Upload
others
View
6
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
Kaynak Tarama ve Rapor Yazma
KAYNAK TARAMA VE RAPOR YAZMA
Giriş
Günümüzde, bilimsel alanda başdöndürücü gelişmeler
yaşanmakta; bilimsel bilgi ve ürünleri, yaşamı her yönüyle
etkilemektedir. Bilimsel çalışmalar, insanların doğaya egemen
olma mücadelelerinde bir taraftan ürünler ortaya koyarken, diğer
taraftan da yeni bilim dalları ve disiplinlerini ortaya çıkarmaktadır.
Çok sayıda bilim dalı ve disiplininin yer aldığı bilim
dünyasının belirgin ve benzer yönlerini dikkate alarak üç grup
içinde değerlendirebiliriz (Arseven, 1993: 3; Karasar, 2005: 10).
Bunlar; toplumbilimi, doğa bilimleri ve matematiktir. Toplum ve
doğa bilimleri “var olanı” bilmeyi açıklamayı ve kontrol etmeyi
amaç edinir. Yöntemi benzer olmakla birlikte, ilgi alanları
farklıdır. Doğa bilimlerinin konusu, doğadaki bütün canlı ve cansız
varlıkları kapsarken, toplum bilimlerin konusu canlı varlıklardan
yalnız insan ve insanın içinde yeraldığı kurum ve grupları içerir.
Bulguların, vargıların kesinliği bakımından doğa bilimleri, insanı
konu alan bilimlere göre daha kesin ve değişmezlik gösterir.
Matematik bilimleri ise, somut karşılıkları olmayan
sembollerden olup gerçekten varlığına gereksinimi yoktur.
Matematik mutlaktır. Bu yönüyle de, göreli olan doğa ve toplum
bilimlerinden de ayrılır. Hatta bazı sınıflamalarda matematik
bilimi, bilim alanlarının üstünde yer almaktadır. Ancak,
matematiksel konuların hareket noktası gözlem ve ölçmeler
olduğundan, matematik nesnel bir bilim olarak kabul edilebilir.
Matematik bilimlerin yöntemi tümdengelimdir ve genelden özele
iner. Matematik bilimleri, yeni bilgiler üretmeyen bazı ön
kabullere dayanılarak genel bilgilerden özel bilgiler türeten, bu
nedenle de birbirini mantıksal bir olarak içeren bilgiler sistemidir
(Gökçe, 1988). Matematik, bilgilerimize kesinlik, mantık ise
tutarlılık kazandırır.
Bilgi ve Bilgi Edinme Yolları
İnsanoğlu içinde yaşadığı doğa şartlarını binlerce yıl süren
mücadele ve yaşam koşulları sayesinde kavramaya başlamıştır.
İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli yön, düşünebilmesi ve bu
yolla doğayı keşfetmesi ve büyük oranda kontrol altına
alabilmesidir.
İnsanlar sürekli olarak kendilerini ve çevrelerini aydınlatma,
tanıma, olay ve oluşumları açıklama ve karşılaştıkları problemlere
güvenilir çözümler arama uğraşı içindedirler. Her problemin
çözümü belli kararların alınmasını, her karar belli bilgilerin elde
edilmesini gerektirir. Problemlere güvenilir çözümlerin
bulunabilmesi, herşeyden önce “doğru” kararların alınabilmesine;
doğru kararların alınması ise, doğru bilgilerin kullanılabilmesine
bağlıdır. Bu ise, bilginin gerçek kaynağının ne olduğunu ve
pratikte karar alırken hangi bilgi kaynaklarından yararlanıldığının
bilincinde olmayı gerektirir (Karasar, 1982: 2).
Sözlük anlamıyla bilgi, insan aklının erebileceği olgu,
gerçek ve ilkelerin bütününe verilen addır. Diğer bir tanımla,
öğrenme, araştırma veya gözlem yoluyla elde edilen gerçeklerdir
(TDK, 1992: 186). İnsan bilgisinin kaynağı, bu konudaki düşünce
akımlarını iki grupta ele alabiliriz: 1) Rasyonalizm, 2) Emprizm.
Rasyonalizm (Akılcılık): Aklı, duygusal algılardan bağımsız
olarak, bilgi kaynağı öğretileri ifade eder. Buna göre, ancak, aklın
doğru saydığı, usa (mantığa) uygun gelenler gerçek bilgidir. Akla
öncelik veren ve onu gerçek bilgi kaynağı sayan düşünce
sistemidir. Rasyonalist görüşe göre, bilgi gözlemsel şeyleri
aşmakta, duyu organlarından başka kaynakların kullanımına
dayanmaktadır. Aklı bilgilerin tek kaynağı sayarken, bu bilgilerin
doğrulanması için bile olsa, gözleme yer verilmemektedir. Duyu ve
algılar, “geçici ve bulanık bilgiler” getirmekte, asıl ”kesin” bilgiler
önsel olarak akıldan kaynaklanmakta, ancak bunlar, deneyler
sırasında keşfedilmektedir.
Emprizm (Deneycilik, görgül): Bilginin kaynağı olarak duyu
ve deneyimlerini esas alan maddeyi ilk veri olarak kabul eden
düşün sistemini temsil eder. Buna göre, algısal gözlemler bilginin
başta gelen kaynağı ve son yargılama katını oluşturur. İdeal bilgi
bilimdir ve olgusal niteliktedir.
Zihinde olan herşey duyularla, deneyimlerle elde edilir.
Başkalarının da ulaşamayacağı bilgi yoktur. Bu akımda duygusal
olanı aşan nesneler üzerine olan öğretiler ile gerçekliğe ve kural
koyucu anlatımlara önsel yolla varmaya çalışan her tür metafizik
düşünce yadsınır. Bütün bilimlerin yapıları ve kaynakları
bakımından emprik olduğu, insanlığın tüm deneyimlerinin bir
soyutlaması olduğu kabul edilir. Emprist yaklaşıma, modern
deneycilik ve bilimsel felsefe de denilmektedir (Karasar, 1982: 4).
Birey, karşılaştığı problemleri çözmede değişik bilgi
kaynaklarından yararlanır. Bunlar genellikle gelenekler, otorite
figürleri, bireysel deneyimler ve bilimdir.
Gelenekler; karar verirken “emsal arama” eğilimi, bu
yaklaşımın kolayca görülen bir belirtisidir. Böyle bir yaklaşımda,
genelekselleşen ya da geçmişte benimsenmiş bir çözüm yolunun
“yeterliğini kanıtladığı” kabul edilir. Geçmiştekinden daha iyi bir
beklentisi olmayan birisi için, bu yolu izlemek daha kolay ve daha
tehlikesizdir. Bazı durumlarda yeterli olabilecek böyle bir
yaklaşımın geneldeki geçersizliğini anlayabilmek için,
toplumlarda, başdöndürücü hızla gerçekleşen değişim ve gelişim
olgularına bakmak yetecektir (Karasar, 1982: 5).
Otorite figürü; belli konularda karar verme yetkisi ya da
yeterliği olduğu kabul edilen kişi ya da kurumdur. Yönetsel
hiyerarşi, yaşlılık, uzmanlık, bilgelik, kuvvetlilik, din duygusu ve
çeşitli inançlar, belli kişi ya da kurumların otorite figürü olarak
benimsenmesini sağlayabilir. Bunlarca ortaya konan görüş, öneri
ve kuralların “gerçek” olduğu ya da sağlam bir düşüncenin ürünü
“doğrular” olduğu kabul edilir ve uygulamalar için temel alınır.
Bazı durumlarda olumlu sonuçlar verse de, bu kaynaklara kayıtsız
bağlılığın güvenli bir yaklaşım sayılmasına olanak yoktur. Aynı
alanlarda ve ayrı görüşlerdeki otorite figürlerinin çokluğu, böyle
bir kuşkuya yeterli dayanaktır.
Kişisel deneyimler yaklaşımında, birey, kendi dışındaki
güçlerin istek ve önerileriyle değil, kendi düşünce, gözlem ve
deneyimleriyle bir karara gitmektedir. Birey, edilgen olmaktan
çıkıp daha etken bir duruma gelmekte ve”ben de varım”, “ben de
düşünebiliyorum” demektedir. Bireyin bilinçlenmesi ile ortaya
çıkan olumlu durum yine de yeterli olmayabilir. Çünkü bireysel
yaşantılar da sınırlı ve özneldir. Aynı konuda, hemen herkesin
değişik görüşler öne sürmesi, bu yaklaşımın da “bir başka otorite”
oluşturduğu gerçeğini ortaya çıkarmaktadır. Hatta görüş birliği
sağlanan bazı durumlarda bile, gerçek nedenler
bilinmeyebilmektedir (Karasar, 1982: 5). Bu yaklaşım, salt kişisel
deneyimlerden oluşuyor görünse bile, yeterince sürdürüldüğünde
tümevarım yöntemiyle özdeş tutulabilir, yani parçadan bütüne,
özelden genele gidilebilir.
Bilime dayalı problem çözmenin en belirgin özelliği,
çözümün genel, güvenilir ve bilinen en geçerli bir biçimde
gerçekleştirilebilmesidir. Bu yaklaşımda, temel bilgi, tüm
insanlığın ortak ürünü olan bilimdir. Bu bilgi ise, ortaklaşa
benimsenen ölçütlere göre, emprist yaklaşımla toplanmış,
gözlenebilir verilerden elde edilir. Böylece, belli bir çözüm
önerisinin kimden geldiği değil, bilimsel olarak temellendirilip
temellendirilmediği önem kazanır (Karasar, 1982: 6).
Bilim ve Bilimsel Bilgi
Bilime, “doğayı, özellikle doğaya ilişkin kuram ya da
beklentilerimizi sürekli sorgulama etkinliği” diyebiliriz. İnsan için
yaşam çevresini, giderek tüm evreni anlamak köklü bir ihtiyaçtır.
Bu ihtiyaç bilim öncesi dönemlerde günlük gözlemlerle, basit
tahminlerle ya da kişinin kültürel ortamından edindiği hazır bilgi
ve ön yargılarla karşılanıyordu. Günümüzde bile insanların büyük
çoğunluğu benzer davranış içindedir. Bilgi birikimimizin önemli
bir bölümünü sağduyu düzeyinde kalan bu yaklaşıma borçluyuz.
TDK sözlüğünde (1992) bilimin, evrenin veya olayların bir
bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve
gerçeklerden yararlanarak yasalar çıkarmaya çalışan düzenli; genel
geçerlik nitelikleri gösteren yöntemli ve dizgisel bilgi; belli bir
konuyu bilme isteğinden yola çıkan, belli bir amaca yönelen bir
bilgi edinme ve yöntemli araştırma süreci şeklinde üç ayrı tanımı
yapılmıştır.
Sistemli araştırma yöntemlerinin kullanılması ile
biriktirilmiş bilgi yapısına ve bütününe bilim denir (Arık, 1992: 3).
Karasar (1982) ise bilimi, sistemli, organize, geçerliliği kabul
edilmiş bilgiler bütünü ve teknik yöntem olara tanımlamaktadır.
Demek ki bilim, hem bilgi, hem de bilgi üreten bir etkinliktir.
Bilgi olarak bilim, test edilmiş, kanıtlanmış olguları ve bunlar
arasındaki ilişkileri açıklamak için geliştirilmiş kuramları, ilkeleri
ve yasaları içermektedir. Yöntem olarak da bilgi kazanma yolları
kastedilmektedir (Kaptan, 1984: 5).
Bilim, var olan, fakat bilinmeyen bir düzeni ve ilişkileri
araştırmaktır. Böylece bilim, gerçeği bulmaya yönelmiş bir
araştırmadır. Bilim, doğal olay ve olguları, davranışları ve bunlar
arasındaki ilişkileri olduğu gibi göstermeye çalışan betimlemeli bir
etkinlik; bunları yorumlayıp anlamlı genellemeler ve sistemler
içinde organize etmeye, nedenlerini belirtmeye yönelen açıklamalı
bir çaba ve gelecekte olacakları kestirmeye ve doğayı kontrol
altına almayı amaç edinen yordamlı ve kontrollü bir etkinliktir
(Kaptan, 1984: 5).
Günümüz insanı, bilime dayalı bir toplum düzeni içinde,
bilimin ürünü, yöntemi ve bunların uygulamalarından yararlanarak
yaşamaktadır. Bilim, evrende yanıtı aranan nice soruyu gündemine
alıp, onlara açıklamalar bulmaya çalışan insanın saygın bilme
çabasıdır. Toplumun yapısı ve işleyişi, başka bir deyişle,
toplumdaki örgütler ve süreçler, bilimin ürününe ve yöntemine
dayalı olduğundan, çağdaş bir toplumun üyesi olan her insan,
toplumsallaşma süreci içinde, bilime aşina olma ve kalma zorunda;
ayrıca kalkınma çabaları için bilimden yararlanma durumundadır
(Ertürk, 1981: 104).
