NordicMonitor · 2020. 11. 24. · Sanýk Oðuz Alper Emrah huzura alýndý. Sanýk Oðuz Alper Emrah'a CMK'nýn 191/3-c maddesi gereðince, yüklenen suç hakkýnda açýklamada

UYAP Bilişim Sistemindeki bu dokümana http://vatandas.uyap.gov.tr adresinden uIeGWrR - kqliaO1 - fOrJGfT - +FcNE4= ile erişebilirsiniz.

T.C.ANKARA

4. AĞIR CEZA MAHKEMESİ SEGBİS KAYDI ÇÖZÜM TUTANAĞI

DURUŞMA TUTANAĞI

DOSYA NO : 2017/43 EsasDURUŞMA TARİHİ : 20/02/2018CELSE NO : 101.

BAŞKAN : Selfet GİRAY 34238ÜYE : Ömer ÜNAL 39797ÜYE : Erhan KARAKAYA 92592CUMHURİYET SAVCISI : Adnan GÜMÜŞ 34212KATİP : Ayla DOĞAN 189458

Belirli gün ve saatte 101. celse açıldı. Tutuklu sanıklar Abdullah Berşah Kül, Abdullah Gençay, Abdurrahman Arslan,

Adem Kırcı, Ahmet Gökten, Ahmet Oğuzhan Yıldız, Ahmet Özdemir, Ahmet Tarık Kaya, Ahmet Tosun, Ahmet Ufuk Yener, Ali Murat Karakaş, Ali Tiryaki, Ali Uçar, Aydemir Taşçı, Aziz Ersel Emanet, Bekir Ercan Van, Burak Ceylan, Burhan Yaranç, Bünyamin Özbek, Celal Keçelioğlu, Cemal Akyıldız, Cihan Cengiz, Devrim Ağırağaç, Ekrem Aydodu, Ekrem Kandur, Emine Gülşen Torunoğlu Aslan, Emre Durgunlu, Emre Vurmaz, Enes Taştan, Enes Yeşilkütük, Engin Yetgin, Engin Yüksel, Ercan Dağhan, Ercan Dursun, Erdem Erdoğan, Eren Kaçgan, Erhan Gazioğlu, Ersin Eryiğit, Ertan Koral, Ertuğrul Güven Birlik, Ertuğrul Özdemir, Eyüp Bahadır Pekince, Eyyüp Ergül, Fahri Ünver, Fatih Akbulut, Fatih Arslan, Fatih Aydemir, Fatih Koçak, Fatih Suçatı, Fatih Şen, Fatih Yarımbaş, Ferhat Akbulut, Furkan Öztürk, Gökhan Karabacak, Günay Köroğlu, Hakan Çiçek, Hakan Karakuş, Hakan Tayyare, Haluk Şahar, Hamza Karaduran, Harun Eraslan, Hasan Balcı, Hasan Baysar, Hasan Hüsnü Balıkçı, Hasan Kepez, Hüseyin Mermer, Hüseyin Polatçı, Hüseyin Türk, Hüseyin Yılmaz, İbrahim Yılmaz, İdris Aksoy, İlker Hazinedar, İsmail Aslan, İsmail Boyacı, Kemal Akçınar, Kemal Batmaz, Kemal Mutlum, Kübra Arpaguş, Lale Işık, Mahmut Sil, Mehmet Ali Taşkıran, Mehmet Fatih Canal, Mehmet Yurdakul, Merve Duğan, Mesut Aşkın, Mesut Baytürk, Mevlüt Öncel, Muhammet Emrah Kuzu, Muhammet Saka, Murat Çakır ( Fethi Oğlu ), Murat Çınar, Murat Kale, Murat Karakuş, Murat Yalçınel, Mustafa Aydın, Mustafa Azimetli, Mustafa Ertuğrul, Mustafa Ertürk, Mustafa İlleez, Mustafa Konur, Mustafa Mete Kaygusuz, Mustafa Özel, Mustafa Özkan, Mustafa Turgay, Mustafa Zelbey, Müslim Macit, Necip Yılmaz, Nevzat Bilir, Nurettin Oruç, Oğuz Alper Emrah, Oğuz Haksal, Oğuz Kaan Ayran, Oktay Esen, Olgun Acuce, Onur Kahveci, Orçun Kuş, Orhan Kahraman, Orhan Kuzucu, Osman Sivlim, Osman Yılmaz, Ömer Dolay, Ömür Yongacı, Özcan Murat Doğan, Özer Zeren, Özgür Ötkün, Raşit Öksüz, Recep Baykal, Recep Sami Özatak, Recep Ünal, Resul Metin, Sabahattin Tigu, Selahattin Yorulmaz, Selim Hakan Taş, Serdar Gülbaş, Sezer Gülşen, Sinan Alvur, Suat Murat Semiz, Şuayip Aksoy, Tahir Neşet Öncü, Temel Karagöz, Tuğrul Fikret Duran, Tunahan Özarslan, Uğur Buldu, Veli Bilgin, Volkan Boy, Yavuz Çam, Yıldıray Korkmaz, Yılmaz Bahar, Yunus Emre Hoşoğlu, Zafer Güner, ceza evinden

Nordic

Monit

or.com


getirilmekle bağsız olarak yerlerine alındılar. Sanıklar müdafiileri Av. Figen Şahin, Av. Adem Eroğlu, Av. Orhan Özbey yetki

belgesi ile Av. Canan Karabaş, Av. Ali Fatih Çetin, Av. Ertuğrul Cem Cihan, Av. Özge Doğan, Av. Burak Çolak ile,

Müştekiler Köksal Korumtaş, Ömer Kütük, Hasan Özdemir, Muhammed Ali Yarar, Duray Erkan, Erhami Avcı, Mustafa Karamemiş, Ferhat Gökmen, Yasin Gökmen, Yasin Akkan, Muharrem Sancar, Ahmet Sefa Kaya, Murat Ağtürk, İbrahim Sürücü, Çiğdem Sürücü, Mustafa Koç, Ertuğrul Kireç, Mehmet Arif Arslan, Kemal Özgür Demiralp, Osman Bütev ile,

Müştekiler vekilleri Av. Muhammed Ali Aygün, Av. Ahmet Ahi, Av. Uğur Kızılca, Av. Emrullah Beytar, Av. Akif Özkan, Av. Burhan Özkaya, Av. Muammer Cemaloğlu, Av. İskender Minar, Av. Hasan Oğuz Altınkaynak, Av. Hülya Altun, Av. Hülya İskender, Av. İsmail Fatih Maçkaya, Av. Aydın Acar, Av. Abdulkadir Aslan, Av. Abdullah Emin Tekin, Av. Aliye Raife Ocak, Av. Seda Aslım, Av. Hasan Bayraktar, Av. Zernişan Küçüker, Av. Ahmet Erdem, Av. Mücahit Kanpolat, Av. Bülent Yağmur, Av. Adem Keskin yetki belgesi ile Av. Görsev Dizoğlu hazır, başka gelen yok, açık yargılamaya devam olundu.

Sanık Oğuz Alper Emrah huzura alındı.Sanık Oğuz Alper Emrah'a CMK'nın 191/3-c maddesi gereğince, yüklenen suç

hakkında açıklamada bulunmamasının yasal hakkı olduğu belirtilerek, CMK.'nın 147 ve 150 maddesindeki yasal hakları anlatıldı.

Sanık Oğuz Alper Emrah'tan soruldu, haklarımı anladım, savunmamı müdafim ile birlikte yapacağım, dedi.

SANIK OĞUZ ALPER EMRAH, SESLİ VE GÖRÜNTÜLÜ SAVUNMASINDA : Sayın başkan, mahkeme heyeti. Davayla ilgili delillerin tümüne daha önce de birçok kez belirtilen nedenlerden dolayı ulaşamadığımızı beyan etmiştik. Hiç bir gerekçe gösterilmeden tehlikeli tutuklu statüsünde ilan edilerek görüş haklarımı ve şartları değiştirilerek savunma haklarımın kısıtlandığı gerçeğini de belirtmek istiyorum. Bu şartların giderildikten sonra daha detaylı savunma yapma hakkımın da saklı kalmasın talep ederek, ilave süre verilmediği için bu imkan ve şartlardaki kısıtlı savunmamı yapıyorum. Öncelikle mahkemenin ilk günü mahkemeye getirilirken her türlü küfür ve kötü söz eşliğinde hükmü verilmiş ve mahkum ilan edilmişcesine yaptırılan yürüyüşten dolayı büyük üzüntü duyduğunu belirtmek isterim. Her ne kadar mahkeme içinde ve dışında bu tür tarz olaylar yaşansa da mahkeme heyetinin, mahkemenin başlangıcından sonuna kadar tarafsız olup baskı ve etki altında kalmadan, mahkemeyi tarafsız yöneteceğine olan inancımı devam ettirmek istiyorum. Sayın başkan, birazdan gerekçe ve açıklamalarını yapacağım, iddianamede yer alan, atılan hiç bir maddi ve objektif delile dayanmayan suçlamaların tamamını reddediyorum, kabul etmiyorum. Hiç bir şekilde darbe faaliyeti olmayan, askeri silsile ve etkiletişim içerisinde emir komuta zinciri altında, kendi görev yaptığım atamalı birliğimde terörle mücadele harekatı faaliyeti olduğu bildirilen, daha önce de icra edilen Tmh görevlerinden farkı olmayan uçuş ile ilgili görevleri, rütbe ve vazifemin gereği yerine getirmem ve darbe faaliyeti olduğunu öğrendikten sonra darbeyle ilgili hiç bir faaliyete katılmadığım, hiç bir emri yerine getirmediğim halde, darbe kapsamında verilen emirleri yerine getirmek ve darbeye iştirak etmekle suçlanmaya çalışılıyorum. Günlük, her zaman görev gereği etkileşim içinde olduğum mesai arkadaşlarım ile telefon görüşmelerim, Hts raporlarında asılsızca delil diye gösterilerek Fetö'cü ilan edilmeye çalışılıyorum, ki telefon görüşmesi gerçekleştirilen bu şahısların hepsi görüşüldüğü iddia edilen zamanlarda, devletin atamasıyla görevlerinin başlarında olan subaylardır ve yine meslek hayatım ve sosyal yaşamımda etkileşim içerisinde olduğum mesai arkadaşlarım ve benim aramda çeşitli gerekçelerle gerçekleştirilen, gerekçeleri ileride açıklayacağım, hiç bir

Nordic

Monit

or.com


şekilde bir terör örgütü faaliyeti olamayacak para transferleri, hiç bir maddi ve objektif delile dayandırılmadan himmet diye gösterilerek Fetö'cü ilan edilmeye çalışılıyorum. Ne acı ki, oluşturulmuş olan hukuksuzluk ortamında kendisinin terör örgütü üyesi olduğunu kabul eden veya darbeyle ilgili her türlü faaliyete katılan bir kısım sanıklar serbest bırakılmak için veya inandırıcılığına katkısı olması amacıyla tanıyıp tanımadığı bir çok masum şahsa gördüm, duydum, tanıyorum diyerek mesnetsizce iftira etmek yarışına girmektedir. Nasıl bir hukuk anlayışı ise kendisinin örgüt üyesi olduğunu itiraf edenler dışardayken, iftira ettikleri herkes hiç bir şekilde maddi ve objektif delillere dayandırılmadan bu iftira niteliğindeki yalan ifadelere dayandırılarak örgüt üyesi ilan edilmektedir. Hiç tanımadığım bir şahsın, ki bu şahıs iddia edilen mahrem imamlar davasının itirafçı sanığıdır ve de örgüt yöneticisi olarak yargılanmaktadır. Yani birçok kişi hakkında kolayca ad, soyad ve görev yeri ile ilgili, iddianamelerden de öğrendiğimiz kadarıyla örgütün yapısı gereği bilgi sahibi olabilirmiş. Sorgusunda, benim soyadımı dahi hatırlayamadan, bilemeden adımı ve bütün Hava Kuvvetleri tarafından bilinen yeni atama yerimi telaffuz ettiği için, hiç bir maddi ve objektif delile dayandırılmadan terör örgütü üyesi ilan edilmeye çalışılıyorum, ki bu şahsın ifadesinin alındığı şartlar da malumunuz, defalarca anlatıldığı için değinmiyorum. Daha hiç bir şekilde şahsımın dahi dinlemediği ve görmediği, hiç bir ses örneğim alınmadan, uzman kişilerce değerlendirilmesi yapılmayan, ne anlam ifade ettiği ancak mesleğimle ilgili teknik bilgiye sahip uzman kişiler ve benim ifadem sonucu anlaşılabilecek, gizli olan bu soruşturmadaki iddia edilen telsiz konuşmaları ve ses kayıtları, ki bunların hukuksuzca ve suç ihtiva edecek şekilde soruşturma makamınca medyaya dağıtıldığı aşikardır. İddia edilen bu deliller üzerinde oynama yapılarak farklı anlamlar çıkarılabilecek şekilde tahrip edilip, birazdan bunları da açıklayacağım, mahkemenin kararını birilerinin daha önceden de medyada ilan ettiği şekilde bir sonuca götürmeye çalışan anlamlar yüklenmektedir. Televizyon programlarında kanal kanal uçuş konusuyla ilgili hiçbir teknik bilgisi ve tecrübesi olmayan şahsiyetler tarafından, şahsım adına acı, izleyici kitlesi insanlar açısından çok ciddi ama kamuoyuna, düzeltiyorum konuya hakim insanlar açısından komik yorumlar yapılmış olup, daha sonucu belli olmayan bir mahkeme sürecinde masumiyet karinesi ayaklar altına alınarak şahsım adına iftira ve linç kampanyası başlatılmıştır ve hain ilan edilmeye çalışılmaktayım. Komik yorum dedim, tarafınızdan anlaşılması için bir örnekle açıklayacağım. Medyaya servis edilen telsiz kayıtlarında, bende gözlük olduğunu söylediğim belirtiliyor. Tüm delillerde ve uçuşun radar izlerinde düz bir uçuş yapıp geri döndüğüm aşikar olsa da, yorum şöyle ; bu pilot uçuşta gözlük kullanarak havada uçak uçak dolaşıp Cumhurbaşkanlığı uçağını aramış, bir F-16 uçağıyla gözlüğünüz dahi olsa, ki gözlük bir uçuş yardımcısıdır sayın başkan, böyle bir görev gerçekleştirecek imkan ve kabiliyet yoktur. Hadi yapılmış olsun, bu ancak radar izleriyle desteklenerek iddia edilebilir. Sonuç, mahkeme devam ediyor, fakat tüm Türkiye'ye darbeci hain olarak lanse ediliyorum. Kaldı ki, o gece yanımda gözlük yoktu ve gözlük kullanma ehliyetim dahi yoktur ve böyle bir amaçla uçuş gerçekleştirmedim, bu hususta Hava Kuvvetleri'nden teyit edilebilir. İddianamede aleyhime diye gösterilen delillerin hepsi o gün bilakis lehimde ve darbe faaliyetinden haberim olmadığının delilleri olmasına rağmen, çarpıtılarak ve farklı anlam ve mana verilerek aleyhime delil olarak gösterilmeye çalışılmaktadır. Benim her zaman olduğu gibi o gün de normal bir mesaide bulunmuş olmam göz ardı edilerek, askeri silsileyle etkileşim içinde olduğum şahıslar darbeci ve Fetö'cü olarak değerlendirilip, darbe faaliyetinden hiç bir şekilde haberim olmadığı, darbe adına hiç bir belirtinin olmadığı mesai ortamında, Tmh faaliyetleri kapsamında görevim gereği sıralı amirlerim tarafından verilen, darbeyle hiç bir ilgisi olmayan veya olduğu anlaşılamayan rutin Tmh kapsamına giren görevleri icra etmem iddianamede çarpıtılarak darbeciler tarafından verilen emirleri yerine getirdiğim iddia edilmektedir ve yine aynı şekilde rutin mesai dönemlerinde de çok sık icra ettiğimiz uçuş ile ilgili toplantı ve brifingler o gün de icra edildiği için, asılsızca hiç bir maddi ve objektif delile dayandırılmadan darbeyle ilgili toplantı

Nordic

Monit

or.com


ve brifing olarak gösterilmeye çalışılmakta ve bu faaliyetlere darbe faaliyeti kapsamında katıldığım iddia edilmektedir. Oysa ki gerçekleşen hiç bir brifing ve toplanmada darbe faaliyetine yönelik hiç bir konu görüşülmemiş ve açıklanmamıştır. Olay sonrası yetkililere bilgi verip, yaşanan olayları anlatmak için nereye gitmemiz gerekir diye düşünüp, gelişmeler sonucu savcılığa gitmeye karar verip, Ankara Batı Savcılığı'na gittiğimizde, biz o gece görevimiz gereği olay mahallindeydik, biz de uçtuk, konuyla ilgili bilgi vermek istiyoruz dediğimizde, bizzat Başsavcı tarafından duyduğumuz ilk cümle, " Siz niye geldiniz ki ? Elimizdeki listede isimleriniz var, biz zaten sizi alacaktık " Bu benim için ilk şok olmuştu. Daha hiç bir şey belli değilken benim için birşeyler düşünülmüş. Oraya gitmem bile alaycı bir şekilde değerlendiriliyor. Şimdi düşünüyorum da, kaçmam düşünülüyordu herhalde, yada birilerinin planlarını bozmuş olmalıydım. Savcılığa gitmem insanları rahatsız etmiş gibiydi, yada birileri zaten olaylardan haberimin olmadığından, hiç bir şekilde kaçmayacağımdan, nasıl olsa bana ulaşabileceklerinden emindiler. " Biz nasıl olsa sizi alacaktık " bu anlama gelse gerek, taktir sizin. Yakalanan personelin nereye götürülüp, ne muameleler yapıldığı da herkes tarafından biliniyor. Şunu da anlatayım istiyorum ; Cezaevinde tutuklu iken tanıdığım bazı insanların polis sorgusunda, benim cezaevinde intihar ettiğim söylenmiş. Bunu da sonradan öğreniyorum. Ben bir anlam veremedim, belki siz bir değerlendirmede bulunursunuz diye anlatıyorum. Takiben Savcı bey ifademi alıyor, ilk cümlesi " Evet senden önce ifade veren İlhami Aygül ile berabermişsiniz zaten, onun ifadesini kabul ediyor musun ? " Bu da bendeki ikinci şok olmuştu, bu benim için ne demek oluyordu ? Ya söyleyeceğim şeylerin hiç bir önemi yok, zaten birşeyler planlamış, yada savcılarda çok şiddetli bir bıkkınlık olmuş. Bu kadar önemli olayda, ifade almak için vakit harcamaya eriniyorlar. En azından ifadeyi okumasını rica ettim, ancak o şekilde onun üzerinden onaylama, ekleme veya çıkarma yapabileceğimi, ama ifadeyi bilmeden hiç bir şeyi kabul etmeyeceğimi söyledim. Nitekim, Savcı benden önce ifade veren İlhami Aygül'ün ifadesi hızlı hızlı okudu. Ben de onun üzerinden değişiklikler yapmaya çalıştım. İfadenin çoğunda kendim rahat rahat düşünüp kendi cümlelerimi kurma imkanım dahi olmadı. İfadem sonra kağıtları okumama bile fırsat verilmeden acele ile imzalatıldı. Nitekim ifade ettiğim birçok husus farklı veya yanlış şekilde aksettirilmiş. Takiben alt katta tek bir hakimden başka hiç kimsenin bulunmadığı bir mahkemeye sevk edildim. Hakim bey dakikada 3000 kelime okuduğunu iddia ve beyan ederek hiç bir şekilde takip edemeyeceğim bir şekilde hızla savcılık ifademi okudu. Belirteyim ki, benim böyle bir talebim olmamıştı, belgelerde de bu ifadeyi talep ettiğim belirtiliyor. Sonra " İlaven var mı ? " diye sordu, doğal olarak hiç bir şey anlamasam da, o baskı ve stres ortamında bana sadece " yok " demek kalmıştı ve takiben o kadar hızla okunan bir metnin nasıl anlaşılıp hakim olunduğunu anlamadığım bir ortamda tutuklanma kararı verilerek cezaevine götürüldüm. Sayın başkan, ifadelerimin alınma şekli, bana ait olmayan ifadeler içermesi, zamanlar ve olaylarla ilgili karmaşıklıklar bulunması, anlaşılması zor ve güç bazı cümleler ihtiva etmesi, bana ait olmayan ifadeler ve yanlış yazımlar içermesi, okuma fırsatı verilmeden imzalatılması nedeniyle, burada değinilmemesi durumunda, ileride ifadede yer almasından dolayı hakkımda olumsuz hukuksal sonuçlar doğurabileceği gerekçesiyle önceki ifadeleri tümüyle reddediyorum. Mahkemeniz huzurunda vereceğim ifademin esas olacağını beyan ediyorum. O gün beş dakika içerisinde okunan bir metinle tutuklama kararımın verilmesini de anlayamamıştım. Hukuk her zaman böyle işliyorsa, bir diyeceğim yok, taktir sizin. Bazı işlemlerden sonra Sincan Cezaevi'ne getirildik, içeriye teslim edilmeden önce pilot olduğumuzu öğrenen bazı görevli polisler tarafından, kötü söz, küfür ve tehdide maruz kaldım. Tam cezaevi içerisinde kayıt işlemlerim yapılırken başka bir grup polis de toplanarak, cezaevi görevlilerinden darp etmek için bizi kendilerine teslim etmelerini istediler ve orada küçük bir arbede yaşanıp bizi darp etmeye çalıştılar. Bu esnada da ilk başlarda anlam veremediğim "Size kim savcıya gitme aklını verdi, böyle kurtulacağınızı mı sandınız ?" sözleri sarf ediliyordu. Neyse ki böyle bir şeye muvaffak olamadılar. Sonraları

Nordic

Monit

or.com


duyduğum işkence haberlerinden sonra polislerin kullandıkları bu cümleler bende anlam ifade etti. Bitti diye düşünüyordum, meğer daha içeride yaşayacaklarımız varmış. İşlemler yapıldıktan sonra gece 21.00'den sabah 08:00'e kadar soyadını bilmediğim, fakat arkadaşları tarafından Ünal abi diye çağrılan bir cezaevi çalışanı, bir bekleme odasında bizi psikolojik baskı ve işkenceye tabi tuttu. Sabaha kadar tehditlerle değil oturmak, yaslanmamıza dahi izin vermiyordu. İçeriye girdiği bir arada, konuştuk diye bir iki arkadaşla birlikte darp edildiğimi de belirtmek isterim. İlgili tarihteki cezaevindeki kamera kayıtlarına bakılabilir. Sayın başkan, sadece sözlü ifadeyle anlatılması biraz güç olduğu için, benim daha rahat anlatabilmem ve tarafınızdan daha iyi anlaşılabilmesi için savunmamın bu kısmında, çok kısa sürecek şekilde, iddianamedeki bazı sayfaları açtırarak ekrana getirmenizi sizden rica ediyorum. Ama öncesinde Türk Hava Kuvvetleri'nde uçuşlarda kullanılan bazı telsiz konuşma usullerinden bahsetmek istiyorum. Uçuşlar esnasında, iki ayrı uçak veya uçak ve istasyon arasında gerçekleşecek olan konuşmalarda; önce görüşülmek istenen uçak yada istasyon, sonra da görüşecek olanın ismi söylenerek çağrı yapılıp, karşı tarafın duyup duymadığı teyit edilir. Eğer karşı taraftan aynı şekilde çağrı yapılıyorsa, konuşmanın duyulduğu anlamına gelir. Ondan sonra görüşmek isteyen taraf, iletmek yada görüşmek istediği konuyu ikaz eder. Örnek verecek olursam; Öncel 4-4 bir F16 uçağı olsun, Yıldız'da radar çağrı adı olsun. Öncel 4-4 Yıldız, deniliyorsa Yıldız radarı Öncel 4-4'e çağrı yapmıştır. Bunu duyan Öncel 4-4'de, Yıldız Öncel 4-4 diye çağrı yapar. Yada devam edin diye ilave edebilir. Daha sonra konuşulmak istenilen ifadeler Yıldız tarafından aktarılır. Örneğin; Öncel 4-4 Yıldız, 12 istikameti 15 mil'de 2000 Fit'de helikopter trafiği takip ediyorum, müteyakkuz olunuz, ifadesini örnek alalım. Bunu duyan Öncel 4-4, ifadenin anlaşıldığını belirtmek için kendi çağrı adını tekrar eder. Telsizden Öncel 4-4 der, yada bu trafiğe uçağın radar kilidi olmuş olsun ve böylece Öncel 4-4 durumun farkında olsun, o zaman da mutabık, yada ilgili trafiğe kilidimiz mevcut diye çağrı yaparak cevap verir. Yani uçak tarafından cevap olarak çağrı adı kullanılıyorsa, durumun öğrenildiği anlamı mevcutken, cevap olarak mutabık kullanılması durumunda, farkında olduğu anlamı taşımaktadır. Yada şöyle bir durumda da mutabık kelimesi kullanılabilir; örneğin Yıldız çağrısında, 12 istikameti 20 mil, 10.000 fit'deki trafiği takip ediyor musunuz diye sormuş olsun. Buna karşı da olumlu cevap anlamında, yani takip ediyorum anlamına gelecek şekilde uçak tarafından mutabık cevabı kullanılabilir. Ama hiç bir şekilde ilk defa öğrenilen yada bilgi sahibi olunmayan bir durum karşısında mutabık cevabı kullanılmaz. Bunlar telsiz konuşmalarında kullanılan teknik ve temel konulardır. Bunları Hava Kuvvetleri aracılığıyla da bilirkişilere sordurularak teyit etmenizi sayın mahkemenizden talep ediyorum. Çünkü görüldüğü gibi kelimeler ve konuşmalar çok farklı anlamlar ifade edebiliyor. Bu bilgiler ışığında anlatacağım konuya gelecek olursam : Öncelikle sayın başkan sayfa 1391'i açmanızı rica edeceğim iddianamede. İddia edilen, 1 922 341, 16/07/2016, 00 1745 numaralı telsiz konuşmasındaki ifadelere baktığınızda; cevap olarak mutabık kelimesi yazıyor. Bu konuyla ilgili hiç bir bilgim olmadığı için bu konuşmalar yapılmış olup tarafımdan da mutabık cevabının verilmiş olması imkansızdır, deminki anlatmış olduğum hususlardan dolayı. Lütfen kayıt numarasını not edin sayın başkan. Şimdi sayfa 685'i açmanızı rica ediyorum. Bu da iddianamede yer alan başka bir sayfadaki telsiz konuşmalarımdan, benim iddianamemde iddia edilen az önce göstermiş olduğum telsiz konuşmasıyla aynı kayıt numaralı ve zamanlı telsiz konuşması. Burada konuşmalarda oynama yapıldığı açıkça görülmektedir sayın başkanım. Cevap olarak, aynı konuşmaya, aynı telsiz numarasında Şahin-2 diye cevap verildiği görülmektedir. Devam ediyorum, iddia edilen bu konuşmada cevap olarak, en son Şahin-2 ifadesi, yani çağrı adı kullanılıyor. Bu ne anlama geliyor ? Şöyle ki, çağrı adını söyleyen, yani Şahin-2 cevabını veren pilot, görevi o an duyup, anladığını ifade eder, böyle bir görev verilmişse. Fakat mutabık cevabını veren bir pilot ise, bilgisi olduğunu, duyduğunu ve anladığını ifade eder. Yada talimat telsizde tekerrür olarak bir daha veriliyorsa, önceki telsiz konuşmasının

Nordic

Monit

or.com


anlaşılmış olduğunu da, bu konuşmayı da duyduğunu, anladığını ve doğruladığını ifade etmek ister. Bunlar pilotlar arasında kullanılan teknik telsiz konuşma usulleridir. Bu iddianamede bana atılan darbeye katılmak ve Cumhurbaşkanına suikast yapmak gibi bu kadar önemli ve kritik bir suçlamada uçuşta geçen bir kelime bile çok büyük bir önem arz etmekte ve mahkemenin kararını bile değiştirebilecek etki yapabilmektedir. Ayrıca burada bir hata yapılmıştır şeklinde bir değerlendirmeyi kabul etmiyorum. Şöyle ki; şimdi sayfa 683'ü açmanızı rica edeceğim. Evet, buraya bakacak olursak, 1 921 949 15/07/2016 23 18 44 numaralı telsiz konuşması; daha uçakta bile olmadığım bir saate ait iddia edilen, gerçek oldukları bile teyit edilmemiş başka bir telsiz konuşmasında, farklı konuşmalara da tanık olduğum anlamı çıkarılabilecek şekilde, bir önce baktığımız konuşmalar kopyalanıp yapıştırılmıştır. Şimdi lütfen bunun da numarasını kaydedin sayın başkan, sayfa 1319'u açalım lütfen. Evet yine 1 921 949 15/07/2016 23 18 44. Evet bu da iddianamedeki telsiz konuşmalarının başka bir yerde geçen şekli. Bu bölüm burda da demin gösterdim, 683.sayfadakiyle aynı kayıt numaralı telsiz konuşmasını görüyoruz. Az önce gösterdiğim, olaya ilave edilen konuşmalar burda yok. Teknik olarak da öncesinde bir pilotun kendisine çağrı yapılmadan yapılmış bir konuşmaya cevap vermesi usullere aykırıdır. Deminki hiç bir çağrı yapılmadan sadece kendi arasında konulmuş bir konuşma şeklindeydi. Mümkün de değildir, en iyi ihtimalle bana mı çağrı yaptınız diye sorması gerekir cevap vermeden önce. Savunmamın başından şu ana kadar belirttiğim tüm bu hususlardan ötürü ve de biraz önceki örneklerde ortaya koyduğum gibi benimle ilgili olduğu iddia edilen telsiz konuşmaları, ses kaydı ve video görüntüsünün başka anlamlar yüklenmek amacıyla mevcut teknolojiyle değiştirilebileceği için ve de değiştirildiği için, bu kayıtların bana ait olduğunu kabul etmiyorum. Bu iddialar doğru değildir, içeriği de doğru değildir. Bu nedenle bu kayıtların tümünü reddediyorum. Ayrıca iddia edilen mevcut deliller üzerinde oynamalar yaparak mahkemenizi aldatmaya çalışan ilgili soruşturma makamı ve altında çalışan gizli personel, görevli personel ve bu hususta dahili olan herkesle ilgili mahkemenize suç duyurusunda bulunuyorum, gerekli işlemlerin yapılmasını da talep ediyorum. Tekrar ifade ediyorum, darbeden ve uçuşun amacından herhangi bir şekilde haberimin olmadığını gösteren mevcut somut ve lehime deliller üzerinde oynamalar da yapılarak, iddianamenizde yer alan, aleyhime delil olarak gösterilmeye çalışılmaktadır. Tüm bu anlatmış olduğum gerekçeler nedeniyle, şahsımla ilgili iddia edilen bütün ses kayıtlarının ve video görüntülerinin tarafsız bir kurum tarafından incelenmelerinin yapılarak dijital analiz raporlarının çıkarılmasını talep ediyorum ve bu işlem tamamlanana kadar hiç bir ses kaydı ve video görüntüsü ile ilgili yorum yapmayacağımı ve sorulacak sorulara cevap vermeyeceğimi belirtmek istiyorum. Bu şartlar sağlandıktan sonra sayın başkan, daha detaylı savunma yapabileceğimi ve her türlü sorunuza cevap verebileceğimi de belirtmek istiyorum. Bunun yanında, sayın başkan medyaya bana ait olmayan birçok ses kaydı, ben olduğum ifade edilerek servis edilmiş olup, uçtuğum iddia edilen uçakla ilgili de Akıncı Üssü'nde darbeyle ilgili bilgilendirme programı amacıyla gerçek dışı haber yapılarak, çok saçma bir şekilde, hava hava mühimmatlarının üzerine kamuoyunu yanıltmak amacıyla, CB yani Cumhurbaşkanını ifade edecek şekilde yazılar yazılmıştır. Bunlara da tanık olduktan sonra üzerime oynanmak istenen oyun kafamda daha net canlanmıştı. Çünkü o gece uçtuğum uçak üzerinde kesinlikle hiç bir yazı bulunmamaktaydı. Ayrıca Hava Kuvvetleri'nde Hava Yer mühimmatları üzerine yazı yazma geleneği olsa da, bu hava hava mühimmatları için kesinlikle yapılmaz. Bunun hiç bir örneği de yoktur. Bunun kimin tarafından, ne amaçla yapıldığının da soruşturulmasını sizden talep ediyorum. Sayın başkan, ben 2004 yılında Hava Harp Okulu'ndan teğmen rütbesiyle mezun oldum ve o tarihten itibaren çeşitli eğitim ve aşamalardan geçerek F16 pilotu oldum. Yıllarca hiçbir mesai mefhumu gözetmeden fedakarca amirlerim tarafından şahsıma verilen bütün görevleri özveriyle icra etmiş bir subayım. Görev yerlerim, ilgili amir kanaatleri ve başarı belgeleri Hava Kuvvetleri sistemlerinde mevcuttur. Burada yapmakta olduğum savunmamın,

Nordic

Monit

or.com


tarafınızdan tamamıyla anlaşılabilmesi için Türk Hava Kuvvetleri'nde F16 filolarında hangi ortam ve hangi şartlarda görev yapıldığını kısaca özetleyeceğim ve icra edilen Tmh'ların ne şartlarda ve ne şekilde icra edildiğine dair örneklendirmeler yaptıktan sonra 15 Temmuz günü öncesi, sonrasında yaşadıklarımı bir bütün halinde anlatacağım. Askeri personel olmamız dolayısıyla atandığımız kadrolardaki görev ve sorumluluklarımızı her zaman sıralı amirlerimizin emir ve komutası altında ve doğrultusunda icra ederiz. Filolarda çeşitli uçuş görevleri icra edilmektedir. Uçuşlar ve icra edilecek görev türlerinin icrasının sağlanabilmesinde, hava durumunun yani meteorolojik şartların çok büyük etkisi vardır. Bu nedenle her zaman aynı saatlerde olacak şekillerde standart mesai saatleri söz konusu değildir. Planlanan görev, hava durumu ve mevsim şartlarına göre mesai başlangıç ve bitiş saatleri sürekli değişiklik arz etmektedir. Ayrıca askerin mesaisinin 24 saat olması gerekçesiyle, sıralı amirlerimiz tarafından ihtiyaç duyulan veya istenilen saatlere kadar mesai yapabilmekteyiz. Yani iddianamede belirtildiği gibi darbe için uçuş erken bitirildi ve 14:00'dan sonra darbeciler mesaide kaldı iddiası tamamen asılsızdır. Bu mesai ortamında amirlerimiz günlük faaliyetler devam ederken, herhangi bir anda ve herhangi bir yerde personelin toplanmasını talep edip, arzu ettiği ve gerek duyduğu konularla ilgili bilgi alışverişi veya görev dağılımı yapabilmektedirler. Bu görüşmeler, önceden planlanmadan, anlık gelişebilmektedir. Birçoğu iddianamedeki suçlamalarda tanımlandığı gibi toplantılar değildir. Niye bu kadar üzerine gidiyor diyorsunuz, ama iddianamede sonuçta darbe toplantılarına katıldığımız iddia ediliyor, bunu da vurgulamamız gerekiyor. Bunlar anlık toplanmalar olarak tanımlanılırsa daha doğru olur. Plansız gerçekleştirilen bu toplanmalarda önceden bilgi verilmediyse personelin çoğu konunun ne olduğunu dahi bilmez ve ilk defa toplanılan ortamda bilgi sahibi olur. İddianamede katıldığım iddia edilen darbe toplantısı diye tabir edilen hiçbir husus gerçeği yansıtmamaktadır. Personel bir emir veya talimat aldığında, anlaşılmayan bir konuyu amirine sorabilir. Fakat emir verildikten sonra teamüller gereği amirini sorgulama gibi bir durum söz konusu olamaz. Zaten askerlikteki emir komuta zincirinin devam ettirilebilmesi, disiplinin sağlanması ve işlerin yürütülebilmesi için bu temel esastır, ki sayın Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, yayınlamış olduğu geçtiğimiz Kurban Bayramı mesajında, " Askerliğin temelinin mutlak itaat olduğunu " bizzat kendisi de vurgulamıştır. Mesai ortamından bahsedecek olursam; en son görev yaptığım 143. Filo Komutanlığı'nda görev kadrom program subay yardımcılığıdır. Bu görevde, filoda uçması planlanan tüm pilotların ilgili yönergelere göre uçması gerektiği görevler, uçuş süreleri, uçacak pilotlar, uçuşta kullanılacak hava sahaları, uçuş profilleri gibi bilgiler bir program çerçevesinde hazırlanmaktadır. Bu da personelle yoğun koordine gerektirmektedir. Hava Kuvvetleri'nde son dönemde yaşanan öğretmen pilot sayısı sıkıntısı nedeniyle, muharip kuvvet komutanının bilgisi ve emri dahilinde, tüm üs personeli ve Hava Kuvvetleri karargahında görevli, yazılı emirle belirlenmiş bazı personel uçuş programını hazırlamış olduğum 143. filoda uçabilmektedirler sayın başkan. Uçuş yoğunluğundan ötürü bazı günlerde sorti bazında 40-50'ye varan uçuş sortisinin gerçekleştiği uçuş programları hazırlayabilmekteydik. Bunların planlanması esnasında, personelin mesaide olup olmaması, mesaideyse uçuş planlanacak saatte başka görevinin olup olmaması ve bu bilgilerin programı hazırlayan personel tarafından bilinmesi çok büyük bir önem arz etmektedir. Üs içerisinde görev yapan uçucu personelin normal devlet memurluğu gibi sadece bir çalışma masası olup, sürekli orada oturması gibi bir durum da söz konusu değildir. Üssün 3-4 kilometre uzunluğunda ve yaklaşık 1 kilometre genişliğinde bir alana kurulu yerleşkelerden oluştuğu dikkate alınırsa, personele ulaşabilmek ve ilgili uçuş programında, mesaideki durumunun uçmak için müsait olup olmadığını öğrenmek için sürekli telefon koordinesi yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. 4.Üs'te iki eğitim filosu bulunmaktadır. Uçuşlarla ilgili, uçuşların icra edileceği uçaklar, çalışma sahaları, öğretmen ve lider pilotların planlanması için 141.Filo Komutanlığı eğitim subayı, program subayı ve program subay yardımcıları ile de aynı şekilde

