50
www.yuruyus.com Haftal›k Dergi / Say›: 140 24 fiubat 2008 Fiyat›: 1 YTL (kdv dahil) [email protected] www.yuruyus.com [email protected] Say›:140 I IS SS SN N 1 13 30 00 05 5 - - 7 79 94 44 4 A AK KP P A AA AR RI I Y YA AR RG GI IL LA AY YA AM MA AZ Z! ! ‹zleyece¤iz; Görece¤iz: A¤ar’›n Yarg›lanmas› Aklanmas› Olacak! A¤ar’› yarg›lamak, 1000 operasyonu yarg›lamakt›r. Faflizmin sürdü¤ü koflullarda hiçbir düzen partisi bunu yapamaz. A¤ar’› AZMETT‹- RENLER‹, MGK’y›, devletin zirvesini yarg›lam›yorsan, oyun oynuyorsun demektir. Emperyalizm Milliyetçili¤i Körükleyerek Bölüyor, Parçal›yor! Kosova’da Amerikan Bayra¤›yla, AB Marfl›yla Ba¤›ms›zl›k! Yugoslavya 7 Parça!

(kdv dahil) [email protected] Emperyalizm Milliyetçili¤i ...yuruyus.biz/pdf/pdf/140.pdf · ‹fiTE BURADAYIZ Lime lime edildik ölmedik ‹flte buraday›z flimdi burada S›k›l›

  • Upload
    others

  • View
    26

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

www.yuruyus.com Haftal›k Dergi / Say›: 140

24 fiubat 2008

Fiyat›: 1 YTL

(kdv dahil)

[email protected]

www.yuruyus.com [email protected]›:140IISSSSNN 1133000055 -- 77994444

AAKKPPAA⁄⁄AARR’’II

YYAARRGGIILLAAYYAAMMAAZZ!!

‹zleyece¤iz; Görece¤iz:A¤ar’›n Yarg›lanmas›

Aklanmas› Olacak!

A¤ar’› yarg›lamak, 1000 operasyonu yarg›lamakt›r. Faflizmin sürdü¤ü koflullarda hiçbir düzen partisi bunu yapamaz. A¤ar’› AZMETT‹-RENLER‹, MGK’y›, devletinzirvesini yarg›lam›yorsan,oyun oynuyorsun demektir.

EmperyalizmMilliyetçili¤i Körükleyerek

Bölüyor, Parçal›yor!Kosova’da Amerikan Bayra¤›yla,

AB Marfl›yla Ba¤›ms›zl›k!Yugoslavya 7 Parça!

‹fiTE BURADAYIZLime lime edildik ölmedik‹flte buraday›z flimdi buradaS›k›l› yumrukta saflarday›z biz‹flte buraday›z flimdi burada

Diri diri yak›ld›k ölmedik‹flte buraday›z flimdi buradaDirençte inançta en öndeyiz biz‹flte buraday›z flimdi burada

Topraklara verildik ölmedik‹flte buraday›z flimdi buradaOnurda umutta kavgaday›z biz‹flte buraday›z flimdi burada

BÜYÜK D‹REN‹fi’in 109. flehidi olarak ölümsüzleflen Günay,18 Kas›m 1973’te Mersin'de do¤du. Aslen Burdurlu’dur.

Erdemi ve adaleti savunmak için devrimci oldu. Ege Bölge-si’nde illegal alanda çeflitli görevler ald›. 1995’te tutuklan-d›. 9 y›ll›k tutsakl›¤›nda Buca ve 19 Aral›k 2000 hapisha-neler katliamlar›na tan›k oldu.

4 Mart 2004’te, Uflak Hapishanesi’nde bir ölüm orucu di-reniflçisi iken, aln›nda k›z›l band›yla, zulme karfl› bedenini

tutuflturarak ölümsüzleflti. Feda eylemini gerçeklefltirdi¤inde tahliye olmas›na sa-dece 6 ay vard›.

GGüünnaayy ÖÖ⁄⁄RREENNEERR

Ba¤›ms›zl›k Demokrasi Sosyalizm Mücadelesinde

Yitirdiklerimiz29 fifiubat-6 MMart

1957’de,Elaz›¤’da yoksulbir Kürt ailesininçocu¤u olarakdünyaya geldi.Devrimci mücade-leyle çok gençyafllarda tan›flt›.

Mücadele içinde tutsak düfltü. 3 Mart1983’te Elaz›¤ Hapishanesi’nden tahli-ye olmas› gerekirken hapishane idaresitaraf›ndan iflkencede katledildi.

MMaazzlluumm GGÜÜDDEERR

LiseliDev-Gençörgütlen-mesindeyer ald›.29 fiu-

bat1980’de ‹stanbul Etiler’de oli-garflinin militarist güçleri tara-f›ndan vurularak katledildi.

CCeemmaall ÖÖRREEKK

Stalin, illegalite koflullar›ndaki devrimci-lerin kod isim almak zorunda olmalar›-n›n sonucu olarak konulmufl bir isimdi.Çelik demekti. Stalin, gerçekten de kodad›yla çok uyumlu bir devrimciydi. Poli-tikada Stalin, sosyalizmi savunmada ta-vizsizlik, s›n›f düflmanlar›na karfl› uzlafl-mazl›k demekti.

Josef Vissarionoviç Stalin, 21 Aral›k1879'da Tiflis’te Gürcü bir ailenin çocu-¤u olarak do¤du. 1894'te ilahiyat oku-luna bafllad›. 15 yafl›nda Marksist e¤itimgruplar›nda yer ald›. Sonra Rus Sosyal

Demokrat ‹flçi Partisi Tiflis Örgütü'ne üyeoldu. Tiflis'te iflçi gruplar›na ders verme-ye bafllad›. Ö¤retirken ö¤reniyordu.

1900'de Iskra Gazetesi’nden okudu¤uLenin'in düflüncelerini benimsedi.1902'de tutukland›. Bu dönemde Kaf-kasya Birli¤i Komitesi'ne seçildi. Partideyaflanan Bolflevik-Menflevik ayr›flmas›n-da saf›n› Bolflevikler’in yan›nda belirledi.

Defalarca tutukluluklar, sürgünler yafla-yan Stalin, 1910'dan itibaren görevleri-ni partinin Merkez Komite üyesi olaraksürdürdü.

Devrimde teorik ve pratik bir önder ola-rak yer ald›. Devrimden sonra da bafltaulusal sorunlar›n çözümü olmak üzerebirçok görevler üstlendi. 3 Nisan1922'de Lenin’in önerisiyle, Merkez Ko-mitesi Genel Sekreterli¤i'ne seçildi.

Bu görevi s›ras›nda Hitler’in ordular›nakarfl› Büyük Direnifle önderlik ederek,faflizme karfl› zaferi dünya halklar›naarma¤an etti.

Dünya halklar›na zaferler arma¤aneden Stalin, sosyalizm miras›m›z›n birparças›d›r ve sosyalizm için mücadelesürdü¤ü sürece, bu mücadelede yaflaya-cakt›r.

9 fiubat 1996’da Bahçelievler’de flehit düflen Ayten Korkulu,Meral Akp›nar ve Fuat Berk ‹stanbul Sar›gazi’deki mezarlar›n›nbafl›nda an›ld›.

10 fiubat’ta flehitlerinaileleri ve HÖC’lülerinkat›l›m›yla yap›lan an-mada flehitlerin u¤runayaflamlar›n› feda etti¤ide¤erlerin k›skançl›klakorundu¤u vurguland›.

B›rakt›klar› De¤erler Yaflat›l›yor

Josef STAL‹NDünya Halklar›n›n Kurtuluflu

‹çin, Sosyalizme Adanm›fl Bir Yaflam

Günay Ö¤rener Anlat›yor:

“Ok yaydan ç›kt›’20 Ekim 2003'te kufland›m band›m›.

Kendisine devrimci, sosyalist diyenler bile emperyalizm karfl›s›n-da biat ederken, ordusu, iktidar› olan ülkeler biat ederken insa-n›n böyle bir hedefle yola ç›kmas›, hayalperestlik gibi gözükebi-lir. Ama de¤il.

Bizim inanc›m›z bunun bilimsel olarak mümkün oldu¤unu kan›t-l›yor. Ve bunu söyleten güç s›rt›m›z› dayad›¤›m›z Partimizdir.Elbette ideolojik olarak da örgütlülük olarak da ana dayana¤›-m›z budur.

Bunu gerçeklefltirebilmek için Hallac-› Mansur'un dedi¤i gibi ön-ce kendi ‘ben’inden ç›kmak, onun yerine o ideolojik kayna¤› ko-yabilmek gerekir. fiimdi bütün irademi Partime b›rak›yorum.Öncesinde böyle de¤il miydi? Yine öyleydi ama bu farkl›. fiimdiiçti¤im her yudum su, a¤z›mdan ç›kan her söz, kalemden dökü-len her kelimede o irade olmal›, olacak.

Bu geçifl kolay m›? fiöyle diyebilirim sars›c› ama zor de¤il. Ban-d›m› kuflan›rken, and›m›z› içerken zang›r zang›r titrerken bilebütün sorular› tek tek akl›mdan geçirip yeniden yeniden cevap-l›yordum. Belki Gültekin de ayn› heyecan› yaflam›flt›r. fiimdi he-defe do¤ru ilerliyoruz. Onun ki ne kadar sürdü? Benim ki ne ka-dar sürer? Bilmiyorum. Sadece yerinde ve en fazla zarar› vere-cek flekilde olacak.

Gene de beni rahatlatan fley devrime ve öncelikle zafere olan inan-c›m. Ok yaydan ç›kt›. Bu ikinci etap, üçüncüsü zafer olacak. Birbütünün parças› hepsi. Bir insan›n çocukluk, gençlik, olgunluk dö-nemleri gibi... Direnifl yafl›yor ve büyüyor. Bizse onu oluflturanyüzlerce hücreden biri olarak yol al›yoruz. Kendimi yaln›zca eyle-me giden bir savaflç› gibi görüyorum. Bu elbette s›radan bir ifl de-¤ildir. Günlük sigara almak için bakkala gitmeye benzemese deyürüyorsun, yine ayakkab›lar›n› ba¤l›yorsun, belki yine sigara ya-k›yor, gazete okuyorsun ama nereye ne için gitti¤ini bilerek. He-sap sorma eylemine gidiyorsun, gidiyorum, gidiyoruz...

Tarih yazanlar›nKaleminden

K›flk›rt! Böl! Parçala! Yönet! 44

Kad›n nas›l kölelefltirildi?Nas›l özgürleflecek? -2- 66

Amerika bütün halklar›n düflman›d›r 99

Ferhatlar yine sokaklarda... 1133

Adalet Bakanl›¤› Dursun Karatafl’a1000 YTL tazminat ödeyecek 1144

‹flkenceci ve infazc›m›z› rahat ettirelim! 1155

Dillerinde AB marfl›, ellerindeABD bayraklar› Kosova Ba¤›ms›z! 1177

AKP’nin ahlak› ve hukuku 1199

AKP A¤ar’› yarg›layamaz... 2222

YYuurrttdd››flfl››:: Yar›n hangi evde yang›n ç›kacak? 2266

Gül Bush’un kuyru¤u mu? 3333

13. D‹SK Genel Kurulu yap›ld›ihtiyaç tespitleri do¤ru çözümler eksik 3355

EEmmeekk:: Binlerce emekçi SSGSStasar›s›n›n iptalini istedi 3377

Ahlaks›zl›¤›n s›n›r› yok! 4400

AKP’nin sadakas› polisin muzu 4433

15 fiubat’›n y›ldönümünde protestolar 4444

DDüünnyyaa:: Banliyölere operasyon 4455

Kitap: Anka Destan›... Ifl›¤› Görmek 5500

‹Ç‹NDEK‹LER Ça¤r› / ‹lan

Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü:

Halit Güdeno¤lu

Adres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20/ 2 Beyo¤lu/ ‹STANBUL

Telefon-Faks: 0212 251 94 35

Ofset Haz›rl›k: Ozan Yay›nc›l›k

Adres: Merkez Mah. Abidei HürriyetCad. Atlas Apt. No: 155-157 Kat: 5/14 fiiflli/ ‹STANBUL

Tel: 0212 241 26 41

Faks: 0212 241 11 16

Yurtd›fl› Büro: Vak›f EFSANEPieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/NEDERLAND

‹nternet Adresi: www.yuruyus.comMail Adresi: [email protected]

ISSN: 1305-7944

Hesap No: 1051 - 1637885 SevtapTürkmen / Türkiye ‹fl Bankas› fiiflli fib.

Bask›: Ezgi Matbaac›l›k-Sanayi Cad.Altay Sokak No:10 Çobançeflme/Yenibosna / ‹ST. Tel: 0 212 452 23 02Da¤›t›m: Merkez Da¤›t›m PazarlamaSan. ve Tic. A.fi. Tel: 0 212 354 37 67

Haftalık Süreli Yerel YayınFiyatı: 1 YTL

Avrupa: 4 EuroAlmanya: 4 EuroFransa: 4 Euro‹sviçre: 6 Frank

Hollanda: 4 Euro‹ngiltere: £ 2.5Belçika: 4 EuroAvusturya: 4 Euro

HHaayyaatt››nn ‹‹ççiinnddeekkii TTeeoorrii 2288Emperyalizm -4-

BBiillggii 3344Burjuvazi

SSiiyyaasseettttee ‹‹LLKKEE 1188Kim, Hangi Ayr›l›¤› Destekler?

DDee¤¤iinnmmeelleerr 4488Vatansever!

YYiittiirrddiikklleerriimmiizz 5511

HHaaff››zzaa 4466Romal›lar Yok Oldu Ksantos Yafl›yor

HÖCDDüünnyyaa hhaallkkllaarr››nn›› bbaaflfl ddüüflflmmaann››AAmmeerriikkaann eemmppeerryyaalliizzmmiinneekkaarrflfl›› sseessiimmiizzii yyüükksseellttmmeekk iiççiinnDDoollmmaabbaahhççee’’yyee ççaa¤¤››rr››yyoorr

TTaarriihh:: 2244 fifiuubbaatt 22000088 // PPaazzaarrSSaaaatt:: 1133..0000

Herkese Sa¤l›k Güvenli Gelecek PlatformuSSGSS Yasa Tasar›s› kitlesel bas›naç›klamas›yla protesto edecek.

Toplanma Yeri: Kad›köy NumuneHastanesi Acil Servis Önü

Tarih: 28 fiubat 2008 / Perflembe Toplanma Saati: 12.15

Kamu EmekçileriCephesiÖzel Say›s›

“Ortak DüflmanAmerikan

Emperyalizmine Karfl› BirleflelimBa¤›ms›z Demokratik Türkiye’yi

Kural›m” ÇIKTI...

DinleyicileriyleBulufluyorYYeerr:: Maltepe YaylaSanat Merkezi ‹ST.

TTaarriihh:: 2 Mart 2008 SSaaaatt:: 19.00

�AAmmeerriikkaa KKaarrflfl››tt›› KKaarriikkaattüürr SSeerrggiissiiYYeerr:: ‹KM TTaarriihh:: 16-29 fiubat 2008

HÖCDünyaEmekçiKad›nlarGünü’nde

“Kad›n Ne ‹ktidar›n Ne de Erke¤inKölesidir” Slogan›yla Tüm Halk›m›z›Kad›köy’deki Mitinge Ça¤›r›yor

Yer: Kad›köy Tepe Nautilus Önü Tarih: 09.03.2008 SSaaaatt:: 13.00

Emperyalizmin en ka-rakteristik politikalar› s›-

ralan›rken, ““bbööll,, ppaarrççaallaa vveeyyöönneett ppoolliittiikkaass››”” her za-man bunlar›n aras›nda veço¤u kez de en bafl›ndasay›l›r. Neredeyse yüzy›l› aflk›n birsüredir emperyalizmin bu politikas›yürürlüktedir. Ama bu politikan›nbu kadar ç›plak ve aleni uyguland›-¤›, sonuçlar›n›n bu kadar k›sa za-manda ve aç›kça görüldü¤ü baflkabir dönem olmam›flt›r san›r›z. Koso-va’n›n geçti¤imiz hafta “ba¤›ms›zl›-¤›n›” ilan etmesi, bu politikan›n so-nuçlar›n›n en yeni örne¤i oldu.

Son yirmi y›l içinde kaç yeni ülkeç›kt› ortaya bak›n. Bu ülkelerin

birço¤unun ç›kt›¤› yer, Balkanlar veKafkaslar’d›r. Bu noktaya nas›l ge-lindi¤i ise oldukça ö¤reticidir. Kü-çük küçük, parçalanm›fl devletçikle-ri ortaya ç›karan süreç, milliyetçili-¤in k›flk›rt›lmas›yla bafllam›flt›r. Ma-hir Çayan, emperyalizm dönemindeburjuvazinin milliyetçilik konusun-daki tavr›n› flu özlü tasvirle anlat›r:“Emperyalist dönemde burjuvazi,bütün dünyada devrimci, milliyetçive demokrat niteli¤ini kaybetmifltir.Onun ideolojisi art›k milliyetçilikde¤il, kozmopolitizmdir. O, vatanmillet bayra¤›n› geminin bordosun-dan afla¤›ya atm›flt›r.”

Önemli soru da iflte burada ortayaç›k›yor. Vatan millet bayra¤›n›

geminin bordosundan afla¤›ya atanburjuvazi, ne olmufl da yeniden mil-liyetçilik bayra¤›n› kald›rmaya bafl-lam›flt›r?.. Asl›nda burada ince birayr›m sözkonusu; emperyalist ülke-ler burjuvazisinin, milliyetçilik bay-ra¤›n› yeniden yükse¤e kald›rd›¤›do¤rudur fakat bayra¤›n› kald›rd›k-lar› milliyetçilik, “kendi milliyetle-ri” için de¤il, bölüp parçalamakistedikleri bölgelerdeki halklar›nmilliyetlerini ifade eden bayrak-lard›.

Ony›llard›r milliyetçilik yeri-ne kozmopolitizmin propa-

gandas›n› yapan, milliyetleri,inançlar› bir yana b›rakmay› sa-vunan emperyalizm, sosyalistsistemi parçalad›ktan sonra, par-

çalanan sistemden geriye kalan ül-keleri ve halklar›, h›zla sömürgelefl-tirilecek konuma sürüklemek içinmilliyetler, dinler temelindeki bir“kimlik” siyasetini hortlatt›. K›flk›r-t›lan milliyetçilik, emperyalizmekarfl› de¤il, emperyalizme yaslana-rak “ulusal bayraklar›na” sahip ol-du. Özellikle eski SSCB ve Yugos-lavya’dan onlarca devletçik yarat›l-d›. fiimdi o ülkelerin hepsi, emper-yalizme muhtaç durumdalar; hepsi,kendi ayaklar› üzerinde duramayanucube bir ba¤›ms›zl›¤›n sahibidir.Hepsi, iflbirlikçi iktidarlar taraf›ndanyönetilmektedirler çünkü baflka tür-lü ayakta duramayacak bir devletle-ri vard›r. Kuflkusuz bu tablo, emper-yalizmin yirmi y›l öncesinden ön-gördü¤ü, planlad›¤› tablodur. Em-peryalizm bu yan›yla amac›na ulafl-m›fl görünmektedir.

Sorunu daha da vahimlefltiren isebu geliflmelerin “ba¤›ms›zlafl-

ma” olarak de¤erlendirilmesi, dünyahalklar›na böyle sunulmas› ve arala-r›nda baz› sol güçlerin de oldu¤u ke-simler taraf›ndan böyle de¤erlendi-rilmesidir. Kuzey Irak’ta Kürt milli-yetçili¤inin “devletleflmesi” konu-sunda da benzer yaklafl›m ve tart›fl-malar gündeme gelmiflti yak›n za-manda. Gerçekte tüm emperyalistgüçler ve iflbirlikçilerinin “ba¤›m-s›zl›k” sorununa yaklafl›mlar›, tama-men sömürücü egemenlerin ç›karla-r›na göre flekillenmektedir. Öyle ol-

du¤u, Kosova’n›n ba¤›ms›zl›¤› ko-nusunda tak›nd›klar› tav›rdan dabellidir.

Emperyalistler ve iflbirlikçileri,Kosova’n›n “ba¤›ms›zl›¤›n›” ta-

n›y›p tan›mama konusunda bölün-müfl durumdalar. Çünkü kimsenin“uluslar›n kendi kaderini tayin hak-k›n›” düflünmesi söz konusu de¤il;hepsi Kosova konusundaki politika-s›n› kendi ç›karlar› temelinde flekil-lendiriyor.

Eski iflbirlikçi kontrgerilla örgütüUÇK (Kosova Kurtulufl Ordusu)

Baflkan› ve flimdinin Baflbakan› Ha-flim Taçi, “ba¤›ms›zl›k” ilan›ndanönceki gün "Kosova vvaattaannddaaflflllaarr››--nn››nn iirraaddeessii yerine getirilecek" diye-rek o gün kutlamalar yap›lmas›n› is-temiflti. Oysa AABBDD’’nniinn vvee AABB’’nniinniirraaddeessiinnee ters düflmemek için defa-larca “ba¤›ms›zl›k ilan›”n› erteleyenkendisiydi. Taçi de çok iyi biliyorduki, “ba¤›ms›zl›k” ilan›nda belirleyiciolan Kosova halk›n›n iradesi de¤il,emperyalizmin iradesidir. Bu an-lamda da Kosova’da bir ulusun, hal-k›n ““kkeennddii kkaaddeerriinnii ttaayyiinn hhaakkkk››””ile de¤il, eemmppeerryyaalliizzmmiinn bbiirr bbööllggee--nniinn kkaaddeerriinnii ttaayyiinn eettmmeessiiyyllee karfl›karfl›yay›z. Kuzey Irak’ta bir süreönce yaflanan geliflmelerin bir baflkabiçimi var karfl›m›zda.

Kosova’n›n “ba¤›ms›zl›k” girifli-mi 1991’e uzan›yor. Daha o za-

man iflbirlikçi milliyetçilik ba¤›ms›zcumhuriyet ilan etti. O zaman bu

cumhuriyeti pek tan›yan olma-d›; çünkü henüz emperyalizmaç›s›ndan bölgenin parçalanma-s› k›vam›na gelmemiflti.1996’da emperyalistlerin deste-¤inde Kosova Kurtulufl Ordusu(UÇK) kuruldu. S›rplar’la çat›fl-malar büyüdü. Ve UÇK’n›n ku-ruluflunun üzerinden 2 y›l geç-meden Eylül 1998’de NATO

4 GÜNDEM 24 fifiubat 22008

K›flk›rt! Böl! Parçala! Yönet!

Kosova halk›n›n ba¤›ms›zl›¤›, kaderi emperyalist ve iflbirlikçi

dünyan›n umurunda de¤ildir. Ko-sova’y› tan›yanlar›n da, tan›ma-yanlar›n da hesaplar› baflkad›r.

Konseyi, Kosova’ya aasskkeerrii mmüüddaa--hhaallee karar› ald›. 1999 Mart’›ndaNATO, Birleflmifl Milletler onay› ol-mad›¤› halde sald›r›y› bafllatt›. 78gün süren hava sald›r›s› sonucundaYugoslavya Kosova’daki askerlerinigeri çekti. Sonra da bölgeye BM Ge-çici Yönetim Misyonu atand›, 16 bin500 kiflilik de bir askeri güç yerlefl-tirildi. Emperyalizm, böylelikle Ko-sova’da yönetimi ve askeri deneti-mi ele geçirmifl oldu. fiimdi art›k“ba¤›ms›zl›k” için Kosova milli-yetçili¤inin önünü açabilirlerdi.

Bugün gelinen nokta, emper-yalizmin, UÇK gibi iflbirlik-

çilerin, BM, NATO gibi ulusla-raras› emperyalist kurulufllar›nbirlikte kotard›klar› bir sonuçtur.Gelinen noktada da Kosova hal-k›n›n gerçek anlamda ba¤›ms›z-l›¤›, kaderi emperyalist ve iflbir-likçi dünyan›n umurunda de¤il-dir. Kosova’y› tan›yanlar›n da,tan›mayanlar›n da hesaplar› bafl-kad›r.

Emperyalizm, bu konuda ortayakoydu¤u tüm çekincelerle asl›n-

da tüm dünya halklar›na flunu söylü-yor; ba¤›ms›zl›¤›, ancak o ba¤›ms›z-l›k benim ç›karlar›ma uygunsa tan›-r›m. Herkes ona göre hareket etsin!

Sadece bas›nda aç›kça yaz›l›p çi-zilenlere bakal›m; Bulgaristan

s›n›rlar› içindeki Türk az›nl›¤›n, Yu-nanistan Kuzey’deki Makedonla-r’›n, ‹spanya Baskl›lar’›n, K›br›s,KKTC’nin, Romanya ve Slovakyas›n›rlar› içindeki Macar az›nl›klar›nKosova örne¤ini izlemelerindenkayg› duyuyorlar. Kimisi Da¤l›kKaraba¤ için de Kosova’n›n örnekolaca¤›n› söylüyor. Gürcistan’dakiAbhazya özerk bölgesi ve keza Gür-cistan’›n kuzeyindeki Osetya da,Kosova örne¤ini ileri sürerek kendi-lerinin ba¤›ms›zl›¤›n›n da tan›nmas›gerekti¤ini söylüyorlar...

Oligarfli de Kosova’y› tan›ma ka-rar› ald›. Ancak korkuyor da.

Bu korkuyu oligarflinin tüm kesim-lerinde görmek mümkün. Sabah ga-zetesi yazarlar›ndan Erdal fiafak,““KKoossoovvaa’’nn››nn öörrnneekk oollmmaass››”” üzeri-ne bir uluslararas› hukuk uzman›

olan Prof. Nicolat Levrat’›n, LeTemps gazetesine yapt›¤› aç›klama-y› aktar›yor: “Kosova nerelerde em-sal oluflturabilir, sorusuna hiç dü-flünmeden flu yan›t› verdi: Kürdis-tan! Irak’›n kuzeyindeki bu bölge,hukukçulara göre, Kosova ile epeyortak yöne sahip.” (20 fiubat 2008)

Erdal fiafak bunu aktard›ktan son-ra sözlerini flöyle devam ettiri-

yor: “‹flte bu yüzden Ankara’n›n‘emsal’ sorununu önemsemesi ge-rekti¤ine inan›yoruz.”

Tüm bu örneklerde, ne emperya-lizme karfl› bbaa¤¤››mmss››zzll››¤¤aa iliflkin

ne de uulluussllaarr››nn kkeennddii kkaaddeerrlleerriinniittaayyiinn hhaakkkk››nnaa iliflkin bir vurgu gör-mek mümkündür. Burada iflbirlikçipolitikalar gere¤i Kosova’n›n “ba-¤›ms›zl›¤›” kutsan›rken, ayn› hakk›nbaflka halklar için de sözkonusu ol-du¤u ve olabilece¤i tart›flt›r›lm›yorbile.

‹flbirlikçili¤i meflrulaflt›rmak iste-yenler, Kosova’da da UKKTH’n›

görecekler, aray›p bulacaklar ve bizdevrimcilere de “bir ulus kendi ka-derini böyle tayin ediyor, bize sözdüflmez” diyeceklerdir. Hay›r, hemKosova’daki iflbirlikçili¤e, hem butarihe karfl› oynanan bu ba¤›ms›zl›koyununu bize UKKTH diye yuttur-maya çal›flanlara her zaman söyle-yecek sözümüz olacakt›r. Barzanile-r’in Amerika’n›n gölgesinde Kür-distan bayra¤›n› çekmelerini,UÇK’n›n Amerikan bayraklar›ylabirlikte Kosova bayra¤›n› dalgalan-d›rmas›n› UKKTH olarak de¤erlen-direnler büyük bir yan›lg› içindedir-

ler. UÇK liderinin ulusal kurtuluflçuoldu¤una, dünya halklar›n›n bafldüflman› Amerika’n›n, uluslar›n ka-derlerini tayin hakk›n›n bafl savunu-culu¤unu yapt›¤›na inanmam›z› iste-yenler, bizi de emperyalizmle ilgiliyan›lg›lar›na ortak etmeye çal›fl›yor-lar. Hay›r, biz buna ortak olmayaca-¤›z.

Kosova’n›n ba¤›ms›zl›¤›yla,Uluslar›n Kendi Kaderini TayinHakk› aras›nda bir ba¤ kurmak,teoriye, dünya gerçeklerine dairyanl›fl üstüne yanl›fl yapmadanmümkün de¤ildir. Talabani,Barzani veya Haflim Taçi gibikifliler ve örgütleri, “ba¤›ms›zülke” yoluna emperyalizmindeste¤iyle ç›km›fllard›r. Ancakemperyalizm deste¤ini sürdür-dü¤ü müddetçe bu yolda yürü-meye devam edebilirler. Yürü-dükleri yol, görünürde ba¤›m-s›zl›k, esas›nda ise emperyaliz-me tam ba¤›ml›l›k yoludur. Bu

yolun sonunda iflbirlikçi bir iktidarolacaklar› kesindir. ‹flbirlikçi bir ik-tidar olarak da bbaaflflttaa kkeennddii hhaallkkllaarr››oollmmaakk üüzzeerree dünya halklar›na iha-net edeceklerdir. Kendi d›fl›ndakigüçlere, esas olarak da emperyaliz-me bel ba¤layanlar›n kaç›n›lmazsonlar› budur. "Nas›l olursa olsunbir devletimiz olsun" anlay›fl› veya"ne olursa olsun iktidar›m› sürdür-meliyim” düflüncesiyle emperyaliz-me yedeklenenler, bu zemine bir kezayak bast›ktan sonra, iflbirlikçili¤esürüklenirler. Talabaniler’in, HaflimTaçiler’in bu kaç›n›lmaz gidiflatlar›-n› görürken, önderlik ettikleri siyasiç›k›fl, “Kosova’n›n ba¤›ms›zl›¤›”olarak de¤erlendirilemez.

Kuflku yok ki, Balkanlar’da, Kaf-kaslar’da yaflananlar, bizler

için, bu topraklar› paylaflan Türk,Kürt ve tüm di¤er halklar için de sonderece önemli derslerle doludur.Emperyalizm bugün Balkanlar’da,Kafkaslar’da cirit at›yorsa, bu, mil-liyetçi k›flk›rtmalarla, bölüp parçala-yabilmesiyle mümkün olmufltur.Halklara, halklar›n ilerici, vatanse-ver, devrimci öncülerine düflen gö-rev, bu oyunu bozmakt›r.

Say›: 140 5GÜNDEM

Yürüdükleri yol, görünürdeba¤›ms›zl›k, esas›nda ise emperya-lizme tam ba¤›ml›l›k yoludur. Buyolun sonunda iflbirlikçi bir ikti-dar olacaklar› kesindir. ‹flbirlikçibir iktidar olarak da baflta kendihalklar› olmak üzere dünya halk-lar›na ihanet edeceklerdir.

6 KADINLAR 24 fifiubat 22008

Feodalizmde kilisenin belirleyi-cili¤iyle birlikte kad›n o zamana ka-dar ki en a¤›r, en onur k›r›c›, en çokafla¤›land›¤› bir dönemi yaflamakzorunda kald›. Bask›lar, H›ristiyan-l›¤›n hükmetti¤i Bat›’da daha farkl›,‹slamiyet’in hükmetti¤i Do¤u’dadaha farkl›yd›... Bat›’dan ve Do-¤u’dan kad›na yaklafl›ma dair ör-nekler görelim flimdi.

Mesela dul bir kad›n›n erkek ço-cu¤u, 7 yafl›ndan itibaren aileninreisi olurdu ve öz annesi ona itaatetmek zorunda kal›rd›. Afla¤›lanma-n›n tarihteki en rezil örneklerindenbiri “ilk gece hakk›”yd›. Bat›n›nsoylusu, toprak a¤as› olarak da ad-land›rabilece¤imiz Senyörler, kili-seyle birlikte mutlak otoritenin tem-silcisiydiler. Senyörün izni olmadankimse evlenemezdi. Ve Senyörler,“ilk gece” hakk›na sahipti.

Bilimsel çal›flma yapanlar›, mu-halifleri, dini veya iktidarlar› sorgu-layanlar› “cad›”, “fleytana sat›lm›fl”olarak ilan ederek yakma, manast›r-lara kapatma en s›k uygulanan ceza-lard› ve bu cezalar›n en çok hedefiolan da kad›nlardan baflkas› de¤ildi.

Yukar›da da belirtti¤imiz gibi,‹slamiyet’in ve H›ristiyanl›¤›n kad›-na bask› biçimleri farkl›yd›; mesela,kilise boflanmay› hemen hemen tü-müyle yasaklam›flken, ‹slamiyet ka-

d›n›n gelece¤ini erke¤in dudaklar›aras›ndan ç›kacak “bofl oI” sözüneba¤lam›flt›r. Ama sonuçta kilise de,‹slamiyet de, birbirlerine ters görü-nen iki biçimde, kad›n› erke¤e mah-kum etmifl olmaktad›r.

Kad›n SSecde EEtmeli: Allah’›n, ‹‹ktidar›n, ve KKocas›n›n ÖÖnünde!Dinlerin hemen hepsi, erke¤i yü-

celtmifltir. ‹slamiyet’te de durumözünde ayn›d›r. Kad›n› erke¤in ya-r›s›, erke¤ine itaat eden bir köle, ço-cuk do¤uran bir varl›k olarak gör-müfltür. Cennetin annelerin aya¤›-n›n alt›nda oldu¤unu söylemesi de,asl›nda bu bak›fl aç›s›n›n d›fl›nda birfley de¤ildir. Baflka bir fley için de-¤il, çocuk do¤urdu¤u için lay›k gö-rülmektedir cennete.

‹slamiyet, geliflme süreci içinde,kad›n›n toplumsal yaflamdaki konu-munu en geriye iten din haline gel-di. Kad›n› toplumsal yaflamdan d›fl-lamakta hiçbir din bu kadar ileri git-memiflti.

Kocan›n kad›n› dövebilece¤i deyine ‹slamiyet’te bizzat hadislerdeonayland›. ‹slamiyet, kad›nlar›n za-y›f ve korunmaya muhtaç oldu¤unuiddia ederek, erke¤in ddöörrtt kkaadd››nnbirden ““aallmmaass››nn››”” meflru bir hak

olarak gördü.

Bu anlay›fl hemen hiç de¤iflme-den –ki dini inanc›n bir özelli¤i dede¤iflmeyen bir dogma niteli¤i tafl›-mas›d›r– sürüp geldi. Mesela bugün‹slam ülkeleri olarak adland›r›lan ve‹slamc›l›¤›n yönetimde veya top-lumsal yaflamda önemli ölçüde be-lirleyici oldu¤u ‹ran, Suudi Arabis-tan, Sudan, Cezayir, Yemen, Afga-nistan, Irak, Kuveyt, Basra Körfezi,Bangladefl, M›s›r gibi ülkelerde ka-d›nlara yönelik giyim yasaklar›,çarflaf, türban, burka gibi zorunlu-luklar, kad›nlarla erkeklerin ayn›yerlerde bulunamamas›, tokalaflma-malar› gibi yasaklar sözkonusudur.Baz›lar›nda kad›nlar›n çal›flmas› dayasaklanm›flt›r. Kad›nlar, yanlar›n-da erkek olmadan veya erkeklerinizni olmadan seyahat edemiyorlar.

Afla¤›daki hadisler, bu konudakianlay›fl›n Hz. Muhammed’e kadaruzand›¤›n› gösterir:

“Ebu Hüreyre anlat›yor: "Ey Al-lah'›n Resulü. dendi, hangi kad›ndaha hay›rl›d›r?''

"Kocas› bak›nca onu süruragarkeden, emredince itaat eden, ne-fis ve mal›nda, kocas›n›n hoflunagitmeyen fleyle ona muhalefet etme-yen kad›n! diye cevap verdi."

Bir baflka hadiste de flöyle deni-yor:

Kad›nlar›n tarihine bak›yoruz bu yaz› dizisi için-de. Tarihsel bir perspektif kazanmak gibi bir amac›-

m›zla, toplumda s›kl›kla karfl›lafl›lan basit sorulara ce-vap bulmak gibi bir amac›m›z var.

‹flte tarihi bir soru: ““EErrkkeekk,, ttaannrr›› iiççiinn...... kkaadd››nn iissee eerr--kkeekk iiççiinn yyaarraatt››lldd››”” düflüncesini ortaya atanlar, neyiamaçl›yorlard› sizce?

Veya iflte basit bir soru daha: Kad›nlar›n, denildi¤igibi ““ssaaçç›› uuzzuunn aakkll›› kk››ssaa”” m›yd› gerçekten ve onlar›nbu tarihi geri kalm›fll›¤›n›n nedeni bu muydu?

Elimize cetvel al›p tüm kad›nlar›n saç›n› ölçmeye so-yunmayaca¤›z elbette. Zaten saçlar›n› ölçsek de, ak›lla-r›n› ölçecek bir araca sahip de¤iliz. Fakat bunlar›n d›fl›n-da bir ölçüm arac› var elbette: Tarih!

Kad›nlar cephesinden neyin, neden öyle oldu¤unuveya olmad›¤›n› anlamak için tarihe bakmaya devamediyoruz yaz› dizimizin ikinci bölümünde de.

*

Yaz› dizimizin ilk bölümünde, kad›nlar›n ilkel ko-münal toplum ve köleci toplum dönemindeki konumla-r›ndan sözetmifltik biraz. O döneme dair en çarp›c› nok-ta, kad›nlar›n tarih boyunca hep ikinci s›n›f olmad›¤›n› görmemiz oldu. AANNAAEERRKK‹‹LL toplumlar da, yani, kad›-n›n egemen oldu¤u toplum biçimleri de yeralm›fl tarih-te. Gördük ki, kad›nlar›n ezilmiflli¤i sorunu hiç de ““bbööyy--llee ggeellmmiiflfl bbööyyllee ggiiddeerr”” denilecek bir sorun de¤ildir.

NNaass››ll KKöölleelleeflflttiirriillddii??Nas›l ÖÖzgürleflecek?

2

Kad›n secde etmek için mi yarat›ld›?

“fiayet ben, bir kimseye, Al-lah'tan baflkas›na secde etmeyi em-retseydim, kkaadd››nnaa kkooccaass››nnaa sseeccddeeeettmmeessiinnii eemmrreeddeerrddiimm.. ... Bir kad›n,kocas›n›n hakk›n› eda etmedikçeRabbinin hakk›n› da eda edemez.”

Devam ediyoruz Hadislere:

"Resülullah buyurdular ki: "Al-lah’a ve ahiret gününe inanan birkad›na, bir gece ve gündüz devamedecek bir mesafeye, yan›nda birmahremi olmad›kça gitmesi helalde¤ildir."

Kad›n›, erke¤in önünde secde et-mesi gereken, 24 saat yaln›z bafl›nab›rak›lmamas› gereken bir mahlukatolarak gören bir anlay›fl sözkonusu-dur. Bu anlay›fl›n kad›na ““ddee¤¤eerrvveerrddii¤¤iinnii”” iddia etmek mümkün de-¤ildir.

Saç› uzun akl› k›sa deyiminin te-melinde de ‹slam vard›r. ‹flte afla¤›-daki flu hadis, bunun belgesidir:

“Kad›nlar... sorarlar: ‘Akl›m›-z›n, dinimizin eksi¤i nedir? Ya Re-su'llah?’

Bu soru üzerine Muhammed on-lara Kur'an'›n Bakara suresinin282inci ayetini hat›rlat›r: ‘Kad›n›nflahadeti, erke¤in flahadetinin yar›s›de¤il midir?’ Kad›nlar, ‘Evet’ diyeyan›t verirler. Onlar›n bu do¤rula-mas› üzerine Muhammed tekrarlar:"‹flte bu akl›n›z›n eksikli¤indendir."(Buhari Muhtasari Tecrid-i Terce-mesi, 1970-, I, 222, Hadis No 209)

Gerek Kur’an’daki ayetler, ge-rekse hadisler, kad›n›n yeri konusu-nu tart›flmaya yer b›rakmayacak ka-dar aç›k ortaya koyuyorlar. Amahepsinin özeti olmas› bak›m›ndanislam yorumcular›n›n bu konudakitespitlerinin bir özetini aktaral›m:

““EErrkkeekk kkaadd››nnddaann bbiirrççookk yyöönn--ddeenn üüssttüünnddüürr::

- Erke¤in ak›lca üstünlü¤ü vard›r.

- Diyette üstünlü¤ü vard›r.

- Miras konular›nda üstünlü¤üvard›r.

- Erkek, kad› (yarg›ç), hükümdarolur, kad›n ise olamaz. Erkek tan›k-l›¤a da daha elverifllidir.

- Erkek, kad›n›n üzerine evlene-

bilir. Dilerse kar›s›n›n, kar›lar›n›nüzerine cariye de alabilir. Kad›niçin, kocas›n›n üstüne evlenmek gibibir hak yoktur.

- Mirasta erke¤in pay› daha çok-tur.

- Erkek kad›n› boflayabilir. Ka-d›n, erke¤i boflayamaz. Erkek kad›-n› boflad›ktan sonra da süresi içindedönüfl yapabilir, kad›n›n bu yöndebir hakk› yoktur.

- Erke¤in ganimetten pay› kad›-n›nkinden çoktur.”

Kilisenin KKad›na RReva Gördü¤ü ““Gerekli Kötülük’Ticaretin ve flehirlerin geliflme-

siyle, flehirler feodal egemenlerinzorbal›¤›ndan kaçan, topra¤›n› terkeden insanlarla doldu. Feodal üre-tim tarz›nda ne kadar çok ›rgat olur-sa o kadar iyi olur denilerek teflvikedilen evlilik, flehirlerin bu geliflmeevresinde art›k engellenmeye çal›fl›-lacakt›. Bu dönemde evlilik a¤›rvergiler ve yasaklarla engellenmeyeçal›fl›ld›.

Bu durum ise, kad›n›n cinsel aç›-dan sömürülmesini, baflka deyifllefuhuflu yayg›nlaflt›rd›. "Harem"ler,sadece Do¤u'da de¤il, Bat›'da da budönemde yayg›nlaflt› mesela. Feo-dal soylular, ya do¤rudan haremlikolarak ya da "metres", "kapatma"gibi adlar alt›nda kad›n› onursuz biryaflama hapsettiler. Bu flekilde "ka-pat›lan" kad›nlar, erke¤in zevk nes-nesi olarak beslenip süslenmek d›-fl›nda tüm üretim faaliyetlerinden vetoplumsal yaflamdan uzaklaflt›r›ld›-lar.

Kilise, evlili¤i ruhlar›n birlefl-mesi olarak kabul etmiflti, cinselli¤ireddediyordu. Fakat, fuhuflu, ““ggee--rreekkllii bbiirr kkööttüüllüükk”” olarak adland›randa Kilise’den baflkas› de¤ildi.

Aleni fuhuflta yayg›n bir geliflmeoldu bu dönemde. Fuhufl yasallaflt›r›-larak yeni kurallara ba¤land›. Bele-diyeler, hatta dini kurumlar taraf›n-dan fuhufl için özel yerler ayr›ld›. Fu-hufl loncalar› (genelevler) kuruldu.

‹lginç olan, baz› yerlerde bu fu-hufl loncalar›ndan elde edilen gelirde kilise gibi dini kurumlara gidi-yordu. Böylelikle feodalizmin, di-

Say›: 140 7KADINLAR

Kad›n Sorunu Yan›lg›lar›Tarihi ve o tarih içindeki kad›n soru-

nunu tart›fl›rken, bunu salt akademik birçal›flma olsun diye de yapm›yoruz elbette.

Öyleyse amac›m›z ne?

Amac›m›z, bizzat kad›nlar›, kendi kurtulufllar›n›n savaflç›lar› haline geti-rebilmektir.

