134
T.C. ANKARA ÜNVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA ARNAVUTLARININ ETKİSİ Yüksek Lisans Tezi Aktan Hamza ANKARA - 2005

MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

T.C. ANKARA ÜNVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER

ANABİLİM DALI MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

ARNAVUTLARININ ETKİSİ

Yüksek Lisans Tezi

Aktan Hamza

ANKARA - 2005

Page 2: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

T.C. ANKARA ÜNVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER

ANABİLİM DALI

MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA ARNAVUTLARININ ETKİSİ

Yüksek Lisans Tezi

Aktan Hamza

Tez Danışmanı Doç. Dr. İlhan Uzgel

ANKARA – 2005

Page 3: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

İÇİNDEKİLER

GİRİŞ .......................................................................................................... 3

BİRİNCİ BÖLÜM

MAKEDONYA’NIN ETNİK YAPISI VE AZINLIKLAR

A. Makedonya Cumhuriyeti Anayasası’nda Azınlıkların Durumu ..... 10 B. Eğitim Alanında Azınlıkların durumu ............................................... 20

C. Toplumsal ve Siyasal Alanda Azınlıkların Durumu ......................... 24

İKİNCİ BÖLÜM

MAKEDONYA ARNAVUTLARI

A. Arnavut Milliyetçiliği ....................................................................... 30

B. Makedonya’da Arnavut Sorunu

1. Büyük Arnavutluk Kurma Fikri ........................................ 37

2. Yedinci Cumhuriyet Sorunu ............................................... 41

3. Kosova Sorununun Makedonya Arnavutlarına Etki ....... 56

4. Batı Makedonya Sorunu ...................................................... 59

5. 2001 Bunalımı ve Etnik Çatışmalar .................................... 71

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

A. Makedonya – Arnavutluk İlişkileri ..................................... 91 1. Yugoslavya Dönemindeki İlişkiler .......................... 92

2. Makedonya’nın Bağımsızlığından Sonraki İlişkiler 98

Page 4: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

B. İredentizim ve Terör ............................................ 105

1. Yugoslavya Dönemindeki Örgütler ..................... 106

2. Ulusal Kurtuluş Ordusu (UKO) ........................ 108

SONUÇ .................................................................................. 111

KAYNAKÇA ........................................................................ 114

EKLER .................................................................................. 130

ÖZET ...................................................................................... 137

Page 5: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

GİRİŞ

Tarihte kesin olarak hiçbir zaman coğrafi hudutları belli olmayan

Makedonya’nın doğuda Karasu Irmağı,1 kuzeyde Üsküp Karadağ’ı, Musalla ve Rilla

dağları, batıda Ohri Gölü, Drim Irmağı, Korab ve Şar dağları, güneyde ise Aksu Irmağı2

ve Ege Denizi ile çevrelendiği kabul edilmektedir. Siyasi bir terim olarak 1878 Berlin

Kongresi’nden sonra ortaya çıkan Makedonya’nın yüzölçümü 67.741 km. karedir.

Adının İllyrler’den3 geldiği bu bölgenin tarih boyunca Roma, Bizans, Bulgar, Sırp ve

Osmanlı imparatorluklarının dahilinde bulunduğu bilinmektedir.

Makedonya, Osmanlı döneminde Manastır, Üsküp ve Selanik olmak üzere üç

vilayeti kapsıyordu. Bu yüzden ona Vilayat-i Selase de deniyordu. Çok karışık bir etnik

ve din yapısı vardı.

1878 Berlin Kongresi kararlarıyla reformların yapılması şartıyla Osmanlı

İmparatorluğu’na iade edilen Makedonya’nın etnik ve toprak bütünlüğü korunmuş oldu.

Fakat bu kongre ve Balkan Savaşları arasındaki dönemde meydana gelen Makedonya

sorunu Osmanlı İmparatorluğu’nun karşılaştığı en ciddi ve karmaşık sorunlardan birini

oluşturdu. Bu sorun komşu Balkan ülkeleri Bulgaristan, Sırbistan ve Yunanistan’ın

Makedonya’ya hakim olma isteklerinden meydana geldi ve söz konusu dönemde

Osmanlı ve Avrupa diplomatlarını diğer sorunlardan fazla uğraştırdı.

1878-1912 yılları arasındaki dönemde Makedonya’nın etnik ve din yapısı komşu

Balkan ülkeleri Bulgaristan, Yunanistan ve Sırbistan’ın verdikleri rakamlara göre

değişiyordu. Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa topraklarını parçalamaya ve

kendilerine bağlamaya çalışan bu devletler, milliyetler ilkesinden yararlanmak isteğiyle,

Makedonya’nın nüfus çoğunluğunu kendilerine mal etmeye çalışıyorlardı. Makedonya

için “o bölge benimdir” diyor ve orada nüfus çoğunluğunu Bulgaristan Bulgarların,

Sırbistan Sırpların ve Yunanistan Rumların oluşturduğunu öne sürüyorlardı. Bu

devletler Makedonya’yı ele geçirmek için özel sosyo-ekonomik, kültür ve siyasi

propaganda birimleri ve çok sayıda silahlı çeteler kurdular. 1 Bu ırmağın Makedonca adı Mesta, Yunanca ise Nestos’tur. 2 Bu ırmağın Makedonca adı Bistritsa, Yunanca ise Haliakmon’dur. 3 Bkz.: Анастас Тотевь, “Една аналогия вь историята на македонскиот народ во 1913 година,” Македонски преглед София, Год. V (1992). Кн. 4, стр. 100. (Anastas Totev, Makedon Tarihinin Bir Analojisi)

Page 6: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Yunanistan, Makedonya’nın tarih, coğrafya ve etnik yapısı bakımından Yunan

toprağı olduğunu öne sürüyor ve kendine bağlamak için çalışıyordu. “Megali İdea”yı

(Büyük Fikir) gerçekleştirmek için 1814 yılında “Etniki Eteria” (“Devlet Kuruluşu”)

Cemiyeti’ni kurdurdu. Bu cemiyet Makedonya, Girit, Epir, Tesalya, Trakya, Ege

adaları, Batı Anadolu ve İstanbul’un Yunanistan’a bağlanması için çalıştı.

Yunanlılar amaçlarına ulaşmak için 1830 yılından sonra Makedonya’da çok

yoğun bir din, eğitim, kültür ve ekonomi propagandası yapmaya başladılar. Bu amaçla

okullar, kiliseler, banka şubeleri ve başka müesseseler kurdular. Ancak 1878 yılından

sonra Makedonya’ya Bulgaristan, Sırbistan ve Romanya’nın da karışmaya başlamasıyla

Yunanistan’ın planları bozuldu. Bu yüzden Yunanistan Yunancılık Hareketi’ni

hızlandırdı. Bu hareketin kurucusu Stephan Dragoumis’e katılan Kral I. George “Yunan

Devleti Makedonya’yı Yunanlaştırmalıdır”4 diyordu. Yunanistan Balkan Savaşları’na

kadar söz konusu politikayı izledi ve bu savaşların neticesinde istediği amaca ulaştı.

1878 Berlin Kongresi’nden hemen sonra Avusturya Bosna ve Hersek’i işgal etti

Bu hareket Sırbistan’ı “bütün Sırpları birleştirmekten vazgeçirdi”.5 Bu olaydan sonra

Sırbistan bütün propaganda faaliyetlerini Makedonya’ya yöneltti. Bu sırada Sırp

Başbakanı Nikola Paşiç’in Makedonya ile ilgili “Makedonya hiçbir zaman ve hiçbir

şekilde ayrılmamak şartıyla Sırbistan’a bağlanmalıdır. Çünkü tarihte Makedonya’ya

hakim olan Balkan devleti Balkan Yarımadası’na da hakim olmuştur”6 dediği

bilinmektedir.

1878 Berlin Kongresi’nden sonra Sırbistan Makedonya’yı kendine bağlamak için

çalışmalara başladı. Bu sırada Makedonların Sırp olduklarını, Makedonya’nın ise eski

bir Sırp bölgesi olduğunu öne sürdü. Din, eğitim ve kültür propagandasını yoğunlaştırdı.

Oraya on binlerce kitap, gazete, dergi, takvim, coğrafya ve etnografya haritaları

4 Ристо Поплазаров, Грчката политика спрема Македонија во втората половина на XIX век и почетокот на XX век. Скопје, ИНИ 1972, стр. 11. (Risto Poplazarov, XIX y.y.’ın İkinci Yarısından XX. y.y.’ın başlangıcına kadar Yunanistan’ın Makedonya Siyaseti) 5 Петар Стојанов, Македонија во политиката на големите европски сили во времето на балканските војни 1912-1913. Скопје, ИНИ 1979, стр. 35. (Petar Stoyanov, 1912-1913 Balkan Savaşlarında Büyük Devletlerin Makedonya Siyaseti) 6 Никола Пашић, Споменица 1845-1925. Београд 1926, стр. 121. (Nikola Paşiç, 1845-1925 Hatıraları)

Page 7: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

götürdü. Okullar, kütüphaneler, kiliseler ve manastırlar açtı.7 Makedonya’da Sırplık için

çalışan Makedon öğretmenlerine, doktorlara ve din adamlarına aylık maaş bağladı.8

Sırbistan söz konusu kongreden sonra saptadığı “güneye yayılma” politikası için

Osmanlı idaresiyle iyi ilişkiler kurmaya çalıştı. Sultan II. Abdülhamit, Sırbistan’ın

izlediği “Türk dostluğu” politikasını takdir etti. 1894 yılında Sırp kralını İstanbul’a

davet etti. Bu ziyaret sırasında ona Makedonya’da okullar, kiliseler, manastırlar,

kütüphaneler, banka şubeleri ve başka kuruluşlar kurma, kitap, dergi, gazete dağıtma,

din adamları, öğretmenler ve doktorlar görevlendirme imtiyazını tanıdı. Böylece, II.

Abdülhamit, Makedonya’da Bulgaristan, Yunanistan ve Romanya’ya karşı Sırbistan’ı

da ortaya attı. Bu olaydan sonra Makedonya’da 1910 yılına kadar söz konusu devletler

arasında, özellikle Sırp-Bulgar ve Yunan-Bulgar eğitim, kültür, ekonomi ve din

yarışması ve çatışması yürütüldü. Adı geçen bölge bu yıllarda Osmanlı

İmparatorluğu’nun ve Avrupa’nın bir kaynayan kazanı oldu.

1878 Berlin Kongresi’nden sonra Makedonya’da en etkili olan Bulgaristan,

Makedonya sorununu güncelleştirmeye, uluslararası bir sorun haline getirmeye çalıştı.

1893 yılında Selanik’te kurulan VMRO örgütü, 1897 yılından sonra silahlı eylemler

düzenledi ve 1903 yılında İlinden ayaklanmasını çıkardı. Bu ayaklanmayı da Osmanlı

ordusu çok kısa zamanda bastırdı. Bu olaylarda parmağı olan Bulgaristan’ın amacı 1878

Ayastefanos Antlaşması’nın maddeleri uyarınca Makedonya’yı kendine bağlamaktı.

Makedonya’nın Bulgaristan için ne kadar büyük önem taşıdığını Bulgaristan

yetkililerinin “Makedonya Bulgaristan’ın can ve kan damarıdır. Bu yüzden derhal

Bulgaristan’a bağlanmalıdır. Çünkü Bulgaristan Devleti Makedonyasız

kurulamayacaktır”9 sözlerinde görülmektedir.

1878-1910 yılları arasında Bulgaristan, Sırbistan, Yunanistan ve Romanya

arasında Makedonya için yürütülen siyasi propaganda ve silahlı çatışmalar bu bölgeyi

Osmanlı İmparatorluğu’nun ve Avrupa’nın en sorunlu bölgesi haline getirdiler.

Çatışmalar 1908 yılında II. Meşrutiyet’in ilanından kısa bir süre sonra da devam etti.

Ancak, 3 Temmuz 1910 tarihinde Osmanlı Parlamentosu çıkardığı Okullar, Kiliseler ve

7 Љубиша Доклестиќ, Српско-македонските односи во XIX век (до 1897 година). Скопје, НИП `Нова Македонија` 1973, 299-301, 325-347 8 Лазар Мојсов, Македонците во Егезска Македонија. Околу прашањето на македонското национално малцинство во Грција. Скопје, Мисла 1989, стр. 103-104. 9 Христо Андонов Полјански, Сан-Стефанска Бугарија – ненаучното толкување на македонската историја. Скопје, Култура 1968, стр. 36-38.

Page 8: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Manastırlar Kanunu söz konusu devletler arasında mevcut olan anlaşmazlıklara son

verdi. Onlar bu tarihten itibaren Osmanlı İmparatorluğu’nu yıkmak için aralarında

ittifak kurdular ve Ekim 1912 yılında Osmanlı İmparatorluğu’na karşı Birinci Balkan

Savaşı’nı başlattılar.10 İşgal ettikleri Osmanlı topraklarının paylaşımı konusunda

anlaşamadıklarından dolayı aralarında çıkan İkinci Balkan Savaşı, 10 Ağustos 1913

Bükreş Antlaşması’yla sona erdi.11 Bu antlaşmanın 3., 4. ve 5. maddeleri uyarınca

Makedonya, Sırbistan, Bulgaristan ve Yunanistan arasında paylaşıldı.12 Bu sırada

Makedonya’nın % 14’ü Bulgaristan, % 33’ü Sırbistan ve % 53’ü Yunanistan’a verildi.13

Söz konusu antlaşmayla Sırbistan’a eski Osmanlı topraklarından Kosova ve Sancak

bölgeleri de verildi.

Sırbistan, işgal ettiği Makedonya, Kosova ve diğer Osmanlı topraklarına Güney

Sırbistan veya Vardar Banlığı adını verdi. Oralarda yaşayan milletlere bir Sırplaştırma

politikası uyguladı. Osmanlı döneminden kalan okulları kapattı. Onların yerine açtığı

Sırp okullarında söz konusu milletlerin mensuplarına sadece dört yıllık ilköğretim alma

hakkı tanıdı. Onlara kendi dillerinde gazete, dergi, ders ve başka kitap çıkarmayı

yasakladı.

6 Nisan 1941 yılında Alman, Bulgar, İtalyan, Macar ve diğer kuvvetlerin

saldırısına uğrayan Yugoslavya Krallığı, 17 Nisan 1941 tarihinde teslim oldu ve bu

kuvvetler arasında paylaşıldı. Bu sırada İtalyanlar tarafından işgal edilen Kosova ve Batı

Makedonya, Arnavutluk’a, Almanlar ve Bulgarlar tarafından işgal edilen Doğu

Makedonya ise Bulgarlara devredildi. Makedonya’da 1944, Yugoslavya’nın batı

kesiminde 9 Mayıs 1945 tarihine kadar süren işgal yıllarında Tito’nun liderliğinde

yürütülen Halk Kurtuluş Savaşı kazanıldı. 29 Kasım 1943 tarihinde Bosna’nın Yaytse

Kasabası’nda toplanan AVNOY’un birinci oturumunda savaştan sonra kurulacak

Yugoslavya Halk Federasyonu’nun temelleri atıldı. 2 Ağustos 1944 tarihinde toplanan

ASNOM’un ilk oturumunda Yugoslavya Federasyonu’nun dahilinde yer alacak

Makedonya Halk Cumhuriyeti’nin de temelleri atıldı. Savaş sırasında işgalcilere karşı

Makedonlarla birlikte savaşan Türkler ve Arnavutlar bu cumhuriyetin kurucu

milliyetleri olarak kabul edildi. Savaştan sonraki yıllarda Tito’nun kardeşlik-birlik ve

10 30 Mayıs 1913 tarihinde imzalanan Londra Antlaşması’yla bu savaş sona erdi. Bkz.: А. Христив, Ј. Донев, op. cit., стр. 176-179. 11 ibid., str. 186-191. 12 İb., str. 188-189. 13 Bkz.: EK- II, Harita 1

Page 9: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

özyönetim politikasının neticesi olarak Türklere, Arnavutlara ve diğer azınlıklara ana

dillerinde okullar açıldı, gazeteler, dergiler, ders ve başka kitaplar yayınlandı,

radyolarda ve televizyonlarda programlar düzenlendi, belediye, cumhuriyet ve

federasyon meclislerinde ve diğer organlarda temsil edilme ve başka haklar tanındı.

Aleksandar Rankoviç döneminde etkili olan Sırp “Merkeziyetçi” görüşünü engellemek

için 1963 ve özellikle 1974 Anayasası’yla Yugoslavya (kon)federatif birtakım

özelliklere sahip oldu. Bazı azınlık hakları federal düzeyde korunmaya çalışıldı.

Tanınan bu haklar özellikle Arnavutların durumunda önemli bir düzelme sağladı.

Kosova’nın başkenti Piriştine’de üniversite, bilimler ve sanatlar akademisi kuruludu.

Fakat Arnavutlar tanınan hakları Kosova’nın da bir cumhuriyet olarak tanınmasının

sağlanması yönünde kullandılar. Bu amaca ulaşmak için gizli teşkilatlar kurdular ve

1968 yılında ilk kez Kosova ve Makedonya’da yürüyüşler düzenlediler. Arnavut

sorunu, 1968 yılından itibaren Yugoslvya’nın en önemli sorunu haline geldi.

Yugoslavya’da kurulan Sırp hegemonyasına karşı durmaya çalışan Slovenya ve

Hırvatistan cumhuriyetleri Arnavutları desteklediler. Miloşeviç’in iktidara gelmesiyle

Kosova sorunu Arnavut sorunundan çok Sırp sorunu olarak algılanmaya başlandı. 1990

yılında kabul edilen Sırbistan anayasasıyla Kosova ve Voyvodina bölgelerinin

özerklikleri kaldırıldı. Yugoslavya’yı “Büyük Sırbistan’la” eşit gören Miloşeviç,

dağılmaya başlayan federasyonu güç kullanarak korumaya çalıştı. Slovenya ve

Hırvatistan, Yugoslavya’nın bir konfederasyona dönüştürülmesini şart koştular. Aksi

takdirde Yugoslavya’dan ayrılacaklarını bildirdiler. Bu talebe karşı gelen Miloşeviç,

Temmuz 1991 yılında Yugoslavya Halk Ordusu’na Slovenya’ya müdahale etmesini

emretti. Ancak Slovenya’da yürütülen kısa bir savaştan ordu hiç beklenmedik bir anda

oradan çekildi. Bu sırada Slovenya Yugoslavya’dan ayrıldığını bildirdi ve

bağımsızlığını ilan etti. Aynı yılın ikinci yarısında Hırvatistan, Bosna-Hersek ve

Makedonya da bağımsızlıklarını ilan ettiler. Yugoslavya Federasyonu resmi olarak

tasfiye edilmiş oldu. Hırvatistan ve Bosna ile Hersek’te yaşayan Sırpları tek bir devlet

çatısı altında toplamak amacıyla Sırplar 1991 yılının yazından itibaren Hırvatistan,

Nisan 1992 yılından itibaren ise Bosna ve Hersek’te etnik çatışmaların başlamasına

neden oldular. Bosna ve Hersek ile Hırvatistan çatışmalarından istediğini alamadan

çıkan Miloşeviç bütün dikkatini Kosova’ya çevirdi. Dayton Barış Antlaşmasında

talepleri dikkate alınmayan Kosovalı Arnavutlar UÇK’yı kurarak bölgedeki Sırp

Page 10: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

idaresine karşı eylemler düzenlemeye başladı. Sırp güvenlik güçlerinin UÇK’ya karşı

yürüttüğü operasyonların ağır insan haklarına dönüşmesiyle sorun uluslararası bir

boyuta ulaştı. Uluslararası toplumun bütün girişimlerine rağmen barışçıl bir çözüm

bulunamadıktan sonra Sırplar NATO’nun müdahalesiyle Kosova’dan çekildi. Kosova

BM’nin denetiminde geçici süreliğine uluslararası bir protektorat olarak ilan edildi.

Makedonya’daki Arnavut sorunu ise 2001 yılına kadar siyasi yollarla çözülmeye

çalışıldı. Kosova’da yaşanan otorite boşluğunun da etkisiyle 2001 yılında

Makedonya’da Ulusal Kurtuluş Ordusu adındaki Arnavut örgütü silahlı eylemlere

başladı. Uluslararası toplumun etnik çatışma ve Makedonya’nın bölünmesi endişeleri

nedeniyle kısa sürede uluslararası bir boyuta ulaşan kriz ABD, NATO ve AB’nin

müdahalesiyle Ağustos 2001 yılında imzalanan Ohri Çerçeve Anlaşması’yla sona erdi.

Bu anlaşma gereği Makedonya anayasası değiştirildi. Makedonya Arnavutlarınının

1991 yılından itibaren öne sürdükleri kurucu ulus taleplerine uygun olarak Makedonya

Cumhuriyeti bütün vatandaşların devleti daha doğrusu iki ulusun devleti olarak kabul

edildi.

Page 11: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

BİRİNCİ BÖLÜM

MAKEDONYA’NIN ETNİK YAPISI VE AZINLIKLAR

Makedonya Cumhuriyeti 2002 yılı nüfus sayımlarına göre toplam 2.022.547

nüfusa sahiptir. Nüfusun 1.297.981’i Makedon, 509.083’ü Arnavut, 77.954’ü Türk,

53.879’u Roman, 35.939’u Sırp, 17.018’i Boşnak, 9.695’i Ulah ve 20.993’ü de diğer

(Bulgar, Hırvat, Çek, Alman, Yunan, Macar, Karadağlı, Sloven v.s) etnik gruplara

mensuptur.

Makedonlar’dan sonra ülkede en fazla nüfusa sahip olan Arnavutlar Batı

Makedonya’da Arnavutlukla Kosova sınırları boyunca ve Üsküp ile Kumanova

şehirlerinde yaşamaktadır (Üsküp’te % 15.30, Kumanova’da % 26.44). Arnavutlar, Batı

Makedonya’nın önemli bir bölümünde nüfusun çoğunluğunu oluşturur ( Örneğin:

Kalkandelen % 63.97 Gostivar % 59.01, Debre % 63.30).14 Daha önce yapılan

sayımlara göre Makedonya’daki Arnavut nüfusunun 1953 yılından itibaren hızla arttığı

görülmektedir.15 Bu nüfus artışı Arnavutların, Makedonya’da en yüksek doğum oranına

sahip olmalarına ve 60’lı ve 70’lı yıllardan itibaren Kosova ve Güney Sırbistan’dan çok

sayıda Arnavut’un Makedonya’ya göç etmesine bağlanmaktadır. Geçmişte, Arnavutlar

Makedonya’da nüfusun en az % 35-40’nı oluşturduklarını iddia ediyorlardı. 1991

yılındaki sayımları, vatandaşlık kanununun (kanun, vatandaşlık için en az 15 yıl

Makedonya’da ikamet etmiş olmayı gerektiriyordu, bu nedenle Kosova ve Güney

Sırbistan’dan göç eden Arnavutların çoğunu kapsamıyordu) ve sayım formlarının

Arnavutça olmaması nedeniyle boykot ettiler. AGİT’in araya girmesiyle 1994 yılında

yeniden sayım düzenlendi fakat bu sayımda da bir öncekine yakın bir sonuç çıktı.

14 http://www.stat.gov.mk/ 15 Bkz. Ek - I. Tablo 1.

Page 12: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Üçüncü büyük etnik grup olan Türkler, Makedonya’nın neredeyse bütün

bölgelerinde yaşamaktadır. Türk nüfus oranın 1953 yılından itibaren düştüğü

görülmektedir. Türkler’de de doğum oranının yüksek olmasına rağmen nüfus

oranındaki bu azalma 1950’li yıllardan itibaren Türkiye’ye devam eden göçe

bağlanmaktadır. 1960’lı yılların başına kadar Türkiye Cumhuriyeti’ne 200 binden fazla

Türk’ün göç ettiği tahmin edilmektedir.16

A. Makedonya Cumhuriyeti Anayasası’nda Azınlıkların Durumu

1991 yılında Yugoslavya‘dan ayrılarak bağımsızlığını ilân eden Makedonya

Cumhuriyeti’nin 1991-2001 yıları arasındaki dönemde en önemli sorunu Arnavutlarla

ilgiliydi. İleride ayrıntılı olarak üzerinde duracağımız bu sorun temelde Arnavutların

Makedonlarla eşit statüyü (kurucu ulus) talep etmelerinden kaynaklanmaktaydı.

Arnavutlar bu eşitliğin sağlanması yönündeki en büyük engelin 1991 yılında kabul

edilen Anayasanın olduğunu ileri sürmekteydiler. 1991 yılında kabul edilen Anayasayla

Makedonya Cumhuriyeti, Makedonların ulusal devleti olarak ilan edildi. Makedonya

vatandaşı olan diğer etnik gruplar ise azınlık olarak kabul edildi ve durumları 1940’lı

yıllardan itibaren kullanılan geleneksel azınlık statüleri çerçevesinde düzenlendi.

13. 08. 2001 tarihinde Makedon ve Arnavut siyasi partileri17 arasında imzalanan

Ohri Çerçeve Anlaşması gereği 1991 Anayasası’nda yapılan değişikliklerle azınlıkların

statüsü temelden değişti. Bu temel değişiklik Makedonya Cumhuriyeti’nin

kuruluşundan itibaren benimsenen ve azınlıkların hak ve ödevlerini belirleyen

terminolojinin vazgeçilmesinden oluşmaktadır. 1940’lı yıllardan itibaren Makedonya

Cumhuriyeti’nde azınlıkların durumu millet, milliyet ve etnik grup statüsünde

düzenlenmekteydi.

Yeni değişiklikler ışığında Makedonya Cumhuriyeti’nde azınlıkların durumuna

geçmeden önce değişikliklerin kaynağını, gerekçelerini ve anlamını daha iyi açıklamak 16 Guner Ismail, “The Position of the Turks in the Republic of Macedonia,” New Balkan Politics, Issue 2, http://www.newbalkanpolitics.org.mk/OldSite/Issue_2/ismail.eng.asp 17 Anlaşma, Makedon ve Arnavut tarafları temsil eden en büyük iki Makedon partisi (VMRO-DPMNE, SDSM) liderleri Lyupço Georgievski, Branko Tsrvenkovski ve en büyük iki Arnavut partisi (DPA, PDP) liderleri Arben Caferi, İmer İmeri arasında imzalandı. http://www.puls.com.mk/default.asp?pBroj=597

Page 13: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

ve de Yugoslavya ile Makedonya’daki Arnavut sorununun temelini oluşturan bu eski

azınlık statülerine kısaca değineceğiz.

İkinci Dünya Savaşı’nda Yosip Broz Tito liderliğinde yürütülen Yugoslavya

Halk Kurtuluş Hareketi sırasında toplanan AVNOJ18 kararlarında ulusal azınlıklara

bütün ulusal haklarının tanınacağı belirtilmekteydi.19 Bu yükümlülük geleneksel azınlık

haklarını bir hayli aşmaktaydı.20 Yugoslavya ve dolayısıyla Makedonya anayasalarında

söz konusu yükümlülük azınlıklara bireysel hakların yanında birtakım sosyal, ekonomik

ve siyasi hakların da tanınması şeklinde yansımıştır. Fakat bu yansıma doğrudan değil

aşamalı olarak, çoğunlukla da cumhuriyetlerde oluşan milliyetçilik akımlarına karşı

koyabilmek için yapılmıştır. Zira kurulan federasyon cumhuriyetlerinden sadece

Slovenya Cumhuriyeti homojen sayılırdı, diğer cumhuriyetlerin tamamında nüfusun

önemli bir kısmını azınlıklar oluşturuyordu.21 Karışık etnik yapı ve benimsenen federal

sistemin zaafiyetleri milliyetçi akımların güçlenmesi ve etkinlik kazanmasında önemli

rol oynuyordu. Yugoslavya’daki Sırp nüfusunun önemli bir kısmının Hırvatistan ve

Bosna-Hersek’te yaşaması nedeniyle22 Sırplar için güçlü bir federal yönetimi olan

Yugoslavya, genişletilmiş bir Sırbistan anlamına geliyordu.23 1964 yılına kadar federal

yönetimde Sırpların merkeziyetçi anlayışının hakim olması24 diğer millet ve

18 Antifašističko vijeće narodnog oslobođenja Jugoslavije-Yugoslavya Antifaşist Halk Kurtuluş Kongresi, 29 Kasım 1943 tarihinden itibaren Yugoslavya’nın geçici yürütme ve yasama organı. Dr. Ferdo Čulinović, Državnopravni razvitak Jugoslavije. Zagreb, Školska knjiga, 1963, str. 274-275. ( Ferdo Çulinoviç-Yugoslavya Devletinin Hukuksal Gelişimi) 19 AVNOJ’un 29 Kasım 1943 tarihinde ilan ettiği bildirinin 4. maddesi. Bkz.: Одлука II. Заседања АВНОЈ’а, http://www.arhiv.sv.gov.yu/a100008g.htm; Bildiri, Yugoslavya’nın kurucu belgesi niteliğindedir. Bildirinin 2.maddesinde Yugoslavya’nın, “Sırplar, Hırvatlar, Slovenler, Karadağlılar ve Makedonların daha doğrusu Sırbistan, Hırvatistan, Slovenya, Karadağ, Makedonya ve Bosna-Hersek halklarının eşitliği” esası üzerine, federasyon şeklinde örgütleneceği bildirilmekte. Daha geniş bilgi için bkz.: В. Петриќ и М. Мирковиќ, Правно политичката историја на нова Југославија (1941-1946). Историја на државите и правата на југословенските народи. Белград, Савремена админинстрација 1972, стр. 545-552. (B. Petriç, M. Mirokviç, Yugoslavya halklarının hukuk ve devlet gelişimi tarihi) 20 Ѓорѓи Цаца, Слободите и правата на човекот во Југославија. Скопје, Студентски збор 1986, cтр. 265. (Gorgi Tsatsa-Yugoslavya’da temel hak ve hürriyetler) 21 1953 yılı nüfus sayımlarına göre Slovenya’da % 3.5, Sırbistan’da % 26.4, Hırvatistan’da % 20.4, Makedonya’da % 34.1. Bkz.: Enciklopedija Jugoslavije T.4. Zagreb, Leksikografski zavod FNRJ, MCMLX, 600.; Yugoslavya'nın etnik haritası için bkz.: Ek - II. Harita 2. 22 Örneğin: 1991 sayımlarına göre Hırvatistan’da nüfusun % 12.1’si ( 581.633 ). http://vjesnik.com/html/2002/06/11; Bosna ve Hersek’te ise nüfusun % 31.4'ü (1.3 milyon). http: //www. minelres. lv/ reports/bosnia/bosnia. NGO.htm 23 Vesna Pesic, Serbian Nationalism and the Origins of the Yugoslav Crisis, http://www.usip.org/pubs/specialreports/pesic.pdf, p.11 24 1963 yılına kadar bütün önemli ekonomik ve yasama yetkileri Federal yönetimin elindeydi. Стипе Шувар, Националното и националистичкото. Скопје, Комунист 1978, стр. 24. (Stipe Şuvar-Millet ve Milliyetçilik); YKB (Yugoslavya Komünist Birliği) tarafından bu dönemdeki Sırp tutumu “ünitarist” ve “hegemonist” olarak nitelendi. Pesic, op.cit., p.12.

Page 14: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

milliyetlerin etnik milliyetçiliğinin de etkinleşmesine neden oldu.25 Federal yönetim

yetkilerinin azaltılması talepleriyle Hırvatistan’da başlayan siyasi hareket kısa sürede

“ayrılıkçı” bir harekete dönüştü.26 Benzer hareketler Arnavutlar ve Makedonlar’da da

görüldü27. Yugoslavya yönetimi bu milliyetçi hareketleri ve Sırp merkeziyetçi görüşünü

engellemek için “özyönetim” sistemini benimsedi. Özyönetim sisteminde federasyon

birtakım (kon)federatif özelliklere sahip olurken millet ve milliyet gruplarına tanınan

siyasi, ekonomik ve kültürel özerklik haklarını da federal düzeyde koruyarak

milliyetçilik hareketlerine karşı koymaya çalıştı.28

Kurucu belgedeki geniş azınlık haklarının ilk yansıması 1963 Anayasası’nda

görülüyor.29 Bu Anayasa’da milli azınlıklar terimi yanında milliyet terimi de

kullanılmaktadır (43.md.).30 Bu terimle milliyetlerin de Yugoslavya kurucu milletleriyle

eşit oldukları vurgulanmak istenmiştir.31 Anayasaya baktığımızda milliyet adı altında

Yugoslavya vatandaşı olan ve fakat Yugoslavya kurucu uluslarından birine mensup

olmayan, Yugoslavya dışında bir ulusal devlete sahip olan azınlıklar anlaşılıyor. Zira,

kurucu Yugoslav milletleri kendi ana cumhuriyetlerinden başka bir federe

cumhuriyetinde azınlıkta olsalar da “millet” statüsündedirler.32 Diğer taraftan

anayasalarda milliyetlerin yanında etnik gruplardan da söz edilmesi azınlıkların milliyet

statüsünün kantitatif olduğu kadar kalitatif bir niteleme olduğunu gösteriyor.33

25 Шувар, op.cit., стр. 34 26 Славко Милосавлевски, Источна европа помеѓу егалитаризмот и демократијата. Скопје, Љуботен 1993, стр. 101-103. ( Slavko Milosavlevski-Avrupa, Egalitarizm ve Demokrasi Arasında ) 27 Стипе Шувар, Сите наши национализми. Скопје, Комунист 1987, стр. 331-332. (Stipe Şuvar- Milliyetçilik hareketlerimiz). 28 Милосавлевски, op.cit., стр. 98. 29 İlk anayasa olan 1946 Anayasası’nda milli azınlıklar terimi benimsenmiş. Azınlıklara tanınan hakları özetlemek gerekirse bunların bireysel haklar seviyesinde kaldıklarını söyleyebiliriz. Örneğin: Herkesin kanun önünde eşit sayıldığı, herkesin seçme ve seçilme hürriyetine sahip olduğu, ulusal azınlıkların dillerini kullanma hürriyetine sahip oldukları, kültürel varlıklarını koruma ve geliştirme hak ve hürriyetine sahip oldukları (18. 23. ve 24. md. gibi). Цаца, op.cit., стр. 265. 30 Ustav Socijalističke Federativne Republike Jugoslavije sa ustavnim amandmanima i ustavnim zakonima. - Službeni list SFRJ (Beograd) 1971. 31 Budimir Vukas, Etničke manjine i međunarodni odnosi. Zagreb, Školska knjiga 1978, str. 18 (Budimir Vukas-Uluslararası İlişkilerde Etnik Azınlıklar). 32 Örn.: 1974 Hırvatistan Anayasası giriş metninde (I), “Hırvat milletti ve Hırvatistan”da yaşayan Sırp milleti ve diğer milliyetler.....”, 1. maddede “Hırvatistan, Hırvat milletinin ulusal devleti ve Sırp milleti ve diğer milliyetlerin devletidir.” Bkz.: Ustav Socijalističke Republike Hrvatske. - Ustav SFRJ. Ustavi Socijalističkih Republika i Pokrajina. Beograd, Prosveta 1974, str. 277-370. 33 1974 Makedonya Anayasası’nda millet ve milliyetlerle eşit hak ve hürriyetlere sahip oldukları belirtiliyor. (eğitim hariç, 221 ve 222. maddeler). Bkz.: Устав на Социјалистичка Република Македонија. - Службен весник на СР Македонија (Скопје) 1981; Etnik gruplar olarak Yugoslavya dışında ulusal devlete sahip olmayan veya bir ulusun Yugoslavya’da yaşayan bölümü olarak nitelenemeyen gruplar kastediliyor. Örneğin: Romanlar. Bkz.: Ѓ. Цаца, оp.cit., стр. 270.

Page 15: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

1963 ve 1974 anayasalarıyla hak, hürriyet ve ödevlerde eşitlik benimsense de bu

eşitliğin önemli bir istisnası vardır. Milliyetler self-determinasyon haklarını federasyon

dahilinde bir cumhuriyet kurma yönünde kullanamazlar. Bu hak sınırlamasının hukuki

gerekçesi olarak milliyetlerin, Yugoslavya kurucu milletleri gibi asli kurucu unsur

olmamaları gösterilmektedir. Milliyetler, Yugoslavya Federasyonu’nun kurulmasında

söz sahibi değillerdi sadece katkıda bulundular, dolayısıyla self-determinasyon haklarını

vatandaşı oldukları federe cumhuriyet ve diğer Yugoslav milletleriyle beraber yaşamak

yönünde kullandılar. Hakkın sınırlamasının diğer bir gerekçesi de milliyetlerin azınlık

statüsünde olmaları ve Yugoslavya dışında bir ulusal devlete sahip olmalarıdır.

Sosyalizm döneminde bu hak sınırlaması, kaynağını Marksizm ve Leninizm’in devlet

teorisi ve uluslararası hukuktan almaktaydı.34

1963 Anayasasıyla ilk defa Yugoslavya’da milli azınlıkların da Yugoslavya

uluslarıyla birlikte kurtuluş savaşına katıldıkları ve Yugoslavya Federasyonun

kurulmasında pay sahibi oldukları belirtiliyordu. (XIX Anayasa Değişiklik Kanunu 1.

md:16-18 Aralık 1968). Anayasa bütün millet ve milliyet dillerinin eşitliğini kabul

ediyor ve milliyetlerin kendi dillerinde eğitim görme hakkına sahip olduklarını

belirtiyordu (42.md). Milliyetler, milli ve kültürel varlıklarını korumak ve geliştirmek

amacıyla örgütlenme hakkına sahip oluyordu (43.md.). Anayasa milliyetlerin hak ve

hürriyetlerini bunlarla sınırlı tutmayıp diğer hak ve hürriyetlerin düzenlemesini federe

cumhuriyetlere devrediyordu (43. md. son fıkra).

1963 Anayasası gereğince, Makedonya Cumhuriyeti de birtakım değişikliklere

gitti. 1963 Makedonya Cumhuriyeti Anayasası’yla Makedon milleti ve milliyetlerin

hak, hürriyet ve ödevler açısından eşit olduğu kabul edildi. Anayasa, Cumhuriyet ve

yerel meclislerde milliyetlerin orantılı olarak temsil edilmesi, nüfusunun önemli bir

kısmı milliyetlerden oluşan yerel yönetimlerde kararların milliyetin dilinde de

yayınlanması, belediyelerde resmi ilan ve işaretlerin milliyetlerin dillerinde de

yapılabilmesi gibi haklar içeriyordu. Anayasa, ayrıca milliyet dillerinde eğitim verecek

okulların kurulması hakkını da kanunla düzenleneceğini belirtiyordu. (72-75. md.’ler).35

34 ibid., стр. 265. 35 Устав на Социјалистичка Република Македонија. - Службен весник на СР Македонија (Скопје) 1971.

Page 16: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Yugoslavya’da azınlıklar hakkında en kapsamlı düzenlemeler getiren anayasa

1974 Anayasası’dır.36 Bu anayasada milli azınlıklar için sadece milliyet terimi

kullanılmıştır. 1974 Anayasası Yugoslavya genelinde artan etnik milliyetçiliğine karşı

bir cevap niteliğindedir. Bunun için azınlıklara ilk defa federal düzeyde korunan özerk

haklar tanınmakta ve bu özerklikler sistemi anayasada “özyönetim” olarak

belirtilmektedir.

Anayasa, milliyetleri milletlerle beraber kurucu unsur olarak kabul etmekte, hak

ve ödevlerde eşitlik ilkesini benimsemektedir. (1., 4., 5., 244. ve 245. maddeler.)

Bu anayasaya göre Voyvodina ve Kosova özerk bölgeleri Sırbistan

Cumhuriyeti’nin bünyesinde kalmakla beraber federal birimler olarak ilan edildiler.37

1974 Anayasası’yla federal düzeyde korunan azınlık haklarını özetlemek

gerekirse bunlar: kamusal alanda ana dilin kullanılması, ana dilde eğitim hakkı

(171.md.), belirli şartların varlığı halinde milliyet dillerinin resmi dil statüsünde

sayılabilmesi (246.md.), milliyetlerin dil, kültür ve milli kimliklerini koruma, geliştirme

hakkı ve bu amaçla örgütlenme hakkı ve hürriyetidir (248.md.).

Federal Anayasanın getirdiği yükümlülükler çerçevesinde Makedonya

Cumhuriyeti de bu değişiklikleri yeni anayasasına yansıttı.

En önemli değişiklik Makedonya Cumhuriyeti’nin kurucu unsurları olarak

Makedon milletinin yanında Türk ve Arnavut milliyetlerinin de belirtilmesidir.(1.md.).

Bu eşitlik doğrultusunda milliyetlerin hak, ödev ve hürriyetlerinde 1963 Anayasası’na

nazaran birtakım ilerlemeler kaydedildi. Bu ilerleme Makedonya Cumhuriyeti’nin

milliyetlerin belirli hak ve hürriyetlerini kullanmasında gerekli şart ve imkanları

sağlamakla yükümlendirilmiş olmasıydı.

1974 Anayasası’yla Makedonya Cumhuriyeti, cumhuriyet, yerel meclis ve

organlarında milliyetlerin orantılı temsilini (177.md.), eğitim-öğretim, kültür, medya

alanlarında milliyetlerin örgütlenmesini sağlamak ve geliştirmek (178. md.), 36 USTAV SFRJ. Ustavi Socijalistčkih Republika i Pokrajina. Beograd, Prosveta 1974, str. 1-90. 37 2. maddede Yugoslavya Federasyonu’nu oluşturan cumhuriyetler sayılırken Sırbistan’ın dahilinde Kosova ve Voyvodina özerk bölgeleri de sayılıyordu. 5 maddenin 2. fıkrasında özek bölgenin sınırlarının onun rızası olmadan değiştirilemeyeceği, 3. fıkrada ise Yugoslavya Federasyonu’nun sınırlarının özerk bölgelerin ve diğer cumhuriyetlerin rızası olmadan değiştirilemeyeceği belirtiliyordu. Anayasanın 321. maddesi uyarınca özerk bölgeler Yugoslavya Başkanlık Konseyi’nde de diğer cumhuriyetler gibi birer üyeyle temsil ediliyorlardı. 292. ve 348. maddeler uyarınca Federal Meclis ve diğer yönetim organlarında, 381. madde uyarınca Anayasa Mahkemesi, 263. madde uyarınca Merkez Bankası’nda da temsil ediliyorlardı. 398. madde uyarınca özerk bölgeleri ilgilendiren anayasa değişiklikleri ancak onların rızasıyla yapılabiliyordu.

Page 17: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

milliyetlerin yaşadığı her yerde ana dilde eğitimi sağlamak (179.md.) yükümlülüğünü

üstlenmişti.

Milliyet dilleri, Makedon diliyle eşit tutulmuş ve kamusal alanda kullanılma

imkanı tanınmıştı. Milliyetlerin yaşadığı yerel yönetim birimlerinde yerel yönetim

meclis kararlarının milliyetlerin dilinde de yayınlanması öngörülmüştü. (180. madde)

Milliyetler kendi milli (milliyet) bayraklarını anayasa ve kanunun öngördüğü

şekilde kullanma hürriyetine sahip oldular.(178.madde)

Cumhuriyet Meclisi, milliyetlerin yaşadığı yerel yönetim meclislerinde

“Milliyetlerarası İlişkiler Komisyonların” kurulmasını öngörmüştü. Komisyonların

görevi, anayasa ve kanuna uygun olarak millet-milliyet eşitliğinin sağlanmasını

denetlemek ve sağlanması için öneriler sunmaktı.(183.madde)

1991 yılındaki bağımsızlık ilanı ve onu izleyen referandumdan sonra kabul

edilen ve eski sistemi hukuki olarak sona erdiren 1991 Anayasasıyla, Makedonya

Cumhuriyeti liberal-demokratik bir düzene geçti.38 Bu yeni siyasi rejimde azınlık

haklarının durumuna baktığımızda özellikle Arnavutları memnun etmeyen ve 1990’lı

yıllar boyunca Makedonya’daki Arnavut sorunun temelini oluşturan birtakım hakların

tanınmadığını görüyoruz. Anayasanın başlangıç metninde ve 2. maddesinde

egemenliğin Makedonya Cumhuriyeti vatandaşlarından kaynaklandığı ve onlara ait

olduğu belirtilmektedir.39 Bu doğrultuda Anayasa eski sistemde var olan kolektif azınlık

haklarına nazaran Makedonya Cumhuriyeti vatandaşlarının bireysel hak ve

hürriyetlerini vurgulamaktadır.40

İlkelerin diğer maddelere nasıl yansıdığına baktığımızda 8. madde herkesin milli

kimliğini açıklama hürriyetine sahip olduğunu, 9.madde herkesin, dil, renk, cinsiyet,

siyasi düşünce, dini inanç ve milliyet ayırımı gözetilmeksizin kanun önünde eşit

olduğunu, 19 madde ise herkesin dini inanç ve ibadet hürriyetine sahip olduğunu

belirtir. Azınlıklarla doğrudan ilgili olan maddelere baktığımızda 48. maddeyle

38 Владимир Митков, Саво Климовски, Политички и уставен систем. Скопје,Просветно дело 1995, стр. 79. (Vladimir Mitkov-Siyasi ve Hukuki Sistem) 39 Giriş metninde Makedonya Cumhuriyeti’nin, Makedon milletinin milli devleti olduğu belirtildikten sonra Cumhuriyetin Makedon milleti ve Arnavut, Türk, Ulah ve Roman milliyetlerine mensup yurttaşların eşitliği üzerine kurulduğu belirtilmiş. Bkz.: Устав на Република Македонија со амандманите на Уставот I-XVIII. - Службен весник на Република Македонија (Скопје) 2002, стр. 5-78. 40 Slavko Milosavlevski, `Minorities in the Political and Constitutional Acts: From the 1903 Krushevo Manifest to the 2001 Constitutional Amandments,` New Balkan Politics, Issue 7/8, www.newbalkanpolitics.org.mk/html

Page 18: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Cumhuriyet, milliyetlerin etnik, dil, din ve kültürel varlık ve değerlerini garanti

etmektedir. Milliyetlerin, milli kimliklerini korumak ve geliştirmek amacıyla kültür,

sanat ve bilim örgütleri kurma hakkı ve hürriyetine sahip oldukları belirtilmiştir.

Milliyetlere ilk ve orta öğretimde ana dillerinde eğitim görme hakkı tanınmakla birlikte

bu hakkın kanunla düzenleneceği bildirilmiştir. Anayasanın 7. maddesi milliyetlerin

yaşadığı yerel yönetim birimlerinde Makedon dili ve onun kiril alfabesi yanında milliyet

dilleri ve alfabelerinin kullanılma şartlarını düzenlemektedir. Madde milliyet dilinin

kullanılabilmesi için milliyetin yerel yönetim biriminde çoğunlukta veya önemli bir

sayıda (% 20) olması gerektiğini belirttikten sonra bu hakkın kanuna uygun olarak

kullanılabileceğini bildirmektedir. 78. maddeyle Makedonya Meclisi’ne

“Milliyetlerarası İlişkiler Komisyonu” kurma görevi verilmektedir. Meclis tarafından

seçilen ve ikişer Makedon, Arnavut, Türk, Ulah, Roman ve diğer azınlıklar

temsilcisinden ve Meclis Başkanı’ndan oluşan komisyonun görevi milliyetler arası

sorunları incelemek ve çözümü için Meclise teklifler sunmaktır. Meclis, komisyonun

inceleme sonuçlarını ve tekliflerini görüşmek ve karara bağlamak zorundadır.

Makedonya Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını ilân etme sürecinin başlamasından

itibaren kurucu millet statüsü talep eden Arnavutlar, anayasayla kurulan Cumhuriyetin

Makedon milli devleti olarak kabul edilmesini kendilerine yapılmış bir haksızlık olarak

kabul ettiler.41 Arnavutlar, Makedonlarla eşitlik taleplerinde kurucu ulus statüsüyle

birlikte gelen dil ve eğitimde anayasayla tanınandan daha geniş haklar, hükümet ve

kamu görevlerinde nüfusa orantılı temsil edilme gibi hakları da talep ettiler.42

2001 yılının ortalarında UÇK’nın (Ushtria clirimtare kombetare-Ulusal Kurtuluş

Ordusu) başlattığı çatışmalardan sonra ABD ve AB’nin araya girmesiyle Arnavut ve

Makedon siyasi partileri arasında imzalanan Çerçeve Anlaşması’yla kabul edilen

Anayasa revizyonu da bu taleplere cevap niteliğindedir. Dolayısıyla anayasa

değişiklikleri diğer azınlıkların durumundan çok Arnavut-Makedon eşitliğini sağlamaya

yöneliktir. Anlaşmayla, anayasanın başlangıç metni dahil olmak üzere 15 maddesinin

41 Arnavutlar kurucu ulus taleplerini II. Dünya Savaşı’ndan sonra ülkenin kurulmasındaki katkıları ve ülkede ikinci büyük topluluk olmalarına dayandırıyorlar. Bkz.: The politics of ethnicity and conflict,ICG Macedonia Report, 10. www.crisisweb.org; Bu talepleri kabul edilmeyen Arnavutlar, bağımsızlık referandumu ve anayasayı kabul oylamasını boykot ettiler. Bkz.: The Albanian Question in Macedonia, ICG Balkans Report No. 38, p. 3. www.crisisweb.org, 42 Alice Ackerman, “Macedonia and the Kosovo conflict,” The International Spectator, Vol. XXXIII, No.4 (October-December 1998), p.41. (www.ciaonet.org)

Page 19: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

değiştirilmesi öngörülüyordu (Ek: A).43 16 Kasım 2001 tarihinde kabul edilen anayasa

değişikliği kanunlarıyla (IV-XVIII Anayasa Değişiklik Kanunları) 1991

Anayasası’ndaki azınlıklar statüsü durumu tamamen değişti.

