Upload
vucong
View
231
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
Sevgili Seçmeli Dersini Alan Biyoloji Öğrencilerim! Üniversitemiz senatosunun ders ve sınavlar için aldığı yeni kararlar gereği ve öğrenci arkadaşlarımla 10.02.2012 tarihine kadar yaptığım görüşmelerin ve telefon konuşmalarımın farklı, yanlış veya eksik anlaşılmaması için telefon görüşmelerimde verdiğim bilgileri dikkate almayınız. Sadece bu yazılı bilgileri dikkate alınız (alınacaktır).Sadece Dersine Girdiğim Öğrencilerim gerekirse benimle görüşebilirler.1-Vize Sınavının Notu; Bu notlardan sorulacak sorulardan aldığınız not olacaktır. 2-Final Sınavının Notu; Dersi işlediğimiz saatlerde verilen biyoloji kitaplarından oluşturulan grupların ilgili biyoloji kitabından hazırlayacağı kavram ödevlerinden verilecektir.
-Biyolojik Kavramlar Seçmeli Dersi Ödeviniz Finale %100 etki eder. -Final yazılı sınavı yerine Bu ödeviniz 100 puan üzerinde değerlendirilecektir. Ödev hazırlayış şekli; A-Her grup kendisine ait biyolojik kavramlarla ilgili bilgiler; internetten, kütüphane, sanal ve yarı sanal medya ortamlarındaki kaynaklardan edinilecektir. Biyoloji eğitimi web sayfasındaki film ve görüntülerden de yararlanılabilir. B-Her kavram için bir klasör içinde görüntüler, videolar ve Word dosyası yer alır.
C-Pul resim ve görüntüler geçersiz sayılacak orta boy (en az 400X 350 ve üzeri görüntüler) ve büyük boy görüntüler dikkate alınır. Gerekse çok büyük boy görüntüler Photoshopta küçültülebilir. Kavram klasörü içinde 1 den fazla görüntü varsa, örneğin Fotosentezle ilgili 3 görüntü varsa; Fotosentez klasörü içinde fotosentez1, fotosentez2, fotosentez3, görüntüler, fotosentez 1 video, fotosentez2 vido ve fotosentezle ilgili tanımları içeren bir Word 97-2003 kayıtlı. doc dosyası bulunur. D-Her grup hazırladığı kavramların klasörleriyle biyoloji kitabında kavramların geçtiği yerler ve eksik ders etkinlik ve/veya laboratuvarları için eleştirilerini hocasıyla tartışarak çözümler önerecek. E- Bu işlemlere girişmeden önce teknik ve pratik yardım için tüm grup Mart 2012’de dersler başlamadan önce Şubat ayı sonu ve Mart başı arası yüz yüze ders hocasıyla görüşmek için randevu isteyecekler.
Ödevin Önemi; Sevgili arkadaşlar! Geleceğin öğretmenleri olarak hepimizin; öğrenim, öğretim ve eğitim hayatında edindiği ve araştırdığı ya da araştıracağı bilgileri; öğretim kurallarına uygun disipline ediş mantığını alışık tepki haline getirişi hayatınıza uygulayıp ve rehber biyoloji öğretmenleri oluşunuz farzdır. Bu Ödev İlerde Biyoloji Öğretmenleri ve Birer Biyolog Olarak Biyoloji İle İlgi Lise Seviyesindeki Temel Kavramları;
A-Nerelerden nasıl ve hangi yöntemlerle toplayacağınızı yaşayarak pekiştirişiniz, B-Topladığınız kavramları ve materyaller; öğretim,, öğrenim ve eğitimde sunum için nasıl disipline edeceğinizi,C-Öğrendiğiniz kavramları yaşam döngünüze nasıl uygulayacağınızı,D-Yaşam döngünüze uygulayabildiğiniz biyolojik bilgi ve kavramlar oranında rehber biyoloji
öğretmeni olabileceğinizin farkındalığını kavrayışınız bakımından çok önemlidir.Bu nedenlerden dolayı ödevi ciddiye alışınızı önemle rica ediyorum. Siz değerli genç öğretmenler seçmeli dersinizde beni tercih ettiğiniz için size yararlı olma
temennisiyle sevgi ve saygılarımı sunarım. Allah CC’DEN Dualarımla.
Sevgili Öğrenciler Size Önerilerim, 1.A-Verilen Linkleri Kopyalayıp Vizede Sorumlu Olduğunuz Ders Notlarınızın word sayfasına ilave ederek ya da yapıştırın.
