20
Đnanmak Đstiyorum 1

Đnanmak Đstiyorum 1 · 2013-12-02 · Đnanmak Đstiyorum 7 zincirini almanın tam zamanında verilecek bir hediye olaca ğını dü şünmek-teydi. Buna ra ğmen, Sergios, bu hediye

  • Upload
    others

  • View
    6

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Đnanmak Đstiyorum 1 · 2013-12-02 · Đnanmak Đstiyorum 7 zincirini almanın tam zamanında verilecek bir hediye olaca ğını dü şünmek-teydi. Buna ra ğmen, Sergios, bu hediye

Đnanmak Đstiyorum

1

Page 2: Đnanmak Đstiyorum 1 · 2013-12-02 · Đnanmak Đstiyorum 7 zincirini almanın tam zamanında verilecek bir hediye olaca ğını dü şünmek-teydi. Buna ra ğmen, Sergios, bu hediye

Lynne Graham

2

Page 3: Đnanmak Đstiyorum 1 · 2013-12-02 · Đnanmak Đstiyorum 7 zincirini almanın tam zamanında verilecek bir hediye olaca ğını dü şünmek-teydi. Buna ra ğmen, Sergios, bu hediye

Đnanmak Đstiyorum

3

Harlequin High Life-2

ISBN 978-605-339-175-3 Đngilizce Adı: A DEAL AT THE ALTAR Türkçe Adı: ĐNANMAK ĐSTĐYORUM Copyright © 2012 by Lynne Graham Đngilizce Adı: HIS RING IS NOT ENOUGH Türkçe Adı: SEVDĐĞĐM ADAM Copyright © 2013 by Maisey Yates Yayının Adı: Harlequin High Life Đki Roman Birarada Tüzel Kişili ği: Harlequin Polska Spolka Z Ograniczona Odpowiedzialnoscia Đstanbul Şubesi Đmtiyaz Sahibi ve Uyruğu: Berkant Yıldırım T.C. Sorumlu Müdür ve Uyruğu: H. Rıza Bankoğlu T.C. Đdarehane Adresi: Mühürdar Cad. Uras Apt. No:83 D.1 Kadıköy – Đstanbul – Türkiye

Page 4: Đnanmak Đstiyorum 1 · 2013-12-02 · Đnanmak Đstiyorum 7 zincirini almanın tam zamanında verilecek bir hediye olaca ğını dü şünmek-teydi. Buna ra ğmen, Sergios, bu hediye

Lynne Graham

4

LYNNE GRAHAM

Đnanmak Đstiyorum

Çeviri Banu Barutlu

HARLEQUIN TÜRK ĐYE

Mühürdar Cad. Uras Apt. No.83/1 Kadıköy - ĐSTANBUL

Tel: (0216) 418 12 72 Faks : (0216) 338 87 12 [email protected] – www.harlequintr.com

www.facebook.com/harlequinbeyazdizi twitter.com/harlequintr

Page 5: Đnanmak Đstiyorum 1 · 2013-12-02 · Đnanmak Đstiyorum 7 zincirini almanın tam zamanında verilecek bir hediye olaca ğını dü şünmek-teydi. Buna ra ğmen, Sergios, bu hediye

Đnanmak Đstiyorum

5

ROMANIN KARAKTERLER Đ

Sergios Demonides Romanın erkek kahramanı: Son derece yakışıklı, acımasız ve güçlü genç bir Yunanlı milyarder

Beatriz (Bee) Blake Romanın kadın kahramanı: Đddiasız, doğal ve güzel bir genç kız Monty Blake Beatriz’in babası. Royale Oteller Zinciri sahibi Emilia Blake Beatriz’in yürüme engelli annesi Zara Blake ve Tawny Blake Beatriz’in, anneleri farklı olan üvey kız kardeşleri Nectarios Demonides Sergios Demonides’in büyükbabası Melita Thiarkis Sergios’un sevgilisi

Krista Sergios’un ölen karısı Paris, Milo ve Eleni Sergios’un ölen kuzeninin küçük çocukları Jon Townsend Beatriz’in eski erkek arkadaşı

Page 6: Đnanmak Đstiyorum 1 · 2013-12-02 · Đnanmak Đstiyorum 7 zincirini almanın tam zamanında verilecek bir hediye olaca ğını dü şünmek-teydi. Buna ra ğmen, Sergios, bu hediye

Lynne Graham

6

~ BĐRĐNCĐ BÖLÜM ~

“ROYALE Otel zinciri ile ilgili olarak ne mi yapmak istiyorum?” Konuşmakta olan çok uzun boylu, yapılı, koyu siyah saçlı Yunanlı er-

kek, abanoz kaşlarını kaldırdı ve alayla güldü: “Bırakalım Monty Blake, bu aralar biraz terlesin...”

“Peki, efendim.” Meslektaşlarının talebi üzerine soruyu sormuş olan Đngiliz yönetici Thomas Morrow, hissettiği gerginlik nedeniyle alnında ter damlacıklarının belirdiğinin farkındaydı. Dünyanın en zengin adamlarından biri olan güçlü patronuyla, nadiren bire bir görüşme yapardı ve Thomas, kendisini aptal veya saf gösterecek bir soru sormamak için çok dikkat edi-yordu.

Herkes, Sergios Demonides’in aptallara dayanamadığını bilirdi. Ne ya-zık ki bu Yunanlı milyarder başına buyruk davranmakla gurur duyar, iş kararlarının arkasındaki amaçlarını açıklama gereği de duymazdı. Bu du-rum ekibindeki yöneticilerin işlerini çok güçleştirirdi. Bir süre önce, Royale Otellerini ne fiyata olursa olsun almak, amaçları gibi görünmekteydi ve hatta Sergios’un, bu otel zincirinin sahibinin muhteşem kızı Zara Blake’le evlenmeyi planladığı hakkında güçlü söylentiler olmuştu. Ancak, Zara’nın, bir Đtalyan bankacının kolunda göründüğü fotoğraflar basında yer alınca, bu dedikodular son bulmuş ve Sergio’nun meraklı personeli, patronlarının bu gelişmeler nedeniyle rahatsız olduğunu gösterecek en ufak bir işaret bile görememişlerdi.

“Blake’e yaptığım ilk teklifi geri çekiyorum. Önerdiğim miktarı düşü-rüyorum,” dedi Sergios sakin bir tavırla. Muhteşem siyah gözleri parıldı-yordu: Bu erkeği, hayatta güçlü bir pazarlıktan daha fazla heyecanlandıran başka hiçbir şey yoktu.