Nordic

Monit

or.com


çok sık telefon koordinesi ihtiyacı olmaktadır. Bahsetmiş olduğum nedenlerden dolayı bu koordinelerin bir çoğu cep telefonundan ulaşılarak yapılmaktadır. Doğal olarak uçucu personelle özellikle görevleri nedeniyle program subay yardımcılarının birbirleri arasında birçok kez telefon görüşmesi yapması gayet normaldir. Bir de bunlara sosyal etkileşim ortamı nedeniyle yapılan görüşmeleri dahil ederseniz, pilotlar arasındaki telefon trafiği çok yoğun olmaktadır. Bu sadece burada yargılananlarla değil, şu an dışarıda görev yapan personelle arasında geçen telefon görüşmeleri de dahildir, bunlara odaklanılacak olursa. Yani iddianameye ilave edilen darbe veya terör örgütüyle ilgili iletişim olduğu iddia edilen görüşmelerin tamamı asılsızdır. İçerik olarak hiç bir maddi ve objektif delile dayanmamaktadır ve iftira niteliğindedir. Nitekim iddianamede geçen, görüşme yapılan bu şahısların tamamı mesai ve devre arkadaşlarımdır. İddia edilen tarihlerde Türk Silahlı Kuvvetleri'nde görev yapmaktadırlar ve hiç birisiyle ilgili açıklanmış bir terör örgütü üyeliği konusunda bir soruşturma bulunmamaktadır. Bahsettiğim gibi aynısı, aynı soruşturma daha detaylı bir şekilde şu an görevde olan pilotlar üzerinden yürütülecek olursa, yine personel onlarla da çok fazla telefon görüşmesi yaptığı ortaya çıkacaktır. Yine askeri birliklerde ve filolarda tüm personeli ilgilendiren çeşitli harcama kalemleri gerçekleştirilmektedir. Sosyal faaliyetler, kutlamalar, özel günler, ortak harcamalar gibi giderleri içeren ve devlet tarafından ödeneği olmayan bu şahsi harcamalar için birlikler içerisinde personelin eşit ödeme yaptığı bir ortak kasası bulunur. Yine görevlendirilen bir personel bu harcamalar ile ilgilenir ve gerekli para transferlerini yapar. Ayrıca silah arkadaşlığı gibi insanların birbirleri için canını feda edebileceği bir arkadaşlık ortamında, burada bazı insanlar anlam veremediğini açıklasa da, insanların ihtiyaçları durumunda birbirlerine menfaat gözetmeksizin, çıkarı olmadan borç para verip sonra da geri alması gayet normaldir, bu da bizim kültürümüzdür sayın başkan. Bir başka örnek; görev yaşantısında personel yurt içi ve yurt dışı birçok kısa süreli görev icra etmektedir. Bu görevlerde ortak harcamalar veya bireysel siparişler olabilmektedir ve bu vesileyle personel arasında birbirlerinin şahsi banka hesapları arasında çok farklı meblağlarda para transferlerinin olması gayet normaldir. İddianamede, Masak raporlarında terör örgütü faaliyeti ve himmet parası olduğu iddia edilen para transferlerinin hepsi bu kapsamdadır. Hiçbir maddi ve objektif delile dayanmamaktadır. Tüm iddialar asılsız ve iftira niteliğindedir. Ayrıca ilgili bankalardan yapılan işlemlerle ilgili yazılan açıklama bilgileri talep edilirse hepsinin ne amaçla yapıldığı orada da yazılıdır. Sayın başkan, normal ve evrensel hukuk şartlarında hiç bir maddi delile dayanmayan bu iddiaların aksini ispat etme gibi bir sorumluluğum olmasa da, oluşturulmuş olan yargılama ortamı gereği bazılarının ne amaçla gerçekleştirildiğini burada açıklayacağım. Birkaç örnek verecek olursam Masak raporundan, evet ilk Şükrü Ekmekçi ile ilgili 14 işlem sayısı, 20.000 küsur. Yani bu zaten bu kadar ciddi bir anlamda terör örgütü olduğu kabul ediliyorsa, benim mali sorumlu olarak yargılamanız gerektiğini de düşünüyorum. Bu akademi döneminde, iki akademi devresi vardır ve akademinin demin bahsettiğim harcamalar nedeniyle ortak kasaları bulunur. Şükrü Ekmekçi ve aynı dönemde mali sorumlu olarak tüm personelin ve komutanların bilgisi dahilinde bu ortak kasalara görev amaçlı görevlendirildik. Efendim, personel çeşitli faaliyet amaçlı kendi masraflarını yapardı, bize de bununla ilgili ödediklerine dair belgelerini ibraz ederlerdi, biz de bu ibrazlar doğrultusunda birçok personelin kendi şahsi hesabına para transferi yapardık ve bunların hepsi ay sonunda sıralı amirlerimize onaylatılacak şekilde imzalı bir şekilde arz edilirdi ve bunlarda Hava Harp Akademisi Komutanlığı'nda mevcuttur. Serdar Nergiz, yine bu şahıs 10 yıldır beraber aynı ilde ve aynı filolarda görev yaptığım personel. Bu nedenle aramızda para transferi çok normal. Birçoğunun detayını şu an hatırlamıyorum ama açıklamalarda vardır ederseniz. Aziz Ersel Emanet; yine akademi döneminde mali sorumluydu, kendisi beyan etti. Hüseyin Türk; 10.000 liralık bir meblağ, küsuratına kadar mevcut olduğu halde himmet parası olarak belirtilmiş. Retflek tatbikatına katılan personelden biriydi, toplu olarak harcırahları temin edip, bireysel olarak kişi kişi herkesin hesabına

Nordic

Monit

or.com


yatırmıştı, bu da onun. Yine bir altındaki Şükrü Ekmekçi; demin bahsettiğim sebepten dolayı. Serdar Nergiz aynı şekilde. Uğur Uzunoğlu'yla akademideyken İngiltere gezisi, resmi İngiltere gezisine gittiğimizde harcırah nedeniyle yatırmış olduğum meblağdır, küsuratını da görüyorsunuz zaten. Altındaki iki tanesi de zaten Oğuz Kaan Ayran'a ait, dikkat ederseniz soldan isme, benimle ilgili değil, kopyalanıp yapıştırılmış. Yine en altta bir not var, orda da bir çok farklı isim var, olmadığı halde, bu da alenen yazılmış bir not. Biraz aşağılarda Ertuğrul Kaynar; 143 Filo'da görev yaparken, yine kendisi kasa sorumlusuydu, bu tarz alışverişlerde. Fatih Barla; akademi devremdi, aynı şekilde. Ankara Anemon Eğitim Kurumları'na 8.800 lira para yatırdığım ve bunun himmet olduğuna dair soruşturma başlatılmış. Sayın başkan kızım Eryaman'da bulunan Anemon okulunda okuyordu. 4.Üs'te okulla ilgili kreş ve ilkokul sıkıntısı olduğu için en yakın yer olarak da Eryaman'da okul arayışı içerisinde, bize de servis tahsis edilen tek kurum olduğu için Anemon Eğitim Kurumlarına, ki o dönemde devletin teşvik kredisi verdiği okuldur, gittiğinden dolayı okul ücreti olarak yatırdığım ücrettir. Birçok sanığın yaptığı savunmalarda da, iddianamelerdeki bu bölümün diğer bölümler gibi ne kadar acemice hazırlandığı ortaya çıkmıştır sayın başkan. Sayın başkan şimdi 15 Temmuz gecesi yaşananların tarafınızdan daha iyi anlaşılabilmesi adına Tmh görevleriyle ilgili bilgilendirme yapacağım, bazı örnekler vereceğim. 2008 yılında icra edilen Güneş harekatı esnasında Merzifon'da bulunan 151.Filo Komutanlığı'nda görev yapmaktaydım. Harekatta o zaman Diyarbakır'da konuşlu olan ve o an komuta yapısında bulunan ikinci birleştirilmiş hava harekat merkezinde görev yapmak üzere görevlendirildim. Öncesinde hiç bir bilgilendirme yapılmamıştı. Sadece Tmh olacağı söylenerek, benden tek istenen bir çanta hazırlamam ve Diyarbakır'a gidip ilgili bazı personelle temas kurmamdı, gizlilik nedeniyle. Görevle ilgili ilk bilgiyi de görev yerine ulaştıktan sonra öğrendim. Hatırlarsanız bu operasyon çok geniş kapsamlı ve terör örgütüne çok büyük ve kalıcı bir darbe vurulan bir operasyondu. Bu operasyon sonrasında, o dönemde görev yaptığım Merzifon'da konuşlu olan 151 Filo alarak Tmh kapsamında, Diyarbakır'da uçuş nöbetleri tutmak amacıyla birçok kez görevlendirildik. Bu nöbetlerde defalarca kalk emri verilerek görev yapılacak yerle ilgili bilgi ve koordinatlar havada verildi. O zaman da neresi olduğu pilot tarafından bilinmeyen ve üzerinde pilotun çalışma zamanı olmadığı birçok bölgede verilen koordinatlara göre uçuşlar icra edildi. Bunu da, bu tarz görevlerin pilotlar için olağan dışı olmadığının anlaşılması adına paylaşıyorum. Nitekim yaptığımız meslek zaten yaşamın olağan akışına uygun bir meslek değildir. Başka bir örnek verecek olursam; yine Temmuz 2015 yılında 4.Üs'teki filoların da katılımıyla icra edilen terörle mücadele harekatında, bir gün sonrasında yurt dışı görevi nedeniyle Almanya'da Nato okulunda yapılacak bir kursa katılacak olmama rağmen, gecenin geç bir saatinde filo komutanı tarafından aranarak acil filoya gitmem istendi. Sorgulamadım, sadece benden istenileni yaptım ve filoya gittim. Sorgulayamazdım da, böyle durumlarda anormal gelişmeler veya görevlendirmeler olabileceğini değerlendiriyordum zaten. Verilen emirleri yerine getirdim, o da şuydu ki; göreve gidecek bütün pilotları tek tek arayarak gizlilik seviyesine dikkat edecek konuşmalarla, sadece küçük bir çanta hazırlamalarını ve mesaiye gelecekleri saati bildirdim. Bu da o gün hiç kimse tarafından sorgulanmadı ve şu an görevine devam pilotlar dahil herkes sadece kendisinden istenileni yaptı, tüm personel bu tarz görevlere de alışkındırlar. Yurt dışındaki kursa gitmem nedeniyle operasyonun devamına dahil olamadım, fakat o görevde de kalk emri verilerek görevle ilgili bilgilerin havada verildiği pek çok uçuş oldu. Bu görevlerle ilgili anlattıklarımı, Hava Kuvvetleri'nde görev yapan ve ilgili görevlerde bulunan personellerin ifadeleriyle teyit edin lütfen. Eğer o planlamanın sonucunda bir darbe girişimi olmuş olsaydı ve yine Tmh adı altında bile yaptırılmış olsaydı, o zaman da tüm personeli göreve çağırmam nedeniyle muhtemelen yönetici olarak yargılanırdım herhalde. Çünkü o an verilen görev koordinasyon ve bilgilendirmeydi ve başka hiç bir konuda bilgi sahibi değildim. Çağrıldığı için göreve gelen ve intikal eden bütün pilotlar da uçsalar da uçmasalar

Nordic

Monit

or.com


da darbeye iştirak etmekten yargılanıyor olurlardı. Sayın başkan, savunmamın bu bölümünde 15 Temmuz günü, öncesi, 15 Temmuz günü ve sonrasında yaşananları anlatacağım. 4.Ana Jet Üs Komutanlığı'nda görev yaptığım süreçte İngilizce Yds ve genel dil sınavlarında aldığım notlar doğrultusunda Hollanda Bronsen'de bulunan müşterek Nato karargahına tayinim çıktı. 15 Temmuz öncesindeki ikibuçuk üç aylık sürede yurt dışı görevim nedeniyle, yurt içinde ve yurt dışında Hava Kuvvetleri ve Genelkurmay Başkanlığı tarafından planlanan çeşitli kurslara katıldım. Bu zamanın çoğunda görev yerim olan 143.Filo Komutanlığı'nda mesaide bulunamadım. İlgili tarihler ihtiyaç duyulursa Hava Kuvvetleri Komutanlığı'ndan talep edilebilir. Bu süreçte iki haftalık süre için göreve intibak amacıyla Hollanda'da bulundum. Hollanda'da görev yapacağım üç yıllık sürede ailemle yaşayacağım evi kiraladım. Kızımın devam eden eğitimi için orada bulunan Nato okuluna kaydını yaptırdım. Orada kullanmak üzere bir şahsi araba satın almak için de bazı teşebbüslerde bulundum. Bu amaçlarla da birçok telefon görüşmesi ve internet üzerinden yazışmalar gerçekleştirdim. Sayın başkan, iddianamede geçen Hollanda ve Almanya'daki telefon numaraları tamamen bu kapsamda gerçekleştirilmiştir. 15 Temmuz'dan önceki, 11 Temmuz ile başlayan hafta, Hava Kuvvetleri'nin plan ve programı doğrultusunda 143.Filo Komutanlığı'nda mesai yaptım. Bu süre içerisinde hem normal görevlerime devam ettim, hem de birlikten ilişik kesebilmem için yapılması gereken bazı prosedürleri yerine getirdim. Aynı hafta yurt dışında özellikle diş sağlığı ile ilgili tedavi süreçleri Türkiye'dekine göre daha zor ve sıkıntılı olduğu için Ankara Radvan Ege Üniversitesi diş polikliniğinden 14 Temmuz ve 15 Temmuz günü için diş randevusu aldım. 14 Temmuz'daki randevuya gittim, fakat mesaide beklememiz emredildiği için 15 Temmuz'daki randevuma gidemedim. İhtiyaç duyulduğu taktirde ilgili hastaneden de gerekli bilgiler teyit edilebilir. 15 Temmuz günü standart mesaiye devam ettim. Yanlış hatırlamıyorsam, öğleden sonra önce bir kursiyer pilotla simülatörde eğitim uçuşu icra ettim. Bu arada fedakarlık yapıyoruz sayın başkan, gideceğim, iki gün sonra uçağım var ama hala mesai saatinde, ilişik kesmem gereken saatlerde hiç bir fedakarlıktan kaçınmadan, birçok işimiz olmasına rağmen, kafamızda birçok şey olmasına rağmen, yine devletin işi aksamasın diye verilen görevi yerine getirip, programdaki kursiyerlerle uçuş icra ediyoruz. O kadar yoğun bir ortamdayız. Simülatörde eğitim uçuşu icra ettim. İlişik kesmem gereken ilgili birimlerden ilişik kesme işlemlerimi tamamladım. Öğle arasında TAİ'de şu an görev yapan eski asker arkadaşlarımdan olan Ahmet Emre Yılmaz, Onur Özkan, Doğukan Göre, ki bu şahıslar sağlık nedeniyle malulen emekli olmuşlardır ama şu an TAİ'de görev yapmaktadırlardır. Bu arkadaşlarla buluşup, yurt dışına gidiyor olmam nedeniyle vedalaştım, sorulabilir kendilerine. Maliye maaş hazırlama dahil ilişik kesme işlemlerimi gerçekleştirdim. En son personel ve amir onayı kaldı. Komutanlarımızın mesaide kalmamıza yönelik emirleri de olduğu için ilişik kesme işlemlerini sonlandırmadan mesaide kaldım. Öğleden sonra bir ara Filo komutanımız terörle mücadele harekatı olabileceği konusunda bilgi verdi. Bunun dışında da herhangi bir detay vermedi, sadece mesaiden ayrılamamamız istendi. Bir ara, zamanları tam hatırlayamıyorum sayın başkan, özellikle kayıtları da inceleyemediğim için ve taleplerimi de bildirdim bu kayıtlarla ilgili. 141 Filo'ya gitmemiz istendi, orda gazinoda oturup, sohbet ediyorduk. 141 Filo'nun filo komutanı ve harekat subayı geldiler. Özel ve planlı bir toplantı amacıyla orda bulunmuyorduk, özellikle belirteyim. Bu süreçte bir Tmh olabileceğini bildirdiler, benden de uçuş teçhizatının bir parçası olması nedeniyle, uçuşta kullanılmak amacıyla 143 Filo Komutanlığına bilgi verip, seri numaralarını da kaydederek 10 adet tabancayı 141 Filo'ya getirmem istendi, ki o gece 143 Filo'dan uçacak pilotlar içindi. 143 Filo Komutanı da zaten burda yapmış olduğu savunmasında bu olayı teyit etti. Ben de 143 Filo'ya dönüp, komutanıma bilgi vererek, olayı koordine ettim. 10 adet seri numaralı kaydedilmiş silahı 141 Filo'ya götürdüm. Bu da Tmh'larda gerçekleşebilecek rutin faaliyetlerdendir. İlerleyen saatlerde brifing salonunda uçuş ile ilgili bilgilendirme amaçlı toplanıldı. Bu brifingde tek öğrendiğim Tmh görevi kapsamında, hava hava görevi

Nordic

Monit

or.com


uçacağımdı. Bunun dışında başka da bir bilgi verilmedi. Görevin detayının ve görev ile ilgili bilginin daha sonra bildirileceği söylendi. Yanılmıyorsam saat 23:00, 23.30 civarındaydı, hava hava kolları için kalk emri verildi, görevle ilgili halen bir bilgim yoktu. Uçak başı yapmak için uçuş teçhizatlarımı aldım ve 141 Filo'dan ayrıldım. Aldığım uçak da 143 Filo tarafındaydı. İddianamede yer alan bilgilerden, 12:19'da kalkış yaptığımı öğrendim. Kalkışı takiben Güneylibaşta hatırladığım kadarıyla 2,1,0 olabilir, bu başlığı devam etmemiz istendi, gerekli bilgi ve talimatların daha sonra verileceği bildirildi. İstenen istikamette uçuşa devam ettim. Bir müddet sonra telsiz temasını da kaybettim. Hiç bir görev gerçekleştirmedim, sabit irtifada düz bir uçuş yapıp, geri döndüm. Herhangi bir şekilde önleme görevi icra etmedim. Uçak bilgileri ve radar izlerinden de bu teyit edilebilir. Dönüş rotasında bir ara telsiz temasını tekrar sağladım. Bir koordinat verildi ve verilen koordinattan geçiş yapmam istendi. Bu talimatta ilk aklıma gelen, Ankara şehir üzerinde olduğumu fark ettiğim için büyük bir terör saldırısı olmuş olabileceği idi. Görevin aciliyeti, reaksiyon süresi ve karar vericilerin karar veriyor olduğu değerlendirildiğinde, pilotların detaylı bilgi sahibi olmadığı durumlarda görevi sorgulaması söz konusu değildir. Havada verilen koordinattan birkaç kez geçişi takiben Akıncı meydanına iniş yaptım. Bu süreçte iddia edildiği gibi, alçak irtifadan da uçuş ve ses hızını geçme söz konusu olmadı. O gece de, gece uçuşu ve şehir üzeri olması nedeniyle alçak bir irtifadan uçmadım. Bunun sayın başkan, birçok birliklerde de uygulanır, özellikle terörist saldırılarında birliklere moral motivasyon, teröristlere de uçak sesini duymaları adına korku amacıyla gerçekleştirilebileceğini düşünmüştüm açıkçası.

Başkan : Sessiz olalım, devam. Sanık Oğuz Alper Emrah devamla : Ses hızını da geçmediğim için herhangi bir

şekilde mala zarar verme suçu da işlemiş olamam. Saat 02:00 civarında uçaktan ayrılıp 141 Filo'ya gelmiş oldum. Oradaki bazı personelin konuşmalarından Hava Kuvvetleri Komutanının da filoya geldiğini öğrendim. Fakat etrafta silahlı ve teçhizatlı tanımadığım şahıslar da vardı. Bir ara öğrenci gazinosuna geçtiğimde televizyona çıktı ve TSK'daki küçük bir grup tarafından kalkışma ve darbe yapıldığına dair ve Ankara'da uçakların uçtuğuyla ilgili haberler geçiyordu sayın başkan. Darbe olduğunu ilk defa o an öğrendim. O zamana kadar bize emir komuta zinciri dahilinde Tmh görevi olduğu söylenmişti ve verilen uçuş görevlerinin bu uçuşlar olabileceğini değerlendirdim. Niye ? Çünkü Ankara üzerinden geçmem istenmişti. Etrafta bulunan silahlı insanlardan dolayıda tedirgin olmuştum. Daha sonra televizyon olmayan öğretmenler gazinosuna geçtim. Böyle bir durumla karşılaştığım için çok endişeliydim, açıkçası hani burda değerlendiriyoruz ama sayın başkan oturduğumuz yerde, tarihte olaylar içerisinde yaşanır. Yaşanan olaylar içerisine baktığınız zaman orda resmen bir travma ve şok yaşıyordum. Olayın darbe olduğunu anladıktan sonra hiç bir göreve dahil olmadım, hiç bir faaliyete katılmadım. Sabah bir bahane ile 141 Filo'dan ayrıldım ve kendi filom olan 143 Filo'ya geçtim. Orda da tanımadığım birçok şahıs vardı. Durumdan rahatsız oldum ve 141 Filo'ya giden bir araca binip oradan da ayrıldım. İlerleyen saatlerde de, ortalığın sakinleştiği bir dönemde 141 Filo'dan da uzaklaşmam gerektiğine kanaat getirdim. Şahsi aracım 143 Filo'daydı. O nedenle bir ara oraya gidecek başka bir araç haberini aldım ve o araca binerek 143 Filo'ya ikinci kez geçtim. Çok fazla şüphe çekmemeye çalışarak kendi odamda, 143 Filo'da görev yaptığım için orda kendi şahsi kıyafetlerimiz mevcuttu sayın başkan, kendi dolaplarımız oluyor. Odamda üzerimi değiştirip, sivil elbiselerimi giydim ve başkalarıyla göz göze gelmemeye çalışarak aracıma gittim ve bölgeyi terk ettim. Üs nizamiye sakindi, kimseyle karşılaşmadım. Lojman bölgesine geçerken sıkıntı yaşamadım. Orada da bölgede Ali Karabulut'un davetiyle zaten çıkarken de karşılaşmıştık. İlhami Aygül'de beraberdi. Onla beraber Ali Karabulut'un evine gittik. Özellikle cesaret edemedik üssün dışında ne olduğunu bilmediğimiz için dış nizamiyede. Akşam üstü de tankların geldiğini duyduk, geceyi orda geçirdik. Gün aydınlandığında emniyetin alındığını ve olayların yatıştığını düşünerek yaşadıklarımızı anlatmak amacıyla İlhami Aygül'le beraber görevlilere

Nordic

Monit

or.com


bilgi vermek adına lojmandan çıktık. O esnada ne tuhaftır ki, çıkışta herhangi bir güvenlik yoktu sayın başkan. O nedenle beni çok merak etmiş olan ailemin yanına gittim. O günden sonra Halit Oktay ve Zeki Arslan kontrolünde yoklama verdim ve kendilerine de bazı olayların içinde kaldığım bilgisini verdim. Onlar da olay için savcı atandığını ve herkesi çağıracaklarını söylediler. Ben ve İlhami Aygül, bir ara Hava Kuvvetleri Komutanlığı'ına olaylarla ilgili bilgi verme amaçlı gitmeyi düşünsek de, bu personelle görüştükten sonra vazgeçtik. 20 Temmuz'a kadar bizi kimse aramadığı için Savcılığa kendimiz gidip olayları anlatıp, bilgi verme kararı aldık ve Ankara Batı Adliyesi'ne gittik. Savunmamın başlarında anlattığım gibi ilk önce Başsavcı ile görüştük, takiben Savcılık ifademiz alındı ve apar topar bir mahkemeye çıkartılarak hakkımızda tutuklama kararı verildi ve işlemler yapılarak Sincan Kapalı İnfaz Kurumu'na getirildik. Sayın başkan, hakkımdaki iddialara değinecek olursam: Öncelikle başlıkların altında yer alan ve hiçbir başlığı kabul etmiyorum, gerçekleştirildiğine dayalı. Telefon konuşmalarıyla ilgili beyanda bulundum. Özellikle para transferleriyle ilgili beyanımı arz ettim. Diğer taraf beyanlarına baktığımızda, zaten burda nerdeyse birbuçuk iki sayfa, üç sayfalık bir beyan var. Fakat hepsi benim burda, yada Savcılıkta ara ara ifademde geçen yerlerde kendi belirttiğim hususlar yani, onun dışında hiç bir şey yok. Zaten anlattığım olaylarda, başkası da orda olduğumu görmüş, ordaydı, ordaydı demiş. Sadece üzerinde çok durduğunuz için söyleyeceğim, kursiyer personel anlattım silah uçuş için silah getirmem istendiği zaman. Personele silaha yardımcı olması amacıyla benle taşıyorlardı, o arada zaten acil olarak hemen 141 Filo'ya geçilmesi söylendi. Bu arada uçuş teçhizatlarım da vardı. Bir silahı da oradaki personelden yardım istedim, bu amaçla, bunların ifadeleri, doğrudur sayın başkanım, beyan etmişlerdir. Silahları teslim ettiğimde 141 Filo eğitim salonuna, zaten Çavur Binbaşı ordaydı. Oraya bıraktık, arkadaşlar şarjörleri doldurmamı söylediğimi söylüyorlar, hatırlamıyorum ama diyorlarsa öyledir. Yani ordan bana Çavur binbaşı artık doldursunlar dediyse iletmişimdir. Zaten silahlarla ilgili hiçbir bilgim olmadığını da arz ettim. Sonrasında da ne olduğunu bilmiyorum, hani silahlarla ilgili bir sorumluluğum da yok yani. Tamamen doğaçlama gelişen bir olay. Halit Oktay yani eklenmiş ama işte telefonla görüştüğümü söyledim kendileriyle, diğerleri de aynı şekilde. Sinan Kurt için de ifademde beyan ettim. Sayın başkan, sonuç olarak darbe günü öncesi ve darbe gününde diş tedavisi amacıyla randevu alıp tedaviye gitmem, darbe günü saat 13:00 sıralarında yurt dışına çıkacak olmam nedeniyle TAİ'de görevli eski arkadaşlarımla vedalaşma amacıyla buluşmam, darbe günü beylik tabancamı 4.Üs'te bulunan ikmal deposuna teslim etmem, belgesi önceki evrakların arasında var, ilişik kesme hazırlıklarına devam ediyor olmam, tayin nedeniyle evimi yurt dışına göndermiş olmam, yurt dışında kalacağım evi kiralamış ve kızımın okul kaydını yaptırmış olmam, yolculuk amacıyla yeni görev yerim olan Hollanda'ya uçak biletlerini almış olmam, olaydan sonra benim ve aile bireylerimin vize ve pasaportlarımızın olmasına ve yurt dışına gidebilme imkanımız olmasına rağmen kaçma girişiminde bulunmamam hususları göz önünde bulundurulduğunda, darbeden hiç bir şekilde haberdar olmadığımın, iddianamede işlediğim iddia edilen suçlarla hiç bir ilgimin olmadığı, bu suçları işlemediğim açıktır. Bu nedenlerle, soruşturma aşamasında kaçma girişiminde bulunmayıp, Savcılığa çağrılmadığım halde kendim gitmiş olmam hususu da göz önünde bulundurulduğunda, kaçma şüphemin olmaması, meslekten ihraç edilmiş olmam nedeniyle de delilleri karartma ihtimalimin bulunmaması nedenleriyle öncelikle tahliyeme karar verilmesini, gerek görürseniz de hakkımda adli kontrol tedbirlerinin uygulanmasını talep ediyorum. İddianamede üzerime atılı suçlamaların hiçbir maddi ve objektif delile dayanmaması ve şahsımın bu suçlamalarla hiçbir ilgisi olmaması nedeniyle işlediğim iddia edilen tüm hususlardan ayrı ayrı beraatime karar verilmesini talep ediyorum. Yargılama esnasında hakkımda delil olarak nitelendirilen tüm dijital materyallerle ilgili tarafsız bir kurum tarafından dijital analiz raporu temin edilmesini talep ediyorum. Mümkünse ham hallerini ve mümkünse kendimin uçtuğu iddia edilen uçaktan alınmış bir kaynakla. Bunu da şurda size anlatayım size sayın başkan, dün de söz

Nordic

Monit

or.com


konusu oldu. İlerde de konuşma olur da hani geçmezse diye diyorum. Hani bir uçak niye duyar, niye duymaz olayını, kısaca bir örnek; Burdayım, bilgisayarları biraz yukarı kaldırın, ikimiz arasındaki görüntü kaybolacak, yani iletişim. Ne olacak ? Burdan yaptığım bir çağrıda diğer hakim heyetini görüyorum, Savcı beyi de görüyorum, herhangi bir ikazım onlar alır, ama siz duyamazsınız, sadece ben duymadım demekle yetinirsiniz. Burda da röle kavramı var, o da bu iş için kullanılıyor. Teyit edemedim, konuşma usullerini anlattım, çağrıyı yaptım, yanınızdaki başka bir uçak duydu, o da size ikaz eder. Çünkü onla siz birbirinizi görüyorsunuz, bu da röle amaçlı yapılan işlemi tarif edecek olursak bu şekilde. Evet sayın başkan, gerek görmeniz halinde olay günü 143 Filo'da uçuş posta gözünde bıraktım, ilişik kesme belgelerim, ilk gün Savılıkta da söyledim, hiç bir şeyden haberimiz olmadığını en büyük şekilde gösteren delillerdendir. Akıbetinin ilgili birimlerden sorularak temin edilmesini talep ediyorum, olay yerinden. 4.Sulh Ceza Hakimliği'nin başlattığı, hakkımda talep etmeme rağmen hiçbir bilgi sahibi olmadığım, yüksek nitelikli tutukluluk kararı alınan soruşturma nedeniyle yaptırılan kamera ve ses kayıtlı ve görevli personel eşliğindeki avukat görüş kararının eğer mahkemeniz 4.Ağır Ceza Mahkemesi olarak sizin özel bir talebiniz yoksa, bu dava için yaptığım avukat görüşmelerinin de uygulanması nedeniyle, daha doğrusu bu uygulamanın bu görüşmelerde de uygulanması nedeniyle, davadaki adil yargılanma ve savunma hakkımın engellemesinden dolayı 4.Sulh Ceza Hakimliği'nin ilgili kararının bu davayla ilgili yapacağım avukat görüşmelerinde uygulanmaması için yazı yazdırılarak ilgili birimlere ve tutuklu kaldığım cezaevine tebliğ edilmesini talep ediyorum sizden. Adaletin tecelli etmesi adına, davanın başlangıcından bu yana şahsım için medyada yapılan linç girişimi, iftira ve karalama kampanyalarının sorumlularının ve amaçlarının ortaya çıkarılması adına, gerekli olan işlemlerle ilgili adım atılmasını mahkemenizden talep ediyorum. Davayla ilgili, şahsımla ilgili olduğu iddia edilen suçlamalarla alakalı tüm delil ve verilerin, gerekirse sayın başkan, burda açarken görüyoruz, sizin çalışırken şahsınızın toparladıkları dahil olabilir, bizim inanılmaz bir vaktimizi alıyor, o bile bize çok zaman kazandıracaktır. Onları da paylaşırsanız seviniriz. Tarafıma veya avukatıma teslim edilmesini talep ediyorum. Savunma haklarımın engellendiği bu kısıtlı ve zorlaştırılmış şartlar altında yapmak zorunda kaldığım savunmayı taleplerim karşılandıktan sonra, adaletin yerini bulabilmesi ve gerçeklerin ortaya çıkabilmesi adına, daha detaylı bir savunma hakkımın da saklı tutulmasını mahkemenizden talep ediyorum. Savunmam sona ermiştir.

SANIK OĞUZ ALPER EMRAH'IN SULH CEZA HAKİMLİĞİNDE VE SAVCILIKTA VERMİŞ OLDUĞU BEYANI OKUNDU, SORULDU: Evet daha önceden 20/07/2016 tarihinde Savcılıkta ilk ifadeni vermişsin. Aynı tarihte Sulh Ceza Hakimliği'nde bu ifadeyi tekrar ettiğin beyanı yer almış.

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Ben beyan etmedim sayın başkan. Başkan : 04/10/2016'da da savcılıkta ikinci kez ifaden alınmış. Sanık Oğuz Alper Emrah : Evet. Başkan : Şimdi, savcılıktaki 20/07/2016 tarihli ifadeni, bugünkü ifadenle

karşılaştırdığımızda, her ne kadar bugünkü ifadende sanık İlhami Aygül'ün ifadeleri üzerinden...

Sanık Oğuz Alper Emrah : Doğrudur. Başkan : Verildiğini söylemişsen de, senin bugün anlattığın şahsi hallerine ilişkin çok

da ayrıntılı şekilde yer almış, neredeyse ifadenin yarısı senin şahsi durumunla ilgili kısımlar. 4.Ana Jet Üs'sündeki görevin, tayinin çıkması Hollanda'daki görevle ilgili olarak, ilişik kesme işlemleri.

Sanık Oğuz Alper Emrah : Müdahale ettiğimi arz ettim sayın başkanım. Savcı beye kabul etmedim, müdahale ettim.

Başkan : İşte neresine müdahale ettin, oraya bakacağız. Çünkü bu...Sanık Oğuz Alper Emrah : Evet, sadece bunu ifade ettiğini söyledim.

Nordic

Monit

or.com


Başkan : İfadenin birinci sayfası böyle devam ediyor, kurslar, yurt dışındaki kurslar, gerekse yurt içindeki kursları, dönüşlerin son...

Sanık Oğuz Alper Emrah : Ordaki tarihler gerçek olmayabilir, gerçekten hatırlamıyorum, muhtemelen İlhami Aygül bunları söyledi.