B-Üniversite Sitesindeki İnternet Sorunlarının ya da sitenin çökmesi olasılığı halinde ilgili linklere ulaşım sorunlarını garanti edecek şekilde kopyalayıp word sayfasına yapıştırıp ulaşımı deneyin. 2. A-Ders notlarınızı çalışırken kenara kısa notlarını yazıp başlığını kendinize sorun (Tıklayın).
B-Verilen soru örneklerini dikkatle inceleyiniz (Tıklayın)
1
C- Sınavda size çoktan seçimli/seçmeli sorular içinde yanlış ya da eksik şıkkı bulunuz veya işaretleyiniz ve/veya verilen paragrafa en uygun bir başlık yazın şeklinde sorular sorulacaktır
D-.Ders hocanız olarak, ders notlarınız çerçevesinde sınavda sorduğum ve/veya başlığını sorduğum paragrafları ortak payda niteliğinde temsil edecek başlıkları sınavda yazarsanız yanıtınız olumlu kabul edilir. İllaki ders notunuzun başlığı tek ve tek doğru yanıt koşulu mantıksal olarak esnetilmişidir. Önemli olan sizin o paragrafı doğru algılayıp doğru başlığa tevhit edişinizdir. Allah CC’DEN hepinize istendik hayırlı sınav sonuçlarını dilerim.
Derse Devamın Önemi ve Gerekliliği; -Var olan uygulamalarda Teorik derslerde %70 uygulamalarda %80 devam zorunluluğu vardır.
1-Derse devam öğrencide işini ve görevini yapabilme alışkanlıklarını geliştirir.
2-Öğrencide ders akışını, iş hayatı/yaşamın güncelliğini ve değişimin önemini takip ediş alışkanlığı ve
alışık tepkileri (refleksleri) geliştirir.
3-Öğrencinin ne kadar sorumluluk taşıdığının belirteçlerinden ya da göstergelerindendir
4-Mezun olduktan sonra mezuniyet not dizgesi (transkriple) ya da belgesi ile beraber öğrencinin her
derse kaç saat devem ettiği, kaç saat devam etmediği ve kaç saat rapor aldığı belirtilmelidir. Varsa
ikinci iş ve özel haller belirtilmelidir.
5-Devam durumu öğretmen atamalarında, işe alımlarda baş vurulan ya da dikkate alınan belgelerden
biri olmalıdır.
6-Devamsızlık sınırının üstünde derse devam ettiği belli saat karşılığında öğrenciye sorumluluk
taşıması nedeniyle puan verilmelidir. Devamsızlık hakkını sınırda kullanan öğrenciye derse devam
puanı verilmemeli 100 üzerinde aldığı not ya da puanı baz alınmalı.
7-Öğrencinin dersi dinleme ve tartışmalara katılması bedelinde 5-10 kanaat puanı verilmeli, bu
eylemlere katılmayan öğrenciye sınavda 100 üzerinde aldığı not ya da puanı baz alınmalı.
Öneri;- Öğrencinin devamsızlık hakkını tek havuzda toplayarak (16 haftada/20 gün) bir dersten diğerine
aktarabilmelidir. Yani devamsızlık hakkını toplu olarak dersler arasında aktararak kullanabilmeli.
- Kız öğrencilerin ayda bir ya da iki gün (istediği günler) özel halleri nedeniyle derse gelmedikleri halde
derse geldi gösterilmelidir.
- Belki de derse devam zorunluluğu olmamalı, uygulama ve etkinliklere belli bir oran verilmelidir.
- Belki de devam zorunluluğu oranı her derse özgü olmalıdır.
- Belki de bazı derslerde devam zorunluluğu olmalı bazı derslerde olmamalıdır.
- Belki de öğretmenin tercihine bırakılmalıdır.
- Bu olasılıklar uzman heyetlerce tartışılmalı gerekçeleriyle yeddi yeminle rapor edilerek uygulamaya
konulmalıdır. Gerekirse uygulamalardan sonra gerekçeli raporla ve yeddi yeminle değiştirilmelidir.
- Bu şekilde öğrencinin fıtratı, ahlaki ve sorumluluk taşıma oranları hakkında bilgi edinilmiş olur.