Kad›n erkek eflitli¤i üzerine, cinsel özgürlük üzerine burjuvaziden ve kü-çük-burjuvaziden kaynaklanan tüm çarp›tma ve sapmalar› yerle bir edip, ka-d›n›n nesnel durumunu ve kad›n›n devrimci dönüflümünün ve kad›nlar›n dev-rime kat›l›m›n›n koflullar›n› ortaya koyabilmektir.

Kad›n önce yan›lg›lardan kurtulmal›.

‹slamiyetin kad›na de¤er verdi¤i ne kadar büyük bir yan›lg›ysa, burjuva-zinin kad›n› özgürlefltirdi¤i de o kadar büyük bir yan›lg›d›r.

Feminizmin kad›na bir kurtulufl vaadetti¤i nas›l bir yan›lg›ysa, kad›nlar›ntoplumsal yaflamdaki özgün sorunlar› ve taleplerini yok saymak da, kad›n so-runu denilince ondan yaln›zca cinsel sorunu anlamak da o kadar yanl›flt›r.

Yan›lg›lardan ar›na ar›na devrim yolunda buluflacak kad›nlar; ar›na ar›na,kofla kofla, kad›nlar›n kad›n olmaktan kaynaklanan tarihsel özellik, nitelik vesorunlar›n› gözard› etmeksizin erkeklerle omuz omuza devrim saflar›nda bu-luflacak.

8 KADINLAR 24 fifiubat 22008

nin fuhuflu teflvik eden, kad›nlar›cinsel aç›dan sömürmeyi ve bu sö-mürüden alenen kâr elde etmeyimeflru gören politikas› sistemleflti.

Fuhuflu yasallaflt›ran düzen, tambir ikiyüzlülük içinde kad›n›n kocas›-n› aldatmas›n› da a¤›r cezalara maruzb›rak›p, erke¤in kar›s›n› aldatmas›n›"normal" sayan bir yasall›k ve kültürgelifltirdi. Baz› yerlerde kad›n›n ço-cuk düflürmesi ölümle cezaland›r›la-cak kadar a¤›r suç kabul edildi. Ah-lak, “erke¤e mutlak itaat”te somut-laflt›r›l›rken, ahlaks›zl›k ise, beylerin,a¤alar›n, parayla sat›n alabilecekleribir fley haline getirildi. Kad›n, hheerrhhaallüükkaarrddaa afla¤›lan›yordu.

Neticede, feodal toplum, erke¤itoplumda ve ailede mutlak egemenkonuma getirirken, kad›n› ise erke-¤in kölesi, cinsel doyum arac›, ço-cuk yapma arac›, horlanan, afla¤›la-nan, aldat›lan ikincil cins konumunasoktu. Bu konum, tarihsel kimi altüst olufllara, de¤iflikliklere karfl›n,bugün de flu veya bu biçimde sürenbir flekillenifltir. Feodalizmin tarihselmiras›, kapitalizm taraf›ndan da çe-flitli biçimlerde sürdürüldü.

Kapitalizm vve kkad›nKapitalizmin ve buna ba¤l› ola-

rak burjuva demokratik devrimlerinkad›nlar aç›s›ndan getirdikleri ol-dukça çok yönlüdür. Art›lar ve eksi-ler, içiçe geçmifltir bu de¤ifliklikler-de. Kapitalizmde elbette kad›nlaraç›s›ndan de¤ifliklikler oldu. Enbaflta, kapitalizm kad›n sömürüsü-nün daha modern ve incelikli yön-temlerle sürdürülmesi demekti vebu da “kkaappiittaalliizzmmddee kkaadd››nn ssoorruu--nnuu”nu daha çetrefil hale getirdi.

Kapitalizmde en bariz de¤ifliklikkad›n›n üretim sürecine daha çok vedaha aktif kat›l›m›d›r. Fakat bu de-¤iflim, kad›n›n toplumsal konumun-da köklü ve özde bir de¤ifliklik an-lam›na gelmedi. Varolan de¤ifliklikkapitalizmin ihtiyaçlar› temelindekibir de¤iflikliktir.

Feodalizmin tarlada çal›flt›r›p sö-mürdü¤ü kad›n, kapitalizm taraf›n-dan fabrikalara çekildi.

Burjuvazinin nas›l ki demokrasi-si, “burjuvazi için demokrasi” ise,“eflitlik” slogan› da esasta kendisi-nin d›fl›na taflmaz. Belli bir tarihselsüreçte bu slogan kuflkusuz kitleleriçin bir fleyler ifade ediyordu ve za-ten bunun için de kitleler burjuvademokratik devrimlerde burjuvaziyidestekledi. Fakat bu süreçte bile,eflitlik slogan›, kad›nlar için gerçekbir slogan haline gelmedi.

Burjuvazinin ““EEflfliittlliikk,, öözzggüürr--llüükk,, kkaarrddeeflfllliikk”” slogan› belli yanla-r›yla kkaadd››nnllaarr›› kkaappssaamm››yyoorrdduu da.

Burjuva devrimlerin en önemli-lerinden say›lan Frans›z Devri-mi’nin 1791’de yay›nlanan “‹nsanve Yurttafl Haklar› Bildirgesi”ninhemen bafl›nda bilindi¤i gibi, “Tüminsanlar hukuk aç›s›ndan özgür veeflit do¤arlar; özgür ve eflit yaflar-lar” denilmekteydi. Fakat buradaki““iinnssaannllaarr”” kelimesi, sanki kad›nla-r› kapsam›yordu. ‹nsandan anlafl›lanerkeklerdi. Bu anlamda da “‹nsan-lar hukuk aç›s›ndan özgür ve eflitdo¤arlar; özgür ve eflit yaflarlar”denilirken bile, Frans›z devrimininç›kard›¤› yasalarda kad›nlara bu öz-gürlük ve eflitlik tan›nmad›.

Amerikan ba¤›ms›zl›k savafl›n›nünlü “‹nsan Haklar› Bildirgesi” debenzer bir maddeyi içerir; orada dadenir ki, “tüm insanlar do¤ufltaneflit derecede özgür ve ba¤›ms›z-d›r.” Fakat buradaki “tüm insan-lar” deyiminin de kkaadd››nnllaarr›› kkaappssaa--dd››¤¤›› flüphelidir.

Bu bildiri 1776’da yay›nland›.1876’da, 1800’lerin sonlar›nda bile,hala Amerika’da olsun, Avrupa’n›nbirçok ülkesinde olsun, kad›nlara enbasitinden oy hakk› tan›nm›yordu.Hani tüm insanlar do¤ufltan eflitti?Hani tüm kad›nlar ve erkekler, do-¤ufltan eflitti?

Kapitalizmin tüm özgürlefltirme,eflitlik sa¤lama iddialar›na ra¤men,19. Yüzy›lda Avrupa’da kad›nlarlaerkekler aras›nda bir eflitlikten sözetmek hala mümkün de¤ildi.

fiu tabloyu gözden geçirelim:

- Kad›nlar birçok Avrupa ülke-sinde oy hakk›na sahip de¤ildi.

(Mesela demokrasinin befliklerin-den biri say›lan ‹ngiltere’de,1900’lerin bafllar›nda hala kad›nla-r›n oy hakk› yoktu.)

- Evli kad›nlar›n mülk sahibi ol-mas›n›n önünde birçok engel vard›.

- Evlilik hukukunda ve kültürün-de erkek egemendi.

- Kad›nlar için gerek yüksekö¤-retim imkan›, gerekse de devlet gö-revleri hemen hemen kapal›yd›.

- Hayat›n her alan›na s›zm›fl er-kek egemen kültür ise, varl›¤›n› tümgücü ve fliddetiyle sürdürüyordu.

Hani eflitlik? Hani kad›n sorunu-nun çözümü? Kapitalizmin bu tab-losunda eflitli¤in de, çözümün de ol-mad›¤› aç›k!

- devam edecek-

Neden Tarih?Çünkü, Marks diyordu ki;

"Tarih hakk›nda bir fleyler bilenbirisi, kad›n mayas› olmadan büyüktoplumsal de¤iflikliklerin gerçeklefl-mesinin olanaks›z oldu¤unu bilir.Toplumsal ilerlemenin tam ölçüsünüveren, kad›n cinsinin toplumsal konu-mudur." (Dr. Kugelmann'a mektup)

Biz tarihi bugüne getiriyoruz ki,herkes o tarihin içinde kad›n mayas›olmadan büyük toplumsal de¤ifliklik-lerin gerçekleflmesinin olanaks›z ol-du¤unu aç›kça görsün.

Tarihi ve bugünkü somut durumuönünüze getiriyoruz ki, herkes kad›ncinsinin toplumsal konumuna baka-rak, kapitalizmin, burjuva demokrasi-sinin hiç de san›ld›¤› kadar “ileri” ve“mükemmel” olmad›¤›n› görsün.

Görsün ve kad›nlar aç›s›ndan ile-riyi, mükemmeli yaratman›n kendi iflioldu¤unu anlas›n.

Say›: 140 9ORTAK DÜfiMAN

HÖC’ün düzenlemifl oldu¤u veneden “Ortak Düflman Ameri-ka’d›r” sorusunun tart›fl›ld›¤› panel-ler sürüryor.

EEmmppeerryyaalliizzmm ‹‹nnssaannll››¤¤››nn DDüüflflmmaann››dd››rr

Elaz›¤ HÖC Temsilcili¤i 15 fiu-bat’ta bir panel düzenledi.

Temel Haklar Derne¤i’ndeHüseyin Çelik’in kampanyan›namac›n› özetledi¤i konuflmas›ylabafllayan etkinlikte ‹dil KültürMerkezi’nin haz›rlam›fl oldu¤u“Ortak Düflman Amerika’d›r” ad-l› slayt gösterimi sunuldu.

Emperyalizm, insanl›¤›n düfl-man›d›r. Ve insanl›k emperyaliz-me karfl› savafl›n› yükselterek budüflman›n› yenebilir vurgular›n›nyap›ld›¤› panelde düflüncelerinibelirten Yazar Cafer Demir em-peryalizmin tarihini anlatarakbafllad› konuflmas›na.

Gençlik Federasyonu üyesi Efka-n›l Atasever ise paneldeki konuflma-s›nda 6. Filo’nun denize dökülmesi-ni, Kommer’in arabas›n›n yak›lmas›-n›, Efraim Elrom’un cezaland›r›lma-s›n›, Cananlar’›n ve Zehralar’›nAmerikan emperyalizminin politika-s› olan ve bugün ülkemizde hayatageçirilen F Tipi uygulamas›na karfl›bedenlerini ölüme yat›rarak flehitdüflmelerini gençli¤in emperyalizmekarfl› mücadelesini örnek gösterdi.

50 kiflinin kat›ld›¤› panel Av. Be-hiç Aflc›’n›n yapt›¤› konuflmadasöyledi¤i gibi ‘güçlü olan Amerikade¤il, direnenlerdir’ vurgusuyla so-

na erdi.

HHaallkkllaarr AABBDD’’nniinnKKaannll›› YYüüzzüünnüüGGöörrmmüüflflttüürr

“Ortak DüflmanAmerika’d›r” sloga-n›yla Dersim’de de

16 fiubat günü Belediye KonferansSalonu’nda bir panel düzenlendi.

Panelde HÖC temsilcisi SakineÖgeyik “dünya halklar› Ameri-ka’n›n kanl› yüzünü görmüfltür. Bunedenle Filistin’de, Lübnan’da,Irak’ta halklar direnmekte, emper-yalizme boyun e¤memektedir” diyekonufltu.

E¤itim-Sen’li Erkan Eslek iseOrtado¤u’ya ‘demokrasi getirece-¤im’ diyerek ülkeleri iflgal eden,halklar› katleden Amerika’ya tepki-sini ortaya koyarken SES Temsilci-si ‹lyas Geçgil ise emperyalizmine¤itim, sa¤l›k, bar›nma vb. gibitemel insani ihtiyaçlara göz koydu-¤una ve halk›n elinden ald›¤›na dik-kat çekti. Geçgil bas›n aç›klamas›nakat›ld›¤› için tutuklanan MeryemÖzsö¤üt’ün de serbest b›rak›lmas›n›istedi.

“Emperyalizmin ne halklara, neinançlara ne milliyetlere sayg›s›vard›r” diyen Av. Behiç Aflc› “Bu-gün ülkemizdeki F Tipi hapishane-

lerinin uygulay›c›s› yine emperya-lizmdir” diyerek hapishanelere devurgu yapt›.

180 kiflinin kat›ld›¤› panele, Be-lediye Baflkan›, yard›mc›lar›, DTP,ESP temsilcileri de kat›ld›lar.

HHaallkkllaarr EEmmppeerryyaalliizzmmii YYeenneebbiilliirr

17 fiubat günü Malatya’dakiMunzur Kafe’de saat 16.00’dayapılan panelde de emperyalizmgerçe¤i ve mücadelenin gereklili¤itart›fl›ld›. Malatya HÖC TemsilcisiSamet Altunalev kampanyadan bah-sederek, niye “Ortak düflman Ame-rika’d›r” denildi¤ini anlatt›.

Malatya E¤itim-Sen fiubeBaflkan› Erdo¤an Canpolat iseülkemizin nas›l yeni-sömürgedurumuna getirildi¤ini ortayakoyduktan sonra bugünlerdetart›fl›lan Kosova’n›n “ba¤›m-s›zl›k” ilan›n›n Amerika’n›nicazetinde bir ba¤›ms›zl›k ol-du¤u ve bunun daha büyük birba¤›ml›l›k oldu¤unu dile ge-tirdi.

Gençlik Federasyonu üye-si Efkan›l Atasever de gençli-¤in anti-emperyalist ruhunu

sürdüren devrimci gençli¤in “OrtakDüflman Amerika’d›r” kampanya-s›nın içinde yer ald›¤›n› belirtti.

Amerika’n›n Hiroflima’dan buyana halklara uygulad›¤› katliamla-r› anlatan Av. Behiç Aflc›, halklar›nemperyalizmi yenebilece¤ine de¤i-nerek Küba devriminde halk›n gü-cünü ve iradesini örnek gösterdi.Aflc› konuflmas›n› bitirince ona ve-rilen çiçekleri 122 kahraman flehitad›na ald›¤›n› söyleyerek sözününoktalad›.

110 kiflinin kat›ld›¤› panelde si-nevizyon gösterimi de yap›larakAmerika’n›n zulmü bir kez dahateflhir edildi.

AMER‹KA BBÜTÜN HALKLARIN DDÜfiMANIDIR

Elaz›¤, Dersim ve Malatya’da PANELAnkara ve Bursa’da KONSERAntalya’da SÖYLEfi‹Malatya ve ‹zmir’de SALDIRI‹stanbul, Mersin, Eskiflehir, ‹zmir, Lüleburgaz,Hatay, Elaz›¤ ve Trakya’da B‹LD‹R‹ DA⁄ITIMI

10 ORTAK DÜfiMAN 24 fifiubat 22008

‹‹ssttaannbbuullKampanya çal›flmalar› 15, 16,

17, 18, 21 fiubat günleri boyuncadevam etti. Ça¤layan’da Sahra So-kak ve civar›nda, Vatan Caddesi vePark Sokak’ta 10 bin kufllama yap›-l›p, 300 afifl as›l›rken, yüzlerce bil-diri da¤›t›ld›¤› görüldü.

Okmeydan›’nda ise AnadoluKahvesi, Piyale Pafla, Kuzey Sokak,Kaptanpafla, Hasköy ve Sütlüce de36 bin kufllama, 300 afifl ve 200 pul-lamayla halka ulafl›ld›.

Sar›yer Tarabya Üstü, Ömürtepemahallelerinde 15 ayr› yere “OrtakDüflman Amerika’d›r” yaz›lamalar›yap›ld›.

Ba¤c›lar Yavuz Selim, Kirazl›,Barbaros ve Kocasinan mahallelerin-de kufllamalar yap›l›p bildiriler da¤›-t›l›rken Yenibosna'da Mezbaha Yoluve ‹tfaiye afifllerle donat›larak kam-panya fliar› emekçilere ulaflt›r›ld›.

AAnnkkaarr aa“Ortak Düflman Amerika’d›r,

Ba¤›ms›z-Demokratik Türkiye Mü-cadelesinde Birleflelim” kufllamala-r›yla Ankara’daki çal›flmalar›na de-vam eden HÖC’lüler 19 fiubat günü

fiirintepe 5. cadde üzerinde, Nato-yolu Caddesi üzerinde ve Ege Ma-hallesi’nde yapt›klar› kufllamalarlahalka ulaflmaya devam ettiler.

‹‹zzmmiirr17 fiubat günü, ‹zmir Alevi-Bek-

tafli ve Yöre Dernekleri Platfor-mu’nun düzenledi¤i aflure flenli¤inekat›lan HÖC’lüler burada OrtakDüflman Amerika’d›r bildirileri da-¤›t›p Yürüyüfl Dergisi’ni satt›lar.

‹zmir polisi tahammülsüzlü¤ünü‹zmir’de de devam ettiriyor. 19 fiu-bat günü Basmane Semti’nde “Or-tak Düflman Amerika’d›r” afiflleriasan HÖC’lü Ferit Mutlu, Sebahat-tin Filazo¤lu, Dursun Göktafl, UmutDurmaz gözalt›na al›nd›lar.

HÖC’lülere biber gazlar› ile sal-d›r›p döverek gözalt›na alan polisafiflleri de y›rtarak iflbirlikçiliklerinibir kez daha ortaya koydu.

Gözalt›nda iflkenceye maruz ka-lan HÖC’lüler, 20 fiubat günü ç›ka-r›ld›klar› mahkemeden serbest b›ra-k›ld›lar.

AAnnttaallyyaaAntalya’da Alt›nova Yard›mlafl-

ma ve Dayan›flma Derne¤i’nde 17fiubat günü “Ortak Düflman Ameri-ka’d›r” söyleflisi yap›ld›.

Züleyha Kurt panele kat›lanlara“Amerika Dost mudur-Düflman m›-

d›r? Amerika özgürlük getirebilirmi?” sorular›n› sordu. Düflüncelerinidile getiren Antalyal›lar Amerika’yakarfl› olan tepkilerini dile getirdiler.

Söyleflinin ikinci bölümünde ko-nuflan Selda Bulut ise emperyalizmnedir, Amerika neden bafl düflman-d›r? Neden ba¤›ms›zl›k mücadelesivermeliyiz? sorular›n› tart›flt›rd›. 30kiflinin kat›ld›¤› söyleflide kampan-yan›n daha genifl kesimlere ulaflt›r›l-mas›n›n, solun bu konuda birleflme-si gerekti¤inin önemi dile getirildi.

MMeerrssiinnHÖC’lüler Mersin’de 11-12-13

fiubat tarihleri aras›nda yapt›klar›çal›flmalarla kampanyay› halkaulaflt›rmaya devam ettiler.

Demirtafl Mahallesi’nde ve Mer-sin merkezde 180 afiflleme, pulla-ma, binlerce kufllama, yaz›lamalaryap›larak ve Yaflat Dura¤›’nda Or-tak Düflman Amerika’d›r pankartla-r› as›larak kampanyan›n fliar› Mer-sin halk›na duyuruldu. HÖC’lülerafiflleri asarken Demirtafl halk›n›nafifllemeye yard›m etti¤i görüldü.

“ D i l i m i zdöndü¤ün-ce, sesimiz

yet t i ¤ ince ,aya¤›m›z git-

ti¤ince her insa-na anlataca¤›z halklar›nOrtak Düflman›n›, Ameri-kan emperyalizmini, anla-taca¤›z” diyerek “OrtakDüflman Amerika’d›r” fliar›-n› yükselten HÖC’lüler, el-lerinde bildiriler, pankart-lar, afifller… yollar›na de-vam ediyorlar.

Anlat›yorlar ve “Ba¤›m-s›z, Demokratik TürkiyeMücadelesinde Birleflelim”diyorlar.

Halklar›n katili Amerika’ya karfl›yükseltilen sese Büro EmekçileriSendikas›(BES) ‹stanbul 1 No’lufiubesi’nin 20 fiubat günü ÇHD’dedüzenledi¤i “Ortak Düflman Ameri-ka’d›r” paneliyle de destek geldi.

Panel sinevizyon gösterimiylebafllad›. “ABD emperyalizmi yan›n-da AB emperyalizmi de demeliyiz”diyen Behramo¤lu “bugün halk› bi-linçlendirmesi gereken ayd›nlar hal-k› bile tan›m›yorlar” sözleriyle ay-d›nlar› elefltirdi. ÇHD üyesi Av. Ke-

mal Aytaç da sorunuBush’la s›n›rl› görmeninyanl›fll›¤›n› vurgulayarak

“Bush gidecek yar›n baflkas› gele-cek, sonuçta Ortak Düflman Ameri-ka’d›r” derken BES 1 No’lu fiubeBaflkan› Dursun Do¤an ise haklar›n›arayan TEKEL iflçilerine yap›lan sal-d›r›y› k›nayarak “bizler Mahirler’inDenizler’in b›rakt›¤› mirasa sahip ç›-k›p emperyalizme karfl› mücadele et-mekten y›lmayaca¤›z” dedi.

50 kiflinin kat›ld›¤› panelde em-peryalizme karfl› verilen mücadele-nin meflrulu¤una vurgu yap›ld›.

Nerde Emperyalizm VarsaOrda Ba¤›ms›zl›kMücadelesi Olacakt›r

Say›: 140 11ORTAK DÜfiMAN

HHaattaayy“Ortak Düflman Amerika’d›r”

slogan›yla 16 ve 17 fiubat tarihle-rinde bildiri da¤›t›m›na devam edenHÖC üyeleri Hatay’›n Armutlu veGündüz caddelerindeydiler. 900 bil-diri da¤›tan HÖC üyelerine halk“Amerika bütün halklar›n düflman›-d›r” diyerek desteklerini sundu. Bil-diri da¤›t›m›n›n yan›nda 200 pulla-ma da yap›ld›.

18 fiubat günü Antakya’n›n Afla-¤› Harbiye ve Gümüflgöze Belde-si’nde 500 bildiri da¤›tan HÖC’lü-ler, 19 fiubat’ta Harbiye’nin Defne,Ça¤layan, Hürriyet ve Darmafltamahallelerinde 500 bildiriyi halkada¤›tarak amaçlar›n› anlatt›lar.

EEsskkiiflfleehhiirrEskiflehir’de 17 fiubat günü ya-

p›lan bildiri da¤›t›m›yla GöztepeMahallesi halk›na kampanya tan›t›l-d›. Halkla yap›lan sohbetlerde Ame-rika’n›n gerçek yüzü teflhir edilir-ken ülkemizde yaflanan birçok soru-nun sorumlusu oldu¤u ifade edildi.

TTrraakkyyaa“Ortak Düflman Amerika’d›r”

slogan› Trakya halk›na da ulaflt›r›l-d›. K›rklareli Lüleburgaz ilçesininçeflitli mahallelerinde “Ortak Düfl-man Amerika’d›r” afiflleri as›l›rkentüm bölgelerde polis afiflleri sök-mek için seferber oldu.

Lüleburgaz'›n yoksul bir mahal-lesi olan Dere Mahallesi’nde 16 fiu-bat günü HÖC’lüler bildiri da¤›ta-rak kap› kap› halka kampanyay› an-latt›lar. Yüzlerce bildiri da¤›tanHÖC’lüler Amerika’ya karfl› verilenmücadelenin halk›n kendi mücade-lesi oldu¤u gerçe¤ine dikkat çekti-ler.

K›rklareli Babaeski ilçesinde deHÖC’lüler çeflitli mahallelerde 2bin adet bildiriyle ve duvar yaz›la-malar›yla ortak düflman› halka tefl-hir ettiler. As›lan afifllerin ise sefer-ber olan polislerce hemen sökülüpy›rt›ld›¤› gözlendi.

Trakya Kültür Merkezi’nde “Or-tak Düflman Amerika” içerikli Ame-rika’n›n katliamlar›n› teflhir eden veortak düflmana karfl› halk›n mücade-lesini anlatan bir foto¤raf sergisiaç›ld›. Sergi, 15-22 fiubat tarihleriaras›nda aç›k kald›.

Çorlu’nun Sa¤l›k Mahallesi’nde10 fiubat tarihinde pullama ve kufl-lamalarla ortak düflmana karfl› halkmücadeleye ça¤r›ld›.

MMaallaattyyaaÜlkenin dört

bir yan›nda de-vam eden kam-panyan›n çal›flma-lar›n› yürüten HÖCüyelerine Malatya’dapolis sald›rd›.

Malatya Paflaköflkü Mahallesicivar›nda 17 fiubat sabah saatlerin-de HÖC üyeleri Adem Y›ld›z ve Er-han Yavuz sokak ortas›nda dövüle-rek gözalt›na al›nd›lar. Gerekçe“Ortak Düflman Amerika’d›r” pan-kart›n› asmak. Sümer Karakolu’nagötürülen HÖC’lülere gözalt›ndabulunduklar› 10 saat boyunca iflken-ce yap›ld›¤›, elleri arkadan kelepçe-li bir flekilde kaba daya¤a maruzkald›klar› bildirildi. Savc›l›¤a sevkedilen HÖC’lüler ayn› gün serbestb›rak›ld›lar.

Gözalt›n› protesto edip iflkencecipolisler hakk›nda suç duyurusundabulunan HÖC’lüler Amerika’y› tefl-hir etmeye, AKP iktidar›n›n iflbirlik-çili¤ini göstermeye devam edecek-lerini aç›klad›lar.

Polisin sald›rganl›¤› 24 fiubatPazar günü yap›lacak olan “OrtakDüflman Amerika’d›r” konserininçal›flmalar› s›ras›nda da sürdü. Pa-flaköflkü Mahallesi’nde konser afifl-lerini asan 4 HÖC’lüyü engelleme-ye çal›flan polisler ceza kesmeleriiçin de zab›talar› ça¤›rd›lar ve 4HÖC’lüye 125’er YTL ceza kesildi.Kampanyadan bu yana Malatya’daHÖC’lülere 1355 YTL para cezas›verildi.

EEllaazz››¤¤16 fiubat günü Elaz›¤’›n Esente-

pe ve Almanba¤lar›’nda gerçeklefl-tirilen bildiri da¤›t›m›nda 600 bildi-ri da¤›t›ld›.

17 fiubat’ta bildiri da¤›t›m›ylaElaz›¤’da süren çal›flmalara halk dadestek verdi. Fevzi Çakmak Mahal-lesi’nde bildiri da¤›tan HÖC’lülerhalka kampanyay› anlat›rken halk-tan birçok insan etraf›ndaki, çevre-sindeki insanlara da¤›tmak için bil-diri ald›. Ya¤mur, kar k›fl demeyenHÖC’lüler 500 bildirinin da¤›t›m›n›gerçeklefltirdi.

HÖC’lüler emperyalist kurumla-r›n önünde Ba¤›ms›z Türkiye sloga-n›n› hayk›rmaya devam ediyorlar.

Ankara’da HÖC üyeleri 17 fiu-bat günü Amerika Konsoloslu¤uönünde bas›n aç›klamas› yapt›.

Onur Y›ld›r›m okudu¤u aç›kla-mada Anadolu halklar› olarak

Amerika’y› lanetlemeye, iflgal vekatliamlar›na ortak olmamaya, be-deller ödeme pahas›na mücadeleetmeye devam edeceklerini söyle-yen Y›ld›r›m’›n aç›klamas›n›n ar-d›ndan Bush ve Rice’›n kuklalar›yak›ld›.

Bir baflka eylem de Adana’dakiTürk Amerika Dayan›flma Derne¤iönünde yap›ld›. “Ortak DüflmanAmerika’d›r” pankart› açan HÖCüyeleri ad›na aç›klama yapan Huri-ye Göze Amerika’n›n dünyay› ah-tapot gibi sarmalayarak sömürüsü-nü art›rmaya çal›flt›¤›na de¤inildi.Amerika’n›n kanl› tarihinin özet-lend¤i aç›klaman›n ard›ndanHÖC’lüler 2000 adet bildiriyi da-¤›tt›.

Amerika’ya ÜlkemiziYa¤malamaHakk›n› Kim Verdi!

12 ORTAK DÜfiMAN 24 fifiubat 22008

16 fiubat 1969, Amerika’n›n vu-rucu gücü olan 6. Filo’nun “YankiGo Home” slogan›yla denize dö-küldü¤ü tarihti. O günden bu yanaYanki Go Home diyen ses hiç sus-mad›, susmayacak. 16 fiubat günüAnkara semalar›ndan yükselen tür-küler, hayk›r›lan fliarlar 39 y›ld›rsusmayan ayn› sestir.

Geçti¤imiz hafta Ankara’da bi-raraya gelen anti-emperyalistler,Lale Dü¤ün Salonu’nda yaklafl›k1500 kifliyle hep bir a¤›zdan em-peryalizme lanet ya¤d›rd›lar.

HÖC ad›na yap›lan konuflmada“Bu vatan bizim! Özgür ve onurlubir yaflam için birleflelim” denildi.

Kürtçe, Türkçe ve Lazca türkü-leri ile Yavuz Canpolat ve ErdalBayrako¤lu’nun türküleriyle coflanyüzlerce kifliye seslenen akademis-yen Temel Demirer’in “Amerikaçürümüfllüktür. Mahirler gibi, De-nizler gibi Amerika’ya karfl› savafla-ca¤›z” sözleri alk›fllarla karfl›land›.

Sincan 1 No’lu F Tipi ÖzgürTutsaklar› ve Sincan Kad›n Hapis-hanesi Özgür Tutsaklar› da mesaj-lar›yla kat›ld›lar geceye.

“Emperyalizme ve faflizme kar-fl› olan do¤ru kiflilerle biraraya ge-lip ayn› slogan› ba¤›rmak için et-kinlik düzenledik” diyen Suavi’nintürkülerine kitle de efllik etti.

fiair Mehmet Özer fliirleriyle,Zerrin Taflp›nar konuflmas›yla etkin-likte yer al›rken “Tarih Böyledir”oyunuyla ‹dil Tiyatro Atölyesi ve Ti-yatro Simurg her telden, her sestenhayk›r›lan fliara ortak oldular.

Son olarak sahne alan Grup Yo-rum gecenin son an›na kadar soluk-suz bir performansla Amerika’y› la-

netleyen ezgileri ile herkese coflku-lu anlar yaflatt›. Yorum’un türküle-rine “Mahir Hüseyin Ulafl Kurtulu-fla Kadar Savafl, Kurtulufl KavgadaZafer Cephede” sloganlar› hiç dur-madan efllik etti.

Ortal›kta türlü söylentiler dola-

n›yor. "Bursa-Ankara yolu kardankapanm›fl. Otobüsler, kamyonlaryolda mahsur kalm›fl..." Ama ne ka-dar zorlu olsa da yolculuk, 17 fiubatgünü her konserde duyduklar› he-yecanla bulufltular Bursa'n›n emek-çileri, gençleri, yoksullar›yla. Bur-sa’n›n emekçi halk› da kar, tipi din-lemeden umudun türküleriyle ›s›n-maya gelmiflti. Hayk›rmaya gel-miflti öfkelerini, paylaflmaya gel-mifllerdi coflkular›n›, sevinçlerini.Atalay Toplant› ve Dü¤ün Salo-nu’nda saat 18.00’da yap›lan ve binkiflinin kat›ld›¤› etkinlikte salon"Ortak Düflman Amerika'd›r" slo-ganlar›yla ç›nl›yordu adeta.

Kampanyan›n emekçilerinden

Erdal Bayrako¤lu türküleriyle Bur-sa halk›n› selamlarken Bilgesu Ere-nus'un "Tarih Böyledir!" oyunu bukez Bursal› izleyiciyle bulufltu.Doktor Kevser'in bitmeyen ve bit-meyecek kavgas›n› ‹dil TiyatroAtölyesi ve Tiyatro Simurg büyükbir coflkuyla oynad›.

FOSEM'in ve foto¤raf sanatç›s›Özcan Yaman'›n haz›rlad›¤› k›safilmler emperyalizmin son cinayetle-rini teflhir ediyordu.

S›ra Grup Yorum’a geldi¤indebin yürek ayakta, alk›fllar eflli¤indeumudun türkülerini hayk›rd› tümyüre¤iyle. Sözlere yüre¤ini katanhalk d›flarda esen f›rt›naya ra¤mensalonda s›cak bir hava estirdi.

Etkinli¤in finalinde bu kez Sua-vi vard›. Yapt›¤› konuflmalarla, tür-külerle s›k s›k ’68 dönemine de¤i-nen Suavi türküleriyle yükselen an-ti-emperyalist sese, sesini katt›.

Ankara ve Bursa’da Konser...

“EMPERYAL‹ZME KARfiI MAH‹RLER G‹B‹,DEN‹ZLER G‹B‹ SAVAfiMALIYIZ”

20 fiubat’ta Taksim AKM önünde“Suçlu: Emperyalizmdir” pankart›açan sanatç›lar HÖC’ün bafllatt›¤›“Ortak Düflman Amerika’d›r” kam-panyas›na destek verdiler. Dünyahalklar›n› temsilen Vietnaml›, K›z›lde-rili ve Irakl› halklar›n k›yafetlerini gi-yen sanatç›lar emperyalizmi teflhireden dövizler tafl›d›lar.

“Amerika Katil Katil” adl› türkü-sünün hep bir a¤›zdan söylemesininard›ndan eylemde, Tiyatro Si-murg’dan Bilgesu Ataman “HavanaRöportaj›” adl› oyunlar›ndan bir bö-lüm canland›rd›.

fiair Ruhan Mavruk’un, Albatrosfliirini okumas›n›n ard›ndan sanatç›larad›na aç›klamay› Cezmi Ersöz yapt›.

“Ortak Düflman Amerika’d›r, Kah-

rolsun Amerikan Emperyalizmi Yafla-s›n Mücadelemiz” sloganlar›n›n at›ld›-¤› eyleme, Tecrite Karfl› Sanatç›-lar’dan Cezmi Ersöz, Bilgesu Erenus,Mehmet Esato¤lu, Ruhan Mavruk,ÇHD’li avukatlar, Hüseyin Karabey,Tav›r Dergisi çal›flanlar›, Ali Erifl, Ti-yatro Simurg, ‹dil Tiyatro Atölyesi,Bayar fiahin, Nurettin Güleç, BirolTopalo¤lu, Esat Korkmaz, YaseminGöksu, Güngör Gençay, Ercan Ayd›n,Erdal Bayrako¤lu ve Grup Yorum ka-t›l›rken Tecrite Karfl› Sanatç›lar’a des-tek veren yaklafl›k 40 kifli de vard›.

Tecrite Karfl› Sanatç›lar“Suçlu Emperyalizmdir”

AnkaraBursa

13ORTAK DÜfiMANSay›: 140

“Kahrolsun Amerika Yaflas›n TamBa¤›ms›z Türkiye” diyen Cepheliler,18 fiubat günü ‹stanbul’da yapt›klar›eylemlerle halklar›n Amerika’ya kar-fl› olan öfkelerini hayk›rd›lar. GaziMahallesi, ‹kitelli Atatürk Mahallesi,Alibeyköy Saya Yokuflu ve Ümrani-ye 1 May›s Mahallesi’nde barikat ku-ran, yol keserek atefller yakan Cephe-liler, “Umudun Ad› DHKP-C, BedelÖdedik Bedel Ödetece¤iz, KurtuluflKavgada Zafer Cephede” sloganlar›-n› att›lar.

“Kahrolsun Amerika Yaflas›n Ba-

¤›ms›z Türkiye” pan-kart› aç›p ÜÜmmrr aanniiyyee3001. caddesini trafi¤ekapatan Cepheliler, 1saat boyunca eylemle-

rine devam ettiler. Fortis Bank’›nmolotoflanarak bitirildi¤i eyleme po-lis akrep arac›yla ara sokaklarda bek-leyerek hiçbir fley yapamad›. Eyle-min iradi olarak bitirilmesinin ard›n-dan ise müdahale edememenin ha-z›ms›zl›¤›yla eylemden yar›m saatsonra mahalleye girerek sokak baflla-r›nda beklemeye bafllad›. Halk› tedir-gin etmeye çal›flan polis 1 saat bekle-dikten sonra mahalleden ayr›ld›.

Ayn› gün 30 kifliyle GGaazzii DörtyolMeydan›’nda yolu trafi¤e kapatanCepheliler umudun sloganlar›n› hay-k›rarak “Gündo¤du” ve “Hakl›y›z

Kazanaca¤›z” marfllar›n› söyleyerekeylemlerini bitirdiler.

‹‹kkiitteellllii Atatürk Mahallesi 5. Cad-de’de ayn› slogan›n oldu¤u Cepheimzal› pankart› yola asan Cepheliler30 dakika boyunca halka eylemleri-nin amac›n› anlatt›lar. Emperyalizmekarfl› Cephe saflar›nda mücadeleyeça¤r›lar›n yap›ld›¤› eyleme halk ilgigösterdi. Cepheliler sloganlarla ma-hallede yürüyüfl yaparak da¤›ld›lar.

Mahir Hüseyin Ulafl KurtuluflaKadar Savafl ve umudun sloganlar›-n›n hayk›r›ld›¤› bir baflka eylemdeAAlliibbeeyykkööyy’de yap›ld›. Saya YokufluMeydan›’nda eylem yapan Cepheli-ler, caddeyi atefle vererek “KahrolsunAmerika Yaflas›n Ba¤›ms›z Türkiye-CEPHE” pankart›n› ast›lar. Eylemde“Gündo¤du” marfl› söylendi.

Kahrolsun Amerika Yaflas›n Tam Ba¤›ms›z Türkiye

Ferhat’›n vurulmas›n›n üzerin-den aylar geçti. Temel Haklar üye-leri yapt›klar› eylemlerle adalet ta-lep etmeye ve katillere kol kanat ge-ren devletin hukuksuzlu¤unu teflhiretmeye devam ediyorlar.

Ferhat’›n arkadafllar› yine so-kaklarda. Üzerlerinde Yürüyüfl ön-lükleriyle. 17 fiubat günü ‹‹ssttaannbbuullÇÇaa¤¤llaayyaann,, YYeenniibboossnnaa,, MMaallttee--ppee’deydiler... Ayn› saatte, ayn› ta-leplerle, ayn› sloganlar› hayk›r›yor-lar “Ferhat’› Vuran Polis Halen Tu-tuklanmad›.”

ÇÇaa¤¤llaayyaann Son Durak’ta saat14.00’de toplanan 20 Temel Haklarüyesi “Ferhat Gerçek’i Vuran PolisHala Tutuklanmad› Temel HaklarFederasyonu” imzal› pankart açaraksloganlar att›lar, ellerinde Ferhat’›nfoto¤raflar›n› tafl›d›lar.

Temel Haklar Federasyonu veFerhat’›n arkadafllar› ad›na OnurKaya bir aç›klama yapt›.

Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndanFerhat için, ayn› Ferhat’›n yapt›¤›gibi sokak sokak, kap› kap› ev evdolaflarak halka gerçe¤in, hakl›n›n,ve do¤runun sesi olan Yürüyüfl’üulaflt›rd›lar. Ça¤layan’›n sokaklar›n-da 1 saate yak›n süren ve 20 kiflininkat›ld›¤› aç›klamadan sonra Yürü-yüfl dergisi da¤›t›m›nda yaklafl›k 30dergi halka ulaflt›r›ld›.

Ayn› gün YYeenniibboossnnaa Pazar Yolusoka¤›nda da Ferhatlar’›n adalet is-teyen sesleri yank›land›. Polisintüm engellemelerine ra¤men 30 ki-flinin kat›ld›¤› eylemde yap›lanaç›klamada “halka karfl› yönelenher türlü sald›r›y› birli¤imizin gü-cüyle etkisiz hale getirelim. Susma-

yaca¤›z” denildi. 62 dergininsat›lmas›yla sona eren eyle-min ard›ndan Temel Haklarüyeleri Ferhat Gerçek’i fiiri-nevler Fizik Tedavi Hastane-si’nde ziyaret ettiler. Ferhat’›n

sesinin susturulamayaca¤›n› göste-ren Temel Haklar üyeleri Ferhat’›sahiplenmeye devam edecekleriniifade ettiler.

MMaalltteeppee’de saat 14.00’te baflla-yan ve 30 kiflinin kat›ld›¤› eylemdeise yo¤un kar ya¤›fl› alt›nda 20 der-gi halka ulaflt›r›ld›.

FERHAT’LAR Y‹NE SOKAKLARDA ADALET ‹STEY‹P YÜRÜYÜfi DA⁄ITTILAR

Ankara 9. ‹dare Mahkemesi, ‹s--tanbul 1. Ordu Komutanl›¤› 2No’lu Askeri Mahkemesi’nde 1981y›l›nda bafllayan ve halen yarg›lan--mas›na Üsküdar 1. A¤›r Ceza Mah--

kemesi’nde devam edilen Devrim--ci Sol Ana Davas› nedeniyle AdaletBakanl›¤›’n› müvekkilimiz DursunKARATAfi’a tazminat ödemeyemahkûm etti.

Adalet Bakanl›¤› müvekkilimi--ze talebimiz do¤rultusunda 1000YTL manevi tazminat ödemeyemahkûm edildi. Bu karar ile 12 Ey--lül ve hukuku bir kez daha mah--kûm edilmifl oldu.

DDEEVVRR‹‹MMCC‹‹ SSOOLL AANNAA DDAAVVAASSII1122 EEYYLLÜÜLLHHUUKKUUKKSSUUZZLLUU⁄⁄UUNNUUNNRREESSMM‹‹DD‹‹RR

12 Eylül Darbesi’nin üzerindentam 28 y›l geçti. Ne var ki, müda--halenin yaratt›¤› insanl›k durumuile oligarflik egemenli¤in iflledi¤iinsanl›k suçlar› tarih taraf›ndankayda geçmifl durumda.

Devrimci Sol Ana Davas› bu bi--lânçonun bir parças› olarak 1981y›l›nda aç›ld›. 12 Eylül’ün bask›koflullar›nda emir ve talimat ile aç›--lan dava kapsam›nda tam 1682 kifligözalt›na al›nm›fl, 1243 kifli hak--k›nda dava aç›lm›flt›r. 1243 kiflinin756's› tutuklanm›flt›r. Bunlardan %30'u 3–5 y›l aras›nda, % 15'i 5–7aras›nda, % 13'ü 7–10 y›l aras›ndatutuklu kalm›fllard›r. Yarg›lananla--r›n % 29'u ö¤renci, % 9'u memur,% 23'ü iflçi, % 28'i serbest mesleksahibi, % 3'ü ö¤retmen, %7’ si es--naf, % 7’si polis ve askerdir. Yarg›--lananlar›n % 41'i gözalt›na al›nd›--¤›nda 15–20 yafl aras›nda, % 34'ü20–25 yafl aras›nda, % 18'i 25–30yafl aras›nda, % 7'si 30–40 yafl ara--s›nda, % 2'si 40 yafl üzerindedir.

Dava san›klar›, askeri bir cuntataraf›ndan kurulmufl ola¤anüstümahkemelerde her türlü hukuksalgüvenceden yoksun bir flekilde yar--g›lanm›fllard›r. Aileleri ve avukatla--

r› ile y›llarca görüfltürülmemifller--dir. 90 güne varan gözalt› ve 10 y›--la ulaflan tutukluluk sürelerinde,kolluk birimlerinde ve hapishane--lerde aral›ks›z kötü muameleye veiflkenceye maruz kalm›fllard›r. Da--va kapsam›nda gözalt›na al›nanAhmet KARLANGAÇ iflkencedekatledilmifltir. Dava san›klar›ndanAbdullah MERAL, Haydar BAfi--BA⁄ ve Hasan TELC‹ bu koflulla--r›n ortadan kald›r›lmas› için yapt›k--lar› ölüm orucunda yaflam›n› yitir--mifllerdir. Dava san›klar›n›n savun--ma haklar› ellerinden al›nm›fl hak--lar›ndaki yarg›lama peflin hükümleyürütülmüfltür. Aradan 27 y›l geç--mesine, dava dosyas›n›n kaybol--mas›na ve hukuka uygun tek bir de--lil bulunmamas›na karfl›n yarg›la--ma hala devam ediyor.

