197
MİLİS GENERAL CEVAT RIFAT ATİLHAN MEDENİYETİN BATIŞI www.atilhan.tr.cx http://www.atilhan.netteyim.net http://atilhan.4t.com http://atilhan67.sitemynet.com http://www.geocities.com/atilhan67 Cevat Rıfat Atılhan'ın Eserlerini Web Sitemizden download edebilir, online olarak internette web sitemizden okuyabilir ve arama yapabilirsiniz. Sitemize mutlaka ugrayınız..

MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

  • Upload
    others

  • View
    15

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

MİLİS GENERALCEVAT RIFAT ATİLHAN

MEDENİYETİNBATIŞI

www.atilhan.tr.cxhttp://www.atilhan.netteyim.nethttp://atilhan.4t.com

http://atilhan67.sitemynet.comhttp://www.geocities.com/atilhan67

Cevat Rıfat Atılhan'ın EserleriniWeb Sitemizden download edebilir, online olarakinternette web sitemizden okuyabilir ve arama yapabilirsiniz.

Sitemize mutlaka ugrayınız..

Page 2: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

TAKDİM

Her canlı varlığın hayatı, doğumla ölüm arasında cerayan eden kudretkalemi ile yazılmış bir senaryodur. Nasıl, bütün tiyatro eserleri aynı dere-cede hikmet, ibret ve fevkalâdelikler ihtiva etmezse, ilâhî senaryolar daböyledir. Bazılarını efal-i âdiyeler (sıradan, olağan hadiseler) doldururken,diğer bir kısmı da büyük ve müessir hadiselerin teselsülü içinde akıpgider.

Bu âlemi zıtlar arasında bir dengeye memur kılmış olan, Cenabı- Hak-kın takdirine istinad ettiğinden bütün oluşlar (vukuat ve şuûnât) ilâhi birmemuriyetin icabıdır. Her memuriyetin ehemmiyeti, tesir sahası ve iktidarıaynı olmadığı bir bedahettir.

Yakinen tanımak şerefine nâil olduğumuz rahmeti Cevat Rıfat ATIL-HÂN, cihanşümul Osmanlı İslâm Devletinin yıkılış macerası hengâmındahem fiilî, hem de fikrî bakımdan takdire şayan bir senaryonun kahramanı-dır. Eskilerin tâbiri ile sahib-us seyfi vel kalem, yani hem kılıç ve hem dekalem sahibi bir şahsiyettir.

Romanya'daki Galiçya'dan, Filistin çöllerine kadar her cephede vatanıiçin kılıç kullanmış olan Cevat Rıfat ÂTİLHAN Bey, askerlik hayatınamülâzım (teğmen) olarak başlamış ve T.B.M.M kararı ile paşalığa (gene-ralliğe) kadar yükselebilmesi için ne büyük muvaffakiyetlerin kahramanı ol-ması gerekeceğini, okuyucuların takdirine bırakıyorum.

Page 3: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

CEVAT RIFAT ATİLHAN

Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşmanfaaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını, elde eden merhum, Türk-Yunan Harbi'nden sonra bir çoklarının yaptığı gibi uzlet köşesine çekilme-yip bu defa kendisini daha çetin ve memleketin geleceği için daha müessirbir başka mücâdelenin içinde bulmuştur. Keskin kılıcı kadar müessir kale-mi ile atıldığı ve ömrünün sonuna kadar devam ettirdiği bu yeni cidaldeCevat Rıfat ATİLHAN Bey, din ve devletimizin ezelî düşmanı Yahudi'ninbütün gizli emellerini ortaya koymakta o derecede başarılı olmuştur ki,bugün O'nun bir eserini olsun görmemiş ve okumamış şuurlu bir müslü-man tasavvur olunamaz!.

Bu babdan bir takım sözde münevverlerin hâlâ farkına varamadığı pekçok acı gerçek. O'nun yüce himmeti sayesinde yörük çadırlarına kadar hervatan endişesi terennüm olunan mahalde müzâkere edilen bir numalarımes'ele olmuştur. Kendisini Hitler'le işbirliğine kadar faal kılan bu yenikavga da O'na askerî hizmetleri gibi Dünya plânında hiç bir menfaat te'minetmemiştir. Zira o, bütün ömrü boyunca Cenab-ı Hakkın rızası ve milletininselâmeti dışında hiç bir emelin-sahibi olmamıştır. Tevâzu, mahviyyetkârlıkve istiğnayı kendisine temel bir şiar edinmiş bulunan merhumdan artakalan yetmiş küsûr "Nâr-ı Beyzâ" eserle, lekesiz, saf ve kahramanlıktedâî ettiren şerefli bir isimdir.

Bu defa o büyük ismi unutturmamak ve O'nun her biri birer tabur askermesabesindeki eserlerini yeniden cidale sevketmek üzere, yayınlamayabaşlayan "Sinan Yayinevi"ni bu hayırlı teşebbüsünden dolayı tebrik eder,bu güzel vesile ile merhum Cevat Rıfat ATİLHAN Bey'e Cenab-ı Hak'tansonsuz rahmet ve mağfiretler niyaz ederim.

Kadir Mısıroğlu

Kuleli 5 Ağustos 1995

Page 4: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Bu; altmışıncı eserimi, en kıymetli kızım, cesur, kahraman, vatan-sever sevgili yavrum, neşriyatımın ve mefkuremizin sembolüAykurt Atilhan'a ithaf ediyorum.Bütün aziz okuyucu ve mefkûre arkadaşlarım önünde sanasesleniyorum kızım:Seni, okulundan ve vatanından uzaklaştıran o Yahudi ve dönmeler,babanı da seni ve torunlarını görüp hasretini gidermekten demahrum bıraktılar. Fakat korkutup yolundan döndüremediler.Onların paraları, görünmez kuvvetleri, korkunç tesirleri ve gizliteşkilâtıyla, yalan ve iftiraları ve çamur kampanyaları ile, değilyalnız beni, güya hürriyet diyarı olan Amerika'nın en mümtazevlâtlarını, sayılı kahramanlarını, general, amiral, senatör, meb'usve milliyetçilerini de aynı baskı altında tutmaktadırlar. Bütün bun-ların tafsilâtını bu kitapta okuyacaksın.Fakat, benim arslan kızım ve yaralı yavrum, şuna inan ki, ergeç birgün tekmil müslüman milletler bu kahrolası azınlığın hakkındangelecektir. Biz de mücadelemize devam edeceğiz. Sen bunlarlateselli bul ve doğuracağın bütün yavrularını bu mukaddes davayolunda yetiştir. Allah sana yardımcıdır.

13

Page 5: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

MEDENİYETİN BATIŞI«Birleşmiş Milletler Anayasasının 19. maddesi şöyle der:«Her şahıs, düşünmek ve düşündüğünü açıklamak hak-

kına sahiptir. Bu hak, herkese tanınmıştır. Hiç kimseye imti-yaz verilmeksizin ve resmî makamların müdahalesi olmaksı-zın her doktrini ileri sürmek serbestisi ve tefekkürü izhar,memleket hudutları nazarı itibara alınmaksızın her nevi ifa-de vasıtasiyle neşriyat yapmak serbesttir.»

14

Page 6: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

İNSANLIK DÖNÜM NOKTASINDA!

Dünya siyaset alemindeki umumî şaşkınlık gittikçe art-maktadır. Üzerinde yaşadığımız memleketlerin perişanlığıhazin bir manzara arzediyor. Nesillere miras yoluyla intikaleden bugünün kültürü, cümlemizi derin derin düşündürü-yor. Bir zamanlar hayal ve yahut uydurma olduğu iddia edi-len «Benî İsrail'in Protokolları» bugün harfi harfine tatbiksahasındadır. Bu hâl, artık örtülüp gizlenmiyecek bir kerteyegelmiştir. Yahudiler de bunu inkâr etmekten vazgeçmişler-dir.

Şimdi aklı başında olan ve mantık dairesinde düşünebi-len her insan, dünyamızın cezri bir şekilde yeniden ihyası vemakul nizam prensipleri esası üzerinde ve tekmil halklarınhürriyet ve haklarını tekeffül edecek bir tarzda kurulmasınıistemektedir.

Milletlerin kültürünü soysuzlaştırmadan inkişaf ettir-mek ve her milliyetçiyi tatmin edecek bir tarzda düzenlerkurmak günün en doğru ihtiyaçlarındandır.

* * *

Milletlerin birleşmesi, günümüzün en mühim şartı veihtiyacıdır.

Asırlardanberi milletlerin birbirlerini yemesi, sonsuzderecede maddî ve manevî zararlara ve kayıplara uğraması

15

Page 7: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

ve pek çok kurbanlar vermesinden sonra, artık yakın bir za-manda, bir menfaat birliği ve istikbalin emniyeti nam ve he-sabına bir tesanüt vücuda getirilmesi, daha başka bir tabirlemazinin acı hatıralarından ders alarak umumî bir tesânüdve vahdet halinde yaşamak bir zaruret haline gelmiştir. An-cak bu suretle, iki buçuk milyarlık insan kitlesine karşı cep-he almış olan on milyonluk Yahudinin hile ve desisesine veinsanlar arasına ektiği fesat ve iftira tohumlarına karşı koy-mak mümkün olacaktır.

Tarihten aldığımız ders ve tecrübeler, bize istikbale doğ-ru atılacak adımlarda, kader yolunun ancak bu suretle bir-likte aşılacağını göstermektedir. Aksi takdirde dünya dağı-nık ve gayrı mütesânid olmak yüzünden mahvolacaktır.Ve kuvvet blokları arasında ezilecektir. Devamlı surettebüyüme ve kuvvetleşme istidadı gösteren bu dev bloklar,muazzam sömürücü kuvvetleriyle münferit ve küçük millet-lerin müstakil olarak yaşama şanslarını ve imkânlarını yokedeceklerdir. Düne kadar düveli muazzama dediğimiz bü-yük devletler için dahi bu tehlike aynen varittir. Kaderin elikapılarımızı çalmaktadır. Sulh, pamuk ipliğinde sallanmak-ta ve şaşkına dönmüş olan insan toplulukları, ürkmüş ve yıl-mış bir halde «NewYork» ve «Moskova»daki büyüklerebakmaktadır. Tıpkı koyun sürülerinin önlerindeki güdücükoyuna baktıkları gibi... Böylece bugünün bedbaht insanlarıbüyüklerin her sözünü hassas terazilerde tartıp her cümle-den bir mâna çıkarmak istemektedir. Korktukları şey, ikicepheden bir zırdelinin günün birinde bir düğmeye basıp ci-han harbini çıkarmasıdır.

Acaba yakın bir gelecekte, dünyayı tek taraflı ideoloji-lerle idare eden parti politikacıları; kıpkızıl, kan kırmızıufukların işaret ettikleri felâketleri görebilecekler mi ve siya-sî rotadan çıkmış olan milletler gemisini ana hatta tekrar so-

* Şimdi beş buçuk milyar.

16

Page 8: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

kabilecekler mi? Bu uğursuz ve kara günleri evvelinden gö-rebilecekler mi? Yoksa kendi ihtirasları ve idraksizlikleri yü-zünden milletleri bile bile ve göre göre, medeniyetleriyle bir-likte batıracaklar mı?

Artık insanlığın karar verme ve tedbir alma zamanı gel-miştir. Fakat bu işi, kimlere hizmet ettiklerini bildiğimiz ka-şarlanmış politikacıların başaracaklarına inanmak zordur.

Demokrasilerin bugünkü şekilleri LAÇKA olmuş, çığ-rından çıkmış, kısırlaşmıştır. Çünkü ana prensiplerinin çoğutenakuz halindedir. Ve hayatın tabiî kanunlarına zıddır. Busebepten ötürü ve bu doktrinler, günün dinamik neşvü ne-masına ve icaplarına uymak hassasını kaybetmiş birlik ha-yatını ihya edecek vasfı ve siyasî insiyatifi yok olmuştur.

ONLARI ESERLERİNDEN, MEYVALARINDANTANIYINIZ!..

Bu meyvalarm mühim kısmı çürümüş veyahut ekşimiş-tir. Hatta bazıları zehirli olup, yenmesi tehlikeli ve imkânsızhâle gelmiştir.

Demokrat devlet, sanat ve idaresinin, şu geçen kırk yıliçinde önümüze serdiği hadise ve neticeleriyle tetkik edecekve manevî mağlubiyetler ve kötü hareketleri yan yana sırala-yacak olursak, milletlerin ne kadar çile çekmiş ve ne çeşitliişkence merhaleleri geçirmiş olduklarını görürüz. Hind fa-kirlerinin yaptıkları gibi insanları çivili tahtalar üzerindenve dikenli, meşakkatli ve ızdıraplı yollardan nasıl geçirdikle-rini görecek olursak, sonumuzun çok acı biteceğine hükmet-mek icabeder.

Bu, kanla mülemma yolun kenarında yalnız İkinci Dün-ya Savaşında elli milyon insanın cesetlerinin yığıldığı gö-rülmüştür. Bunların ekserisi medeniyetin seçkin ve mümtazevlatlarıdır.

17

Page 9: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Bu ölülerin kemikleri ve vatanları ile birlikte Yalta'daTahran'da, Postdam ve Londra'da gayet hissiz ve soğukkan-lı olarak kumar masasına konmuştur. (1) Bu kumar masasındamesela KATİN ormanlarında işlenen korkunç cinayetlerdebir sistemin şikâyetçisi idiler. Bu sistem ise, zaferlerini kutla-mak için ilk atom bombalarını Hiroşima ve Nagazaki üs-tünde patlatıp ondan sonra komünist sürülerini, hak ileyeksan edilmiş Avrupa'ya salıvermişler ve onlara katliam,ifna, ırza tecavüz ve imha emriyle hudutsuz soygunculukve cinayetler yaptırmışlardır. Halbuki bu hudutsuz nefretanında demokrasiler, hiç bir milleti boyunduruk, esaret veaçlık altında bulundurmayacaklarını ve her millete ebedîsulh hazırlanacağı vaadinde bulunmuşlardı.(2) Fakat millet-ler siyasî bir ümitsizlikten doğan şaşkınlık içinde bir gecezarfında Moskof boyunduruğu altına girerek kendilerini if-lasa sürüklediler.

Hepimizin bildiği gibi garplılar, komünistlere sadece eniyi silahlarını değil, bundan başka istihsal sırlarını da elleri-ne vermekle moskofların her iki cihan harbinde en çok kârtemin eden devlet olarak çıkmasına sebep ve önayak olmuş-lardır. Bu yetmiyormuş gibi, komünizmin tek panzehiri olandünya Milliyetçilerini de imha etmek suretiyle beşeriyetiderin bir felâket uçurumuna sürüklemişlerdir. Böylece de-mokrasi sistemleri, kendi bindikleri dalı bizzat kendileri kes-miş ve sistemlerini gülünç ve inanılmaz bir hale sokmuşlar-dır. Bundan dolayı da komünizm bugün, bütün yeryüzündegeniş bir cephede umumî taarruza geçmek için hazırlanmak-tadır. Böylece, İkinci Dünya Savaşında komünistlere yardımedenler, Moskoflara vermiş oldukları silahlar ve icatlarınkendilerini yoketmek için daha mütekâmil bir şekilde kendi-lerine döndüğünü göreceklerdir.

(1) Mesela Hol landa Yahudi asıllı Rozvelt ' in Yahudi Stalin'e Türkiye veBoğazları peşkeş çektiği gibi...

(2) Ebedî harp.

18

Page 10: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

- Demokrasiler; haksız tutumları ve dünya siyonizmininperde arkasında oynadığı rolün ve tahrikin farkında olma-dan komünizmi sinelerinde beslediklerini takdir edememiş-lerdir. Bu, kanla mülemma yolun kenarında yalnız İkinciDünya Savaşında elli milyon insanın cesetlerinin yığıldığıgürülmüştür ki, bunların ekserisi medeniyetin seçkin vemümtaz evlatlarıdır.

LENİN kendi zamanında:«Burjuvaziler bir gün gelecektir ki komünistler tarafın-

dan bir an evvel asılmak ve acele ile kendi iplerini çekmekiçin birbirleriyle yarış edecekler ve kuyruğa girip sıra bekle-yeceklerdir.»

sözü ile istikbali iyi gördüğünü ifşa etmişti. Demokrasi-ler, ruhî iktidarsızlıkları yüzünden iki dünya harbiyle ortalı-ğı kasıp kavurmuşlarsa da, milletler davasının hiç birini çö-zememekle yetinmemişler, aksine olarak eskilere yeni mu-ammalar ve meseleler ilave etmek suretiyle dünyayı ve beşe-riyeti daha muzlim bir karanlığa sürüklemişlerdir. Bununlademokrasiler, hedeflerinden ve gayelerinden asla şaşmayankomünistler tarafından daha büyük ve çıkışı olmayan çık-mazlara zorlanmaktadır. Komünistler ise «Hayat standardıdemokrasisi»nin çürük binasını kundaklamakta berdevam-dırlar. Üstelik bütün dünya muvacehesinde de demokrasi-lerle alay etmektedirler.

Barikatların arkasından ilk atılacak kurşun ve ilk çekile-cek tetik, yeni ve eskilerinden çok daha korkunç bir dünyaharbinin başlangıcı olabilir. Şu anda en taze misal olarak,içinden çıkılmaz bir mesele haline gelen Berlin işi ileri sürü-lebilir. Orası muazzam bir temerküz kampı manzarası gös-termektedir. Bir esirler devletinde mahkum olarak yaşamayıkabul etmeyen hürriyet aşığı her insanın mania hatlarınıgeçmeğe çalıştığı sırada tereddütsüz olarak öldürüldüğünüher gün gazetelerde okuyoruz. Aynı zamanda bu hadiselere

19

Page 11: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

karşı dünya vicdanının ve büyük devletlerin de ne kadar ha-reketsiz ve alâkasız olduğunu da görüyoruz. O büyük dev-letler ki, başkumandanları ve büyük devlet adamlarını birkaç Yahudi için mahkemeye çekip vahşice öldürmüşler vebunun için de uçakla taa Amerika'dan Yahudi cellat getir-mek küçüklüğünü de göstermişlerdir.

Batı Berlin'i bir tarafa bırakalım, hâlâ milletlerin vicda-nında taptaze kanamakta olan Macar hâdiseleri karşısındademokrasiler hissiz ve hareketsiz kalmışlardır.

Gariptir ki, dünya vicdanı, hak ve hürriyetlerin böyleulu orta çiğnenmesine karşı demokrasilerin pasif ve korkaktavırları karşısında, daima taviz vermeye hazır bulunmakta-dır.

Şu da inkâr edilemez ki, demokrasi cephesinde de, er-geç olmakla beraber, bu zararlardan aklı başına gelen ve fe-lâket ve ölüm yığınlarından harekete geçen bir çok erkeksesler yükselmeğe başlamıştır. Gariptir, bunların arasında if-las etmiş siyaset- adamları ve ÇÖRÇİL tipinde maceraperestinsanlar da vardır. Harbi tahrikte birinciliği alan Çörçil deni-len adam, ikinci Dünya Savaşının çıkmasında ön planda ge-len mesullerden biridir. Zira bu adam, şuursuz bir nefretleharbi teşvik etmiş ve bir emrivaki haline sokmuştur. Buadam, bu yüzden kendi memleketinde gözden düşmüş veİngiliz imparatorluğunun yıkılmasına ve İngiltere'nin omuhteşem mevkiden ikinci plana düşmesine sebep ol-muştur.

O'nu dünya Yahudiliği bu hale sokmuştur. Bir zamanlarYahudilerin şiddetle aleyhinde bulunan ve sonra Yahudininkucağına düşen bu zat, sonradan tekrar hakikati görmüş gi-bi oluyor amma, sekseninden ve iş işten geçtikten sonra ne-ye yarar?!..

Bir ayağı çukurda ve yarı mefluç bir vaziyette olan Çör-çil'in nedamet ve vicdan azabı içinde, işlediği kötü hareket-

20

Page 12: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

leri yani Almanya'ya reva gördüğü haksızlıkları hatırlaya-rak: «Biz yanlış domuzu öldürdük.» demesi tarihe geçmiş-tir. Bu cümle; Çörçil'in malum bozguncu Farmason ve Siyo-nist çevrelerin övdükleri gibi büyük bir siyaset adamı vasfı-nı haiz olmadığını göstermiştir.

Çörçil, hatıratında, harp esnasındaki yanlış hareketleri-ni hakikî bir ahlak sahtekârlığıyla örtbas etmeye çalışmış,yüksek dereceli Farmason olduğu halde kendisini samimîbir dindar göstermek suretiyle Anglo-Sakson dünyasını al-datmıştır. Hatıratındaki tekmil beyan ve izahlar objektif ol-mayıp yarım hakikatlerle doludur. Halbuki harbin hakiki çı-kış sebepleri, hazırlanış kısımları, milletler arası bozguncu-larla yapmış olduğu samimî işbirliği —ki bunun Amerika'dagöze çarpan temsilcisi Ruzvelt idi— ve harpten tekmil tefer-ruatiyle hazırlanmış olan Polonya harbini desteklemesiniRozvelt kabul etmişti. Çörçil hatıralarında bütün bu, çokmühim noktaları meskût geçmektedir. Bunun için de bu vebuna benzer diğer karanlık noktaların gün ışığına çıkmasıkorkusuyla, davet edildiği NÜRNBERG mahkemesine şahitolarak çıkmağa cesaret edememiştir.

Çörçil ve hempaları, tarihte İngiliz imparatorluğununve Avrupa'nın yıkıcıları olarak zikredilmekten kurtulamaya-caklardır. Çörçil, nam ve hesabına çalıştığı- habis ruhların te-sirine kendisini kaptırdıktan sonra bundan kurtulmanınmümkün olmadığını anlayarak Postdam'da partiyi kaybetti-ğinin farkına varmıştır. Bugün, bütün bu sihirbazlıkları orta-dan kaldıracak kudretli adam kim olabilir? Kuruşçev mi,Kennedy mi, hangi lider?

Bu iki dev blokun temsilcileri sade Cenevre'de değil,hatta bütün konferanslarda daima sulh taraftarı olduklarınıtekrarlamaktadırlar. Bundan başka, bütün memleketlerdedünya barışı için cemiyetler kurulmuştur; insanları sulhmevzuunda olgunlaştırmak için kongre üzerine kongreler

21

Page 13: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

akdedilmektedir. Güya insanlar sulha teşne ve hazır değil-lermiş gibi... Cenevre'de, milletlerin barış ve silahsızlanmaheyetleri on seneden beri kan ter içinde çalışarak nükleer si-lahların lafını etmekte, silahsızlanma ve kapitalizm ile ko-münizm arasında barışçı bir işbirliği zemini hazırlamak içingayret sarfetmektedirler.

Fakat bütün tarafların arzuladığı hakiki sulh elle tutu-lur olduğu halde bütün bu heyetlerin insiyatif ve karar azmio sihirli hududu bir türlü geçemiyor. Bir çare gözüktüğü za-man da rakibini tayin etmek bakımından bazı harfler ve te-ferruat üzerinde tökezliyorlar ve bir türlü bu sulhperver in-sanlar bu şeytanî çemberin dışına çıkmaya muvaffak olamı-yorlar.

Hadiseleri heyecan ve alâka ile müşahede edenler, müş-terek bir hedefe varmak için bu kadar büyük gayretlerin biraraya geldiği halde iyi niyetlerin bir türlü muvaffak olama-masına hayret ediyorlar. Bu sebeple bu sulh simsarlarının fa-aliyetlerine şüphe ile bakanların itimatsızlığını tabiî görmeklâzımdır.

Atom ve silahsızlanma konferanslarını kötü gözle gö-renler ve senelerden beri devam eden bu konferansların sa-dece birer tiyatro oyunu olduğunu iddia edenler çoktur. Ha-kim olan fikir, senelerden beri devam eden bu konferansla-rın, rakiplerin Nükleer silahlar mevzuundaki terakkisine ye-tişmek üzere zaman kazanmak için yapıldığı yolundadır.

Cenevre sahnesindeki murahhas figüranlar, sulh boru-ları çala dururken, perde arkasındakiler daha büyük, dahayok edici bombaları bir an evvel hazırlamaya çalışıyorlar. Bukorkunç süper bombayı ilk imal edecek olan taraf, düşma-na ve rakibine diz çöktürecektir»

İki tarafın laboratuvarları kısa müddetler içinde gittikçebüyüyen dev bombalar imal etmekte ve her defasında bun-ların milyonlarca tonluk trotil = infilak kudreti artmakta ve

22

Page 14: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

bu infilak kudretiyle rakip tarafı sindirip taviz verdirmeğehazırlamlmaktadır. Aynı zamanda feza yolculuğu sahasın-daki ilmî ve teknik muvaffakiyetlerden propaganda bakı-mından istifade edilmektedir. Bütün bunlar sözüm ona sev-gili sulh namına yapılmaktadır. Acaba bu gülünç sulh oyu-nunun sonu neye varacaktır?...

23

Page 15: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

YENİ VASITALARLA YENİ SİYASET

Muztarip insanlık sulh ve sükuna kavuşmak istiyorsa,bu şekilde yoluna devam edemez. Zamanımızın meseleleri-ni halletmek için; yeni, objektif ve makul tedbirlere başvu-rulmalı, ilmî ve umumî bir hayat görüşüne dayanmalı ve bunoktai nazardan devlet mefhumu bütün milletlerin müşte-rek mesaisiyle yeniden ihya edilmelidir. .Bu mefkurenin ger-çekleşmesi için zamanın ve günün şartlarına mukavemetedecek ve bunun uhdesinden gelecek müstakil fikirli, hür veyapıcı erkek adamlardan müteşekkil yeni bir varlığın lüzu-mu aşikâr ve zaruridir.

Kısmî, yani bugünün tek taraflı parti politikası milletle-rin sükun içinde arzu ve karakterlerine uygun şekilde geliş-melerine manidir. Çok partiler, milletlerin toplu kuvvetlerinimümkün olduğu kadar fazla parçalara ayırıyor ve bugünküdemokrasilerde görülen tipik ve cılız vaziyeti meydana geti-riyor. Bundan dolayı bugünkü sahte demokrasilerin siyasîsahneden çekilmesi katiyen şart ve zaruridir.

İdeolojik kökleri ve kumanda mevkileri yabancı toprak-lardan olan siyasî partilerin —ki bunların ekserisi her zamanmuayyen insan gruplarını ideolojik ve hodgâm menfatleriuğrunda harcarlar— bozguncu faaliyetlerinden kaçınmakzaruridir. Bunların bizzat şahidi olduğumuz muzır faaliyet-leri bütün millî teşekkülleri tahrip etmektedir. Başka bir

24

Page 16: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

ifade ile: Siyonistlerin ve Farmasonların tuttuğu guruplarve şahısların muvaffakiyeti diğer asil kitlenin daima aley-hine tezahür etmektedir.(1)

Parti politikacılarının ekseriyeti, mesuliyeti müdrik, ka-rakter sahibi, milletine ve vatanına bütün kalbi ve mevcudi-yetiyle ruhî varlığıyle hizmet edecek şahsiyetler olmayıpdaha ziyade iktidar hırsiyle tutuşan ikbalperestlerden müte-şekkildir. Bunlar, parti umdelerinin mahdut hudutları üze-rinde, esası görmeden iktidara çıkmak isterler... Mücadelemetotlarının ve politika oyunlarının ana prensibi şudur:

PARÇALA VE HÜKMET!

Bu münasebetsiz ve terakkiye mani vaziyet kökündendeğişmeli ve bunun yerine, cemiyetin umumî menfaatineyarayacak sıhhatli ve düzenli bir devlet düşüncesi ikameedilmelidir. Böylece, bilhassa çok partili memleketlerde yay-gın bir şekilde görülen su-i istimal ve su-i idare ortadankalkmış olur. Çeşitli meslek teşekküllerinin hususî ve iktisa-di bir surette korunması için meslekî encümenlerin kurul-ması lâzımdır. Bu komisyonlara her nevi meslek gruplarınınen mümtaz şahsiyetlerinin seçilmesi şarttır.

Bütün bu âmilleri gözden geçirirken her memleketteDÎN mevzuununda karşı tarafların gaye ve emellerine aletedildiği de hesaba katılmalıdır. Bütün dinlerin asliyetindekisafiyeti bozarak çeşitli mezhepler vücuda getiren şahıslarındinleri çığrından çıkardığı ve her parçasını başka bir gurubaalet ettikleri görülmüştür, Amerika'da iki bin mezhebinmevcut olması ve bilhassa İngilizlerin birçok sapık İslâmmezheplerini desteklemesi bunun en canlı misalidir.

Dinleri insan vicdanından koparıp devlet içinde entri-kalara alet eden Yahudiler, Avrupa'da kiliselerin en yüksek

(1) Etrafımıza biraz bakar ve dikkat edersek bunu bütün canlılığı ile karşı-mızda görürüz.

25

Page 17: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

mevkilerine çıkmış, dinlere sızmış, birçok kara kuvvetleriidare ettikleri ve son zamanlarda kiliseler birliği namı altın-da yeni entrikalar çevirdikleri de mühim hadiselerdendir.

Memleketimizde zaman zaman görülen din düşmanlı-ğının aynı Yahudi menbalarından ilham ve kuvvet aldık-ları da isbat edilmiş acı hakikatlerdendir.

Hıristiyan din adamları, İncillerden Yahudi aleyhdarıcümleleri çıkarmak için çok ciddî ve ağır teşebbüslere giriş-mişlerdir.

Müslümanlara gelince, demirperde gerisinde yine bu is-tikamette büyük faaliyetler göze çarpmaktadır. Muhiddinofisimli, Sovyet idaresinin en yüksek kademelerine çıkmışolan müslüman isimli bir şahsiyetin reisliğinde Kur'an-ı Ke-rim'i istedikleri tarzda tefsir ve işlerine gelmeyen ayet-i celi-leyi bir yolunu bulup gürültüye getirmek hususundaki gay-retler hep bu cümledendir.

Türkiye'de, Farmasonluk gibi kökleri dışarda milletle-rarası bozguncu kuvvetler salma, serbest gezerken ve hertürlü fesadı yapar ve yaptırırlarken müslümanlığın en ma-sum ve meşru hareketlerine kötü mânalar vererek, din aşkı-nı ve iman kuvvetini yüreklerden kazıma gayreti de hep ay-nı gaye ve emelin mahsulüdür.

Müslümanlık dini, din ile devlet işlerini ayrı ayrı müta-laa ettiği halde, her türlü vicdan hürriyetini boğmaya matufteşebbüslerde tamamen bunun aksi tez ileri sürülür ve bü-tün namlular İslâmın mukaddes bağrına tevcih edilir. Çün-kü ve ancak bu suretledir ki milletimizin ruhundan fıtrat di-ni olan müslümanlık koparılıp, mü'minler robot haline geti-rildikten sonradır ki sırtımızı yere getirmek mümkün ola-caktır.

* * *

Bütün bu düşüncelere muvazi olarak, bir zincirin halka-ları gibi şu mütalaayı da ileri sürebiliriz:

26

Page 18: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Tekmil milletlerarası teşkilatın perde arkaları, tamamiy-le siyasî ihtiraslara dayanmaktadır. Zira bunlar, milletlerinharimine süzülerek onları yumuşatmak, köklerini gevşet-mek, ruhî ve manevî müdafaa kuvvetlerini eritip bunları ya-bancı ideoloji ve hedeflere doğru olgunlaştırarak gayelerineulaşmak isterler. Bu gaye; Yahudiler hesabına çalışacak veonun diktatörlüğüne râm olacak, bir dünya cumhuriyetin-den başka bir şey değildir.

Devlet üstü müteaddit teşkilat tarafından propagandasıyapılan ve hatta birçok halk kitlelerini kendisine cezbedenbu, dünya cumhuriyeti fikri, bütün ırkları bir kazanda kay-natıp yekpâreleştirmek ve aralarında hiç bir tefrik yapma-dan cümlesini birleştirmekten ibarettir. Bundaki gaye, deri-lerinin renkleri ister siyah, ister beyaz, ister kızıl olsun hiçbir fark gözetmeden hepsini bir kül telakki ederek, tabiatınaksine bir telakki ile kâffesini Yahudiye hizmetkâr kılmaknoktasında toplanır. Tabiat ise: Öteden beri an'ane halindezamanımıza kadar gelen tarzların muhafazasını emreder veonları tekemmül ettirerek daha üstün bir şekilde geliştirmekve muhafaza etmeği ister. Bu; binlece senenin mahsulüdür.Buna rağmen bütün ırk ve milletlerin zoraki birleştirilmesi(integration des peuples) zıdların içtimai mânasına da gelir. Buda mesela: Organik neşvü nemanın en nazik bir uzvunu tah-rip demektir ki, o da, insandır. Köpeklerde, atlarda, kümeshayvanları ve damızlık hayvanlarda ırk temizliğine ve istif-yaa kıymet verildiği ve onlardaki hususî vasıfların en büyükkıymet ölçüsü telakki edildiği bir ilim devrinde insanlarıbundan hariç tutmak nasıl mümkün olabilir? Buna rağmenYahudiler, ırk davasını, hele İkinci Dünya Harbinden sonrabir cürüm haline getirmek için büyük gayretler sarfetmişlerve bazı soysuz hükümet adamlarını da kendi fikirlerine or-tak etmişlerdir. Böyle bir telakki, insanları tabiatın ters yolla-rına sürükler, insan sağlığını bozar, cinsî sapıklıklara sebepolur ve neticede insanlığı tereddiye ve inkiraza götürür. Ta-

27

Page 19: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

biat kanuularına yapılan ağır ve hoyratça her müdahale, tıp-kı ormanları kökünden tahrip edip hiçbir filiz bırakılmamasıgibi, insanlara ve ırklarına yapılan müdahalelerde sinir kuv-vetine ve sıhhatine tesir ederek korkunç bir aksülamel vücu-da getirir. Bu gibi müdahaleleri denemekte olan dünya Ya-hudiliği, uzun gayretinin neticelerini idrak etmekte fakatkendileri koyu ırkçı kalmaktadır,

Yahudilerin, böylece sair ırkları birleştirmeye matuf ha-reketi milletleri, merhametsiz bir şekilde kültür ölümünemahkum etmektedir.

Tarihin yolu, kaderin bu acı cilvesine uğramış milletle-rin cesetleriyle doludur. Bunlar, ya tamamen ölmüşler veya-hut kuvvetsiz, ruhsuz melez kabileleri halinde gelişmelerin-de asırlarca geri atılmış büyük tarihlerinin gölgesi altındasürünmektedirler.

Bugüne kadar insan cemiyetlerinde «IRK» dünya tari-hinin anahtarı idi. Müslümanlık katiyen ırklara müdahaleetmeksizin, insanların derilerinin renklerine bakmadan vehiçbirine imtiyaz tanımadan Hazreti Muhammed'in medeni-yetine intisap etmiş olanları «îmanları» ile kardeş yapmış,başka hususlara karışmamıştır.

Yahudiler ise, bütün dünya milletlerinin aksine olarakkendi ırkî taassuplarını ve ırkî şuurlarını dinî bir vazife vemadde olarak kabul ve tespit etmişlerdir. Böylece kendi millîcevherini nisbî olarak saf tutmasını ve onu geliştirmeği bil-mişlerdir. Bunlar küçücük bir azınlık halinde iki bin senedenberi yeryüzünde bir memleketten diğerine kovula kovula,sürüne sürüne yaşadıkları ve etrafa dağıldıkları halde ırkîhususiyetlerini muhafaza etmeleri bu mevzuda eşsiz bir mi-sal teşkil eder. Yahudiler hiçbir zaman başka bir pota içindeasla erimezler.

İstikbal; insan hayatının müşterek bütün bölümlerindenerede ruhî veya bedenî bir hastalık veya arıza görürse bun-

28

Page 20: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

lanı pervasızca tashih yoluna gidecektir. Böyle olmazsa, sonzamanlarda Yahudiler ve onların köleleri Farmasonlarınbütün dünyada yaymak istedikleri yabancı sistemlerin te-sirleri altına girerek sukut ve inhitatı ilerleten neşriyatı vefaaliyeti yüzünden manen yok olacaklardır. Asırlarca evvelbaşlayan bozguncu bir gayret neticesi yirminci asrın insanı-nın boynuna vurulan, manevî zincirlerden kurtulmak içininsan objektif .olmaktan çıkıp sübjektif olmak zaruretindedir.Bunun daha açık Türkçesi, insanlar, gözlerinin önünde dön-dürülen dolapların sathına değil, ruh ve maksadına nüfuzetmek zorundadır. Başka bir ifade ile maziye cezri bir şekil-de hakim olmak lâzımdır. Hatta bu mevzuda son asır değil,orta çağa kadar hakim olmak lâzımdır. Milletler, doğmaküzere olan yeni, mesut ve hayat dolu bir devrin eşiğinde-dirler. Bu hayatın tamamen meydana gelebilmesi için, umu-mî hayat görüşünden alınacak tecrübelerle ve tamamen ye-ni, kuvvetli, gürbüz metotlara ihtiyaç vardır. Bu karmakarı-şık, mütefessih havaya rağmen her milletin samimî mücahit-leri ve rehberleri vatandaşlarına yeni, güneşli ve mes'utufukları göstermektedirler.

Yahudinin bugün en çok hakim olduğu Amerika'da bu,ümit dolu hareket, her yerden fazla göze çarpmaktadır. Seçim-le iş başına gelmiş eyalet valilerini, büyük rütbeli generalleri,amiralleri, mebusları ve senatörleri bu yeni hamlenin başındagörmek elbetteki insana saadet ve cesaret vermektedir.

Bu meselede, hükümetlerin ana vazifeleri; milletlerininasil cevherini muhafaza etmek, onu ayakta tutmak ve bu-günkü sefil seviyeden kurtararak yükseklere çıkarmaktır.Bunu yapmayan hükümetlerin muvaffak olma imkânlarıgünden güne zayi olmaktadır. Yahudinin inkâra imkân ol-mayan tesir ve nüfuzuna muvazi olarak, tekmil dünya mil-letlerinin şiddetle uyanan ve maziyi dehşetle müşahede et-meğe başlayan şuurlarını da hesaba katmak zaruridir.

29

Page 21: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

BUGÜNKÜ VAZİYETİN MEYDANA GELİŞİ!

Dünya bugünkü kadar talihsiz ve tehlikeli bir durumdaolmamıştır. Düşünen insan, kendiliğinden şu suallerin tesirialtındadır: Dünya, bu karmakarışık vaziyete nasıl geldi?Medeniyetin batışına hangi kuvvetler ve amiller sebep ol-du? Tarih buna ne mâna vermektedir?

Bu cihan faciasının ana sebeplerinin rabıtalarını izah et-mek istersek, son yarım asrın siyasî hadiselerini ışık altınaalarak onu bir sinema şeridi gibi seyretmekliğimiz lâzım ge-lir ki: Bunun için de en ziyade büyük Türk-Osmanlı devleti-nin nasıl kısa bir zaman içinde birdenbire yıkılışını da gör-mek mümkün olacaktır. Bir an içinde birdenbire bir inkıla-bın vukuunu ve onu müteakip ileriye tek bir adım dahi atıl-madan korkunç 31 Mart faciasını, katliamları, yağmaları,millete sormadan girilen harpleri; sui istimaller, kötü idare-ler, zulüm ve istibdat içinde ve dokuz yıl zarfında altı asırlıkimparatorluğumuzun paldır küldür yıkılışı tüyler ürperticibir dehşet içinde gözlerimize çarpacaktır.

İnsanlar ancak, üzerlerine bir ağ gibi atılan yalan ve çir-kef peçesini yırtıp parçalamak suretiyle hakikatlerin ortayaçıkmasına ve yakın maziye hakim olmaya muvaffak olabilirve böylece medeniyetin yeniden ve tekrar inşasına başlana-bilir, Tarihî geçit resmi, hâlde başlar, tarihe ve maziye doğrugeri geri gider.

30

Page 22: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Son iki cihan harbi siyasî şuursuzluktan dolayı çıktı de-nilmekte ve bu fikir maksatlı bir şekilde yayılmak istenmek-tedir. Hakikati halde, uzun vadeli çalışan bu, devletler üstügizli kuvvetlerin faaliyetleri artık açık ve sarih olarak se-zilmeğe başlanmıştır.

Hedeflerine ulaşan dünya Yahudiliği ve onun emrinde-ki Farmasonluk ve bütün teşkilat kasten iki dünya harbiniçıkarmış, insanlığı kötü yollara sürüklemiş, milletleri manenkısırlaştırmış ve böylece bugünkü müşkül vaziyete sokul-muştur.

Dünyamız bugün, birçok uzuvları, ve hayatî ehemmi-yette organları alınmış ağır bir malule benzemektedir. Bede-ninin ve ruhunun aldığı bu çeşitli sakatlıklar dolayısiylemaddî ve manevî hürriyeti geniş ölçüde baltalanmış ve tah-dit edilmiştir; istikbalin alacağı şekil, onu bu hale sokanlarınyardımına, arzularına ve insaflarına kalmıştır. Bugünkü in-sanlığın her türlü tahkirlere boyun eğmekten ve mutavaatetmekten başka bir şey elinden gelmiyor. Muhtelif şok vetelkin yollariyle iç hürriyetimiz de kaybolmuştur. İrade ha-yatı gayrı tabiî şekillere girmiş ve ideallerle istikbal ümitleriyerini KADERE terk etmiştir. Medeniyet gerek maddî, ge-rekse manevî olarak zedelenmiştir. Bugünkü medeniyet za-hiren tamir edilmiş gibi gözükmekte ve insanlar yaşayabil-mek için başka bir sahaya sevk edilerek ve orada çalışarakve para kazanarak vakit geçirmeğe zorlanmıştır. Böylece in-sanlar kendilerini bir dereceye kadar serbest hissediyor veyapıcılığını gösteriyor ve mahrumiyetli günlerini unutabili-yor, siyasî ve ideolojik düşüncelerini ihtilaçlı bir şekilde defedebiliyor. Bugün şahidi olduğumuz geniş çapta îmar ve in-şaat bugünkü insanın tek gayesi ve hayat standartı olmuş-tur. Ben olmayayım ve benden sonra tufan günün parolasıolmuştur. Bununla beraber bugünkü insan tamamen madde-ci olmuş gibi gözükmekte ise de bu, sadece zahiri ve mah-

31

Page 23: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

duttur. İnsanlar medeniyetin duçar olduğu hastalıklar ve ikidünya harbinin sebep olduğu yüksek kan kayıpları ve sağlıkarızalarına rağmen iki sefer de kalkınmış ve çalışkanlığı sa-yesinde şayanı dikkat bir refaha kavuşmasını bilmiştir. Fakatbu refahın mühim bir kısmı, kimlerin elinde olduğu cümle-nin malumu olan Amerikan bankalarına akmaktadır. Böyle-ce insanlar sefilâne bir şekilde ve maddî bir temel üzerindeakıbeti meçhul bir istikbale doğru sürüklenmektedirler. Bu-raya kadar verdiğimiz misaller, aşağı yukarı bütün kültürmilletleri için varittir.

Son elli yıl içinde ve Birinci Dünya Harbinden sonraTürkiye ve müttefikleri modern engizisyona uğramışlardır.Bu modern engizisyon yalnız açlık kürleriyle değil aynı za-manda ruhî işkencelerle dolu bir sistem içinde geliştirilmiş-tir. Bu işkence sistemi bir milletin benliğini mahvetmekiçin manevî ve ruhî tecavüzlerle milletin canını almaya ka-dar gitmiştir. Din, iman, mukaddesat, an'ane ve hatta tarihdüşmanlığı ile göze çarpan propaganda ve görünmez teşki-latın gayretleri bazı insanlarda aşağılık duyguları yaratmak-ta ve onlara suçluluk hissi aşılamaktadır. Birçok insanların,bugün hâlâ bu aşağılık haleti ruhiye içinde olduğu görülü-yor. Yahudi propagandasının ruhlara yaptığı mütemadi tel-kinler ve aşıladığı kompleksler neticesinde bazı şahıslardaöyle kötü hisler peyda olmuştur ki, kendi büyük devletadamlarını, vatan kurucularını, millî rehberlerini suçlu gör-mek ve bütün zararların mes'uliyetlerini onlara yüklemek;tabiat haline gelmiştir. Bunun başlıca sebebi: İnsanlığın bü-yük bir ekseriyetinin, çıkan iki dünya harbinin Yahudilerve Farmasonlar tarafından hazırlandığını ve planlaştırıldı-ğını bilmemeleridir.

Daha acısı, yeni demokrat nesiller, mazilerini kötü vegeçmişin büyük devlet adamlarını suçlu görmeyi ve onlarıtahkir etmeği şiar edinmeleridir. Yeni demokrat dediğimizadamların birçoğu malum teşkilatın, yeni tabirle beyin yıka-

32

Page 24: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

ma ameliyesiyle, kendilerini yeni inançlar ve ideolojilerleyakın maziyi tamamen unutmaya icbar edilmişlerdir. Birçokları bununla da kanaat etmiyerek kendi tarihlerine vemefahirine hakaret edecek kadar ileri gitmişlerdir. Bu çeşitinsanlar, bu uğursuz yolda birbirleriyle yarış etmekte vesanki cehennemde bir yer temin edecekmiş gibi İsrail hay-ranlığı ve Yahudi müdafiiliği yapmaktadırlar. Bunlardanbirçoklarının Yahudi parasiyle mükâfatlandırıldıktan da birhakikattir. Bizde görülen ve uzun zaman devam eden Yahu-dileri göklere çıkaran sütun sütun yazılar, elbetteki fisebilil-lâh ve meccanen değildir.

Radyo, televizyon, sinema, gazete, mecmua ve milletle-re hitap eden bütün vasıtaları elinde tutan Yahudi, bununladünya vicdanına hükmetmekte ve bütün insan haklarını çiğ-nemekte, öteki taraftan da bu güzel umdeyi kendisine mas-ke olarak kullanmaktadır.

Eskiden harpler sona erince, mağlup taraf bir tazminatöder, bazı tavizler verir, barış kurulur ve her millet tekrarnormal hayata ve hürriyete kavuşurdu. Bugün böyle olmu-yor. Harp sona ereli on sekiz yıl olduğu halde beşeriyet sul-ha doğru değil, medeniyetin ve insanlığın —Yahudi de da-hil— tamamen mahvolacağı üçüncü dünya savaşma doğrugidiyor. Bu sönmez kin ve tükenmez hunharlığın kaynakla-rını Yahudilerin kendi dinî kitaplarında bulabiliriz.

Tevrat'ın Tesniye babı 2: 7. cümlelerinde şunları bulu-ruz:

«Ve Allah'ın Rab onları senin önünde ele vereceği, vesen onları vuracağın zaman; onları tamamen yok ede-ceksin. Onlarla sulh akdetmeyecek ve onlara acımaya-caksın,»

33

Page 25: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Bu, nasıl din kitabı, bu, nasıl Yahudi ilâhıdır ki, mağlupolmuş bir düşman hakkında bu kadar merhametsizce ve za-limane hükümler verir? Düşmanı mağlup ettikten sonra onutekmil varlığıyla imha etmek, onunla hiçbir anlaşma yapma-mak ve ona merhamet etmemek, bundan daha zalimane neolabilir? Bu türlü telkinler, Rahman ve Rahim olan Cenab-ıHak'ka katiyen isnat edilemez.

Bu gibi cümleler, muhakkak ki Hazreti Musa'ya nazilolan hakikî Tevrat'ta mevcut olmayıp, katı yürekli hahamla-rın uydurmasıdır. Şu var ki yukarıya aldığımız cümle, bu-günkü sürekli harbin sebep ve saikini göstermesi itibariyleelbetteki mühim ve dikkate şayandır.

Yahudiler bugün «dünya cumhuriyeti» namı altında ci-hanşümul bir diktatörlük kurmak peşindedirler. Harpler,onları bu gayeye ulaştıran birer zar oyunundan başka birşey değildir.

«Dünya devleti» veyahut «dünya cumhuriyeti» planı,,beynelmilelcilerden müteşekkil kudretli bir grup tarafındanuzun zamandan beri hazırlanmıştır. Bunlar, nâmütenâhimaddî imkânlar ve vasıtalarla mücehhezdirler Bunlar dün-yanın gözünü gayet iyi maskelemiş, tüllerle örtmüş, köprübaşlarını tutmuş ve çok ince örgülü bir ağ ile binlerce ÜS'lerkurmuşlardır. Bunlar, sinir hücreleri gibi direktiflerini dışar-dan, görülmeyen bir beyin tröstü tarafından almaktadırlar.Bunun merkezi ister Newyork, ister Moskova, ister başkabir yerde olsun, o kadar mühim değildir... Bu teşkilat, dünyadiktatörlüğünü gerçekleştirecek yeraltı çalışma sistemleri vemerkezleri emrine ilmin ve tekniğin en modern vasıta vealetleriyle çalışmaktadır. Bunları harice karşı gizlemek vemaskelemek için öğretim merkezleri, locaları, icra komitelerive gizli labora tu varları vardır. Bu merkezlerde, çok evvelden

34

Page 26: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

iyice hazırlanmış ve tertip edilmiş planlar ve hareket prog-ramları gereğince diplomasi, yüksek maliye, kitle ruhiyatı,casusluk ve ihtilal tekniği sahasında temayüz etmiş müstes-na eksperler çalışırlar ve bunlar hedefe varmak için dünyasiyasetine tesir icra ederler. Bunların istihbârât servisleri bü-tün hükümetlerin kabinelerine kadar nüfuz eder. Onlarınuşakları ve çırakları bütün umumî fikir endüstrisinin kilitnoktalarında bulunurlar. Buhranlı ve kritik vaziyetler zuhu-runda bunların keşif grupları faaliyete geçer ve kısa zaman-da ihtilal veyahut harp ateşini körüklerler. Bu karanlık şahıs-ların çalışma metotları ve muvaffakiyetlerinin sırrı icabındademokrat koyun postuna bürünmüş kurt şeklinde, bazan daihtilalci başlığı giyerek barikatlar arkasında mücadeleci şek-linde tezahür eder. Yakın tarih bu mevzuda gayet bol ve ib-retli misallerle doludur.

İki dünya harbi esnasında komünistler yer altı yıkıcı fa-aliyeti tetkik edilecek olursa, bunların kızıl tarla fareleri gay-reti dağlar kadar dosyalar doldurur. Bunların tek gayesiBurjuva devletlerini yıkmaktır. Burada, unutkan olan gün-lük politikacıların hafızalarını tazelemek yerinde ve isabetliolur.

