5
NELER UĞRUNA ġĠĠR YAZMIYORUM (Atını al tımarını sikeyim) SERKAN ENGĠN

Neler Uğruna Şiir Yazmıyorum (Atını al tımarını sikeyim)

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Düpedüz yazı

Citation preview

Page 1: Neler Uğruna Şiir Yazmıyorum (Atını al tımarını sikeyim)

NELER UĞRUNA ġĠĠR YAZMIYORUM

(Atını al tımarını sikeyim)

SERKAN ENGĠN

Page 2: Neler Uğruna Şiir Yazmıyorum (Atını al tımarını sikeyim)

Neler Uğruna ġiir Yazmıyorum

(Atını al tımarını sikeyim)

Nobel Edebiyat Ödülü’nü almak için şiir yazmıyorum. Ola ki elli sene

sonra beni bu ödüle aday göstermek gafletinde bulunanlar çıkarsa,

şimdiden ödülü reddettiğimi, hatta birilerinin bana ödül vermeye

kalkmasını hakaret saydığımı belirtmek isterim. Bunun politik-etik

gerekçelerini daha iyi algılamak isteyenler “Ödül Düzleminde Şiir Erkini

Yıkmanın Anatomisi” adlı yazımda, yeterince veri bulacaklardır. Nobel

Edebiyat Ödülü’ne olası, farazi aday gösterilişimi daha şimdiden

reddettiğimi ifade ettikten sonra, ulusal ve uluslar arası diğer tüm

ödülleri de reddettiğimin altını çizmeme ihtiyaç olmasa gerek. Uluslar

arası edebiyat-şiir ödüllerinde işleyen mekanizmaları bilemiyorum, ama

ulusal çaptaki ödüllerin işleyişi hepimizin malumu. Ödülü bir sıçrama

tahtası olarak kullanarak “ünlü” olmak, bu “ün” üzerinden maddi ya da

manevi rant sağlamak, şair olarak bu yolla rüştümü ispatlamak, ödül

yoluyla ulufe dağıtan şiir erk odaklarına biat etmek, bu şiir baronlarının

politik-poetik dümen suyuna girmek, bu kişilerin müridi olmak gibi

dertlerim yok.

Yani “Atını al tımarını sikeyim”…

Şiir yıllıklarına (ya da antolojilere) girmek için yazmıyorum. Ülkemizde

başlangıcından bu yana her biri nesnel olmaktan çok uzak kalmış,

politik-poetik yanlılığın ötesinde, kirli kişisel ilişkiler, intikamlar için araç

olarak kullanılmış şiir yıllıklarını, adamdan saymıyorum. (Bu noktada,

kendisine kötü söz eden şairi, hazırladığı şiir antolojisine almaktan

çekinmeyen, tepeden tırnağa şiir namusuyla, şövalyece davranan İhsan

Topçu’nun, tüm şairler, yıllıkçılar, eleştirmenler tarafından örnek

alınabilmesini diliyorum…). Hangi şiirim- poetik yazım hangi antolojiye

alınmış ya da alınmamış diyerek de zerre kadar takip etmiyorum, ama

kalkıp birkaç gülünç şair gibi “Filanca editöre küstüm, benim şiirlerimi

yıllıklara zinhar almaya kalmasın” da demiyorum, çünkü idealize edilmiş,

Page 3: Neler Uğruna Şiir Yazmıyorum (Atını al tımarını sikeyim)

olması gereken bir şiir yıllığının amacı, şiir coğrafyamızın yıllık

fotoğrafını çekmektir. Burada toplu fotoğrafa girmekten kaçınmanın tek

yolu, dergilerde hiç şiir-yazı yayımlatmamak olmalıdır. “Filanca editöre

küsen” gülünç şairlerin, bu yolla diğer şiir yıllıklarını onaylıyor

olduklarını (ki diğer hiçbir yıllığa rest çekmediler) fark edememeleri

acınası. (Tabi o yıllıklarda kendi şiirleri her sene boy gösteriyordu ne de

olsa. Ne gerek vardı o zamanlar, durduk yerde şiir yıllıklarını

eleştirmeye). Oysa ilk şiir yıllığından bu yana, “olabildiğince nesnel”,

bilinçli olarak öznel seçimlerin bataklığına girmemiş şiir yıllığı hiç olmadı

bu coğaryada. Buna rağmen şairler, kendileri için karne saydılar bu

yıllıkları. Kırık not alınca “Örtmen bana taktı”, dediler, iyi not alınca

koşar adım aferin alacakları kişilere gösterdiler karnelerini. Obur

egolarını doyurmak isteyen şairler tarafından, kendisine gereğinden çok

daha fazla değer atfedilen şiir yıllıkları, aslında teknik bir

dokümantasyondur, yıllık hazırlayıcıları da teknisyen. Teknik çalışmanın

başarısız kotarılmış olması sadece teknisyenin ayıbıdır. Şairlerin obur

egolarını beslemek adına, yıldızlı pekiyi almak düşleriyle debelenmeleri

ise sadece yıllık hazırlayıcı şiir tarihinin “hizmetçilerinin” erk gücünü

arttırır, şair-yıllıkçı hiyerarşisi oluşturur. Tıpkı biat kültürünün hüküm

sürdüğü sefil coğrafyamızda bireylerin, topyekûn kendilerinin çıkarları

için “hizmetçi” olması gereken politikacıların karşısında el pençe divan

durması gibi. Şairler karnelerini yırtmadıkça, yıllıklara girip

girmediklerine karşı kayıtsız kalmadıkça, yıllıkçıların erk alanı genişler ve

bu traji-komik oyun temcit pilavı olmaya devam eder her sene. Buyrun,

isteyen elinde gezdirsin gülünç karnesini, ben almayayım.