1122 EEYYLLÜÜLL VVEE HHUUKKUUKKUUSSUUÇÇLLAARRIINNII TTAAZZMM‹‹NNAATTÖÖDDEEYYEERREEKK GG‹‹DDEERREEMMEEZZ

SSUUÇÇLLUULLAARR YYAARRGGIILLAANNMMAALLIIVVEE MMAA⁄⁄DDUURRLLAARRDDAANN ÖÖZZÜÜRRDD‹‹LLEENNMMEELL‹‹DD‹‹RR!!

Ankara 9. idare Mahkemesi ta--raf›ndan lehimize hükmedilen taz--minat›n al›nmayaca¤› borçlu Ada--let Bakanl›¤›’na bildirilmifltir. KezaDevrimci Sol Ana Davas›nda iflle--nen suçlar tazminat ödenerek gide--rilemez. Öldürenler, iflkence ya--panlar, sakat b›rakanlar, haks›z tu--tuklayanlar ve tecrit uygulayanlaryarg›lanmal›d›r. Bu suçlar›n ma¤--durlar› hakk›nda aç›lan davalar or--tadan kald›r›lmal› ve baflta müvek--kilimiz olmak üzere dava san›kla--r›ndan devlet özür dilemelidir.

HHAALLKKIINN HHUUKKUUKK BBÜÜRROOSSUU

19.02.2008

14 ANADAVA 24 fifiubat 22008

Adalet BBakanl›¤›’n›nTazminat› KKabul EEdilemez Suçlular YYarg›lanmal›d›r

1981 y›l›ndan beri devam edenDevrimci Sol Ana Davas› nede-niyle Ankara 9. ‹dare Mahkemesi,Adalet Bakanl›¤›’n›, Devrimci SolÖnderi Dursun Karatafl'a tazminatödemeye mahkum etti.

Davan›n kabul edilemez ölçü-de uzun sürmesi ve davan›n zama-nafl›m›na sürüklenmesi, mahkemeadli emanetindeki 110000 kkllaassöörrüünnkkaayybbeeddiillmmeessii nedeniyle, davadakkaarraarr vveerriilleemmeeyyeecceekk hhaallee ggeellmmee--ssiinnddee kusuru bulunan Adalet Ba-kanl›¤›, tazminat ödemeye mah-kum edildi.

Devrimci Sol Ana Davas›’nay›llard›r izleyen Halk›n HukukBürosu avukatlar›, bu son gelifl-meyle ilgili yaz›l› bir aç›klamayapt›lar. 12 EYLÜL HUKUKUVE ADALET BAKANLI⁄IMAHKUM! bafll›¤›yla yap›lanbu aç›klamay› özet olarak okurla-r›m›za sunuyoruz.

� AAnnkkaarraa 99.. ‹‹ddaarree MMaahhkkee--mmeessii,, AAddaalleett BBaakkaannll››¤¤››’’nn››,,DDeevvrriimmccii SSooll AAnnaa DDaavvaass››nneeddeenniiyyllee kkuussuurrlluu bbuullaarraakkDDuurrssuunn KKaarr aattaaflfl''aa ttaazzmmiinnaattööddeemmeeyyee mmaahhkkuumm eettttii.. � HHaallkk››nn HHuukkuukk BBüürroossuu::““HHüükkmmeeddiilleenn ttaazzmmiinnaatt››AAddaalleett BBaakkaannll››¤¤››’’nnddaannaallmmaayyaaccaa¤¤››zz!!!!””� ““1122 EEyyllüüll hhuukkuukkuu ssuuççllaarr››--nn›› ttaazzmmiinnaattllaa ggiiddeerreemmeezz;;öözzüürr ddiilleennmmeelliiddiirr!!””

Cezaevleri Genel Müdürü Ke-nan ‹pek, Ankara Elmada¤’dan son-ra ‹stanbul Paflakap›s› Hapishane-si’ni de memurlara ay›rd›klar›n›aç›klayarak, diyor ki; ““AArrzzuu eettttiikkkkii,, ssiivviill oollssuunn,, aasskkeerr oollssuunn ‘‘mmee--mmuurr’’ ddiiyyee bbiirr ss››nn››ffllaanndd››rrmmaa yyaapp››ll--ss››nn,, iinnffaazzddaa kkoollaayyll››kk oollssuunn..””

Yani Ergenekoncular, mafyac›larhapishanede yatar gibi yaps›nlar,ama asl›nda hapishanede olduklar›-n› bile hissetmesinler. Böylece dev-let istemeden hapsetmek zorundakald›klar›n›, bari hapishanede do¤rudüzgün, hizmette kusur etmedena¤›rlayabilsin.

Bunu hapishanelerden sorumluGenel Müdür ‹pek, çok normal birfley söyler gibi anlat›yor. Çünkü,oligarfli, devrimcileri katlederken,tecrite atarken, mafyac›s›n›, kontrgerillas›n›, kumarhanecisini, peze-vengini kazara tutuklamak zorundakald›¤›nda da, hapishanelerde a¤›r-lamaya al›fl›kt›r.

Örne¤in, hapishanelerdeki tecrit

AKP iktidar›n›n gündemine girmi-yor, tecrite karfl› 122 insan›n hayat›-n› vermifl olmas›, tecriti hafifletme-ye yönelik yay›nlad›klar› genelge,tecriti kabul edip süreç içinde kald›-racaklar›na dair verdikleri sözlerumurlar›nda de¤il. Takiyyecilikruhlar›na iflledi¤i için, bunu önem-semiyorlar. Kendi genelgeleriningereklerini yerine getirmiyorlar. Fa-kat, ““ççeetteelleerriinn üüzzeerriinnee ggiiddiiyyoorruuzz””görüntüsü için hapishanelere atmakzorunda kald›klar› polislerden, as-kerlerden özür dilercesine, hemenonlar›n, daha rahat ettirilebilecekle-ri koflullar› yaratmak için seferberoluyorlar.

Bu iktidar›n kontrgerillaya karfl›mücadele edece¤ine inan›labilir mi?

Bu iktidar›n, demokratikleflmediye bir sorununun oldu¤una inan›-labilir mi? Her fley aç›k. Hapishane-lerdeki devrimcilere karfl› bask›lar›kesintisiz sürdürürken, daha rahatettirebilmek için seferber olduklar›,iflkenceciler ve katillerdir.

Bu politikan›n mant›ki olarakdevam›, polisi, askeri ma¤dur etme-mek için, ilk duruflmalarda serbestb›rakmakt›r, ki bunu da yap›yorlar.

Ve bu politika, din tüccar› AKPiktidar›n›n adalet anlay›fl›n› da gös-termektedir. Onlar›n gözünde, hal-k›n hepsi yasalar karfl›s›nda eflit de-¤ildir. Halk her türlü afla¤›lanmay›,zulüm alt›nda yaflat›lmay› hak et-mektedir, fakat, halk düflmanlar› herkoflulda rahat ettirilmelidir. S›n›fsalfarkl›l›klar hapishanelere kadaruzanmal›d›r.

Kuflkusuz ki, bunlar yeni uygu-lamalar de¤ildir. Pratikte, zaten hiç-bir zaman kontrac›lar, iflkenceciler,pezevenkler, mafyac›lar s›n›f› ilehalk ayn› kategoride olmam›flt›r. Buyan›yla AKP iktidar›n›n kendi s›n›-f›ndan olan› sahiplenmesi elbetteflafl›rt›c› de¤ildir. Fakat, bunun ge-nel müdürün a¤z›ndan savunulmayacesaret edilmesi, meflrulaflt›r›lmayaçal›fl›lmas› pervas›zl›¤›n boyutunugöstermesi aç›s›ndan önemlidir.

Say›: 140 15HAP‹SHANELER

‹flkenceci Ve ‹nfazc›m›z› Rahat Ettirelim!

Hapishanelerdekihak gasplar› tüm h›-z›yla sürüyor. AdaletBakanl›¤› taraf›ndanyay›nlanan 45/1 No’lu genelgenin dikka-te al›nmad›¤› yerler-den birisi olan Ma-latya Hapishanesiidaresinin literatü-ründe hiçbir hak, hu-kuk, yasa yok. Tüm

yasalar›, haklar› çi¤neyen hapisha-ne idaresi, toplatmas› olmad›¤› hal-de dergimizin 118’den 138’e kadarolan tüm say›lar›n› ve Emperyaliz-me ve Oligarfliye Karfl› YürüyüflDergisi’nin 1, 2, 3, 4. say›lar›n› tut-saklara vermedi. Yine Kültür SanatYaflam›nda Tav›r Dergisi’nin Aral›k

say›s›, Ça¤›-m›zda Hukukve ToplumDerg i s i ’n inilk say›s›n›

vermeyerek keyfi uygulamalar›yladi¤er hapishanelere fark att›.

Farkl› içeriklerde olan bu dergi-lerin verilmemesinin nedeni ayn›gerekçe: “Örgüt propagandas› yap-mak, örgüt üyelerini övücü, cesaret-lendirici yaz›lar yazmak.”

Yasaklar bunlarla da s›n›rl› kal-m›yor. Tekirda¤ 1 No’lu F Ti-pi’nden Hakan Kanat’›n göndermifloldu¤u mektup “örgütsel yaz›flma”gerekçesiyle tutsaklara verilmezkenbir F Tipi’nden ç›kan bir mektupbaflka bir hapishaneye geldi¤inde“örgütsel haberleflmeye” yol aç›yordenilerek sak›ncal› bulundu. YineKand›ra 1 No’lu F Tipi’nden TanerKorkmaz’dan gelen takvim “örgütliderini övücü, cesaretlendirici” ni-telik tafl›d›¤›na hükmedilerek veril-

medi. Tüm bunlar gösteriyor ki FTipi Hapishanelerde her fley suç un-surudur.

Hatta Zeki Bingöl’ün yazd›¤›“Bayrampafla Cezaevi Gerçe¤i”isimli kitap da “örgüt propaganda-s›” yap›yor gerekçesiyle verilmedi.19-22 Aral›k katliam›nda devrimci-leri katleden, operasyonu yöneten-lerden biri olan Zeki Bingöl’de “ör-güt propagandas›” yap›yor. Hem debu tespit 2. A¤›r Ceza Mahkemesitaraf›ndan yap›l›yor. Amaç engelle-mek olunca önlerine gelen her fleye“örgüt propagandas› yap›yor” ge-rekçesi gösteriliyor.

Malatya Hapishanesi idaresi ge-nelgenin uygulanmamas›n›n bir ne-deni de ‘siz y›k›c›s›n›z’ ‘onlar bölü-cü’ diyerek farkl› nedenlerle tutsakolanlar›n konuflacak bir fleyleri ol-mad›¤›n› savunuyor

Ve bu keyfilikle tüm haklar per-vas›zca ayaklar alt›na al›n›yor.

Malatya Hapishanesi’ndeHak, Hukuk, Yasa Yok!

16 24 fifiubat 22008

Adalet Bakanl›¤› taraf›ndanyay›nlanan genelgeyle tan›nan10 saatlik sohbet hakk›n›n uy-gulanmamas›na ve Adalet Ba-kanl›¤›’n›n verdi¤i sözleri tut-mamas›na ‹stanbul’daki ayd›n,sanatç› ve demokratik kitle ör-gütleri temsilcilerinden tepkigeldi.

19 fiubat günü ‹stanbulÇHD’de bas›n toplant›s› yapanTTB Baflkan› Gencay Gürsoy,D‹SK Yönetim Kurulu üyesi ‹smailYurtseven, TMMOB ‹KK’den To-rez Dinçöz, ÇHD ve HHB üyesiAv. Behiç Aflc›, ÇHD ‹stanbul fiubeBaflkan› Serhan Ar›kano¤lu ve Tec-rite Karfl› Sanatç›lar’dan Erdal Bay-rako¤lu konunun takipçisi oldukla-r›n› vurgulayarak tutuklu ve hü-kümlülerin sohbet hakk›n›n uygu-lanmas›na iliflkin haz›rlad›klar› ra-poru kamuoyuna duyurdular.

Ar›kano¤lu: ““Tecritsorunu ddevam eediyor”

Haz›rlanan raporu okuyan Av.Serhan Ar›kano¤lu 19 Aral›k Hapis-haneler Operasyonu’nun ard›ndanaç›lan F Tipi hapishanelerde tecritsorununun devam etti¤ini, bunakarfl› 7 y›l boyunca sürdürülen ölümorucunda 122 tutsa¤›n yaflam›n› yi-

tirdi¤ini, 45/1 No’lu genelgenin 1y›l geçmesine ra¤men uygulanma-d›¤›n› söyledi. ÇHD ‹stanbul fiube-si Cezaevi ‹zleme Komisyonu ola-rak hapishanelerde yaflanan uygu-lamalar› yerinde tespit etmek için25 avukatla giriflimde bulunarakEdirne, Tekirda¤, Kocaeli ve Boluillerinde bulunan F Tipi hapishane-lerde tutuklu ve hükümlülerle gö-rüflmeler yaparak haz›rlad›klar› ra-poru ilgili kurum ve kurulufllarlabirlikte Adalet Bakanl›¤›, TBMM,bakanlar ve milletvekillerine degöndereceklerini kaydetti.

Gürsoy: ““Bakanl›k vverdi¤isözleri yyerine ggetirmedi”

TTB olarak hapishanelerdeki ko-flullar›n iyilefltirilmesi konusundadaha önce haz›rlad›klar› raporu Ada-let Bakanl›¤›’na sunduklar›n› dile

getiren TTB Baflkan›Gencay Gürsoy ise“Adalet Bakanl›¤›'naincelemelerimiz do¤-rultusunda çeflitli öneri-ler götürdük ve bakan-l›k bu önerilerin baz›la-r›n›n gerçeklefltirilebi-lece¤ini belirtti. Ancakaradan geçen sürede neyaz›k ki, bakanl›k ver-

di¤i sözlerin hiçbirini yerine getir-medi. Bu duruma karfl› mücadeleedece¤iz" diyerek konunun takipçisiolmaya devam edeceklerini söyledi.

Aflc›: ““Art›k bbu ssorunçözülmelidir”

D‹SK Yönetim Kurulu üyesi ‹s-mail Yurtseven, TMMOB ‹KK’denTorez Dinçöz ve Tecrite Karfl› Sanat-ç›lar’dan Erdal Bayrako¤lu duyarl›-l›klar›n› vurgulad›klar› aç›klamadaölüm orucu direnifline ara veren Be-hiç Aflc› da ''Neredeyse yüzlercemaddesi olan bir genelgenin sohbethakk›n› düzenleyen bir maddesininuygulanmamas› dikkat çekicidir'' de-di. Gelinen noktada art›k kimseninsabr›n›n kalmad›¤›n› söyleyen Aflc›,''Art›k bu sorun çözülmelidir. Bu ko-nuda kabul edilecek hiçbir gerekçede kalmam›flt›r. Genelge, ölüm oru-cuna ara verilmesini sa¤layan genel-gedir. Bu aç›dan bizim için son dere-ce önemlidir. Adalet Bakanl›¤›'n›nbizleri oyalamas›n›, bekletmesini, al-datmas›n› son derece yak›fl›ks›z bu-luyorum'' dedi ve son olarak bu ge-nelgenin uygulanmas› için ellerindengeleni yapacaklar›n› söyledi.

Behiç Aflc›’n›n konuflmas›n›n ar-d›ndan sona eren bas›n toplant›s›naTAYAD, TUYAB, ‹HD ve TecriteKarfl› Sanatç›lar’dan Grup Yorumüyesi Cihan Keflkek, tiyatro sanatç›-s› Mehmet Esato¤lu, foto¤raf sanat-ç›s› Özcan Yaman, müzisyen AvniSa¤lam da kat›ld›.

Direniflçiler, TTutsak YYak›nlar›, AAyd›nlar ve Demokratik KKitle ÖÖrgütlerinden OOrtak UUyar›:

““AADDAALLEETT BBAAKKAANNLLII⁄⁄II SSÖÖZZÜÜNNÜÜTTUUTTSSUUNN,, GGEENNEELLGGEE UUYYGGUULLAANNSSIINN!!””

GGeelliinneenn nnookkttaaddaa aarrtt››kkkkiimmsseenniinn ssaabbrr››nn››nn kkaall--mmaadd››¤¤››nn›› ssööyylleeyyeenn AAflflcc››,,''''AArrtt››kk bbuu ssoorruunn ççöözzüüll--

mmeelliiddiirr.. BBuu kkoonnuuddaakkaabbuull eeddiilleecceekk hhiiççbbiirr

ggeerreekkççee ddee kkaallmmaamm››flfltt››rr..

YYÜÜRRÜÜYYÜÜfifi OOKKUURRUU NNEECCAATT‹‹KKÖÖSSEE VVEEFFAATT EETTTT‹‹!!Yürüyüfl okuru, devrimci dostu Necati Köse, yakaland›¤› kan-ser hastal›¤› nedeniyle yaflam›n› yitirdi. 1960 Trabzon Beflikdüzü do¤umlu olan Necati Köse gazeteci-likten h›rdavatç›l›¤a kadar her iflte çal›flm›fl bir emekçiydi. Odüzenin eme¤ini sömürdü¤ü halktan birisiydi. Evli ve üççocuk babas› olan Necati Köse, yaflam› boyunca devrimcilerin

yan›nda olmufltur. Trabzon'da linç sald›r›lar› olurken bile o hiç yaln›zb›rakmad› devrimcileri. HÖC’lülerin NECAT‹ AB‹'si hastanede son anlar›na kadar YürüyüflDergisi’ni istedi, dergisini sahiplendi. Kendisini sevgi ve sayg›ylaan›yor, tüm yak›nlar›na ve sevenlerine baflsa¤l›¤› diliyoruz.

HAP‹SHANELER

““KKoossoovvaa mmeecclliissii””, 17 fiubat’tagerçeklefltirilen ola¤anüstü oturum-la, S›rbistan'dan ayr›ld›¤›n› ilan etti.Ayr›l›k karar› ile, Yugoslavya üze-rindeki ABD ve AB operasyonu ta-mamlanm›fl oldu, bir Yugoslav-ya’dan emperyalizm için kolay yemolan, 7 küçük devlet ç›kar›ld›.

Ayr›l›k karar›n›n al›nd›¤› toplan-t›ya kat›lan 109 milletvekili, ““BBaa--¤¤››mmss››zzll››kk BBiillddiirrggeessii””ni ayakta al-k›fllayarak kabul ettiler. Kosovameclisi yay›nlad›klar› bildirgeye buismi vermifl olsalar da, bildirge em-peryalizme ba¤›ml›l›¤›n bildirgesiolarak tarihteki yerini ald›.

Bildirgenin kabulü üzerine ko-nuflma yapan Kosova Baflbakan›Haflim Taçi, Kosova'n›n bugün herzamandan daha çok dostu oldu¤unuve dostlar›n›n yar›n daha da artaca-¤›n› belirtmifl. Taçi’nin dost olaraksayd›klar› ise ABD ve AB emperya-listleri ile onlar›n iflgalci askeri ör-gütü NATO olmufl.

1999'dan beri NATO iflgali alt›n-da olan Kosova'da, bu emperyalistülkeleri dost olarak saymak için, ka-t›ks›z bir iflbirlikçi olmak gerekiyor.Taçi’nin konumu da budur.

Kosoval›lar’›n, ““bbaa¤¤››mmss››zzll››kk””kutlamalar›nda tüm dünyan›n dik-katlerini çeken, Kosoval›lar’›n elle-rindeki AB ve ABD bayraklar› ile,dillerindeki AB marfl› oldu.

Bu ““bbaa¤¤››mmss››zzll››kk iillaann››””ndaki ga-riplikler bununla da s›n›rl› de¤il,KKoossoovvaa’’nn››nn aannaayyaassaass››nn›› ddaaAABBDD’’llii uuzzmmaannllaarr hhaazz››rrllaamm››flflllaarr..‹ngiltere’deki Londra Müzesi deKosova’n›n ba¤›ms›zl›¤› için sefer-ber olmufl, müze yetkilileri anaya-san›n orjinali ile ba¤›ms›zl›k ilan›-n›n en iyi koruyacak maddelerle ya-z›lmas›n› sa¤lam›fllar. Demek ki,ka¤›t üzerinde Kosova’n›n ba¤›ms›zoldu¤u yalan› kolay kolay silinme-yecek.

Emperyalizmin anayasas›n› yaz-d›¤› bir ba¤›ms›zl›k bugüne kadardünyan›n tan›k olmad›¤› bir ba¤›m-s›zl›kt›r. Emperyalizm bir ülkeninanayasas›n› ancak, ba¤›ml›l›k zin-cirlerini, devrim d›fl›nda baflka biryolla bir daha aç›lmayacak flekildesa¤lamlaflt›rmak için yapar. Kosovaanayasas›n›n da böyle olaca¤› aç›kolsa gerek.

Mevcut tablo ise, adeta AB veABD emperyalistlerinin, Koso-va’n›n elinden tutup, ““sseenn bbaa¤¤››mmss››zzoolldduunn”” dedikleri görünümü veriyor.

AB ayr›l›¤› güvence alt›na al-mak için, bölgeye 2 bin kiflilik ““ppoo--lliiss--yyaarrgg›› mmiissyyoonnuu”” göndermeyionaylad›. Bunu Kosova’da yaflayanS›rplar ''iiflflggaall'' olarak nitelediler.

Ülkeleri ba¤layan yasalarda birmeflrulu¤unun olmad›¤› söylenenbu iflgalci güç, Kosova iflbirlikçidevletinin örgütlenmesinde, kurum-lar›n›n oluflturulup e¤itilmesindegörev yapacak.

Kosova’n›n ayr›l›¤›na, BM Gü-venlik Konseyi’nde 7 ülke (Rusya,Çin, Endonezya, Vietnam, GüneyAfrika, Burkina Faso, Libya) karfl›ç›k›yorlar, “ba¤›ms›zl›k ilan›n›ngayr›-meflru” oldu¤unu söylüyorlar.

Fakat BM kararlar›n›n bir hük-mü ve önemi yok. Karar al›nmam›flolsa da Güvenlik Konseyi’ne üye 6ülke (ABD, Fransa, ‹ngiltere, ‹talya,Belçika, H›rvatistan) Kosova’n›nayr›l›¤›n› fiili olarak destekliyorlar.

S›rbistan devleti de, kendi ülke-sinin bir parças› olarak gördü¤ü Ko-sova’n›n ayr›l›¤›na, milliyetçi birzeminde karfl› ç›k›yor.

ÇÇooccuukkllaarraa BB››rraakk››llaannMMiirraass EEmmppeerryyaalliisstt SSöömmüürrüü

Kosova’n›n emperyalist iflbirlik-çisi Baflbakan› Haflim Taçi, Kosova-l›lar’a hitap ederek, ““bbaa¤¤››mmss››zzll››kk

iiççiinn yyaapp››llaann ffeeddaakkaarrll››kkllaarr›› ççooccuukk--llaarr››nn››zzaa aannllaatt››nn”” dedi.

Oysa, Kosova halk›n›n çocuklar›-na anlatabilecekleri ba¤›ms›zl›kç›l›kgibi onurlu bir tav›r yok ortada. Ko-sova milliyetçileri, emperyalizminBalkanlar’a yerleflmesinde, eski Yu-goslavya topraklar›n›n emperyalist-ler taraf›ndan sömürgelefltirilmesin-de iflbirlikçilik yapt›lar. Ald›klar› butav›rla, sadece di¤er halklara de¤ilayn› zamanda kendi ve çocuklar›n›ngelece¤ini de emperyalizmin ege-menli¤ine terk ettiler. Salt dünyahalklar›na karfl› de¤il, kendi çocukla-r›na karfl› da suç ifllediler. Çocuklar›-na emperyalizmin sömürgesi bir ül-ke b›rak›rken, kuflkusuz ki yar›n,bafllar› dik olamayacakt›r.

AB ve ABD emperyalistlerinin,herhangi bir ülkeye ba¤›ms›zl›k ge-tirdiklerinin örne¤i yoktur. Emper-yalizm ancak ülkelerle ba¤›ml›l›kiliflkileri kurarak emperyalist olarakvarl›¤›n› sürdürebilir. Ülkelerin ba-¤›ms›zl›¤› emperyalizmin ölümüdemektir, dolay›s›yla bu emperya-list ülkelerin de Kosova’ya ba¤›m-s›zl›k getirdi¤ini söylemek saçma-d›r. Emperyalizm, baflka ülkelerinba¤›ms›zl›¤› için de¤il ama, ancakkendi sömürü ç›karlar› için böylesi-ne bir seferberlik içine girebilir.

Düflünün ki, say›s›z ulusal kurtu-lufl savafl›n› bast›rmak için, ülkelerisömürgelefltirmek, ba¤›ml› hale ge-tirmek için milyonlar› katledenAmerikan ve AB emperyalistleriKosova’n›n ayr›l›¤›n› destekliyor-lar. Tarihteki örnekler bir yana, bu-gün bu emperyalist ülkelerin, ‹span-ya’n›n BASK bölgesinin ayr›l›k ta-leplerine yaklafl›mlar›yla, Kosovakonusundaki tav›rlar›, BASK böl-gesinin ba¤›ms›zl›¤› için mücadele

Say›: 140 17KOSOVA

Dillerinde AB Marfl›, Ellerinde ABD Bayraklar›

Kosova Ba¤›ms›z!

eden ETA karfl›s›ndaki tav›rlar›yla,Kosova’n›n iflbirlikçi örgütü UÇKkarfl›s›ndaki tav›rlar› aras›ndakifarkl›l›¤a bakmak bile Kosova’yaverilen emperyalist deste¤in sorgu-lanmas›n› gerektiren bir çeliflki or-taya ç›karmaktad›r.

Fakat, soruna emperyalizmin ç›-karlar› çerçevesinde bak›ld›¤›ndaçeliflki gibi görünenin asl›nda çelifl-ki olmad›¤› da görülebilmektedir.BASK’›n ayr›l›¤›na karfl› ç›karkende, Kosova’n›n ayr›l›¤›n› destekler-ken de, tav›rlar›n› belirleyen emper-yalist ç›karlar›d›r.

Di¤er yandan, dünyan›n çeflitliülkelerinin Kosova’n›n ayr›l›¤› so-

rununa yaklafl›mlar›n› belirleyen debu nokta oldu. Tart›fl›lan temel nok-talardan birisi, ““KKoossoovvaa nneerreelleerreeöörrnneekk oollaaccaakk”” çerçevesindeydi.

‹flte bu, emperyalizmin dünyas›-d›r. Emperyalizmin dünyas›nda Ko-sova halk›n›n gelece¤inin nas›l ola-ca¤›, ayr›l›¤›n S›rbistan ve Kosovahalklar›n›n yarar›na m› olaca¤› tar-t›flmas› yap›lm›yor. Al›nan tav›rlarbuna göre belirlenmiyor. Adetakurtlar sofras›nda, ülkeler bölünü-yor, parçalan›yor, paylafl›l›yor. Busüreçte birçok ülke, kendi ülkesindeyaflanacaklar›n kayg›s›n› ya da se-vincini duyarak, Kosova’n›n ayr›l›-¤›n› destekliyor ya da karfl› ç›k›yor.

Bu toz duman içinde, Koso-va’daki ekonomik s›k›nt›lar, halk›nyoksullu¤u, yüzde 40’a varan iflsiz-lik sorunu gündeme gelemiyor. Fa-kat Kosova halk› bu sorunlar› yafla-maya devam ediyor. Yoksul Koso-val›lar, daha flimdiden AB emperya-listlerinden ald›klar› 1.6 milyar av-roluk “yard›m”la ba¤›ml›laflm›fl du-rumdad›rlar. ‹‹flflggaall vvee ““yyaarrdd››mm””llaarremperyalizmin bilinen sömürgeci-lik yöntemleridir. Bugün dünyan›ndört bir yan›ndaki ülkeler, emperya-lizmden yard›m ad› alt›nda ald›klar›borçlar› ödeyememekte, daha fazlaborçlanmaktad›rlar. Kosova da flim-diden bu batakl›¤a saplanm›flt›r.

18 ‹LKE 24 fifiubat 22008

Emperyalist ülkeler, dünya tekel-

leri, halklara ““KKoossoovvaa’’nn››nn bbaa¤¤››mm--

ss››zzll››¤¤››””nn›› ilan etti¤ine dair görüntü-

ler izlettiriyorlar. Kimi ülkeler Koso-

va’n›n S›rbistan’dan ayr›lmas›n› des-

tekliyorlar, kimi ülkeler ise karfl› ç›k›-

yorlar. Destekleyen neden destekli-

yor, karfl› ç›kan neden karfl› ç›k›yor?

Örne¤in Amerikan ve AB em-

peryalistleri, Kosova’n›n ayr›l›¤›n›

desteklemenin ötesinde, örgütleyen

emperyalist ülkeler oldular. Fakat

Amerika di¤er yandan diyor ki,

““KKoossoovvaa eemmssaall oollaammaazz””, yine

AB diyor ki, ““HHeerr aayyrr››ll››kkçç›› hhaarree--

kkeettiinn kkeennddiinnee öözzggüü kkooflfluullllaarr››

vvaarr..”” Yani bir yandan Kosova’n›n

ayr›l›¤›n› örgütlerken, di¤er yandan

‹rlandal›, BASK’l›, Türkiye’deki

Kürtler örneklerinde oldu¤u gibi,

emperyalist ve iflbirlikçi ülkelerdeki

az›nl›k milliyetlerin bask› alt›nda tu-

tulmas›na destek veriyorlar, Koso-

va’n›n buralara örnek olmamas› için

uyar›da bulunmay› ihmal etmiyorlar.

Örne¤in, Rusya, Çin gibi em-

peryalist ülkeler Kosova’n›n ayr›l›¤›-

na karfl› ç›k›yorlar. Onlar›n karfl› ç›k-

ma nedenlerini ise, bu ayr›l›¤›n ra-

kipleri olarak gördükleri Amerika ve

AB emperyalizmini güçlendirecek

olmas›d›r.

Demek ki, emperyalist-

lerin bir ülkenin ayr›l›¤›n›

destekleyip desteklemeye-

ceklerini belirlerken, gö-

zettikleri koflullar var. Bu

koflullar› belirleyen ise

kendi ç›karlar›d›r. Yani

içinde olduklar› emperyalist cepheyi

güçlendirip güçlendirmeyece¤ine

bak›yorlar.

Kosova’n›n özelli¤i AB ve ABD

emperyalizminin iflbirlikçilerinin

egemenli¤inde bir ülke olmas›d›r.

Bununla birlikte, Kosova da dahil 7

parçaya bölünen Yugoslavya, em-

peryalizmin sömürgesi, denetimi al-

t›nda bir ülke de¤ildi.

E¤er bir ülke parçaland›¤›nda,

kendileri için yeni pazar alanlar› olu-

flacaksa oradaki ayr›l›klar› destekle-

mek emperyalizmin ilkesidir.

Bu nedenle, emperyalizm Yugos-

lavya’n›n, SSCB’nin parçalanmas›

için elinden geleni yapt›. Emperyalist

pazar›n d›fl›ndaki bu ülkelerde ayr›l›k-

lar› destekledi. Bu ülkeleri parçalaya-

rak kendisine yeni pazarlar yaratt›.

Fakat bir ülkenin ayr›lmas› emperya-

lizmin gücünü zay›flatacaksa, emper-

yalizmin sömürgelerini azaltacaksa,

oradaki ayr›l›¤›n karfl›s›nda olmak da

emperyalizmin ilkesidir.

Bu noktada emperyalizmin bir

kafa kar›fl›kl›¤› yoktur. Çok nettirler.

Marksist-Leninistler’in bak›fl aç›-

s› da ayn› netliktedir. Marksist-Leni-

nistler de emperyalizme darbe vu-

ran ayr›l›klar› desteklerler, fakat ter-

sine emperyalizme güç katan ayr›-

l›klar›n karfl›s›nda olurlar. Bu ilkesel

yaklafl›m ise, halklar›n ç›kar›na olan

tek do¤ru yaklafl›md›r. Bu nedenle,

halktan yana olanlar›n, kendi halk›-

n›n veya dünya halklar›n›n ç›karlar›-

n› düflünenlerin de, bu netlikteki ba-

k›fl aç›s›yla hareket etmeleri gerekir.

Kimi zaman, halk saflar›nda olan

kesimler içinde, bu bak›fl aç›s›nda

çarp›kl›klar ortaya ç›kabilmektedir.

Bir halk›n ç›karlar›n› ““ssaavvuunn--

mmaakk”” ad›na emperyalizme güç ve-

ren politikalar savunulabilmekte,

emperyalizmi güçlendiren politika-

n›n o halk›n da ç›karlar›na olmaya-

ca¤› görülmemektedir.

Kosova bu aç›dan somut bir ör-

nektir. Emperyalizmin denetiminde-

ki Kosova’n›n S›rbistan’dan ayr›l-

mas›n›n, Kosova halk›na da bir fay-

das›n›n olmad›¤› görülecektir. Yan›l-

g› da burada ortaya ç›kmaktad›r.

Emperyalizmin ç›karlar› ile halklar›n

ya da bir halk›n ç›karlar›n›n ortakla-

flabilece¤i düflüncesi çarp›kl›¤a ze-

min sunmaktad›r.

Bu çarp›kl›k halk›n ç›kar›na ol-

mayan›, halk saflar›ndaki güçler için

savunulur duruma getirebilmektedir.

Netlik, halk›n ç›kar›na olanla em-

peryalizmin ç›kar›na olan ayr›m›nda

sa¤lanmal›d›r.

Siyasette

‹LKE

Kim, Hangi Ayr›l›¤›Destekler?

“Vatandafl›n verdi¤i 15-20 YTLrüflvet olarak yans›t›l›yor, bizde in-sanlar evlenirken ya da ev al›rken,böylesi mutlu anlar›nda bahflifl ve-rir. Ev ald›¤› zaman onun mutlulu¤uiçinde oradaki memura üç befl ku-rufl bahflifl b›rak›yor.”

Tapu ve Kadastro Genel MüdürüMehmet Zeki Adl›, tapu sicil mü-dürlüklerinde “rüflvetin yayg›n ol-du¤u” iddias›na karfl› söyledi busözleri.

Bay›nd›rl›k ve ‹skan Bakan› Fa-ruk Nafiz Özak da bürokrat›n› des-teklemekte gecikmedi. Bakan Özak,“Bahflifl ile rüflveti birbirine kar›fl-t›rmamak laz›m” diyordu verdi¤idemeçte.

Sonra elefltiriler üzerine ben onudemek istemedim, “hukuki ve ahla-ki olmayan her fleyin karfl›s›nday›z”gibi sözlerle durumu kurtarmayaçal›flsa da zihniyetini ortaya koy-mufltu... Ortaya konulan rüflveti,rüflvetten farks›z bahflifli meflru gö-ren tipik ttüüccccaarr zihniyetiydi.

Turgut Özal’›n ünlü “benim me-murum iflini bilir” sözü, rüflvetinmeflrulaflt›r›lmas›nda adeta bir dö-nüm noktas›yd›. AKP iktidar›n›n“rüflvetle bahflifli kar›flt›rmamak la-z›m” sözü de rüflveti bahflifl ad› al-t›nda meflrulaflt›rman›n yeni simge-lerinden biri olmaya adayd›r.

AKP’liler, hediyelere, bahfliflleregayet “olumlu” bak›yorlar. Bahflifl,hukuki de¤ilmifl ama ahlakiymifl!Neresi ahlaki bunun? Düzen, insan-lar› yoksul b›rakarak, emeklerinintam karfl›l›¤›n› vermeyerek böylebir mekanizman›n üremesine nedenolmufltur. Bunu sorgulad›¤›n›zda,parayla ortalaman›n, standart›n d›-fl›nda bir hizmet almak iste¤i ç›karortaya ki bu da rüflvetin bir biçimi-dir. Ama AKP’nin ahlaki-hukukidemagojilerine baflvurmas›, as›lolarak bahflifl ad› alt›nda rüflveti,kendilerine her alandan akan hedi-

yeleri meflrulaflt›rma gayretidir.

Hiç kuflku yok ki, Suudi Krall›k-lar›’n›n, Ortado¤u’nun petrol fleyle-rinin, prenslerinin getirdi¤i yüzbin-lerce dolarl›k “hediye”ler de rüflvetsay›lmaz AKP’lilere göre. Öyle ya,fleyhler, prensler, ad› üstünde ““hheeddii--yyee”” vermifller.

Bugün ssuuyyuunn bbaaflfl››nn›› AAKKPP’’lliilleerrttuuttmmuuflflttuurr.. Dolay›s›yla hepsi, su-yunbafl›nda otururken ve su da akar-ken, testilerimizi doldural›m hesab›içindedirler. Bir bakan›n kalk›p bah-flifli meflrulaflt›rmaya çal›flmas›, ifltebeyinlerindeki bu hesab›n dillerinevurmas›ndan baflka bir fley de¤ildir.

RRüüflflvveett,, yyaallnn››zz aahhllaakkii ddee¤¤iill,, eekkoonnoommiikk,, ppoolliittiikk

bbiirr ssoorruunndduurrRüflvet, ne yaz›k ki, top-

raklar›m›zda yayg›n bir hastal›kt›r.Rüflvet vermek, almak, ilk plandaaahhllaakkii bir mesele olarak görülür.Bu yan› içerir, fakat sadece ahlakibir mesele de¤ildir. Rüflvet, belkiahlaki oldu¤undan daha fazla eekkoo--nnoommiikk vvee ppoolliittiikk bir meseledir.

Rüflvet, yoksullu¤un, hak gasp-lar›n›n ve h›zl› zenginleflme politi-kalar›n›n yürürlükte oldu¤u toplum-larda daha fazla ortaya ç›kan bir ol-gudur. Yani baflka bir deyiflle, birtoplumdaki rüflvetin yayg›nl›¤›, sa-dece ahlaki düzeyle de¤il, uygula-nan ekonomi politikalarla ilgilidir.

1997 y›l›nda, ‹‹nntteerrnnaattiioonnaallTTrraannssppaarreennccyy (Uluslararas› Say-daml›k) Örgütü'nün yapt›¤› aç›kla-maya göre, Türkiye, yolsuzlukta dün-yada 1144.. s›radayd›. Sonraki y›llardada benzer araflt›rmalar yap›ld›ysa,Türkiye’nin en az›ndan s›ralaman›nafla¤›lar›na düflmedi¤i(!) kesindir.

Peki bu araflt›rman›n sonucu,Türkiye toplumunun “aahhllaakkss››zz” ol-du¤unu mu gösterir? Hay›r, fakat

“aahhllaakkss››zzllaaflfltt››rr››lldd››¤¤››nn››”, ahlaks›z-l›k batakl›¤›na sürüklendi¤ini göste-rir. Bir toplumu bu batakl›¤a do¤rusürüklemenin onlarca yolu vard›r verüflvet, yolsuzluk, bahflifl de bunlar-dan baz›lar›d›r.

Ekonomi politikalar, üst düzey-de büyük rüflvetleri sistemin bir par-ças› haline getirirken, yoksullaflma,alt düzeyde rüflveti hayat›n her ala-n›na yaymaktad›r. fiöyle de diyebi-liriz: RRüüflflvveett,, ssiisstteemmllee ““eettllee tt››rr--nnaakk”” ggiibbii oollmmuuflflttuurr

Dev tekellerin de içinde oldu¤udev yolsuzluklar ve onlar›n sorum-lular› ortada dururken, bunlar›nüzerinden atlan›p, küçük ölçeklisoygunlar›n, rüflvetlerin, küçük öl-çekli “organize suç örgütleri”ninöne ç›kar›lmas›, düzenin tüm ke-simleri taraf›ndan devleti aklamakiçin z›mnen kabul edilmifl bir politi-ka durumundad›r.

Temelinde rüflvet al›p verme ilifl-kisinin bulundu¤u ihale yolsuzluk-lar›na yönelik yüzlerce operasyonyap›ld› bugüne kadar. Kap›kule gibirüflvetin en yayg›n oldu¤u yerlere,çeflitli devlet dairelerine yerlefltiri-len gizli kameralarla rüflvete defa-larca suç üstü yap›ld›. Peki ama buve benzeri önlemlerin hangisi rüfl-veti yok etti ya da s›n›rlad›?

Mesele flu ki, rüflvet, ülkemizdebütün devlet mekanizmas›na, dahada genellefltirerek söylersek siste-min bütününe hakimdir. En küçükbir devlet kurumunda, en s›radan ifl-ler için dahi, rüflvet vermek do¤al,meflru, normal say›lan bir zorunlu-luk halindedir. Toplumun büyük ço-¤unlu¤u, rüflvetsiz bir ifl yap›lmaya-ca¤›n› bildi¤inden, bir ifl kurma gi-rifliminde bulunurken, rüflvet için deek bir “rüflvet fonu” ay›rmaktad›r.Fonun büyüklü¤ü yap›lan iflin çap›-na göredir. Emperyalist flirketlerdenbirinin yöneticisi, yat›r›m yaparkenbelli bir miktar rüflveti de “giderler”

Say›: 140 19RÜfiVET

Rüflvetin masum ve ahlaki olan›, bahflifl ‹M‹fi!!

AAKKPP’’NN‹‹NN AAHHLLAAKKII VVEE HHUUKKUUKKUU

kalemine yazd›klar›n› aç›klam›flt›bir zamanlar.

Görevliler, yyaassaall ggöörreevvlleerriinnii da-hi, ek bir karfl›l›k –yani rüflvet– alma-dan yapmaz durumdad›rlar. Dahaönemlisi, yukar›da belirtti¤imiz gibi,bunun kan›ksanm›fl olmas›d›r. Rüfl-vet alanlar›n “iflini bilen”, rüflvetebulaflmayan›n ise, "ifl bilmez" olaraknitelendirildi¤i bir kültür geliflmifltir.

Nas›l ki, düzen partilerinin bele-diyelerde her türlü h›rs›zl›¤›, yol-suzlu¤u yapmas›, “adamlar yiyorama ifl de yap›yor” gibi söylemlerlemeflrulaflt›r›lm›flsa, rüflvet de, onlar-ca biçimde meflrulaflt›r›lm›flt›r.

Bu anlay›fl Özal’›n ""bbeenniimm mmee--mmuurruumm iiflfliinnii bbiilliirr"" sözlerinde so-mutlanm›flt›r.

RRüüflflvveettttee ddee yyooll tt››kkaall››:: ““GGiittttii¤¤ii yyeerree kkaaddaarr””

ggiiddeemmeezzlleerr!!12 Eylül cuntac›lar›ndan

Tahsin fiahinkaya'n›n savafl uça¤›ihalelerinde ald›¤› komisyonlarladünyan›n en zengin generallerindenbiri olmas›ndan tutun da, TurgutÖzal’›n "prensleri" arac›l›¤›yla ver-di¤i kredilerden “komisyon” alma-s›na, Hayri Kozakç›o¤lu, NecdetMenzir gibi bürokratlar›n çeflitliuluslararas› kurumlardan gelen pa-ralar› zimmetlerine geçirmeleri, Ke-

mal HHOORRZZUUMM olay›, ‹‹LLKKSSAANNyolsuzlu¤u, ‹SK‹ skandal›, Çiller’inTURBAN ve di¤er yolsuzluklar›...Say say, yaz yaz bitmez. Asl›nda ül-kemizde rüflvet gündemin neredey-se sürekli konular›ndan biridir. Tür-kiye bunlar› da çok tart›flt› güya.

