Newspaper Dictionary

Embed Size (px)

Citation preview

NGLZCE GAZETE SZLNGLZCE A HARF (Approx.) Abandon Ability Aboard Abolish Abortion Above Abroad Absence Absentia Absolute Absolutely Absorb Abstained Abstract Abuse Accelerate Accept Access Accessible Accession Accomplish Accordance According Accordingly Account Accountability Accountable ANLAMLARI

(4000 szck, 121 Sf.)

yaklak olarak (ban'dn) [v] brakmak (bil'ti) [n] yetenek [v] ocuk drmek (bal'i) [v] kaldrmak (bor'n) [n] ocuk drme (b^v')(somut bir yer iin) yukarsnda; ukarsna(soyut bir ey iin) stnde yukarda (brod') [adv] 1 ortalkta, 2 yurt dnda (ab'sns) [n] yokluk (b'sns) yokluk; bulunmama kesin mutlak (ab'slutli) [adv] tamamen (abzorb') [v] iine ekmek (absteyn') [v] ekinmek (ab'strakt) [adj] soyut, [n] zet (byus') [n] 1 ktye kullanma, 2 kt davran, 3 kfr (aksel'reyt) [n] gaz pedal (ksept) [v] kabul etmek (ekses) [n] giri (ak'sessbl) [adj] yanna girilebilir, kolay bulunur (ekse'n) [n] ulama, var (kam'pli) [v] tamamlamak uygun (kor'ding) [adv] uygun olarak (kor'dingly) [adv] bundan dolay (kaunt') [n] hesap, rivayet, deer hesap verebilirlik (kaunt'bl) [adj] sorumlu

1

Accumulate Accuracy Accurate Accuse Accused Accustomed Achieve Achieving Acknowledge Acquire Acronym Across Act Active Actually Adamantly Adapt Adaptable Adaptation Add Addition Additional Additionally Adjust Administere Admit Ado Adopt Adorable Adult Adultery Adulthood Advance Advancement

(kyum'leyt) [v] toplamak dogruluk, hakikat (ak'yrit) [adj] doru (kyuz'eyn) [n] sulama (kyuzd') [adj] sank alkn (iv') [v] baarmak eiving baar, baarma (aknal'ic) [v] kabul etmek (kway'r) [v] elde etmek akronim e anlamllk (kros') [adv] karsna (akt) [n] i, eylem [v] rol yapmak, oynamak, yapmak (ak'tiv) [dj] etkin, etken, eylemli (ak'uwl) [adj] gerek (ad.a.mant.ly) inatla, kat bir ekilde adabte olmak adabte olabilir (ad.ap.ta.tion) uyarlama, adaptasyon, alma, intibak (ad) [v] katmak dknlk (adj) ilave edilen ek olarak (cast') [v] ayar etmek (edministreyt) [v] ynetmek (admit') [v] 1 kabul etmek, 2 girmesine izin vermek (adu) [n] tela, grlt (dapt') [v] edinmek, 2 evlat edinmek (dapt') [v] edinmek, 2 evlat edinmek (dalt') [adj & n] ergin, erikin, reit (dal'tri) [n] zina yetikinlik hood lik lk (advans') [n] 1 ilerleme, 2 terfi, 3 ilerletmek, ilerleme,

2

Advantage Adventure Adverse Advice Advise Advisor Advocacy Advocate Aegean Aerial Affair Affect Affiliate Affiliating Affirmative Afford Affordable Afloat Afterwards Against Aged Ageless Agence Agencies Agency Ages Aggregate Aggressive Aging Ago Agree Agriculture Ahead Aid

(advan'tic) [n] yarar (adven'r) [n] macera (advrs') [adj] zt (advayz') [v] 1 tavsiye etmek, 2 akl retmek, 3 danmak (edvayz) [v] t vermek danman, gt veren taraf tutma, taraftarlk ; savunma (ad'vkeyt) [v] desteklemek ege havaya ait (fer') [n] 1 i, 2 olay, 3 iliki (fekt') [v] 1 etkilemek, 2 dokunmak (fl'iyeyt), balamak, ilikilendirmek, eklemek balayan, ilikilendiren, ekleyen (afr'meytv) [adj] olumlu (ford') [v] gc yetmek dk maliyetli, ekonomik, uralr, satn alnabilir (flot' ) yzmekte; su stnde daha sonra (genst') [prep] kar yal, ihtiyar, yllanm; eski, yanda yalanmayan, ihtiyarlamayan, eskimeyen, eskimez acenta, acentalk, ajans acenteler acente; aqans, devlet dairesi uzun sre, uzun zaman (egrigit) [n & v] bir araya getirmek, toplam (gres'iv) [adj] saldrgan yalanma (go') [adv] nce (gri') kabul etmek, anlamak (e grikal) [n] tarm (hed') [adv] ileri (eyd) [n] yardm, [v] yardm etmek

3

Ailment(s) Aim aimed aiming Aint Aircraft Airing Airliners Airplanes Airport Al qaeda-backed Alarm Alarmingly Albania Albeit Aldrin Alert Alienation Aligned Alive Allay Allege Allegedly Alliance Allied allies Allocate Allow All-rounder All-star All-volunteer Ally Almost Alongside Aloud Al-qaeda Altercation

hastalklar, rahatszlklar ama, gaye, maksat, nian almak, hedefe doru evirmek mermi, sz veya i); (gen.) at ile kastetmek, maksad olmak; nian almak; niyet etmek." olumsuzluk taks, aint, ain't (aren't, isn't, am not, haven't, hasn't) uak havalanma, havaya gsterme, hava alma, gezinti; aa vurma (byk) yolcu ua uaklar hava liman el kaide destekli (larm') [n] 1 korku, dehet, 2 tehlike iareti, [v] tehlikeyi haber vermek, 2 korkutmak korku vererek, alarm vererek (albey'niy) [n] arnavutluk de olsa, ragmen, geri, her ne kadar, ise de, fakat, yine bcek ilalarnda kullanlan toksit madde (lrt') [adj] 1 tetik, 2 evik ruh hastal,yabanclama sraya koy adj.sraya konmu canl (lay') [v] yattrmak (lec') [v] iddia etmek [adv] szde, gya (layns) [n] birlik. anlama (layd') [adj] mttefik (al'keyt) [v] ayrmak izin almak her alanda basarili kimse nl yldzlar tarafndan oynanan btn gnlller mttefik; dost, arkada; yaps veya bileimi itibariyle baka bir eye benzeyen ey; (f.) birlemek, ittifak etmek; (olmost') [adv] hemen hemen (lng'sayd'), edat, yanna; yannda., denizcilikle ilgili bordasna; bordasnda. (laud') [adv] yksek sesle el kaide (ol'treyn) [n] deiiklik

4

Altering Although Altogether Altruism Ambassador Ambassadorial Ambiguity Ambitious Amended Amendment Amid Amidst Amnesty Amorous Amountamounted amounts Amplified Amply Anaheim Analogy Ancestors Ancestry Anchors Ancient Android Anniversary Announce Announcers Annual Annually Anodyne Anonymity Anonymous Anorthosis

degiim, degime ragmen (oltgedh'r) [adv] btn btn dierkmlk, bakalarn dnme, fedakrlk. altruist (i.) digerkm, fedakr, bakalarn dnen kimse. altruistic (s.) digerkm, fedakr, bakalarn dnr (ambas'dr) [n] bykeli konsolosluga ait, bykeli ile ilgili birden fazla anlama gelen (ambi'ys) [adj] 1 hrsl, 2 istekli, 3 tutkun degitirmek kanun maddesi yasa degiiklii ortasna, ortasnda, arasna, arasnda ortasnda af aka meyilli, ak izhar eden, aktan ileri gelen miktar, mebla, hulasa, yekn, ulamak, toplam, varmak, faizle beraber anaparann yeknu, erimek, nem, eit olmak, deer, anlamna gelmek, tutar daha uzun veya ayrntl bir ekilde sylemek, (sesini) kuvvetlendirmek. bollatrmak, geniletmek , bytmek; bol bol fazlasyla kaliforniyada bir ehir benzeim kurmak, benzerlik, paralellik; benzeim (an'sestr) [n] ata, ataca, ata,soy (ang'kr) [n] demir (eyn'nt) [adj] eski hastalk, insan eklinde; (i.) insan eklinde robot (eniv sri) [n] yldnm (nauns') [v] bildirmek spiker, bidiren (nal') [v] iptal etmek (an'yuwli) [adv] her yl ar kesici; yattrc anonimlik, yazar bilinmeyi, gerek ismini saklama anonim sanat, isimsiz, anonim, ismi mehul. anonymously (z.) imza koymadan, imzasz olarak anortoz (tp)

5

Anticipating Anti-drugs Anti-establishment Anti-heroes Anti-smuggling Anxieties Apace Apologies Apologize Apostasy Apparent Apparently Appeal Appear Appearance Application Apply Appoint Appointment Appreciable Appreciates Apprehend Approach Appropriate Approval Approve Approximately Architect Argue Arising Arm Arrange Array Arrest, arrested

antipati ila harii mevcut otoriteye ya da kuruma kar olan olumsuz nitelikleri olan ba kahraman kaakilik kart rperti, korku abuk, hzla, sratle zrler, zr, tarziye, itizar; mazeret; savunma, mdafaa; yetersiz bir rnek veya taklit (pal'cayz) [v] zr dilemek mrtedlik, (dininden, prensiplerinden, inanlarndan) dnme grnt, belirti, ak, belli, aikr, grnrdeki, gze arpan (per'ntli) [adv] grnte (pil') [n] yalvar, temyiz, [v] ekicilik, rica etmek (pir') [v] 1 gzkmek, 2 belirmek (pir'iyns) [n] grn, gsteri [apli'keyn] [adv] uygulama, bavuru (play') [v] 1 uygulamak, 2 ait olmak, 3 mracaat etmek, 4 adamak, vermek (poynt') [v] atamak (poynt'mnt) [n] 1 atama, 2 randevu sezilebilir, tefrik edilebilir; deer biilebilir, takdir edilebilir (pri'iyeyt) [v] 1 den memnun olmak, 2 deer bilmek, 3 deerlenmek yakalamak; tutuklamak, anlamak, kavramak. (pro') [v] yaklamak uygunluk, uygun, yerinde, almak, kendine mal etmek; tahsis etmek, ayrmak (pruv'l) [n] 1 onaylama, 2 resmi izin onaylamak, uygun bulmak, tasvip etmek yaklaka (ar'ktekt) [n] mimar (ar'gyu), fiil, tartmak, mnakaa etmek., kavga etmek; ekimek; atmak., that i savunmak, i iddia etmek., e belirti olmak, e alamet olmak. doan, kaynaklanan, ykselme, kaynaklanan (arm) [n] 1 kol, 2 koy, 3 otorite, [v] silahlandrmak 4 dal (reync') [v] 1 dzenlemek, 2 kararlatrmak sralan, dzen, giyini. fiil (askeri birlikleri) sralamak., giymek; giydirmek. isim tutuklama, tevkif. fiil tutuklamak, tevkif etmek., durdurmak.

6

Arrogant Arsenal Ascend Ascent Ascertain Ascribing Ash Ashamed Aside Aspect Aspirations Aspiring Assassinate Assassination Assault Assembly Assert Assertive Assess Assessment Asset Assign Associate Association Assume Assurance Aster Astonishing Astray As-yet Asylum Attain Attempt Attend

(er'gntli) [adv] kstaha arsenal; cephanelik, mhimmat deposu; silahhane (send') [v] kmak isim k; trman, ykseli, yoku, bayr. (asrteyn') [v] aratrmak atfetmek, hamletmek, vermek, yklemek, isnat etmek. ascribable (s.) atfolunabilir, isnat olunabilir, yklenebilir. (a) [n] kl (eymd') [adj] utanm (sayd') [adv] bir yana (as'pekt) [n] grn (espireyn) [n] soluma; istek (spayring) [adj] gz ileride olan ( sineyt) [v] ldrmek [n] katletme saldr, iddetli hucum, hamle, tecavz; (f.) saldrmak, hcum etmek, tecavz etmek. (sem'bl) [v] 1 toplamak, 2 monte etmek (emin bir ekilde) ileri srmek, ne srmek, ispat ve iddia ile beyan etmek; zerinde durmak, teyit etmek kendini hissettiren degerlendirmek, deer bimek, kymet takdir etmek, (para miktarn) tayin etmek, hesaplamak degerlendirme, deer bime, (para miktarn) tayin etme., deerlendirme; dnce, fikir mal, kymetli ey, deerli bir nitelik, erdem veya beceri. atamak, tayin etmek, ayrmak, tahsis etmek, tayin etmek, kararlatrmak, (birine) (belirli bir) grev vermek (so'iyeyt) [v] 1 arkadalk etmek (so'iyeyn) [n] 1 kurum, 2 birlik, 3 irket (sum') [v] farz etmek (ur'ns) [n] 1 gven, 2 inan, 3 sz, 4(ing) sigorta ylldz iegi, pat iei china aster saray pat asrtc, hayret verici, alacak, armak yolundan km, yanl yol tutmu, saptm, sapm,go astray kt yola sapmak; yanl yere gitmek. unamed imdiye kadar, daha, henz snma yeri, snak, melce, tmarhane, akl hastanesi. (teyn') [v] kazanmak (tempt') [v] 1 kalkmak, 2 gayret etmek, [n] teebbs (tend') [v] 1(toplantya) katlmak, 2 bakmak, 3 refakat etmek

7

Attention Attitude Attorney Attract Attribut Auction Audience Auditors Auspices Austerity Author Authorities Authority Authorization Authorize Auto Autocratically Automaker Autonomous Available Avans Average Avert Aviation Aviator Avoid Award Aware Awareness Axiology Axis

(ten'n) [n] dikkat (at'tud) [n] tutum avukat, vekil (trakt') [v] ekmek (at'rbyut) [n] sfat isim ak artrma, mezat, mzayede. fiil ak artrma ile satmak. (o dins) [n] dinleyiciler dinleyici gzetim, himaye, nezaret sertlik, hainlik, sade, konforsuz ve dnyevi zevklerden yoksun bir yaam. (o'thr) [n] yazar otorrite, yetkili (thor'ti) [n] yetke (o'thrayzeyn) [n] izin yetkilendirmek oto, otomobil, kendinden, zdevinimli otokratik biimde otomobil reten irket, firma otonom, zerk (vey'lbl) [adj] hazr artmak, ndelik (av'ric) [adj] ortalama baka tarafa evirmek, yn deitirmek, nlemek. havaclk, uu havac, pilot, tayyareci. (voyd') [v] saknmak (word') [n] dl, [v] dllendirmek pilot, tayyareci, havac, (be aware haberi olmak) haberi olmak, haberdar moral, estetik, (din) gibi deer sistemlerinin incelenmesi, deer kuram eksen, mihver, kutup; (mak.) dingil; (tar.) itilf, anlama, uyuma