Kızıl yangın meş'alesi; Komintern tarafından bütünmemleketlere sokulmuştur. Bu kızıl teşkilat, on binlerce fa-aliyet hücresini birbirine bağlayarak bir örümcek ağı gibi,bütün dünyayı sarmıştır. Kızıl örümceğin kendisi Mosko-va'da oturmakta idi. Avrupa ve Avrupa harici bu sabotajgrupları kumanda merkezini Avrupa'nın kalbine yerleştir-mişti. Buradan ihtilal nabzı ve hücumları tekmil istikametle-re tevcih edildi. Her şey evvelden düşünülmüş idi. Bunlarınsanayi grupları, denizcilik, polis şebekesi; askerî, ticarî ve sı-naî casusluk, propaganda, kurye servis kısımları mevcuttu.Bunlar yetiştirilmiş ajanlarını yukarda saydığımız teşkilatasızdırılıyor ve dünyanın her yerinde komünist hücreleri kuru-

35

Page 27: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

yorlardı. Bundan başka bazı hususî kısımlarda faaliyette idi-ler. Böylelerinin başlıca vazifeleri kendi komünist vazifelile-rini kontrol etmek ve onları tarassut altında bulundurmaktı.Hususi şekilde yetiştirilmiş olan bu ajanların vazifesi, kendisaflarından çıkacak olan hainlerin ve tehlikeli rakipleri per-vasızca ve merhametsizce imha etmek veyahut onları canlıolarak Moskova'ya nakil ve teslim etmektir,

Moskova ve Newyork'tan Avrupa'nın kalbine sonu gel-meyen bir dolar nehri aktı ve binlerce kanala sızdı. Kısa za-manda ilk büyük muvaffakiyetleri görüldü.Almanya'da ilkşiddetli sabotaj hareketi mühimmat işçileri grevinde kendinigösterdi. Bunun arkasından Alman harp filosunda isyan ha-reketleri görüldü. Tuhaftır ki bunlar Birinci Dünya Harbininen buhranlı ve kritik saatlerinde vuku bulmuştu. Bu hare-ketler yüzünden Alman cephelerinin faaliyeti ve savaş mo-rali büyük ölçüde felce uğradı ve düşmanların kısa zamandazafere ulaşmasına yardım etti.

Büyük Türk ordularının Çanakkale, Galiçya, Sarıka-mış ve Sina cephelerinde beşer takati üstünde gösterdikle-ri kahramanlıklar ve yarattıkları mucizeler, Sina cephesin-de Yahudilerin toplu bir halde yaptıkları casusluklar, hiya-netler, bozguncu propaganda ve sabotajlar yüzünden boşagitmiş ve onun yerine korkunç bir hezimet, bir panikmuhteşem imparatorluğumuzun yıkılmasına sebep ol-muştur.

Bu işi gayet sanatkârane bir maharet, bir sinsilik ve ri-yakârlıkla başaran Yahudilerin artık bir şeyden pervalarıkalmamış ki: Birçok yazarlar, birçok eserlerle, irtikâp ettikle-ri nankörlük ve yaptıkları hıyanetleri birer iftihar metaı gibicihana ilan ve ifşa etmekten ne korkuyor, ne de hayâ ediyor-lar. Gafletimizi, vatan mevzuundaki lâkaytlik ve hafifliğimi-zi yüzümüze vuruyorlar, ne yazık ki bizde hiçbir tepki gö-rülmüyor. Bir millet için bundan daha acı ne tasavvur edile-

36

Page 28: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

bilir? Hele bazı yazarların, yurdumuza kundak koymuş,binlerce masum müslüman Türk askerinin ölümüne sebepolmuş, sonra da mülkünün üstüne oturmuş olan bu vicdan-sızları medhü sena eden yazıları. Bütün bunlar aziz Türkmilletinin uğradığı felâketlerin en büyüğü, en korkuncu de-ğil midir?

Mevzua dönüyorum: Birinci Dünya Harbinden sonrabütün milletler —Wilson prensipleri gibi— sahte vaadlerlesilahlarını terk için kandırıldılar ve mahvoldular. Bu oyun-dan, Türk ve Alman milleti büyük zarar gördü. Bundan son-ra tatbik edilen yiyecek boykotu, dört ay içinde yüz binlerceinsanın açlıktan ölmesine sebep oldu. Bütün bu hadiselerVersay ve Sevr çılgınlıklarının eseri idi. Bununla bir kısımmilletler manevî bir ölüme sürüklenmek istendi. Türklergarbın, Yahudileşmiş politikacılarının sahte ve riyakâr vaat-lerine aldanarak bir mütareke yapıp barış istediği haldeonun yaralı ve yorgun halinde Yunan sürülerini üzerimizesaldırtanlar ve bizi tarihe gömmek isteyenlerin dünya Siyo-nizmi ile Farmasonlar olduğu meydana çıkmıştır.

Biz, böylece Sevr muahedesinin caniyane kararlariylemedeni(!) garbın hüviyetini yakından öğrenmiş olduk. Bunabaş kaldırdık ve «Millî Mücadele» mucizesini yarattık. Bu-nun şeref payı, münhasıran ve gayrı kabili taksim Anadoluçocuklarınındır. Bu aciz muharrir de, o mahşer günlerindebunlardan birkaç bin arslana kumanda etmek şerefini ka-zanmış olarak derin bir vicdan huzuru içindeyim. Memleke-timizin büyük bir kısmının işgali, Yahudi maliyesi ve Farma-sonların maddelerimize ve iktisadiyatımıza yaptıkları tazyikbüyük buhranlar yarattı. Fazla olarak dünya Masonluğu ilebeynelmilel Yahudinin tertiplediği Anadolu'yu işgal planımilletimizi kıvam ve isyana sürükledi. Bin bir vahşet, bar-

37

Page 29: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

barlık ve tarih boyunca görülmemiş şenaatler, bayağılıklarlailerleyen düşman sürüleri tüyler ürpertici cinayetlerden, er-kekliğe ve insanlığa yakışmayan alçaklıklardan sonra, Türksüngüsü önünde aşağılık bir mağlubiyete uğrayarak leşleridenize döküldü.

Bütün bu hadiselerin neticesi olarak bizim cephede aç-lık, işsizlik, ümitsizlik ve maneviyat bozukluğu meydanageldi. Bu durumdan Kızıl Cephe hakkıyle istifade etmesinibildi ve dönen dolapların suyunu arttırarak değirmenin dö-nüşünü hızlandırdı.

Bizde ne zaman kara bulutlar ufukları sarsa, vatan sat-hında ne zaman bir huzursuzluk ve aksayış olsa kızıl cephe-nin bundan istifade etmekte olduğunu görürüz. İki yıldanberi buhranlar içinde bulunan memleketimizde solcu faali-yet ve açıktan açığa yapılan kızıl neşriyat bunun başlıca mi-sallerindendir. Çok acı bir itiraf ve hakikat olarak, milyonlar-ca baskısı olan dünyanın en büyük Yahudi gazeteleri, sabıkiktidarın İsrail'e arka çevirip İslâm dünyasına yanaşmaların-dan ötürü cezaya çarpıldıklarını yazması büyük mânalar ta-şır. Bu yoldaki neşriyatımızı takip edenler umulur ki bazıhakikatlerin sırrına varmışlardır. Böyle kritik günlerde solcuve dönme yazarların sık sık ve serbestçe memleket dışına gi-derek oralarda faaliyette bulunmalarına otoriter ve milli em-niyetimizle meşgul beyler ne buyururlar?

Yahudiler ve kızıl cephe böylece bütün memleketlerdefaaliyette bulunurken dünyanın asil milliyetçileri, muhafa-zakârları ve temiz evlatlarının boş durduğunu sanmayalım.Bu defa en göze çarpan hareket, Yahudinin sırtını dayadığıİngiltere'de İngiliz milliyetçileri Londra'nın göbeğinde meş-hur «Trafalgar» meydanında şimdiye kadar misli görülme-miş bir nümayiş yaptılar ve dünyayı ateşlere, üçüncü harbeve yokluğa sürükleyen Yahudiliğe karşı nefretlerini açık birsurette izhar ettiler. Öyleki bu tarihî meydanda toplanan yüz

38

Page 30: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

bin asil İngiliz, eğer polis şehrin giriş yollarını kapatmamışolsaydı kamyonlar ve köy arabalarıyle gelen insanlarla buyekun milyona çıkacaktı, ingiltere ve başta kabine kökündensarsıldı. Demokrasiyi soysuzlaştırmış olan ve onu sadece birmaske diye kullanan Yahudi bu ölüm müjdecisi harekettenşaşkına döndü, dahiliye vekilini tazyik ettiler. Vekil İngilizkanunlarında bu gibi teşebbüslere mani olacak madde bu-lunmadığını ve demokrasinin halkın hak ve hürriyetlerineriayet ve hürmet mânasına geldiğini söylemek suretiyle ce-vap vermiş ise de Yahudiler tarafından satın alınmış olandünya matbuatı hep birden yaylım ateşi açmaktan geri dur-mamışlardır. Bunun akisleri Birleşik Amerika'ya kadar sira-yet etmiştir. Evvela İngiltere'yi, son asırda da Amerika'yınüfuzları altına almış olan Yahudi üst üste ve her biri diğe-rinden gürültülü olarak yapılan bu İngiliz miting ve kıya-mından o derece korkmuştur ki, nihayet Beyaz Saray müşa-virleri —ki Yahudidir— şöyle bir beyanda bulunmağa zaru-ret hissetmişlerdir. Beyanat şöyledir:

«İngiltere bir imparatorluk kaybetti, fakat henüz ken-disine mahsus bir rol bulamadı. Avrupa ile birlik ha-linde olmadan müstakil ve ayrı bir siyaseti Amerikaile hususî alâka ve münasebetleri üzerine kurmak is-tedi. Ayrıca İngiliz milletler camiasının lideri olarakrol ve söz sahibi olmak hevesine kapıldı, amma bu İn-giliz milletler birliğinin ne sağlam, ne de malum birsiyasî vücudu vardır, ne de hakikatte bir birliğe sahip--tir ve ne de ortak bir kudreti vardır. Sadece aralarındagevşek ve çok cılız ve her an kırılmaya âmâde iktisadîrabıtalar mevcuttur. İngiltere başlı başına çalışarakRusya ile Amerika arasında bir mutavassıt ve arabu-luculuk rolü oynamak istemektedir ki onun bu tavrı,askerî kudretinin zayıflığı ve gevşekliği ile izah edile-bilir.»

39

Page 31: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Bu ağır ifade Amerika cumhurbaşkanlığı sarayından veonun müşavirlerinden gelmektedir. Pek tabii olarak yalnızingiltere'de değil bütün dünyada tepkiler yaratmıştır, Yahu-diler nankör insanlardır, nimetiyle perverde oldukları İngil-tere'de milletin aleyhlerine döndüğünü ve Nazi devrine rah-met okutacak bir yangının Londra bacalarında kıvılcımlarınısezer sezmez, topun ağzını velinimetlerine çevirmişler vehem de en yüksek makamdan seslenmeğe başlamışlardır. Şuvar ki, bu sözler cevapsız kalmamıştır, İngiliz başvekili McMillan'ın matbuata akseden beyanı da şöyledir:

«Vaktiyle bu fikirde bulunanlar tarih boyunca aldan-mışlardır. Napolyon, Alman imparatoru ve en sonraHitler Hep böyle düşünmüşler ve cezalarını çekmiş-lerdir.»

Büyük Britanya başvekilinin bu cevabı oldukça manalı-dır. Demek ki Yahudi son hadiselerden ötürü İngiltere'denümidini kesince iki aynı lisan kullanan büyük milletin arası-nı açmakta asla tereddüt etmemiştir. Büyük tehlike çanlarıçalmaya başladı. Hitler'in dirildiği dehşeti içinde dünyaspazmlar geçirmeye başladı. Londra'da «Sosyalistler» kong-resi toplandı. Buna, bütün Türk milletinin, solcu neşriyatınınefretle karşıladığı yazar iştirak etti ve gayet kolaylıkla vehürmetle pasaport aldı.

Bir memlekette, o vatan için dört harbe iştirak etmiş,hepsinde kahramanlığı ile şöhret bulmuş halis bir vatan ev-ladı Yahudi entrika ve hatırı için, onun iftirası, belki de buuğurda harcadığı paranın hatırı için kendi yurdunda esirmuamelesi görürse, bu; Yahudinin nefsimizde tecrübe edil-miş denaetinden başka bir şey değildir. Azmimizi kırmaz,imanımızı sarsmaz, sadece enerji ve gayretimizi arttırır.

Kur'an-ı Kerim'in alınlarına ebedi zillet damgası vurdu-ğu bir kuvvetle kırk beş yıl mücadele ne büyük şereftir. Bu

40

Page 32: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

şerefi bizlere lâyık gören Allah'a sonsuz hamd ve senalar ol-sun.

Kızıl cephe, harp sonrası husule gelen vaziyetlerdenazamî derecede istifade ederek tahriklerini arttırmıştır. Bu-nun neticesi olarak da sendikalar ve amele grupları daha ko-yu kırmızı renk almaya başlamıştı. Bereket versin o zaman-lar bizde ne sendikalar, ne de büyük sanayi olmadığı için işçigruplarının bir faaliyeti yoktur. Bizde bu oyunlar bambaşkaşekillerde tecelli ediyordu. Dünya Yahudiliğinin en büyükgayesi de birinci dünya Siyonizmi kongresinde ilan edildiğiüzere: Türk devletini yıkarak Filistin'de bir İsrail devletikurmaktı. Bunun için her alçaklığa, her cinayete başvurulduve sonra da muvaffak olundu.

Bugün Yahudi devletinin hudutları Türkiye'yi de içinealan Nil'den Fırat'a kadardır. Bu, bize evvela Hayal gibi gö-züken, fakat neticede adım adım, kademe kademe gerçek-leşmeğe başlayan iddia ve emel için en büyük fırsat BirinciDünya Savaşından mağlup çıkan Osmanlı imparatorluğu-nun şaşkın devrinden istifade etmekti. Devleti harbe sokan-lar, ihtilaller yapanlar memleketten kaçmışlar, milletin mora-li bozulmuş, açlık ve sefalet başlamıştı. Anadolu'nun gençve gürbüz evlatlarının çoğu cephelerde şehit düşmüş, gerikalan sakat ve mâlûl. Hükümet aciz, memleket içli dışlı düş-manlarla işgal altında idi.

Bu sırada, harabeler üstünde baykuş sesleri yükselmeyebaşladı. Amerika Yahudilerinin ajanı, mahut dönmenin sesiafaki kapladı. Şunları yazıyordu:

«Dünya müslüman birliği bir hayaldir, İsrail devleti ku-rulmalıdır. Ve... Ve Türkiye şarktaki vilayetlerini Ermenilereverip, bakıyyesiyle Amerikan Mandasma girmelidir.»

41

Page 33: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Burada bir miktar durmak lazımdır: Amerikalılar kababir ifade ile erkek bir millettir. Hürriyet için çok kan dökmüşkabadayı insanlardır. Fakat biraz evvel okuduğumuz Benja-men Franklen'in kehaneti gerçekleşmiş, son asırda bu millette yakasını Yahudiye kaptırmıştır. Şimdi bu büyük milletintemiz ve büyük evlatları bu manevî esaret zincirini kırmakiçin var kuvvetleriyle çalışmaktadırlar.

Dönme, mağlup Türkiye'yi Amerikan himayesine vedaha doğrusu dünya Yahudiliğinin emrine sokmak için çokaşırı, çok pervasız, çok küstah teşebbüslere girişmiş ise de,yaralı arslan Türk milletinin zincirleri kırıp bir «Millî Müca-dele» yaratması planları alt üst etmiştir.

Aradan uzun yıllar geçti, dönme hâlâ faaliyette, hem dehükümetler nezdinde daha itibarlı olarak...

Garptaki müttefiklerimize gelince, her yerde sanayi, veliman işçileri grevleri, tedhiş hareketleri ve ayaklanmalar,Hamburg'tan Hong Kong'a kadar çeşitli sabotajlar ve baş-kaldırmalar günlük hadiseler halinde devam etti. Ticaret ge-milerinde yangınlar ve isyanlar, harp dolayısiyle esasen fa-kir düşmüş memleketlerin deniz yollarını ve iktisadiyatınıperişan etmiştir.

Harp ateşini körükleyen ve milletleri birbirleriyle bo-ğuşturan Yahudiler ilk planda Avrupa'da kat'î bir hakimiyettesisi için Almanya'da, Şarkta ve bilhassa Orta Doğuda Tür-kiye'nin yıkılmasını esas program olarak kabul ettiler.

Bu acı hakikatleri LENİN her vesile ile açıkça ifade etti.Harpten sonra artık kızıl terörü Avrupa sokaklarında hâkimgörüyoruz. Şehirler halkı o sıralarda, gelecek hadiselere inti-zar ederek ve onları düşünerek titriyorlardı. Yahudi tesirin-de bulunan liberal basın pembe-kırmızı bir renk almıştı. Kö-

42

Page 34: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

tülük için için kaynamakta, tahammür etmekte idi. Bu basın;milliyetçi ve muhafazakâr kıymetlere hücum etmek ve onla-rı tarihe gömmek suretiyle kızıl ilerleyişe refakat ediyordu.Ahlâk en düşük seviyeye gelmişti. Bizde de bu misalleri ogünden bugüne dek hâlâ görmüyor muyuz? Hatta son sene-lerde hadiselerin şaşkınlık devirlerinde birçok dönme, Far-mason ve komünist yazarlar bu memleketin temiz milliyetçievlatlarına köpek gibi saldırmadılar mı? Bundan başka, esa-sen iki bin dinî mezhebin serbestçe faaliyette bulunduğuBirleşik Amerika'da, hıristiyan gibi gözüken fakat aslında,isminden de anlaşılacağı gibi Yahudi olan «Yehova Şahitle-ri» gibi sapık ve maksatlı teşekküller araya girmeye başla-mışlardır.

Farmasonların şu elli üç yıl içinde vatan dahilinde irti-kâp ettikleri cinayet ve hıyanetler yetmiyormuş gibi başımı-za yeni bir Yehova şahitleri belası çıkması hiç de hoş görüle-cek birşey değildir.

Bizim idarecilerimizin böyle tehlikeli, vatansız teşekkül-ler dururken, sadece milliyetçilerle uğraşması üzerinde du-rulacak bir meseledir. Acıklı, hazin bir mesele...

Medeniyet son günlerini yaşıyordu. Onun tamamen öl-meyişi. sadece Mussolini ve Hitler gibi demir iradeli şahsi-yetler sayesinde olduğuna inanmalıyız. Bizdeki efendiler,buna inanmasalar bile ingiltere gibi büyük kültür memleket-lerinde, hatta Alman düşmanlığı ile tanınmış büyük şahsi-yetler, profesörler, ilim adamları bu hakikati itiraf etmekte-dirler.

Yahudiler; İkinci Dünya Savaşından sonra her sağcı,milliyetçi ve komünizm aleyhindeki hareketi Faşizm dam-gasiyle öldürmek istediler. Bizde de ne zaman hak ve hürri-

43

Page 35: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

yet ve milliyet namına bir kıpırdama olsa bazı dünyadan bi-haber insanlar bu meşru faaliyeti Faşizm hareketi gibi gös-termek isterler; bu, cehaletlerinden ziyade Yahudiye yaran-mak kompleksinden ileri gelir. Bizim memleketimizde, mil-liyetçi ve namuslu insanlar içinde, hatta kendi mefkurelerineuygun düşse dahi yabancı ideolojilere hizmet edecek insanyoktur. Her iki sistem de kendi bünyelerine uymuş ve iyi ne-ticeler vermiştir, insanlığın bunlardan alacağı dersler vardır,şöyle ki:

Bir çok ruhî, fizikî âmillerle kaba, vahşi ve pervasızhareket eden ve herşeye kararlı olan bir kuvveti, ancak ay-nı cinsten taktikler ve sistemlerle, yani: tedhişe karşı ted-hişle karşı koymak ve komünizm gibi müfrit bir sosyalistmefkuresine, bu ideolojiden daha üstün, daha mükemmelve milletlerin umumî tasvibine mazhar olacak bir mefkûreile galebe çalmak mümkün olabilirdi.

Yahudilerin Nasyonal Sosyalizm ve Faşistlik diye kötü-ledikleri Almanya ve İtalya'da o zaman için en iyi ideolojiolarak milliyetçilik tezi ileri sürülmüş, her iki memlekettegarp kültürüne dayanan sermaye ve emek sentezine uydu-rulmuştu. Bu mevzular, hele aradan bunca yıllar geçtiktensonra tarihin katl hükmüne iktiran etmiştir ki bunlar müna-kaşalar, ithamlar, cahilce sözler ve Yahudi propagandalariylekafiyen ört bas edilemez. Bilhassa, günler geçip, dünya Ya-hudiliği milletlerin önüne daha nice nice belâ ve musibetsürdükten sonra asla!...

Avrupa'nın kalbi olan Almanya, dünya Yahudiliği ileuşaklarının başına getirdiği belâ ve musibetlerden kendisağlam bünyesi sayesinde kurtulunca, başta Türkiye olmaküzere diğer memleketlerdeki maneviyat ve sinir bozukluğuçözülmeğe, azalmaya başladı. Teşkilatsız ve mefluç bir vazi-yete düşmüş olan iktisadî sistemlere taze hayat ve milletle-rin damarlarına taze kan gelmeğe başladı. Yardım cemiyetle-

44

Page 36: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

ri önünde işsizlerin teşkil ettikleri uzun kuyruklar bir andaortadan kalktı, bütün Avrupa'da iktisadî nabız yavaş yavaşatmaya, refah ve saadet ağır fakat emin adımlarıyla tekrargelişmeye başladı. Bu, öyle bir tempo ile yürüyordu ki, Ya-hudileri dehşet sarmıştı ve kimse buna ihtimal vermiyordu.Dünyanın uğursuz, alçak ihtilalcileri bundan hiç de mem-nun değildiler.

Bunlar, milliyetçilerin hedeflerine nasıl yaklaştıklarınıve kendileri için ne büyük tehlikenin belirdiğini ve bundandolayı o güne kadar ele geçirmiş oldukları şeyleri öfke vehiddetle birer birer terke mecburiyet hissediyorlardı. Bütünmedenî milletler, kendilerini boğazlarına sarılmış olan kızıl-lardan kurtarmışlardı. Yeni bir devir başlamıştı. Bu; hiç şüp-hesiz Alman milletinin vücuda getirdiği harika idi. Bugün,bu dakika hâlâ hür birer devlet olarak bulunan birçok mem-leketler ve bilhassa hürriyetlerini yeni kazanmış olan bütünmilletler eninde sonunda Almanların bu harikasına minnet-tar olacaklardır. Birçok müslüman milletler bunu çoktan an-lamış ve istiklâllerinin bu sayede mümkün olduğunun farkı-na varmışlardır. Bunun en büyük delili müslüman milletler-de Alman milletine karşı görülen sempatidir.

Bu, başka türlü de tecelli edebilirdi, yani: Eğer bugündünya Yahudiliğinin sönmez kin ve nefretinin üzerinde top-landığı Hitler ve Mussolini iktidara gelmemiş olsalardı, bü-tün Avrupa'nın komünist olması muhakkaktı. İnsan, iradesi-ni kaybedecek olursa, keşke öyle olsaydı da nankör insanlardünyanın kaç bucak olduğunu öğrenselerdi diyeceği geli-yorsa da, yine bu akîbetten Allah'a sığınmak lâzım gelir.

Yahudi ve Farmasonlar gibi devletler üstü meşum kuv-vetler büyük bir meydan muharebesi kaybetmişlerdi. Fenahalde sarsılmış olan bozguncu kuvvetlerin bakiyesi bundandolayı yeraltı mevzilerine çekilmek zorunda kaldılar. Buuğursuz kuvvetlerin yılan basılan komşu memleketler mer-

. 4 5

Page 37: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

kezlerinde çöreklendiler ve mücadelelerine devam etmek vekaderlerini beklemek üzere kapağı Moskova'ya attılar veKomünist elebaşıları orada toplandılar.

Milletlerarası Yahudi maliyesini bir korku ve dehşet is-tila etmişti. Zira Almanya'da yeni bir iktisat sistemi gelişme-ye başlamıştı. Orada komünistlere büyük darbeler vurul-muş, Yahudiye haddi bildirilmiş, din perdesi arkasına giz-lenmiş Yahudi tarikatlarının faaliyetleri tahdit edilmişti, yanibaşta Farmasonlar olmak üzere, cümlesi Yahudilerin icadıolan bütün tarikatlar susmak zorunda kalmıştı.

Newyork ve Moskova'daki devlet üstü kuvvetler inti-kam için hazırlıklar yapmaya başladılar. Bunlar uğradıklarımağlubiyet ve hüsrandan sonra yeraltı faaliyet planlarınınneticelerini dehşet içinde beklemektedirler.

Üçüncü Dünya Savaşı, medeniyetin batışı, insanlığınölümü mü yoksa İsrail devletinin yok olması mı? Allah bi-lir!

Dünya Yahudiliğinin harp ve ihtilâller mevzuunda oy-nadığı büyük rolü hakkiyle tebarüz ettirmek için Almanyaüzerinde bir miktar durmak lâzımdır. İkinci Dünya Sava-şı' nın mihrakını teşkil eden bu memlekette Yahudiliğin oy-nadığı rol bütün milletler için büyük bir ibret dersi teşkileder ve bu ders medeniyetin istikbali ve insanlığın mukad-deratiyle sıkı sıkıya alâkadardır.

Almanya'da nasyonalistler zafer kazanıp iktidara gel-dikten sonra hiç beklenmeyen iktisadî ve askerî bir kalkın-ma vücuda geldi. O kadar ki Almanya birdenbire Avru-pa'nın en kudretli ve ağır basan bir devleti haline geldi. Ra-kiplerinin Versay'da onun ve Türkiye'nin kollarına ve ayak-larına vurdukları zincirler azimli bir surette kırılıp parçalan-

46

Page 38: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

di. Türkler, müşterek düşmanın Versay'da kendilerini bütünbütün tarihten silmek isteyen korkunç iç yüzlerini öğren-dikten sonra bu, parlayan Alman mucizesini can ve yürek-ten alkışlamaya başladılar. Esasen biz de, daha evvel o zin-cirleri kırmak için adına «Millî Mücadele» dediğimiz büyükve çetin savaşı yapmak zorunda kalmıştık. Allah, düşmanla-rımızın kahharî hezimetini bize göstermiş ve barbar düşma-nın leşleri, geldikleri yerden denize dökülmüştü.

Bu kader birliği ve silah arkadaşlığı dolayısiyledir ki,Alman milleti ve nasyonalist hükümet bir ölüm, dirim har-bine giriştiği seneler Türkiye'ye dost ve sadık kalmak mertli-ğini göstermişti. Bunun büyük mânasını, askerlikten ve stra-tejiden biraz anlayanlar çok iyi bilirler.

1941 senesi eylülünde Türk ve Alman devlet erkânı Ta-rabya'da Alman mezarlığında toplanarak kadîm silah arka-daşlığı andını tekrarladılar ve o gün büyük insan MersinliCemal Paşa verdiği nutukta:

«Aynı siperlerde, müşterek düşmana karşı kan dök-müş olan iki büyük milletin daima dost ve silah arkadaşıkalacağını» söylemek suretiyle bunu bir defa daha tekit vetekrar etmiş oldu.

İşte o Almanya, millî hükümet sayesinde böyle mucize-vî ve seri bir kalkınmaya mazhar olunca, kendi hudutlarınındışında kalan ırkdaşlarmı, Alman azınlıklarını da yabancıboyunduruğundan kurtardı. Esasen bunlar, uzun zamanlar-dan beri ana vatanlariyle birleşme hülyası içinde yaşıyorlar-dı. Bütün bunlardan başka, millî hükümet içtimaî porgram-larm hepsinin üstünde, hepsinden daha mükemmel sosyalbir programı gerçekleştirdi... Bütün dünya bu hadiseyi bü-yük bir alâka ile takip ediyordu. Almanya'nın rakipleri ve

47

Page 39: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Türkiye'nin düşmanları hiddetlerinden köpürüyorlardı. ZiraAlmanya'nın yeni iktisadî siyasetinin muvaffakiyeti tesirinigöstermiş ve bu tesiri kendi bünyelerinde hissetmeğe başla-yanları büyük bir endişe ve korku istila etmişti.

0 güne kadar iktisadiyat ve millî ekonominin iman ha-line gelmiş olan anahatlarında büyük değişiklik vücuda gel-mişti. O güne kadar herhangi bir imalat için şu üç unsur lü-zumlu görülüyordu:

1 - Tabiat,2 - Mesai,3 - Sermaye (istikraz ve altın).Bunlar iman, dogma ve akide halinde; değişmesine,

kaldırılmasına imkân tasavvur edilemeyen hususlar ve um-delerdi.

Nasyonalistler bu tezi yıkıp yerine şunu ikame ettiler:a - Tabiat,b - Çalışmak.Almanlar bu iki unsurun tamamen maksada kâfi oldu-

ğunu ve bunların kapital yaratmaya yeter olduğunu ilan et-tiler. Bu yeni buluşa göre, mesaî ve muayyen emtia miktarı-nın altın ve para kıymetini haiz olduğunu ve altınla paranınbir devletin iktisadiyatı üzerinde müessir olamıyacağmı ilanettiler. Bu suretle binlerce senedenberi bütün dünya tarafın-dan tahta oturtulup tapınılan Altın buzağı'nın şah damarıortadan kesildi ve altın buzağının can çekişmeye başladığıgörüldü. Kendi buluşlarının ve ideallerinin doğruluğunu vegerçekleştiğini gören Alman iktisatçıları, tamamen altınsızve istikrazsız bir şekilde ve kısa bir zaman içinde en yüksekbir seviyeye ulaştırdılar, Alman markının karşılığı bu defaaltın yerine çalışma, imalat ve istihsal teşkil ediyordu. Bumuvaffakiyet şayanı dikkat bir şekilde ayakta durdu ve sabitbir seviyede kaldı.

48

Page 40: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Dış ticarete gelince; bankaların mühim bir kısmını ber-taraf etmek suretiyle ve malları ucuzlatmak yoluyla, iş/ tabiîbir mal mübadelesine döküldü ve bütün münasebette bu-lunduklarına vermiş olduğu avantajlar ve sağladığı menfa-atler sayesinde tekmil Avrupa pazarlarını kazanmaya mu-vaffak oldular. Böylece Avrupa yeni bir iktisadî gelişme dev-resine girmiş oldu.

Bu hadiseden tek zarar gören, Beynelmilel yüksek ma-liye, yani Yahudi oldu. O Yahudiler ki, o güne kadar bütündünya üzerinde kurdukları dev tröstler sayesinde, istikrazve Borsa sermayeleri ile dünya iktisadiyatına hâkim bulunu-yor ve bütün milletlerin istikballerini tayin ediyorlardı. BuYahudiler en iyi kazançlarının kaybolduğunu ve istinad et-tikleri temellerin ayaklarının altında sallandığını hissetmeğebaşladılar.

Bunlara ilâve olarak Almanlar o zamanlar bazı dâhiya-ne icatlar sayesinde büyük miktarda sun'î benzin ile gayetucuza mal olan dayanıklı sun'î kauçuk imaline de başladı-lar. Böylece bu millet, yabancı sermayenin esaretinden kur-tulup bağımsız olma yolunu bulmuş ve böylece, birer dünyakuvveti olan petrol ve kauçuk gibi devlet idaresinde bilkuv-ve müessir iki unsura çok kuvvetli bir darbe vurulmuş oldu.

Almanların verdikleri bu misallerin başka memleketler-de de taklit edileceğinden korkan Yahudileri büyük bir endi-şe kaplamıştı. Amerika'nın meşhur Wool Street'i yaniNewyork'taki dünya Yahudi iktisadiyatının merkezindekisanayi ve ticaret kıralları müthiş bir iktisadî buhranla sarsıl-dılar. 1930 senesinde başlayıp gittikçe genişleyen kriz ortalı-ğı kasıp kavuruyordu. O zamanki büyük krizde dört binbanka iflas etmişti. Bu hadiselerden sonra Amerikan iktisa-diyatı kıyamet kopmuş gibi süratle uçuruma sürüklenmekteidi. Dünyanın bu en zengin memleketinde birkaç bereketliyıldan sonra korkunç bir kıtlık kendini göstermişti, İşsizlik,

49

Page 41: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

açlık, ümitsizlik ve bir intihar salgını birbirini takip ediyor-du.

Amerika o devirde içtimaî bakımdan geride idi ve buihtiyaç ve zaruret devrini ne şekilde olursa olsun ıslah içinbir çare bulunamıyordu. Ebedî refah ve inkişafın yerini hu-dutsuz bir ümitsizlik almış ve iktisadiyat bir şeytan çemberi-ne girmişti. Orta sınıf halkın satınalına gücü o ana kadarmisli görülmemiş bir dereceye düşmüştü. Sanayi ve ticaretde aynı ölçüde gerilemiş ve bunun neticesinde fabrikalar birbiri ardı sıra kapanıp imalat son derece tahdit edilmişti.

Bugün Türkiye'nin içinde yüzdüğü iktisadî buhran vemalî güçlüklerde, aynı Yahudilerin tesir ve müdahalesinigörmek mümkündür. Parti kavgaları ve post didişmeleriiçinde kendilerini kaybetmiş olan insanlar, geçen sene, te-nezzülen İstanbul'a gelmiş olan dünya hükümdarlarındanRoçild'in bu zahmeti niçin ihtiyar ettiğini araştırmak lüzu-munu bile hissetmediler. Halbuki bu, son derece mühimdir;iktisadî muslukların birdenbire kapanmasında, bizim idare-sizliğimiz kadar başka unsurların da mevcut olduğunu kim-se hesaba katmadı. Bazı yabancı milliyetçi neşriyat Roçild'inYahudilere yaptığı bir milyon İngiliz liralık bir kredi ile bubuhranı körüklediğini ifşa ettiler. Aslını tahkik eden kim?...

1930 senesi nihayetinde Amerika'da işsizlerin yekûnuon üç milyonu bulmuştu. Bu rakama yarım gün çalışanlardahil değildir. Yüz binlerce ev, sahipleri tarafından ipotekborçları ödenmediği için icra dairelerince satışa çıkarıldı. Bi-na fiatları normalin en asgari haddine, hatta beşte, altıda bi-rine kadar düşmüştü. Çiftçilerin mal satışı tamamen dur-muştu. Buğday fiatlarını sun'î bir şekilde ve bir dereceye ka-dar tutabilmek için, yani ziraî mahsullerin enflasyonunu ön-lemek için milyonlarca kantar buğday ve mısır yakılmış ve

50

Page 42: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

lokomotiflerde kullanılmıştı. Bütün bunlara rağmen çiftçile-rin büyük bir kısmı iflâs ederek arazilerini terke mecbur kal-dılar. Sonsuz otomobil kuyrukları halinde —ki bunların için-de iş arayan ziraatçılar vardı— herkes en lüzumlu ev eşyası-nı ve aillerini alarak daha sıcak iklimlere ve bilhassa Floridaistikametine doğru hicret ediyorlardı. Böylece Florida'yi iş-gal eden büyük çiftçi orduları neticesinde işçi gündeliği 95sente kadar düşmüştü. Şehir belediyeleri birçok şehirleringiriş kapılarını silahlı adamları vasıtasıyle aç çiftçilerin hü-cumundan koruyor ve onları başka şehirlere gitmeye teşvikve iknaa çalışıyorlardı.

O sıralarda Almanya'da vaziyet tamamiyle aksine oluporada refah ve kalkınma hüküm sürüyordu. İktisadiyat herşubede yükselmiş, muvaffakiyetli bir şekilde gelişmekte idi.Orada işsizlik maziye karışmıştı. O kadar ki birçok sanayişubelerinde işçi kıtlığı bile kendini göstermişti.

Yoksulluk içinde ve çöküntü halinde geçen uzun ve ıstı-raplı senelerden sonra Alman milletini kaplayan refah, bol-luk ve bereket Yahudiyi çileden çıkarmıştı. Yahudi SamuelUntermayer'in teşkilatlandırdığı, Alman mallarına dünyacaboykotaj hareketi, Almanların bu iktisadî muvaffakiyetinikalbinden vurmak gayesini takip ediyordu. Boykot hareketimuvaffak olamadı ve çöktü.

Farmason ve Yahudi Rozvelt hükümetinin güç tahak-kuk eden «New-Deael» tedbirleri kısa bir müddet için he-saplanmıştı ve kendi bünyeleri için de bu plan menfi idi. Bu-nunla beraber Yahudi-Mason idaresi zaman kazanmak isti-yordu. Elbetteki bu yarım yamalak tedbirler ve faaliyetlerlebazı delikler kapatılıyor idi ise de bu, ancak yangına karşıbir bardak su mesabesinde idi. Amerika bu buhranlı vaziye-te açık bir ihtilal patlak vermeden daha ne kadar bir müddet

51

Page 43: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

dayanabilirdi? Ve... Ölüm tehlikesi geçiren, Yahudiliğe daya-nan milletlerarası yüksek maliyeyi (Haute Finance) bu fecivaziyetten kim ve nasıl kurtarabilirdi? Yüksek Yahudi mali-yesinin nefret ettiği Alman milliyetçilerinin lideri Adolf Hit-ler, nasıl oluyor da mümtaz milletin(!) asırlardan beri hâki-miyeti altında bulundurduğu imtiyazları yıkıp yerine yeniiktisadî sistemler kurmaya cüret edebiliyordu?

Bunun içindir ki, Yahudi maliyesine başkaldıran, HautFinance'a isyan eden bu lideri engizisyon mahkemesine sev-ketmek ve imhası için neler yapılmak lâzım olduğuna dairmel'un Yahudi kafaları düşünmeğe, çalışmaya başladı. Dün-ya Yahudiliği tekmil gayret ve faaliyetini bu noktada topla-mıştı, Yahudiler Hitler'in şahsında en tehlikeli düşmanlarınıgörüyorlardı. Onların en kuvvetli merkezleri olan New-York, Londra ve Paris'te, tekelci kapitalizmin hayatına kaste-den bu Alman asilerinin imha edilmesi zarureti hususundabütün söz sahibi Yahudi kodamanlar ittifak etmişlerdi. Bun-lar, Yahudi maliyesi, Yahudi tahakkümü, Yahudi diktatörlü-ğünün kurtulabilmesi ve mücadeleden muzafferane çıkabil-mesi için bu başkaldıranları merhametsiz bir şekilde yok et-meğe karar verdiler..

Yahudi Ratenau'dan sonra dünyanın kaderi, bu sem-bolik üç yüz Yahudi ile, uşakları yüksek dereceli Farma-sonlar, barbar dedikleri Almanlara karşı harp açılmasınakarar verdiler ve işte böylece İkinci Dünya Harbi kaçınıl-maz bir hal aldı, emr-i vaki oldu.

Not: Yahudi Valker Ratenau, Birinci Dünya SavaşındaAlman İaşe Nazırı bulunuyordu. Cephede Alman ordusu-nu, cephe gerisinde Alman halklarını iaşe sıkıntısına sok-mak için elinden gelen herşeyi yapmış, her türlü sabotajabaşvurmuştu. Bu hareket elbetteki Almanlar tarafından

52

Page 44: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

sezilmekte idiyse de o tarihlerde aleyhlerine bir şey söyle-mek mümkün değildi. Faciayı göre göre susmak lâzımdı.

O tarihte Osmanlı devlet ricaliyle Alman devlet erkâ-nı arasında bir iaşe yardımı mukavelesi yapılmıştı. Ger-çekleşmedi. Filistin'in mübarek topraklarında Yahudi dev-leti kurmayı tasarlamış olan bir milletin ferdi, o mübarektoprakları müdafaa eden bir orduya ve millete hiç yardım-da bulunabilir mi? Valter Ratenau isimli Yahudi İaşe Nazı-rı, Türklere bir habbe erzak vermemek için elinden geleniyapmıştır.

Harbin son senesinde ben, Suriye ve Garbî Arabistanumum kumandanlığı erkan-ı harbiye ikinci şube müdürübulunuyordum. Suriye, Lübnan ve Filistin'de iaşe buhranımevcuttu. Cephede döğüşen ordumuzun hâli yürekler acı-sı idi. Alman menzil kumandaniyle vaziyeti mütalaa ettik,bana şunları söyledi:

İaşe nazırımız Ratenau koyu bir siyonisttir. O iktidar-da kaldıkça, değil size ta Almanya'dan yiyecek yardımıyapmak, elinden gelse bizi açlıktan öldürecektir bu herif...Benim böyle teşebbüsüm oldukça itirazlara sebep oldu.

İstanbul'un müthiş bir yiyecek buhranı geçirdiği Vebir sürü iaşe nazır, umum müdür ve müdürlerin gayretleri-ne rağmen halkın sefalete düştüğü o sıralarda Almanlar-dan motorlu vasıtalar teminine muvaffak oldum. Gerekbunlar ve gerekse elde mevcut bütün imkânlara başvura-rak cephelerde vatanları için can veren silah arkadaşlarım-la Şam ve Beyrut ve Lübnan gibi büyük şehirler halkınınimdadına koşmaya çalıştım ki, bunları düşündükçemel'un Yahudi Ratenau'un iğrenç silueti gözlerimin önün-de canlanır. Bu ismi unutmamış olmaklığım bundandır.

53

Page 45: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Artık gizli faaliyetler başladı. Şifreli telgraflar, transat-lantik kabloları üzerinden dünyanın bütün kilit noktalarınaulaştırılıyor, yeraltı diplomasi mekanizması faaliyete geçiyorve en yüksek randımanla çalışmaya başlıyor. Parolası şu:

Almanya'ya ölüm!Ve... efkâr-ı umumiye endüstrisinin menajerleri Alman-

ya aleyhine başlayan harekâtın direktiflerini ve emirleriniverdiler. Almanya aleyhine tertiplenen bu harekâtın maksatve gayesi maskelenerek «Dünya vicdanı»na efkâr-ı umumi-ye idarecileri tarafından arzu edilen şekilde, her çareye, heryalana, her iftiraya başvurularak aksettirildi. O kadar ki «ah-lak ve insaniyet» maskesine bürünülerek her fırsatta Alman-ya aleyhine tahrikler yapıldı. Almanlar, kendi vaziyetlerinitahkim için hangi teşebbüste bulundularsa, bunlar: "dikta-törce tedbir, ahdi bozma, halkı tazyik, gayrı insanî hareketve vicdansızca tutum" diye tavsif edilerek, Almanlar aleyhi-ne hüküm veriliyor ve aleyhine çalışılıyordu.

Londra ve Newyork'taki yobaz ve kör mutaassıp, riya-kâr ve hain Yahudiler bu menfur yalanların nerede kullanı-lacağını Birinci Dünya Harbinde tecrübe etmişlerdi.

Bunlar şimdi evrak hazinelerinden, arşivlerinden bu es-ki iğrenç masalları tekrar ortaya çıkardılar. Aradaki fark, Bi-rinci Dünya Harbinde: Almanlar çocukların ellerini balta ilekesiyorlar iftirasına mukabil bu sefer temerküz kampları hi-kâyesi yer aldı ve bunun için bol malzeme bulundu. Zira safve temiz kalpli Almanlar bu gibi masallara çabuk kanancinsten insanlardı.

Bütün dünyadaki adalet ve hak sever insanlar; temer-küz kampı masalları dünyaya yayıldığı zaman, suçsuz esir-lerin çektikleri işkenceleri duydukları zaman iliklerine kadartitremişler ve böylece Almanlar aleyhine umumî bir nefretyaratılmış oldu.

54

Page 46: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Fikir imalâtçıları ve propagandacılar bundan sonra bil-hassa Amerika'da, Hitler'in bütün dünyayı istila etmek eme-linde olduğunu yaydılar. Böylece Amerika'daki vurdum-duymazları dahi bir telaş aldı. Yahudinin istediği de bu idi.Amerikan milletini harbe hazırlamak! Yahudiye başkaldıranbir milleti başka bir millete kırdırmak...

Dünya ihtilalcilerinin Almanya'daki faaliyetine son ve-rilmişti. Bu yüzden, Yahudiler o tarihlerde Avrupa milletlerzincirinin en zayıf halkası sayılan İspanya'yı tercih ettiler veorasını kendi faaliyet sahaları olarak kabul ettiler ve bir kar-deş harbinin çıkmasına sebep oldular. Bu dahilî harbin vah-şet bakımından tarihte bir eşi ve benzeri yoktur. İnsanlarınen korkunç ve tüyler ürpertici bir şekilde öldürülüşü bu içharpte görülmüştür. Komünizm ve bolşevizm ihtilâlindensonra en kanlı mücadele burada olmuştur. Bu iç harp mil-yonlarca insanı mahvetmiştir.

Şâyan-ı hayrettir ki dünya vicdanı, yeryüzünün herhangi bir yerinde, beğenmediği en ufak bir harekete karşıbinlerce gazetesiyle hücuma kalktığı halde İspanya dahilîharbinde kızılların işlemiş olduğu en büyük alçaklık, vahşetve canavarlığı —bilerek— görmemezlikten gelmiştir. Ziraonların sevgi ve sempatileri Hürriyet - Müsavat - Kardeşlikparolası altında çalışan sahtekârlar yani Yahudi, Farmasonve Komünistler içindir. Çünkü dünya Masonluğu bunuböyle istiyordu. Bundan ötürü de İspanya iç harbinde cana-varca öldürülen milyonlarca insanın hesabını suçludan so-ran olmadı. Vaziyet böyle devam etmektedir. Aynı parolalaraltında işlenen cürümler mubah sayılıyor ve bütün dünya-nın sağ duyulu insanları, milliyetçileri, muhafazakârları vetemiz evlatları daima gericilik, mürtecilik ve faşistlikle ithamediliyorlar.

İspanya'da uzun süren bir mücadeleden sonra kızıl ba-rikat muharipleri savaşı kaybettiler. Ananesine bağlı Ispân-

55

Page 47: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

ya ordusu, hariçten idare edilen bu anarşist, kızıl terörü yoketmesini bilmiş ve İspanyol halkını sulha kavuşturmuştur.

Almanya, komşu memleketlerdeki kendi azınlıklarınıimparatorluğuna ilhak ettikten sonra bütün komşulariyle iyigeçinmek için onlara uzun vadeli «adem-i tecavüz» paktlarıve müsait ticaret anlaşmaları teklif etti. Bundan başka İngil-tere ve Fransa ile olan eski gerginlikleri ve menfi hisleri orta-dan kaldırmak için her fedakârlığı yaptı. Fakat bu iki mem-lekette mühim mevkileri ellerinde tutan Yahudi ekalliyetibuna mani olmaya ve Almanya aleyhine soğuk bir hava ya-ratmaya muvaffak oldular. İngiltere ve Almanya arasındayapılacak olan askerî bir anlaşma için vaki olan bütün teklif-ler ve bilhassa, sadece İngiltere'nin istifade edeceği donan-ma anlaşması, Anglo-Saksonları katiyen yumuşatmadı, ak-sine olarak gerginlikler bundan sonra göze batacak şekildeartmaya ve sıklaşmaya başladı. Yahudi son kozunu oynu-yordu.

Birisi Wilhelm von Custlof olarak İsviçre'de, diğeri deParis'te olmak üzere iki diplomat Yahudiler tarafından katle-dildiler. İşte bundan sonradır ki Almanya'da yaşayan Yahu-diler aleyhine tedbirler alınmaya başlandı. Taş yuvarlanmış-tı. Polonya; harp açılması için münasip bir satranç taşı olma-ya lâyık görüldü. İngiltere, Versay anlaşmasının meydanagetirdiği yanlışlıkları ve Almanya ile Polonya arasında hu-sule gelen anlaşmazlığı izâle maskesiyle, hakem rolündesahneye çıktı. Polonya için çok müsait olabilecek Alman-Po-lonya anlaşmasını akim bırakmak için Farmason Çörçil vetaraftarları, Polonya münevverlerinin mutaassıp kanadiyleiş birliği yaparak bu anlaşmaya mani oldular. Ne yazık ki osırada büyük kahraman ve Polonya'nın kurtarıcısı Mareşal.Pilsudski hayatta değildi. Yoksa uzun yılların

56

Page 48: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

kurtardığı güzel vatanını Yahudilere, Farmasonlara ve birmaceraya feda edemezdi. Halbuki görünmez kuvvetler vegizli teşekküller, Polonyalılara Almanlarla anlaşmamak içintam bir garanti vaat etmişlerdi. Geç olarak anlaşılmış bulu-nuyor ki Çörçirin vaadini tutmaya hiç de niyeti yokmuş...

Bütün bu olup bitenlere karşı Polonyalılar umumî sefer-berlik ilan etmekle mukabelede bulundular. Daha fecisi Ya-hudi yalan ve entrikalarına kapılarak Polonya'da yaşayanelli sekiz bin Alman'ı kılıçtan geçirip katlettiler. «Dünyavicdanı» dediğimiz heyulanın bu facia karşısında kılı bile kı-pırdamadı.

İşte bu hâdiseden sonradır ki Alman orduları yıldırımhıziyle Polonya topraklarına girdiler. Harp tahrikçisi Yahu-dilerin de istedikleri bu idi ve onlar ilk hedeflerine ulaşmış-lardı ve bundan istifade ederek, Almanya aleyhine İkinciDünya Harbini körüklemeğe başladılar. Bunun mucip sebe-bi ve yalanı daha evvelden hazırlanmıştı: «Polonya'nın kur-tarılışı»...

Hakikaten o tarihlerde Alman ordusundan sayıca üstünolan LEH ordusunun Almanları yıpratacağı ümit ediliyordu.Fakat vaziyet başka türlü tecelli etti. Alman ordularının yıl-dırım hıziyle ilerleyişinin tazyiki altında Polonya müdafaasıon sekiz gün içinde çökmüş, onu şımartmış olan İngiltere veFransa kendisine hiçbir yardımda bulunamamış ve böylececesur ve asil Leh milleti feci bir mağlubiyete duçar olmuştur.Daha doğrusu Polonya, Yahudilerin tuzağına düşen devlet-lere ve entrikalara kurban olmuştur.

