14
MEDiNE OKULU* Telif: Dr. Abdurrazzak b. Hermas** Tercüme: Prof. Dr. Musa "Medine Tefsir Okulu" deyimi, hicretin birinci ortaya tefsir ha- reketlerini ifade eder. Hicri birinci boyunca etkili olan bu okul tefsir tarihi çok önemli ilkiere gibi Kur'an Mekke'de nazil olma- ya Ancak Hz. Peygan1berin Medine'ye hicret nüzu- lü Medine'de devam etti ve orada Hz. Peygamber (S.A.S.), kendisinden sonra dinini etsinler diye kendisine parça parça inen ayetleri sahabeye Bu okulun tefsir tarihi en önemli isianti hükümlerin ha- yata için bu dönemin bir intikal dönenli ilk Muhacir ve Ensar mücmel bulduklan ayetleri Hz. Peyganlbe- re Hz. Peygamber de Böylece Hz. Peygamber bir mü- ve bir müfessir olarak peygamberlik görevini Hz. Peygamberin sonra ise sahabe, bir anda gibi büyük bir sorumlulukla bir ifadeyle, sahabe emanetini omuzuna gibi Hz. Pey- gamberin sonra ilk tefsir okullan çok fazla büyük olmayan bir sa- habe taraftan sahabenin bilginlerin- den bir grup Hz. Peygan1berin sonra maksadiyle fetlledilen yerlere birer olarak gönderilmekteydi. Oralara giden bir çok sahabe vefat edinceye kadar Resülullahtan bölge insanianna devam Böylece fethedilen yerlerdeki sahabiler ilim halkalan bu halkalar tabiun birer tefsir okulu bir ifadeyle, her retmen sahabinin tabiundan bir halka meydana ve bu halkalar hicri birinci tefsir temelini Bu en önemlileri * Bu makale, Riyad' da 23 no 'lu ed-Dara derginin 1997 s. 5 vd. ** Kadi 'lyad Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Üyesi- FAS. *** Harran Üniversitesi llahiyat Fakültesi Üyesi. 13

MEDiNE TEFSİR OKULU* - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00033/1999_c35/1999_c35_3/1999_c35...Ancak Hz. Peygan1berin Medine'ye hicret etınesiyle Kur'an'ın nüzu lü Medine'de devam

  • Upload
    others

  • View
    6

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • MEDiNE TEFSİR OKULU*

    Telif: Dr. Abdurrazzak b. İsmail Hermas** Tercüme: Prof. Dr. Musa Kazım Yılmaz***

    "Medine Tefsir Okulu" deyimi, hicretin birinci yüzyılında ortaya çıkan tefsir ha-reketlerini ifade eder. Hicri birinci yüzyıl boyunca etkili olan bu okul tefsir tarihi açısından çok önemli ilkiere şahid olmuştur. Bilindiği gibi Kur'an Mekke'de nazil olma-ya başlamıştır. Ancak Hz. Peygan1berin Medine'ye hicret etınesiyle Kur'an'ın nüzu-lü Medine'de devam etti ve orada tamamlandı. Hz. Peygamber (S.A.S.), kendisinden sonra İslam dinini tebliğ etsinler diye kendisine parça parça inen ayetleri sahabeye açıklıyordu. Bu okulun tefsir tarihi açısından en önemli tarafı isianti hükümlerin ha-yata uygulanması için bu dönemin bir intikal dönenli olmasıdır. Kuşkusuz Kur'an'ın ilk muhatapları sayılan Muhacir ve Ensar mücmel bulduklan ayetleri Hz. Peyganlbe-re sormuşlar; Hz. Peygamber de bunları açıklanuştır. Böylece Hz. Peygamber bir mü-belliğ ve bir müfessir olarak peygamberlik görevini tan1amlamıştır.

    Hz. Peygamberin vefatından sonra ise sahabe, bir anda İslilnu tebliğ etınek gibi büyük bir sorumlulukla karşı karşıya kaldı. Başka bir ifadeyle, sahabe İslilmı başkalarına anlatınak şeklindeki tebliğ emanetini omuzuna almıştı. Bilindiği gibi Hz. Pey-gamberin vefatından sonra gelişen ilk tefsir okullan çok fazla büyük olmayan bir sa-habe topluluğunun desteğiyle başlanuştı. Diğer taraftan sahabenin fıkıh bilginlerin-den bir grup Hz. Peygan1berin vefatından sonra tebliğ maksadiyle fetlledilen yerlere birer öğretınen olarak gönderilmekteydi. Oralara giden bir çok sahabe vefat edinceye kadar Resülullahtan öğrendiklerini bölge insanianna anıatınaya devam etmişlerdir. Böylece fethedilen yerlerdeki sahabiler etrafında ilim halkalan oluşmuş, bu halkalar tabiun zan1anında birer tefsir okulu şekline dönüşmüştür. Başka bir ifadeyle, her öğretmen sahabinin etrafında tabiundan bir halka meydana gelnllş ve bu halkalar hicri birinci asırda tefsir okullannın temelini oluşturmuştur. Bu okulların en önemlileri şunlardır:

    * Bu makale, Riyad' da yayınlanan 23 no 'lu ed-Dara adlı derginin Mayıs-Haziran 1997 sayısında neşredilmiştir, s. 5 vd.

    ** Kadi 'lyad Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi- FAS. *** Harran Üniversitesi llahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi.

    13

  • D lY ANET ILMI DERGI• ClLT: 35 • SA YI: 3 • TEMMUZ-AGUSTOS-EYLÜL 1999

    Medine Tefsir Okulu

    Kufe Tefsir Okulu

    Mekke Tefsir Okulu

    Şeyhulislam İbn Teymiye bu hususta şöyle der: "Tefçir ilmine gelince; kuşkusuz te.f.~ir ilmine en çok vakıfolan Mekkelilerdir. Zira onlar flm Abbas 'm taleheleridirler. Mucahid, Ata b. Ebi Rabalz, Tavus h. Keysan, Ehuasa, Said b. Ciiheyr ve lhn Ah-bas'm kölesi Ikrime'yi zikredebiliriz. Keza Kufe'de Ahdullalı b. Mesud ve arkadaşlaruıı, M edin e' de Zeyd h. Eslem ve arkadaşlarım wıutmamak gerekir" ı.

    Bu üç okuldan sonra, başında Muaz b. Cebel (H. 18), ilk Filistin kadısı Ubade b. Sarnit (H. 34) ve Vasile b. el-Eska'ın (H. 83) bulunduğu, Şam Tefsir Okulu ve başındaUkbe b. Amir (H. 58) ve Abdullah b. Amr b. As'ın (H. 65) bulunduğu Mısır Tef-sir okulu şöhret bulmuş okullardandır2. Kuşkusuz bütün bu okulların aslı, şöhretini ve gücünü kurucusu olan Hz. Risaletten alan Medine Tefsir okuludur. Bu okulun Hz. Peygamberden sonra gelen öğretmenleri ise, tefsir ilmini ilk kaynaktan öğrenen bü-tün büyük sahabilerdir. B u itibarla Medine Tefsir okul unu, ortaya çıkışı, özellikleri ve tefsir ilmine getirdikleri açısından ele almakta yarar vardır.

