124
Manisa’nın Kırmızı Altını SALİHLİ KİRAZI Yıl : 1 Sayı : 2 Nisan - Mayıs - Haziran 2011

manisa tarım ve gıda dergisi

Embed Size (px)

DESCRIPTION

manisa tarım

Citation preview

Page 1: manisa tarım ve gıda dergisi

Manisa’nın Kırmızı Altını

SALİHLİ KİRAZI

Yıl : 1 Sayı : 2 Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 2: manisa tarım ve gıda dergisi
Page 3: manisa tarım ve gıda dergisi

1Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 4: manisa tarım ve gıda dergisi

2 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 5: manisa tarım ve gıda dergisi

3Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 6: manisa tarım ve gıda dergisi

İl Tarım Müdürlüğü Dergisi

14 Manisa’nın kırmızı altını:Kiraz

İmtiyaz Sahibi Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı

Manisa İl Müdürlüğü Adına;

Ömer ÇELİKTarım İl Müdürü

Yazı İşleri MüdürüMehmet AYDINÇiftçi Eğt. ve Yay. Şb. Müd.

Yayın Koordinatörü Nedim ZURNACIZiraat Mühendisi

EnformasyonLevent TEKDEMİRRıfat AYDINNiyazi SOYKAN

Danışma KuruluProf. Dr. Ali ÜNAL

Prof. Dr. Ahmet ALTINDİŞLİ

Prof. Dr. Rıza AVCIOĞLU

Prof. Dr. Ferit TURHANLI

Yayın KuruluŞener UYSALMustafa ÇELİKEngin KURTSalim ARIOsman KALPAKHalil AYKIRErkan MUTLU

NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2011Yıl:1 Sayı:2

18 Ziraat Odası’ndan danışmanlık hizmeti

30 Manisa’da kiraz yetiştiriciliği

50 Her yönüyle kiraz

62 Salihli’de Kırsal Kalkınma Yatırımları

64 Poyrazdamları: Modern tarım ve hayvancılığa örnek

70 Kiraz sineği

76 Kuru üzüm cenneti

78 Domates güvesi

Yazışma Adresi II. Anafartalar Mh. 1513 Sk. No:16 MANİSATel: 0 236 231 46 05 Fax:0 236 231 46 42

www.manisatarim.gov.tr [email protected]

46 Salihli kirazı tescillendi

40 Tarım-Turizm-Ticaret kenti: Salihli

4 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 7: manisa tarım ve gıda dergisi

İÇİNDEKİLER

Ajans Başkanı Özer KESTANE

Yayın Koordinatörü Sibel HEKİMOĞLU

Haber MerkeziCeyda ADAR

Çiğdem ASKERİ COŞKUNFerzan YAPKUÖZ

Grafik Tasarım Yeşim AYAN

Rahşan AKSOYSırma AYDIN

Reklam Direktörü Güliz İLGEN

Reklam Koordinatörü Rasim MUTLU

Abone Sorumlusu Melda HİÇDURMAZ

Yayın Türü: Yerel, Baskı Yeri: Gülermat Matbaacılık Ltd. Şti.

Meriç Mah. 5619 sokak No:6 Çamdibi Bornova-İZMİR 0 (232) 433 61 33

Baskı Tarihi:

Bağ küllemesi 8888Bağ küllemesi

18 Ziraat Odası’ndan danışmanlık hizmeti

30 Manisa’da kiraz yetiştiriciliği

50 Her yönüyle kiraz

62 Salihli’de Kırsal Kalkınma Yatırımları

64 Poyrazdamları: Modern tarım ve hayvancılığa örnek

70 Kiraz sineği

76 Kuru üzüm cenneti

78 Domates güvesi

84 Bağ mildiyösü

86 Pestisitler ve etkin kullanımı

102 Yüksek verimli süt keçilerinin beslenmesi

108 Çiğ sütte hijyen kalitesinin arttırılması

110 Monilya hastalığı

112 Zeytin güvesi

114 Tarla faresi mücadelesi eğitim ve uygulamaları

116 Tarım Bakanlığından çiftçilere desteklemeler

RK Renkli Kalem Medya Yapım Turizm Reklam Paz. Ltd. Şti.1480 Sok. No: 7 Alsancak / İZMİR

Tel: +90 232 463 75 40 Faks: +90 232 421 92 24 www.renklikalem.com.tr [email protected]

90 Bu köyde her şey ogranik! Tekelioğlu Köyü

72 Çilek yetiştiricilği

5Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 8: manisa tarım ve gıda dergisi

Merhaba değerli dostlar. Bu sayımızda sizlere ilimi-zin genel tarımsal yapısı hakkında bilgiler, kiraz üre-timi konusunda yaptığımız çalışmalar ve Manisa’nın ülkemizin kiraz üretiminde geldiği nokta hakkında bilgiler vermeye çalışacağım.

İlimizin yüzölçümü 13 milyon 485 bin dekar olup, işlenebilir tarım arazisi varlığı 5 milyon 152 bin de-kardır. Toplam tarımsal alanların % 39,2’si sulanabilir durumdadır. İl genelinde Müdürlüğümüze kayıtlı 71 bin 600 tarım işletmesi bulunmakta olup, bu işlet-meler genel olarak Türkiye genelinde olduğu gibi parçalı arazi yapısına sahiptir. Tarım işletmelerinin kullandıkları arazilerin yaklaşık % 68’i 20 dekar ve daha küçük parsel büyüklüğüne sahip olup, ancak % 2,4’ü 100 dekardan büyük parsele sahiptir.

Manisa bir sanayi ili olmasının yanında, geniş bitkisel ve hayvansal ürün yelpazesi ile Türkiye tarımında çok önemli bir yere sahiptir. Türkiye’de üretimi ya-pılan önemli kültür bitkilerinden kuru ve yaş üzüm, zeytin, pamuk, tütün, kiraz ve hububatlar en önemli ürünlerdir.

İlimizde 1 milyon 240 bin dekar ekim alanı ile en fazla ekimi yapılan ürün olan buğdayın üretim değeri 168 milyon 700 bin TL olmasına rağmen 944 mil-yon TL üretim değeri ile sultani çekirdeksiz üzüm 1. sırayı almaktadır.

Önceleri Manisa ile özdeşleşmiş bazı ürünlerin ba-şında çekirdeksiz kuru üzüm, tütün ve zeytin gelir-

ken günümüzde kiraz da Manisa ile özdeşleşmiştir. Kiraz üretimi son yıllarda ilimizde üretimi yapılan önemli tarımsal faaliyetler arasındadır. İlimizde, Mü-dürlüğümüz kayıtlarına göre 6.245 çiftçimiz kiraz üretimi yapmaktadır.

Yapılan teknik çalışmalar, dağıtılan fidanlar sonucunda 2002 yılında 2 bin 700 hektar olan kiraz alanı, 9 bin 500 hektara ulaşmış ve bu rakamlarla Manisa, kiraz alanları açısından Türkiye’de 1.sıraya yükselmiştir.

2002 yılında ilimizde 750 bin 300 adet meyve ve-ren kiraz ağacı mevcudu bulunurken bugün 1 mil-yon 750 bin meyve veren yaşta kiraz ağacımız var-dır. Ayrıca 1 milyon 375 bin henüz meyve vermeye başlamamış yaşta kiraz ağacı mevcudumuzun bulun-duğunu da belirtmek gerekmektedir. 2002 yılından bugüne kadar uygulanan İl Özel İdare ve Sosyal Yardımlaşma Dayanışma Vakfı kaynaklı projeler ile ilimizde yaklaşık 1 milyon adet kiraz fidanı toprakla buluşturulmuştur. Uygulanan projeler neticesinde Gördes, Demirci, Selendi ilçelerimizde kiraz yetiş-tiriciliği oldukça yaygınlaşmıştır.

Salihli Kirazı

Başka yörelerde çapı 26–28 mm. olan “0900 Zi-raat” çeşidi kirazlar, Salihli İlçemizde Allahdiyen Köyü’nün kendine özgü havası ve toprak yapısı ne-deniyle Salihli Kirazı’nın çapı 32 mm.yi geçmektedir.Bu irilik özelliğine dolgun ve etli, parlak kırmızı ren-gi ve uzun süre dayanıklı olması eklenince iç ve dış

Ömer ÇELİKTarım İl Müdürü

6 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 9: manisa tarım ve gıda dergisi

pazarda “marka” olarak Salihli Kirazı haklı olarak ün yapmıştır. Gerek literatürde ve gerekse halk arasında uzun yıllardan bu yana “Salihli Kirazı” olarak bilinmesi ve böyle tanınması sebebiyle adı ‘Salihli’ ilçemiz ile özdeşleşmiştir. Ayrıca ili-miz kiraz için uygun olan iklimi ile ülkemizde en erken kiraz üretiminin gerçekleşmesine olanak sağlamaktadır. Mevsimin ilk kirazı ilimizden sof-ralara ulaşmaktadır.

Merkez ilçede Sancaklıbozköy yöresi; Turgutlu’da Dağmarmara; Salihli’de Allahdiyen; Alaşehir’de Uluderbent; Selendi’de Pınarlar; Gördes’te Kabakoz, Efendili; Demirci’de Min-netler, Yarbasan bölgelerinde kiraz üretimi yo-ğunlaştığından, hasat döneminde kurulan alım merkezleri ile kirazlar yüksek fiyatlarla satılmak-tadır. Bu üretim merkezlerinin topoğrafik ve ekolojik özellikleri nedeniyle, hasat nisan ayın-dan başlayıp temmuz ayının sonuna kadar de-vam etmektedir. Bu ilk üretimin getirdiği avantaj kiraz ticareti yapan firmaların çiftçimizin ayağına kadar gelmesini sağlamıştır. Bu ilgi ve pazar neti-cesinde Merkezde Sancaklı Bozköy beldemizde ilk kiraz borsası kurulması için çalışmalar başla-tılmıştır.

İlimizden yapılan kiraz ihracatı da önemli mik-tarda artış göstermiştir. 2002 yılında 15 bin 570 ton olan ilimizden yapılan kiraz ihracatı 2010 yı-lında 40 bin 700 tona yükselmiştir. Ülkemizden 2010 yılında 60 bin ton kiraz ihraç edilmiştir. İli-

mizden yapılan 40 bin ton kiraz ihracatı, ülkemiz kiraz ihracatının % 66’sına tekabül etmektedir.

İhracatımızın bu kadar artmasının ana sebebi olarak ilimizde özellikle Alaşehir ilçemizde yaş meyve ve sebze işleyen sanayi tesisleri sayısı-nın artması, Manisa’da gümrükleme işlemlerinin olması ve ihracata yönelik kiraz üretiminin yapıl-ması gösterilebilir.

Önümüzdeki yıllarda bu artışın daha da hızlanacağı öngörülmekte, bu amaçla Müdürlüğümüz çiftçile-rimizin eğitimine öncelik vermektedir. 2002 yılın-dan bugüne kadar çeşitli ilçelerimiz ve köylerimiz-de kiraz yetiştiriciliği vb tarımsal konularda 5 gün ya da daha uzun süreli olarak açılan 344 adet çiftçi kursuna 13 bin150 çiftçimiz katılmış ve sertifika al-maya hak kazanmıştır. Yine bu eğitim çalışmalarının bir parçası olarak “Manisa Tarım ve Gıda” Dergisi 2011 yılı itibarı ile yayınlanmaya başlamıştır. Dergi-mizin dağıtımı Müdürlüğümüz aracılığıyla tüm ilçe, kasaba ve köylerimize, Tarım Bakanlığı başta olmak üzere 80 ilin Tarım İl Müdürlüklerine, Ticaret ve Sanayi Odalarına, Ziraat Odalarına, Ticaret Borsa-larına ücretsiz olarak yapılmaktadır. Ayrıca dergimiz Müdürlüğümüzün resmi internet sitesinde e-dergi olarak ta yayınlanmaktadır.

Üreticilerimizin, tarımla uğraşan tüm çalışanların bereketli bir üretim sezon geçirmesini dilerim.

Hoşça kalın.

7Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 10: manisa tarım ve gıda dergisi

MANİSA’DA TARIM

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent ARINÇ, Manisa tarımında 2003 yılından günümüze kadar meydana gelen değişimler, atılımlar ve sektöre yö-nelik yapılan yatırımlarla ilgili “Manisa Tarım ve Gıda Dergisi”ne özel demeç vererek önemli değerlendir-melerde bulundu. Yayın hayatına 2011’de başlayan “Manisa Tarım ve Gıda Dergisi”ne başarılar diledi.

Devletin, gerek Tarım Ve Köyişleri Bakanlığı yatırım-larıyla, gerekse Valilik İl Özel İdaresi ve Sosyal Yar-dımlaşma kaynaklarıyla her zaman çiftçinin ve üreti-cilerin yanında olduğunu ifade eden ARINÇ, yapılan çalışmalar hakkında şu bilgileri verdi; “Manisa’da 2003 - 2010 döneminde, Sosyal yardımlaşma ve Dayanış-ma fonu kaynakları ile Özel İdare bütçesi kaynakları kullanılarak yaklaşık 10 milyon adet, başta zeytin fi-danı olmak üzere çeşitli meyve fidanlarının dağıtımı yapılarak dikimi sağlanmıştır. Manisa İli genelinde bu-gün itibariyle zeytin ve kiraz alanları iki katından fazla artmış, sofralık zeytin ve kiraz üretiminde Türkiye’nin 1. sırasına yükselmiştir.

İl Özel İdaresi kaynaklarından uygulanan projeler için 6,7 milyon TL, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu kaynaklarından uygulanan projeler için ise 15,9 milyon TL harcama yapılmıştır.

2003 – 2010 yıllarında İlimizde tüm hayvansal üretim ve yem bitkileri ekilişlerine, prim ödemeleri ile üreti-len tarımsal ürünlere ve çiftçimizin üretimde kullandı-ğı mazot ve gübreler ile gerek toprak analizi, gerekse her geçen gün önemi artan organik üretimlere 700 milyon TL. karşılıksız destekleme ödemesi yapılmış-

tır. Manisa’da 2003 - 2010 dönemi içerisinde Koo-peratif desteklemeleri ile 47 adet Tarımsal Kalkınma Kooperatifimize üye olan 3523 çiftçimize, 7660 adet damızlık özellikte gebe düve dağıtılmış ve hayvanla-rın barınacağı modern ahırların da yapımı sağlanmış olup, diğer taraftan bu kooperatiflerimizin işletme binaları ile süt toplama merkezlerinin inşaatları da tamamlanmıştır. İnşaatlar ve hayvan bedelleri olarak bu kooperatiflerimize 39 milyon TL. kredi desteği sağlanmıştır. 2004 yılında 100 ton/yıl kapasiteli sala-mura zeytin tesisi, 2007 yılında da 40 ton/gün kapasi-teli zeytinyağı fabrikası, 875.535 TL. kredi desteğiyle üreticilerin hizmetine kazandırılmıştır. Devletimizin verdiği bu kredi destekleri sayesinde bugün Tarım-sal Kalkınma Kooperatiflerimiz çalışmalarını modern tarım tekniklerine göre daha yüksek verim alarak sür-dürmektedirler.

Tarım Ve Köyişleri Bakanlığının son yıllarda üretici-lere sağladığı önemli bir destek de “Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı”yla yapılan desteklemelerdir. Manisa’da “Kırsal Kalkınma Yatırım-larının Desteklenmesi Programı” kapsamında eko-nomik yatırımlarda 95 adet tesis projesi tamamlan-mıştır. Yatırım tutarları toplamı 33.215.000 TL. olan bu projelere toplam 17.250.000 TL. hibe ödemesi yapılmıştır. Makine ve ekipman alımlarının desteklen-mesi ile 1.182 Makine ve ekipman için 7.250.000 TL. hibenin üreticilerimize ödemesi yapılmıştır. Bu-gün Manisa’mızda bu desteklemelerle açılan, tarıma dayalı tesislerde hem istihdam alanı sağlanmış, hem de tarımsal üretimin sağladığı hammadde daha mo-dern makinelerle işlenir hale gelerek tarımsal ihracata

büyük değişim yaşandı

2003’ ten bugüneManisa tarımındaDevlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent ARINÇ

8 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 11: manisa tarım ve gıda dergisi

önemli katkı sağlamaktadır. Makine ve ekipman desteklemeleri ile de çitçilerimiz, günümüzün modern yetiştiricilik tekniklerine uygun, temiz ve kalıntısız tarımsal üretim yapabilmektedirler.

2003 yılından bugüne kadar Tarım İl Müdürlü-ğümüzce uygulanan projelerle, yapılan yatırımlar ve karşılıksız desteklemeler ile 786,1 milyon TL. destekleme tutarı Manisa tarımının hizmetine sunulmuştur. Öte yandan Manisa İl Özel İdare-si tarafından 2003–2010 döneminde 31 adet hayvan içme suyu göleti yapılmış ve bu göletler için 223.200 TL. kaynak kullanılmıştır. Yapılan 13 adet sulama göleti ve damla sulama tesisi için ise 1.550.000 TL. kaynak kullanılmış ve 11.500 de-kar tarımsal alanda damla sulamaya geçilmiştir. İl Özel İdaresi ve DSİ tarafından gerçekleştirilen ça-lışmalar ile uygulanan sulama projeleri için yapılan harcama miktarı 2,09 Milyon TL dir.

DSİ tarafından 2003-2010 yılları arasında yapımı tamamlanan gölet çalışmalarıyla, 1.420 dekar alan damla sulamaya ve 3.070 dekar alan sulamaya geçmiştir. 11.500 dekar alanda taşkınlardan ko-runmak için çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmaların toplam maliyeti ise 314.180.000 TL dır.

Akhisar –Gördes Projesi Gördes Barajı İnşaa-tı İlimize yapılan büyük bir yatırım olup, 14.806 hektar arazinin sulanması ve İzmir İline yılda 59 hm3 içme suyu temini sağlanacaktır. Baraj inşaatı tamamlanmış ancak enjeksiyon çalışmaları 2011 yılında devam edecektir. Tamamlanan diğer pro-jeler Manisa Kula Göleti, Manisa Merkez Yuntdağı Köseler Göleti ve Sulaması, Aşağı Gediz Projesi Gediz Yandereleri Islah çalışması, Manisa Kırkağaç Bakır Göleti ve Sulaması İnşaatı, Aşağı Gediz 2. Merhale Projesi-Alaşehir Sulaması Şebeke Yeni-lenmesi projeleridir. DSİ tarafından 2011 yılında da planlama ve proje yapım işleri devam etmek-tedir. 2. Bölge Gölsu Manisa İli Projeleri Planlama

Mühendislik Hizmetleri 1. Kısım, Manisa Akhisar Gürdük Barajı ve Sulaması Planlama Mühendislik Hizmetleri, Manisa Merkez Sarma Barajı ve Su-laması Planlama Mühendislik Hizmetleri, Manisa Akhisar-Gördes Sağ Sahil Sulaması Proje Yapımı, Güneşli Sulaması Proje Yapımı, Manisa Gördes Çiçekli Göleti Sulaması Proje Yapımı, Manisa Ye-şilkavak Barajı Proje Yapımı planlanmış ve toplam 9.550.000 TL. keşif bedeli belirlenmiştir.

Sulama projeleri ile ürün deseninde değişiklikler olmaktadır. Örneğin Merkez Yuntdağı yöresi gibi buğday, arpa, tütün tarımı yapılan yerlerde mey-vecilik artmış, çilek yetiştiriciliği yaygınlaşmıştır. Damla sulama projeleri ile su tasarrufu sağlanmış ve kullanılan su miktarı yarıdan daha aza düşmüş-tür. Çilek yetiştiriciliğinde Merkez Osmancalı’da 220 dekar, Ortaköy’de 16 dekar, Karaahmetli’de 15 dekar, Sarıalan’da 5 dekar, Bağyolu’nda 40 dekar, Üçpınar’da 20 dekar olmak üzere toplam 316 dekar alanda üretim yapılır hale gelmiştir. Bu sayede Yuntdağı bölgesi köylerine alternatif üre-tim olarak çilek üretimi benimsetilmiş olup çiftçi-lere büyük girdi sağlamaktadır” dedi.

Tarımla ilgi tüm bu çalışmalarda en önemli faktö-rün, çiftçi ve üreticilerin modern tarım tekniklerini doğru olarak öğrenmeleri olduğunu ifade eden Bülent ARINÇ, “Başbakanımız Sayın Recep Tayip ERDOĞAN’ın gönülden desteklediği, Tarım Ve Köyişleri Bakanlığımızın da 2007 yılında başlattığı “Tarımsal Yayımı Geliştirme Projesi” kapsamında 2500 köye 2500 ziraat mühendisi ve veteriner hekim görevlendirilerek çalışmalar başlatılmış ve Manisa’da 66 teknik personel köylerde görevlen-dirilmişti. 2011 yılına geldiğimizde ise bu rakam Manisa’da 127’yi, Türkiye toplamında 5000 leri bulmuştur ve yılsonunda bu rakamın 7500 olma-sını hedeflemekteyiz. Bugün itibariyle Manisa’mı-zın merkez ve ilçelerine bağlı köy ve kasabaların-da görev yapan 127 ziraat mühendisi ve veteriner

hekim, çiftçilerimize tarımın yeni tekniklerini öğ-retmekte, birim alandan daha yüksek ve kaliteli ama aynı zamanda kalıntısız tarımsal ürünlerin yetiştirilmesinde üreticilere yol göstermektedir-ler. Bunlara ek olarak bu yıl Mayıs ayında Mani-sa’mızda 65 personelin daha görev yerleri olan köylerde görevlerine başlamasıyla birlikte Manisa ve ilçelerine bağlı köylerden tarımsal konularda hizmet alamayan bir köy bile kalmayacaktır.

İlimizde ziraat mühendisi ve veteriner hekimle-rin istihdam edildiği kasaba ve köylerde somut bir şekilde tarımsal ürünlerde artış gözlemlen-miş, yeni alternatif ürün çeşitleri, yerleşim yerinin sosyal sorunlarının çözümlenmesi, tarımsal üre-tim kooperatiflerinin sayıca artması, bitki hastalık ve zararlılarıyla daha etkin ve bilinçli mücadele, toprak analizine dayalı gübreleme ve bahçe tesi-si, hayvancılığın geliştirilmesine yönelik projelerin uygulanması, kadın çiftçilerin yetiştirilmesi ve daha birçok konuda etkin çalışmalar yürütülmüştür. Manisa tarımını daha ileriye götürecek bu çalış-malarda emeği geçen herkesi kutluyorum. Bu olumlu sonuçlar tabiî ki tesadüfî değildir. Özellikle Manisa çiftçisinin yeniliğe açık olması ve çalışkan-lığı, yürütülen tarımsal proje ve programlara olan talebi ve bu talebin karşılanmasında Hükümetimi-zin yeterli kaynağı ayırması, bu tarımsal proje ve programların gerçekleşmesinde ve başarıya ulaş-masında önemli rol oynamıştır” dedi.

Bizler de “Manisa Tarım ve Gıda Dergisi” olarak, demeç talebimizi kabul ederek dergimizin bu sayısına verdiği güzel bilgilerden dolayı Devlet Bakanı Ve Başbakan Yardımcımız Sayın Bülent ARINÇ’a teşekkür ediyor, Manisa tarımının geliş-mesinde bugüne kadar gösterdiği ilgi ve çabala-rından dolayı kendilerine minnettar olduğumuzu belirtmek istiyoruz.

9Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 12: manisa tarım ve gıda dergisi

HABER

15 TARGEL personeli törenle köylerdeki görevlerine başladı

Manisa’nın merkez ve ilçelerine bağlı köy ve kasabalarında görev yapmak üzere 10 ziraat mühendisi ve 4 veteriner hekimle merkezde ça-lışacak 1 sosyolog, Tarım İl Müdürlüğü toplantı salonunda yapılan imza töreniyle sözleşmelerini imzalayarak görevlerine başladılar.

Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Tarım İl Mü-dürü Ömer Çelik, “Bakanlığımızın 2007 yılında başlattığı TARGEL (Tarımsal Yayımı Geliştirme) Projesi kapsamında 2500 köye 2500 ziraat mü-hendisi görevlendirilerek çalışmalar başlatılmış ve Manisa’da 66 teknik personel köylerde gö-revlendirilmişti. 2011 yılında ise bu rakam 127’yi buldu. Bugün itibariyle Manisa’mızın merkez ve ilçelerine bağlı köy ve kasabalarında görev yapan 127 ziraat mühendisi ve veteriner hekim, çift-çilerimize tarımın yeni tekniklerini öğretmekte, birim alandan daha yüksek ve kaliteli ama aynı

zamanda kalıntısız tarımsal ürünlerin yetiştirilme-sinde üreticilere yol göstermektedirler. İlimizde TARGEL personelinin istihdam edildiği kasaba ve köylerde somut bir şekilde tarımsal ürünlerde artış gözlemlenmiştir. Yeni alternatif ürün çeşit-leri, yerleşim yerinin sosyal sorunlarının çözüm-lenmesi, tarımsal üretim kooperatiflerinin sayıca artması, bitki hastalık ve zararlılarıyla daha etkin ve bilinçli mücadele, toprak analizine dayalı güb-releme ve bahçe tesisi, hayvancılığın geliştirilme-sine yönelik projelerin uygulanması, kadın çiftçi-lerin yetiştirilmesi ve daha birçok konuda etkin çalışmalar yürütülmüştür” diye konuştu.

Köylerdeki elimiz, gözümüzsünüzDüzenlenen imza töreninde sözleşme imzalaya-cak personele de hitabeden Ömer Çelik, “Siz-ler, Tarım İl ve İlçe Müdürlüklerimizin köylerdeki

elisiniz, gözüsünüz. Gerek bitkisel gerekse hay-vansal konulardaki modern ve teknolojik geliş-meleri çiftçilerimize, üreticilerimize öğretecek, benimsetecek ve gerekirse ikna edecek sizlersi-niz. 2011 yılının hem size hem de üreticilerimize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum” dedi.

Göreve yeni başlayan TARGEL personeline ve-rilen eğitimlerden de bahseden Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü; “Göreve yeni başlayan persone-limizi, İl Müdürlüğümüzün yürüttüğü çalışmalara çabuk ve kolay intibak sağlamaları açısından 5 günlük eğitime aldık. Bu eğitimle şube müdürlük-lerimizde yürütülen çalışmalar ve idari konular hakkında bilgi sahibi olmalarının yanı sıra görev yeri olan köylerde çiftçilerle kolay diyalog kurma, modern tarımsal teknikleri benimsetme adına şube müdürlerinin tecrübe ve deneyimlerini de öğrenmeleri sağlanmıştır.”

10 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 13: manisa tarım ve gıda dergisi

11Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 14: manisa tarım ve gıda dergisi

HABER

Torba Yasa’da kooperatifler de var Bakanlığımızca kredi kullandırılan tarımsal amaçlı kooperatiflerin muaccel hale gelen koopera-tif ve ortakların borçlarının yeniden yapılandı-rılarak beş yıl süre ile taksitlendirilmesine dair 25.02.2011 tarih ve 27857 sayılı (1.Mükerrer) Resmi Gazete’de yayımlanan 6111 sayılı Kanu-nun 17. Maddesi’nin 21. Fıkrası aşağıdaki açıkla-malar doğrultusunda uygulanacaktır.

• Taksitlendirmeden yararlanmak için borçlu-lar ve/veya borçla ilgililer; 30.06.2011 tarihine kadar bağlı oldukları Tarım İl Müdürlüklerine müracaat ederek, taksitlendirme sözleşmesi düzenleyeceklerdir. Bu süre uzatıl-mayacaktır. Borcun hesaplanması, sözleşmele-rin düzenlenmesi gibi Tarım İl Müdürlükleri ve banka şubesince yapılması gereken işlemlerden kaynaklanan gecikmeler zamanında müracaat eden borçluların haklarını ortadan kaldırmaz. İl müdürlüklerine müracaat kooperatifin ortağı ta-rafından veya ortaklar adına kooperatif tarafından yapılır. • Taksitlendirmeye esas borç miktarının he-saplanması ve tahsil şekli:Tarımsal Kooperatiflerin Yatırım Faaliyetlerine Ya-pılacak Devlet Yardımı Yönetmeliği ve Tarımsal Amaçlı Kooperatiflere Kullandırılacak Kredilere İlişkin Yönetmeliği’ne göre kullandırılan krediler için yapılacak hesaplama aşağıda belirtildiği şekil-

de yapılacaktır. Bakanlığımızca 25.02.2011 tarihi itibariyle kredilere uygulanan faiz oranı %3’tür. Toplam bakiye anaparaya ödenmeyen ilk taksitin vadesinin başlangıç tarihinden 25.02.2011 tari-hine kadar %3 faiz oranına göre hesaplanacak tutarın TEFE/ÜFE aylık değişim oranlarının yıllık toplamı dikkate alınarak hesaplanacak tutardan daha düşük olacağından faiz oranı %3 olarak uy-gulanacaktır.

Bakanlıkça muacceliyet oluru (tahsil oluru) alın-mış toplam bakiye anaparaya kredinin öden-meyen ilk taksitin vadesinin başlangıç tarihinden 25.02.2011 tarihine kadar basit usulde yıllık %3 faiz uygulanır. Alacağa muaccel olduğu tarihten sonra ödeme yapılmış ise bu ödemeler düşülür ve yapılandırmaya esas toplam borç tutarı belir-lenir. Belirlenen tutar 1,25 katsayı ile çarpılır ve bulunan tutar beşe bölünmek suretiyle yıllık öde-necek taksit tutarı hesaplanır. Taksitlendirmeye esas toplam borç tutarı = ((muaccel olan bakiye anapara + ödenmeyen ilk taksitin vadesinin baş-langıç tarihinden 25.02.2011 tarihine kadar %3 faiz) – muaccel olduktan sonra yapılan ödemeler )) x 1,25 katsayı Tarımsal Amaçlı Kooperatifle-re Kullandırılacak Kredilere İlişkin Yönetmeliğin değişikliği ile eklenen geçici maddeler ile yapılan taksitlendirmelerde hesaplama yapılırken düşü-len muaccel olan anaparaya ilişkin tahsil edilmiş faizler bu kanun uyarınca yapılan hesaplamada

herhangi bir işlem görmeyecektir. Bu hesapla-mada sadece muaccel olduktan sonra bir ödeme var ise bu ödemeler düşülecektir. Muacceliyet sebebi proje kapsamında elde edilen ürünleri kooperatife teslim etmemek veya canlı demir-başları satmak gibi taahhüt ihlali gibi durumlarda muacceliyet tarihi ilk uyarının yapıldığı tarihtir. Taksitlendirme için yapılacak olan hesaplamada sözleşme faizinin uygulanması bu tarihten önceki ilk taksitin vade tarihi itibariyle yapılacaktır.

Yapılan hesaplamalar sonucunda alacağa ilişkin yapılan ödemeler nedeni ile kooperatif veya ortakların ödemesi gereken tutar bulunmaması halinde ilgililerden herhangi bir ödeme talebinde bulunulmayacaktır. Kooperatif ve ortakların kanu-nun yayımı tarihinden önce yaptığı ödemelerin, yapılan hesaplamaya göre tespit edilen borç tu-tarından fazla olması halinde herhangi bir ret ve iade yapılmayacaktır.

Peşin ödeme: Alacağın 30 Eylül 2011 tarihine kadar yapılandırmaya esas toplam borç tutarının tamamen ödenmesi halinde 1,25 katsayı uygu-lanmaz. İlimizde faaliyet gösteren, Bakanlığımız-ca kredilendirilen Tarımsal Amaçlı Kooperatifler, İl Müdürlüğümüze davet edilerek 01.04.2011 tarihinde saat 13:30 da toplantı düzenlenmiş ve ilgili kanunun uygulanması konusunda bilgilendi-rilmiştir.

12 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 15: manisa tarım ve gıda dergisi

13Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 16: manisa tarım ve gıda dergisi

KAPAK KONUSU

‘’KİRAZ’’Manisa’nın Kırmızı Altını Manisa’nın Kırmızı Altını

Anavatanı Anadolu ve Kafkaslar olan kiraz, ABD’den sonra en çok ülkemizde üretiliyor.

14 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 17: manisa tarım ve gıda dergisi

Anavatanı Anadolu ve Kafkaslar olan kiraz, dünyada geniş bir coğrafyaya yayılmıştır. Ticari olarak yetiştiriciliğinin yapıldığı ülkeler sırasıyla ABD, Türkiye, Fransa, İtalya ve Almanya’dır. Türkiye, ABD’den sonra dünyanın en çok kiraz üreten ülkesidir.Dünyada kiraz üretimi yaklaşık 2 milyon ton-

dur. Ülkemiz yıllık 215 bin ton olan üretimin ancak % 20’una yakın bir kısmını ihraç edebil-mektedir. Bunun da sebebi, üretimin büyük bir bölümü dış pazarın istediği standart ve kalitede olmaması ve döllenme biyolojisi açısından ya-şanan sorunlar nedeniyle 0900 Ziraat çeşidinin veriminin düşük kalmasından dolayıdır.

Tablo 1.’de Ege İhracatçılar Birliği’nin Kiraz İhracat Raporu yer almaktadır.

Tablo 2.’den de anlaşılacağı gibi ülkemiz yıllık üretim miktarının % 20’si Manisa ilimize aittir.

Tablo 1. Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği 2010 yılı Kiraz İhracat Raparu

Türkiye’de kiraz tarımının en yoğun yapıldığı iller sırasıyla; Manisa, İzmir, Bursa, Isparta, Afyon ve Çanakkale’dir.

Tablo 2. Manisa İli Kiraz Üretim Miktarı (2010)

Ülke Adı Miktar (Kg) Tutar (Dolar)

Almanya 5.681.555,00 19.168.849,58

Bulgaristan 5.460.806,00 9.670.513,13

İtalya 2.265.520,00 7.158.760,96

Rusya Federasyonu 1.100.276,00 1.277.081,86

İsveç 510.360,00 1.795.403,74

Avusturya 314.260,00 949.862,87

Hollanda 310.416,00 987.484,84

Birleşik Krallık 266.419,00 836.718,63

Irak 135.670,00 147.950,00

Polonya 114.190,00 285.147,60

Norveç 104.040,00 239.998,29

Moldovya 96.800,00 134.034,93

Yunanistan 94.845,00 345.285,43

Finlandiya 37.200,00 117.637,74

Hırvatistan 27.720,00 64.795,63

Belçika 19.800,00 90.401,20

Beyaz Rusya 18.600,00 42.246,50

Estonya 18.600,00 25.747,02

Romanya 13.365,00 19.591,73

Letonya 12.000,00 25.109,58

Ukrayna 2.522,00 2.017,60

Sırbistan 1.790,00 955,68

Genel Toplam 16.606.754,00 43.385.594,54

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Kiraz İhracat Raporu (01/01/2010-31/12/2010)

İlçe Kapladığı Alan (da) Üretim Miktarı (ton) İlçe Kapladığı Alan (da) Üretim Miktarı (ton)

Ahmetli 500 238

Akhisar 2.200 622

Alaşehir 3.000 1.185

Demirci 32.518 14.558

Gölmarmara 30 3

Gördes 5.000 893

Kırkağaç 200 117

Köprübaşı 105 22

Kula 3.300 240

Merkez 17.890 13.742

Salihli 2.300 966

Sarıgöl 450 225

Saruhanlı 600 105

Selendi 13.173 3.923

Soma 1.000 174

Turgutlu 12.500 6.000

TOPLAM 94.766 43.013

ÇINAR AYDOĞANZiraat Mühendisi

15Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 18: manisa tarım ve gıda dergisi

Anadolu birçok meyvenin olduğu gibi kirazın da kültürünün yapıldığı en eski yerdir. Bu yüzden Kuzey Anadolu Dağları ve Doğu Toroslar’da bol miktarda yabani kiraz türleri bulunmaktadır.

0900 Ziraat çeşidi; iri, sert ve tatlı meyve eti, çatlamaya dayanıklı meyvesi, uzun-yeşil sapı, yola ve muhafazaya dayanıklılığı ile dünyanın en önemli kiraz çeşitleri arasında yer almaktadır. Av-rupa ülkelerinde Türk Kirazı imajı yaratan 0900 Ziraat çeşidimiz değişik ekolojilerde yetiştirildi-ği için derim süresi yaklaşık iki ay sürmektedir. Türkiye’de ilk önce Nisan ayının üçüncü haftası içinde Manisa Sancaklıbozköy’de başlayan hasat daha sonra İzmir Kemalpaşa, Denizli Honaz, Çanakkale Lapseki-Bayramiç, Sultandağı, De-reçine, Akşehir, Uluborlu, Senirkent, Niğde; K.Maraş (Andırın)’da devam etmekte ve Konya Hadim’de son bulmaktadır. Bu iki aylık hasat sü-resi dış pazarlarda ülkemize büyük bir avantaj sağlamaktadır.

Dünya pazarında özellikleriyle haklı bir üne sahip kiraz çeşidimizin yetiştiriciliği açısından ekolo-jik isteklerine uygun olarak ülkemizde geniş bir coğrafya bulunmaktadır. Kaliteli ürün yetiştirildi-ği takdirde, ihracatı en kolay ürünlerin başında gelen kiraz yetiştiriciliğinin önemi ülkemizde iyi kavranmaya başlanmıştır. Bu bağlamda ülkemi-zin değişik akademik kuruluşlarında çalışmalar yapılmaktadır. Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü tarafından; bazı kiraz klon anaçlarının 6 değişik ekolojide performans-ları altı yıldan beri araştırılmaktadır. Gisela A 5, MaxMa 14, Weiroot 158, Mahalep SL 64, Maz-zard F 12/1 ve Tabel (Edabriz) anaçları bu de-nemelerin kapsamında bulunmaktadır. Dölleme biyolojisi ve uygun çeşit seçimi sorunlarına ışık tutacak olan bu çalışmaların, dünya pazarındaki ihracat yüzdemizi arttıracağı şüphesizdir.

Ülkemizde ilk hasat Manisa’nın merkeze bağlı Sancaklıbozköy Beldesi’nde yapıldığı için ihracat-çı firmalarının sezona ilk başlangıç yeridir. Dolayı-sıyla erkencilik söz konusu olduğu için müstahsil-lerin kirazları diğer bölgelere nazaran daha fazla değer kazanmaktadır.

Erkenciliğin bir diğer avantajı da Kiraz Sineği (Rhagoletis cerasi) yönündendir. Bilindiği gibi bu zararlı kiraz üreticisinin büyük korkusudur ve kesinlikle kontrol edilmesi gerekir. Çünkü zararlının bulaştığı meyvelerin pazarlanma şansı yoktur. Kışı toprakta pupa halinde geçiren za-rarlı, ilkbaharda pupalardan çıkış yaparlar. Kiraz ağaçlarındaki ergin yoğunluğu hava sıcaklığının 15 derecenin üzerine çıktığı dönemde (Mayıs sonları) başlar. Erginler bir süre beslendikten sonra çiftleşir ve dişi sinekler yumurtalarını, ben (kırmızı leke) düşmüş meyvelerin kabukları altı-na koyarlar, yumurtalardan çıkan larvalar meyve etinde beslenirler. Bu şekilde tüketici ifadesi ile kurtlu kiraz oluşur. Tedbiri alınmadığı takdirde zararı %80’lere ulaşabilir. Bulaşık meyvelerin pazarlama aşamasında fark edilmesi zordur. Bi-yolojik döngüsünde yılda 1 nesil veren kiraz si-neği Sancaklıbozköy’ün erkencilik özelliğinden dolayı sıkıntı yaratmamaktadır. Bu da üreticinin ilaç, mazot ve işgücü masraflarının artmamasına, ihracatçı firmalarında gönül rahatlığıyla zararlıdan ari ürün almasına sebep olmaktadır.

Beldeye has bir diğer stratejik konu toprak özel-liğidir. Toprakların büyük çoğunluğu kireçli top-rak olup, pH’ı 7.00 ve üzerindedir. Bu sebepten dolayı genellikle bahçe tesislerinde anaçlar İdris (Prunus mahaleb,L.)’dir. Şunu önemle belirtmek gerekir ki; taban ve su tutan arazilerde kiraz çe-şitlerine bu anaç (idris) kullanıldığı zaman, 7-8 yaşlarından sonra kesinlikle kuruma ve ölümler meydana gelir. Onun için, taban suyu yüksek

olan arazilerde kuş kirazı (Prunus avium) anacı seçilmelidir.Kiraz bahçelerinin tesisi aşamasında en fazla dikkat edilmesi gereken konuların başın-da çeşit seçimi gelmektedir.

Çünkü kiraz türlerinin çoğu morfolojik özellikleri nedeniyle kendine kısır olduğu gibi aynı zaman-da grup kısırlığı da göstermektedir. Yani her çeşit birbirini dölleyememektedir. Tüm meyve ağaç-larında olduğu gibi kiraz ağaçlarının da belli bir soğuklanma zamanına ihtiyacı vardır. Kirazlar kış dinlenme döneminden çıkabilmeleri için 7,2 ºC’nin altında 1100-1700 saatlik soğuklanma süresine ihtiyaç duyarlar. Soğuklanma ihtiyaç-larını tamamlayamamış kirazların çiçeklenmele-rinde gecikme ve düzensizlikler görülmektedir. 0900 Ziraat, Lambert, Napolyon ve Bing gibi yüksek soğuklanma ihtiyacı gösteren kiraz çe-şitlerinde bu durum daha da belirgindir. Kiraz ağaçlarının kış dinlenme isteklerini yeterince karşılayamaması döllenme yönünden de sorun yaratmaktadır.

Çünkü ılık geçen kışlardan sonra düşük soğuk-lanma ihtiyacı gösteren dölleyici çeşit, yüksek soğuklanma ihtiyacı gösteren çeşitten daha er-ken çiçeklendiğinden bu iki çeşit birbirini toz-layıp dölleyemezler. Üreticiler bu sorunu Bitki Gelişim Düzenleyicisi kullanarak çözüm yoluna gitmektedirler. Bu nedenle bahçe tesisi yapı-lırken her üretici temel seçimi olan ana çeşidin özelliklerinin yanı sıra, kirazın döllenme biyo-lojisini ve çeşitlerin soğuklanma ihtiyaçlarını iyi bilmeli, buna göre çeşit tercihi yapmalı, birbi-rine uygun en az 4-5 çeşit ile bahçe kurmalı-dır. Yetiştiricilikteki önemli hususlardan birisi de bitki beslemedir. Toprak analiz sonucuna göre yapılacak olan gübreleme ve yaprak analiz so-nucuna göre yapılacak olan takviye gübreleme en doğru yöntem olacaktır.

Kuzey Yarım Küre Arz Takvimi

Mayıs Haziran Temmuz Ağustos

ABD

İtalya

Türkiye

Çizelge1. Kuzey yarım küre arz takvimi (tüm kiraz çeşitleri için)

Çizelge 2. Güney yarım küre arz takvimi (tüm kiraz çeşitleri için)

Güney Yarım Küre Arz Takvimi

Ekim Kasım Aralık Ocak

Arjantin

Şili

Güney Afrika

Yeni Zelanda

Avusturalya

16 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 19: manisa tarım ve gıda dergisi

17Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 20: manisa tarım ve gıda dergisi

RÖPORTAJ

Salihli Ziraat Odası’ndan danışmanlık hizmetiÇalışmalar ile Salihli çiftçisinin kalkınmasına destek veren Salihli Ziraat Odası yeni başlatılan danışmanlık hizmetiyle de çiftçinin sorunlarını çözmeyi hedefliyor.

Kayıtlı 22 bin, aktif olarak çalışan yaklaşık 11 bin üreticisiyle Salihli Ziraat Odası, Salihli’deki tarım sektörünün gelişmesine katkı sağlıyor. Gerçek-leştirdiği çalışmalar ile Salihli çiftçisinin kalkınması-na destek veren Salihli Ziraat Odası uygulamaya yeni başladıkları danışmanlık hizmetiyle de karşı-laşılan sorunları kısa sürede çözüp çiftçinin yüzü-nü güldürmeyi hedefliyor. Manisa genelinde pek yaygın olmayan danışmanlık sistemini Salihli’de uygulamaya başladıklarını belirten Salihli Zira-at Odası Başkanı Hüseyin Toprak, Ankara’dan Danışmanlık Yetki Belgesi’ni beklediklerini söyle-yerek, ilerleyen dönemlerde artacak danışman sayısıyla köylerde hizmet vermeyi planladıklarını dile getiriyor.

Üreticilerin en çok bilgi eksiklerini giderme ko-nusunda kendilerine danıştıklarını anlatan Hü-

seyin Toprak, her hafta farklı konularda gerçek-leştirdikleri bilgilendirme toplantıları ile çiftçiye destek verdiklerini söylüyor. Pazarlama konu-sundaki sıkıntılara da değinen Toprak ilçede en büyük eksiklerinin soğuk hava deposu olmayışı olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Vatandaşın üret-tiği ürünü bir saklayamama sorunu var. Zorunlu olarak hemen pazara sunuyorlar. Soğuk hava deposu olmadığından ihracatçılar da Salihli’ye gelmiyor.”

l Salihli’nin tarım potansiyeli hakkında bilgi ve-rebilir misiniz?TOPRAK: İlçemizde 2010 verilerine göre yakla-şık 103 bin dekar civarında üzüm, 70 bin dekar civarında da zeytinimiz 30 bin dekar dane mısır, 11 bin dekar pamuk, mevcut. Ziraat Odası Başkanı Hüseyin Toprak

18 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 21: manisa tarım ve gıda dergisi

l Salihli Ziraat Odası’nın çiftçilere yönelik çalış-maları neler?TOPRAK: Ziraat Odası’nın şu anda kayıtlı 22 bin üreticisi var. Yaklaşık 11 bin üretici aktif ola-rak çalışmakta. Oda olarak şu anda uygulamaya başladığımız yeni bir danışmanlık projemiz var. Devletin uyguladığı tarımsal danışmanlık sistemi ilimizde pek yaygın olmadığından bunu Salihli’de başlattık. Bugünlerde Ankara’dan Danışmanlık Yetki Belgesi’ni bekliyoruz. Bir tane danışmanızı göreve başlattık. İlerleyen dönemde 3-4-5 da-nışman çalıştırıp, köylerde hizmet vermeyi plan-lıyoruz. Süreç içerisinde üreticilerle sözleşme yapmaya başlayacağız.

l Danışmanlar nasıl çalışıyor?TOPRAK: Bir danışman 60 tane üreticiye bakı-yor. Yılda en az 12 defa arazi sahibini, işletmeyi ziyaret etme zorunluluğu var. Danışmanlar, işlet-meyle ilgili her şeyden sorumlu. İşletmelerin her türlü sorununa cevap bulmada yardımcı olacak-lar.

l Başka projeler var mı gündemde?TOPRAK: Önümüzdeki günlerde “Okul Sütü” projemiz var. Salihli’de şu anda piyasa araştırma-larını yapıyoruz. Bir defaya mahsus, Salihli’deki yaklaşık 18 bin ilköğretim öğrencisinin hepsine 200 mililitrelik süt dağıtacağız. Buna ek olarak öğ-rencileri süt içmeye teşvik etmek amacıyla yayın çalışmalarımız var. Bir de 21 Mayıs Süt Günü’nde bir program hazırlamayı düşünüyoruz.

l Çiftçilerin üretimle ilgili yaşadıkları sorunlar ne-ler?TOPRAK: Üretimle ilgili genelde bilgi ihtiyacı var üreticimizin. Onunla ilgili her hafta Odamız-da bilgilendirme toplantıları yapıyoruz. Değişik

kurum ve kuruluşların temsilcilerini davet ediyoruz.

Örneğin domates tuta zararlısı, damla sulama, pamuk ve dane mısırla ile ilgili toplantılar yaptık. Çiftçinin en büyük sıkıntısı bilgi. Onun dışında da evrak hazırlama ve maddi sıkıntıları var. Genelde bize krediler, hibe projeleriyle ilgili sıkıntılar ge-liyor.

l Pazarlama konusunda sıkıntılar var mı?TOPRAK: Salihli’de en büyük eksiklerimizden bir tanesi, soğuk hava deposunun olmaması. Bir tane soğuk hava depomuz var. İkincisi de özel bir şirketin. Fakat o da Salihli merkezine uzak.Yani şirket kendine çalışıyor. Salihli ve köylerin-de yok. Şu anda Organize Sanayi’de bir tane kurulması için bir çalışma var. Vatandaşın ürettiği ürünü saklayamama sorunu var. Zorunlu olarak hemen pazara sunuyorlar. Soğuk hava deposu olmadığından ihracatçılar da Salihli’ye gelmiyor. Soğuk hava deposu en yakın Alaşehir’de var. Alaşehir’den üzüm alamayan, sıkıntılı olan ihra-catçılar geliyor Salihli’ye.

l Süt piyasası ne durumda?TOPRAK: 2006 yılından önce Salihli’de süt piya-sası üç firmanın elindeydi. Genelde süt piyasasını bunlar belirliyorlardı. 2006 yılından sonra Poyraz Damları Tarımsal Kalkınma Kooperatifi süt top-lamaya başladı. Süt toplamaya başladıktan sonra dengeler biraz değişmeye başladı. Yani hem yem fiyatları hem de süt fiyatlarında pazar şansı oldu. Daha önceleri bölgede özel firmalar sütü istediği fiyattan alıyorlar, istedikleri gibi dışarıya satıyorlar-dı. Büyük bir rant vardı. Aslında Salihli hatta Ma-nisa bölgesi süt piyasasında serbest bölge olarak geçer. Örgütleşmenin az olmasından dolayı pa-zarlık şansınız yoktur. Poyraz Damları Koopera-tifi devreye girdikten sonra Bursa’da bir firmayla anlaştı. Bölgede süt fiyatlarının biraz daha yüksek fiyata satılabileceğini gösterdi. Peşinden diğer kooperatifler de kurulup devreye girince

Salihli’de süt piyasası biraz hareketlendi.

l Örgütlenme ya da kooperatifleşme adına atılan başka adımlar var mı?TOPRAK: Aynı zamanda Poyraz Damları Koope-ratifi Başkanıyım. Poyraz Damları Kooperatifi ola-rak 2007 yılında fidancılığa girdik. Şu anda sultani çekirdeksizde sertifikalı tatlı fidan üreticisi olarak sektörde tek biz varız. Manisa genelinde yıllık 2 milyon civarında sertifikalı tatlı fidan üretiyoruz.

l Çiftçiler sizde en çok ne talep ediyorlar? TOPRAK: Benden en çok talep ettikleri finansal bilgi. Yani bankalarla, tarım kredileriyle, hibe pro-jeleriyle, değişik projelerle ilgili bilgi talep ediyor-lar.

l Çiftçilerin kendilerini geliştirmeleri adına sizin önerileriniz var mı?TOPRAK: Üreticilerin gezmelerini, fuarları zi-yaret etmelerini çok istiyorum. Ben şahsen Türkiye’de çoğu bölgeye gittim, gezdim. Fuarlara genelde katılırım. Yani en ufak bir yenilik görseniz dahi kafanızda farklı şekilde canlandırıp, uygulaya-biliyorsunuz.

l Ziraat Odası tarafından düzenlenen Tarım Fua-rı devam edecek mi?TOPRAK: Geçen yıl yoktu ama bu yıl tekrar de-vam etmeyi düşünüyoruz. Geçmiş yıllarda üst üste altı yıl Tarım Fuarı yapılmış. 2010 yılında ya-pılmadı. Biz bu fuarları devam ettireceğiz. Önce-den Ziraat Odası tek başına yapıyordu ama biz tüm kuruluşları içerisine katıp, daha kapsamlı bir fuar düşünüyoruz eylül ayında.

19Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 22: manisa tarım ve gıda dergisi

HABER

Tarım İl Müdürlüğü hayvancılık projeleriyle çiftçileri kalkındırmaya devam ediyor

Bir proje de Sarıgöl’eManisa’nın Sarıgöl İlçesi Yeniköy’de Tarımsal Kalkınma Kooperatifi üyesi 38 aileye 4’er baş olmak üzere toplam 152 baş gebe düve, törenle dağıtıldı.

Törene AK Parti Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Tanrıverdi, Sarıgöl Kay-makamı Adem Uslu, Sarıgöl Belediye Başkanı Ömer Karcı, Tarım İl Müdürü Ömer Çelik, İl Genel Meclisi Başkanı Dursun Ali Yıldız, İlçe Ta-rım Müdürü Mehmet Toy, Sarıgöl Ziraat Odası Başkanı Ali Kaya, Yeniköy Tarımsal Kalkınma Ko-operatifi Başkan ve yönetim kurulu üyeleri ile çok sayıda üretici katıldı.

Açılış konuşmasını yapan Tarım İl Müdürü Ömer Çelik, “Tarımsal kalkınma kooperatifleri-ne uygulanan projeler ve fayda sahiplerine kul-landırılan krediler bakımından Manisa son sekiz yılda en parlak dönemini yaşamaktadır. Keza 1999-2002 yıllarına ait dönemde sadece iki ko-operatife proje uygulanmış 600 bin TL kaynak aktarılmışken 2003-2010 yıllarını kapsayan, son sekiz yıllık dönemde 76 adet kooperatife 39 milyon TL.’nin üzerinde kaynak aktarılmış ve yaklaşık olarak 5 bin çiftçi ailesi faydalanmıştır. Bu kapsamda Sarıgöl İlçemizin 70 ortaklı Ye-niköy Tarımsal Kalkınma Kooperatifi için 2009 yılında KASDP’ten Süt Sığırcılığı Projesi Yatırım Programı’na alınmış, 2010 yılında uygulamaya başlanmış ve bugün burada proje kapsamın-da kooperatif ortaklarına (38 Aile x 4 Baş) toplam 152 baş gebe düve verilecektir. Proje-ye tahsis edilen toplam kredi miktarı ise 1 mil-yon.452 bin 235 TL’dir” diye konuştu.

Sarıgöl Kaymakamı Adem Uslu konuşmasında hak sahiplerine hitap ederek “Bugün itibariyle

sizlere vereceğimiz 4 gebe düvenin asli sahibi değilsiniz, onlar borçlarınızı ödeyeceğiniz 2018 yılına kadar 73 milyonun size olan bir emaneti-dir. Bu gebe düvelere iyi bakın, iyi bakıldığı süre-de en kısa zamanda kendisini amorti eder. İki yıl itibariyle herhangi bir ödemesi yok, ödemeler iki yıldan sonra başlıyor ve altı eşit taksitler ha-linde, 2013 yılından itibaren 2018 yılına kadar devam eden bir taksitlendirme içersinde bu borcunuzu ödeyeceksiniz.” dedi.

AK Parti Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcı-sı Hüseyin Tanrıverdi ise KÖYDES ile bir tarih yazıldığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Şehirlerimiz gelişmektedir, kalkınma önem-li oranda artmış, kırsal alanlarımız geri kalma-mıştır. Köylerimizin ihmal edildiğini gördükten sonra daha fazla ilgi göstermek zorundayız.

KÖYDES ile bir tarih yazılmıştır. Biz iktidara geldiğimizde sadece Manisa’da 190 köy susuz iken şimdi susuz köyümüz kalmadı. Köylerimiz böylesi hizmetleri alırken, köydeki insanlarımı-zın da çağdaş medeniyet seviyesini yakalama-ları için yenilikler yapmaya devam ediyoruz. Köylümüzün kalkınmasını temin etmek için, kırsal alanların gelişmesini temin için tarımsal ve hayvansal kalkınmalara destek verilmektedir. Manisa’mız tarımsal ve hayvansal alanda önemli destek almıştır. Bundan sonra da almaya devam edecektir”.

Konuşmaların ardından kura çekimiyle gebe düveler sahiplerine teslim edildi. Törenin ardın-dan Yeniköy halkı misafirlere yemek ikramında bulundu.

20 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 23: manisa tarım ve gıda dergisi

21Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 24: manisa tarım ve gıda dergisi

Bağlarda don zararı

ÇİFTÇİ EĞİTİMİ

Manisa Meteoroloji Müdürlüğü’nden 11 Nisan’ı 12 Nisan’a bağlayan gece ‘don’ olacağı ihbarını alan ve değerlendiren Manisa Tarım İl Müdürlüğü, bu ihbarı üzüm, kiraz ve mey-ve üreticilerinin cep telefonlarına 22 bin.242 adet SMS göndererek duyurmuştur.12 Nisan Salı sabahı özellikle saat 03:00-09:00 saatleri arasında ‘don’ olayına karşı tedbir alınması ge-rektiği üreticilere bildirilmiştir.

Son yıllarda üst üste nisan ayında yaşanan ‘don’ olayından daha önceleri büyük zarar gö-ren çiftçilerimiz resim 1-2 de görüldüğü üzere mini spring diye tabir edilen yağmurlama şek-linde sulama yapan bir sulama sistemini bağ-

larına tesis etmişlerdi. Bu üreticilerimiz ‘don’ olayının olacağı gece bu sistemi çalıştırmak şeklinde tedbir almışlardır.

12 Nisan Salı sabahı saat 04:00 ten itibaren sıcaklık -1,2 C’ye düşmüş ve bu sıcaklıkta sa at 07:30’a kadar devam etmiştir. Bunun so-nucunda; Manisa-Merkez, Saruhanlı, Turgut-lu, Gölmarmara ilçelerinde % 5’den %80’e varan oranlarında bağ alanlarında soğuk zararı oluşmuştur.(Resim 3-4) İl merkezinde ise en fazla Güzelköy ve Muradiye bağ alanlarında zarar oluşmuştur. Özellikle Gediz nehri kena-rındaki bağlarda % 80’e veren oranlarda zarar meydana gelmiştir. (Resim 5-6)

Ancak resim 1 ve 2’de görülen sistemler va-sıtasıyla üstten sulama yapılan bağ alanlarında don zararının biraz daha az olduğu yapılan ara-zi kontrollerinde görülmüştür. Yine bu kontrol-lerde bazı üreticilerin bir sıra atlayarak sistemi tesis ettikleri ancak bu şekilde yapılan sistemle-rin tam koruma sağlamadığı da tespit edilmiştir. Don zararından tam koruma sağlamak için bu sistemin tüm sıralara kurulmuş olması gerek-mektedir. Su miktarı, basınç gibi nedenlerle tüm sıralara sistem kurulmazsa, sistemden beklenen tam koruma da sağlanamaz. Ayrıca sistem donun başladığı sıcaklığın 0 C’ye düştü-ğü andan itibaren çalıştırılmalı ve sıcaklık 0 C’yi geçinceye kadar kesintisiz devam ettirilmelidir.

Köksal AKSUZiraat Mühendisi

Resim 6

Resim 2 Resim 3

Resim 4 Resim 5

Resim 1

22 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 25: manisa tarım ve gıda dergisi

23Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 26: manisa tarım ve gıda dergisi

ÇİFTÇİ EĞİTİM

Anızla birlikte geleceğimizi de yakmayalımAnız yakılması olayı ülkemiz genelinde olduğu gibi ilimizde de uzun yıllardır sorun yaratmaya devam etmektedir. Çiftçiler hasat sonrası tarlada kalan bitki artıklarından yani anızdan farklı yöntemlerle kurtulmak yerine yakmayı tercih etmektedirler.

Anızın yakılmasında iki tahıl grubu bitki karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan ilki buğday ve arpa anız-larıdır. Hasatlar genel olarak rakıma bağlı olarak haziran başı ile temmuz başı arasında yapılmak-tadır. Hububat sonrası en çok ekilen bitki mısır-dır. Bunun yanında az da olsa pamuk, sebze v.b ürünler ekilmektedir. Buğday ve arpa sonrası ka-lan anızlarla baş etmek mısır anızlarına göre daha kolaydır. Genelde hasat sonrası gölge tavında yapılan bir sürümle anızlar toprağa karıştırılarak tarla ekime hazırlanabilmektedir. Bu nedenle ili-mizde buğday ve arpa anızlarının yakılması olay-ları gerçekleştirilen eğitim ve cezai uygulamalarla oldukça azalmıştır. Ancak esas sorunlar mısır ha-sadı sonrası tarlada kalan anızlarda yaşanmakta ve bu anızların yakılması yönünde büyük bir eği-lim olmaktadır. Bunun nedeni ise mısır sonrası tarlada kalan anız miktarı oldukça fazla olmasıdır. Yapılan eğitimlere rağmen özellikle mısır anızları-nın yakılmaya devam edilmesi sıkı takibi ve cezai işlemi beraberinde getirmiştir. Bu nedenle her yıl anızların yakılmasının yasaklığı ile ilgili Valilik Tebliği hazırlanarak yayınlanmakta-dır. Tüm eğitimlerimize rağmen gerçekleşen anız yangınlarında 2872 sayılı çevre kanuna muhale-fet suçundan para cezaları verilmektedir. 2010 Yılında 56 yakma olayı için toplamda 42 bin TL para cezası kesilmiştir. Amaç çiftçilerimize ceza

kesmek değil anızların yakılmasının önlenmesini sağlamaktır.

Toprak verimliliğini kaybederAnız yakılmasının en büyük zararı organik madde kaybıdır. Zaten topraklarımızda organik madde

azlığı önemli bir sorun iken anız yakılması bu so-runu daha da arttırmaktadır. Daneyi alıp geri ka-lan bitki artıklarını her yıl yakmak, organik madde miktarının her yıl azalmasına neden olmaktadır. Biz biliyoruz ki bir toprakta organik madde düşük ise sağlıklı bir bitki yetiştirmek mümkün değildir.

MEHMET YURTSEVENZiraat Mühendisi

24 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 27: manisa tarım ve gıda dergisi

İstenilen kadar kimyasal gübre verilse bile yine de karşılığı alınamaz. Zaten çiftçi dostlarımız-la yaptığımız sohbetlerde çiftçilerimiz; “Toprak yoruldu, çok gübre veriyorum ancak mısır ve-rimleri giderek düşüyor” diye şikayet ederler. İşte anızların her yıl yakılması bu sonucun orta-ya çıkmasına ve sorunun derinleşmesine sebep olmaktadır. Organik madde azlığı sağlıklı toprak ortamının bozulmasını doğurur. Toprağımız çok sıkışır, geç ısınır, su tutma kabiliyeti bozulur ve dolayısıyla sağlıklı ürün yetiştirme imkanı kalmaz. Anız yakılmasının zararı sadece organik madde-nin azalmasına sebep olmaz. Bunun yanında aşa-ğıdaki zararlara da yol açar.

• Organik madde miktarı azalır, • Mikrobiyolojik aktivite geriler, • Omurgasızlar yok olur, • Toprağın su tutma kapasitesi azalır, • Toprak verimliliği düşer, • Erozyon riski yükselir, • Biyolojik denge bozulur, • Fiziksel ve kimyasal yapı zarar görür, • Çevre kirliliği artar, • Orman vb. yangınlar artar, • Telefon ve enerji iletim hatları zarar görür, • Trafik kazası ihtimali yükselir.

Buradan da görülmektedir ki bir kibrit çakıp ‘anızdan kurtuluyorum’ demek son derece bü-yük zararlara yol açmak demektir. Bu nedenle anızları kendi geleceğimiz için kesinlikle yakma-malıyız.Anız idaresi için neler yapmalıyız? ‘Yakmayalım ama ne yapalım’ gibi sorularla hep karşı karşıya geliyoruz. Bu nedenle bazı pratik tavsiyelerimiz olacaktır.

Buğday sonrası ikinci ürün mısır veya pamuk ekilecekse anızı hiç bozmadan anıza direkt ekim makineleri ile ekim yapabiliriz. Böylece anız boz-mak için harcayacağımız para ve zamandan ta-sarruf eder aynı zamanda bizim için kıymetli olan bu organik maddenin yanarak yok olmasını ön-leriz. Yalnız bu şekilde anıza direkt ekimin şart-larını yerine getirmeliyiz. Bu da doğru makine, yani anıza direkt ekim yapabilen mibzerlerle bu işi yapmalıyız. Bu makinelerin Makine Ekipman desteğiyle alınabileceğini de göz önünde bulun-durmalıyız. Direkt anıza ekim yaptığımız saha-ların sulamada göllenmeyi engelleyecek şekilde tesviyeli olmasına ya da yağmurlama veya pivot sulama kullanmaya özen göstermeliyiz. Anıza yapılan direkt ekim bize en az 15 gün zaman kazandıracak olup, bunun karşılığını da yüksek verim alınması olarak sağlayacaktır.

Direkt anıza ekim makinesinin olmadığı durum-larda anız gölge tavında sürülerek toprak hazırlığı yapılmalıdır. Sap parçalayıcıların kullanılması anız idaresinde büyük avantaj sağlayacaktır.Mısır ha-sadı sonrası buğday ekilecekse fazla saplar tar-ladan uzaklaştırıldıktan sonra 4 kg/da saf azot uygulamasıyla tarla işlenerek buğday ekimine kadar sapların parçalanması hızlandırılabilir. Top-rak işlemesiz tarım alternatifleri değerlendirilerek

gerekli makine alt yapısı oluşturulmasıyla toprak işlemeden, yani anız bozulmadan tarım yapılabi-leceği unutulmamalıdır. Bilinmelidir ki kışı çıplak geçiren araziler anızlı arazilere göre erozyondan daha fazla etkilenirler.

Mısır anızlarında fazla materyalin hayvan bes-lenmesi amacıyla balya haline getirilerek ticare-tinin yapılması yakılmasına göre daha faydalı bir alternatif olacaktır. Böyle bir faaliyetin başlaması sevindiricidir.

Sonuç: Anız kendi tarlamızda oluşan bir orga-nik maddedir. Bunları yakmak tarlamızın gele-ceği açısından bir felakettir. Bu nedenle anızları yakmayalım, geleceğimizi karartmayalım. Anız yakmanın yasak olduğunu ve 2011 yılında da ya-sağın kontrolünün ilgili kurumlarca sıkı bir şekilde yapılacağını ve aksine davranışta bulunan çiftçile-rimizin 2872 sayılı çevre kanuna muhalefet su-çundan cezalandırılacağı da unutulmamalıdır.

25Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 28: manisa tarım ve gıda dergisi

HABER

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı-Denizbank işbirliğiyle üreticiye eğitim desteği sürüyorTarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Denizbank işbir-liğiyle 2009 yılında Tarım Seferberliği kapsamın-da hayata geçirilen “1000 Köye 100.000 Kitap” projesi büyüyerek devam ediyor. Son olarak 10 Şubat tarihinde “2500 Köye 250.000 Kitap” pro-jesiyle kitap teslimleri Manisa Tarım İl Müdürlüğü toplantı salonunda düzenlenen törenle yapıldı. Kitaplar, TARGEL Projesi kapsamında çalışan Ziraat mühendislerine verilerek, çiftçinin tarım-daki son teknolojiler ile tanışması amaçlanıyor. Üreticiyi bilgilendirme ve bilinçlendirmeye yö-nelik hizmetleriyle Türk tarımına katkı sağlamayı amaçlayan Denizbank, yeni hizmetlerle üreticiye destek olmaya devam ediyor. Türkiye’de bir ilk olma özelliğini taşıyan “1000 Köye 100.000 Ki-tap” projesinin üreticilerden büyük ilgi görmesi sonucunda proje kapsamını genişleterek “1500 Köye 150.000 Kitap” daha götürme kararı alan Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Denizbank, top-lam “2500 Köye 250.000 Kitap” ulaştırarak, ya-yınlanan 100 ayrı çeşitteki tarımsal içerikli kitapla üreticilerin daha bilinçli üretim yapmalarına ve daha yüksek verim almalarına katkı sağlamış olacak.

Kitapların Denizbank Batı Anadolu Bölge Müdü-rü Hasan Özer Orhan tarafından teslim edildiği törende, Manisa Tarım İl Müdürü Ömer Çelik, Çiftçi Eğitim ve Yayım Şube Müdürü Mehmet Ay-dın, Denizbank İşletme ve Tarım Bankacılığı Batı Anadolu Bölge Satış Müdürü Asuman Köseoğlu, Denizbank Manisa Cumhuriyet Bulvarı Şube Mü-dürü Erdem Karacaoğlu, Denizbank Tarım Ban-kacılığı Batı Anadolu Bölge Temsilcisi Uğur Kerem Akçıl, Denizbank diğer ilçe şube müdürleri, İlçe Tarım Müdürleri, kitap dağıtımı yapılacak köylerin TARGEL personeli ziraat mühendisleri, veteriner hekimleri ve köy muhtarları hazır bulundu.

Çiftçinin bilinçlenmesi ve gelişmesine katkı Üreticinin üretimini yaparken finansal destek sağ-lamanın yanında eğitimini de düşündüklerini be-lirten Batı Anadolu Bölge Müdürü Hasan Özer Orhan, “Tarım sektörünün gelişmesi yönünde sürdürdüğümüz yoğun faaliyetler, yenilikçi ürün-lerimiz ve sosyal sorumluluk projelerimiz ile Türk çiftçisinin gelişmesine, bilinçlenmesine katkıda bu-lunmayı hedefliyoruz. Şubelerimizdeki çoğunluğu ziraat mühendislerinden oluşan müşteri temsilci-lerimiz ile yatırımcılara ve üreticilere Denizbank farkıyla kaliteli hizmeti götürmek de hedeflerimiz arasında yer alıyor.”dedi. Kitap kampanyasının üretici için faydalı bir uygulama olduğunu belirten Tarım İl Müdürü Ömer Çelik, projenin çiftçiye ha-

yırlı olmasını dileyerek, “Tarım ve Köyişleri Bakan-lığı son zamanlarda esas asli görevi olan çiftçinin eğitimine, yeni teknolojilerin çiftçiye ulaştırılması konusunda yoğun bir çaba gösteriyor. Bu pro-jelerinden bir tanesi de bu. Köylerde 5 bin adet ziraat mühendisi ve veteriner hekim arkadaşımız görevlendirildi ve bu sayının 2011 yılında 7500’e çıkarılması hedeflenmektedir. Dağıtılan bu kitaplar, gerek köylerde görev yapan ziraat mühendisi ve veteriner hekim arkadaşlarımıza, gerekse çiftçimi-

zin eğitiminde faydalı olacaktır. Biz arkadaşlarımız için hizmet içi eğitimler, televizyon programları ve fuar organizasyonları ile yeni teknolojileri, tarım-daki son gelişmeleri takip etmelerini sağlamaya ça-lışıyoruz. Projeye katkılarından dolayı Denizbank’a teşekkür ediyoruz. Bu çalışmanın Manisa’mız çiftçisine hayırlı olmasını diliyorum”diye konuştu. Konuşmaların ardından kitaplar köylerde görevli TARGEL personeli ziraat mühendisleri ve veteri-ner hekimlere teslim edildi.

26 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 29: manisa tarım ve gıda dergisi

27Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 30: manisa tarım ve gıda dergisi

HABER

Manisa Tarım İl Müdürü Ömer Çelik, Salihli Ziraat Odası Başkanlığı görevini devralan Hü-seyin Toprak’ı makamında ziyaret etti. Hüseyin Toprak’a yeni görevinde başarılar dileyen Ömer Çelik, “Günümüzde sivil toplum örgütlerinin önemi gün geçtikçe artmaktadır. Bu örgütlerin kamu kurum ve kuruluşları ile ortak çalışma-sı, her alanda olduğu gibi tarım sektöründe de paydaşlarına yani çiftçilerimize azami yararlar sağlayacaktır. Bakanlığımızın bazı yetkilerinin ile-ride ziraat odalarına aktarılması gündemdedir. Bu da ziraat odalarının çiftçilerimize daha geniş kapsamlı hizmet vereceği anlamına gelmektedir. Salihli ilçemiz tarım potansiyeli bakımından çok önemli bir yere sahiptir ve Manisa’nın gözbebe-ğidir. Yeni başkanımız Hüseyin Toprak, bölgeyi

çok iyi bilen, 4/B kapsamında TARGEL personeli ziraat mühendisi olarak görev yapmış, tarımsal çalışmalarını yeni görevinde de başarıyla yerine getirerek, en iyi hizmeti verme gayreti içersinde olacaktır. Salihli’nin Poyrazdamları Kasabası’nda birçok alanda, özellikle kooperatif faaliyetleri konusunda başarılı çalışmalar yapmış, görev ala-nındaki çiftçilere önemli hizmetlerde bulunmuş olan Hüseyin Toprak’ın, Salihli Ziraat Odası Baş-kanı olarak da güzel çalışmalara imza atacağına olan inancımız tamdır” dedi. Çelik, Salihli Ziraat Odası Başkanı Hüseyin Toprak’a yeni görevinde başarılar dilediğini de ifade etti.

Yapılan ziyaret dolayısıyla memnuniyetini dile getiren Hüseyin Toprak ise yaptığı konuşmada,

“İl Müdürümüz Sayın Ömer Çelik’in ziyareti bizi fazlasıyla memnun etmiştir. Kendilerini, tüm yönetim kurulu üyelerimizle birlikte odamızda ağırlamaktan büyük memnuniyet duyduk. İl Mü-dürümüz Ömer Çelik’in, İl Müdürlüğümüzün başında Tarım İl Müdürü olarak görev yaptığı süre içinde bugüne kadar Manisa tarımına yaptığı katkılar tüm çiftçilerimiz tarafından bilinmekte ve takdir edilmektedir. İl Müdürümüzün Manisa çift-çisine daha iyi hizmet vermek için ziraat odaları-nın çalışmalarına da destek verdiğini hepimiz ya-kinen biliyoruz. İl Müdürümüzün bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Ziraat Odamıza, Salihli tarımına ve çiftçisine katkılarını bekliyoruz ve bu nazik ziyaretlerinden dolayı kendilerine te-şekkür ediyoruz” diye konuştu.

Tarım İl Müdürü Ömer Çelik’ten Salihli Ziraat Odası’na ziyaret

28 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 31: manisa tarım ve gıda dergisi

29Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 32: manisa tarım ve gıda dergisi

ÇİFTÇİ EĞİTİM

Manisa’da kiraz yetiştiriciliği

Kirazda kültürün yapıldığı en eski yer Anadolu’dur. Dünyada 2000 civarında kiraz çeşidi bulunmak-tadır. Kirazlar meyveye 3-7 yıl sonra tam verime ise 10-12 yaşında yatarlar. Ekonomik ömürleri 20-25 yıldır. Ülkemizde 10 milyon civarında ki-raz ağacı bulunmaktadır. Türkiye’nin yıllık üretimi 200– 250 bin ton olup; bu üretimin %10’u ihraç edilmektedir. Ülkemiz koşullarında verim ağaç

başına 25-30 kg’dır. Manisa’da kiraz uzun yıllar-dır yetiştirilmektedir. 2010 yılı itibariyle 94.766 dekar alanda 43.013 kg kiraz üretimi gerçekleş-tirilmiştir.

İklimKiraz ağaçları sıcak bir büyüme sezonu, kış mev-siminde belli bir dinlenme, yağmursuz bir çiçek-

lenme ve hasat dönemini sever. 1000 saatin üs-tünde soğuklama ister. Bu ihtiyacı karşılanmaz ise düzensiz çiçeklenme ve çiçek silkmeleri görülür. Yaklaşık 1000 m rakım yetiştiricilik için idealdir.

Manisa’da mikroklimal özellikler dolayısıyla Mer-kez ve 15 ilçesinde de yetiştiricilik yapılmaktadır. Merkez Şirinköy’de 70 m ve Selendi Pınarlar

OSMAN SARIZiraat Yüksek Mühendisi

30 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 33: manisa tarım ve gıda dergisi

Köyü’nde 1050 m rakım arasında yetiştiricilik ya-pılmaktadır. Bu nedenle 15 Nisan – 15 Temmuz arası hasat devam etmektedir.

Kış soğukları -20 ºC’ nin altında uzun süre seyre-den bölgeler ve çiçeklenme dönemi sıcaklıkları-nın -2 ºC’nin altına düştüğü yerlerde kiraz yetiş-tiriciliği yapılmamalıdır. Aşırı yaz sıcakları çift pistil oluşumunu, dolayısıyla ikiz meyveyi teşvik ettiği için istenmemektedir. Çünkü böyle meyvelerin pazar değeri düşüktür.

ToprakKiraz kireç oranı düşük, drenajı iyi, derin ve hafif topraklardan hoşlanmaktadır. Taban suyu seviye-si 1,5 m’nin altında olmalıdır.

Döllenme BiyolojisiBirkaç çeşit hariç tüm kiraz çeşitleri kendine kı-sırdır. Tesis edilecek bahçelerde en az 1/9 ora-nında tozlayıcı bulunmalı ve ana çeşidi tozladığı bildirilen en az 3 tozlayıcı çeşitle bahçe kurul-malıdır. Döllenme döneminde bahçede mutla-ka arı bulundurulmalıdır. Döllenme %95 arı ile olur. İhraç ettiğimiz en önemli çeşit olan Ziraat 900 çeşidinin tozlayıcıları Starks Gold, Lambert, Metron Late, B. Gaucher, Larian, Noble, Vista, Jübilee’dir.

Anaç seçimiAnaç seçimi toprak analizine göre yapılmalıdır.Kuş Kirazı: Organik maddece zengin geçirgen toprakları sever. Kirece toleransı azdır. 5x6, 6x6 m aralık ve mesafe ile dikilebilir. Tam verime 5-6 yılda yatar.İdris: (Prunus mahalep):Kireçli, kumlu toprakla-ra adaptasyonu iyidir. Aşı uyuşmazlığı gösterebi-lir. Taç küçüktür, kuş kirazının %75 – 80 i kadar-dır. 5x5 m aralık mesafe ile dikilebilir.

Çeşit seçimiİhracat ve pazarlama durumu göz önünde bu-lundurulmalıdır. Başlıca çeşitler Ziraat 900, Starks Gold, Lambert, Metron Late, B. Gauc-her, Larian, Noble, Vista, Jübile, S.H.Giant, Gılli, Starks Gold, Metron Late, Sapıkısa, Stella, Early Burlat, ve Karabodur’dur.

Bahçe tesisi Kirazda bahçe tesisi öncesi Temmuz-Ağustos ay-larında dipkazanla toprak mutlaka patlatılmalı ve dikim ekim-kasım aylarında yapılmalıdır. Dikim esnasında fidanın söküm yeri dikimde toprak ile aynı seviyede olmalı, dikim tuvaleti (budaması) mutlaka yapılmalı ve can suyu verilmelidir.

Budama ve dal terbiyesi Dikimden sonra ilk üç yıl kış ve yaz budaması bir-likte uygulanmalı, 60-70 cm’de ilk kat ve sonra her 60-70 cm yeni kat olmak üzere katlar oluş-

turulmalıdır. Modifiye lider sistem oluşturulmalı, yaz dönemlerinde mutlaka mandalla dal açma işlemi yapılmalıdır. 4-5 kat oluşturulmalı, 17-21 yan dal meydana getirilmelidir. Bu sistemle 3 yıl-da meyve almak mümkündür. Ayrıca ağacımızı istediğimiz yükseklikte kontrol altına alabiliriz. Ki-raz ve vişnenin meyve türleri içinde en az buda-maya ihtiyaç duyan türler olduğu unutulmamalı-dır. Dikimden sonraki üç yıl içersinde ana dallar iyice oluşturulduktan sonra yapılacak budamalar; kuruyan, tacın iç kısmını sıkıştıran, çok zayıf bü-yüyen ve ana dallarla rekabet edebilecek obur dalları kesmekten ibarettir.

Toprak işleme Arazi meyline ve toprak yapısına göre sonbahar ve ilkbaharda 8-10 cm derinlikte toprak işleme-si yapılabilir. Derin sürümden mutlaka kaçınıl-malıdır.

GübrelemeToprak ve yaprak analizlerine göre, konu uz-manlarınca yapılacak tavsiyelere göre gübreleme yapılmalıdır. Gübrelemede önerilecek zamanla-ra mutlaka riayet edilmelidir. Gübreleme ağaç izdüşümü bölgesine yapılmalıdır.

Verimdeki bir ağaca ortalama 2-3 kg amonyom sülfat, 1 kg triple süper fosfat, 1 kg potasyum uygulanmalıdır. Fosforlu ve potasyumlu gübreler sonbaharda uygulanmalı, Azotlu gübrelerin birinci uygulaması ilkbaharda, ikinci uygula-ması çiçek dökümü sonrası, son

uygulaması ise hasattan sonra yapılmalıdır. Bitki besin elementi noksanlıklarında yaprak gübreleri kullanılmalıdır.

SulamaMutlaka modern sulama sistemleri kullanılmalı, yüzeysel sulama sistemlerinden kaçınılmalıdır. Ağaç gövde ve kök boğazının ıslanmamasına ve toprakta göllenme olmamasına riayet edilmelidir.

Hastalık ve zararlılarla mücadeleİlimizde erken uyarı sistemi mevcuttur, üreticiler erken uyarı mesajlarına göre ilaçlama yapmalıdır.

HasatHasat, meyveler çeşide özgü renk, tad, irilik ve aromaya ulaştığında yapılmalıdır. Sıcak olmayan saatlerde yapılmalıdır. Meyve nazik olduğun-dan sapıyla beraber toplanmalı, hasat esnasında meyveler gölge ve serin yerde muhafaza edil-melidir. İlimizde hasat 15 Nisan-15 temmuz ara-sı yapılmaktadır.

31Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 34: manisa tarım ve gıda dergisi

HABER

Verimli ve kaliteli hizmetİç Kontrol Sistemi’ni kuran Manisa Tarım İl Müdürlüğü, üreticilere hizmet vermede çalışma verimliliğini ve kalitesini artırıyor.

Manisa Tarım İl Müdürlüğünde “İç Kontrol Sis-temi” çalışmalarının başlatılmasıyla birlikte tüm personel, “İç Kontrol Uyum Eylem Planı” çerçe-vesinde eğitime alındı. 2 Mart tarihinden itibaren Tarım İl Müdürlüğü eğitim toplantı salonunda düzenlenen eğitim seminerleriyle 267 personel iç kontrol sisteminin esasları ve yürütülmesi ko-nularında bilgi sahibi oldular.

Çalışan sayısının yüksek olmasından dolayı şube-ler bazında verilen eğitimlerden ilki 02.03.2011 günü Bitki Koruma Şubesi ile Kontrol Şubesi ça-lışanlarına, 03.03.2011 günü Çiftçi Eğitim ve Ya-yım Şubesi ile Destekleme Şubesi çalışanlarına, 04.03.2011 günü ise Proje ve İstatistik Şubesi, Hayvan Sağlığı Şubesi ile İdari ve Mali İşler Şube-si çalışanlarına verildi.

İl Müdürü Ömer Çelik ile İl Müdür Yardım-cıları ve şube müdürlerinin de katıldığı eğitim programlarıyla ilgili olarak açıklamalarda bulu-nan Ömer Çelik, “İl Müdürlüğümüzden hizmet alan üreticilerimize, çiftçilerimize, tüm firma ve işletmelere daha verimli ve kaliteli bir hizmet

anlayışıyla İç Kontrol Sistemini İl Müdürlüğümüz bünyesinde kurmuş bulunuyoruz. Saydamlığın, şeffaflığın, en iyi hizmeti verme anlayışının yay-gınlaştığı günümüzde, bizler de Tarım İl Müdür-lüğü olarak hizmet verdiğimiz kitleye bu anlayışla daha iyi hizmet vermeyi amaçladık. Bu doğrultu-

da “İç Kontrol Uyum Eylem Planı” çerçevesinde tüm personelimizi eğitime aldık” diye konuştu.

Temmuz’a kadar devam edecekŞirketleriyle eşgüdümlü olarak yürütülen eğitim çalışmaları konusunda bilgiler veren SD Da-nışmanlık Proje Koordinatörü Seda KIZILOK, “Proje ile Manisa Tarım İl Müdürlüğü ve çalı-şanlarından aldığımız doğru ve güncel bilgileri düzenleyip, değerlendirip, bilimsel yöntemlerle yorumlayarak, bilgi birikimimiz ve deneyimleri-mizle harmanlayıp, kurumsal işbirliğinin gereği olarak Manisa Tarım İl Müdürlüğü’nde “İç kontrol Sistemi”nin oluşturulmasını amaçlıyoruz” dedi.

Verdikleri eğitimlerde; kontrol ortamının oluştu-rulması, kamusal etiğin amaç ve sonuçları, kamu hizmeti anlayışında değişim, sorumluluk anlayı-şında değişim ve etik değerleri oluşturan temel ilkeler konuları üzerinde durduklarını belirten KIZILOK, 30.06.2011 tarihine kadar Tarım İl Müdürlüğü bünyesinde İç Kontrol Sistemi”nin kurulmasının tamamlanacağını ve bu konudaki çalışmaların hızla devam ettiğini ifade etti.

32 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 35: manisa tarım ve gıda dergisi

33Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 36: manisa tarım ve gıda dergisi

İLÇE MÜDÜRLÜĞÜ

Salihli ilçesi, verimli Gediz ovası topraklarında tarımsal ürün çeşitliliğine sahip bir bölgedir.Top-lam arazi varlığı 607.100 dekar olup, 316.725 dekar arazi sulanmaktadır.Tarla bitkileri tarımı yapılan arazi miktarı 345.864 dekar,meyve ala-nı 188.272 dekar,sebze alanı 46.073 dekardır. Bağlarında genellikle sultani üzüm yetiştirilen Salihli’nin 106.424 dekar bağ alanı mevcuttur.. Son 10 yıl içerisinde ise tütün ve buğday alanla-rı ile tarıma açılan arazilerde toplam zeytin alanı 69.000 dekara ulaşmıştır. Salihli ile özdeşleşmiş ürünlerin başında sultani çekirdeksiz kuru üzüm ve Salihli kirazı olarak tescillenen 0900 ziraat çe-şidi gelmektedir. Tarımsal potansiyeli büyük olan ilçemizin organize sanayi bölgesinde gıda sanayii’ de hızla gelişmektedir. Meyve işleme tesisleri, konseve, süt mamulleri ile değişik çeşitlerde gıda üretimi yapılmaktadır. İlçemizde özellikle ova ke-simlerinde son yıllarda entansif yapıda süt sığırı işletmeleri kurulumu artmaktadır İşletme başına hayvan sayısı da entansif işletmelerin sayılarının artmasına paralel olarak artış göstermektedir.

İlçemizde 42.628 adet sığır, 67.943 adet koyun ve keçi, 5.166.936 tavuk, 1200 adet arı kovanı mevcudu bulunmaktadır.

2010 yılında 7.017 çiftçinin, Çiftçi Kayıt Sistemi-ne kaydı yapılmıştır. Mazot ve gübreye, toprak analizi desteklemeleri kapsamında 3.364.042 TL ödenmiştir. 2010 yılında organik tarım des-teğinden 75 üreticimiz yararlanmıştır. Sertifikalı fidan, havza bazlı destekleme modeline göre, yağlı tohumlu bitkiler, hububat, baklagil fark öde-meleri işlemleri yapılmış olup, Ziraat Bankası ta-rafından ödemeleri gerçekleştirilmektedir. Yem bitkileri desteklemeleri kapsamında başvuruda bulunan üreticilerimizin işlemleri tamamlanarak, ödemeleri yapılmıştır. İlçe Müdürlüğümüze tarımsal amaçlı elektrik kullanımı için başvuruda bulunan üreticilerimizin arazileri kontrol edile-rek, müdürlüğümüze bağlı teknik elemanlarınca düzenlenen rapor sonucunda tarımsal sulamada elektrik kullanmaları sağlanmaktadır.Özel İdare

tarafından müdürlüğümüze tahsis edilen fidanlar üreticilerimize dağıtılarak, özellikle gelir düzeyi düşük üreticilerimiz desteklenmektedir. 2010 yılı makine ekipman başvurusunda bulunup, istekle-ri değerlendirilen 97 kişiye makine ve ekipman desteği sağlanmıştır. Sosyal Yardımlaşma ve Da-yanışma Vakfı’na başvuruda bulunan gelir düzeyi düşük vatandaşlarımıza, ilçe müdürlüğümüzce seracılık, büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetişti-riciliği, arıcılık konusunda projeler hazırlanmakta-dır. İlçemizde 2010 yılında tane kaybını önlemek maksadıyla 72 köy ve merkez dahil 9 beledi-yede biçerdöver kontrolü yapılmasına devem edilmektedir.. Ayrıca anız yakılmasının zararları konusunda üreticilerimiz bilinçlendirilmektedir.. Kadın Çiftçiler Tarımsal Yayım Projesi kapsamın-da muhtelif köylerimizde süt ve süt ürünlerinin değerlendirilmesi, ahır ve sağımda hijyen, sağım tekniği ve arılarda bal hasadı ile kışlık bakım ve

beslenme konularında, kadın çiftçimize eğitim verilmektedir. Kadın çiftçilerimiz, gıdaların çeşitli yöntemlerle muhafazası, ev ekonomisi, beslen-me eğitimi ve iyotlu tuz kullanımı konularında da eğitilmektedir.. Tarımsal ürünlerde zirai ilaç kalın-tısı konusunda çiftçi toplantıları yapılarak, üreti-cilerimiz kalıntı konusunda bilinçlendirilmektedir.

Üreticilerimize, iyi tarım uygulamaları, kimya-salların kayıt altına alınması, sözleşmeli üretim, pestisit kalıntısı, meyve hastalık ve zararlıları, bağ hastalık ve zararlıları, toprak analiz, fidan dikimi, ceviz, badem, nar ve kiraz yetiştiriciliği konula-rında eğitimler verilmektedir.

Zeytin, yetiştiriciliği konusunda kurs açılarak, üreticilerimizin bu alanda bilgilendirilmeleri sağ-lanmaktadır. Toplam 20 çiftçiye kısa süreli kurs düzenlenmiştir. İlçe Müdürlüğümüzce, bağcılıkta

Salihli İlçe Tarım Müdürlüğünden

çiftçiye destek

34 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 37: manisa tarım ve gıda dergisi

kullanılan erken uyarı sistemi verileri, bilgisayar ortamında değerlendirilerek, 110.000 dekar alanda mildiyö ve salkım güvesi mücadelesi ala-nında çiftçilerimiz yönlendirilmiştir. Bağda ilaç kalıntısı ile ilgili afişler ve duyurular yayınlanarak, çeşitli yerlere asılmış ve ilanlar yapılmıştır.

Pestisit kalıntısı, Aflatoksin-A konusunda köylere gidilerek, gerekli uyarılarda bulunulmuştur. Zirai mücadele ilaçlarının zamanında ve dozunda kul-lanılması konusunda bilgiler verilmiştir.

İlçe Müdürlüğümüzce hububat ekili alanlarda survey çalışmaları yapılarak, süne zararlısının sü-rekli takip altında tutulması sağlanmaktadır. İlçe-mizden 2010 yılında taze domates, taze biber, kiraz, çekirdeksiz kuru üzüm, leblebi, kuru do-mates, palamut hülasası, turşu, yaprak salamura, erik, vişne, greyfurt, portakal ve kiraz konservesi ve diğer ürünler, tüm dünya ülkelerine ihraç edil-miştir. 2010 yılında ilçemizde faaliyet gösteren 11 adet firmadan 9.488 tonu çekirdeksiz kuru üzüm olmak üzere toplam 16,837 ton ihracat gerçekleşmiştir. Dış karantina Yönetmeliği gere-ğince çeşitli ürünler kontrol edilerek, müdürlü-ğümüzdeki inspektörlerce 2010 yılında 780 adet bitki sağlık sertifikası düzenlenmiştir. İlçemizde faaliyet gösteren 25 adet özel ilaç bayisi, 11 adet kamu kurumu niteliğinde kuruluşun zirai müca-dele ilaç bayiliği kontrolleri ve denetimleri her ay düzenli olarak yıl boyunca yapılmıştır.

İç karantina tedbirleri doğrultusunda hastalıkla-rın yayılmasını önlemek amacıyla fidan ve fide-likler kontrol edilmektedir. . 2010 yılı içerisinde iç tüketim ve ihracat aşamalarında, pestisit ka-lıntısı olmayan sebze üretimine yönelik olarak kimyasalların kayıt altına alınması yönetmeliği kapsamında üreticilere, 3,100 adet üretici kayıt defteri dağıtımı yapılmıştır. 2010 yılındaki ilaçların

reçeteli satış yönetmeliği kapsamında ilçemiz çift-çilerine, 12 adet teknik eleman tarafından reçete yazımı yapılmaktadır. Hayvancılıkta, anaç koyun keçi desteklemesi, Brucella Rev-1 aşılaması, anaç manda desteklemesi, süt desteklemesi, anaç sığır desteklemesi, buzağı desteklemesi S-19 Brucella aşı desteklemesi, arıcılık desteklemesi kapsamında toplam olarak 5626 üreticimize, 5.037.105 TL ödeme yapılmıştır.

2010 yılının ilk altı ayında toplam 23 adet ama-tör balıkçı belgesi verilmiştir. İlçemiz Demirköprü Barajı’nda bulunan 5 adet işletme tarafından ala-balık ve aynalı sazan üretimi yapılmaktadır. 2010 yılının ilk altı ayında 17 adet balık satış yeri deneti-mi yapılmıştır. 29 adet su ürünleri menşei belgesi düzenlenmiştir

İlçe Müdürlüğümüz gıda üretim ve satışı yapan işletmeleri yıl boyunca denetlenmekte olup, Alo 174 Gıda Hattı’na yapılan şikayetler, müdürlüğü-müz birim elemanlarınca değerlendirilerek, ge-rekli işlemlere gidilmektedir.

İlçemiz köy ve beldelerinde, 19 adet Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, 9 adet Tarım Sulama Koo-peratifi ve l adet Su Ürünleri Kooperatifi faaliyet göstermekte olup, özellikle genel kurul toplantı-ları olmak üzere faaliyet alanları ile ilgili konular-da teknik destek verilmektedir. Son yıllarda tarım kesimi firmalarının, tarımsal üretime yatırım yap-maya yönelmeleri ile birlikte ilçemiz bu konuda önemli bir yatırım merkezine dönüşmektedir. İlçemiz sınırları içersinde büyük plantasyonlar kurulurken, bu plantasyonlarda ceviz, nar, kiraz, badem, ayva, armut, zeytin gibi meyveler yetiş-tirilmeye başlanmıştır. Bu işletmeler, paketleme tesislerini de meyve plantasyonlarının yakınına kurarak üretim, işleme ve paketleme konusun-da istihdam yaratmaya başlamışlardır. İki firma

tarafından tarıma uygun olmayan yaklaşık 500 dekar alanda sera kurularak, topraksız tarım ya-pılmaya başlanmış, özellikle domates üretilerek yurt dışına ihracat yapılmaktadırlar. İlçemizde meyve fidanı yetiştiriciliği alanında kooperatifler ve özel kuruluşlar faaliyet göstermekte olup, bu firmalar arasında ülke çapında fidan yetiştiriciliği yapan tüm ülkeye dağıtım yapan firmalar bulun-maktadır.

Salihli kadro ve personel durumuİlçe Tarım Müdürlüğünün hizmetlerini yürüttüğü ana bina ve toprak tahlil laboratuarının hizmet verdiği binalar, kurumun kendi malıdır.

Mühendis 11

Veteriner 4

Tütün eksperi 5

Mühendis 4/B 14

Ziraat Teknikeri 4

Ziraat Teknisyeni 5

Ev Ekonomisi Teknisyeni 3

Veteriner Sağlık Teknikeri 1

Veteriner Sağlık Teknisyeni 2

Çevre Sağlık Memuru 1

Bilgisayar İşletmeni 3

Teknisyen Yardımcısı 1

Şoför 1

VHKİ 1

Tarım İşçisi 2

Geçici İşçi 4/C 1

35Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 38: manisa tarım ve gıda dergisi

HABER

Manisalı kadın çiftçiler il finali için yarıştı2011 yılı “Kadın Çiftçiler Yarışıyor” bilgi ve pro-je yarışmasının Manisa İli Final Yarışması, Manisa Pazarcılar Odası toplantı salonunda gerçekleşti-rildi. İl Müdürü Ömer Çelik, yarışma sonucunda dereceye giren kadın çiftçileri altın ve çeşitli he-diyelerle ödüllendirdi.

Bu yıl iki aşamada gerçekleşen yarışmanın ilki ön eleme yarışması olarak 1 Mart’ta Tarım İl Müdürlüğü toplantı salonunda yapıldı. Ön ele-meye 14 ilçeden 14 kadın yarışmacı katıldı. Bu yarışma sonucunda Akhisar’dan Hafize BAŞER, Alaşehir’den Raşide KUSKUN, Kırkağaç’tan Sevim KARAGÖZ, Köprübaşı’ndan Na-zik ZENGİN, Salihli’den Canan BÜTÜN ve Saruhanlı’dan Ayla ÖZ, gösterdikleri başarıdan dolayı finalist olarak İl Final Yarışması’na katılma-ya hak kazandılar. Final Yarışması ise 8 Mart günü yapıldı. İl Müdürü Ömer Çelik’ in gözetiminde yapılan yarışmaya finale kalan 6 ilçeden 6 kadın yarışmacı, Tarım İlçe Müdürleri, İlçe Yayım Mü-hendisleri, yarışmacı yakınları ve çok sayıda izle-yici katıldı.

Yarışma öncesinde izleyicilere hitaben konuşma yapan Tarım İl Müdürü Ömer Çelik, “Toplumu-muzda kadının yeri gün geçtikçe artıyor. Sosyal hayatta, siyasette ve ekonomide kadınlarımız önemli aktif roller alıyorlar. Bununla birlikte ka-dınlarımıza yönelik bazı olumsuzluklara da za-

man zaman rastlıyoruz. Bütün temennimiz bu olumsuzlukların yaşanmamasıdır. Kadın istihda-mının en fazla yapıldığı sektörlerden biri olan ta-rım sektöründe kadınlarımız, gerek bitkisel üre-timde, gerekse hayvansal üretimde aktif olarak yer alıyorlar. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’mız da bunun bilincinde ve sırf kadınlara yönelik olarak, “Kadın Çiftçiler Daire Başkanlığı”nı kurdu. Bugün burada düzenlediğimiz Kadın Çiftçiler Yarışması da Daire Başkanlığımızın etkinliklerinden bir ta-nesidir. Yarışmanın amacı kırsalda kadın çiftçile-rimize götürdüğümüz eğitim ve yayım çalışma-larının sonuçlarını görmek, tarımsal konulardaki bilgi ve becerilerini ölçmek, performanslarını de-ğerlendirmek, bu yarışma vesilesiyle kadın çift-çilerimizin kaynaşmasını sağlamak ve girişimcilik ruhlarını geliştirmektir’’ dedi.

2004 yılından beri düzenlenen yarışmanın, 2005 yılında Milli Olimpiyat Komitesi tarafından Fair Play ödülüne layık görüldüğünü hatırlatan Çelik, ‘’Bu yarışma 2000’e yakın sosyal faaliyet arasın-dan birinci seçilmiştir. Bildiğiniz gibi bu yarışmayı üç aşamada düzenliyoruz. Önce İl birincileri se-çiliyor. Sonra il birincileri bölge yarışmasında ya-rışıyor ve bölge birincileri seçiliyor. Son aşamada ise bölge birincileri Türkiye finalinde yarışarak birinci, ikinci ve üçüncüler seçiliyor. Bakanlığı-mız bu yıl yarışmanın formatında değişiklik yapa-rak projeleri de yarışmaya koydu ve yarışmada

parasal ödüllerin yanında Türkiye birincisinin projesine yaklaşık 40 bin TL tutarında nakdi kay-nakla destekleme yapılacak. Biz bugün burada, 5 Nisan’da İzmir’de yapılacak bölge yarışmasında ilimizi en iyi temsil edecek olan kadın yarışma-cımızı seçeceğiz. Bugünün “8 Mart Dünya Ka-dınlar Günü” olması hasebiyle de tüm kadınları-mızın kadınlar gününü kutluyor ve yarışmacılara başarılar diliyorum” diye konuştu.

İl Müdürü Ömer Çelik’in konuşmasının ardından yarışmaya katılan kadın çiftçiler kendilerini tanı-tarak yarışmaya nasıl hazırlandıklarını anlattılar. Tarım İl Müdürlüğünün hazırladığı tanıtım filmi ve slayt gösterisinin izlenmesinden sonra Ziraat Mühendisi Ece COŞKUN’un sunumuyla yarış-ma başladı. Yarışmada sorulan sorulara en çok doğru cevap veren Akhisar İlçesi’nden Hafize BAŞER birinci olurken, Saruhanlı İlçesi’nden Ayla ÖZ ikinci ve Kırkağaç İlçesi’nden Sevim KARA-GÖZ ile Alaşehir İlçesi’nden Raşide KUSKUN üçüncü oldular. Birinci olan Akhisar’dan Hafize BAŞER, 5 Nisan’da İzmir’de yapılacak olan bölge yarışmasında Manisa’yı temsil etti.

Yarışmaya katılan tüm yarışmacılara çeşitli he-diyeler veren Ömer Çelik, birinci olan Hafize BAŞER’e ayrıca çeyrek altın taktı ve yarışmaya katılarak gösterdikleri performanstan dolayı ya-rışmacılara teşekkür etti.

36 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 39: manisa tarım ve gıda dergisi

37Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 40: manisa tarım ve gıda dergisi

HABER

Zeytin yetiştiricileri sertifikalarını aldıTarım İl Müdürlüğü’nün 21-25 Mart 2011 tarih-lerinde düzenlediği 5 günlük “Zeytin Yetiştiriciliği ve Budama” kursuna katılan 25 zeytin yetiştiricisi kursu başarıyla tamamlayarak sertifika almaya hak kazandı.

25.03.2011 Cuma günü Manisa Tarım İl Müdürlüğü’nde yapılan törende Tarım İl Müdürü Ömer Çelik, çiftçilere hitaben yaptığı konuşma-sında “Ülkemizde ve İlimizde zeytin alanları hızla artmaktadır. Buna bağlı olarak çiftçilerimizin zey-tin yetiştiriciliği ve budama konularındaki bilgi ve beceri eksikliklerini gidermek ve verimli bir üre-tim gerçekleştirebilmelerini sağlamak için İl Mü-dürlüğümüz, Halk Eğitim Müdürlüğü ile işbirliği yaparak bu kursları düzenlemektedir. Artan tü-ketici talepleriyle birlikte, tüketiciler satın aldıkları zeytin ve zeytinyağında ilaç kalıntısı istememek-te ve üretim aşamasında kullanılan ilaç ve güb-relerin talimatlara uygun olarak uygulandığından

emin olmak istemektedirler. Hatta bu ürünlerin çevreye de zarar verilmeden üretilen ürünler olmasına özen göstermektedirler. Tüketicilerin istedikleri bu özelliklerde zeytin üretimi ancak İl Müdürlüğümüzün düzenlediği bu kurslarda zey-tin yetiştiriciliğiyle uğraşan üreticilerimizin bilinç düzeyinin yükseltilmesi ve tekniğine uygun üre-tim yapmaları ile mümkündür’’ dedi.

