir sistem içerisinde faaliyet göstermeleridir. Kar-zarar ortaklığı

kavramı, geleneksel bankacılıkta garanti edilen faiz getirisinden farklı bir kavramdır

(Yozgat, 2010: 14).

Faizsizlik prensiplerine göre çalışan, bu prensiplere uygun her türlü bankacılık

faaliyetlerini gerçekleştiren, kar ve zarara katılma esasına göre fon toplayıp, ticaret,

ortaklık ve finansal kiralama yöntemleriyle fon kullandıran bankacılık modeline katılım

bankacılığı denir. Katılım ifadesi ise, yapılan bankacılık türünün kar ve zarara katılma

prensibine göre yapıldığını belirtmek için kullanılmaktadır. Bu bankalar, tasarruf

sahiplerinden topladıkları fonları, faizsiz finansman kurallarına göre ticaret ve sanayide

değerlendirerek, oluşan karı veya zararı tasarruf sahipleriyle paylaşırlar. TL, USD ve

EUR olarak vadeli hesaplarda toplanan bu fonlar, kurumsal finansman desteği, bireysel

finansman desteği, finansal kiralama, kar veya zarar ortaklığı yöntemleriyle

değerlendirilmektedir (Ertem, 2015: 48).

Geleneksel bankacılıkta, önceden belirlenmiş faiz oranı karşılığında mudilerden

toplanan mevduatlar, bankanın belirlemiş olduğu faiz oranı üzerinden, fon ihtiyacı

olanmüşterilere kredi şeklinde kullandırılmaktadır. Katılım bankacılığının, geleneksel

bankacılıktan en önemli farkı, faiz yerine katılım payı sağlamasıdır. Katılımcıların

faaliyet sonuçlarına katılmasını öngören bu sistem, faizsiz bankacılık olarak da

adlandırılmaktadır. Bu sistemin temel amacı, tasarruflarını kullandırmaları karşılığında

faiz almak istemeyen tasarruf sahiplerinin nakit birikimlerini etkin bir şekilde ekonomiye

kazandırmaktır (Özulucan ve Deran, 2009: 87).

Modern anlamda faizsiz bankacılığın ilk örneği, 1963 yılında Mısır’da Mit-

Ghamr’da kurulan “Tasarruf Bankası” adlı kuruluştur. Halkı müslüman olan ülkeler

arasında bankacılık faaliyetlerini faizsiz olarak yürütmek amacıyla 1973 yılında İKB

kurulmuş, 1975 yılında ise faaliyete geçmiştir. Türkiye ise bu bankanın kurucu ortakları

arasında yer almıştır (Ersoy vd., 1987: 12).

Tablo 6.1.’de Katılım bankacılığı sisteminin gelişim süreci gösterilmiştir.

Page 37: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

FAİZ KAVRAMI VE İSLAMDA FAİZ YASAĞI FATMA KELLEROĞLU

25

Tablo 6.1.Katılım Bankacılığı Sisteminin Gelişim Süreci (Kalaycı, 2013: 54).

Günümüzde, birçok ülkede faizsiz sisteme göre bankacılık faaliyetlerini yürüten

bir çok kurum faaliyet göstermektedir. Ayrıca, bu alandaki gelişmelere katkı sağlayan ve

bünyelerinde faizsizlik esasına göre çalışan birimler kuran batılı kurumlar da

bulunmaktadır. Bu kurumlar arasında; Citibank, HSBC Bank, Union Bank of

Switzerland, Kleinwort Benson, ANZ Grindlays, Goldman Sachs sayılabilir. Dolayısıyla

günümüz dünyasında başta körfez ülkeleri olmak üzere katılım bankacılığının

yaygınlaştığı ve geleneksel bankaların da faizsiz bankacılığa yöneldikleri görülmektedir

(Aras ve Öztürk, 2011: 168).

6.5. İslam’da Faizin Yasak Olduğunu Bildiren Ayet ve Hadisler

6.5.1. Kur’anı Kerim’de Faiz

İslam’da ve önceki semavi dinlerde, faizcilik, üretime dayalı olmayan, emek veya

ticaret riski de bulunmayan bir “haksız kazanç” yolu sayılarak yasaklanmıştır.

Faiz (riba), sözlükte artma, çoğalma ve şişme gibi anlamlara gelmektedir. Fıkıh

terimi olarak da; ölçü veya tartı ile alışverişe konu olan misli malların, altın, gümüş ve

nakit paranın aynı cinsten miktarını, daha fazla bir karşılıkla değiştirmektir. Riba;

Cahiliye Ribası, Fazlalık Ribası ve Nesie Ribası olarak üç kısma ayrılır:

Cahiliye Ribası: Vadesi dolmuş olmasına rağmen, borcun ödenmemesi

durumunda borcun artırılarak vadenin uzatılmasıdır.

Fazlalık Ribası: Aynı cinsten ribevi malların (ölçü veya tartı ile alınıp satılan

mallar) birbirleriyle değişimleri halinde, birinin diğerinden fazla olmasıdır. Örneğin; 12

kg’lık yemeklik buğdayı, 10 kg’lık tohumluk buğdayla değişmek gibi. Aynı buğdayların

para değeri üzerinden değişimi ise alış-veriş sayılır ve faizle ilgisi yoktur. Buradaki

yasağın temel nedeni, mal değişimlerinin para değeri üzerinden yapılmasını sağlamaktır.

Çünkü, kalite farkını başka türlü belirlemek taraflardan birisinin yanılmasına yol açabilir.

Nesie Ribası: Vade karşılığında şart koşulan fazlalığa denir. Aynı cinsten ribevi

malların birbirleriyle değişimi halinde, taraflardan birinin aldığı fazlalık riba’yı doğurur.

Aynı ribevi malların peşin değişimleri ve cinsleri de aynı olunca değişimin eşit miktarda

yapılması durumunda riba sözkonusu olmaz, usulüne uygun mal takası yapılmış olur

(Döndüren, 2011: 203).

1960-1970 1970-1980 1980-1990 1990-2000 2000-

Kurumlar Tasarruf

Bankaları

+Ticaret ve

Yatırım

Bankaları

+ÖFK,

Tekafül

Şirketleri

+Varlık

Yönetim

Şirketleri,

Aracı

Kurumlar

+Elektronik

Bankacılık

Ürünler Karz-ı Hasen

Mudaraba

Müşareke

+Selem +Ticari

Bankacılık

Ürünleri,

Katılım

Hesapları,

Tekafül

+Yatırım

Fonları,

İslami

Bonolar,

Hisse

Senetleri

+Şeriat’a

uyumlaştırılmış

ürünler

Bölge Müslüman

Ülkeler

(Körfez)

+Müslüman

Ülkeler

(Ortadoğu)

+Asya

Pasifik,

Türkiye

Aynı Bölgeler + Avrupa,

ABD

Page 38: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

FAİZ KAVRAMI VE İSLAMDA FAİZ YASAĞI FATMA KELLEROĞLU

26

Kur’an-ı Kerim’de faiz, finansman ve ticaret hukuku konularında daha çok genel

hükümler yer almıştır. Faizin içeriği konusunda hiç ayrıntıya girilmemiş olması, vahye

muhatap olan ilk müslümanların bu konu hakkında bilgi sahibi olduklarını akla

getirmektedir.

Kur’anı Kerim’de faizi yasaklayan ve onu büyük bir günah ve haram kabul eden

başlıca ayetler şu şekilde sıralanabilir:

“Faiz yiyenler (kabirlerinden), ancak şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden

kalktığı gibi kalkarlar. Bu hal onların; alım-satım tıpkı faiz gibidir demeleri yüzündendir.

Halbuki Allah, alım-satımı helal, faizi haram kılmıştır. Bundan sonra kime Rabbinden bir

öğüt gelir de faizden vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir ve artık onun işi Allah’a

kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar.”

(Bakara, 2/275).

“Allah, faizi tüketir (Faiz karışan malın bereketini giderir), sadakaları ise

bereketlendirir. Allah küfürde ve günahta ısrar eden hiç kimseyi sevmez” (Bakara, 2/276).

“Ey iman edenler! Allah’tan korkun. Eğer gerçekten inanıyorsanız mevcut faiz

alacaklarınızı terkedin. Şayet (faiz hakkında söylenenleri) yapmazsanız, Allah ve Resulü

tarafından (faizcilere karşı) açılan savaştan haberiniz olsun. Eğer tevbe edip

vazgeçerseniz sermayeniz sizindir; ne haksızlık etmiş ne de haksızlığa uğramış

olursunuz” (Bakara, 2/278-279).

“Yahudilerin zulmü sebebiyle, bir de çok kimseyi Allah yolundan çevirmeleri,

menedildikleri halde faizi almaları ve haksız (yollar) ile insanların mallarını yemeleri

yüzünden kendilerine (daha önce) helal kılınmış bulunan temiz ve iyi şeyleri onlara haram

kıldık; ve içlerinden inkara sapanlara acı bir azap hazırladık” (Nisa, 4/160-161).

“İnsanların mallarında artış olsun diye verdiğiniz herhangi bir faiz, Allah katında

artmaz. Allah’ın rızasını isteyerek verdiğiniz zekata gelince, işte zekatı veren o kimseler,

evet onlar (sevaplarını ve mallarını) kat kat arttıranlardır” (Rum, 30/39).

İslam Dini, faizle para, mal verme yanında, karşılıksız bir menfaat beklemeksizin

verilen borç para veya malın sahibine çok büyük sevaplar verileceğini beyan etmiştir.

“Verdiğinin kat kat fazlasını kendisine ödemesi için Allah’a güzel bir borç (isteyene

faizsiz ödünç) verecek yok mu? Darlık veren de bolluk veren de Allah’tır. Sadece O’na

döndürüleceksiniz” (Bakara, 2/245).

“Kim Allah’a güzel bir ödünç verecek olursa, Allah da onun karşılığını kat kat

verir ve ayrıca onun çok değerli bir mükafatı da vardır” (Hadid, 57/11).

Görüldüğü üzere; “Riba” veya bunun Türkçe karşılığı olarak kullanılan “Faiz”

müslümanların kutsal kitabı Kur’an-ı Kerim’de de çok kesin ve çok sert bir biçimde

yasaklanmıştır. Ancak; Kur’an-ı Kerim’in riba’yı neden yasakladığı ve neden günah

olarak kabul ettiği, riba’nın onunla ilgili olanlara veya topluma ne gibi zararlar verdiği ve

riba ile ilginenlerin nasıl ve ne tür bir ceza ile cezalandırılmaları gerektiği hususu açık bir

biçimde belirtilmemiştir (Orman vd., 1987: 105).

İslam Dini’nde faizin yasaklanmasının görünen veya görünmeyen çeşitli nedenleri

vardır. Öncelikle ihtiyacı olan bir kimseye verilen bir para karşılığında daha sonradan

fazladan bir miktar alınması (faiz), sosyal yardımlaşma duygusunu ve sosyal barışı

zedeler. Çünkü; ihtiyaç sahibine verilenparanın, okişiyekazanç sağlayıp sağlayamayacağı

kesin değildir. Ama kesin olan alınan borç karşılığında faiz ödenmesi ve borç alan ve

veren kişi arasında ortaya çıkan adaletsizlik durumudur. Bu adaletsizlik ve dengesizlik

gelir ve servet kaynaklı olup, toplumdaki dayanışma duygusunu zedeler. Diğer yandan,

borç veya kredi veren banka ile kredi alan borçlu arasında bir kredi sözleşmesi

düzenlenerek ve borçludan likiditesi yüksek teminatlar alınarakkredi alacağı banka

tarafından garanti altına alınmaktadır. Düzenlenen bu sözleşmelerde, kredi kullanan kişi

Page 39: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

FAİZ KAVRAMI VE İSLAMDA FAİZ YASAĞI FATMA KELLEROĞLU

27

banka ile eşit koşullarda sözleşme yapmaktan yoksundur. Sonuç itibarıyla; banka anapara

ve faiz gelirini kolaylıkla teminat altına alırken, borçlunun bu parayı ticarette kullansa

dahi kazanç garantisi sözkonusu değildir. Alınan kredi, borçlunun zorunlu veya şahsi

diğer ihtiyaçları için de kullanılmış olabilir. (Canbaz, 2012: 154).

Faizin bireyleri ve toplumu olumsuz yönde etkileyen zararları şu şekilde

özetlenebilir:

Faizin ahlaki zararları, insanlarda cimrilik, bencillik, duyarsızlık ve aşırı

madde sevgisi gibi bir takım kötü sıfatların yerleşmesine neden olur.

Faizin toplumsal zararları, toplumun birliği, insanlar arasındaki ilişkiler,

sevgi ve saygı karşılıklı yardımlaşma üzerine kurulur ve güçlenir. Toplumda cömertlik

ve hoşgörünün yaygınlaşması, zengin ve fakirler arasındaki bağları da kuvvetlendirir.

Buna karşılık, faiz yoluyla fakirlerin elindeki kıt olan sermayenin de varlıklı kesime

aktarılması toplumsal barışı zedelemekte, zengin ile fakir arasındaki uçurumun ortaya

çıkmasına neden olmaktadır.

Faizin ekonomik zararları, kişiler ve kurumlar finansal ihtiyaçlarını, ya

kendi imkanlarıyla ya da başka kişi ya da kurumların destekleriyle (karz-ı hasen, sadaka,

zekat veya ortak olma) giderirler. Bu tür yardımlaşmalar yastık altı kıymetli değerlerin

ekonomiye kazandırılmasına ve borçların faiz yoluyla büyümesini engeller. Aksi

durumda her türlü ihtiyaç için faizle kredi kullanılması durumunda borçlar hızlı bir

şekilde artmakta ve kıt olan sermaye de yok olarak kurumların iflas etmelerine yol

açmaktadır (Canbaz, 2012: 154).

6.5.2. Hadis’lerde Faiz

Kur’an-ı Kerim’den ayrı olarak sahih birçok hadiste de riba’ya karşı kesin bir

şekilde emirler yer almış bulunmaktadır. Kur’an-ı Kerimde faizle ilgili genel hükümler

yer alırken, hadislerde ise faiz, finansman ve ticaret hukuku konularında ayrıntılı

hükümler yer almaktadır. Temel hadis kitaplarının alış-veriş bölümleri (kitabü’l-büyu)

konuyla ilgili detaylı bilgileri içermektedir. Tirmızi’nin el-Câmi'u's-Sahih (Sünen) adlı

eserinde; müzayede (açık artırma yoluyla satış), Efendisinin ölümü durumunda azad

edilecek kölenin (müdebber) satışı, telakki’r-rukban (üreticileri şehrin girişinde

karşılayarak mallarını satın alma), hayvan satışı, köle satışı, buğday satışı, sarf aksi (para

değişimi), hurma ağacı satışı, garar (akidde meçhul yönlerin bulunması), gabin (aldatma),

muhayyerlik, musarrat (sütü bol görünsün diye sağılmadan satılan hayvan), ihtikar

(karaborsacılık), su satışı, hacamatçının ücreti, içki satışı, neceş (hileli artırım yani, alma

niyeti olmadığı halde çok az fiyat verip malın fiyatını düşürme), selem (peşin para ile

vadeli mal alımı), borç hayvan vermek gibi ayrıntılı konuların yer aldığı görülmektedir

(Aktepe, 2011: 28).

Hazret-i Muhammed (S.A.V.)’den nakledilen bir çok hadiste faizin yasak olduğu

açıkça görülmektedir. “Resulullah, faiz alana, verene, yazana ve şahitlerine lanet

etmiştir”. “Biliniz ki Cahiliye ribasının tamamı kaldırılmıştır, anaparalarınız sizlerindir.

Ne zulmedin, ne de zulme uğrayın” (Aktepe, 2012: 24).

Peygamber Hazret-i Muhammed (S.A.V.); Kur’anı Kerim’in yasakladığı riba’yı,

Veda Hutbesi’ndeki sözleri hariç, yaşadığı sürece gördüğü veya duyduğu olayları örnek

göstererek açıklamaya çalışmış ve hangi tür muamelelerin riba olduğunu, hangi tür

muamelelerin ise riba olmadığını belirterek müslümanların riba’dan uzak durabilmeleri

Page 40: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

FAİZ KAVRAMI VE İSLAMDA FAİZ YASAĞI FATMA KELLEROĞLU

28

için muamelelerini nasıl yapmaları gerektiğini örneklerle açıklamıştır (Orman vd., 1987:

106).

Hz. Muhammed (S.A.V.) Veda Haccı’nda şöyle buyurmuştur: Dikkat edin.

Cahiliye döneminin faizlerinin hepsi de kaldırılmıştır. Anaparalarınız sizindir. Bu suretle

ne haksızlığa uğratılmış ve ne de haksızlık yapmış olursunuz” (Ebu Davud, “Büyu”,5).

Bir başka hadiste ise; “Faiz ancak veresiyedir” (Buhari, “Büyu”,79; Müslim,

“Müsakat”,101-103) buyururken, Cahiliye döneminde yaygın olan “vade karşılığı alacağı

artırma” adetine işaret etmiştir. Ayrıca, Hz. Muhammed (S.A.V.), kendi döneminde alım

satım türlerini ve uygulanan işlemleri faiz olduğu ya da faize yol açacağı için

yasaklamıştır. “Eşya-yı sitte” veya “Emval-ı Ribeviyye” hadisi olarak adlandırılan

hadiste şöyle buyurmuşlardır: Eşit miktarlarda ve peşin olmak dışında, “Altına mukabil

altını, gümüşe mukabil gümüşü, buğdayla buğdayı, arpa ile arpayı, hurma ile hurmayı,

tuza mukabil tuzu satmayınız. Her kim artırır veya fazla alırsa faiz alıp vermiş olur. Bunda

alan ile veren arasında fark yoktur.” Sözkonusu hadisin başka rivayetlerinin son kısmında

ise; “Cinsler değişirse peşin olmak şartıyla nasıl satarsanız satınız. Peşin olmak kaydıyla

altını gümüşle, gümüşü altınla, buğdayı hurmayla, arpayı hurmayla satabilirsiniz”

(Buhari, Büyu”,77-81; Müslim, “Müsakat”, 79-85) ilaveleri bulunmaktadır (Karaman

vd., 2000: 414).

Gasil’ül-Melaike Abdullah İbn Hanzele’den rivayete göre; Hz. Peygamber

(S.A.V.) şöyle buyurmuştur: “Bir kimse bile bile, kasden bir dirhem bile olsa riba yiyecek

(alacak) olursa, o kimse zinadan otuzaltı defa daha şiddetli bir (günah) işlemiş olur”.

Ebu Hureyre’den rivayete göre Hz. Muhammed (S.A.V.); “Miraç gecesi bir insan

topluluğu’na rastladım, bunların mideleri içi yılanlarla dolu ve dışarıdan bakıldığında bu

yılanların görülebileceği bir eve benziyordu.” Bunların kim olduğunu sorduğumda

Cebrail A.S. cevaben “bunlar riba yiyenlerdir” dedi (Tuğ, 1972: 74-75).

Hz. Muhammed (S.A.V.) döneminde altının para birimi Dinar (yaklaşık 4 gr),

gümüşün para birimi Dirhem (yaklaşık 2,8 gr) idi. Bu kıymetlerin, kendi cinsinden olan

altın veya gümüş ziynet eşyası alım satımında kullanılması durumunda, aynı ağırlıkta

işlem yapılması gerekiyordu. Böyle değerli bir madenin, işçilik dışında fazlalıkla

değişimi durumunda reel faiz ortaya çıkmaktadır. Buradaki faiz yasağı, değerini öz

madeninden alan “sağlam para”’nın ortaya çıkmasını sağlamıştır. Gerçekten Hayber

ganimetleri arasında bulunan altın ve boncuk dizili gerdanlığı 12 dinara (yaklaşık 48 gr

altın para) satın alan Fudale İbn Ubeyd (r.a.) bu alışverişten şüphelenince, durumu Hz.

Peygamber’e sormuş, Hz Peygamber’de gerdanlıktaki altının diziden çıkarılarak ayrıca

tartılmasını ve altın parayla ağırlık olarak denkleştirilmesini, geri kalan kısım için ise fiyat

takdiri yapılmasını bildirmiştir (Döndüren, 2014: 867-868).

Diğer taraftan; Ebu Yusuf’a göre; altın ve gümüş para dışında “fels” diye

adlandırılan bakır, nikel, kalay vb. madeni paralar, maden değeri dışında itibari bir değer

kazandığından dolayı, altın ve gümüş gibi “sağlam para” sayılmaz. Bu nedenle,

sözkonusu kıymetlerle yapılan borçlanmalarda, bu paraların endeksli bulunduğu altın

veya gümüş paraya göre hesaplanacak “değer farkı” faiz kapsamı dışındadır. Günümüzde

önemli ölçülerde enflasyona maruz kalan kağıt para sistemlerinde, bir aydan daha uzun

süreli borçlanmalarda, altın gibi sağlam bir birime endekslenerek hesaplanan değer

kayıplarının faiz kapsamı dışında tutulması da hakkaniyet prensibine uygun düşecektir

(Döndüren, 2014: 869).

Page 41: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

KATILIM BANKALARINDA FON YÖNETİMİ FATMA KELLEROĞLU

29

7. KATILIM BANKALARINDA FON YÖNETİMİ

7.1. Fon Toplama Yöntemleri

Katılım bankaları, geleneksel bankalardan farklı olarak, “Katılımcılık” prensibine

göre kar veya zarara ortak olmak suretiyle fon toplamaktadır. Katılım bankalarının

kaynakları içerisinde en büyük pay, katılım hesaplarına aittir. 5411 sayılı Bankalar

Kanunu’nun 3. maddesinde “Katılım fonu; katılım bankaları nezdinde açtırılan gerçek ve

tüzel kişilere ait özel cari hesap ve katılma hesaplarında yer alan parayı” ifade eder

şeklinde tanımlanmıştır. Bu tanıma göre katılım fonu; özel cari hesap ve katılım

hesaplarından oluşmaktadır (Babuşçu ve Hazar, 2017: 179).

7.1.1. Özel Cari Hesaplar

Bankalar Kanunu’nun 3. maddesine göre, Özel Cari Hesap; katılım bankalarında

açılabilen ve istenildiğinde kısmen veya tamamen her an geri çekilebilme özelliği taşıyan

ve karşılığında hesap sahibine herhangi bir getiri ödenmeyen fonların oluşturduğu

hesapları ifade eder.

ÖFK’ların Kuruluş ve Faaliyetleri Hakkında Yönetmelikte ise, Özel Cari Hesap;

ÖFK’larda, Türk Lirası veya Yabancı Para cinsinden nama yazılı olarak “özel cari hesap

cüzdanı” karşılığında açılabilen ve istenildiğinde kısmen veya tamamen her an geri

çekilebilme özelliği taşıyan, karşılığında hesap sahibine anapara dışında faiz, kar ve sair

nam altında bir bedel ödenmeyen fonların oluşturduğu hesaplar olarak tanımlanmıştır

(Noyan, 2007: 37).

Cari hesaplar, ulusal para ve döviz cinsinden açılabilen vadesiz hesaplardır.

Herhangi bir vade sözkonusu olmadığından mudiler mevduatlarını istedikleri zaman

kısmen veya tamamen çekebilmektedirler. Bu tür hesaplarda bankanın karına veya

zararına ortak olma sözkonusu değildir. Bankada cari hesabı bulunan mudilere bankacılık

hizmetleri sunulmakta ve fon kullandırımında öncelik sağlanmaktadır.

Bu tür hesaplarda toplanan mevduata vadesiz mevduat adı verilmektedir. Bu

hesapların açılmasındaki amaç, parayı hırsızlık, gasp ve kaybetme gibi tehlikelerden

korumak ve bankacılık hizmetlerinden yararlanmada öncelik kazanmaktır. Banka,

vadesiz mevduatı mudisine geri ödemekle yükümlüdür. Kar, zarar veya iflas etmesi bu

yükümlülüğü düşürmez. Çünkü katılım bankaları; bu tür mevduatlar üzerinde garantör

konumundadır, dolayısıyla zarar etse bile mevduatı misliyle ödeme yükümlülüğüne

sahiptir (Gül, 2004: 38-39).

7.1.2. Katılım Hesapları

Katılım Hesabı; katılım bankalarına yatırılan fonların bu kurumlarca

kullandırılmasından doğacak kar veya zarara katılma sonucunu veren, karşılığında hesap

sahibine önceden belirlenmiş herhangi bir getiri ödenmeyen ve anaparanın aynen geri

ödenmesi garanti edilmeyen fonların oluşturduğu hesaptır (Bayındır, 2016: 236).

Katılım hesaplarında toplanan mevduatlar, ticari faaliyetlerde kullanılmakta,

yatırım sonunda elde edilecek kar veya zarar mudilere yansıtılmaktadır. Vade sonunda

mudilerin elde edeceği gelir, mevduat bankacılığında olduğu gibi belli değildir. Katılım

bankası elde ettiği karı veya zararın %20’sini kendisine alır, %80’ini ise havuza iade eder.

Havuzda toplanan kar veya zarar da katılımcılar arasında dağıtılır. Bu hesaplarda dikkat

edilmesi gereken en önemli nokta, mudilerden para toplanırken belirli bir

Page 42: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

KATILIM BANKALARINDA FON YÖNETİMİ FATMA KELLEROĞLU

30

gelirtaahhüdünde bulunulmadığı gibi, anapara garantisi de verilmemesidir (Yazıcı, 2015:

57).

Katılım hesapları, genel olarak 1 ay, 3 ay, 6 ay, 1 yıl ve üzeri vadeli, TL, USD ve

EUR cinsinden açılabilmektedir. Bu hesaplarda mudilere dağıtılan kar payı üzerinden,

geleneksel banka mevduat faizlerinde yapıldığı gibi %15 Gelir Vergisi Stopajı yapılır.

Ayrıca, hesabın vadesi dolmadan hesaptan para çekilebilir ve katılım bankasının onay

vermesi halinde vadeden önce para çekilmesi hallerinde de hesaptaki kalan para

üzerinden kar payı hesaplanabilir (Canbaz, 2016: 188).

Faizsiz bankacılık sistemine göre; “katılım hesabı sahiplerine, herhangi bir getiri

garantisi verilmemesi ve oluşabilecek zarara katılım” ilkesi bulunmasına karşılık, katılım

hesapları da aynen geleneksel bankalarda olduğu gibi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu

kapsamında sigorta altına alınmıştır (Canbaz, 2015: 176).

Mevduattan farklı olarak, katılım hesaplarının özelliği, tasarruf sahipleriyle

katılım bankası arasından borç-alacak ilişkisi yerine, kar-zarar ilişkisi kurmasıdır. Bu

nedenle katılım hesaplarının mevduattan farklı olduğu söylenebilir (Arslan, 2017: 5).

7.2. Fon Kullandırma Yöntemleri

7.2.1. Murabaha

Murabaha, katılım bankası ile fon kullanacak tüzel kişinin aralarında düzenlemiş

oldukları sözleşmeye istinaden, tüzel kişiliğin ihtiyaç duyduğu ticari mal, menkul,

gayrimenkul ve hizmet alımının tüzel kişilik adına satın alınarak belirli bir kar marjıyla

satıcıya peşin olarak ödenmesi ve bunun karşılığında da daha önceden belirlenen geri

ödeme planı üzerinden müşterinin borçlandırılması işlemidir (Sümer ve Onan 2015: 300).

Katılım Bankasının müşterisi için bir ürünü satıcıdan alarak, belirli bir kar

marjıyla müşterisine satması şeklinde uygulanan bir yöntemdir (Pehlivan, 2016: 302).

Murabaha yöntemiyle finansman şu şekilde özetlenebilir:

Girişimci, malı satın alacağı işletme ile bir ön anlaşma sağlayarak, daha

önceden belirlenen kredi limitleri çerçevesinde mal alım talebini katılım bankasına

bildirir.

Katılım bankası ile işletme arasında geri ödeme planı ve kar marjı

konularında anlaşma sağlanır. Katılım bankası işletmeden daha önceden belirlenen

teminatları alarak malı satın alacağı firmaya sipariş verir ve peşin fiyat üzerinden ödemeyi

yapar.

Malı satan firma peşin fiyatlı faturayı Katılım bankası adına, irsaliyeyi

Katılım bankası adına ancak girişimcinin adresine keserek malı girişimciye teslim eder.

Katılım bankası, girişimci ile anlaştıkları kar marjını peşin fiyata ekleyerek

girişimci adına faturayı keser.

Vade sonunda ise girişimci sözleşmede belirlenen borcunu Katılım

bankasına geri öder (Uslu, 2005: 149).

Murabaha klasik ve çağdaş murabaha olmak üzere iki kısma ayrılmaktadır.