    MEDİNE TEFSİR OKULUNUN MEŞHUR HOCALARI

    Kuşkusuz İslfun devlet nizannnın kurulduğu ilk kent Medine'dir. Medine'de ya-şayan Muhacir ve Ensar Hz. Peygambere nazil olan din! emirleri ilk elden öğrenme imkanına sahip bulunuyorlardı. Bu dönemde Medine Hz. Peygamber tarafından başlatılan çok yoğun bir tebliğe şahit olınuştur. Sık sık Cebrail Allah'tan vahiy getirerek İslfun' ın ibadet, muamelat ve hayatın muhtelif yönlerine ait hükümlerini Hz. Peygam-bere bildiriyordu3. Hz. Peygamberin çevresinde kümelenen sahabiler de gelen hü-kümlerin izahını Rasulüllah'tan talep ediyorlardı. Medine çok önemli bir i1ı:ıı1 ve si-yasi merkez haline gelınişti. Emeviler, kendi dönenılerinde lslfun Devletinin başkentini Şan1' a taşıyınca Medine siyasetten arınnuş olarak sadece bir i1ı:ıı1 merkez haline

    lbn Teymiye, Mukaddinıe Fi Usuli't-Tefsir, Kuveyt 1391, s. 61. 2 Mısır Tefsir Okulu için bkz. Abdullah Hurşid el-Beni, el-Kur'an ve Ulumulıu Fi Mısra, Kahire 1970,

    s. 270. 3 Kur'an dikkatle incelendiği zaman, Medeni ayetlere göre Mekki ayetlerin mücmel ve izaha muhtaç du-

    rumda olduğu görülecektir.liahi hikmetinde bunu böyle istediği anlaşılmaktadır. Yani Mekke'de müc-mel olarak nazil olan ayetlerin Medine döneminde izaha kavuştuğunu görmek mümkündür .. Buna ör-nek olarak, lbnü'l-Arabi'nin dikkat çektiği şu iiyeti göstennck mümkündür: "Herbiri meyve verdiği za-man meyvesinden yeyin. Devşirilip toplandığı gün de Jıakkmda (zekat ve sadakasını) verin" (En' am, 6/141 ). lbnü'l-Arabi bu ayeti tefsir ederken Ebu Hanife'nin görüşünü desteklemek amacıyla şöyle der:

    14

    "Alla/ı bu ôyetle zekatı miicmel bir surette vacip kılmıştır. Burada nıiinıinlerüı zekatm vucubwıa inan-malarım istemiştir. Ancak zekatm tiirii, nisap miktarı ve zamemt lıususwıda Mekke'de bir açıklama yapmamıştır. Medine 'de ise bu konularda yeterli açıklanıalar yapılmıştır. Bu konuyu ancak usul bilgin-leri kavrar." (Bkz. lbnu'l-Arabi, Ahkamü'l-Kur'an, ll, 761, Daru'l-Marife, Beyrut tarihsiz).

  • MEDINE TEFSIR OKULU

    geldi ve orada yaşayan sahabiler sayesinde uzun müddet bu ilmi fonksiyonunu devan1 ettirdi. Bu süre zarfında, yani hicri birinci asırda Medine, tefsir ilmine destek veren iki nesle şahit olmuştur; Sahabe ve Tabiun. Şimdi bu iki neslin meşhur alimlerini ele alalım:

    1. Sahabeden Olanlar

    Tefsir ilmini bizzat Hz. Peygamber'den alan sahabiler kendi aralarında iki kısma aynlmaktadırlar. Birincisi, kibar-i sahabe denilen ve İslfun devletinin tesisinde fiilen Hz. Peygamber' e yardırncı olanlar; ikincisi Hz. Peygamber'in yanısıra büyük sahabe-den de ilim alan siğar-ı sahabedenilen küçük yaştaki sahabilerdir. Kibar-i sahabe ara-sında tefsir ve kiraat ilmiyle şöhret bulanların başında hiç kuşkusuz Ubey b. Ka'b el-Ensaô (H. 21) gelmektedir. Bu büyük sahabi erken vefat etmiş olmasına rağmen ondan ders alan ve Tabiun'dan olan talebelen kendisinden çok sayıda rivayet naklet-mişlerdir. Tefsir tarihi kitapları ona ait bir sahifeden de söz etmektedirler.

    Medine Tefsir Okuluua emeği geçen ve bizzat Risaletten ders almış olan bilginler arasında bulefa-i raşidini zikretmemek mümkün değildir. Zira hadis kaynakları mer-fu veya mevkuf olarak dört halifeye ulaşan çok sayıda rivayet nakletmektedir. Dört halife içinde de tefsirle en çok ilgilenen hiç şüphesiz Hz. Ali' dir. Buna karşılık şeyhayn ve Hz. Osman' dan gelen rivayetler oldukça azdır4. Hülefa-i raşidin her ne kadar Medine okulunun kuruluşunda rol almışlarsa da, okulun gelişmesinde asıl katkıda bu-lunan ve bu okulun Tabiun ve daha sonraki dönemlere taşınmasına vesile olan büyük sahabi Übey b. Ka'b'dır. Übey b. Ka'b, sahabenin fakihlerinden5 olup kiraat ilminde bir numaraydı6. Akabe görüşmelerine, Bedir, Uhud ve daha sonraki savaşlara fiilen katılmış, saygın ve sevilen bir sahabiydi?.

    Zehebi (H. 748), Übey b. Ka'b'ın hayatını anlatırken şöyle der: "Kur'an'ı Hz. Peygamber'in sağlığında cemetti ve O'ndan bereketli bir ilim öğrendi. nim ve an1el konusunda lider dunımundaydı"8. İbnü'l-Cezeri (H. 833) ondan sözederken şöyle der: "Übey b. Ka'b haklı olarak Seyyidü'l-Kurra'dır. Rasulüllah (S.A.S.) irşad ve ta-lim için Kur'an'ın bir kısmını ona okumuştur"9. Übey b. Ka'b'ın öğrencilerinden olan Ebu'l-Aliye onun hakkında şöyle der: "Übey ibadetle meşguldü. Fakat insanların kendisine ihtiyaç duyduklannı görünce ibadeti bırakıp insanlara ders vem1eye başladı" to. Kütüb-i Sittede Übey b. Ka'b'a isnad edilen altmış küsur hadis yer

    4 Suyuti, el-ltkwz Fi Ulumi'/-Kur'an, Bcyrut tarihsiz, Il, 1~7. 5 lbnu Hibban, Me,wlziru U/emai'I-Em.mr, Kahire l 959, s. 12. 6 lbni Abdilberr, e/-lstiab Fi Marif'eti '1-As/zab, I, 4~-49. 7 lbnu Kesir, el-Bidaye ve'n-Nilzaye, Beyrut 139~ H, VIII, 97. H Zehebi, Siyeru A/ami'n-Nubela, Beyrut 1405 H, I, 390. 9 lbnu'l-Cezeri, Gayetü'n-Nilwye Fi Tabakati'I-Kurra, Beyrut 1402 H, 1, 31. lO Siyeru Alami'n-Nube/a, I, 399.

    15

  • DIYANET ILMI DERGI • ClLT: 35 • SAYI: 3 • TEMMUZ-AÖUSTOS-EYLÜL IYYY

    almaktadır11 . Übey b. Ka' b' ın desteğiyle gelişen Medine Tefsir Okulunda Tabiundan olan öğrencilere kıraat ve tefsir dersleri veren bir grup sahabe de kıraatle iştihar bul-muştu. Zaten hicretin birinci yüzyılında "Kurra" kelimesi Kur'an'ı ezberleyen veya onu yüzünden okumasını bilen, onun tefsiriyle amel eden ve Kur'an hükümlerini is-tinbat edebilenlere itlak edilirdi. Yani ilk kıraat bilginleri hem müfessir hem de fakih durumundaydılar12.