Anayasanın başlangıç metni ve ilgili maddelerinde yapılan değişikliklerle

1940’lı yıllardan itibaren geleneksel olarak kullanılan azınlık terimlerinin yerini

“topluluklar” terimi almıştır. Başlangıç metninde Makedonya Cumhuriyeti’nin kurucu

unsuru olmanın şartı ulusal veya etnik bir kimliğe değil Makedonya Cumhuriyeti

vatandaşlığına bağlanarak, Makedonya Cumhuriyeti’nin, Makedonya’da yaşayan bütün

toplulukların devleti olduğu belirtilmiştir. Başlangıç metninde bu şart “Makedonya

Cumhuriyeti vatandaşları, Makedon ulusu ve Makedonya vatandaşı olan Arnavut, Türk,

Ulah, Sırp, Roman, Boşnak ve diğer ulusların Makedonya’daki toplulukları...

Makedonya Cumhuriyeti’nin bağımsız ... bir hukuk devleti olarak kurulmasına karar

verdiler.” şeklinde belirtilmiştir.

7. maddede yapılan değişiklikle Makedon dili ve alfabesinin yanında ülke

nüfusunun en az % 20’sinin kullandığı dil ve alfabe de belirli şartlar altında resmi dil

statüsünde sayılmaktadır. Maddeye göre vatandaşların en az % 20’nin kullandığı

Makedon dilinden farklı bir dil de yerinden yönetimlerde ve merkezi yönetimin taşra

teşkilatlarında resmi dil statüsündedir. Devletin merkezi organlarında bu resmi dilin

kullanımının kanunla düzenleneceği belirtilmektedir.

8. maddeyle devlet yönetimi ve kamu kuruluşlarında bütün toplulukların orantılı

olarak temsil edilmesi düzenlenmiştir.

48. maddede yapılan değişiklikle topluluklar, topluluk sembollerini kullanma

hakkına sahiptirler.

69. maddeyle meclisin kültür, eğitim, kişisel resmi evrak ve sembollerin

kullanımını doğrudan etkileyen kanunları kabulde olağan salt çoğunluğun yerine

nitelikli çoğunluk aranmaktadır. Maddeye göre bu konuları doğrudan ilgilendiren

kanunların kabulü için Makedonya’da çoğunlukta olmayan topluluk temsilcilerinin de

salt çoğunluğu sağlanmalıdır. Bu kuralın uygulanmasıyla ilgili olarak çıkabilecek

sorunlar “Topluluklararası İlişkiler Komisyonu” tarafından karara bağlanır.

43 Рамковен договор со анексите А. Б и Ц утврден во Охрид, а потпишан во Скопје на 13 aвгуст 2001 година. Bkz.: Устав на Република Македонија со амандманите на уставот I-XVIII. - Службен весник на Република Македонија (Скопје) 2002, стр. 103-126.

Page 20: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

78. maddede yapılan değişiklikle Meclis, 19 üyeden oluşan “Topluluklararası

İlişkiler Komisyonu”nu kurmakla görevlidir. Üyeleri Meclis tarafından seçilen

komisyon, yedişer Arnavut ve Makedon Meclis üyesi ve birer Türk, Ulah, Roman, Sırp

ve Boşnak üyeden oluşmaktadır. Topluluklardan birinin Mecliste üyesi olmaması

halinde Halk Savcısı (Ombudsman) o topluluğun önde gelen siyasi ve diğer kişilerine

de danışarak birini seçer. Komisyonun görevi eski Milliyetlerarası Komisyonla aynıdır.

Komisyon ayrıca 69. maddedeki sorunun önüne gelmesi halinde üye sayısının salt

çoğunluğuyla meclisi bağlayıcı karar alma yetkisine de sahiptir.

86. madde Cumhurbaşkanı’na Makedonya Cumhuriyeti Güvenlik Kurulu’na

atayacağı üç kişiyi seçerken toplulukların orantılı temsil edilmesini sağlama

yükümlülüğünü de vermektedir.

Daha önce de değindiğimiz gibi 2001 yılında yapılan bu değişiklikler Arnavut ve

Makedon siyasi partileri arasında imzalan Ohri Çerçeve Anlaşması’nın uygulanmasıyla

ilgilidir. “Batı Makedonya Sorunu”nda daha ayrıntılı bir şekilde incelemeye

çalışacağımız Ohri Çerçeve Anlaşması ise o sırada devam eden etnik çatışmaların

durdurulması amacıyla ortaya çıkan bir Makedon-Arnavut uzlaşmasıdır. Makedon ile

Arnavut tarafları arasında varılan bu uzlaşma devam eden etnik çatışmalar ve

uluslararası toplumun da baskısıyla hem Makedon hem de Arnavutlar için “olmazsa

olmaz” sayılabilecek konularda taviz verilmesiyle ortaya çıkmıştır. Bu nedenle Ohri

Çerçeve Anlaşması ve onun uygulanmasıyla ortaya çıkan anayasal ve siyasal sistemin

asıl amacı Makedon-Arnavut eşitliğini sağlayarak etnik çatışmaların engellenmesidir.

Bu amaç dikkate alındığında yeni anayasal ve siyasi sistemin getirdiği demokrasi,

hukuk devleti ve insan hakları ilkeleri Makedon-Arnavut eşitliğinin sağlanmasına daha

doğrusu etnik çatışmanın engellenmesine yöneliktir. Dolayısıyla yeni sistem etnik

çatışma potansiyeli taşımayan diğer topluluk sorunlarına yönelik düzenlemeler

getirmemektedir.

Anayasa değişiklikleriyle 1940’lı yıllardan itibaren geleneksel olarak kullanılan

“milliyet” statüsünün kaldırılmış olması ve Anayasanın başlangıç metninde Makedonya

Cumhuriyeti’nin Makedonya’da yaşayan bütün toplulukların devleti olarak

benimsenmesi azınlıkların Makedonya Cumhuriyeti Devleti’ne entegrasyonu açısından

önemli bir ilerleme olarak görülebilir. Sosyalist dönem ve onu izleyen 1991-2001

döneminde azınlıklar için benimsenen milliyet statüsü, millet-milliyet eşitliğinin

Page 21: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

vurgulanmasına rağmen azınlıkların devletle entegrasyonunu zorlaştırmaktaydı.

Milliyetlerin vatandaşı oldukları devlet ile “milli devletleri” arasında vurgulanan

bağlantı Makedonya Cumhuriyeti’nde yaşayan azınlıkların kendi devletlerinde

“yabancılaşmasını” dolayısıyla entegrasyon sorununu ortaya çıkarmaktaydı.

Entegrasyon sorunu azınlık ve çoğunluk açısından farklı sonuçlara neden olmuştur.

Örneğin: Makedonya’da entegrasyon sorunu yaşayan Arnavut ve Türk azınlıklarına

bakılacak olursa Türk azınlığı çareyi ana vatana göç etmekte bulurken Arnavut azınlığı

ileride ayrıntılı olarak incelemeye çalışacağımız gibi bazen silahlı mücadeleyi de içeren

radikal akımlara başvurarak sorunu yasadışı yollarla daha doğrusu sistem dışına çıkarak

çözmeye çalışmıştır. Olaya çoğunluk açısından bakıldığında ise milliyet ve “milli

devlet” arasında kurulan bağlantı bir takım resmi politikalarda meşruiyet kaynağı

olarak ortaya çıkmaktadır. Örneğin: 1960’lı yılların sonuna kadar yoğun olarak devam

eden Türk göçü “ana vatana” yönelik olduğu için Makedonya resmi makamları

tarafından hiçbir zaman ciddi bir sorun olarak görülmemiştir.

Makedonya’da mevcut olan Arnavut sorununu incelerken, yukarıda

bahsettiğimiz yabancılaşma sorununa da cevap aramaktayız. Çalışmanın ilerisinde

Makedonya’da ve Yugoslavya’da yıllarca güncel olan Arnavut sorununa değinirken onu

kronolojik olarak inceleyerek Arnavutların “işgal altındaki Arnavut toprakları”

fikrinden “vatanımız Makedonya” fikrine nasıl ulaştıkları ve hangi faktörlerden

etkilendiklerini ortaya koyarak bir azınlığın bu yabancılaşma duygusundan nasıl

kurtulduğunu açıklamaya çalışacağız.

2001 yılında yapılan anayasa değişiklikleriyle milliyet terminolojisinden

vazgeçilmesinin önemli bir gelişme olarak görülebileceğini belirtmiştik. Çünkü bu

pozitif gelişme maalesef sadece anayasanın başlangıç metniyle sınırlı kalmaktadır.

Anayasanın tamamı ele alındığında daha önce de değindiğimiz gibi ortaya konulan

sistem Arnavut ile Makedon eşitliğini sağlamaya yöneliktir. Dolayısıyla anayasa

değişiklikleri azınlıkların entegrasyonuyla değil sadece Arnavutların entegrasyonuyla

ilgilidir. Netice itibariyle Anayasa ve Ohri Çerçeve Anlaşması’nın tam olarak

uygulanmasıyla Makedonya Cumhuriyeti fiili olarak iki uluslu bir devlet haline

gelmektedir. Arnavut siyasi mücadelesi için önemli ve aslında 1990’lı yıllardan itibaren

nihai bir hedef olarak belirlenen bu aşamaya ulaşılmış olunması büyük bir başarı

sayılırken diğer azınlıkların hukuki ve siyasi durumları açısından eskiye nazaran önemli

Page 22: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

bir değişiklik getirmemektedir. Örneğin, milliyet terminolojisinden vazgeçilmiş

olunmasına rağmen azınlıklar ve milli devletleri arasındaki bağlantı çoğunluk açısından

belirli politikalara meşruiyet teşkil etmeye devam etmektedir. Bunun en somut örneği

2004 yılında vatandaşlık kanununda yapılan değişikliklerdir. Kanunun 11. maddesi

uyarınca Makedonya’dan göç edenler ve onların alt soyları (1.dereceye kadar) yeniden

Makedonya vatandaşlığı kazanma hakkına sahip olurken milli devletlerine göç edenler

bu haktan faydalanamıyorlar.44

B. Eğitim Alanında Azınlıkların Durumu

Anayasal hakları incelerken gördüğümüz gibi Makedonya Cumhuriyeti’nde

kuruluşundan günümüze kadar azınlıklar anadillerinde eğitim görme hakkına sahiptirler.

Bu hakkın anayasaya veya kanuna bağlı olup olmamasına bakılmaksızın uygulamada

Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren birtakım sorunlar ve istisnalar içermesine rağmen

kesintisiz olarak devam ettiğini söyleyebiliriz.

Sekiz yıllık zorunlu eğitimden oluşan ilk öğretimde uygulamaya bakıldığında

milliyetlerin yoğun olarak yaşadıkları bölgelerde önemli bir sorun yaşanmadığı

görülüyor. Bunun en önemli istisnası 1991 yılından itibaren Batı Makedonya’nın

Merkez Jupa Belediyesi’nde Türk öğrencilerin karşılaştığı durumdur. Velileri tarafından

Türkçe eğitim görmeleri istenen ilkokul öğrencilerinin eğitim hakkı ilk önce yerel idare

daha sonra da merkezi idare tarafından engellendi. Gerekçe olarak öğrencilerin ana

dillerinin Türkçe değil Makedonca olduğu ileri sürüldü. 1995 yılında bölgedeki

okullarda Türkçe sınıflar olmasına rağmen bu öğrencilerin Türk dilinde eğitim

görmeleri polis önlemleriyle engellendi. Türk veliler Anayasanın 48. maddesine aykırı

olarak özel ilkokullar kurdular ve sorunu yasadışı yollarla çözmeye çalıştılar. Yargısal

yollara da başvuran Türk veliler 1998 yılına kadar bir sonuç alamadılar. 1998 yılında

44 Закон за државјанство на Република Македонија. - Службен весник на Р.М.(Скопје). Бр. 67/92, 8/2004, http://www.makemigration.com/Regulativa/zakon%20za%20drzavjanstvo.htm. (Makedonya Cumhuriyeti Vatandaşlık Kanunu).

Page 23: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

iktidarın değişmesiyle (VMRO-DPMNE; 1998 yılında hükümet uygulamasıyla, 1999

yılında Eğitim Bakanlığı kararıyla ) Türkçe eğitime izin verildi. Bu karar daha sonra

Makedonya Cumhuriyeti Yargıtay’ı tarafından da onandı.45 Fakat karar 2000 yılında bu

sefer Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Mahkeme bazı siyasi partilerin

başvurusu üzerine 1999 yılında Eğitim Bakanlığının aldığı kararı Anayasaya aykırı

bularak iptal etti. Mahkeme, Eğitim Bakanlığının kararını Anayasanın 48/4. maddesinde

tanınan milliyetlerin ana dillerinde eğitim hakkına dayanarak iptal etti. Anayasa

Mahkemesi, Anayasanın 48/4. maddesinde belirtilen milliyet ana dilinin, vatandaşların

gündelik hayatlarında ve baskı görmeden kullandıkları dil olarak anlaşılması gerektiği

yorumunu getirdi. Mahkemeye göre Anayasa bu konuda objektif bir belirleme yapmıştır

ve bu belirlemenin kamu organlarının sübjektif uygulamaları veya vatandaşların

subjektif iradeleriyle değiştirilemeyeceğini belirtmiştir.46 Mahkemenin kararı Türkler

tarafından siyasi bir karar olarak nitelendi .47 Bu konuda belki de en ilginç yaklaşımlar

bölgede görev yapan uluslararası insan hakları kuruluşlarından geldi. Human Rights

Watch bölgedeki Türk azınlığının, çocukları için ana dilde eğitim hakkını talep

edebilecekleri kadar Türkçe bilmediklerini, diğer bir uluslararası kuruluş ise

“Makedon/Müslümanları” çocuklarının, Türkçe eğitime zorlandıklarını ileri sürdü.48

Aslında Anayasa bu konuda kesin hükümler getirmektedir. 8. maddeyle herkes ulusal

kimliğini seçme ve açıklama veya gizleme hakkına sahiptir. 1994 sayımlarına göre

%74.1’i Türk olan Merkez Jupa vatandaşlarının 48/4. maddesiyle tanınan ana dilde

eğitim haklarının objektif bir kriterle engellenmesi ortaya ilginç bir durum

çıkarmaktadır. Devlet Merkez Jupa Belediyesindeki nüfusun % 74’nü Türk olarak

kabul ediyor, Türk olarak kabul edilen bu topluluk da ana dilinin Türkçe olduğunu öne

sürüyor fakat devlet bu topluluğu Türkçe’yi iyi bilmediği için Makedonca okumaya

zorluyor.

90’lı yılların başında sadece Arnavutça ve Türkçe yapılabilen orta öğretimdeki

en önemli sorun 1985 yılından kalan orta öğretim kanunun getirdiği sınırlamalardı.

Kanuna göre milliyet dillerinde eğitim verecek sınıflar ancak 30’dan fazla öğrencinin

başvurması ve bunlar için yeterli sayıda kalifiye öğretim elemanı olması durumunda

45Duncan Wilson, Minority Rights in Education, Elanders Novum AB 2002, p.57. www.right-to-education.org 46 Уставен суд на Република Македонија.У.Број: 205/1999-0-0, 05.07.2000, http://www.usud.gov.mk/ 47 N. İdris, “Strazburg’a Başvuru Yenilenecek,” - Birlik ( Üsküp), 8 Temmuz 2000, s.2. 48 Wilson, op.cit., p.57.

Page 24: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

sağlanabiliyordu.49 Kanunun uygulanmasıyla milliyet dillerinde eğitim gören öğrenci

sayısında önemli bir düşüş olmuştu. 1980/81 öğretim yılında öğretim yılında 9754

Arnavut ve 327 Türk öğrenci anadillerinde eğitim görürken bu sayı 1990/91 yılında

2527 Arnavut ve 186 Türk öğrencisine düşmüştür.50 1993 yılından itibaren milliyetlerin

eğitimde daha fazla temsil edilebilmesi için hükümetin aldığı kararlar çerçevesinde

milliyet dillerinde eğitim gören öğrenci sayısında önemli bir artış görülür.51 1991/92

yılında 2875 Arnavut ve 193 Türk, 1992/93 yılında 4169 Arnavut ve 219 Türk, 1993/94

yılında ise 5350 Arnavut ve 260 Türk öğrenci orta öğretimde ana dillerinde eğitim

görür.52

2000 yılına kadar anayasa ve kanuna göre yüksek öğretim sadece Makedon

dilinde yapılabiliyordu. Yüksek öğretimde Makedon dilinde eğitimin tek istisnası

Üsküp Pedagoji Fakültesi’ndeki eğitimdi. Okul öncesi, ilköğretim ve orta öğretim

okullarına kadro yetiştirmek amacıyla 1995/96 öğretim yılından itibaren sınıf

öğretmenliği, matematik, fizik, kimya, biyoloji ve tarih bölümlerinde milliyet dillerinde

de eğitim yapılmaktaydı.53

Yüksek öğretimin Makedon dilinde yapılıyor olması ve milliyet öğrencilerinin

genellikle kendi ana dillerinde ilk ve orta öğretimlerini tamamlamış olmaları nedeniyle

üniversiteye kayıt olma şartlarında milliyet mensuplarına belirli kotalar

uygulanmaktadır.54

Pedagoji Fakültesi’nin faaliyete girmesi ve genel olarak bütün üniversitelerde

azınlık kotalarının benimsenmesi nedeniyle 1992 yılından itibaren yüksek öğretim

yapan milliyet mensuplarında önemli bir artış gözlenmektedir. 1991/92 öğretim yılında

milliyet mensubu öğrenciler % 7’den daha az bir sayıda temsil edilirken bu oran

1998/99 öğretim yılında % 17’ye çıkmıştır( % 9’u Arnavut, % 2.1’i Türk, % 1.4’ü Ulah,

% 0.5’i Roman ve 4.3’ü diğer milliyet mensubu öğrencilerden oluşmaktadır).55

49 Владимир Ортаковски, Меѓународната положба на малцинствата. Скопје, Мисла 1996, стр. 330. (Vladimir Ortakovski,Uluslararası İlişkilerde Azınlıkların Durumu). 50 С. Милосавлевски, М. Томовски, оp.cit., стр. 337. 51 В.Ортаковски, оp.cit., стр. 52 С.Милосавлевски, М.Томовски, оp.cit. , стр. 337-338. 53Mirjana Najcevska, `Obrazovanje u Makedoniji – put po mukama jednog zakona,` http://aimpress.ch/dyn/pubs/archive/data/199711/71118-026-pubs-sko.htm (Mirjana Nayçevska, Makedonya’daki eğitim Sorunu). 54 1991/92 öğretim yılından itibaren % 10’luk milliyet kotası uygulanmaya başlandı. 1996/97 öğretim yılında bu kota nüfusa orantılı olarak ayarlandı. Duncan Wilson, оp.cit.,p. 59. 55 Aneta Jovevska, Minorities presence in political life- Republic of Macedonia, http://nispa.sk/news/jovevska.rtf

Page 25: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Yüksek öğretimdeki sorunlara gelince; Makedonya Cumhuriyeti otoriteleri

özellikle çok az sayıda Arnavut öğrencinin oluşunu 1989 yılında kapatılan Priştine

Üniversitesi’ne bağlamaktadırlar. Yugoslavya’nın dağılmasından önceki sürede bu

üniversiteden mezun olan Makedonyalı Arnavut sayısı 1.200 olarak açıklanmaktadır.

Bağımsızlıktan sonra ise Priştine Üniversitesi’nin yerine Arnavutluk üniversitelerinin

geçtiği kaydedilmektedir. 1992/93 öğretim yılı kayıtlarına göre bu üniversitelerde 400’e

yakın Makedonya vatandaşının yüksek öğretimine devam ettiği belirtiliyor.56

Arnavutlar, üniversiteye kabul ve mezun olmadaki oran düşüklüğünü ana

dillerinde eğitim görmüş Arnavut öğrencilerinin sadece Makedon dilinde eğitim veren

üniversitelerde okuma zorunluluğuna bağlamaktadyılar. Makedonlar ise Anayasa ve

kanunlarla görev olarak belirtilmiş resmi dili (Makedon dilini) öğrenme ve öğretme

yükümlülüğünün yerine getirilmesi görüşüyle bunun gerekçe olarak

gösterilemeyeceğini iddia etmekteydiler.57

Uygulamada ise daha önce de değindiğimiz gibi Makedonya hükümeti

milliyetlerin bu dezavantajının farkında ve sınav puanlarında indirim ve milliyet

kotasını uygulamaktadır.

Fakat yüksek öğrenimdeki sorunun asıl kaynağı bu değildir. Arnavutların kurucu

millet olarak tanınma talepleri ve Makedonların buna karşı olan tutumlarıdır. Arnavutlar

kurucu millet olmanın Makedonlarla eşitlik anlamına geldiğini, bu sebeple kamu

destekli bir Arnavut üniversitesinin veya var olan üniversitelerin Arnavutça da eğitim

vermesini talep etmekteydiler.

Arnavutların üniversite taleplerini reddeden Makedonya yönetimi bunun yerine

yukarıda da değindiğimiz gibi Pedagoji Fakültesinin değişik bölümlerinde Arnavutça

eğitime izin verdiler. Talepleri reddedilen Arnavutlar, 1995 yılında Kalkandelen

Üniversitesini kurdular. Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti Anayasa, kanunlar ve ülke

bütünlüğü için tehlike oluşturduğu gerekçesiyle bu üniversiteyi yasadışı ilan etti.58

Sorun ancak 2000 yılında kabul edilen Yüksek Öğretim Kanunu’yla aşılabildi.

Kanuna göre Arnavutça eğitim verecek özel bir üniversitenin kurulabileceği kabul

56 В.Ортаковски, оp.cit, стр. 336. 57Гале Галев, “Правото на образование на припадниите на националностие,” Пет години од уставот на Република Македонија, Скопје, Здружение за Уставно Право на Македонија, Март 1998, стр. 56-59. (Gale Galev,Milliyetlerin Eğitim Hakkı). 58 The situation in FYROM-Report, Assembly of Western European Union, Doc. A/1753, 18 Octomber 2001, p.5.

Page 26: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

edildi.59 Fakat Arnavutlar kamu destekli bir Arnavut üniversitesinin kurulması gerektiği

taleplerinden vazgeçmediler. Ohri Çerçeve Anlaşması’yla taraflar ülke nüfusunun

%20’nin kullandığı dilde de devlet üniversitesinin kurulmasına karar verdiler

(Anlaşmanın 6.2. maddesi). Anlaşma gereği 2003 yılında AGİT destekli üniversitenin

varlığı yanında faaliyete yasadışı olarak devam eden Kalkandelen Üniversitesi de devlet

üniversitesi statüsüne kavuştu.60

C. Toplumsal ve Siyasal Alanda Azınlıkların Durumu

1990 yılında çok partili sisteme geçen Makedonya Cumhuriyeti’nde 2000 yılına

kadar 100’e yakın siyasi parti kurulmuştur.61 Bu siyasi partiler arasında en az 16’sı

azınlıklara aittir. Temsil oranı ve etkinlik açısından en önemlilerini saymak gerekirse,

Arnavutların PDP (Partija za Demokratski Prosperitet-Demokratik İlerleme Partisi),

NDP (Narodna Demokratska Partija– Demokratik Halk Partisi) PDPA (Partija za

Demokratski Prosperitet na Albancite-Arnavut Demokratik İlerleme Partisi) ve DUI

(Demokratska Unija za Integracija-Demokratik Uyum Birliği), Türklerin – TDP (Türk

Demokratik Partisi), Romanların PCER (Partija za Celosna Emancipacija na Romite-

Roman Özgürlükler Partisi) ve Sırpların DPS (Demokratska Partija na Srbite-

Demokratik Sırp Partisi)’dir

1990, 1994, 1998 ve 2002 yıllarında yapılan genel seçimlere baktığımızda

azınlıkların tamamının olmasa da önemli bir kısmının mecliste temsil edildiği,

59 Yüksek Öğretim Kanunu’nun 95/7. maddesiyle özel üniversitelerde, milliyet dillerinde de eğitim yapılmasına izin veriliyor. Bkz.: Закон за високо образование 2000, член 95/7 (Yüksek Öğretim Kanunu, 95/7. md.). http://www.minelres.lv/; Bu doğrultuda yasadışı olarak ilan edilen Kalkandelen Üniversitesinin yerine geçmesi hedeflenen AGİT destekli Güneydoğu Avrupa Üniversitesi kuruldu. D. Wilson, оp.cit. p.60. 60 http://www.mr.com.mk/Bilteni/Dekemvri2003/Biltenvesti.htm 61 Благоја Нинески, Изборите, медиумите и партиите во македонија 1999-2000. Скопје, Студентски збор 2001, стр. 7 (Blagoya Nineski-Makedonya’da Seçimler,Medya ve Siyasi Partiler).

Page 27: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Arnavutların ise temsil edilmekten öte hükümet oluşumlarında dahi her zaman yer

aldıkları görülür.

1990 seçimlerinde Meclis üyelerinin 27’si azınlık mensubuydu. Bunların

23’Arnavut, 2’si Roman, ve 1’i Yugoslav diğeri ise Müslüman (Boşnak)’tı.62

1994 seçimlerinde seçilen 23 azınlık mensubundan 19’u Arnavut, 2’si

Roman,1’i Türk ve 1’i Sırp’tı.63

1998 seçimlerinde Makedonya Meclisi’ne 26 Arnavut, 1 Türk, 1 Roman ve 1

milletvekili diğer milliyetlerdendi. Bu seçimlerde söz konusu meclise toplam 29 azınlık

milletvekili seçildi.64

2002 yılında yapılan seçimlerde üyelerin milli kimlikleri konusunda tam bir

bilgiye ulaşamadık onun için sadece parti üyeliklerinden yola çıkarak mecliste en az 27

Arnavut temsilcisinin bulunduğunu söyleyebiliriz (PDP-2, PDPA-7, DUI-16, NDP-1).65

Anayasada Hükümetin oluşturulmasını düzenleyen 90. maddeye göre iktidarın

Arnavutlar veya diğer bir toplulukla paylaşılması zorunluluğu yoktur. 66 Fakat

uygulamada çok partili sisteme geçişten sonra kurulan ilk hükümetten itibaren

Arnavutların her zaman, diğer azınlıkların ise zaman zaman hükümette temsil

edildikleri görülüyor. Makedon partileri tek başlarına veya diğer Makedon partileriyle

koalisyon kursalar bile özellikle Arnavut partilerini de iktidara ortak ediyorlar.

Dolayısıyla Makedon siyasi hayatında böyle bir teamülün veya pozitif normlara

dayanmayan bir oydaşmanın sağlandığı söylenebilir.67

1990 yılındaki ilk çok partili seçimlerden sonra kurulan ilk hükümette Arnavut

ve Türk temsilcileri de yer aldı. 1992 yılında eski Makedonya Komünistler Birliğinin

devamı niteliğinde olan Sosyal Demokratlar Birliği (SDSM) diğer Makedon partilerinin

yanında Arnavut PDP’yi de koalisyona kattı.68 Bu siyasi teamül 1994 seçimlerinden

sonra kendisini daha güçlü bir şekilde gösterdi. Seçimlerin mutlak galibi olan SDSM

seçim koalisyonu tek başına iktidara sahip olabilecek güçteyken bile Arnavut PDP’ye 62 ibid., стр. 20. 63 ib., стр. 32. 64 ib., стр. 65-66. 65 http://www.ifes.org.mk/en/elect_results.asp 66 Madde, hükümet kurma görevini mecliste çoğunluğu sağlayan parti veya partilere verilmesini öngörüyor. Hükümet meclisin salt çoğunluğu tarafından seçiliyor. Устав на Република Македонија, Скопје, ЈП Службен весник на Македонија (2002), стр. 61-62. 67 Мирјана Малевска, Етничкиот Конфликт и Прилагодувањето. Скопје, Култура 1998, стр. 60. (Miryana Malevska-Etnik Çatışmalar ve Uyum Sorunu). 68 Новица Вељановски, Македонија 1945-1991. Скопје, Институт за национална историја 2002, стр. 364 (Novitsa Velyanovski, Makedonya 1945-1991).

Page 28: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

beş bakanlık vererek koalisyon hükümeti kurdu69. 1998 seçimlerinden sonra radikal

milliyetçi olarak nitelenen Makedon VMRO-DPMNE partisi radikal milliyetçi Arnavut

DPA(PDPA-NDP)’yle koalisyon hükümeti kurdu.70 Fakat bu geleneğin en çarpıcı

örneği 2002 seçimlerinden sonra kurulan SDSM-DUI hükümetidir. Zira DUI, başta

başkanı Ali Ahmeti olmak üzere üyelerinin önemli bir kısmı Ulusal Kurtuluş

Ordusu’nun eski mensuplarının oluşturduğu bir partidir.71

Yerel seçimlere baktığımızda da azınlıkların temsil edildiğini görürüz. 1990

yılında yapılan yerel seçimlerde yerel meclislere toplam 336 azınlık üyesi seçilmiştir.

Bunlardan 234’ü Arnavut, 25’i Boşnak, 22’si Türk, 16’sı Sırp, 15’i Roman, 12’si Ulah

ve 6’sı Yugoslav’dı72

1996 seçimlerinde toplam 466 azınlık mensubu seçildi. Bunlardan 342’si

Arnavut, 54’ü Türk, 20’si Sırp, 13’ü Roman, 12’si Müslüman, 5’i Ulah ve 21’i diğer

azınlıklara mensuptu. Belediye başkanlığına 22 Arnavut, 4 Türk ve 2 Sırp seçilmişti.73

2000 seçimlerinde de yerel meclislere 385 Arnavut, 27 Türk, 26 Sırp ve 9

Roman seçilmiş, belediye başkanlığına ise 26 Arnavut ve 1’er Türk, Sırp ve Roman

seçilmişti.74

Daha önce açıklamaya çalıştığımız Makedonya’nın demografik yapısı göz

önünde bulundurulduğunda yerel yönetimler ve yerinden yönetim (desаntralizasyon)

ilkesi Makedonya’daki Arnavut sorununun önemli bir parçasını oluşturmaktadır.

Arnavutların Batı Makedonya’da önemli sayıda olmaları ve hatta bazı bölgelerde

çoğunlukta olmaları sebebiyle yerinden yönetim ilkesinin benimsenmesi ve merkezi

idarenin belirli yetkilerinin yerel yönetimlere devredilmesi Makedonya’nın fiili olarak

bölünmesi tehlikesini de beraberinde getirmektedir.75

Yerel yönetim yetkilerinin arttırılması Makedonya’nın fiili olarak bölünmesini

de beraberinde getirdiği için Makedonlar güçlü bir merkezi idare yapısını

savunmaktadırlar. Arnavutlar ise ileride incelemeye çalışacağımız ulusal birlik 69 SDSM seçim koalisyonu (Liberal Parti (LP) ve Makedonya Sosyalist Partisi (SPM) ) meclisteki 120 sandalyenin 87’sini kazandı. Цане Т. Мојановски, Летопис на македонската демократија. Скопје, Пакунг, 2000, стр. 204 (Tsane T. Mojanovski, Makedonya Demokrasi Günlüğü). 70 Carstein Weiland, “One Macedonia with two faces: Domestic Debates and Nation Concepts” www.columbia.edu/cu/sipa/REGIONAL/ECE/wieland.pdf, p. 2. 71 James Pettifer, Ali Ahmeti & The New Albanian Party in FYROM, Conflict Studies Research Center, 1.July 2002, p.2. http://www.csrc.ac.uk 72 Нинески, op.cit.,стр. 19. 73 ibid., стр. 47-49. 74 ib., стр. 93-94. 75 Makedonya’da Arnavutların çoğunlukta olduğu bölgeler için bkz.: Ek - II. Harita 3.

Page 29: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

politikasına paralel olarak güçlü bir yerel yönetim idaresinin Arnavut ulusal birliğini

sağlayacağı ve Makedonya’da iktidarın orantılı bir şekilde sağlanacağını

savunmaktaydılar. Makedonya’nın bölünmesini arzu etmeyen uluslararası toplum da

ayrılıkçı Arnavut taleplerinin engelleneceği düşüncesiyle yerel yönetimlerin

güçlendirilmesini savunuyordu. 2001 yılında imzalanan Ohri Çerçeve Anlaşması da

tarafların bu temel endişeleri göz önünde bulundurularak yerinden yönetim ilkesinin

uygulanmasını kabul ediyor. Çerçeve Anlaşmasının uygulanmasıyla ilgili en önemli

sorunlar da bu ilkenin uygulanmasıyla ilgili olarak ortaya çıkmaktadır. Sorun,

Anlaşmanın uygulanmaya başlanmasından önce de tahmin edildiği gibi Makedonya’nın

idari haritası ve yerel yönetimlerin finansmanı konusunda odaklanmaktadır. Arnavutlar

belirli yerel yönetim birimlerinde (örneğin: Üsküp) yüzde 20’yi aşabilmek için

Makedonya idari haritasının yeniden belirlenmesini, Makedonlar ise belirli yerel

yönetim birimlerinde azınlıkta kalacak Makedonlar için koruyucu önlemlerin

uygulanmasını talep etmektedirler. Hükümet yerel yönetim kanunu dışında yerinden

yönetim ilkesinin uygulanması için yirmi kanunluk bir teklif paketi hazırladı. Fakat

taraflar (koalisyon hükümeti) idari haritanın belirlenmesi ve yerel yönetimlerin

finansmanı konularında halen uzlaşma sağlayamadı.

Anayasa değişikliğiyle Cumhuriyet, azınlıkların (toplulukların) kamu

görevlerinde orantılı olarak temsil edilmesi göreviyle yükümlendirilmiştir.

Değişiklikten önceki duruma baktığımızda çok düşük olan oranın bağımsızlıktan

itibaren yükseltilmesi yönünde birtakım girişimlerin olduğunu görüyoruz. Özellikle

içişleri bakanlığı ve orduda Arnavut oranının yükseltilmesi yönünde birtakım çabalar

var. Örneğin Polis Orta Okulu’nda %22’lik (%19’u Arnavutların) azınlık kotası

uygulanıyor, polis güçlerinde de Arnavut mensuplarının oranında önemli bir artış

gözleniyor. 1993-95 yıllarında polis güçlerindeki Arnavut oranı % 1,7’den % 4,5’a

çıkıyor. Ordunun % 16-27’ni oluşturan Arnavutlar subay düzeyinde % 8,7, general

düzeyinde ise % 12,5’la temsil ediliyor ve eskiye oranla önemli bir artış olarak

gösteriliyor.76

Fakat 1994 sayımlarına baktığımızda ülke nüfusunun % 22,7’ni oluşturan

Arnavutların kamu görevlerine % 10,2 oranında katıldığı, polis güçlerinde ise örneğin

Kalkandelen ve Gostivar gibi Arnavutların yoğun olarak yaşadığı şehirlerde sadece

76 Ортаковски, op.cit., стр. 338.

Page 30: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

%12-17 oranında katıldığı belirtilmekte ki bu oran yapılan bütün iyileştirme çabalarına

rağmen azınlıkların kamu görevlerinde yeterince temsil edilmediğini gösteriyor.77

Yargı alanında Anayasa Mahkemesinde dokuz üyeden üçü, Cumhuriyet

Yargıçlar Yüksek Konseyinde ise yedi üyeden ikisi milliyet mensubuydu. Yargıtay’da

25 üyenin 4’ü Arnavut ve biri Ulah milliyetine mensuptu. İstinaf mahkemelerinde

yargıçların % 9.1’i Arnavut, % 2.2’si Türk ve Sırp ve 1.14’ü Ulah ve diğer milliyetlere

mensuptu. İlk derece mahkemelerinde yargıçların % 6.9’u Arnavut, % 2.5’i Ulah, 1.8’i

Sırp, %0,6’şar Türk ve Müslüman (Boşnak) ve %0,8’i diğer azınlıklardan

oluşmaktaydı.78

Medya alanına baktığımızda görsel medyada devlet televizyon kanallarında

milliyet dillerinde yayın saatlerinin arttığını görüyoruz. 1996 yılından itibaren günlük 3

saat Arnavutça, 1,5 saat Türkçe ve haftada 30’ar dakika Sırpça, Ulahça ve Romanca

yayın yapılmaktadır.79

İşitsel medyada ulusal radyo kanallarında, milliyet dillerinde günlük toplam 15

saat yayın yapılmaktadır (9,5 saat Arnavutça, 4,5 saat Türkçe. Arnavutça radyo yayını

1948, Türkçe yayını ise 1945 yılından itibaren yapılmaktadır). Ayrıca haftada ikişer

saat Romanca ve Ulahça yayın da yapılmaktadır. Bunların dışında Arnavutça 6, Türkçe

4 ve Ulah ve Roman dillerinde de iki yerel devlet radyosunda yayın yapılmaktadır.80

Devlet kanallarının yanında Makedonya’da çok sayıda yerel ve ulusal yayın yapan

radyo ve televizyon kanalları da vardır. Özel televizyon ve radyo kanalları milliyet

dillerinde yayın yapma hakkına sahipler. Bunlardan Üsküp’te “TV ERA” ve “TV

Toska” Arnavutça, “TV 96” Sırpça ve “BTR” ve “Şutel” Romanca, Kalkandelen’de

“TV ART” Arnavutça ve “TV KISS” Sırpça, Kumanova’da “TV Festa” Arnavutça

yayın yapmaktadır.81

Yazılı medya alanında kamu şirketi “Nova Makedonija” dahilinde haftada üç

gün Türkçe “Birlik” ve Arnavutça “Flaka e Vlazemirit” gazeteleri yayınlanmaktadır.

Bunların yanında yine bu gazetelerin yayınladığı aylık çocuk, gençlik ve edebiyat

dergileri de mevcuttur. 1990 yılından itibaren özel gazete ve dergiler de 77 The Other Macedonian Conflict,ESI (European Stability Initiative) Discution Paper, 20. Feb. 2002, p. 5. www.esiweb.org 78 Vladimir T. Ortakovski, “Interethnic Relations and Minorities in the Republic of Macedonia,” Southeast European Politics, vol.2. no.1., (May 2001), p. 33 (www.seep.ceu.hu) 79 http://www.soros.org.mk/mn/mic/mk/96/01/12-6.html 80 Ortakovski, op.cit., p.32 81Eran Fraenkel, “Macedonia,” Nations in Transit 1999-2000, p.431. www.freedomhouse.org

Page 31: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

yayınlanmaktadır (örn: Arnavutça “Fakti”, Makedonca-Arnavutça “Global”, Romanca-

Makedonca-İngilizce “Roman Times” vs.)82

Kültür ve sanat alanında kamu destekli Halklar Tiyatrosunda Türk ve Arnavut

tiyatroları faaliyet göstermektedir.Ayrıca kısmen kamu destekli olan çok sayıda kültür-

sanat-ilim derneği (8 Arnavut, 4 Türk ve 1 Roman) de vardır.83

82 ECMI (European Center for Minority Issues) Report#7, Feb. 2001,17www.ecmi.de. 83 Ortakovski, op.cit., p. 32-33

Page 32: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

İKİNCİ BÖLÜM

MAKEDONYA ARNAVUTLARI

A. Arnavut Milliyetçiliği

Illyr kökenli olduklarını iddia eden Arnavutlar,84Osmanlı hakimiyetinden önce

tarih boyunca Roma, Bizans, Bulgar, Sırp ve Norman hakimiyeti altında kalmışır.

Ortaçağda Arnavut klan ve kabilelerin feodal ailelere dönüşmesiyle yarı bağımsız veya

bağımsız dükkalıklar bazen birleşerek hakimiyeti altında bulundukları devletlere karşı

ayaklanarak bağımsız krallıklar kurabilmişlerdir. Fakat genellikle feodal topraklarını

genişletmek amacıyla aralarında savaşmışlardır.85

XIV. yüzyıl ortalarında başlayan Osmanlı hakimiyetine Arnavutlar bu yapıyla

girmişlerdir.86 Hakimiyetin ilk dönemlerinden itibaren özellikle feodal aile ve klan

şefleri İslamiyet’i kabul etmiş, zamanla İslamiyet diğer kesimlere de yayılmıştır.87

Milli hareketin diğer Balkan milletlerine nazaran daha geç başlamasında en

büyük etken olarak Arnavutların İslam’a geçişleri ve ortaçağdan itibaren devam eden

feodal yapının korunmasına bağlanmaktadır. İslamiyet’e geçişin ilk önce feodal ailelerle

84Balkanların en eski yerleşik halklarından olan Illyrler hakkında çok az bilgiye ulaşılmış olması nedeniyle Arnavutların bu iddiası tartışılır bulunmaktadır. Arnavut dili Hint-Avrupa dilerine ait olmakla birlikte hiçbir alt gruba ait değil ve İllyr dili yanında Trakya diliyle de benzer özellikler göstermektedir. Fakat Arnavutlar, İllyr kökenleri üzerinde ısrarla durmakta ve bu ısrar bir devlet politikası şekline dönüşmüştür. Arnavut isminin İllyr-Albanoi kabilesinden geldiği iddia edilmekte. Fakat Arnavutlar kendilerine shqiptar, ülkelerine de Shqiperia demektedirler. Robert Elsie, Albania-Countries and the Cultures, p.1-3, www.elsie.de 85 Arnavutların kurduğu devletler ve feodal aileler arasındaki savaşlar için bkz.: Анциклопедија на Југославија (издание на македонски јазик) Т.I., Zagreb, Jugoslavenski Leksigorafski Zavod 1983, стр. 145-146 86 Artan Puto, Some aspects of the perception of the Ottoman period in the Albanian historiography, p.9 - 10, www.afebalk.org/rencontres2002/textes/A.Puto.pdf 87 Florian Bieber, “Muslim identity in the balkans before the esteblishment of nation states,” Nationalities Papers, vol. 28, no. 1, (2001), p.16, www.policy.hu

Page 33: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

başlaması toprağın el değiştirmesini kısmen engellemiş ve Arnavut feodal yapının

devamını sağlamıştır. Diğer taraftan İslamiyet’ın toplumun her kesimine yayılması

Arnavutları pek çok yönden diğer Balkan Hıristiyan milletlerine göre avantajlı konuma

getirmiştir.88

Arnavut milli hareketi, Arnavutlar tarafından kurtuluş ve yeniden doğuş

(Rilindja) olarak adlandırılmaktadır. Arnavutlar, Rilindja hareketini iki döneme

ayırmaktadır. I. dönemde Arnavut ulusal bilincinin oluşturulması amacıyla, derebeylere,

klanlara bölünmüş Arnavutların, ortak bir geçmiş ve tarihi simgelerin etrafında

birleştirilmesi çabalarının yanında en önemli hareketler dil birliği ve eğitimin

yaygınlaştırılmasıyla, entelektüellerin yetiştirilmesi yönündedir.89 1830’lu yıllarından

1878 yılına kadar devam eden I. Dönemde pek çok ayaklanma olsa da bunların milli

harekete bağlanması zordur. Çünkü hareketler yerel düzeyde kalmakla birlikte siyasi bir

özerklik veya Osmanlı idaresinden kurtuluş amacıyla değil genellikle derebeylik

statülerinin korunması, vergilerin ödenmemesi, askerlik (seferberliğe katılmamak) ve en

önemlisi Osmanlı reform hareketlerine karşı çıkmak amacıyla yapılmıştır.90

Arnavut milli hareketinin ikinci aşamasının başlangıcı olarak da nitelenen “1878

Prizren Birliği” (Arnavut Milli Hakları Koruma Birliği), milli harekette ilk defa ciddi ve

toplu bir siyasi örgütlenme, özerklikten bağımsızlığa kadar varabilecek talepler ve

sistematik bir mücadele programı ortaya koymaktadır.

Birliğin, en önemli kurulma sebebi ilk önce Ayastefanos Antlaşması, daha sonra

da bu anlaşmanın revize edilmesi için kurulan Berlin Kongresi kararlarıdır

(Antlaşmasıdır). Bu antlaşmalarla Arnavutların çoğunlukta veya önemli bir sayıda

yaşadıkları bölgelerin Karadağ, Sırbistan, ve Bulgaristan’a teslim edilmesi

88 Hugh Poulton, Balkanlar-Çatışan Azınlıklar, Çatışan Devletler, İstanbul, Sarmal Yayınevi 1993, s. 71-72. 89 Toska ve Gega lehçelerine bölünmüş Arnavut dilinin birleştirilmesi ve tek bir alfabenin kullanılması yönünde XIX yüzyılın ilk yarılarından itibaren özellikle İstanbul, Viyana ve Bükreş’teki Arnavut diyasporasının girişimleri var. Анциклопедија на Југославија (издание на македонски јазик) Т.I., Zagreb, Jugoslavenski Leksikografski Zavod 1983, str. 144-145; Ortak bir geçmiş ve tarihi simgeler etrafında birleştirilmesi yönünde XV. yüzyılın ilk yarılarında Osmanlı’ya karşı ayaklanmış Gjergj Castrioti Skenderbeg (İskenderbey) önemli bir yer tutmakta. Rilindja Hareketi döneminde G.Castrioti yabancı işgalcilere karşı koyabilmiş ve bütün Arnavutları birleştirmiş bir simge olarak görülmekteydi. Puto, op.cit., p. 10-11; Arnavutların günümüzde kullandığı ulusal bayrakları (kırmızı zemin üzerinde çift başlı kartal) Castrioti ailesinin de kullandığı bir armaydı. Elsie, op.cit., p.3. 90Димитрије Богдановић, Књига о Косову, Београд, Геокарта 1986, стр. 143 (Dimitriye Bogdanoviç Kosova Kitabı).

Page 34: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

gerekiyordu.91 Nitekim Birliğin kurulma tarihi de Ayastefanos’tan sonra, Berlin

Kongresi’nin başlama hazırlıklarına denk gelmektedir. 10.06.1878 tarihinde

Arnavutların yaşadığı her yerden gelen 300 delegenin katılımıyla kurulan Birliğin

öncelikli amacı Arnavutların yaşadığı bu bölgelerin Karadağ, Sırbistan ve Bulgaristan’a

teslim edilmesini önlemek için Berlin Kongresine baskı yapmaktı.92

Birlik siyasi talepler açısından daha faaliyete başlayamadan ikiye bölündü.

Abdül Fraşeri liderliğindeki Güney Arnavutluk grubu delegeleri bağımsız bir Arnavut

devleti fikrinde ısrar ederken, Kuzey Arnavutluk, Makedonya ve Kosova’dan gelen

delegelerin oluşturduğu ikinci grup ise siyasi çözümün Osmanlı İmparatorluğu

dahilinde bazı özel statüleri içerecek bir özerklik çerçevesinde sağlanması fikrini

savunuyordu. İki grubun da anlaşma sağlayabildiği en önemli konu Arnavut Vilayeti

veya devletinin sınırları konusuydu.93 Her iki tarafın da birtakım tavizler vermesiyle

özerklik konusunda fikir birliği sağlandı, 60 kişiden oluşan bir genel kurul oluşturuldu

ve Birliğin siyasi programı açıklandı.94

Birliğin siyasi program ve kararlarına baktığımızda özerkliğin Yanya, Kosova,

Manastır ve İşkodra vilayetlerinin birleştirilerek, Arnavut Vilayeti olarak yeniden

düzenlenmesi, vergilerin Osmanlıya ödenmemesi, seferberliğe katılmamak gibi siyasi

ve ekonomik talepleri içeriyordu. Özerklik talepleri dışında Birlik, Osmanlıya ait olan

toprakların Karadağ, Sırbistan, Yunanistan, Bulgaristan veya Osmanlı dışında herhangi

başka bir devlete teslim edilmeyeceği ve Osmanlının daha önce kaybettiği ve

Arnavutların yaşadığı Sırbistan ve Karadağ’a teslim edilen toprakların geri alınmasının

ise siyasi yollarla sağlanamaması halinde silahlı mücadeleyle sağlanacağı yönündeki

kararlarını aldı.95

Birliğin örgütlenmesine ve kurduğu oluşumlara gelince hükümet gibi hareket

eden yönetim kurulu, içişleri, maliye, dışişleri, güvenlik komisyonları, mahkemeler ve

askeri birlikler de kurmuştu.96

91 Sina Akşin, 31 Mart Olayı, İstanbul, Sinan Yayınevi, s. 116.; Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkılabı Tarihi, C.I., Ankara, Türk Tarih Kurumu Basımevi 1973, s.1-4. 92 Антон Бериша, Мехмет Беграца и др., Косово. Београд, Економска политика 1973, стр. 156. (Anton Berişa, Mehmet Begratsa ve d., Kosova) 93 Büyük Arnavutluk ve “Arnavut Vilayeti” haritaları için bkz.: Ek - II. Harita 4 ve 5. 94 Богојевић, op.cit., стр.144. 95ibid., стр.144. 96Томе Батковски, Великоалбанската игра во Македонија. Скопје, Мугри 21,1994, стр. 28 (Tome Batkovski-Мakedonya'daki Büyük Arnavutluk Oyunu).

