2
ABDULLAH b. ÖMER b. HATIAB rak verilmek üzere Hatta. sevgi duymaya cariyesini he- men azat ve onu dan biriyle rivayet edilir. Kölelerine çok iyi halini ve bilhassa namaz bütün kölelerini azat etmeye bu maksatla ca- miye gittiklerini kendisine bildiren dost- Allah ile aldatmak isteyenle- re aldanmaya diye cevap ver- Kibir duygusuna endi- sade giyinir ve az yemek yerdi. huylu oldu- için Hz. Peygamber'e benzetilirdi. kendisine hakaret eden bir adama tek kelime söyle- sadece evine girerken, "Ben ve kimseye sövmeyiz" de- mekle Ömer'in fazilet gibi söyleyen EbO Selerne b. Abdurrahman, "Ömer'in devirde onun benzer- leri fakat onun gibisi ·yoktu" Ömer orta boylu, iri ve es- mer tenliydi. döküle- cek kadar uzundu. bo- yar. Hz. Peygamber'in de öyle söylerdi. en çok benzeyenin Abdullah ri- vayet edilir. Seksen (veya seksen ye- di) Mekke'de vefat etti. : · Sa'd, et-Tabakatü'l-kübra Abbas), Beyrut 1388/1968, IV, 142·188; Bu- harf. "'!deyn", 9, "Feza 'ilü 19; Müslim. "Fe±a 139-140; Tirmizi, 1; Ta beri, Tarif]. Mu- hammed Ebü'l -Fazl). Kahire 1960-70, ll, 477, 505; lll, 292-296; IV, 115, 117, 227·229, 269, 270, 341, 428, 431, 432 , 460; V, 58, 68·69, 232, 342·343, 536; Ebu Nuaym, Hilyetü 'l-euli- ya', Kahire 1394-99/1974-79, I, 292-314; Abdülber, (el-isabe içinde 1. Kahire 1328, II, 341-346; Üsdü'l-gabe Muhammed ei-Benna Kahire 1390-93/1970-73, III , 340-345; a.mlf .. el-Kamil C.). Tornberg). Leiden 1851·76- Beyrut 1399 / 1979, ll, 151; III, 9, 51, 65·66, 459; IV, 363; Zehebl, Haydarabad 1375·77 / 1955·58 - Beyrut, ts. (Daru türasi'I-Arabl). I, 37-40; a.mlf .. A'lamü 'n·nübe· la', III, 203-239; Ôayetü'n·ni· haye G. Bergstraesser). Kahire 1351-52 / 1932·33, ll, 437; Hacer, Kahire 1328, II, 347·350; a.mlf., Teh?fbü 't-Teh?fb, V, 328·330; Muhammed Rewas Kal' aci, Me u- sa 'ata 'Abdillah b. 'ömer, Beyrut 1406/1986, s. 33-39; K. V. Zettersteen. "Ab- dullah", 39; L. V. Vaglieri, "'Abd Allah b. 'Umar b. Ef2 (Fr.). I, 55·56. Iii M. 128 ABDULlAH Kölemen (1851-1937) ve Harbi ye L Trabzon'da Rüstem Bey, Türk .Kölemenleri'nden . olup ordusu bulundu. Abdullah, Mekteb-i Sultani'yi bitirdik- ten sonra Harbiye'ye girdi ve kurmay olarak 1881'de orduda görev Hicaz ve önemli askeri va- zifelerde bulundu; dönerek Harbiye Mektebi'nde Bu arada Von der Goltz ve oldu. Viyana askeri tayin edildik- ten sonra feriklik rütbesini ve Ana- dolu'.daki Ermeni la görevlendirildi; da Musul getirildi. Daha sonra birçok defa geçici elçilik görevleriyle yurt gönderildi. 1904'te Mabeyn Er- Harbiye reisi olarak rütbesi mü- yükseltildi. ll. sonra Dördüncü Ordu kuman- oldu. 191 O'da rütbesi birinci fe- indirildi. 1911 'de yeni kurulan kolordu sebebiyle birinci re- dif getirilince istifa et- ti. Ancak bir süre sonra Arnavutluk'ta toplanan ordunun ar- da Anadolu Garp Ordusu ku- getirildi. Balkan devlet- lerine ilan edilmesi fikrine halde, Trakya Kölemen Abdullah Ordusu istemeyerek de olsa üstlendi. 1912'de Bulgarlar kar- Lüleburgaz ve ba- Çatalca'ya geri çekildi ve emekliye sevkedil- dL Mütareke Sadrazam Tev- fik kabinesinin Harbiye getirildi; ancak süre sonra bu vazifeden 1937'de de öldü. Goltz ile birlikte· ile Balkan Harbi'- ne ait 1336) : Mehmed Esad, Mekteb-i Harbiyye, 131 O, s. 552 vd.; Abdullah 1328 Balkan Harbinde Ordusu Kumanda· Abdullah 1336; Y. Hikmet Bayur. Türk Tarihi, ll / 1, s. 383·388, 390-391; 11 / 4, s. 245; Ali Fuad Türkgeldi, Görüp Ankara 1984, s. 58-59, 163, 171; i. Alaettin Gövsa, Türk hurlan, s. 4. liJ L ABDULlAH (s)}\ Ebu Muhammed Abdullah b. Muhammed b. Abdiilah er-Razi 'ran! (ö. 353/964) Çetin riyazetiyle silfi. Kaynaklarda dair pek az bil- gi Aslen Reyli olup Nisabur'da Cüneyd-i ve EbO Abdullah gibi süfilerin sohbetinde Özel- likle EbO Osman el-Hirf'nin gözde mü- ridlerinden biriydi. Abdullah er-Razf'nin geçen bir olaydan sonra alçak düstur kaynaklarda zikredil- mektedir. Sohbetlerinde çok bu sayede ahlaki ve manevi düzene koy- ruhen daha yük- sek manevi mertebelere için çetin bir riyazet Bü- tün bunlar, sahibi bir süfi tasawuf çevreleri de onu Nisabur'da ünlü Zehebf. onun Hakim et-Tirmizf'nin sohbetlerine ve kendisinden Hakim ile Sülemf'nin hadis rivayet etti- belirtmektedir. Nisbe, künye ve ad- ·benzerlik sebebiyle ekseriya Abdullah el-Harraz 310 / 922) ile ka-