    İbn Haldun (H. 808) şöyle der: "Biitiin salıabe fetva e/ıli olmadığı gibi !zer birisi kendilerinden dinin!ıükiimleri almabilecek birer kaynak durumunda değillerdi. Fetva ve mı ek ya da d inin kaynağı durumwıda obıwk ancak kurra için, yani Kur'an 'mnlisi-lıini ve mensulumu, mulıkem ve miiteşabi/ıini bilen kimseler için sözkonusu olabilirdi. Bu salıabiler bilgilerini ya doğrudan doğruya Hz. Peygamberden veya kendilerinden biiyük sahabeden almışlardır. Bu bilgintere genellikle Kur' cm okumasmı bilenler wılammda "Kurra" denirdi. Zira araplar iimmi bir kavim idi. O dönemlerde Kur'an 'ı yüzlinden okımıasmı bilenler son derece az olduğu için kendilerine "kurra" dendi" 13•

    Kuşkusuz yukarıda zikredilen vasıflara sahip olan kurra aynı zamanda fıkıh ve rey sahipleriydi. Özellikle dört halife döneminde kurra fetvamn tek mercii durunıundaydılar14. Nitekim İbnu Sa'd (H. 230) Tabakatü'l-Kübra'sında "Rasulüllah'ın ashabından ilim ve fetva ehli olanların babı" adlı bir bölüm tahric etmiştir. Bu bölümde yer alan ve Abdurrahman b. Kasım'ın babasından naklettiği rivayete göre Hz. Ebubekir (R.A.) bir konu hakkında ilim ve rey ehline damşma gereğini duyduğu zaman Hz. Ömer, Hz. Ali, Abdurrahman b. Avf, Muaz b. Cebel, Übey b. Ka'b ve Zeyd b. Sabit'i davet eder ve onlarla İstişare ederdi. Bu büyük sahabilerin tümü Hz. Ebubekir döne-minde fetva verirlerdi. Hz. Ömer de kendi döneminde istişare için yine bu grubu da-vet etmiştir. Hatta Hz. Ömer'in kendi döneminde fetva için daha çok Osman, Zeyd ve Übey'e müracaat ettiği bildirilmektedir15.

    Buhaô'nin (H.256) Sahibinde yer alan ve İbn Abbas'tan rivayet edilen bir haber-de "Genç olsun yaşlı olsun tiim kurra Hz. Ömer'in istişare meclisinin asil iiyeleriy-di" denilmektedir16. Sahabenin en meşhur kurra ve fakihlerinden bazılan şunlardı:

    Sa' d b. Ubeyd el-Ensaô. Bu zat Hz. Peygamber dönemindeki Kur'an cem'i işinde görev almıştı. H. 16'da Kadisiye'de şehid edilmiştir1 7•

    Suhayb b. Sinan b. Malik Ebu Yahya. H. 38'de Medine'de vefat etıniştir18 .

    I 1 a.g.e., I, 402. 12 lbnu Hacer cl-Askalani, Fetlıu'l-Hari, XIII, 257. l 3 Ib ni Haldun, ei-Mukaddime, Beyruı tarihsiz, s. 494. 14 Fetlıu'l-Hari. XIII, 258. 15 lbnu Sa' d, Ta/ıaküt'l-Kubra. Beyruı 1417 H, ll, 26. 16 Buhari, Sahilı, Tefsir, Araf, 7/5. 17 lbnu Sa'd, a.g.e., lll, 241. lll Meşahiru Ulemai'l-Enısar, s. 20.

    16

  • MEDINE TEFSIR OKULU

    Zeyd b. Sabit b. Dahhak. Ensar'ın ileri gelenlerinden ve sahabenin fakihlerinden-di. H. 45'te vefat etmiştiriY.

    Abdurrahman b. Münzir, Ebu Hamid es-Sa'idi el-Hazreci. Ensar'ın kurra ve sa-lihlerindendi. H. 60'ta Medine'de vefat etmiştir2°.

    Sa' d b. Malik b. Sinan Ebu Said el-Hudri. H. 64'te Medine'de vefat etmiştir21 .

    Huveylid b. Amir Ebu Şurayh el-Kabf. Sahabenin büyüklerinden ve fakihlerin-

    dendi. H. 68'de Medine'de vefat etmiştir22.

    Abdullah b. Sa'd Ebu Haymese el-Ensari. Bu sahabinin ismi de kurra ve zahidler arasında geçmektedif23.

    Abdullah b. Ömer b. Hattab, Ebu Abdirrahman. Sahabenin zahid ve salihlerinden-di. Mekke'de hac ibadetini yaparken H. 83'te vefat etmiştir24.

    Selemete b. el-Ekva Ebu Amir. Sahabenin alimlerindendi. H. 84'te Medine'de ve-

    fat etmiştir25 .

    Cabir b. Abctillah b. Amr Ebu Abdillah. H. 78'de Medine'de vefat etmiştir26.

    Abdurrahman b. Sahr ed-Devsi Ebu Hürayra. Buhari ve Müslim Ebu Hurayra'mn tefsirle ilgili rivayetlerine yer vermişlerdir. Ebu Hurayra Rasulüllah'tan hadis rivayet ettiği gibi Übey b. Ka'b gibi kıdemli ve bilgin sahabeden derivay etmiştir27.

    Ezvac-ı tahirat arasında tefsirle meşgul olanların başında Hz. Aişe yer almaktadır. Onun rivayetleri özellikle Urve b. Zübeyr ve Hişam b. Urve yoluyla bize intikal et-

    miştir. Bu hususta Sahilı-i Müslim'in tefsir kitabına bakılabilir.

    Übey b. Ka'b

    Kuşkusuz Medine Tefsir okulunun en önemli hocalarından biri Übey b. Ka'b'dır. Übey'in Yesrib toplumundaki yeri ve önemi, Hicretten sonra Hz. Peygamber tarafından tesis edilen İslam devletinde de hissedilmiştir. Bir çok rivayet, Hz. Peygamber ta-

    rafından tutulan ilk vahiy katibinin Übey b. Ka'b olduğunu göstermektedir. Asr-ı sa-adeli anlatan kitapların tümü onun ismini anmaktadır28. Hiç şüphesiz Übey b. Ka'b

    19 Ib nu Sa' d, a.g.e., II, 43!. 20 lbnu'!-Esir, Üsdü'I·Gabe, Beyrut tarihsiz, lll, 349. 21 Meşalıiru Ulemai'l-Emsar, s. 1!. 22 a.g.e., s. 27. 23 a.g.c., s. 26. Aynca bkz. Üsdii'/-Gabe, lll, 154. 24 Meşalıiru Ulemai'l-Emsar, s. !6-!7. 25 a.g.e., s. 20. 26 a.g.e., s. 1 !. 27 Ahmed b. Hanbel, Miisned, V, 114. 2X Muhammed Hamidullah, "el-Vesaiku's-Siyasiyyeh" adlı kitabında, Ubey b. Ka'b'ın isnıini·taşıyan on-

    beş vesika zikretmiştir. Bu husus için aynca bkz. El-' Azami, Küttabü'n-Nebiy, Beyrut 1401 H, s. 56-58.

