24
1 Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler : Ää : A ile E arası bir sestir. Åå : A ile O arası bir sestir. Ćć : DZ sesi verir. Ĉĉ : TS sesi verir. (Ç’nin incelmiş söylenişi). Ĝĝ : Önüne hangi harf gelirse gelsin; Güz, Göz sözcüklerindeki G harfi gibi okunur. Éé : E ile İ arası bir sestir. (E’nin incelmiş söylenişi) Ķķ : Önüne hangi harf gelirse gelsin, Köz, Kitap sözcüklerindeki K harfi gibi okunur. Ħħ : KH sesi verir. Bazı etnik metinlerde X harfiyle gösterilir. Òò : O ile U arası bir sestir. Ŕŕ : R harfinin arada kaybolmuş, yutulmuş halidir. Āā : Uzatılan A harfidir. Ēē : Uzatılan E harfidir. KAYNAK : HEMŞİN (Chiviyazıları Yayıncılık) – İbrahim Karaca

Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler · 1 Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler : Ää : A ile E arası bir sestir. Åå : A ile O arası bir sestir

  • Upload
    others

  • View
    11

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler · 1 Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler : Ää : A ile E arası bir sestir. Åå : A ile O arası bir sestir

1

Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler : Ää : A ile E arası bir sestir. Åå : A ile O arası bir sestir. Ćć : DZ sesi verir.

Ĉĉ : TS sesi verir. (Ç’nin incelmiş söylenişi). Ĝĝ

:

Önüne hangi harf gelirse gelsin; Güz, Göz sözcüklerindeki G harfi gibi okunur.

Éé : E ile İ arası bir sestir. (E’nin incelmiş söylenişi) Ķķ

:

Önüne hangi harf gelirse gelsin, Köz, Kitap sözcüklerindeki K harfi gibi okunur.

Ħħ : KH sesi verir. Bazı etnik metinlerde X harfiyle gösterilir. Òò : O ile U arası bir sestir. Ŕŕ : R harfinin arada kaybolmuş, yutulmuş halidir. Āā : Uzatılan A harfidir. Ēē : Uzatılan E harfidir.

KAYNAK : HEMŞİN (Chiviyazıları Yayıncılık) – İbrahim Karaca

Page 2: Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler · 1 Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler : Ää : A ile E arası bir sestir. Åå : A ile O arası bir sestir

2

HAÇAPİT' TE YAŞAYAN

BİR AVUÇ HEMŞİN'Lİ SÖZCÜK

Aĉaŕ(aĉal) : Genç öküz. Bizum aĉal da ĝenä mesuŕa duşmiş. Aĉkai : Gözde çıkan arpacık. Ĝozumun ķenäŕindä ĝenä aĉkai ĉikti. Afķuŕmak : Havlamak. Mal ķòpäği här zåmån afķuŕmäz. Afķurdimi da atlaŕ. Agos : Tarla sürerken sabanın toprakta açtığı yol. "Aĉal, agosa ĝäl" demağilen aĉal agosa ĝälmäz. Biŕ tåne yapiştuŕ, bak nasi ĝäluŕ. Age düşmek : Erik, karayemiş gibi meyvelerin ağaçta henüz kızarmaya başlaması. Ernafil erukläŕinun age duşma zåmåniduŕ. Ağdun : Bir tarla ismi (khaçapit'te) Ağdun’un iŕmaği daşmiş, baħĉenun tumbini alup ĝotuŕmiş. Aitlamak : Toprağın kazma ile ince parçalara ayrılıp ufalanması, havalandırılması Aitlenmiş baħĉenun iĉindä yabåni ot az bitäŕ, lazuti da bol oluŕ. Alaf : Kış aylarında, ineklere yiyeceği olarak kesilen diken, karayemiş gibi yeşil dalların genel adı. Enduk Kalećuğa, alaf edä edä ĝäştuk säslikayanun ustina. Arķiŕluk : Uzunca ve düzgün güzergah, yol. Bi dä baktum ki, Ćevailläŕun katiri Şişmånläŕun arķiŕlukten bòyåni ĝäluŕ.

Avzon

:

Haboylä arkiŕi yolläŕilen biŕ ĝidäŕum biŕ ĝäliom. İneklerin su içmesi amacıyla yapılan uzun ve dar düzenek, yalak. Ĉoćuğ_iķen ara sira avzona giŕup seŕinlarduk.

Badron : Hasadı yapılan mısırı kurutmak amacıyla bir tümsek yer yukarıdan aşağıya doğru delinerek, üstüne uzun odunlar dizilir, bir tür toprak fırın yaratılır. Badron'un üstüne dizilen odunların üzerine mısırlar serilir, yağmurdan korumak için mısırların üstü geniş ve düz tahtalarla kapatılır, tabanda ise ateş yakılır. E biza un lazim_idi dää. Ķendi başina kuŕumasini bekliyemäzduk. Lazuti ħaŕmån edäŕduk, dolduŕurduk badron'a, bazi da furuna... ònden soğra doğri däğoŕmona oğutmağa ĝotuŕurduk. Badron lazutinden ĉok ätmäk yemişim. Baħaŕdak : Beşikteki bebeğin üstüne serilen örtüyü sabitlemek için kullanılan çubuk. Baħaŕdaği muķem takmäinćä uşak peşikten aşaği aseldi.

Page 3: Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler · 1 Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler : Ää : A ile E arası bir sestir. Åå : A ile O arası bir sestir

3

Bebug : Yeni patlamaya başlayan tomurcuk. Senun doğduğug ay, elmalär dähä yeni bebug ĉikaŕmişti. Bećit : Acele, öncelikli.

Bedeğ

:

Şimdi ò işi berak. Otäki iş dähä bećittuŕ. Az miktarda, bir tutam. Biŕ bedeğ tuz ateim dedum, olĉiyi biŕaz kaĉuŕmişim.

Beduk : Çam gövdesinden damla gibi sarkan sakız. İķi ĝundä yumruk kadaŕ sakiz ĉäktum, olduği ķibi beduk. Beĉħut : Bir tarla ismi (khaçapit'te).

Bästä (Bästä ki) Biş

: :

Ĝuzäl funduk yemağ_ iĉun Beĉħut’a ĝidäćäksén. “Demek ki bu nedenle” anlamındadır. Evdä ķimsä yoğidi demak. Bästä ki kapiyi aĉen olmädi. Çözülmesi kolay düğüm, ibrişim. Pontulugun bağini biş etmäsense honguĉ oluŕ.

Bobić : Göbek çukuru veya tıpa gibi dışarı çıkık duran göbek çukuru. Ķoyneğugi iĉäŕi sok, bobićug aĉiktä kaläćäk. Bobol : Toprak solucanı veya ince kurt. Lazut unini nemli berakma, bobollenuŕ. Boćuk : Bağırsak solucanı. Lazuti eyićä pişuŕ da ye ki, boćuklenmiyäsen. Bodboduş : Belli belirsiz, ne dediği anlaşılmaz şekilde, mırıltılı konuşmak.

Bogina

:

Ķendi ķenduga bodboduş etma, ne diyäćäksen beriya doğri soylä. Ħaĉapit’in komşusu olan bir Hemşinli köy. Däräbaşini ĝäĉtun mi duşärsen Bogina ķoyina.

Boğun : Bugün. Boğunki ĝunuma şuķurläŕ olsun, ĉok kétluk ĉäktuk... Ĉok. Bolakim : Umarım anlamında kullanılır. Uŕäden duşärsen bolakim, ben sağa ò zåmån ånglatiom. Bolegiz : Bir armut cinsi - khaçapit'te- Fattime Ħala’nun kapisindeki bolegiz aŕmuti, bir ķoyi doyuŕuŕ. Bolmaćag : Ahşap evlerde ahır ile odaların arasındaki boşluk. Uşağun biyeŕden säsi ĝälu, biŕ dä baktum ki duşmiş bolmaćaga. Boŕćuş : Yolma işi. Meyvayi yedunuz da dalläŕi nää borćuş ettunuz, yaprakläŕ ĉaĉa ķibi yiğelmiş. Bubrik : Yağmurun kesmesi için yapılan cocuk ayinindeki korkuluk bebek. Bubrik bubrik nä istär, Ella’den ĝuneş istär, yağ kabinden yağ istär. Bućek : Sarı renkli yaban arısı. Bućek punina gazyaği tokup ateşi veŕuŕläŕ ĝotina, yakäŕläŕ. Buĉ : Kadın cinsel organı. E bolakim ĝäć(kıvılcım) atlasun buĉuga. Bulig : Ergenlik öncesi kız.

Bulduŕ

:

Ka bulig sen ķimun kézisen? Geçtiğimiz yıl. Bulduŕini da ĝäldum ama seni ĝòŕemädum.

Buŕĉuk : Mısır bitkisinin en ucundaki bölüm. Lazutläŕ adåm boyi oldi, yòkarden bakinće buŕĉuk buŕĉuğa veŕmiş. Ćag : Derin, loş, zor ulaşılır, kuytu yer. Uşağun milasina bi vuŕdum, ćagden ĉikardum. Ćaglemån : Ćag olmayan, ćag benzeri, ćag'ı andıran yer.

Page 4: Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler · 1 Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler : Ää : A ile E arası bir sestir. Åå : A ile O arası bir sestir

4

Ćalgedon

:

Aşağidäki ćaglemoni ĝäĉinće duŕ, beni beklä. Ağaçkakan. Eskiden ćalgedon ĉok olurdi…kaĉ senäduŕki ĝoŕrmåmişim.

Ćaŕma : Düzgün istiflenmiş odun yığını. Beş-alti Ćaŕma odunum vaŕ. Satincä benum uşağun duğunini yapäcäğim. Ćaş : Süt, un ve şekerle yapılan, muhallebi benzeri bir çocuk maması. Äskiden haziŕ mama yoğ_idi. Biz ćaş_ilen bóyuduk. Ćädäħ : Anayol.

Ćeğaŕt

:

Aşaki Cädäħtä biŕ sepet yukum vaŕ, al da ĝäl. Kargadan küçük, karatavuktan büyük bir kuş. Ćeğaŕt mi bağerdi, yoksä bizum Salinoğli Levent bişe mi dedi?

Ćeħag : Sulak yerlerde kendiliğinden yetişen, arapsaçı bitkisine benzeyen, ama ondan daha iri olan ve yem olarak ineklere verilen bir ot.

Boståni Ćeħag kaplamiş, sånki ò kadaŕ fide ò boståna tikelmåmiş.

Ćemag : Bir tarla ismi (khaçapit'te) Ćemag deinćä, ustinden duştuğum funduk ağaĉi ĝäluŕ akluma. Ćäräħ : Bir tarla ismi (khaçapit'te) Biŕ tåne ķoŕ koinumuz vaŕidi. Ĝozina Ćäräħ’tä ħoĉ batmişti Ćevanut : Bir tarla ismi (khaçapit'te) Alaf iĉun en sona Ćevanut’i béŕaktuk. Uŕäsi evumuza yakin idi. Ćevduş : Hafif incinme, bükülme, ezilme. Ben bu işi ånladum, kulak ćevduş oläćäk. Yoğ_isä siz beni dinlemiyäćäksiz. Fidånun dalini biŕaz ĉäkeyim dedum, dal ķokinden ćevduş oldi. Ćibul : Sipsi.

Ćibuklamak

:

Ĉobån ĝidäŕķen, kabak şibinden biŕ tåne ćibul yapäŕduk, ĉalä ĉalä ĝidäŕduk. Parmak uçlarıyla tutup, tırnaklarını batıracak şekilde sıkmak...çimciklemek. Duŕup duŕup aradä biŕ uşaği ćibuklama sen da.