Öğretim, Öğretim Süreci ve Öğretilen Şeyin Önemi ve Gerekliliği Bilinci, Hayata Doğru, Liyakatli ve Peygamberi Ahlaklı Uygulanışıyla İlişkisel Tamamlanış; Bir kavramı, konuyu, dersi… Vb her
şeyi hedef kitleye öğretmek için verilen ve öğretilen her şey öğretimdir. Öğretim devamınca geçen süre
ve verilen her şeyin birlikteliği öğretim sürecini ifade eder. Öğretim için öğretilen her şey + geçen
zaman=Öğretim süreci. Öğretilen şeyle ilgili tüm olanaklar kullanılarak, öğretilen şeyin hayata doğru,
2
liyakatli ve peygamberi ahlakla ilişkisel örnekleri ve uygulamaları yeterince verilmişse öğretim
tamamlanmıştır.
Ör. yemekten önce ve sonra el yıkamanın gerekliliğini gerekçeleriyle öğrenciye sunmak. Gerekirse
ellerimizle temas ettiğimiz, para, sıra, koltuk, bant… Vb alınan numunelerdeki mikroskobik canlılar
mikroskopla gösterilmeli. Buna ilave olarak yemeklerden sonra ellerimizi ve ağzımızdaki yemek
artıklarının mikroplar için besi yeri olduğunu kanıtlayıcı görsel ve işitsel sunularla öğrencilerin
öğretimine yardımcı olmak…
Öğrenim, Öğrenim Süreci ve Öğrenilen Şeyin Önemi ve Gerekliliği Bilinci, Hayata Doğru, Liyakatli ve Peygamberi Ahlaklı Uygulanışıyla İlişkisel Tamamlanış; Öğretim süresince hedef kitle
tarafından öğrenilen her şeydir ya da hedef kitleye öğretilen şeyle ilgili öğrenilenlerin tümü öğrenimdir.
Öğrenim devamınca geçen süre ve öğrenilen her şeyin birlikteliği öğrenim sürecini ifade eder.
Öğrenilen her şey + geçen zaman=Öğrenim süreci. Öğrenilen şeyle ilgili tüm olanaklar kullanılarak,
öğrenilen şeyin hayata doğru, liyakatli ve peygamberi ahlakla ilişkisel örnekleri ve uygulamaları
yeterince öğrenilmişse ya da öğretilen şey hayata uygulanabilir seviyede öğrenilmişse öğrenim
tamamlanmıştır.
Ör. Ellerimizi gerekli zaman ve koşullarda doğru yıkmayı öğrenmenin önemine inanarak hayata
uyguladığımız zaman öğrenim gerçekleşmiştir. Eğer bu öğrenim alışık tepki (refleks) ve alışkanlık
sorumluluğu ile pekişmemişse eğitim gerçekleşmemiş sayılır. Eğer bu öğrenim alışık tepki (refleks) ve
alışkanlık sorumluluğu ile pekişmemişse eğitim gerçekleşmemiş sayılır. Öğretim, öğrenim ve eğitimde;
bir kavramın ve/veya bilginin zihindeki karşılığı; fert ve/veya toplumun hayat döngüsünde (dinamik
hayatında) hayata güncellenerek uygulanabilir konumda değilse kavram, düşünce yanılgısı ve
eksikliğine neden olabilir. Demirkuş 2011
Eğitim, Eğitim Süreci ve Eğitimle Öğrenilen Şeyin Yaşantıya Doğru, Liyakatli ve Peygamberi Ahlaklı Uygulanışıyla İlişkisel Tamamlanış; Öğretim ve Öğrenimle verilen ya da öğretilen/öğrenilen
şeyin hayata uygulanışı geçerli gerekçesiyle ve bilinciyle kavranarak alışık tepki (refleks), alışkanlık
haline gelmişse/getirilmişse ve hayata doğru güncelleniyorsa eğitimi tamamlanmış anlamına gelir.
Ör.Ellerimizi gerekli olduğu zamanda, temiz su ve sabunla yıkmayı alışkanlık ya da alışık tepki haline
getirmişsek doğru el yıkma eğitimi hedefine ulaşılmış ya da eğitilmiş sayılırız. Ancak peygamber
ahlakıyla ilişkisel eğitim tamamlanmamıştır. Bunlara ilave olarak elleri ifrat ve tefrit derecesin de
yıkmanın kişiye ve çevresine; israfın, zararın ve haramın bilinci konusunda da eğitimimiz gereklidir.