liJ - islam-portal.comislam-portal.com/ansiklopedi/dia/pdf/c01/c010158.pdf · larına,"Bizi Allah ile aldatmak isteyenle ... ile bizzat kendi torunlarının değil. ak rabasının

  • Upload
    others

  • View
    10

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: liJ - islam-portal.comislam-portal.com/ansiklopedi/dia/pdf/c01/c010158.pdf · larına,"Bizi Allah ile aldatmak isteyenle ... ile bizzat kendi torunlarının değil. ak rabasının

ABDULLAH b. ÖMER b. HATIAB

rak verilmek üzere ayırırdı. Hatta. aşırı sevgi duymaya başladığı cariyesini he­men azat ettiği ve onu diğer azatlıların­dan biriyle .evlendirdiği rivayet edilir. Kölelerine çok iyi davranırdı. İyi halini gördüğü ve bilhassa namaz kıldığını öğ­rendiği bütün kölelerini azat etmeye başlayınca. onların sırf bu maksatla ca­miye gittiklerini kendisine bildiren dost­larına,"Bizi Allah ile aldatmak isteyenle­re aldanmaya razıyız" diye cevap ver­miştir. Kibir duygusuna kapılma endi­şesiyle sade giyinir ve ayrıca az yemek yerdi. Soğukkanlı, yumuşak huylu oldu­ğu için Hz. Peygamber'e benzetilirdi. Peşine takılarak kendisine hakaret eden bir adama ağzını açıp tek kelime söyle­memiş, sadece evine girerken, "Ben ve kardeşim Asım kimseye sövmeyiz" de­mekle yetinmiştir. İbn Ömer'in fazilet bakımından tıpkı babası gibi olduğunu söyleyen EbO Selerne b. Abdurrahman, "Ömer'in yaşadığı devirde onun benzer­leri vardı; fakat Abdullah'ın zamanında onun gibisi ·yoktu" demiştir.