Bilim, bilme, evreni anlayabilme, olay ve olgulara yorumlar
getirebilme, doğa güçlerini kontrol edebilme ihtiyacından ve
güdüsünden kaynaklanan, bazan süreç, bazan da sonuç olarak
algılanan bir kavramdır (Arseven, 1993: 1). Bilimi hem yapı ve
içerik, hem işleyiş olarak ele almak, ayrıca da, bir yandan
konusunu, öte yandan işlevini düşünmek gerekir.
“Sınama-yanılma” diye bilinen bu süreç, günlük yaşam
etkinlikleri çerçevesinde kaldığı sürece, bilim değildir. Bu
yaklaşım içinde kişi etkilendiği olaylara ilişkin bilgi edinir;
beklenmedik durumları açıklamaya, sorunlarını çözmeye çalışır.
Eğitim, öğretim ve diğer kültürel etkinlikleri, bir bakıma, bireyleri
problemlerini çözme ve dünyayı anlama uğraşlarında gerekli bilgi,
beceri ve yöntemlerle donatma araçları olarak düşünebiliriz.
Yapı ve içerik olarak düşünüldüğünde, bilim, kanıtlanmış ve
sistemli hale getirilmiş bilgilerden oluşur ve olgular, kavramlar,
kanunlar, kuramlar ile kuramcıları ve geçici olarak denenceleri
kapsar. Bilimin içeriği, işleyiş olarak bilimin ürünüdür. Bu ürün,
uzun zamanlarda ve çeşitli kişilerin katkılarıyla oluşmuş olma
bakımından birikik ve göreli olup değişmeye açıktır. İşleyiş olarak
bilim ele alınınca, bilimin süreç yanının yani yönteminin
incelenmesi söz konusudur (Ertürk, 1981: 106).
Bilimin amacı evreni anlamaktır. Bilim adamı, araştırma
alanında bu amaca olgusal dünyanın yapı ve işleyişine ilişkin
oluşmuş ya da kendi oluşturduğu kuram ve hipotezleri
(denenceleri) gözlem ve deney sonuçlarına giderek test eder. Bu
anlamda bilimi, olgu-kuram ilişkisi çerçevesinde bir problem
çözme yöntemi diye de nitelendirebiliriz. Ancak bu niteleme
oldukça yeni bir anlayışı yansıtmaktadır. Daha yaygın görüşe göre
bilim, nitelediğimiz anlamda yöntemiyle değil, ulaştığı
sonuçlarıyla nitelenmelidir. Buna göre bilimin başta gelen özelliği,
düzenli ve güvenilir bilgi olmasıdır. Ne varki, bu tanımı, hiç
değilse iki bakımdan yeterli sayamayız:
1) Düzenli ve güvenilir nitelemesi bilim dışı kimi şeylere de
uygulanabilir. Örneğin, bir kataloğu, bir telefon rehberini, bir
yemek el kitabını da öyle niteleyebiliriz.
2) Bilimin bugün eriştiği aşamada düzenli ve güvenilir
saydığımız bilgilerin, daha ileri bir aşamada öyle olmadığını
görmemiz mümkündür. Bilim tarihinde buna pek çok örnek
gösterilebilir. O halde, bilimi tanımlarken bilgi kadar, belki daha
fazla, bilgiyi üretme yöntemine ağırlık vermek gerekir.
Tanımlardan da görüleceği üzere, bilim çok yönlü, birçok
boyutu olan bir insan çabası, etkinliğidir. Bilim, bir bilme
biçimidir, daha ayrıntılı söylersek, bir bilme-düşünme biçimidir
(İnam, 1994: 73).
Bilimsel Yöntem
Bilimlerin ortak özelliği çözümlenebilir problemlerle
uğraşmaları ve bilimsel yöntemi kullanmalarıdır. Bilimsel yöntem,
bilimsel gerçeğe ulaşmada izlenen yol olarak tanımlanabilir.
Bilimsel yöntem emprist görüşü temel alır, olgusal nitelikli
problem çözmenin, bilim üretmenin bilinen ve belli süreçleri olan
en güvenilir yolu olarak kabul edilir (Karasar, 1982: 12). Bir bilim
alanındaki varlık, olay ve olgular, bilimsel yöntem gereği, ussa
ilkeler ve nesnel ölçümlerle incelenir.
Bilimlerin ortak özelliği araştırma konularında değil,
konularına yaklaşımında izledikleri yöntemdir. Ancak bilimsel
yöntemin tüm bilim alanlarında ve problem durumlarda geçerli
olup olmadığı halen tartışma konusudur. Ancak, bilimsel yöntemin
evrenselliğini savunan bilim adamları, onu, insan zihninin bulduğu
en ussal bir yaklaşım olarak görmektedir.
Çözümlenebilir problemlere bilimsel yöntemin uygulanması
olan bilimin genel bir karakteristiği, bütün branşlarının problemleri
çözümlemekte bilimsel yöntemi kullanmalarıdır. Bilimsel yöntem
ise, bütün bilimlerin sorularına cevap buldukları bir süreçtir.
Bilimi, metafizik, sanat, edebiyat gibi diğer disiplinlerden ayıran
başlıca özellik budur.
Bilimin süreç yanının, yani yönteminin incelenmesi ilk kez
1890 yılında, Karl Pearson tarafından yapılmış, daha sonra John
Dewey tarafından işlenen ve genel kabul gören ve Karasar (1982)
tarafından da bir basamak eklenen bilimsel yöntem basamakları
şöyle belirtilebilir:
1. Güçlük yaratan bir durumun sezilmesi;
2. Durum içindeki problemin keşfedilip tanımlanması;
3. Olası çözümlerin incelenmesi ve denencelerin
(hipotezlerin) biçimlendirilmesi. Bu aşamada sınanmak istenen
olası neden sonuç ilişkisinin ifade edildiği denencelerin kurulması
ya da cevaplandırıldığında problem çözümüne katkı getireceği
umulan sorular hazırlanır. Buradaki düşüncede ağılık tümevarım
üzerindedir. Seçilmiş olay, gözlem yani veri parçaları halindeki
ayrı kanıtlar bir ya da birkaç denence içinde birleştirilmektedir.
4. Denencenin uygulamada getirmesi olası sonuçların
düşünülüp tartışılması. Denencelerin sınanması ya da soruların
cevaplandırılması için gerekli olabilecek gözlenebilir verilerin
neler olduğunun kararlaştırılması gerekir.
5. Denencenin uygulamada verdiği sonuçlar gereğince
askıya alınması, tutulması veya atılmasıya da değişikliğe
uğratılması. Bu yolla hangi denencelerin gözlenen olaylarla
uyuştuğu, probleme cevap teşkil ettiği, hangilerinin ise deliller
tarafından desteklenemediği ortaya çıkarılmış olur.
6. Bilim üretmek ya da problem çözmek amacına yönelik bir
araştırma çabası olarak düşünülebilecek araştırma sürecinin tüm
kavramsal ve işlevsel ilişkilerin sergilendiği bir ürün ile
bütünleştirilmesini sağlayacak raporlaştırmadır. Bilimin
birikimliliği, gelişmenin, büyüklü küçüklü katkıların bütünleşik bir
ürünü olduğu kabul edilirse, her bilimsel çalışmanın ayrıntılarıyla
raporlaştırılması zorunludur.
Bilimsel araştırma sürecinde üç ana etkinlik görülmektedir
(Kaptan, 1981; Karasar, 1982): Tanılama, doğrulama ve
raporlaştırma. Tanılama aşaması, olayları, olguları, fikirleri ve
varılan denence ve kuramları oluşturur. Doğrulama aşaması,
bulguların, kuramların, denencelerin sınanması ve test edilmesi
süreçlerini içerir. Raporlaştırma aşaması ise, ilk iki aşamadaki
çabaların yazıya dökülmesidir. Raporlaştırma ile tamamlanan
süreç, yeni bir sürecin doğurgusudur aynı zamanda. Bütün
araştırmacılar, karşılaştıkları problemi çözerken bu aşamalardan
yararlanarak bir sonuca ulaşmaya çalışmalıdır.
ALANYAZIN (LİTERATÜR) TARAMASI
Alanyazın taraması, problem durumun ortaya koyulmasına,
anlaşılmasına araştırmanın tarihsel bir perspektife oturtulmasına
yardımcı olur. Alanyazın taramasıyla okuyucuya, yerli ve yabancı
alana tam ulaşıldığı ve son önemli yöntemsel gelişmelerden
haberdar olunduğu gösterilmelidir. Yapılan bu araştırmanın bu
alandaki yeri ve katkısı ortaya konulmalıdır.
Alanyazın taraması, problemin önemini gösterme,
araştırmanın desenini geliştirme ve araştırma bulgularını önceki
bilgilerle ilişkilendirme amacıyla yapılır. Bu doğrultuda işlevleri
şöyle sıralanabilir (Balcı, 1995: 67):
1. Problemin tanımlanmasına ve sınırlandırılmasına
yardımcı olmak.
2. Araştırmayı tarihsel bir perspektife yerleştirmek.
3. Araştırmada istenmeyen tekrarları önlemek.
4. Uygun yöntem ve ölçülerin seçilmesinde yardımcı olmak.
5. Bilgilerin önceki bilgiyle ilişkilendirilmesine yardımcı
olmak ve ileri araştırma imkânı vermek.
Alanyazın taramasında bir kısım bilgi kaynaklarından
yararlanabilir. Araştırmacı için en iyi bilgi kaynağı, araştırma konu
alanındaki ve bilimsel araştırma konusundaki uzmanlardır. Alan
bilgisi olan uzmanlar, araştırmacının ulaşabileceği yazılı
kaynakları, konunun nerede, nasıl yapılabileceği konunun
sınırlandırılması yazılı kaynakların bulunması vb. hususlarda
önemli katkılar sağlayacaktır. Bilimsel araştırma konusunda uzman
kişiler de çalışmanın özellikle yöntemine ilişkin konularda yararlı
olabileceklerdir. Araştırmanın başlangıç aşamasında değil,
çalışmanın hemen her aşamasında uzman görüşlerinin alınması
çalışmanın amacından sapmadan yürümesi ve araştırmanın başarısı
için zorunludur.
Diğer bilgi kaynakları da, kitaplar, dergiler, tezler,
konferans, panel, sempozyum vb. faaliyetlerin dokümanlarıdır.
Araştırmacılar için alan ile ilgili kaynakların bilinmesi, onun
çalışmalarının kolaylaştırılması ve çabuklaştırılması bakımlarından
çok önemlidir. Bir anlamda araştırmacı, iyi bir kaynak tarayıcıdır,
denilebilir.
Kaynak taramalarında araştırmacıyı yakından ilgilendiren
yerlerin başında kütüphaneler gelmektedir. Bu nedenle, önce
kütüphanelerden yararlanma yolları, kitapların sınıflandırılması,
temel danışma kitapları vb. konularda bilgi bilinmelidir.
Ülkemizde yayın ve kapasite zenginliği bakımından en önde
gelen kütüphane, Ankara'da bulunan "Milli Kütüphane"dir. Bunun
yanında, İstanbul'da bulunan İstanbul Beyazıt Devlet Kütüphanesi
de kaynak bakımından zengindir. Ayrıca il ve ilçe merkezlerinde
bulunan devlet kütüphaneleri de okuyucular için kaynaklara
ulaşılmasında önemli merkezler olarak görülebilir.
Araştırmacılar, özellikle akademik çalışma yapan
araştırmacılar için önemli bir merkez, YÖK Dokümantasyon ve
Bilgi Tarama Merkezi'dır. Buradan Türkiye ve dış dünyadaki
birçok kaynağa ulaşmak mümkündür
TÜBİTAK, TBMM, Devlet İstatistik Enstitüsü, Devlet
İstatistik Enstitüsü, Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü,
çeşitli bakanlıklar, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, İngiliz,
Alman ve Amerikan Kültür Merkezleri araştırmacı ve okuyucular
için oldukça yararlı kütüphanelere sahiptir.
Arşivlerden yararlanacaklar için ise, Başvekalet Arşiv
Umum Müdürlüğü ile Topkapı Sarayı Arşivi, arşiv çalışmaları
yapanlar için önemli merkezlerdir.