8

B HARF Backdrop Backfired Background Backstroke Backward Bade Baffling Bagel-like Balance Ballad Ballistic Ballot, balloting Baltic Ban Bane Bankruptcy Bankrupted Banned, banning Baptism Bared Bargaining Base based Basic Basis Bass Bastion Batted Battle Bauer Beach beaches Bear Bearable sahnede arka perde (motorun atei) geri tepmek, geri tepmek, istenilenin aksi olmak. arka plan srtst yzme. (be kwdz) [adv] geriye doru fiil (bid, bidding) ak artrmada fiyat artrmak, bri deklarasyon yapmak, nermek. isim neri, giriim, teebbs. artc, aldatc. bir cins tatl kk ekmek gibi terazi, denge, denklem, bilano, bakiye. (bal'd) [n] balad balistik mermilerin at veya hareketleriyle ilgili oy pusulas; bir seimde oylarn toplam; gizli oy usulu ile yaplan seim baltk yasaklamak afet, felket, dert; im. iflas iflasl yasakl, yasaklanm vaftiz, vaftiz ayini. baptismal (s.) vaftizle ilgili. (bard) [adj] demir ubuklarla kapatlm pazarlk kaide, temel, esas, taban, dip; (bot.) sap dibi; (zool.) bir uzvun gvdeye bititii noktaya en yakn ksm; (spor) depart; (ask.) s; (kim.) alkali, temel temel, kaynak, ana ilke. levrek, hani. kale burcu; tabya; salamlatlrlm yer vurmak, arpmak, sopa, omak, yarasa isim muharebe; meydan sava, mcadele, byk ura. fiil savamak, dvmek, mcadele etmek, ok uramak. kyl, ciftci , ka. b;?cak, vale, oglan , (scha.) piyade, piyon, paytak (bi) [n] plaj tamak, ay; ayya benzer hayvan ant bear; hantal kimse, kaba kimse tanabilir, ekilir,katlanlr

9

Bedrock Beekeeper Behalf Behavior Beijing Bellicose Belong belonging Beloved Below Benchmark Bend Beneath Beneficial Benefit, benefited, benefiting Berlin-based Bernd Bernhardtish Beset Beside Best Bestowed Bet Betray Betrayal Better than expected Better-armed Beverages Beyond Btter Bias Bid Bikes

kayalk, yzeydeki tabakalar altndaki asl kaya; en alt seviye; temel ilkeler arc adna, ismine, yan, taraf. on behalf of (birisinin) namna, adna davran, davran tarz pekin kavgac, dvken ait olmak sevgili esmek, altnda karlatrmal deerlendirme fiil (bent/[eski] bended) emek, bkmek, kvrmak; eilmek, bklmek, kvrlmak, denizcilikle ilgili balamak. isim kvrm, dirsek, dneme, viraj, denizcilikle ilgili ba, dm. altnda faydal fayda vermek, fayda, kar, yarar, menfaat; menfaat iin tertiplenen elence veya gsteri; hak, imtiyaz, yetki; (f.) hayr ilemek, iyilii dokunmak; istifade etmek, yararlanmak. benefit of clergy eskiden ruhban snfna tannan dokunulmazlk imtiyaz. " berlin temelli isvirenin bir kantonu fiil (beset, besetting) kuatmak, etrafn sarmak, rahat vermemek, yakasn brakmamak, zerine varmak, zerine koymak. yannda en iyi lutfetmek, bahedilen bahse girmek, bahis tutumak, kuvvetle sanmak, bahis, iddia fiil ihanet etmek; ele vermek, gstermek, aldatmak. hyanet; ele verme. beklenilenden daha iyi iyi ordu iecek, merubat tede, teye, tesine, tesinde, -den tede; dnda; -den ok; (z.) fazla; daha ileri. " ac, aci, keskin; sert, siddetli, sekersiz, aci, bitter (ikolata) isim verev, eilim, nyarg. fiil (birini) (belirli bir ekilde) etkilemek fiil (bid, bidding) ak artrmada fiyat artrmak, bri deklarasyon yapmak, nermek. isim neri, giriim, teebbs. bisiklete binmek, bisiklet(ler)

10

Bilateral Bild Bill Bipolar Bit Bite Bitterly Bizarre Blackmailing Blame Blast Blazing Bleak Bless Blind Bloated Blown out Board Boasted Bodies Bold Bond Bones Bonfire Bonum Bonuses Boon Boost Border Bore Borne Borrowed Botswana

iki tarafl resim, tasvir, sekil, foto, portre fatura iki kutuplu isim delgi, matkap, gem. fiil (bit, bitten) srmak, (balk) oltaya vurmak, (souk) yakmak. isim srk, para, lokma, (ikide) sertlik, (souk veya rzgra zg) sertlik, (biberde) aclk. aca garip, tuhaf, acayip, biimsiz. adresi belli olmayan e posta, antaj; tehditle birinden para koparma; (f.) antaj yapmak. isim bir su veya baarszln sorumluluu, su, kabahat, thmet.fiil suu (birinin) stne atmak isim patlama, infilak, konuma dili ok elendirici bir ey. fiil tahrip etmek, ykmak, yakmak., (souk, scak) (bitkiyi) kavurmak. n.alevlenme v.alevlen sfat souk ve kasvetli (hava), rzgrdan korunmasz, rzgra ak., kt, i ac olmayan. kutsamak, takdis etmek, kutsamak, mbarek klmak; allahtan niyaz etmek; inayet etmek; mesut etmek. " sfat kr, m, kmaz (sokak). fiil kr etmek, gzn almak, kamatrmak. isim oul qaluzi, ingiliz ingilizcesi stor, avclarn avlarndan gizlendii yer. sismis, sis (karin,le) fleyip sndrmek, (lastik) patlamak. esmek, flemek, uurmak; umak, isim kereste, tahta, satran satran v.b. oyun tahtas., ynetim kurulu, denizcilikle ilgili borda. fiil (vapura, trene, otobse, uaa) binmek, pansiyoner olmak, denizcilikle ilgili borda etmek fiil vnmek, -e sahip olmaktan gurur duymak kurumsal organlar, isim beden, vcut, gvde, ceset, karoser, miktar. kaln, sfat cesur, gzpek; atlgan, cretli, matbaaclk siyah (harf). isim ba, iliki, bono, senet, tahvil, kefalet. fiil kefil olmak. kemikler, kemik, klk, balina (ubuk). enlik atei, ak havada yaklan ate iyi ey (de mortuis nil nisi bonum ller hakknda sadece iyi eyler konuunuz) ikramiye, prim. nimet, ltuf, iyilik. fiil (busted/bust) itelemek, lehinde konuarak yardmc olmak, (fiyat) rtrmak. isim destek, yardm, artma, art. snr, hudud can skmak, bizar etmek, ba artmak; (i.) can skc kimse veya olay, ba belas. " (bak.) bear; (s.) tanm, gtrlm; tahamml edilmi, dayanlm. . dn almak, bor almak, matematik (karma ileminde) dn almak. gney afrika lkesi

11

Bottled Bottom Bottom-dweller Bottom-line Boulevard Bouncing Bound Boundary Bounty Bowlers Branch Brand Brashly Brass Breach Breadth Breakaway Breakdown Breaststroke Breath Breathe Brewing Bribes Brief Brig Bright Broad Broadcast Brochures Browsing Brussels Brutal Brutality Bubble

ie doldurmak, isim ie, biberon. fiil ielemek. dip (i.) ikamet eden veya oturan, kimse, sakin. sonu bulvar, cadde f. siramak, sekmek; ziplatmak, sektirmek, k. dili (ek) karsiliksiz ikmak. i. sirayis, ziplayis, canlilik isim sray, zplama; geri tepme. fiil sekmek, sramak, zplamak, frlamak. i. snr, hudut i. cmertlik, eli aiklik, prim, (zararli bir hayvanin yok edilmesi veya bir sulunun yakalanmasi iin devlete verilen) para bowling oyununda topu atan kimse(ler) i. (agaca ait) dal, (nehre ait) kol, sube; blm, kisim; dal, kol, brans. f. dal budak salmak, kollara ayrilmak i. (bir rne ait) zel ad, marka, (kizgin demirle yapilan) dag. f. daglamak, lekelemek, damgalamak saldrganca ., s. pirin, sar i. krk, yark, gedik, huk. ihlal genislik, en ayrilma bozulma, durma, sinir bozuklugu, kme, ayrntl hesap kurbaalama,kurbaalama yz nefes almak nefes maya v.mayala prep.mayalayarak rsvet. f. rsvet vermek, para yedirmek sfat ksa. isim, hukuk davann zeti. fiil brifing yapmak. brik, gemi hapishanesi aydnlk,aklk geni (broad.cast) (radyo/televizyon araciligiyla) yayimlamak, (tohum) samak, yaymak, herkese sylemek. i. radyo/televizyon yayini buror, kitapk .gzden geirme brksel gaddar, . vahsi, yabani, merhametsiz gaddara i. kabarcik. f. kaynamak, fokurdamak

12

Budget Budgetary Buffer Buffeted Bugs Bullets Bullheading Burden Bureau Bureaucracy Burgess Buried Burned Burst Busiest Butterfly Buzz C HARF Confederation Cabinet Cable Cadmium Calendar Call Calligraphy Calm Campaign Cancel Cancer Candidacy Candidate

"(i.), (f.) bte, stok; (f.) bte yapmak, btenin ayrntlaryla ilgilenmek. " bteyle ilgili tampon, tampon vazifesi gren herhangi bir ey; cilt yapmada kullanlan bir ara. tokat, yumruk; ok tesiri yapan ani bir olay bcekler; (k.dili.) mikroplar, virusler; ing. tahtakurular mermi, kurun; kk top, dere iskorpiti veya buna benzer balk; inat kimse. bullheaded (s.) inat; kaln kafal yk tamak, yk, agirlik. f. yklemek, yklenmek, sikinti vermek bro ofis brokrasi i.) kasaba veya nahiyede oturan kimse; (tar.) ingiltere parlamentosundaki kasaba, nahiye veya niversite temsilcisi gmlm yanmak, yakmak, aia vurma burst) patlamak, yarilmak. i. patlama, atlama, ileri atilma. s. patlamis, patlak en megul kelebek kelebek gibi bir yerden bir yere gayesi oimakszn dolaan kimse, havai yaradll kimse vzlt; dedikodu, sylenti (k.dili) telefon konumas; (f.) vzldamak; fsldamak; konumak;

konfederasyon, birleik devletler (camli ve rafli) dolap, kabine, bakanlar kurulu, kk zel oda i. kablo, den. gomene, palamar, telgraf kadmiyum (kimyasal madde) takvim aramak, agrmak, barmak, seslenmek, armak; davet etmek, iln etmek; bararak ilgi ekmek; arda bulunmak, haber vermek (kongre, toplant); telefon etmek; isimlendirmek, hitap etmek;... olarak kabul etmek; haykrmak; ilgi ekmek iin yksek sesle konumak; uramak; telefonla aramak; kaligrafi; hat sanat, hat, hsnhat. (i.), (f.) sakin, durgun, asude; (i.) sukunet, durgunluk, dinginlik; (f.) yattrmak, teskin etmek; sakinlemek, skunet bulmak. sefer, seferberlik; kampanya; belirli bir sonuca ulamak iin mcadele (f.) mcadele etmek; kampanyaya katlmak f. (--ed/--led, --ing/--ling) iptal etmek, stne izgi ekmek, silmek, mat. kisaltmak tb.) kanser; (b.h), (astr.) yenge burcu adaylk aday, namzet, talip

13

Cane Cant Capability Capable Capacities Capacity Capital Capt Captivating Capture, captured Caracas Care Career Cargoes Caribbean Case Cast Castle Casual Catapult Catastrophe Caucasus Cause caused Caution Cautious Cavaliers Cease Celebrate, celebrated Celebrations Celsius Celtics Cement Centenarians Centerpiece

"(i.), (f.) baston, denek; kam, bambu, ekerkam; bortlen veya ahududunun sap; (f.) baston ile dvmek; kamla kaplamak, hasrlamak bos laf, laf, bos laf, laf, ikiyzllk, riyakarlk, argo yetenek, kabiliyet, istidat, iktidar, g, kapasite, ehliyet yapabilir, muktedir, ehliyetli, kabiliyetli. kapasiteler, "(i.) hacim, oylum; istiap haddi; yetenek, kabiliyet; g, iktidar; mevki, sfat." kasite, hacim, oylum; istiap haddi; yetenek, kabiliyet; g, iktidar; mevki, sfat." sermaye, baskent, bassehir, byk harf, majskl, sermaye, anamal, kapital, stun basi. s. byk (harf), sermayeye ait, k. dili mkemmel, fevkalade, ok iyi yakala, grup lideri, gemi kaptan, bakan, komuta byleyici v.byle yakalamak, . zaptetmek, ele geirmek, tutsak etmek. i. zaptetme, ele geirme caracas, venezuela,nn bakenti. dikkat etmek, endie; merak; gaile; dikkat, ihtimam; tedbir, koruma, ilgi karier, meslek, meslek hayat; meslekte baar kazanma; srat kargo, yk karahipler kutu; mahfaza; kn; kasa; ereve; matbaa tezgh; (f.) kutu veya mahfaza iine koymak, sokmak atma, frlatma; atlan ey; (krk kemie) al; zar atma; zarda gelen say; artk sey; mesafe; balk a atma kale, sato, satran kale tesadfen olan, kasitli olmayan, rasgele, ilgisiz, kayitsiz, lakayt, pek dikkatli olmayan sapan, mancinik, katapult afet, felket; felketle sonulanan olay; (tiyatro) dnm noktas; sonu; (jeol.) yeryz kabuunda meydana gelen iddetli bir deiim. kafkasya neden olmak, sebep olmak, yol amak, sebep, illet, neden; harekete sevkedici unsur; gaye, hedef, ama; (huk.) dava konusu. dikkat, tedbir, ihtiyat, uyarma, ikaz. f. uyarmak, ikaz etmek ihtiyatli, tedbirli, sakingan, dikkatli atl, valye; ,valye ruhlu kimse, centilmen; kavalye serbest brakmak, durmak, kesmek; bitmek, sona ermek; brakmak, devam etmemek, son vermek kutlamak, tesit etmek; iln etmek; ayin yapmak, trenler tertip etmek; bayram yapmak kutlamalar santigrat keltlere ait, kelte dili imento. f. imentolamak, imento ile sivamak, beton ile kaplamak, yapistirmak, saglamlastirmak yz yl yaam olan, yz yllk, yz yla ait;(i.) yz yandaki kimse herhangi bir eyin ortasna konulan ssleyici eya

