20
Türkçenin Tarihsel Gelişimi Zeus tarafından yazıldı. Çarşamba, 11 Mart 2009 17:05 - Son Güncelleme Salı, 21 Eylül 2010 13:18 ESKİ TÜRKÇE Köktürkler döneminden itibaren yazılı metinlerle takip edilen ve gelişmesini 13. yüzyıla kadar tek yazı dili olarak sürdüren Türkçedir. Bu dönemde Türkçenin yayılma alanı ana hatlarıyla kuzeyde Yenisey ırmağı çevresinden ve Moğolistan’dan başlayıp Doğu Türkistan’ın güney sınırına; doğuda Mançurya’dan batıda Aral gölü ve Hazar denizine kadar olan bölgeyi içine alan Orta Asyadır. Eski Türkçe; Köktürk, Uygur ve Karahanlı dönemlerini içine alır. Birbirinden ayrı bölgelerde yeni kültür merkezleri kuran bütün Türkler, hangi boydan olurlarsa olsunlar hep bu yazı dilini kullanmışlardır. Dil bilgisi yapısı bakımından Köktürk, Uygur ve Karahanlı dönemi eserleri arasında önemsiz bir iki fark dışında değişiklik olmamakla birlikte bu dönemde birbirinin yerine geçen ve birbiri ardından kurulan Türk devletlerinde Türkçeye, devletin girdiği yeni medeniyet dairesinden yabancı kelimeler girmiştir. Meselâ, Köktürklerden sonra yeni bir medeniyet ve din arayışı içinde olan Uygur Türklerinin söz varlığında, Sanskritçe kelimeler, Budizm ve Manihaizme ait Türkçe kelimeler görülmektedir. Karahanlıların İslâmiyet’i kabul etmelerinden sonra ise Türkçeye, Arapça ve Farsçadan yeni kelimeler girmiş, bunun yanında Türkçeden Müslümanlıkla ilgili yeni kelimeler (yapı bilgisinde değişikliğe gitmeden) türetilmiştir. Bunlar dışındaki söz varlığı ise ortaktır. Kuzey – Doğu Türkçesi, Batı Türkçesi 11. yüzyıla kadar Altaylardan Hazar ve Karadeniz’in kuzeyine, hatta Orta Avrupa ve Balkanlara doğru giden Türkler, İslâmiyet’i kabul ettikten sonra ve İran devletlerinin de ortadan kalkmasıyla 11. yüzyılın ilk yıllarından başlayarak bugünkü Azerbaycan, İran üzerinden Anadolu’ya doğru yönelmeye başlamışlardır. Sonunda 13. yüzyılda Azerbaycan ve Anadolu yeni bir Türk yurdu hâline gelmiştir. Türklerin batıda Anadolu’ya, kuzeyde Karadeniz’in kuzeyi ve batısına kadar yayılmaları, buralarda yeni kültür merkezleri oluşturmaları, o bölge halkının ağzı ile eserler yazmaları sonucunda Türk yazı dili çeşitlenerek yayıldığı bölgelere göre biri Kuzey – Doğu Türkçesi , diğeri Ba tı Türkçesi olmak üzere iki kola ayrıldı. 13. yüzyılda Türkçenin ikinci bir yazı dili ortaya çıktığı için bu yüzyıl Türkçenin bir dönüm noktası olarak da değerlendirilir. KUZEY – DOĞU TÜRKÇESİ 1 / 20

KUZEY – DOĞU TÜRKÇESİ...Yeni Lisan hareketinden sonra da Türkçede kalmış bazı yabancı gramer şekilleri ve kelimeleri dilden atmak, 2. Dili, milleti birleştiren, millî

  • Upload
    others

  • View
    3

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: KUZEY – DOĞU TÜRKÇESİ...Yeni Lisan hareketinden sonra da Türkçede kalmış bazı yabancı gramer şekilleri ve kelimeleri dilden atmak, 2. Dili, milleti birleştiren, millî

Türkçenin Tarihsel Gelişimi

Zeus tarafından yazıldı.Çarşamba, 11 Mart 2009 17:05 - Son Güncelleme Salı, 21 Eylül 2010 13:18

ESKİ TÜRKÇE

Köktürkler döneminden itibaren yazılı metinlerle takip edilen ve gelişmesini 13. yüzyıla kadar tekyazı dili olarak sürdüren Türkçedir. Bu dönemde Türkçenin yayılma alanı ana hatlarıyla kuzeydeYenisey ırmağı çevresinden ve Moğolistan’dan başlayıp Doğu Türkistan’ın güney sınırına;doğuda Mançurya’dan batıda Aral gölü ve Hazar denizine kadar olan bölgeyi içine alan OrtaAsyadır. Eski Türkçe; Köktürk, Uygur ve Karahanlı dönemlerini içine alır. Birbirinden ayrıbölgelerde yeni kültür merkezleri kuran bütün Türkler, hangi boydan olurlarsa olsunlar hep buyazı dilini kullanmışlardır.

Dil bilgisi yapısı bakımından Köktürk, Uygur ve Karahanlı dönemi eserleri arasında önemsiz biriki fark dışında değişiklik olmamakla birlikte bu dönemde birbirinin yerine geçen ve birbiriardından kurulan Türk devletlerinde Türkçeye, devletin girdiği yeni medeniyet dairesindenyabancı kelimeler girmiştir. Meselâ, Köktürklerden sonra yeni bir medeniyet ve din arayışı içindeolan Uygur Türklerinin söz varlığında, Sanskritçe kelimeler, Budizm ve Manihaizme ait Türkçekelimeler görülmektedir. Karahanlıların İslâmiyet’i kabul etmelerinden sonra ise Türkçeye,Arapça ve Farsçadan yeni kelimeler girmiş, bunun yanında Türkçeden Müslümanlıkla ilgili yenikelimeler (yapı bilgisinde değişikliğe gitmeden) türetilmiştir. Bunlar dışındaki söz varlığı iseortaktır.

Kuzey – Doğu Türkçesi, Batı Türkçesi

11. yüzyıla kadar Altaylardan Hazar ve Karadeniz’in kuzeyine, hatta Orta Avrupa ve Balkanlaradoğru giden Türkler, İslâmiyet’i kabul ettikten sonra ve İran devletlerinin de ortadan kalkmasıyla11. yüzyılın ilk yıllarından başlayarak bugünkü Azerbaycan, İran üzerinden Anadolu’ya doğruyönelmeye başlamışlardır. Sonunda 13. yüzyılda Azerbaycan ve Anadolu yeni bir Türk yurduhâline gelmiştir. Türklerin batıda Anadolu’ya, kuzeyde Karadeniz’in kuzeyi ve batısına kadaryayılmaları, buralarda yeni kültür merkezleri oluşturmaları, o bölge halkının ağzı ile eserleryazmaları sonucunda Türk yazı dili çeşitlenerek yayıldığı bölgelere göre biri Kuzey – DoğuTürkçesi , diğeri Batı Türkçesiol­mak üzere iki kola ayrıldı. 13. yüzyılda Türkçenin ikinci bir yazı dili ortaya çıktığı için bu yüzyılTürkçenin bir dönüm noktası olarak da değerlendirilir.