Kütüphane Sınıflandırma Sistemleri
Kütüphanelerde kitaplar açık ya da kapalı raflarda
bulundurulur. Açık raf sisteminde, okuyucu kitaplarla doğrudan
karşı karşıya gelebilir ve kitapları inceleyerek kendisi seçip
üzerinde çalışabilir. Kapalı raf sisteminde ise kitaplara doğrudan
ulaşmak mümkün değildir. Kütüphaneden yararlanacaklar
düzenlemelerin yapıldığı sistemlere (DDC veya LC) göre istek fişi
doldurur, görevlilere verir ve kendisine ulaştırılmasını bekler. Açık
raf sistemi okuyucuyu yayınlarla doğrudan karşı karşıya getirmesi
bakımından yararlı görülmekle birlikte, kitapların kontrol ve
düzeninde zorluklar yaşanması nedeniyle özellikle büyük
kütüphanelerde yaygın olarak kullanılamamaktadır. Kapalı raf
sistemi ise kitapların kontrolu ve uygun kullanımı nedeniyle,
ilgililerce daha çok tercih edilmektedir.
Kütüphanelerde bulunan yayınlar, raflara belli bir düzen
içinde sınıflandırılarak yerleştirilirler. Sınıflandırmalarda iki farklı
uygulama bulunmaktadır. Bunlardan biri Dewey Onlu
Sınıflandırma Sistemi, diğeri ise Amerikan Kongresi Kitaplığı
Sistemi'dir.
Dewey Onlu Sınıflandırma Sistemi (DDC)
Dewey sisteminde konular onar onar bölümlendirilerek bir
sınıflandırma yapılmıştır. DDC sisteminde konular önce 0'dan
9'akadar sayılarla gösterilmiş ve daha sonra bu konuların da herbiri
on'a bölünmüştür. Ülkemizdeki kütüphanelerin büyük bölümü
sınıflandırmalarında DDC sınıflandırma sistemini kullanmaktadır.
Bu şekildeki sınıflandırmaların ana konuları aşağıya
çıkarılmış, eğitim ile ilgili bölümün bir alt bölümü de verilmiştir.
000 GENEL KONULAR
100 FELSEFE, ESTETİK
200 DİNLER
300 SOSYAL BİLİMLER
310 İstatistik
320 Siyaset Bilimi
330 İktisat
340 Hukuk
350 Kamu Yönetimi
360 Sosyal Refah
370 Eğitim
370.15 Eğitim Psikolojisi
.19 Eğitim Sosyolojisi
. 7 Eğitimcilerin Yetiştirilmesi
.72 Enstitüler ve Atelyeler
.73 Öğretmen Yetiştiren Kurumlar
.78 Yönetici Yetiştiren Kurumlar
371 Öğretim
372 İlköğretim
373 Ortaöğretim
374 Yetişkinler (Halk) Eğitimi
375 Öğretim, Çalışma (Müfredat) Programı
376 Kadınların Eğitimi
377 Din ve Ahlak Eğitimi
378 Üniversite Eğitimi
379 Eğitim ve Devlet
380 Ticaret
390 Örfler, Adetler ve Folklor
400 DİLBİLİM
500 TEMEL BİLİMLER
600 UYGULAMALI BİLİMLER
700 GÜZEL SANATLAR
800 EDEBİYAT
900 TARİH
Amerikan Kongresi Kitaplığı Sistemi (LC)
Bu sistemde ana bölümler harflerle gösterilir. Bir alt bölüm
için de ilk harfin yanına yine bir büyük harf koyulur. Üçüncü
dereceden ve sonraki bölümlendirmelerde ise rakamlarla
sürdürülür. Ülkemizde Hacettepe Üniversitesi ve ODTÜ vb. birkaç
kurum dışında pek yaygın olarak kullanılmayan bu sistemin
düzenlenmesinde eğitimle ilgili bir örnekle yetinilecektir.
L Eğitim
LB Eğitim Psikolojisi
LB 202 Öğrenme psikolojisi
İster DDC, ister LC sistemi uygulansın, kütüphanelerde
eserlerin sınıflandırmalara uygun olarak kataloglandığı bölümler
de bulunur. Kataloglar, kaynaklara ilişkin bilgilerin belirli bir
düzen içinde kart ya da fişlere işlenmesinden ve bunların sıraya
koyulmasından oluşur. Kütüphanelerde kataloglama alfabetik ve
sistematik konu kataloğu olmak üzere iki şekilde yapılır.
Alfabetik konu katalogları yazar adı ve kitap adına göre
düzenlenir. Sistematik kataloglandırma ise, yapılan sınıflandırma
sistemine (DDC veya LC) göre yapılır.
Yararlanılabilecek Süreli Yayınlar
Eğitim alanında çalışan araştırmacılar konuları ile ilgili yerli
ve yabancı, süreli yayınlar, makaleler, kitaplar, tezler,
ansiklopediler, sözlükler, bibliyografyalar, istatistikler, yasalar vb.
birçok basılı kaynaktan yararlanabilirler.
Araştırmacıların eğitim konularında yararlanabilecekleri bir
kısım süreli yayınlar aşağıda verilmiştir.
* Eğitim ve Bilim Dergisi. Türk Eğitim Derneği yayınıdır ve
üç ayda bir yayınlanır. (Türk Eğitim Derneği, Ziya Gökalp Cad.
Kurtuluş/ANKARA)
* Çağdaş Eğitim Dergisi. Rehber yayınlarındandır ve
Temmuz-Ağustos ayları birlikte olmak üzere 11 ay aylık olarak
yayınlanır. (P.K. 233, 06060 Ulus/ANKARA)
* Eğitim Yönetimi Dergisi. EYTEPE Kulübü yayınıdır ve
yılda dört kez yayınlanır. (PEGEM, P.K. 115
Bakanlıklar/ANKARA)
* Yaşadıkça Eğitim Dergisi. Yılda dört kez yayınlanır ve
Kültür Koleji yayınıdır. (YA-BA Yayınları, Eski Londra Asfaltı 19
Şirinevler/İSTANBUL)
* Üniversitelerin Eğitim Fakülteleri (Hacettepe Üniversitesi,
Ankara Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Uludağ Üniversitesi,
Selçuk Üniversitesi vd.) Dergileri de yılda 2-3 kez
yayınlanmaktadır.
* Milli Eğitim ve Eğitim Dergileri. Milli Eğitim Bakanlığı
tarafından çıkarılmaktadır.
Taramalarda Kart Kullanma
Araştırmacılar bir çalışmaya başlamadan önce ve araştırma
sürecinde sürekli olarak çalışma konuları ile ilgili kaynak
taramasına gitmek zorundadırlar. Araştırmacının yapacağı çalışma,
büyük oranda iyi bir kaynak taraması ile başarıya ulaşacaktır.
Araştırmacı, kaynak tarama sürecinde, öncelikle alanyazındaki
kaynakları tespite çalışmalıdır. Çalışma konusu ile ilgili
kaynaklardan tespit edilerek künye bilgileri kartlara işlenir. Künye
bilgilerinin işleneceği kartlar, 9X12 veya 12X15 cm. ölçülerinde
olmalıdır. Karta, yazılı kaynağın adı, yazarının adı, yayın tarihi ve
yeri, (eğer kütüphane vb. bir yerde ise) hangi kütüphanede
bulunduğu, kısaca araştırmamız ile ilgili içeriğinden söz edilir.
Aşağıda böyle bir örnek verilmiştir.
Drucker, Peter. Gelecek İçin Yönetim. Çev: Birtane Karanakçı,
Ankara: İş Bankası Yayını, 1991,
-------------------------------------------------------------------------------------
-----------
Özellikle IV. Bölümdeki “İki Karşıkültür” “Yönetim Sosyal
İşlev ve Beşeri Bilim Niteliği” ve “Değişen Bilgi Tabanı” konuları
incelenecek.
İleriki aşamalarda araştırmacı saptadığı kaynakları tek tek
inceler ve kendisi için gerekli notları kartlara işler. Kartlara
işlemede, bir kısım notlar kaynaktan aynen aktarılabileceği gibi,
bazı yerler özetlenerek veya aslını bozmadan uygun bir anlatımla
not edilebilir.
Araştırmacı kartlara işlediği bilgileri daha sonra problemin
ortaya koyulmasında kullanacak ve çalışmasını sağlam temeller
üzerine kurabilecektir. Bunun yanında, kaynak taramasıyla elde
edilen bilgilerin kullanılması da kolay olacaktır. Örneğin, çok
sayıda kitaptan toplanan bilgiler küçük kartlar aracılığıyla bütün
olarak çalışma masası üzerine yerleştirilebilecek ve
kullanılabilecektir. Oysa gerekli bilgiler kartlara işlenmemiş olsa,
yararlanılacak kitapların tümünün masa üzerine yerleştirilmesi ve
gerekli sayfaların bulunması zaman alacak, işlem tekrarlarına yol
açacaktır. Bu arada ilgili kaynağa her istendiğinde de
ulaşılamayabilecektir. Bunun yanında tarama yapılan kaynaklardan
ileriki çalışmalarda yararlanma olanağı da olabilecektir.
MAKALE, TEZ ve ARAŞTIRMA RAPORLARININ
DEĞERLENDİRİLMESİ
Bilimsel bir makale hakemli dergilerde
yayınlanacağı takdirde bir değerlendirme sürecinden
geçmek zorundadır. Hakem kurulu tarafından incelenen bir
makalede genel olarak ele alınan değerlendirme ölçütleri
şunlardır:
MAKALENİN
YAZARI :
ADI :
YAYINLANDIĞI DERGİ : (Adı, Cilt, Sayısı, Basım
Yeri, Yayınevi ve Sayfaları)
ÖZETİ : (Amaç ve alt problemler,
denenceler, sayıtlılar, sınırlıklar, yöntem,
evren ve örneklem,
bulgular, yorumu, sonuç ve
öneriler)
Makale Değerlendirme Ölçütleri
1. Başlığın yazısının içeriğe uygunluğu
2. Bilimsel açıdan yeniliği
3. Kuramsal açıdan alana katkıda bulunuşu
4. Türkçe ve/veya yabancı literatürü yansıtmadaki yeterliği
5. Araştırma yönteminin ve desenlemenin sağlamlığı
6. Araştırma örneklemi/grubu/deneklerin seçiminin
uygunluğu
7. İstatistiksel tekniklerin seçimi ve kullanımının
uygunluğu
8. Bulguların öneminin açıklanması
9. Bulguların tartışılmasının yeterliği
10. Yazı dilinin açık ve anlaşılabilir oluşu
11. Kullanılan dilin dilbilgisi ve yazım kurallarına
uygunluğu
12. Kaynak yazımının dergi kullanım kurallarına uygunluğu
Yukarıda belirtilen ölçütler doğrultusunda, bir makalenin
değerlendirilmesi yapılır ve makalenin yayınlanıp
yayınlanamayacağına ya da değişiklik veya düzeltmeler yapılarak
yayınlanmasına karar verilir.
Tezler de, bir bilim jürisi tarafından değerlendirilerek tezin
başarılı bulunup bulunmadığına; düzeltme amaçlı uzatma verilip
verilmeyeceğini yönelik karar verilir.
ARAŞTIRMALARDA RAPOR HAZIRLAMA
Herhangi bir konuyu veya problemi belirli bir amaç için
inceleyen bir kişi çalışması sonunda faaliyet ve intibalarını, istek,
görüş, bulgu ve önerilerini formal bir yazı dili ile ifade etme; bir
projenin geliştirilmesi ile ilgili görevli bir kişi, konunun bütün
yönlerini bir mimar hassasiyeti ile ele alarak, bir rapor halinde
ilgililere sunmak durumunda olabilir.
Bilimsel nitelikli bir rapor, tezleri, dönem ödevlerini,
bilimsel makaleleri içerir. Bir lisans, yüksek lisans ya da doktora
öğrencisi amaçladığı akademik dereceyi alabilmek için bir
araştırma yapmak ve bununla ilgili çalışmasını "tez" adı verilen bir
rapor halinde ilgililere sunmak zorunda kalabilir, hatta zorundadır.
Raporlar içerik ve biçimleri bakımından belli özellikleri taşımak ve
standartlara uygun olmak durumundadır. Genelde bilimsel
raporların biçim ve içerikleri aynı olmakla birlikte, aşağıda tezlerin
yazım özellikleri temel alınmıştır.
Ülkemizde, rapor yazma konusunda farklı uygulamalara
rastlanmaktadır. Bu farklılıklar, farklı disiplin ya da bilim
alanlarından kaynaklanabildiği gibi rapor yazma konusunda henüz
ortak standartlar geliştirilememiş olmasından da
kaynaklanmaktadır. Bu bölümde bir bilimsel raporun kapsam,
içerik ve şekil yönlerinden nasıl olması gerektiği verilmeye
çalışılmıştır. Bu konuda genel kabul gören standartlar verilmekle
birlikte, farklı uygulamalara da zaman zaman değinilmiştir.