14

Centuries Ceo (chief executive officer) Ceremonial Ceremonies Ceremony Certain Chain Challenge Challenger Chamber Champion Championship Chance Chancellor Channel Chaos Chaotic Character Charge Charity Charlotte Chart Charter Chase Cheap Cheating Check, checked, checking Chemical Cher Cherries Cherry Chest

yz yllar ynetim kurulu bakan trene ait trensel, treni merasim, ain trenler tren kesin, kati, emin, kainilmaz, muhakkak, sphesiz, belirli, muayyen, bazi zincir, silsile (dag). f. zincirlemek, zincirle baglamak meydan okuma. f. meydan okumak meydan okuyan kimse yatak odasi, zel oda, daire, mahkeme, komisyon, kamara, ingiliz yasama meclisi, fisek yatagi ampion ampiyonluk ans, talih, ans; kader; ihtimal; frsat; risk; riziko; (s.) ans eseri olan rektr, (almanyada) sanslye, basbakan radyo, tv kanal, yol; su yolu; bogaz, nehir yatagi, akak, mecra. f. kanal amak, oymak kaos, karisiklik, kargasa kaos, karisiklik, kargasa karakter, zyapi, (roman, hikye, oyun v.b.nde) kisi, sahis, karakter, karakter, harf, tip bir kimse, nevi sahsina mnhasir bir kimse; eksantrik/komik kimse yklemek, tahmil etmek; doldurmak (tfek, top, ocak vb); doyurmak; (havay) gerginletirmek; (elek.) arj etmek; emretmek, vazifelendirmek, itham etmek, mesul tutmak hayrseverlik, yardmseverlik; merhamet; sadaka; hayr ii; hayr cemiyeti, yardm dernei portolon, deniz haritasi, grafik, izge, izelge; tablo. f. gstermek, kaydetmek. patent, imtiyaz, berat, gemi kira kontrati kovalamak, pesine dsmek, izlemek, takip etmek. i. kovalama, pesine dsme, izleme, takip ucuz, bayagi, adi hile, dolandrclk, aldatma; oyun, dalavere; (huk.) hile ile (mal.) alma; dolandrc, hilekr kimse kontrol etmek, denetim, saglama ecza, kimyasal madde, kimyevi, kimyasal, kimya ile ilgili sevgili, ak kirazlar; vineler kiraz, vine gs; sandk; kutu bir kurumda para alnp verilen yer

15

Chilling Chinas Chinese Choice Choke Choose, chose, chosen Chores Chorus Chunk Circa Circles Circuit Circular Circulated Circulation Circumstances Cite, cited Citigroup Citing Citizen Citizenship Claim Clandestine Clarification Clarify Clash Clause Clearance Client Climate Climax Closely

souk; titreme, me, rperme; souk davran inliler, porselenler, seramikler, iniler (og. chi.nese) inli, ince. s. in, ine zg, ince, inli sekin, gzide; mkemmel, stn. choicely (z.) sekin bir ekilde. choiceness (i.) sekin olu bogmak, nefesini kesmek; tikamak, bogulmak; tikanmak. i. bogulma; tikanma (chose, cho.sen) semek, tercih etmek, istemek kk bir is, og. bir evin/iftligin gnlk isleri, g ve tatsiz is koro, koro toplulugu, (mzik eseri) koro, koro, sarkinin koro blm kalin bir para, kle, yigin, topak, k. dili byk bir miktar, k. dili tiknaz adam (edat.), (z.), (ks.) ca.,c veya c) dolaylarnda, takriben, aa yukar. daire, ember, halka, evre, muhit, grup. f. -in etrafina daire izmek, -in etrafini izmek, -in etrafini dnmek, (bir yerin stnde daire/daireler izerek) dnmek/dnp durmak, etrafini evirmek, kusatmak, halka olmak, devretmek, dnmek, devir, dn daire, tur; ring seferi; devir, elek. devre dairesel, yuvarlak, dolayli, dolambali. i. genelge, tamim; sirkler deviretmek, dnmek, deveran etmek dolamak, ceveln etmek; datmak, elden ele geirmek dolatrmak sirkilasyon, hava/sivi iin) akim; (kan/hava iin) dolasim; (motordaki sivi iin) devridaim, (para iin) tedavl, srm, tiraj i. durum, hal, keyfiyet, kosul, sart, vaziyet, olay, vaka, kader alnt, site, delil olarak iktibas etmek, bir eserden bir blm aktarmak; mahkemeye celbetmek; armak, davet etmek; bahsetmek, zikretmek, hatra getirmek; (ask.) kahramanln gnlk emirde zikretmek. atfta bulunmak, gnderme yapmak vatandas, yurttas, uyruk, tebaa, hemseri vatandaslik, yurttaslik, uyrukluk, tabiiyet talep, iddia, hak, sigorta poliesi stnden denecek para. f. hak talep etmek, istemek, iddia etmek, sahip ikmak s. gizli, el altindan yapilan . aiklama; aiklik getirme, aikliga kavusturma, aydinlatma, aiklanma; aiklik kazanma, aikliga kavusma, aydinlanma aik bir sekilde anlatmak, aiklamak; aiklik getirmek, aikliga kavusturmak, aydinlatmak, aiklanmak; aiklik kazanmak, aikliga kavusmak, aydinlanmak grltl bir ses karmak; angr ungur arpmak; fikir ayrl olmak, uyuamamak; hzla arpmak, bindirmek; bir arpma nedeniyle ses karmak madde, (anlama, antlama, kontrat, kanunda) bent, hkm fkra, art; temizleme, aiklik yer, gmrk muayene belgesi, geminin limani terketme izni mteri, mvekkil iklim, hava "(i.),, (f.) sahika, zirve, doruk, tepe, bir eyin en yksek noktas; dm noktas; (f.) zirveye erimek, zirveye eritirmek yakna, yakndan adj.skca

16

Closemouthed Closer Closes Closure Clothing Clowns Co Coach Coal Coalition Coast Coastal Coastguard Coastline Cobblers Co-chair Co-chairman Co-chairperson Codes Coeval Co-existence Coffin Cognitive Col Collaborate Collaborative Collaborator Collapse Colleagues Collect Collection Collective Collectors Collide

az sk yakn, sonlandrc, daha yakn kapamak, kapatmak; kapanmak, tkamak, doldurmak, son vermek, bitirmek; sona ermek, bitmek. kapanma,kapatma giyim esyasi, giysiler, elbiseler palyao, soytari. f. soytarilik etmek ortak, mterek ko, spor antrenr, alistirici, zel gretmen, ing. otobs, yolcu otobs, ing., d.y. yolcu vagonu kmr haline gelinceye kadar yakmak; (den) kmr vermek, kmr almak ortak, kollektif, koalisyon, birlesme ky, sahil, deniz kiyisi. f. (kayakla/bisikletle) yokus asagi kaymak/inmek. kyya ait, kiyi, sahil, kiyisal grevli, sahil koruma ky eridi, kiyi boyu ayakkabi tamircisi ortak bakan ortak bakan ortak bakan kodlar yat, akran, muasr, ada mterek var olma, bir arada yaama tabut; atn toyna iinde kalan ksm bilmeye veya kavramaya ait dar geit, yaka, geit, iki antisiklon arasndaki alak basn alan ibirlii, birlikte almak, ibirlii yapmak ibirlii yapan, ortak, mterek birlikte alan kimse, ibirlii yapan kimse, kolaboratr. ibirliki, kolaboratr kmek, gmek, yklmak; katlanp buklmek, alr kapanr olmak meslekta, i arkada toplamak; biriktirmek; derlemek; toparlamak; devirmek; toplanmak; birikmek toplama; toplanm eyler, kolektif; ortaklaa; ortak koleksiyoncu; almc, tahsildar arpmak; arpmak

17

Collision Colonel Colonial Colossal Column Columnists Combat Combative Combined Combing Commemorate Commence Commensurate Comment Commentators Commerce Commercial Commission Commissioner Commitment Committee Common Communication Community(ies) Company(ies) Compared Comparison Compels Compete Competition Competitive Compilecompiled Complacency Complacent

arpma; ihtilf, fikir ayrl. albay kolonide yaayan; koloniden gelen, koloniye ait muazzam, kocaman, ok byk, devasa stun;direk; (matb.)bir yazarn gazete veya dergide muntazaman ve ayn balk altnda kan yazs ke yazar dv, mcadele, arpma, sava; (f.) dvmek, savamak, arpmak, mcadele etmek. kavgac, dvken mterek, kombine karma birletirme, birletiren, kaynatrma anmak, zikretmek, hatrasn yad etmek balamak orantl, eit yorum, fikrini sylemek, dnce, deerlendirmek, yorum yapmak eletirmeci; yorumcu, arih, tefsirci ticaret, alm satm, toplumsal ilikiler; cinsel iliki ticari; (i.) radyo veya televizyon iln grev, vazife, i; ileme; eylem; komisyon creti, yzdelik; kurul, komisyon; rtbe, mevki; salahiyetname mhim bir ie tayin edilen memur; ube mdru; komisyon yesi; vekil vaat, taahhut; kesin karar; teslim etme, teslim olma; balant; havale; irtikap kurul, komite, heyet, komisyon, encmen mterek, ortak; beraber yaplan, yaygn, ska yaplan mterek, ortak; beraber yaplan ayn yerde veya ayn artlar altnda yaayan insan topluluu; toplum, cemiyet; ahali, halk, amme; grup; misafir grubu; misafir; irket, kumpanya, ortaklk; beraberindekiler, arkadalar; elik, refakat, arkadalk; mukayese edilmi mukayese zorlamak, mecbur etmek yarma, rekabet etmek, yarmak, msabakaya girmek rekabet, yarma rakip olan; rekabet ile ilgili; msabaka tarznda, yanma mahiyetinde toplayp liste haline getirmek; eitli kaynaklardan bilgi toplayp sraya koymak kendi kendinden memnun olma hali; gnl rahatl kendinden hosnut, kendini beenmi

18

Complain-complained Complaint Complete, (completed,completing) Completely Completion Complex Complicating Complicity Comply Component Compounds Comprehensive Compromise Compromising Compulsive Con Concede Concentrating Concept Concern Concert Conclude Conclusion Concocted Condemn Condemnations Condition Condolences Conduct Confers Confession Confidence Configuration

ikyet etmek, yaknmak ikayet, feryat, dertyanma; dert, keder, ikyet sebebi; hastalk, keyifsizlik; (huk.) isnat tamam, tam, btn; bitmi, tamamlanm; mkemmel, drt ba mamur; (f.) tamamlamak, btnlemek, yetkinletirmek tamamen, btnyle bitirme, tamamlama; bitme, tamamlanma, sona erme, yerine getirme bileik veya kark herhangi bir ey; karmaa; (psik.) komplek karmak su ortakl; karmaa with ile uymak; itaat etmek, e riayet etmek bir tm meydana getiren ksmlardan biri, cz, unsur, para, eleman bileik, mrekkep; (zool.) tek tek hayvancklardan husule gelmi; (i.) alam, halita; bileim, terkip geni, kapsaml, etrafl, kapsayc uzlama, uyuma; baz eylerden fedakrlk ederek varlan anlama zemini sosyal uzlama zorlayici, ruhb. zorgulu aldatmak, kandrmak teslim etmek, kabul etmek, ikrar etmek; vermek, brakmak, ihsan etmek toplamak, bir araya getirmek, yigmak; toplanmak, yogunlastirmak; yogunlasmak, deristirmek, koyulastirmak kavram, mefhum, anlay, gr, fikir, telakki ilgi, alka; i; endie, tasa, kayg, merak; irket, ticarethane; (k.dili.) ey(f.) alkadar etmek; ucu dokunmak; tesir etmek; ait olmak konser; ahenk, uyum birleme; ittifak, ittihat. concert grant kuyruklu piyano bitirmek, son vermek; neticelendirmek, sonulandrmak; bir karara varmak; netice karmak son, nihayet, sonu, netice; karar; son ksm birbirine kartrarak hazrlamak, tertip etmek yapmak; uydurmak, kurmak knamak, ayplamak; sulu karmak; mahkum etmek; kullanlamaz diye hkm vermek knama, ayplama; kabahatli bulma; sulu karma; mahkumiyet koul, hal, durum, salk, sosyal durum, niteliini saptamak, denemek, dzenlemek basal, taziye davranmak; idare etmek, yrtmek; orkestra idare etmek; refakat etmek, yol gstermek bata bulunmak, ihsan etmek, vermek, tevcih etmek, tevdi etmek itiraf, ikrar, dorulama, teslim; gnah kartma gven, itimat ekil, suret, grn; gruplama

