33
I Altı yaşındayken Gerçek Öyküler adlı. balta girmemiş ormanlardan söz eden bir kitapta korkunç bir resim görmüştüm. Boa yılanının bir hayvanı nasıl yuttuğunu gösteriyordu. Resmi yukarıya çizdim. Kitapta şunlar yazılıydı: "Boa yılanı avını bütün halinde çiğnemeden yutar. Ondan sonra hiçbir yere kımıldayamaz ve altı ay süren sindirimi boyunca uyur." Balta girmemiş ormanlar üzerine uzun uzun düşündüm bunları okuyunca. Sonra da biraz çaba ve renkli kalemle ilk resmimi yaptım. İşte l numaralı resmim aynen şöyleydi: Sanat yapıtımı büyüklere gösterdim. Korkup korkmadıklarını sordum. "Korkmak mı?" dediler. "Şapkadan mı?" İyi ama, şapka resmi yapmamıştım ki ben. Fili yutmuş olan bir boa yılanı resmi yapmıştım. Ama büyükler anlamadığı için onlara bir resim daha yaptım. Büyükler açık seçik görüp anlasınlar diye fili yutmuş olan yılanın içini çizdim. Şu büyüklere her şeyi tek tek açıklamak gerekir hep. 2 numaralı resmim de şöyle oldu: Büyükler bu kez de boa yılanının içinin ya da dışının resimleriyle uğraşmayı bırakıp, kendimi coğrafya, tarih, aritmetik ve dilbilgisine vermemi öğütlediler. İşte daha altı yaşındayken belki de çok büyük bir ressam olma fırsatını böylece kaçırmış oldum, l ve 2 numaralı resimlerimin başarısızlığı hevesimi kırmıştı doğrusu. Büyükler hiçbir şeyi kendiliklerinden anlamıyorlar. Onlara hep bir şeyleri açıklamak zorunda olmak ne kadar da sıkıcı bir şey çocuklar için. Ben de başka bir meslek seçtim kendime: pilot oldum. Dünyanın her yerinde biraz uçtum. Coğrafyanın çok işime yaradığı bir gerçek. Bir bakışta Çin'de miyim, yoksa Arizona'da mıyım anlarım. Geceleyin yönümü şaşırınca çok yararlı olur bu bilgiler. Hayatım boyunca birçok önemli kimseyle ilişkilerim oldu. Büyüklerin arasında da çok bulundum. Onları çok yakından tanıma fırsatı geçti elime. Ama doğrusu onlar hakkındaki ilk yargımda bir değişme olmadı. Zaman zaman aralarında birazcık daha zeki görünenler olmadı değil. Öyle zamanlarda hemen hep yanımda taşımakta olduğum l numaralı resmimi çıkarıp denememi yapıyordum: bakalım kavrayışı yerinde mi diye. Ama ne çare, o da sözleşmiş gibi ötekilerle aynı yanıtı veriyordu: "Şapka." Eh. bunun üzerine ben de ona boa yılanından, balta girmemiş ormanlardan, ya da yıldızlardan filan söz etmiyordum artık. Anlayacağı düzeye iniveriyordum; briçten, golften. politikadan, kravattan filan söz açıyordum. Büyükteki keyfi görün siz artık; aklı başında biriyle karşılaştı ya sonunda.

küçük prens

Embed Size (px)

DESCRIPTION

küçücük prens

Citation preview

  • I

    Alt yandayken Gerek ykler adl. balta girmemi ormanlardan sz eden bir kitapta korkun bir resim grmtm. Boa ylannn bir hayvan nasl yuttuunu gsteriyordu. Resmi yukarya izdim. Kitapta unlar yazlyd: "Boa ylan avn btn halinde inemeden yutar. Ondan sonra hibir yere kmldayamaz ve alt ay sren sindirimi boyunca uyur." Balta girmemi ormanlar zerine uzun uzun dndm bunlar okuyunca. Sonra da biraz aba ve renkli kalemle ilk resmimi yaptm. te l numaral resmim aynen yleydi:

    Sanat yaptm byklere gsterdim. Korkup korkmadklarn sordum. "Korkmak m?" dediler. "apkadan m?" yi ama, apka resmi yapmamtm ki ben. Fili yutmu olan bir boa ylan resmi yapmtm. Ama bykler anlamad iin onlara bir resim daha yaptm. Bykler ak seik grp anlasnlar diye fili yutmu olan ylann iini izdim. u byklere her eyi tek tek aklamak gerekir hep. 2 numaral resmim de yle oldu:

    Bykler bu kez de boa ylannn iinin ya da dnn resimleriyle uramay brakp, kendimi corafya, tarih, aritmetik ve dilbilgisine vermemi tlediler. te daha alt yandayken belki de ok byk bir ressam olma frsatn bylece karm oldum, l ve 2 numaral resimlerimin baarszl hevesimi krmt dorusu. Bykler hibir eyi kendiliklerinden anlamyorlar. Onlara hep bir eyleri aklamak zorunda olmak ne kadar da skc bir ey ocuklar iin. Ben de baka bir meslek setim kendime: pilot oldum. Dnyann her yerinde biraz utum. Corafyann ok iime yarad bir gerek. Bir bakta in'de miyim, yoksa Arizona'da mym anlarm. Geceleyin ynm arnca ok yararl olur bu bilgiler. Hayatm boyunca birok nemli kimseyle ilikilerim oldu. Byklerin arasnda da ok bulundum. Onlar ok yakndan tanma frsat geti elime. Ama dorusu onlar hakkndaki ilk yargmda bir deime olmad. Zaman zaman aralarnda birazck daha zeki grnenler olmad deil. yle zamanlarda hemen hep yanmda tamakta olduum l numaral resmimi karp denememi yapyordum: bakalm kavray yerinde mi diye. Ama ne are, o da szlemi gibi tekilerle ayn yant veriyordu: "apka." Eh. bunun zerine ben de ona boa ylanndan, balta girmemi ormanlardan, ya da yldzlardan filan sz etmiyordum artk. Anlayaca dzeye iniveriyordum; briten, golften. politikadan, kravattan filan sz ayordum. Bykteki keyfi grn siz artk; akl banda biriyle karlat ya sonunda.

  • II Bundan alt yl nce Byk Sahra l zerinde uamla geirdiim kazaya kadar ite bu yzden yapayalnz bir hayat srdm. Motorda bir para krlmt. Deil tamirci, yanmda bir yolcu bile olmadndan bu etin ie tek bama koyulmutum. Benim iin lm ya da kalmd bu. nk yalnzca bir haftalk suyum vard. lk gece en yakn yerleim merkezinden bin kilometre uzakta kumda uyudum. Okyanusun ortasnda salyla kalakalm bir denizciden bile ok daha yalnzdm. Bu yzden gn doarken incecik bir sesle uyandrldmda nasl ardm tahmin edersiniz sanrm. nce ses, "Ltfen," diyordu. "Bana bir koyun izin! "Ne?.." "Bir koyun izin!" Yattm yerden ayaa frladm. Beynimden vurulmu gibiydim. Gzlerimi ap ap kapadm. evreme baktm. Kck, olaand biri ciddi baklarla beni szyordu. Sonradan resmini yapmaya altm, ama kendisi resminden ok daha sevimli tabii. Ama bu benim suum deil. Daha alt yandayken bykler resim yapma konusunda hevesimi krdklarndan, boa ylannn dtan ve iten grnmleri dnda baka bir ey izmeyi renemedim. akn akn, karmda duran bu kiiye bakyordum. En yakn yerleim merkezinden tam bin kilometre uzakta olduumu sylemitim. Ama bu kk kiinin hi de lde kaybolmu, yorgunluktan, alk ya da susuzluktan perian olmu veya korkmu bir grn yoktu. Kendimi toplayp konumaya altm: "Ama sen... Sen burada ne aryorsun?" Alak bir sesle, ok nemli bir ey sylyormuasna yineledi: "Ltfen... Bir koyun izin bana..."

    Kafanz allak bullak olunca syleneni yapmamazlk edemiyorsunuz. Size sama ya da gln gelebilir, ama en yakn yerleim merkezinden bin kilometre uzakta lm tehlikesiyle yz yze bir halde oluuma bakmakszn cebimden dolmakalemimle bir kt kardm. Ama birden aklma yllarm corafyaya, tarihe, aritmetik ve dilbilgisine verdiim geldi. Resim yapmay bilmiyordum ki.

    Biraz zlerek bunu sylediimde, "Ne olacak canm," dedi kk ocuk. "Bir koyun iziverin ite..." Daha nce hi koyun izmemitim. Bu nedenle ona koyun yerine, izmeyi becerebildiim iki resimden birincisini izdim. u, boa ylannn dtan grnn. Resmi gsterince ocuun syledikleri beni ok artt: "Hayr, hayr! Fili yutmu olan boa ylannn resmini istemiyorum ben. Boa ylan ok tehlikeli, fil ise ok byk. Benim yaadm

    yerde yle kktr ki her ey. Btn istediim bir koyun. Bir koyun izin bana." Sonunda bir koyun resmi yaptm. Dikkatle inceledi. Sonra da, "Hayr," dedi. "Bu koyun ok zayf, hasta gibi. Baka bir koyun izin." Baka bir koyun izdim. Bu kez tatl ve hogrl bir glmsemeyle, "Siz de gryorsunuz ki," dedi. "Koyun deil bu, ko. Boynuzlar var baksanza." Bir koyun daha izdim. O da tekiler gibi beenilmedi. "Bu da ok yal," dedi. "Uzun bir sre yaayacak bir koyun istiyorum ben" Ama artk sabr filan kalmamt bende, nk motoru bir an nce skmek istiyordum. Bu yzden de aadaki resmi izip bir de aklama yaptm: "Bu senin koyununun kutusu. Koyun kutunun iinde." Gen eletirmenimin yz aydnlanverdi birden. "Evet!" dedi. "Tam istediim gibi oldu ite. Sizce bu koyun ok ot ister mi?" "Niye sordun?" "nk yaadm yerde her ey yle kk ki..." "Canm artk bir koyun iin biraz ot bulunur herhalde. Hem sana izdiim koyun ok kk zaten." Resme bakarak boynunu bkt. "Bana pek kk gibi gelmedi. Hey! Bak sen una, uyudu." te kk prensle ilk tanmam byle oldu.

  • III Nereden geldiini renmek olduka zamanm ald. Bana bir sr soru soruyor, ama benim sorularm duymazlktan geliyordu hep. Artk, rastlantyla azndan kan szleri bir araya getirerek anlayabildim ne anladysam. rnein uam ilk kez grdnde (uam izmemi istemeyin ne olur, ok kark, beceremem), Nedir bu?" diye sordu. "Uak. Benim uam." Utuumu renmesi beni ok gururlandracakt. "Ne? Yoksa gkyznden mi indin?" diye bard birden. "Evet," dedim nemsemiyormu gibi bam evirerek. "Ama bu ok ho!" dedi kk prens. Sonra da kahkahalarla glmeye balad. Biraz rahatsz etti beni bu. Dorusu bama gelen talihsizliklerin ciddiye alnmasn isterim. Glmesini bitirip, "Demek sen de gkyznden geliyorsun," dedi. "Hangi gezegenden peki?" Birden karmdaki kk yaratn bir trl anlam veremediim varlyla ilgili bir k belirdi kafamda. Olabilir miydi? Duraksamadan sordum: "Sen baka bir gezegenden mi geliyorsun?" Yant vermedi. Uamdan gzlerini ayrmadan ban sallad hafife. "Bununla pek de uzaklardan gelmi olamazsn zaten." dedi. Bir sre uzun uzun dnd. Sonra cebinden izdiim koyunu karp hazinesini incelemeye dald. Bu tam da akla kavumam olan "baka gezegen" olaynn nasl kafama takldn tahmin edersiniz. Bir eyler daha renebilmek iin aba gstermeliydim. "Bak canm, syler misin, nereden geldin sen? u 'yaadm yer' dediin yer neresi? Koyununu gtrecein yer yani?" Bir sre suskun suskun dndkten sonra, "Biliyor musun," dedi. "Koyunum bana verdiin bu kutuyu geceleri evi olarak kullanabilir." "Evet. Ayrca iyi ocuk olursan sana bir ip de verebilirim, gndzleri onu balaman iin; ha bir de kazk tabii." Ama bu nerim kk prenste ok etkisi yapt sanki. "Balamak m!" dedi. "O niye ki?" "Balamazsan, eker gider, kaybolur." Kk arkadam yine bir kahkaha att. "Gider mi? Nereye gidebilir ki?" "Her yere. Burnunun dorusuna eker gider." "Ne fark eder ki?" dedi kk prens. "Nasl olsa her ey kck benim yaadm yerde." Sonra da ekledi; sesi biraz zntl gibiydi: "Burnunun dorusuna gitse de kimse fazla uzaa gidemez orada..."