Sonuçta mesele hep Demirel’in‹lksan yolsuzlu¤u karfl›s›nda piflkin-ce söyledi¤i flu ünlü sözle kapand›:““vveerrddiimmssee bbeenn vveerrddiimm......””,, bunu““aalldd››mmssaa bbeenn aalldd››mm”” diye de ta-mamlayabilirsiniz.

Bugünlerde Susurluk’tan dolay›yarg›lanmas› gündemde olan A¤ar’›nyarg›lanmas› gereken konulardanbiri de akçal› konular olmal›. MMee--mmuurr mmaaaaflfl›› ile geçinen MehmetA¤ar, daha o zaman o¤luna milyar-larca liral›k dü¤ün yapm›fl, ard›ndanancak belli bir ekonomik güce sahipolanlar›n soyunabildi¤i ve ele geçi-rebildi¤i bir partinin baflkanl›¤›n›ele geçirmifltir. Kimse A¤ar’a bu-nun kayna¤›n› sormam›fl, sorma-makta ve as›l önemlisi soramamak-tad›r. Ülkemizdeki rüflvet mekaniz-mas›n›n bir aya¤› da iflte bu “doku-nulmaz” alandad›r.

Gerçek flu ki, tüm büyük rüflvetolaylar›nda “ayak izleri”, devletin,hükümetlerin en tepelerine ulafl-makta, bu nedenle de ayn› Susurlukgibi konularda oldu¤u üzere, rüfl-vette de kimse izleri ““ggiittttii¤¤ii yyeerreekkaaddaarr”” izleyememektedir.

Oligarflik yönetimin en üst mev-kilerinden bafllay›p, alta do¤ru ka-deme kademe inen rüflvet ve yol-suzluk a¤›, düzenin çürümüfllü¤ü-nün itiraz kabul etmez göstergesidir.

Zaman zaman rüflvete karfl› ya-p›lan operasyonlar, bu tespitimizinyanl›fll›¤›n› göstermez. Bu operas-yonlar, ya “h›rs›zl›¤a, yolsuzlu¤a”düzenin iflleyiflini bozmayacak birs›n›r çekme ihtiyac›n›n ürünüdür yada oligarfli içi çeliflkilerin.

Oligarflinin çeflitli kesimlerininveya devletin çeflitli kurumlar›n›nranttan daha büyük pay kapmak içinkendi aralar›nda girifltikleri kavgasonucunda deflifre olanlar, gerçekrüflvet, yolsuzluk a¤›n›n minik birparças›n› olufltururlar.

““RRüüflflvveett vveerreenn ddeeaallaann ddaa aatteeflfl iiççiinnddeeddiirr..””

Bu sözler, HHzz.. MMuu--hhaammmmeedd’in bir hadisinde

geçer. Bu sözler, aç›k ki, ne Nakfli-bendi oldu¤u her f›rsatta vurgula-nan Özal’›n “benim memurum iflinibilir” sözüyle, ne AKP’li bakan›n“rüflvetle bahflifli ay›rmak laz›m”sözüyle uyuflmaktad›r. Bu hadis, an-lafl›lan o ki, AKP’liler için bir fleyifade etmiyor. Zaten ekonomik ko-nularda Allah’›n, peygamberlerinhangi sözü AKP’lilere bir fley ifade

20 RÜfiVET 24 fifiubat 22008

Ülkemiz öyle bir ülke ki, gazete-lerde defalarca flu veya bu alandarüflvet tarifeleri yay›nlanabilmek vebunlar da do¤al karfl›lanmaktad›r.

Bu tür listeler yay›nland›¤›ndaolay›n kendisine, özüne de¤il de,mesela hangi meslekle ilgili bir alan-sa o alandan biçimsel itirazlar gel-mektedir.

Mesela flöyle yazar gazetenin biri:“Bir hastanede dahi, doktora, hemfli-reye, hasta ile ilgilenmesi için verilen

rüflvet, art›k normalbir uygulama halinegelmifltir.”

Böyle denildi-¤inde doktorlar,hemflireler meslek-

lerinin kötü gösterildi¤i gerekçesiyleitirazda bulunurlar. Baflka meslekle-re iliflkin de benzer sahneler yaflan›r.Oysa, rüflvet olay›nda as›l görülmesigereken, toplumda tekil olaylar ola-rak kalmad›¤›, flu veya bu alana öz-gü, ““llookkaall”” bir durum olmad›¤›d›r.

17 A¤ustos 1999 Marmara dep-reminde y›k›lan ve onbinlerceinsan›m›z› enkaz alt›nda b›rakan bi-nalarda da karfl›m›za hep ayn› fleyç›km›flt›: “Malzemeden çal›nm›fl!”

Peki nas›l çal›nm›fl, bu binalar›denetlemekle görevli olanlar kontroletmemifller mi? Evet, ülkemizin ya-flad›¤› bu en büyük felakette karfl›m›-za ç›kan sebeplerden biri yine rüfl-vetti. AKP’li bakan›n ve bürokratla-r›n “bbaahhflfliiflfl” dedi¤i türden. Arsay›alman›n “sevinciyle”, inflaat ruhsat›alman›n “sevinciyle”, 3-4 katl›k izinverilen imar plan›n› de¤ifltirip 7-8kata izin ç›kartman›n “sevinciyle”,inflaat› bitirip binay› oturuma açma-n›n “sevinciyle” bbooll bbooll bbaahhflfliiflflddaa¤¤››ttmm››flfltt›› o binalar›n müteahhit-leri... Yapt›klar› hukuki olmasa bileaahhllaakkii’’yyddii AAKKPP zziihhnniiyyeettiinnee ggöörree..Ve iflte o ahlak, onbinlerce insan› diridiri gömdü enkaz›n alt›na.

RRüüflflvveett eenn ççookk nneerreeddee,, hhaannggii mmeesslleekkttee yyaayygg››nn??

ediyor ki?..

Ne faizin haram oldu¤una bak›-yorlar, ne hak yemenin günah›na.

Rüflveti bu topraklarda kurum-laflt›ranlar›n ve köklefltirenlerin ba-fl›nda Osmanl› yönetimi gelir. Sa-raydan bafllayarak Osmanl› sadra-zamlar›, beyleri, mültezimler, kad›-lar, subafl›lar, kademe kademe rüfl-veti yerlefltirmifllerdir. Saltanat hay-ran› AKP’liler geri kalacak de¤illerya. Nas›l ki Osmanl› sultanlar›,““hhaalliiffee”” s›fat›n› tafl›d›klar› halde,her türlü yolsuzlu¤u, sapk›nl›¤›meflrulaflt›racak bir bahane, bir ta-kiyye yolu bulmufllarsa, AKP’lilerde ayn› yoldan gidiyorlar. Can› iste-diklerinde dini kurallar›, vecibelerihat›rl›yor, ifllerine gelmedi¤indehepsini yok say›yorlar.

‹flte söz çok aç›k: “RRüüflflvveett vveerreennddee aallaann ddaa aatteeflfl iiççiinnddeeddiirr..”” Sözüsöyleyen de ortada. Ama bbiirr kkeezzrrüüflflvveett yyeemmiiflfl oollaannaa ne ayet kareder, ne hadis!

PPaattrroonnllaarr vvee oonnllaarr››nniikkttiiddaarrllaarr››,, rrüüflflvveettiinnssoorruummlluussuu vvee

hhaammiissiiddiirrlleerrSömürücü egemen s›n›flar

rüflveti o kadar meflrulaflt›rm›fllard›rki, pekala flöyle diyebilmektedirler:“‹ki türlü insan vard›r: Biri rüflvetverir, öteki al›r”... Rüflvet vermeyenve almayan, yani burjuvazinin klasikdeyifliyle ““ppaarraann››nn ssaatt››nn aallaammaayyaaccaa--¤¤››”” kimse yoktur. Rüflvet iflte asl›nda

böyle bir dejenerasyonun ad›d›r.

“Kaz gelecek yerden tavuk esir-genmez” diyen ‘ata’ sözü veya “pa-ray› veren düdü¤ü çalar” anlay›fl›,"bal tutan parma¤›n› yalar" deyifli,bunlar hep rüflvete kap› aralayanzihniyetin üretti¤i deyifllerdir.

2000 y›l› Haziran’›nda AnkaraSanayi Odas›’nca yap›lan bir anket-te, ifladamlar›n›n %% 6688’’iinniinn ifl yap-t›rabilmek için ““kkuurraall dd››flfl›› ööddeemmee--nniinn”” (haklar›n› teslim etmek gere-kir; rüflveti bu kadar masum göste-ren bir baflka tan›m yoktur herhal-de) do¤al oldu¤u görüflünde olduk-lar›n› belirtmifllerdi. ‹htimal ki, pat-ronlar›n bir k›sm› gerçek düflüncele-rini gizlemifller, çünkü bizce, pat-ronlar ve rüflvet sözkonusu oldu-¤unda %% 6688’’lliikk oran›n ddaahhaa ddaayyüükksseekk oollmmaass›› ggeerreekkiirr.. Rüflvetindo¤rudan ve dolayl› teflvikçisi, rüfl-vetin “ideolojik” hamisi onlard›r.

Lokantada çal›flan garsondanmemurlara kadar, emekçilerin böy-lesi bir yola itilmesi oligarflinin eko-nomi politikalar›n›n sonucudur vedevlet de ony›llard›r bu mekaniz-man›n hamisidir. "Benim memurumiflini bilir" felsefesi, emekçilereyoksulluktan “ç›k›fl yolu” olarakgösterilmifltir. Rüflveti alan›n vere-nin ceza görmemesi, tam tersinerüflvetle ifl yapt›ran›n da, rüflvetleköfleyi dönenin de "mevki ve itibar"sahibi haline gelmesi, rüflvet ve yol-suzlu¤u adeta tevflik eden bir ortamyaratmaktad›r. Devlet bürokrasisin-

de yolsuzlu¤a, rüflvete hiç bulaflma-m›fl yönetici bulmak mümkün mü-dür acaba? Hiç sanm›yoruz!

Baflkalar›n›n s›rt›ndan ""kkööflfleeyyiiddöönnmmeekk"" ve zengin olmak, kapita-list kültürün bir sonucu, hatta öner-di¤i, teflvik etti¤i bir yoldur. Denile-bilir ki, bu kültürü hayat›n içineadeta zorla sokan, gençli¤e empozeeden 12 Eylül, rüflvet konusunda dabir dönüm noktas›d›r. Bunu ANAPiktidarlar›n›n bireycilefltirme ve tü-ketimi yayg›nlaflt›rma politikalar›pekifltirmifltir. Tüketim kültürünündeyim yerindeyse, azg›nlaflmas›ylabirlikte, zaten yiyecek-içecek ihti-yac›n› bile asgari düzeyde karfl›la-yamayan ücret ve maafllar, iyiceyetmez hale gelmifl, rüflvete uygunifl kollar›nda, dairelerde, rüflvet h›z-la yayg›nlafl›p kurumlaflm›flt›r. Me-kanizma aynen süregelmektedir.

Dolay›s›yla, bu kapitalist sömü-rü ve soygun düzeni varoldu¤u sü-rece rüflvet de, yolsuzluk da devamedecektir. Bunlar›n emperyalist ül-kelerde olmad›¤›n› sananlar yan›l›-yor; rüflvetin ve her türlü yolsuzlu-¤un çok çeflitli biçimleri orada davar. Bizim ülkemizdeki kadar aya¤adüflmemifltir belki, her önüne gelenisteyemez; kkaappiittaalliizzmmllee,, ççaarrpp››kkkkaappiittaalliizzmmiinn o kadar fark› da nor-maldir zaten. K›sacas›, ülkemizdehiçbir hükümet, hangi vaatle gelirsegelsin, bu çürümeyi önleyemez.Çünkü en baflta, onlar›n iktidara ge-lifli de, rrüüflflvveett vvee yyoollssuuzzlluukk ssiissttee--mmiinnee ddaayyaannaarraakk olmaktad›r.

Say›: 140 21RÜfiVET

E¤itimde ‹nsanca Çal›flma Koflullar› ‹stiyoruz!

E¤itim-Sen’liler 16 fiubat’ta bir-çok ilde düzenledikleri eylemlerle,e¤itim alan›ndaki mmeemmuurrllaarr››nn vveehhiizzmmeettlliilleerriinn çal›flma koflullar›n›ndüzeltilmesini istedi. ‹stanbul’daGalatasaray Lisesi önünde E¤itimSen 3 No’lu fiube pankart›yla yap›-lan eylemde, emekçiler ad›na konu-flan fiube Baflkan› Dursun Y›ld›z;“Hizmetli arkadafllar›m›z, normalgörevlerinin d›fl›nda kalorifer yak-ma, floförlük, gece bekçili¤i ve yöne-

ticilerin özel ifllerini yapmakla gö-revlendirilmektedir. Bunun karfl›l›-¤›nda ücret, yevmiye, yolluk, yiyecekve giyecek yard›m› yap›lmamakta vefazla mesai ücreti ödenmemektedir"diyerek hizmetlilerin sorunlar›nadikkat çekti.

‹zmir’de E¤itim-Sen üyeleri, Ko-nak’ta yapt›klar› eylemde "KölelikDe¤il, ‹nsanca Çal›flma Koflullar› ‹s-tiyoruz" sloganlar› atarak e¤itimemekçilerinin çal›flma koflullar›n›n

düzeltilmesini istediler. AAddaannaa,,DDeerrssiimm ve BBaattmmaann’da da yap›laneylemler ve bas›n toplant›lar›ylaMilli E¤itim Bakanl›¤› ve üniversi-telerde çal›flma flartlar› aç›s›ndanciddi sorunlar›n oldu¤u ve bunundüzeltilmesi gerekti¤i belirtildi.

22 SUSURLUK 24 fifiubat 22008

Susurlukçu Mehmet A¤ar’›n““yyaarrgg››llaannmmaass›› ssoorruunnuu””,, Dan›fltaykarar› ile, bir kez daha gündeme ge-tirildi. Milletvekilli¤i dokunulmaz-l›¤› kalk›nca, “gündeme getirilmekzorunda kal›nd›” da denilebilir. 3Kas›m 1996'da Susurluk kazas›n›n,dolay›s›yla A¤ar’›n suçlar›n›n a盤aç›kmas›n›n üzerinden 11 y›ldan faz-la bir süre geçti¤i halde A¤ar yarg›-lanmad›, yarg›lanamad›.

Dan›fltay 1. Dairesi, A¤ar hak-k›nda “EEmmnniiyyeett GGeenneell MMüüddüürrllüü¤¤üüddöönneemmiinnddee,, ssuuçç iiflfllleemmeekk aammaacc››yyllaaöörrggüütt kkuurrmmaakkttaann Susurluk davas›kapsam›nda yarg›lanmal›” karar›verdi. Karar, 15 fiubat tarihli bas›n-da geniflçe yer ald›. Fakat, bir yarg›-lama de¤il, aklama sürecine tan›kl›kedece¤iz. Hat›rlanacakt›r, daha önce“Susurluk Davas›” ad› alt›nda sür-dürülen ve üç befl Özel Harekat-ç›’n›n yarg›land›¤› süreç de, kontrgerilla faaliyetlerini ""ddeevvlleett ss››rrrr››dd››rr,,ggeerreekklliiyyddii yyaapp››lldd››,, yyiinnee ggeerreekkiirrsseeyyiinnee yyaapp››ll››rr"" savunmas›yla meflru-laflt›r›lmas›na hizmet etmiflti. Bu-gün de yapacaklar›, A¤ar’›, dolay›-s›yla Susurluk’u aklamak olacakt›r.

Neden böyle diyoruz? Çünkü,düzeni ve AKP iktidar›n› tan›yoruz.

Düzeni tan›yoruz ve biliyoruz ki,A¤ar’›n suçlar›n›n hiçbirisi düzen-den ba¤›ms›z, daha somut söylersek,o günün MGK’s›ndan, tekellerindenba¤›ms›z suçlar de¤ildir. A¤ar da, bugerçe¤i; ““BBaannaa ssoorraaccaa¤¤››nn››zz hheerr ssoo--rruunnuunn cceevvaabb›› MMGGKK’’ddaa...... TTooppllaayy››nnddeevvlleettiinn zziirrvveessiinnii,, oorraaddaa kkoonnuuflflaa--ll››mm”” sözleriyle ifade ediyordu.A¤ar’›n suçlar›, ayn› zamanda budüzenin suçlar› oldu¤u içindir ki,A¤ar bugüne kadar yarg›lanmad›,yarg›lanamad›. Düzen bundan sonrada A¤ar’›n gerçek anlamda yarg›lan-mas›na izin vermeyecektir.

AKP iktidar›n›n A¤ar’› yarg›la-mayan önceki iktidarlardan bir fark›m› var? AKP, ““BBiinn ooppeerraassyyoonn””a ih-tiyaç duyan oligarflinin partilerin-den birisi de¤il mi? Ya da oligarfli-nin art›k “1000 operasyon”a ihtiya-c› kalmad› m›? AKP yöneticileri“Bin operasyon”a karfl›lar m›? Kar-fl›ysalar niye bugüne kadar bunu or-taya koymad›lar?.. Böyle olmad›¤›,AKP iktidar›nda da Susurluk’unlinç sald›r›lar›yla, fiemdinliler’le,Hrant Dink ve H›ristiyanlar’a yöne-lik sald›r›larla, bu sald›r›lar›n faille-rinin cezaland›r›lmak yerine, sahip-lenilmesiyle görülmüfltür.

Dolay›s›yla rahatl›kla söyleyebi-liriz ki, AKP iktidar› da A¤ar’› yar-g›lamak istemeyecek, yarg›layama-yacakt›r.

AA¤¤aarr KKiimmiinn AAdd››nnaa SSuuçç ‹‹flfllleeddii??

Dan›fltay’›n “yarg›lama karar›”,bafltan aklamaya yöneliktir.

Aklama çabas›, “Bin operasyon”için istenen cezan›n miktar›nda gö-rülmektedir. Say›s›z katliam, kay›p,iflkence ve infaz›n karfl›l›¤›nda,A¤ar için iisstteenneenn cceezzaa,, 22 yy››llllaa 66 yy››llaarraass››nnddaadd››rr. Bunun nedeni,A¤ar’›n iflledi¤i suçlar›n yarg›lamakapsam›na al›nmamas›, iddialar›n““ssuuçç iiflfllleemmeekk iiççiinn öörrggüütt kkuurr--mmaakk””la s›n›rland›r›lmas›d›r. O “ör-

güt”ün iflledi¤i suçlar ne olacak pe-ki? Hukukun kendi iç mant›¤› bile,bu suçlar› davaya dahil etmeyi ge-rektirir. Kald› ki, A¤ar’›n kendi ifa-delerinde ““bbiinn ooppeerraassyyoonn yyaapptt››kkllaa--rr››””nn››nn iittiirraaff›› vvaarrdd››rr.. Bunlar› gör-mezden gelen bir yarg›n›n amac›-n›n, suçlular› cezaland›rmak olma-d›¤› aç›kt›r.

Aklaman›n ikinci boyutu, Susur-luk’ta a盤a ç›kan kontrgerilla ör-gütlenmesinin A¤ar’la s›n›rlanmakistenmesinde görülmektedir. ‹ddia-namede; A¤ar’›n ““ssuuçç iiflfllleemmeekk iiççiinnöörrggüütt kkuurrmmaakk ssuuççuunnuu iiflfllleeddii¤¤ii””söyleniyor.

Mehmet A¤ar’›n suç ifllemekiçin kontrgerilla örgütlenmesi olufl-turdu¤u do¤rudur. Fakat A¤ar busuçu ifllerken yaln›z de¤ildir. O, Su-surluk’a iliflkin flöyle diyordu; “Da-ha bir çok insan var. Biz öne ç›km›flgibi görünüyoruz. Oysa, ççookk üüssttüü--mmüüzzddee bbüüyyüükk ggöörreevvlleerr yyaappmm››flfl iinn--ssaannllaarr vvaarr... Halen bu görüflü savu-nan, hhiizzmmeett vveerrmmeeyyee ddeevvaamm eeddeennççookk ssaayy››ddaa iinnssaann vvaarr.. (...) DDeeflfliiffrreeoollmmaayyaann kkaahhrraammaannllaarr vvaarr onlar ifl-lerine devam ediyor. Edecekler de.”(13 fiubat 2000, Hürriyet).

Anlat›lan aç›kt›r. Ki, bin operas-yon yapt›¤›ndan söz edilen bir örgü-tün, bu kadar rahat, aleni suç iflle-mesi, bunu y›llarca sürdürmesi de,devletin bilgisi ve iradesi olmadanmümkün de¤ildir. A¤ar deflifre olsada, suç örgütü suç ifllemeye devametmifl ve etmektedir.

Devlet A¤arlar’›n iflledi¤i suç-larla de¤il, a盤a ç›kan›n üzerini ört-meye çal›flmakla ilgilenmektedir.De¤ilse, A¤ar’›n suçlar› Susurluk’laa盤a ç›kmad›. Her kay›p için, herkatliam için onlarca eylem, onlarcassuuçç dduuyyuurruussuu yap›ld›, hepsi devle-tin zirvesinin de, dünyan›n da göz-leri önünde oldu. Fakat, Susurlukgündeme gelene kadar da, bu suçla-r› soruflturmak de¤il, sahiplenmepolitikas› izlendi. ‹nfazlar alk›fllan-

AKP A¤ar’› Yarg›layamazA¤ar’›n Yarg›lanmas› Aklanmas› Olacak

“Daha bir çokinsan var. Bizöne ç›km›fl gibigörünüyoruz.Oysa, ççookk üüssttüü--mmüüzzddee bbüüyyüükkggöörreevvlleerr yyaappmm››flfliinnssaannllaarr vvaarr...Halen bu görüflüsavunan, hhiizzmmeettvveerrmmeeyyee ddeevvaammeeddeenn ççookk ssaayy››ddaaiinnssaann vvaarr.. (...)

DDeeflfliiffrree oollmmaayyaann kkaahhrraammaannllaarrvvaarr onlar ifllerine devam ediyor.Edecekler de.” (Mehmet A¤ar)AA⁄⁄AARR’’IINN ÜÜSSTTÜÜNNDDEE BBÜÜYYÜÜKKGGÖÖRREEVVLLEERR YYAAPPAANNLLAARR,,DDEEfifi‹‹FFRREE OOLLMMAAYYIIPPHHAALLEENN ‹‹fifiLLEERR‹‹NNEE DDEEVVAAMMEEDDEENNLLEERR,, OONNLLAARR

BBUU YYAARRGGIILLAAMMAAYYAA DDAAHH‹‹LLEEDD‹‹LLMMEEYYEECCEEKK MM‹‹??

d›, kay›plar›n› arayanlar susturul-maya çal›fl›ld›, iflkenceciler sahiple-nildi terfi ettirildi... Susurluk’la bir-likte ise, art›k devletin yasad›fl› ey-lemleri gizlenemez durumda idi, busefer de “mesele ba¤›ms›z yarg›yaintikal etmifltir” gerekçesi ile üzeriörtülmeye çal›fl›ld›.

Gerçek bir yarg›lama sözkonusuolsa idi, A¤ar’›n kimlerin ç›karlar›için, hangi politikalarla bu suçlar›iflledi¤i araflt›r›l›r ve iddianamedeyer verilirdi. Dolay›s›yla, A¤ar’›ndüzenle ba¤lant›lar› sorgulan›rd›.Oysa A¤ar MGK’y› iflaret etmesinera¤men, ““ddeevvlleettiinn zziirrvveessii”” yarg›konusu yap›lm›yor.

Örne¤in A¤ar’›n suçlar›; bu dü-zene karfl› mücadele edenlere yöne-lik katliam, iflkence, kaybetme,kontrgerilla faaliyetleri örgütlemesuçlar›d›r. Devrime ve devrimcilerekarfl› bu düzeni korumak için ifllen-mifl suçlard›r. Dolay›s›yla, bu suçla-r›n hiçbirisi kiflisel de¤ildir, A¤ar,kendisinin de içinde yer ald›¤›, dü-zenin ç›karlar› için suç ifllemifltir.

A¤ar’›n iflledi¤i suçlar›n politikolarak sorumlular› vard›r, ki bunlar,Amerika ve AB emperyalistleri,Türkiye iflbirlikçi oligarflisi ve dev-letin zirvesi olan MGK’d›r. Bu güç-lerin politikalar› çerçevesinde,kontrgerilla faaliyetlerini örgütle-yen ve bu faaliyetler içinde yeralanlar vard›r, ki bu kesimler de,MGK’dan A¤ar’a ve daha afla¤›larauzanmaktad›r. Yetkili makamlardaolup, bu suçlar› gören, bilgi sahibi

olan, fakat destek vererek veya ses-siz kal›p gözyumarak ortak olanlarvard›r ki, dönemin iktidar ve muha-lefet partileri, milletvekilleri ve bü-rokratlar›n›n birço¤u bu suçu iflle-yenler içindedir.

Dolay›s›yla, e¤er Susurluk’ta fa-illeri aleni hale gelen katliamlar›n,kay›plar›n, infaz ve iflkencelerin so-rumlular› yarg›lanacaksa, bu yarg›-lama AA¤¤aarr’’llaa ss››nn››rrll›› kkaallaammaazz..A¤ar’la s›n›rland›r›lmaya çal›fl›ld›-¤›nda ise, bu, sözkonusu suçlar›nsorumlular›n›n yarg›lanmamas› an-lam›na gelir.

Dahas›, bbuu ddüüzzeenn ssaalltt AA¤¤aarr’’›› ddaayyaarrgg››llaayyaarraakk,, iiflfllleeddii¤¤ii ssuuççllaarr››nn yyaa--ssaallaarrddaakkii kkaarrflfl››ll››¤¤›› oollaann cceezzaayyaaççaarrpptt››rraammaazz..

Susurluk kazas›yla, A¤ar’›n suç-lar›n› da deflifre eden iliflki a¤› hal-k›n gözünde de aleni hale geldiktensonra, Susurluk’un sorumlulu¤ununA¤ar ve birkaç kiflinin üzerine y›k›l-mas› ve devleti aklama gündemegelmiflti. Fakat A¤ar’›n buna itiraz›vard›. A¤ar, ““BBeenniimm bbiillddii¤¤iimm hheerrflfleeyyii ddeevvlleettiinn zziirrvveessii ddee bbiilliiyyoorr”” di-yerek, gerekli yerlere herhangi biryarg›laman›n kendisi ile s›n›rl› kal-mayaca¤› mesaj›n› iletiyordu. Me-saj al›nm›fl ve A¤ar’› ““kkuurrbbaann””ederek devleti aklama politikas› uy-gulanamam›flt›.

A¤ar, düzenin içindeki kurum-laflmas›yla ve vak›f oldu¤u bilgiler-le, kolay harcayamad›klar› ve elbet-te gerekirse de yine kullanmay› dü-flündükleri bir kontrgerilla flefidir.Dün A¤ar’› “kurban” ederek Susur-luk iflinin içinden s›yr›lmay› baflara-mayanlar›n bugün için de bunu ba-flarmalar› kolay de¤ildir.

FFaaflfliizzmm SSüürrddüü¤¤üü SSüürreecceeSSuussuurrlluukkllaarr DDaa OOllaaccaakktt››rr

A¤ar’›n yarg›lanamayaca¤›n›ngöstergelerinden birisi ülkemizdefaflizmin sürüyor olmas›d›r.

Dün A¤arlar’a ba¤l› çal›flankontrgerilla örgütlenmesi, bugünbaflkalar›n›n yönetiminde faaliyetle-rini sürdürmektedir. A¤ar da bu ger-çe¤i bilenlerdendir. Bu nedenledir

ki, deflifre olmayanlar›n faaliyetleri-ne devam edeceklerini aç›k olaraksöylemektedir.

Ancak, faflizmi ortadan kald›ra-cak bir iktidar kontrgerilla örgütlen-melerini da¤›tabilir, suçlar› a盤a ç›-kar›p, sorumlular›n› da yarg›layabi-lir. Söylemek bile gereksizdir ki, sö-zünü etti¤imiz iktidar AKP iktidar›de¤ildir, ssöözzüünnüü eettttii¤¤iimmiizz iikkttiiddaarrhhaallkk››nn iikkttiiddaarr››dd››rr..

Halk›, kontrgerilla yöntemlerinide kullanarak bast›rd›¤› süreceayakta durabilen, sömürü, bask› vedevlet terörü üzerine kurulmufl budüzenin sürdürücülerinin, bir yöne-tim biçimi olarak faflizmi uygula-maktan baflka yollar› yoktur. Dikkatedilirse, Amerikan emperyalizmininyeni-sömürgesi durumundaki ülke-lerin hemen tümünün yönetim biçi-mi faflizmdir. Ve hemen tümündekontrgerilla faaliyetlerinin örgütlen-mifl oldu¤u bilinir.

Bunun anlam› fludur, e¤er bir ik-tidar A¤ar’› yarg›lamaktan, kontrgerillay› da¤›tmaktan söz ediyorsa,inand›r›c›l›¤›n› anlamak için baka-ca¤›m›z temel noktalar vard›r: BBuussöömmüürrüü ddüüzzeenniinnee kkaarrflfl›› mm››dd››rr,,yyookkssaa bbuu ddüüzzeenniinn ppaarrttiilleerriinnddeennbbiirriissii mmiiddiirr?? Bask› ve terörle miyönetmektedir, yoksa halk›n sorun-lar›n› çözen, taleplerini karfl›layanbir iktidar m›d›r? Amerikanc› m›d›r,yoksa Amerika’ya ve emperyalizmekarfl› m›d›r?

Bu çerçevede soraca¤›m›z soru-lara alaca¤›m›z cevaplar, bir iktida-r›n A¤ar’› ve onunla ayn› konumda-kileri yarg›lay›p yarg›lamayaca¤›-n›n da göstergesi olacakt›r. Bu dü-zenin A¤ar’› yarg›lay›p yarg›laya-mayaca¤›na iliflkin kafas›nda belir-sizlik olan herkes, AKP iktidar› içinyukar›daki sorular› cevaplamal›d›r.Görülecektir ki, AKP iktidar› kontrgerillay› yarg›layabilecek en sonparti bile de¤ildir.

‘‘KKoonnttrrggeerriillllaayyaa KKaarrflfl›› SSaavvaaflflaann AAKKPP’’ GGöörrüünnttüüssüü

Peki, AKP iktidar›n›n geçmifl ik-tidarlardan farkl› yanlar› yok mu-dur? Oldu¤u görülmektedir. Örne-

Say›: 140 23SUSURLUK

““HHeerr flfleeyy zziirrvveeddee kkaarraarrllaaflfltt››rr››ll--dd››””... BBu kkatliamlar da eelbette...

A¤ar aç›kça aazmettirenisöylüyor ama hhukuk, yyarg›,

pervas›zca aazmettirenigörmezden ggeliyor.

12 12 TTemmuz 11991... emmuz 11991... A¤arA¤ar ’›n’›nemrindeki öölüm mmangalar›,emrindeki öölüm mmangalar›,10 ddevrimciyi iinfaz eettiler10 ddevrimciyi iinfaz eettiler..

24 SUSURLUK 24 fifiubat 22008

¤in, AKP iktidar› geçmifl iktidarlar-dan ddaahhaa ttaakkiiyyyyeeccii bbiirr iikkttiiddaarrdd››rr..Örne¤in, Susurluk hamisi Çillermeydanlara ç›k›p, ““kkuurrflfluunnuu aattaannddaa yyiiyyeenn ddee”” diyerek kontrgerillay›aç›ktan savunmufltu, Demirel’i, Er-bakan’› hiçbirisinin kontrgerillayakarfl› mücadele ediyormufl gibi birgörüntü yaratma çabalar› olmam›fl-t›. Fakat, AKP yöneticileri, millet-vekilleri, mesela Hrant Dink’in ce-nazesinde, mahkemesinde boy gös-termektedirler. AKP, fiemdinli da-vas›nda, Ergenekon’da, “kontrge-rillaya karfl› mücadele ediyor, et-mek istiyor da, bir tak›m ‘karanl›k

güçler’ taraf›ndan engelleni-yor”mufl görünümü vermeye özelbir önem göstermektedir. ‹flin özüböyle olmasa da, bu görünümün yeryer etkili olabildi¤i, kimileriniyan›ltabildi¤i de görülüyor.

Örne¤in Ergenekon operasyonu-na iliflkin Tayyip Erdo¤an diyor ki,““EErrggeenneekkoonn bbiittmmiiflfl ddee¤¤iill.. MMüüccaaddee--llee iiççiinn yyaassaall ddüüzzeennlleemmee ddee yyaappaaccaa--¤¤››zz.. AAnnccaakk,, ddeevvlleettiinn iiççiinnddee bbuunnuuyyaavvaaflflllaattmmaayyaa ççaall››flflaann uunnssuurrllaarr vvaarr,,cc››mmbb››zzllaayyaarraakk çç››kkaarrmmaall››yy››zz..””

Yalan bariz; güya, Tayyiplerkontrgerillaya karfl› savafl›yorlar, fa-kat devlet içinde engellemeye çal›-

flan karanl›k güçler var. Konuflmas›-n›n içinde, kontrgerillan›n devlet ol-du¤u gerçe¤ini de ustaca inkar ede-rek, sorunu “devlet içindeki unsur-lara” indirgiyor.

AKP, “kontrgerillaya karfl› sa-vaflan iktidar” görüntüsü ile primyapmaktad›r. Bu oyunu anlamayanya da anlamak istemeyen çeflitli ke-simler de, AKP ad›na propagandayaparak, bu takiyye politikas›na güçvermektedirler. AKP iktidar› gerçekyüzünü halktan gizlemeyi baflard›¤›sürece, ABD iflbirlikçili¤inde halkakarfl› savafl› sürdürmekte de dahapervas›z olacakt›r.

Dan›fltay, A¤ar’›n sa-dece ““ssuuçç iiflfllleemmeekk iiççiinn öörrggüütt

kkuurrmmaakk””ttaann yarg›lanmas›na kararvermifl. Demek ki, katletmeler, kay-betmeler, iflkenceler suç olarak gö-rülmüyor! Geçmiflte, suç olarak gö-rülmedi¤i için A¤ar sürekli terfi etti-rildi. Bugün de suç say›lmad›¤› için,iddianamede bile yer almad›.

AAdd››;; Mehmet A¤ar

GGöörreevvii;; Amerika ve iflbirlikçi ik-tidarlar ad›na, halka karfl› savafla ko-muta etmek, kontrgerilla faaliyetleriörgütlemek.

SSuuççllaarr››;; 20 Kas›m 1980’de Hay-rettin Eren’in kaybedilmesinde veAhmet Karlangaç’›n iflkenceyle kat-ledilmesinde, Eylül 1980’de, FarukTuna’n›n iflkencede katledilmesinde,18 Mart 1981’de Bak›rköy’de Ab-dullah Gözalan’›n, 3 Nisan 1981’deKaraköy’de Mehmet Selim Yücel’inve Küçükköy’de Mustafa Ifl›k’›n, 7Nisan 1981’de Küçükköy’de SelçukKüçükçiftçi’nin, Haziran 1982’de;Maslak’ta, Tahsin Elvan’›n infazedilmelerinde yer almak.

Bu katliamlar›n›n, iflkencelerininödülü Ankara Emniyet Müdürlü¤üoldu. Suç ifllemeye bu makamda de-vam etti. ‹flkence mekezi DAL(DerinAraflt›rmalar Laboratuar›), onun yö-netiminde çok daha “yo¤un” çal›fl›-yor, iflkence üzerine ihtisas yap›l›-

yordu. Eylül 1990’da Nevruz Türk-do¤an adl› hamile bir kad›n iflkence-de çocu¤unu kaybettti. Ankara’dakitle örgütleri, sosyalist dergi bürola-r›na karfl›, polis bask›nlar› süreklilefl-tirildi.

Ankara’daki bu “çal›flmalar›n›n”ödülü, ‹stanbul Emniyet Müdürlü¤üoldu. A¤ar döneminde ‹stanbul Em-niyeti 400 yeni araç, 10 binden fazlapolis gücüyle takviye edildi. Ve KA-YIPLAR politikas› bafllad›.

14 Mart 1991: ‹stanbul Belgrad-kap›’da Yusuf Eriflti ve 27 Ekim1991’de Hüseyin Toraman, gözalt›naal›narak kaybedildiler.

‹nfazlar, gözalt›nda tecavüzler,A¤ar’la birlikte ‹stanbul’da daha yo-

¤un olarak uyguland›.

12 Temmuz 1991’de 10 dev-rimci onun talimatlar› ve yöneti-

minde katledildi. Ölüm mangalar›na""hheeppiinniizzii tteebbrriikk eeddiiyyoorruumm ggöözzlleerrii--nniizzddeenn ööppüüyyoorruumm"" mesaj› gönderdi.

‹stanbul’daki baflar›l› çal›flmalar›-n›n(!) ödülü, Erzurum Valili¤i’ne vedevam›nda Emniyet Genel Müdürlü-¤ü’ne atanmak oldu.

Bu görev, kkoonnttrrggeerriillllaa ooppeerraass--yyoonnllaarr››nn››,, tüm ülkede yayg›nlaflt›r-mas› anlam›na geliyordu. Halka kar-fl› suç iflleyen polisler bileceklerdi ki,arkalar›nda katillerin gözlerini öpenbir flefleri vard›.

Gazi katliam› bu dönemde, A-¤ar’›n örgütledi¤i kontra ekipler tara-f›ndan yap›ld›. Halka karfl› savafl, ül-ke çap›nda görülmemifl boyutlardat›rmand›r›ld›.

Yine terfi etti. DYP’den milletve-killi¤i ile ödüllendirildi. Çiller hükü-metine A¤ar gibi bir Adalet Bakan›yak›flt›. Ç›kard›¤› genelgelerle tut-saklara itirafç›l›k dayatmalar›n› gün-deme getirdi. 1996 May›s’›nda ya-y›nlad›¤› genelgeyle, tutsaklar›n “ta-butluk” diye an›lan hücrelere gön-derilmesini gündeme getirdi. Bu ge-nelgelere karfl› direniflte 12 tutsak fle-hit düfltü.

Sonra Refahyol hükümetinde,‹çiflleri Bakan› yap›ld›. Son olarak,uzun bir dönem DYP’nin genel bafl-kanl›¤›n› yapt›.

O Bir Kontrgerilla fiefidir

A¤ar, VValilik yyapt›¤› iiçin,herhangi bbir mahkemedede¤il, YYarg›tay ttaraf›ndan

yarg›lanacak. YYarg›tay,kay›plar›n nnerede ooldu¤unu

da ssoracak mm› AA¤ar’a?

LLuuddwwiiggsshhaaffeenn’’ddeenn ssoonnrraa,, AAll--mmaannyyaa’’ddaa HHeerrnnee,, WWiieessbbaaddeenn,,AAvvuussttuurryyaa’’ddaa VViiyyaannaa,, AAllmmaann--yyaa’’ddaa AAllddiinnggeenn,, GGeellsseennkkiirrcchheenn,,MMaarrbbuurrgg vvee KKrreeuuzzbbeerrgg...... Alman-ya ve Avusturya’n›n çeflitli yerlerin-de “yabanc›lar”›n evlerini tutufltu-ran yang›nlar devam ediyor. fiimdi-lik yang›nlar iki ülkede, fakat nere-lere s›çrayaca¤› belirsiz.

33 fifiuubbaatt 22000088 Ludwigshafen, 55fifiuubbaatt 22000088 Herne, 1155 fifiuubbaatt 22000088Avusturya, 1155 fifiuubbaatt 22000088 Aldin-gen, 1166 fifiuubbaatt 22000088 Gelsenkirchen,2200 fifiuubbaatt Marburn ve Kreuzberg...

Kuflkusuz iki haftal›k bir süreiçinde bu kadar çok yerde yabanc›-lar›n yaflad›klar› evlerde yang›n ç›k-mas›n›n normal veya tesadüf olmas›çok küçük bir ihtimaldir. Sözkonu-su yang›nlarda, onlarca kifli duman-dan zehirlendi, onlarca kifli yaralan-d›, yang›nlar›n son anda fark edil-mesi sayesinde can kayb› yaflanma-d›.

Hemen her gün bir yerde evleryan›yor ve yanan evler hep yabanc›-lar›n oturdu¤u evlerdir. Bu durum,yang›nlar›n ›rkç› sald›r›lardan kay-nakland›¤› flüphesini, art›k neredey-se flüphe olmaktan ç›karacak kadargüçlendirmektedir.

Pefl pefle ç›kan yang›nlara ra¤-men, sadece Aldingen’de 53 yafl›n-daki bir Alman hakk›nda tutuklamakarar› ç›kart›ld›. Gelsenkirchen po-lisi ise, Ludwigshafen yang›n›ndansonra yapt›klar› gibi peflin peflinyang›n›n “yabanc› düflmanl›¤›ndankaynaklanmad›¤›n›” aç›klad›.

Elinde her türlü teknik olana¤›olan emperyalist Almanya, halenyang›nlar›n nedenlerini aç›klam›flde¤il. Yang›nlara iliflkin sorufltur-malar belirgin bir flekilde, a¤›rdanal›n›yor, sürüncemeye b›rak›l›yor.

Yang›nlar›n ›rkç› sald›r› oldu¤u-na iliflkin flüphe, halklar aras›ndakigüvensizli¤i besliyor. Fakat, Al-manya ne bu yang›nlar›n önünegeçmeye niyetli, ne de halklar ara-

s›ndaki güvensizli¤in geliflmesin-den rahats›z görünmektedir. Yaban-c›lar›n tedirgin olmalar›, kendilerinigüvende hissetmemeleri, Almanla-r’›n yabanc›lara düflmanl›k duyma-lar›, Alman devletinin ifline gelmek-tedir. Çünkü bu zemin, ›rkç›l›¤›n veasimilasyon politikalar›n›n hayatageçirilebilmesi için uygun zemindir.

YYaakkaannllaarr››nn BBeesslleennddii¤¤ii KKaayynnaakk IIrrkkçç››ll››kk

Almanya baflta olmak üzere, Av-rupa’da yaflayan yabanc›lar için ya-r›n hedefte neresinin oldu¤u belir-sizdir. Çünkü, sözkonusu yang›nlare¤er bir ›rkç› sald›r›n›n ürünü ise,bu sald›r›lar birkaç kiflilik ya da birgrup ›rkç›n›n devletten ba¤›ms›z ifl-ledi¤i bir suç de¤ildir. Devlet, busuçu engellemeye çal›flmamaktad›r.

Irkç›l›k salt yang›nlarla ya da bafl-ka fiili sald›r›larla s›n›rl› de¤il. Biryandan fiili sald›r›lar sürerken, bu-nunla paralel olarak ›rkç›l›¤› büyütendevlet propagandas› da sürüyor.

Irkç›l›¤›n en baflta gelen savunu-cular›ndan birisi Almanya Baflbaka-n› Angela Merkel, 17 fiubat’ta““uuyyuumm aannccaakk oorrttaakk bbiirr ddiill vvee oorr--ttaakk bbiirr hhuukkuukk ddüüzzeennii üüzzeerriinnddeeaannllaaflflmmaa ssaa¤¤llaanndd››¤¤›› ttaakkddiirrddee bbaa--flflaarr››ll›› oollaabbiilliirr”” aç›klamas› yapt›.Merkel ad›na ““uuyyuumm”” dese de, her-

kes biliyor ki, ddiill ddaayyaattmmaass››,, asimi-lasyon dayatmas›d›r. Bu dayatma-n›n mant›¤› Almanca d›fl›ndaki dil-leri, yani yabanc›lar›n ana dilleriniyasaklamakt›r. De¤ilse, o ülkedeyaflayan insanlar zaten ihtiyaç duy-du¤u kadar dil ö¤renmeye, uyumbask›s› olmadan kendisi karar vere-bilir.