19

Confinement Confirm Confirmation Confirmed Confiscate Conflict, conflicting Conformity Confrontation Confronting Confusing Confusion Conglomerates Congratulate Congregations Congressman Connect Connection Conscientiously Consecutive Consequence Conservative Consider Consideration Consistent Consistently Consists Consolidated Consortium Conspiracy Constant Constantly Constituents Constitute Constitution

kapan, hapsedilme; hasta olup evde kalma; lousalk teyit etmek, kuvvetlendirmek, salama balamak, tespit etmek, saptamak tasdik, teyit, belgeleme, dorulama; ispat; kilise yesi olma merasimi onaylanm, tasdik edilmi, dorulanm msadere etmek; haczetmek; istimlk etmek ekimek, ..,ile ihtilfa dmek; mcadele etmek; ztlamak, atima, atimak, srtme, uyumazlik uygunluk, uyma meydan okuma; karsilikli meydan okuma, huk. (sanigi, kendisini sulayanla) yzlestirme elien, yzleen, ztlama artc, akfa kartrc, mulak kafa karisikligi, saskinlik, karisiklik, dzensizlik, bir seyi/birini baska sey/biri sanma kme, tic. sirketler grubu, jeol. yigisim, konglomera kutlamak, tebrik etmek toplama, toplant; cemaat; (kat) dinsel rgt. erkek) kongre yesi (zellikle temsilciler meclisi yesi). balamak, birletirmek; balanmak, birlemek, bal olmak baglanti, bag, iliski, baglama, birlestirme, tanidik, arkadas, akraba, hisim, baglantili sefer vicdanina dayanarak; vicdanen, zenle, itina ile birbirini takip eden, ardl; (mat.) ardk sonu, netice, akibet; eser, semere; ehemmiyet, nem tutucu, muhafazakr; iml, mutedil; (i.) tutucu kimse dnmek; gz nnde tutmak; zerinde dnmek; mtalaa etmek, dikkate almak; saymak sayg, dnce; gznne alma; karlk, bedel; nem, ehemmiyet; itibar, saygnlk birbirine uygun, aralarnda mutabakat olan, birbirini tutan, insicaml,tutarl. consistently (z.) devaml olarak, mtemadiyen tutarli bir sekilde, srekli olarak, devamli olarak, mtemadiyen of ile ibaret olmak, -(den.) meydana gelmek, mrekkep olmak; in ile iine almak, havi olmak birletirilmi konsorsiyum; (huk.) erkek veya kadnn evlilikteki haklar fesat maksad ile yaplan gizli anlama, suikast; (huk.) fesat tertibi deimez; srekli, devaml, sabit, daimi; sadk; (i.) sabit olan ey; (mat.) konstant, sabite daima, hi durmadan, biteviye bileen tekil etmek; meydana getirmek , kurmak, tesis etmek, terkip etmek; tayin etmek, atamak anayasa; tzk, nizamname; beden yaps, bnye; huy, yaradl, tynet; yap; bileim, terkip

20

Constitutional Constraints Constructed Construction Consulate Consultancy Consultant Consume Consumer Consumption Contain Content Contentious Contest Context Continue Continuously Contract Contraction Contractor Contradictory Contrast Contribute Contribution Controversial Controversy Convene Convenient Conveniently Convention Converged Conversation Convert Convey

anayasa ile ilgili, anayasaya uygun; shhi; bnyevi, yapsal; (i.) salk iin yaplan jimnastik veya yry snrlama, tahdit; sknt yapmak, bina etmek, kurmak, tertip etmek; geometrik olarak izrnek, resmetmek inaat, yap; ina tarz; yorumlama, tefsir; (gram) yap, ina, tertip konsolosluk, konsoloshane danmanlk danman, mavir tketmek, yoaltmak, istihlak etmek, yakp yok etmek tketici, yoaltc tketim, yoaltma, istihlak kapsamak, iine almak, ihtiva etmek, havi olmak, amil olmak; snrlamak, tahdit etmek muhteva, ierik, esas, z, gerek anlam kavgac, daima ekien; ihtilfl, ekimeli kar koymak, muhalefet etmek, itiraz etmek, yarma, mcadele, ekime balam, kontekst devam etmek, srmek srekli, devamli, durmadan, araliksiz anlama, mukavele, akit, kontrat; anlama metni ekilme, bzlme, ksalma; doum esnasnda rahim adalelerinin gerilmesi mteahhit, stenci, stlenici, yklenici elikili, eliik, tutarsz aradaki fark gstermek zere karlatrmak, mukabele etmek, birbirinin zdd olmak, tezat tekil etmek balamak, teberru etmek, iane vermek; katkda bulunmak yardm, ba, muavenet, iane; makale, yaz ihtilfl, ekimeli; mnakaa edilebilir tartma, mnakaa, munazara, ihtilf, ekime, mcadele toplamak; (huk.) mahkemeye celbetmek ; toplanmak, bir araya gelmek uygun, elverili, mnasip, msait, rahat, kullanl; kolay ele geer, kullanlmaya hazr uygun olarak kongre, toplant; mukavele, anlama; kabul edilen dzen noktada birlemeye yz tutmak; (geom.) birbirine yaklamak konuma, sohbet. deitirmek, tebdil etmek, dndrmek, evirmek; (tahvil) hisse senetlerine evirmek nakletmek, gtrmek, tamak; geirmek; ifade etmek

21

Convicted Conviction Convince Coons Cooperate Cooperation Co-opted Coordinated Cope Copycats Core Corner Coroners Corp. Corporate Corrected Correlated Corvette Cost Costa Cost-benefit Costly Costumes Cotton Council Counsel Count Countdown Counter Counter-attack Counterpart Counterproductive Counter-protests Counterterrorism

mahkum et adj.mahkum edilmi kanaat, inan; katiyet; ikna; mahkumiyet. carry conviction doruluunu belli etmek ikna etmek, inandrmak zenci, ok zaman birlikte almak, ibirlii yapmak birlikte alma, ibirlii atanm, oy birlii ile seilmi, ye olarak kabul edilmi dzenli papaz cppesi; (f.) cppe giymek, bas etmek, (ile) basa ikmak, (-in) stesinden mimik, takliti elma gibi meyvalarn ekirdek yeri, gbek kse, kse basi, futbol korner, korner vurusu, kse atisi pheli lm olaylarn aratran grevli cooperationun ksaltmas; birlikte alma, ibirlii anonim irkete ait; bir dernek veya bir irket halinde (huk.)uken birletirilmi, birlik olmu, toplu dzeltilmi ilikili korvet; ufak torpido muhribi fiyat, paha, deer, kymet; zarar, ziyan; sermaye, bedel, maliyet, (mal.) olmak; pahas olmak, kymette olmak kosta (anatomi, zooloji) maliyet-fayda (cost-benefit analysis maliyet-fayda analizi) ok pahal; masrafl kyafet, elbise; kostm pamuk; (hidrofil) pamuk, ing. pamuk ipligi, pamuklu kumas, pamuklu. s. pamuklu kurul, komisyon; konsey, danma kurulu danma, mavere, istiare; dava vekili; tedbir, ihtiyat, basiret; t, nasihat; dnce, gaye, maksat, plan, nasihat vermek, t vermek sayma; hesap; (huk.) dava ve ikyet fkras, madde; (spor) on sayma geriye doru sayma; hazrlk devresi (bilhassa roket ve atom bombas denemelerinde kullanlr tezgh, karlk, zt, kart ey, say fi, aksi, marka, kar, abaks, aykr, kontra yumruk, aksi yolda, gie, atn boyun aral, kontra kar saldr, kar hcm tayda; karlk, tamamlayc herhangi bir ey; kopya, ikinci nsha, suret." amaca zarar dokunan kar protestocu terrizmle mcadele

22

Countess Countless Countries Countryside Countrywide County Coup Couple Course Court Courtesan Courtesy Courthouse Courtyard Coveted Coworkers Cpmiec Crackdown Cracked Crafting Craggy Cramped Crane Crash Crawling Create Creation Creative Credibility Credible Credit Crew Cricket Crime

kontest saysz, hesapsz, pek ok lkeler kirsal yerler/blgeler lke apnda, lke genelinde kontluk, vilayet, (ame) kaza, ile darbe; askeri darbe; hkmet darbesi ift, ift, kari koca. f. baglamak, bitistirmek, birlestirmek, baglanti kurmak, iftlestirmek izlenen yol; rota; seyir; gidis; yn, yol, plan, kurs (dersler dizisi), ahi. yemek, kap, servis. avlu, i bahe, kort, saray, hkmdar ve maiyeti, huk. mahkeme. f. kur yapmak zenginlerle dp kalkan fahie; fahie, kahpe nezaket, kibarlik, incelik adliye sarayi, mahkeme binasi, ile hkmet binasi avlu, i bahe istekli, can atan yardmc ii (china precision machinery import-export corporation) sk nlem, sk tedbir, -in stne gelmek atlak, k. dili kaik, atlak, deli zanaatkarlk dik kayal snrl tut adj.engellenmi turna, vin, kaplardan sv ekmeye yarayan kvrk boru, mauna, vin ile kaldrmak, sifon iddetli ses, grlt, atrt; kaza; (tic.) borsada hisselerin birden dmesi; ifls, top atma; (f.) grlt ile krlmak, krmak; (uak) kaza geirmek; paralanmak emekle, srnme, adacklar, srsz alan vcuda getirmek; meydana getirmek, ihdas etmek, husule getirmek; atamak, tayin etnek; yapmak, tertip etmek." yaradl, hilkat, yaratma; acun, kozmos, lem, evren, kinat. creative (s.) yaratc. creatively (z.) yaratc bir ekilde yaratc gvenirlik, gvenilirlik inanilir, gvenilir itimat etmek, inanmak; (tic.) matluba geirmek tayfa, mrettebat; takm; gruh, sr, kitle, kalabalk crcrbcei, kk ekirge, (zool.) gryllidae; (kriket) oyunu su, crm; cinayet; kabahat, gnah; (k.dili) ayp

23

Crime-free Criminal Crisis Critic Critical Critically Criticising Criticism Criticize Croatia Crocs Crop Crossbar Crosses Crossings Crowd Crowned Crucial Crude Cruel Crystal Culled Culminate Culprits Cumulatively Curb Curiosity Currency Current Current-account Currently Curriculum Curtailed Custody

sutan uzan, sutan arndrlm, su ilemeyen sua ait. i. sulu kriz, bunalim, buhran, tib. kriz, nbet eyin deerini ien kimse; eletirici, mnekkit; muhalif kimse, kar olan kimse zmsel, tahlili; tenkit eilimli, tenkiti; eletiren, eletiri mahiyetinde; buhranl vahim, nazik, tehlikeli tehlikeli olarak eletirme eletirme, tenkit; yerme, knama. adverse criticism yerme kusur eletirmek, tenkit etmek; yermek, knamak, kusur bulmak; deerini lmek hrvatistan. croatian (s.), (i.) hrvat; (i.) hrvata timsahlar krkmak, krpmak, kesmek, kesip ksaltmak. crop up birden meydana kmak, aa vurmak. srg, kol demiri saplamak; delmek; koymak; sokmak; akmak; saplanp kalmak, hareket edememek, kopmamak gei; gei yeri kalabalik. f. dolusmak, toplanmak, birikmek, sikistirmak, doldurmak ta, hkmdarlik, hkmdar, tepe, bas, kron (para birimi), distaci, disi. kuron. f. ta giydirmek, tamamlamak, tepesini sslemek, talandirmak ok nemli, can alc, kritik ham, rafine edilmemi; incelik ve zarafetten yoksun; kaba, acemi; (i.) ham petrol crudely (z.) kabaca; edepsizce. crudeness (i.) kabalk." zalim, gaddar, insafsz, merhametsiz; ekilmez, dayanlmaz; etin, mkl kristal, billur; effaf ey; kol saati cam; (s.) billur gibi koparmak, toplamak; ayrmak, semek; deersiz olanlar seip atmak; (i.) kt veya deersiz olduundan bir kenara ayrlm ey neticelenmek, bitmek, sona ermek; en yksek noktaya varmak, doruuna ykselmek sulu, mcrim, sank birikmi halde, birikerek sokak kaldrmnn kenar ta; fren, mni, engel; kuyu az bilezii; atta suluk zinciri; (f.) tutmak, mni olmak, hkim olmak, yenmek, durdurmak merak, tecesss; garabet, nadir ey, tuhaf ey; dikkat eken sey. nakit para; reva, geerlik cereyan, akm, aknt cari hesap, halen, u anda, bugnlerde mfredat program ksa, ksa kesilmi muhafaza, nezaret; hapsetme, vesayet, gzetim; koruma

24

Customary Customer Cut rate Cyber Cycle Cycling Czech D HARF Daily Daisy Damage Dan Dashed Data Date Dazzling Deadlock Deadly Deal Dealers Dealt Dean Debate Debt Debut Dec. Decade Deceased Deceleration December Decide Decision

allm, det olan, mutat mteri, etin kimse, geinilmesi zor adam indirimli, tenzilatli, indirimli mal satan, niteliksiz, kalitesiz bilgisayar ve bilgisayar alar ile ilgili, siber bir devir yapmak; bir devreden gemek; devir devir vaki olmak; bisiklete binmek bisiklete binmek ek, eke

gndelik, gnlk; (z.) her gn; (i.) gndelik gazete; (ing) gndeliki papatya, margarit, ilkbahar iei zarar, ziyan, hasar; (k.dili) masraf, fiyat; (f.) hasar yapmak bozmak, zarar vermek amandra, srail'de bir airet frlam, izgili bilgi, malumat, (istatistik) data processing (zellikle elektronik makinalarla) bilgi toplayp lzumlu yere aktarma ilemi. tarih, zaman; randevu; flrt edilen kz veya erkek badndren, byleyici kmaz iki tarafl kar koymann sonucu olarak her iki tarafn hareketsiz kal ; (f.) kmaza sokmak, kmaza girmek ldrc; zehirli; lm derecesinde; lm gibi. alkadar olmak, ilgilenmek, i yapmak, davranmak; iskambil ktlarn dagtmak (belirli bir seyin) ticaretini yapan kimse, tccar, satici- a dealer in old stamps eski pul saticisi, iskambil kgitlarini dagitan kimse deal'n , hali dekan; bir niversite veya yksek okulda idari grevi olan kimse; ingiliz kilisesinde bir papaz rtbesi tartmak, mnakaa etmek, mzakere etmek; ok dnmek; (i.) tartma, mnakaa, mzakere, fikir mcadelesi. debating society mnazaralar tertip eden kurum bor, alacak, matlup; su, kabahat. debt of honor namus borcu. bad debt tahsil olunmayacak bor, tahsili kabil olmayan alacak balang; (sahneye) ilk k bir gen kzn sosyeteye ilk defa takdim olunmas december on sene, on senelik mddet, onlu grup veya takm merhum, mefta yavalama aralk, birinci knun, knunuevvel karar vermek, kararlatrmak, hkm vermek. karar, hkm; ilm, emir, irade; sebat tereddtszlk