İbn Ömer orta boylu, iri yapılı ve es­mer tenliydi. Saçları omuzlarına döküle­cek kadar uzundu. Sakalım sarıya bo­yar. Hz. Peygamber'in de öyle yaptığını söylerdi. Kardeşleri arasında babasına

en çok benzeyenin Abdullah olduğu ri­vayet edilir. Seksen beş (veya seksen ye­di) yaşlarında Mekke'de vefat etti.

BİBLİYOGRAFYA : ·

İbn Sa'd, et-Tabakatü'l-kübra (nşr. İhsan Abbas) , Beyrut 1388/1968, IV, 142·188; Bu­harf. "'!deyn", 9, "Feza 'ilü aşhabi'n-Nebl", 19; Müslim. "Fe±a 'ilü'ş-şahabe," 139-140; Tirmizi, "Al,ıkam", 1; Ta beri, Tarif]. (nşr. Mu­hammed Ebü 'l-Fazl). Kahire 1960-70, ll, 477, 505; lll , 292-296; IV, 115, 117, 227·229, 269, 270, 341, 428, 431, 432, 460; V, 58, 68·69, 232, 342·343, 536; Ebu Nuaym, Hilyetü 'l-euli­ya', Kahire 1394-99/1974-79, I, 292-314; İbn Abdülber, el-İstr'ab (el-isabe içinde 1. Kahire 1328, II, 341-346; İbnü'I-Eslr, Üsdü'l-gabe (nşr. Muhammed İbrahim ei-Benna v.dğr.). Kahire 1390-93/1970-73, III , 340-345; a.mlf .. el-Kamil (nşr. C.). Tornberg). Leiden 1851·76- Beyrut 1399 / 1979, ll , 151; III, 9, 51, 65·66, 459; IV, 363; Zehebl, Te:?kiretü'l·f:ıuff~. Haydarabad 1375·77 / 1955·58 - Beyrut, ts. (Daru İhyai't­türasi'I-Arabl). I, 37-40; a.mlf .. A'lamü 'n·nübe· la', III, 203-239; İbnü'I-Cezerl, Ôayetü'n·ni· haye (nşr. G. Bergstraesser). Kahire 1351-52 / 1932·33, ll, 437; İbn Hacer, el·İşabe, Kahire 1328, II, 347·350; a.mlf., Teh?fbü 't-Teh?fb, V, 328·330; Muhammed Rewas Kal' aci, Me u­sa 'ata fıkhi 'Abdillah b. 'ömer, Beyrut 1406/1986, s. 33-39; K. V. Zettersteen. "Ab­dullah", İA 39; L. V. Vaglieri, "'Abd Allah b. 'Umar b . el-Khatıab", Ef2 (Fr.). I, 55·56.

Iii M . yAŞAR KANDEMİR

128

ABDULlAH PAŞA, Kölemen (1851-1937)

Osmanlı müşiri ve Harbiye mizırı. L ~

Trabzon'da doğdu. Babası Rüstem Bey, Türk . Kölemenleri'nden . olup Mısır ordusu süvarİ miralaylığında bulundu. Abdullah, Mekteb-i Sultani'yi bitirdik­ten sonra Harbiye'ye girdi ve kurmay yüzbaşı olarak 1881'de orduda görev aldı. Hicaz ve Mısır'da önemli askeri va­zifelerde bulundu; ardından İstanbul'a dönerek Erkan - ı Harbiye Mektebi'nde hocalık yaptı. Bu arada Von der Goltz Paşa'nın tercOmanı ve yardımcısı oldu. Viyana askeri ataşeliğine tayin edildik­ten sonra feriklik rütbesini aldı ve Ana­dolu'.daki Ermeni isyanını bastırmak­

la görevlendirildi; ardından da Musul valiliğine getirildi. Daha sonra birçok defa geçici elçilik görevleriyle yurt dı­

şına gönderildi. 1904'te Mabeyn Er­kan-ı Harbiye reisi olarak rütbesi mü­şirliğe yükseltildi. ll. Meşrutiyet'in

ilanından sonra Dördüncü Ordu kuman­danı oldu. 191 O'da rütbesi birinci fe­rikliğe indirildi. 1911 'de yeni kurulan kolordu teşkilatı sebebiyle birinci re­dif müfettişliğine getirilince istifa et­ti. Ancak bir süre sonra Arnavutluk'ta toplanan ordunun kumandanlığına. ar­dından da Anadolu Garp Ordusu ku­mandanlığına getirildi. Balkan devlet­lerine karşı savaş ilan edilmesi fikrine katılmadığı halde, Doğu Trakya Şark