Ćićer : Kırlangıç. Ćićer punläŕini sakin yikma oğlum, yazin ĝenä ĝäläćäkläŕ. Ćićoŕ : Derelerde küçük taşların altında bulunan bir tür su böceği. Alabaluk tutmağ_ iĉun oltanun ućina ćićoŕ takärläŕ. Ćil : Çok az miktarda çiş (genellikle çocuklar için kullanılır). Bi kuĉuk ćil et ki uyuteyim seni, hayde uşağum benum. Ćil : Tomurcuk. Daha çok, tohumlardaki filizlenmeyi ifade eder. Lobiyalär eyi kurumåmişti, torbanun içindä ćillenmişläŕ. Ćimre : Çapak Kaŕ ķoŕi oldum, ĝozläŕum ćimŕelendi ĝenä. Ćirt : Tavuk veya kuş pisliği. Habu yoldäki ćirtleŕi toplayun da ķimse basmäsun. Ćiv : İnce, taze, zayıf, yeni sürgün dal.

Ćofĉuŕ

:

Ćivlära basmayun, düşärsiz...beluguzi butuguzi kerärsiz. Sırılsıklam ıslak. Uşak ĝenä dibina işemiş, yatak ćofĉuŕ olmiş.

Ćoŕ : Kesip yığmak.

Ćorćak

:

Däli koćakari, koćća baħĉeyi ķäsup doğramiş, ćoŕ etmiş. Ense kökü. Uşağun ćorćağina bi doğdi yapişturdum, az kalsun eldi.

Ćićik : Meme.

Page 5: Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler · 1 Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler : Ää : A ile E arası bir sestir. Åå : A ile O arası bir sestir

5

Uşak doymädi... anasinun ćićiğina yapişmiş, bi turli berakmäz. Ćigai (Ćikai) : Genellikle yumuşak, ve siyah toprakta kendiliğinden büyüyen bir bitki.

Ćigun

:

Ćigai tomlisinun dibinden alénen topraktä yetişen ĉiĉäk eyi oluŕ . Bir kucaktan daha az taze otun bir arada bağlanmış hali. İķi ćigun ot da sen vuŕ omuzuga.

Ćućik : Yeni yapılan, henüz soğumamış taze peynirin sucuk gibi uzatılmış hali. Bi kukma su ĝätuŕena ben da ćućik véŕäćäğim Ćućul : Erkek çocuk cinsel organı. Pontulugi yokaŕi ĉäk, Ćućulug dişäŕi duşäćäk. Ćuħ : Böğürtlen. Uĉ ĝun yağmuŕ yemiş tiķenluğun ćuħi kurtlenuŕ, yedun mi kaŕnug ağeŕuŕ. Ćut / Ćutul : Salkım. Koskoća asmanun ustindä bi ćut uzum bulemädum. Ĉaĉa : Kuruyup dökülen ağaç yaprakları.( toplanıp ineklerin altına serilir). Biz buğa veŕduğumuz paŕaläŕi ĉaĉa ĝibi yerden toplamäduk, alnumuzun teŕi_ ilen kazånduk. Ĉaŕaħ : Kalın yün çorap. Ka ĝälin! Benum ĉaŕaħläŕumi neŕiya kalduŕdun?. Ĉaħ : Çalı yığını. Bi dä baktum ki, aħeŕkapidäki ĉaħ alev almiş. Nalia yåndi tabii, evi zor kurtarduk. Ĉala : Herhangi bir nesneden kesilen veya koparılan küçük parça. Bi ĉala äkmäk, biŕ baş soğån. Boğun da doyduk desona. Ĉaĉel : Sürülen toprağı ufalamak için kullanılan, altında metal çiviler bulunan gereç. Baħĉedä sapån koştun mi aŕkasinden ĉaĉel ĉekäćäksén ki aitlamasi da kolay olsun. Ĉapuħ (Ĉapug) : İçine örgü için yün ve cağ konulan, üstten saplı küçük el sepeti.

Ĉaynik

:

Ye Ħatiće Ħala... Ĉapuğugdäki yun ĉuŕabini bağa mi edäŕsen? Demlik. Ateşun ustina ĉaynik_ilen biŕ su koy da bolaşukläŕi yikiyälum.

Ĉekeloħ : Irmak başı. Yokaŕki ĉekeloħten bi yuk ĉimen ĝätuŕäćäğim. Ĉeħĉeħun : Sel sularının önüne kattığı her şeyi doldurduğu derin ve yüksek oyuk. Oğunga bakmäsensä ĉeħĉeħuna duşäćäksén, ĉikaŕemiyäćäğim. Ĉekobal : Suyun dolup boşalmasıyla çalışan gürültü amaçlı düzenek. Habu ĉekobal olmäsa idi, domuz bu ĝećä baħĉeyi batuŕmişti. Ĉäktuş : Su veya herhangi bir sıvının sıçraması. Läğena su koyärken ĉäktuş etti da ĝul ĝibi ķoynäğum läkä oldi. Ĉenći : Sıcak kapları tutmak için, genellikle yünden örülen çaput. Ĉenći ĉuval ĝibi kalmişim ateş ķenärindä. Ĉénläk : İneklerin boynuna asılan çan. Uyån sävduğum uyån, Ĉénläklärun säsina. Ĉenoz : Güneli olmayan, güneşin az, zor ve kısa süreli düştüğü bölge. Ćemag, ĉenozdä kalen tärläduŕ. Ĉepuş : Yanma veya diğer nedenlerle deride oluşan içi su dolu kabartı. Äluma ĉay dåmladi, iķi dakkadä ĉepuş ĉikti. Ĉepil : Ezilip dağılmak, içi dışına çıkmak. Biŕaz inćir topladum ama, eva ĝälena kadaŕ torbadä yaŕisi ĉepil oldi. Araba ķädiyi äzdi, ķädinun ĉepili ĉikti.

Page 6: Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler · 1 Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler : Ää : A ile E arası bir sestir. Åå : A ile O arası bir sestir

6

Ĉeŕuk : İshal. Ey bolakim bu fidånumun dalini kérena ĉeŕuk vuŕsun (ĉeŕuğa tutulsun). Ĉertun : Değirmende Zifun'un suyu tazyikle çarka fışkırttığı dış kısım... fışkıran suyun kaynak bölgesi. Uşak usten aşağa biŕ işemağa başladi, dersen ki ĉertunden bòyoni su fuşlaiŕ. Ĉetuş : Ezilmek içeri göçmek. Elma älumden duşti da ĉetuş oldi. Kafåmi kizduŕma, kafågi ĉetuş edäŕum. Ĉo : Deh! Ĉo katirum, Ĉoo! Ĉoŕ : Zıkkım, ağu, zehir anlamında kullanılır. Yedun yedun doymädun, e sen ĉoŕ yiyäsen. Ĉiħa : Çulluk kuşu iriliğinde, renkli tüyleri olan bir kuş. Ĉiħa vuŕup da ne edäćäksén ? Eti aći oluŕ, yeỉlmäz. Ĉiĉħol : Arapsaçına dönmek. Karmakarışık olmak, birbirine dolanmak. Bu makarayi ĉozdun, ip ĉiĉħol oldi. Şimdi saŕ ki nasil saŕäćäksén. Ĉogen : Ağzı genişçe, yayvan, fazla büyük olmayan kap. Seğeŕun ħusini doldurdum Ĉogena, tokä tokä ĝoturdum. Ĉoğ : Kütük olamayacak kalınlıkta, iki-üç metrelik kesilmiş genç ağaç. Biŕ tåne kézélağaĉ ĉoği ĝätuŕup habunda uzatmak lazim. Ĉonĉa

:

Heybe. Ĉonĉayi doldurdun ĝenä. Aĉ bakälum ki nä vaŕimiş iĉindä.

Ĉonćul

:

Üzüm salkımını andıran deste, grup. Ariläŕ ağaćun dalindä ĉonćul olmiş, aselmiş.

Ĉong : Mısır bitkisinin büyürken, toprağa yakın gövdeden aşağıya, yere doğru saldığı kalın kök görünümlü uzantılardır. (Ĉong atmak:Ĉong salmak). Lazutläŕ ĉong atmäzden, filisläŕi yatuŕmak lazim ki kävilensun. Ĉong : Keçilerin boynuna asılan çan. Seğerläŕa ĉénläk asärläŕ, keĉiläŕä da ĉong takärläŕ. Daşkol : Odun parçasının bıçakla yontulmasıyla etrafa saçılan küçük çöpler. Cibul yapäcäim deina, daşkol edup ortaluğa dağitmaun. Deb : Hayvan yemeği için kurutulan dallar. Ò kadaŕ işun arasinde biŕ dä, ćikai debi etmåm lazim. Denaz : Yansılama. Uşağun dili donmäz deina denaz etma, alenmäsun. Deroni : Ahşap evlerde genellikle ot konulan tavan arası

Dibäli

:

Deroniden duştum vuŕdum nalianun saĉağina. Çoğu kez veya Genellikle sözcükleriyle eş anlamlıdır. Dibäli bu baħĉenun lazuti eyi olmäz.

Dig : Koç veya keçinin tos yapması için söylenen kışkırtma sözü. Hayde ğoĉoum...diig dig dig. Digina : Küçük sepet. Al sağa biŕ digina demiŕ elma. ĝotuŕ dolduŕ senduğa. Dingil : Çizgitaşı oyunu, seksek. Ĉoćuğiķen beştaş oynarduk, kukuluği oynarduk, nä bileyim...dingil oynarduk... Diz : Kene. Diz ĝibi yapişursen yani adåma, senden kurtulmanun mumķini yoktuŕ.

Page 7: Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler · 1 Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler : Ää : A ile E arası bir sestir. Åå : A ile O arası bir sestir

7

Do : Erkeklere hitaben kullanılan bir ön ek. Do Resul, Do Salim...gibi. Do İbräim, do sen niŕä ĝidäŕsen? Dodik : İskemlelerde ayaklar arasındaki çubuk bağlantılar. İsķemlinun dodikläŕi ćerćeruş edäŕ, ĝävşämiş heŕälda. Dodoz : Kulp. Ĉäkmäćänun dodozi ikidä biŕ keŕelu. Heŕkesa bi dodoz takäŕsen, utån, utån. Dodoluş : Boşa oyalanıp durarak zaman kaybetmek. Evdä dodoluş edup duŕma, yağmur yağäćäk...ĝidup ĉimeni kalduŕälum. Doğdi : Tahra, balta, kazma gibi aletlerde kesici tarafın arkasında kalan sırt kısım. Baba sozi dinglemäsen, doğdiyi da yersen beluga. Eĉĉuŕa : İnekleri suya götürmek isteyen çobanın kullandığı çağrı sözcüğü. Eĉĉuŕa,eĉĉuŕa...ĝäl benum yavrium, eĉĉuŕa... Ekkuma : İnekleri tarladan eve doğru götüren çobanın kullandığı çağrı sözcüğü. Ekkuma, ekkuma…hayde benum kezum, ekkuma. Ägiş : Ateşi karıştırmaya yarayan ucu eğri demir. Ägişi al da habu ateşi bi kaŕiştuŕ. Ägişmegen : Bir armut cinsi - khaçapit'te- Äzbeduk

:

Ägişmegen aŕmuti dalindä bilä ćiĝäŕ ĝibi duŕuŕ. Sivrice meyveleri olan bir tür karayemiş ağacı. Äzbeduk kaŕémişini topladun mi yiyäcäksen…saklamağa gälmäz.