Usta budayıcı oluyorlar Kursta uygulamalı eğitim verildiğini vurgulayan Çelik, ‘’İl Müdürlüğümüz uzun yıllardır bu amaç-la, üreticilerden gelen talepler doğrultusunda, merkez ve ilçelerde beşer günlük budama kursla-rı düzenlemekte, bu kurslar sonunda başarılı olan üreticilerimize sertifika verilmektedir. Bu kurslar-da zeytincilik bir bütün olarak değerlendirilmek-tedir. Kurslarımızda ilk 3 gün; zeytinciliğin genel durumu, usulüne uygun fidan seçimi ve dikimi, toprak işleme, gübreleme, hastalık ve zararlılar

ile mücadele, toprak ve yaprak tahlili, budama ve zeytin yetiştiriciliğinde yapılan hatalar konularında bilgi verilmektedir. Kalan 2 günde de konu uz-manı teknik elemanlarca daha önce teorik olarak anlatılmış olan konular uygulamalı olarak göste-rilmektedir. Bu kursumuzda da merkez Halıtlı ve Yayla köyleriyle, Saruhanlı İlçemizin Gökçeköy Kasabası zeytin bahçelerinde uygulamalı eğitim verilmiştir. Beş gün süren kursumuz sonunda başarılı olan üreticilerimiz zeytin yetiştirme tek-niklerini tam olarak öğrenmekte ve zeytin buda-masında usta budayıcı aşamasına gelmektedirler” diye konuştu.

Çiftçilerin talebi halinde kursların devam ede-ceğini de ifade eden Ömer Çelik sözlerini şöy-le sürdürdü: “Halk Eğitim Müdürlüğüyle işbirliği halinde, üreticilerimizden gelen talepler doğrul-tusunda 2011 yılı üretim sezonunda il merkezi ve ilçelerimizde kurslarımıza devam edilecektir”.

38 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 41: manisa tarım ve gıda dergisi

39Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 42: manisa tarım ve gıda dergisi

İLÇELERİMİZ

Tarım, sanayi ve turizm kenti

Geçmişten günümüze mirasını özenle taşıyan Salihli, turistik değerleri gibi verimli topraklarında yetişen tarım ürünleriyle de adından söz ettiriyor.

Ünlü Sardes Antik Kenti’nin yanı sıra Kurşunlu Kaplıcaları ve doğal güzellikleriyle de Manisa’nın uğrak ilçelerinden biri olan Salihli, geçmişten gü-nümüze özenle taşıdığı mirasını konuklarıyla pay-laşıyor. Verimli topraklarında yetişen tarım ürün-leriyle ülkemizin önemli tarım kentleri arasında da anılan Salihli, büyük şehirlere ulaşan yolların kesiştiği noktada kurulmasından dolayı gelişmek-te olan bir ticaret ve sanayi kenti konumunda.

Coğrafi Yapı Salihli Gediz Havzası’nın orta bölümünde 28 10’ doğu, 38 10’ kuzey konumu ve etrafı batıdan Turgutlu, kuzeybatıdan Akhisar, kuzeyden Gör-

des, kuzey doğusundan Demirci, doğudan Kula, güneydoğudan Alaşehir ve güneyde İzmir’in İlçesi Ödemiş tarafından çevrilmiştir. Boz dağ-ların kuzey yamacının eteklerinde Gediz nehri kenarında bulunan Salihli İzmir-Ankara karayolu ile İzmir-Afyon demiryolunun da kenarında bu-lunmaktadır.

Ülkemizde Kuzey ve Kuzeydoğuya bakan ya-maçların daha fazla nemli olması yer seçimi ve gelişiminde etkili rol oynamıştır. Yine dünyada akarsu boylarındaki kentlerin gelişmişliğine para-lel olarak Gediz, Alaşehir Çayı, Tabak Dere ve Sart Dere, Gümüş Dere, Kurşunlu derelerinden

azami ölçüde faydalanılmaktadır. Bunun yanında Demir köprü Barajı ve sulama kanalları da adeta hayat damarı niteliğindedir.

Salihli ovası Gediz tektonik çukurluğunun içinde ve Gediz nehrinin ovaya girdiği yerde de Salihli ilçesi kurulmuştur. Yer yer 90-100 metreyi bulan alüvyonlar Gediz ve Bozdağ’ın etkisiyle hetero-jen bir yapı gösterirler. Ancak toprak verimliliğin-de önemli avantajlar sağlar. Salihli ovası Kuzey ve Güney tarafından faylarla (kırık) sınırlandırılmıştır. Gediz tektonik çukurluğunun oluşumunda rol oynayan faylar ovanın çöküntü olduğunun bir kanıtı gibidir. Salihli ovasının Güney kesimlerin-

SALİHLİ

40 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 43: manisa tarım ve gıda dergisi

deki sıcak ve su kaynakları da bu fay hattının bir eseridir. Ovanın neojen sonlarında çöktüğü Boz-dağ’ların yükseldiği ve bu durumun 1500 metre-lere vardığı kabul edilmektedir.

Ovada zaman zaman fayların oynaması temel de çökmeler meydana gelmesinin bir göstergesi olarak kabul görmektedir. Bu açıdan bakıldığında Salihli ovasının 1. derecede deprem kuşağının kenarında bulunmakta olduğu görülür.

Bozdağların eğilim yamaçları Kurşunlu, Çakallar, Gümüş dere gibi suların etkisiyle parçalanmış ayrıca gevşek yapıda olan toprak zaman zaman kuzeyden akışa geçmiştir. Bu durum Bozdağların Salihli’ye bakan yamaçlarında doğa dengesinin bozulmasına yol açmaktadır.

Bozdağ metaformik kütlesi farklı formasyonlarla birlikte kentin güneyinde 2159 metreye kadar çıkmakta ve heybetli bir görüntü yelpazesinde kurulmuş durumdadır.

Sanayi ve ekonomiSalihli ekonomisini tarım ve tarıma dayalı sanayi sektörü oluşturmaktadır. Başlıca yetiştirilen ta-rımsal ürünler çekirdeksiz üzüm, buğday, arpa, pamuk, tütün ve mısırdır. Bağcılığın yoğun olarak yapıldığı bölgede son yıllarda zeytin üretimi ve meyve yetiştiriciliği de gelişmiştir. Organize Sa-nayi Bölgesi alanı toplam 664.253 metrekare olup, yüzde 90 doluluk oranına sahiptir. 27 te-sisin faaliyette olduğu bölgede, 17 tesisin de ya-pımı devam etmektedir. Salihli Ticaret ve Sanayi Odası’nda 1509, Ticaret Borsası’nda 166, Esnaf ve Sanatkarlar Odası’nda 6435 işletme kayıtlıdır.

Tarihçe Antik çağlardan bu yana uygarlıklara sahne olmuş Ege Bölgesi’nin en eski yerleşimlerinden birisi

Salihli ve çevresidir. Adala ve Gökeyüp Belde-leri arasında Çakallar Mevkii’nde fosil

olarak bulunan ilk insanların ayak iz-leri üzerinde yapılan araştırmalar

sonucunda, bölgenin 26 bin yıldır yerleşim alanı olduğu kanıtlanmıştır.

Bölge hakkındaki ilk tarihi belgeler Hitit tablet-leridir; Hitit imparatoru Tudhaliya VI, Assuwa (Asya) birliğine karşı çıkan Sardes ile savaşıldığı ve İ.Ö. 1250 yılı civarında Sardes’in yakıldığı an-latılmaktadır. Ancak Sardes’in hangi devlete ait olduğu anlaşılamamaktadır.

Herodotos, Heraklesoğulları’nın İ.Ö. 1185 yıl-larında Sardes’de bir hanedan kurduklarını yaz-maktadır. İ.Ö. 685 yılı civarında, Lidya devletinin başkenti Sardes’de yaşayan Gyges (Giges) He-raklesoğulları hanedanlığına son vererek ülkeyi tarihin en görkemli ve zengin krallığına dönüş-türecek Mermenandlar Hanedanlığı dönemi-ni başlatır. Parayı icat eden Kral da Gyges’tir. İ.Ö.650–550 yılları arasında başkent Sardes, bir kültür ve sanat merkezi olarak gelişmiştir. Kutsal sayılan ormanlarla kaplı Tmolos (Bozdağ) dağı yamaçlarından birinde zapt edilmesi zor surlarla kaplı Akropol ve saray inşa edilmiştir. Sardes’in içinden geçen Paktolos (Sart çayı) çayında bulu-nan altın parçacıklarından yola çıkarak altın ma-denini buldular. Bu olay kentin ve devletin yaşam düzeyini geliştirmiştir.

Zenginlik içinde yüzen Lidyalılar, parayı icat ederek altın olarak bastılar, o güne kadar takas şeklinde yürütülen ticareti, ağırlığı ve ayarının doğruluğu devlet tarafından onaylanarak garanti edilmiş, kolayca taşınabilir, devlet sınırları içinde ve dışında geçerli paralı sisteme dönüştürdüler. Son Kral Kroisos (Krezüs=Karun) döneminde altın sikkelerin birim tespiti ve düzenlemeleri so-nucu ticarette kesin ödeme biçimi olarak para kullanılmaya başlanmıştır. Lidya ve Sardes tarih-te en görkemli dönemini bu yıllarda yaşamıştır. Para Lidya devletini refaha ve zenginliğe hızla ka-vuşturduğu gibi yine aynı hızla çökmesine neden olmuştur. Paralı askerlerin savaşı terk etmeleri üzerine İ.Ö. 546’da Pers Kralı

Kyaksares

(Keyhüsrev), Sardes’i 14 günlük kuşatma sonun-da ele geçirdi. İ.Ö. 334’de Sardes, Satrap (Vali) Mithrines tara-fından Büyük İskender’e teslim etti. İskender’in erken ölümü ile İ.Ö. 283 tarihinden sonra böl-gede Bergama egemenliği başlamış oluyordu. Sardes-Gymnasium İ.Ö. 133’de Bergama Kralı III. Attalos’un vasiyeti üzerine Romalılara verildi ve Roma eyaleti oldu. İ.S. 17 yılında depremle yıkılan şehri Tiberius ve Cladius kısa zamanda onardılar. Ancak Sardes için düşüş devam edi-yordu. İ.S.395’de Roma İmparatorluğunun iki-ye ayrılması ile Sardes, Bizantion’lılara (Bizans) geçti. Tüm bu olumsuzluklara İ.Ö. 44, İ.S. 17, 34, 238, 244, 262 ve 747 tarihlerinde meydana gelen şiddetli deprem ve sel felaketleri de ekle-nince Sardes’in çöküşü hızlandı. Tepede bulunan saray, kuzeyde bulunan akropol ve şehrin üze-rine heyelan şeklinde çöktü ve asıl kentin büyük bir bölümünü yuttu.

Doğudan Anadolu’ya girmeye başlayan Türk akıncılarını durdurmak için harekete geçen Ro-manus Diogenis (Romen Diyojen), 1071 yı-lında Malazgirt savaşında Alpaslan’a yenilince Anadolu tamamen Türklere açılmış oluyordu. 1075 yılında Philadelphia (Alaşehir) ve Sardes Aydınoğulları’nın topraklarına katıldı. 1426 yılın-da, Anadolu’ya egemen olma yolundaki Osma-noğulları, Aydınoğlu Beyliği ile Sardes civarında yaptığı savaşı kazanarak kendi topraklarına kat-mıştır. Bu savaş sırasında Akropol ve surlar yı-kıldı, bu enkaz üzerine yeni binalar inşa edildi. Artık ünlü Sardes şehri üzerinde Sart köyü bu-lunmaktadır.

Camiü’d Düvel adlı tarih kitabına göre 1400’lü yıllarda, Sart kasabası yakınlarında bir Veled-i Salih = Salihoğlu Köyü bulunmaktadır. Salihoğlu Köyü’nün kurucuları daha önceleri Hazar güneyi ve Kayseri ile Sivas yörelerinde devlet kuran Oğuz boylarından Üçoklar’a bağlı Salur veya Salgurlardır. 1381

Sardes

41Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 44: manisa tarım ve gıda dergisi

yılında Selçuklu egemenliğini kabul etmeyen Salur Han (Saruhan) Bey yönetiminde bir kısım aşiretler batıya göç ederler beğendikleri toprak-lara yerleşip yurt edinirler. Salihoğlu aşireti de Salihli’nin ilk kurucuları olarak bugünkü İstasyon civarına yerleşirler.

Salihli adının geçtiği ilk resmi belgeler, Başbakan-lık Arşiv Dairesi’nde ve 1518 tarihini taşımakta-dır. Aynı dairenin 165 No.da kayıtlı, 1530 tarihli Tahrir defterinde; “Saruhan nahiyesine bağlı bir Salihli Köyü olduğu ve bu köyün Çarhoca ve Ömerli adlarında iki karyesi (Yerleşimi) olduğu” yazmaktadır. Bugünkü İstasyon civarında kurulu mahalle pek fazla gelişmezken, 1870 yılları civa-rında Kırım Harbi nedeniyle başlayan göçler ne-deniyle ikinci yerleşim hızla gelişir. 1876 yılında açılan demiryolu sonrası araları 1 kilometre olan bu iki mahalleyi Mithat Paşa’nın açtığı yol birleşti-rir. Demiryolu’nun açılması ile aldığı göç hızlanan Salihli, 24 Haziran 1920 tarihinde Yunanlılar ta-rafından işgal edilmiştir. Yaklaşık iki buçuk yıl işgal altında kalan ve 5 Eylül 1922 tarihinde özgürlü-ğüne kavuşurken işgalciler tarafından yakılmıştır. 6 Eylül 1922 günü Salihli’ye gelen Mustafa Kemal ve silah arkadaşları 9 Eylül 1922 sabahına kadar Salihli’de kalmıştır.

İdari durum ve nüfusManisa’nın en büyük ilçelerinden biri olan Salihli, 155 bin nüfusa sahip. İlçede toplam 72 köy, 8 belde ve 25 mahalle muhtarlığı bulunuyor.

Tarım Alüvyonlu toprak, Akdeniz iklimi ve sulama imkânı, dünyada bundan daha güzel tarıma elve-rişli yer az bulunur. Akdeniz ikliminin görüldüğü Salihli’de yaz kuraklığı bariz bir şekilde hissedilir. Demir Köprü Barajı’nın sağladığı sulama imkânı ovada hem çeşitli hem de verimli yüksek bir tarım hayatı ortaya çıkarmıştır. Salihli’nin birçok yerinde ensontif tarım yapılmaktadır. İlçede yetişen başlıca tarım ürünleri, pamuk, üzüm, tütün, zeytin, seb-ze ve meyve çeşitleridir. Türkiye’nin çekirdeksiz üzüm merkezlerinden biri olan Salihli ovası (Ma-nisa ili Türkiye Birincisi) kuru üzüm ihracatı ve pekmez üretimiyle ön sıralarda yer almaktadır. Şeftali, kayısı, kiraz, kavun, karpuz, zeytin ovanın diğer önemli ihraç malları arasında yer almakta-dır. Sebze üretiminde Salihli kendine özgü bir yer edinmiş bulunmaktadır. Sebze ve meyve daha çok Ankara-İstanbul ve Bursa’ya pazarlanmakta-dır. Pamuğun liflerinin uzunluğu dolayısıyla kali-te açısından rahat ve sulamalı bir tarım yöntemi uygulanmaktadır. Buna bağlı olarak da ilçede altı tane çırçır fabrikası bulunmaktadır. Zeytincilik çok yaygın olmamakla birlikte yine de bir zeytinyağı fabrikası kurulacak kadar gelişmiştir.

Kültür ve turizm Kurşunlu KaplıcalarıManisa’ya 65, Salihli’ye 5 kilometre uzaklıkta bu-lunan Kurşunlu Kaplıcaları’na, Salihli’ye varmadan, İzmir-Ankara yolundan güneye doğru dönen 2 kilometrelik bir yolla ulaşılmaktadır. Kurşunlu Çayı Vadisi içinde yer alan tesisler konumu, yeşil do-kusu ve manzarası nedeniyle, kaplıca özelliğinin

yanı sıra piknik ve günübirlik kullanım amacıyla da rağbet görmektedir. Ülkemizin birinci dere-cede önemli ve öncelikli termal sularından olan Kurşunlu Kaplıcaları’nın romatizma, cilt ve kadın hastalıkları, solunum yolu hastalıkları, sinirsel has-talıklar ile ameliyat sonrası, eklem ve kireçlenme rahatsızlıklarına olumlu etkileri vardır. Banyo ve içme kürü olarak yararlanılan kalsiyum sülfatlı, bi-karbonatlı, sülfatlı ve hidrojen sülfürlü suların ph değeri 5.8, çıkış sıcaklıkları ise 52- 96 º C dir. Sa-lihli Belediyesi’nce işletilmekte olan, iki, üç ve beş yataklı olmak üzere üç tip ev seçeneği bulunan te-sis, toplam 86 ev 270 yatak kapasiteli olup, resto-ran, kafeterya, çay bahçesi, fırın, bakkal, kasap ve manav gibi imkanları mevcuttur. Görevli doktor, fizyoterapist ve sağlık memurunun da bulunduğu tesiste, konaklama imkanı olmayanların da yarar-lanabileceği iki kapalı havuz, 8 jakuzili banyo ve iki sauna yer almaktadır.

Sart KaplıcalarıBozdağ eteklerinde, Salihli ilçesi’ne bağlı Ça-murhamamı Köyü sınırları içinde yeralan Sart Kaplıcaları ya da halk arasındaki adıyla “Çamur Hamamları”, Salihli’ye 11 km, Manisa’ya ise 68 km uzaklıktadır. Kalsiyum, sodyum bikarbonat ve sülfür içeren suyun sıcaklığı 52 ºC, debisi ise3 lt/sn dir. Romatizma, nevralji, cilt ve kadın hastalık-larında yararlanılan kaplıcada, toplam 150 yatak kapasiteli, 75 banyolu oda bulunmaktadır.

Sardes (Sard) Lidya Krallığı’nın merkezi olan Sardes kenti, ih-tişamını koruyarak Salihli sınırlarında kalıntılarıyla günümüze ulaşıyor. İzmir çevresinin en önemli antik yerleşimlerinden olan Sardes harabeleri-ne İzmir’den Uşak yoluyla ulaşabilirsiniz (88 ki-lometre). Ören yeri Salihli’ye 7 kilometre kala karayolu üzerinde solunuzda.

Kurşunlu Kaplıcaları

Kurşunlu Kaplıcaları

42 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 45: manisa tarım ve gıda dergisi

43Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 46: manisa tarım ve gıda dergisi

Manisa ilimiz tarım sektöründe hem Türkiye, hem de il için çok büyük bir öneme sahiptir. İlimi-zin önemli ürün kalemlerinden birisi de şüphesiz ki kirazdır. Ülkemizde ilk kiraz hasadı Sancaklıboz-köy Beldesi’nde yapılmaktadır. Kirazda erkencilik yönüyle nam salmış Beldede 2010 yılı itibari ile Sancaklıbozköy Tarım Merkezi açılmış olup; ta-rımsal yayım faaliyetlerini etkinleştirmek ve bil-ginin doğrudan çiftçiye ulaşabilmesini sağlamak amaçlanmıştır. Türkiye’nin birçok iline ve yurt dı-şına kiraz gönderen beldedeki üreticilerin büyük çoğunluğu son yıllarda bilinçli ilaçlama ve gübrele-me yapmaktadırlar. İl Müdürlüğümüze bağlı Tarım Merkezinin beldede faaliyete geçmesi itibariyle; çiftçi toplantıları, çiftçi kursları, çiftçi ziyaretleri, ÇKS işlemleri, reçete yazımı, arazi kontrolleri, çiftçi örgütlenmesi, bitkisel üretim ile ilgili destek-lemeler, sertifikalı fidan dağıtımı, kırsal kalkınma yatırımlarının desteklenmesi ve özel sektördeki firmaların müstahsillerle olan ilişkilerini arttırıcı fa-aliyetler yürütülmektedir. Meyvecilikte döllenme safhasında önemli rol oynayan arıcılık konusunda çevre köy ve beldelerden arıcıların da katılımıyla arıcılık kursu düzenlenmiş ve 35 kişi arıcılık sertifi-kalarını almışlardır.

Dünyada; ülkelerin vazgeçilmezi tarım, tarımın vazgeçilmezi de zirai mücadeledir. Dolayısıyla tarımsal üretimde, tüm dünyada olduğu gibi, ül-kemizde de üretimin olmazsa olmaz bileşenleri arasında zirai mücadele (bitki sağlığı/bitki koruma) çalışmaları ön planda yer almaktadır. Beldedeki üreticiler Bakanlığımızın ‘’Entegre ve Kontrollü Ürün Yönetimi’’ projesine ilgi göstermekte ve tüm mücadele metotlarını sırasıyla uygulamaya, kimyasal mücadelede ruhsatlı ilaç kullanımına ve kalıntı değerlerine dikkat etmeye özen göster-mektedirler. Üretimde kullanılan kimyasalların ka-yıt altına alınması ve izlenmesi kapsamında üretici kayıt defterleri büyük önem taşımaktadır. Bunun bilincinde olan üreticiler kayıt defterlerine San-caklıbozköy Tarım Merkezi’nden yazılan reçeteye göre aldıkları pestisitleri kayıt etmektedirler.

Erkenciliğin getirdiği büyük avantajı ürünlerini sa-tarken aldıkları bedelle pekiştiren bu önemli bel-denin ne yazık ki hal, kiraz boylama ve paketleme tesisi yüzünden eksiklikleri vardır. Komşu bel-delerden (Sancaklıiğdecik, Karaoğlanlı) ve çevre

köylerden (Sancaklıuzunçınar, Kayadibi, Çeşme-başı) de kirazlarını ihracatçı firmalara satmak için Sancaklıbozköy meydanında oluşan pazara gelen üreticiler küçük bir alanda yoğun bir trafik işkence-sine maruz kalmakta, bu trafiğe ihracatçı firmaların TIR’ları da eklenince hal eksikliği her defasında zihinlerde pekişmektedir. Neyse ki; 2011 Şubat ayında Sancaklıbozköy’de çiftçilerin örgütlenme-si sağlanmış ve ‘’Manisa Merkez Kiraz Üreticile-ri Birliği’’ kurulmuştur. Bu sıkıntılara tek yumruk olarak eğilmek için kurulan birliğin yapılan genel kurul toplantısına çevre beldelerden ve köylerden katılım sağlanmış olup, yönetim kurulu üyeleri ve denetleme kurulu üyeleri toplantıya katılan ve gö-rev almak isteyen kişiler arasından açık oylama sis-temi ile seçilmiştir. Seçilen yönetim kurulu üyeleri arasından Mustafa Kabasakal tam kabul oy sayısıyla Birlik Başkanı olmuştur. Yüksekokul mezunu ve yabancı dil bilen genç müstahsil Mustafa KABA-SAKAL ve yönetim kurulu üyeleri Sancaklıbozköy Tarım Merkezi Ziraat Mühendisi eşliğinde Manisa Tarım İl Müdürü Ömer Çelik’i makamında ziyaret ederek, Manisa Merkez Kiraz Üreticileri Birliği’nin kurulduğunu bildirmişler ve birliğin hedefleri doğ-rultusunda çalışmaları sırasında kendilerinden ma-nevi destek beklediklerini belirtmişlerdir. İl Mü-dürümüz Ömer Çelik; örgütlü üretim modelinin

tarım sektöründe üreticiye güç verdiğini hatırlatıp, üye üretici sayısının artması gerektiğini söyleyerek her zaman Manisa çiftçisinin ve çiftçi örgütlerinin yanında olduklarını belirtmiştir. ‘’Ekolojik denge-yi dikkate alarak rekabet gücünü arttıran, katma değer üreten, kontrol temelli tarımı ile kalkınma sürecini hızlandıran, gelişen ve öğrenen bir böl-ge olmak’’ vizyonunu benimseyen birlik; kiraz üreticilerinin tek çatı altında toplanarak, üreticinin sesini duyuracağının, bireysel olarak ihracatçıya boğulmasını engelleyeceğinin farkındalığıyla üye sayısının artması yönündeki çalışmalarına devam etmektedir.

Birliğin hedefi ise; uygun görülen bir arazide Kiraz Üreticileri Birliği bünyesinde oluşturulacak kiraz boylama ve paketleme ünitelerinin kurulması ile birlikte üreticilerin bu alanda ürünlerini ihracatçı firmaların bulunduğu düzenli bir pazarlama te-sisine rahatça getirebilmesini sağlamaktır. Belde ekonomisine yönelik tehdit ve risklerin önlenme-sinde tedbirlerin alınmasına, Sancaklıbozköy ve Sancaklıiğdecik’in yenilikçilik, girişimcilik kapasite-sini geliştirmeye yönelik stratejik eylemlerin ger-çekleştirilmesine katkı sağlayan meslektaşlarıma teşekkür eder ve tüm kiraz üreticilerine bereketli sezonlar dilerim.

ÇİFTÇİ EĞİTİM

İlk hasat buradan çıkarKirazda erkenciliğiyle ün yapan Manisa Sancaklıbozköy’de artık bir tarım merkezi de var.

44 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 47: manisa tarım ve gıda dergisi

• İlçe kiraz üretiminin yaklaşık 1/3 miktarı Börez Köyü’nde, diğer 1/3 miktarı Kabakoz ve Beğel Köylerindedir. Kalan miktar ise Efendili, Dağönü, Oğulduruk Köyleri’nde üretilmektedir. Az miktar-da Kayacık, Çiçekli, Karayağcı ve merkezde üre-tim yapılmaktadır.• Toplam kiraz alanı: 5 bin Dekar• Toplam kiraz sayısı : 110 bin Adet(Kapama bahçe olarak)

• Toplam kiraz üretimi : 892 ton• İlçede üretilen kirazın toplam üretim değeri 2010 yılı piyasa şartlarına göre ortalama 1 mil-yon 500 bin TL olup, bu tutarın 2/3 miktarı ihraç değeri olan kirazdan oluşmaktadır. Baş-ta Börez Köyü olmak üzere diğer kiraz üretimi yapılan köylerde ihracata dönük ana kiraz çeşidi Ziraat-900 çeşididir. Bu çeşit Dalbastı, Akşehir Napolyonu, Uluborlu, Salihli, Allah diyen gibi

isimlerle de anılmaktadır. İlçede ise halk arasın-da bu çeşit “Uzunsap Napolyon” olarak adlan-dırılmaktadır. Geç olgunlaşan bir çeşit olup, yola dayanıklı, meyve eti sert, gevrek, sulu, meyve ağırlığı ortalama 8-9 gramdır. Çatlama yapma-yan, koyu kırmızı renkli, dış pazarlarda aranan bir çeşittir ve kaliteli üretim yapılmaktadır. Bu çeşit dışında Lambert, Van, Beyaz kiraz, Bing ve diğer yerli bazı çeşitlerin de üretimi yapılmaktadır.

Selendi İlçesi ekonomisi tarım ve hayvancılı-ğa dayalıdır. Tarım ürünleri içerisinde de en büyük gelir tütünden elde edilmektedir. Fa-kat son yıllarda tütüne uygulanan kotalardan dolayı alternatif gelir kaynakları arayışına gi-rilmiştir. İlçe Müdürlüğümüz ve Kaymakamlı-ğımız yıllardır bu konuda projeler yapmışlar-

dır. Yapılan projeler içerisinde, İlçe halkına en büyük geliri sağlayan ürünlerin başında kiraz gelmektedir. Selendi’de kirazcılığın en yaygın olduğu ve en nitelikli kirazların yetiş-tiği yer Pınarlar Köyü’dür. Pınarlar Köyü’nün dışında Eskin, Tepeeynihan, Terziler ve Rah-manhacılar Köyleri de kirazcılığın yaygın ol-

duğu bölgelerdir. İlçede meyve veren ağaç sayısı 155 bin adet, yıllık üretim 3 bin 875 tondur. Meyveliklerin kapladığı alan 13 bin 175 dekar, ağaç başına ortalama verim 25 kilogramdır. Toplam 445 bin adet de verim çağında olmayan kiraz mevcuttur. Tüm kiraz varlığı 600 bin adettir.

İlçemizde Kabaçınar, Kuşlar, Karaköy, Ören, Yunusdere, Hacıisalar, Ayvacık, Dağyeniköy, Güney, Kayrak, Gökgedik, Çatalköprü, Sivri-ce, Yakuplar, Temrek köylerinde yoğun ola-rak kiraz yetiştiriciliği yapılmaktadır. Yukarıda adı geçen köylerde yoğun olmakla birlikte adı

zikredilmeyen birçok köyümüzde de mün-ferit olarak kiraz yetiştiriciliği yapılmaktadır. 12.500 dekarlık alanda kiraz yetiştirilmekte olup, ekonomik olarak bölge halkının önemli bir gelir kalemini oluşturmaktadır. Kiraz ye-tiştirilen alanlar değişik rakımlara yayıldığı için,

hasat sürecide uzun zaman dilimine yayılmak-tadır. Bu durumda ürünün ihracatı ve pazar-lanmasında avantaj oluşturmaktadır. 2011 yılı kirazların çiçeklenme dönemi yağışlı ve serin geçmesine rağmen meyve tutumunun normal olduğu gözlenmektedir.

Salihli İlçesi Allahdiyen Köyü’nde 1950’lerde üretilmeye başlanan kiraz başta Allahdiyen Gök-köy ve Bahçecik olmak üzere Bozdağlar’ın ku-zey yamaçlarına kurulu köylerin en büyük geçim kaynağıdır. Meyveleri yuvarlakça kalp şeklinde, meyve kabuğu parlak çok koyu kırmızı; meyve eti sert, sulu, tatlı ve çok yüksek kaliteli, özellikle taşımaya dayanıklı bir çeşit olduğu için ihracat-çılar tarafından büyük ilgi gören ve yurtdışında özellikle Avrupa ülkelerinde Türk Kirazı veya Salihli Kirazı diye adlandırılan 0900 Ziraat kiraz çeşidi, Salihli’nin Allahdiyen Köyü’nden diğer yerlere dağıldığı için Allahdiyen Kirazı olarak da bilinmektedir. 0900 Ziraat çeşidi Salihli Kirazı olarak Türk Patent Enstitüsü’nden Coğrafi İşaret Tescil Belgesi almıştır. Daha önceleri iç piyasaya yönelik üretim yapılmaktayken 1980’li yıllarda yurtdışına ihracatın başlamasıyla önemi giderek

artmıştır. Son yıllarda Allahdiyen, Gökköy ve Bahçecik gibi kiraz üretiminin yoğun olarak yapıldığı köylerde ihracat yapan firmalar tarafından alım merkezleri kurulmaktadır.İlçemizin Bozdağların kuzey yamaçlarına kurulu Allahdiyen, Gökköy, Bahçecik, Ça-murhamamı, Burhan, Şirinköy, Damatlı ve Çelikli köylerinde yaklaşık 800 dekar alanda yaklaşık 1000 ton ihracata uygun yüksek kali-teli 0900 Ziraat çeşidi kiraz üretimi gerçekleşti-rilmektedir.

Bunun yanı sıra İlçemiz Akören, İğdecik, Mev-lütlü, Adala, Kırdamları ve Dombaylı köylerinde de son yıllarda 2000 dekara yakın alanda mo-dern kiraz bahçesi tesisleri kurulmuştur. Bu bah-çelerin de üretime geçmesiyle ilçe kiraz üretim üssü haline gelecektir.

Üretimi gerçekleşen kirazın büyük çoğunluğu komşu ilçe Alaşehir’den ve ilçede yeni kurulan modern kiraz işleme tesislerinden yurtdışına ihraç edilmektedir. 2010 yılında ilçeden 5 firma 800 ton civarında kiraz ihracatı yapmıştır.

Salihli Kirazı aranan marka

Gördes’te kiraz üretimi

Selendi’de kiraz üretimi

Turgutlu’da kiraz üretimi

İlçelerimizde kiraz yetiştiriciliği

45Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 48: manisa tarım ve gıda dergisi

Salihli kirazı

tescillendiTarıma dayalı gıda sanayinde son altı yılda hızlı bir gelişme gösteren Salihli, günümüzde Organize Sanayi Bölgesi’ndeki başarılı firmalarıyla ihracatın önemli isimleri arasında.

Yıllardan beri verimli topraklarında yetişen ürünleriyle bölgenin önemli tarım ilçelerinden biri olan Salihli, son dönemlerde tarıma daya-lı gıda sanayinin de gelişmesiyle tarım ürünleri ihracatının önde gelen isimleri arasında anılıyor. Özellikle son altı yıldır Organize Sanayi Bölgesi ve dışında tarıma dayalı gıda sanayinde faaliyet gösteren firmaların artışına dikkat çeken Salihli Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Talat Zurnacı, “Organize Sanayi Bölgesi’nde 2005 yılına kadar

faaliyet gösteren firma sayısı bir ya da ikiydi. Ama bugün itibariyle Organize Sanayi Bölgemizde 46 parsel var. 46 parselin 41 parseli dolu ve 30’a ya-kın firma faaliyette.” diyor. İhracat potansiyelinin de son altı yılda sekiz kat arttığını belirten Zurna-cı, “Kaynaklara çok yakın, istihdam edilecek olan işçiye ulaşım çok kolay, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) vasıtasıyla krediye erişim de artık çok kolaylaştı.” şeklinde konuşuyor.

RÖPORTAJ

RöportajCEYDA ADAR

Salihli Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Talat Zurnacı

46 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 49: manisa tarım ve gıda dergisi

l Salihli’nin önemli gelir kaynaklarından birisi tarım. İlçede tarıma dayalı sanayide gelinen son nokta nedir?ZURNACI: Manisa tarım ağırlıklı bir ilimiz. Salihli de yıllardan beri üzümle, pamukla, daha önceleri de tütünle tarım ağırlıklı bir kent olarak kendini göstermiş. Özellikle son 6 yıldır Organize Sanayi Bölgesi ve Organize Sanayi Bölgesi dışında tarı-ma dayalı gıda sanayi alanında faaliyet gösteren, tarım ürünlerini toplayıp, bunlara katma değer veren, işleyen, paketleyen, daha sonra da yur-tiçi ve yurtdışına pazarlayan endüstri firmaları artmaya başladı.. Diğer firmalar da, inşaatlarını, projelerini tamamlamak üzereler. Onlar da tah-min ediyorum bu yıl içerisinde üretime geçer-ler. Dolayısıyla Birinci Organize Sanayi Bölgemiz şu anda dolmuş durumda. İkinci Organize Sa-nayi Bölgemizle ilgili olarak bin 500 dönümlük bir müracaatımız var. Bunlarla ilgili altyapı proje çalışmaları tamamlandı, kamulaştırma aşamasına gelindi. İkinci Organize Sanayi Bölgemiz birinci-sinin iki katı kadar büyüklükte. Bu Organize Sa-nayi Bölgemiz de yine tarıma dayalı gıda sanayi konusunda faaliyet gösterecek firmalarla dolacak diye düşünüyoruz. Dolayısıyla, Salihli tarımda ve tarıma dayalı gıda sanayinde çok önemli bir kent. Burada şunu da söylemekte fayda var. Yine 2005 yılına kadar Salihli’de ihracat yapan firma sayısı iki iken, şu anda 30’lara yaklaştı. İhracat potansiyeli de son altı yıl içerisinde yaklaşık sekiz

kat arttı. Yani Türkiye’nin çok daha önünde bir büyümeyle gerçekleşiyor bütün bunlar. Burada tabii tarımın ve tarıma dayalı gıda sanayinin çok büyük önemi var.

l İlçede tarım sektörünün istihdam oranlarıyla ilgili neler söylersiniz?ZURNACI: Türkiye hatırlarsanız bundan 20 yıl öncesine kadar bir tarım ülkesi diye geçerdi. Yani ihracatı tarım ağırlıklıydı. Kalkınması da daha ziya-de tarıma dayalıydı. İstihdam oranlarına baktığı-mızda halkın yüzde 60-65’i kırsal kesimde yaşar, tarımla iştigal ederdi. Diğer kısmı hizmet sektö-ründe, sanayi sektöründe çalışırdı. Ama son yıl-larda bu oran çok ciddi miktarda değişti. Örneğin TÜİK verilerine göre Türkiye’de şu an tarımsal istihdam oranı yüzde 26. Yani yüzde 65’lerden yüzde 26’lara geldi. Avrupa Birliği’nde bu oran yüzde 5, Amerika Birleşik Devleti’nde bu yüzde 3’lerde. Sonuçta sanayileştikçe, otomasyon ve mekanizasyon arttıkça tarımdaki istihdam oranı giderek düşecek. Yani yüzde 25-26’larda olan bu oran giderek yüzde 10-20’lere, belki de Avrupa Birliği’nde yüzde 5’lere kadar inecektir. Bu çok uzun bir zaman değil, önümüzdeki 20-25 yıl içe-risinde olabilecek bir durum. Burada tabii önemli olan, gerek kırsal kesimden kentlere göçen bu insanlara gerek otomasyon ve mekanizasyonla oluşacak olan bu işgücü fazlalığına istihdam ya-ratmak. Dönüp Manisa’ya baktığınız zaman bu

“Salihli tarımda ve tarıma dayalı gıda sanayinde çok önemli bir kent.”

47Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 50: manisa tarım ve gıda dergisi

oran yüzde 25’lerde değil belki, yüzde 35’ler civarında bu tarımsal nüfus. Tarımsal kesimde iş arayanlar buna dahil değil. Yoksa bu oran çok daha yüksek. Manisa için teşvikte üçüncü bölge kapsamına alınması çok büyük bir şans. Dola-yısıyla gerek tarıma dayalı gıda sanayinde gerek doğrudan sanayi ürünlerindeki bu işletmelerin artışının, tarımsal istihdamdan boşalacak bu istih-damı yönlendirilecek şekilde olması lazım.

l Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) kredilerinden en çok yararlanan ilçelerden birisi Salihli. Tarım sektörüne yatırım yapmak isteyen-lere ne gibi önerileriniz olur?ZURNACI: Manisa merkezden sonra KOSGEB kredilerinden en fazla yararlanan Salihli oldu. Burada tabii Salihli Ticaret ve Sanayi Odası’nı da kurmuş olan KOSGEB’in tecrübesi de çok önemli. Çünkü 2006 yılından beri faaliyette. Yani Türkiye’de birçok yerde KOSGEB’in adı bile duyulmamışken Salihli’de KOSGEB Sinerji Odağı kuruldu. Tahmin ediyorum bu konuda ilk ilçelerden biridir Salihli KOSGEB Sinerji Odağı. Onun vasıtasıyla veri tabanı çok arttı. Dolayısıyla biz KOSGEB kredileri ortaya çıktığında çok kolay bir şekilde kredi almak isteyenlere ulaştık. Ve bu

sayı o vesileyle çok yüksek çıktı. KOSGEB kre-dilerinden yararlanıp, girişimci olmak isteyenlere bizim önceden beri bir tavsiyemiz var. Özellik-le Salihli’de tarıma dayalı gıda sanayinde yatırım yapmak isteyenler için çok iyi fırsatlar var. Kay-naklara çok yakın, istihdam edilecek olan işçiye ulaşım çok kolay, KOSGEB vasıtasıyla krediye erişim de artık çok kolaylaştı. Yani gerekli olan sermaye kolay bir şekilde elde edilebiliyor. Ge-riye bir tek girişimcilik kalıyor. O girişimciliği de kendi kendilerine motive ederlerse bizlerin de desteği ile çok iyi tesisler ortaya çıkar diye düşü-nüyorum. Tarıma dayalı gıda sanayinde özelikle kaliteli ürünlerde, organik tarımda ve organik ta-rım ürünlerinde çok ciddi bir açık var. Dolayısıyla bu tür yatırımlara yönelecek olan kişilerin ihra-cata yönelik çalışmaları çok büyük destek bulur diye düşünüyorum.

Salihli kirazına patent

l Yabancı yatırımcıların bölgeye ilgisi nasıl?ZURNACI: Şu anda Salihli Organize Sanayi Bölgesi’nde iki tane yabancı yatırımcı var. Biri Alman, biri Fransız. Ama onun haricinde yaban-cıların daha ziyade ürün almak üzere çok yoğun bir şekilde Salihli’ye geldiklerini şahit oluyoruz.

l Geçtiğimiz dönemlerde Salihli Kirazı’na patent alınmıştı. Üreticiye etkileri neler oldu?ZURNACI: Salihli Kirazı, yurtiçi ve yurtdışın-da gerçekten çok tanınan ve özelliği olan bir kiraz. Sertliği, aroması, tadı, lezzeti, dayanık-lılığı sebebiyle Avrupa’da birçok yerde ‘Salihli Kirazı’ adıyla satılıyor olasından son derece mutlu olduk. Beni rahatsız eden, 2005 yılı mayıs ayında İstanbul’da Bebek’te Salihli Kira-zı adı altında Salihli kirazına bir miktar benze-yen bir kirazın çok yüksek, fahiş bir fiyata satı-lıyor olmasıydı. Salihli’de kiraz haziran ayında çıkıyor olmasına rağmen mayıs ayında Salihli Kirazı adı altında satılıyor. Bu durumda Salihlili üreticilerin bir mağduriyeti var diye düşün-düm. Yani Salihli’den gitmeyen kiraz, Salihli adı altında pazarlanıyor. Salihli Kirazı çıktığında bu fiyatlar düşmüş oluyor. O zaman üreti-cimizi ve tüketiciyi de korumak adına böyle bir girişimde bulunduk. Çünkü Salihli Kirazı diye almış olduğu kiraz, Salihli Kirazı değilse bu tüketiciyi aldatmaya yönelik bir girişimdir. Bunu da önlemek adına patent başvurusun-da bulunduk. 100 Nolu coğrafi işaretle bunu tescil ettirdik. İki yıldan beri de üreticilerimizin satmış olduğu kirazlarının kutularının üzerin-de Ticaret ve Sanayi Odası’nın ücretsiz olarak verdiği hologramlı işaretler bulunuyor. Dola-yısıyla başka bir yerde Salihli Kirazı diye talep edildiğinde bu hologramlı işaret olmayanlar tercih edilmedi ve üretici kısmen daha önceki senelere göre ürünlerini daha değeri olarak satabildiler. Bu önümüzdeki senelerde daha da önemli olacak diye düşünüyoruz. Çünkü sınırlı miktarda üretiliyor ve sezon çok uzun değil. Bu kısa sezonda elde edilmiş olan ürün-lerin değerli olarak satılıp, üreticilerini hakkını korumayı amaçladık. Bunda da başarılı olduk diye düşünüyorum.

48 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 51: manisa tarım ve gıda dergisi

49Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 52: manisa tarım ve gıda dergisi

GIDA

Doç. Dr. ÖZLEM TOKUŞOĞLU Celal Bayar Üniversitesi

Gülgiller ailesinden olan ve latince ismi ‘Prunus: Cerasus avium’ olan kirazın anayurdu Kuzey Anadolu ve Güney Kafkasya olarak bilinmektedir. Antik dönemde (M.Ö 64 yılında) Yunanistan’a götürülmüş ve oradan da Avrupa’ya yayılmıştır. Yine antik dönemde (M.Ö. 71 yılında) Romalı komutan ‘Lucullus‘ tarafından Roma’ya götürül-düğü ve oradan da dünyaya yayıldığı bildirilmek-tedir. Kiraz, ilkbahar sonu ile yaz mevsiminin en tercih edilen meyvesidir.

Ağacın yetiştiği bölgeye ve çeşidine göre nisan sonu ile temmuz başı arasında olgunlaşan kiraz meyvesinin rengi siyah, kırmızı, sarı ya da beya-zımsı olup, 1-3 santimetre çapında, yuvarlak bi-çimli, etli, sulu, az lifli, lezzetli ve hoş aromalıdır. Yabani kiraz ağaçları 10 metreye kadar boylana-bilirken, bahçe kirazı 4-5 metre ve (Prunus: Avi-

um L.) daha kısa boyludur. Düz ve dik gövdeleri grimsi siyah ya da donuk siyah renkli ve enine çizgilidir.

“Sweet cherry” adı verilen ve dalları düzgün olan kiraz ağacının yaprakları, sour cherry yani vişneninkinden daha iri, oval biçimli, yaprak ayası buruşuk, alt yüzü tüylü, ucu sivri ve kenarları tes-tere gibi dişlidir. Çiçekleri tek tek olmayıp altıya kadar değişen sayılarda ve pembe-beyaz renkte olabilmekte ve ilkbaharda ağacın yeşil renkli yap-raklarından daha önce açmaktadır. Kiraz meyve-leri bu çiceklerden oluşan tek tohumlu yani sert çekirdekli meyvelerdir.

Kiraz nasıl değerlendiriliyor?Taze meyve olarak sıklıkla tüketilmekte olup;• Pastacılık sanayiinde,

• Şekerlemecilikte,• Meyve suyu ve meyveli içecek yapımında,• İçki yapımında,• Reçel yapımında,• Kurutulmuş meyve, konserve ve dondurul-muş gıda olarak değerlendirilebilmektedir.Kiraz ağacı kökünden kaliteli pipo, kiraz kereste-sinden kaliteli mobilya ve çeşitli araçların yapımı söz konusudur. Kiraz zamkı, şapka, kumaş en-düstrisinde ve tıbbi amaçla kullanılır. Kirazın ağaç kabuğu, yaprakları, çiçekleri, meyve sapı ve çekir-dekleri tedavi amaçlı kullanılmaktadır.

Temel BileşimTablo 1. 100 gram taze kiraz meyvesinin temel bileşenlerini 100 gram vişne ile karşılaştırmalı olarak göstermektedir.

Kiraz (Bileşenler) Vişne (Bileşenler)

Su (%) 80 84

Kalori (cal) 70 58

Protein (%) 1,3 1,2

Yağ (%) 0,3 0,3

Karbonhidrat (%) 17,5 14

Ham Lif (%) 0,40-1,0 0,40-1,0

Mineraller Miktar Vitaminler Miktar

Fosfor (P) 19,0 mg A vitamini 110 IU

Kalsiyum 22,0mg B1 vitamini 0,05 mg

Sodyum (Na) 2,0 mg B2 vitamini 0,06mg

Potasyum (K) 191,0 mg B3 vitamini 0,04mg

Demir (Fe) 0,4 mg B6 vitamini 0,03mg

C vitamini 10,0mg

Tablo 1. Kiraz meyvesinin temel bileşenleri Tablo 2. Kirazda mineraller ve vitaminler

Yaz mevsiminin en tercih edilen meyvesi kiraz her türlü yemek ve aperatif gıdalarla servis edilebiliyor.

Her yönüyle

KİRAZ

50 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 53: manisa tarım ve gıda dergisi

Meyve ağırlığının meyve başına 8,8-14,5 gram olduğu 12 kiraz varyetesinde,13,5- 24,5 derece-de Brix’den SSC (Çözünebilir katıların konsant-rasyonu), çözünebilir katıların konsantrasyonu / titre edilebilir asitlik (SSC /TA) oranı 18,3-29,0 olarak saptanmıştır. Uçucu olmayan başlıca bile-şikler olarak glukoz [5,2-8,8 g/100 g of yaş ağırlık (FW)], fruktoz (4,4-6,4 g/100 g FW), sorbitol ve mannitol (2,2-8,0 g/100 g FW), ve malik asid (502,7-948,3 mg/100 g FW) olarak belirlen-miştir. Taze, olgun kirazlar; su, karbonhidratlar (şekerler), proteinler, pektin bileşikleri, ham lif, Antosiyaninler, diğer fenolik maddeler (flavonol-ler, fenolik asitler), terpenler, melatonin, diğer bileşenler (fitosteroller, inorganik bileşikler, or-ganik asidler) içermektedir. Potasyumca zengin gıdalar yüksek tansiyon riskini indirgeyici kalp-damar sağlığı açısından sağlıklı ve böbrek sağlığı açısından son derece risksizdir. Kiraz özellikle potasyum açısından oldukça zengindir (Tablo 2).

Kiraz meyvesinin bileşimi, meyvenin olgunluk derecesine, varyeteye, çevresel etmenlere ve yetiştirilme şartlarına göre değişim göstermek-tedir.

Son derece lezzetli bir yaz meyvesi olan kiraz, antioksidan bir vitamin olan vitamin C’nin (as-

korbik asit) ve liflerin (fiber) iyi bir kaynağıdır. Yağ oranı son derece düşük olan (yağsız meyve ola-rak nitelendirilebilen kiraz, doymuş yağ içeriğine sahiptir ancak kolesterol içermez. Sodyum tuzu da içermeyen bir meyve olan ve kalori değeri yüksek olmayan (100 gramı yaklaşık 70 kalori veren) kiraz, her türlü yemek ve aperatif gıdalar-la kombine edilerek servis yapılabilen meyvedir. Sağlıklı beslenmeye katkıda bulunmaktadır.

Biyoaktif gıda bileşenlerinin yoğunluğu, sağlık iyi-leştirme ile doğru orantılıdır. Nutrient yoğunluğu yüksek olan kirazın kalorisinin düşük olması da son derece sağlıklı bir gıda olduğunu göstermek-tedir.

Kirazda Fitonutrient MaddelerKirazda özellikle fitonutrient maddelerin varlığı, kirazı son derece sağlıklı hale getiren yegane unsurlardır. Her meyve tipi, varyetesi ve yetiş-tirilme bölgesi, spesifik bir meyvenin fitonutrient profiline etki eden etmenlerdir. Özellikle Türk kirazlarında bu hususta nitelikli bir araştırma yapılmamışsa da, yararlı fenolik maddelerin ve diğer antioksidan kapasiteli fitonutrientlerin ki-razda önemli düzeylerde bulunduğuna ilişkin ve-riler mevcuttur. Gıdalarda antioksidan kapasite-nin bir ölçüsü, onun Oksijen Radikal Absorbans

Kapasitesi (ORAC) skorudur. Kirazlar, USDA Agricultural Research Service (ARS) tarafından yapılan testlerde rapor edilen en yüksek 10 ORAC meyve arasındadır. Böğürtlen grubuna göre ORAC skoru daha düşük olan kirazlar, an-tioksidan kapasite açısından turunçgil meyveleri ile aynı skalada olup yüksek ORAC skorunda görülmektedir.

ARS raporlarına göre; kirazların genel ORAC skoru 670’dir. ARS araştırmalarına göre; yüksek-ORAC gıdalardan çoklukla tüketilmesi kanın anti-oksidan gücünü yüzde10-25 oranında arttırabil-mektedir. Taze kirazlar, anahtar antioksidanların birkaç tipi ile yüklüdür. Hayati önem arzeden antioksidanlar, kanser ile ilişkilendirilen ve kar-diyovasküler rahatsızlıklar, artritler ve alzheimer gibi yaşla ilgili hastalıklarla ilişkilendirilen serbest radikallerin hücre tahrip edici etkilerini önleyen maddelerdir.

Kirazda Rengi Veren Antosiyaninler Kirazda rengi veren maddelerdir. Kiraz meyve-sinde özellikle pelargonidin, siyanidin ve peo-nidin antosiyaninler başlıca antosiyaninleri teşkil eder. Antosiyaninler, antosiyanidinlerin glukozid-leri, 2-fenil-benzoprilyum yapısının polihidroksi türevleridir.

Tablo 3.de ülkemizde kiraz sezonunda iller ve haftalar görülmektedir.