Raporda Amaç
Bilimsel bilgi üretmek ya da problem çözmek amacına
yönelik bir araştırma çabası olan bilimsel yöntem sürecinde, tüm
kavramsal ve işlevsel ilişkilerin sergilendiği bir ürün içinde
bütünleştirilmesi zorunluluğu doğmaktadır. Bilimin birikimliliği,
yani kendinden öncekiler üzerinde yükseldiği, gelişmenin büyüklü
küçüklü katkıların bütünleşik bir ürünü kabul edilirse, her bilimsel
çabanın ayrıntılarıyla raporlaştırılması ussal bir sonuç sayılmalıdır.
Bilgideki birikimler, insan zihninin sınırlarını aşarak, uygun ve
gelişmiş kayıt sistemlerini zorunlu kılmaktadır artık. En geniş
anlamda rapor, bir araştırma, inceleme ve etkinliğin yazı diliyle
açıklanmasıdır.
Bilimsel yazı yazmada amaç, bilgi ve görüşlerin en etkili
biçimde başkalarına iletişimini sağlamaktır. Bunun dışındaki
herşey ancak bu amaca hazırlık niteliğindedir. Araştırmacının
çalışması ne kadar özgün görüş veya sonuçlar içerse de hitap ettiği
kişi ya da çevrelerde yeterli ilgi uyandırabilmesi onun düzgün bir
biçimde yazılmış olmasına bağlıdır.
Araştırmanın ilk somut ürünü olan araştırma raporlarının
hazırlanmasını amacı, araştırma ile varılan sonuçları başkalarına
duyurarak bilgide birikimi, iletişimi ve denetlenebilirliği
sağlamaktır.
Bir araştırma raporunda temel amaç, okuyuculara araştırma
problemi ve bu problemin çözümü ile ilgili olarak yapılmış olan
işler, araştırma sonuçları, araştırmacının önkestirme ve
genellemeleri hakkında bilgi vermektir. Araştırma raporunda
birinci derecede dikkate alınacak hedeflerden biri, raporun açık ve
anlaşılır olarak yazılması; bu sayede herhangi bir meslektaşın aynı
yolları izleyip uygulayarak tüm çalışmayı tekrar edebilme fırsatını
elde etmesine zemin hazırlanmalıdır. İkinci hedef, araştırma
aşamalarını ve bulguları bütün açıklığı ile belirterek okuyucuya
bunlardan kendine göre yargılar çıkarabilme olanağı sağlamaktır.
Başka bir hedef, araştırma sonuçları hakkındaki yorumlama ve
genellemelerini okuyucunun dikkatine sunarken, önermeye değer
yeni araştırmaların neler olabileceğini açıkça belirtmektir.
Araştırma raporu, araştırmayı yapan ile meslektaşlar ve okuyucular
arasındaki iletişimi sağlayacak bir araç durumundadır.
Bir araştırma raporunun hedef kitlesi farklıdır. Bu nedenle,
araştırma raporu, araştırma sonuçlarından yararlanacaklara hitap
edebilecek bir dille yazılmalıdır.
Raporun İçerik Yönü
Raporun yazılması araştırma ya da inceleme sürecinin bir
parçasıdır. Raporu yazılmamış bir araştırmaya veya çalışmaya
bitmiş gözüyle bakılmamalıdır. Bulgularını meslektaşlarının ya da
ilgililerin bilgisine ve hizmetine sunmak, bilim adamının,
araştırmacının veya ilgilinin görevlerinden biridir. Araştırmalara
verilecek değer, onların sağladığı yararlarla doğru orantılı
görülmektedir. Başkalarının bilgisine sunulmayan bir araştırmadan
yararlanabilmek oldukça sınırlı kalmaktadır.
Hangi amaçla olursa olsun, rapor diğer yazım türlerinden
ayrılan, kendine göre şekli, anlatımı, ilke ve hedefleri olan formal
bir dokümandır. Araştırma raporlarının da içerik, biçim ve anlatım
bakımlarından kendine özgü kuralları vardır.
Yazı, önemli bir iletişim aracıdır. Yazı türlerini genel olarak
iki grupta ele almak mümkündür. Bunlardan biri, "yaratıcı" yönü
ağırlık taşıyan roman, öykü şiir v.b. gibi daha çok duyarlık ve
yetenek gerektiren ve sanat tarafı büyük önem taşıyan yazma
türleridir. İkincisi ise, "öğretici" yönü daha büyük önem taşıyan
ödev, kitap, makale, tez ya da rapor cinsinden olan yazı
çeşitleridir. Öğretici türden yazıları yazmada, yazmayla ilgili
belirli bilgi ve becerileri kazanan herkes başarı gösterebilir. Ancak,
özgün içerik, biçim ve anlatımı olan rapor yazma, klasik
"kompozisyon" derslerinde öğretilen ya da öğretilmek istenen
kompozisyon yazmaktan öte bazı bilgi ve beceriler gerektirir. Bu
nedenle, kompozisyon dersleri yararlı fakat yeterli değildir.
Aslında etkin yazı yazmak bir yetenek işidir. Ancak çoğu
yetenekler gibi yazı yazma yeteneği de sonradan öğrenilip
geliştirilebilecek türdendir. Bu nedenle araştırma raporlarının
hazırlanmasında akıcılığın ve iyi bir anlatımın sağlanması için
araştırmacının, bu konularda kendini yetiştirmesi büyük önem
taşır. Bir bilimsel metin ne kadar kolaylıkla okunabiliyorsa o kadar
etkili bir üslupla yazılmıştır. Nitelikli yazı yazma becerisinin
kazanılmasında bu tür raporların okunması da araştırmacıya
çalışmalarında katkılar getirecektir.
Araştırma raporunun yazılmasına daha araştırmanın
planlanması aşamasında başlanmalı, araştırma ile birlikte buna
devam edilmelidir. Bu, hem araştırmacıya zaman kazandırmış
olacak, hem de planlamanın olgunlaşmasına, eksiklerin
görülmesine hizmet edecektir.
Bir araştırmanın raporlaştırılmasında, içeriğin üç koşulu
karşılaması istenir:
1. Öz, fakat yeterince ayrıntı.
2. Okuyucuya bağımsız yorum ve yargıda bulunabilme
olanağı
3. Araştırmacının kendi yorum, yargı ve önerilerinde
açıklıktır.
Raporda Dil
Raporun kendine özgü bir biçimi vardır. Yazar birçok kurala
uymak zorundadır. Bu kurallar yazının biçimi, tablo ve grafiklerin
şekli, bunların sayfalara yerleştirilmesi; konuların sırası vb.
noktalarla ilgilidir. Araştırma metni bir edebiyat metni değildir.
Anlatımın parlak ve çekici olmasından çok, açık ve anlaşılır olması
tercih edilmelidir. Bir araştırma raporunda aranacak en önemli
özellikler sadelik, açıklık, yalınlıktır.
Bir rapor, söylenmesi gerekli her şeyi tam olarak
söylemeli, hiçbir noktanın tamamlanmasını okuyucuya
bırakmamalıdır. Bu sağlanmadığı takdirde, çalışmalar hakkında
yanlış anlamalara yol açılması olasılığı büyüktür.
Raporda amaç, bilgi verme olduğuna göre, konu anlamayı
kolaylaştıracak sade ve kesin bir dille açıklanmalıdır. Bu, raporun
zevksiz bir yazı parçası haline getirilmesi anlamını taşımamalıdır.
Araştırma raporunun aynı zamanda zevkle izlenebilir bir metin ve
okuyucunun ilgi ve dikkatini üzerine çekebilir bir yazı olması da
gerekmektedir. Anlatımdaki başarı cümlelerin doğru seçilmesi ve
yapısındaki sağlamlıkla yakından ilgilidir.
Raporda dil ya da üslupla ilgili olarak dikkate alınması
zorunlu diğer noktalardan bazıları, paragrafların okumayı
kolaylaştıracak tarzda olması, çok kısa ve çok uzun paragraflardan
kaçınılması, her paragrafın başında ve sonunda o paragrafı
özetleyecek kapsamda bir cümle bulundurulması, cümlelerin kısa
olması ve sade kavramların kullanılması, kısaca, zevkle okunabilir,
anlaşılabilir olması gerekir. Uzun cümlelerde, cümlenin başı ile
sonu arasında bağlantı kurulması ve cümlenin özne, yüklem nesne
gibi öğelerinin anlaşılması güçleşir. Fikirlerin uzun ve dolambaçlı
yollardan anlatılması okuyucuyu yorar ve bıkkınlık yaratabilir.
Kısa cümleler ise dikkatleri uyanık tutar ve anlatıma canlılık katar.
Araştırma dili edebiyat dilinden farklıdır ve sadelik, yalınlık
ve açıklık esastır. Cümlelerin yazımında gereksiz kelime ve
cümlelerden kaçınılmalıdır. Cümleden bir sözcük alındığında
anlam daralıyor ya da bozuluyorsa o sözcük gerekli; yok anlam
bozulmuyor ya da daralmıyorsa o sözcüğün kullanılması
gereksizdir. Raporun yazılmasında kısa ve özlü (kanonik) anlatım
esas olmalıdır.
Raporda, "güzel", "çok", "az", "şey" vb. kelimelerin
kullanılmamasına özellikle dikkat edilmelidir. Ayrıca "ben", "biz",
"benim" gibi birinci şahısla ilgili ifadelere yer verilmemelidir.
Eğer kişi kendisinden sözetmek zorunda ise, "ben" yerine
"araştırmacı" ifadesini kullanmalıdır. Bilimsel raporlarda anlatım
genellikle yazarın ağızından yapılmaz. Bunun yerine daha pasif ve
çoğul ekli anlatımlara gidilir. Örneğin, "...yukarıda da belirttiğim
gibi..." yerine, "...yukarıda da belirtildiği gibi..." türünden bir ifade
kullanılır. Böyle bir anlatım, bilimde öznellikten uzaklaşma ve
bilim adamının tarafsızlığı düşüncesinin de yansıtılması olarak
düşünülebilir.
Rapor, bitmiş bir çalışmanın açıklaması olduğundan, gramer
bakımında geçmiş zaman kipi kullanılmalıdır. Sadece eldeki rapor
değil, bütün raporlar bitirilmiş bir çalışmaya ait olduklarından, bir
raporda başka bir rapordan örnek verildiği ya da bahsedildiği
durumlarda da yine geçmiş zaman ifadesi kullanmak gerekir.
Raporlarda ifade genellikle pasif ve yumuşak olmalı, okuyucuya
yapılan işlerin ancak ve ancak o yolda yapılabileceği, başka
seçenek olmadığı izlenimi verilmemelidir.
Raporlarda şimdiki ya da geniş zaman şekli sadece araştırma
içindeki bir kısma gönderme yapılırken kullanılmalıdır. Örneğin,
bir tablonun açıklanması yapılırken ya da tabloya gönderme
yapılırken "sekiz numaralı tablo ..... göstermektedir." ya da
"gösterir" şeklinde bir ifade kullanılması uygun olacaktır.
Ancak, araştırma önerilerinin yazılmasında giriş bölümünde
geniş zaman ifadeleri kullanılmakla birlikte, "yöntem" bölümünde,
bu bölümün geleceğe yönelik planlama olması sebebiyle, gelecek
zaman şeklinde bir ifadelendirmeye gitmek gerekir.
Raporlarda dikkat edilecek bir başka nokta da sayılarla
ilgilidir. On'a kadar olan sayıları kelime olarak; ondan büyük olan
sayıları ise rakamla yazmak gerekir. Başka bir kural, paragrafın
sayı ve sayı kelimesi ile başlamamasıdır. Sayılara ait bir kural da
yüzdelerin yazılması ile ilgilidir. Yüzdelerin yazılışının en iyi şekli
"yüzde 30" gibi kelime ve rakamla olan olanıdır. Buradaki
açıklamalar, metin içindeki sayıların yazılışına aittir. Kuşkusuz,
tablolarda on'dan küçük sayılar da rakam ile yazılır.
Bilimsel bir araştırmanın ürünü olan bilimsel raporların
bütün sorumluluğu yazarına aittir. Bir konudaki yanliş bilgisi ya da
kendine bir konunun yanlış gösterilmiş olması araştırmacıyı
yüklendiği sorumluluktan kurtarmaz. Örneğin, bir kelimenin yazım
ya da anlatımının kendisine yanlış anlamda verilmesi, raporun bir
başkasına yazdırılması gibi yanlışların sorumluluktan kurtarmaz.
Araştırmacı kullanacağı kelimelerin mutlaka anlamlarını ana
kaynağından denetlemelidir. Bu konuda başvuracağı temel
kaynaklar ise, TDK Türkçe sözlüğü ve imla kılavuzlarıdır.