Klasik Murabaha Yöntemi; satıcının satmış olduğu malın maliyetini ve elde

edeceği karı müşteriye bildirerek satım işleminin gerçekleşmesidir. Bu işlemde

müşterinin malı alıp almayacağına dair herhangi bir vaadi sözkonusu değildir. Örneğin;

satın alınmak istenen bir evin satıcısı, evin kendisine maliyetini söyler ve üzerine kar

Page 43: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

KATILIM BANKALARINDA FON YÖNETİMİ FATMA KELLEROĞLU

31

koyarak satış yapar ise bu satış klasik murabaha olarak isimlendirilir

(http://islamekonomisi.org, 24.01.2017).

Çağdaş Murabaha Yöntemi ise; katılım bankaları tarafından uygulanan bir yöntem

olup, bu yöntemde müşteri satın almak istediği malı görür, beğenir ve peşin fiyatını

öğrenir. Daha sonra katılım bankasından malın alınıp kendisine vadeli olarak satılmasını

ister. Katılım bankası müşteri hakkında mali istihbarat yaparak ödeme gücünü ve

moralitesini araştırır. Ayrıca çeşitli teminatlar alarak müşteriye uygulayacağı vade farkını

bildirir. Daha sonra malı peşin fiyata satıcıdan alıp vadeli olarak müşteriye satar. Malın

peşin fiyatı ile vadeli fiyatı arasındaki fark katılım bankası tarafından kar olarak

kaydedilir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, malı önce katılım bankasının satın

almasıdır. Müşteri satın almış olduğu bir mal için finansman talebinde bulunursa bu talep

kabul edilmez. Çünkü bu durumda borcun finansmanı söz konusu olacaktır ve borç

finansmanı ise faizdir (http://islamekonomisi.org, 24.01.2017).

7.2.2. Mudaraba

Mudaraba, bir emek-sermaye ortaklığıdır. Mudaraba’da kar, ortakların arasında

belirlenecek orana göre dağıtılırken, zararın tamamı sermaye sahibine (Rabb-ul mal) yani

katılım bankalarına ait olmaktadır. Zarar durumunda ise emek sahibinin de emeği boşa

gitmiş olmaktadır (Terzi, 2013: 62).

İslamiyetten önce uygulanan Mudaraba, Peygamber Hz. Muhammed (S.A.V.)’in

dedesi Haşim tarafından geliştirilmiş ve İslamiyet’in doğuşundan bugüne kadar devam

eden bir ortaklık olmuştur. Sermaye sahipleri ve girişimcilerin uygulamış olduğu bu

yöntem, faizsiz bankacılığın temelini oluşturmuştur. Hz. Muhammed (S.A.V.), henüz

peygamberlik gelmeden önce Hz. Hatice ile evlenmelerinden öncesinde ve sonrasında

onunla mudaraba ortaklığı yapmıştır. Sahabeden bir çok kimsenin mudaraba ortaklığını

uyguladığı bilinmektedir. Bunların arasında; Hz. Muhammed (S.A.V.)’nin amcası Hz.

Abbas, Hz. Osman, Hakim b. Hizam, Hz. Ömer, Hz. Ömer’in oğlu Abdullah, Hz. Aişe,

İbn Mesud, Zeyd İbn Halid gibi sahabiler bulunmaktadır (Canbaz, 2015: 180).

Mudaraba’da sermaye ve emek ortaya konularak ticari bir faaliyet

yürütülmektedir. Bu yöntemde; banka tarafından projesi onaylanan ve finanse edilen

kişiye “mudarib”, projeyi finanse ederek sadece sermayesi destek olan kişiye veya

kuruma da “Rabbul-mal” denilmektedir. Rabbul-mal (katılım bankası), mudarib (proje

sahibi) ile sözleşme imzaladıktan sonra, mudarib’in talebi üzerine sözleşmede belirlenen

sermayeyi hazır bulundurmak zorundadır. Sözleşmede belirlenen şartlar dışında, banka

mudarib’in yapmış olduğu işlemlere karışma yetkisine sahip değildir. Ancak; zarar

riskinin ortaya çıkması durumunda, zararı önleyici bir takım tedbirler alma hakkına

sahiptir. Mudaraba’da zarar olması durumunda, bu zarar banka tarafından karşılanmakta,

proje sahibi müşteri ise, geçen süre içerisinde boşa çalışmış olduğundan, ortaya çıkan

zararı emeği ile telafi etmesi yeterli görülmektedir. Zararın meydana gelmesinde

müşterinin kasıt ve ihmali varsa, bu zarar kendisinden tazmin edilmektedir. Mudaraba

yönteminde oluşan kar ise, Rabbul-mal (katılım bankası) ve mudarib (proje sahibi)

arasında daha önceden belirlenmiş kar payı üzerinden pay edilmektedir (Babuşçu ve

Hazar, 2017: 181-182).

Page 44: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

KATILIM BANKALARINDA FON YÖNETİMİ FATMA KELLEROĞLU

32

7.2.3. Müşareke

Müşareke, sermayedar ve emek sahibinin, herhangi bir projeyi gerçekleştirmek

üzere, emek ve sermayelerini birleştirerek yaptıkları ortaklık şekline denir. Bu tür

ortaklıklarda; işin gerçekleştirilmesi aşamasında sermaye sahibinin söz hakkı

bulunmaktadır ve taraflardan her biri az veya çok sermaye koymak durumundadır. Diğer

bir ifadeyle değişik oranlarda da olsa hem emek ve hem de sermayenin birleşimi

sözkonusudur (Bakkal, 2016: 14).

Müşareke’de elde edilen karın hangi orana göre pay edileceği sözleşmede

belirtilir. Sermaye’nin belli bir oranı kadar ya da belli bir miktarda kar payı almak şartını

taşıyan müşareke geçersizdir. Örneğin; taraflardan birisi 100 TL sermaye koymuşsa, ona

ödenecek karın, bu 100 TL’nin belli bir oranı, örneğin %25’i kadar olacağı veya karın 20

TL olacağı şeklinde bir şart konulan müşareke geçersizdir (Bayındır, 2016: 245).

Müşareke yoluyla sağlanan finansmanın aşamaları şu şekilde özetlenebilir:

Katılım bankası ve müşteri (iş ortağı) arasında bir ortaklık sözleşmesi

imzalanarak projeye başlanır,

Katılım bankası projeye sadece sermaye koyarken, müşteri hem emek ve

hem de sermaye ile projeye katılır,

Proje sonunda elde edilen kar, ortaklık sözleşmesine göre dağıtılır. Zarar

çıkması durumunda ise, ortaya çıkan zarar sermaye oranlarına göre taraflara dağıtılır

(Özsoy, 2012: 178).

Müşareke sözleşmeleri; kısa ve uzun dönem olmak üzere düzenlenebilmektedir.

Müşareke’nin sabit ve azalan müşareke olmak üzere iki tür uygulaması bulunmaktadır.

Faizsiz banka tarafından sağlanan sermaye başlangıçta belirlenerek sözleşme süresince

de değiştirilmezse bu tür uygulamalara “sabit müşareke” adı verilir. Şayet banka projenin

mülkiyetini müşterisine devrederek müşareke sözleşmesindeki payını tedricen iş ortağına

devreder ise buna da “azalan müşareke” denir (Tunç, 2016: 148).

7.2.4. İcare

İcare, bir yatırım malının mülkiyetinin finansal kiralama şirketinde olması

kaydıyla, belirlenen kira ödemeleri karşılığında kullanım hakkının kiracıya verilmesi ve

sözleşmede belirlenen değer üzerinden kiracıya devrini öngören bir yöntemdir. İcare

(finansal kiralama), Türk finansal sistemi’ne 1983 tarihli ÖFK’ların kuruluş kararnamesi

ile girmiş, 1985 yılında çıkarılan 3326 sayılı Finansal Kiralama Kanunu ile daha güçlü

bir yapıya kavuşmuştur. Yatırım mallarının peşin olarak satın alınması yerine, kira

karşılığı kullanımının sağlanarak, kurumların işletme sermayelerini daha farklı ihtiyaçları

karşılamada kullanmaları sonucunda verimlilik ve karlılığın artmasında etkili olan bir

finansal araçtır. Bu yöntemin tercih edilmesindeki en önemli etken, yatırım malının satın

alınması yerine kiralanması suretiyle Katma Değer Vergisi (KDV)’nin %1 olarak

ödenmesidir (Canbaz, 2016: 194).

Finansal Kiralama’da kiralayan, kira konusu malın üreticisi olabileceği gibi

(dolaysız kiralama), bu konuda uzmanlaşmış bir kuruluş da olabilir (dolaylı kiralama).

Kiralama şirketleri, kiracının isteği üzerine ilgili malı satın almaktadır. Yani; kiraya

vermek ve satmak amacıyla sürekli mal bulundurmamaktadır. Finansal Kiralama’ya konu

mallar; genellikle orta ve uzun vadeli finansman ile sağlanabilen yatırım mallarıdır.

Bununla birlikte, lisans, patent ve marka gibi maddi olmayan varlıklar da

kiralamaya konu olabilir. Günümüzde, hava ve karayolu taşımacılığında kullanılan

araçlar (uçak, otobüs, kamyon, otomobil, grayder, kepçe vs.), bilgisayarlar, büro ve

Page 45: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

KATILIM BANKALARINDA FON YÖNETİMİ FATMA KELLEROĞLU

33

makine teçhizatları, tıbbi cihazların alımında bu yöntem kullanılabilmektedir (Bakkal,

2016: 18-19).

Finansal Kiralama’nın müşterilere sağlamış olduğu avantajlar şu şekilde

sıralanabilir:

Mevcut piyasa enstrümanlarına göre, daha uzun vadeli bir finansman

imkanını vermesi,

Maliyetinin diğer finansal enstrümanlara göre daha düşük olması,

Özkaynakları yetersiz ve yabancı kaynaklardan yararlanma imkanları

sınırlı olan işletmelere büyüme imkanı vermesi,

Geri ödeme planı oluşturulurken, aylık ödeme tutarlarının belirlenmesinde

kiracının ödeme gücünün ve nakit akışının dikkate alınması,

Kira ödemelerinin kar zarar hesaplarında indirim olarak gösterilebilmesi,

Mal alımında ve kira ödemelerinde düşük oran üzerinden KDV ödenmesi,

Kiralama dönemi sonunda, kiralanan malın önceden belirlenen bedel

üzerinden işletmeye satılabilmesi (Canbaz, 2015: 179).

Katılım bankaları, faizsiz bankacılık hükümlerine uymak kaydıyla, her türlü kira

finansmanını sağlayabilir. Kira konusu şeyin ise İslam Hukuku’na uygun olması gerekir.

Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus, müşterinin kiralamak istediği veya

almak istediği mal veya hizmeti öncelikle kurumun kiralaması ya da almış olmasıdır

(Özsoy, 2012: 181)

7.2.5. Selem

Selem, belirli bir malın veya hizmetin bedelinin tamamının peşin olarak ödenerek

ileri bir vadede satın alınması işlemidir. Bu ödeme şeklinde banka, gelecekte üretilecek

olan bir malı peşin olarak satın alır. Fakat bu malı satabilmesi için vadesini beklemek

zorundadır. Ancak bu yöntemde, para, altın, gümüş ve parabenzeri varlıkların satışı İslam

Hukuku’na göre faiz olarak değerlendirildiği içinkesinlikle yasaktır (Babuşçu ve Hazar,

2017: 183).

Bu yöntemde, mallar teslim alınmadan önce ödeme yapıldığından, satıcıya o malı

tedarik edebilmesi veya üretebilmesi için önceden finansman sağlanmış olur. Satıcı,

kendisine peşin olarak ödenmiş bir bedel karşılığında sözleşme tarihinde belirlenmiş olan

ileriki bir vadede malı teslim edeceğini taahhüt etmiş olur. Malın özellikleri ve kalitesi

sözleşmenin konusu, altın, gümüş vb. kıymetler olamaz.

Normal şartlar altında, bir malın satışa konu olabilmesi için, sözleşme

düzenlenirken mevcut olması gerekir. Bu nedenle, hasat edilmemiş veya henüz

üretilmemiş olan bir malın prensip olarak satışı İslam dininde caiz değildir. Ancak,

Peygamber Hz. Muhammed (S.A.V.), insanların ihtiyaçları sebebiyle “ölçeği, tartısı ve

vadesi belli olan” malların satışına izin vermiştir. Buna göre, herhangi bir üretim yeri ve

mekanı belirtilmeyen, teslim anında piyasada bulunma ihtimali çok yüksek olan misli

mallar sözleşme düzenlenirken mevcut olmasa da peşin para ile satılabilirler. Ancak bu

mallar “kabz’dan önce satış yasağı” nedeniyle teslim alınmadan bir başkasına satılamaz.

Aksi halde, hayali vadeli satışlar yoluyla piyasada bulunmayan mallar sanal olarak el

değiştirmiş olur. Günümüz dünyasında, yaşanmakta olan ekonomik krizlerin temelinde

de bu türden hayali mal, döviz, altın vb. satışların yattığı bilinmektedir (Bakkal, 2016:

15).

Selem sözleşmesinin tarım sektöründe yaygın olarak kullanıldığı görülmektedir.

Bu uygulamada; çiftçiler tarafından hasad edilen zirai ürünler, hasad yapılan dönemde

teslim edilmek şartıyla peşin para ile satılmaktadır. Böylece hasad yapılmadan önce bir

Page 46: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

KATILIM BANKALARINDA FON YÖNETİMİ FATMA KELLEROĞLU

34

tür kredi sağlanmış olmaktadır. Çiftçiler bu yöntemde, ziraat için yapılacak giderleri ve

diğer ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Ancak ekonomik sıkıntı içerisinde olan çiftçilerin

durumu sermaye sahipleri tarafından istismar edilebilmektedir. Bu nedenle devlet çiftçiye

selem yaparak onların sermayecilerin eline düşmesini engellemektedir (Döndüren, 2011:

34).

Selem sözleşmesinin uygulandığı diğer bir sektör kömür ve odun piyasasıdır.

Katılım bankacılığı uygulamalarında selem bir finansman yöntemi olarak uygulanır.

Müşterinin belirlemiş olduğu şartlar dahilinde banka malı temin edeceği satıcıya mal

bedelini peşin ödeyerek siparişte bulunur. Malın temin edilmesi gereken sürenin sonunda

banka sözkonusu malı müşterisine satar. Bankanın müşterisi olan alıcı ise, malın

kendisine teslim edildiği anda veya ileriki bir vadede borcunu bankasına öder ve işlem

tamamlanır (Tunç, 2016: 150-151).

7.2.6. İstisna

İstisna, bir kimsenin belirli bir ücret karşılığında, nitelikleri önceden belirlenmiş

bir eseri üretmesi için yapılan bir sözleşme türüdür. Örfte, bir sanatkardan sanatıyla ilgili

bir şeyi imal etmesini istemek, sanatkara siparişte bulunmak anlamlarına gelir. İstisna

sözleşmesi, Hz. Muhammed (S.A.V.)’ın “yanında bulunmayan malı satma” mealindeki

hadisi sebebiyle ihtilaf konusu olmuştur. Hadis’in söylenmesine yol açan olayların

içeriğine bakıldığında, kişinin henüz sahibi olmadığı bir malı satmasının tarafları

sıkıntıya sokabileceği düşüncesiyle bu hadisin söylenmiş olduğu düşünülmektedir.

Ancak, Hz. Muhammed (S.A.V.) tarımsal ürün yetiştiren çiftçilerin nakde ihtiyaç

duymaları halinde, ileride üretecekleri ürünün özellikleri ile birlikte teslim edileceği

zamanın belirlenerek peşin para ile satmalarına müsaade etmiştir (Yozgat, 2010: 41-42).

Bu yöntemde imalatçı, imal edeceği mal için ihtiyaç duyduğu parayı tedarik ettiği

gibi, sözkonusu malların satışını da garanti altına almış olur. Müşteri de ihtiyaç duyduğu

malların siparişini vermenin rahatlığını hisseder. Müşteri katılım bankasına, katılım

bankası da imalatçıya siparişini verir. Malların üretilememesi veya ürünün istenilen

kriterlere uygun olmaması durumunda, müşteri katılım bankasını, katılım bankası da

imalatçıyı sorumlu tutar. Bu durumda katılım bankası o malı başka bir yerden tedarik edip

müşteriye vermek zorundadır (Bayındır, 2016: 247-248).

7.2.7. Sukuk

Sukuk, Arapça Sakk kökünden gelmekte olup, kelime anlamı olarak sertifika veya

vesika anlamlarını da içermektedir. Arapça' da bono ve tahviller için Senet kelimesi

kullanılırken, İslami tahvil olan sakk’lar için ise, Sukuk kelimesi kullanılmaktadır. Bu

çerçevede finansal sertifika anlamına gelen ve çok çeşitli çalışmalarda tahvilin İslami

karşılığı olarak tanımlanarak “İslam Tahvili” adını alan sukuk, faizsiz olma özelliği ile

İslami esaslara uygun bir menkul kıymet olarak kabul edilmektedir (Güngören, 2013: 97).

İslami Finans Kurumları Muhasebe ve Denetim Teşkilatı (AAOIFI) sukuk’u şu

şekilde tanımlamıştır. “Sukuk, ihraç edildikten sonra eşit değerleri temsil eden, ihraçtan

elde edilen tutarların önceden planlanan şekilde yatırım yapıldığı, yapılan yatırım türüne

göre duran varlıklar ve benzerleri üzerindeki hak ve payların temsil edildiği, bir proje

veya özel bir yatırım faaliyetinde ortaklık hakkı veren sertifikalardır” (TKBB, 2014, 38).

Sukuk, özel sektör tarafından çıkarılabileceği gibi Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi

tarafından da çıkarılabilir. Sukuk çıkarılmasına ilişkin olarak SPK tarafından tebliğ

hazırlanmıştır. SPK tebliğine göre Türkiye’de sukuk bir kira sertifikası olarak

Page 47: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

KATILIM BANKALARINDA FON YÖNETİMİ FATMA KELLEROĞLU

35

tanımlanmıştır. Sukuk sadece kira sertifikası değil aynı zamanda farklı türleri olan bir

finansman aracıdır. Türkiye’de özel sektör ve hazinenin ilk sukuk ihraçlarında başarı

sağlanmıştır. Ancak sukuk ihraçlarındaki başarıların devamlılığının sağlanabilmesi için

alınması gereken önlemler bulunmaktadır. Bu önlemlerden birincisi, sukukların İslami

prensiplere uygunluğunun belirlenmesi,ikincisi, daha önce ihraç edilmiş sukuk için

ikincil piyasanın oluşturulması veüçüncü olarak ise, potansiyel sukuk yatırımcılarının

bilgilendirilmesi amacıyla sukuk performansının ölçülmesidir (Yakar vd., 2013: 72).

Latince karşılığı ise “çek” olan “sukuk” orta çağda müslüman tüccarlar tarafından

alış-veriş ve diğer ticari faaliyetlerden kaynaklanan finansal yükümlülükleri gösteren bir

belge olarak kullanılmıştır (Büyükakın ve Önyılmaz, 2012: 100-101).

Özellikle son yıllarda önemi giderek artan bir finansal araç olan sukuk, katılım

bankaları başta olmak üzere finansal kuruluşlara, işletmelere ve devlet hazinelerine

finansal piyasalardan İslam Hukuku’na uygun kaynak sağlayan bir araçtır (Sümer ve

Onan 2015: 303).

Sukuk, fon sağlamak amacıyla, bir varlığa dayalı olarak çıkarılan ve yatırımcısına

sözkonusu varlığın kira veya diğer gelirlerinden pay vermeyi esas alan bir menkul

kıymetleştirme işlemidir (Terzi, 2013: 64). SPK’ya göre menkul kıymetler; ortaklık veya

alacaklılık sağlayan, belirli bir miktarı temsil eden, yatırım aracı olarak kullanılan,

dönemsel gelir getiren, misli nitelikte, seri halinde çıkarılan, ibareleri aynı olan ve şartları

SPK tarafından belirlenen kıymetli evraktır.

Menkul Kıymetleştirme, özellikle finansman kuruluşlarının likit olmayan

varlıklarını bir havuzda toplayarak menkul kıymete dönüştürme işlemi olarak

tanımlanabilir. Menkul kıymetleştirme sonucundaihraç edilen menkul kıymetler “Varlığa

Dayalı Menkul Kıymetler” olarak adlandırılır (Yılmaz, 2017: 104).

Katılım bankalarının uygulamış olduğu sukuk (faizsiz menkul kıymetleştirme) ile

geleneksel bankaların uyguladığı sukuk arasında bazı temel farklılıklar bulunmaktadır;

Geleneksel bankacılıkta menkul kıymetleştirmeye esas olan varlık “alacak”

veya “faiz” iken sukukta ise mevcut bir varlık, menfaat ya da ortaklık hissesidir.

İhraç eden açısından faizli uygulamada alacağın tahsili riski

bulunmamakta, buna karşılık faizsiz uygulamada ticaret veya ortaklık riski

bulunmaktadır.

Faizli uygulamada tüm menkul kıymetleştirme türlerinin ikinci el piyasası

varken, faizsiz sistemde selem, istisna ve murabaha’ya dayalı sukuk için ikinci el piyasası

bulunmamaktadır (Terzi, 2013: 64).

Sukuk, çoğu zaman bono ile karıştırılabilmektedir. Bono, ihraç edenin faiz

ödemeyi kabul ettiği ve belirtilen vadede bono sahibine anapara ödemesini taahhüt ettiği

halde bir borçlanma sertifikasıdır. Sukuk ise bir borç enstrümanı olmayıp temelinde

mutlaka bir dayanak varlık bulunmaktadır. Sertifika sahibine, dayanağı olan varlıktan

sağlanan gelirden faydalanma hakkı tanınır. Gelir, faizsiz bankacılık sistemine uygun

olan varlıklardan elde edilir. Sukuk’ta yatırımcılar bir yatırım projesine katılarak risk

üstlenirler. İkisinin de orta yönü, sukuk’un da bono gibi fiyatlanması, kote edilmesi ve

derecelendirme notu almasıdır (Özsoy, 2012: 188).

7.2.8. Teverruk

Teverruk, nakit ihtiyacını karşılamak amacıyla, bir kişiden vadeli olarak satın

alınan bir malın, peşin olarak başka bir kişiye satılmasıdır. “Uluslararası Murabaha”

olarak da anılan bu yöntemde katılım bankası, uluslararası piyasalardan peşin ödeme

yaparak tedarik etmiş olduğu malları, belirli bir kar payı ekleyerek vadeli olarak

Page 48: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

KATILIM BANKALARINDA FON YÖNETİMİ FATMA KELLEROĞLU

36

müşterilere satmaktadır. Teverruk işlemlerinin büyük bir bölümü, uluslararası emtia

piyasalarında özellikle Londra Metal Borsası’nda yapılmaktadır (Öztürk, 2011: 118).

Teverruk’un mekruh veya haram olduğunu düşünenler kadar mübah olduğunu

ileri sürenler de vardır. Teverruk’u caiz olarak görmeyenler, sıkıntıya düşmüş bir kimseye

mal satmanın Peygamber Hz. Muhammed (S.A.V.) tarafından yasaklandığını ifade

etmişlerdir. Çünkü borç verme gücüne sahip olan kişiler karşısındaki kişiye borç

vermemekte onu zor duruma düşürerek taksitle mal satmaktadırlar. Bu ise sıkıntıya

düşmüş kişilerin istismar edilmesi olarak değerlendirilmektedir. “Ahmet b. Hanbel’den

bu konuda iki görüş rivayet edilmiştir. Mekruh olduğu belirtilen görüşte zor durumda

kalmış bir kişiye mal satımı olduğu ileri sürülmüştür. Zira bunu sadece zor durumda

kalanlar yapmaktadır. İbn Teymiye’de Teverruk’ta bir malı alıp zararına satma külfeti söz

konusudur. İslam Hukuku ise küçük zararları haram kılıp daha büyüklerini mübah kabul

etmez” şeklinde görüş bildirmiştir (Aktepe, 2013: 109).

Teverruk işleminin mübah olduğunu söyleyenler alım satım sözleşmelerinin mala

ulaşmak yada malın karşılığına ulaşmak için yapıldığını, her iki amacında İslam dinince

meşru kabul edildiğini ileri sürmüşlerdir. Ayrıca kişilerin finansman ihtiyacı duymaları

gayet doğal olup her zaman faizsiz borç verecek kimse bulunamamaktadır. Bu nedenle

nakit ihtiyacı duyan kişilerin piyasadan vadeli olarak almış oldukları bir malı yine

piyasaya peşin olarak satması doğal karşılanmalıdır (Aktepe, 2013: 109-110).

7.2.9. Tekafül

Tekafül, diğer bir deyişle “İslami Sigortacılık” yöntemi, belirli bir risk grubunda

bulunan bireyleri bir araya getirerek, ortaya çıkan tehlikelerde zararı en aza indirerek,

bireylerin toplumsal hayatlarını bozmasına izin vermeden hasarların telafi edilmesini

sağlamaktır. Bu sistemde amaç kar olmayıp, ortaya çıkan risk karşılanmakta ve ortaklaşa

bir garantinin sağlanması amaçlanmaktadır (Babuşçu ve Hazar, 2017: 184).

Tekafül terimi kökeni Arapça olan “kefalet” teriminden türetilmiş olup, karşılıklı

dayanışma veya birlikte hareket etme anlamlarını taşımaktadır. Katılım sigortacılığı,

gönüllü olarak karşılıklı yardımlaşma prensibine göre bir araya gelen kişilerin,

aralarından birinin maruz kalacağı olumsuz bir olay karşısında, sorumluluk paylaşımı

esasına göre tazmin edilmesi şeklinde yürütülen bir yardımlaşma faaliyetidir. Bu sistemde

katılımcıların ödemiş oldukları primler ile bir fon oluşturulmakta, sözkonusu fonlar

İslami esaslara göre faiz dışı yatırım araçları ile değerlendirilmekte, ve katılımcıların olası

hasarları bu fondan karşılanmaktadır. Tekafülün geleneksel sigortacılıktan önemli bir

farkı da; dönem sonunda elde edilen kazançların (yatırıma yönlendirilen katkı

paylarından operasyonel giderler çıkarıldıktan sonra kalan tutar) sigorta eden ve sigorta

edilen arasında paylaşılmasıdır. Diğer bir deyişle, katılımcı sigortanın devam ettiği süre

içerisinde ticari şirketin bir ortağı gibi işlev görmektedir. Sözkonusu bu yöntem, bir

kar/zarar ortaklığını çağrıştırmaktadır (Altıntaş, 2016: 125).

7.2.10. Komodite

Aralarında herhangi bir kalite farkı olmayan malların, uluslararası piyasalarda

yüklü miktarlarda ve anlık olarak alınıp satılması işlemidir. Komodite’ de farklı türden

bir çok ticari mal ticarete konu olmakla birlikte, en yaygın olarak kullanılanları, petrol,

altın ve tarımsal ürünlerdir. Bu ürünler işlem sırasında alıcı ve satıcı tarafından

görülmemekte, belli bir vade ve fiyat içeren sözleşmeler yapılmakta ve para transferi

gerçekleşmektedir. Komodite pazarları Chicago ve New York’ta bulunmaktadır. Katılım

Page 49: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

KATILIM BANKALARINDA FON YÖNETİMİ FATMA KELLEROĞLU

37

Bankaları kısa vadeli finansman dengesizliklerini gidermek için komodite işlemlerine

başvururlar. Özellikle nakit fazlalarının değerlendirilmesi için kullandıkları bir

yöntemdir. Katılım Bankasının talimatıyla paranın yatırıldığı banka katılım bankasının

nam ve hesabına komodite işlemlerini yaparak, bu işlemlerden elde ettiği karı katılım

bankasıyla paylaşır (Tunç, 2016: 162).

7.2.11. Karz-ı Hasen

Karz-ı Hasen, herhangi bir menfaat düşünmeden hayır için borç verilmesi

işlemidir. İslam dini her türlü iyiliği teşvik ederek kötülükleri yasaklamış ve

müslümanların ihtiyaç sahiplerine yardımda bulunmalarını tavsiye etmiştir. Bu konuyla

ilgili olarak, Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de insanlara şu şekilde hitap etmektedir: “Eğer

(borçlu) darlık içinde ise, eli genişleyinceye kadar ona mühlet vermek (gerekir), Eğer

(gerçekleri) anlarsanız bunu sadakaya (veya zekata) saymak sizin için daha hayırlıdır”

(Bakara, 2/280).