Başkan : Çok da tarih verilmemiş zaten, yani...Sanık Oğuz Alper Emrah : Yo, yo yukarıda ikinci sayfanın üzerinden bayağı bir

tarih var.Başkan : Burdaki tarih 29/01/2016'da atama emri çıkmış, ondan da CFS Brövesinin

müşterek komutanlığına atandığına ilişkin. Sanık Oğuz Alper Emrah : Yani emin değilim, onu da belirteyim de. Başkan : Devam edelim. 11/07/2016'nin nihayetinde pazartesi günü Akıncı'daki,

Akıncı Üssü'ndeki görevine tekrar geldiğin, ilişik kesme işlemleri başlattığın, fakat " Filo komutanımız Hava Pilot Kurmay Binbaşı Mustafa Azimetli, ilişik kesmememiz konusunda emir verdi. Sebebini sorduğumda soru sormayın, ilişik kesmeyeceksiniz, sebebini ben de bilmiyorum, yukarıdan öyle bir emir var dedi. Ben bu konuda Genelkurmay Başkanlığı'nın yazılı emri var, 15/07/2016 günü ilişik kesmek zorundayım dedim, o da kabul etmedi. Bu konuşmaları diğer yurt dışı görevi için görevlendirilen Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı İlhami Aygül'le birlikte yaptık. Ardından idari kısımdan Genelkurmay'ın yazılı emrini çıkartıp getirdim, Mustafa Azimetli'ye gösterdim. Fakat Mustafa Azimetli emrini değiştirmedi. Bu Genelkurmay Başkanlığı'nın yazılı emrini komutanlara göstereyim dedi. Ertesi gün yine gidip sordum, Mustafa Azimetli de bir değişiklik yok, beklemedesiniz dedi. 11/07/2016 tarihinden 15/07/2016 tarihine kadar uçuşlara destek vermemiz konusunda Mustafa Azimetli bize emir verdi. Benim 14/07/2016, 15/07/2016 tarihinde yurt dışına gideceğim için diş randevuları almıştım. 14/07/2016 tarihindeki randevuya gittim, 15/07/2016 tarihindeki randevuya gidemedim. Filoda beklememiz emredilmişti. 15/07/2016 tarihinde ilişik kesmeyle ilgili bütün işlemleri yaptık. İlişik kesmeme ile emrin bir şaka olduğunu da düşünmedik. Hatta ilişik kesmeyle ilgili belgelerim de Filo'da posta gözümde durmaktadır. Hatta bütün planlarımı yurt dışındaki görev üzerine olduğu için buradaki evimi boşalttım, eşyalarımı Hollanda'ya gönderdim. Hollanda'da ev kiraladım, kızımı Hollanda'daki bir okula kayıt ettirdim. Silahımı yurt dışına gideceğim için birliğe teslim ettim. Uçak biletlerimi aldım, 26/07/2016 tarihinde de Hollanda'ya da gidecektim. 15/07/2016 tarihi akşamına kadar İlhami Aygül ile birlikte bekledik. Akşam saat 19:00 sıralarında Binbaşı Azimetli, benim de içinde bulunduğum uçuş ekibine, uçuş teçhizatlarını alın, 141 Filo'ya gidin, emrini verdi. Biz de 141 Filo'ya gittik, orada beklemeye başladık " Şeklinde 15 Temmuz'un bu Tmh'a ilişkin kısmına gelmişsin. 04/10/2016 tarihli ifaden de " Benim olay tarihinde darbe yapılacağından bilgim yoktu, 15/07/2016 tarihinde saat 17:30 civarında, Azimetli Tmh kapsamında..."

Sanık Oğuz Alper Emrah : Saatlerden emin değilim sayın başkanım.Başkan : "Tmh olacağını söyledi " demişsin. Şimdi bu ifade süreci içerisinde bu

11/07'den, 15/07'ye kadar ilişik kesme konusunda Mustafa Azimetli'yle görüşmeler yaptın mu bu şekilde ? Genelkurmay'ın emri olduğunu, 15/07/2017'ye kadar ilişik kesme durumunda olduğunuzu, onun da uçuşa destek vermeniz için kalmanızı...

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Şunu söyleyim, demin arz ettiğim nedenlerden dolayı yani burdaki savunmamızı da parça parça kabul etmek istemiyorum. Kabul ettiğim için değil, anlatacağım sayın başkanım, detaylı bilgisini vereceğim. Hani şu kalmış, şu kalmış, şunu söylemişim gibi bir olay olmasın daha sonra. Gittik sayın başkan, o hafta mesaiye de devam ettiğimiz için, sonuçta komutanımızın da bizden bilgisi olması gerekiyor, idari olarak sorumlu kendisi. Kendilerine bilgi verdik, hiç bir haberi olmadığını söyledi. Muhtemelen hareket komutanlığı, muhtemelen diyorum yani sadece komutanımız dedi, komutanlarımız dedi, ifade ederek beklememiz gerektiğini söylediler. Biz de bekledik. Hani bir şey yapamadık ama, hani genelde hani şaka mı yapılıyor falan, giden personele şakalar da

Nordic

Monit

or.com


yapılır, açıkçası öyle de düşünmüştük. Sonra biraz ciddi olduğunu fark edince, daha sonra da gittiğimizde hani idari bir sıkıntı çıkarır mı, çıkarmaz mı adına belgeyi götürdük kendisine açıkçası. Daha sonra aynı emir devam dedi. Bu da zaten sayın başkan, siz de biliyorsunuz, idari sorumlu olduğunuz bir birlik var, yukarısının ne yaptığını biz değerlendiremeyiz. Hani harekat komutanı bu anlamda herhangi bir kimseyle görüşmüş mü ? Zaten daha önce yurt dışına çıkmış, tecrübeli bir personel harekat komutanıydı, o dönemdeki. Bu neyle ilgili konuştuğu, konuşmadığı bilmediğimiz için sorumluluğu kendisi aldığı için bu konuda herhangi bir tekrar ısrar etmemiz söz konusu değildi hani, o takiben biz de Filo'da beklemeye başladık yani.

Başkan : Bu ikinci ifadende de bu kısım aynen tekrar edilmiş. Sanık Oğuz Alper Emrah : Anlattığım şeklinde sayın başkan, ifadeyi parça parça

kabul etmek istemiyorum, çünkü birazdan reddedeceğim bölümler de var. Başkan : Devam ederek işte nerelere girildiği yada nerelerden çıkıldığı hususuna

bakalım.Sanık Oğuz Alper Emrah : Tabi, devam edelim lütfen. Başkan : Burdaki ikinci ifaden de, saat 13:00'e kadar işte İlhami Aygül'le beraber,

kendisine durumu izah ettik,Sanık Oğuz Alper Emrah : Evet özellikle saatler konusunda söylüyorum sayın

başkan, siz okusanız bile emin değilim, net değilim. Başkan : O da, Ahmet Özçetin'i kastederek, yani " Komutanımızın emri olduğunu

söyledi ".Sanık Oğuz Alper Emrah : Muhtemelen onu kastetmiştir. Başkan : "Bugün ilişik kesmememizi söyledi "Sanık Oğuz Alper Emrah : Evet. Haa! sayın başkan şu da var : Onu da burda

öğrendik, yani ben burda öğrendim açıkçası. Biz, o hafta gerçekten bize filolarda gelenektir, son personel gitmeden önce, yani filodan tayin olduktan sonra jübile uçuşları gerçekleştirilir. Yani bize teklif ettiler ama yani diyorum ya, hep fedakarlık hep fedakarlık. Eğitim sortisi varken, ya böyle bir şey yapmayalım, hani devletin imkanlarını bu anlamda değerlendirmeyelim, biz yine eğitim uçalım diye özellikle gelenek olduğu için diyorum hani, kötü bir anlamda olduğu için değil. Eğitim uçuşlarında devam ettik ama sağolsun incelik göstermişler diye düşünüyorum, o şekilde ifade ettikleri için diyorum kendileri. Burada jübile uçuşu yaptırma adına hele bir de Tmh olabileceği ihtimalini bildikleri, kendileri biliyormuş, yani biz bilmediğimiz için o şekilde ifade ettiler, onu da burada öğrendim yani, o amaçla bırakmışlar.

Başkan : "Öğleden sonra Tmh olabileceği konusunda bizimle konuştu " demişsin. Filo'da beklemeye başladık. Şimdi daha önceden burda kursiyer teğmenler de ifadelerini verdiler. Saat 16:00 civarında onlarla da bir konuşma yapılmış. Hem bir sosyal faaliyet icra edileceği, hem de Tmh olacağı, bu nedenle işte kursiyerlere mihmandarlık ve bir takım görevler verileceği söylenmiş.

Sanık Oğuz Alper Emrah : 141 Filo mu, 143 Filo mu sayın başkan ?Başkan : 143 Filo'da. Sanık Oğuz Alper Emrah : Öylemi, yani benim bilgim yok. Bu konularla hiç bir

bilgim olmaz, duyumum da olmadı yani. Sadece bizi gördüğü bir ara, o da toplanma da olmadı. Gördüğü bir ara, " Ya şimdi beklemede kalın" dedi. " Tmh olabilir " dedi. Yani o zamana kadar zaten bekletiyordu, nedenini bilmiyorduk, jübileyle ilgili benim kafamda bir şey de yoktu, yani sonuçta ısrar edemiyorduk. Ama orda Tmh olabilir dedikten sonra da zaten bir bilgileri vardır diye düşünüyorum. Çünkü idari konularda gayet bilgi sahibi insanlar. Gerekirse dedim, güzel de olur, Tmh görevine katılıp ta daha sonra gitsem, sonuçta acelem yoktu. O anlamda beklemeye devam ettik yani.

Nordic

Monit

or.com


Başkan : Sosyal faaliyetten haberin oldu mu ? O konuda bir...Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Yok, herhangi bir haberim olmadı sayın başkan.Başkan : Aynı zamanda bir sosyal faaliyet de icra edileceği ?Sanık Oğuz Alper Emrah : Yok, yani bana bununla ilgili bir görevlendirme

yapılsaydı, muhtemelen haberim olurdu ama herhangi bir görevlendirme de yapılmadı bunlarla ilgili, haberim olmadı.

Başkan : 143. Filo'ya dışarıdan sivil kıyafetli asker şahısların geleceği yada askerlerin geleceği konusunda ?

Sanık Oğuz Alper Emrah : Yok, o yani o saatlerde kimse yoktu, bilgim de yoktu birileri gelecek diye. Ama daha sonraları, geç saatlerde gördüm yani.

Başkan : Her iki ifadende de, evet devam edelim, daha sonrasında 141 Filo'ya gittiniz. Bu daha önceden...

Sanık Oğuz Alper Emrah : Şöyle, zaman olarak değinelim sayın başkan. Diyorum ya bende kopuk, birkaç kez gittim geldim çünkü. Şimdi siz hangi süreden bahsediyorsunuz gittiniz derken ?

Başkan : Söyleyeceğim işte onu.Sanık Oğuz Alper Emrah : Tamam başkanım, Başkan : Cümlemi tamamlayım.Sanık Oğuz Alper Emrah : Kusura bakmayın.Başkan : Burda daha önce senden önceki sanıklarda da gösterdik. 141 Filo'nun icra

odasına ait güvenlik kamera kayıtlarında, kamera saatiyle 16:01 civarında bir görüntü kaydı var 7-8 kişinin olduğu. Ordaki saate 45 dakika eklediğimiz zaman 16:45 civarında oluyor. Daha önceden de gitmiş miydin 141'e?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Sayın başkanım, şunu söyleyim: bir; demin ifademde arz ettim, ben dijital analiz raporu gelmeden görüntü kayıtlarıyla ilgili sorularınızı cevaplamayacağım dedim. Görüntü kayıtlarında olduğu için değil ama orda yaşadıklarım adına anlatayım. Öncesinde daha erken saatti galiba, işte diyorum ya zamanlar kopuk. Ya öncesi, ya sonrası ama öncesidir diye hatırlıyorum. Çünkü o zaman haberimiz yoktu. 141 Filo'nun öğretmen gazinosunda oturuyorduk, o ara filo komutanı ve harekat subayı geldiğinde bir Tmh olabileceğini bize burda söylemişti. Ha ! Sonrasında olmuşsa söylüyorum, bütün gün zaten mesai nedeniyle ben filodayım. İki filoda da görev yapıyorum. Birçok yerde bulunmuş olabilirim. Bulunmuş olabilirim diyorum, ama onun dışında iddia edilen şekilde, hiç bir şekilde darbe faaliyetiyle ilgili bilgi verilmedi sayın başkan.

Başkan : Yine bu ikinci ifadende de, aynı şekilde şimdi anlattığın şeklide anlatmışsın. " 141 Filo'ya gittik, gazinoda otururken Hakan Karakuş geldi, bugün terörle mücadele harekatı yapacağız, daha önceden sızmalar oluyordu, herkese haber verilmeyecek. Burada bulunanlarla başlayacak " demişsin, sen isimleri daha önce saydın, " Uğur Uzunoğlu ile biten pilotların tamamı oradaydı. "

Sanık Oğuz Alper Emrah : Şöyle söyleyim sayın başkan, şunu da söyleyim, burda yazdığı için demiyorum, yine vurgulayim. Ya burda isimle saymışım ama soruluyor, kimler vardı ? Birkaçını hatırlıyoruz ama, yani mesaide kimler vardı diye soruluyor, onları da söylüyorum. Yani burda zaten sonradan öğreniyorum, burda Uğur Uzunoğlu da denmiş, hani ben dedim mi ? Yani biliyorsam Uğur Uzunoğlu filoda olmadığını biliyorumdur. Ben demediysem yanlışlıkla yazılmış, dediysem de zaten hatırlamadığım ortaya çıkıyor. O nedenle hani o an ya mesaideki isimleri söyledik, yani birileri vardı sonuçta, ama yani net değil. Ama zaten birçok kişi zaten ifadesinde belirtti, ben de ordaydım diye.

Başkan : Devam etmişsin zaten, demişsin.Sanık Oğuz Alper Emrah : Yalnız Uğur Uzunoğlu orda değilmiş zaten, sayın başkan

onu özellikle düzelteyim.

Nordic

Monit

or.com


Başkan : " Ayrıca hatırlayamadığım birkaç kişi vardı. Hakan'ın konuşmasından sonra Mehmet Fatih Çavur bana 143 Filo'dan seri numaralarını kaydettirerek 10 tane tabanca getirmemi söyledi. Biz de normalde terörle mücadele harekatında uçuşa giderken yanımıza tabanca ve iki şarjör alırız. Bunları almamı söyledi. Ben de Mustafa Azimetli'ye bilgi vererek, 10 tane silah alıp geldim. Aldığım silahları Mehmet Fatih Çavur'a teslim ettim. Biz, bu şekilde bekleyin demeleri nedeniyle beklemeye devam ettik. Hava kararana kadar bekledik, daha sonra bizi Filo brifing odasına topladılar. Yukarıda toplantıya yukarıda belirttiğim şu anda isimlerini hatırlamadığım kişiler katıldı. Ben bu brifing toplantısında kimlerin konuştuğunu hatırlamıyorum. Hatırladığım kadarıyla kimse konuşmadı. Fatih Çavur elinde bir kağıtla toplantıya geldi ve hangi pilotların hava hava veya hava yer uçacaklarını belirtti. Kendisi bu kağıtta yazılmış vaziyette geldi. Kendisi bu kağıdı bizim yanımızda yazmadı. Bana hava hava görevi verildi "

Sanık Oğuz Alper Emrah : Sayın başkanım !Başkan : Buradaki ifadelerinle aşağı yukarı benzer şekilde .Sanık Oğuz Alper Emrah : Şöyle. Şöyle anlatayım, yani öyle değil aslında, yani

bakıyoruz ama hukuku burada öğrendik, kelimelerin bile çok büyük etkisi oluyor, demin arz ettim zaten. O sabah toplandığımız brifing, öğretmen gazinosundaki bölümde, brifing salonu değil de ora. Burda da zaten mesela yukarda saat akşam saat 10:00 sıralarında bildiğim kadarıyla işte başka saatler verilmiş, onlarla ilgili hala söylüyorum, emin değilim. İlk toplandık, evet Hakan Karakuş Yarbay 141 Filo komutanı, hani " Gizli tutulacak bir operasyon " olduğunu, "Özellikle daha önce Tmh'da yaşanan sızmalardan dolayı Hava Kuvvetleri emriyle bunun gerçekleştiği" ni, hatta "My'ye girilmeyeceğini " bile bahsetmiş olabilir onu da tam emin değilim ama, ama gizlilik nedeniyle bu tarz konuşmalar olmuştu. O ara Çavur Binbaşı da girdiler yapıyordu. Bizim personelden, yani 143'den uçabilecek personel için uçuş teçhizatı amaçlı tabancaların getirilmesi adına o ara girdi yaptı diye hatırlıyorum. Ama hani burda insanlar yani o kadar olağan, doğal bir hızlı bir ortamda gelişiyor ki, hani ya hatırlamıyorlar, yada başka bir şeyi ifade edenler de oluyor. Ben öyle hatırlıyorum, bana getirmemi istedi. Zaten söylüyorum, onlardan da başka bir sorumluluğum yoktu. Sadece uçukta kullanılacaktı, gittim rica etti. Filo komutanına bildirdim, kendisi " Seri numaralarını alıp götürün " dedi. Kursiyer teğmenler vardı, ilgileniyorlardı, kendilerine seri numaralarını özellikle yazdırttım. Özellikle yazdırttım yani. Bu da resmi bir görev olduğunu gösterir zaten. Takiben ordan çıkarken işte apar topar koşturarak hemen emir geldi, hemen 141'e gidiyoruz diye. O ara zaten bir curcuna, teçhizatımı bir yandan alırken, bir yandan gördüğüm kursiyerlere yardım eder misiniz diye, çantayı verirken, silah çantasını, öyle bir çıkış oldu. Onun dışında sayın başkan, bu öbür bahsettiğiniz var ya ! hani, kim ne uçacak anlatıldığı. Bu daha sonra oldu. Diyorum ya çok karmaşık. Bu daha sonra oldu, yanılmıyorsam 8'den sonra oldu diye hatırlıyorum. Orada zaten ekip uçuşa gitmeden önceki son brifingti. Ya şöyle; Savcılıkta yaşadığım bazı şeylere de anlam veremiyordum yani. Bu nasıl gerçekleşiyor biliyor musunuz ? Böyle metin yok. Savcı kısa bir soru soruyor, birkaç tane soru soruyor, sonra geçiştiriyor. Özellikle şu yani önce anlam verememiştim, sonra iddianameyi okuyup, Mehmet Fatih Çavur'un ifadesinde burda fark ettim. Özellikle işte " Elinde kağıt var mıydı ?" Bakıyorum, anlam veremiyorum, ya bilmiyom ki vardı herhalde, " Neye göre dağıttı ? Orda mı yazdı, getirdi mi ?", " Sayın Savcım hatırlamıyorum " diyorum. "Yazmış olabilir mi ? Getirmiş olabilir mi ? " , " Getirmiş de olabilir " diyorum. Ama ne amaçla sorulduğunu bilmiyorum, yani şunu da fark ettim, yani sonuçta Mehmet Fatih Çavur bir ifade vermiş, o ifadenin doğrultusunda benden bir şey alınmak isteniyor ama, bilsem söyleyeyim. Bilmediğimi de defalarca ifade ediyorum. Yani hala da bilmiyorum, yani ben burda Mehmet Fatih Çavur kağıtla geldi diyorum, yalan beyanda bulunmuş oluyorum. Hayır orda birçok tanık da ifade etti, orda isim değişikliği de yapmış, kendisi sadece doğaçlama olarak orda hani acil hemen uçuş gelirse, şunlar hava hava uçsun, şunlar hava yer uçsun

Nordic

Monit

or.com


dediğini de belirtti. Olanlar bunlar, ama dediğim gibi hani orda yazılanlar, orda yaşananlar farklı oluyor yani. Olayı yaşanan boyutunda değerlendirirsek, bunlar.

Başkan : Evet, bu ilk Savcılık ifaden de saat 22:00 diye belirttiğim şey burda. İlk Savcılıkta saat belirtmişsin, bu ikincisinde saat belirtmemişsin.

Sanık Oğuz Alper Emrah : Evet onu da, İlhami Aygül'den bazı saatler vardı, hatırladığım kadarıyla, ben yine hatırlamadığımı vurgulasam da, "yine olsun sen yine kaba taslak söyle " dediler, şekillendirme adına, ben de söyledim birşeyler.

Başkan : Her ikisinde neticede işte bu "Fatih Çavur Binbaşı tarafından hava hava görevi bana verildi" şeklinde.

Sanık Oğuz Alper Emrah : Evet, evet. O öyle Fatih Çavur Binbaşı yaptıydı görevlendirmeyi. " Uçuş olursa sen hava hava uçacaksın" dedi. Zannediyorsam, yanlış hatırlamıyorsam zaten 4 uçak vardı, bir numarası da oydu yani.

Başkan : " Ben Fatih Çavur'a havada ne iş yapacağımızı, ona göre hazırlanalım " dedim, o da "Beklemede kalın, bildireceğiz dedi " demişsin ikinci ifadende.

Sanık Oğuz Alper Emrah : Sayın başkan....Başkan : Birinci ifadende "Fatih Çavur'un yanına gittim, görevin detayını sordum,

çünkü uçuş öncesi hazırlık yapmam gerekir "o da bana "Acele etme daha sonra birkaç pilot uçuşa gönderildi " demişsin.

Sanık Oğuz Alper Emrah : İfade de olduğu için söylemiyorum. Bunları yaşadık. Görev verildi, sonuçta çok acil hemen Tmh olduğu söylendiği için, normalde hani vakitli bir görev olsa, bir yer hazırlığı yapma imkanımız oluyor. Sonuçta pilot da daha bir rahat oluyor, line up bahsetmişlerdir.

Başkan : Hemen ekleyelim, " Ben çıkışta tekrar Çavur'a line up hazırlığı yapalım " dedim.

Sanık Oğuz Alper Emrah : Şöyle söyleyeyim, burda dedim diye demiyorum. Çavur Binbaşı'ya sordum, zaten hani o dağıttı için, bi şu an kim neye ne kadar hakim olduğunu bilmediğimiz için sonuçta, biz de onlarda orda olduğu için, sonuçta sıralı amirlerimiz olduğu için, kendisine sordum, " Var mı " dedim " böyle detay, neye göre hazırlanacağız ? Ona göre hani, biliyorsunuz My sistemimiz var, haritalar var, sistemden girip, ona göre uçuracağımız bölgeye bakılabilir. " Şu an herhangi bir bilgi yok, gelirse söyleriz" dedi. Hatta yanlış hatırlamıyorsam, yani onu da diyorum hatırlamıyorsam yani, Özçetin Albay bile oralardaysa ona da sormuş olabilirim. Bunu da hatırlıyorum, Özçetin Albay'a sordum, hani o da dedi hani şey değil diye sayın başkan.

Başkan : Onu da soracağım şimdi, geliyorum. Her iki ifadende de, ikinci Savcılık ifadende, " Ondan sonra herkes dağıldı, biz Desk yanındaki gazinoda beklemede kaldık. Desk'te o sırada kim olduğunu hatırlamıyorum. Uçuş hazırlığı olduğu için herkes bir yere girip çıkıyordu. Ahmet Özçetin Desk'te hava hava kalksın dedi, bundan sonra saat 23:00 civarıydı. Ben Ahmet Özçetin komutana görevimiz nedir diye sordum. O da siz kalkın havada bilgisi gelir dedi. " Birinci savcılık ifadende de;

Sanık Oğuz Alper Emrah : Demin ilkinden mi okudunuz, ikincisinden mi efendim ?Başkan : Bu şu demin okuduğum ikincisinden. Sanık Oğuz Alper Emrah : Bi müsaadenizle.Başkan : Birincisinde, birinci Savcılık ifadende de ; " Beklemedeydim, ben önce

kimlerin uçtuğunu hatırlamıyorum, filonun Desk'nde 4.Üs harekat komutanı, Kurmay Albay Ahmet Özçetin bir telefon görüşmesi yapıyordu. Bu sırada hava hava kolları hemen kalkış yapsın diye talimat verdi. Ben Yüzbaşı İlker Hazinedar'la görev yapacaktım. Albay Ahmet Özçetin'e detay sordum. Siz kalkın, uçuşa geçin, havada bilgi vereceğiz " dedi. " Zaten bu tür görevlerde, askeri teamüllerde detay uçarken de gelebilir " diye devam etmişsin.

Sanık Oğuz Alper Emrah : Sayın başkan, müsaadenizle, demin de söyledim. Burda yer alıyor diye değil, ben zaten yaşadıklarımı anlatıyorum. Burdakiler özellikle çok karışık.

Nordic

Monit

or.com


Demin bahsettim...Başkan : İşte düzelterek gidelim.Sanık Oğuz Alper Emrah : Evet düzeliyorum evet.Başkan : Şimdiki ifadelerinde zaman vermiyorsun ama en azından bir sıralamayla...Sanık Oğuz Alper Emrah : Yok söylüyorum, 8'den sonrası, yani olsak, görüntüler

olsa, ne zaman girmişiz brifing salonuna ? Oraya ne zaman girmişiz ? Hepsini döküm ben size dökümünü. Evet Çavur binbaşıya danıştım. Daha ileri saatlerde yanılmıyorsam Ahmet Özçetin Albay'ı da gördüm, kendisine de sordum. Ama Savcı soruyor ki, bu ayrı bir kısım, bunu anlatıyorum sayın Savcıya. "Kendisinin de bilgisi olmadığı"nı, " Hani acil birşey olursa, bildirilir herhalde " dediğini biliyorum. Daha sonra Savcı bey " Kim kalk emri verdi " diye sordu. Ben " Kalk emri konusunda anons geldiğini " söyledim. Hava hava kolu kalsın diye. Ona binaen gittiğimi söyledim. " Peki kim verdi" dedi. Yani " Sayın savcım bilmiyorum " dedim, " Şimdi hatırlayamam sesi " dedim. " Ahmet Özçetin Albay orda mıydı ? " dedi. Ben burda " Daha önce de kendisini oralarda görmüştüm, bir ara Desk'te telefonla konuşuyordu " dedim, bunları ifade ettim. Ama yani öyle karışık ki sistem, sanki o an telefonla konuşuyormuş, bana hadi hava hava kolları kalksın, şimdi kalksın gibi talimat vermiş gibi görünüyor burda. Ben o nedenden dolayı özellikle bu ifadeyi kabul etmiyorum. Şimdi soracağınız şekilde cevaplamak istiyorum.

Başkan : Harekat komutanı Albay Özçetin'le de konuştun mu bu şeyi ?Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Çok özür dilerim, kalkma esnasında değil,

kalkmadan önce kendisiyle görüştüm. Daha sonra arada, onu oralarda gördüğüm zaman da var. Şunu da söyleyim, ben şimdi bu oldu diyeceğim, yada şurdaki ifadeye göre böyle kabul edilecek. Ahmet Özçetin ifadesinde dedi, "Beni aynı anda 6-7 yerde olmam gerekiyor beyanlara göre " Ya ondan sonra ben yalan beyanda bulunmuş olacağım. Ben o nedenle net birşey söylemek istemiyorum. Ama olan olayı anlattım. Daha öncesindeydi, hani Desk'te uçuş esnasında ben onu orda görmedim yani, hadi kalkın emri ondan gelmedi, sadece anons edildi.

Başkan : Birinci ifadende " 14 ve 15 sığınaklardan Yüzbaşı İlker Hazinedar ve ben birer hava hava yüklü F16 uçağını aldık. Her iki F16'da ikişer M9, ikişer AIM 120 mühimmatı vardı. Arka arkaya pisten havalandık " demişsin. İkinci Savcılık ifadende de " Benden önce uçanlar oldu, ancak onların isimlerini şu an hatırlamıyorum. Benim uçuş kodum Şaıhin-2'ydi. Biz kendi filomuzun çağrı ismi Öncel'di. O gün Şahin-2 ismini kullanmamı söylediler. Bu tür harekatlarda farklı isimler kullanılabiliyor. Bana İlker Hazinedar ile birlikte uçağım söylendi. Bizimle birlikte başka kalkan uçak olmadı. İlker başka bir uçakta, ben başka bir uçakta hava hava olarak uçtuk. Bizim havalandığımız saat 24:00'e geliyordu. Uçağımda 2 tane AİM 120 ve 2 tane AİM 9 mühimmatı yüklüydü. Bunlar hava hava mühimmatlarıdır. Biz kalkmadan önce bize koordinat verilmedi. Kalkıştan sonra irtifa 2-0-1 başta devam edin dediler, bu şekilde devam ettik. Yine ilk ifaden de "Havalandık, filodan bize 2-1-0 başa dönmemiz talimatı verildi. 15.000 Fit'te uzun bir süre yaklaşık 200 mil gittik. Geri dönme talimatı verildi. Geri dönerken, havadayken bir koordinat daha verildi. Bu koordinatı alçak irtifada geçmemiz istendi. O koordinata yaklaştığımızda Ankara üstünde olduğunu fark ettik "

Sanık Oğuz Alper Emrah : Sayın başkan, rica etsem daha kısa şekilde gidebilir miyiz ? Böyle anlatmak istediğim şeyler var, benim aklımdan gidecek bu sefer, kopuyorum yani.

Başkan : Bu şekilde senden önce uçanları hatırlamadığını, İlker Hazinedar'la ikinizin birlikte iki ayrı uçakla saat 24:00 civarı demişsin, bu ikinci ifadende.

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Yani tahmini söylemişimdir. Şöyle anlatayım...Başkan : Kalkış yaptığınızı söylemişsin, aşağıdayken herhangi bir koordinat

verilmediğini söylemişsin.

Nordic

Monit

or.com


Sanık Oğuz Alper Emrah : Evet sayın başkan. Başkan : Bir de ikinci ifadende Şahin...Sanık Oğuz Alper Emrah : Yani aşağıda bana bir koordinat verilmedi, söyledim

diye demiyorum, yani tekrar söylüyorum burdaki ifadem esastır. Başkan : Şahin-2 çağrı adını söylediler, onu kullandım demişsin ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben: Şöyle sayın başkan, yani diyorum ya, yukarıda bir sürü şey kaldı. Aslında anlatmak istediğim bazı hususlar da var. Özellikle farklı geçilmesin diye. Şimdi bu nerde olan olay ? Dedik ya hava hava kolları dağıtılıyor. İkinci, özellikle ikinci ifade, artık burda bize ses kayıtları dinlettiriliyor. İkinci ifadeye gittiğimizde, sayın savcım yine bazı konulardan konuşuluyor, kısa kısa sorular soruyor. Özellikle o hava hava, hava yer kolları dağıtıltıktan sonra, evet " Çağrı adın neydi ? " dedi ? Ben " hatırlamadığımı" ifade ettim. Fakat kendisi bana " Ses kayıtları var, Şahin-2 diye uçmuşsun " diyor. Ya ben " Sayın Savcım hatırlamıyorum ama, hani siz gerçekten kayıtlar var, zaten kayıtlar varsa burda bellidir yani. Orda varda Şahin-2 dediysem, siz diyorsanız öyledir, odur " dedim. Bunun üzerine, haa! Niye ? Hatta şurda onu da vurguladığımı hatırlıyorum. Yani " Çağrı adı farklı kullandım mı " diye sordu. " Olabilir " demiştim, çünkü o gün My girilmedi sistem. Normalde, sistem olarak My girildiğinde program, tatbikat ve harekat görevlerinde, dün de söylemekten çekindiler, gizlilik olduğu için, Hava Kuvvetleri'ne zarar gelmesin diye söylemiyoruz. Başka kodlar geliyor çağrı adı olarak. Şimdi My girilmediği için, o dedim ki " O ilk yapılan bize, sen şunla uçabilirsin, sen şunla uçabilirsin brifingte başka bir çağrı adı verilmiş ihtimali olabilir, normal " dedim. Bunları anlattım, çünkü My'den herhangi bir çağrı adı verilmemişti. Ama ben yani o şokla gerçekten ne yaşadığımı, neyle uçtuğumu bilmiyorum. Şunu da arz edeyim, normalde eğitim uçuyoruz sayın başkan, birbuçuk saat, iki saat neyse, geliyoruz kursiyerlerle brifing yapacağız, hemen yeni uçmuşuz ya, yarım saat sonra brifinge giriyoruz, orda bile DVR'ı takıyoruz, tek tek ne demişiz, ne yapmışız, orda bakıyoruz. O kadar yoğun geçiyor ki uçuş, orda ne söylediğimiz, birçok şeyi hatırlamıyoruz zaten. Yani burda farklı değerlendiriyor olabilirsiniz ama bu da bir gerçek yani. Biz uçuştan hemen sonra bir değerlendirme brifingi yapılırsa, net kafada bir şey kalıyor ama birkaç gün sonra başka uçuşlar da araya girebilir, yada daha sonraya kalan brifinglerde gerçekten net hatırlayamıyor insan. Yani şu anda uçuş brifingi yapıyor gibiyiz sizinle, ondan dolayı hatırlamıyorum birçok şeyi. Yani keşki DVR'ım olsaydı, ordan tek tek neyin ne amaçla yapıldığını anlatabilseydik.

Başkan : Evet, sonuç olarak kullandığın çağrı adını hatırlıyor musun ?Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Hatırlamıyorum sayın başkan. Savcı bey

söylediği için, " Siz dediyseniz odur " demiştim orda.Başkan : Birinci savcılık ifadende devam ediyorsun, " Bize bir koordinat verildi, bu

koordinatta alçak irtifada geçmemizi istediler, o koordinata yaklaştığımızda Ankara üstünde olduğumuzu fark ettik. İlk aklımıza gelen, şehirde bir terör olayı olabileceği idi. Bizim görevimizden biri, dosta güven düşmana korku vermekti. Bu koordinattan geçiş yaptık, ben o an için Ankara'ya büyük bir terör olayı olmuş olabileceğini, bu sebeple caydırıcılık amacıyla alçak uçuş yaptığımızı düşündüm. Ardından Yüzbaşı İlker Haziredar'la birlikte Akıncı Üssü'ne iniş yaptık. Bu uçuş yaptığımız sürede hiç bir bombalama yapmadık, ateş etmedik, herhangi bir mühimmat kullanmadık. Pistte indiğimizde saat 02:00 sıralarıydı." İkinci Savcılık ifaden de ; " Biz havadayken benim uçağımda yakıt problemi oldu, bir checklist listesinde belirtilen direktife göre arızayı gidermeye çalıştım. Bu arada telsizden bir şey söyleniyordu, ancak yakıt arızasını gidermeye çalıştığım için söylenenleri tam olarak anlamadım. Aynı zamanda telsiz sıkıntısı da yaşıyordum. Yalnız önleme yapacağımız büyük bir uçak olacağı söylenmişti. Bunu telsizden kimin söylediğini şu an hatırlamıyorum. Bu arada telsiz bağlantımız da gitti. Belli bir süre havada kaldıktan sonra geri dönüş rotasına

Nordic

Monit

or.com


girdik. Biz havadaki diğer uçaklarla röle kurup konuştuk. Dönüşte şu anda hatırlamıyorum ama kuleden yada havadaki uçakların pilotlarından bir tanesi bize koordinat verip, alçak uçuş yapın, ses üstünü geçin dediler. Koordinatı aldık, uçağa girdim, koordinatı girdikten sonra bu koordinata göre Ankara şehir merkezine geldi, takiben orada 3 kez alçak geçiş yaptım. Muhtemelen benim alçak uçuş yaptığım yer Cumhurbaşkanlığı Külliyesi idi. İlker Hazinedar'da benimle birlikte aynı yerde kullandı, diğer yerde alçak uçuşla geçiş yaptı. Bizim aklımıza, acaba Ankara'da büyük bir terörle mücadele harekatı mı var ? Korkutmak için mi şehir merkezinden alçak uçuş istiyorlar diye değerlendirmede bulundum. Bizim uçuş sistemimize de bize gelen talimatları uygularız. Verilen talimatı sorgulamayız. Talimatı uygulamadığımız zaman sorumlu oluruz. Sistemde biz verilen hedefleri sorgulamayız, bundan sorumlu olan yer de talimatı veren kişidir. Daha sonra saat 01:30-02:00 gibi üsse indik " demişsin.

Sanık Oğuz Alper Emrah : Sayın başkan, keşke önceki bölümü yani anlatmak istediğim,

Başkan : Önce birinciyi anlat.Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Kafada yakalıyorum ama öbür metni okurken,

hani nerden bahsettiğinize yoğunlaşmaya çalışırken onu kaçırıyorum. İlk bölümde şöyle söyleyim; yine söylüyorum ifadede çok farklı şeyler var. Onun için ifadeden dolayı demiyorum, yaşadığımı anlatayım. Havada bir ara yani bahsedilen konularla ilgili geçen olursa onları anlatayım. Göreve gittik, dümdüz bir uçuş gerçekleştirdik. Telsiz temasını kaybettim.