Raporlar başkalarına yazdırılabilir ama rapordaki yazım hataları da
mutlaka araştırmacı tarafından denetlenmeli ve gerekli düzeltmeler
yapılmalıdır.
Raporda Uyum
Bir araştırma raporunun yazılışında, daha yazmaya
başlamadan önce, raporun şekli, tablo ve cetvellerin biçimi, dipnot
ve kaynakların yazılması, kavramların tanımları ve istatistik
işlemlerde izlenecek yollar ve varsa denenceleri test etmede
kullanılacak anlamlılık düzeyi gibi noktalarla ilgili bir takım
kararlar verilmeli ve bu kararlara raporun başından sonuna kadar
aynen uyulmalıdır. Buna "raporda uyum ve paralellik" denir.
Kavramlarda uygunluk en önemli noktalardan biridir. Herhangi bir
kavram, değişik yerlerde başka anlamlarda kullanılmış ise, böyle
bir raporu doğru olarak anlamak zordur.
Uygunluğun arandığı başka bir nokta, raporun şekli ile
ilgilidir. Tablolar, cetveller, grafikler ve şekiller bütün raporda
aynı modele uymalıdır. Uyum sadece tablonun şeklinde değil,
açıklanmasında da dikkate alınmalıdır.
Aritmetik işlemlerin uygulanış ve seçilecek istatistik
yöntemlerin kullanılış biçimleri de uygunluğun aranacağı
alanlardır. Örneğin, eğer araştırmada, ortalama hesaplarında, bir
kesir ve standart sapma hesaplarında iki kesir kullanmaya karar
verilmiş; denencelerin ise yüzde bir ya da yüzde beş anlamlılık
düzeyinde test edilmesi uygun görülmüş ise, bu iş bütün raporda
aynı şekilde bulunmalıdır.
Rapor, işin başından sonuna kadar geçen işlemleri bir
devamlılık içinde verebilmelidir. Bu devamlılık, bir konudan ya da
bir kısımdan başka bir kısma geçerken sağlanmış olan ilişki ve
uygunluk ile ilgilidir. Okuyucu, bir kısmın bitiminden sonraikinci
bir kısma geçtiğinde arada bir kopukluk hissetmemeli, aynı yolda
yürümeye devam ettiğini görebilmelidir. Kısımlar arasındaki ilişki
ve devamlılığın sağlanmasının yollarından birisi, her kısmın
sonuna okuyucuyu bir sonraki kısma hazırlayan bir ilişki, bir
açıklama cümlesinin bulundurulmasıdır.
Raporun Biçimsel Yönü
Araştırmanın yazılması sırasında uyulması gereken bazı
kurallar vardır (Balcı,1995; Kaptan, 1982; Karasar, 1984;
Seyidoğlu, 1983). Araştıma raporları için uygun bir biçim, en az şu
dört özelliği taşımalıdır:
1. Yalın ve kolay anlaşılırlık,
2. Usa (mantığa) uygunluk,
3. Denge ve simetriklik,
4. Birörneklik.
Yazı Kâğıdı ve Sayfa Düzeni
Araştırma raporlarında yazı kâğıdı olarak, A-4 formunda,
210 X 297 mm. ebadında, 75 gramajlı birinci hamur, beyaz
çizgisiz kâğıt kullanılır. Yazı kâğıdın sadece bir yüzüne yazılır.
Yazı Alanı
Bir yazı kâğıdının yazı alanı ile ilgili farklı uygulamalar
bulunmaktadır. Yapılacak çalışmada kullanılacak yazı alanı için;
a) alt ve üst kenarlardan üçer (3'er) cm.,
b) sol kenardan 3,5 cm.,
c) sağ kenardan ise 2,5 cm. yan boşluklar bırakılacaktır.
Kâğıdın yüzünde bu sınırlar arasında kalan kısma yazı yazılacaktır.
Sayfaların Numaralanması
Raporun ön bölümünün numaralanmasında, Romen
rakamları (i, ii, iii, iv...), ana ve arka bölümlerde ise Arap
rakamları (1, 2, 3...) kullanılacaktır. Başlık sayfası raporun Romen
rakamlarıyla yazılan ilk sayfasıdır. Ön bölümdeki bütün sayfalar,
kâğıdın alt kenarından 2 cm. yukarıya ve tam ortaya yazılır. Ön
bölümdeki başlık sayfalarına (kapak sayfası, önsöz ve içindekilerin
birinci sayfası) numara konulmaz. Ana bölümlerde ise, sayfa
numarası kâğıdın üst kenarından 2 cm. aşağıya ve sağ kenarından
2,5 cm. içeriye yazılır. Ancak, ana bölümlerin her birinin ilk
sayfalarının numaraları, kâğıdın alt kenarından 2 cm yukarıya ve
ve sayfanın ortasına gelecek şekilde yazılır. Sayfa numaralarının
yanına nokta, çizgi vb. hiçbir işaret koyulmaz.
Satır Aralıkları
Bilgisayar yazımında satır aralıları birbuçuk aralık olarak
düzenlenir. Üç satırdan fazla olan aynen aktarmalarda, dipnot ve
kaynakça biçimlerinde, bazı çizelge ve şekillerde, eklerde verilen
kısa rapor ve yazılarda vb. özel durumlarda sıkışık satır (tek aralık)
aralıkları kullanılır. Raporun müsvette yazımında ise,
düzeltmelerin ve eklemelerin yapılabilmesi için geniş satır
aralığının (2-3 aralık) seçilmesinde yarar vardır.
Satırbaşı
Araştırma raporunda satırbaşı, sayfa yazı kenarının 1,25 cm.
içerisinden başlatılabilir. Araştırmacı bunlardan birini kullanmada
serbesttir, ancak, kaç satır içeriden başlanmışsa, tüm rapor o kadar
içeriden başlanarak yazılmalıdır.
Paragraflar
Bir araştırmada fikirler paragraflar halinde sunulur.
Paragraflar arasında 6 nk aralık bırakılır.
Raporda Başlıklar
Raporun başlıkları, şekil ve mantık bakımından birbiriyle
uyum gösterecek şekilde kullanılmalıdır. Başlıkların
kullanılmasında ardışık altbölüm başlıkları sırası izlenir.
Raporlaştırmada değişik başlık türleri kullanılmaktadır. Aşağıda,
bölüm-alt bölüm; rakam-harf ve ondalık sistem başlık türleri
verilmiştir.
Bölüm ve Alt Bölüm Başlıkları Sistemi.- Bu tür
başlıklandırmada, başlığın yeri, harfin yazılış şekline (büyük -
küçük) göre biçimlendirilir. Bölüm başlıkları, o bölümde açıklanan
fikirlerin özünü belirtecek şekilde olmalıdır. Başlıklarda gereksiz
kelimelere yer verilmemeli, çok uzun başlıklardan kaçınılmalıdır.
Başlıkların sonuna herhangi bir noktalama işareti koyulmaz. Bu tür
başlıklandırma türleri şunlardır:
1. Bölüm Başlığı: Yazı alanı üst kenar çizgisinin üç normal
satır aralığı aşağıdan başlar ve yazı alanı ortalanarak, örneğin
"BÖLÜM I" veya "BİRİNCİ BÖLÜM" şeklinde büyük harflerle
yazılır. Onun altına da, varsa, bölüm adı (örneğin, "GİRİŞ")
normal satır aralığı ile yazılır. Satıra sığmayan başlıklar, normal
satır aralıkları ve giderek azalan satır uzunluklarıyla, ortalanarak
ters piramit şeklinde alt alta sıralanır. Bölüm başlığı ile metnin,
onu izleyen ilk satırı arasında 24 nk ara bırakılır.
2. Orta Ana Başlık: Ortada, büyük harflerle, kendisinden
önceki satırla bir geniş satır, kendisinden sonrakiyle bir normal
satır boşluk kalacak şekilde yerleştirilir.
3. Orta Başlık: En büyük altbölüm başlığıdır. Yazı alanı
ortalanarak, kelimelerin ilk harfleri büyük diğerleri küçük, koyu
harflerle yazılır. Alt başlıklarda bağlaç kelimelerin tümü küçük
yazılır. Bir satıra sığmayan başlıklar, ters piramit şeklinde yazılır.
Başlık ile kendinden önce yeralan metinden 12 nk, kendisinden
sonra yeralan metin arasında ise 6 nk boşluk bırakılır.
4. Yan Başlık: Sayfa yazı alanının en sonunda, kelimelerin
ilk harfleri büyük, diğerleri küçük yazılır. Başlık metninin
yazılmasına 6 nk aşağıdan ve satır başı yapılarak başlanır.
Kendisinden önce gelen metin ile ise 12 nk boşluk bırakılır.
5. Paragraf Başlığı: En küçük başlıktır. Paragraf başından
başlanarak, koyu, ilk harfi büyük, diğerleri küçük yazılır. Başlıktan
sonra nokta ve kesme çizgisi ( .- ) yer alır. Metnin yazımına
paragraf başlığının yanından başlanır. Başlıkla, kendisinden önceki
metin arasında paragraflar arasındaki kadar (6 nk) boşluk bulunur.
Bir metnin yazılmasında bu başlıkların kullanılması yeterli
olmazsa, aynı düzenleme esas alınarak başlıkların altı çizilerek
başlıklandırmalara da gidilebilir. Böylece başlık türleri iki katına
çıkarılmış olur.
Aşağıda, başlıkların sayfa düzeninde yer alış ve harflerin
yazılış şekillerine göre örnekleri verilmiştir.
BÖLÜM BAŞLIĞI
ORTA ANA BAŞLIK
Orta Başlık
Yan Başlık
Paragraf Başlığı.-
Rakam ve Harflerle Numaralandırma Sistemi.-
Raporlamada, eğer harf ve rakamlarla numaralandırma yapılacak
ise, bunun uygun bir şekilde olması gerekir. Bu şekilde
numaralandırma "rakam-harf" ya da "harf-rakam" şeklinde
yapılabilir. Başlıkların herbiri koyu yazılır. "Rakam- harf
sistemi"nde altbölümler, büyüklük sırasına göre, Romen rakamı ile
başlayıp büyük harf, Arap rakamı, küçük harfler, tek parantezli ve
çift parantezli rakam ve küçük harflerle belirlenir. Harfli-rakamlı
maddeleştirme aşağıdaki biçimde yapılabilir:
I. Romen rakamı ve nokta
A. Büyük harf ve nokta
1. Arap rakamı ve nokta
a) Küçük harf ve parantez
(1) Arap rakamı ve çift parantez
(a) Küçük harf ve çift parantez
ı) Küçük Romen rakamı ve parantez
II. Romen rakamı ve nokta
.........
Eğer numaralama fazla detayda değilse, numaralama işine
Arap rakamı ile başlanarak o noktadan altta kalan şekil
kullanılmalıdır. "Harf-rakam Sistemi" şu şekilde numaralandırılır:
A. Büyük harf ve nokta
1. Arap rakamı ve nokta
a. Küçük harf ve nokta
1) Tek ayraçlı Arap rakamı
a) Tek ayraçlı küçk harf
(1) Çift ayraçlı Arap rakamı
(a) Çift ayraçlı küçük harf
B. Büyük harf ve nokta
.........
Ondalık (Zincirleme Numaralama) Sistemi.- Her bölüm
ve alt bölümün, büyüklük ve yer sırasına göre numaralandırıldığı
sistemdir. Alt bölüm numaraları, bağlı oldukları bölüm içinde,
kendinden daha önce gelen ve daha büyük olan bölüm ve alt bölüm
numaralarıyla birlikte verilir. Numaralandırma Arap rakamlarıyla
yapılır ve aralarına nokta konulur.
1. Birinci Bölüm
1.1. Birinci Bölümün Birinci Alt Bölümü
1.2. Birinci Bölümün İkinci Alt Bölümü
1.2.1. Birinci Bölümün, İkinci Alt Bölümünün, Birinci Alt
Bölümü
1.2.2. Birinci Bölümün, İkinci Alt Bölümünün, İkinci Alt
Bölümü
2. İkinci Bölüm
2.1. İkinci Bölümün, Birinci Alt Bölümü
2.2. İkinci Bölümün, İkinci Alt Bölümü
.........
Aktarmalar
Araştırmacı, üzerinde çalıştığı konuyu zenginleştirmek için,
diğer araştırmacıların, eser sahiplerinin ve uzmanların neler
yazdıklarını, söylediklerini, konuyu hangi yönleriyle
incelediklerini, ulaştıkları sonuçları raporuna aktarır. Bu işleme
aktarma, aktarılan bilgiye ise alıntı denir. Raporda ele alınış
şekillerine göre aktarmalar, doğrudan ve dolaylı olmak üzere, iki
şekilde yapılır.