Harp bu şekilde birinci safhayı geçtikten sonra tuhaf birvaziyet husule gelmiştir. Bu durum siyasî müşahitlere göredüşündürücü ve manalı olup birçok muammaları da berabe-

57

Page 49: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

rinde taşıyordu. Almanya ile düşmanları arasında bir harphali mevcut olduğu halde, Polonya harbinden sonra dokuzay içinde cephelerde hiçbir savaş olmamıştı. Garp cephesin-de Almanlar Ziğfrit, Fransızlar da muazzam, geçilmez mü-dafaa kaleleriyle meşhur Majino hattına yerleştiler ve ken-dilerini orada gayet emin hissettiler. Geçen bu müddet için-de iki tarafın askerleri birbirlerine tek kurşun sıkmadılarve günlerini sulh ve sükun içinde geçirdiler- Fazla olarakiki hasım tarafın askerleri hoporlörlerle birbirlerine en sonmüzik parçaları ikram ettiler. Bunun mânası ne olabilirdi?Bunun çok mânası vardı. Bu sessizlik arkasında dünya vic-danının büyük bir ketumiyetle saklamak istediği sebeplerinhakikati ancak İkinci Dünya Harbinden sonra gün ışığınasızdı. İngiliz yarbay Creagh Scott'un; Chelsea belediyesindel1 Ağustos 1947'de vermiş olduğu nutuk ve uzun tafsilat İn-gilizce Tomerrow mecmuasının 1947 tarih ve 6 sayılı nüsha-sında aynen ve tamamen şöyle neşredildi:

«1939-40 senesi devamınca ceryan eden telefon harbi(1)esnasında İngiliz ve Alman hariciye vekâletleri ara-sında uzun görüşmeler yapılmıştır. Bu zaman zarfın-da biz, (yani İngilizler) Almanlara; Almanya altın stan-dartına döndüğü takdirde harpten vazgeçmeğe hazırolduğumuzu bildirdik. Bundan sonra Atlantik kartatoplantısı yapıldı. O toplantıya İngiliz imparatorlukbankasının şefi Montagü Norman iştirak etmişti. Buiçtimada Çörçil, Hitler imha edildikten sonra Alman-ya'nın tekrar altın standartına dönmeğe mecbur tutul-ması lâzım geldiğini söyledi.»

Greagh Scott bu nutkunda; 1949 senesinin Temmuzayında «Membres Bulletin» dergisinde neşredilmiş olen malîprojelere dair bir neşriyata da temas etti.

(1) Yazar telefon harbinden, duraklamayı kasdediyor.

58

Page 50: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Demek ki işin iç yüzü bu idi. Telefon harbi dedikleri,kendiliğinden mütareke devri boyunca yapılan müzakereler,görüşmeler ne Polonya'nın ve ne de diğer küçük devletlerinhakları, hürriyetleri ve mukadderatlariyle alâkalı olmayıp,Altın buzağı'nın kurtarılması içinmiş... Halbuki İngiltere,bütün bu devletlerin hak ve hürriyetlerini korumak için har-be girdiğini bütün dünyaya bağıra bağıra ilan etmişti. Altınbuzağı'nın ölümden kurtarılması ve diğer memleketlerin«Altınsız» iktisadî sisteme yakalanmamaları için İngilteregayretlerini bu nokta üzerinde toplamıştı. İnsan hak ve hür-riyetleri vesâir boş laflar sadece birer maskeden ibaretti.

Altın meselesinde tehlike gizli ve ziyadesiyle mühimdi.Eğer bütün devletler, Almanya'nın «Altınsız» iktisat siste-mine dönerlerse o zaman İngiltere, müstemlekelerinde bulu-nan ve kendisine muazzam kazançlar getiren altın madenle-rinde, en asgarî gündelikle çalışan yüzbin işçinin kendisinesağladığı kârlardan mahrum kalacaktı.

Ya Amerika! Fort Knox'un(1) derinliklerinde istif edilmişolan altınlarının vaziyeti ne olacaktı? Eğer böylece altın'ıniktisadî hayatta bir rolü olmadığı hakikati kafalara yerleşirseve altının yerine başka bir şey ikame edilemez faraziyesi-nin boş bir vehimden ibaret olduğu anlaşılır korkusu içinmamur Avrupa'nın büyük kısımları taş üstünde taş kalma-mak üzere tahrip ve yok edildi.

Acaba, zelzele, deprem veyahut hareket-i arz gibi veya-hut bunlardan daha müthiş bir tabiat faciası vuku bulur daFort Knox'daki altın ihtiyatları ortadan yok olsa idi dünya-nın daha fakir bir hale düşeceğine inanan insan çıkar mı idi?

Almanlar, tekrar altın standardına dönüşün, ancak yenikazanılmış olan iktisadî hürriyet ve siyasî istiklâlin elden gi-deceğini düşünerek teklifleri reddettiler.

(1) Amerika'nın altı bin ton olan devlet altınları Fort Knox'un kasalarındayatmaktadır. Vatikan'ın da burada iki bin ton altını vardır.

59

Page 51: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Altın bahsine gelince, buraya tarihî bir vak'ayı zikret-mek faydalı olacaktır. 1869 senesinde Prag şehrinde ha-ham Ben Yuda'nın mezarı başında bir nutuk veren YahudiReichhorn şunları söylemiştir:

«Altın her zaman mukavemet edilmez bir kuvvettir.Hep de böyle kalacaktır. Mütehassıs ellerin kullandı-ğı altın, ona sahip olanlar için en faydalı bir vasıtaolacak ve ondan mahrum kalanları kıskandıracaktır.ALTINLA EN MÜSTAKİL VİCDANLARSATIN ALINIR(1)Kıymetlerin bedelleri, bütün mahsullerin değerlerionunla tespit edilir. Alacakları borç paralarla hükü-metlere bununla tahakküm edilir.Başlıca bankalar, bütün dünyanın borsaları, bütünhükümetlerin kredileri bugün elimizde bulunuyor.»

İşte bundan doksan üç yıl önce bir Yahudi hahamınınağzından çıkan bu sözler İsrail oğullarının altına verdikle-ri kıymet ve ehemmiyetin derecesini gösterir.

Yahudilerin, kendi sonsuz ihtiras ve hayallerine mes-net yaptıkları bu altın keyfiyeti milliyetçi Almanya'nın ik-tisadî buluşuyla yerin dibine geçirildikten sonradır ki,dünyaya yeni yeni yangınlar ve harabeler vaad eden Yahu-dinin sönmez kin ve nefreti artmıştır. Bu kin sönmek şöy-le dursun bugün alev alev tutuşmuştur.

Hitler, dünyadan göçmüş olmakla beraber Yahudilikhâlâ bu insan hakkındaki gayzmı, kinini ve düşmanlığınıyenememiş, hırsını teskin edememiştir. Kur'an-ı Kerim

(1) Yalan da değil! Yapılan tetkikler her milletin gizli emniyet teşkilatında-ki adamları satın alarak Yahudi düşmanlarını yere sermektedir.

60

Page 52: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

bunlar için: «Gayzleriyle gebereceklerdir...» buyuruyor.Yarının insanı, behemehal bu altın denilen maddeye

harp açıp da EMEK ve ALIN TERİ'ni bir mikyas olarakkabul ettiği gün Yahudi hapı yutmuş ve onun bütün salta-nat ve tahakkümü çökmüş olacaktır. O zaman çürük vic-danları para ile satın alamayacaklardır.

Bugün zahiren birbirine zıt gibi gözüken fakat haddi-zatında ipleri Yahudinin elinde bulunan her iki sisteminçarpışması sebepleri de bundan başka bir şey değildir.

Almanya o vakitler mühim miktarda altın ihtiyatlarınasahip olmadığı için, eğer İngiliz teklifini kabul etmiş olsa idi,o zaman uzun vadeli kredilerle, Yahudiler elinde bulunandünya bankalarından büyük miktarda altın satınalmayamecbur kalacaktı. Bunun mânası, Almanya'nın kendi arzusuile ve gönüllü olarak koparmış olduğu altın kelepçeleri tek-rar ellerine takmak ve faiz esaretine girmek demekti. O za-man Almanya'nın iktisadî kazancının mühim bir kısmı faizolarak beynelmilel yüksek Yahudi maliyesinin hazinelerineakacaktı. Bu ise, Alman milletinin yaşama tarzının müthişbir sukutu olacaktı. Alman devlet adamları bu sahada zen-gin tecrübelere sahiptiler. Zira Versay muahedesini takipeden seneler kendileri için çok çetin bir ders olmuştu ve birdaha Yahudi yüksek maliyesinin ve haydutlarının ellerinedüşmek istemiyordu.(1)

Türkler için de Versay aynı mânayı taşımaz mı? Dört yılkahramanca, erkekçe çarpıştıktan, Çanakkale'de dünyanındev kuvvetlerini mağlup ettikten ve türlü mucizeler yarat-tıktan sonra çeşitli talihsizlikler yüzünden harbi kaybeden

(1) Alman Nazi Partisi programı'nda buna faiz köleliği denir, Geniş bilgiaynı adla neşredilen kitapta. (Millî Hareket Yayını.)

61

Page 53: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

milletimize ne acı muamelede, ne asaletsiz hareketlerde bu-lunmuşlardır. Bunları unutmamalı, ve yeni nesilleri bu acımisallerle yetiştirmelidir. Biz o günleri bizzat, içimiz kan ağ-layarak yaşadık.

Unutmadan şunu kaydedelim ki bizim talihsizliğimizinen büyüğü: âlicenaplığımızı israf ederek içimizde beslediği-miz yılanlara tanıdığımız imtiyazlar, onları bağrımıza bastı-rarak nimetlere gark etmek neticesi Filistin harekâtında omel'unların yaptıkları hiyanetler, casusluklar ve sabotajlar-dır. Bu nankörlerin bizi boylu boyuna yere serip mirasımızıpaylaşmak ve Türk imparatorluğunu parçalayıp mukaddestopraklarda devlet kurmak için yapmadıkları namussuzlukkalmamıştı. Buna ilâve olarak dünyanın her köşesinden top-ladıkları çıfıt gönüllüleriyle Çanakkale'de fiilen harbe gire-cek, velinimetleri Türklere cephe alacak, silah çekecek kadaralçalmışlardı.

Talihsizliğimizden bahsederken, daha derinlere gitme-den akla vehleten bunlar gelmektedir. O kadar ki harbi kay-bedip, silahlarımızı terk ettikten sonra bize Versay muahe-desindeki hakları dahi çok görerek, elimizde bakiye kalanpetrol ve diğer madenlerin de üstüne oturmak için Yahudimaliyesi bize Sevr muahesini kabul ettirmek istediler. Bunuyırttık, parçaladık ve paçavra gibi suratlarına çarptık. Evet;Türkler kanları bahasına istiklâllerini kazanmışlardı. FakatYahudi maliyesi, gazetecisi, gazeteleri, ajanları, casusları vesatın aldıkları vicdanlarla öylesine içimize girdi ki, artık onukaldırıp atmak imkânı yok gibidir.

Bugün içinde yaşanan hadiselerden, onların ne miktaristifade ettiğini, yangınları nasıl körüklediğini, efkâr-ı umu-miyeyi istediği istikametlere sevk için neler yaptığını bir bil-sek, idrâkimizin donduğunu hissederiz. Şuna kat'iyetle ina-nıyorum ki: Bu milletin şimdiye kadar vebalini sırtlarınayüklenmiş olan insanların hiçbiri bu acı hakikatin farkına

62

Page 54: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

varamamışlardır. Hadiselerin iç yüzünde gizli hakikatlerinazarlardan saklamak için dünya Yahudiliğinin harcadığıpara müthiştir.

Almanya'ya dönelim; Almanya, İngiliz tekliflerini red-dederek buna mukabil sulh teklif etti. Ve İngiltere ile mütte-fiklerinden hiçbir alacağı ve isteği olmadığını katiyetle ifadeetti. Neye yarar? Müttefikler bu insanî teklife kulak bile as-madılar ve asla alâkalanmadılar. Devletler üstü bu kuvvetcephesi, bu Alman Toton mertliğini takdir edeceklerine hid-detlendiler, öfkelendiler. Onlar böyle bir hareketi asla bekle-miyorlar ve Almanya'nın eninde, sonunda dize gelmesinibekliyorlardı... Ve nihayet yüksek Yahudi-Farmason şurası-nın karariyle, uğradıkları bu mağlubiyetin TALMUT hü-kümlerine göre intikamını almak icap ediyordu. Vaziyet; varolmak veyahut tamamen yok olmak noktasına geldi, dayan-dı ve bu suretle müthiş intikam harbi başlamış oldu...

Cehennemin kapıları açıldı, toplar gürledi, hanümanlaryıkılmaya, milyonlarca insan ölmeğe ve yeryüzünü meş'umkaranlıklar kaplamaya başladı. Artık kıyamet kopmuş gibiidi. İnsan oğlu vahşileşmiş, köpürmüş, şuurunu kaybetmişbir halde sanki mezbahalara sürüklenmekte idi. Bu harp in-sanlık tarihinin şimdiye kadar mislini görmediği en korkunçbir şekilde gelişti. Onun bıraktığı talihsiz miras neticesindebütün insanlık, altından asırlar boyu kalkılamayacak bir keş-mekeş ve ıztıraba gömüldü. Milletlerin ahlâkı bozuldu vebütün milletler, Yahudi protokollarında işaret edildiği şekil-de, maddesini, mânasını yitirerek içinden çıkılmaz bir çuku-ra düşürüldü.

63

Page 55: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Stalingrad'da harp talihinin değiştiği ana kadar sürenikinci Dünya Harbinin ilk safhasında Alman ordusunu, şim-diye kadar misli görülmemiş bir tempo ile muvaffakiyettenmuvaffakiyete koşar görüyoruz, öyle ki: Rakiplerinin nefesikesilmiş, bütün dünya hayretlere gark olmuştur. Alman za-fer yürüyüşü Fransa'da başlamıştı. Zaptedilemez diye dille-re destan olmuş olan meşhur Majino hattiyle, Belçika'dakidünyanın en kuvvetli müstahkem hatları birkaç gün içindeteshir edildi ve kısa zamanda Belçika ve Fransa'nın büyükkısmı işgal edildi. Aynı zamanda Danimarka ve Norveç'inişgali de İngilizlerden evvel davranılıp ancak birkaç saat ön-ce tamamlandı ve Alman cenahı emniyet altına alındı. Bun-dan sonra Yugoslavya ve Yunanistan ile şimalî Afrika'ya biratlama tahtası vazifesi görecek olan Girit, Alman ve İtalyankuvvetlerinin eline düştü. Bunları Alman silahlı kuvvetleri-nin Sovyet Rusya'ya yapmış olduğu yıldırım yürüyüşü ta-kip etti.

O tarihte Stalin, komünist ihtilâlinin genişleme ve tatbi-ki planını, komintern'in Avrupa memleketlerinde yayılmaçalışmasını muayyen bir zaman için durdurdu ve buna mu-kabil Amerika'da ve müttefik memleketlerde komintern fa-aliyetini arttırdı.

Sovyet Rusya, ordularını teşkilâtlandırmak ve seferber-liğini tamamlamak için Almanya ile taktik bir mütareke veticaret anlaşması akdetti ve aynı zamanda kan dökmeden vefazla mücadele etmeden Polonya ve Basarabya'mn büyükkısımlarını ele geçirmeğe muvaffak oldu. Sovyet Rusya«üçüncünün rolünü» oynuyor ve Almanya'nın çok cephelibir harbe gireceği zamanı bekliyordu. Moskoflar, bu suretleAlmanya'nın askerce harcanacağını hesap ederek sırtına sondarbeyi indireceğini düşünüyordu.

Almanlar, komünist taktiğinin Lenin'ci metotlarını iyibiliyordu. Buna göre milyonluk Moskof orduları sel âfeti gi-

64

Page 56: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

bi Avrupa'yı istilâ ettiği anda bütün Avrupa'nın ve bilhassaAlmanya'nın ne gibi acı bir felâkete sürükleneceğini tahminediyordu. Çünkü, kanlı Rus ihtilâlinde katliam ve korkunçişkencelerle tasfiye edilen betbaht insanların yekûnu yirmibeş milyondu. Bu müthiş rakam, her vicdan sahibi insanıiliklerine kadar titretirdi.

Sovyet Rusya; Yahudinin istediği dünya ihtilâlini ger-çekiştirmek için beynelmilelcilerin silindiri ve dünya içinen büyük tehlike idi.

Bu cihanşümul felâketi önlemek, dünyayı zincire vur-mak isteyen bu dev kuvveti parçalamak için Hitler ani biremirle kıtalarına Sovyet Rusya'ya yıldırım harbi açmalarınıemretti. Şark cephesinde de Alman sevkulceyşinin ve askeri-nin dayanılmaz bir kudrete sahip olduğu görüldü.

Alman orduları yıldırım hıziyle Rus steplerine doğruhücuma geçtiler, tanklar Sovyet ordularını teker teker imhaederek, müthiş kayıplarına rağmen Volga nehrine kadar nü-fuz ettiler ve Kafkasya'nın petrol kaynaklarına kadar sokul-dular. Bu sırada, o güne kadar misli görülmemiş, tabiat hari-ci bir kış hüküm sürmekte idi.

Sovyet Rusya'nın akıbeti taayyün etmiş gibi idi. Şimdibir de Şimalî Afrika'daki hareket ve Alman şehirlerininbombardımanı başlamıştı. Bir yandan ikmal zorlukları veAlman kıtalarının yüklerinin ağırlaşması ve vazifelerininzorlaşması da kendini göstermeğe başlamıştı...

Artık Amerika'nın saati çaldı. Amerika'nın harp sana-yi ve kışkırtma propagandası en son hadde ulaşmıştı. Silahfabrikaları —ki hemen hemen hepsi Yahudi Bernar Ba:

ruh'un elinde idi— geceli gündüzlü çalışıyor, harp malze-mesi imalatı süfatle artıyor ve sonu gelmeyen nehirler gibi

65

Page 57: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

bütün mecralardan, yollardan, her vasıta ile İngiltere ve Sov-yet Rusya'ya akıyordu. Bunun Alman harp ve cephe faaliye-tine bir durgunluk vermesi ve hatta felce uğratması tabiî idi.Yahudi Rozvelt'in etrafındaki kafa ve beyin tröstü cezbeyetutulmuş gibi hummalı bir şekilde çalışıyordu. Bunların ga-yesi Amerika halkını Berlin - Roma - Tokyo mihveri aleyhineharbe sokmaktı.

Almanya, o ana kadar Amerika'nın milletler hukukualeyhindeki tedbirlere kendisini kaptırmadı ve Amerika'daYahudilerin idare ettiği müthiş Alman aleyhtarı faaliyet vepropagandaları görmemezlikten geldi. Amerika, bu ateşlipropagandalarının bir netice vermediğini görünce bu seferJaponya'ya meydan okumaya başladı. Japonya buna PerlHarbur'a taarruz etmekle mukabele etti.

Rozvelt, bu Perl Harbur baskını çok evvelden ve sara-hatle biliyordu, böyle olduğu halde hiçbir müdafaa tedbirialmadı ve bunu Japonya'ya harp açmak için bir bahane ol-sun diye bekledi.(1)

Perl Harbur baskını, Almanya'yı da harbe girmeğe mec-bur etti; çünkü Almanya ile Japonya arasındaki mukaveleböyle icap ettiriyordu. Bu suretle Rozvelt'in tertibi muvaffakolmuş ve Amerikan milleti türlü entrika ve hilelerle harbesokulmuştu. Bu muvaffakiyet hiç şüphesiz bir Yahudi zaferiidi ve dünya Yahudiliği artık düğün bayram yapmakta idi.

Amerika asker ve sanayi bakımından çok hazırlanmıştı.İngiltere ile Sovyet Rusya'ya gayet büyük miktarda harpmalzemesi göndermişti. Bundan sonra da muazzam, dev fi-loları ve kudretli bombardıman uçaklariyle; o zamana kadarkendisini ziyadesiyle harcamış olan Japonlara var kuvvetiy-le çullanmıştır.

(1) Tarihin en tipik hadisesi olan bu, Perl Harbur hadiseleri hakkında müt-hiş ifşaatı ihtiva eden ve bir kaç sene evvel Amerika'da neşredilen yazı-ları başka bir kitap halinde neşredeceğim.

66

Page 58: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

O sıralarda dünya Yahudiliği, meşhur casusları sayesin-de(1) Almanya'nın, silah mevzuunda ihtilâl yaratacak sürp-riz silahlar hazırladığını öğrenince; Amerika'yı, herşeydenevvel Almanya'yı yok etmeğe teşvik ve ikna etti. Bundansonra Amerikan, İngiliz ve Rus kuvvetleri faaliyetlerini ko-ordine ederek bir an önce, tekmil cephelerde hâlâ erkekçe vekahramanca çarpışmakta olan Almanya üzerine çullandılar.

Bu suretle Avrupa harp meydanını askerî bir ihraç hare-keti için olgun bir hâle getirmeğe geçildi. Binlerce zırhlı devuçankale, Atlantiği aşarak İngiltere'deki üslerine indiktensonra, bütün geceler bomba yüklerini Alman şehirleri üzeri-ne boşaltmaya başladılar. Bereket versin gayet iyi bir şekildegözden saklanmış olan Alman endüstrisi ve fabrikaları buhava hücumlarından büyük zarar görmedi. Bunun acısını çı-karmak için İngiliz generali Harris'in şeytanî ve mel'un birbuluşu olan hava tethiş hücumlarına geçildi. Böylelikle in-sanlık tarihinde ilk defa olarak, gayri askerî ve masum halk-la meskun bütün şehirler, kasabalar ve köyler hava bombar-dımanlariyle insanlariyle birlikte yok edilmeye başlandı. Ta-biî, gözden saklanmış olan askerî hedefler yerine bu, zavallışehir ve kasabalar kolayca görülüyor ve insafsızca mahvedi-liyordu.

Tarafsız memleketlerde bu vahşiyane ve canavarca ha-rekete karşı birçok mühim şahsiyetler protestolar yağdırmış-larsa da TALMUT'un emrettiği intikamın önüne geçmek as-la mümkün olamamıştır.

Talmut, insanlık ve medeniyet tanımaz. İntikam, onunbaşlıca zevki ve insan kanı da onun yegâne gıdasıdır. Yüzmilyon insanın ölümü, medeniyetin yıkılışı, insanların vah-şileşip ahlâk ve asaletini kaybetmesi ona vız gelir. Onun iste-diği de budur. O, bütün insanlığı, on üç milyonluk bir ekalli-

(1) Bu casusların başında, kendi millî emniyet başkanları vardı. Yahudininparası neler yapmaz ki?!...

67

Page 59: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

yet olan kendisine esir etmedikçe asla yolundan dönmiye-cektir.

Şimdi, bir yandan kendi eliyle silahlandırıp beşeriyetinbaşına belâ ettiği Moskoflara, zahirde ideolojisi diğerine zıtgibi görünen Amerika'yı karşı karşıya koyup, tekmil mede-niyeti bir anda yıkmak için üçüncü dünya harbine hazırlan-maktadır. Bu bahane ve insanlığa saldığı korku ve dehşetle,değişik üniformalarla milletlerin harimine sokulmuş, devletadamlarını elde etmiş, bütün vicdanları satın almıştır.

Okuyucunun maneviyatını büsbütün kırmamak için şu-nu haber vereyim ki, her memlekette birçok asil ve kahra-man insanlar dünya üstünde dolaşan kara bulutları bertarafetmek için vazife başındadırlar. Bunun en mühim tarafı, buhareketin Amerika'da ciddi, köklü, programlı ve esaslı birşekilde ele alınmış olmasıdır. O kadar ki eyalet valileri, sena-törler, mebuslar, generaller, amiraller ve pek çok mümtazşahsiyetler bu davanın önderi olmuşlardır. Düne kadar mey-danı boş bulan, entrikalarını kolayca döndüren ve insanlarıngafletinden cesaret alarak şımaran Yahudi, şimdi karşısındamüthiş, kuvvetli, azimli ve imanlı bir cephe görmektedir.Korkmaktadır, kesesinin ağzını açmış, milletlerden çaldığıhesapsız paraları hesapsız ve ölçüsüz harcamaktadır.

Her memlekette satılık vicdan bulunur, fakat bunlar an-cak namussuzca oyunlar ve yeraltı faaliyetlerine yararlar.Fakat karşılarına çıkan mefkûreciler onlara hiç benzemezler,onların vicdanları kiralanmaz, satın alınmaz. Onlar Yahudialtınlarının sadece yüzüne tükürürler. Pis çıfıtın iftirası, na-muslu insanlara tesir edemez. Milletler hakikati öğrendikçe,Yahudinin elindeki kirli vasıtalar ve aletlerin mahiyetini an-ladıkça —ki anlamaktadırlar— o rezil ekalliyetin her yalanıaleyhine çıkacak, her iftira tamamen aksi tesir yapacaktır. Vebir gün müslüman milletlerden teşekkül etmiş milyonluk birkurtuluş ordusu «Mağlup» Filistin'de İsrail oğullarının Az-

68

Page 60: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

rail gibi karşılarına dikilecek, onun leşi topyekûn yere serile-cek... ve insanlık kurtulacak, ebedî sulh doğacaktır. O günyakındır!...

Milletler hukuku ve insanlık aleyhine sivil halka karşıtethiş hareketine geçilmekle Alman mukavemet azmini yık-mak ve kırmak istediler. Onlarca, Almanya elde bulunantekmil imkânlarla tahrip edilmekte idi. Artık büyük engizis-yon makinesi faaliyete geçmişti ve harbin sonuna doğru dasivil halkın ıztırabı hudutsuz bir noktaya yükselmişti.

Pek çoğunda askerî tesisler ve hava meydanları olma-dan ve buna mukabil yerine konması imkânsız muazzamkıymetli tarihî abidelere sahip olan Alman şehirleri üzerinehiçbir tefrik yapılıp hak tanınmadan yüz binlerce yangınbombaları ve fosfor varilleri tufan gibi, dolu gibi yağdırıldı.Böylece şehirler dev enkaz ve kitle mezarlığı haline kondu.Kurbanların çoğu kadın ve çocuktu.

«Birisi yanağına bir tokat vurursa, sen ona öteki yanağını u-zat» diyen Hazreti İsa'nın ümmeti böylece, Yahudilerin hatı-rı için, insanlık için yüz karası bir vahşet ve barbarlığa gö-mülmüş bulunuyordu. Biz müslümanlar ve Hazreti Mu-hammed'in ümmeti, silahsız halka tecavüzü ve aman dileye-ne karşı silah çekmeyi cinayet sayarız; fakat medeni(!) Av-rupa böyle bir hak tanımadığını İkinci Dünya Harbindebütün dünya muvacehesinde ispat etmiş oluyordu.

Bütün bu müthiş olaylara rağmen Alman cepheleri da-yanıyordu. Alman sivil halkı ise gerek disiplini muhafaza,gerekse bu acı ıztıraplara tahammül kabiliyeti bakımındancidden harikalar yaratmakta idi. Alman kısmındaki ihanet,sabotaj ve casusluk vakaları da artıyordu. KANARİS'in ba-şında bulunduğu her renk ve her tıynette hainler ordunun

69

Page 61: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

ve iktisadî hayatın birçok noktalarına nüfuz etmişlerdi.

Şuraya şu mütalaayı sıkıştırabiliriz ve bundan bütündevlet idare eden adamlara ve ordulara kumanda eden eş-hasa hatırlatırız ki: Dünyanın her yerinde «gizli emniyetve istihbarat teşkilatı» eğer iyi kurulmuş ve yurtsever,mert insanların eline verilmemiş olursa, o memleketlereen büyük tehlike bu kanallardan gelebilir. Çünkü bütünbu teşekküller, devlet idare edenlerin istikametlerini tayineder, onlara kılavuzluk ederler. Dünyanın bütün hain Ya-hudileri ve her memleketin Farmason güruhu, bu gibi te-şekküllerin oynayacağı mühim rolün ehemmiyetini iyibildikleri için hep bir kanaldan memleketin çukurunu ka-zarlar. Altın anahtarın, açamıyacağı kapı yoktur. Zayıf ka-rakterli, haris ve menfaat düşkünü insanlar az veyahut çokpara ile satın alınabilirler. Böylelerine ayrıca mevki, rütbeve büyük menfaat gösterildiği takdirde mesele daha dakolay olur. Dünyanın bütün istihbarat ve casusluk teşek-külleri bir nevi imtiyaz sahibi olduklarından ve bu gibile-rin hareket ve faaliyetleri büyük bir gizlilik taşıdığından,oynayacakları roller de bu nisbette gayet büyük olabilir.Bu inceliği lâyıkiyle bilen hilekâr Yahudi, evvela kendisi-nin korkunç propagandasiyle zemin hazırlar ve sonra elin-de bulunan geniş maddî imkânlar sayesinde bu teşekkül-lerdeki şahısların hepsini olmasa dahi bir kısmını satınalarak idare makinesini istedikleri istikamete tevcih veidare adamlarını arzu ettikleri yola sürüklerler. Eğer buadamlar az tecrübeli ve az bilgili iseler o zaman Yahudi veFarmason muvaffak olmuş demektir.

Bunun cihan tarihinde en acı ve en büyük misali, Al-man millî emniyetinin başı olan amiral KANARİS'dir. Al-manlar gibi yüksek kültürlü, dünya medeniyetine büyükhizmeti olan bir milletin bile nasıl aldanarak bütün sîrları-

70

Page 62: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

nı böyle, satılmış bir vatan hainine terketmiş olması hepi-mizi uyandırması gereken ibretli bir meseledir.

Öteden beri, bazı basit hükümet adamları, emniyetdairelerinin hazırladıkları raporlara, sanki ilahî vahiymişgibi ehemmiyet vermişler ve öylelikle de aldanmışlar vememleketlerine, vatandaşlarına fenalık ve haksızlık et-mişlerdir.

Hele içinde yaşadığımız bu devirde, Yahudilerin mi-ras yolu ile kendilerine intikal etmiş olan dessaslık yoluy-la elde edemiyecekleri, kandıramayacakları insanlar azbulunur.

İttihat ve Terakki Cemiyetini kuran üç Yahudi ve birdönme ile, Halk Partisi zamanında idare mekanizmasınasokulan dönmeler ve Demokrat Parti'nin Salomon Ada-to'su bu arada sayılabilirler. Şuracığa sıkıştırdığımız bumalumat ilgililerin işine yararsa ne mutlu.

Yahudilerin idaresindeki bütün yıkıcı hıyanet teşkilâtı-nın merkezleri hariçteki tarafsız memleketlerde bulunuyor-du. Bunlar, devamlı surette düşmanla işbirliği yapmakta vetemas halinde idiler. Bu hainler Alman harp makinesini boz-mak için onun çarklarına kum serpmekte ve ordu ile miliskıtalarının idareleri arasında itimatsızlık ve bezginlik serp-mekte idiler. Elbette ki bu karanlık teşekküllerin yeraltı faali-yetleri neticesiz kalmayıp bütün cephelerdeki Alman ordu-larının vurucu kuvvetini kemiriyordu. Bundan dolayı da birsürü askerî ve siyasî mağlubiyetler birbirini takip etti. Bumağlubiyetler arasında en büyük olanı ve neticeye en mü-essir olanı hiç şüphesiz Stalingrad idi. Bu mühim kilitmevkiinin kaybedilmesi Rusya'daki harekâtta Alman harpidaresi için felâketli neticeler doğurmuş ve bütün şark cep-

71

Page 63: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

hesindeki Alman silahlı kuvvetlerinin adım adım geri çekil-melerinin başlangıcı olmuştur.

Dünya halk efkârı için Stalingrad, harbin dönüm nok-tası olarak telâkki edilmiştir. Alman ordusunun mağlup ol-maz ve karşısında dayanılmaz bir kuvvet olduğu hakkında-ki umumî kanaat böylece ilk ciddî darbeyi yemiş oldu. Mil-letlerarası kuvvetler artık rahatlamışlar ve sabah havası al-maya başlamışlardı. Bundan sonra diplomasi ve propagan-da faaliyetini iki misline yükseltmiştir. Ticaret ve kredideboykot tehditleri ve kara listelerle diplomatik entrikalar bîta-raf devletleri bir biri ardı sıra sözde insanlığın düşmanı olanAlmanya aleyhine çevirmekte idi. Böylece bunları «Sulhse-ver demokratik milletlerin haçlı seferine»(1) yardım etmeğeveyahut doğrudan doğruya iştirake zorladılar ve bütün kü-çük devletlerin refahı için yakın bir alâka gösterildiği ilanedildi. Atlantik mukarreratını ortaya sürerek bu milletlereebedî bir hürriyet(!) içinde garantili bir istikbal vaat edildi.Fakat bu vaatler ancak, ahlâk ve insan haklarının korunmasımevzuunda birlikte çalışmayı kabul edenlere mahsustu. Buparlak ve yaldızlı vaadi, Yahudinin gayet iyi çalışan propa-gandası tamamladı.

Daha evvel Alman harp muvaffakiyetlerini görüp onunzaferine inanan Avrupa şehirler halkının büyük bir kısmı,yeni bir ümit istikametinde yol alan treni kaçırmamak içinbu vaatler karşısında gevşediler. Bunlar tahmin ettikleri ni-haî zafere intizaren bayraklarını rüzgârın yeni istikametinedoğru tevcih ettiler. Böylece harbin sonuna doğru elli ikimemleket ve hemen hemen dünyanın bütün askerî ve sınaîkudreti Almanya'ya karşı seferber oldu. Biz bile verdiğimiz

(1) Son zamanlarda bütün demirperde memleketleri ve elbette başta Sov-yet Rusya, hep bu «sulhsever demokrat» kelimesini çok tekrarlamakta-dırlar. İnsanların böyle parlak vaadlere ne kadar çabuk kandıklarını bi-lenler ve bilhassa korkunç üçüncü cihan harbinden ürkenler için,«Sulh» ne cazip bir kelime değil mi?

72

Page 64: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

silah arkadaşlığı sözünü yalayarak o kervana katıldık. Bütünbu gayretler ve -entrikalara rağmen Almanya'nın sırtını yeregetirmek için altı uzun yıl mücadele etmek icap etti.

Buraya, derin bir teessür içinde kendi mütalaamızıilave etmek isteriz. 1941 senesinde Tarabya'da karşılaşanAlman ve Türk kumandanları, Birinci Dünya Harbinde si-lah arkadaşlığı yapmış ve şehitlerini aynı mezarlara göm-müş, aynı siperlerde kanları birbirine karışmış olan bu ikiasker milletin birbirlerine asla düşman olamayacaklarınadair verdikleri söze rağmen, harbin son senesinde, Almanşansının ters döndüğünü görünce, Yahudi tesirindeki garpdiplomatlarının sözüne kanarak ve tazyikine mağlup ola-rak biz de sözümüzden dönmüş ve mağlubiyete doğru gi-den Almanya'ya biz de husumet ilan etmiştik. Tıpkı dev-letimizin kuruluşu günlerinde asil ecdadımızın yaptıkları-nın tam aksi olarak... Halbuki Almanlar ahitlerinde sadıkkalmışlar ve müttefikler ise Boğazlar'ı Moskoflara terkedecek ve kaderimizi onlara teslim edecek kadar namert-lik etmişlerdir.

Hiyanet şebekesi ve dünya Yahudiliği yeni zaferler id-râk ediyordu. Alman ve İtalyan vatan hainleriyle Farmason-larının işbirliği sayesinde Afrika'daki Alman ilerleyişi du-raklamış ve bundan sonra ricatlar başlamıştı. İtalya'da Mus-solini bir tuzağa düşürülmüş, akabinde tevkif edilerekGransasso dağlarında hapsedilerek hükümeti devrilmişti.

Sarayın ve VATİKAN'm çevirdikleri entrikalar yüzün-den İtalya, Anglo-Amerikan saflarına geçivermişti. Bu aradamüttefikler, hakikatleri gizleyip sahte hadiseler ileri sürmeksuretiyle Franko'yu da kandırarak onun Almanya'ya olanyardım vaadinin hasıraltı edilmesine muvaffak oldular. Böy-lece Alman-Afrika cephesini destekliyecek olan Cebelitarık

73

Page 65: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

boğazının kapanmasına Franko alâkasız kaldı.Müttefikler, artık kat'i zaferin kendilerine teveccüh etti-

ğini görüp emin olduktan sonra gizli planlarını ifşada birmahzur görmediler.

Büyük, Türk düşmanlığıyla tanınmış Yahudi Morgen-tau ve taraftarları açıktan açığa faaliyete geçtiler ve Alman-ya'ya karşı olan kışkırtma hareketlerini çılgınlık derecesineyükselttiler. Artık harp düpedüz ve açıktan açığa bir Yahu-di intikam harbi şeklinde ilan edildi. TALMUT kini herçeşit sefil şenliklerle kutlandı ve Almanya için kayıtsız,şartsız ve vicdansız bir sulhtan bahsedilmeğe başlandı.Dünyanın bütün siyaset sahnelerinde Türk düşmanı Ya-hudi Morgentau'ın propagandası yayılmağa başladı.

Morgentau planı, Alman milletinin topyekûn imhası-nı ve tarihe gömülmesini hedef alıyordu. Bu vicdansız pla-na göre, harp sona erince, çalışma kabiliyetinde olan bü-tün Alman erkekleri yirmi beş yıl müddetle Sibirya'ya sü-rülüp orada en ağır hizmetlerde çalıştırılacak, kadınlar kı-sırlaştırılacak, Alman, fabrikaları kâmilen sökülecektir. Al-manya bölgelere taksim edilerek parçalanacak ve halkınbakiyyesi, fakir bırakılmış Alman topraklarında alın teriy-le geçineceklerdir.

Tahran - Yalta - Kazablanka ve sonraları Postdam'da Al-man harp suçlularının nasıl cezalandırılacağına dair mufas-sal planlar yapıldı ve zafer ganimeti olarak Almanya'nıntekmil varlığının nasıl paylaşılacağı kararlaştırıldı.

Buraya bir malumat daha sıkıştırmayı faydalı bul-dum. Dünya dünya olalı, vukubulan harplerden sonra, oharbi idare eden kumandanların muhakemeye çekilerekvahşiyane bir şekilde "Çingene Cellat" elinde değil, Ame-

74

Page 66: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

rika'dan hususi surette getirilen Yahudi Cellat elinde vegemi halatıyla idam edilmeleri tarihin meçhulü bir hadise-dir. Son harpte bu cinayeti de Yahudiler dünyaya hediyeetmiş oldular. O kadar da değil... Nrünberg mahkemele-rinde şahit olarak dinlenen bir SS albayının sanıklar aley-hindeki sözleri bütün dünya vicdanını hayretten hayrete,dehşetten dehşete, teessürden teessüre boğmuştu. Öyle ya,bizzat kendi arkadaşları, yüksek rütbeli bir şahsiyet, birmilis albayı, bir Hitler subayı kendi arkadaşları aleyhineşahadet ederse, elbette bunda bir hakikat vardı. Bu hayretseneler senesi devam etti ve insanların vicdanını sarstı. Fa-kat nihayet Avrupa ve Amerika'da vesikalara dayanılarakyayınlanan birçok eserler, insanlığın hayret ve dehşetinibir kat daha arttırdı. Bu neşriyata göre, mahut SS albayı-nın çok eskiden yetiştirilmiş ve Alman milletinin içine so-kulmuş bir entellijans servis ajanı ve bir YAHUDİ olduğumeydana çıkmıştır. Bu da gösteriyor ki, Kur'an-ı Kerim'in-de Cenab-ı Hakkın ebedî lanetine müstahak olan ve alın-larına zillet damgası vurulan İsrail oğullarının yapmıya-cakları vicdansızlık ve namussuzluk yoktur. Gerçi bu gibinamussuzca hareketler ebediyen gizli kalmayıp bir günmutlaka meydana çıkıyorsa da, ne çare ki iş işten geçmiş,nesiller değişmiş, hadiseler hafızalardan silinmiş oluyor.Biz bunları buraya milletimizin dikkatini çekmek için ya-zıyoruz, fakat aziz milletim bu acı hakikatlere oldukça va-kıf olmuş bulunmaktadır.

Bu mütalaalara ilâve olarak, belki bininci defa şu acıhakikati tekrar etmeyi kendime vazife sayıyorum. Azizokuyucu, Alman milleti aleyhine yapılan bu tüyler ürper-tici faaliyeti okurken daima şunu hatırlamalıdır: Yahudileryalnız Almanya'ya değil aynı zamanda, biz Türklere deamansız düşmandırlar. Bizim, insaf ve merhametimizi is-raf ederek İspanya ve Portekiz'den kovulan Yahudileregösterdiğimiz misafirperverlik, âlicenaplık ve yardım, bu

75

Page 67: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

nankörler için hiç kıymet taşımaz; hiçbir minnet hissi ifa-de etmez. Bu kavim yalnız Almanları mahvetmek için de-ğil, Türk İmparatorluğunu da son kasaba ve köyüne kadaryıkmak için çalışmıştır.

Bunun en canlı misâlini şu hadiseler teşkil eder: İm-paratorluğu temelinden yıkmak ve müesses huzuru bir an-da keşmekeşler ve felâketlere çevirmek için:

a -1908 inkılâbında,b - 31 Mart faciasında,O'nun büyük rolü, büyük parası ve geniş faaliyeti

vardır. Bu iki büyük hadiseyi, ilerde bir İsrail devleti ku-rulacağını sezmiş olan İkinci Sultan Abdülhamid'den inti-kam almak için yaptırmıştır. Çünkü bu hükümdar, Yahu-dilerin Filistin'de ikametlerine, yerleşmelerine, kökleşme-lerine asla müsaade etmemiştir. Bunun için müşarünileyhdünya Siyonizminin en büyük düşmanıdır.

Cennetmekân Sultan Abdülhamid Han'ın, Siyonistle-rin mukaddes Filistin topraklarında yerleşmemeleri hak-kında yaptığı iki mühim tamimi, devlet arşivinden alarak58. eserimiz olan «Yahudiler Dünyayı Nasıl İstilâ Ediyor»isimli kitabımıza koymuştuk. Bu mel'un teşkilâtın edep-sizliğine bakın ki, derakap FAS'da çıkan Yahudi gazetesi:Filistin'i Sultan İkinci Abdülhamid'in 1914 yılında Yahu-dilere bahşettiğini yazmışlardır. Bir defa 1914'te SultanAbdülhamid tahtta değildi, sonra bu büyük hükümdar,mülkünden bir parçayı Yahudilere vermemek için yüzmilyonları tepmiş ve tahtından olmuştur.

Pis Yahudi gazetelerini okuyanlar 1914'te bu hüküm-darın çoktan makamından indirildiğini nereden bilsinler...Yahudinin bu şeytanî zekâsını gözönüne alarak kitabı ta-kip edelim.

76

Page 68: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Roozvelt'in sözüm ona dindar askerleri(1) İtalya veFransa'yı çoktan istilâ etmeye başlamışlardı ve mütemadi-yen yeni yeni topraklar ellerine geçmekte idi. Artık Almanmilleti hayat ve istikbali için çarpışmaktan başka çaresi kal-madığını anlamıştı. Bunu ümitsizliğin verdiği bir cesaretlekabul etti, çünkü koyunlar gibi mezbahaya sürüklenmek is-temiyordu,

Adolf Hitler'in, o ana kadar yaptığı bütün sulh teklif-leri istihza dolu bir şekilde reddediliyordu. Halbuki eski-den bir taraf barış teklif edince harp birdenbire dururdu. Al-man ve Türk milletlerini tarihten silmek isteyen Yahudi buusulü de ortadan kaldırdı.

Milletlerarası Yahudiliğin ve uşakları FARMASON'lu-ğun, ümitsizlik ve ıstıraba düşen Alman milletine karşı olandüşmanlık ve intikam planlan açıkça ilan edilince, hakikattetaassup ve intikam hislerinden uzak olan Alman milletininde nefreti artıyor ve karşısında asaletsiz bir surette sırıtanYahudiye karşı düşmanca hareket etmeğe başlıyordu. Gayettabiî olarak bu vaziyet karşısında da Yahudi esirleri ıztırapçekmeğe başlamışlardı. Bu derece nankör ve son derece hainolan bir ekalliyetin, kuyusunu kazdığı bir milletten iltifat veiyi muamele görmeye hiç hakkı yoktur. Yahudiler, kendi ırk-

(1) Roozvelt aslen Flemenk Yahudisi, yani dönmedir. Saf Amerikalılarıkandırmak için koyu dindar hıristiyan görünürdü. Tıpkı bizim dönme-ler gibi... Bu adam, milletini daha ziyade kandırmak için Alman asker-lerine «dinsiz» demişti. Bu fırsatla şunu kaydedelim ki Birleşik Ameri-ka anayasasına göre devlet reisinin Protestan olması şarttır. Buna rağ-men eski Başkan Kennedy'nin Katolik olması Amerika tarihinde ilk de-fa görülen şeydir. Bu hadiseyi değerlendiren mühim nokta Ameri-ka'nın tanınmış Yahudilerinin, gelecek seçimlerde artık Cıımhurreisîe-rinin Yahudi olacağını ve Kennedy'nin seçilmesinin şimdilik ilk merha-le olduğunu beyan etmeleridir. Gariptir ki, Amerika halkı, istisnasız Ya-hudilerden nefret eder. Buna rağmen o memlekette Yahudi kudreti,tekmil hükümet kuvvetlerinin kat kat üstünde ve hâkimdir. Başka yer-lerde sanki öyle değil mi?

77

Page 69: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

daşlarının sebep olduğu nefret ve intikam kampanyasınınkurbanı olarak ıztırap çekmekte idiler. Dünyanın meşhurYahudileri en küçük fırsatlarda, İkinci Cihan Harbinin bir«Yahudi harbi» olduğunu ilandan geri durmuyorlardı.

Bütün dünya biliyor ki, Yahudiler müttefiklerin harpcephesindeki hükümet erkânı nezdinde ve bilhassa Vaşing-ton'daki Beyaz Saray'ın bütün subaşlarına hâkimdirler. Bun-lar, sadece müşavir, teşkilatçı ve propagandacı olarak değil,aynı zamanda müttefik ordularda muvazzaf subay olarakkendilerine mahsus Yahudi taassubiyle çalışıyorlar. Çünküonlar bu muazzam harbin, bir Yahudi harbi olduğunu ciha-na ilan etmişlerdi. Türk olarak şunu unutmamalı ve tekraretmeliyiz ki onlar biz Türklere karşı da aynı nankörlük vevicdansızlığı da yapmışlardır.

Bu menfur millet, dünya keşmekeş ve ihtilâllerinin mik-robu ve mayasıdır. Millet olarak Almanya aleyhinde mütte-fikler safında çarpışan Ortak vazifesi görüyorlardı. Çanak-kale'de de aleyhimize aynı denâet ve alçaklığı yapmışlardı.Şurası şâyan-ı dikkattir ki, yalnız Sovyet ordusunda yüzdenfazla Yahudi generali mevcuttur. Bunun dört yüz misli desubay ve bir o kadar da siyasî komiser mevcuttur.

Amerika ordusuna da büyük miktarda sızmışlardı. Şâ-yan-ı dikkattir ki harbi müteakip gerek Sovyet Rusya'da, ge-rekse Amerika'da on binlerce Yahudi zabiti rütbe ve nişan-larla taltif edilmiştir.

Mütemadi surette Alman demiryolu şebekesine yapılanhava hücumları ve bombardıman neticesinde personel yok-luğu kendini göstermeye başlamıştı. Bunun neticesi olarakda iâşe ve gıda vaziyeti ciddî bir buhrana maruz kalmıştı.Bu, sadece sivil sektörle olmayıp, bilhassa esir ve temerküzkamplarında da hissedilmeğe başlanmıştı. İâşe kademesininen son halkasını teşkil eden temerküz kamplarında patlakveren beslenme noksanlığı sârî hastalıklara sebep olarak bir

78

Page 70: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

çok kurbanlar verdirmişti. İaşe meselesinin uğradığı aksak-lıklar yüzünden Alman sivil halktan binlerce insan ve bil-hassa küçük çocuklar açlıktan öldü. Bu müthiş facia arasın-da hayatlarını terkeden insanlar içinde Alman olanları hesa-ba katmayıp, yahudiler daima kendilerinden bahsetmişler-dir. Zirâ, yahudi olmayan bütün insanlar kendi tabirlerinceGoyim ve hayvandırlar.

Artık bu keşmekeş ve hercümerc yüzünden gerek Yahu-di, gerekse Yahudi olmayanların kamplarında iâşe vaziyetielbette çok bozulmuştu. Eğer bu harbin kurbanları ciddenaltı milyonu geçiyorsa buna ancak birkaç bin yahudi ilâveedilebilir. Umum meyânında harp icabı türlü mahrumiyetlerve hastalıklar yüzünden telef olmuş yahudilerin miktarıeğer resmî surette tesbit edilmiş istatistiklere bakarsak ve buharpte vahşiyane ve canavarca öldürülen Almanlara kıyasedersek neticenin dehşeti karşısında donar kalırız. Gökyü-zünden yağan fosfor bombalariyle şehirler alt üst olmuş vesivil halk, masum insanlar ve kundakta çocuklar toptan im-ha edilmiştir.

İşte İsa'nın din kardeşleri, işte garbın medeniyet ve hay-ranı olduğumuz Avrupa... ve Yahudinin dünyaya aşıladığıaşağılık duygusu...

Aradan bunca yıllar geçtiği halde sönmeyen yahudi ki-ni bütün insanlığı da cinayetlerine ortak edecek kadar ilerigitmiştir. Yahudilerin, insanları birbiri aleyhine tahrik edenmelûnâne hareketlerine bir de onların teşvikiyle, onların ya-lanlarına aldanıp harp cephelerinde ricata mecbur olan or-dulardaki subayların yaptıkları hiyanet ve sabotajları da ilâ-ve etmek lâzımdır. Onlar, herşeyden evvel bizzat Hitler'i yo-ketmek için içerde, dışarda birçok suikastlar hazırlamışlardı.Birbiri ardı sıra yapılan bu suikastlar Alman führerinin ruhuve sıhhati üzerinde büyük tesirler yaptı ve onu herşeydenkuşkulanmak bir hâle soktu. Bunun üzerine umumî harp

79

Page 71: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

karargâhında bütün yükü kendi üzerine almaya mecbur ol-du ve sonunda, bu yükün altında ezildi.

Bizim tarihimizde de tıpkı buna benzer bir misal vardır:Filistin'de yahudiye yurt ve aman vermeyen Sultan İkinciAbdülhamid'e karşı dünya yahudiliği öyle müthiş ve umu-mî bir taarruza geçmiştir ki, onun karşısında insan asap veşuurunun bozulmaması kabil değildir. En hürriyet(!) perve-rinden, en yüksek rütbeli sözüm ona büyük adamların sara-ya yağdırdıkları jurnallar, Yahudi parasiyle Macaristan'dayetiştirilen komitecilerin attıkları cehennem bombaları karşı-sında vehme düşmemek kabil mi? Bununla beraber bütündünya gözleriyle görmüştür ki, o korkunç Yıldız infilâkındacesaretini, soğukkanlılığını, şahane vekarını muhafaza edentek insan, daima vehminden bahsedilen İkinci Sultan Abdül-hamid Han'dır. Onun bu cesareti yabancı sefirler ve halkıhayretlere, takdirlere garketmiştir. Buna rağmen hayâsız veinsafsız, asaletsiz yahudi propagandası, hükümdarın son de-rece vehimli olduğunu ısrarla dünyaya yaymış ve birçok in-sanları da inandırmıştır.