  • IV Bylece ok nemli bir ey renmitim: Kk prensin geldiini syledii gezegen olsa olsa bir ev byklndeydi! Bu beni ok da artmamt dorusu. nk bildiimiz, isimleri konulmu Dnya, Jpiter, Mars, Vens gezegenlerinin yan sra uzayda ad konmam, bazlar teleskopla bile glkle grlebilecek kadar kk yzlerce gezegen olduunu biliyordum. Gkbilimcileri bunlardan birini ilk kez grp ortaya kardnda isim vermek yerine yalnzca bir numara veriyorlar. rnein "Asteroid 325" gibi.

    Kk prensin geldii gezegenin B-612 diye bilinen asteroid olduu konusunda beni hakl karacak ciddi bir nedenim var. Bu asteroidi ilk kez 1909 ylnda bir Trk gkbilimci teleskopla gzlem yaparken grm. Bu buluunu hemen Uluslararas Gkbilimi Toplants'nda byk bir heyecanla sunmu, ama adamcaz alvar, cepken ve fes giyiyor diye onun sylediklerine hi kimse deer vermemi. Bykler byledir ite... Bir sre sonra bir Trk lideri herkesin Avrupallar gibi giyinmesini zorunlu klm, hatta buna uymayanlar lmle cezalandracan sylemi de, 1920 ylnda ayn gkbilimci etkileyici ve k bir giysiyle Asteroid B-

    612'yi tantabilmi. Bu kez herkes ilgiyle izlemi onun sylediklerini. u anda size bu asteroidle ilgili bu kadar ok ey anlatabiliyor, numarasn filan syleyebiliyorsam bu hep bykler sayesinde oluyor. Bykler saylara baylrlar. Yeni bir arkada edindiniz diyelim: onun hakknda hibir zaman asl sormalar gerekenleri sormazlar. "Sesi nasl?" demezler rnein, ya da. "Hangi oyunlar sever?

    Kelebek koleksiyonu var m?" diye sormazlar. Onun yerine. "Ka yanda?" derler. "Ka kardei var? Ka kilo? Babas ka para kazanyor?" Ancak bu saylarla tanyabileceklerini sanrlar arkadanz. Eer byklere, "Gzel bir ev grdm, krmz tulal: pencerelerinden sardunyalar sarkyor, damnda ise kumrular var," derseniz, nasl bir evden sz etmekte olduunuzu bir trl anlayamazlar. Ne zaman ki onlara, "Yz milyonluk bir ev grdm," dersiniz, ite o zaman size, "Oo, ne kadar gzel bir evmi!"

    derler gzlerini koca koca ap. Ayn ekilde onlara, "Kk prensin gler yzll, tatll ve bir koyun istiyor olmas, onun var olduunu gsterir. Birisi bir koyun istiyorsa, bu onun varlnn kantdr." derseniz size inanmazlar, dalga geerler. Ama onlara, "Kk prensin geldii gezegenin ad Asteroid B-612'dir," derseniz, ite o zaman size inanverirler ve skc sorular sormazlar. Bykler byledir ite. Ama bunu onlara anlatabilmek olanakszdr. ocuklar bykler karsnda her zaman sabrl ve anlayl olmak zorundalar. Doal olarak, yaam anlayan bizler iin saylarn hi nemi yok. Bu ykye tpk peri masallarnda olduu gibi balam olmay isterdim. "Bir zamanlar kendisinden birazck daha byk bir gezegende yaayan kk bir prens varm. Bu prens bir koyun istiyormu..." diyebilirdim rnein. Yaam anlayabilenler iin eminim bu ok daha gereki bir hava verirdi ykme. Hi kimsenin kitabm zensizce okumasn istemem dorusu. Bu anlarm yazarken ok zntl anlar yaadm. Arkadam, koyunu ile birlikte beni brakp gideli tam alt yl oldu. Onu burada anlatmaya abalyorsam, bu biraz da onu unutmamak iin. Arkada unutmak ok zc bir ey. Herkesin arkada olmamtr. Arkadam unutursam, kendimi o, saylardan baka bir eye deer vermeyen bykler gibi hissederim sonra. te yine bu amala bir kutu boya ve kalem satn aldm kendime. Bu yatan sonra resim yapmaya kalkmak benim iin etin iti dorusu. Hele alt yandan beri tek yaptm resmin bir boa ylannn iten ve dtan grn olduu dnlrse... Resimleri olabildiince geree uygun izmeye alacam tabii. Ama baaracamdan pek emin deilim akas. Bir resim fena olmuyor derken, bir tekinin gerekle hibir ilgisi olmayveriyor. Kk prensin boyunu izerken de hata yaptm oluyor: bir yerde ksa. baka bir yerde uzun boylu iziyorum onu. Giysilerinin rengiyle ilgili kukularm da var. te byle dorulu yanll da olsa herhalde aa be yukar gerei hakknda bir fikir vermeyi baaryorumdur. Baz ok nemli ayrntlarda hata yaptm da oluyor. Ama ite bu benim suum deil. Arkadam hibir zaman bana tam bir aklama yapmad ki. Benim de kendisi gibi olduumu dnd belki, kim bilir? Ama, imdi ak konualm, ben kutularn iindeki koyunlar gremiyorum. Belki de bykler gibiyim biraz. Bymek zorunda kaldmdan olacak.

  • V Her geen gn, konumalarmz arasnda kk prensin gezegeni ve oradan ayrl ile ilgili bir eyler reniyordum. Bu bilgileri ok yava ve onun dnce srecine bal olarak syledikleriyle elde ediyordum. O baobap aalaryla ilgili felaketi de byle rastlantyla rendim. Bunun iin de bir kez daha o koyuna teekkr borluyum. nk kk prens ok ciddi bir endieye kaplm gibi birden, "Koyunlarn kk allar yedii doru mu?" diye sormutu. "Evet, yerler." "Hah, neyse!" Koyunlarn kk allar yemesinin neden bu kadar nemli olduunu anlamamtm. Ama kk prens, "Baobap aacn da yerler yleyse," dedi.

    Ona baobap aacnn kk al olmadn, tam tersine kale gibi byk olduunu, bir fil srsnn bile tek bir baobap aacn yiyip bitiremeyeceini anlattm. Fil srs fikri onu ok gldrd. "Onlar st ste koymak zorunda kalrdk," dedi. Ama sonra da ok akllca bir sz etti: "O kadar bymeden nce baobaplar da kk oluyorlar." "ok doru, ama koyununun kk baobap aalarn yemesini neden istiyorsun ki?" "Bunda anlamayacak ne var?" diye yantlad beni. ok ak bir eyden sz ediyordu sanki. Kafam zorlayp anlamalydm bunu, hem de yardmsz. Sonunda kk prensin gezegeninde, teki gezegenlerde olduu gibi, iyi ve kt bitkilerin var olduunu rendim. yi bitkilerin tohumlar daha iyi, kt

    bitkilerin tohumlan daha kt oluyormu. Ama bu tohumlar gze grnmyormu.

    Topran kuytularnda gizlenmi dururlarken arada bir birkann uyanaca tutarm. Bu tohum balangta biraz ekingenlik gsterse de. kendi halinde gnee doru uzamaya balarm. Eer bu bitki yalnzca bir turp ya da bir gl goncas olsa bymesinde hibir saknca yokmu. Ama yle kt bitkilerdense hemen ortadan kaldrlmalym. u sralarda kk prensin gezegeninde ok korkun bir bitkinin tohumlar sarm ortal. Baobap tohumlarym bunlar. Topran ii bunlarla doluymu. Fark etmekte biraz geciktiniz mi, i iten geer, bir daha onlardan kurtulu olmazm. Btn gezegeni sararlar, kkleriyle de ierden skca kavrarlarm. Eer bir de gezegen kck, baobaplar da ok saydaysa ite o zaman ufalanverirmi gezegencik... Sonralar kk prens bu konuyu, "Bu bir eit disiplin," diye aklamt. "Sabah uyandnzda nasl yznz ykayp temizliinizi yapyorsanz, gezegene de ayn eyleri yapmalsnz; hem de daha byk bir zenle. Btn baobaplar hemen skmelisiniz. yoksa bir sre sonra iyice gl fidelerine benzerler. te o zaman hangisinin gl hangisinin baobap olduunu anlamak da gleir. Skc bir i bu, ama ok kolay." Bir gn de, "Gzel bir resmini yapmalsn bunun." dedi. "Bylece sizin oralardaki ocuklar da nasl bir ey olduunu grsnler. Kim bilir belki bir gn yollar derse, onlara yarar olur bu bilginin. Ufak bir ii ertesi gne brakvermenin pek sakncas olmaz ou kez," diye ekledi. "Ama baobaplar ertelenirse felaket! Tembel birisinin yaad bir gezegen biliyorum. Adamcaz yalnzca kk fideyi skmeye endiydi de..." te kk prensin szn ettii bu gezegenin resmini yapmaya altm. Ben yle tler vermeyi

  • seven biri deilim, ama bu baobap konusu ne kadar az biliniyor ve zellikle bir asteroidde yapayalnz kalan biri iin yle tehlikeli bir bela ki, bu seferlik kuralm bozuyorum ve, "Aman ocuklar." diyorum, "baobaplara dikkat!" Arkadalarm da, ben de. hi farknda olmadan bu tehlikenin yaknndan gemiiz. Bu resimle uzun uzun uramam biraz da onlar iin. Byle nemli bir uyary yapmam salad iin harcadm emee dediini dnyorum. Belki imdi. "Bu kitapta niin bu baobap resimleri kadar etkileyici ve nefis baka resimler yok?" diye soracaksnz. Yok, nk ok uratm, ama teki resimlerde bu kadar baarl olamadm. Baobaplar yaparken konunun nemine o kadar kaptrmtm ki kendimi, iyi bir i kt sonunda, kk prens.

  • ! Her an biraz daha anlyorum o ksa ve hznl gemiinin gizlerini... Epeydir tek elencen oturup gn batmn izlemek olmu demek. Bunu daha drdnc gnn sabahnda, "Gnbatmn izlemeye baylrm. Haydi, gnbatmn izlemeye gidelim," dediinde anladm. "Ama bunun iin beklememiz gerekir," dedim. "Beklemek mi? Neyi?" "Gnbatmn. Daha erken." nce ok arm gzktn. Sonra da bastn kahkahay. "Yine kendi gezegenimde sandm kendimi!" dedin. Herkes bilir ki, Amerika'da le olduunda gne Fransa'da batyordur artk. Fransa'ya bir dakikada uulabilseydi, le saatinde akam yakalayabilirdi insan. Ama ne yazk ki. Fransa byle bir i iin olduka uzak. Oysa senin gezegeninde sevgili kk prensim, yapacan tek ey iskemleni biraz kaydrmak. Bylece dilediinde gnn bitimini, karanln kn izleyebilirsin... "Bir gn," demitin bana, "gnbatmn tam krk drt kez izledim!" Sonra da, "Biliyor musun," diye ekledin. "nsan gnbatmn ok zgn olduunda seviyor." "O srada ok zgn muydun?" diye sorduydum. Hani u krk drt gnbatm izlediinde?" Ama kk prens hibir ey sylemedi bu soruma karlk.