Eğez : Yağmur veya sel sularının arazide zaman içinde oluşturduğu su yatağı. Tåm karşiki eğeza ĝäştum ki, bizum oķuz oğuma ĉikti. Eğinć : Isırgan otu. Seni yakaladumsä, eğinć_ ilen ħaşliyäćäğim. Eğri : Taze yaprakları yapışkanlı hissi veren dağ gülü(kumar'ın sarı çiçeklisi). Evun oğina beş on tane eğri tåmlisi tiktum, al sağa ĉiĉek dedum. Ernafil : Kızaran meyvesi buğulu gibi duran iyi cins bir erik. Demiŕ elmaläŕun ķoki kazendi. Baŕi ernafil eŕukläŕina eyi bakälum. Eronebair : Bir tarla ismi (khaçapit'te) Eronebairun iŕmağindä bu senä eyi baluk varduŕ. Esevaspać : Bu sözcük anlamı bilinmeden telafuz edilmektedir. İlk şaşkınlık anında,

“Tanrı aşkına” anlamına gelen, hayret ve şaşkınlık durumunda kullanılan bir sözcüktür. Hemşincede “Aspać” sözcüğü tanrı anlamındadır. “Essev” sözcüğü ise, özlenen veya “her zaman muhabbet duyulan” anlamına gelir.

Evia(Eviŕa)

:

Esevaspać (esevaspak, suti daşurdum ateşä. İneklere, bulundukları alanda yayılıp otlamalarını belirten bir seslenme sözcüğü. Evia, eviiia…häyde benum kezläŕum, eviiia…

Feraħti : Ahşap çit. Buriya feraħti yaptum, nafile. Ĝenä koyinläŕ lobiyaläŕi yediläŕ. Ferzeng : Kötü yola düşmüş veya böyle eğilimleri olduğu düşünülen kadın. Seni gidi ferzeng da seni gidi oŕospi... bi dä utonmäzden hala konişursen. Foga : Kadınlar için, Kadife kumaştan yapılanı makbul olan tek parça elbise. E kiz ķendun beyazsun / Foga uyär karali. Foli : Merkez, toplanılan yer. Habu siŕa_ilen biŕkaĉ foli lobia äktum, häŕ folinun başina da biŕ ħuĉka tiktum. Fili : Parça, dilim. Portakali fililäŕina ayirdum. U kadaŕ dar ĝeymiş ki ĝotinun fililäŕi dişeŕi duşmiş. Fufut : Sivilce.

Page 8: Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler · 1 Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler : Ää : A ile E arası bir sestir. Åå : A ile O arası bir sestir

8

Boynumdä fufut ĉikmiş, kafomi sağa sola donduŕemäirum. Gabać : İnme, maraz, dert gibi anlamlar içerir. Hey uşak bolakim sağa gabać vursun. Gagal : Erkek hayvanlarda ve insanda; içinde testislerin bulunduğu torbacık. Toşi gäliyi Toşi, Buğa biŕ şey takälum / Sićakluğun şäŕinden, asélmiştuŕ gagalum... Gagév : Sert ve kalitesiz çam sakızı. Ònun ĉäktuği sakizun iĉindä hiĉ gagév olmäz... Beduği ĉok olen ĉåmluği uğa soŕäćäksén. Gaŕgut : Dolu. Yumruğum gibi gaŕgut yağdi, bu senä sovukläŕ eŕķen ĝäldi. Galenduŕ : Bir tarla ismi (khaçapit'te) En Galenduŕa da bi yuk moğ ĝätu ki, koim buzağumun oğina. Gäć : Kıvılcım. Ĉimenluğa gäć atlatmaun, evi yakmaun. Gećguş : İki büklüm olmak, çömelmek. Uşağun karni ağerdi mi, kenärdä gećguş oluŕ, hiĉ bişe da demäz ki ånliyälum. Gećik : Yumak. Kapkaŕa biŕ yilån yolun ortasinde ĝećiklenmiş yatäiŕdi. Habu ipläŕi ĝećikla, uläŕden sağa kazak tokuäćäğim. Gäćulik : Ateşböceği. Olå sen da gäćulik ĝibi bi varsen bi yoksen ha. Gedmaguduz : Tepetaklak, paldırküldür yuvarlanmak anlamındadır. Dikkatli yuru ha!... Gedma guduz yuvarlenup aşaki ĉeħĉeħuna duşma. Geduć (gećut) : Gaga. Kuşa yem viŕeyim dedum, älumi ĝećutladi. Gedvalé : Pişmekte olan lahanaları ezmekte kullanılan altı geniş, saplı tahta gereç. Lahanayi gedvalé_ ilen eyićä äzäćäksén ki ĉoŕba ħus ķibi olsun. Gegit : Kabuğu sert ceviz. İķi tåne ĝegit ćeviz keŕup yiyäćäğim deina dişugi da keŕäćäksen. Gegma : Büyük güğüm.

Geli

:

Gegmai boşina kalaylatturdun, ateşun ustindä zinćirde iķi ĝundä karalenäćäk ĝenä. Kedinin gagalı. İķidä biŕ “nä yiyäcäğim” dersen... ķädinun gagalini ye!

Gergeruş : Gökgürültüsü gibi patırtı. Tam evun goŕinäćäğina ĝäldum ki, gergeruş ħeŕħeruş duşmiş iĉäŕi. Geroć : Meyve dallarını çekmekte kullanılan ucu çatallı uzun çubuk. Geroći taktum dala, ben ĉäkäŕum bu taŕafa...dal beni ĉäkäŕ ò taŕafa. Geroćig : Susamsız simit. Ĉoćukläŕi lokontia ĝotuŕemäzduk. İķi tåne geroćik aluŕduk, iķi tåne da kikili şäķäŕ. Geroni : Sert tohumları delinmeye ve ipe dizilip tesbih yapmaya elverişli bir ağaç. Geroni toħumläŕini dizdum misinanun ućina, emićem iĉun bi tåne täspeħ yaptum. Getoğ : Küçük kazan. Biŕ getoğ sut sağdun mi, uĉ ĝunluk yoğurtug tåmåm demaktuŕ. Gić : Arı iğnesi. Ari dişledi mi, gići dişleduği yerdä kaluŕ. Gidal : Meyve toplarken kullanılan ucu torbalı sırık. Ĝuzäl biŕ gidal olsa, bu aŕmuti biŕ saatun iĉinde tertemiz edäŕsen.

Page 9: Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler · 1 Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler : Ää : A ile E arası bir sestir. Åå : A ile O arası bir sestir

9

Gidik : Genç koç.

Ginĉħe Gilimur

: :

Karşiya ĉimenluğa, gidik otlai gidik, uşak senun ustunden, sidik kokäi sidik. Çok hafif, ince, ufak bir dokunuşta kırılan çalı veya kendir sopası. Oylä biŕ vurdi ki, ginĉħeyi belina kerdi. Ateşin üstüne doğru sarkan, ucuna ısıtmak amacıyla kap asılabilen kalın zincir. Ben ĉoćuğ_iķen bu zinćira gilimur derdiläŕ. Zinćir diyä diyä adi kaldi kara zinćir.

Gizdoŕ : En son çıkarılan çok küçük dışkı. Bu dunyadä gizdoŕ kadaŕ değäŕumuz yoktuŕ velhasil. Goć : Tahtadan yapılan basıt iskemle. Alçak olanına ”Gomin” denir. Ķädi ĝiŕmiş goćun altina yatmiş, elişma da yatsun. Godgoduş : Gergeruş kadar olmayan patırtı, atışma veya küçük çaplı gürültü. Sen beni dinlema, ĝit oylä. Babåg ĝälinće ĝenä bi godgoduş vaŕ demäk ki. Godgod Ħerħer : Belli belirsiz, içeriği anlaşılamayan gürültü patırtı. Godgum

:

Deronidä bi godgod ħerħer var...biŕ bakeim ki siĉon miduŕ. Sepet ayakları. Godgumläŕ yera tikeluŕ, etrafi funduk ĉibuği_ilen orulur, sepet olur.

Godim : Sulak yerlerde kendiliğinden yetişen tereotu. Dağ teresi, roka. Godoş

:

Sebzeli ħamsinun iĉina eğinć ile biŕaz da godim koydunmi, tadina doyulmäz. Keçi, koyun, inek gibi hayvanların boynuzu. Başumi vurdum ağaća, aynum godoş gibi tutti bäŕi.

Godvon : Taneleri alınmış olan mısırın koçanı. Lazuti ufaladuk. Godvonläŕ ateşa, lazutläŕ däğomona. Gogaŕ : Kufiĉayı dala asmak için kullanılan, ters yönde çengelleri olan odun parçası. Gogaŕi dala taktum, dal kuri imiş. Kufiĉa ağeŕlaşinćä dal keŕeldi, haydemisen aşağa. Gogić : Gıcık, gıcık tutması. Bir ħaćuk äkşi elma yesåm hemen gogićum tutäŕ. Gogov : Çiçeği burnunda, sert, olgunlaşmanın çok uzağındaki meyve. Bu gogovläŕỉ béŕaksaidun da boyuäidilä. Goloz : Kuru, büyük ve tek parça dışkı. Baktum yolun ortasina biŕ goloz beŕakmiş, olå dedum kaĉun, ayu oğumuzdäduŕ. Gotol : İçi yenilebilen lahana kökü. Lağanayi karun altinden ĉikartup gotolini yiyäćäksen. Ònun tadina doyulmäz. Gugum : Mağol dikeninin yeni filizlenen taze kısmı. Biŕ yuk mağol gäturdum...gugumläŕini kuzi iĉun ayirdum. Gunć : Otlarıyla birlikte sökülen toprak parçası. Däŕädä gunćläŕi dizduk, ada ķästuk. Bu balukläŕun hepisini uŕäden tuttuk. Gungul : Öbek.

Gundek

:

Dedum ki bu uşak néä ağlar. Bi dä baktum ki altina dolduŕmiş, gungul etmiş. Mesuŕa bağlı ineklerin yatması için yapılan hafif eğimli ahşap taban kaplaması. Aħeŕun gundeği bok bolamać olmiş...seğerläŕun dibini silup ĉaĉa särmak lazim.

Gurćumol : Ağaçlara tırmanan ve filizlerinden yemek yapılabilen bir tür dikenli bitki. Ketluk senäläŕinde eğinć ĉoŕbasi yeduk, eğinć olmäsa gurćumol da yiyäćäiduk. Ğalapa : Ceviz meyvesinde sert kabuğu çevreleyen yeşil ve yumuşak bölüm. Bu ćeviz ğalapaduŕ. Yera vuŕinćä iĉi furlamäz. Ğerda ğesim : Tuzla buz olmak.

Ğeyri

:

Kafåmi kézduŕma, ĝemukläŕugi ğerda ğesim edäŕum habuŕäde şindi. Mısır bitkisinin kesildikten sonra toprakta kalan kısmı. Ğeyrilärun iĉindä koşma, duşup zay_olursen.

Ğoĉo : Erkek koyun, koç.

Page 10: Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler · 1 Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler : Ää : A ile E arası bir sestir. Åå : A ile O arası bir sestir

10

Olo sağa kaştefa dedum ki ğoĉonun boynuzi_ilen oynama deina, hämi! Ğoğoluş : Köpeklerin dalaşması.

Ğoşum

:

E ķopäktuŕ dä...iķi goğoluş edäŕ, ĝidäŕ. İriyarı. Ğoşum ğoşum adåmlärsiz…ben siz_ilen baş edemem.