    17

  • DIYANET ILMI DERGI • ClLT: 35 • SAYI: 3 • TEMMUZ-AGUSTOS-EYLÜL 1999

    vahiy katipliği göreviyle iktifa etmiş değildir. Daha sonra Rasulüllah'ın emriyle Kur'an'ı huzur-u Risalette okumuş ve Rasuli.illah'a arzetmiştir. Bilalıere de Kur'an'ı Rasulüllah'ın hayatında cemeden dört Hazreeliden biri olmuştur. Bütün bu özellikler onu kıraat ve tefsir için bir merci haline getirmiştir. Sahabe onun yanına gelerek ondan kıraat ve tefsir dersi alnuştır.

    Buha.:i, İbnu Ebi Şeybe, Nesaf ve Ahmed b. Hanbel şunu tahric ettiler: "Hz. Pey-ganıber (S.A.S.) Übey'e: "Ey Ühey, Allalı Beyyine Suresini sana okumamı emretti" buyurdu. Bunun üzerine Übey: "Alla/ı (c.c.) benim ismimi mi zikJ·etti Ya Rasulal-la!z'!" diye sordu. Rasulüllah (S.A.S.): "Evet" buyurdu. Übey bunun üzerine ağladı"29. Yine Abdullah b. Ömer'den gelen bir rivayete göre Rasulüllah (S.A.S.) şöyle buyurdu: "Kur'cm 'ı dört kişiden al m ız. Abdullah b. Mesud, Huze)j'e 'nin mevlası Sa-lim, Muaz b. Cebel ve Ühey h. Ka'b. "30 Yine Buhaıi'nin Enes b. Malik'ten yaptığı ri-vayete göre Enes şöyle dedi: "Kur'an 'ı Hz. Peygamber zwnanuula dört kişi cemetti, döniii de Ensar'dandı. Mıwz b. Cebel, Übey b. Ka'b, Zeyd b. Sabit ve Ebuzeyd. "3 1

    Bütün bu rivayetlere bakıldığı zaman Übey b. Ka'b'ın Medine Tefsir okulunun başında sayılmasının yadırganacak bir yanının olmadığı görülecektir. İbnu'l-Cezeri'ye göre sahabeden İbnu Abbas, Ebu Hurayra ve Abdullah b. es-Saib, tabiundan da Abdullah b. Ayyaş b. Ebi Rabia, Abdullah b. Habib, Ebu Abdurrahman es-Sulemi ve Ebu'l-Aliye Übey b. Ka'b'tan ders aldılar32. İbnu Kesir (H. 774) Said b. el-As'm ha-yatını anlatırken Übey b. Ka'b'ı, Kur'an'ı anlayan, yazan ve öğreten oniki sahabeden biri olarak zikreder33. Bunlardan başka Übey'in oğlu Muhanuned, Tufayl ve Abdul-lah, Enes b. Malik, İbn Abbas, Suveyd b. Gafele, Zur b. Hubeyb ve Ebu'l-Aliye er-Reyyahi gibi şahıslar da, Übey b. Ka'b' dan ilim alanlardan sadece bazıları. Hatta Ah-med b. Hanbel'in Müsned'i, Übey b. Ka'b'dan rivayet edilen tefsir kaynaklarırun ba-şında gelir34.

    Übey'in Tefsiri

    Übey b. Ka'b çok erken vefat etmiş olmasına rağmen sahabe ve tabiundan bir çok talebe yetiştirmiştir. Tefsir tarihi kitapları tabiun müfessirleri tarafından kendisinden nakledilen bir tefsir sahifesinden sözetmektedirler. Hatta Ahıned b. Hanbel'in bu sa-hifeden bazı rivayetleri tahric ettiği bilinmektedir. Rivayetlere dikkatle bakıldığı za-man Übey b. Ka'b'tan tefsir rivayet eden sahabe veya tabiunun en meşhur isimleri-nin şunlar olduğu görülecektir:

    29 Buhaıi, Salıilı. Menakibu'I-Ensar, ?ll. 30 Buhaıi, a.g.e., a.y. 31 Buhaıi, a.g.e., Menakibu'I-Ensar, 79. 32 lbnu'l-Cezeıi, Gayetü'n-Nilıaye, I, 31. 33 ei-Hidaye ve'IZ-Nilıaye, Vlll, l!4. 34 Siyeru A/ami'IZ-Nubela. I, 390.

    18

  • MEDINE TEFSIR OKULU

    1- Ebu Hurayra Abdurrahman b. Sahr ed-Devsi (H. 59). Ahmed b. Hanbel'in Müsned'i ve bir çok tefsir kitapları bu sahabinin Übey b. Ka'b'dan naklettiği rivayet-leri zikretmektedir35.

    2- Abdullah b. Amr b. el-As (H. 63). Bu zat Mısır Tefsir Okulunun kurucularındandır36.

    3- Abdullah b. Abbas (H. 68). Kuşkusuz İbn Abbas, Übey b. Ka'b'dan ilim alan-ların başında gelir. Hatta tnn Abbas'ın Ömer, Ali ve Übey gibi üç önemli sahabeden ilim ahzettiği rivayet edilmektedir37. Diğer taraftan, "Habrü 'l-Ümmalı" lakabıyla da bilinen İbn Abbas, Mekke Tefsir Okulunun kurucusu ve hocasıdır. İbn Abbas'ın Übey b. Ka'b'dan yaptığı rivayetler İbn Cerir et-Taberi'nin Tefsiri, Ahmed b. Han-bel'in Müsned'i ve Tabaranl'nin Muceınü'l-Kebir'inde yer almak:tadır38 .

    4- Sehl b. Sa' d b. Malik el-Hazrec1 el-Ensan39.

    5- Enes b. Malik el-Ensaıi (H. 93)40.

    6- Tufayl b. Übey b. Ka'b41.

    7- Ebu Said b. Mualla el-Ensarl (H. 74)42.

    Tefsirin Ravileri

    Übey'den bahseden bir çok tarihçi, Ebu Cafer er-Raz!, Rabi b. Enes ve Ebu'l-Ali-ye tarikiyle kendisine isnad edilen bir tefsir nüshasından söz etmektedirler43. Gerçek-ten de Übey b. Ka'b'dan nakledilen rivayetlerin tümü bu isnadla gelmiştir. Ahmed b. Hanbel, Taberi, Hakim Nisaburi, İbn Ebi Hatim, Bağavf ve daha pek çok müfessir ve tarihçi hep bu isnadı esas almışlardır. Anlaşıldığı kadarıyla Übey'e nispet edilen bu sahife Kur'an'ın tümünü değil, sadece bazı cüzlerini tefsir etmektedir. Bu sahifeyi ce-ıneden şahıs ise, tabiun alimlerinin en büyüklerinden olan Rafı b. Milıran er-Reyya-hl, yani Ebu'l-Aliye (H. 90)dif44. Ebu'l-Aliye Hz. Peygamber'in vefatından iki yıl sonra müslüman olınuş45, Übey b. Ka'b'ın yanında Kur'an'ı okumuş, İbn Mesud, Ai-şe ve. Hz. Ömer'den de ders aldığı bilinmektedir46. Aynca Ebu Musa el-Eş' an, Ebu

    35 Ahmed b. Hanbel, Mii.med, V, 14. 36 a.g.e., V, 116. 37 Siyeru Alami' n-Nübela, I, 398. 38 Ahmed b. Hanbel, M iisned, V, 116. 39 Hayatı için bkz. Üsdü'I-Gahe. Il, 320. 40 Mcn·iyatı için bkz. Ahmed b. Hanbel, Miisned, V, 122. 41 Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 136-139. 42 lbnu Kesir, Tef~ir, I, 9. 43 Hacı Halife, Keşjli'z-Ziinwı, Beyrut 1402 H, I, Sütun, 429. 44 ei-Bidaye ve 'n-Nilıaye, IX, 80.