“Ey iman edenler! Belirlenmiş bir süre için birbirinize borçlandığınız vakit onu

yazın. Bir katip onu aranızda adaletle yazsın. Hiçbir katip Allah’ın kendisine öğrettiği

gibi yazmaktan geri durmasın; (her şeyi olduğu gibi) yazsın. Üzerinde hak olan kimse

(borçlu) da yazdırsın, Rabbinden korksun ve borcunu asla eksik yazdırmasın, Şayet

borçlu sefih veya aklı zayıf veya kendisi söyleyip yazdıramayacak durumda ise, velisi

adaletle yazdırsın. Erkeklerinizden iki de şahit bulundurun, Eğer iki erkek bulunamazsa

rıza göstereceğiniz şahitlerden bir erkek ile biri yanılırsa diğerinin ona hatırlatması için

iki kadın (olsun). Çağırıldıkları vakit şahitler gelmemezlik etmesin. Büyük veya küçük,

vadesine kadar hiçbir şeyi yazmaktan sakın üşenmeyin. Böyle yapmanız Allah nezdinde

daha adaletli, şehadet için daha sağlam, şüpheye düşmemeniz için daha uygundur. Ancak

aranızda yapıp bitirdiğiniz peşin bir ticaret olursa, bu durum farklıdır. Bu durumda onu

yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. (Genellikle) alışveriş yaptığınızda şahit

tutun. Ne yazan, ne de şahit zarara uğratılsın. Eğer bunu yaparsanız (zarar verirseniz)

şüphe yok ki bu, sizin yoldan çıkmanız demektir. Allah’tan korkun. Allah size gerekli

olanı öğretiyor. Allah her şeyi bilmektedir” (Bakara, 2/282).

Karz-ı Hasen, menfaat düşünmeden hayır için borç vermek olduğundan, insan

kime borçvermelidir? Varlık sahibi müslümanların, ihtiyacı olan iyi insanlara ödünç

vermesi durumunda, toplumun iktisadi yapısı ile sosyal bünyesi arasında kurulan ilişki

sayesinde insanlar, iktisadi hayatta dürüst davranmaya teşvik edilmiş olacaklardır.

Müslüman bir insan, şahıslara bizzat kendisi borç verebileceği gibi, bu yardımı bir takım

kuruluşlar aracılığıyla da yapabilecektir. Buna en güzel örnek ise günümüzde

faaliyetlerini sürdüren vakıf’lardır (Zaim, 2013: 83).

Karz-ı Hasen ile ilgili tarafların sorumlulukları şu şekilde özetlenebilir:

Alacaklı verdiği miktarı geri alma hakkına sahiptir,

Borçlu aldığı miktarı geri ödeme sorumluluğuna sahip olup, aldığı borcu

kullanamadan kaybetse dahi ödemekle yükümlüdür,

Karz sözleşmelerinde belirlenen vade bağlayıcı değildir. Buna göre,

alacaklı alacağını dilediği zaman talep etme hakkına sahip olup, borçlunun da borcunu

vadeden önce ödeyebilme imkanı sözkonusudur,

Alacaklı borçlunun sıkıntısını giderdiği için Allah katında sevaba nail

olacaktır. Bu nedenle borçluyu sıkıştırıp sevabı azaltmamalı, borçlu’ da bir an evvel

borcunu geri ödemeye çalışmalıdır,

Page 50: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

KATILIM BANKALARINDA FON YÖNETİMİ FATMA KELLEROĞLU

38

Karz sadece misli mallarda sözkonusu olur. Bu malların kendileri

tüketilerek piyasadan benzeri (misli) bulunup geri verilir. Aslı tüketilmeden verilen

mallar “ariyet” olarak verilebilir ve bunların kullanımı karşılığında kira alınabilir,

Borç olarak alınan mallar, borçlunun mülkiyetine geçtiği için, alacaklının

izni olmaksızın borçlu tarafından dilediği şekilde kullanılabilir,

İslam dini tarafından meşru olmayan işler için borç verilemez (Aktepe,

2013: 19-20).

7.2.12. Risk Sermayesi

Risk sermayesi adından da anlaşılacağı üzere, riski göze alarak, yapacağı işten

yüksek bir gelir ve kar bekleyen kişilere sermaye sağlayan, yeni bir teknolojik gelişmeyi

uygulayabilmek üzere kurulmuş ya da kuruluş aşamasındaki işletmelere bu sermayeyi

sunan bir finans yöntemidir (Özsoy, 2012: 176).

Risk sermayesi, SPK tarafından “dinamik, yaratıcı ancak finansal açıdan zayıf

olan girişimcilerin yatırım fikirlerini gerçekleştirmeye imkan tanıyan bir yatırım şekli”

olarak tanımlanmaktadır. Finansman ihtiyacı, herhangi bir ürünün araştırma geliştirme

aşamasından pazarlama aşamasına kadar olan süreç içerisinde ortaya çıkabilir. Risk

sermayesi finansmanında yatırım süreci üç temel aşamadan oluşmaktadır:

Fon toplama aşaması,

Yatırım aşaması,

Yatırımdan çıkış aşaması.

Sermaye şirketleri ilk aşamada yatırım için gerekli fonları topladıktan sonra, ikinci

aşamada yatırım aşamasına geçerler. Bu aşama, risk sermayesinin en karmaşık ve en uzun

aşamasıdır. Bu aşamada yaratıcı fikirlere sahip girişimcilerin talepleri alınarak, ön

elemeden geçirilirler. Bir sonraki elemede ise, daha detaylı bir çalışma yapılarak en

rasyonel ve karlı ortaklık seçilir. Bu aşamada yapılacak bir hata, kullandırılan fonların

geri dönmeme riskini artıracaktır. Son aşamada ise, sermaye şirketi elinde bulundurduğu

hisseleri paraya çevirip ortaklıktan çekilecek ve yatırım işlemi sona erecektir (Terzi,

2013: 64-65).

Risk sermayesi, sermaye ihtiyacını karşılamaya yönelik olarak 1950

yılındaAmerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) ortaya çıkmıştır ve daha sonra İngiltere,

Kanada ve Japonya gibi ülkelerde, özellikle teknolojiye dayalı birçok girişimi

destekleyerek büyük başarılar elde etmiştir.

Risk Sermayesi sisteminin yapısını ve çalışma sistemini şu şekilde özetlemek

mümkündür. Risk Sermayesi Sistemi üç temel unsur üzerine kurulmuştur: Sermaye

sahipleri, Venture Capital şirketi ve girişimciler. Bu üç unsurdan oluşan sistemde süreç

Venture Capital şirketinin fon toplamasıyla başlar. ABD örneğinde olduğu gibi Venture

Capital şirketi, başlıca üç ana kaynaktan fon toplamaktadır: Küçük İşletmeler Müdürlüğü

(Devlet), Emekli Sandığı ve bankaların portföylerinin risk derecesi yüksek olan kısmı.

Venture Capital şirketi, fon toplama aşamasında bir İslam bankası gibi, kar-zarar ortaklığı

esasına göre fon toplar ve sermaye sahiplerine (mudilere) önceden herhangi bir kar

garanti etmez. Yatırımlarında zarar etme ihtimalinin, bulunması, Venture Capital’i

geleneksel bankacılıktan ayıran ve İslam bankacılığına yaklaştıran en önemli özelliğidir

(Kumaş, 2007: 292-293).

Page 51: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

DÜNYADA KATILIM BANKACILIĞI VE UYGULAMALARI FATMA KELLEROĞLU

39

8. DÜNYADA KATILIM BANKACILIĞI VE UYGULAMALARI

8.1. Faizsiz Bankacılığın Dünyadaki Uygulamaları

Faizsiz bankacılığın dünyadaki ilk uygulaması 1963 yılında Mısır’ın Mit Gamr

kasabasında Devlet Başkanı Cemal Abdül Nasır döneminde Prof Ahmed Neccar

tarafından kurulan, daha çok “Köy Sandığı” modeli şeklinde işleyen faizsiz bir kuruluştur.

Mısır köylüsünün tarımsal ve ticari ihtiyaçlarını karşılayan ve bunu yaparken “müteselsil

kefalet” prensibine dayanan daha çok risk sermayesi ile para vakfı karışımı olan bir

kuruluştur (Canbaz, 2012: 162).

Günümüz koşullarında katılım bankalarının temelini oluşturan ilk girişim ise 1970

yılında toplanan İslam Devletleri Dışişleri Bakanları toplantısıdır. Söz konusu bankaların

çağdaş ve küresel anlamda temelini oluşturan banka 1974 yılında Cidde’ de kurulan

İKB’dir. Bu bankanın kuruluş amacı İslam ülkeleri arasında finansal dayanışmayı

gerçekleştirerek ve şeriat kurallarına bağlı kalarak ekonomik ve sosyal kalkınmayı

gerçekleştirmektir (Çelik, 2015: 82).

1975 yılında katılım bankacılığı için önemli bir gelişme yaşanmış ve dünyanın

gerçek anlamda tam donanımlı ilk katılım bankası olan Dubai İslam Bankası kurulmuştur.

1970’li yılların sonlarına doğru, büyük sermaye grupları da konuya ilgi göstermeye

başlamışlar ve günümüzde önde gelen katılım bankalarının büyük bir kısmı bu yıllarda

kurulmuştur. Örneğin; Kuwait Finance House 1977 yılında kurulmuş olup, günümüzde

faizsiz bankacılığın en büyük pazar payına sahip kuruluşlarından birisidir.

1980 sonrası dönemde, kalkınma sürecinin yaşandığı diğer ülkeler gibi İslam

ülkelerinde de yatırımların finansmanında bankalara olan ihtiyaç büyük ölçüde artmıştır.

1981 yılında, özel sektör projelerine destek veremeyen İKB’nin bıraktığı boşluğu

doldurabilmek amacıyla, Suudi, Kuveytli, Birleşik Arap Emirlikleri’nden zengin bazı

müslümanların örgütlenmeleri sonucunda “Dar Al-Maal Al-İslami Faisal Group” adlı

Holding İsviçre’nin Cenevre kentinde kurularak faaliyete geçmiştir. Bu sürecin

devamında ise, “Dallah Baraka Grubu” ve diğer bazı grupların yapmış olduğu yatırımlarla

Orta Doğu’daki müslüman ülkelerde faizsiz finansman sistemi hızla yaygınlaşmıştır

(Sümer ve Onan, 2015: 298).

1990 yılına gelindiğinde bir grup faizsiz finans kuruluşu Cezayir’de bir araya

gelerek AAOIFI’yı kurmuştur. Bu kuruluş dünya üzerinde birbirinden bağımsız olarak

faaliyet gösteren faizsiz finansal hizmetler sunan şirketlerin belirli standartlarda

buluşturarak katılım bankacılığının gelişiminde çok önemli rol oynamıştır (Özsoy, 2012:

68).

2000’li yıllarda katılım bankacılığı sınırlarını Avrupa ve Amerika’ya kadar

genişletmiş, dünyanın her tarafında kabul görmeye başlamıştır. Katılım bankaları, 2001

krizi başta olmak üzere ülke içi ve dışı kaynaklardan beslenen çeşitli konjonktürel

dalgalanmalara maruz kalmış ve bunları başarı ile atlatmıştır. 1930’ ların kriz koşulları

ve yaşanan 1994 ve 1999 krizleri de sektöre büyük bir tecrübe ve donanım sağlamıştır.

Ancak günümüzde yaşanan küreselleşme olgusu, dünyanın herhangi bir ülkesinde

ortaya çıkan finansal nitelikteki dalgalanmaları diğer ülkelere kolaylıkla yayabilmektedir.

Bu durumun Türkiye gibi ekonomisi kırılgan olan ülkelerde risk oluşturduğunu göz ardı

etmemek gerekir.

Bunun en çarpıcı örneği 2007 yılı ortalarında beliren, Amerikan bankacılık ve

finans sisteminden kaynaklanan ve başta Avrupa olmak üzere gelişmiş birçok ülkeyi

etkileyen krizdir. Dünyada “ikinci büyük buhran” olarak adlandırılan söz konusu kriz

birincisinde olduğu gibi kural tanımaz finansörler tarafından açılmıştır. Faizsiz finansal

Page 52: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

DÜNYADA KATILIM BANKACILIĞI VE UYGULAMALARI FATMA KELLEROĞLU

40

sistem bu krizde göstermiş olduğu dayanıklılık ile geleneksel bankacılık sistemine ciddi

bir alternatif olduğunu göstermiştir (Canbaz, 2016: 158-159).

Günümüzde dünya üzerinde 100’ den fazla faizsiz sistemle çalışan banka

bulunmaktadır. Bu bankalar, İsviçre, Lüksemburg, Danimarka, Filipinler, Amerika

Birleşik Devletleri, İngiltere, Güney Afrika, Kazakistan, Pakistan, Türkiye ve Körfez

İşbirliği Konseyi ülkelerinde faaliyetlerini sürdürmektedir. Bununla birlikte, Afganistan,

Irak, Suriye, Yemen ve Libya gibi müslüman olup da faizsiz sistemle çalışan bankaya

sahip olmayan devletlerde bulunmaktadır. Citibank, Union Bank of Switzerland, Klein

wort Benson, ANZ Grindlays, Goldman Sachs, United Bank of Kuwait ve Arab Banking

Corporation bünyelerinde faizsiz bankacılık birimi kuran bankalar arasında yer

almaktadır. Bugün sayıları 60’a ulaşan ülkede faaliyet gösteren ve uygulayıcıları arasında

Citibank, Barclays Bank, Commerzbank, HSBC gibi geleneksel bankalarında yer aldığı

faizsiz sistemde çalışan birçok banka bulunmaktadır (Dikkaya ve Kutval, 2014: 78-79).

Dünya genelinde uygulanmakta olan katılım bankacılığı sistemini en yaygın

kullanan ülkeler İslam ülkeleridir. Özellikle İran ve Pakistan, sistemi tam anlamıyla

uygulayan ülkelerdir. Katılım bankacılığının İslam ülkelerindeki genel bankacılık

faaliyetleri içindeki oranı %20-%49 dolaylarındadır. 2019 yılında bu oranın Suudi

Arabistan için %70’ler seviyesine çıkacağı tahmin edilmektedir. Malezya’da ise katılım

bankacılığı’nın toplam mevduat tutarı ise 100 milyar USD’yiaşmıştır. Katar’da ise

bankacılık hizmetlerinin %25’lik kısmını katılım bankacılığı oluştururken, bu oranın

2018 yılı sonunda %34 olarak gerçekleşmesi beklenmektedir (Çelik, 2015: 83).

2016 Dünya İslami Bankacılık Rekabet Raporu’na göre; QISMUT ülkeleri (Katar,

Endonezya, Suudi Arabistan, Malezya, BAE, Türkiye) ile Kuveyt, Bahreyn ve

Pakistan’ın faizsiz bankacılık varlıklarının 2015 yılında 920 milyar USD’yi aştığı tahmin

edilmektedir. Bu tutar, faizsiz finans varlıklarının %93’ünü oluşturmaktadır. QISMUT

ülkeleri ve Kuveyt, Bahreyn ve Pakistan’daki faizsiz bankaların toplam karında önemli

bir artış gerçekleşerek 12 milyar USD’yi aşmıştır. Gelecek yıllarda da sektörün bu hızlı

büyüme performansını koruyacağı öngörülmektedir(Doğan vd., 2017: 181).

Günümüzde İslami finansal kurumlar içerisinde faaliyet gösteren en etkin mali

aracılar, faizsiz sistemle çalışan bankalardır. Bu bankaların bulunduğu ülkeler iki grupta

değerlendirilebilir. Birinci grupta, tüm banka ve finansal kuruluşların sadece İslami

kurallara göre yürütüldüğü ve faizli bankacılığın yasak olduğu ülkeler olan İran ve Sudan

bulunmaktadır. İkinci grupta ise, faizli ve faizsiz ürün ve hizmetleri birlikte sunan finansal

kurumların bir arada çalıştığı Malezya, Endonezya, BAE, Yemen, Bangladeş, Ürdün,

Mısır ve Türkiye gibi ülkeleryer almaktadır. Bu tip ülkelerde, ikili (dual) bir sistemin

varlığı bu ülkelere, İslami ve geleneksel yatırımcıları çekebilecek, iyi çeşitlendirilmiş

uluslararası finans merkezleri olarak, önemli bir rekabet avantajı sağlamaktadır (Ergeç

vd., 2014: 55).

Son yıllarda katılım bankacılığı ürünlerinin, İngiltere, ABD ve İsviçre gibi

ülkelerde de aranan finansal ürünler haline gelmiş olması dikkat çekici bir gelişmedir.

Katılım bankacılığı hem ilk geliştiği topraklarda, hem de yeni pazarlarda etkinlinliğini

sürekli artırmaktadır. Dünyada yaygınlaşan katılım bankacılığı sistemleri ülkeden ülkeye

küçük farklılıklar gösterse de, hepsinin ortak yönünü finansal ürünlerin, İslami hükümlere

uygun kullanımı oluşturmaktadır. İslam dini, hem parasal ilişkilerde faizi yasaklamış,

hem de tüm finansal işlemlerin, reel bir ekonomik aktiviteye bağlı olmasını şart koşmuş

ve tütün, alkol, kumar ve silah gibi sektörlere yatırım yapılmasını yasaklamıştır (TKBB,

2007: 9).

Tablo 8.1.’de ise dünyada faaliyet gösteren faizsiz bankaların ülkelere göre

dağılımı görülmektedir. Bu dağılıma göre; Malezya 38 banka ile 1. sırada, 33 banka ile

Page 53: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

DÜNYADA KATILIM BANKACILIĞI VE UYGULAMALARI FATMA KELLEROĞLU

41

Endonezya 2. sırada ve 32 banka ile Bahreyn 3. sırada, bulunmaktadır. Türkiye ise 4

banka ile son sırada yer almaktadır (Doğan vd., 2017: 180).

Tablo 8.1. Dünyadaki Faizsiz Banka Sayısı (Doğan vd., 2017: 180).

Sıra Ülke Adı Banka Sayısı %

1 Malezya 38 17,7

2 Endonezya 33 15,4

3 Bahreyn 32 14,9

4 İran 31 14,4

5 Bangladeş 22 10,2

6 Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) 22 10,2

7 Suudi Arabistan 16 7,4

8 Kuveyt 9 4,2

9 Katar 8 3,7

10 Türkiye 4 1,9

TOPLAM 215 100

8.1.1. Mısır

Mısır’da faizsiz bankacılık ve finans sisteminin, Mit Ghamr tasarruf bankasının

önerdiği faizsiz bankacılık uygulamasıyla başladığı kabul edilse de, aslında Mısır’daki

faizsiz bankacılığın tarihinin otuz yıl öncesine dayandığı, faizli işlem yapmayan bu

kurumların 1963 yılında hizmet vermeye başladıkları ve tasarruf ve kredi kuruluşu

niteliğini taşıdıkları bilinmektedir. 1971 yılında Nasr Sosyal Bankası faizsiz bir ticari

banka olarak faaliyetine başlamıştır. İKB’nin kuruluşuyla birlikte faizsiz bankacılık

faaliyetleri artmış 1977 yılında %51’i Mısırlılara, %49’u ise Suudi Araplara ait Faisal

İslam Bankası kurulmuştur. Ülkede kurulan ikinci büyük faizsiz banka ise sermayesinin

tamamı Mısırlılara ait olan Uluslararası Yatırım ve Kalkınma İslam Bankası’dır (ÖFKB,

2002:28-29).

Mısır’da Sanhuri tarafından yapılan çalışmalar sonucunda, belli bir oranı aşmamak

üzere faize izin verilmekte, geleneksel bankacılık ve faizsiz bankacılık bir arada

yürütülmektedir. Geleneksel bankacılığa bir alternatif olarak gelişen faizsiz bankacılık,

Mısır’ın finansal sisteminde önemli bir role sahiptir (TKBB, 2005: 19).

8.1.2. Suudi Arabistan

Suudi Arabistan, %35 İslami bankacılık oranı ile İslami finansın en çok geliştiği

bir bölge ülkesidir. Ayrıca; dünyanın en büyük ikinci bankası olan “Suudi Al Rajhi Bank”

bu ülke merkezlidir. Ulemanın faiz üzerine son derece katı kurallar koyduğu Suudi

Arabistan’da bankalar komisyon ücreti alarak işlemlerini gerçekleştirmektedir (Dikkaya

ve Kutval, 201: 84).

Suudi Arabistan, katılım bankacılığı faaliyetlerinin uygulamaya konulmasında

büyük rol oynamıştır. Dünyanın farklı ülkelerinde faizsiz bankacılık sisteminin

kurulmasında Suudi devlet ve işadamlarının payı büyüktür. Al Rajhi Company, leasing

alanında dünyanın en büyük mali kuruluşlarından birisidir. Leasing alanında faaliyet

gösteren ve bir çok ülkede yatırımları bulunan bir diğer büyük şirket ise Dallah

Grubu’dur. Ayrıca Suudi Arabistan’da Dar-Al mal Al-İslam (DMI) ve İKB ve

Commercial Bank gibi büyük sermayeye sahip olan bankalar da bulunmaktadır (Kılınç,

2014: 29).

Page 54: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

DÜNYADA KATILIM BANKACILIĞI VE UYGULAMALARI FATMA KELLEROĞLU

42

8.1.3. Malezya

Malezya’da İslami bankacılık sistemi 1983 yılında uygulanmaya başlamıştır.

Günümüzde ise İslami bankaların bankacılık sektöründeki payı %20’yi aşmıştır. Tarihsel

süreç içerisinde Malezya’da İslami bankacılık uygulaması Bank Islam Malaysia

Berhad’ın (BIMB) 1983 yılında kurulmasıyla başlamış olsa da, İslami bankacılığın

temellerinin “Hacıların Fon Yönetimi ve Kurulu” ile atıldığı söylenebilir. Bu kurul daha

sonraları “Tabung Haji” olarak adlandırılmış ve BIMB’nin kurulmasında önemli bir rol

oynamıştır. Bu dönemde Malezya Hükümeti’de İslami bankacılık uygulamalarına destek

vermiş ve bu çerçevede Malezya İslami Finansal Merkezi (MİFM) ve İslami Finansal

Hizmet Kurulu Sekreterliği (İFHKS) ve İslami Tasfiye Yönetimi Merkezi (İTYM)

kurulmuştur. (Bafra, 2015: 121).

Güneydoğu Asya’da üçüncü büyük ekonomiye sahip Malezya’ya da öncelikle

varlıklara bakıldığında, geçtiğimiz on yılda, bu varlıkların yıllık %27 ile güçlü bir

büyüme gösterdikleri gözlenmiştir (TKBB, 2007: 8).

Bankacılık sisteminde katılım bankalarının pazar paylarına bakıldığında ise,

Körfez’deki Katılım Bankaları’nın %17, Malezya’daki Katılım Bankaları’nın ise %12

paya sahip oldukları görülmektedir (TKBB, 2007: 8).

Malezya, faizsiz finans sisteminin en gelişmiş olduğu ülkelerden birisidir.

Malezya faizsiz finans sisteminin yaklaşık %80’ini oluşturan faizsiz bankacılık sektörü,

aynı zamanda faizsiz finans sisteminin itici gücüdür. Otuz yıl önce, ilk faizsiz bankanın

kuruluşu ile temelleri atılan Malezya faizsiz bankacılık sektörü hızlı büyümesini

sürdürmektedir. Küresel ölçekte bir faizsiz bankacılık merkezi olma yolunda hızla

ilerleyen Malezya, aynı zamanda dünyanın en gelişmiş faizsiz sermaye piyasasına da ev

sahipliği yapmaktadır. Ülkenin güçlü yasal altyapısı ve ileri seviyede yapılandırılmış

vergi sistemi, sermaye piyasalarının büyüme adına ihtiyaç duyduğu altyapıyı sunmakta,

Malezya, faizsiz finans yatırımcılarına en geniş yelpazedeki ürün çeşitliliği ile hizmet

vermektedir. Malezya aynı zamanda, faizsiz finans sistemi ile tam uyumlu fon yönetimi

ve aracılık hizmetleri alanında hizmet sunan gelişmiş bir sisteme de sahiptir ve dünyada

ilk faizsiz finans sistemi ile uyumlu Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’nı (GYO) kurmuştur

(TKBB, 2015: 37).

Malezya İslami Finansal Raporu 2015’e göre, Malezya’da faizsiz bankacılık

varlıklarının toplam bankacılık varlıkları içindeki payı %21’dir. Tekafül, toplam

sigortacılık sektörünün sadece %10’una karşılık gelirken, varlıkların %49.7’sini Sukuk

ve %16.7’sini faizsiz fonlar oluşturmaktadır (TKBB, 2015: 37).

Ayrıca, Malezya Emeklilik Fonu 25 milyar USD ile dünyanın en büyük Faizsiz

Finans Tasarruf Planı’nı hayata geçirmiştir (TKBB, 2016: 42).

8.1.4. Ürdün

Ürdün, faizsiz bankacılık ürün ve hizmetlerinin sunulduğu ülkelerden birisidir.

1978 yılında faaliyete geçen Ürdün’ün ilk faizsiz bankası olan Ürdün İslam Bankası,

ülkedeki finansal sistemde faize dayalı bankalar olduğu için, faizli bankalarla aynı

uygulamalara tabi tutulmuştur. Bu banka, iktisadi ve sosyal ihtiyaçları karşılamak ve

bankacılık, finans ve yatırım işlerinde faizsiz sisteme göre çalışmak ve fonları kalkınmada

kullanmak amacıyla kurulmuştur. Bu banka, çeşitli ülkelerde de faizsiz bankaların

kuruluşunda rol almıştır (Kılınç, 2014: 30).

Page 55: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

DÜNYADA KATILIM BANKACILIĞI VE UYGULAMALARI FATMA KELLEROĞLU

43

Ürdün’deki finansal hizmetler, diğer Orta Doğu ülkeleri ile karşılaştırıldığında

oldukçagelişmiştir. Ülkede halihazırda 9 adet yerel ticari banka, 2 adet İslami banka, 5

adet yatırım bankası ve 8 adet yabancı banka hizmet vermektedir (http://www.kto.org.tr,

23.10.2017).

8.1.5. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)

BAE, Abu Dabi, Dubai, Acman, Füceyre, Resü’l-Hayme, Şarika ve Ummül

Kayveyn olmak üzere 7 emirlikten oluşmaktadır. BAE’de Dubai Islamic Bank, Abu Dabi

Islamic Bank, Emirates Islamic Bank, Noor Islamic Bank, Al Hilal Bank, HSBC Amanalı,

Sharja Islamic Bank, Badr Al Islami, Attijari Al Islami ve Islamic International Arap

Bank olmak üzere 10 adet faizsiz banka bulunmaktadır (Çobankaya, 2014: 34).

8.1.6. Katar

Katar’da İslami bankacılık, 1982 yılında kurulup 1983 yılında faaliyetlerine

başlayan Qatar Islamic Bank ile başlamıştır. Katar Merkez Bankası 2005 yılında

geleneksel bankalara şeriata uygun ürünler sunma yetkisini vermiştir. Hem geleneksel ve

hem de faizsiz hizmetleri birarada sunan bankalar arasında, HSBC, Qatar National Bank,

Doha Bank, The Internatinal Bank of Qatar ve The Commercial Bank of Qatar da

bulunmaktaydı. 2011 yılında ise, Katar Merkez Bankası bu iki yönlü role sahip finansman

kurumlarına yeni İslami şubeler açmamalarını, İslami mevduat kabul etmemelerini ve

İslami finans işlemleri yapmamalarını içeren bir talimat yayınlamıştır (Dikkaya ve

Kutval, 2014: 89).

8.1.7. Bahreyn

Bahreyn, 1976 yılından bu yana bölgesel bir finans merkezi olarak faaliyet

göstermektedir. Diğer merkezlerden daha fazla faizsiz finans kuruluşuna sahip olan

Bahreyn’de 24 katılım bankası ve 11 faizsiz sigorta (tekafül) şirketi faaliyet göstermekte

olup, bu kurumların çoğunluğu bölgesel hizmetler sunmaktadır. Bahreyn Para Kurumu

şimdiki adı Bahreyn Merkez Bankası, Bahreyn’in faizsiz finans merkezi haline

gelmesinde büyük rol oynamıştır. Finansal raporlamalar için standart koyucu bir kuruluş

olan AAOIFI’nın genel merkezi, kurulduğu 1991 yılından bu yana Bahreyn’dedir.

Bahreyn, Uluslararası İslami Finansal Piyasa’ya da (IIFM), ev sahipliği yapmaktadır.

IIFM’nin görevi, İslami sermaye ve para piyasalarına ortak ticari standartların

uygulanmasını teşvik etmektir (Özsoy, 2012: 78).

Bahreyn’in petrolden sağladığı gelirin fazla olması ve dünya bankalarının merkezi

konumunda olmasından dolayı oldukça önemli bir ülkedir. Özellikle kıyı bankacılığında

(Off-Shore) ihtisaslaşan Bahreyn’de İslam bankaları 1979 yılında kurulmaya başlamıştır.