KUZEY – DOĞU TÜRKÇESİ

1 / 20

Page 2: KUZEY – DOĞU TÜRKÇESİ...Yeni Lisan hareketinden sonra da Türkçede kalmış bazı yabancı gramer şekilleri ve kelimeleri dilden atmak, 2. Dili, milleti birleştiren, millî

Türkçenin Tarihsel Gelişimi

Zeus tarafından yazıldı.Çarşamba, 11 Mart 2009 17:05 - Son Güncelleme Salı, 21 Eylül 2010 13:18

Orta Türkçe döneminde, Eski Türkçenin bir devamı olarak 13. ve 14. yüzyıllarda Orta Asya ileHazar denizinin kuzeyindeki Türkler arasında kullanılan yazı dilidir. Eski Türkçenin bir çokizlerini taşımakla birlikte yeni Türkçenin özellikleri de yavaş yavaş şekillenmeye başlamıştır.

Kuzey ve Doğu Türkçesi arasındaki farkların giderek artmasıyla bu yazı dili, 15. yüzyılda KuzeyTürkçesi ve Doğu Türkçesi olarak iki kolda gelişmesini sürdürmüştür:

a) Kuzey Türkçesi

Kıpçak Türkçesi ve Tatar Türkçesi olarak da adlandırılan Kuzey Türkçesi, Hazar denizininkuzeyinden batıya doğru yayılan Türklerin kullandıkları yazı dilidir. Aslında bu yazı dilinin DoğuTürkçesi yazı dilinden pek de farklı bir yanı yoktur. Ancak Kazan ve çevresinde bilhassa 18. ve19. yüzyıllarda gelişme göstermiştir. Bu dönemde tarihî yazı dilini kullanan Türk gruplarınınyavaş yavaş edebî dillerine kendi ağızlarından kelimeler kattıklarını görürüz. Gaspıralı İsmail’in“Dilde, fikirde, işde birlik.” uranı* ile yayımladığı Tercüman gazetesi Kazan Türkçesini İstanbulve Taşkent Türkçeleriyle birleştirmeyi amaçlamıştır. Bugünkü Kazan Tatarlarının, Kırgızların veKazakların dilleri Kuzey Türkçesinin önde gelen kollarındandır.

b) Doğu Türkçesi

Harezm-Kıpçak Türkçesinin bir devamı olarak 15. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar gelişmesinisürdüren, Orta Asya (yani Doğu) Türklüğünün yazı dilidir. Çağatayca olarak da adlandırılan buyazı dili, Sekkakî, Lütfî, Gedâî, Ali Şir Nevâyî, Hüseyin Baykara, Şiban Han, Muhammed Salih;Babür; Ebulgazi Bahadır Han gibi şair ve yazarlar tarafından temsil edilir.

“Klâsik devir Çağatay edebiyatının olduğu kadar, bütün Türk edebiyatının da en önemlişahsiyetlerinden biri olan Ali Şir Nevâyî, Azerî ve Anadolu sahasında da okunmuş, Osmanlışairlerince üstat tanınmış ve XV. yüzyıldan bu yana şiirlerine pek çok nazire yazılmıştır.Meydana getirdiği divan, mesnevi, tezkire, hâl tercümesi, tarih vb. gibi değişik türlerde; musiki,aruz, dil, din vb. gibi farklı konularda kaleme aldığı otuza yakın eser, klâsik Çağatayedebiyatının teşekkülünde ve gelişmesinde büyük hizmet görmüştür.”[3]

Ali Şir Nevâyî’nin Türkçeyle Farsçayı karşılaştırarak Türkçenin Farsçadan üstün olduğunuanlatan Muhâkemetü’l- Lûgateyn (İki Dilin Muhakemesi) adlı eseri dil tarihi bakımından özellikleanılmaya değer niteliktedir.

2 / 20

Page 3: KUZEY – DOĞU TÜRKÇESİ...Yeni Lisan hareketinden sonra da Türkçede kalmış bazı yabancı gramer şekilleri ve kelimeleri dilden atmak, 2. Dili, milleti birleştiren, millî

Türkçenin Tarihsel Gelişimi

Zeus tarafından yazıldı.Çarşamba, 11 Mart 2009 17:05 - Son Güncelleme Salı, 21 Eylül 2010 13:18

Bugünkü Pakistan, Hindistan ve Afganistan topraklarında 16. yüzyılın başlarında büyük bir Türkdevleti kuran Babür Şah, Çağatay şiirinin ve nesrinin güzel örneklerini vermiştir. Babür Şah’ınVekayi adlı eseri ise, dünya hatıra edebiyatının önemli kaynaklarındandır.

17. yüzyılda Çağatay Türkçesini temsil eden Ebü’l-Gazi Bahadır Han’ın Şecere-i Türkî veŞecere-i Terâkime adlı eserleri meşhurdur.

Doğu Türkçesi günümüzde, Batı Türkistandaki Modern Özbek Türkçesiyle ve Doğu TürkistandaYeni Uygur Türkçesiyle temsil edilmektedir.

BATI TÜRKÇESİ

Hazar’ın güneyinden batıya uzanan ve Azerbaycan (Kuzey Azerbaycan ve Güney Azerbaycan),Anadolu, Adalar, Rumeli, Irak ve Suriye’de konuşulan Türkçeye Batı Türkçesi denmektedir.Bugünkü yazı dillerinin sınıflandırılmasında Türkiye Türkçesi, Gagavuz Türkçesi, AzerbaycanTürkçesi ve Türkmen Türkçesi Batı Türkçesi grubunda yer almaktadır. Türk yazı dilinin bu koluOğuz lehçesine dayandığı için Oğuz grubu olarak da adlandırılır.

12. yüzyılın sonlarıyla 13. yüzyılın başlarından günümüze kadar kesintisiz olarak devam edenve Eski Türkçeden sonra oluşan Türkçenin iki büyük kolundan biri olan bu yazı dili, Türklüğünen büyük ve en verimli yazı dilidir. Türkçenin diğer yazı dillerine göre en çok gelişme gösterenkoludur.

Bugün Batı Türkçesi; Türkiye Türkçesi, Azerbaycan Türkçesi, Gagavuz Türkçesi ve TürkmenTürkçesi olmak üzere varlığını dört kolda devam ettirmektedir. Türkmen Türkçesi, yüzyıllarca DoğuTürkçesinin etkisi altında kaldığından Türkiye Türkçesine yakınlığı Azerbaycan Türkçesi kadardeğildir. Gagavuz Türkçesi de Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra edebî dil olma yolundabüyük gelişmeler göstermektedir.

Türkiye Türkçesi, Batı Türkçesinin ana kolunu oluşturur ve tarihî süreçte kendi içinde üçdöneme ayrılır:

a) Eski Anadolu (Eski Türkiye) Türkçesi

3 / 20

Page 4: KUZEY – DOĞU TÜRKÇESİ...Yeni Lisan hareketinden sonra da Türkçede kalmış bazı yabancı gramer şekilleri ve kelimeleri dilden atmak, 2. Dili, milleti birleştiren, millî

Türkçenin Tarihsel Gelişimi

Zeus tarafından yazıldı.Çarşamba, 11 Mart 2009 17:05 - Son Güncelleme Salı, 21 Eylül 2010 13:18

13. yüzyılın başlarından 15. yüzyılın sonlarına kadar Anadolu ve Rumeli’de kullanılan, Oğuztemelindeki Türkçe olup Batı Türkçesinin ilk dönemini oluşturur.