    45 Buhari, Tarilıu 's-Sagir, Beyrut 1406 H, l, 459. 46 Zehebi, Tezkire/ii '1-Hı!f(az. Beyrut tarihsiz, I, 61.

    19

  • DIYANET ILMI DERGI • ClLT: 35 • SAYI: 3 • TEMMUZ-AGUSTOS-EYLÜL 1999

    Eyyub el-Ensari, Übey b. Ka'b, Sevban, Huzayfe, İbn Abbas, İbn Ömer, Raf! b. Ha-die ve Ebu Said el-Hudrl'den de hadis rivayet ettiği anlaşılmaktadır47 . Diğer taraf'tan Hz. Ömer ile tanıştınldığı da bilinmektedir4S.

    Ancak dikkat çekici olan husus Buhari, Müslim ve Timüzi'nin bu sahifeden hiç

    tahricte bulunmanıalarıdır. Bunun üç sebebi olabilir: Birincisi, Ebu'I-Aliye'nin sıka

    bir insan olmakla birlikte bir çok mürsel hadisin oluşmasında etkin rol oynamış olma-

    sıdır49. İkincisi, senedde yer alan Rabi b. Enes'in şiilikle ithanı edilmesidir50. Üçün-cüsü ise, senedde yer alan Ebu Caferer-Razi'nin bir kısım hadis otoriteleri tarafından

    cerhedilmesidir. İbni Hanbel onun hakkında "Hadiste giiçlü değildir" demiştir5 l. İb

    n u Hibban daRabi b. Enes'in hayatını anlatırken "bunun naklettiği hadislerdeki mii-

    nakerenin sebebi Ebu Cafer er-Razi'dir" demektedir52_

    2. Tabiundan Olanlar

    Medine Tefsir okulunun Tabiun olan hocalarını da Kibar-i Tabiin ve Siğar-i Ta-

    biin olmak üzere iki kısma ayırmak mümkündür.

    A. Kibar-i Tabiin

    1. Ebu'l-Aliye.

    2. Muhanınıed b. Übey el-Ensari, Ebu Muaz53

    3. Abdullah b. Rabalı el-Medeni el-Ensari (H. 90).

    4. Anür'in mevlası Ebu Said b. Kurayz. lbni Abdilberr'in tahricine göre bu zat

    tabiundan olup ismi bilinmemektedir54.

    5. Mesrukb. Aınr el-Hemedani (H. 62)55.

    6. Amr b. Salim Ebu Osman el-Medeni el-Ensari. Bu zat sahabeden İbni Ömer ve İbni Abbas'ı görmüş, ancak Übey b. Ka'b'dan mürsel hadisler nakletıniştir56_

    7. Ebu Abdiilah Mekhul. H. I 12'de Şam'da vefat etıniştir57_

    47 lbnu Hacer, Telızihü't-Telızib, Beyrut tarihsiz, ll, 2ll4. 4ll lbnu'I-Cezeri, Gayetü'n-Nilıaye, 1, 284. 49 lbnu Hacer, Fetlıu'/-Bari, XIV, 402.

    50 Mübarekfuri, Tulıfetü'/-Aiıvezi Şerlıu Camii'i-Imam Tirmizi. III, 369. 51 lbnu Ebi Halim, e/-Cer/ıu ve't-Tadil, VI, 2ll0-2SI. 52 lbnu Hibban, Meşalıiru 'U/emai'l-Emsar, s. 126. 53 Tabakatü'l-Kübra, lll, 259; e/-Cerlıu ve't-Tadil, VII, 20::L 54 Suyuti, Tenvirü '1-Havalik Şer/w Muvattai Imanı Malik. Kahire tarihsiz, I, 105. 55 Hayatı için bkz. Meşlıiru 'Ulemai'/-Emsar, s. 101. 56 Rivayetleri için bkz. Taberi, T~f:çir, XXVIII, 9 l; lbnu Kesir, Tefsir, IV, 3::l 1. 57 Bkz. Meşalıiru 'U/emai'I-Em.mr, s. 114; e/-Cerlıu ve't-Tadil, VIII, 407.

    20

  • MEDINE TEFSIR OKULU

    B. Siğar-i Tabiin

    1. Muhammed b. Ka'b el-Kurazi, Ebu Hamze el-Medeni (H. 108)58. Tabiunun meşhur alimlerinden birisidir. El-'Icli onun için şöyle der: "Tahiwıdan olup Medi-ne'li biiyiik hir Kur'an hilginidir"59. İbnu Kesir, onun tefsir hususundaki ilmini gös-teren bir çok rivayeti tahriç etmiştir00 . İbnu Hacer onun hayatını anlatırken şöyle der: "Muhammed b. Ka' h el-Kurazi, Ah has h. Abdilmuttalih, Ali h. Ehi Talib, İbn Me sud, Amr b. As, E/m Zer el-G(ffari ve E/m 'd-Derda 'dmı rivayet etmişti!: Ancak tiimiiniin

    ndirsel oldu.{fu ifade ediln.ıiştir. Muhammed h. Ka' h el-Kurazi ayrıca Fudale h. Uheyd, Mu/fire h. Şube, Muaviye, E/m Hurayra, Zeyd h. Erkam, İbn Abbas, İbn Ömer ve di/ferlerüıden rivayet etmiştir"6l.

    2. Yezid b. el-Ka'ka'. Abdullah b. Ayyaş b. Ebi Rabia'mn mevlasıdır ve "Ebu Cqf"er el-Kari" adıyla şöhret bulmuştur. İbnu Hibban Medine alimlerini anlatırken ona da yer vermiştir. Ri vayete göre kendisi Kur' an ilimlerine önem veren takva sahi-bi bir kimseydi. H. 133'te vefat etmiştir62.

    3. Zeyd b. Eslem el-' Adevl. Ömer b. Hattab'ın mevlası olup "Ebu Abdilla/ı el-Medeni" adıyla bilinmektedir. H. 139'da vefat etmiştiı·63. İbnu Abdi'l-berr en-Nem-ri, "Eslem ilim ve din yönünden mevalinin en sıkalarmdwıdı. Zeyd b. Eslem ise, Me-dine e/ılinin sıkalarmdandı. Alim ve fazı! bir zat idi. Deni/diğine göre, Muhammed b. Ka'h el-Kurazi'den sonra en çok Kur'mı'ı bilen Zeyd h. Eslem idi" derM. Ez-Zehe-bi'ye göre Zeyd b. Eslem'in bir tefsiri de vardır. Oğlu Abdurrahman (H. 182) bu tef-siri kendisinden rivayet etmiştif65.