25

Decisive Deck Declaration Declared Decline Decomposing Decorate Decrease Dedicated Deemed Deepwater Def. Defeat Defeated Defeating Defence Defend Defended Defense Defensive Deficiency Deficit Define Definitely Definition Deflating Deflation Deflationary Deflect Deform Defuse Degree Delaware Delayed

karar, hkm; ilm, emir, irade; sebat tereddtszlk gverte; gverte gibi yer iln, takrir; deme; ihbarname, tebli; beyanname; (huk.) ifade; tanml, tanmlanm sapmak, meyletmek, inhirafetmek ; zevalbulmak; eksilmek ayrtrma, rme sslemek, tezyin etmek; nian vermek eksilme, azalma, ekilme; klme; eksiklik, noksan on the decrease azalmakta ithaf olunmus, adanmis, kendini isine adamis beklenilen, addedilen, tebli-tebell edilmi derin deniz, derin su ksaltma-definition yenmek, malup etmek; hezimete uratmak; bozmak, iptal etmek, skat etmek; (i.) bozgun, yenilgi, malubiyet yenik, malup olmu yenme mdafaa, savunma savunmak mdafaa etmek, muhafaza etmek, korumak, saklamak, himaye etmek. savunulmu, korunmu savunma, korunma s. savunmayla ilgili, (hedef alindigini zannederek) savunmaya geen, koruyucu, spor defansif eksiklik, noksanlk; yetersizlik hesap a, zarar tarif etmek, tavsif etmek; snrlamak, tahdit etmek, tayin etmek, ayrmak, tefrik etmek kesinlikle tarif, tanmlama, izah, tavsif; berraklk, vuzuh sabit fiyatlarla gayri safi milli haslann hesaplanmas fiyatlarda d; piyasada para darl, havasini/gazini bosaltma, sndrme deflasyona neden olan yoldan saptrmak, inhiraf etmek veya ettirmek, evirmek; dnmek. deflector (i.) yana saptran alet eklini bozmak, biimini bozmak; sakat etmek; irkinletirmek. " etkisiz hale getirmek,tapasn karmak derece, mertebe; paye; tabaka, snf; rtbe, mevki, seviye abd'de eyalet geciktirilmi, gecikmi

26

Delegates Deletion Deliberate Deliberations Deliver Delivery Deluged Demand Demise Democratic-leaning Democrat-judiciary Demographic Demonize(d) Denial Denied Denies Denounce Dent Deny Departed Department Depend Dependence Dependent Depictions Depicts Deploy Deployment Deportation Depression Deprivation Deputies Deputy

(deligt, deligeyt) delege, temsilci; eli; vekil. f. (deligeyt) havale etmek, devretmek, grevlendirmek silme, ikarma, yazidan ikarilan para kasti, nceden dnlm,mahsus ; dnceli, ihtiyatl, tedbirli, telasz, akl banda, ar zerinde dsnme, dsnp tasinma, grsme, mzakere tevdi etmek, teslim etmek, brakmak, vermek; kurtarmak, serbest brakmak; ocuu almak, dourtmak; irat etmek kurtarma, kurtulu; teslim, postadan mektuplarn datlmas, tevzi; doum; konuma tarz sel bam su basm talep etmek, istemek; emretmek, srar etmek, icbar etmek; sormak, zorla istemek; muhta olmak; (huk.) mahkemeye celbetmek , bir hak talep etmek irtihal, vefat, m; (huk.) terk, feragat; intikal; hkmdar tacnn halefe intikali; (f.) mlk vasiyetle fera etmek, icar etmek, bilhassa hkmdarl vrise veya halefe intikal ettirmek. " demokratik temayl, eilim, meyil, arzu demokratik yarg demografik c ile korkutmak, eytana dntrmek, eytanlatrmak inkr, yalanlama ret, tekzip; feragat inkar edilmi, yalanlanm, engellenmi, reddedilmi inkr etmek; tekzip etmek, reddetmek; mahrum etmek; esirgemek, vermemek; yalanlamak; kanmak, imtina etmek krmak. deny oneself feragat etmek ihbar etmek, haber vermek, ifa etmek; mukavele veya anlamann fesholunacan haber vermek; sulamak, itham etmek, bir kimsenin kusurlarn aa vurmak tarak veya vites dii, ukur; entik, knt, girinti. f. entmek; kertmek inkr etmek; tekzip etmek, reddetmek; mahrum etmek; esirgemek, vermemek; yalanlamak; kanmak, imtina etmek krmak. deny oneself feragat etmek gemi, mteveffa, vefat etmi, lm kimse ksm blm ube, daire, kol; veklet, bakanlk .departmentstore her eyi satan byk maaza on veya upon ile gvenmek, itimat etmek; bal olmak, tabi olmak, mtevakkf olmak; ihtiyac olmak bal olma; taalluk; itimat, gven; bir kimsenin eline bakma; dayanma; muallkyet, sarkma, aslma; tabi olu, ballk, emir kulluu asl sarkan; bal, tabi; ait; (gram) bal, merbut tarif etme, resmetme, betimleme, roln oynama resmetmek, izmek portresini izmek; anlatmak tasvir etmek tanmlamak; tarif etmek plana gre yerletirmek; saa sola yaymak veya yaylmak. deployment (i.) aclma, yaylma plana gre yerlestirme, ask. yayilma sinirdisi etme kasvet, keder, hzun, can sknts yoksunluk, mahrumiyet, mahrum olma, ihtiya; kayp vekiller, temsilciler, vekaleten hareket edenler vekil, temsilci, vekaleten hareket eden

27

Descended Descent Described Design Designated Designation Desire Desire Desktop Desolate Despair Desperate Despite Destabilise Destabilizing Destination Destroyed Detail Detained Detect Detention Deter Deteriorate Determination Determine Determining Deterred Dethroned Detonated Detriment Deus Devastating Develop Development

inmek, alalmak, kmek; kendini kltmek, dmek; baskn yapmak, ullanmak ini, kme, d, sukut; ullanma, baskn; nesil, zrriyet, nesep, soy, asll, ahfat, evlt; tanmla-adj.tanml plan, taslak, proje; gaye, ama, maksat, hedef; fikir; entrika, desise; gsterilen atama, tayin, tahsis; atanma, tayin edilme, seilme; isim, nvan, lakap arzu etmek, istemek, zlemek; rica etmek, talep etmek, arzulamak arzu etmek, istemek, zlemek; rica etmek, talep etmek, arzulamak masast terkedilmi, metruk, ssz, tenha, bo, perian, harap; kimsesiz, yalnz. yeis, zunt, keder, mitsizlik; (f.), (sk sk) of ile mitsiz olmak, meyus olmak mitsiz; aresizlikten deliye dnm; vahim, mthi, korkun, tehlikeli; dehetli nefret, kin, garez; (edat) -e ramen. in despite of -e ramen, bununla beraber dzensiz klmak, destabilize yapmak destabilize etmek gidilecek yer; gnderilen yer; hedef imha edilmi, harap olmu teferruat, ayrntlar; tafsilt; ayrntl plan; (ask.) mfreze, hususi bir ie ayrlan asker takm alkoymak; engellemek, mani olmak, durdurmak; geciktirmek; gzaltma almak meydana karmak; kefetmek, sezmek, tutmak alkoyma, engelleme, tutma, mani olma; gecikme; tevkif niyetinden vazgeirmek, caydrmak; yldrmak fenalamak, bozulmak, alalmak, gerilemek azim, sebat, metanet, inat, kararl olu; hkm, tespit, tayin; niyet, kast; snrlama, tahdit karar vermek, azmetmek; niyetlenmek, kesmek; tayin etmek belirleme, karar verme, tayin etme engellenen tahttan indirmek, halletmek patlamak, patlatmak, infilk etmek. zarar, ziyan, hasar. detrimen'tal (s.) zarar veren, zararl, muzr. harap edici gelitirmek, tekml ettirmek, inkiaf ettirmek; geniletmek, amak; harekete geirmek, husule getirmek gelime, inkiaf, tekml, ilerleme, terakki; meydana kma, zuhur; (biyol.) alma, gelime

28

Device Devin Devise Devoting Diarrheal Dichotomy Dick Dictate(d) Difference Differentiate Differentiation Differently Difficulties Dig(ging) Digital Dilapidated Diminished Dinamo Dioxide Dip Direction Directives Directly Directorate Disadvantages Disagreement Disappear Disappearance Disappointing Disappointment Disarmament Disaster Disastrous Disband

cihaz, aygt, alet; icat; tertip- hile, oyun, desise; resim, nisan, iaret khin tasarlamak, plan yapmak; akl etmek, tertip etmek; kurmak, icat etmek; (huk.) bilhassa gayri menkul mlk vasiyet etmek; (i.) vasiyet, vasiyet yoluyla braklan mlk adamak, tahsis etmek, hasretmek, vakfetmek diyareik (diarrhea - ishal, amel, i srmesi ile ilgili) ikiye blme; (astr.) ay, merkr veya vens kursunun yarsnn kl olmas polis hafiyesi, detektif dikte etmek, yazdirmak, emretmek, zorla kabul ettirmek, gerektirmek, belirlemek, emir, prensip ayrilik, fark, anlasmazlik ayirmak, ayirt etmek, farklilasmak, farkli olmak ayrm,trevleme baska sekilde, baska trl glk zorluk, mklt- g ey, engel, mnia- nazlanma kazmak, bellemek, kazi yapmak, drtmek, argo begenmek, hoslanmak dijital, sayisal, parmaa ait, parmak gibi harap, khne, yikik dkk, yikkin, viran azaltlm srkleyici, g kayna dioksiti, iki oksijenli batirmak, daldirmak, banmak; batmak, dalmak, asagiya dogru meyletmek yn, ynetim, idare, direktrlk, mdrlk, kumanda, ynetme direktif, ynerge, talimat dogrudan, dogrudan dogruya, hemen kurulu mahzur, aleyhte olan durum, dezavantaj, zarar, ziyan. at a disadvantage (dierlerine nispetle) daha zayf bir durumda olmak, anlasmazlik, uyusmazlik, ekisme gzden kaybolmak, ortadan kaybolmak, srra kadem basmak, unutulup gitmek, yok olmak gzden kaybolma, yok olma, ortadan kaybolma hayal krklna uratma, memnun edememe, cann skma, zme, mteessir etme, mitlerini boa karma hayal krkl, midi boa kma, hsran silahszlanma, silahlar brakma, silahlarn snrlandrlmas felaket, bel, musibet, talihsizlik, byk kaza. disastrous (s.) felket getiren, feci felaket getiren, feci datmak; terhis etmek; dalmak. disbandment (i.) dalma; terhis

29

Disciplinary Discipline Disclose Disclosure Disconcerting Disconnected Disconnection Discourage(ing) Discredit Discreet Discrimination Discuss Discussion Disease Disempower(ed) Disgruntled Disinflationary Dismay Dismembered Dismiss(ed) Disobedience Disperse(d) Displace(d) Display Dispute Disregarded Disrespect Disrupt Disseminate Dissention Dissipated Dissolves Distance Distinctive

disiplinle ilgili, inzibata ait; tahsil ve terbiyeye ait disiplin, inzibat, terbiye, idare; talim; itaat, boyun eme amak, ifa etmek; kefetmek, gstermek, izhar etmek aiga ikarma, ifsa, ortaya ikarilan sey endielendirici, endielendirme balant kesik, balantsz ayrlma hayal krklna uratmak, gzn korkutmak, hevesini krmak, cesaretini krmak itibarszlk; itimatszlk, phe denli, tedbirli; agzi siki, agzindan ikana dikkat eden aleyhte davranma; ayrm, tefrik, temyiz; ince farklar grebilme kabiliyeti mzakere etmek, grmek, mnakaa etmek, tartmak mzakere, grme, mnakaa, szl veya yazl tartma hastalk, rahatszlk, illet, maraz. gszletirmek, yetkisini elinden almak hosnutsuz, cani sikkin deszenflasyona ait olan dehsete dsrmek, perisan etmek. i. dehset paralamak, uzuvlar bedenden ayrmak. dismemberment (i.) paralama, paralanma iten karmak; yol vermek, gitmesine msaade etmek; azletmek; bertaraf etmek, defetmek brakmak itaatsizlik, ba kaldrma, serkelik. disobedient (s.) itaatsiz, asi, serke. datmak, yaymak, ayrmak, samak; ayrlmak, yaylmak, dalmak. yerinden karmak, yerini deitirmektirmek; yerini zaptetmek; azletmek, iten karmak gsterme, tehir, sergileme, arz, izhar, gsteri; (f.) gstermek, tehir etmek mnakaa etmek, tartma, tartmak, mnakaa, tartma yapmak, bilimsel olarak tartmak ihmal et-adj.ihmal edilen, disregard- ehemmiyet vermemek, nemsememek, aldrmamak, saymamak, itibar etmemek, ihmal etmek hrmetsizlik, saygszlk, adam yerine koymay, kabalk; (f.) hrmet etmemek, saymamak karklk iine itmek; engel olmak; yarmak, kesmek, atlatmak, krp ayrmak. samak, yaymak, neretmek; geirmek, sirayet ettirmek kar koyma, muhalif olma, kabul etmeme dagitilmis, israf edilmis, sefih dissipate- datmak, israf etmek, ziyan etmek, har vurup harman savurmak; dalmak; msrif olmak eritmek, erimek, halletmek, hallolmak; ,zmek, amak; feshetmek, datmak; izale etmek, yok etmek mesafe, uzaklk, ara, menzil; mddet, fasla; aralk ayran, ayrt eden, tefrik ve temyiz eden; zellik belirten