Almanya'ya dönelim: Artık karmakarışık bir hale gelencephe faaliyetini kontrol etmek ziyadesiyle zorlaşmıştı. Buyüzden umumî karargâhın verdiği isabetsiz kararlar gittikçeartmakta idi ve böylece harbin son aylarında cephelerin du-rumları daha da berbat olmuştu. Harp artık sona, Yahudi demeramına eriyordu.

Japonya'ya gelince: Onlar da hudutlarının dışındakimevzilerini çoktan ellerinden çıkarmışlardı, müdafaaya çe-kilip kendi hayatlarının idamesi için çarpışıyorlardı» Sovyetsilahlı kuvvetleri ise bozuk düzen kendi vaziyetlerini ıslahetmişler, Alman kıtalarını ric'ate mecbur ediyorlardı. Bu ko-münist sürülerinin başlarında meşhur Alman düşmanı Ya-

80

Page 72: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

hudi îlya Erenburg bulunuyordu. Bu, kinci ve kaba Yahudi-nin tahrik ve teşvikiyle öldürülüyor, soyuluyor, her taraf ya-kılıp, yıkılıyor ve Sovyet orduları böylece ilerliyordu. Bunla-rın önünde şarkî Prusya ve Doğu Almanya topraklarındankaçan sivil halk bulunuyordu. Orta Almanya'nın bütün yol-ları sekiz milyonu geçen biçare mültecilerle tıkanıp kalmıştı.

Amerikalılar; malzeme, tank ve tayyarelerin verdiğikemmiyet üstünlüğü sayesinde Fransa'daki Alman mevkile-rini yararak, müttefikleri Fransız halkının verdiği telefatakatiyen ehemmiyet vermeden Ren nehrine dayanmışlardı.

İtalya'ya gelince: Orada yapılan ric'at muharebelerin-den sonra Alman tümenlerinden arta kalan birlikler BRE-NER geçidi üzerinden Almanya'ya çekiliyorlardı. Macaris-tan'da Sovyet kıtaları ilerliyor Alman ve Macar işbirlikleriniçekilmeye mecbur kılıyordu.

Balkanlara gelince: Bu memleketlerde yerleşmiş olanAlman kıtalarının büyük bir kısmının ric'at hatları kesilmiş-ti. Bunların büyük kısmı imha edilmiş ve ingiliz kıtalarına .teslim olan Alman ve Hırvat tümenleri ise sonradan Ti-to'ya teslim edilmişti. Bunların bir kısmı elleri, ayaklarıtel örgüleriyle bağlanarak Tiryeste'nin yakınında bulunanKarst kasabasının büyük kireç kuyularına, kafataslarınabirer kurşun sıkılarak atıldılar. Diğer kısmı da yine elleri,kolları dikenli tellerle bağlanıp Belgrat'ta boğduruldu vecümlesi Tuna nehrine atıldı.

Katin ormanlarında Sovyetler tarafından öldürülen on-beş bin Polonya subayının korkunç manzarası karşısındasessiz ve hissiz kalan yirminci asrın yahudileşmiş vahşi me-deniyeti üç beş çıfıtın muhayyel ölümü karşısında ne büyükgürültüler çıkardılar. Bu da gösteriyor ki insanlık, iradesini

81

Page 73: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

ve bütün varlığını bu mel'unlara teslim etmiş ve onun karşı-sında sinmiştir.

Şimdi vahşetin ve canavarlığın en büyük cinayetlerinegeliyorum: İnsanlık denen zavallı varlık, üç beş İsrailoğluiçin maruz kaldığı sonsuz felâketleri gözlerinde ve hayalle-rinde canlandırsın ve utansın!

Dresden şehri, çoğu kadın ve çocuk olmak üzere yarı açve yarı donmuş altıyüz bin mülteciyi bağrında barındırma-ya başladığı için, kendisini Sovyet yabanî sürülerinden ko-rumak için açık şehir ilan etti. Asil bir BAROK şehri olan vetarihî zengin hazinelere sahip olan güzel Dresden, yeryü-zünde tarih boyunca işlenen cinayetlerin en büyüğüne sah-ne ve milyonlarca insana mezar oldu... Bu şehirde müdafa-adan aciz bir halk kitlesi toptan imha edildi.

Sovyet barbar sürülerinden kaçan bu bedbahtlar Çör-çil'in bir emriyle fosfor yağmuruna tutularak topyekûn im-ha edildi ve şehir yerle bir oldu. Yüz binlerce insan birkaçsaat zarfında en feci şartlar altında yokedildi.(1)

Aynı zamanda Berlin şehrinin büyük bir kısmı dameş'aleler gibi yanarak şehir enkaz ve harabe haline gelmiş-ti. Halk, taş devri insanları gibi yaşamaya başlamıştı. Otuz

(1) Fosfor bombalarının insanı çıldırtan müthiş tahribatından korunmakiçin halk kendilerini nehirlere ve sulara atıyordu. Halbuki suyun, fosfo-ra karşı koruyucu tesiri yoktur. Ancak kum insanı muhafaza edebilirdi.Fosforun öldürme şekli o derece korkunç ve vahşi idi ki, bir metre sek-sen santim ve hatta daha yüksek boyda insanlar mum gibi eriyerekseksen santime kadar küçülüyor ve öylece yok oluyorlardı. Hazretiİsa'nın ümmeti, Musa Kavminin sönmez kin ve intikamına o derecemaruz kalmıştır ki, gerek TİTÜS ve gerekse Buhtunnasr'ın intikamı faz-lasiyle insanlardan alınmış ve bütün bunların hepsi kana susamış olanİsrail oğullarının hırsını teskin edememiştir. Şu var ki, herşeye rağmenbugün bu mücrimler beşeri bir intikamın tahayyüliyle iliklerine kadartitremektedir. Ey İslâmın büyük Peygamberi, ne büyük beşeri yarayaparmak basmış ve bu mel'un ekalliyetle nasıl mücadele etmişsin. Sanadahilek!

82

Page 74: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

bin Sovyet top ateşinin hücumunu müteakip, inatçı ve cid-den çetin bir müdafaadan sonra Berlin Sovyetlerin eline düş-tü. Eski başvekâlet binasının sığınağında sonuna kadar ka-lan Hitler ve bir general intihar ettiler.

İntikam hırsını gidermek ve kudretlerini göstermek içinAmerika, dünya tarihinin en korkunç silahı olup henüz yeniikmal ve imal edilmiş olan ATOM bombasını şeytanın deli-ğinden çıkardı. Bu, ölüm ve vahşet silahını, teslim olmayıkabul etmeyen Japonların NAGAZAKİ şehrine atarak ilktecrübeyi yaptılar. Şimdi iki milyar insanın başı ucunda kâ-bus gibi duran Atom...

Çok esrarengiz bir şekilde ölen ve büyük bir gizlilikiçinde gömülen ROZVELT'in halefi 33 dereceli farmasonve Yahudi asıllı Salomon Truman, tarihin en büyük katli-âm emrini verdi. Dresden bombardımanına rahmet okutanbu korkunç facia, yüzbinlerce suçsuz Japonu hâk-i helakeserdi ve o nisbette malul insan bıraktı. Bu son derece vahşîhareket yeryüzünün bütün köşelerinde ve hatta demokratcephede bile isyan, ve protestolara sebebiyet verdi. «Dünyavicdanı» dediğimiz Yahudi ve farmason grubu bu tepkiyekarşı kör, sağır ve hissiz gözüktü ve efkâr-ı umumiye yaratı-cıları bu, büyük cinayeti sessiz, sedasız geçiştirdi. BöyleceSalomon Truman bir numaralı harp suçlusu ve insanlıkdüşmanı olarak tarihe geçti.

Truman, Farmasonluğu sayesinde hâlâ, memleketindesağ ve itibardadır. Şu var ki: 1955 tarihinde Şikago şehrindeyapılan büyük Farmason geçit resminde halk tarafından yu-halanmış, yüz bin farmason halk tarafından süpürge sopala-riyle şehir dışına kadar kovalanmış ve eyalet valisinin evinincamları taşlanarak parçalanmıştır. Bu da gösteriyor ki, «dün-ya şuuru» uyanmış ve artık canilerin kirli hüviyetleri ve oy-nadıkları oyunun farkına varılmıştır. Buna mukabil dünyaYahudiliği maske değiştirmiş, artık yaralı beşeriyetin yarası-

83

Page 75: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

nı sarmak ve ona yardım eder gözükmekle istikbalin şimdi-den bize meçhul olan başka ve yeni suikastlarına hazırlan-maktadır. Bundan sonra vuku bulacak havsala dondurucucinayetlerini de günü gelince başka fedakâr insanlar yaza-caktır.

Şâyan-ı hayret ve o derece şâyan-ı teessürdür ki, gangs-terler gibi, Ayşman'ı, bütün dünyanın gözü önünde başkabir memleketten kaçıran ve milletlerarası hukuk kaideleriniayaklar altına alan yahudi, harp suçlusu diye İBRANİ tar-zında ve TALMUT gereğince bir adamı öldürürken şimdiçiftliğinde rahat ve huzur içinde hatıratını yazmakta olanTruman'm kılına bile dokunulmadı. Halbuki Ayşman veTruman arasında hukukî bir fark da mevcuttur. Zirâ Tru-man, yüzbinlerce insanın hayatına mal olan ATOM bombası-nı açık şehirler üzerine atıp sayısız masumların canına kıyanbir mücrimdir. Ayşman'a gelince, o bir emir kulu idi ve ya-hudice mübalağalandırılan cinayetlerden re'sen asla mesuldeğildir.

Şurasını da ilâve edelim ki, tekmil milletlerarası hukukve an'aneleri çiğneyerek Ayşman Arjantin'de yakalandığızaman Cumhurreisi FRONDİZİ isminde bir yahudi idi.Başka türlü de olamazdı. Çünkü intikamcı ve hain yahudi,Ayşman'ın Arjantin'de olduğunu çoktan beri biliyordu. Fa-kat bir yahudinin başa geçmesini bekledi ve cinayetini o za-man yaptı. Yine dikkat edilmiştir ki bu kaçırma hadisesin-den az evvel İsrail'in haris başvekili Ben Guryon hususî birEl-Al yahudi uçağıyla Arjantin'e gelmiş ve yahudi cumhur-başkanı Frondizi ile başbaşa konuşmuştu.

Burada cümlemizin gözünden kaçmış mühim bir noktadaha var. Ayşman meselesi sadece bir intikam meselesi dedeğildir. Bu, bir taşta iki kuş vuran yahudinin içinde yaşadı-ğı fena iktisadî şartlar ve zorlukları yenmek için Alman-ya'dan fazla tazminat koparmak için yaptığı bir şantajdır.

84

Page 76: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Bu vesile ile şunu da arz edelim ki, İsrail'in basit ve ya-hut menfaatçi dalkavuklara haşmetli ve parlak gözüken za-hirî yaldızına rağmen iktisadî vaziyeti son defece kötüdür.Bizim gördüğümüz yaldız, hep Alman milletinden koparı-lan paralarla meydana gelmiştir. Bütün Arap devletlerininboykotaj ve ablukası altında bulunan İsrail, mütehassıs mü-şahitlere göre son derece kötü ve bozuk bir iktisat çemberiiçindedir. Böyle olduğu için son ümidi —kendisine büyükhainlik yaptığı— Türk milletinde bulduğu için, burada faali-yetini son derece arttırmış, muharrirleri, hatta mes'ul vazife-lileri ayağına kadar getirmiş orada onların gözlerini boya-mış malum yazarların ceplerini doldurmuş, kendisini öv-dürmüş ve hatta bizimle bir turizm mukavelesi dahi yapa-rak bize propagandasını yaptırmıştır. Eğer Türklerde Arap-ların ilan ettikleri boykotaja iştirak etmiş olsa idi, Yahudiorada daha zor duruma düşerdi.

Mevzua dönüyoruz: Ayşman meselesi kazaî bir içtihatve prensip işidir. Bu prensip bütün demokrat devletlerinanayasalarında mevcuttur ve kökleşmiştir. Bu haktan, rütbeve mevkii ne olursa olsun her vatandaş istifade edebilir. Me-deni milletlerin bulanık olmayan hukuk şuurunda muzaffe-rin veya mağlupların harp sonrasında arada bir fark gözet-memeleri ve tekrar sulh ve dostluğa dönmeleri İkinci DünyaHarbine kadar bir gelenek, bir usuldü. Yahudi bu usulü dekaldırdı. «Dünya vicdanı» sade galiplerle birlikte tek taraflıhareket etmiş ve yalan dolu röportaj ve propagandalarla ta-rihî hakikatleri değiştirmiş ve kitleyi aldatmıştır. Dünya ya-hudileri ve vatansız farmasonlar, sahte hakikatlerle herşeyiyapmışlar, her kaideyi çiğnemişler ve dünya efkârını aldata-rak vukua gelen haksızlıkları saklamayı, maskelemeyi çokiyi becermişlerdir. Ve... böylece bütün mesuliyet ve günahlar

85

Page 77: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

mağlupların sırtına yüklenmiş, müttefik cephenin işlediğitekmil cinayetler ve haksızlıklar örtülmüş, milletlerin gö-zünden saklanmıştır. Bu hâlin gelecek için, istikbal için nekötü akıbetler hazırladığı milletlerce üzüntü ve endişe ileanlaşılmaya başlanmıştır.

Milletler hukukuna, geleneklere ve tarihe karşı Dünyayahudiliğinin hatırı için vuku bulan tecavüzlerin mahiyetigün geçtikçe yavaş yavaş meydana çıkmakta, kendi yolunutayin etmekte ve milletler bu müthiş kâbustan uyanmakta-dır.

COLİN JORDAN'ın BEYANNAMESİ:«Yahudi tazyiki üzerine, Britanya'daki çökmüş ve te-fessüh etmiş demokrat rejim dördümüzü hapishaneyegönderdi.Sahte ve uydurulmuş bir itham neticesinde —ki ka-nun böylesini daha görmemiştir— mahkum olduk. Buşekilde kanunî yollardan millî sosyalizmin yıkılmasıve nihaî sukutumuzun gayesi düşünülmektedir. Bukanunî muvaffakiyet bu yoldan gittiği takdirde mah-kumiyetimizle kendi siyasî sukutunu hazırlamakta-dır. Bu kadar şiddetle uğradığımız takibat ancak şusuretle izah edilebilir:Britanya efkâr-ı umumiyesi Yahudi idaresindeki de-mokrasiden netice olarak millî çapta bir sukut, ırkî te-reddi ve sosyal haksızlık yönlerinden tahribata uğra-mış olup halk efkârı çöküntüye doğru gitmektedir.Bundan dolayı bu sistemin başındakiler millî sosya-lizmin dinamik meydan okumasından şiddetle kork-maktadır.Bizi cesaretsizliğe sürüklemek şöyle dursun, Yahudidemokrasisinin hapishaneleri kavmimiz ve milletimi-

86

Page 78: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

zin varlığı ve tekrar doğuşu için azmettiğimiz müca-delemizde imanımzı kuvvetlendirmekte ve fikirleri-mizi çelikleştirmektedir. Fakat bu, yalnız bizim içindeğil, diğer ülkelerdeki dava ve fikir arkadaşlarımızda böyle hareketlere maruz kalmış ve hâli hazırda...Dava adamlarımızın en büyüğü dahi... Bugün manevîzafer bizimdir, iradenin galebe çalmasiyle yarınınmaddî zaferi de bizim olacaktır. İstiklâl milliyetçile-rindir.Buraya kadar Yahudiler üzerinde teksif ettiğimiz fi-kir, mütalaa ve olayları yazılarımızla canlandırdık.Nürenberg mahkemelerinde şahitlik eden bir SS Al-bayının aslen yahudi ve entellijans servisinin evvel-den yetiştirilmiş bir casusu olduğu anlaşılınca insan-lığın şuuru allak bullak olmuştu, îdam hükümleri ve-rildikten sonra sanki koca Avrupa'da bu hükümleriinfaz edecek Çingene yokmuş gibi taa Amerika'danyahudi Wood'ı getirmek ve ona bu işi yaptırmak ya-hudilerin ne adi kine sahip, ne aşağılık yaradılışta in-sanlar olduğunu gösterir. İdamlar kalın ve müsait ol-mayan halatlarla yapılmıştır. Onun içindir ki, mah-kumlar en az yarım saat azap ve işkence içinde çırpın-mışlar, yüzleri, gözleri kan revan içinde öylece teslimiruh etmişlerdir. Bu hadise kültür milletlerinin ruhla-rında sönmez bir nefret yaratmış ve MEDENİYETİNBATIŞINI kâinata ilan etmiştir.»

Page 79: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

TAHLİLLERİMİZ

Buraya kadar, bütün dünyayı alâkadar eden geniş mi-saller ve mukayeselerle medeniyet âlemini, tekmil garbı vebu arada bizi alâkadar eden mevzulara, hadiselere temas et-miş ve okuyucularımın önüne, dünya matbuatı ve muharrir-lerinin neşrinden imtina ettiği birçok canlı, hazin ve büyükvak'aları ortaya dökmüş ve yaraya, tekmil medeniyet dün-yasını alâkadar eden yaraya dokunmuş oldum. Aziz okuyu-cularıma oldukça faydalı malumat verdiğimi umarım.

Buraya bir nokta koyarak, kendi bünyemiz üzerinde birmiktar durarak, bizimle asırlardan beri uğraşan ve büyükTürk milletini kâmilen imha etmek için çalışan ebedî düşma-nımız, milletlerarası Siyonizmin iç yüzünü çeşitli, canlı mi-sallerle bir miktar daha aydınlatmayı lüzumlu gördüm. Busayede biz, gayet az tanıdığımız, daha doğrusu bize lâyıkiy-le tanıtılmamış olan karanlık varlıkları biraz daha aydınlık-ta, açık, net olarak tetkik etmiş olacağız. Böylece asırlar sü-ren gafletimizden kimlerin ve ne suretle, ne câniyâne birmerhametsizlikle istifade etmiş olduklarını göreceğiz.

İttihâd ve Terakki Cemiyeti, milletlerarası Yahudilik ta-rafından kurulmuştur. Mümessilleri Karasso, Salem adındaiki yahudi ve bir dönmedir. Dayandıkları müessese beynel-milel Farmasonluk'tur, Roma'daki İtalyan genelkurmayı, ca-susları ve yahudileriyle Fransa'da, «Alliance İsraelite Uni-

88

Page 80: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

verselle» ve İngiltere'deki «Jewisli Association»a istinadeder. Gerekli para bunlar tarafından ödenmiştir. İlk iş olarakSelanik'te, "Makedonya Rizorta" isimli bir Farmason locasıkurulmuş ve içleri vatan aşkıyle yanan genç subaylarımızınsaflığından istifade edilerek bunlar türlü riyakâr vaadler veyaldızlı sözlerle kandırılarak bu fesat ocağına kaydedilmiş-lerdir. Selanik'te, günün mümtaz şahsiyetlerinden iki zat buyahudi tuzağına düşmüşlerdir:

Kurmay kolağası: Mersinli Cemal bey (Paşa),Kurmay yüzbaşı: Mustafa Kemal Bey (Paşa)...Cemiyet kurulup, meşrutiyet ilan edildikten sonra İtti-

hat ve Terakki Cemiyetini bu yahudiler ve dönmeler idareetmişlerdir. Selanik dönmelerinin «Mehd-i Hürriyet» dedik-leri Selânik'i tavaf için trenler dolusu saf insanlar İstan-bul'dan, o sahte Hürriyet kâbesine götürülerek orada afsun-lanmış ve cemiyet, vatanla beraber dağılıncaya kadar o par-tiyi yahudiler idare etmişlerdir. Parti kurucuları içinden, Al-bay Türkeş... Pardon Miralay Sadık bey, Siyonizmin bütünkötülüklerini ortaya döktüğü için evvela partiden sonra davatandan dışarı atılmıştır. Bu cemiyetin erkânı harbiyesiniidare eden yahudiler bir yandan merkezde devletin temelle-rini kazarken, öbür taraftan, kendileri için Arz-ı Mev'ut, ya-ni adanmış toprak dedikleri Filistin'deki ordumuz aleyhinecasusluklar yapmak suretiyle hayallerini gerçekleştirmeyeçalışmışlardır.

Yeni elde edilen ciddî vesikalara göre tahsilini yahudimektebinde yapan Talat Bey, Filistin'de yahudilere yurt veimtiyaz verilmesini taa Selanik'te kabul etmiştir.

Aradan zaman geçti. Memleket küçüldü. Millî Mücade-le başarıldı. Halk Partisi uzun seneler iktidarda kaldı. Tekmil

89

Page 81: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

icraatında yahudilerden mülhem hususlar göze çarpıyordu.O kadar ki, milletin coşan, isyan eden hisleri neticesinde 3ila 7 Temmuz 1934'te başlayan ve bütün Trakya ve Boğazlarakadar sirayet eden yahudi muhacereti, milletlerarası mason-luk ve siyonizmin tazyiki neticesi durduruldu ve AnadoluAjansı bu hadiseyi benim zimmetime kaydederek tekmildünyaya ilan etti.

Demokrat idare zamanında malum dönme ile SalomonAdato, o iktidarın has müşavirleri idiler. İslâm DemokratPartinin on lira para cezasiyle kapatılması, Amerikan yahu-dilerinin emri ve dönmenin teşebbüsü ile hükümetteki Far-mason erkânın tensibiyle olmuştur.

Diğer parti ve cemiyetlerin de kezâ on lira para cezasiy-le kapatılmalarında Salamon Adato büyük rol oynamıştır.Mahkeme saloniyle başvekâlet arasındaki irtibat merkum ta-rafından yapılmıştır.

Bütün bu lüzumlu malumattan sonra üzerinde ısrarladuracağımız şahıs, hiç şüphesiz KARASSO denilen heriftir.Bu; o derece tipik ve o derece sinsi bir yahudi idi ki, koca birmillet onun hakikî hüviyetini görememiş ve bu basit bezir-ganı, Türkün kaderine müessir olacak mevkilere çıkarmıştır.Selânik'in pis, kirli, sefil yahudi mahallelerinde basit biravukat iken bir yandan saraya müteaddit jurnaller yağdır-mış, diğer taraftan Farmason localarını kurmak suretiyle ikiyüzlü rol oynamıştır. Biz de buz gibi ve ahmakça bu tongayadüşmüşüzdür. Şimdi merkumun el yazısı ile yazıp hüküm-dara takdim ettiği, sahtekârlık ve iki yüzlülüğün şaheserijurnali aşağıda, hep beraber ve dikkatle okuyup kendi saflıkve gafletimizin derecesini anlayalım. Bu jurnalin aslı elimiz-dedir, sureti de şudur:

90

Page 82: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

«Avrupa'da neşrolunup ahalinin fikrini ifsâd edecekmakalatı havi gazeteler Selanik'te umumi kahvelerdeserbestçe kıraat edilmekte bulunduğu halde polis da-iresince katiyen men'ine teşebbüs edilmemekte oldu-ğu re'yel'ayn müşâhede olunmaktadır. Ezcümle dün-kü gün Paris'te neşr olunan "Maten" gazetesindeFransavil ibare "Sultan Mecid hafidleri tarafındanahali-i Osmaniye'ye bir davet" serlevhası altında aha-liyi ihtilâle davet ve kaale alınamayacak hilaf-ı ubûdi-yet birçok hezeyanı hâvi bir makale Selanik'in me-merr-i nâs mevkiinde bulunan Orfeon kıraathanesin-de hayli eşhas tarafından kıraat edilmekte olduğu gö-rülmüştür. Ahvâl-i mezkûrun devam-ı mahzurdan sa-lim olmadığı mülahazasına mebni hasbessadaka arz-ıkeyfiyete ictisar kılındı, ferman..

Selanik Dava VekillerindenEmanoel Karasso

Kulları»

İşte Karasso bu; ve aldanan millet: BİZ... Şimdi milletinkaderini değiştiren bu adam üzerinde bir miktar duralım vebu çeşit iki yüzlü riyakarların bize koca bir vatanın parça-lanmasına mal olan hüviyetini inceleyelim. Bu mevzuda ikicanlı hadise seçtik, biri bizde ötekisi de ecnebi bir gazetedenalınmıştır.

Sultan Reşad, zamanının sadrıazamı, Türkiye Farma-sonlarının reisi ve milletin kaderini yahudiye bağlamış olanTalat Paşa'ya çok kıymetli, altın bir sigara tabakası hediyeetmişti. Aç gözlü, görgüsüz yahudi, bu kıymetli şeyi görün-ce ihtirasını yenememiş ve yüzü kızarmadan ırkına mahsusbir pişkinlikle o tabakayı Talat Paşa'dan istemiştir. Sadrı-azam şu mukabelede bulunmuştur:

— Vallahi Karasso efendi, senden iyi değil, fakat hü-

91

Page 83: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

kümdarın hediyesidir, ayıp olur...Aradan seneler geçiyor. Sadrıazam ve Meşrık-ı azam

vatandan kaçmış Berlin'de yaşıyor. Parasız kalmış. Türki-ye'de mebus aynı zamanda İtalyan tebası olan bu yahudi-den:

a - İnkılap arkadaşı,b - Farmason birader,c - Kendisinden büyük iyilik görmüş olmanın verdiği

cesaretle para yardımı istiyor.Tiryeste şehrinde yaşamakta ve oranın sayılı milyoner-

lerinden olduğu söylenen bu adam, kavmine mahsus bütünnecabetsizlik ve adiliği canlandıran şu cevabı veriyor:

— Vallahi paşam, ben de senin gibi parasızım. Düşün-düm, aklıma şu geldi: Sultan Reşad'ın sana hediye etmiş ol-duğu altın tabakayı satar isen eline çok para geçer...

Devletin idaresini ellerine alan insanlar öz ve temiz va-tan evlatlarını ezip, böyle karanlık şahısları tuttukça akıbet-lerinin Talat Paşa'dan farklı olmayacağını hatırlamalıdırlar.

Şimdi gelelim İngiliz Taymis gazetesinin 2 Haziran1934 tarihli yazısına... kendimizden bir nokta bir virgül ilâveetmeden aynen şu:

«Royter ajansı tarafından öldüğü haber verilen Ema-nuel Karasso'nun ölümü teessür ve teessüfü mucip ol-mayacaktır. 1908 İnkılâbını kendi menfaatleri için is-tismar eden, masum ecnebileri ve bilhassa Fransız veİtalyanları aldatan bu yahudi avukatı kadar hiç kimseitimatsızlık hissi telkin etmemiştir.

1908 senesinde Karasso, Selanik Sefardin ailesine

92

Page 84: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

mensup olan bir avukat idi. Karasso, garip müvekkil-lerinin, garip davalarını muvaffakiyetle müdafaa edi-yordu. Fakat bu muvaffakiyetini, kendi hukukî malu-matından ziyade, FARMASONLUK dolayısiyle Türkihtilalcilerine olan münasebete borçlu idi. Makedon-ya Rizorta locasının azası idi. Kapitülasyonlar dolayı-siyle taharriyattan kurtulmak için İttihat ve TerakkiCemiyeti'nin gizli içtimalarını bir italyan tebasınınevinde yapılmasını temin etmişti.

Enver ve Talat dahil olduğu halde birçok Genç Türk-ler farmason oldular, ihtilâl muvaffakiyetle neticele-nince Karasso İstanbul'a gitti ve inkılâp yapanlarınbiri olarak meydana atıldı. Bu aralık kendi kendisinino kadar çok propagandasını yaptı ve o derece faaliyetiçinde idi ki Genç Türkleri görmek için İstanbul'a gi-den bir ecnebi, Türk göreceğim diye yaptığı her teşeb-büste etrafında bu yahudiyi görünce hiddetlenmek-ten, nefret duymaktan kendini alamadı.Sultan Abdülhamid hal' edildiği zaman, İttihat ve Te-rakki Cemiyeti tarafından kendisine kararı tebliğ içingönderilen dört kişilik heyet arasında Karasso da var-dı.Birçok yaşlı Türkler ve bazı Genç Türkler, Karas-so'nun heyet arasında bulunmasını kat'yen isteme-mişlerdi. Fakat Karasso ısrar etti. Kim bilir; belki Si-yonizm'e muhalefet eden hükümdarın sukutunu gör-mek zevkini tatmak için, yahutta Meşrik-i azam namı-na gitmişti.»

Buraya kadar olan yazı Taymis'ten aynen alınmıştır. Bugazete ayrıca Wickham Steed tarafından yazılan bir eserinmerkum Karasso'ya tahsis edilen bazı parçalarını da iktibasetmiştir. Bu müellif diyor ki: Türkiye'yi ne yapmak istiyor-

93

Page 85: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

sunuz diye kendisine bir sual sorulunca Karasso şu cevabıvermiştir:

«— Hamurun ekmekçi tarafından nasıl yuğurulduğu-nu gördünüz mü? Biz ve Türkiye aklınıza geldiği zamanişte ekmekçi ile hamuru hatırlayınız. Ekmekçi hamuru yu-ğurur: uzatır, iter, yumduklar, tâ ki olgun bir hale gelsin;biz de Türkiye'ye aynı şeyi yapmak istiyoruz. Olgun birhale gelince pişirip yiyeceğiz.»

Yediler alçaklar, koca bir impartorluğu on yıl içindeparçaladılar. Şehitlerimizin mezarları üstünde devlet kurdu-lar, bizi hamur gibi yuğurup yuttular. Ve biz, ve bizler halaşunlara hayranız. Derin bir aşağılık duygusiyle hayran. Te-vekkeli dememişler; hiçbir millet istila ile yok olmaz, ta kimaneviyatı, asaleti yok olsun.

Onların iki yüzlülüğü, onların riyakârlığı, onların kor-kunç teşkilâtı, onların vicdanları satın alan parası bu milletinbaşına bin bir belâ getirdiği halde, hâlâ onun medh-ü senası-nı, onun propagandasını yapmak, hâlâ ondan meded uma-rak, hâlâ bu mel'un, bu dinimizin ve vatanımızın düşmanıile dostluk kurmak, yukardan aşağı okuduğumuz ecnebi ya-zarların kafalarımıza balyozla vuran ihtarları gibi, bu alçak-lar bize kalan bakiyeyi de yutarlar. .

Araya girdiğim bu satırlarla, dünyanın en büyük gaze-tesinden yaptığım bu iktibasla şuurlara müdahale etmek is-tedim. Acaba, ulül-elbab tenezzül edip bir dakika bu acı ha-kikatler önünde duraklarlar mı? Hiç ummam!..

94

Page 86: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

İKİNCİ DÜNYA HARBİNİN NETİCELERİ

Almanya'nın teslimine takaddüm eden günlerde ve tes-limi sırasında vuku bulan hadiseler dünya tarihinin en kanlıve en iğrenç safhalarını teşkil eder. Bunlar; sözde demokratgeçinen dünya ihtilalci soysuzlarının çirkin yüzlerini ve hâ-inâne planlarını korkunç bir vuzuhla açığa döker.

Bunlar, rakiplerini yere serdikten sonra, bıkkınlık vere-cek derecede propagandasını yaptıkları ve milletlere hak vehürriyet tanıyan «Atlantik Paktı» tatbik edip vaadlerini yer-lerine getireceklerine, işkence çekmekte olan insanlığa taşyerine ekmek vereceklerine, demokrat cephenin hür dünyaliderleri, bütün milletler arası hukuk ve kaideleri çiğneyereken vahşi ve kanlı hareketlerde bulunmuşlardır ki bugün bü-tün insanlık, bîtab düşmüş bir halde onun neticeleri ve ıstı-rabı altında kıvranmaktadır. Bu olayların beşeriyete bir fay-dası olmuş ise, o da bir daha milletlerin kolayca ve dünyayahudiliğinin hatırı için birbirini yemek hususunda dahatemkinli, daha tedbirli ve basiretli, daha ağır düşünceli hare-kete kendisini mecbur tutması keyfiyetidir. Bütün bu hadise-lerde yahudi, Mason- ve komünistlerin tesir, tertip ve nüfu-zunu açıkça gösteren hadiselerin başında Fransa'da MareşalPETEN ve Başvekil PİYER LAVAL'e yapılan haksız ve vic-dansız muamele gelir,

95

Page 87: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Mareşal Peten, Birinci Dünya Savaşında meşhur VER-DUN savaşlarında dünya kahramanlık tarihine büyük feda-kârlık abideleri hediye etmiş, İkinci Dünya Harbinde de tek-mil Fransa'yı işgal edilmekten ve donanmanın yok edilme-sinden kurtarmıştır,

Piyer Laval'e gelince: Onun temiz bir milliyetçi ve Far-masonlukla yahudiliğe düşman olmaktan başka günahı yok-tur. Yahudiye düşman olmak mı? İşte bu korkunç, ammacidden korkunç bir şeydir. Onun kanlı varlığı, TALMUT uve insan kaniyle beslenmiş varlığı, düşmanlarını kendi özvatandaşları eliyle kurşuna dizilmeye kâfidir.

Almanlara dönelim: Tâkatları kesilmiş, maneviyatlarıbozulmuş, şaşkına dönmüş olan silahlı kuvvetler, soyguncuve katil Sovyet sürülerinden hayatlarını kurtarmak ümidiylebatıya doğru kaçıyorlardı. Bütün bu hadiseler, bu emsalsizfacialar, bu nehirler gibi mecrasından taşmış milyonlarca Al-man halkının akışı Amerikan kıtalarının gözlerinin önündevuku buluyordu.. Bu zavallılar Sovyetlerin teklif ettikleriOderneisse hattına, geri çekiliyorlardı. Fakat yahudi gene-raller kumandasındaki komünist sürüleri bu biçare kadın,çocuk ve ihtiyarları geri döndürüyorlar ve bu kitleyi merha-metsiz ve insaniyetsiz bir kadere terk ediyorlardı. MilliyetçiAvrupa'ya karşı haçlı seferinin başı sayılan sözüm ona "HürDünya" için savaşan ve Alman ecdadından kendisine miraskalan kanı taşıyan Ayzenhovr, kendi ırkdaşları aleyhine olanbütün bu tüyler ürpertici hadiseler karşısında taş gibi hissizkalarak, Almanların kısmî teslim tekliflerini reddederek, hiç-bir merhamet duygusu ve yumuşama göstermedi,

Rozvelt'in Vaşington'daki beyaz sarayının, cümlesi ya-hudi ve Farmason olan menajerleri, dünya siyonizmininemirlerini ve kararlarını harfiyen tatbik ettirdiler. Bu rehber-lerin nüfuzları gayet kuvvetli idi. Rozvelt'in yirmi yedi mü-şavirinin hepsinin yahudi olduğunu çok seneler evvel küçük

96

Page 88: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

bir broşürle neşretmiştim. Bu son ve kanlı harpte bu müşa-virlerin en mühimleri, Türk düşmanlığiyle meşhur MOR-GENTAU ile Dexter Weite idi.

Bunlar tekmil Alman subaylarını, aldıkları emri yerinegetirmek için olsa dahi cümlesinin mahkemeye verilerek ce-zalandırmalarını emretmek suretiyle dünya askerî tarihineyeni bir şey ilave ettiler.

Hitler tarafından kendisine halef olarak seçilen AmiralDönitz, elinde bulunan bütün vasıta ve imkânlarla şark vecenubi şarkî hudut bölgelerinden, Moskof sürülerinden batı-ya kaçan milyonlarca mülteci ve askerî birliklerin Almanya-ya geri dönebilmeleri için bu keşmekeşe el attı. Buna ancakbir miktar muvaffak olabildi. Zirâ dünya yahudiliğînin em-rinde bulunan ve karısı düpedüz Siyonist olup aleyhimizeçalışan ve İbnis-Suut'tan ağzının payını alan Rozvelt ve müt-tefikleri, yahudi ve farmason olan müşavirlerinin tazyik vediktası altında bulunduğundan, mağluplara verdiği mühletgayet kısa ve maksada kâfi değildi. Sadece bu yüzden yüz-binlerce insan korkunç bir ölümün kucağına tevdi edildi vemerhametsiz kızıl silindir bu betbahtların üzerinden geçi-verdi ve Amiral Dönitz esaret kararını imzaladı. Galiplercephesindeki insan kitleleri büyük bir zafer sarhoşluğunagömüldüler. Bütün dünyanın sulh çanları kuvvetin, adalet-sizliğin, maddenin ve görünmez kuvvetlerin zaferini ilanediyordu.

Fakat işin hakikatini ve esasını bilen birçok büyük dev-let adamları bu zaferin muvakkat olabileceğini ve büyüknefret doğuran bu sulhun sadece yeni fırtına ve felâketlerinmüjdecisi olan bir duraklama olduğunu biliyorlardı. Nete-kim öyle de oldu ve sulh hâlâ gelmedi, gelmesi şöyle dur-sun, insanlık üçüncü dünya harbini, yani bütün medeniyet-

97

Page 89: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

leri kökünden yıkacak olan bir kıyameti beklemeye başladı.Kendisinden en az on misli üstün düşmanlarına karşı altı se-ne görülmemiş bir cesaretle savaşan kahraman bir milletağır yaralı olarak ve her yeri kanlar içinde yere serilmiş yatı-yordu. Onu yere yıkanlar, ona işkence yapanlar, mütemadi-yen ona tekme atıyor, tükürüyor, onunla alay ediyor, onaağır hakaretlerde bulunuyorlardı. İslâm ve Türk tarihini tet-kik edenler, bütün devirler boyunca böyle alçakça bir mu-ameleye tesadüf etmezler.

İkinci Dünya Harbi bir intikam ve yahudiler hesabınabir öç alma harbi olduğuna göre mütarekeden sonra merd-lik, şövalyelik ve asaletin yerinde yeller estiği görüldü. Ve«Zalim» dedikleri Hitler'in Dünkerk'te kuşattığı ingiliz kıta-larını son nefere kadar imha etmek mümkün iken bunu yap-mayıp İngiltere'ye kaçmasına fırsat verdiğini, büyük ve âli-cenap bir jest yaptığını kimse hesaba katmadı. Versay'datoplananlar ve dünya farmasonluğu, mağlup Fransa'ya şe-refli bir teslimiyet ve müsamaha ile mukabele etmenin efen-diliğini anlamadılar. Ona böyle kaba ve nankörce mukabeleettiler. Bütün dünya biliyor ki eğer Almanlar isteselerdiFransa'yı baştan başa işgal ve bütün harp donanmasını yoketmek işten bile değildi. Bunu yapmadılar. Üstelik Fransızla-rın o perişan ve şaşkın günlerinde 1870-1871 harbinde eldeedilen tarihî harp hatıralarını da Paris'teki müzelerine iadeettiler. Fransız harp esirlerinin ailelerine, yuvalarına dönme-lerine müsaade ettiler. Esir Fransız generalleri şeref sözüvermek suretiyle bulundukları mahallerde serbestçe gezebi-liyorlardı.

Ayşe Sultan Osmanoğlu o sıralarda Paris'te ikamet edi-yordu. Kendilerinden, Alman işgal kuvvetlerinden nasıl mu-amele gördüklerini sordum. Aldığım cevabı, tarihî kıymetihaiz olduğu için aşağıya alıyorum:

Page 90: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

«Almanlar Paris'i işgal ettikleri zaman biz, gayet ha-şin muamele göreceğimizi ve hatta kasden aç bırakıla-cağımızı düşünerek büyük endişelere kapıldık. Zirayahudi propaganda teşkilatı; barbar Almanların taşüstüne taş bırakmadıkları, kadın, çocuk, genç, ihtiyartanımaksızın ırz, namus, can ve mala saldırdıklarınıkulaktan kulağa yaymışlardı. Bütün Fransa bu propa-gandaların tesiri altında iliklerine kadar titriyordu.Paris işgal edildiği vakit hepimiz bu tesir altında idik.Fakat işittiklerimizin tamamiyle aksine şahit olduk.Kibarlık, nezaket, âlicenaplık... ve bir işgalin mevcu-diyetini hissettirecek hiçbir şey...

Bir gün bir Alman albayı oturduğum eve geldi. İhtiya-cımızı sordu ve dedi ki:"Türkler büyük ve âlicenap bir millettir. Bizim dostu-muz ve kara günlerimizin tesellicisi ve müttefikimiz-dir. Bir şeye ihtiyacınız varsa memnunlukla onu te-min etmekten şeref duyarız" dedi ve koca bir kutu çu-kulata bırakıp gitti.»

Yahudi ve Farmasonların yalanı, onların iftirası, çamurkampanyası, işte böyle beyazı siyah gösterecek kadar müt-hiştir.

Zalim dedikleri Hitler ve onun Almanyası mağlupları-na, rakiplerine böyle efendice muamelede bulunmuştur. Şuvar ki bu zat bütün bu asil ve şövalyece hareketten nadim vepişman olacağını hiç düşünememişti.

İslâmda "aman" denildikten sonra her türlü hareketler,kinler, nefretler, mücadeleler o anda durur. Ağzımızın suyu

99

Page 91: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

aktığı garpte hiç de böyle değil... Belki orada da eskiden baş-ka türlü idi. Fakat yahudi evvela İngiltere'de sonra da bütüngarpte ve yeni dünyada diktatörlüğünü sağladıktan sonra işdeğişti. Asalet, mertlik, şefkat, merhamet, âlicenaplık yerinikin ve nefrete terk etti. Tarihî düşmanımız Rusların Plevnekahramanı Gazi Osman Paşa'ya, tesliminden sonra göster-dikleri hürmet, şimdi efsaneler sırasına girdi.

Birde son harpteki bayağılıkları canlandıralım: AmiralDönitz ve vekilleri, ateş kesip teslim olduktan sonra İngilizaskerî makamlarının emriyle hiçbir sebep ileri sürülmeksi-zin ayaklarındaki pantalonlar çıkartılarak hapishaneleresevk edildiler. Bu adilik ve vahşet cihan tarihinde ilk defagörülen iğrenç bir hâdise idi.

Alman milleti tamamen kaba ve adaletsiz muamele gö-rüyordu ve parya sürülerinin eline düşmüştü, orada emper-yalizmin havası hortlamıştı.

Almanya'yı işgal etmiş olan müttefik kuvvetleri, çokmâhir yahudi rejisörlerin telkinleri ve idareleri altında esirsubayların beyinlerine kurşun sıkarak onları namertçe öl-dürmek suretiyle hasıl olan umumî nefreti körüklediler. Bu-nun tepkisi olarak ve bu tüyler ürpertici hunharlıktan istifa-de ederek komünist, Farmason ve yahudiler elele vererekçok evvelden gizli kuvvetler tarafından hazırlanmış listelermucibince yüz binlerce milliyetçi vatanperver sorgusuz, su-alsiz imha edildi.

Bunun en yakın misali bizde de görülmüştür. Şöyle ki:1953'te Malatya'da, dönme Ahmet Emin Yalman aleyhi-

ne yaptırılan tertipli ve oyuncak kabilinden bir suikast üze-rine, yine aynı gizli kuvvetler, yani Siyonist, Farmason veDönmeler tarafından çok evvelinden hazırlanmış kara liste-ler mucibince, memlekette milliyetçi ve mukaddesatçı olaraktanınmış kimler varsa cümlesi, sorgusuz, sualsiz haspedil-miş ve mahkemelere sevkedilmiştir. Ben, bu listenin başında

100

Page 92: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

bulunuyordum. Bu işte yahudi tesirini öğrenmek için eli-mizde kuvvetli delil var, nakledeyim.

Dönmenin üstüne kurşun sıkıldı. Adliye henüz işe elkoymuş ve polis vak'a mahalline gelmiş değil. Dünya mat-buatı bu işi bana yüklemek için elbirliğiyle neşriyat yaptılar.Bunlara misal olmak üzere Güney Afrika hükümetinin kü-çük bir kasabası olan Pitsmarinburg'da çıkan Zionist Re-cord gazetesi aynen şöyle yazmaktadır:

«Türkiye'nin Cenup vilayetlerinden Malatya'da yahu-di aslından Ahmet Emin Yalman'a bir suikast yapıl-mıştır. Bu sûikasd Birinci Dünya Savaşında Filistin'deyahudilere karşı, casusluk bahanesiyle büyük işken-celer yapmış olan milis general Cevat Rifât Atilhan ta-rafından tertip edilmiştir.»

Bu canlı misal, bu yahudi teşkilatının korkunç alâka vehassasiyeti, bütün milleti derin derin düşündürmeye kâfidir.

Tevkif edilen kalem ve fikir sahiplerinin hiçbirinin Ma-latya hadisesiyle uzaktan, yakından alâkası yoktur. Fakat,gizli kuvvetlerin kopardıkları vaveylâ ve yarattıkları tedhişhavası bizi nâhak yere ve on buçuk ay zindana tıkmıştır. Ce-reyan eden mahkemeler sırasında yüzlerce asker, yüzlercepolis ve makineli tüfeklerle etrafa öyle bir dehşet ve korkusalınmıştır ki, hatta mebus arkadaşlarımız bile bu mağdurla-ra selam vermeğe ve hatta sormaya cesaret edememiştir.

Âdil Türk hâkimleri bu kepazelikle alâkamız olmadığı-nı görerek bizleri beraat ettirmiştir. Bu âdil karar dönmeyiçileden çıkarmış, kirli ellerini adaletin ve Türk hakimininharimine uzatacak kadar küstahlaşmıştır. Merhumun, şıma-rarak zamanın başvekiline el yazısiyle gönderdiği mektup-tan sadece şu parça bize kâfi misal olabilir:

101

Page 93: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

«... Benim Milletlerarası Basın Enstitüsü icra komite-sinde esaslı bir rolüm olmasa idi her halde gitmez-dim.... Şer istiyenler için her türlü sahalar açık. ADALETadeta onların hâmisi...En anlayışlı sanılan Emin Dazıroğlu, Cevat Rifât, Ne-cip Fazıl hakkında tahliye kararı vererek Malatya su-ikastını bir zabıta vakası haline indirdi. Bu mahkemegüya bir rejim ve memleket düşmanlarını tedip içindeğil, mütereddi kimselere benim ve Rezzan'ın şerefve haysiyetine tecavüz fırsatı vermek için kurulmuş-tur...»

Kendimizden aldığımız bu misal Yahudi küstahlığının,dönme hayâsızlığının şaheseridir. Bütün gayreti Türklük vemüslümanlık aleyhine geçmiş, Türke türklüğünü ve vatanı-nı çok görmüş bir herif, benim gibi İtalyan, Balkan, BirinciDünya Savaşı ve millî mücadelede üstün hizmetler görmüş,düşman karşısında bir cepheye kumanda etmiş, kahraman-lık temayüz etmiş, halis kan bir Türke rejim ve memleketdüşmanı diyecek kadar edepsizdir.

Şimdi kendimizden aldığımız bu canlı misalin aydınlığıaltında, büyük hadiseleri inceleyebiliriz:

ikinci Dünya Harbinin mihrakını hiç şüphesiz Almanyateşkil ediyordu. Bütün kinler, garazlar ve tecavüzler Alman-ya üzerinde teksif edilmişti. Şarkta, garpta ilk günlerde elegeçmiş her yaşta Alman erkekleri «açık meydanlarda» etrafıtel örgüleriyle çevrilmiş kamplara tıkıldılar. Evvela üstlerin-de bulunan kıymetli eşya, saat, para ve saire gasp edilerekcümlesi merhametsizce öldürüldüler.

102

Page 94: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Bunun da yakın tarihimizde benzeri vardır, ve BirinciDünya Savaşında bunu da bizler gördük.

Filistin ric'atinde esir düşen Türk subay ve erlerininüzerindeki bütün kıymetli eşya gasp edildikten sonra kızgınçöllerde yaya olarak yürütülen subaylara, susuzluktan çılgınbir hale geldikleri halde saka beygirlerinin taşıdıkları su fıçı-larının muslukları açılmış fakat bu zavallılara bir yudum suiçmek müsaadesi verilmemiştir. Bunların bir kısmı da SeydiBeşir esirler kampında çeşitli tertiplerle öldürülmüştür.

16 Martta İstanbul'un fiilen işgalinde Şehzadebaşı'ndayataklarında uyuyan masum Mehmetçikler sebepsiz yereyataklarında süngülendikten sonra, evvelden hazırlanmışlisteler mucibince Malta adasına sürülen kimselerin üst-lerinde bulunan saat, ziynet ve kıymetli eşya ile paralar gaspedilmiştir.

«Medeniyetin Batışını» canlandıran bu hadiseler İkinciDünya Harbinde ez'afiyle korkunç bir nisbette yapılmıştır.Allah milletleri üçüncü dünya harbinden korusun. Şayet bufelâkette insanlığın başına gelecek olursa yeryüzünde canlımahluk ve yapılmıyacak şenaat kalmıyacağını bu misallerledaha iyi takdir edebiliriz.

Ric'at eden Almanya kıtalarına karşı tatbik edilen kanlımuamele her türlü tahminlerin üstündedir. HÜR UKRAY-NA ordusunun on binlerce subay ve erleri İngiliz işgal ku-mandanının sahte vaadlerine aldanarak Avusturya hududuyakınlarında karargâh kurmuş ve silahlarını teslim etmişler-di. İngiliz bunları kısa bir müddet sonra komünistlerin yaniYahudi kumandanlar idaresindeki kızıl orduya teslim ettiler.Moskoflar da bu biçarelerin kafataslarına birer kurşun sıka-rak cümlesini öldürdüler. Bu askerlerden az bir kısmını da

103

Page 95: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

vagonlara tıkıp mühürlediler ve üzerlerine benzin dökerekonları gayet merhametsiz bir ölüme terkettiler. Bütün bunlar,ilk çağlarda ve taş devrinde bile görülmeyen «MedeniyetinBatışı» devri olan İkinci Dünya Harbinde görüldü.