Royale Grubunu yüksek fiyatla alma olasılığı Sergios’un hiç istemediği bir şeydi, ama birkaç ay önce Sergios bu teklifi yapmaya ve hatta bu an-laşmayı yapabilmek için fiyatı daha da yükseltmeye hazırdı. Niçin mi? Çünkü efsanevi iş imparatorluğunu, Londra’daki ilk Royale Otelin başın-dayken başlatan sevgili büyükbabası Nectarios, o sıralarda çok ciddi bir şekilde hastaydı. Sergios, şükür ki Nectarios güçlü eski toprak, diye şefkat-le düşündü. Yaşlı adam, ABD’de yapılan çok ileri bir kalp ameliyatı sonu-cu iyileşmişti. Sergios, büyükbabasının sekseninci yaş gününde bu otel

Page 7: Đnanmak Đstiyorum 1 · 2013-12-02 · Đnanmak Đstiyorum 7 zincirini almanın tam zamanında verilecek bir hediye olaca ğını dü şünmek-teydi. Buna ra ğmen, Sergios, bu hediye

Đnanmak Đstiyorum

7

zincirini almanın tam zamanında verilecek bir hediye olacağını düşünmek-teydi. Buna rağmen, Sergios, bu hediye için artık gereğinden fazla bir fiyat önermeyi düşünmüyordu.

Sergios’un, anlaşmanın bir parçası olarak neredeyse bir de karısı ola-caktı, ama kaderin güzel bir cilvesi, kendisini böyle bir hata yapmaktan kurtarmış ve Sergios’u rahatlatmıştı. Zara Blake, neticede, ne onuru ne de terbiyesi olan güzel küçük bir kız olduğunu göstermişti. Diğer yandan, Zara’nın annelik içgüdüleri çocuklar için çok iyi olabilirdi diye düşündü Sergios, isteksizlikle. Aslında, kuzeninin beklenmeyen ölümü sonucunda, üç küçük çocuğun sorumluluğunu yüklenmek zorunda kalmasaydı, Sergios ikinci kez evlenmeyi aklına bile getirmezdi.

Yakışıklı yüzü sertleşti. Sergios için bir felaket yeterli olmuştu. O ço-cukların hatırı için kendini ateşe atar ve yeniden evlenebilirdi. Bu daha ziyade, toplum önünde durumu idare etmek, o çocuklara bir anne vermek amacıyla yapılacak sahte bir evlilik olur ve vicdanını rahatlatabilirdi. Ço-cuklar hakkında hiçbir şey bilmiyordu ve kendisi de hiçbir zaman bir çocu-ğu olsun istememişti, ama kuzeninin çocuklarının mutsuz olduklarını bili-yordu ve bu durum onuruna dokunuyordu.

Thomas sessizliği bozarak, “O halde, bundan sonraki adımı Blake’in atmasını bekleyeceğiz,” diye fikir yürüttü.

Sergios büyük bir tatminle adeta homurdandı: “Ve bu, çok uzun sürme-yecek. Bu kadar çok borcu olduğu ve bu kadar parasız olduğuna göre başka bir seçeneği yok.”

“Sen bir ilkokul öğretmenisin ve çocuklarla aran da çok iyi,” dedi Monty Blake. Royale Oteli’ndeki lambri kaplı ofisinde, kendisine hayretle bakan büyük kızının şaşkınlığının farkında değilmi ş gibi konuşmasını sür-dürdü. “Bu nedenle, Demonides için, mükemmel bir eş olursun.”

“Hayır, dur bakalım orada!” Bee, yanıtını güçlendirmek istercesine elini de kaldırmıştı. Genç kızın

yeşil gözleri duyduklarına inanamıyormuş gibi parlıyordu. Terli anlına düşen kestane rengi gür saçlarını geriye itti. Babasının, kendisini ofisine çağırmasından duyduğu şaşkınlık ve endişesi boşuna değildi. “Benimle konuşuyorsun Zara’yla değil ve çocuklarına bakılması için kendisine bir kadın arayan, seks delisi Yunanlı bir milyarderle evlenmeye de hiç niyetim yok.”

Page 8: Đnanmak Đstiyorum 1 · 2013-12-02 · Đnanmak Đstiyorum 7 zincirini almanın tam zamanında verilecek bir hediye olaca ğını dü şünmek-teydi. Buna ra ğmen, Sergios, bu hediye

Lynne Graham

8

Monty, sanki söyledikleri bir fark yaratacakmış gibi, “Çocuklar onun çocukları değil,” diye araya girerek hatırlattı. “Kuzeninin ölümü üzerine o çocukların vasisi oldu. Her şeye rağmen bu sorumluluğu yüklenmeyi ne istedi ne de hoşuna gitti.”

Bu açıklama karşısında, Bee’nin zarif yüzü hissettiği sıkıntı nedeniyle daha da sertleşti. Çocuk sahibi olmaması gereken erkeklerle çok tecrübesi olmuştu, en azından, şimdi önünde durup, cinsiyetçi beyanlarda bulunan bu erkek gibi. Babası, küçük saf kızkardeşi Zara’yı, Yunan Gemicilik kralı ile anlaşmalı bir evliliğe ikna edebilirdi, ama Bee çok daha az etkilenen ve çok daha fazla kuşkucu bir yapıya sahipti.

Bee; babasının onayına asla ihtiyaç duymamış, aynı şekilde de babasın-dan onay almamış tek kızıydı. Büyürken, kendisiyle hiç ilgilenmemiş olan babasını, sevmediği ve saygı duymadığı gerçeğini kabul etmekten hiç korkmuyordu. Babası, daha da kötüsü, Bee on altı yaşlarındayken, biraz daha zayıflamasını ve saçlarını da daha açık renge boyamasını önererek, genç kızın kendisine olan tüm güvenini de yıkmıştı. Monty Blake için ku-sursuz kadın; sarışın ve ince olurdu; Bee ise kahverengi saçlıydı ve kıvrımlı vücut hatlarına sahipti. Masa üzerinde duran üvey annesinin fotoğrafına baktı: Ingrid; Đsveçli, muhteşem bir eski modeldi. Sarışındı ve ip gibi in-ceydi.

Bee, dürüstçe, “Özür dilerim, ilgilenmiyorum, baba,” dedi ve daha son-ra yaşlı erkeğin yadsınamaz bir şekilde yorgun ve gergin göründüğünü geç de olsa fark etti. Belki de babasının, bu korkunç öneriyi yapıp, Sergios Demonides’le evlenmesini talep etmesinin nedeni, yaşlı erkeğin işiyle ilgili endişeleri yüzündendi.

Monty Blake sert bir şekilde, “Öyleyse, ilgilenmeye başlasan çok iyi olur,” dedi. “Annen ve sen çok güzel bir hayat sürüyorsunuz. Eğer Royale Otel Grubu çöker ve Demonides de bu otelleri beş kuruşa alırsa, sonuçlar sadece beni ve üvey anneni değil, bana bağımlı olan herkesi etkiler...”

Bu felaket kokan öngörü karşısında Bee müthiş gerildi. “Ne demek istiyorsun?” “Ne demek istediğimi çok iyi biliyorsun,” dedi yaşlı adam sabırsızca.

“Sen kız kardeşin kadar aptal değilsin.” “Zara hiç de aptal-” “Doğrudan konuya gireceğim. Annene ve sana karşı her zaman çok

cömert davrandım...” Bu durum hiç hoşuna gitmese de, Bee, dürüst olması gerektiğini düşün-

dü. “Evet, öyle davrandın,” diye kabullendi.