Page 35: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Birlik, uygulamada özerklik taleplerinin kabulü ve Arnavutların yaşadığı

bölgelerin Sırbistan ve Karadağ’a teslim edilmesini engellemek için Berlin Kongresi ve

Osmanlı Sultanına başvurmuştu. Arnavutlar, kurdukları silahlı gruplarla, bazı bölgelerin

Karadağ’a teslimini engellemeye çalışmışlardı.97

Birlik, Osmanlı’nın büyük güçlere karşı boyun eğmesinden sonra özerklik

talebinden vazgeçerek bağımsızlık için Osmanlı idaresine karşı ayaklandı. 1881 yılında

bastırılan ayaklanmadan sonra birliğin faaliyetlerine de son verildi.98

Birliğin talep ve eylemleri, dönemin özel siyasi durumu nedeniyle, özellikle

Osmanlı fakat diğer önemli Avrupa güçleri (Avusturya-Macaristan, İtalya) tarafından

tasarlandığı, Arnavutların bu büyük güçler tarafından manipule edildiği, dolayısıyla

Birliğin, Arnavut karakterinin tartışılır olduğu ileri sürülmektedir.99

Fakat bütün bu tartışmalara rağmen Prizren Birliği’nin, Arnavut ulusal

hareketinde çok önemli bir yer sahip olduğu ve ulusal devlet kurma yönündeki ilk ciddi

hareket olduğu konusunda görüş birliği vardır.100

Birliğin, Arnavut ulusal hareketinde ilk ciddi siyasi örgütlenme ve belirlenen

amaç uğruna sistematik bir mücadele programı koymasının yanında en önemli özelliği

Arnavut milliyetçiliğinin karakteristik özelliklerini belirleyecek olan bir milli devlet

haritasını ortaya koymuş olmasıdır.

97 Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi VIII. Cilt, Ankara, Türk Tarih Kurumu Basımevi 1983, s. 68; Örn.: Berlin Antlaşması kararlarına göre Plav ve Gusinje bölgelerini teslim almaya gelen Karadağ kuvvetleri çok güçlü bir Arnavut direnişiyle karşılaşmışlar ve bölgeleri teslim alamamışlar. Berlin Kongresinin araya girmesiyle Osmanlı bu bölgelerin yerine Hoti ve Gruda bölgelerini teslim etmeye razı edilmiş fakat Karadağlılar burada da Arnavut direnişiyle karşılaşmışlar ve bölgeyi teslim alamamışlar. Büyük güçlerin yine araya girmesiyle Osmanlı’nın bu bölgelerin yerine Ulcinj’i vermesi kararlaştırılmış fakat Karadağlılar burayı da teslim alamamışlar, en sonunda büyük güçlerin tehditleriyle Osmanlı, Arnavutları da ikna ederek bölgeden çekilmiş. Bkz.: Enciklopedija Jugoslavije T.I., Zagreb, Leksikografski Zavod FNRJ MCMLV, str. 157 98 Бериша, Беграца и др, op.cit., стр. 158-159. 99Богдановић, op.cit., стр. 142.; Örn.:toprak taleplerinin Osmanlının kaybedeceği veya kaybettiği topraklara yönelik olması ve aldığı kararlar nedeniyle (Arnavutlar, Birlik kararlarıyla, Osmanlı’dan başka bir devleti tanımayacaklarını, şeriat kurallarına sadık kalarak bütün Müslümanların can ve mal güvenliğini sağlayacaklarını, Osmanlının zayıflatılması için çalışan herkesin düşman sayılacağını kabul etmekteydi.) birliğin ilk dönemlerde Panislamist ve Osmanlıcı olduğu iddia edilmektedir. Bkz.: Радослав Гаћиновић, Насиље у Југославији, Београд, Евро 2002, стр. 114-115.(Radoslav Gaçinoviç, Yugoslavya’daki Silahlı Hareketler);Kristina Balalovska “A Historical Beckraund to the Macedonian-Albanian Inter-Ethnic Conflict,” New Balkan Politics, Issue 3,Т. www.newbalkanpolitics.org.mk/html; Батковски, op.cit., стр. 26. 100Poulton, op.cit., s. 233.; А. Бериша, М. Беграца и др, op.cit., стр. 159.; Carol Roger, “Kosovo, Where it all Began,” International Journal of Politics, Culture and Society, Vol.17. No.1., (Fall 2003), p. 169-170.

Page 36: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Gerçek etnik, tarihi ve siyasi sınırları yansıtmadığı gerekçesiyle “Büyük

Arnavutluk”101 olarak da adlandırılan harita bu tarihten itibaren Arnavut milliyetçilerine

göre Arnavut milli devletinin sahip olması gereken asli sınırlarıdır.102 Arnavut milli

hareketinin bu harita üzerinde tartışmasız ve kesin fikir birliği günümüze kadar bir

takım değişikliklere uğramış olsa da devam etmektedir.103 Arnavut milli hareketinin bu

harita üzerindeki ısrarlarının günümüze kadar devam etmesinin gerekçeleri tartışılabilir

olsa da Büyük Arnavutluk fikri, Arnavut milliyetçiliğinin karakteristik özelliklerini

ortaya koymaktadır.

1. Harita bölgedeki bütün Arnavutları bir devlette birleştirmeyi hedeflemekle

Arnavut milliyetçiliğinin etnik-homojenite karakterini belirtmektedir.104

2. 1912 yılında kurulan Arnavutluk Devleti belirlenen haritanın önemli bir

kısmını kapsamıyor, dolayısıyla Arnavut nüfusunun önemli bir kısmını da dışarıda

bıraktığı için Arnavutluk merkezli bir milliyetçiliğin yayılmacı olduğu söylenebilir.

3. Haritada belirlenen bölgelerin önemli bir kısmının Sırbistan, Karadağ ve

Makedonya’ya ait olması çatışma alanlarını belirlediği gibi Arnavut milli hareketinin

karşısındaki güçleri de belirlemekte daha doğrusu Arnavut milliyetçiliğinin anti-Slav

karakterini ortaya koymaktadır.105

4. Arnavutluk ve Arnavutluk dışında yaşayan Arnavutların, Sırbistan, Karadağ,

Makedonya karşısındaki güçsüzlüğü ve Arnavut milliyetçilerin “Büyük Arnavutluk”

fikrine olan sadakati meselenin 3. güçler tarafından manipule edilebilme potansiyelini

ortaya koymaktadır.106 Bu durum haritanın gerçekleşmesi için üçüncü tarafların

101 Haritada belirlenen bazı bölgelerde çoğunluk Arnavutlarda değildi. Tarihsel açıdan bu toprakların çoğu (Kosova, Batı Makedonya) eskiden Sırp Krallığınındı, Osmanlının buraları “işgal” etmesiyle ve özellikle Türk-Avusturya savaşlarından sonra Sırpların göç etmesiyle, onların yerine Müslüman Arnavutlar yerleştirildi; Siyasi ve uluslararası hukuk açısından buraları bir dizi antlaşmayla Sırbistan ve Karadağ toprakları olarak tescil edildi. Богдановић, op.cit., стр.144. ; Гаћиновић, op.cit., стр. 115-116. 102 Miranda Vickers,James Pettifer, Albania-From Anarchy to a Balkan Identity, London, Hurst & Company 1997, p.160. 103 Arnavutlar, kurulan Arnavutluk devletinin bu haritaya bağlı kalınmaksızın kurulmuş olmasını “Arnavut Sorunu” olarak nitelemekte. Sorunun çözümü için günün siyasi şartlarına göre değişik öneriler sunmaktadırlar. Örn: Yugoslavya ayağındaki Arnavut sorununun çözümü için 1990’lardan itibaren Kosovanın bağımsız bir cumhuriyet olarak ilan edilmesi veya Arnavutlukla birleşmesi, Makedonya’daki Arnavutlara ise kurucu millet statüsü tanınması doğrultusundaydı. (P.Milo-Arnavutluk Dışişleri Bakanı’nın demecinden). Малеска, op.cit., стр. 56. 104Батковски, op.cit., стр. 23. 105 ibid., стр. 24. 106 Yukarıda “Prizren Birliği’nin” Osmanlı, Avusturya – Macaristan ve İtalya tarafından kendi Balkan politikalarında bir manipulasyon aracı olarak kullanıldığı iddiasına kısaca değindik. supra.,s.22.; Bunun dışında II. Dünya Savaşında Arnavut milliyetçiliğinin ilk önce İtalya, Almanya daha sonra da İngiltere tarafından kullanıldığı konusuna “Makedonya’da Arnavut Sorunu” konusunda ayrıntılı olarak

Page 37: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

karışması daha doğrusu meselenin uluslararası boyuta taşınması ve meselenin üçüncü

bir kuvvet veya uluslararası desteğe muhtaç olduğunu göstermektedir.107

Arnavut milliyetçiliği karşısında bulunan Sırp ve Makedon milliyetçilik

akımlarının da benzer özelliklere sahip olması108 nedeniyle bu milletler arasında

yaşanan çatışmalar siyasi veya silahlı olmasına bakılmaksızın beraberinde sistematik

insan hakları ihlallerini, savaş suçlarını ve hatta soykırımı bile getirmektedir.

Makedonya’da Arnavut Sorunu konusunda daha ayrıntılı bir şekilde duracağımız bu

insan hakları ihlalleri, siyasi çatışmalarda kendini sistematik insan hakları ihlalleri,

silahlı çatışmalarda ise savaş hukuku ve insancıl hukuk ihlalleri şeklinde

göstermektedir.

Prizren Birliğinin lağvedilmesinden sonra Arnavut milli hareketinin devlet veya

özerklik statüsü elde etme çabaları devam ediyordu. Özellikle 1909 yılından sonra sık

sık çıkan Arnavut isyanlarıyla belirli bir özerkliğe kavuşan Arnavutlar istedikleri siyasi

ve idari özerkliğe ancak 1912 yılında kavuşabildiler. 1912 yılında Osmanlı

Ordusu’ndaki muhalif subayların (1. ve 20. Tümen) da desteğini alarak ayaklanan

Arnavutlar Osmanlı hükümetine taleplerinin önemli bir kısmını kabul ettirebildiler ve

bu taleplerin kabulüyle fiili olarak Yanya, Kosova, Manastır ve İşkodra vilayetlerini

kapsayan bir idari ve siyasi özerklik statüsü kazandılar.109

Birinci Balkan Savaşı’nın başlamasıyla Sırp ve Karadağ işgaline uğrayan

Arnavutlar bağımsızlıklarını ilan ettiler. 20. Aralık 1912’de düzenlenen Londra

Konferansı da Arnavutluk Devleti’nin kurulmasını ilke olarak kabul etti.110 I. Balkan

değineceğiz. Bunların dışında Arnavutların belirli şartları (örn.:insan hakları ihlalleri) bilinçli bir şekilde yaratarak uluslararası kamuоyu ve kuvvetleri manipule ederek sorunu uluslararası boyuta taşımaya çalıştıkları konusunda da birtakım iddialar var. Скот Тејлор, Неграѓанска Војна, Београд, Књига kомерц 2002, стр. 169. (Scott Taylor, İç Savaş); Dijana Vukomanović, “Kosovska kriza: Upravljanje etničkim sukobom (1981–1999)”. - Nova sprska politička misao (Beograd). Br. 3-4, str. 48-49 (http://www.komunikacija.org.yu) (Diyana Vukomanoviç, Kosova Krizi: Etnik Kriz Yönetimi). 107 Uygulamada Arnavutların uluslararası desteği sağlayamadıkları durumlarda siyasi ve askeri hedeflerinden vazgeçtikleri veya askıya aldıkları görülüyor. Örn.: Kosova’da sağladıkları uluslararası desteğin aynısını Güney Sırbistan’da (Preşova Vadisi) sağlayamayan Arnavut silahlı örgütleri taleplerini yumuşattı veya vazgeçti. Güney Sırbistan’ın uluslararası bir sorun haline dönüşmemesinde AB ve NATO’nun rolü için bkz.: R. Craig Nation, War in the Balkans 1991-2002, Strategic Studies Institute Report, August 2003, p.332. (http://www.carlisle.army.mil);The situation in FYROM-Report, Assembly of Western European Union, Doc. A/1753, 18 Octomber 2001, p.5. 108 Panayote Elias Dimitras, “Writing and Rewriting History in the Context of Balkan Nationalism,” Southeast Europen Politics, vol. 1, no. 1, October 2000, p. 46, 51-52.; William W. Haggen, “The Balkans Leathal Nationalisms,” Forreign Affairs, vol. 78.no.4, (Jul.-Aug. 1999) p.52-53. 109 1912 Arnavut ayaklanması hakkında daha geniş bilgiler için bkz.:Bayur, op.cit. s. 314-323 110 Encilkopedija Leksikografskog Zavoda.T.I.Zagreb,Jugoslavenski Leksikografski Zavod, MCMLXVI, str. 61.

Page 38: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Savaşı’nı sona erdiren Londra Barış Antlaşması’yla, Arnavutluk devletinin sınırlarını

belirleme yetkisi büyük devletlere (İngiltere, Avusturya-Macaristan,Rusya, İtalya,

Fransa) verildi.111 Bu devletlerin aralarındaki çekişmeleri ve Sırbistan, Karadağ ve

Yunanistan’ın toprak talepleri nedeniyle sınırları belirlenen Arnavutluk, bölgedeki

Arnavut nüfusunun yarısından fazlasını dışarıda bırakıyordu.112 Bütün bu

anlaşmazlıklar ve araya I. Dünya Savaşının da girmesiyle Arnavutluk’un kesin sınırları

ve statüsü 1920 yılına kadar belirlenemedi. İtalya mandası altında bir Arnavutluğun

kurulması kararının Arnavutlukta ayaklanmayla karşılaşmasından sonra 17 Aralık

1920’de Londra Konferansı bağımsız Arnavutluk’un kurulmasına(1913 yılında

belirlenen sınırlarıyla) ve Milletler Cemiyeti’ne kabul edilmesine karar verdi.113

“Büyük Arnavutluk” fikrini Arnavut milliyetçileri için vazgeçilmez yapan da bu

tarihi geçmiş ve nüfus dağılımıdır. Bu faktörlerin yanına bugünkü Arnavutluk dışında

yaşayan bir kısım Arnavutların 1878 yılından itibaren göçe zorlanması,114 Yugoslav

kaynaklarında da belirtilen Krallık Yugoslavya’sı ve Rankoviç dönemi

Yugoslavya’sında Arnavutların kötü durumu gibi faktörler, “Büyük Arnavutluk”

fikrinin özellikle diaspora Arnavutlarında günümüze kadar canlı kalmasına sebep

olmuştur.115

111 Александар Христов, Јован Донев,Македонија во меѓународните договори 1875-1919, Скопје, Матица Македонска, 1994, стр. 178. (Aleksandar Hristov, Yovan Donev, Uluslararası Sözleşmelerde Makedonya 1875-1919). 112 Vickers, Pettifer, op.cit., p.181.; Avusturya-Macaristan, İtalya ve Karadağ, Sırbistan,Yunanistan arasındaki çekişmeler ve toprak talepleri hakkında daha geniş bilgi için bkz.: Misha Glenny, Balkanlar 1909-1999. Milliyetçilik, Savaş ve Büyük Güçler. İstanbul, Sabah Yayınları, 2002, s. 210-213; Enciklopedija Jugoslavije T.I. Zagreb, Leksikografski Zavod FNRJ, MCMLVI, str. 158-159; Miranda Vickers, The Chaim Issue Albanian National &Property Claims in Greece, Conflict Studies Research Center, April 2002, p.3-4. http://www.csrc.ac.uk 113 Encilopedija Leksikografskog Zavoda T.I. Zagreb, Jugoslavenski Leksikografski Zavod, MCMLXVI, str. 61. 114 Arnavut kaynaklarına göre XIX yüzyılın son çeyreğinden 1966 yılına kadar Sırp-Karadağ (Kosova ve Makedonya dahil) ve daha sonra Yugoslavya topraklarından Osmanlı(Türkiye Cumhuriyeti), bugünkü Arnavutluk, Batı Avrupa ülkeleri ve ABD’ye toplam 1.350.000 Arnavut göç ettirilmiş. Expulsion of Albanians and Colonisation of Kosova, Conclusions, The Instute of History, Prishtina, http://www.ess.uwe.ac.uk/Kosovo/conclus.htm; 115 Yugoslavya Krallığı’nda sadece Arnavutların değil Makedon ve Türklerin durumu da diğer azınlıklara nazaran (Alman, Macar ve İtalyan)çok daha kötü durumdaydı. Yugoslav Krallığı hükümetleri özellikle eğitim ve kültür alanında bu azınlıklara karşı ayırımcı politikalar izlemiş. Богојевић, op.cit., стр. 186.; Ортаковски, op.cit., стр. 98; Батковски, op.cit., стр.30.; Arnavut, Makedon ve Türk azınlığının Krallık Yugoslavya’daki durumunu kötüleştiren bir diğer uygulama da Sırbistan’ın Makedonya ve Kosova’yı Sırplaştırma politikasıdır. Tarım ve toprak reformu adı altında 1919-1939 yılları arasında Kosova’ya (1940 yılı verilerine göre) toplam 11.722 Sırp kolonist ailesi yerleştirilmiş. Енциклопеија на Југославија (издание на македонски јазик) Т.I., Zagreb, Jugoslavenski Leksikografski Zavod 1983, str. 149; Makedonya’ya ise 4.176 kolonist ailesi yerleştirilmiş. Александар Апостолов, Колонизацијата на македонија во стара југославија. Скопје, Мисла 1990, стр. 138 (Eski Yugoslavya’da Makedonya’nın

Page 39: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

B. Makedonya’da Arnavut Sorunu

1. Büyük Arnavutluk Kurma Çabaları

Büyük Arnavutluk resmi olarak 1941-1943 yılları arasında ilk önce İtalyanlar

daha sonra da aynı sınırlar içinde Almanların desteğiyle varlığını sürdüren ve onların

denetiminde kurulan bir devlettir. Büyük Arnavutluk olarak adlandırılmasının sebebi

bugünkü Arnavutluğun yanında Karadağ’ın belirli kesimlerini, Kosova ve Batı

Makedonya’yı da içermesinden kaynaklanır.

Büyük Arnavutluk’u incelememizin başlıca amacı Arnavut milliyetçiliğinin,

Büyük Arnavutluk fikri üzerine herhangi bir ideolojiyi kabullenebilme ve üçüncü

devletlerin Arnavut milliyetçiliğini kendi Balkan politikalarında kullanabilme

potansiyelini ortaya koymaktır. Bunun yanında Kosova ve Makedonya Arnavut

sorunlarında II. Dünya Savaşı esnasında yaşananların da önemli yeri vardır.

Arnavutların işgal sırasında İtalyan ve Alman rejimlerini desteklemeleri116, kurdukları

silahlı ve siyasi örgütlerle Yugoslavya Halk Kurtuluş Hareketine (YKHK) karşı

çıkmaları, işgal boyunca Kosova ve Batı Makedonya’da silahlı Arnavut gruplarının sivil

Makedon ve Sırp halkına karşı olan tutumları ve Büyük Arnavutluk devletinde Sırp ve

Makedonların hukuki durumları savaş sonrası kurulan Yugoslavya’da Arnavutların

durumunu doğrudan olmasa da dolaylı olarak etkilemiştir.117

Kolonizasyonu); 1966 yılına kadar süren Rankoviç dönemi hakkında yukarıda kısaca değinmiştik. Rankoviç’in emri altında olan Sırbistan güvenlik güçlerinin Arnavutlara karşı olan tutumu 1966 yılında Sırbistan Komünistler Birliği tarafından “diskriminatif”, “hukuka aykırı” ve “şövenist” olarak nitelenmiş ve kınanmış. Шувар, op.cit., стр. 309.; ABD’de Albano-Amerikan (350.000-400.000 olduğu tahmin ediliyor) ve Batı Avrupa’da çoğunluğu geçici işçi statüsünde olan (100.000 İsviçre,120.000 Almanya’da olduğu tahmin ediliyor) Arnavut diasporasının “Büyük Arnavutluk” fikrine olan bağlılığı hakkında bkz: M.Vickers, J.Pettifer, op.cit., p.152-153. 116 Dr. Simon Duke, “From Amsterdam to Kosovo:Lessons for the future of CFSP,” Eipascope, 99/2,p.3 Örn.: Kosova’da ancak 1942 yılının ikinci yarısından itibaren başlayabilen Halk Kurtuluş Savaşı’na Arnavutların katılım oranı çok düşük. Kurulan ilk Arnavut partizan birliği “Zeynel Abidini”ye sadece 70 Arnavut katılıyor. Богдановић, op.cit., стр. 206.; Diğer taraftan Makedonya’da 1941-1943 yılları arasında Alman, İtalyan ve Büyük Arnavutluğun emrinde en az 12.500, bütün Yugoslavya’da ise en az 90.000 Arnavut’un asker, gönüllü veya jandarma olarak katıldığı iddia ediliyor. Батковски, op.cit., стр. 38; Гаћиновић, op.cit., стр. 164. 117 Bu durum sadece Arnavutlara özgü değildi. Alman, İtalyan ve Bulgar işgal kuvvetleri Yugoslavya’daki bölünmüşlüğü çok iyi kullanarak neredeyse bütün etnik grupları kendi idareleri altında organize etmeyi başarmışlardı. Örn.: Yugoslavya işgal edildikten sonra Bağımsız Hırvatistan, Büyük Karadağ, Nediç Sırbistan’ı ve işbirlikçi Slovenya da Büyük Arnavutluk gibi işgal kuvvetlerinin kurduğu devletlerdi. Миодраг Зечевић, Југославија 1918-1992. Београд, Просвета, 1994, стр. 93-94 (Miodrag

Page 40: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

1926’da imzalanan dostluk paktına rağmen İtalya, Yunanistan işgalini

kolaylaştırmak için Arnavutluğu 1939 yılının başlarında işgal eder. Arnavut kralı Ahmet

Zogu’nun tahtı terk etmesiyle Arnavutluk meclisi tahtı İtalyan Kralı III. Emanuel’e

teklif eder ve Arnavutluk, İtalya’yla hukuki olarak birleşmiş olur.118

1941’de Alman, İtalyan ve Bulgar güçlerince işgal edilen Yugoslavya bu ülkeler

arasında paylaşılır. İtalya Kosova, Karadağ ve Batı Makedonya’yı alır. İşgal ettiği

Yugoslavya topraklarının önemli bir kısmını hukuki olarak varlığını sürdüren

Arnavutluk devletine ilhak eder. Bu bölgeler Karadağ’ın Arnavutluk sınırına yakın

bölgeleri, Kosova’nın belirli bölgeleri ve Batı Makedonya’ydı.119

Kurulan bu devletin Batı Makedonya ve Kosova’daki siyasi ve idari yapısına

baktığımızda, bölgelerin değişik idari yapılara bölündüğünü görüyoruz. Bölgelerde sivil

Arnavut idaresinin yanında güvenlik (polis, jandarma ve sınır muhafızları) ve yargı

birimleri kurulmuştu. Bunların yanında Faşist Partisi ve kara gömleklilerden ibaret

değişik silahlı ve siyasi gruplar da oluşturulmuştu.120

Uygulamaya bakıldığında devlette başta göç ettirmek amacıyla Arnavut

olmayanlar ve özellikle Sırp ve Makedonlara değişik baskılar uygulanmıştı. Kosova’da

Yugoslavya Krallığı döneminde kolonist olarak gelen ailelerin göç ettirildiği,

Makedonya’da ise etnik açıdan temiz Arnavut köylerin oluşturulması için buradaki Sırp

ve Makedon köylülerin göç ettirildiği iddia edilmektedir.121

Siyasi ve idari alanda Makedon ve Sırpların yönetime giremedikleri, idarede

sadece Arnavutların işe alındığı ve resmi dilin Arnavutça olduğu, Makedonca, Sırpça ve

Zeçeveiç, Yugoslavya 1918-1992); Bütün bu oluşumların kendi silahlı kuvvetleri vardı (Örn.: Hırvatistan-ustaşlar, Slovenya-belogardeyetsler) bunların yanında Almanların kendi komutaları altında bulunan Arnavut ve Müslüman SS bölükleri (SS Hançer, SS Prens Eugen, SS Skenderbeg) Bulgarların komutası altında da kontraçetnikler vardı. İlk önce işgalci kuvvetlere karşı savaşmak için kurulan Sırp kralcı çetnikler, Arnavut Bali Kombetar (balistler) vs. Bütün bu silahlı örgütler uygulamada kendilerine “vaadedilen” toprakları “yabancı” unsurlardan temizlemek için sivil halka karşı soykırım, zorla göç ettirme gibi teknikler izlemişler. Aralıklarla kendi aralarında, sıklıkla de partizanlara karşı savaşmışlardır. Зечевић, op.cit., стр. 95-98.; Гаћиновић, op.cit., стр. 154-162.; Јован Павловски, Судењата како последен пораз, Тетово, Полог 1977, стр. 193-194, 285-295 (Yovan Pavlovski, Yargılamalar, Nihai Yenilgi ). 118 Enciklopedija Jugoslavije. Zagreb, Leksikografski Zavod FNRJ, MCMLV, str. 159 119 Зечевић, op.cit., стр. 94 120 Батковски, op.cit., стр. 37 121 1941-1944 yılları arasında Büyük Arnavutluk’tan Sırbistan’a 100.000 Sırplı’nın göç ettirildiği, Makedonların ise Bulgar tarafına göç ettirildiği iddia ediliyor. Д. Богдановић, op.cit., стр. 202-205; Глигор Тодоровски, Демографските процеси и промени во македонија од почетокот на првата балканска војна до осамостојувањето на македонија. Скопје, Матица македонска 2001, стр.162 (Gligor Todorvski, I. Balkan Savaşı’ndan Bağımsızlık Dönemine Kadar Makedonya’daki Demografik Hareketler).

Page 41: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Türkçe eğitime izin verilmediği; Türk ve Arnavut olmayan diğer Müslümanlara karşı

asimilasyon politikaları uygulandığı görülmektedir.122

1943 yılında İtalya’nın savaştan çekilmesiyle “Büyük Arnavutluk” devleti de

hukuki olarak sona erir fakat Almanlar idari yapısı ve sınırlarını koruyur. 1944 yılına

kadar devam eden bu süreçte özellikle Kosova Arnavutları’nın bölgedeki

hakimiyetlerini arttırmak için değişik örgütler kurdukları görülür. Bunların başında II.

Prizren Birliği vardır. Birlik yeni bir silahlı kuvvet oluşturur (Regimenta Kosova) bunun

yanında doğrudan Almanların komutasında olan bir de SS “Scenderbeg” bölüğü

kurulur.123

Bütün bu silahlı kuvvetlerin yanında en büyük dikkati çeken veya Y.H.K.O.’na

ve bölgedeki Slavlara en büyük zararı veren örgüt “Balli Kombetar” (Milli Cephe)

örgütüdür. 1939 yılında İtalyan işgaline karşı koymak için kurulan örgütün asli amacı

bağımsız bir Büyük Arnavutluğun kurulmasıdır. Örgüt, 1943 yılında Arnavut Sosyalist

Hareketi’yle işbirliği yapmaya da çalışmıştır.124 Bu girişiminde başarılı olamayan örgüt

bundan sonra Alman işgal kuvvetleriyle işbirliğine giderek Arnavut ve Yugoslav Halk

Kurtuluş hareketine karşı mücadele etmiştir. Makedon ve Sırp kaynaklarında özellikle

sivil halka (Sırp ve Makedon) karşı işledikleri suçlarla anılırlar. Örgüt, Almanya’nın

yenilgisinden sonra da 1950’lere kadar Yugoslavya-Arnavutluk sınır bölgelerinde

faaliyetlerine devam eder.125

Arnavut milliyetçilerinin İkinci Dünya Savaşı’ndaki bu tutumuyla

Yugoslavya’daki Arnavut sorununu nasıl etkilediklerine baktığımızda en önemli

suçlama olarak Kosova ve Batı Makedonya’nın bu dönemde etnik olarak temiz Arnavut

bölgelerine dönüştürüldüğü iddia edilmektedir.126

Arnavutların İkinci Dünya Savaşı’ndaki bu tutumlarıyla etnik, dini ve kültürel

güvensizliği onarılması zor bir hale getirdikleri, Büyük Arnavutluk rejiminin ise diğer

122 Богдановић, op.cit., стр. 162-166. 123 Гаћиновић, op.cit., стр. 163-164 124 Батковски,op.cit., стр. 39-40 125 Гаћиновић, op.cit., стр. 166; Тодоровски, op.cit., стр. 167-171 126 Kosova’dan göç ettirilen 100 bin ve öldürülen binlerce Sırplı’nın yerine Arnavutluk’tan 75 bin Arnavutun Kosova’ya göç ettiği iddia edilmektedir. Dusan T. Batakovic, Kosovo-Metohija: The Serbo-Albanian Conflict, Projekat Rastko Gračanica-Peć, http://www.rastko.org.yu/kosovo/istorija/batakovic/batakovic-kosovo_eng.html

Page 42: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

etnik grupların durumunun nasıl olacağı hakkında kanıt teşkil ettiği gibi iddialar da öne

sürülmektedir.127

İkinci Dünya Savaşı’nda işgal kuvvetlerini destekleyen Arnavutların göç

ederek güçlü sayılabilecek bir diaspora kurmaları ve bu diasporanın Yugoslavya’daki

siyasi propagandası ve eylemleri tek başına etkili bir faktör olmasa da Arnavut

milliyetçiliğinin Yugoslavya sistemine entegre olmasını zorlaştırıyordu. Buna

Arnavutların İkinci Dünya Savaşı sırasındaki tutumları da eklenince Arnavut

milliyetçiliğinin bölücü, ayrılıkçı, iredentist ve sistem karşıtı bir milliyetçilik olarak

algılanmasını kolaylaştırıyordu.

İkinci Dünya Savaşı sırasında kurulan ve Yugoslavya topraklarında 1950’li

yıllara kadar (1948’den itibaren E. Hoca’nın desteğiyle) faaliyet gösteren silahlı

Arnavut çeteleri Arnavut halkının da sistemle entegrasyonunu zorlaştırmaktaydı. Bu

dönemde etkili olan Rankoviç’in azınlıklar politikası da göz önünde bulundurulursa

özellikle Kosova’daki Arnavut azınlığının devlet ve sistemle entegrasyonu bir hayli

zorlaşmaktaydı. Rankoviç döneminde bu silahlı Arnavut çetelerine karşı yürütülen

operasyonlar V. Bogdanoviç tarafından “bazen masum Arnavut halkına karşı da

yönelen bir devlet terörü” olarak nitelendiriliyor.128

127 Батковски, op.cit., стр. 52-53 128 Богдановић, op.cit., стр. 246.

Page 43: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

2. “Yedinci Cumhuriyet” Sorunu

Yedinci Cumhuriyet sorunu, temelde Yugoslavya’nın en büyük azınlığı olan

Arnavutların, Yugoslavya Federasyonu dahilinde Kosova Özerk Bölgesi ve milliyet

statüsünde olmalarından kaynaklamaktaydı.129

Sorun doğrudan Kosova Arnavutlarıyla ilgili olsa da Makedonya’daki

Arnavutların durumunu ve taleplerini fazlasıyla etkilemektedir. İleride de göreceğimiz

gibi Makedonya Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını ilan etmesinden sonra dahi belirli bir

süre daha Kosova ve Makedonya Arnavutlarının siyasi taleplerinde paralellik vardır, bu

paralellik aynı zamanda Arnavutların taleplerine karşı izlenen Sırp ve Makedon

politikalarında da mevcuttur. Arnavut siyasi taleplerindeki paralellikten farklı olarak

Makedonya’nın bağımsızlığından sonra izlediği Arnavut politikası, Miloşeviç’in

izlediği Kosova politikasından çok daha ılımlı ve uzlaşmacı olarak nitelenebilir.

Arnavutlar, Kosova’nın 7. Cumhuriyet statüsü elde etmekten, bağımsızlığına

kadar varan taleplerini self-determinasyon haklarına dayandırmaktadırlar. Hakkın

kaynağı olarak 1944 (31 Aralık-2 Ocak) yılında Kosova Halk Kurtuluş Konseyi’nin

Kurucu Kongresi (Buyane Kongresi) kararları gösterilmektedir.130

YKP’nin Kosova Komitesi tarafından organize edilen Kongre Kararlarında

Kosova Arnavutları’nın, Arnavutluğa bağlanma yönünde olan self-determinasyon hak

ve iradesi kabul edilmektedir.131 Fakat Sırplar tarafından, Kongre üyelerinin bölge

nüfusunu yansıtmaması132 ve AVNOJ’un 29-30 Kasım tarihlerinde aldığı kararlara

aykırı olması nedeniyle kabul edilmemekte,133 kongre kararları işbirlikçi “Büyük

129 1948 yılından itibaren Kosova’nın toplam nüfusuna baktığımızda Arnavutlar 1948’de % 68 (729.000), 1953’te % 65 (808.000), 1961’de % 67 (964.000), 1971 % 74 (1.244.000), 1981 % 77 (1.584.000), 1991 % 82 (1.956.000) ve 2000 yılında da toplam nüfusun % 88’ini (1.970.000) oluşturuyordu. Kosovo and its Population, Provisional Institutions of Self-Government-Statistical Office of Kosovo, 5 June 2003, www.sok-kosovo.org; 130 Bujanovats Kongresi kararlarında Kosova Arnavutları’nın ezelden beri Arnavutluğa bağlanma amacında olduklarını, bu amacın gerçekleşmesinin tek yolu Kosova halkının diğer Yugoslav halkalarıyla beraber Nazi işgalcileri ve işbirlikçilerine karşı savaşmak olduğu belirtilmekte. Ljiljana Staletović, «Vekovni san o albanskoj državi,» Glas Javnosti, Internet izdanje, 12.10.2003 (www.glas-javnosti.co.yu) 131 Батковски, op.cit., стр. 46; Fatmir Sejdiu, “The Juridical and Political Foundations of the Republic of Kosova”. - Kosova, Historical Political Review (Tirana). No.6, 1997, p. 15. 132 50 delegeden sadece 7’sı Sırplı ve Karadağlı. Bkz.: Гаћиновић, op.cit., стр. 167; Ljiljana Staletović, «Vekovni san o albanskoj državi». - Glas Javnosti, Internet izdanje, 12.10.2003 (www.glas-javnosti.co.yu). 133 Yugoslavya’nın bölünmezliği ilkesine aykırı olarak görülüyor (II. AVNOJ Bildirisinin 2. maddesi) Богдановић, op.cit., стр. 231

Page 44: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Arnavutluk” oluşumuna destek verir nitelikte bulunmaktadır.134 Diğer taraftan savaşın

başlangıcından itibaren Sırbistan’a dahil olmayan bir bölge olan Kosova’nın 1945

yılında Kosova Meclisi kararıyla Sırbistan’a iltihak edilme talebinin AVNOJ tarafından

kabul edilmesi Kosova’nın siyasi statüsünün self-determinasyon hakkının

kullanılmasıyla belirlendiği söylenebilir.135

Kosova Meclisinin 1945 yılında kabul ettiği bu karar Kosova ve Kosovalı

Arnavutların 1945-1999 yılları arasındaki statülerini belirleyen bir irade açıklamasıdır.

Karara göre Arnavutlar milliyet, Kosova ise özerk bölge olarak kabul edilmektedir.

Yugoslavya pozitif normlarının, milliyetlerin self-determinasyon haklarına

getirdiği sınırlamaları ve bir milliyetin hangi sebeplerden dolayı millet statüsüne kabul

edilemeyeceğini daha önce belirtmiştik.

Uluslararası hukukta azınlıkların self-determinasyon hakkına baktığımızda da

hakkın devletlerin toprak bütünlüğü ve egemenliği ilkeleriyle sınırlandığını

görüyoruz.136

Başta Birleşmiş Milletler Antlaşması olmak üzere diğer B.M. insan hakları

sözleşmeleri ve bölgesel sözleşmelerle self-determinasyon hakkı bütün halklara

tanınmıştır.137 Uygulamaya baktığımızda dekolonizasyon sürecinde hakkın sömürge

yönetimi altında bulunan halklarla daha doğrusu sömürgelerin idari sınırlarıyla 134 Зечевић, op.cit., стр. 135. 135 II. Dünya Savaşı sırasında Kosova dışında Voyvodina, İstra, Sancak, Dalmaçya ve belirli bir ölçüde de Slavonya bölgeleri diğer federal birimlerle aynı statüye sahiptiler. ibid., стр. 221; Arnavutlar, Kosova’nın Sırbistan’a iltihak edilme kararını alan Kosova Meclisi’nin önemli bir çoğunluğunun Sırp ve Karadağlılardan oluştuğunu iddia ediyorlar. Sejdiu, op.cit., p. 15 136 Devletlerin toprak bütünlüğü ve egemenliği ilkeleri hakkında bkz.: B.M. And. 2/4. maddesi. Charter of the United Nations, www.unhchr.ch; Self-determinasyon hakkının bu ilkelerle sınırlanması hakkında bkz. 1514 Sayılı B.M. Genel Kurul kararı (6.Madde) UNGA Res. 1514 (XV) Declaration on the Granting of Independence to Colonial Countries and Peoples; 2625 sayılı B.M. Genel Kurul kararı-Eşitlik ve halkların self-determinasyon ilkesinin 8.paragrafı. UNGA Res. 2625 (XXV). Declaration on Principles of International Law Concerning Friendly Relations and Co-operation among States in Accordance with the Charter of the United Nations, www.unhchr.ch; AGİK Helsinki Sonuç Bildirgesi, VIII. ilke 1. paragraf, Final Act – CSCE Helsinki Summit 1975. http://www.osce.org/docs/; B.M. genel Kurul kararları bağlayıcı değil tavsiye niteliğindedir fakat oybirliği veya çoğunlukla kabul edilen kararların devletlerin karar vermelerinde etkili olduğu görülmektedir. Bkz.: Смиља Аврамов, Миленко Крећа, Мећународно јавно право. Београд, Савремена aдминистрација 2001, стр. 240-242. (Smilya Avramov, Milenko Kreça, Devletler Umumi Hukuku); AGİT belgeleri de zorlayıcı güçten yoksundur ve belgelere uymama uluslararası sorumluluk doğurmaz. Fakat katılan devletler uymayı sağlamak için uluslararası hukukun meşru saydığı önlemlere ve zorlama yollarına başvurabilirler. Bkz.: Gökçen Alpkaya, AGİK Sürecinden AGİT’e İnsan Hakları, İstanbul, Kavram Yayınları, 1996, s. 54. 137 B.M. And. 1/2 madde, B.M.’nin Kişisel ve Siyasal Haklar ve Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmelerinin 1/1 maddeleri, International Covenant on Economic, Social and Cultural Rights, International Covenant on Civil and Political Rights, www.unhchr.ch; 1514 sayılı kararın 2.maddesi, 2625 sayılı kararın Eşit Haklar ve Halkların Self-determinasyon ilkesinin 1. paragrafı, AGİK Helsinki Sonuç Bildirgesi VIII. İlke 1-2. paragraflar.

Page 45: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

sınırlandığı görülüyor.138 Zira bağımsızlığını kazanan sömürgelerde yaşayan değişik

etnik grupların dış self-determinasyon talepleri de kural olarak aynı ilkelerle

sınırlanmaktadır.139 Dekolonizasyon süreci dışında 90’lı yılların başından itibaren

dağılan sosyalist federasyonların, federe cumhuriyetler sınırları gözetilerek bağımsızlık

kazandıkları, özerk bölgelerin ve azınlıkların bağımsızlık taleplerinin veya tek taraflı

bağımsızlık ilanlarının ise reddedildiği görülüyor.140 Fakat kurallar ve uygulama

açısından azınlıkların sadece dış self-determinasyon haklarının sınırlandığı söylenebilir.

Azınlıklarla ilgili bazı Avrupa sözleşmeleri belirli şartların varlığı halinde azınlıklara içe

dönük self-determinasyon sayılabilecek birtakım hakların tanınmasını teşvik

etmektedir.141

Netice itibariyle uluslararası hukuk ve uygulamada kural olarak azınlıkların dış

self-determinasyon haklarının varlığı kabul edilmemekte, içe dönük self-determinasyon

ise tavsiye edilmektedir.142

Kosovalı Arnavutların 1945 yılından itibaren tanınan siyasi ve hukuki

statülerinin değişmesi konusundaki ilk ciddi hareketi 1968 yılındaki gösterilerde ortaya

çıktı. Başta Priştine olmak üzere bütün Kosova’da (ve Batı Makedonya’da) mitingler

138 Љубомир Данаилов-Фрчкоски, “Нација, малцинство и граници на самоопределувањето”. Конституирање на Република Македонија како модерна правна држава. Ур. Саво Климовски. Скопје, НИП “Нова Македонија” 1995, стр. 118 (Lyubomir Danailov Frckoski; Millet, milliyet ve self-determinasyon sınırları) Malcolm N. Shaw, `Peoples, Territorialism and Boundaries,` EJIL,Vol.8 (1997), No.3 p.3 139 Ved P. Nanda, `Self Determination and Secession Under Intenational Law,` Denver Journal of International Law and Policy, vol. 29:4,(2003) p. 308; Bağımsızlıklarını yeni kazanmış sömürgelerde self-determinasyon hakkıyla ilgili yaşanan tartışmalar ve silahlı çatışmalar hakkında bkz.: Lucian Branea, Self-Determination Myth and Reality, europe.org.ro/euroatlantic_club/branea.pdf, p.3;Azınlıkların self-determinasyon talebi ekstern (bağımsız ve egemen bir devlet kurmak, bağımsız bir devletle birleşmek veya azınlığın karar vereceği herhangi başka bir siyasi statüyü benimsemek) veya intern (azınlıkların self-determinasyon taleplerinin varolan devletin toprak bütünlüğü ve egemenliği dahilinde çözülmesi) şeklinde olabilir. Ekstern/intern self determinasyon hakkında daha geniş bilgi için bkz.: Фрчкоски, op.cit. стр.121-122; Nanda op.cit., p. 307-308; Robert McCorquodale, Self-Determination: a Human Rights Aproach, http://www.eleves.ens.fr/home/blondeel/law.html 140 Shaw, op.cit. p.18-19; Örn.: 1991 yılında Kosova’nın tek taraflı bağımsızlık ilanı AB tarafından kabul edilmedi. Enver Hasani, Self-Determination, Territorial Integrity and International Stability: The Case of Yugoslavia, Vienna, National Defence Academy Institute for Peace Support and Conflict Management 2003, p. 237 www.bmlv.gv.at; Badinter Komisyonu (Avrupa Birliğinin Yugoslavya Barış Konferansı Tahkim Komisyonu) 2. nolu görüşünde: “şartlar ne olursa olsun self-determinasyon hakkı, taraf devletler aksini kararlaştırmadıkça, bağımsızlık anında varolan sınırların (uti posieditas juris) değiştirilmesi yönünde kullanılamaz” görüşüyle Bosna-Hersek ve Hırvatistan’daki Sırpların self-determinasyon hakkını kabul etmedi. Allain Pellet, “The Oppinions of the Badinter Arbitration Commitee: A Second Breath for the Self Determination of Peoples,” EJIL Vol.3(1992) No. 1, p. 184 141 1990 AGİK Kopenhag Deklarasyonu 35. paragraf ve Avrupa Konseyinin Ulusal Azınlıkların Korunmasına Dair Çerçeve Sözleşmesinin 10/2, 11/3 ve 14/2. maddeleri. Daha geniş bilgi için bkz.: Shaw, op.cit. p. 7-8 142 Фрчкоски, op.cit, стр.138-139

Page 46: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

düzenleyen Arnavutlar Kosova’nın 7. Cumhuriyet olarak tanınmasını talep ettiler.

Güvenlik güçleri tarafından bastırılan mitinglerden sonra Yugoslavya siyasi makamları

bu taleplere cevap olarak özerkliğin arttırılması yönüne gitti.143 1968’de başlayan

hareket 1974 yılında doruğa ulaştı ve Kosova, Sırbistan’a bağlı kalmakla birlikte

Federal bir birim olarak kabul edildi.

Yugoslavya siyasi makamları, Arnavutların cumhuriyet taleplerini daha yeni

sona ermiş Rankoviç politikasına ve kötü ekonomik şartlara bir tepki olarak algıladı.144

Sorun bu sırada federasyonda devam eden desentralizasyon çerçevesinde çözülmeye

çalışıldı.

Arnavutların 1974 Anayasasıyla tanınan özerkliği iyi yönde kullanamadıkları

hatta kötü yönde kullandıkları iddia edilmektedir. Tanınan ekonomik özerkliği üretime

yönelik yatırımların arttırılması yönünde değil kültürel ve sosyal alanlara

yönlendirmeleri, ekonomik durumun düzelmemesi, işsizliğin artması ve dolayısıyla

Yugoslavya’nın en az gelişmiş bölgesi olarak kalması da bu politikalara

bağlanıyor.145Siyasi özerkliğin ise kısa sürede Kosova’nın etnik homojenitesinin

sağlanması, Sırp ve Karadağlıların göç etmesi için siyasi, sosyal ve ekonomik baskıların

yanında bölgedeki Türk, Boşnak ve diğer Müslüman azınlıkların asimilasyonu yönünde

kullanıldığı belirtiliyor.146

1968 gösterilerinden sonra Yugoslav idaresi Kosova ve genelde

Yugoslavya’daki Arnavutların taleplerini istedikleri şekilde olmasa da ılımlı bir

yaklaşımla çözmeye çalıştı. Fakat 1980 yılında Tito’nun ölümünden bir yıl sonra yine

aynı taleplerle daha yoğun ve organize yapılan gösterilerde ve sonrasında Arnavutlar

sert tepkilerle karşılaştılar. Sosyalist Yugoslavya yönetimi Arnavutlara verilecek

tavizlerin diğer milliyet ve milletlere kötü örnek teşkil edebileceği endişesiyle hem

güvenlik hem de siyasi açıdan sert tedbirlere başvurdu.147

Priştine Üniversitesindeki öğrencilerin kötü ekonomik şartları protesto etmesiyle

başlayan gösteriler kısa sürede bütün Kosova’ya yayıldı. Göstericiler 1968 yılındaki

143 Вељановски, op.cit., стр.213-216 144 Kosova, Yugoslavya’nın en az gelişmiş bölgesiydi. Bölgeye çok az yatırım yapılıyordu ve yapılan yatırımlardan da Sırp ve Karadağlılar daha çok faydalanıyordu. Шувар, op.cit., стр. 307-308. 145Зечевић, op.cit., стр. 173. 146Богдановић, op.cit. стр. 249-250; Kosova Arnavutlarının Türklere karşı izlediği asimilasyon politikaları hakkında bkz.: Baskın Oran, “Balkan Müslümanlarında Dinsel ve Ulusal Kimlik,” Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgile Fakültesi Dergisi,1-4,(1992), s.119. 147 Vukomanović, op.cit., стр.37

Page 47: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

gibi Kosova’ya cumhuriyet statüsü verilmesi talebinde bulundu. Güvenlik güçlerinin

müdahalesinde resmi kaynaklara göre 9-11 kişi öldü, yüzlerce kişi de yaralandı. Resmi

olmayan kaynaklara göre kayıpların sayısı daha fazlaydı. Gösterilerde ve ondan sonra

en az 2000 kişi tutuklandı.148

Gösterilerin sona ermesiyle Komünist Parti, Kosova devlet ve idari

makamlarında, eğitim ve medya alanlarında “uygunsuz Arnavutları” daha doğrusu

bundan sonra 1990’lara kadar sıkça kullanılacak olan iredentist/ayrılıkçı Arnavutları

tespit edip görevlerine son verdi. Gösterilerde yakalanan veya görülenleri ağır hapis

cezalarına mahkum etti.149

1968’de olduğu gibi 1981’de de Kosova’daki gelişmelerden etkilenen

Makedonya Arnavutları da gösteriler düzenleyip, Makedonya Arnavut bölgelerinin

“Kosova cumhuriyetine” bağlanmasını talep ettiler. 1981 yılındaki gösterilerden sonra

Makedonya’da da siyaset, eğitim ve kültür alanında Kosova’da olduğu gibi “uygunsuz

Arnavutların” tespit edilmesi ve Arnavut milliyetçiliğinin önlenmesine yönelik değişik

tedbirler öngörüldü. Örneğin, eğitim müfredatında “milliyetçi, ayrılıkçı” Arnavut

etkileri görülmesi sebebiyle sorumluların cezalandırılması, orta eğitim kanunuyla

milliyetlerin ana dilde eğitim hakkının sınırlanması, “milliyetçi şarkıların” söylendiği

düğünlere katılan Arnavutlara değişik disiplin cezaları ve ihraçların uygulanması, Batı

Makedonya’da etnik olarak temizlenmiş Arnavut bölgelerinin yaratılamaması için gayri

menkul satışının yasaklanması, nüfus planlaması siyasetiyle Arnavut “demografik

ekspansiyonizminin” önlenmesi, idare tarafından milliyetçi olarak nitelendirilen

isimlerin kullanılamaması, yer isimlerinin değiştirilmesi vs. gibi.150

Alınan bütün sert güvenlik önlemleri ve uygulanan ağır cezalara rağmen

Kosova’daki Arnavut sorunu 1980’lerin sonuna kadar şiddetini artırarak devam etti.