İçlerinde ağır suç işlemiş katiller ve caniler bulunan Al-man toplama kamplarının kapıları açıldı. Bu caniler gizli biremirle halkın üzerlerine saldırdılar. Bunlar milyonlarca ya-bancı işçi gruplariyle birleştirilerek komünist ve Yahudilerinidaresinde, ellerine silah verilerek bütün, şehir, kasaba veköylerin yağma edilmesine sevk edildiler. Bunlar halkın elle-rinde bulunan son yiyeceklerini de gasp ettiler. Bu yüzdenbütün bebekler ve küçük çocuklar açlıktan kıvrana kıvranaanalarının kucaklarında öldüler. Sârî hastalıklarla açlığın ya-rattığı sefalet Alman kadınlarını batılı ve doğulu askerlerinkucaklarına attı. Bu yüzden zührevî hastalıklar da yayıldı.

Çile bununla da bitmiyordu. Alman kadın ve kızları iş-gal kuvvetlerinin sürek avına uğradılar. Sovyet işgalindekiAlmanya'da ilk işgal yılında her kadın ve her kız, —ancakkendisini gayet mahirane bir surette gizliyebilenler müstes-na— kızıl ordu sürüleri tarafından iğfal edildi. En fecii bubedbahtlar çok defa ana ve babalarının göğüslerine maki-neli tüfekler dayanarak, müdahalelerine meydan verilme-den bu şenaatler onların gözleri önünde yapıldı. Her günmeydanlarda binlerce kadınlı votka âlemleriyle gırtlaklarınaiçki dökülerek sabahlara kadar fuhuş ve sefil eğlenceler ya-pıldı.

Bu iğrenç fiilleri kızıl ordunun Yahudi olan siyasî komi-serleri yaptırıyorlardı. Bu komiserlerin büyük ekseriyetininYahudi olduğu her nedense dünya matbuatında kalemealınmadı. Zira garpteki Farmason-Yahudi menajerler büyükintikamlarını vahşi bir zevkle seyrediyorlardı. Böylece kitlehalindeki, bu iğfaller ve tecavüzler neticesi binlerce kadın öl-dü ve yahut bu işkenceye son vermek için intihar etti.

104

Page 96: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Garp bölgesine gelince: Bu mıntıkanın işgal kuvvetle-rinde de bidayette buna benzer hadiseler oluyordu, ancakkendi askerlerinin kanlarının bozulmasına mani olmak için,yanı Alman halkiyle birlikte yaşayıp temasları genişler endi-şesiyle Yahudi rehberler buna mani olmak istiyorlardı. Çün-kü Morgentau planı mucibince kendilerinin en büyük düş-man bildikleri Almanlara karşı sonuna kadar düşman ol-mak, Alman kadın ve erkeklerini kısırlaştırmak ve hatta ze-hirle cümlesini toptan öldürmek icap ediyordu. Bu sebeplegarpte sivil halk ile dostluk ve temas yasak edildi. Almanla-ra yapılacak en küçük bir yardım şiddetle menedildi. Açlık-tan şiddetle kıvranan bir Alman çocuğuna bir lokma ekmekvermek cürüm sayılırdı. Bu yasak birkaç sene sonra hafifle-tildi, çünkü bu yasağın tutulmadığı anlaşıldı.

Muhterem okuyucu bu satırlarda, TALMUT saliklerininne kadar korkunç canavar, ırz, namus ve can düşmanı oldu-ğunu görmüşlerdir. Elhamdülillah elimizin ayağımızın tutarolduğu bu sıralarda iki sene evvel Tel-Aviv spor meydanın-da en galiz küfürlerle sporcularımıza saldıran ve kaptanları-nı döğen bu mahluklarla içimizde dostluk kurmak isteyenbazı soysuzlar çıkmış ise de onlarda bir gün —bu satırlaramim koysunlar— daldıkları çirkin dalâletten uyandırılacak-lardır.

Seyrimizi takip edelim:Amerikan askerinin kadına karşı ihtirası kabarmıştı.

Bunu teskin etmek lâzımdı. Bu ölçüsüz açlık dolayısiyle,kendilerini ve çocuklarını ölümden kurtarmak için nefisleri-ni bir parça çukulata ve yahut bir konserve kutusu yiyecekiçin Alman kadın ve kızları fuhşa sürüklenmekten kendileri-ni alamadılar. Bu iş, doğuda vahşi bir zorbalık, batıda ise aç-lık ve çukulata ile yapıldı. İşte bazılarının hayranı olduğugarp medeniyeti budur.

işgal kuvvetlerinin renkli askerleri beyaz arkadaşlariyle

105

Page 97: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

bu kadın alışverişinde birbirleriyle yarış ediyorlardı. Ayrıcakaranlıklarda tecavüz vakaları da oluyordu. Böylece işgal al-tındaki Almanya'da, kadınlarla en müstehcen cinsî faaliyet-ler tes'id ediliyordu. Asil bir Prusyalı subayın kızları, vahşiormanlardan gelmiş en basit zencilerle yatmaya mecbur edi-liyordu. Eğlence mahallerinde ve meyhanelerde alkol su gibiakarak, oraları sabahlara kadar dolup taşıyordu. Bu yerler,nara atan sarhoşlarla, düne kadar kamplarda bulunan kanlıkatiller, kendilerine HÜRRİYET mücahidi süsü vererekAmerikalılara jurnalcilik ve pişvenklik ediyorlardı. Her tarafanarşi içinde bu eğlence yerlerinde kovboylar diyarı Ameri-ka'daki gibi bir kadına sahip olmak için birbirlerini öldür-mekten dahi çekinmiyorlardı, tıpkı Arizona haydutları gibi,.Alman şehirleri dev umumhanelere dönmüştü. Birçok Ame-rikalı ve İngiliz kadınları evlatlarının Avrupa'da ne haltlarkarıştırdıklarını duysalardı muhakkak ki çılgına dönerlerdi.

Almanya bütün dünya tarafından muhasara edilmişdev bir esaret kampına çevrilmişti. Bütün giriş kapıları sene-lerce gayet sıkı kontrol edildi. Yahudi, mason ve büyük Türkdüşmanı Morgentau'ın caniyane planları tatbik edilirken hiçbir müşahit bunları görmeğe tahammül edemezdi. Bununiçin. bu şenaatler irtikâp edilirken bütün yollar kapanmış vebu faciaların görülmemesi temin edilmişti. Haricî âlemin bufaciaları görmemesi için her türlü tedbir ve tertipler alınmış-tı.

«Dünya vicdanı» her şeyi gizlilik içinde muhafazayamuvaffak oldu ve her nedense HÜR(!) dünya gazeteleri buacı hâdiselere hiç temas etmedi. Ancak uzun ve dolambaçlıyollardan bîtaraf ülkelere birkaç hakikat damlası sızabildi.

Morgentau planı, tam mânasiyle tatbik sahasına kondu.Yukarıdan aşağıya okuduğumuz tüyler ürpertici facialarailaveten, harp için mühim olan bütün fabrikalar söküldü veAlmanya aleyhine harbe girmiş memleketlere ganimet ola-

106

Page 98: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

. rak taksim edildi. Yahudilere göre artık hiçbir Almanın elinesilah almaması lâzım geliyordu. Bu sebeple harp malzemesiyapan fabrikalar başta, istisnasız bütün fabrikalar söküldü;ve böylece İngiltere ve Amerika'nın esas gaye ve hedefi olanAlman endüstrisi ortadan kalkmış oldu. Şu var ki, meselaAlman Krup fabrikalarının elinde bulunan dünyanın en bü-yük presi Yugoslavya'ya verilmiş ise de orada onu kullana-bilecek kimse olmadığından paslanıp gitti. Bu hususlardakomünistler ve demokratlar el ele vererek Alman fabrikala-rını kökünden yıktılar. Zaten telefon harbi denilen dokuz ay-lık duraklama ve sessizliğin sebebi menfaat ve altın buzağıdeğil mi idi?

Bunlardan başka, baha biçilmez kıymet taşıyan, yüzler-ce üstün zeka ve dehanın mahsulü olan on yedi ton ağırlı-ğında ihtira beratları hiçbir karşılık ödenmeden Amerika'yataşındı ve işte bundan Atom sanayii doğdu.

Amerikalılar harbe girmeden yıllarca evvel bu evrakıellerine geçirmek için çok çalışmışlar ve casuslarına su gibipara dökmüşlerdir. Harp bitip muzaffer olduktan sonra ilimve teknik adamlarını arayıp bularak onları zorla Amerika'yagötürdüler ve yüksek ücretle çalıştırdılar. İşte atom sanayi-inin doğmasının ikinci âmili...

Şarka gelince: Komünistler, böyle ilim ve fen adamlarıiçin iki şart ileri sürdüler: Ya Sibirya esaret kampına ve ya-hut Sovyet Rus dünya ihtilâlinin takdisi için çalışmak üze-re hususi sahalara gitmeyi kabul etmek... Böylece tahminenbin Alman yüksek ilim adamı ve mütehassıs Birleşik Ameri-ka'ya, on iki bin âlim de Sovyet Rusya'ya sevk edildi. İki ta-raf bilhassa roket tekniği mütehassıslarını elde etmek içinbirbirleriyle yarış ettiler.

Bir numaralı meşhur Yahudi ve harp sanayi fabrikalarıkralı Bernhard Baruh ve hempaları Peenemünde atombombası ve roket merkeziyle, diğer Alman silahları olan «V»

107

Page 99: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

lerin ıslah edilmiş son şekillerini imale başladılar. Bunlar ga-zetelerde tafsilatiyle okuduğumuz Yahudi casusları sayesin-de komünist Rusya'ya aktarıldı. Böylece iki dev kuvvet doğ-du: Sovyetler ve Birleşik Amerika...

Şimdi tekmil beşeriyet bu iki ağır tazyikin altında âtiyekorku ve dehşet içinde bakmaktadırlar.

108

Page 100: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

ALMANYA HARİCİNDEKİ FACİALAR

Salomon Truman ve Vindsor Çörçil, Postdam'da silahkardeşleri kaatil ve Yahudi asıllı Stalin'e Sovyet kıtaları tara-fından işgal edilmiş olan bölgelerde «Sovyet usulü halk de-mokrasisi dediğimiz kanlı komünizmin» gerçekleşmesiiçin serbesti verdiler. Ruslar da bu fırsattan istifade ederekÇekoslavakya, Polonya ve Yugoslavya ile Silezya'da yaşa-yan Cermen azınlıklarının nakli için serbesti verdiler, Atlan-tik Paktı paçavraya dönmüş ve hasıraltı edilmişti. O anlaş-ma, harp esnasında, ancak küçük milletleri kandırmaya ya-ramıştır. Böylece komünistler batı dünyası demokrasilerininmüsamahasiyle kendi mıntıkalarında bulunan Alınan avınave imhasına giriştiler.

Siyasî entrikacı ve tanınmış Alman düşmanı Beneş eskimağlubiyetlerinin intikamını almak zamanının geldiğinehükmetti. Potsdam'daki harp kumarbazlarının kararlarınasırtını dayayarak Sudet Almanlarınm imhası kararlaştırıldı.25 Ağustos 1945 tarihinde Beneş bizzât, bütün Almanlarıyok edeceğini ilan etti. Bu katliam, Çek milletinin fevrî birhareketi değildi. Bu, Beneş ve Komünistler tarafından sinsibir surette hazırlanmış çevreler tarafından sistemli ve prog-ramlı bir surette tanzim ve teşkilatlandırılmıştı. Komünistelemanlar bundan evvel başka memleketlerde muvaffak ol-muş numuneler gibi burada da «Millî Mukavemetçi» töhme-

109

Page 101: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

tiyle ve bu bahane ile katliamlar yapmışlardı. Kısa bir za-man zarfında Alman işgal kıtalarının bakiyesi ve bir milyonsivil insan öldürüldü. Bunların çoğu kadın ve çocuktu.(1)

8 Mayıs 1945'te evvelce kararlaştırılmış bir parola muci-bince Prag radyosundan işaret verilince Bartolome(1) gecesi-ne nazire olarak Alman katliamı başladı. Kamçılayıcı ve kış-kırtıcı feryatlar arasında Prag şehri şeytanlara uyan sadistbir kitlenin kan tutmuş bedmestliğiyle topyekûn cinayetebaşladılar. Bu şimdiye kadar tarihte görülen katliamların enmüthişi idi. Vahşileşmiş bir halkın hayvanca hareketlerinintafsilatını ancak o kıtali gözleriyle görenler verebilirler. Bi-zim için tarifi, tavsifi, izahı mümkün değildir. Bu câniyânehareket kısa bir zaman içinde tekmil Çekoslovakya'ya yayıl-dı. Yavaşladıktan sonra dahi aylarca devam etti. Bu ölüm tır-panından arta kalanlar «Ölüm yürüyüşlerinden» sonra vak-tiyle hazırlanmış toplama kamplarına tıkıldılar oralardauzun müddet işkence dolu bir esaret hayatından sonra üst-lerinde kalan son maddeler soyulduktan sonra Alman hu-dutlarına kovalandılar, yeni ve ağır bir kaderin kucağınaatıldılar.

Olga Von Baseniji isimli tanınmış Çek yazarı bu müt-hiş faciaların görgü şahidi ve kurbanıdır. Mucize kabilindenPrag cehenneminden kaçmağa muvaffak olmuş ve hatırala-

(1) Bütün milletler, insanlık düşmanı yahudinin d ü d ü ğ ü n ü çalarak altımilyon Yahudinin muhayyel ölümüne matem tutarken, bu gözönündeişlenen korkunç cinayetler için, ne esaslı bir şikâyet, ne de kuvvetli birneşriyat yapıldı. İsrail Oğullarının Babil sürgünü, Titüs ve Buhtun-nasr'ın indirdikleri darbelerin intikamı b ü t ü n insanlıktan fazlasiylealındı. Fakat İsrail Oğulları biliyor ve kendi tarihlerinden öğrenmiş bu-lunuyorlardı ki bu geçici ve muvakkat zaferleri o, eskisine rahmet oku-tacak bir bedelle ödeyecektir. İnsanları, dinî(!) bir vazife olarak teker te-ker iğneli fıçılarda öldüren bu korkunç azınlık son asırda kitleleritopyekûn dev iğneli fıçılara atmış ise de bunun sonunun neye varaca-ğını onlar herkesten daha iyi bilirler. Bu mevzuda tecrübeleri çoktur.

(2) Protestanların katliamı neticesinde tarihe geçen hadisedir.

110

Page 102: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

rını neşretmiştir. Kendi kanı ve can acısıyla yazdığı «Pragölüm dansı» ve «Ölüm yolu» kitaplarında korkunç vesikave resimlere dayanarak sadece demokrat cephenin arkasın-daki karanlık entrikacıları değil, aynı zamanda kendi küçükÇek milletini de suçlandırmakta ve itham etmektedir. Bilin-diği gibi Çek milleti, İkinci Dünya Harbinin musibet ve ıstı-raplarından en az müteessir olmuş bir Avrupa milleti idi. Zi-ra erkekleri cephelerde vazife görmekten muaf tutulmuş veinsanca hiç zayiat vermemiştir. Alman himayesinde bulunanÇekya, bütün harp müddetince iaşe sıkıntısı da çekmemiştir.Almanlarla Çek halkı arasında hiçbir ihtilâf mevcut değildi.Fakat Haydrik isimli mühim bir Almanın öldürülmesi ve Al-man makamlarının mukabil hareketleri, LİDİGE Çek kasa-basının imhası havayı tabiatiyle bulandırmıştı.

Harpten sonra elde edilen vesikalarla isbat edilmiştir kiHaydrik'in katlinin Çek makamları dahi aleyhinde idi. Bucinayet İngilizlerin «Strateji Bürosu»nun arzusu üzerine ya-pılmıştır. Bu makamın başında İngiliz generali W. Donovanbulunuyordu. Vazifesi Alman hatları gerisinde baltalama veçeteci hareketlerini idare ve bunları silahlandırmak idi.

Bu makam Birinci Dünya Savaşında Suriye ve Arabis-tan cephesinde meşhur casus İngiliz albayı LAVRENS'i bumaksatla çalıştırmış ve çölleri ateşe vermiştir. Ben şahsen buadamla çarpıştım ve bu teşekkülün arkasındaki mel'un ya-hudi casuslarının en mühimlerini yakalayarak adalete teslimettim. Filistin'de elimizle yerleştirdiğimiz ve bu vatanın za-vallı öz evlatlarının rüyalarında bile görmedikleri refah vesaadete kavuşturduğumuz namussuz ve nankör yahudilerincümlesi LAVRENS'e hizmet etmişlerdir. Casusluk ve sabotajişinin başında Lavrens'in vekili İngiliz yahudisi Aran Aran-son bulunuyordu. Bunun kız kardeşi Sarâ Aranson'u Zim-marın köyünde yakalattım, Şam'a getirilirken Şahap vadi-sinde kendisim uçuruma atarak intihar etti. Dünyanın bütün

İ İ 1

Page 103: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

yahudi gazeteleri bu hain kadını günlerce doğdurup işkenceettiğimizi yazdılar. Bu da altı milyon yahudinin öldürülmesigibi yalandır. Bizim bu işte bir kusurumuz varsa o da, Müs-lüman ve Türk olduğumuz için gayet insanca muamele et-mekliğimizdir.

Bu satırların yazıldığı bu günlerde İngiltere'de LAV-RENS namına bir film çevrildi. Türkleri yerin dibine batıran,korkak, fena, zalim gösteren bir film. İngiliz gazeteleri bufilm aleyhine neşriyat yaptılar. Türklerin cesur, kahraman,merd olduklarını ve insanlık asalet ve medeniyet bakımın-dan yeryüzünün en kibar insanları olduğunu ilan ettiler.Merak edip Londra'daki dostum John Tyndall'e bir mektup-la keyfiyeti sordum. 28.12.1962 tarihli mektubunda şu cevabıveriyor:

«Bu, Yahudi sermayesiyle, Yahudiler tarafından yapıl-mış, İngiliz milleti tarafından nefretle reddedilmiş-tir.»

Yahudinin bu alçak karakterini kendimizden bir misalleperçinledikten sonra yazılarımıza devam edebiliriz.».

Soğukkanlılıkla ve mantıkî olarak düşünülecek olursaÇek halkının bu kanlı hareketine mânâ vermek ve onu izahetmek zordur. Almanları toptan imha hareketine genç kız veçocukların da iştirak etmiş olmasının derin sebeplerini araş-tırmak ruhiyatçılara düşer. Biz izah tarzı bulamadık.

Almanlar tarafından yapılan vahşetler daha kolay anla-şılabilir. Her zaman bu gibi suçları işleyenler ya münferit şa-hıslar ve yahut küçük gruplardı. Böyle hâdiselerde suçlulardava edilmiş ve cezalandırılmışlardır.

Yugoslavya'da yapılan, medeniyetin yüz karası cinayet

112

Page 104: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

ve vahşetler hiç de diğerlerinden aşağı değildir. BilhassaBANAT bölgesinde Slovaklara karşı irtikâp edilen kanlı im-ha hareketleri ve Hırvat milliyetçileri aleyhine yapılan ko-münist vahşeti; medeniyetin, şefkat ve merhametin ve insa-niyetin ölümüne işaret sayılır. Bu memleketlerde milliyetçinamına kim var idiyse cümlesi işkence ve azap içinde öldü-rüldü. Kırk beş bin çocuk Rusya'ya sürüldü. Hırvatistan'dayapılan katliamlar dört yüz bin Hırvat'ın hayatına mal oldu.Bizlerin; insanlığın gözü önünde işlenen bu müthiş facialar-dan haberimiz olmadığını biliyorum. Yahudilerin yaygarala-rı, şarlatanlıkları, dünya matbuatını elde tutmak için harca-dıkları milyonlar, masumların sesini boğmuş, cinayetlerigizlemiş, onun yerine, mel'un İsrail kafasından çıkmış haya-lî facialar ikame etmiştir.

Çörçil, Moskova konferansında Polonyalılara bol kese-den Oderneisse hattını yani, Polonyalılara ve Ruslara veri-len Alman toprakları ötesinde bulunan Alman arazisini va-ad etmişti. Sovyetler ise, Polonyalılardan zorla alman top-rakların yerine, Almanlardan yeni alman toprakları peşkeşçekmişlerdir.

Müttefikler tarafından aldatılan, yersiz ve yurtsuz kalanve komünist komiserler tarafından kışkırtılan Polonyalılar,halkı Silezya ve Pomeranya arazisine kovarak onların emla-kini de zabtettiler ve yerleştiler. Güya bu harp hak, hürriyetve insaniyet namına yapılıyordu.

Fransa'da, Belçika ve Hollanda'da, Danimarka ve Nor-veç'te mukavemet hareketleri kızıl unsurlar tarafından idareedilmekte idi. Bunlar kendilerini milliyetçi ve hürriyet mü-cahidi olarak maskeleyip en mühim mevkilere yerleşmişler-di. Harp içinde bütün bu yeraltı hareketleri müttefikler tara-fından geniş bir şekilde silah ve baltalama malzemesiyle teç-hiz edilmiştir. Harp sona yaklaştıkça bunların tesirleri art-mıştı. Kızıl beynelmilelciler tarafından tekemmül ettirilen ve

113

Page 105: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

demokrasiler tarafından sessiz, sedasız kabul edilen bu, mil-letler hukukuna aykırı olan çetecilik ve baltalama faaliyetiİkinci Dünya Harbinde irtikâp edilen vahşet ve barbarlığınçoğunun ana sebebi olarak kabul edilmelidir. Bu baltalamave pusu hareketleri ve sebep oldukları tethişlerdir ki Almanordusunu daha sert, daha asabî tedbirler almaya mecbur kıl-dı. Fransa'dan çekilen Alman birlikleri aleyhine kurulan pu-sular, iki tarafın da büyük zayiat vermesine sebep olmuştur.Bu hareketin önüne geçmek ve sakin bir hava yaratmak isti-yen, kan deryasını durdurmaya, yangınları söndürmeye,vahşeti önlemeye çalışan milliyetçi ve vatansever Fransızlaraleyhine kızgın bir hava yaratıldı. Yalnız Fransa'da, cümlesitemiz vatansever yüz bin milliyetçi Fransız, Almanlarla iş-birliği yaptı denerek canavarca öldürüldüler. Fransa'da çete-ciler bir kuvvet faktörü olmuşlardı. Bunlar Farmason ve Ya-hudilerin desteği ile adalete ve mahkemelere ve umumî ef-kâra yüzde yüz hâkim oldular. Mareşal Peten gibi büyük birkahramanı müebbet hapse ve Başvekil Piyer Laval gibi eşsizbir insanı idama mahkum edecek kadar ileri gittiler. Böyleceiki memleket arasında senelerden beri süren husumetin art-masına sebep ve normal halin avdetine mani oldular.

Belçika'da Alman dostu olan hükümet adamları ile,asırlardan beri millî hürriyetlerini elde etmek için mücadeleeden Cermen ırkından Flamanlara karşı çok haşin hareketedilip bunların on binlercesi ölüme mahkum edildi ve bir-çokları da müebbet hapse tıkıldı.

Harp sona ereli on sekiz sene olduğu halde bunlarınmühim miktarı hâlâ Belçika hapishanelerinde inlemekte-dirler.

Bundan başka, sırf komünistler aleyhine mücadele et-mek İçin gönüllü kaydolunan Valon ve Flaman erler deharpten sonra hapis ve ölümle cezalandırıldılar.

114

Page 106: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Hollanda, Danimarka ve Norveç işgale uğradıktan son-ra, oradaki hükümetlerin direktifi altında, Alman silahlıkuvvetlerinin arzusu üzerine, o memleketler halkının Al-manlarla samimî bir işbirliği yapmaları istendi. O memleket-lerin birçok muvazzaf subayları Komünistlere karşı Ruscephesinde gönüllü olarak çarpışmak için müracaat ettiler.Oranın devlet makamları gereken müsaadeyi kolaylıkla ver-di. Harbin sonunda bu askerlerin bakiyyesi memleketlerinedönünce «işbirlikçiler» gibi vatan haini olarak damgalandı,esir kamplarına sevkedildiler, isticvâb edilerek işkenceye uğ-radılar. Yalnız Norveçte doksan bin milliyetçi, sözünde dur-mayan ve yahudilerin tesiri altında bulunan kendi Marksisthükümetinin kurbanı oldular. Milliyetçi cephenin söz sahibibirçok şahsiyetleri ölüme mahkum edildiler. Geriye kalanlaristisnasız olarak uzun veya kısa hapis cezalarına çarptırıla-rak bütün servetleri ellerinden alınarak, tekmil hak ve mev-kilerini kaybettiler. Bütün dünyanın hürmet ve takdir ettiğiyaşlı şair Knut Hamsun aleyhine dahi harekete geçildi. KnutHamsun ve Norveç milliyetçisi Vidk Quisling, dünyayı teh-dit eden kuvvetin Almanya olmayıp Sovyet Rusya olduğu-na inanmıştı. Dediği de çıktı. Bu zat her yerde milletiniuyandırmaya çalıştı. Bu namuslu fedakâr insan, seksen yaşı-nı geçtiği halde solcular tarafından hapse tıkıldı ve bütünservetine el kondu.

Bîtaraf İsveç, şark cephesinden harbin sonunda kaçma-ya muvaffak olan Baltık ve Alman askerlerine «Lahey» an-laşması gereğince iltica hakkı tanıdı. Daha sonra İsveç hükû-meti, galip müttefiklere yaranmak için, Sovyet talebine bo-yun eğerek, milletler hukukunu çiğneyerek bu mültecilerivicdansız Sovyet Rusya'ya teslim etti. İsveç makamlarınınbu kararı esir kamplarında duyulur duyulmaz, milliyetçilerbilek damarlarını kesmek suretiyle intihar etmek vekamptan kaçmak teşebbüsünde bulundular. Kaçanlar İsveçpolis kıtaları tarafından tekrar toplanarak limanlarda bekle-

115

Page 107: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

yen Sovyet gemilerine zorla teslim edildiler. Bu hareketemuvazi olarak İsveç'te yaşayan Alman sanayicileri ve ticareterbabının ve hususî şahısların bütün ticarî ve hususî servet-leri ellerinden alınarak galiplerin emrine tahsis edildi. İs-veç'te yaşayan bütün Almanlar hudut dışı edilerek Batı Al-manya'ya sürüldüler.

Bu vesile ile söyleyelim ki, İsviçre'nin cidden tarafsızdurumu ve adil davranışını burada saygı ile zikretmek ka-dirşinaslıktır. Galipler bu küçük memleketten de birçok is-teklerde bulunmalarına rağmen İsviçre, galiplerin şantajları-na kafa tutmuş ve bütün istekleri reddederek şerefini koru-masını bilmiştir.

İşin en dikkati çeken tarafı milliyetçilere karşı yapıl-mış bütün intikam hareketlerinin ve vahşetin harp bittik-ten sonra yapılmış olmasıdır. Bu hadiseler «dünya sulhu»kurulduktan sonraki devrede vuku bulmuştur. Ancak serihalinde irtikâp edilen bu kanlı hadiseler, «Dünya vicdanını»derin bir sessizliğe gömdü. Zira demokrat galiplerin bu kötüfiillerini bütün dünyaya ilan etmek kendi aleyhlerine olur-du.

Yukarıdan aşağıya okuduğunuz, bu, insanı insanlıktaniğrendiren kanlı, vahşi ve TALMUT'ik hareketleri hukukenmeşru gösterebilmek için FARMASON'luğun icadı olan vebu zümreler tarafından idare edilen «dünya vicdanı» yenibir tez yumurtladı. «Kollektif suç» tezi... Ancak böylece ku-runun yanında yaşların da yanması kabul edildi...

Dünya yahudiliği bu cinayetleri ört bas etmek ve suçlu-larla suçlar yaratmak için kendi icatları olan iftira ve çamurmakinesinin bütün aletlerini harekete geçirdiler. Tamamenyahudi emrinde olan Holivod ve dünyanın belli başlı mec-muaları sanki birbirleriyle sözleşmişler gibi bütün dünyanıngözü önüne en korkunç resimleri serdiler. Bunlarda insan ce-setlerinden meydana gelmiş dağlar ve en müthiş manzaralar

116

Page 108: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

görülüyordu. Bu hal hâlâ ve artan bir hız ve hayâsızlıkla de-vam etmektedir. Şu var ki bu sahte resimleri sinemalardaseyreden insanlar, bu cesetlerin, demokrat müttefiklerinbombardımanlarına kurban olmuş insanlar olduğunun far-kına vararak yahudilere lânet ediyorlar. Gaz odalarından hâ-lâ ısrarla bahsedilmektedir. Böyle bir şeyin asla mevcut ol-madığı, şimdi başta İngiliz muharrirleri ve tarihçileri olmaküzere namuslu insanlar dünyaya ilan ediyorlar.

Ve nihayet cümlemizin bildiği ve merakla takip etmişolduğumuz NÜRNBERG mahkemeleri dünya milletlerininönüne bir sürü yalan ve uydurulmuş hadiseler serdi. Artık işişten geçmiş, bir sürü insan Yahudi Cellat Wood'un elinde,gemi halatlarıyla ve feci bir surette işkence çekerek, dakika-larca ve bazıları yarım saat çırpınarak can vermişlerdir. Baş-ları, yüzleri parça parça olarak kan revan içinde ölmüşlerdir.

Bu facianın adaletsizliğini, yapılan şahadetlerin yalanolduğunu ve bu oyunun bir yahudi tertibi olduğunu anla-yan Nürnberg mahkemesinin baş müddeiumumisi JAK-SON, duyduğu pişmanlık ve vicdan azabına tahammüledemiyerek intihar etmiştir.

Bu kanlı bahsi de burada böylece kapayalım.

117

Page 109: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

ZAMANIMIZIN RUHU!

Buraya kadar, İkinci Dünya Harbinin mihrakını teşkileden Almanya ve Avrupa'nın diğer memleketlerinde, insan-ların ne derece hunharlaştığını gösteren acı ve tüyler ürper-tici vakaları sıraladık. Bu kanlı vakaların arkasında, dünyayıkan ve ateşe boğan kuvvetin Dünya Yahudiliği, Farmason-luğu ve komünizmi olduğunu şimdiye kadar elimizden gel-diği kadar canlandırmış olduk.

Eğer siyonizmin tehlike ve zararı ile merhametsiz vevicdansız fiil ve hareketleri sadece garp üzerinde toplanmışolsa idi belki de bundan bize ne deyip, bu kadar büyük kül-fete katlanıp bir şey yazmaya ihtiyaç duymazdık. Bir defamilletler, asırlardan beri insanların saadetleri, hayatları, re-fahları ve hatta itikat ve imanları aleyhine çalışan Siyoniz-mle mücadele halindedir ve onun sönmez kin ve intikamı-nın hedefi ve kurbanı olmuştur. İsrailoğullarının en büyükdüşmanı Müslümanlıktır. Dünya tarihinde asırlardan beribu husumet eksilmeyip artmıştır. Bu mel'un kuvvetle tammânasiyle ve Peygamberane bir azimle mücadele eden, hiçşüphesiz Resul-ü Ekrem efendimizdir.

Biz Türklere gelince: Nil'den Fırat'a kadar, vatanımızıdâ içine alan gayet geniş bir mıntıkayı kendi öz vatanları sa-yan ve merkezi Kudüs'te olacak bir İsrail devletî kurmak

118

Page 110: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

için vatanımızda ne büyük entrikalar çevirmişler, ne büyükyalan ve iftiralar icat etmişler ve başta 31 Mart olmak üzere,—ileride tarihin bir bir açıklayacağı— ne namussuzca teşeb-büslere girişmişlerdir. Bunları teker teker ve bütün tafsilatiy-le ve vesikalariyle müteaddit eserlerle milletimize duyur-muş bulunuyorum.

Birinci Dünya Harbinde Sina ve Filistin cephesinde hertürlü mahrumiyet ve zorluğa göğüs gererek çarpışan ordu-muzun gerisinde bu fesat teşkilatının, casusluk, hiyanet, sa-botaj ve müthiş fesat çıkararak mağlubiyet ve hezimetimiz-de müessir olduklarını altmışı bulan eserim ve bini geçenmakalelerimle aziz milletime bildirmiş oldum. Yahudinin in-tikam hissi, yalanı ve hiç namus ve şeref kaydına tabi olma-yan iftira ve suikastlarına göğsümdeki iman ve kanımdakiasalet sayesinde karşı koydum. Emek ve alın teriyle kazan-dığım servetimi yağma ettiler. Fakat bütün bunlar azmimitakviye ve gayretimi arttırmaktan başka bir şeye yaramadı.Ve nihayet, evet ve nihayet bizzat yahudiler bir öğünme ve-yahut kendi akıllarınca tehdit vesilesi olarak Sina ve Filistincephelerinde irtikâp ettikleri alçakça hıyaneti; kendi ağızları,gazeteleri ve kitaplariyle itirafa başladılar. Her memlekette,her lisanda bu hıyanetler tekrarlanıyor, gazetelerde tefrika-lar çıkıyor, resimler neşrediliyor, fakat bunların bizde hâlâbir intibah vücuda getirmemiş olması ne kadar üzülecek şey.

Bugün, bu dakika içinde yaşadığımız hava çok mânâlıve bu mütalaalarla alâkalıdır.

İsrail'in ve komünistlerin su gibi para harcadıkları gün-leri yaşıyoruz. Yazılar, fısıltılar, sinsi hareketler, radyolar veher türlü neşriyat, bir merkezden idare ediliyor hissini verenbeyanlar ve bir sürü açığa vurmuş şımarık teşebbüsler hiçde hayra alâmet sayılmaz. Tehlike büyümektedir. Orta Do-ğunun ciğergâhına hançer gibi saplanmış olan iğreti İsrailhükümeti, gözlerini bütün Asya'ya dikmiştir. Bu kıt'ada ya-

119

Page 111: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

şayan milletlerin arasını bozarak, onları birbirlerine düşüre-rek, vicdanları ve kalemleri satın alarak uzun hedefine doğ-ru yürüyor. Vaktiyle «Pis yahudi devlet kuramaz» denili-yordu, onlar hakir ve aciz görülüyordu. Bugün ummadığı-mız adamlar ona dalkavukluk yapıyorlar. Böylece şımaranyahudi işe yarar, imkân, kuvvet ve kalem sahiplerini de em-rine alarak her yönden hedefine doğru ilerliyor. İş bu radde-ye gelince, "onu kim ve nerede durduracak?" suali doğar.

Bütün dünya ile başabaş altı yıl boy ölçüşen koca Al-man devletini yere sermek için bütün dünyayı ateşe verenbir ekalliyetin ne büyük tehlike teşkil ettiğini anlatmak içincanlı ve mevsuk hadiseleri, ateşin göbeğinden alarak tekerteker ortaya döktük. Bu olayları gözönüne alarak, âtiyi ve is-tikbali düşünerek ne gibi tedbirlerin alınması lâzım geldiğinidüşünmek, memleketini seven her insanın vazifesidir.

Şimdi; bütün bu misallerin ışığı altında zamanımızınruhunu tahlil etmek ve bundan istifade etmek faydalı ola-caktır sanırım.

Gözlerimizin önünde cereyan eden insanlık tarihinin enbüyük değişikliği arkasında mutaassıp «Dünya Cumhuri-yetçilerinin» gayeleri sezilmektedir. Bunlar, milletlerin hürri-yet ve istikballerine, o milletlerin arzuları hilâfına hâkim ol-mak hedefindedirler. Bu devletler üstü kuvvetler, muazzampara ve teşkilâtlan sayesinde dünyanın en mühim haber al-ma ve ilmî tetkik merkezlerini ellerine geçirmeğe muvaffakolmuşlardır. Böylece umumî efkârın fikrî sevk ve idaresinide ellerine almaya muvaffak olmuşlardır. «Tek dünya» idealipeşinde koşan Komünist, Siyonist ve Farmason tesiri altındainsanlık bugün modern bir şekilde zamanın ruhunu temsiletmektedir. Tek dünyacılar ancak günümüze kadar sürege-len hayat tarzı ve teşkilât şekillerinin ortadan kalkmasiyle,planların gerçekleşeceğini biliyorlar. Müstakil dünya cum-huriyetini teşkil edecek olan «tek tip insan», tek dünya dü-

120

Page 112: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

şüncesinin tabii bir neticesidir. Böyle bir planın tam mâna-siyle gerçekleşebilmesi ancak bütün dünya milletlerinin me-lezleşmesi sayesinde mümkün olacaktır. Bu suretle köksüz,an'anesiz, ırksız, melez bir mahsul ve sterilize edilmiş birkitle insan vücuda gelecektir. Gelişi güzel, birbirine karış-mış bu milletlerin kültür sahasındaki yapıcı kudreti sıfıradüşecektir. Bu yoldan hududu olmayan, iptidaî ve tek tip birmedeniyet yaratılacaktır. Bunun uzuvları ancak cezri şiddettedbirleriyle ayakta tutulabilir.

Bu sebeple, insanlık için hedef tutulan ihtilât ve kay-naşma binlerce seneden beri uzvi bir şekilde yetişen az ve-yahut çok değişen insan nevilerinin, muhtelif kültür sahala-rında köklerinden koparılması ve gelişi güzel birbiriyle ihti-lat ettirilmesi, Allah'ın vaz'ettiği tabiat kanunlarının iğfalimânasına gelir.

Tabiat, sonsuz miktarda hayat tarz ve şekilleri meydanagetirmiştir. Bunlar istisnasız olarak asilâne bir prensip dahi-linde sıhhatli olarak gelişmektedir. Tabiat; ne tek tip nebat,ne tek tip hayvan ve ne de tek tip insan tanır. Tabiat kanun-larına karşı gelmek ve onları değiştirmeye gayret etmek, biz-zat tabiatın kendisi tarafından cezalandırılır.

Hastalık, soysuzlaşma, çökme ve ölüm gibi...Bugünkü kültür hayatımızın tamamen ve bütün saha-

larda karışmış vaziyeti; hakikatte, tabiilik ile gayrı tabiilikarasında bocalayan insanın vücuda getirdiği bir aksülamel-dir. Bu bir şeyler arayan fakat bulamayan insanlardır ve ya-şamak hedefini kaybetmişlerdir. Modern teknik, modern va-sıtaları tekemmül ettirmiştir. Radyo, filim ve televizyon gi-bi... Bu cihazlar yarım asır evvel masallar âlemine aitti. Ha-ber alma ve ilim tekniğinde bu aletler, ışık süratiyle ve pra-tik olarak dünyadaki her insana ulaştırılabilir ve her insanıruhen ve fikren tesiri altına alabilir.

Bu cihazların bütün dünyaya kısa bir zamanda yayıl-

121

Page 113: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

ması ve insanlara günün her saatinde dış âlemle doğrudandoğruya temas imkânını temin etmesi, onda, olayların tamortasında ve içinde olabilmesi bakımından müstakil bir duy-gu yaratmıştır. Gürültülü ve dolgun bir programla şımartı-lan televizyon seyircisi artık okuma ile, tetkik ile, kendi ken-dine düşünmekle malumat sahibi olmayı, bir zaman kaybısaymaktadır. Bu bilgiler artık zahmetsiz ve külfetsizce tele-vizyon, telefon, sinema ve resimli matbuat vasıtasiyle beda-va veriliyor. Üstelik seyirci yorulmadan ve rahat bir şekildekoltuğunda oturup kendi kafasını ve beynini zorlamadanzamanın ruhuna teslim olur ve kafasına girmesini istemedi-ği fikir ve düşüncelerin dimağına yerleşmesine mani ola-maz. Tabii, seyirci bunları az çok bir medyum gibi idrâk etti-ğinin farkında değildir. Çünkü onun düşünme kabiliyeti, tel-kinci tarafından felce uğratılmıştır. Televizyon seyircisininalıcı hassasiyeti değişik derecelerdedir. Bunların büyük birkısmı zamanla şahsiyetlerini kaybedip garip bir sabit fikreyakalanmaktadır. Böyleleri artık her akşam evine döndüğüvakit, kendisine esir bir robot gibi tesir eden bir hayal pence-resine kendisini terk eder ve bütün dertler ve hayat kaygu-sundan uzaklaşmaya çalışır. Böylece dünya hadiselerine fiilîbir şekilde iştirak yerine lâkayt bir seyirci ve kukla vaziyeti-ne düşer. Bu suretle insanların ekserisi yabancı bir iradenintesirine râm olmuş şahsiyetsiz mahluklara benzerler.

Bu, cihanşümul vasıtaların gelişmesi neticesi, «Zamaneruhunun» ve umumî efkâr baş yaratıcılarının ve onların teş-kilâtlandırdıkları tefekkürün beşeriyeti aynı seviyeye getir-me gayretleri insanlığı gayet süratli bir şekildet ruhsuzlaştır-maktadır.

Yukarıdan aşağıya saydığımız bu teknik cihazların aley-hinde olduğumuz zannedilmesin. Milletlerin kültürlerini ge-liştirmek ve ayakta tutmak için çok faydalı olan bu cihazlar,devlet üstü kuvvet ve teşkilâtın eline geçtiği takdirde insan-lık ve medeniyet büyük tehlikelere maruz kalacaklardır. Bu

122

Page 114: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

tehlikelerin ne derece müthiş olacağını yukarıda sıraladığı-mız kanlı vukuattan anlayabiliriz. Milletlerarası hedeflerinpropagandasını yapan ve bir merkezden idare edilen bu ci-hazlar bugün tamamiyle Farmason, Siyonist ve Komünistkuvvetlerin elindedir. Bu sol ve menfi teşkilatın elinde bugüzel icatlar insanların fikrini ifsat eden ve ona farkında ol-madan şeytanî telkinlerde bulunan vasıtalar haline gelmiştir.Bunların zehirleri duygu uvuzlarımız vasıtasiyle ruhumuz-un derinliklerine sızar ve orada tahribatını yaparak iradekuvvetini felce uğratır ve milletlerin çöküntüsüne sebepolur.

Bugün milletlerin yaşamakta olduğu siyasî hayatta, bukeşiflerin ne derece mühim rol oynadığı herkes tarafındanayan beyan görülüyor. Radyo ve televizyonu ele geçirmeksayesinde, kitlenin moraline ve fikrine tesir ederek kolaycainkılâp yapanlar; hükümeti ele geçirdikten sonra, iyi, kötübütün icraatını kendi milletlerine gayet yerinde, isabetli veiyi şeyler olarak yutturmak isteyenlerin, partizanların vediktatörlerin radyolardan ne büyük istifadeler sağladıklarınıve her nasılsa iktidara geçenlerin bunlardan ne büyük istifa-deler temin ettiklerini uzun boylu izaha lüzum yoktur.

Bir milletin iç hayatı ancak tabiatın tayin ettiği istika-mette yürümeğe müsaittir ve tabiat kanunları bu tarzın mu-hafaza edilmesini zaruri kılar. Milletlerin kültür sahasındakidevamlı inkişafı bu sayede vukubulur ve dışardan hiçbirmüdahale ve tecavüzü kabul etmez. Eğer bugün bütün dün-yada insanlara miras yoluyla intikal eden hususiyetlerde de-ğişiklik görülüyorsa —ki biz bunları, her gün artan bir şekil-de hissediyor ve ruh hayatımızda menfi ve mülevves teza-hürlerine şahit oluyoruz— bunlar, milletleri kültür nihiliz-mine götürmektedir. Yukarıdan aşağı saydığımız yeni icat-lar, yeni aletler, yani radyo, televizyon ve saire, bunlar sade-ce yabancı tarz ve yıkıcı kuvvetlerin yukarıda bahasetmiş ol-

123

Page 115: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

rduğumuz kitle telkinleriyle insanların devamlı surette şuur-larını ihlal neticesine varır.

«Tek dünyacıların» bu yoldaki, gaye ve hedefleri tesbitedilmiştir. Onların maksatlı propagandaları, insanların«dünya vatandaşı» şeklinde yetişmeleri için ihzarî bir tedrismahiyetinde telakki edilebilir. Bu propaganda o kadar esaslı,kademeli ve programlı şekilde hazırlanmıştır ki, tekmil mu-hafazakâr ve asil insanların sabit kanaatlerini ve evveldenverilmiş hüküm ve kararlarını kaldırmak ve onları gülünçmevkie düşürmek gayesini takip eder. Bilhassa ırkî ve millîhaysiyet, vatanseverlik, askerî şeref ve namus, an'ane,âdet, teamül ve saire gibi alıştığımız ve ünsiyet peyda ediphoşlandığımız ruhî meselelerde bu propagandaların yıkıcıve menfi tesirlerini görmekteyiz.

Milletlerin şuurlarına yerleşmiş ve orada kökleşmişolan tarihî hakikatler, tecrübe ve güzellik kıymetleri, bu, tekdünyacı, devletler üstü kuvvetlerin emriyle ve menfur kuv-vetlerin vicdan tanımıyan arzu ve iradelerine ve hatta aşağı-lık zevklerine göre değiştirilmek istenmektedir. Asil ve kibarzevklerin birer tarafa atılmış olduğu ve onun yerine «rokenrol» ve «tvist» gibi kaba ve âdi zevklerin kaim olduğunu gö-rüyoruz. Tıpkı İsrail oğullarının meşhur protokollarında ya-zılı olan, «gençliği, mugayir-i edep, müstehcen oyunlarlaifsâd etmeli» maddesinde olduğu gibi...

Tiyatrolarda ve konser salonlarında, eskiden insanî veahlakî kıymetlere ehemmiyet verilir ve bu yoldan halkın zih-nî ve ruhî terbiyesine kıymet verilirdi. O yerlerde büyük ti-yatro sanatkârları ve ünlü musikişinaslar sanat icra ederler-di. Bugün ise ne görüyoruz? Çığırtkan, farfara, zevksiz, sah-te ve kıymetsiz eserler değil mi? Böyle yerler zamanımızdabir «BABİL» panayırını andırmaktadır. Klasik edebiyatındev üstadları, azimli ve inatçı bir metot ve gayretle yerlerin-den uzaklaştırılmaktadır. Buna mukabil hiçbir kıymet ifade

124

Page 116: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

etmeyen boş ve saçma, paçavra eserler, beynelmilelci teşkilâttarafından ortaya sürülmektedir. Aynı kuvvetler «Modernrealizm» namı altında insanların içinde bulunan behimî ipti-daîliğe müracaat ederek şehveti tahrik ve gıcıklayıcı sahne-ler yaratmak suretiyle asil zevklerin yerine geçmek istiyor-lar. Dinleyiciler ve yahut seyirciler terbiye edileceğine şeh-vetler kamçılanmaktadır. Sahnelerden ve hoparlörlerden di-mağlarımıza huzursuzluk ve çirkef akmakta olup bunlar,yorgun ruhlarımızı dinlendirmek şöyle dursun, tazip etmek-tedir. Vahşi orman yamyamlarının kamçılayıcı ritmleri vetamtam, davul gürültüleriyle dinleyicinin kulağında gittikçeağır tesirler yapmaktadır. Bunlar insanların kafa ve ruhlarınıifsat etmekte olup, insan ruhunda sıhhati bozucu heyecanlarteksif etmektedir. Bu gibi heyecanların saf ve tecrübesizgençlikte ne tepkiler yarattığını hepimiz görüyoruz; Bu; oderece ısrarlı ve devamlı olarak yapılıyor ki, bütün asil vemuhafazakâr insanlar «kökleşmiş kanaat ve zevklerinden»tecrit edilmek tehlikesindedirler.

Bugünkü insanlığın büyük bir kısmı, suni şekilde yetiş-tirilmiş seyyal ruhî durumlariyle her cepheden «şuur bozuk-luğu» hastalığına tutulmuşa benzemektedirler. «Tek dünya-cıların» çok ustalıklı bir surette tanzim edilmiş olan telkinmetotları, ruhlarda büyüleyici bir tesir yaratmaktadır. Bu va-ziyette mukavemetsiz dinleyici ve yahut seyirciye yabancıfikirler, düşünceler ve ahlakî faktörler telkin edilir. Bunlar,işlenmemiş, ham bir şekilde şuur süzgeçlerinden geçip insa-nın ruhuna nüfuz eder ve eninde sonunda bu sayede şuurlararzulanan bir tahavvüle zorlanır. Bu ruh hastalığı o kadar ti-piktir ki, buna tutulanlar çok zaman işin farkına bile var-mazlar. İnsanların çoğunda şuurun bozulması ruhî teşev-vüşler meydana getirir ve böylece muhtelif tarz ve şekillerdenevrozlar, asabiyetler meydana gelir ve çoklarında ruhî vefikrî bir şaşkınlık; sersemlik ve yorgunluk meydana getirir.İşte bugünkü insanlık bu şekilde ve her yerde yaygın bir

125

Page 117: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

tarzda ahlakî lâkaydiye tutulmuş görülmektedir. Maalesefinsanların dar düşünceli kitlesi «Tek dünyacıların» ve «pro-tokolcü Yahudilerin» gayet iyi maskelenmiş, modern, siyasîve kültürel propaganda mekanizmalarının vücuda getirdiğiçöküş ve inhitat ile bugünkü kültür hayatımızın soysuzlaş-tırılmasını zamanın icabı telakki etmektedir.

Bütün bunlar, bu gizli ve sinsi telkin maskesini kaldıra-madığımız için hakikatlere tam mânasiyle nüfuz edemiyo-ruz. Dünya matbuatı ve ona bağlı kültür idarecileri epey za-mandan beri tek elden idare edilmektedir. Onlar; zamanımı-zın malul ruhunu tabiatın ve hilkatin icabı imiş gibi göster-mek ve ondan kaçınılmaz olduğu kanaatini telkin etmek vehatta buna boyun eğmenin zarurî olduğunu ifade etmek su-retiyle beşeriyeti zehirlemektedirler. Hiç şüphesiz dünyadavukua gelen bütün hadiseler, tabiat ve sebebiyet kanunları-na bağlıdır ve şu halde «zamanımızın ruhu» da buna tabi-dir. Bu ruhun muhtevasını yakından tetkik edersek bunlarınyapmacık, sun'î birer unsurdan ibaret olduğu göze çarpar.Bütün bu, seri tarzında meydana gelen imalat maddeleri çokmahir menajerler ve reklam şirketleri tarafından müşterileri-ne takdim edilerek propagandası yapılmaktadır. Ancak, ka-fası ve beyni bu yolda yıkanmış alelâde, sıradan insanlar;kendilerine ikrâm edilen sahte malzemenin zehirli madde-lerle karıştırılmış olmasından habersiz olarak hastalığa tutu-lur ve kendi ruhiyatını tahrip eden fikir ve kanaatlerini zin-cirleyen tesirleri fark edemez hale gelir. Bu gibi basit insan-lar iki dünya arasında dolaşan birer uyurgezer (=sair fil-me-nam) haline gelirler. Ve «Tek dünya yapıcıları ile Farmason-ların» uysal bir kuklası şekline girerler. Zira tek dünyacıla-rın hür ve müstakil fikirli insanlara ihtiyaçları yoktur. Onlarsadece kendilerine tabi; isyansız, itirazsız, protestosuz, mu-kavemetsiz bir şekilde aldıkları emirleri yerlerine getirecekşahsiyetsiz insanlarla iş görürler.