Keza, Almanya devletinin ya-banc›lara dayatmas› ortak hukukauyma de¤il, yabanc›lara ayr› hukukuygulama dayatmas›d›r. ““SS››nn››rrdd››flfl››eettmmee””,, ““ee¤¤iittiimm kkaammppllaarr››nnddaa ttoopp--llaammaa””,, ““ççooccuukk yyaaflflttaa aaiilleelleerriinniinneelliinnddeenn aallaarraakk aassiimmiillaassyyoonnaa ttaabbiittuuttmmaa”” gibi birçok bask› yöntemigöçmenler için gündeme getiril-mektedir.

Irkç›l›k, kendisini “uyum” gibimaskeler arkas›na saklamaya çal›fl-sa da gizlenemiyor, aç›ktad›r. ZiraAlmanya için ›rkç› politikalar yenide¤ildir. Naziler’den miras ›rkç›l›kNeo-Naziler taraf›ndan uzun bir dö-nemdir gündemde tutulmaktayd›.Bu politika son dönemlerde iseresmi olarak sahiplenilmektedir. Bunedenle, Merkel yüzüne maske ge-çirmeye çal›flsa da, Almanya’n›ndört bir yan›ndaki yang›nlar›n ne-denlerini aç›klamasa da, y›llard›ryaflananlar insanlar›n akl›na Nazipolitikas› ›rkç›l›¤› getiriyor.

Irkç› görüfller yeni de¤ildir, fakatpefl pefle gelen yang›nlara ra¤mensürdürülmekte ›srar edilmesi göster-mektedir ki, Alman devleti, ›rkç›sald›r›lardan rahats›zl›k duymamak-ta ve dolay›s›yla, bu yang›nlar› en-gelleyecek bir politika da gelifltir-memektedir. Tersine halen ›rkç›l›¤›körüklemeye devam ederek, sald›r›-lar›n zeminini de güçlendiriyorlar.

Irkç› sald›r›larla emperyalizminen çirkin yüzlerinden birisi sergile-niyor. Yabanc›lar, her gün yak›lmatehlikesi ile, en az›ndan bu kayg› ilebafl bafla iken, devletin gündeminihalen asimilasyon politikalar›n› sür-dürmek belirliyor.

Say›: 140 25IRKÇILIK

Yar›n Hangi Evde Yang›n Ç›kacak?

26 IRKÇILIK 24 fifiubat 22008

Bavyera Eyaleti Baflbakan›GGüünntthheerr BBeecckksstteeiinn,, 15 fiubat’ta birAlman televizyon kanal›nda ““ssiissttee--mmaattiikk oollaarraakk ssuuçç iiflfllleeyyeenn yyaabbaanncc››ggeennççlleerr ss››nn››rr dd››flfl›› eeddiillmmeellii,, kkaappaall››yyuurrttllaarraa kkoonnuullmmaall››”” fleklindeki›rkç› düflüncelerini bir kez daha or-taya koydu. Beckstein’a göre, genç-ler bu yurtlarda kendilerine yanl›fle¤itim veren ailelerinden de korun-mufl(!) olacaklar.

Bir yandan yabanc›lar›n evleriyak›l›rken, bu yang›nlar ›rkç› sald›-r› olarak de¤erlendirilirken, Alman-ya’n›n bir Eyalet Baflbakan›’n›n ›rk-ç›l›¤› daha da gelifltirecek bu sözle-rinin kuflkusuz bir anlam› olmal›d›r.Demek ki, Almanya egemen s›n›fla-r›n›n ›rkç› sald›r›lardan, ›rkç›l›¤›ngelifltirilmesinden rahats›zl›klar›yoktur. Demek ki, ›rkç› sald›r›laronlar›n ifline gelmektedir.

Peki neden?

Asl›nda, ›rkç›l›k, milliyetçilik,kapitalist-emperyalist ülkelerde,egemen s›n›flar›n bilinçli olarak ge-lifltirdikleri politikalard›r. Çünkü,

›rkç›l›k, egemen s›n›flara sa¤lad›¤›baflka avantajlar›n yan›nda, s›n›fsalayr›mlar›n öne ç›kmas›n› engelleye-rek de avantaj sa¤lar. Deyim yerin-deyse, Alman emekçilerinin gözlerimilliyetçilikle perdelenerek, s›n›fsalfarkl›l›klar› görmeleri engellenir,›rk ayr›mlar›na yönlendirilirler.

Emek sömürüsüne karfl› öfkeduymalar› gerekirken, insanlar›nderilerinin rengine, milliyetlerine,etnik kökenlerine, inançlar›na karfl›bilinçsiz bir öfke duyarlar. Irkç›l›-¤›n teslim ald›¤› beyinler, kendileri-ni s›rf flu ya da bu milliyete ait ol-duklar› için üstün, baflkalar›n› s›rfkendi milliyetinden olmad›¤› içinaaflflaa¤¤›› görürler.

Milliyetçilikle gözleri körleflenkitleler, kendi milliyetinden olanegemen s›n›flar›n, bir yandan milli-yetçilik üzerine propaganda yapar-ken, di¤er yandan kendilerini sömü-rüde milliyet ayr›m› gözetmedi¤ininfark›na varamazlar.

Çünkü milliyetçili¤in ortak de¤e-ri ayn› ›rk kökenine sahip olmakt›r.Milliyetçilik dostunu düflman›n› bu-na göre belirler. Oysa, gerçekte, em-peryalist sömürü koflullar›nda, halk-lar, emekçiler için as›l düflman, bafl-ka milliyetlerden halklar de¤il, kendimilliyetinden de olsa egemen s›n›folan burjuvazidir. Tersinden söyler-sek, kendisine dost olan, kendi milli-yetinin egemenleri de¤il, baflka mil-liyetlerden de olsa ezilen halkt›r.

Dolay›s›yla milliyetçilik gerçekdüflman ve dost ayr›m›n› da ortadankald›rmaktad›r. Birlikte hareket et-mesi gerekenleri birbirine düflman-laflt›rmakta, düflman olmas› gere-kenleri yapay olarak ayn› zemindebuluflturmaktad›r.

Söylemeye gerek yoktur ki, budurum, dünyadaki sömürücü ege-men s›n›flar›n ve dolay›s›yla, Al-manya devletinin ve egemen s›n›f-lar›n›n da istedi¤idir.

Almanya tekelleri ad›na hükü-met, bir yandan sosyal haklar› gas-bederken, iflçilerin emekçilerin ça-l›flma koflullar›n› a¤›rlaflt›r›rken, biryandan da sistematik olarak ›rkç›l›-¤› gelifltirmektedir.

Çünkü ›rkç›l›¤›n geliflti¤i zemin-de, yoksul halk kitlelerini burjuvazikendi politikalar› etraf›nda toparla-yabilir, ezilen iflçilerin kendini ezenegemenlerini s›rf Alman oldu¤u içinsahiplenmesini sa¤layabilir, devle-tin bask› ve yasaklarla yönetmesine,milliyetçi duygular› nedeniyle sesi-ni ç›karmadan katlanabilir, dahas›bask› ve yasaklar› yabanc›lara yö-nelik oldu¤u düflüncesiyle destekle-yebilir.

Yabanc› düflmanl›¤›n›n gelifltiril-mesi, di¤er yandan, ayn› bask› vezulüm alt›nda birlikte ezildi¤i, ayn›s›n›fa ait oldu¤u di¤er milliyetler-den emekçilerle birlikte mücadeleetme zeminini zay›flat›rken, kendi-sini ezen, sömüren burjuvaziyi

Irkç› politikalar› sürdürmektenvazgeçmeyen Almanya devleti,Ludwigshafen’deki yang›nda yafla-m›n› yitirenlerin yak›nlar›na 5’erbin euro yard›mda bulunma karar›ald›. ‹nsanlar›n hayatlar›n›n karfl›l›-¤›nda para ödüyor. Bu arada önlemal›nmad›¤› için, yeni yang›nlar sü-rüyor.

Anadolu Federasyonu yapt›¤›aç›klamada hakl› olarak soruyor;““AAccaabbaa bbuu ffaacciiaallaarrddaann ssoonnrraa tteekk--rraarr ppaarraa yyaarrdd››mm›› yyaappaarraakk ssuuççlluullaarr

ssuuççllaarr››nn›› ggiizzlleeyyeecceekklleerr mmii?? AAccaabbaappaarraa iinnssaann hhaayyaatt››nnddaann ddaahhaa mm›› ddee--¤¤eerrllii?? NNee oollaaccaakk flfliimmddii??....””

Emperyalistin dünyas›nda insan-lar›n yaflamlar›na verilen bir de¤eryok, o, her insan›n bir fiyat›n›n ol-du¤unu düflünüyor, ölen insanlariçin para ödüyor, fakat ölümleri en-gellemiyor. Paray› verdi¤inde iste-di¤i kadar öldürme hakk›na sahipoldu¤unu san›yor. Paray› verdi¤in-de tüm insanlar›n karfl›s›nda sus pusolacaklar›n› san›yor.

Anadolu Federasyonu yapt›¤›aç›klamada; bu sald›r›lar karfl›s›ndasusmama ça¤r›s› yaparak, bu suçuiflleyenlerin en k›sa zamanda a盤aç›kar›l›p yarg›lanmas›n› istiyor.

Mücadelenin hedeflerinden birdi¤eri ise, ›rkç› politikalara son ve-rilmesini istemektir. Kuflkusuz, ›rk-ç›l›¤a karfl› mücadele salt Avrupaülkelerinde yaflayan yabanc›lar›nsorunu da de¤ildir, ayn› zamanda buülke emekçilerinin de sorunudur.

‘Yabanc› düflmanl›¤›’ kime hizmet eder?

Say›: 140 27IRKÇILIK

EEmmppeerryyaalliisstt uukkaallaall››kk vvee ddaayyaattmmaa,, DDaanniimmaarrkkaa’’ddaa,,öözzüürr ddiilleeyyeeccee¤¤ii yyeerrddee,,

pp rroovvookkaassyyoonnuu ssüürrddüürrddüü!!

“Hazreti Muhammed'i belinebombalar sar›lm›fl bir terörist ola-rak” gösteren karikatürler, yaklafl›k1,5 y›l kadar önce yay›nland›¤›nda,Danimarka’da ve dünyan›n birçokbölgesinde tepkiler gündeme gel-miflti.

‹flte bu karikatürler, geçti¤imizhafta Danimarka’da tekrar yay›n-land›. Ve tahmin edilece¤i üzere deDanimarka’da yaflayan müslümangençler taraf›ndan büyük bir tep-kiyle karfl›land›. 13 kentte okullarve araçlar yak›ld›. Polis, geçti¤imizhafta sonundan itibaren baflkentKopenhag'dan bafllay›p tüm ülkeyeyay›lan eylemlerde, 370'den fazlaaraç yak›ld›¤›n› aç›klad›. Olaylarda130'dan fazla genç gözalt›na al›nd›.Danimarkal› müslüman gençler,““DDaanniimmaarrkkaa’’ddaann ÖÖZZÜÜRR vvee SSAAYY--GGII bbeekklliiyyoorr..””

*

Danimarka’y› yönetenler, böylebir tav›r sonras›nda bunlar›n olabi-lece¤ini hiç kuflku yok ki biliyor-lard›. Hiç kuflku yok ki, bu öfkenino dokunulmaz “mülklerine” zararverece¤ini de biliyorlard›. Ama bu-na ra¤men bunu yapt›lar.

Kimse bunun düzenden ba¤›ms›zoldu¤unu, bunun salt “düflünce öz-gürlü¤ü!” çerçevesinde de¤erlendi-rilmesi gerekti¤ini düflünmesin, kim-se böyle diyenlere prim vermesin.

Amerikan ve Avrupa tekelciburjuvazisinin yabanc›lara, göç-

menlere, müslümanlara karfl› özelbir politikas› oldu¤u tart›flmas›zd›r.“Karikatür krizi” benzeri krizler,planlanm›fl ya da onay ve icazet ve-rilmifl sald›rganl›klar sonucundaortaya ç›kmaktad›r.

*

Danimarka Baflbakan› AndersFogh Rasmussen, eylemler üzerineyapt›¤› aç›klamada, “ayaklanangençlerin ve ailelerinin bu olayla-r›n sorumlulu¤unu tafl›d›klar›n› vetoplumdan bu konuda anlay›fl bek-lememeleri gerekti¤ini” söyledi.

Rasmussen’in aç›klamas›, ken-dilerinin de karikatürlerin yay›n-lanmas›n› sadece “düflünce özgür-lü¤ü” s›n›rlar› içinde görmeyip, ya-banc›lara karfl› sürdürülen asimilas-yon ve sindirme politikas›n› sahip-lendi¤ini gösteriyor.

*

“Karikatür krizi”nin ilk ortayaç›kt›¤› zaman, 12 fiubat 2006 tarih-li Yürüyüfl Dergisi’nde flöyle yaz›l-m›flt›:

“Hazreti Muhammed'in belinebombalar sar›lm›fl bir terörist ola-rak çizilmesi hakaretine verileceken iyi karfl›l›k, bütün ezilenlerin okarikatürde resmedilen tavr› pay-laflmas›d›r...” Emperyalizm öylesi-ne bir dayatma içinde, halklara di-renmekten, savaflmaktan baflka yolb›rakmam›flt›r.

““‹‹nnaannççllaarraa SSaayygg›› GGöösstteerriinn!!ÖÖZZÜÜRR DD‹‹LLEEYY‹‹NN!!”” diye yazm›flt›o gün Yürüyüfl. Ve bugün ortal›¤›hakl› olarak yak›p y›kan Danimar-ka’daki müslüman gençlerin talep-leri ayn› fleyi söylüyor: “MMüüssllüü--mmaann ggeennççlleerr,, DDaanniimmaarrkkaa’’ddaannÖÖZZÜÜRR vvee SSAAYYGGII bbeekklliiyyoorr..””

Emperyalistler, er geç halklar›nde¤erlerine sayg›y› ö¤renecek!

Özür Dileyin,

Sayg› Gösterin!

de¤il, di¤er milliyetlerden emekçi-leri yaflad›¤› yoksullu¤un sorumlu-su olarak görmesine neden olur.

Bu yapt›¤›m›z genelleme, sankiAlmanya’n›n bugünkü durumunuanlatmaktad›r. Henüz, ›rkç›l›k tümAlmanlar’› etkisi alt›na alacak ka-dar gelifltirilebilmifl de¤ildir. Fakat,etkisi alt›na ald›¤› kesimlerde ya-ratt›¤› ruh hali, düflünce tarz›, söy-lediklerimizin do¤rulu¤unun gös-tergesidir. Almanya’da bunun ör-neklerini görmek mümkündür.Yoksul b›rak›lm›fl, iflsiz kalm›fl Al-man gençlerinin daha fazla kar el-de etmek için kendilerini iflsiz b›ra-kan burjuvaziye tepkilerini yönelt-meleri gerekirken, ›rkç› örgütlen-melerde, yabanc› düflmanl›¤›na yö-nelmeleri bunun örneklerindendir.

Almanya devleti, bu ›rkç› zemi-ni tüm Alman halk›n› kapsayacaktarzda gelifltirmek istemektedir.Bu, iki yanl› gelifltirilmek istenenbir politikad›r. Almanlarda ›rkç›l›kgelifltirilirken, di¤er halklarda Al-manlara karfl› güvensizli¤in gelifl-mesini sa¤lamak emekçilerin birlikzeminini parçalamaya hizmet ede-cektir.

Bu nedenle de, Avrupa’daki ya-banc›lara yönelik, güven verecekbir politika izlenmiyor. Sald›r›lar›nsorumlular› a盤a ç›kar›l›p yarg›-lanm›yor, tekrarlanmayaca¤› güve-ni yarat›lmaya çal›fl›lm›yor. Adeta,yabanc›lar›n güvensizli¤inin sür-mesi isteniyor. Hatta yabanc›lardada Almanlar’a karfl› düflmanl›kduygular›n›n geliflmesi burjuvazi-nin isteyece¤i bir ortamd›r.

Bu gözle bak›ld›¤›nda görüle-cektir ki, Almanya burjuvazisininyabanc› düflmanl›¤›n›, dolay›s›ylahalklar aras›ndaki düflmanl›¤› ge-lifltirmekte ç›karlar› sözkonusudur.Irkç›l›kla gözleri ba¤lanan Almanemekçiler de, Alman tekellerininsald›r›lar› karfl›s›nda savunmas›z,güçsüz durumda olacaklard›r. Ken-dili¤inden ortaya ç›kmaktad›r ki,burjuvazinin ›rkç›l›¤› gelifltirmesi-nin karfl›s›nda emekçilerin silah›,emekçilerin birlikte mücadelesinigelifltirmektir.

Sevgili okurlar›m›z merhaba.Sohbetimiz yine emperyalizmüzerine sürecek. Bu, dördüncübölümü oluyor emperyalizmsohbetimizin. Kuflku yok ki çokgenifl bir konu emperyalizm. Ge-niflli¤inin ötesinde, sohbetimizinen bafl›nda da söyledi¤imiz gibi,yaflad›¤›m›z dünyay› anlamakiçin en belirleyici konulardan bi-ri. Buna paralel olarak en ciddi siya-si savrulmalar da bu konudaki yaniemperyalizm konusunda-ki yanl›fl, çarp›k bak›flaç›lar›ndan kaynaklan›-yor. Konumuzu bu çerçe-vede uzun ele ald›k. De-¤inilebilecek daha birçokyönü olmakla birlikte“Hayat›n ‹çindeki Teori”bölümümüzün klasik biçimleniflineuygun olarak bu bölümde sonuçlan-d›rmaya çal›flal›m. Emperyalizmdöneminin flekillenmesinde ve em-peryalizmin dönemlere göre farkl›özelliklere sahip olmas›nda payla-fl›m savafllar› son derece önemli et-kiler yapm›flt›r. Bu anlamda konuyabu savafllarla devam edelim. ‹lk sözsenin Özlem, buyur.

ÖÖzzlleemm:: Kapitalizm her ülkedeeflit düzeyde geliflmemifltir. Dolay›-s›yla kapitalist ülkelerin emperya-lizme geçiflleri de ayn› h›zda, ayn›zamanda gerçekleflmedi. Emperya-listler aras›ndaki çeliflkileri art›ranen önemli etkenlerden biri de bu ol-du. Çünkü, emperyalist aflamayadaha geç ulaflan ülkelerin pazaralanlar› az ve dard›r, gelifltikçe yenipazarlara ihtiyaçlar› artar, bu da pa-zarlar› ele geçirme mücadelesini k›-z›flt›r›r ve sonuçta emperyalistleraras›nda savafllara yol açar.

Avrupa'da h›zla geliflen ilk em-peryalist devletler ‹ngiltere ve Fran-sa olmufltu. Fakat kapitalist gelifl-menin daha geç bafllad›¤› Almanya,daha h›zl› ve s›çramal› bir geliflmegöstererek 1900'lü y›llar›n bafl›nda‹ngiltere ve Fransa'y› her alanda ge-ride b›rakt›. AAvvrruuppaa''nn››nn bbiirriinnccii,,dünyan›n ikinci büyük gücü halinegeldi. Buna paralel olarak da ‹ngil-tere ve Fransa'n›n sömürgelerinin

bir bölümünü ele geçirirken, dahaileri gidip ‹ngiltere'nin denizlerdeki,Ortado¤u'daki egemenli¤ine sonvermek, Çarl›k Rusya's›n›n elindekibaz› bölgeleri ele geçirmek istiyor-du. Di¤er emperyalistler de flu ya dabu ölçüde bu kavgan›n parças›yd›-lar. Sonuçta belli bir süre ekonomik,diplomatik kavgalar olarak süren buçat›flman›n sonunda, Almanya’yla‹ngiltere ve Fransa aras›nda ddüünnyyaa--nn››nn yyeenniiddeenn ppaayyllaaflfl››mm›› amac›ylabüyük savafl patlak verdi. Pazarkavgas›na ABD, Japonya gibi bü-yük emperyalist devletlerin de kat›-l›m›yla savafl, bir dünya savafl›na,emperyalistler aras› bir paylafl›m sa-vafl›na dönüfltü.

Savafl süresince birçok ülke iflgaledildi, topraklar› ya¤maland›. 1.Emperyalist Paylafl›m Savafl›’ndatam 7700 mmiillyyoonn kifli silah alt›na al›n-d›. Savaflta 1100 mmiillyyoonn kifli öldü. Sa-vafl›n yaratt›¤› açl›k ve salg›n hasta-l›klardan ölenler bu rakama dahilde¤ildir. 2200 mmiillyyoonnddaann fazla insansakat kald›. Sonuçta onmilyonlarcainsan ölür, sakat kal›r, yüzmilyon-larca insan tam bir y›k›m ve yoksul-luk içine sürüklenirken, ilginçtir ki,bu y›k›m ortam›nda emperyalist te-keller, alabildi¤ine büyüyüp güçlen-diler, bu dönem boyunca kkaarrllaarr››nnaakkaarr kkaatttt››llaarr.. Burada flunu da ekle-yelim ki, tekeller bu büyük karlar›

sadece iflgal ettikleri yerlerdensa¤lamad›lar. ““SSaavvaaflfl hhaallii”” ge-rekçesiyle kendi halklar›n› dadaha azg›nca sömürdüler. Savaflhali gerekçesiyle grevler yasak-lan›rken, çal›flma saatleri uzat›l-d›, ücretler ise ya donduruldu,ya düflürüldü.

KKeemmaall:: Emperyalizmin in-sanl›k d›fl› bir sistem oldu¤unubundan daha aç›k gösteren bir

örnek olabilir mi?

Öyle bir sistem ki, biravuç tekelin daha çok karetmesi için, milyonlar›nölümüne yol açabiliyor.

Kuflku yok ki, Öz-lem’in anlatt›¤› bu süreçsonunda en çok büyüyen

tekeller, do¤rudan savafl›n ihtiyaçla-r›na hitap eden tekeller oldular. Sa-vafla giren emperyalist devletler,halk› azg›nca soyup sömürerekoluflturduklar› bütçenin büyük bölü-münü askeri malzeme ve ordunundi¤er ihtiyaçlar›n› karfl›layan malze-meleri üreten tekellere aktard›lar.Bu ortamda küçük ve orta iflletme-lerin büyük bir bölümü de iflas etti,tekelleflme de h›z kazand›.

Savafltan en karl› ç›kan ise, ken-di topraklar›nda do¤rudan savafl ya-flamayan Amerikan emperyalizmioldu. Befl y›l›n sonunda, ABD'ninbüyük tekelleri karlar›n› 1100--2200 kkaattart›rm›fllard›.

ÖÖzzlleemm:: Peki bu savaflla emper-yalist ülkeler sorunlar›n› çözmüfl ol-dular m›? Tekeller güçlendi ama nepazar sorunu, ne kapitalizmin ötekiyap›sal sorunlar› çözülmüfl olmad›.

Dahas›, bu savafl içinde emper-yalistler, Rusya’daki Sovyet devri-miyle birlikte, büyük bir pazar› dakaybetmifl oldular.

Sonraki Emperyalist Paylafl›mSavafl›’n›n tekrar gösterece¤i gibi,paylafl›m savafllar›n›n emperyalizmizay›flatan sonuçlar› da oldu. Çünküemperyalist ülkelerin deyim yerin-deyse birbirine düfltü¤ü bu dönem-ler, ulusal, sosyal kurtulufl hareket-leri için koflullar›n daha uygun hale

28 TEOR‹ 24 fiubat 22008

Konu: Emperyalizm -4

Hayat›n

‹çindeki

TEOR‹

Can çekiflen kapitalizmönünde sonunda

ölmeye de mahkum!

gelmesi demekti. Emperyalizmin 1. Paylafl›m sa-

vafl›na kadar ki dönemi, 11.. BBuunnaall››mmDDöönneemmii olarak adland›r›yoruz. Yu-kar›da belirtildi¤i gibi, savafl bu bu-nal›m› sona erdiremedi. Tersine, bu-nal›m, pazar sorunu ve iflsizlik kro-nikleflti. Buna ek olarak; Sovyetdevrimiyle büyük bir pazar›n kay-bedilmesi, Rusya’daki devrimindünya çap›nda yaratt›¤› etki sonucuemperyalist ülkelerde ve sömürge-lerde mücadelenin yükselmesi, bu-nal›m› daha da derinlefltirdi.

Emekçilerin yoksullaflt›r›lmas›,tüketimin k›s›tlanmas› demekti vebu da tekellerin iiçç ppaazzaarrddaa da so-run yaflamas› demektir. Bu kapita-lizm için hiçbir zaman çözemedi¤ive çözemeyece¤i bir k›s›r döngü-dür. Yüksek kar oranlar› için ücret-leri düflürmek zorundad›r, ama üc-retleri düflürdü¤ünde tüketim de s›-n›rlan›r, tüketimin artmas› için üc-retleri belli bir düzeyde tutmak zo-rundad›r...

MMaazzlluumm:: Bugünlerde ABD’deyaflanan ekonomik krizin en önemlinedeni tüketimin azalmas› olarakgösteriliyor ve Bush yönetimi, tüke-timi art›racak flekilde piyasaya parasürdü geçen hafta.

KKeemmaall:: Neyse, bu ayr› bir ko-nu. Kald›¤›m›z yerden devam ede-lim biz. Serbest rekabetçi kapita-lizm döneminde ve 1. bunal›m dö-neminde 8-12 y›lda bir görülenkrizler, art›k daha s›k aral›klarla, da-ha fliddetli ve adeta kesintisiz ya-flanmaya baflland›.

Mesela, 1920-21 y›llar›nda böy-le fliddetli bir kriz yaflan›r. 1924'tekriz hafifler. Ama 1929'da bu kezdaha fliddetli bir kriz ç›kt›. Ard›ndan1937-38 krizi geldi. Ki bu kriz süre-ci de ikinci paylafl›m savafl›na kadaruzayacakt›r zaten. “Krizler genelbunal›m›n bir sonucu olarak ortayaç›kar ama ortaya ç›kt›ktan sonra dakapitalizmin genel bunal›m›n› dahada a¤›rlaflt›ran bir etkide bulunur.”

fiimdi burada k›saca da olsa, bubunal›m döneminin sonucu olan 2.paylafl›m savafl›na da de¤inmifl ola-

l›m. Buyur Mazlum.

MMaazzlluumm:: 1. bunal›m dönemi-nin en h›zl› geliflen emperyalisti Al-manya, bilindi¤i gibi bu döneminsonundaki 1. emperyalist paylafl›msavafl›ndan yenilgiyle ç›kt›. AmaAlmanya hemen savafl›n ard›ndanh›zl› bir sanayileflme ata¤›yla k›sasürede eski gücüne tekrar kavufltuve o güce ulafl›r ulaflmaz da do¤alolarak pazar ihtiyac› gündeme geldive Almanya yine dünya pazarlar›nagöz dikti.

Emperyalist bunal›m›n bir sonu-cu olan durgunluk ortam›nda sömü-rüsünü art›rmak, dünya pazar›ndakipaylar›n› büyütmek isteyen ve s›n›fçeliflkilerinin keskinleflti¤i koflullar-da iktidarlar›n› kaybetmekten kor-kan tekeller, AAllmmaannyyaa,, ‹‹ttaallyyaa vveJJaappoonnyyaa'da ffaaflfliizzmmii iktidar yapt›lar.

Bu ülkelerde faflist iktidarlar,ekonomik krizin halkta yaratt›¤›b›kk›nl›¤› kendi lehlerine de¤erlen-dirip, milliyetçili¤i de kullan›p fa-flizme belli bir kitle taban› yarat›r-ken, silahlanmaya h›z vererek ttee--kkeelllleerr aadd››nnaa savafl haz›rl›klar›na gi-rifltiler. Almanya pazardan daha bü-yük dilim istiyor, ‹talya baz› sömür-geler üzerinde hak iddia ediyorduve Japon emperyalizmi de Çin'e sal-d›rm›flt›. Bunlara paralel olarak da2. emperyalistler aras› paylafl›m sa-vafl› bafllat›ld›.

Savafla iliflkin geliflmelerle ko-nuyu uzatmak istemiyorum. Buradaemperyalizm aç›s›ndan esas önemliolan savafl sonras› emperyalizminnas›l flekillendi¤idir. Savafl›n sonu-

cuna iliflkin k›sa bir belirtme yap-mak gerekirse, flunlar söylenebilir.

Savafl bilindi¤i gibi faflizmin ye-nilgisiyle sona erdi. Fakat halklarçok büyük bir bedel ödemifllerdi.

Ödenen bedel 1. Paylafl›m sava-fl›ndan çok daha büyük oldu. Sade-ce Sovyet halk›n›n savaflta verdi¤iölü say›s› 2200 mmiillyyoonnuu buldu. SBKP22 mmiillyyoonnaa yak›n kkoommüünniisstt ppaarrttiiüüyyeessiinnii Hitler faflizmine karfl› sa-vaflta flehit verdi. Faflizmin toplamakamplar›nda milyonlarca insan kat-ledildi. Toplam bilanço, 3300 mmiillyyoonnölü, 35 milyon sakatt›.

KKeemmaall:: Olay›n tekeller cephe-sindeki bilançosuna da bakmak ge-rekir elbette. De¤ilse eksik kal›r. Bukadar, onmilyonlarca insan ölürken,onlara ne olmufl?!

MMaazzlluumm:: Tekeller cephesindedurum özetle fludur: Savafl sonra-s›nda onlar “kazananlar” saf›nday-d›lar. Almanya, ‹talya ve Japonya,bu savaflta yenilgiye u¤ram›fllar, as-keri olarak tamamen çökertilmifller-di. Ama çok ilginçtir ki, yyeenniilleenn üüll--kkeelleerriinn tteekkeelllleerrii ddee dönemi büyükkarlar ederek kapatt›lar. Ve elbette,en karl› ç›kan da Amerikan tekelle-riydi. Amerikan tekellerinin 11993388y›l›nda 33,,33 milyar dolar olan karla-r›, 11994422'te 2211 mmiillyyaarraa, 11994444'te 2244mmiillyyaarr dolara yükseldi. Bak›n kaçkat. Evet, durum kelimenin tam an-lam›yla “bir avuç tekelin karlar›için milyonlarca insan›n katledil-mesi”dir.

Yaln›z 1. Paylafl›m savafl›ndaolan bu paylafl›m savafl›nda da oldu.‹lkinde Rusya’daki devrimle büyükbir pazar alan›n› kaybetmifllerdi. Budefa da Avrupa’n›n do¤usunda Po-lonya, Çekoslovakya, Macaristan,Romanya, Bulgaristan ve Arnavut-luk'ta faflist iktidarlar y›k›ld›. Bura-larda kurulan halk iktidarlar›yla em-peryalizm buradaki pazar alanlar›n›kaybetti. Tekeller karlar›n› büyüt-müfl ama sömürgelerinin bir bölü-münü de kaybetmifllerdi. Bu aradadünyan›n en kalabal›k ülkesi Çin’dede devrim gelifliyordu.

Bütün bunlar emperyalistler için

Say›: 140 29TEOR‹

Öyle bir sis-tem ki, biravuç tekelindaha çok kar

etmesi için, milyonlar›nölümüne yol açabiliyor.Emperyalizmin insanl›kd›fl› bir sistem oldu¤unubundan daha aç›k göste-ren bir örnek olabilirmi?

Hayat›n

‹çindeki

TEOR‹

tehlike çanlar›n›n da çalmas› de-mekti. Bunun karfl›s›nda emperya-list ülkeler aras›nda zzoorruunnlluu bbiirr eenn--tteeggrraassyyoonn gündeme geldi.

KKeemmaall:: Bu noktada, emperya-lizmin 3. bunal›m dönemindeki ka-rakteristik özelliklerine gelmifl bu-lunuyoruz. Ben devam edeyim.

Entegrasyon bu özelliklerden bi-ridir. Emperyalistlerin entegrasyonayönelmelerinin bir nneeddeenniinnii yukar›-da ortaya koymufl olduk; bu neden,emperyalistler aras› savafllar›n ulu-sal ve sosyal kurtulufl savafllar›n›gelifltiren bir zemin yaratmas›yd›.

Bir di¤er önemli neden ise, nnüükk--lleeeerr ssiillaahhllaarr››nn ve di¤er imha silah-lar›n›n “birbirleriyle savaflmalar›halinde kendilerinin de tümden yokolmalar›na yol açacak kadar” ge-liflmifl olmas›d›r. Nükleer silahlar›nvarl›¤›, her emperyalist için yok ol-ma riskini beraberinde getiriyordu.Sonuçta emperyalistler bu nedenler-den dolay›, kendi aralar›ndaki çelifl-kileri birbirleriyle savaflmadan çöz-meye yöneldiler. Aralar›ndaki çelifl-kiler ve rekabet elbette sona ermedientegrasyonla birlikte. Ama ççeelliiflflkkii--lleerrii ççöözzmmee yyöönntteemmii ddee¤¤iiflflmmiiflfl oldu.Emperyalistler aras›ndaki bu enteg-rasyon, halklar›n ulusal ve sosyalkurtulufl savafllar› karfl›s›nda, em-peryalistlerin aralar›ndaki tüm çe-liflkileri erteleyerek halk›n karfl›s›nabbllookk oollaarraakk ç›kmalar›n› da aç›kla-maktad›r.

Entegrasyon zaman içinde em-peryalistlerin askeri, ekonomik, si-yasi çeflitli ortak örgütlenmeleroluflturmalar›n› da getirdi. NNAATTOObu süreçte kuruldu. Yine bu dönem-de kurulan IIMMFF,, DDüünnyyaa BBaannkkaass››gibi kurulufllar, hem emperyalistle-rin yeni-sömürgeleri birlikte sömür-me arac› oldular, hem emperyalistrekabetin zemini.

Emperyalizmin 3. bunal›m dö-nemi olarak da adland›raca¤›m›zikinci paylafl›m savafl›ndan sonrakibu süreç, ulusal ve sosyal kurtuluflsavafllar›na ve sosyalist sisteme kar-fl› emperyalist blokun pekifltirildi¤ibir süreç oldu.

Emperyalistler aras› entegrasyo-nun d›fl›nda 3. bunal›m dönemininiki önemli karakteristik özelli¤i da-ha var: Birincisi, sömürgecilik ilifl-kilerinde yyeennii yyöönntteemmlleerr gelifltiril-mesi, ikincisi, emperyalist ekono-milerin aasskkeerriilleeflflttiirriillmmeessii.

2. emperyalist paylafl›m savafl›sonucunda tekeller ekonomik kriz-lerini bir ölçüde atlatt›lar. Ancak sa-vafltan sonra pazar alanlar›, gerekemperyalist ülkelerin kendi içlerin-de, gerekse de dünya ölçe¤inde da-rald›, sanayi üretimi azald›. Bununkaç›n›lmaz sonucu olarak yine a¤›rbir kriz gündeme geldi. 11994488--4499'dayaflanan bu kriz döneminde ABD veNATO ülkelerinin devrimci bir ikti-dar›n kuruldu¤u KKoorree''yyee ssaalldd››rrmmaa--llaarr››, bu yeni ekonomik yap›n›n tipikbir sonucuydu asl›nda.

Bu tür bir savafl, emperyalistle-rin birbiriyle savaflmay›p, birliktebaflka halklara karfl› savaflmas›, öteyandan yine farkl› ülkeler aras›ndasavafllar›n k›flk›rt›lmas›, yeni pazar-lar ve silah sektöründe aç tüketicileryarat›lmas› demekti. Bu da emper-yalizmin bunal›m›n› hafifletecekiillaaççtt›› iflte.

Silah sanayiine ve silahlanmayaa¤›rl›k verilmesi, kaç›n›lmaz olarakhalk›n yoksullaflt›r›lmas›n› berabe-rinde getirecekti. Gerek emperyalistdevletler, gerekse de yeni sömürge-

ler, art›k silahlanma için bütçelerin-den eskiye göre çok daha büyükpaylar ay›r›yor, bu da “sosyal” hiz-metleri alabildi¤ine k›smay› getirir-ken, “savafl” bahanesi de emekçile-rin ekonomik, demokratik haklar›n›gasbetmenin yeni gerekçeleri olu-yordu.

Emperyalizmin bu dönemki po-litikalar›, mutlaka duymuflsunuzdur,""SSoo¤¤uukk ssaavvaaflfl ssttrraatteejjiissii"" olarakadland›r›l›yordu. Bu strateji, ekono-minin askerilefltirilmesiyle bütünlükarzeden bir stratejiydi. Bir yandan""kkoommüünniizzmm tteehhlliikkeessii"" propagan-das›yla özellikle sosyalist ülkelerlekomflu ülkelerin silahlanmas› teflvikedilirken, bölgesel savafllar ç›kar›la-rak, Afrika’da, Asya’da bölge içinsavafl gerginli¤i yarat›larak bbüüyyüükkbbiirr ssiillaahhllaannmmaa yyaarr››flfl›› bbaaflflllaatt››lldd››..Ülkeler silahland›kça, tekeller bü-yük karlar sa¤lad›lar ve kriz “afl›l-d›!”

ÖÖzzlleemm:: Burada flunu da ekle-yelim. EEkkoonnoommiinniinn aasskkeerriilleeflflttiirriill--mmeessii genel ve soyut bir tespit de¤il-dir. Sadece birkaç rakam bile eko-nominin askerilefltirilmesinin bo-yutlar›n› bize gösterecektir. Ameri-ka’dan verelim ilk rakam›.

ABD, 2. Paylafl›m savafl›ndanönceki son üç y›l içinde silahlanmaiçin 995533 mmiillyyoonn ddoollaarr harcam›flt›.Ki bu rakam, ABD bütçesinin %%1122’’ssiinnii oluflturuyordu. Fakat, 2.paylafl›m savafl›ndan sonra 11995522--11995544 aras›nda ssiillaahhllaannmmaayyaa hheerr yy››llortalama 5500 mmiillyyaarr ddoollaarr harcama-ya bafllad›. Bu rakam ise AABBDD büt-çesinin %% 7700’’iinnii afl›yor. Evet, yan-l›fl duymad›n›z; bütçesinin yüzdeyetmifli...

‹ngiltere’de de durum ayn› me-sela; o da 2. paylafl›m savafl› önce-sinde silahlanma için bütçesinin %%1188’ini ay›r›yormufl. 1950’lerin ba-fl›nda bu, %% 3366’ya ç›kt›.

Bu durumun sadece o dönemeözgü oldu¤u san›lmas›n. ‹flte sizeyak›n y›llar›n askeri harcama raka-m›: Günümüzde 200’ü aflk›n devletvar. Bu devletlerin askeri harcama-lar› toplam olarak 11..22 ttrriillyyoonn dolar-

30 TEOR‹ 24 fiubat 22008

Entegrasyon-la birlikte..emperyalist-lerin aralar›n-

daki çeliflkiler ve rekabetelbette sona ermedi.Ama ççeelliiflflkkiilleerrii ççöözzmmeeyyöönntteemmii ddee¤¤iiflflmmiiflfl oldu.Entegrasyon, halklar›nulusal ve sosyal kurtuluflsavafllar› karfl›s›nda, em-peryalistlerin aralar›nda-ki tüm çeliflkileri ertele-yerek halk›n karfl›s›nabbllookk oollaarraakk ç›kmalar›n›da aç›klamaktad›r.

Hayat›n

‹çindeki

TEOR‹

d›r. Bu rakam›n yyüüzzddee 5533’’üüABD’ye ait.

Dolay›s›yla, emperyalizm de¤ifl-ti diyenlerin önce bunu kan›tlamakiçin ““eekkoonnoommiinniinn aasskkeerriilleeflflttiirriillmmee--ssii”” olgusuna dair de bir de¤ifliklikoldu¤unu göstermeleri gerekir.

fiimdi flöyle bir düflünün, nere-deyse yar›m as›rd›r, emperyalist ül-kelerin ekonomisi ve sanayisi öyle-sine silah sanayiine dayal› hale gel-di ki, varsayal›m ki, silah üretimidurdu veya varsayal›m ki silah tü-ketimi durdu, en baflta Amerika ol-mak üzere büyük silah sat›c›s› duru-mundaki emperyalist ülkelerin, pefl-pefle iflas etmeleri kaç›n›lmazd›r.

Hal böyle olunca, emperyaliz-min silah üretimi ve sat›fl›n› süreklik›lmak için dünyan›n dört bir yan›n-da askeri güçler yerlefltirmesi, aske-ri üsler kurmas›, savafl k›flk›rt›c›l›¤›yapmas›, bölgesel savafllar ç›kart-mas›, bizzat kendilerinin dev askerioperasyonlar düzenlemesi, do¤al vekaç›n›lmazd›r.

Bu arada flunu da unutmamakgerekir ki, bugün birçok sektör silahsanayiine ba¤l› durumdad›r. Birçokteknolojik geliflme, esas olarak bualan›n ihtiyaçlar›na cevap verenaraflt›rmalar›n ürünüdür.

MMaazzlluumm:: Emperyalizmin budönemdeki bir di¤er sözü edilmesigereken özelli¤i de fludur:

Emperyalizm, aç›k askeri müda-halelerinin ulluussaall kkuurrttuulluuflfl hhaarree--kkeettlleerriinnii güçlendirici etkisini görü-yordu. Bu etki sonucuydu ki, em-peryalist ülkeler sömürgelerinin birço¤unda kendi atad›klar› sömürgeciyönetimleri, oradaki askeri varl›kla-r›n› geri çekmek, bu ülkelerin yöne-timini yyeerrllii eeggeemmeenn ss››nn››ffllaarraa b›rak-mak zorunda kal›yordu. Bunlar›n enbüyük örneklerinden baz›lar› Fran-sa’n›n CCeezzaayyiirr'den, ‹ngiltere’ninHHiinnddiissttaann'dan, Hollanda’n›n EEnn--ddoonneezzyyaa'dan çekilmek zorunda kal-mas›yd›.

‹flte bu durumda, yukar›da sözüedilen nedenlerin de etkisiyle, em-peryalizm, sömürgelerini bu flekildekaybetmektense, yeni bir sömürge-

cilik türüyle elde tutmaya yönelikbir yöntem gelifltirdi. 1945-46’lar-dan itibaren gelifltirilen bu yönte-min esas›; emperyalizmin aç›k ifl-gallerinin yerini ggiizzllii iiflflggaall’in alma-s›d›r. Bu nas›l oluyor? YYeennii--ssöömmüürr--ggeelleeflflttiirrmmee yönteminin bir parças›olarak gündeme getirilen iflgalin butürlüsünde, ülke görünürde ba¤›m-s›zl›¤›na sahiptir, “milli” kurumlar›-na sahiptir, kendi parlamentosunasahiptir, fakat emperyalizm bu ül-kelerdeki ekonomiyi, siyasi yap›y›ve orduyu ele geçirerek, ülkeyi bun-lar arac›l›¤›yla iflgal etmektedir.

Görünürde ba¤›ms›z, gerçekteiflgal edilmifl olan bu ülkelerin duru-munu en iyi ifade eden kavram“gizli iflgal”dir.

Gizli iflgal de beraberinde flunugetiriyor: Yeni-sömürgecilik iliflki-leri içinde ba¤›ml›laflt›r›lan, iflgaledilen ülkenin ekonomisi üzerindetam denetim kuran, siyasal yönetimmekanizmas› üzerinde adeta belirle-yici bir konuma sahip olan, orduyuda kendi ç›karlar›n› koruyan bir iiflfl--ggaall oorrdduussuunnaa dönüfltüren emperya-lizm, art›k bu noktada, eski dönem-lerden farkl› olarak, o ülke için sa-dece dd››flfl bir güç olmay›p, iiççsseell birolgu haline gelmifltir.