1981 yılından sonra belirli aralıklarla gösteriler, grevler ve boykotlar şeklinde devam

148 Poulton, op.cit., s. 85 1491980’lerin sonuna kadar Kosova’daki Arnavut yetişkin nüfusunun neredeyse yarısı (584,373) tutuklandı, sorguya çekildi veya mahkum edildi. Carole Rogel, “Kosovo: Where It All Began, International journal of Politics,” Culture and Society, Vol. 17, No. 1, (Fall 2003), p.168 150Ортаковски, op.cit., стр. 330-331; Etem Aziri, “Political Parties of Albanians in Macedonia and the Kosova Issue,” New Balkan Politics, Issue 7/8 http://www.newbalkanpolitics.org.mk/napis.asp?id=7&lang=English

Page 48: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

eden Arnavut sorunu belirli bir süre sonra bölgede yaşayan Sırp ve Karadağlılara

yöneldi.151

1980’lerde Kosova sorunundaki önemli bir dönemeç 1987 yılında Sırbistan

iktidarına Miloşeviçin gelmesiyle yaşandı. Miloşeviç, Kosova sorununu bir Arnavut

sorunu olarak değil, Arnavutların baskısına maruz kalan Sırpların sorunu haline

dönüştüğünü, dolayısıyla alınacak bütün siyasi, ekonomik ve güvenlik tedbirlerinin

bölgedeki Sırpların korunmasına yönelik olması gerektiğini savundu. Etnik çatışmaların

çıkma endişesi ve Yugoslavya’nın dağılma korkusuyla Miloşeviç’in bu görüşü Federal

yönetim tarafından da kabul gördü. Federal yönetim Kosova’da özel güvenlik

önlemlerinin alınmasına karar verdi ve bütün Yugoslavya cumhuriyetleri ve özerk

bölgelerinden gelen polis güçlerinin oluşturduğu bir özel birlik Kosova’da görev

yapmaya başladı.152

Miloşeviç’in, Kosova hakkındaki bu görüşü aslında Yugoslavya’daki Sırp

sorununun sadece bir kısmını oluşturuyordu. 1980’lerin ortalarında diğer

cumhuriyetlerde olduğu gibi Sırbistan’da da güçlenen milliyetçi akımı birtakım siyasi,

ekonomik, demografik ve tarih verilerine dayanarak Sırp Ulusunun ve Sırbistan’ın

Yugoslavya’nın kuruluşundan itibaren başta Hırvat ve Slovenler tarafından siyasi ve

ekonomik açıdan zayıflatıldığı, Sırp ulusuna karşı Kosova, Hırvatistan, Bosna ve

Makedonya’da ayrımcı politikalar izlendiği görüşüne dayanan bir Sırp sorunu tezini

savunmaya başladı. Büyük Sırp milliyetçiliği ve hegemonizminin yeniden doğuşu

olarak nitelenen teze göre “Sırp Sorununun” çözümü ancak 1974 Anayasası revize

edilip güçlü merkezi yönetimi olan bir federasyonun tesis edilmesiyle mümkündü.153

Miloşeviç’in politikalarına fazlasıyla yansıyan bu tez ilk uygulama alanını hukuki

olarak Sırbistan’ın bir parçası olan Kosova’da buldu. 1989 yılında “bürokratik devrim”

olarak da nitelenen bir kadro değişimiyle Kosova, Voyvodina ve hatta Karadağ’ın siyasi

kadroları görevlerinden alınarak yerlerine Miloşeviç’in görüşlerini savunan siyasi

151 1981-1989 yılları arasında Kosova’dan en az 25.000 Sırp ve Karadağlının göç ettiği tahmin ediliyor. Sırp ve Karadağlılar göç etmelerinin ana nedenleri olarak(Aynı dönemde Kosovadan çok sayıda Arnavut da göç ediyordu, fakat onların göçü ekonomik sebeplere bağlanıyordu.) Arnavutların uyguladığı değişik baskılar gösteriliyor (diskrimansyon, evlerin, kiliselerin ve mezar taşlarının tahrip edilmesi, fiziksel saldırılar v.s.). Vladimir Ortakovski, the Kosovo Conflict and Macedonia, Association for the Study of NationalitiesAssociation for the Study of Nationalities, Fourth Annual World Convention, April 15-17, 1999, "Rethinking Identities: State, Nation, Culture "Harriman Institute, Columbia University, New York, http://www.makedonika.org/Kosovo_and_Macedonia.htm. 152 Vukomanović, op.cit., str. 38-39. 153 Милосавлевски, op.cit., стр.122.

Page 49: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

kadrolar getirildi. Miloşeviç bu devrimle Yugoslavya Federal Yönetiminin yarısını

kontrolü altına almış oldu.154

Aynı yılda Kosova’da önemli siyasi liderlerin tutuklanmasından sonra bir daha

alevlenen Arnavut gösterileri artık bir ayaklanmaya dönüştü. 1989’da başlayan genel

grev, boykotlar ekonomik ve sosyal hayatı felç etti, intifadaya dönüşen sokak

çatışmalarında iki taraf da kayıplar vermeye başladı.155

Kosova Arnavutlarını, Sırplara karşı en çok destekleyen Hırvatistan ve

Slovenya’nın Federasyondan ayrılma niyetlerinin kesinleşmesinden sonra Kosova

sorunundan uzaklaşmalarıyla, sorun artık Sırbistan’ın bir iç meselesi haline dönüştü.

1989’da anayasa değişiklikleri, daha sonra da 1990 Anayasası ilanıyla Kosova

ve Voyvodina özerk bölgelerinin Sırbistan’a bağlanmasıyla Miloşeviç, Yugoslavya’daki

“Sırp Sorunu”nun önemli bir kısmını çözüme kavuşturmuş oldu.156

Arnavutlar buna tepki olarak seçimlere katılmadı, kendi seçimlerini düzenleyip

bir meclis oluşturdular ve Kaçanik Anayasası olarak da anılan Anayasayla

bağımsızlıklarını ilan ettiler. Kosova Arnavut Siyasi Partiler Koordinasyonu 1991

yılında yayınladığı bildiriyle Yugoslavya Arnavutlarının siyasi taleplerini ortaya koydu.

Bildiri Yugoslavya’daki Arnavut sorunun çözümü için üç alternatifli bir plan ortaya

sunmaktaydı. Plana göre:

1. İç ve dış sınırlar değişmezse Kosova, Yugoslavya Federasyonu dahilinde

Cumhuriyet olarak ilan edilmeli, Makedonya ve Karadağ Arnavutları kurucu millet

olarak tanınmalıydı.

2. Dış sınırlar değişmez, iç sınırlar değişirse Yugoslavya dahilinde Sırp, Hırvat,

Sloven ve diğer milletlerin kuracağı devletlerin kuruluş prensipleri esas alınarak bir

Arnavut Cumhuriyeti kurulmalıydı ve

3. Dış sınırlar değişirse, Yugoslavya Arnavutları referandumla birleşik bir

Arnavutluğa katılabilme hakkına sahip olmalıydı.157

1990’lı yılların ilk yarısında İbrahim Rugova liderliğindeki Arnavut siyasi

hareketi taleplerinin karşılanması için şiddet içermeyen yöntemlere başvurmayı seçti.

Yasal olmayan seçimler ve meclisle kurulmaya başlanan paralel idare, Sırpların

154 Rogel, op.cit., p. 172. 155 Vukomanović, op.cit., str. 40. 156 Hagen, op.cit., p. 55 157 Sejdiu. op.cit., p. 17

Page 50: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Arnavutça eğitim ve medyayı yasaklaması üzerine Kosova’da neredeyse bütün Sırp

kurumlarına paralel olarak yayıldı. Dayton Barış Anlaşmasına kadar Kosovada’ki bu

fiili durum Bosna ve Hırvatistan savaşlarının gölgesinde kaldı ve belki de Arnavutların

şiddet içermeyen bu tutumu yüzünden o çok korkulan silahlı çatışmaya dönüşmedi.

Dayton Anlaşmasında Kosova’ya değinilmemesi ve Yugoslavya’nın (Karadağ-

Sırbistan) toprak bütünlüğünün tanınması Arnavutlar tarafından iki şekilde anlaşıldı:

1. Rugova’nın “Gandhi yöntemleri” işe yaramadı. Avrupa ve uluslararası toplum

Rugova’nın barışçıl yöntemlerini önemsemedi, takdir etmedi. Bunun için artık daha

radikal yöntemler izlenmeliydi.

2. Bu radikal yöntemler silahlı mücadeleyi içermeliydi. Çünkü Dayton

Anlaşması, Sırpların Bosna-Hersek’teki silahlı mücadelelerini savaş suçları ve soykırım

iddialarına rağmen onayladı. Anlaşma, Sırpların Bosna’da kurdukları “Republika

Srpska”yı tanımakla kalmayıp, Sırbistan’la konfederatif bir bağlanma anlamına

gelebilecek hakları bile içeriyordu.158

Bu anlayış uygulamaya UÇK (Ushtrie Çilimtare Kosoves-Kosova Kurtuluş

Ordusu) olarak yansıdı. 1996-1997 yıllarında ilk eylemlerine başlayan UÇK,

Yoslavya’nın AB üyesi bazı ülkeler tarafından tanınmasından sonra eylemlerin şiddetini

arttırdı.159 Sırbistan’ın UÇK’ya karşı mücadelesinde sivil Arnavutları da hedef

almasıyla sorun uluslararası bir boyuta ulaştı.

UÇK’nın Sırp idaresi, güvenlik güçleri ve sivillere yönelik olan eylemlerinin

1998 yılının başlarında artmasıyla Sırbistan geniş çaplı bir operasyon başlattı.160

Sırbistan İçişleri Bakanlığı’na bağlı polis ve özel kuvvetlerin yürüttüğü operasyonlar

kısa sürede sivil halka karşı yöneldi ve ağır insan hakları ihlalleri şekline dönüştü.

Uluslararası kamuoyunun dikkatini çeken Dreniça katliamı dahil Sırp güvenlik

güçlerinin 1998 yılında yürüttüğü operasyonlarda (Mart-Ekim) 2000’e yakın Arnavut

158 Miranda Vikers, «Sve je počelo i sve će da se završi Kosovom: Hronika Kosovskih zbivanja od dejtona do rađanja OVK,» Nova Srpska poltička misao, god.VI(1999) br. 3-4, str. 206. (Miranda Vickers, Herşey Kosovayla Başladı ve Kosovayla Sona Erecek: Dayton’da UÇK’ya kadar olan dönemde Kosova Sorunu) 159 ibid. str.,204 160 Sırbistan İçişleri Bakanlığının verilerine göre 1998 yılı boyunca silahlı Arnavut grupları 1.884 terör eyleminde bulunmuştur. Eylemlerin 115’i güvenlik güçlerine, 775’i ise sivillere yönelikmiş. Eylemlerde 46’sı Sırp, 77’si Arnavut, 6’sı Çingene, 2’si Boşnak ve 42’si diğer milliyetlere mensup toplam 173 kişi öldürülmüş. Ayrıca 31’i ölümle sonuçlanan 292 adam kaçırma eylemi gerçekleşmiştir. Vukomanović, op.cit., str. 49.

Page 51: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

sivil öldürüldü ve çok sayıda köy boşaltılarak yıl sonuna kadar 400.000’e yakın

Kosovalı Arnavut mülteci konumuna düştü.161

Sırp güvenlik güçlerinin aşırı ve orantısız güç kullanması, mülteci sayısının

artması, Arnavutların bölgedeki diğer ülkelerde de yaşaması nedeniyle çatışmaların

yayılması ve Bosna, Hırvatistan tecrübelerinin yeniden yaşanmasını önlemek amacıyla

uluslararası toplum Kosova sorununa daha etkin ve kararlı yaklaştı. Sorun kısa sürede

AGİT, AB, Avrupa Konseyi ve B.M.’nin gündemine taşındı. Kosova’daki çatışmaların

sona ermesi ve siyasi bir çözüme ulaşılması için en etkili girişimler bazı AB ülkeleri,

ABD ve Rusya Federasyonu’nun oluşturduğu Yugoslavya Temas Grubu tarafından

başlatıldı. ABD’nin girişimiyle Londra’da toplanan Temas Grubu B.M. Güvenlik

.Konseyi’nin 1160 sayılı kararına da yansıyan bir dizi önlemin alınmasına karar

verdi.162

B.M.’nin 1160 sayılı kararı Kosova’daki durumu bölge barışı ve güvenliğini

tehdit ettiği yönünde açık bir tespit getirmese de B.M. Andlaşmasının VII. Bölümünden

hareketle bir takım önlemlerin uygulanmasını talep ediyor. Kararla taraflara silah

ambargosunun uygulanmasına karar veriliyor (8.madde).163 Siyasi diyalogun

başlatılması ve Temas Grubunun aldığı kararları uygulaması yönünde Yugoslavya’dan

adımlar atması talep ediliyor (1. madde). 1160 sayılı kararda (bundan sonra Güvenlik

Konseyi’nin Kosovayla ilgili alacağı bütün kararlarda olduğu gibi) Kosova sorununun

siyasi çözümü Temas Grubunun önerisi dikkate alınarak belirtilmiştir. Yani

Yugoslavya toprak bütünlüğünün dahilinde, AGİT standartları, AGİK Helsinki İlkeleri

ve BM Andlaşmasına uygun olarak genişletilmiş özerklik olarak belirtilmiştir(5.madde).

161 Agon Demjaha, “Kosovski sukob: Unutrašnja perpektifa,» Nova srpska politička misao, god.VI(1999), br.3-4, str. 83. (Agon Demyaha-Kosova savaşı) 162 Dagmar Skrpec, “European and American Reactions to Kosovo: The Policy Divide Revisited in the Iraq War,” SAIS Review, vol. XXIII, no.2,(Summer-Fall 2003), p. 96-97.; Temas Grubu Londra Bildirisiyle Yugoslavya’dan siyasi diyalogu başlatması için bir takım önlemler almasını talep ediyor (10 gün içerisinde: özel kuvvetlerin bölgeden çekilmesi ve sivillere karşı yapılan operasyonların sona ermesi, sorunun çözümünde uluslararası örgütlerin veya 3. bir tarafın aracılığı kabulu, uluslararası örgütlerin bölgeye girmelerine izin verilmesi talep ediliyor(7.madde). Yugoslavya’nın çatışmaları sona erdirecek ve siyasi diyaloğun başlamasını sağlayacak önlemleri almaması halinde Temas Grubu üyeleri kuvvet içermeyen zorlama tedbirleri alabileceklerini belirtmişlerdir. Temas Grubu üyeleri ayrıca Kosova sorununun Yugoslavya Federasyonu toprak bütünlüğü dahilinde, AGİT standartları (AGİK Helsinki İlkeleri dahil) ve B.M. Andlaşmasına uygun olarak genişletilmiş bir özerklik çerçevesinde sağlanması gerektiğini belirtilmiştir (9. madde). London Contact Group Meeting, 9 March 1998 – Statement on Kosovo, http://www.newsrelease-archive.net/coi/depts/GFO/coi8705d.ok 163 U.N.S.C. Res. 1160,www.un.org/peace/kosovo/98sc1160

Page 52: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Çatışmaların devam etmesi ve mülteci akınının artması üzerine BM Güvenlik

Konseyi 1199 sayılı kararı kabul etti. 1160 sayılı karardan farklı olarak durumun

bölgedeki barış ve güvenliği tehdit ettiği tespit edildi. (12.paragraf).164

Sırbistan’da düzenlenen referandumla, Sırplar Kosova sorununda uluslararası

toplumun aracılığını reddettiler. Bunun üzerine ABD 1160 ve 1199 sayılı kararların

uygulanmasını sağlamak amacıyla ilk önce diplomatik baskılara daha sonra da kuvvet

kullanma tehdidine başvurdu. ABD özel temsilcisi Holbrooke ve Miloşeviç arasında

yapılan görüşmelerde Holbrooke, BM kararlarının uygulanmasını kontrol edecek AGİT

Gözlemci Misyonu ve NATO Hava Tahkik Misyonlarının bölgeye girmelerine izin

verilmemesi halinde NATO’nun Yugoslavya’ya hava saldırısı düzenleyebileceği

tehdidinde bulundu. Miloşeviç kısa bir süre sonra ateşkes ilan etti, AGİT ve NATO’yla

anlaşmaya vardı. BM Güvenlik Konseyi’nin 1203 sayılı kararıyla bu anlaşmalar kabul

edildi ve 2000 AGİT gözlemcisi bölgede göreve başladı.165

Ateşkese uyulmaması ve Sırp güvenlik güçlerinin operasyonlarına devam

etmeleri nedeniyle166 sorunun kuvvet kullanılmadan halledilebilmesi için Sırp tarafına

son bir şans daha tanındı. Temas Grubunun girişimiyle taraflar Paris-Ramboullet’e

toplandı. Ramboullet’e taraflara sunulan anlaşma aslında iki tarafın da katılmadığı bazı

maddeler içeriyordu. Anlaşmada tarafların müzakere edemeyeceği birtakım konular

belirtilmişti.167 Anlaşma Kosova için genişletilmiş bir özerklik öngörüyordu. Kosova,

savunma, dışilişkiler, gümrük, federal vergiler ve federal seçimlerle Yugoslavya’ya

bağlı kalacaktı. Kosova’nın rızası olmadan Kosova sınırları değiştirilemeyecek, kendi

yetki alanıyla ilgili dışilişkiler kurabilecek, 120 kişiden oluşan bir meclis, hükümet ve

diğer idari ve yargı organları kurabilecekti. Ayrıca Yugoslavya Federal Meclisine 10,

Sırbistan Meclisine 20, Yugoslavya ve Sırbistan hükümetlerine en az 1’er, Yugoslavya

Anayasa, Federal ve Sırbistan yüksek mahkemelerine de 1’er Kosovalı seçilecekti.

Anlaşmayla, Yugoslavya güçlerinin Kosova’yı terketmesini ve onların yerine

164 U.N.S.C. Res. 1199, www.un.org/peace/kosovo/98sc1199 165 Vladimir Đerić, «Legalnost, neophodnost i efekti NATO intervencije u Saveznoj Republici Jugoslaviji na određena ljudska prava,» Srpsko-Američki dijalog o intervenciji, (pr. Julie Mostov, Vesna Pešić), Beograd, Centar za Antiratnu Akciju 2002, str. 107. (Vladimir Ceriç, NATO'nun Yugoslavya müdahalesinin hukuka uygunluğu ve belirli insan haklarına olan etkisi) 166 AGİT gözlemcilerinin göreve başlamasından sonra ateşkes ihlalleri ve katliamlar hakkında bkz.: J.R. Michel Maisonneuve, “The OSCE Kosovo Verification Mission,” Canadian Military Journal, Spring 2000, p.51 167 Örn.: Kosova sorunun Yugoslavya’nın toprak bütünlüğü ve egemenliği dahilinde çözüleceği. Hasani, op.cit., p. 244

Page 53: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

uluslararası bir güvenlik gücünün bölgeye yerleştirilmesi öngörülüyordu. Geçici olarak

düzenlenen bu siyasi statünün uygulanmaya başlanmasından üç yıl sonra uluslararası bir

konferansla Helsinki İlkeleri, B.M. ve halkın iradesi göz önünde bulundurularak nihai

statü belirlenecekti.168

Arnavutlar, geçici süreden sonra statünün belirsizliğini ve referandumla

belirlenemeyecek olmasıni, Sırplar ise siyasi şartları kabul edilebilir olarak niteleseler

bile Anlaşmanın uygulanması için bölgeye 28.000 NATO askerinin yerleştirmesini ve

tüm Sırbistan içinde dolaşım hakkına sahip olmasının öngörülmesi egemenlik haklarına

getirilmiş önemli bir sınırlama olarak gördüler ve Anlaşma imzalanamadı. Bu konular

üzerinde anlaşma sağlanmadığı için görüşmeler bir ay sonraya ertelendi. Kosovalı

Arnavutlar bu ertelemeyi büyük bir hata olarak niteledi. Zira Sırp tarafının sözleşmeyi

imzalamayacağı belliydi, Sırplar bu bir aylık süreyi Kosova’ya daha fazla asker ve polis

yerleştirmek için kullandılar.169

Bir ay sonra Paris’te bir araya gelen taraflar yine anlaşamadı, ABD’nin

Arnavutlara baskı yapması sonucu Anlaşmayı sadece Arnavut tarafı imzaladı.170

Yugoslavya’nın anlaşmayı imzalamaması üzere NATO, BM Güvenlik

Konseyi’nin onayını almadan temelde ağır insan hakları ihlallerini durdurmak amacıyla

78 gün süren hava harekatını başlattı. NATO’nun, Güvenlik Konseyi onayını almadan

harekata başlamasının nedeni en azından Rusya’nın önceki tutumlarından silahlı kuvvet

kullanmayı içerecek bir kararı veto edeceğinin anlaşılmasıdır.171 Hava harekatının

başlamasından sonra Rusya, Belarus ve Hindistan, B.M. Güvenlik Konseyinde

Yugoslavya’ya karşı kuvvet kullanılmasının durdurulmasını teklif etti. Teklif oniki üye

tarafından (Namibya, Çin, Rusya kabul etti) reddedildi.172

168 Zoran Lutovac, “Međunarodna zajednica i kosovsko pitanje (1997-1999),” Nova srpska politička misao, god VI (1999), br.3-4, str. 112-113. (Zoran Lutovac, Uluslararası toplum ve kosova sorunu) 169 Demanja, op.cit., str. 84. 170 Rogel, op.cit. str. 177-178. 171 Bruno Simma, “NATO, the UN an the Use of Force: Legal Aspects,” EJIL, vol.10(1999),no. 1, p. 11; William Moorman, “Humanitarian Intervention and International Law in Case of Kosovo,” New England Law Rewiev, vol.36;4, p. 781.(wwwroot.\NESL\lawrew\vol36\36-4\36-4 07 moormanmacro.doc) 172 Natalino Ronzitti, “Lessons of International Law From NATO’s Armed Intervention Against the Federal Republic of Yugoslavia,” The International Spectator, Vol.XXXIV,No.3, (July-September 1999), p.48; Uluslararası pozitif normlara göre, NATO müdahalesinin kuvvet kullanma yasağının ihlali olduğu konusunda şüphe yoktur. Antonio Casesse, “Ex iniuria ius oritur: Are We Mowing Towards International Legitimation of Forcible Humanitarian Countremesaures in the World Community,” EJIL, vol.10(1999),no.1, p. 23-24; Fakat müdahaleye çeşitli gerekçelerle hukuki meşruiyet sağlanmaya çalışıldı. En önemli iddia “insancıl hukukun ihlali nedeniyle müdahale hakkı”na dayandırılmasıdır. Kuvvet kullanmayı içeren bir müdahale BM Andlaşmasının getirdiği kuvvet kullanma yasağına (2/4.madde)

Page 54: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

NATO’nun hava saldırılarına başlamasıyla Kosova’da engellenmek istenen

insani felaket daha da büyük boyutlara ulaştı. NATO bombardımanının ilk haftasında

300.000’e yakın olan mülteci sayısı 850.000’e çıktı. Mülteci akınıyla karşılaşan

Makedonya, Arnavutluk ve Karadağ belirli bir süreden sonra sınırlarını kapatmak

zorunda kaldı. Kosova’dan kovulan Arnavutların resmi evrakları ve tapu sicilleri Sırp

güvenlik güçleri tarafından yok edildi. Miloşeviç, Kosovalı Arnavutları komşu ülkelere

sürmekle çatışmayı buralara da yaymak, bununla da istikrarsızlığı Yugoslaya’nın değil,

NATO harekatının yarattığını göstermek istiyordu.173

Her iki tarafın da daha kısa süreceğini tahmin ettiği harekat 78 gün sürdü ve

NATO en sonunda gerekirse kara harekatına da başvuracağı tehdidinde bulundu.

Miloşeviç, Kosova’nın Yugoslavya dahilinde kalacağı ve Kosova misyonunun BM

şemsiyesi altında yürütüleceği garantilerini aldıktan sonra teslim oldu.174 Savaşı sona

erdiren barış antlaşması NATO ve Yugoslavya ordusu arasında imzalandı, Yugoslavya

güvenlik güçleri Kosova’dan çekilmeyi kabul etti. Bir gün sonra B.M. Güvenlik

Konseyi 1244 sayılı kararıyla bu anlaşmayı kabul etti ve Kosova’nın bugüne kadar

devam eden siyasi statüsü belirlendi.

1244 sayılı Güvenlik Kurulu kararıyla, Yugoslavya’nın Kosova üzerindeki

egemenlik hakları geçici bir süreliğine askıya alındı. Egemenlik, bu geçici süre

içerisinde B.M.’ye devredilerek fiili olarak bir B.M. prorektoratı kuruldu. Kararda,

Kosova’da güvenliği sağlayacak uluslararası bir güvenlik gücünün (KFOR) ve nihai

çözüme kadar Yugoslavya dahilinde Kosova’nın özerklik haklarını kullanmasını

sağlayacak bir de uluslararası sivil idarenin kurulması öngörüldü (UNMIK).175 Belgede,

tabidir, sadece iki istisnai durumda, meşru müdafaa (51. md.) ve Güvenlik Konseyi’nin izniyle kuvvet kullanılabilir(39.md.). İnsancıl nedenlerle kuvvet kullanmayı içeren karışma da kuvvet kullanma yasağına tabi olup bu yasağın bir istisnası olarak kabul edilmemektedir. Bu sebeple insancıl nedenlerle tek taraflı müdahalenin hukuka uygun olması Güvenlik Konseyinin bu konuda devlete veya uluslararası örgüte kuvvet kullanma izni vermesine bağlıdır. Simma,op.cit., p.5.

İnsancıl nedenlerle müdahale hakkının uluslararası örf ve adet hukukundan kaynaklandığı iddiaları ve hakkın maddi unsur (diuturnidas) ve manevi unsurdan (opinio juris) yoksun olduğu konusunda daha geniş bilgi ve örnekler için bkz.: Simma, op.cit., p.5; Sevim Toluner,”Nikaragua’ya Karşı Askeri ve Benzeri Faaliyetlerler Davası’ndaki Yargı ve Meşru Müdafaa Hakkı,” Mahmut Belik’e Armağan, İstanbul, Milletler Arası Hukuk ve Milletlerarası Münasebetler Araştırma ve Uygulama Merkezi, 1993., s. 392.; Ronzitti, op.cit., p.51-52. Müdahaleyle yeni bir örf ve adet hukuku yaratılıdığı görüşü ve eksiklikleri hakkında daha geniş bilgi için bkz.: Đerić, op.cit., str.103-104; Mary Ellen O’Conel, The Myth of Preemptive Self-Defence, ASIL Task Forse on Terrorism, T.F.Papers, Aug. 2002,16.www. asil.org; 173 Demanja, op.cit., str.85. 174 Hasani, op.cit. p. 235. 175 1244 sayılı kararın 5., 9. ve 11. maddeleri, U.N.S.C. Res. 1244, www.un.org/peace/kosovo/99sc1244

Page 55: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Kosova’nın nihai statüsünün Ek II ve Ramboulliet Anlaşmasına uygun olarak sonuca

bağlanacağı belirtiliyor (11/a). Ek - II’nin 8. maddesinde ise siyasi çözümün

Ramboulliet Anlaşması’na uygun olarak, Yugoslavya ve bölgedeki devletlerin toprak

bütünlüğü ve egemenlik ilkeleri dikkate alınarak taraflar arasında imzalanacak bir

çerçeve anlaşmasıyla genişletilmiş özerklik şeklinde sağlanması gerektiği belirtiyor. Ek

II’nin de gönderme yaptığı Ramboulliet anlaşmasında nihai siyasi çözümün belirli bir

süreden sonra düzenlenecek uluslararası bir konferansta halkın iradesi, Helsinki İlkeleri,

konuyla ilgili yetkililerin görüşleri ve tarafların bu anlaşmaya bağlılığı göz önünde

bulundurularak çözüleceği belirtiliyor.

1244 sayılı karar ve referans gösterdiği Ramboulliet Anlaşması da Kosova’nın

nihai statüsünün hangi çerçevede sağlanacağı konusunda ve izlenecek prosedür

hakkında kesin kurallar koymamaktadır. Bu sebeple nihai statü Sırplar ve Arnavutlar

tarafından yine aynı belgelere dayanılarak farklı yorumlanmaktadır.

Sırplar 1244 sayılı kararın, gönderme yaptığı BM kararları ve Ramboulliet

anlaşmasında sürekli tekrarlanan “Yugoslavya’nın toprak bütünlüğü ve egemenliği”

ilkesine dayanarak nihai çözümün Yugoslavya, dolayısıyla Sırbistan dahilinde

sağlanması gerektiğini savunuyorlar.

Arnavutlar ise bu belgelerde Kosova sorununun Yugoslavya dahilinde çözüme

ulaştırılmasının, Kosova’nın Sırbistan’a bağlanması olarak anlaşılamayacağını

savunmaktadırlar. Arnavutlar temelde Ramboulliet anlaşmasındaki “halkın iradesi”ne

dayanarak nihai çözümün Yugoslavya dahilinde sağlanmasının zorunlu olmadığı,

dolayısıyla siyasi sürecin bağımsızlıkla da sona erebileceğini savunmaktadırlar.176

Uluslararası toplumun nihai statüye olan yaklaşımına baktığımızda Arnavutların

bağımsızlık talebi destek görmemektedir. Batılı devletler bağımsız Kosova’nın yukarıda

saydığımız belgelerde defalarca tekrarlanan ilkelere aykırı olacağını düşünüyorlar.

Ayrıca bağımsız Kosova’nın bölgede istikrarsızlık yaratacağı düşünülmektedir.

Özellikle Makedonya, Karadağ ve Sırbistan’da yaşayan Arnavutların ayrılıkçı

hareketlere yönelmesinin teşvik edileceği ayrıca Bosna-Hersek’teki Sırpların ve

Hırvatların da benzer bir yol izleyebilecekleri endişesi vardır. Diğer taraftan Rusya ve

176 Franz -Lothar Altman, “The Status of Kosovo,” What Status for Kosovo?, Institute for Security Studies Western Europen Union, Chaillot Paper 50, October 2001,p.21.

Page 56: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Çin de bağımsız Kosova’nın silahlı ayrılıkçı hareketlerin onaylanması anlamına

geleceğini düşünerek bağımsız Kosova’ya karşı çıkmaktadırlar.177

Sırpların talebi olan Kosova’nın Sırbistan’a bağlanması ise uluslararası

toplumda olduğu gibi Sırplar arasında da gerçekçi ve mümkün bir çözüm olarak

görülmüyor. Fakat Sırplar bu taleplerinden vazgeçmek niyetinde değillerdir. Bu talebi

asıl çözüm önerileri olan Kosova’nın bölünmesinde Arnavutlara karşı güçlü bir pazarlık

aracı olarak kullanma niyetindeler. Kosova’nın bölünmesi planı Sırpların yoğun olarak

yaşadığı Mitroviça şehrinin ve İbar nehrinin kuzey bölümlerinin Sırbistan’a

bağlanmasını, buna karşılık olarak da Güney Sırbistan’daki bazı bölgelerin Kosova’ya

verilmesinden oluşuyor. Arnavutlar, Kosova’nın en büyük ekonomik değeri olarak

nitelenen Trepçe madenlerinin Sırbistan’a bırakılması nedeniyle karşı çıkıyorlar.

Uluslararası toplum ise zorunlu göçü, temiz etnik bölgelerin yaratılması sonucunu

doğuracağı ve tartışılmasının bile Bosna ve Makedonya’yı etkileyebileceğini düşündüğü

için kabul edilemez olarak buluyor.178

Uluslararası toplum nihai statünün, BM kararları ve Rambouillet Anlaşmasında

ısrarla vurgulanan toprak bütünlüğü ve egemenlik ilkeleri çerçevesinde çözülmesi

gerektiğini savunuyor. Bu karar ve anlaşmayla ortaya konulan ilkelere aykırılık teşkil

etmeyen ve hem Sırp hem de Arnavut tarafını memnun edecek bir çözümün

üretilebilmesi ise ancak Belgrad-Priştine arasında etkili bir diyalogun ve dolayısıyla bir

uzlaşmanın sağlanmasıyla mümkün görülmektedir.

Uluslararası toplumun nihai statünün belirlenmesinde en somut girişimi Temas

Grubunun da etkisiyle UNMIK’in 2003 yılında ilan ettiği ve BM tarafından da kabul

edilen Kosova İçin Statü Öncesi Zorunlu Standartlar uygulamasıdır. Sekiz ana

standarttan oluşan plana göre Kosova Geçici Özerk Yönetiminin 2005 yılının ortalarına

kadar bu standartlara ulaşması hedefleniyor. Demokrasi, hukuk devleti, mültecilerin geri

dönüşü ve bütün haklarının sağlanması, ekonomik gelişme, mülkiyet hakları, Belgrad

ile Priştine arasında diyalogun başlatılması olarak özetleyebileceğimiz bu standartlara

ulaşılmasıyla nihai statünün belirlenmesi için 2005 yılının ortalarında görüşmelere

başlanması tasarlanmaktadır.179 Fakat standartların tam olarak yerine getirilmesinden

177ibid., p.30-31. 178 Tim Judah, “Kosovo and its Status,” What Status for Kosovo?, Institute for Security Studies Western Europen Union, Chaillot Paper 50, October 2001, p.65-66. 179 Стандарди за Косово, Приштина, 10 Децембар 2003, www.umnikonline.org

Page 57: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

sonra benimsenecek nihai statü belirsizliğini korumaktadır. Uygulamada standartlara

ulaşmakta önemli bir başarı elde edilmediği görülmektedir. Örneğin en önemli

standartlardan biri olan mültecilerin geri dönmesi ve bütün haklarının sağlanması

konusunda bir ilerleme sağlanmadığı gibi 17-18 Ekim 2004 tarihlerinde yaşanan krizde

Kosova’dan göç eden Sırpların sayısı daha da artmıştır. Priştine ile Belgrad arasında

geliştirilmesi amaçlanan diyalog konusunda da önemli bir ilerleme kaydedilmemiştir.

Ekim 2003 yılında başlatılan diyalog nihai statüyü içermeyen teknik konular

(mültecilerin geri dönüşü, kayıp kişilerin bulunması, enerji, v.s.) üzerinde odaklanmıştı.

2004 yılındaki krizden sonra çalışma grupları şeklinde devam eden bu diyalog da

durduruldu.

Priştine ve Belgrad’ın nihai statü konusundaki görüşleri dikkate alındığında

tarafların bu konuda uzlaşması mümkün görülmemektedir. Sırplar, nihai statünün 1244

sayılı kararla belirlendiğini ve bunun müzakere edilemeyeceği konusunda ısrarlı

davranmaktadırlar. Sırplar tarafından öne sürülen bu önkoşullara Arnavutların da aynı

şekilde müzakere edilemez önkoşullar öne sürmesi nihai statünün Priştine ile Belgrad

arasında bir uzlaşmayla belirlenmesini imkansız hale getirmektedir. Netice itibariyle

nihai statünün ne olacağı konusu belirsizliğini korumakla birlikte uluslararası toplumun

etkisiyle her iki tarafın da belirli konularda taviz vermesiyle bir uzlaşmanın sağlanacağı

söylenebilir.180

Uygulamaya bakıldığında ise nihai çözümün belirlenemesinin, benimsenecek

herhangi bir çözüm kadar istikrarsızlık yarattığı görülüyor. 1999 yılından itibaren

Kosova’da bu sefer tersine işleyen etnik temizlikte181 ve 2000 yılından itibaren Güney

Sırbistan’la Makedonya’da yaşanan silahlı çatışmalardaki Kosova bağlantısında bu

siyasi belirsizliğin etkisi vardı.182

180 Dushan Janjic, “The Present Status of Kosovo Cannot Last Longer Than 2005,” New Balkan Politics, Issue 7/8, http://www.newbalkanpolitics.org.mk/napis.asp?id=12&lang=English 181 Dana H. Allin, “Unintenden Consequences-Managing Kosovo Independense,” What Status for Kosovo?, Institute for Security Studies Western Europen Union, Chaillot Paper 50, October 2001, p.8-9. 182 A Kosovo Roadmap (I): Adressing Final Status, ICG Balkans Report No. 124, 01 March 2002, p.8.

Page 58: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

3. Kosova Sorunun Makedonya Arnavutlarına Etkisi

1990’lardan itibaren Kosova sorununun Makedonya’ya olan etkisine

baktığımızda belirli paralellikler gözlenmesine rağmen 1991 yılından itibaren siyasi

taleplerde temel bir farklılık ortaya çıkmıştır. Makedonya Arnavutları, Makedonya’nın

belirli bir bölgesinin bağımsızlığını ve Kosova veya Arnavutluğa bağlanmasını son defa

1990 yılında Kalkandelen şehrinde düzenledikleri gösterilerle ortaya koymuşlardır.183

1991 yılında Arnavut partileri düzenledikleri referandum sonucunda bağımsız

bir “İlirida Cumhuriyeti” ilan etseler de, daha sonra Arnavut siyasi liderleri bunu

Makedonya’yı bölme veya Makedonya’dan ayrılma niyetiyle değil, uluslararası topluma

Makedonya’yı tanımanın erken bir karar olacağı, dolayısıyla Makedonya hükümetine

eşitlik taleplerinin kabulünde baskı uygulamak amacıyla yaptıklarını iddia ettiler.184

Makedonya’daki Arnavut sorunu bu iki istisna dışında Makedonya’nın toprak

bütünlüğü ve egemenliği dahilinde Makedon-Arnavut eşitliğinin sağlanması

mücadelesiyle sınırlı kaldı.

Makedonya’daki Arnavut sorununun bu sınırlar çerçevesinde kalmasının pek

çok nedeni vardır. Burada kısaca sadece ikisine değineceğiz. Bunlardan birincisi 1992

yılından itibaren Makedonya’da bir hayli etkili olan uluslararası örgütlerin girişimleri,

diğeri ise 1990’lı yıllarda Arnavut milliyetçiliğinde yaşanan temel değişikliklerdir.

Uluslararası örgütler Kosova sorununun Makedonya’ya yayılmasını engellemek

amacıyla Makedonlara, Arnavutlara daha fazla hakkın tanınması için baskı yaptı.

Böylece Kosova ile Makedonya Arnavutları arasındaki bağı ortadan kaldırmaya

çalıştı.185

1990’lı yıllarda Arnavut milliyetçiliğinde yaşanan temel değişiklik, uluslararası

hukuk, ilişkiler ve bölgesel dengeler nedeniyle bütün Arnavutların daha büyük ve tek

bir devlette yaşama idealinin gerçekçi ve rasyonel olmadığının kabul edilmesidir. Bu

yeni anlayışa göre Arnavutlar farklı devletlerde yaşasalar da belirli hakların

tanınmasıyla Arnavut ulusal birliği de facto elde edilebilirdi. Arnavutlar, ulusal birliğin

183 James Petiffer, “The Albanians in Western Macedonia After FYROM Independence,” The New Macedonian Question, (Ed. by James Petiffer), Basingstoke(UK) Palgrave MacMillan 1999, p.138. 184 Jens Reuter, “Policy and Economi in Macedonia,” The New Macedonian Question (Ed. by James Petiffer), Basingstoke(UK) Palgrave MacMillan 1999, p.35-36. 185 Ortakovski, op.cit., http://www.makedonika.org/Kosovo_and_Macedonia.htm

Page 59: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

bu şekilde sağlanabilmesi için bağımsız Kosova’nın tanınması gerektiğini, bağımsız bir

Kosova’nın bölgede istikrar sağlayacağı görüşünü savunuyorlar.186

Bu ulusal birlik stratejisinde daha önce de değindiğimiz gibi Makedonya

Arnavutlarının kurucu ulus statüsüne kavuşmaları gerekliydi. Uygulamaya bakıldığında

da bir iç savaşın yaşanmasına sebep olabilecek çatışmaları başlatan Ulusal Kurtuluş

Ordusu (UKO) da, Makedonya’nın bölünmesini talep etmedi.

Fakat bütün bunlara rağmen Makedonya Arnavutları’nın Kosova Arnavutlarıyla

olan dayanışması hiçbir zaman zayıflamadı. Yukarıda açıkladığımız gerekçeler

nedeniyle Makedonya’daki Arnavut partileri her zaman Kosova’nın bağımsızlığını

savundular187, Kosova sorununun silahlı bir çatışmaya dönüşmesiyle Arnavutlar

UÇK’yı siyasi, maddi ve manevi olarak desteklediler188 Bazen de Kosova’daki silahlı

çatışmayı gerekçe göstererek Makedonya’da Arnavutlara daha fazla hak tanınması

gerektiğini zira Kosova’da yaşananların Makedonya’da da yaşanabileceğini ima

ettiler.189

Makedonlar açısından ise Kosova sorununun endişe verici iki boyutu vardı.

Birincisi (dış)güvenlik, ikincisi ise Kosova’nın Makedonya için bir model teşkil etmesi

endişesiydi. Bunun için Makedonya, bağımsız bir Kosova’nın Makedonya ve bölgeye

istikrarsızlık getireceğini savunmaktaydı.190

Güvenlik endişesi 1998 yılında, Kosova sorunun silahlı çatışmaya

dönüşmesinden sonra daha da arttı. Güvenlik endişesinin de iki boyutu vardı. Bunlardan

birincisi, Yugoslavya ordusunun ilk önce UÇK’yla mücadele etmesi daha sonra da

NATO güçlerinin ev sahibi olması nedeniyle çatışmaların Makedonya ve Arnavutluğa

yayılma endişesiydi. İkinci boyut ise Kosova’dan gelecek mültecilerle ilgiliydi. En

büyük endişe çok sayıda mültecinin gelmesiyle hassas olan demografik dengenin

Arnavutların lehine değişmesiydi. Arnavutlar ülkedeki siyasi gücü ele geçirip

Makedonya Cumhuriyetinin bölünmesine kadar varabilecek istikrarsız bir ortam

yaratabilirdi.191

186 Aziri, op.cit., http://www.newbalkanpolitics.org.mk/napis.asp?id=7&lang=English 187 PDP başkanı Nevzat Halili, Makedonya’nın Bağımsız Kosovayı tanımasını talep etti. Reuters op.cit., 188 Vikers, op.cit., str.208. 189 Justin Brown, “Macedonia: Regional Buffer or Source of Sparks,” The Christian Science Monitor, Boston, 29 May 1998, (http://search.csmonitor.com/durable/1998/05/29/p7s1.htm) 190 Ackerman, op.cit. p.43-44. 191 Ortakovski, op.cit., http://www.makedonika.org/Kosovo_and_Macedonia.htm

Page 60: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Kosova’nın, Makedonya Arnavutları açısından bir çözüm modeli olarak

benimsenmesi paralel yönetim ve silahlı mücadele endişelerini içermekteydi.

Makedonlar, Arnavutların kurucu ulus statüsünü fiili yollarla elde etmeye

çalıştıkları Kalkandelen Üniversitesi, Gostivar’da Arnavut bayrağının kullanılması,

“İlirida Cumhuriyeti”nin ilanı gibi durumları paralel idare kurma girişimleri olarak

nitelendiriyorlar.192

Makedonya’da Arnavut sorununun silahlı mücadeleyle çözülme endişesi

özellikle 1998 yılından itibaren daha da artan bir endişe haline dönüştü ve

Makedonların bu endişeleri 2001 yılında UKO’nun faaliyete başlamasıyla doğrulandı.

Netice itibariyle Kosova sorununun, Makedonya Arnavutları sorunuyla

bağlantılı olduğu, birbirinden daha doğrusu Makedonya’nın Kosova’dan etkilendiği

görülmektedir. Fakat şimdiye kadar bu etkileşim Makedonların asıl endişeleri olan

Makedonya’nın bölünmesiyle neticelenmemiştir. Makedonya’nın toprak bütünlüğü ve

egemenliği en azından de jure olarak korunmuştur.

192 Трајан Гоцевски и други, Разрешување и трансформација на конфликтите, Куманово, Македонска Ризница 1999, стр. 231. ( Trayan Gotsevski, Etnik çatışmaların çözümü)

Page 61: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

4. Batı Makedonya Sorunu

Makedonya Cumhuriyeti nüfusunun dörtte birini oluşturan Arnavutların, ülkenin

batısında önemli bir çoğunluğu teşkil etmeleri nedeniyle “Batı Makedonya Sorunu”

olarak niteleniyor. Makedonya’nın kuruluşundan itibaren devam eden sorun daha önce

de incelediğimiz gibi hem siyasi talep hem de bu talebe karşı olan cevap itibariyle

Kosova sorunuyla beraber değerlendiriliyordu. Yugoslavya’nın dağılmasından sonra bu

bağlantı devam etse de Makedonya Arnavutları aşağıda inceleyeceğimiz faktörlerin de

etkisiyle Kosova veya Arnavutlukla siyasi ve teritoryal homojenite taleplerinden

vazgeçti. Batı Makedonya Sorunu temelde Arnavutların kurucu ulus ve bu statüyle

gelen hakların talep etmeleri ve Makedonların bu talebe karşı olan tutumundan

oluşuyor. Arnavutlar, Makedonya’nın, Yugoslavya Federasyonu’ndan ayrılmaya karar

vermesinden itibaren ülkede istikrar ve demokrasinin sağlanabilmesi için öncelikle

Makedon-Arnavut eşitliğinin sağlanması gerektiğini savundular. Eşitliğin

sağlanabilmesi ise ancak Makedonya Cumhuriyeti’nin Makedon ulusal devleti olarak

değil iki uluslu veya vatandaşlık esasına göre kurulması, resmi dil ve eğitimde eşitliğin

sağlanması, kamu görevlerinde orantılı temsil gibi taleplerin karşılanmasıyla mümkün

olabilirdi. Makedonların kurucu ulus dışındaki taleplere kural olarak olumlu

yaklaştıkları söylenebilir. 1980’li yılardan kalan uygulamaların haksızlığını kabul eden

Makedonların yeterli olarak görülmese de eğitim, kültür ve kamu görevlerinde orantılı

temsilin sağlanması yönünde girişimleri oldu. Makedonlar ülkenin bölünmesini

tetikleyebilecek Arnavut taleplerini karşılamaktan ise her zaman kaçındılar. Onlara göre

bu taleplerin başında kurucu ulus statüsü geliyordu ve resmi dil, yüksek eğitim ve

bayrak konuları da kurucu ulus hakları olarak anlaşıldığı için bu konularda 2001 yılına

kadar taviz verilmedi. 1990’lı yıllar boyunca Makedon-Arnavut ilişkileri de temelde bu

üç konu üzerinde odaklandı ve bütün siyasi ve güvenlik sorunları da bu konularla ilgili

olarak yaşandı. Makedonlar, Arnavut sorununu milliyet haklarını genişleterek çözmeye

çalıştı, Arnavutlar ise bu hakları kullanarak kurucu ulus statüsünü fiili yollarla elde

etmeye çalıştı. Batı Makedonya Sorunu yukarıda saydığımız İlirida Cumhuriyeti, eğitim

sorunu ve bayrak konusu dışında ki bunlar da çok kısa süren krizler olarak nitelenebilir

hiçbir zaman siyasi mücadele ve hukuk dışına çıkmadı. 2001 yılında UKO’nun

faaliyetlerine başlamasından sonra bile siyasi diyalog etkili bir şekilde devam etti ve

Page 62: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

nitekim nihai sonuç da hükümet ortağı olan Arnavut ve Makedon partileri arasında

sağlandı.

Sorunun bu çerçevede kalmasında şüphesiz en etkili faktör uluslararası toplumun

1992 yılından itibaren olan etkili girişimleridir. Makedonya’nın uluslararası alandaki

konumu, siyasi partilerin ideolojileri ve soruna yaklaşımı, etnik yapının getirdiği siyasi

zorunluluklar gibi faktörler de uluslararası toplumun etkin olmasını sağlayacak ortamı

yarattığı gibi Makedon-Arnavut çekişmesinin de yasal bir çerçevede kalmasını sağladı.

1991 yılında bağımsızlığını ilan eden Makedonya Cumhuriyeti’nin ekonomik ve

sosyal sorunları yanında en önemli sorunu güvenlik ve uluslararası tanınma olarak

ortaya çıktı.

Güvenlik sorunu doğrudan veya dolaylı bir şekilde Arnavutlarla ilgiliydi.

Bağımsızlığın ilanından hemen sonra ortaya çıkan en önemli sorun halen ülkede

bulunan Yugoslavya Halk Ordusuydu (YHO). Temel endişe YHO’nun çekilirken

Slovenya ve Hırvatistan’da olduğu gibi direnmesi, dolayısıyla Arnavutları ve

Makedonları da karşı karşıya getirecek bir iç savaşın çıkmasıydı. Makedonya

Cumhurbaşkanı Kiro Gligorov’un rasyonel ve uzlaşmacı olarak nitelenen siyaseti

sayesinde YHO Makedonya’dan çekilmeyi kabul etti.193 YHO’nun olaysız çekilmesi

birkaç faktöre bağlanıyor: bunlardan en önemlisi Makedonya bağımsızlık

referandumundaki opsiyonel oylamadır. Referandum, ileride Yugoslavya

cumhuriyetleriyle bir birliğe katılma olanağını da içeren bağımsız Makedonya

seçeneğini içeriyordu. Makedonya’daki belirli siyasi partiler bunu ileride Sırbistan’ın

domine edeceği bir federasyonun kurulması şeklinde algıladı ve eleştirdi. Netice

itibariyle yanlış bir yaklaşım olduğu ortaya çıktı.194 Diğer bir faktör olarak

Makedonya’da az sayıda Sırbın olması belirtiliyor ki Hırvatistan ve Bosna olayları bunu

doğrular niteliktedir.195 YHO’yla yapılan anlaşmada YHO çekilirken Makedonya’nın

savunması için gerekli silah ve teçhizatı bırakacağı ve Makedonya Cumhuriyeti

193 Makedonya bağımsızlık konusunda Slovenya ve Hırvatistan kadar ısrarlı davranmadı. Etnik çatışmaların çıkması potansiyelini ve güvenliği göz önünde bulunduran Makedonya Yugoslavya’nın bütün cumhuriyetlerin kabul edebileceği bir konfederasyon veya bağımsız devletler topluluğu şeklinde devam etmesini savundu. Nina Dobrković, “Yugoslavia and Macedonia in the years 1991-96: from bratherhood to neighbourhood,” The New Macedonian Question (Ed. by James Petiffer), Basingstoke(UK) Palgrave MacMillan 1999, p.86. 194 Вељановски, op.cit., стр. 364-365. 195 Alice Ackermann, “Managing Conflicts Non-Violently Through Preventive Action: The Case of the Former Yugoslav Republic of Macedonia,” Conflict Studies Journal at the University of New Brunswick, Vol. XIX No. 1, Spring 1999, http://www.lib.unb.ca/Texts/JCS/spring99/ackerman.htm

Page 63: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

sınırlarını tanıyacağı kararlaştırıldı. Fakat YHO çekilirken silah ve teçhizat bırakmadığı

gibi kışlaları da kullanılamaz hale getirdi. Makedonya Cumhuriyeti’nin sınır ve dış

güvenliği yeni kurulmakta olan teçhizatsız ve silahsız Makedonya Cumhuriyeti

Ordusuna (MCO) ve sadece hafif silahlarla donatılmış İçişleri Bakanlığı Kuvvetlerine

kaldı.