Kölemen Abdullah Paşa

Ordusu kumandanlığını istemeyerek de olsa üstlendi. 1912'de Bulgarlar kar­şısında Lüleburgaz ve Kırklareli'nde ba­şarısızlığa uğrayarak Çatalca'ya geri çekildi ve ardından emekliye sevkedil­dL Mütareke yıllarında Sadrazam Tev­fik Paşa kabinesinin Harbiye nazırlı­

ğına getirildi; ancak kısa süre sonra bu vazifeden ayrıldı. 1937'de İzmir'­de öldü. Goltz Paşa ile birlikte· yaptığı istikşaf haritaları ile Balkan Harbi'­ne ait hatıraları basılmıştır (İstanbul

1336)

BİBLİYOGRAFYA :

Mehmed Esad, Mir'at-ı Mekteb-i Harbiyye, İstanbul 131 O, s. 552 vd.; Abdullah Paşa, 1328 Balkan Harbinde Şark Ordusu Kumanda· nı Abdullah Paşa 'nın Hatıratı, İstanbul 1336; Y. Hikmet Bayur. Türk İnkılabı Tarihi, ll / 1, s. 383·388, 390-391; 11 / 4, s. 245; Ali Fuad Türkgeldi, Görüp İşittiklerim, Ankara 1984, s. 58-59, 163, 171; i. Alaettin Gövsa, Türk Meş· hurlan, s. 4. liJ (DİA)

L

ABDULlAH er-RAzİ (s)}\ ...tl..~ ı

Ebu Muhammed Abdullah b. Muhammed b. Abdiilah

er-Razi eş-Şa 'ran! (ö. 353/964)

Çetin riyazetiyle tanınan silfi.

Kaynaklarda hayatına dair pek az bil­gi vardır. Aslen Reyli olup Nisabur'da doğup büyümüş, Cüneyd-i Bağdadi ve EbO Abdullah el-BOşenci gibi meşhur süfilerin sohbetinde bulunmuştur. Özel­likle EbO Osman el-Hirf'nin gözde mü­ridlerinden biriydi.

Abdullah er-Razf'nin başından geçen bir olaydan sonra alçak gönüllülüğü

düstur edindiği kaynaklarda zikredil­mektedir. Sohbetlerinde bulunduğu

şeyhlerden çok faydalanmış, bu sayede ahlaki ve manevi hayatını düzene koy­muştur. Ayrıca. ruhen arınıp daha yük­sek manevi mertebelere ulaşabilmek

için çetin bir riyazet uygulamıştır. Bü­tün bunlar, müşahede* sahibi bir süfi olmasını sağlamış, tasawuf çevreleri de onu Nisabur'da yetişen ünlü şeyhler

arasında saymışlardır.

Zehebf. onun Hakim et-Tirmizf'nin sohbetlerine katıldığını ve kendisinden Hakim ile Sülemf'nin hadis rivayet etti­ğini belirtmektedir. Nisbe, künye ve ad­larındaki ·benzerlik sebebiyle ekseriya Abdullah el-Harraz (ö 310/ 922) ile ka­rıştırılmıştır.

Page 2: liJ - islam-portal.comislam-portal.com/ansiklopedi/dia/pdf/c01/c010158.pdf · larına,"Bizi Allah ile aldatmak isteyenle ... ile bizzat kendi torunlarının değil. ak rabasının

BİBLİYOGRAFYA:

Sülemi. Tabaka tu ·ş-ş ü{iyye ( nşr. Nüredd in Şeribe). Kahire 1389 /1 969, s. 170, 451-453 ; Kuşeyri. erRisale (nşr Abdülhalim Mah­müd - Mahmüd b. eş-Şe rif), Kahire 1972·74, s. 439, 495, 636; Zehebi. A'lamü 'n-nübela', XVI, 65-66 ; Lamii, /'/efe hat Tercem esi, s. 272; Şa'rani, e!· Taba~atü '1-kübra, Kah i re 1373/ 1954, 1, 119·120 ; Münavi. el-Kevakibü 'd·dürriy· y e ( nş r. Mahmüd Hasan Rebi'l. Kahire 1357 1 1938, ll , 38 ; Arüsi. /'/eta ' icü 'l-e{kar ( nşr . Ab­dü lveki l ed-Derübi-Yasi n Arefe), Dımaşk , ts. , ll, 4.

liJ M usTAFA BİLGİ N

L

L

ı

L

ABDULlAH b. REBIA ( ~.J.:.r. .iıl~)

Hz. Peygamber'in amcasının kızı

Ümmü'l-Hakem bint Zübeyr'in oğlu

(bk. ÜMMÜ'L-HAKEM).