Doğrudan Aktarmalar.- Doğrudan aktarmalarda metin,
bütün ayrıntılarına kadar, özgün biçim ve içeriği ile aynen alınır.
Doğrudan aktarmalar genellikle, yasalar, yönetmelikler, hükümet
kararları, formüller, hipotezler, karşıt görüşleri savunan
açıklamalar, özgünlük taşıyan ifadelerde yapılır.
Doğrudan aktarmalar, alıntının uzunluğuna göre, tırnak ( " ")
içinde ya da sıkıştırılmış paragraf biçiminde alınır. Üç ve daha az
satır olan alıntılar tırnak işaretleri içinde ve normal satır
aralıklarıyla yazılır. Daha uzunlar ise sıkıştırılmış paragraf
şeklinde verilir. Sıkıştırılmış paragrafın birinci satırı ana metinden
ayrı, ancak ana metin paragraf satırından başlar, alt satırlarında,
dört harf boşluğu içerden başlanır ve dört harf boşluğu içeriden
bitirilir.
ÖRNEK 1
Bursalıoğlu'na göre, "Eğitim ve öğretimi kontrol edebilmenin
en etkili yolu, bu süreçlerin meydana geldiği çevreyi kontrol
edebilmektir." (1991: 47).
ÖRNEK 2
Dönemin Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri, Şurayı açış
konuşmasının "öğretmen yetiştirme" bölümünde şunları
söylemiştir:
Bilindiği gibi memleketimizde ilkokul öğretmenleri
şehir öğretmen okulları ile köy enstitülerinden
yetiştirilmektedir. Şehir öğretmen okullarının
programları uzun yıllardan beri ele alınmamış, köy
enstitüleri programları ise, bir iki tadile uğramış olmakla
beraber, ihtiyaca cevap verir hale gelememişti (MEB,
1953).
Günümüzde de öğretmen yetiştirme ve öğretmen ihtiyacının
karşılanmasında sıkıntılar ve sorunlar devam etmektedir.
Çıkartmalar.- Alıntıların kullanılmasında temel ilke,
alıntının az ve öz olmasıdır. Anlamı bozmamak kaydıyla, alıntı
yapılacak parçadan bazı kelime, cümle veya paragraflar
çıkarılabilir. Alıntı yapılan metinde yapılan her türlü değişiklik
mutlaka belirtilir. Çıkarma yapılan yere üç nokta (...); eğer
çıkartma cümle sonundan yapılmışsa dört nokta (....) koyulur.
Paragraf halinde yapılan alıntılarda atlanan paragraf varsa,
sıkıştırılmış satır uzunluğunda ve aralıklı sıra noktalarla gösterilir.
ÖRNEK
... işgücü niteliğinin yükseltilmesi, verimliliğin
artırılması amacıyla eğitime ağırlık verilmesi, işgücü
piyasasının esnekliğini arttırmak bakımından önem
arzetmektedir.
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
1993 yılında, bir önceki yıl yüzde 26.6 olan
toplam kamu gelirinin GSMH'ya oranının ... yüzde
29.6'ya çıkarılması hedef alınmıştır.... (DPT,1992: 3).
Eklemeler.- Alıntılara, metni bütünleştirerek anlaşılırlığını
sağlamak, gerektiğinde vurgulamalar yapmak, varsa yanlışları
düzeltmek için eklemeler yapılabilir. Anlam kaymasına yol
açmadan, eklemeler yapılabilir, vurgulanmak istenen ifadenin altı
çizilebilir, yanlışlar düzeltilebilir.
Aktarılan parçada bir yanlış varsa, kaynaktaki bilgi veya
anlatım aynen alınır, fakat doğrusu köşeli parantez ( [ ] ) içinde
gösterilir.
ÖRNEK
"Mustafa Kemal'in 19 Mayıs 1918'de [1919] Samsun'a
çıkmasıyla başlayan milli mücadele..."
Alıntı, araştırmacının başlattığı bir cümlenin devamına
giriyorsa, özel isimler dışında, alıntı yapılan yerde büyük olsa bile
küçük yazarak devam edilir.
Eğer aktarılan bir şiir ise, şiirin bir mısraı veya mısraın bir
parçası tırnak işareti içine alınarak metne yerleştirilir. Bağlandığı
cümlenin gramer yapısına bakılmaksızın, mısranın ilk kelimesi
daima büyük harf yazılır. Eğer iki mısra aktarılmaktaysa mısralar
bir kesme işareti ile birbirinden ayrılarak metne yerleştirilirler.
ÖRNEK
"Kar beyaz, / Kış karadır Erzurum'da"
İki mısradan daha uzun şiir aktarmaları ise, metinden ayrı
yazılır ve eğer orijinalinde yoksa tırnak işareti kullanılmaz.
Dolaylı Aktarmalar.- Aktarmalar, alıntı yapılan metnin ana
düşüncesini değiştirmeden, araştırmacının kendi ifadelerini
kullanarak yapılabilir. Dikkat edilmesi gereken nokta, alıntının
kaynaktaki bilgiyi doğru olarak yansıtmasıdır. Dolaylı
aktarmalarda tırnak ve sıkıştırılmış paragraflara yer verilmez, alıntı
yazarın ifadeleri ile verilir.
Gerek dolaylı, gerek dolaysız tüm alıntılarda uyulması
gereken bir kısım ilkeler vardır. Alıntılarda, özellikle bilgi doğru
yansıtılmalı, anlam kayması olmamalı; alıntıların miktarı mümkün
olduğunca az olmalı ve alıntıların kaynağı mutlaka gösterilmelidir.
Aksi belirtilmedikçe, alıntı yapılan metnin fikrini araştırmacının da
kabul ettiği düşünülür. Araştırmacı alıntıdaki fikre katılmıyorsa,
bunu belirtmelidir.
KAYNAKLARIN GÖSTERİLMESİ
Araştırmacının, raporuna başka kaynaklardan bilgi alırken,
neyi nereden, nasıl aldığını belirtmesine “kaynak gösterme” denir.
Kaynak gösterme, bir yasal zorunluluk (5846 Sayılı Fikir ve Sanat
Eserleri Kanunu) ve bilimsel ahlak kuralıdır. Kaynak
gösterilmeyen alıntılar "kopye çekmiş" işlemi görür (Balcı, 1995:
331). Kaynak göstermenin dört temel amacı vardır (Karasar, 1984;
Seyidoğlu, 1983):
1. Yararlanılan kaynakların asıl sahiplerinin haklarını
vererek, ahlaki ve yasal kurallara uymak,
2. Okuyucuya, alıntıların asıl kaynağa uygunluğunu,
doğruluk ve tarafsızlığını denetleme olanağı sağlamak,
3. Araştırmada ileri sürülen görüş ve olgulara paralel ya da
karşıt görüş ve olguların varlığını belirterek, araştırmacının bunları
göz önüne aldığını kanıtlamak,
4. Okuyucuya, ilgili konularda başvurabilecekleri kaynakları
tanıtmaktır.
Yararlanılan kaynaklar, metin içinde "Dipnot" ve "Kaynakça
Bağlaçları" olarak iki şekilde gösterilebilir.
Dipnot ve Kaynakça Bağlaçları
Rapor metninde aktarılan bir bilginin kaynağını göstermede
ya dipnotları ya da kaynakça bağlacından biri kullanılır.
Çalışmalarımızda kaynakça bağlaçlı gösterme kullanılacak
olmakla birlikte, her ikisini de açıklamakta yarar vardır.
Dipnot.- Sayfa içinde geçen herhangi bir düşünce veya bilgi
ile ilgili olarak sayfa altına konulan açıklamalara dipnot denir.
Dipnot göstermede, alıntı yapılan metnin bitimine, satırın yarım
aralık üzerinde, Arap rakamıyla dipnot numarası yazılır.
Numaranın etrafına parantez, nokta vb. işaretler koyulmaz. Metin
içinde numaralandırılan alıntının tanıtıcı bilgileri sayfanın altında
verilir. Dipnot bilgileri bir çizgi ile asıl mtinden ayrılır. Dipnot
çizgisi, yazı alanı sol kenarından başlayan, yaklaşık dört cm..
uzunluğunda yatay bir çizgidir. Çizgi metin ve dipnot yazılarının
arasında birer normal satır aralığı boşluk bırakılır.
Dipnot numaralandırılması her bölümün başında başlar ve
ardışık bir sıra izler. Kısa raporlarda tüm bölümler için ardışık tek
numaralama yapılabilir. Sık satır ve küçük puntolu (8 punto)
olarak yazılacak olan dipnotta sırasıyla şu bilgiler yer alır: Yazarın
Adı ve Soyadı, Eserin Adı (Yazılış ve Baskı Sayıları. Yayın Yeri:
Yayınevi, Yayın tarihi), sayfa numarası.
ÖRNEK
________________________
1 Ziya Bursalıoğlu. Okul Yönetiminde Yeni Yapı ve Davranış.
(Sekizinci Baskı, Ankara: Pegem Yayınları, 1991), s. 35.
Dipnotlar; Yazar Adı ve Soyadı, Kitap Adı. Basıldığı Şehir:
Yayımlayan,Yayın Tarihi, Sayfa Numarası. şeklinde de yazılabilir.
ÖRNEK
------------------------
1 Ziya Bursalıoğlu. Okul Yönetiminde Yeni Yapı ve Davranış.
Ankara: Pegem Yayınları, 1991, ss. 55-59.
Dipnotlar sayfanın altında gösterilebileceği gibi, bölüm
sonlarında da gösterilebilir. Bölüm sonunda göstermelerde de aynı
uygulama yapılır.
Dipnot Örnekleri.- Bir bölümde, kaynağa ilk ya da tekrar
başvurma özelliklerine göre dipnot gösterme uygulamalarında
farklılıklar bulunur. Aşağıda farklı uygulama örnekleri verilmiştir.
1. Ayrıntılı olarak verilen bir kaynağa, araya başka
kaynaklar girmeden tekrar başvurulması halinde, ayrıntılı bilgi
verilmeden "Aynı" (veya İbid. ) ifadesi kullanılır ve sayfa
numarası yazılır.
2. Bir kaynağa, araya başka kaynaklar girdikten sonra tekrar
başvurulması durumunda, "Yazar Soyadı, Ön. ver." ve sayfa
numarası yazılır. Başvurulan kaynaklarda aynı soy isimde başka
yazarlar da varsa, yazarın adı veya ilk harfi de yazılır. Yazarın
birden fazla eseri bulunuyorsa, soyadından sonra eserin basım
tarihi de yazılır. "Ön. ver." Latince'deki "Op. cit." ve "Loc. cit."
karşılığıdır. "Loc. cit." aynı zamanda alıntının sayfasının da aynı
olduğunu ifade eder.
ÖRNEK
------------------------
1 İ. Ethem Başaran, Yönetim (2. Baskı. Ankara: Gül Yayınevi,
1992) s. 35.
2 Aynı. ss. 54-57.
3 İ. Ethem Başaran, Örgütsel Davranış. (3. Baskı. Ankara: 1993)
s. 4.
4 Başaran, Ön. ver., 1992 s. 8.
5 Aytaç Açıkalın, Okul Yöneticiliği (Ankara: Pegem Yayını,
1994) s.44.
6 Fatma Başaran, Eğitim Psikolojisi (Ankara: 1976) s. 19.
7 Aynı. s. 24.
8 Başaran İ. E., 1993 Ön. ver., s. 56.
Kaynakça Bağlaçları
Alıntı yapılan kaynak, alıntı cümle ya da paragrafının
devamına yazılarak da belirtilebilir. Kaynakça bağlaçları denilen
bu uygulamada cümle veya paragrafın devamına parantez içinde
yazarın soyadı, basım yılı: sayfası yazılır ve paragraf kapatılarak,
eğer cümle bitmişse, sona nokta koyulur. Örneğin, "(Kaya, 1989:
45)." gibi. Kaynakça bağlaçları alıntı yapılan cümlelerin sonunda
olabileceği gibi, metinde akıcılığı sağlamak için, cümle başında
veya ortasında ya da birden fazla kaynak birarada verilebilir. Bu
tür kaynak göstermelerde farklı durumlardaki uygulamaların
örnekleri aşağıda verilmiştir:
1. Cümle sonunda kaynakça bağlacı kullanılması.
... ülkelerin kalkınmaları için belli plan faaliyetlerine girişmeleri
ve bunu bir sistem bütünlüğü içinde ele almaları planlamanın
önemini artırmıştır (Bircan, 1986: 99).
2. Cümle başında kaynakça bağlacı kullanılması.
Bursalıoğlu (1991), yönetim süreçlerini şöyle
sıralamaktadır:...