Eski Anadolu Türkçesi, gramer şekilleri bakımından kısmen Eski Türkçeye bağlı olmakla birlikte,Kuzey ve Doğu Türkçelerine göre hızlı bir gelişme gösterdiği için bu dönemde yeni gramerşekilleri ortaya çıkmaya başlamıştır.

Eski Anadolu Türkçesini Anadolu’daki siyasî ve sosyal gelişmelere bağlı olarak kendi içindeSelçuklu Dönemi Türkçesi, Beylikler Dönemi Türkçesi ve Osmanlı Türkçesine Geçiş DönemiTürkçesi olmak üzere üç döneme ayırmak mümkündür.

Anadolu Selçukluları döneminde bilim dili Arapça, resmî dil Farsça olduğu için Türkçeyle dinî,ahlâkî özellikler taşıyan ve daha çok halka seslenen eserler yazılmıştır. Bu eserlerinyazılmasında beylerin; kendi millî dil ve kültürlerine önem veren, Türkçe yazan bilim adamlarınıve şairlerini koruyup destekleyen tutumları oldukça etkili olmuştur. Bilhassa, KaramanoğluMehmet Bey’in 15 Mayıs 1277’de dellâl çağırtarak yaydığı “Şimden gerü dîvânda, dergâhta,bârgâhta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır.”[4] fermanı oldukçaönemlidir.

Selçuklu devletinin parçalanmasından sonra ortaya çıkan Anadolu Beyliklerinde ise beylerin demillî geleneklere ve Türkçeye önem vermeleri sonucunda dil ve edebiyat açısından verimli birdönem başlamıştır. Bu devirde Selçuklu döneminin az sayıdaki eserlerine karşılık yüzlerce esermeydana getirilmiştir.

Arapça ve Farsça unsurların henüz fazla olmadığı bu dönemin Eski Türkçeden ayrılan özellikleriolmakla birlikte bugünkü Türkiye Türkçesinin de temelini oluşturur.

b) Osmanlı Türkçesi

Pratikte kısaca Osmanlıca diye de adlandırılan Osmanlı Türkçesi, 15. yüzyılın sonlarından 20.yüzyılın başlarına kadar Osmanlı devletinin sınırları içinde kullanılan yazı dilidir.

Bu dönemin en belirgin özelliği, Arapça, Farsça gibi yabancı dillerden oldukça fazla kelime ve

4 / 20

Page 5: KUZEY – DOĞU TÜRKÇESİ...Yeni Lisan hareketinden sonra da Türkçede kalmış bazı yabancı gramer şekilleri ve kelimeleri dilden atmak, 2. Dili, milleti birleştiren, millî

Türkçenin Tarihsel Gelişimi

Zeus tarafından yazıldı.Çarşamba, 11 Mart 2009 17:05 - Son Güncelleme Salı, 21 Eylül 2010 13:18

gramer şeklinin Türkçeye girmiş olmasıdır. Klâsik bir edebiyat oluşturma ve sanat yapmaanlayışıyla Türk yazı dili âdeta Arapça, Farsça ve Türkçe kelimelerden oluşan üçüz bir dil hâlinegetirilmiştir. Konuşma diliyle yazı dili arasındaki farklar her geçen gün artarken bir taraftakonuşulan fakat yazılmayan bir dil; diğer tarafta yazılan fakat konuşulmayan bir dil ortayaçıkmıştır.

Halka, halkın diliyle seslenen halk şairlerinin yalın Türkçesi yanında sanat yapma endişesiylesadece belli bir zümrenin anlayabildiği, halkın anlamadığı, konuşmadığı unsurlar divan şairleriaracılığıyla dile girmiştir. Bu durum 17. yüzyılda doruğa çıkmıştır.

Dilde ortaya çıkan bu ikilikten kaynaklanan anlaşılmazlık sorunu, 17. yüzyılda mahallîleşmehareketiyle yavaş yavaş çözülmeye başladı. Bu çözülme 18. yüzyıl boyunca ve Tanzimat’akadar devam ettiyse de Türkçe, yabancı kelimelerle yüklü ağır bir dil olarak varlığını BatıTürkçesinin üçüncü dönemini oluşturan Türkiye Türkçesine kadar sürdürdü.

c) Türkiye Türkçesi

Batı Türkçesinin bugün içinde bulunduğumuz üçüncü dönemidir. Türkiye Türkçesi teriminden,Türkiye Cumhuriyeti’nin resmî dili olan ve bugün çok geniş bir alanda kullanılan Türk yazı dilianlaşılır.

Ömer Seyfettin ve arkadaşlarının (Z.Gökalp, A.C. Yöntem, A.Koyuncu) konuşma dilinden yenibir yazı dili yaratma amacıyla Genç Kalemler dergisinde başlattıkları Yeni Lisan hareketi budönemin başlangıcı olarak kabul edilir. Yeni Lisanmakalesinde bu hareketin amacı, “Millî bir edebiyat meydana getirmek için önce millî bir dileihtiyaç vardır. Bu dil konuşulan dil, İstanbul Türkçesidir. Yazı diliyle konuşma dili birleştirilirsemillî bir edebiyat ancak o zaman dirilecektir. Bunun için de yapılacak tek şey dilde Türkçeninkurallarını geçerli kılmak olacaktır.” şeklinde özetlenmektedir.

Türkçenin sadeleşmesinde de önemli bir yeri olan Yeni Lisan  hareketinin gerçekleşmesindebugün de geçerliğini sürdüren ilkeler benimsenmiştir. Bunlardan bazıları şunlardır:

·       Arapça ve Farsçadan Türkçeye giren dil bilgisi kuralları ve bu kurallarla yapılan bütüntamlamalar kaldırılmalıdır.

5 / 20

Page 6: KUZEY – DOĞU TÜRKÇESİ...Yeni Lisan hareketinden sonra da Türkçede kalmış bazı yabancı gramer şekilleri ve kelimeleri dilden atmak, 2. Dili, milleti birleştiren, millî

Türkçenin Tarihsel Gelişimi

Zeus tarafından yazıldı.Çarşamba, 11 Mart 2009 17:05 - Son Güncelleme Salı, 21 Eylül 2010 13:18

·       Dilimize Arapça ve Farsçadan girmiş kelimelerle yapılacak yeni isim ve sıfat tamlamaları,Türkçenin kurallarına göre yapılmalıdır.

·       Yazı diliyle konuşma dili arasındaki büyük ayrılığı kaldırmak için yazı dili konuşma dilineyaklaştırılmalı, İstanbul konuşması, yazı dili olmalıdır.

·       Bu ilkelerden yola çıkarak taklit değil, yeni ve millî bir edebiyat meydana getirilmelidir.

Bu ilkelerden hareketle yabancı kural ve kelimelerden hızla temizlenen Türkçe, Millî EdebiyatAkımı yla daİstanbul ağzına dayanan bir yazı dili şeklinde gelişmesini sürdürdü.