  • VII Beinci gn yine o koyun sayesinde kk prensin gizini reniverdim. Durup dururken sormutu; sanki uzun uzun dnerek zm arad bir sorununu dile getiriyordu. "Koyun... Koyun allar yiyorsa iekleri de yer, deil mi?" "Koyunlar bulabildikleri her eyi yerler." "Dikenli iekleri de mi?" "Evet dikenli iekleri de." "yleyse dikenler... Ne ie yararlar ki?.." Bilmiyordum. O anda motorun skm bir cvatasn gevetmeye alyordum. Endiem artyordu, nk giderek uamdaki arzann son derece ciddi olduunu fark ediyordum. me suyum da ok azaldndan endiemde haklydm. "Dikenler ne ie yarar?" Kk prensin akl bir eye takld m asla peini brakmyordu. Benimse aklm cvatadayd. Aklma ilk geleni syleyiverdim: "Dikenler hibir ie yaramaz. iekler kindarlklarndan dolay dikenlidirler..." "Ya!" Bir anlk bir sessizlik oldu. Sonra kk prens birden parlayverdi. Gcenik bir sesle: "Hayr! Sana inanmyorum. iekler narin yaratklardr. ok masumdurlar. Kendilerini gvencede hissetmek isterler. Dikenlerinin korkun silahlar olduuna inanrlar..." Bir ey sylemedim. O anda aklmda tek bir ey vard. "Eer bu cvata hl gevemeyecekse ekile vurup kopartacam," diyordum iimden. Kk prens dncelerimi datt yine: "Demek sen sanyorsun ki iekler..." "Hayr! Hayr!" diye bardm. "Hayr, hibir ey sanmyorum ben. Aklma ilk geleni sylemitim yalnzca. Gryorsun ki ok nemli ilerim var benim!" "nemli iler mi?" Bana bakyordu. Elimde eki, parmaklarm yadan simsiyah olmu, ona ok irkin gzken bir nesnenin zerine eilmi olan bana... "Tpk bykler gibi konuuyorsun!" Biraz utandm ama o acmaszca srdrd: Her eyi birbirine kartryorsun, karmakark ediyorsun..." Gerekten ok kzmt. Altn renkli salar rzgrda dalgalanyordu. "Gezegenlerden birinde yaayan krmz yzl bir adam tanyorum. Tek bir iek koklamam, tek bir kez bir yldza bakmam, kimseyi sevmemi. Yaam boyunca tek yapt ey bir takm saylar toplamak. O da btn gn kendi kendine ayn eyi sylyor, senin gibi: 'ok nemli ilerim var benim!' Bunlar sylerken gururla kabaryor gs. Ama o bir insan deil ki, mantar!" "Ne?" "Mantar!" Kk prens imdi fkeden bembeyazd. "ieklerin milyonlarca yldr dikenleri var. Milyonlarca yldr koyunlar dikenli iekleri de yiyorlar. Peki bu ieklerin hla dikenleri olsun diye abalamalarnn nedenini anlamaya almak nemli ilerden saylmyor. Koyunlarla iekler arasndaki bu sava krmz yzl adamn toplad rakamlardan daha m nemsiz? Hele benim gezegenimde, yalnz benimkinde yaayabilen bir ieimin olduunu, bunu koyunun bir srta yok edebileceini dn. Bu ok mu nemsiz?" imdi de yz al ald. "nsan bir iei severse, milyonlarca ve milyonlarca yldzda yalnz tek bir iek aarsa, ite o yldzlara bakarak mutlu olur. Kendi kendine yle der: 'te orada, o yldzlardan birinde benim ieim.' Ama koyun iei yedi miydi btn yldzlar kararverir... Bu da hi nemli deil, yle mi?" Szleri hkrklara bouldu. Gece olmutu. Aletlerimi olduu yere braktm. u anda ekicin, cvatann, susuzluumun ne nemi vard? Yldzlardan, gezegenlerden birinde, benim gezegenim Dnya'da bir kk prens vard avutulacak. Kollarma aldm onu ve ban okadm. "Sevgili iein tehlikede deil, zlme," dedim ona. "Koyununun azna kapamak iin bir azlk izerim sana, ya da istersen iein evresine bir parmaklk izerim..." Ne syleyeceimi bilemiyordum aslnda. Kendimi toy bir budala gibi hissediyordum. Ona nasl ulaabileceimi, yine eskisi gibi yan yana olmay nasl baarabileceimi bilemiyordum. ok gizemli bir lke u gzyalar lkesi.

  • VIII ok gemeden u iek hakknda daha ok bilgi edindim. Kk prensin gezegeninde iekler her zaman ok sadeydi. Tek sral ta yapraklar vard, fazla yer kaplamyorlar ve kimseye de sorun olmuyorlard. Bir sabah otlarn arasnda beliriverirler, geceleyin de sessizce solup giderlerdi. Ama bir gn kimsenin bilmedii bir yerlerden bir tohum uup gelmi ve kk prens gezegeninde ei benzeri bulunmayan bu iei dikkatle izlemiti. yle ya, yeni bir tr baobap da olabilirdi bu. Bir sre sonra fidenin bymesi durmu, iek vermeye hazrlanmt. Kocaman tomurcuk kendini gsterdiinde orada bulunan kk prens byk bir merakla ortaya ok ilgin bir eylerin kmasn beklemiti. Ama iek yeil rtsnn altndaki hazrlnn yeterli olduunu sanmyordu henz. Renklerini byk zenle seiyor, kendini ar ar sslyor, ta yapraklarn tek tek sralyordu. Gelincikler gibi buruuk buruuk kmak istemiyordu ortaya. Gzelliinin en prltl annda kendini gstermeye karar verdi. Aman! O ne cilveler, o ne pozlar! Gnlerce srmt o gizemli sslenmeler. Ve bir sabah tam gn doarken ortaya kverdi. Uzun uzun kendine eki dzen vermeye altktan sonra esnedi ve. "Oh! ok ender olarak uyank kalrm" dedi. "Ltfen ta yapraklarmn dzensiz olmasndan dolay knamayn beni..." Kk prens hayranln gizleyemeyip, "Ne kadar gzelsin!" dedi. iek, "Evet biliyorum," dedi, "stelik gnele birlikte dodum..." Kk

    prens onun pek de alakgnll saylamayacan tahmin edebiliyordu tabii, ama olsun; yine de ok etkileyiciydi. Biraz sonra iek. "Sanrm kahvalt zaman," dedi. "Ltfen benim gereksinimlerimle ilgilenmek nezaketini gsterir miydin?" Kk prens utanarak biraz su alp geldi ve iei sulad. iek ok gemeden kendini beenmiliiyle kk prensi canndan bezdirmeye koyuldu. Dorusunu sylemek gerekirse hi de kolay olmuyordu buna katlanmak. rnein bir gn zerindeki drt dikeninden sz ederken kk

    prense, "Skysa kaplanlar penelerini bir uzatsnlar!" demiti. "Gezegenimde kaplan yok." demiti kk prens ona. "Hem kaplanlar ot yemezler."

    "Ben ot deilim," olmutu iein tatl bir sesle verdii yant. "zr dilerim..." "Kaplanlardan korkmam ben. Sert rzgrlardan korkarm. Beni rzgrlardan koruyacak bir siperlik bulamaz msn?" "Sert rzgrlar... Bu bir iein en korkulu ryas olmal," demiti kk prens. Sonra da iinden, "Bu iek ok anlalmas g bir yaratk," diye mrldanmt. "Geceleri beni cam bir fanusla rtmeni istiyorum. Buras ok souk.

    Benim geldiim yerde..." Tam o anda susmutu. Bir tohum olarak gelmiti oraya. teki dnyalar hakknda bilgisi olamazd Byle gerek olmayan bir eyi sylemek zereyken yakalanm olmasndan dolay utanarak iki kez ksrm, kk prensin ilgisini datmaya almt. "Siperlik hani?" "Seni dinlemek iin durdum. imdi gidip bulacaktm..." iek kk prensin vicdan azab ekmesi iin biraz daha ksrmt sonra. Bylece kk prens tm sevgisine, iyi niyetine karn bir sre sonra ieinden phe etmeye balamt. nemsiz szleri ok fazla ciddiye alm, sonuta da mutsuz olmutu. "Onu dinlememeliydim," dedi bir gn bana. "nsan hibir zaman ieini dinlememeli. Ona bakmal ve gzel kokusunu iine ekmeli yalnzca. ieimin kokusu btn gezegene yetiyordu. Ama ben ona hak ettii incelii gsteremedim. u kaplanlarn peneleriyle ilgili szleri yalnzca acma duygularyla doldurmalyd yreimi." Kk prens, "Gerek u ki," diye srdrd szlerini, "bir eyi anlamaya alrken neyi dikkate almam gerektiini bilmiyordum. Szlere deil, yaplanlara bakmalydm. Gzel kokularyla beni yle

  • bylemiti ki... Ondan uzaklamamalydm... Onun bana yapt o kk numaralarn arkasnda yatan sevgiyi anlamalydm. iekler ok tutarsz oluyorlar. Ama onu nasl sevmem gerektiini bilemeyecek kadar kktm..." IX Sanyorum kk prens gezegeninden ayrlrken, g etmekte olan bir yabani ku srsnden yararlanmt. O sabah gezegenini derleyip toparlamt. Etkin volkanlar temizlemiti nce. ki taneydiler ve sabahlar kahvalt hazrlarken ocak olarak ok ie yaryorlard. Bir tane de snm volkan vard kk prensin. Ama, "Hi belli olmaz!" diyordu. Bu nedenle onu da temiz tutuyordu. Temiz tutulduunda volkanlar ar ar ve dzgn yanyorlard. yle patlamaya filan gerek duymadan. Volkanik patlamalar tpk evlerin tutuan bacalarna benzerdi. Dnya'daki volkanlar bizim iin ok fazla byk; bu nedenle de temizleyemiyoruz ve ikide bir bamza olmadk iler ayorlar. Kk prens ayrca son iki baobap srgnn de skmutu ii sklarak. Bir daha dnmek istemeyebileceim dnyordu. Ama o sabah her zaman yapt iler ok nemliydi onun iin. Hele ieini son kez sulayp cam fanustan koruyucusunu zerine geirirken neredeyse alayacakt.

    "Elveda," dedi ieine. iekten bir karlk gelmedi. "Elveda," dedi bir kez daha. iek ksrd, ama souk aldndan deildi ksrk. "Samaladm," dedi sonunda kk prense. "Bala beni, mutlu olmaya al..."

  • Kk prens ieinin ona sitem etmemesine arm, elinde cam fanusla kalakalmt. Bu sessiz tatll anlayamyordu. "Tabii, seni ok seviyorum." diye konutu iek. "Bunu imdiye dek sana belirtmemi olmam benim hatam. Aslnda bu da nemli deil. Ama sen... Sen de benim kadar aptalca davrandn. Mutlu olmaya al... Fanusu da istemem." "Ama rzgr..." "Souk algnlm o kadar kt deil. Gecenin serinlii iyi gelir bana. ieim ben." "Ya hayvanlar?.." "Kelebeklerle tanmak istiyorsam, bir iki trtla katlanmay renmek zorundaym. ok gzel olmallar. Kelebekler de, yani trtllar da olmazsa kimle dostluk edeceim ki?... Sen uzaklarda olacaksn... Byk hayvanlara gelince... Onlardan korkmuyorum. Penelerim var benim." Bunlar syledikten sonra kk prense drt tanecik dikenini gsterdi. Sonra da, "Haydi sallanma. Gitmeye karar vermitin. Git!" dedi. ok gururluydu. Aladn grmesini istemiyordu kk prensin... X Kk prens 325, 326, 327. 328. 329 ve 330 numaral asteroidlerin yaknlarnda bulmutu kendini. Bilgisini artrmak amacyla hepsini tek tek dolamaya balad. lkinde bir kral yayordu. Kraliyet morundan krkl kaftanyla hem ok sade. hem de ok muhteem grnen bir tahta kurulmutu. "te bir kul!" diye bard kk prensin geldiini grnce. Kk prens, "Beni daha nce hi grmedii halde tanyabiliyor?" diye sordu kendi kendine. Krallar iin her eyin ne kadar basit olduunu bilmiyordu. Onlara gre btn insanlar kuldu. Yakla, seni daha iyi greyim," dedi kral. Sonunda birisine krallk edecei iin gururlanyordu. Kk prens oturacak bir yer bulmak iin evresine baknd. Ama btn gezegen kraln muhteem krkyle kaplyd. Bu yzden ayakta bekledi; yorulduu iin de esnedi. "Kral huzurunda esnemek son derece yakksz bir eydir," dedi kral. "Bunu hemen yasaklyorum." "Elimde deil ki. Kendimi tutamyorum." dedi kk prens. ok utanmt. "Uzun yoldan geliyorum ve hi uyumadm..." "Peki yleyse," dedi kral, "esnemeni emrediyorum. Yllardr esneyen birini grmedim. Esnemek bir merak konusu benim iin. Haydi imdi! Esne! Bu bir emirdir."