Yani “Atını al tımarını sikeyim”…

“Reytingimi” arttırmak uğruna, son on yıldır “moda” haline getirilen

puşt-modernist şiirler düzleminde yazmıyorum. Şiirden anlam’ı, anlak’ı,

yaşayan “sahici” insanı dışlayan, sürrealizmden ödünç alma oto-didakt

yöntemiyle şair öznenin bilinç altını kusmasından, sözcük ve harf

oyunlarından öteye gitmeyen, öteki’ni önemsemeyen ve böylece kendi

yaralarınızdan başkasına ilgi duymanızı, empati kurmanızı engellemek

isteyen, kapitalizmin yabancılaştırmasını besleyen, bizzat kapitalizmin

kendi çıkarlarının bekası için istediği mankurtlaşmış, “çoban köpekleri

gibi aptal”, sormayan, sorgulamayan, itiraz etmeyen, eleştirmeyen,

örgütlenip “devirmeyen”, birer tüketim makinası haline getirilmiş

bireyler üretmek için şiir coğrafyasında palazlandırdığı bu “sentetik”

Page 4: Neler Uğruna Şiir Yazmıyorum (Atını al tımarını sikeyim)

post-modernist şiir, bir insanlık suçudur. Çoktan arkaik hale gelmiş bir

estetik algının neo-şaklabanlığı olan görsel şiir/somut şiirler de bu puşt-

modernist şiir panayırının “iş” koludur. Dergilerde kolay köşe kapmak,

ödüller için takla atmak, gazetelerin kitap eklerinde hakkımda övgüler

düzdürmek uğruna bu insanlık suçuna iştirak etmiyorum.

Yani “Atını al tımarını sikeyim”…

“Ünlü” yayınevinden şiir kitabımı çıkartmak adına vampir yayıncılara

rüşvet vermiyorum. Maliyetinin üstüne yüzde yüz kâr ekleyerek şiir

kitabımı basmalarına, bu kârın bir kısmını işkembelerine indirmelerine

izin vermiyorum. Kârın geriye kalan kısmıyla bu vampir yayıncıların şair

dostlarının, yayımlanmasını istekleri şiir kitaplarının, tarafımca finanse

edilerek basılmasına göz yummuyorum. Bu rüşvetin karşılığı olarak

vampir yayıncıların, “ünlü” dergilerinde reklamımı yapmasını,

yandaşlarının ise gazetelerin kitap eklerinde “kitap tanıtımı yazısı” adı

altında şahsımı pohpohlamasını reddediyorum.

Yani “Atını al tımarını sikeyim”…

Şairlik “üst kimliği” edinmek için şiir yazmıyorum. Gördüğüm buncaları

şair ise (istisnalar hariç) ben anti-şair olmayı, şiirli köyün delisi olmayı,

şiir haini olmayı seçiyorum. Yakamdaki gülünç şair rozetiyle sefil bir bar

faresi olarak genç kadınları yatağa atma çabalarına girmek için şiir

yazmıyorum. Cihangir Orospu Çocukları Cumhuriyeti’nde gerzek bir

“entel karikatürü” olarak dolanmak için şiir yazmıyorum. İstanbul Şiir

Dûkalığı’na yamanmak için şiir yazmıyorum. Yerel ya da ulusal

gazetelerde köşe kapmak için şiir yazmıyorum. Beleş “rakı-balık” sefası

için, şairler ve şair olma heveslileri dışında hemen hiç kimsenin

katılmadığı şiir dinletileri/panelleri/kongreleri gibi, aslen belediyelerin,

derneklerin, üniversitelerin maddi kaynaklarını, yani halkın

vergilerinden toplanan paraları küçük konformist çıkarlar uğruna

sömürmek için ya da kitap fuarlarında yalancı pehlivan gibi boy

göstermek için şiir yazmıyorum. Annem beni sevsin diye şiir

yazmıyorum. Babam bana “aferin” desin diye şiir yazmıyorum, sevgilim

bana hayran kalsın diye şiir yazmıyorum…

Page 5: Neler Uğruna Şiir Yazmıyorum (Atını al tımarını sikeyim)

Benim şiirde temel derdim, okurun empati ya da özdeşlik kurabileceği,

yani hayata geçen şiirler yazabilmek, okurun kalbine iki dize çakabilmek.

Benim şiirdeki asli görevim, bütün horlanan, dışlanan, yok sayılan,

kenara itilen, ezilen ve sömürülenlerin şiir düzleminde dili olabilmek.

Böylece toplumsal farkındalık yaratarak kapitalizmin

yabancılaştırmasına kendi sıkletimce karşı durmak. "Kırık Çırak", "Tenha

Tezgahtar", "Kız Veysel", "İtirazlı İşporta", "Evsizliğin Çocukluğu",

"Genelev Travması",...gibi şiirleri yazmamın nedeni de budur.

Birgün şiirlerim ya da dizelerim, boyacı çocukların sandıklarına,

tezgâhtar kızların cep aynalarının arkasına, simitçilerin camekânlarına,

gündelikçi kadınların mutfak dolaplarının kapaklarına, fabrikaların, arka

sokakların, kenar mahallelerdeki liselerin duvarlarına yazılmaya

başlanırsa, işte o zaman, şiir adına bir şeyler yapmaya başlamışım

demektir.

Serkan Engin

Temmuz 2011