    MEDiNE TEFSİR OKULUNUN ŞÖHRET SEBEPLERİ

    1) Bilindiği gibi Medine-i Münevvere, Allah tarafından seçilen ilk İsHlm ülkesi-dir. Bu itibarla Medine çevresi, İslfuni hükümlere beşiklik yapmış bir yerdir. Kuşkusuz Hz. Peyganıbcr'in Medine'ye hicret etınesiyle başlayan süreçte, Medine Okulu-nun şöhrete kavuşmasına yol açan bir çok etken görülmüştür. Her şeyden önce, ba-şında Abdullah b. Abbas gibi büyük bir sahabinin bulunması sebebiyle Mekke Oku-lu büyük bir üne kavuşmasına rağmen, tefsir tarihiyle ilgilenen eski ve yeni bir çok bilgin Medine'nin en önemli ve en kıdemli bir ilim merkezi olduğu hususunda ittifak etmişlerdir. Bu yüzden gerek Mekke gerek diğer tefsir okulları ancak Medine okulu-

    5~ Bkz. Buhari, Tari/ı u 's-Sağir, 1, 27~. 59 Telızibu't-Telızib, IX, 421. 60 EI-Bidaye ve 'n-Nilıaye, VI, 240. 6 ı Telızibu 't-Telızib, IX, 421. 62 Meşalıiru 'U/emai'l-Emsar, s. 76. 63 Buhari, Tarilıu 's-Sagir, ll, 3g_ 64 lbni Abdilberr, e/-Tenılıid, Jll, 240. 65 Tezkiretii'/-Hulfaz, 1, ı 33.

    21

  • D lY ANET ILMI DERGI • ClLT: 35 • SA YI: 3 • TEMMUZ-AGUSTOS-EYLÜL l YYY

    nun birer şubesi durumundadırlar. Hz. Peygamber'in Medine'ye hicret etmiş olması, Mekke fethedildikten sonra bile Medine'yi terketmemesi ve vefat edinceye kadar ora-da ikamet etmesi Medine'yi bir hicret ve ilim kenti haline getiınıeye yetmiştir.

    Alllah (c.c.), dinini Mekke'de izhar etmeleri ve ilk İsHim devletini burada kurma-lan için Hz. Peygamber' e ve ilk müslümanlara emir vemriştir. Hz. Peygamber Medi-ne'ye yerleşir yerleşmez Kur' an burada da kendisine nazil olmaya devanı etnriştir. Ancak Kur'an'ın insanlara yönelik üslubu oldukça mücmel olup izaha muhtaç bir du-rumdaydı. Bu yüzden Hz. Peyganıber (S.A.S.) kendisine nazil olan mücmel ayetleri ashabına açıklıyordu. Hz. Peygamber'in Kur'an hükümlerine yönelik tefsiri Medi-ne'de bir tefsir okulunun ortaya çıkmasına yol açıyordu. Zira tefsirle alakalı bütün ri-vayetler Medine'de yaşayanlar tarafından nakledilmiş tir.

    2) Öte yandan Medine'nin bir hicret ülkesi olması başlıbaşına okulun şöhret bul-masına yol açan unsurlardan biridir. Bilindiği gibi buraya ilk olarak Hz. Peygam-ber'in büyük sahabileri gelnriştir. Rasulüllah onları Medine'li Ensar ile kardeş yap-nuştı. Bu itibarla Medine ilk Darü'l-İslfun ünvanını alan bir İslfun kentidir. Hz. Pey-gamber'in vefatından sonra da sahabe Medine'nin hicret sebebiyle kazandığı fazilet-ten dolayı burada kalmaya devanı etmişlerdir. Hz. Ömer (R.A,) ashabın Medine'den aynimaması için büyük çabalar sarfetnriştir. Asker, vali veya öğretınen olanlar dışında sahabe Medine'yi terketmenrişlerdir. Böylece dört halife dönenunden sonra da ilk müslümanlar Medine'de kalmaya devam ettiler. Bunlar kendilerinden sonra gelenler için de örnek bir ilnri çevre oluşturnmşlardır. Sahabenin Medine'yi terketmeme ko-nusunda Hz. Peygamber'in şu hadisinin etkili olduğu söylenebilir: "Şam, Yemen ve Irak fetlıedilecektir. Medine 'den bir grup ailesiyle birlikte ra/ıatlamak için oralara gidecektir. Fakat eğer bilseler Medine onlar için daha lıayırlıdır"66.

    Yine Müslim, Medine'nin fazileti konusunda şu hadisi tahric etnriştir: "Eğer bil-seler Medine onlar için dalıa lıayırlıdır. Medine'den yiiz çevirip onu terkeden olursa mutlaka Allalı onların yerüze dalıa hayırlısım Medine'ye gönderir"61. Gerçekten de birinci hicri asırda Medine ilim ve fazı sahibi şahıslardan hali olmanuştır. Bu yüzden Medine bir şeriat kenti olarak kalmış ve onun sakinleri de Hz. Peygamber'in getirdi-ği dini en iyi bilenler arasında yer alımşlardı. Sahabe olsun tabiun olsun veya daha sonraki nesiller olsun bütün zamanlardaki Medine Sakinleri Hz. Peygamber'in nrira-sına büyük bir hırsla sahip çıkmışlardır. Çünkü vaktiyle bütün kabileler arasında Hz. Peyganıber'e arka çıkan ve O'nu destekleyen sadece Medine'li Evs ve Hazrec olmuştur.

    3) İbn Teynliye "Medine elılininmezlıebi salıi/ı midir?" şeklindeki bir soruya şu cevabı vermiştir: "Medine e/ılinin mezhebi Islam şeriatı ve prensip/eridir. Çiinkii Me-

    66 Buhari, Sahilı, Medine, 5; Müslim, Salıih, Hac, 4Y6-4Y7. 67 Müslim, Sahilı, Hac, 45Y; lbni Hanbel, Müsned, 1, ISI.

    22

  • MEDINE TEFSIR OKULU

    dinehir siinnet, lıicret ve niisrat diyaruhr. Mu!wcirler Allalı ve Rasulii için oraya lıü:ret ettiler. Ayrıca EI!Sar da Medine 'ye Re fen Rasuliillalı 'ı kucakladı. Bu yüzden saha-he, tahilm ve tehe-i tahiwı dönemlerinde İslam diinyasuıdaki merkezlerin en sa!ıih mezhebi Medine 'liferin mez/ıebiydi "ox.

    4) Medine'nin müslümanlar tarafından bir ilim merkezi olarak kabul edilmesi de Medine Tefsir okulunun iştihar bulmasına katkıda bulunmuştur. Buhari'nin İbn Ab-bas'tan tahricine göre, bir adanun, Hz. Ebubekr ve Ömer'in bey'atleriyle ilgili sözü Hac ziyareti esnasında Hz. Ömer' e nakledildi. Hz. Ömer bu sözden öfkelendi ve insan-lara bu konuda bir hutbe vem1ek istedi. Ancak Abdurrahman b. Avf Hz. Ömer'i uya-rarak dedi ki: "Ya Em re' 1-Miiminin, liitfenlmrada bu konuyla alakatı olarak konuşmaymız. Birileri sizin a/fwllzdwz sözü alır, iyi mulıqf(ıza edemez ve iyice yerine ko}11ıaz. &ıbret, Medine 'ye varınca, orada.fikılı erbabı ve Medine 'nin eşra.fiyla istişare eder ve diyeceifini denin. O zaııum ilim e/ıli senin söziinii alır ve yerine koyar." Bunun üzeri-ne Hz. Ömer "Vallalıi M ed ine 'ye vardıifunda ilk yapacaifmı iş /m olur" dedi69.