KKeemmaall:: Emperyalizmin bu dö-nemdeki özelliklerini açmaya de-vam ediyoruz. Gizli iflgal ve emper-yalizmin içsel olgu haline gelmesi-nin yan›nda bu dönemin bir baflkade¤iflikli¤i, sseerrmmaayyee iihhrraacc››nnddaa, da-ha do¤rusu ihraç edilen sermayenin

bileflimindeki de¤iflikli¤i de Özlemaçs›n.

ÖÖzzlleemm:: Sermaye ihrac›, sohbe-timizin ilk bölümünden de hat›rla-yaca¤›n›z gibi, kapitalizmin tekel-leflmeye bafllamas›n›n en önemli so-nuçlar›ndan, göstergelerinden biriy-di. Sermaye ihrac›, sömürünün vesömürgecili¤in bir biçimi olarak 3.bunal›m dönemine kadar sürüp gel-di. Bu dönemde ise, sermaye ihra-c›nda baz› de¤ifliklikler oldu. Bu de-¤iflikli¤i Mahir Çayan’›n sözlerin-den aktaray›m önce:

“Bu politikan›n esas›, daha azmasrafla daha genifl pazar imkan›sa¤layan, daha sistemli ve uulluussaallssaavvaaflflllaarraa yyooll aaççmmaayyaaccaakk, daha üstseviyeye ç›km›fl emperyalizminproblemlerini daha fazla tatmin et-meye dayanmaktad›r. En temel me-todu, sermaye ihraç ve transferininterkibindeki de¤iflikliktir. Sermaye-nin 5-6 eleman› aras›nda yeni biroran yarat›lm›flt›r. fiöyle ki, savaflöncesi nnaakkiitt sseerrmmaayyee ihrac›, serma-yenin iissiimm,, ppaatteenntt hhaakkkk››,, yyeeddeekkppaarrççaa,, tteekknniikk bbiillggii,, tteekknniikk eelleemmaannvs. gibi di¤er elemanlar›na k›yaslaçok fazla yer tutarken, savafl sonra-s› dönemde özellikle 1960’dan son-ra bu iflleyifl tersine dönmüfl, nakitsermaye d›fl›ndaki sermayenin yu-kar›da özetledi¤imiz elemanlar›a¤›rl›k kazanm›flt›r. ”

Bu nakit sermaye ihrac›n›n ta-mamen terk edilmesi anlam›na gel-miyor elbette. Kald› ki günümüzaç›s›ndan flunu da söyleyelim. 1990bafllar›ndan itibaren tam bir sald›r-ganl›k politikas› izleyen emperya-lizmin sald›rganl›¤›, sadece askeride¤il, ekonomik, kültürel her an-lamda ve her alandad›r. Yöntemlerkonusunda da onu amaca götürecekher yönteme baflvurmaktad›r.

3. Bunal›m dönemi, aç›k iflgalle-rin nisbeten geride kald›¤› bir dö-nem olmakla birlikte, bu yönteminemperyalizm aç›s›ndan tümden terkedilmedi¤ini Afganistan’da, Irak’tabir kez daha görmüfl olduk. Ayn›fley, sermayenin bilefliminde de ge-çerlidir. Nakit sermaye ihrac›n› dakullanmaktad›r emperyalistler bu-

Say›: 140 31TEOR‹

1990 bafllar›n-dan itibarentam bir sal-d›rganl›k po-

litikas› izleyen emperya-lizmin sald›rganl›¤›,sadece askeri de¤il, eko-nomik, kültürel her an-lamda ve her alandad›r.Yöntemler konusunda daonu amaca götürecek heryönteme baflvurmaktad›r.

Hayat›n

‹çindeki

TEOR‹

gün. Bazen markas›yla, bazen naki-tiyle, bazen uzmanlar›yla yeni-sö-mürgelere yerleflmektedirler.

KKeemmaall:: fiimdi emperyalizmin20. yüzy›l›n ikinci yar›s›ndan bugü-ne kadar gelen temel özelliklerinitekrarlarsak;

- emperyalistler aras› entegras-yona gidilmifltir.

- ekonomi askerilefltirilmifltir.

- yeni-sömürgecilik yöntemi ge-lifltirilmifltir.

- aç›k iflgallerin yerini gizli iflgaller alm›flt›r

- emperyalizm içsel bir olgu ha-line gelmifltir.

Evet, emperyalizm de¤iflti teori-lerinin kan›tlanmas› için, birincisi,Lenin’in emperyalizmin temel özel-likleri olarak sayd›¤› özelliklerininde¤iflti¤inin, ikincisi de iflte buradasayd›¤›m›z özelliklerinin de¤iflti¤i-nin gösterilmesi gerekir. Bunun d›-fl›nda emperyalizmin flu veya bu ko-nuda tekil tav›r ve politikalardanemperyalizmin de¤iflip de¤iflmedi¤ianlafl›lmaz.

Ben son olarak, emperyalizmhakk›nda genel bir fley daha ekle-mek istiyorum.

Emperyalizmi bize kabul ettir-mek için her zaman ileri sürülen tez,emperyalizmin ekonomisiyle, tek-nolojisiyle, kültürüyle tüm dünyay›gelifltirmekte olufludur. Bakal›m.

Herhangi bir olgu, tek bafl›na,bütün ba¤lar›ndan kopar›larak,onun nas›l bir sistem içinde oldu¤uyok say›larak, iyi ya da kötü, yarar-l› veya zararl› diye nitelendirilemez.

Emperyalizm konusunda, ““uuyyggaarr--ll››kk”” konusunda, onlar› do¤ru de¤er-lendirebilmek aç›s›ndan kaç›n›lmas›gereken en önemli yanl›fllardan biribudur.

Dedi¤im gibi, Mandac›lar’danAB’cilere kadar emperyalizm iflbir-likçilerinin her dönemki de¤iflme-yen gerekçesi, “bat›”n›n bizim gibiülkelere medeniyet tafl›mas›, uygar-laflt›rmas›d›r. Öyle mi? Mesela de-miryollar› çarp›c› bir örnektir.

Ki, demiryollar›, 1800’lerin son-lar›nda, burjuva demokratik uygar-l›¤›ndaki geliflmenin en çarp›c› gös-tergelerinden biriydi. Sonra da buanlamda gösterge olmaya devam et-ti. Fakat, buna ra¤men Lenin demir-yollar› konusunda fluna dikkat çe-ker, ki bence Lenin’in emperyalizmkonusundaki en çarp›c› vurgular›n-dan biri bu örnektedir:

“Demiryollar› yap›m›, basit, do-¤al, demokratik, kültürel, uygarlafl-t›r›c› bir giriflim gibi görünür: Bu,ddaarrkkaaffaall›› kküüççüükk--bbuurrjjuuvvaallaarr››nn göz-lerine böyle göründü¤ü gibi, kapi-talist köleli¤in i¤rençli¤ini maskele-meleri için cepleri doldurulan bur-juva profesörlerinin gözlerine deböyle görünür. Asl›nda bu giriflimle-ri binlerce noktadan üretim araçla-r›n›n özel mülkiyetine ba¤layan ka-pitalist ba¤lar, demiryolu yap›m›n›,(sömürgelerin ve yar›-sömürgele-rin) bir milyar insan için, yani dün-ya nüfusunun yar›dan fazlas›n›oluflturan ba¤›ml› ülkelerdeki in-sanlar için, ve ‘uygarlaflm›fl’ ülke-lerde sermayenin ücretli köleleriiçin bir bask› arac› haline getirmifl-tir.” (Emperyalizm)

fiimdi bu al›nt›daki “demiryolla-r›” yerine mesela telekominikasyo-nu koyun, mesela, hava ulafl›m›n›koyun, hatta mesela güncel bir ör-nek olarak interneti koyun. Lenin’insözlerinin anlam›n›n pek de¤iflme-di¤ini göreceksiniz. “DDaarrkkaaffaall›› kküü--ççüükk--bbuurrjjuuvvaallaarr››nn”” da, “kapitalistköleli¤i maskelemeleri için cepleridoldurulan burjuva profesörlerin”de internet üzerine yaz›p çizdikleri-ni bir hat›rlay›n, internetin nas›l datüm dünya ülkelerini gelifltirdi¤in-den, eflitlik yaratt›¤›ndan, hatta tümdünyay› demokratiklefltirdi¤indensöz etti¤ini biliyoruz. Kapitalizmive emperyalizmi atlayarak söylenensözlerin dünyay› ve geliflmelerido¤ru aç›klama flans› yoktur. Kapi-talizmi ve emperyalizmi kavrama-dan, dünyadaki geliflmelere do¤rumüdahala etme flans› yoktur.

Evet sevgili okurlar›m›z, emper-yalizm sohbetimizi burada noktal›-yoruz. fiunu da ekleyeyim prati¤i-miz aç›s›ndan: Emperyalizmi her-kese b›kmadan anlatmal›y›z. Bu ko-nudaki yanl›fl, çarp›k düflünceleridüzeltmeliyiz. Halkta varolan tepki-yi, flovenizmden ar›nd›r›p anti-em-peryalist bir zemine oturtmaya ça-l›flmal›y›z. Ne demiflti Lenin, em-peryalizm can çekiflen kapitalizm-dir. Emperyalistler ve bu düzene bo-yun e¤enler, can çekiflen bir hastay›aya¤a kald›rmaya çal›fl›yorlar yüz-y›ld›r. Hay›r, yaflam›n› uzatabilirlerama aya¤a kald›ramayacaklar. Cançekiflen bu hasta sistem, er geç öle-cek. Can çekiflen kapitalizm adl›hastan›n aazzrraaiillii ise, ddeevvrriimm ola-cak... Yeni bir sohbette buluflmaküzere flimdilik hoflçakal›n.

32 TEOR‹ 24 fiubat 22008

ABD D›fliflleri Bakan› Condoleezza Rice, geçen haftaABD Senatosu D›fl ‹liflkiler Komitesi'nde bir konuflma ya-parak Irak ve Afganistan iflgallerini de¤erlendirmifl. Ba-s›nda bu de¤erlendirme flu sat›rlarla yer ald›: “RiceABD'nin, Irak ve Afganistan'›n yeniden infla çabalar›nabafltaki yaklafl›mlar›nda hatalar oldu¤unu itiraf etti.”

San›lmas›n ki Rice, hatalar›m›z var derken,Afganistan’da Irak’ta halka yap›lanlardan, bu iki ülkeye,do¤as›na, toplumuna; tarihine verdikleri zararlardan söz

ediyor. Hay›r. Rice’in derdi, iflgal yönetimininbaflar›s›zl›¤›. Bu yüzden de zaten, hatalar var derken, buhatalar› yapt›¤› için de Pentagon'u elefltiriyor. YaniRice’›n “itiraf›” bir anlamda kendi içlerindeki iktidarkavgas›yla da ilgili.

Rice, Pentagon'u, Irak iflgalinden sonra yeniden inflafaaliyetlerini idare etme kapasitesine sahip olmamaklasuçluyor. Pentagon ve yeniden infla?! Pentagon “müteah-hitlik” hizmeti veren bir kurum olmad›¤›na göre, yen-iden infladan kastedilenin, “iflbirlikçi Irak”›n inflas›oldu¤u aç›kt›r. Rice’in itiraf etti¤i hata da bunu baflara-mam›fl olmaktan baflka bir fley de¤ildir.

‘Hata’ Dedikleri, Boyun E¤dirememektir!

ABD Baflkan› Bush nereye gi-derse, T.C. Cumhurbaflkan› Abdul-lah Gül de onun peflinden oraya gi-diyor.

Bir Frans›z halk deyifli der ki,““KKuurrdduunn llaakk››rrdd››ss›› oolluunnccaa,, kkuuyyrruu¤¤uuggöörrüüllüürr..”” Ne zaman Bush’un lak›r-d›s› olsa, ard›ndan Gül görünüyor.

Daha yak›n zamanda, Bush’un,içinde M›s›r’›n da oldu¤u Ortado¤ugezisinin oldu¤u günlerde, kendiside M›s›r’a giden Abdullah Gül,flimdi de Bush’un Afrika gezisininard›ndan Afrika’ya gidecek. Bush,Afrika ziyaretini 21 fiubat’ta bitirir-ken, Gül 26-29 fiubat aras›nda Afri-ka ülkelerinden Tanzanya ve Ga-na’ya gidecek. A¤ustos ay›nda ise,Türkiye’de Afrika Birli¤i Zirvesiyap›lmas› planlan›yor.

““GGeenniiflfllleettiillmmiiflfl OOrrttaaddoo¤¤uu vvee

KKuuzzeeyy AAffrriikkaa PPrroojjeessii!!””nde Bush’ade¤erli katk›lar›n› sürdürüyor Gül.

AKP iktidar›, Amerikan emper-yalizminin tafleronlu¤u rolünü ak-satmadan sürdürüyor. Bu rol çerçe-vesinde, Ortado¤u ve Afrika ülkele-ri yönetimleri Türkiye’ye geliyor,Türkiye’de toplant›lar örgütleniyorve Bush’un postas› Abdullah Gül,onun peflinden ülkeleri gezerekAmerikan politikalar›n›n uygulan-mas›na destek veriyor.

Türkiye oligarflisinin yeri, sömü-rülmüfl, açl›k ve yoksullu¤a mahkumedilmifl Afrika halklar›n›n yan› de¤il,sömürgeci emperyalistlerin yan›d›r.Açl›ktan, hastal›klardan ölen, hergün televizyonlarda gördü¤ümüz Af-rika halk›n›n içler ac›s› durumu Tür-kiye oligarflisinin ve takiyyeci AKPiktidar›n›n umurunda de¤il, o efendi-sine hizmet etmek için dünya halkla-r›na yönelik her türlü zulme ortakl›k

etmeye dünden raz›d›r.

Kuflkusuz, bu geziler sonucundaAfrika daha fazla sömürülecek, da-ha fazlas› mümkünse, daha fazla aç-l›¤›n, susuzlu¤un içine b›rak›lacak.Afrika’n›n zengin yeralt› madenleri,do¤al kaynaklar› emperyalist Ame-rikan tekellerini zenginlefltirmeyedevam edecek.

Bush’un kuyru¤u Gül, bu rolüy-le ne kadar övünse azd›r. Bunun ad›,onlar›n dilinde ““TTüürrkkiiyyee’’nniinn iittiibbaa--rr››nn››nn aarrttmmaass››dd››rr!!”” Onlara göre,Türkiye’nin itibar› emperyalistlerehizmet etmekle, ülkemizin ve dün-yan›n di¤er yoksul ülkelerinin zen-ginliklerini emperyalizme peflkeflçektikçe artmaktad›r.

Gerçekte ise, artan itibarlar› de-¤il, suçlar›d›r. Madem ki, Afrika’yada sömürgeci emperyalist Bush’ahizmet için gitmekteler, Afrika’n›nyoksullar›n›n öfkelerini de hissede-cekler art›k enselerinde.

Say›: 140 33HABER/ YORUM

Gül, Bush’un Kuyru¤u Mu ?

16 fiubat’ta Gazze’de ‹slami Ci-had üyesi bir kiflinin ailesinin evine‹srail taraf›ndan at›lan füze sonu-cunda, içlerinde ‹slami Cihad üyesi-nin efli ve çocuklar›n›n da bulundu-¤u 8 kifli öldü, 80 kifli yaraland›.

‹srail’in Gazze’ye yönelik am-bargosu da sürüyor. ‹srail sald›r›lar›-n›n amac›, art›k besbelli ki, Hamas’›Annapolis çizgisine çekmek, yaniteslimiyeti kabul ettirmek.

Di¤er yandan, 15 fiubat’ta Filis-tin’in Avrupa ülkelerindeki 38 büyü-kelçisi ile Filistin D›fliflleri Bakan›Riyad El Maliki, AAnnkkaarraa’’ddaa birtoplant›da bir araya geldiler.

Toplant›da konuflan Türkiye D›-fliflleri Bakan› AAllii BBaabbaaccaann;; ““AAnnnnaa--ppoolliiss’’ttee aaçç››llaann ff››rrssaatt ppeenncceerreessiinniinnkkaaçç››rr››llmmaammaass›› ggeerreekkiirr.. BBaaflflkkaa bbiirraalltteerrnnaattiiff yyookk”” diyerek, Filistinlile-r’in aralar›ndaki çatlaklar› Annapo-lis çerçevesinde gidermelerini iste-

di. Bunun anlam› da Hamas’›n An-napolis çizgisine çekilmesidir.

Toplant›da konuflan, Filistin Yö-netimi D›fliflleri Bakan› El Malikiise, Hamas’a karfl› silah kullanmayakarfl› olduklar›n› söyleyerek, Ha-mas’› Türkiye’nin ikna etmesinibeklediklerini, Türkiye’nin, ABD,‹srail, Hamas ve Filistin Yönetimiile iyi iliflkilerinin olmas›n›n bunazemin sundu¤unu söyledi. Malikiayr›ca, Annapolis sonras›nda ‹srailsald›r›lar›n›n duraca¤›n› umduklar›-n› ama bunun olmad›¤›n› da belirtti.

Yaflananlarda, ‹srail aç›s›ndan birgariplik yoktur. Çünkü, ‹srail’in ko-numu aç›kt›r, Amerikan iflbirlikçisi,Filistin topraklar›ndaki iflgalcidir.Ç›karlar›n› temsil etti¤i kesimler, ‹s-rail egemen s›n›flar› ile Amerika’d›r.Onlar da bu ç›karlara uygun olan›yapmaktad›rlar.

AKP iktidar›n›n temsil etti¤i

Türkiye devletinin yapt›¤› ise takiy-yeciliktir. Asl›nda ‹srail’den birfarklar› yoktur, onlar da Amerikan,‹srail egemen s›n›flar› ile Türkiyeoligarflisinin ç›karlar› çerçevesindesoruna yaklaflmaktad›rlar. Fakat, burollerini takiyyecilikle gizlemeyeçal›flarak, Filistin halk›na dost görü-nümü vermeye çal›flmaktad›rlar.

Fakat takiyyecili¤i a盤a ç›karantemel nokta, Türkiye’nin kimin poli-tikalar›n› savundu¤udur. Görülmek-tedir ki, ne Amerika, ne de ‹srail ilearalar›nda bir fark yoktur.

Annapolis sonras›nda, Filistinli-ler’in beklentileri bofla ç›km›flt›r.Annapolis’in tam bir teslimiyet da-yatmas› oldu¤u daha bafltan itibarendeflifre olmufltur. Fakat, bir yandanAmerika ve ‹srail, bir yandan Türki-ye devleti, Filistin halk›na Annapo-lis çizgisindeki teslimiyeti dayat-makta ortak hareket etmektedirler.Kuflkusuz, Türkiye devleti ve AKPiktidar› için, Amerikan iflbirlikçili¤i-ne ve BOP’a uygun olan da budur.

Annapolis’i Kabul Edin

Bir bak›fl aç›s›; burjuvaziyi, iflçi-lere istihdam sa¤layan, ülkeleriekonomik olarak gelifltiren bir s›n›folarak de¤erlendirir. Bir di¤er ba-k›fl aç›s› ise; burjuvaziyi, iflçilerineme¤ini sömürerek yaflayan asa-lak bir s›n›f olarak tan›mlar.

Yukar›daki iki bak›fl aç›s›, ikiayr› s›n›fa; birincisi burjuvaziye,ikincisi ise proletaryaya aittir.

GGeerrççeekkttee bbuurrjjuuvvaazzii hhaannggiissiiddiirr??Sömürücü gerici bir s›n›f m›d›r?Yoksa bir halk›n yaflamas› için ge-reken koflullar› sa¤layan, toplumuve halk› gelifltiren ilerici bir s›n›fm›d›r?

Burjuvazi ve proletarya, birisiegemen birisi ezilen olmak üzere,kapitalist toplumun temel s›n›flar›-n› olufltururlar. Fakat tarih sahne-sine bir anda kapitalist toplumlabirlikte ç›km›fl de¤illerdir. Her ikiside feodal toplum içinde geliflmeyebafllam›fl, feodal üretim sisteminekarfl› mücadele içinde yer alm›fl,kapitalist toplumda ise temel s›n›f-lar› oluflturmufllard›r.

Burjuva kelimesi Cermen dilin-de ““zzeennggiinn flflaattoossuu”” anlam›na ge-len “bboouurrgg”” sözcü¤ünden türemifl-tir. BBuurrgg ““kkeenntt””,, bbuurrjjuuvvaazzii iissee““kkeenntt ssooyylluu”” anlam›nda kullan›l-m›flt›r.

Burjuvazi, kapitalist toplumdaüretim araçlar›na sahip olup, üre-tim araçlar›ndan iflçilerin eme¤inisömürmek için yararlanan, dolay›-s›yla üretim sürecine eme¤iyle de-¤il, sahip oldu¤u üretim araçlar› ilekat›lan asalak bir s›n›ft›r.

Feodalizmin son dönemlerinde,üretici güçlerin (üretim aletleri,üretim deneyimi ve üretimde rolalan insan) geliflimi öyle bir düze-ye vard› ki, kapitalist üretim iliflki-leri, feodal üretim iliflkilerinin ba¤-r›nda, bütün toplum ölçüsünde ge-liflmeye bafllad›. Bu geliflim sürecizanaatç›lar›n kentlerde toplanma-s›, loncalarda örgütlenmeleri, birs›n›f olarak varl›klar›n› gösterme-leri ile sürdü.

Feodal toplum içinde kentlerinoluflmas›, zanaatç›lar›n da dahaönceleri feodal beylerin denetimin-

de iken, giderek kentlerde toplan-mas›n› sa¤lad›. Kentlerde toplananzanaatç›lar, süreç içinde üretimitoplumsallaflt›rarak, iflçi eme¤inindaha fazla üretmesini sa¤layarak,daha büyük kar elde etmeye bafl-lad›lar. Bir yandan elde ettikleribüyük karlar sayesinde sermayebirikimi sa¤layan zanaatç›lar, elle-rindeki sermayeyi de¤erlendirmekiçin, yasalarda da de¤ifliklik yap-ma ihtiyac› duydular.

Bu durum, zanaatç›lar› örgüt-lenmeye ve devlet yönetiminde et-kili olmaya zorlad›. Loncalarda ör-gütlenen zanaatç›lar, giderek dahafazla s›n›fsal tav›r almaya, kendis›n›fsal ç›karlar›n› hakim k›lmamücadelesi, yani iktidar mücade-lesi yürütmeye bafllad›lar.

Üretimin toplumsallaflmas› vesermaye birikimi, zanaatç›lar›nburjuvazi olarak tarih sahnesindeyerlerini almalar›n› getirdi. Burju-vazi ve proletaryan›n do¤uflu ayn›zamanda, kapitalist üretim biçimi-nin, feodal üretim biçiminin yerinialmas›n› da getiriyordu.

Feodal toplum içinde giderekdaha fazla etkili hale gelmeye bafl-layan kapitalist üretim biçimi, bur-juvazinin önderli¤indeki devrimler-le feodalizmi y›karak, onun yeriniald›.

Burjuvazi, kapitalizmin ilk sü-reçlerinde, feodalizme karfl› dahaileri bir üretim biçimini savunarak,tarihte iilleerriiccii bir rol oynad›. Ayn›zamanda, feodalizme karfl› müca-delesinde baflta köylüler olmaküzere, iflçilerin, di¤er ezilen halkkesimlerinin deste¤ini almak için,ilerici düflüncelerin savunuculu¤u-nu da yapt›. Bu dönem burjuvazi-nin slogan›, eeflfliittlliikk,, öözzggüürrllüükk,, kkaarr--ddeeflfllliikk idi.

Fakat bu sloganlar› kullanarakiktidara gelen burjuvazi, kurdu¤uegemenlik sistemi tarihsel olarakfeodal mutlakiyetten daha ileri ol-mas›na karfl›n, iktidar›n›n daha ilkdönemlerinde, sözünü etti¤i ""öözz--ggüürrllüükk"" ve ""eeflfliittlliikk""iinn yyaallnn››zzccaakkeennddiissii iiççiinn oolldduu¤¤uunnuu ggöösstteerrddii..

Burjuvazi için esas olan, ser-mayenin özgürce geliflece¤i ve ya-flayaca¤› bir sistemdi. SSeerrmmaayyeenniinnöözzggüürrccee ggeelliiflflmmeessii ddeemmeekk,, iiflflççii vveeeemmeekkççiilleerriinn ““öözzggüürrccee”” yyaannii ss››nn››rr--ss››zzccaa ssöömmüürrüüllmmeessii ddeemmeekkttii..

Burjuvazi, iflçi eme¤inin sömü-rüsü üzerine kurdu¤u düzeniyleh›zla gericileflmeye bafllad›. ‹ktida-r›n›n sonsuza kadar sürmesi için,deyim yerindeyse tarihi kapitalistsistemde durdurmak istiyordu. Ta-rihin sürekli ileriye do¤ru ak›fl›nakarfl› burjuvazinin direnifli, onu ggee--rriiccii bir konuma sürükledi.

Art›k, tarihsel olarak dünyadakigericili¤in oda¤›, feodalizm de¤il,kapitalizm, en gerici s›n›f ise burju-vazi olmufltu. Burjuvazinin bu geri-ci konumu, dünya halklar› için sö-mürü, bask› ve zulüm, açl›k, yok-sulluk, g›das›zl›ktan, hastal›klar-dan, savafllardan kitlesel ölümlergetirdi.

Burjuvazi, türdefl bir s›n›f de¤il-dir. Tekelci burjuvazi, orta burjuva-zi, ticaret burjuvazisi, sanayi burju-vazisi gibi kategorileri içinde ba-r›nd›rmaktad›r. Fakat, bu kategori-ler burjuvazinin üretim araçlar›n›nözel mülkiyetine sahip olma düze-yine ve biçimine göre belirlenmiflkategorilerdir. Burjuvazinin nitelik-lerini bugün en üst düzede ve enyal›n halde temsil eden kesim,burjuvazinin üst tabakas›n› olufltu-ran tekelci burjuvazidir. Çünkü, te-kelci burjuvazi, kapitalist dünyan›nsiyasetine ve ekonomisine ege-men olan s›n›ft›r.

Kapitalist toplumda, proleterlerile burjuvazi, adeta birbirinin varl›kflart›d›r; burjuvazi, ancak iflçiyi sö-mürerek yaflayabilir. Burjuvazi ileproletarya kapitalist toplumun te-mel s›n›flar›, Burjuvazi ile proletar-ya aras›ndaki çeliflkiler de kapita-list toplumun temel çeliflkileridir.

B‹LG‹

BBUURRJJUUVVAAZZ‹‹

D‹SK’in 13. Genel Kuruluöncesi Cumhuriyet Gazetesi’ne ko-nuflan D‹SK’in eski ve flimdiki ge-nel baflkanlar› R›dvan Budak veSüleyman Çelebi, sendikal hareke-tin yaflad›¤› sorunlara iliflkin, yeryer do¤ru noktalar› tespit ediyorlar.Fakat do¤ru çözümler önermektenuzaklar.

Örne¤in, D‹SK Genel Baflkan›Süleyman Çelebi, ““kkuuflflaattmmaayy›› yyaa--rraaccaa¤¤››zz”” diyor, ““ddeevvrriimm”” diyor, fa-kat bunu mücadele alan›na yans›tanbir pratik önermiyor. R›dvan Budakise ““DD‹‹SSKK mmiilliittaann ttaavv››rr aallmmaall››””dedikten sonra flunu söylüyor: ““BBee--nniimm öönneerriimm,, 11 ssaaaatt iiflflii bb››rraakkaall››mm..TTüürrkk--‹‹flfl vvee HHaakk--‹‹flfl''ii ddee bbuu eeyylleemmeeiikknnaa eeddeelliimm.. 33 ggüünn AAnnkkaarraa''yyaa ggiitt--mmeekkllee oollmmuuyyoorr..”” Önerisi de göste-riyor ki, ufku daralm›flt›r iyice. 3gün Ankara’ya gitmekle olmayanifl, bir saat ifl b›rakmakla da olmazelbette.

Asl›nda sorunlar ve nedenleriafla¤› yukar› bilinmektedir. Bilme-mek, görmemek için siyasi olarakkör olmak gerekir. Fakat, bu sorun-lar› aflmak için ya somut bir önerigetirilmemekte ya da Budak’›nönerisinde oldu¤u gibi, sorunlar›çözme iddias›ndan uzak yaklafl›m-lar sergilenmektedir.

Oysa örne¤in, Çelebi’nin yapt›-¤› ““kkuuflflaattmmaa”” tespiti bile bafll› ba-fl›na ciddi önerileri tart›flmay› ge-rektirir ya da örne¤in ““ddeevvrriimm”” sö-zünün içeri¤i doldurulabilir. Ya daBudak’›n dile getirdi¤i “militan ta-v›r eksikli¤i” ç›k›fl noktas› yap›la-rak, militan bir mücadele nedir, nnaa--ss››ll kkaayybbeeddiillddii,, ad›m ad›m nas›l ka-zan›labilir tart›flmas› yürütülerek,süreç iflçi s›n›f›n›n ve emekçilerinmücadelesini örgütleyecek, geliflti-recek bir zemine tafl›nabilir.

Fakat, bu yap›lm›yor, bugünekadar yap›lan tekrarlan›yor, emek-çileri, iflçileri motive edecek, dev-rim, militan mücadele gibi kavram-lar “genel kurul vesilesiyle” kulla-n›ld›ktan sonra, bunlar ya unutulu-yor ya da içeri¤i, 1 saatlik ifl b›rak-ma gibi komik, sonuç al›c› olama-yaca¤› bafltan belli önerilerle dol-duruluyor, bir yan›yla bu kavramla-r›n içeri¤i boflalt›l›yor.

D‹SK’in iflçi ve emekçilerinmücadelesinin önündeki engelleriaflmada kendi tarihinden ders ç›kar-mas›, olumluluklar›n› örnek almas›da bafllang›ç olabilecektir.

Örne¤in D‹SK, (Devrimci ‹flçiSendikalar› Konfederasyou) Ame-rikan tipi sar› sendikac›l›¤›n ülke-mizdeki temsilcisi Türk-‹fl’ten, buniteli¤ine tepki gösteren çeflitli sen-dikalar›n ayr›lmas› sonucunda 13fiubat 1967’de kurulmufltur.

D‹SK’in kuruluflu bile, Türk-‹fl’in iflbirlikçili¤ine, emekten de¤ilde patronlardan yana tav›r alan ni-teli¤ine karfl›, bir içerik tafl›makta-d›r. Bu niteli¤iyle D‹SK çok k›sasürede, önemli bir güç oda¤› ol-mufltur. Bu özelli¤i nedeniyle AAddaa--lleett PPaarrttiissii,, D‹SK’in önünü kesmekistemifl, D‹SK mücadelesiyle buengelleri aflarak geliflmifltir.

AP hükümetinin, D‹SK’in önü-nü kesmek için ç›kard›¤› ““iiflfl kkoolluubbaarraajj››””n›n karfl›s›na, 15-16 Hazi-ran direnifllerini örgütleyerek ç›kanbir D‹SK vard›r. Bu direnifller, iflçis›n›f›n›n, emekçilerin, gençli¤in dekat›l›m›yla gerçeklefltirdi¤i o günekadarki en büyük direnifllerdir. Ki,bu direnifller devleti s›k›yönetimilan ettirecek kadar panikletmiflti.15-16 Haziran direniflleri, bu sald›-r› yasalar›n› iptal ettirmiflti.

D‹SK’in, di¤er düzen içi sendi-

Say›: 140 35EMEK

13. Genel Kurul Yap›ld›‹htiyaç Tespitleri Do¤ru

Çözümler Eksik

D‹SK’in 13. Genel Kurulu 15-18 fiubat’ta Caddebostan KültürMerkezi’nde yap›ld›. 400 delege-nin kat›l›m›yla yap›lan genel kurul-da, D‹SK Genel Sekreteri MusaÇam ve Genel Baflkan› SüleymanÇelebi mücadele vurgusu içerenkonuflmalar yapt›lar. Çelebi konufl-mas›nda; halk›n çeflitli kesimlerininsorunlar›na ve AKP’nin sendikalharekete sald›r›lar›na de¤indiktensonra ““fifiiimmddii 4411 yy››ll öönncceekkii mmiirraass››ssaahhiipplleennmmee zzaammaann››dd››rr.. fifiiimmddii yyee--nniiddeenn ddeevvrriimm,, yyeenniiddeenn DD‹‹SSKK ddeemmeezzaammaann››dd››rr”” dedi.

Genel kurulda konuflma yapma-ya çal›flanlardan birisi de AKP’liÇal›flma Bakan› Faruk Çelik oldu,Çelik’in özellefltirmeyi, sosyal gü-venlik hak gasplar›n› savunan ko-nuflmas› iflçilerin ““GGüünn GGeelleecceekkDDeevvrraann DDöönneecceekk AAKKPP HHaallkkaa HHee--ssaapp VVeerreecceekk”” sloganlar›yla kesildi.

Genel Kurul’a KESK,TMMOB, Tabip Odalar›, ÇHD,Türk-‹fl, Hava-‹fl ve çeflitli sendika,kitle örgütü ve parti temsilcilerininyan› s›ra, ayd›n, sanatç›lar ve birçok ülkeden yabanc› konuklar dakat›ld›.

““‹‹nnaadd››nnaa SSeennddiikkaa,, ‹‹nnaadd››nnaaDD‹‹SSKK,, MMeezzaarrddaa EEmmeekkllii OOllmmaayyaa--ccaa¤¤››zz,, AAKKPP YYaassaann›› AAll BBaaflfl››nnaa ÇÇaall,,‹‹flflççiiyyiizz GGüüççllüüyyüüzz KKaazzaannaaccaa¤¤››zz””sloganlar›n›n at›ld›¤› genel kuruldayeni yönetim kurulu seçimi yap›ld›.

Süleyman Çelebi yeniden GenelBaflkan, Tayfun Görgün yeni GenelSekreter oldu. Yeni yönetim kuruluise; ‹smail Yurtseven, Ali Canc›,Ali R›za Küçükosmano¤lu, CelalOvat, Celalettin Aykanat, MuzafferSubafl›, Nuri Serim’den olufltu.

kalardan en temel farkl›l›¤› bu nok-tada olmal›d›r. Bugün bu farkl›l›kbelirsizleflmifltir. Kuflkusuz o gününkoflullar›nda, genel olarak toplum-sal mücadelenin geliflkinli¤i sözko-nusudur. D‹SK’in mücadelesi debunun bir parças›d›r. Fakat, sorunsalt, o günkü koflullarda mücadele-nin geliflkinli¤i sorunu de¤il, ayn›zamanda o günkü direniflleri yara-tan anlay›flla, bugün düzen içi sen-dikac›l›¤› gelifltiren anlay›fllar ara-s›ndaki farkl›l›k sorunudur.

Yine, D‹SK’in tarihinde, yüzbin-lerce emekçinin kat›ld›¤› 1 May›skutlamalar› vard›r. Salt kitleselli¤iile de¤il, içeri¤inden biçimine ka-dar, bugünkü D‹SK ve di¤er sendi-kal anlay›fllar›n savunduklar› icazet-çi çizgiden farkl› 1 May›slar’d›r on-lar. ‹cazetçi bir çizgide geliflmedi¤i

için, yüzbinleri kucaklamay› baflar-m›flt›r, alanlara toplanan kitle 1 Ma-y›s’a katt›klar› içerikle düzenin sa-hiplerine korku salm›fl, halklar içinumut veren, çekim merkezi olan birgörüntü oluflturmufltur.

D‹SK, buralardan güç alarak,düzen sendikac›l›¤›n›n karfl›s›ndaönemli bir güce ulaflm›flt›r.

Kemal Türkler’in 22 Temmuz1980’de faflistler taraf›ndan hedefseçilerek katledilmesi, D‹SK’in ge-lifltirdi¤i bu mücadele anlay›fl› ne-deniyledir. O günün D‹SK yöneti-mi, oligarfli için, patronlar için düfl-man iken, 12 Eylül’de kap›s›na kilitvurulan D‹SK, 1990’da yeniden fa-aliyet yürütmesi için izin verilme-sinden itibaren farkl› bir görünümvermifltir. Bu görünüm, eskisindenfarkl›, uzlaflmac›, militan ruhundan

uzak bir D‹SK tablosudur. D‹SKdüzen için “sak›ncas›z” oldukça,kendisini tüketmifltir, tersine düzeniçin “sak›ncal›” oldukça iflçileriniçinde geliflip güçlenebilecektir.

D‹SK’in 41 y›ll›k miras›n› sa-hiplenmek demek, yeniden ““FFaaflfliizz--mmee ‹‹hhttaarr”” mitingleri, DDGGMM’’lleerriinnkkaappaatt››llmmaass›› için genel grevler ör-gütleyen, 66.. FFiilloo’’yyaa kkaarrflfl›› mücadeleeden, fabrika iflgallerinden faflistler-le çat›flmalara uzanan bir prati¤iniçindeki D‹SK’i getirmek demektir.Mücadelesini salt iflçilerin ekono-mik haklar› ile s›n›rlamayan, tümhalk›n haklar›na sahip ç›kan bir mu-halefet merkezi olan D‹SK’i yarat-mak demektir. Bu baflar›ld›¤› zamanAKP iktidar›n›n sald›r›lar› da, dü-zen içi sendikac›l›k da D‹SK’in kar-fl›s›nda etkili olamayacakt›r.

36 EMEK 24 fifiubat 22008

Yüzde 53’ü ‹flsiz Bir Ülke!

2006’n›n Kas›m ay›nda yüzde 9.6 olan iflsizlik oran› 2007’ninKas›m ay›nda yüzde 10.1 oldu.

‹flte geçen hafta yap›lan resmi bir aç›klaman›n ortaya koydu¤ugerçek. AKP’nin bbaaflflaarr››ll›› eekkoonnoommiissiinnddeenn trajik bir tablo.

‹flsizli¤in yüzde 9.6’dan yüzde 10.1’e yükselmesi, sadece mate-matiksel bir fark olman›n ötesinde, yüzbinlerce emekçinin, onlar›nailesinin, çocuklar›n›n nice dramlar›n› içeren bir rakamd›r. Buküçük yüzdelik fark ne kadar çok gözyafl›n› içeriyor, kimbilir?

Sadece, evet sadece iflsizlik rakamlar› AKP iktidar›n›n, Tayyip’inçizdi¤i o pespembe tablolar›n arkas›nda nas›l kapkara bir tablooldu¤unu anlatmaya yetiyor. Hele ki, ifl bulma kurumuna baflvur-mayan›, ev kad›n›n› “iflsiz”den saymayan resmi istatistiklere de¤ilde, gerçek rakamlara bakacak olursak, tablo karanl›ktan da ötedir.

Ülkemizde, iflgücüne kat›l›m oran› ne kadar biliyor musunuz?YYüüzzddee 4466..99. Yani, yyüüzzddee 5533..11 iflgücüne kat›lm›yor. Yani; çal›flabile-cek durumdaki nüfusun, 49,5 milyon kiflinin yar›s›ndan fazlas› ça-l›flm›yor.

BBuu ttaabblloonnuunn nneessiiyyllee öövvüünnüüyyoorrssuunnuuzz?? BBuu ttaabbllooyyuu yyaarraattaanneekkoonnoommiinniinn nneessiiyyllee öövvüünneebbiilliirrssiinniizz??

Gerçek iflsizlik tablosu iflte budur ve yüzde 40’lar› göstermekte-dir. Peki resmi aç›klamalar neden çok düflük?

Mesela, on üç milyon kad›n ‘ev kad›n›’ kabul edilerek iflsizsay›lm›yor. ‹fl bulmaktan umudunu kesti¤i için ‹fl BulmaKurumlar›’na art›k u¤ramayan bir milyon kifliyi de saym›yor resmiistatistik... Tar›mdaki iflsizli¤i de saym›yor.

Ama sayd›klar› bile, durumu göstermeye yetiyor. AKP’nin sonbir y›l›nda iflsizlik oran› yüzde 9.6’dan yüzde 10.1’e ç›kt›!

Bunun Nesiyle Övünüyorsunuz?

SES Üyelerine Polis Sald›rd›!SES Ankara fiubesi üyeleri, Kevser M›r-

zak’›n katledilmesine iliflkin yap›lan bas›naç›klamas›na kat›ld›¤› gerekçesi ile tutuklananSES Genel Örgütlenme Sekreteri Meryem Öz-sö¤üt’e destek ve dayan›flma kartlar› gönder-mek için 15 fiubat günü K›z›lay Postanesiönünde biraraya geldiler.

Postane önünde bas›n aç›klamas› yapmakisteyen SES üyelerine izin vermeyen polis Zi-ya Gökalp Caddesi’nde oturma eylemi yapanSES’lilere sald›rd›. Sloganlarla sald›r›ya karfl›-l›k veren ve aç›klama yapmakta kararl› olanSES üyeleri polisin engelini aflarak eylemlerinigerçeklefltirdiler.

SES Ankara fiube Baflkan› ‹brahim Karayapt›¤› aç›klamada, hak arama eyleminesald›r›y› protesto ederek Meryem Özsö¤üt’ünserbest b›rak›lmas›n› istedi.

Say›: 140 37EMEK

SSGSS yasa tasar›s› Ankara, ‹z-mir, Bursa, Kocaeli gibi birçok ildeyap›lan eylemlerle protesto edilme-ye devam ediyor. Bütün illerde efl-zamanl› olarak yap›lan eylemlerdebinlerce emekçi SSGSS yasa tasar›-s›n›n halk›n sa¤l›k hakk›n›n gasbe-dilmesi anlam›na geldi¤i vurgu-land›. Emekçiler AKP’nin tasar›y›meclise getirmeye haz›rland›¤›n› di-le getirerek tasar›y› protesto ettiler.Paras›z sa¤l›k ve e¤itim isteyenemekçiler AKP’nin halk düflman›politikalar›na karfl› mücadele ça¤r›-s› yapt›lar.

““HHeerrkkeessee PPaarraass››zz SSaa¤¤ll››kk””

BBuurrssaa HHeerrkkeessee SSaa¤¤ll››kk GGüüvveennlliiGGeelleecceekk PPllaattffoorrmmuu’’nnuunn 20 fiubatgünü örgütledi¤i eyleme bin kifli ka-t›ld›. Setbafl›’ndan Büyükflehir Bele-diyesi’ne kadar yürüyen ve belediyeönünde toplanan emekçiler ad›naBursa Tabip Odas› Baflkan› Prof. Dr.Y›lmaz Özen ve SES fiube Baflkan›Dr. Candan Coflkun SSGSStasar›s›n›n meclis komisyonundabulundu¤unu, bu tasar›n›n sa¤l›khakk›n›n gasb› oldu¤unu dile getire-rek herkesi paras›z sa¤l›k ve e¤itimhakk› için mücadeleye ça¤›rd›.

““HHaakk VVeerriillmmeezz AAll››nn››rr””

‹‹zzmmiirr HHeerrkkeessee SSaa¤¤ll››kk GGüüvveennlliiGGeelleecceekk PPllaattffoorrmmuu SSK ‹l Müdür-lü¤ü’ne kadar sloganlarla yürüdü.Yaklafl›k bin kifliyi bulan kitle Ko-nak eski Sümerbank önünde toplan-

d›. Kitlenin çevredeki halkaSSGSS’yi anlatmas›ndan rahats›zolan polisin engelleyici tavr›na kitleoturma eylemiyle cevap verdi.Engeli afl›p SSK ‹l Müdürlü¤üönüne gelen emekçiler burada biraç›klama yapt›lar.

""AAKKPP SSaa¤¤ll››¤¤aa ZZaarraarrll››dd››rr""

KKooccaaeellii HHeerrkkeessee SSaa¤¤ll››kk GGüüvveenn-llii GGeelleecceekk PPllaattffoorrmmuu SSG- SS’yekarfl› 20 fiubat günü bir yürüyüfl ger-çeklefltirildi. Kocaeli Devlet Hasta-nesi önünde toplanan platform üyele-ri ad›na Kocaeli Tabipler Odas› Sek-reteri Nilay Etiler bir aç›klama yapt›.Etiler, son 5 y›lda en h›zl› büyüyenhastane patronunun ayn› zamanda ik-tidar partisi mensubu bir politikac›olmas›n›n bu iflten kimlerin nemalan-d›¤›n› aç›kça gösterdi¤ini söyledi.Yap›lan aç›klaman›n ard›ndan plat-form üyeleri bildiri da¤›tt›lar.