3. Cümle ortasında kaynakça bağlacı kullanılması.
....özellikle, planlı çalışmanın etkili olduğu (Kulaksızoğlu,
1987: 23); fakat genelde öğrencilerin ...
4. Bir kaynakça bağlacı ile birden fazla kaynağın
gösterilmesi.
Eğitim birimlerinde hizmet gören işgörenler ve bunların
nitelikleri şöyle sıralanabilir (Açıkalın, 1994a; Demirel ve Ün,
1987; Kalkandelen, 1979: 35; TDK, 1981: 56):
5. Yazarın aynı yıl içinde basılmış birden fazla eseri var ve
bunlardan yararlanılmış ise, eserin basım tarihinin hemen ardından
(a), (b) gibi harfler koyularak ayrımı yapılır; kaynakçada da aynı
şekilde gösterilir.
(Açıkalın, 1984a: 35) (Açıkalın, 1984b) (Açıkalın, 1984a;
1984b)
6. Birden çok yazarlı eserlerde kaynakça bağlacı
kullanılması.
(Demirel ve Ün, 1987: 56)
(Karasar ve diğerleri, 1989: 65)
7. Aynı soyadı taşıyan ve aynı yıl basılmış eserlerin
sahipleri olan yazarların kaynakça bağlacında gösterilmesi
(Başar, H., 1992: 78)
(Başar, M. A., 1992)
8. Alıntı belli bir sayfadan değil de, kitabın bir bölümü ya da
tümünden elde edilen bir fikri açıklıyorsa, sayfa belirtilmesine
gerek yoktur.
(Başaran, 1989) (Akhun, 1986)
9. Alıntı birden fazla sayfaya ait ise, başlama ve bitiş
sayfaları aralarına ( - ) koyularak belirtilir.
(Yörükoğlu, 1988: 45-46)
Kaynakların Metin Sonunda Gösterilmesi
Hazırlanan her türlü raporun sonunda KAYNAKÇA
gösterilir. Metin içinde “Kaynakça Bağlacı” ya da “Dipnot”olarak
verilen kaynakların bilgileri ayrıntılı olarak Kaynakça’da verilir.
Eser türüne göre kaynakların gösterilmesi şu kurallara göre yapılır:
Tek yazarlı kitap
Abisel, N. (2006). Sessiz sinema. Ankara: Deki.
Zizek, S. (2009). Matrix: Ya da sapkınlığın iki yüzü (B. Turan,
Çev.). İstanbul: Encore.
Çok yazarlı kitap
Abisel, N., Arslan, U.T., Behçetoğulları, P., Karadoğan, A.,
Öztürk, S.R. ve Ulusay, N. (2005). Çok tuhaf çok tanıdık. İstanbul:
Metis.
Editörlü kitap
Özbek, M. (Ed.) (2005). Kamusal alan. İstanbul: Hil.
Editörlü kitapta bölüm
Kejanlıoğlu, B. (2005). Medya çalışmalarında kamusal alan
kavramı. M. Özbek (Ed.), Kamusal Alan (ss. 689-713).
İstanbul: Hil.
Editörlü kitapta yer alan makale veya bölüm
Uzman, D. (2013). Ahlaki Gelişim. B. Yeşilyaprak (Ed.), Eğitim
Psikolojisi (pp. 51-84). Ankara: PEGEM-A Yayınları.
Pick Jr., P. W. van den Broek & D. C. Knill (Eds.), Cognition:
Conceptual and methodological issues (pp. 51-84).
Washington, DC: American Psychological Association.
Aypay, A. (2009). Bilimsel etik. A. Tanrıöğen (Ed.), Bilimsel
araştırma yöntemleri (ss. 130-155). Ankara: Anı.
Birden çok baskısı olan kitap
Strunk, W. Jr. & White, E. B. (2000). The elements of style (4th
ed.). New York: Longman.
Sadece elektronik basılı kitap
Atkinson, J. W., & Raynor, J. O. (1974). Motivation and
achievement [DX Reader version].
Retrieved from http://www.books.org/atkinson.asp on 11 May,
1975.
Kitabın elektronik versiyonu
Shotton, M. A (1989). Computer addiction? A study of computer
dependency [DX Reader version]. Retrieved from
http://www.ebookstore.tandf.co.uk/html/index.asp on 05
August, 1991.
Çok ciltli çalışmalarda tek cilt kullanımı
Pflanze, O. (1990). The period of fortification. Bismarck and the
development of Germany (Vol. 3, pp. 1880-1898).
Princeton, NJ: Princeton University Press.
Daha önceki bir baskının yeni basımı
Smith, A. (1976). An inquiry into the nature and causes of the
wealth of nations. E. Cannan (Ed.). Chicago: University
of Chicago Press. (İlk baskı 1966).
Kitap çevirisi
Postman, N. (2012). Televizyon öldüren eğlence (Çev. O.
Akınhay). İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
Rapor ve teknik makaleler
Thompson, M., Ellison, S. L., & Wood, R. (2002). Harmonized
guidelines for single- laboratory validation of methods
of analysis (IUPAC Technical Report). Pure and Applied
Chemistry, 74(5), 835-855.
Dergiden tek yazarlı makale
Tüzel, S. (2013). Çok katmanlı okuryazarlık öğretimine ilişkin
Türkçe öğretmen adaylarının görüşlerinin incelenmesi.
Eğitimde Kuram ve Uygulama, 9(2), 133-151
Dergiden çok yazarlı makale
Coşkun, E. ve Tiryaki, E. N. (2013). Üniversite öğrencilerinin
tartışmacı metin yazma becerileri. Hacettepe Üniversitesi
Eğitim Fakültesi Dergisi, 28(2), 102-115.
Çoban, A. (2013). Türkçe öğretmen adaylarının drama
uygulamalarına ilişkin algıları. Eğitimde Kuram ve
Uygulama, 9(4), 334-353.
Altı yazardan fazla yazarlı dergi makalesi
Aypay, A., Çoruk, A., Yazgan, A. D., Kartal, O.Y., Tunçer, B.,
Attila, S. M. vd. (2010). The status of research in
educational administration: An analysis of educational
administration journals, 1999-2007. Eurasian Journal of
Educational Research, 39, 59-77.
Basımda olan dergi makalesi
Çapa, Y., Çakıroğlu, J., ve Sarıkaya, H. (basımda). Development
and validation of Turkish version of teachers’ sense of
efficacy scale. Eğitim ve Bilim.
İncelemeye yollanmış, ancak henüz onay almamış makale
Bal, M. (2013). Tanrı Misafiri eserinin Türkçe öğretim
programındaki temalara göre incelenmesi.
Değerlendirilmek üzere sunulmuş makale taslağı.
Yazarı belli olmayan editör yazısı
Editorial: "To sign or not to sign? [Editorial]. (1978). British
Medical Journal, 1(6113), 598-599.
Yazarı belli olmayan gazete ve dergi yazıları için
The United States and the Americas: One history in two halves.
(2003, 13 Aralık). Economist, s. 36.
Strong afterchocks continiue in California. (2003, 10 Aralık). New
York Times [Ulusal Baskı.]. s. 23.
Basılmamış tezler, posterler, bildiriler:
YÖK’ten indirilmiş ise URL adresi de künye bilgileri sonuna
verilir.
Bal, M. (2013). Tanrı misafiri ve miskinler tekkesi eserlerinin
Türkçe öğretim programındaki temalara göre irdelenmesi
(Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Çanakkale Onsekiz
Mart Üniversitesi, Çanakkale.
Ansiklopediler
Balkans: History. (1987). Encyclopaedia Britannica içinde (15.
Baskı. Cilt. 14, ss. 570- 588). Chicago: Encyclopaedia
Britannica.
Metin İçinde: (Balkans: History, 1987)
Sözlükler
Türk Dil Kurumu. (2005). Türkçe sözlük. Ankara: TDK Yayınları.
Tablolar.- Öne sürülen görüşleri desteklemek veya ulaşılan
sonuçları kanıtlamak için metinde, tablolar halinde düzenlenmiş
sayısal bilgilere gerek duyulur. Özellikle uzun ve karmaşık
istatistikleri düz yazı ile bütünleştirmek olanaksızdır. Bu tür
verilerin tablolar halinde düzenlenmesinde zorunluluk vardır.
Metnin tablolar ile ilişkilendirilmesini sağlamak için,
tabloların, okuyucunun kolayca anlayabileceği ve metne
başvurmadan yorumlayabileceği şekilde düzenlenmelidir. Ayrıca
metin, tabloya bağlı kalmadan kendi içinde bütünlüğe sahip
olmalıdır. Yani fikirlerin akışı, tablo veya şekillerle kesintiye
uğratılmadan izlenebilmelidir.
Tablolar, genel olarak metin açıklamalarının ardından
yerleştirilir. Eğer tablo sayfaya sığmıyorsa, anlam ve ilişki
bütünlüğünü bozmayacak şekilde bir sonraki sayfaya ya da tablo
ile ilgili açıklamaların yapıldığı paragrafın arasına yerleştirilir. Bir
sayfaya sığmayan tabloların bir bölümü bir sonraki sayfaya
aktarılabilir ya da fotokopi ile küçültülerek sayfaya sığması
sağlanabilir.
Düzenlenen her tabloya bir numara verilir. Numaralandırma
baştan sona sıralandırılarak yapılabileceği gibi, her bölüm için ayrı
ayrı da yapılabilir. Tablo numaraları Arap rakamlarıyla, tablo
isimleri de büyük harflerle ve ortalanarak yazılır. Bir satırdan uzun
tablo isimleri de ortalanarak ve piramit ya da ters piramit şeklinde
yazılır.
Eğer tablo bir başka eserden alınmışsa, tablonun altına, sık
satır olarak eserin alındığı yazar ya da kurum adı, yılı ve sayfası
yazılır.
Sunulan bilgilerin birbiriyle karıştırılmaması için, her
tablonun açık ya da kapalı bir çerçevesi vardır. Tablonun,
çizgilerle belirlenen kenarları tablonun çerçevesini oluşturur. Açık
çerçeve yalnız üç yatay çizgiden oluşur ve her tabloda bulunur.
Kapalı çerçevede, çok sayıda yatay ve dikey çizgi vardır.
Çerçevenin açık ya da kapalı oluşu, sunulan bilgilerin çokluğuna
bağlıdır. Çalışmalarda mümkün olduğunca açık tablolara
başvurulmalıdır. Ekte sunulan araştırma örneğinde tablo örnekleri
verilmiştir.
Şekil ve Grafikler.- Araştırma raporlarında, tablo dışında
kalan tüm çizim veya resimler "şekiller" adı altında toplanabilir.
Grafikler, haritalar, diyagramlar, planlar, fotoğraflar vb. bu gruba
girerler. Eğer bir araştırmada bunların herbirinden çok sayıda
bulunuyorsa, bunlar ayrı ayrı numaralanabilirler. Bunların da
isimlendirilmesi, sayfaya yerleştirilmesinde tablolardaki
düzenlemelere uyulur.
TEZ RAPORUNUN BÖLÜMLERİ
Araştırma raporları üç ana bölümden oluşur: Ön bölüm, ana
bölümler ve arka bölümler.
Ön Bölüm
Kapak.- Araştırma raporunun konu, araştırmacı, çalışma
türü, ders adı, sorumlu öğretim elemanı, çalışmanın yapıldığı yer
ve zamanı kapakta belirtilir. Araştırma konusunun
ifadelendirilmesinde seçilecek başlığın çok uzun olmamasına
dikkat edilmeli (mümkünse 50 harften fazla olmamalı), fakat
başlık araştırma konusunu kapsar nitelikte olmalıdır.
Kapağın en üstüne araştırma konusu büyük harflerle ve
ortalanarak yazılır. Altına ise çalışmayı yapanın adı soyadı ilk
harfleri büyük, diğerleri küçük olarak yazılır. Bir alt bölüme de
raporun niteliği (ders ödevi, araştırma önerisi, tez vb. açıklamalar
ile ders ödevi ise, dersin adı ve öğretim elemanının adı yazılır. En
alt bölüme ise, Araştırmanın yapıldığı il, kurum adı (üniversite) ve
teslim edilen ay ile yıl yazılır. Kapak bilgileri sayfaya ortalanarak
yazılır ve estetik bir görünüme özen gösterilir.
Boş Bir Sayfa
Taahhütname
Onay
Tezlerde, çalışmaların bir jürinin değerlendirilmesinden
geçmesi sözkonusudur. Tezin kabulünün onaylandığı bu sayfada
şu bilgiler bulunur.
ONAY
Değerlendirme Kurulu Üyeleri
Başkan:
Üye :
Üye :
Bu çalışma, yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.