Page 9: Đnanmak Đstiyorum 1 · 2013-12-02 · Đnanmak Đstiyorum 7 zincirini almanın tam zamanında verilecek bir hediye olaca ğını dü şünmek-teydi. Buna ra ğmen, Sergios, bu hediye

Đnanmak Đstiyorum

9

Şu anda söylemesinin yeri değildi, ama Bee her zaman, babasının anne-sine karşı olan bu cömertliğinin bir ‘vicdan’ meselesi olarak açıklanmasının daha uygun olacağını düşünmüştü.

Bee’nin Đspanyol olan annesi Emilia, Monty’nin ilk karısıydı. Çok ciddi bir araba kazası sonunda, Emilia, hastaneden felç olmuş bir şekilde tekerli sandalyede çıkmıştı. O sırada, Bee, sadece dört yaşındaydı. Emilia, çok kısa bir sürede, genç ve hırslı kocasının kendisinin bu halini çok itici bulduğunu anlamıştı. Sessiz bir onurla, Emilia, kaçınılmaz olanı görmüş ve kocasından ayrılmayı kabul etmişti. Karısının olay çıkarmadan ayrılmayı kabul etmesi-ne minnettar kalan Monty, Emilia ve kızı için çok modern bir sitede müsta-kil bir ev almış ve evin içi Emilia’nın gereksinimlerine göre yapılmıştı. Bee’nin yirmi dört saat annesine bakması zorunluluğu olmaması için de eski karısının tüm bakım hizmetlerinin masraflarını karşılamıştı. Annesine yardımcı olabilmek için sosyal yaşamında kısıtlamalar yapmasına rağmen, Bee’nin üniversite eğitimi alıp, çok sevdiği öğretmenlik kariyerine başlaya-bilmesi, ancak babasının maddi desteği ile mümkün olabilmişti.

“Korkarım, eğer dediklerimi yapmazsan, benim iyi niyet trenim bu da-kikada, burada duracak,” diye sert bir şekilde konuştu Monty Blake. “An-nenin oturduğu ev benim. Tapusu benim üzerime ve o evi istediğim an satabilirim.”

Bu açıklama karşısında Bee bembeyaz kesildi. Şok içindeydi, çünkü babasının bu yüzüyle daha önce hiç karşılaşmamıştı. “Böyle korkunç bir şeyi anneme nasıl yapabilirsin?”

Monty sert bir sesle, “Neden umurumda olsun ki?” dedi. “Annenle yir-mi seneden uzun bir süre önce evlendim ve o günden beri ona bakıyorum. Herkes, sadece beş yıl evli kaldığım bir kadına gereğinden uzun bir süredir bakarak borcumu ödediğimi kabul edecektir.”

“Anneme desteğin nedeniyle, annemin ve benim ne kadar minnettar ol-duğumuzu biliyorsun,” diye yanıt verdi Bee. Babasının iğrenç tehdidi kar-şısında hissettiği aşağılanma, onurunu yerle bir etmişti.

Yaşlı adam, açık açık, “Cömertliğimin sürmesini istiyorsan, bunun kar-şılığını ödemek zorundasın,” dedi. “Sergios Demonides’in otellerimi gerçek değerlerini ödeyerek almasını istiyorum. Sergios, bunu yapmaya hazırdı, ta ki Zara onu reddedip, o Đtalyan’la evleninceye kadar...”

Bee, kız kardeşini savunmak istercesine, “Zara, Vitale Roccanti ile ina-nılmaz mutlu,” diye mırıldandı. “Demonides gibi sert bir iş adamını, otelle-ri değerlerinden alması için ben nasıl ikna edebilirim, hiç anlamıyorum.”

Page 10: Đnanmak Đstiyorum 1 · 2013-12-02 · Đnanmak Đstiyorum 7 zincirini almanın tam zamanında verilecek bir hediye olaca ğını dü şünmek-teydi. Buna ra ğmen, Sergios, bu hediye

Lynne Graham

10

“Şimdi, kabul etmek gerekirse, sen Zara’ya hiç benzemiyorsun,” diye adeta düş kırıklığıyla konuştu Monty. “Ama anladığım kadarıyla, Demonides’in tek isteği; sorumluluğunda olan o çocuklara bir anne bulmak ve senin, Zara’nın yapabileceğinden çok daha iyi bir anne figürü olacağın-dan eminim Beatriz... Zara okumayı bile beceremez! Sanırım Sergios, Za-ra’yla evlenmeyi kabul ettiğinde bunu bilmiyordu.”

Babasının, disleksi hastası olan kızkardeşi için yaptığı yorumların gad-darlığı, Bee’nin kaskatı kesilmesine neden oldu. Babasını buz gibi bir ifa-deyle süzdü. “Sergios Demonides kadar zengin ve güçlü bir erkek, eminim evlenecek ve çocuklarına anne rolü oynayacak istediği kadar çok kadın bulabilir. Senin çok isabetli bir şekilde belirttiğin gibi ben dekoratif bir malzeme değilim. Bu nedenle, Sergios’un neden benimle ilgilenebileceğini düşünüyorsun, anlamıyorum.”

Monty Blake aşağılar bir şekilde güldü. “Çünkü onun ne istediğini bili-yorum, Zara söyledi. O yerinin ne olduğunu bilecek bir kadın arıyor.”

“O halde, aradığı kadın kesinlikle ben değilim,” dedi Bee kuru bir sesle. Kadının yerini aşağılayan, bu modası geçmiş tanım gözlerinin alev alev yanmasına neden olmuştu. “Ve Zara da senin düşündüğünden çok daha cesurdur. Sergios, Zara’yla da sorun yaşardı.”

“Ama sen; ona istediğini verecek kadar akıllısın. Sen, Zara’nın hiç ol-madığı kadar pratiksin, çünkü sen hiçbir şeyi kolayca-”

“Baba...” Bee, ellerini iki yana açarak erkeğin devam etmesini engelle-di. “Bu anlamsız konuşmayı neden sürdürüyoruz? Sergios Demonides ile hayatımda bir kez karşılaştım ve hemen hemen hiç yüzüme bakmadı.”

Bee, yutkunarak gereksiz bir yorum yapmaktan kaçındı. Đlk karşılaştık-larında, o Yunanlı iş adamının tek baktığı yer; göğüsleriydi.

“Ona gidip, anlaşmayı önermeni istiyorum, Zara ile yaptığımız anlaş-manın aynısını: Đstediği tarzda bir evlilik ve karşılığında otellerimi daha önce anlaştığımız fiyattan alması…”

“Ben... Ben mi ona gidip evlilik teklif edeceğim?” Bee inanamıyordu. “Hayatımda hiç bu kadar saçma bir şey duymadım. Adam benim deli oldu-ğumu düşünür.”