EEmmeekkççiilleerr SSaa¤¤ll››kkBBaakkaannll››¤¤››''nnaa yyüürrüüddüülleerr

AAnnkkaarr aa’da 20 fiubat günüKESK, D‹SK, TMMOB, TTB,SES, Türk-‹fl, Tek-G›da-‹fl, E¤itim-Sen, Halkevleri temsilcileri ile sa¤-l›k çal›flanlar›ndan oluflan kitleSSGSS’yi protesto amac›yla Sa¤l›kBakanl›¤›'na yürüdü.

Numune Hastanesi önünde top-lan›p "Sa¤l›kta Ve Sosyal Güvenlik-te Y›k›m Geri Çekilsin" pankart›açan eylemciler sloganlar atarakSa¤l›k Bakanl›¤›'na do¤ru yürüyüflegeçti. Sa¤l›k Bakanl›¤› önünde ya-p›lan aç›klamada tüm emekçilerinbu y›k›ma karfl› durmas› gerekti¤iifade edildi.

HÖC’ün de destek verdi¤i eyle-me yaklafl›k 300 kifli kat›ld›.

““SSaa¤¤ll››kk HHaakktt››rr SSaatt››llaammaazz””

AAddaannaa''ddaa 20 fiubat günü Hastane-ler Kavfla¤›'nda toplanan yaklafl›k300 emekçi, sloganlarla Çukurova

Devlet Hastanesi Acil Bölümü giri-fline kadar yürüyerek SSGSS tasar›-s›n› protesto etti. Kitle ad›na hasta-ne önünde bir aç›klama yapan Ada-na Tabip Odas› Baflkan› Osman Kü-çükosmano¤lu, AKP’nin sa¤l›ktayapmaya çal›flt›¤› düzenlemeninIMF ve Dünya Bankas› emriyle ser-mayedarlar›n ç›karlar› için yap›ld›-¤›n› belirtti. Küçükosmano¤lu “Yol-suzluk ve sömürü ortadan kald›r›l-d›¤›nda, bu kaynaklar herkeseemeklilik ve sa¤l›k hakk›n› da içe-ren insanca bir yaflam sunmaya ye-terlidir” diye konufltu.

““AAKKPP HHaallkkaa HHeessaapp VVeerreecceekk””

MMeerr ssiinn''ddee SSGSS’yi protestoeylemi KESK binas› önünde baflla-d›. “SSGSS Yasas› Geri Çekilsin,Herkese Sa¤l›k Güvenli Gelecek”yaz›l› pankart açan yüzü aflk›n kifli,Sosyal Güvenlik Kurumu ‹l Müdür-lü¤ü'ne yürüdü. SGK ‹l Müdürlü¤üönünde kitle ad›na aç›klama yapanKESK Dönem Sözcüsü Ünsal Y›l-d›z, SSGSS tasar›s›n›n yasalaflmas›halinde neler getirece¤ini anlatarakbu tasar›n›n bir an önce geri çekil-mesi gerekti¤ini söyledi. EylemeD‹SK, KESK, Tabip Odas›,TMMOB, ‹HD, Türk-‹fl'e ba¤l› sen-dikalar ile ESP, Halkevleri, HÖC-ün de aralar›nda oldu¤u çok say›daDKÖ ve sendika kat›ld›.

EEddiirrnnee''ddee Devlet Hastanesiönünde yap›lan eylemde D‹SK,KESK ve Edirne Tabipler Odas›üyelerinden oluflan yaklafl›k 200 ki-fli SSGSS tasar›s›n› protesto etti.

B‹NLERCE EMEKÇ‹ SSGSS TASARISININ ‹PTAL‹N‹ ‹STED‹

38 EMEK 24 fifiubat 22008

Tekel iflçileri ülkenin dört bir ya-n›nda Tekel’in özellefltirilmesini ey-lemleriyle ve kendilerini fabrikalarakapatarak protesto ettiler.

Adana’da kendilerini fabrikayakapatan Tekel iflçileri 15 fiubat gü-nü D-400 Karayolunu trafi¤e ka-patt›lar. Sloganlarla yolu kapatan ifl-çiler polisin sald›r›s›na maruz kald›-lar, bu sald›r›da 1 iflçi yaraland›.Ayn› gün saat 20.00’de ise iflçileredestek vermek için E¤itim-Senönünde toplanan Tabipler Odas›,Halkevleri, Mücadele Birli¤i, HÖC,BDSP, Al›nteri ve E¤itim-Sen üye-leri fabrika önüne kadar yürüyüflyapt›lar. “Tekel ‹flçisi Yaln›z De¤il-dir” sloganlar›yla yap›lan yürüyü-flün ard›ndan fabrika önüne gelenkurumlar iflçiler taraf›ndan davulzurnayla karfl›land›. Eylem boyun-ca at›lan sloganlarla Tekel iflçisininmücadelesinde yaln›z kalmayaca¤›hayk›r›ld›. Tekel iflçilerinin özellefl-tirme karfl›t› direniflinin anlat›ld›¤›bir sinevizyon gösteriminin yap›ld›-¤› eylem Tekel fabrikas›n›n bahçe-sinde omuz omuza çekilen halaylason buldu.

““FFaabbrriikkaallaarr KKaalleemmiizz,,ÖÖllüürrüüzzddee VVeerrmmeeyyiizz!!””

Cevizli Tekel iflçileri de 15 fiu-bat’ta fabrika önünde eylemdeydi.Akflam saatlerinde fabrika önündetoplanan 500 kadar Tekel iflçisi 17fiubat akflam›na kadar iflyeri terk et-meme eylemi bafllatt›lar. Fabrikaönünde yap›lan bas›n aç›klamas›n›nard›ndan iflçiler eflleri ve çocukla-r›yla fabrika yemekhanesinde kala-rak burada “Fabrikalar Kalemiz,

Ölürüzde Vermeyiz!” sloganla-r›yla, direnme kararl›l›klar›ylaAKP’nin özellefltirme politika-s›na tepkilerini bir kez dahagösterdiler.

Diyarbak›r Tekel iflçileri, ‹z-mir'in Çi¤li’de bulunan Balatç›kTütün ‹flletmesi iflçileri, Mufl, TokatTekel iflçileri fabrika önünde yap-t›klar› bas›n aç›klamalar›yla fabrikaterketmeme eylemlerine kat›ld›kla-r›n› aç›klad›lar.

‹‹flflççiiyyee DDee¤¤iill IIMMFF’’yyee BBaarriikkaatt

18 fiubat günü ise Türkiye’ninbirçok ilinden gelip Ankara’daÖzellefltirme ‹daresi önünde topla-nan Tekel iflçileri özellefltirmeyiprotesto ettiler. Kurtulufl Park›’ndatoplanan Tekel iflçileri Cemal Gür-sel Caddesi’ni trafi¤e kapatarak yü-rüyüfl yapt›lar. Kara, so¤u¤a ra¤-men Özellefltirme ‹daresi yan›ndakialanda toplanan 1500 iflçi “KurtuluflYok Tek Bafl›na Ya Hep Beraber YaHiç Birimiz, ‹fl Ekmek Yoksa Bar›fl-ta Yok, Zafer Direnen EmekçininOlacak” sloganlar›n› hayk›rd›lar.Özellefltirme ‹daresi’ni iflaret ede-rek “‹flte Buras› Hain Yuvas›” diyeniflçiler AKP’nin özellefltirme politi-kas›na tepkilerini dile getirdiler.

Mitingde konuflan Tek G›da-‹flSendikas› Genel Baflkan› MustafaTürkel “Çolu¤umuza, çocu¤umuzayedirdi¤imiz lokmay› savunmak bi-ze hak, bize görev. Bu görevdendönmek ise haram. Valilerinizdenkömür, partililerinizden erzak pake-ti istemiyoruz. Sadakan›z› kabul et-miyoruz. Fabrikalar›m›z› istiyoruz.Üreterek bafl› dik, gururla ve dilen-meden hayat›m›z› sürdürmek isti-yoruz” dedi.

‹‹flflççiilleerr TTüürrkkeell’’ii pprrootteessttoo eettttii

Türkel’in konuflmas›n›n sonun-da eylemin bitti¤ini söylemesi alan-da iflçilerin tepkileriyle karfl›land›.“Allah›n üzerine yemin ettik. Bufabrikalar› beraber koruyaca¤›z!”

diyerek iflçilerin tepkilerini yat›flt›r-maya çal›flan Türkel’in sözlerine ifl-çiler “Biz yola bafl koyduk bedelöderiz!” sloganlar›yla ve Özellefltir-me ‹daresi’nin etraf›ndaki demirbariyerleri zorlayarak cevap verdi.Sendika yöneticilerinin da¤›lmalar›ça¤r›s›na karfl›l›k caddeyi trafi¤ekapatan iflçilerin karfl›s›na polis ba-rikat› ç›kt›. Polisle yaflanan arbedes›ras›nda sendika yöneticileri alan-dan ayr›l›rken iflçiler polis sald›r›s›-na “‹flçiye De¤il IMF’ye Barikat”sloganlar›yla cevap verdi. Polisleyaflanan arbedenin ard›ndan Özel-lefltirme ‹daresi yan›ndaki alandaatefl yakan 500 iflçi bekleyifllerinisloganlar› ve alk›fllar›yla sürdürdü.Çevik kuvvet polisleri iflçilerin budirenifline panzerlerden su ve bibergaz› s›karak sald›rd›. 2 iflçinin yara-land›¤› sald›r›n›n ard›ndan polis ta-raf›ndan çembere al›nan iflçiler slo-ganlarla da¤›ld›lar.

TEKEL ‹fiÇ‹S‹ ÖZELLEfiT‹RMEYEKARfiI D‹REN‹YOR

AAKKPP,, PPAATTRROONNLLAARR,, SSAARRIISSEENNDD‹‹KKAACCIILLAARR EELL EELLEETTEEKKEELL’’‹‹ DDEE SSAATTTTIILLAARR

TEKEL’in özellefltirilmesi süreci 22fiubat günü tamamland›.

TEKEL AKP iktidar› taraf›ndan 1milyar 720 milyon dolara BritishAmerican Tobacco (BAT)’a sat›l›r-ken TEKEL iflçileri ise fabrikalar›n›terk etmeyeceklerini aç›klad›lar.

Tek G›da-‹fl Sendikas› taraf›ndan 22fiubat günü yap›lan yaz›l› aç›klama-da “TEKEL iflçisi bugüne y›llard›rhaz›rd›r ve as›l olmas› gereken yer-de, fabrikalar›ndad›r. Art›k eylemyerlerimiz iflyerlerimizdir. TEKELiflçisinin gücünü s›namaya kalkanlardersini alacakt›r!” denilirken, fabri-kalar› terk etmeme karar› al›nd›¤›aç›kland›.

Say›: 140 39EMEK

Antalya-Akseki E¤itim-Sen fiubesi Bafl TemsilcisiErtu¤rul Saraço¤lu hakk›nda E¤itim-Sen taraf›ndan dü-zenlenen bir etkinlikte “E¤itim-Sen ve emek mücadele-sinde flehit düflen kamu emekçilerini selaml›yoruz” flek-lindeki sözleri nedeniyle “Abdullah Öcalan’› övmek veilçede bölücü faaliyetler yürütmek” gerekçesiyle aç›lansoruflturma sürgünle sonuçland›. Soruflturma sonucundaSaraço¤lu, Akseki’den Alanya Mahmutlar 50.Y›l ‹lkÖ¤retim Okulu’na sürgün edildi. 15 fiubat günü konuy-la ilgili Antalya E¤itim-Sen’de bir bas›n toplant›s› dü-zenlendi. Toplant›da konuflan KESK dönem sözcüzüKadir Zeybek “Bu anlatt›¤›m›z olay türban özgürlü¤ü-nün(!) önündeki engellerin kalkt›¤› bir ülkede ve dünyakenti Antalya’da geçiyor… Demokrasiden, özgürlük-lerden, AB normlar›ndan bahsedenlerin samimiyetinekim inan›r? Biz inanm›yoruz… Biz biliyoruz ki hak ve-rilmez al›n›r… Bu ülkenin demokratikleflmesi ve özgür-lükler için mücadelemiz sürüyor, sürecek” dedi.

E¤itim-Sen üyesine sürgün!

‹zmir BES üyeleri5345 say›l› Gelir ‹dare-si Yasas› ile çal›flanlararas›nda ayr›m yap›ld›-¤›n› söyleyerek yasayatepki gösterdiler. 20 fiu-bat günü Konak eskiSümerbank önünde bir

araya ge-len ‹zmirB E Sü y e l e r ia d › n a

fiube Baflkan› RamisSa¤lam aç›klama yapt›.

Yasan›n getirdi¤iayr›mc›l›¤› anlatan Sa¤-lam AKP hükümetinibu uygulamalardanvazgeçmeye ça¤›rarakeflit ifle eflit ücret istedi.

Gaziosmanpafla’dabulunan ‹lbek Tekstiliflçileri 15 fiubat günüdirenifle geçtiler. ‹lbekTekstil patronu iflyerinidevretmifl ancak iflçile--re k›dem ve ihbar taz--minatlar›n› vermedi¤igibi iflyerinden makine--leri de kaç›rmaya ça--l›flm›flt›.

‹flçiler patronunbu giriflimlerini fab--rikada nöbet tutarakbofla ç›kard›lar. Pat--ronun makinalar› ka--ç›rma giriflimleri ifl--çilerin direnifliyle en--gellenirken fabrika

içinde nöbet tutan iflçi--ler 17 fiubat günü polistaraf›ndan zorla fabrikad›fl›na at›ld›lar. Bununüzerine iflçiler nöbetle--rini fabrika önüne tafl›--yarak haklar›n› almaktakararl› olduklar›n› gös--terdiler.

7 fiubat ta-rihinde greveç›kan TEGA

Mühendislik iflçilerinin grevi birçok kurumun dayan›fl-ma eylemleriyle sürüyor. 16 fiubat günü Ankara Sendi-ka fiubeleri Platformu TEGA Mühendislik iflçilerinedestek ziyareti gerçeklefltirdi.

“TEGA ‹flçisi Yaln›z De¤ildir!” sloganlar›yla bir yü-rüyüfl gerçeklefltiren Ankara Sendika fiubeleri Platfor-mu TEGA fabrikas›n›n önünde iflçilerin alk›fllar›yla kar-fl›land›. Eylemde yap›lan konuflmalarda TEGA iflçisineyönelik sald›r›lar protesto edilirken iflçi s›n›f›n›n örgüt-lenmesine yönelik sald›r›lar karfl›s›nda birlikte mücade-le etmenin önemine de¤inildi.

Tersanelerde son bir hafta içindeiki ölüm daha yafland›. 16 fiubat günü25 yafl›ndaki Mikail Kavak kaynakyapt›¤› s›rada elektrik ak›m›na kap›la-rak yaflam›n› yitirirken, 19 fiubat günüde Selahattin Aslan tersanesinde mon-tajc› olarak çal›flan Hasan Köse’ninoksijen tüpünün patlamas›yla ç›kanyang›nda ölmesinin haberi geldi.

Tersanelerde yaflananiflçi katliam› nedeniyle ya-p›lan eylemler de sürüyor.17 fiubat günü KartalMeydan’›nda toplananT‹B-DER üyeleri "Tersa-nelerde Sigortas›z Çal›fl-

maya, ‹fl Cinayetlerine Son” yaz›l›pankart açt›lar. Eylemde pefl pefle ya-flanan yaralanma, sakatlanma ve ölüm-lere tepki gösterildi, Mikail Kavak’›nölümü protesto edildi.

22 Ocak günü ise Çal›flma Bakanl›¤›önünde yap›lan eylemde de ölümlerinsebebinin patronlar›n kar h›rs› oldu¤u

aç›kland›.

D‹SKde 22 fiu-bat günüyapt›¤› aç›klamayla tersanelerdeki iflçikatliamlar›n› protesto etmek için tersa-nelerde greve gideceklerini aç›klad›.Yap›lan aç›klamada “Biz ise yaflam› sa-vunuyoruz, örgütlenmeyi savunuyoruz!Bu nedenle, D‹SK Genel Baflkan›,D‹SK Yönetim Kurulu üyeleri ve D‹SKBaflkanlar Kurulu üyeleri olarak 27 fiu-bat Çarflamba günü Tuzla tersanelerinegidiyoruz ve 24 saat orada oturma eyle-minde nöbet tutaca¤›z” denildi.

TersanelerdeÖlümler Sürüyor

BES'ten gelir idaresi yasas›na tepki

TEGA iflçilerine destek

‹LBEK TEKST‹L iflçisihakk›n› istiyor

40 AHLAKSIZLIK 24 fifiubat 22008

““MMuussttaaffaa hhaakkkk››nnddaa hheerr flfleeyy””bafll›¤›n› koymufl yaz›s›na.

Ama yanl›fl. Do¤rusu ““MMuussttaaffaahhaakkkk››nnddaa hhiiççbbiirr flfleeyy”” olmal›yd›.Çünkü sözünü etti¤i Mustafa hakk›n-da hiçbir fley bilmiyor CCaann DDüünnddaarr.

“Size Mustafa’n›n hikayesinianlataca¤›m” diye bafllad›¤› yaz›daanlatt›¤› kendisinin derledi¤i bir hi-kaye de¤il. Baflkalar›n›n -M‹T’in,kontrgerillan›n, burjuvazinin ka-lemflörlerinin, komplo teorisyenle-rinin ve benzerlerinin- anlatt›klar›n›eklektik bir flekilde bir araya getir-mifl ve bir hikaye ç›karm›fl.

HHiikkaayyee!!

Dündar’›n anlatmaya soyundu-¤u Mustafa, Özdemir Sabanc›’n›nöldürülmesi eylemine kat›lan, sonrateslim olan, sonra Afyon Hapisha-nesi’nde mafya taraf›ndan öldürü-len Mustafa Duyar’d›r.

Ön planda Mustafa Duyar gö-zükse de, Dündar’›n as›l derdi, Du-yar de¤il, Sabanc› eylemidir. Bugü-ne kadar defalarca tekrarlanm›fl,komplo teorilerini, saçma sapan se-naryolar› birbiri peflis›ra diziyor.Al›n size hikaye!

Ama Can Dündar bir hikayecide¤il. Hiç flüphemiz yok ki, yaz›y›da hikaye olsun diye yazm›yor.

Peki niçin yaz›yor?

Buna gelece¤iz tekrar, ama on-lardan önce belirtmemiz gerekenbaz› noktalar var.

11)) ‹‹ddddiiaallaarr››nn›› iissppaatt eettmmeeyyeenn aallççaakktt››rr!!Gazetede bir köflesi, televizyon

ekranlar›nda bir mikrofonu olanherkesin, istedi¤i fleyi söyleme,yazma hakk› oldu¤unu düflünüyorolmal› Can Dündar gibiler.

Yazd›klar›n›n hiçbirinin ispat›yok. Buna gerek de duymuyor.

16 fiubat 2008 tarihli Milli-yet’teki köflesinde yaz›yor; FehriyeErdal’›n ‹stanbul Emniyet MüdürYard›mc›s› Hüseyin Kocada¤ tara-

f›ndan Sabanc›lar’›n yan›nda ifleyerlefltirildi¤ini yaz›yor.

Yazabilirsin, herkes yazabilir.Ama bizim de flunu söyleme hakk›-m›z var: ‹‹ssppaatt eettmmeeyyeenn aallççaakktt››rr!!

Yaz›yor:

“[Mustafa] TV’de Abdi ‹pekçicinayetinin azmettiricisi olarak fo-to¤raf›n› gördü¤ü ülkücü Yalç›n Öz-bey’le Almanya’da kendi sakland›¤›evde karfl›laflt›¤›n› hat›rlad›, dehfle-te kap›ld›.”

Biz de diyoruz ki:

‹‹ssppaatt eettmmeeyyeenn aallççaakktt››rr!!

Yaz›yor:

“Mustafa, suikastten sonra ken-dilerinden al›nan Baretta marka si-lah›n, Sedat Bucak’›n Susurluk’takaza yapan arac›ndan ç›kt›¤›n›Eyüp Afl›k’a telefonla bildirmiflti.”

‹‹ssppaatt eettmmeeyyeenn aallççaakktt››rr!!

Tüm iddialar›n› aktarmak da ge-reksiz; ama tüm iddialar› için bu sö-zü bir kez daha tekrarlamak gerekli-dir: ‹‹ssppaatt eettmmeeyyeenn aallççaakktt››rr!!

22)) DDüünnddaarr,, ssoorruummssuuzz bbiirraayydd››nn,, hhuukkuukkssuuzz bbiirrggaazzeetteecciiddiirr!!Kurgudaki mant›ks›zl›¤a, tutar-

s›zl›¤a bile bakmadan demiflti ki,bildirmiflti ki.. diye s›ral›yor iddi-alar›. Yaz›ya göre, bütün gerçeklernedense birileri taraf›ndan birilerinehheepp tteelleeffoonnllaa aç›klan›yor. CanDündar, kendi yaz›s›n› okusa saç-mal›¤› görecek belki; “Mustafahakk›nda” sadece telefonlarda bukadar çok fley konuflulmufl olmas›garibine gidecek. Ama, ne bir gaze-teci sorumlulu¤u, ne bir ayd›n so-rumlulu¤u sözkonusu de¤il.

Hukuktan, adaletten zerrece na-sibini almam›flt›r. Çünkü hukuka,–sosyalist hukuktan söz etmiyoruz,kendilerinin yücelttikleri burjuvahukukuna– bir nebze sayg›s› olanla-r›n bunlar› bu flekilde yazmas›mümkün de¤ildir. Burjuva hukuktabile, hiç kimse, birine karfl› böylesi-

ne mesnetsiz, böyle bilgisiz,belgesiz suçlama yöneltmez.

Tanr› bizi böyle ayd›nlar›n ikti-dar›ndan korusun. Ne hukuk, ne ka-n›t dinlemeden hükmünü veriyor,infaz ediyor. fiimdi Dündar ve ayn›zihniyettekiler iktidar olsalar, s›ks›k tekrarlanan flu “yarg›s›z in-faz”lar konusunda faflizmin iktidar-lar›n› bile geride b›rakacaklar› aç›kde¤il mi!

Burjuva mahkemeler bile itiraf-ç›lar›n itiraflar›n› hemen kabul et-mez, ifadeleri do¤rulayacak ek de-lillere bakar. En pespaye iddiana-meler, en komplocu polis fezlekele-ri bile belki Can Dündar’›n bukomplo yaz›s› kadar yalap flalap ha-z›rlanm›fl de¤ildir. Göstermelik deolsa, polis senaryosuyla da olsa,birkaç delil, birkaç tan›k koyarlardosyalara. Can Dündar’a delil degerekmiyor.

Dediler ki, demifl ki... yetiyorDündar’a. Bunun ad› da gazetecilik,bunun ad› da solculuk, bunun ad› daayd›n olmak oluyor, öyle mi?

33)) PPeemmbbee ddiizzii mmaassaallllaarr››yyllaakkoonnttrraa tteelleeffoonnllaarr››yyllaa ssoollccuulluukk,, bbuu kkaaddaarr oolluurr!!“[Mustafa] 1995’te Zeynep’e

sevdaland›. Tan›flmalar›ndan 15gün sonra Zeynep ‘Gazi olaylar›n-da’ polis kurflunuyla öldürüldü.

Mustafa intikam›n› almak içinyan›p tutufltu¤u Zeynep’in cenaze-sinde örgüte kat›ld›.”

Adeta bir pembe dizi. Olay›niçinde Gazi katliam›, polis kurflunugibi unsurlar olsa da, kafa tam birpembe dizi kültürüyle kurguluyorher fleyi.

Demek ki art›k onun bakt›¤› yer-den, örgüte kat›lmak, devrimci ol-

Duyar, EEyüp AAfl›k’atelefonda ddemifl kki...

Afl›k dda CCanDündar’a ddemifl kki...

AAhhllaakkss››zzll››¤¤››nn ss››nn››rr›› yyookk!!

mak gibi olgulara ekonomik, siyasi,sosyolojik aç›klamalar yerine böylepembe dizi senaryolar›yla yaklafl›l›-yor.

Duyar, Eyüp Afl›k’a telefon et-mifl; “Güneydo¤u’ya el att›¤› içinöldürmemiz istendi” demifl. “Ör-gütten biri” de Can Dündar’› –el-bette yine telefonla– aray›p “bu iflidevlet içinde bir kol yapt›” demifl...Mizah gibi. Tuh yaz›k sana.

Sana gazeteci diyene, sana ayd›ndiyene yaz›k. Bu mizah, bu ucuzkomplo senaryoculu¤u gazetecilikmi flimdi? Ayd›n olmak m›?

Sen git bu mmaassaallllaarr›› çocuklaraanlat...

Biri Can Dündar’a telefon edi-yor, diyor ki ben “örgütten”im. Son-ra da Can Dündar bunu, örgütten bi-ri beni arad› flöyle dedi diye yaz›yor.

Peki bu nedir? Karfl›m›zda nas›lbir gazeteci, nas›l bir kiflilik vard›r.

Bu durumun bize gösterdi¤iDündar’›n kontrgerilla taraf›ndançok rahat yönlendirilebilecek bir za-vall› oldu¤udur. Çünkü telefonunahizesinin öteki ucunda iti de olur,miti de, nereden bileceksin!.. De¤ilmi bay belgeselci?! Sen bbeellggeesseellllee--rriinnii bbööyyllee mmii yyaapp››yyoorrssuunn yoksa?

Duyar hapishaneden Can Dün-dar’a ulaflm›fl. Sonras›n› flöyle yaz›-yor Dündar:

“‹damla yarg›lanan, an›lar›n›kaleme almakta olan ve itirafç› af-f›ndan yararlanmak için ‘bildi¤imtüm s›rlar› aç›klamaya haz›r›m’ di-yen Duyar’la cezaevinde konuflma-ya karar verdim.”

‹ki hafta sonra da öldürmüfllerDuyar’›.

Biraz mant›kl› olur insan.

‹tirafç›lar›n kendini aklama mer-kezi Can Dündar m›? ‹tirafç› aff›n-dan yararlanmak isteyenler Dün-dar’a m› baflvuruyorlar yoksa art›k?‹tirafç›, e¤er yasadan yararlanmakistiyorsa, do¤al olarak bu iflin yetki-li merciisine baflvuracakt›r. Sana ni-ye anlats›n? Hadi desen ki para kar-fl›l›¤›nda bana bir fleyler anlatacakt›,biraz daha mant›kl› olur!

44)) GGeelleelliimm aass››ll mmeesseelleeyyeeAktard›¤›m›z örneklerin de gös-

termeye yetece¤i gibi, ““MMuussttaaffaahhaakkkk››nnddaa hheerr flfleeyy”” yaz›s›n›n ilertutar bir yan› yok. Peki bir yazar ni-ye böyle saçmal›klar ve mant›ks›z-l›klar yap›yor. Fark›nda de¤il mi?

Bu çok masum bir aç›klamaolurdu kuflkusuz.

Can Dündar’›n yaz›s› tutars›z,mant›ks›z ama son derece bbiilliinnççllii,,kkaass››ttll››,, aammaaççll››dd››rr.. Sabanc›’n›n öl-dürülmesi konusunda komplo teori-si yapmak, devrimcileri karalayanyaz›lar yazmak, çok cazip bir““iiflfl””tir. Çünkü, yazar›na bir tafllabirkaç kufl vurma imkan› sa¤lar.

Tekellerin gözüne girersin. Dev-letin yan›nda, devrimcilerin karfl›-s›nda oldu¤unu dünya aleme amaen önemlisi bizzat devlete göster-mifl olursun.

Duyar’› kimin, kimlerin öldürt-müfl olaca¤› Can Dündar gibi yazar-lar›n hiç ilgisini çekmez mesela!

Niye o konuda da birileri onlar›telefonla aray›p bilgi vermez acaba?

Diyelim bilgi yok, en az›ndan“araflt›rmac› gazeteci”likleriyle ni-ye Duyar’› kimlerin öldür(t)müflolabilece¤ine dair senaryolar›, ihti-malleri s›ralamazlar?

S›ralayamazlar elbette.

Çünkü ihtimalleri s›ralay›nca,bafla Sabanc›lar’› koymak gerekir.Onu da yapamazlar.

““MMuussttaaffaa hhaakkkk››nnddaa hheerr flfleeyy””iyazabilirler, fakat ““SSaabbaanncc››llaarrhhaakkkk››nnddaa hheerr flfleeyy””i yazamazlar.

Sabanc›lar hakk›nda yazsalaryazsalar, gerçe¤in tersini yazarlar.Öyle yazarlar ki mesela, sanki Sa-banc› bir sömürücü de¤il. Sanki Sa-banc› bu ülkede 12 Eylül’ü alk›fllar-la karfl›lay›p “gülme s›ras› bizde”diyenlerden de¤il. Sanki o bir me-laike, sanki dünyan›n en güzel insa-n› Sabanc›...

Gerçe¤i çarp›tmak iflte tam dabudur. Sabanc›lar’dan söz edip deonlar›n bu ülkedeki emperyalizmeba¤›ml›l›ktan, Susurluk’tan, 12 Ey-lül’den, katliamlardan, yoksulluk-

tan, iflsizlikten sorumlu olduklar›nadair bir kelime bile yazmamak an-cak “sat›lm›fl” gazetecilik türündemümkün olabilir.

Ve iflte tam bu noktada “Peki ni-çin yaz›yor?” sorusunun devam›olarak soruyoruz Can Dündar’a?

Kaç paraya, baflka hangi ç›karla-ra, hangi statükolara sat›ld›n? Neleru¤runa yaz›yorsun bu tür yaz›lar›?

Belki aralarda para dolu çantalargidip gelmiyor olabilir; ama ç›kar-lar›n, statükolar›n, himayelerin vedüzen taraf›ndan “yürü ya kulum”denmesinin sözkonusu oldu¤unu bi-liyoruz. Dolay›s›yla, ne karfl›l›¤›ndasat›ld›¤›yla ilgilenmiyoruz, ama sa-t›lm›fl oldu¤uyla ilgiliyiz.

Can Dündar’a da bunun için ›s-rarla soruyoruz: Nas›l sat›ld›n? Ka-lemini tekelcilere kiralamay›, hattasatmay›, tafl›d›¤›n› iddia etti¤in s›-fatlarla nas›l ba¤daflt›r›yorsun?

SSoollccuu ddeeddii¤¤iinn devletle çat›fl›r.AAyydd››nn ddeeddii¤¤iinn devletten hesap so-rar. Tekellerle kavga eder. GGaazzeetteecciiddeeddii¤¤iinn komplo teorilerinin de¤il,gerçe¤in peflinde koflar. Solcu, ay-d›n, gazeteci, en az›ndan adaletliolur. Sende bunlar›n hiçbiri yok!

Sabanc›lar bizi öldürüyor bayCan Dündar, sizi de¤il. O yüzdenbak›fl aç›lar›m›z farkl›. Haydi, senburjuvaziye, hayran oldu¤un, köfleyaz›lar›nda övgülerini esirgemedi-¤in burjuvazine hizmet etmeye de-vam et. Sen Ecevitler’in, Sabanc›-lar’›n, oligarflinin tarihinin belgesel-lerini nas›l yapar›m diye u¤rafl. Sa-k›n devrimcilerin, devrim mücade-lelerinin belgeselleriyle u¤raflma.Sak›n mesela Ümraniye Hapishane-si Katliam›’n›n belgeselini yapmayasoyunma. Eskaza yapmaya so-yunursan, Ümraniye’de katliam ya-p›ld›ktan sonra Sabanc›lar’›n vurul-du¤unu söylemek zorunda kal›rs›nki mazallah sonra yanl›fl anlafl›l›r-s›n, “belgeselci”nin belgesel hayat›sona erer bir anda!

Ve zaten bütün meseleniz de bude¤il mi; flu alçak düzende bir statü-ko sahibi olmak.

Ahmet SSönmez

Say›: 140 41AHLAKSIZLIK

42 HABER 24 fifiubat 22008

AAhhllaakkss››zzll››¤¤››nn SS››nn››rr›› YYookk--22

17 fiubat günkü bas›ndakomplo teorileriyle bezenmiflbir yaz› daha yay›nland›. Yaz›-n›n yay›nland›¤› gazete, ikti-dar yalakal›¤›nda baflta gelengazete olarak yeni bir s›fat ta-fl›yan Yeni fiafak’t›.

Yazar›n ad› da TamerKorkmaz.

Yaz›s›n›n bafll›¤› ise flöyle:

“Sa¤ Eliyle ‹pekçi Suikast›,Sol Eliyle Sabanc› Cinayetle-ri!”

Asl›nda Yürüyüfl okurlar›,böyle bir bafll›¤› görür gör-mez, yazar›n› nas›l de¤erlen-direceklerini hiç kuflku yok kigayet iyi bileceklerdir.

Zaten tembel bir komploteorisyeni var karfl›m›zda. CanDündar’›n yaz›s›n› neredeysekopyalay›p kendi köflesine ya-p›flt›rm›fl. Ve elbette ortaya il-ginç, sorgulanmas› gerekenbir durum ç›km›fl.

Böyle bir gerici, Can Dün-dar’la ayn› fleyleri yaz›p söy-lüyor. Hangisi için bir çeliflkiacaba bu ve hangisi için birutanç kayna¤›?

Bu yaz› üzerine ek bir fleyyazmayaca¤›z. Dündar’›n ya-z›s›yla ayn› oldu¤u için, Dün-dar’a yönelik söylediklerimizonun için de geçerlidir.

Ama Tamer Korkmaz adl›gerici, orada durmay›p, Fet-hullah’›n “karanl›¤›n sa¤ eli,sol eli” demagojilerini de ek-ledi¤i için, bir ek daha yapma-l›y›z. Yürüyüfl’ün geçen say›-s›nda ““KKööppeekklleeflflmmee”” diye biryaz›m›z yay›nlanm›flt› hat›r-larsan›z.

Bu yaz›y›, o bafll›¤›n alt›n-daki isimlerin yan›na TTaammeerrKKoorrkkmmaazz’’››nn aadd››nn›› ddaa iillaavveeeeddeerreekk yeniden okuyun yeterdiyoruz.

Ahmet SSönmez

K›z›l Bayrak, Ekim Gençli¤i veLiselilerin Sesi gazete ve dergileri-nin yay›nevi olan Eksen Yay›nc›-l›k'›n Haseki'de bulunan merkez bü-rosu sabah saatlerinde ‹stanbulTMfi'ye ba¤l› sivil polisler taraf›n-dan bas›ld›. Sa-bah 07.00 s›rala-r›nda büroya ge-len 15 kadar sivilpolis, kap›y› k›ra-rak içeri girip bü-ro çal›flan› FerdiÖzmen'i gözalt›-na ald›. Konuylailgili yaz›l› biraç›klama yapan K›z›lbayrak veBDSP bask›n›n hiçbir yasal dayana¤›olmad›¤›n› dile getirerek bask›n›protesto etti. Aç›klamalarda “Komü-nist bas›n susturulamaz” denildi.

DDeevvrriimmccii BBaass››nnaa YYöönneelliikk SSaalldd››rr ››llaarr PP rrootteessttoo EEddiillddii

Yürüyüfl, K›z›l Bayrak, Al›nteri,At›l›m, Devrimci Hareket, KÖZ,Kald›raç, Proleter Devrimci Durufl,Barikat, Partizan, Odak ve EHP üye-leri, devrimci bas›na yönelik bask›la-

r› Galatasaray Li-sesi önünde yap-t›klar› bas›n aç›k-

lamas›yla protesto etti. 19 fiubat günü saat 13.00’da bir

araya gelen devrimci bas›n çal›flanla-r› “Bask›, Terör, Sansür, DevrimciBas›n Susturulamaz” pankart› açarak“Devrimci Bas›n Susturulamaz, Bas-

k›lar Bizi Y›ld›ra-maz” sloganlar›att›. Grup ad›naaç›klama yapanEylem DuyguÇa¤lar, son dö-nemde Gündem,At›l›m ve Yürü-yüfl’ün keyfi bir

flekilde yay›n durdurma cezalar› ileseslerinin k›s›lmak istendi¤ine de-¤indi.

18 fiubat günü Eksen Yay›nc›l›k’ayap›lan bask›n›n protesto edildi¤i ey-lemde Ça¤lar, “Panzerin alt›nda ka-lan 16 yafl›ndaki Menekfle'nin, tersa-ne cehenneminde elektrik ak›m›nakap›larak can veren Mikail'in, 'fabri-kam›z› satt›rmay›z' dedi¤i için polissald›r›s›na u¤rayan TEKEL iflçileri-nin sesini duyuracak devrimci bas›nve hakk›n› savunacak devrimcilerher zaman var olacaklard›r” dedi.

Eksen Yay›nc›l›k'a Polis Bask›n›!

ÇHD ‹zmir fiubesi 20 fiubat günüBaflbakan Erdo¤an’›n “bir k›s›mmedya” tabirine tepki göstererekgünlerdir süren bas›n özgürlü¤ü tar-t›flmalar›yla ilgili yaz›l› bir aç›klamayapt›.

Medyadaki kartelleflme sorunu-nun, t›pk› üniversitedeki özgürlüksorununun türbana indirgenmesi gibiiktidar partisinin gerici siyasi pers-pektifinden de¤erlendirilmekte oldu-¤unun kaydedildi¤i aç›klamada “Al-ternatif bas›n bask› ve y›ld›rman›nher türlüsüyle karfl› karfl›yad›r. Gaze-teler da¤›t›m zinciri tekeline tak›l-makta, yerel televizyonlar bürokratikengellerle y›ld›r›lmakta, radyolar

üzerinde kapatma tehdidi bir k›-l›ç gibi sallanmaktad›r. Özellik-le sosyalist bas›n hakk›nda veri-len yasaklama ve toplatma ka-rarlar› sansür boyutlar›na ulafl-

m›flt›r” sözlerine yer verildi.Son zamanlarda bas›n üzerindeki

bask›lar›n özetlendi¤i aç›klamadaNokta Dergisi’nin bask›lar sonucukapat›lmak zorunda kald›¤›na, AgosGazetesi Yaz› ‹flleri Müdürü AratDink ve ‹mtiyaz Sahibi Serkis Se-ropyan’›n 1’er y›l hapis cezas›naçarpt›r›ld›¤›na, 17 yafl›ndaki FerhatGerçek’in Yürüyüfl Dergisi’ni satar-ken polis kurflunuyla felç kald›¤›nade¤inilerek “2007 itibari ile 30 ka-dar gazetecinin hapiste oldu¤u Bas›nKonseyi’nce aç›klanm›flt›r” denildi.Bas›n üzerindeki bask›lar›n sona er-dirilmesi istendi.

ÇHD ‹zmir fiubesi: “Bask›lar Sona Ermeli”

AKP’nintorbalar el-de, kamera-lar arkadakömür da-¤›tma gö-

rüntülerinin arkas›ndan, flimdi tele-vizyon ekranlar›n›, ellerinde muz-lar, yine kameralar eflli¤inde polisgörüntüleri almaya bafllad›.

Burjuva bas›n ve televizyonlarbu görüntüleri, ““KKeennddiissiinnee ttaaflflaattaann ççooccuu¤¤uu ööppttüü””,, ““ççooccuukkllaarraammuuzz ddaa¤¤››tttt››”” söylemleriyle veri-yorlar. Onlar ekranlara tafl›d›klar›bu tabloda, flefkatli polisi göster-mek istiyorlar. Hesap bunun üzerinekurulu. Fakat, görüntü bir dram›gösteriyor. Açl›¤›n hangi boyutlardaoldu¤unu gösteriyor, yoksullar›nçocuklar›n›n bir muza nas›l hasretb›rak›ld›klar›n› gösteriyor.

Haklar› için, bask›lara, yoksullu-¤a karfl› eylem yapan çocuklar›nkarfl›s›na polis muz da¤›t›m›yla,ayakkab› da¤›tma sözüyle ç›k›yorve çocuklar bir anda tafl atmay› b›-rakarak, muzu kapmak için, ayak-kab› sözü için izdiham yarat›yorlar.

Yüce devlet bu görüntülerle ye-tinmiyor, çocu¤a verdi¤i muzunkarfl›l›¤›n› fazlas›yla ç›karmak için,çocuklara polise tafl att›¤›ndan dola-y› piflman oldu¤unu söyletiyor.

AKP iktidar›, oligarflik devlet bugörüntülerden utanm›yor, oysa uta-n›lacak bir durumdur. Cevap ver-meleri gerekir. Nas›l bir sömürü dü-zeni kurdunuz ki, küçücük bir az›n-l›¤›n bir eli ya¤da bir eli balda ikenyoksullar›n çocuklar›, bir muz içinizdiham yaratacak duruma düflürül-düler?

Acaba, bu görüntüleri yay›nla-yan burjuva bas›n ve TV’ler, halk›nflefkatli polisimiz diyerek sevinme-sini mi bekliyorlar? Devletin, polis-lere tafl atan çocuklara, muz, ayak-kab› da¤›tacak kadar eli aç›k oldu-

¤unu mu düflünmemizi istiyorlar?Yoksa bu görüntülere bakarak, hal-k›n üzerine ya¤d›r›lan bombalara,panzerlerle ezilenlere gözlerimizikapayaca¤›m›z› m› düflünüyorlar?

Oysa, bizler bakt›¤›m›z o görün-tülerde bir kez daha bu düzenin pisyüzünü görüyoruz. Bir kez daha ço-cuklar›m›z›n açl›¤›n›, bir parça ek-me¤e, muza, bir ayakkab›ya muhtaçb›rak›ld›¤›n› görüyoruz. Bir kez da-ha, onlar›n zulüm düzeninin çocuk-lar›m›z›n duygular› ve isteklerini is-tismar etti¤ini görüyoruz.

AKP iktidar›, halk› dilencilefltir-me, afla¤›lama politikas›n› bir yöne-tim tarz› haline getirmifltir. Bu de-¤erlendirmedeki isabet, sözkonusupolis tablosu ile daha da somutlan-m›fl oldu. Tayyip Erdo¤an’›n valile-rin gerekti¤inde kömür kamyonlar›-n›n direksiyonlar›na geçmeleri tali-mat›, ““vvaalliilleerr kköömmüürr ddaa¤¤››tttt››¤¤›› ggüünnTTüürrkkiiyyee uuççaarr uuççaarr”” söylemleri,polisin muz da¤›t›m› ile tamamlan-maktad›r.

Peki bu nas›l bir yönetim tarz›-d›r? Halk›n herhangi bir sorununuçözmeyen, tüm sorunlar›n üzerinisadaka da¤›tarak, halk› dilencileflti-rerek örten, halk›n onurunu ayaklaralt›na alan bir yönetim tarz›d›r.

Küçük yafltaki çocuklar› bile so-kaklara döken bask› ve zulme sonvermeyi düflünmeyen, haklar› veözgürlükleri için, Kürt halk› üzerin-deki bask›lara son verilmesi içingösteri yapan çocuklar›n üzerine çe-vik kuvveti gönderen ve bu gerçe¤imuzla örtmeye çal›flan bir yönetimtarz›d›r.