Yugoslavya’nın dağılma sürecinde Bosna ve Hırvatistan’da yaşanan etnik

çatışmaların Makedonya’ya yayılması halinde çatışmaların sadece eski Yugoslavya’yla

sınırlı kalmayacağı endişesini taşıyan uluslararası toplum, Yugoslavya’nın dağılma

sürecinden itibaren ve özellikle Makedonya’nın bağımsızlığından sonra savaşın

Makedonya’ya yayılmaması için etkili önlemler almaya çalıştı. Makedonya

Cumhuriyetinin dış sınırlarını savunamayacak duruma gelmesiyle daha da artan

endişenin giderilmesi amacıyla uluslararası toplum ülkeye bir barış gücünün

yerleştirilmesine sıcak bakıyordu. Cumhurbaşkanı K.Gligorov’un de B.M.’den talebi

üzerine ülkede görev yapacak bir barışı koruma gücünün oluşturulmasına karar verildi.

B.M. G.K 765 sayılı kararla Bosna-Hersek ve Hırvatistan’da görev yapan

UNPROFOR’un görev alanı genişletilerek Makedonya’ya da yerleştirilmesi sağlandı

(1995 yılında G.K.’in 983 sayılı kararıyla UNPREDEP). ABD, Kanada ve İskandinav

devletlerinin katılımıyla oluşturulan gücün asli görevi Makedonya’nın Yugoslavya ve

Arnavutluk sınırları boyunca ülkenin güvenliği için tehdit oluşturabilecek olayların

gözlenmesi ve rapor edilmesi şeklinde özetlenebilir.196

1300’e yakın askeri ve sivil personelden oluşan barış gücünün sayı, teçhizat,

yetki ve görevi itibariyle sınırların güvenliğini savunması tasarlanmamıştı. Amaç

uluslararası toplumun Makedonya’nın dış saldırılardan korunması gerektiği yönündeki

iradesinin yansıtılmasıydı. Bu anlamda barış gücünün potansiyel saldırganlar için

caydırıcı bir unsur olması tasarlanmıştı.197 Asli amacı Makedonya’nın dış saldırılardan

korunması olan B.M. operasyonunun netice itibariyle başarılı olduğu söylenebilir. Zira

korkulduğu gibi Yugoslavya’nın Makedonya’ya yönelik bir saldırısı söz konusu olmadı.

Bağımsızlığın ilk yıllarında varolan bu endişe Dayton Anlaşmasıyla sona erdi. Fakat,

bütün bölgeye yayılma ihtimalini taşıyan bir Makedonya çatışmasının çıkmasında dış

196Гоцевски и други, op.cit., стр. 449-453 197 Татјана Петрушевска, “Присуството на Обединетите Нации во Република Македонија преку операцијата за чување на мирот,” Конституирање на Република Македонија како модерна правна држава, Скопје, НИП Нова Македонија 1995, стр. 233 (Tatyana Petruşevska, B.M.’nin Barışı Koruma Operasyonu Çerçevesinde Makedonya’daki Varlığı)

Page 64: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

faktörlerden çok iç faktörler endişe vericiydi.198 Bu iç faktörlerden en önemlisi ülkedeki

Makedon-Arnavut ilişkileriydi. Uluslararası toplum siyasi diyalogun devam etmesi

amacıyla taraflara bazen baskı yaparak bazen de pragmatik çözümler üreterek

Makedon-Arnavut çekişmesinin endişe duyulan boyutlara ulaşmamasında etkili olmaya

çalıştı.

B.M. barış güçlerinin yanında bu konuda en etkili girişimler AGİT (o zaman

AGİK) ve Uluslararası Yugoslavya Barış Konferansı (UYBK) tarafından yürütüldü.

1992 yılında göreve başlayan AGİT misyonunun görevi ülkede istikrarı

etkileyebilecek dış ve iç faktörlerin gözlenmesiydi. B.M. barış güçlerinin gelmesiyle

sadece iç faktörlere odaklanan AGİT misyonu ülkede siyasi partiler, sendikalar ve

topluluk liderleriyle etkili diyaloglar geliştirebildi. Nüfus sayımları ve seçimlerin adil

yapılması için etkin görevler üstlendi, insan hakları ihlalleri, azınlık hakları ihlalleri gibi

konuları denetlemesiyle bu konularda hükümetin daha dikkatli davranmasını sağlamaya

çalıştı. AGİT misyonunun en başarılı girişimleri eğitim konusunda oldu. Özellikle

Ulusal Azınlıklar Yüksek Komiseri Max van der Stoel’in somut sonuçlar veren

girişimleri mevcuttur. Örneğin, üniversitede azınlık kotasının uygulanması, Pedagoji

Fakültesinin faaliyetine yeniden başlaması gibi.199 Fakat en etkili girişimi

Makedonya’da önemli bir krize yol açma potansiyeli olan ve yasadışı ilan edilen

Arnavut üniversitesiyle ilgili kabul ettirdiği çözümdü. Stoel’in girişimiyle hükümet ve

meclis Arnavutça eğitim verecek bir özel üniversitenin kurulmasına izin verdi.

Üniversite halk arasında Stoel Üniversitesi olarak adlandırılıyor.

UYKB’nin Etnik ve Ulusal Topluluklar ve Azınlıklar Çalışma Grubu Makedon

ve Arnavut siyasileri arasında müzakereler düzenleyerek anlaşmazlıkların siyasi diyalog

yoluyla çözülmesi yönünde etkili olmaya çalıştı. Üçlü müzakereler şeklinde devam eden

görüşmeler özellikle Arnavutların ayrılıkçı taleplerinden vazgeçmeleri konusunda etkili

oldu. Bunun yanında Çalışma Grubunun sonuca bağlanan başka girişimleri de var.

Örneğin, Arnavutça ve diğer azınlık dillerinde eğitim veren okulların arttırılması, yerel

yönetim kanununda değişiklikler yapılması, bağımsızlığın ilk dönemlerinde büyük

tehlike teşkil eden Sırp azınlığı sorunun yine üçlü müzakerelerle iki taraf için de olumlu

sonuca bağlanması gibi.200

198 Гоцевски и други, op.cit., 458-459. 199 Ackerman, op.cit., http://www.lib.unb.ca/Texts/JCS/spring99/ackerman.htm 200 ibid., http://www.lib.unb.ca/Texts/JCS/spring99/ackerman.htm

Page 65: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Bağımsızlığını ilan eden Makedonya Cumhuriyetinin ikinci önemli sorunu

uluslararası tanınmaydı ve uluslararası toplumun siyasi baskılarının özellikle Makedon

tarafında sonuç vermesinde belki de en önemli nedendi. Badinter komisyonu tarafından

AB ülkelerinin tanıma şartlarını yerine getiren iki Yugoslavya cumhuriyetinden biri

olan Makedonya, (diğeri Slovenya) Hırvatistan ve Slovenya’ya nazaran tanınmada aynı

desteği göremedi.201 Başlıca sebebi Yunanistan’ın Makedonya Cumhuriyetinin ismi,

bayrağı ve Anayasası hakkındaki çekinceleriydi. Yunanistan’ın bölgesel ve evrensel

örgütlerdeki etkinliği de göz önünde bulundurulursa Makedonya’nın uluslararası

platformda kendini kabul ettirme konusundaki en büyük sorunu Yunanistan’ın bu

tutumuydu.

Yunanistan’ın Makedonya’nın bu isimle tanınması konusundaki temel itirazı

Makedonya isminin yayılmacı emeller teşkil ettiği doğrultusundaydı. Makedonya

isminin, Yunanistan’ın kuzey bölgelerini da içermesi ve Makedon milliyetçileri

tarafından Ege Makedonya’sı olarak adlandırılması, kurulan yeni cumhuriyetin

yayılmacı emellerinin kanıtları olarak ileri sürülüyordu.202 Yunanlılara göre “Üsküp

Hükümeti” Vergina Yıldızı’nı bayrağı olarak kullanmasıyla sadece Yunan ulusal

değerlerini çalmakla kalmıyor, Antik Makedonya bölgesini de işaret ettiği için

Makedonya Cumhuriyetinin iredentist emellerini yansıtıyordu.203 Makedonya

Cumhuriyetinin yayılmacı emelleri doğrultusunda sunulan diğer bir gerekçe de

Anayasanın giriş metni ile 3. ve 49. maddeleriydi. Giriş metninde Cumhuriyetin

ASNOM geleneklerine bağlı kalacağı belirtilmekteydi. Yugoslavya Federasyonu

dahilinde kurulan Makedonya Cumhuriyeti’nin kurucu belgesi niteliğinde olan 1944

ASNOM kararlarında bütün Makedonya’nın işgalden kurtarılması ve Makedon

ulusunun birleştirilmesi hedefleniyordu. 3. madde Makedonya sınırlarının sadece

Anayasaya uygun olarak değiştirilebileceği, 49 madde ise Cumhuriyetin, komşu

devletlerde yaşayan Makedonların statüsü ve haklarıyla yakından ilgilenmesi

yükümlülüğünü getirmişti.204

201 Bosna-Hersek referandum eksikliğinden, Hırvatistan ise insan hakları nedeniyle uygun görülmedi. Pellet, op.cit., p.3. 202 Nikolaos Zacariadis, Nationalism and Small state Foreign Policy, http://www.macedonian-heritage.gr/downloads/library/Zach9904.pdf, p.10-11 203 Лоринг М. Денфорт, Македонскиот kонфликт, Скопје, Mакедонска kнига 1996, 225 (Loring M. Danforth, Makedonya Sorunu) 204 Zacariadis, op.cit.,p.10.

Page 66: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Yunanistan’ın bu itirazlarının uygulamaya nasıl yansıdığına baktığımızda

özellikle AB’deki veto hakkı nedeniyle AB’nin ve üyelerinin Makedonya’nın

tanınmamasında etkili olduğu görülüyor.

AB, Yunanistan’ın baskısıyla ülkelerin tanınma şartlarına- AB ülkelerinden

toprak talep etmeme, düşmanca propaganda yapmamak ve yayılmacı emelleri içeren

isimlerin kullanılmamasını da ekledi.205 Makedonya, Yunanistan’ın çekinceleri

nedeniyle Anayasanın 3. ve 46. maddelerini değiştirdi. 3. maddede Makedonya’nın

toprak taleplerinin olmadığı ve Makedonya sınırlarının Anayasa ve uluslararası hukuka

uygun olarak değiştirilebileceği şeklinde değiştirildi. 46. madde ise komşu devletlerde

yaşayan Makedonların statüsü ve haklarıyla ilgilenirken, devletlerin içişleri ve

egemenlik haklarına müdahale etmeyeceğini belirtilerek değiştirildi (I.ve II. Anayasa

Değişiklik Kanunları 6. Ocak 1992). Badinter Komisyonu da 6. nolu danışma

görüşünde Makedonya’nın bütün tanınma şartlarını yerine getirdiğini, Makedonya

isminin yayılmacı emeller yansıtmadığını belirtti. Fakat buna rağmen AB ve üyeleri

tarafından tanınmadı. Diğer Avrupa devletlerinin de AB uygulamasına bağlı kalmasıyla

Makedonya, Slovenya ve Hırvatistan’a nazaran tanınma konusunda aynı desteği

göremedi.206

AB, bir süre sonra Makedonya’yı sadece bütün tarafların kabul edebileceği bir

isim altında tanıyabileceğini daha sonra ise Yunanistan’ın görüşüne daha da yaklaşarak

“Makedonya” ismini içermeyen herhangi bir isim altında tanıyabileceğini bildirdi.

Diğer AB üyelerinin karşı çıkmasına ve AB’nin Yunan oyuncağı haline getirildiği iddia

edilmesine rağmen “ulusal çıkarların sözkonusu olduğu konularda üyelere veto hakkının

tanınmış olması nedeniyle Yunan itirazları kabul edildi. Yunanistan buna karşılık olarak

AB’ye birtakım tavizlerde bulundu. Örneğin, Slovenya ve Hırvatistan’nı AB tarafından

tanınmasını kabul etti, Maastricht Antlaşmasını imzaladı, AB’nin Sırbıstan’a uyguladığı

ambargoya bağlı kalacağını taahhüt etti ve AB - Türkiye mali protokolünü imzalamayı

kabul etti.207

205 Evangelos Kofos, “Greece’s Macedonian Adventure, The Contraversory Over FYROM’s Independence and Recognition,”http://www.macedonian-heritage.gr/downloads/library/Kofos19990705.pdf. p.5. 206 Roland Rich, Recognition of States: “The Collapse of Yugoslavia and the Soviet Union,” EJIL. Vol. 4 (1993) No.1, p.52. 207 Денфорт, op.cit., 228-229.

Page 67: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

1993 yılında Fransa’nın önerdiği Eski Yugoslavya Cumhuriyeti Makedonya

geçici ismiyle B.M.’ne üye olan Makedonya’nın bu isimle kabul edilmesinde

Yunanistan itirazlarının büyük etkisi var. Yunanistan, Makedonya’nın BM üyeliğine

kabul edilmesinin bölgede istikrarsızlık yaratacağı iddiasıyla BM tarihinde ilk defa bir

ülkenin üyeliğini engellemeye çalıştı. 208

1994 yılında AB üyesi İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda, Danimarka

ve ABD’nin Makedonya’yı tanımasıyla, Yunanistan 20 ay sürecek ekonomik ambargo

uygulamasını başlattı. Yugoslavya’ya uygulanan ambargo yüzünden zaten kötü

durumda olan Makedonya ekonomisi Yunanistan’ın uyguladığı ambargoyla ciddi bir

krize girdi.209

Yunanistan’la ilişkiler 1995 yılında “Üsküp-Atina” arasında imzalanan “Geçici

Uzlaşma Anlaşmasıyla” düzeltilmeye çalışıldı. Anlaşmayla Makedonya bayrağını

değiştirmeyi kabul etti, Yunanistan ise Makedonya’nın bağımsızlığını, toprak

bütünlüğü ve egemenliğini tanıdı, diplomatik ilişkiler kuruldu ve ambargo

kaldırıldı.Yunanistan’la sağlanan bu uzlaşmadan sonra Makedonya kısa bir süre sonra

AB tarafından tanındı, AGİT üyeliğine kabul edildi.210

Yugoslavya’yla olan ilişkilerde de Yunanistan’ın önemli etkileri var. Rusya’dan

sonra en büyük desteği Yunanistan’dan gören Yugoslavya, Yunanistan’ın da etkisiyle

1995 yılına kadar Makedonya’yı tanımadı. Sırp milliyetçileri tarafından Güney

Sırbistan veya Vardar Banlığı olarak nitelen bölgenin Sırbistan’a ait olduğunu iddia

ettiler (1912-13 Balkan savaşlarını gerekçe göstererek). Sırp Ortodoks Kilisesi de

Makedon Kilisesinin bağımsızlığını kabul etmiyordu. Yugoslavya, Makedonya’yı

tanımamasındaki resmi gerekçelerini Makedonya’daki Sırpların durumu ve sınır

anlaşmazlığına dayandırdı. İlişkiler ancak Dayton Anlaşmasının imzalanmasından sonra

kurulabildi. Yugoslavya, Makedonya Cumhuriyetini 1945, Makedonya da

Yugoslavya’yı 1918 yılından itibaren devlet olarak var olduklarını kabul etti.

Diplomatik ilişkiler kuruldu. Fakat sınır anlaşmazlığı konusunda uzlaşma

208 Dimitar Mirčev, “Engineering the foreign policy of a new independent state: the case of Macedonia 1990-6,” The New Macedonian Question (Ed. by James Petiffer), Basingstoke(UK) Palgrave MacMillan 1999, p.215. 209 Reuter, op.cit., p.39-40. 210 Mirčev, op.cit., p.218-220.

Page 68: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

sağlanamadı.211 Sınır anlaşmazlığı ancak 2000 yılında Güney Sırbistan’daki Preşevo

olaylarından sonra giderilebildi.212

Bulgaristan, Makedonya’yı Badinter Komisyonu görüşünü açıkladığı gün tanıdı.

Fakat Bulgaristan, Makedon ulusu ve dilini tanımadı. Bulgarlara göre Makedonlar

1940’lı yıllardan sonra zorla Makedon kimliği kabul ettirilmiş Bulgarlardı ve dilleri de

Bulgarcaydı. Dil sorunu 1999 yılına kadar devam etti. Dil sorunu nedeniyle 1999 yılına

kadar taraflar arasında hazırlanan anlaşmalar imzalanamadı. Şubat 1999’da hazırlanan

bir antlaşma iki dilde de imzalandı. Böylece Bulgaristan, Makedon dilini fiili olarak

tanımış oldu.213

Arnavutluk, Yugoslavya (Kosova) sorunu nedeniyle Makedonya’nın

bağımsızlığını memnuniyetle karşıladı. 1993 yılında kurulan diplomatik ilişkilerin

Makedonya için önemli bir değeri vardı. Draç limanını kullanabilen Makedonya, Yunan

ambargosundan kısmen korunabildi. Fakat ilişkiler Makedonya Arnavutları nedeniyle

sıkıntılı dönemlerden geçti. Arnavutluk, Arnavutlara kurucu ulus statüsü tanınmadığı

için Makedonya’nın AGİT üyeliğine karşı çıktı. Özellikle Türkiye ve diğer batılı

devletlerinin araya girmesiyle Arnavutluk bu çekincesinden vazgeçti.214

Makedonya’nın uluslararası alandaki bu durumu Arnavutlar tarafından daha

geniş hakların sağlanması yönünde kullanılmaya çalışıldı. Örneği, İlirida

Cumhuriyeti’nin ilanı, Makedonya Arnavutlarına talep edilen statünün sağlanmaması

halinde Arnavutluğun Makedonya’yı tanımaması gerektiği, Makedonya bayrağının

ülkenin çok uluslu yapısını yansıtmadığı gerekçesiyle değişmesi gerektiği gibi.215

Makedonya’nın tanınma sorunu, ekonomik durumun kötü olması ve iç ve dış

güvenliği nedeniyle girmekte ısrar ettiği bölgesel ve evrensel kolektif savunma

örgütlerinin zorunlu insan hakları standartları, Makedonya Cumhuriyetinin Arnavutlarla

olan ilişkilerinde uluslararası örgütlerin ve 3. devletlerin tavsiyelerini ve siyasi

baskılarını kabul etmesini kolaylaştırıyordu. Sonuç olarak bu da etnik çatışmanın

211 Dobrković, op.cit., p.89-93. 212 Thanos Veremis, “The Ever Chainging Contours of the Kosovo Issue,” What Status for Kosovo?, Institute for Security Studies Western Europen Union, Chaillot Paper 50, October 2001, p.90. 213 Birgül Demirtaş-Coşkun, “Soğuk Savaş Sonrası Dönemde Bulgaristan’ın Dış Politikası,” Balkan Diplomasisi, (Der. E.Ö. Lütem, B.D-Coşkun), Ankara, ASAM Yayınları 2001, s.243. 214 Ирена Ставова-Кавка, “Република Македонија и нејзиното место на политичката карта на балканот,” Гласник, год.41, бр.1-2, Скопје 1997, стр. 21-22 (İrena Stavova-Kavka, Makedonya’nın Balkan Siyasi Haritasındaki Konumu 215 Денфорт, op.cit., стр. 251

Page 69: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

engellenmesi daha doğrusu bir takım Arnavut taleplerinin kabul edilmesiyle

neticeleniyordu.

Arnavut taleplerinin yasal bir çerçevede kalmasını sağlayan diğer bir etkili

faktör de Makedonya Cumhuriyetinin siyasi partileri, liderleri ve etnik yapının getirdiği

siyasi zorunluluklardı.

Makedonya Cumhurbaşkanı K. Gligorov’un uluslararası alanda Makedonya’nın

barışçı bir ülke, komşularıyla iyi ilişkiler içinde olma niyeti ve en zor sorunları bile

siyasi diyalogla çözme amacında olduğu, hiçbir devlete karşı siyasi veya askeri bir

tehdit oluşturamayacağı imajı yaratma çabaları vardı. Bu imaj, Arnavut taleplerinin de

bir nebze karşılanması veya en azından siyasi diyalogun devam edebilir şartlarda

kalmasını gerektiriyordu.216

Bu imaj kaygısının bağımsızlıktan sonra kurulan bütün hükümetlere bir siyasi

teamül olarak yansıdığını daha önce belirtmiştik. Fakat Makedon-Arnavut işbirliğini

sadece imaj kaygısı veya siyasi teamül sağlamıyordu. Siyasi yapının ortaya çıkardığı

birtakım zorunlu şartlar da bu işbirliğinin en azından siyasi düzeyde devam etmesini

gerektiriyordu. Özellikle iktidardaki siyasi partilerin beğenilmeyen politikaları

muhalefetteki Arnavut ve Makedon partilerinin işbirliğini zorunlu hale getiriyordu.

Uygulamada, radikal olarak nitelenen Arnavut ve Makedon partileri bile işbirliğine

giderek yerel seçimler, genel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde birbirlerini

desteklemişler, koalisyon hükümetleri kurabilmişlerdir.

Makedon-Arnavut siyasi işbirliğini zorunlu kılan bir diğer unsur da Makedon ve

Arnavut partilerinin siyasi ve ideolojik yapılarıdır.

En büyük iki Makedon partisi olan SDSM (Sosyal demokrat) ve VMRO-

DPMNE (Muhafazakar sağ) arasındaki siyasi rekabet ideolojik farklılıkları bir hayli

aşmaktadır.

Eski Makedonya Komünistler Birliğinin devamı olan SDSM bu bağı ve siyasi

kadroları nedeniyle Pro-Yugoslav hatta Pro-Sırp olarak nitelenmektedir.217 Uluslararası

toplum tarafından ılımlı bir parti olarak değerlendirilmesinin en önemli nedeni

Cumhurbaşkanı Kiro Gligorov’un kurduğu bir parti olmasıdır.

216 Илија Максимовски, Македонија во стратегијата на председателот?, Скопје, Самоиздание 1995, стр. 228-233. (İliya Maksimovski,Cumhurbaşkanın Stratejisinde Makedonya) 217 Petiffer, op.cit.,140.

Page 70: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

K.Gligorov, Yugoslavya’nın dağılma sürecinde İzetbegoviç’le beraber

Yugoslavya’nın revize edilerek korunması (Konfederasyon şeklinde) taraftarıydı.

Dağılma sürecinin etnik çatışmalar yaşanmadan sağlanması veya etnik çatışmaların

durdurulması konusunda da uluslararası toplum tarafından takdir edilen birtakım

çabaları oldu.218 Makedonya Cumhuriyeti’nin, Yugoslavya’dan önemli bir sorun

yaşanmadan ayrılmasıyla uluslararası toplum tarafından uzlaşmacı kişiliğiyle kabul

gördü.

SDSM’nin ılımlı bir parti olarak nitelendirilmesinin diğer bir nedeni 1992-98

yılları arasında kurulan bütün koalisyon hükümetlerinde Arnavut PDP’yi de ortak

etmesidir. Daha önce bahsettiğimiz imaj kaygısıyla da hareket eden SDSM’nin, PDP’yi

iktidara ortak etmesiyle beraber yetki paylaşımında başarılı olamadığı iddia ediliyor.

Hükümete katılan Arnavutların sorumluluk gerektiren etkili bakanlıklara

getirilmedikleri (Örneğin: Makedonya’da güvenliğin temelini teşkil eden İçişleri

Bakanlığına), sadece temsilin sağlanması amacıyla pasif görevlere getirildikleri

belirtiliyor.219

Diğer önemli Makedon siyasi partisi olan VMRO-DPMNE (Makedonya Ulusal

Birlik Partisi) siyasi sahneye aşırı milliyetçi söylemlerle ortaya çıktı. VMRO (Dahili

Makedonya Devrim Örgütü) referansı, parti programı ve eylemleri nedeniyle Pro-

Bulgar bir parti olarak nitelendiriliyor.220

1990 yılında yapılan seçimlerde en fazla oyu kazanmasına rağmen dış ilişkiler

ve Makedonya’daki azınlıklara karşı olan siyasi tutumu nedeniyle hiçbir Makedon

partisiyle uzlaşamadı, hükümet kurma görevini devretmek zorunda kaldı. 1990’ların

ortalarında siyasi söylemini yumuşatan parti, muhalefette kalmanın da etkisiyle yine

radikal bir parti olarak nitelenen DPA’yla ilk önce yerel seçimlerde (1996) daha sonra

da genel seçimlerde işbirliğine giderek 1998 yılında yapılan genel seçimlerden zaferle

218 Zhidas Daskalovski, “Democratic Consolidation and the “Stateness” Problem: The Case of Macedonia,” The Global Review of Ethnopolitics, Vol.3, No.2, Jan. 2004, p.55. 219 Petiffer, op.cit., p.141. 220 Parti, ilk siyasi programında asli amacının bölünmüş Makedon ulusunun siyasi, ekonomik ve etnik birliğinin sağlanmasını savunuyordu. Ayrıca, Makedon Ulusal Ordusunun kurulmasını, Arnavutluk, Bulgaristan, Sırbistan ve Yunanistan tarafından işgal edilen Makedonya bölgelerindeki Makedonlarla yakın işbirliğinin sağlanmasını da savunuyordu. Azınlıklara olan bakış açısında uluslararası hukukun tanıdığı bütün hakların tanınmasını savunmakla beraber komşu devletlerle ilişkilerde azınlık konularında karşılıklılık esasını benimsenmesi gerektiğini savunuyordu. Partinin pro-Bulgar özellikleri siyasi programında Makedon tarihinin hiçbir önyargı ve kısıtlama olmadan yeniden incelenmesi, sansürsüz bir şekilde yayınlanması, okutulmasını ve Makedon dilinde reform yapılmasını savunmakla ortaya konulmaktadır. Мојановски, op.cit., стр. 154-155.

Page 71: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

çıktı. DPA’yla koalisyon hükümeti kuran VMRO-DPMNE döneminde Arnavutların

eskiye nazaran daha etkili oldukları söylenebilir. Bu iktidar döneminde Arnavut siyasi

tutuklularını kapsayan bir af ilan edildi.221 Makedon-Arnavut işbirliğinin VMRO-

DPMNE’nin tavizleriyle ayakta tutulduğu ve mali kazançlara bağlandığı iddia ediliyor.

İşbirliğinin özelleştirme konusunda mali kazanca dönüştüğü, ilan edilen aflarla sadece

siyasi tutuklular değil adi suçluların da serbest bırakıldığı söyleniyor. En önemli iddia

DPA’nın baskısı sonucunda VMRO-DMPNE’nin Kuzey-Kuzeybatı sınır güvenlik

önlemlerini azalttığı dolayısıyla Kosova UÇK’sına hareket alanı sağlandığı yönündedir.

Uyuşturucu, silah, beyaz kadın ve kaçak işçi ticaretiyle meşhur bu sınırda DPA lideri

Menduh Taçi’nin desteğiyle Arnavut mafyasına da hareket serbestisi sağlandığı

belirtiliyor.222

En büyük iki Arnavut partisinde de Makedon partilerine benzer bir durum söz

konusudur. Makedonya'da kurulan ilk Arnavut partisi olan PDP, SDSM hükümetlerinde

yer aldığı için ılımlı ve uzlaşmacı bir parti olarak nitelenmektedir. Diğer Arnavut partisi

DPA tarafından, Arnavut siyasi taleplerinin karşılanmasında pasif kalmakla ve

Makedon siyasi eylemlerini uluslararası toplumda meşrulaştırmakla suçlandı.223 1994

yılında radikal olarak nitelenen Arben Caferi ve Menduh Taçi fraksiyonu parti

yönetimini ele geçirmeye çalıştı. Başarılı olamayınca ikili PDPA'yı kurdular(daha sonra

DPA odu). Radikal söylemleriyle ortaya çıkan parti 1996 yılında yapılan yerel

seçimlerde Arnavut oylarının büyük çoğunluğunu alarak Makedonya'daki Arnavut

belediyelerinin neredeyse tamamını ele geçirdi.224

Makedon ve Arnavut partileri arasındaki bu temel farklılıklar siyasi ittifakların

ve dolayısıyla hükümet koaliyonlarının Makedon-Arnavut işbirliği şeklinde devam

etmesini zorunlu hale getiriyor. Makedon–Arnavut partileri arasındaki bu siyasi

işbirliğiyle Arnavutların devletle entegasyonu sağlandığı dolayısıyla etnik çatışmaların

engellendiği söylenebilir. Fakat uygulamada bu işbirliğinin pamuk ipliğine bağlı olduğu

görülmektedir. Hükümet ortağı olsun veya olmasın önemli bir sorunla karşılaşıdığında 221 Daskalovski, op.cit.,str. 60. 222 Robert Hislope, “Political Corruption and Interethnic Coalitions: The Crisis in Macedonia,” http://www.watsoninstitute.org/cland/Hislope.pdf., 8-9 223 Baton Haxhiu,Makedonija je objavila rat albancima.–Koha (Prishtina),15.07.1997.www.aimpress org 224 Parti, yerinden yönetimin güçlendirilerek kantonizayonun sağlanmasını, Makedonya Cumhuriyeti Anayasasının revize edilerek devletin binasyonel esaslar üzerine kurulmasını, bikameral meclis (bir kanadında yurttaşlar, diğer kanadında topluluk mensupları) sistemi kurularak oydaşmacı demokrasi ilkelerin benimsenmesini, Arnavut dilinin resmi dil statüsüne yükseltilmesini savunuyor. Мојановски, op.cit., стр. 267-268.

Page 72: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

partilerin “Makedon ve Arnavut» siyasi cephelerine ayrıldıkları görülmektedir. 1997

bayrak krizi 225 ve 2001 UKO krizleri de bunu ispatlar niteliktedir.

Yukarıda belirttiğimiz nedenlerden dolayı 2001 yılına kadar etnik bir çatışmaya

dönüşmeyen Batı Makedonya sorunu aynı yılda UKO’nun silahlı eylemlere

başlamasıyla iç savaşa dönüşebilecek bir krize dönüştü. Krizin ortaya çıkışı Makedon

ve Arnavut taraflarından farklı nedenlere bağlanmaktadır. Arnavutlar UKO’nun ortaya

çıkışını siyasi reformların yavaş işlemesine, Makedonlar ise Kosovadaki istikrarsız

ortama ve KFOR’un sınır denetimini sağlayamamasına bağlamaktadırlar. Makedonlara

göre UKO, UÇK’yla başlayan Büyük Arnavutluğun silahlı mücadeleyle sağlanmasının

devamı niteliğindedir. Uluslararası toplum da UKO’nun bir Kosova yan etkisi olduğu

konusunda hemfikirdir. Krizin başlangıcından itibaren siyasi hakları silahlı eylemlerle

sağlamaya çalışması nedeniyle UKO uluslararası toplum tarafından kabul görmedi. Bu

nedenle uluslararası toplum Makedonya güvenlik güçlerinin UKO’yla olan

mücadelesine kural olarak karşı çıkmadı. UKO ise ortaya çıkışını sadece ve sadece

Makedonya Arnavutlarının siyasi haklarının karşılanmaması nedenine bağlamaktaydı.

UKO ısrarla bir Makedonya örgütü olduğunu ve Kosova sorunuyla bir ilgisi olmadığını,

sorunun Kosova değil Makedonya’yla ilgili olduğunu vurguladı. Kosovalı siyasiler de

UKO’yu ve silahlı mücadeleyi desteklemediklerini vurguladılar.

UKO’nun Kosova bağlantısına bakıldığında pek çok yönden Kosova’ya bağımlı

olduğunu ve UÇK’nın devamı olduğunu kanıtlayan deliller mevcuttur. UKO

militanlarının çoğu eski UÇK militanıydı. KFOR’un sınır denetimini arttırmasından

sonra Kosova’dan Makedonya’ya geçmeye çalışan çok sayıda silahlı militan, silah ve

mühimmat yakalandı. 1996 yılından itibaren başlayan yeni dalga Arnavut silahlı 225 Muhalefet partisi konumunda olan PDPA’nın belediye başkanlarının başlattığı bir kriz olmasına rağmen PDP siyasi desteğini belirtmek için hükümet toplantılarına katılmayarak hükümet politikalarını protesto etti. Малеска, op.cit., стр. 60-61.; 1997 yılında PDPA’ya mensup Kalkandelen ve Gostivar belediye başkanları aslında 1991 yılında düzenlenmesi gereken milliyet bayraklarının kullanılması konusundaki kanuni boşluğu kullanmak veya konuyu gündeme getirmek için belediyeleri önünde Makedon bayrağının yanında Türk ve Arnavut bayraklarını da göndere çektiler. Bunun üzerine meclis, alelacele bir bayrak kanunu getirerek milliyetlere, resmi bayramlarda Makedon bayrağının yanında kendi milliyet bayraklarını da kullanabilme hakkı tanıdı. Fakat Gostivar ve Kalkandelen belediyeleri, bayrakların her zaman kullanılması konusunda ısrar etti. Hükümet Gostivar’daki bayrakların indirilmesi için bölgeye içişlerine bağlı özel kuvvetleri gönderdi. Bayrakların indirilmesinden sonra olayı protesto etmek amacıyla toplanan Arnavutların gösterileri özel kuvvetler tarafından çok sert bir şekilde dağıtıldı. Olaylarda 3 kişi öldü, 200’den fazla kişi yaralandı. Belediye başkanları dahil en az 300 kişi tutuklandı. Belediye başkanları daha sonra yapılan yargılamada kanuna muhalefet ve anayasal düzeni zorla değiştirmek suçundan yargılanarak ağır cezalara mahkum edildiler. Makedonya özel kuvvetlerinin Gostivar’daki müdahalesi tam bir hafta sürdü ve uluslararası kuruluşların bölgeye girmesi engellendi. Daskalovski, op.cit., str. 59.

Page 73: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

örgütlerinin sonuncusu olma özelliğini taşıyan UKO’nun önceki silahlı örgütlerin

(UÇK, UÇPSRE) askeri ve siyasi tecrübelerinden fazlasıyla etkilendiği görülmektedir.

Örneğin siyasi anlamda özellikle Preşevo krizinden hareketle uluslararası toplumun

onaylayamayacağı bir çözümün sağlanmasının mümkün olmayacağını kabul eden örgüt,

faaliyetleri boyunca hiçbir zaman Makedonya’nın bölünmesini talep etmedi. Siyasi

diyalogun zorunlu olduğunu kabul eden örgüt Makedonya’daki Arnavut partilerinin

politikalarını onaylamamasına rağmen onlarla işbirliğine giderek siyasi diyalogun bir

parçası olmaya çalıştı ve belirlenecek siyasi çözümün uluslararası toplumun

gözetiminde sağlanması gerektiğini ısrarla vurguladı.

5. 2001 Bunalımı ve (Etnik) Çatışmalar

Mart 2001 yılında Kosova sınırında UKO’nun Makedonya güvenlik güçlerinin

bir devriyesine saldırmasıyla başlayan çatışmalar ilk dönemlerde Makedonya resmi

makamları tarafından fazla ciddiye alınmadı. Çatışmanın Kosova sınırında başlaması

nedeniyle UKO bu bölgedeki yasadışı çıkarlarını korumaya çalışan bir organize suç

örgütü olarak nitelendi.226 Fakat ilerleyen dönemde UKO’nun lojistik, stratejik ve askeri

açıdan çok planlı hareket ettiği ve son derece hazırlıklı olduğu anlaşıldı. UKO kısa bir

sürede Makedonya’nın önemli sayılabilecek Batı ve Kuzey-Batı bölgelerinin kontrolünü

ele geçirmeye başardı. Örgüt üyelerinin çoğunun Kosova ve Preşova UÇK’sının eski

militanları olması ve Makedonya güvenlik güçlerine nazaran daha iyi donanıma sahip

olması nedeniyle UKO ilk dönemlerde askeri açıdan üstünlük sağladı ve ele geçirdiği

“kurtarılmış bölgelerin” çoğunu çatışmaların sona ermesine kadar kontrolünde tutabildi.

Çatışmalar Kosova veya Bosna’yla mukayese edilemeyecek kadar düşük

yoğunlukta devam etse de çok kısa sürede bir etnik hatta din savaşına dönüşme

tehlikesini de beraberinde getirdi. UKO’nun Batı Makedonya’nın önemli bir bölümünü

226 Saso Ordanoski, “Lions and Tigers: The militarisation of the Macedonian right,” Ohrid and Beyond, (Ed. By Keith S. Brown, Paulette Farisides), London, Institute for War & Peace Reporting, 2002, p.39

Page 74: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

kontrolüne geçirmesinden sonra burada yaşayan Makedonların göçe zorlanması,

Makedonya güvenlik güçlerinin UKO’yla mücadele kapsamında Arnavut köylerini

kuşatması, Makedonya güvenlik güçlerinin güvenliği tam olarak sağlayamaması

nedeniyle sivil Makedon halkına silah dağıtması, Üsküp, Manastır gibi Makedonların

çoğunlukta olduğu şehirlerde düzenlenen gösterilerin bütün Arnavutlara hatta

Müslümanlara yönelmesi ve şiddete dönüşmesi örnekleri çatışmaların kısa bir sürede

devlet-yasadışı örgüt çatışmasını aşarak bir iç savaşa dönüşme potansiyelini ortaya

koymaktaydı.227

UKO’nun Makedonya’daki etnik ilişkiler ve istikrar açısından ciddi bir tehdit

oluşturduğunun anlaşılmasından sonra Makedonya Cumhuriyeti sorunu öncelikle

güvenlik önlemleriyle çözmeye çalıştı. Bu amaçla Makedonya çoğunlukla Bulgaristan

ve Ukrayna’dan olmak üzere silah ithal etmeye başladı. Yedek asker ve polisler

silahlandırıldı ve çatışmaların yoğunlaştığı bölgelerde özel önlemler uygulanmaya

başlandı.

Makedonya’nın temel endişesi krizin uluslararası bir soruna dönüşme

potansiyeliydi. Bu nedenle alınan bütün siyasi ve güvenlik önlemleri krizin

Makedonya’nın bir iç sorunu olduğunun vurgulanması yönündeydi. Krizin bu düzeyde

kalması için alınan siyasi önlemlerin başında geniş tabanlı (Meclisteki bütün siyasi

partileri kapsayan) bir mutabakat hükümeti oluşturularak yetki ve sorumlulukların

paylaşılması geliyordu. İkinci girişim ise Cumhurbaşkanı Boris Traykovski’nin

desteğiyle Makedon ve Arnavut siyasi partileri arasında krizin aşılmasına yönelik

görüşmelerin başlatılmasıydı. Uluslararası toplumun aracılığı olmadan başlatılan bu

görüşmelerle Makedonya Cumhuriyeti UKO’nun silahlı mücadelesini gerekçesiz

bırakmayı amaçlıyordu. Görüşmelerin başlatılmasıyla Makedonya Cumhuriyeti aslında

bağımsızlığından itibaren reddettiği Arnavut sorununu da bir nebze kabullenmiş

oluyordu.

Uygulamada görüşmelerin sonuca yönelik olmadığı ve aslında Makedonya

güvenlik güçlerinin askeri başarısına veya krizin uluslararası bir boyuta ulaşmasına

endekslendiği görüldü. Makedon tarafı UKO’nun askeri açıdan başarısızlığa

227 Çatışmalarda çoğunluğu güvenlik birimleri mensubu 100’e yakın Makedon ve DUI kaynaklarına göre de 74 UKO militanı ve 34 Arnavut sivil hayatını kaybetti. Ana Petruseva, Shpend Devaja, “War Crimes and the Hague”, ” Ohrid and Beyond, (Ed. By Keith S. Brown, Paulette Farisides), London, Institute for War & Peace Reporting, 2002, p. 83-84.

Page 75: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

uğratılmasıyla Arnavutların aşırı olarak nitelenen taleplerinden vazgeçeceklerini,

Arnavutlar ise sorunun uluslararası bir krize dönüşmesiyle uzlaşmanın daha kolay

sağlanacağını düşünmekteydi. Bu nedenlerle görüşmeler Anayasa revizyonu konusunda

önkoşullara bağlanarak siyasi bir çözümün üretilmesi imkansız hale getirildi. Makedon

tarafı Anayasanın bu ikili görüşmelerde müzakere edilemeyeceğini çünkü Anayasayla

tanınması gereken bütün hakların tanındığını, Arnavutlar ise Makedonya’daki Arnavut

sorununun temelde 1991 Anayasasından kaynaklandığını savundu.228

Kriz boyunca uluslararası toplumun tutumuna bakıldığında kendisini amacıyla

sınırladığını söyleyebiliriz. Daha önce somut örneklerle izah etmeye çalıştığımız bu

amaç iki nokta üzerinde odaklanmaktadır. Bunlardan birincisi etnik çatışmanın

engellenmesi; ikincisi ise Makedonya’nın bölünmesinin önlenmesidir. Bu nedenlerle

uluslararası toplum UKO’yu yasadışı ve terörist bir örgüt olarak niteledi,

Makedonya’nın bu örgüte karşı yürüttüğü silahlı mücadelesini haklı buldu ve

engellemeye çalışmadı. Fakat çatışmaların etnik bir çatışmaya dönüşmesini engellemek

için bir takım önlemlerin alınmasını ve krizin siyasi diyalogla çözülmesini destekledi.

Çatışmaların engellenmesine yönelik olarak ilk girişim KFOR’un sınır

denetimini arttırması oldu. Daha sonra Makedonya’ya silah ambargosunun

uygulanmasına karar verildi. Ambargoya rağmen devam eden silah ithalatının

engellenmesinde özellikle AB ve ABD’nin Ukrayna’ya baskı yapması etkili oldu.

Uluslararası toplum Makedonya’nın UKO’ya karşı yürüttüğü operasyonlara karşı

çıkmamakla birlikte bu operasyonlarda orantılı güç ve gereksiz şiddet kullanılmaması,

sivillerin zarar görmemesi gibi konularda baskı kurmaya çalıştı. Aslında yürütülen

operasyonların önemli bir kısmının uluslararası toplumun denetimi altında olduğu

söylenebilir. Makedonlar, UKO’ya karşı yürütülen operasyonlarda Makedonya güvenlik

güçlerinin başarısız olmasını da bu sınırlamalara bağlamaktadır.229

Siyası açıdan uluslararası toplum kural olarak UKO’nun taleplerini aşırı ve

kabul edilemez olarak bulmuyordu. Dolayısıyla Makedonya’daki Arnavut sorununun

varlığı uluslararası toplum tarafından da kabul edilmekteydi. Bunu kriz boyunca

uluslararası toplumun Makedonya Cumhuriyeti’nden, Arnavut taleplerini karşılayacak

228 Vasko Popetreski, Veton Latifi, “The Ohrid Framework Agreemen Negotiations,” Ohrid and Beyond, (Ed. By Keith S. Brown, Paulette Farisides), London, Institute for War & Peace Reporting, p.50-51. 229 S. Ordanoski, op.cit,. p.36.

Page 76: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

ve UKO’nun silahlı mücadelesini hedefsiz bırakacak belirli siyasi reformları yapmasını

talep etmesinden anlamaktayız.230

Makedonya’nın uluslararası toplumun reform taleplerine karşı kayıtsız kalması

ve daha önce belirttiğimiz ikili görüşmelerin nihai askeri zafere endekslenmesi,

çatışmaların artması krizin etnik çatışmaya dönüşmesi tehlikesini arttırmaktaydı.

Uluslararası toplumun krizi sonuçlandırmaya yönelik etkili ve doğrudan girişimleri de

Makedonya’nın siyasi bir çözüm üretememesi ve krizi sadece güvenlik önlemleriyle

çözmeye çalışmasının anlaşılmasından sonra geldi.

Uluslararası toplum UKO’yu terörist bir örgüt olarak değerlendiriyordu ve

Makedonya’nın bu örgütü güvenlik önlemleriyle ortadan kaldırmaya çalışmasına karşı

çıkmıyordu. Fakat çatışmalar boyunca Makedonya güvenlik güçlerinin UKO’ya karşı

başarısız olduğu, Makedonya’nın önemli sayılabilecek bir bölümünde kontrolü

sağlayamadığı ve çatışmaları bir terör örgütüyle sınırlama konusunda başarılı olamadığı

görüldü. Güvenlik güçlerinin başarısızlığı çatışmaların uzaması, yayılması ve en

önemlisi pamuk ipliğine bağlı olan Makedonya’daki Arnavut-Makedon ilişkilerinin

daha da kötüleşmesine neden oluyordu. Aslında krizin süresine ve uluslararası toplumun

doğrudan müdahalesi tarihlerine bakıldığında Makedonya Cumhuriyeti’ne sorunu hem

askeri hem de siyasi açıdan çözmesi için yeterince zaman ve imkanın tanındığını

söyleyebiliriz. Netice itibariyle Makedonya aldığı siyasi ve güvenlik önlemleriyle krizi

bir iç meselesi olarak koruyamadı ve sorun uluslararası bir boyuta ulaştı.

Makedonya tarafından krizin sona erdirilememesi ilerleyen süreçte UKO’nun da

siyasi diyaloğun bir parçası haline gelmesini kolaylaştıran bir faktör olarak ortaya çıktı.

Bu konuda en önemli girişim AGİT Makedonya özel temsilcisi Robert Frowick’ten

geldi. 2001 Mayıs ayının sonlarına doğru R. Frowick’in girişimiyle Makedonya

Arnavut siyasi partileri ve UKO Prizren/Kosova’da biraraya gelerek siyasi talepler

açısından ortak hareket etmek konusunda uzlaştılar. Prizren Deklarasyonu olarak ortaya

çıkan bu uzlaşmayla UKO da fiili olarak siyasi diyaloğun bir parçası haline geldi.231

Krizin başlangıcında UKO ve Arnavut siyasi partilerinin özellikle de iktidardaki

DPA’nın uzlaşması çok zor bir ihtimal olarak görülüyordu. Aslında taraflar arasında

siyasi talepler açısından çok önemli farklılıklar yoktu. Örneğin, UKO da

230 Duncan Perry, “Macedonia: Melting Pot or Meltdown?” Current History, November 2001, p. 365. 231 Iso Rusi, “From Army to Party: The Politics of NLA,” Ohrid and Beyond, (Ed. By Keith S. Brown, Paulette Farisides), London, Institute for War & Peace Reporting, p.26.

Page 77: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Makedonya’nın iki uluslu bir devlet olarak kurulmasını, kamu görevlerinde orantılı

temsilin sağlanmasını, Arnavutça’nın resmi dil olarak ilan edilmesini, kamu destekli bir

Arnavut üniversitesinin kurulmasını talep ediyordu. Taraflar arasındaki temel

uyuşmazlık eylemler açısındandı. UKO, Makedonya’daki Arnavut siyasi partilerinin

“Arnavut Davası”ndan uzaklaştıklarını, siyaseti, iktidarı kişisel çıkarları için

kullandıkları ve Arnavut sorununu çözmekte başarısız olduklarını iddia ediyordu. DPA

ise UKO’yu “Arnavut Davası”nı baltalamakla ve o güne kadar geliştirilen diyaloğu

tehlikeye atmakla suçluyordu. Diğer Arnavut siyasi partileri de krizin ilk dönemlerinde

Arnavut sorununu silahlı mücadeleyle çözmeye çalışması nedeniyle UKO’nun

eylemlerini desteklemediler. Fakat çatışmaların uzaması ve siyasi bir çözümün

üretilememesi, UKO’nun askeri olarak tutunabilmesi örgütün Arnavut halkı arasındaki

desteğinin artmasına neden oldu. UKO’ya artan destek Arnavut siyasi partilerine olan

halk desteğinin azalması anlamına geliyordu. Dolayısıyla krizin çözülememesi Arnavut

siyasi partilerini oy kaygısı nedeniyle UKO’ya yaklaştırmaktaydı.232

Silahlı mücadelesine Arnavut sorununu çözme iddiasıyla başlayan UKO ise daha

önce de belirttiğimiz Kosova ve Preşova UÇK’sı tecrübelerinden hareketle sorunun

sadece silahlı mücadeleyle çözülemeyeceğinin farkındaydı. Bu doğrultuda UKO’nun en

önemli amacı sorunu uluslararası bir boyuta ulaştırdıktan sonra siyasi diyaloğun bir

parçası haline gelmekti. Fakat UKO uluslararası toplumdan umduğu desteği göremedi

ve krizin sonuna kadar yasadışı ve lağvedilmesi gereken bir örgüt olarak kaldı. Bu

sebeple UKO’nun siyasi diyaloğun bir parçası olması ancak Arnavut siyasi partilerinin

aracılığıyla sağlanabilirdi. Prizren Deklarasyonu bu anlamda UKO için önemli bir

başarıydı. Uluslararası toplum açısından ise deklarasyon, yukarıda belirtmeye

çalıştığımız amaç doğrultusunda UKO’nun silahlı eylemlerinden vazgeçmesi konusunda

kolaylaştırıcı bir faktör olarak görülebilirdi. Fakat R. Frowick’in bu girişimi uluslararası

toplum tarafından terör örgütü olarak nitelenen UKO’yu içerdiği için kabul görmedi, R.