“Türkiye Türkçesinin gelişmesi içinde Yeni Lisan hareketinden sonra en geniş çalışma Dilinkılâbı ’dır. Dil inkılâbı, dil konusunu, önemi ve gelişme şartları bakımından çok yönlü ve sağlam birzeminde ele alma ve olgunlaştırma hareketidir. 1928’de Lâtin alfabesinin kabulü, 1932’deMustafa Kemal Atatürk tarafından Türk Dili Tetkik Cemiyeti (Türk Dil Kurumu)’nin kuruluşu buhareketin önemli halkalarıdır. Bu devrede Türkçeye devlet eli uzanmış ve Türkçeleşme hareketidevletin desteği ile yürütülmüştür. Bu hareketin ana hedefleri şunlardır:

1. Yeni Lisan hareketinden sonra da Türkçede kalmış bazı yabancı gramer şekilleri ve kelimeleridilden atmak,

2. Dili, milleti birleştiren, millî kültür etrafında toplayan önemli bir varlık olarak görme fikrinigenişletmek,

3. Türkçeye, yapı ve özelliklerine uygun bir gelişme zemini hazırlamak,

6 / 20

Page 7: KUZEY – DOĞU TÜRKÇESİ...Yeni Lisan hareketinden sonra da Türkçede kalmış bazı yabancı gramer şekilleri ve kelimeleri dilden atmak, 2. Dili, milleti birleştiren, millî

Türkçenin Tarihsel Gelişimi

Zeus tarafından yazıldı.Çarşamba, 11 Mart 2009 17:05 - Son Güncelleme Salı, 21 Eylül 2010 13:18

4. Türkçeyi eğitim dili hâline getirmek,

5. Türkçeyi, ilim ve kültür dili hâline getirmek,

6. Türkçeyi bir ilim kolu olarak inceleme ve araştırma konusu yapmak,

7. Dile yeni kelime katacak kelime türetme yollarına işlerlik kazandırarak, bu yolla dilizenginleştirmek.

Dil inkılâbı ile Türkçede, 1940’lı yıllardan itibaren bir tasfiyecilik hare­keti görülür. Zaman zamanTürkçenin tabiî gelişmesinin önünü tıkayan bu tasfiyecilik hareketi artık hızını kaybetmiştir.Fakat bugün Türkiye Türkçesi yeni bir tehlike ile karşı karşıyadır. Bu da batı kökenli kelimelerinkullanılışının gittikçe artmasıdır.”[5]

Azerbaycan Türkçesi

Türkiye Türkçesiyle büyük bir yazı dili ayrılığı göstermeyen Azerbaycan Türkçesi, esasen 16.yüzyıla kadar Eski Anadolu Türkçesi içinde bir ağız olarak varlığını sürdürmüş, bu yüzyıldansonraki gelişmelerle bir lehçe görünümü kazanmıştır. Türkiye Türkçesi batı dillerindenetkilenirken Azerbaycan Türkçesi, bir dönemdeki Sovyet hakimiyetinin sonucu olarak Rusçadan;Güney Azerbaycan’ın İran sınırları içinde olması ve komşuluk ilişkileri sebebiyle de Farsçadanetkilenmiştir.

Azerbaycan Türkçesi bugün bağımsız bir devlet olan Azerbaycan Cumhuriyetinde, İran’dakiGüney Azerbaycan’da ve dağılan Sovyetlerdeki Azerbaycan Türkleri arasında bir yazı dili olarakkullanılmaktadır.

7 / 20

Page 8: KUZEY – DOĞU TÜRKÇESİ...Yeni Lisan hareketinden sonra da Türkçede kalmış bazı yabancı gramer şekilleri ve kelimeleri dilden atmak, 2. Dili, milleti birleştiren, millî

Türkçenin Tarihsel Gelişimi

Zeus tarafından yazıldı.Çarşamba, 11 Mart 2009 17:05 - Son Güncelleme Salı, 21 Eylül 2010 13:18

Türkler, tarihin eski devirlerinde olduğu gibi bugün de varlıklarını oldukça geniş bir coğrafyadasürdürmektedir. Dünya haritasına baktığımız zaman doğuda Moğolistan ve Çin içlerinden,batıda Viyana’ya; kuzeyde Sibirya’dan, güneyde Bağdat, Lübnan sınırı ve Kıbrıs içlerine kadaruzanan büyük coğrafyaya Türklerin yayıldıklarını görürüz. Türk milleti, bu geniş coğrafya içindeyer alan Moğolistan, Çin, Rusya, Afganistan, Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan,Kırgızistan, Özbekistan, İran, Irak, Suriye, Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Yunanistan,Bulgaristan, Yugoslavya, Romanya ve Polonya’da yaşamaktadır.

Günümüz şartları içerisinde eğitim, iş gibi çeşitli sebeplerle farklı bölgelerde yaşamakdurumunda olan Türkleri de buna dahil edersek bu alan daha da genişlemektedir.

Dünya Türklüğü yönlere göre adlandırılırken Hazar’ın batısında ve güneyinde kalan Türkler BatıTürklüğü; Hazar’ın doğusunda kalan Türkler Doğu Türklüğü; Karadeniz, Kafkaslar ve Hazar’ın kuzeyinde kalanlar Kuzey Türklüğü olarak adlandırılır.

Yönlere göre dünya Türklüğü şu şekilde ayrılmaktadır:

A. Batı Türklüğü

1. Türkiye Türkleri

2. Rumeli Türkleri (Yunanistan, Bulgaristan ve Yugoslavya’da; ayrıca  Moldavya veBulgaristan’daki Gagavuzlar)

3. Kıbrıs Türkleri

4. Suriye Türkleri

8 / 20

Page 9: KUZEY – DOĞU TÜRKÇESİ...Yeni Lisan hareketinden sonra da Türkçede kalmış bazı yabancı gramer şekilleri ve kelimeleri dilden atmak, 2. Dili, milleti birleştiren, millî

Türkçenin Tarihsel Gelişimi

Zeus tarafından yazıldı.Çarşamba, 11 Mart 2009 17:05 - Son Güncelleme Salı, 21 Eylül 2010 13:18

5. Irak Türkleri

6. Azerbaycan Türkleri (Kuzey Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan ile İran’daki GüneyAzerbaycan’da)

B. Doğu Türklüğü

1. Batı Türkistan Türkleri (İran’ın Horasan bölgesinde, Afganistan’ın kuzeyinde ve dağılanSovyetlerdeki Türkmen, Özbek, Karakalpak, Kazak ve Kırgız Türkleri)

2. Doğu Türkistan Türkleri (Çin’in batı bölgesinde- Doğu Türkistan’daki Uygur ve Kazak Türkleri)

C. Kuzey Türklüğü

1. Sibirya Türkleri (Yakutlar)

2. Abakan Türkleri (Tuvalar ve Hakaslar)

3. Altay Türkleri

4. İdil-Ural Türkleri (Kazan ve Batı Sibirya Tatarları, Başkurtlar ve Çuvaşlar)

5. Kafkas Türkleri (Kafkasların kuzeyindeki Karaçay, Malkar (Balkar), Nogay  ve KumukTürkleri)

6. Kırım Türkleri (Özbekistan, Kırım, Türkiye ve Romanya’da)

9 / 20

Page 10: KUZEY – DOĞU TÜRKÇESİ...Yeni Lisan hareketinden sonra da Türkçede kalmış bazı yabancı gramer şekilleri ve kelimeleri dilden atmak, 2. Dili, milleti birleştiren, millî

Türkçenin Tarihsel Gelişimi

Zeus tarafından yazıldı.Çarşamba, 11 Mart 2009 17:05 - Son Güncelleme Salı, 21 Eylül 2010 13:18

7. Karay Türkleri (Polonya ve Litvanya’da)

Bütün bu alanlarda konuşulan Türk dilinin biri Yakutça diğeri Çuvaşça olmak üzere iki uzaklehçesi vardır.