Başkan : Ne yöne göreve gittiniz ? Gittiğiniz taraf neresi ?Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Güneylibaş'ta gittik.Başkan : Nereye gittiğiniz, şehir olarak, bizim anlayabileceğimiz şekilde ?Sanık Oğuz Alper Emrah : Sayın başkan, uçarken bu kadar büyük durumsal

farkındalık yoktur. Kalkarsınız, bir istikamet verilir, baş verilir, oraya gidersiniz. Yani bizim uçağımızda, bazı uçaklarda var ama şu an uçtuğumuz uçaklarda yok. Yani uçtuğumuz zaman uçağı yerleştirir, haritayı koyar, ordan haritada görünür, ama şu an Hava Kuvvetleri'nde olan birçok uçakta bu yok zaten. Gecenin karanlığında kalkmışız, bir başta gitmemiz isteniyor. O süreçte ben ben yakıtla ilgili bir emergency yaşadım, o ara cheklistemattı. Zaten gece karanlığında zordur da. Bir yandan ışık oryantasyonu bozulmasın, ilgili checklist maddesini açıp, maddeleri uygulamaya çalışıyorum. Zaten düz baş verip gidin denildiği için, özellikle emergency maddeleri uygulanırken, telsiz sıkıntısı olmasın diye özellikle telsiz de kısılır sayın başkan. Orda da uçarken güneylibaşta devam ediyordum. Bana daha önce Savcılıkta söylediği, ses kayıtlarında var, " şunu demişsiniz " deyipte benim " hatırlamadığım " dediğim birçok şeyi zaten sonrasında gösteriyorlar. Sayın başkan ben hatırlamıyorum, " Sayın Savcım buysa, eğer bu diyorsanız, bu söylenmişse bu olabilir " şeklinde yorumluyorum. Yani burda belirtildiği gibi böyle uzun uzun paragraflar yok açıkçası. Kısa kısa sorular, kısa kısa sorular, sonrasında nasıl bütünleştirildiyse böyle. Sonra da söyledim zaten ifadem de ne bana verildi, ne çıkışta avukata verildi. Uzun bir süre ne ben gördüm, ne başkası. Ayrıca ikinci ifadede; hani diyor ya birinci ifadesini kabul etti. Evet ifademi kabul ettim ama birinci ifadede bunların yazıldığını bilmiyordum ki ben. Sadece sözlü ifademi kabul ettim. Evet uçuşa dönüyorum : Düz bir başta devam ettik, ya ben 2-1-0 hatırlıyorum sayın başkan ama güneyli bir baştı. O ara Emergency'le de uğraşıyorum. 15.000-20.000 fit civarı bir irtifadan gittik ve bu esnada sayın başkan, hani diyoruz ya ; kalkış, rotaya gidiş geliş, hiç bir anormal durum yok. Normal herşey yerde, normal bir görevde ne olması gerekirse, uçak başına gidiyoruz, makinistler karşılıyor, uçağı alıyoruz, kontrollerini yaptırıyoruz, devam ediyoruz. Kuleden müsaade alıyoruz, kalkış gerçekleştiriyoruz, Esenboğa kanalına geçiyorum, Esenboğa kanalına bilgi veriyorum, takiben yıldız radarına geçiyorum, yıldız kanalına görev uçtuğumuzu, şu başta gittiğimi söylüyorum. Bunların hepsi standart, hiç bir anormallik yok,

Nordic

Monit

or.com


ta ki ben belli bir müddet sonra, zaten temas da kuramadık. Hani diyor ya, " size bilgi vermeye çalışmışlar yerden." , "Sayın savcı duymadım " diyorum, " röle yapmışlar "diyor, " röle ne ? "diyor, ona o ara röleyi anlatıyorum, demin size burda anlattığım gibi. Hani diyorum ki, " uçak ve çağrı yapan istasyon birbirini görmezse diğer uçaklardan yardım talep edebilir. Gören istasyona iletmesini söyleyebilir " şeklinde. Bu arada bu bilgiler geçiyor. Belli bir yerden sonra artık gidiyoruz ama hani biz de nereye gideceğimizi anlamlandıramıyorduk. Yıldız radarından geri dön çağrısı geldi sayın başkan. Biz bu çağrının üzerine, lütfen bu kayıtları da çıkarın yani, Esenboğa Yıldız Radarı, bu çağrı üzerine aynı istikamette geri döndük. Yani anlam veremiyoruz sonuçta, acil bir görev olabilir, farklı bir şey olabilir, havada iptal edilmiş olabilir, sonuçta bunun değerlendirmesi bizde değil sayın başkan. Pilot olarak kalkarız, şu istikamette git, gittim. Dön, döndüm. Sonuçta niye döndürüyorsunuz arkadaş diye bir tercihim yok. Zaten telsiz teması da kesik kesik. Dönerken meydana yaklaşırken sayın başkan, taktik kanalda tekrar temas kurduk. Taktik kanalda bize bir koordinat verildi. Hani sayın savcım soruyor ya, " size yerden Mete Kaygusuz işte koordinat vermiş, şöyle yapmış." Ben diyorum ki; " sayın savcım bana konuşmuş bir frekans varsa, ben bunun Mete Kaygusuz olduğunu bilemem ", bir bu. İki; ben böyle bir şeye şahit olmadım. Zaten " röle yapın diyorsa zaten ben duymamışımdır " diyorum. İşte sana; " kaçaksaray koordinatını iletin diye diğer kolları söylemiş " diyor. Sayın savcım diyorum yine, " ben bu şekilde bir ifadeye de tanık olmadım, " ama sonrasında " sen kaçaksaray koordinatı bekliyorum diyorsun "diyor. Tabi bu arada ses kayıtları da dinletiliyor. Orda diyorum ki; " bakın savcım eğer dediniz diyorsunuz, ben hatırlamadığımı beyan ediyorum " diyorum. " Bu ses kayıtları, o gece yaşanmışsa, zaten " diyorum " bunların ben bunların hiç bir şeyden haberim olmadığını gösteriyor. ". Bana havada koordinat veriyorlar. Eğer gerçekten bana bu şekilde bir ifadede bulunulmuşsa, diyor ki; " kaçaksaray demişsin sen de ", zaten o olayın sıcaklığı, heyecanı o ara ifade olarak, hani bunlarsa eğer, " çıkmış olabilir " dedim, hani yaptığımı söylemiyorum, hatırladığımı söylemiyorum ama hep kesik kesik konuşmalar. Metin beyanı olarak bu şekilde çıkıyor sayın başkan. Sanki ben bütün ses kayıtlarını analiz etmişim, orda defalarca dinlemişim, hepsine de hakimim, onları değerlendiriyormuşum gibi. Kaçaksaray kısmı bu. Evet şu kısım zaten en çok anlamlayamadığım o sayın başkan. Şu Cumhurbaşkanının uçağıyla ilgili, ikinci bölüm var ya, o paragraf. Ben hala okuyorum, öyle uzun bir paragraf, karmaşık bir paragraf yazmışlar ki, hala anlamlandıramıyorum. Şimdi o konuyla ilgili yaşadığımı anlatayım.

Başkan : Önce şöyle gidelim, bu Yıldız radarından geri dönüş ikazı mı yapıldı, herhangi bir açıklama oldu mu bu konuda ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Yok. Yok zaten çok net duymuyorduk, kesik kesikti. " Geri dönmeniz isteniyor " dendi, geri döndük bizde.

Başkan : Siz, bu 2-0-1 başta devam ediyorsunuz, yaklaşık 200 mil demişsiniz burda gittiğiniz şeyde.

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Ya işte diyorum ya, o kadar şimdi ben brifingten insem, uçağın bilgilerine baksam, DVR'ıma görsem. Meydana göre yada hangi streetpoint'e gittiğimi haritadan çıkarır, tak söylerim ben size. Tak, hangi başta kaç mil gitmişim. Ama hiç bir şey yok, uçuştan sonra da olayın farkına vardıktan sonra, uçuşla ilgili hiç bir şeyi hafızaya atmadık, ondan dolayı hatırlayamıyoruz sayın başkan.

Başkan : Çıkışta, yani uçuşa geçmeden önce herhangi bir bilgi verildi mi size, ne yöne gideceğiniz, ne tarafa gideceğiniz ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Hayır sayın başkan, zaten havada beyan edildiğini söylüyorum.

Başkan : Sonra bu telsiz temasınız kaybolunca ne yapacaksınız, yada kimle irtibat, herhangi bir radarla temasa geçecek misiniz, Onlar söylendi mi ? Herhangi bir şey var mıydı ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Sayın başkan, bunlar normalde brifingte

Nordic

Monit

or.com


konuşulur. Brifing usulünü anlattık ya. Apar topar olan bir brifingti, şu acil görev gelirse, sen şunu uç, sen şunu uç. Yani o orda detaylı bir brifing yapma vaktimiz olsa, bize de detaylı bilgiler verilse, kontrol unsuru şu şu olacak, şurdan şu gerçekleşirse şu olsun. Tamamen o akşam kendi ihtiyacımıza binaen telsiz temasını kaybettik, temas kurmaya çalıştık. Israrla radara çağrı yapıyordum. Havada kol varsa belki onlara yapmış olabilirim, hatırlamıyorum. Yani usul neyse onları gerçekleştirmişimdir.

Başkan : Yani sizi işte havaya kaldırıyorlar, bir yön veriyorlar, Sanık Oğuz Alper Emrah : Evet.Başkan : Bu yönde gideceksin diyorlar.Sanık Oğuz Alper Emrah : Evet sayın başkan. Başkan : Telsiz temasını da kaybediyorsunuz.Sanık Oğuz Alper Emrah : Evet, kaybettim evet.Başkan : Siz, işte kaybediyorsunuz, sizden kaynaklanan bir kusur değil, sizi

gönderenler açısından söylüyorum. Yani...Sanık Oğuz Alper Emrah : Şöyle söyleyim, teknik bir kusur sayın başkan. Uçak, bu

uçak telsizi. Başkan : Onu soruyorum. Arızadan dolayı mı, bir şeyden dolayı ?Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : O arıza yakıt arızası. O ara işba olma durumunu

anlatıyorum. Gece bir Emergency yaşandığı zaman pilot işba olur. O Emergencye odaklanır, özellikle dış sisler rahatsız etmesin diye kısar bile. Numarası olduğu için belki numarası duyarsa ikaz eder diye bekler. O ortamda bir anlamdan Emergncy'i çözüyoruz, bir yandan verilen başta sadece o istikamette devam ediyorduk. Zaten bir müddet sonra Emergency'i çözdüm, sıkıntı olmadığı için geri dönmedik. Ha ! Emergency ile ilgili acil bir durum olsa, hiç durmam, yine geri dönerdim. Kimse bana niye ger döndün demezdi sayın başkan. Ama Emergency giderildiği için devam ettim. Fakat indikten sonra makinist ekiplerine yine bildirdim. Böyle bir sıkıntı olabilir, bir kontrol edin diye. Düz devam ettik, telsizle ilgili biz temas kuramıyoruz, çağrı yapıyorum çoğu zaman Yıldız'a gelmiyor, Yıldız'dan bize gelmiyor. Daha sonra belli bir yerden sonra duyduk, o da hani kesik kesik yine. " Geri dönmeniz isteniyor " dendi, döndük ama unsur, hangi komuta, nerdeyiz, kim istiyor ? Onu da bilmediğimiz için, herhalde bir bildikleri vardır, bu frekanslar sonuçta Hava Kuvvetleri'nin frekansları diye, biz de o şekilde uyguladık doğrudur diye. Şeyi geçtiniz mi Cumhurbaşkanlığı bölümüne değineyim mi ?

Başkan : Onu soracağım, bir önce bu gidiş istikametinizi netleştirelim. O telsiz, telsizde bir arıza yok, siz Akıncı'yla bağlantı mesafesini geçtiğiniz için mi telsiz teması kuramıyorsunuz, yoksa telsiz de bir arıza var, önce bir orayı anlaşalım, netleştirelim.

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Akıncı değil sayın başkanım. Yerde de kendi numaramla olan iletişimim de bile vardı bu sıkıntı. Havada sadece Akıncı değil, daha sonraki taktik kanalda, radar kanalında dahi ben temas kuramadım. Diyorum ya, dümdüz gidiyorum, radara çağrı yapıyorum, görev uçuyoruz, bu başta devam ediyoruz, bir çağrı yok mu şeklinde. Hiç bir bilgilendirme yok, girdi yok. Bir müddet gittik, gittik, gittik artık en son kesik kesikte duyuyorduk. Zaten daha nereye kadar gidebilirim ?, güneybaşta en kötü, ondan sonra Akdeniz'e çıkar yani. Bir anlam da taşımadığı için ilk o ikazı da duyduktan sonra Yıldız radarından, yanılmıyorsam Yıldız radarı belki daha güneye geçtiyse kontrol başka radardadır. Ondan o ikazı duyunca geri döndük. Geri döndüğümüzde işte dedim ya, bölgeye yaklaştığımızda taktik kanalda temas kurduk, bir unsurdan artık konuşabildik yani. Diyorum ya hani diyorlar havada çağrı yapmışlar size koordine kurmuşlar. Yani yapılmışsa eğer muhtemelen biz zaten duymadığımız için yapılmıştır. Sonra koordine verilip geçiş yapmamız istendi sayın başkanım. Alçak geçiş değil, onu da niye diyorum ? Haberlerde gösteriyorlar, medyada boy boy yayınlıyorlar. Kesinlikle öyle bir geçiş söz konusu değil. Dedim, biz 15.000-20.000 fit'te devam ediyorduk, döndüğümüzde " daha alçak bir irtifadan geçmenizi

Nordic

Monit

or.com


talep ediyoruz " dediler. Ben ne yaptım ; ses duyulsun diye, zaten geçtiğimiz bölgede, noktaya yaklaşırken Ankara şehir üzeri olduğu anlaşılıyor, belli oluyor. Ha! orada ifade de olduğu için söylemiyorum, ben orada fark ettim. Ya biz gittik, gittik geri döndük, terörle mücadele ediyoruz, şimdi şehrin üzerinden bir yerden ben normal noktadan geçiyorum, ama F16 uçağı, hele 10.000 fit irtifa yanılmıyorsam, eybi'de de olsa sayın başkan, uçak sesi duyulur. Yani ilk insanın aklına gelen ne ? Zaten aylardır hep terör saldırısı, şu, bu, hep bunlarla yaşıyoruz. Şehirde bir saldırı olduysa, muhtemelen hani birlikleri rahatlatmak için teröristler de uçak seslerini duyarsa kaçar mantığıyla burdan geçiyoruz. Yada bekliyorsak niye burda bekliyoruz ? Ben onu anlamlandıramam, anlamlandıramamıştım da. Benim aklıma gelen o olmuştu. Acaba uçak sesini teröristler duysun da, ilk reaksiyon olarak olay yeri, yani olayı şimdi bilmediğimiz için, aciliyet, ilk reaksiyon, karar vericilerin karar verme nedeni, ellerindeki istihbarat bilgisi. Bu özellikle pilota en çok sıkıntı çıkaran bu, ondan dolayı pilot sadece talimatı uygular sayın başkan.

Başkan : Yıldız Radarı'ndan uçuş yasağı olduğu, Hava Kuvvetleri'nin emri, uçuş yasak, o yönde geri artı diye bir şey söylendi mi ? Sadece...

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Yok sayın başkan, " sadece geri dönmeniz isteniyor " dendi. Bir de yine bazı yerlerde Gart'dan yayın yapılıyor deniyor ya sayın başkan. Bilmiyorum uçtuğum saat aralığından mı, kesinlikle Gart'dan hiç bir yayını duymadım yani, bunu özellikle belirtmek istiyorum yani. Zaten yapılmamıştır diye tahmin ediyorum.

Başkan : Şimdi bu uçakla ilgili olarak siz havalandıktan sonra size bir uçak önleme yapılacağı hususunda bir şey konuştunuz mu, filoyla kuleyle Akıncı, koordinat falan verildi mi size ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Sayın başkan, o gün şöyle söyleyim. Ya ben hani diyorum ya, olayı şartlarına göre anlatırsak, belki biraz daha bizim yerimize koyabiliyorsunuz kendinizi. Şimdi savcılığa gitmeden önceki ruh psikolojik halimi de anlatayım, sonra savcılıktaki geçen olayı anlatacağım. Koğuştan birer ikişer pilotlar çıkarılıyor, bir hafta on gün haber alamıyoruz. Ondan sonra işkence yapılıyor haberleri geliyor, bunları götürüyorlar, nereye götürüyorlar ? Sonra bir gün gelip beni de götürdüler. O endişe telaşla çıktık. Sonra beklettiler, ondan sonra Savcılığa götürdüler. Orda yani bir sürü görüntüler izlettiler, şimdi yani şey yapmayalım. Yani o psikolojik ortamında, hele ikincisinde bu oldu zaten. Savcı soruyor, " işte şu varıldı mı ? ", ya " Sayın savcım " diyorum, " gerçekten bana kalk emri verildi, belli bir başta gitmem istendi, " ben, " onu hatırladım gerçekten bunlar ama, varsa eğer üzerlerinden açıklayabilirim " dedim. " Evet " dedi, " size önleme görevi verilmiş " dedi, " bak kayıtlarda var " dedi, açtı ve o açınca ben bunların hiç birisini hatırlamıyorum dedim ama hani siz, şimdi yargılama usulünü de bilmediğim için, sonuçta devletin bir makamı hukuk da bilmiyoruz, budur diyorsa, ya siz budur bunlar diyorsanız böyledir hani. Olmuşsa şundan olmuşturu açıklamaya başlıyorum kendisine. Gerçekleşen olay bu şekilde gerçekleşiyor, özellikle bunu vurgulamak istiyorum yani.

Başkan : Evet somuta gelelim şimdi. Sanık Oğuz Alper Emrah : Sorunuz neydi ? Haa ! Önlemeyle ilgili. Bana herhangi

bir şekilde...Başkan : 15 Temmuz'da yaşadıklarınızı bize anlatın diye söylüyoruz ya işte, ha onu. Sanık Oğuz Alper Emrah : Evet, anlatıyorum işte sayın başkan, ama şartları altında

anlatıyorum ki, diyorsunuz ki; " ifadede çelişki var." Neden, ne konuşuldu onu vurgulamaya çalışıyorum ben özellikle.

Başkan : Bugünü bir anlatırsanız, ondan sonra.Sanık Oğuz Alper Emrah : Evet, anlatacağız sayın başkan, gelelim, orayı da

anlatacağız.Başkan : Anlatalım işte.

Nordic

Monit

or.com


Sanık Oğuz Alper Emrah : E sorduğunuz soruyu cevapladım. Dediniz ya hani, önleme görevi verildi mi ? Ben de dedim, sadece bize kalkıp bir başta gitmemiz bilgisi verildi. Onun dışında diyor ya, telsizden bu konuşulmuş. Ya ben duymadım diyorum hani, sıkıntıları da anlattım, olanları da söyledim. Ama buysa hani cümlelere bakarsak, onları anlattım. Zaten bazı ses kayıtları dinlettirdi. İşte yanılmıyorsam, büyük beyaz bir uçak önlenecek, işte Cumhurbaşkanlığı forsu olacak. Dedim ki ; " Sayın savcım, yani yerden böyle bir çağrı yapıldığını ben duymadım. ", " Zaten " dedim, " yani normal Hava Kuvvetleri literatüründe böyle bir talimat saçma " dedim. Bir hava hava koluna kalk emri verilir, hani isteniyorsa bir uçağa önleme gerçekleştirilmesi, bir eko tarif edilir. Denilir ki ; evet demin örnek verdim ya, şu istikamette, şu irtifada bir eko var. Eko'yu önleme gerçekleştirin denir, önleriz. Ha ! Sonrasında VID talep edilir, visual yani görerek teşhis, ki gece şartlarında zaten öyle bir imkanım yoktu, gözlüğüm olmadığını da belirttim. VID'de ne oluyor ? yaklaşıyorsunuz, ne oluyor ; kendi eğitimlerimizde de var, işte tek Rus uçağı, işte hava hava yüklü, hava yer yüklü, bunu veriyor, eğer yerden düşman olduğunu bilmiyorsa, bu tarz bir önleme gerçekleştirir. Ama yerden bana kalk, şu uçak, onu göreceksin, böyle bir talimat verilmez. Ben ona gördüğümü tarif ederim, ondan sonra o bana der. O karar verir. Şimdi ben onun fikrini bilmediğim için karar vericinin. Benim tarif ettiğime göre uçakla ilgili değerlendirmesini yapar. Ben bunlara o ara savcıya, " Hani ama diyorum böyle bir çağrı yapıldığını da söylüyorsanız siz, bu zaten bakın diyorum, kalkmışım kalktıktan sonra bana böyle bir çağrı yapılmış, ben bu benim olaydan haberim olmadığını gösterir " diyorum. Benim yerde haberim olsa bana niye bas bas telsizden bağırsınlar, Cumhurbaşkanlığı uçağı, şöyle uçak önleyeceksiniz diye.

Başkan : Akıncı Üssü'nden kalktığınızda, yön olarak güney miydi ? Nereye gidiyordunuz yani bu 2-0-1 başlığı ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Sayın başkan diyorum ya ; gece karanlığı, güneyli baş. Şimdi bana imkanları verirseniz Google Eart yada Falkon viev kendi brifing yaptığımız usuller, ben oraya yerleştiririm, güneylibaşa çekerim 2-1-0'a bakarım, hangi istikamet olduğunu size tahmini söylerim yani. Ama şu an nasıl bilebilirim ki ?

Başkan : Evet. 200 mil civarında gittikten sonra geri dönüş yaptığınızı söylüyorsunuz.

Sanık Oğuz Alper Emrah : Evet.Başkan : Daha da gitseydik, denize çıkardık dediniz.Sanık Oğuz Alper Emrah : Yani artık nereye kadar gideceğiz ?Başkan : Hangi denize çıkardınız, o yönden diyorum, Karadeniz mi, Akdeniz mi ?Sanık Oğuz Alper Emra cevaben : Akdeniz dedim ya sayın başkan, güneyde

Akdeniz var yani.Başkan : Ona göre gittiğiniz yönü tespit edelim, yani hiç bir şey...Sanık Oğuz Alper Emrah : Güney diyorum zaten sayın başkan. Güneylibaş

diyorum, 2-1-0 civarı diyorum.Başkan : İşte ben de soruyorum, ondan sonra diyorsun ki Google Eart.Sanık Oğuz Alper Emrah : Sayın başkan Karadeniz'le ne alakası var 2-1-0 başın.

2-1-0 başta her türlü yani güneylibaşta her türlü Akdeniz'e çıkarsınız, yani ne kadar zorlasanız bile Akdeniz'e çıkarsınız.

Başkan : Evet. Herhangi bir şehir olarak döndüğünüz, tahminen çıkartabilir misin ? İşte şu kadar bir gittik, falanca şehrin üzerinde yaklaşık olarak geri döndük diye ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Ama sayın başkan, ne amaçla sorduğunuz, yani hangi bilgiyi almak istediğinizi gerçekten şu an anlamıyorum ama yani gerçekten 2-1-0 baş çok kolay. Gidin mesela herhangi birine söyleyin, Akıncı kalkış, 2-1-0 başı girsinler, altında hangi şehirler var, hangi istikamet var, hepsini verir yani. Şu an ben bir şey yani bilmediğim için, önümde olmadığım için söyleyemiyorum, yoksa saklanacak bir bilgi değil yani.

Nordic

Monit

or.com


Başkan : Bu ikinci Savcılık ifaden zaten, bu kayıtlar dinletilip sorulmuş. Sanık Oğuz Alper Emrah : Şeyi tamam oldu mu sayın başkan ? Şu

Cumhurbaşkanını atladık ama, sonra arada ifade etmeye çalıştım. Hani oraları dinletilip sana demişler şeklinde ben duyduğum konusunda herhangi bir ifadem yok orda yani.

Başkan : Şimdi soruyoruz, sen diyorsun ki, bana koordinat vermediler, uçak tarif etmediler diyorsun, yada...

Sanık Oğuz Alper Emrah : Öyle, sayın başkan öyle bir şey demedim.Başkan : Düz gideceksin işte birşey ondan sonra...Sanık Oğuz Alper Emrah : Gittim, dönüşte temas kurduk. Temas kurduğumuz yerde

koordinat verdiler, koordinattan geçiş yapmamızı istediler. Alçak geçiş değil, onu demek istiyorum.

Başkan : Bu uçak tarif ettiler mi ? Etmediler mi ? Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben :Yok uçak...Başkan : Onu soruyoruz işte, yani sen şimdi etmediler...Sanık Oğuz Alper Emrah : Temas kuramadılar ki sayın başkan. Temas kuramadılar.

Şöyle, yani ben koptu herhalde, bir daha söyleyim.Başkan : Kalkışta söylediler mi ? Onu soruyorum. Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Yok sayın başkan, söylemediler, ben

duymadım. Savcının gösterdiği ses kayıtlarını ben yorumladım. Başkan : Bu yönde gitmenizi söylerken ilk önce bu yönde işte bir uçak olacağı, o

uçağı önleme yapacağınız, bu uçağın işte Cumhurbaşkanlığı uçağı olacağı yönünden bir konuşma oldu mu ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Sayın başkan, savcı bey dinletti, ben bunlara tanık olmadığımı, ama söylendiyse, bunlar nasıldır diye usulleri anlattım kendisine. Ben uçuştan hatırlamıyorum böyle bir konuşma ve hani gerçekten bunlar yani diyorum ya dijital analiz yapılsın, doğruysa ben bunları da açıklarım hiç sıkıntı yok benim uçuculuğum konusunda. Ama telsiz sıkıntısını da anlattım, keşke benim kendi uçağımı dedim ya sayın başkan mesela kayıt, benim uçağımın kayıdı, hani sizi göremiyorum ya, siz diyeceksiniz ki, çağrı yaptım ben duymadım diye kendinizi ispat etmeye çalışacaksınız. Sizin kendi uçağınızdaki kayıtta bu kayıtlıdır, duymadığınız şekliyledir. Ama diğer uçaklardan, diğer istasyonlardan kayıt alırsanız, ne konuşulmuşsa bütün kayıtlar dökülür. Yani sizin bir şeyi duymuş olduğunuzu söyleyebilmek için sizin uçağınızdaki kaydı buraya getirmek lazım.

Başkan : Şimdi bu kayıtlar sonrasındaki ifadende, " Tamam anlaşıldı şeklindeki beyanlar bana aittir. Bu da benim olaydan haberdar olmadığımı gösterir "

Sanık Oğuz Alper Emrah : Sayın başkan çok iyi, gittik, olanı anlatıyorum, evet dinlettiriyor, demin anlattığım hususlarda cevaplarımı anlattım. Ne görüyoruz biliyor musunuz karşımızda ? Evet, dosya açtırıyor, isim yazıyor, işte Şahin-2 Oğuz Alper Emrah, arkada yazılı metin, arkada ses tonu. Hani benim sesten analizle hiç bir alakam yok. Üstünde işte Tosun, şimdi tam hatırlamıyorum tam da bakmadım. İşte Cumhurbaşkanlığı uçağı bu. Ya diyor " yapılmış işte " diyor, ya dedim " Sayın savcım duymadım.", ee " Sen değil misin Oğuz Alper Emrah " diyor. " Benim " diyorum. Oraya ortaya bu çıkıyor sayın başkan. Yani ben herhangi bir şekilde bu ifadeler, belli yerlerde uçuşta bu ifadeler geçmiş olabilir, bilemiyorum ama ben bu talimatı duyup da bu talimata bir cevap vermedim.

Başkan : O tarihte siz 15 Temmuz'da havaya kalktıktan sonra Aslankol çağrı adını kullanan uçaklarla herhangi bir telsiz teması kurdunuz mu ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Yok sayın başkan, demin de dedim " hani sizle koordine kurmaya çalışmışlar " falan dedi. Ya ben hatırlamıyorum özellikle kol çağrı isimlerini o gece için.

Başkan : Bu Aslan kollarından kaçaksaray koordinatını alan varsa verebilir mi şeklinde bir konuşma yaptınız mı diye ?

Nordic

Monit

or.com


Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Yok, onu Savcılıkta dinledim. Özellikle Savcılıkta dinledim, hani o boyutunu o anlamda anlattım. Dedim ki; " Sayın Savcım, gerçekten bu konuşmalar olduysa, " zaten öncesinde işte kaçaksarayın koordinatını verin, koordine kurulmuş olduğu iddia ediliyor, onu dinletti. Sonra " bak bunu da sen demişsin " dedi. Ya " o gecenin heyecanın heyecanıyla eğer gerçekten ben demişsem, o şekilde söylenmiştir " dedim. " Yoksa yani öyle başka bir amaç içermiyor dedim bu ifade " yani, " sadece koordinat ifade eder " dedim " bu havadaki pilot için"

Başkan : Bir ikinci ifadende, devamında, Sinan Kurt'un ifadeleri sorulmuş sana, " böyle bir kişiyi tanımadığını, iddialarını kabul etmediğini " anlatmışsın. İnişten sonra öncesinde...

Sanık Oğuz Alper Emrah : Değineyim mi ona ? Burda değinmiştim Sinan Kurt'la ilgili şeye.

Başkan : Uçuşa çıkmadan önce televizyondan yada telefondan herhangi bir şekilde darbeye ilişkin bir şey öğrenmemişsin.

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Yok sayın başkan, tamamen herkes Tmh diye koşturuyor yani. Filoda öyle bir ortam var. Burda da bazı arkadaşlar bahsetti. Öyle bir koşturmaca var ki, o koşturmacayla devam ediyoruz yani.

Başkan : Sonra indikten sonra darbe olduğunu televizyondan öğrendim demişsin.Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Evet, evet sayın başkan. Öğrendim, yani

demişim diye demiyorum, öğrendim. İfade de diye ifadeyi düzeltmiyorum, onu defalarca bahsettim. Diyorum ya çok fazla değişik cümleler var, bana ait olmayan ifadeler var. Özellikle ifadeleri kabul etmiyorum. Ama öyle bir beyanım oldu, burdaki beyanımda da söyledim, onu demek istiyorum.

Başkan : Birinci ifadende, gazinoya geçtiğini daha sonra...Sanık Oğuz Alper Emrah : Yani sayın başkan oradayken yani o, o bölümdeydim...Başkan : Bir soruyum da ondan sonra söyle.Sanık Oğuz Alper Emrah : Ha ! Pardon.Başkan : " Orda pilotlar çağrılıyordu yine uçuş için. Ben uyuyor numarası yaparak

göreve gitmedim. Zaten internetten o haberleri okuduktan sonra kimse beni göreve gönderemezdi. Bu şekilde kendimce karar almıştım." Demişsin.

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Şunu söyleyeyim sayın başkan, demişim diye demiyorum, yine vurgulayım. Filo'dan, filo'ya döndük, yani tahmini yani iniş saatine de bakılırsa normaldir. 143 Filo çok uzakta, hatırladığım kadarıyla orda da araç yoktu, indik bakım ekibi vardı. Şifaen arızayı söyledik, ilgileneceğiz dediler. Eğer arıza çıkarsa yazarız demiştim hatta, çok iyi net hatırlıyorum bunu. Bu uçakta aşağıda son konuşma olduğu için. Bakım ekibi kendi arabasıyla bizi getirdiler. Dediler ki; ya aracınız yoksa, tamam biz aracımızla götürelim dediler, 141 Filo'ya getirdiler bizi. Zaten filonun girişi, bahsettiğimiz öğretmen gazinosu ve teçhizat bölümü aynı bölümde. Teçhizatı çıkardım, o ara hava alacağız, dinleneceğiz, o ara gazinoya doğru yönlendim. Zaten orda hani bir şeye ihtiyacı olan varsa, içecek bir şey alacak olan varsa geçebilir oraya. O ara televizyon açıktı sayın başkan. Dedim ya orda küçük bir grubun kalkışma girişimi, darbe girişimi, işte Ankara'dan uçaklar uçuyor bu amaçla diye. Bu ifadeler geçen zaten haberleri gördüm ya, çok fazla durmadım orda. Niye ? Şimdi artık ondan sonra çok farklı çalışmaya başlıyor beyin. Ya ben darbede mi uçtum acaba ? Ya ondan sonra etrafımdaki insanlar kim ? Hakikaten darbeciler mi ? Eğer darbecilerse ne yapıyorlar ? Renk vermeme adına başka şeyler dönüyor başta. Ya bu insanlara belli etmeyim o zaman. Sonra biraz telefonumda hani bazen, Savcılık da diyor ya internet, okudum internetten televizyondan hani net ifadeymiş gibi. Telefonumdan da haberlerime bakmış olabilirim dedim. Ama şöyle bir handikap var, o bölgede sayın başkan gerçekten telefonlar net çekmiyor. Onun için hani internet çekti mi ordan ? O görüntüleri gördüm mü ? Bilmiyorum ama, en net hatırladığım bunu televizyonda gördüğüm. Sonrasında

Nordic

Monit

or.com


zaten o şokla yani kimseyle de konuşmaya cesaret edemedim şimdi, bilmiyorsunuz, adam darbeciyse darbeci değilim, ne yapıyorsunuz şeklinde sizin de tavrınızı belirlerse ne tür tepki verir onu da bilmiyorsunuz. Gazinoda ekip dinleniyordu, ben de o ekibin yanına geçtim, karanlık zaten, ışık kapalıydı. Zaten uçuştan yeni gelince kimse şey yapmaz. Uyur gibi yaptım ama, ne kadar uyuyabildik ama. Ara ara yorgunluktan daldığım oluyordu, yani o şekilde sabahladım sayın başkan.

Başkan : Uçuşa çağırdılar mı tekrar sizi ?Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Ya şöyle, onu da ifade ettim, iyi oldu. İfadede

diyor işte, " Mete Kaygusuz'la Tosun seni çağırdı " diyor. Ya dedim ki; " Sayın Savcım, ara ara uçacak pilotlar çağrılıyordu ", " kim di ?" dedi, " bilmiyorum " dedim. " Peki oralarda kim vardı " dedi, dedim ki " Ara sıra Mete Kaygusuz ve Tosun'u orda gördüm ben, Desk'te gördüğümü hatırlıyorum " dedim. Bu şekilde ifade vermeme rağmen, işte " Tosun'la Kaygusuz uçuşa çağırdı, ben gitmedim " şeklinde yazılıyor. Yani bahsettiğim hususlar bunlar yani. Konuşulan yine konuşuluyor, aynı şekilde, fakat yani, ya ordaki ifadenin alınma şekli, yada hani o an karışık mı konuştuk, farklı aksettirildiği için o nedenle ifadeleri şu an kabul etmiyorum.

Başkan : Bu ikinci ifadende, Müslüm Macit'in iadesi okunmuş, " ben öyle bir konuşma duymadım " demişsin.

Sanık Oğuz Alper Emrah : Yok, kesinlikle duymadım sayın başkan.Başkan : Hasan Hüsnü Balıkçı'nın, " bizim listemiz var hepsi ellerinde, bu listedeyiz

"şeklinde. Sanık Oğuz Alper Emrah : Hayır.Başkan : Buraya da öyle şekilde geçmiş, yine...Sanık Oğuz Alper Emrah : Yani Hasan Hüsnü Balıkçı'nın ellerinde listemiz var,

dediği hiç bir ifadeyi duymadım, beyan ediyorum şu an, ifade de olduğu için değil.Başkan : " Ben Ahmet Özçetin'in hangi bölgelere atış yapılacağı koordinat verdiği

listeyi görmedim. Muhtemelen hava yer pilotlarına gösterilmiş olabilir. Ben hava hava görevi yaptım, böyle bir liste görmedim. Yurtta sulh parolası kullanmadım" demişsin.

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Müsaadenizle sayın başkan. Zaten bu cümleleri okurken siz de anlıyorsunuzdur sayın başkan. Karşıdan bir soru soruyor, hani benim öyle bir ifadem yani bunları anlatayım gibi kafamda da bir şey yok zaten. Diyor ki; " bir koordinat listesi varmış koordinatların olduğu, onları gördün mü " diyor, " sen " diyor. " Ya sayın Savcım ben zaten hava hava uçtum, görmedim dedim, hani bana böyle bir şey de verilmedi zaten. Hani hava yer koordinatsa, hava yerle ilgiliyse belki onlar görmüştür " dedim. Ama benim kesinlikle böyle bir şeyden haberim yok dedim.

Başkan : Şimdi son olarak sorulmuş yine, bu hava hava görevi ile ilgili olarak, önleme görevi ile ilgili olarak. Sen anlamışsın, başka uçakları koruma ve himaye amacıyla hava hava görevi olan uçaklar görev yapabilir diye.