    Kk prens, "Korkarm, bir daha esneyemem..." diye mrldand. Utancndan kpkrmzyd imdi.

  • Kral, "Hmmm..." diye ban sallad. "O halde sana emrediyorum, bazen esneyeceksin, bazen de... Bazen de..." Bir iki kekeledi. Kafas karm gibiydi. nk gerekte kraln derdi her ne biimde olursa olsun krallna sayg gsterilmesiydi. Dik balla hi gelemezdi. En byk otorite oydu. Ama ok iyi bir insan olduu iin mantkl emirler veriyordu. "Bir generalime, eer martya dnmesini emredersem ve general de bu emrime uymazsa bu generalin deil benim hatamdr," diyordu. Kk prens ekingen bir sesle, "Oturabilir miyim?" diye sordu. "Oturman emrediyorum," dedi kral ve heybetli hareketlerle kaftannn ucunu ekti. Kk prensin aklna bir ey taklmt. ok kk bir gezegendi bu. Kral kime krallk ediyordu ki? "Efendim," dedi, "umarm size bir soru soracan iin beni balarsnz..." Kral, "Soru sorman emrediyorum," diyerek rahatlatt onu. "Efendim, siz kimin kralsnz?" "Her eyin," dedi kral alacak derecede itenlikle. "Her eyin mi?" Kral eliyle kendi gezegenini, tekileri ve btn yldzlar gsterdi. "Hepsinin mi!" diye sordu kk prens. Kral, "Hepsinin," diye yantlad. Egemenlii yalnzca mutlak deil, ayn zamanda evrenseldi de. "Yldzlar da emirlerinize uyuyorlar m?" "Tabii ki," dedi kral, "hi aksatmadan hem de. Ba kaldrmalarna asla izin vermem." Bu kk prens iin inanlmaz bir eydi. Byle bir g onda olsayd iskemlesini yerinden bile oynatmadan gnbatmn gnde yalnz krk drt kez deil, yetmi iki kez, yz kez, hatta iki yz kez izleyebilirdi. Geride brakt kk gezegenini hatrlamak onu biraz zmt. Kraldan bir dilekte bulunmak iin btn cesaretini toplad. "Bir gnbatm grmeliyim... Ltfen benim iin gnee batmasn emreder misiniz?" "Generalime bir kelebek gibi iekten iee umasn emredersem, ya da trajik bir piyes yazmasn istersem, ya da bir mart olmasn emredersem ve general de bu emrimi yerine getirmezse kim suludur?" diye kk prense sordu kral. "General mi, yoksa ben mi?" "Siz," dedi kk prens yksek sesle. "Doru," dedi kral. "nsan herkesten verebileceklerini istemeli. Bir otoritenin kabul grmesi mantkl olmasna baldr. Eer halknza gidip kendilerini denize atmalarn emrederseniz size isyan ediverirler. Bana gelince... Emirlerime uyulmasn istemek benim hakkm. nk ben mantkl emirler veriyorum." "Peki benim gnbatm?" diye hatrlatt kk prens. Sorduu bir soruyu asla unutmazd. "stediin gnbatm olsun. Gereken emri vereceim. Ama benim ynetim ilkelerime gre, uygun koullarn olumas iin daha beklemeliyim." "Bu ne zaman olur?" "Hmmm, hmmm..." diyerek kral kaln ciltli bir ki- taba bakt. "Evet, akamleyin tam sekize yirmi kala. Emirlerime nasl uyulduunu o zaman greceksin." Kk prens esnedi. Gnbatm imdilik suya dmt. Ayrca sklmaya da balamt biraz. "Burada yapacak bir eyim kalmad," dedi. "Yola koyulmalym artk." "Gitme," dedi kral. Birine krallk yapmaktan dolay mutlu olmutu. "Gitme, seni bakan yapacam!" "Ne bakan?" "ey... Adalet bakan!" "Ama burada yarglanacak hi kimse yok ki!" "Bundan emin olamayz," dedi kral. "Krallmn her yann dolamadm henz. ok yalym. Araba iin buras ok kk. Yrmek de beni yoruyor." "Ben oktan baktm bile!" dedi kk prens. Bir kez daha gezegenin arka yzne bakp geldi. Hi kimse yoktu gerekten... "O halde kendini yarglayacaksn," dedi kral. "En zoru da budur. Kendini yarglamak bakasn yarglamaya benzemez. Eer kendini yarglamay baarabilirsen, o zaman gerek bilgelie ulamsn demektir." "Evet," dedi kk prens, "ama kendimi her yerde yarglayabilirim. Bunun iin bu gezegende kalmama gerek yok ki." "Hmm," dedi kral. "Gezegenimin bir yerlerinde yal bir farenin var olduu konusunda kukularm var. Geceleri sesini duyuyorum. Onu yarglayabilirsin. Zaman zaman ona lm cezas verirsin. Bylece yaamas sana bal olur. Ama onu hep balarsn. Tutumlu davranmalyz, nk elimizde bakas yok."

  • "Ben kimseye lm cezas vermek istemiyorum," dedi kk prens. "Hem sanrm artk gitme zamanm geldi." "Hayr," dedi kral. Gitmeye kararl olan kk prens yal kral zmek istemiyordu. "Yce kralm eer emirlerine aynen uyulmasn istiyorlarsa," dedi, "bana akla uygun bir emir vermeliler. rnein bir dakika iinde buray terk etmemi emretmeliler. nk sanrm koullar bunun iin uygundur." Kral bir ey sylemedi. Kk prens bir an duraksad. Sonra yerinden kalkt. "Seni bykeli yapacam," dedi kral arkasndan abucak. Baklarnda otoriter bir hava vard bunlar sylerken. "u bykler ok tuhaf," dedi kk prens ve yola koyuldu. XI kinci gezegende kendini beenmi bir adam yayordu. "Ah ite, bir hayranm geliyor!" diye sevinle haykrd kk prensi grnce. Kendini beenmi bir insan herkesin kendisine hayran olduunu dnr nk. "Gnaydn," dedi ona kk prens. "apkanz ne ilgin yle." "Halk selamlamak iin uygun bir apka," dedi adam. "Hayranlarm beni alklarken karp onlar selamlayacam apkamla. Ama ne yazk ki, hi kimse gemiyor buralardan." "Alklamak m?" diye sordu kk prens. Adamn sylediklerini anlamamt, "iki elini birbirine vuracaksn," diye aklad adam. Kk prens ellerini birbirine vurdu. Adam apkasn karp onu alakgnll bir tavrla selamlad. "Kraldan daha elenceli," diye dnd kk prens. Ellerini yine birbirine vurmaya balad. Kendini beenmi adam da yine apkasyla selamlad onu. Be dakika sonra kk prens bu tekdze hareketten sklmt. "apkanz aa indirmeniz iin ne yapmalym?" diye sordu. Ama kendini beenmi adam onu duymamt. Kendini beenmi adamlar vg szleri dnda bir ey duymazlar nk. "Bana gerekten ok hayranlk duyuyor musun?" diye adam kk prense sordu. "Hayranlk nedir?" "Hayranlk demek, beni bu gezegendeki en yakkl, en iyi giyinen, en zengin ve en akll kii olarak grmek demektir." "Ama bu gezegende sizden baka kimse yok ki!" "Hi fark etmez. Sen yine de hatrm iin bana ayn ekilde hayranlk duyabilirsin." "Size hayranlk duyuyorum," dedi kk prens omuzlarn silkerek, "Fakat bu sizin iin niye bu kadar nemli?" Kk prens bunlar syleyip uzaklat. "Bykler gerekten ok tuhaf," diyerek yolculuunu srdrd. XII Sonraki gezegende bir ayya yayordu. Kk prens orada ok az kald, ama yrei skntyla doluydu ayrlrken. Bir sr bo ve dolu ienin bulunduu bir masada oturmakta olan ayyaa, "Ne yapyorsunuz burada?" diye sormutu. "iyorum," demiti ayya ask bir suratla. "Niye iiyorsunuz?" diye kk prens yine sormutu, "Unutmak iin," diye yantlamt ayya. Kk prens adamn haline zlerek, "Neyi unutmak iin?" diye sormutu bu kez de. "Utancm," demiti adam ban sallayarak.

  • "Niin utanyorsunuz ki?" diye sormutu kk prens. Ona yardm etmek istiyordu. "tiim iin!" demiti adam. Sonra da yine eski sessizliine gmlvermiti. Kk prens kafas karm olarak uzaklamt oradan. "Bykler gerekten.ok tuhaf," diye syleniyordu giderken.

    XIII Drdnc gezegenin sahibi bir iadamyd. O kadar meguld ki kk prensin geldiini grmemiti bile. "Gnaydn," dedi kk prens ona. "Sigaranz snm." " iki daha be eder. Be yedi daha on iki; on iki daha on be; on be yedi daha yirmi iki; yirmi iki alt daha yirmi sekiz... Sigaram yeniden yakacak zamanm yok. Yirmi alt be daha otuz bir... Vay canna! Bylece be yz bir milyon alt yz yirmi iki bin yedi yz otuz bir etti. "Be yz milyon ne?" diye sordu kk prens.