Frowick de daha sonra Arnavut siyasi partileri arasında aracılık ettiğini yalanlama

yoluna gitti.233 Dolayısıyla deklarasyon amacının UKO’yu siyasi diyaloğun bir parçası

haline getirmeye yönelik olduğu konusunda şüphe yokken bu girişimin uluslararası

toplum tarafından geldiği konusu tartışmalıdır. Bu konuda en önemli iddia R.Frowick’in

232 ibid., 25 233 OSCE Press Release, 26 May 2001, http://www.osce.org/cio/archive/romania/news/index.php3?

Page 78: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

eski ABD diplomatı olması ve ABD(NATO)-UÇK bağlantıları nedeniyle bir ABD

girişimi olduğu konusunda odaklanmaktadır.234

Makedonya ise girişimi tepkiyle karşıladı. Deklarasyona imza atan Arnavut

siyasi partileri vatan haini olarak ilan edildi. Deklarasyon, aslında devlet-yasadışı örgüt

çatışması çerçevesinde kalması gereken çatışmanın bir Arnavut-Makedon çatışmasına

doğru ilerlemesinde kolaylaştırıcı bir faktör olarak ortaya çıktı.

Arnavut sorunu açısından Prizren deklarasyonun en önemli etkilerinden biri

Makedon tarafının sorunun çözülmesi konusunda ısrarla savunduğu Makedon ulusal

devleti tezinden birtakım tavizlerin verilmesi gerektiğinin kabul edilmesidir. Prizren

Deklarasyonu konusunda kamuoyuna açıklamada bulunan dönemin başbakanı L.

Georgievski sorunun çözülmesi için Makedonya’nın resmi dil, kurucu ulus, gibi

konularda Anayasa revizyonunu kabul etmek zorunda kalabileceklerini beyan etmişti.235

Uygulamada, UKO’nun deklarasyonla siyasi diyaloğun bir parçası haline

gelmesinin silahlı mücadelesinden vazgeçmesi konusunda etkili olduğu görüldü.

Deklarasyon uluslararası toplum tarafından kabul görmese de ilerleyen süreçte krizin

sona erdirilmesi amacıyla uluslararası toplum UKO’yu taraf olarak kabul etmek

zorunda kaldı. Örneğin, Çerçeve Anlaşmasının yürürlüğe girmesi için UKO’nun NATO

tarafından silahsızlandırılması gerekiyordu. Çerçeve Anlaşmasının imzalanmasından bir

gün sonra UKO ile NATO arasında bir silahsızlandırma protokolü imzalandı.236 Bu

protokolün imzalanmasında ise UKO’nun Prizren Deklarasyonuyla siyasi diyaloğun bir

parçası haline gelmesi en etkili faktör olarak gösterilebilir. Çünkü deklarasyonun

imzalanmasından sonra UKO, taleplerinin kabul edilmesi veya siyasi diyaloğun bir

parçası olması konusunda ısrarlı davranmadı, talepler Prizren Deklarasyonu

çerçevesinde Arnavut siyasi partileriyle sağlanan koordinasyonla Makedon tarafına

iletilmekteydi.

234 Robert Chossudovky, “America at War in Macedonia,”www.ippnw.de/frieden/balkan/chossudovsky.pdf(2001) p.4; 235 Rusi, op.cit., p.27. 236 Vladimir Jovanovski, Lirim Dulovi, “A New Battlefield: The Strugle to Ratify the Ohrid Agreement,” Ohrid and Beyond, (Ed. By Keith S. Brown, Paulette Farisides), London, Institute for War & Peace Reporting, p. 59.

Page 79: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

- Krizin Uluslararası Bir boyuta Ulaşması

Makedonya’nın siyasi bir çözüm üretememesi, uluslararası toplumun reform

taleplerine karşı kayıtsız kalması, siyasi ve toplumsal alanda Arnavut-Makedon

kamplaşmasının derinleşmesi nedeniyle çatışmaların bir etnik çatışma boyutuna ulaşma

tehlikesinin artması uluslararası toplumun doğrudan müdahalelerini de beraberinde

getirdi.

Mayıs 2001 tarihine kadar özellikle AB Dışilişkiler Temsilcisi J.Solana ve

NATO G.Sekreteri Robertson’un siyasi reform talepleri ve sorunun siyasi yollarla

çözülmesi girişimlerinde önemli bir başarı sağlanamadı. Uluslararası toplum bu

süreçten sonra bölgeye özel temsilciler göndererek Makedonya üzerindeki baskıyı

arttırmaya çalıştı. AB adına Francois Leotard, ABD adına James Pardew ve NATO

adına Peter Feith Makedonya özel temsilcileri olarak atandılar.

Sorunun uluslararası bir boyuta ulaşma tehlikesinin artmasıyla uluslararası

toplumun Makedonya hakkındaki diğer bir önemli endişesi de Makedonya’nın

bölünmesiydi.

Tahmin edilenin aksine Makedonya’nın bölünmesi fikri UKO veya Arnavut

tarafından değil Makedon tarafından geldi. Fikir ilk önce Makedonya Bilimler

Akademisi (MANU) tarafından ortaya atıldı. MANU’nun sunduğu teklif

Makedonya’nın Arnavut ve Makedon kesimlerine bölünmesini ve temiz etnik bölgelerin

yaratılması amacıyla nüfus mübadelesini içermekteydi. MANU teklifi bazı Makedon

siyasi partileri ve akademik çevrelerce reddedilse de iktidardaki VMRO-DPMNE partisi

uluslararası toplumun siyasi reform taleplerine cevap olarak ısrarla bu planı sunmaya

başladı.237

Makedonya’nın bölünmesiyle ilgili en ilginç tutum UKO tarafından sergilendi.

Daha önce yayınladığı bildirilerde Makedonya’nın bölünmesini amaçlamadığını

bildiren örgüt MANU planının ortaya çıkmasıyla Makedonya’nın bölünmemesi için

gereken bütün mücadeleyi vereceğini ilan etti. UKO, bildirilerinde Makedonya’nın

etnik olarak bölünmesinin Makedonya ve bölge açısından istikrarsızlık yaratacağını

savunarak uluslararası toplumun görüşlerine yakın bir tutum sergilemekteydi.238

237 Ordanoski, op.cit., p.41. 238 Rusi, op.cit., p. 27-28.

Page 80: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Bütün bu gelişmelere rağmen uluslararası toplumun doğrudan müdahalesi bir

silahlı çatışmanın sonucunda sağlandı. Haziran’ın başlarında başkent Üsküp’ün

yakınındaki Araçinovo köyünün kontrolünü ele geçiren UKO, Makedonya güvenlik

güçlerinin Lipkovo/Kumanova’daki operasyonlarına son vermemesi halinde Üsküp,

Üsküp Havaalanı ve rafinerisine saldırılar düzenleyeceği tehdidinde bulundu.

Makedonya güvenlik güçleri köyün kontrolünü yeniden sağlamak için 24 Haziran’da

operasyona başladı. Araçinovo kuşatmasının başlamasından hemen sonra J. Solana

Üsküb’e gelerek sorunun çatışmalar yayılmadan siyasi yollarla çözülmesi yönünde

etkili olmaya çalıştı. Fakat Makedonya güvenlik güçleri kuşatma operasyonuna devam

etti. Operasyonda güvenlik güçleri önemli bir başarı sağlayamadı ve sonuçta operasyon

siyasi ve toplumsal alandaki Makedon-Arnavut kamplaşmasını arttırmaktan ve sorunu

uluslararası bir boyuta ulaştırmaktan başka bir sonuç vermedi. Beş gün süren kuşatma

operasyonu NATO’nun araya girmesiyle sona erdirildi. NATO ile Makedonya

Cumhuriyeti Hükümeti arasında varılan anlaşmayla Makedonya kuşatmayı kaldırmayı

kabul etti.. NATO ile hükümet arasında varılan anlaşmadan hemen sonra KFOR’a bağlı

ABD askerleri Araçinovo köyüne girerek UKO militanlarını güvenli bir yere nakletti.239

Sorunu uluslararası boyuta taşıyan Araçinovo kuşatmasıyla Makedonya’nın

krizi, güvenlik önlemleriyle çözme yeteneğine pek de sahip olmadığı anlaşıldı. Ayrıca

Makedonya’nın krizi sadece güvenlik önlemleriyle çözmeye çalışmasının iç savaş

tehlikesini fazlasıyla arttırdığı görüldü. Fakat en önemlisi uluslararası toplumun sorunun

sadece güvenlik önlemleriyle çözülmesini kabul etmeyeceği anlaşıldı.

Araçinovo kuşatması ve yarattığı tehlikeden sonra uluslararası toplum krizin

sona erdirilmesi konusunda etkili ve doğrudan müdahalelerde bulundu. Krizin siyasi

açıdan çözülmesi için AB temsilcisi F.Leotard ve ABD temsilcisi J. Pardew’un

aracılığıyla daha önce Makedonya Cumhurbaşkanı B. Traykovskinin başlattığı ve

Anayasa revizyonu konusunda tıkanan görüşmeler yeniden başlatıldı. NATO ise UKO

ve Makedonya güvenlik güçleri arasında ateşkesin ilan edilmesini sağladı. Ateşkesin

ihlal edildiği durumlarda çatışmaların yeniden başlamaması için tarafları ikna etmekte

başarılı girişimleri oldu.

239 Ordanoski, op.cit., p.36.

Page 81: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

- Ohri Çerçeve Anlaşması

Uluslararası toplumun aracılığı olmadan B. Traykovski’nin desteğiyle yürütülen

Arnavut – Makedon görüşmeleri önkoşullara bağlanmış olsa da taraflar daha önce

“Temel İlkeler Anlaşmasıyla” Makedonya Cumhuriyeti toprak bütünlüğü, egemenliği

ve üniter yapısına aykırı bir siyasi çözümün olamayacağı konusunda uzlaşmaya

varmışlardı. Bu çerçevede kalmak üzere yerel yönetim yetkilerinin arttırılması ve kamu

görevlerinde orantılı temsilin sağlanmasında her iki taraf belirli tavizlerin verilmesiyle

uzlaşmanın sağlanabileceğini kabul etmişti.240 Daha önce de belirttiğimiz gibi

görüşmeler Anayasa daha doğrusu kurucu ulus-ulusal devlet konularında tıkanmıştı.

Görüşmeler somut olarak resmi dil statüsü ve polis güçlerinde orantılı temsilin

sağlanması konularında tıkanmış ve görüşmelere ara verilmişti.

Araçinovo kuşatması ve onu izleyen olaylardan sonra uluslararası toplumun

aracılığıyla Temmmuz 2001’in sonlarına doğru görüşmeler yeniden başlatıldı. 28

Temmuz – 9 Ağustos 2001 tarihleri arasında Ohri şehrinde süren görüşmeler AB

temsilcisi F. Leotard, ABD temsilcisi J. Pardew ve Makedonya Cumhurbaşkanı B.

Traykovski’nin aracılığıyla en büyük iki Makedon (SDSM, VMRO) ile Arnavut (DPA,

PDP) siyasi parti liderleri arasında yürütüldü.

Makedon ile Arnavut tarafları Ohri görüşmelerine krizin çözülebilmesi için

belirli tavizlerin verilmesi gerektiğini kabullenmiş bir şekilde başladılar. Makedon

tarafı, kriz boyunca uluslararası toplumun reform talepleri karşısında 1940’lı yıllardan

itibaren benimsediği ve hem uluslararası toplum hem de Arnavutlar açısından Makedon

– Arnavut eşitliğinin sağlanması yönündeki en büyük engel olarak görülen ulus devlet

anlayışından taviz vermesi gerektiğini kabullenmişti. Şimdiye kadar olan

incelememizde değişik pozitif norm ve uygulamalara değinirken dolaylı olarak izah

etmeye çalıştığımız bu ulus devlet anlayışı 1991 Anayasasının başlangıç metninde

özetlenmekteydi. Makedonlar, Makedonya Cumhuriyeti’ni Makedonların ulusal devleti,

Cumhuriyette yaşayan diğer etnik grupları ise Makedonlarla eşit haklara sahip azınlıklar

(milliyetler) olarak görmekteydiler.

Arnavutlar, Makedonya’daki Arnavut sorununun da temelde 1991 Anayasası’nın

başlangıç metninde özetlenen ve uygulamada Makedonlar tarafından ısrarla vurgulanan

240 Popetrevski, Latifi, op.cit., p.53.

Page 82: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Makedonya Cumhuriyeti’nin “Makedonluğu” üzerine kurulu olan bu ulus devlet

anlayışının yarattığı “eşitlikten” kaynaklandığını belirtmekteydiler. Dolayısıyla,

Makedonların bu ulus devlet anlayışından taviz vermeleriyle Makedonya’daki Arnavut

sorunu da önemli bir ölçüde çözüme kavuşturulabilirdi. Ohri görüşmelerinde

Makedonlar bu konuda önemli bir ilerlemenin sağlanmasında büyük ölçüde katıldılar.

Örneğin: Başlangıç metninin hiçbir etnik guruba atıf yapılmayacak şekilde

değiştirilmesi, yasamada belirli konularda (anayasanın belirli konularda değiştirilmesi

dahil) oydaşmacı sistemin benimsenmesi, kamu görevlerinde orantılı temsilin

sağlanması, yerinden yönetim ilkesinin genişleştirilerek uygulanması, kamu destekli bir

Arnavut Üniversitesi’nin kurulması konularında önemli bir uyuşmazlık yaşanmadan

kısa sürede uzlaşmaya varıldı.

Makedonların 1940’lı yıllardan itibaren Makedonya Cumhuriyeti’nin mihenk

taşları olarak gördükleri bu ilkelerden taviz vermesinde UKO’nun yarattığı çatışma

tehdidi ve bu tehdidi ortadan kaldırmaya çalışan uluslararası toplumun reform talepleri

ve hatta müdahalesi etkili oldu. Bu nedenle Makedon siyasileri ve kamuoyunun önemli

bir bölümü Çerçeve Anlaşmasını bu tehdidin ortadan kaldırılması için uluslararası

toplumun baskısıyla zorunlu olarak verilmiş tavizler olarak görmekteydi. Nitekim hem

Ohri Görüşmeleri’nin devamında hem de Çerçeve Anlaşması’nın uygulanması

sürecinde Makedonlar verilen tavizlerin kaldırılması veya en az indirgenmesi yönünde

bir politika izlediler. Örneğin: UKO krizinin çözülebilmesi için Makedonya’nın etnik ve

teritoriyal (cografi) bölünmesini tek çare olarak gören VMRO-DPMNE bile Ohri

Görüşmeleri’nde uluslararası toplumun ısrarla vurguladığı “Makedonya’nın

bölünmezliği” ilkesinden hareketle üniter devlet yapısını savunarak Arnavut taleplerinin

karşılanmasını en aza indirgemeye çalıştı. Somut olarak Arnavutların resmi dil talepleri

Makedon tarafından devletin üniter yapısına aykırı olarak bir dil federalizasyonuna yol

açacağı gerekçesiyle kabul edilmedi. Uluslararası toplumun devreye girmesiyle daha

önce incelediğimiz gibi Arnavutça merkezi idarede istisnai durumlarda, yerel

yönetimlerde de belirli şartların varlığı halinde ve Makedonca’nın yanında resmi dil

statüsünde kabul edildi.

Makedonlar, ulus devlet anlayışların uluslararası toplumun belirlediği şartlara

uyarlamaya çalışarak verilen tavizleri kaldırmak veya en aza indirgemek gibi bir

politika izlediler.

Page 83: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Arnavutlar açısından Ohri Görüşmeleri, Makedon tarafı kadar sıkıntılı değildi.

Arnavutlar, Makedonların aksine 1990’lı yılların başlangıcından itibaren ulusçuluk ve

ulus devlet anlayışlarının uluslararası toplumun kabul edebileceği bir seviyeye

uyarlayabilmişlerdi. Örneğin: Makedonlar tarafından Makedonya’yı bölmek ve Büyük

Arnavutluk’a bağlamak için mücadele verdiği iddi edilen UKO kriz boyunca

Makedonya’nın bölünmesine karşı olduğunu ısrarla vurguladı. UKO’nun bu ısrarı

ilerleyen süreçte uluslararası toplum ve kamuoyundan takdirle karşılandı ve örneğin

günümüzde VMRO halen radikal bir parti olarak değerlendirilirken UKO kadrolarının

oluşturduğu DUI ılımlı bir parti olarak değerlendirilmektedir. Makedonya Arnavut

milliyetçiliğinin 1990’lı yıllarda geçirdiği değişimin diğer önemli bir etkisi de

Makedonya Arnavut sorununun haklılığını daha doğrusu siyasi taleplerin kabul

edilebilirliğini de kolaylaştırdı. Nitekim uluslararası toplum genel olarak Arnavut

sorununun varlığını kabul etti ve çözümü için Makedonya Cumhuriyeti’nin belirli

reformlar yapmasını talep etti. Uluslararası toplumun talep ettiği reformlar,

Makedonya’nın bölünmesini talep etmeyen Arnavut taleplerinin neredeyse tamamını

karşılamaktaydı.

Arnavut milliyetçiliğinin 1990’lı yıllarda geliştirdiği “ulusal birlik” stratejisinde

Makedonya’nın hukuki olarak bölünmesi arzulanmasa da hem Ohri görüşmelerinde

hem de ondan sonraki uygulamalarda Arnavutların Batı Makedonya’da lehlerine olan

demografik yapıyı belirli hukuki ve siyasi haklarla destekleyerek Makedonya’nın fiili

olarak bölünmesini destekledikleri görülmektedir. Örneğin, Ohri görüşmelerinde

Arnavutlar polis yetkilerinin önemli bir kısmının İçişleri Bakanlığından yerel

yönetimlere devredilmesini ve yerel yönetim birimlerinde görev yapacak polis

güçlerinin o yerel birimdeki etnik yapıyı yansıtmasını ısrarla savundular. Makedonlar

tarafından Makedonya Cumhuriyetinin üniter yapısına aykırı olarak nitelenen bu talep

uluslararası toplum tarafından da aynı gerekçelerle kabul edilemez olarak nitelendi. AB

temsilcisi J. Solana’nın girişimiyle Arnavutlar bu taleplerindeki ısrarlarından taviz

vererek J.Solana’nın sunduğu teklifi kabul ettiler. Solana’nın çözüm önerisine göre

polis yetkileri İçişleri Bakanlığında kalacaktı ve topluluklar polis güçlerinde ülke genel

nüfusuna orantılı olarak temsil edilecekti. Arnavutların belirli polis yetkilerinin yerel

yönetimler devredilmesi talebine karşılık olarak ise polis şeflerinin seçiminde yerel

meclislere söz hakkı tanınmaktaydı. Makedonların da J. Solana’nın teklifini kabul

Page 84: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

edilebilir bulmasıyla taraflar, aşılması zor olarak görülen bu konuda da uzlaşmaya

vardılar.241

Resmi dil ve polis güçleri konularında da uzlaşmanın sağlanmasıyla taraflar

Makedonya Arnavut sorununu sona erdirebilecek bütün önemli konularda anlaşmaya

vardılar. Resmi olarak Çerçeve Anlaşması olarak ortaya çıkan uzlaşma 13 Ağustos 2001

tarihinde imzalandı. Anlaşma, uluslararası toplumun aracılığı ve gözetimi altında

UKO’nun silahsızlandırılmasına karşılık olarak Makedonya Cumhuriyetinin Ohri

görüşmelerinde kabul edilen siyasi ve hukuki reformları uygulamaya geçirmesinden

oluşmaktaydı. Anlaşmayla UKO’nun silahsızlandırılması için Makedonya’ya NATO

güçlerinin yerleştirilmesi öngörülüyordu. UKO silahlarının belirli bir bölümünün (üçte

biri) toplanmasından sonra Makedonya Cumhuriyetinin Anayasa değişikliği sürecini

(teklif-görüşme-kabul) başlatması ve UKO’nun tam olarak silahsızlandırılmasından

sonra anayasa değişiklilerini kabul etmesi ve diğer reformları hayata geçirmesi

tasarlanmıştı.

Resmi olarak görüşmelerin bir parçası olmayan UKO, anlaşmanın uygulanması

açısından tarafların birini teşkil etmekteydi. Fakat daha önce de belirttiğimiz gibi

Prizren Deklarasyonuyla diyaloğun bir parçası haline gelen UKO, Anlaşmanın

uygulanması konusunda sorun yaratmadı. Nitekim UKO, Ohri Çerçeve Anlaşmasının

imzalanmasından bir gün sonra Anlaşmayı kabul ettiğini, silahlı mücadelesine son

verdiğini ve NATO’nun ülkeye gelmesiyle silahlarını teslim edeceğini ilan etti. Aslında

sadece UKO değil bütün Arnavutlar birtakım talepleri kabul edilmemiş olsa da Çerçeve

Anlaşmasını önemli bir zafer olarak nitelemekteydi. Arnavutların aksine Çerçeve

Anlaşmasını imzalayan Makedon siyasi partileri dahil diğer Makedon siyasi partileri ve

Makedon kamuoyunun önemli bir bölümü Çerçeve Anlaşmasını büyük bir yenilgi,

Makedon ulusu ve devleti açısından da önemli bir tehdit olarak nitelemekteydi.

Makedonlara göre Çerçeve Anlaşma Arnavut terörü ve uluslararası toplumun baskısı

sonucunda ortaya çıkmış, Makedonların özgür iradesini tam olarak yansıtamayan ölü bir

anlaşmaydı.242

Çerçeve Anlaşmasının Makedon ile Arnavut taraflarından bu kadar farklı şekilde

kabul görmesi Anlaşmanın uygulanması sürecinde önemli bir sorun teşkil etti. Çerçeve

Anlaşmasının uygulanması sürecinde Makedonlar bazen Anlaşmayı uygulamaktan 241 ibid., p. 54. 242 Jovanovski, Dulovi, op.cit., p. 69-70.

Page 85: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

çekinerek bazen de değiştirmeye çalışarak Ohri görüşmelerinde verilen tavizleri

tamamen veya kısmen ortadan kaldırmaya çalıştılar. Makedonların bu tutumu nedeniyle

krizi sona erdirmek amacıyla imzalanmış olan Ohri Çerçeve Anlaşması bu sefer krizin

devamını sağlayan bir sorun olarak ortaya çıktı. Anlaşma ancak uluslararası toplumun

Çerçeve Anlaşmasının uygulanması konusundaki kararlı tutumundan sonra Makedonlar

tarafından da kabul görmeye başladı.

- Ohri Çerçeve Anlaşmasının Uygulanması

Çerçeve Anlaşmasının uygulanması sürecinde Makedonların Ohri

görüşmelerinde verilen tavizleri uygulamaya geçirmekte pek niyetli ve hazır olmadıkları

görüldü. Makedonlar değişik gerekçelerle Anlaşmayı uygulamaktan çekinmeye

çalıştılar. Örneğin, NATO’nun Araçinovo müdahalesinden sonra Makedonlar arasında

iyice artan Batı karşıtı (özellikle NATO) tutum ilk etapta Anlaşmanın uygulanması

açısından önemli bir yeri olan NATO misyonunun göreve başlamasında zorlaştırıcı bir

faktör olarak ortaya çıktı. NATO misyonu göreve başladıktan sonra NATO’ya duyulan

güvensizlik de Anlaşmanın Makedonlar tarafından uygulanmaması açısından önemli bir

meşruiyet kaynağı teşkil etti. Örneğin, Makedonlar NATO’nun tespit ettiği UKO silah

miktarını çok az buldular ve kendilerinin tespit ettiği silah miktarı kadar silahın

toplanmaması halinde UKO’yu silahsızlandırma operasyonunun başarısız olacağı

konusu üzerinde ısrarlı bir tutum sergilediler. Başarısız bir silahsızlandırma

operasyonunun ise Çerçeve Anlaşmasının uygulanması sürecini de etkileyeceği

konusunda bütün siyasi partiler, kamu kuruluşları, sivil toplum örgütleri ve basın

tarafından yoğun bir propaganda yapıldı.

Bir ay sürmesi tasarlanan NATO “Hasat Operasyonun” ilk ayağı

tamamlandığında Makedonlar uluslararası toplumun baskısıyla silah miktarı

konusundaki ısrarlarından vazgeçtiler. Anayasa değişiklikleri süreci Cumhurbaşkanı

B.Traykovski’nin teklifiyle başlatıldı. Fakat bu sefer Meclis Başkanı S.Andov’un

girişimiyle Çerçeve Anlaşmasının uygulanmasını erteleyecek başka bir gerekçe

ortaya atıldı. Başta VMRO olmak üzere diğer Makedon siyasi partileri tarafından da

haklı bulunan Andov’un itirazı Anayasa değişikliklerinin görüşülebilmesi için bütün

Makedon mültecilerin evlerine dönmesi gerektiği doğrultusundaydı. Çerçeve

Page 86: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Anlaşmasınada siyasi reform sürecinin başlatılması ve uygulamaya geçirilmesi için

sadece UKO’nun silahsızlandırılması yer aldığından dolayı bu girişim Arnavutlar

tarafından olduğu gibi uluslararası toplum tarafından da Anlaşmayı erteleyen bir girişim

olarak algılandı. Yine uluslararası toplumun yoğun baskılarıyla Makedonlar bu

görüşlerinden vazgeçtiler.

NATO operasyonun ikinci ve üçüncü ayağının da tamamlanmasıyla yani

UKO’nun tam olarak silahsızlandırılmasından sonra Anayasa değişikliği görüşmelerinin

tamamlanıp kabul edilmesi sürecine geçilmesi gerekiyordu. Bu süreçte Makedonların

Çerçeve Anlaşmasıyla ilgili olan temel endişeleri de su yüzüne çıktı. Makedonlar

Çerçeve Anlaşmasıyla Makedonya Cumhuriyeti’nin sadece Makedonların değil bütün

Makedonya Cumhuriyeti vatandaşlarının devleti olması gerektiğini kabullenmekte

zorlandılar. Meclisteki küçük partilerden birinin başkanı olan Vasil Tupurkovski

Anayasanın başlangıç metninin Makedon etnik grubuna referans yapılmadan

değiştirilmesinin Makedon ulusu için çok önemli ve hayati bir karar olacağını öne

sürerek en azından sadece bu konuda referanduma gidilmesi gerektiği teklifinde

bulundu. Makedon siyasi partilerinin tamamı, üniversiteler, Bilimler Akademisi ve

diğer kamu ve sivil kuruluşlar tarafından yoğun bir şekilde desteklenen bu teklif aslında

Çerçeve Anlaşmasının değiştirilerek Ohri tavizlerini ortadan kaldırmaya yönelik bir

girişimdi. Bu kuruluşların düzenlediği gösterilerde talepler Anayasanın başlangıç

metnine odaklansa da belirli siyasi partiler, kamu ve sivil kuruluşların eylem ve

taleplerinden Makedon toplumunun önemli bir bölümünün Ohri Çerçeve Anlaşmasının

ortaya koyduğu Makedon-Arnavut eşitliğini kabullenemediği veya en azından buna

hazır olmadığı anlaşıldı. Örneğin, Makedon Ortodoks Kilisesi(MOK), Anayasa

değişiklikleriyle MOK statüsünün Makedonya İslam Birliği statüsüyle eşitlendiğini ve

bunun kabul edilemez olduğunu belirtti. MOK, değişiklik teklifine olumlu oy

kullanacak Makedon parlamenterlerin Kiliseden aforoz edilecekleri tehdidinde bulundu.

Ohri Çerçeve Anlaşmasını imzalayan partilerden biri olan VMRO açıkça

Çerçeve Anlaşmasının uygulanmasına karşıydı. VMRO, Anlaşmanın uygulanmasını

engellemek amacıyla aşırı milliyetçiliğe dayanan yoğun bir propaganda izlemekteydi.

Çerçeve Anlaşmanın engellenmesi konusunda en önemli girişimler VMRO’lu İçişleri

Bakanı Lyube Boşkovski tarafından yürütülmekteydi. Boşkovski, Anlaşmaya aykırı

olarak defalarca UKO’nun kontrolünde olan bölgelere baskınlar düzenlemeye çalıştı.

Page 87: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Çerçeve Anlaşmaya göre Makedonya güvenlik güçlerinin bu bölgeye girmesi ancak

karma güvenlik güçlerinin oluşturulmasından sonra öngörülmüştü. Uluslararası toplum

ve diğer Makedon partileri tarafından Boşkovski’nin bu ısrarından vazgeçmesi yönünde

telkinler olsa da o 11 Kasım 2001 tarihinde (UKO kontrolündeki) Treboşa köyüne bir

operasyon düzenledi. Makedonya güvenlik güçlerinden üç kişinin ölümüyle sonuçlanan

operasyon Makedon kamuoyu tarafından da bir hata ve sorumsuzluk olarak

nitelendirildi. Koalisyon hükümetindeki SDSM, çatışma ve krizi devam ettirmek

politikasını güden VMRO’yla işbirliğin mümkün olmadığını beyan ederek hükümetten

çekildi.

Boşkovski, Çerçeve Anlaşmasından önce kabul edilen ve antiterör güvenlik

birimlerinin kurulmasına izin veren bir kanunu zorlayarak diğer Makedon partileri ve

uluslararası toplum tarafından da yasadışı, ekstrem ve partizan olarak nitelenen

paramiliter gruplar kurdu. Çoğunluğu VMRO partisi mensubu ve eski suçlulardan

oluşan bu paramiliter grupların UKO’yla mücadelenin sona ermesi ve UKO’nun

silahsızlandırılmasından sonra kurulması ilk başlarda Makedonlar tarafından da

anlamlandırılamadı. İlerleyen süreçte bu paramiliter grupların eylemlerinde asıl amacın

Makedon ve Arnavut sivil halkı ve siyasi partileri üzerinde baskı kurarak Çerçeve

Anlaşmasının engellenmesi ve VMRO’nun siyasi iktidarını koruma çabası olduğu

anlaşıldı.243

Boşkovski, Çerçeve Anlaşmasının uygulanmasını sadece iç dinamikleri

kullanarak engellemeye çalışmadı. Örneğin, ABD’deki 11 Eylül saldırılarından sonra

VMRO ve özellikle Boşkovski UKO (ve Arnavut hareketi) ile El-Kaide arasında sıkı bir

işbirliği ve bağlantının olduğu yönünde yoğun bir propaganda siyaseti izledi.

Bağlantının somut olarak ispatlanması amacıyla Boşkovski fiyaskoyla sonuçlanan

kurmaca bir operasyon bile düzenledi.244

Uluslararası toplum Makedonların talep ve itirazlarından fazla etkilenmeden

Çerçeve Anlaşmasının uygulanması konusundaki kararlı tutumunu devam ettirdi.

Örneğin, MOK’un çağdışı “eşitsizlik” iddiası ve Arnavut hareketi ile El-Kaide 243 Ordanoski, op.cit. p. 44-45. 244 “Raştan Bağları” olarak da adlandırılan operasyonda sınırı geçmeye çalışan altı Pakistanlı ve bir Hintli “militan” öldürüldü. Daha sonraki soruşturmalarda öldürülenlerin militan değil kaçak mülteci olduğu anlaşıldı. Operasyonun L. Boşkovski tarafından tasarlandığı konusunda ciddi delillerin ortaya çıkmasıyla yargılama süreci başladı. Yargılama süreci halen devam etmektedir. “Хаг му сугерирал на стојков да зборува,” Форум за Југоисточна Европа, Дневен весник online, 17.11.2004, http://www.balkansecurity.com/news/index.php

Page 88: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

arasındaki bağlantı iddiaları dikkate alınmadı. Fakat Makedonların, Makedon ulusal

devletinin garantisi olarak gördükleri Anayasanın başlangıç metniyle ilgili olan talepleri

dikkate alındı. Uluslararası toplum Makedonların taleplerindeki ısrarları konusunda

fazla tartışmaya girmeden yeni bir formül önerdi. Anayasa değişiklikleriyle başlangıç

metninde Makedonya Cumhuriyeti’nin Makedon ulusunun ve Makedonya vatandaşı

olan Arnavut, Türk, Ulah , Sırp, Boşnak ve diğer ulusların Makedonya vatandaşı olan

toplulukların devleti olması teklif edilmekteydi. Makedonlar ilk başta asıl taleplerini

karşılamayan bir çözüm önerisi olması nedeniyle karşı çıksalar da uluslararası

toplumun kararlı tavrı karşısında bu formülü kabullendiler. Arnavutlar, bu formülün

Çerçeve Anlaşmasının değiştirilmesi anlamına gelmesi nedeniyle

memnuniyetsizliklerini dile getirseler de Çerçeve Anlaşmasıyla getirilen diğer

iyileştirmeleri tehlikeye atmamak için uluslararası toplumun bu formülünü kabul ettiler.

Çok önemli bir sorun olarak nitelen bu konunun da çözüme kavuşturulmasıyla

Anayasa değişikliği paketi Mecliste oylandı ve kabul edildi. Değişikliklerin kabul

edilmesiyle Çerçeve Anlaşmasının Makedonlar için krizin devamını teşkil eden

kısmının önemli bir parçası çözüme kavuşturulmuş oldu. Fakat kriz sona ermedi,

uluslararası savaş suçları kapsamına girmeyen bir suç işlememiş UKO mensuplarının

affedilmesi ve siyasete girmesi, belirli kanunların (yerel yönetim, eğitim, vatandaşlık

kanunları gibi) kabul edilmesi veya değiştirilmesi konularındaki tartışmalar 2002

yılında yapılan genel seçimlere kadar devam etti. 2002 yılında yapılan seçimlerde

Çerçeve Anlaşmasını destekleyen Makedon ve Arnavut (SDSM-DUI) partilerinin

iktidara gelmesiyle aslında Makedonya Cumhuriyeti vatandaşlarının önemli bir bölümü

artık Çerçeve Anlaşmasını kabullendiklerini ve krizin sona ermesi gerektiğini de

belirttiler. SDSM-DUI iktidarı Çerçeve Anlaşmanın uygulanması konusunda kararlı bir

tavır sergilese de yerel yönetimler konusunda önceden de tahmin edildiği gibi Çerçeve

Anlaşmayı ortadan kaldıracak bir krizle karşılaştı.

Ohri Çerçeve Anlaşması arzulanan Arnavut – Makedon eşitliğinin sağlanması

için yerinden yönetim ilkesine büyük önem vermektedir (EK-A, 3.1. md.). Anlaşma,

yapılacak olan nüfus sayımlarından (2002 sayımları) sonraki bir yıl içinde yerel yönetim

birimleri sınırlarının yeniden belirlenmesi gerektiğini belirtmektedir (EK-A,3.2.md.).

SDSM-DUI iktidarı yerinden yönetim ilkesinin hayata geçirilmesi için gereken

Page 89: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

kanunları önemli bir tartışma yaşanmadan yürürlüğe koymayı başardı.245 Fakat yerel

yönetim birimleri sınırları konusunda özellikle Batı Makedonya’da Makedonların

yaşadığı belediyelerle ilgili önemli tartışmalar yaşandı. Hükümet bu konuda ancak 2004

yılının başlarında uzlaşmaya varabildi. Kabul edilen yeni Yerel Yönetim Birimleri

Sınırları Kanunuyla (YYBSK) eskiden var olan 142 belediyenin 83 belediyeye

indirgenmesi öngörülüyordu. Uygulamada bu Batı Makedonya’daki Makedon(ve

Arnavut olmayan diğer topluluklara) ait belediyelerin çoğunlukla Arnavut

belediyelerine dahil edilmesi anlamına geliyordu. Başta Batı Makedonya

Makedonlarının bu belediyelerde azınlıkta kalmaları fakat bu belediyelerin yetkileri ve

finansmanı konusunda da önemli itirazlar ortaya çıktı. Muhalefetteki Makedon partileri

kanunun Makedonya’nın fiili olarak bölünmesi anlamına geldiği konusunda yoğun bir

propaganda izledi. SMK (Dünya Makedonlar Kongresi) adındaki bir sivil toplum örgütü

Anayasadaki doğrudan demokrasi ilkelerinden hareketle kanunun referandum yoluyla

iptal edilmesi yoluna başvurdu.246 Referanduma gidilmesi için gereken 150,000

seçmenin imzası kısa bir sürede toplandı ve Meclis zorunlu olarak referandum kararı

aldı. Yeni Yerel Yönetim Birimleri Sınırları Kanununun referandum yoluyla iptal

edilmesi halinde yerel seçimlerin eski kanunla dolayısıyla eski idari sınırlarla yapılması

gerekiyordu. Çerçeve Anlaşma yerinden yönetim konusunu ısrarla vurgulamakta ve

yapılacak olan yerel seçimlerin ancak yerel yönetim ve diğer yerinden yönetim

kanunlarının değiştirilmesinden sonra mümkün olabileceğini vurgulamaktaydı.

Dolayısıyla yerel seçimlerin eski kanunlarla yapılması Çerçeve Anlaşmasında olmazsa

olmaz olarak nitelenen reformların yapılmaması daha doğrusu Çerçeve Anlaşmasının

askıya alınması anlamına gelmekteydi.

Çerçeve Anlaşmasını destekleyen uluslararası toplumun referandum kararına

olan tepkisi referandumdan kanunun iptal kararının çıkması halinde Makedonya

Cumhuriyeti’nin AB ve NATO entegrasyon sürecinin yavaşlayacağı hatta duracağı

konusunda odaklandı. Çerçeve Anlaşmasının garantörü ve uygulanmasının da bir

parçası olan NATO açıkça referandumdan hayır oyunun çıkması gerektiği konusunda 245 40’a yakın kanundan oluşan desentralizasyon paketinin 10 kanunu meclis tarafından kabul edilmişti, hükümet de 30 kanunun teklifi konusunda görüş birliğine varmıştı. Алекасандар Гештаковски, министер за локална самоуправа, репортажа за канал 5, Република Македонија Агенција за Информации. (Yerel Yönetim Bakanı V. Geştakovskı’nın Kanal 5’e verdiği demecinden) http.www.sinf.gov.mk. 246 Anayasanın 73. maddesi, 150,000 seçmenin talebi üzerine Meclisin yetkisinde olan belirli bir konuda Meclise referandum ilan etme zorunluluğu getirmiş (73/3. md.)

Page 90: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

telkinlerde bulundu.247 Referandum tarihinin yaklaşmasıyla AB de Makedonya

vatandaşlarından referandumu boykot etmelerini talep etti.248 ABD ise Makedonya’nın

NATO üyeliğinin ancak Ohri Çerçeve Anlaşmasının tam olarak uygulanmasıyla

mümkün olabileceğini belirtti.249 Uluslararası toplumun bu tavrı iç dinamikleri etkilese

referandum konusunda belirleyici etkiyi ABD’nin Makedonya’yı anayasal ismiyle

tanıması oldu. ABD bu hareketiyle Çerçeve Anlaşmasına verdiği önemi dolayısıyla

referandumdan çıkması gereken sonucu da söylemiş oldu. Uluslararası toplumun

desteğini de arkasına alan hükümet vatandaşlara referandumda “hayır” oyu kullanmaları

gerektiği konusundaki propagandasını arttırdı. Arnavut muhalefet partileri ise daha önce

referandumu boykot edeceklerini belirtmişlerdi. ABD’nin Makedonya’yı tanımasıyla

referandumu destekleyen diğer muhalefet partileri ve sivil kuruluşların YYBSK

hakkındaki temel endişesi olan bölünme fobisi de bir nebze bastırılmış oldu. Zira ABD,

Makedonya’yı tanıma kararında devletin üniter yapısını özellikle vurgulamıştı.250

Netice itibariyle uluslararası toplumun referandum konusunda belirleyici olduğu

söylenebilir. 07 Kasım 2004 tarihinde düzenlenen referandum katılım yetersizliği

nedeniyle (katılım %27’de kaldı) başarısız oldu.251 Dolayısıyla 2004 yılında kabul

edilen YYSBK yürürlükte kaldı.

Yerinden yönetimle ilgili bütün konuların da pozitif normlara yansıtılmasıyla

Ohri Çerçeve Anlaşmasında belirtilen Anayasal ve yasal reformların neredeyse tamamı

hayata geçirilmiş oldu. Geriye yerel seçimlerin yapılması ve reformların gerçek

anlamda uygulamaya geçirilmesi kaldı.

Bu doğrultuda referandumdan birkaç gün sonra Cumhurbaşkanı L.

Tsrvenkovski’nin başkanlığında, Çerçeve Anlaşmayı imzalayan bütün partiler, DUI ve

azınlıkta olan diğer topluluk partileri ortak bir bildirge imzalayarak artık

Makedonya’nın temel stratejisinin AB ve NATO entegrasyonu olduğu bunun

247 Лидија Јанчовска Христова, Шефер: Референдумот не смее да му наштети на Рамковниот, 06.10.2004, www.a1.com.mk/vesti/vest.asp?vestID=38110 248Францускиот печат за референдумот во Македонија, 08.11.2004, http://www2.dw-world.de/macedonian/presse/1.109145.1.html 249 Доналд Рамсфелд во посета на Македонија, 12.10.2004-МИА, www.morm.gov.mk/oktomvri2004/htm 250 Германските весници за реферндумот во Македонија, 09.11.2004, http://www2.dw-world.de/macedonian/presse/1.109358.1.html 251 Даниела Чическа, “Граганите не успееа да ги надраснат партиските и етничките бариери,” Нова Македонија, Бр. 20334, 10.11.2004, www.novamakedonija.com.mk.

Page 91: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

gerçekleştirebilmenin birincil koşulunun ise Çerçeve Anlaşmanın tam olarak

uygulanması olduğu konusunda uzlaştılar.252

- Çerçeve Anlaşmasının Arnavut Sorununa Etkisi

Çerçeve Anlaşmanın tam olarak uygulanmasının Arnavut sorununa olan etkisine

bakacak olursak DUI lideri Ahmeti’nin Anlaşmanın kabul edilmesinden hemen sonra

yabancı bir basın kuruluşuna verdiği demeçte özetlenmekteydi. Ahmeti, demecinde

Çerçeve Anlaşmanın Makedonya Cumhuriyetini Arnavutların vatanı haline getirdiğini,

UKO mensuplarının silahlarını bırakıp artık vatanları için çalışacaklarını belirtmekteydi.

1990’lı yıllardan itibaren Makedonya Arnavut sorununu oluşturan Arnavut

talepleri ve daha geniş anlamda bölgedeki Arnavutların, Arnavut ulusal birliği stratejisi

dikkate alındığında Çerçeve Anlaşmanın Makedonya’daki Arnavut sorununu sona

erdirdiğini söylemek yanlış olmaz. Makedonya’nın bağımsızlığından itibaren

Arnavutların talep ettiği siyasi, ekonomik ve kültürel hakların neredeyse tamamı

Çerçeve Anlaşmanın uygulanmasıyla Makedonya Cumhuriyeti pozitif hukukunun bir

parçası haline geldi. Benimsenen kısmı oydaşmacı demokratik sistem ve uluslararası

toplumun bu sisteme verdiği destek dikkate alındığında Arnavutların bu kazanımlarını

kaybetmesi çok zor bir ihtimal olarak görünmektedir. Fakat Makedonya Arnavutları

sorununun çözüme kavuşturulmuş olması Makedonya’da doğrudan Arnavutlarla ilgili

yeni sorunların meydana gelmeyeceğini teminat altına almamaktadır. Zira

Makedonya’daki Arnavut hareketi Arnavut milliyetçiliğinde yaşanan metamorfozu

iktidara taşımakta zorlanmaktadır. Kosova’daki örnekte olduğu gibi Batı Makedonya’da

da Arnavutlar siyasi kazanımlarını etnik homojeniteyi sağlama yönünde kullanma

eğilimindedirler. Hareket Arnavut olmayan bütün diğer etnik gruplara yönelik olsa da

yeni bir etnik sorun yaratma potansiyeli en yüksek olan Batı Makedonya’daki 252 И. Радовановиќ, “Премин од рамковна кон европска Македонија,” Нова Македонија, Бр. 20335, 11.11.2004, www.novamakedonija.com.mk.

Page 92: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Makedonların durumudur. Yerel yönetim kanununda yaşanan referandum krizi Batı

Makedonya Makedonlarının başlattığı bir krizdi. 2001 yılındaki çatışmaların sona

ermesinden günümüze kadar Arnavut baskıları sonucu Batı Makedonya’dan önemli

sayıda Makedon’un Doğu Makedonya ve Üsküp’e göç ettiği konusunda halen yoğun bir

propaganda yapılmaktadır. Dolayısıyla Makedonya’da Arnavut sorununun sona ermesi

bu sefer bir Batı Makedonya Makedon sorununu ortaya çıkarmaktır.

Page 93: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİ ve TEMEL SORUNLARI

A. Makedonya – Arnavutluk İlişkileri

Balkanların en genç iki devleti olan Makedonya ile Arnavutluk arasındaki

ilişkiler temelde Arnavut Sorunu üzerinde odaklanmaktadır. İlişkilerin, Arnavut

Sorununda takılması azınlık sorunu, toprak talepleri ve güvenlik endişesini de

beraberinde getirmektedir. Konumuz itibariyle asıl inceleme alanımız ilişkilerin neden

bu konularda odaklandığından çok bunun Makedonya’daki Arnavutların durumunu

nasıl etkilediğini açıklamaktan ibaret olacaktır.

Arnavutluğun dış politikada, Arnavut sorununa gösterdiği ilgi Makedonya’daki

Arnavutların durumunu fazlasıyla etkilemektedir. Makedonya açısından ise bu etkileşim

ilişkilerin boyutunu belirlemekteki temel kriterdir. Makedonya ile Arnavutluk

ilişkilerini Yugoslavya dahilindeki Makedonya’dan itibaren inceleyerek Arnavutluğun,

Makedonya Arnavutları üzerindeki etkisinin nasıl değiştiğini ortaya koymaya

çalışacağız. Zira Arnavutluk dış politikasındaki bu değişikliklerin nedenleri,

ilişkilerdeki Makedonya Arnavutları etkisini somut olarak ortaya koymaktadır.

Page 94: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

1.Yugoslavya Dönemindeki İlişkiler

1945 yılında kurulan Arnavutluk Halk Cumhuriyeti uluslararası alanda mevcut

siyasi rejimi ve sınırlarıyla tanınma gibi önemli sorunlarla karşılaştı. Sovyetlerin

Arnavutluğa ilgisizliği daha doğrusu bu ilgiyi Yugoslavya’ya devretmesi nedeniyle

Arnavutluk alternatifsiz olarak Yugoslavya’nın etkisine girdi.253 Bu nedenle II. Dünya

Savaşı sırasında Arnavutluk ile Yugoslavya halk kurtuluşu hareketleri arasında başlayan

sıkı işbirliği ve ittifak ilişkileri savaştan sonra devletler seviyesinde de devam etti.

Yugoslavya ise Sovyetlerin desteklemesine rağmen daha sonra farklı yaklaştığı

anlaşılan Arnavutluk ve Bulgaristan’ı da içerecek bir Balkan Federasyonu kurma çabası

içerisindeydi.254 Bu doğrultuda Yugoslavya, uluslararası alanda Arnavutluğun hamisi

olarak hareket etmeye ve Arnavutluğun bu alandaki çıkarlarını korumaya yönelik bir

siyaset izlemeye çalıştı. Örneğin, İtalya işgalinden sonra ilan edilen pro-faşist

Arnavutluk geçmişi nedeniyle Arnavutluk, tanınma ve müttefik koalisyonuna dahil

edilmede önemli sorunlarla karşılaştı. Yugoslavya, Arnavutluğu tanıyarak bu ülkeye

verdiği desteği göstermeye çalıştı.

Aralık 1945 yılında toplanan Savaş Tazminatları Konferansına yukarıda

bahsettiğimiz gerekçelerle davet edilmeyen Arnavutluk, Yugoslavya’nın girişimiyle

daha sonra konferansa davet edildi ve yine Yugoslavya’nın girişimiyle cüzi de olsa

savaş tazminatı almayı başardı.

Aynı gerekçelerle 1946 Paris Barış Konferansına da davet edilmeyen

Arnavutluğun çıkarları Yugoslavya tarafından korunmaya çalışıldı. Yunanistan’ın,

Arnavutluk Halk Cumhuriyetinin toprak bütünlüğüne yönelik itirazları Yugoslavya’nın

girişimiyle sonuçsuz bırakıldı.255

İkili ilişkilerde ise özellikle ekonomik alandaki işbirliği Arnavutluğu önemli

ölçüde Yugoslavya’ya bağımlı hale getirdi. 1945-48 yılları arasında Yugoslavya’nın

ekonomik yardım ve yatırımları Arnavutluk bütçesinin yarısını oluşturuyordu.

253 Vladimir Dedijer, Dokumenti 1948, Knjiga Prva, Beograd, 1980, str. 165. 254 Саво Кржавац, Драган Марковиќ, Информбиро-Што е тоа?, Скопје, Комунист, 1976, стр.56-57. (Savo Krjavats, Dragan Markovıç, Kominform Nedir) 255 Ranko Petrović, “Yugoslavia and Albania,” Yugoslav-Albanian Relations (ed.by Ranko Petrović), Belgrade, Review of International Affairs, 1984, p.267-271

Page 95: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Ekonomik bağımlılık gümrük birliği, ortak fiyat ve kur politikaları, çok sayıda karma

şirketle de desteklendi.256

Siyasi alandaki işbirliği daha doğrusu Yugoslavya etkisi, Arnavutluğun

azınlıklara ve ulusal soruna bakış açısını ve uygulamalarını Yugoslavya modeline

yaklaştırdı. 1945-48 dönemi Arnavutluktaki Makedon, Sırp ve Karadağ azınlıklarının

en iyi dönemi olarak nitelendirilmektedir.