Yakutça ve Çuvaşça, Türk dilinin metinlerle takip edilebilen devirlerinden daha önceki çağlardaayrıldıkları ve ana Türk kitlesi ile temasları kesildiği için ayrı birer lehçe karakteri kazanmışlardır.Esasen Yakutça ve Çuvaşça, yüzyıllar boyunca birer konuşma dili olarak kullanılmış, ancak 19.ve 20. yüzyıllarda yazı dili haline gelmiştir. Bugün her iki lehçe de kiril alfabesini kullanmaktadır.

Yakutlar, Sibirya’da, batıdan doğuya, Katanga, Ölenek, Lena ve Kamçatka’ya doğru Kolimaırmakları çevresinde yaşarlar. Bu bölge siyasî olarak Rusya’ya bağlı Yakutistan MuhtarCumhuriyeti adını alır. Yakutların nüfusu 400.000’e yakındır.

Çuvaşlar, Moskova ile Kazan arasında, İdil (Volga) ırmağı boylarında yaşamaktadırlar. Esaskitle Çuvaşistan Muhtar Cumhuriyetindedir. Tataristan ve Başkurdistan MuhtarCumhuriyetlerinde yaşayanları da vardır. Nüfusları iki milyon kadardır.

Çeşitli lehçelere ayrılan Türkçe için bugüne kadar pek çok sınıflandırma denemesi yapılmıştır.Bu denemeler çok ayrıntılı ve birbirinden oldukça farklıdır. Hemen hemen her birinde ayrı birölçü kullanılmış, pek çoğunda tarihî Türk lehçeleri ile bugünküler birbirine karıştırılmıştır. Yazıdillerine göre yapılacak bir sınıflandırma hem daha sade olacak, hem de bugünkü durumu dahaiyi yansıtacaktır.

Başlangıçtan 13. yüzyıla kadar Türkçenin tek yazı dili vardı. Bu yazı dili bütün Türkler içinortaktı. 13. yüzyılda Türk yazı dili, Kuzey-Doğu ve Batı olmak üzere ikiye ayrılmış ve 19. yüzyılakadar bu şekilde gelmiştir. 6-7 asır boyunca, bütün doğu ve kuzey Türklüğü Kuzey-DoğuTürkçesini; bütün batı Türklüğü de Batı Türkçesini kullanmışlardır. Rus istilasından sonra, 19.yüzyılda batı kolu içinde Azerbaycan; Çin istilasından sonra da Kuzey-Doğu kolu içinde KazanTürkçeleri ayrı birer yazı dili hâline gelmeğe başlamış; 1917 Bolşevik ihtilalinden sonra isebaşlıca Türk ağızları, Ruslar tarafından ayrı birer yazı dili hâline getirilmiştir.

10 / 20

Page 11: KUZEY – DOĞU TÜRKÇESİ...Yeni Lisan hareketinden sonra da Türkçede kalmış bazı yabancı gramer şekilleri ve kelimeleri dilden atmak, 2. Dili, milleti birleştiren, millî

Türkçenin Tarihsel Gelişimi

Zeus tarafından yazıldı.Çarşamba, 11 Mart 2009 17:05 - Son Güncelleme Salı, 21 Eylül 2010 13:18

Böylece ortaya çıkan bugünkü yazı dilleri şöyle sınıflandırılabilir:

A. Batı Türkçesi (Güney-Batı Türkçesi)

1. Türkiye Türkçesi                   3. Azerbaycan Türkçesi

2. Gagavuz Türkçesi                   4. Türkmen Türkçesi

B. Kuzey-Doğu Türkçesi (Doğu Türkçesi)

1. Özbek Türkçesi                   9. Nogay Türkçesi

2. Uygur Türkçesi                   10. Karaçay Türkçesi

3. Kazak Türkçesi                   11. Malkar (Balkar) Türkçesi

4. Karakalpak Türkçesi                   12. Kumuk Türkçesi

5. Kazan Türkçesi                   13. Altay Türkçesi

6. Başkurt Türkçesi                   14. Hakas Türkçesi

7. Kırım Türkçesi                   15. Tuva Türkçesi

11 / 20

Page 12: KUZEY – DOĞU TÜRKÇESİ...Yeni Lisan hareketinden sonra da Türkçede kalmış bazı yabancı gramer şekilleri ve kelimeleri dilden atmak, 2. Dili, milleti birleştiren, millî

Türkçenin Tarihsel Gelişimi

Zeus tarafından yazıldı.Çarşamba, 11 Mart 2009 17:05 - Son Güncelleme Salı, 21 Eylül 2010 13:18

8. Kırgız Türkçesi

Batı Türkçesi (Güney-Batı Türkçesi) kolundaki

Türkiye Türkçesi: Türkiye ve KKTC’de; Irak, Suriye, Yunanistan, Bulgaristan, Yugoslavya’dakiTürkler arasında; Rusya’daki Ahıska (Meshet) Türkleri arasında ve Avrupa’daki, Amerika’daki,Avustralya’daki, Arap ülkelerindeki Türk vatandaşları arasında,

Gagavuz Türkçesi: Moldavya, Ukrayna, Bulgaristan ve Romanya’daki Türkler arasında,

Azerbaycan Türkçesi: Kuzey Azerbaycan’da (Azerbaycan ve Gürcistan’da), GüneyAzerbaycan’da (İran’da),

Türkmen Türkçesi: Türkmenistan’da, İran’ın Horasan bölgesinde; Afganistan ve Pakistan’dakiTürkmenler arasında konuşulmaktadır.

Kuzey-Doğu Türkçesi (Doğu Türkçesi) kolundaki

Özbek Türkçesi: Özbekistan’da, Afganistan ve Pakistan’daki Özbekler arasında,

Uygur Türkçesi: Doğu Türkistan’da (Çin) ve Kazakistan’daki Uygur Türkleri arasında,

12 / 20

Page 13: KUZEY – DOĞU TÜRKÇESİ...Yeni Lisan hareketinden sonra da Türkçede kalmış bazı yabancı gramer şekilleri ve kelimeleri dilden atmak, 2. Dili, milleti birleştiren, millî

Türkçenin Tarihsel Gelişimi

Zeus tarafından yazıldı.Çarşamba, 11 Mart 2009 17:05 - Son Güncelleme Salı, 21 Eylül 2010 13:18

Kazak Türkçesi: Kazakistan’da ve Doğu Türkistan’daki (Çin) Kazak Türkleri arasında,

Kırgız Türkçesi: Kırgızistan’da ve Doğu Türkistan’daki Kırgızlar arasında,

Kazan (Tatar) Türkçesi: Tatar Muhtar Cumhuriyeti’nde,

Başkurt Türkçesi: Başkurdistan’da,

Kırım Türkçesi: Kırım’da, Romanya’daki Kırım Türkleri arasında,

Karakalpak Türkçesi:Aral gölü çevresinde Karakalpaklar arasında,

Altay Türkçesi: Altay Muhtar Cumhuriyeti’nde,

Hakas (Abakan) Türkçesi: Dağılan Sovyetler’deki Hakas Türkleri ve Çin’in Kansu EyaletindekiHakaslar arasında,

Tuva Türkçesi: Tuva Muhtar Cumhuriyeti’nde ve Moğolistan’daki Tuvalar arasındakonuşulmaktadır.