Şimdi, fikren tasfiye edilmiş bir insanı yakından incele-

126

Page 118: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

yelim. Öyle bir insan ki, tek dünyacılar tarafından ideallerin-den ve «müesses kanaatleri ve peşin hükümlerinden» kur-tulmuş ve hayatın maddî sahasında konfora sahip olmuş,günün hay huyuna kapılmıştır. Bu gibi insanlarda, sadecekendi uzvî ve cismanî varlığını bir yaşama makinesi olarakkullanmaktan başka gaye ve emel kalmamıştır. Bu gibilerdehayvanlarda olduğu gibi, cismanî ve amelî çalışma kudretin-den başka bir şey aranmaz. Böyleleri ihtiyaç ve istihlâk mad-delerinde gittikçe artan bir menfaat ve imkâna sahip olmak-tan başka bir şey düşünmezler. Onların maddî ihtirası kam-çılanmıştır. Bunların bütün düşüncesi sadece hayat standar-tının yükselmesine münhasır kalmıştır. Bunlar o hale getiril-mişlerdir ki muhitlerinde manevî çürümekten hasıl olan ta-affünü hissetmezler. Bu tip insanlar; tek dünyacıların, komü-nist ve Farmasonların ve iftiracıların, tarihsiz ve an'anesizçamur atıcıların kendi öz milletlerini ve maziyi kirletmeleri-ne ne mani olurlar ve hatta ne de protesto edebilirler. Hermillette ve her memlekette bulunan hainler satılmışlar venecabetsizler grupları, aldıkları paralar mukabilinde «tekdünyacıların» istediği keşmekeşi yaratırlar. Bu gibileri «Mil-lî intiharın sâikleri» olarak isimlendirebiliriz.

Bugün siyasî bakımdan insanların çoğu siyasî bir «kay-bolmuş fertler» olarak kalmışlardır. Bunlar teker teker vemünferit olarak çok kıymetli fikirlere sahip olsalar dahi gün-lük siyasî kavgalardan tiksinti duyarak kendi köşelerine çe-kilmişlerdir. Bu gibiler siyaseti herkesin birbiriyle mücadeleetmesi şeklinde görmektedir. Siyaset onlara balta girmemişyabanî bir orman şeklinde gözükmektedir. Birbirine zıt fi-kirlerden mürekkep bütün teşekküllerde ve hatta parti grup-larında da bu, böyledir. Her siyaset adamı, karşısında sarihve berrak bir m e v z u görememektedir. Hiç kimse, noksanolan görüş kabiliyeti dolayısiyle, yıkıcı kuvvetlerin uzaktanidare ettikleri, bugün her zamandan çok siyasî mücadelesahnelerindeki çok iyi maskelenmiş ve teşkilâtlandırılmış

127

Page 119: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

«PARÇALA VE HÜKMET» oyununun içyüzüne nüfuz ede-memektedir. İnsanlık düşmanı bütün teşekküllerin en ye-ni silahları maskelenmiş iftira makinasıdır, Bunlar herkesiajan, yabancıların memuru ve yahut aleti ilan ederek kıy-metli, mümtaz, değerli, milliyetçi ve muhafazakâr asil şahsi-yetleri, yalanları ve namussuzca iftiralariyle siyaset sahasın-dan uzaklaştırmak, susturmak, sindirmek ve böyle fedakârinsanları kendi tarafları, hükümet ve milletler önünde küçükve gözden düşürmek için çalışırlar. Son senelerde bu silahçok kuvvetli vazifeler görmüş ve görmekte berdevamdır.

Bunun en canlı ve en iğrenç misalini biz şahsen tecrübeetmiş bulunyoruz. Bu edepsiz Yahudi oyunundan ancak,marazî bir derecede ve taassup halindeki namuskârlığımızve ecdattan intikal eden asil kan sayesinde, senelerce devameden bu çirkef kampanyadan yakamızı sıyırabildik. Zamanve hadiseler âdi düşmanlarımızın yalan ve iftiralarını mey-dana çıkarıp hatta resmî tahkikatla ne derece yüksek bir ka-rakter ve faziletin sahibi olduğumuz meydana çıkınca, mil-let o müfterilerden nefret duymuş, fakat onlar hayâ ve neca-betten mahrum oldukları için zerre kadar hicap duymamış-lardır. Vicdan azabı ise bu gibilerde mevzubahis bile olamaz.

Biz burada tek başımıza, bütün bir milletin istiklal vevarlığı aleyhinde yazı yazmış, bize türklüğümüzü ve mül-kümüzü çok görerek devleti himaye altına sokmak ve bazıvatan parçalarını yabancılara bağışlayacak kadar ileri gidenve... Ve en azılı komünistleri himaye ve müdafaa etmeklemeşhur dönme Yalman'lara karşı, başa baş mücadele ettik.Bu adam, İslam Demokrat Partisinin kapatılması hakkındaZÜRİH'teki beynelmilel Yahudilerden aldığı direktifi hükü-mete tebliğ ve tesir ederek on lira para cezasiyle partiyi ka-pattıran adamdır. Bütün hayatı müddetince eline silah alma-mış ve hiçbir harbe katılmamış, Müslüman Türk milleti lehi-ne en küçük bir hizmette bulunması şöyle dursun, aleyhi-mizde, yani millet aleyhindeki faaliyetleriyle kendisini dağ-

128

Page 120: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

başlarındaki çobanlara kadar tanıtmış bir adamdır. Bu böyleolduğu halde, «Millî varlığımıza suikast» başlığı altında İs-lam Demokrat Partisine hücum edecek kuvvet ve cesaretikendisinde bulmuştur. 33 dereceli Farmason ve DÖNME ol-duğu için, ne yazık ki sözünü zamanın iktidarına dahi din-letmiş, şımartılmıştır. Milletlerarası iftira makinesinin azizyurdumuzda baş ajanı olan merkum «Mürettep Malatya ha-disesi» sırasında, iddia makamlarına ve iddialara kadar inti-kal eden bizim «Alman Nazi Partisinin» bir memuru oldu-ğumuzu söyleyecek kadar ileri gitmiştir.

Sırası gelmişken kaydedeyim ki; ben değil Almanya'da,kendi öz vatanımda memur ve emir kulu olacak yaradılıştadeğilim. Almanya şöyle dursun, kendi vatanımda hiçbir par-tiye intisap edip, hiç kimsenin ideolojisine tabi olmadım veolamam, isteyen ve inanan benimle gelirse aldanmaz. Ve bu-güne kadar her üzerime aldığım vazifede hiç kimse aldan-manıştır. Bunun en canlı ve tarihî misalî: İstiklal Harbinderütbe ve yaşımın kat kat üstünde vazife ve salahiyetle vata-na hizmet ettim, iç ihtilâlleri kansız ve adaletle bastırdım.Fransızların karşısında bir cepheye kumanda ettim, asayişitemin ettim ve milletimin şükranını kazandım. Artık dahaküçük kademelerde vazife görmek kabiliyetini kendimdegöremediğim için arzumla tekaütlüğümü istedim ve bunuvekâlete güçlükle kabul ettirdim. Hayâsız ve vicdansız in-sanlar bizi, yabancı bir memleketin ve yabancı bir partininadamı göstermekten utanmadılar. Türk hakimleri -askerîve adlî- bu namussuz yalanı müfterilerin yüzüne vurdu-lar.

Malatya hadisesi sıralarında henüz «Nazi» aleyhtarlığırevaçta olduğu için, bize bu etiketi münasip görmüşlerdi. Bumoda geçince bütün milletler ve milletimizin nefreti «komü-nizm» üzerinde toplanınca bu defa aynı Yalman, Ameri-ka'da bir Yahudi matbaasında bastırdığı -sanki bu millet

129

Page 121: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

nezdinde zerre kadar itibarı varmış gibi- «Benim Zamanım-da Türkiye» isimli kitabında, beni de dahil ettiği bütün mil-liyetçi ve muhafazakâr şahsiyetlere komünistlik damgasıvuracak kadar küstahlaşmaktan utanmamıştır.

Sözü uzatmayalım, bunlar iftira makinesine canlı misal-lerdi ve bu rezil makine bugün Yahudi, dönme ve farma-sonların en kuvvetli silalılarındandır.

Yukarıdan aşağı misallerle canlandırdığımız bu hal ne-ticesindedir ki alelâde ve zayıf insanlar siyasetle alâkalı her-şeyin yalan ve dalavere olduğu kanaatine varmış ve hariçtengelen bütün yeni ve siyasî fikirler, ideolojiler ve hareketlerekarşı sırtlarını dönmüşlerdir.

«Tek dünyacıların» yani Yahudi ve Farmasonların isti-nat ettikleri diğer bir husus da vicdansız ve ruhsuz zamanadamlarıyla, eyyam ağalarıdır. Bu gibiler daima zamanın ik-tidarına kul olurlar. Bu teslimiyet ve bendelik, o iktidar sa-hiplerinin mefkurelerine inandıklarından dolayı değil, sırfzorluk ve meşakkatle elde ettikleri hayat ve maişet seviyesi-ni devam ettirmek içindir. Böyleleri şu fikir ve kanaattedirlerki, akıntıya kapılarak yüzmek rahat ve kolaydır. Bu gibilerinfikrince, olanlara ve yapılanlara niçin itiraz edilsin? Zatenherşey neticesiz ve ümitsiz değil midir? O halde mücadeleve gayretin, vatan ve millet menfaatleri hesabına girişilecekfaaliyetlerin sebep olacakları tehlikeleri göze almak fayda-sızdır. Bu uğurauz zihniyet ve korkaklık millet düşmanla-rının yegâne kuvvetini teşkil eder. Onlar bu meş'um tarzdabir TESLİMİYET ile «tek dünyacılara» hizmet eder ve onlaraboyun eğerler.

Kendi milletleri için mesuliyet ve vazife hissi duyan vemadun ve uşak olmayı kabul etmeyen yegâne gruplar dün-

130

Page 122: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

yacıların karanlık ve menfur emellerine; me'yus ve şaşkınolsalar dahi boyun eğmeyip köle seviyesine düşmeyi redde-den bütün dünyanın MİLLİYETÇİLERİ'dir. Yalnız bu kuv-vetlerdir ki milletlerinin özünü ve hususiyetini muhafazayahazır ve azimli sağ duygulu unsurlardır. Milliyetçiler, tekdünyacıların ve ırk fesatçılarının muhalif kutbunu teşkil vetemsil ederler ve tabiatiyle dünyanın bütün Yahudi, dönmeve farmasonlariyle, bütün solcular ve komünistlerin rakip veamansız muhalifidirler.

131

Page 123: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

DEMOKRASİ DİKTATÖRLÜĞÜ

Dünyanın bütün kültür milletlerinin meşru menfaatleri,şarkta olsun, garpta olsun «tek dünyacıların» icra organlarıtarafından teker teker, fert fert gitgide birer kenara itilmekte,ezilmekte, yok edilmekte ve bu suretle istenilen kalıba ve ni-zama sokulmaktadır.

Totaliter komünizmin karşısındaki garp âlemi, Birleş-miş Milletler'in nüfuzu altına girmeye başlamıştır. BirleşmişMilletlerin bir oyuncağı ve en müessir âleti olan UNESKOve onun yardımcı organları sayesinde yeryüzünde ağır ağırdemokrasi diktatörlüğü teessüs etmektedir.^

(1) UNESCO, Birleşmiş Milletler tedris, tahsil, fen ve kültür teşkilatıdır.Milletlerin hars ve fikriyatını kendi arzuladıkları istikamete sevketmekisteyen bu çok mühim teşekkülü iki azılı Yahudi idare etmektedir kiisimleri şunlardır:

ALF BOMMERFET — Haricî temaslar komitesi reisi olup, tam kan Yahu-didir. Bu adam, yukarıdan aşağıya okuyacağınız veçhile milletlerin fik-rî ve harsı bütün varlığına ve mîllî şuurlarına hâkim olacak tarzda müt-hiş bir faaliyet sarf etmektedir.

J. EİSENHARD — Milletlerarası maarif teşkilâtının muhtelif komisyon re-isidir. Yahudiler ve tekmil milletlerin maarifine ve dünya talebelerinehükmeden bu komitenin başında bulunan bu adam, her milletin etiket,rütbe, menfaat, mevki ve şöhret budalası şahsiyetlerini elde edip halk-ların fikriyatına ağır surette nüfuz etmiştir. Bir bakışta, insana gayet ca-zip gözüken çalışmaları ve her memleket talebesine birçok seyahat, is-tiklâl ve menfaat temin etmesi ve işlerine gelenleri yaldızlı vaadler ve

132

Page 124: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Her iki tarafın da gayesi «dünya cumhuriyetini» ger-çekleştirmekten ibarettir. Bu olay, sert bir rekabet mücadelesihalinde cereyan etmekte ve muhtelif siyasî tezahürler altın-da gelişmektedir. Şark ve garp, her iki cephede planlarınıntahakkuku yolunda esas mania ve zorluğu milliyetçiliktegörmekte ve bütün millî ceryanları kötülemek bahsindemüşterek ve el birliğiyle hareket etmektedir. «Milletleri birbiriyle birleştirici yekpareleştirici» teşkilatçılar biliyorlar ki,tek dünyacıların birbirlerini tamamlıyan düşünce ve faali-yetleri ancak ve ancak milletlerin kendi öz vatan ve toprak-larından, köklerinden koparılıp, onların millî düşünceleriimha edildikten sonra kaabil ve mümkün olabilir.

Komünist tevhitçiler, müstakil ve muhafazakâr köylülerâleminin imhasını yalnız Sovyetler Birliğinde değil ve fakatpeyk devletlerde de gerçekleştirmeyi başlıca vazife saymış-lardır. Zira varlıklı ve toprağına bağlı köylü, komünistlerinkolhozlaştırmâ ve kendi nizamlarına sokma gayretine karşıinatçı ve çetin bir mukavemet göstermektedir. Başlangıçta

gösterişli, şatafatlı şekillerde istedikleri yerde, istedikleri kalıplara dök-mesi ve arzu ettikleri ideolojileri bütün sinsiliğiyle aşılayarak arzu et-tikleri mefkure yollarına sürüklemesi bugün için tekmil milletler üze-rinde arzu edildiğinden fazla tesir ve netice vücuda getirmiştir.

UNESCO teşkilatındaki diğer şahsiyetler şunlardır:M. LUFFMAN — Milletlerarası eğitim başkam (Yahudi)Dr. O. KLİNBERG — Çalışma kısmı şefi (Yahudi)H. KAPLAN — En mühim rolü oynayan umumî istihbarat şefi (Yahudi)C H. WEİTZ —- Bütçe ve idare başkanı (Yahudi)S. SAMUEL SEKSKY — Personel şefi (Yahudi)B. ABRAMSKİ — Barındırma ve seyahat şefi —-ki; birçok işine gelenleri,

istedikleri memleketlere götürüp arzu ettikleri tarzda yetiştiren ve bir-çok zavallıları kandıran adam— (Yahudi)

B. WERMİEL — Tedarik ve tayin bürosu şefi (Yahudi)Dr. A. WELSKY — Bizi çok alakadar eden, Asya sahra fennî korperasyon

ofisi şefi (Yahudi)işte bütün milletlerin kültürüne, kafasına ve beyinlerine hükmeden ve bu

uğurda su gibi para harcayan UNESKO budur.

133

Page 125: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

komünist diktatörler cezri ve dik bir yol takip ediyorlardı.Bilhassa Türk Müslüman devletlerinde, Ukrayna'da, Kafkas-ya ve Türkistan'da halk ezelden beri merkezî Moskof siste-mi aleyhinde idiler. Bundan ötürü yalnız Yahudi Stalin(1)

devrinde bu yüzden dört milyon Ukraynalı ve milyonlarcaMüslüman öldürülmüştür. Azerbaycan ve muhtelif Kafkasmemleketlerinden ve diğer Türk topraklarından alınanmilyonlarca insan Sibirya'ya sürülmüş ve o vahşî diyardamağaralarda kısa bir müddet zarfında sefaletten yok ol-muşlardır. Bütün erkekleri Sibirya'ya sürülmüş olan bubölgelerin erkeksiz kalmış kadınları Sibirya kabilelerindekadınsız kalmış erkeklerle birleştirilerek dünyanın şimdi-ye kadar şahidi olmadığı bir facia meydana getirilmiştir.

Hâlâ büyük bir ısrar ve inatla takip edilmekte olan köy-lülerin kolhozlaştırılması, gerek şark, gerek garp Sovyetpeyk hükümetlerinde moskof tipinden daha mülayim birtarzda devam etmektedir. Sovyetler Birliği, bütün milletlergurubuna nazarî ve lâfzî olarak komünist anayasası gereğin-ce, sözüm ona, millî hürriyet ve istiklâl bahsetmiş ise de bu,Sovyet zorbalarının evvelce yapmış oldukları tahminler vehesaplarla değişik kavimlerden müteşekkil devletlerin Rustipi halk varlığına ağır ağır karışacağına emin olmalarındanileri gelmiştir.

Kenar milletlerin, henüz kendi dillerinde mekteplerimevcuttur. Ancak bunlar istisnasız olarak Sovyet inhisarı al-tındadırlar. Tahsil yüzde yüz komünisttir ve tesir bakımın-dan millî hisleri telkin edip aşılayacak bütün şeylere düş-mandır. Millî an'ane ve millî ruhu ayakta tutacak bütün fikirve hareketler şiddetle memnudur. Rus dili, tekmil tedrisatprogramlarında yavaş yavaş ekalliyet dillerinin yerini al-

(1) Gürcü Yahudisi olan Stalin'in asıl ismi, Gürcü dilinde «Yahudi oğlu»manasına gelen «Çugaşvili»dir ve, bir eskiler alayıma Yahudinin oğlu-dur.

134

Page 126: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

maktadır. Sovyet azınlıklarının matbuatında da aynı pren-sipler takip edilmektedir.

Kızıl diktatörlükle idare edilen memleketlere kıyasenbatı ve diğer demokrat devletlerdeki münferit şahıslarınehemmiyetsiz miktarda bir hürriyetleri vardır. Garp memle-ketlerinde, komünist diyarında tatbik edilen sert metotlarabaşvurulsa, hiç şüphesiz kuvvetli bir mukavemete uğrar,hatta şimdilik bu, tamamen imkânsız denecek bir vaziyettir.Garpte «Birleştirici» hareketler bilvasıta yapılmaktadır. Yu-karıda izah edildiği gibi ruhî nüfus, bütün vasıta ve entrika-larla fertleri içinden fethetmek ve onların şuurlarına hâkimolmak suretiyle yapılmaktadır.

Diğer memleketlerde, toprağına bağlı köylüye karşı, ko-münist ülkelerinde tatbik edilen şekilde sert tedbirler alın-masına lüzum görülmektedir. Zira oralardaki insanların ma-neviyatı esasen zayıflamıştır ve onları bu hale getiren saikler«zamanımızın ruhunu» tahlil ederken birer birer zikredil-mişti. Bütün dünyanın köylüler âlemi kendiliğinden birçözülme halindedirler. Terakki ve asrî hayat nağmeleri vesadece kendi hayat ve maişet kaygularına düşmüş olandevlet memurlarının halk ve amme menfaatine karşı nok-san anlayışlar yüzünden, köylünün yıkılışı, garp dünyası-nın her yerinde ve hatta bizde bile önüne geçilemiyecekbir hâl almıştır. Bunun neticesi olarak köylerden büyükşehirlere akın bu halk için âdeta mukadder bir zaruret gibitelakki edilmeğe başlanmıştır.

Sıhhatli ve sağlam köylü kanının, insanları yutan büyükşehirlerde yavaş yavaş erimesi ve bu, asil ve saf kitleninmaddî ve biyolojik kudretinin bu şekilde dejenere olması ga-yet vahim meseleler doğurmaktadır. Mesela herşeyden ev-vel doğumu azaltması, istidatların kaybolması, iş ve kolkuvvetlerinin gittikçe eksilmesi gibi içtimaî neticeler meyda-na gelmiştir.

135

Page 127: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Bu yüzden demokrasiler, kendilerinde eksilmiş olan işçikuvvetlerini, ferdlerinin kol ve bilekleri daha kuvvetli dev-letlerden ithal etmekle bu keşmekeşin önüne geçilebileceğiniumuyorlar. Buna muvazi olarak, otomatik işleyen makine vealetlere mübalağalı surette hız verilerek istihsali arttırmak is-tiyorlar. Uzvi boşluk ve noksanın bu gayrı tabii hâl çaresi ol-sa bir müddet için istihsale lüzumu olan işçi kuvvetini karşı-lasa dahi, milletlerin bu, hayatî meselesini hiçbir suretle çö-zemez ve insan gücünün yerini tutamaz. Zira bir milletin is-tiklaldeki mevcudiyeti ancak kendi hayat ağacının ve kökle-rinin sıhhatine bağlıdır. Çünkü kurumuş köklerden yeni birhayat doğamaz. Garbın bugünkü cismanî, biyolojik inkirazıbir takım yeni meseleler ortaya çıkarmıştır ki bu vaziyet«Tek dünyacıların» ve insanları birleştiricilerin işlerine gel-mektedir.

Halkların tek kazanda kaynatıp birleştirilmesi, tek dün-ya yaratılması,"Birleşmiş Milletlerin ve UNESKO'nun kuru-luşu ile ikinci Dünya Harbinden sonra iki esaslı faktör yara-tılmış oldu. Böylece o ana kadar «tek dünyacıların» az veyaçok, umumî ve anonim olarak idare ettikleri mücadele Bir-leşmiş Milletlerde, bütün devletlerin temsilcileri vasıtasıylecebir ve şiddet tedbirlerini tecrübe etmeye kadar vardı.UNESKO, bütün memleketlerin hars, yani kültür noktaları-nı şimdiden ele geçirmiştir. Ve şimdi resmen ve açık bir şe-kilde millî şuurun ortadan kalkmasına var kuvvetiyle ça-lışmaktadır. Bilhassa zengin bir tarih ve an'aneye sahip olanbüyük devletlerin ana hatlarını ve istikballerini, vaktiyle Ga-liçya'dan Amerika'ya hicret etmiş ol,an Yahudi PASWOLSKİve onun bednam ırkdaşı olup İkinci Dünya Harbinde Roz-velt'in(1) müşaviri olan ve sonra vatana ihanet suçu ile müeb-bet hapse mahkum olan DEXTER WHİTE hazırlamışlardır.

(1) Rozvelt'in aslı bir Hollanda Yahudisidir. İkinci Dünya Harbinden ev-vel yanındaki bütün müşavirler su katılmamış Yahudi idiler. Geçenler-de ölen karısı, sadece Yahudi değil koyu bir Siyonist idi...

136

Page 128: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Unesko'nun çalışma programı, bilhassa batı dünyası insan-larını ruhen soysuzlaştırmak; onları vatan, toprak, millîan'ane ve kökleşmiş itiyatlardan ayırarak «tek dünya» içinolgun hale sokmak esasına göre hazırlanmıştır. Demokrasi-lerde, yukarıda izah edildiği veçhile çok taraflı siyasî ve kül-türel giriftlerin rehberliği ile Amerika'ya müteveccih olarakgarbın idare ve tanzimini TOTALİTER DEMOKRASİ ola-rak kayd ve zikredebiliriz. Zira bunun göstermiş olduğudiktatör veçhe ve hatlar çoktur ve barizdir.

Demokrat devletlerde her mânada serbest fikir beyanı,devlet idaresinin tenkit edilmesi her vatandaşın resmen esashakkıdır. Daha doğrusu böyle olması icap eder. Hakikatteise bugün demokrat devletlerin çoğunda siyasî bir fikir te-rörü mevcut olup bu hâl, herhangi diktatör devletlerdekibaskıdan farksızdır. Bu tazyik, istisnasız her yerde ve hermemlekette millî liderler ve milliyetçiler aleyhine tevcihedilmiştir. Serbest fikir beyanının tabii hududu şöyle tayinedilmiştir: O sırada iktidarda olan partinin ve yahut millet-lerarası zümre ve kliğin menfaatına halel getirmiyecek şe-kilde olmalıdır.

Şâyan-ı hayrettir ki merkezden idare edilen zamanımı-zın fikir terörü, bilhassa milletlerin mukaddes menfaatlerineve milliyetçilerle, mukaddesatçı ve muhafazakârlara karşıcephe almıştır. Daha başka bir tabirle halka ve devlete sadıkunsurlara karşı... Zira bu cephenin insanları bütün vasıta veimkânlariyle, bu, devlet üstü nüfus ve ırk fesatçılarıyla mü-cadele etmektedirler. Her türlü ahlâk ve asaletin erimekte ol-duğu, cinayetler ve faciaların akıllar durduracak kerteye gel-diği şu devirde, her memlekette bu ahlâksızlar aleyhine de-ğil, milliyetçiler ve ırkçılar aleyhine sesler yükselmektedir.Sadece koyu ırkçı, kara mutaassıp ve mürteci Yahudiler bun-dan müstesnadır.

Her memlekette milliyetçi ve muhafazakârların meşru

137

Page 129: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

faaliyetine karşı siyasî müsamahasızlık ve tahammülsüzlükgösterilirken diğer taraftan, halkı ifsâd eden zehirli propa-gandalar ve komünist faaliyetine karşı demokrasinin millet-lere bahşettiği bütün hak ve müsamahalardan istifade eden-ler hiçbir vicdan üzüntüsü duymadan yollarına devam et-mektedirler. Bu, ne feci bir tezattır? «Dünya vicdanı» deni-len satılmış basın, totaliter demokrasilere karşı en basit vehaklı tenkitlere başkaldırırken, milletlerin umumî ahlâkınıninkırazına, medeniyetin ve milletlerin batışına ve bunungöze çarpan çirkin, iğrenç manzarasına karşı tamamiyle lâ-kayt kalıyor ve hiçbir aksülamel göstermiyorlar. Böylece«tek dünyacıların» iki yüzlü hareketi kendisini meşru gös-termektedir.

Dünya Yahudiliğinin arzusuna uygun bir tek dünya vedemokrasi meydana getirmek isteyenler, her millî gaye vehareketi saygısız ve hayâsız bir şekilde ve klişeleşmiş cümle-lerle tahkir ediyor ve hatta bu meşru ve makbul faaliyetlerisuç olarak damgalıyorlar. Irkçı, aşırı sağcı, yobaz, mutaas-sıp, mürteci ve gerici gibi... Böylece «Müsaade edilen» ve«Müsaade edilmeyen» arasındaki siyasî fikir hürriyetinintefrik hattı çizilmiş bulunuyor. Bu hat, dünya emperyalistle-rinin faaliyetinin ve fikirlerinin kendilerine tehlikeli olacakyerlerde ve gün ışığına çıkabilecek bir noktada çizilmiştir.

Her hükümetin esas vazifesi; milletinin özünü ve ruhu-nu koruması olmalıdır ve doğru bir tarzda kültürel gelişme-yi itimada lâyık insanlara teslim ederek bunu elindeki bütünimkân ve vasıtalarla desteklemek olmalıdır. Böyle bir vazifeancak ve münhasıran her milletin milliyetçi, sağcı ve muha-fazakâr unsurları sayesinde yapılabilir. Bugünkü demokrasi-ler, sıhhatli bir milletin nefis bekası şuurunu temsil eden bukıymetli unsurlar ve elemanları destekleyeceklerine, hermemlekette ajanlardan mürekkep hainler ve satılmışlar sü-rülerini çalıştırıyorlar.

Garpte, anayasayı korumak namı altında bilhassa milli-

138

Page 130: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

yetçilere tazyik edilmekte ve milliyetçilere her yerde «MÜF-RİT» damgası vurulmakta ve bunlar, sözüm ona Hürriyet -Adalet - Müsavat seven medenî garp ülkelerinde daima ta-kiplere maruz bulunmaktadır. Seksen sene evveline kadarher memlekette, sefil ve hakir yaşayan ve her millet tarafın-dan şüphe, nefret ve tiksinti ile karşılanan dünya Yahudiliği-nin eriştiği son muvaffakiyet noktasıdır. Bütün devletlerinpolis teşkilâtı ve milletlerarası polis, var kuvvetiyle bu na-muslu ve hakikî neşriyatı durdurmak için ellerinden geleniyapmaktadırlar. Bu gibi temiz ve milliyetçi, her memleketingüvenilir evlatlarını, bütün hakları çiğnenerek mahkemeler-de süründürmektedir. Medenî(!) ve demokrat Avrupa'nınbirçok memleketlerinde mütefekkirler demokrasi zindanla-rında işkence çekmektedirler. Milliyetçi muharrirler ve mü-nekkitler Yahudiliği, rüşvetçi ve dalavereci İsrail oğullarınıyakından tetkik ve onlarla alâkadar olmaya teşebbüs ede-ceklere karşı demokrat devletler kanunlarına lastikli madde-ler konmuştur. Bu maddeler usul ve formüllere göre o kadarlastikli ve o kadar müphemdir ki, «Mümtaz(!)>> milletin yaniYahudinin herhangi bir ferdine karşı objektif bir tenkit vemütalaada bulunmak, «Muayyen bir halk zümresine karşıkışkırtma» diye isimlendirilir ve bu namuslu münekkit,kendisini sarsacak bir para ve hapis cezasına çarptırılır.

İşte; Yahudinin parası, teşkilatı, farmason biraderleri,onun seneler ve asırlarca evvel, milletleri bu tuzağa düşürenprotokollarının bugün için doğurduğu netice budur!

Yalanı, iftirası ve her memlekette şişirilmiş dosyalarıtanzim eden beynelmilel polise yedirdiği rüşvet ve harcadığımilyonlar bugün için her memleketin milliyetçi evlatlarını,uğurunda hayatlarını istihkâr ettikleri kendi öz milletlerininnazarında bile şüpheli ve tehlikeli vaziyete düşürmüştür. Bugidiş nerede duracak ve istikbal dünyaya neler vaad ediyorbilinmez?!

139

Page 131: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

DÜNYA POLİTİKASINDA BAŞLICA AMİLYAHUDİLİK!

Kültür milletlerinin, bazı karanlık kuvvetler tarafındaninkıraza sürüklendiği ve bunun ne şekilde vuku bulduğunuve insanların nasıl tek tip bir hale sokulup robotlaştırmakistendiğini yukarıdan aşağı ileri sürdüğümüz toplu ve çeşitlimalumatla teşrih etmiş ve müessirlerini ortaya dökmüş bu-lunuyoruz. Böylece milletlerde cismanî bir ÇÖZÜLME vukubulmakta olduğunu da müşâhede ediyoruz. Tıpkı çok eskidevirlerden beri aynı âmillerin birçok milletlerin inhidam veinkırazlarına sebep olduğu gibi...

Meşhur mütefekkir ve tarihçilerin tetkik ve kültür tah-lilleri isbat etmiştir ki: Hars, yani kültür inkırazının ana se-bepleri, «MİLLİ» devletlerin yok edilmesinde çok iyi teşki-latlanmış suikast gruplarının planlı bir şekilde kemirici fa-aliyetlerinden ileri gelmektedir. Bu, karanlık gulyabanilerisoğuk harpleri kukla ordularının yardımiyle mümkün kıl-maktadırlar. Bu kuklaların büyük bir kısmı insaniyetçi zihni-yetin saf ve tek taraflı idealistleri ve mutaassıp şahsiyetleri-dir.

Bunlar harice karşı çok faaldirler. Dikkatli bir müşahitbugünün düşünüşüyle «Siyon protokollarının» ana hatlarıarasında şâyan-ı hayret bir benzerlik görmektedir. Bilindiğigibi bu protokoller Siyonistlerin 1897 senesinde isviçre'nin

140

Page 132: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Bazel şehrinde akdettikleri ilk kongrede kanunlaştırıldı.Altmış beş sene önce protokollarda ifşa edilmiş olan progra-mın büyük bir kısmı tahakkuk ettirildiğinden tek dünyacıla-rın ve «dünya vicdanının» bu protokolların sahte ve uydur-ma bir iftira olduğu şeklinde göstermek hususunda sarfet-tikleri canlı ve aşırı gayretler, hadiselerin kat'î belagatı karşı-sında boşa çıkmış ve protokolların Yahudilerin bozguncu veyıkıcı zihniyetlerinin mahsulü olduğunda kimsenin şüphesikalmamıştır. Bu protokolların vücut bulmasında ilham kay-nağı İncil'in yazıldığı devirlerdeki «Mesih inancı» ve Yahu-di halkının «mümtaz millet» olduğu safsatası olmuştur. Bufikir ve ideal, ömürlerinin çoğunu esir olarak geçirmiş olanYahudi milletine siyon önderleri vasıtasiyle güya peygam-berleri tarafından ilham edilmiştir. Bu korkunç fakat ve yıkı-cı program güya YAHVE tarafından Yahudilerin sadecemümtaz millet değil, aynı zamanda diğer bütün milletler vebeşer kitlesi üzerine hakimiyet ve üstünlük hakkma sahipbir topluluk olduğunu da telkin etmiştir.

Yahudi Mesihcileri, birçok Tevrat cümleleriyle de buhükme varmışlardır. Bunlardan aşağıya birkaç misal almayıfaydalı bulduk.

Musa'nın beşinci kitabı, 26 ncı fasıl:« Bu memlekette bir yabancı ol! Ve ben seni takdis

edeceğim, çünkü sana ve senin nesline bu dünyanın bütünmemleketlerini bağışlayacağım ve baban Abraham'a etti-ğim yemini tasdik edeceğim... Ve senin neslinin yüzündendünyanın bütün milletleri de takdis edileceklerdir.»

Musa'nın beşinci kitabı, 7 nci fasıl:«Rab, Allahın sana vereceği bütün milletleri bel' ede-

ceksin, onları himaye etmîyeceksin.»Yahudi yobazlarının müstakilen dünyaya hâkim olmak

şeklindeki mutaassıp inancı hakkında Newyorklu Yahudiruhiyat doktoru Wilyam Hirş, bu itikadı «müfrit fikr-i sabit»

141

Page 133: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

olarak vasıflandırmıştır.Bu çeşit bozuk inançların, sonraları siyaset sahnelerinde

kullanıldığına dair müteaddit misaller mevcuttur. İsrail baş-vekili Ben Guryon'un 4 Ocak 1950 tarihli Newyork Taymis ga-zetesinde çıkan şu cümlesi bu meyandadır:

«Yahudi devletinin tarihinin izahı, yeryüzüne muha-cir olarak dağılmış olan Yahudilerin bir araya gelme-siyle hakikate yaklaşmaktadır. Bununla beraber buhareket Mesih inancının tam tahakkuku addedile-mez.»

Yine Ben Guryon, İsrail gazetelerine şu beyanatta bu-lunmuştur:

«İsrail devletinin hudutları, bir yandan Nil nehri, biryandan da Fırat nehrine dayanmaktadır.»

Bu beyanat, fasılasız olarak tekrar edilmiştir. Asıl mü-him nokta merkum hükümet reisinin bir gazeteciye vermişolduğu beyanatta şu fikri ileri sürmesidir:

«1960 senesinin manzarası sorulacak olursa, BirleşikAmerika'nın muhtemelen, Yahudi bir-reis eline düşe-ceğidir.»

Biz, bir inanç ne kadar mutaassıpça ve ne kadar safsatadolu olursa olsun onunla mücadele etmekte bir lüzum gör-müyoruz. Şu şartla ki, bu iman sadece bir kısım insanın ruhîve derunî ihtiyaçlarını tatmin ile kalsın, amma, böyle sakatve menfi itikatları siyasete intikal ettirip onu milletler aley-

142

Page 134: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

hine kullanarak bazı hedef ve gayelere alet edip bütün beşe-riyetin huzur ve saadetini imha edip milletleri mahvetmekgayesini takip ederse, işte o zaman bu inançlar gayrimeşruolur ve onunla mücadele edilir. Biz Türk olarak gerek bu ka-ranlık itikatları, gerekse Arz-ı mev'ut uydurması yüzündenuğradığımız büyük felâketler ve masum milletimizin aleyhi-ne yapılan suikast, casusluk ve cinayetleri düşünecek olur-sak mesele, dinî ve mistik inanç olmaktan çıkar ve bu yıkıcımilletlerarası karanlık ve tahripkâr kuvvetlerle mücadelefarz olur, Ku'an-ı Kerim de bunu böyle emreder.

Bu Yahudi emperyalizmidir ki, bugün bütün milletlerinhayat ve istikbaline siyasî bir faktör olarak müdahale etmek-tedir. Bundan ötürü de yer yüzünün bütün insanları, gittikçeartan bir hız ve hınçla kendi müdafaa kuvvetlerini arttır-makta ve milletlerini uyandırmaktadır. Bunun en büyük te-zahürlerini İngiltere ve Birleşik Amerika'da görüyoruz. Buuyanış ve mukabil hareketler Yahudilerin, iddia ettikleri gibiırklarının ve bozuk inançlarının neticesi değil, bu bozukiman yüzünden insanlığı mahvetmek gayretleri yüzündendoğmuştur. Yahudilerin ırkî hususiyeti ve çirkin ahlaki bumevzuda ikinci derecede kalır.

Şimdi bu mevzuu, taze misallerle canlandıralım:1961 senesinde Birleşik Amerika'da toplanan Siyonist

kongresindeki görüşmeler esnasında reis doktor EmanoelNoyman şunları söylemiştir:

«İsrail'deki Yahudi devlet teşekkülü ile, yeryüzünedağılmış bütün Yahudileri bir bütün telakki etmeliyiz.Bunların birliği coğrafî ye siyasî hudutlara bağlı değildir.»

Bundan da anlaşılıyor ki, İsrail muvakkat devleti hu-dutları dışında yaşayan bütün Yahudiler, Yahudi emperya-lizmi ile mütesanit ve müttehit bir haldedirler. Buna kendi-mizden de misaller ekliyebiliriz: Burada Türkçe çıkan gün-lük bir gazetede mühim bir mevkii olan bir Yahudinin İngil-

143

Page 135: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

tere'deki büyük Yahudi gazetelerine haberler aktarması aynıtezi tasdik eder.

Yahudilik davası sadece dinî bir mesele olmayıp, aynızamanda, aynı ölçüde ırkî olduğu, bütün Yahudilerin temes-sül ve kaynaşmaya karşı gayet mutaassıp bir mukavemetgöstermeleriyle de sabittir.

Yahudilikte tarih, din, millî ve ırkî şuur ve siyasî gayekökleşmiş bir birliği temsil eder. Bu vahdet Yahudi milleti-nin kudret kaynağıdır ve asırlardan beri bu, böyledir.

Yahudi inanciyle yetişmiş olan müellif Arthur Kostler,Siyonizm hareketinin yirmi beş yıllık mücahididir. Bu konu-da şunları söylemektedir:

«Bir İngiliz Yahudisi daimi bir tenakuz halindedir.Onun mensup olduğu din yüzünden ferd olarak etra-fı, gerek mazi, gerek istikbal bakımından tetkik vemukayese edilecek olursa, Yahudi olmayan başka birırk insaniyle aynı hüviyet ve karakterde olmadığı vekendi kendisini diğer insanlardan tecrit etmiş olduğugörülür. Onun derunî inancı kendisinin bir ingiliz Ya-hudisi olmadığını, sadece İngiltere'de yaşayan bir Ya-hudi olduğunu gösterir.»

Bu düşünce ve ruh haletidir ki, İsrail devletinin kurulu-şundan bu yana, İsrail'e hicret edenlerle etmeyenler kendile-rini, ekmeğini yedikleri, safasını sürdükleri milletlerin değil,İsrail devletinin bîr ferdi olarak telakki ederler.

... İngilizler, Yahudilerin bu sakat ve hodgâm düşünce-lerini yüzlerine vurdukları vakit, Yahudiler onları ağır suçlugibi itham ederler. Çünkü Yahudi ırk nazariyesi aynı zaman-da gizli bir milliyetçiliğe dayanmaktadır.

144

Page 136: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

29 Kasım 1919'da Yahudi Valter Ratenau, (yukarıdaokuduk Birinci Dünya Harbinde Almanları açlıktan öl-dürmek isteyen iâşe nazırı) Yahudi olmayan bir zata yazdı-ğı mektupta şöyle demektedir:

«Siz, Tevrat'ı sevmezsiniz ve biz Yahudilerden nefretedersiniz; haklısınız, zira biz gayelerimizi henüz ger-çekleştiremedik. Biz Yahudiler bu dünyaya niçin gel-dik, bilir misiniz? Her insanoğlunu Sina'ya davetiçin... Eğer Karl Marks bu daveti yapmazsa, bu davetiSpinoza yapacaktır. Spinoza yapmazsa isa yapacak-tır.»

Bu Mesihî düşünce, yalnız siyonizme değil modernFARMASON'luk ve Marksizme de sokulmuştur. Bu iki te-şekkül de Yahudilerin eseridir. Sovyet komünizmi ise dünyaYahudiliğinin ihtilâlci kanadının en kudretli âletidir. İsraelScheib şu itirafta bulunmuştur:

«Kültür milletlerini inkıraza uğratmak ve yıkmak içinruhumuzda yerleşmiş olan bütün silahları kullandık.Bunlar: Liberalizm, demokrasi ve bizden çıkma din-ler.»

Yahudi meselesinin el'an umumî bir mesele ve gaile ol-duğu bir hakikattir. Bu; «dünya vicdanının» ve herşeyi bildi-ğini zanneden «Dünya matbuatının» dediği gibi bir NAZİuydurması olmayıp iki bin beş yüz senelik eski bir meseledirve henüz tam mânasiyle ne sırrı çözülmüş ne de hakkındangelinebilinmiştir.

Modern Siyonizmin kurucusu Teodor Herzl, hiç çekin-meden bu hakikati itiraf ve kabul ediyor. Merkum «Bir Ya-hudi Devleti» kitabında şöyle demektedir;

145

Page 137: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

«Yahudi meselesi el'an mevcuttur ve bunu inkâr et-mek beyhudedir.»

Evet, Yahudilerin bulunduğu her yerde Yahudi davasımevcuttur. Yahudi meselesi olmayan yerde bu iş, muhaceretyolu ile bizzat oraya getirilmektedir. Gayet tabiidir ki Yahu-diler takip edilmedikleri yerlere hicret ederler ve yerleştikle-ri her yerde o memleketler aleyhine çalışır ve orada takibatauğrar ve Yahudi düşmanlığını kendileri yaratırlar. Şimdibu çekirge sürüsü, istiklallerine henüz kavuşmuş olan bakirve saf Afrika'ya üşüşmekte, kendilerine has riyakârlıklarla omasum halkları sömürmektedirler

Die Mahnung isimli Yahudi gazeteci, 15 Eylül 1961 tari-hinde şu itirafta bulunmaya mecbur kalmıştır:

«Yahudi aleyhtarlığı, Yahudilik kadar eskidir.»

İtiraf etmelidir ki, Yahudi milleti kabiliyetlidir. Düşünenher insan bu hakikati inkâr etmez ve gayet tabii olarak, bun-ların da diğer milletlerin yanında aynı haklara sahip olarakyerini almasını kimse çok görmez. Ancak, Yahudi olmayanbütün diğer milletlerin de kendi hayatî menfaatlerini koru-mak hakkı tanınmak şartiyle... Yahudiler bu hakkı inkâr etti-ği, milletlerin huzur ve saadetini bozduğu için kendisindennefret edilir. Fesâd ve ihtilâl ve hatta bütün harplerin mel'unYahudi zekâsının mahsulü olduğunu insanlık öğrendiktensonra bizlerin bu asilâne düşüncemiz elbetteki gerçekleşe-mez. Niçin Yahudiler «tek millet» olarak «Dokunulmaz» im-tiyaziyle yaşasınlar ve her türlü objektif tenkitten azade ol-sunlar ve niçin birçok memleketlerde kanunlara Yahudilerihimaye eden lastikli maddeler konsun, «Dünya vicdanı»«Dünya matbuatı» dünyanın herhangi bir yerinde Yahudile-rin aşın ve haksız menfaatlerine halel getirecek bir hâdisedehemen Yahudiler lehine feryat edip etrafa saldırsınlar?

146

Page 138: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Aynı teşekküller, Yahudilerin kanunsuz ve vicdansız birşekilde kan, zulüm ve ateş içinde "FİLİSTİN" topraklarınatecavüz ederek bir milyon arabı bin senelik vatanlarından çı-karmaları ve bu edepsizce, alçakça hareket esnasında kırkbeş bin masumu canavarca öldürmeleri karşısında nedendünya vicdanı sağır ve dilsiz kalmıştır? Bir tecavüz ve na-muzsuzca bir istila için çok evvelden hazırlanmış olan İsrailoğullarının harp ilan etmeden kahbece saldırışları neden biraksülamel meydana getirmemiştir?

«Filistin» ihtilâfında, davayı barış yoluyla halletmek is-teyen Birleşmiş Milletler murahhası İsveçli kont Berna-dot'un namussuzca(1) katledilmesine dünya vicdanı ve dünyamatbuatı niçin lâkayt kalmıştır?

İşte, bütün dünya milletlerince nefret ve lanetle karşıla-nan Yahudilerin dünya matbuatı ve vicdanı üzerindeki tesir-leri bunlardır. 1948'de cereyan eden dünya tarihinin bu enkorkunç ve barbar hareketlerine karşı protestolar o kadar za-yıf ve yapmacık olmuştur ki bunda Yahudi parası ve nüfu-zunun tesirini görmemek mümkün değildir. Bu hadiseler,bîtaraf müşahitler için, dünya haberleşme organları üzerin-de Siyonizm'in ne derece kuvvetli olduğunu apaçık göster-mektedir.

Yahudilerin cihanşümul istek ve gayelerini artık gizle-meye lüzum görmediklerine göre yukarıdan aşağı objektifolarak tesbit ettiğimiz misaller ve vak'alar, her düşünen mil-let ve insan için bir ders olmalıdır. Emperyalizm ve tecavüzkim tarafından gelirse gelsin aynı adalet ölçüsünde cezalan-dırılmalıdır. Yahudi olmayan milletlerin kendi haklarınımeşru şekilde müdafaa etmeleri, eğer Yahudi menfaatlerinedokunuyorsa bu hareket «Yahudi düşmanlığı» şeklinde te-lakki edilir. Halbuki «Anti Yudaizm» mal sahibi insanlarınYahudiliğe karşı kendilerini ve haklarını müdafaa etmektenbaşka bir şey değildir. Bu milletler, yabancı zararlı fikirler ve

147

Page 139: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

telkinlere karşı kendilerini korumakta ve kültür kuvvetleriniyok olmaktan korumaya çalışmaktadırlar.

Devletler üstü teşkilatla girift olmuş ve her yerde kilitnoktalarını ellerine geçirmiş olan nüfuz sahibi Yahudi çevre-leri, para ve propaganda imkânları sayesinde, yani dünyamatbuatına, televizyon şebekelerine ve radyoların yüzdedoksan beşine doğrudan doğruya veya bilvasıta hâkim ol-mak suretiyle «Yahudi aleyhdarlığı» mefhumunu suç unsu-ru haline sokmaya muvaffak oldular. Ve bunu «batıl itikat vehatta ruh hastası» gibi göstermeğe muvaffak oldular. Bununneticesinde Yahudi rüşvetçilerinin ve yahut Yahudinin buaşırı siyasetini tenkit eden herkes —tenkidi ne derece haklıve objektif olursa olsun— marazî derecede Yahudilerdennefret eden bir tip olarak ve hatta hatta ekseriya DELİ veya-hut kitle katili olarak damgalanmakta va tımarhanelere atıl-makta ve yahut mahkemeler tarafından cezaya çarptırılmaktehlikesine maruz bırakılmaktadır.

Bu Yahudi cephesi, bugün harbin sona ermesinden onyedi yıl geçmiş olmasına rağmen hâlâ bütün dünya efkâr-ıumumiyesini düşmanları aleyhine körüklemekte ve onlaraleyhine nefret telkin etmekte berdevamdır. Tamamen Yahu-di emri ve kontrolü altında bulunan Holivut sinema sanayiidurmadan ve seri halinde güyâ «Dokümanter» filmler çe-virmektedir. Bunların maksadı, bir türlü hınçlarını alama-dıkları, kinlerini yenemedikleri düşmanlarını bütün dünyaönünde kötülemek ve onları vahşî barbar ve cani göstermeksuretiyle milletlerin gözünden düşürmektir. Alman milletiYahudi tehlikesini ve onun muazzam bir milletin hayat da-marlarını zehirleyen ve koca gövdesini kemiren tehlikesinisezip bu tehlikeyi bünyelerinden uzaklaştırmak istedikleriiçin bu husumet, sönmek bilmeyen, artan bir şiddetle sürüpgitmektedir

Bazan sinemalarda gördüğünüz birçok filmlerin ne ka-

148

Page 140: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

dar sahte ve yapmacık olduğunu en basit idrâkler bile birbakışta kavrayabilirler. Yahudilerin bu ısrarlı düşmanlığınınbaşka ve çıfıtça bir sebebi daha vardır. Bu da; matbuat ve sa-ir teşkilâtın baskısıyle ve tazminat ismi altında Alman mille-tinden her sene milyarlarca mark gaspetmektir. Çünkü İsrailhükümeti ancak bu sayede, tamamen bozuk ve perişan olanbütçelerini ayakta tutabilmektedirler. Bugün, bu iğreti İsraildevletinin deniz ticaret filosunun yüzde doksan ve fabrika-larının yüzde yetmiş beşi Almanlardan gaspedilen bu para-larla meydana gelmiştir. Bizim bazı gafil yazarlarımızın gi-dip hayran kaldıkları, o, Türk şehitlerinin mezarları üstündehainlik, casusluk ve namerdlikle kurulmuş olan bu memle-keti gökyüzüne çıkarıp meth-ü senada birbirleriyle yarış et-meleri hafiften alınacak bir mesele değildir. Birçok mevki sa-hibi adamları ayağına getirip onları her şekil ve surette af-sunlayan Yahudi, acaba bir cihan-ı husumet önünde daha nevakte kadar pâyidâr olacaktır, onu düşünmek gerek...