İlk kurulan faizsiz banka ise Bahreyn İslam Bankası olup, katılım bankacılığının

yayılmasında Bahreyn, bir geçit görevi üstlenmiştir (Özeroğlu, 2014: 755).

8.1.8. Kuveyt

1980 yılında Kuveyt Anayasası’nda yapılan değişiklikle, ticari işlemler için faiz

alınabileceği hükmü getirilmiştir. Kuveyt Ticaret Kanunu’na göre, sözleşmenin tarafları,

faiz ve gecikme faiz oranlarını serbestçe belirleme yetkisine sahiptirler. Sözleşmede faiz

oranı belirlenmemişse, faiz oranı ve gecikme faiz oranı %7 olarak belirlenmektedir.

Page 56: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

DÜNYADA KATILIM BANKACILIĞI VE UYGULAMALARI FATMA KELLEROĞLU

44

Taraflar anlaşma ile temerrüt faiz oranını %7’nin üzerinde belirleyebilmekle birlikte bu

oran Kuveyt Merkez Bankasının belirlediği oranı geçemez.

1991 Körfez Savaşına kadar dünyanın en büyük katılım bankası “Kuwait Finance

House’a sahip olan Kuveyt, savaş sonrası ağır bir darbe alarak sektörde gerilemiştir.

Günümüzde ise 52 milyar USD’ye yaklaşan bir aktif toplamına sahip olan Kuveyt, İslami

bankacılığın merkezine aday bir ülke olarak görülmektedir (Dikkaya ve Kutval, 2014:

88).

8.1.9. İran

İran, faizsiz finans piyasasının en büyük merkezlerinden birisidir. 1983 yılında çıkarılan

İslam Banka Kanunu, 1984 yılında yürürlüğe konularak faizli işlemlere son verilmiş,

böylece faizsiz bankacılık İran’da zorunlu hale gelmiş, bankacılık sektörünün tamamı

faizsiz finans kurallarına göre yapılandırılmıştır. 2011 yılı itibarıylaİran’ın bankacılık

sektöründekibüyüklüğünün yaklaşık 390 milyar USD olduğu tahmin edilmektedir. Bu

rakam dünyadaki toplam İslami finans varlıklarının %40’ının İran’da bulunduğunu

göstermektedir. Ülke bu büyüklüğe paralel olarak, en büyük İslami bankalara ev sahipliği

yapmaktadır. “Bank Melli İran”, “Bank Mellat” ve “Bank Sederat İran” başta olmak üzere

dünyadaki en büyük 10 İslami Bankasından 7’si İran’da bulunmaktadır

(http://serpam.istanbul.edu.tr, 12.11.2017).

Tahran’da 2015 yılında toplanan İslam Bankacılığı Konferansı’nda, ülkenin İslam

dünyasının toplam bankacılık varlıklarının %37’sini oluşturduğu belirtilmiştir. 1995’ten

2014’e kadar, İslami bankalar ve finansal enstitülerin yaklaşık %20’lik bir büyüme

kaydettiği ve toplam aktif değerleri 2005 yılında 300 milyon dolardan 2014 yılında

yaklaşık 2 trilyonUSD’yeyükseldiği kaydedilmiştir. Aynı Konferans’ta, İran Bankacılık

Enstitüsü başkanı Mehdi Razavi, İran’ın 518 milyar USD’ye ulaşan bankacılık varlığı ile

İslam bankalarının en büyüğü haline geldiğini belirtmiştir (Kumcu ve Akıncı, 2017: 5).

8.1.10. Sudan

Sudan’da İslami Bankacılık, 1977 yılı Şubat ayında Suudi Prens Mohammed Al

Faisal ile Sudan Başkanı Gaafar Nimeiri görüşmesi sırasında Al Faisal’ın Nimeiri’ye

Sudan’da bir İslam bankası açılmasını talep etmesi üzerine, “Faisal Sudan İslam Bankası”

(Faisal Islamic Bank of Sudan) adıyla 1978’de faaliyetlerine başlamıştır. Bu tarihten

sonra Sudan’da birçok İslami banka kurulmuştur. 1989 yılına gelindiğinde Sudan

hükümeti faizli geleneksel bankacılığı ülkede yasaklamaya karar vermiş ve 1991 yılında

ise bu karar yürürlüğe konularak geleneksel bankalar yasaklanmıştır. (Atar, 2017: 1041).

Günümüzde Sudan’da tamamen İslami bankacılık sistemi uygulanmaktadır (TKBB,

2007: 9).

8.1.11. Pakistan

Pakistan’da 1973 yılında kabul edilen anayasaya göre; ülkede yürürlülükte

bulunan bütün kanunların İslam esaslarına göre düzenlenmesi, devletin, fert ve toplum

olarak Pakistan müslümanlarının hayatlarını İslam’a uygun hale getirmelerini sağlamak

üzere gerekli düzenlemeleri yapması ve devletin politikası belirlenirken de, özellikle ülke

ekonomisinin faizden temizlenmesi öngörülmüştür. Devletin kuruluş amacı İslam olduğu

halde, ilk otuz yıl, ekonominin faizden arındırılması konusunda önemli bir iş

yapılamamıştır. 1977 yılında, Pakistan Devlet Başkanı Ziyaülhak, “İslam Düşüncesi

Page 57: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

DÜNYADA KATILIM BANKACILIĞI VE UYGULAMALARI FATMA KELLEROĞLU

45

Konseyi”’nden faizsiz bir ekonominin ilk taslağını hazırlamalarını istemiş ve 1980

yılında hazırlanan rapor meclise sunularak kabul edilmiştir (Karaman, 2011: 33-34).

1970 öncesinde Pakistan’da İslami Bankacılık uygulamalarına rastlanmamasına

rağmen, XXI. yüzyıla gelindiğinde İslami Bankacılık göz ardı edilemez bir konuma

gelmiştir. Yerel olarak Pakistan, ilk İslami bankacılık uygulamalarının başladığı

ülkelerden birisi olmuştur. Modern anlamda Pakistan’da İslami bankacılık uygulamaları

1980’li yıllarda Pakistan Merkez Bankası’nın gerçekleştirmiş olduğu değişiklikliklerle

hız kazanmıştır. Bu çerçevede, Pakistan’da İslami Bankacılık Sistemi’ne geçiş süreci beş

ayrı döneme ayrılarak incelenebilir:

Birinci Dönem: 1977-1980 yılları arasında; İslami bankacılık kavramları

gelişmeye başlamıştır.

İkinci Dönem: 1981-1991 yılları arasında; İslami bankacılık etkin olarak

uygulanmaya başlamıştır.

Üçüncü Dönem: 1991-1992 yılları arası; “Federal Şeriat Mahkemesi”’nin

ve “Riba Yargılaması”’nın etkin olduğu bir dönemdir.

Dördüncü Dönem; 1992-1998 yılları arasında; İslami bankacılık

faaliyetleri daha etkin uygulanmış ve bu yıllarda İslami Bankacık çalışmaları hız

kazanmıştır.

Beşinci Dönem: 1998 yılından günümüze kadar, 1992 ve 2002 yıllarındaki

Federal Şeriat Mahkemesi’nin “Riba Yargılaması”’na ilişkin kararlarının İslami

Bankacılık uygulamalarına etkilerinin yaşandığı bir dönemdir (Bafra, 2015: 128-129).

1979-1985 yılları arasında Pakistan’da faaliyet gösteren bankalar, hem faizli hem

de faizsiz bankacılık işlemleri yapmış, daha sonraki yıllarda ise tamamen faizsiz sisteme

geçmişlerdir.

2007 yılı sonu itibarıyla Pakistan’da; Meezan Bank of Pakistan, Dawood Bank of

Pakistan, Dubai Islamic Bank of Pakistan, Albaraka Bank of Pakistan ve Global Emirate

Bank of Pakistan olmak üzere 6 banka faaliyetlerini sürdürmektedir (Bafra, 2015: 141-

142).

8.1.1.12 Bangladeş

%90 oranında Müslüman nüfusa sahip Bangladeş’te İslami bankacılığın tarihi, 13

Mart 1983 yılında kurulan Bangladeş İslam Bankasının (IBBL) kurulmasıyla başlamıştır.

2016 yılsonu itibarıyla sermayesinin %’58’i yabancı, %42’si ise yerli ortaklara aittir.

Dakka ve Chittagong borsalarına hisseleri kote olan IBBL’nin yabancı ortakları arasında

İslam Kalkınma Bankası da bulunmaktadır. 2016 yılsonu itibarıyla toplam şube sayısı

318’e ve çalışan sayısı ise 13.569’e ulaşan IBBL, birçok göstergede Bangladeş İslami

bankacılık sektöründe birinci sıradadır. Haziran 2016 itibarıyla İslami bankacılık

sektöründen aldığı pay mevduatta %36,9, krediler/yatırımda %36,4, para transferlerinde

%80,3 ve şube sayında ise %29 olarak gerçekleşmiştir (Özdemir ve Savaşan, 2017: 29-

30).

Bangladeş Merkez Bankasının verilerine göre, halihazırda ülkede 56 adet banka

faaliyet göstermektedir. Söz konusu bankaların 6’sı kamu ticari bankası, 2’si kamu ihtisas

bankası, 9’u yabancı banka ve 39’u yerli özel ticari banka’dır. Sözkonusu 39 özel ticari

bankanın, 31’i geleneksel ticari banka, 8’i ise İslami bankadır

(https://www.ekonomi.gov.tr,02.11.2017).

Page 58: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

DÜNYADA KATILIM BANKACILIĞI VE UYGULAMALARI FATMA KELLEROĞLU

46

8.1.13. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)

KKTC’de İslami bankacılık üzerine ilk çalışmalar, Muhammed Faysal’ın

teşebbüs, gayret ve finansmanıyla Milletlerarası İslam Bankacılığı ve İslam İktisadı

Enstitüsü’nün kurulmasıyla başlamıştır. Ancak bu enstitü çok kısa bir süre sonra

kapatılmıştır (http://islamekonomisi.org, 03.11.2017).

Kıbrıs Faisal İslam Bankası Ltd. (KFIB) KKTC’de yabancı yatırımcılar tarafından

kurulmuş ilk faizsiz bankalardan biridir. Ekim 1982'de kurulan banka faaliyetlerine Mart

1983'te başlamıştır (http://www.faisalislambank.com, 02.11.2017).

8.1.1.14. Avrupa

Avrupanın birçok ülkesinde müslümanların finansman ihtiyaçlarını karşılamak

üzere kurulmuş olan faizsiz bankalar faaliyet göstermektedir. Avrupa ülkelerinde faizsiz

bankacılık faaliyetlerini, Dar-Al Maal İslam, Al Baraka ve Al Rajhi grupları başlatmıştır.

Faizsiz bankacılığı Avrupa’da ilk uygulayan ülke Lüksemburg olmuş, 1978

yılında 3.5 milyon USD sermaye ile bir İslam bankası kurulmuştur. Lüksemburg’da

kurulan bankanın adı her ne kadar Lüksemburg İslami Bankası olsa da, İslam

bankacılığını tam anlamıyla uygulayan ilk İslami banka 1983 yılında Danimarka’nın

başkenti Kopenhag’da kurulan Danimarka Milletlerarası İslam Bankası’dır. Sözkonusu

bankanın temel amacı, İskandinav şirketlerinin diğer İslami bankalar ve İslami yatırım

şirketleriyle olan finansal işlemlerinde mali bağlantıları sağlamaktır (Kılınç, 2014: 36).

Frankfurt, Londra ve Amsterdam, Avrupa’nın en önemli finans

merkezlerindendir. Kuveyt Türk Katılım Bankası, faizsiz bankacılık çalışmaları için

Almanya’yı tercih etmiştir. Almanya’da Müslüman Türk nüfusunun yoğun olması bu

tercih de önemli bir etkendir (Tenekeci, 2017: 18).

8.1.15. İngiltere

İngiltere, batı dünyasının en gelişmiş İslami finansal pazarlarından birine sahip

olan ve Şeriat kurallarına uyumlu bir şekilde İslami bankacılığı kurup, geliştiren bir

ülkedir. Özellikle Londra da, İslami ürünler sunan büyük uluslararası firmalar ile

Ortadoğu’nun en büyük bankaları burada önemli bir finans merkezi kurarak, İngiltere’yi

önemli bir konuma getirmiştir. Londra Metal Borsası murabaha yöntemine dayalı

mevduat toplama ilkesi ile faaliyetelerini sürdürmektedir. İngiltere de İslami finans

faaliyetleri 1980 yılında başlamış 1990’lı yıllarda ise Körfez ülkelerinden gelen

şirketlerle beraber mudaraba yöntemine dayalı (varlığa dayalı finansman modeli)

finansman imkanı geliştirilerek, sukuk ihracatına başlanmıştır. Yasal mevzuatın

geleneksel bankacılık ve İslami bankacılık için ortak olması ile de İslami finansın gerekli

olan ihtiyaçlarının giderilerek etkinliğinin arttırılması sağlanmıştır (Çanakçı, 2014: 53).

Faizsiz finans sisteminin kurulması ve gelişmesi müslüman ülkelerde talebe

dayalı olarak gerçekleşmesine rağmen, İngiltere gibi müslüman olmayan bir ülkede ise

hükümetin desteğiyle sağlanmıştır. İngiltere, devlet desteğiyle dünya standartlarında bir

faizsiz finansal hizmetler endüstrisi geliştirmeyi başarmıştır. İngiltere’nin faizsiz finans

siteminin geliştirilmesi konusunda iki temel amacı bulunmaktadır. Bunlardan birincisi,

Londra’nın uluslararası faizsiz finans açısından Avrupa’nın merkezi haline getirilmesi,

ikincisi ise inancından dolayı hiçkimsenin finansal ürünler piyasasına girişinin

engellenmemesini sağlamaktır. Günümüzde İngiltere, Körfez İşbirliği Konseyi üyesi

ülkeleri ve Malezya dışında faizsiz finansın en önde gelen merkezidir (Özsoy, 2012: 82).

Page 59: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

DÜNYADA KATILIM BANKACILIĞI VE UYGULAMALARI FATMA KELLEROĞLU

47

8.1.16. Amerika Birleşik Devletleri (ABD)

ABD, müslüman toplumun finansal ihtiyaçlarını karşılamak üzere 1987 yılında

iki şirket faaliyete geçmiştir. Bu şirketlerden biri “Amerikan Finance House LARİBA”

diğeri ise “Muslim Savings and Investments, (MSI)” adlarını taşıyan kuruluşlardır.

“Amerikan Finance House LARİBA” adlı kuruluş, araba, konut alımları ve çeşitli

yatırımlar yapmak üzere kurulan bir finansal kuruluştur. MSI ise, konut finansmanı

sağlayan bir şirkettir. LARİBA ilerleyen yıllarda faaliyetlerine devam etmiş ancak MSI

ise konut finansmanı işlerinde ciddi kayıplar vererek Texas’taki bir mahkemenin konut

finansmanında yetkisini iptal ederek şirket faaliyetlerine son verilmiştir (S. Tuğ ve A. Tuğ

2015: 415).

1990’lı yılların sonunda, “United Bank of Kuwait”, İngiltere’de uyguladığı finans

modelinin aynısını New York şehrinde uygulamaya başlamıştır ve bu faaliyetler iki yıl

devam etmiştir. 2000’li yılların başında HSBC bir konut finansmanı faaliyetini

NewYork’da başlatmış ve tüm varlığı kendisine ait olan ve idaresi de kendisi tarafından

yürütülen “Amanah” adını verdiği bu bankacılık faaliyeti rakip firmalarla rekabet

edemediğinden dolayı kısa ömürlü olmuştur. 2001 yılında “Guidance Residential

Finance” adlı yeni bir konut mortgage finansman şirketi ortaya çıkmış ve LARİBA ile

birlikte ABD’de büyük bir “konut mortgage” finans şirketi olarak varlığını sürdürmüştür

(S. Tuğ ve A. Tuğ 2015: 416).

8.2. Katılım Bankacılığında Türkiye ve Diğer Ülke Uygulamalarının

Karşılaştırılması

Global olarak faizsiz finans sisteminde faaliyet gösteren 1.329 adet kuruluş faaliyet

göstermektedir. Bu kuruluşlardan; 480’i faizsiz bankacılık esasına göre hizmet sunan

katılım bankaları, 322’si tekafül şirketi, 527’si ise diğer finansal kurumlardır.

Tablo 8.2.’de 2016 yılı sonu itibarıyla global İslami bankacılık aktif büyüklükleri

bakımından ülkeler sıralanmıştır. Global İslami bankacılık sektöründe aktif büyüklükleri

itibarıyla ülkeler karşılaştırıldığında; 1. sırada yer alan İran’ın aktif büyüklüğü yaklaşık

493 milyar USD olup global pazardan %33’lük bir pay almaktadır. İran’ı yaklaşık 308

milyar dolar ile Suudi Arabistan %20,6 pazar payı ile takip etmektedir. Malezya’nın aktif

büyüklüğü yaklaşık 139 milyar USD olup, %9,3 pazar payı ile 3. sırada bulunmaktadır.

Malezya’yı 134,4 milyar USD aktif ve %9 pazar payı ile BAE izlemektedir. Listenin 5.

sırasındaki Kuveyt 91,1 milyar USD aktif ve %6,1 pazar payına sahiptir. Katar 86,6

milyar USD aktif ve %5,8 ile 6. sırada yer almaktadır. Türkiye ise %2,9 pazar payı ve

43,32 milyar USD ile dünyada 7. sırada bulunmaktadır(Atar, 2017: 1042).

Page 60: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

DÜNYADA KATILIM BANKACILIĞI VE UYGULAMALARI FATMA KELLEROĞLU

48

Tablo 8.2. Global İslami Bankacılık Aktif Büyüklükleri Ülke Sıralaması, (Atar, 2017:

1044-1045).

Tablo 8.3.’de 2015 yılsonu itibarıylafaizsiz finans varlıklarına göre ilk 10 ülkenin

sıralaması verilmiştir. Global faizsiz finans sistemi kapsamındaki varlıklar

incelendiğinde, varlık büyüklüğü bakımından 447 milyar USD ile 1. sırada Suudi

Arabistan’ın bulunduğu görülmektedir. 2. sırada 434 milyar USD ile İran yer almakta, 3.

sırada ise 414 milyar USD ile Malezya bulunmaktadır. Bu verilere göre, faizsiz finansal

varlıkların yaklaşık %24’ü Suudi Arabistan, %23’ü İran ve %22’sinin ise Malezya’ya ait

olduğu görülmektedir. Türkiye ise yaklaşık 52 milyar USD’lık varlık ve %3’lük bir pay

ile 8. sırada yer almaktadır (TKBB, 2016: 38).

Katılım bankacılığı, sahip olduğu dinamik yapısı ve sağlam çalışma prensipleriyle

güvenli bir gelecek vaadetmektedir. Katılım bankacılığında 2008 yılından bu yana artan

yatırımlarla yüksek bir büyüme ivmesi kazanan Türkiye, 2015 yılı sonunda ulaştığı

yaklaşık 52 milyar USD’lık varlık hacmiyle Endonezya’yı geride bırakarak en çok

büyüme kaydeden ilk 10 ülke sıralamasındaki yerini üst sıralara taşımıştır (TKBB, 2016:

34).

Sıra Ülke Adı Global İslami

Bankacılık

Toplamından Aldığı

Pay (%)

İslami Bankacılık

Aktif Büyüklüğü (Milyar

USD)

1 İran 33 492,99

2 Suudi Arabistan 20,6 307,74

3 Malezya 9,3 138,93

4 Birleşik Arap Emirlikleri 9,0 134,45

5 Kuveyt 6,1 91,13

6 Katar 5,8 86,65

7 Türkiye 2,9 43,32

8 Bangladeş 1,8 26,89

9 Bahreyn 1,7 25,40

10 Endonezya 1,6 23,90

11 Sudan 1,3 19,42

12 Pakistan 1,1 16,43

13 Mısır 1,0 14,94

14 Ürdün 0,7 10,46

15 Brunei 0,5 7,47

16 Umman 0,5 7,47

17 Diğer 3,1 46,31

TOPLAM 100 1.493,40

Page 61: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

DÜNYADA KATILIM BANKACILIĞI VE UYGULAMALARI FATMA KELLEROĞLU

49

Tablo 8.3. Faizsiz FinansVarlıklarına Göre İlk 10 Ülke (TKBB, 2016: 38).

Tablo 8.4.’de faizsiz finans varlıklarının 2015 yılsonu itibarıyla dağılımı

verilmiştir. 2015 yılı sonu itibarıyla faizsiz finans varlıklarının toplamı 2.003 milyar USD

olarak gerçekleşmiştir. Büyümenin temelini, 1.451 milyar USD ile faizsiz finans

varlıklarının %73’ünü temsil eden faizsiz bankacılık oluşturmuştur. Bunu sırasıyla, 342

milyar USD ve %17’lik payla sukuk, 106 milyar USD ve %5’lik payla diğer finansal

kurumlar, 66 milyar USD ve %3’lük payla faizsiz fonlar ve 38 milyar USD ve %2’lik

payla tekafül oluşturmuştur (TKBB, 2016: 36-37).

Tablo 8.4.Faizsiz Finans Varlık Dağılımı (TKBB, 2016: 38).

Ülkeler bazında bakıldığında, Malezya, BAE ve Pakistan dışındaki faizsiz

bankacılık sektöründe faaliyet gösteren bütün ülkelerde murabaha ürününün

kullanımının %50’nin üzerinde olduğu, İran ve Suudi Arabistan’da murabaha kullanım

oranı %90’ın üzerine çıkarken, İngiltere ve Bahreyn’de ise bu oran %50’nin üzerindedir.

Malezya ve BAE’de ise murabahanın yanı sıra leasing kullanımının da yüksek olduğu

görülmektedir. Türkiye’de ise katılım bankalarının aktiflerindeki ürünlerin dağılımına

baktığımızda murabaha ürününün kullanımı %90’ın üzerindedir (TKBB, 2015: 15).

Türkiye’de 1985 yılından itibaren kurulmaya başlayan katılım bankaları, ilk

yıllarda ortalama %20 oranında mudaraba esasına göre çalışırken, günümüzde bu oran

%1-2’lere kadar inmiştir. Bu yöntemde anaparanın dönüşü garanti altına alınamamakta

ve yüksek kar getirisi sağlanamamaktadır. Kayıtsız ekonomi ve sermayeyi kullanan

müşterilerin yeterli iş ve ticari ahlaka sahip olmamaları da yüksek kar getirisini

engelleyen sebepler arasında sıralanmaktadır (Bakkal, 2016: 10).

Dünyada ilk sukuk ihracı 1995 yılında Malezya’da Suudi İşadamı Abdullah Salih

Kemal tarafından gerçekleştirilmiş ve 350 milyon USD’lık tahvil ihraç edilmiştir. İlk

hazine ihracı da 2002yılında 600 milyon USD ile yine Malezya’da gerçekleşmiştir.

Malezya tek başına ihraçların % 70’den fazlasını gerçekleştirirken, Körfez ülkeleri,

Faizsiz Finans Varlık Dağılımı Dolar (Milyon) %

Faizsiz Bankacılık 1.451.087 73

Sukuk 341.923 17

Diğer Finansal Kurumlar 106.351 5

Faizsiz Fonlar 66.436 3

Tekafül 37.745 2

TOPLAM 2.003.542 100

Sıra Ülke Adı (Milyon USD) %

1 Suudi Arabistan 446.664 23,6

2 İran 434.420 22,9

3 Malezya 414.343 21,9

4 Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) 187.051 9,9

5 Katar 100.538 5,3

6 Kuveyt 100.367 5,3

7 Bahreyn 81.069 4,3

8 Türkiye 51.710 2,7

9 Endonezya 47.645 2,5

10 Bangladeş 26.192 1,4

TOPLAM 1.889.999 100

Page 62: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

DÜNYADA KATILIM BANKACILIĞI VE UYGULAMALARI FATMA KELLEROĞLU

50

Endonezya ve Pakistan sukuk ihracında etkin diğer ülkeler olmuştur. Bu ihraçların % 80’

den fazlasını Hazine ihraçları teşkil etmiştir (Özeroğlu, 2014: 756).

Türkiye’de, sukuk piyasasının kuruluşundan bu yana geçen 7 yıl içinde ihraç

edilen sertifika tutarı 45 milyar TL’ye ulaşmıştır. Sukuk varlıkları güçlenen bir ivmeyle

büyümesini sürdürmektedir. Devam eden ve planlanan 3. Havalimanı, Kanal İstanbul gibi

geniş çaplı altyapı yatırımları için sukuk yoluyla finansman yöntemi çok önemli bir açılım

fırsatı sunabilecektir (TKBB-2016: 43)

2016 yılında çekirdek pazarlarda sukuk ihracı bir önceki yıla göre %26 oranında

artış göstermiştir. Körfez İşbirliği Konseyi üyeleri, Malezya, Endonezya, Pakistan ve

Türkiye’nin sukuk ihracının, 2015 yılında 32 milyar USD seviyesinden 2016 yılında 40

milyar USD’ye yükselmiştir. 2017 yılında ise yeni ihracatçı ülkelerin piyasaya girmesi

ve hacimlerinin artmasıyla bu ivmenin süreceği öngörülmektedir (TKBB-2016: 40).

Sukuk’un herbiri İslami esaslara dayandırılmış, mudaraba, murabaha, müşareke,

istisna ve icare sukuk olmak üzere değişik türleri olmakla birlikte, en çok bilinen ve

kullanım alanı bulunanı “icare sukuk”tur ve neredeyse dünya uygulamasının %50’sini

oluşturmaktadır. Özellikle proje finansmanına yönelik olarak uygulanan “İcare Sukuk”

temelde bir leasing işlemi olup, sukuk vadesinde kiralayana kiralanan varlığı satın alma

hakkı verilmiş bir finansman türüdür (Özeroğlu, 2014: 759).

8.3. İslami Finans Alanında Yaşanan Küresel Gelişmeler

Globalleşme ve küreselleşmenin giderek yaygınlaştığı günümüz dünyasında,

faizsiz finans ve katılım bankacılığı ile ilgili ciddi gelişmeler gözlenmektedir. Bu gelişim,

sadece müslüman toplumlarda değil aynı zamanda hristiyan toplumlarında da

yaşanmaktadır. 2008 yılında katolik dünyasının dini lideri Papa’nın; “Batı toplumu,

girdiği asalak kapitalizmin karanlık tünelinden, İslami bankacılık sistemi uygulamasına

geçerek çıkacaktır” şeklindeki sözleri kayda değerdir. Bu bağlamda, Vatikan’ın, yaşanan

finansal krizlerlerle birlikte, İslami bankacılık faaliyetlerini çok yakından takip ettiği

anlaşılmaktadır (Canbaz, 2015: 160).

Katılım bankacılığı ürünleri uluslararası finans dünyasının en hızlı büyüyen

alanlarından birisi olarak karşımıza çıkmakta, pazarda yer alan global oyuncuların sayısı

finansal ürünlerin çeşitliliği ve yatırım miktarları giderek artmaktadır. Katılım

bankacılığında bireysel bankacılık hizmeti veren kurumların ve yatırım fonlarının sayısı

artarken, geleneksel bankacılık hizmeti sunan çok sayıda batılı kurumlar da katılım

bankacılığı ürünlerini portföylerine katmaktadır. Son yıllarda başta Citigroup, Deutsche

Bank, HSBC, Lloyds TSB ve UBS olmak üzere geleneksel bankacılık hizmetlerini sunan

kurumlar da bu pazardan pay almaya başlamışlardır. Bu kurumların geleneksel bankacılık

ürünlerinin yanı sıra katılılım bankacılığına has finansal ürünleri de portföylerine dâhil

etmeleri veya katılım bankacılığı faaliyeti gösteren şubeler açmaları, dünyada bu alandaki

rekabetin giderek arttığını göstermektedir (TKBB, 2007: 8).

İslami finans ve bankacılık açısından dünyada önemli bir merkez olarak kabul

edilen Londra, Kuala Lumpur ve Körfez ülkelerinin yanısıra, İstanbul’un da son yıllarda

finansal merkez olması yolunda ciddi çalışmalar yapılmaktadır. Bu kapsamda, “İstanbul

Uluslararası Finans Merkezi” oluşturulması amacıyla Devlet Planlama Teşkilatı (DPT)

tarafından 2009 yılında bir “Strateji Belgesi” hazırlanmıştır. Bu belgeye göre; merkezin

yararlanabileceği ürün ve hizmetlerden birisi “İslami Finans” olarak belirlenmiştir. Bu

nedenle de; Borsa İstanbul’da (BİST) son dönemde büyük ilgi gören İslami finansal

ürünler konusunda araştırma yapmak üzere Dünya Bankası ile birlikte “Küresel İslami

Finans Geliştirme Merkezi” kurulmuştur (Canbaz, 2015: 163-164).