Kuzey Kafkasya’da ise, Nogay, Karaçay, Malkar (Balkar) ve Kumuk Türkçeleri konuşulmaktadır.

Sovyet politikasının bir sonucu olarak eski Sovyetlerdeki nüfus dağılımının çeşitlilik gösterdiğinihatırlatmakta yarar vardır. Günümüz için bile meselâ, Türkmenistan denilince nüfusununçoğunluğunu Türkmen Türklerinin oluşturduğu ülke akla gelmektedir. Ancak sayıları az olmakla

13 / 20

Page 14: KUZEY – DOĞU TÜRKÇESİ...Yeni Lisan hareketinden sonra da Türkçede kalmış bazı yabancı gramer şekilleri ve kelimeleri dilden atmak, 2. Dili, milleti birleştiren, millî

Türkçenin Tarihsel Gelişimi

Zeus tarafından yazıldı.Çarşamba, 11 Mart 2009 17:05 - Son Güncelleme Salı, 21 Eylül 2010 13:18

beraber milliyetleri farklı grupların yanında değişik Türk boylarından Türklerin de bu ülke sınırlarıiçinde yaşadığını belirtelim. Bu durum, diğer Türk Cumhuriyetleri için de geçerlidir. Türkçeninkonuşulduğu yerleri değerlendirirken bu özellik de göz önünde bulundurulmalıdır.

Günümüzde Türk dili, üç değişik alfabe ve yirmiden fazla yazı diliyle varlığını devamettirmektedir: Türkiye, KKTC, Yunanistan, Bulgaristan ve Yugoslavya’daki Türkler Lâtin temelinedayalı Türk alfabesini; dağılan Sovyetlerdeki Türkler kiril harflerine dayalı alfabeleri; Çin, İran,Afganistan ve Irak’taki Türkler, Arap harflerine dayalı alfabeleri kullanmaktadırlar. Azerbaycan,Türkmen, Özbek, Kırım, Gagavuz ve Karakalpak Türkleri Lâtin temeline dayalı alfabelere geçişyapmışlardır. Türk Cumhuriyetleri ve muhtar cumhuriyetlerden bazılarında ise Lâtin temelinedayanan alfabeye geçiş hazırlıkları devam etmektedir.

Burada saydığımız Türk yazı dillerinden Türkiye Türkçesine en uzak olanları Altay veTuva-Hakas Türkçeleridir. Bunun sebebi hem coğrafî uzaklık hem de kültür farklılığıdır. EsasenAltay ve Tuva-Hakas Türkçeleri, asırlarca sadece konuşma dili olarak kullanılmış, son yıllardayazı dili haline getirilmiştir.

Türkçenin Kuzey- Doğu koluna giren yazı dilleri kendi aralarında; Batı koluna giren yazı dilleride kendi aralarında birbirine çok yakındır. Meselâ bir Azerbaycan Türkü ile, Türkiye Türkü dahailk karşılaşmalarında yüzde 80-90 oranında anlaşabilirler. Türkiye’ye gelen bir AzerbaycanTürkü veya Azerbaycan’a giden bir Türkiye Türkü en geç bir hafta içinde yüzde yüze yakın biranlaşma seviyesine ulaşırlar.

Kuzey-Doğu koluna giren Özbek ile Uygur Türkçesi, yahut  Kırgız Türkçesi ile Kazak Türkçesiarasındaki durum da aynıdır. Gerçekte Türkçenin Kuzey-Doğu ve Batı olmak üzere iki yazı dilivardır. Diğerleri aslında birer “ağız”, birer “konuşma dili” iken son asırlarda yapay olarakyaratılmış yazı dilleridir. Bunlar arasındaki temaslar kesilmekte, her birinin ağız malzemesi olangramer şekilleri ve kelimeler yazılı eserlere geçirilmekte ve böylece farklılıklar artırılmayaçalışılmaktadır. Bunun yanında Türkiye Türkçesinde meydana getirilen yeni kelimeler de diğerTürk yazı dillerinde bulunmadığı için farklılığı artıran bir sebep olmaktadır. Meselâ hayatve zevk gibi kelimeler hemen hemen bütün Türk yazı dillerinde vardır; fakat yaşam’ı ve beğeni’

14 / 20

Page 15: KUZEY – DOĞU TÜRKÇESİ...Yeni Lisan hareketinden sonra da Türkçede kalmış bazı yabancı gramer şekilleri ve kelimeleri dilden atmak, 2. Dili, milleti birleştiren, millî

Türkçenin Tarihsel Gelişimi

Zeus tarafından yazıldı.Çarşamba, 11 Mart 2009 17:05 - Son Güncelleme Salı, 21 Eylül 2010 13:18

yi hiçbiri tanımaz.

1920’lerden itibaren ağızları ayrı yazı dilleri haline getirilen Rusya’daki Türk kavimlerininbirbirleriyle temasları da kesilerek anlaşma imkânları kaldırılmak istenmiştir. Bu durumu şöylebir örnekle açıklayabiliriz: Söz gelişi Muğla ağzında bulunan “ gelibatı, gidibatı, alıyomas” gibi şekiller ve yazı dilimizde bulunmayan Muğla ağzına mahsus yüzlerce kelime gazetelere,dergilere, kitaplara geçirilerek ayrı bir yazı dili oluşturulursa ve bu dili kullananlar bizlerle elli yıltemas ettirilmezse anlaşmayı az çok zorlaştıran bir durum ortaya çıkar. Aslında AzerbaycanTürkçesi ile Türkiye Türkçesi arasındaki fark, hemen hemen Muğla ağzı ile yazı dilimizarasındaki fark kadardır. Hatta Doğu Karadeniz ağzı daha da farklıdır; Rizeli Türk celdum, Azerbaycan Türkü geldimder. Bugün, aradaki temas kopukluğu yavaş yavaş ortadan kalkmaktadır.

Daha 13. yüzyılda iki ayrı yazı dili haline gelmiş bulunan Batı Türkçesi ile Kuzey-doğu Türkçesiarasındaki fark bugün biraz daha fazladır. Ancak bu fark, anlaşmayı tamamen ortadankaldıracak kadar değildir. Çeşitli sebeplerle Türkiye’ye gelmek zorunda kalan Kazak, Uygur,Özbek Türkleri; en geç bir ay içinde Türkiye Türkçesini anlar hale gelmekte; öğrenim için Türkcumhuriyetlerinden ve akraba topluluklarından Türkiye’ye gelen, bulundukları sınıflara intibakettirilen öğrenciler, fazla güçlük çekmeden dersleri takip edebilmektedirler. Yabancı bir dilikonuşanlar için bu intibak mümkün değildir.