Arnavutluğun her alanda Yugoslavya’nın mutlak etkisine girmesi

Arnavutluktaki iç siyasi dinamiklerde tartışılmış ve cılız da olsa bu politikaya karşı

muhalif görüşleri ortaya çıkarmıştır. Yugoslavya’ya olan bu bağımlılığın sınırlanması

ve alternatif politikalar üretilmesi yönünde de birtakım başarısız girişimler olmuştur.257

Enver Hoca ve II. Dünya Savaşından itibaren Arnavutluk Komünist Partisinde

(AKP) çok etkili olan pro-Yugoslav fraksiyonlar biraz da Balkan Federasyonu projesi

nedeniyle bu etkinin devam etmesinden yanaydı.

Konumuz açısından asıl önemli olan bu dönemin Makedonya (ve Yugoslavya)

Arnavutlarına olan etkisine bakıldığına Arnavutların Yugoslavya’da imtiyazlı bir

azınlık konumuna geldikleri görülüyor. Bu dönem aslında Yugoslavya’daki Arnavut

milliyetçiliğinin, Sırp, Makedon ve Hırvat milliyetçilikleri gibi Yugoslavya sistemine

uyumlu olduğu ilk ve son dönemdir.

Yugoslavya’nın Balkan Federasyonu projesi nedeniyle imtiyazlı azınlık

konumuna gelen Arnavutların Makedon ve Sırplara yönelik olmayan asimilasyon

girişimleri Yugoslavya ve Makedonya idareleri tarafından hoşgörüyle karşılanmıştır.

Özellikle eğitimde ve nüfus sayımlarında ortaya çıkan bu Arnavut etkisi 1948 yılına

kadar devam etmiştir.258

Yugoslavya’daki Arnavutları imtiyazlı konuma getiren Yugoslavya-Arnavutluk

ilişkileri 1948 yılında Sovyetler-Yugoslavya ilişkilerinin bozulmasıyla sona erdi.

Stalin’in ölümüne kadar Yugoslavya’yı sosyalist bloktan ayıran KOMINFORM (KI)

krizi 29. Haziran 1948 tarihinde Sovyetler Komünist Partisi(SKP(b))’nin girişimiyle

ilan edilen KI bildirgesiyle başladı. Arnavutluk KI’a üye olmamasına rağmen kısa bir

süre sonra bildirgeye katıldığını ilan ederek Yugoslavya’yla yapılan bütün anlaşmaları

256 ibid., p. 275 257 İhsan Gürkan, “İkinci Dünya Savaşından Günümüze Değin Balkanlar (1945-1989),” Balkanlar, İstanbul, Ortadoğu ve Balkanlar inceleme Vakfı (OBIV) Yayınlşarı, 1993, s.153-154 258 Baskın Oran, “Balkan Türkleri Üzerine İncelmeler,” Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgile Fakültesi Dergisi,1-4,(1992), s.131-134.

Page 96: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

tek taraflı feshettiğini bildirdi. Karma şirketler dağıtıldı, Yugoslav uzman ve

danışmanlar sınır dışı edildi.259

Arnavutluğun Yugoslavya etkisinden çıkması hem dış hem de iç siyaseti

açısından çok önemli bir takım neticeler doğurdu. İç siyasette E. Hoca’ya karşı

muhalefet geliştirebilecek en güçlü AKP fraksiyonu olan pro-Yugoslav kanat E.Hoca

tarafından tamamen tasfiye edildi. Pro-Yugoslav kanadın tasfiye edilmesiyle E.Hocanın,

Avrupa’daki en totaliter rejimlerden birini kurma yolu da açılmış oldu. Dış siyasette ise

Arnavutluk Yugoslavya karşıtı bir politika izlemeye başladı. E. Hoca, 1980’lerin sonuna

kadar Yugoslavya’yı Arnavutluk siyasi rejimi, toprak bütünlüğü ve güvenliği açısından

en önemli tehdit olarak gördü. Siyasi rejimi ve kötü ekonomik durumu nedeniyle güçlü

bir sosyalist devletin desteğine muhtaç olan Arnavutluk bu desteği Yugoslavya siyasi

rejimini desteklemeyen bir sosyalist devletten (ilk önce Sovyetler daha sonra Çin)

sağlamaya çalıştı. Bu desteği sağlayacak sosyalist bir devlet kalmadığında ise izolasyon

siyasetini tercih etti.

Arnavutluğun KI bloğuna katılması Yugoslavya Arnavutlarını fazlasıyla

olumsuz etkiledi. 1948-53 yılları arasında Tito’nun Stalinist avı etnisite seçmese de

bundan en çok etkilenen Arnavutlar oldu. Yugoslavya sosyalist hareketindeki

Arnavutların imtiyazlı konumları önemli ölçüde azaldı hatta Arnavutluğun dış siyaseti

nedeniyle potansiyel rejim düşmanları olarak algılandılar. E. Hoca’nın Yugoslavya’ya

karşı izlediği siyaset Yugoslavya’daki sivil Arnavut halkının durumunu da fazlasıyla

etkiledi. 1948-53 yılları arasında Arnavutluk destekli silahlı grupların eylemleri ve

Yugoslavya’nın bu gruplara karşı yürüttüğü operasyonların sivil Arnavut halkı

üzerindeki etkisi hakkında daha önce değinmiştik.260 Yugoslavya’nın Arnavutlara karşı

izlediği siyasetin değişmesiyle Arnavutlar çareyi göç etmekte aradılar. Arnavutların

imtiyazlı statüsünün sona ermesiyle Türk nüfusunda görülen önemli artışın çok sayıda

Arnavut’un Türkiye’ye göç etmek amacıyla Türk olarak yazılmasından kaynaklandığı

iddia edilmektedir. Arnavutlar 1953 Yugoslavya nüfus sayımlarında 260,000

Arnavut’un Türk olarak kaydedildiğini bunlardan 37,000’nin ise Türkiye

Cumhuriyeti’ne göç ettiğini iddia etmektedir.261

259 Dedijer, op.cit., str. 326, 334-337. 260 supra., s.46. 261 Expulsion of Albanians (1945-1990)-Chapter Three, The Institute of History, Prishtina, http://www.kosova.com/expuls/contents.htm; Makedon kaynaklarında ise 1953-56 yılları arasında

Page 97: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Stalin’in ölümünden sonra Yugoslavya, başta Sovyetler olmak üzere bütün doğu

bloğu devletleriyle (Arnavutluk dışında) yeniden iyi ilişkiler kurdu. Nikita Hruşçev’in

Stalinizm’den arınma politikası pek çok doğu bloğu ülkesinde kabul gördü ve

1950’lerin sonuna kadar bu ülkelerin lider kadrolarında önemli değişiklikler yaşandı.

Hruşçev’in başlattığı reform hareketi E. Hoca’nın, Yugoslavya tehdidi ve Stalinizim

üzerine kurulu olan totaliter rejimini de tehdit etmeye başladı. E. Hoca, 1950’li yılların

sonuna doğru bu rejimin devamını sağlayabilecek yeni bir müttefik aramaya başladı.

1961 yılına kadar N. Hruşçev’in reform taleplerine karşı koyabilen E. Hoca, Çin-Sovyet

uyuşmazlığından yaralanarak 1961 yılında fiilen, 1968 yılında ise hukuken kurucusu

olduğu Varşova Paktından ayrılarak Sovyet etkisinden kurtuldu. 1955 yılına kadar

Sovyetlerin desteğiyle rejimini ayakta tutabilen E. Hoca bu sefer Çin’in desteğiyle

rejiminin devamını sağladı262

CI döneminden sonra da Arnavutluğun aynı dış politikasını devam ettirmesi

ilerleyen süreçte Yugoslavya Arnavutlarının sistemle entegrasyonu açısından hep

engelleyici bir etken olarak ortaya çıktı. Arnavutluk, 1950’li yılların başından itibaren

Yugoslavya’daki silahlı grupları desteklemese de ideolojik propaganda yapan örgütleri

önemli ölçüde desteklemiştir. Yugoslav kaynaklarında 1981 gösterilerini

düzenleyenlerin Arnavutluk destekli yasadışı örgütler olduğu iddia edilmektedir.263

1981 yılındaki gösterilerde Arnavut göstericilerin E. Hoca ve Arnavutluk siyasi rejimi

lehine attığı sloganlar (Enverin Askerleri, Enver-Parti v.s) bu örgüt bağlantılarını

doğrular niteliktedir. İredentist söylemlerden uzak durmaya çalışan E. Hoca, Tito’nun

ölümüyle bu konuda Yugoslavya’yla ilişkileri daha da kötüleştiren birtakım iddialarda

bulunmuştur.264 1981 yılındaki gösterilere resmen destek vermesi ve Yugoslavya’daki

Arnavut sorunun çözümü için göstericilerin taleplerini çözüm önerisi olarak sunması

Yugoslavya idaresi tarafından iredentist emeller ve içişlerine karışma olarak

nitelenmiştir.265

Türkiye Cumhuriyeti’ne sadece 5,000 Arnavut’un göç ettiği iddiа edilmektedir. Тодоровски, op.cit., стр. 213. 262 Petrović, op.cit., str. 279. 263 Батковски, op.cit., стр.114-115. 264 Enver Hoca, 1981 yılında AEP kongresinde yaptığı konuşmada 1946 yılında Tito’nun, Kosova ve diğer Arnavut bölgelerinin Arnavutluğa bağlanması gerektiğini kabul ettiğini fakat Sırpların buna karşı çıkması nedeniyle gerçekleşmediğini iddia etmişti. Jovan Rajičević, The Greater Albanian Pretensions of Enver Hoxha, Yugoslav-Albanian Relations (ed.by Ranko Petrović), Belgrade, Review of International Affairs, 1984, p.237. 265 ibid., p. 228.

Page 98: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Yugoslavya’nın iç dinamikleri nedeniyle 1960’ların sonuna doğru merkeziyetçi

Sırp görüşüne karşı başlatılan reform hareketi Arnavutların durumunu önemli ölçüde

iyileştirmekteydi. Yugoslavya bu dönemde komşu devletlerle yaşanan azınlık

sorunlarının ilişkilerde sorun değil işbirliğini doğurması gerektiği yönünde bir strateji

geliştirmeye çalışıyordu. Bu strateji içinde Arnavutluğun ve Yugoslavya Arnavutlarının

durumu önemli bir yer teşkil etmekteydi. 1968 yılından itibaren yapılan reformların

uygulamaya yansıyabilmesi için belirli alanlarda Arnavutlukla işbirliğinin sağlanması

çok önemliydi. Yugoslavya’nın bu dönemden itibaren Arnavutlukla ilişkilerin

normalleşmesi ve işbirliğinin sağlanması yönünde birtakım girişimleri oldu.

Yugoslavya’nın bu girişimleriyle 1968 yılında eğitim, kültür ve sanat alanlarında,

Yugoslavya Arnavutlarının teknik yardım alabilmesi amacıyla işbirliği anlaşmaları

yapıldı. Tek taraflı olarak niteleyebileceğimiz ve ilk yıllarda sadece Kosova’yla sınırlı

kalan bu alanlardaki işbirliği daha sonraki yıllarda Makedonya ve Karadağ’ı da

kapsayacak şekilde geliştirildi. 1950 yılında kesilen diplomatik ilişkiler 1971 yılında

yeniden kuruldu. Birkaç yıl içerisinde Yugoslavya, Arnavutluğun en önemli ekonomik

ortaklarından biri haline geldi.266

İlişkilerde yaşanan bu kısmı iyileşme, Arnavutların durumunu pek fazla

etkilemedi zira ilerleyen süreçte Arnavutluğun, Yugoslavya Arnavutlarına belirli

konularda teknik destek vermesinden oluşan bu işbirliğini aslında E.Hoca ve

Arnavutluk siyasal sistemini Kosova ve Makedonya Arnavutlarına endokrinasyonu

yönünde kullandığı anlaşıldı.267 Yugoslavya Arnavutlarını sistem dışına iten bu

endokrinasyon 1974 Anayasasının uygulanması açısından önemli bir sorun teşkil

etmekteydi ve Arnavutların bu Anayasayla sağlanan hakları kötüye kullanmasına da

neden oluyordu. E. Hoca doktrininden etkilenmesi nedeniyle, Yugoslavya’daki Arnavut

siyasi hareketinin Arnavut sorunu hakkında ürettiği bütün çözüm önerileri Yugoslavya

siyasi sistemine aykırılık teşkil etmekteydi. Yugoslavya’daki Arnavut sorunu sadece bir

etnik sorun olmakla birlikte E. Hoca’nın etkisiyle ideolojik bir soruna da dönüşmüştü.

Yugoslavya’daki Arnavut sorununun bu boyuta ulaşması sorunun sistem dahilinde ve

Arnavut taleplerine uygun olarak çözülmesini fazlasıyla zorlaştırmaktaydı. Sistem

266 Анциклопедија на Југославија (издание на македонски јазик) Т.I., Zagreb, Jugoslavenski Leksigorafski Zavod 1983, стр.137. 267 Hajredin Hodža, Yugoslav-Albanian Relations and Question of Cooperation Between the Albanian Natonality in Yugoslavia and the Albanian People in Albania, Yugoslav-Albanian Relations (ed.by Ranko Petrović), Belgrade, Review of International Affairs, 1984, p.252-253.

Page 99: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

dahilinde yer edinemeyen Yugoslavya’daki Arnavut hareketi kendisini yasadışı yollarla

ifade etmeye çalışıyordu ki bu ilerleyen süreçte sorunun Yugoslavya makamları

tarafından sadece ayrılıkçı/iredentist bir hareket olarak algılanmasını kolaylaştırıyordu.

1981 yılındaki gösterilerden sonra Yugoslavya, Arnavutluk ile Yugoslavya

Arnavutları arasındaki bağı ortadan kaldırmak için ilişkileri minimal düzeye indirdi.

1979 yılında Çin ile bağlarını kopardıktan sonra izolasyon politikası izleyen

Arnavutluğun, E. Hoca’nın ölümünden sonra Yugoslavya’yla ilişkileri normalleştirmek

doğrultusunda birtakım girişimleri oldu. 1988 yılında yine belirli konularda işbirliğinin

yapılması konusunda anlaşmalar yapılsa da ilişkiler düzelmemiştir.

Son tahlilde, Makedonya’nın bağımsızlığından önceki dönemde, ilişkilerde

Arnavut azınlığının etkinliğini belirleyen en önemli faktörün Arnavutluk dış politikası

olduğunu söyleyebiliriz. Enver Hoca’nın dış politikadaki uygulamalarına bakıldığında

ise temel amacın Arnavutluk Halk Cumhuriyetinin siyasal rejiminin korunmasında

odaklandığı görülmektedir. Bu amaç Yugoslavya’daki Arnavutların beklentilerini

karşılamadığı gibi Yugoslavya’daki Arnavut Sorununu da ikinci plana itmekteydi.

E. Hoca hatta ondan sonra bile Yugoslavya’daki Arnavutların durumu, iç

siyasette gündem değiştirmek için sıkça başvurulan bir yol olmuştur.268 Fakat,

Yugoslavya Arnavutları’nın durumu uluslararası platformda hiçbir zaman gündeme

getirilmemiş269 veya iyi ikili ilişkilerin kurulması önündeki engel olarak

belirtilmemiştir.270 Arnavutluğun dış politikadaki bu tercihi Yugoslavya Arnavutlarını

“araç” konumuna indirgemektedir. Arnavutluk destekli yasadışı örgütler ve 1970’lerin

ortalarından itibaren sürdürülen endokrinasyon bu durumu ispatlar niteliktedir. Zira, E.

Hoca’nın ideolojik propagandasını yapan bu örgütlerin ne örgütlenme ne de lojistik

destek açısından Yugoslavya’daki Arnavut sorununu çözme gibi bir potansiyeli yoktu.

Fakat, yasadışı örgütleri incelerken daha ayrıntılı değinmeye çalışacağımız gibi bu

örgütlerin Yugoslavya makamları tarafından Arnavut Sorununun temel kaynağı olarak

belirtilmeleri, istikrarsızlık yaratmadaki potansiyellerini ortaya koymaktaydı.

Yugoslavya’daki Arnavutların istikrarsızlık kaynağı olarak gösterilmesi ve buna uygun

268 Милчо Балевски, Албанија денес, Скопје, Матица Македонска, 1998, стр. 122-123. (Milço Balevski, Günümüzdeki Arnavutluk) 269 Vickers, Pettifer, op.cit., p.143. 270 Edita Stojić, Susedstvo Jugoslavije Danas, Beograd, Institut za Međunarodnu politiku i Privredu, 1988, str. 24. (Edita Stoyiç, Yugoslavya’nın Günümüzdeki Komşuları)

Page 100: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

olarak birtakım önlemlerin alınması ise E. Hoca için dış ve iç siyasette önemli bir

meşruiyet kaynağı teşkil etmekteydi.

Netice itibariyle Arnavutluğun, Yugoslavya Arnavutları üzerindeki bu etkisi

veya en azından Yugoslavya makamları tarafından Arnavut sorununun önemli ölçüde

Arnavutluk kaynaklı olarak nitelenmesi iki ülke arasındaki ilişkilerin özellikle 1981

yılından sonra bozulmasına neden olmuştur.

Makedonya’nın bağımsızlığından sonraki ilişkilerde de temel farklılık

Arnavutluğun dış politikasındaki değişikliklerdir. İleride de inceleyeceğimiz gibi 1991

yılından sonra Makedonya Arnavutları, Arnavutluğun dış politikasında araç değil amaç

konumuna yükselmiştir. Arnavutluk, bunu dış politikasına yansıtmayı başaramadığında

ise hem Makedonya hem de Kosova Arnavutları üzerinde 1991 yılından itibaren gittikçe

azalan etkinliğini tamamen kaybetmiştir.

2. Makedonya’nın Bağımsızlığından Sonraki İlişkiler

Doğu Avrupa’da en geç başlayan ve belki de en sorunlu demokratikleşme

sürecinden sonra çoğulcu demokrasiye geçen Arnavutluk, eski rejime nazaran kısa bir

süreliğine de olsa Arnavut Sorununa endeksli bir dış politika izlemeye çalıştı. 1990’lı

yılların başında Arnavutluğun dış politikasındaki bu değişiklik, eski Doğu Bloğu

ülkelerin çoğunda olduğu gibi Arnavutlukta da yükselişte olan etnik milliyetçiliğin

iktidara bir yansımasıydı.

Berlin duvarının yıkılmasıyla Doğu Avrupa’da başlayan demokratkleşme süreci

Arnavutluk ve Yugoslvavya Arnavutları tarafından ulusal birliğin sağlanması yönünde

“tarihi haksızlakların” düzeltilmesi için uygun bir fırsat olarak algılandı. Yugoslavya

Arnavutları’nın da katılımıyla Arnavutluk, Arnavut ulusal birliği stratejisinin

geliştirilmesinde odak nokta haline geldi. İredentizmi reddetmeyen bu ulusal birlik

stratejisinde Balkanlaradaki Arnavut sorunun çözümü için Yugoslavya’daki Arnavut

Page 101: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

topraklarının Arnavutluğa bağlanması gerektiği savunuluyordu. Arnavutlukta, iktidar ve

muhalefetteki siyasi partiler bu ulusal birlik stratejisinin açıklanmasında bir sakınca

görmedikleri gibi 1992 yılına kadar bu doğrultuda yoğun bir propaganda da yaptılar.271

1991 yılındaki çok partili seçimlerden sonra iktidara gelen Arnavutluk Emek Partisi

(AEP) ile muhalefetteki Demokrat Partisi’nin anlaşabildikleri tek konu Arnavut

Sorununun çözümüydü.

Arnavutluğun dış siyasetindeki bu değişklik Kosova’nın bağımsızlığını ilan

etmesiyle uygulamaya da yansıdı. Arnavutluk Meclisinin 1991 yılındaki kararıyla

Arnavutluk, Kosova’nın bağımsızlığını tanıyan ilk ve tek ülke oldu. Kosova hükümeti

ile işbirliği ve koordinasyonun sağlanması ve tanımanın neticesi olarak Tiran’da bir

Kosova temsilciliği daha doğrusu irtibat bürosu açıldı.272

Arnavutluğun, Arnavut sorununa endeksli dış politikası Sali Berişa liderliğindeki

Demokrat Partinin iktidara gelmesiyle doruk noktasına ulaştı. Ramiz Aliya

liderliğindeki AEP (daha sonra adını Arnavutluk Sosyalist Partisi olarak değiştirdi)

iktidarının Arnavut sorununa yaklaşımı DP’den farklı olmasa da R. Aliya’nın iç

siyasetteki uygulamaları ve reformların istenen düzeye ulaşmaması Enverizmin devamı

olarak nitelendi. S. Berişa bu noktada eski sistemin bütün kalıntılarını kaldırmayı,

Arnavutluğun Batıyla entegrasyonunu, Batı’dan sağlanacak ekonomik yardımlarla refah

düzeyini arttırmayı ve en önemlisi Arnavut ulusal birliğini sağlamayı vaadeden bir lider

olarak ortaya çıktı. Eski sistem karşıtlığı ve entegrasyon vaatleri Berişa’nın, Arnavutluk

siyasi arenasında hızla yükselmesini ve tek alternatif olarak algılanmasını sağladı.

Arnavut ulusal birliği hakkındaki görüşleri ise Berişa’nın sadece Kosova ve Makedonya

Arnavutları tarafından değil Arnavut diasporası tarafından da önemli ölçüde siyasi ve

ekonomik destek görmesini sağladı. 1990’ların başlarında S. Berişa, Kosova,

Makedonya ve diaspora Arnavutları tarafından Arnavut ulusal birliğini sağlayabilecek

tek Arnavut lideri olarak görülüyordu.273 1992 yılındaki seçimlerden önemli bir

galibiyetle çıkan S. Berişa’nın ulusal birlik stratejisi hakkındaki görüşleri de dış siyaset

uygulamalarına yansımaya başladı. S. Berişa’nın fazlasıyla iddialı ve saldırgan olan bu

dış siyaset stratejisi, Yugoslavya’nın dağılma sürecine girmesiyle uyugulama alanında

sınırlı da olsa elverişli bir ortam buldu. Arnavutluğun güvenliği açısından en önemli

271 Vickers, Pettifer, op.cit., p.149-155 272 Балевски, op.cit., стр. 136. 273 Vickers, Pettifer, op.cit., 151-153

Page 102: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

tehdidi oluşturan Yugoslavya’nın dağılma sürecine girmesi ve Sırbistan-Karadağ’dan

oluşan yeni Yugoslavya’nın bu dağılma sürecindeki rolü daha doğrusu uluslararası

toplum tarafından izole edilmesi, Arnavutluğa Yugoslavya’daki Arnavut sorunuyla daha

yakından ilgilenebilmesi için kısıtlı da olsa diplomatik bir alan yaratıyordu.274

Arnavutluk, bu kısıtlı diplomatik alanı kullanarak uluslararası alanda bağımsız

Kosova’nın kabul görmesini sağlamayı umuyordu. 1992 yılında Londra’da toplanan

Yugoslavya Barış Konferansında Arnavutluğun, Kosova’daki durumunun da

görüşülmesi yönünde birtakım girişimleri oldu. Arnavutluk bu girişimiyle 1945 yılından

itibaren ilk defa Arnavut sorununu uluslararası alanda da savunmuş oluyordu. Fakat

bilindiği gibi Londra Konferansında Arnavut sorunu üzerinde fazla durulmadığı gibi S.

Berişa’nın ulusal birlik siyaseti de ilk ciddi uluslararası sınırlamayla karşılaştı.

Konferansta, bağımsız Kosova, uluslararası hukukun temel ilkelerine aykırı bulunarak

kesin bir tavırla reddedildi. Kosova sorununun Sırbistan daha doğrusu Yugoslavya

dahilinde genişletilmiş bir özerklik çerçevesinde çözülmesi gerektiği ısrarla

belirttildi.275 S. Berişa’nın dış politikada bu sınırlamayla karşılaşması ulusal birlik

stratejisinin uluslararası şartlara uyarlanması gerektiği anlaşıldı. Arnavutluktaki iç

dinamikler nedeniyle de ortaya çıkan bu uyarlama ihtiyacı S. Berişa’yı uluslararası

toplumun taleplerine ve Kosova ile Makedonya Arnavutları hakkında önerdiği

çözümlere yaklaştırmaktaydı. S. Berişa’nın Arnavut sorununa endeksli dış

politkasındaki bu değişiklik ilerleyen süreçte hem Kosova hem de diaspora üzerindeki

etkisini kaybetmesine neden oldu.

Yugoslavya’nın dağılma süreci Arnavutluğa, Yugoslvya’daki Arnavut sorunuyla

daha yakından ilgilenme fırsatı vermesine rağmen önemli bir güvenlik endişesinin de

ortaya çıkmasına neden oldu. Yugoslavya’daki çatışmaların Kosova veya

Makedonya’ya da yayılması durumunda güvenliği açısından önemli bir sorunla

karşılaşacağını anlayan Arnavutluk bu endişesini Arnavut sorununa verdiği önemle

dengelemeye çalıştı. Arnavutluk, Sırbistan’dan (Yugoslavya’dan) gelen bu güvenlik

tehtidini en aza indirgemek için çatışmaların Kosova’ya da yayılması durumunda buna

tepkisiz kalamayacağını bunun ise yeni bir Balkan savaşına neden olabileceğini

274 Aldo Bumçi, Albania’s Search for Security: 1992 to Date p.1. www.bmlv.gv.at/pdf_pool/publikationen/wg2_bumci.pdf 275 Балевски, op.cit., стр.178.

Page 103: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

vurguladı.276 Arnavutluk bu tutumla hem Arnavut sorununa verdiği önemi hem de

uluslararası toplumun dikkatini bu soruna çekerek güvenliğini sağlamaya çalıştı.

Arnavutluk ile Makedonya arasındaki ilişkiler de temelde bu iki endişenin

dengelenmesinde odaklanmaktadır. Arnavutluk, Sırbistan’ın bölgedeki konumunu

zayıflattığı (özellikle Yunanistan’la olan bağlantıyı ortadan kaldırdığı) için bağımsız bir

Makedonya’yı ilke olarak çıkarlarına uygun buldu ve destekledi. Fakat Arnavut dış

siyasetinin güvenliği ve Arnavut Sorununu dengeleme stratejisi Makedonya’ya

bağımsızlık sürecinde verilen bu desteğin belirli şartlara bağlanmasına neden oldu.

Arnavutluk, Makedonya’yı ancak Makedonya’daki Arnavutların kurucu ulus statüsüne

getirlidikten sonra tanıyabileceğini belirtti. Aslında, Arnavutluk ve Makedonya’nın

konumları ve ortak endişeleri nedeniyle iyi yönde gelişmesi gereken ilişkiler

Arnavutluğun şartlı tanıma siyaseti nedeniyle sıkıntılı başladı. Arnavutluk bu şartlı

tanıma siyasetini 1993 yılında Makedonya’nın BM örgütüne kabul edilmesine kadar

devam ettirdi. Makedonya’nın BM’ne kabulunden sonra da Makedonya’yı anayasal

ismiyle değil Yunanistan’ın kabul ettirdiği isimle tanıması her iki ülke için de çok

önemli olan işbirliğin sağlanmasında önemli sıkıntılara neden oldu. Makedonya uzun

bir süre, anayasal ismini reddeden Arnavutlukla işbirliğini arttıracak anlaşmaları

imzalamayı reddeti. Makedonya’nın anayasal ismiyle tanınmaması Makedonya

tarafından Arnavutluğun, Makedonya Arnavutları sorununa yaklaşımının devamı daha

doğrusu bir baskı yaratma siyaseti olarak nitelendi.277

Arnavutluk, Makedonya ile olan ilişkilerinde Makedonya Arnavutlarının

taleplerine önemli bir yer verse de uygulamaya bakıldığında asıl ağırlığın güvenlik

endişesine verildiğini söyleyebiliriz. Makedonya’da ayrılıkçı bir hareketin veya

Arnavut-Makedon çatışmasının ortaya çıkması durumunda Sırbistan (Yugoslavya)

müdahalesinden endişe duyan Arnavutluk, istikrarlı ve bağımsız bir Makedonya’nın

bölgenin güvenliği için çok önemli olduğunu savunuyordu. Arnavutluğun bu yaklaşımı

ilişkilere de yansıtılmaya çalışılıyordu. Örneğin, Arnavutluk, Makedonya’yı resmen

1993 yılında tanısa da 1992 yılında K. Gligorov’un Makedonya Cumhurbaşkanı

sıfatıyla Arnavutluğu ziyaret etmesi, ekonomik ilişkilerin artması, Sırbistan’a uygulanan

uluslararası ambargo yüzünden petrol sıkıntısı çeken Makedonya’ya Arnavutluk

276 Bumçi, op.cit., p. 1-2. 277 Иван Катарџиев, Соседите и Македонија, Скопје, Менора, 1998, стр.62. (İvan Katarciev, Makedonya’nın Komşuları)

Page 104: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

limanlarını kullanmasına izin verilmesi, aslında Makedonya’yı 1992 yılından itibaren

fiili olarak tanıdığını gösteriyor.278 Arnavutluk bu tutumuyla Arnavut sorununa verdiği

öneme rağmen Makedonya Cumhuriyeti’nin istikrarı ve bağımsızlığının da dış

siyasetinde çok önemli bir yere sahip olduğunu göstermektedir. K. Gligorov’un 1992

yılındaki Arnavutluk ziyaretinde S. Berişa Makedonya Cumhuriyeti’ni tanımanın

önündeki tek engel Arnavutların ulus statüsüne yükseltilmesi olduğunu belirtse de

yukarıda bahsettiğmiz sınırlı fakat Makedonya için hayati önem taşıyan desteği

vermekten çekinmemiştir. 1992 yılında Batı Makedonya’da yapılan “İlirida

Cumhuriyeti” referandumu da bölgede istikrarsızlık getireceği nedeniyle Arnavutluk

tarafından destek görmemiştir.

Şüphesiz, Arnavutluğun Makedonya ile ilişkilerinde izlenen bu siyasette

uluslararası toplumun Makedonya’daki Arnavut sorununa bakış açısı ve

Yugoslavya’daki etnik çatışmaların bu bölgeye yayılmaması gerektiği görüşü de

fazlasıyla etkiliydi. Diğer taraftan Makedonya’nın uluslararası alandaki tanınma sorunu

da Arnavutluğa sınırlı bir manipulasyon alanı yaratmaktaydı. Arnavutluk iç veya dış

dinamiklerin izin verdiği durumlarda Makedonya’nın bu durumundan istifade ederek

Makedonya’daki Arnavut sorununu etkilemeye çalışmıştır. Örneğin, Makedonya’nın

AGİT’e kabul sürecinde Arnavutluk, Makedonya Arnavutları’nın ulus statüsü talepleri

kabul edilmediği taktirde veto hakkını kullanacağını belirtmiştir. Arnavutluk,

uluslararası toplumun ve özellikle 1990’lı yılların ilk yarısında Arnavutluk-Makedonya

ilişkilerinde katalizör niteliğinde olan Türkiye’nin baskılarıyla bu tutumundan

vazgeçmiştir.

Makedonya ve Kosova Arnavutları üzerindeki etkinliğini kullanarak uluslararası

toplum nezdinde önemli bir yer edinmeye çalışan S. Berişa, 1992 yılından ititbaren

özellikle Kosova Arnavutları üzerindeki etkisini kaybetmeye başladı. Uluslararası

toplumun baskısıyla S. Berişa, Kosova sorununun Yugoslavya (Sırbistan) dahilinde

genişletilmiş bir özerklik çerçevesinde çözülmesi gerektiğinden bahsetmeye başladı.279

Kosova üzerindeki etkisini kaybetmeye başlayan S. Berişa, Arnavut davasına

bağlılığını ve bölgedeki Arnavutlar üzerindeki etkisini göstermek amacıyla dikkatleri

Makedonya’daki Arnavut sorununa yoğunlaştırmaya çalıştı. 1992 Yılında Üsküp/Bit

Pazarı’nda polisin bir Arnavut’u öldürmesiyle başlayan gösterilerin çok sert bir biçimde 278 Bumçi, op.cit., 3-4 279 Балевски, op.cit., стр. 178-179.

Page 105: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

bastırılması Arnavutluk tarafından tepkiyle karşılandı. Arnavutluk Makedonya’daki

durumun endişe verici boyutlara ulaştığını iddia etmiş ve sorunu uluslararası bir boyuta

çekmek amacıyla AGİT gündemine getirmişti.280

1994 yılında Makedonya Arnavutları’nın hükümetteki PDP’de yaşanan

fraksiyon geriliminde Arnavutluk, Makedonya Arnavutları üzerindeki etkisini belli

etmeye çalıştı. Daha önce de değindiğimiz bu fraksiyon çekişmesinde radikal olarak

nitelenen M. Taçi ve A. Caferi, PDP’nin Arnavut taleplerini karşılamaya niyetli

olmayan Makedonya hükümetinden çekilmesini talep ediyordu. Arnavutluk bu

dönemde yoğun bir propagandayla radikal kanadı destekledi ve bu fraksiyonun PDP

yönetimini ele geçirmesi gerektiğini savundu. Nitekim A. Caferi ve M. Taçi fraksiyonu

parti kongresini kazandı ancak Makedonya Hükümetinin müdahalesiyle partiden

uzaklaşmak zorunda kaldı.

Arnavutluğun, Makedonya Arnavutlarına verdiği destek 1994 yılında kurulan

Kalkandelen Üniversitesi krizinde de devam etti. Arnavutluk, Kalkandelen Üniversitesi

diplomalarını tanıyarak önemli bir destek vermişti. S. Berişa, Makedonya

Cumhurbaşkanı K. Gligorov ile yaptığı görüşmelerde yasadışı ilan edilen üniversitenin

tanınması gerektiğini belirtmişti.

Fakat daha önce de belirttiğimiz gibi Arnavutluğun, Makedonya ile olan

ilişkilerinde güvenlik endişesine ağırlık verilmişti. Arnavutluk resmi olarak, iyi

ilişkilerin kurulmasındaki en önemli engelin Makedonya’daki Arnavutların durumu

olduğunu belirtse de uygulamada stratejik ortaklığa kadar giden bir işbirliğinden

çekinmemiştir. S. Berişa’nın dış siyasette Makedonya Arnavutları üzerine yoğunlaştığı

dönemde bile Arnavutluk, Yunanistan’ın tek taraflı ambargosu nedeniyle petrol sıkıntısı

çeken Makedonya’ya limanlarını açmakta bir sakınca görmemiştir. 1995 yılında

Türkiye’nin girişimiyle Bulgaristan, Arnavutluk, Makedonya ve Türkiye arasında

imzalanan Doğu Koridoru Otoyol projesiyle Arnavutluk ile Makedonya arasındaki

stratejik ortaklık daha da güçlendirlimiştir.281

1997 yılındaki Banker Krizinden sonra iktidardan düşen Berişa hükümetinin

yerine gelen Sosyalistler’in Makedonya yaklaşımı da farklı değildi. Arnavutluk,

Makedonya Arnavutları’nın kurucu ulus talebini ısrarla desteklemeye devam etti. Fakat,

280 ibid., 180. 281 Balkanlardaki Gelişmeler ve Türkiye’ye Etkileri ile Balkanlar-Türkiye Otoyol Projesi, İstanbul, Harp Akademileri Basımevi 1999, s. 174-175.

Page 106: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Makedonya Arnavutlarının bu alandaki mücadelesinin siyasi platformda kalması

gerektiğini ve ayrılıkçı hareketleri tasvip etmediğini de defalarca vurguladı.

Arnavutluğun girişimiyle 1998 yılında isim konusunda bir ara formül bulunarak

bir türlü imzalanmayan anlaşmalar imzalandı. Kosova krizi döneminde mülteciler ve

güvenlik endişeleri nedeniyle iki ülke arasındaki işbirliği daha da arttı. Her iki ülkenin

de NATO üyeliğini hedeflemesi, savunma alanında da işbirliğinin kurulmasına yardımcı

oldu.282

2001 yılında başlayan UKO krizi de Arnavutluğun, Makedonya’ya yaklaşımında

bir farklılık yaratmadı. Arnavutluk, UKO’yu uluslararası toplum ve Makedonya

hükümeti gibi terörist bir örgüt olarak nitelendirdi. Fakat, sorunun barışçıl yollarla

çözülebilmesi için Makedonya’nın belirli siyasi reformları da kabul etmesi gerektiğini

belirtti. UKO krizi savunma alanında devam eden işbirliğin aslında daha da

güçlenmesine neden oldu. UKO’nun, Arnavutluk topraklarını kullanarak Makedonya’da

yeni bir cephe açabileceği istihbaratını alan Makedonya, bu endişesini Arnavutluğa

ilettiğinde Arnavutluk sınırlı imkanları olsa da güvenliği artırmaya çalıştı.283 UKO’nun

Arnavutluk topraklarını kullanarak Makedonya’yada faaliyet gösterme tehlikesinin

artmasıyla Arnavutluk, sınırlardaki güvenliğin sağlanmasına NATO’dan yardım

talebinde bulundu.

1991-2001 yılları arasındaki Makedonya-Arnavutluk ilişkilerinde Makedonya

Arnavutlarının etkisinin Kosova etkisiyle bir paralellik gösterdiğini söyleyebiliriz.

Arnavutluğun, Kosova Arnavutları üzerindeki etkisini kaybetmeye başlamasıyla

Makedonya Arnavutları üzerindeki etkisi de zayıflamıştır. 1990’lı yılların başında

Arnavutluk merkezli olan ve Arnavut ulusal birliği üzerinde odaklanan Arnavut

milliyetçiliği 1990’ların ikinci yarısından itibaren aynı amaca yönelik çok merkezli bir

milliyetçiliğe dönüşmüştür. Özellikle 1990’lı yılların ikinci yarısından itibaren ulusal

birlik stratejisindeki rollerini kabul eden Makedonya Arnavutları daha önce de

belirttiğimiz gibi ayrılıkçı taleplerden uzak durmuşlardır. Tarihsel açıdan Arnavutluktan

çok Kosova’dan etkilenen Makedonya’daki Arnavut sorunu uluslarararası toplumun

girişimiyle en aza indirgenmeye çalışılmıştır. Makedonya’daki Arnavut sorununun

Kosova etkileşimi uluslararası toplumun müdahalelerine rağmen belirli noktalardaki

devam etse de 2001 yılına kadar bu etkileşim silahlı bir mücadeleye dönüşmemiştir. 282 Albania: State of the Nation 2003, ICG Balkan Report No. 140, 11 March 2003, p. 12. 283 Albania: State of the Nation 2001, ICG Balkans Report No. 111, 25 May 2001, p.7.

Page 107: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Silahlı mücadeleye dönüştüğünde bile Makedonya Arnavutları, uluslararası toplum ve

Makedonya Hükümetine, Makedonya merkezli bir Arnavut sorununun varlığını büyük

ölçüde kabul ettirmişlerdir.

Netice itibariyle, bağımsızlıktan sonraki Makedonya-Arnavutluk ilişkilerinin,

kısa bir sürenin dışında Makedonya’daki Arnavut sorunundan bağımsız olarak

geliştiğini söylelebiliriz. 1990’ların başında Arnavutluk, Makedonya ile olan ilişkilerini

Arnavut sorununa endekslemeya çalışışsa da bunu uygulamaya yansıtamamıştır.

B. İredentizim ve Terör

İredentist/ayrılıkçı örgütleri ayrı bir başlık altında incelememizin nedeni bu

örgütlerin Makedonya ile Arnavutluk ilişkilerinde uzun bir süre en önemli sorunların

kaynağını teşkil etmeleridir. Daha önce de belirttiğimiz gibi bu örgütler özellikle

Yugoslavya döneminde Arnavut Sorununun genellikle terörizmle eşdeğer tutulmasına

neden olmuştur. Yugoslavya idaresi tarafından Arnavut sorunun Arnavutluk kaynaklı

olduğunun algılanmasında önemli rol oynayan bu örgütler Yugoslavya sistemine uygun

bir çözüm önerisini engellediği gibi Arnavut milliyetçiliğinin sosyalist sistemle

entegrasyonunda hep engelleyici bir faktör olmuştur. Diğer taraftan Yugoslavya’nın

dağılma sürecinin başlamasıyla ortaya çıkan ve ilk başlarda uluslararası toplum

tarafından da ayrılıkçı terör örgütleri olarak nitelenen UÇK ve UKO ise son tahlilde

Arnavut milliyetçiliğinin uluslararası sistem dahilinde kabul görmesini sağlamıştır. Bu

örgütlerin büyük ölçüde kabul ettirdiği daha doğrusu uluslararası toplumun destek

verdiği ölçüde kabul ettirdiği çözüm önerilerinin, 1990’ların başlangıcından itibaren

arzulanan de facto Arnavut ulusal birliğini büyük ölçüde sağladığını söylemek

mümkündür. Dolayısıyla, iredentist/ayrılıkçı örgütler, Makedonya-Arnavutluk

ilişkilerinde Arnavut azınlığının durumunu belirleyen etkenlerin nasıl değiştiğini ve

Page 108: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Makedonya Arnavut sorununun uluslararası bir boyuta nasıl ulaştığını somut olarak

göstermektedir.

Bu değişimi daha iyi ortaya koyabilmek için Yugoslavya dönemindeki örgütlere

kısaca değindikten sonra Arnavut sorununu uluslararası bir boyuta ulaştıran UÇK ve

UKO hakkında daha ayrıntılı bir şekilde değinmeye çalışacağız.

1. Yugoslavya Dönemindeki İredentist/Ayrılıkçı Örgütler

Yugoslavya ve Makedonya kaynaklarına göre 1948-1988 yılları arasında

Arnavutluk ve diaspora destekli iredentist/ayrılıkçı örgütlerin sayısı 70’i aşmaktadır.

Şüphesiz sayının bu kadar abartılmasında 1966 yılına kadar süren Rankoviç

dönemindeki kurmaca davaların da etkisi vardır. Nitekim YKP’nin 1966 yılındaki

Brioni Kongresi’nden sonra pek çok davanın kurmaca olduğu ortaya çıkmıştır.284 Aynı

şekilde 1981 yılından sonra Sırbistan ve Makedonya’nın, Arnavut milliyetçiliğine karşı

almaya çalıştığı önlemlerin de önemli bir etkisi vardır. Daha önce de belirttiğimiz gibi

bu dönemde sosyal, kültürel ve siyasal yaşamın her alanında en küçük Arnavut

milliyetçi görüşü bile iredentist/ayrılıkçı olarak algılanmış ve cezalandırılmıştır.

Nitekim 1981 yılından itibaren yoğun bir şekilde devam eden bu uygulamalar sonucu

tutuklanan Arnavutlar, Yugoslavya’daki siyasi tutukluların 2/3’ni oluşturuyordu.285

Fakat sadece Yugoslavya kaynakları değil yabancı kaynaklar da Arnavutluğun,

özellikle 1968 yılından itibaren Yugoslavya’da Arnavutluk ve E. Hoca’nın da

propagandasını yapan bu örgütleri önemli ölçüde desteklediğini belirtmektedir.286

Makedonya kaynakları 1945-1987 yılları arasında Makedonya’da Arnavutluk ve

diaspora destekli 18 örgütün faaliyet gösterdiği belirtilmektedir.287 Konumuz açısından

sadece 1968 yılından sonra faaliyet gösteren örgütlerin ortak birtakım özelliklerine

değineceğiz. Çünkü 1968 yılı Arnavut ayrılıkçı taleplerin ilk defa gösterilerle yaygın bir

şekilde ortaya çıktığı dönemin de başlangıcıydı. Makedonya’daki örgütlerin tamamı

Kosova kaynaklıydı. Örgütler açısından Kosova, Karadağın belirli bölgeleri, Güney

284 Marko Lopušina, OVK Protiv Jugoslavije, Čačak, Legenda, 2001, str. 45. (Yugoslavya’ya Karşı UÇK) 285 Ортаковски, op.cit., стр. 317 286 Vickers, Pettifer, op.cit., 145 287 Катарџиев, op.cit., стр. 60.

Page 109: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Sırbistan ve Batı Makedonya’ya da içine alan ve Yugoslavya’nın 7. Cumhuriyeti olması

gerektiği bölge olarak kabul ediliyordu. Temel amaçlarının “Kosova Cumhuriyeti”nin

kurulması olan örgütler E. Hoca ve Stalinist ideoloji etkisi altındaydı. Çoğu daha

önceleri Yugoslavya’daki Arnavut topraklarınındoğrudan bağlanmasını savunsa da,

1970’lerin ortalarına doğru tek alternatif olarak Kosova Cumhuriyetini

savunmuşlardır.288

Faaliyetleri ve Arnavutluk bağlantıları nedeniyle ön plana çıkan bir örgütü

saymak gerekirse bunların başında Yugoslavya Arnavutları Komünist-Marksist-Leninist

Partisi (YAKMLP) gelmektedir. 1981 gösterilerini organize eden örgütlerden biri olarak

belirtilen YAKMLP’nin, 7. Cumhuriyet için öngördüğü anayasa, Arnavutluk ve E.

Hoca etkisini açıkça ortaya koymaktadır. Örneğin, Arnavutluk anayasal, siyasal ve

ekonomik sisteminin benimsenmesi, dinin ve dini eğitimin yasaklanması v.s.289

Aynı dönemde faaliyet gösteren diğer Arnavut örgütlerin de Yugoslavya’daki

Arnavut sorununun çözümü için benzer yaklaşımları vardı. Dolayısıyla bu dönemdeki

Arnavut örgütleri daha önce de belirttiğimiz gibi Yugoslavya sistemiyle uyumlu bir

çözüm önerisi ortaya koymaktan çok uzaktaydı. Makedonya’nın bağımsızlığından

sonraki dönemde ortaya çıkan UÇK ve UKO’yu bu örgütlerden ayıran en önemli özellik

de Arnavut sorunun çözümü için şartlara uyarlanmayı kabul etmeleridir.

1990’lı yıllardan itibaren eski Yugoslavya cumhuriyetlerinin çoğunun fakat

özellikle Makedonya Cumhuriyetinin uluslararası toplumun denetiminde bir yarım-

protektorat haline gelmesi UKO tarafından özellikle kullanılmıştır. UKO,

Makedonya’nın bu konumundan faydalanarak taleplerini ve mücadelesini uluslararası

toplumun kabul edebileceği bir seviyede tutmuş ve daha önce de belirttiğimiz gibi

önemli ölçüde başarıya ulaşmıştır.

288 Батковски, op.cit., стр. 289 Rajičević, op.cit., p.246

Page 110: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

2. Ulusal Kurtuluş Ordusu (Ushtria Çlirimtare e Kombetar)

2001 yılında ortaya çıkan ve Makedonya’daki Arnavut sorununu uluslararası

boyuta ulaştıran UKO genellikle Kosova Kurtuluş Ordusunun (UÇK) devamı olarak

nitelenmektedir. Kosova’nın Makedonya’ya olan etkisin ispatlayan bu bağlantıyı daha

iyi açıklamak için kısaca UÇK’ya değinmemiz gerekiyor.

1991 yılında İ. Rugova liderliğindeki Kosova hareketi, Kosova sorununu paralel

idare ve “Gandhi” yöntemleri olarak da anılan pasif bir direnişle çözmeye çalışmıştı.

Hareket pasif direnişi tercih etse de paralel yönetimin, silahlı kuvvetlere de sahip olması

gerektiği görüşüyle güvenlik güçlerinin kurulması yönünde birtakım başarısız

girişimleri olmuştu.

Dayton Barış Antlaşmasından sonra İ. Rugova’ya muhalif bir hareket olarak

ortaya çıkan UÇK’nin temel amacı, Kosova Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı daha doğrusu

Sırp işgalinden kurtarılması olarak özetlenebilir. UÇK bu amacı doğrultusunda öncelikli

olarak Kosova sorununu uluslararası toplumun bir müdahalesini sağlayabilecek boyuta

ulaştırmaya çalıştı. Zira, sayı, eğitim, silah ve lojistik destek açısından bunu

gerçekleştirebilecek kapasiteye sahip değildi. Örgütün, Arnavutluk bağlantısına

bakıldığında militanların çoğunun Arnavutluk sınırı boyunca bulunan kamplarda

eğitildiği bilinmektedir. Fakat Arnavutluğun verdiği bu desteğin gönüllü bir destek mi

yoksa önemli bir devlet zaafiyeti mi olduğu tartışmalıdır. 1997 yılındaki Banker

krizinden sonra başlayan ayaklanma Arnavutlukta tam bir kaos yaratmıştı. Ayaklanma

sırasında kışlalardan çalınan yüzbinlerce silahın UÇK’nın eline geçtiği bilinmektedir.

Tamamen dağılan Arnavutluk güçleri ülkenin pek çok yerinde kontrolü sağlayamadı.