Mayıs Haziran Temmuz Hafta Hafta Hafta 1 - 2 - 3 - 4 1 - 2 - 3 - 4 1 - 2 - 3 - 4Manisa İzmir BursaSakaryaYalovaGaziantepMardinÇanakkaleAydınDeenizliBurdurAmasyaBalıkesirTekirdağTokatIsparta

• • •

• •

• • •• •

••

•••••••••••••

•••••••••••

••

•••••••••

Şekil 2. Antosiyanidinin biyosentez basamakları

51Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 54: manisa tarım ve gıda dergisi

Pigmentler arasında kirazların zengin kırmızı hue’sinin yani renk tonunun antosiyaninlerden dolayı olduğu rapor edilmiştir. Antosiyaninler, meyve-sebzelerin, meyve sularının, çiceklerin kendilerine özgü renklerini veren pembe, koyu pembe,kırmızı, bordo, kızıl, leylak, mavi, menekşe mor ve diğer ara renklerinden sorumlu olan bile-şiklerdir. Kirazlar, yüksek ORAC skoruna sahiptir ve yüksek antosiyanin içerikleri ile ilişkilendirilmek-tedirler. Kirazın renginin koyuluğu yüksek antosi-yanin içeriğine sahip olduğunu belirtmektedir. 3.5 ounces yani 100 g lık koyu renkli kirazdaki anto-siyaninlerin düzeyi yaklaşık 80-300 mg aralığında değişmekte iken açık renkli kirazların aynı miktar ve porsiyonundaki antosiyaninlerin 2-40 mg dü-zeyinde olduğu bildirilmektedir. Çeşitli kültürlere ait olan, çeşitli şartlarda yetiştirilen ve kiraz mey-velerinde renklerdeki ton çeşitliliği, antosiyanin konsantrasyonlarındaki farklılıkların göstergesi-dir. Renk bileşikleri, antioksidan, antimikrobiyal etkili olup sağlığa olumlu katkılar sağlar. Şekil 2.de antosiyanidinin biyosentez basamakları görülmektedir (Şekil 2).

Meyve eti rengindeki değişimler, glukoz ve fruk-toz oluşumu ve yumuşama prosesi , meyvenin erken gelişme basamaklarında başlamaktadır.Kiraz meyvesinin ışık alımı, antosiyanin bileşik-lerinin konsantrasyonunun artmasını tetikle-mektedir. Bir kap (100 g), taze kiraz 80,2 mg antosiyanin içermektedir. Diğer bazı meyveler göre kıyaslama aşağıdaki gibidir. Kiraz (80,2 mg) > kırmızı üzüm (44,9 mg) > böğürtlen (38,7 mg) > erik (12 mg). A.B.D.’de Bing varyete-sinde oldukça yüksek oranda antosiyanin bulun-maktadır. Antosiyaninin düzeyi kirazda meyve olgunlaşmasına paralel olarak artmaktadır.

Kim ve ark. tarafından yapılan bir araştırmada, kiraz ve vişnede gallik asidin sırasıyla 92.1-146.8 mg/100g ve 146.1-312.4 mg/100 g olduğu belirlenmiştir. Söz konusu çalışmada toplam antosiyaninler siyanidin 3-glukozid eşdeğeri

olarak kirazda 30.2-76.6 mg/100g ve vişnede

49.1-109.2 mg olarak saptanmıştır. HPLC ana-lizleri ile antosiyaninlerin siyanidin ve peonidin türevleri belirlenmiştir. Araştırmalar, işlemenin kirazlardaki antosiyanin içeriğini degrede ettiğini göstertmektedir ve 6 ay süreyle soğukta depolama ile (dondurarak saklama ile) kirazlardaki antosiya-ninlerin içeriğinin %50’sinden fazlasının kayba uğ-radığını bildirmektedir. HPLC analizlerinde belirle-nen bireysel antosiyanin piklerinin saptanmasıyla ile ele geçen ölçümler ve toplam antosiyaninlerin pH differansiyel metod ile ölçümlenmesi arasında positif bir korelasyon saptanmıştır (R2= 0.985).

Kirazda Fenoliklerin EtkileriMeyve ve sebzelerdeki fenolik maddeler, antiok-sidan aktivitelerinden dolayı ilgi odağı durumun-dadırlar. Flavonoidleri de içine alan fenoller, vücut hücrelerini, enerji metabolizmasından yan ürün olarak salınan oksijen tarafından meydana getirilen hasara (oksidasyona) karşı korurlar ve anti madde-ler olarak isimlendirilirler. Antioksidanlar, sahip ol-dukları bir elektronlarını vermek suretiyle koruma yaparak serbest radikalleri nötralize ederler; vücut hücrelerine ve dokularına olan kümülatif hasarları önlemeye yardım ederler.

Araştırma sonuçları birçok flavonoidin Vitamin C ve E’den daha potansiyel antioksidanlar olduğu ra-por edilmektedir.

Kirazın fenoliklerinden dolayı özellikle, içerdiği antosiyaninlerden dolayı, doza bağlı hücre tahrip edici oksidatif stresten nöron hücrelerini (sinir hüc-relerini) (PC12) korumakta olduğu bulgulanmıştır. Fenoliklerce özellikle antosiyaninlerce zengin ki-razlarla yapılan araştırmalar göstermiştir ki; güçlü antinörodejeneratif aktivite sözkonusudur. Ancak kirazın antioksidatif etkileri bir dizi diğer fenolik maddeden de kaynaklanmaktadır ve kirazlar bes-lenmemizde biyofonksiyonel fitokimyasalların iyi bir kaynağı olarak yer tutmaktadırlar.

Kirazda Kuersetin FenolikElmalar gibi, kirazlar da kuersetin olarak isimlen-dirilen flavonoidi relatif olarak yüksek düzeylerde içermektedirler. İşlenmiş kirazların bir servis ölçü-sü, bir elmayla aynı miktarda kuersetin içermekte-dir. İşleme, kuersetini konsantre etmektedir; işlen-miş kirazlar taze kirazlara oranla yaklaşık 2 kat daha fazla kuersetin içermektedirler. (Ortalama bir elma 36 mg kuersetin/kg içermektedir; bir kg işlenmiş kiraz da yaklaşık 32 mg kuersetin içermektedir). Farklı kiraz varyeteleri arasında bu flavonoidlerin profili; “kuersitrin” ve “izokuersitrin” olarak deği-şebilmektedir. Kirazda yalnızca kuersetinin değil, diğer flavonoller olan kamferol ve isorhamnetinin glukozidleri de bulunmaktadır.

Kuersetin sıklıkla tüketilen flavoniddir ve güçlü bir antioksidan kapasiteye sahip olduğu bildirilmek-tedir. Potansiyel sağlık etkileri ile özellikle damar tıkanıklığı, kalp krizi ve inme riskinin azalması ile ilişkilendirilmektedir.

Kirazda Ellagik AsitKirazlar, diğer bir fenolik bileşik olan ellagik asidi içermektedir. Birçok meyvede bulunan ellagik asit;

büyüyen bitkide mikrobiyal enfeksiyonlara karşı savaşmaya yardımcı olabilen bir maddedir. Ayrıca, kanser-önleyici ilaçların bileşeni olarak da kullanıl-maktadır. Kirazda toplam fenolik asidler (aglikonları olarak) 28 miligram/100 gram olarak bildirilmek-tedir. Kirazda Perillil AlkolFitonutrientlerin diğer bir sınıfı olan terpenler de güçlü antioksidanlardır. Monoterpenler, meyvele-rin esansiyel yağlarında bulunmaktadır. Kirazların, monoterpen perilil alkolün önemli bir kaynağı olduğu bildirilmektedir. Bazı diyetle alınan mo-noterpenlerin antitümör aktivite gösterdiği rapor edilmektedir.

Kirazda MelatoninMelatonin, suplement raflarında satılan melato-nin tabletlerinin (genellikle 500 mg) kiraz aromalı tabletler olduğu görülür. Melatonin, gıdada doğal olarak bulunmaktadır. Kirazlar, melatoninin önemli bir kaynağıdırlar özellikle vişneler kirazlardan daha fazla içermektedir. 100 gram (yaklaşık 3.5 ounce) kurutulmuş kirazlar, vişneler (Montmorency) 27 miligram melatonin içerirken, taze kirazlar 7 milig-ram içerir. Melatonin, potansiyel bir uyku tetikleyici yani uyku arttırıcı olarak bilinmekedir. Melatoninin aynı zamanda yüksek antioksidan aktiviteye sahip olduğu bildirilmektedir ve serbest radikallerin bir tipi olan peroksil radikallerini yakalamada vitamin E’den daha etkin olduğu rapor edilmiştir. Antioksi-dan vitaminlerin aksine, melatonin hem suda hem de yağda çözünmektedir ve bir antioksidan olarak kapasitesini arttırmaktadır.

Kirazda Vakslar ve KutinlerKirazda (sweet cherry) (Prunus avium) vakslar ve kutinlerin saptandığı bir çalışmada; olgun kirazlar-da toplam vaks bileşimini oluşturan triterpenler yüzde 75.6, alkanlar yüzde19.1 alkoller yüzde1.2 yer tutmaktadır. Çok yoğun olarak bulunan meyve triterpenleri; triterpene ursolik asid (yüzde 60.0) ve oleanolik asid (yüzde 7.5), alkanlar olarak no-nakosan (yüzde13.0), heptakosan (yüzde 3.0), ve sekonder alkol nonakosan-10-ol (yüzde 1.1) mev-cut olduğu belirlenmiştir.

Kirazda Beta-SterolKirazlar; avakado, muz, elma, kantulop kavun, üzüm ve erik gibi meyvelerde de bulunan ve bir fitosterol ya da bitki siterolü olan beta-siterolü içermektedir. Yüksek fitositerol alımının düşük kan kolesterol düzeyleri ile ilişkilendirildiği belirtilmek-tedir.

Kirazda Fiber (Lif)Sindirilemeyen karbonhidrat olan fiber, fonksiyonel sağlık etkileri sağlar. Diğer meyveler gibi kirazlar da fiber kaynağıdır: 10 ortaboy kiraz yaklaşık 1,6 gram fiber içerir (1,1 gram çözünmeyen fiber ve 0,5 gram çözülebilen fiber).Sağlıklı yetişkinler için, günde 20-35 gram fiber tavsiye edilmektedir. (RDA; Recommended Dietary Allowances). Yüksek-fiber içerikli bir diyetin birçok sağlık problemleri riskini sınırladığı bildirilmekte olup, bazı kanser türleri ve kalp raharsızlıkları riskini de azalttığı rapor edilmektedir.

52 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 55: manisa tarım ve gıda dergisi

53Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 56: manisa tarım ve gıda dergisi

KİRAZ VE SAĞLIK

Akdeniz diyetinde önemli yer tutmakta olan meyvelerin içerdiği antioksidan etkilerinden do-layı koroner kalp rahatsızlıklarını önleyici, kanser oluşturucu risk faktörleri olan serbest radikalleri indirgeyici etkileri bildirilmektedir. Meyvelerde antioksidan etkileri sağlayan fitonutrient bileşik-ler ve antioksidan vitaminler son derece önem-lidir. Dengeli meyve tüketimi bundan dolayı son derece önem arzetmektedir. A.B.D. AICR’ye göre günde 5 porsiyon sebze ve meyve tüke-timinin olası kanser riskini yüzde 20’den fazla azalttığı bildirilmektedir.

• Kiraz, vücudu ve kanı zehirli maddelerden temizleyen bir meyvedir. Böbrekleri etkili bir biçimde çalıştırır. Dolayısıyla vücutta biriken üre, ürik asidi ve ürat tuzlarının düzeyini düşü-rür, atılımını sağlar. Dolayısıyla gut hastalarına yararlıdır. Bunun için kiraz serbestçe ve istendiği miktarda tüketilebilir. • Romatizma, kireçlenme ve damar sertliği gibi hastalıkların önlenmesinde etkin olduğu bildiril-mektedir. • Gut ve mafsal iltihabından kaynaklanan ağrıları gidermede etkinliği bildirilmektedir. • Kiraz meyvesinin sapları kaynatılarak suyu içildi-ğinde idrar söktürücüdür. İçerdiği mineral ve öte-ki maddelerle bedenin su dengesini düzenler ve pekliği (kabızlığı) giderir. Ayrıca bedeni güçlendirici tonik etkileri bulunmaktadır.• Kirazda bulunan fenolik asitler, böbreklerin kum ve taş yapmasını önleyici etkilidir. Safra taşını da dü-şürücü etkisi olduğu bildirilmektedir. • Kiraz diş çürümelerini önleyebilen bazı bileşen-leri içerir. • Cildi temizleyici etkilidir, sivilce benzeri cilt bo-zukluklarını azaltıcı yönde etkisi olduğu bildirilmek-tedir. • Sağlıklı karaciğer için olumlu etkileri bulunmakta-dır, karaciğeri iyileştirici yönde etkilidir.

Kiraz Sapı Suyu Formül: Taze ya da kurutulmuş kiraz saplarından 2-3 tatlı kaşığı dolusu miktar bir bardak suda kaynama noktasına değin ısıtılır. Daha sonra ateş kısılıp 10-15 dakika ısıtma işlemine de-vam edilir. Ele geçen ve süzülen solüsyondan gün-de 2 bardak içilir.

Kirazın ağrıların dindirilmesinde aspirinden daha etkin olduğu rapor edilmektedir.Michigan Eyalet Üniversitesi’nden Muraleedha-ran Nair ve ekibi tarafından yapılan araştırmalarla kirazda bulunan ‘’antosiyanin’’ olarak bilinen kır-mızı renkteki kimyasalların bu etkiyi yaratabile-ceği bildirilmektedir. 20 kirazda 12-25 miligram arasında antosiyanin bulunduğu ve bu madde-nin ağrı kesici etkisinin aspirinden on kat daha yüksek olduğu bildirilmiştir. In vivo araştırmalarla kirazda bulunan antosiyanin maddesinin E ve C vitaminleri gibi antioksidan etkili olduğu belirlen-miştir. Nair’e göre günde 20 kiraz tüketilmesi, bir aspirin kullanımı ile özdeş etki sağlamaktadır. Nair ve ekibi kirazdaki antosiyaninin tablete dö-nüştürülmesi çalışmalarını sürdürmektedir.

A.B.D. Kaliforniya Davis Üniversitesi’nde Jacob ve arkadaşları tarafından yaşları 22-40 arasında olan 10 sağlıklı kadın üzerinde yapılan bir araş-tırmada, bir gece için 2 porsiyon (280 gram) ki-raz tükettirilerek, plazma ürat değerlerine bakıl-mıştır. Kiraz dozundan önce analizlenen kan ve üre değerleri ile 1,5; 3; 5 sa postdozdan sonra analizlenen plazma ve ürat değerleri karşılaştırıl-mıştır. Plasma ürat değerlerinin başlangıca göre (ort. +/- SEM = 214 +/- 13 micro mol/L), 5 sa postdose sonrası (ort. +/- SEM= 183 +/- 15 micro mol/L) kayda değer ölçüde azaldığı bulgulanmıştır.

Fitonutrientlerin Sağlık EtkileriKalp sağlığını arttırmak Kirazdaki flavonoidler, antioksidan aktiviteye katkıda bulunmasıyla, kalp rahatsızlıkları ve inmeye karşı koruyucu olmada yardımcıdır. Antioksidanların LDL (kötü) kolesterolün oksidasyonunu inhibe ettiği düşünülmektedir. LDL’nin oksidasyonu, atherosiklerozisi tetikleyebilmektedir. Kirazlar, kırmızı şarapta olduğu gibi siyanidin-3- glukozid (C3G) olarak isimlendirilen antosiyanin pigmentinin yüksek miktarlarını içermektedir.

Kansere karşı koruyucu olmaBirçok fenolik bileşik arasında, antosiyaninler en potansiyel antioksidanlardır.Epidemiyolojik çalışmalara göre; kuersetince zengin gıdaların tüketimiyle azalan akciğer kanseri riski ilişkilen-dirilmektedir. Hayvan çalışmaları ile kirazda bu-lunan ellagik asid ve perilil alkolün antikanser et-kili oldukları bildirilmektedir. Kirazlarda bulunan çözünmeyen liflerin göğüs ve kolon kanseri gibi

belirli kanser türleri riskini sınırlamaya yardımcı olabildiği rapor bildirilmektedir.

Heterosiklik aromatik aminlerin (HCAAs) oluşumunu azaltıcı etki;

Kirazlarda henüz yeterli bir araştırma kanıtı olma-masına rağmen vişneler ile yapılan araştırmalar önermektedir ki vişnelerde heterosiklik aromatik aminlerin (HCAAs) oluşumunu dereceli olarak azalttığı belirlenen maddeler de bulunmaktadır.

Uykuyu arttırıcı etkiPotansiyel antioksidan yararlarına ilaveten, ki-razlardaki melatoninin uyku moduna geçmeye yardımcı olabildiği belirlenmiştir. Vişnelerdeki (Montmorency) kadar değilse de kirazlar, me-latoninin önemli bir miktarını ihtiva etmektedir.

Yaşlanmayı yavaşlatıcı etkiHayvan denemeleri ile alınan sonuçlara göre; yüksek ORAC skoruna sahip meyve sebzelerin yoğun olarak yenmesinin vücut ve beynin yaş-lanmasının yavaşlamasına yardımcı olduğu rapor edilmiştir.

Kirazlarda mevcut olan fitonutrientlerin araştırılan diğer potansiyel sağlık etkileriKirazlarda mevcut olabilen ağrı dindirici etki yaratan bileşikler (Cox inhibitörler: Cox-1 and Cox-2 inhibitörler vb.) bulunmakta olup, özel-likle vişnelerde söz konusu maddelerin kanser ağrılarını hafiflettiği rapor edilmektedir.Belirli antosiyaninlerin ve diğer flavonoidlerin antienf-lammatuar etkili yani yangıyı önleyici özellikleri, artrit semptomlarını rahatlatabilmektedir. Kiraz ve vişnede söz konusu maddelerin bu özellik-lerine ilişkin araştırmalar devam etmektedir. Ağız yoluyla (oral olarak) kullanımıyla antosiyaninlerin diabet (şeker hastalığı) ve ülser üzerinde tedavi etmeye yardımcı olma etkinliği söz konusudur. Gözde maküler dejenerasyonu önlemede an-tioksidanların potansiyel rolü araştırılmaktadır. Kirazlarda fitonutrientlere ilişkin perspektiv ir-delenecek olursa: Kirazda antioksidanlarla diğer fitonutrientlere ilişkin veriler görüldüğü gibi sınırlı olarak aydınlatılmış olup antioksidan aktiviteye katkıda bulunan olası maddelerle ilişkili çalışmalar devam etmektedir. Biyoyararlığa, çeşitliliğe ve gıdalarla ve ilaçlarla olan olası interaksiyonlara ilişkin ziyade araştırmalara ihtiyaç vardır. Yakın bir gelecekte kirazın fitonutrient içeriğine ilişkin ge-niş bilgiler tam olarak ortaya konulacaktır.

Kirazın genel sağlık etkileri

54 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 57: manisa tarım ve gıda dergisi

55Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 58: manisa tarım ve gıda dergisi

Kiraz, taze kiraz ve salamura sanayi kirazı olmak üzere iki tip olarak gıda sanayiinde yerini almak-tadır. Kirazda aranan kalite özellikleri; yetiştirme kalitesi, son ürün kalitesi ve görünüm özellikleri olarak sınıflandırılabilmektedir. Yetiştirme kalitesi açısından farklı rakımlara ve iklimlere adaptasyon önemlidir; son ürün kalitesi açısından raf ömrü önem kazanır. Görünüm özellikleri açısından ise irilik kalitesi (24-26 milimetre), sululuk, tatlı lez-zet, bordo renk, kendine has aroma, uzun ve kalın sap aranan kalite kriterleridir.

Bahçeden süpermarket rafına değin kalite kontrolde basamaklarKirazın kalitesinin sağlanmasında bahçeden sü-permarket rafına değin kalitenin izlenmesi son derece önemli olmaktadır. Bu bağlamda, yetiş-tirme bölgesinde yapılan hasat sonrası, hidro-soğutuculardan geçirilerek soğutulan kirazlar, paketlenmeden önce kalite analizlerine tabii tu-tulmaktadır ve sonrasında paketlenen kirazların tüm zincir boyunca ideal sıcaklığının (2 °C) ko-runmasına özen gösterilir.

Kirazda Kalite StratejisiKirazda ağaçtan sofraya her kalite basamağın-daki genel kontroller olarak, ürünün sıcaklığının tayini, her sıcaklıktaki süre , PH (Asitlik), oksijen konsantrasyonu, su aktivitesinin belirlenmesi son derece önemlidir. Her basamaktaki potansiyel riskin belirlenmesi açısından, tüketici güvenliği analizleri (Haşere, yabancı materyal vs. kontro-

lü, mikrobiyolojik gelişimin kontrolü, mikolojik kontrol, mikotoksinlerin kontrolü), tarım ilacı (pestisid) kalıntı kontrolü, kimyasal bulaşıla-rın (Ağır metal vb. kontrolü) kontrolü oldukça önemli yer tutar. Kalitenin tescillenmesi, tekrar edilebilirliği yüksek, duyarlı, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve/veya Gıda İlaç Dairesi (FDA) onaylı yöntemlerle kimyasal ve mikrobiyolojik ana-lizleri gerektirmektedir Meyve kalitesi ile ilişkili parametreler olarak: Kalibrasyon kalitesi (boyut belirleme), temel bileşen analizi, renk tayini, tekstür (doku) belirleme, mineral tayini, şeker-ler, organik asidler, toplam antioksidan aktivite, toplam fenolik bileşikler, antosiyaninler, askorbik Asid (Vitamin C) konsantrasyonlarının belirlen-mesi kiraz profilini oluşturur. (Şekil 5)

Kirazda olası kalite sorunlarıKirazda halk sağlığı açısından sorun teşkil edebi-len ve rahatsızlık yaratabilen sorunlar söz konu-su olabilmektedir ve kalite bazıda incelenmesi gereklidir. Kirazda pestisitler, gıda boyaları do-ğal toksik maddeler, mikotoksinler, toksik ağır metaller (Pb, Cd), bulaşı maddeleri (hijyen ve sanitasyon kimyasalları kalıntıları, asbest vs.), mikrobiyal kaynaklı kontaminasyon, elle hasatta darbelerden dolayı meyvede kayıplar, mikrobi-yal bulaşılar veya ambalaj bulaşı maddeleri bulu-nabilmektedir.Tüm meyvelerde olduğu gibi kirazın da sağlıklı olabilmesi ve risk oluşturan unsurları taşımama-sı gerekmektedir. Zira, tüketimle vücuda alınan

ürünleri oluşturan bileşim unsurları, sindirilerek bünyesinin bir parçası haline getirilir. Bu neden-le olası toksik maddelerin sınırları ve üründeki maksimum bulunma seviyelerinin bilinmesi son derece önemlidir.

(Şekil 6) Kirazda olası ağır metaller ve maksimum bulunma limitlerini göstertmektedir. Özellikle kurşun birikmesi son derece önemlidir. Kurşun, sindirim, solunum ve deri yoluyla vücuda absor-be olur. Günde vücuda bu yollarla gıdayla alınan toplam kurşun miktarı 0.3-0.5 miligram arasın-dadır. Bu değer 0.6 miligramı aşarsa vücut bu değeri tolere edemez, dışarı atamaz ve kurşun birikmeye başlar. FDA’ya göre tüm gıdalardan ol-mak üzere kurşunun günlük alım düzeyi ≤0.02 miligram/l olmalıdır.

Şekil 5. Kirazda kalibrasyon (boyutlara ayırma)

Şekil 4. Kiraz İşleme Tesisinden GörüntüŞekil 3. Kiraz bandları

Şekil 6. Kirazda olası ağır metaller ve max.limitleri

Kirazda olası ağır metaryaller (Toksit elementler)

Kirazın meyve etinde toplam olarak metalik maddelerden;Kurşun (Pb) en çok ................... 1mg/kgKalay (Sn) en çok ......................250 mg/kgBakır (CU) en çok ......................5,0 mg/kg olmalıdır.FDA’ya göre günlük alım düzeyi(Recommended Dietary Allowances(RDA’ ya göre Pb ve Cd için 0,02 mg/l olmalıdır.

Bulaşı sebebi: PbAsO4 içerikli tarım ilaçları vasıtasıyla; Çevre kirliliği ile; Kurşunlu benzinlerin çıkardığı zerreciklerin ürüne geçişi ile

KALİTE

Kiraz ve kalite

Kirazların yetiştirilme bölgesinden kalite spesifikasyonlarına göre toplanması

Hasat sonrası kirazların, soğutma amaçlı olarak hidro-soğutuculardan geçirilmesi

Kirazların paketlenme öncesi kalite kontrol analizlerinin yapılması

Kirazların paketleme ünitesine gelmesiHACCP ve GAP ‘ye uygun paketlenmiş kirazlar

Tüm zincir boyunca kirazların ideal sıcaklığı korunur.8 dk hidrosoğutma işlemi ile kirazların tarla sıcaklığından 2 C ya düşmesi sağlanır

56 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 59: manisa tarım ve gıda dergisi

Kirazda olası mikotoksinlerin önlenebilmesi için ise; yüzde 70 den fazla nemli ortam ve 12-47 °C arasındaki sıcaklık mikotoksin üretimi çin uygun koşulları sağladığı için bu nem ve sıcaklık aralığın-da ortam oluşturulmamaya özen gösterilmelidir. Ürünün hasatı, depolaması ve gıda işleme pro-sesleri sırasında uygun analitik ve mikrobiyolojik tekniklerin kontrolünün gerekliliği önemlidir.

Kirazda AmbalajlamaKirazda ambalajlama modifiye atmosfer ortamda yapılarak torbalama ya da şeffaf kutu ambalajla-ma şeklinde gerçekleştirilmektedir.

Tüketim usülleri olarak kirazKiraz, taze meyve olarak tüketilebildiği gibi, ki-raz salatası, kirazlı limonata, kirazlı martini, kirazlı milföy, kirazlı pay, kirazlı krep, kirazlı krepli kat-mer, kirazlı kurabiye, kirazlı pişi, kirazlı hindi eti, kirazlı tavuk olarak da çeşitli gıda kombinasyonla-rında yerini almaktadır.

Antosiyaninler için önerilen günlük alım düze-yi bulunmamakla birlikte ABD’de halkın günlük olarak yaklaşık 200 miligram antosiyanin tükettiği rapor edilmektedir. Kirazların salatalarda, apera-tif yemeklerde, tatlılarda ve paylarda bulunma-sıyla da, antosiyaninlerin günlük alımına önemli düzeyde katkısı söz konusudur. Fonksiyonel gıda pazarında yerini alan kiraz ekstreleri de önemli bir tüketim yönünü oluşturmaktadır. Özellikle ABD’de fonsiyonel gıda firmaları tarafından yeni geliştirilen ürünler tüketim yelpazesinde yerini almaktadır.

Yetiştirici ülkeler7.450.000 kiraz ağacı ve yılda yaklaşık 230.000 ton ürün ile Türkiye, dünyanın en büyük kiraz üretici ülkesidir. Diğer kiraz üretici ülkeler olarak yılda 175.000 ton ürün ile ABD ve 115.000 ton ürün ile İran gelmektedir. Kiraz yetiştiriciliğinde dünya liderlerinden biri olan A.B.D.’de Washin-ton, Oregon, Idaho, Michigan ve Utah kiraz ye-tiştirme bölgeleridir. Kiraz ticari olarak 65 ülkede toplam 363600 dönüm alanda yılda 1.896.522 Metrik Ton (kilogram) olarak üretilmektedir. Dünya bazında ürün averajları 3999.6kilogram/dönüm=3999.6 kilogram/hektar üzerindedir.

Türk VaryeteleriTürkiye’de 100’ün üzerinde çeşitte, yılda 250.000 ton kiraz üretilmektedir. Napolyon, dalbastı gibi isimlerle anılan ve gerçek adı ‘0900 Ziraat’ olan önemli grubun dışında İzmir’den, Afyon, Konya, Isparta ve Niğde’ye kadar ulaşan bölgede, Allahdiyen, lambert, nöble, star gold, gılli, karaballı, akçıllı, merton late varyeteleri üre-tilmektedir. Özellikle Manisa bölgesinde Salihli ve civarında Allahdiyen türü önemli ölçüde üre-tilmektedir.

ABD’de kirazKiraz ABD’de yılda 253.854 Metrik Ton (564 milyon pounds) olarak üretilmektedir. Dünya bazında ürün averajları 4500 lbs/acre üzerin-dedir ve endüstriyel değer 436 milyon dolardır.

Üreticilerce alınan fiyatlar diğer meyve ürünle-rinden yüksektir.

Kiraz (Sweet cherry) (ABD Bölgesel üretimi)Washington ( %47)California (%26)Oregon (%15)

Türk kirazımız hakkındaTürkiye, taze kirazda ve salamura sana-yi kirazında Avrupa’nın en önemli tedarikçisi konumundadır.2006’da 35.000 ton üretim ile ihracat gelirimiz 100 milyon dolar iken, 2009’da kiraz üretimimizin 60 bin tonlara, ihracat geliri-nin de 135 milyon dolara çıktığı görülmektedir.Ülkemiz dünya ülkeleri arasında şu anda kira-zın hem üretiminde hem de ihracatında bazen birinci bazen de ikinci konumda yer almaktadır. Türkiye Ulusal Kiraz-Vişne Çalışma Grubumuz-da da ifade edildiği üzere, 2005 yılından beri İhracatçılar Birliği ve Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın desteğiyle yürütülmekte olan Ar-Ge çalışmaları neticesinde, yaklaşık 1 yıl içinde kirazın tanesinin 1 dolar olduğu Japonya ve Uzakdoğu ülkelerine ihracat yapmaya başlayacak ve ülke ekonomi-mize katkı sağlayacak. Zira Uzakdoğu’ya ABD dışında hiçbir ülke ihracat yapamamaktadır. Uzakdoğu coğrafyasındaki ülkelerin çok sert katı karantina kuralları söz konusudur. İthal ede-cekleri ürünler hakkında önce araştırma, sonra uygulama yapılmakta ve ilgili karantina kurallarını yerine getirmemiş olan ülkeden ürün alınma-maktadır.İlaç ve toplama masrafı dışında bir ma-liyeti bulunmayan kiraz yetiştiriciliğinde, işçiliğin dünya ülkelerine göre ucuz ve iklimimizin son derece elverişli olması, bölgemizin en büyük avantajlarından biridir. Erkenci ve geççi çeşitlere önem vererek, bodur ve yarı bodur fidanlarla uygun bölgelerde kiraz bahçelerini arttırmalı ve kiraz üretim sezonunu uzatmalıyız. HACCP (Ha-zard Analysis Critical Control Points: Tehli-ke Analizleri ve Kritik Kontrol Noktaları) sistemi, hammadde temininden tüketim aşamasına kadar olan ürün üretim zincirin-de gıda ve mamul ürün kalite-kontrolünün sağlanmasını garanti altına alan bir sistemdir. Kiraz tüketicilerinin gıda güvenliği ile ilgili talep-lerinin tamamının karşılanması, üretim veriminin arttırılması, kar veriminin yükseltilmesi, ürün geri toplama riskinin azaltılması gibi pozitif yönde katkı-lar ürün kalite-kontrol ve toplam kalite yönetimi-ni benimsemiş ürün sektörü ile sağlanabilecektir.

Salihli ve kiraz hakkında Manisa’nın güzide ilçesi Salihli, kirazla kalkınmak-tadır. Salihli İlçesi’nin dağ köyleri olan Allahdiyen, Bahçecik ve Gökköy kirazla geçinmektedir. İhra-cata yönelik 0900 Ziraat cinsi kirazın kilosu boyu-tuna göre yaklaşık 4 TL’den üreticiden alınmakta ve yıllık yaklaşık 1000 ton üretim alınmaktadır. Ha-ziran ayı başında başlayan kiraz toplama sezonu temmuzun ilk haftasına kadar devam ediyor.Allahdiyen, Salihli’ye yarım saatlik mesafede bir dağ köyü ve rakım 600 metredir. Köylünün ge-çim kaynağı ise başta kiraz olmak üzere meyve üretimidir. Kiraz burada ilk olarak 1940’larda üre-

tilmeye başlanmış. Köylünün geçim kaynağı mey-vecilik olduğu için herkes kiraz üretimine büyük önem vermiş. Bir yıl boyunca bakımını ve sulama-sını yaptıkları ağaçlardan haziran ayı boyunca ürün almaktalar. 250 hanelik köyde tüm köy nüfusu ‘Kırmızı Altın’ olarak adlandırdıkları kirazın top-lanmasına, alım merkezine ulaştırılmasına yardım etmektedir. Köylü, bahçesinden topladığı kırmızı altınları sepetli motorlara doldurup, köy meyda-nındaki alım merkezlerine ulaştırmaktadır. Burada büyüklüğüne göre ayrılan kirazlara farklı fiyatlar uygulanmaktadır. 26 milimetrenin üstündekiler ihraç edilirken, 24 milimetre ve altındakiler iç pi-yasaya verilmektedir. Salihli Kirazı olarak da bilinen iri boylu, dolgun etli, parlak koyu kırmızı renkli ve dayanıklı kiraz ihracatçılar tarafından büyük rağbet görmektedir. Haziran boyunca kiraz hakimiyetinin sürdüğü alım merkezlerinde, takip eden aylarda ise vişne ve şeftali gibi diğer meyveler kasalara bo-şaltılmaktadır. Eylül sonuna kadar meyvelerin biri-nin saltanatı biterken, bir diğerininki başlamaktadır.

Salihli Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Başka-nı Sn.Talat Zurnacı’nın daveti üzerine 2007 Temmuz’da Salihli TSO’da gerçekleştirmiş oldu-ğum bir konferansta da kirazın gıda olarak önemini ve ticari olarak kalite kontrolü açısından izlenecek basamakları vurguladım. Bileşimi itibariyle güçlü bir antioksidan olduğunu, antosiyanin maddelerini yoğun ölçüde içerdiğini de belirterek Salihli 0900 Ziraat cinsi ile gerçekleştirmiş olduğum çalışmamı izah ettim.

Salihli Kirazı ile ÇalışmaÜlkemiz açısından iyi bir üretim alanı olan Mani-sa Salihli’de yetişmekte olan, görünüm özellikle-ri açısından irilik (24-26 milimetre), sululuk, tatlı lezzet, canlı koyu bordo renk, kendine has aro-ma, uzun ve kalın sap özelliklerine haiz olan ve coğrafi işaret almış patentli kirazımız için yapılan araştırmada (Tokuşoğlu,2007) antosiyanin anti-oksidanının nicelikleri belirlenmiştir. İki periyod hasaddan (2006-2007) alınan 24-26 milimetre boyutlu Salihli kirazlarında ort. 26.72 ± 1.56 miligram/100 gram arasında antosiyanin bulun-maktadır ve HPLC ile yapılan çalışmalarda da

syanidin-3-rutinozid, syanidin-3-glukozid ve pelargonidin-3-rutinozid bileşenleri belir-

lenmiştir.

57Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 60: manisa tarım ve gıda dergisi

ÇİFTÇİ EĞİTİM

Değerli üreticilerimiz nisan ayında havaların ısın-maya başlaması ile birlikte tarla hazırlıkları da hızlandı ve bazı çiftçilerimiz gübrelerini atmaya başladılar. Özellikle gübre atmadan önce her za-man öncelikli olarak söylediğimiz toprak analizini mutlaka yaptırmanızı tavsiye ediyorum. Toprak analiz sonuçlarına göre toprağımıza vereceği-miz gübrenin miktarı ve çeşidi de farklı olacaktır. Özellikle bölgemizde toprak pH derecesinin ge-nellikle yüksek olduğunu biliyoruz ve yüksek pH derecelerinde (pH ≥ 7) bitkiler topraktaki besin elementlerini yeterince alamazlar. Özellikle pH derecesi 7’nin üzerine çıktığında Demir (Fe), Mangan (Mn), Bor (B), Bakır (Cu) ve Çinko (Zn) gibi besin elementlerinin alınımı azalmaya başlar ve pH derecesi 8 ve daha fazla olduğunda da Azot (N) ve Fosfor (P2O5) alınımı da azalmaya başlar. Bu nedenle toprağımızın pH derecesini mutlaka öğrenmemiz ve dengeli gübreleme yapmamız mısır b i t -k i s in-

den optimum verimi almamız için gerekli olan işlemlerden birisidir.

Mısır bitkisinin verim potansiyeli çeşidin genetik kapasitesine, çevre şartlarına ve sezon boyunca yapılan bakım şartlarına bağlıdır. Biz genel ola-rak çevre şartlarına müdahale edemeyiz ve sı-caklık, yağış , rutubet gibi bizim kontrolümüzde olmayan hava şartları verim üzerine direkt etkili faktörlerden birisidir. Bakım şartları tamamen bizim kontrolümüzdedir ve tam uygulandığında en yüksek verimi almamızda çok önemlidir. Ve-rim üzerine etkili olan ve bizim tercihimize bağlı olan diğer en önemli faktör de toprağımıza ve bölgemize en uygun çeşit seçimidir. Çeşit seçi-mi en yüksek verime ulaşmak için mutlak gerekli anahtarlardan birisidir. Çeşit seçiminde marka bağımlılığı ya da fiyat seçenekleri yerine yaptığı-mız işçilik ve masraflarımızla bize en yüksek ve kârlı verimi verebilen çeşitleri seçmeliyiz.

Ekim zamanı tespitiMısır ekim zamanımızı etkileyen pek

çok faktör vardır. Alışılagelmiş klasik tarihlerden ziyade toprak şartları bu

konuda en doğru karar vermemi-ze yardımcı olur. En uygun karar verme kriteri toprağın rutube-tini ve sıcaklığını takip etmektir. Mısır ekimi için en ideal ekim

zamanı toprak sıcaklığının 10 0C olduğu (toprağın ilk 10 cm

derinliğinde) ve rutubetin en uygun olduğu za-mandır. Toprak sıcaklığının 10 0C olması ekime başlanabileceğini gösterir ama burada en önem-li kriter toprağın rutubeti olmalıdır. Bu sıcaklığa ulaşıldığı tarihte toprak çok yaş veya çok kuru ise ekim işlemi toprağımız uygun rutubet şartlarına kadar ertelenmelidir. Özellikle bazı üreticileri-mizin yaptığı gibi ala tav dediğimiz toprakta ru-tubet miktarı yeterli olmadığı durumlarda ekim yapıldığı takdirde çimlenen bitkiler yeterli rutu-beti bulamazlarsa kurumaya başlarlar. Ya da tam tersine toprağı yaş iken yani rutubeti çok yüksek iken sürmeye başlayıp ekim yapmaya çalışırlar ise bu durumda da toprak yaş işlemeden dola-yı istemediğimiz bir yapıya dönüşecek ve hasat zamanına kadar yerel bir tabirle toprağımızı has-talandırmış olacağız. Bu durumda ne yaparsak yapalım toprağımızdan istediğimiz performansı alamayız. Bu konuda karar vermek için en pra-tik yöntem; toprağın değişik yerlerinden elimiz

Mısır ekiminde önemli uygulamalarMısır ekiminde önemli uygulamalar

Çevre Şartları- Sıcaklık- Yağış- Rutubet- Rüzgar vs...

- Tarla Hazırlığı- Ekim- Yabancı ot ilaçlama- Çapalama- Gübreleme- Sulama- Hastalık ve zararları ile mücadele

Bakım Şartları Çeşit (Tohum)

VERİM

Dr. MEHMET ÖZÜSTÜNZiraat Mühendisi

58 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 61: manisa tarım ve gıda dergisi

ile numuneler alıp avucumuzda sıkmamız yeterli olacaktır. Avucumuzdaki toprak topak şeklinde kalıp hiç dağılmıyorsa bizim rutubetimiz yüksek demektir ve tarlaya traktör girebiliyor ise hafif işleyip havalandırmamız gerekmektedir. Eğer toprak avucumuzun içerisinde yine topak olarak duruyor ve bir kısmı küçük parçacıklar halinde dağılmaya başlıyor ise tavımız çok uygun demek-tir ve toprağımızı işlemeye ve hazır olduğunda da ekime başlayabiliriz demektir.

Ekim derinliği ve çimlenmeEkim derinliğini belirleyen en önemli kriter top-rak ve hava şartlarıdır. Normal şartlarda en uy-gun ekim derinliği 5.5 – 6 cm.dir. Özellikle top-rak sıcaklığının 10 0C ve biraz altında olduğu dönemlerde en ideal ekim derinliği 5 – 5.5 cm. olmalıdır. Şartlar ne olursa olsun ekim derinliği 3.5 cm den az olmamalıdır. Toprak rutubetinin düşük olduğu veya ekimin geciktiği dönemlerde ekim derinliği 6–7 cm olarak ayarlanmalıdır. Bu şekilde ideal bitki sıklığı ve iyi bir kök gelişimi elde edilmiş olur.

Normal şartlara göre ideal ekim derinliği olan 6 - 7 cm. civarında ekim yapıldığı takdirde kök gelişimi de ideal olacaktır. Zorunlu haller dışında yüzeye yakın yapılan ekimlerde kök gelişimi de zayıf olmakta ve daha derinlerde bulunan besin maddelerinden yeterince faydalanamamaktadır. Bu da bitkinin sap ve kök gelişimini olumsuz et-kilemektedir.

Tohum toprağa girdikten sonra genel olarak ağırlığının % 30’u kadar suyu emerek içerisin-deki enzimler aktif hale geçer ve çimlenme fa-aliyeti başlamış olur. İlk olarak kökçük çıkmaya başlar ve daha sonra koleoptil uzamaya başlar. Çimlenmeden itibaren yüzeye çıkışlar 4 gün ila 21 gün arasında olur. Çimlenme ve çıkış za-manını etkileyen en önemli faktörler toprağın sıcaklığı , topraktaki rutubet durumu ve ekim derinliğidir. Toprak sıcaklığı düşük ise çimlenme daha geç olur ve bu durumda tohum toprakta uzun süre bekleyeceğinden dolayı topraktaki böceklerin ve hastalık etmenlerinin istilasına uğrayabilir.

Toprakta çıkışlar başladığında eğer bitki sayı-sında azalmalar görülüyor ise bunun nedenleri araştırılmalıdır. Çıkışların eksik olduğu yerlerde tohum yatağı bir uygun bir alet ile açılarak çıkış eksikliğinin sebepleri ortaya çıkarılarak yeniden ekmeyi gerektirecek boyutta bir eksikliğin olup olmadığına bakılmalıdır. Bu sebeplerden bazıları ;• Tohum yatağında tohum yok ise muhtemelen mibzerin tohum kovasına dışarıdan giren ya-

bancı bir cisim tohumların plakalara ulaşmalarını engelliyor olabilir.• Plaka yüzeyindeki deliklere çift olarak tutunan tohumları tekleyen süpürge ayarları düzenli de-ğilse tohumların eşit aralıklar ile toprağa atılması-nı engelleyebilir.• Tohum yatağında ya da tarlanın yüzeyinde taş veya sert cisimler var ise bunlar mibzere atlama yaptırarak tohumların eşit aralıklar ile atılmalarını engellerler. • Tohumlar tohum yatağına eşit olarak düşse bile bazen tohumun çimlenme kabiliyetinin dü-şük olması nedeniylede çıkışlarda noksanlıklar görülebilir.• Toprağa düzenli olarak ekilen tohumlara top-rakta bulunan hastalık etmenleri bulaştığında to-humlar çimlense bile yüzeye çıkamazlar ve bu da eksikliklere sebep olur.• Özellikle toprak yüzeyi kuru olduğunda ve tohumlar eşit derinliğe ekilmemişler ise bazı tohumlar geç çıkarlar ya da hiç çıkamazlar. To-humların eşit seviyede çıkış yapmaları ekim de-rinliğinin aynı olmasına ve toprak rutubetinin ye-terince homojen olmasına bağlıdır. • Tohuma zarar veren ve yaygın olan etmenle-rin arasında böcekler ve kurtlar önemli bir yere sahiptir.

Bir ön bitkiden sonra mısır ekilmesi Mısır ekiminden önce tarlada mevcut olan bitki-ler kaldırıldıktan sonra ya da herhangi bir şekilde büyüyüp gelişemediği zaman bozulup yerine

mısır bitkisi ekilmesi karar verileceği zaman ön bitkide tarla hazırlığı esnasında ya da gelişme dönemi süresince kullanılmış olan herbisit ve kimyasalların bilinmesi çok önemlidir. Bazı ilaç-ların toprakta kalıntıları ( rezüdü ) uzun süre kalacağından kendilerinden sonra gelen bitkide olumsuz etkiler görülmesine sebep olabilirler. Özellikle pamuk için hazırlanan tarlalarda ekim öncesi kullanılan trifluralin grubu herbisitlere dikkat edilmesi gerekir. Pamuk ekildikten sonra yeterli çıkışlar olmadığı ya da bir hastalık veya zararlıdan dolayı bozulan tarlaların yerine mısır ekmeye karar verdiğimizde tarladaki ilaç kalın-tılarının mısır bitkisine zarar vereceğide hesaba katılarak tarla iyice havalandırılmalıdır. Özellik-le pamuk için hazırlanan tarlalarda ekim öncesi kullanılan trifluralin grubu herbisitlere dikkat edil-mesi gerekir. Yeterince havalandırılmadan ekim yapılan yerlerde trifluralin kalıntılarından dolayı mısır köklerinde saçaklanmalar ve körelmeler görülür. Bitkiler yeterince gelişemezler ya da geç gelişirler. Bazende kalıntı fazla ise ekilen mısır bitkileri daha ciddi zarar görerek tamamen zayıf kalırlar ve gelişmezler. Bu zararları dikkate alarak ön bitkide kullanılan ilaçlara ve bu ilaçların top-rakta kalıcılık sürelerinde dikkat edilmelidir.

Bitki sıklığıOptimum bitki sıklığı çeşidin genetik yapısına, sulama suyunun miktarı ile ve sulama sıklığına, toprağın verimlilik durumuna (kullanılan güb-re miktarı burada önemlidir) ve hedeflediğimiz

59Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 62: manisa tarım ve gıda dergisi

verim potansiyeline bağlı olarak değişiklik gös-termektedir. Birim alanda istenen bitki sayısı yani dolayısıyla sıra üzeri ekim mesafesi bu kriterler göz önüne alınarak ayarlanırsa maksimum verim almak için gerekli olan işlemlerden birisi uygu-lanmış olur. Bu nedenle bazen arazisi büyük olan bir çiftlikte farklı tarlalarda farklı ekim sıklığı uygu-lanması gayet doğaldır.

Bütün şartların en ideal seviyelerde olduğunu düşündüğümüzde ekim sıklığı 7.000 – 8.000 bitki / da olarak hesaplanmalıdır. Bu durumda sıra arasını 70 cm. kabul ettiğimizde sıra üzeri mesafeler çeşidin isteğine göre 18 cm – 20 cm olarak ayarlanabilir.

Bizim amacımız mısır silajı yapmak ise genel ka-ide olarak yıl boyu beslediğimizi hesaba katarak her bir inek için 4 – 5 dekar mısır silajı yeterli olmaktadır. Mısır silajında da dane için tavsiye edilen gübre miktarları kullanılmalıdır. Ekim sıklığı silaj amaçlı ekimlerde dane amaçlı ekimlerden ortalama % 10 fazla sıklık uygulamak yeterli ola-caktır. İyi bir silajında içeriğinde dane istendiği için daha sık yapılan ekimlerde koçan küçük olur ve dolayısıyla dane içeriği de az olacağından silajın enerji ve protein değeri de düşük olur.

Tarla da eşit çıkışlar olmadığı zaman daha sonraki yapılacak olan tüm işlemlerden bitkiler eşit ola-rak faydalanamazlar. Çıkışların eşit olabilmesi için tohum yatağını iyi hazırlanmalı ve ekim işlemi uy-gun hızda yapılmalıdır. Mibzer hızlı ekim yaparsa tohumlar tohum yatağına eşit olarak düşmezler ve çıkışlarda dolayısıyla eşit olmaz.

Gübreleme Mısır verimi doğrudan gübrelemeye bağlıdır. Gübreleme yapılmadığı ya da eksik yapıldığı tak-dirde mısır verimi de aynı oranda azalma gösterir.

Özellikle bölgemiz toprakları ge-nel olarak yüksek pH derecesine sahip olduğundan özellikle Çinko ( Zn ) alınımı çok zayıf olmakta ve bazen de hiç alınamamaktadır. Bu nedenle mısır ekmeden önce Çinko Sülfat gübresi verilmesi bu eksikliği gidermede çok önemlidir.

Uygulama kolaylığı açısından granül for-madaki çinko sülfat gübresinden 4 – 5 kg/da oranında verilmesi yeterli olacaktır. Çinko sülfat gübresi içeriğinde % 18 – 22 oranında çinko içermektedir. Mısır gübrelemesinde en pratik yöntem dekardan 1ton mısır verimi alınması du-rumunda verilmesi gereken gübre miktarını içer-mektedir. En uygun gübreleme tavsiyesi toprak analizi yapıldıktan sonra verilebilir.

Burada verilen değerler 1 ton / da mısır verimi alacak şekilde saf madde üzerinden hesaplana-rak tavsiye edilmektedir.Azot ( N ) : 30 kg / da saf azot olarak Fosfor(P) : 12 kg / da saf fosfor olarakPotasyum (K) : 10 kg / da saf potasyum ola-rak verilmesi uygundurEkim yapılmadan önce ya da ekim esnasında başlangıç gübresi verilmesi verim açısından çok önemlidir. Bu gübre mısır bitkisinin kök gelişimini teşvik ederek daha çabuk büyümesini sağlamak-tadır. Başlangıç gübresi olarak dekara 10 – 15 kg üre gübresi verilmesi uygun olur. Eğer Çinko Sülfat da verilmek isteniyorsa bu iki gübrenin yo-ğunluklarının farklı olmasından dolayı karışama-yacağı için ayrı verilmesi daha uygun olacaktır.

Tohum ve genç bitkilerde görülen zararlarTohumun toprağa girmesinden itibaren toprakta bulunan zararlılar aktif olarak zarar yapmaya baş-larlar. Tohuma en fazla zarar veren böcek

Tel Kurdu olarak bilinen Agriotes spp. dir. Yaygın olduğu yerlerde çok ciddi zararlar vermektedir. Tel Kurdu tarlanızda herhangi bir yılda görülmüş ise tohumu ilaçlamadan ekmek çok büyük bir risktir. Bu zararlı ile mücadele etmenin en ko-lay ve geçerli yolu sadece tohum ilaçlamasıdır. Bu zararlı toprakta 5 – 8 yıl ve bazen de 10 yıl yaşayabilmektedir. Toprak sıcaklığı arttıkça daha derinlere inerek dinlenmeye geçer. Toprak içe-risindeki hareketi sadece yukarı ve aşağı yönde-dir ve yanlara olan hareketi çok sınırlıdır. Tohum ilaçlanmadan ekilirse ve bu zararlar ortaya çıkar-sa bazen yeniden ekmek zorunda kalınabilmek-tedir.

Diğer bir zararlı da özellikle tohum çimlenme-sinden sonra fide döneminde zarar yapmakta-dır ve Tel Kurdu’na göre mücadelesi daha ko-lay olduğundan ilaçlaması mısır çıktıktan sonra mümkündür. Bu zararlının adı Bozkurt – Agrotis ipsilon dur. Bu kurt gri renkli olup mısır bitkisinin kökleri dibinde toprağın hemen altında yaşamını sürdürmektedir. Zararı fidelerin köklerini kese-rek veya fideleri toprak seviyesinden kesmek suretiyle bitkilerin ölümüne neden olmaktadır. Tarlada gezerken üst yaprakları solmaya başla-yan bitkiler bunun en tipik belirtileridir. Bu zararlı genellikle geceleri zarar yaptığından ilaçlamanın gece yapılması başarı şansını yükseltecektir.