Monty Blake, kızını süzdü. “Onu ikna edecek kadar akıllı olduğunu dü-şünüyorum. Eğer, Sergios’u, kusursuz bir eş, o yetim ve öksüz çocuklar için kusursuz bir anne olacağına ikna edersen, bu iş anlaşması yeniden ma-saya gelecektir. Benim buna ihtiyacım var ve bu satış şimdi olmalı. Aksi halde, tüm hayatım boyunca uğraştığım her şey iskambil kâğıtları gibi yıkı-lacak. Ve her şey gibi, annenin güvencesi de-”

Page 11: Đnanmak Đstiyorum 1 · 2013-12-02 · Đnanmak Đstiyorum 7 zincirini almanın tam zamanında verilecek bir hediye olaca ğını dü şünmek-teydi. Buna ra ğmen, Sergios, bu hediye

Đnanmak Đstiyorum

11

“Annemi bu şekilde tehdit etme.” “Ama bu boş bir tehdit değil.” Monty kızına hayata küsmüş gibi baktı.

“Banka, beni borçlarımı tahsil etmekle tehdit ediyor ve otellerim de felake-tin eşiğinde. Şu anda; o şeytan, Demonides, ‘bekleme oyunu’ oynuyor. Ben bekleyecek durumda değilim. Ben çökersem, sen ve annen de sahip oldu-ğunuz her şeyi kaybedersiniz,” diye inatla yineledi Monty. “Düşün ve gö-zünün önüne getir, annen için özel olarak tasarlanmış ev olmayacak, Emilia’nın günlük bakımı ile ilgili sorumluluklar yürütülmeyecek ve senin de kendine ait bir yaşamın olmayacak...”

“Yapma!” diye nefretle bağırdı Bee. Babasının baskıcı yöntemlerinden tiksiniyordu. “Sergios Demonides gibi bir erkeğin, benim gibi bir kadınla evlenebileceğini düşündüğün için gerçekten aklını oynatmış olmalısın.”

“Belki öyle olabilirim, ama sen önerini yapmadan bunu bilemeyiz, de-ğil mi?”

“Sen delirmişsin!” diye şiddetle bağırdı Bee. Babasının ondan talep et-tiği şey nedeniyle dehşet içindeydi.

Babası bir parmağını havaya kaldırdı. “En azından gidip onu bir gör-mezsen, bu hafta, annenin evinin önüne; ‘satılık’ ilanı asacağım.”

“Ben yapamam... Ben bunu yapamam!” Bee’nin nefesi kesildi. Babası-nın ısrarı karşısında dehşete düşmüştü. “Lütfen bunu anneme yapma.”

“Ben mantıklı bir talepte bulundum, Bee. Fena halde köşeye sıkıştım. Yıllardır verdiğim desteğin ve pahalı eğitim masraflarının karşılığında, niçin yardım etmeye çalışmıyorsun?”

“Oh, lüt- lütfen...” Bee, babasının sakin bir şekilde ebeveynlik görevle-ri ile ilgili yaptığı bu yanlış değerlendirmenin hissettirdiği küçümsenme duygusu karşısında çaresizce yanıt vermeye çalışıyordu.

“O Yunanlı milyardere gidip, benimle evlenmesini istemek; mantıklı bir talep mi? Hangi gezegende, hangi kültürde, buna mantıklı bir talep de-nebilir?”

Yaşlı adam inatla yanıt verdi: “Ona; çocukların yükünü üzerinden ala-cağını ve onun özgürlüğünün tadını çıkarmasına olanak tanıyacağını söyle. Böylece iyi bir şansın olur.”

“Ve ben kendimi küçük düşürdükten sonra ve o beni geri çevirince ne olacak?”

“Evet demesi için dua etmek zorundasın,” diye yanıt verdi Monty Blake. Đnadından bir nebze bile geri çekilmeden. “Neticede, ancak bu şekil-de, annenin yaşamı; yıllardır olduğu gibi aynı konforda sürebilir.”

Page 12: Đnanmak Đstiyorum 1 · 2013-12-02 · Đnanmak Đstiyorum 7 zincirini almanın tam zamanında verilecek bir hediye olaca ğını dü şünmek-teydi. Buna ra ğmen, Sergios, bu hediye

Lynne Graham

12

“Flaş haber, baba! Tekerlekli sandalyede geçen bir yaşam; konforlu de-ğildir.”

“Ve benim maddi desteğim olmadan geçecek bir yaşam çok daha az konforlu olacaktır, Beatriz!” diye terslendi Monty. Son sözü söylemeye kesin kararlıydı.

Babasının fikrini asla değiştiremeyen Bee, dakikalar sonra, otelden ay-rıldı ve hâlâ annesiyle birlikte paylaştıkları eve gitmek üzere otobüse bindi. Annesinin bakıcısı, Emilia’yı kütüphaneden eve getirdiğinde, Bee mutfakta akşam yemeğini hazırlıyordu.

Tekerlikli sandalyesiyle mutfağa giren Emilia, adeta ışıldayarak, “Catherine Cookson’ın okumadığım bir kitabını buldum,” dedi kızına.

“Öyleyse, bu akşam uyuman mümkün olamayacak.” Annesinin, yıllarca süren hastalık ve acılar sonucunda yaşlanmış, kı-

rışmış, yıpranmış yüzüne bakan Bee, Emilia’nın yaşamdaki en ufak şeyler-den bile hâlâ zevk alabilme gücü karşısında ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Emilia, o kazada çok şeyini kaybetmişti, ama asla şikâyet etme-mişti.

Annesini, akşam için yerine yerleştirdikten sonra, Bee, okutmakta ol-duğu yedi yaş çocukları sınıfının ödevlerine bakmaya başladı. Bununla beraber, aklını bir türlü önündeki işe veremiyordu. Babasının ona söyledik-lerini düşünmeden edemiyordu. Babası onu tehdit etmişti, ama aynı za-manda gerçeği de söylemiş ve Bee’nin güvenlik duygusunu sarsmıştı. Ne de olsa Bee saf bir şekilde, babasının mali başarılarını hiç sorgulamaya gerek duymamış ve onun maddi olanaklarının, annesini ömrünün sonuna kadar maddi sıkıntı yaşamayacak bir şekilde rahat ettireceğine inanmıştı.

Bee en kötü senaryoyu düşünmek zorundaydı. Evini ve bahçesini kay-betmesi, hiç şüphesiz, annesinin kalbini kıracaktı. Ev, engelli bir insanın yaşamını kolaylaştırmak amacıyla tadilat görmüştü. Hatta Zara, arka bah-çede yerden yüksekte bir çiçek bahçesi tasarlamıştı ve annesi sandalyede otururken rahatlıkla bahçesiyle uğraşabiliyordu. Eğer ev satılırsa, Bee elin-deki maaşla, bir apartman dairesi kiralayabilirdi, ama parası tüm gün bir bakıcı tutmaya yetmeyecekti. Bu durumda Bee, işinden ayrılmak zorunda kalacak ve neticede maaşı da kesilecekti.