Sanık Oğuz Alper Emrah : Yok anladığımdan değil, orda önleme...Başkan : Anlatmışsın yani sen orda hava hava...Sanık Oğuz Alper Emrah : Ha ! Evet evet, o kayıtlar dinletildikten sonra bunu niye

ifadedeler ne diye sordular...Başkan : Sonra " Mustafa Mete Kaygusuz'un Cumhurbaşkanlığı forsu bulunan uçağı

önleme konusundaki telsiz görüşmesi sonrası içimde şüphe oluştu. Bu talimatı anlamlandıramadım. Sonraki talimatlarla konunun açıklığa kavuşacağını düşündüm. Böyle bir uçağı arama faaliyeti yapmadım. Zira uçağımda böyle bir kabiliyet teknik olarak mümkün değildir. Bana verilen koordinat yada radarda tarif edilen Eko'ya yönelerek arama işlemi yapabilirim. Önleme görevi bir saldırı faaliyeti değildir. Cumhurbaşkanlığı forsu olan uçakla ilgili bana pilot telsizinden başka bir talimat gelmediğinden sorgulama yapmadım. "

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Sayın başkan, müsaadenizle. Yine söylüyorum,

Nordic

Monit

or.com


bu cümleleri kesinlikle kabul etmiyorum. Bu şekilde ben herhangi bir cümle kurmadım. Şunu ifade ettim ama, yani " kalktık, dümdüz gittik, hiç bir şey yapılmadı, geri döndük. Ben bunu anlamlandıramadım " dedim. Bundan bahsettim yani. " Sonrasında bir koordinattan geçtik, daha sonra bunla ilgili herhangi başka bir şey de gelmedi yani, bundan dolayı anlamadım " dedim yani. " Geldik, indik. " Hani şüphelendim, neyden şüphelendim ? " Hani şüphelenmez mi insan " diye soruyor, " bu çağrıyı duysa, " ama " duymadığımı " ifade ediyorum Savcı beye. Ama diyorum, ondan sonra bir daha dinletiyor, diyor ki " bak, önleme görevi olacak, " işte " şu uçak olacak, bu. Nedir " diyor ? Ben de orda artık teknik bilgi açısından anlatmaya başladım. Dedim ki sayın savcım dedim, " demin bahsettim, önleme dedim, yani bir görev nevidir, herhangi bir uçağı önleme görevi gerçekleştirilebilir. Bu hiç bir şekilde niyet ifade etmez " dedim, hani zaten eğer bunun, yani bunu tekrar vurguluyorum; " bana havada yapıldığını iddia ediyorsanız " dedim, " bu gerçekten konuşulmuşsa ben duymadım " dedim. " Benim zaten haberim olmadığını belirtiyor zaten bu " dedim. Özellikle onları vurguluyorum, ama farklı geliyor o ayrı. Önleme görevi verilir, demin anlattım. Sonrasında görerek teşhis istenir, yaklaştırılır, ne gördüğü sorulur. Hani yerden tarif edilmez, bir bunu söyledim. İki: Birçok olay karşılaşabiliriz, hani belli bir bölgeye göre, bir uçak teması bile hani herhangi bir şekilde telsiz teması olan bir uçak bile olsa sayın başkan, F16 uçağı kaldırırlar. Hemen tarif ederler, şu istikamette git, sonra Eko tarif ederler, kilit aldırırlar, yaklaş derler. Bu adam niye telsiz teması kayıp diye bir bakarlar, yaklaşırsınız, belli havacılık usulleri vardır, kanal sallarsınız, işaretleşmeyle konuşursunuz. Gerçekten telsiz teması kayıpsa mesela gider o uçağı yönlendirirsiniz, yerde tarif ettiklerine göre. Bu tür olaylar da yaşanabilir. Haa ! Bizim harekat usullerinde, harekat şartlarında eskort ve himaye görevleri de vardır dedim. Hani bir önleme demek sadece, hani burda siz duruşmada bahsettiniz. Hatta yerdeki bir personele herhangi bir önlemeyle karşılaştınız mı ordaki silahlı personel tarafından ? Dediniz, bende şöyle bir soru işareti oluştu. Acaba yerde bir önleme ifadesini kullandıysanız, havadaki önlemeyle ilgili de böyle bir anlam doğar mı sizde ? Engelleme anlamı yok yani ordaki önlemenin. Mesela yakıt ikmali görevlerimiz var, yakıt ikmali yapacağız, yakıt ikmali için o uçağa yaklaşmak için önleme görevi yaparız, önleme görev yetkisini kullanır, uçağa yaklaşırız yakıtı alırız. Aynı şekilde sayın başkan, dün biri değindi, mesela 2003'de dünya kupasında milli takımın uçağı geldi, yine aynı şekilde Cumhurbaşkanı darbeden sonra haberlerde çıktı, F16 pilotları artık eşlik ediyor diye. O uçak kalktığında, o uçaktan önce onu önlemesi istenir. Anlatabiliyor muyum ? Hani niyeti anlayın diye diyorum. Önlemesi istenir, önlendikten sonra yaklaşması talep edilir, mesela dünya kupası uçağı için yaklaştırılıp, görüntü alınıp işte medyada yayınlanmıştı, hani gurur kaynağı olsun diye. Hani şu an Cumhurbaşkanına eşlik eden uçaklara da aynı şey yapılıyor. Kalk emri veriliyor, önleme gerçekleştiriyorlar, yaklaşıyorlar, hangi plan doğrultusunda brifingte ne brifing edildiyse o şekilde eşlik ediyorlar, eskort yada himaye ediyorlar. Ben bu görev, bu kadar şimdi detaylı olmasa da orada bunlardan bahsettim.

Başkan : Daha sonra 141 Filoda beklediğiniz zaman içerisinde İlhami Aygül'ün yanına geldiğini söylemişsin. " Kuleye arabayla gitmesinin söylendiğini, korktuğunu, kendisiyle gelip gelemeyeceğimi sordu, biz de ortamdan uzaklaşmak için bahane aradığımızdan, Yüzbaşı İlhami Aygül ve Özgür Ötkün'le ben minibüsle kuleye doğru gittik. Kulenin dibinde inmiş iki tane helikopter vardı. Oraya yaklaşınca özel teçhizatlı askerler silahlarını bize doğrulttular. Biz de durduk, panik olduk, ellerimizi kaldırarak minibüsten dışarı çıktı, yavaş yavaş kuleye yaklaştık. Bizden 143.Filo'ya kendilerini götürmemizi istediler. Bu teçhizatlı ve silahlı askerler içerisinde hiç tanıdığım yoktu. Fakat bu askerlerin arka tarafından akademiden tanıdığım Binbaşı Gökhan Maldar'ın olduğunu gördüm ve askerlerin bize zarar vermemesi için ona seslendik. Bunun üzerine bu askerleri, Gökhan Maldar'ı 143.Filoya götürdük." demişsin. Öncelikle bu Gökhan Maldar'la karşılaşmanız, anlat.

Nordic

Monit

or.com


Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Şöyle anlatayım sayın başkanım; İfadeyi reddettiğim için en azından oranın bütünlüğünü ben anlatayım, yine ifademde yer alsın istiyorum yani. Sadece parça parça değinmemek için. Şimdi gece bir ara İlhami Aygül'le görüştüm. " Ya duydun mu, ne oluyor işte, darbe yapılıyormuş ne, neyin içine düştük " falan diyordu. O ara bir niyetin anladım onun. Zaten o 2-3 ay boyunca da hep beraberdik, yani hiç bir şeyden haberimiz yoktu, filoda bile görevde değildik. Hani o anlamda da ona karşı bir iyi niyetim var. Orda da öyle bir konuşma olunca, hani karışmayacağım bir şeye, ben de şunu yapcam tarzında, ben de zaten aynı niyetteydim. O da muhtemelen geceyi nerde nasıl geçirdi bilmiyorum. Ama sabah bir ara bana yaklaştı, dedi ki, ya benim araçla bir yere gitmemi istiyorlar dedi. Kimin dediğini bilmiyorum, nerden dediler onu da bilmiyorum. Ya " endişeliyim, benimle gelir misin " dedi. Sayın başkan, sabaha karşı bekledik, silahlı insanlar da var. Biz de bir endişe içerisindeyiz, bir gerekçe olsun da ordan çıkalım diye zaten fırsat kolluyorduk. O öyle deyince tamam ben de geleceğim dedim. En azından bir gidelim, belki kaçma fırsatı olur. Çünkü zaten aracım orda değildi, 143 Filo'daydı. Araçla kulenin oraya doğru gittik, hani ne amaçla gönderildiğini bilmeden...

Başkan : Özgür Ötkün'de var mıydı ifadende geçmiş ?Sanık Oğuz Alper Emrah : Nasıl ?Başkan : Özgür Ötkün de var mıydı sizinle beraber ? İfadende geçmiş. Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Sayın başkan, ben İlhami Aygül'ü söylediğimi

biliyorum ama Özgür Ötkün'ü söylediğimi hatırlamıyorum yani. Sadece İlhami'yle net olayı da yaşadığım için onu biliyorum. Özgür Ötkün'ü hatırlamıyorum, Özgür Ötkün'ü söylediğimi hatırlamıyorum.

Başkan : Devam et.Sanık Oğuz Alper Emrah devamla : Evet, kuleye geldik. Silahlı insanlar var ama

hani kafa diyorum ya şartlara göre çalışıyor. Bu insanlar oraya ne için gelmiş ? Darbeye engel olmak için mi, darbe amaçlı mı ? neciler bilmiyoruz ama bizi görür görmez silahlarını çektiler. Acaba ben darbeciyim diye mi çektiler, yoksa bunlar darbeci, ben onlara müdahale edeceğim diye mi çektiler, bilmiyorum. Belki de askeri eğitimleri gereği yapmışlardır. Endişe ettik. Hatta hemen camdan falan elimizi çıkardık, ya ne oluyor diye. Ne olduğunu da anlamıyoruz, ne olduğunu bilmiyoruz ki, bunlar niye burda ? Sonra arka tarafta Gökhan Maldar'ı gördük, birbirimize abi kardeş diye hitap ederiz. Gökhan abi diye bağırdık mesela, o görünce tamam eller devam ettik, sonra yaklaşınca yani ekiple ilgisi var mı onu da bilmiyorum. Ama ekip onun bizle yakın davrandığını görünce yani silahlar indi açıkçası. Bizim de böyle tulumlu olduğumuzu da görünce herhangi bir şey, reaksiyon görmedik. Ondan sonra yani araca bindiler, kendilerini 143 filoyamı götürmemizi mi istediler, biz oraya gidiyoruz mu dedi Aygül ? Ondan mı oraya geldiler ? Orasından emin değilim yani. Orda bizi buraya götürmemizi istediler diye net bir cümle kurduğumu hatırlamıyorum sayın başkan.

Başkan : Bu, İstanbul'dan Hava Kuvvetleri'nde görevli düğünde, Şanver Generalin kızının düğününde, derdest edilen komutanların getirildiğini gördünüz mü ? Bu helikopterlerden inen kişiler falan gördünüz mü ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Sayın başkan, gündüz saatiydi, ben özellikle rica ediyorum, kulenin o bölgede kamera görüntüleri varsa lütfen bunlar getirilsin, zaten saat belliydi. Savcı da bana ısrarlı sordu, dedim " Sayın Savcım hiç kimse yoktu, sadece teçhizatlı personel ve Gökhan Maldar'ı gördük orda " dedim. Özellikle o tarafta kamera kayıtları varsa lütfen onlara da bakılsın yani.

Başkan : Bu 143 Filoya gittiniz, minibüse kaç tane askerlerdi, onların hepsi bindiler mi, ? Tek minibüs mü gittiniz ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Yani açıkçası hatırlamıyorum ama, minibüse aldığımız kadar mı alındı, gittik bir daha döndüler mi, yani o konuda bilgim yok. Hani ben

Nordic

Monit

or.com


bunla ilgili herhangi bir görevlendirme yada bilgim olmadığı için, benim tek endişem bir çıkalım, ne olduğunu anlayalım.

Başkan : Minibüsü kim kullandı biliyor musun ?Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Hatırlamıyorum. Başkan : 143 Filoya geldiniz. Saat olarak yaklaşık bir şey söyleyebilir misin ?Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : İşte gün ağarmıştı, gündüzdü ama. Yani

diyorum ya sayın başkan, gerçekten yok.Başkan : Gazino bölgesine geçtiniz mi, bu öğretmenler gazinosu, 143.Filo ?Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Şunu anlatayım sayın başkan. İlk kapıdan

girdim, 143 Filoya girdik, ilk kapıdan girdim, bir kalabalık vardı o ortamda. Yani orda da silahlı insanlar görünce, açıkçası bir de hani Akıncı'dan bunla şey değil, uçaklar uçuyor dendi ya, bunu ben o arada Akıncı'dan kalkıp alçak uçtum demiyorum, daha alt bir irtifadan uçtuğum istendiği için, yani 10.000 Fit civarı, ben bunla bağlanmıştım. Hani bazı avukatlar soruyor, " nerde anladın, niye bunu anladın ? " Benim şekillendirdiğim olay buydu. Hani burada bir şeyler oluyor ama ne olduğunu bilmiyorum. Orda silahlı insanları da görünce tedirgin oldum açıkçası sayın başkan. Oradan yani kalabalık, kalabalığa takılmadım özellikle hani Savcım soruyor, "Evrim Generali gördünüz mü ?", " Gördüm. " Bazı sorular sormuş ama anlam veremiyordum. Özellikle " silahlar ona doğrultulmuş muydu, " şu muydu ? " Hatırlamıyorum " diyorum ama, ısrarla sorulduğu için, hani " aynı ortamda beraberlerdi " diyorum hani ama, burda sanki ifademde böyle amaç birliği varmış gibi okuyunca bakıyorum, yani başkanım benim böyle bir ifadem yok. Evrim general ordaydı, silahlı insanlar da ordaydı. Ama kendi aralarında nasıl bir ilişki vardı, tehdit altında mıydı, değil miydi ? O kadar kalmadım. Ordan geçtim, bir ara Kubilay Selçuk generali de gördüm, orda ayak üstü biriyle konuşuyordu, emin değilim. Zaten silahlı insanlar olunca hızlı hızlı geçtim, koridora girdim, ilk kapıdan, bu bahsettiğim ilk kapı, koridora girdim, dümdüz yürüdüm, bizim kendi personel odalarımıza doğru geçtim, oralarda oyalandım. Ondan sonra araç 141'e gidiyor dendi. Yani zaten o ortamı öyle görünce sayın başkan, şey yapmak istemedim, hani açıkçası o anlam öyle davranasım geldi. Burdan çektim gittim, direk 41'e gittim, biraz daha sakindi çünkü. 41'e gittikten sonra ilerleyen saatte artık 41 iyice sakinleşti. Sonra ordan da birilerinin 43'e gideceğini duydum. Ama benim aracım da 43'te, şimdi ne olduğunu da bilmiyorum. Artık bir yerden sonra yani ne olursa olsun ben burdan çekip gidceğim psikolojisine bürünmüştüm yani. Bir ekiple 43'e geçtim, sonra yine ekiple yani, yani çok fazla insanlarla böyle hem diyalog olmasın, hem de göz göze gelmeme adına bir an önce kendi odama gittim, üzerimi değiştirdim, hemen ordan sonra aracıma gelip aracımla lojman bölgesine geçtim sayın başkan.

Başkan : Şimdi 143 Filo'da güvenlik kamera kayıtlarına göre, birazdan göstereceğim, daha geç saatlere kadar kalmışsın yani. Kamera saatiyle 11:26'ya kadar.

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Sayın başkan, ben kaçta ayrıldığımı söylemedim ki, daha geç bilmiyorum ki.

Başkan : Ya ben saat için sormuyorum. Bir şey soracağım siz...Sanık Oğuz Alper Emrah : Ha! Ama daha geç kalmışsın diyorsunuz.Başkan : İşte böyle bir refleksle hareket ediyorsunuz.Sanık Oğuz Alper Emrah : İfade etmişim gibi bahsettiniz.Başkan : Hayır bir şey soracağız...Sanık Oğuz Alper Emrah : Yok buyurun lütfen tabi.Başkan : Soralım önce. 09:01'den işte 11:26 diyelim ayrılış arasında yaklaşık iki saate

yakın, iki saatten fazla bir süre boyunca ordasın. O görüntülerde yine gözüküyor ki, birçok sivil kıyafetli insan var orda. Sadece Hakan Evrim, Kubilay Selçuk açısından değil, başka bir çok sivil kıyafetli insan var onları gördünüz mü ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Önce şunu düzelteyim sayın başkan. Demin

Nordic

Monit

or.com


ifade ettim, ilk geldim girdim, 143 filoda olayı görünce çok durmadım, tekrar 141'e gittim. Şimdi gidiş yerim hattın içinden olduğu için, hatta giden bir araç vardı. Girişim de 141'in Desk bölgesi olduğu için orda kamera yok. O kadar süre ben 143'de durmadım. Sonra sakinleştikten sonra bir daha 143'e geldim. Tek gidiş değil bu yani. Evet orda şöyle, kameraları açıkçası bahsettim nedenlerden dolayı değerlendirmek istemiyorum ama, sivil şahıs gördüm değil, sivil giyinimli şahıslar gördüm ama, nedir, ne değildir ? Hele öyle bir ortamda bana bu soru sorulurken, ben bunu sivil mi acaba diye sorulduğunu aklıma bile getirmem. Çünkü askeri bölgedeyiz yani, darbe yapıldığı iddia ediliyor. Hani ben orda gerçekten sivil bir şahıs adına mı soruldu bunlar bana diye düşünmemiştim bile. Burda tek ifadem sivil giyinimli şahıslar görmüştüm. Muhtemelen birçok birlikten insanlar da vardır, burda öğrendiğim kadarıyla diyorum. Yani onlardan biri değildi diye hatırlıyorum ama öyle şahıs, tek net ilişki kurduğum, temas ettiğim, görüştüğüm hiç kimse olmadı sayın başkan.

Başkan : Yine bu 141'e daha 15 Temmuz'da 141'e geçmeden önce öğleden sonra saat 16:00-17:00'ye kadar olan süreç içerisinde, 143'te kaldığın dönemde, oraya gelen sivil kıyafetli şahıslar var, asker kişiler olduğu anlaşılan. Onlarla görüştün mü, herhangi bir şekilde konuştun mu ? Yada karşılaştın mı, tanıdığın var mıydı, kim vs. Diye ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Şöyle sayın başkan ; 143'teyken bir ara 141'e gitmemiz istendi. 141'e geçtim, işte o ara bahsettiğim demin hani gazinoda otururken konuşmalar oldu, sonra döndüğümde ben bu benden istenen uçuş teçhizatının tabancalarını geri götürürken daha onlar elimdeyken girdim, daha onlar elimdeyken, hadi herkes 141'e gidiyor diye anons edildi. Sesleniyorlardı, orda koştur koştur hemen çıktım. Hani girip hiç bir imkanım olmadı, etrafımda kim vardı, kimi gördüm onu bile hatırlamıyorum yani. Dikkat etmedim.

Başkan : Bu sabah 143'e geldiğin zamanda Mustafa Azimetli, Ali Durmuş'la karşılaştın mı ? Filo komutanı odasında onlarla bir konuşma yaptın mı ? Yada bir şey görüştün mü ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Yani bakmış olabilirim, özellikle filo komutanı odasına bakmış olabilirim, ne oluyor burda falan diye gibisinden hani. Çünkü ilk girdik ne olduğunu anlamlandırmaya çalışıyorduk. Ama diyorum ya hatırlamıyorum, çok net ne olduğunu hatırlamıyorum. Özellikle bu görüntülerin analizini istiyorum sayın başkan. Daha sonra özellikle bu konularda bilgi vereceğim yani.

Başkan : Şimdi bu görüntülerle ilgili olan kısımları soralım.

DOSYA İÇERİSİNDE YER ALAN FOTOĞRAFLAR, SES KAYITLARI VE VİDEO GÖRÜNTÜLERİ SANIĞA GÖSTERİLDİ, SORULDU : 143 Filo istihbarat koridoru, güvenlik kamera kaydı, kamera saatiyle 15/07/2016, 18:06.Evet, 18:09'da da geri çıkıyorsun bu kamera saatiyle aynı yerden.

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Bir şey arz edeyim sayın başkan. Daha önce söyledim. Savcılıkta yaşadığım bir şeyi de anlatayım. Ben bazı ifadelerde bulunuyorum. Hele iddianame çıktıktan sonra bu ifadelerimin bir şekilde ben filoda olduğumu, bazı yerlerde olduğumu buluyorum. Bana Savcılıkta iki tane görüntüyü gösterdiler, hala diyorum hani gösterdikleri görüntüden dolayı konuşuyorum. Birinde 141 Filo'nun o hani ben anlatıyorum ya ifademde, tabancaları götürdüm diye. Bir odanın içine girmişim, ısrarla diyorlar ki, " işte bak girmişsin burda kapı açıyorsun. " Ya diyorum, " orda kapı açıyorlarmış, sen de onlarlasın." Dedim, " efendim benim böyle bir şeyden haberim yok. Ne demek istiyorsunuz ? ", " İşte kapıyı açıyorlar sen de 10 santim yaklaşmışsın, sen de o kapıyı açmaya çalışıyorsun, söyle bakalım niye açıyordunuz ? " Dedim ki, " bakın, ben ifademde anlattım, tabanca götürdüğümü, hatta bu muhtemelen bu tabancaları evet bakın teslim ediyorum, çocuklara yerleştiriyorum o an." Ama bunu alıp niye bana bu kapıya 10 santim yaklaşmışsınız şeklinde yansıtılmasını ben orda anlam verememiştim. Bu tarz şeylerden dolayı ben bütün dönemde

Nordic

Monit

or.com


üsteydim, 41'e de gittim, 43'e de gittim. Hangi dönemde gittiğimi de anlatıyorum. Diyorum ya, lehime delil olacak, anlattıklarımı hiç bir şekilde çürütemeyecek bir çok şey aleyhime delil olarak gösterilmeye çalışıyordu Savcılık iddianamesinde. Özellikle şu an, hangi saatte, nerde bulunmuşum ? Bahsettiğim gerekçelerden dolayı görüntü kayıtları olsun, ses kayıtları da olsun, hiç bir değerlendirme yapmayacağım sayın başkan. Ama bulundum, o tabancaları aldığım bölge istihbarat koridorunun sonunda olan odaydı, bunu anlatayım. Hangi saatte aldığımı bilmiyorum ama.

Başkan : Bu, 143 Filo koridoru güvenlik kamera kaydı. O, kamera saatiyle 15/07/2016, 17:42. Burda bir odadan çıkılıyor, bakarsan şimdi.

Sanık Oğuz Alper Emrah : Orası harekat subayı odası sayın başkan. Başkan : Evet ordan kamera saatiyle 17:42 civarında çıkılıyor. Burda konuşan

kişilerden birisi sen misin ? Şimdi az önce görülen.Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Sayın başkan, söylüyorum, ben bütün gün o

bölgede birçok yerde bulundum. Ama hangi saatte, nerde şu an özellikle sizden rica ediyorum, lütfen hepsi bütün beni bana iddia edilen bütün görüntülerle yada ses kayıtlarıyla ilgili dijital analiz raporu talep ediyorum. Onun için bilgileri, yani şu an cevaplayamam. Bir sonraki basamakta özellikle ben bunların hepsinin cevabını vermek istiyorum zaten. Ama o süreçte zaten bu yani kaç 18:30 gibi mi oluyor saat olarak, 45 dakika ileri mi ?

Başkan : 45 dakikaya ilerlediğinde,Sanık Oğuz Alper Emrah : Yani şöyle, görüntü olduğu için demiyorum, o civarlarda

Tmh'dan haberimiz vardı, bu kapsamda birçok yerde bulunmuş, konuşmuş olabiliriz yani. Zaten ifadem, hani bunlar gerçekten o saatteki bizim kendi görüntülerimiz ise ifadelere de bakarsanız hiç öyle darbe yapıyormuş ben şekli göremiyorum bu insanlarda yani.

Başkan : Bu 141 Filo, harekat icra güvenlik kamera kaydı, kamera saatiyle 15/07/2016. Elinde evrak olan bir kağıda bakan kişi. Daha önce bunu yine sanıklara gösterdik bu 141 Filodaki....

Sanık Oğuz Alper Emrah : Sayın başkan, söyleyim. Hani diyorum ben birçok yerde bulunmuş olabilirim. Ha ! burda hiç bulundun mu diye soruyorsanız, bulunmuşumdur. Ama hangi saatte, ne amaçla bulunduğumu bilmiyorum. Ama ha! Eğer bu birşeye mi bakıyorlar, acaba darbeyle ilgili bir belge mi modunda soruyorsanız ben orda fotoğraf olduğunu tahmin ediyorum, onu söyleyebilirim, fotoğrafa benziyor.

Başkan : Burda yaşadıklarınızı, 15 Temmuz'da ki yaşadıklarınızı anlatın, onun ne olduğunu, ne amaçlı şeyde tartışılsın diye.

Sanık Oğuz Alper Emrah : Anlatıyoruz sayın başkan. Hayır ben şu an eğer o bensem, zaten diyorum orda bulundum. Ama o an neye baktım, ne gördüm ? hatırlamıyorum. Ha! darbeyle ilgili birşey olsa, mutlaka hatırlarım, tepkimi de zaten burda görürsünüz orda yani. Ha! Heyecan olur, bir şey olur. Orda zaten 41 filo ya ben şu an o filoda görev yapmıyorum.

Başkan : Ya Tmh konuşulmuştur, başka bir şey konuşulmuştur. Biz orda ne konuşulduğunu bilmediğimiz için gösterip soruyoruz.

Sanık Oğuz Alper Emrah : Sayın başkan...Başkan : Burda bunlar ne oldu diye soruyoruz. Sanık Oğuz Alper Emrah : Öyle bir günkü, öyle yoğun bir koşturmaca ki, hangi

zaman nerde bulundum, neyi konuştuk, yani ayrıntıya sokabilmek için çok detaylı herşeyi görebilmek lazım.

Başkan : Bizim sorularımız çok net yani. İşte burda...Sanık Oğuz Alper Emrah : Yok sorularınız net ama, kafadaki cevapları net değil.Başkan : Burda darbeyi mi konuştunuz diye sormuyoruz ki.Sanık Oğuz Alper Emrah : Kafadaki cevaplar net olmadığı için diyorum. Başkan : Senin kafandaki cevaplar mı net değil ?

Nordic

Monit

or.com


Sanık Oğuz Alper Emrah : Evet. O kadar çok şey yaşadık ki, hangi yerde, nerde toplanıldı, ne konuşuldu. Şimdi şu an zaten görüntülerin bile birçoğunu hani detaylı inceleyemedik, yani bu cevabı vermemi bekliyorsunuz ama, veremediğim için vermiyorum.

Başkan : Devam edelim, ordan çıkalım, varsa diğerine geçelim. Bu 141 Filo koridoru, güvenlik kamera kaydı, kamera saati 16/07/2016, 01:30.

Sanık Oğuz Alper Emrah : Sayın başkan, muhtemelen iki çeyrek gibi, zaten ben 2 gibi uçuştan indiğimi beyan etmiştim, görüntüyü yorumladığım için demiyorum, 141 filoya geldim uçuştan sonra 141 filoya gittim.

Başkan : Bu zaten filoya geldiğin görüntü yani uçuştan dönüş görüntün. Sanık Oğuz Alper Emrah : Uçuştan sonra 141 Filoya gittim sayın başkan.Başkan : Bu uçarken ikili kol şeklinde mi uçtunuz İlker Hazinedar'la.Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Evet, iki ayrı uçakta, evet sayın başkan. Başkan : 143 Filo koridoru, kamera saatiyle 16/07/2016, 09:01 devam eden görüntü.

Bu öğretmenler gazinosu denilen yer devamlı bir kalabalık, orda sürekli...Sanık Oğuz Alper Emrah : Karşı taraf.Başkan : Evet, koridorun sonu. Sanık Oğuz Alper Emrah : İşte ilk gittiğim zaman ordan girdim ve orda durmadım,

hemen kalabalığı görünce ben bu tarafa geçtim sayın başkan. Orda ne oluyor, orda ne var...Başkan : Ordan gelen kişi olarak bakarsan...Sanık Oğuz Alper Emrah : Nasıl ?Başkan : Burası 143 Filo komutan odası diye geçiyor. Şimdi zaten çıkış, girişlerinden

görülecek, kamera tespit tutanaklarına göre sanıklardan Ali Durmuş, Mustafa Azimetli'de var içerde.

Sanık Oğuz Alper Emrah : Sayın başkan, ben tekrar söylüyorum. Sabah 143 filoya gittim, söylüyorum, orda bulundum, orda olaylar ne oluyor anlama adına biraz vakit geçirdim. Şu an görüntüyü değerlendirdiğim için söylemiyorum ama bunları taleplerim gerçekleştikten sonra detaylı bir şekilde bilgi vereceğim size.

Başkan : Şimdi teçhizatlı askerler var, o koridorun sonundaki yerde. Sivil kıyafetli kişiler var. Bu yargılama sürecinde birçok kez kamera görüntülerini gösterdiğimiz asker olmadığı anlaşılan sivil kişiler de var, onlardan kimseyi gördün mü orda ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Yani sayın başkan, öyle bir soru ki, hani o kalabalıktan geçip de, şu an burda onu analiz edip, bu ordaydı diyebilmem çok zor yani.

Başkan : Sanık Ali Durmuş diye geçiyor kamera tespit tutanaklarında. Gelen kişi sanık Osman Kılıç, başka bir dosyada sanık.

Sanık Oğuz Alper Emrah : Şöyle söyleyeyim; bazı insanlarla bazı odada aynı anda bulunmuş olduğumu bile hatırlamıyorum sayın başkan, o kadar yani o gecenin şeyi. Hani şimdi diyeceksiniz, bu görüntüyü değerlendir, ne konuşuldu, ne yapıldı. Şu an görüntülerle ilgili hiç bir bilgilendirme yapamam yani.

Başkan : Bir sessiz olursak, işimizi yapabileceğiz. Yapmazsak. Biz soruyoruz zaten. Bir sonraki görüntüye geçeceğiz. 11:17 gelen kişi olarak.

Sanık Oğuz Alper Emrah : Sayın başkan, demin ifade ettim ya, bir ara buraya geldim, tekrar 141'e döndüm. Sonra artık ya bu şey o İlhami Aygül'ün ilk sabah muhtemelen, yani sabah o amaçla gittim, daha sonra araç gidiyor diye 141'e geri döndüm. Sonra 141 tenhalaşınca bu sefer tekrar 43'e geldim ve orda da çok fazla durmadan hemen anahtarlarımı alıp gittim.

Başkan : Bir sonrakinde mi ayrılış görüntüsü, 11:26 kamera saatiyle. Sanık Oğuz Alper Emrah : Efendim detayları hatırlamıyorum ama, ortamı yokladım,

biraz daha sakindi, onun için hemen, bir de kimse kimseyle ilgilenmiyor gibiydi. Bir an önce

Nordic

Monit

or.com


hemen üzerimi değişip otoparktaki aracıma gittim. Başkan : Şimdi gelen kişiler, dediğim bahsettiğim. Sanık Oğuz Alper Emrah : Bu görüntüleri de ilk defa izliyorum. Başkan : Bu İlhami Aygül'le çıkış dediğiniz bu.Sanık Oğuz Alper Emrah : Bilemiyorum. Başkan : Yine sanık Ali Karabulut, kamera tespit tutanaklarında. Sanık Oğuz Alper Emrah : Bunu beyan ediyorum zaten, ben o gün 43'e gittim,

öğleden sonra ordan çıktım bir vesileyle. Başkan : Diğer pilotlarda mı 143'e gitti, 141'den hepsi ? Mesela bu da Mustafa

Özkan. Sanık Oğuz Alper Emrah : Yani şahıs olarak kim ne yapıyor bilmiyorum. O gün

hani biri, birileri giderken onlara hemen yanaştım, ben de gideyim bahanesiyle. Hani o an kim neci bilmiyorum sayın başkan. Yani paylaştığım kimse yok. Hani benim bu işin içinde olmadığımı, gidip ısrarla niyetim bu, siz ne yapıyorsunuz şeklinde bir konuşmalar da yaşamadım güvenlik endişesiyle. O nedenle kimin ne niyette olduğunu bilmediğim için orda normalmiş gibi davranıp çıkmaya çalışıyorum.

Başkan : 141 Filo koridoru güvenlik kamera kaydı buda. 15/07/2016, saat 20:29 ve sonrası görüntüler.

Sanık Oğuz Alper Emrah : Yine görüntüyle ilgili değil, ifade edeyim sayın başkan. O bahsettiğimiz bir hani kısa bir brifing oldu, sonrasında zaten herkes bir taraflara koşturmaya başladı, ondan sonra bir koşuşturmaca yaşanmıştı yani.

Başkan : Bu odaya geliniyor, burda 20:33'de sanırım senin giriş görüntün de var, yine çıkış görüntün de var, 20:33'e gelirsek.

Sanık Oğuz Alper Emrah : Yani birçok yere gitmiş olabilirim sayın başkan. Zaten arayış içerisindeyiz, görevle ilgili bilgim yok, ne yapıyoruz diye.

(Duruşma salonunda içeriği ve kim tarafından söylendiği anlaşılmayan bir takım sesler anlaşılamadı)

Sanık Oğuz Alper Emrah : Sayın başkan, artık lütfen müsaade etmeyin yani. Hep aynı ses geliyor. Görevli arkadaşlar da lütfen artık müdahale etsinler yani.

Başkan : Bir sessiz olun, ben müdahale ediyorum ve kişiye de bakıyorum. Mahkemeye hitaben. Bir sessiz olalım evet.

Sanık Oğuz Alper Emrah : Yani anlamlandıramadığım da sayın başkan, benim suçlu olduğu mu birileri biliyor yani. Hani burda yargılama oluyor.

Başkan : Ne konuşulduğunu sen duymadığın için yada oraya gelen kişiye bak, mahkemeyle muhatap ol. Biz de çoğunu duyamadığımız şeyleri...

Sanık Oğuz Alper Emrah : Tamam da dikkatimi dağıtıyorlar sayın başkan. Durmadan ordan bir şeyler söylüyorlar.

Başkan : Birşeyler söyleyenlere evet, biz gerekli ikazı yapıyoruz, şu anda odaya giriş...

Sanık Oğuz Alper Emrah : Hayır ama, başından beri burdayız, hiç bir görevli memurla ilgili, hiç bir işlem yapılmıyor ki sayın başkan.

Başkan : Bakın tekrar tekrar söylüyorum, aynı yere geliyorsun.Sanık Oğuz Alper Emrah : Yani ben anlayışla karşılıyorum ama, sonuçta biz de

burda sanığız sayın başkan. Başkan : Bak çıkartıyoruz, gereğini yapıyoruz. Sanık Oğuz Alper Emrah : Öyle diyorsanız öyle diyelim sayın başkan, ben daha

görmedim ama. Başkan : Yaa! Bir sessiz olalım ya. Herkes burdaki esas işi bırakıp, başka işlerle ne

kadar muaccel olmaya çalışıyorsun ya. Ne söylediğini duymadın, biz de duymadık.

Nordic

Monit

or.com


Sanık Oğuz Alper Emrah : Sayın başkan, ben mi sataşıyorum. Başkan : Hayır ne söylediğini duymadın, konuşmaya müdahale ettik, burdaki esas

konumuza dönelim.Sanık Oğuz Alper Emrah : Ama tekrar tekrar müdahale ediyor, dördüncü beşinci

müdahalesi yani.Başkan : Tekrar tekrardan sana da söylüyorum. Evet bu 20:33'e gel. Milletle

uğraşmaktan göstereceğimiz görüntü hiç bir şey olmuyor. Sanık Oğuz Alper Emrah : Tamam sayın başkan, taktir sizin, taktir sizin. Başkan : Bu uçuş öncesi, ilk uçan kişilerle kamera tespit tutanaklarına yada ifadeler

göre...Sanık Oğuz Alper Emrah : İncelemedim sayın başkan, dediğim gibi birçok yere

gitmiş olabilirim yani. Başkan : Evet şu anda koridordan gelen kişi.Bu hava hava uçacağınız hususu burda

mı söylendi, daha önce mi söylendi ? Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Hayır hayır sayın başkan. Koridordan sonra

sola dönüşte ana brifing salonu var 141 Filo'nun. Yanlış hatırlamıyorsam orda söylenmişti. Başkan : Evet ordan çıkışınız da var bir iki dakika sonra. Evet bu da iddianamede ve

dosyada dikta kayıt çözümleri ve Duman ses kayıt çözümleri olarak geçen çözümlere ilişkin ses kayıtları.

Sanık Oğuz Alper Emrah : Şeyi biliyor musunuz sayın başkan ? Savcılıkta bize ismim yazılı, konuşma metni çıkarılmış yani böyle değişik bir çalışma vardı orda. O delille ilgili bir bilginiz var mı ? Bunu dinleyince zaten birçok konuşanı kendime benzetiyorum. Hani benim analiz etmem bekleniyor ya.

Başkan : Şimdi onun, bu size de gönderdiğimiz.Sanık Oğuz Alper Emrah : Bize (ANLAŞILMADI) Başkan : Ordan aldığım dosyalar bunlar, ben başka bir yerden aldığım dosya

kullanmıyorum. Sanık Oğuz Alper Emrah : Ama Savcılıkta bize hitaben sorulan, bir de medyaya

verilen detaylı isim yazıyordu, hani en azından baktığımızda anlaşıyorduk. Onu bir bilirkişi analizi, tamam bu budur dese ben o sesle ilgili tek tek hepsini ne için söylenmiş analizini yaparım. Burda duyduklarımı hani ben miyim deme, kendimi mi analiz etmemi bekliyorsunuz benden onu anlamadım.