Türk dilinin bugünkü durumu ve yayılma alanları genel çizgileriyle böyledir. Ancak birkaç noktayıdaha belirtmek gerekir:

Rumeli Türklerinin büyük ekseriyeti Türkiye’ye göçmüş bulunmaktadır. 1912’den önceBulgaristan ve Batı Trakya’daki Türklerin sayısı, şimdi oralarda bulunan milletlerin sayısındanfazlaydı. Batı Trakya bölgesinde ve Ege adalarında kalan 190.000 kadar Türk ile Kıbrıs veYugoslavya’daki Türkler, Türkiye Cumhuriyetinin resmî alfabesini ve yazı dilini kullanmaktadır.

Irak Türkleri yazı dili olarak Türkiye Türkçesini kullanırken, Arap harfli Türk alfabesiyleyazmaktadırlar. Irak Türklerinden de Türkiye’ye göçenler bulunmaktadır.

15 / 20

Page 16: KUZEY – DOĞU TÜRKÇESİ...Yeni Lisan hareketinden sonra da Türkçede kalmış bazı yabancı gramer şekilleri ve kelimeleri dilden atmak, 2. Dili, milleti birleştiren, millî

Türkçenin Tarihsel Gelişimi

Zeus tarafından yazıldı.Çarşamba, 11 Mart 2009 17:05 - Son Güncelleme Salı, 21 Eylül 2010 13:18

Suriye’nin kuzeyinde ve Lâzkiye bölgesinde yaşayan Türklerin herhangi bir neşriyatı yoktur.Bunlar Türkiye Türkçesinin Güneydoğu ağızlarına yakın bir ağızla konuşurlar.

İran’daki Azerbaycan Türkleri, şahlık rejiminin sonuna kadar yayın faaliyetinde bulunamıyorlardı.1978’den beri Azerbaycan Türkçesiyle gazete, dergi ve kitap çıkarmakta ve radyo yayınıyapmaktadırlar. Kullandıkları alfabe, Arap harfli Türk alfabesidir.

Kırım Türkçesi aslında Kuzey-Doğu Türkçesinin bir kolu olmakla birlikte Kırım, 1475-1774 yıllarıarasında 300 yıl Osmanlı idaresinde kaldığından büyük ölçüde Batı Türkçesinden etkilenmiştir.1783 yılında Rus hakimiyetine giren Kırım Türklerinin büyük çoğunluğu muhtelif tarihlerdeRomanya ve Türkiye’ye göçmüşlerdir. Türkiye’dekiler konuşma dili olarak Kırım Türkçesini hâlâkullanmakta, yazı dili olarak Türkiye Türkçesine bağlı bulunmaktadırlar. Kırımlılardan tahminen40-50 bin kişilik bir grup da ABD ve Kanada’da yaşamaktadır.

Rus hakimiyetinden sonra, geçen asrın ikinci yarısında Kuzey Kafkasya’daki bazı Karaçay veKumuk Türkleri de Anadolu’ya göçmüşlerdir. Anadolu’nun çeşitli bölgelerine yerleştirilenKaraçaylarla, Kumuklar kendi ağızlarını konuşma dili olarak hâlâ kullanmaktadırlar. Türkiye’de,sayıları birkaç bin civarında Kazan ve Batı Sibirya Tatarı da bulunmaktadır. Birkaç bin Tatar daFinlandiya’da yaşamakta ve Latin harflerine dayalı bir alfabe kullanmaktadır.

Kafkasya’daki Karaçay ve Malkar (Balkar) Türkleri 1944 yılında Sibirya’ya sürülmüş, 1958’detekrar yurtlarına dönmelerine izin verilmiştir. Bir kısmı hâlâ sürgünde bulunmaktadır.

1989 nüfus sayımında Sovyetler Birliği’nde 207.369 kişi Türk gösterilmiştir. Sovyetler Birliği’ninresmî politikasında oradaki Türk boylarının Türk olduğu kabul edilmemekte; her biri Özbek,Kazak, Azerî vb. adlarla ayrı millet sayılmakta; dilleri de ayrı dil kabul edilmektedir. Nüfussayımında Türk olarak geçen 207.369 kişi ise Posof (Kars) sınırına yakın bölgelerde oturanAhıska (Meshet) Türkleridir. Ahıska Türklerinin önemli bir kısmı hâlâ Taşkent civarındayaşamaktadır.

16 / 20

Page 17: KUZEY – DOĞU TÜRKÇESİ...Yeni Lisan hareketinden sonra da Türkçede kalmış bazı yabancı gramer şekilleri ve kelimeleri dilden atmak, 2. Dili, milleti birleştiren, millî

Türkçenin Tarihsel Gelişimi

Zeus tarafından yazıldı.Çarşamba, 11 Mart 2009 17:05 - Son Güncelleme Salı, 21 Eylül 2010 13:18

Uzun mücadeleler sonunda Doğu Türkistan’da 1944-1949 yılları arasında “Şarkî TürkistanCumhuriyeti” kurulmuş, fakat Çinliler tarafından göçe zorlanmaları üzerine birkaç bin Kazak veUygur 1953-1954 yıllarında Pakistan ve Hindistan üzerinden Türkiye’ye iltica etmiştir. Bir kısmıise Suûdî Arabistan’a göçmüştür.

Son olarak Afganistan’da meydana gelen olaylar, Güney Türkistan denilen AfganTürkistanı’ndaki Özbek, Türkmen, Kazak ve Kırgızların önemli bir kısmının Pakistan’asığınmasına yol açmıştır. Bunlardan 5.000 kadarı Türkiye’ye göçmen olarak kabul edilmiştir.

Türkiye Türklerinden sayıları milyonlarla ifade edilebilecek miktarda Türk’ün, başta Almanyaolmak üzere Avrupa ve Arap ülkelerine hatta Amerika ve Avustralya’ya beyin ve iş gücüdolayısıyla gittiklerini, bir kısmının oralarda kaldıklarını kaydetmek lâzımdır. Kıbrıs Türklerininönemli bir bölümü Türkiye’ye göçmüş, 80.000 kadarı İngiltere’ye yerleşmiş, 200.000 kadarı iseKKTC’de kalmıştır.

Bugün dünyada Türkçe konuşan kişiler için kesin bir sayı vermek, mevcut istatistiklerin verakamların çok eski ve sağlıksız olması yüzünden oldukça zor olmakla birlikte tahminler200-250 milyon civarındadır. Pratik bir hesapla her 100 Türk’ten 40’ı Türkiye ve Kıbrıs’ta; 40’ıOrta Asya’daki Türk cumhuriyetlerinde ve muhtar cumhuriyetlerle Rusya’da; 10’u diğer ülkelerdeyaşamaktadır. Kalan 10’u ise Çin Halk Cumhuriyeti’nin idaresinde (Doğu Türkistan’da) varlığınıdevam ettirmektedir. Dünya dilleri sıralamasında ise “başka dil ailelerinin üyeleri ilekarşılaştırılırsa, bütün lehçe ve şiveleriyle Türk Dili Çin, Hind, Roman, Cermen, Slav, Arap veİndonezya’dan sonra sekizinci sırada yer alır.”[1]

Türk dilinin bugünkü durumu için tablonun çok iç açıcı olduğunu söylemek zordur. OsmanlıTürkçesinin çekildiği yerlerde Türkçe gittikçe zayıflamaktadır. Dağılan Sovyetlerdeki Türk yazıdillerine Rusça kelimeler sokulmuş, uygulanan alfabelerle bazılarının fonetik sistemi alt üstedilmiştir. Türkiye’de batı dillerine ait kelimelerin istilası yanında, sadeleşme adına kültürsüz vemedeniyetsiz bir kabile diline doğru hızla yol alınmaktadır. Türkçenin zenginliklerinden, anlatımkolaylıklarından, inceliklerinden yararlanılamamaktadır. Kaba sözlerin ve argonunkullanımındaki sıklık her geçen gün artmaktadır. Sezgiye dayalı bir anlaşma yolu tercih edilerekgünlük kullanımdaki kelimelerin sayısında bir azalma görülmektedir. Basın yayın organlarındaana dilimize gereken önemin verilmemesi, saygının gösterilmemesi, bu alandaki kontrolsüzlükve Türkçeyi Koruma Kanunu’nun çıkarılamaması sebebiyle olumsuz bir gelişmegözlenmektedir.