30

Distinguish Distorting Distract Distributed Distribution District District by district Disturbing Dive(d) Divert Division Divisive Divorce Document Documentary Doll Domestic Dominance Dominant Dominated Domineering Donate Donation Donned Doomsayer Doping Double Doubled Doubt Download(ed) Downturn Downward Draft Drag

ayrt etmek, ayrmak, tefrik etmek; anlamak, idrak etmek; sivrilmek, temayz etmek; deer kazandrmak eri br etmek, arptmak, biimini bozmak, krmak, bkmek; tahrif etmek veya ilgiyi baka tarafa ekmek; rahatsz etmek,artmak; ldrtmak dagitimli, dagitik, distribute- datmak, tevzi etmek, yaymak, taksim etmek, blmek; dzenlemek, tasnif etmek datm, tevzi, datma; blme, taksim; tertip, tanzim; dalma, yaylma mntka, blge, havali, nahiye, mahalle, kaza, sancak, seim blgesi; (f.) mntkalara ayrmak blge blge bozucu, rahatsz edici, rahatsz edici, disturb- rahatsiz etmek; huzurunu kairmak; endiselendirmek, karistirmak, altst etmek (d veya dove) suya dalmak, dalmak, batmak, suya atlamak; (hav.) pike yapmak; (i.) dal; pike ilgisini baka yne ekmek, dikkatini datmak blme, taksim ayrma; blnme, taksim olunma blen, datan, ihtilf karan bosama; bosanma, ayrilma, ayrilik. f. bosamak; bosanmak, ayirmak; ayrilmak belge, dokman. f. belgelemek belgesel, dokmanter. i. belgesel oyuncak bebek, kukla; yalnz d gzellii olan kadn; gzel ve sevimli ocuk; (f.), (k.dili.) up ile sslemek, sslenmek eve ait, evcimen, ev ilerine bal; ehli, evcil; kendi memleketine ait; (i.) hizmeti hakimiyet, salahiyet, tahakkm, stnlk hkim, egemen, biyol. dominant, basat hakim, hakim olan otoriter, hkmeden hediye etmek, balamak, iane vermek iane verme; iane, hediye, ba, hibe giymek, giyinmek felaket tellal, habercisi uyarc iki kat, ift, iki misli;e, ayn; kat; hile, oyun; tiyatro, sin dublr; (bri.) kontr; (s.) iki kat, iki kere ikiye katlanm phe, tereddt, gvensizlik, itimatszlk; pheli husus. beyond doubt phesiz karsidan yklemek, ndirmek, yklenmi skntl dnem asagi dogru taslak, tasarlamak, planlamak srkleme; srklenen ey ar hareket; tarla trm

31

Dragged Dramatic Dramatically Draw Drills Drones Droopy Drug Drug-resistant Drums Dry Dub(bed) Due Dug Dumb Dumbo Dungeons Duo Durable Duress During Dusty Dutch Duties Duty Dwellers

srklemek, srmek, ekmek; srklenmek, srnmek, (topragi) taramak, geride kalmak dramatik, tiyatro ile ilgili, dramatik, cosku veren, duygulari kamilayan dramatik olarak ekme, eki; silh ekme; ekilen bir ey, izmek matkap, delgi, ask. talim, alistirma. f. (matkapla) delmek, ask. talim yaptirmak; talim yapmak yapmayan inesiz bir cins erkek ar; radyo ile kontrol edilen ve iinde kimse olmayan uak veya gemi; asalak, bakalarnn srtndan geinen kii; dkn il, ecza; esrar, uyuturucu madde, narkotik il; alkanlk meydana getiren kimyasal madde ilaca direnli davul, trampet, dmbelek, darbuka; davul sesi veya ona benzer ses kurutmak; stn kesmek; kurumak; suyu veya st kesilmek dublaj yapmak, filmi ekimden sonra seslendirmek olmas gereken, beklenen, mnasip, doru dug-meme, hayvan memesi, dig-kazmak, bellemek, kazi yapmak, dug- kazl dilsiz, dili tutulmus, sessiz, k. dili sersem, kafasiz, budala aptal kii zindan(lar) ikili, duo, do dayankl, mukavim, salam, eskimez; devaml, srekli zorlama, cebir, icbar, bask, tazyik esnasnda, zarfnda, mddetince tozlu; toz renkli; toz gibi. dustiness (i.) tozluluk, toz hollanda, hollandaya zg, hollandali, hollandaca. i. hollandaca grevler, devler, vazifeler, gmrk resmi, gmrk vergisi grev, dev, vazife, gmrk resmi, gmrk vergisi ikamet edenler veya oturanlar, kimseler, sakinler

32

E HARF Eagle Eagles Ear Earlier Early Earn Earned Earning Earthquake Easier Eastern Easy-to-use Ebb Echelon Echo Eclipse Ecuador Edge Edition Editorial Educate Education Effect Effective Effectively Efficacy Efficiency Efficient Effort Egoistical kartal, karaku, (zool.)) aquila;kartal eklinde veya kartal resmi tayan herhangi bir ey (mhr, damga, madeni para) kartallar, karakular kulak, iitme duyusu, baak; (f.) baaklanmak, baak balamak, baak tutmak. daha erken erken; eski; ilk, ilkel; (z.) vakitsiz, vaktinden evvel kazanmak; kazandirmak kazanm kazan, kar deprem, zelzele, yersarsintisi kolay, daha kolay dogu, dogusal, doguya ait kullanm kolay cezir, deniz sularnn ekilmesi; bozulma, d, dknlk kademe, dizili, ask. kademe yank; (mz.), yankilanmak, aksetmek, tekrarlanmak; tekrarlamak tutulma, gne tutulmas, ay tutulmas; snme, karanla gmlme, gzden kaybolma, ekvador cumhuriyeti kenar, k. dili avantaj, stnlk, yanamak, yava yava sokulmak, yaklamak; yan yan ve yava yava srmek; bask, tab, bir kitabn bir defada baslmas veya baslma sekli gazete vb'nin mdrne ait veya byle bir kimsenin uslubuna gre; (i.) bamakale. eitmek ve retmek, terbiye etmek, yetitirmek, talim etmek, okutmak, renim yaptrmak. educated (s.) renim grm, tahsilli, aydn. educator (i.) eitmen, retmen. eitim, eitim ve retim, tedris, tahsil, maarif, yetitirme, eitme etki, sonu. f. yerine getirmek, gereklestirmek, basarmak yrrlkte, etkili, tesirli. i., tic. efektif, nakit etkin olarak istenen sonucu verebilme yetenei, yarar, fayda, etki yaplan ie veya kullanlan enerjiye gre verim oran, randman oran; yeterlik, kifayet, ehliyet; etki, tesir; kabiliyet derecesi. hizli ve verimli alisan, randimanli gayret, aba, abalama, kendini skma; (mak.) kuvvet, kudret. effortless (s.) gayretsiz, aba gstermeyen; kolay bencil

33

Eikon (icon) Elaborate Elapse Elderly Elect Election Electoral Electorate Electricity Electronically Elevate Eligible Eliminate E-mailed Embark Embassy Embattled Embedded Embittered Embrace Emerge Emergency Emeritus Emery Emirate Emission Emitter Emotion Emotional Emphasis Emphasize Empirical Employee Employer

ortodoks kilisesinde azizlerin resmi, ikon; resim, heykel. icon'ic (s.) azizlerin resimlerine ait ince ile ve emekle meydana getirmek, incelikle ilemek, ihtimam etmek, ayrntl bir ekilde hazrlamak, geniletmek. elabora'tion (i.) ihtimam, inceden inceye ileme. (f.) gemek, akmak (zaman) olduka yal, yan basn alm, ihtiyar semek intihap etmek; (s.) seilmi, seimi kazanm, elected- seilmi seim, intihap, tercih; ilcih ebedi saadeti nasip eden ilahi takdir seim veya semenlerle ilgili oy verme hakkna sahip kimseler, semenler elektrik; elektrik bahsi, elektrik bilimi static electricity statik elektrik elektronik olarak ykseltmek, yceltmek, kaldrmak; terfi ettirmek; bir st makama atamak; ihya etmek, moralini ykseltmek. elevated- ykselmi, ycelmi seilmeye lyk, uygun, mnasip, muvafk, elverili; evlilik iin uygun. eligibil'ity (i.) seilme nitelii, uygun olu karmak, ihra etmek, hari tutmak, atmak, bertaraf etmek. elimina'tion (i.) karma (elektronik olarak) postalanm gemiye binmek veya bindirmek; sokmak sevketmek, girimek, balamak. embarka'tion (i.) gemiye binme veya bindirme sefarethane; sefaret, elilik; sefir ve maiyeti, sefaret erkn g durumda, sikismis gml, batk aclatrmak; gcendirmek, ac hisler uyandrmak. embitterment (i.) aclatrma; gcendirme darltma. (birine) sarilmak, (birini) kucaklamak; kucaklasmak, kapsamak, (bir dini) kabul etmek, (bir dine) girmek, (bir teklifi) kabul etmek. i. kucak kmak, zuhur etmek, meydana kmak, hsl olmak, domak acil durum, cil ihtiya veya vaka memuriyet unvann muhafaza eden emekli (profesor) zmpara emirlik dar verme, karma, yayma, neretme, ihra; ihra veya nerolunan ey; (radyo) emisyon emitr,yayc heyecan, duygu, his duygulu, hassas, hisli; heyecanl, heyecan veren vurgu, vurgulama, nem zerinde durmak, vurgulamak, nemini belirtmek, srarla sylemek deneysel, tecrbi, tecrbeye dayanan memur, ii, bir bakas hesabna cret karlnda alan kimse, ivermek, altrmak patron, isveren

34

Employment Empty Enable Enclave Encounter Encourage Encryption End Endanger Endeavor Ending Endorsement Endorsing Enemy Energy Energy-intensive Enforce Engage Engagement Engine Enhance Enjoy Enjoyable Enormous Ensemble Ensue Ensure Ensuring Entail Enterprise Entertaining Entertainment Enthusiasm

i verme, istihdam; ii olma; i, grev, vazife, hizmet, memuriyet, meguliyet. yoksun, mahrum; (k.dili) a; nemsiz, deersiz, anlamsz imkn vermek, mmkn kilmak, saglamak, yetki vermek, etkinletirmek yabanc topraklarla kuatlm blge; bir memleket veya ehirde yabanc rka mensup kimselere mahsus yerleme blgesi; zel bir amala ayrlm blge; (tb.) organ veya dokunun iine sarlm ey kar karya gel mek; arpmak; karlamak; rast gelmek cesaret vermek, teci etmek, tevik etmek; himaye etmek ifreleme, (kriptolama) - gvenlik iin bilginin zlemez bir ekle dntrlmesi u, son, nihayet, akibet, gaye, ama; niyet, maksat, mec. lm, son. f. bitirmek, son vermek; bitmek, sona ermek tehlikeye atmak yapmaya almak; gayret etmek, almak; (i.) emek, aba, gayret son, nihayet, hitam; u, ba; (gram.) tak, (sonek) vesika arkasna atlan imza, ciro; uyar notu yazma dman, hasm (olan) enerji, dinlik, gayret, kuvvet, kudret, erke, iddet, g, enerji, azim, faaliyet enerji youn mecbur etmek, icbar etmek; zorla almak veya yaptrmak, enforcement (i.) uygulama, tatbik szle balamak, szlemeyle balamak, szle balanmak, szlemeyle balanmak meguliyet; nianlanma; randevu; rehin; sz; vaat, taahht; arpma makina, cihaz, lokomotif- tertibat. kymet veya fiyat) artrmak, ziyadeletirmek, fazlalatrmak zevk almak, beenmek, holanmak, sevmek hos, tatli, zevkli, eglenceli ok iri, pek byk, mthi, ar genel tesir, paralarn tmnn bir btn tekil edercesine bir arada alglanmas birbirini takip etmek, ardndan gelmek; sonu olmak, kmak, meydana gelmek salamak,temin etmek,garanti etmek, emniyete almak; (sig.)orta etmek sigortalama, gvence gerektirmek, (huk.) ingiltere'de bir mlkn vris tarafndan fera veya satn meneden miras usulu. teebbs, yatrm, i- uyanklk, akgzllk, girikenlik; sonucu pheli olan nemli ve zor i elenceli, ho. elence, toplant; misafir etme, davet, ziyafet, arlama evk, gayret, istek, heves; sanat ak; kuvvetli ilham

35

Entire Entirely Entrance Entrant Environment Environmental Envoy Equal Equally Equation Equipment Equity Equivalent Era Erase Erect Error Erupt Escalate Escalation Escape Especially Espionage Essential Establish Establishment Estate Estimate Estimated Euphrates Euro Eurobonds European-style Euthanasia

tam, tamam, btn, paralanmam; idi edilmemi bsbtn, tamamen vecit haline koymak, kendinden geirmek; bylemek, teshir etmek balayan kimse,girenkimse, kaydolan kimse evre, muhit evresel eli, sefir, murahhas, zel grevi olan memur eit olmak, bir olmak; edeerde olmak,muadili olmak eit olarak, msavi olarak,ayn derecede denklem, muadele,eitleme. donatim, gereler adalet, insaf, hakkaniyet,denkserlik; (huk.) resmi kanunlara ilave edilen adalet zerine kurulmu kurullar ve evvelki emsal eit, msavi; muadil; (i.) muadil olan ey; eit miktar tarih; devir silmek, bozmak, kazmak dimdik, ayakta duran, dikili, ayaa kalkm yanl, hata, galat yanllk; yanl hareket; yanl fikir; gnah patlayp kmak, patlamak, pskrmek, indifa etmek ykseltmek, ykselmek (fiyat, maa); kztrmak, kzmak (sava,anlamazlk); artrmak, artmak. escala'tion (i.) art, ykseli, kzma art, ykseli, kzma kamak, firar etmek kurtulmak, paay kurtarmak zellikle, bilhassa casusluk temelli, kkl, asli, esasl, gerek, temel, hakiki; nemli, elzem kurmak, tesis etmek; saptamak, tespit etmek, tayin etmek; yerletirmek kurum, muessese maaza, fabrika; belirli bir ama ile tekil edilen heyet; kanunen tesis mal, mlk, arsa; lmle braklan mal ve mlk; malikne, konak fikir edinmek , (huk.)um vermek; takdir etmek, tahmin etmek tahmini frat nehri avro, ab para birimi eurotahvil avrupa tarz tenazi, rahat lm, strapsz lm; zellikle mitsiz durumda olan hastalarn straplarn dindirmek iin hayatlarna son verme