Monty Blake, yıllardır faturaları karşılamaktaydı, ama ekstra hiçbir ödeme yapmamıştı ve Bee’nin de birikmiş bir parası yoktu. Monty’nin desteği olmadığı takdirde, iki kadın sosyal yardım desteği ile yaşamak zo-runda kalacaklardı ve neticede; annesine yaşam sevinci veren tüm o küçük ekstra şeyler ve gezilere paraları yetmeyecekti. Annesine karşı her zaman

Page 13: Đnanmak Đstiyorum 1 · 2013-12-02 · Đnanmak Đstiyorum 7 zincirini almanın tam zamanında verilecek bir hediye olaca ğını dü şünmek-teydi. Buna ra ğmen, Sergios, bu hediye

Đnanmak Đstiyorum

13

çok korumacı olan Bee, bu karamsar tablo karşısında dehşete düştü. Emilia’nın çok değer verdiği o küçük şeyleri kaybetme olasılığı; o korkutu-cu Yunan milyardere evlenme teklif etme fikrini bile neredeyse kabul edi-lebilir kılıyordu. Eğer kendisini aptal durumuna düşürürse ne olacaktı ki? Aslında; ‘eğer’ diye bir şey yoktu: Kendisini muazzam aptal durumuna düşürecekti ve muhtemelen yıllarca Sergios bu öyküyü akşam yemeklerin-de anlatıp duracaktı! Bee’ye göre, o erkek tam olarak başkalarının talihsiz-liklerinden zevk alan bir tipti.

Bee, isteksizce; aslında Sergios’un da başına talihsizliklerin geldiğini kabul etmek zorunda kaldı. Kızkardeşi Sergios ile evlenmeye karar verdi-ğinde, Bee Internet’te erkeği araştırmıştı ve öğrendiği pek çok şey hiç ho-şuna gitmemişti. Sergios, bir Demonides olmadan önce, gençliğinde birçok küçük suça karışmıştı. Atina’nın en kötü bölgesinde yaşamak için mücadele ederek büyümüştü. Yirmi bir yaşındayken çok güzel ve zengin bir kızla evlenmiş, üç yıllık bir evliliğin ardından, genç karısını, karnındaki çocuğu ile birlikte toprağa vermişti. Evet, Sergios Demonides korkunç zengin ola-bilirdi, ama yaşamı felaketlerle doluydu.

Tüm bu gerçekler bir kenara, Sergios’un iş hayatında ve kadınlar ara-sında müthiş bir ünü vardı. Genel kanı; çok zeki ve kurnaz olduğu şeklin-deydi, ama aynı zamanda kendini beğenmiş, kalpsiz ve soğuk olduğu söy-leniyordu. Bir koca olarak, duygusal kızkardeşi Zara’ya ve onun evcil hay-vanı küçük tavşanı Fluffy’e kâbuslar yaşatabilecek bir erkekti. Allahtan Bee, kendisinin zayıf olduğunu düşünmüyordu. Babasız büyümüştü ve annesinin engelli oluşu ve kendisine bağımlı olması nedeniyle, yaşından çok önce olgunlaşmış, sertleşmiş ve etrafına adeta bir duvar örmüştü.

Bee, yirmi dört yaşına geldiğinde, erkeklerin çok azı, genç kızın sade, geleneksel görüntüsünü ve etrafına ördüğü duvarı çekici bulmuşlardı. Güzel veya dişi değildi ve büyürken beraber olduğu erkeklerin hepsi – aslında biri hariç – sevgili değil, sadece arkadaş olmuşlardı. Flört etmeyi veya feminen oyunlar çevirmeyi hiç öğrenememişti ve Bee, belki de gereğinden fazla mantıklı olduğunu düşünmekteydi. Bununla beraber, çok âşık olduğu, çok mutlu bir kaç ay geçirmiş ve sonunda annesine karşı olan sorumlulukları nedeniyle ayrılmak zorunda kalınca umutsuzca acı çekmişti. Görüntüsüne zerre kadar aldırış etmeyen Bee, zekiydi ve tüm sınavlarını üstün başarı ile geçiyordu ve sürekli ödüller kazanıyordu. Bedel ödeyerek öğrenmişti: Er-kekleri kendinden uzaklaştırıyordu.

Erkeklerle tanıştığında, damarlarına basmak demek olsa da Bee aklın-dakileri söylemekten çekinmiyor ve onları kendinden uzaklaştırıyordu.

Page 14: Đnanmak Đstiyorum 1 · 2013-12-02 · Đnanmak Đstiyorum 7 zincirini almanın tam zamanında verilecek bir hediye olaca ğını dü şünmek-teydi. Buna ra ğmen, Sergios, bu hediye

Lynne Graham

14

Üvey annesi Đngrid’in babasını etkilemek için yaptığı o küçük kırılgan ka-dın pozlarını hiç beceremiyordu. Çok sevdiği kızkardeşi Zara bile, şaşırtıcı bir şekilde, aynen annesi gibi erkekleri mutlu edecek sağlıklı genlere sahip-ti. Sadece en küçük kızkardeşi Tawny, bu konuda Bee’ye benziyordu. Tawny, babasının sekreteri ile olan ilişkisi sonucunda dünyaya gelmişti.

Bee, Sergios Demonides’i görmek için randevu alıncaya kadar, insanın kendisini çaresiz hissetmesinin ne demek olduğunu asla anlamamıştı... Ne kadar delice, ne kadar yararsız bir çabaydı.

Bee’nin gururu ile yaptığı mücadeleyi kazanıp, randevu almak için te-lefon etmesinin üzerinden kırk sekiz saat geçtikten sonra, Sergios’un halkla ili şkiler sorumlusu; Sergios’a, Monty Blake’in kızı Beatriz’i görmek iste-yip, istemediğini sordu. Beklenmedik bir şekilde, Sergios’un gözünün önü-ne, yosun yeşili gözleri, harika göğüsleri olan esmer bir kadın geldi. Yer çekimine isyan eden o muhteşem göğüslerin baştan çıkarıcı görüntüsü, sıkıntıyla geçmekte olan bir akşam yemeği davetini, o gece birden çekilir kılıvermişti.

Blake’in büyük kızı neden kendisini görmek istiyordu ki? Babasıyla birlikte mi çalışıyordu? Monty Blake adına görüşme yapmak üzere mi geli-yordu? Uzun esmer parmaklarını şaklatarak yardımcısını yanına çağırdı ve ertesi gün için randevu vermeden önce, Beatriz hakkında derhal bir rapor istedi.

Ertesi gün öğleden sonra, Bee, genellikle iş görüşmeleri için giydiği ve kendisine gereken saygınlığı sağlayacağına inandığı gri pantolon takımını giymiş bir şekilde, SD Gemicilik Şirketinin, Londra’daki merkezinin, çelik ve camdan yapılmış zarif binasının giriş alanında bekliyordu. Sergios’un, kişili ğinin gücünü vurgulayacak şekilde, adının baş harflerini muazzam büyük iş imparatorluğuna vermiş olması, Bee’yi hiç şaşırtmadı. Kendisini bekleyen görüşme nedeniyle kalbi hızla atıyordu.

Çekici karşılama görevlisi, yüzünde klasik bir gülümseme ile “Bayan Blake, Bay Demonides sizi şimdi görecek,” dedi.

Birdenbire Bee’nin sinirleri adeta boşaldı. Tepeden tırnağa ürperdi. Kendisini bekleyen utancı göz ardı edemeyecek kadar zekiydi.