Başkan : Şimdi bu ses kayıtlarını niçin dinletiyoruz ? Bir; konuşmalardaki olay gecesine ilişkin kullanılan çağrı adları, vesaire, vesaire. İki; Zamanları. Üç; Konuşulanlar, olay gecesi yaşananlarla ilgili hususlar mı değil mi ? Dört; Konuşanlar burdaki sanıklar mı ? Yani bunları soruyoruz.

Sanık Oğuz Alper Emrah : Şunu beyan edeyim, ifademde de beyan ettim. Ben yaşadığım bazı şeylerden sonra zaten bunları şu an kabul etmem mümkün değil. Yani bunlarla ilgili rapor talep ediyorum mahkemenizden.

Başkan : Ya edip etmemen açısından söylemiyorum. Sanık Oğuz Alper Emrah : Hani değerlendirmeyeceğini belirttim onun için diyorum

sayın başkan. Başkan : Evet, biz delil olarak konulmuş, açıyoruz sıradan, birinci sıradan.Sanık Oğuz Alper Emrah : Ha ! Zaten diyorum işte, o bana yapılan ilk Savcılıkta

ifadede dinletilip sonra bunlar söylenmiş denip.Başkan : Birinci sıradan itibaren devam ediyoruz.Sanık Oğuz Alper Emrah : Burda verdikleriniz farklı, bir o. İki de; zaten ben artık

çok farklı boyutlara geçtiğim için zaten bunlarla ilgili bir değerlendirme yapacağımı belirttim, dinleyebiliriz sorun değil yani. Kabul etmiyorum şu an yani.

Başkan : Evet.

Nordic

Monit

or.com


Sanık Oğuz Alper Emrah : Sayın başkan, kaçırdım ama Cumhurbaşkanlığını ikaz edeni bir kez daha dinleyebilir miyiz ? Yeni dinliyorum. Bir şey tarif edilmiş burda iddia edilenden, sonra Şahin-2 deniyor. İddianamede bahsettim ya size, döküme dökülüyor iddianamede mutabık kelimesi, ifadeleri bu kadar detaylı anlattım ya, ki zaten ben bunlara da tanık olmadığımı bildirdim, ilk defa Savcılıkta duydum, eğer bunlarsa diye yorum yapmaya başladım ve bunların hiç birini kabul etmiyorum sayın başkan, onun için dijital analiz raporu talep ediyorum.

Başkan : Evet, bu ifadelerde geçen filo, Şahin-2 konuşmalarını, telsiz konuşmalarını Şahin-2 olarak yapan siz misiniz ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Hayır sayın başkan. Şu an yorum yapamam, ben dijital analiz raporu talep ediyorum. Gerçekten bu konuşmalar yapıldıysa, ben ne neyin nesidir, brifing yapar gibi, demin bahsettim ya, uçuş brifingi. Ayrıntılı bir şekilde, ne konuşulmuş, ne amaçla söylenmiş, kim ne diye cevap vermiş, bunların brifingini yapmak isterim size. O nedenle bunları kesinlikle kabul etmiyorum. Bunları konuştuğumu da kabul etmiyorum. Ya ben Şahin-2 diye uçtuğumu bile orda Savcı söyleyip dinletince kabullendim. Ha ! Bu böyle uçmuşum demek ki de, o kadar hatırlamıyordum.

Başkan : Evet bu Akıncı Filo telsiz konuşmalarında verilen talimatları havadayken duydunuz mu?

Sanık Oğuz Alper Emrah : Efendim ?Başkan : Havadayken duydunuz mu ? Diğer uçaklara da talimatlar veriliyor.Sanık Oğuz Alper Emrah : Burda dinlediklerimizi mi ?Başkan : Evet.Sanık Oğuz Alper Emrah : Yok, kesinlikle bu tarz konuşmalar duymadım, zaten ne

duyduğumu da çok şu an hatırlayamam yani.Başkan : İkili uçak şeklinde uçtuğunuz, diğer uçakla telsiz konuşmanız oldu mu ?Sanık Oğuz Alper Emrah : Olmuştur muhtemelen. Sonuçta taktik ihtiyaç olursa

konuşuruz kendi aramızda. Başkan : Ankara üzeri bu yerlerle ilişkin herhangi bir kaçaksaray, Genelkurmay

şeklinde bir konuşma oldu mu ?Sanık Oğuz Alper Emrah : Yok sayın başkan demin arz ettim, bana dinlettirildikten

sonra ben onların açıklamasını yapmıştım Savcılık ifademde. Eğer böyle şey konuşulmuşsa muhtemelen olayın heyecanındandır gibisinden.

Sanığın çarpraz sorgusu yönünden müşteki vekillerinin sorularına geçildi. Müşteki Başbakanlık vekili Av. İskender Minar söz aldı, sanığa soruları

olduğunu bildirdi: Şimdi burda size kadar epeyce bir sanık dinledik Akıncı Üssü'ndeki eylemlerle ilgili. Bir kısım sanıklar tehdit, tehlike, şantaj, can korkusu sebebiyle bazı talimatlar verdiğini, eylemler yaptığını. Bir kısmı hataya düşürüldüğünü, kandırıldığını, kullanıldığını ve bir kısmı da Akıncı Üssünde hiç bir şey olmadığı tezi üzerinden savunma yaptı. Sizin savunmanızı çok dikkatle dinlemeye çalıştım, arkadaşların da öyle aynı kanaatte olduğunu düşünüyorum ama bir türlü, ne Akıncı Üssü'nde bir olay oldu, bir hadisenin merkezi gibi bir bilgi de alamadığımız gibi, sizin hataya düşürüldüğünüz veya farklı bir saikle bir eylemde bulunduğunuz yönünde de bir şey alamadık. Tabi bu sizin taktirinizde, savunmanızı nasıl isterseniz o şekilde yapacaksınız.

Sanık Oğuz Alper Emrah : O sizin yorumunuz. O sizin yorumunuz.Müşteki Başbakanlık vekili Av. İskender Minar : Şimdi biz daha önce bu uçaklara

mühimmatların yüklenmesi, konfigürasyon belirlenmesi, aynı şekilde Diyarbakır'dan gelen grupla da sormuştuk, ordan da bilgileri almıştık. Hava hava ne için bir operasyonda uçağa hazırlanır, neden katılır sorusuna, diğer uçakların güvenliğini sağlamak amaçlı olduğu

Nordic

Monit

or.com


şeklinde açıklamalar yaptılar.Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Bu kadar kısıtlı değil, çok geniş kapsamlı.

Bunun ilgili bilgilerini lütfen Hava Kuvvetleri'nden teyit edin, ilgili yönergelerde ne amaçla uçulduğunu.

Başkan : Soruyu alalım. Müşteki Başbakanlık vekili Av. İskender Minar : Şimdi bir Tmh olacak diye

biliyorsunuz. Sizden önce yaklaşık 6-7 tane uçak kalkmış durumda. 23:18 Emniyet Havacılık, 00:00 Polis Özel Harekat bombalaması yapılmış. Farklı uçaklar Ankara üzerinde geçiyor, ancak Tmh için konsept içerisinde yer alan hava hava uçakları hala kalkmıyor. Bunu neye bağlıyorsunuz ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Şöyle başlayım sayın başkan; öncelikle burda ifadeyi yaparken, özellikle siz sayın başkanım, anlayacağınız şekilde ifade etmeye çalıyoruz. Yoksa burdaki etraftaki insanın ne kadarını anladığını bilemem. Herkese indirgemeye de çalışmayız. Siz de sorularınızı iletiyorsunuz, o kapsamda yapıyorum. Yoksa arzu ettiğiniz başka konular varsa sorulsun, açıklama yapabiliriz. Bu birinci ifadenin cevabı.

Başkan : Ya! Bizim sorduğumuz sorular net. Bir şey merak ediyorsak, kafamızda bir şey varsa doğrudan soruyoruz zaten.

Sanık Oğuz Alper Emrah : Tabi ben de anlaşılmış olduğunu değerlendiriyorum.Başkan : Yani biz bir şey soruyorsak, onu sormak için kafamızda dosyada neye

ilişkinse onun için soruyoruz.Sanık Oğuz Alper Emrah : Yok hiç bir şey anlamadık dedi de sayın avukat.Başkan : Yada birşey sormuyorsak, bir şey var da soramıyor muyuz ? Varsa sorarız

biz.Sanık Oğuz Alper Emrah : Yani ondan dolayı diyorum, avukat bey anlamamış

olabilir. Ama ben bilemem ama yani neyi anlayıp anlamadığını. Başkan : Ya şimdi sorularla yorumdan ziyade, soruya bir...Sanık Oğuz Alper Emrah : Ama ifadesinden dolayı sayın başkan sonuçta cevap...Başkan : Cevabınız varsa, sizin cevabınız neyse onu söyleyin.Sanık Oğuz Alper Emrah : Diğer cevap, yine iddia edilen...Başkan : Soru ve cevabı okuyan ne anlıyorsa onu anlasın. Sanık Oğuz Alper Emrah : Ama önemli, bu biraz açılması lazım. Bir diğer ifademde

de belirttim. Hava hava görevleri çok farklı nevilerde kullanılabilir. Hani diyorum ya, çok önemli deliller bunlar, Hava Kuvvetleri'nden çoktan talep edilmesi gerekiyordu sayın başkan, bir o. İki; ne anlattım ? Durumun aciliyeti, reaksiyon süresi, hani birçok kişi şey yaptı, Hava Kuvvetleri'nde bir tehdit vardır, o tehdit belli zaman aralığında tehdittir, onu icra edemedikten sonra bir anlamı kalmaz. O kadar hassas. Efendim istihbarat sızdırılır, hiç bir anlamı kalmaz. Üç; Karar vericilerin niyetleri, yani bir pilot olarak deminden beri anlatıyoruz burda, hiç birşeyden haberimiz yok. Bilgi verilmedi, sadece çok kısıtlı bilgiler verildi ve burada bizim temel mantığımız askeri silsile içerisinde sıralı amirlerimizin emri altında görev yaptığımız için elbet bunun bir karar vericisi, bir istihbaratçısı var. Bunu nasıl değerlendirmemiz bizden bekleniyor ? Ben şimdi bunları sorgulamaya kalksam, hiç bir görev icra edilemez. Bu anlamda Hava Kuvvetleri'nin böyle bir uygulaması yok. Onun için, karar vericilerin niyeti ve istenen görevin amacını o anlamda sorgulama fırsatımız da yok sayın başkan.

Başkan : Evet devam ediyoruz. Müşteki Başbakanlık vekili Av. İskender Minar : Karar vericilerin niyeti o akşam

bir Tmh mıydı ? Terörle, teröristle mücadele harekatı mıydı ? Sana göre ?Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Yani bunu bana mı soruyor sunuz ?Müşteki Başbakanlık vekili Av. İskender Minar : Evet.

Nordic

Monit

or.com


Sanık Oğuz Alper Emrah : Karar vericiyi bulduk mu, niyetini bana soruyorsunuz.Müşteki Başbakanlık vekili Av. İskender Minar : Hayır, sen ordasın. Başkan : Avukat bey, evet. Sanıkla...Sanık Oğuz Alper Emrah : Sayın başkanım anlattım ben kaç kere.Başkan : Bunlar yorum sorusu, ne düşüneceğinin bizim için bir kıymeti var mı ?

Sanığın yorumlarının. Sanığın yorumunun bilgiyse sorabilir. Buyrun soruyu.Müşteki Başbakanlık vekili Av. İskender Minar : Gece görüş gözlüğün var mıydı,

akşam havalandığında ?Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Yoktu, ifade ettim savunmamda ve benim gece

gözlüğü kullanma ehliyetim de yok.Müşteki Başbakanlık vekili Av. İskender Minar : Evet, o reddettiğin dikta

çözümlerinde olduğu yönünde bilgi var. Sanık Oğuz Alper Emrah : Ben hepsini reddettim. Müşteki Başbakanlık vekili Av. İskender Minar : Şimdi kalktıktan 00:17 civarı

dikta çözümleri...Sanık Oğuz Alper Emrah : Çok özür dilerim, böleceğim ama. Çok özür dilerim.

Sayın başkan, gece görüş gözlüğü öyle çok basit bir şey değildir, filolardaki en tehlikeli görevlerden biridir. Bunun eğitimi için yanılmıyorsam bir 6 sortilik özel bir eğitimi vardır. Özellikle bu eğitim alınmadan öyle herkes ben alayım gece gözlüklerini ben de takayım, ben götüreyim, böyle bir usul zaten yok. O nedenle özellikle ısrar ediyorum, Hava Kuvvetleri'nden teyit edebilirsiniz.

Başkan : Devam ediyoruz avukat bey, buyrun. Müşteki Başbakanlık vekili Av. İskender Minar : Şimdi kalktıktan 00:17-18

kalktıktan çok da uzun olmayan bir süre sonra tekrar Ankara yönüne doğru dönüyorsunuz. Ancak biz biliyoruz ki, 00:24'de Sayın Cumhurbaşkanı'nın o meşhur Facetime konuşmasıyla halka seslendiği konuşmasını yapıyor ve darbe teşebbüsünü yöneten darbeciler de Sayın Cumhurbaşkanı'nın hala bulunduğu otelde olduğunu, İstanbul'a geçmek için havalanmadığı şeklinde bir bilgi artık netleşmiş oluyor. Sizin 200 mil civarında bir uçuş yaptık dedin huzurdaki savunmanda,

Sanık Oğuz Alper Emrah : Öyle hatırlıyorum demiştim. Yani diyorum ya bana...Müşteki Başbakanlık vekili Av. İskender Minar : Kaç dakikalık bir uçuştur o 200

mil 215 istikamete gidişte. Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Yani bakılabilir, hatırlamıyorum ama, yani

gerçekten ne uçuldu, ne zaman nereye dönüldü, neyin üzerindeyim bunlar bakılabilir. Hani ortalama bir hesap yapabilirim ama 200 mil için değil. Hani normal seyir suretiyle dakikada 7-8 mil gidebilirsiniz, 10 dakikada 70 mil gidebilirsiniz, bu tarz bir hesap söyleyebilirim yani.

Müşteki Başbakanlık vekili Av. İskender Minar : Görev iptal şeklinde bir emir talimat geldi mi size ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : İfade etmiştim.Müşteki Başbakanlık vekili Av. İskender Minar : Evet. Şimdi...Sanık Oğuz Alper Emrah : Bir o, çok özür dilerim, yani yorumlarla anlatılıyor ya

sayın başkan, bahsedilen saatte ben uçaktayım, hatta ondan çok daha öncesinde Röle yapma amaçlı, daha doğrusu uçağı gidip teslim alma, bir sürü işlem gerçekleşiyor bu ara. Dış dünyayla temasım yok, hani bunların gerçekliliğini de araştıralım o zaman, bu saatleri bana atfediyorsa sayın başkan, 12:24'de Cumhurbaşkanı nerdeymiş, orda ne olmuş, ben ona mı gitmişim ? Dün burda ismi neydi, ha! Ceyhan Karakurt sorgulandı, onda da onu savunmamda söylemeyi unuttum. Efendim keşif için uçak kalkmış, hiç potları dahi yokmuş, zaten bilirkişi

Nordic

Monit

or.com


raporlarında da görünüyor. Yanından dahi geçmemişler, onlar keşfetmiş, ben de onun için kaldırılmışım. Ona bakarak zaten burdan çöküyor yani. İki; şimdi dedik karar vericiler, aşağıdan hiç bir haberim yok. Şimdi sayın avukat bunları bana atfederek, sanki bunlardan benim haberim varmış da, o saatte ben bunlarla bilinçli olarak bu tarafa kaldırılmışım gibi ifade de bulunuyor. Yani...

Başkan : Sen de olmayacağını söyleyeceksin işte. Sanık Oğuz Alper Emrah : Ama...Başkan : Yargılama bu zaten.Sanık Oğuz Alper Emrah : Zaten belli sayın başkan. Başkan : Öyle soracak, sen de neyse durumun, sen de onu söyleyeceksin. Sanık Oğuz Alper Emrah : Bir de bunlara ait ben de bilgi de yok, o saatte

Cumhurbaşkanı nerdeydi..Başkan : Avukat hakim değil orda yani, o tarafsız olacak, oturacak bir pozisyonda

değil. Katılan vekili yani. Kendince nasıl yorumladıysa onu soracak, sen de sanıksın, neyse senin cevabın da sen de onu vereceksin.

Sanık Oğuz Alper Emrah : Ya doğru da yani ben Cumhurbaşkanının uçağını dahi bilmiyorum. Sayın başkanım, bilgiler doğrultusunda diye ifade ediyorum. Mesela Cumhurbaşkanın uçağı olan, forsu olan bir kocaman beyaz uçak diyor burda. Ben öyle bir uçak bilmiyorum, görmedim de yani, onu dahi bilmiyorum yani.

Başkan : Tamam işte cevap olarak veriyorsun. Sanık Oğuz Alper Emrah : Hani olan şeyler üzerinden konuşursak. Başkan : Devam ediyoruz avukat bey. Dediğim gibi soru soruldu, bir cevabınız varsa

söylersiniz.Sanık Oğuz Alper Emrah : Ama hani sorulurken atfetmeyelim diye diyorum.

Yapmadığım şeyler atfediliyor, ondan dolayı diyorum. Başkan : Soruyu ve cevapları, onu da söylüyorsun işte, yapmadım dersin. Devam

ediyorsun.Sanık Oğuz Alper Emrah : Tamam o zaman hani o anlamda kestim zaten, müsaade

varsa sıkıntı yok. Başkan : Bu soru ve cevapları okuyan kişi ne anlayacaksa onu anlayacak. Müşteki Başbakanlık vekili Av. İskender Minar : Şimdi biz iddianame ve ekindeki

bilgiler üzerinden soruyoruz, bunları kendimiz üretmiyoruz. Bu darbe teşebbüsünde Sayın Cumhurbaşkanı'nın da hedef alındığı da şu an için artık kabul edilebilen bir gerçek yani. Bunu sizler de artık kabul ediyorsunuzdur. O akşam yapılan saldırılar neticesinde.

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Şöyle ben darbenin savunmasını yapmıyorum. Ben kendi savunmamı yapıyorum.

Müşteki Başbakanlık vekili Av. İskender Minar : Kendinizle ilgili kısmı reddediyorsunuz ayrı mesele. Bu gece görüş gözlüğüyle, şu anda bende yok dedin ama, bir bahsedildiği şekilde, uçak, uçağın detayları görülebilir mi ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Efendim, gece görüş gözlüğü, yeşil tonlarda ve görüş sağlar ama, hani ne kadar ifade edebilirim bilemiyorum. Hani normal Youtube'da internetten bakarsanız hani gece görüş şartları şeklinde, o tarz normal başka askeri anlamda kullanımı da var. Hani bir görüntü sağlıyor ama, ne kadar detaylı, ne kadar ayrıntı, dediğim gibi eğitiminde anlatıyor, çok bilmiyorum ama bir görüntüyü sağlıyor hani, tam gece karanlığından ziyade biraz daha başka bir görüntü verdiğini biliyorum.

Müşteki Başbakanlık vekili Av. İskender Minar : Şimdi önleme, şu şunu farklı şekillerde tarif ettin. Eskortluktan, işte ikaz etmeye kadar...

Sanık Oğuz Alper Emrah : Sorulduğu için anlattım.Müşteki Başbakanlık vekili Av. İskender Minar : Evet. Şimdi, önleme uçuşunda

Nordic

Monit

or.com



uçak talimatlarınıza uymadı, hedef uçak. Ne yapacaksınız ? Sanık Oğuz Alper Emrah : Farazi soruyorsunuz.Başkan : Devam ediyoruz evet. Müşteki Başbakanlık vekili Av. İskender Minar : Bu kadar başkanım, teşekkür

ediyorum.

Müşteki Ak Parti vekili Av. Muammer Cemaloğlu söz aldı, sanığa soruları olduğunu bildirdi : Şimdi başkanımız sordu mu ? Bilmiyorum ama ben yakalayamadım o kısmı. O gece itibariyle siz birbuçuk iki civarında iniş yaptınız ve akabinde darbeden haberdar oldunuz. Çok uzun bir süre geçmedi bu arada ve filoya geldikten sonra televizyondan ve internetten buna vakıf olduğunuzu söylediniz.

Sanık Oğuz Alper Emrah : Muhtemelen, televizyonu net hatırlıyorum, interneti muhtemelen diye söylüyorum.

Müşteki Ak Parti vekili Av. Muammer Cemaloğlu : Ama cep telefonunuz da var. Biz buna benzer...

Sanık Oğuz Alper Emrah : Varsa işte muhtemelen diyorum ya hani bakmışımdır, o gecenin diyoruz ya, yani benim anlatmak istediğim olayın şartlarını lütfen yaşayın siz de yani. Bizim yaşadığımız ortamda hadi bunu niye hatırlıyon, bunu niye hatırlamıyon ?

Müşteki Ak Parti vekili Av. Muammer Cemaloğlu : Yani biz o geceyi yaşadık, biz de yaşadık.

Sanık Oğuz Alper Emrah : İyi ne güzel.Müşteki Ak Parti vekili Av. Muammer Cemaloğlu : Farklı şartlarda biz de yaşadık. Başkan : Şimdi soruyu...Müşteki Ak Parti vekili Av. Muammer Cemaloğlu : Bir sorabilsek.Başkan : Sorulsun, dinleyeceksin, cevabını da sonra vereceksiniz.Müşteki Ak Parti vekili Av. Muammer Cemaloğlu : Şimdi şu da bir gerçek ki,

burdaki ifadelerden ortaya çıkan bir gerçek. O gece sabah 6'ya, 7'ye, 8'e hatta 9'a, hatta ben birine sormuştum, lojman bölgesinde birine kapıdaki görevliye ya ne oluyor, hayırdır diye mesela darbeyi öğrenmişti. Saat 9'da, uçan var, kaçan var, o gece sağa giden var, sola giden var, birçok adam var, hepsi de farklı saatlerde öğreniyorlar. Siz bayağı bir erken saatte öğrenmişsiniz. Ama gene ne hikmetse, herkes sessiz film oynar gibi, hiç kimse hiç kimseye hiç bir şey söylemiyor. Yani herkesin birbirinden şeyi var. Diyarbakır'dan gelen ekibe de sorduk, hadi onları anlayabiliyoruz. Dışardan gelmişler, bu filonun mensubu değiller, birlik halinde toplu hareket edelim diye bir savunmaları oldu. Sizin hiç mi %100 güvendiğiniz, beraber bugüne kadar silah arkadaşlığı yaptığınız, devreniz, arkadaşınız, hiç mi kimseniz yoktu, ya bak darbe oluyormuş diyecek, hiç mi kimseye söyleme gereği duymadınız ? Çünkü ifadenizde şunu da söylediniz ; İlhami Aygül bana gelip böyle deyince, haa! Bak onun da haberi yokmuş, demek ki İlhami de darbeci değil dedi, bir ifadeniz oldu.

Sanık Oğuz Alper Emrah : Yok öyle değil, bir daha değinirim de öyle demedim. Müşteki Ak Parti vekili Av. Muammer Cemaloğlu : Ya buna benzer birşey dediniz.

Başkan : Evet, soru anlaşıldı sanırım.Müşteki Ak Parti vekili Av. Muammer Cemaloğlu : Onun dışında soru bu yani, bir

Allah'ın kuluna söyleyemez misiniz ? Yani bir arkadaşınız yok mu ? Veya darbe oluyormuş, ne yapacağız, ne edeceğiz diyecek bir tane mi güvendiğiniz kimseniz yok ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Bir ; şuna deyineyim sayın başkan. Yani burda başkası ne yaşamış, öbürü o saatte öğrenmiş, sanki hepimiz aynı şeyi yaşıyomuşuz gibi bir değerlendirme yapılıyor, yani artık bunun yapılmasını arzu etmiyorum artık. Burda

Nordic

Monit

or.com


başkasının savunmasıyla atıfta bulunmasını lütfen yapmayalım.Müşteki Ak Parti vekili Av. Muammer Cemaloğlu : O bize kalmış, onu siz

değerlendirmeyeceksiniz. Sanık Oğuz Alper Emrah : Yani kalmış ama, atıf yapıyorsunuz.Başkan : Ya şimdi gereksiz bir şeylere niye gidiyoruz ?Müşteki Ak Parti vekili Av. Muammer Cemaloğlu : Tamam başkanım. Başkan : Saatlerdir söylüyoruz, soruya cevabınız varsa cevabınızı söyleyin.Sanık Oğuz Alper Emrah : Ama sayın başkanım birkaç soru var içinde. Var, var

cevaplarım var. Evet takiben...Sanık Oğuz Alper Emrah müdafi Av. Figen Şahin : Başkanım, sorular yanıltıcı. Başkan : Karşılıklı diyaloğa hiç gerek yok. Sanık Oğuz Alper Emrah : Siz çok erken öğrenmişsiniz diyor. Keşke erken

öğrenseydim de uçmasaydım. Bence erken öğrenmedim, geç öğrendim. Uçtuk, saat 2'de gelip o şekilde öğrendim. Bunu da siz kendinize göre değerlendiriyorsunuz. İki ; zaten İlhami Aygül'le karşılaştığımı söyledim. Onun hani bana haberi olduğunu, daha doğrusu ne oluyor, nasıl olur böyle şey diye hani buna karşı ifade ettiğini söyledim ama, o gece kimin ne yaptığını bilmiyorum, böyle bir ortamdayız. Yani benim tek düşüncem renk vermemekti. Çünkü kime güveneyim ? Hani niye güvenmedin ? Buna güvendin mi, buna güvenmedin mi ? E şimdi Savcılığa gidiyoruz, soruyorlar arkadaş bu Fetö örgütü burdan nasıl toplandı, nasıl bilirdin. Ben bildiğim hepsi benim mesai arkadaşımdı. Doğal olarak böyle bir ortamda, böyle bir uçuşu yapmış olabileceğimi düşünüp anladığım andan itibaren, ben en emniyette gördüğüm, kimseyle görüşmemekti. Çünkü niyetini belli edipte başına neler geldiğini duyduğum insanlar da var. O anki kararım oydu sayın başkan.

Müşteki Ak Parti vekili Av. Muammer Cemaloğlu : Bu kararın icrası bağlamında soruyorum. Genelde bu kararı alan kişiler böyle gazinonun arkasında, bu çardak bölgesinde, böyle kuytu kenarlarda saklanmışlar, uyumuşlar, yatmışlar. Ama sizde sürekli bir hareketlilik var, 141, 143, 141, kule, git, gel yani bu kararın icrası anlamında, kendi aldığınız kararın icrası anlamında daha sakin, daha sessiz bir yere çekilmek, daha mantıklı değil midir ? Bu bir çelişki değil midir ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Evet mantıklı. Müşteki Ak Parti vekili Av. Muammer Cemaloğlu : Sürekli gezer bir haldesiniz. Sanık Oğuz Alper Emrah : Zaten 41'de, sabaha kadar 41'de sabahladığımı arz ettim

başkanım, anlamış olduğunuzu değerlendiriyorum, sormadığınız için. Sonrasında da ne amaçla oraya gidip, ondan sonra nasıl çıkabiliriz anlamında orada bulunduğumu da ifade ettim. Yani zannedersem tam anlaşılmamış.

Müşteki Ak Parti vekili Av. Muammer Cemaloğlu : Yoo, çok iyi anlaşıldı. Sanık Oğuz Alper Emrah : O zaman bunu sormamanız lazım.Müşteki Ak Parti vekili Av. Muammer Cemaloğlu : Sizin bu sabaha kadar vakti...Başkan : Şimdi avukat bey böyle devam edeceksek...Müşteki Ak Parti vekili Av. Muammer Cemaloğlu : Başkanım herşeye sataştığı

için ben cevap vermek zorunda kalıyorum.Başkan : Evet, bu soruyu kesiyorum.Sanık Oğuz Alper Emrah : Sataştım mı sayın başkan ? Bir şey ifade ettim mi ?

Cevap verdim sadece. Başkan : Bir saniye ! Ben konuşacağım şimdi. Burda çok basit bir soru soruldu

esasında.Sanık Oğuz Alper Emrah : Ama diyorum ya atıfta bulunarak soruyorlar. Başkan : Bunun üzerinden önce, soruyu yorumlama yaa!

Nordic

Monit

or.com


Sanık Oğuz Alper Emrah : Sayın başkan kendileri yorumluyorlar.Başkan : Cevap veriyorsun, vermiyorsun. Şimdi..Sanık müdafi Av. Figen Şahin : Başkanım sorunun kendisi zaten yorum. Başkan : Bir saniye ben konuşuyorum, ben konuşmamı bitireyim.Sanık müdafi Av. Figen Şahin : İyi de sürekli müvekkilime burda böyle... Başkan : Bir ben konuşuyorum avukat hanım. Siz de sonra konuşun benden sonra. Sanık müdafi Av. Figen Şahin : Zaten en son hep biz konuşuyoruz ki.Başkan : Bir sessiz olalım yaa ! Ben konuşuyorum yaa ! Herkes konuşuyor. Soru çok

basit. Siz saat 2 civarı indiniz, telefondan yada televizyondan bir şekilde darbeyi öğrendiniz. Şu ana kadar 141 Filo'dan yada diğer filolardan ifade veren birçok kişi telefonları olmadığı için, televizyon seyretmediği için yada başka imkanları olmadığı için bu darbeye ilişkin haberleri olmadığını ifade etti. Siz öğrendikten sonra 141 Filo'da yada 143 Filo'da, beraber çalıştığınız, tanıştığınız kimseye bir bilgi verdiniz mi ? Bilgi verme gereği duydunuz mu ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Savunmama çok detaylı arz ettim. İlhami Aygül dışında kimseyle görüşmedim.

Başkan : Evet, onu soruyor yani. Ondan sonra bu kadar basit bir soru.Sanık Oğuz Alper Emrah : Ama sizin sorduğunuz gibi sormuyor sayın başkan.

Başka şeyleri niyet ederek soruyor.Başkan : Devam ediyoruz avukat bey. Müşteki Ak Parti vekili Av. Muammer Cemaloğlu : Bu ilk ifadenizde, ikinci

ifadenizde yer alan telsiz arızası yok. Bu çok önemli bir husus değil midir ? Yani ilk ifadenizde geçmesi gereken bir husus değil midir ? İkinci ifadenizde var ama.

Sanık Oğuz Alper Emrah : Telsiz arızası mı ?Müşteki Ak Parti vekili Av. Muammer Cemaloğlu : Sizin bir arıza yaşıyorsunuz ya

uçakta, yakıtla ilgili, daha sonradan checklist yapıyorsunuz. Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Şöyle, sayın başkan tamam baştan anlatayım.

Telsizle ilgili sıkıntılar da yaşadık, onu da ifade ettim. Yakıtla ilgili kalkış esnasında bazı sıkıntılar yaşadık. Bana Savcı bey tarafından bazı sesler dinletilip, " bunları konuşmuşsunuz " denildiğinde, ben bunu hani, bunları konuşulduysa zaten haberim olmadığını, duymadıysam da gerekçelerini anlatırken anlatma ihtiyacı duydum onu da. Emergency usulleri esnasında pilotun uyguladığı şekiller ve...

Müşteki Ak Parti vekili Av. Muammer Cemaloğlu : Yani ilk ifadenizde... Sanık Oğuz Alper Emrah : Bir saniye, bitirmedim lütfen. Pilotun uygulama usulleri

ve özellikle dış dünyadan sesle ilgili irtibatın mümkün olduğunca azaltması gereken sistemler. Bu, bunu ben anlatmıyorum burda, bunu Hava Kuvvetleri'ne değinebilirsiniz sayın başkan. Belki bunlardan dolayı hani bunlar konuşulduysa, sonuçta devletimizin yargısı, devletimizin Savcısı. Bunlardan dolayı duymamış olabilirim diye anlattım mevzuyu. İlk ifademde ben herhangi bir ses kaydı, yada onla ilgili bir şey anlatmadım ki. O an, ona anlatma ihtiyacı duymamış olabilirim.

Başkan : Telsiz arızasından bahsetmemek şeyini sordu. Yani....Sanık Oğuz Alper Emrah : Telsiz değil, yakıtla ilgili soruyor da. Yakıtın nedeni bu

yani. Müşteki Ak Parti vekili Av. Muammer Cemaloğlu : Arıza diyelim. Sanık Oğuz Alper Emrah : Duyulmama nedenleri, etkenlerinden biri olduğu için,

orda dinletildikten sonra bunu anlatma ihtiyacı duydum.Başkan : Birinci ifadende soruldu mu, telsiz yada sen anlattın mı telsizde de bir arıza

olmuştu falan diye. Yada soruldu mu öyle bir şey ?Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Yani şuan okumam lazım, birinci ifadeyi

hatırlamıyorum. O an onu ben mi anlattım yani. Ama yakıtla ilgili anlatmamışsınız dediği için diyorum, ondan dolayı olmuştur. İkinci ifadede sesler dinletildiği için.

Nordic

Monit

or.com


Başkan : Devam ediyoruz avukat bey. Müşteki Ak Parti vekili Av. Muammer Cemaloğlu : Bu uçakların kalkışıyla ilgili

anonslar nerden yapılır filolarda ?Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben: Filoda anons Desk'ten yapılır. Müşteki Ak Parti vekili Av. Muammer Cemaloğlu : Siz de anons üzerine

uçtuğunuzu ifade ettiniz. Sanık Oğuz Alper Emrah : Hava hava kolları için kalk ikazı geldi.Müşteki Ak Parti vekili Av. Muammer Cemaloğlu : Bu ikaz yapıldığı zaman

Desk'te kimler vardı ? Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Ben Desk'te değildim. Sadece ikazı duydum.Müşteki Ak Parti vekili Av. Muammer Cemaloğlu : Peki Desk'te o gün kimleri

gördünüz ?Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Evet, o gün ara ara ifademde de söyledim,

Kaygusuz ve Tosun yüzbaşıları o bölgede gördüğümü ifade etmiştim.Müşteki Ak Parti vekili Av. Muammer Cemaloğlu : Onların dışında kimseyi

gördünüz mü ? Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : O gün, o gece filoda herkesi gördüm.Müşteki Ak Parti vekili Av. Muammer Cemaloğlu : Hayır, Desk'te kimseyi,

onların dışında Desk'te kimseyi gördünüz mü ? Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Ama o an Desk'e kim gitti, hangi saatlerden,

kastınız hangi saatler ?Müşteki Ak Parti vekili Av. Muammer Cemaloğlu : Siz ara ara gördüğünüzü ifade

ediyorsunuz.Sanık Oğuz Alper Emrah : İşte ben hatırlamadığım için ara ara diyorum.Müşteki Ak Parti vekili Av. Muammer Cemaloğlu : Ben sadece sizi şunu

soruyorum, çok kısa net öz. Sanık Oğuz Alper Emrah : Evet dinliyorum.Müşteki Ak Parti vekili Av. Muammer Cemaloğlu : Uzatmak istemiyorum, saat

ilerledi. Desk'te Kaygusuz'u ve Tosun'u gördüğünüzü ifade ediyorsunuz. Onların dışında Desk'te kimseyi gördünüz mü o gece ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : O bölgede gördüklerimi ifade ettim. Onun dışında kimi gördüğümü de hatırlamıyorum.

Müşteki Ak Parti vekili Av. Muammer Cemaloğlu : Peki başkanım, başka sorum yok.

Başkan : Evet avukat bey.

Müşteki TBMM vekili Av. Burhan Özkaya söz aldı, sanığa soruları olduğunu bildirdi : Şimdi diğer meslektaşımız da sordu, kimseyle konuşma gereği duydunuz mu vs. dedi, siz de o anda kimseyle konuşmadınız. Burdaki sanıklar içerisinde sizin liseden devreniz olan herhangi bir kimse falan var mı ?

Sanık Oğuz Alper Emrah : Askeri liseden mi ?Müşteki TBMM vekili Av. Burhan Özkaya : Evet.Sanık Oğuz Alper Emrah : Var, mutlaka var. 2004, 2000 Maltepe mezunuyum. 2000

Maltepe mezunları hepsi benim devremdir.Müşteki TBMM vekili Av. Burhan Özkaya : Yani burdaki sanıklar içerisinde de

var.Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Vardır elbet.Müşteki TBMM vekili Av. Burhan Özkaya : Siz liseden kaçıncı olarak mezun

oldunuz ?

Nordic

Monit

or.com


Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Valla şimdi diyeceğim ama yanılmıyorsam 76, yine hatırlamıyorum diyeceğim 76 olabilir bilmiyorum.