Page 63: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

DÜNYADA KATILIM BANKACILIĞI VE UYGULAMALARI FATMA KELLEROĞLU

51

Batı ülkelerindeki gelişmelerle birlikte, dünya ticaretinin yeni merkezi

konumunda bulunan Güneydoğu Asya’da da önemli gelişmeler görülmektedir. Özellikle

ekonomik ve uluslararası ilişkilerde kuvvet merkezinin, Atlantik’ten Avrasya’ya doğru

kaymasıyla birlikte, müslüman nüfusun yoğun olarak yaşadığı Endonezya ve Malezya,

bunun yanısıra Singapur gibi ticari ve finansal açıdan gelişmiş ülkelerde İslami finans ve

bankacılık faaliyetleri, kurumsallaşma ve uygulama açısından hızla yayılmaktadır.

Japonya, Güney Kore, Çin ve Hon Kong gibi diğer Asya ülkelerinde de durum pek farklı

değildir. Geleneksel bankacılığın neden olduğu küresel finansal krizler, İslami

bankacılığa olan ilgiyi her geçen gün artırmaktadır (Canbaz, 2016: 161-162).

Tablo 8.5.’de2013 yılı Ekim ayı verilerine göre; dünya genelinde İslami

bankacılık hizmetleri veren Müslüman olmayan ülkeler ve off-shore merkezleri ve

buralardaki banka sayıları gösterilmiştir.

Tablo 8.5. Batı Ülkelerindeki ve Off-Shore Merkezlerdeki İslami Banka Sayıları

(Çelik, 2016: 32)

Ülke Sayı

İngiltere 22

ABD 10

Avustralya 4

İsviçre 4

Fransa 3

Kanada 1

Cayman Adaları 1

Almanya 1

İrlanda 1

Lüksemburg 1

Rusya 1

TOPLAM 49

Tablo 8.6.’da İslami bankacılık ve finans sektörünün 2014 yılı ilk 6 aylık döneme

ait aktifler toplamı gösterilmiştir. IFSB’nin 2015 yılı küresel finans raporu

incelendiğinde; 2014 yılının ilk yarısı itibarıyla İslami finans toplam varlıklarının

1.868,1 milyar USD’ye ulaştığı görülmektedir. Bu varlıkların %79’u bankacılık

varlıklarından, %16’sı Sukuk’tan ve %4’lük kısmı ise Tekafül’den oluşmaktadır.

İslami fon varlıklarının yoğun olduğu ülkeler Asya ve Körfez Bölgeleri ülkeleridir.

Asya ülkelerinden Malezya ve Singapur, Körfez ülkelerinden ise Abu Dhabi, Bahreyn,

Dubai, Katar, Kuveyt ve Suudi Arabistan başı çekmektedir (Canbaz, 2016: 160).

Page 64: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

DÜNYADA KATILIM BANKACILIĞI VE UYGULAMALARI FATMA KELLEROĞLU

52

Tablo 8.6. İslami Bankacılık ve Finans Sektörünün Küresel Toplam Aktifleri

(Milyar USD) (Canbaz, 2016: 160).

Günümüzde, dünyanın önde gelen finansal analistlerinin yapmış olduğu

değerlendirmelere göre; faizsiz bankacılık sisteminin önümüzdeki yıllarda çok daha hızlı

büyüyeceği tahmin edilmektedir. Bu büyüme İslam ülkeleri ile birlikte müslüman

olmayan diğer ülkeleri de kapsamaktadır. Müslüman olmayan diğer ülkelerdeki

büyümenin temelde iki nedeni bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, bu ülkelerdeki

müslüman nüfusun hızla artması, ikincisi ise fonlarını en karlı alanlarda değerlendirmek

isteyen uluslararası yatırımcıların faizsiz bankacılık ürünlerini karlı bir yatırım olarak

görmeleridir (TKBB, 2011: 30-31).

Dünya genelinde katılım bankacılığı sistemini en yaygın olarak uygulayan ülkeler

hiç kuşkusuz İslam ülkeleridir. Özellikle İran ve Pakistan sistemin tam anlamıyla

uygulandığı ülkelerdir. Katılım bankacılığının başlıca İslam ülkelerinde genel bankacılık

faaliyetleri içerisindeki oranı %20-%49 dolaylarında gerçekleşmektedir. 2019 yılında bu

oranın Suudi Arabistan için %70’lere çıkacağı tahmin edilmektedir. Geleneksel

bankacılık sistemi uygulamalarına göre iki kat daha fazla büyümenin gerçekleştiği

Malezya’da ise katılım bankacılığının mevduat tutarı toplamı 100 milyar USD’yi aşmış

durumdadır. Katar’da ise bankacılık hizmetlerinin %25’lik kısmını katılım bankacılığı

oluştururken bu oranın 2018 yılı sonunda %34 olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir

(Çelik, 2015: 83).

Faizsiz finans sisteminin büyümesinde ve gelişmesinde Katar, Endonezya, Suudi

Arabistan, Malezya, Birleşik Arap Emirlikleri, Türkiye Bahreyn, Kuveyt ve Pakistan’ın

önemli katkıları olmuştur. Sözkonusu ülkelere ait piyasalarda ise 2015-2020 yılları

arasında faizsiz bankaların toplam varlıklarının yıllık %14 büyüme kaydederek 1,8

Trilyon USD’ye ulaşacağı tahmin edilmektedir. 2020 yılı itibarıyla; faizsiz bankacılık

karının 30,3 milyar USD olacağı ve bunun 27,8 milyar USD’nin ise Katar, Endonezya,

Suudi Arabistan, Malezya, BAE, ve Türkiye’ye ait olacağı öngörülmektedir (Anaç ve

Kaya, 2017: 150).

İsviçre kökenli BankSarasin’in hazırlamış olduğu “İslami SermayeYönetim

Raporu”’na göre; son 30-40 yıliçinde müslümanların her alanda aktif durumageldiği

belirtilmiştir. Günümüzde ise müslümanlar önemli bir küresel güçolarak varlıklarını

hissettirmektedirler. Müslümanlar, sadece dini ve politik açıdan değil, aynızamanda

ekonomik açıdan da önemli birküresel güç haline gelmiş, uluslararası finans sektöründe

söz sahibi olmaya başlamışlardır. Bunun sebebi, Sarasin’e göre2010 yılı itibarıyla dünya

nüfusunun %23’ü Müslümanlardan oluşmaktadır. Bu, 112 ülkede1.9 milyar insanın

yaşadığı anlamına gelmektedir. Sarasin, 1.9 milyar insanın %43’ünün 25 yaşınaltında

bulunduğunu, bunun da dünya nüfusunun yaklaşık %10’una karşılık geldiğini, 2030

Bölge İslami

Bankacılık

Varlıkları

Sukuk İslami Fon

Varlıkları

Tekafül Toplam

Asya 203,8 188,4 23,2 3,9 419,3

Körfez Bölgeleri 564,2 95,5 33,5 9,0 702,2

Ortadoğu ve Kuzey

Afrika

633,7 0,1 0,3 7,7 641,8

Sahra –Altı Afrika 20,1 1,3 1,8 0,6 23,8

Diğerleri 54,4 9,4 17,0 0,3 81,1

Toplam 1.476,2 294,7 75,8 21,4 1.868,1

(%) 0,79 0,16 0,04 0,01 100

Page 65: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

DÜNYADA KATILIM BANKACILIĞI VE UYGULAMALARI FATMA KELLEROĞLU

53

yılında ise Müslüman nüfusun %26’lık bir artışla yaklaşıkolarak 2.4 milyara ulaşacağı

tahmininiyapmaktadır. Rakamsal olarak bakıldığında,2010 yılındaki 1.9 milyar insan 300

milyon kadar artarak 2020 sonlarındabugünkü Amerika nüfusu ile eşitleneceği

öngörülmektedir (TKBB, 2011: 31).

2015 yılı itibarıyla, global faizsiz finans sisteminin toplam büyüklüğünün 2 trilyon

USDseviyesinde olduğu tahmin edilmektedir. Diğer taraftan faizsiz finans sisteminin çift

hanelibir büyüme hızı ile 2020 yılında 3,2 trilyon USD’lik bir hacme ulaşacağı

hesaplanmaktadır.

ICD Thomson Reuters Faizsiz Finans Gelişim 2015 yılı raporuna göre, faizsiz

bankacılığın 2015-2020 döneminde yıllık %11-12 seviyesinde büyüyeceğivefinansal

varlıkların 2,6 trilyon USD’ye ulaşacağıbeklenmektedir. Bu varlıklara, faizsiz fon,

tekafül, sukuk ve diğer faizsiz finansal kuruluşların kaydetmesi beklenen büyümeler de

eklendiğinde, toplam faizsiz finans sistemi varlıklarının 2020 itibarıyla 3,2 trilyon

USD’ye ulaşacağı öngörülmektedir. Bu durumda, 2020 yılında faizsiz finans varlıklarının

dağılımının %80’i faizsiz bankacılık, %12’si Sukuk, %1,4’ü Tekafül, %3,3’ü diğer

faizsiz finansal kuruluşlar ve %2,7’si ise faizsiz fonlardan oluşacağı öngörülmektedir

(TKBB, 2015: 38).

Page 66: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

TÜRKİYE’DE KATILIM BANKACILIĞI VE UYGULAMALARI FATMA KELLEROĞLU

54

9. TÜRKİYE’DE KATILIM BANKACILIĞI VE UYGULAMALARI

9.1. Özel Finans Kurumlarından Katılım Bankacılığına Geçiş ve Faizsiz

Bankacılığın Türkiye’de Kurumsallaşması

Faizin İslam dini’ne göre yasak olması, faiz konusunda hassasiyet gösteren

yatırımcıların bankacılık sisteminden uzak kalmalarına neden olmuş, ayrıca geleneksel

bankalara alternatif kurumların olmayışı da sözkonusu kesimlerin tasarruflarını altın,

döviz ve gayrimenkul gibi banka dışı alanlara kaydırmasına diğer bir deyişle finansal

piyasalar dışında kalan bu fonların atıl kalmasına yol açmıştır. Buna bağlı olarak,

faizsizlik prensibine göre işleyen, sermaye sahiplerinin tasarruflarını yatırımlara

dönüştürerek, finansal piyasalarda kullanımını sağlayan finansal kurumlar, İslam

ülkelerinde ve Türkiye’de kurulmaya başlanmıştır. Bu konuda ilk adım,1975 yılında

kurularak 1978 yılına kadar faaliyetlerini sürdüren Devlet Sanayi İşçi Yatırım

Bankası’nın (DESİYAB) kurulmasıdır. Bu bankanın sağlamış olduğu tecrübeler

sayesinde ulusal ve uluslararası düzeyde ekonomik ve siyasi gelişmelere paralel olarak

Türkiye’de faizsiz bankacılık sistemi ile ilgili adımlar atılmaya başlanmıştır (Bulut ve Er,

2012: 24-25).

16.12.1983 tarih ve 83/7506 sayılı kararname ile faizsiz bankacılık

uygulamalarına zemin hazırlanmıştır. Dünyada bu tür bankalara “İslami Banka”

denilirken, Türkiye’de bu isim ÖFKolarak belirlenmiştir. Kararnamenin birinci maddesi

ÖFK’ların kuruluş, organ, faaliyet ve tasfiyesi ile ilgili esasları belirleme yetkisini

TCMB’nin görüşü alınarak Başbakanlığa vermiştir. 1984 yılında Başbakanlık Hazine ve

Dış Ticaret Müsteşarlığı (HDTM) 25.12.1984 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan bir

tebliğ ile özel finans kurumlarının faaliyete geçebilmesi için gerekli beyannamenin

içeriğinin belirlenmesi, cari hesaplara ilişkin düzenlemenin yapılması, kar ve zarara

katılım hesaplarında toplanan fonların tabi olacağı esasların belirlenmesi gibi konularda

TCMB’yi yetkilendirmiştir. ÖFK’ların hukuki statüsü ise 25.02.1985 tarihinde18323

sayılı Resmî Gazete'de yayınlanan tebliğ ile tamamlanmıştır (Özsoy, 2012: 83).

1983 yılında ÖFK’lar ile ilgili düzenlemelerin yürürlüğe girmesiyle birlikte; 1984

yılında Faisal Finans Kurumu A.Ş. ve Albaraka Türk Özel Finans Kurumu A.Ş.

kurulmuştur Yabancı sermaye ağırlıklı bu iki kurum bankacılık faaliyetlerine 1985

yılında başlamışlardır. 1989 yılında Kuveyt Türk Evkaf Finans Kurumu A.Ş.,1991 yılında

ilk yerli sermayeli faizsiz özel finans kurumu olan Anadolu Finans Kurumu, 1995 yılında

İhlas Finans Kurumu ve son olarak da 1996 yılında Asya Finans Kurumu A.Ş.

kurulmuştur. Şubat 2001’ de yaşanan ekonomik krizlerin ardından İhlas Finans

Kurumunun işlem yapma yetkisi iptal edilerek tasfiyesine karar verilmiştir (Oğuz,

2016:229).

18.06.1999 tarihinde kabul edilen 4389 sayılı Bankalar Kanunu ile birlikte

ÖFK’lar Bankalar Kanunu kapsamına alınmış ve ilgili tebliğler yürürlükten kaldırılmıştır.

4389 sayılı Kanun’da değişiklik yapan 17.12.1999 tarih ve 4491 sayılı Kanun’un 3.

maddesinin (a) ve (b) fıkralarında, ÖFK’ların 7. ve 9. madde hükümlerine uyum ve tasfiye

sürecine değinilerek, yeni düzenleme yapılıncaya kadar Bankalar Kanunu’na aykırı

olmayan yürürlükten kaldırılan hükümlerin uygulanmasına devam edileceği belirtilmiştir.

20.06.2001 tarihinde 4684 sayılı Kanun’da yapılan değişiklikle de Özel Finans Kurumları

Birliği (ÖFKB)’nın oluşturulması ve ortak bir sigorta sistemi kurulması

kararlaştırılmıştır. 19.10.2005 tarihinde çıkarılan 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’na göre

ÖFK’ların ismi “Katılım Bankaları” olarak değiştirilmiş, “Özel Finans Kurumları

Birliği”’nin adı da “Türkiye Katılım Bankaları Birliği” olarak değiştirilmesi

Page 67: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

TÜRKİYE’DE KATILIM BANKACILIĞI VE UYGULAMALARI FATMA KELLEROĞLU

55

öngörülmüştür. Yeni Kanuna göre ise ÖFK’lar tarafından oluşturulan Güvence Fonu’ da

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu olarak değiştirilmiştir (Günal, 2007: 150).

9.2. Katılım Bankacılığının Çalışma Esasları

Dünya genelinde faizsiz bankacılık olarak adlandırılan ve aynı zamanda

geleneksel bankacılık hizmetlerini de sunan katılım bankalarının temel hareket alanını

İslami kurallar belirlemektedir. İslam dininin belirlemiş olduğu ölçüler temel olmak

üzere, özelde de İslami Finansal Kuruluşlar Muhasebe ve Denetim Organizasyonu ve

İslami Finansal Hizmetler Kurulu tarafından belirlenen standartlara, bu kurumların

uyması zorunlu hale getirilmiştir. Çünkü; bu bankaların temel cazibe nedeni İslami

Kurallar çerçevesinde bankacılık faaliyetlerinin yürütülmesidir (Çelik, 2016: 37).

Katılım Bankacılığı’nın çalışma esasları şu şekilde özetlenebilir:

Faizin Yasak Olması

Katılım Bankaları, İslam dininin değerleri ve inançlar sistemi ile uyumlu olarak,

geleneksel yönetim ve risk yönetimi ilkelerine uygun olarak, şeriatın dayalı olduğu

kurallara göre yönetilen, faizsiz çalışma prensibine göre faaliyetlerini sürdüren finansal

kuruluşlar olduğundan, İslam dininin ilkelerine uyum gösterecek şekilde sektör içerisinde

faaliyetlerini sürdürmekte, ayrıca etkin ve rekabetçi bankacılık, yatırım, ticaretin

finansmanı ile ticari ve gayrimenkul finansal hizmetleri sunan bir yapıya sahip

bulunmaktadır (Ayrıçay vd., 2013: 121).

Riskin Paylaşılması

Katılım bankalarının kullanmış olduğu finansman araçlarının temel özelliği,

önceden belirlenmiş bir kazancın olmaması nedeniyle karşılaşılacak olan kar veya zarar

durumuna göre, kazancın ve riskin adil bir şekilde dağıtılmasını sağlamaktır.

Faaliyet Alanlarının Belirli Olması

Katılım Bankaları, İslam Dini’nin uygun gördüğü faaliyet alanlarında işlem

yapmaktadırlar. Alkol, domuz ürünleri, kumarhane ürünleri gibi İslam ahlak ve

kurallarına uygun olmayan ürünlerin üretimi, ticareti ve bu işle uğraşan kişilere her ne

şekilde olursa olsun finansman sağlanması yasaktır. Bu nedenlerden dolayı, katılım

bankaları belirli alanlarda faaliyette bulunurlar.

Spekülasyonun Yasak Olması

Spekülatif işlemler, ekonomiye herhangi bir değer katmadığı gibi, ekonomik

dengesizlikleri artıran bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Spekülasyon amacıyla

yapılan işlemler sonucunda, parasal güce sahip olan kişiler servetlerini artırmakta,

ekonomik açıdan zayıf olan kişiler de daha zayıf hale gelebilmektedirler. Bu nedenle

türev finans ürünlerinin işlem gördüğü piyasalarda aşırı belirsizlik ve spekülatif işlemler

yoğunlukta olduğundan, sözkonusu bankalar bu araçlara yatırım yapmamaktadırlar

(Babuşçu ve Hazar, 2017: 178).

9.3. Katılım Bankaları ile Geleneksel Bankalar Arasındaki Farklar

Katılım bankacılığı hakkında kamuoyunun yeterli bilgiye sahip olmaması,

sektörün gelişimi önündeki en büyük engellerden birisidir. Bu durum algı sorunlarını da

beraberinde getirmektedir. Katılım bankacılığı ile geleneksel bankacılık arasındaki bazı

Page 68: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

TÜRKİYE’DE KATILIM BANKACILIĞI VE UYGULAMALARI FATMA KELLEROĞLU

56

benzerlikler, kamuoyunda ikisi arasında hiçbir fark olmadığı veya katılım bankacılığında

kar payının aslında örtülü bir faiz olduğu şeklinde yanlış anlaşılmalara neden olmaktadır

(TKBB, 2015: 4).

Katılım bankacılığı ile geleneksel bankacılık arasında bir takım benzerliklerin

olması gayet doğaldır. Çünkü her ikisinde de tasarruflar ve yatırımlar arasında bir aracılık

görevini yerine getirme durumu sözkonusudur. Bankalar toplamış oldukları tasarrufları,

ihtiyacı olan sanayici, tüccar, esnaf ve tüketicilere kredi olarak kullandırırken, kredi kartı,

havale, EFT, çek, otomatik ödeme, teminat mektubu ve kambiyo işlemleri gibi ekonomik

ve sosyal hayatı kolaylaştıran diğer hizmetleri de sunmaktadır (TKBB, 2015:4).

Faizsiz bankacılık ilk bakışta geleneksel bankacılık sistemine göre daha riskli

görünmesine karşılık, yatırım kararları verilirken yapılacak fizibilite çalışmaları,

yatırımların çeşitlendirilmesi ve bunun sonucunda risklerin dağıtılması ve uygun bir

ekonomik model kullanılarak gelecekteki projeksiyonları öngörülmekte ve ortaya

çıkabilecek riskler asgari düzeye indirilmektedir (Güngör, 2015: 24).

Tablo 9.1.’de geleneksel bankalar ile katılım bankaları arasındaki işlevsel

farklılıklara ilişkin değerlendirmeler gösterilmiştir.

Page 69: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

TÜRKİYE’DE KATILIM BANKACILIĞI VE UYGULAMALARI FATMA KELLEROĞLU

57

Tablo 9.1. Katılım Bankaları ile Geleneksel Bankalar Arasındaki İşlevsel

Farklılıklar (Çelik, 2016: 34)

NİTELİK KATILIM BANKALARI GELENEKSEL BANKALAR

Çalışma Teknikleri

Kar-zarara katılma ve karşılıklı ortaklık

esası geçerlidir.

Fon toplama ve kullandırımlarında faiz esası

geçerlidir.

Paranın İşlevleri Para ticari bir meta değildir. Para ticari bir ürün olarak değerlendirilir.

Fon Tedariki

-Kişilere ait cari hesap ve katılma hesabı

adı altında fon sahiplerinden fon

sağlanmaktadır.

-Libor sistemi bu bankalar için

geçerli değildir. Fakat uluslararası

işlemlerle katılma hesapları yoluyla

kaynak temin edilebilmektedir.

-Mevduat ve ticari hesaplarda önceden

belirlenmiş faiz oranı üzerinden fon temin

edilmektedir.

-İhtiyaç duyulan nakit para, Libor+2-3 ile

karşılanabilmektedir.

Fon Arzı

-Fonlar nakit olarak

kullandırılmamaktadır.

-Fonlar proje karşılığı sunulmaktadır.

-Uzun vadeli yatırımlar için fonların

kullandırılması sözkonusudur.

-Fonlar nakit olarak kullandırılmaktadır.

Üretim dışındaki alanlarda da fon kullanımı

sözkonusudur (Devlet Tahvili, Hazine

Bonosu gibi).

-Fon kullanımları kısa vadelidir.

-Kredibilite derecesi dikkate alınır.

Finansal Kiralama

-İşletmelere finansal kiralama yöntemi ile

doğrudan fon kullanımı sağlanır.

-Finansal kiralama konusunda yetkili

değildirler. Ancak bu alanda faaliyet

gösterecek bir şirket kurabilirler.

Müşterilerin

Taşıdıkları Risk ve

Sisteme Olan Güven

Kar ve zarar ortaklığında risk peşin olarak

kabul edilir, güven esası geçerli olup,

projenin uygulanabilirliği ve karlılığı

önemlidir.

Faiz garantisi olduğu için risk sözkonusu

değildir. Güvenin temelini ise müşteriden

alınacak teminatlar oluşturur (Menkul

Rehni, Gayrimenkul İpoteği gibi)

Fon Arzının

Müşterilere

Yüklediği Maliyet

Banka müştersinin ödeyeceği meblağ

bellidir ve sonradan şartlara göre

değişmez.

Kredi maliyetlerinin farklı finansal araçlara

endekslenmesi sözkonusu olabildiği için

kredi maliyetleri değişebilir.

Fonlardan

Kaynaklanan

Bankaya Ait

Maliyetler

Şahsi cari hesaplar için herhangi bir

maliyet sözkonusu değildir. Katılım hesap

sahibine herhangi bir gelir garantisi

sunulmamaktadır.

Nakit hesaplar için bankaya bir maliyet

sözkonusudur.

Yer Aldığı

Ekonomik Ağ

İslami ekonomik sistemin verilerine göre

faaliyetlerini yönlendirirler.

Kapitalizmin verilerine göre faaliyetlerini

yönlendirirler.

Müşteri Değerleme

Kriterleri

Proje esaslı bir değerleme sözkonusudur. Müşterinin varlık yapılanması değerlemede

odak noktasıdır.

Müşterinin

Beklentisi

Hesabı olanlara karın %80’lik kısmı

dağıtılır. Sistem gereği zarar varsa da o da

hesap sahiplerine dağıtılır.

Hesap sahiplerine önceden belirlenmiş

oranlarda mutlak surette faiz dağıtılır.

Sistemde Kullanılan

Finansal Araçlar

Faizsizlik esasına uygun finansal araçlar

sistemde kullanılır.

Getirisi olan her türlü finansal araç sistemde

kullanılır.

Genel İktisadi

Hayata Etkisi

-Ekonomi kayıt altına alınacağı için

devletin vergi gelirleri artacaktır.

-Kullandırılan fonlar reel ekonominin

canlanmasını sağlayacağı için

ekonominin farklı alanlarında bir

hareketlilik görülecektir.

-Teminat esaslı olduğu için kayıtlı faaliyetler

takip edilmez.

-Reel ekonomi ile birlikte para piyasasında

da rol aldığı için ekonomiye direkt etkileri

görülmez.

Sosyo-Kültürel

Değerlemesi

Dini inançları gereği atıl duran fonların

finansal sistemde bulunmasının yolu bu

bankacılık sistemi ile gerçekleşmektedir.

Kapitalist sistemin en önemli gelir kaynağı

olan faiz, bu finansal kurumu ayakta

tutmaktadır.

Mal ve Hizmet

Piyasasına Katkısı

Toplanan fonlar faizsiz yöntemle ticari ve

sınai alanlarda değerlendirilmektedir.

Toplanan fonlar reel ve para piyasalarında

değerlendirilmektedir.

Üstlenilen Risk

Müşterilerle banka arasında ticari bir ilişki

olduğundan ortam daima riskli bir yapıya

sahiptir.

Gerek banka, gerekse de müşteri açısından

risk faizle ortadan kaldırılmıştır. Sadece

kredilerin geri dönmemesi ve takibi riski

vardır.

Getiri Dağıtımı

Faaliyetlerden ne kadar geliri elde edilirse

o kadarı dağıtılır. Bu konuda kanunen bir

sınırlama sözkonusu değildir

Bankacılık uygulamalarında devlet

tarafından faiz düzenlemelerine gidildiği

için sınırlamalar olabilmektedir.

Page 70: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

TÜRKİYE’DE KATILIM BANKACILIĞI VE UYGULAMALARI FATMA KELLEROĞLU

58

9.4. Türkiye’de Faaliyet Gösteren Katılım Bankaları

Türkiye’de 2005 yılına kadar ÖFK olarak nitelendirilen finansman kurumları,

19.10.2005 tarih ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile Katılım Bankaları olarak anılmaya

başlanmışlardır. İlk olarak 1984 yılında başlayan faizsiz bankacılık sürecinde; finansal

kuruluşlardan bazıları ad değiştirmiş veya başka bir finansal kuruluş ile birleşmiş,

bazılarıda TMSF’ye devredilmişlerdir. Günümüzde faaliyetlerini sürdürmekte olan,

kamu ve özel sermayeli olmak üzere 5 adet katılım bankası faaliyetlerini sürdürmektedir.

9.4.1. Kamu Sermayeli Katılım Bankaları

Türkiye’de kamu sermayesiyle kurulan 2 banka bulunmaktadır. Bu bankalar;

Ziraat Katılım Bankası A.Ş. ve Vakıf Katılım Bankası A.Ş.’dir.

9.4.1.1. Ziraat Katılım Bankası A.Ş.

Ziraat Katılım Bankası A.Ş.; tamamı T.C. Hazinesi tarafından ödenmiş 675milyon

TL sermayesi ile BDDK’nın 15/10/2014 tarih ve 29146 sayılı Resmi Gazetede

yayımlanan 10/10/2014 tarih ve 6046 sayılı izniyle kurulmuş, BDDK’nın 14/05/2015

tarih ve 29355 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 12/05/2015 tarih, 6302 sayılı kararı ile

faaliyet izni almıştır. Bankanın sermayesi 24/05/2016 tarih ve 9081 sayılı Resmi

Gazetede yayımladığı haliyle 72milyon TL artırılarak, ödenmiş sermayesi toplam

747milyon TL'yeulaşmıştır (http://www.ziraatkatilim.com.tr, 23.05.2017).

Ziraat Katılım Bankası A.Ş. 31.07.2017 tarihi itibarıyla 48 şubesi ile müşterilerine

hizmet vermeye devam etmektedir (http://www.tkbb.org.tr, 31.07.2017).

Bilanço büyüklüğü, Mart 2017 itibarıyla 9 milyar TL’yi aşan Ziraat Katılım

Bankası A.Ş.’nin nakdi ve gayrinakdi olarak ekonomiye sağladığı toplam finansman ise

11 milyar TL seviyesindedir. Cari ve katılma hesabı olarak toplanan fon tutarında 6,5

milyar TL seviyesini aşarak, yurt dışı fonların ağırlıkta olduğu fon dışı kaynaklardan da

1,5 milyar TL olmak üzere toplamda 8 milyar TL tutarında kaynak sağlanmıştır. Bu

gelişmeler sonucunda, Ziraat Katılım Bankası A.Ş.’nin katılım bankacılığındaki pazar

payışu an için %7 seviyesine yükselmiş bulunmaktadır. 2017 yılının ilk çeyreğinde 25

milyon TL seviyesinde net kar elde eden Ziraat Katılım Bankası A.Ş. varlık kiralama

şirketi aracılığıyla yurt içi piyasalarda toplamda 500 milyon TL tutarında sukuk ihracı

hacmine ulaşmıştır (Arslan, 2017: 18).