Sonra, erkeğin sadece çok fazla parası olan büyük, iri kıyım, kaba bir erkek olduğunu, ama bir kadının açık göğsüne bakmadan edemediğini ken-disine hatırlattı. O aptal yemek daveti için, bir arkadaşından ödünç alıp giydiği gece elbisesinin açık göğüs kesimini anımsayınca, Bee kızardı. O

Page 15: Đnanmak Đstiyorum 1 · 2013-12-02 · Đnanmak Đstiyorum 7 zincirini almanın tam zamanında verilecek bir hediye olaca ğını dü şünmek-teydi. Buna ra ğmen, Sergios, bu hediye

Đnanmak Đstiyorum

15

gece, Sergios’un göğüslerine beğeniyle bakması da Bee’nin yüzünün kı-zarmasına neden olmuş, ama aynı zamanda bu özelliklerini neden hep ka-patmakta olduğunu da hatırlatmıştı. Bee, Sergios’un güzel kızkardeşi Za-ra’ya hiç dikkat etmemesine de çok şaşırmıştı.

Beatriz Blake, düzgün ayakkabıları ile sert adımlar atarak Sergios’un ofisine girer girmez, Sergios, genç kadının cinsi cazibesini kullanmaya hiç niyeti olmadığını derhal anladı. Renksiz düz pantolon takımı, kadınsı kıv-rımlarını saklamıştı. Parlak gür kahverengi saçları geriye doğru taranmıştı ve yüzünde bir damla bile makyaj yoktu. Son derece bakımlı kadınlarla beraber olmaya alışık bir erkek olarak, erkeğin üzerinde iyi bir etki yapmak için iddiasız bir tarz seçen Bee’nin tavrını, Sergios neredeyse kaba olarak nitelendirdi.

Sergios sabırsız bir ifadeyle; “Ben çok meşgulüm, Beatriz. Buraya ne-den geldiğini bilmiyorum, ama kısa kesmeni bekliyorum,” dedi.

Bir an için, Bee, dev bir binanın uzun büyük gölgesinin altında kalmış gibi Sergios Demonides’in iriliği ve yakınlığından ürkerek, geriye doğru bir adım attı. Erkeğin, uzun boyu, geniş omuzları ve uzun güçlü bacakları ile ne kadar iri ve etkileyici olduğunu unutmuştu. Bee, düşünmekten hiç hoş-lanmasa da Sergios’un; gür mavi-siyah saçları, heykel gibi çizilmiş hatları ve yanık teni ile sarsıcı bir yakışıklılığının olduğunu da kabul etmek zorun-da kaldı. Đnce altın saatinin hafif parıltısı, bembeyaz gömleğinin manşetle-rinden görünen kol düğmeleri ve kusursuz dikilmiş koyu takım elbisesi; Sergios’un büyük servetini yadsınamaz bir zarafetle vurgulamaktaydı.

Bee, erkeğin bronz rengi gözlerine bakınca, sanki bir balyoz yemiş gibi nefes alamaz oldu. Sanki tüm sinirleri boğazını sıkıyor gibiydi ve kalbi yeniden hızla atmaya başladı.

“Babam, onun adına, gelip sizi görmemi istedi,” diye söze başladı Bee. Nefes almakta zorlandığı için, sesinin alçak ve zayıf çıkmış olmasından nefret etti.

Sergios acımasız bir açık sözlülükle sordu: “Sen bir ilkokul öğretmeni-sin. Benim bilmek isteyebileceğim ne söyleyebilirsin ki?”

“Sanırım şaşıracaksınız...” Bee, dudaklarını sıktı, sesi yeniden gücüne kavuşurken, istemeden de olsa içinde bir an komik bir his oluştu. “Şey, sizin için sürpriz olacağını biliyorum.”

Sürprizler nadiren olurdu ve özellikle Sergios’un yaşamında hiç yeri yoktu. Sergios bir kontrol delisi olduğunun farkındaydı ve bunu değiştir-meye hiç niyeti yoktu.

“Bir süre önce, kız kardeşim Zara ile evlenmeyi planlıyordunuz.”

Page 16: Đnanmak Đstiyorum 1 · 2013-12-02 · Đnanmak Đstiyorum 7 zincirini almanın tam zamanında verilecek bir hediye olaca ğını dü şünmek-teydi. Buna ra ğmen, Sergios, bu hediye

Lynne Graham

16

Sergios düz bir sesle, “O iş yürümezdi,” diye yanıt verdi. Bee derin bir nefes aldı. Çantasının sapını kavrayan parmaklarının ek-

lemleri bembeyaz olmuştu. “Zara bana, sizin bir evlilikte kesinlikle ne ara-dığınızı anlattı.”

Sergios, bir yandan bu garip konuşmanın nereye varacağını merak ederken, bir yandan da öfkelenmemek için kendini tuttu.

“Boşboğazlık etmiş!” Duyduğu huzursuzluk Bee’nin yanaklarının kızarmasına, gözlerinin ye-

şilinin daha da ortaya çıkmasına neden olmuştu. “Kartlarımı açık oynayacak ve derhal konuya gireceğim.” Sergios, pırıl pırıl cilalı masasının kenarına yaslandı ve tam anlamıyla

caydırıcı bir ifadeyle genç kadını süzdü. “Bekliyorum.” Erkeğin sabırsızlıkla bekleyişindeki sessizlik adeta bir suyun kaynama-

dan önce çıkardığı ses gibiydi. Bee öyle derin bir nefes aldı ki göğüsleri şişti ve neredeyse üzerindeki

bluzun düğmelerini patlatacak gibi oldu. Bir an için Sergios’un kısılmış bakışları, genç kadının çok iyi anımsadığı göğüslerine kaydı.

Bee huzursuz bir şekilde, “Babam, gelip sizi görmem için beni ikna et-mek amacıyla oldukça baskı yaptı,” dedi. “Ona, bunun bir çılgınlık olduğu-nu söyledim, ama buradayım işte.”

“Evet, siz... Şimdi... Buradasınız,” diye yanıt verdi Sergios. Sesinde ne-redeyse esneyecekmiş gibi bir sıkıntı vardı. “Hâlâ konuya girmek için çaba-lıyorsunuz.”

“Babam, Zara yerine, benim kendimi önermemi istedi.” Bee güçlükle bu itirafta bulunurken, erkeğin kibirli yüzünde, hayret ifadesiyle gölgelenen tam bir kuşku oluşmasını izledi. Kendi yüzü de utançla pembeleşmişti. “Biliyorum, bunun bir delilik olduğunu size söyledim, ama babam o otel anlaşmasını istiyor ve uygun bir eşin de bu anlaşmaya katkı sağlayacağını düşünüyor.”

“Uygun mu? Benimle evlenmek için can atan kadınlara kesinlikle hiç benzemiyorsunuz.”