Ğonĉ : Yaşlı, yıllanmış kestane ağacının toprak üztünde ayakta duran gövdesi.

Ğuli

:

Dähä da yatakläŕa düşmädum. Biŕ ĝun ğonĉ ķibi yikelup ĝidäćäğim. Doğranmış karalahana ile yapılan bir yemek. Keşin karun altinden ĉiken lağananun ğulisi da eyi oluŕ.

Goş : İşaret parmağını kıvırıp, birinin kafasına "aklını başına al" der gibi vurmak. Kafasini goş ede ede uşaktä akel berakmädun. Haba(aba) : Ya ne ? Dedi ki asķerluğ_ ettun mi?. Aba nä dedum, hem da doŕt senä äsķerluk etmişim. Hadik : Fasulye, bezelye gibi sebzelerin taneleri. Yemäğun hadigläini säĉma, ĝeŕidekiläŕ ķopäk dēğỉl. Håndeŕ : Olmayasıca, ıssıza kalasıca. Håndeŕ kalsun yäyläsi, ó da sevilmäz yaŕsuz. Haşaif : Mavi gerdanlı göçmen, yaylacı kuş. Ĝoktä haşaifläŕ otmağa başladi, ķoĉfoŕläŕ da hazirluğa başladi. Helun : Boncuk. Helunläŕi dizärdileŕ ipa, takärdileŕ seğerun boynina…seğera sus olsun deina. Henguz : Fındık ve ceviz gibi kabuklu yemişlerin yenilen iç kısmı. İķi avuć funduk keŕup henguz edälum da baklavia kóälum. Hokkaŕ : El ile sıkınca ufalanan açık renkli, yumuşak taş görünümlü toprak. Hokkaŕi ħomuŕ edup, kuĉuk kuĉuk mila(misket) yapäćäksén, ateşa ĝumäćäksén. Holon : Sel nedeniyle oluşan yıkıntılı alan. Evun aŕkasi holon olmiş, ev kopup ĝidäćäk. Homel : İki kişinin kum veya toprak taşıması için yapılan ahşap araç. Homel olmäzden bu kumi taşimak zoŕ. Homim : Isırgan otu (eğinć), maydanoz, godim, nane(onluħ) gibi çok sayıda bitki ve sebze katarak yapılan yemek. Ħamsi säveluŕ åmå homimli olursä dähä ĉok säveluŕ. Honguĉ : Kördüğüm. İpun ućini honguĉ et ki geŕi ĉozulmäsun. Hool : Baykuş. Baktum başumun ustindä biŕ tåne hool otmağa başladi, Sesini duyäŕum kendini ĝoŕmem. Ħaćuk : Meyvadan ısırılıp koparılan parça. Koćća armuti yedi da kardaşina bi ħaćuk bilä veŕmädi. Ħaĉaĉuŕ : Bir tarla ismi, bir armut cinsi(khaçapit'te) Ħaĉaĉuŕ aŕmuti ĝeć ĝälen biŕ aŕmuttuŕ. Ħaĉapit : Pazar ilçesine bağlı bir köy.

Ħaĉkun

:

Bu Ħaĉapitliläŕ da dähä tuķonläŕ aĉélmäzden Pazar’i dolduŕuŕläŕ. Ħaĉapit’e komşu bir köy. Ergenleşen uşağa, “Ħaĉkun’a gitmiş” derlar.

Ħaħać : Vücudun herhangi bir yerinin çibanlarla kaplanması. Ĉoćuğun aŕkasi ĉibånden ħaħać olmiş, sért usti yatemäz. Ħalkef : Fındığın yeşil kabuklarından ayıklanmış kısmı.

Page 11: Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler · 1 Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler : Ää : A ile E arası bir sestir. Åå : A ile O arası bir sestir

11

Bi sepet ħalkefum vaŕidi, särdum petona ki kurusun. Ħasil : Hayvan derisinin tabaklanıp tüylerinden temizlenmesi, yumuşatılması işi. Ħasilli meşinden bir ĉizmåg vaŕisä, senden eyisi yoğidi...ĉaŕuħleŕilen näläŕ ĉäktuk. Ħuĉka : Fasulye sırığı.

Ħuĉak

:

Bizum uşağun boyi ħuĉka ĝibi uzadi, ama akil yok. Bostan korkuluğu. Olo Pilonĉ…oylä ħuĉak ķibi nä tikelursen, otuŕsåna.

Ħavlilig : Gurcumol dikeninin ince, kırmızı taneli, kuşüzümü iriliğindeki meyvesi. Şimdi dağdä nä oluŕ? Bol bol ħavlilig yersen. Ħeĉat : İçinde mısır ekmeği pişirilen taş kabın kırılmış hali veya bir aletin kırık

dökük hali. Ħeĉadun ustina hamsiläŕi diz, ver ateşa karşi, pişsun.

Ħeĉipa

:

Biŕ tåne da ħeĉat arabåmuz vaŕ işte. Yengeç. Ħeĉipa adåmun elini dişler derläŕ ama, kimsäyi dişlädukläŕini ĝoŕmäduk.

Ħeĉkel : İçine ĉaĉa(kuru yaprak) doldurmak için fındık çubuklarıyla geniş aralıklı olarak örülen sepet. İķi ħeĉkel ĉaĉa ĝätuŕup at seğeŕugun altina, soğra da niä ĝidärsen ĝit. Ħedik : Kar üstünde batmadan yürüyebilmek için ayağa takılan geniş ayaklık. Äsķiden ħediksuz bir yera ĝidemäzduk. Şindiki kar, kar miduŕ? Ħeig : Toprağı derince kazmaya yarayan uzun kazma. İķi ħeig salladun mi, işun yaŕisini bituŕuŕsen. ĝenć adåmsen. Ħeħ : Eritilmiş eski peynir. Bu ħeħi evun dişindä äŕitmak lazim. Evi kokutmäsun. Ħäŕk : Su yolu, ark. Bizum uşak ĝenä ħäŕki bağlamiş, yatağa işämiş. Dunki yağmurdä sel ĝälmiş, ħäŕkläŕi bozmiş. Ħelez(Ħeles) : Kertenkele. Oylä zäyifladun ki, ħelesa benzädun. Ħepon : Dert, maraz. Hey bolakim sağa ħepon vursun uşak. Ħalĝin : Büyük bakır kazan. Ħalĝini ateşten enduŕup, kodum kapinun oğina, az kalsun uşak duşti iĉina. Ħerteş : Kepek. Saĉumdä ħerteş var, başum kaşenuŕ ĝenä. Ħeşuşlenmek : Terleyip hararetlenmek, sıcaktan bunalmak. Oğul ĝit puğarden biŕ su ĝätuŕ, ĉok ħeşuşlenmişim. Ħäpenk : Tavan arasına açılan yatay kapı. Ħäpengun kapisini aĉmak lazim ki dumån dağelsun. Ħevenk : Bir yayla ismi -içmekle ilgili bir anlamı var- Daği aştun mi enärsen Ħevenk yäyläsina. Äsķiden uŕäde şaŕabćiluk yapäiŕmişleŕ. Ħić : Gereksiz fazlalık. Häŕ şeyi bu masanun ustina yiğup ħić edäŕsen. Ħil : Bir-iki santimlik ot çöpü parçası. Boğazuma ot ħili kaĉti. Ħila : Ağaçta bol miktarda (yağan karların dalı eğdiği gibi) meyva olduğunu anlatmak için kullanılır.

Page 12: Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler · 1 Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler : Ää : A ile E arası bir sestir. Åå : A ile O arası bir sestir

12

Bu senä eruklär ħila olmiş, çok eruk vaŕ. Ħeladuş : Haddinden fazla meyva olduğunu ifade eder. Khilalar toplamı. Armut ħeladuş olmiş, ağacun dalläŕi meyvaden kereliiŕ. Ħoħol : Çözülmesi zor bir duruma gelmek. Karmakarışık olmak. Misinåm ħoħol oldi. Ħonćać : Bir bölümü yanık olan. Tiķenluği yakeim dedum, hepisi yonmädi. Erazi ħonćać oldi. Ħopel : Keçilerin boynuna takılan büyük çan. Şimdi ĉénläk sesi ħopel säsina karişmiş. Oy benum yäyläläŕum. Ħoybeić : Bir tarla ismi (khaçapit'te) Ev yapmäğ_ iĉun tä Ħoybeić’un başina mi ĉikeim? Ħipilik : Karabasan. Uykudä ħipilik ustuma bindi, bağéŕemädum, säsum ĉikmädi, täŕ iĉindä kaldum. Ħoĉ : Keskin uçlu dal. Ħoiz

:

Äyäğuga bişe ĝey, ħoĉ batmäsun. Meyva çekirdeği. Çekirdeğe, çivit denildiği de olur. Eruği hizli hizli yeinćä ħoizini yuttum.

Ħok : Kendirden örülen, içine mısır veya buğday konulan çuval. Fakiŕluk vaŕidi. Ħok ĉuvali bilä bulemäzduk ustumuza ĝeymağiĉun. Ħoħoćon : Dikenler, çalılıklar arasından derine doğru akan akarsuyun aşağıya düştüğü yer, dip kısım. Ħomodul

:

Ĉimenläŕ ĉizäli idi, kaydum duştum aşaki ħoħoćona. Ħaĉapit’te bir tarla adı. Ħomodul’un iŕmaği daşmiş, ĝäĉmanun mumķini yok.

Ħonćuş : Dışı kavrulmuş ama içi pişmemiş olan. Bu lazuti ateşa ĉok yanaşturdun, ħonćuş (Ħonćeluş) oldi Ħop : Toprağı yırtmak için kara sabanın ucuna takılan metal. Tam binmişim sapånun ustina, ħop takeldi taşa. Ħatil : Ölüyü mezara indirdikten sonra tabutun üstüne sıralanan tahtalar. Tabuti koduk mäzära, ħatilläŕi dizduk, soğra ķuli verduk başina. Ħozon : Bir araziyi, bakımsız kaldığı için yabani ot ve dikenlerin sarması. Äyäğum kaydi, duştum vurdum aşaki ħozona. Ħotal : Uzun sopa. Bućek punina ħotal soktun mi, dişlemasina da katlånäćäksén. Ħov : Kısa veya düzensiz bir an içinde bile olsa giderilen heves. Biŕ ħov unda, biŕ ħov bunda ĝäzdum durdum, boşina zåmån ĝäĉuŕdum. Ħozĝer : Hopa'daki Hemşinliler, Ħoz sözcüğünden "domuz"u anlarlar. Ħozĝer ise domuz yiyen demektir. Khaçapit’te bir mahalleye takılan lakaptır. Biz karşikiläŕä "Äläkĉiläŕ" diok. Òläŕ da biza Ħozĝer derläŕ. Nä demak olduğini bilmäzuk. Ħinćiŕ : Bu sözcüğe Khaçapit'te “insan sıfatında sayılmayan” gibi bir anlam yüklenmektedir. Bu ħinćiŕ oğli ħinćiŕun buŕädä işi näduŕ? Ħuķä : Kızma hali, öfke, küskünlükle karışık kızma durumu. Òni da ĉarşiya yollamädum deina, bağa ħukäsi ĉikmiş, asmiş munćurlärini. Ħurtul : Gırtlak, yemek borusu. Ĝun aħşåm oldi, ħurtulumden aşağa hiĉ bişe ĝäĉmädi. Ħus : Buzağılar için kaynatarak yapılan, un katılmış sulu yemek.