9.4.1.2. Vakıf Katılım Bankası A.Ş.

Vakıf Katılım Bankası A.Ş.; tamamı T.C. Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü,

Bayezid Han-ı Sani (II.Bayezid) Vakfı, Mahmut Han-ı Evvel Bin Mustafa Han

(I.Mahmut) Vakfı, Mahmut Han-ı Sani Bin Abdulhamit Han-Evvel (II.Mahmut) Vakfı ve

Murat Paşa Bin Abdusselam (Murat Paşa) Vakfı tarafından ödenmiş 805milyon TL

sermayesi ile BDDK’nın 03.03.2015 tarih ve 29284 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan,

27.02.2015 tarih 6205 sayılı kuruluş izniyle 25.06.2015 tarihinde bir anonim şirket olarak

kurulmuş, 17.02.2016 tarihinde BDDK’dan faaliyet izni almıştır

(https://www.vakifkatilim.com.tr, 23.05.2017).

Vakıf Katılım Bankası A.Ş. 31.07.2017 tarihi itibarıyla 44 şubesi ile müşterilerine

hizmet vermeye devam etmektedir (http://www.tkbb.org.tr, 31.07.2017).

Page 71: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

TÜRKİYE’DE KATILIM BANKACILIĞI VE UYGULAMALARI FATMA KELLEROĞLU

59

Vakıf Katılım, 2017’nin ilk 3 ayında toplam 25 milyon TL net kara ulaşırken, aynı

dönemde 3,78 milyar TL nakdi, 2,14 milyar TL gayrı nakdi olmak üzere ekonomiye

toplam 5,92 milyar TL’lik önemli bir destek sağlamıştır. 2017 yılı ilk çeyreğinde 4,43

milyar TL fon toplayan ve 3,79 milyar TL nakdi fon kullandıran Vakıf Katılım, aktif

büyüklükte 2016 yılına göre %27’lik bir büyüme yakalamış, kuruluşunun birinci yılı

dolmadan 30 şube hedefini yakalayan Vakıf Katılım, toplam 44 şubeye ulaşarak şube

ağını genişletmiştir (Katılım Finans, 2017: 15).

9.4.2. Özel Sermayeli Katılım Bankaları

Türkiye’de özel sermaye ile kurulan 3 banka bulunmaktadır. Bu bankalar;

Albaraka Türk Katılım Bankası A.Ş., Kuveyt Türk Katılım Bankası A.Ş. ve Türkiye

Finans Katılım Bankası A.Ş.’dir.

9.4.2.1. Albaraka Türk Katılım Bankası A.Ş.

Albaraka Türk Katılım Bankası A.Ş., faizsiz bankacılığın Türkiye'deki öncü

kuruluşu olarak 1984'te kurulmuş ve 1985'te aktif olarak hizmet vermeye başlamıştır.

Ortadoğu'nun güçlü sermaye grupları Albaraka Bankacılık Grubu (ABG), İKB ve Türk

ekonomisine otuz yılı aşkın bir süre hizmet veren yerli bir sanayi grubunun öncülüğünde

kurulan Albaraka Türk Katılım Bankası, Türkiye'deki faaliyetlerini 5411 sayılı

Bankacılık Kanunu'na uygun olarak sürdürmeye devam etmektedir.

Albaraka’nın 31.03.2017itibarıyla ortaklık yapısında; yabancı ortakların payı

%66, yerli ortakların payı %9,07, halka açık olan pay ise %24,93’ olup, ödenmiş

sermayesi 900milyon TL’dir (https://www.albaraka.com.tr, 23.05.2017).

Albaraka Türk Katılım Bankası A.Ş. 31.07.2017 tarihi itibarıyla 213 şubesi ile

müşterilerine hizmet vermeye devam etmektedir (http://www.tkbb.org.tr, 31.07.2017).

2016 yılında yatırımcılarına yönelik ürün çeşitlendirme çalışmaları kapsamında

yurtiçi Kira Sertifikası ihraçlarına başlayan Albaraka Türk, 2016 yılının; Nisan, Haziran,

Ekim ve Aralık aylarında yatırımcılara yönelik ortalama 179 gün vadeli toplam 4 adet

kira sertifikası ihracı gercekleştirmiştir. İhraçlar, Finans Yatırım Menkul Değerler A.Ş.

aracılığıyla, SPK’dan alınan 1 milyar TL’lik üst tavan onayı kapsamında, Bereket Varlık

Kiralama Şirketi tarafından Yönetim Sözleşmesi’ne dayalı olarak tamamlanmıştır. Yeni

yatırım bankacılığı uygulamalarını başarıyla hayata geçiren Albaraka Türk, aynı zamanda

yatırımcı tabanını genişletmeye devam etmektedir. Planlarına uygun olarak yatırım

bankacılığı uygulamalarıyla çok çeşitli yatırımcı kitlesine ulaşan Albaraka Türk, hem

2016 yılında gerçekleştirdiği ihraçlarda, hem de 31 Mart 2017 tarihli kira sertifikası

(sukuk) ihracında bankalar, portföy yönetim şirketleri, yatırım şirketleri, sigorta ve

emeklilik fonlarının yanı sıra nitelikli yatırımcı olan bireysel müşterilerin de ilgisini

çekmektedir. Albaraka Türk, yatırımcılarına yönelik farklı çözümlerinin başarısını

özellikle son gerçekleştirilen kira sertifikası (sukuk) ihracı ile yeniden ortaya koymuştur.

İhraç için planlanan nominal tutar 100 milyon TL iken, 31 Mart 2017 tarihinde 179 gün

vadeli ihraç 110 milyon TL olarak gerçekleşmiştir (Katılım Finans, 2017: 18).

9.4.2.2. Kuveyt Türk Katılım Bankası A.Ş.

Kuveyt Türk’ün temelleri, Kuveyt merkezli Kuwait Finance House’un 1989

yılında Türkiye pazarına girmesiyle atılmıştır. TCMB’nin 28 Şubat 1989 tarihli izniyle

ve “Kuveyt Türk Evkaf Finans Kurumu A.Ş.” ünvanıyla, 31 Mart 1989 tarihinde ÖFK

statüsünde faaliyete başlayan banka, 1999 yılından itibaren diğer özel finans kurumlarıyla

Page 72: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

TÜRKİYE’DE KATILIM BANKACILIĞI VE UYGULAMALARI FATMA KELLEROĞLU

60

beraber 4389 sayılı Bankacılık Kanunu’na tabi olarak hizmet vermeye başlamış, 2006

yılında ise halen kullanmakta olduğu Kuveyt Türk Katılım Bankası A.Ş., Kuveyt Türk

adını almıştır.

Banka’nın hisselerinin %62,24’ü Kuveyt Finans Kurumu’na, %18,72’si Vakıflar

Genel Müdürlüğü’ne, %9’u Kuveyt Devlet Sosyal Güvenlik Kuruluşu’na, %9’u İKB’ye,

geriye kalan %1,04’lük kısmı ise diğer gerçek ve tüzel kişilere aittir. Güçlü sermaye

yapısı ve dinamik kurumsal yönetim anlayışıyla ön plana çıkan Kuveyt Türk, 2016

yılsonu itibarıyla 2,8 milyar TL düzeyinde ödenmiş sermayeye sahiptir. Banka’nın

konsolide olmayan aktif toplamı 2016 yılında 48 milyar TL’ye ulaşmıştır. Kuveyt Türk,

2016 yılsonu itibarıyla 3,9 milyar TL düzeyinde öz kaynak büyüklüğüne sahiptir.Türkiye

geneline yayılan 386 şubesi aracılığıyla çok sayıda finansal ürün ve hizmeti etkin bir

biçimde müşterileriyle buluşturan Kuveyt Türk, 2016 yılsonuitibarıyla5.588 çalışana

sahiptir (https://www.kuveytturk.com.tr, 23.05.2017).

Kuveyt Türk Katılım BankasıA.Ş. 31.07.2017 tarihi itibarıyla 388 şubesi ile

müşterilerine hizmet vermeye devam etmektedir (http://www.tkbb.org.tr,31.07.2017).

Kuveyt Türk Katılım Bankası A.Ş. 2016 yılı net karını bir önceki yıla göre %21,9

artışla 542 milyon TL’ye çıkarmış olup, 2 milyar 790 milyon TL olan sermayenin 3

milyar 100 milyon TL’ye çıkarılmasına ve 310 milyon TL’lik bu artışın 2016 yılı

karından karşılanarak ortaklara hisseleri oranında bedelsiz hisse verilmesine karar

verilmiştir. Kuveyt Türk Katılım Bankası, toplam 4,7 milyar TL ile Türkiye’nin en büyük

sukuk ihraç eden finansman kurumuünvanını elinde bulundurmaktadır (Katılım Finans,

2017: 17).

Kuveyt Turk, Kuveyt Türk Katılım Bankası Kira Sertifikaları Varlık Kiralama

A.Ş. tarafından 11 Nisan’da talep toplamaya başladığı, 177 gün vadeli 150 milyon TL

tutarında kira sertifikası ihracını başarılı bir şekilde tamamlamıştır. Kuveyt Türk Katılım

Bankası Kira Sertifikaları Varlık Kiralama AŞ’nin devraldığı varlıklardan elde edilen

gelirlerin bir kısmı anapara ile birlikte sertifika sahiplerine 6 Ekim 2017’de dağıtılmıştır.

Yıllık brüt%11,50 kira getirisi olan kira sertifikalarının yakın tarihte gerçekleşen benzer

vadeli kira sertifikası ihraçlarından daha düşük maliyetli olması ve ihraç için 206 milyon

TL talep gelmesi, bir önceki ihraçlarda olduğu gibi yatırımcıların güvenini

göstermektedir (Katılım Finans, 2017: 19).

9.4.2.3. Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş.

The National Commercial Bank (NCB)’nin %67,03’lük hissesiyle ana ortağı

olduğu Türkiye Finans Katılım Bankası, Türkiye’nin 2005 yılından bu yana güçlü

sermaye yapısı ve vizyonuyla faaliyet gösteren köklü katılım bankalarından birisidir.

Türkiye Finans; %100 yerli sermayeli ilk özel finans kurumu olarak 1991 yılında

kurulan Anadolu Finans ile 1985-2001 yılları arasında Faisal Finans Kurumu adıyla

katılım bankacılığı hizmeti sunan Family Finans’ın 2005 yılında güçlerini

birleştirmesiyle kurulmuştur. Birleşmeyi takiben yeni ve güçlü bir kurumsal kimliğe

kavuşan banka, hedef kitlesi giderek genişleyen katılım bankacılığına yeni bir soluk

getirmiştir. 2008 yılında, NCB tarafından çoğunlukhissesi satın alınan Türkiye Finans

Katılım Bankası, bu tarihten sonra değişim ve atılım dönemine girmiştir. 5 ülkede

yatırımları bulunan, Suudi Arabistan’ın ilk ve en büyük bankası NCB’nin%67,03 hisse

ile hakim ortağı olduğu Türkiye Finans Katılım Bankası, katılım bankacılığı sektörünün

öncü bankalarından birisidir (https://www.turkiyefinans.com.tr, 23.05.2017).

Türkiye Finans Katılım BankasıA.Ş. 31.07.2017 tarihi itibarıyla 286 şubesi ile

müşterilerine hizmet vermeye devam etmektedir (http://www.tkbb.org.tr, 31.07.2017).

Page 73: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

TÜRKİYE’DE KATILIM BANKACILIĞI VE UYGULAMALARI FATMA KELLEROĞLU

61

Türkiye Finansistikrarlı performansını yılın ilk çeyreğinde de sürdürmüş olup,

2017 yılının ilk 3 ayına ilişkin finansal verilerine göre; bankanın, Mart sonu itibarıyla

karı, 91.4 milyon TL’ye ulaşırken, aktif büyüklüğü ise 38.8 milyar TL olarak

gerçekleşmiştir. Açıklanan finansal verilere göre 2017 yılının ilk 3 ayında bankanın

toplam özkaynakları, geçen yılın aynı dönemine göre %9’luk bir artışla 3.7 milyar TL’ye

ulaşırken, özkaynak karlılığı da %9,83 olmuştur. Türkiye Finans Katılım Bankası’nın

2016’nın ilk çeyreğinde %13,35 olan sermaye yeterlilik rasyosu, bu yılın ilk çeyreğinde

%15,99’a çıkmış, 2017 yılının ilk çeyreğinde toplanan fonların tutarı 20.4 milyar TL

olarak gerçekleşirken aynı dönemde kiralama işlemlerinden alacaklar dahil kullandırılan

fonlar ise 26.2 milyar TL olmuştur. Kar payı gelirlerinin 695.3 milyon TL’ye ulaştığı

bankada, kar payı gideri ise 352.2 milyon TL, bankanın net kar payı gelirleri ise 343.2

milyon TL’ye ulaşmıştır

Türkiye Finans, iştiraki Türkiye Finans Varlık Kiralama AŞ’nin 18 Nisan 2017

tarihinde yurt içi piyasada ihraç ettiği 80 milyon TL tutarlıve 178 gün vadeli yeni kira

sertifikası ihracını başarıyla tamamlamıştır. İhraç, Sermaye Piyasası Kurulu’ndan alınan

2 milyar TL’lik üst tavan onayı kapsamında, Oyak Yatırım Menkul Değerler A.Ş.

aracılığıyla yönetim sözleşmesine dayalı olarak gerçekleştirilmiştir (Katılım Finans,

2017: 15).

Tablo 9.2.’de Türkiye’de faaliyet gösteren katılım bankalarının kuruluş ve sermaye

yapıları verilmiştir.

Page 74: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

TÜRKİYE’DE KATILIM BANKACILIĞI VE UYGULAMALARI FATMA KELLEROĞLU

62

Tablo 9.2. Türkiye’de Faaliyet Gösteren Katılım Bankalarının Kuruluş ve Sermaye

Yapıları (Pehlivan, 2016: 306).

Tablo 9.3.’de bugüne kadar Türkiye’de kurulan katılım bankalarının kuruluş yılları

ve faaliyet durumları gösterilmiştir.

Ticari Ünvanı Kuruluş

Yılı

Sermaye Yapısı

Türkiye Finans Katılım Bankası

A.Ş.

1984 Faisal Finans ünvanıyla 1984 yılında

kurulmuştur. Şirket hisselerinin sahibi olan Dar

Al-Maal Al-İslami S.S. Grubu 1998’de hisselerini

İsviçre’deki Olfo S.A. şirketine devretmiştir.

2001’de hisselerinin %38,82’si Ülker Grubu

tarafından alınmış ve ünvanı Family Finans

Kurumu olarak değiştirilmiştir. 1991 yılında

faaliyete başlayan Anadolu Finans Kurumu ile

2005 yılında birleşerek Türkiye Finans katılım

bankası ünvanını almıştır. Banka sermayesinin

%60’ı 2008 yılında Suudi Arabistan’ın en büyük

bankası olan The National Commercial Bank

tarafından satın alınmıştır.

Albaraka Türk Katılım Bankası

A.Ş.

1985 Banka sermayesinin %66’sı yabancı ortaklara

(çoğunluğu Orta Doğu merkezli Albaraka

Bankacılık Grubuna), %9,20’si ise diğer ortaklara

ait olup, yaklaşık %25’i halka açıktır.

Kuveyt Türk Katılım Bankası

A.Ş.

1989 1989 yılında ÖFK olarak kurulmuş, 1999 yılında

ise ünvanı Kuveyt Türk Katılım Bankası olarak

değişmiştir. Banka sermayesinin %62,24’ü

Kuwait Finance House KSC’ye, %18,72’si

Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne, %9’u İslam

Kalkınma Bankası’na, %9’u Kuveyt Sosyal

Güvenlik Kamu Kuruluşu’na ve %1,04’ü ise diğer

ortaklara aittir.

Ziraat Katılım Bankası A.Ş. 2015 Tamamı T.C. Hazinesi tarafından ödenmiş

675.000.000.TL sermaye ile BDDK’nın

10/10/2014 tarih ve 6046 sayılı izniyle kurulmuş,

12/05/2015 tarih ve 6302 sayılı kararı ile faaliyet

izni almıştır.

Vakıf Katılım Bankası A.Ş. 2016 Tamamı T.C. Başbakanlık Vakıflar Genel

Müdürlüğü, Bayezid Han-ı Sani (II. Bayezid)

Vakfı, Mahmut Han-ı Evvel Bin Mustafa Han

(I.Mahmut) Vakfı, Mahmut Han-ı Sani Bin

Abdulhamithan-Evvel (II. Mahmut) Vakfı ve

Murat Paşa Bin Abdusselam (Murat Paşa) Vakfı

tarafından ödenmiş 805.000.000 TL sermaye ile

BDDK’nın 27.02.2015 tarihli kuruluş izniyle

25.06.2015 tarihinde kurulmuş ve 17.02.2016

tarihinde ise faaliyet izni almıştır.

Page 75: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

TÜRKİYE’DE KATILIM BANKACILIĞI VE UYGULAMALARI FATMA KELLEROĞLU

63

Tablo 9.3. Türkiye’deki Katılım Bankalarının Kronolojisi (Değişik kaynaklardan

derlenmiştir).

Banka Adı Kuruluş Yılı Faaliyet Durumu

Faisal Finans Kurumu 1984 2005-Tasfiye

Al-Baraka Türk Katılım Bankası A.Ş. 1984 Devam Ediyor

Faysal Finans 1985 2005-Tasfiye

Family Finans 1985 2005-Tasfiye

Kuveyt Türk Katılım Bankası A.Ş. 1989 Devam Ediyor

Anadolu Finans Kurumu 1991 2005-Tasfiye

İhlas Finans Kurumu 1995 2001-Tasfiye

Asya Finans Kurumu A.Ş. 1996 2016-Tasfiye

Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş. 2005 Devam Ediyor

Ziraat Katılım Bankası A.Ş. 2014 Devam Ediyor

Vakıf Katılım Bankası A.Ş. 2015 Devam Ediyor

Page 76: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

TÜRKİYE’DE KATILIM BANKACILIĞI VE UYGULAMALARI FATMA KELLEROĞLU

64

9.5. Katılım Bankalarının Türk Ekonomisine Getirdiği Yenilikler

9.5.1. Kaynak İsrafını Önlemek

Katılım bankaları, ticaret ve sanayi kesimine nakit kredileri plase etme yerine,

yasal mevzuatın öngördüğü yöntemleri kullanarak finansman desteği sağlamaktadır.

Katılım bankaları, bu finansman teknikleri yoluyla sadece üretime ve katma değer

oluşturan üretken sınai, ticari ve sabit sermaye yatırımları şeklinde reel ekonomiye

fonlarını kullandırmaktadır. Kullandırılan fonların spekülatif işlemler yerine üretim ve

ticaret alanlarında kullandırılması, fonların geri dönmeme riskini azaltmaktadır.

Geleneksel bankacılıkta tahsil edilemeyen alacaklar diğer bir deyişle sorunlu krediler ile

karşılaşma oranının bir hayli düşük olması, katılım bankalarının kullandırdığı fonlarda

kaynak israfının söz konusu olmaması sonucunu doğurmaktadır (Aras ve Öztürk, 2011:

172).

9.5.2. Tasarrufların Sisteme Dahil Edilmesi

Katılım Bankaları, faize dayalı bankacılık faaliyeti yürüten kurumlardan uzak

duran fon sahiplerinin ellerindeki atıl fonların bir kısmını reel ekonomiye kazandırarak

tasarrufların finansal sistem içerisinde değerlendirilmesine olanak sağlamaktadır. Bu

bankalar, risk sermayesi kuruluşu niteliği olarak da görev yapmakta olup, atıl kalan

fonların aracısız olarak girişimcilerin ihtiyaç duydukları alanlarda kullandırarak Türk

ekonomisine büyük bir katkı sağlamaktadırlar. Katılım bankaları ekonomik sistemin

dışında bırakılan fonları ekonomi içerisine aktarmakta, birikim yapan kişilere faizsiz bir

şekilde gelir sağlamakta, gelir dağılımına dengeleyici bir katkı yapmakta, reel kesime de

fon transferi yaparak, ülke ekonomisinin gelişmesine ve devlete vergi kazandırılmasına

büyük katkı sağlamaktadırlar (Tenekeci, 2017: 66).

9.5.3. Finansman Maliyetlerinin Düşürülmesi

Katılım Bankaları, faize dayalı bankacılık faaliyetlerini yürüten kurumlardan uzak

duran fon sahiplerinin ellerindeki atıl fonların bir kısmını reel ekonomiye kazandırmıştır.

Faizsiz bankalar, toplamış oldukları fonlar karşılığında sabit faiz getirisi üstlenmedikleri

için, sahip oldukları birikimleri çok farklı yöntemlerle piyasaya sunma imkanına

sahiptirler. Geleneksel bankalarda elde edilecek kar, plase edilen kredilerden elde edilen

faiz ile mevduata ödenen faize bağlıdır. Katılım bankalarında ise fonlama maliyeti, büyük

ölçüde kullandırılan fonlardan elde edilecek kazanca bağlıdır. Katılım bankalarının

maliyet yapısının etkileyen önemli unsurlardan birisi fon sahipleri ile banka arasındaki

kar paylaşım oranıdır. İlk kurulduğu yıllarda katılım bankaları topladıkları fonların

işletilmesinden elde edilen kazançları müşterileri ile genel ve sabit bir oran üzerinden

(kazancın %20’si bankaya, %80’i ise fon sahibine olacak şekilde) paylaşırken,

günümüzde fon tutarına, para cinsine ve vadeye göre farklılaştırılmış paylaşım oranları

uygulanmaktadır (Tunç, 2016: 132-133).

9.5.4. Ekonomik Krizlerin Olumsuz Etkilerini Hafifletme

Türk ekonomisinin ve özellikle finans sektörünün maruz kaldığı 4 büyük krizden

yani 1990 körfez krizi, 1994 finansal kriz ve 1998–1999 Güney Doğu Asya krizi ve 2001

finansal krizinden, katılım bankaları en az hasarla çıkmışlardır. Bu da, katılım

Page 77: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

TÜRKİYE’DE KATILIM BANKACILIĞI VE UYGULAMALARI FATMA KELLEROĞLU

65

bankalarının gösterdikleri başarı ve performansın en büyük ispatıdır. Bu krizlerin

ekonomiye ve finans sektörüne yapmış olduğu tahribat hatırlandığında, katılım

bankalarının hem model olarak hem de uygulamada göstermiş olduğu başarı daha iyi

anlaşılmış olur. Çünkü katılım bankaları bu krizlerden kamu kaynaklarından hiçbir

şekilde yararlanmadan hatta böyle bir desteğe ihtiyaç bile duymadan çıkmayı

başarabilmişlerdir (Arslan, 2017: 13).

Katılım Bankaları, Türk mali sisteminde çeşitliliği ve derinliği artırmıştır. Çalışma

prensipleri gereği fon kullandırımlarında gerçek ekonomik faaliyetleri destekleyen bu

bankalar, faizsiz enstrümanlar ile faaliyette bulundukları için, ekonomik kriz

dönemlerinde kur ve faiz risklerini üstlenmemekte, sadece piyasa ve kredi riski ile

karşılaşmaktadırlar. Kredi tutarının kredi kullanan işletme yerine mal tedarik eden

satıcılara ödenmesi, kredinin veriliş amacı dışında spekülatif ve verimsiz alanlarda

kullanılmasını engellemektedir (Sırım, 2013: 197).

9.5.5. Ekonominin Kayıt Altına Alınması

Geleneksel bankalardan farklı olarak, katılım bankalarında kullandırılan fonlarda

mutlaka bir yatırım veya mal ya da hizmetin satın alınması veya kiraya verilme şartı

aranmaktadır. Mevzuat gereği de, bu kuruluşlar, alım satıma konu olan mal ya da hizmete

ait faturanın bir örneğini müşteri dosyalarında bulundurmak zorundadırlar. Dolayısıyla

katılım bankaları tarafından finansmanı sağlanan işlemlerin muhasebe kayıtlarına

geçmesi gerekmektedir. Bu yönüyle de katılım bankaları, özellikle kayıt dışı ile

mücadelede devlete büyük bir yarar sağlamaktadır (Tunç, 2016: 238).

9.5.6. Reel Sektörün Finansmanı

Bir ekonomide faiz oranlarını düşüren her türlü girişim, fonksiyonel anlamda

ekonomiye olumlu yönde katkılar sağlar. Katılım bankaları esnek fon toplama yöntemleri

ve ticarete dayalı finansman biçimleriyle de cari faiz oranlarını düşüren bir etki

oluşturmaktadır. Bunun sonucunda, ekonomide yatırımların artması ve ekonomik

büyümenin gerçekleşmesi ile birlikte milli gelir seviyesi de yükselmektedir (Polat, 2015:

13).

Katılım Bankaları, topladıkları fonları %90’lara ulaşan oranlarda reel ekonominin

finansmanında kullanmaktadırlar. Ekonomide durgunluk ve kriz dönemlerinde dahi

katılım bankaları reel sektörü finanse etmeye devam etmiş, geleneksel bankaların yaptığı

gibi, verilen kredileri geri çağırma yollarına gitmemişlerdir. Ayrıca, toplanan fonların,

proje bazında kullandırılması ve reel karşılığı olmayan projelerin desteklenmemesi,

kaynakların etkin ve verimli kullanımını sağlamıştır. Bu bankalar çalışma prensipleri

gereği, topladıkları fonları Devlet İç Borçlanma Senetleri gibi menkul kıymetlere plase

etmemekte ve TCMB’de bloke edilmesi zorunlu olan fonlar ile disponibilite dışında kalan

fonlarla reel ekonomiyi finanse etmektedirler (Sırım, 2013: 197).

Küçük ve Orta Boy işletmeler (KOBİ), yatırım, üretim, ihracat ve istihdam

bakımından Türk ekonomisinin temellerini oluşturmaktadır. Türkiye’de işletmelerin

%98’i KOBİ niteliğinde kurumlardır ve bu kurumlar istihdamın %77’sini

gerçekleştirmektedirler. Katılım bankaları mevduat bankaları ile birlikte mali sistemden

yeterince pay alamayan küçük ve orta ölçekli işletmelere yani KOBİ’lere üretim ve

yatırım faaliyetlerinde finansman desteği sağlayarak reel sektöre finansman katkısı

sağlamaktadır (https://www.mevzuatdergisi.com, 17.09.2017).

Page 78: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

TÜRKİYE’DE KATILIM BANKACILIĞI VE UYGULAMALARI FATMA KELLEROĞLU

66

9.5.7. İstihdamın Arttırılması

Katılım bankalarının en başta gelen amaçlarından birisi de İslami kurallar

çerçevesinde ekonomiyi geliştirmektir. İslam dininin koymuş olduğu faiz yasağından

dolayı, geleneksel bankalardan uzak duran, İslami hassasiyetleri yüksek olan kişi ve

kuruluşların tasarruflarının ekonomiye kazandırılmasında katılım bankalarının payı

büyüktür. Bu sayede atıl kalan fonlar ekonomiye kazandırılarak, ekonomi büyümüş,

üretimde artış sağlanarak istihdamın artmasına büyük katkı sağlanmıştır (Polat, 2015: 11).

Başka bir açıdan bakıldığında; Türkiye’de faaliyet gösteren katılım bankalarının,

finans piyasasındaki paylarının artması, şube sayıları ile birlikte istihdam ettikleri

personel sayılarını da artırmış ve istihdama olumlu yönde katkılar sağlamıştır (Arslan,

2017: 13).

9.5.8. Rekabetin Geliştirilmesi

Reel sektörün içerisinde faaliyet gösteren katılım bankaları, özellikle KOBİ’lerde

önemli deneyimler elde etmişlerdir. Bundan dolayı, katılım bankalarının geleneksel

bankalara göre daha deneyimli bir konumda olduğu ve rekabette de üstün konumda

olduğu söylenebilir. Portföylerine bakıldığında ise, katılım bankalarının fonlarını %60

oranında KOBİ’lerin finansmanında kullandığı görülmektedir. Katılım bankalarının

rekabetçiliği, bu sistemin özüne inildiğinde daha rahat görülür. Anapara garantisi veya

önceden belirlenmiş bir kar payı taahhüdü olmadan fonların toplanması sisteme bir

esneklik sağlamaktadır.

Faiz tehditi olmadan fiyat esnekliğinin sağlanması bir avantajdır. Sistemin kar-

zarar esasına dayalı olması, gelirlerin ve giderlerin banka ve banka müşterileri arasında

daha adil bir şekilde dağıtılmasını sağlamaktadır. Katılım bankalarının çok iyi derecede

bilanço esnekliğine sahip olmaları da rekabet gücünü artırmaktadır (Güngör, 2015: 31).