  • "Ha? Sen hl burada mydn? Be yz bir milyon. Duramam. Yapacak ok iim var, ok. nemli ilerim var benim. Bo szlerle zaman ldremem. ki be daha yedi..." "Be yz bir milyon ne?" diye sordu kk prens yine. Yantn almadan sorusundan asla vazgemezdi. adam ban kaldrd. "Bu gezegende yaamaya baladmdan bu yana geen elli drt yl iinde yalnzca kez almam blnd. lki yirmi iki yl nceydi. Nerelen geldiini bilmediim sersem bir kaz konuvermiti karma. kard korkun sesler her yerden yanklanyordu. Toplamada tam drt yanl yaptrd bana. kincisi, on bir yl nceydi. Romatizmam tutuverdi. Pek jimnastik yapamyorum. Bo gezecek zamanm yok. ncs, ite o da imdi! Ne diyordum? Be yz bir milyon..." "Milyon ne?" adam birden bu soruyu yantlamadan rahat braklmayacan anlamt. "u kk eylerden," dedi. "Hani gkyznde grrz ya arada bir." "Sinekler mi?" "Yo, hayr. Parldayan kk eyler." "Arlar?" "Hayr hayr, tembellere hayal kurduran kk altn eyler. Bense bo hayallerle zaman ldremem, nemli ilerim var benim." "Ha, anladm yldzlar." "Evet, yldzlar." "Eee? Be yz milyon yldza ne olmu peki?" "Be yz bir milyon alt yz yirmi iki bin yedi yz otuz bir. nemli bir i yapyorum burada. Saylar amamal." "Ne olmu bu kadar yldza peki?" "Ne mi olmu?" "Evet." "Hibir ey olmam. Benim onlar, hepsi bu." "Yldzlar sizin mi?" "Evet." "Ama daha nce grdm kral..." "Krallar ynetirler, sahip olmazlar. kisi ok farkldr." "Yldzlara sahip olmann size ne yarar var ki?" "Ne yarar m var? Zengin oluyorum bylece." "Zengin olmann ne yarar var peki?" "Zengin olunca yeni yldzlar satn alabilirim. Yenileri bulunursa tabii..." Kk prens kendi kendine, "Bu adamn dnceleri o ayya adamnkileri andryor biraz," diye sylendi. Ama yine de aklna taklanlar sormadan edemedi. "nsan nasl olur da yldzlara sahip kabilir?" "Peki sence kimin yldzlar?" "Bilmem. Hi kimsenin." "Grdn m ite, benim, nk bunu ilk ben akl ettim." "Bu yeterli mi?" "Tabii, rnein sahipsiz bir elmas buldun diyelim, o senindir. Sahipsiz bir ada kefettin, senindir. Aklna daha nce kimsenin aklna gelmeyen bir fikir geldi, hemen patentini alrsn, senin olur. te tpk bunun gibi, yldzlarn sahibi de benim; nk onlara sahip kmay ilk ben akl ettim." "Evet, doru," dedi kk prens. "Peki ne yapyorsunuz onlarla?" "Deftere iliyorum," dedi iadam. "Sayyorum. Sonra yine sayyorum. ok zor i. Ama ben tam byle nemli iler iin yaratlm bir insanm." Kk prens hl tam tatmin olmamt bu szlerden. "Bir ipek atkm olsa," dedi, "boynuma sarp gtrebilirim. Bir ieim olsa, koparp onu da gtrebilirim. Ama yldzlar gkyznden koparp alamazsnz ki..." "Evet, ama bankaya yatrabilirim." "O da ne demek?" "Yani yldzlarmn saysn bir kda yazar, bu kad da bir ekmeceye koyup kilitlerim." "Hepsi bu mu?" "Bu yeter," dedi iadam. "ok elenceli," diye dnd kk prens. "Pek iirsel, ama ok nemsenecek bir i deil gibi." nemli iler konusunda kk prens byklerinkinden farkl dncelere sahipti. "Benim bir ieim var," dedi iadamna. "Her gn suyunu veriyorum. Her hafta temizlediim

  • volkanm var. Snm olan volkanm da temizliyorum ben, ne olur ne olmaz diye. Onlarn sahibi olmam ieimin de, volkanlarmn da biraz iine geliyor. Ama siz yldzlarn hibir iine yaramyorsunuz ki..." adam azn at, ama syleyecek bir eyi yoktu. Kk prens oradan uzaklat. "u byklerin tm de ok garip," diye sylenerek yine yola koyuldu. XIV Beinci gezegen ok ilginti. En kkleriydi. zerinde bir sokak feneri vard ve bu feneri yakan adamn saca kadar yer vard. Kk prens uzayn bir kesinde, zerinde hibir insann ve evin bulunmad bir gezegende fener ve fenercinin ne ie yarayabileceini kestiremedi. Ama yine de kendi kendine, "Belki de kan biridir," diye dnd. "Ama o kral kadar, kendini beenmi adam kadar, ayya adamla iadam kadar kak deil. Feneri yakt zaman bir yldz ya da bir iek daha kazandrm oluyor bize. Fenerini sndrd zaman da iei ya da yldz uykuya gndermi oluyor. Bu ok gzel bir ura. Ve gzel olduu iin de yararl." Gezegene vardnda fenerciyi selamlad. "Gnaydn. Fenerinizi niin sndrdnz?" "Emir byle," dedi fenerci. "Gnaydn." "Emir mi? Ne emri?" "Fenerimi sndrmem gerektiini belirten emir. iyi akamlar." Yine feneri yakt. "Ama niye yine yaktnz?" "Emir byle," dedi fenerci yine. "Anlamyorum," dedi kk prens.

    Fenerci, "Anlayacak bir ey yok," dedi. "Emir emirdir. Gnaydn." Ve feneri sndrd. Sonra da zerinde krmz kk kareler bulunan bir mendille alnnda biriken terleri sildi. "Berbat bir meslek bu. Eskiden bir anlam vard. Sabahlar sndrp, akamlar yakyordum. Gndzn kalan blmn dinlenerek, geceyi de uyuyarak geirebiliyordum." "Herhalde sonradan emir deiti." "Hayr, emir ayn," dedi fenerci. "Sorun da bu! Yldan yla gezegen daha hzl dnmeye balad, ama emir deimedi!"

  • "Sonra?" "Sonras u: Gezegen imdi kendi evresindeki dnn bir dakikada tamamlyor. Bu yzden de kendime ayracak saniyem bile kalmyor. Dakika ba feneri yakp sndrmek zorundaym!" "ok komik! Demek burada bir gn yalnzca bir dakika sryor." "Bunun neresi komik?" dedi fenerci. "u konumamz yaptmz srada tam bir ay geti." "Bir ay m?" "Evet, bir ay. Otuz dakika. Otuz gn yani. yi akamlar." Sonra da fenerini yakt yine. Kk prens grevine bu denli sadk olan bu adam sevdiini dnd. skemlesini kaydrarak peine takld kendi gnbatmlarn dnd; yeni arkadana yardm etmek istedi. "Biliyor musunuz," dedi. "Size dilediinizde dinlenebilmeniz iin bir yol gsterebilirim..." "Hep dinlenmek istiyorum," dedi fenerci. Bir adamn hem grevine sadk, hem de tembel olmas olanaksz bir ey deildi. Kk prens aklamasn srdrd: "Bu gezegen yle kk ki, admda evresini dolarsnz. Hep gndz olmasn istiyorsanz ar ar yrrsnz. Bylece siz istediiniz srece hep gndz olur." "Bunun bana pek yarar olmaz," dedi fenerci. "Hayatta en sevdiim ey uyumaktr." "O zaman yapabileceiniz hibir ey yok," dedi kk prens. "Tabii, yok. Gnaydn," dedi fenerci. Ve fenerini sndrd. Kk prens kendi kendine, "Bu adam btn tekiler ok kmserdi herhalde," diye dnd yine yola koyulurken, "Kral, kendini beenmi adam, ayya, iadam. Yine de kak olmayan tek kii o gibi geliyor bana. Belki de kendisinden baka bir eyi daha dnd iin." Sonra da zntyle iini ekerek, "Arkadam olarak seebileceim tek kii o. Ama gezegeni ok kk. kimize birden yer yok..." diye dnd. Kk prensin kendine asl itiraf edemedii ey zntsnn daha ok bir gnde 1440 gnbatm izleyemeyeceinden kaynaklanmasyd! XV Altnc gezegen bir ncekinden on kez daha bykt. Cilt cilt kitaplar yazmakta olan yal bir adam yayordu burada.

    Kk prensin geldiini grnce, "te bir gezgin!" diye bard. Kk prens masaya oturup bir sre derin derin soludu. imdiden ok uzun gelmiti yolculuu. "Nereden geliyorsun?" diye sordu adam ona. "O kocaman kitap ne kitab?" diye kk prens sordu. "Ne yapyorsunuz?" "Corafyacym."

  • "Corafyac nedir?" "Corafyac btn denizlerin, kentlerin, dalarn ve llerin yerini bilen bir bilim adamdr." "ok ilgi ekici," dedi kk prens. "te sonunda gerek bir meslek!" Sonra da evresine baknd. Corafyacnn gezegeni kk prensin grd en grkemli ve en byk gezegendi. "Gezegeniniz ok gzel," dedi corafyacya. "Okyanuslarnz da var m?" "Bunu syleyemem," dedi corafyac. "Yaa!" Kk prens hayal krklna uramt. "Dalarnz, peki?" "Bunu syleyemem," dedi yine corafyac. "Peki kentler, rmaklar, ller?" "Bunlar da syleyemem," dedi adam. "Ama siz corafyacsnz!" "Pek tabii," dedi corafyac, "Ama gezgin deilim. Gezegenimde tek bir gezgin yok. Kentleri, akarsular, dalar, denizleri, okyanuslar ve lleri gidip saymak corafyacnn ii deildir. Corafyacnn gezip tozmaktan daha nemli ileri vardr. Bu masadan ayrlamaz ama gezginleri kabul edebilir. Onlara sorular sorar, gezi izlenimlerini not alr. Eer gezginlerden herhangi birinin anlattklar ilgin gelirse, hemen o gezginin ahlakn aratrr." "O niye?" "nk yalan syleyen bir gezgin, corafyacnn kitaplar iin felaket demektir. ok ien bir gezgin de." "O niye?" diye sordu kk prens yine. "nk sarho gezginler her eyi ift grrler. Dnsene, sonra corafyacnn kitaplarna bir yerine iki da yazdrmazlar m?" "ok kt bir gezgin olabilecek birini tanyorum," dedi kk prens. "Olabilir," dedi yal adam. "Daha sonra, eer gezginin ahlak yerindeyse kefettii yerlerle ilgili olarak aratrm yaplr." "Oraya giderek, deil mi?" "Hayr, bu ok uzun srer. Gezginin kant getirmesini isteriz rnein, gezgin yeni bir da kefettiini sylyorsa, oradan byk kayalar getirmesini isteriz." Corafyac birden heyecanla yerinden srad. "Sen! Sen de uzaklardan geldin! Sen de bir gezginsin! Bana geldiin gezegeni anlat haydi!" Corafyac bunlar sylerken byk defterinin kapan kaldrd ve kurunkaleminin ucunu sivriltti. Gezginler uygun kantlar getirmeden hibir eyi mrekkeple yazmyordu. "Evet?" diye kk prense bakt. "ey, yaadm yer pek yle ilgin saylmaz," diye anlatmaya balad kk prens. "ok kk. volkanm var. kisi hl etkin, birisi snk. Ama hi belli olmaz." "Belli olmaz," dedi corafyac. "Bir de ieim var." "iekleri yazmyoruz," dedi corafyac. "Neden? ieim gezegenimdeki en gzel eydir!" "iekleri yazmyoruz," diye yineledi corafyac, "nk onlar gelip geici eyler." "Gelip geici de ne demek?" "Corafya kitaplar, kitaplar iinde en nemli olanlardr. Hibir zaman eskimezler. Bir dan yer deitirdii ok enderdir. Bir okyanusun sularnn ekilmesi de. Biz kalc eyleri yazarz." "Ama snm volkanlar yine alev pskrtebiliyorlar," diye kar kt kk prens. "Gelip geici de ne demek imdi?"