17 / 20

Page 18: KUZEY – DOĞU TÜRKÇESİ...Yeni Lisan hareketinden sonra da Türkçede kalmış bazı yabancı gramer şekilleri ve kelimeleri dilden atmak, 2. Dili, milleti birleştiren, millî

Türkçenin Tarihsel Gelişimi

Zeus tarafından yazıldı.Çarşamba, 11 Mart 2009 17:05 - Son Güncelleme Salı, 21 Eylül 2010 13:18

Bu olumsuzlukların yanında Türk dili ve Türklük âlemi açısından son yıllarda -aşağıda bazılarınısıraladığımız- sevindirici gelişmelerin olduğunu da belirtelim:

·       Sürekli Türk dili kurultaylarında, Türk dünyasından bilim adamlarının da katılımlarıyla Türkdilinin bugünkü meseleleri, ortak yazı dili, ortak alfabe gibi konular tartışılarak bu yolda epeycemesafe alınmıştır.

·       Düzenli olarak, Türk devletleri ve topluluklarıyla dostluk, kardeşlik ve işbirliği kurultaylarıyapılmaktadır.

·       Türkçe konuşan ülkelerin devlet başkanları her yıl bir araya gelerek Türk dünyasınınsorunlarını tartışmaktadırlar.

·       Fen-Edebiyat Fakültelerinin bazılarında, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümleriaçılmıştır.

·       Kazakistan’daki Ahmet Yesevî Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi’nde 1991’den beriTürkçe öğretim devam etmektedir. Yine Kırgızistan’daki Bişkek Manas Üniversitesinde deTürkçeyle eğitim yapılmaktadır. Ayrıca Türk Cumhuriyetlerinden bazılarındaki üniversitelerdeTürk Dili ve Edebiyatı Bölümleri açılmıştır.

·       Millî Eğitim Bakanlığınca, Türk Cumhuriyetlerinde açılan Türkiye Türkçesi Eğitim ÖğretimMerkezleri, İlköğretim Okulları ve Anadolu Lisesi statüsündeki okullarda eğitim öğretim devametmektedir.

·       Orta dereceli okullarımızdaki Türk Dili ve Edebiyatı dersinin müfredat programına dışTürklerin edebiyatlarından örnekler de dahil edilmiştir.

18 / 20

Page 19: KUZEY – DOĞU TÜRKÇESİ...Yeni Lisan hareketinden sonra da Türkçede kalmış bazı yabancı gramer şekilleri ve kelimeleri dilden atmak, 2. Dili, milleti birleştiren, millî

Türkçenin Tarihsel Gelişimi

Zeus tarafından yazıldı.Çarşamba, 11 Mart 2009 17:05 - Son Güncelleme Salı, 21 Eylül 2010 13:18

·       Türk Cumhuriyetlerinden ve akraba topluluklarından gelerek Türkiye’de yüksek öğrenimgören gençler, eski bağların yeniden canlanmasında köprü görevini üstleniyorlar. ÖSS’de Türkcumhuriyetlerindeki üniversiteleri tercih ederek aynı maksatla buralara giden gençler,soydaşlarıyla kaynaşma imkânını da buluyorlar.

·       Çağdaş Türk lehçelerinin çoğunun grameri Türkiye Türkçesiyle de yazılmıştır. Yeni bir alanolarak lehçelerle ilgili çalışmalar ağırlık kazanmıştır.

·       Ortak Türk edebiyatı ve ortak tarih projesi tamamlanmak üzeredir.

·       Türk Cumhuriyetlerinin tarihi konusunda müstakil kitaplar, farklı alfabelerle basılmıştır.

·       Sözlüklerle ilgili çalışmalar devam etmektedir. Türkmen Türkçesi Sözlüğü, GagauzTürkçesinin Sözlüğü, Karaçay Lehçesi Sözlüğü,... gibi sözlüklerden bir kısmı Türkiye Türkçesiyle yayınlanmıştır.

·       Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü, 1991 yılında tamamlanarak basılmıştır.

·       Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, epeyce uzun bir zamandan beri yayınladığı TürkKültürüadlı dergisinde Türk dünyasıyla ilgili geliş­melere, yeniliklere, kültür faaliyetlerine yervermektedir.

·       Türk Dil Kurumu, altı ayda bir yayınladığı Türk Dünyası Dil ve Edebiyat dergisinde Türklehçeleriyle ilgili yazılara yer vermektedir.

·       Yıllardan beri yayınlanan Kardaş Edebiyatlar dergisini de burada özellikle anmak gerekir.

19 / 20

Page 20: KUZEY – DOĞU TÜRKÇESİ...Yeni Lisan hareketinden sonra da Türkçede kalmış bazı yabancı gramer şekilleri ve kelimeleri dilden atmak, 2. Dili, milleti birleştiren, millî

Türkçenin Tarihsel Gelişimi

Zeus tarafından yazıldı.Çarşamba, 11 Mart 2009 17:05 - Son Güncelleme Salı, 21 Eylül 2010 13:18

·       Ankara Üniversitesi TÖMER, 1995 yılından beri iki ayda bir Türk Lehçeleri ve EdebiyatlarıDergisi ’ni çıkarmaktadır.

·       Bir çoğu T.C. Kültür Bakanlığı tarafından yayınlanan, Türk lehçeleri ve edebiyatlarındanseçmelerle oluşturulan antolojileri ve bu lehçelerin seçkin edebî eserlerini Türkiye Türkçesineaktarılmış şekliyle bulmak mümkündür.

·       Ankara’da yıllardan beri yayınlanan Emel ve Emel’imiz KIRIM dergileri Kırım ve KafkasTürklerinin dil ve edebiyatlarından örnekler vermektedir.

·       Türkiyeli iş adamlarının Orta Asya’nın hemen her yerindeki ticarî faaliyetleri, buralardaTürkiye Türkçesini öğrenmeyi cazip hâle getirerek Türkçenin İngilizce’den daha muteber bir dilolmasını sağlamıştır.

·       Türk boylarının yaşadıkları yerleri, 1990 yılı öncesinde haritada gösteremeyecekvatandaşlarımız bile ticarî faaliyetlere katılma veya inşaat sektöründe çalışma gibi sebeplerle buyerleri artık çok iyi bilmektedirler.

20 / 20