ABD ULlAH b. REŞID ( .;;...) .:.r. .iıl~ )

(bk. İBNÜ'R-REŞİD ,

Abdullah b. Ali ).

ABD ULlAH b. REVAHA ( .... ~.) .:.r. .iı l~ )

Eba Muhammed Abdullah b. Revaha (ö. 8/ 629)

Şair sahabi, MOte Savaşı'nda şehid düşen

üçüncü kumandan.

_j

_j

ı

_j

Hazrec kabilesinin Beni Haris kolun­dan Revaha b. Sa'lebe'nin oğludur. Mu­hadramön • şairlerinden olup sanatını yalnız Hz. Peygamber'i ve İslam dinini savunmak, müşrikleri hicvetmek yolun­da kullanmıştır. Resülullah'ın onun için söylediğ i bilinen. " Şiirleri müşrikler üze­rinde okiardan daha etkilidir" cümlesi şairlik kudreti, " Şüphe yok ki kardeşi­niz batı! ve boş söz söylemez" cümlesi ise kişiliği hakkındaki görüşlerini yan­sıtmaktadır. Şuara süresiniı:ı son aye­tinin de onun için nazil olduğu rivayet edilmiştir. İbn Sa 'd'ın yazdığına göre, Abdullah b. Revaha Şuara süresinin, " Şairlere sapıklar uyar ; onların her va­dide şaşkın şaşkın dolaştıklarını ve ger­çekte yapmadıkları şeyleri söyledikle­rini görmez misin?" mealindeki 224-226. ayetleri inince, "Allah benim de şair olduğumu biliyor, demek ki ben de onlardanım " diyerek teessürünü belirt-

miş ; bunun üzerine. "Ancak iman edip iyi işler yapanlar müstesna ... • şeklin­

de başlayan 227. ayet nazil olmuştur (bk et·Tabal!:atü 'l-kübra, lll , 528) Abdul­lah b. Revaha ' nın şairliğinin yanı sıra

çok etkileyici bir hitabet gücüne sahip olduğu da bilinmektedir. Müte seferine çıkan 3000 kişilik İslam kuweti henüz yolda iken, yakın bir yerde büyük bir Bizans ordusunun bulunduğu haberi alınmış ve geri çekilip takviye isteme fikri benimsenmişken Abdullah b. Re­vaha ' nın . " şehitlik mertebesine erişmek için yola çıktıkları ve savaşma güçlerini de sayılarıyla silahlarından değil, Allah tarafından kendilerine lutfedilen İslam dininden aldıkları " yolunda söylediği et­kili sözler üzerine bundan vazgeçilerek savaşmaya karar verilmiştir.

Abdullah b. Revaha okuma yazma bil­mesi, hassas bir şair. hatip ve aynı za­manda mahir bir muharip olması, yük­sek cesaret ve şecaate, ayrıca ileri de­recede zühd ve takvaya sahip bulun­ması gibi hasletlerinden dolayı Hz. Pey­gamber'in özel teveccüh ve itimadını

kazanarak ashab-ı kirarn arasında te­mayüz etmiş ve önemli görevler yüklen­miştir. İkinci Akabe Biatı ' nda Medineli müslümanlar tarafından on iki nakib • in biri olarak seçilip Hz. Peygamber'in ida­ri yardımcılığı sayılabilecek böyle şerefli bir göreve layık görülmesi, onun Cahi­liye dönemindeki itibarının İslam'dan sonra da artarak devam ettiğini gös­termektedir. Hz. Peygamber de onu. nakibliğinin yanı sıra ayrıca özel katip­leri arasına almak suretiyle ikinci defa şereflendirmiştir. Abdullah b. Revaha Bedir. Uhud, Hendek, Hayber savaşları ile Hudeybiye ve Umretü'l-kaza seferle­rine katılmış ve Umretü'l-kaza'da umre süresince Hz. Peygamber'in devesinin yu ların ı tutmuştur. Hadis de rivayet et ­miş olan Abdullah b. Revaha ' nın yük­lendiği önemli görevler arasında , Bedir zaferinin müjdesini Zeyd b. Harise ile birlikte Medine'ye koşarak götürmesi ve İkinci Bedir seferi (Bedrü'l-mev'id) sı­