  • "Snm ya da snmemi, bizim iin fark etmez," dedi corafyac. "Bizim iin nemli olan onun bir da olduu. Bu deimez." "Ama gelip geici de ne demek?" diye kk prens yine sordu. Yantn almadan bir sorunun peini brakmazd hibir zaman. "Gelip geici demek, hzla yok olma tehlikesiyle kar karya olmak demektir." "Benim ieim hzla yok olma tehlikesiyle mi kar karya?" "Kesinlikle yle." "ieim gelip geici," dedi kk prens kendi kendine. "Kendini her eye kar savunmak iin yalnzca drt dikeni var ve ben onu gezegenimde yapayalnz braktm!" lk kez pimanlk duymutu. Ama hemen kendini toplad. "Buradan sonra nereye gitmemi nerirsiniz?" diye corafyacya sordu. "Dnya'ya git," dedi corafyac. "yi eyler duydum oras hakknda." Ve kk prens akl ieinde yola koyuldu. XVI Yedinci gezegen bylece Dnya oldu. Dnya yle sradan bir gezegen deildir. Orada (zenci krallar da atlamadan) tam 111 kral, 7.000 corafyac, 900.000 iadam, 7.500.000 ayya, 311.000.000 kendini beenmi insan yaar; 2.000.000.000 insan yani. Dnya'nn bykl hakknda siz bir fikir vermek iin u kadarn syleyeyim: Elektriin bulunmasndan nce alt ktann tmn aydnlatmak iin tam 462.511 kiilik bir fenerci ordusu ibandayd. Uzaktan bakldnda gerekten grlmeye deerdiler. Sanki bir operadaki balerinler gibi dzen iinde hareket ediyorlard. nce Yeni Zelanda ve Avustralya'daki fenerciler fenerlerini yakyorlar ve sonra uykuya yatyorlard. Sonra in ve Sibirya'daki fenerciler sahneye kyorlar ve grevlerini yapp yerlerine ekiliyorlard. Onlar Rus ve Hintli fenerciler izliyor; daha sonra Afrika ve Avrupa; son olarak da Gney ve Kuzey Amerikal fenerciler ie koyuluyorlard. Bu sray hibir zaman aksatmyorlard. Harika bir eydi. Yalnzca iki kiinin, Kuzey Kutbu'ndaki ve Gney Kutbu'ndaki birer fenerin banda duran fenercilerin ii azd. Ylda yalnzca iki kez i kyordu onlara. XVII

  • Dorusu insan szn ucunu biraz karnca ister istemez gereklerden biraz uzaklayor. Fenerciler hakknda anlattklarm tmyle doru deildi. stelik bilmeyenlere gezegenim hakknda yanl bir fikir verme tehlikesine de dyorum. nsanlar Dnya'da ok az bir yer kaplarlar. ki milyar insann tmn ayakta tpk ak hava toplantlarndaki gibi bir araya toplasanz, hepsi hepsi ancak eni boyu otuzar kilometre olan bir alana sarlar. Yani tm insanl pasifikteki kk bir adaya sdrabilirsiniz. Tabii, bykler bunu sylediinizde inanmazlar. ok daha geni bir yer kapladklarn sanrlar. Baobap aalar gibi nemserler kendilerini. Ayn hesab kendilerinin de yapmalarn nermelisiniz. Rakamlar ok sevdikleri iin bundan holanacaklardr. Ama siz bunun iin zaman harcamayn. Gereksiz. Bana gvendiinizi biliyorum. Kk prens Dnya'ya geldiinde hi kimseyi grememesine ok ard. Yanl. gezegene geldiini dnyordu ki, kumun zerinde altn gibi parldayan ay rengindeki ylan grd. "yi akamlar," dedi nazike. "yi akamlar," dedi ylan. "Bu geldiim gezegenin ad ne?" diye sordu kk prens. "Dnya," diye yantlad ylan. "Buras da Afrika." "Ya! Demek Dnya'da hi insan yaamyor?" "Buras l. lde insan olmaz. Dnya ok byktr," dedi ylan. Kk prens bir tan stne oturdu, baklarn gkyzne evirdi. "Acaba," diye sze balad. "Gnn birinde hepimiz kendi yldzmz bulalm diye mi hepsi byle birbirinden uzak. rnein, u benim gezegen. Tam stmzde, ama ne kadar uzak!" "ok gzel," dedi ylan. "Seni buralara getiren nedir?" "Bir iekle sorunlarm vard," dedi kk prens. "Ya!" dedi ylan. kisi de sustular. Sonunda kk prens, "nsanlar nerede?" diye sze balad. "lde insan ok yalnz hissediyor kendini..." "nsanlarn arasnda da yalnzdr insan," dedi ylan. Kk prens uzun uzun ona bakt. "Sen komik bir hayvansn," dedi. "Parmam kadar kalnln..." "Ama bir kraln parmandan bile daha glym," dedi ylan. Kk prens glmsedi.

    "Pek gl deilsin. Ayaklarn bile yok. Yryemiyorsun." "Seni gemilerin gtrebileceinden daha uzaklara gtrebilirim istersen," dedi ylan. Kk prensin ayak bileine sarld, altn bir bilezik gibi. "Kime dokunursam, onu geldii dnyaya geri gnderirim," dedi yine. "Ama sen masum ve iten bir ocuksun. Bir yldzdan geliyorsun..."

  • Kk prens bir ey sylemedi. "Senin iin zlyorum. Bu granitten yaplm Dnya'da ne kadar gszsn," dedi ylan. "Sana yardm edebilirim. Eer bir gn kendi gezegenini ok zlersen, ben..." "Oo, seni anlyorum," dedi kk prens. "Ama niin hep bilmece gibi konuuyorsun?" "Hepsini zerim ben," dedi ylan. kisi de sustular sonra. XVIII Kk prens l geerken yalnzca tek bir iee rastlad. ta yaprakl nemsiz bir iekti bu. "Gnaydn," dedi kk prens. "Gnaydn," dedi iek. Kk prens, "nsanlar nerede?" diye nazike sordu. iek bir kez bir kervann getiini grmt. "nsanlar m?" dedi. "Sanrm onlardan alt ya da yedi tane var. Birka yl nce grmtm. Ama nerede olduklarn kimse bilemez. Rzgr srklyor onlar. Kkleri yok, bu yzden de yaam onlar iin g." "Hoa kal," dedi kk prens. "Hoa kal," dedi iek.

    XIX Daha sonra kk prens yksek bir daa trmand. Kendi volkanlarndan baka da grmemiti; onlar da yalnzca dizlerine kadar geliyordu. Snm olan volkann tabure olarak kullanyordu. Kendi kendine, "Bu kadar yksek bir dan tepesinden herhalde btn gezegeni, btn insanlar grrm..." dedi. Ama ular ine gibi sipsivri kayalardan baka bir ey gremedi. "Gnaydn," dedi nazike. "Gnaydn... Gnaydn... Gnaydn..." dedi yank. "Kimsin?" dedi kk prens. "Kimsin... Kimsin... Kimsin?..." dedi yank. "Arkadam olur musunuz? Yalnzm..." dedi kk prens. "Yalnzm... Yalnzm... Yalnzm..." dedi yank. "Ne tuhaf bir gezegen!" diye dnd kk prens. "Kupkuru ve sipsivri; rktc ve sert. nsanlarnda da hayal gc yok. Ne sylerseniz aynsn yineliyorlar. Benim gezegenimde bir ieim vard. nce o sze balard..."

  • XX Kk prens kumlarn, kayalarn ve karlarn iinden yapt uzun yolculuun sonunda bir yola ulat. Btn yollar insanlarn yaad yerlere giderdi. "Gnaydn," dedi kk prens. Am gllerle dolu bir bahenin nndeydi. "Gnaydn," dedi gller.

    Kk prens onlara bakt uzun uzun; kendi ieine benziyorlard. "Kimsiniz?" diye sordu aknlkla. "Biz glleriz," dedi gller. Birden kk prensin ii zntyle doldu. iei ona evrende baka bir ei benzeri bulunmadn sylemiti. Oysa ite burada, tek bir bahede be bin tane birden vard! "Grseydi ne ok zlrd," dedi kendi kendine. "Hemen ksrmeye balar, alay edilmesin diye lyormu gibi yapard. Ve benim de onu yaama dndrmek iin rpnmam beklerdi. Eer yle yapmazsam gerekten lmeye brakrd kendini..." Kk prens dncelere dalmt: "Ei benzeri bulunmayan bir iee sahip olduum iin ok zengin olduumu dnyordum. Yalnzca sradan bir glm. Sradan bir gl ve dizime kadar gelen volkan. Birisi belki de artk

  • tmden snd... Hi de byk bir prens deilim ben... Kk prens imenlere uzand ve alad.

    XXI te tilki o zaman ortaya kt. "Gnaydn," dedi kk prense. "Gnaydn," dedi kk prens nazike, ama kimseyi grememiti. "Burdaym," dedi tilki. "Elma aacnn altnda." "Kimsiniz" dedi kk prens. Sonra da, "ok gzel grnyorsunuz," diye ekledi. "Tilkiyim ben," dedi tilki. "Benimle oynar msn?" dedi kk prens. "ok mutsuzum." "Hayr," dedi tilki. "Oynayamam; evcil deilim ben." "yle mi? Bala beni," dedi kk prens. Ama bir sre dndkten sonra, "Evcil ne demek?" diye sordu. "Sen bural deilsin," dedi tilki. "Ne aryorsun buralarda?" "nsanlar aryorum," dedi kk prens. "Evcil ne demek?"

    "nsanlar m aryorsun? Silahlar var ve avlyorlar. ok can skc. Ayrca tavuk yetitiriyorlar. Tek konular bunlar. Tavuk mu aryorsun?" "Hayr," dedi kk prens. "Arkada aryorum. Evcil ne demek?" "Genellikle ihmal edilen bir i," dedi tilki. "Balar kurmak anlamna geliyor." "Balar kurmak m?" Tilki, "Yani," dedi, "rnein sen benim iin hl yz bin teki ocuk gibi herhangi bir ocuksun. Benim iin gerekli de deilsin. Senin iin de ayn ey. Ben de senin iin yz bin teki tilkiden hi fark olmayan herhangi bir tilkiyim. Ama beni evcilletirirsen, birbirimiz iin gerekli oluruz o zaman. Benim iin sen dnyadaki herkesten farkl birisi olursun. Ben de senin iin esiz benzersiz olurum..." Kk prens, "Anlyorum galiba," dedi. "Bir iek var... Galiba o beni evcilletirdi..." "Olabilir," dedi tilki, "dnyada byle eyler hep olur." "Ama hayr, o Dnya'da deil," dedi kk prens. Tilki armt. Merakla, "Baka bir gezegende mi?" diye sordu. "Evet." "Orada avclar var m?" "Yok." "Aman ne ho! Peki tavuklar?" "Hayr, tavuklar da yok." "Hibir ey mkemmel olamyor," diyerek iini ekti tilki. Birden aklna bir fikir geldi. "Benim yaamm ok tekdze," diye anlatmaya balad. "Ben tavuk avlyorum, insanlar da beni. Btn tavuklar birbirine benziyor, btn insanlar da... Bu yzden ok sklyorum. Ama beni

  • evcilletirirsen yaamma gne domu gibi olacak. Duyduum bir ayak sesinin tekilerden farkl olduunu bileceim. teki ayak sesleri beni ke bucak karrken, seninkiler tpk bir mzik sesi gibi beni aracak, snamdan karacak. Hem bak, u buday tarlalarn gryor musun? Ben ekmek yemem. Buday benim hibir iime yaramaz Buday tarlalarnn da hibir anlam yoktur benim iin. Bu da ok zc. Ama senin salarn altn sars. Beni evcilletirdiini bir dn! Buday da altn sars. Buday bana hep seni hatrlatacak. Ve ben buday tarlalarnda esen rzgrn sesini de seveceim..." Tilki uzun bir sre kk prense bakt. Sonra da, "Ltfen... Evcilletir beni!" dedi. "ok isterim," dedi kk prens, "ama burada ok kalamayacam. Bulmam gereken yeni dostlar ve anlamam gereken ok ey var." "nsan ancak evcilletirirse anlar," dedi tilki. "nsanlarn artk anlamaya zamanlar yok. Dkknlardan her istediklerini satn alyorlar. Ama dostluk satlan bir dkkn olmad iin dostlar yok artk. Eer dost istiyorsan beni evcilletir." "Seni evcilletirmek iin ne yapmalym?" diye sordu kk prens. "ok sabrl olmalsn," dedi tilki. "nce karma, yle uzaa imenlerin stne oturacaksn. Gzmn ucuyla sana bakacam, ama bir ey sylemeyeceksin. Szler yanl anlamalarn kaynadr. Her gn biraz daha yaknma oturacaksn..." Ertesi gn kk prens yine geldi.

    "Ayn saatte gelmen daha iyi olur," dedi tilki. "rnein sen leden sonra drtte geleceksen, ben saat te mutlu olmaya balarm. Mutluluum her dakika artar. Saat drtte artk sevinten ve meraktan deli gibi olurum. Ne kadar mutlu olduumu grm olursun. Ama herhangi bir zamanda gelirsen yreim saat kata senin iin arpacan bilemez. nsann belli alkanlklar olmal..." "Alkanlklar m?" "Evet. Bunlar ounlukla ihmal edilir," dedi tilki.