AKP iktidar›, bu görüntülerlehalk› kand›rma hesab› yaparken ay-n› zamanda halk› aptal yerine dekoymaktad›r. Sand›¤›n›n tersinehalk aptal de¤ildir. Halk› aptal yeri-ne koymaya çal›flanlar aptald›rlar.Bugün yoksullar›n açl›¤›n› kullananAKP iktidar›, halk›n ayn› zamanda

düflürüldü¤ü bu dilencili¤e karfl› öf-kesini hesaba katmayarak, yoksulhalk› kendilerine biat eden kölelerhaline getirebileceklerini sanarakyan›lmaktad›rlar. Aptall›k bu sömü-rü düzenini bu politikalarla sürdüre-bilece¤ini sanmakt›r.

ÖÖppeenn DDee¤¤iill,, ÖÖllddüürreenn PPoolliiss GGeerrççeekkttiirr

AKP iktidar› tüm halk› aptal ye-rine koymaya çal›fl›yor. Birkaç tanedurduk yere çocuklar› yakalay›p ka-meralar eflli¤inde öpen, aptal polisgörüntüsü ile balkonlarda, kitle gös-terilerinde, sokaklarda, evlerininönlerinde polisler taraf›ndan katle-dilen U¤ur Kaymazlar’›, mahkeme-lerde yarg›lananlar›, tutuklananlar›,iflkencelerden geçirilenleri, annesizbabas›z b›rak›lanlar›, köyleri bas›-lanlar›, yak›nlar› tecavüze u¤rayan-lar› unutturaca¤›n› san›yor.

Bu ülkede, yoksul halk›n çocuk-lar›, do¤duklar›ndan itibaren devle-tin faflist yüzüyle tan›flmaktad›rlar.Adaletsizli¤i, sömürüyü, yoklu¤uyoksullu¤u tan›maktad›rlar. Bu ger-çekler, çocuklar›m›z da dahil olmaküzere insanlar›m›z›n beyinlerine öy-lesine kaz›nm›flt›r ki, muzlu, ayak-kab›l› flovlarla üzerleri örtülemez.

Dahas› oligarflinin AKP dahil,herhangi bir iktidar partisi de, bupolitikay› flovlar d›fl›nda sürdüre-mez. Faflizm bu ülkenin gerçek yü-züdür, ne kadar makyajlanmaya ça-l›fl›lsa da, bu yüz kendini ele ver-mek durumundad›r. Beklemek bilegerekmiyor, bir yandan muz flovlar›varken, bir yandan 16 yafl›ndakiYahya Menekfle’nin bedeni panze-rin alt›nda eziliyor, kurflunlarla ço-cuklar yaralan›yor. Bunlar ayn› an-da olan olaylard›r. Dolay›s›yla,AKP iktidar›n›n kamera gördü¤üyerde çocuklar›n eline muz tutufltu-ran, yakalad›¤›n› öpen aptal polisgörüntüleri halk› kand›rmaya yet-mez. ‹nsanlar›m›z›n gözünde, polisülkemizdeki faflizmin uygulay›c›s›olarak kalmaya, katil, iflkenceci, te-cavüzcü, mafyac›, ahlaks›z kimli-¤iyle tan›nmaya devam edilecektir.

Say›: 140 43AKP POL‹S‹

AKP’nin Sadakas›Polisin Muz’u

44 HABER 24 fifiubat 22008

Öcalan’›n 15 fiubat 1999’daKenya’da yakalanarak Türkiye’yeteslim edilifli, y›ldönümünde yap›-lan eylemlerle protesto edildi.

15 fiubat’ta fi›rnak, Mardin, Si-irt, Batman, Diyarbak›r, Van, ‹stan-bul’un Gazi Mahallesi, Dersim,Mufl, Adana ve Hakkari’de kepenkkapatma eylemleri yap›ld›.

Ayr›ca Diyarbak›r, Adana, Mer-sin, fi›rnak, Hakkari, Urfa, Antep,‹stanbul’un çeflitli ilçe ve semtle-rinde gösteriler yap›ld›. Gösterilerepolisin sald›rmas› nedeniyle çok sa-y›da kifli yaraland› ve gözalt›naal›nd›. fi›rnak’›n Cizre ilçesinde ya-p›lan gösterilerde ise, 16 yafl›ndakiYahya Menekfle isimli çocuk pan-zer taraf›ndan ezilerek öldürüldü,

ayr›ca iki çocuk polis kurflunla-r›yla yaraland›. Emniyetin,

Yahya Menekfle’nin ölümüne ilifl-kin aç›klamas›: "" KK aallaabbaall››kkttaaaayyaakkllaarr aalltt››nnddaa kkaallaarraakk ööllddüü ""fleklinde oldu.

Hakkari’deki gösterilerde dekitlenin üzerine atefl açan polis, Ya-kup Tafl isimli kifliyi kafas›ndan ya-ralad›. Polisin eylemlere sald›r›s›n-da yaralanan birçok kifli de hastane-lerde tedavi alt›na al›nd›.

Avrupa’da da en büyü¤ü çeflitliülkelerden kat›l›mla Strasbourg’dagerçeklefltirilmek üzere, Berlin veParis’te de protesto yürüyüflleri vemiting yap›ld›.

Cizre’de öldürülen Yahya Me-nekfle’nin cenazesi 16 fiubat’ta kal-d›r›ld›. Binlerce kiflinin kat›ld›¤›cenazeye çevre illerden de polis y›-

¤›ld›. Cenazeye de sald›ran polisekarfl›, kitle saatlerce çat›flarak di-rendi.

17 fiubat’ta, Batman’da yap›langösterilere polisin sald›r›s› s›ras›n-da, DTP Batman Milletvekili BengiY›ld›z ve Belediye Baflkan› da polistaraf›ndan dövüldü. 19 fiubat’taBatman’da DTP il binas› önündedüzenlenen bas›n aç›klamas›na bin-lerce kifli kat›larak milletvekillerinesald›r›y› protesto etti.

15 fiubat’›n y›ldönümü nedeniy-le yap›lan protesto gösterilerinedevletin tavr›, sald›rmak oldu. Çoksay›da gözalt›n›n yan›nda, 93 kiflitutukland›, gösterilerde bir kifli öl-dürülürken, içlerinde milletvekilive belediye baflkan› da olmak üzereonlarca kifli de polisin sald›r›lar›nedeniyle yaraland›.

15 fiubat’›n Y›ldönümündeProtestolar...

Nijeryal› Festus Okey'in Be-yo¤lu Polis Karakolu'nda gözal-t›nda öldürülmesine iliflkin dava-ya Beyo¤lu 4. ACM'nde devamedildi.

Duruflmaya tutuksuz yarg›la-nan polis Cengiz Y›ld›z, avukat› vetan›klar kat›ld›. Mahkeme heyeti,avukatlar Taylan Tanay, NaciyeDemir ve An›t Baba'n›n davayamüdahil olmak istemesini Okey'inölümünden dolay› zarar görme ih-timalleri bulunmad›¤› gerekçesiyleoy birli¤i ile reddetti.

Polis Cen-giz Y›ld›z, sa-vunmas›ndaF e s t u sOkey’in be-lindeki silah›almaya çal›fl-

t›¤›n› ve itiflme s›ra-s›nda silah›n kazaylaatefl ald›¤›n› söyledi.Polis Y›ld›z’›n avu-kat›n›n Festus

Okey’in sahte pasaportla ülkeyegiren baflka bir kifli oldu¤unu söy-leyerek infaz› meflru göstermeyeçal›flmas›na ÇHD’li avukatlar tep-ki gösterirken mahkeme hakimi depolis avukat›n›n savunmas›n› öl-dürme gerekçesi olamayaca¤›n›söyleyerek reddetti.

Duruflma 13 May›s 2008 tari-hine ertelenirken ÇHD’li avukat-lar adliye ç›k›fl›nda davaya iliflkinbir aç›klama yapt›lar. Aç›klamayapan Av. Taylan Tanay “Biz budavan›n takipçisi olmaya devamedece¤iz. Biz buraya gelerek, yar-g›n›n tarafs›z ve adil olmas› ge-rekti¤ini hat›rlatt›k” diyerek Fes-tus’a sahip ç›kmayan Nijerya Hü-kümeti’ne ve BM Mülteciler Yük-sek Komiserli¤i’ne tepkilerini dedile getirdi.

Günay Özarslan Tahliye Edildi

U¤ur Bülbül’ün mezar›n› yapt›rd›k-lar› gerekçesiyle 22 Eylül 2007’de gö-zalt›na al›nan ve tutuklanan Gazel Gü-zel ve Günay Özarslan’›n mahkemele-rine 12 fiubat günü devam edildi.

Ciddiyetsizli¤in hüküm sürdü¤üduruflmada Av. Selçuk Koza¤açl› me-zartafl› yap›m›n›n üzerine yaz›lan slo-gan›n dünyan›n hiçbir yerinde suç teflkiletmedi¤ini ve ülkemizde de benzer da-valar›n görüldü¤ünü, ancak hepsininberaatlarla sonuçland›¤›n› dile getirdive beraat talep etti.

Özarslan’›n tahliye edilmesine ka-rar verilen dava “Kahramanlar ÖlmezHalk Yenilmez” slogan›na duyulan ta-hammülsüzlü¤ün bir göstergesidir.Aç›lan davalar, tutuklamalar, sald›r›larbu slogan›n vurgulad›¤› gerçe¤i gizle-meye yöneliktir. Devrim bayra¤›n› dal-galand›ranlar oldukça hiçbir çaba bugerçe¤i gizleyemeyecektir.

ÇHD’li AvukatlarFestus Okey’e Sahip Ç›kt›

Say›: 140 45DÜNYA

IRA (Irlanda Kurtulufl Ordusu) tutsaklar›n›n önderle-rinden biri olan Brendan Hughes 16 fiubat’ta tedavi gör-dü¤ü hastanede yaflam›n› yitirdi.

Hughes, 1948’de Kuzey ‹rlanda’da dünyaya geldi.1969’da IRA’ya kat›ld› ve çeflitli eylemler içinde yer ald›.

1973 y›l›nda tutsak düfltü ve ayn› y›l firar etti.1974’te tekrar yakalanarak hapse at›l›d›. 1976’da resmiad› ““LLoonngg KKeesshh”” olan ““HH”” TTiippii BBllookk Hapishanesi’ne

sevk edildi. Burada TTeekk TTiipp EEllbbiissee’’yyee karfl› birçok dire-nifl örgütledi ve içinde yer ald›. 11997788’’ddee ““SSiiyyaassii ttuutt--ssaakk”” kimli¤i için direnifl örgütleyenlerdendir.

27 Ekim 1980’de alt› arkadafl›yla birlikte siyasi kim-liklerinin tan›nmas› için açl›k grevi bafllatt›. Görüflmelersonras›nda, 53 gün süren açl›k grevi sonaerdirildi.

1986’da tahliye oldu. 53 gün süren aç-l›k grevi sa¤l›¤›n› bozmufltu ve tam olarakhiçbir zaman iyileflemedi. 2000’de Türki-ye’deki F Tipi hapishanelerine karfl› baflla-t›lan ölüm orucu direniflini de destekleyenHughes, ‹rlanda d›fl›ndaki ülkelerin dev-rim mücadelelerine de duyarl› bir devrim-ciydi.

Fransa devletinin yaban-c›lara yönelik ›rkç› politika-lar› ve hak gasplar› en bü-yük tepkiyi Frans›z banli-

yölerinde yaflayan yoksul halktan görmüfltü.Fransa polisi, banliyölerdeki direnifl dinamiklerine

karfl› sald›r›s›n› eylemlerin yap›ld›¤› banliyölere yönelik

operasyonuyla sürdürdü.

Baflkent Paris'in Villi-ers-Le-Bel isimli banliyö-sünde Kas›m 2007’de ya-p›lan protesto eylemlerin-

de 10 polis yaralanm›flt›. Kendisine bunu gerekçe yapanFrans›z polisi, sözkonusu banliyöye operasyon yaparak,33 kifliyi sorgulanmak üzere gözalt›na ald›.

2007 y›l›n›n Kas›m ay›nda, gerçekleflen eylemlerde,çok say›da araç banliyölerde yaflayan gençler taraf›ndanatefle verilmiflti. Ayr›ca 2005 y›l›nda da Paris’in banliyö-lerinde günlerce süren eylemler yap›lm›flt›.

Almanya:Uyar› Grevleri

Avrupa’n›n çeflitli ülkelerinde bir dö-nemdir gündeme gelen hak gasplar›, Al-manya’da kamu çal›flanlar›n›n haklar›n›ngasbedilmesi ile sürdü. Kamu çal›flanlar›bu hak gasb›na karfl› da direnifle geçtiler.

19 fiubat’ta Almanya’da Birleflik Hiz-met Sendikas› Ver.di’nin ça¤r›s› ile 1144eeyyaalleettttee onbinlerce kamu emekçisi grevve uyar› eylemlerine kat›ld›. Kamu emek-çileri eylemleriyle, ellerine geçecek ücre-tin düflmesine neden olacak, ek ödemele-rin kesilmesi planlar›ndan vazgeçilmesi-ni, sözleflme imzalanmas›n› istiyorlar.

Eylemlere iliflkin aç›klama yapan,Ver.di T‹S Dairesi Sorumlusu AchimMeerkamp, üzerinde tart›flma yürütülebi-lecek bir teklif beklediklerini söyledi.

Eylemler nedeniyle, birçok flehirde, ka-mu hizmetlerinde önemli düzeyde aksa-malar yafland›, kimi yerlerde tamamendurdu.

FFeerrhhaattllaarr’’››nnYYüürrüüyyüüflfl''üüBBeerrlliinn''ddee

Yurtd›fl›nda da uzun süredir ev evdolaflarak tan›t›m ve da¤›t›m› yap›lanYürüyüfl Dergisi’nin da¤›t›m›na buhafta Berlin’de devam edildi.

Yürüyüfl okurlar›, Türkler’in yo-¤un olarak yaflad›¤› yerlerden olanKotbusserdamm Caddesi’nde dergi-nin tan›t›m ve da¤›t›m›n› yapt›lar.

Yürüyüfl okurlar›, gerçekleri hal-k›m›za ulafl-t›rmaya de-vam edecek-lerini belirtir-ken, Yürü-y ü fl ’ ü m ü zBerlin’de da-ha güçlü sü-recek dediler.

Filipinler’deABDprotestosu

Filipinler’de her y›l ABD ileFilipinler ordusunun ortak yapt›¤›askeri tatbikata kat›lan Amerikanaskerleri, binlerce Filipinli tara-f›ndan gösterilerle protesto edildi.

Amerikan emperyalizmi dün-yan›n dört bir yan›na asker y›¤ar-ken, Amerikan iflgal ordular›,yoksul dünya halklar› taraf›ndanprotestolarla, eylemlerle karfl›la-n›yor. ‹flbirlikçi iktidarlar, halkla-r›n gözünde emperyalizmi, sö-mürgecili¤i meflrulaflt›rmay› ba-flaram›yor.

Filipinler’in güneyinde ““ggöö--rreevv yyaappaaccaa¤¤››”” söylenen yaklafl›k6 bin Amerikan askerine yönelikprotestolara yaklafl›k 20 bin Fili-pinlinin kat›ld›¤› aç›kland›.

FFrraannssaa:: BBaannlliiyyöölleerreeOOppeerraassyyoonn

‹rlandal› bbir ddireniflçiaram›zdan aayr›ld›:Brendan Hughes

Bir flehirden söz edece¤iz buhafta. Ad› KKssaannttooss.. Muhtemel ki,ad›n› duyan pek yoktur. Ne orta-okullar›n tarih kitaplar›nda, ne ülke-mizin üniversitelerinin tarih bölüm-lerinde pek söz edilmez ondan. Oy-sa Washington’dan ya da Brük-sel’den ve “ah Paris”den bile yak›n-d›r bize Ksantos.

Kimiz biz, tarih içinde nereler-den geldik? Ksantos bu sorunun ce-vab› içindedir. Anadolu’dur Ksan-tos, Anadolu’dad›r. Yazar John Ste-inbeck’in dedi¤i gibi: ““BBiizz bbiizz oolldduu--¤¤uummuuzzuu,, ggeeççmmiiflfliimmiizz oollmmaaddaann nnaa--ss››ll bbiilleeccee¤¤iizz..””

Bilemeyiz elbette. Tam da bu ne-denle, yalan ve çarp›tma deryas›ndabo¤ulmak istenir geçmiflimiz. Fakatbunu baflaramazlar sonuçta: Çünkü;“dilsiz tarih yoktur. Ne kadar yak-salar, ne kadar y›rtsalar, ne kadaryalanlasalar da, insanl›k tarihi a¤-z›n› kapamay› reddeder. Bilmesekde, istemesek de, geçmifl zamanflimdiki zaman›n içinde bütün canl›-l›¤›yla tik-taklar›na devam eder.”(Eduardo Galeano)

Tarih asl›nda bugündür. Kesinti-sizli¤idir ezenlerle ezilenler aras›n-daki o muazzam kavgan›n.

Ksantos’ta da muazzam bir kav-ga olmufltu ezenlerle ezilenler ara-s›nda.

Ksantos Likya ülkesinin bir fleh-riydi. Antalya civar›nda harabeyedönen kal›nt›lar› durur hala. Manevimiras› ise, olanca dirili¤iyle yafla-maya devam ediyor. Nas›l m›? ‹flteburada flimdi onu anlataca¤›z.Ksantos’un bugüne ulaflmas›n›n ta-rihsel s›rr›n› paylaflaca¤›z.

HHPers ‹mparatorlu¤u hükümrand›

sözünü etti¤imiz co¤rafya üzerinde.MMiillaattttaann öönnccee 554455 civar›yd› tarih.Pers ‹mparatorlu¤u’nun ordular› et-raftaki flehirleri birer ikifler düflür-düler. Düflürülen flehirler talan edili-

yor, insanlar› köle ya-p›l›yordu. S›ra Ksan-tos’a da gelmiflti.

Pers ‹mparator-lu¤u’nun kudretiyle

yeri gö¤ü inleten ordular› yürüdüKsantos üzerine. Pers ‹mparatoruumuyordu ki, bu ordunun devasabüyüklü¤ü Ksantos’u savafls›z tes-lim almaya yeter. Pers ordusundanönce ordunun estirdi¤i korku rüzga-r› ulaflm›flt› zaten Ksantos civar›na.

Zaman›n hakimi ilan etmiflti Pers‹mparatorlu¤u kendini. Halklar›nzerre kadar söz hakk› yoktu o tahtla-r›n kat›nda. En iyi halk, köleli¤e gö-nüllü boyun e¤endi.

Ksantos’a yaklafl›yordu ya¤mac›ordu. Tozu dumana, kan› topra-¤a kar›flt›ra kar›flt›ra. Öyle kor-kunç bir kuvvetle ilerliyorlard›ki, baz› flehirlerin kap›s› aç›l›-yordu hemen. Karfl› koymay›bile ak›llar›na getirmiyordu ki-mileri. ‹çlerinde büyüttüklerikorkuya yenilenler, secde edi-yorlard› zalime. Umutsuz flehir-lerdi onlar ve kölelikten baflkabir seçenek yokmufl gibi, teslimve köle oluyorlard›. Sonra okanl› elleri öperek, o kara etek-lere yüz sürerek yafl›yorlard›.Halbuki ““yyaaflflaammaakk,, ssaaddeeccee yyaaflflaa--mmaakk // yyoossuunn,, ssoolluuccaann hhaarrcc››dd››rr””!!

HHSonunda birgün gelip kuflatt›lar

Ksantos’u. fiehrin burçlar›na ç›k›pbakt› Ksantoslular, bahtlar›na ka-ranl›k sürmeye gelenlere. Ama gör-dükleri devasa ordudan hiç etkilen-mediler. Kararlar›n› çoktan vermifl-lerdi zaten. Direneceklerdi. Pers hü-kümdar›n›n buyru¤undan daha ke-sin ve çok daha keskin bir karard›bu. Ve söz, Ksantoslular’›n a¤z›n-dan bir kez ç›kard›. Yine öyle oldu.A¤›zlar›ndan ç›kan sözün gere¤iniyapt›lar.

Erkekler ve kad›nlar, gençler veyafll›lar, çoluk çocuk olarak bütünahali, direnifle geçti. Surlar, burçlar,agora ve sarn›çlar olarak bütün fle-hir direnifle geçti. Teslim olmak m›?Asla!

Günler geçti, haftalar gitti ve ay-larca sürdü kuflatma. fiehrin surlar›parçaland›, halk›n evlatlar› öldüonar yüzer. Nice sald›r›y› püskürttü-ler böyle. Ve bir kez olsun ak›llar›nagelmedi boyun e¤mek. Çünkü köleolman›n, solucan ve yosun olmak-tan bin beter oldu¤unu biliyorduKsantoslular. Onun için bu kararavar›lm›flt› zaten. Ama Ksantos’unsarn›çlar›nda su, depolar›nda afl kal-mam›flt› art›k. Ne yap›lacakt›?

HHKsantos halk›n›n kadim meclisi

topland›. Kararlar› kesindi, köle ol-mak istemiyorlard›. Ama surlar za-y›fl›yor, sald›r›lar fliddetleniyordu.

Pers ‹mparatorlu¤u Ksantos’uiflgal etmese de olurdu elbette. ‹m-paratorlu¤a bir fley olmazd›. FakatKsantos’un özgür varl›¤›, zaptedil-mifl ve zaptedilme tehdidi alt›ndakibütün flehirlere örnek olurdu. ‹flte buyüzden Pers ‹mparatorlu¤u yak›n,y›k›n ama ele geçirin demiflti Ksan-tos için.

Ksantos halk›n›n meclisinin al-d›¤› karar, bir özgürlük naras›yd›sanki tarihte. Dediler ki; ““kkööllee ooll--mmaakkttaannssaa ööllüümm yyee¤¤ddiirr!!””

Kararlar›na göre, eli silah tutmazdurumdaki Ksantoslular öldürüle-cek, geride kalanlarsa Pers ordusunataarruz edecekti. Öyle de yapt›lar.

HH*

Taze gelinler uzatt›lar dal gibiboyunlar›n›, sevdiklerinin elindekik›l›çlara. Analar, bebelerini sonsuza

46 TAR‹H 24 fifiubat 22008

Haf›zaGerçekler unu tulmas›n diye

Romal › larRomal › larYOK OLDU

KsantosKsantosYAfiIYOR

kadar susturduktan sonra, gö¤üslerinikocalar›n›n m›zraklar›na açt›lar.

Bu bir vahflet mi?

25 as›r sonra bunu sorabilir insan.

Ama “Bu bir vahflet mi?” sorusuna“hay›r!” der tarih. Hay›r, çünkü bu du-rumu kaç›n›lmaz k›lan köleciliktir as›lvahflet. Evlatlar›n›n köle pazarlar›ndasat›lmas›n› ancak böyle reddedebili-yordu Ksantos’un yi¤it kad›nlar›. Persordusunun üzerine ölümüne taarruzeden Ksantos’un yi¤it erkekleri, feda-kar yafll›lar› sadece köle olmaya karfl›bir tercihte bulunuyorlard›. Tarihin oaflamas›nda köle olman›n karfl›s›ndaölmekten baflka bir seçenek olmamas›onlar›n suçu ve sorumlulu¤u de¤ildi.

Ksantoslular, söylediklerini tered-dütsüz yapt›lar. Ve tarihçi HHeerreeddoott,flunlar› kaydetti insanl›¤›n belle¤ine:““SSaayy››llaarr›› aazzdd›› aammaa,, ççookk flfleerreeffllii iiflfllleerryyaapptt››llaarr.. DDaahhaa ssoonnrraa kkoorrkkuunnçç yyeemmiinn--lleerr eeddeerreekk ddüüflflmmaann üüzzeerriinnee aatt››llmm››flflllaarrvvee ssaavvaaflflaarraakk ööllmmüüflfllleerrddiirr..””

HHSonra ony›llar, yüzy›llar geçti. Y›-

k›lan Ksantos, a¤›r a¤›r yeniden kalk-t› aya¤a. Direnmenin ve özgürlü¤ünonuru yeniden yap›lan flehrin de hertafl›na sinmiflti.

Ve tarih flimdi RRoommaa ‹‹mmppaarraattoorr--lluu¤¤uu zaman›ndayd›.

Ne diyordu o ünlü sözde: “Bütünyollar Roma’ya ç›kar?” Niye böyledemifllerdi? O yollar ki, Roma’n›n içi-ne ganimet, d›fl›na lejyon ordular› ta-fl›rd›. Roma’dan ç›kan istilac› ordu,say›s›z yerleri iflgal ede ede ilerlemiflve Ksantos’un surlar›na dayanm›flt›.Dayat›lan teslimiyetin ad› belliydi:Kölelik!.. Ksantoslular’›n cevab› damalum: Özgürlük!

Ksantos bir kez daha köleciler ileözgürlü¤ü ölümüne savunanlar›n sa-vafl›na sahne oldu. Ksantoslular, köle-ce yaflamaktansa özgürce ölme hakk›-n› kulland›lar yine. Ve bu kez PPlluuttaarr--kkooss, flunlar› kaydetti iinnssaannll››¤¤››nn hhaaff››--zzaass››nnaa:

“Tarihçi Plutarkos, Likya’dakiKsantos flehri halk›ndan hayranl›klasöz eder. Romal›lar bu flehri ald›klar›zaman Ksantos halk›, intihar› esaret-

ten ye¤ bulmufltu. Plutarkos flöyle yazar:‘Ne flekilde olursa olsun kendini

öldürmek arzusu erkek ve kad›nlar-dan baflka, küçük çocuklar› bile sar-m›flt›. Bunlar 盤l›k ve feryatlarla,kendilerini atefle, kale duvarlar›ndanafla¤›ya at›yor ya da incecik boyunla-r›n› babalar›n›n k›l›c›n›n alt›na do¤ruuzat›yorlard›.’

Bu manzara galipleri bile sarsm›fl-t›. Romal› baflkumandan, diri olarakesir al›nan her Likyal› için askerleri-ne büyük ödüller vaadetmiflti.

Ama ölümden kurtulan pek azd›. Çünkü Likyal›lar, kurtulman›n,

ölüm demek oldu¤unu biliyorlard›. Böyle düflünenler yaln›z Likyal›lar

de¤ildi. Halklar özgürlükleri u¤rundakale duvarlar› yerle bir edilinceye ka-dar savafl›yor, yenildikten sonra bileboyun e¤miyorlard›...” (M. ‹lin-E.Se-gal, ‹nsan Nas›l ‹nsan Oldu, syf. 299)

Plutarkos’un cümleleri, anlatmaktayetersiz kal›yor Ksantos’un asaletini.Ne de olsa o da bir Romal› ve sözlü-¤ünde uygun kelime olmad›¤›ndan“intihar” diyor yaflananlara. Oysa flim-di, Seneca’n›n flu sözünü haf›zam›z›nderinliklerinden bulup buraya getir-menin vaktidir; çünkü aktaraca¤›m›zbu sözler, Ksantoslular’›n tercüman›-d›r adeta: ““ÖÖllmmeeyyii öö¤¤rreennmmiiflfl kkiiflflii,, kköö--llee oollmmaayy›› öö¤¤rreennmmeemmiiflfl oollaann kkiiflfliiddiirr..ÖÖzzggüürrllüükk iiflflttee bbööyyllee bbiirr flfleeyyddiirr..””

Özgürlük denilince, iflte bu yüz-den, daha baflka birçok fleyle birlikte,Ksantos da hat›rlanmal› mutlaka.

Ksantos’un surlar› istilac›lar›n sal-d›r›lar›na ve zaman›n y›prat›c› etkisi-ne dayanamad› belki; fakat Ksantosyaflad› yine de. Bak›n, ne Persler kal-d›, ne de Romal›lar. Ama Ksantos’undestan› iflte sizlere kadar ulaflt›. Ne di-yorduk; ““BBuu ggüünnlleerrddeenn ggeerriiyyee // BBiirryyaarr››nnaa ggiiddeennlleerr kkaall››rr // BBiirr ddee yyaarr››nnllaarraadd››nnaa ddiirreenneennlleerr..””

Ksantoslular gibi...

Ve iflte o yar›nlarda Amerikan em-peryalizmi de olmayacak. Persler’in,Romal›lar’›n ak›beti bekliyor çünküonu da. Yar›nlarda Amerika de¤il, onakarfl› direnenler yaflamaya devam ede-cek. Yine Ksantoslular gibi.

Say›: 1140 47TAR‹H

K›sa TTarih2244 fifiuubbaatt -- 11 MMaarrtt

2244 fifiuubbaatt 1995Havafl iflçileri greve ç›kt›lar.

2244 fifiuubbaatt 1995 1177 bin 500 tekstil iflçisi ‹stan-bul, Adana, Bursa ve Yalo-va'da greve ç›kt›.

2277 fifiuubbaatt 11999933KKoonnttrrggeerriillllaa ttaarraaff››nnddaann kaç›r›-lan Av. Metin Can ve Dr. Ha-san Kaya'n›n cesetleri bulun-du.

fifiuubbaatt 11997711THKC, Amerikan kurumlar›nakarfl› bombalamalar veHaslar’›n 1 günlük has›lat›n›kamulaflt›rma eylemini deiçeren bir kampanya gerçek-lefltirdi.

fifiuubbaatt 11999911‹ncirlik Üssü’nde görevli CIAajan› Bobie Eugene Mozelle,Devrimci Sol militanlar›taraf›ndan öldürüldü, ‹zmirfiirinyer ve Bayrakl›'daki NA-TO tesisleri bombaland›.

2255 fifiuubbaatt 11999911Ali fien’in MMaaggaa DDeerrii adl›iflletmesindeki iflçiler, fien'iniflçilerin haklar›yla ilgili sö-zünde durmamas› üzerinefabrikay› iflgal ettiler.

2288 fifiuubbaatt 1199994463 Filistinli’nin namazda kat-ledilmesini protesto için,Devrimci Sol Güçler ve Filis-tinliler, Bonn'da, Arap Birli¤ibinas›n› iflgal ettiler.

11 MMaarrtt 11999922‹stanbul Abide-i HürriyetMeydan›'nda “Halklar›m›zKardefltir, Katliamlara Son”mitingi yap›ld›.

48 DE⁄‹NMELER 24 fifiubat 22008

vvaa--

ttaann--

ssee--

vveerr!!Çal›flma Bakan› Faruk Çelik, TBMM Plan ve Bütçe Ko-

misyonu’nda görüflülmeye bafllanacak olan Sosyal Güven-lik Yasa Tasar›s›’na iliflkin flöyle demifl:

“Bunlar, vatan›n› seven herkes taraf›ndandestek görmesi gereken, siyasi anlamda ise risk-li düzenlemelerdir. Kazan›lm›fl haklara dokunul-muyor” (19 fiubat 2008, bas›n)

Kazan›lm›fl haklara dokunulmuyor yalan› biryana, bir de üstelik IMF talimatlar›yla ç›kard›klar› bir

yasay› desteklemeyi bize ““vvaattaannsseevveerrlliikk”” diye yutturmayakalk›flm›yorlar m›, bu kadar›na ne nedir art›k bilemiyoruz.

Bu durumda Naz›m’›n sözünü bir kez daha hat›rlamak-tan baflka çare yok: Vatan sizin “hak gasb› yasalar›n›zsa”,vatan IMF talimatlar›yla yapt›¤›n›z düzenlemelerse, hay›rbiz o vatan› sevmiyoruz.

değin elerm BAM TELİ çizgiler

12 EYLÜL ANAYASASI DE⁄‹fiT‹R‹L‹YOR

CCIIAA’’ddaakkii TTuuttaannaakk??????Sabah Gazetesi’nde yay›nlanan ““CCIIAA BBeellggeelleerriinnddeenn 1122

MMaarrtt MMuuhhtt››rraass››”” bafll›kl› diziyi herkesin okumas› gerekir.

12 Mart’› ö¤renmek aç›s›ndan m›? Hay›r! 12 Mart bafl-ka yerlerden de okunup ö¤renilebilir. Ama CIA’n›n “ülke-nin alt›n› nas›l oydu¤unu” görmek aç›s›ndan çarp›c› belge-ler sunuyor bu dizi. ‹flte size, belki baflka hiçbir yerde bula-mayaca¤›n›z bir belge:

Sonras›nda rapor, sözkonusu toplant›da konuflulanlar›sat›r sat›r aktar›yor.

KKiimm yyaazzdd›› bbuu rraappoorruu AABBDD’’yyee?? Hangi vatan haini?

Ya ABD o salona gizli bir dinleyici yerlefltirmifl. Ya da osalonda ABD’nin bir adam› var. E¤er ilk ihtimal geçerliyse,TSK ayakta uyuyormufl denir. E¤er bu geçerli de¤ilse,ABD’ye tutanaklar› o toplant›ya kat›lan bir vatan haini ver-mifl olmal›. Genelkurmay bir araflt›rs›n bakal›m!

Ülke: TürkiyeTarih: 10 Mart 1971Konu. Türk Silahl› Kuvvetlerindeki Komutanlar Top-

lant›s›Kaynak: (7 sat›r gizli)1- Genelkurmay Baflkan› Memduh Ta¤maç’›n baflkan-

l›¤›nda yap›lan benzeri görülmeyen toplant›, yaklafl›k sa-at 10.00’da bafllad› ve 18.00’de bitti.

Toplant›ya Kara, Hava, Deniz Kuvvetleri, 1., 2., ve 3.Ordu Komutanlar›, Hava Kuvvetlerinin üs komutanlar› vebirçok general kat›ld›.” (Aktaran 18 fiubat 2008, Sabah)

Say›: 140 49DE⁄‹NMELER

Ne zzaman ne yyapaca¤›n›

bilmeyen kimsenin

günleri hhepk›sad›r. (Frans›z

Atasözü)

iflah oolmaz A¤ar hakk›nda yarg›lan-

mas› karar› ç›kt› ya... Malumba¤›rsak temizleme nakaratlar›yine arz› endam etti.. ‹ktidarayak›nl›k-yalakal›k derecesinegöre azd› herkes.

Afla¤›da Yeni fiafak yazar›Ali Bayramo¤lu’nunyazd›klar›ndan al›nt›lar var; yak›nl›k-yalakal›k derecesi-nin takdiri size ait.

“A¤ar'a yönelik karar›n bir di¤er önemli taraf› da..."resmi destekli ya da resmi suç mekanizmalar›"n›n birçorap sökü¤ü gibi saç›lmas›, bu saç›lman›n derinli¤inegönderme yapmas›d›r.

Bu saç›lma A¤ar'dan Veli Küçük'e uzanan bir çizgideaktörleriyle ve tarihsel aç›dan dev ve anlaml› bir daireoluflturmaktad›r. ” [breh breh breh-bn]

Deseniz ki, nerede bu çorap sökü¤ü gibi aç›l›p saç›lan-lar, diyecek bir fleyi yoktur emin olun. Ama yaz›yor:

“Veli Küçük tutuklu ve yarg›lan›yor. A¤ar yarg›lan-acak… Muhtemelen bu iflin arkas› da gelecek… ... enaz›ndan bu ma¤dur ve kurbanlar›n içleri ve ruhlar› rahatedecek… Bu rahatl›k asl›nda temizliktir...”

Arkas› gelecekmifl. Daha çok beklersin. wama asl›ndazaten beklemiyorsan da buna ra¤men halk› böyle bir bek-lentiye sokmay› ç›karlar›n, statülerin aç›s›ndan dahauygun buluyorsan, sseenn ddee eenn aazz AA¤¤aarrllaarr,, KKüüççüükklleerrkkaaddaarr kkiirrllii vvee ppiissssiinn.. VVee oo bbaa¤¤››rrssaakk tteemmiizzllii¤¤iinnee ddaahhiilleeddiillmmeessii ggeerreekkeennlleerrddeenn bbiirriissiinn..

Yüzde 95!Türk finans sektöründe yabanc›lar›n pay› yüzde 50’lere

ulaflt›. Sigorta sektörünün de yyüüzzddee 9955’’ii yabanc›laflt›!

Eski Devlet Bakan› Doç Dr. Abdullatif fiener veriyor burakamlar›. Yani “d›fltan” de¤il, “içeriden” birisi.

Milliyetçi, muhafazakar ve yüzde 99’u müslüman birülkenin sigortas› yabanc›lara emanet!

ÜLKEM‹ZDEDEMOKRAS‹ YOKTUR

Ülkemizde hemen her y›l AB’ye uyum için de-mokrasi paketleri ç›kar›lmaktad›r. Ancak bu paket-lerden yeni yasaklar, daha fazla bask›lar d›fl›nda hiç-bir fley ç›kmam›flt›r. ‹nfazlar, katliamlar alabildi¤in-ce sürdürülmüfltür. En son örnek 10 Aral›k Dünya‹nsan Haklar› Günü’nde Ankara’n›n orta yerinde in-faz edilen Kevser M›rzak bunun örne¤idir. Bu infaz-lara karfl› ç›kanlar›n tutukland›¤› bir ülke Türkiye.Ankara’da 12, Adana’da 8 kifli s›rf M›rzak’›n meza-r›n› ziyaret etti¤i için tutukludur hala.

Konuyla ilgili yaz›l› aç›klamalar yapan GençlikFederasyonu aç›klamalar›nda tutuklamalar› protestoederek “Bu olaylardan anlafl›laca¤› gibi bizim ülke-mizde demokrasi yoktur. Yoksa halk için demokrasi-nin uyguland›¤› bir ülkede ölen bir insan›n yak›nla-r›n›n ac›s›n› paylaflmak suç say›l›r m›yd›?” diye sor-du.

Tutuklananlar›n serbest b›rak›lmas›n›n istendi¤iaç›klama “tutuklamalar tamamen hukuksuzdur. Tu-tuklananlar serbest b›rak›lmal›, infaz› gerçeklefltirensuçlular yarg›lanmal›d›r” talebine yer verildi.

Polisin devrimci-demokrat ö¤rencileri y›ld›rmakiçin baflvurmayaca¤› yol-yöntem yok.

Soruflturmalarla ö¤rencinin okuldan at›lmas›n›sa¤lar, gözalt›na al›r, iflkence eder, takip, taciz ederve akl›n›za gelebilecek her fley.

Bal›kesir’de yaflanan bir olay buna örnek olacaktürden. Yaflanan bu olay polisin pervas›zl›¤›n› dagözler önüne seriyor. Gençlik Dernekli Sultani Y›l-d›z, ekonomik nedenlerden dolay› bir aileyle görü-flerek özel ders vermeye bafll›yor. Ders verdi¤ininhemen ertesi günü ö¤rencinin babas› Y›ld›z’› araya-rak ‘dün emniyetten geldiler. Çocu¤uma senden dersverdirmem’ diyerek dersi iptal ediyor.

Bal›kesir’de Sosyoloji bölümünde okuyan Reflatisimli ö¤renciyi bir gün ö¤retmeni arayarak görüfl-mek istedi¤ini söylüyor. Çarfl›da ö¤retmeniyle görü-flen Reflat’› ö¤retmeni ‘derslerin iyi ama sen ö¤ret-men olmazs›n. Çünkü iyi yerlere tak›lm›yorsun’ di-yerek tehdit ediyor.

Muhalif ö¤rencilere yaflam hakk› bile tan›makistemiyor polis. Muhalif yan›n›, halka ve yaflamaduyarl› yan›n› köreltmek için ona gelecek tan›m›yor.Bu tür uygulamlarla istedi¤i sonucu alamad›, yinealamayacak

Bal›kesir polisi çal›fl›yor!GGeennççlliikk DDeerrnneekklliilleerr’’ee ddeerrss yyookk,,ddiipplloommaa yyookk,, ggeelleecceekk yyookk!!....

Kavga sürdükçe mücadele kendiozanlar›n›, flairlerini yarat›yor. 7 y›lsüren ölüm orucunda yaflananlar›nbirikiminden süzülen fliirleriyle bizeseslenmeye devam ediyor kavgan›nozan› Ümit ‹lter. O, dört duvar ara-s›nda tecrit hücrelerinde olsa da bey-niyle, yüre¤iyle yaflad›¤›, tan›k oldu-¤u olaylar› ve dünyada yaflananlar›fliirin diliyle anlat›yor.

Tav›r ve Boran Yay›nlar›’ndan ç›-kan Karanfil Halay› ve Umut Ya¤-muru'ndan sonra yeni bir fliir kitab›

daha ç›kt› Ümit‹lter’in. Külle-rinden yenidendo¤an Anka-lar’›n öyküsünüdile getiriyor,daha do¤rusuyar›da kalandestan› tamam-

l›yor Ümit ‹lter Anka Destan›’yla.Yazaca¤› yeni destanlara yol açmakiçin.

Umut, inanç, sevgi, ba¤l›l›k, vefa,fedekarl›k insana dair de¤erli ne var-sa hepsi içinde bu destan›n. Filistin’i,Irak’›, yoksullu¤u, açl›¤›, sokaktamendil satan çocu¤u, bütün dünyay›kucakl›yor o bitmez tükenmez umu-dun coflkusu ve gücüyle. Anka Des-tan›’n› okudukça siz de bu gücün far-k›na var›p, gelece¤i ayd›nlatmak içinyak›lan ›fl›¤›n ayd›nl›¤›yla karart›l-maya çal›flan dünyam›zda küllerin-

den yeniden do¤an Ankalar’›n s›cak-l›¤›n› hissedeceksiniz.

9…

Tarih denilen serüven

Anka’n›n kerametidir

Ve son y›ld›z sönmeden

Asla ölmeyecektir Anka

Gökkubbe var oldu¤u sürece

Gö¤sünde mavi uçacakt›r

Ve serimize düflen yang›ndan

Nice nice Anka do¤acakt›r

12…

Anka’n›n ölümsüzlü¤üne bak

Ne rivayet ne masal

Halk›n umudu olmas›ndand›r

Ve bütün ölümlerden sonra

Tek bafl›na ayakta kal›p

Zafer için ölümüne

Dövüflmesine bak›p

Ölümsüz derler ad›na

Neferleri fani olsa da

Feri baki kalan umudun…

50 K‹TAP 24 fifiubat 22008

‘Ifl›¤› Görmek’ diyor Hasan Biberyeni kitab›nda. Ony›llara varan mü-cadele deneyimiyle, Türkiye iflçi s›-n›f›n›n tarihinde liman iflçilerininstatükolar› k›ran mücadelesini anlat›-yor. Kitapta yaz›lanlar›n hepsi ger-çek yaflanm›fl olaylar.

Militan, uz-laflmaz bir tu-tumla yani dev-rimci bir anla-y›flla örgütleneniflçi s›n›f›n›nneler baflard›¤›-na tan›k olacak-s›n›z. Hasan Bi-

ber, kan ve can bedeli verilen bir mü-cadelenin sonucunda iflçi s›n›f›n›n ta-rihine örnek bir direnifl miras› b›ra-kan liman iflçilerini anlat›yor.

Bir dönem Liman-‹fl’in GenelBaflkanl›¤›n›, o iflçilerin önderli¤iniyapan Hasan Biber Ifl›¤› Görmek’leokuyan› hem e¤itiyor, hem de limaniflçilerinin tarihinden örnekler vere-rek iflçi s›n›f›na klavuzluk etmifl olu-yor. Ve bunu yaparken o gün yaflan-

lar› canl› anlat›mlarla ve fliirlerle su-nuyor bizlere.

ÖZVER‹

‹çiyoruz;

Gecenin karanl›¤›n›!..

Yara bere içinde!..

Ayd›nl›klarda…

Sevdal› yüreklere

Türküler söylemeye!..

Kan;

Ya¤murlar›yla

Sulad›k

Tohumlar›!..

Hayat’t›…

Ömür’dü…

Can’d›…

Adad›¤›m›z!...

Türbelere de¤il,

Halk›m›za bafl e¤iflimiz!...

Kitab›n Ad›: Anka Destan›Yazar›: Ümit ‹lter

Yay›nevi: Tav›r Yay›nlar›

Kitab›n Ad›: Ifl›¤› GörmekYazar›: Hasan Biber

Yay›nevi: Boran Yay›nlar›