Bitki Sıklığı TablosuBir dekardaki (1000 M2) bitki sayısı

14 10,989 10,204 9,524

15 10,256 9,524 8,889

16 9,615 8,929 8,333

16.5 9,324 8,658 8,081

17 9,050 8,403 7,843

17.5 8,791 8,163 7,619

18 8,547 7,937 7,407

18.5 8,316 7,722 7,207

19 8,097 7,519 7,018

19.5 7,890 7,326 6,838

20 7,692 7,143 6,667

20.5 7,505 6,969 6,504

21 7,326 6,803 6,349

21.5 7,156 6,645 6,202

22 6,993 6,494 6,061

22.5 6,838 6,349 5,926

23 6,689 6,211 5,797

23.5 6,547 6,079 5,674

24 6,410 5,952 5,556

24.5 6,279 5,831 5,442

25 6,154 5,714 5,333

Sıra Üzeri Mesafe Sıra Arası Mesafe (cm) (cm) 65 70 75

Sıra Üzeri Mesafe Sıra Arası Mesafe (cm) (cm) 65 70 75

60 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 63: manisa tarım ve gıda dergisi

61Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 64: manisa tarım ve gıda dergisi

DESTEKLEME

Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı (K.K.Y.D.P) Bakanlar Kurulunca alı-nan ve 15/2/2006 tarihli ve 26081 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 2006/10016 sayılı “Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Hakkında Karar doğrultusunda 2006-2010 yılları arasında uygulanmıştır. Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent ARINÇ ile Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mehmet Meh-di EKER’ in katıldığı ve İlimizde gerçekleştirilen tanıtım toplantısı ile 2011-2015 yılları arasında

da uygulanacağı ülkemiz kamuoyuna duyurulan K.K.Y.D.P’ na ilişkin 2011/1409 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı 19 Şubat 2011 tarih ve 27851 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

KKYDP ekonomik yatırımlar kapsamında 2010 yılı sonu itibarı ile İlimizde tamamla-nan 95 adet projeden 17 tanesi Salihli İlçe-mizde uygulanmıştır. Tamamlanan 17 adet tesisin yatırım tutarı 6.143.084,70 TL olup 3.104.040,32 TL hibe ödemesi gerçekleş-tirilmiştir.

Salihli’de Kırsal Kalkınma Yatırımları

Ekonomik Yatırımlar kapsamında; 2006 yılında I. Etap 2 proje tamamlanmıştır

II. Etap 8 proje tamamlanmıştır

2007 yılında III. Etap 3 proje tamamlanmıştır

2008 yılında IV. Etap 2 proje tamamlanmıştır

2009 yılında V. Etap 2 proje tamamlanmıştır

62 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 65: manisa tarım ve gıda dergisi

Makine Ekipman Alımları kapsamında 2007 yılında 9 makine ödemesi yapılmıştır

2008 yılında 11 makine ödemesi yapılmıştır

2009 yılında 30 makine ödemesi yapılmıştır

2010 yılında 76 makine ödemesi yapılmıştır

Salihli ilçesi ekonomik yatırımlar konu bazlı dağılım Ürün grup Toplam Yatırım Hibe Tutarı Tutarı

AROMATİK BİTKİ İŞLEME 1 340.200,00 170.100,00

MISIR KURUTMA TESİSİ 1 348.185,00 174.092,50

SEBZE İŞLEME 1 278.225,00 139.112,00

SOĞUK HAVA DEPOSU 2 680.026,00 340.013,00

TOPLU BASINÇLI SULAMA SİSTEMİ 1 130.004,00 97.503,00

SÜT İŞLEME 3 1.189.856,00 594.927,00

ÜZÜM İŞLEME 1 499.648,00 249.824,00

YAPRAK SALAMURA 4 1.505.791,00 752.894,82

ZEYTİN İŞLEME 1 349.149,70 174.574,00

ZEYTİN YAĞI ÜRETİM 2 822.000,00 411.000,00

Genel Toplam 17 6.143.084,7 3.104.040,32

Makine ekipman dağılımı

Yatırım konusu Sayısı Tutarı Hibe Tutarı

Arıcılık Makine Ve Ekipmanı 2 1.750,00 875,00

Balya Makinesi 9 335.497,00 166.823,50

Basınçlı Sulama Sistemi 9 495.715,00 247.218,50

Çayır Biçme Makinesi 2 4.352,00 2.176,00

Diskaro-Goble 10 34.800,00 17.400,00

El Traktörü 10 25.186,00 12.593,00

File Sistemi Kurulması 1 99.147,00 49.573,50

Gübre Dağıtma Makinesi 2 26.700,00 13.350,00

Lazerli Tesviye Aleti 3 89.043,00 43.771,50

Mibzer 19 270.835,00 135.417,50

Motorlu Tırpan 1 788,00 394,00

Pulverizatör 84 617.931,87 308.966,94

Sap Parçalama Makinesi 10 44.494,00 22.247,00

Silaj Makinesi 9 137.551,00 64.495,50

Soğuk Hava Taşıma Aracı 1 115.000,00 50.000,00

Süt Sağım Ünitesi Ve Soğutma Tankı 7 264.620,00 117.085,00

Toprak Frezesi 6 49.969,00 24.984,50

Yem Hazırlama Araçları 9 227.500,00 113.750,00

Genel Toplam 194 2.840.878,87 1.391.121,44

Makine Ekipman Alımları kapsamında İlimiz’de toplam 1182 adet makine ekipman çiftçilerimize teslim edilmiştir. Bu makine ekipmanlardan 194 tane ile en fazla Salihli İl-çemiz çiftçileri faydalanmıştır. Çiftçilerimize teslimatı yapılan makine ekipmanların yatırım tutarı 1.564.133,44 TL olup, ödenen hibe tutarı 716.062,17 TL olarak gerçekleşmiştir.

Makine ekipman destekleri

63Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 66: manisa tarım ve gıda dergisi

BİR KASABA; POYRAZDAMLARI...

Poyrazdamlarımodern tarım ve hayvancılığa örnekBelde halkının geçim kaynağı fidancılık, tarım ve hayvancılıktır. Bunlardan bağcılık geniş kitlelerce yapılmaktadır. Damızlık süt hayvan çiftliği sayısında ciddi artış ve yatırımlar vardır.

Poyrazdamları Kasabası Salihli İlçesi’nin 17 km kuzeyinde olup, il merkezine 87 km uzaklıkta-dır. Beldenin içinden Salihli-Gördes yolu geç-mektedir. Kasaba Poyraz Köyü’nün bağlarının ve arazilerinin bulunduğu alanda, 1876 yıllarında Poyrazdamları Köyü olarak Poyraz Köyü’nden ayrılmasıyla oluşmuştur. Poyraz Köyü, Poyraz-damları Kasabası’nın 11 km kuzeyinde Dibek

Dağ’ı eteğindedir. Dibek Dağ’ı ve çevresi Os-manlı döneminde şehzade kenti Manisa’nın av-lanma merkezidir. Bölgede halen tarihi av köşkü kalıntıları vardır.

Poyraz Köyü ile Poyrazdamları Köyü Osmanlı Devleti’nin kurucusu Kayı Boyunun Karakeçili Aşireti’ne mensuptur. Poyrazdamları Köyü’nün

bilinen en eski muhtarı Cumhuriyet’in kurulu-şundan sonra 1928-1930 yıllarında görev ya-pan Yavaşzade Mehmet Kurtduman’dır. Şu anki muhtarı ise Harun Yaşa’dır Poyrazdamları ve Poyraz Köyü, Kurtuluş Savaş’ında İzzet Çavuş ve Poyraz Çetesi ile düşmana karşı büyük di-reniş göstermiş, tarihe kayıt düşmüşlerdir. Köy 1958 yıllarında Demirköprü Barajı’nın su tutul-

64 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 67: manisa tarım ve gıda dergisi

maya başlanmasından sonra baraj altında kalan köylerden ve Kütahya Gediz, Simav depremle-rinden sonra Simav Karacahisar Köyü’nden ve Kütahya’nın değişik yerleşim merkezlerinden; bunun yanı sıra Demirci ve Selendi’nin köylerin-den yoğun göç almıştır.

Fidanları ve üzümü meşhurEkonomik ve nüfus yönünden gelişen köy muh-tarlık teşkilatı ile sorunlarını çözemez olmuş 11 Aralık 1991 tarihinde belediye kurulmuştur. 7 Haziran 1992 yılında yapılan ara seçimler so-nucunda Merhum Yaşar Mut, belediye başkanı olarak göreve başlamıştır. 1994 – 2004 tarihleri arasında iki dönem Eşref Turgut, belediye baş-kanlığı görevinde bulunmuştur. 2004 yılından bugüne ise belediye başkanlığı görevini İbrahim Çelikkaya yürütmektedir. Poyrazdamları Kasaba-sı kurulduğu yıllarda 2 bin 400 nüfusa sahipken son sayımda nüfusu 2 bin 98’e düşmüştür. Bel-dede halkın katkıları ve desteğiyle iyi donanımlı

sağlık ocağı, ilköğretim okulu atıcılar kulübü ve tarım danışmanlığı bürosu faaliyet göstermekte-dir.

Kasaba halkının geçim kaynağı fidancılık, tarım ve hayvancılıktır. Bunlardan bağcılık geniş kitle-lerce yapılmaktadır. Damızlık süt hayvan çiftliği sayısında ciddi artış ve yatırımlar vardır. Beldenin önemli geçim kaynaklarından biride çekirdeksiz sultaniye üzüm fidanı yetiştiriciliğidir. Fidanlar, Manisa ve Denizli’de en çok talep edilen fidan durumundadır.

Kasabada genel anlamda erkenci üzüm, sulta-niye üzüm, kavun karpuz, zeytin tütün, pamuk, domates, hububat, mısır, çilek ve hayvancılığa yönelik yem bitkileri ziraatı yapılmaktadır. Ana-vatanı kasaba olan çekirdeksiz sultaniye üzümü, üzüm borsasında ve kuru üzüm işletmelerinde adıyla talep edilen ve pazarlanan ürün duru-mundadır.

65Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 68: manisa tarım ve gıda dergisi

Arıcılıkta başarılı olmayı etkileyen etmenler

A- Kovan KartıArı üreticisi bir mevsimde birden çok arı ürün-leri üretmelidir. Arıcılıkta bal üretimi o mevsim üretilecek ürünlerin sonuncusudur. Ülkemizdeki arıcılar genellikle bal üretimi yapmaktadırlar. Bu, ürünlerin en son üretimidir. Arıcı, bir mevsim-de polen, propolis, arı sütü, oğul arı, arı mumu üreterek para kazanabilir. Arıcılıkta istenilen dü-zeyde başarılı olabilmek için; Arılıktaki kovanlar-da çok iyi gözlem yaparak kovanlara ait bilgiler kovan kartına işlenmelidir. Larva transferi yapma-dan doğrudan suni bölmelerle ana arı üretilecek-se, kovan kartındaki bilgilere göre performansı iyi olan kovanlar suni bölmelerde kullanılmalıdır. Performansı en üst seviyede olan kovanlar da-mızlık koloni olarak kullanılmalıdır. Irklar arasında ve aynı ırka ait kovanlar arasında polen ve pro-polis toplama, bal ve arı sütü üretimleri arasında farklılıklar vardır. Bir yıl önceki bal üretimi so-nunda diğer yıl üreteceği üretimle ilgili planlama yapmalıdır. Planlamada kovan kartındaki bilgilere ve kovanların üretim performansına göre ürete-ceği arı ürününün (polen, propolis, arı sütü, bal ) nerede, nasıl, hangi aylarda, ne kadar ( miktarı )

üretilecek ve nereye pazarlanacak, bunlarla ilgili planlama yapmalıdır. Tablo1: (Kovan Kartı)

B-Irk Seçimi ve Ana Arının KalitesiArıcılıkta başarılı olmayı etkileyen etmenlerin ba-şında ırk seçimi gelmektedir. Arı üreticisi hangi ırkla, ekotiple çalışacağına karar vermelidir. Ça-lışılan canlı materyal (arı ırkı) bulunduğu bölge-ye, çevre şartlarına ve iklimine uygun olmalıdır. Bulundukları bölgeye binlerce yıldan beri uyum sağlamış, bölgelerindeki “eko-tip” arılarla çalışılması arıcılıkta başarıyı önemli ölçüde arttıracaktır. Arı üreticileri Ana Arı yetiştirilmesinde ve Suni Oğul üretimlerinde, Tabii Oğul’a hazırlanmış oğul memelerini kullan-mamalıdır. Tabii Oğul’a yönelmiş memelerin 1–2 tanesi kalitelidir. Hangi memelerin kaliteli oldu-ğunu belirlemek güçtür. Tabii oğul memeleri ile üretilen koloniler sürekli Tabii Oğul verme eğili-minde olacağından istenilen verime ve hedefle-nen üretim miktarına ulaşılamaz. Teknik arıcılıkta arıların Tabii Oğul vermesi kesinlikle istenmez. Arılıkta Tabii Oğul’a meyilli kovanların anaları suni

yoldan üretilen Ana arılarla değiştirmelidir. Arı-lık da ki koloniler sürekli izlenmelidir. Bal verimi yüksek, petek örme, gözleri temizleme, yavru geliştirme işlemleri iyi, oğla meyli az, sakin ve sokma eğilimi az kovanlar belirlenmeli, tutulan kayıtlara göre sınıflandırma yapılmalı, sınıflandır-mada en az 3–4 yıl izlenmeli, değerlendirmede en üst seviyede olan kovanlar Ana Arı üretimin-de damızlık kovan olarak seçilmelidir.

Bir mevsimde birden çok arı ürünleri üretimine göre planlama yapılmalıdır. Farklı ırklar arasında, hatta aynı ırkın farklı ekotipleri arasında polen toplama, propolis, arı sütü ve bal üretimleri ara-sında farklılıklar bulunmaktadır. Üretim şekline göre çalışılacak ekotipler belirlenmelidir. Arılıkta bulunduğu bölgeye uyum sağlamış fakat amaç-lanan üretimi en üst seviyede sürdürecek arı aileleri ile çalışılmalıdır. Arılıkta aynı bölgeye ait birden çok farklı ekotiplerin bulunması arıcılıkta akrabalı yetiştiriciliği ortadan kaldıracaktır. Arıların performansının en üst seviyeye çıkması üretim sistemindeki başarıyı olumlu yönde etkileyecektir.

ÇİFTÇİ EĞİTİM

BAYRAM ALİ GÜLEŞZiraat Mühendisi

66 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 69: manisa tarım ve gıda dergisi

Tablo1: (Kovan Kartı)

İşletmede Ana Arıyı Değiştirme ve Suni Bölmede Kullanılan Kovanların Kartı

Arıcı İşletme Yılı

Irk/Cins Önceki Yıl Bal Ortalaması

İşletmenin Bulunduğu Yer Önceki Yıl Bal Üretimi

Ana No Bu Yıl Ortalama Bal Üretimi

Ana Renk Bu Yıl Bal Üretimi

Yetiştirici Ortak Anaların No.su

Genel Kondisyon Verilenler (+) Alınanlar (-) Genel Davranış Özellikleri

Ta

rih

Arılı

Çer

çeve

Yum

urta

Açık

Kapa

Yavr

u D

üzen

i

Erke

k Ar

ı Erg

in

Erke

k Ar

ı Yav

ru

Bal

Tem

el P

etek

Kaba

r. Pe

tek

Arılı

Çer

çeve

Yavr

ulu

Çer

çeve

Ballı

Çer

çeve

Şuru

p Ke

k Kg

.

Zar

. İçi

n U

ygun

İlaç

Has

. İçi

n U

ygu.

İlaç

Prop

olis

Ana

Göz

ü Ya

pma

Yağm

a

Erke

n U

çuş

Oğu

l Ver

me

Pete

k de

Dav

ranı

ş

Sokm

a H

ırçın

lık

Has

talık

Bel

irtile

ri

4= Çok Fazla İyi3= Çok (Orta)2= Az1= Çok Az

özel

not

Kovan No

Resim 1: Anadolu Arısı (Bölge Ekotipi) Resim 2: Arılık

İşletmede Ana Arı’yı değiştirecek ve suni bölme-de kullanılacak kovanlarında kartı olmalı, karttaki bilgilere göre suni bölmede kullanılacak kovanlar belirlenmelidir.”

Arılıktaki aynı eko tipe sahip kovanlar izlenmeli, bunlarla ilgili kayıtlar tutulmalıdır. Tuttuğu kayıt-lara göre arılı kovanlar sınıflandırılmalıdır. Ko-vanların, bal, polen, propolis toplama eğilimleri farklılık göstermektedir. Bazı kovanlar poleni çok toplarken bazı kovanlar daha az polen toplarlar. Ya da propolisi bazı kovanlar çok toplarken bazı kovanlar daha az toplarlar. Hangi arı ürünleri üretimini planlamışsa, kayıt sistemi ile belirlen-miş kovanlar suni bölme ile Ana Arı üretiminde kullanılmalıdır.

100 arı kovanlı bir işletmede en az 20 adet 3 veya 4 bölmeli ruşet kovan, 50 adet 5 çıtalı oğul üretim kovanları olmalıdır. Damızlık kovanlardan larva transferi ile üreteceği Ana Arı memelerini ruşet kovanlarda yapılacak suni bölmelere veya

Ana Arı çiftleştirme kutusuna( kiviki ) vermelidir. Ana Arı çiftleştikten ve performansı izlendikten sonra 5 çıtalı oğul üretim kovanlarına alınmalıdır. Mevcut kovanların analarının yarısı ilkbaharda, yarısı da sonbaharda bal üretim dönemi sonun-da değiştirilecek şekilde program yapılmalıdır. Kaliteli verimli ve bulunduğu çevre şartlarına uygun ana arılarla arıcılık yapılmalı ve her yıl, mümkün değilse mutlaka 1,5 yılda bir Ana Arı değiştirilmelidir. Yaşlı, kalitesiz, genetik yönden verimsiz ana arılı kovanlardan istenilen düzeyde ürün elde edilemez

C – Arıların Konakladığı (Arılık) YerArılık yeri seçimi; Gezginci arıcılık üretim amaçlı olduğu için üretim dönemindeki arılık yeri seçimi daha çok önem kazanmaktadır. Arılar taşınma-dan önce bölge gezilerek bir araştırma yapılmalı, bölgenin aldığı yağış, bölgede bulunan bitkileri özellikleri, gelişimi ve bal verimliliği incelenme-lidir. Burada nektar kaynaklarının ne durumda

olduğunun bilinmesi kadar kaynak çeşitliliği de önem kazanmaktadır. Az çeşitten oluşan kaynak-lar yerine farklı iklim özellikleri dikkate alınarak çok sayıda nektar kaynağı bulunabilecek bölgeler seçilmelidir. Ayrıca üretim bölgesi olarak seçilen yerin arazi yapısı da önemlidir. Zira rakım ve yön farkı, bölgede bulunan bitkilerin çiçeklenme za-manı ve süresinde rol oynar. Kırık arazi yapısına sahip bir uçuş alanı içerisinde arılar daha uzun süre nektar ve polen kaynağı bulabileceklerdir.

Arılık yeri; Rüzgâr almayan, insan ve hayvan et-kisinden uzak yerler olmalıdır. Arıcıların mağdur olmamaları ve bitki kaynaklarından azami ölçüde faydalanılabilmesi için 2 arılık yeri arasında en az 1-1,5 km mesafe olmalıdır. Arı konaklama yer-leri meskûn mahallerden en az 1 km, ana yol-lardan ise en az 500 m uzağa konulmalı, doğal meralara 100’erli üniteler şeklinde, nektar kayna-ğının bol olduğu kültür bitkileri ve meyve bahçe-lerinin olduğu yerlere 150’erli üniteler şeklinde konulabilir ve bu üniteler arasında en az 500m

67Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 70: manisa tarım ve gıda dergisi

Resim:3 Nektar Kaynakları

mesafe olması yeterlidir. Arı kovanları mümkün olduğu kadar nektar kaynaklarına yakın konulmalı, Bakanlığın gezginci arıcılıkla ilgili yayınladığı arıcılık yönetmeliğine uyulmalıdır.

Arıların kışlatıldığı, sonbahardan bahar aylarına kadar tutulduğu arılıkların önü açık, kuzeyi, doğu ve batısı kapalı sundurma şeklinde olabileceği gibi açık alanlarda da arılar kışlatılabilir. Kışlatma yerinde dikkat edilecek özellikler; kuzeyin ka-palı olması, havadar olması ve tabanı geçirgen, su tutmayan yapıda olmasıdır. Dere yataklarını, yol refüjlerine, su alacak ve su basacak yerlere arılar konulmamalı, yerden 15-20cm yukarıda olacak şekilde yerleştirilmelidir. Yine bu arılıkların rüzgârlara kapalı, özellikle kuzeye kapalı, araç, insan trafiği ve fabrika, sanayi artıkları, gürültü-den uzak, temiz su kaynağının bulunan yerlerin seçilmesine özen gösterilmelidir.

D- Nektar ve Polen Akışının İzlenmesi (Flora Takibi)Nektar ve polen kaynağı alanlar belirlenerek bu alanların nektar ve polen akış dönemlerinin belirlenmesi, takip edilmesi gerekir. Bazı yıllar-da hava şartlarına bağlı olarak değişiklik gösterir.

Akış çok az veya hiç olmaya bilir. Sürekli rüzgârın estiği yerlerde nektar kuruduğu için arılar bal toplayamaz.

Arı kovanlarını mümkün olduğu kadar nektar ve polen kaynaklarına yakın yerlere yerleştirilme-lidir. Kaynak azalınca arılar oradan kaldırılma-lı, polen ve nektar kaynağının olduğu yerlere taşınmalıdır. Kovan içindeki arı yiyeceğinin az olduğu ve dışarıdan nektarın gelmediği du-rumlarda 1/1 oranında şurupla arılar beslen-melidir. İki nektar akımı arasında da 1/1 ora-nında şurupla besleme yapılır. Bir koloni yılda 300-600kg arasında bal tüketir. Bunun yakla-şık 1/3’ünü ilkbaharda ilk üç aylık dönemde tüketir. Kovan içerisinde stokta bal olmalı ve 15-20kg’dan aşağıya düşmemelidir. Stoktaki balın bitmemesi ve ana arının yumurtlamaya devam etmesi için nektar kaynağının kesildi-ği durumlarda derhal şurupla besleme yapılır. Polen ve nektar akışının sekteye uğradığı veya azaldığı durumlarda arılar strese girer. Çevre-lerine saldırır. Arıcılar tarafından yapılacak basit bir hata arılarda yağmacılığa sebebiyet verir. Yağmalamadan dolayı arılıktaki bütün kovan-ların sönmesine neden olabilir. Nektar akışı

ve buna bağlı olarak çerçeve sayısı, kuluçka miktarı, kuluçka miktarına göre kovandaki bal stoku sürekli izlenmelidir. Ancak bu şekilde ko-vanların performansı en üst seviyede tutulabilir.

E- Güçlü Kolonilerle ÇalışılmasıGüçlü ve katlı kolonilerle çalışılmalıdır. 5–6 çıta arı mevcudu olan kovandan bal alınamaz. Katlı kovanlarla çalışılmalıdır. Ana Arı genç ve kalite-li, bölge şartlarına uygun ve oğul verme eğilimi olmamalıdır.

Tabloda da görüldüğü gibi kovandaki işçi arı mik-tarı ile üretilen bal miktarı doğrudan ilişkilidir. İşçi arı miktarı arttıkça üretilen bal miktarı artmakta-dır. Bir çerçevenin üzerinde ortalama 2500 adet işçi arı bulunur. 10 çerçeveli bir kovanda 25 bin, 20 çerçeveli kovanda ise 50 bin işçi arı bulunur. Teknik arıcılıkta kovan içindeki mevcut işçi arının 1/3’ü tarlacı arı olarak kabul edilir. Bir tarlacı işçi arı midesine ortalama 70 mg kadar nektar kor ve bunun yarısını 35mg’mını kovana taşıyabilir. Nektar kaynağının yakınlık veya uzaklığına göre tarlacı arının sefer sayısı günlük 10–30 arasında değişir. Unutulmaması gereken kovana taşınacak nektar miktarını ve günlük sefer sayısını arttırmak

68 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 71: manisa tarım ve gıda dergisi

Kovandaki Arı Mevcuduna Göre Üretilen Bal Miktarı

İşçi Arı Sayısı (Adet) Kovan başına Bal verimi Arı Başına Düşen Üretim (Kg) (g)

10.000 4 0,40

20.000 4 0.70

30.000 23 0,77

40.000 32 0,70

50.000 41 0,82

60.000 50 0,83

80.000 80 1

Tablo:2 Arı sayısı ile üretilen bal miktarı arasındaki ilişki

Resim 4: Güçlü ve katlı koloniler

Resim 5: Sağlıklı koloni

için kovanlar mümkün olduğu kadar nektar kay-nağına yakın konulmalıdır.

30 bin tarlacı arısı olan bir kovan, bir seferde kova-na 1kg kadar bal taşıyabilir. Tarlacı arılar ortalama Katlı ve ballıklı kovanlarla çalışılmalıdır. Bal üretimi ballıklarda yapılmalıdır. Bizim arıcılarımız genellikle tek katlı kovanlarla çalıştıkları için, kovan başına 18 -20 kg bal üretilebilmektedir.

F - Hastalık ve Zararlılarla Yapılan MücadeleArı Hastalık ve zararlıları ile zamanında yeterli dü-zeyde mücadele edilmelidir. Mücadelede mutlaka Tarım Bakanlığın ruhsat verdiği ilaçlar kullanılma-lıdır. Arılar hastalandığında bir veterinere danı-

şılmalıdır. Gerekmedikçe ilaç kullanılmamalıdır. Kullanılacak ilaçlar veteriner hekim tarafından Arı Sağlık Karnesi’ne işlenmelidir. Arı hastalık ve za-rarlılarından korunmanın 1. yolunun güçlü koloni, iyi havalandırma, yeterli yiyecek, ilaç ve hastalık kalıntısından arî temel petek kullanılmasının oldu-ğu unutulmamalıdır. Ülkemizdeki bütün kovanlar Varroa Zararlısı ile bulaşıktır. Bu zararlı delici ve emici özellikte ağız yapısına sahiptir. Emdiği yer-lerden diğer hastalık etmenleri bulaşmaktadır. Ergin dişi varroa zararlıları göz içine inmeden arıların üzerinde iken mücadele edilmelidir. Göz içinde hiçbir ilacın etkili olmadığı unutulmamalı-dır. Bu zararlı ile yeterince mücadele edilmedi-ği takdirde arıcılıkta istenilen başarı sağlanamaz.

Varroa Zararlısı ile etkin olarak mücadele edi-lebilmesi için bir bölgedeki bütün kovanlar aynı zamanda ilaçlanmalıdır. Birbirine yakın olan ve aynı zamanda ilaçlanmayan arılıklar da istenilen düzeyde Varroa Zararlısı ile mücadele edilemez. En doğru mücadele şekli organik kökenli ilaçların kullanılması, kovan tabanına çok ince gres yağı sürülmüş kâğıtların konulması ve arıların üzerine pudra şekeri serpilmesi ve bunun ayda bir sefer tekrarlanması, erkek arı gözlü çerçeve oluştura-rak imha edilmesi, ana ızgaralı tuzak çerçevelerin kullanılmasıdır. Kısacası arıların kendi kendilerine Varroa Zararlısı ile nasıl mücadele edebilecek-lerinin öğretilmesidir. Kuluçka altlıkları seyyar ve sinek telli olmalıdır.

69Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 72: manisa tarım ve gıda dergisi

BİTKİ KORUMA

Tanımı ve Yaşayışı: Kiraz Sineği ergini 4-5 mm boyundadır. Kışı toprakta pupa halinde geçirir. Sı-caklık, nem, yağış ve yere bağlı olarak mayıs ayının ilk haftasından itibaren erginler çıkış yapar. Erginler çıkıştan yaklaşık bir hafta sonra meyvelere yumur-ta bırakmaya başlar. Larva meyve etinde besle-nerek gelişir. Olgunlaşan larva pupa olmak üzere toprağa geçer.

Zarar şekli: Larvaların meyve içinde beslenmesi sonucu meyve eti rengi kahverengileşerek çürür ve meyve dökümleri meydana gelir. Ayrıca hasat edilen meyveler kurtlu olduğu için pazar değeri düşük olur. Kiraz Sineği’nin zararı en fazla orta ve geççi çeşitlerde görülür.

Zararlı Olduğu Bitkiler: Kiraz, vişne bazı hanı-meli türleri ve yabani kiraz.

Mücadele YöntemleriKültürel önlemler: Hasatta ağaç üzerinde meyve bırakılmamalı, yere dökülen kurtlu kirazlar topla-nıp derin çukurlara gömülmeli, sonbaharda toprak işlemesi yapılmalı, turfandacılık ve dayanıklı çeşit-lerin yetiştirilmesi, yabani kiraz ve Lonicera tür-lerinin kiraz üretim bölgelerine dikilmemesi gibi önlemler kültürel mücadele yöntemidir.

Biyoteknolojik Mücadele:Biyoteknolojik Mücadele, Kiraz Sineği’nin düşük ve orta popülasyonlarında yapılır. Bahçede bulu-nan en erkenci çeşidin ben düşme döneminden bir hafta önce izleme amaçlı, dekara 2 adet sarı yapışkan tuzak, ağacın güneydoğu yönüne asılır. Bahçede 15-20 metrede bir olmak üzere, ağaç

başına 4 adet sarı yapışkan tuzak+amonyak kap-sülü yerden 1,5-2,0 m yüksekliğe ağacın 4 farklı yönüne asılarak kitlesel tuzaklama yöntemi uygu-lanabilir.

Kimyasal Mücadele:Farklı çeşitlerin bulunduğu bahçelerde sarı ya-pışkan tuzak+amonyak kapsülü kullanılarak ilk erginin yakalanması mücadele zamanının tespit edilmesi yönünden gerekli ve önemlidir. Bunun yanında fenolojik gözlemlerde önemlidir. İlk ergin uçuşu başladığı zaman erkenci kiraz çeşitleri genel olarak sarımsı pembe (Ben düşme) orta mevsim çeşitleri pembemsi sarı ve sarı renkte; geççi çe-şitlerde ise çok az bir kısmı sarımsı yeşil, diğerleri yeşil renkte olmaktadır. Bölgelere göre değiş-mekle birlikte nisan –mayıs aylarında “Görsel sarı yapışkan tuzak+amonyak kapsülü “ 2 adet dekar olacak şekilde kiraz bahçelerine ağaçların güney doğu yönüne asılır. İlaçlama tuzaklarda ilk ergin görüldükten sonra en geç bir hafta içinde yapılır. Genellikle bir ilaçlama yeterli olmaktadır. Ancak birinci ilaçlamadan sonra tuzaktaki sinek yakala-maları devam ediyorsa, ilacın etki süresi ve hasat tarihi dikkate alınarak ikinci ilaçlama yapılabilir.

Değerli üreticilerimiz; Bitkisel üretimi yaparken diğer canlıları, toprağı, havayı ve suyu kısacası çevreyi korumak daima birinci görevimizdir. Aksi takdirde yaşamak için temiz bir çevre, üretim yapmak için temiz bir top-rak bulmak hayal olur. Gelecek nesillere temiz bir çevre, yaşam ve üretim ortamı bırakmak için bi-linçli ve kontrollü üretim yapmalıyız. Hastalıkların, zararlıların ve yabancı otların, ürünlerde meydana

getirdiği kayıpları önlemek amacıyla öncelikle En-tegre mücadele mantığı ile Kültürel önlemler, Me-kanik, Biyolojik, Biyoteknik yöntemlerden uygun olanı ile tedbir alınız. Eğer bu yöntemler yetersiz ise son çare olarak kimyasal mücadele yapınız.

Bitkisel Üretim Yaparken;• Hangi tarım ilacını ya da gübreyi kullanacağınızı tarım teşkilatından öğreniniz.• Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nca ruhsatlandırılmış tarımsal girdileri kullanınız.• İlaç etiketini mutlaka okuyarak etikette belirtilen ürün adı, kullanma zamanı ve dozuna uygun ilaç-lama yapınız.• İlaç etiketinde yazan son ilaçlama ile hasat ara-sındaki bekleme süresine mutlaka uyunuz.Yukarıda belirtilen hususlara uyulmaması duru-munda bitkisel ürünlerinizde kalıntı sorununa ne-den olabilir.

Kimyasal Mücadele Yaparken;Uygun zamanda, uygun ilacı, uygun aletle, uygun dozda kullan.

İlaç Kalıntısı Bulunmayan Sağlıklı Mahsül Üret.Unutmamalıyız ki.Tavsiye dışı tarımsal girdi kullanmak çevre ve insan sağlığını tehlikeye atmaktır.Kalıntısız bol ürün ve sağlıklı bir gelecek için; Tarım teşkilatınızın tavsiyelerine uyunuz. Mutlaka teknik uyarıları dikkate alarak kimyasal uygulama yapınız. Kimyasal mücadele en son başvuralacak yöntemdir. Kimyasal uygulamalarınızı “Üretici Ka-yıt Defterine” kayıt ediniz, geleceğinize kayıtsız kalmayınız.

NACİ AYDEMİRZiraat Mühendisi

Kiraz Sineği(Rhagoletis cerasi)

Etkili Madde Formülasyon Doz 100 lt suya Hasat arası süre TR AB Rusya MRL MRL MRL

Azadiractin 10 g/l EC 500 ml 3 1 1 --

Deltamethrin 25 g/l EC 25 ml 3 0,2 0,2 0,05

Cypermethrin 250 g/l EC 30 ml 7 2 1 0,1

Malathion 190 g/l EC 300 ml 7 0,5 0,02 0,5

Malathion 650 g/l EC 100 ml 7 0,5 0,02 0,5

Methomyl 200 g/l SL 300 ml 7 0,1 0,1 0,2

Thiacloprid 240 g/l OD 40 ml 14 0,3 0,3 0,3

70 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 73: manisa tarım ve gıda dergisi

71Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 74: manisa tarım ve gıda dergisi

ÇİFTÇİ EĞİTİM

Çilek yetiştiriciliği Üzümsü meyveler içerisinde en önemli yeri tu-tan çilek (Fragaria sp.) dünyanın birçok yerinde yetiştirilmektedir. Çok yıllık, otsu, her dem ye-şil bir bitki olan çilek lezzetli, vitamin ve mineral maddece zengin, taze tüketimi yanında işlenerek ya da dondurularak kullanılması, ilkbaharda hiçbir meyvenin bulunmadığı bir zamanda olgunlaşması ve gün geçtikçe aranılan bir meyve olması ne-deniyle, tüketiciler tarafından oldukça arzu edilen bir meyve olmuştur. Bu nedenle diğer meyveler pazara gelinceye kadar yüksek fiyatla alıcı bula-bilmektedir. Ayrıca kanser riskini ve kalp hasta-lıklarını azalttığı, kanı seyrelttiği, iştahı açtığı ve teskin edici özelliği olduğu bildirilmektedir. Çilek bitkisinin diğer bir önemi de ilk yıldan itibaren meyve vermesi ve uzun vadeli yatırımlara gerek duyulmamasıdır. Bu nedenle küçük ve orta büt-çeli çiftçiler için önemli bir ziraat ürünüdür. Ayrıca yeni kurulan meyve bahçeleri içerisinde ara zi-raat olarak yetiştirildiği gibi, diğer ürünlerin sınırlı yetiştiği yamaç ve dağ köylerindeki arazilerde de üretilebilmektedir.

Değişik iklim ve toprak karakterleri yönünden ülkemiz çilek yetiştiriciliğinde önemli bir potansi-yele sahiptir. Türkiye’nin büyük bir kısmında çilek yetiştirilmektedir. Ancak Türkiye’deki çilek üre-timinin büyük bir kısmını Marmara, Ege ve Ak-deniz bölgelerinin üretimi oluşturmaktadır. Ma-nisa İlinde 2010 yılı itibariyle 3514 dekar alanda, 12.422 ton çilek üretimi yapılmaktadır.

İklim isteğiÇilek bitkisi iklimin başlıca iki faktöründen etkilenmektedir, bunlar sıcaklık ve ışıktır. Çilek -10 oC’ye kadar özel bir önlem almadan yetiştirilebilir. Daha soğuk bölgelerde bitkilerin saman, kuru yaprak vs gibi materyalle örtülerek dondan korunması gerekmektedir. Çileklerde ilkbahar donları, diğer meyvelerde olduğu kadar büyük zararlara yol açmaz. İlkbahar donları, çiçeklenmenin özelliği dolayısıyla sadece o anda açan çiçeklere zarar vermektedir. Minimum sıcaklık değerlerinin yüksek olması ve ışığın bol olması bitkiler için ideal koşullar sayılır.

Çiçeklenme zamanı oransal nemin fazla olduğu ve yağışlı geçen bölgelerde hastalık sorunu artar. Özellikle meyvede çürüklük yapan Botrytis Hastalığı meyvede büyük zararlara neden olabilmektedir. Çilek birçok meyve türünün tersine gün uzunluğuna duyarlı bir meyve türüdür. Çilek kısa günde çiçek gözleri, uzun günde kol gelişimi olur. Ayrıca çilek bitkisi 400-500 saat soğuklamaya ihtiyaç duyar. Soğuklama verim ve kalite üzerine olumlu bir etkiye sahiptir.

Toprak isteğiÇilekler saçak köklü bitkiler olup, çok çeşitli top-rak tiplerinde yetiştirilebilinir. Ancak bu meyvenin en iyi biçimde yetiştirebilmesi için; toprak derin-liğinin 50 cm’den fazla, toprağın hafif veya orta derece ağırlıkta, iyi drene edilmiş, optimum top-rak ph’sının 5,7 - 6, aktif kireç oranının % 6’nın altında ve tuz oranının 2 mS/cm’den düşük olma-sı gerekmektedir. Arka arkaya yapılan değişik di-kimler ciddi bitki sağlık sorunlarına neden olabilir. Çilek dikimi yapılacak alanda önceden domates,

HALİL İBRAHİM ÖNCELERZiraat Mühendisi

72 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 75: manisa tarım ve gıda dergisi

biber, patates, patlıcan türünden bitkiler yetiştiril-memelidir. Bu bitkilerin köklerinde phytophtora, verticilium türünden hastalıklar bulunmaktadır ve bunlar çileklere de bulaşabilir. Yorgun toprakla-rın nadasa bırakılıp dinlendirilmesinde, tahıl ya da kolza ekilmesinde, toprak içinde bulunabilecek nematodlar ve mantarları yok etmek için değişik toprak sterilizasyonun yapılmasında yarar vardır.

Çeşit seçimiÇilek yetiştiriciliğinde bölge, iklim şartları ve üretim amacına uygun çeşitlerin seçimi oldukça önemlidir. Bulunduğu bölgeye uygun, verimli ve hastalıklara dayanıklı, pazarın aradığı, yola ve taşı-maya dayanıklı, bitkisi kuvvetli gelişen ve kloroza dayanıklı çeşitler seçilmelidir.

Bölgelere göre değişmekle birlikte yaygın ola-rak kullanılan çeşitler;Pajaro: Sofralık ve derin dondurulmaya uygun olan bu çeşit konik şekilli, meyve eti sert, aro-ması iyidir. Orta erkenci, yüksek verimli olan bu çeşit Akdeniz ve Ege bölgeleri için uygundur. Kloroza duyarlı ancak Botrytise dayanıklıdır.Chandler: Sofralık olan bu çeşit konik şekilli, meyve eti sert, aroması iyidir. Orta erkenci, yük-sek verimli olan bu çeşit Akdeniz ve Ege bölgele-ri için uygundur. Kloroza duyarlı ancak Botrytise dayanıklıdır.Sweet Charlie: Ticari olarak üretimi yapılan çilek çeşitleri içerisinde en erkenci çeşitlerdendir. Orta irilikte meyve, meyve rengi parlak açık kırmızı, meyve eti rengi açık turuncu, tat çok iyi, meyve kalitesi yüksek.Selva: Gün-nötr özelliğe sahip olan bu çeşit, ko-nik şekilli, meyve eti sert, aroması orta ve sofralık bir çeşittir. Yüksek verimli olan bu çeşit Akdeniz, Ege, Karadeniz ve Marmara Bölgeleri için öne-rilmektedir. Kloroza duyarlılık orta, Botrytise da-yanıklıdır.Seascape: Gün-nötr özelliğe sahip olan bu çeşit yuvarlak konik şekilli, meyve eti sert, aromalı, ve-rimli ve oldukça erkencidir. Akdeniz Bölgesi’nde erkenci çilek yetiştiriciliğinde yaygınlaştırılması gereken bir çeşittir. Yaprak Leke Hastalığı’na du-yarlıdır.Oso Grande: Sofralık yetiştiriciliğe uygun olan bu çeşidin bitkileri kuvvetli büyür. Yüksek verimli

olup, kaliteli meyvelere sahiptir.

Kloroza dayanıklıdır. Akdeniz ve Ege Bölgeleri için uygundur.Camarosa: Sofralık yetiştiriciliğe uygun olan bu çeşit oldukça yüksek verimli olup kaliteli meyve-lere sahiptir. Meyve eti sert, çok iri ve aromalıdır. Bitkileri çok kuvvetli büyür. Akdeniz Bölgesi çilek yetiştiriciliğine uygundur.Festival: Kısa gün çeşididir. Konik şekle sahip meyvenin içi açık kırmızı, dışı ise koyu ve parlak kırmızıdır. Meyvelerin aroması Sweet Charlie ka-dar yüksek olmasa da Camarosa’dan yüksektir. Bu çeşidin meyve kalitesi ve verimi Camarosa’ya benzer, ilk meyvelerde şekil bozukluğu Camarosa’dan çok düktür. Külleme’ye hassas, Antraknoza dayanıklı bir çeşittir. Camorosa’dan daha erkenci bir şeşittir.Kabarla: İri, sert, tatlı ve parlak kırmızı meyve-ler veren nötr gün bir çilek çeşididir. Diğer nötr gün çeşitlerinden çok az bir gecikme ile meyve vermeye başlar ve uzun süre devam eder. Yayla bölgelerde yaz boyunca meyve verir.Amiga: Kısa gün özelliğine sahip olan yeni bir çe-şittir. Olgunlaşma zamanı Camarosa’dan geçtir. Festival kadar verimlidir. Sert ve iyi görünümlü meyveleri, uzun şekilli ve kırmızı renklidir. İhra-cata uygundur.

Frigo FideYaz dikiminde Frigo fideler kullanılmaktadır. Ara-lık-Ocak aylarında fidelikten sökülüp –2 C°’de soğuk hava depolarında muhafaza edilmiş olan fidelerle 15 Temmuz - 15 Eylül arası dikim yapılır. Yetiştirme bölgesi ve bakım şartlarına bağlı ola-rak bu dikim sisteminde bir dekarlık alandan 4-6 ton ürün alınabilen bu teknikte, en iyi husus bit-kilerin kışın yüksek ısı istememesi ve çiçeklenme döneminde sadece dondan korunmasının yeterli olmasıdır. Bitkiler çok kardeş yapıp fazla büyüdü-ğünden seyrek dikim yapılır. Bu dikim sisteminde dekara 6 bin adet fide kullanılmaktadır. Meyve kalitesi iyidir. Frigo fidelerde ilk dikimde sulamaya çok dikkat edilmesi gerekir.

Fresh FideKışları çok ılık geçen ve yazları aşırı sıcak olma-yan bölgelerimiz için uygun olan bir tekniktir. Fidelikte aldığı soğuklamaya ilaveten soğuk hava deposunda uygun teknikle bekletilen fideler kul-lanılarak 20 Eylül – 15 Kasım tarihleri arasında

dikim yapılır. Dekara 6000-8000 adet fide dikilir ve 3 – 5 ton verim alınır. Meyve kalitesi çok yük-sek olup ihracatta öncelikle tercih edilmektedir. Yaz dikimine nazaran daha erken ürün alınır. Se-rin havalarda dikim yapıldığından fide kaybı azdır. Yetiştirme süresi kısa olduğundan masrafı azdır. Özellikle A.B.D ve İspanya’da son yıllarda en çok kullanılan tekniktir.

Pot Plant FideSoğuklamasını almış fidelerin potlarda yetiştirile-rek dikime hazırlandığı tekniktir. İstenildiği zaman dikilebileceği için soğuk hava depolarında dikim yapılacağı zamana kadar bekletilebilir. Ürünün sürekliliği için dikim tarihi ve çeşitler iyi belirlen-melidir. Meyve kalitesi yüksektir. Her dönemde meyve elde etmek mümkündür, dikim tarihi buna göre ayarlanabilir. Dikimde fide kaybı yoktur. Di-kimden iki ay sonra hasat edilebilir. Ülkemizde fide dikim zamanları bölgelere ve kullanılan fide niteliğine göre değişmektedir. Çilekte genelde sonbaharda yapılıyorsa da ülkemizde son yıllarda “frigo fide” kullanılarak yazın dikim yapılmaktadır.

DikimÇilek üretimi yapılan alanlarda en çok kullanılan sistem masuralarda çift sıra oluşumudur. Bu çeşit bir yetiştirme sistemi ile yüksek miktarda üretim sağlanmakta ve bitki yoğunluğu 6000/da olmak-tadır. Çilek üretimi yapılan masuraların genişliği-nin 50-60 cm, iki masura arasındaki mesafenin 30-40 cm ve masuraların yüksekliğinin ise 25-30 cm olması istenir. Bitkilerin dikim aralığında; sıra üzeri mesafenin 25-35 cm, sıra arası mesafenin 30 cm ve azami masura uzunluğunun da 50 m olması gerekir. Fidelerin dikim derinliğine dikkat edilmesi gerekir. Derin ve yüzlek dikimden kaçı-nılmalıdır. Dikim sonrası fideler kontrol edilmeli ve hatalı dikimler düzeltilmedir. Dikimden sonra mutlaka can suyu verilmelidir.

Bakım İşlemleriÖzellikle yaz dikimlerinde dikimden sonra çiçek-ler açar. Bu çiçekler, iyi bir kök gelişimini teşvik et-mek için hemen koparılmalıdır. Frigo fidelerde di-kimden 30-40 gün sonra bitkiler kol (stolon) atar. Bu kollarında kısa sürede temizlenmesi gerekir. Aksi takdirde verimde önemli düzeyde azalma olabilir. Bitkilerin aktif büyümesinden önce, eski

yapraklar yok edilmeli, yalnızca yeni oluşmak-

73Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 76: manisa tarım ve gıda dergisi

ta olan yapraklar bırakılmalıdır. Bu işlem hastalık ve zararlıların bitkiden uzaklaştırılması açısından oldukça önemlidir.

MalçlamaKalınlığı 0,05-0,07 mm arasında olan siyah po-lietilen (güneş ışınlarına dayanıklı UV katkılı), sa-man, kuru ot v.s. ile çilek üretimi yapılan alanın örtülmesidir. Yabancı otların gelişmesini yavaşlat-mak, meyvelerin temiz kalmasını sağlamak, sula-ma aralığını arttırmak ve meyve çürüme oranını azaltmak için yapılması gereken bir işlemdir. Yaz dikimlerinde dikimden sonraki aylarda (eylül, ekim), kış dikimlerinde ise dikimden önce yapıl-ması uygundur.

SulamaÇilek bir serin iklim bitkisi olması nedeniyle geliş-mesinin önemli bir kısmını ilkbahar ve sonbahar-da gerçekleştirir. Gelişme sıcak ve kurak aylarda geriler. Çileğin geliştiği dönemlerde haftada bir defa sulama yapmak vejetatif ve çiçek tomurcu-ğu gelişimini arttırır. Hasat döneminde ise 3-5 günde bir sulama yapmak meyve iriliği ve verimi arttırmada etkilidir. Uzun aralıklarla aşırı miktarda sulama yapmak yerine kısa aralıklarla az miktar-da sulama yapılması daha faydalı olmaktadır. Çi-lek aşırı sulamaya karşı oldukça hassas olan bir bitkidir. Aşırı sulamalar bitkide fungal hastalıklara ve kloroza sebep olabilir. Bu yüzden dengeli bir sulama yapılmalıdır. Karık, yağmurlama ve

damlama sulama yapılabilir. En etkili sulama, hem gübrelerin etkili şekilde verilmesi hem de suyun ekonomik kullanılmasını sağlayan damla-ma sulama sistemidir. Sulamanın meyve iriliği ve kalitesine ve verime olumlu etkisi vardır. Ayrı-ca mevcut sulama suyundan bir numune alınıp analiz edilmelidir. Böylece su iyonlarının miktarı, tuz oranı ve elektrik iletkenliği öğrenebilinir.

GübrelemeÇilek yetiştiriciliğinde gübreleme verimi önemli derecede etkileyen etkenlerden birisi-dir. Birim alandan fazla ürün alındığı için top-raktan çok miktarda besin kaldırır. Bol ve kali-teli ürün almak için çiftlik gübresi ve buna ilave olarak kimyasal gübrelerin verilmesi gerekir. Organik gübrelerin verilmesi çilek bitkisi için oldukça önemlidir. Bu işlem toprağın yapısını, elementlerin uygunluğunu güçlendirmektedir. Çiftlik gübresi bitkilerin şaşırtılmasından birkaç ay önce, dekara 3-4 ton verilmelidir Etkili bir gübrelemenin yapılabilmesi için toprağın ve yaprağın mutlaka analiz edilmesi gerekmekte-dir. Çilek üretimi dekar başına 3000 kg ola-rak öngörüldüğü zaman dekar başına önerilen P2O5 miktarları, 9-12 kg arasında değişmekte-dir. Bu işlem kök gelişimini olumlu etkilediğin-den dolayı, bitkiler dikilmeden önce veya bitki-nin ilk evrelerinde gübreleme-sulama işlemiyle yapılmalıdır. Potasyum bitki dikiminden önce, 1/3 ve ya yarı yarıya uygulanmalıdır. Geriye kalan kısımda meyveler büyümeye başladığı zaman uygulanmalıdır. Yine dekar başına 3000 kg üretim için öngörülen K2O miktarı 25-30 kg arasındadır. Azot bölünerek verilmesi gere-ken bir elementtir. Önerilen doz dekar başı-na 10-20 kg’dır. Bu miktar dekar başına 3000 kg’lık bir üretimde giden miktarlara (dekar başına 6-8 kg) ve sulama ile giden miktarlara (yıllık dekar başına 3-6 kg) göre hesaplanmıştır.

İlkbahardaki aktif büyümeden sonra, çiçek açma evresinden meyve verme evresine ka-dar özellikle emilen ara elementler olan kal-siyum ve magnezyum sulama-gübreleme işle-miyle uygulanmalıdır. Demir mikro elementler içerisinde en önemli olan elementtir ve uygu-lanmasında EDDHA tipi tercih edilmelidir. Bit-kilerin canlanmasından döllenmelerine kadar olan dönemde uygulanabilir. Bor tüm evrede uygulanabilir. Özellikle kök gelişimi süresince ve döllenme öncesinde yaprak yoluyla da uy-gulanabilir. Çinko, bakır, manganez, molibden ve kobalt gibi mikro elementlerde uygulana-bilir.Humus ve bitki gelişim düzenleyici mad-delerin son yıllarda kullanımı artmaktadır. Bu ürünler suni gübrelere eklendiklerinde, bitki besin maddelerinin köklerde taşınmasını ko-laylaştırmakta, bitkilerin yaşamsal fonksiyonla-rının canlanmasında, çiçek açma, meyve verim ve kalitesini arttırmakta etkili olmaktadır.