    5) Hicretin ikinci asnnda bile hicret yurdu olan Medine'nin ilm! fonksiyonu de-van1 etti. Diğer bölgelerdeki alim ve fakihler Medine'li alimleri ilim ve fıkıhta üstün görüyorlardı. Nitekim lman1 Malik (H. 179) Mısır fakihi Leys b. Sad'a gönderdiği mektubunda şöyle der: "Bilin ki, insanlar Medine elıline tabidirler. Zira oraya lıicret yapılmıştır ve ortula Kur' annazil olmuştur. Medine'liler vahye şahit olmuş kimseler-dir. Rasuliillalı valıiy yoluyla aldıifı emirleri onlara duyuruyor, onlar da bu emirlere uyuyorlardı. Bu durum Rasuliillalı 'uz vefatma kadar devam etti. "70 Leys b. Sa' d ise cevabında şunlan kaydediyor: "Bana yazdıklarmla isabet etmiş bulunuyorsun. Elbet-te ki insanlar, lıicret yurdu ve valıiy memleketi olan Medine elıline tahidirler. Zira Medine lı em Rasuliillalz 'mmemleketi, hem de Kur'an 'm nazif oldu if u ve aslıabm va/ıye şahid olduifu bir yerdir. "71

    6) Medine'nin ilim ve fıkıhtaki öneminin daha sonra gelen Abbasi halifeleri ta-rafından da bilindiği görülmektedir. Nitekim Ebu Cafer Mansur halife olunca, Irak'ta ilmi yaymak an1acıyla Hicaz alimlerini davet etmiştir. Bu davet üzerine Hişan1 b. Ur-ve, Muhammed b. Ishak, Yahya b. Said el-Ensari, Rabia b. Ebi Abdirrahman, Hanza-la b. Ebi Süfyan el-Cahnıi ve Abdulaziz b. Ebi Seleme el-Macişun gibi bilginler Irak'a gitmişlerdir72. Kadi İyad'ın nakline göre Ebu Naim İman1 Malik'e bir şey so-ruyor. Bunun üzerine İman1 Malik: "Eifer ilim istiyorsan burada kal. Zira Kur'an Fırat' a nazif olmadı" demiştir73.

    6t{ lbni Tcynıiyc, Mecmu'ui-Fetava, XX, 294. 69 Buhari, Sahih, Hudud, 31. 70 Kadi 'lyad ei-Besti, Tel1ibü'/-Medarik ve Tari/ıii'/-Me.mlik li-Ma'r(feti 'A!tımi Mezhebi Imam Malik,

    Fas tarihsiz, I, 42. 71 a.g.e., I, 43-44. Aym:a bkz. lbni Kayyım ei-Cezviyye, l!amu'I-Muvakki'in, Beyrut 1397, lll, 95. 72 lbni Teynıiye, Mecmu'u'/-Fetava. XX, 307-30X. 73 Kadi 'lyad. a.g.e., I, 40.

    23

  • DIYANET ILMI DERGI • ClLT: 35 • SAYI: 3 • TEMMUZ-AÖUSTOS-EYLÜL 1999

    MEDİNE TEFSİR OKULUNUN ÖZELLİKLERİ

    Medine okulunu diğer tefsir okullanndan ayıran temel bazı özellikler vardır. B un-lan şöyle özetlemek mümkündür:

    1) Medine Tefsir okulu bir Peygamberlik ocağıdır. Medine'liler Rasulüllah'ın hayatını o kadar önemsemişlerdir ki, onlara göre rey, vahye şahid olan sahabenin ter-cihi anlanuna geliyordu. Nitekim lman1 Malik Muvatta'da yer alan bazı yerlerin ken-di reyi olup olmadığı hususunda varid olan bir soruya verdiği cevapta şunlan kayde-diyor: "Kasem ederim onlar benim reyim değildir. Eğer bunlar benden önce sahabe-ye yetişen alim ve fazı! insanlarm re yi ise benim de reyimdir. Bu nesilden izesil e ge-len bir mirasdır. "74

    Gerçekten de Rasulüllah'ın vefatından sonra da Medine'nin bir nübüvvet ocağı olduğu yönündeki önemi devam etıniştir. Nitekim İbn Mesud (R.A.) kendisine bir şey sorulduğu zan1an cevap verir. Fakat Medine'ye döndüğünde durumun verdiği fetva istikametinde olmadığını anlayınca fetvasından döner ve fetva verdiği adanu bulur, durumu düzeltirdF5.

    2) Medine ayın zamanda bir hadis memleketidir. Zira oradaki bütün tefsir ve fıkıh uleması mücerred rey ile iktifa etmeyerek ayın zamanda hadise de çok önem ver-mişlerdir. Hadise verilen bu önem, Medine ehlinin ictihad üzerinde çok etkili olmuş ve istinbat ettikleri hükümlerde tesiri görülmüştür. Taberi'nin tahricine göre Ubey-dullah b. Ömer şöyle dedi: "Ben Medine ulemasuıa yetiştim. Tefçire çok önem atfe-diyorlardı. Salim b. Abdilla/ı, Kasım b. Muhammed, Naji ve Said b. Müseyyeb onlar-clandı "76. Ebu Ubeyd'in tahricine göre Hişam b. Urve şöyle demiştir: "Babamm Kur' an' m bir tek ayetini hile te vi! ettiğini işitmedim. "77

    3) Kuşkusuz Medine ehli ile ilgili olarak nakledilen bu sözler onlann Kur'an'ı tefsir etmediklerini, ya da tefsiri yasakladıklarını göstemuyor. Bütün bunlar, onlann ihtiyatlı olduklarını, Rasulüllah'tan duyduklanyla Kur'an'ı tefsir etmek istediklerini gösterir. Onlann, Kur'an'dan ya da sünnetten bir delil olmadıkça Kur'an'ı tefsir et-mek istemediklerini anlıyoruz. Medine ulemasımn bu titizliği sonucudur ki, Irak'ta ve diğer İsliim merkezlerinde görüldüğü gibi Medine'de kendi reyleriyle hareket eden sapık mezhepler türememiştir. Sadece kendireylerine itimad edenler Medine'de gö-rüldüğü takdirde mutlaka oradan çıkanlnuşlardır. Nitekim İbn Teynliye bu konuda şunlan kaydeder: "Medine-i Miinevvere bidatlarm zulzurwıdan korwımuştur. Eğer e/ıl-i bidatdan biri orada yaşıyor olsaydı Medine'lilerce nefretle karşılamrdı. Oysa şii lik, itizal ve miircie gibi bid'at mezhepleri Şam, Basra ve Kııle 'de kol geziyordu. "78

    74 lbni Ferhun, ed-Dibacü'/-Miizelılıeb, Kahire tarihsiz, 1, 119. 75 Kadi 'lyad, a.g.e., 1, 39. 76 Taberi, Tefsir, 1, 29. 77 Ebu Ubeyd, Fadailii'l-Kur'an, ll, 214. 78 lbnu Teymiye, a.g.e., XX, 302.