Müşteki TBMM vekili Av. Burhan Özkaya : Anladım. Bir de ben yanlış mı duydum bilmiyorum. Siz o gün 15 Temmuz günü öğleyin bazı arkadaşlarınızla galiba yemek yediniz. Bunlar doğru mu ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Yemek yemedim, vedalaşmak için buluştuk.Müşteki TBMM vekili Av. Burhan Özkaya : Ha! Vedalaşmak için buluştunuz.Sanık Oğuz Alper Emrah : Evet, TAİ'de görevli arkadaşlar. Eski askeri personel

olup, Müşteki TBMM vekili Av. Burhan Özkaya : Eski asker.Sanık Oğuz Alper Emrah : Malulen emekli olan arkadaşlar.Müşteki TBMM vekili Av. Burhan Özkaya : Anladım.Sanık Oğuz Alper Emrah : Tabi o an aklıma gelmemişti bunları anlatmak ama, bu

kadar büyük suçlamalarla karşılaşınca en azından bunları da anlatma ihtiyacı duyuyorum artık. Yani şu da var, birinin ismini veriyorsunuz diye bir bakıyorsunuz, bir Hüseyin diyenin, iki tane Hüseyin başka yerden tutuklanıyor. Artık bu seviyede bunu anlatmak zorunda kaldım, anlatacağım tabi, istenirse kendilerine de sorulabilir.

Müşteki TBMM vekili Av. Burhan Özkaya : Onlar biliyor muydu ki sizin yurt dışına gideceğinizi ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Evet,Müşteki TBMM vekili Av. Burhan Özkaya : Ha! Biliyorlardı.Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Biliyorlar tabi. Vedalaşma amacıyla bir araya

geliyoruz. Son günüm, o gün mesaideki son günüm olduğu için vedalaşmak için telefonla da görüştük, telefon kayıtları da varsa vardır orda da. (ANLAŞILMADI)

Müşteki TBMM vekili Av. Burhan Özkaya : Ancak Azimetli göndermiyor sizi ?Sanık Oğuz Alper Emrah : Mustafa Azimetli mi ?Müşteki TBMM vekili Av. Burhan Özkaya : Mustafa Azimetli, filo komutanınız

değil miydi ?Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Filo komutanımız. Müşteki TBMM vekili Av. Burhan Özkaya : Ve hani Genelkurmay'ın ayrılış

emrine rağmen bir türlü ayrılamıyorsunuz.Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Ya o ayrı bir konu, bu öğle arasında dış birlik

TAİ, üssün dışında, ekibin kendi çalıştığı ve lojman bölgeleri var. Orada arkadaşlarla bir araya gelip, orda vedalaştık, Mustafa Azimetli'yle ilgili bir olay değil bu yani.

Müşteki TBMM vekili Av. Burhan Özkaya : Anladım. Şimdi Genelkurmay'ın emrine rağmen filo komutanı sizi göndermiyor. Yani daha üst komutanlara bunu söyleme gibi bir ihtiyaç hissettiniz mi ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Yani bu ifade ettiğiniz askerlikte yok, deminde bahsettiğim gibi zaten üs komutanının emri olduğunu söylüyor. Ben gidip, sen komutan yalan mı söylüyorsunuz, gidip de bir de ona sorayım gibi bir davranış sergileyemem.

Müşteki TBMM vekili Av. Burhan Özkaya : Ben ne bilim hani üs komutanına gidip ya komutanım, hani var mıdır bilmiyorum usulde,

Sanık Oğuz Alper Emrah : Yok. Müşteki TBMM vekili Av. Burhan Özkaya : Bir vedalaşmaya geldik, hem

vedalaşalım dedik, hem ayrılışımızı yapalım gibi, yani vedalaşma vesair... Sanık Oğuz Alper Emrah : Şöyle üs komutanıyla vedalaşmış bile olabiliriz,

hatırlamıyorum, sonuçta ayrı ayrı zamanlarda gerçekleşiyor, ama askerlikte zaten böyle bir

Nordic

Monit

or.com


usul yoktur. Sizin birebir direkt bağlı olduğunuz amir bir şey söylüyorsa olan odur. Bir de karar vericiler onlar ve yukarıdakilerin ne yaptığını bilmediğimiz için, acaba Genelkurmay'la ne temas kurdular, ne tür bir amaç için bunu yapıyorlar, o nedenle, söylüyoruz burda da, ikinci üçüncü ısrardan sonra zaten bir bildikleri vardır diye ısrar etmedik, Tmh var emri gelene kadar.

Müşteki TBMM vekili Av. Burhan Özkaya : Yemek yediğiniz arkadaşlarınıza filan da hiç, ya biz ayrılacağız, ayrılış yapacağız, bir türlü komutan göndermiyor vs bir mevzu geçti mi hiç aranızda ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Hiç hatırlamıyorum, ya böyle bir şey onlara bahsetmemem lazım ama hatırlamıyorum.

Müşteki TBMM vekili Av. Burhan Özkaya : Anladım. O gün yemek yediğiniz arkadaşlarınıza, ya ben de aslında ayrılacağım ama, üs komutanıyla vedalaşmak için bekliyorum gibi bir şey söylediniz mi ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Üs komutanıyla vedalaşmadıysam, ifade etmiş olabilirim böyle bir şey. Dedim ya demin..

Müşteki TBMM vekili Av. Burhan Özkaya : Yoo, biraz önce vedalaşmışımdır,Sanık Oğuz Alper Emrah : Ama bak net konuşmuyorum, ne yaptım, kiminle ne

zaman vedalaştım bilmiyorum diyorum. Yani belli o arkadaşlarımın bir ifadesini almışsınız, ne güzel sevindim, keşke bana okusaydınız, ben onun üzerinden size değerlendirme yapsaydım. Alındıysa da iyi, kendileriyle ne amaçla buluştuğumu da anlatmışlardır. Böyle bir şeyden bahsetmediğimi de ifade etmişlerdir herhalde.

Müşteki TBMM vekili Av. Burhan Özkaya : Peki teşekkür ederim başkanım.

Bir kısım müştekiler vekili Av. Emrullah Beytar söz aldı, sanığa soruları olduğunu bildirdi: Şimdi, gerek başkanın gerek de arkadaşlarımızın sorusu üzerine siz cevap verdiniz. Sorti sonrası darbe girişimi olduğunu öğrendiğinizi söylediniz. Ancak sizin GPRS kayıtlarınıza baktığımız zaman 15 Temmuz akşamı, 22:00 ile 23:46 saat dilimleri arasında yaklaşık 40-45 defa internet girişiniz gözüküyor. Dolayısıyla burda muhtemelen ya sosyal medyadan ulaşmışsınız, ya da Whatsapp üzerinden yazışmalar yapmışsınız. Sizin kayıtlı olduğunuz Whatsapp grubunuzda da 20:20'de bir mesaj var, Ankara'da neler oluyor ? İşte alçak uçuşlar yapılıyor şeklinde. Şimdi bu donelerle sizin beyanlarınız arasında bir çelişki olduğu düşüncesindeyim. Çünkü o saatlerde internete giren herkes Ankara'da ve Türkiye'de bir darbe girişiminin olduğunu çok rahat bir şekilde anlayabilir. Ama siz ısrarla sorti sonrasında darbe girişimi olduğunu anladığınızı söylüyorsunuz, bu çelişki değil mi ? veya bu çelişki nerden kaynaklanıyor ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Kesinlikle öyle.Bir kısım müştekiler vekili Av. Emrullah Beytar : Veya siz bu beyanınıza

gerçekten inanarak mı bu beyanınızı söylüyorsunuz ?Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Şunu söyleyim, yani bir rapor almışsınız,

görmedim o ayrı. Yani bu raporda zaten bir telefonların bilgisayar işletim sistemi gibi çalıştığı. Ben telefonumla çok haşir neşir değildim o gece. Zaten koşturduğumuzda açıkladım, bazı görüntülerde de siz de şey yapıyorsunuz. Özellikle telefonda o GPRS kullanımı ne amaçla olmuş, benim elimde ben kontrolüm esnasındayken mi olmuş, yoksa default internetten güncellediği amaçla mı olmuş ? Bilmiyorum, şu an değerlendiremem ama, benim kesinlikle hiçbir bilgim yoktu sayın başkan.

Başkan : Bu Whatsapp grubu var, 143 yada 141, Sanık Oğuz Alper Emrah : Evet, bunu...Başkan : Pilotların kurduğu gruplar var, oralarda yazışmışlar, daha önce ifadelerinde

onlar kendileri.

Nordic

Monit

or.com


Sanık Oğuz Alper Emrah : Evet bunu sayın Savcıya da bahsettim. Ben " bu gruptan uçuştan, özellikle darbeyi öğrendikten sonra çıktığımı " arz ettim. " Niye çıktın o zaman " dedi ? Dedim ya artık renk vermemem gerekiyor, artık ordaki bazı şeyleri okuduğumda insanlar cevap bekliyor, soru soruyor, yani orada bir şey yazmayınca darbeci atfı yapılıyor. Yazarsanız bu sefer ordaki gruptaki darbeci kim, kim değil ? Onu bilmiyoruz, ordan rengini belli etme durumu oluyor. O nedenden dolayı, zaten olayı anladıktan sonra biran önce o gruptan çıktım. Zaten orda yazdıkları internet haberleri, istediğim zaman ulaşabileceğim haberlerdi.

Başkan : Şeyden, inişten sonra...Sanık Oğuz Alper Emrah : Tabi, Başkan :, 02:00'den sonra o gruptan çıktın.Sanık Oğuz Alper Emrah : Öyle hatırlıyorum. Başkan : Saat 24:00 civarında, 00:10 civarında diyelim, uçuşa gittin, kalktığın

varsayılırsa bu 22:00 ile 24:00 arasında o Whatsapp grubunda yazılanlardan darbe girişimine, Ankara'da uçakların uçuşuna ilişkin herhangi bir haber gördün mü ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Görmedim sayın başkan. Hani özellikle Whatsapp'a girip okumuş olsaydım hatırlardım, görmedim, hatırlamıyorum.

Başkan : Orda herhangi bir çağrı var mıydı ? Ne oluyor bilgi verilsin falan diye o sırada, uçuştan önceki dönem için.

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Uçuştan önce haberim yoktu diyorum. Eğer uçuştan önce böyle bir bilgim olsaydı, hatırlardım, söylerdim sayın başkan.

Başkan : Devam ediyoruz avukat bey.Bir kısım müştekiler vekili Av. Emrullah Beytar : Şimdi siz bu Sinan Kurt'un sizin

aleyhinize vermiş olduğu beyanları kabul etmediniz.Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Kesinlikle, Bir kısım müştekiler vekili Av. Emrullah Beytar : Ancak, Savcılık ifadenizde, siz

kendi geçmişinizle ilgili bir beyanda bulunuyorsunuz. Bu beyanınız Sinan Kurt'un bu beyanlarını destekliyor. O da şu, siz Bitlis'te ortaokulda okurken, nakille Ankara Gazi Anadolu Lisesi'ne ait ortaokula nakil yaptırıyorsunuz.

Sanık Oğuz Alper Emrah : Evet, Ankara'ya geldim.Bir kısım müştekiler vekili Av. Emrullah Beytar : Evet, Bitlis'te okuyorsunuz ve

Ankara'da eğitim kalitesi en yüksek olan bir okula nakil yaptırıyorsunuz. Sanık Oğuz Alper Emrah : Evet.

Bir kısım müştekiler vekili Av. Emrullah Beytar : Bu nakil esnasında size yardımcı olanlar veya burda iken nerde, gerçi ifadenizde yurtta kaldığınızı söylüyorsunuz ama, yurt olup olmadığını açıkçası bilemiyorum ama bu naklin çok zor olduğunu biliyorum. Çünkü daha önce benim de böyle bir girişimim oldu, bir yakınımı buraya getirmek için, ama çok zordu. Yani o da Gazi Anadolu değil, sıradan bir okula.

Başkan : Avukat bey soruyu alalım.Bir kısım müştekiler vekili Av. Emrullah Beytar : Bu uygulama, yani örgütün

geçmişteki Anadolu'nun değişik köylerinde veya değişik yerlerinde başarılı öğrencileri alıp, Ankara, İstanbul ve İzmir'de okutma gibi eylemleriyle örtüşüyor. Sinan Kurt'tun da sizin aleyhinizde bir beyanı söz konusu.

Sanık Oğuz Alper Emrah : Ben böyle bir beyan okumadım bir kere.Bir kısım müştekiler vekili Av. Emrullah Beytar : Dolayısıyla, siz. Hayır hayır,

Sinan Kurt sizin örgüt üyesi olduğunuzu söylüyor.Sanık Oğuz Alper Emrah : Bitlis'ten buraya getirildi, böyle bir beyanı mı var ? Bunu

mu ifade ediyorsunuz ?

Nordic

Monit

or.com


Bir kısım müştekiler vekili Av. Emrullah Beytar : O beyan size ait. Sanık Oğuz Alper Emrah : Tamam o benim zaten.Bir kısım müştekiler vekili Av. Emrullah Beytar : Ben sizin o beyanınız ile Sinan

Kurt'un sizin aleyhinizdeki beyanlarını birbirini desteklediğini söylüyorum. Dolayısıyla bu geçişi siz nasıl yaptınız, onu bir söyler misiniz ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Tamam anlatayım. Bir kere hani çok şükür, çok güzel bir ailenin evladıyım. Babam ilköğretim müfettişidir. Gayet de eğitimcidir yani, yılların eğitimcisi, emekli de oldu. Neyin, nerde nasıl olduğunu çok iyi bilir. Köklü eğitimci de çok da tanıdıkları vardır. Ben Bitlis'i de beşinci olarak kazandım ayrıca, Bitlis Anadolu Lisesi'ni, başarılı bir öğrenciydim. Sonuçta babam öngörmüş ki, sonuçta o dönemde devlet politikası, Doğu'daki eğitim şekli falan, sebebini bilmiyorum, çocuktuk sonuçta, değerlendirmeyi biz yapamayız. Babam bir şekilde nakil başvurusunda bulunup, hani o arada ne işlemler geçti, ne yapıldı, yani açıkçası şu an burda anlatamam, isterseniz babamı arayıp ona soralım yani.

Bir kısım müştekiler vekili Av. Emrullah Beytar : Ama İlkokulu bölge yatılı ilkokulunda okuyorsunuz.

Başkan : Avukat bey evet geçiyoruz bu soruyu. Bu soruyu geçtik.Bir kısım müştekiler vekili Av. Emrullah Beytar : Başkanım, teşekkürler. Başkan : Ben siz sonsunuz diye verdim, çünkü ara vereceğiz, ama ha bire ışık

yanıyor. Buyrun avukat bey, sizin sorunuz son olsun, ara vereceğiz.

Müşteki İçişleri Bakanlığı vekili Av. Uğur Kızılca söz aldı, sanığa soruları olduğunu bildirdi : Ben tek soru sorayım başkanım o zaman. Şimdi az önce kısmen meslektaşlarımdan da sorular geldi ama, hani o gece kimseye güvenemedim...

Başkan : Bir sessiz olalım, kendi aramızda konuşmayalım. Müşteki İçişleri Bakanlığı vekili Av. Uğur Kızılca devamla : Kimseye

güvenemedim, darbeci ve dediniz ama işte Burhan beyin de sorusu üzerine o gün birçok devrenizin olduğunu belirttiniz. Bunlardan benim bildiğim kadarıyla İlhami Aygün, Özgür Ötkün, Ekrem Erdoğdu gibi pilotlar devreniz. Olay öncesinde ve sonrasında darbeyi öğrendikten sonra bunlara da mı güvenmediniz ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Şöyle, güvenip güvenmeme olayına değiniyorsunuz, bakın orda...

Müşteki İçişleri Bakanlığı vekili Av. Uğur Kızılca : Yani 4 yıl Hava Harp Okulu'nda berabersiniz en azından.

Sanık Oğuz Alper Emrah : Evet 4 yıl beraberiz. Yani mesela belki başka bir ortamda, başka birinin karşı olduğunu duymuşumdur hani, ama yani o koşturmacada şu an kiminle temas kurdum, kimin ne şekilde haberim var yok bilmiyorum ama yani bizim sonuçta öğrencilik geçmişimiz var. Mesela diyor ya sayın avukat, askeri liseden mezunsunuz. Askeri Lise'de kaçıncı olduğumu sordular, evet kaç...

Müşteki İçişleri Bakanlığı vekili Av. Uğur Kızılca : Ben onu sormadım yani.Sanık Oğuz Alper Emrah : Şunu söylüyorum, ama cevabımı bitirmeme müsaade

edin, sizinkine de geleceğim. 400 kişi var, evet 400 kişi, 400 kişi okuyor sayın başkan. Birileri 20.kısımda okuyor 3.katta, diğerleri 1.katta. Sürekli eğitim, koş, kısma gir, benim askeri lisede tanımayıp, şu an görsem bunla devreymişim diyeceğim o kadar çok insan varki. Yani askeri liseler böyle bir ortamda eğitim veriyor. Haa! Çok yakın aynı kısımdasınızdır, yan bir iki kısımdasınızdır, spor takımındasınızdır, berabersinizdir, bunlarla ilişki içinde olabilirsiniz ama bu ilişkinin de, evet darbeyle, güvenle alakalı bir ilişki olabileceğini ben değerlendirmiyorum.

Müşteki İçişleri Bakanlığı vekili Av. Uğur Kızılca : Özellikle o gün İlhami Aygül'le gidiyorsunuz, Gökhan Maldar'ı alıyorsunuz, Gökhan Maldar yine akademiden tanıdığınız,

Nordic

Monit

or.com


Konya'da görevli, burada ne arıyor falan, hiç konuşmadınız mı ? Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Sayın başkan anlattım.Müşteki İçişleri Bakanlığı vekili Av. Uğur Kızılca : Darbeyi de öğrendiniz.Sanık Oğuz Alper Emrah : Anlattım. İlhami Aygül'ün bana gelip tedirginim, gitmeli

gelir misin dediği...Başkan : Orasında değil, Gökhan Maldar'la hiç konuştunuz mu ? Niye gelmişsin.Sanık Oğuz Alper Emrah : Darbeyi mi ? Hayır sayın başkan, ben sadece ordaki

silahlı insanları gördüm.Başkan : Darbeyi değil ya! Gökhan Maldar'ı Akıncı Üssü'nde kulenin orda gördünüz

ya.Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Ya sayın başkan, tedirgin bir ortam var, silahlı

insanlar var. Kimin ne yaptığını bilmiyoruz.Başkan : Size yardımcı olmuş.Sanık Oğuz Alper Emrah : Sadece tanıdığı için seslendik. En azından ordaki

insanlarla bir tanışıklığı hani varsa bize zarar vermesinler diye seslendik. Yada ne amaçla geldiklerini bilmediğimiz için, emniyet amaçlı mı bize silah doğrulttular onu da bilmiyoruz. Sadece bir tepki olarak seslendik, ondan sonra da hiç, hiç bir şey konuşmadan devam ettik.

Başkan : 143 Filo'ya giderken herhangi bir şey konuştunuz mu ?Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Yok herhangi bir şey konuşmadık sayın başkan. Başkan : O anlattı mı size, niye geldiğini, yada siz sordunuz mu ? Burda bunlar ne

oluyor diye.Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Yok sormadık sayın başkan. Ya biz ne

yaptığımızı da anlatmadık, sonuçta olayla ilgili ne yaşadığımızı. Sonuçta onun da akşam ne yaşadığını bilmiyorduk yani.

Müşteki İçişleri Bakanlığı vekili Av. Uğur Kızılca : Bu indikten sonra Form-781 denilen şeye uçaktaki arızanızı yazdınız mı ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Ha! şöyle, yine savunmamda bahsettim sayın başkan. İndik, astsubay arkadaş karşıladı, dedim ya Emergency havada giderildi, sadece şifahen bildirdim, dedim ki; " böyle bir şey yaşadım, ama havada giderildi, siz yine de bir kontrolünü yapın, eğer bir sıkıntı tespit ederseniz arıza açalım " diye, ki bu bizim genel usuldür. Öncesinde hani direkt arıza açtığımız zaman uçağı bağlamak zorunda kalıyorlar makinist ekipler, işlem yapmak zorunda kalıyorlar. Kendileri rica ediyorlar, bir bakalım diyorlar, eğer bir sıkıntı olursa, biz arızayı açarız diyorlar, bizim de öyle bir diyaloğumuz olmuştu.

Müşteki İçişleri Bakanlığı vekili Av. Uğur Kızılca : Teşekkür ediyorum sayın başkan.

Başkan : Evet. Ara vereceğiz, aradan sonra devam edeceğiz.

G. D.:Duruşmaya saat 14:15'a kadar ara verilmesine oy birliğiyle karar verildi.Saat 14:15 itibariyle açık yargılamaya devam olundu. Tutuklu sanıklar Abdullah Berşah Kül, Abdullah Gençay, Abdurrahman Arslan,

Adem Kırcı, Ahmet Gökten, Ahmet Oğuzhan Yıldız, Ahmet Özdemir, Ahmet Tarık Kaya, Ahmet Tosun, Ahmet Ufuk Yener, Ali Murat Karakaş, Ali Tiryaki, Ali Uçar, Aydemir Taşçı, Aziz Ersel Emanet, Bekir Ercan Van, Burak Ceylan, Burhan Yaranç, Bünyamin Özbek, Celal Keçelioğlu, Cemal Akyıldız, Cihan Cengiz, Devrim Ağırağaç, Ekrem Aydodu, Ekrem Kandur, Emine Gülşen Torunoğlu Aslan, Emre Durgunlu, Emre Vurmaz, Enes Taştan, Enes Yeşilkütük, Engin Yetgin, Engin Yüksel, Ercan Dağhan, Ercan Dursun, Erdem Erdoğan, Eren Kaçgan, Erhan Gazioğlu, Ersin Eryiğit, Ertan Koral, Ertuğrul Güven Birlik, Ertuğrul

Nordic

Monit

or.com


Özdemir, Eyüp Bahadır Pekince, Eyyüp Ergül, Fahri Ünver, Fatih Akbulut, Fatih Arslan, Fatih Aydemir, Fatih Koçak, Fatih Suçatı, Fatih Şen, Fatih Yarımbaş, Ferhat Akbulut, Furkan Öztürk, Gökhan Karabacak, Günay Köroğlu, Hakan Çiçek, Hakan Karakuş, Hakan Tayyare, Haluk Şahar, Hamza Karaduran, Harun Eraslan, Hasan Balcı, Hasan Baysar, Hasan Hüsnü Balıkçı, Hasan Kepez, Hüseyin Mermer, Hüseyin Polatçı, Hüseyin Türk, Hüseyin Yılmaz, İbrahim Yılmaz, İdris Aksoy, İlker Hazinedar, İsmail Aslan, İsmail Boyacı, Kemal Akçınar, Kemal Batmaz, Kemal Mutlum, Kübra Arpaguş, Lale Işık, Mahmut Sil, Mehmet Ali Taşkıran, Mehmet Fatih Canal, Mehmet Yurdakul, Merve Duğan, Mesut Aşkın, Mesut Baytürk, Mevlüt Öncel, Muhammet Emrah Kuzu, Muhammet Saka, Murat Çakır ( Fethi Oğlu ), Murat Çınar, Murat Kale, Murat Karakuş, Murat Yalçınel, Mustafa Aydın, Mustafa Azimetli, Mustafa Ertuğrul, Mustafa Ertürk, Mustafa İlleez, Mustafa Konur, Mustafa Mete Kaygusuz, Mustafa Özel, Mustafa Özkan, Mustafa Turgay, Mustafa Zelbey, Müslim Macit, Necip Yılmaz, Nevzat Bilir, Nurettin Oruç, Oğuz Alper Emrah, Oğuz Haksal, Oğuz Kaan Ayran, Oktay Esen, Olgun Acuce, Onur Kahveci, Orçun Kuş, Orhan Kahraman, Orhan Kuzucu, Osman Sivlim, Osman Yılmaz, Ömer Dolay, Ömür Yongacı, Özcan Murat Doğan, Özer Zeren, Özgür Ötkün, Raşit Öksüz, Recep Baykal, Recep Sami Özatak, Recep Ünal, Resul Metin, Sabahattin Tigu, Selahattin Yorulmaz, Selim Hakan Taş, Serdar Gülbaş, Sezer Gülşen, Sinan Alvur, Suat Murat Semiz, Şuayip Aksoy, Tahir Neşet Öncü, Temel Karagöz, Tuğrul Fikret Duran, Tunahan Özarslan, Uğur Buldu, Veli Bilgin, Volkan Boy, Yavuz Çam, Yıldıray Korkmaz, Yılmaz Bahar, Yunus Emre Hoşoğlu, Zafer Güner, ceza evinden getirilmekle bağsız olarak yerlerine alındılar.

Sanıklar müdafiileri Av. Figen Şahin, Av. Adem Eroğlu, Av. Orhan Özbey yetki belgesi ile Av. Canan Karabaş, Av. Ali Fatih Çetin, Av. Ertuğrul Cem Cihan, Av. Özge Doğan, Av. Burak Çolak, Av. Muhammed Berat Özşahin ile,

Müştekiler Köksal Korumtaş, Ömer Kütük, Hasan Özdemir, Muhammed Ali Yarar, Duray Erkan, Erhami Avcı, Mustafa Karamemiş, Ferhat Gökmen, Yasin Gökmen, Yasin Akkan, Muharrem Sancar, Ahmet Sefa Kaya, Murat Ağtürk, İbrahim Sürücü, Çiğdem Sürücü, Mustafa Koç, Ertuğrul Kireç, Mehmet Arif Arslan, Kemal Özgür Demiralp, Osman Bütev ile,

Müştekiler vekilleri Av. Muhammed Ali Aygün, Av. Ahmet Ahi, Av. Uğur Kızılca, Av. Emrullah Beytar, Av. Akif Özkan, Av. Burhan Özkaya, Av. Muammer Cemaloğlu, Av. İskender Minar, Av. Hasan Oğuz Altınkaynak, Av. Hülya Altun, Av. Hülya İskender, Av. İsmail Fatih Maçkaya, Av. Aydın Acar, Av. Abdulkadir Aslan, Av. Abdullah Emin Tekin, Av. Aliye Raife Ocak, Av. Seda Aslım, Av. Hasan Bayraktar, Av. Zernişan Küçüker, Av. Ahmet Erdem, Av. Mücahit Kanpolat, Av. Bülent Yağmur, Av. Adem Keskin yetki belgesi ile Av. Görsev Dizoğlu hazır, başka gelen yok, açık yargılamaya devam olundu.

Bir kısım sanıklar vekili Av. Turgay Özcan'ın mazeret dilekçesi gönderdiği anlaşıldı.Bir kısım sanıklar müdafi Av. Arzu Gül'ün mazeret dilekçesi gönderdiği anlaşıldı.Sanık Veli Karakuş müdafi Av. Canan Yaşar Oktay'ın mazeret dilekçesi gönderdiği

anlaşıldı.Sanık Ali Rıza Eken müdafi Av. Fatma Çiftlik'in mesleki olarak gördüğü lüzum

üzerine sanık vekilliğinden çekildiğine ilişkin dilekçe gönderdiği anlaşıldı, dilekçeler okundu, dosyasına konuldu.

Sanık Hasan Balcı müdafi Av. Dilek Aras söz aldı: Bir talebimiz olacak heyetinizden efendim. Hasan Balcı'yla ilgili, hts analizle ilgili sizin göndermiş olduğunuz müzekkerenin cevabı aylardır gelmedi. Bu hususun tekitliyle, gerekirse bilirkişi hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmesini talep etmekteyim efendim. Çünkü bu cevap

Nordic

Monit

or.com


sebebiyle biz aylardır tutukluyuz, henüz gelmedi, onu bekliyoruz.

Sanık Oğuz Alper Emrah huzura alındı, çapraz sorgusuna devam olundu. Müşteki Başbakanlık vekili Av. İskender Minar söz aldı, sanığa soruları

olduğunu bildirdi: O, 11'inde darbeden önceki Pazartesi Üsse görevine başladın. 11'iyle Pazartesiyle Cuma arasında hiç uçuş gerçekleştirdin mi ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Muhtemelen. Gerçekleştirmiş olabilirim, programa bakılabilir. Eğitim uçuşlarına devam ediyorduk, eğitim uçuşu kapsamında.

Müşteki Başbakanlık vekili Av. İskender Minar : Şöyle, şu ifadene huzurdaki dayalı olarak soruyorum; Azimetli'ye Genelkurmay'ın yurt dışı atama emrini idari bir sıkıntı olabilir mi diye gösterdik. Uçabileceğimiz ihtimaline dair diye huzurda ifade verdin.

Sanık Oğuz Alper Emrah : Yok uçuşla ilgili değil.Müşteki Başbakanlık vekili Av. İskender Minar : Önceki uçuşlarında da idari bir

sıkıntı olabileceği düşüncesiyle böyle bir belge, evrak...Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Hayır, hayır. Yani o hafta boyunca zaten biz

ilişik kesmediğimiz sürece, görev yaptığımız birliğe bağlıyız. Hiç bir sıkıntı olmaz zaten. Bizim sadece sorma nedenimiz, Genelkurmay'a artık katılış yapacaktık. Hani bu katılışla ilgili, hani gidip belgeleri götürüp, onlara katılış yapmamız adına bunu sorma adına kendisine belgeleri götürüyorduk, onunla ilgili emri götürüyorduk.

Müşteki Başbakanlık vekili Av. İskender Minar : Anladım, tamam başkanım, sağolun.

İddia makamı söz aldı, sanığa soruları olduğunu bildirdi : 15'inde havalandığın uçağın kuyruk numarasını biliyor musun ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Net bildiğim bilgi 15 Şaltır'dan aldığım, 143 Filo'daki 15 sığınaktan aldım. Yani verilen bilgilere göre yani o kadar şeyim ki, şu an bile çok önemsemediğim için aklımda değil numarası, belgelerde yazıyor.

İddia makamı : Üzerinde ne tür mühimmat vardı ? Sanık Oğuz Alper Emrah : Hava hava mühimmatları vardı.İddia makamı : Neydi onlar ?Başkan : İki M9 ve iki M120.İddia makamı : Uçağa binmeden önce sana bir görev verilmedi, sadece kalk dendi

herhalde ?Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Tabi, bu zaten rutindir. Alan reaksiyon

görevlerinde de aynı uçaklar bekletilir.İddia makamı : Peki, havadayken sana herhangi bir görev bildirildi mi ? Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Hayır, savunmamda arz ettim.İddia makamı : Bir saat boyunca ne yaptın F16'yla havada ? Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Güneylibaşta devam ettim, geri döndüm. Radar

izinlerini de lütfen talep edip bakarsanız orda da görünüyor.İddia makamı : Hiç bir görev tevdi edilmedi yani ? Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Kesinlikle.İddia makamı : Şuraya gideceksin, burdan alçak uçuş yapacaksın şeklinde telsizle

herhangi bir görev verilmedi.Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Hayır, şunu anlattım savunmamda sayın

başkan. Dönüş rotasında temas kurduktan sonra, bize taktik kanalda bir koordinat verilip, o koordinattan geçiş yapmamız istendi ve hani ben diyorum, alçak denirken önce ne olduğunu.

Nordic

Monit

or.com


Başkan : Bir sessizlik, evet orda bir kümeleşme oldu yine.Sanık Oğuz Alper Emrah : Ne olduğunu anlamlandıramadığımız için, hani

görüntülerde gördükten sonra aslında alçak derken neyi kastettiklerini gördük. Biz de sadece normalde 15.000-20.000 fit civarında devam ediyorduk. Bundan daha alçak bir irtifadan geçiş yapmamız istendi ve o koordinattan geçerken de şehir üzerinde olduğumuzu fark ettik. Bunu gerçekleştirdik, bunu anlattım burda.

İddia makamı : Peki kimlerle ? Yani bizdeki telsiz konuşmalarını kabul etmiyorsun ama ...

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Evet.İddia makamı : Hatırladığın bir telsiz konuşması var mı ? Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Savunmamda da arz ettim. İddia makamı : Görevle ilgili ama. Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Yani bununla ilgili gerekli dökümünlar temin

edilirse, hepsini dakika dakika savunmamı yapabilirim yani. Onun dışında hatırladıklarımı anlattım.

İddia makamı : Dökümanları görünce zaten bir şey diyeceksiniz ya, hatırladığın bir şey var mı ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Hatırladıklarımı anlattım.

Sanığın çarpraz sorgusuna sanık soruları ile devam olundu.Sanık Adem Kırcı söz aldı, sanığa soruları olduğunu bildirdi : Sayın başkan,

huzurdaki sanığa müsaadenizle bir soru sormak istiyorum. Bu soru, soruşturma makamlarının görev tevdi ettiği bilirkişi raporlarıyla alakalı olacak. Sayın savcımızın az önce sorduğu soru da aslında sorunun bir kısım cevabını aldım. Yanlış anlamadıysam 15 no'lu sığınaktan uçak aldınız, mutabık mıyız ?

Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Evet.Sanık Adem Kırcı : İhtimali çok düşük ama, uçak numarasını hatırlama ihtimaliniz

var mı ? Sanık Oğuz Alper Emrah cevaben : Ya, şöyle söyleyim ; dediğim gibi ben bu

belirtilen bilgilere çok fazla önem vermediğim için, sadece net hatırladığım bilgiler doğrultusunda açıkçası ne iddia ediliyor, onu da ben kabul etmediğim için çok detaylı üzerinde çalışmadım. Hatta bazı hususlar var, özellikle bir bilirkişi raporunda zaten ne alçak irtifa geçtiğim, ne de ses üstü geçmediğim belirtilmemiş. Yani geçmediğim onaylanmış daha doğrusu eksi olarak, o da mevcut. Ama onlardan da bahsetmedim. Çünkü onlara yani doğruluğu konusunda herhangi bir yorum yapmak istemiyorum. O nedenle çok uçak numarasını da net hatırlamıyorum. Ama yani yazıyor, belgelerde var.

Sanık Adem Kırcı : Belgelerdeki uçak numarası 3661 olarak görünüyor. Sanık Oğuz Alper Emrah : Olabilir.Sanık Adem Kırcı : Sizin kalkış saatiniz 00:20-01:38 olarak görünüyor. Benim kalkış

saatim de 00:54 olarak görünüyor ve aynı uçak numarası bana da yazılmış, bu soruyu sormaktaki amacım bu. Yani uçak aynı anda iki pilot tarafından farklı iki görevi icra ettiği iddia ediliyor bilirkişi raporlarına göre. Ben yanlış hatırlamıyorsam eğer, bilirkişi raporlarının diğer kısmında, 15 no'lu sığınakta 3677 no'lu uçak var. O uçakta benim aslında bir önceki uçuşumdaki yanlış olarak, bir önceki uçuşum olduğu iddia edilen kısımda bana yazılmış. Galiba uçak numaraları karışıklığı benim ilk uçuşumun uçağı size, sizin uçağınız bana yazılmış gibi bir yanlışlık var. Bunu ben kendi savunmamda da detaylı olarak değineceğim. Teşekkür ederim sayın başkanım.

İddia makamından soruldu: Sanığa bu aşamada sorumuz yoktur dedi.