Hasat ve DepolamaÇilek meyve türleri içerisinde meyvesi en has-sas olanlardan biridir. Bu nedenle kısa zamanda bozulabilen ve hızlı tüketilmesi gereken bir mey-vedir. Bu nedenle çileğin hasadı, ambalajı ve ta-

74 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 77: manisa tarım ve gıda dergisi

şınmasında çok titiz davranmak gerekmektedir.Toplamada gecikme meyvenin yumuşamasına, meyvenin normal rengini kaybederek daha koyu renk almasına neden olur. Uzak pazarlar için ha-sat meyvenin dörtte üçü kızardığı zaman yapılır. Derin dondurma ve gıda sanayi için çilekler ti-pik rengini aldıktan sonra hasat edilmelidir. Çilek hasadı için günün serin saatleri tercih edilmelidir. Genellikle sabah 8-10 arası en uygun saatlerdir. Hasat edilen meyveler en kısa zamanda serin, gölge bir yere taşınmalı, mümkünse hemen so-ğuk depoya konulmalıdır. Çileklerin ambalajında yarım kilodan daha büyük ambalaj kabı kullanıl-mamalıdır. Ambalaj kaplarının altı ezilen meyve suyunun akabilmesi için mutlaka delikli olmalıdır. Aksi halde alt taraftaki meyveler hemen çürür-ler. Çilek 0 oC ve % 90-95 nem olan depolama şartlarında 5-7 gün depolanabilmektedir.

Hastalık ve zararlılarla mücadeleÇilekte hastalıklar kökte, meyvede ve yaprakta görülür. Kök Çürüklüğü (Fusarium oxysporum, Rhizoctania solani, Pythium sp., Alternaria alter-nata v.s.) ile sağlıklı üretim materyali kullanarak, hastalıklı bitkileri üretim alanından uzaklaştırarak, yetiştiricilik uygulamalarına dikkat ederek, taban suyu yüksek olan yerlerde yetiştiricilik yapma-yarak ve damla sulama sistemini tercih ederek mücadele edilebilir. Kök hastalıkları topraktan bu-laştığı için toprak fumigasyonu ve ya sterilizasyo-nu da gerekebilir. Ayrıca toprak solarizasyonu ve fidelerin dikimden önce kimyasallarla ilaçlanması ile kök hastalıkları önlenebilir. Çilekte görülen bir diğer önemli hastalık Kurşuni Küf (Botrytis cinerea) Hastalığı’dır. Hastalık çiçek, yaprak, yap-rak sapı ve meyvede belirtiler oluştur. Çiçekler üzerinde yanıklık meydana gelir. Çiçek sap ve taç yaprakları kahverengiye döner. Yeşil meyveler-de, ilk önce kahverengi lekeler görülür. Meyve olgunlaştığında sert kalın açık kahverengi lekeler oluşur. Lekeler genellikle sap kısmından başlar. Yüksek nem koşullarında meyveler, pamuksu beyaz bir yapıya dönüşür. Tamamen çürüyen meyveler genel biçimini korur, fakat sert ve kuru olarak kalır. Hava neminin % 95 ve 17-23 °C sı-cak olan havalar hastalık gelişmesi için uygundur. Hasat öncesi ve hasat sırasında yağmur ve yağ-murlama sulama, hastalık gelişimini teşvik eder.

Kültürel mücadelede; çukur ve su tutan alanlar-da tesis kurulmamalıdır. Seraların havalanmasına büyük önem verilmeli, sık dikimden kaçınılmalı ve budama yapılmalıdır. Bitkileri yaralamaktan kaçınılmalıdır. Meyvenin uzun süre ıslak kalması engellenmelidir. Dayanıklı çeşitler tercih edilme-lidir. Hastalıklı meyveler, çiçek sapı ve yapraklar hasattan sonra dipten kesilerek çilek yetiştirilen alanlardan uzaklaştırılmalıdır. Kimyasal mücadele-de ruhsatlı ilaçlarla (Fenhexamid 500g/l, Cypro-dinil + Fludioxonil (%37,5+% 25), Folpet % 80 WDG, %26,7 Boscalid + %6,7 Pyroclostrobin), çiçeklerin % 10’u açtığı dönemde 1. ilaçlama, çi-çeklerin % 50’sinin açtığı dönemde 2. ilaçlama ve ilk yeşil meyvenin görüldüğü dönemde 3. ilaç-lama yapılabilir. Külleme Hastalığı’nda (Sphaerot-heca macularis fsp. Fragariae) çilek bitkisinin, ön-celikle alt yapraklarının alt yüzeylerinde zamanla

tüm yaprak yüzeyinde grimsi beyaz tozlumsu bir tabaka meydana gelir, yaprak kenarları içe doğru kıvrılır ve yaprak yüzeyinde kırmızı mor lekeler gelişir. Külleme etmeninin gelişimi ve yayılması için orta ve yüksek nem koşulları ile yaklaşık 15-27 0C sıcaklık gereklidir. Sağlıklı üretim materyali kullanarak, aşırı sulama ve sık dikimden kaçınarak ve kimyasal ilaç (Penconazole 100g/l) kullanarak mücadele edilebilir.

Yaprak Lekesi Hastalığı (Mycosphaerella fragari-ae), özellikle yaprak lekesine neden olur. Çiçeğin taç ve çanak yapraklarında, meyve üzerinde ve meyve saplarında belirti oluşturur. Lekeler 3-6 mm çapa gelince, lekelerin orta kısımları önce kahverengi, daha sonra gri renk olur. Hastalık, taç ve çanak yapraklarda, stolonlar ve meyve demet-leri üzerinde de görülebilir. Kültürel mücadelede, sağlıklı üretim materyali kullanılmalıdır. İyi drene edilmiş topraklarda çilek yetiştirilmelidir. Bitkiler arasında iyi bir hava sirkülâsyonu sağlanmalıdır. Hastalıklı bitki kısımları ilkbahar büyüme dönemi başlamadan önce tarladan uzaklaştırılmalıdır.

Çilekte Thripsler (Frankliniella occidentalis, F. in-tonsa), çiçek tablası üzerinden beslenerek çiçek salkımlarına aşırı zarar verirler. Meyvelerin göz alıcı renginin kaybolmasına neden olurlar. Kontak etkili bir insektisit (Spinosad 480 g/l) ile mücadele edilebilir.

Çilekte görülen bir diğer önemli zararlı Kırmızı Örümcektir (Tetranychus urticae, T. cinnabari-nus). Çileğin genellikle yaprakları altında besle-nerek, yapraklara zarar verirler. Bu zarar sonu-

cu yapraklarda önce küçük sarı benekler, daha ileri dönemlerde yaygın şekilde bronzlaşmalar görülür. Yoğunluğun yüksek olduğu durumlarda yaprak ve meyvelerin normale göre daha küçük kalmasına, bitkinin bodurlaşmasına, bazen de ölümüne yol açan kırmızı örümcekler sonuçta % 50’ye varan oranlarda ürün azalmasına sebep olabilmektedirler.

Kültürel mücadelede, çilek alanları mevsim ba-şından itibaren gözlem altında tutularak, bitkilerin özellikle dip yaprakları incelenir. Kırmızı örüm-ceklerin küme halinde görüldüğü yapraklar topla-narak yok edilir. Tarla kenarları ve bitki çevresin-deki yabancı otlarla gerekli mücadele yapılmalıdır. Açıkta yetiştirilen çilek alanlarında yapraklar mev-sim başında, mart sonu - nisan aylarından başla-yarak 3-5 gün aralıklarla düzenli olarak kontrol edilir.

Kırmızı örümcekler mevsim başında bazı bitkiler-de yoğun olarak ortaya çıktığından önce yalnızca bu bitkilerin ve çevresinin ilaçlanması yeterli olur. Daha sonra kırmızı örümceğin yaygınlık göster-mesi durumunda tarlayı temsil edecek şekilde bitkilerin özellikle alt ve orta bölümlerinden ol-mak üzere tesadüfen alınan en az 50 yaprakçık incelenir. Yaprakçık başına hareketli dönemde ortalama 15 ve üzerinde Kırmızı Örümcek tespit edilmesi halinde ilaçlamaya karar verilir. Meyve toplanmasından hemen sonra ruhsatlı akarisitler-le (Azadirachtin 10 g/l, Bromoproplylate500 g/l, Abamectin % 18, Dicofol 195 g/l, Spiromesifen 240 g/l, Tebufenpyrad %20) ilaçlama yapılır.

75Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 78: manisa tarım ve gıda dergisi

RÖPORTAJ

Manisa’nın Salihli İlçesi dünya çekirdeksiz kuru üzüm üretiminde yüzde 36’lık payı ile ilk sırada yer alan ülkemizde, yüzde 18’lik üretim mik-tarıyla önemli bir yere sahip. Çekirdeksiz kuru üzümün bölge için stratejik bir ürün olduğunu belirten Salihli Ticaret Borsası Başkanı Hüsnü Tuğrul, istihdama ve İlçe ekonomisine katkısına vurgu yapıyor ve ekliyor: “Bugün yaklaşık 4.500 aile geçimini çekirdeksiz kuru üzümden sağla-maktadır.”

Dünyada kabul görmüş rekabet kriterleri doğ-rultusunda üzüm sektörünün yapılandırılması gerektiğini de söyleyen Tuğrul’a göre aksi takdir-de önemli üretici olunması tek başına bir anlam ifade etmiyor. Borsa olarak üzümün tanıtımına yönelik çalışmalarda üzerlerine düşeni yaptıkla-rını ifade eden Tuğrul, “Borsamız tarafından köy ve kasabalarımızda İlçe Tarım Müdürlüğümüz ve

TARİŞ’in de destekleri ile bilgilendirme toplan-tıları düzenlendiği gibi eğitim-öğretim dönemi başlarında okullarımıza çekirdeksiz kuru üzüm dağıtımı yapılarak çocuklarımızın kuru üzüm yeme alışkanlığını kazanması hedeflenmiştir.” diyor.

l Çekirdeksiz kuru üzümün Salihli için önemi nedir? TUĞRUL: Çekirdeksiz kuru üzüm, ilçemizde ve bölgemizde pek çok aileye istihdam olanağı sağ-layan, üretim ve pazarlama sürecinde yarattığı katma değer ile ülkemiz ve bölgemiz açısından büyük öneme sahip stratejik bir üründür. Aynı zamanda ihracat potansiyeli yüksek bir ürün ol-duğundan ülke için önemli bir döviz kaynağıdır. Çekirdeksiz kuru üzüm; dikimi için bağ çubuğu yetiştirilmesinden tutun, dikimi, direği, teli, ilacı

derken istihdama dolayısı ile ilçe ekonomisine çok büyük katkısı vardır. Bugün yaklaşık 4.500 aile geçimini çekirdeksiz kuru üzümden sağla-maktadır. Amacımız, ilçemiz açısından son dere-ce önemli bir ürün olan çekirdeksiz kuru üzü-mün hak ettiği değere ulaşmasını sağlamaktır.

l Ekili tarım alanlarında ne kadar yüzdelik dilimi kapsıyor?TUĞRUL: İlçemizde yaklaşık 60 bin 710 hek-tar ekili tarım alanı vardır. Bunun yaklaşık 11 bin hektarını, yüzde 18’ini bağ alanı oluşturmaktadır.

l Çekirdeksiz kuru üzümün Salihli Ticaret Bor-sası’ndaki işlem hacmi nedir?TUĞRUL: Borsamızda 2010 yılında 402 milyon 851 bin TL’lik işlem gerçekleşmiştir. Bu rakam-ların yüzde 50,26’sı ile kuru meyvelerden çe-kirdeksiz kuru üzüm 202 milyon 477 bin TL’lik

Salihli, dünya çekirdeksiz kuru üzüm üretimin ilk sırasında yer alan ülkemizde yüzde 18’lik üretim miktarıyla büyük öneme sahip.

Kuru üzüm cenneti

76 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 79: manisa tarım ve gıda dergisi

işlem hacmiyle ilk sırayı alır. Bunu sırasıyla yüzde 16,39’lık dilimle hububat ve mamul-leri, yüzde 12,42 ile çeşitli gıda maddeleri, yüzde 13,18 ile kasaplık canlı hayvanlar ve yüzde 7,75 ile diğer ürünler izler.

l Bölgede üretimi yüksek olan çekirdeksiz kuru üzümün ihracatı var mı?TUĞRUL: İlçemizde birçok ürün yetiş-mesine rağmen bunlardan ağırlıklı olarak çekirdeksiz kuru üzüm işlenerek ihracat edilebilmektedir. Yani bölgemizde üretilen tarımsal ürünler işlenip sanayi ürününe dö-nüştürülememektedir. Bugün çekirdeksiz kuru üzümün tamamına yakını işlenerek ih-racat edilmektedir. 2009-2010 sezonu iti-bariyle ülkemiz 275.468 tonluk kuru üzüm üretim miktarı ile dünya toplam kuru üzüm üretiminin yaklaşık yüzde 36’ya yakınını tek başına karşılamıştır. Ülkemizde üretilen üzümün yaklaşık yüzde 18’i de Salihlimizde üretilmektedir. İlçemizde çekirdeksiz kuru üzümü işleyerek yurt dışına ihracatını yapan 2 adet firma vardır. Bu iki işletmemiz 2009 – 2010 sezonunda 27.710 ton çekirdeksiz kuru üzüm ihracatı gerçekleştirmiştir.

l İhracat rakamların artırılması için yürütü-len çalışmalar var mı?TUĞRUL: Dünyada üzüm üreticisi ülkeler sınıflandırması içinde yer almak, ihracatı ne ölçüde başarıyla gerçekleştirdiğimize bağlı-dır. Bu anlamda da üretim miktarı, endüstri kalitesi, altyapı, kullanılan girdiler, finans ve pazar şartları olarak adlandırılan, dünyada kabul görmüş rekabet kriterleri doğrultu-

sunda üzüm sektörünün yapılandırılması gerekmektedir. Aksi takdirde önemli üretici olmamız tek başına bir anlam ifade etme-mektedir.l Yurt içindeki tüketimini yeterli buluyor musunuz?TUĞRUL: Padişah sofralarını süslemesi nedeniyle sultanlara layık görüldüğünden “Sultaniye” adını alan üzüm çeşidimiz, pro-tein ve karbonhidrat kaynağıdır. İçeriğinde-ki demir, fosfat, kalsiyum, diğer mineraller ile A, B1, B2, B6, C vitaminlerinden dolayı, dünyada gittikçe artan oranlarda talep gö-ren ve ülkemizde sadece Manisa ilimizde yetişen stratejik bir ürün olan çekirdeksiz kuru üzümün yurt içi tüketimin arttırılması-na yönelik çalışmalar da yapılmalıdır.

l Borsa olarak üzüm üreticilerine yönelik çalışmalarınız var mı? TUĞRUL: Biz Borsamız olarak gerek çift-çilerin eğitimi gerek ise üzümün tanıtımı konusunda üzerimize düşeni yapmaya ça-lışıyoruz. Bu itibarla, üreticilerimizi bilinç-lendirerek, çok ürün almak yerine daha az ama kaliteli ürün almaya yönlendirmekte, gübre ve pestisit kalıntıları konularında üre-ticilerimizi bilgilendirmekteyiz. Bunun için Borsamız tarafından köy ve kasabalarımız-da İlçe Tarım Müdürlüğümüz ve TARİŞ’in de destekleri ile bilgilendirme toplantıları düzenlendiği gibi eğitim-öğretim dönemi başlarında okullarımıza çekirdeksiz kuru üzüm dağıtımı yapılarak çocuklarımızın kuru üzüm yeme alışkanlığını kazanması hedeflenmiştir.

Salihli’de yaklaşık 60 bin 710 hektar olan ekili tarım alanının yaklaşık 11 bin hektarını üzüm

bağları oluşturuyor.

Hüsnü TUĞRUL

77Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 80: manisa tarım ve gıda dergisi

BİTKİ KORUMA

Domates (Lycopersicon esculentum )• Türkiye’nin yıllık üretimi:11.000.000 ton• Dünya domates üretiminde 4.sırada bulunuyor.• Örtü altında yapılan üretimin % 60 ı domatestir. • Türkiye domates ihracatında dünya sıralamasında 6. sırada bulunuyor.• Zararlı Türkiye’de ilk olarak 2009 yılı Ağustos ayında kayıtlara geçti.

İlk görülen yerler;• İzmir -Urla (Yağcılar Köyü), • İzmir –Çeşme (Ovacık Köyü)• Çanakkale (Merkez-Batakova)• Muğla-Bodrum (Mumcular Beldesi) • Teşhis, Ankara ZMMAE ve Hollanda Bitki Koruma Servisi tarafından yapıldı.

Ülkemizde ilk kez 2009 yılı Ağustos ayında Ege ve Marmara Bölgelerinde saptanan zararlı, 2010 yılında diğer bölgelerde de görülmüştür.

Tuta obsoluta (Meyrick)

Domates Güvesi

Erginleri, 6-7mm boyunda olup, ön kanatlarında gri kahverengi renk-te noktalar mevcuttur. Erginler gece aktiftirler ve gündüzleri domates yaprakları arasında gizlenirler. Erginin ömrü ortalama sıcaklığa bağlı olarak 10-15 gündür.

Tanımı ve biyolojisi

SEZİN BAHÇECİZiraat Mühendisi

78 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 81: manisa tarım ve gıda dergisi

Yumurtalar krem – sarı renkli olup 0.4 mm bo-yundadır. Gözle zor görülürler. Bir dişi ömrü sü-resince 250-260 yumurta bırakabilir. Yumurtalar %73 oranında yaprağa bırakılır. Bırakılan yumur-talar yaprak sapı, gövde, çanak yapraklarda da görülebilir. Zararlı ergini olgunlaşmamış doma-tese yumurtayı ender bırakır. Yumurtalar, 30 de-rece % 60-75 nemde 5-6 günde açılır. Zararlı dört larva dönemi geçirir. Son dönem larva 8-10 mm boyuna ulaşmıştır. Larvanın başının arkasın-da bulunan koyu renkli ince bant ayırt edici en

önemli özelliktir. Larva dönemi 30 derecede 11 gün sürer. Larva, yaprak yüzeyinde, meyvede açtığı galeride beyaz kokon içinde veya toprakta pupa olur.

ZararlarıLarva, yaprak, çiçek, sürgün, sap ve meyvede galeriler açarak beslenir. Mücadele edilmedi-ğinde zarar %100’lere varabilir. Bitkinin yeşil aksamında açtığı galeriler sonucu bitki tamamen kurur.

KonukçularıAna konukçusu domatestir. Patlıcan, biber, pa-tates, tütün, pepino, fasulye, petunya da zarar yapar. Yabancı otlardan köpek üzümü, şeytan elmasında bulunduğu kayıtlıdır.

MücadelesiYoğun pestisit kullanımı ile aşağıdaki dezavantaj-lar ortaya çıkmaktadır;• Kalıntı riski artar.• Dayanıklılık geliştirir.• Doğal düşmanlarda azalma olur.• İlaçlama masrafları artmaktadır.Avrupa ülkelerinde Domates Güvesi ile mücade-lede tek başına kimyasal savaşımın yeterli olma-dığı, çözümün entegre mücadele olduğu belirtil-mektedir.

Kültürel önlemler• Zararlı ile bulaşık olan yaprak ve meyvelerin üretim alanından uzaklaştırılması.• Hasat sonrası bitki artıklarının imhası, ya da kompost yapılarak değerlendirilmesi.• Ekim nöbeti uygulanması.• Toprağın sürülerek, pupaların yok edilmesi.• Zararlıya konukçuluk eden yabancı otların yok edilmesi.• Seralarda girişlerinde zararlı girişini önleyecek düzeneklerle yapılması. • Seralarda giriş ve havalandırma açıklarının za-rarlının giremeyeceği incelikte tül (1.6mm veya düşük) ile kapatılması.

Biyoteknik Yöntemler • İzleme amaçlı 2- 4 feromon/ha kullanımı• Kitlesel tuzaklama: Fermon+su tuzakları 20-40 adet/ha (sera) ,40-60 adet/ha (açik alan) Biyolojik Mücadele Bitkilere zarar veren böceği, onun düşmanı olan diğer böcek yardımı ile kontrol altında tutmak-tır. Nesidiocorus sp. ile Macrolophus sp. Ege Bölgesi’nde bulunan faydalılardır. Nesidiocorus sp, Domates Güvesi’ne ruhsat almıştır. Kimyasal Mücadeleİzleme amaçlı kurulan tuzaklar haftada bir kont-rol edilir. Kontrol sonucunda tuzakta bir ergin yakalandığında -alanın büyüklüğüne göre- en az 100 bitkide yumurta ve larva aranır. Arama sonucunda üç adet yumurta ve larva bulunursa ilaçlamaya karar verilir. İlaçlamadan 5-6 gün son-ra bitkiler tekrar kontrol edilir. Gerekirse ilaçla-ma tekrar edilir.

İlaçlama sırasında ilacın bitkinin her tarafını kapla-ması en önemli ayrıntılardan birisini oluşturmak-tadır. Domates Güvesi’nin, ilaçlara karşı dayanık-lılık oluşturduğu tespit edilmiştir. Bu yüzden etkili maddeye bağlı olarak aynı kimyasalı arka arkaya ikiden fazla ve bir sezonda aynı etkili madde üçten fazla kullanılmamalıdır.

Domates güvesi, yılda yaklaşık 12 döl verir.

Etkili madde Kullanım dozu Son ilaçlama ile

45g/lClorontraniliprole+ 80ml/100 lıtre su hasat arasındaki süre

18g/l abamectin 3gün

Spinosad480g/l 25ml/ 100 litre su 3gün

Metaflumizone 240g 100ml/da 3 gün

Azadirachtin A 10g/l 500 ml/100 litre su 3gün

Domates Güvesi’nde ruhsatlı ilaçlar

79Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 82: manisa tarım ve gıda dergisi

Kiraz bahçesi tesisiProf. Dr. ALİ ÜNALE.Ü. Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü

Kiraz ağaçları, çok yıllık bitkiler olduklarından böl-geye, toprak koşullarına ve bakım şartlarına bağlı olmak üzere 20 ile 40 yıl gibi uzun yıllar aynı top-rak ve yerde yaşamını sürdürürler. Genel olarak bütün meyve ağaçlarının da bu özelliği nedeniyle meyve tesis etmeden önce ağacın gelişmesini, verimini ve meyve kalitesi gibi özelliklerini etki-leyen bütün faktörleri önceden iyi incelemek ve doğru kararlar almak gerekir. Tek yıllık bitkilerde yukarıda belirtilen özelliklerle ilgili yanlış kararlar, bir yıl sonra bu faktörler değiştirilerek düzelti-lebilir. Ancak, meyvecilikte bu şans çok az olup, yanlış uygulama 5-10 yıl gibi uzun bir zamanın ve emeğin boşuna gitmesine neden olabilir.

Bu nedenle meyve bahçesi tesis etmeden önce, aşağıda kısaca açıklanmaya çalışılan konuları çok iyi bilmek ve buna göre tedbir almak gerekmektedir.

I. Ekolojik FaktörlerA. ToprakMeyve ve kiraz ağaçları için toprak, ağaçların üzerinde uzun yıllar yaşayacağı ve besleneceği yerdir. Bu nedenle toprak yapısına göre mey-ve türünü ve anacını seçmek önemlidir. Mey-ve ağaçlarının gelişmesinde toprağın fiziksel ve kimyasal yapısı önem taşır. Toprağın fiziksel ya-pısı, her meyve türü için değişmekle birlikte orta bünyeli, iyi havalanabilen topraklar meyvecilik için en iyi topraklardır. Ancak, bazı meyveler, ör-neğin kiraza da anaç olarak kullanılan idris gibi kazık köklüler hafif topraklarda iyi, fakat ağır top-raklarda iyi gelişmezken; elma, erik, vişne ve kuş kirazı gibi saçak köklüler ise nispeten ağır toprak-larda da gelişebilirler. Toprağın fiziksel yapısının uygunluğu yanında, meyve ağaçları için toprağın derinliği de önemlidir. Meyve ağaçlarının kökleri, toprak yapısına ve meyve türüne bağlı olarak 2-3 metre ve hatta daha derinlere gidebilir. Kirazlar-da bu derinlik kullanılan anaca göre değişebilir. Örneğin idris anaç olarak kullanıldığında kökler derine inebilirken, kuşkirazı ve vişne de daha yü-zeysel gelişir. Ancak, köklerin büyük çoğunluğu toprağın yapısına, uygulanan kültürel işlemlere ve bilhassa sulama yöntemine bağlı olarak 20-80 cm’ye kadar olan bölgede bulunur.

Toprağın kimyasal yapısını, içerdiği N, P, K, Fe, Zn gibi temel besin maddeleri yanında toprağın pH’sı da etkiler. Her meyve türü için toprakta bütün elementlerin yeteri kadar bulunması gere-kir. Ayrıca her meyve türünün toprağın pH’sına gösterdiği tepki farklıdır. Çoğu meyve türü, pH’sı 7 olan nötr toprakta iyi gelişebildiği halde, bazı meyveler (kiraz, vişne, çay, fındık, üçyaprak ana-cı, kestane gibi) nisbeten asitli topraklara ve bazı meyveler de (badem, kayısı, idris, zeytin, turunç gibi) nisbeten kireçli topraklara daha toleranslı olurlar.

Toprakla ilgili en önemli faktörlerden biri de taban suyudur. Yüksek taban suyu bulunan ve mevsimlere göre seviyesi değişen yerlerde meyvecilik yapılmamalıdır. Taban suyu 1,5-2 metreden daha derinlerde olmalıdır. Bilhassa ki-razlara idris anaç olarak kullanıldığında taban su-yunun yüksekliği ve değişkenliği daha önem taşır.

Meyve dikilecek toprağın yukarda bahsedilen özellikleri incelenirken toprakta bulunabilecek hastalıklar ve zararlılar yönünden de incelenmesi gerekir. Toprakta bulunan kök kanseri (Agrobac-terium tumefaciens), Armillaria ve Rosellinia gibi hastalıkların meyve ağacı dikildikten sonra top-raktan temizlenmesi çok zordur. Bu hastalıklar genel olarak yeni açılan makiliklerde ve meşelik-lerde daha çok bulunur. Bu arazilerde yeni mey-ve tesis etmeden önce, arazideki bütün kökler temizlenmeli ve ayrıca birkaç sene arpa, buğday gibi kuru tarım yaparak, hastalıkların ve yabancı otların da topraktan temizlenmesi sağlanmalıdır. Şekilde, yeni açılan bir arazide, bu işlemi yapma-dan önce dikilen badem ağacının üçüncü yaşında kuruduğu ve kök boğazında kurumaya neden olan mantar miselleri görülmektedir. (Şekil 1- Şekil 2)Kısaca değinilen toprak özelliklerini inceleme-den bir yerde meyve bahçesi kurmamalıdır. Bu

ÇİFTÇİ EĞİTİM

Çok yıllık bitkiler olan kiraz ağaçları, toprak koşulları ve bakımına göre 20-40 yıl gibi uzun süre yaşarlar.

80 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 83: manisa tarım ve gıda dergisi

toprak özelliklerinin bilinebilmesi için önceden mutlaka en az 90cm derinliğe kadar olan toprak analiz edilmeli ve özellikleri bilinen bu toprağa göre meyve türü seçilmelidir.

B. İklimBu konu, her meyve türüne ve hatta çeşidine bağlı olarak ağacın gelişmesini, verimini ve mey-ve kalitesini farklı ölçülerde etkilediği için burada yalnız önemli bazı konu başlıkları verilecektir.

1. İlkbahar Geç DonlarıBu iklim faktörü erken çiçek açan badem, kayısı ve can eriği gibi meyvelerde, çiçeklenme döne-minde çiçeklere ve bazen genç meyvelere de zarar verdiğinden verimi etkilemektedir. Soğuk havanın çöktüğü ova veya vadilerde ilkbahar geç donları daha çok zarar verir. Bu gibi yerlerde kış donları da ağaçların genç sürgünlerini ve tomur-cuklarını dondurarak (ceviz gibi) zararlara ne-den olabilir. Bu nedenle don çökmesi görülen, hava hareketinin az olduğu, etrafı dağlarla çevrili ovalarda ve vadilerde meyve yetiştiriciliği riskli olabilir. Yüksek yerler ve kış aylarının çok soğuk olduğu bölgelerde, ağaçların uyanmasına yakın dönemlerde meydana gelen don olayları, ağaç-ların gövde ve genç dallarında zararlara neden olabilir. Kirazlar geç çiçek açtığından çok soğuk bölgeler dışında ilkbahar genç donlarından fazla etkilenmezler.

2. RüzgarlarAşırı ve sürekli rüzgar alan bölgelerde rüzgarlar, çiçeklenme zamanı çiçeklere, meyve tutumun-dan sonra meyve dökümlerine ve kalite düş-mesine neden olarak zararlı olurlar. Bunların yanında bilhassa çiçeklenme döneminde sisli, ya-ğışlı ve serin havalar arıların dolaşmasını azaltarak tozlanma ve döllenmeyi engeller. Bazen çiçek-lenme zamanındaki aşırı rüzgar ve sıcak havalar da dişçik tepesinin kurumasına ve arı faaliyetinin azalmasına neden olarak tozlanma ve döllenme-ye engel olabilir. C. Kış DinlenmesiMeyve ağaçlarında verimi ve sürgün gelişmesi-ni etkileyen en önemli faktörlerden biri de Kış Dinlenmesi’dir. Bazı meyve türleri (elma, vişne, kiraz, kayısı ve armut gibi) iyi gelişmeleri ve sağ-lıklı çiçek tomurcuğu oluşturabilmeleri için kış ay-larında soğuk iklim ister. Ancak, bir türün çeşitleri arasında da soğuklama isteği yönünden önemli farklılıklar vardır ve çok az farklılıklar bile verimde önemli düşmelere neden olabilir. Örneğin bu, kayısılarda daha belirgindir. Sahil bölgelerinde yetişebilen ve kış dinlenmesi az olan kayısı çe-şitleri yanında, bu bölgelerde hiç meyve verme-yen, ancak soğuk bölgelerde verimli olan (örne-ğin Malatya’da yetiştirilen Hacıhaliloğlu, Çöloğlu, Kabaaşı gibi) çeşitler de bulunmaktadır. Yine Ege Bölgesi kıyı kesimlerinde Tokaloğlu ve Iğdır gibi çok kaliteli ve erkenci kayısı çeşitlerinin verimsiz olması soğuklama ihtiyacının karşılanamamasın-

dandır. Bu durum diğer meyve türlerinde de değişik düzeylerde görülmektedir. Örneğin Ege Bölgesi kıyı kesimlerinde kış dinlenmesini karşıla-yamayan bilhassa 0900 ziraat (Salihli) çeşidin de düzensiz çiçeklenme ve ağaçta gelişme gerilikle-ri görülmektedir.

II. Meyve tür ve çeşit seçimiMeyve tesisinde yukarıda açıklanan toprak ve ekolojik koşullara uygun olarak tür ve çeşit se-çimi yapılmalıdır. Bir bahçede farklı türlere yer verilecekse her tür için ayrı parseller oluştu-

rulmalıdır. Çünkü türlerin sulama, gübreleme, ilaçlama gibi kültürel tedbirleri farklı olduğundan türlerin karışık dikilmesi bazı sakıncalar doğurur. Meyve bahçesi tesisinde tür içinde de farklı çeşit-lere yer verilmelidir. Bahçede farklı çeşitlere yer vermenin birçok yararı vardır. Bilhassa bu durum kirazlar için çok önemlidir. Kirazların çoğu ken-dine uyuşmaz olduklarından, ağaçlardan meyve alabilmek için mutlaka tozlayıcı dikmek gerekir. Tozlayıcı çeşidin sayısı 1/3 ile 1/9 oranında de-ğişebilir. Bu oran tozlayıcı çeşidin kalitesine göre ayarlanabilir. Burada dikkat edilmesi gereken en

Şekil 1 Şekil 2

Şekil 3

81Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 84: manisa tarım ve gıda dergisi

önemli konu, tozlayıcı çeşidin asıl çeşitle uyuş-mazlık göstermemesi ve aynı zamanda çiçek aç-masıdır. Ayrıca tozlayıcı çeşit bahçe içinde şekil-de olduğu gibi düzenli olarak dağıtılmalıdır.(Şekil 3 – Şekil 4)

Bunun yanında çiçeklenme zamanında çiçek-lerdeki çiçek tozlarının dişicik tepesine taşınarak döllenme olayının gerçekleşebilmesi için şekil-de görüldüğü gibi yoğun arı faaliyetinin olması gerekir. Bunun için çiçeklenme zamanında her 5 dekar için bir arı kovanının bulundurulması zorunludur. Bahçede tozlayıcı çeşit bulundu-rulmazsa veya tozlayıcı çeşitler bahçe içerisine düzenli dağıtılmazsa, çeşitler çok çiçek açsa bile meyve bağlamayabilir. Bu durum çok kaliteli bir kiraz çeşidi olan Salihli (0900 ziraat) kirazında, papaz eriğinde çok belirgin olarak görülmekte, bahçesinde bu çeşitler için yeterli sayı ve dü-zende tozlayıcı bulundurmayan yetiştiriciler çok az verim almaktadır. Bu ekstrem örnekler gibi, meyve türlerinin çoğu çeşitlerinde tozlayıcıya yer verilmediği zaman benzer verimsizlikler gö-rülmektedir. Bilhassa kiraz, erik, kayısı gibi mey-ve türlerinden verim alabilmek için, bahçede mutlaka uygun sayı ve düzende tozlayıcı çeşide yer vermek gerekir. Ülkemizde yoğun yetiştiri-ciliği yapılan ve ihracat değeri çok iyi olan 0900 Ziraat (Salihli) çeşidi için çiçeklenmeleri çakışan Beyaz Kiraz, Jübile, Lapins, B.Gaucher, Regina ve Noble çeşitlerinden en az biri tozlayıcı olarak kullanılmalıdır.

III. Meyve fidanının dikilmesi ve taçlandırılmasıÜlkemizde meyvecilikte verimliliği azaltan, ağaçların ileriki yıllarda gelişmesini etkileyen en önemli faktörlerden biri de meyve fidanının seçimi, dikimi ve daha sonra şekil verilmesidir. Ülkemizde birçok yetiştirici, çok gelişmiş kalın gövdeli, yan dalları fazla olmayan yüksek boylu fidanları tercih etmektedir. Bu tercih yanlıştır. En iyi fidan 2-2.5cm gövde kalınlığında, 1.5-2 met-re boyunda yan dalları ve çok sayıda saçak kökü olan fidandır. Çok büyük fidanlarda saçak kök az olduğundan, fidanın tutması zor olur. Ayrıca alt kısımlarında canlı tomurcuk veya dal bulunma-yan yüksek boylu fidanlarda ilk yıllarda gövdede güneş yanıklığı da meydana gelir. Bu gibi güneş yanıklığı, bilhassa kirazlarda daha fazla görül-mektedir. Modern meyvecilikte ağaçların 40cm

civarında dallanması istendiğinden, yüksek boylu fidanın alınmasının bir anlamı da bulunmamakta-dır. Bu nedenle 40-60cm civarından dallanarak, iyi bir şekil oluşturmaya uygun olan saçak köklü fidanların tercih edilmesi gerekir.

Yukarıda özellikleri belirlenen fidanların dikimin-de iki konuya özellikle dikkat edilmelidir. Fidan dikiminde, çukurun derinliği ne olursa olsun fi-dan, şekilde görüldüğü gibi fidanlıktan söküldüğü yere kadar (kök boğazı) dikilmelidir. Hatta ağır topraklarda, toprağın sonradan oturarak kök bo-ğazı seviyesinin daha aşağı ineceğini düşünerek 3-4 cm toprak seviyesinin üstünde dikilir. Tanımı kolay olması nedeniyle söylenen, aşı noktasına kadar dikim de derin dikim sayılır. Çünkü aşı noktası, aşının yapılış yerine bağlı olarak yüksek-te olduğunda, bu noktaya kadar dikimde kökler derinde kalacak ve bu da köklerin gelişmesini engelleyecek ve 4-5 yıl sonra şekilde olduğu gibi ağaçta zayıf gelişme görülecek veya kuruyacaktır. Köklerin iyi gelişmesi için su, sıcaklık ve oksijen gerekir. Bu faktörlerden ikisi, sıcaklık ve oksijen toprak yüzeyinde daha çoktur. Toprağın alt taba-kaları oksijence fakirdir ve geç ısınır. Dolayısıyla derindeki kökler yüzeydekiler kadar iyi gelişmez. Derin dikim, fidanın susuz kalmaması ve rüzgar-dan yıkılmaması sebebiyle yapılmaktadır. Ancak bu gerekçe ile yapılan derin dikim, yukarda belirtilen nedenlerle ilerde ağacın kurumasına neden oldu-ğundan doğru değildir.(Şekil 5)

Fidanı diktikten sonra oluşturulan çanağa bolca can suyu verilmeli, toprağın yapısına bağlı olarak, diki-mi izleyen ilkbahar ve yaz aylarında, her 5-10 gün-de bir sulanmalı ve mutlaka fidanın dibine kazık ça-kılarak rüzgardan devrilmemesi için fidan bu kazığa bağlanmalıdır. Can suyunun verileceği çanak, fidan dikim yerinin çukur bırakılması şeklinde oluşturul-mayıp, fidan çukuru tarla seviyesine kadar toprakla doldurulduktan sonra, fidan çukuru etrafına toprak yığarak oluşturulmalıdır. (Şekil 6)

Bunun yanında dikiminden önce mutlaka kök ve taç budaması da yapılmalı-dır. Dikimi takip eden aylar ve yıllarda fidanın gelişmesi takip edilerek sürgünlerin yeri ve kuv-

vetine bağlı olarak, ağaca iyi bir şekil verilmeye ça-lışılmalıdır. Bu amaçla yan dal oluşmasını sağlamak için kuvvetli sürgün oluşturanlarda (sürgün uzunlu-ğu 40-60cm olduğunda) mayıs-haziran aylarında veya kış aylarında uç alınmalıdır. Yine aynı zaman-larda dal bükme ile dalların açıları genişletilmeli veya boşluklara yönlendirilmelidir. Bu işlem, ağaç-lar verime yatıncaya kadar ve tam şekli oluşturu-luncaya kadar her yaz ve kış aylarında yapılmalıdır. Genel prensip olarak genç ağaçlarda şekil vermek için fazla dal çıkarmadan, daha çok dal bükme ve yan dal oluşumu için uç alma işlemlerinden yarar-lanılır. Eğer fidan, dikiminden itibaren iyi takip edilir ve ağacın dallarına yukarıda belirtilen müdahaleler yapılırsa, ağaç hem erken verime yatar ve hem de çok iyi şekil verilmiş olur.(Şekil 7)

Ege Bölgesi’nde İzmir ve Manisa illerinde ki-razların çiçek tomurcuğunun oluştuğu tem-muz ve ağustos aylarındaki 33-35oC dere-ce üzerindeki sıcaklıklar, çiçekte birden fazla dişi organ oluşmasına neden olduğu için meyve bağladığında bu gibi meyvelerde ikiz meyve oluşmakta ve bu da şekilde olduğu gibi meyve kalitesini düşür-mektedir.

Şekil 4

Derin dikildiği için kurumuş genç bir kiraz ağacı Şekil 6

Şekil 7

Şekil 5

82 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 85: manisa tarım ve gıda dergisi

83Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 86: manisa tarım ve gıda dergisi

• İlimiz üreticilerince Pronos olarak isimlendiri-len hastalık; 1964 yılında ilimiz bağlarında epide-mi yapmış ve %90 lara varan oranlarda zarara neden olmuştur. • Hastalık Manisa ilinde 1980 yılından buyana uygulanan Bağ Tahmin ve Erken Uyarı Projesi kapsamındadır. Bu sayede gereksiz ilaçlamaların önüne geçilmiştir. Projeden önce yılda 5-6 ilaç-lama yapılırken projeyle birlikte ortalama olarak yılda 1 ilaçlama uyarısıyla mücadele gerçekleşti-rilmiştir. Bu sayede yapılan tasarruf yılda tahmi-nen 30 milyon TL’dir.

• Hastalık 2010 yılında yaklaşık 50 yıl sonra tek-rar kendini göstermiştir. ilimizin tüm bağ alan-larında görülmesine rağmen, hastalık nedeniyle verim kaybı Müdürlüğümüzün zamanında ve etkili uyarıları sayesinde %5’in altında kalmış-tır. Halen Müdürlüğümüz uyarıları 18 bin 63’ü üzüm üreticisi olmak üzere toplam 29 bin üreti-cimizin cep telefonuna sms olarak gönderilmek-tedir. • Salgınlar (Epidemiler) için yağmur önemli bir faktördür.

• En ciddi epidemiler, yağmurlu bir kışı takip eden yine yağmurlu bir ilkbahar ve 8-15 günde rüzgarla yağan yağmurun olduğu ılık yaz koşul-larında görülür• Hastalığın önemi; Kısa sürede geniş alanlara yayılabilmesi ve çok tahripkar olmasından kay-naklanır.

BİTKİ KORUMA

İBRAHİM DEMRANZiraat Mühendisi

Resim 1 Resim 2 Resim 3

(Plasmopara viticola)

Bağ Mildiyösü

84 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 87: manisa tarım ve gıda dergisi

Günlük Ort. Sıcaklık %70 Toprak Neminin Devam Süresi

11-13’C 7-8 gün

14-16’C 4-5 gün

17’C ve üzeri 2-3 gün korunmalıdır

Hastalığın Belirtileri• Hastalık asmanın tüm yeşil aksamında görülebilir. Belirtilerin ortaya çıkabilme-si için sürgünlerin 25 cm boya ulaşması gerekir.• Yaprakların üst yüzeyinde tipik yağ lekesi, alt yüzeyinde ise nemli havalarda beyaz bir misel örtüsü vardır. (Resim 1)• Yağ lekesi görülen kısımlar sarımtırak renktedir. Lekeler büyüdükçe ortası kızaran yapraklar dökülür.• Hastalık sürgünde lekeler oluşturur. Eğer şiddetliyse sürgünü kurutabilir.• Hastalık, salkımı çiçek döneminde yakalamışsa, çiçekler mantarla (fungusla) örtülür. Renk kısa zamanda kahverengiye dönüşür ve çiçekler kuruyarak dökülür.• Taneler küçükken hastalığa çok duyarlıdır. Hastalığa yakalanan taneler grimsi bir fungal örtü ile kaplanır.Bu salkımların çoğu kez tamamı kurur. (Resim 2-3)

Hastalığa Karşı Mücadele Kültürel Önlemler:

• Hastalıklı sürgünler dipten kesilerek bağdan uzaklaştırılmalıdır.• Asmaların altı temiz tutulmalıdır.• Yere düşen hastalıklı yapraklar ve yabancı otlar imha edilmelidir.• Bağ gereğinden fazla sulanmamalıdı

Kimyasal Mücadele• Tahmin ve Erken Uyarı Sistemi’nin uy-gulanmadığı bölgelerde hastalıkla müca-deleye sürgünler 25-30 cm uzunluğa erişince başlanır.• Meteorolojik koşullar dikkate alına-rak hastalık için elverişli şartlar varsa mücadeleye devam edilir.• Tahmin ve Erken Uyarı Sistemi bu-lunan merkezlerde ise Tarım Müdürlük-lerince uyarı verildiğinde ilaçlama yapıl-malıdır.• 1. İlaçlama- İlk yağ lekeleri ortaya çıkmadan önce yapılmalıdır. İlaçlama ilanı verilebilmesi için:• Sürgünler 5-6 cm boya ulaşmış olmalı• Asmanın yaprak, sürgün yada salkımları üze-rinde en az 2 saat süre ile ıslaklık bulunmalıdır.• Toprak nemi en az %70 oranında olma-lıdır.• Bu koşullar oluştuğunda kışlık sporla bu-laşmanın gerçekleştiği kabul edilerek, ilaçla-ma günü aktif sıcaklıklar toplamlarına göre teorik olarak saptanır.• Aktif sıcaklıklar, günlük ortalama sıcaklıktan 8’C çıkarılarak elde edilir.• Aktif sıcaklık toplamı 31-32’C ye ulaştığın-da 1-3 gün içerisinde ilaçlamanın yapılması sağlanmalıdır.

• Günlük ortalama sıcaklık 10’C

nin altında olduğunda toprak nemi ne kadar yüksek olursa

olsun kışlık sporlar çimlenemez. Birinci ilaçla-madan sonraki ilaçlamalar ilacın etki süresi ve arazideki yağ lekesi dikkate alınarak yapılır.• Birinci ilaçlamadan sonra eğer yağ lekesi bu-lunamıyorsa ilaçlama yapılmaz.• Yağ lekesi bulunuyorsa duyarlı organlar üze-rinde 2 saatlik ıslaklık aranır ve aktif sıcaklıklar toplamı değerlendirilerek ilaçlama uyarısı ve-rilir.• Hastalık için uygun koşullar genelde ilkbahar aylarında oluştuğundan yağış riski yüksektir.• İlaçlama uyarısı verilecekse önce meteoro-lojiden ileriye dönük yağış tahminleri alınma-lıdır.• Sürekli yağış durumunda kullanılan ilacın yı-kanmasını engellemek amacıyla sistemik ilaçlar tercih edilmelidir.

85Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 88: manisa tarım ve gıda dergisi

Pestisitler ve etkin kullanımı

Bitkilere zarar veren hastalık etmenleri, za-rarlılar ve yabancı otları öldüren bileşiklere pestisit denir. Etkili madde, dolgu maddesi ve diğer maddeler olmak üzere üç ana un-surdan meydana gelir. Etkili madde, öldürü-

cü ana unsurdur, fiziksel ve kimyasal olarak bazı özelliklere sahip olması ve bu özelliklerin belirlenmiş olması gerekir. Dolgu maddesi, bitkilerle etkileşime neden olmayan ve etki-li maddeyi taşıyan, formülasyon tipini doğ-

rudan belirleyen, sıvı veya katı halde olan unsurlardır. Üçüncü unsur ise pestisitin et-kinliğini arttıran, uygulama kolaylığı sağlayan, bitkiye olumsuz etkiyi azaltan, kullanıcıları uyaran maddelerdir.

Etkiledikleri canlı gruplarına göre,

İnsektisit (Böcekleri öldüren) Akarisit (Akarları öldüren)

Fungisit (Fungusları öldüren) Bakterisit (Bakterileri öldüren)

Herbisit (Otları öldüren) Afisit (Yaprakbitlerini öldüren)

Nematisit (Nematodları öldüren) Rodentisit (Kemirgenleri öldüren)

Mollussisit (Yumuşakçaları öldüren) Avisit (Kuşları öldüren)

Algisit (Algleri öldüren)

Etkiledikleri canlının biyolojik dönemine göre, Larvasit (larva öldüren), Ovisit (Yumurta öldüren), Erginleri öldürenZararlılara etki yollarına göre, Mide zehirleri, Kontakt etkili zehirler, Solunum zehirleri

BİTKİ KORUMA

UFUK ÇATIKKAŞZİRAAT MÜHENDİSİ

86 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 89: manisa tarım ve gıda dergisi

Hedef organizmaya etkili olan birim alan veya birim hacimdeki etkili madde miktarına doz adı verilir. Aşağıdaki eşitlik yardımıyla hesaplanır

A: Dekara veya 100 litre suya kullanılacak pre-parat miktarı B: Dekara veya 100 litre suya önerilen dozdaki etkili madde miktarıC: Preparattaki etkili madde oranıdır.

Pestisitlerde bekleme süresi; Pestisitlerin kul-lanımından sonra ürünler üzerindeki kalıntı mik-tarının tolerans değerlerinin altına düşmesi için geçmesi gereken süreye denir. Diğer bir deyiş-le, son ilacı attıktan hasat edene kadar geçmesi gereken en az gün sayısını ifade eder. Ürünler, verilen gün sayısı geçmeden hasat edilmemeli, tüketilmemelidir. Bekleme süresine uyulması in-san ve yem olarak kullanılan ürünlerde hayvan sağlığı bakımından önemlidir. Bekleme süresi, pestisidin çeşidine, kültür bitkisinin çeşidine, bit-kinin değerlendirilme şekline ve ülkelere göre farklılıklar gösterir.

Pestisitlerin birbirleriyle karıştırılması; Uygu-lamada ekonomi sağlayan bu yöntemin etkin olabilmesi için ilaçların karıştırıldığında özellikle-rini kaybetmemeleri, bitkiye zarar vermemesi, alette atım zorluğu yaratmaması ve kalibrasyonu zorlaştırmaması gerekir. Pestisitlerin etiket bilgi-lerine dikkat edilmeli, karıştırılabilirlik uyarılarına kesinlikle uyulmalıdır. Genel olarak aynı formu-lasyonlu ilaçlar birbirleriyle karıştırılmalıdır. Eğer farklı formülasyonlar karıştırılacaksa, karıştırma işlemi için önce suda ıslanabilir toz(WP), akıcı konsantre (SC), suda çözünen toz (SP), emülsi-yon konsantre (EC) formulasyonları sırası ile ek-lenmelidir. Anlaşılması için bir test de uygulana-bilir. Bunun için, bir cam kavanozda ½ litre suya

karıştırılması gereken iki pestisitin uygulanacak dozdaki miktarı yukarıda verilen sıraya göre tek tek katılarak karıştırılır. Bir saat sonra, yağ parça-cık veya damlacıkların oluşması, katı parçacıkların oluşması, dipte toru oluşması gibi görünümler varsa bu iki pestisitin karıştırılması sakıncalıdır.

Pestisitlerin zararlı etkileri; Sadece pestisitin uygulayıcısına değildir. Üretilmesinde, taşınma-sında ve depolanmasında görevli kimselerde risk altındadır. Aynı zamanda uygulama esnasında in-sanlara, çevresel olarak hayvanlara, kuşlara, suda yaşayan canlılara, doğal düşmanlara, arılara ve toprak mikroorganizmalarına olumsuz etkileri bu-lunmaktadır. Gereksiz ilaçlamalardan kaçınılması ekonomi ve çevre sağlığı açısından önemlidir.

Pestisitlerin depolanması; İnsan ve hayvanların uzağında ve kilitli olmalıdır. Havalanması iyi ol-malı, mümkünse aspiratör bulunmalı. Depoda çeşme ve sabun bulunmalı, bulaşma olduğunda iyice yıkanmalıdır. İlaçların ambalajı kapalı kalmalı, sızıntı yapanlar bulunmamalıdır.

Pestisitlerin kullanımı sırasında alınması gere-ken önlemler; İlaçlama aletleri kontrol edilmeli, sızıntı ve kaçaklar önlenmeli. Eldiven, maske gibi koruyucu önlemler hazırlık ve uygulama esna-sında kullanılmalı. İlaç hazırlama kapları ayrı ol-malı ve bu kaplarla boş ilaç kutuları kullanımdan sonra imha edilmeli. Tüm bu esnalar sırasında sigara ve gıda maddeleri tüketilmemeli. Rüzgarlı havalarda ilaçlama yapılmamalı, rüzgar az ise sır-tı rüzgara vererek uygulama yapılmalı. İlaçlama sırasında bulantı, baş dönmesi gibi zehirlenme belirtileri hissedildiğinde hemen bırakılmalı ve kullanılan pestisitin etiketi veya ismiyle hastaneye başvurulmalıdır. İlaçlama sonrasında kullanılan

alet ve teçhizatlarla, el, yüz ve vücudun açıkta bulunan yerleri bol sabunlu su ile yıkanmalıdır.