Page 13: Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler · 1 Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler : Ää : A ile E arası bir sestir. Åå : A ile O arası bir sestir

13

Buzağum bu ĝećä ĉok bağérdi, doymädi mi, bi kap ħus yapup veŕälum bakälum. İlğa ilğa : Bir eylemi yapadurmak, yapmaya hazırlanmak anlamında kullanılır. Sen ilğa ilğa ĝit, ben da ĝäliyorum. İligom : İç organlar. Oylä salladi ki, iligomläŕum yeŕinden oynadi. İpti : Önceden, eskiden, geçmişte. İptiden ĝälinläŕ, kaynatasinun yånindä uşağini bilä sävemäzdiläŕ. İptiden yäyliya ĝidäŕķen séğéŕläŕumuza pusķul, bonćuk takäŕduk, séğéŕläŕumuzi suslärduk. İstikon : Maşrapa ile kıyaslanacak büyüklükteki bardak. Senun bardağug da maşallah, istikån ķibi. Ka : Kadınlara hitaben kullanılan bir ön ek. Ka Fadime, ka Aişe gibi. Ka Fadime...Ka benum sağa biŕ lafi kaĉ defa demåm lazim. Kadalik : Çok az veya çok küçük olanı ifade eder. Küçücük, azıcık, minnacık gibi. Bu kadalik sakiz iĉun boşina dalmişim ormånluğa. Kaful : Yabani ot ve dikenle sarılan , içine girilmesi zor olan yer. Yolumi şaşurdum, duştum bi kafulluğun iĉina. Kać : Evlenmemiş genç kız.

Kağana

:

Bizum kać ħalasinden ĝäläćäk, óni bekläirum. Omlet. Ĝälin oläcäk yaşa gäldun, biŕ kağana bilä edemäsen.

Kaŕinĉaŕt : Bir tarla ismi (khaçapit'te) Mäktäbun aşağisina Kaŕinĉaŕt diok biz. Òŕädä ĉaylukläŕumuz varduŕ. Kalaş : Ilık esen yel. Ĉåmaşuŕi yikadum, verdum kalaşa…iķi saatun iĉindä kuŕudi. Kalif : Kuş veya yabani hayvan avlamak için ağaç dallarından yapılan kamuflajlı barınak. Saŕi kuş kondi inćiŕa. Ben da tufeğun burnini ĉikaŕdum kaliften dişäŕi... Karba : Genellikle, aşı yapılan fidanlar için kullanılır.

Kastobe

:

İķi tåne kaŕémiş karbaladum...al biŕini ĝotuŕ peşugdéyoni. “Kaspace” veya “Ka Astvazze” ile başlayan bir küfürü tam söyleyecekken, eşiğinden dönüldüğünü (tövbe = tobe ilave ederek)belirten bir sözcüktür. Ye kastobeläŕun işi, bak ki kafasina hiĉ laf ĝiŕuŕ_ mi.

Kavul : İddiaya girmek. Ben dedum ki Ali bòyuktuŕ, ò dedi ki Memet bòyuktuŕ. Dedum ki vaŕ misen kavula. Kaz(Gaz) : Büyük yabani arı. Kaz puninun iĉina biŕ gegma kaynak su tokup yakärläŕ. Kazäyäk : Tohumları bıldırcınlara yem olarak da verilen bir tür ot. Kazäyäğ_ oti beyudi, ĉayun ustini kapladi. Keinć : Mısır ekmeğinin kabuğu. Äkmäğun keinćini ĉäkma, ĝeŕisini ķim yiyäćäk? Kelav : Bıçak, orak, tahra gibi aletlere keskinlik vermek için eğe veya taş ile biletmek. Ķorsä taşindä taħrayi bilättum. Bi dä kelav verdummi işum tåmåmduŕ. Kerğun Kerćuk

: :

Kıran. Kerğuna ĝäläsiz…kerğun ĝirsun ķokuguza. Tavanın sonunda kalan, "muhlama"nın kazıyarak yenilen kısmı.

Ĉoćukluğumuzdä muħlamanun kerćuği iĉun ĉok ĉäkişurduk. Keregin : Dayı hanımı. Senun häŕälda ki ĝenä kereginug kaşendi, soğulmak istäiŕsen.

Page 14: Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler · 1 Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler : Ää : A ile E arası bir sestir. Åå : A ile O arası bir sestir

14

Ķerendi : Tırpan. Boğun ĉok işum vaŕ, ķerendi vuŕäćeğim. Ķeŕħać : Çıplak dokunulduğunda deride su toplanmasına yol açan zehirli bir bitki.

Kentfoi

:

Seğeŕ seğeŕ iķen ķeŕħaćun uzağinden ĝäĉäŕ, biz bilemäduk. Erkek kedileri peşinden koşturan dişi kedi. Ka Fadime… seni ĝidi kentfoi!. Ben sağa soğra ånglatäćäğim.

Ketemån : İneklere tuz vermek için yünden örülen, ip askılı tuz kabı. Séğéŕa tuzi veŕdum, uysallaşturdum. Soğra ketemåni astum duvaŕa. Keĉ : Tekme anlamındadır. Tekme sallamak anlamında ise "Keĉ atmak" kullanılır. Seğeŕ biŕ keĉ atti, sağduğum suti da yera tokti, hander. Kelħaduş : Vurup kırmak, yere sermek. Ònun babasi ĝälursä hepuguzi kelħaduş edäŕ. Beni siniŕlenduŕmaun, hepuguzi kelħaduş edäŕum. Kikili Şäkäŕ : Akide şekeri. Ò zåmånlärdä ĉikolotayi ķim buläćäk, kikili şäkäŕumuz bilä olmäzdi. Kinatoz : Bir armut cinsi - khaçapit'te- Ćåmenun oğinde kinatoz aŕmutläŕi vaŕidi... yaşlendi, yenisi tikelmädi, kayboldi ĝitti. Kita : Oğlakları veya keçileri çağırmak için kullanılır. Ĝäl kita kita dedum, olaği yakaladum. Kobal(gobal) : Uç kısmına doğru genişleyen iri topuz. Lazuti ĉuvala doldur, gobal_ ilen vuŕ... yaŕisi ufalenuŕ. Ĝeŕisini da äl_ilen ufalatursen. Koknoĉ : Kadınların belden aşağı bağladıkları siyah şal önlük. Koknoĉumuzi bağlarduk, puşimuzi takärduk, duşärduk yäylä yolina. Konkul : Mısırın saçı andıran püskülü. Biz äsķiden konkul ćigarasi iĉärduk. Kop : Oyuk, oyulmuş, dar, karanlık ve derince. Dozer, koptaşi yeŕinden oynatti...däluktä beş alti tåne äski kaşuk bulduk. Kor : Saçkıran denilen hastalığın deride bıraktığı demir para büyüklüğündeki çıbanımsı bölge. Ĉoćuğiķen başumuzdä kor olduği zåmån, iğnenun ući_ilen yazduŕurduk, okuturduk, ĝäĉärdi. Koŕoħ : Ateşin en sıcak yeri, kızgın közlerin orta yeri. Oy evladum, eldun da yuŕeğumi koŕoħläŕa attun ĝittun. Ķorsä : Yanındaki koldan çevirerek kesici aletlerin biletildiği aygıt. Ķorsä taşini bi ĉävur da habu taħrayi biŕ biläteyim. Korit : Bir-iki yaşlarındaki genç keçi. Fazla ķäĉimuz olmäzdi, oleni da Korit_iken ķäsup yerduk. Kotit : Yabani hayvan yavrusu Baktum ki domuz, iķi tåne kotitini takmiş peşina, baħĉenun yolini tutmiş. Koĉiŕa : Evde kalıp tarlaya gidenlere ve eve yemek yapan, ortalığı derleyen kadın. Bakälum ki koĉiŕa boğun biza nä yeduŕäćäk. Kozdik : Altını sıklıkla ıslatan, sidikli. Kozdik seni!... koćća adåm oldun, ĝenä dibuga işäŕsen. Ķoĉfor : Yayladan göçe hazırlananlar, göç etmek üzere olanlar. Ĝoktä haşaif kuşläri dolånuŕ, aşaktä ķoĉforläŕ hazirluğ_edäŕ.

Page 15: Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler · 1 Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler : Ää : A ile E arası bir sestir. Åå : A ile O arası bir sestir

15

Kudi : İnce yün veya orlon ipten örülen başlık. Däŕänun karşisindä oturiiŕdun, seni başuga taktuğug kudiden tånidum. Kufiĉa : Genellikle meyve toplarken kullanılan üç ayaklı saplı küçük sepet. Kufiĉayi yavaşĉe enduŕäćäksén ki dala takelmäsun, uzumläŕ yera tokulmäsun. Kukma : Güğüm. Puğaŕa ĝit habu kukmai dolduŕ, vur taşa berak derdiläŕ, biz da inånurduk... ĉoćuğ_iduk tabii. Kuku : Baykuş. E kuku ne otärsun, e dillärun kurusun, bérak yarum uyusun. Kukuf : İbik. Bizum ħoŕozun kukufi dähä uzunduŕ. Kumaŕ : Eflatun renkli çiçekleri açelyayı andıran dağ gülü ağacı. Biŕ dä baktum ki ĉakal kumaŕ tåmlisinun dibindä yatmiş. Kumez : Ahırdan gelen hayvan sidiklerinin birikmesi için dışarıda yapılan yer. Habu kumezun ustini biŕ taħta_ilen ortun ki uşakläŕ iĉina duşmäsun. Kupas : Yüzükoyun. Ĉoćuğiķen biza, "kupas yatmaun, ĝavurläŕ kupas yatäŕ" derdiläŕ. Ķuski : Kalın, büyük eldemiri, levye. Bu taşi oynatmak iĉun iki tåne ķuski lazim. Kupli : Asma kilit. Aĉemäsunläŕ deina senduğa kupli taktum, senduği aldi ĝoturdiläŕ. Kuta : Köpeklere yaklaşırken sakin olmaları için kullanılan bir sözcük. Ĝäl kuta, ĝäl kuta deyup ķópeğun yåninden ĝäĉup gidäćäksén ki, atlamäsun. Lag : Köpek yemeği. Bu yemäği ķópäğun lagåmånina koysån, ķópäk da yemäz. Lagod : Oğlan. Ergenlik öncesi yaşlardaki erkek çocuklar için kullanılır. Bizum lagod mäktäba ĝitti mi boğun(bugün). Lagåmån : Köpek yemeğinin konulduğu kap. Sufra vakti sufriya ĝälmiyen, kaŕnini lagåmånden doyuŕuŕ. Laguş : Köpeğin yemeğini koklayıp bir-iki lokma yedikten sonra bırakması. Oğuga ĝälen yemäği laguş edup bérakma, ye da karnugi doyuŕ. Laķi : Birini köpek seviyesinde gördüğünü ifade etmek için kullanılır. Hä laķium hä, oylä koniş, afķuŕup duŕ. Lalaħ : Aptal, akılsız. E koća lalaħ! Baćak kadaŕ uşak seni paŕmağinde oynatti da ånglamädun. Lećeruş : Vıcık vıcık hissi veren, yağlı. Saĉum lećeruş etmiş, yikånmåm lazim. Leğ Vermek : Bozulma veya başka bir nedenle kayganlaşmak, o görüntüyü vermek. Bu ħiyarläŕun leği ĉikmiş at ki ĝitsun. Leğboig : Altın sarısı renge sahip bir köryılan türü. Leğboig elduŕmak ĝunaduŕ. Leğćać : Karnı tok sırtı pek olmayan, etraftan geçinen, bunu yaşam tarzı olarak benimseyen, canını sıkmayan, avare dolaşan kişiler için kullanılan küçümseyici bir sözcüktür. Bizum leğćać néŕälärdäduŕ. Oy ò yeŕun dibina ĝirsun. Levarĉu : Yemek artıklarından yapılan sulu inek yemeği.