Ve bu söylediği doğruydu. Nereye giderse gitsin, peşinden koşan, ken-disini etkilemeye çalışan, sonunda bir nikâh yüzüğüne kavuşamasalar da, servetinden bir parça koparmaya çalışan o muhteşem görünüşlü, ama aç-gözlü kadınlarla karşılaştırıldığında, Beatriz Blake düpedüz normaldi, ama Sergios’un zihninin gerilerinde bir anı canlanmıştı. Bir zamanlar büyükba-bası; “Sade kadınlar, en iyi eşlerdir,” demişti. “Senin büyükannen; özverili, sadık ve şefkatli bir kadındı. Daha iyi bir eş sahibi olamazdım. Evim saray

Page 17: Đnanmak Đstiyorum 1 · 2013-12-02 · Đnanmak Đstiyorum 7 zincirini almanın tam zamanında verilecek bir hediye olaca ğını dü şünmek-teydi. Buna ra ğmen, Sergios, bu hediye

Đnanmak Đstiyorum

17

gibiydi, çocuklarım sevgi gördü ve benim sözüm kanundu. Bir an bile beni kaygılandıracak bir fırsat vermedi. Çok şey isteyen, ama karşılığında çok az veren güzel bir kadınla evlenmeden önce iyi düşün.”

Limitlerinin kendisine hatırlatılmasının verdiği hisle yüzü solan Beatriz, hızla kendini topladı ve çenesini kaldırdı. “Tabii ki ben sarışın ve güzel değilim, ama bu pozisyon için Zara’dan çok daha uygun bir seçenek olduğuma eminim.”

Genç kadının cesareti karşısında elinde olmadan hayranlık duymakta olan Sergios gergindi. Düz siyah kaşları çatılmıştı. “Benim eşim olmak sanki bir işmiş gibi konuşuyorsunuz.”

“Değil mi?” Bee, erkeğin meydan okuyuşuna cesaretle yanıt verdi. “Anladığım kadarıyla, evlenmek istemenizin tek nedeni; vefat eden kuzeni-nizin çocuklarının bir anneye sahip olabilmeleri ve ben, tüm zamanımı çocukların bakımına adayabilirim. Zara’nın böyle bir şeyi yapmaya asla isteği olmazdı. Ben ayrıca-”

“Bir dakika sus,” diye sözünü kesti Sergios. Kaşlarını çatıp, dikkatle genç kadını inceledi. “Baban sana nasıl bir baskı yaptı da buraya gelip, bu saçmalıkları anlatıyorsun?”

Bee kaskatı kesildi, sonra aniden kendini savunmak istercesine başını arkaya attı ve babasının kendisine yaptığı baskıyı gizli tutmasının bir yararı olmayacağını düşündü. Gururu; dürüst olmasını gerektiriyordu. “Çok en-gelli bir annem var. Eğer Royale otel zincirlerinin satışı suya düşerse, ba-bam annemin evini satmakla ve bakım masraflarını kesmekle tehdit ediyor. Ben ona bağımlı değilim, ama annem ona bağımlı ve ben onun acı çekme-sini istemiyorum. Yaşamı yeterince zor…”

“Eminim öyledir.” Sergios istemeden genç kadının nedenlerinden etki-lendi. Anlaşılan, Monty Blake, kendi aile üyelerine karşı, Sergios’un tah-min edebileceğinden çok daha gaddardı. Sergios’un tanımış olduğu tüm kalpsiz erkeklerin, hatta büyükbabası Nectarios’un bile, engelli bir eski eş söz konusu olduğunda, verecekleri gözdağının bir sınırı olurdu. Beatriz’e gelince; Sergios, genç kadının dürüstlüğüne, onun ailesine bağlılığına saygı duydu. Bu özellikler, onun nasıl bir kadın olduğu hakkında çok şey söylü-yordu. Buraya gelmesinin nedeni, erkeğin imrenilecek yaşam tarzı veya parası değildi, buraya gelmişti; çünkü başka çaresi yoktu. Sergios için, bu durum övünülecek bir gerçek değildi, ama o zaten övülmekten de nefret ederdi. Uzun zaman önce, ne yazık ki, muazzam servetinin ve gücünün arkasındaki gerçek erkeği, çevresindeki çok az insanın görebildiğini anla-mıştı.

Page 18: Đnanmak Đstiyorum 1 · 2013-12-02 · Đnanmak Đstiyorum 7 zincirini almanın tam zamanında verilecek bir hediye olaca ğını dü şünmek-teydi. Buna ra ğmen, Sergios, bu hediye

Lynne Graham

18

“Peki, kız kardeşinden daha iyi bir eş olacağına nasıl inanıyorsun?” Sergios, içinden gelen bir dürtüyle merakını tatmin etmek ve Bee’nin evli-likle ilgili düşüncelerini öğrenmek istemişti. Personeli gibi çalışacak bir eş mi? Kendisine cazip gelen geleneksel yapıya ters bir görüştü. Çok iyi bir iş adamı olarak, Sergios, bu tarz bir anlaşmanın avantajlarını hemen görebili-yordu. Bir şekilde mantık yürütürse, ödeme yapılan anlaşmalı bir eş, sınır-larını bilecek ve kendisini memnun etmek için gayret sarf edecekti. Bu tarz pratik bir anlaşma içerisinde karmaşık insani duygulara ve anlaşmazlıklara yer olmayacaktı.

“Daha az talepkâr olurum. Kendi kendime yeterim, mantıklıyım. Gö-rüntümle çok ilgilenmediğim için de muhtemelen size masraf çıkarmam,” diye açıkladı Bee. Kendini beğenmek sanki bir hataymış gibi pembe dolgun dudakları kıvrılmıştı. “Çocuklarla da aram çok iyidir.”

“Duvarlara resim yapmaktan hoşlanan altı yaşında bir erkek çocuğa ne yapabilirsin?”

Bee bir an düşündü. “Onunla konuşurum.” “Ama o yanıt vermez. Küçük erkek kardeşi benim üzerime tırmanmaya

çalışırken, o çocuk sadece havaya bakıp duruyor,” diye birden alçak sesle konuştu Sergios. Bu tarz bir davranışı anlayamıyor, endişe duyuyordu. “Bunları sana neden anlatıyorum ki?”

Sergios’un açık sözlülüğünden etkilen Bee, çocukların sorunlarının er-keği çok fazla düşündürdüğünü anladı. “Benim bir çare bulabileceğimi düşündün.”

Kapı çalınarak açıldı ve birisi, Bee’nin Yunanca olduğunu düşündüğü bir dille Sergios’la konuştu. Sergios kısa bir yanıt verdi ve dikkatini yeni-den Bee’ye çevirdi. Erkeğin, genç kadını değerlendiriyormuş gibi bakışı, Bee’nin gerilmesine neden oldu.

“Önerini düşüneceğim.” Sergios, genç kadını şaşırtan bir şekilde yu-muşak bir sesle konuşmuştu. “Ama seni uyarmak isterim. Beni memnun etmek kolay değildir.”

“Sizi ilk gördüğümde bunu anlamıştım,” dedi Bee. Erkeğin gözlerinde-ki alaycı ışıltılara, sert, uzlaşılamazmış gibi bir ifade veren yüz yapısına ve o inatçı şehvetli ağzına baktı. Bu sert bir erkeğin yüzüydü; kendisinden başka kimseyi dinlemeyen bir erkeğin yüzü.

Sergios serinkanlılıkla, alay eder gibi, “Şimdi de, avucuma bakıp gele-ceğimi gördüğünü söyleyeceksin,” dedi.