Türk okuyucu, bu film işine gerekli ehemmiyeti verme-lidir. Yahudi, yalnız Almanların düşmanı olsa idi, o zamanonları başbaşa bırakıp, varsın kozlarını paylaşsınlar diyebi-lirdik. Yahudi birinci planda garpta Almanların, şarkta Türkve Müslümanların barış kabul etmez düşmanıdır... Ve sonratekmil insanlığın... Şimdi, henüz kimsenin haberi olmayantaze bir misali şuracığa kaydediyorum:

«Adı üstünde Yahudi Metro-Goldwin-Mayer sinemaşirketi yeni bir film çevirmeğe başladı. Şu pis YahudiFranz Werfel'in yazdığı, büyük boy 824 sahifelik İngi-lizce "The Forty Days of Musa Dagh" yani "Musa Da-ğında Kırk Gün" isimli yalan dolu eseri filme alınma-ya başlanmıştır. Bu filmin baş rollerinde «Ben Hur»filmini çeviren meşhur artist William Woualer ile Ya-hudi artist Marlon Brando vardır. Türklerin şiddetle

149

Page 141: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

aleyhinde olan bu filmin yazarı Franz Werfel Avustur-yalı bir siyonisttir. 1914'de Türkiye'de bulunuyordu.Birçok Alman siyaset adamlariyle işbirliği yapan buYahudi müttefikler arası sırları öğrenmek ve Türk-Al-man ittifakını çürütmek vazifesini yüklenmişti. Avus-turya; ve Amerika yahudilerinden büyük para yardı-mı görmekte idi, Franz Werfel'in iki vazifesi vardı. Bi-ri: Türk ticaret hayatında ve ekonomisinde müsbet,insaflı, namuslu ve Türke en yakın hizmet gören Er-meniyi bu sahadan uzaklaştırarak sahayı tamamenkendi ellerine geçirmek. Nitekim de öyle olmuş veTürk piyasası, rakipsiz olarak ellerine geçmiştir.İkincisi: Bir taşta iki kuş vurarak, Türkü Ermeniye,Ermeniyi Türke kırdırmak...Şu var ki: Yahudi Werfel, Ermenilerin çoğunluğununo sırada Fransız vapurlariyle kaçmış olduklarını gör-dü. Yahudi, kendi mel'un teşebbüs ve faaliyetleriniörtbas etmek için yalan ve iftira dolu bu eseri yazdı.Daha kötüsü Yahudiler asker üniformaları giyerek«Musa Dağında» yaşayan Ermenileri İttihat ve Terak-ki Komitesine teslim etmeğe kadar ileri gittiler. An-cak ve münhasıran Yahudiye mahsus olan bu iki yüz-lü ve kaatil zekâ, kendilerine Filistin'de vatan teminetmek içindi. Filistin cephesinin ta en gerilerinde veşimalinde oynanan bu oyuna muvazi olarak cepheninhemen gerisinde çöreklenmiş olan Siyonistlerde enmodern usullerle topyekûn casusluk etmek suretiylesırtımızı yere getirdiler.(1) İşte dünya YahudiliğininAlmanlar ve Türkler aleyhine devam eden edepsiz vevicdansız film hikâyesi budur...»

(1) 1935'de benim tarafımdan yazılıp basılan «Musa Dağı» adlı eserde da-ha canlı ve müsbet misaller vardır.

150

Page 142: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Ne tuhaftır ki, bütün dünyada milliyetçi aleyhtarı faali-yetler var kuvvetle desteklenirken, Yahudi aleyhtarı her ha-reket cürüm ve suç telakki edilmektedir. Ve bu, dünyanınher yerinde aynıdır. Yahudilerin bu iki yüzlü oyunu sonaerecek olursa o gün, bütün dünyada Yahudi olmayan millet-lerin hasret çektikleri devamlı sulh meydana gelecektir. An-cak böyle bir sulhun devamına Yahudiler asla razı ve taraf-tar olmayacaklardır. İsrail oğulları asırlardan beri, kendile-rinden olmayan diğer bütün milletlere liberalizm, demokra-si, müsamaha, ırkların birleştirilmesi gibi bazı umdeler vaadve telkin ediyorlar. Buna muvazi olarak her memleketin va-tan sever insanlarına, emperyalist, IRKÇI, müfrit, mürted,Yahudi düşmanı, Faşist ve Nazi diyerek saldırmaktadırlar.

Ne gariptir ki, bizzat İsrail devleti, şu çok nefret ettiği«Nasyonal Sosyalist» sisteminin hemen hemen aynı olan birsiyasî sistem kurmaktan kendini alamamıştır. Filistin Yahu-dilerinin en canlı hedeflerinden biri İsrail hayat sahasınıngenişlemesi değil midir?

İsrail'de mer'iyette bulunan IRK kanunları, ırkı korumabakımından Nasyonal Sosyalist Alman ırk kanunlarındankat kat serttir. İsrail Kibust gençliği teşkilatı, Hitler gençlikteşkilatını gölgede bırakmıştır. Bu teşkilatta çocuk yaşındakikızlara dahi makineli tüfek verilmekte ve mecburi askerlikyaptırılmaktadır. İşte Yahudi böyle tenakuz halindedir.

Netice itibariyle; İsrailoğullarının üstünlük iddiaları vekendi ırkdaşlarına bu fikri ısrarla aşılamaları ve diğer mil-letlerin bu mevzudaki arzuları ve hayatî menfaatlerine mü-dahaleleri ve asırlardan beri döndürdükleri entrika ve çevir-dikleri fesat kendileri aleyhine bütün milletlerin nefretiniçekmiştir. Bu entrikalar sayesinde ellerine geçirdikleri neşri-yat organları sayesinde bütün dünyaya yalan ve iftira salgınıyaymaları ve kendi buluşları olan gayri tabiî «tek dünya»planlarıyla bütün milletleri bir potada eriterek ve beşer ira-

151

Page 143: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

desini zayıflatarak, Farmasonluk ve buna benzer bir sürüteşkilât sayesinde yeryüzünde bir Yahudi hegemonyası yanicihangirliği yaratmak sevdasında devam ettikleri müddetçe«Yahudi davası» ortadan kalkmıyacaktır.

Ancak; Yahudiler yirmi asır önce bulundukları mevkieçekilir ve her yere takmış oldukları kanlı tırnakları çekerse ozaman Yahudi meselesi kendiliğinden ortadan kalkacak veYahudi düşmanlığı da bu suretle kendiliğinden sona erecek-tir. Ve illâ: Bunun başka türlü hal şekli yoktur!.

152

Page 144: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

İÇİNDE YAŞADIĞIMIZ GÜNLERİNCANLI MİSALLERİYLE CİHAN DAVASI

Buraya kadar tamamen objektif, ilmî metot ve vesikala-ra dayanan yazılarımızı, içinde yaşadığımız günlerin hadise-leriyle karşılaştırarak canlandırmak istiyoruz. Dünyanın herköşesinde çıkan kitap, dergi ve gazetelerinden edindiğimizmalumatı burada sıralayarak okuyucularımıza, dünyanın negibi fesat ve kara günler içinde yaşadığını göstermek istedik.Aziz Türk okuyucusu, Birinci Dünya Harbinde çöllerde veFilistin'de çarpışan kardeş ve babalarının, bu IRK'ın hıyane-tine uğradıklarını hatırlayarak bu malumata daha fazla birkıymet verecektir.

Evvela: Bugün Yahudilerin dünyaya hükmetmek içintaht kurdukları Amerika'dan ve orada işlenen cinayetlerdenbahsedeceğiz:

Luiziyana senatörü HUEY P. LONG son derece esrarlıbir şekilde öldürülmüştür. Bu zat, Yahudi asıllı cumhurre-isi Rozvelt'in en büyük rakibi idi ve reis seçimlerinde ka-zanma şansı son derece büyüktü. 9 Ağustos 1935 tarihindeSenatoda yaptığı bir konuşmada: Yahudiler tarafındanidare edilen «KARA EL» teşkilatının Yeni Orleans'da birotelde yapılacak bir mitingde kendisini öldürmeğe yeminettiklerini açıkladı. Bu, dava adamının şahsı hakkında

153

Page 145: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

yaptığı bu ifşaatı Senato tebessümle ve istihfafla karşıladı.Fakat, az bir zaman sonra senatör HUEY vazifesini yaptığıbir toplantıda KARL WEİSS adında bir Yahudi tarafındantabanca ile vurularak öldürüldü.

Esrarlı ölüm hadiseleri devam ediyor:Kanada parlemantosu mebuslarından NOMAN JAK,

Kanada meclisinin en sevilen azasından biri idi. Ölümün-den az evvel en yakınlarına yazdığı mektupta şöyle de-mekte idi:

«Bundan sonraki parlamento konuşmalarımda dinle-yicilerimin gözlerini fal taşı gibi açacak büyük ifşaat-ta bulunacağım. Bunun ne olduğunu tahmin edemez-siniz. Çünkü mebuslar meclisinin duvarları Yahudimilliyetçilerinin vatanımıza yaptığı hıyanet ve su-ikastların ifşasiyle henüz çınlamamıştır...»

Fakat ne tuhaftır ki, bu tarihî işfaatı yapmaya imkânbulamadan ve sapasağlam adamın birdenbire ve sebebianlaşılmadan öldüğü görüldü.

Amerikalıların işgali altındaki Almanya UNRRA başka-nı olan İngiliz generali Frederik Morgan, resmen temsil etti-ği mevkie dayanarak verdiği raporlarda Almanya'da yaşa-makta olan Yahudilerin halihazırda gerek paraca, gerekse yi-yecek hususunda hiç bir zorluk ve sıkıntıları olmadığı, aceleve derhal yardımı icap ettiren bir ihtiyaçları olmadığını be-yan etmişti, Bu beyanat ve raporları üzerine Newyork sena-

154

Page 146: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

törü ve UNRRA umumî reisi Yahudi Herbert H. Lehmanmüthiş bir surette feveran ederek General Frederik Morgan'ıvazifesinden azletmiştir. Başlangıçta Britanya hükümeti buAmerikan Yahudisinin tazyikine göğüs germiş ye kendi ge-neralini tutmak istemiş ise de sonunda yahudilik galip gel-miş ve general Morgan, bu basit ve haklı beyanat yüzündenvazifesinden atılmıştır. Yahudinin kudreti!!!

Polonya hariciye nezareti müsteşarı kont Jean Szembek«1933-39 Jurnali» ismi altında Fransa'da neşrettiği hatıratın-da İspanya kralı on üçüncü Alfons'la 19 Şubat 1939'ta yaptı-ğı bir mülakattan şöyle bahsetmektedir:

«Dünya umumî ahvali hakkında ispanya kralı son de-rece bedbin görünüyordu. Krala göre dünya Yahudili-ği ve Farmasonluğu harbi teşvik etmekte ve dünyayımahvetmek için büyük rol oynamaktadır.»

6 Temmuz 1939 tarihinde, İkinci Dünya Harbinden azevvel Polonya'nın Vaşington büyükelçisi Jezy Potoczky Var-şova'da dönüşünde hükümetine verdiği raporda aynen şöy-le demektedir:

«Batılılar arasında bir çok kuvvetler bizi harbe doğruâdeta sürüklemektedir. Bunların başlıcaları Yahudiler,büyük kapitalistler ve silah firmalarıdır. Bunlar, son-suz bir zenginlik devrine girmekte olduklarını hisset-mektedirler. Bunlar, biz Polonyalılara ancak zenciesirler gözü ile bakmaktadırlar, bu zencilerin tek vazi-feleri efendilerinin servetini arttırmak için kan akıta-rak ter dökerek çalışmaktan ibarettir.»

155

Page 147: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Amerika'nın pek çok milliyetçi gazetelerinde son gün-lerde şu haberler ısrarla yayınlandı:

«Yahudi YARMOLENSKÎ Amerika millî emniyet teşki-latı olan FBİ'nin başına getiriliyor mu?»

Amerika FBİ başkanı Edgar Hoover'den sonra, başkanKennedy hükümetinin Yarmolenski isimli bir Yahudiyi millîemniyet mukabil casusluk teşkilatının başına getireceği ha-beri Birleşik Amerika milliyetçiler çevresinde büyük fırtına-lar kopardı.

Amerika'da Yahudilerin birçok yerlere hâkim bulundu-ğu malum olduğu için birçok çevreler bu habere şaşmamış-lardır, üstelik yalnız Yahudi olmakla kalmayıp, komünizmekarşı hür dünyanın ümidi ve kalesi olan Birleşik Amerika-'nın millî emniyet teşkilatının başına getirileceği söylenen buadam, şâyan-ı hayrettir ki koyu bir komünisttir. Amerika'nınkıymetli evlatlarından kahraman general WOLKER gibi birşahsiyet mahzâ koyu komünist düşmanı olduğu için çeşitliyalan ve iftiralarla vazifesinden alınıp tevkif edildiği bugünlerde, koyu bir Yahudi en mahrem mevkilere doğru yük-selmektedir. Göğsü nişanlarla dolu bir generalin milliyetçiolduğu için böyle bir muameleye uğraması ve inat yapar gi-bi Marksist bir Yahudinin pâyelendirilmesi Amerika'da bü-yük akisler meydana getirmiştir.

1943 senesinde Harvard Üniversitesinde talebe olan buYahudi, sekiz azası da kendisi gibi Yahudi olan solcu YAR-LİNG mecmuasının neşriyat müdürü idi. Bir Rus Yahudisiolan babası birçok solcu kitaplar neşretmiştir. Şimdi New-york devlet kütüphanesinde çalışmaktadır. Annesi BabetteDeutsh sokak nümayişlerinde yetişmiş bir sosyalist olup«Sulh için umumî hareketin beynelmilel taraftarları» adlısolcu teşkilatın iki numaralı azasıdır. Amerika'da solcular veYahudiler senelerden beri Amerikan aleyhtarı hareketler ko-mitesini ve FBİ teşkilatını kendi ellerine geçirmek ve milli-

156

Page 148: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

yetçi havasından sıyırmak için çok uğraştılar. İlk önce JackLevin isminde bir Yahudiyi FBI teşkilatına sokarak idaremakinesine sızdılar, fakat hiçbir zaman solcu bir Yahudininbaşa geçeceği tahmin edilememiştir.

Bütün solcu teşekküller metotlu surette çalışarak milli-yetçi Edgar Hover'i atıp yerine kendi adamları olan solcuYahudi Yarmolenski'yi getirmek için büyük gayretler sarfet-mektedirler.

157

Page 149: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

İKİNCİ DÜNYA HARBİNİNEN MÜHİM HÂDİSESİ!

1945 senesinde, yani harbin son yılında Amerikan ordu-ları tank birlikleri kumandanı general Jorj Patton, Sovyetkuvvetlerinin müttefikleriyle yaptığı bütün anlaşmaları hiçesayarak, Avrupa'yı kurtarmak maskesi altında tekmil Avru-pa'yı işgal etmekte olduklarını zamanın başkumandanı Ay-zenhovr'e bir raporla bildirmişti. Aynı zamanda bu teklifle,çıbanın küçük iken kesilip atılmasının doğru olacağını vekuvvetle ilerleyen Amerikan birliklerinin tekmil Avrupa'yıişgal ederek bu şekilde bir Sovyet istilâsını önlemenin dahadoğru ve isabetli olacağını söylemişti. Sovyetlerin buna kıza-rak bir harp hali takınmaları ihtimali karşısında zaten gayrisamimi olan bu ittifakın er geç ileride Amerika aleyhine bo-zulacağını, onun için bu hareket halindeki biriliklerin bir anevvel Moskova'ya girmelerini teklif etmişti. Eğer bu teklifkabul edilmiş olsa idi bugün dünyayı tehdit eden bir komü-nizm ve Moskof tehlikesi olmayacaktı. General Patton'un buteklifi fazla atılgan, cesaretli ve biraz da tehlikeli idi. Fakatkabul edilse idi beşeriyet bugünkü batağa gömülmeyecek,çok şey kazanacaktı.

Bu teklif nasıl karşılandı bilir misiniz? Avrupa'da Ame-rikan ordularının en fedakâr ve en başarılı muvaffakiyetlerkazanmış olan general Patton, sanki vatana hiyanet teklif et-

158

Page 150: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

mis gibi geçmiş bütün muvaffakiyetli ve şerefli hizmetlerihiçe sayılarak henüz harp devam ederken Berlin'den yüz onmil cephe gerisine çektirilmiş ve vazifesinden azledilmişti.Bundan senelerce sonra Kore'de de aynı vaziyet tekerrür et-miş ve kahraman kumandan general Mc Artur, dünyanın enbüyük farmasonu, Yahudi asıllı Salomon Truman tarafındanaynı akıbete uğratılmıştı.

General PATTON, bu, kolayca akıl sır erdiremediğimizhadiselerin korkunç içyüzlerini ifşa eden, tekmil beşeriyetihayret ve dehşete sürükliyecek olan bir eser hazırlamış, fa-kat basmaya muvaffak olamadan bir Yahudi suikastına kur-ban olarak esrarlı bir şekilde ölmüştür. Sonra karısı bu teşeb-büsü tekrarlamak istemiş o da öldürülmüştü. En nihayet kı-zı bu işe el koymuş, o da attan düşürülerek öldürülmüştür.

Yahudilerin en müthiş bir kuvvet ve teşkilata sahip ol-duklarını ve hatta cihanı kana boyayan İkinci Dünya Harbi-ni sırf Alman milletini tarihten silmek için kendilerinin çı-kardıklarını vesika ve delilleriyle ispat eden bu eser, Ameri-ka'nın milliyetçi evlatları tarafından yakında insanlığın ibretnazarlarına arz edilecektir.

159

Page 151: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

İKİNCİ DÜNYA HARBİNİN KAPANIŞ PERDESİNDEKİMEÇHUL KALMIŞ HAKİKATLER

1945 senesinin Nisan aylarında Biritanya hükümetinin;mağlup olmak üzere olan, fakat hâlâ kuvvetli bir insan gücüteşkil eden yüz binleri mütecaviz askerden müteşekkil Al-man ordularının kumandanlariyle bazı müzakerelere giriş-miş olduğu rivayet ediliyordu. Komünist Rus ve Polonya or-dularınm başkumandanı kızıl feldmareşal Rokosovski bu ri-vayetlerde hakikat payının çok kuvvetli olduğunu ve bunla-rı aydınlatacağını belirtmişti. Ona göre, Sovyet başkuman-danı mareşal JÜKOF Alman-İngiliz yakınlaşması hakkındaelinde kâfi deliller olduğunu Rokosovski'ye söylemişti. Bu-na nazaran: 1945 senesinin Nisan ayında İngilizler Almanbaşkumandanlığına bir sulh ve anlaşma teklifinde bulun-muşlardı. Bu teklif muvaffak olduğu takdirde Batı Avrupa-nın içlerine doğru girmekte olan Sovyet birlikleri müşterekbir Alman-Ingiliz taarruzuyle bertaraf edileceklerdi. Bu es-nada İngiliz ve Alman umumi karargâhları arasmda yapılantelefon konuşmaları Sovyet erkânı harbiyesi tarafından tes-bit edilerek şifreleri çözülmüştü. İngilizlerin Alman ordula-rını silahtan tecrit etmiyerek Sovyetler üzerine döndürmele-rine mukabil Alman orduları da 22 Nisan 1945 tarihinde yu-karıdaki kayıt ve şartlarla Britanya ordularına teslim olacak-lardı. Bundan sonra yapılacak müşterek ingiliz ve Alman ta-

160

Page 152: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

arruzu, Sovyet kuvvetlerini en azından ODER nehrininşarkına sürmek gayesini takip etmekte idi. İtimada şâyânkaynaklardan öğrenildiğine göre hüviyeti henüz açıklanma-mış Britanyalı bir YAHUDİ albay bu gizli planı garp mütte-fik orduları başkumandanı general Ayzenhaur'e ihbar et-miştir. Bunun üzerine Ayzenhaur, derhal İngilizlere müraca-at ederek: «Eğer Bolşeviklere karşı ne şart altında olursa ol-sun teslim olsalar dahi her hangi silahlı bir Alman birliğiyleyapılabilecek müşterek bir taarruz hareketi neticesinde Bü-yük Britanyanm her türlü askerî yardımdan tecrit edileceği-ni ve kendi başının çaresine bakmayı gözönüne alarak yapayalnız bırakılacağını» sert bir lisanla bildirmiştir.

Ve bu gün... Mareşal ZÜKOF insanlığın hürriyete ka-vuşmak için dinden kaçırdığı bu büyük fırsatı istihza ile kar-şılayarak: «Aziz arkadaşım Ayzenhaur'in zamanında ve ye-rinde müdahalesi bu hâinâne planın tatbikine imkân verme-miştir» demiştir.

Mareşal Zükof un bu beyanatını 28 Eylül 1957 tarihli«Das Neue Zeitalter» gazetesinden aldık.

Bu; bize uzak gibi gözüken malumat, yeryüzünde yaşa-yan insanların ve medeniyetin nasıl yıkılmakta olduğunu,ve tekmil beşeriyetin mahvedilmesi için akıllar durduran nedolap ve entrikalar döndüğünü göstermek ve bütün hadise-lerde Yahudi parmağının mevcudiyetine işaret etmesi itiba-riyle elbetteki çok mühimdir. Ve bu çeşitli malumat dün, bu-gün ve yarın için insanlık ve medeniyetin ne büyük tehlike-lerle karşı karşıya olduğunu göstermesi itibariyle insan ce-miyetlerini uyandırmak için lüzumlu ve faydalıdır.

161

Page 153: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

MİLLETLER İÇİN KURTULUŞ ÇARESİ

Avrupa demokrasileri UNESCO'nun ve onların perdearkası adamlarının prensibine uygun bir şekilde birleşmeğebaşlamışlardır. Demokratik «birleştiricilerin» şimdiye kadarelde ettikleri pratik tedbirler bilhassa iktisadî sahada vukubuldu. (Ortak pazar, Avrupa gümrük birliği, Avrupa ödemeanlaşması ve saire.) Bunların hedefleri ise, merkezi Almanyaolmak üzere Avrupa iktisadî haritasını sosyallaştırmaktır.Gümrük hudutlarının kademe kademe kalkması lüzumlugörülmekte ve memnuniyet verici bir hadise olarak kabuledilmekte ise de, Avrupa iktisadiyatının Yahudi Amerikanmaliyesinin tröstü altına girmesi bütün dünyayı düşündür-mektedir.

Çok hareketli olan Yahudi yüksek maliyesi, kendisineİkinci Dünya Harbinden sonra Avrupa iktisadî görüşmeleriçerçevesi dahilinde, hudutların üstünde büyük bir hareketserbestisi sağladılar. Yahudi yüksek maliyesinin Avrupa'yahiç durmadan yayılma siyaseti, buranın yerli sanayiinin in-şasında ergeç bir değişikliğe mecbur kalacaktır. Bunlarınbaşlıca gayesi, kazançlarının çoğalması, tahakkümlerininartması ve tüketim ve sarfiyatı arttırarak, bunu büyük tem-polarla tâkib etmek... Bundan dolayıdır ki dünyanın her ye-rinde artan para ve altın hırsı meydana gelmiştir. Sun'î birşekilde tahrik edilen tüketim yüzünden orta halli insanlar

162

Page 154: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

dahi bu hırsa kapılmışlardır. Bunlar da gittikçe artan parakazanmak ihtirasını körükleyerek, daha yüksek hayat stan-dardı peşinde koşturmaktadırlar.

Müstebit bir zihniyete malik devletler üstü yahudi yük-sek maliyesi, son olarak bütün dünyayı saran kültür düşma-nı materyalizmi harekete geçirerek onları ALTUN buzağı et-rafında raksetmeğe sürüklemektedirler. Bugün dünyaya mo-dern iktisadiyatın yarattığı bu, insanı fazla çalıştırma vaziye-ti, fertlerin istirahata ve kendi müfekkeresini geliştirmeyezor vakit bırakıyor. Bunun neticeleri olarak bilhassa «çalışansınıflarda» mühim bir kuvvet zaafı meydana gelmektedir.Böylece bilhassa ileri memleketlerde doğunun gerilemesi vekültür inkırazı sür'atle ilerlemektedir. Eski dünyadaki du-rum ile, bugünkü arasında birçok benzerlikler bulmak veonları karşılaştırmak mümkündür. Netice itibariyle bugündünyada artan maddî varlıkla birlikte ahlâksızlık ve irtikâpta sür'atle artmaktadır. Demek ki iktisadî refah, ruhî ve harsîkeşmekeşi tasfiye edip ortadan kaldıramıyor. Bu hal, şunuisbat etmektedir ki, hastalık arazının (iktisadiyatın canlandı-rılması) tedavisi, halk vücudunun daha derinlerinde bulu-nan mikropları tasfiye etmekten uzaktır. Her şekilde iktisadîve maddî gelişme halinde bulunan «insan»m belli başlı birkültür mirasına ve millî bir şuura sahip olduğunu ve bu in-sanın bir tarz ve mukadderat birliği azası olduğu, her ferdinkıymet taşıyan bir uzuv olduğu unutuldu. ONLAR için in-san sadece bir robot, bir maddedir. Tefessüh etmemiş her in-sanda birliğin yarattığı manevî bir kuvvet mevcuttur ve herharekette bu kuvvet ona bir emniyet ve âhenk verir. Cahilbir insanın, tabiatın eserine karşı, onun hislerini yok edecekhiçbir kurcalayın tesir ve idrâk kabiliyeti yoktur. Sınıflaradayanan nazariyat dahi bunu değiştiremez. Tek dünya cep-hesinin rehberleri ve ruh teknisyenleri, bu tabiî münasebet-lerin açıkça farkına vardılar ve amansız hücumlarını tama-men ve açık olarak insanların bu ruhî merbutiyetlerinin is-

163

Page 155: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

tikrarı ve ana hatları aleyhine tevcih ettiler. Zira onlar şunoktayı çok iyi idrâk ettiler ki: dünya biraderlik planları an-cak yeryüzündeki muhtelif milletlerin, millî birlik şuurunuve hisleriyle an'anelerini yıkmakla gerçekleşebilir. Ancak butaarruzdan sadece İSRAİL halkı istisna edilmektedir. Esefolunur ki, «tek dünyacılar» garp memleketlerinde oldukçamuvaffakiyetler elde etmişlerdir. Onlar bizim memleketi-mizde de gayr-ı türk bazı unsurlara bu fikri aşılamışlardır. (*)Şu var ki bu harekete karşı ve tek dünyacıların faaliyetinemukabil bütün milletlerde millî şuura sahip yeni ve genç

(*) Şimdi buraya Rus Bolşevik ihtilâlinin Yahudi kapitalistler tarafındanmaddî yardım gördüğünü isbat eden Çar hükûmeti, Amerika hüküme-ti ve İngiltere hükümetinin gizli servislerinin raporlarını ekleyeceğim.Okuyucu bundan çok mânalar çıkarabilir:

a - Son Rus Çan İkinci Nikoia'nın hariciye vekili Kont Lamsdorf un mah-rem raporu:

«1915 senesinde Rusya'da cereyan eden hâdiseler, Ekim ayı-nın vak'aları ve seri halindeki grevler Moskova'da silahlı ihtilâlleneticelenmiştir. Bunu imparatorluğun diğer mevkilerindeki hadi-seler takip etmiştir. Bu da bir Rus ihtilâli hareketinin mevcudiyeti-ni kâfi olarak ispat etmektedir. Bu hareket ayni zamanda vekat'iyetle beynelmilel bir renk taşımaktadır. Bu ihtilâl hareketinimaddeten destekleyen bazı ecnebi kapitalist teşkilatının mevcut ol-duğu neticesine vardık. Hiç şüphesiz ve katiyetle beyan ederiz kibu hareketlerde rol oynayanların başında «YAHUDİ»ler bulun-maktadır ki, bunlar ihtilâlin en kuvvetli elemanları ve teşkilat reis-leri olarak gayet faaldirler. Yukarıda bahsettiğimiz ihtilâl hareketi-ne yapılan ecnebi destek ve yardım, Yahudi kapitalist çevrelerin-den gelmektedir. Bundan fazla olarak bazı kafi ve son derece açıkdeliller tespit ettik ki: Rus ihtilal hareketi yabancı YAHUDİ teşkila-tiyle resmen temastadır.»

Çar hükümeti hariciye nazırının bu mahrem raporu,ihtilâl muvaffak olduktan sonra Amerika Yahudiliği-nin gazetesi olan, Jewish Messenger ve AmericanHebrew gazetelerinin 13 Temmuz 1918 tarihli sayıla-rında çıkmıştır.

164

Page 156: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

kuvvetler uyanmakta ve bu baskıya karşı her yerde bir di-renme görülmektedir. Büyük Alman şairi Göte, hayatın di-

Amerika hükümetinin raporu:

«1916 Şubat ayında Rusya'da bir ihtilâl hareketinin gelişmekte ol-duğu tesbit edilmiştir. Bu yıkıcı vakalarla aşağıdaki şahıslar vebankaların alâkalı olduğu «Millî emniyetimiz» tarafından öğrenil-miştir. Jakop Şif, Guggenheim, Maks Breitung/ Kuhn ve Loeb veşürekâsı Yahudi bankası -ki bunların müdürleri JAKOB ŞİF, S. H.HANAOURLE, FELİKS WORBÜRG'dur- hiç şüphe yok ki yukarı-daki tarihten bir sene sonra patlayan Rus bolşevik ihtilali kat'iyetleYahudi tesirleriyle kundaklaşmış ve harekete geçirilmiştir. Filvaki1917 Nisanında JAKOB ŞİF resmen yaptığı umumî bir beyanattakendi maddî yardımı sayesinde Rus ihtilâlinin muvaffak olduğunuaçıkça ilan etmiştir. 1917 senesi Nisan ayında JAKOB ŞİF, ihtilâl li-derlerinden Yahudi TROÇKİ'ye Rusya'daki sosyal ihtilâlin tahak-kuku için resmî kredi açmıştır. Troçki ve arkadaşlarına aynı tarih-lerde Stokholm'den Yahudi Maks Vorburg aynı şekilde para, bü-yük para yardımı yapmıştır. Bu şekilde Yahudi mülti milyonerle-riyle Yahudi proleterleri arasında muhaberat ve temaslar sıklaş-mıştır. Beyan edebiliriz ki komünist hareketi umumî Yahudi hare-ketinin bir parçasıdır. Bazı Yahudi bankaları bu hareketin teşkilat-lanmasiyle alâkalanmışlardır.»

Amerika Birleşik Devletleri gizli istihbarat servisleritarafından Rus ihtilâlinin finansmanı hakkında ya-zılmış olan rapordan. Bu rapor Amerika hükümetitarafından Birinci Dünya Savaşında bütün müttefikhükümetlere gönderilmiştir.

. Buraya çok mühim bir noktayı ilâve etmeyi zarurî ve faydalı bulduk.Şöyle ki: Rus ihtilâlini parasiyle destekleyen Yahudi Jakop Şif, bizdeki 31Mart mürettep isyanına inanılmayacak milyonlarca dolarla yardım etmiş-tir.

İrtica ve sair lafların hepsi yalandı. Sultan Abdülhamid Filistin'de Ya-hudiye yer ve aman vermediği için, Yahudi milyonlarıyle bu cinayet işlen-miş, devlet yıkılmış İSRAİL kurulmuştur. Yahudi milyonlar sarfederekemellerine kavuşurken, müslüman zengininden bu bedbaht milleti kur-tarmak için on paralık bir yardım dahi beklenmez.

165

Page 157: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

namik akışını «ebedî ölüm ve yeniden doğma» şeklindeizah etmişti. Bugün dünya tarihi dönüm noktasındadır vebir «Ba'sü ba'del mevt» beklenmektedir.

«BRİTANYA HÜKÜMETİ:Tehlike o kadar büyüktür ki, gerek Britanya'nın gerekse diğer hü-kümetlerin dikkat nazarlarını şu hususa çekmeyi vazife sayarım.Bolşevizmi durdurmak için derhal harekete geçilmezse bütün dün-ya medeniyeti bir tehdit altına-girecektir. Bu, bir mübalağa değilaklı selimin sesidir, insanlığın ele alınması icabeden en mühim me-sele, bolşevizmin derhal frenlenmesi olacağı fikrindeyim. Yukarıdabeyan ettiğim gibi, bir fidan halinde iken bolşeviklik derhal budan-mazsa birçok şekillere girerek Avrupa'ya ve bütün dünyaya yayıla-caktır. Çünkü bu hareket milliyeti olmayan ve kendi menfaatleriiçin müesses bütün nizamları yıkmaktan çekinmeyecek olan Yahu-diler tarafından teşkilatlandırılmış ve tatbik mevkiine konulmakta-dır.»

Britanya'nın Rusya'daki temsilcisinin mahrem rapo-rundan Rusya numara (1) ismi altında 1919'da intişaretmiş, sonradan "Rusya'daki bolşevizm hakkındakiraporların koleksiyonu" ismi altında Britanya harpkabinesi tarafından 1919'da tekrar neşredilmiştir.

166

Page 158: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

YENİ NİZAMIN VASITA VE ELEMANLARI

Fertler ve milletler, tek dünyacıların iktisadî birleştiricimaddesi haline gelmemelidir. Milletler, muhtelif soydan, li-sandan ve kültürden müteşekkil, uzvî olarak gelişmiş birlik-lerdir. Ancak, bunların millî bütünlüklerine radikal bir mü-dahale yapılmadığı takdirde sağlam ve sıhhatli bir inkişafgösterebilirler. Bu bakımdan milliyetçiler için, dünyanın tek-rar doğuş ve kurtuluşu, devlet sistemi olarak kitlelerin dik-tatoryası sayılan ne komünist idaresinde bir birleşmeyi nede sözde demokrasilerin bugünkü hükümet şeklini tasvipedebilir.

Yeni bir yol takip etmenin zamanı gelmiştir. Hedefininistikameti hayat görüşünün tamamiyetine dayanmalıdır.Ancak bu merkezî noktai nazardan yeni ve sıhhatli bir dün-ya hareket programı ve nizamı yaratılabilir. Bu program yir-minci asır insanına lâyık ve onu şimdiye kadar olduğu gibitek dünyacıların karanlık kuvvetlerinin oyuncağı ve menfa-at unsuru olmaktan kurtaracak ve onu yabancı ideoloji vemenfaatlerin muhasarasından sıyıracak surette tanzim edile-cektir.

Bugüne kadar milletlerarası temaslarda içtimaî, hayatîpsikolojinin, IRK bilgisinin devletler üstü karanlık kuvvetlerve maliyesinin, bugüne kadar gelip geçmiş hükümet şekille-

167

Page 159: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

rinden, zengin tarihî tecrübelerinden elde edilecek neticeler,yeni bir sentez yaratmağa ve bugünkü millî şuurumuza vegeleneklerimize uygun yeni bir devlet şekli ihdasına kâfi ge-lecektir.

Bugünkü demokrasilerde umumî hayatımızın hakikîparazitleri beynelmilel müessirler olup gayrı tabiî bir tarzdabünyemize yabancı doktrinleri hedef tutan siyasî partilerdir.Yeni çare ve yeni nizamda şunlar akla gelir:

Millî şuura sahip müstakbel devlet idaresinde siyasîpartilerin yerine ihtisas meclisleri, siyasî sınıf mücadelesinedayanan marksizmin yerine sermaye ve çalışma sentezinedayanan ve sağlam bir sentez olan millî sosyalizm ve bu-günkü demokrasi yerine, daha iyi temellere dayanan ve mil-letlerarası gizli teşekküllerin baskısından kurtulmuş bir re-form demokrasisi olmalıdır.

Maliyeye gelince; PARA insanların hizmetkârı olacakve hiçbir surette bugünkü haliyle yüksek maliyenin hizmet-kârı olarak bırakılmayacaktır. Bugün hukuken devletler ken-di para işlerinde zahiren bağımsızlığa sahip iseler de haki-katte memleketlerin çoğu milletlerarası Yahudi maliyesineborçludurlar. Yüksek Yahudi maliyesi, devletler üstü birkudret olarak öyle bir vasfa sahiptir ki, bugün bütün millet-lerin alacaklısı halindedir. Muhtelif imkân ve imtiyazlara sa-hip olan ve her an dünya siyasetine müdahale eden ve bü-tün arzularını dikte eden, kâr ve menfaatlerini arzularınagöre yükselten bu teşkilat birkaç kişi tarafından idare edil-mektedir.

Bunlar ikinci Dünya Harbinden sonra Avrupa sanayi-inin yüzde altmışını ele geçirerek, geri kalmış ülkelerde hük-metmeye başladılar.

Malî cepheden, Yahudi yüksek maliyesi milletlerin refa-hı lehine tasfiye edilebilirse, bütün milletlerin hayatındamühim rol oynayan keşmekeşlerin mühim kısmı kısa bir za-

168

Page 160: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

manda ortadan kalkacaktır. Bu suretle yüksek Yahudi mali-yesinin bütün memleketlerde bulunan ajanları ve uşaklarıizale edilerek, insanlığın ezelden beri arzuladığı ebedî sükunve hakikî istiklâl meydana gelecektir.

Malum Yahudi azınlığının entrikaları böylece son bula-cak ve istikbalde milletlerin birbirlerini yemeleri de tarihekarışacaktır.

169

Page 161: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

BAĞLANIŞ!

Buraya kadar okuduğumuz sahifelerde medeniyetinbatısındaki başlıca âmilin Yahudilik, onun maliyesi ve onunuşakları olan gizli teşekküller ve sapık ideolojiler olduğunugördük ve misalleri ile, vesikalariyle mütalaa ettik... Bu mü-him noktayı tam mânasiyle canlandırmak için çok canlı mi-saller bulduk ve onları sıraladık. Şimdi muhterem okuyucu,başka bir tarafta göremediği bu tafsilatı da okuduktan sonrafacianın tam ortasını görecek; medeniyetin batısı, ahlâkın sü-kûtu, huzur ve saadetin yok olması sebeplerini daha berrakbir şekilde kavrayacaktır.

Bizde 1908 inkılâbını yapan, 31 Mart faciasını yaratanve şu son asırda başımıza gelen musibet ve felâketlerin haki-kî amillerinin iç yüzlerini daha iyi öğrenecektir.

Amerika Birleşik cumhuriyetlerinin kurucusu GeneralJorj Wasington'un Yahudiler hakkındaki beyanatı:

«Yahudiler bizim aleyhimizde düşman ordularındandaha tesirli bir şekilde çalışırlar. Uğurunda mücadeleetmekte olduğumuz davamız ve hürriyetimiz için açıkdüşmanlardan yüz defa daha tehlikelidirler. Çok tees-

170

Page 162: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

süf edilecek bir şeydir ki, her devlet çok evvelden be-ri onları cemiyetimizin haşaratı olarak tasfiye etme-miştir. Onlar Amerika'nın saadetinin en büyük düş-manlarıdır.»

Bu parça Jorj Waşington hakkında yazılmış olan Maximsof George Washington eserinden alındı. Yazarları: A. A. Appel-ton ve ortakları olup 1894'de basılan kitabın 125. sahifesin-den alınmıştır.

Şimdi buraya bazı notların ilavesini zarurî gördük.Amerika Birleşik Devletlerinin kurucusu Jorj Waşington veFranklen gibi büyük şahsiyetler Yahudilerin ne yıkıcı, nebozguncu ve ne derece tehlikeli şahsiyetler olduklarını göre-rek feryat etmişlerdir. Günümüzün büyük şahsiyeti olanmilyarder Hanri Ford da milletini bu yolda «BeynelmilelYahudi» eseriyle ikaz etmiş ise de hiç kimse Yahudi tehlike-sini ve mevcudiyetini bertaraf edememiştir.

Bundan sarfı nazar ettik, bugün Amerika'da Yahudi hâ-kimiyeti son hadde ulaşmıştır.

Milyonlarca insan ile onların kıymetli rehberleri olansenatörler, generaller, amiraller, milliyetçi gazeteler, valilerve gayet büyük yekun tutan temiz ve fedakâr şahsiyetleringayretlerine rağmen; o hayâsız mahluklar gittikçe nüfuz vetesirlerini arttırmaktadırlar.

Buna misal olarak şunlar ileri sürülebilir:

Yahudi dönmesi olan ölü cumhurreisi Rozvelt'in yirmiyedi Yahudi müşaviri mevcuttu. Bugün Kennedy'nin 86 taneYahudi müşaviri vardır. Asıl şâyan-ı dikkat ve ziyadesiylemühim olan nokta, Yahudilerin Birleşmiş Milletler Teşkila-tını baştan aşağı işgal ve istila etmiş olmalarıdır. Sıkı bir ça-

171

Page 163: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

lışma ve araştırma neticesi olarak elde ettiğimiz bir listeyiaşağıya alıyoruz ki, bunu okuduktan sonra, okuyucununhayret ve dehşete düşeceğinden.asla şüphe edilemez.

BİRLEŞMİŞ MÎLLETLERİ İDARE EDENYAHUDİLER

Umumî katiplik:Dr. H. S. Bloc - Silahlanma ve istihbarat servisi şefi (Ya-

hudi).Antoine Goldet - İktisadî işler dairesi başmüdürü (Ya-

hudi).Ansgar Rosenberg - İktisadî işler dairesi başmüfettişi

(Yahudi).David Weintraub - Sabit ve gelişmiş ekonomi dairesi

müdürü.Karl Lachman - Hazine dairesi reisi (Yahudi).Henri Langier - İçtimaî meseleler umumî kâtip muavini

(Yahudi).Dr. Leon Steinig - Uyuşturucu maddeler şubesi müdü-

rü (Yahudi).Dr. E. Schwelb - İnsanlığa hizmet servisi müdür muavi-

ni (Yahudi).H. A. Wieschoff - Tahliller ve araştırma dairesi ve geri

kalmış memleketler servisi reisi (Yahudi).Benjamin Cohen - Umumî istihbarat işlerinde genel

sekreter muavini (Yahudi).J. Benoit Levy — Film ve muhabere dairesi (Yahudi).Dr. İvan Kerno - Kanunî işler meselesinde genel sekre-

ter muavini (Yahudi).

172

Page 164: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Abraham H. Feller - Kanun dairesi umumî konsülü(Yahudi).

Marc Schreiber - Kanunlar müşaviri (Yahudi).G. Sandberg - Kanun müşaviri ve beynelmilel inkişaf-

lar şubesi başkanı (Yahudi).David Zablodwsky — Teftiş dairesi reisi (Yahudi).George Rabinovitch - Ödünç verme şubesi reisi (Yahu-

di).Max Abramovitz - Planlama dairesi müdürü (Yahudi).P. C. Kien - Umumî tazminat dairesi reisi (Yahudi).Mercedes Bergmann - Personel bürosu ve icra reisi (Ya-

hudi).Paul Radzianko —Tebligat şubesi kâtibi (Yahudi).Dr. A. Signer — Tıbbî kısım şefi (Yahudi).

İstihbarat Merkezi:Birleşmiş Milletler teşkilatının en mühim dairesidir.

Bu daire dünyadaki bütün milliyetçiler aleyhine çalışır veher yerde Yahudi dostlarını himaye eder. Milliyetçi, mu-kaddesatçı ve muhafazakâr her milletin temiz evladınadüşmandırlar ve onlar aleyhine dosyalar uydurarak men-sup oldukları hükümetlere verirler.

İsimleri şunlardır:Jerzy Shapiro - Birleşmiş Milletlerin Cenevre'deki ha-

ber alma merkezi reisi (Yahudi),B. Leitgeber - Birleşmiş Milletlerin Şanghay'daki (Çin)

istihbarat şefi (Yahudi).Henri Fast - Çin istihbarat müdürü (Yahudi).

Dr. Julius Stawinski - Birleşmiş Milletler istihbaratınınVarşova müdürü (Yahudi).

173

Page 165: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Birleşmiş Milletlerde beynelmilel iâşe kısmı:David A. Morse - (Moscovitch) iâşe umum müdürü

(Yahudi).V. Gabriel Garces - Beynelmilel iâşe müdürü (Yahudi).Jan Rosner - Polonya'da beynelmilel iâşe servisi mülha-

kı (Yahudi).Andre Mayer - Birleşmiş Milletler ziraat dairesi birinci

müşaviri (Yahudi).A. P. Jacobsen - Birleşmiş Milletler ziraat işleri Dani-

marka temsilcisi (Yahudi).E. De. Vries - Aynı şubenin Hollanda temsilcisi (Yahu-

di).M. M. Libman - iktisat müşaviri (Yahudi).Gerda Kardos - Birinci şube şefi (Yahudi).M. Ezekiel - İktisadî tahliller müdürü (Yahudi).M. A. Hubermann - Birleşmiş Milletler teknik kısım, is-

tihsal ve teşkilat reisi (Yahudi).J. Pi Kagan - Teknik işler iskân ve yerleştirme kısmı

âmiri (Yahudi).J. Mayer - Nükleer işlerinde şef (Yahudi).E. Weisel - İdare meclisi reisi (Yahudi).

Birleşmiş Milletler'in en mühim kısmı olan ve millet-leri istedikleri gibi Yahudi kültür ve zihniyeti içinde boğ-maya çalışan UNESCO teşkilatındaki Yahudilere gelelim..Bunların en tehlikeli reisleri: Alf Sommerfelt ve Paul Car-neiro'dur.

J. Eisenhardt - Müdür, müşavir ve milletlerarası tetkik-ler şefi ve imar reisi (Yahudi).

Miss Luffman - Milletlerarası tedris müfettişi (Yahudi).

174

Page 166: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Dr. O. Klineberg - Halk efkârını kontrol dairesi (Yahu-di).

H. Kaplan - Unesco umumî istihbarat şefi (Yahudi).C H. Weitz - Bütçe ve idare işleri şefi (Yahudi).S. Samuel Selskey - Personel şubesinde amir (Yahudi).B. Abranski - İskân ve seyahat kısmında âmir (Yahudi).

B. Verniel - Kayd-ı kabul ve yerleştirme dairesi (Yahu-di).

Dr. A. Welsky - Cenubî Asya ilim yayma müdürü (Ya-hudi).

Beynelmilel imar ve kalkınma bankası:M. M. Mendels - Sekreter (Yahudi).Leonard B. Rist - iktisat müdürü (Yahudi).P. Mendes - France — Fransız hükümeti delegesi. Eski

başvekil (Yahudi).A. M. De Jong - Hollanda hükümeti delegesi (Yahudi).C. M. Bernales - Peru cumhuriyeti murahhası (Yahudi).D. Abramoviç - Yugoslav mümessili (Yahudi).

BEYNELMİLEL PARA FONU:

Josef Goldmann - Çekoslovak delegesi (Yahudi).P. Mendes - France - Para fonunun Fransız temsilcisi

(Yahudi).

Camille Gutt - İcra heyeti müdürü ve milletlerarası pa-ra fonu reisi (Yahudi).

Louis Rasminsky - Para fonu Kanada icra reisi (Yahu-di).

W. Kaster - Hollanda mümessili (Yahudi).

175

Page 167: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Louis AltMan - İdare kısmı müdür yardımcısı (Yahudi).E. M. Bernstein - Müdür (Yahudi).Leo Levanthal - Baş müşvir (Yahudi).

BEYNELMİLEL MUHACERET TEŞKİLATI:

Mayer Cohen - Umum müdür (Yahudi).

Pierre Jacobsen - Tamirat ve tazminat umum müdürü(Yahudi).

R. J. Youdin - Mümessiller meclisi müdürü (Yahudi).Z. Deutshmann - Fen işleri servisi reisi (Yahudi).G. Mayer - Şube müdürü (Yahudi).Dr. N. Goodman - Umum müdür (Yahudi).M. Siegel - İktisadî müşavir ve müdür (Yahudi).A. Zarb - Kanunlar dairesi müdürü (Yahudi).Max Suetens - Ticaret dairesi müşaviri (Yahudi).

MİLLETLERARASI TELEFON İRTİBAT BİRLİĞİ:

E C. De Wolfe - Birleşik Amerika idare meclisi azası vemüşavir (Yahudi),

H. B. Rantzen - Birleşik Amerika Telekomünikasyonservis şefi (Yahudi).

MİLLETLERARASI SİVİL HAVACILIK TEŞKİLATI:A. G. Berg - Uçuş dairesi reisi (Yahudi).Gol. A. G. Katzin - Kara temsilcisi (Yahudi).

George Movshan - Birleşmiş Milletler kara istihbaratşefi (Yahudi).

Ernest A. Gross - Birleşik Amerika temsilcisi (Yahudi).

Isador Lubin - Ekonomi ve memurlar dairesi. Amerika-

176

Page 168: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

lı (Yahudi).

Julius Katz - Sochy - Polonya daimi delegesi (Yahudi).Dr. Alex Bebler - Yugoslav daimi delegesi (Yahudi).

Evet!.. İki buçuk milyarlık beşer kitlesi içinde 15 mil-yonla ekall-i kalil olan Yahudi, milletlerin ve devletlerin mu-kadderatında büyük rolü olan Birleşmiş Milletler teşkilatınıböylece çepeçevre istilâ etmiştir. Dünya silah fabrikalarınınrakipsiz sahibi olan bu azınlık istediği zaman HARP, istediğizaman İHTİLÂL ve dilediği zaman da keşmekeşler yarata-rak insanlığı, medeniyeti, sulh, refah ve saadeti mahvetmiş-tir. .

Bilinmez, insanlık daha ne müddet bu bozguncularınfaaliyetine dayanacaktır. Galiba milletler bu felâket unsuru-nun tam ve sarih hüviyetini öğrendiği gün!..

Bu kitap bunun için yazıldı!

177

Page 169: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

AMERİKA

Medeniyeti bugünkü perişan ve sefil hale sokan ve be-şeriyeti ümitsiz ve huzursuz bir vaziyete getiren «tek dünya-cı» Siyonist ve uşaklarına karşı kurtarıcı sesler yükselmekte,sayısız kahramanlar sahneye çıkmakta ve mücadeleye atıl-maktadırlar.

Yahudinin yedinci Edvard devrinde su başlarını elde et-tikleri İngiltere'den sonra şimdi Amerika'da kurduklarımüthiş teşkilatlariyle bütün beşeriyet aleyhine son gayretle-rini sarfetmekte olan bu mel'un kuvvete karşı birçok senatör,mütefekkir, kongre azası, eyalet valileri, ve şâyan-ı dikkatçoğunlukta general, amiral ve kahramanlar bir kurtuluş sa-vaşına girişmiş bulunmaktadırlar.

Bu halaskarların cümlesinin isimlerini saymaya bu ha-cimde bir kitap kâfi gelmez. Bunlar, başıboş, şımarık ve küs-tah Yahudinin çılgın saldırışını frenlemekte ve insanlığa ce-saret ve ümit vermektedirler. Tabiidir ki İdrâk-i beşer yavaşyavaş; hayır sür'atle kendi felâketinin menbaı ve mümessil-lerini kavramaya başlamıştır.