Nordic

Monit

or.com


Sanık Oğuz Alper Emrah müdafi Av. Figen Şahin'den soruldu : Başkanım müvekkilim beyanlarına aynen iştirakle birlikte, biz de burda savunmamızı detaylı olarak yapmak istiyoruz. Müvekkil Akıncı 4.Ana Jet Üssü Komutanlığı'nda kurmay yüzbaşı olarak görev yapmış, 29 Ocak 2016 tarihinde de beyanlarda geçtiği için söylüyorum, Genelkurmay Başkanlığı'nın Hollanda'daki Jfs Bronson müşterek komutanlığı'na ataması gerçekleşmiş atama emriyle. İş bu atama yazısına ilişkin tüm resmi yazışmaları 15 Temmuz 2016 tarihinde işleme koymak için yazılı sıralı amirleri tarafından bunlarla ilgili görüşmeleri sağlamıştır. Buna ilişkin Genelkurmayca yapılan bu atama emri sebebiyle de, Hollanda'ya görevlendirilmiş olması nedeniyle de, 7 yaşındaki kız çocuğunun okul kaydına kadar, buradaki hali hazırdaki evini boşaltıp taşıma işlemlerine kadar bütün taşıma sözleşmelerini resmi olarak yapmış, eşyalarının Hollanda'ya gönderilmesi konusunu sağlamış. Bununla alakalı olarak da silahını yurt dışına gideceği için birliğine teslim etmiş ve uçak biletlerini almıştır. Bütün bu resmi yazışmaları dosyaya soruşturma aşaması kapsamında da, en başında da kendisi sunmuştur. Hepsi kaytılı, belgeli, güvenli ve şeffaftır, saklı gizli olacak bir durumu yoktur. İlk ifadelerinde de bunları aynı şekilde dosyasına kazanmış idik. Bu aşamaya kadar, şurada bunları şunun için söylüyoruz : Darbeye teşebbüs edebilecek birinin bununla alakalı, bunun içinde olup, taraf olacak yada destekleyecek birinin bu kadar şeffaf, resmi yazışmaları kayıt altına alarak dosyaya sunmuş olması durumunun taktirlerinize sunularak dikkatinizi celp etmesini istiyoruz. Bahse konu Genelkurmay Başkanlığı resmi yazısından sonra 15/07/2016 tarihine kadar burada görev yapmış, Filo komutanı olana Mustafa Azimetli tarafından ilişiğinin kesilmemesi konusunda almış olduğu emir sebebiyle de beklemeye alınmıştır. Genelkurmay'dan yazılı emri idari kısımdan çıkarttırarak filo komutanına göstermiş, bununla alakalı da bütün iş ve işlemlerle alakalı, sadece 15'inde değil, 11'inden, yani darbenin gerçekleştiği, teşebbüs edildiği o tarihten 5 gün önce, yani o hafta boyunca bu işlemlerle alakalı durumu gerçekleştirmiştir. 11'inden 15'ine kadar uçuşlara destek verilmesi konusunda sıralı amirlerinin kendilerine verilmiş olan emri uygulamak için beklemiş, bu sebeple de öğlen saatlerinde ilişik kesme işlemleri için hazırlıklarına devam etmiştir. Bu aşamada tek bir personel kısmı olan ilişik kesme işleminin son basamağı kalmış, 15 Temmuz 2016 günü için. Bu basamağa kadar, buraya kadar bütün işlemleri halletmiş iken, akşam saatlerinde uçuş olabileceği, terörle mücadele harekatı kapsamında bir faaliyeti gerçekleşeceği bilgisi alındığından bekleme emredilmiş ve bu emri yerine getirmiştir. Filo'da bulunduğu sürece, kendisinin bilgisinin olduğu, içinde bulunduğu toplantılarda, birazdan o toplantılarla alakalı burda sanki darbe teşebbüsü ve planlanması gibi bir imaj yaratılıyor. Ancak bu toplantıların halihazırda bir Tmh hazırlığı içerisinde olup, alelacele bir durum olduğu da gözlemlenmektedir. Bu sebeple Mehmet Fatih Çavur'un talimatıyla Tmh hareketlerinin uçuş teçhizatının bir parçası olarak kullanılabilecek 10 adet tabancanın 143 Filo'dan getirilmesi yönündeki talimatı da almış, bunu da aynı şekilde filo komutanı olan Binbaşı Mustafa Azimet'i'ye aktararak, onun da verilen emri onaylaması suretiyle teğmenlerle birlikte 10 adet tabancayı da ayırmaları için 141.Filo istihbarat odasına tabancaları teslim etmişlerdir. Yani bulunduğu aşamada başkaca bir detayın verilmediği, Tmh hazırlığı içerisinde bulunabileceği bir hareket içerisinde olduğu için 15 Temmuz 2016 günü filoda beklemeyle ilgili emirleri uygulamakla sorumludur. Başkaca hiç bir detay verilmemiştir. İlk sortide uçulacak kolların, pilotların belirlendiği, ancak ne maksatla uçulduğunun belirtilmediği görev dağılımları esnasında, hava hava olarak görev detayı gelmiş ve bu sebeple de uçuşla alakalı emirleri beklemiştir. Kendisine henüz net bir bilgi olmadığı cevabı verilmiş olmasına karşılık Lineup hazırlığı yapılması yönünde önerisine rağmen, beklemede kalıp kendisine haber verileceği karşısında beklemeye alınmıştır. Hava hava kalkacağı uçuşla alakalı olarak herhangi bir koordinatın verilmediği, Tmh hazırlığı ve

Nordic

Monit

or.com


deneyimi olan pekçok pilotun da burada ifade ettiği gibi, müvekkilin sıralı amirlerinden, bu yargılama aşamasında burada dinletildi herkes, müvekkilin sıralı amirlerinden teknisyenine kadar herkesçe açık olarak kabul edilebilecek bir şey var, kalkıştan sonra koordinatların verileceği yönündeki bilgidir. İddianameye konu olan ve darbe girişimi için hazırlık sayılarak iddia edilen toplantılarda, Selahattin Yorulmaz'ın ve İlhami Aygül'ün ifadelerinde de geçmekte, bu toplantıların hiç birinde Tmh dışı bir konunun görüşülmediği, darbe veya faaliyetiyle alakalı herhangi bir bilginin açık bir şekilde verilmediği, dolayısıyla bu toplantılarda bulunan kimselerin yapılan konuşma içeriğinde yapılacak uçuşların hangi maksatla yapıldığının açıklanmış olmaması sebebiyle açıkça konusu suç teşkil edecek bir eylemin, yahut kanuna aykırılığı söz konusu olabilecek bir tavır ve davranışın olmadığı açıktır. Yapılan telsiz konuşmalarıyla alakalı olarak tüm detayını olay gecesi, nereden yapıldığı, Desk veya filodan, kimin tarafından ne ve hangi şekilde, hangi saat ve dakika aralığında yapıldığını havada bulunan tüm uçaklara, konuşmaların ve yönlendirmelerin nasıl ve ne şekilde yapıldığını gösterir bütün telsiz konuşmalarının orjinalinin dijital ortamda incelenmesi yönünde kendisinin de talepleri vardır. Biz de bu talepleri burda yineliyoruz. Bununla alakalı da ayrıca her türlü açıklamayı ve savunmayı yapacağımızı da ayrıca bildiriyoruz. İş bu konuşmalarının orjinaliyle oynandığı, coppy paste yöntemiyle doğrudan müvekkili suçlayan saik ile hazırlandığı, sabahki savunmasında çok basit bir anlatımla açtırılıp söylenmiştir, burda açıklanmıştır. Bu sebeple konuşmaların hangi kuleye, hangi telsiz konuşmalarına ait olup olmadığıyla alakalı, hangi uçakla da yapılıp yapılmadığıyla ilgili, hangi uçakla yapıldıysa bunun tipinin ne olduğuna dair ve bu konuşmalara kimlerin girdiği, ne gibi konuşmaların yapıldığına ilişkin ayrıntılı bir döküm istiyoruz. Teknik bir bilirkişi incelemesinin de yapılamasını tekrar talep ediyoruz. Telsiz konuşmalarında kendisine hukuka açıkça aykırı, konusunu suç teşkil edebilecek herhangi bir talimatın bulunmadığı yönündeki eylemlerle birlikte, iddianamede isnat edilen hiç bir suçlamayı kabul etmiyoruz. Sırasıyla sayıldığı için bir iki cümle açıklama yapıp geçmek istiyorum. Öncelikle iddianamede Sinan Kurt isimli kişi tarafından müvekkile ait mahrem imamlar iddianamesinde de bu kişinin ismi geçmektedir ve mahrem abisi olduğu yönünde iddialar vardır. Biz zaten bu iddiayla birlikte, ilk etapta ek ifade de karşılaştık. Sinan Kurt diye bir şahsın kimliğinden ve teşhisinden bahsedildi, dolayısıyla ilk etapta öğrendiğimiz bu ilk isim ek ifadede karşımıza çıkan bir isimdir. Mahrem imamlar iddianamesinde de yargılanan bu kişinin şöyle bir beyanı var, 1-3 Temmuz tarihleri arasında Sinan Kurt'un; " Ömer kod, Ramazan bizi ziyaret etti, birlikte sohbet ederken Ömer kod, Ramazan isimli şahsın telefonuna bizim örgüt faaliyetlerinde kullandığımız programlardan birine mesaj geldi der. Bu mesajı açarak okuduktan sonra, mesaj içeriğinde askeri personelden ilgilendiğiniz size bağlı şahıslardan kurmay olanlarla, buralarda olsun veya olmasın ulaşılabilir olsun, irtibat kurun diye bize söyledi. Ben ne zamana kadar ve neden bu şekilde davransınlar diye sorunca, telefon ile yazıştım, fakat bize net bir şey söylemedi. Sonrasında bize hitaben bir Pkk veya İşid operasyonu veya askeriyedeki cemaat yapılanmasına yönelik bir operasyon olabilir şeklinde yorum yaptı. Bu talimat üzerine herkes kendisine bağlı kurmay subayları arayarak talimatı ilettiler. Ben de bana bağlı kurmay subaylardan, yukarıda bahsettiğim, Ali Karabulut, İlker ve Özgür'e ulaştım ve talimatı ilettim" der, " Fakat Oğuz Alper'e herhangi bir haber verip vermediğimi hatırlamıyorum " şeklinde beyanları vardır. Bu mahrem imamlar iddianamesi içerisinde vermiş olduğu pek çok isim gereği bize de aynı şekilde beyanlara geçmiş olduğu ifadeleridir. Bu ifadelere rağmen o iddianame içerisinde bu kişinin ve başka bir isim daha, Ufuk Işık, bizimle alakası yok ama genel anlamıyla mahrem imamların vermiş olduğu beyanlara bakıldığı zaman, kişileri tasvirde ve isim isim sayarken, kısmen detaylı saydığı isimler olduğu, olmuş olmasına rağmen kendi müvekkilimizle alakalı olarak herhangi bir şeklide kendi müvekkilimizle alakalı olarak herhangi bir şekilde detay verememiştir. Dolayısıyla müvekkille bağlantının bu aşamada nasıl kurulduğunun sorgulanmış olması

Nordic

Monit

or.com


muhtaciyet içermektedir. Ayrıca yine örgütün yapısından ve yurt dışına gidecek olan pilotların örgüt ile arasındaki bağının koparılmaması yada ilişkinin sıcak tutulması adına yapının nasıl devam ettiğine dair verdiği bilgilerin hemen akabinde " Benim bu şekilde yukarıda bahsettiğim Özgür ve Oğuz Alper isimli pilotları, Hollanda'da hatırladığım ülkeden gelen, tanımadığım bir şahıs ile Batıkent semtinde 2016 yılı Haziran ayı içerisinde gösterebileceğim örgüte ait bir evde tanıştırdım" der. " Darbe girişimden sonra bu şahısların ne yaptığını bilmiyorum " şeklindeki beyanları var. Buna ilişkin müvekkilin dosya kapsamında, darbe teşebbüsünden tam 3 ay öncesine ilişkin, sizin de dosyanıza gelmiş olan, Nisan-Mayıs ve Haziran aylarına ilişkin hts kayıt dökümleri mevcuttur. Temmuz ayı başından ayın 15'ine kadar çıkartılan hts kayıtları arasında müvekkilin aradığı veyahut müvekkili arayan Sinan Kurt isimli bir kişinin olmadığı da açıktır. Bu sebeple mahrem abiliği iddiası karşısında darbe gününe az bir zaman kala, müvekkil ile bağlantı kurduğunu gösterir herhangi bir delili de bulunmamaktadır. Arada örgütün mahrem abiliği sıfatı vasfını taşıyan ve müvekkile mahrem abiliği yaptığı iddiasındaki bu kişinin herhangi bir telefon bağlantısı kurmaksızın bu iletişimi nasıl sağladığı ve nasıl abilik yaptığı ve bu dosyaya da bu aşamada delil olarak nasıl konulabildiği ve değerlendirilebileceğini taktirlerinize sunuyoruz. Aynı şekilde müvekkilin isminin dışında, müvekkille doğrudan yahut dolaylı herhangi bir iletişime geçtiğine dair bir delil bulunmamakla birlikte, diğer ifadelerinde yani diğer isimleri verirken kendi iddianameleri içerisinde verdikleri isimlerle ilgili her türlü fiziki fizyolojik özellikleri saymış, ancak kendi müvekkilime ilişkin herhangi bir şekilde belirleyici bir ifade de bulunamamıştır. İsminin dışında geçen herhangi bir şekilde bir ifade yoktur. Bu sebeple, sadece Sinan Kurt'un...

Başkan : Bu arkaya dönüşleri, sohbetleri bir keselim. Tekrar tekrar aynı defalarca... Devam edelim avukat hanım.

Sanık Oğuz Alper Emrah müdafi Av. Figen Şahin devamla : Bu sebeple sadece Sinan Kurt'un bu şekilde bu şekilde vermiş olduğu beyanları ve müvekkile isnat edilen bu suçlamayı kabul etmediğimizi bildiriyoruz. Bir diğer iddianız şudur ; müvekkilin Akıncı'da bulunduğu süre içerisinde, Akıncı'da olması darbe teşebbüsü anlamında ve yapılan toplantılara ve brifinglere bu darbeye teşebbüs amacı ve saikiyle katılmış olması iddiasıdır. Bununla alakalı olay günü verilen emir sebebiyle orda olduğunu, yaklaşık da 3 senedir Akıncı Üssü'nde görev aldığını yenilemek istiyoruz. Akıncı Üssü'nde pilot olarak görev yapması yeni olmadığı gibi, olay günü darbe faaliyetine katılacağı, darbe faaliyeti içerinde bulunacağı, bunun hazırlık eylemlerine katıldığı yönünde herhangi bir irade, tavır ve davranışı gösterir hiç bir eylemi yoktur. Adına toplantı yada brifing diye iddianameye yansıtılan bu toplantıların kamera kayıt görüntülerini, kendisi de ifade etti dijital ortama aktarmadan, telsiz görüşmelerinin dijital ortama aktarılmadan kabul etmeyeceğini söyledi ancak, şöyle biz yine bunu ek ifadede, icra harekat odasındaki görüntüleri yine orda ilk defa gördük. Dolayısıyla üçüncü bir göz olarak baktığımız zaman, bu toplantılardan, yani o görüntülerden tam tabiriyle şöyle ; alelacele, gayet karışık, içeriye giren çıkan kişinin belli olmadığı, bir gizlilik bir derli topluluğu gerektirmenin dışında daha çok görev dağılımı havasında ayak üstü bir görüşmenin ve bilgilendirmenin yapıldığı açık olan görüntülerdir bunlar. Dolayısıyla uzun uzadıya bir görüşmenin yapıldığı bu konuda darbeyle alakalı bir faaliyetin gerçekleştirildiğine delil teşkil edebilecek durumda değildir. Yapılan toplantılar eğer bir darbe faaliyeti hazırlığı görüşülmesi aşamasındaysa niye bu kadar kısa sürelidir, niye bu kadar dağınıktır, onu sorgulamak gerektiğini düşünüyoruz. Bununla alakalı da müvekkil bakımından bu hususun evveliyatının ne tarafa dayandırılacağı ve hangi delillerle bu işin ispat edileceğini de sormak istiyorum. Devamla askeriyedeki ilk verilen eğitimin, verilen emre kayıtsız şartsız itaat etmiş olması, böyle bir disiplinal durumun olması, aynı zamanda askerlik iç hizmet kanununda da bunların açık açık yer almış olması sebebiyle kanunla bağlı

Nordic

Monit

or.com


olarak belirlenmiş olması sebepleriyle, bir iki cümle şunlardan bahsetmek istiyorum. Askeri disiplin içerisinde emir sorgulanmadığını, hatta ilk etapta verilen emrin uygulanması yönünde olduğu bir disiplinal durumun dünden bugüne değişmesi veya bunun sorgulanması aşamasında bu yargılamalarla alakalı meşru bir zemin hazırlığı kaygısı güttüğü için kabul etmediğimizi ifade ediyoruz. Emri almış, emri uygulamıştır. Açıkça kanunsuz emir olduğuna dair, duyduklarına dair herhangi bir şekilde bir beyanları yoktur, bunu ispatlayan bir delil de bulunmamakta. Burda emirlerin yazılı sözlü olup olmadığıyla alakalı durum tartışılıyor. Yine İç Hizmet Kanunu 32.maddesinde; ağızdan veya yazılı olarak verilmesi hususundaki taktir amire aittir diye bir hüküm var. Bu hüküm sebebiyle de emre mühim olup olmadığının, olay günü mutad dışı bir uygulama olmasının anlaşılması yahut o ana değin, hiç karşılaşılmamış bir harekata katılım sağlanmış olup olmadığının sorgulanması gerekiyor ki, bunlar asker kişiler, buraya çıkan her asker de bu yapılan işlemlerin Tmh adı altında defalarca yaptıklarını, olağanüstü herhangi bir şekilde bir şeyin olmadığını ifade etmişlerdir. Tmh faaliyeti için koordine edilen bir grup için yazılı emrin mümkün olmadığı daha önce defalarca denenmiş olmasının yanında böyle bir uygulamasal varlığın suç işlemek için kullanılmış olması halinde kişinin kastı olduğu bilinmeden yada bu ispatlanmadan, hukuk devleti ilkesinde kişiyi bu durumun ne kadar bağlayacağını da taktirlerinize sunuyoruz. Bahsedilen toplantılar dışında, bir de uçuş yaptığı esnada Cumhurbaşkanlığı uçağını önleme amacıyla uçtuğuna dair iddia bulunmakta ; buna ilişkin telsiz konuşmalarının dayanak gösterilmiş olması karşısında iş bu kayıtların müvekkil lehine de açık bir biçimde delil oluşturabilecek durumdayken, kasıtlı olarak kopyala yapıştır şeklinde yapılmış olması sebebiyle oluşturulan suçlu psikolojisi veya suçlu olduğuna dair algı nedeniyle kabul etmediğimizi ifade ediyoruz bir kez daha. Darbe faaliyeti içinde olan bir kişinin, özellikle de Cumhurbaşkanlığı uçağını önleme girişimi içerisinde olacak bir kişinin en azından kullanacağı uçağı kendi iradesiyle belirleme fırsatı ve istemi olması gereklidir, ki böyle bir görevle alakalı, evveliyatlıyla ilgili herhangi bir şekilde bir bilme, isteme iradesi var ise yada bunu yapmak isteyen kişilerin bununla alakalı belirlediği bir takım isimlerin olmuş olması gerekiyor. Müvekkil zaten ataması yapılmış ve aslında her şekilde hayatını, 15 Temmuz orda son görev günü olarak belirlemiş ve son kez verilen emri, Tmh olduğu için o da verilen emri uygulamak için orda kalmıştır. Dolayısıyla müvekkilin bu yöndeki yapmış olduğu beyanların tamamına katılıyoruz, ayrıca benim de onunla birlikte yaşadığım süreç olan ek ifadede de öğrendiğimiz, Cumhurbaşkanlığı uçağını önleme şeklinde, orda çok detaylı bir ifade var idi, bugün de zaten savunmasında buna yer verdi. Tam anlamıyla orada bugünkü kadar düzenli olmayıp, ses kayıtlarının dinletildiği, ardından tek tek dinletilip soru-cevap şeklinde gelen bir ifade alma şekli vardı. Alınan ifadede basına yansıyan halleriyle bize gösterilmiş olup, sadece soru-cevap şeklinde, şunu söylemişsin, bunu söylemişsin tarzında bir ifade alma şekli olduğu için, kendisi askeri terminoloji bakımından önlemeden anlaşılmış olan mantığın ne olduğunu, sadece engelleme amacı olmayacağını, orda da harala gürele biz bunun açıklamasını yapmak durumunda kaldık. Bunu söylemişsin şeklindeki ifadelere istinaden. Ses kayıtlarıyla birlikte bunla karışık söylemlerle ilgili burada da dinletildiği için kendisi bununla alakalı bilirkişi incelemesi istemekte, aynı şekilde biz de dijital ortamda bunların aktarımının sağlanmasını istiyoruz. Cumhurbaşkanlığı uçağının önlenmesi maksadıyla uçtuğu iddiasına şöyle bir parantez açmak istiyorum. Bahse konu uçaklar askeri radara bağlı olup, merkez üssü Ankara Esenboğa olup, bunların izleri de ilgili birimlerde mevcut olmaktadır. Müvekkilin havada olduğu ve önlemeye ilişkin iddia edilen telsiz konuşmalarının müvekkilin telsizine düştüğü saatte, Cumhurbaşkanlığı uçağının havada olmadığı aşikardır. Radar izleri ortaya çıkarıldığında, böyle bir görevin yapılmadığı da ortaya çıkacaktır. Bu sebeple biz askeri radar kayıtlarının incelenerek, havada Cumhurbaşkanlığı uçağının olup olmadığının da araştırılmasını istiyoruz. Burda yine sizin sorduğunuz soruya göre başkanım, 2-1-0 başında, güneybaşında nereye gidiyordunuz, nereye varacaktınız sorunuza istinaden birleştirilen ifadelerden şunları

Nordic

Monit

or.com


söylemek istiyoruz. Şimdi müvekkil şununla da suçlanıyor ; Gökhan Şahin Sönmezateş'in Cumhurbaşkanı'nın kaldığı otelde Ankara'da gönderilen 2 adet F16 uçağı göndererek, Cumhurbaşkanı'nın kaldığı otelin fotoğraflandığı ve darbenin yönetim merkezinin Akıncı olduğu yönündeki Sönmezateş'in ifadesi sebebiyle, o gece kaldırılan 2 adet F16 uçaklarından birini uçuran pilot olarak suikast teşebbüsü suçunu işlediği iddia edilmiştir. İş bu iddiayla birlikte F16 uçuran müvekkilin böyle bir girişim ve istekte bulunduğunun açıkça ortaya konması gerekiyor. Hts kayıtlarına bakıldığında görüşme yaptığı isimlerin iş ilişkisi içinde olduğu isimler olduğu açık olup, darbe faaliyetini bilmesi ve içinde olmasını açıklayacak, bizleri de ikna edecek herhangi bir delil değerlendirmesi bulunmamakta. Yine 20/09/2016 tarihinde Gökhan Şahin Sönmezateş'in Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı'na vermiş olduğu ifadesi var. Kendisi şöyle der; " Bana söylenen Cumhurbaşkanı'nın bindirileceği uçağın askeri bir uçak olup, Dalaman Askeri Havalimanı'nda bekliyor olacağı idi." yine devamla Semih Terzi; " Saat 22:00 civarında Diyarbakır'dan havayoluyla Ankara'ya geliyor ve saat 2:00'de, daha henüz Özel Kuvvetler Karargahı'na girmeden öldürülüyor. Biz ise Semih Terzi öldükten sonra yaklaşık 20-25 dakika sonra Cumhurbaşkanı'nın orada olmadığı bilindiği halde Marmaris'e yönlendiriliyoruz" demekte. Askeri radar izlerinin konulduğu dosya içerisinde Ata uçağının havada bulunduğu, birkaç pilotun uçak izlerinin olduğu bir klasörden görmüştüm ben bunu. Ata uçağının havada bulunduğu saatin 2:35 olduğu görünüyor. Müvekkilin havada uçtuğu saat 00:19 ile 1:38 arasıdır. Bu saatler aralığında da Cumhurbaşkanı'nın uçağı olmadığı açıktır. Bu şekilde iddia edilen anlamda herhangi bir eylem de gerçekleşmemiştir. Adil yargılanma ve masumiyet karinesi ve şüpheden sanık yararlanır ilkeleriyle alakalı olarak da birkaç açıklama yapıp, savunmayı bitirmek istiyorum. Suçun nitelendirilmesi için makul şüphenin, nedir makul şüphe ? Akla mantığa uygun şüphe demektir. Yani makul şüphenin yapılan muhakemede delil araçlarının tartışılması sonucu yenilerek hakime kanaate ulaşmasına bağlıdır, birinin suçlu olarak nitelendirilmesi. Peki müvekkilim açısından masumiyet karinesi nerelerde uygulandı ? Henüz hakkında bir iddianame bulunmaz iken, daha olaydan yani 15 Temmuz'dan 3-4 ay sonra, biz tüm medya organları kanalıyla, bunun içerisinde gazeteler, internet haberleri dahil olmak üzere heryerde müvekkilimin ismi darbeci pilot, vatan haini pilot diye geçirildi. Bugün burada kabul etmediğimiz telsiz dikta konuşmaları basına sızdırılmış, sözde soruşturma aşaması boyunca alınan gizlilik kararı nedeniyle dosya aslında sadece bana, yani bizlere avukatlara kapatılmıştı. Şu anda burada da darbeci değiliz, vatan haini hiç olmadık diye kendimizi ispatla ve ısrarla ve büyük kararlılıkla bu mücadeleyi veriyoruz. Sonuç olarak ne olmuştur ? Daha en başında henüz iddianame hazırlanmadan müvekkilim suçlu, kirli, darbeci ilan edilerek adil yargılanma hakkı da ihlal edilmiştir. Vatanı için çok sevdiği mesleği için de iki çocuğundan en büyük olan kızını bu kendi eşinin beyanları aslında, en büyüğü olan kızını olağan, olağanüstü görevlerle birlikte mesleği gereği büyümesine yeterince tanık olamamış, ikinci çocuğunu ise karşınızda 19-20 aydır tutuklu olmuş olması sebebiyle büyümesine dahi şahit olamamıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin masumiyet karinesine ilişkin yarattığı içtihatlarda, adil yargılanmanın alt unsurlarından biri olan şüpheden sanık yararlanır ilkesi ve masumiyet karinesine ilişkin bir iki karar var, çok kısa bahsedeceğim. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 1988 tarihli İspanya kararı var, burada Bayboto isimli bir şahıs var, Barcelona'daki evinde bulunduğu sırada havagazı işçisi kılığındaki iki adam evine girmiş, üzerine bomba bağlayarak bunun nasıl çıkarılacağının gösterilmesi karşılığında fidye istemişlerdir. Bombanın patlaması sonucunda Baybuto ölmüştür. Katalan milliyetçisi bir terör örgütü üyesi olan ve göz altına alınan Martinez isimli bir kişi de polise vermiş olduğu ifade de, başvurucu 3 sanığı da tanıdığının, kendisine fidye aldıktan sonra sökülebilen bir patlayıcının üretildiğini ve bunun üzerinde uygulayacakları da ilk kişi olarak Baybulto'yu seçtiklerini ifade ederler ve bunun üzerine soruşturma başlar ve terörle mücadele kanunu kapsamında bu 3 sanık uzun süre gözaltı ve tecrit haline maruz bırakılır. Sanıkların

Nordic

Monit

or.com


avukatlarıyla görüşülmesine izin verilmez, hazırlık aşamasında da sanıklar ikrarlarının polis tarafından yapılan işkence neticesinde elde edildiğini beyan ederler. Yargılama aşaması boyunca da sanıkları daha önce tanıdığını söyleyen ve daha sonra ifadesini değiştiren bay Vanderal'le yüzleştirilmezler. Neticede kasten adam öldürmek suçundan yargılanır, mahkum olurlar. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu kararda adil yargılanma ilkesinin ihlal edildiğine, ancak masumiyet karinesinin ihlal edilmediğine karar vermiştir. Yine benzer bir şekilde 2001 yılında verilmiş bir karar var. Burada da şüpheden sanık yararlanır ilkesine yer verir, aynı zamanda da masumiyet karinesini tanımlar. 95 yılında meydana gelen bir kazada kaza sonucu kendisine çarpan araba sebebiyle yaralanan bir kişi vardır. Bunun arabanın marka ve modelini polise bildirir, ancak sürücünün cinsiyeti dahil kimliğini dahi bilmediğini ifade eder. Olay günü polis yapmış olduğu soruşturmada mağdurun bildirdiği aracın, başvurucu sanığın annesinin adına kayıtlı olduğunun, annesiyle birlikte yaşadığı evin önünde park ederek bulur. Sanığın annesi polise, arabanın maliki olduğunu, kazanın meydana geldiği esnada, kendisinin kullanmadığını, ancak aile fertlerinin de değişimli ve dönüşümlü olarak bu aracı kullandıklarını beyan eder. Olacak ya, sanık sandalyesine biri oturtulacak, dolayısıyla polis evi aramak ister, başvurucunun evde olmadığını, yatağının da hiç bozulmadığını ve daha sonralarında da uzaktan izlemiş olması halinde eve çok uzun zamandır gelmediğini raporlayan, bunu da ön kabul ve genel gözlemleriyle arabayı asıl kullanan kişinin başvurucu sanık olduğuna karar verir ve nitekim bu raporuyla birlikte mahkemeden yargılama aşamasında kendisine ceza aldırmayı başarır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu dosyada masumiyet karinesinin ihlal edildiğini ve şüpheden sanığın yararlanır ilkesinin ihlal edildiğine karar verir. Şimdi biz bu olayı neden anlatıyoruz ? Tabi ki müvekkile isnat edilen suçlamalar bu iki olaydaki kadar basit olsaydı diyebilecek durumdayız. İzahı ve anlatması daha da kolay olurdu diye de düşünmüyor değiliz.

Başkan : Bir sessiz olalım.Sanık Oğuz Alper Emrah müdafi Av. Figen Şahin devamla : Her iki olayda,

meskur dosyamıza benzer nüanslar bulunmakta. Şöyle, müvekkil hakkında Anayasal düzene karşı gelmek, darbe teşebbüsü içinde bulunmak ve diğer tüm iddialar için sadece olay günü Akıncı'da bulunduğu ve bizce bakıldığında aslında o günkü uçuş planları ve projesi için hazırlık içinde bulunduğu ve toplantıya da bu şekilde katılmış olduğu iddiasıyla birlikte 19 aydır, 20 aydır tutuklu olmuş olması. Evveliyatıyla yada ardılıyla alakalı böyle bir girişimde bulunduğunu kanıtlar herhangi bir delilin bulunmaması. Burada vermiş olduğu beyanlarıyla alakalı, hts kayıtlarıyla alakalı, ifadelerinde herhangi bir çelişik durumun olmamış olmamış olması. Ayrıca birinin de çıkıp sadece bu dosyaya o maddeden, olmazsa başka bir maddeden de zaten yargılar, cezayı veririz diye böyle torbalama şekilde, bir tanesinin çıkıp müvekkilin adını vererek, ben mahrem imamıydım bunun, bunları da ben bu şekilde yetiştirdim diyip, hiç olmazsa örgüte, örgüt suçlamasından yargılamayı yapar, cezayı veririz şeklinde bir anlayışla hazırlanmış bir iddianame var. Şimdi şöyle bir şey var; bu şekilde itirafçı ve gizli tanık konumunda olan kişilerin beyanlarının nasıl ve ne şekilde alındığı basına yansıyan bir haberle ortaya çıkarılmıştır. Haber şöyle diyor ; Doğuanadolu'da geçen darbeye teşebbüs davasında soruşturma aşamasında gizli tanıklık yapan ve cemaat abisi olarak bilinen Fetö mensubu olduğunu da kabul eden, tüm yaşantısını da bu aşamada anlatan ve kendisinin de yaşadığı kentte kendisine bağlı olduğu askerlerin adını vermiştir. Yargılama aşamasında aynı gizli tanık mahkemeye çağrılır. Mahkeme başkanı tarafından, evet anlat bakalım, sen bu sanıklar hakkında ne bilirsin ? Diye sorulur. Gizli tanık, tanımıyorum ben onları der. Tanık ise, ben tanıdıklarım. Başkan ise soruşturma aşamasında sen bunları tanıyorum dedin diye sorar. Tanık da, ben tanıdıklarımı bilgisayardan gösterdim, sonra darbe davasında içeride olanlar var, zaten onlar darbeci, ceza alacaklar, onların da adını ver, çıkaralım seni dediler. Cezaevinde çekilmiş fotoğraflarını gösterdiler, ben de tanıyorum dedim, isimlerini de

Nordic

Monit

or.com


kendileri yazdılar. Bu beyanların, başkanım daha devamı var, mutlaka okuyanlar da vardır bunu. Bununla alakalı, tek kelimeyle yani ürkütücü ve korkunç. Yani bu şekilde gizli tanık olan, itirafçı olan kimselerin beyanlarının bu şekilde alınması, birilerinin isimlerini zorla verdirtilmesi neticesinde kazandırılmış bir dosyadır Sinan Kurt'un ifadesi bu dosyada. Dolayısıyla bu beyanlara istinaden elde edilen, isnat edilen hiç bir suçlamayı kabul etmediğimizi bir kez daha ifade ediyoruz. Ayrıca bizim açımızdan da artık içimizde bir şüphe var, bu şekilde alınan tanık itirafçı beyanları baz alınarak isnat edilen suçlamanın hiç bir hukuki ve yasal tarafı da olmadığını söylemek istiyoruz. Adli yargılanma ilkesinin tahdidi olmamak şartıyla yasayla kurulan, bağımsız, tarafsız yargı yeri tarafından makul süre içerisinde açık ve aleni, adil olarak yargılama faaliyetinin gerçekleştirilmesidir diye tanımlanmış diye bir ifadesi var Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde. Bu ilkeler ışığında şunu da ifade etmek istiyoruz; açık ve aleni olma unsurunu taşıyan yargılama faaliyetinde sanık yakınları duruşmaya alınmamıştır. Salt sanık yakınlarına gösterilen bu tutumun kendisinin de masumiyet karinesine ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine açık ayrıca düşünmekteyiz. İş bu içerikte içsel ve dışsal bir koruma sağlar. İçsel koruma, yargılama aşamasında hakimlerin yargılamaya başlamadan önce zihinlerinde sanık ile ilgili herhangi bir şekilde hiç bir olumsuz düşünce taşımamalarını, yargılama sürecinde de dışsal etkilere kapalı olmasını ifade eder. Dışsal koruma ile sanığın gerek yargılama makamları dışında kalan resmi makamlar tarafından, gerekse medya aracılığıyla kamuoyu tarafından ikinci bir yargılamaya tabi tutulmasının önlenmesini amaçlamaktadır. Medyaya yansıyan, internete düşen haberleri soruşturma aşamasında, burada da cezaevinden duruşma salonuna kadar bir dizi halinde basına açık bir biçimde tek tek yürütülerek getirilen müvekkilin, gerek kovuşturma aşamasında masumiyet karinesi de ihlal edilmiştir. Yani müvekkil soruşturma aşamasında hakkında yapılan haberlerle kamuoyunda mahkemesi kurulmuş, yargılaması da yapılmıştır. Sizin mahkemenizde yargılama yapılmadan ilk yargılamasını zaten mahkemeniz dışındaki makamlara vermiştir aslında. Belirttiğimiz sebeplerle, toparlıyorum, izah ettiğimiz hususlar ışığında iddianamedeki hiç bir iddiayı kabul etmediğimizi, askeri radar kayıtlarının incelenmesini, telsiz dökümlerine ilişkin bilirkişi incelemesi yapılmasını ve özellikle başkanım bunu daha öncelikli olarak talep ediyorum, kamera ve yüksek tehlikeli tutuklu sıfatının artık gereği olarak kamera kaydı altında görüşmek istemiyoruz. Bu konuda lütfen kararınızla alakalı, biz cezaeviyle alakalı bu durumu burda çözemiyoruz, onlar da mahkemenin yetkili olduğunu söylüyorlar, bu kamera altında görüşmeye ilişkin kararın kaldırılmasını talep ediyoruz. Müvekkilin uzun tutukluluk süresi göz önünde bulundurulmuş olması ve zaten soruşturma aşamasında hakkında herhangi bir yakalama kararı olmadan, Savcılığa bilgi verme amaçlı gelip tutuklu olarak burda 19 aydır tutuklu olmuş olması sebebiyle katalog, tutuklu kalmasını gerektirecek sebeplerin burda yer almadığı gerekçeleriyle birlikte tahliyesine karar verilmesini talep ediyoruz.

Sanık müdafiine katılma talepleri yönünden soruldu: Takdir mahkemenindir dedi.Sanığın nüfus ve sabıkasızlık kaydı okundu, soruldu: Doğrudur, bana aittir dedi.Sanığa katılma talepleri yönünden soruldu: Reddediyorum dedi.

Sanık Selahattin Yorulmaz huzura alındı.Sanık Selahattin Yorulmaz'a CMK'nın 191/3-c maddesi gereğince, yüklenen suç

hakkında açıklamada bulunmamasının yasal hakkı olduğu belirtilerek, CMK.'nın 147 ve 150 maddesindeki yasal hakları anlatıldı.

Sanık Selahattin Yorulmaz'dan soruldu, haklarımı anladım, savunmamı müdafim ile birlikte yapacağım, dedi.

SANIK SELAHATTİN YORULMAZ, SESLİ VE GÖRÜNTÜLÜ SAVUNMASINDA : Başkanım öncelikle geçen hafta dilekçe verecektim ben bu delillerle

Nordic

Monit

or.com

Documents

NordicMonitor · 2020. 11. 24. · Sanýk Oðuz Alper Emrah huzura alýndý. Sanýk Oðuz Alper Emrah'a CMK'nýn 191/3-c maddesi gereðince, yüklenen suç hakkýnda açýklamada