Ayaklanma uluslararası toplumun (Alba-operasyonu) müdahalesiyle bastırılmıştı fakat

kuzeydoğu Arnavutluğun önemli bir bölümünde süren otorite boşluğu uzun bir süre

daha devam etmişti. UÇK’nın eğitim kampları ve üstleri de genellikle ülkenin bu

bölümündeydi.290 UÇK’nın uluslararası toplumun desteğiyle kurulduğunu söylemek de

mümkün değil. Zira, ABD’nin UÇK’ya verdiği destek Miloşeviç’e karşı bir

290 Pan-Albanism: How Big a Threat to Balkan Stability, ICG Europen Report No. 153, 25 February 2004, p. 5-6.

Page 111: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

müdahalenin olacağının anlaşılmasından sonra başladı. Arnavutluk da UÇK’nın, sorunu

bu boyuta ulaştırmasından sonra resmi olarak örgütü desteklediğini açıkladı.291

UÇK, 1998 yılından itibaren eylemlerini artırmış ve Kosova’nın üçte birini

kontrolü altına almıştı. Sırbistan’ın bu bölgelerin kontrolünü yeniden ele geçirmek için

başlattığı geniş çaplı operasyonun ağır insan hakları ihlalleriyle seyretmesi Kosova

sorununun çözümünde uluslararası toplumun silahlı müdahalesini de beraberinde

getirecek ortamı yarattı. Çatışmanın tarafı olan UÇK bu süreçte siyasi diyaloğun da bir

parçası haline geldi. Ramboullet görüşmelerinde Kosova delegasyonunun başkanlığını

UÇK liderlerinden biri olan Haşim Taçi yapıyordu.

NATO’nun müdahalesinden sonra silahsızlandırılan UÇK’nın lider kadrosu

Kosova siyasi hareketine katılırken diğer üyelerin çoğu sivil savunma birimi gibi

tasarlanan Kosova Koruma Bölüğü’ne katıldı.

2001 yılında UKO’nun ortaya çıkmasını, siyasi talep ve mücadelesini belirleyen

ortam da bu süreçten sonra oluşmaya başladı. Arnavutlar, Kosova’da olduğu gibi Güney

Sırbistan’da da uluslararası toplumun bir müdahalesini sağlayabileceklerini düşündüler.

2000 yılında UÇPBM (Ushtria Çlirimtare e Presheva, Medvegye dhe Buyanovcit-

Preşova, Medvege ve Buyanovats Kurtuluş Ordusu) adında çoğunluğu eski UÇK

mensubundan oluşan bir örgüt bölgedeki Sırp güvenlik güçlerine saldırmaya başladı.

NATO ile Yugoslavya ordusu arasında oluşturulan ağır silahlardan arındırılmış tampon

bölgeden yararlanarak faaliyetlerini sürdüren UÇPBM, sorunu kısa sürede uluslararası

boyuta taşıyabileceğini düşündü. Fakat beklentileri gerçekleşmedi zira Miloşeviç’in

iktidardan düşmesiyle yerine gelen yeni hükümetin demokratikleşme çabaları

uluslararası toplum tarafından daha önemli görüldü. NATO ile Yugoslavya ordusu

arasında yapılan yeni bir anlaşmayla Yugoslavya ordusunun tampon bölgedeki

güvenliği sağlamasına müsaade edildi. Preşova vadisinde yaşayan Arnavutların siyasi,

kültürel ve güvenlik endişelerini gidermek amacıyla uluslararası toplumun garantisiyle

Yugoslavya belirli özerklik haklarını da içeren reformları kabul etti.292

Uluslararası toplumun Preşova vadisi krizini çözme yöntemi UKO’nun,

Makedonya’daki Arnavut sorununu uluslararası boyuta ulaştırmakta izlediği siyasette

belirleyici oldu. UKO, siyasi taleplerini uluslararası toplumun Makedonya ile ilgili

291 Lopušina, op.cit., str. 363. 292 Duska Anastasijevic, “The Impact of Crime on the Regional Stabilisation in Southern Serbia and Kosovo,” p. 98-101, (www.esiweb.org/pdf.)

Page 112: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

endişelerini dikkate alarak belirledi. Örneğin, Makedonya’nın bölünmesini talep etmedi.

Uluslararası toplum tarafından terör örgütü olarak nitelendiği için siyasi diyaloğun bir

parçası olma konusunda ısrar etmedi. Makedonya’daki Arnavut siyasi partilerini

onaylamamasına rağmen taleplerinin kabul görmesi için onlarla işbirliği yaptı.

Preşova vadisi krizinin diğer bir etkisi ise burada hareket alanları kısıtlanan

militanların Makedonya’yı yeni üs olarak seçmeleriydi. Preşova krizinden sonra

Yugoslavya ile Makedonya arasındaki sınırların kesin olarak belirlenmesiyle bölgedeki

güvenlik önlemleri de önemli ölçüde arttı. Güvenlik önlemlerinin artması bölgede işleri

bozulan silah, uyuşturucu ve sigara kaçakçılığı yapan silahlı çetelerin UKO’na

katılmasını kolaylaştırdı.

Örgütün Arnavutluk bağlantısına bakıldığında daha önce belirttiğimiz gibi,

Arnavutluk da uluslararası toplum gibi UKO’na terörist olarak nitelendirdi. UKO,

Arnavutluğun sınır güvenliği zaafiyetinden faydalanarak Arnavutluk topraklarını

kullansa da asıl üsleri Kosova sınırı boyuncaydı. KFOR’un sınır denetimlerinin

arttırmasıyla bu bölgede yakalanan çok sayıda mühimmat, silah ve militan da bunu

ispatlar niteliktedir.

Ohri Çerçeve Anlaşmasının imzalanmasından sonra örgüt silahsızlandırıldı ve

dağıtıldı. Eski UKO militanları Makedonya siyasi hayatına başarıyla entegre oldular.

UKO militanlarının oluşturduğu DUİ, 2002 seçimlerinden sonra iktidara geldi ve

uluslararası toplum tarafından da ılımlı bir parti olarak kabul edilmektedir.

Page 113: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

SONUÇ

Makedonya – Arnavutluk ilişkilerinde Makedonya Arnavutlarının etkinliğini

belirleyen temel unsur Arnavut Sorunudur. Makedonya-Arnavutluk ilişkilerini

incelerken de değindiğimiz gibi Arnavutluğun, Arnavut Sorununa daha doğrusu

Arnavut ulusal birliğine olan yaklaşımı Makedonya’daki Arnavutların hukuki ve siyasi

durumunu uzun bir süre etkiledi. Tarihsel sürece bakıldığında Arnavutluğun,

Makedonya Arnavutları üzerindeki etkinliği de Arnavut Sorunu ve Arnavut ulusal

birliğine verdiği önemle paralel bir gelişim göstermektedir. Dolayısıyla Arnavut

Sorununun çözümü Arnavutluğun, Makedonya Arnavutları üzerindeki etkisini azalttığı

gibi Arnavutluk-Makedonya ilişkilerinin gelişmesindeki en önemli engeli de ortadan

kaldırmaktadır.

Çalışmamızda Ohri Çerçeve Anlaşmasıyla Makedonya Arnavut Sorununun

çözüme kavuşturulduğunu ifade etmekteyiz. Bu konudaki temel dayanak noktamız

Arnavut milliyetçiliğinin 1990’lı yılların ikinci yarısından itibaren geçirdiği değişimdir.

Arnavutlar özellikle 1990’lı yılların ikinci yarısından itibaren, yüzyıla yakın bir süre

savundukları “etnik ve teritoryal homojenite” taleplerinden vazgeçtiler. Arnavut

milliyetçiliğinin yeni şartlara uyarlanması olarak da nitelediğimiz bu değişim “Büyük

Arnavutluk” veya Arnavut ulusal birliğini reddetmemektedir. Arnavutlar, uluslararası

toplumun kabul edebileceği belirli hakların tanınmasıyla Arnavut ulusal birliğinin de

facto sağlanabileceğini savunmaktadırlar. Arnavutlar bu ulusal birlik stratejisinde,

Kosova’da bağımsızlığı içerecek bir self-determinasyon hakkını, Makedonya’da ise

kurucu ulus statüsünü uluslararası toplumun kabul edebileceği haklar olarak

nitelendirmektedirler. Uygulamaya bakıldığında Makedonya’daki siyasi partilerin ve

UKO’nun da siyasi talepleri kurucu ulus statüsü üzerinde odaklanmaktaydı.

Arnavut ulusal birliğinin uluslararası toplumun etkinliğine endekslenme

nedenlerini çalışmamızın değişik bölümlerinde verdiğimiz örneklerle izah etmeye

çalıştık. Konumuz açısından önemli olan bu Arnavut taleplerinin, uluslararası toplum

nezdinde kabul edilebilirliğidir. Uluslararası toplumun Makedonya ile ilgili talep ve

eylemlerine bakıldığında, Bosna ve Hersek, Hırvatistan ve Kosova’dan farklı olarak

öngörülebilir bir alan yaratıldığını söylemek mümkündür. Yugoslavya’nın dağılma

Page 114: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

sürecinde ortaya çıkan etnik çatışmalar ve bu çatışmaların durdurulması için imzalanan

kırılgan barış antlaşmalarının korunmasına yönelik endişelerle hareket eden uluslararası

toplumun Makedonya hakkındaki temel endişeleri iki noktada odaklanmaktaydı.

Bunlardan birincisi “Büyük Arnavutluk” oluşumuna yol açacak bir teritoryal bölünme,

ikincisi ise bütün bölgeye yayılabilecek bir etnik çatışmanın çıkmasıydı. Dolayısıyla

uluslararası toplumun talep ve eylemleri de bu endişelerin en aza indirgenmesi

doğrultusundaydı. Uygulamada ise Makedonya Arnavutları ile Arnavutluk ve Kosova

Arnavutları arasındaki bağın en aza indirgenmesi şeklinde yansıdı. Bağlantının en aza

indirgenmesi amacıyla Makedonya Arnavutlarının ayrılıkçı talepleri içermeyen kurucu

ulus statüsü daha doğrusu eşitlik talepleri, uluslararası toplum tarafından önemli ölçüde

destek gördü. Uluslararası toplumun Makedonya Hükümetinden talep ettiği siyasi

reformlara bakıldığında da Makedonya’daki Arnavut Sorununu ve Arnavutların çözüm

önerilerini kabul edilebilir bulduğunu göstermektedir. Fakat eylem ve siyasi reform

talepleriyle yaratılan bu öngörülebilir alan maalesef Bosna ve Hersek, Kosova ve

Hırvatistan’da olduğu gibi ancak bir çatışma sonucu neticeye bağlanmış ve uygulamaya

yansımıştır. UKO’nun başlattığı çatışmalardan sonra uluslararası toplumun doğrudan

müdahalesi ve gözetimi altında imzalanan Ohri Çerçeve Anlaşması Makedonya

Arnavutlarının bütün siyasi taleplerini karşılar niteliktedir. Çerçeve Anlaşmasının tam

olarak uygulanmasını Makedonya’daki Arnavut siyasi partileri Arnavut Sorununu sona

erdiren bir gelişme olarak nitelemektedir. Çerçeve Anlaşmasının taraflarından biri

konumunda olan uluslararası toplum Makedonya’daki Arnavut Sorununun bu anlaşma

çerçevesinde çözülmesi gerektiğini savunmakta ve uygulanması doğrultusunda ısrarlı

bir tutum sergilemektedir. Arnavutluk ve Kosova yönetimleri de Çerçeve Anlaşmasını

aynı şekilde yorumlamaktadır. Tarafların Çerçeve Anlaşmasına olan yaklaşımı

uygulamaya da yansımaktadır. Örneğin, Çerçeve Anlaşmasını “Arnavut Davasına”

ihanet olarak niteleyen, aslında anlaşmanın imzalanmasıyla güç kaybeden siyasi ve

silahlı Arnavut grupları hem Arnavutluk hem Kosova hem de uluslararası toplum

tarafından marjinal gruplar olarak nitelendirilmektedir. UKO’nun

silahsızlandırılmasından sonra ortaya çıkan Arnavut Ulusal Ordusu (AUO) Arnavutluk

ve Kosova’nın bu tutumu nedeniyle marjinal bir silahlı grup olarak kaldı. AUO’na

Makedonya Arnavutları destek vermedi. Ayrıca Makedonya güvenlik güçlerinin bu

örgüte karşı yürüttüğü mücadelesi Kosova ve Arnavutluk tarafından hem askeri hem de

Page 115: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

siyasi olarak desteklendi. Netice itibariyle Çerçeve Anlaşmasının ortaya koyduğu siyasi

model tek çözüm olarak benimsendi. Fakat çalışmamızda da belirttiğimiz gibi

Makedonya Arnavut Sorununun çözüme kavuşturulmuş olması Makedonya’da Arnavut

kaynaklı yeni sorunların meydana gelmeyeceğini teminat altına almamaktadır.

Makedonya’daki Arnavut hareketi Arnavut milliyetçiliğinde yaşanan metamorfozu

iktidara taşımakta zorlanmaktadır. Kosova’daki örnekte olduğu gibi Batı Makedonya’da

da Arnavutlar siyasi kazanımlarını etnik homojeniteyi sağlama yönünde kullanma

eğilimindedirler. Konumuz açısından önemli olan Makedonya’daki Arnavut siyasi

iktidarın bu eğiliminin Arnavutluk-Makedonya ilişkilerini etkileme özelliğinin

olmamasıdır. Zira daha önce de açıkladığımız gibi Arnavutluk ile Makedonya

Arnavutları arasındaki etkileşim ve bağlantı sona ermiştir. Makedonya’daki Arnavut

hareketi özellikle 1990’lı yılların ikinci yarısından itibaren Tiran ve Priştine’den

bağımsız politikalar üretmiş ve netice itibariyle bunu hem Makedonya Hükümeti’ne

hem de uluslararası topluma kabul ettirmiştir.

Arnavutluk ile Makedonya Arnavutları arasındaki bağlantı çok daha önce sona

ermiş olsa da Arnavutluğun dış politikada güvenlik endişesini Arnavut Sorunuyla

dengeleme stratejisinde, Makedonya Arnavutları Sorununun çözümü iyi ilişkilerin

kurulmasında önemli bir engel teşkil etmekteydi. Bu nedenle Makedonya ile Arnavutluk

arasındaki ilişkilerin önünde engel teşkil edebilecek bir Arnavut Sorununun olmaması,

ortak çıkar ve hedefleri olan iki ülke ilişiklerinin iyi yönde gelişmesinin önünü

açmaktadır. Diğer taraftan Makedonya Arnavut Sorununun çözüme kavuşturulması

Makedonya-Arnavutluk ilişkilerinde Makedonya Arnavutlarını araç ve amaç daha

doğrusu ilişkilerden etkilenen veya ilişkileri etkileyen bir azınlıktan da kurtarmaktadır.

Page 116: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

KAYNAKÇA

BİRİNCİL KAYNAKLAR

Ustav Socijalističke Federativne Republike Jugoslavije sa ustavnim аmandmanima i ustavnim zakonima. – Službeni list SFRJ(Beograd) 1971.

Ustav na Socijalističke Republike Hrvatske. - Ustav SFRJ. Ustavi socijalističkih republika i pokrajina. Beograd, Prosveta 1974. Устав на Социјалистичка Република Македонија. – Службен весник на СР Македонија (Скопје), 1971. Устав на Социјалистичка Република Македонија.- Службен весник на СР Македонија (Скопје), 1981. USTAV SFRJ. Ustavi socijalističkih republika i pokrajina. Beograd, Prosveta 1974. Устав на Република Македонија: со амандманите на Уставот I-XVIII. – Службен весник на Р. Македонија, 2002, стр. 5-78

Рамковен договор со анексите А, Б и Ц утврден во Охрид, а потпишан во Скопје на 13 август 2001 година. Bkz.: Устав на Република Македонија со амандманите на уставот I-XVIII. -Службен весник на Република Македонија 2002, стр. 103-126.

Закон за високо образование 2000 (http://www.minelres.lv/). Уставен суд на Република Македонија.У.Бр.205/1999-0-0, 05.07.2000 (http://www.usud.gov.mk/).

Charter of the United Nations (www.unhchr).

UNGA Res. 1514 (XV). Declaration on the Granting of Independence to Colonial Countries and Peoples (www.unhchr.ch).

UNGA Res. 2625 (XXV). Declaration on principles of International Law

Concerning Friendly Relations and Co-operation among States in Accordance with the Charter of the United Nations,www.unhchr.ch

CSCE Helsinki Summit 1975-Final Act (http://www.osce.org/docs/). International Covenant on Economic,Social and Culutural Right (www.unhchr.ch).

International Covenant on Civil and Political Rights(www.unhchr.ch).

U.N.S.C. Res. 1160 (www.un.org/peace/kosovo/98sc1160).

Page 117: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

U.N.S.C. Res.1199 (www.un.org/peace/kosovo/98sc1199).

U.N.S.C. Res. 1244 (www.un.org/peace/kosovo/99sc1244).

KİTAPLAR Lâtin Harfleriyle Yayınlanan Kitaplar AKŞİN Sina, 31 Mart Olayı. İstanbul, Sinan Yayınevi 1972. ALPKAYA Gökçen, AGİK Sürecinden AGİT'e İnsan Hakları, İstanbul, Kavram Yayınları 1996. Balkanlardaki Gelişmeler ve Türkiye’ye Etkileri ile Balkanlar-Türkiye Otoyol Projesi, İstanbul, Harp Akademileri Basımevi 1999. BAYUR, Yusuf Hikmet, Türk İnkılâbı Tarihi. C.I., Ankara, Türk Tarih Kurumu Basımevi 1973. ČULINOVIĆ Ferdo, Državnopravni razvitak Jugoslavije, Zagreb, Školska Knjiga, 1963. DEDIJER Vladimir, Dokumenti 1948, Knjiga Prva, Beograd, 1980 GLENNY Misha, Balkanlar 1909-1999: Milliyetçilik, Savaş ve Büyük Göçler, İstanbul, Sabah Yayınları 2002. HASANI Enver, Self - Determination, Territorial İntegrity and İnternational Stability: The Case of Yugoslavia Vienna, National Defence Academy İnstitute for Peace Support and Conflict Management 2003 (www.bmlv.gv.at). KARAL, Enver Ziya, Osmanlı Tarihi. VIII. Cilt, Ankara, Türk Tarih Kurumu Basımevi 1983. LOPUŠINA Marko, OVK Protiv Jugoslavije, Čačak, Legenda, 2001, (Yugoslavya’ya Karşı UÇK) POULTON Hugh, Balkanlar – Çatışan Azınlıklar, Çatışan Devletler, İstanbul, Sarmal Yayınevi 1993 STOJIĆ Edita, Susedstvo Jugoslavije Danas, Beograd, Institut za Međunarodnu politiku i Privredu, 1988, (Edita Stoyiç, Yugoslavya’nın Günümüzdeki Komşuları) The New Macedonian Question (Ed. by James Petiffer). Basingstoke (UK). Palgrave Mc. Millan 1999 VICKERS Miranda, PETTIFER James, Albania – From Anarchy to a Balkan Identity. London, Hurst Company 1997

Page 118: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

VILLARI Luigi, The Balkan Question London 1905. VUKAS Budimir, Etničke manjine i međunarodni odnosi, Zagreb, Školska knjiga 1978 (Budimir Vukas, Uluslararası İlişkilerde Etnik Azınlıklar) WILSON Duncan, Minority Rights in Education, Elanders Novum AB 2002 (www.right-to-education.org).

Kiril Harfleriyle Yayınlanan Kitaplar АВРАМОВ Смиља, КРЕЋА Миленко, Мећународно јавно право, Београд, Савремена администрација 2001 (Avramov Smilya, Kreça Milenko, Devletler Umumi Hukuku). АПОСТОЛОВ Александар, Колонизацијата на Македонија во Стара Југославија. Второ издание, Скопје, Мисла 1990 ( Apostolov Aleksandar, Eski Yugoslavya’da Makedonya’nın Kolonizasyonu). БАЛЕВСКИ Милчо, Албанија денес, Скопје, Матица Македонска, 1998. (Milço Balevski, Günümüzdeki Arnavutluk) БАТКОВСКИ Томе, Великоалбанската игра во Македонија, Скопје, Мугри 1994 (Batkovski Tome, Makedonya’daki Büyük Arnavutluk Oyunu). БЕРИША Антон, БЕГРАЦА Мехмет и други, Косово, Београд, Економска политика 1973 (Berişa Antona, Begratsa Mehmet, Kosova ). БОГДАНОВИЋ Димитрије, Књига о Косову, Београд, Геокарта 1986 (Bogdanoviç Dimitriye, Kosova Kitabı). ВЕЉАНОВСКИ Новица, Македонија 1945-1991, Скопје, Институт за национална историја 2002 ( Velyanovski Novitsa, 1945-1991 Yılları Arasında Makedonya). ГАЏИНОВИЋ Радослав, Насиље у Југославији, Београд, Евро 2002 (Gacinoviç Radoslav, Yugoslavya'da Şiddet). ГОЦЕВСКИ Трајан и други, Разрешување и трансформација на конфликтите, Куманово, Македонска ризница 1999 (Gotsevski Trayan ve diğerleri, Etnik Çatışmaların Çözümü). ДОКЛЕСТИЋ Љубиша, Српско-македонските односи во век (до 1897 година). Скопје, НИП `Нова Македонија` 1973. ЗЕЧЕВИЋ Миодраг, Југославија 1918-1992, Београд, Просвета 1994 (1918-1992 Yılları Arasında Yugoslavya).

Page 119: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

ДЕНФОРТ, М. Лоринг, Македонскиот конфликт, Скопје, Македонска книга 1996 ( Denfort, M. Loring, Makedonya Sorunu). КАТАРЏИЕВ Иван, Соседите и Македонија, Скопје, Менора, 1998, (İvan Katarciev, Makedonya’nın Komşuları) КРЖАВАЦ Саво, МАРКОВИЌ Драган, Информбиро-Што е тоа?, Скопје, Комунист, 1976, (Savo Krjavats, Dragan Markovıç, Kominform Nedir) МАКСИМОВСКИ Илија, Македонија во стратегијата на претседателот?, Скопје, Самоиздание 1995 (Maksimovski İliya, Başkanın Stratejisinde Makedonya). МАЛЕВСКА Мирјана, Етничкиот конфликт и прилагодувањето, Скопје, Култура 1998 ( Malevska Miryana, Etnik Çatışma ve Adaptasyon). МИЛОСАВЛЕВСКИ Славко, Источна Европа помеѓу егалитаризмот и демократијата, Скопје, Љуботен 1993 (Milosavlevski Slavko, Egalizm ve Demokrasi Arasında Doğu Avrupa). МИТКОВ Владимир, КЛИМОВСКИ Саво, Политички и уставен систем, Скопје, Просветно дело 1995 ( Mitkov Vladimir ve Klimovski Savo, Siyasal ve Anayasal Sistem). МОЈАНОВСКИ, Т. Гоце, Летопис на македонската демократија. Скопје, Пакунг 2000 ( Moyanovski, T. Gotse, Makedonya Demokrasisinin Günlüğü). МОЈСОВ Лазар, Македонците во Егејска Македонија. Околу прашањеро на македонското национално малцинство во Грција. Скопје, Мисла 1989. (Lazar Moysov, Makedon Sorunu Çerçevesinde Ege Makedonya'sındaki Makedonların Durumu) НИНЕСКИ Благоја, Изборите, медиумите и партиите во Македонија 1999-2000, Скопје, Студентски збор 2001 (Nineski Blagoya, 1999-2000 Yıllarında Makedonya’da Yapılan Seçimler, Medya ve Siyasi Partiler). ОРТАКОВСКИ Владимир, Меѓународната положба на малцинствата, Скопје, Мисла 1996 (Ortakovski Vladimir, Azınlıkların Uluslararası Konumu). ПАВЛОВСКИ Јован, Судењата како последен пораз, Тетово, Полог 1977 ( Pavlovski Yovan, Nihai Yenilgiyi Oluşturan Yargılamalar). ПАШИЋ Никола, Споменица 1845-1925, Београд 1926. ПЕТРИЌ В. и МИРКОВИЌ М., Правно-политичката историја на Нова Југославија (1941-1946). Историја на државите и правата на југословенските народи. Белград, Савремена администрација 1972 (Petriç V. Ve Mirkoviç M.,Yeni Yugoslavya’nın Hukuki ve Siyasal Tarihi (1941-1946).

Page 120: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

ПОЉАНСКИ, Христо Андонов, Сан-Стефанска Бугарија – ненаучното толкување на македонската историја, Скопје, Култура 1968. (Hristo Andonov Polyanski, Ayasefanos Bulgaristan’i-Makedon Tarihinin ПОПЛАЗАРОВ Ристо, Грчката политика спрема Македонија во втората половина на XIX век и почетокот на XX век, Скопје, ИНИ 1973. (Risto Poplazarov, XIX y.y.’ın İkinci Yarısından XX. y.y.’ın başlangıcına kadar Yunanistan’ın Makedonya Siyaseti) СТОЈАНОВ Петар, Македонија во политиката на големите европски сили во времето на балканските војни 1912-1913, Скопје, ИНИ 1979. (Petar Stoyanov, 1912-1913 Balkan Savaşlarında Büyük Devletlerin Makedonya Siyaseti) ТЕЈЛОР Скот, Неграѓанска војна, Београд, Књига комерц 2002 ( Teylor Skot, Olmayan İç Savaş). ТОДОРОВСКИ Глигор, Демографските процеси и промени во Македонија од почетокот на Првата балканска војна до осамостојувањето на Македонија, Скопје, Матица македонска 2001 (Todorovski Gligor, Birinci Balkan Savaşı ve Makedonya’nın Bağımsızlığı İlân Edilmesine Kadar Demografik Hareketler). ХРИСТОВ Александар, ДОНЕВ Јован, Македонија во меѓународните договори 1875 - 1919. Скопје, Матица македонска 1994 (Hristov Aleksandar ve Donev Yovan, 1875-1919 Yılları Arasında İmzalanan Uluslararası Antlaşmalarda Makedonya). ЦАЦА Ѓорѓи, Слободите и правата на човекот во Југославија. Скопје, Студентски збор 1986 ( Yugoslavya’da İnsan Hakları ve Özgürlükler). ШУВАР Стипе, Националното и националистичкото, Скопје, Комунист 1978 ( Şuvar Stipe, Millet ve Milliyetçilik). ШУВАР С., Сите наши национализми, Скопје, Комунист 1987 ( Şuvar Stipe, Milliyetçilik Hareketlerimiz).

MAKALELER

Latin Harfleriyle Yayınlanan Makaleler

ACKERMAN Alice, “Macedonia and the Kosovo conflict,” The International Spectator.Vol.XXXIII. No. 4, ( October-December 1998), p.41-48. (www.ciaonet.org). ACKERMAN A., “Managing Conflicts Non-Violently Through Preventive

Page 121: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Action: The Case of the Former Yugoslav Republic of Macedonia Conflict” Studies Journal at the University of New Brunswick, Vol. XIX. No.1. (Spring, 1999) (http://www.lib.unb.ca/Texts/JSC/spring 99/ackerman.htm). ALLIN, H.Dana, “Unintenden Consequences Managing Kosovo Independense,” What Status for Kosovo? Institute for Security Western Europen Union. Chaillot Paper 50. October 2001, p. 7-17. ANASTASIJEVIC Duska, “The Impact of Crime on the Regional Stabilisation in Southern Serbia and Kosovo,” p.97-107 (www.esiweb.org/pdf.) ALTMAN,F.Lothar, “The Status of Kosovo,” What Status for Kosovo? Institute For Security Studies Western Europen Union. Chailot Paper 50. October 2001, p.19-34. AZIRI Etem, “Political Parties of Albanians in Macedonia and the Kosova,” New Balkan Politics. Issue 7/8 (http:/www.newbalkanpolitics.org.mk/napis.asp? id=7&lang=English). BALABALOVSKA Kristina, “A Historical Beckraund to the Macedonian-Albanian Inter – Etnic Conflict,” New Balkan Politics, Issue 3.T.(www.newbalkanpolitics.org.mk/html). BATAKOVIC Dusan, Kosovo – “Metohija: The Serbo - Albanian Conflict,” Projekat Rastko Gračanica – Peč (http:/www.rastko.org.yu/kosovo/istorija7batakovic/batakovickosovo.eng.html). BIEBER Florian, “Muslim Identity in the Balkans Before the Esteblishment of Nation States,” Nationalities Papers, Vol. 28. No. 1., (2001), p.13-28 (www.polisy.hu). BRANEA Luvian, “Self – Determination Myth and Reality” (europe.org.ro.euroatlantic.club/branea.pdf). BROWN Justin, “Macedonia: Regional Buffer or Source of Sparks,” The Christian Science Monitor (Boston), 29 May 1998 (http://search.csmonitor.com.durable/1998/05/29/p7sl.htm). BUMÇI Aldo, “Albania’s Search for Security: 1992 to Date” www.bmlv.gv.at/pdf_pool/publikationen/wg2_bumci.pdf. CASESSE Antonio, “Ex iniuria ius oritur: Are We Mowing Towads International Legitimation of Forcible Humanitarian Countremesaures in the World Community,” EJIL, Vol. 10 (1999). No.1, p. 23-30. CHOSSUDOVSY Robert, “America at War in Macedonia,” www.ippnw.de/frieden/balkan/chossudovsky.pdf(2001)

Page 122: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

CORQUODALE, Mc. Robert, “The Oppinipns of the Badinter Arbitration Commitee: A. Second Breath for the Self Determination of Peoples,” EJIL, Vol. 3 (1992). No.1, p. 178-185. COŞKUN, Birgül Demirtaş, “Soğuk Savaş Sonrası Dönemde Bulgaristan’ın Dış Politikası” Balkan Diplomasisi, (Der. Ö. E. Lütem, B.D-Coşkun), Ankara, ASAM Yayınları 2001, s. 227-249. DASKALOVSKI Zhidas, “Democratic Consolidation and the “Stateness” Problem: The Case of Macedonia,” The Global Review of Ethnopolitics, Vol. 3.No.2.(Jan.2004), p. 52-66. DEMJAHA Agon, “Kosovski sukob: Unutrašnja perspektiva,” Nova srpska politička misao Beograd, God.VI (1999). Br. 3-4, str. 81-92 (Demyaha Agon, Kosova Savaşı). DIMITRAS, Panayote Elias, “Writing and Rewriting History in the Context of Balkan Nationalism,” Southeast Europeen Politics. Vol.1. No.1. (October 2000), p. 41-59. DOBRKOVIĆ Nenad, “Jugoslavia and Macedonia in the years 1991-96:_ from braherhood to neighbourhood” The New Macedonian Question (Ed. by James Petiffer). Basingstoke (UK). Palgrave Mc. Millan 1999, p. 79-95. DUKE, Dr. Simon, “From Amsterdam to Kosovo: Lessons for the of CFSP,” Eipascope. Vol.99. No.2, p. 2-15. ĐERIĆ Vladimir, “Legalnost, neophodnost i efekti NATO intervencije u Saveznoj Republici Jugoslaviji na određena ljudska prava,” Srpsko-Američki dijalog o intervenciji (pr.Julie Mostov, Vesna Pešić). Beograd, Centar za Antiratnu Akciju 2002, str. 102-128 (Ceriç Vladimir, NATO’nun Yugoslavya Müdahalesinin Hukuka Uygunluğu ve İnsan Haklarına Olan Etkisi). ELSİE Robert, “Albania – Countries and the Cultures” (www.elsie.de). FRAENKEL Eran, “Macedonia,” Nations in Transit 1999-2000, p. 424-444. (www.seep.ceu.hu). GÜRKAN İhsan,“İkinci Dünya Savaşından Günümüze Değin Balkanlar (1945-1989),” Balkanlar, İstanbul, Ortadoğu ve Balkanlar inceleme Vakfı (OBIV) Yayınları, 1993, s. 127-177 HAGGEN, W. William, “The Balkans Leathal Nationalism,” Forreign Affairs. Vol. 78. No.4, (Jul.-Aug. 1999) p. 52-64. HAXHIU Baton, “Makedonija je objavila rat Albancima” Koha, Prishtina), 15.07.1997 (www.aimpress.org).

Page 123: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

HISLOPE Robert, “Political Corruption and Interethnic Coalition: The Crisis in Macedonia” (http://www.watsoninstitute.org/cland/Histope.pdf) HODŽA Hajredin, “Yugoslav-Albanian Relations and Question of Cooperation Between the Albanian Natonality in Yugoslavia and the Albanian People in Albania,» Yugoslav-Albanian Relations (ed.by Ranko Petrović), Belgrade, Review of International Affairs, 1984, p. 249-261. JOVANOVSKI Vladimir, DULOVI Lirim, “A New Battlefield: The Strugle to Ratify the Ohrid Agreement,” Ohrid and Beyond, (Ed. By Keith S. Brown, Paulette Farisides), London, Institute for War & Peace Reporting, p. 59-72. JOVEVSKA Aneta, “Minorities presence in Political life –Republic of Macedonia” (http://nispa.sk./news/jovevska.rtf). JUDAH Tim, “Kosovo and its Status,” What Status for Kosovo?, Institute for Security Studies Western Europeen Union. Chaillot Paper 50. October 2001, p. 55-68. KOFOS Evangelos, “Greece’s Macedonian Adventure: The Contraversory Over FYROM’s Independence and Recognition” (http://www.macedonian-heritage.gr./downloads/library/Kofos 1990o705.pdf). LUTOVAC Zoran, “Međunarodna zajednica i kosovsko pitanje (1997-1999), ”Nova srpska politička misao. God. VI (1999). Br. 3-4, str. 93-129 (Lutovats Zoran, Büyük Devletler ve Kosova Sorunu). MAISONNEUVE, J.R. Michel, “The OSCE Kosovo Verification Mission,” Canadian Military Journal, Spring 2000, p. 49-54 MILOSAVLEVSKİ Slavko, “Minorities in the Political and Constitutional Acts: From the 1903 Krushevo Manifest to the 2001 Constitutional Amandments,” New Balkan Politics,Issue 7/8 (www.newbalkanspolitics.org.) MIRCEV Vladimir, “Engineering the foreign policy of a new independent state: the case of Macedonia 1990-96,” The New Macedonian Question ( Ed.by James Petiffer). Basingstoke. Palgrave Mc. Millan 1999, p. 201-225. MOORMAN William, “Humanitarian Intervention and International Law in Case of Kosovo,” New England Law Rewiev.Vol. 36/4, p. 775-784 (www./NESL/lawrew/vol36/36-4/36-4 07 moormanmacro.doc). NAJCEVSKA Mirjana, «Obrazovanje u Makedoniji – put po mukama jednog zakona» http://aimpress.ch/dyn/pubs/archive/data/199711/71118-026-pubs-sko.htm ( Nayçevska Miryana, Makedonya'da Eğitim Sorunu). NANDA, P. Ved, “Self Determination and Secession Under International

Page 124: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Law,” Denver Journal of Internatiomal Law and Policy. Vol. 29. No.4, (2003) p. 305-326.

O’CONEL Mary Ellen, “The Myth of Preemtive Self – Defence” ASIL Task

Forse on terrorism. T.F.Papers, Aug. 2002 ( www.asil.org).

ORAN Baskın, “Balkan Müslümanlarında Dinsel ve Ulusal Kimlik,” Ankara

Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi,1-4 (1992), s.109-120

ORAN Baskın, “Balkan Türkleri Üzerine İncelmeler,” Ankara Üniversitesi

Siyasal Bilgile Fakültesi Dergisi,1-4,(1992), s.121-147.

ORDANOSKI Saso, “Lions and Tigers: The militarisation of the Macedonian

right,” Ohrid and Beyond, (Ed. By Keith S. Brown, Paulette Farisides),

London, Institute for War & Peace Reporting, 2002, p. 35-48.

ORTAKOVSKİ Vladimir, “Interethnic relations and Minorities in the

Republic of Macedonia,” Southeast Europeen Politics.Vol.2.No. (1.May

2001), p. 24-25 (www.seep.ceu.hu).

ORTAKOVSKİ Vladimir, “The Kosovo Conflict and Macedonia” Association

for The Study of Nationalities. Fourth Annual World Convention, April 15-17,

1999, “Rethiking Identities: State, Nation, Culture “Harriman Institute,

Columbia University, New York (http://www.makedonika.org/Kosovo

andMacedonia.htm).

PELLET Allain, “The Oppinions of the Badinter Arbitration Commitee: A

Second Breath for the Self Determination People,” EJIL.Vol.3.No.1(1992),

p. 178-185.

PESIC Vesna, “Serbian Nationalism and the Origins of the Yugoslav

Crisis”(http://www.usip.org/pubs/specialreports/pesic.pdf).

PETIFFER James, “Ali Ahmeti & The New Albanian Party in FYROM,”

Page 125: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Conflict Studies research Center, 1 July 2002 (http://www.csrc.ac.uk).

PETIFFER J., “The Albanians in Western Macedonia After FYROM

Independence,” The New Macedonian Question (ed. By James Petiffer),

Basingstoke (UK) Palgrave Mac Millan 1999, p. 137-147.

PETROVIĆ Ranko, “Yugoslavia and Albania,” Yugoslav-Albanian Relations

(ed.by Ranko Petrović), Belgrade, Review of International Affairs, 1984, p.

263-285.

PETRUSEVA Ana, DEVAJA Shpend, “War Crimes and the Hague”, Ohrid and

Beyond, (Ed. By Keith S. Brown, Paulette Farisides), London, Institute for

War & Peace Reporting, 2002, p. 83-93.

POPETRESKI Vasko, LATIFI Veton, “The Ohrid Framework Agreemen

Negotiations,” Ohrid and Beyond, (Ed. By Keith S. Brown, Paulette Farisides),

London, Institute for War & Peace Reporting, p. 49-57.

PERRY Duncan, “Macedonia: Melting Pot or Meltdown?” Current History,

November 2001, p.362-368.

PUTO Artan,“Some aspects of the perception of the Ottoman period in the

Albanianhistoriography”(www.afebalk.org/recontres2002/textes/A.Puto.pdf

RAJIČEVIĆ Jovan, «The Greater Albanian Pretensions of Enver Hoxha,»

Yugoslav-Albanian Relations (ed.by Ranko Petrović), Belgrade, Review of

International Affairs, 1984, p. 227-248.

REUTER Jens, “Polıcy and Economi in Macedonia,” The Macedonian

Question (Ed.by James Petiffer), Basingstoke (UK) Palgrave MacMillan

1999, p. 28-46.

RICH Roland, “Recognition of States: The Collapse of Yugoslavia and the

Page 126: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Soviet Union,” EJIL. Vol.4 (1993). No.1, p. 36-65.

ROGER Carol, “Kosovo, Where it all Began,” Internatıonal Journal of Politics,

Culture and Socıety. Vol. 17.No.1., (Fall 2003),p.’s 167-182.

RONZITTI Natalino, “Lessons of International Law From NATO’s Armed

Intervention Against the Federal Republic of Yugoslavia,” The International

Spectator, Vol. XXXIV, No. 3, (July-September 1999), p. 45-54.

RUPNİK Jacquez, “The Postwar Balkans and the Kosovo Question,” What Status for Kosovo?, Institute for Security Studies Western Europeen Union, Chaillot Paper 50, October 2001, p. 69-84. RUSI Iso, “From Army to Party: The Politics of NLA,” Ohrid and Beyond, (Ed. By Keith S. Brown, Paulette Farisides), London, Institute for War & Peace Reporting, p.19-34. SEJDIU Fatmir, “The Juridical and Politikcal Foundations of the Republic of Kosova,” Historical Political Review, (Tirana).No.6 (1997), p.13-19. SHAW, N. Malcolm, “Peoples, Territorialism and Boundaries,”EJIL.Vol.8

(1997).No.3, p. 478-507. SIMMA Bruno, “NATO, the UN an the USE of Force: Legal Aspects,”EJIL. Vol. 10 (1999). No.1, p. 1-22. SKRPEC Dagmar, “European and American reaction to Kosovo: The Policy Divide Revisited in the Iraq War” SAIS Review, Vol.XXII.No.2 (Summer Fall 2003), p. 93-111. SLATENOVIĆ Ljiljana, «Vekovni san o albanskoj državi.» - Glas javnosti,

Internet izdanje,12.10.2003 (www.glas-javnosti.co.zu).

TOLUNER Sevim, Nikaragua’ya Karşı Askeri ve Benzeri Faaliyetler

Davası’ndaki Yargı ve Meşru Müdafaa Hakkı. Mahmut Belik’e Armağan.

İstanbul, Milletlerarası Hukuk ve Milletlerarası Münasebetler ve Uygulama

Merkezi, 1993.

Page 127: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

VEREMİS Thanos, “The Ever Chainging Contours of the Kosovo Issue,” What

Status for Kosovo?, Instıtute for Security Studies Western Europeen Union,

Chaillot Paper 50, October 2001, p. 85-98.

VICKERS Miranda, «Sve je počelo i sve će da se završi Kosovom. Hronika

Kosovskih zbivanja od Dejtona do rađanja OVK,» Nova srpska politička misao,

God. VI (1999). Br. 3-4, str. 201-224 (Miranda Vickers, Kosova İle Başladı,

Her Şey Kosova İle Bitecek). (http://www.komunikacija.org.yu)

VUKMANOVIĆ Dijana, «Kosovska kriza Upravljanje etničkim sukobom

(1981-1999),» Nova srpska politička misao. Br. 3-4, str. 35-59. (Vukmanoviç

Diyana, Kosova Krizi: Etnik Kriz Yönetimi).

WEILAND Carstein, «One Macedonia with two faces:Domestic debates

andNationConcepts»(www.columbia.edu/cu/sipa/REGİONAL/ECE/weiland.pd

f)

ZAHARIDIS Nikolaos, “Nationalism and state Foreign Policy,”

http://www.macedonian-heritage.gr/downloads/library/Zach9904.pdf

Kiril Harfleriyle Yayınlanan Makaleler

ТОТЕВЬ Анастас, “Една аналогия вь историята на македонскиот народ во 1913 година,” Македонски преглед(София).Год.V(1992).Кн.4, стр.100 ГАЛЕВ Гале, “Правото на образование на припадниците на Националностите”, Пет години од уставот на Република Македонија,Скопје, Здружение за уставно право на Македонија. Март 1998. ( Galev Gale, Milliyetlerin Eğitim Hakkı).

Page 128: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

СТAВОВА-КАВКА Ирена, “Република Македонија и нејзиното место на политичката карта на балканот,” Гласник, год.41, бр.1-2, Скопје 1997, стр. 7-26. (İrena Stavova-Kavka, Makedonya Cumhuriyeti’nin Balkan Siyasi Haritasındaki Konumu) ПЕТРУШЕВСКА Татјана, “Присуството на Обединетите нации во

Република Македонија преку операцијата за чување на мирот”

Конституиранје на Република Македонија како модерна правна држава

Скопје, НИП Нова Македонија 1995, стр. 214-235. (Tatyana Petruşevska,

B.M.’nin Barışı Koruma Operasyonu Çerçevesinde Makedonya’daki Varlığı)

ФРЧКОВСКИ, Данаилов Љубомир, “Нација, малцинство и граници на

Самоопределувањето”, Конституирање на Република Македонија како

модерна правна држава,” Скопје, “Нова Македонија`1995, стр.118-139

(Fırçkovski, Danailov Lyubomir, Millet, Milliyet ve Self-Determinasyon

Sınırları).

RAPORLAR

Albania: State of the Nation 2003, ICG Balkan Report No. 140, 11 March 2003.

Albania: State of the Nation 2001, ICG Balkans Report No. 111, 25 May 2001.

Pan-Albanism: How Big a Threat to Balkan Stability, ICG Europen Report No.

153, 25 February 2004.

The politics of the and conflict, ICG Macedonia Report, 21 October 1997

(www.crisisweb.org).

The Albanian Question in Macedonia, ICG Balkans Report No. 38, 11 August

1998 (www.crisisweb.org).

Page 129: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

The situation in FYROM-Report, Assembly of Western Europeen Union.

Doc.A/1753, October 2001.

The Other Macedonian Conflict, ESI (European Stability Initiative) Discution

Paper, 20. Feb. 2002, 5 (www.esiweb.org).

ERAN Fraenkel,Macedonia,Nations in Transit 1999-2000, p.424-444.

ECMI (European Center for Minority Issues) Report 7, Feb. 2001

(www.ecmi.de).

CRAIG R.,Nation,War in the Balkans 1991-2002,Strategic Studies Institute

Report, August 2003 (http://www.carlisle.army.mil).

A Кosovo Roadmap (I): Adressing Final Status, ICG Balkans Report No. 124,

01 March 2002.

DERGİLER

American Journal of International Law(AJIL), 1999

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, 1992.

Canadian Military Journal, 2000.

Denver Journal of International Law and Policy.Vol.29.No.4.

International Journal of Politics,Culture and Society, 2003.

European Journal of International Law (EJIL) , 1992, 1997, 1999.

Page 130: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Glas javnosti (Beograd), 2003.

Koha (Prishtina), 1997.

Kosova.Historical Political Review (Tirana), 1997.

National Papers, 2000, 2001.

New Balkan Politics. Issue, 2,3, 7/8.

New England Law Rewiev, 1999.

Nova srpska politička misao (Beograd),1999.

SAIS Review, 2003.

Southeast European Politics, 2001.

The Christian Science Monitor (Boston), 1998.

The Global Review of Ethnopolitics, 2004.

Македонски преглед (София), 1992.

Здружение за Уставно право на Македонија (Скопје),1998.

Page 131: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

GAZETELER

Birlik (Üsküp), 2000.

Služben list SFRJ (Beograd), 1971.

Службен весник на СР Македонија(Скопје),1971,1981,2002,2004.

ANSİKLOPEDİLER

Enciklopedija Jugoslavije. T.4. Zagreb, Leksikografski Zavod FNRJ,MCMLX.

Enciklopedija Leksikografskog Zavoda.T.I.Zagreb,Jugoslavenski Leksikografski

Zavod, MCMLXVI.

Енциклопедија на Југославија (Издание на македонски јазик). Т.I.Zagreb,

Jugoslavenski Leksikografski Zavod 1983

Page 132: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

ÖZET

Osmanlı döneminde etnik, toprak ve siyasi bütünlüğe sahip olan Arnavutlar, 1913

Bükreş Antlaşması’yla yeni kurulan Arnavutluk’un dışında Karadağ, Yunanistan ve

Sırbistan tarafından işgal edilen Kosova, Makedonya, Sancak ve Preşova Vadisi’nde

kaldı. Balkanlardaki Arnavut nüfusunun yarısından fazlasını Arnavutluk dışında bırakan

bu siyasi harita günümüze kadar varlığını sürdüren bir “Arnavut Sorununun”

çıkmasındaki en önemli etken oldu. Arnavutlar 1990’lı yıllara kadar söz konusu

ülkelerden ayrılmaya ve Arnavutluk’a bağlanmaya çalıştılar.

Makedonya Arnavutları uzun bir süre kendi kaderlerini Arnavutluk’a daha

sonra Kosova’nın bağımsızlığı ile uluslararası toplumun müdahalesine ve en sonunda

Ohri Çerçeve Anlaşması’na endekslediler. 1991 yılından itibaren amaçları ilk aşamada

Makedonya’yı bir Makedon-Arnavut federasyonuna dönüştürmekti. Ancak uluslararası

toplumun belirlediği şartlar nedeniyle bunu kurucu ulus statüsüne indirgediler.

Arnavutluk ile Makedonya arasındaki ilişkiler temelde “Arnavut Sorununda”

odaklanmaktadır. Çalışmadaki amacımız Makedonya Arnavutları’nın ilk aşamada,

Makedonya-Arnavutluk ilişkilerinden etkilenen, ikinci aşamada ilişkileri etkileyen ve

son aşamada ilişkilerden etkilenmeyen bir azınlığa dönüşme sürecini ortaya koymaktır.

Bu nedenle değişimi somut olarak ortaya koyabilmek için Arnavut Sorununu,

Makedonya (ve Yugoslavya)’daki azınlık haklarını ve Arnavutluk dış politikasını

inceledik ve analitik ile karşılaştırma yöntemleriyle belirli sonuçlara ulaştık. Çalışmada

özellikle Arnavut milliyetçiliğinde ve ulusal birlik stratejisinde yaşanan değişim

üzerinde durduk ve Makedonya Arnavutları’nı kurucu ulus statüsüne kavuşturan bu

değişimi, onu tetikleyen faktörleri ortaya koyarak Makedonya’daki Arnavut Sorununun

sona erdiğini ileri sürdük.

Anahtar kelimeler: Arnavutluk, Makedonya, Balkanlar, Arnavut Sorunu,

milliyetçilik, azınlıklar, dış politika.

Page 133: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA

Summary Albanians who had an ethnic, territorial and political integrity during the

Ottoman Era remained in the Kosova, Macedonia, Sancak and Preshova valley that was founded through Treaty of Bucharest of 1913 and that had been invaded by Montenegro, Greeece and Serbia other than Albania. This political map that had left half of the Albanian population in the Balkans outside Albania has been the most important factor causing the “Albanian Question” survived until now. Albanians had tried to leave the above countries until 1990’s and to be bound to Albania. Macedonian Albanians have first tried to tie their destiny to Albania for a long

time and in turn to the independence of Kosova and later to international intervention

and finaly to OhridAgreement.From the year of 1991, their final objective wasinitially

to turn Macedonia into Macedonian-Albanian federation. However, they had to reduce

such objective to constituent nation status owing to the conditions determined by the

international society.

Relations between Albania and Macedonia are primarily focused on “Albanian

Question”. Our objective in the study is to put forth for consideration the process of

transformation of Macedonian Albanians into minority that was initially influenced by

the Macedonian-Albania relations, and later influence the relations at the second stage

and that did not influenceced by such relations in the final stage. For this reason, in

order to set forth the transformation solidly, we have reviewed the Albanian Question,

minority rights in Macedonia and Yugoslavia, and Albanian foreign policy and further

we have reached certain conclusions by means of analytical comparison.

Keywords: Albania, Macedonia, Balkans, Albanian Question, Nationalism, Minorities, Foreign policy

Page 134: MAKEDONYA – ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİNDE MAKEDONYA