(Tarih ve
İmza)
Enstitü
Müdürü
İthaf
Araştırmacı yaptığı çalışmasını, kendisine çalışmalarında
katkılar getirmiş birine, bir yakınına, bir kuruma vb. armağan
edebilir. Böyle durumlarda bir sayfa ithaf için ayrılır ve sayfanın
sağ üst köşesine ithaf edilen kişi ya da kurum yazılır.
"Annen ve
Babama."
ÖZET
Bu başlık altında çalışmanın kısa bir özeti verilir. Özet iki
sayfayı kesinlikle geçmemelidir. Lisansüstü çalışmalarda,
çalışmanın özeti bir yabancı dille de yazılır.
İÇİNDEKİLER
Araştırma raporlarının ön, ana ve arka bölümlerindeki bütün
bölüm ve alt bölüm başlıkları ile bunların başlangıç sayfa
numaraları, rapordaki sıralarına göre "İÇİNDEKİLER" bölümünde
yer alır. İçindekiler bölümü yeni bir sayfada başlar ve başlıktan bir
geniş satır aralığı aşağıya ve sağ kenara "Sayfa" yazılır ve altı
çizilir.
Bir normal satır aralığı boşluk bırakılarak ön bölüm
bilgilerinden başlanarak metnin başlıkları sırasıyla yazılır ve
sayfaların gösterildiği sütuna kadar noktalarla (.....) gidilir ve sayfa
sütunu altına sayfa başlangıç numarası yazılır.
Alt bölüm başlıkları ana bölüm başlığından bir normal satır
aralığı aşağıdan başlar ve kendi aralarında sıkışık satır aralıkları
bırakılarak yazılır. Bir bölümdeki en son alt bölüm ile daha sonraki
ana bölüm başlığı arasında da bir normal satır aralığı boşluk
bırakılır. Böylece her ana bölümdeki alt bölümler kümelendirilir.
Başlıkların yazılmasına sayfa normal başlama kenarından
başlanır. Her başlık da, kendisinin bir üst derecesine göre iki harf
boşluğu içeriden başlatılır. Başlığın bir satıra sığmadığı
durumlarda, başlık sayfa sütununa on harf kala kesilir ve alttan
yazılmaya devam edilir. Başlıklar değiştirme ya da kısaltma
yapılmadan, mutlaka metindeki şekliyle yazılır.
TABLOLAR VE ŞEKİLLER LİSTESİ
Raporda, varsa içindekiler sayfasının ardından
"TABLOLAR VE ŞEKİLLER LİSTESİ" düzenlenir. Her ikisinin
olduğu durumlarda ayrı alt başlıklar altında birinin bitmesiyle
diğerine geçilir. Herbiri için ayrı sayfa ayrılmaz. Bu sayfanın
düzeninde de içindekiler gibi bir düzenlemeye gidilir, ancak
başlıklar mutlaka metinde geçtiği şakilde (büyük ya da küçük)
yazılır.
ÖNSÖZ ya da TEŞEKKÜR
Araştırmanın genel çizgilerle tanıtıldığı, okuyucuya çalışma
hakkında uygun bir bakış açısı kazandırıldığı bölümdür. Bu
bölümde, ayrıca çalışmaya katkıları olanlara teşekkür ifadelerine
yer verilir. Açıklamaların altına, sağ alt köşeye araştırmacının adı
yazılır. Genellikle "Önsöz" başlığı kullanılmakla birlikte, sadece
teşekkürlere yer verildiği durumlarda, "Teşekkür" başlığı
kullanılır.
BÖLÜM I
GİRİŞ
Araştırma konusunun genel bir açıklamasının yapıldığı ya
da bölümdeki ele alınan konuların tanıtıldığı kısımdır.
Raporlaştırmada dikkat edilmesi gereken önemli bir husus, her
başlığın altında mutlaka kısa da olsa bir açıklamaya yer
verilmesidir.
Problem Durumu
Bu başlık altında, araştırmaya konu olan durum bütün
ayrıntılarıyla ortaya koyulur. Araştırmacı, iyi bir kaynak
taramasıyla çalışmasını zenginleştirmeli, yapılan başka
çalışmalarla desteklemeli ve temellendirmelidir. Genellikle bu
bölümlerde olması gereken ideal durum ortaya koyulur, mevcut
durumun sıkıntıları ortaya koyularak araştırma gerekçesi açıklanır.
Problem Cümlesi (Amaç)
Araştırmanın amacı üç şekilde ifade edilebilir: Amaç
cümlesi, soru cümlesi ve denenceler şeklinde. Eğitim bilimlerinde
yaygın olarak kullanılan "problem cümlesi"dir. Amaç ifadeleri,
genellikle, problem durumu problem cümlesine götürücü, problem
durumun bağlandığı son cümleler olarak kullanılır. Problem
cümlelerinin ve alt problemlerin denence şeklinde
ifadelendirilmesi daha çok deneysel, kurama dayalı araştırmalarda
görülür. Bazı araştırmalarda problem cümlesi ile denencelere
birlikte yer verilir. Ancak, aynı amaç için soru cümlesi ve denence
birlikte kullanılmaz.
Soru cümleleri ve denenceler, araştırmada toplanan verileri
tanımlar nitelikte, işlevsel olmalıdır. Her soru ya da denence,
yalnız bir tek ilişkiyi arayan ya da sınamak isteyen bir anlatım
olmalıdır. Problem cümleleri soru cümlesi; denenceler ise,
genellikle geniş zaman kipli ve yargı ifade eder biçimde kurulur.
Alt Problemler
Problem cümlesini açan, ele alınacak herbir alt değişken ya
da öğeye ilişkin ifadelerin soru cümleleridir. Alt problem
cümleleri, problem cümlesinin ele almak istediği kapsamı ortaya
koyucu olmalı, kapsam dışı ve gereksiz ifadelerden arınık
olmalıdır. Alt problemlerle elde edilecek bilgiler problem
cümlesine ne eksik ne de fazla bilgi sağlayıcı olmamalıdır.
Sayıltılar (Varsayımlar)
Araştırmanın dayandığı temeller, doğru olarak kabul edilen
yargılar ve genellemelerdir. Araştırmalarda başlangıç noktasını
oluşturan, kanıtlanmasına gerek görülmeden doğru olarak kabul
edilen yargılardır.
Sınırlılıklar
Araştırma çalışmalarının çeşitli yönlerden sınırlarının
belirtilmesi ve çizilmesidir. Yapılacak araştırmada problem,
amaçlar, evren, örneklem, veri toplama araçları, toplanması ve
çözümlenmesinde yapılacak istatistik işlemleri belirlenir ve
sınırlandırılır.
Tanımlar
Araştırmada kullanılan, yanlış anlamalara, değişik
yorumlamalara neden olabilecek kavramların açıklanması ve
tanıtılmasıdır. Kavramlar özellikle yapılan araştırmada ifade ettiği
anlamı ile tanıtılır.
Önem
Bu başlık altında, araştırma sonuçlarından kimlerin
yararlanacağı, ne tür yararlar sağlayacağı v.b. açıklamalara yer
verilir.
BÖLÜM II
YÖNTEM
Araştırmanın yöntemi, gerekli bilgileri elde etmek, problemi
çözmek için izlenen düzenli yoldur. Yöntem olarak araştırmanın
modeli, evren ve örneklem, veriler ve toplanması, verilerin
çözümlenmesi, bulguların elde edilmesi ve yorumlanması ile ilgili
kurallar ve ilkeler belirlenir.
Araştırmanın Deseni (Modeli)
Araştırmanın amacına uygun olarak verilerin sağlanması ve
çözümlenmesi için gerekli koşulların düzenlenmesidir.
Evren ve Örneklem
Yapılan araştırmanın kapsamına alınan tüm alan ile bu alan
içinden araştırmaya katılacak olan kısmın, yani evren ve
örneklemin belirlenmesi gerekir. Evren, araştırma kapsamına
alınan ve ortak özellikleri olan elemanlar bütünüdür. Örneklem ise,
evrenden belirli kuralara göre örnekleme yolluyla seçilen ve
seçildiği evreni temsil ettiği kabul edilen elemanlardır. Örneklemi
oluşturan her elemana denek adı verilir.
Verilerin Toplanması
Araştırmalarda beklenilen sonucu elde edebilmek için
gerekli olan bilgiye veri denir. Veriler anlam çıkarmada veya bir
sonuca varmak için kullanılan nicelikler, olaylar, kayıtlar ve sayı
kümeleridir. Sağlanması gereken veri türleriyle kaynakları göz
önüne alınarak veri toplama yöntemi belirlenir.
Verilerin Çözümü ve Yorumu
Toplanan verilerin çözümlenecek duruma getirilmesi için
kaydedilmesi, sınıflandırılması, hesaplanması, özetlenmesi ve
raporlaştırılması gerekir. Bulgulara araştırma amaçlarına uygun
olarak anlam verilir ve yorum yapılır.
Süre ve Maliyet
Bir kurula ya da kuruma sunulan “araştırma önerisinde”,
çalışmanın ne kadar bir sürede ve kaç liraya mal olacağı raporda
gösterilecektir. Araştırma raporlarında ise böyle bir açıklamaya
gerek yoktur.
BÖLÜM III
BULGULAR VE YORUMU
Bulgular
Bulgu, araştırmada çeşitli teknik ve araçlarla sağlanan
veriler işlenerek sunulabilir ve anlaşılabilir duruma getirilen
bilgilerdir. Bulgular, araştırma raporlarında sayılaştırılıp
çizelgeler, grafikler ve şekillerle gösterilir, yazı ile açıklanır.
Yorum
Bulgulara araştırma amaçlarına uygun olarak anlam verilir
ve yorum yapılır.
BÖLÜM IV
SONUÇ VE ÖNERİLER
Bu bölümde sonuçlar ortaya koyulmakta ve öneriler
getirilmektedir.
Sonuçlar
Araştırmada sağlanan verilerle ayrıntılı amaçlardaki sorular
cevaplandırılır. Böylece araştırma yoluyla elde edilen sonuçlar
özet halinde sırasıyla açıklanır.
Öneriler
Araştırmalarda elde edilen bulgulara dayalı olarak,
problemin çözümü ve amaçlara ulaşılabilmesi için araştırmacı
tarafından öneriler geliştirilebilir. Öneriler kısa ve uzun dönemde
ele alınması gereken önlemler olabileceği gibi, uygulama ve yeni
araştırmalarla ilgili olarak sıralanabilir.
EKLER
Çalışmalarla ilgili, ancak araştırma raporunun içinde yer
alması karışıklığa neden olacak durumlara ilişkin açıklamalar,
belge v.b. bilgiler son bölümde, Ekler başlığı altında yer alabilir.
KAYNAKÇA
Araştırmalarda yararlanılan kaynaklar metin içinde dipnot
ve kaynakça bağlacı olarak gösterilir ve sözkonusu kaynaklara
ilişkin genel bilgiler de çalışmanın sonunda "KAYNAKÇA"
başlığı altında verilir. Kaynakça bilgileri düzenlenmesi şu şekilde
olmaktadır. Ayrıca ekteki araştırma ve ders notlarının sonundaki
kaynakça düzeni örnek olarak alınabilir.
Boş Bir Sayfa
***
MAKALE DÜZENİ
Aşağıda dönem ödevi olarak hazırlanacak raporun ana
başlıkları ve düzeni verilmiştir.
ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM FAKÜLTESİ
REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK
ANABİLİM DALI
MAKALENİN ADI
Adı SOYADI
Öğrenci Numarası
DERS ÖDEVİ
RPD Kaynak Tarama ve Rapor Yazma
Dr. Mustafa Aydın BAŞAR
Çanakkale
Mayıs, 2014
İÇİNDEKİLER Sayfa
Özet …………………………………………………
1. Giriş
2. Xxxxxxxxxxx Xxxxxx
2.1. Xxxxxxxxx
2.2. Xxxxxxx Xxxxx
3. Xxxxxxxxxx
4. Xxxxx Xxxxxx Xxxxx
5. Sonuç ve Öneriler
5.1. Sonuçlar
5.2. Öneriler
KAYNAKÇA
ii
1
2
4
5
7
8
11
12
14
16
MAKALENİN ADI
Yazarın Adı Soyadı (12 punto)
Özet (10 punto)
1. Giriş
2. Xxxxxxxxxxx Xxxxxx
2.1. Xxxxxxxxx
2.2. Xxxxxxx Xxxxx
3. Xxxxxxxxxx
4. Xxxxx Xxxxxx Xxxxx
5. Sonuç ve Öneriler
5.1. Sonuçlar
5.2. Öneriler
KAYNAKÇA