Page 16: Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler · 1 Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler : Ää : A ile E arası bir sestir. Åå : A ile O arası bir sestir

16

Yemäk niyetina bişeläŕ yeduk ama, yemäk miduŕ, levarĉu miduŕ bälli değil. Leleħ : Sıvı maddelerin ortalığa şaçılması. Kaymak kabi kereldi, ortaluk leleħ oldi. Leva Leva : Birini veya birşeyi yerde çekerek sürüklemek. Uşak ĝälmak istemädi, leva leva ĝäturdum. Libaŕt : Bağırdığında ölüm haberi alınacağına inanılan dişi çakal. Libaŕt bağeŕinćä ĝenä biŕi eläćäk derläŕ. Lilig : Boncuk. Ķädi duşmiş duvarun arasina, Ĝozläŕi lilik lilik biza doğri bakärdi. Lokma ĉala : Tamir edilemeyecek derecede parçalanma, paramparça olma. Siĉon giŕmiş senduğa, yeni tikturduğum fogayi lokma ĉala etmiş. Lordu : Sümüklüböcek. Ķoşäden yokaŕi lordu yurumiş, islakluğinden bälli. Lot Olmak : Sırılsıklam ıslanmak...donuna kadar ıslanmak. Däğoŕmona lazuti ĝoturdum, doniştä yağmura yakalendum...lot gibi oldum. Maćoŕ : Parmak boyutundaki salatalık. Mademki bu kadaŕ maćoŕläŕi topladuk, baŕi tuŕşisini kuŕälum. Mafuş : Yağda kızartarak yapılan hamurlu yiyecek. Ĝećä temćittä nä yiyäćäksen, biŕkaş_ tåne mafuş, biŕaz da yoğurt, tåmåm. Magar sofrası : Gelinin damat evine getirildiğinde düğüncülere kurulan ilk sofra. Magar sufrasina ilkin aşçiya atma turķi atärläŕ. Mağol : İneklere yem olarak kesilen diken bitkisi. Keş ĝuni täze yem yok ki, ĝidup mağol biĉäćäksén, atäćäksén séğéŕläŕun oğina. Maħat : Çuvaldız Ħok ĉuvalini maħatilen tikäćäksen... ĉeketun puli maħatilen tikeluŕ mi? Matħollamak : Çomak sokmak, gereksiz yere karıştırmak. Kağvayi yatiştuŕmak yeŕina biŕ matħol da sen sokma.

Mamenĉuş

:

Bu radioyi matħollama, bozäćäksen. Ellerin kar soğuğunda haddinden fazla üşüyüp kızarması. Uşağun älini ateşa doğri tut, sovukten mamenĉuş olmiş.

Marsi : Uzun kalın diken. Kolumdäki fufut da maŕsi tiķeni batmiş ķibi ağeriiŕ. Masti : Dişi köpeklere verilen ad. Bizum zåmånumuzdä bi soz vaŕ idi. masti, kulakläŕini asti. Mećeħ : Çok küçük sinek. Äyrån kabini kapat, iĉinä mećeħ ĝiŕmäsun. Meći : İmeceye katılan kişi. Yarun saba eŕķen kakäćäim. Umerläŕä mećiluğa ĉağerdiläŕ. Mećiluk : İmece. Mećiluğ_ olmäsa, bu milletun işläŕi bitmak bilmäz. Méäħov : Üstünde ince siyah meyveleri olan bodur çalımsı dağ bitkisi. Yaŕun saba dağläŕa méäħov yemağa ĝidećäuk. Määmog : Pembe çiçek açan, dile değdirildiğinde acımsı tad bırakan bir bitki. Salaħåna ķòpäk gibi ĝäz, aħşom da sufradä määmog yersen. Määpos : Bir tarla ismi (khaçapit'te) Määpos’tä radar yapäćäimişläŕ, häberuguz vaŕmi? Mäĉäbul : Karatavuk kuşu iriliğinde göçmen bir kuş.

Page 17: Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler · 1 Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler : Ää : A ile E arası bir sestir. Åå : A ile O arası bir sestir

17

Sari kuşa attum ama, mäĉäbuli vurdum. Mäsuik : Turuncu göğüslü ince bir kuş. Aħeŕkapide bi tuzak kurdum, iĉina duşä duşä biŕ mäsuik kuşi duşti. Mäun Mesuŕ

: :

Hayvandan sağılan sütün biraz su katılarak ısıtılması. Paluldäki uşağa mäunsuz sut veŕélmäz. Ahırlarda hayvanların önünde uzayıp giden yem kabı.

Mesamol

:

Mesuŕ ağzina kadaŕ yem doli. Yaranın kabuk tutması. Ĉibånugun ustini kapatma ki mesamol bağlasun.

Mila Taşı : Arazi sınırını göstermek için toprağa dikilen beton taş. Bu mila taşinden otäki mila taşina otuz metre var. Mişluk : Ekmeğin iç kısmı. Adåmun dişläŕi olmäinće mećbur äkmäğun mişluğini yiyäćäk. Moća : Kuluçka dönemindeki tavuk. Kuĉuğiduk, ĝittuk moćai kaldurduk yerinden, altindeki yemurtaläŕi alduk. Moćiŕ : Ateşe üflendiğinde havadan aşağı süzülen yanmış beyazımsı odun tozları. Ateşten biŕaz ĝeŕi duŕ, başuga moćiŕ uĉäćäk. Moğ : Hayvanlara yedirmek için biçilen taze ot. Seğerum yeni doğuŕmiş. Ĝideyim da därä duzinden uğa biŕ yuk moğ biĉeyim. Mokuar : Teyze kocası. Mokuaruma dedum ki boylä boylä, toŕnuği oğluma istemağa ĝäläćäuk. Mongoŕ : Büyük düğme. Paltonun puli mongoŕ olsun ki, däluğinden atlamäsun. Mol : Sırt yüküne gelecek büyükte kesilen ağaç dalları. Ķästum kézélağaći, edäćäğim molini, ĝäl da sen bana soylä, sevdaluğun halini. Moni : Gürgene benzer bir ağaç. Bizum Ćemag’un ustindäki moni ağaćindä doŕt tane petäğum vaŕ. Mola : Ilık. Uşaği mola su ilen yika ki ħaşlånmäsun. Molokoz : Henüz tadını bulmamış yiyeceklerin tadını belirten sözcük. Verduğumuz mäyä eyi tutmädi. Yoğurtun dadi biŕaz molokozduŕ. Moŕşuba : Maşrapa. Boğunki yemäğumuz biŕ parĉa äkmäk, biŕ moŕşuba da eyŕån(ayran). Moloş : Katırları ifade eden bir sözcük. Ķemal emićänun moloşi ķoyun duzina ĝäldimi yeŕa yatup tavluş edäŕdi. Mozi : Genç dişi inek. Alaćali biŕ tåne mozimuz vaŕidi, adi da "Fenäŕ" idi. Mozibadać : Bir tarla ismi (khaçapit'te) - mozinin yuvarlandığı yer anlamındadır - Bizum toğli da Mozibadać’den ĝäĉärķen yolun altina uĉmişti. Mumulik : Dağ çileği. Bu pilavun yånindä şimdi mumulik ħoşafi lazim idi. Mur : Kararmış güğüm, tencere veya soba borusundan bulaşan siyahlık. Yuzumi muŕ_ ilen kapkaŕa ettum, ĉıktum yola, kezläŕi koŕkutmäğ_iĉun. Munćuŕ asmak : Surat asmak. Nä ettum ki ĝenä astun munćuŕläŕungi. Nav : Tulumun alt kısmına takılan, içine sipsi yerleştirilen ahşap kısım. Tulumći tulumunun / Navi olayim navi /

Page 18: Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler · 1 Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler : Ää : A ile E arası bir sestir. Åå : A ile O arası bir sestir

18

Nezevoi : Çiftleşme dönemine girdiği anlaşılan, hamile kalmaya hazır inek.

Nalia(Nalya)

:

Nezevoi seğeŕ ķibi nää uşakläŕun peşina gidäŕsen? İçinde kuru yiyecek barındırmak için, direkler üstünde kurulan ahşap yapı. Nalialäŕun diŕäkläŕina da tenäķä sarärsen ki siĉån ĉikemäsun.

Norsuk : Seyreklenen mısır tarlasında, sökülen küçük mısır fideleri.

Norć

:

Biŕ yuk noŕsuk ĝätuŕ da seğeŕläŕä véŕelum. Ahırın ahşap (tahta veya bitişik kalaslardan oluşan) tavanı. Aħeŕun tavånini aralukli yapmişläŕ...norćun arasinden toz tokuluŕ.

Obuŕ : Öldükten sonra mezardan çıkıp geceleri dolaştiğina inanılan kişi. Tita Nuri obuŕ ĉikmişti... ĝećä ĝälurdi bizum eva, biŕ getoğ suti iĉup ĝidärdi. Oćguş etmek : Kusacakmış gibi yapmak. Oćguş edäŕ, oćguş edäŕ... biŕ turli kusemäz ki rähätlasun. Oğartlamak : Ayıklamak, temizlemek, seçmek. Ĉayläŕi topladum, kart yaprakläŕi da oğartladum, bişe yok. Oğvånk : Kazanda çeşitli bitki ve sebze artıklarını pişirerek yapılan inek yemeği Oğvånk kazånini pilitanun ustinden enduŕ ki sovusun. Onćuŕa : Kendine özgü kokusu olan bir tür yabani bodur bitki. Onćevuŕt

:

Ĉakal tavuği kaptuği ĝibi onćuŕalukten aşağa kayboldi. Saka kuşu gibi renkli bir kuş. Onćevuŕt mi? Ķopäk kuşi da diok uğa biz.

Oħteneĉ : Bir tarla ismi (Khaçapit'te) Bu saba endum Oħteneĉ’a, ħäkläŕi bağladum ĉimenluğa. Oki : "Madem ki" anlamına gelir. Oki sen ĝäläcäksen bari ben da boğun işa ĝitmeyim. Oki ĝonlum ħoş değil, bahar da bana kiştur. Olo : Erkeklere hitap ederken kullanılan bir ön ek. Olo Kasparoğli, ĉarşiya mi ĝidärsen? Ongua : Ahşap evlerde tavanda yatay olarak uzanan kalın kalas( orta direk).

Onĉħuda

:

Ongua gibi boyug uzadi åmå akel vaŕ mi, óni bilemiyäćäğim. Kara ateşin yandığı ocaklık yerin aralıklı tahtalardan yapılan tavan döşemesi. Onĉħudanun ustina huŕma (ince, dal huŕmasi) säŕup kuŕuturläŕ.

Onić : Bit sirkesi. Biŕinun başindä onić vaŕ isä, bit da vaŕduŕ. Onluħ : Nane. Orĉa

:

Täze lobia yemäğinun tadi, onluħ_ ilen ĝäluŕ. Yeşil soğan bitkisinde, ucunda tohum bulunduran soğan yaprağı. Soğånun orĉasinden duduk da yapeluŕ.