9.6. Katılım Bankacılığı’nın Türk Bankacılık Sistemindeki Yeri ve Önemi

Türk bankacılık sisteminde 2016 yıl sonuitibarıyla faaliyet gösteren banka sayısı

52’dir. Bu bankaların 34’ü mevduat bankası, 13’ü kalkınma ve yatırım bankası ve 5’i ise

katılım bankasıdır. Mevduat bankalarından 3’ü kamu sermayeli, 9’u özel sermayeli ve

21’i de yabancı sermayeli bankadır. Kalkınma ve yatırım bankalarının 3’ü, katılım

bankalarının ise 2’si kamu sermayeli bankalardır (TKBB,2016: 26).

2016 yılı küresel ve ekonomik dalgalanmalara rağmen, katılım bankacılığı

sektörü açısından hareketli bir yıl olmuş, Ziraat Katılım Bankası ile Vakıf Katılım

Bankasının sisteme girmesiyle birlikte finans sektöründe yeni bir döneme girilmiştir.

Tablo 9.4.’te katılım bankalarının 2012-2016 yılları arasındaki aktif gelişimi ve

sektör içindeki payları verilmiştir.

2012 yılından itibaren Türkiye’de faaliyet gösteren katılım bankalarının finans

sektörü içerisindeki payı ortalama %5 olarak gerçekleşmiştir. Aktif toplamındaki en

büyük artış ise, 2013 yılında gerçekleşmiş ve bu dönemde bir önceki yıla göre yaklaşık

%37’lik bir artış sağlanmıştır. 2016 yılında katılım bankalarının aktif toplamı bir önceki

yıla göre %10,5 artarak 133 milyar TL seviyesine ulaşmıştır.

Page 79: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

TÜRKİYE’DE KATILIM BANKACILIĞI VE UYGULAMALARI FATMA KELLEROĞLU

67

Tablo 9.4. Katılım Bankalarının Aktif Gelişimi ve Sektör İçindeki Payı, 2012-2016)

(TKBB, 2016: 33).

Tablo 9.5.’te Türkiye’de faaliyet gösteren katılım bankalarının Aralık-2016 ve

Nisan-2017 dönemlerine ait başlıca finansal göstergeleri verilmiştir. Bu tabloya

göre; Aralık-2016itibarıyla 132.874 milyon TL olan Aktifler Nisan-2017 itibarıyla

%2,5’lik artışla 136.210 milyon TL’ye yükselmiştir. Aralık-2016 itibarıyla 11.494

milyon TL olan Özvarlıklar, Nisan-2017 itibarıyla %4,3’lük bir artışla 11.986 milyon

TL’ye yükselmiştir. Finansal göstergeler içerisinde en yüksek artış net karda

gerçekleşmiştir. Aralık-2016 itibarıyla 130 milyon TL olan net kar Nisan-2017

itibarıyla %254,6 artarak 461 milyon TL’ye yükselmiştir. Finansal göstergelerin

artışına paralel şube sayısı ve personel sayısında da artış gerçekleşmiş, personel

sayısı 14.465 iken cari dönemde %0,9 artarak 14.594’e, şube sayısı ise 959 iken cari

dönemde %2’lik bir artışla 978’e yükselmiştir.

Tablo 9.5. Katılım Bankalarının Başlıca Finansal Büyüklükleri (Katılım Finans

Dergisi, 2017: 12).

2016 yılı sonu itibarıyla Türkiye’deki katılım bankaları tarafından toplanan

fonların tutarı 81.505 milyon TL, kullandırılan fonların tutarı ise 84.880 milyon TL’dir.

Toplam Aktifler 132.776 milyon TL, Özkaynaklar 11.495 milyon TL olup, Net Kar ise

1.106 milyon TL olarak gerçekleşmiştir (TKBB, 2016: 1).

Toplam Aktifler

(Milyon TL)

Değişim (%) Sektörel Pay (%)

2012 70.245 25,3 5,1

2013 96.022 36,7 5,5

2014 104.073 8,4 5,2

2015 120.252 15,27 5,1

2016 132.874 10,5 4,9

Başlıca

Göstergeler

Aralık-2016

(Milyon TL)

Nisan-2017

(Milyon TL)

Aralık-2016/Nisan

2017

Değişim (%)

Toplam Aktifler 132.874 136.210 2,5

Özvarlıklar 11.494 11.986 4,3

Net Kar 130 461 254,6

Personel Sayısı 14.465 14.594 0,9

Şube Sayısı 959 978 2

Page 80: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

TÜRKİYE’DE KATILIM BANKACILIĞI VE UYGULAMALARI FATMA KELLEROĞLU

68

9.6.1. Finansal Sistem İçerisinde Katılım Bankalarının Payı

Katılım bankacılığı sektörüne yeni bankaların katılımı, sektör için önemli bir

dönüm noktası olurken, Türkiye’de katılım bankacılığı alanında son dönemde yaşanan

gelişmelerin ve devlet desteğinin, sektörün gelişimine katkıda bulunacağı ve bugüne

kadar daha çok Körfez sermayeli kuruluşların aktif olduğu sektörün büyümesinde önemli

bir rol oynayacağı öngörülmektedir. S&P tahminlerine göre, Türkiye’de bankacılık

sisteminde ortalama büyüme oranında 2016-2019 döneminde bir gerileme

beklenmektedir. Ayrıca katılım bankalarının kredi büyümesinin geleneksel

bankalardandaha yüksek bir oranda gerçekleşmesi de öngörülmektedir (TKBB, 2016:

35).

Özellikle Hazine destekli Kredi Garanti Fonu kefaleti aracılığıyla, kredilerin

büyümeye katkısının %1 civarında olacağı tahmin edilmektedir. Bankalar kredi vermekte

zorlandığı firmalara Kredi Garanti Fonu Sistemi ile finansman sağlamaktadır. Kredi

Garanti Fonu aracılığıyla ve Hazine kefaletiyle sağlanan kredi büyümesi 20 milyar

TL’den %700’lük artışla 160 milyar TL’ye ulaşmıştır. Bu sistemin, bankacılık

sektöründeki kredi hacmini büyüteceğini dolayısıyla mevduat büyüklüğüne olumlu

katkısı olacağını ve ekonomik aktiviteyi kolaylaştıracağı tahmin edilmektedir. Özellikle

banka sisteminde zorlanan KOBİ’lerin ve ihracat yapmak durumunda olan firmaların

bunda etkili olacağı düşünülmektedir. Katılım bankacılığı sektöründe 2017 yılı için %20

civarında bir büyüme tahmin edilmektedir (Katılım Finans, 2017: 14).

Tablo 9.6.’da Türkiye’deki katılım bankalarının 2015 ve 2016 yıllarına ait bazı

finansal göstergeleri verilmiştir. Tabloya göre, 2015 yılında 40.740 milyon TL olan fon

kaynakları 2016 yılında %18,6’lık bir artışla 48.313 milyon TL’ye yükselmiştir. 2015

yılında 79.191 milyon TL olan fon kullanımı 2016 yılında %7,2’lik bir artışla 84.880

milyon TL’ye yükselmiştir. Aktif toplamı 2015 yılında 120.252 milyon TL’den %10,5’lik

bir artışla 2016 yılında 132.874 milyon TL’ye yükselmiştir. Özkaynaklar 2015 yılında

10.642 milyon TL’den 2016 yılında %8’lik bir artışla 11.494 milyon TL’ye yükselmiştir.

Göstergeler içerisinde en yüksek artış oranı 2015 yılında 409 milyon TL olan ve 2016

yılında %170’lik bir artışla 1.106 milyon TL olarak gerçekleşen Net Karda görülmüştür.

Page 81: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

TÜRKİYE’DE KATILIM BANKACILIĞI VE UYGULAMALARI FATMA KELLEROĞLU

69

Tablo 9.6. Türkiye’deki Katılım Bankalarının Başlıca Göstergeleri (MİO TL)

(TKBB, 2016: 33).

9.6.2. Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB)

Katılım bankalarının çatı kuruluşu olan Özel Finans Kurumları Birliği, 4389 sayılı

Bankalar Kanunu’nun, 29.05.2001 tarih ve 24416 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan

4672 sayılı Kanun ile değişik 6. fıkrası hükmü uyarınca, tüzel kişiliği haiz ve kamu

kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olarak kurulmuş olup, sözkonusu fıkra hükümleri

çerçevesinde, 04.10.2001 tarih ve 2001/3138 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Birlik

Statüsü’nün yürürlüğe konulması sonrasında faaliyete başlamıştır.

01.11.2005 tarih ve 25983 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 5411

sayılı Bankacılık Kanunu ile Özel Finans Kurumları “Katılım Bankaları” adını almış,

birliğin ünvanı da “Türkiye Katılım Bankaları Birliği” olarak değiştirilmiştir.

Türkiye Katılım Bankaları Birliği, Bankacılık Kanunu gereğince kurulmuş tüzel

kişiliği haiz ve kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşudur. Yönetim merkezi

İstanbul olup yurt içinde gerekli teşkilatı kurma yetkisine sahiptir.

Türkiye'de faaliyet gösteren bütün katılım bankaları Kanun hükümlerine göre

faaliyet izni aldıkları tarihten itibaren bir ay içinde birliğe üye olmak, 28 Şubat 2006 tarih

ve 26094 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 2006/10018 sayılı Karar ile yürürlüğe

konulan Türkiye Katılım Bankaları Birliği Statüsü hükümlerine uymak ve birliğin yetkili

organlarının aldığı kararları uygulamak zorundadır.

Her ne şekilde olursa olsun, faaliyet izni kaldırılan veya diğer bir veya birkaç

katılım bankası ile birleşen veya bütün aktif ve pasifi ile diğer hak ve yükümlülüklerini

Türkiye'de faaliyette bulunan diğer bir katılım bankasına devreden veya tasfiye kararı

alan katılım bankalarının üyelik kayıtları silinir.

Katılım Bankaları Birliğinin amacı, serbest piyasa ekonomisi ve tam rekabet

ilkeleri ve bankacılık düzenlemeleri ve kuralları doğrultusunda katılım bankalarının hak

ve menfaatlerini savunmak, bankacılık sisteminin büyümesi, sağlıklı olarak çalışması ve

bankacılık mesleğinin gelişmesi, rekabet gücünün artırılması amacıyla çalışmalar

yapmak, rekabetçi bir ortamın yaratılması ve haksız rekabetin önlenmesi için gerekli

kararları almak/alınmasını sağlamak, uygulamak ve uygulanmasını talep etmektir

(http://www.tkbb.org.tr, 31.07.2017).

5411 sayılı Bankacılık Kanunu’na göre TKBB’nin görev ve yetkileri şu şekilde

sıralanmıştır:

a) Mesleğin gelişmesini temin etmek,

b) Meslek ilkelerini belirlemek suretiyle üyelerin birlik ve mesleğin gerektirdiği

vakar ve disiplin içinde ekonominin ihtiyaçlarına uygun olarak çalışmalarını sağlamak,

Göstergeler 2015 2016 Değişim

%

Toplanan Fonlar TL 40.740 48.313 18,6

Toplanan Fonlar YP (Kıymetli Madenler Dahil) 32.622 33.192 1,7

TOPLAM 74.362 81.505 9,1

Kullandırılan Fonlar 79.191 84.880 7,2

Aktif Toplamı 120.252 132.874 10,5

Özkaynaklar 10.642 11.494 8,0

Net Kar 409 1.106 170,0

Page 82: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

TÜRKİYE’DE KATILIM BANKACILIĞI VE UYGULAMALARI FATMA KELLEROĞLU

70

c) Üye banka mensuplarının uyacakları meslek ilkeleri ve standartlarını Kurumun

uygun görüşünü alarak belirlemek,

d) İlgili mevzuat uyarınca alınan kararlar ile kurumca alınması istenilen tedbirlerin

uygulanmasını takip etmek,

e) Üyeleri arasında haksız rekabeti önlemek amacıyla gerekli her türlü tedbiri

almak ve uygulamak,

f) Üyelerin ilân ve reklamlarında uyacakları esas ve şartları tür, şekil, nitelik ve

miktarları itibarıyla Kurumun uygun görüşünü alarak tespit etmek,

g) Kurum ile işbirliği yapmak suretiyle bankalar arasında ortak projelere ilişkin

işbirliğini temin etmek,

h) Üyelerinin ortak menfaatlerini ilgilendiren konularda yönetim kurulu kararına

istinaden dava açmak,

i) Müşteri haklarına dair hükümlerde öngörülen sözleşmelerin şekil ve içeriklerine

ilişkin usûl ve esasları belirlemek,

j) 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri ve diğer

kanunlarla tanınmış müracaat hakları saklı kalmak kaydıyla üyeler ve bireysel müşterileri

arasındaki ihtilafların değerlendirilmesi ve çözüme kavuşturulmasını temin etmek üzere

hazırlayacakları ve kurulca onaylanan usül ve esaslar dahilinde hakem heyeti

oluşturmaktır (Resmi Gazete, 01.11.2005, sayı: 25983).

Page 83: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE KATILIM BANKACILIĞININ… FATMA KELLEROĞLU

71

10. DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE KATILIM BANKACILIĞININ GELECEĞİ

10.1. Katılım Bankacılığı İle İlgili Uluslararası Standartların Oluşturulması

Katılım bankacılığı alanında faaliyet gösteren finansal kuruluşların sunmuş

oldukları ürün ve hizmetlerin İslami kurallara uygun olması zorunludur. Sözkonusu

kuralların genel kabul görmüş bir otorite tarafından belirlenmesi ve denetlenmesi gerekir.

Bu durum, İslam ülkelerinde finans ve bankacılık sektörünü geliştireceği gibi, çoğunluğu

gelişmemiş bu ülkelerde ticaret ve sanayinin gelişmesine büyük katkı sağlayacaktır.

Birçok İslam ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de faizsiz finans kurumları, kendi

bünyelerinde oluşturdukları “fetva kurulları” ile yapılan işlemlerin İslami kurallara uygun

olup olmadıklarını denetlemektedirler. Global anlamda böyle bir ihtiyacın otorite bir

kurum tarafından yapılması İslami Finans ve kurumlara olan güveni artıracaktır. Katılım

bankacılığının gelişmesi ve yaygınlaşmasıyla birlikte çeşitli düzenlemelere ve

standartlara olan ihtiyaçlar da artmıştır. Bu nedenle dünyanın birçok farklı ülkesinde

uluslararası faizsiz bankacılık sisteminin denetimini ve düzenlenmesinisağlayan birçok

kuruluş kurulmuştur (Canbaz, 2016: 167).

Katılım Bankacılığı ile ilgili uluslararası standartların oluşturulmasında etkin olan

kuruluşlar şu şekilde sıralanabilir:

AAOIFI İslami Finansal Kuruluşlar Muhasebe ve Denetim Organizasyonu

(Accounting Auditing Organization for Islamic Financial Institutions); 1991 yılında

Bahreyn’de kurulmuş olup, İslami finansal kuruluşlar için muhasebe ve denetim

standartlarını geliştirme, idari etik ve dini standartlar hazırlayan özerk ve kar amacı

gütmeyen uluslararası bir kuruluş olup, merkez bankaları, düzenleyici otoriteler, finansal

kuruluşlar ile muhasebe ve denetim şirketleri dahil olmak üzere 45'den fazla ülkeden

200'ün üzerinde üyesi bulunan bir kuruluştur. Aslen Arapça olarak yayınlanan ve

dünyadaki faizsiz finans kurumlarınca esas kabul edilen 58 faizsiz finans standardının,

Türkçe’ye de tercüme edilmesi için 26 Nisan 2017 tarihinde TKBB Merkezinde geniş

katılımlı bir protokol ile imzalanmıştır (http://tkbb.org.tr, 12.08.2017).

IFSB İslami Finansal Hizmetler Kurulu (The Islamic Financial Services

Board); 2002 yılında Malezya’da kurulmuş olup İslami finansal kuruluşlar için kurumsal

yönetim standartlarını geliştiren ve İslami finansal hizmetler sektörünün istikrarını

destekleyen bir kuruluştur. SPK 2010 yılı Ağustos ayında İslami Finansal Hizmetler

Kurulu'na (IFSB) yardımcı üye olarak katılmış, 2013 yılında ise tam üye olmuştur. Söz

konusu kurul faiz içermeyen yatırım araçlarını ve finansal hizmetleri tercih eden

yatırımcılara yönelik uluslararası düzenlemeleri takip edip düzenleyici kuruluşlar ve

sektör katılımcılarına yönelik standart ve rehberler hazırlamakta ve gelişmeler ile yeni

uygulamalar konusunda üyeleri bilgilendirici seminerler organize etmektedir. SPK’da

yatırımcılara yeni finansal hizmet, şirketlere ise alternatif finansman kaynaklarının

sunulması ve ülkemiz mali piyasalarının yatırımlar için daha çekici hale gelmesi amacıyla

ilgili kuruluşun faaliyetlerine katılım sağlamaktadır (http://www.spk.gov.tr, 12.08.2017).

Page 84: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE KATILIM BANKACILIĞININ… FATMA KELLEROĞLU

72

MASB Malezya Muhasebe Standartları Kurulu (Malaysian Accounting

Standards Board) 1997 yılında Malezya’da kurulmuş olup İslami finansal kuruluşlar

için muhasebe ve raporlama standartlarını geliştiren, finansal tablo düzenleyicilerine ve

finansal raporların denetçilerine destek sağlayan bir kuruluştur.

CIBAFI İslami Bankacılık ve Finansal Kurumlar Genel Konseyi (General

Council of Islamic Banks and Financial Institution); Katılım bankalarını ve finansal

kuruluşları küresel bazda temsil eden ve kar amacı gütmeyen özerk bir kuruluştur. Bu

kuruluşun; faizsiz finans sektörünün gelişimi için faizsiz finans kavram ve kurallarının

paylaşımı, üyeler arasındaki işbirliğinin artırılması, faizsiz finans kuruluşları ile ilgili

bilgi sağlanması, üyelerin ilgi alanlarının desteklenmesi ve karşılaşılan sorunlara yönelik

çözüm üretilmesi gibi amaçları bulunmaktadır (Özsoy, 2012: 76).

IDB İslam Kalkınma Bankası (Islamic Development Bank); 1974 yılında

Cidde’de toplanan İslam ülkeleri Maliye Bakanları Konferansında banka ana

sözleşmesinin kabul edilmesiyle birlikte aralarında Türkiye’nin de bulunduğu İslam

Konferansı Teşkilatı’na üye 22 ülke tarafından kurulmuş ve faaliyetlerine 20 Ekim 1975

tarihinde başlamış finansal bir kuruluştur.Bankanın amacı, üye ülkelerin ekonomik

kalkınmalarına ve sosyal gelişimlerine katkıda bulunmaktır (http://www.ekodialog.com,

12.08.2017).

IIFM Uluslararası İslami Finansal Piyasa (International Islamic Financial

Market); Uluslararası İslami Finansal Piyasa, İslami finansalhizmetler sektörünün,

İslami sermaye ve para piyasaları için kurulmuş küresel bir derecelendirme kuruluşudur.

Bu kuruluşun öncelikli görevi, İslami finansal ürünlerin, belgelemelerin ve ilgili

işlemlerin standartlaştırılmasını sağlamaktır.

IIRA İslam Ülkeleri Uluslararası Derecelendirme Ajansı (Islamic

International Rating Agency); İslami ülkelerde bankacılık sektörü ve sermaye

piyasalarının ihtiyacını karşılamak amacıyla kurulmuş bir derecelendirme kuruluşudur.

Kredi ve yatırımların risklerini belirleyerek, ulusal finansal piyasaların gelişimini

hızlandırmak amacıyla kurulmuş bir kuruluştur (Özsoy, 2012: 77).

10.2. Katılım Bankacılığı’nın Geliştirilmesi Gereken Yönleri ve Geleceği

Türkiye’de katılım bankacılığı ile ilgili yasal alt yapının geliştirilmesi, katılım

bankacılığı bilincinin yaygınlaştırılması ve bu alandaki eğitimli ve nitelikli insan gücünün

artırılması bu sektörün büyümesi açısından önemli bir itici güç olacaktır. Ayrıca; Küresel

faizsiz piyasalardaki gelişmelerin de izlenmesi sektörün gelişimine büyük katkı

sağlayacaktır (TKBB, 2016: 42).

Katılım Bankacılığı sektöründe son yıllarda yaşanan gelişmeler aşağıdaki şekilde

özetlenebilir:

Fon kaynakları ve fon kullandırımlarında istikrarlı bir büyüme sağlanmış,

faizsiz ürün ve hizmetlere olan müşteri talebi artmıştır,

Orta ölçekli bankalarla karşılaştırıldığında özkaynak ve aktif karlılığındaki

daha fazla oranda artış sağlanmıştır,

MENA bölgesinde (Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkeleri), İran, Mısır,

Ürdün, Lübnan, Fas, Tunus, Cezayir, Yemen, Suriye, Irak ve Libya) güçlü muhabir banka

ağına sahip olunması, MENA bölgesi ve İslam ülkeleri ile yapılan dış ticareti artırmıştır,

KOBİ’ler için kredi desteği sağlanmış, ekonomiyi kayıt altına almak

amacıyla strateji ve vergi düzenlemelerinde ilerleme kaydedilmiştir,

Bankacılık sistemi konusunda müşteri farkındalığı sağlanmaya

çalışılmıştır,

Page 85: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE KATILIM BANKACILIĞININ… FATMA KELLEROĞLU

73

Bankacılık hizmetlerinde farklı enstrümanlar kullanılarak çeşitlilik

artırılmış ve buna bağlı olarak da müşteri portföyü genişlemiştir (TKBB, 2016: 34).

Türkiye’de katılım bankacılığı sisteminin daha sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi

için üzerinde hassasiyetle durulması gereken bazı konular bulunmaktadır:

Katılım Bankacılığının bilinirliğini sağlamak: Katılım bankalarının belki

de en önemli sorunu bilinirlik sorunudur. Bu sistemin felsefesini ve nasıl işlediğini

bilmeyen büyük bir müşteri kitlesi bulunmaktadır. Bunun için sistemin potansiyel

müşterilere ve topluma anlatılarak gerekli bilinçlendirmenin yapılması sağlanmalıdır.

Katılım bankacılığına uygun terimlerin kullanılması: Geleneksel

bankalardan farklı oldukları halde, toplum içerisinde ve sosyal medyada toplanan fonlar

için mevduat, kullandırılan fonlar için ise kredi teriminin kullanılması geleneksel

bankacılık işlemlerini çağrıştırdığı için farklı algıların ortaya çıkmasına neden

olmaktadır. Özellikle faiz kavramı ve kar payı oranı kavramlarının arasındaki farkın net

bir şekilde ortaya konması gerekmektedir. Düzenlemeler aynı olmasına rağmen, bankalar

kanunundan farklı olarak katılım bankacılığı kanununun çıkartılması sağlanmalıdır.

Personel kalitesinin yükseltilmesi: Katılım bankalarının son yıllarda şube

sayılarını artırmaları sonucunda personel sayılarında da bir artış görülmektedir. Bu

nedenle, katılım bankalarının kaliteli personel ihtiyacını sağlamak üzere üniversite ve

enstitüler kurularak kurum kültürü korunmalı, farklı bankalardan gelen personelin de

katılım bankacılığı felsefesine uygun bir şekilde bilgi eksiklikleri düzenlenecek

eğitimlerle giderilmelidir (Tunç, 2016: 287).

Page 86: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

SONUÇ FATMA KELLEROĞLU

74

11. SONUÇ

Faizsiz Bankacılık / İslam Bankacılığı veya Türkiye’de kullanılan adıyla Katılım

Bankacılığı, dini nedenlerden dolayı faizli işlem yapmak istemeyen kişilerin,

tasarruflarını değerlendirebilmek, finansman ihtiyaçlarını karşılamak ve bankacılık

hizmetlerinden yararlanabilmeleri amacıyla kurulan ve geleneksel bankaları tamamlayan

finansal kuruluşlardır.

Bu çalışmada; bankacılık sistemi genel hatlarıyla değerlendirilmiş, katılım

bankacılığının tarihçesi, katılım bankacılığının yasal yönleri, faiz kavramı ve İslam’da

faiz yasağı, katılım bankacılığında fon yönetimi, Dünyada ve Türkiye’de katılım

bankacılığı uygulamaları ve Dünyada ve Türkiye’de katılım bankacılığının geleceği

hakkında bilgilere yer verilmiştir.

Çalışmanın ortaya koymuş olduğu sonuçlar şu şekilde özetlenebilir;

Faizin İslam Dinine göre yasaklanmış olması, İslam ülkelerindeki fonların

finans sistemi dışında kalması ve sözkonusu fonların iktisadi kalkınma

alanında kullanılması gerektiği düşüncesi, İslam ülkelerinde faizsiz

bankacılık fikrinin ortaya çıkmasına yol açmıştır.

Modern anlamda Katılım Bankacılığı fikir düzeyinde ilk defa 1955 yılında

Pakistan’lı Muhammed Uzeyr tarafından ortaya konulmuştur. Faizsiz

Bankacılık, ilk olarak 1960’lı yılların başında Mısır’da kurulan tasarruf

sandıklarıyla başlamış ve daha sonraki yıllarda ise büyük bir gelişme

kaydetmiştir.

Modern anlamda faizsiz bankacılığın ilk örneği, 1963 yılında Mısır’da Mit-

Ghamr’da kurulan “Tasarruf Bankası” adlı kuruluştur.

1974 yılında Türkiye’nin de kurucuları arasında bulunduğu 7 ülke tarafından

İslam Kalkınma Bankası kurulmuştur.

Türkiye’de katılım bankacılığını ortaya çıkaran başlıca nedenler; dini,

ekonomik, sosyal, politik ve Türkiye’ye özgü nedenler olarak

sınıflandırılabilir.

Türkiye’de İslami Kurallar referans alınarak bankacılık faaliyetlerinin

yapılmasına 16.12.1983 tarih ve 83/7506 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi

ile “Özel Finans Kurumu” (ÖFK) adı altında izin verilmiştir.

Özel Finans Kurumları 1999 yılında 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nda

değişiklik yapılmasına ilişkin 4491 sayılı Kanunla, bazı maddeler dışında,

Bankalar Kanunu kapsamına alınmasına karar verilmiştir. 01.11.2005 tarihinde

yürürlüğe giren 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile isimleri “Katılım Bankası”

olarak değiştirilmiş ve Türk mali sisteminin bir tamamlayıcısı olarak kabul

edilmişlerdir.

Katılım bankacılığı, faizsizlik prensiplerine göre çalışan, bu prensiplere uygun

her türlü bankacılık faaliyetlerini gerçekleştiren, kar ve zarara katılma esasına

göre fon toplayıp, ticaret, ortaklık ve finansal kiralama yöntemleriyle fon

kullandıran bir bankacılık modelidir.

Page 87: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

SONUÇ FATMA KELLEROĞLU

75

Faizsiz bankacılık sistemine göre; “katılım hesabı sahiplerine, herhangi bir

getiri garantisi verilmemesi ve oluşabilecek zarara katılım” ilkesi bulunmasına

karşılık, katılım hesapları da aynen geleneksel bankalarda olduğu gibi Tasarruf

Mevduatı Sigorta Fonu kapsamında sigorta altına alınmıştır.

Ülkeler bazında bakıldığında, Malezya, BAE ve Pakistan dışındaki faizsiz

bankacılık sektöründe faaliyet gösteren bütün ülkelerde murabaha ürününün

kullanımının %50’nin üzerinde olduğu, İran ve Suudi Arabistan’da murabaha

kullanım oranı %90’ın üzerine çıkarken, İngiltere ve Bahreyn’de ise bu oran

%50’nin üzerindedir. Malezya ve BAE’de ise murabahanın yanı sıra leasing

kullanımının da yüksek olduğu görülmektedir. Türkiye’de ise katılım

bankalarının aktiflerindeki ürünlerin dağılımına baktığımızda murabaha

ürününün kullanımı %90’ın üzerindedir.

Türkiye’de 1985 yılından itibaren kurulmaya başlayan katılım bankaları, ilk

yıllarda ortalama %20 oranında mudaraba esasına göre çalışırken, günümüzde

bu oran %1-2’lere kadar inmiştir.

Özellikle son yıllarda önemi giderek artan bir finansal araç olan sukuk, katılım

bankaları başta olmak üzere finansal kuruluşlara, işletmelere ve devlet

hazinelerine finansal piyasalardan İslam Hukuku’na uygun kaynak sağlayan

bir araçtır.