36

Evacuate Evacuation Evaluate Evaluation Evangelical Eve Even Event Eventually Ever Ever-growing Evidence Evil Evo Evolve Ex Exacerbate Exactly Exaggerate Exam Examination Examine Example Exasperate Exceed Except Exchange Excite Exclude

boaltmak, tahliye etmek; (tb.) vcuttan kartmak, boaltmak. evacuant (i.), (s.), (tb.) mshil. evacua'tion (i.) oaltma, tahliye insanlari) (bir yerden) alma; (bir yeri) bosaltma, bosaltim, (bagirsaklari) bosaltma, bosaltim kymet takdir etmek,deerini tayin etmek, paha bimek; tartmak. evalua'tion (i.) paha bime, kymet takdiri, deerlendirme degerlendirme muhafazakar protestan; protestan; (s.) ncil'e ait, ncil'e zg akam; arife gecesi; arife dz, bile, iirde, akam olay, vaka, hadise sonunda, nihayet; er ge asla, hi bir zaman; ebedi, daima, her zaman, durmadan; herhangi bir zamanda. daimi byyen kanit, delil. f. gstermek, aiga vurmak gnahkar, fena, kt, kem; keder verici; (i.) gnah, er ksaltma- engineering verification order (motor gerekleme dzeni) yavas yavas gelistirmek; yavas yavas gelismek den, -dan , f bitmis, tkenmis; paydos! , (in zss. a.) sabik, eski daha kt bir duruma sokmak, (kt durumdaki bir seyi) artirmak tam, tamam, tamamen, aynen, kesin olarak mbala etmek, abartmak, bytmek, izam etmek. exaggerated (s.) mbalal, bytlm, iirilmi. exaggeratedly (z.) mbalal olarak. exaggeration (i.) mbala, abartma, arlk, bytme, izam. exaggerator (i.) mbalac, byten kimse snav, imtihan snav, imtihan, yoklama, muayene, tefti, tetkik; bakmak, dikkatle gzden geirmek; muayene etmek; tefti etmek rnek, misal, numune, ibret kzdrmak, fkelendirmek, sinirlendirmek, ileden karmak; iddetlendirmek. exasperated (s.) darlm,fkeli, kzgm. exasperatingly (z.) kzdracak surette. exaspera tion (i.) dargnlk, fke, hiddet, sinirlenme gemek, amak; stn olmak, bakalarn gemek; haddini amak, ifrata kamak, ileri gitmek. exceeding (s.), (z.) olaanst, fevkalde. exceedingly (z.) fazlasyla, ziyadesiyle saymamak, hari tutmak, ayr tutmak; kar kmak, itiraz etmek mbadele etmek, dei toku etmek, deitirmek, trampa etmek. exchange positions yer deitirmek, birbirinin yerini almak. exchangeable (s.) mbadele edilebilir, deitirilebilir heyecanlandrmak, kkrtmak, tahrik etmek, kztrmak, tela vermek; (fizyol.), (biyol.) harekete geirmek; uyandrmak, tembih etmek. excita'ti on (i.) tahrik, tembih. exci'tant (s.) tahrik edici, harekete geirici, muharrik. excited (s.) heyecanl. excitedly (z.) heyecanla. exciting (s.) heyecan verici, ilgi ekici. excitingly (z.) heyecanla, tahrik edici surette. excitement-heyecan, tel, galeyan, tahrik. hari tutmak, darda brakmak, dahil etmemek, engel olmak, yoksun brakmak, mahrum etmek

37

Exclusive Exclusivist Excuse Execute Execution Executive Exemplary Exert Exhaust Exhausted Exhaustion Exhibit Exhibition Exile Exist Existence Expands Expansion Expatriate Expect Expectancy Expectation Expedient Expel Expenditure Expense Expensive Experience Experiment Expertise Expire

umuma ak olmayan; bir kimse veya zmreye has; tek, ei olmayan; hari tutan; of ile mstesna, -(den.) gayri, hesaba katmadan; (i.) yalnz bir gazete veya mecmuann temin edebildii mlkat. exclusively (z.) yalnz, mnhasran harici zr, mazeret, bahane, sebep; zr dileme; izin verme, izin, hk verme icra etmek, tatbik mevkiine koymak, yrrle koymak; baarmak, stesinden gelmek, yapmak, etmek; idam etmek, hkm infaz etmek i.), (huk.) infaz, idam; yerine getirme, ifa, icra, tatbik etme, uygu lama, yapma; (gz.) (san.) yap veya yapl tarz, icra usul. executioner (i.) cellt, idam hkmn tatbik eden kimse." ynetici, idareci. s. yneticiye ait, ynetimsel, idari rnek niteliginde olan, rnek (f.) (gayret, hak, g) kullanmak, sarfetmek. exert oneself abalamak, uramak, gayret sarfetmek. exertion (i.) gayret,aba, emek. exertive (s.) gayret sarfeden. egzos, tketmek, bitirmek tkenmis, yorgun, bitkin yorgunluk, bitkinlik, tketme; tkenme sergi; (huk.) mahkemeye veya hakemlere ibraz olunan vesika veya delil; vesika gsterme sergi; kendini tehir etme f.) srgn, srlme; srgn edilen kimse; (f.) srmek, srgne yollamak var olmak, mevcut olmak; bulunmak, olmak; kalmak, baki olmak; yaamak, geinmek varlk, mevcudiyet, var olu; hayat, mr; bulunma, tezahr. existent (s.) mevcut, mevcut olan, var olan, bulunan. existen'tial (s.) var olan, mevcudiyeti olan. existen'tialism (i.),(fels.) egzistansiyalizm, varoluuluk bytmek; gelitirmek,inkiaf ettirmek; iirmek; geniletmek, tevsi etmek; amak alp yaylma, byme, genileme; genileyen ksm memleket dna kmak, g etmek;memleket dna srmek; (i.) kendi vatanndan baka bir memlekete yerleen kimse beklemek, intizar etmek,mit etmek, ummak bekleme, bekleyi,intizar, mit; (huk.) beklenen haklar. ife ex pectancy ortalama mr bekleme, intizar, mit; beklenilme elverisli bir are, uygun, mnasip, muvafk, kestirme kovmak, azletmek, defetmek, tardetmek, karmak; srmek masraf, harcama masraf, fiyat, paha, harcama, sarf etme, verme; masrafl kimse veya ey pahal, masrafl tecrbe, deney,grg, vukuf; bir kimsenin geirdii tecrbeler, yaant deney, tecrbe, deneme. f. deney yapmak bilirkii raporu; ehliyet,hner (sre) dolmak; sresi dolmak; sona ermek, lmek, son nefesini vermek

38

Explain Explanation Explicitly Explode Exploite Exploration Explore Explosion Explosive Export Expose Express Expulsion Extend External Extinction Extra Extract Extrajudicial Extraordinary Extrapolate Extravagant Extremely Extremism

anlatmak, aiklamak, izah etmek; aiklamada bulunmak, izahat vermek aiklama, izah; izahat aika, aik bir sekilde patlatmak; patlamak, yanlis oldugunu gstermek, rtmek smrmek, istismar etmek,istifade etmek; kullanmak, iletmek dolasma, (bir konuyu) arastirma, inceleme dolasmak, (bir konuyu) arastirmak, incelemek patlama, infilak patlayc; (i.) infilak maddesi, patlayc madde ihra etmek, darya mal gndermek, ihracat yapmak maruz birakmak, etkisine aik birakmak, sergilemek, teshir etmek ak, belli, sarih;kesin, tarif etmek; ifade etmek, beyan etmek kovma, kovulma, tard, ihra. expulsive (s.) ihra edici, ihra kuvvetini haiz uzatmak, uzamak, srmek, (yardim, kredi v.b.) vermek dis, harici, yzeysel sndrme, snme, imha; bir neslin tkenmesi; ortadan kaldrma; (fiz.) ekstinksiyon fazla, gereksiz, zait, ayr; stn, l, fevkalade karmak, ekmek; syletmek, itiraf ettirmek; zetini veya zn karmak mahkeme veya dava d olaganst, fevkalade mat.) bir seride bilinen rakamlar veya miktarlar esas alarak bilinmeyenleri tahmin etmek, mana karmak. extrapola'tion (i.) bilinene dayanan tahmin savurgan, msrif, asiri, fazla; abartili asiri derecede arclk

39

F HARF Fabricated Faced Face-to-face Facility Facing Fact Faction Facto (de facto) Factual Faculty Fail Failure Fairly Fairness Fairy Faith Faithful Fake Fall False Falter Familiar Families Fan Fan Faqih Far Fare Farewell Farthest Fascism imal etmek, paralarn bir araya getirerek yapmak; uydurmak yalan sylemek yzl, face fiilinin gemi zaman ekim biimi yz yze kolaylk, suhulet; fesahat;serbestlik; uzluk, hner; (ask.) zel bir i iin yaplm bina. facilities (i.) vasta, imkn,bina, tesisat kaplama; kuman kenarna geirilen astar gerek, hakikat; durum, gsterilen husus veya keyfiyet. hizip, grup, blnt; hizipleme, ihtilaf fiili olaylara dayanan; kelimesi kelimesine, tam. factually (z.) olaylara dayanarak, keyfiyete gre faklte, yetenek, g baaramamak, becerememek, muvaffak olamamak, kmamak baarszlk, muvaffakiyetsizlik, beceremeyi; ihmal, yapmay adaletli/adil bir sekilde, olduka i. adaletlilik, kurallara uygunluk, sarisinlik; aik tenlilik, gzellik, alimlilik (s.) peri inan; itikat; iman, din, gven, itimat mmin, iman sahibi; sadk,vefakr, doru, gvenilir (i.) sahte, yapma, uydurma; arlatan; (f.) uydurmak d, dme, sukut, ini; sarkma;yklma, dmek, dklmek,yamak; kmek; kapanmak s. sahte, vefasiz, gvenilmez sendelemek, srmek; kekelemek, sarslmak s. iyi bilinen, bildik; iyi taninan, tanidik; asina, samimi, teklifsiz. i. iyi arkadas aile; akrabalar; oluk ocuk, bot., zool. familya f.) (ned, ning) hava vermek, yelpazelemek; savurmak; esmek, serinletmek taraftar fakih uzak; (s.) uzak, uzun,,, daha uzun olan; ilerlemi eski.) olmak, vaki olmak; bandan gemek; yemek yemek (nlem), (i.), (s.) uurlar olsun, gle gle. (i.) ayrlma, gitme; veda, geirme,uurlama; (s.) son, ayrlma en uzak; un uzun faizm

40

Fascist Fashion Faster Fastest Fatal Fatality Fate Fatigue Favor Favorable Favorite Favourite Feature February Fee Feet Feisty Fell Fellow Felony Female Feuding Ffa Fifth Figuration Figure Figured File Filled in Finalize Financial Financially Finnish Fire

faist,faist parti yesi veya taraftar; (s.) bu parti ile ilgili moda, adet, usul, klk, biim, ekil; tarz, slp; davran; kibar snf hayat hzl en hzl s. ldrc; lmcl, vahim kaza sonucu olan lm; felket, musibet, uursuzluk kader, yazgi, alinyazisi, mukadderat i. yorgunluk, bitkinlik. f. yormak i. begenme, onay; sevgi, sempati, iltimas, kayirma, iyilik, ltuf, (bir davete katilanlara verilen) ufak hediye. f. tarafini tutmak, tercih etmek, benzemek uygun, msait, hosa giden, iyi ok sevilen kimse/sey; sevgili, gzde, favori, kazanacagina inanilan yarisi. s. en ok sevilen, favori, gzde gzde (f.) yz uzuvlarndan biri; (o.) sima, ehre; zellik, hususiyet, vasf; hal ubat i. cret; giris creti; doktor creti, vizite yaya yrmek, dans etmek, oynamak; (gen.) up ile yekununu karmak; demek; gitmek; yol almak, seyretmek (gemi) alngan kesmek, kesip devirmek, yere ykmak, drmek; mahvetmek adam, kisi; arkadas, (bir bilim kurumunda) ye cinayet, crm, ar su kadn cinsine mahsus; (bot.) dii (f.) kan davas; kavga; (f.) ihtilfl olmak, kavga etmek uluslararas futbol federasyonu i. besinci, beste bir (i.) ekil veya biim verme, ekle sokma; tasvir, temsil; ekil, ekillerle ssleme rakam, numara, adet; deer, fiyat; vcut yaps, endam desenli ee, eelemek, dosya, klasr, tasnif etmek dosyalamak, dileke vermek doldurmak, geici olarak bir iste alismak bitirmek, son eklini vermek mali mali bakmdan finlandiyaya ait, fince firing- ate etme; yakma. firing line (ask.) ate hatt, fire- silah atelemek, iten karmak

41

Firecrackers Fire-eater Firepower Firm First-quarter Fiscal Fissile Fist Fit Fixed Fixture Flagship Flanker Flares Flare-up Flashback Flat Flavor Flawed Flee Fleet Flesh Fleshy Flexibility Flight Flimsy Float Flood Floodwaters Flotilla Flourish Flow Flown (fly)

kestanefisegi ate yiyen kimse bir birlik, mevzi veya silah sisteminin aabilecei atein miktar, ate etme kabiliyeti pek, kat, sert, pekimi, sk; sabit, metin, dnmez lk eyrek mali atlayp yarlma kabiliyeti olan. fissility (i.) yanma kabiliyeti. (f.) yumruk, muta; (h) dili el, el yazs; (matb.) iaret parma; (f.) yumruklamak; avulamak uygun, mnasip, yakr, yarar fixed-duraan, kmldamaz, bal; sabit, solmaz, fix-yerletirmek, oturtmak; sabitletirmek; kararlatrmak sabit ey. fixtures (i.) sabit eya; (huk.) mtemilt, demirba amiral gemisi, bir sirket grubundaki en nemli sirket taarruzda bulunan kimse . parlamak, alevlenmek, parlamak, isik samak, , (etekler) kabarmak birden alevlenlenmek geriye dn apartman dairesi, soluk-fotoraflkta kontrast eksiklii olan ezzet, tat, eni; tat veren ey; lezzetli ey; koku, rayiha, e tat vermek yark, atlak, atlaklk, rahne; sakat, kusur, defo; ayp; (f.) atlatmak, sakatlamak; sakat olmak, defolu olmak; atlamak. flawless (s.) kusursuz. flawy (s.) kusurlu. flawlessness (i.) kusursuzluk. (i.) birdenbire kan geici ruzgr, bora; rzgrn ynnn deimesi. flawy (s.) rzgrl. fled, fled, fleeing) kamak,firar etmek, (slang) tymek; gelip gemek, gzden kaybolmak; brakmak, terketmek donanma, filo. fleet of trucks bir firmann btn kamyonlar kasaplk et; tavuk veya balk eti; beden, cisim, ten, vcut; beer tabiat etli esneklik, elastikiyet uu, uma; seyir, yol alma, hareket; g, hicret seyrek dokunmu ve kolayca yrtlabilen (kuma), hafif, ince, dayanksz yzmek, batmamak, su yznde durmak, su yznde gitmek; hava akmna kaplarak srklenmek, floating-yzen; bal olmayan; gezici, seyyar, sabit olmayan; deien sel, takn tufan, seylap- met, kabarma; su, deniz, derya, nehir- bolluk sel suyu flotilla, kk filo. serpilmek, gelimek, bymek, nevnema bulmak, inkiaf etmek akmak, (sa) sarkmak, (elbise/kumas) (belirli bir sekilde) dklmek, dsmek, durmak, oturmak. i. akis sinek, umak, kamak