İlaçlamalardan beklenen sonuçların alınması; Tekniklerin doğru kullanımı ile dahi etkili madde-nin ancak %60-70’inin bitki üzerine ulaştığı bilin-mektedir. Kayıp olan %30-40’lık kısım zaman ve ekonomik değer kayıplarına, çevrenin kirlenme-sine yol açmaktadır. Bu oranın daha da yüksel-memesi için dikkat edilmesi gereken bazı faktör-ler bulunmaktadır. Hedef organizmanın hareketli veya sabit olmasına göre zararlı etki yoluna uy-gun pestisit seçilmelidir. Püskürtme (ilaçlama) hacmi; Hedef zararlının özelliği, kültür bitkisinin çeşidi ve fenolojisi, kullanılan alet ve kullanılacak etkili maddeye göre değişir. Kullanılan aletin hızı, tipi, basıncı püskürtme memesi özellikleri yanı sıra karıştırıcının olması önemlidir. Karıştırılan su-yun pH değeri 6-6,5 olmalıdır. Kalibrasyonu ise birim alana dağılması istenen su miktarını sapta-mak için yapılan ön işlemdir. Bu miktar belirle-nir ve pestisit eklenerek uygun ilaçlama yapılmış olur. Aşağıdaki eşitlik yardımıyla hesaplanır.

İ : Sarfedilecek su miktarı (lt/dk) A: Aletin püskürtme memesi adediT: Meme verimi (lt/dk) G: İlaçlama şeridi genişliği (m) H: İlaçlama hızı (km/sa)

İ=60 x A x T x G x H = lt / da

Örneğin, verimi 2,25 lt/dk, 13 adet püskürtme memesi olan, iş genişliği 5,85 m ve ilaçlama hızı 5 km/sa olan pülverizatörde dekara sarfedilecek su miktarı, İ=60 x 13 x 2,25 x 5,85 x 5 = 62 lt / da olarak belirlenir.

SL Suda eriyen konsantre CB Konsantre yem

TB Tablet FU Fumigant

WG Suda dağılan granül FD Kutu fumigant

WP Islanabilir toz FT Duman tableti

Tohum ilaçları GA Gaz

DS Kuru GB Granül yem

ES Emülsiyon GS Gres

FS Akıcı RB Hazır yem

SS Suda eriyebilen toz

WS Suda ıslanabilen

Formülasyonlarına göre

Su ile seyreltilenler Doğrudan kullanılanlar Su ile seyreltilenler Doğrudan kullanılanlar

olarak sınıflandırılırlar.

BR Biriket CG Makrı granül

CS Kapsül süspansiyonu DP Toz

DC Disperse konsantre ED Elektrostatik sıvı

EC Emülsiyon konsantre GG Makro granül

EO Yağda su emülsiyonu GP Püskürtülebilen toz

EW Suda yağ emülsiyonu TP Serpme toz

GL Emülsiyon jel UL Düşük hacimli sıvı

GW Suda çözünen jel Diğerleri

PC Macun konsantre AB Daneli yem

SC Akıcı konsantre AE Aerosol

SG Suda eriyen granül BB Blok yem

87Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 90: manisa tarım ve gıda dergisi

BİTKİ KORUMA

Bağ Küllemesi

Resim 1 Resim 2

(Erysiphe necator)

İBRAHİM DEMRANZiraat Mühendisi

Resim 3

Bağlarda görülen en yaygın hastalıktır. Hastalık 2002 yılında ilimizde epidemi boyutlarında görülmüştür. Külleme nedeniyle ciddi oranlarda kalite ve verim kaybı yaşanmıştır. Bilindiği gibi hastalıklara karşı mücadele bitki hastalanmadan koruyucu olarak yapılır. Külleme Hastalığı’nın mücadelesine dikkat edilmediğinde ve koşullar uygun olduğunda %90’lara varan oranda verim ve kalite kayıplarına neden olabilir.

Hastalığın ÖzellikleriHastalık etmeni kışı çubuklarda, misel halinde geçirir. (Resim 1)• İlk belirtiler sürgünler 20-25 cm boya ulaştığında ortaya çıkar.• Hastalık; asmanın salkımlar dahil tüm yeşil aksamında görülebilmektedir.• Hastalıklı yapraklarda yağ lekesine benzeyen klorotik veya parlak lekeler görülür. Bu lekeler Mildiyö (Pronos) hastalığı ile karıştırılabilir.• Yaprakta önceleri yağ lekesine benzeyen lekeler, sonraları üzerine pudra dökülmüş şekilde görülür. (Resim 2)

En önemli zarar salkım ve danelerde görülendir. (Resim 3)• Daneler eğer hastalığa erken yakalanırsa gelişemez küçük kalır.• Hastalığın en ideal (optimum) gelişme sıcaklığı 20-27 C’dir.

• Külleme hastalığı için bağın en hassas dönemleri;a) çiçek öncesi tomurcuk dönemib) çiçek sonu, ince koruk dönemidir.• 6-32 C arasındaki sıcaklıklarda gelişimini sürdürebilir. 35 C nin üzerinde-ki sıcaklıklarda hastalık gelişemez. • Hastalık nem konusunda çok seçici değildir. %40-100 orantılı nem ko-şullarında gelişimini sürdürebilir. Nem yükseldikçe üreme artar.• Gündüzleri sıcak, geceleri serin olan dönemler ve yağmursuz, bulutlu, kapalı günler hastalığı teşvik eder.• Yağmur, etmenin sporlarını yıkadığından hastalığın yayılımını engeller.

Hastalığın Gelişimini Engellemek İçinBudama sırasında hastalık belirtileri taşıyan çubuklar kesilerek bağdan uzak-laştırılmalıdır. Bağların terbiye sistemleri tekniğine uygun olarak tesis edil-melidir Omçanın iyi bir şekilde havalanması ve güneş ışınlarının asmanın içlerine kadar nüfuz etmesi sağlanmalıdır. Aşırı sürgün gelişimini körükleye-cek uygulamalardan kaçınılmalıdır. (Gereksiz sulama, yaprak gübreleri vb.)Kapalı omcalar hastalık için uygun koşullar sağladığı gibi ilaçların salkımlara ulaşmasını engeller. (Resim 4)

Mücadelede Dikkat Edilmesi Gerekenler• Kullanılan ilaç sistemikte olsa mutlaka asmanın tüm yeşil aksamı ve sal-kımları kapsayacak bir şekilde homojen olarak ilaçlanmalıdır.• Aynı grupta yer alan ilaçlar (fungisitler) bir sezonda 3 defadan fazla kul-lanılmamalıdır.• İlaçlama programlarında WP veya toz kükürde mutlaka yer verilmelidir.• Yağış bekleniyorsa sistemik ilaçlar tercih edilmelidir.

Kükürt Hakkında Bilinmesi Gerekenler• Kükürdün hem koruyucu hem de tedavi edici özelliği vardır. Ancak 30’C nin üzerindeki sıcaklıklarda yakma (fitotoksite) riski olduğu unutulmamalıdır. • Hava sıcaklığına bağlı olarak kükürdün etki süresi 7-10 gündür.• 35’C’nin üzerindeki sıcaklıklarda toz kükürt kullanılmamalıdır. (Resim 5)

Kimyasal Mücadele• 1.İlaçlama; sürgünler 25-30 cm boya ulaştığında• 2.İlaçlama;Çiçek taç yaprakları döküldükten hemen sonra (Koruklar saçma tanesi iri-liğinde iken)Diğer ilaçlamalar;2. ilaçlamadan sonra ilacın etki süresine bağlı olarak tanelerdeki şeker oranı % 8 oluncaya (ben düşme dönemine) kadar devam eder.

Resim 4Resim 5

88 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 91: manisa tarım ve gıda dergisi

89Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 92: manisa tarım ve gıda dergisi

BİR KÖY; TEKELİOĞLU...

her şey organik!20 yıl önce ilk tohumları atılan organik tarım uygulamaları ile Tekelioğlu Köyü’nde bugün tarım ürünlerinin yüzde 90’ı organik olarak üretiliyor.

Bu köyde

Marmara Gölü kıyısında bir köy Tekelioğlu. Eşsiz göl manzarası ve yeşilin her tonuyla süslü do-ğasını bir yana bırakırsanız, Tekelioğlu Köyü, bir başarı hikayesinin baş rol kahramanıdır aslında. Topraklarında saklı başarısının sırrı Tekelioğlu’na gönül vermiş köylülerin azimli çalışmalarında ya-tar. Verimli arazilerle birleşen köy sevgisi de bu-gün Tekelioğlu’nun “Organik Köy” olarak anılma-sında en önemli etkendir, görünenin yansıması olarak hafızalarda kalan...

Salihli İlçesi’ne 20 kilometre uzaklıkta bulunan Tekelioğlu Köyü, önce doğal güzellikleriyle cez-beder sizi. Köyün çevresinde Bintepeler ismiyle anılan bölge, Lidya Dönemi Kral Mezarları’nın bulunduğu yer olması nedeniyle dikkat çeken ilk detay olarak takılır göze. Ardından köyün he-men girişindeki tabela ile başlayan sıcak karşılama inekleri otlatan teyzenin gülümseyen selamına karışır ve giderek yakınlaşan gölün dingin görün-tüsü yansır ruhunuza.

Her adımda bir detayıyla daha sizleri şaşırtan Te-kelioğlu Köyü, tahminlere göre 1840’lı yıllarda Teke Türkmenleri tarafından kurulmuş. 95 hane ve 324 nüfusa sahip Tekelioğlu, 10 bin dönüm arazisiyle hatırı sayılır bir tarım potansiyeline sa-hip. Var olan değerlerin bilinciyle bundan 20 yıl önce çalışmalara başlayan köy halkı bugün, ta-rım ürünlerinin yüzde doksanını organik olarak üretiyor. İki ayrı organik ürün firmasıyla çalışan köy halkı, ürettikleri ürünleri bu firmalara satıyor.

Köyün çevresinde Bintepeler ismiyle anılan bölge, Lidya Dönemi Kral Mezarları’nın bulunduğu yer olması nedeniyle dikkat çeken ilk detay olarak takılır göze.

90 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 93: manisa tarım ve gıda dergisi

Tarım, hayvancılık ve balıkçılık ile geçinen köylülerin ürettikleri or-ganik ürünler arasında üzüm ilk sıralarda yer alıyor. 750 dönüm bağda yetiştirilen sultani cinsi or-ganik çekirdeksiz üzümler, ağus-tos ayında hasat edilerek sergi-lerle güneş altında kurutuluyor. Tekelioğlu Köyü çevresinde ye-tiştirilen 2 bin ton civarındaki yaş üzümden elde edilen 5 yüz ton civarında kurutulmuş çekirdeksiz sultani üzüm de alıcı firma tarafın-dan yurtdışına ihraç ediliyor. Zey-tin, tütün, buğday, arpa, domates ve biberin de organik üretimleri-nin sürdüğü köyde, havası zeytin için çok elverişli olduğundan son yıllarda zeytinciliğin çok ilerlediği-ni belirten Köy Muhtarı İbrahim Kerse, son 3-4 yıldır tütün üreti-mini de organik olarak gerçekleş-tirdiklerini söylüyor. Köyde S.S. Organik Tarımsal Kooperatifi’nin de bulunduğunu belirten Kerse, 250 baş süt ineğinin bulunduğu Tekelioğlu Köyü’nde günlük 2,5 ton civarındaki süt üretiminin 1,5 tonunun kooperatif yoluyla, 1 to-nunun ise şahıs tarafından pazar-landığını kaydediyor.

Elbette köyün azimli çalışmaları organik ürün üretimiyle sınırlı kalmamış. 101 çeşit kuş türü-ne ev sahipliği yapan Marmara Gölü’nün kıyısında konuşlanan Tekelioğlu Köyü’nün sakinleri; sazan, yayın ve sudak gibi balık çeşitlerinin bulunduğu Göl’ün nimetlerinden de faydalanmış. Balıkçılık Kooperatifi de kuran köy halkı, gölün lezzetli ba-lıklarını avlayıp pazarlayarak kendilerine geçim kaynağı ya-ratmışlar.

Her yönüyle adından söz etti-ren Tekelioğlu Köyü’nün başa-rıyı adımlayan gizli kahramanları şimdilerde eko turizm heyeca-nını da yaşıyor. Köyü eko turiz-me açmak adına projelerin sür-düğü köyün misafirperver halkı, daha şimdiden 4 evde kırsal tu-rizm ev pansiyonculuğuna baş-lamış bile. İyisi mi siz yolunuz Salihli’ye düştüğünde Tekelioğlu Köyü’ne uğramadan dönme-yin. Bu köyde feyzalınacak tüm detaylar azmin sizi nerelere gö-türebileceğinin ipuçlarını verir.

Tarım, hayvancılık ve balıkçılık ile geçinen köylülerin ürettikleri organik ürünler arasında üzüm, zeytin, tütün, buğday, arpa, domates

ve biber bulunuyor.

91Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 94: manisa tarım ve gıda dergisi

KONTROL

ŞAHABETTİN KARADUMANSu Ürünleri Mühendisi

İlimizde Su Ürünleri Av Yasağı 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu ile Tarım ve Köyişleri Bakan-lığı, Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nün 21.08.2008 tarih ve 26974 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren, Deniz-lerde ve İç sularda Ticari Amaçlı Su Ürünleri Av-cılığını düzenleyen 2/1 Numaralı Tebliğ gereği av yasağı başlamıştır. Su Ürünleri av yasaklarında 1. bölgede bulunan Adana, Antalya, Aydın, Deniz-li, Gaziantep, Hatay, İzmir, Kilis, Manisa, Mersin, Muğla ve Osmaniye illeri sınırları içerisinde kalan bütün sularda 01 Mart - 01 Haziran tarihleri ara-sında uygulanmaktadır.

Bu doğrultuda Manisa İlinde 3 adet Baraj Gölü (Demirköprü, Avşar ve Sevişler), bir adet DSİ tarafından müdahale edilmiş Marmara Gölü, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nce yapılmış sulama göletleri ile Gediz Nehri ve kollarında her türlü av aracı ile su ürünleri avlamak, avlanan balığı satmak, satın almak ve nakletmek 01 Haziran 2011 tarihi-ne kadar yasaklanmıştır.

İlimizdeki sulak alan ve balıkçılık potansiyeli

Marmara Gölü ve baraj göllerimizde faaliyette bulunan 6 adet Su Ürünleri Kooperatifi 148 adet

ruhsatlı tekne ile 239 kişi profesyonel su ürünle-ri avcılığı yapmaktadır. 2010 yılında balıkçılarımız göllerimizden yaklaşık 77 ton ticari olarak balık avlamıştır. İl Müdürlüğümüz ve Jandarmanın Yo-ğun koruma çalışmaları ile 2011 yılında av veri-minin arttırılması hedeflenmektedir. Bunun için önceki yıllarda olduğu gibi Marmara Gölü’nde, Demirköprü, Siyekli, Avşar Barajında, göletlerde ve akarsuların korunmasında Jandarma Komutan-lıkları ile ortaklaşa çalışılacaktır. Ayrıca resmi tatil günlerinde hobi amaçlı su ürünleri avlayan amatör balık avcılarının da yasaklara uyulmasında ve uygu-lanmasında yardımcı olmalarını bekliyoruz.

Su Ürünleri Av Yasağı denetimleri 2010 yılında İl Müdürlüğü ve Köprübaşı İlçe Tarım Müdürlüğüne ait iki adet kontrol teknesi ile gerçekleştirilmiştir. 01 Mart 2010 - 01 Haziran 2010 tarihleri ara-sında ilimizde uygulanmakta olan Su Ürünleri Av Yasağı süresince Tarım İl Müdürlüğü denetim elemanları denetimlerini daha çok su ürünleri av potansiyelinin yüksek olan Marmara Gölü ve De-mirköprü Barajlarında yoğunlaştırmıştır. Marmara Gölü’nde yapılan denetimlerde kaçak balık avın-da kullanılan, sahiplenilmeyen, yaklaşık 90.000 metre balıkağı, ve kaçak balık avında kullanılan ve

saz bitkilerinin arasına saklanılmış sahipsiz 21 adet sacdan veya polyesterden yapılmış tekneye idari işlem yapılmak üzere el konulmuştur. Bu dene-timler esnasında İl Müdürlüğümüzce 7 kişiye top-lam 5.061 TL idari para cezası kesilmiştir. Av ya-sağı döneminde yakalanan düztaban tabir edilen saç ve polyester tekneler imha edilmiş, toplanmış olan balık ağları halen müdürlüğümüzde muhafa-za edilmektedir.

Av yasakları süresince uyulması gereken yasal kurallar ve tavsiyelerSezon boyunca balıkçılarımızın ağları ve tekneleri yıpranmış olacaktır. Zaman yasaklarının bulundu-ğu mart, nisan ve mayıs aylarında Manisa’da hava; mevsim normallerinin üzerinde seyrettiğinden evde veya çekek yerlerinde tamir ve bakım ça-lışmaları yapılabilecek, 01 Haziran 2011’de yeni sezona hazır ve donanımlı olarak “Vira Bismillah” diyebileceklerdir.

Avlanma yasağı süresince balıkçı teknelerinin ka-raya çekilmesi (kıyıdan en az 15-20 metre) ve belli bir noktada tutulması zorunludur. Bu neden-le Marmara Gölü’nde faaliyet gösteren Su Ürün-leri Kooperatifleri kayıklarını Hacıveliler, Sazköy,

İç sularda su ürünleri av yasakları başladı

92 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 95: manisa tarım ve gıda dergisi

Yeniköy, Kemerdamları, Tekelioğlu ve Kapaklar bölgesindeki kayık çekek yerlerine, Köprübaşı Su Ürünleri Kooperatifi Gölbaşı ve Nebiler Köyün-deki kayık çekek yerlerine, Afşar Gölü’ndeki su ürünleri kooperatifleri Afşar ve Girelli Köyündeki kayık çekek yerlerine, Sevişler Su Ürünleri Koo-peratifi ise Sevişler Köyü’nün altındaki kayık çekek yerlerine ve su kıyısından en az 15-20 metre uza-ğa, karaya çekmek zorundadırlar.

Motorları sökülmüş olarak karaya çekilen balık-çı tekneleri üzerinde veya istihsal yerlerinde atıl vaziyette veya gizlenmiş olarak her türlü av mal-zemesi (kürek, çizme, balık ağı, pinter, balık pin-teri, kepçe, yaşatma vb.) teçhizat, alet, edevat ve yemlerle takımların bulundurulması yasaktır. Pro-fesyonel balıkçılar avcılıkla ilgili her türlü av araç ve gereçlerini evlerine götüreceklerdir. Tüm yıl boyunca plakasız ve ruhsatsız küçük polyester veya düztaban gibi teknelerin profesyonel balık avcılığında kullanılması yasaktır. Bu tür teknelerin su ürünleri avlak sahalarında görülmesi halinde denetimle yetkili kurumlarca kaldırılarak sahibinin be-lirlenmesi halinde İdari Para Cezası uygula-nacak ve sahibi belli olmayan tekneler ise zapt edilecektir.

Su Ürünleri Av Yasağı süresince, istihsa-li yasaklanmış olan su ürünlerinin her ne surette olursa olsun satışı, nakli ve imalatta kullanılması yasaklanmış olduğundan, is-tihsal yerleri ve civarında bulunan işleme, değerlendirme ve muhafaza tesisleri de-polarında işlenmek ve satışı yapılmak üzere bekletilen “Su Ürünlerini” yasağın başla-masından itibaren en geç 24 saat içerisinde Tarım İl Müdürlüğü’ne bildirilerek “Stok Tespiti” yaptırmak zorundadırlar. Tarım İl Müdürlüğü Teknik elemanlarınca işyerle-rinde Stok Tespiti yapılan balıkların (miktarı ne kadar olursa olsun) yasağın başlamasın-dan itibaren 7 (Yedi) gün içerisinde satışı, nakli, pazarlanması ve işlenmesinin tamam-lanması zorunludur.

Fatura ibraz edilerek Menşei Belgesi alınan her grup balık en geç 7 gün içinde satılmak zorunda-dır. Aynı menşei belgesi ile birkaç kez balık alıp satılamaz. Yasak olmayan yer ve zamanlarda istih-sal edilen su ürünlerinin yasak yerlere nakledile-bilmesi için avlanmanın yapıldığı veya satın alındığı yerin İl veya İlçe Müdürlüğünden faturası ibraz edilerek “Menşei Belgesi” alınarak nakledilmesi ve istenildiğinde ilgililere gösterilmesi mecburidir. 1 Mart 2011 tarihinden itibaren her türlü Su Ürün-leri Menşei Belgesi alınmadan satılamaz, nakledile-mez ve ihraç edilemez.

Menşei Belgesi alınarak Manisa İline getirilen su ürünlerinin satışı için satışının yapılacağı yerin İl veya İlçe Müdürlüğünden ayrıca Menşei Belgesi alınması zorunludur. Bu nedenle tatlı su balığı satışı

yapan semt pazarlarındaki balık satıcıları, peraken-de balık satışı yapan işletmeler ve balık restoran-ları satın aldıkları balığın faturasını Tarım İl ve İlçe Müdürlüklerine beyan ederek Su Ürünleri Menşei Belgesi almak zorundadırlar.

01 Mart 2011 - 01 Haziran 2011 tarihleri arasında İlimiz sınırları içinde perakende balık satış dükkan-ları, içkili veya içkisiz balık lokantaları yukarıda be-lirtilen kanun ve yönetmelik hükümlerine uymakla yükümlüdür. Bu gibi tüketim yerleri 01 Mart 2011 - 01 Haziran 2011 tarihleri arasında “Ticari Balık İhtiyaçlarını” Su Ürünleri Av Yasağı daha geç baş-layan 2., 3., 4. bölgelerden veya buralardan avla-narak bölgemize faturalı ve menşei belgesi alarak getiren balıkçı toptancılarından alabilecekleri gibi, Demirköprü ve Soma- Sevişler Baraj Gölünde

kültür balığı üreten balık çiftliklerinden de fatu-ra ve Menşei Belgesi alarak temin edebilirler.

Yukarıda bahsi geçen Genel Yasaklara uyma-yanlar hakkında 1380 Sayılı Su Ürünleri Ka-nunu gereği 214.00TL ile 4689.00TL ara-sında değişen idari para cezası uygulanacaktır.

İç sulardaki su ürünleri av yasağı süresince halkımız da aynalı sazan, alabalık, çipura ve levrek balığı gibi kültür balıklarını tüketerek doğal kaynakların korunmasına ve sürdürü-lebilir yaşama destek olacaklardır. İç sularda su ürünleri av yasakları döneminde nereden avlandığı bile şüpheli ürünlerden tüketmek yerine yumurtadan porsiyonluk aşamasına kadar sürekli kontrol ve denetim altında üre-tilen alabalık, aynalı sazan, levrek ve çipura gibi çiftlik ürünleri tüketmek sağlık açısından çok önemlidir.

Köy ve kasabalarda seyyar olarak Menşei Bel-gesiz, kaçak avlanmış tatlı su balığı satanların ve satış yaptıkları aracın plakalarını en yakın Jandarma Karakollarına (156) veya Tarım İl veya İlçe Müdürlüklerine (0-236-2314605-Su Ürünleri Dahili 408) bildirilmesi koruma çalışmalarına büyük destek sağlayacaktır.

93Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 96: manisa tarım ve gıda dergisi

HAYAT AKTAŞVeteriner Hekim

Halk arasında tabak hastalığı olarak bilinir, bütün çift tırnaklı (koyun-keçi-sığırlar)hayvan türlerinde görülebilen bulaşıcı bir hastalıktır. Ayak-ağız has-talığı da denir.

Bu hastalığa sığır cinsi hayvanlar, domuzlar, ko-yunlar ve keçiler çok çabuk yakalanırlar. Bunun yanı sıra hayvanat bahçesindeki bazı hayvanlarla doğal hayattaki kirpi, fare, ceylan gibi hayvanlar da hastalığa yakalanabilir. İnsanlar için tehlikeli olmadığı düşünülmektedir. İngiltere’de 1966 yı-lında, insanda sadece bir vakaya rastlandı. Nez-lenin belirtilerine benziyordu ve ellerde kabar-cıklar oluşmuştu. İnsanlar, virüsten etkilenmiş bir hayvanın etini tüketmekle veya diğer insanlardan hastalığı kapamaz.

Hastalık hayvanların ağız içinde, dilinde, tırnak-larında, memelerinde ve işkembesinde de ke-secikli yaralarla göze çarpar. Hastalığın şiddeti hayvanın yaşına, cinsiyetine ve bakım durumuna göre değişiklik gösterir. Şap Hastalığı’nın nedeni bir virüstür ve bu virüsün birbirinden farklı 7 tipi mevcuttur. Bunlar A, O, C, Sat 2, Sat 3 ve Asya 1 Tipi olarak adlandırır. Tiplerin içinde ayrıca çok sayıda alt tipler mevcuttur. Koruyucu aşılar bu tiplere göre hazırlanır.

Hastalık nasıl bulaşır?Şap Hastalığı, hastalık bulaşmış hayvanların hasta-lığa hassas hayvanlarla direkt temas etmesiyle et,

süt. idrar, gübre, sperma vb. ve hatta hava yolu ile, araçlarla bulaşır. Ayrıca hastalık etkeninin bu-laşmış olduğu deri, yem, yataklık, ot, su, bakıcı, nakil vasıtaları, hastalıklı etlerden yapılan salam, sosis, gibi ürünler ile fare, kuş, yılan, kaplumba-ğa, gibi taşıyıcılarla da bulaştırma mümkündür.

Hastalık, sürüler arasındaki temasla veya hava-da uçuşan virüsün teneffüs edilmesiyle ağıza ve buruna girerek bulaşmaya başlar. Yani ilk giriş kapısı ağız ve burundur. Şap virüsü, karada rüz-gar yoluyla kilometrelerce uzaklara taşınabilir. Bulaşık malzemenin nakliyesi ile mesafe daha da artmaktadır. Hasta hayvanların hareket etmesi şapı ayrı sürülere ve ahırlara bulaştırabilmek-tedir. Araçlar, aletler, tarım ürünleri ve insanlar da taşıma görevi görür. İnsanların ayakları veya üzerine giydikleri giysilerle bir ahıra girip çıkması ve aynı giysilerle başka ahırlara girmesi hastalığın çok kısa sürede yayılmasını sağlar. Virüs uzun süre etlerde, iliklerde, iç organlarda ve pastörize edilmemiş ürünlerde yaşayabilir.

Coğrafik olarak izole bir bölgede bulunmak şap hastalığının eradikasyonuna yardımcı olabilir an-cak globalleşme arttıkça tehlike de artmaktadır. Hayvan hareketleri ve hayvansal ürün ticareti hastalığın yayılmasında en büyük risk faktörüdür.

Hastalığın belirtileri nelerdir?İlk belirtiler ağız-burun içerisinde İçi su dolu ka-

barcıklar ve yere kadar uzayan salyalardır. Bun-ların dışında topallık, kabarık tüyler, durgunluk, uyuşukluk, iştah kaybı ve sütten kesilme sayıla-bilir. Hastalığa yakalanan hayvanların ağızlarından ip gibi salya akar, ateş 40 -41˚C ye çıktığı için tüy-ler kabarık vaziyette ve üşür gibi durur, gözler kızarıktır, ağız şapırdatması vardır. Sütten kesi-lirler, dilinde, dişetlerinde, dudağın iç kısmında mercimek veya fındık büyüklüğünde su kesecik-leri görülür. Takip eden günlerde ayakların tırnak aralarında, burnun çıplak bölümünde, memeler-de, boynuz diplerinde, burunda enfekte yaralar oluşur.

Kültür ırkı sığırlarda ve genç yaştaki buzağılarda hastalık çok çabuk seyreder. Bu hayvanlar has-talık belirtileri tam olarak meydana çıkamadan solunum güçlüğü ve kalp yetmezliğinden aniden ölebilirler.

Şap virüsün dayanıklılığı• Virüs direkt güneş ışınları karşısında kısa za-manda harap olur.• Isıya dayanıksız olup, 60- 65˚C de, 30 dakika-da 85˚C de ise derhal ölür.• Sığır derisi ve kıllarda, 4 hafta; Lastik çizmeler-de 14 hafta; Samanda 15 hafta; Toprakta 4 hafta; Kuru otlarda ve danelerde 5 ay hastalık yapma gücünü korur.

HAYVAN SAĞLIĞI

Şap hastalığı

94 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 97: manisa tarım ve gıda dergisi

• 1 / 2000’lik konsantre formol; % 3-5 Çama-şır Sodası; % 4-5 lik Sodyum Karbonat (Soda); 1 / 10 oranında sulandırılmış sirke yahut %4’lük Alkol; 1 / 200 lük Potasyum Permanganat; 1 / 250’lik Lodophore gibi antiseptiklere karşı has-sastırlar.

Hasta hayvanların ağız, ayak ve memelerinde meydana gelen yaraların çabuk iyileşmesi için yukarıdaki antiseptiklerle yıkanması yanında, güçlü antibiyotikler ve pomatlar tatbik edilerek iyileşme hızlandırılır.

Sürü tedavilerinde, ahırın kapısına 15 -20 cm derinlikte uygun uzunlukta beton havuzlar yapı-larak, içerisine %2’lik çamaşır sodası veya %5’lik formolün göz taşı doldurarak hayvanlar içerisin-den geçirilir.

Bütün hastalıklarda olduğu gibi Şap Hastalığı’nda da aslolan, hastalanan hayvanı iyileştirmeye ça-lışmaktansa hastalıktan korumak daha önemli-dir. Zira Şap Hastalığı genel olarak öldürücü bir hastalık olmamasına rağmen oluşturduğu tablo nedeniyle hayvanlarda ciddi bir verim kaybına neden olmaktadır. Tedavisi için kullanılan ilaçların masrafı da hesaba katıldığında ülke ekonomisin-de ne kadar kayba neden olduğu ve bu nedenle koruyucu tedbirlerin neden bu kadar çok önem-senmesi gerektiği ortaya çıkmaktadır.

Şap Hastalığı çok bulaşıcı olması, birbirleri ile çapraz koruma sağlamayan farklı serotipleri ile evcil ve vahşi birçok geviş getiren hayvanda has-talık yapabilmesi nedeniyle kontrolü çok zor bir hastalıktır. Hastalığı eradike etmeyi başarmış ge-lişmiş ülkelerde hastalığın tekrar görülmesi ülke ekonomisini derinden etkilemekle birlikte eradi-kasyon için uğraşan fakat bunu başaramamış ge-lişmekte olan ülkelerde de çok büyük ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Hayvanları hastalıktan koruma yolları• Bir yaşına kadar olanlara 4 ayda bir, bir yaşın-dan sonra 6 ayda bir kombine aşılar yapılmalıdır. Aşılar soğuk zincir içerisinde taşınmalı ve kuralla-ra uygun tatbik edilmelidir.• Yeni alınan hayvanlara Şap Aşısı yapılıp yapıl-madığına dikkat edilmesi, • Yeni alınan hayvanlara diğer hayvanlardan ayrı bir yerde karantina uygulanması (20 gün), • Pazarda satılacak veya başka bir yere nakil edi-lecek hayvanlara en az 15-20 gün önceden Şap Aşısı’nın yapılması, • Ahır girişlerinde gerekli olan paspas veya gi-riş havuzlarında devamlı olarak sodyum karbonat, bakır sülfat, sitrik asit vb. dezenfektan maddelerin bulundurulması, • Ahırlara hayvan bakıcılarından başkalarının sokul-maması, • Hayvan bakıcılarının özel elbise ve ayakkabı ile ahıra girmelerinin sağlanması, bakıcıların diğer ahır-lardan uzak tutulması. • Sağımdan önce ellerin ve sağımda kullanılacak mal-zemelerin temizliğine ve hijyenine dikkat edilmesi, • Şüpheli vakalarda veteriner hekimden bilgi alın-ması.

• Yeni hayvan satın alırken hastalıklı bölgeden alın-mamasına özen gösterilmesi• Ölen hayvanların derin çukurlara gömülüp üze-rine kireç dökülmesi, kullanılan, malzemelerin 70-80˚C kaynatılmalısının sağlanması gerekmektedir. Hastalık çıkan yerlede neler yapılmalıdır• Hastalıktan şüpheli hayvanların derhal ayrı bir yere alınması, • Ahırlara giriş çıkışların yasaklanması, İl/ilçe mü-dürlüklerine haber verilmesi, • Ahıra veya çiftliğe izinsiz kimsenin sokulmama-sı, • Araçların çiftliğe giriş/çıkışlarının mümkünse engellenmesi, mümkün olmaması durumunda hareketlerde hijyen kurallarına harfiyen uyulması, • Yem, saman, altlık gibi malzemelerin giriş çıkışı-na izin verilmemesi, • Hasta hayvandan bulaşan yataklık ve otların yakılması, • Hasta hayvanlara ait sütlerin süt satıcılarına ve-rilmemesi, • Satıcıların çiftliğe sokulmaması, • Hastalık sönüşüne kadar hayvan alım ve satımı-nın yapılmaması, • Ahırlar birden fazla ise, her biri için ayrı bakı-cıların bulundurulması, şayet mümkün değil ise bakıcılarının çizme ve elbiselerinin her ahırda de-ğiştirilmesi, • Çevre ahır ve çiftliklerin ziyaret edilmemesi, yabancıların hayvanlarını görmeleri için çağırılma-ması, • Hasta ve hastalıktan şüpheli hayvanlarla temas edenlerin, bu hayvanlara ait eşya, malzeme ve naklinde kullanılan vasıtaların dezenfeksiyonunun sağlanması gereklidir.

Antiseptik uygulaması ve dezenfeksiyonŞap Hastalığı’na yakalanan hayvanlarda virus etkinliğini azaltarak tedaviye yardımcı olmak için antiseptikler, barınaklar, nakil vasıtası, yem, kıyafet, malzeme gibi yeni bulaşmalara sebep olabilecek şüpheli her şeyi dezenfekte etmek için yapılacak uygulamalarda aşağıdaki şekilde hareket edilir.

Giyim eşyasının dezenfeksiyonu: Kaba temizlik yapıldıktan sonra, ya eşyalar büyükçe bir kap içinde hazırlanan % 4-5’lik çamaşır sodalı suya atılarak 1 saat bekletilir. Ya da etüv bulunan yerde bulaşık eşyalar etüve konur veya kaynar su buharına tutulur. Yemlerin dezenfeksiyonu: Miktarı az olduğu takdirde yakılır. Ekonomik sebeplerle bu işlem yapılmadığı takdirde sadece virüsle bulaşık ol-ması kuvvetle muhtemel olan kısımları yakıla-rak imha edildikten sonra, kalan kısım kapalı ve mahfuz yerler içinde bir gün formol buharına maruz bırakılır ve iyice havalandırıldıktan sonra kullanılır. Mümkünse hastalığa duyarlı olmayan türlere yedirilir. İçme suyunun dezenfeksiyonu: Şaplı hayvanlar tarafından bulaştırılmış çeşme, yalak, havuz gibi sulama yerlerindeki sular, uygun dezenfektan-lardan biri ile ilaçlandıktan sonra boşaltılır ve yeniden dezenfekte edilerek sağlamların fayda-lanmasına açılır. Bulaşık sular hayvanlara içiril-mez. Herhangi bir sebeple bu gibi suları içirme zorunluluğu olduğunda, eczanelerde ruhsatlı müstahzar olarak satılan antiseptiklerden biri, tarifesindeki ölçülerde suya katılır.

Ağız ve meme yaralarında kullanılacak antiseptik solüsyonlar; %

Sodyum karbonat ( Çamaşır sodası ) 2-3

Sodyum bikarbonat ( Yemek sodası ) 10-15

Potasyum Permanganat 0,5

Potasyum klorat 0,5

Sirkeli su 10

Ayak yaralarında kullanılacak antiseptik solüsyonlar;

Sodyum hidroksit 1-2

Sodyum karbonat ( Çamaşır sodası ) 3-5

Sodyum hipoklorit 1-2

Potasyum hipoklorit sol. 1-2

Potasyum hidroksit 1-2

Barınak, Hayvan Nakil Araçları ve alet-malzemelerin Dezenfeksiyonu;

Kaba temizlik yapıldıktan sonra şu solüsyonlar uygulanır

Organik asitler 0,25

Formol ( 1 Lt. Suya 20 cc ) 1

Kreolin 3-5

95Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 98: manisa tarım ve gıda dergisi

HABER

Akarsularda balıklandırma çalışmaları devam ediyor

Tarım İl Müdürlüğü Kontrol Şube Müdürlüğünce her yıl Temmuz ayında göl ve göletleri balıklandırma çalışmaları düzenli olarak devam et-mektedir. 2010 yılında Manisa’da ilk kez mevcut soğuk akarsu kaynakla-rının alabalık gibi kıymetli bir tür ile balıklandırma çalışmaları yapılmış ve 22–23 Şubat 2010 tarihleri arasında Turgutlu ile Salihli arasındaki soğuk akarsu kaynaklarına 10 bin adet kır-mızı benekli alabalık bırakılmıştır. Bu yıl da 17 Mart 2011 tarihinde Soma İlçesi Yağcıllı Köyü’nde bulunan Su Çıktı Deresi ile Gördes İlçesi, Gördes Baraj bendinin alt bölgesinden doğa-rak Gölmarmara Gölü’ne karışan Kumçay’ın üst bölgelerine, Müdürlü-ğümüzce temin edilen 4 bin adet 5 gramlık alabalık yavrusu salınarak ba-lıklandırma yapıldı. Salınan balıkların her birinin yetişkin birey haline ge-lerek neslinin devam edebilmesi için söz konusu derelerde 31.03.2013

tarihine kadar her türlü su ürünleri avcılığı yasaklanmıştır.

Yeni tespit edilen soğuk su kaynak-larında doğal alabalıkla balıklandırma çalışmalarına devam edileceği, ayrı-ca Temmuz 2011 tarihinde Antalya ili Akdeniz Su ürünleri Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü’nden temin edi-lecek 5 bin adet pullu sazan balığı yavrusu ile 3 adet sulama göletinde balıklandırma yapılacaktır. Tüm bu balıklandırma çalışmalarının olumlu sonuçlarını görebilmek için amatör balıkçıların zaman, gün, olta sayısı, iğne sayısı, avlanan balık sayısı, avlanan balık uzunluğu ve balık ağ yasaklarına titizle riayet etmeleri gerekmektedir. Su ürünleri av yasaklarına uymayan-ların, en yakın Jandarma karakolları-na, ALO 156 Jandarma Telefonu’na ve Tarım İl Müdürlüğü’nün 2314605 numaralı telefonundan 408 dâhili nu-maraya bildirilmesi gerekmektedir.

96 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 99: manisa tarım ve gıda dergisi

97Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Özlem Tarım Ürünleri A.Ş.Ankara Asfaltı 7.km 45300 PK. 1 Salihli / MANİSATel : 0236 716 16 66 (pbx)Fax : 0236 716 00 46e-mail: ozlemyem@ozlemtarım.com.tr

www.ozlemtarim.com.tr

Page 100: manisa tarım ve gıda dergisi

Gıda maddelerinde tüketicinin kontrolüGıda maddelerinin üretimlerinden tüketimine kadar olan gıda zinciri halkasında karşılaşabilecekleri olumsuzluklar, temelde insan sağlığına yararlı olan bu maddelerin sağlık açısından tehlikeli olabilecekleri gerçeğini de ortaya çıkarmaktadır.

Günümüzde gıda teknolojisindeki gelişmelerin yanı sıra toplumumuzun yaşam düzeyi giderek yükselmekte, gıda üretim ve tüketiminde yeni gelişmeler ortaya çıkmaktadır. Tüketicilerin, daha çok işlenmiş gıda maddelerine yönelmesi, gıda maddeleri üreten ve hazırlayan gıda sanayini de büyük bir gelişme yaşanmasına yol açmıştır. Bu durumda tüketime sunulan çok sayıdaki de-ğişik gıda maddelerinin kontrollüde önem ka-

zanmıştır. Kontrollerin nasıl yapılacağı ise Dünya ülkelerinin bu konuda hazırlamış oldukları yasa, tüzük ve yönetmeliklerde açıkça ortaya konul-muştur. Ülkemizde de gıda kontrolü yürürlükteki mevzuata göre ilgili yasaların verdiği yetkiye da-yanılarak yapılmaktadır.

Yeni gıda teknolojilerinin, yeni dağıtım ve satış sis-temlerinin ortaya çıkmasıyla üretimden tüketime

kadar olan zincir de uzamıştır. Gıda maddelerinin üretimlerinden tüketimine kadar olan gıda zinciri halkasında karşılaşabilecekleri olumsuzluklar, te-melde insan sağlığına yararlı olan bu maddelerin sağlık açısından tehlikeli olabilecekleri gerçeğini de ortaya çıkarmaktadır. Gıda kaynaklı sağlık so-runları doğrudan gıda maddelerinde kaynaklana-bileceği gibi, olumsuz çevre şartları, tüketicilerin beslenme hijyeni konusundaki olumsuz bilgi,

GIDA

SEMRA AKMANGıda Mühendisi

98 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 101: manisa tarım ve gıda dergisi

tutumu ve davranışları, gelişen teknolojiye kar-şın halen ilkel metotlarla gıda üretiminin devam etmesi, toplumda gıda kaynaklı hastalık taşıyıcıla-rının varlığı, hayvanlardaki zoonotik hastalıklar ve benzeri birçok faktör gıda kaynaklı hastalıkların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

İnsan sağlığının korunması amacıyla, gıda mad-delerini ve gıda ile temas eden madde ve malze-meleri üreten ve /veya satan işyerleri; Güve-nilir olmayan gıda, gıda ile temas eden madde ve malzeme piyasaya arz edemez. İnsan sağlığı için tehlike oluşturan ve tüketime uygun olmayan gıda, güvenilir olmayan gıda olarak kabul edilir. Gıda kodeksine aykırı gıda ve gıda ile temas eden madde ve malzeme üretilemez, işleme tâbi tu-tulamaz ve piyasaya arz edemez.

Resmi otoritenin dışında en iyi denetçiler tüke-ticiler olmak zorundadır. Üretim yerlerinde ve satış noktalarında tüketiciye sunulan gıdalardan markası bulunmayan, ambalajsız, etiketsiz ve son kullanma tarihi olmayan, son kullanma tarihi geçmiş, etiketi üzerinde kayıt belgesi no’su bu-lunmayanlar. Bunun yanı sıra kirlenmiş, kokuş-muş, ekşimiş, nitelikleri ve görüntüsü bozulmuş, bombaj yapmış, kurtlu küflü olması gibi durum-larla, ayrılabilen fiziksel, kimyasal ve mikrobiyo-lojik olarak bozulmuş, ayrıca ambalajlarında yırtık olması, kırılmış, hasar görmüş hatta paslanmış olanlar satın alınmamalıdır.

Gıda maddeleri alınırken, ambalajın üzerindeki etiket bilgileri okunup, incelenmelidir. Bilindiği gibi etiket, o ürünün nüfus cüzdanı gibi değer-lendirilmelidir.

Etiket bilgisinde;• Gıda maddesinin adı,• İçindekiler,• Net miktarı,• Üretici ve paketleyici firmanın adı adresi,• Tescilli markası,• Son tüketim tarihi,• Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’ndan alınan kayıt belgesi tarih ve sayısı• Gerektiğinde kullanım bilgisi ve /veya muha-faza şartları• Türk Malı • Hacimsel olarak % 1.2 den yüksek alkol içe-ren ürünlerde % alkol miktarıbulunması gereklidir.

Son tüketim tarihi mutlaka kontrol edilmesi;Ürünün, ambalajının üzerindeki son tüketim ta-rihine dikkat edilmelidir. Son tüketim tarihi geç-miş ürünleri almamalı, böyle ürünleri raflarda gördüğümüzde durumu Tarım İl Müdürlüğü’ne bildirmeliyiz.

Sicil tarihi ve numarası kontrol edilmesi;Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nca verilen sicil tarihi ve numarası aranmalıdır.Parti no veya seri no’su kontrolü;Gıdalarda insan sağlığını etkileyen durumlarda izlenebilirliği sağlayabilmek adına bulunması zo-runludur.

Ambalaj kontrolü;Gıda satın alırken ambalajının bozulmuş, bombaj yapmış, şişmiş, delinmiş, paslanmış sızıntı yapmış olduğu belirlenirse sağlık açısından risk taşıya-bileceğinden böyle olan ürünler alınmamalı ve kullanılmamalıdır.

Muhafaza şartlarının kontrol edilmesi;Etiket bilgilerinde ürünün en son tüketicinin taba-ğında sağlıklı ve güvenli olarak tüketilebilmesinde muhafaza şartları ve kullanım bilgisi önemlidir. Saklama şartlarında (sıcaklık, güneş ışığı, nem vb.) satışa sunulup sunulmadığı kontrol edil-melidir. Örneğin kırmızı etler ve hazır kırmızı et karışımlarını satın alırken dış renginin parlak kırmızı ve homojen olmalı farklı renkli ışıklarla etin renginin düzgün gibi gösterilebildiği durum-larda göz önünde bulundurulmalıdır. Etlerde sağlık damgasının olması, 0–4° C de muhafaza edildiğinin kontrol edilmesi ile soğuk zincirin kı-rılmadan tüketilmesi önemlidir. Gıdaların üze-rinde belirtilen depolama şartlarına uygun ola-rak satış noktasında satışa sunulup sunulmadığı

gıdalar alınmadan kontrol edilmelidir. Bunun ol-madığı durumlar tespit edildiği takdirde Tarım İl Müdürlüğü’ne bildirimde bulunulması gereklidir.

Ambalajsız Gıdaları satın almayın;Marketler, pazaryerleri, cadde ve sokaklarda satılan taze meyve ve sebzeler ile teknik hijye-nik kurallara uygun olarak satılan dökme gıdalar hariç, açıkta satılan ambalajsız gıdalar satın alın-mamalıdır. Dökme olarak satın alınan gıdaların etiket bilgilerinin satıldığı noktada (son kullanım tarihi, parti no’ su, üretici firma vb) istenmelidir. Gıdalarda çapraz bulaşmanın önlenmesi ve izle-nebilirliğin sağlanması orijinal ambalajlı gıdaların tüketilmesi ile sağlanacaktır. Üreticisinin adının ve adresinin belli olmadığı, parti numarası, son kullanma tarihi belli olmayan kısacası etiketi ol-mayan ya da etiket bilgileri eksik olan ürünler-de geriye dönük değerlendirmelerde sıkıntılar çıkacaktır. Gıda güvenliği açısından uygun olmayan ürünlerle ilgili hak arama imkanı olmayacaktır.

99Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 102: manisa tarım ve gıda dergisi

100 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 103: manisa tarım ve gıda dergisi

101Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 104: manisa tarım ve gıda dergisi

HAYVANCILIK

Yüksek verimli süt keçilerinin beslenmesi

Keçilerde yüksek süt verimini etkileyen faktörleri başlıca iki başlık altında inceleyebiliriz. Bunlardan ilki hayvanların genetik yapısı ve ikincisi çevresel faktörlerdir, (Beslenme ve barınak tipi) Hayvanın genetik yapısının iyi olması için ilimizde aşağıdaki hususlara dikkat etmeliyiz

Bir keçi işletmesinde yetiştirilen sütçü keçi ırkları ya da melez sütçü tipler, bölge, yöre ve işletme koşullarına göre farklı olacaktır. Bu durum sütçü keçiler arasında, otlatma alışkanlıkları, sıcağa du-yarlılık, asalaklara dayanıklılık, yürüme özellikleri, meme yapısı gibi özellikler bakımından önemli ayrımların olmasından kaynaklanır. İlimizde yük-sek verimli keçi ırkları denilince; ilk akla gelenler şunlardır: Malta ve melezleri;Yol yürüme yetenekleri geridir, bağ ve bahçe atıklarını iyi değerlendirebilirler, meme yapıları

sarkık meme tipinde olduğundan makilik araziye uygun değildirler. Saanen ve melezleri; Kurak, sıcak ve ovalık araziden fazla hoşlanmaz-lar, serin, bol otlu yayla özelliği gösteren yerlerde daha başarılı bir şekilde yetiştirilebilirler. Meme yapıları da koltuk meme yapısında olduğundan özellikle melezleri makilik arazide rahatlıkla ot-layabilirler.

Süt tipi keçilerin bazı morfolojik özellikleri Baş: Orta uzunlukta ince ve asil bir yapıdadır. Kimi ırklarda küpelilik süt veriminin bir göster-gesidir.Boyun: Uzun ve yassı az etli vücuda geçişi uyumludur.Cidago : Beligin ve sırta geçişi tedricidir.Omuzlar: Vücuda bağlantısı iyi, az yağlı ve yuka-rıdan bakıldığında (Y) görünümündedir.Sırt: Cidagodan sonra biraz meyilli ve bele ka-

dar düz bir yapıdadır.Bel: Sağrıya doğru çok hafif meyilde yüksek, düz ve kuvvetli bir yapıdadır.Sağrı: Geniş, uzun ve az meyilli , kalça yumru-ları arası açık, belirgin, butlar kaslı ve yağsızdır.Karın: Alt çizgisi düz, sarkık değil. Memelere doğru arka kısmı geniş bir yapıdadır. Meme: Yuvarlak hacimli , vücuda bağlantısı ge-niş ve sağlamdır. Bacak arasını doldurmaktadır. Her iki meme lobu eşit büyüklüktedir. Meme derisi esnek ve az kılla örtülüdür. Meme başları hafifçe öne meyilli ve yeterli büyüklükte ve bezel meme yapısındadır. Süt damarları geniş ve be-lirgindir.

Göğüs: Uzun ve biraz dar yapılıdır. Kaburgalar az kavisli olduğundan göğüs boşluğu büyüktür.Deri: İnce esnek ve gevşek bir yapıda, kıllar, kısa, ince ve parlaktır.Bacak ve ayaklar: Dikdörtgen şeklinde ve

DURSUN ÖVELEKZiraat Mühendisi

102 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 105: manisa tarım ve gıda dergisi

Koyun ve keçi sütünün kimyasal bilişimi

Besin maddeleri Koyun Sütü Keçi Sütü

Kuru madde, % 19.3 12.6

Yağ, % 7.4 4.0

Protein, % 5.5 3.4

Laktoz, % 4.8 4.1

Enerji, kcal/kg 1200 780

Keçilere Koyun süt yemi yedirmemelidir. Süt içerikleri önemli derecede farklıdır.

Farklı çevre sıcaklıklarında keçilerin su gereksinimi, kg/kg km

Çevre Sıcaklığı (oC)

Fizyolojik Durum 15 oC 20 oC 25 oC 30 oC

Gebelik Başlangıcı 2.0 - 3.0 2.6 - 3.9 3.0 - 4.5 4.0 - 6.0

İleri Gebe 3.5 - 4.0 4.6 - 5.2 5.3 - 6.0 7.0 - 8.0

Laktasyon Periyodu 4.0 - 5.0 5.2 - 6.5 6.0 - 7.5 8.0 - 10.0

Farklı canlı ağırlık ve süt verim düzeylerine göresüt keçilerinin kuru madde tüketimleri, kg/gün

Canlı Ağırlık (kg) Süt Verimi (kg/gün) Laktasyondan Sonraki Günler

2. hafta 4. hafta 2-6 ay arası

50 1 1.3 1.4 1.5

3 1.8 2.0 2.1

5 2.3 2.6 2.7

60 1 1.6 1.7 1.7

3 1.9 2.2 2.3

5 2.4 2.7 2.9

düzgün yapıda, kuru ve uzun yapılıdır. Ayaklar kuvvetli, tırnaklar sert ve orta büyüklüktedir.