    "Alkanlklar bir gn teki gnlerden, bir saati teki saatlerden farkl klan eylerdir. rnein benim avclarmn bir alkanl vardr. Her perembe kyn kzlaryla dansa giderler. Bu nedenle perembeleri benim iin gzel gnlerdir. zm balarna kadar sokulabilirim o gnler. Ama avclar dansa herhangi bir gnn herhangi bir saatinde gidiyor olsalard hi tatilim olmazd." Bylece kk prens tilkiyi evcilletirdi. Ayrlma zaman geldiinde tilki, "Alayacam," dedi. "Benim bunda bir suum yok," dedi kk prens. "Seni zmek istememitim, ama evcilletirilmeyi sen istedin..." "Evet, oras yle," dedi tilki. "Ama alayacan sylyorsun." "Evet, yle," dedi tilki.

    "O halde evcilletirilmek senin iin pek iyi olmad!" "ok iyi oldu!" dedi tilki. "Budaylarn rengini dn." Sonra da, "Gidip gllere bak imdi," diye ekledi. "Kendi glnn ei benzeri olmadn greceksin. Sonra da gel vedalaalm. Sana armaan olarak bir sr vereceim." Kk prens gidip gllere bakt. "Siz benim glme benzemiyorsunuz," dedi. "Hatta hibir eysiniz u anda. nk ne bir kimse sizi evcilletirdi, ne de siz bir kimseyi. lk grdm zamanki tilkim gibisiniz. O zaman yz bin baka tilkiden herhangi biriydi. Ama imdi dostum oldu ve benim iin ei benzeri yok." Gller ok utanmlard. "ok gzelsiniz, ama bosunuz benim iin," diye srdrd szlerini kk prens. "nsan sizin iin lemez. Doru, gelip geen biri iin benim ieimin sizden hibir fark yok. Ama o benim iin yzlercenizden daha nemli; nk suladm, cam bir fanusun altna koyduum, nne siperlik yerletirdiim iek o. nk trtllar ben onun iin ldrdm. (Birka tanesini braktk, sonradan kelebek oldular.) nk yaknd, ya da vnd, ya da hibir ey sylemedii zamanlarda

  • dinlediim ieim o benim. nk o benim ieim." Tilkinin yanna dnd sonra. "Hoa kal," dedi. "Hoa kal," dedi tilki. "te sana bir sr, ok basit bir ey: nsan yalnz yreiyle doruyu grebilir. Asl grlmesi gerekeni gzler gremez." "Asl grlmesi gerekeni gzler gremez," diye yineledi kk prens; unutmamalyd bunu. "Gln senin iin nemli klan, onun iin harcam olduun zamandr." "Onun iin harcam olduum zaman..." diye yineledi kk prens. Unutmamalyd bunu. "nsanlar unuttular bunu," dedi tilki. "Ama sen unutmamalsn. Evcilletirdiimiz eyden sorumlu oluruz. Sen glnden sorumlusun..." "Ben glmden sorumluyum," diye yineledi kk prens. Bunu da unutmamalyd. XXII "Gnaydn," dedi kk prens. "Gnaydn," dedi demiryolu makass. "Burada ne yapyorsunuz?" diye sordu kk prens. "Binlerce yolcunun gitmek istedikleri yne gitmelerini salyorum," dedi makas. "Trenlerin kimini saa, kimini sola gnderiyorum." Gk grlemesini andran bir sesle geen kl bir ekspres treni makasnn kulbesini sarst. "Ne kadar da hzl gidiyorlar?" dedi kk prens. "Neyin peindeler?" "Bunu o trenin makinisti bile bilemez," dedi makas. Yine prl prl kl bir ekspres, bu kez ters yne hzla geti. "Bu kadar abuk mu dnyorlar?" diye sordu kk prens. "Yo yo, bu baka," dedi makas. "Bu bir tr deiim." "Bulunduklar yerde mutlu deiller mi?" diye sordu kk prens. "Kimse bulunduu yerde mutlu deildir," dedi makas. nc bir trenin, gk grltsn andran bir sesle geldiini duydular. "Daha nce geenleri mi kovalyorlar?" diye sordu kk prens yine. "Hi kimseyi kovalamyorlar," dedi makas. "Uykudalar imdi. Uykuda deillerse bile esniyorlardr. Yalnzca ocuklar burunlarn cama dayamlardr." "Yalnzca ocuklar neyin peinde olduklarn biliyorlar," dedi kk prens. "Paavradan bir bebekle saatlerce oynarlar ve o bebek ok nemli olur onlar iin ve eer birisi onu ellerinden almaya kalkarsa alarlar..." "ansllar" dedi makas. XXIII "Gnaydn," dedi kk prens. "Gnaydn," dedi tccar. Susuzluk giderici haplar satan bir tccard bu. Haftada yalnzca bir hap yutuyordunuz ve hi susamyordunuz. "Bunlar neden satyorsunuz?" diye sordu kk prens. "nk ok zaman kazandryor," dedi tccar. "Uzmanlar hesaplamlar. Bu haplarla haftada elli dakika kazanlyor." "Peki ne yapacam o elli dakikada?" "Ne istersen..." "Bana sorarsanz," dedi kk prens, "dilediimi yapacam bir elli dakikam varsa, bir su kaynana doru gnlmce yrmeyi seerim."

  • XXIV lde kazaya uradmdan bu yana sekiz gn gemiti. Tccarn yksnn sonunu dinlerken son yudum suyumu iiyordum. "Evet," dedim kk prense. "Anlattklarn ok ho ama ben hl uam onaramadm; iecek bir eyim de kalmad. Dorusu ben de gnlmce bir su kaynana yrmeyi isterdim!" "Dostum olan tilki..." "Sevgili kk adamm. Bu ile tilkinin bir ilgisi yok!" "Neden?" "nk susuzluktan lmek zereyim de ondan..." Sylediimi anlayamyordu. "Dost edinmi olmak iyi bir eydir," dedi yant olarak, "lmek zere olsa bile insan. rnein ben bir tilki ile dost olduum iin ok mutluyum..." "Durumu anlayamyor," diye dndm. "Hi susamyor, hi ackmyor ki. Biraz gne yetiyor ona..." Ama dimdik bana bakarak dndklerimi yantlad: "Ben de susadm. Haydi bir kuyu arayalm..." Bezginlikle elimi salladm. Koskoca lde rasgele kuyu aramak samayd. Yine de yrmeye baladm. Birka saat konumadan yrdk. Gece oldu ve yldzlar kt. Susuzluk biraz bam dndryordu; ryadaymm gibi baktm yldzlara. Birden kk prensin son syledii nlad kafamn iinde. "Demek sen de susadn?" dedim. Sorumu yantlamad, yalnzca, "Su yrek iin de iyidir..." dedi. Bir ey anlamamtm, ama sustum. Onu sorguya ekmenin bir ie yaramayacan biliyordum. Yorulmutu. Oturdu. Ben de yanna oturdum. Bir sre sessizlikten sonra yine konutu: "Buralardan grlmeyen bir iek sayesinde yldzlar gzel." "Evet, gzel," diye yantladm. Sonra da nmzde uzanan, ay nn aydnlatt kum tepelerine evirdim bam. "l gzel," diye ekledi kk prens. Doruydu. l her zaman severdim. nsan lde bir kum tepesine oturduunda hibir ey grmez, hibir ey duymaz. Ama yine de o sessizliin iinde bir eyler soluk alp veriyor, bir eyler parldyor gibidir... "l gzel yapan," dedi kk prens, "bir yerlerde bir kuyuyu gizliyor olmas..." aknlkla baktm. Kumlardan yaylan gizemli n nedenini anlamtm birden. ocukken yaadmz eski evin altnda bir hazinenin gml olduunu sylemilerdi bize. Dorusu kimse tam olarak nerede olduunu bilmiyordu, hatta belki kimse aramamt bile. Ama o evin bysyd o. Evim yreimin derinliklerinde bir sr saklyordu... "Doru," dedim kk prense. "Ev, yldzlar, l... Onlar gzel yapan gzle grlmeyen bir eyler!" "Tilkimle ayn fikirde olmana sevindim," dedi kk prens. Kk prens uykuya dalarken onu kucama alp yine yola koyuldum. ok etkilenmitim; duygularm karmakark olmutu. ok narin bir hazine tayor gibiydim. Hatta, sanki dnyada ondan daha narin bir ey yoktu. Ay nn aydnlatt soluk alnna, yumulu gzlerine, rzgrn uuturduu sana baktm ve yle syledim kendi kendime: "u anda grdm yalnzca bir kabuk. Asl nemli olan ise gzle grlmyor..." Dudaklar belli belirsiz bir glmsemeyle aralanrken kendi kendime unlar sylyordum: "Kk prensin beni en ok etkileyen yan uykudayken bile ieine, tm varln bir lambann gibi aydnlatan bir gln hayaline olan ball..." imdi onu daha da narin hissediyordum. Onu korumak, saknmak istiyordum; sanki hafif bir esintinin sndrvcrecei bir kck alevdi... Gn doarken kuyuyu buldum.

  • XXV "nsanlar," dedi kk prens, "neyin peinde olduklarn bilmeden ekspres trenlere binip oradan oraya telala gidip geliyorlar..." Ve ekledi: "Bouna bir ura..." Bulduumuz kuyu Byk Sahra'nn kuyularna benzemiyordu. Sahra'nn kuyular kumda bir deliktir yalnzca. Bu kuyu ky kuyusu gibiydi. Ama evrede ky filn yoktu. Rya gryorum sandm... "ok garip," dedim kk prense. "krk, kova, ip... Her ey kullanlmaya hazr." Gld, ipi yakalayp kr dndrd. krk rzgarn uzun bir sre iin unuttuu eski bir yel deirmeni gibi inledi. "Duyuyor musun?" dedi kk prens. "Kuyuyu uyandrdk, ark sylyor..." Kendini yormasna gnlm raz gelmedi. "Bana brak," dedim. "Sana ar gelir." Kovay ekip kuyunun kysna koydum. Yorgun, ama suyu kardmdan dolay da mutluydum. krn sesi kulaklarmdayd. Hl alkalanan suda gnein oynayordu. "te bu suya susadm," dedi kk prens. "mek istiyorum, biraz verir misin bana?" Ne istediini anlamtm. Kovay dudaklarna edim. erken gzlerini kapamt. Tatl bir lendi bu. Sradan bir susuzluk gidermek olmad kesindi. Yldzlarn altndaki yolculuun, krn sesinin ve kollarmdaki yorgunluun da pay vard bu tatllkta. Yree iyi gelen bir yan vard, armaan gibi. ocukluumdaki Noel aac gibi, hep birlikte sylediimiz yeni yl arklar, glen yzlerin yumuakl da aldm armaanlar byle strd.