Bu eser, asırlar süren ve hâlâ önüne geçilemeyen, üste-lik harcadıkları milyonlar üstü paralarla satın aldıkları vic-danlar ve kurdukları sayısız teşkilâtla kudurmuş bir haldeson gayretlerini sarfeden ezelî düşmanlar hakkında ve onla-

178

Page 170: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

rın medeniyeti yıkma hususundaki faaliyetlerini teşrih et-mektedir. Bu uğursuz gayretlerin sonu geldiğine inanmalı-yız.

Bu eser, tefessüh etmekte olan Demokrasi'nin ve bat-makta olan Medeniyet'in alâmetlerini teşhir etmektedir. An-laşılıyor ki bu hastalık unsurlarını halk vücutlarından tasfiyeetmek için münferit hükümetlerin idare ve kudretleri artıkkâfi değildir. Biz bu tefessüh işine bir maske çekip, onu anla-mamazlıktan geliyoruz. Ve her milletin kendi bünyesine gö-re hayatını tanzim edecek şekilde, kendi tarz ve geleneğinegöre müdafaa unsurlarını harekete geçirmek zamanının gel-diğine inanıyoruz.

Bu yüzden her millî bünyenin çıkaracağı uyanık milli-yetçi, vatansever fertlerinin işbirliği sayesinde tek dünyacı-ların planlarını gerçekleştirmek isteyen karanlık ruhlu soy-suzların kısa zamanda muvaffakiyetsizliğe uğrayacaklarınainanıyoruz. Avrupa'nın yarısını esaret ve boyunduruk altınaalan kızıl emperyalizmin tekmil dünyayı ele geçirme emel-lerinin karşısında bulunduğumuz gibi Afrika'yı da kendikontrol sahasına ithal etmekte olan solcu liberal maskesi al-tında yüzde doksan sekizi Yahudi olan ve oyuncak halinegelen Birleşmiş Milletler teşkilatının hakiki efendileri tekdünyacıların (Yahudi Bernard Baruh ve şürekası) karşısındada aynı şekilde direnmekteyiz.

Dünyayı paylaşma hususunda bunların ne kadar iyi an-laştıkları son KÜBA hâdiselerinde sarahatle anlaşılmıştır. Buvaziyete karşı Amerikalı general ve yüksek rütbeli subayla-rın nasıl bir karşı koyma ve direnme gösterdiklerini yukarı-da okuduk.

Gerek komünist propagandası ve gerekse bugünkü şe-

179

Page 171: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

kilde Amerikanizm propagandası iflâsa mahkumdur. Çün-kü ikisi de millî şuurun aleyhinde olup devletler üstü kuv-vetlere hizmet etmektedirler.

Amerika'da hükümeti temsil eden şahısların ve kuvvet-lerin ön ve arka cephesini yakından tetkik etmiş olan Ameri-kalı G. W. MİLLS, «Birleşik Amerika Mümtazları» isimli kita-bında şâyan-ı dikkat ifşaatta bulunmaktadır.

Müellif diyor ki:

«Amerika hükümeti politikası birkaç kişinin ve kü-çük bir zümrenin elindedir. Bu zümre yüksek derece-de ahlâksızlıkla, ruhsuzlukla ve vahşilikle ve teşkilat-lı bir sorumsuzlukla müttehimdir. Muharrir, efkâr-ıumumiye yaratıcılarının nasıl bir faaliyette olduğunu,Yahudi icadı olan Rüşvet'in en had dereceye nasılulaştırıldığını ve bu azınlığın elinde tabiî bir teknikhaline nasıl getirildiğini bütün teferruatiyle izah et-mektedir.»

1789 senesinden beri kültür inkırazı aleyhine başlayanmücadele gittikçe kızışarak bugüne ulaştı. Esasında bu mü-cadele, milletlerarasında, bir tarafta yaratıcı, yapıcı ruha vetarza sahip olgun, biçimli kuvvetlerle menfi ruhlu, yıkıcıkuvvetler arasında cereyan ediyordu. Bu mücadeleyi kat'îzafere ve neticeye ulaştırmak vazifesi her milletin genç nesil-lerinin seçme, mümtaz ve sağduyulu evlatlarına düşüyor.Bütün dünyada bunların gün geçtikçe bir araya gelerek iş-birliği yaptıkları ve bu büyük ideal etrafında birleştikleri gö-rülüyor.

Bundan başka tekmil milletlerin şuurlu milliyetçilerininmütesanit bir mukadderat birliğine doğru kaymakta olduk-ları ve yakın bir istikbalde milliyetçi kuvvetlerin, tek dünya-

180

Page 172: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

cıların ve bunlara yardımcı olan bütün teşkilâtın karşısınadikilerek, onların arzuladıkları ve planlaştırdıkları dünya ta-hakkümü ve dünya devleti sapık ideolojisi yok edilecektir.Bu imkân bugün, bunca felâketten utanmış ve aklı başınagelmiş olan her milletin sağcı evlatlarının elindedir.

Menfaatlerini koruma bakımından komünistlerin, sos-yal demokratların, SİYONİST'lerin, Yahudilerin ve diğer ce-miyetlerin beynelmilel çalışma cemiyetleri kurma haklarımevcut olduğuna göre milliyetçi kuvvetlerin milletlerarasısahada bir araya gelerek çalışmalarına kim mani olabilir? İs-tikbalde milliyetçilerin de diğer siyasî teşekküller gibi bey-nelmilel kongreler akdedeceklerine şüphe etmemek lâzım-dır.

Cepheler vuzuh kesbetmektedir. Ve yarı hakikatler dev-ri artık sona ermektedir. Milliyetçi bir dünya cephesinin ilkşartlarından biri bütün memleketlerdeki milliyetçi grupları-nın birleşmesi birkaç ana formül üzerinde anlaşması ve heriştirak eden azanın muteber olması...

Şimdiye kadar milletlerarası sahada milliyetçilerin ar-zuladıkları birleşme cereyanları, beynelmilel Yahudilik veuşakları olan FARMASON teşkilâtının ajanları tarafındanbaltalandı. Milliyetçi grupların içine bilhassa maskeli milli-yetçileri sokarak kısa fasılalarla birçok memleketleri birbiri-ne saldırtıp harpler çıkarttılar. Birçok misaller verebiliriz, bi-rinci ve ikinci dünya harpleri...

Bu bakımdan mücadelelerin şimdiki safhasında bütündünya milliyetçilerinin temel meseleler üzerinde anlaşıp birdünya milliyetçiler cephesi kurmaları gerekmektedir. Buhareket muvaffak olduğu takdirde ileride teşkilâtın kurul-ması görüşülür. Milliyetçi cephede kardeş kavgalarına

181

Page 173: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

kat'iyetle son vermek lâzımdır. Zira eninde sonunda hepside aynı hedefe ulaşmak isterler. Yolları muhtelif olsa dahikuvvet birlikten doğduğuna göre; birliği zayıflatacak her ha-reketin ancak mücadele ettiğimiz YAHUDİLER'in ve Mark-sistlerin işine gelecektir.

Komünist cephesinin disiplininden örnek almak lazım-dır. Onlar ayrı istikametlerde yürüseler dahi müşterek paro-lalar altında mücadele ederler ve kendi saflarında hiç birkavgaya meydan vermezler. Ciddî hallerde bütün solcularıbir halk cephesinde birbirlerine sımsıkı sarılmış olarak görü-rüz. (En koyu komünistinden solcu liberaline kadar) bütündünya milliyetçileri bir araya gelin! Ebedî bir anlaşma ya-pın, ana hatlarınızı birleştirin ve yeni mücadele parolasıaltında birlikte çalışın! O zaman birleşik milliyetçi gurupla-rın bir faktör haline gelmiş olacağını görerek ve bütün siyasîteşekküllerin bu kuvveti hesaba katmaları gerekecektir. Bü-tün şehirlerde, eyaletlerde ve memleketlerde münakaşa çev-releri kurmanız lâzımdır. Bu sayede tesanüt iklimi yaratıla-caktır, zaman olgunlaştığı an millet, milliyetçi dünya mecli-sine mümtaz namzetlerini yollayıp milliyetçiler âlemini ku-racaktır.

Son asrın en yaygın siyasî mücadele parolasını Mark-sistler ortaya attılar: "Dünya proleteryaları birlesiniz.' Antitez olarak biz, marksistlere karşı tesanüt hissiyatını bütündünya milliyetçileri arasında kurmak için en uygununu bu-larak ve hali hazırda bütün dünyada birçok milliyetçi grup-larda yaygın bir şekilde bulunan aşağıdaki SLOGAN'ı neş-rediyoruz:

«Dünya milliyetçileri birleşiniz ve müşterek mücade-leye katılınız!»

Efkâr-ı umumiye yaratıcılarının yarattığı kış uykusun-dan uyanınız. Pısırıklığı bırakmak lâzımdır. Ve yalan doludağın altında bulunan hakikatleri arayınız. Kötüyü iyiden

182

Page 174: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

ayırmayı, hakikatleri yazan kitapları okumayı vazife bili-niz.(1) Kitle propaganda vasıtalarının (radyo, gazete, sinema)yalan dolu neşriyatını şifahî veya yazılı olarak protesto edi-niz. Tarihî hakikatleri bîtaraf ilim adamlarının yazdığı kitap-lardan gün ışığına çıkarınız.

Milletinizin sıhhatli milliyetçi unsurlarını, onları aktifve faal yaparak destekleyiniz. Solcu hareketlerini durduru-nuz. Eminiz ki hakiki birliğin ruhu yakın bir zamanda ger-çek olacaktır. Ve bütün dünya milliyetçilerinin birleşmesigerçekleşecektir. Dünyamızın içinde bulunduğu en büyüktehlikeye şu anda kuvvetlerinizi birleştiriniz ve beşeriyetdüşmanlarına karşı bir cephe kurmaya çalışınız. Hürriyetiçin korkak vazife ile cesur mücadele arasında birini seçmeklâzımdır. Dünya tarihleri, bizden sonraki cihan vazifesini ya-pıp yapmadığımızı veya neslimizi korkakça terkedip etme-diğimizi yazacaktır. (Bir şey biliyorum ki o da dünyada öl-meyen tek şey, ölmüş bir kimse hakkındaki hükümdür).

C.R.A.

(1) Kendi hesabıma azız milletime 60 eser vermekle bahtiyarım. Bu mev-zuya şimdiye kadar kimse temas etmemiştir.

183

Page 175: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

SON SÖZ

Beşerin, kendini idrâk etiği günden zamanımıza kadaryeryüzünde cereyan eden bozguncu hareketlerin, insan ce-miyetlerini yok etmek, onları birbirine düşürmek ve akankan, sönen ve yıkılan hanümanlar sayesinde, bazı teşekkül-ler ve bir ekalliyet tarafından nasıl istismar edildiğine dairbu kitaba mühim vesika ve kıymetli mütalaalar ekledik.Bunlar, uzun tetkik ve tetebbuun mahsulüdür.

Yeryüzünün felâket âmili olan «İsrail oğullarının» evve-lemirde dinlere tecavüz ve mukaddesatı ifsat ve tahrip ilebaşlayan menfur faaliyetleri gitgide hızını arttırarak, arka-sında bir yığın enkaz ve cesetler ile harabeler bırakarak bu-güne ulaştı.

İnsan dehası ve emeğinin mahsulü olan bütün şaheser-ler, âbideler, mamureler ve medeniyetlerin son asırda Yahu-diler ve onlara köle olan farmasonlar ve bunlara bağlı çeşitlibozguncu teşekküller tarafından nasıl soysuzlaştırıldığını,yok edildiğini şimdi tekmil insanlık acı acı temaşa etmekte-dir. Bu, objektif görüşe muvazi olarak beşeriyet kendini de-rin bir acz içinde görmektedir. Arkamızda, sadece şu son elliyıl içinde yüz milyonluk bir cesetler yığını ile korkunç hara-beler bıraktık. Uzun müddet baykuş yuvaları haline gelmişolan bu enkazda duman ve taaffünden başka bir şey görül-medi. Hatta ah ve iniltiler bile işitilmez oldu.

184

Page 176: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

İnsan azmi ve gayreti sayesinde ba'sü ba'del mevt'e ka-vuşan, yeniden canlanan dünyada imar ve medeniyet eserle-ri yeniden yükselmeğe başladı; hatta eskiden daha muhte-şem ve daha göz alıcı olarak... Fakat; bu zahiri ve gösterişlivarlığa mukabil ruhlardaki çöküntü, ahlâk ve fazilette vemoralde görülen korkunç inhidam, bir kelime ile manevi bi-nası çoktan yıkılmış cemiyetin zahiri bir ihtişamın dekorlarıiçinde medeniyetten vahşete doğru nasıl sürüklendiğini enbasit idrak sahipleri bile apaçık görmektedirler.

Medeniyetin ve daha kat'î ifade ile insan ruhundakiasaletin kimler tarafından ve ne şekilde imha edilip yıkıldı-ğına dair bu eserde verdiğimiz malumat ve ilaveler bugünyaşamakta olan herkes gözleriyle görüyor ve acısını ciğerle-rine çökmüş olarak hissediyor

Şimdi; insanlığı bu dereceye düşüren, manen öldürülen,ruhlardaki necabeti söndüren ve kadim medeniyetleri yıkanfaktörlerle, İsrail oğullarının bu mevzuda oynadıkları kor-kunç oyunları yeni misaller ve canlı vesikalarla takviye et-mek istiyoruz. Bu misallerin aydınlığı altında aziz okuyucu,hastalığın daha derinlerine nüfuz etmek imkânını bulacakve henüz sırları açıklanmamış hadiselerin iç yüzlerine birazdaha vakıf olacaklardır.

Şimdi, yeni bir Yahudi veyahut Siyonist teşkilatındanbahsedeceğiz. Belki bunun ismi pek duyulmamıştır, o daROTÂRYANkulüpleridir.

Tarihin en karanlık ve en eski devirlerinden zamanımı-za kadar dünyanın kangi köşesinde Yahudi müzaharetiylekurulmuş bir cemiyet isbatı vücut etmiş ise, bu cemiyet enkısa zamanda cihanşümul ve beynelmilel bir ehemmiyet ka-zanmıştır.

185

Page 177: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Beşer idrâkinin uyandığı tarihlerden itibaren en felsefîekollerden tutunuz da içtimaî, iktisadî, siyasî doktrin ve icat-lara kadar hepsinde nebze nebze haham, Yahudi ve Farma-son parmağı vardır. İşte bunun içindir ki insanoğlu hangi fi-kir ve içtihat etrafında toplanmış ise, orada huzur ve sükunyerine ıztırap, hüsran ve idam sehpalarından geçilemiyenşehir ve köyler görmüştür...

Sapık ideolojilerin en başında Allahsızlık olduğu hal-de; nihilizm, maddecilik, tabiatçılık, kozmopolitlik ve en ni-hayet KOMÜNİZM, insan oğullarına ne kazandırmıştır, na-sıl bir saadet getirmiştir? Hiç!... Binaenaleyh bu felsefî içti-hatlar bizlere hiçbir şey kazandırmadığına göre; 1904'deAmerika'nın Şikago şehrinde 33 dereceli bir farmason olanYunanistanlı bir Yahudinin kurduğu ROTARYAN kulübü nekazandırabilir?!

1904'de Şikago'da kurulmuş olan bu Rotaryan kulübüdemirperde gerisi devletler hariç yüz küsur devlette on bineyakın şube açmış olup bugün beşyüz altmış bin azası mev-cuttur.

İktidar, mide, şahsî çıkar düşkünü, şöhret ve şehvet has-tası armatör, zengin, fabrikatör, banker, büyük arazi sahibi,apartman kiralı, kartelci ve tröstçü kimseler varsa; kâmilenRotaryan kulübüne aza kaydedilmişlerdi. Vilâyet ve kaza-lardaki ticaret odaları ve borsaları da tamamen bu kulübünkontrol ve murakabesi altındadır.

Kendilerine maksat ve gayelerinin ne olduğu sorulun-ca, alınan cevap şu olmaktadır:

«Sermayedar, kartel, tröst ve milyonerler arasındadevletlerarası iktisadî işbirliğini inkişaf ettirmek ve böyle-likle iktisadî ıztırâbı durdurmak ve fakirliği ortadan kal-dırmak...»

Yahudi riyakârlığının en tipik bir numunesi olan bu ce-vap, dünyada hiç kimseyi tatmin etmemiştir. Hele bu mev-

186

Page 178: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

zuda tetkik ve tecrübesi olan insanları asla!Bizim Rotaryancılardan fakirlikle mücadeleye azmet-

miş olan beyler, her cumartesi gecesi, şu meşhur otelin muh-teşem salonlarında, o malum dekolte kıyafetli güzel bayan-larla viski, votka ve şampanya partisine girişmek suretiylemi bu insanî(!) vazifeyi yapacak ve fakirlikle mücadele ede-cekler, öyle mi? Saf insanlık bu martavallara asırlar boyuinanmıştı, fakat şimdi artık Yahudi palavralarına kanacak in-san sayısı çok azalmış, Yahudi gayret ve telaşı çok artmıştırBu gibilere şunu sormak lâzımdır: Bu gayretlerinizi sizinkokmuş cemiyetiniz ve bozuk imanınızla mı başaracaksınız?Hiç şüphesiz içinizdeki en fakir Rotaryan birader dört, beşmilyonluk bir adamdır. Madem ki fakirlikle mücadele edi-yorsunuz, içinizde diğer memleketlerin Rotaryan biraderle-rin takdir ve iltifatını kazanmış yüzlerce yüksek inşaat mü-teahhidi, tröst veyahutta kartel var. Bu süper Rotaryan bira-derlerden şimdiye kadar şu vatanın geri kalmış, sefalet böl-gelerine ne hizmetiniz dokunmuştur?.. Türkiye'nin sayılıdört, beş büyük şehrinde teneke barakalarda ve gecekondu-larda en azından altı yedi kişilik aile efradiyle yaşamağa ça-lışan canlı kadavralara, şu doğmadan ölmüş olan vatandaş-lara bu sahte insaniyetçilerin ne faydaları dokunmuştur? Bi-zim memleketimizde kuruldukları tarihten bugüne kadarRotaryan biraderleri kaç yetim ve kaç fakir çocuğu giydirip,mekteplerde okutmuştur?

Rotaryan-Farmason efendiler, millete bu soruların ceva-bını verebilir misiniz? Millet uyanmıştır. Her zaman hakirgördüğünüz, istihfafla baktığınız, hırpanîlikle itham ettiği-niz o kitle, şunu biliniz ki şimdi hüviyetinizi anlamaya baş-lamıştır. Anlatmaya devam ediyoruz. Yıktığınız medeniyetinne şekilde bu hale geldiği yavaş yavaş anlaşılmaya başladı.

Dünya Yahudiliğine hizmet eden ve çeşitli namlar veyeraltı faaliyetleriyle medeniyeti içinden yıkmaya çalışan

187

Page 179: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

bütün bu karanlık teşekküllerde zerre kadar insanlık, vicdanve idrâk olsa idi, utançlarından yedi kat yerin dibine geçme-leri lâzım gelirdi... Bütün memleketlerin halkı, köylüsü veşehirlisi âdeta bu gibilerin esiri vaziyetine düşürülmüşlerdir,ithalat ve ihracat firmalariyle borsalara ve hatta dünya bor-salarına hâkim olan bu görünmez kuvvetler tedavüldeki bü-tün paraları da inhisarları altında tutmaktadır. Her sene yüz-lerce milyon değil, yüzlerce milyar bunların çelik kasalarınagiriyor, fakat bu sahte insaniyetçiler bir türlü insan sefaletineson vermek için harekete geçemiyor. Aksine olarak yeni yeniharpler hazırlamak ve bu sayede sonsuz servetlerine servetkatmakla meşguldürler. İnsaniyete hizmet, adalet, kardeş-lik ve eşitlik onların ağızlarında boş laftan ve riyakârlık-tan başka bir şey değil...

İşte; yukarıdan aşağı sıraladığımız bu objektif malumatve mütalaalar dolayısıyle dünya Yahudiliği ve Farmasonlu-ğu tehlikeyi ve beşer çoğunluğunun bu faciaları kavradığınısezince 1904 tarihinde Şikago'da Rotari kulüp ismi altındabir fesat ocağı kurmuşlar ve dünyanın zengin ve meşhur far-masonlarının iştirakiyle devletler üstü bir teşkilat daha mey-dana getirmişlerdir. Şunun farkına vardım ki, farmasonlu-ğun bütün iğrenç iç yüzlerine ve bozguncu varlığına nüfuzetmeğe başlamış olan milletimiz henüz ROTARYAN'larhakkında gayet az malumat sahibidir.

Şunu peşin olarak söyleyebiliriz ki, bu yeni ismiyle far-masonluk arasında gayet az fark vardır. İkisi de Yahudininöz malı ve ikisi de manevi kardeşidir. İkisi de milletlerin fe-lâket ve gözyaşlariyle beslenirler. Yurdumuzda üç bin far-masona ilâve olarak dört bin kadar civarında Rotaryan-Ma-son kulübü azası vardır. Cidden hayrete şayandır ki bu, is-mini yeni işittiğiniz teşekkül, bazı kazalara kadar nüfuz et-miş ve oralarda ocaklarını kurmuştur. Tabiidir ki, milliyetçieserler ve milliyetçi gazetelere, keselerinden birkaç kuruş çı-karıp vermeye kıyamayan ve bu uğurda en ufak bir cömert-

188

Page 180: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

lik ve alâka göstermeye kalplerinde yer olmayan zenginleri-mizin ve münevverlerimizin lâkaydilikleridir ki bozguncuvarlıklar en hücra köşelere kadar serbest serbest nüfuz etmeimkânım buluyorlar.

Böylelerinin aziz vatanımızda, gözlerimizin önüne fesatağlarını kurmalarına bizler açık ağızla ve bakar körler gibifırsat verir ve tatlı canımızdan başka bir endişemiz olmazsa,yarının müellifleri günlerinin nesillerine daha yeni ve dahatehlikeli teşekküllerin mevcudiyetlerinden haber verecekler-dir. Fakat buna ne hacet? Gözlerimizin önünde, bütün menfigayretleri ve su gibi harcadıkları paralarla Siyonist, Komü-nist ve Farmasonlar icra-yı habaset ederlerken bunlara ye-nileri eklenmiş veyahut eklenmemiş vaziyeti bundan dahakötüye götüremez... Hele bizde bu gaflet, cehalet, bu lâkayd-lik ve zenginlerimizde bu hasislik varken...

Son günlerde bütün gözleri haricî yardımlara çevrildi.Gazetelerimiz, Türkiye'ye yardım için Avrupa'da kurulan«Konsorsium»dan fazla miktarda bahsettiler. Bizim fikri-mizce «Konsorsium» müthiş bir blöftür. Esasen Rotaryanfarmasonlar Türkiye'yi şimdiye kadar olabileceğinden fazlasoymuşlardır. Yeni baştan ikinci bir soyguna tahammül içinbizde takat mı bıraktılar? Bu mevzuda işittiklerimizin cüm-lesi narkos haplarından başka bir şey değildir...

Söz sahibi şahsiyetler sahneye çıkıp:— Bizler ne sağcıyız ve ne de solcuyuz derse... Ve bir

başkası da:— Arkadaşlar futbolcuyuz, futbolcuyuz diye nara atar-

sa ve böylece söz ayağa değil de çarığa düşerse, konsorsi-umun neticesini tahmin etmek için devlet edebiyat kitapları-nın efsane sahifelerine bakmak fazla zahmet olmaz mı?!..

189

Page 181: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Başta KONGO gelmek üzere birçok yerde husule gelenmahalli isyanlar ve hükümetleri devirme teşebbüslerindeRotaryan farmasonların geniş mikyasta rolleri olduğu mu-hakkaktır.

Şimdiden sonra bloklaşmış dünya devletlerinin askerîgüç ve kuvvetlerle ülkeler fethine kalkmalarını beklemek veümit etmek büyük bir budalalıktır. Bundan sonra dünyamilletlerini bekleyen akibet «Sosyal Adalet» teraneleriyle ik-tisadî savaşların başlaması ve yeni bir iktisadî kölelik çığrı-nın açılmasıdır.

Bu mevzuda, yeryüzünün gedikli soyguncusu Yahudiyiyine başta görüyoruz, hem de faaliyetlerini son hadde çıkar-mış bir vaziyette... Esaret zincirlerini henüz kırmış olan ba-kir Afrika'nın Kenya, Oganda, Liberya, Malaga, Tanganika,Gana ve Habeşistan gibi ülkeler Yahudilerle mukaveleler ak-detmişler ve şimdiden geniş mikyasta İsrail ile ticarî müna-sebetlere girişmişlerdir. Bunlara İsrail her nevi mal satmakiçin ZİM, MEKORD, SOLEL-BONE, AMİRAM gibi şirket-lerle, milyonlarca sermaye döküp Afrikalıları tavlamaya baş-lamışlardır. Amerika'nın büyük Yahudi milyarderleri de ka-salarının ağzını bu bakir ve zengin topraklara çevirmişlerdir.

Siyonistlerin yirmi beşinci büyük kongresinde İsrail hü-kümetinin Asya ve Afrika'ya yirmi milyar liralık mal verme-si karar altına alınmıştır.

İsrail ticaret vekili Pinas Sapir bu kararın tatbikine me-mur edilmiştir. Afrika'da Karen Heysodi teşkili İsrail'e, bukararların yerine getirebilmesi için milyarlar temin etmekte-dir. Bütün dünyanın ticaret ve iktisadiyatına ZİM ve SOLE-BONE şirketleri el koymuş vaziyettedirler.

Bu; SOLE-BONE Yahudi şirketi, Türkiye'ye de eliniuzatmış ve bizim mübarek memleketimizde de büyük inşaatve yol işleri yapmıştır. Bizim Teknik Üniversitelerimiz veakademilerimiz her sene yüzlerce Türk zekâsını hayat sah-

190

Page 182: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

nesine atarken, mesela şu son senelerde İstanbul'da ve An-kara'da yapılan yolları bu Yahudi şirketlerine vermemiz hiç-bir ifade ile tevil ve izah edilemez.

«Amerikan-İsrail Corperation» şirketi Asya'da Endo-nezya'ya kadar elini uzatmıştır. Bu Yahudi teşekkülleri, soy-gun ağlarını garp memleketlerine kadar uzatmakta bir mah-zur görmemişler ve barış yolları aramaya koyulmuşlardır.Şu var ki son günlerde Arap devletlerinin birleşme teşebbüs-leri çıfıtların akıllarını başlarından almış ve onları telaşa dü-şürmüştür.

Tanganika'nın elmas madenlerini işletmek üzere olanYahudi şirketleri, sadece müstakil ve ileri Cenubî Afrika mil-lî hükümetinden şamar yemiş ve tırnaklarını bu, dünyanınen zengin memleketine sokamamıştır. Bunun içindir ki dün-ya Yahudiliğinin emrinde bulunan bütün matbuat bu milli-yetçi hükümet aleyhine müthiş bir çamur ve yalan kampan-yasına girişmiş bulunmaktadır.

1904'ten bu yana, Rotaryan farmasonlarının teşkilâtındakademe kademe vazife almış olan armatör, kartel, tröst ilene kadar fabrikatör, banker, otel ve apartman kralı ile büyükçiftlik ağası varsa; bunların hiç, ama hiçbirisi ne sosyal ada-leti temin ve ne de iktisadî huzuru tesis etmek için en küçükve müsbet bir faaliyet görmüş değillerdir.

Kendilerine göre Rotaryan farmasonluğunun, devletle-rarası iktisadî işbirliğine hizmet eden bir kardeşlik teşkilatıolduğundan bahsedilmektedir. Bu da, hâlâ, saflığını muha-faza eden bazı insanları kandırmak için uydurulmuş bir ya-landır.

Bütün bu teşekküller yıkılmış olan asil medeniyetle-rin enkazı üzerinde yeni baştan DAVİD'in krallığını kurmak

191

Page 183: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

için İsrail'e hizmet eden birer Yahudi ajan ve hizmetkârıdır-lar.

Ümitlerimizi ve cesaretimizi kırmayalım. Bütün bu ha-diselere ve olaylara rağmen siyonistlerle, çeşitli kılık ye kıya-fetlere bürünmüş olan dünya farmasonluğunu hiç de istik-rarlı ve emin olmayan bir istikbal beklemektedir.

Son günlerin en çok ağızlarda dolaşan mevzuu hiç şüp-hesiz «Ortak Pazar» teraneleridir. Bu; açıkça ifade edilmekistenirse Batılı Rotaryan Farmasonları tarafından meydanagetirilmiş, millî müesseselere ve şahsî teşebbüslere düşmanbir teşkilattır.

Son yıllarda, yurdun muhtelif yerlerinde, tek tük, bazımüteşebbis şahsiyetler tarafından millî müesseseler meyda-na gelmeye başlamıştır. Siyonist ve uşakları olan Rotaryanfarmasonlar bundan endişelenerek «Ortak Pazar» fikrini or-taya atmışlardır.

Bizim için «Müşterek Pazar»a girmekte hiçbir mecburi-yet ve fayda yoktur. Bu pazara, ağır sanayide ilerlemiş mil-letler için belki de iştirak zarureti vardır.

Dünya, Rotaryan masonlarının inhisarında olan «OrtakPazar»m birer sağlam köşe işgal etmiş olan milletlerarası fu-arlarında bizim teşhir edeceğimiz maddeler gayet az, rakip-leri gayet çoktur.

Bütün bu iktisadî düşünce ve endişelerin yanında veherşeye müessir olan kendi iç vaziyetimizi daima gözönün-de bulundurmak ve hesaba katmak zaruretinden hiç de vâ-reste değiliz. Kurtuluş savaşı ve millî mücadeleden sonra;haşmet ve azamet dolu mazimizi kötülemek, ecdadımızı horgörmek ve genç nesillere tedavi ve telâfisi mümkün olma-yan bazı yanlış telkinlerde bulunmak, milletimizi zaman za-

192

Page 184: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

man, göre göre ve bile bile düşmanlarımızın ağına düşmektehlikesine sokmuştur. Bu zemin üzerinde iştirak edeceği-miz her teşebbüs istikbalde milletimizi yeni yeni kapitülas-yonlara götürmekten başka bir netice vermeyeceğine inan-malı ve buna göre tedbir almalıyız.

Bütün bu mütalaalara bazı yeni malumat ilave etmekleeserimizi tamamlamak istiyoruz... Bundan dört, beş sene ev-vel KÜBA adasında FİDEL KASTRO adındaki haham sa-kallı şahıs tarafından milliyetçi general Batista hükümetialeyhine bir ihtilâl yapıldı. Biz, bu meselede bir Siyonist vedevletlerarası bir farmason parmağı olduğunu açıkladığımızzaman bizim bu tezimize ehemmiyet vermeyenler olmuştur.Hatta İzmir ve İstanbul'daki birkaç dönme gazeteci "VİYA"yani "Yasasın Kastro" diye gazetelerinde büyük manşetlerleYahudi asıllı ve Marksist olan Fidel Kastro'yu alkışlamışlar-dır.

Komünist afyonuyla uyutulmuş olan dünya milletleri-ne «hürriyet» aşığı «Maximo» yani lider kaçtı diye tanıtılanşahıs, bugün başta Havana olduğu halde; Küba'nın en kü-çük köyüne kadar el uzatmış olan korkunç «G. 2» adındakigizli polis tedhiş teşkilatıyla ortalığa korku salmıştır.

İşin hazin tarafı odur ki: En başta Havana'daki meşhuryirmi farmason üstadiyle, bütün bu küçük memlekette dörtyüz altmış yüksek dereceli farmason bu mahut «G. 2» polisiteşkilatında fiilen vazife almışlardır.

Yazılarına inanılır millî neşriyattan öğrendiğimize göre,üç, dört yıl içinde bu «G. 2» teşkilatı tarafından Küba'da ikibin altıyüz elli milliyetçi, farmason «G. 2» şeflerinin müthişişkencelerine maruz kalarak ah ve ızdırap içinde öldürül-müşlerdir.

193

Page 185: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Dünyanın her tarafında milliyetçiler aleyhine yapılanbu tahriklerin aynı Yahudi, komünist, dönme farmason kay-naklarının eseri olduğunda artık kimsenin şüphesi kalma-mıştır. Hatta, halkın yüzde doksan beşi muhafazakâr, dindarve milliyetçi olan bizim aziz vatanımızda da bu cephe aley-hine pusu tutmuş olan yeraltı kuvvetlerinin, ufak bir bahaneile nasıl su üzerine çıktıklarını son çirkin hadiselerle gördük.Bundan olsun ibret ve ders aldı isek ne mutlu!.. Hayır, hayırbu milletin geçirdiği bunca felâket ve uğradığı suikastlardansonra artık yeniden bir ders almaya ihtiyacı yoktur. Ne yazıkki lider olacak bir adam, kesesini açacak bir cömert ortayaçıkarmadığından sayı üstünlüğüne rağmen bu cephe daimave maalesef mağlup vaziyette görülmektedir. Milletin kötütalihi!...

Vaziyeti alıcı gözüyle tetkik edenler, bu işlerde bir Ya-hudinin, bir farmasonun veyahut da bir Rotaryan biraderinne Fidel Kastro'yu, ne de işlenen cinayetleri tenkit ettiğinigöremezler. Çünkü bu Kastro, herşeyden evvel arkasınıNew York'taki korkunç Yahudi «Bn' Brit» teşkilatına ve Va-şington'daki Rotaryan farmasonlara dayamıştır...

Küba'lı milliyetçiler iki sene kadar evvel Küba'ya bir çı-karma hareketi yapmışlardı. Güya bunlar Kastroculara karşıçete=gerilla harbi yapacaklardı. Netice ne oldu? Hiç! New-York Ve Vaşington'daki «Siyonistler, Bn' Brit'ler ve Rotaryanfarmasonlar» bu hareketi çok evvelden Havana'daki 33 lüfarmason ve bugün de «G. 2»nin şefi olan adama bildirmiş-lerdi. Tabiatiyle bu çıkarma muvaffak olamadı, milliyetçi fe-dakârlar bu Yahudi kahpeliği dolayısiyle ve en azından ikibin fedakâr insan olarak komünist Kastro kuvvetlerinin eli-ne esir düştü, bir kısmı öldürüldü, geriye kalanı da «G. 2»zindanlarında inim inim inlemektedirler.

194

Page 186: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Bu hâdise, başlangıçta dünyada fırtınalar koparmış isede, tekmili Yahudinin uşağı olan gazeteler birden seslerinikesmişlerdir.

Son günlerde Küba ve orada mevzi almış olan füzelermeselesi birden alevlenmiş ve Başkan Kennedy sert bir çıkışyapmış ve Sovyet lideri Kuruşçev yelkenleri suya indirmişise de bu, hiç de bir sürpriz değildir. Evvela Sovyet prezid-yumundaki Yahudi asıllı şahsiyetler, ondan sonra Kremlin'inperde arkasındaki farmasonları Kuruşçev'e bu emri vermiş-ler, o da yelkenleri suya indirmiştir. Bunun bir kayıkçı kav-gası olduğu basiret sahiplerinin gözlerinden kaçmamıştır.Yoksa Ukraynalı maden işçisi başka türlü hareket edebilirdi.Bu oyun, Kastro'nun daha bir müddet Küba'da hükümfer-ma olması ve Şarklı ve Garplı Rotaryan farmasonların mil-letleri bir üçüncü dünya harbiyle korkutup depo ettikleridağlar gibi harp malzemesinin ve teferruatının —ki bunla-rın cümlesi başta Bernar Baruh olmak üzere münhasıranYahudilere aittir— satış ve yeniden trilyonlarla doların ka-salarına akıp, toprak doyurası gözlerini doyurmaktan başkabirşey değildir, insanlık bu çıfıt oyununu da buz gibi yut-muştur. Çünkü onu ikaz edecek kalemlerde cesaret ve bu acıhakikatleri açıklayacak fedakâr milliyetçilerde de para yok-tur. Geriye kalan dünya matbuatının yüzde doksan dokuzuYahudinin kölesi olduğundan böyle güpe gündüz, bütün in-sanlığın gözü önünde oynanan facialar, manevî binası çok-tan yıkılmış medeniyetin perişan enkazı üzerinde, beşeri-yeti sessiz ve aciz bularak yollarına devam etmektedir.

Bu yol; gayretullah'a dayandığı gün Kur'an-ı Kerim vehadis-i şeriflerdeki müjdeler gerçekleşecek, insanlık kurtula-caktır.

195

Page 187: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Benim muhterem okuyucum,Bir ömrü tamamen milletinin hizmetine vakfetmiş ve

kırk yedi yıl durmadan ve yılmadan Müslüman ve Türkdüşmanlarıyla mücadele etmiş ve onların yıkıcı faaliyetleriy-le, bütün tarih boyunca milletimiz ve mukaddesatımız aley-hine oynadıkları faciaları vatandaşlarıma elimden geldiğikadar bildirmiş olmakla müteselli ve müftehirim. Bugünekadar cümlesi bedelsiz ve parasız olarak yazdığım üç bineyakın makale ve telif ettiğim altmış eserin; bir DÖNME ve-yahut bir farmason çıkıp da şu eserin şu parçasında bir yan-lışlık var diyememiştir. Çünkü bütün telifatımız noktasına,virgilüne kadar hakikatin ifadesinden başka bir şey değildirde ondan... Üstelik asil bir insan ve müslüman olarak kalem-lerimizi hiçbir zaman Yahudinin yaptığı gibi yalan ve iftiraçamuruna batırmaya tenezzül etmedik. Dürüstlük ve na-muskârlık, Müslümanlık ve Türklük rehberimiz oldu ve buyüzden, arkadan, kancık ve yalan iftiralardan, korkak vesinsi fısıltılardan başka bir itiraza hedef olmadık. Allaha bindefa hamd-ü senalar olsun!..

Kitabın sahifelerini kaparken, biraz da eski vatandaşla-rımız ve dindaşlarımızın uğradıkları mezalim ve fecayidenbahsetmek isterim, nedense bunlar yazılıp çizilmedi ve mil-letimizin malumatına arzedilmedi. Onları bu eserde kaydet-mekte bir fayda olduğunu düşündüm:

1940-1941 senelerinde Almanlar Balkanları baştanbaşaişgal etmişlerdi. Sırp farmasonlarından 33 dereceli GeneralMihailoviç, ÇETNİK ismi altında büyük bir teşkilat kurmuş-tu. Takriben binsekizyüz kadar azılı farmason bu Çetnik çe-telerinde fiilen vazife almış bulunuyordu. 1941'den 1944'ekadar bu komiteciler Yugoslavya'nın muhtelif vilayetlerindeikiyüz elli bin müslüman Türkü kadın, erkek, çocuk deme-

196

Page 188: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

den öldürmüşler ve her birini otomatik silahlarla vahşiyaneve barbarca katl ve imha etmişler. Bunların tekmil günahları«Müslüman» olmaktan ibaretti. Onlara Hıristiyan olmalarıteklif edilmişti. Kabul etselerdi kurtulacaklardı. Bu mümin-ler bunu yapmadılar ve bu yüzden mahv ve ifna edildiler.Yahudiler altı milyon Yahudinin öldürülmesi iftirasiyle dün-yayı yaygaraya boğar ve bu avazeler aradan yirmi küsur se-ne geçtiği halde artan bir hızla devam ederken, çoğu fatihordularının çocukları olan masum müslümanları müdafaasadedinde bizden en ufak bir isyan sesi ve en basit bir alâkagörülmedi. Bu aciz ve bu alâkasızlığa ağlamak lâzım amma,o bile yapılmış değildir.

1944 yılının son aylarına doğru «ÇETNİK»ler, Tito'nunpartizanları karşısında mağlup olunca dört yüz elli kadarfarmason Çetnik, Selanik denizyoluyla İzmir'e iltica etmiş-lerdi. Bunlar, hiçbir kaygu ve utanç duymadan MüslümanTürk topraklarına geliyorlardı. Sanki ikiyüz elli bin Müslü-man Türkü öldüren caniler bunlar değilmiş gibi...

Devrin İzmir farmason mülkî âmiri başta olduğu haldebu caniler ve katiller sürüsüne bağrımızı açıp «Tahsisat-ıMestureden = Örtülü Ödenek»den bol bol ihsanlar dağıtıl-mış ve derin bir samimiyet içinde insan kasaplariyle sarmaşdolaş olunmuştur.

Tito idaresi, bu farmason mücrimlerin Yugoslavya'yaiadelerini istediği halde bizim farmasonlar buna yanaşmadı-lar ve Müslüman katillerini Kanada'ya gönderecek kadarileri gitmişlerdir.

1945'te Tito Yugoslavya'ya tamamen hakim olunca, baş-ta Üsküp farmasonlarının başı ve Yahudilerin reisi olan Ma-şe Piyala olduğu halde tabur tabur farmason Tito'nun etra-fında çöreklenmeye başlamıştır. Bu Yahudinin direktifi ileBatı Makedonya, Sırbistan, Slovakya, Karadağ ve Hırvatis-tan gibi eyaletleri kendi kontrol ve murakabesi altında tutan

197

Page 189: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

gizli «OZNA» teşkilâtı kurulmuştur. İki, üç bin kadar farma-son 1945'te hemen bu caniler çetesine iltihak etmişlerdir. Bukatiller teşkilatı da, 1945'ten 1947'ye kadar Yugoslavya'nınmuhtelif vilayetlerinde yetmiş sekiz bin Müslüman Türküöldürmüşlerdir. Sebep? O kadar basit ve acıdır ki, söyleyip,yazması bile insanın ciğerini yakar: Halleri ve vakitleri iyiolduğu için... Yeni tabiriyle burjuva oldukları için...

1948'de mahut OZNA lağvedilerek yerine hepsindenbeter hepsinden daha kuvvetli «U.D.B.» adındaki teşkilatgeçmiştir. Bunlar; Oğuz Han neslinin Orta Asya'dan getirdi-ği hudut bekçileri ve fetih piştarları, yani öncüleri olan haliskan Türk ve imanlı Müslümanları hiçbir şeyden perva etme-den son ferdine kadar imha etmek vazifesini üzerlerine al-mışlardır. Çingeneler, dönmeler ve satılmış vicdanlar bu me-zalim ve tazyikten müstesnadır!...

Medeniyetin yıkılmamış hangi tarafı kalmıştır?!Onu yeniden ihya etmek bütün dünyanın milliyetçi ev-

latlarının vazifesidir...

198

Page 190: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

BİR NUTUK

Büyük ve Birleşik Amerika devletinin kurucularındanşöhreti dünyayı sarmış olan BENJAMİN FRANKLEN, Ame-rika kurucu meclisinin 1789 içtimamda şu tarihî nutku ver-mişti:

«Efendiler!

Yahudiler, yerleştikleri her memlekette, normal hayatseviyesini tahrip etmişler ve ticaret şeref ve haysiyetinidüşürmüşlerdir. Bunlar her zaman esas milletten mânenuzak durmuşlar ve kaynaşamamışlardır. Bunlar hükümetiçinde hükümet kurmuşlar ve kendilerine karşı koyuldu-ğu zaman, mukavemet gösteren milleti malî ve iktisadî birşekilde boğmaya çalışmışlardır. Son günlerde İspanya vePortekiz hadiseleri de bunu göstermektedir. 1700 senedenfazladır, Yahudiler sızlanmaktadır. Bilhassa vatansız kal-dıklarını ileri sürüp diğer milletlerden yardım istemekte-dirler.

Fakat efendiler, eğer bugün medenî dünya kendileri-ne «FILISTIN»i verecek olsa dahi birçok Yahudiler orayagitmemek için türlü mazeretler bulacaklardır. Bunun sebe-

199

Page 191: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

bi nedir? Çünkü yarasalar diğer vampirlerin sırtından ge-çinemezler!

İşte bu Yahudi vampirler, kendi aralarında ekmek çı-karamazlar, onlar diğer milletlerin, başka dinden ve başkaırkdan olanların sırtından geçinirler.

Eğer meclis tarafından Yahudiler Birleşik Ameri-ka'dan kovulmazlarsa, yüz seneden daha kısa bir zamaniçinde bunlar memleketimize öyle bir akın yapacaklardırki, bize hâkim olup bizi mahvedeceklerdir.

Bununla da kalmayıp her türlü fedakârlığı yapıpmeydana getirdiğimiz Amerika'yı yavaş yavaş değiştirerekona bambaşka bir şekil ve hüviyet vereceklerdir. Eğer Ya-hudileri kovmazsak iki yüz seneden kısa bir zaman içindeçocuklarımız tarlalarda çalışıp, sevinç içerisinde kendile-rinden geçmiş olarak ellerini uyuşturan Yahudi efendileri-ni besleyeceklerdir.

Efendiler!

Sizlere ihtar ediyorum, eğer Yahudileri kovmazsanız,senelerce sonra torunlarımız büyük babalarına LÂNETedeceklerdir. On nesildenberi aramızda yaşadıkları haldeAmerikan tefekkür tarzını benimsememişlerdir. Zatensırtlanın canı çıkar huyu çıkmaz. Tekrar ediyorum ki: Ya-hudiler bu topraklar için tehlikedir, Yahudiler bizim varlı-ğımızı mahvedebilirler. Bunlar kanun yolu ile bu vatan-dan kovulmalıdırlar!»

Benjamen Franklen'in bundan yüz yetmiş dört sene ev-vel söylediği bu uzağı gören nutuk bugün olayların belaga-tiyle yüzde yüz gerçekleşmiştir. Bugün Yahudi iktisadî, içti-maî, harsî, maddî ve manevî her sahada Amerika'yı eline ge-

200

Page 192: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

çirmiş ve ona sahip olmuş vaziyettedir. Bu hâl, bu eserdemisalleriyle açıklanmıştır.

Franklen'in dediği gibi bugünün nesli bu GÖRÜNMEZmüstevliye LÂNET okumaktadır.

Sade bu kadar da değil, bu erkek milletin fedakâr evlat-ları, bu acıklı hale son vermek için direnmeye, başkaldırma-ya başlamıştır. İçlerinde senatör, eyalet valisi, general, ami-ral, mütefekkir ve gazeteci olmak üzere milletin seçkin evlat-ları mücadeleye başlamışlardır.

İngiltere'de olduğu gibi şimdi Amerika'da da kıyametkopmuş, Yahudi belâsını defetmek için, tarihin şimdiye ka-dar şahidi olmadığı bir savaş başlamıştır. Bu hususta sarfe-dilen gayretler ve bu uğurda harcanan paralar cidden cesa-retimizi arttıracak derecededir.

Bu savaşa önder olan büyük insanların sayısı o kadarçoktur ki, birer birer isimlerini yazmak için ciltler kâfi gel-mez.

Yalnız Amerika'yı değil bütün medeniyeti yıkmak içinçalışan bu menfur zümre şimdi artık başıboş değildir... Bun-dan evvelki sahifede isimlerini yazdığımız büyük rütbeli as-kerler, medeniyeti kurtarmak için var kuvvetleriyle çalış-maktadırlar. Bu zevatın her biri, ordunun en yüksek kade-melerinde vazife gördükleri için, avamın gözünden kaçmışolan bütün acı hakikatleri gözleriyle görmüş ve bayrak kal-dırmışlardır. Milletlerinin büyük ekseriyeti bu kahraman-ların ardı sıradır. Böyle olduğu halde yahudi teşkilatınınkorkunç ve o nisbette şaşkın hareketi bu kurtuluş hamlesinidünyadan gizlemeye çalışmaktadır.

Bugün milletler soğuk bir harp içindedir. Yahudi bunusıcak harbe çevirmek için var kuvvetiyle çalışmaktadır. Harpsanayii rakipsiz ellerindedir. Öte yandan, dünyanın lideriolan Amerika'nın hakikatleri gören evlatları da insanlığıüçüncü bir harpten ve medeniyeti yıkılmaktan kurtarmak

201

Page 193: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

için, canlarını dişlerine takmışlar, olanca azimleriyle çalış-maktadırlar.

Biz Müslüman olarak, İSRAİL oğullarının başına gele-cek ve kendilerine Kur'ân ile bildirilen;

«Onlara dünyada rüsvâylık, âhirette de azâb-ı azimvardır» va'd-i ilahisine o kadar inanıyoruz, o kadarinanıyoruz ki!,..

SON

202

Page 194: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Cevat Rıfat Atilhan

İĞNELİFIÇI

Merhum Üstad'ın en önemli eserlerinden olupelinizden bırakamıyacaksımz.

Bu eserde "Yahudilik" ve "Masonluk" ile ilgilibilmediğiniz çok değerli vesikaları ve bilgileri bu-lacaksınız.

Yakında!...

Page 195: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

(Merhum) Milis GeneralCevat Rıfat Atilhan'ın kaleminden

İSLAMİ SARAN TEHLİKE

SİYONİZMVE PROTOKOLLAR

Tarihin ve insanlığın kendini tanıdığı gündenbugüne kadar Siyonizm'in Islâmiyete ve insanlığakarşı yaptığı kötülükleri tekmil vesikaları ileisbat eder...

www.atilhan.tr.cxwww.atilhan.netteyim.nethttp://atilhan.4t.com

Page 196: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

DÜNYAİSTİLACILARI

Cevat Rıfat Atilhan

Evet... Yahudiler Dünya'yı

nasıl İstilâ ediyorlar?....

Bu kitapta....

www.atilhan.tr.cxhttp://www.atilhan.netteyim.nethttp://atilhan.4t.com

http://atilhan67.sitemynet.com

http://www.geocities.com/atilhan67

Page 197: MEDENİYETİN BATIŞI...CEVAT RIFAT ATİLHAN Bu askerî hizmetleri ifâ ederken, yıkılışımızı hazırlayan gizli düşman faaliyetini bütün incelikleri ile kavramak fırsatını,

Cevat Rıfat Atilhan

İNSANLIĞIN KANSERİ

FARMASONLUK

...............................................?

www.atilhan.tr.cxhttp://www.atilhan.netteyim.nethttp://atilhan.4t.com

http://atilhan67.sitemynet.comhttp://www.geocities.com/atilhan67

Bu kitapları Web Sitemizden download edebilir, online olarakinternette web sitemizden okuyabilir ve arama yapabilirsiniz.

Sitemize mutlaka ugrayınız..

BİLGİSAYARINIZA MUTLAKA İNDİRİNİZ:

1 - Tarih Boyunca İslam Hakimiyeti ve Uğradığı Suikastlar2 - 31 Mart Faciası (1.125 KB PDF)

3 - Musa Dağı (606 KB PDF)4 - Suzi libermanın Hatıra Defteri (619 KB PDF)5 - Bütün açıklığı ile İnönü Savaşları ve Hakiki Kahramanları6 - Menemen Hadisesinin İç Yüzü (469 KB PDF)