Süt keçilerin beslenmesinde kritik sayılan başlıca üç dönem vardır, bunlar; Teke katımı ya da çiftleşme dönemi, gebeliğin 4 ve 5. ayı, oğlaklamayla başlayan süt döneminin ilk iki ayıdır.

Süt keçilerinin beslenmesinde temel ilkeler Keçiler, sığır ve koyunlardan farklı olarak ağaç yaprakları ve dallarından yem olarak yararlana-bilirler. Sindirim sisteminin özelliklerinden dolayı düşük kaliteli kaba yemleri (sap, saman, yaprak, kavuz) daha yüksek oranda tüketirler. Yemlerin sindirim sisteminde kalış süresi kısadır. Bu süre keçide 22 saat, koyunda 30 saat, sığırda ise 60 saattır. Kaba yemler, genellikle hayvanların yaşa-ma gereksinimlerini karşılamada kullanılmalıdır. Havuç, şalgam gibi kök ve yumru yemler, iştaha göre değil sınırlı düzeyde verilmelidir. Genellikle sağmal dönemde verilecek silo yemi miktarı, ke-çilerin günlük kuru madde ihtiyacının %40-60’ını karşılayacak düzeyde olmalıdır ve sağımdan 3-4 saat önce yedirilmelidir. Yüksek süt verimli keçi-lerin ihtiyaçlarını tam olarak karşılayabilmek için kaba yemlerin karma yemlerle desteklenmesi zorunludur.

Keçilere verilecek karma yemin enerjisi, mısır ve buğdaygil dane yemleri ve bunların değirmenci-

lik artıklarından, protein ihtiyacı pamuk, ayçiçeği gibi yağlı tohum küspelerinden karşılanmalıdır.

Teke katılım dönemi beslenmesi Teke katımı zamanında daha kaliteli bir besle-meyle sağlanabilecek yararları şu şekilde sırala-yabiliriz:

Keçilerin tekeye gelme süresinin kısaltılması, İkizliğin artırılması, gebe kalma oranının yükseltil-mesi, gebeliğin başarıyla sürdürülmesi.

Tekelerin BeslenmesiTekelere verilecek karma yem, sperma verimini ve kalitesini artırır, onları aşımda daha zinde tutar. Aşım döneminden 10-15 gün önce başlanılarak verilen toplam yem %10-15 düzeyinde arttırılır. Bu düzey aşım dönemi boyunca, hatta aşımdan sonra 4-5 hafta daha sürdürülür. Serbest olarak yedirilen kaliteli kuru ot yanında teke başına gün-de 300-500 g tahıl karışımı yem verilir.

Gebeliğin son dönemi beslenmesiYem tüketiminin azaldığı bir dönemdir. Bununla birlikte, karma yem içeriğinin protein, enerji ve mineral yoğunluğu artırılmalıdır.

Enerji düzeyi, karma yemdeki buğdaygil dane yemin yüzdesini yükselterek artırılmalıdır. Di-ğer yandan kalsiyum düzeyi de artırılır, ancak süt humması riskini azaltmak için gebeliğin son

iki haftasında düşürülmelidir. Sütçü keçi başına verilecek karma yem miktarı, 40-50 kg lık ke-çiler için gebeliğin ilerleyen dönemlerinde 200 gr‘dan başlayarak 600-700 gr’a kadar yükseltile-bilir. Kaliteli kuru ot miktarı 0.5 ile 0.8 kg arasında değişebilir

•Gebeliğin son döneminde (4. ve 5. aylarda) yetersiz besleme,•Doğan kuzuların cılız olmasına, •İkiz ya da üçüz doğan kuzuların ağırlıklarının düşük olmasına, •Yapağıda azalmaya ve •Yeni doğan kuzularda gelişme geriliği ve •Enerji rezervlerinin düşük olmasına neden ol-maktadır.

Süt veriminin ilk dönemi beslenmesi Süt veriminin en yüksek olduğu dönem, oğ-laklamadan sonraki ilk 6-8 haftalık dönemdir. Üretilen her litre süt için, kuru otun ve meranın dışında 400-600 g rsüt yemi karması hesaplanır. Süt yemi karması, %18 ham protein ve ortalama 2600 kcal net enerji içermelidir

Örneğin 1 litre süt için keçilere (350 g arpa+100 g pamuk tohumu küspesi) ya da (250 g arpa+100 pamuk tohumu küspesi+100 g mısır) karışımından oluşan karma yem hazırlanabilir

103Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 106: manisa tarım ve gıda dergisi

Vücut ağırlığı ortalama verilen keçilerde yaşama payının ve verim payının hesaplanarak rasyon oluşturulmasında yardımcı olması açısından veri-len bu tabloda 1 -3-5 kg verim düzeylerine göre hazırlanmış olan yem miktarı kuru madde cin-sinden verilmiştir. Vereceğiniz yem içeriğindeki su miktarları düşüldükten sonra kalan kısımların toplamı olarak değerlendirilmelidir.

1 kg Keçi Sütü (% 4 yağlı) Sentezi İçin Gerekli Besin Maddeleri• Metabolik Enerji (ME) :1250 kcal • Ham Protein (HP) : 75 g •Mineral Madde : 3 g Ca 2 g P

Günde 2 kg . süt veren bir sağmal keçiye mera dönüşü verilecek olan ek yemleme örneği. • 0.3 kg ARPA EZMESİ/KIRMASI• 0.5 kg KEÇİ SÜT YEMİ

Keçilerin barınak ihtiyaçları Keçilerin alan gereksinimleri: Ağıllarda keçiler için ayrılacak alan hayvanların yaş ve yetiştirme şekline göre değişir. Ergin bir keçi için kapalı alanda 0,75-1 m2 yer yeterlidir. Oğlaklı keçiler

için gereksinim duyulan alan 1,25-1,50 m2 dir. Tekeler aynı bölümlerde barındırılmalıdır. Teke-lerin alan ihtiyacı 3-4 m2 dir. Doğum yapacak hayvanlara 1,5 m2 alan düşünülmelidir. Ağıl için hesaplanan alanın yaklaşık olarak iki katı kadar bir alan gezinti alanı olarak ayrılmalıdır. Yukarıda ve-rilen alanlar servis yolu, yemliklerin kapladığı ala-nı içermemektedir. Bu nedenle ihtiyaç duyulan toplam alanlar belirlenirken servis yolu yemlikler ve gerekli diğer bölmeler için ayrılacak alanlar göz önüne alınmalıdır.

Yemlik ve yem gereksinimleri: Yemleme yerinde her bir ergin hayvan için 40 cm, oğlaklar için 30 cm uzunluğunda yemlik ayrılmalıdır. Yemlik ta-ban genişliği 50-60 cm olabilir. İki yönden yem-leme yapılacak yemliklerde yemlik genişliği 75 cm olmalıdır. Yem deposu hacmini belirlemede meradan yararlanma göz önünde bulundurulur. Kaba yem deposu hacmini hesaplamada yıllık ge-reksinim 350 kg olduğu varsayılabilir. Kesif yem gereksiniminin 100 kg/yıl olduğu düşünülebilir. Keçilerin yıllık yataklık gereksinimi 50 kg/yıl alına-bilir. Kuru ot deposu ağıl kapalı alanı içinde düşü-nülebilir. Bu tip bir planlamanın yangın tehlikesini artırdığı unutulmamalıdır.

Ot yemliklerinin çıtaları hayvanların kafalarını sokmadan ot yiyebileceği düşünülürse 8-10 cm aralıklı olmalıdır. Hayvanların ot bulunan yemlik bölmesine başlarını sokmaları durumunda, baş sıkışmalarını önlemek için çıta aralıkları 20-25 cm olmalıdır. Ağılda yeterli su bulunmalıdır. Er-gin hayvanlar için günlük su gereksinim miktarı 10 litredir. Sulamalar mümkün olduğu oranlarda gezinti alanlarında yapılmalı, suluklar dondan ko-runmalı çevrede yeterli drenaj sağlanmalıdır.

İl Tarım Müdürlüğü Çiftçi Eğitim ve Yayım Şubesi olarak hayvancılık konularında başvuran çiftçile-rimize bakım ve besleme konularında eğitim ve İl Halk Eğitim Müdürlüğü ile ortak olarak kurslar vermekteyiz. Çiftçilerimizin hayvancılıkta doğru bir başlangıç ve karlı bir hayvancılık yapmak için gerekli donanımı sağlamaktayız. Çiftçilerimize gerekli yardım ve sanal çiftliğimizde gezi imkanı sunarak, sürdürülebilirliliği yüksek bir hayvancılık yapmalarını amaçlamaktayız. Yüksek verimli süt keçilerinin beslenmesi ve konfor ihtiyaçlarının sağlanması yönünde gerekli bilgi ve tecrübeleri-mizi paylaşmak üzere değerli çiftçi ve müteşeb-bislerimizi ağırlamaktan onur duyarız.Başarılı bir hayvancılık ve bol kazançlar dileriz.

Bakanlığımızın % 50 Hibeli Destekleme kapsamına aldığı modern keçi ağıllarına örnek bir görüntü. Keçi ahırlarında havalandırma, ışık , ses, nem ve hayvan refahı ön planda tutulmalıdır. İlimiz de , İl Tarım Müdürlüğü olarak tavsiye ettiğimiz düşük rakımlara uygun açık sistem keçi ağılı yukarıda görülmektedir.

Bakanlığımızın % 50 Hibe Destekleme kapsamına aldığı modern keçi ağıllarına örnek bir görüntü. Tarım Müdürlüğü olarak tavsiye ettiğimiz yüksek rakımlara uygun kapalı sistem keçi ağılı yukarıda görülmektedir.

Keçilerin dış parazitlerden arındırılması için ilaçlı banyolardan geçmesi gerekmektedir. Dış parazitlerle en etkili yöntem ilaçlı sularla yapılan dış parazit mücadelesidir.

104 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 107: manisa tarım ve gıda dergisi

105Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 108: manisa tarım ve gıda dergisi

EV EKONOMİSİ

• Sağlıklı hayvandan sağılmış, süzülmüş olan 10 lt.süt• Bir tencerede ağzı kapalı olarak 70 dereceye kadar ısıtılır. Bu derecedebir dakika bekletilir.• Tencere ağzı kapalı olarak hızla soğutu-lur.34-35 dereceye düşürülür.• 70 derecelik ısı işlemi gören sütün proteini olan kazeinin bir miktar harap olur, bunu telafi etmek ve mayalanma kabiliyetini arttırmak için CaCl2 ( Kalsiyum Klorür ) katılır. 10 lt. süt için 1 çay kaşığıdır.• Bu sırada ısısı 33 dereceye inmiş süte istenirse 1 yemek kaşığı yoğurt sütle sulandırılarak katıla-

bilir. Sebebi asitlik artsın, mikroplar üremesin ve değişik bir aroma kazansın diye.• Arkasından maya 4-5 katı suyla karıştırılarak süte ilave edilerek 1-2 dakika iyice karıştırılır. Bu-rada mayanın kuvveti önemlidir.1/50.000 likten 1 çay kaşığı- 1/8000 likten 1 kapak; eğer koyun sütünden yapılıyorsa daha az 2/3 kapak atmak yeterlidir.• Maya katıldıktan sonra sıcak havada üzerini örtmeden, kışın örtüyle sarılarak 1,5-2 saat bek-letilir.• Teleme olduğunda elin tersi ile dokunulur eğer ele bulaşmamışsa teleme tamamdır.• Teleme küp şeker büyüklüğünde kesilir. Bu-

rada kesim işi çok önem taşır. Zira küçük kesildi mi sert peynir, büyük kesildi mi yumuşak peynir olur.• Kesilmiş teleme 5-10 dakika kadar bekletilir. Yeşil suyun çıkması beklenir.• Teleme cendere bezine dökülerek suyunun ayrılması sağlanır. İyice suyu gitmiş teleme 2-3 saat baskıya alınır.• Baskıdan çıkan peyniri o şekilde yiyebilirsiniz. Fakat fazla dayanmayacağı için 1 litre suya 4 ye-mek kaşığı tuz katılıp, kaynatılmış soğutulmuş; salamura içinde saklayabilirsiniz.• 5-6 litre inek sütünden, 3-4 litre koyun sütün-den 1 kilo peynir elde ederiz.

VİLDAN SALMANTekniker

Pastörizebeyaz peynir yapımı

106 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 109: manisa tarım ve gıda dergisi

107Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 110: manisa tarım ve gıda dergisi

ÇİFTÇİ EĞİTİMİ

Çiğ sütte hijyen kalitesinin artırılmasıKaliteli ve nitelikli süt ve süt ürünlerinin üretilmesi için ön koşul, kaliteli çiğ sütün elde edilmesidir. Aksi takdirde çiğ süt üretimi hem üretici, hem tüketici hem de sanayici için sorun yaratır.

İnsan beslenmesinde stratejik bir öneme sahip olan süt, yapısındaki yüksek protein ve mine-raller nedeniyle patojenlerin üremesine çok el-verişli bir yapı oluşturmaktadır. Bu da çiğ sütün üretimi ve sonrasındaki her aşamanın titizlikle kontrol altında tutularak hijyenik koşullarda ger-çekleştirilmesini zorunlu hale getiriyor. Ülkemiz-de üretilen 12 milyon ton sütün sadece 5 milyon tonu hijyenik koşullarda üretilmektedir.

Süt ve süt ürünlerinde hijyenin sağlanamamasının yol açtığı sorunların başında halk sağlığı açısından oluşturduğu tehlike ve olumsuzluklar geliyor. Ka-liteli ve nitelikli süt ve süt ürünlerinin üretilmesi için ön koşul, kaliteli çiğ sütün elde edilmesidir. Aksi takdirde çiğ süt üretimi hem üretici, hem tüketici hem de sanayici için sorun teşkil eder. Peki, bunu nasıl gerçekleştireceğiz?

Süt Hayvanının TemizliğiSüt hayvanının derisi ve tüyleri havadaki tozla-rı ve kirleri tutabilir. Bunlar sağım esnasında süt toplama kabının içine düşer. Hayvan ne kadar kirli ise sütte o düzeyde enfekte (bulaşma) olur. Bu nedenle hayvanların temiz tutulması gerekir. Sağımdan önce meme ve hayvanın yan tarafları temiz ve nemli bir bezle temizlenmelidir. Daha

sonra sağım işlemine geçilmelidir. Temizliğe özen gösterildiği taktirde sağım sırasındaki bulaş-ma azaltılabilir.

Sağım ŞekliMakine ile sağım elle sağıma göre daha sağlıklıdır. Fakat sağım makinesi ile sağımda bazı konulara dikkat etmek gerekmektedir. Sağım makinesinin lastik aksamlarının temizlenmesi zordur. Burada bakteriler kolaylıkla gelişerek sütü bozabilirler. Ayrıca sağım yapan kişiler sağım makinesi kullan-dıklarında sanki herhangi bir bulaşma olmayacak gibi bir kanıya sahiptirler ve sağım makinesinin temizlik ve dezenfeksiyonuna fazla önem ver-memektedirler. Bunun sonucunda da sütün bozulması için rahat bir ortam sağlanmaktadır. Ayrıca makine ile sağımda hayvan memesi hasar görebilmekte ve bu da mastitis hastalığına sebep olmaktadır. Mastitis hastalığına sebep olan bakte-riler de sütü bozabilmektedir.

Bunların olmaması için:• Meme ve meme başları temiz olmalıdır.• Memede değişme olup olmadığı her sağımda gözlenmelidir.• Mastitis hastalığı belirtisi gösteren ineklerin

sütü insan tüketimine sunulmamalıdır.• Antibiyotik tedavisi gören hayvanların sütleri sağılmamalı ve tüketime sunulmamalıdır.

Sağım şekline dikkat edilmediği zaman süt içer-sinde insan sağlığını tehdit eden zararlı mikroor-ganizmalar üreyerek sütün asitliğini arttırmakta ve bu da çiğ sütü bozmaktadır.

Sağım yapan kişi:• Temiz giyinmeli.• Yıkanabilir bir elbise giymeli.• Sağım yerinde mutlaka el yıkama düzeneği bu-lunmalıdır.• Ayrıca bu kimselerin tifüs, verem, tifo gibi bu-

ÖZGE ÜRKENGıda Mühendisi

108 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 111: manisa tarım ve gıda dergisi

laşıcı hastalık mikrobu taşımaması gerekir. Sağım işi ile uğraşanlar belli sürelerde hekim kontrolün-den geçmelidir.

Ahır HijyeniAhırın yapım şekli kullanılan malzeme ve içindeki eşyalar çok önemlidir. İyi bir ahır hava cereya-nına neden olmamak koşulu ile yeterli düzeyde havalandırılabilmelidir. Muntazam olarak badana yapılan, temizlenen ve havalandırılan ahırların havası temiz olmakta, fazla sinek bulunmamakta ve az bakteri içermektedir. Sağım sırasında ahır-da tozlanma engellenirse sütte bulaşma önemli ölçüde azalır. Bu enfeksiyonları sınırlandırmak amacıyla önce hayvanlar ahırdan uzaklaştırılır, iyice temizlenir. Sonra ahırın tabanı, duvarları, ta-vanı ve yemlikler süpürülür, bir bezle kaba pislik-leri alınır. Sonra yüzde 2’lik sıcak soda çözeltisi ile fırçalanır ve dezenfektan madde ile iyice yıkanır. Dezenfeksiyon işleminden sonra ahırın badana yapılması ve kurutulması daha yararlı olur.

Süt Taşıma KaplarıBulaşma kaynakları arasında süt kapları önemli bir yere sahiptir. Süt taşıma kaplarının yeterince temizlenmemesi ve hatalı kullanılması sonucu süte bakteriler bulaşır.

Süt kaplarının kolay temizlenebilir ve dezenfekte edilebilir, içersinde kalıntı bırakmayacak şekilde paslanmaz çelikten olması gerekmektedir. Kaplar temizlenirken ilk önce soğuk su ile çalkalanma-lıdır. Daha sonra biraz soda ilave edilmiş sıcak su yardımıyla fırçalanarak yüzeyin tamamen te-mizlenmesi sağlanır. Bundan sonra soğuk su ile tekrar iyice çalkalanarak soda çözeltisi tamamen

uzaklaştırılır. Son olarak kaynar su ile yıkanarak bakterilerden arındırılır. Kaplar ters çevrilerek kurutmaya bırakılır.

Sütün Depolanma SıcaklığıSüt çiftliği terk ettikten sonra dikkat edilmediği taktirde işletmeye gelinceye kadar sütün mikro-organizmalarla bulaşma olasılığı vardır. Bölgemiz iklim itibariyle ılıman bir bölgedir. Özellikle yaz ayları çok sıcak geçmektedir. Halk arasında yaz

aylarında sütün havaların sıcak gitmesinden do-layı bozulduğu düşünülmektedir. Halbuki sütün içersindeki mikroorganizmalar sıcak havanın etkisiyle çok fazla ürediklerinden sütün asitliğini arttırarak sütün kesilmesine sebep vermektedir. Bu sebepten dolayı süt sağıldıktan sonra süratle 10 ºC’nin altına soğutulması gerekmektedir. En azından mikroorganizmaların gelişmesi önemli ölçüde engellenmiş olur.

109Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 112: manisa tarım ve gıda dergisi

BİTKİ KORUMA

Monilya Hastalığı(Monilya Laxa)

Tanımı ve zarar şekli: Hastalık konukçusunun (kiraz, vişne, şeftali, kayısı, erik, badem) çi-çek, çiçek sapı, sürgün ve meyvelerinde be-lirti oluşturur. Hastalığa yakalanmış çiçeklerin taç yaprakları, dişicik borusu ve erkek organ-ları kahverengileşir. Bu renk değişimi daha sonra tüm çiçeğe yayılır. Nemli havalarda, hastalıklı kısımlar üzerinde, etmenin konidis-por kitleleri görülür. Hasta çiçekler dal üze-rinde kurur ve mumyalaşır. Hastalık meyve-lerde genellikle olgunluğa yakın bir devrede meydana gelir. İlk belirti meyve kabuğunda görülür. Bu leke kahverengi bir veya birkaç leke şeklinde olur. Lekelerin etrafında açık kahverengi bir halka oluşur. Çürüklük meyve etinin içine doğru gelişir. Ancak leke çukur-laşmaz. Zamanla meyve buruşur ve tama-men kurur. Kuruyan meyveler mumyalaşır ve dalda asılı kalır. Hastalığı çiçek sapından olan sürgünler esmerleşir, ince sürgünler tamamen kurur, kalınlarında ise kanser yara-ları oluşur. Kanser yaraları kapanmaz, ortası çökük yumurta şeklinde ya da uzun yarıklar şeklinde kendini gösterir. Kanser yaralarının altındaki doku erir ve kahverengiye döner. Kuruyan kısımlardaki tomurcuk, çiçek, mey-ve ve yapraklar da ölürler ve dalda asılı halde

kalırlar. Yağmurlu ve nemli havalarda yara et-rafında zamklanma görülür.

MücadelesiKültürel önlemler: Fungus kışı mumyalaş-mış meyvelerde hastalıklı, kanserli dallarda geçirir. Bunlardan çıkan sporlar ilkbaharda tam çiçeklerin açılma zamanında çiçekleri hastalık bulaştırırlar. Bundan dolayı hastalı-ğın görüldüğü bahçelerde ağaçlar üzerindeki tüm kuru dallar budanıp yakılmalı, mumyala-şarak ağaç üzerinde kalmış ve yere düşmüş meyveler toplanarak imha edilmelidir.

Kimyasal önlemler: Birinci ilaçlama çiçek-lenme başlangıcında (%5–10 çiçekte). İkinci ilaçlama tam çiçeklenmede (%90 -100 çi-çekte) yapılır. İlaçlamalar rüzgârsız havada yapılmalı ve ağacın tüm yüzeyi ilaçlı su ile iyice ıslatılmalıdır.

Monilya (Mumya) Hastalığı1. İlaçlama: Çiçeklenme başlangıcında (%5–10 Çiçekte) 2. İlaçlama: Tam Çiçeklenmede (%90–100 Çiçekte)

Etkili madde Formü- Doz 100 Lt Hasat İhraç edilecek ülkeye göre öneriler (MRL) Lasyon Suya arası Yurt içi AB Ülkeleri Rusya Federasyonu

Benomyl %50 WP 60 gr 14 0,5 0,5 0,075(Dikkatli kullanılmalı)

Carbendazim %50 WP 75 gr 14 0,5 0,5 Önerilmez

Captan %50 WP 300 gr 3 5 5 3

Thiophanate Metyl %70 WP 60 gr 14 0,3 0,3 0,5

Thiram %80 WP/WG 150 gr 14 3 3 0,01(Dikkatli Kullanılmalı)

%1,34 Bacillus Subtilis QST 713 ırkı SC 1500 ml -- - - -

Cyprodinil+Fludioxonil %37,5+%25 WG 40 gr 7 1–0,5 1–5 0,4–2

Pyraclostrobin+Boscalid 6,7+26,7 WG 75 GR 7 0,3–3 0,3–3 0,3–5

Ramiz ÇOBANZiraat Yüksek Mühendisi

110 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 113: manisa tarım ve gıda dergisi

111Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 114: manisa tarım ve gıda dergisi

BİTKİ KORUMA

Zeytin Güvesi (Prays oleae Bern.)Zeytin Güvesi, özellikle izole edilmiş zeytin alanlarında ve belirli mikroklimalarda, önceki yıllarda yoğun ilaçlamaların yapıldığı ve doğal dengenin bozulduğu zeytin alanlarında sorun olmaktadır.

Ergin kelebeğin boyu 7-8 mm, kanat açıklığı ise 13-16 mm kadardır. Genel görünüşü gümü-şi renklidir. Ön kanatların üzerinde siyah renkli lekeler ve kenar uçlarında ise gümüşi saçaklar bulunur. Antenler 3-4 mm uzunluğunda ve kıl gibidir. Yumurta, 0.25 mm çapında ve basık kub-be biçiminde olup, üzerinde arı peteğini andıran desenler bulunur. Yeni bırakılan yumurta önce şeffaf, açılmaya yakın ise kirli beyaz ve sarımsı renk alır. Zeytin Güvesi larvaları, genellikle kirli beyaz ve sarımtırak renkte olup, olgun larvanın boyu 8-10 mm kadardır. Vücudun iki yanında, boydan boya koyu renkli birer bant bulunur. Lar-valar genellikle bol kıllıdır. Bazen kılsız olanlara da rastlanılabilir. Pupa dıştan görülebilen seyrek dokulu beyaz bir kokon içinde bulunur. Zeytin Güvesi yılda üç döl verir. Her döl, zeytin ağacı-nın ayrı bir fenolojik döneminde zararlı olur. Her döl, zarar yaptığı fenolojik döneme göre; “Yap-rak dölü”, “Çiçek dölü”, “Meyve dölü” şeklinde isimlendirilir.

a) Yaprak dölüMeyvelerde beslenen larvalardan oluşan ergin-ler, eylül-aralık döneminde çıkarak, yaprakların genellikle üst yüzeylerine yumurta bırakır. Yu-murtalar, sıcaklığa bağlı olarak, 8-16 günde açılır. Yumurtadan çıkan genç larvalar, hemen yumurta kabuğunun altından, yaprak epidermisine girer. Burada iki epidermi arasındaki etli kısımda bes-lenerek, 2-3 mm boyunda bir oyuk açar ve bu oyuk içinde kışı geçirir. Larvalar, bölgelere göre değişmekle beraber, şubat sonundan başlayarak, kışladıkları odacıktan çıkar. Taze sürgün uçları ve yapraklarla beslenirler. Olgunlaşan larvalar, ya iki yaprağı birbirine yapıştırarak, ya bir yaprağı bükerek, ya da uç yapraklarda bir kokon örerek pupa olurlar. Mart sonu, nisan başından itibaren de ergin çıkışları başlar.

b) Çiçek dölüYaprak dölünden oluşan erginler, yumurtalarını nisan-mayıs aylarında, henüz oluşmuş çiçek to-murcuklarına ve tomurcuk saplarına bırakırlar. 8-10 günde açılan yumurtalardan çıkan larvalar, çiçek tomurcuklarının içine girerek beslenirler. Bir larva, 10-15 gün süren gelişmesi boyunca, 30-40 tomurcuğa zarar verebilmektedir. Geliş-mesini tamamlayan larvalar, salgıladıkları iplikçik-lerle, tomurcukları birbirine bir ağ şeklinde bağ-layarak, içinde pupa olurlar. Bu pupalardan 7-10 gün içinde kelebekler çıkar.

c) Meyve dölüZeytin danelerinin iri karabiber büyüklüğünü aldığı, mayıs sonu ile haziran ayı başlarında, çi-çek dölünde meydana gelen erginler, meyvele-rin çanak yaprakları üzerine yumurta bırakırlar.

Bir haftada açılan yumurtalardan çıkan larvalar, yumurta kabuğu altından, meyve sapı dibinden meyvenin içine girerler ve çekirdeğe doğru yol alırlar. Larvalar meyveye girerken, sapla meyve-nin bağlantısını bozarlar. Bu tür meyveler buru-şup kararır ve dökülür. Bunlara “karabiber dökü-mü” denir. Meyve içine giren larvalar, önceleri çekirdek evinin iç yüzünde, daha sonra tohum teşekkül etmeye başlayınca, tohumla beslenerek gelişmelerini sürdürürler.

Larvalar, bölge ve iklim koşullarına göre, 2.5-3.5 ayda olgunlaşarak gelişmelerini tamamlar. Pupa olmak üzere, meyvenin içinden ve yine sapa yakın bir yerden dışarı çıkarlar. Bu çıkış esnasın-da, sap dibinde gözle görülebilecek büyüklükte bir delik açarlar. Bu çıkış deliği, genellikle sapla meyveyi ayırdığından, bu meyveler bir kaç gün

Öner DEMİRZiraat Mühendisi

112 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 115: manisa tarım ve gıda dergisi

içinde dökülür. Bazen ağaç üzerinde dökülme-miş ve larva çıkışı olmayan meyvelere de rast-lamak mümkündür. Meyvelerden çıkan larvalar, ağaçların kabukları altında ve çeşitli yerlerinde pupa olurlar. Pupa süresi, bölgelere göre 10 gün kadardır. Ergin çıkışları, eylül-aralık aylarında olur. Çıkan erginler yapraklara yumurta bırakır. Bu şe-kilde, Zeytin Güvesi yılda 3 döl verir.

Zarar Şekli Zeytin Güvesi, yalnız larva döneminde zarar-lı olmaktadır. Zeytin Güvesi larvaları, zeytin ağaçlarının 3 farklı fenolojik döneminde zarara neden olurlar. Yaprak dölü larvaları, yaprağın iki epidermisi arasında açtıkları galerilerle ve yaprak ile sürgün uçlarında beslenmeleri ile zararlı olur-lar. Çiçek dölü larvaları, çiçek salkımları arasında beslenerek, salkımlardaki çiçek ve tomurcukları yok ederek meyve tutumunu engellerler. Mey-ve dölü larvaları ise meyve sapı dibinden meyve içine girerek, meyve ile meyve sapının birleştiği kısmı yok eder ve meyvelerin dökülmesine ne-den olur. Meyve içine giren larvalar ise meyve çekirdeğinde beslendikten sonra pupa olmak için, meyve sapı dibinden dışarı çıkar. Bu sırada, meyve sapı ile meyve eti bağlantısını yok ederek, bu tür meyvelerin dökülmesine neden olurlar. Bu meyveler henüz yağlanmadıkları için değer-lendirilemez.

a) Biyoteknolojik mücadeleZeytin tomurcuklarının kabarmaya başladığı mart sonu nisan başlarında, 3 zeytin ağacına bir

delta tipi eşeysel tuzak (kitlesel tuzaklama) asıla-rak orta yoğunluktaki popülasyonlarda bu zararlı ile etkili bir mücadele yapılabilir.

b) Kimyasal mücadeleZararlının tercihen sadece meyve dölüne karşı ilaçlama yapılmalıdır. İlaçlama zamanının tesbi-ti için delta tipi feromon tuzakları asılır. Bu tu-zaklar düzenli olarak takip edilir. Kontrol edilen mercimek büyüklüğündeki zeytin danelerinin %10’unda canlı “yumurta + larva” olması halin-de ilaçlama yapılmalıdır. Ancak zararlının mevsim başında yaprak ve yeni sürgünlerde %10’dan yüksek düzeylerde zarar yapması halinde çiçek dölünde, ilk kelebeklerin yakalanmasından 7-10 gün sonra, böcek gelişme engelleyici preparat-larla ilaçlama yapılmalıdır. Zeytin güvesinin özel-likle çiçek dölünde, yoğun bir avcı ve parazitoit kompleksi bulunduğu için bu dönemde ilaçlama gerekmesi halinde, sadece böcek gelişme engel-leyicisi preparatlar kullanılmalıdır. Gerek Ayvalık yağlık ve gerekse Gemlik sofralık zeytin çeşitle-rinde, zararlının çok yüksek popülasyon yoğun-luklarının olduğu zeytinlikler dışında, vejetasyon dönemi sonunda birim sürgün uzunluğunda (örnek 20 cm) elde edilen meyve adetleri göz önüne alındığında, sadece meyve dölüne karşı bir uygulama yapılarak, zararlı baskı altına alına-bilir ve yeterli ürün elde edilebilir. Bu nedenle çok yüksek olmayan popülasyon düzeylerinde, zararlının sadece meyve dölüne karşı bir ilaçlama yapılması yeterlidir.

Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları

Etkili madde adı ve oranı Formülasyonu Doz Son ilaçlama ile hasat 1001 Suya arasındaki süre (gün)

Beta Cyfluthrin 25 g\l EC 25ml (Çiçek ve Meyve nesline karşı) 14

Chlorpyrifos ethyl 480 g/l EC 150 Ml

Cyfluthrin 50 g\l EC 25 ml (Çiçek ve Meyve nesline karşı) 14

Deltamethrin 25 g\l EC 30 ml (Çiçek ve Meyve nesline karşı) 14

Dimethoate 400 g\l EC 100 ml (Çiçek nesline karşı) 21

Dimethoate 400 g\l EC 150 ml (Çiçek nesline karşı) 21

Diflubenzuron %25 WP 40 g (Çiçek nesline karşı) 14

Fenthion 525 g\l EC 150 ml (Meyve nesline karşı) 21

Lambda Cyhalothrin 50 g\l EC/CS 15 ml (Çiçek nesline karşı) 3

Monocrotophos 400 g\l SL 100 ml (Çiçek ve Meyve nesline karşı) 42

Omethoate 565 g\l EC 75 ml (Çiçek ve Meyve nesline karşı) 21

Z7-Tetradecenal Acetate 5 mg/kapsül 1 ad/ha tuz

Triflumuron %25 WP 40 g (Çiçek nesline karşı) 42

AB’ye ihraç edilecek ürünlerde kullanılmamalı

Rusya’ya ihraç edilecek ürünlerde kullanılmamalı

AB ve Rusya’ya ihraç edilecek ürünlerde kullanılmamalıKaynakça: Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Kontrol Koruma Genel Müdürlüğü

113Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 116: manisa tarım ve gıda dergisi

BİTKİ KORUMA

Tarla Faresi mücadelesi eğitim ve uygulamaları Tarla Faresi mücadelesi konusunda tüm muhtarlıklar ve belde belediye başkanlıkları uyarılmış, yoğunluğun fazla olduğu köy ve kasabalarda eğitim ve arazide uygulamalı çalışmalar düzenlenmiştir.

Ülke genelinde son yıllarda tarla faresi popülâsyonu önemli ölçüde artış göstermiştir. Tarla faresine karşı bireysel mücadele başarısız kalmakta, kimyasal mücadeleye karar verildiğin-de ise çevre sağlığı ve yaban hayatının korunma-sı amacıyla mutlaka tarama mücadelesi yapılması gerekmektedir.

Müdürlüğümüzden kişilere bireysel olarak zehirli buğday satışı yapılmayacaktır. Zehirli Buğday sa-tışı muhtarlıklara toplu olarak yapılacaktır. Tarla

Faresi mücadelesi konusunda tüm muhtarlıklar ve belde belediye başkanlıkları uyarılmış yoğun-luğun fazla olduğu köy ve kasabalarda eğitim ve arazide uygulamalı çalışmalar düzenlenmiştir.

Tarla Faresi genelde çayırlıkları, tarla kenarların-daki sürülmeyen otluk alanları tercih eder. Sık sık tarım alanlarına da girerler. Bitkilerin özellik-le yeşil kısımlarıyla beslenirler. Tarım alanlarında bulundukları takdirde özellikle hububata zarar verebilirler. Tarım alanlarına giriş genelde tarlaya

komşu mera veya tarla aralarındaki sürülmeyen şeritlerden kaynaklanmakta ve buralardan tarlaya yayılmaktadırlar

Tarla Faresi gece gündüz aktiftir ve en büyük düş-manları özellikle yırtıcı kuşlar, yılanlar, tilki, sansar, gelincik, porsuk, çakal gibi etçil havyalardır. Tarla Fareleri bu yırtıcılarından korunmak için toprak üstünde pek fazla vakit geçirmezler. Bu yüzden yayılışlarını genişletmek için sürekli daha ileriye doğru galeri kazarak daha uzaktaki besin kay-

HAYDAR ÖZEN Ziraat Mühendisi BEYSİM GÜNEŞ Ziraat Mühendisi

114 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 117: manisa tarım ve gıda dergisi

naklarına doğru ilerlerler. Bu arada sık sık toprak altındaki galeri sisteminden toprak üstüne çıkış delikleri oluştururlar.

Buralardan toprak üstünden yakın çevreye kısa bir süre ilerleyerek besini alırlar ve büyük bir hızla tekrar yuvaya dönerler. Hayvan toprak üstünde hızlı hareket etmek ve galeri kazarak ilerlemek zorunda olduğundan yeni sürülmüş engebeli ve toprağı yumuşak alanlara yerleşe-mezler. Bu alanlarda toprak gevşek olduğundan kazdıkları galeriler sürekli tepelerine yıkılacak ve toprak üstü de engebeli olduğundan yüzeyden hızlı ilerleyemeyecek, dolayısıyla bu alana yer-leşemeyecektir

Üremeden önce yok edilmeliTarla Faresi ile en uygun mücadele kış mevsi-minde hayvanın en zayıf olduğu dönemde ya-pılmalıdır. Mücadele için bu dönem kaçırıldığında hayvan üremeye başlayacağı için mücadelesi zor-laşmakta, başarı azalmaktadır. Çünkü bir dişiden bir üreme döneminde 50 kadar yavru dünyaya gelebilmektedir ve üreme dönemi başlamadan bu dişinin yakalanması sonradan doğacak 50 kadar hayvanı yakalama veya yok etme zahme-tinden kurtaracaktır. Bu hayvanın yavrularının da doğumdan 2 ay kadar sonra yavrulamaya başla-yacağı düşünülürse doğru zamanda mücadelenin önemi ortaya çıkacaktır. Yonca ekimi yapılmış alanlar gibi ekildikten son-ra birkaç yıl yeşil kalabilen alanlara Tarla Faresi yerleştiği takdirde bu alanda mekanik mücadele yapmak oldukça zordur. Ortamda yeşil yem çok olduğu için hayvan kolay kolay kapana yakalan-mamaktadır. Ancak bu alanda hayvanın galerile-rine su basarak yavrularının yuvada boğulması sağlanabilir ve bu sırada dışarı çıkan yetişkinler de öldürülebilir. Yeterli su bulunamadığı ve bu işlem başarılı olmadığı durumlarda çok dikkatli ve

titiz bir şekilde uygulanarak kimyasal mücadele düşünülebilir.

Ancak hayvanın beslenme önceliği hep öncelik-le yeşil besinler olduğundan bu işleminde başarı şansı çok yüksek değildir. Bu işlemin başarı şan-sını artırmak için hayvanın yuva yapısını ve galeri ağızlarının özelliğini iyi gözlemlemek, hangi galeri ağzının hangi amaçla kullanıldığı belirlemek ve hayvanın sadece beslenmek amacıyla kullandığı galeri ağızlarının içine zehirli buğday bırakmak gerekir. Alttaki resimlerde hayvanın çeşitli amaç-larla kullandığı galeri ağızları verilmektedir.

Burada Tarla Faresi’nin galeri ağızlarına bakarsak girişinde yeni kesilmiş yonca sürgünleri görül-mektedir ve bu gözlem bize bu girişin beslen-mek amacıyla kullanıldığını gösterir. Diğer galeri ağzına bakarsak galeri ağzında çok sayıda dışkının bulunduğu görülmektedir. Bu giriş hayvan tara-fından beslenme amacıyla kullanılmayıp sadece dışkılarını uzaklaştırmak amacıyla kullanılmakta-dır. Sol alttaki giriş incelendiğinde galeri ağzında içeriden çıkarılmış topraklar görülür. Burada ko-parılmış yeşil dallar veya dışkı görülmemektedir. Bu galeri ağzı da muhtemelen sadece içeriden yeni galeri açmak için kazılan toprağı yuvadan at-mak için kullanılmaktadır

Bu yüzden zehirli yem uygulamasında da sadece beslenmek için kullanılan galeri ağızlarının iç kıs-mına ve teknik uygulama kitaplarında belirtildiği gibi sadece 5’er tane zehirli buğday konulmalıdır. Yuva ağzının içine değil de çevresine konulacak zehirli buğdaylar kuşlar tarafından da alınabilece-ği için ekosisteme faydalı ve hedef olmayan can-lıların da zehirlenmesine neden olacak, ayrıca gereğinden fazla zehir ve buğday kullanıldığı için de uygulama maliyetini artıracaktır Eğitim çalış-malarında öncelikle kültürel mücadele ve yaban hayatının korunması üzerinde çiftçilerimize bil-

giler verilmiştir. Ancak bunları uygularsak başarı oranının artacağı anlatılmıştır Kültürel işlemler-den derin sürme fare popülasyonunun önemli oranda azalttığı görülmüştür.

Yaban hayatının korunması tarla faresi mücadele-sinde çok büyük önem arz etmektedir. Mutlaka tilki, yılan, çakal, şahin, atmaca ve baykuş gibi ya-ban hayatının birer parçası olan bu yabani hay-vanların korunması Tarla Faresi mücadelesinde çok önemli bir yer tutmaktadır.

Kültürel mücadelenin ve yaban hayatının yeterli olmadığı fare popülasyonunun yeterli olmadığı yerlerde kimyasal mücadele uygulamak suretiyle mücadele sürdürülmelidir.

Eğitim çalışmaları teorik ve arazide uygulamalı eğitimlerden oluşmaktadır. 2010 yılında ilimiz genelinde 248 köyde 6194 çiftçiyle eğitim ça-lışması yapılmıştır. 2011 yılı eğitim çalışmalarımız tüm ilçelerimizde devam etmektedir.

115Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 118: manisa tarım ve gıda dergisi

DESTEKLEMELER

Tarım Bakanlığından çiftçilere desteklemeler

Alan bazlı destekler TL / da

Toprak Analizi Desteği 2.5

Organik Tarım 25

İyi Tarım ( Meyve - Sebze ) 20

Örtüaltı İyi Tarım 80

Mazot Desteği

Süs Bitkileri, Özel Çayır, Mera ve Orman emvali alanları 2.5

Hububat, Yem Bitkileri, Baklagiller, Yumru Bit. Sebze ve Meyve alanları 3.75

Yağlı Tohumlu Bitkiler ve Endüstri Bitkileri Alanları 6

Kimyevi Gübre Desteği

Süs Bitkileri, Özel Çayır, Mera ve Orman emvali alanları 3.5

Hububat, Yem Bitkileri, Baklagiller, Yumru Bit. Sebze ve Meyve alanları 4.75

Yağlı Tohumlu Bitkiler ve Endüstri Bitkileri Alanları 6

116 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 119: manisa tarım ve gıda dergisi

Diğer tarımsal amaçlı destekler

1- Yurtiçi Sertifikalı Tohum Kullanımı ( TL / Da )

Buğday, yonca 6

Arpa, Tritikale, yulaf, çavdar 4.5

Çeltik, yer fıstığı 8

Nohut, kuru fasulye, mercimek 7

Susam, kolza ( kanola ) aspir 4

Patates 20

Korunfa, fiğ 3

2- Sertifikalı Fidan/Fide ve Standart Fidan Kullanımı Desteği ( TL / Da ) Standart-Sertifikalı(TL/Da)-(TL/Da)

Bodur ve Yarı Bodur Meyve Fidan Türleri ile Bahçe Tesisi 150 - 300

Bağ ve Diğer Meyve Fidanları İle Bahçe Tesisi 100 - 200

Narenciye Bahçelerinde Aşılama ile Çeşit Değiştirme --- 250

Zeytinde Yağlık Çeşitler ile Bahçe Tesisi 50 - 100

Sertifikalı Çilek Fidesi Desteği --- 200

Virüsten Ari Fidanlara (+) İlave Olarak 50 - 100

3- Yurtiçi Sertifikalı Tohum Üretim Desteği ( TL / Kg )

Buğday 0.10

Arpa, Tritikale, yulaf, çavdar, patates 0.08

Çeltik 0.25

Nohut, kuru fasulye, mercimek, aspir, korunga, fiğ 0.50

Soya 0.35

Kanola 1.20

Susam 0.60

Yonca 1.50

Yer Fıstığı 0.80

4- Çiftlik Muhasebe Veri Aği ( İşletme başına ) 300

5- Tarımsal Yayım ve Danışmanlık ( işletme başına ) 500

6- Biyolojik Mücadele Desteği Feramon + Tuzak Kullanalara 30

Tül Kullananlara 70

Faydalı Böcek Salımı Yapanlara 100

Tül ve Feramon + Tuzak Kullananlara 100

Feramon + Tuzak ve Faydalı Böcek salımı yapanlar 130

Tül ve Faydalı Böcek salımı Yapanlar 170

Tül + Feramon Tuzağı ve Faydalı Böcek Salımı Yapanlara 200

Açık alanda Domates Güvesine Karşı feromon kullananlara 20

Turunçgil Üretiminde Faydalı Böcek Kullananlar 20

117Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 120: manisa tarım ve gıda dergisi

Hayvancılık destekleri 1- Yem Bitkileri ( Dekar ) Yonca ( Sulu ) 130 TL/Da

Yonca ( Kuru ) 70 TL/Da

Korunga 90 TL/Da

Tek Yıllıklar 30 TL/Da

Silajlık Tek Yıllıklar 45 TL/Da

Silajlık Mısır ( Sulu ) 55 TL/Da

Silajlık Mısır ( Kuru ) 30 TL/Da

Yapay Çayır - Mera 75 TL/Da

2- Arıcılık Arı 7 TL/kovan

Bambus Arısı 60 TL/koloni

3- Su Ürünleri (Kg) Alabalık 0,65 TL/kg

Çipura - Levrek 0,85 TL/kg

Yeni Türler 1 TL/kg

Midye 0,20 TL/kg

Yavru 0,06 TL/adet

4- Süt Primi Sığır - Manda Sütü 0,06 TL/lt

Koyun - Keçi Sütü 0,15 TL/lt

5- Hayvan Başı Ödeme Anaç Sığır 225 TL/baş

Anaç Manda 300 TL/baş

Sığır Soykütüğü İlave 50 TL/baş

Koyun-Keçi 15 TL/baş

Hastalıktan Ari Sığır 300 TL/baş

Brucellosis S-19 ( Büyükbaş ) 25 TL/baş

Brucellosis Rev-1 ( Küçükbaş ) 4 TL/baş

6- Tiftik Üretimi Desteği (kg) Oğlak Tiftiği 15 TL/kg

Ana Mal ( ince, iyi ) 14 TL/kg

Tali 10 TL/kg

7- İpek Böceği Desteği Tohum 30 TL/kutu

1.Sınıf Koza, damızlık koza, diğer 20 TL/kg

8- Buzağı Desteklemesi Suni tohumlamadan doğan buzağı 75 TL/baş

Suni tohumlamadan doğan çevirme melezi 150 TL/baş

9- Aşı Desteği Büyükbaş Şap Aşısı 0,75 TL/baş

Küçükbaş Şap Aşısı 0,50 TL/baş

Büyükbaş Brucellosis 1,50 TL/baş

Küçükbaş Brucellosis 0,50 TL/baş

10- Hayvan Gen Kaynaklarını Koruma Büyükbaş Koruma 400 TL/baş

Küçükbaş Koruma 70 TL/baş

Arı 20TL/kovan

Elit Sürü Anaç 30 TL/baş

Yavru 40 TL/baş

Taban Sürü Anaç 30 TL/baş

Yavru 20 TL/baş

Halk elinde manda ıslahı 500 TL/baş

11- Projeli Damızlık Koyun - Keçi 40 TL/baş

12- Besilik Erkek Sığır 300 TL/baş

13- Organik Tarım Anaç Sığır 112,5 TL/baş

Koyun - Keçi 7,5 TL/baş

Arı 3,5 TL/kovan

Alabalık 0,325 TL/kg

Çipura - Levrek 0,425 TL/kg

118 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 121: manisa tarım ve gıda dergisi

Faiz indirimli kredi uygulamaları

Kredi Konuları İndirim Oranı Kredi Üst Limiti ( % ) ( TL )

Hayvansal üretim

1- Damızlık sığır yetiştiriciliği (etçi - süt) 100 7,500,000

2- Damızlık düve yetiştiriciliği 100 7,500,000

3- Büyükbaş / Küçükbaş hayvan yetiştiriciliği 100 3,000,000

4- Büyükbaş hayvan besiciliği 100 3,000,000

5- Küçükbaş hayvan besiciliği 100 1,500,000

Tarımsal sulama

6- Tarımsal sulama 100 1,500,000

Diğer üretim konuları

7- Kontrollü örtüaltı tarımı 50 7,500,000

8- İyi tarım uygulamaları 50 3,000,000

9- Organik tarım Su ürünleri 50 3,000,000

10- Sertifikalı tohum, fide, fidan yurt içi üretimi/kullanımı 50 1,500,000

11- Standart fidan yurt içi üretimi/kullanımı 50 1,500,000

12- Kanatlı sektörü 50 1,500,000

13- Arıcılık 50 1,500,000

14- Tarımsal mekanizasyon 50 500,000

15- Diğer üretim konulan 50 500,000

Havza bazlı fark ödemesi Sıra No Desteğe Konu Ürünler Birime Destek(Kr/Kg)

1- Yağlık Ayçiçeği 23

2- Soya Fasulyesi Sertifikalı 50

Sertifikasız 40

3- Kanola 40

4- Dane Mısır 4

5- Aspir 40

6- Zeytinyağı 50

7- Buğday 5

8- Arpa, Çavdar, Yulaf, Tritikale 4

9- Çeltik 10

10- Kuru Fasulye, Nohut, Mercimek 10

11- Kütlü Pamuk (En fazla ödenecek destekleme miktarı) 42

İlimiz Manisa İç Ege, Gediz ve Kazdağları Havzalarında Yer Almaktadır.

119Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 122: manisa tarım ve gıda dergisi

ACAR TARIMİsmail AcarHashoca Mh. 132 Sk. No: 17/AAkhisar / ManisaTel: 0 236 413 98 25GSM: 0 533 611 95 73

MANİSA VETERİNER HEKİMLER ODASI2. Anafartalar Mahallesi 1513 Sokak No:14/1 (Manisa Tarım İl Müdürlüğü Yanı) / ManisaTel-Faks: 0 236 231 05 [email protected]@hotmail.com

BAK-BAK LTD. ŞTİ.Gölmarmara yolu üzeri Karaosmanoğlu Sanayi Sitesi No: 175 AkhisarTel-Faks: 0 236 413 17 64GSM: 0 533 664 29 [email protected]

AKHİSAR TİCARET BORSASIHürriyet Mh. 450 Sk. No: 103 Akhisar / Manisa Tel: 0 236 414 18 32Faks: 0 236 412 55 [email protected]

GRAPPA GIDA SANAYİSalihli - Ankara Asfaltı 7. km Tel: 0 236 716 30 00Faks: 0 236 716 37 [email protected]

R

REHBER

ACARACARTAR IMZirai İlaçTohumGübre

MANİSA TARIM VE GIDA DERGİSİ’NE SİZ DE ABONE OLUN !

1 YILLIK ABONELİK 50 TL

ADI SOYADI

Tarih: / / 20..........

ADRESİ

ŞEHİR

E-MAIL

ABONE TELEFON (0232) 463 75 40 ABONE FAX (0232) 421 92 24 E-MAİL [email protected]

Not: Lütfen havale dekontunuzu, doldurduğunuz Abone Formu ile birlikte fax veya e-mail yoluyla gönderiniz. Abonelikle ilgili ayrıntılı bilgi için arayabilirsiniz.

Yıllık ............abonelik bedeli olan ................................ TL yi Halk Bankası Alsancak Şb. Kod.731 10260253 nolu RK Renkli Kalem Medya Yapım Ltd. Şti. hesabına havale ettim.

VERGİ DAİRESİ VERGİ NO

ÜLKE POSTA KODU TELEFON FAX

KURUMU GÖREVİ

ADIMA FATURA EDİNİZ

ŞİRKET ADINA FATURA EDİNİZ

ABONELİK ADETİ .......................

Manisa Valiliği Tarım İl Müdürlüğü tarafından

3 ayda bir yayınlanan Manisa Tarım ve Gıda Dergisi’nin abonelik ayrıcalığını siz de yaşayın.

120 Manisa Tarım ve Gıda Nisan - Mayıs - Haziran 2011

Page 123: manisa tarım ve gıda dergisi
Page 124: manisa tarım ve gıda dergisi