    "Yaadn yerdeki insanlar," dedi kk prens, "bir bahede be bin gl yetitiriyorlar, ama asl aradklarn bulamyorlar yine de." "Bulamyorlar," diye yantladm. "Ve aradklarn tek bir glde, ya da birazck suda bulabilirler." "Doru," dedim. Kk prens ekledi: "Ama gzler kr. Yreiyle bakmal insan..." Suyu itim. Ferah bir soluk aldm. Gn doarken kum bal rengindedir. Ve bu bal rengi de beni mutlu

  • ediyordu. yleyse iimdeki bu keder nedendi? "Szn tutmalsn," dedi kk prens hafife, yanma otururken. "Ne sz?" "Canm, u koyunum iin azlk... ieimden sorumluyum, biliyorsun..." Cebimden izimlerimi kardm. Kk prens yine hepsine bakt ve gld. "Baobaplarn... Lahanaya benziyorlar." "yle mi?" Ben de ne kadar vnyordum baobaplarmla! "Tilkinin kulaklar da boynuz gibi; ok da uzun." Yine gld. "Hakszlk ediyorsun kk prens," dedim. "Ben fili yutmu bir boa ylannn ierden ve dardan grnm dnda resim izmeyi renmedim ki." "ocuklar anlarlar bence," dedi kk prens. Bunun zerine azln resmini izdim. Ona verirken iim burkuldu. "Benim bilmediim baz tasarlarn var galiba," dedim. Yant vermedi. Onun yerine, "Biliyor musun?" dedi. "Yarn geliimin yldnm olacak." Biraz sustuktan sonra ekledi: "uraya inmitim." Birden kzard. Ve bir kez daha, nedenini bilmeden tuhaf bir zntye kapldm. Aklma da bir soru taklmt: "yleyse en yakn yerleim merkezinden bin kilometre uzakta sana ilk rastladm o sabah, yle yapayalnz dolarken yolunu yitirmi deildin. ni yaptn yere geliyordun?" Kk prens yine kzard. Birazck duraksayarak ekledim: "Yldnm yznden belki de?" Kk prens yine kzard. Sorularma yant vermiyordu, ama kzarmak biraz da evet demek anlamna gelmez mi? "Korkarm ki..." diye sze baladm, ama beni susturdu: "inin bana dnmelisin. almalsn. Seni burada bekleyeceim. Yarn akam yine gel..." Rahatlamamtm. Tilkiyi hatrladm. nsan evcilletirilmeyi kabul etti mi, biraz gzyan da gze almal... XXVI Kuyunun yannda ykk bir duvar kalnts vard. Ertesi akam iimi brakp geldiimde kk prensi duvarn zerine oturmu, ayaklarn sallarken grdm. Bir yandan da, "Yanl hatrlyorsun. Buras deil," diyordu. Birisi ona yant veriyor olmalyd ki, yine, "Evet, evet! Bugn, ama buras deil," dedi. Duvara doru yrdm. Henz kimseyi grememitim. Ama kk prens yine, "Aynen yle," dedi. "Kumda ayak izlerimin balad yeri greceksin. te orada bekle beni, bu gece geleceim." Duvardan yirmi metre uzaktaydm. Hl kimse gzkmyordu. Bir sre sustuktan sonra kk prens yine konutu. "Zehirin etkili mi? Bana fazla ac ektirmeyeceine emin misin?" Olduum yerde kalakaldm. Yreim para parayd, ama hl bir ey anlamyordum. "imdi git," dedi kk prens. "Duvardan inmek istiyorum." O zaman duvarn dibine baktm. Bakar bakmaz da yerimden sradm. nmde, kk prensin tam karssnda insan otuz saniyede teki dnyaya yollayacak sar ylanlardan biri duruyordu. Tabancam karmak zere elimi cebime atarken bile geriye sramaktan kendimi alamadm. Ama kardm ses zerine, ylan hafif metalik bir ses kararak hi acele etmeden suyu kesilen bir fskiye gibi klp kayalarn arasnda kayboldu gitti. Tam zamannda duvara srayp kk adamm kollarma aldm. Yz kar gibi beyazd. "Ne oluyor?" diye bardm. "Neden ylanla konuuyorsun?"

  • Hep boynunda duran altn sars atksn gevettim. akaklarn slattm ve biraz su verdim. Ona soru sormann sras deildi. Yzme ok ciddi bakt ve kollarn boynuma dolad. Yrei vurulmu, lmek zere olan bir kk kuun yrei gibi arpyordu... "Uann motorundaki arzay bulmana sevindim," dedi. "Artk evine dnebileceksin." "Bunu nerden biliyorsun?" Ben de tam, hi beklemediim bir anda motoru tamir etmeyi baardm sylemeye geliyordum. Sorumu yantlamad, onun yerine ekledi: "Bugn ben de evime dnyorum..." Sonra zntyle, "ok daha uzak... ok daha zor..." dedi. Olaand bir eylerin olduunun farkndaydm. Kck bir ocukmu; gibi kollarmda tutuyordum onu, ama bana yle geliyordu ki hzla korkun bir uuruma doru gidiyordu ve onu kurtarmak iin yapabileceim hibir ey yoktu... Baklar ok uzaklarda bir yere bakyormu gibi donuklamt. "Koyunum var artk. Kutusu ve azl da var..." Acyla glmsedi. Uzun sre bekledim. Yava yava canlandn fark ediyordum. "Kk adamm," dedim. "Korkuyorsun sen..." Korktuu kesindi. Ama hafife gld. "Bu akam daha ok korkacam..." Buz gibi hissettim kendimi yine, onarlmayacak, geri getirilemeyecek bir eylerin sezgisiyle. Onun gln bir daha hi duymayacak olmay kaldramayacam biliyordum. Benim iin ln ortasnda bir tatl su kaynayd o. "Kk adam," dedim. "Gln duymak istiyorum yine." Ama o, "Bu gece, tam bir yl olacak," dedi. "Yldzm, bir yl nce Dnya'ya indiim yerde tam tepemde olacak bu gece..." "Kk adam," dedim. "Ne olur bunun yalnzca kt bir d olduunu syle bana; u ylanla konumann, buluma yerinin ve yldzn filan..." Ama yakarma kulak asmad. Onun yerine, "Asl nemli olan, gzle grlmeyendir..." dedi. "Evet, biliyorum..." "iekle olduu gibi tpk. Bir yldzda yaayan bir iei seviyorsanz, geceleyin yldzlara bakmak hotur. Btn yldzlar iek am gibidir..." "Evet, biliyorum..." "Su iin de yle. krk ve ip sayesinde vermi olduun su mzik gibi geldi bana. Hatrlyor musun, ne hotu." "Evet, biliyorum..." "Ve geceleri gkyzne bakarsn. Her eyin ok kk olduu gezegenimin yerini gsteremem sana. Belki bylesi daha iyi. Yldzm senin iin herhangi bir yldz olsun. Bylece gkyzndeki btn yldzlara bakmay seveceksin... Hepsi senin dostlarn olacak. Hem sana bir armaan vereceim..." Sonra yine gld.

  • "Kk prens, sevgili kk prens, bu gln ok seviyorum!" "te bu benim armaanm. Yalnzca bu suyu itiimiz zamanki gibi olacak." "Ne sylemek istiyorsun?" "Yldzlar btn insanlarn," diye yantlad. "Ama her insan iin ayn deiller. Yolcular iin, yldzlar yol gsterici. tekiler iin yalnzca gkyzndeki prltlar. Bilim adamlar iin hepsi birer problem. adam iin zenginlik. Ama btn yldzlar sessiz. Sen... Yalnzca sen yldzlara herkesten farkl sahip olacaksn..." "Ne sylemek istiyorsun?" "Yldzlardan birinde ben yayor olacam. Ben glyor olacam bir tanesinde. Ve geceleyin gkyzne baktnda btn yldzlar glyor gibi olacak... Yalnzca senin glen yldzlarn olacak!" Sonra yine gld. "Ve zntn hafiflediinde (zaman btn aclar hafifletir) beni tanm olmak hep seni mutlu edecek, dostum olarak kalacaksn. Benimle glmek isteyeceksin. Bunun iin de arada bir pencereni aacaksn... Dostlarn gkyzne bakp bakp gldn grnce ok aracaklar! Onlara 'Yldzlar hep gldrr beni!' diyeceksin. Deli olduunu dnecekler. Sana nasl bir oyun oynadm gryorsun..." Sonra yine gld. "Sanki sana yldzlar yerine glmesini bilen bir sr kk an vermiim gibi olacak..." Ve yine gld. Sonra birden yz ciddileti. "Bu gece... Biliyorsun... Gelme." "Seni brakmayacam," dedim. "Ac ekiyormu gibi bakacam. Biraz da lyormuum gibi... Evet, yle. Bunu grmeye gelme. Grmeye demez." "Seni brakmayacam." Ama o endieliydi. "Dinle beni. Biraz da o ylan yznden... Yani seni sokmasn istemem. Ylanlar kt niyetli yaratklardr. Bu da seni yalnzca zevk iin sokabilir..." "Seni brakmayacam." Ama bir dnce onu rahatlatmt. "kinci kez sokmaya zehirleri kalmyor ki." O gece yola ktn grmedim. Hi ses karmadan kalkp gitmiti. Ona yetitiimde abuk ve kararl admlarla yryordu. Beni grnce, "Demek geldin," dedi yalnzca. Elimden tuttu. Endieliydi hl. "Gelmemeliydin. Ac ekeceksin. lmm gibi olacak, ama lmeyeceim..." Bir ey sylemedim. "Anlamalsn. ok uzak. Bu gvdeyi oraya tayamam. ok ar." Bir ey sylemedim. "Atlm, eski bir deniz kabuu gibi olacak. Bunda zlecek bir ey yok..." Bir ey sylemedim.

    Cesareti krlmt. Son bir aba daha gsterdi. "Biliyor musun, ok ho olacak. Ben de yldzlara bakacam. Btn yldzlar kr paslanm

  • kuyular gibi olacak. Btn yldzlardan imem iin tatl sular akacak..." Bir ey sylemedim. "Harika olacak! Senin tam be yz milyon kk ann olacak, benim de be yz milyon su kaynam..." Artk susmutu, alyordu nk...

    "te buras. Brak, yalnz gideyim." Ve oturdu. Korkuyordu. Sonra yine, "Biliyor musun," dedi. "ieim... Ondan ben sorumluyum. Ve o ok gsz! ok saf! Kendini savunmak iin drt ie yaramaz dikeni var..." Ben de oturdum. Ayakta duracak halim kalmamt. "te hepsi bu..." Biraz daha duraklad, sonra ayaa kalkt. Bir adm att. Ben kmldayamadm. Ayak bileinin dibindeki sar bir parltdan baka hibir ey grlmedi. Bir an hareketsiz kald. lk atmad. Bir aa gibi yavaa devrildi. Kuma dt iin hi ses kmamt.

    XXVII

  • Ve alt yl geip gitti bile. Bu yky kimseye anlatmadm. Dndmde beni karlayan dostlarm beni hayatta grdklerinden dolay mutluydular. Ben zgndm, ama onlara, "Yorgunum," dedim. zntm biraz hafifledi artk. Yani tmyle gemedi. Ama onun gezegenine dndn biliyorum, nk gn doduunda gvdesini bulamadm. yle, ok ar deildi ki... Ve geceleri yldzlar dinlemeyi ok seviyorum. Sanki be yz milyon an gibiler. Yalnz hl aklma taklan bir ey var. Koyunu iin azlk izdiimde azl balayacak kaylar izmeyi unutmuum. Azl koyunun azna asla balayamayacak. Bu yzden orada neler olduunu ok merak ediyorum. Belki de koyun iei yedi... Bazen kendi kendime, "Tabii ki, hayr," diyorum. "Kk prens her gece ieinin zerine cam fanusu kapatyor, gndzleri de koyununa gz kulak oluyordur..." O zaman mutlu oluyorum. Yldzlarn glleri ok ho geliyor. Ama bazen de diyorum ki: "Herhangi bir gn dalgnlna gelse, yeter! Bir akam fanusu kapatmay unutsa, ya da koyun bir gece sessizce kalksa ve..." te o zaman kk anlar gzyalarna dnyorlar... te bu byk bir sr. Kk prensi benim kadar seven sizler iin de, benim iin de hi bilmediimiz bir yerlerde, hi gremediimiz, bir koyunun bir gl yedii ya da yemedii (acaba hangisi?) yle ok eyi deitirir ki... Gkyzne bakn. Kendi kendinize sorun: Yedi mi? Yemedi mi? Ne kadar ok eyin deitiini greceksiniz... Hibir byk bunun ne kadar nemli bir sorun olduunu anlayamaz!

    Bu, benim iin dnyadaki en gzel ve en hzn dolu grnt. Bir nceki sayfadakinin ayns, ama unutmanz istemediim iin bir daha izdim. Kk prensin Dnya'da belirdii ve sonra da yok olduu yer buras. ok dikkatli bakn ki, eer bir gn Afrika'daki le yolunuz derse tanyabilesiniz. Bu noktaya geldiinizde ltfen acele etmeyin. Yldzn tam altnda biraz durun. Ve eer glen, altn sal, sorularnza yant vermeyen kk bir adamla karlarsanz, onun kim olduunu biliyorsunuz. Eer byle bir ey olursa, ne olur beni de rahatlatn; dndn haber verin bana.