    24

  • MEDINE TEFSIR OKULU

    4) Medine Okulu bir rivayet okuludur. Zira Rasulüllah'ın şehri olan Medine'de yaşayanlar tefsir, ahkam ve siyerle ilgili rivayetlere çok önem vermişler ve bu riva-yetlerin nesilden nesile geçmesini sağlamışlardır. Nitekim Hicri birinci yüzyılın son-larına doğru Halife Ömer b. Abdilazız döneminde hadisler tedvin edilmeye başlayınca en sahih hadislerin Medine'de olduğu yönünde ittifak hasıl olmuştur. Bu yüzden Halife Ömer b. Abctilaziz ilk olarak hicret yurdunun hadislerini yazdırmaya başlamıştır. Aslında Ömer b. Abdilaziz Medine'nin yabancısı değildi. Zira o hicazvalisi iken bölgeye ilgi duymuş ve bölge halkı tarafından yakından tanınnuştı.

    Hatip Bağdadi'nin Abdullah b. Dinar'dan nakline göre Ömer b. Abctilaziz Me-dine valisi Ebubekir b. Hazm' a şunlan yazmıştır: "Rasuliillalı 'ın sünnetini yaz. Ben ilmin ve ulemwwz kayholmasmdan endişe ediyorum. "79 İbni Abdilberr'in ri-vayetine göre İbn Vehep şöyle demiştir: "İmanı Malik 'in şöyle dediğini duydum: Ömer h. Alıdilaziz sünnetin ve.fiklwı daha iyi öifrenilmesi anıaciyle İslam kent mer-kezlerine mektuplar gönderiyordu. Medine 'ye gönderdiği mektuplarmda ise hep geçmiş örnekleri sorar ve Medine 'de yaygın olan sünnetle amel edilmesini tavsiye ederdi. "80

    Evet gerçekten de Medine okulu bir rivayet ve bir hadis okulu mahiyetindeydi. Bu konuda hiçbir İslam kenti, Medine'nin ulaştığı seviyeye ulaşamanuştır. Her şeyden önce Rasulüllah'ın Medine'de ikamet etınesi ve fetihten sonra Mekke'ye dönmeme-si Medine'lilerin hadis rivayetine önem atfetmelerine etkili olmuştur. Rivayete göre Süfyan b. Uyeyne: "Kim kalbi mutmain eden bir isnad anyorsa Medine e/ılinin lıadisine yap1şsm" derniştir81.

    Bilindiği gibi sahabe zanıanından itibaren Kur'an tefsiri rivayet ve rey olmak üze-re iki yol ile gelmiştir. Ancak Medine'nin en meşhur alimleri Kur'an'ı anlama konu-sunda ri vayete itibar etıııişlerdir. Medine'den uzak olan diğer İslam kentlerinde ise durum tamamen farklıydı. O bölgelerde ri vayete yer verildiği gibi rey tefsirine daha çok önem verilmiştir. Mesela Medine'ye en yakın merkez olan Mekke'de, okulun bir numaralı hocası olan İbn Abbas Kur'an'ı tefsir ederken rivayelin yarıında reye önem vernıiştir. Bunun için İbn Abbas tefsirde arap şiirine, lugata ve diğer bazı yardımcı unsurlara müracaat etıııiştir.

    SONUÇ İslam'ın ilk zanıanlannda Medine'nin sosyal ve siyasal alanda kazandığı önem,

    ona ilmi açıdan da önemli bir çehre kazandırmıştı. Nitekinı 1. H. yüyılda, her biri bir kısım sahabeye istinad eden okııliann ortaya çıktığını görüyoruz. Bunlann en meş-

    79 Bağdadi, Takyidü'l-llm. s. 106.

    ııo Ib ni Abdilberr, et-Temlıid, I, iSO-iS!. ıı 1 a.g.e., I, 79.

    25

  • DIYANET ILMI DERGI • ClLT: 35 • SAYI: 3 • TEMMUZ-AÖUSTOS-EYLÜL 1999

    hurları sırayla Kufe, Mekke, Şam ve Mısır tefsir okullarıdır. Ama her şeye rağmen Medine okulu tüm okulların anası durumundaydı. Şöyle ki:

    Medine okulu, tüm okulların anası olması açısından ele alındığı zaman bu asliye-tİn nereden kaynaklandığını görebiliriz. Zira bu okulun kurucusu, Kur'an'ı sahabeye anlatan Hz. Peygamber'dir. Rasulüllah'tan sonra İbn Mesud'u görüyoruz. İbn Me-sud'un, Hz. Ömer'in hilafeti döneminde görev icabı Kufe'ye gittiği bilinmektedir. Bununla beraber İbn Mesud sık sık Medine'ye gelir ve elde ettiği yeni bilgileri Ku-fe'ye götürürdü. Aslında Halife Hz. Ömer de onu hem bir vali hem de bir öğretmen olarak Kufe'ye göndermişti. Buna rağmen H. 32'de vefat edinceye kadar Medine ile irtibatını asla kesmemiştirX2.

    Hz. Ali Kufe ve Irak bölgesine gitmeden önce Medine'de ders veren büyük bir alim idi. Yine Mekke okulunun kurucusu sayılan İbn Abbas bütün ilmini Medine'de Rasuli.illah'tan ve kibar-i sahabeden alnuştı. İbn Abbas'ın "Rasuliilla!ı 'm tüm ilmini E llS ar malıallesinde buldum" sözü çok manidardır83. Ş anı ve Mısır okullarının başında bulunan sahabenin durumu da aynıydı. Onlar da Rasulüllah'ın şehri olan Medi-ne'de yetişmiş bilginlerdi. Mesela Abdullah b. Amr ve Ukbe b. Amir Medine'de tah-sil gören, sonra bu ilinılerini Mısır'a götüren küçük yaştaki sahabilerdendi. Keza Mu-az b. Cebel, Ebu'd-Derdave diğer sahabiler aynı şekilde Medine'de ilim tahsil eden, bilalıere Şam'a intikal eden ve orada vefat eden bilginlerdi. Bütün bunlar Medine Tef-sir okulunun tüm okulların aslı, esası ve çekirdeği olduğunu göstermektedir.

    Medine, Kur' an' ın getirdiği hükünılerin ilk uygulama merkezi sayılırdı. Zira na-zil olan bütün hükümler önce Medine ehline tatbik edilmiş, bilalıere diğer bölgelere uygularınuştır. Bu itibarla başta tefsir ilmi olmak üzere fıkıh ve hadis ilinıleri de Me-dine merkezlidir. Nitekim Medine'nin bu özelliğinden dolayı, herşeye rağmen Medi-ne'de yaşanıayı başka bölgelerde yaşamaya tercih eden bir çok bilgin sahabiyi görü-yoruz. Bunların yetiştirdikleri öğrenciler başka kentlere göç ederek İslfuıu ilimleri oralara nakletmişlerdir. Bununla birlikte Rasulüllah'ın vefatından sonra, görev icabı fetbedilen bölgelere giden sahabiler de vardı. Bunlar da, tefsirle ilgili bilgilerini git-tikleri yerlere taşıdılar. Görülüyor ki, tefsirle ilgili rivayetlerin Medine dışına çıkınası iki yolla olmuştur. Ya Medine;'ye gelip ders alan ve bilalıere giden tabiun vasıtasiyle, veya görev icabı Medine'den başka yerlere giden sahabe vasıtasiyle. Her iki durumda da Medine'nin tefsir ilmindeki fonksiyonu inkar edilemez.

    82 Meşahiru U/emai'l·Emsar. s. 10; el-Hidaye ve'n-Nilıaye, rı, 126. 83 el-Hidaye ve'n-Nilwye. VII, 29X.

    26