Oŕnuş : Köpeğin çıkardığı uluma benzeri sesler. Ķòpäk ĝenä oŕnuş edäŕ...ĉik bi bak, biŕi mi ĝäldi. Oŕuć ( ouć ) : Geviş Deminden bäŕi oŕuć edäŕsen, nä yersen. ? Pāħ (Paŕaħ) : Üstü açık koyun ağılı. Ayu ĝälmiş, paŕaħten koyini almiş ĝitmiş, bizum häbeŕumuz olmåmiş. Paĉak : Mısır, fındık gibi sebze ve meyvelerin yolunup atılan dış kısmı. Funduği paĉağinden ayiŕup säŕmak lazim. Bu lobiya täze değil, ĉok paĉakli. Paĉka : Standart ölçülerdeki bir deste veya kutu dolusu maddeyi ifade eder. Ķipŕit islånmişti, biŕ paĉka ķipŕit_ ilen biŕ ateşi yakemädum. Baćimun duğunindä tabånća attum da biŕ paĉka meŕmi bituŕdum.

Page 19: Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler · 1 Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler : Ää : A ile E arası bir sestir. Åå : A ile O arası bir sestir

19

Paĉħa : Tarlalarda genellikle ot konulan ahşap baraka. Yağmuŕ ķäsmäzsä, paĉħanun iĉindä yatäŕsiz aşağa. Pag : Taşların yığılıp küçük tahtalarla örtülmesiyle yapılan çoban kulübesi. Äsķiden pagläŕun ustini ħarduma ilen kapaturduk, ustina da taş korduk. Pagla : Patlamış mısır. Kéşin dişäŕide biŕ metre kar oluŕ. Biz da ateşun başina otuŕup pagla edäŕuk, yeŕuk. Pağenk : Beyaz borozanı andıran çiçekler açan, sarmaşık gibi tırmanıçı bir bitki. İķi suŕum arasindä ĉay tåmliläŕinun usti pağenk_ ilen kaplånuŕ. Paħil (Paħluş) : Hayran olmak. Kezun oylä ĝuzäl aħlaki vaŕ ki, paħil oldum ben òğa. Palul : Kundak. Uşaği palul edup kodum peşiğa, karni da ać değil. Part : Bir kucaklık destelenmiş kuru ot. İķi part dää(daha) kodun mi, biŕ yuk oläćäk. Partiye : Aynı safta olanlar, takım. Ħaĉapit partiyesi toplånsun...Därviş'un arabasi ĝäldi. Papa : Mısır unu ile yapılan, ortasındaki oyuğa yereyağı konup yenilen bir yemek. Muħlamanun yağini az koinćä , papa ķibi kati oluŕ. Papaħ : Keçi yününden yapılan başlık. Kéşun sovuğindä alafa ĝidäŕduk, papaħläŕumuzi da enduŕuŕduk kulakläŕumuza. Peĉeria : İnce, çatı kaplaması olarak biçilmiş tahta. Paĉħanun peĉerialäŕi da ĉuŕumiş. Peĉħuş : Ayıklama işi. Fundukläŕi peĉħuş ettukten soğra säŕ ĝuneşa ki kuŕusun. Peduş : Tüylerini yolma işi. Kuşi vurdukten soğra sićağiķen peduş etmak lazim. Pepuħ

:

Süt kaynarken üzerinde oluşan köpük. Suti kaynaten pepuħini da yeŕ.

Peläķi : Açık ateşte ekmek pişirmek için kullanılan, kil toprak veya taş kap.

Pezuş Etmek

:

Peläķinun ustina sać ortulur, ustina da ķoz koyulur. Sineklerden rahatsız olan hayvanların sağa sola koşturması. Do nää Şabonoğlinun katiŕi gibi pezuş edäŕsen?

Per : İçinde koyunların sütünün sağılıp tek tek dışarı salındığı, etrafı yığma taşlarla çevrili olan üstü açık yer.

Peşalut

:

Tåm koyinläŕi sağmiştum ki, ayu ĝäldi duşti perun içina. Khaçapit’te bir tarla adı. Hey seni yolliyeyim Peşalut’ten yòkaŕi ki biŕaz otliyäsen.

Pilonĉ :

Eğrelti otuna benzer bir bitki.

Pinĉ

:

Pilonĉ, eerti ĝibi dalli olmäz. Çok küçük cam kırığı veya odun parçası. Sırça. Bardağun kéruğini topliyeyim derķen pinĉi diķen gibi äluma batti.

Pirt : Ateşi tutuşturmak için çıra niyetine kırılıp bir araya toplanan ince çalılar. Yäylädä ateş yakmak zoŕ değil. Odunläŕun iĉina iķi avuć pirt kodun mi, ĉak ķipriti yånsun. Poćo : Derelerde yaşayan bir tatlı su balığı. Ħaĉapit’un däŕäsindä alabaluk vaŕ, ama poćo baluği da ĉoktuŕ. Poĉuş : Emekleme.

Page 20: Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler · 1 Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler : Ää : A ile E arası bir sestir. Åå : A ile O arası bir sestir

20

Beş ayluğ_iķen poĉuş etmağa başlamişim. Poĉħuş : Toprağı el veya pençe ile karıştırmak, eşelemek. Porsuk bu ĝećä boståna ĝiŕmiş, patatis fideläŕinun ķokini poĉħuş etmiş. Poħpätin : Ortası kolayca delinip kaval yapılmaya müsait bir tür ağaç. Poħpätinden ćibul(sipsi) yapup ĉaläŕduk. Pologuş : İnleyip bağırmak. Ĝenä midesi ağeŕuŕ, odanun iĉinde pologuş edäŕ. Pompoşik : İçi yün veya pamuklu yatak ve minderlerin yumuşaklığını belirtir sözcük. Yuni kuŕuttum, sopaladum, doldurdum yatağa. Pompoşik pompoşik yatäćäim. Por : Isırdığı yerden kan çıkan bir tür iri sinek, at sineği. Bişe dişlädi ama, por mi_idi ari mi anlamädum. Poŕ : Pencereyi veya kapıyı bir parmak aralık bırakmak. Kapiyi poŕ berak ki, uşak ĝälinćä iĉäŕi ĝiŕäbilsun. Pornak : Yayladaki genç öküzlerin ileride olası bir damızlık veya karasabana koşulma durumu için bir dönem özel besiye çekildikleri alan. Bu oķuz pornak oķuziduŕ, kòvätliduŕ...bahĉeläri bunilen koşäćäuk. Porĉuma : Yeşil alanlarda kendi kendine yetişen bodur bir bitki Biŕ yuk yem ettum…kalon ot, inće ot, porĉuma…ne buldumsä biştum. Poŕuş : Toprağı kazma işi, poruş(pouş) etmek Evun aŕkasi poŕuş edelup aĉelmäzsä, duvarden su ĉäkäćäk. Puĉħiş : Dökülen yaprakları toplamaya yarayan ahşap tırmık.

Pug

:

Ĉaĉa etmağa ĝäldum, ħeĉkeli aldum, puĉħişi evdä unuttum. Kesilen ağacın yerde kalan kökleri ve iri gövdesi. Käståne puglåŕini yerden ĉikarsän biŕ kéşluk odun oluŕ.

Puğre : Bahçe kenarlarında kendiliğinden yetişen, geniş yapraklı bir bitki. Bu håndeŕ puğre da äsķiden bu kadaŕ ĉok olmäzdi. Pul : Düğme. Ķoynäklärdä pul berakmädunuz. Siza bunden soğra milaluğin oynamak yasak. Pumpulik : Çocukların, taneleri alınmış mısır koçanlarından(godvon) yaptıkları kule. Oyinćäğumuz olmäzdi, godvonläŕden pumpulik yapup oynaŕduk. Pun : Kuş yuvası. Kuş punini bozinćä, hava iķi ay aĉmäz. Punagol : Tavuğun herzaman yumurtladığı yerde özellikle bırakılan tek yumurta.

Pung

:

Tavuğun punindä biŕ tåne punagol berak. Yayığın çalkalandıkça içinde biriken hava. Yayuğun pungini alsåna kézum…Seeg sånki patliäcä gibi şişmiş.

Punipos : Bir tarla ismi (khaçapit'te) Ĉoćuğiķen yazin enäŕduk däréya. Punipos’un ĝoli ò zåmånlärdä ĉok däŕin idi. Punes : Tavuk kümesi. Punestä on beş tavukten kaldi ĝeŕiya beş tåne. Ĉakal ĝoturdi hepisini. Pupul : Çocuk dilinde yara, çıban.

Puŕ

:

Älumdä pupul olmişti, anåm melem surdi. Bir avuca sığacak miktardaki yeşil bitki. Bu senä bi puŕ bilä ĉay toplamåmişim.

Puşt : Kestanenin dışındaki dikenli kese Ķäståne puştinden ĉikmiş da puştini beğenmåmiş. Puĉeħti : Buzağıların sidik torbası. Seğeŕ ķendi buzağina biŕ keĉ vurdi, az kalsun buzağun puĉeħtisi patladi.

Page 21: Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler · 1 Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler : Ää : A ile E arası bir sestir. Åå : A ile O arası bir sestir

21

Risel : Yün eğirirken kullanılan çubuğun altına takılan yuvarlak geniş halka. Yiği nasil ki ĉävurdi, ući vurdi taşa, risel keŕeldi. Sadiŕ : Fideleri toprakta uygun aralıklarla sıralama işi, düzenleme.

Sadvel

:

Biber fideläŕini sadiŕ edinćä bostån boståna benzädi. Peynir yapılmakta olan sütün , çökelek benzeri bir kıvama gelmiş hali. Biŕ peynir edeyim dedum, sutum sadvel oldi kaldi.

Sal : Dibi derin uçurum. Moziyi sal taşun ustina ĝotuŕma... Aşağa uĉäŕ ha. Serduk : Kökü derinde olan katı irin.

Seeg

:

Ĉibånun iĉi serduk doli idi. Jileti vuŕinćä dişäŕi atladi. Yayığın ağzına bağlanan deri parçası Seeg kävi bağlonmäz isä, yayukten äyrån akär dää!

Särt : Örümcek. Sasiŕmak

:

Ortaluği särt puni tutmiş. Taciz amaçlı söz veya fiili müdahale, sataşma. Uşağun başina sasiŕma!... ĝit oyåni!.

Soć : Kısa sopa. Aŕmuta biŕ soć attum, nerdä_ise biŕ digina aŕmut tokuldi dibina. Siftä(Siftäki) : Daha önce ( önceki ). Kerma tufäğilen iķi tåne attum. Siftä vuŕemädum, ama soğra kuşi aldum aşağa. Singir : Tümsek. küçük ve sivrice keskin yükselti. Milayi singirun ustina tiktum, kolay vuŕäsen deina. Sung : Ağaç gövdelerinde oluşan, yer mantarından farklı, yenilebilen bir mantar. Ağaćun ĝovdäsina yapişen sungden bòyuk biŕ parça ķäsup eva ĝäturdum. Şāħodut : Bir tarla ismi (khaçapit'te) - çiseli ot anlamında - Şaaħodut’tä ķeŕendi vurduk, ĉizäli olduğinden ķästuğumuz otläŕ zor kurudi. Şaħa : Ceviz silkmeye yarayan uzun ve düz sırık. Ćevizun ustinden şaħayi nasil ki aşaği attum, az kalsun seğeŕun başına batäćäğidi. Şaŕ : Kadınların taktıkları alaca renkli puşi. Ĉarşiya ĝidäŕken en ĝuzäl elbisemuzi ĝeyäŕduk, başumuza da şaŕumuzi takäŕduk. Şay : Puşinin altına saçları kapatmak için takılan kenarı işlemeli siyah başörtüsü. Şay da ĝeniş olurdi, kenärläŕini titriba ilen işlärduk. Şaŕba : Eşarp. Başumdäki şaŕba ĝuzäl ama, kenäŕini bonćuğ_ilen işlemäk lazim. Şeħşeħun : Bir armut cinsi - khaçapit'te- Şeħşeħun aŕmutinun da ķoki kurudi. Şemuş : Horlamadan sesli uyumak. Şemuş etmek. Oylä ĝuzäl şemuş edäirdun ki uyånduŕmağa kiyemädum. Şenlagod : Çekirge iriliğinde, toprağın içinde fide köklerini kesen bir böcek. Bu senä da şenlagotten ĝäĉelmäz. Olduği ĝibi fideläŕun ķokini kuŕutti. Şerad(şerat) : Süzme amacıyla torbaya doldurulan yoğurttan çıkan su. Anåmun ettuği sezmanun iĉindä biŕ dåmla bilä şerad olmäz. Şib : Kabak, salatalık gibi sebzelerin uzayıp giden bitkisi. Kabağun şibina bakinćä dersen ki bunun ustindä yuz tåne kabak varduŕ. Şim : Kapı eşiği. Şimden dişäŕi işema, peŕilenursen. Şoŕ : Bebeklerin altına bağlamak için uygun boyutlarda kesilen bez parçası.