42

Flux Focus Folded Folder Follower Foment Font Foolproof Fools Foothills Footing Force Forceful Forcibly Ford Forecast Forecast-beating Foreign Forensic Forever Forge Forget Forging Fork Form Formal Formally Formation Formula Forum Forward Foundation Founder Fractured

seyeln, aknt; deime; (fiz.) ak; ak, cereyan; denizin meddi; eritici madde o.) cuses, ci), (f.) (ed veyased, ing veya sing) odak, mihrak- belirli bir noktay iyi grebilmek iin gz veya aleti ayar etme katlamak, paftalamak, istiflemek , kvrm, pli katlama makinas; krma makinas; dosya, klasr; bror taraftar, yandas kiskirtmak, tesvik etmek yazi tipi,vaftiz kurnas salim, kazadan beldan uzak; kusursuz, baar kazanamamas imkansz olan aldatmak,oynatmak; delilik ve maskaralk etmek; bouna vakit geirmek i., og. siradaglarin veya bir dagin uzantisi olan tepeler ayak basacak yer, altlik g, kuvvet, kudret; zor, cebir iddet, bask, tazyik; hkm, tesir kuvvetli, iddetli, gl; etkili, tesirli. forcefully (z.) kuvvetle, iddetle, zorla. forcefulness (i.) kuvvet, iddet, g; etkili olu zorla rmakta yryerek geilen s yer; (f.) s yerden yryerek gemek. fordable (s.) yryerek geilebilir (cast veya casted) nceden tahmin etmek; belirtisi olmak- tasarlamak beating-dvme, vuru; dayak; yenilgi, malubiyet; at (kalp)" yabanci, ecnebi; dis mahkemeye ait, mnazaraya ait, hitabetle ilgili sonsuza kadar, ebediyen, hep, durmadan demirci oca, demirhane, demir imalthanesi; (f.) demiri ocakta kzdrp ilemek, dvmek; sahtesini yapmak." (got, gotten, getting) unutmak, hatrndan karmak, hatrlayamamak; ihmal etmek demir dvme, "(i.), (f.) forge- demirci oca, demirhane, demir imalthanesi; (f.) demiri ocakta kzdrp ilemek, dvmek; sahtesini yapmak atal; (bah) bel; yol veya nehrin atallaan yer veya kolu; biimlendirmek, ekil vermek; tekil etmek . resmi, biimsel resmen ekil verme, dzenleme; tertip; olu, teekkl usul, kaide; reete, tertip eski romada pazar yeri veya meydan; forum; mahkeme ilerletmek, abuk yetitirmek, ilerlemesine yardmc olmak; gndermek kurma, tesis etme, temel, temel, esas, kurum, vakif, fondten f.), (den) su dolup batmak; batrmak- batmak, ifls etmek; kmek; sakatlanmak (at) (i.), (bayt.) atlarda grlen trnak iltihab kirma; kirilma, kirik, bir seyin kirilan yeri, krmak atlatmak, yarmak; krlmak

43

Fragile Frame Framework Fraud Fraught Freaks Freely Freestyle Free-trade Frenzy Frequency Frequent Frequently Friendship Frontier Frontman Front-page Fruitless Frustrate Fugitive Fulfill Fulgently Full Full-scale Fully Functions Fund Fundamental Fundamentalist Funerals Funny Further

kolay krlr, krlabilir; nazik, narin, ince. fragil'ity (i.) kolay krlma, narinlik ekil vermek, uydurmak; tasarlamak; dzenlemek, tertip etmek, yapmak; erevelemek; atmak, kurmak at, iskelet, karkas hile, dolandrclk, sahtekarlk; dolandrc ve hilekar kimse, sahtekar kimse dolu, ykl. fraught with danger ok tehlikeli garabet; acayiplik, hilkat garibesi, acibe; kapris, gelip geen fikir veya arzu, maymun itahllk serbeste serbest yzme stili serbest ticaret lgnlk, cinnet,cokunluk, taknlk; (f.) ldrtmak, kudurtmak. frenzied (s.) gn." sk sk vuku bulma, ok tekerrr etme; belirli bir zaman iinde tekerrr etme says sk sk gitmek, ok uramak sk sk,ska arkadaslik; ahbaplik; dostluk hudut, snr, hudut blgesi; yerleilmemi blge, bo blge; ilimde keif sahas bir etenin temsilci lideri, mzik grubunda lider, televizyon sunucusu gazetede ba sayfa, i. n; n cephe; n taraf, (savasta) cephe, (havaya ait) cephe, (gl, deniz v.b.ne ait) kiyi, kenar. s. n, ndeki. f. on -e bakmak semeresiz, meyvasz; faydasz, nafile; ksr. fruitlessly (z.) nafile olarak, bo yere. fruitlessness (i.) semeresizlik, faydaszlk iini bozmak, boa karmak, hayal krklna uratmak- amacna engel olmak. frustrated (s.) bouna didinmi, hedefine ulaamam; sinirli. frustra'tion (i.) aksilie atma hissi, bouna urama; asabiyet. frus'trating (s.) boa karan, engelleyen; asap bozucu, sinirlendirici." s.), (i.) kaak, kakn, firari; tutulmaz, alkonulmaz; derbeder; solan (renk); geici, muvakkat; (i.) kaak, firari; mlteci; muhacir; serseri ing fil (f.) nail olmak, yerine getirmek, icra etmek; yapmak; grmek, ifa etmek; bitirmek, itmam etmek, tamamlamak. fulfillment (i.) nail olma, ergi; icra, ifa, yapma, tamamlama, yerine getirme ok parlak, aaal bir ekilde dolu; megul; bo olmayan, tutulmu tam lek tamamen, butnyle; hi olmazsa ic grev, vazife, fonksiyon; kuvvet, hassa; toren, merasim, musamere sermaye, (mal.), fon; stok; ser vet; o para- (f.) sermayeye tahvil etmek; eshama evirmek; sermaye bulmak esasl, asli, nemli, mhim; birinci, temele ait, kaideye ait ar tutucu cenaze t reni; gmme elenceli, komik, gldrc, kdili tuhaf, garip, acayip tedeki, uzaktaki, daha uzak; ilave olunan

44

Furthermore Fuss Futile Future G HARF Gaga Gain Gallows Gamble Gamblers Gang Gap Garage Garces Garments Garner Gas Gateway Gathers Gay Gaza Gear Gendarme Gendarmerie Gene Generally Generate Generation Geneva Gentler Geopolitical

bundan baska, ayrica telas, yaygara, itiraz, tartlma; ar vg; (f.) titiz davranmak bo, nafile, abes; deersiz futilely (z.) abes ekilde gelecek, mstakbel, istikbalde olan, gelecek zamana ait

budala, deli go gaga over (bir ey iin) deli olmak kazan, kr, artma, artis. f. -i elde etmek, -e sahip olmak daraac f. kumar oynamak. i., k. dili ok riskli is, kumar kumarbaz ete; takm, ekip; guruh, suru; avene; yardaklar; ii takm; (mak.) alet takm; (f.) takm olmak, ibirlii yapmak "(i.) (f.) (ped, ping) yark, rahne; geit; aralk, fasla; aklk, ayrlk; (f.) yol amak, yarmak, aralk meydana getirmek garaj. f. garajda birakmak dii kpek veya kurt; kanck; (argo) irret kadn; kt kadn i.), (f.) giysi, elbise; (f.) giydirmek "(f.), (i.) toplamak, biriktirmek; (i.) tahl ambar og. --es/--ses) benzin, gaz, (midede) gaz, havagazi; dogalgaz i. kapi araligi, kapi, giris toplamak, bir araya getirmek; devirmek; semek, biriktirmek; ymak; kazanmak; anlamak, sonu karmak; bzmek neeli, en, keyifli; parlak, canl; zevk ve sefa dkn gazze dili; dili takm; vites, anjman; donanm, tertibat; elbise; eya; (f.) viteslemek; donatmak jandarma jandarma, jandarmaclk (biyoloji) gen genellikle husule getirmek, vcut vermek, hsl etmek; ocuu olmak, dourmak, yavrulamak; (geom.) izmek zrriyet husule getirme, dou, douru, tenasl; nesil, soy, zrriyet, batn; vasat olarak insan nesli farzedilen otuz yl. generation gap aile ile ocuk arasndaki gr farkndan doan anlamazlk cenevre, ard raks adv.daha nazik-adj.nazik jeopolitiksel

45

Germs Gestures Giant Gift Gigantic Gives Glam Glaze Gleaned Globally Globe Goal Goats Gorge Gov. Governed Governing Government-backed Government-debt Government-estimated Government-sponsored Governor Govt Gracefully Gracious(ly) Grade Gradual Gradually Graduated Gran. Grand Grande(grandee) Grant

mikrop; tohum, tohum veya yumurtada bulunan asl hcrecik, tohumun z; asl "(i.), (f.) hareket, jest, dikkati ekmek iin yaplan hareket; (f.) el ile hareket yapmak, jest yapmak. gestural (s.) el hareketlerine ait dev, dev gibi kimse veya ey- (s.) iri, cesim, kocaman, muazzam hediye, armaan; istidat, hner, kabiliyet; allah vergisi, atiye, ihsan dev gibi, kocaman vermek, hediye etmek, hibe etmek; devretmek; tayin etmek romantik bir ekiciligi olan (i.) pencereye cam takmak; srlamak, stne cam veya cam gibi bir tabaka geirmek; cam gibi olmak; ince ve effaf bir tabakayla kaplamak; (i.) cam gibi sr, effaf sr perdah; cam gibi ey hasattan sonra baak toplamak; ba bozumundan sonra kalan zmleri toplamak; sabrla seip ayrmak global olarak, kresel olarak kre, top, yuvarlak; arz kresi, dnya; yetkisini belirtmek zere hkmdarlarn tad altn top; dnya kresi modeli gaye, hedef, maksat, nian; (spor) gol; kale kei, teke; (astr.) olak burcu; (argo) akaya hedef olan kimse; zampara koyak, vadi, iki da arasndaki geit; oburcasna yutulan ey; su yolunu tkayan birikinti; tiksinti (government) hkmet; ynetim, idare, hkm; ynetme idare etmek, hkmet srmek; terbiye etmek, ynetmek ynetim hkmet destekli hkmet borcu hkmet tahmini hkmet destekli idare eden kimse; vali; (b.h.), (a.b.d.) eyalet reisi; (argo) patron, baba government incelikle cana yakn, irin, hosohbet, mltefit; merhametli, kerim, rahim (bir ekilde) derece, mertebe, tabaka; cins; snf; meyil tedrici, derece derece; kademeli. yavas yavas, derece derece, gittike, giderek (graduated) mezun, mezun olmu, (graduate)- diploma vermek; diploma almak, mezun olmak; derecelere ayrmak; derecelere aynlmak; tedricen deimek k. dili nine, bykanne s. muhtesem, grkemli, ihtisamli, byk, mhim, k. dili ok gzel, harika. i. k. dili kuyruklu piyano, argo bin dolar yksek rtbeli adam, ekbir, itibarl kimse; spanyol veya portekiz aslzadesi ihsan etmek, bahetmek, vermek; balamak, fera etmek, terketmek; teslim etmek; tasdik etmek, kabul etmek, farzetmek

46

Granted Grapple Grasp Grass-roots Grateful Grave Great Greater Greatest Greatly Greenhouse Grenades Grinding Groin Gross Ground Groundbreaking Ground-to-ground Grown Growth Guarantee Guard Guardian Gubernatorial Guerrilla Guest Guidance Guide Guidelines Guilty Gulf Gun Gut

verilmi borda kancas, filika demiri; yakalay, iddetle sarl; grete birbirine sanlma; ggs gse savama tutmak, yakalamak, kavramak; anlamak, idrak etmek, kavramak bir lkenin krsal alan, (elitlerin, gllerin karsnda yer alan) ortalama-sradan vatanda, kaynaklar, (bir idea, plan yada siyasi hareketin)kkenler(i) minnettar, mteekkir, deerbilir; ho, gzel, makbul. gratefully (z.) minnetle, kranla. gratefulness (i.) minnet, kran borcu; minnettarlk. ar, ciddi, mezar, kabir, -yard mezarlk byk (derece/miktar), ok, byk, muazzam; nemli, k. dili mkemmel, fevkalade, harika daha byk, byk en byk ok, pek ok; fazlasiyla sera, ser, limonluk el kumbaras, el bombas; yangn sndrmeye mahsus ecza dolu cam kap tmek, ekmek, ezmek; bilemek; srterek parlatmak; gcrdatmak; dndrmek, sapndan tutup evirmek; cefa etmek, eziyet vermek (anat.) kask; (mim.) iki kemerin birletii kenar iri, kaln, kaba, byk; toptan, tamam; yontulmam; irkin, kt, eni, iren yeryz; yer, zemin; toprak; meydan, saha, arsa; mesafe, yer; denizin dibi, dip; mebde, prensip; kabartma i yaplacak dz sath; maden levha stne srlen ve ilenmeyecek ksmlar muhafaza eden yapkan terkip igir aan (olay v.b.). i yerden yere grow; (s.) yetimi, yetikin, bym grownup (s.) bym. grownup (i.) yetikin kimse. grownups (i.) yetikinler byme, gelime, inkiaf, yetime; artma; mahsul; kaynak kefil; kefalet, teminat; garanti; (f.) garanti etmek, kefil olmak; bakasnn sorumluluunu zerine almak korumak, muhafaza etmek, himaye etmek; gzaltna almak, nezaret altnda bulundurmak; nbet tutmak koruyucu, muhafz, gardiyan; vasi, veli valiye/valilige ait eteci, gerilla misafir, konuk; davetli, otel/pansiyon msterisi i. rehberlik, yol gsterme, gdm rehberlik etmek, yol gstermek, ynetmek, idare etmek. i. rehber, kilavuz, rehber kitabi, rehber okuyucuya yardmc olmak iin kitap sayfasnn stne yazlan yaz sulu, kabahatli, mcrim, gnahkr krfez, ok derin kanyon top, tfek; tabanca, revolver; kur