Page 19: Đnanmak Đstiyorum 1 · 2013-12-02 · Đnanmak Đstiyorum 7 zincirini almanın tam zamanında verilecek bir hediye olaca ğını dü şünmek-teydi. Buna ra ğmen, Sergios, bu hediye

Đnanmak Đstiyorum

19

Bee, Sergios’un ofisinden çıktığında sersemlemiş gibiydi. Önerisini düşüneceğini söylemişti. Bu kibarca söylenmiş bir yalan mıydı? Her neden-se, Bee, Sergios’un boşa konuşmayacağını düşündü, ama eğer Sergios ciddi bir şekilde kendisini eş olarak düşünürse, Bee ne yapardı? Şoka mı girerdi? Çünkü Bee otomatik olarak, Sergios Demonides’in kendisini geri çevirece-ğinden emindi. Bu olayın hiçbir aşamasında onun karısı olma olasılığını düşünmemişti.

~ ĐKĐNCĐ BÖLÜM ~

DÖRT gün sonra, Bee çalıştığı okulun bahçesinden dışarı çıktığında, caddenin köşesinde bekleyen büyük siyah bir limuzin gördü.

“Bayan Blake?” Takım elbiseli, güvenlik görevlisi görüntüsündeki bir er-kek Bee’ye yaklaştı. “Bay Demonides sizi evinize bırakmayı öneriyor.”

Bee gözlerini kırpıştırarak, camları koyu renk, büyük parlak limuzine bak-tı. Nerede çalıştığını nasıl öğrenmişti? Sergios Demonides’in nasıl bir oyun oynadığını merak eden Bee’nin, teklifi kabul etmekten başka çaresi yoktu. Önünde bir limuzin varken, otobüs kuyruğunda beklemenin ne anlamı vardı? Bee’nin önerisini reddetmek için şahsen kendisi mi gelmişti? Neden bu zahme-te girmişti ki? Yüce makamlarda olan kişiler nadiren halkın içinde görünürler-di.

Dizüstü bilgisayarından başını kaldıran Sergios, “Beatriz,” diye selamladı genç kadını.

Bee, lüks arabanın içine girdiğinde, Sergios’un her bir hücresinden fışkıran erkeksi cazibenin farkındalığı ile huzursuz oldu. Sergios, kelimenin tam anla-mıyla gerçek bir erkekti. Üniversitedeki arkadaşlarından birinin alayla söyledi-ği gibi, bu erkek ‘erkeklik hormonu’ kokuyordu. Pahalı erkeksi bir parfümün hafif kokusunu alınca, Bee’nin farkındalığı daha da arttı. Sutyeni içindeki gö-ğüs uçlarının dikleştiklerini hissetti ve kaskatı kesildi, bu kadar açıkça etkilen-miş olduğu için canı çok sıkıldı. Kirpiklerinin arasından, erkeğin zarif güçlü yüzüne baktı. O yüzdeki koyu gölgeyi fark etti. Sergios’un traş olması gereki-yordu. Onun kusursuz görüntüsündeki bu detay, Sergios’un güne başlamaktan ziyade bitirdiğinin göstergesiydi.

Bee’nin saçları rüzgârda dağılmıştı. Yağmurluğunun, eteğinin ve dizine kadar uzayan çizmelerinin şık olmaktan ziyade rahat bir görüntüsü vardı. Bee,

Page 20: Đnanmak Đstiyorum 1 · 2013-12-02 · Đnanmak Đstiyorum 7 zincirini almanın tam zamanında verilecek bir hediye olaca ğını dü şünmek-teydi. Buna ra ğmen, Sergios, bu hediye

Lynne Graham

20

kendini gergin ve tuhaf hissediyor ve dış görüntüsü ile ilgili olarak neden sade-ce temiz ve düzgün olmaktan başka bir şey düşünmediğini sorguluyordu.

Limuzin hareket edince, Sergios bilgisayarını kapattı ve kibirli başını çevi-rip, Bee’ye baktı. Derhal kaşlarını çattı. Genç kadın, üzerindeki modası geçmiş giysiler içinde perişan görünüyordu. Buna rağmen, kusursuz bir teni, harika gözleri ve parlak gür saçları vardı. Birçok kadın bu özelliklerini ortaya çıkar-maya çalışırdı. Sergios, ilk kez, Bee’nin neden bunu umursamadığını merak etti.

Sergios’un bilgisayarını bir kenara itmesini izleyen Bee, “Bu şerefi neye borçluyum,” diye sordu. Erkeğin ellerinin harika olduğunu fark etti ve bu şaşır-tıcı düşünce ile gerildi.

“Bu akşam New York’a gidiyorum ve gitmeden önce, çocuklarımla tanış-manı istedim.”

“Niçin?” Yeşil gözleri hayretle açılmış, Sergios’a baktı. “Benim çocukla-rınla tanışmamı neden istiyorsun?”

Erkeğin cazip dudaklarının kenarında belli belirsiz bir tebessüm belirdi. “Açıkçası, çünkü bu iş için seni düşünüyorum.”

“Ama düşünemezsin!” dedi Bee hayretle. “Düşünüyorum. Baban seni bana göndererek bu oyunu kazandı,” diye ya-

nıt verdi Sergios. Bee’nin şaşkınlığından eğleniyormuş gibiydi. Neredeyse atmak üzere olduğu kahkahasını dehşetle engelledi. Ferahlatan, canlandıran bir kadındı bu.

Bee’nin düzgün kaşları çatıldı. “Anlamıyorum... Đstediğin herkesle evlene-bilirsin.”

“Kendini küçümseme,” diye yanıt verdi Sergios. Aklında, son görüşmele-rinden sonra, Bee ile ilgili yaptığı araştırmalar, topladığı referanslar vardı. Bee’yi, kızkardeşi Zara’yı onayladığından, çok daha fazla onaylamıştı. “Kay-naklarıma göre sen; sadık, fedakâr bir evlatsın ve ayrıca yetenekli ve kendini adamış bir öğretmensin. Çocuklarıma, tam onların ihtiyacı olanları verebilece-ğine inanıyorum.”

Bee öfkeyle, “Bu bilgileri nereden elde ettin,” diye sordu. Sergios muazzam sakindi. “Uygun ödemeyi yaptığın takdirde, bu tarz bil-

gileri saatler içinde temin edebilen özel araştırma şirketleri var. Doğal olarak seni araştırdım ve öğrendiklerimden etkilendim.”

Ama ben seninle evlenmeyi ciddi olarak önermemiştim, diye Bee, nere-deyse hiç düşünmeden gerçeği açıklayacaktı, ama acilen kelimeleri yuttu. Neti-cede babasının tehdidi hâlâ geçerliydi ve erkeğin mali güvencesi, annesinin destek sistemi ile bağlantılıydı. O güvence kalkarsa, annesinin bugün sahip olduğu yaşam sona erecekti. Bee aniden, geleceğinin; uzun, karanlık, korkutu-cu bir tünel gibi öngörülemeyecek bir durumda olduğunu düşündü. Ayrıca,