Dünyada ilk sukuk ihracı 1995 yılında Malezya’da Suudi İşadamı Abdullah

Salih Kemal tarafından gerçekleştirilmiş ve 350 milyon USD tutarında tahvil

ihraç edilmiştir. İlk hazine ihracı da 2002 yılında 600 milyon USD’lik ihraçla

yine Malezyada gerçekleşmiştir. Malezya tek başına ihraçların % 70’den

fazlasını gerçekleştirmiştir.

Türkiye’de, Sukuk piyasasının kuruluşundan bu yana geçen 7 yıl içinde ihraç

edilen sertifika tutarı 45 milyar TL’ye ulaşmıştır. Sukuk varlıkları güçlenen bir

ivmeyle büyümesini sürdürmektedir. Devam eden ve planlanan 3. Havalimanı,

Kanal İstanbul gibi geniş çaplı altyapı yatırımları için sukuk yoluyla finansman

yöntemi çok önemli bir açılım fırsatı sunmuştur.

Körfez İşbirliği Konseyi üyeleri, Malezya, Endonezya, Pakistan ve

Türkiye’nin sukuk ihracının, 2015 yılında 32 milyar USD seviyesinden 2016

yılında 40 milyar USD’ye yükseldiği izlenmektedir. 2017 yılında ise yeni

ihracatçı ülkelerin piyasaya girmesi ve hacimlerin artmasıyla bu ivmenin

süreceği öngörülmektedir.

Bugün sayıları 60’ a ulaşan ülkede faaliyet gösteren ve uygulayıcıları arasında

Citibank, Barclays Bank, Commerzbank, HSBC gibi geleneksel bankalarında

yer aldığı faizsiz sistemde çalışan birçok banka bulunmaktadır.

Dünya genelinde uygulanmakta olan Katılım Bankacılığı Sistemini en yaygın

kullanan ülkeler İslam ülkeleridir. Özellikle İran ve Pakistan, sistemi tam

anlamıyla uygulayan ülkelerdir. Katılım bankacılığının İslam ülkelerindeki

genel bankacılık faaliyetleri içindeki oranı %20-%49 dolaylarındadır. 2019

yılında bu oranın Suudi Arabistan için %70’ler seviyesine çıkacağı tahmin

edilmektedir.

Bugün dünyada İslami Bankacılık kuruluşu niteliğine sahip 135 kurum

bulunmaktadır. 2016 Dünya İslami Bankacılık Rekabet Raporu’na göre;

Page 88: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

SONUÇ FATMA KELLEROĞLU

76

QISMUT ülkeleri (Katar, Endonezya, Suudi Arabistan, Malezya, BAE,

Türkiye) ile Kuveyt, Bahreyn ve Pakistan’ın faizsiz bankacılık varlıklarının

2015 yılında 920 milyar USD’yi aştığı tahmin edilmektedir. Bu tutar, faizsiz

finans varlıklarının %93’ünü temsil etmektedir.

Batı ülkelerindeki gelişmelerle birlikte, dünya ticaretinin yeni merkezi

konumunda bulunan Güneydoğu Asya’da da önemli gelişmeler görülmektedir.

Özellikle ekonomik ve uluslararası ilişkilerde kuvvet merkezinin, Atlantik’ten

Avrasya’ya doğru kaymasıyla birlikte, müslüman nüfusun yoğun olarak

yaşadığı Endonezya ve Malezya, bunun yanısıra Singapur gibi ticari ve

finansal açıdan gelişmiş ülkelerde İslami Finans ve Bankacılık faaliyetleri,

kurumsallaşma ve uygulama açısından hızla yayılmaktadır.

IFSB’nin 2015 yılı küresel finans raporuna göre; 2014 yılının ilk yarısı

itibarıyla İslami Finans toplam varlıklarının 1.868,1 Milyar USD’ye ulaştığı

görülmektedir. Bu varlıkların %79’u bankacılık varlıklarından, %16’sı

Sukuk’tan ve %14’lük kısmı ise Tekafül’den oluşmaktadır.

Faizsiz finans sisteminin büyümesinde ve gelişmesinde lokomotif görevini

üstlenen Katar, Endonezya, Suudi Arabistan, Malezya, Birleşik Arap

Emirlikleri, Türkiye ile ek ivme sağlayan Bahreyn, Küveyt ve Pakistan’dan

oluşan bu önemli piyasalarda 2015-2020 yılları arasında faizsiz bankaların

toplam varlıklarının yıllık %14 büyüme kaydederek 1,8 Trilyon USD’ye

ulaşacağı tahmin edilmektedir. 2020 yılı itibarıyla; faizsiz bankacılık karının

30,3 Milyar USD olacağı ve bunun 27,8 Milyar USD’nin ise lokomotif

görevini üstlenen 6 ülkeye ait olacağı öngörülmektedir.

2015 yılı itibarıyla, global faizsiz finans sisteminin toplam büyüklüğünün 2

trilyon USD mertebesinde olduğu tahmin edilmektedir. Diğer taraftan faizsiz

finans sisteminin çift haneli bir büyüme hızı ile 2020 yılında 3,2 trilyon

USD’lik bir hacme ulaşacağı hesaplanmaktadır.

Günümüzde Türkiye’de faaliyetlerini sürdürmekte olan, kamu ve özel

sermayeli olmak üzere 5 adet katılım bankası bulunmaktadır. Bu bankaların

2’si kamu sermayeli, 3’ü ise özel sermayeli bankadır.

Katılım bankacılığı, sahip olduğu dinamik yapısı ve çalışma prensiplerinin

sağlamlığıyla güvenli bir gelecek vaadetmektedir. Katılım bankacılığında 2008

yılından bu yana artan yatırımlarla yüksek bir büyüme ivmesi kazanan Türkiye,

2015 yılı sonunda ulaştığı 51,7 milyar USD varlıkla Endonezya’yı geride

bırakarak en çok büyüme kaydeden ilk 10 ülke sıralamasındaki yerini üst

sıralara taşımıştır.

Türkiye’de katılım bankacılığı sisteminin gelişimini engelleyen konuların

başında, katılım bankacılığının toplumsal düzeyde tanıtımının yapılamaması

ve katılım bankalarının dağıttığı kar oranları ile geleneksel bankaların

uyguladığı faiz oranlarının aynı veya birbirine yakın olmasıgelmektedir. Bu

eleştiri kısmen doğru olsa da, genel anlamda katılım ve geleneksel bankaların

aynı piyasalarda ve ekonomik sistemde bulunmalarından ve aynı şartlar altında

rekabet etmelerinden kaynaklanan bu durumun, toplumun geniş kesimlerine

iyi anlatılması gerekmektedir.

Page 89: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

SONUÇ FATMA KELLEROĞLU

77

Katılım bankalarının kaliteli personel ihtiyacını sağlamak üzere, üniversite ve

enstitüler kurularak kurum kültürü korunmalı, farklı bankalardan gelen

personelin de katılım bankacılığı felsefesine uygun bir şekilde bilgi eksiklikleri

düzenlenecek eğitimlerle giderilmelidir.

Sonuç itibarıyla; kurulduğu günden bu yana hızla yayılan ve geleneksel

bankalara göre oransal olarak daha hızlı bir büyüme trendi içinde olan katılım

bankacılığının hem Türkiye’de ve hem de diğer dünya ülkelerinde finansal

sistem içerisindeki payları giderek artmaktadır.

Page 90: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

KAYNAKLAR FATMA KELLEROĞLU

78

KAYNAKLAR

ABDUL-RAHMAN, Y., 2015. “İslamda Bankacılık ve Finansman”, Çev.: S. Tuğ ve

M.A. Tuğ, İstanbul Zaim Üniversitesi Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, 774s.

AKIN, C., 1986. “Faizsiz Bankacılık ve Kalkınma”, Kayıhan Yayınları, İstanbul, 440s.

AKTEPE, İ. E., 2013. “Sorularla Katılım Bankacılığı”, TKBB Yayınları, İstanbul, 158s.

AKTEPE, İ. E., 2011. “Hadis Kaynaklarında Faiz ve Finansman”, Hayat Yayınları,

İstanbul, 213s.

AKTEPE, İ. E., 2012. “İslam Hukuku Çerçevesinde Finansman ve Bankacılık”, Hayat

Yayınları, İstanbul, 192s.

ALTINTAŞ, K. M., 2016. “Katılım Bankacılığı Çerçevesinde Alternatif Bir Sigorta

Sistemi: Tekafül Sigorta Sisteminin Türkiye’de Uygulanabilirliği”, Abant İzzet

Baysal Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 16 (16), ss. 115-142.

ANAÇ, T. ve KAYA, F., 2017. “Bireysel Müşterilerin Katılım Bankacılığını Tercih

Etmesini Etkileyen Faktörler”, Bartın Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler

Fakültesi Dergisi, 8 (15), ss. 145-182.

ARAS, O. N. ve ÖZTÜRK, M., 2011. “Reel Ekonomiye Katkıları Bakımından Katılım

Bankalarının Kullandırdığı Fonların Analizi”, Ekonomi Bilimleri Dergisi, 3 (2),

ss. 167-179.

ARSLAN, E. C., 2017. “Katılım Bankacılığı ve Türkiye Ekonomisine Katkıları”,

İstanbul Ticaret Üniversitesi, Dış Ticaret Enstitüsü, Tartışma Metinleri, 17s.

ATAR, A., 2017. “Başlangıcından Günümüze Dünyada ve Türkiyede İslami

Bankacılığın Genel Durumu”, Tarih Kültür ve Sanat Araştırmaları Dergisi, 6 (4),

ss. 1029-1062.

AYANOĞLU, Y., 2013. “Bankaların Yönetimi ve Denetimi”, A. Karapınar (Ed.),

Anadolu Üniversitesi, Açıköğretim Fakültesi Yayyınları, 1. Baskı, Eskişehir,

228s.

AYRIÇAY, Y., ADA, Ş. ve KAYA, A., 2013. “Katılım Bankacılığının Gelişiminin

Önündeki Engeller: Bir Alan Araştırması”, Kahramanmaraş Sütçü İmam

Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 3 (1), ss. 119-137.

BABUŞÇU, Ş. ve HAZAR, A., 2017. “Genel Bankacılık Bilgileri”, Bankacılık

Akademisi Yayınları, Ankara, 246s.

BAFRA, E., 2015. “Katılım Bankacılığı Uygulamasında İslami Bankacılık

Sözleşmelerinin Temelleri”, Seçkin Yayıncılık, 1. Baskı, Ankara, 168s.

BAKKAL, A., 2016. “Katılım Bankalarında Murabaha Dışı Gelir Kaynaklarının

Arttırılması”, Harran Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Dergisi, 21 (36), ss. 7-29.

BATTAL, A., 1999. “Bankalarla Karşılaştırmalı Olarak Hukuki Yönden Özel Finans

Kurumları”, Türkiye İş Bankası Yayınları, Ankara, 278s.

BAYINDIR, A., 2016. “Ticaret ve Faiz”, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 340s.

BULUT, H. İ. ve ER, B., 2012. “Katılım Finansmanı Katılım Bankacılığı ve Girişim

Sermayesi”, TKBB Yayınları, İstanbul, 392s.

BÜYÜKAKIN, F. ve ÖNYILMAZ, O., 2012. “Faizsiz Finansman Bonosu Sukuk ve

Türkiye Uygulamaları”, Finansal Araştırmalar ve Çalışmalar Dergisi, 3 (7), ss.

99-114.

CANBAZ, M., 2012. “Bankacılık Giriş ve İlkeleri”, F.KAYA (Ed.), Beta Yayınları, 1.

Baskı, İstanbul, 550s.

CANBAZ, M., 2015. “Bankacılık Giriş ve İlkeleri”, F.KAYA (Ed.), Beta Yayınları, 4.

Baskı, İstanbul, 572s.

CANBAZ, M., 2016. “Katılım Bankacılığı”, Beta Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, 270s.

Page 91: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

KAYNAKLAR FATMA KELLEROĞLU

79

ÇANAKCI, M., 2014. “Çok Kutuplu Dünyada İslami Finans Piyasalarının Gelişimi ve

Sukuk İhraçları”, Türkiye İslam İktisadı Dergisi, 1 (2), ss.43-58.

ÇELİK, İ., 2016. “Katılım Bankaları ve Denetleme Sorunsalı”, ANKA e-Dergi, 1 (1),

ss. 29-43.

ÇELİK, İ., 2015. “Din ve Kapitalizm Kıskacındaki Katılım Bankalarının Geleceği”,

Recep Tayyip ERDOĞAN Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, 1 (2), ss. 80-97.

ÇOBAN, Y., 2014. “Türkiye Ekonomisi”, İkinci Sayfa Yayınevi, 4. Baskı, İstanbul,

510s.

ÇOBANKAYA, F. T., 2014. “Katılım Bankalarının Türkiye’deki Farkındalık

Düzeyinin Tespiti: Batı Akdeniz Bölgesinde Bir Araştırma”, Süleyman Demirel

Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Ana Bilim Dalı, Yüksek Lisans

Tezi, Isparta.

DİKKAYA, K. ve KUTVAL, Y., 2014. “Katılım Bankacılığı: Türkiye Örneği”, Savaş

Yayınevi, 1. Baskı, Ankara, 154s.

DOĞAN, E. 2015. “Bankacılık Giriş ve İlkeleri”, F.KAYA (Ed.), Beta Yayınları, 4.

Baskı, İstanbul, 572s.

DOĞAN, B. B., KAYA, M. ve NARÇİÇEK, N., 2017. “Dünya Bankacılık Sektöründe

İslami Bankacılık Sisteminin Gelişimi, Çalışma Prensipleri ve Türkiye’de İslam

Bankacılığı Üzerine Bir Analiz”, Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, 5 (48),

ss. 175-190.

DÖNDÜREN, H., 2014. “Delilleriyle İslam İlmihali”, İstanbul, 928s.

DÖNDÜREN, H., 2011. “İslami İlimlerde Metodoloji / Usül-III İslam Hukuku

Açısından Tarihten Günümüze Kredi ve Finans Yöntemleri”, H. Hacak (Ed.),

İslami İlimler Araştırma Vakfı Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, 359s.

EREN, A., 2017. “Türkiye Ekonomisi”, Ekin Yayınevi, 8. Baskı, Bursa, 419s.

ERGEÇ, E. H., KAYTANCI, B. G. ve TOPRAK, M., 2014. “Katılım Bankası

Müşterilerinin Bankacılık Sistemi Kullanım Tercihleri: Mevduat Bankaları İçin

İslami Bankacılık Penceresi”, Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi, 6 (2),

ss. 53-90.

ERSOY, A., KARAGÜLLE, H., FINDIKLI, R., TEKİR, S., YAVUZER, S.,

TEKELİOĞLU, M.S., ERİŞEN, A., AKDEMİR, S., KARAGÜLLE, S., SAYI, A. ve

KILIÇ, S., 1987. “Faizsiz Yeni Bir Banka Modeli”, İslami İlimler Araştırma

Vakfı Yayınları, İstanbul, 262s.

ERTEM, Ü., 2013. “Bankacılık ve Kambiyo İşlemleri”, Paradigma Akademi Yayınları,

İstanbul, 282s.

ESKİCİ, M. M., 2007. “Türkiye’de Katılım Bankacılığı Uygulaması ve Katılım

Bankalarının Müşteri Özellikleri”, Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal

Bilimler Enstitüsü, İşletme Ana Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Isparta.

EZ-ZERKA, A. ve EN-NECCAR, M. A., 2011. “Islam Düşüncesinde Ekonomi, Banka

ve Sigorta”, Çev.: H. Karaman, İz Yayıncılık, 3. Baskı, İstanbul, 260s.

GÜL, A. R., 2004. “Borç Ayetlerinin Aktüel Değeri Faizsiz Bankacılıkta Mevduat ve

Fonların Statüsü Meselesine Kur’an Işığında Bir Yaklaşım”, Avrasya Yayınları,

1. Baskı, Ankara, 296s.

GÜNAL, M., 2007. “Para Banka ve Finansal Sistem”, Yeni Dönem Yayınları, 2. Baskı,

Ankara, 527s.

GÜNEY, A., 2010. “Banka İşlemleri”, Beta Yayınevi, 4. Baskı, İstanbul, 204s.

GÜNGÖR, K., 2015. “Farklı Yönleri ve Katkılarıyla Katılım Bankacılığı”, Uluslararası

İşletme ve Yönetim Dergisi, 3 (1), ss. 17-38.

Page 92: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

KAYNAKLAR FATMA KELLEROĞLU

80

GÜNGÖREN, M., 2013. “Bir Finansal Enstrüman Olarak Sukuk Katılım Bankalarına

Uyum Modellemesi”, İstanbul Ticaret Odası Yayınları, İstanbul, 158s.

KALAYCI, İ., 2013. “Katılım Bankacılığı: Mali Kesimde Nasıl Bir Seçenek?”,

Uluslararası Yönetim İktisat ve İşletme Dergisi, 9 (19), ss. 51-74.

KARAMAN, H. ve BARDAKOĞLU, A., 2000. “İlmihal-II İslam ve Toplum”,

Divantaş Yayınları, 3. Baskı, İstanbul, 568s.

KANDEMİR, O., 2015. “Bankacılık Giriş ve İlkeleri”, F.KAYA (Ed.), Beta Yayınları,

4. Baskı, İstanbul, 572s.

KATILIM FİNANS, 2017. TKBB Kurumsal İletişim Yayını, 1 (2), İstanbul, 68s.

KILINÇ, Ö. F., 2014. “Türkiye’de Katılım Bankacılığı ve Müşteri Tercih Kriterleri

Üzerine Bir Uygulama: Isparta İli Örneği”, Süleyman Demirel Üniversitesi,

Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Ana Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Isparta.

KUMAŞ, M. S., 2007. “Faizsiz Bir Finans Yöntemi Olarak Venture Capital Sistemi ve

İslam Bankacılığı ile Mukayesesi”, Uludağ Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi

Dergisi, 16 (1), ss. 279-298.

KUMCU, Y. ve AKINCI, S., 2017. “Finans Piyasalarında İslami Bankacılık ve Faizsiz

Sigortacılık; Türkiye Örneği”, 6. Uluslararası Ekonomi Konferansı, EconWorld

Paris, ss. 1-24.

KUR’AN-I KERİM, 1993. “Kur’an-ı Kerim ve Açıklamali Meali”, Haz.: A. ÖZEK, H.

KARAMAN, A. TURGUT, M. ÇAĞRICI, İ. K. DÖNMEZ ve S. GÜMÜŞ,

Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 604s.

NOYAN, E., 2007. “Bankacılık Faaliyetleri”, Adalet Yayınevi, Ankara, 719s.

OĞUZ, A. B., 2016. “Türkiye Kamu, Özel Sermayeli Mevduat ve Katılım Bankalarının

2005-2013 Arasındaki Bazı Bilanço Kalemlerinin Karşılaştırılması”, Uluslararası

Yönetim İktisat ve İşletme Dergisi, 12 (29), ss. 225-241.

ORMAN, S., GÖZÜBENLİ, B., TABAKOĞLU, A., ZEYTİNOĞLU, E., BAYINDIR,

A., ERKAL, M., DÖNDÜREN, H. ve ŞENCAN, H., 1987. “Para, Faiz ve

İslam”, İslami İlimler Araştırma Vakfı Yayınları, İstanbul, 235s.

ÖFKB (Özel Finans Kurumları Birliği), 2002, İstanbul, 63s.

ÖZCAN, M. E. ve HAZIROĞLU, T., 2000. “Türkiye’de Özel Finans Kurumları Teori

ve Uygulama”, İ. Usul (Ed.), Albaraka Türk Yayınları, İstanbul, 246s.

ÖZDEMİR, M. ve SAVAŞAN, F., 2017. “Katılım Bankaları İçin Bir İslami

Mikrofinans Programı Örneği: Bangladeş İslam Bankası Kırsal Kalkınma

Programı”, Abant İzzet Baysal Üniversitesi,Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 17

(3), ss. 23-47.

ÖZEK, A., 2011. “İslami İlimlerde Metodoloji / Usül-III İslam Hukuku Açısından

Tarihten Günümüze Kredi ve Finans Yöntemleri”, H. Hacak (Ed.), İslami İlimler

Araştırma Vakfı Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, 359s.

ÖZEROĞLU, A. İ., 2014. “Sukuk ve Türkiye’de Sukukun Uygulanabilirliğinin

Değerlendirilmesi”, Tarih Okulu Dergisi, 7 (19), ss. 751-772.

ÖZSOY, Ş., 2012. “Sağlam Bankacılık Modeli İle Katılım Bankacılığına Giriş”, M.

Demiray (Ed.), Kuveyt Türk Katılım Bankası A.Ş., İşbahar İnsan Kaynakları

Danışmanlık Eğitim İletişim Hiz. ve Tic. Ltd. Şti., İstanbul, 383s.

ÖZTÜRK, N., 2011. “Para Banka Kredi”, Ekin Yayınevi, Bursa, 565s.

ÖZULUCAN, A. ve DERAN, A., 2009. “Katılım Bankacılığı ile Geleneksel Bankaların

Bankacılık Hizmetleri ve Muhasebe Uygulamaları Açısından Karşılaştırılması”,

Mustafa Kemal Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 6 (11), ss. 85-

108.

Page 93: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

KAYNAKLAR FATMA KELLEROĞLU

81

PARASIZ, İ., 2007. “Modern Bankacılık Teori ve Uygulama”, Ezgi Kitabevi, 2. Baskı,

Bursa, 420s.

PARASIZ, İ., 2003. “İktisada Giriş”, Ezgi Kitabevi, 7. Baskı, Bursa, 602s.

PEHLİVAN, P., 2016. “Türkiye’de Katılım Bankacılığı ve Bankacılık Sektöründeki

Önemi”, Selçuk Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Sosyal

Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 16 (31), ss. 296-324.

POLAT, S., 2015. “Katılım Bankaları Sigorta Uygulamalarında Tekafülün Yeri ve

Geleceği”, Marmara Üniversitesi, Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü,

Sigortacılık Ana Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.

QURESHI, A. I., 1972. “Faiz Nazariyesi ve İslam”, Çev.: S. Tuğ, İrfan Yayınevi,

İstanbul, 230s.

RESMİ GAZETE, 01.11.2005, Sayı: 25983.

SARIBAŞ, H. ve YILMAZ, E., 2017. “İslam İktisadı ve Finansı”, H. Sarıbaş (Ed.),

Bülent Ecevit Üniversitesi Yayınları, Zonguldak, 194s.

SIRIM, V., 2013. “Türkiye’de Faizsiz Bankacılık Sektörünün Son 10 Yılı ve

Beklentiler”, HAK-İŞ Uluslararası Emek ve Toplum Dergisi, 2 (3), ss. 185-200.

SÜMER, G. ve ONAN, F., 2015. “Dünyada Faizsiz Bankacılığın Doğuşu, Türkiyedeki

Katılım Bankacılığının Gelişme Süreci ve Konvansiyonel Bankacılıktan

Farkları”, Gazi Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 17 (3),

ss. 296-308.

TAKAN, M.A. ve BOYACIOĞLU, M., 2011. “Bankacılık Teori, Uygulama ve

Yöntem”, Nobel Yayınevi, 4. Baskı, Ankara, 572s.

TENEKECİ, M., 2017. “Katılım Bankacılığının Finansal İstikrara Etkisi: Türkiye

Örneği”, KTO Karatay Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Ana

Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Konya.

TERZİ, A., 2013. “Katılım Bankacılığı: Kitaba Uymak mı, Kitabına Uydurmak mı?”,

Giresun Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Karadeniz Sosyal Bilimler

Dergisi, 5 (9), ss. 55-68.

TKBB (Türkiye Katılım Bankaları Birliği), 2005, İstanbul, 55s.

TKBB (Türkiye Katılım Bankaları Birliği), 2007, İstanbul, 76s.

TKBB (Türkiye Katılım Bankaları Birliği), 2011, İstanbul, 102s.

TKBB (Türkiye Katılım Bankaları Birliği), 2014, İstanbul, 124s.

TKBB (Türkiye Katılım Bankaları Birliği), 2015, İstanbul, 120s.

TKBB (Türkiye Katılım Bankaları Birliği), 2016, İstanbul, 103s.

TUNÇ, H., 2016. “Katılım Bankacılığı Felsefesi, Teorisi ve Türkiye Uygulaması”, Nesil

Yayınevi, 11. Baskı, İstanbul, 326s.

USLU, S., 2005. “İslamda Faiz Yasağı ve Çağdaş Finans”, Zafer Yayınları, 1. Baskı,

İstanbul, 182s.

YAKAR, S., KANDIR, Y. S. ve ÖNAL, B. Y., 2013. “Yeni Bir Finansman Aracı

Olarak Sukuk-Kira Sertifikası ve Vergisel Boyutunun İncelenmesi”, E. A. İnan

(Ed.) ve P. A. Erdönmez (Ed.), Bankacılar Dergisi, 24 (84), ss.72-92.

YAZICI, M., 2015. “Bankacılığa Giriş”, Beta Yayınları, 3. Baskı, İstanbul, 214s.

YILMAZ, E., 2017. “İslam İktisadı ve Finansı”, H. Sarıbaş (Ed.), Bülent Ecevit

Üniversitesi Yayınları, Zonguldak, 194s.

YOZGAT, F., 2010. “Faizsiz Ekonomi Sosyo-Ekonomik Yaklaşım”, Araştırma

Yayınları, Ankara, 336s.

ZAİM, S., 2013. “İslam Ekonomisinin Temelleri”, Sabahattin Zaim Üniversitesi

Yayınları, İstanbul, 272s.

Page 94: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

KAYNAKLAR FATMA KELLEROĞLU

82

ZERKA, A. E. ve NECCAR A. M . A., 2011. “İslam Düşüncesinde Ekonomi, Banka ve

Sigorta”, Çev.: H. Karaman, İz Yayıncılık, 3. Baskı, İstanbul, 260s.

İnternet Kaynakları

http://www.islamekonomisi.org/murabahavadeli-satis/(24.01.2017)

http://www.kto.org.tr/d/file/urdun_-ulke-raporu_2016.pdf / (23.10.2017)

https://www.ekonomi.gov.tr/portal/content/conn/UCM/uuid/dDocName:EK-220203/

(02.11.2017)

http://islamekonomisi.org/faizsiz-bankacilik/(03.11.2017)

http://www.faisalislambank.com/tr/hakkimizda/(02.11.2017)

http://www.ziraatkatilim.com.tr/bankamiz/Sayfalar/hakkimizda.aspx/(23.05.2017).

http://www.tkbb.org.tr/banka-genel-bilgileri/(31.07.2017).

https://www.vakifkatilim.com.tr/tr/hakkimizda.aspx/(23.05.2017).

https://www.albaraka.com.tr/albarakayi-taniyin.aspx/(23.05.2017).

https://www.kuveytturk.com.tr/hakkimizda.aspx/(23.05.2017).

https://www.turkiyefinans.com.tr/tr-tr/hakkimizda/turkiye-finansi-

taniyin/Sayfalar/turkiye-finansi-taniyin.aspx/(23.05.2017).

https://www.mevzuatdergisi.com/2010/07a/01.html/(17.09.2017).

http://www.tkbb.org.tr/tarihce/(31.07.2017).

http://tkbb.org.tr/haber-detay/aaoifi-faizsiz-finans-standartlari-turkceye-kazandiriliyor-

(12.08.2017).

http://www.spk.gov.tr/indexpage.aspx?pageid=772&submenuheader=4/(12.08.2017).

http://www.ekodialog.com/Makaleler/islam-konferansi-teskilati-ve-bankasi.html/

(12.08.2017)

https://www.tbb.org.tr/modules/banka-bilgileri/banka_sube_bilgileri.asp/(02.10.2017)

http://serpam.istanbul.edu.tr/wp-content/uploads/2012/09/Islami_Finans.pdf/

(12.11.2017)

Page 95: KATILIM BANKACILIĞI SİSTEMİ VE TÜRKİYE’DE KATILIM … · t.c. kahramanmaraŞ sÜtÇÜ İmam Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ İktİsat ana bİlİm dali fatma

ÖZGEÇMİŞ

Kişisel Bilgiler

Adı Soyadı : Fatma KELLEROĞLU

Doğum Yeri ve Tarihi : Çaycuma / 1981

Eğitim Durumu

Lisans Öğrenimi : Anadolu Üniversitesi İktisat Bölümü

Yüksek Lisans Öğrenimi : Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İktisat

Ana Bilim Dalı

Doktora Öğrenimi : -

Bildiği Yabancı Diller : İngilizce

Bilimsel Faaliyetleri : -

İş Deneyimi

Stajlar : Çaycuma Devlet Hastanesi

Projeler : -

Çalıştığı Kurumlar : Kredi ve Yurtlar Kurumu

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi

İletişim

E-Posta Adresi : [email protected]

Tel : 0 506 633 46 35

Tarih :