rasında Medine'de Hz. Peygamber'in vekili olarak kalması da bulunmaktadır.

Abdullah b. Revaha'yı Hayber seferin­den önce Hz. Peygamber'in dört kişilik bir seriyyenin kumandanı olarak Hay­ber'e göndermesi ve "Hayber'i gözetle, halkın arasına karış, ne konuştuklarını ve ne yapmak istediklerini öğren" emri­ni vermesi (bk. İbn Sa'd. et·Tabal!:atü 'l·

ABDULlAH b. REVAHA

kübra, ll , 92 ; Vakıdi. Kitabü 'l·Megazf, ll . 566), onun İbranice bildiği ihtimalini ak­la getirmektedir. Çünkü o devirde Me­dine ve civarında yerleşmiş bulunan ya­hudilerin Müsevi Arap olmayıp ırken İb­rani oldukları ve kendi dillerini konuş­tukları bilinmektedir. Ayrıca onun bu görevden döndükten sonra, otuz kişi­

lik bir heyetin başkanı olarak Hayber'e elçi gönderilmesi ve fetihten sonra da Hayber mahsulünün ortakçı yahudiler ile bölüşülmesinde yetkili kılınması. bu olaylardan daha önce ise Hendek Sa­vaşı sırasında Beni Kurayza kabilesi­ne gönderilen dört kişilik elçi heyetin­de yer almış olması da bu ihtimali kuv­vetlendirmektedir.

Hicretin sekizinci yılında (629) Müte seferine çıkan ordunun başına. Hz. Pey­gamber tarafından. kumandan vekili­nin de ölmesi halinde komutayı ele al­mak üzere üçüncü kumandan adayı ola­rak tayin edilen Abdullah b. Revaha. Zeyd b. Harise'nin ve onun arkasından Ca'fer b. Ebü Talib'in şehid düşmele­

ri üzerine sancağı almış ve o da şehid olmuştur.

Bazı eserlerde Abdullah b. Revaha'­nın ahfadının çok saygı gören bir top­luluk olarak asırlarca Endülüs'te ya­şadığı ileri sürülmekte ise de (bk. iA, V/ 1, s. 41 6; EJ2, ıv. 11 87) mevcut kay­naklar, onun Ebü Muhammed. Ebü Re­vaha ve Ebü Amr künyelerini taşımış olmasına rağmen . şehid düştüğü zaman arkasında çocuk bırakmadığını kaydet­mektedir (bk. İ bn Sa'd, et·Tabal!:atü'l-küb· ra, lll , 526) . Bu durumda "ahfad" tabiri ile bizzat kendi torunlarının değil . ak­rabasının kastedildiğine hükmetmek gerekmektedir ki kız kardeşinin çocuk­ları olan bu akraba arasında. ünlü şa­irler ve büyük dedeler i Revaha b. Sa'le­be'nin adın ı taşıyan, künyesi Ebü Re­vaha olan kişiler de bulunmaktadır. En­dülüs'te Beni Abdüsselam adıyla tanı­

nan bu topluluğun . Abdullah b. Reva­ha'nın sahabilerden Beşir b. Sa'd ile ev­li olan kız kardeşi Amre bint Revaha'­nın oğlu Nu'man b. Beşir' e dayandığı ve Nu'man b. Beşir'in Emeviler'e cephe al­ması üzerine Halife Mervan'ın emriyle öldürülmesinden sonra Endülüs'e ka­çan bazı çocuklarından geldiği anlaşıl­

maktadır (bk. İ bn Hazm, Cemhere, s. 363-365)

Kaynaklarda Abdullah b. Revaha'nın

bir divanından bahsedilmemektedir. Az

129