Page 22: Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler · 1 Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler : Ää : A ile E arası bir sestir. Åå : A ile O arası bir sestir

22

Uşağun altina bağlamak iĉun biŕ tåne bilä temiz şoŕ kalmåmiş. Şoŕtuħ : Yüksek yaylalarda bol miktarda kendiliğinden yetişen bir tür bitki. Yäylädä tuvalet yok tabii, mećbuŕ şoŕtuħluğa ĝidäćäksén. Şoz

:

Çukurda veya gölgede kaldığı için üstüne güneşin geç düştüğü arazi. Sizun ĉayluk şoz miduŕ ĝunälimiduŕ?

Şud Şuŕk

: :

Sivilceyi andıran kızarıklık. Ĉenĝemdeki fufut değil, bi kuĉuk şud ĉikmiş. Gölge gibi… karaltı. Penćäränun oğinden yokari biŕ şuŕk ĝäĉti, odum patladi.

Şuŕ Gelmek : Yerde sürünmek. Yeni elbise_ ilen yerdä şuŕ gäl bakälum... aħşåm babåga hesabini veŕursen. Taĉi : Çocuk dilinde yıkanmak. Ĉok ķirlendun yavrium, ĝäl da bi taĉi taĉi edälum. Talabućik : Neşe kaynaklı olarak yerde boğuşmak, yatıp yuvarlanmak. Bidä baktum ki ĉayirläŕun arasindä ĉakal, yavriläŕi_ilen talabućik edäir. Tapul : Koyun yününün taranıp kabartılmış hali. Hey mubaŕek kar, tapul tapul yağäiŕ. Tapul taŕağini ĝóŕen oldi mi. Tapuş : Sürülen tarlada toprağı kazma ile ufalama işi. Yarun mećiluğa ĝidäćäğim. Komalatläŕun baħĉedä tapuş işi vaŕ. Tar : Tünek. Ò kadaŕ uykusi vaŕ ki, tarun ustina ĉikarsån ònda bilä uyuyäćäk. Tarĉi Geri : Yeni gelinin düğünden birkaç gün sonra baba evine götürülmesi.

Tarĉevenik

:

Tarĉi ĝeŕi ĝotuŕulen ĝälin baba evindä uĉ ĝun kaluŕ. Bir yükün geçici olarak ara bir yerde toplanması. Oduni däŕä duzinden Umeipos’un sertina tarĉevenik ettuk.

Tartaluş : Feryat figan etmek, kendini yere atıp baş bacak sallamak. Ĉoćuğun şäķäŕini älinden alinćä, ĉoćuk tartaluş etmağa başladi. Tat : Çorapların topuk kısmı. Äyäğumi uzattum ateşa ki kurusun, yun ĉuŕabun tati yåndi. Tat(tatul) : Kedi ve köpek patisi. Ķopäğumuz ĉok akelli idi. Tati ver dedun mi, äyäğini kalduŕup äluga kordi. Tavli : Zayıf olmayan veya normalden biraz şişmanca olan. Kurbåndä tavli bir seğeŕ alduk mi hepumuza yetäŕ. Tavluş : Yatıp yuvarlanmak. Ćevailläŕun moloş katir tavluş etmaği ĉok säväŕ. Temen : Bir eylemi yapmaya başlanması gerektiğini anlatır. “İlğa ilğa” benzeridir.

Täktuş

:

Sen äkmäk ħåmuŕini yoğuŕmağa temen başla, ben da ĝäliirum. Dikkatli bakmak. Ben óndaidum, ama Komalatläŕun uşak ĝälmiş mi idi, täktuş etmädum(täkduşmädum).

Teŕĉuş : Kirli çamaşırları suya bastırmak

Terduş

:

Fånelaläŕi teŕĉuşa koy da yemuşasunläŕ. Kesilip kurutulmuş dallardaki(deb) yaprakların çalılarından ayrılma işlemi. Habu debläŕi da biŕ terduş etmäduk ki seğeŕun oğvonkini pişuŕälum.

Termaş : "Håndeŕ"in, hayvanlar için olanıdır. Sahibi ölmüş hayvan anlamındadır. Hey sen termaş kaläsen da piĉäklära gäläsen. Terteruş : "Vıdı vıdı konuşma" yerine, "terteruş etma" derler. Biŕ şeyi bil da koniş, oluŕ_ olmäz terteruş etma. Bu sözcük gibi, süreklilik arzeden bir durumu ifade etmek için bazı

Page 23: Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler · 1 Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler : Ää : A ile E arası bir sestir. Åå : A ile O arası bir sestir

23

eklemeler vardır. Örneğin; Zerzeruş, Ĉerĉeruş, Şerşeruş, Gergeruş, Tortoruş, Godgoduş, Ħerħeruş, Perperuş, Petpetuş, Ĉetĉetuş...gibi. "Tok" diye bir ses duydunuz, bu ses o kadarla kalmayıp süreklilik arzetmeye başladıysa bunun adı artık "Toktokuş" olur. Bu toktokuş da näun näsiduŕ? Teşenuş

:

Yaranın kızarıp irin toplamaya başlaması. Äyäğumdäki ĉibån teşenuş etmiş, kara melem olsa da sursåm.

Tebuŕ

:

Kuş ve tavuk gibi hayvanların büyük kanat tüyleri. Bu düyleri yolma işine “tebuş etmek”, gövde tüylerini yolmaya ise “peduş etmek “ denir. Ortaluk tebuŕ_ilen dolmiş, tavukläŕi ĉakal mi kapti?

Titer : Kelebek.

Titek

:

Penćäräyi iķi dakka aĉik tutäŕsen, işiğun etrafina yuz tåne titer toplånuŕ. Her an yerinden oynayacakmış, fırlayacakmış, yuvarlanacakmış gibi durma hali. Ķopäk titäktä, ben titäktä…atlarsä sopayi yapiştuŕäcäğim.

Titriba : Eşarbın kenarına işlenen parlak küçük dairesel metal pullar. Salla titribaläŕi, ĉik kapiya parlasun. Tokuş : Öksürük. Tokuş etma, uşak uyånäćäk. Toħtić : İki ucu ağızda çiğnenmiş ıslak kağıtla kapatılıp içine hava üflenen, bir ucundan çalı sokularak diğer uçtaki tıkacı patlama sesiyle dışarı fırlatan, bir karış boyunda, kalın poħpätinden yapılan oyuncak. Benum toħtićum senun tabånćågden dähä ĉok säs ĉikartuŕ. Tormuş : Buruşuk, eskimiş, pörsümüş, ihtiyarlamış. Yaş ĝäldi älliya, tormuşladuk tabii. Ò elmanun kabukläŕi tormuş olmiş. Tumaŕ : Bütün. Hepsi. Ò kadaŕ aćikmişti ki, biŕ tumaŕ äkmäğun hepisini yedi. Tumb : Meyilli arazilerde rastlanılan çıkıntı veya tümseklere verilen ad. Tumbun kenäŕina kadaŕ gäldi, kendini eğliyemädi... häydemisen aşağa duşti. Tunĉ : Çenenin ucu. Yuksäkten atlayinćä tunĉini vuŕdi dizina, dişi kéréldi. Uŕä (Uä) : Geçmişte yapılan bir eylemi, başka bir durumla birlikte anmak için kullanılır. Ĉarşiya ĝittun uŕä ķenduga nää biŕ ĉeket almädun? Umeŕipos : Bir tarla ismi (Khaçapit'te) Umeŕipos’un lazuti kadaŕ tatli lazut yok. Domuz da ağzinun dadini biluŕ. Uĉħumul : Bir armut cinsi - Khaçapit'te- Uĉħumul armuti tez ĝälen biŕ armuttuŕ. Vainćig : Vah vah anlamına gele, acıma belirten bir sözcük. Evun da bir tånesiydi... ye vainćig, vainćig. Verestik : Kökü yerelması gibi yumru olan, çoban menekşesine benzer bir bitki. Dağlärden kar kaktuği ĝibi, biŕ dä bakärsen ki ortaluği verestikläŕ kaplamiş. Vånag : Yayla yerleşim yeri. Çoban kulübelerinin topluca bulunduğu alan. Äsķiden vånagdä kaŕabaluğ_idi, şenlukli olurdi. Şindi kalduk ķendi ķendumuza. Vaŕeg : Genç tavuk, piliç. Benum vaŕegum da yakinde yemurtia başliyäćäk. Vartivor : Hemşin yöresinde Ağustos ayında yapılan yayla şenliklerine verilen ad. Vartivora äsķiden ĝideluŕdi. E uzaktur dä... dağun başi. Yağmi : Üzerinde iş yapılan tarladaki çalışma düzeni. Tåmlilärdä ĉay kalmamasi iĉun, ĉayi biŕ yağmi_ ilen sirali toplamak lazim.

Page 24: Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler · 1 Metinlerin içerisinde geçen bazı harfler / sesler : Ää : A ile E arası bir sestir. Åå : A ile O arası bir sestir

24

Yiğ : Yün eğirmede kullanılan ince çubuk. Yiği dizugun ķenäŕinden kävi ĉävuŕinćä ip da ĝuzäl bukuluŕ. Zeħir : Toħtić'in iki ucunu kapatmak için ağızda çiğnenerek hazırlanan kağıt tıkaç. Benum zeħirum eyi değil… toħtićum ĝurlemäiŕ. Zerdeve

:

Sincap veya gelincik anlamına gelir. Ağaćun altina äsķi duşen meyvaläŕi toplamäzduk. “ zerdeve işämiş" derdiläŕ.

Zerza

:

Ahşap evlerin kapılarına yapılan kilit. Fermuara da zerza denildiği olur. Äsķiden evläŕun kapiläŕina zerza bilä yapmäzdiläŕ... ħersuzluğ_olmäzdi ki.

Zifun : Değirmende, suyu çarka fışkırtan haznenin ucuna takılan ahşap parça. Zifun ĉuruyinćä suyun taziği ķäseldi. Yeğuzar dayi da sağ değil ki yapsun. Zitik : Çekirge. Ben yokuştä yoŕuldum, bizum uşak zitik ķibi ĉikti yokuşi. Zuķen : Nezle. E bolakim bu ħäki bolånduŕenun burnina ħäk ĝibi zuķen tutsun.