Yani ellerimizi fazla su ve sabunla yıkmak, gerekmediği halde aşırı su ile sık sık ellerimizi yıkamak,
fazla su ile abdest almak, kirli su ile ellerimizi yıkmak ya da ellerimizi gerektiği koşullarda yıkamamanın
sonuçları, zararları uygulamalı örneklerle öğrenip istendik alışık tepkilerimiz ya da alışkanlıklarımız
gelişmişse öğrendiğimiz “el yıkama” eylemi eğitimi peygamberi ahlakla ilişkisel hedefi tamamlanmış
demektir. Bu “el yıkama” eylemi mantığının peygamberi ahlakla ilişkisel aşamalarının; öğretim,
öğrenim ve eğitimle sunulan her bilgi birimi için uygulanarak verilmelidir. Yani öğretim, öğrenim ve
eğitimin her aşamasında sunulan her bilgi biriminin Rahmani (peygamber ahlaklı) uygulanışı ve tersi
(insani/hüsrani, cahili, vahşi, hayvani, şeytani ... Vb) durumların sonuçları açık ve net bir şekilde bir ara
da örnekleri ile uygulamalı öğrenciye verilmelidir. Ör. öğretim öğrenim ve eğitimle peygamber ahlaklı;
3
doktor, yüklenici (müteahhit), inşaat mühendisi, mimar mühendislerin depreme dayanıklı; ev, bina,
yapı hazırlayışı ile tam tersi ya da kapitalist ahlakı olanların hazırlayacakları ev, bina, yapıları
günümüzdeki eğitim sistemlerinin ürünü meslektaşları insanlarla ilişkilendirip hayata güncelleyin.
Peygamber ahlaklı ebeveynlerin çocuklarına gelecek hazırlayışı ile tam tersi kapitalist ahlakı olanların
çocuklarına hazırlayacakları geleceği günümüzdeki eğitim sistemlerin ürünü insanlarla ilişkilendirip
hayata güncelleyin. İnsanların; düşünsel, zihinsel, nesnel, sanal… Vb ürettiklerinin içindeki istenmeyen
ya da enkazdan daha istendik ve peygamberi sonuçların alınışı için istendik kurallar ve uygulayışları
tefekkür ederek ve geliştirerek hayata güncelleniş insanlık öğretim, öğrenim ve eğitiminin en önemli
hedeflerinden bir olmalıdır. Ör. Tüm bildiklerinizi amaçlı bir işletim sistemi olarak eğitimle; Cengiz
Han'ca, Nemrutça, Firavunca… Peygamberi ahlaki sistemi olarak siber robotlarınıza, siber eşlerinize,
siber arkadaşlarınıza… çocuklarınıza ya da hükmünüzdekilere yükleyin. Sonuçları karşılaştırıp
insanda peygamberi ahlakın vazgeçilmezleri konusunda bazı yargılara varın. Örneğin; yer küresi doğal
ve yapay yaşam ortam simülasyonu içinde Siber eşlerinizi sanal ortamda seçip yeterince flört ederek
istemlerinize ait döngülerin bilgisayar doküman kaydı bittikten sonra nesnel siber eşinizi sipariş
verebilirsiniz.Aynı durumu; değer yargılarınıza uygun siber geyşalarınız, İslami ahlaklı Müslüman siber
eşleriniz, siber ev hizmetçileriniz, siber bilginleriniz, siber iş arkadaşlarınız, siber danışmanlarınız
için… vb için sipariş verebilirsiniz. Siber bacaklar, kollar, kulaklar… Vb organlar sipariş verebilirsiniz.
Önemli Not; Öğretim, öğrenim ve eğitimle sunulan her şey yukarıdaki 3 kategorideki mantık
çerçevesinde ki kurallara dayalı verilmesi insanlığın basireti açık geleceği için çok önemlidir.
Pekiştireç I;-Ellerimizi hangi koşullar da neden, niçin ve nasıl yıkamalıyız?
Sorusunun yanıtını gerekçeleriyle ve uygulamalarıyla okul öğrencilerine öğretirken öğretilen ve
öğrenilen tüm uygulamaları zihinsel olarak tefekkür ediniz. Tefekkürünüzü yukarıdaki öğretim, öğrenim
ve eğitimle ilgili verilen disipline bilgilerle ilişkisel gruplandırınız.
Öğrenci neden elini yıkaması gerektiğini gerekçeyle birlikte peygamberi bir ahlakla hayata uygulayıp
güncellemeyi alışık tepki haline getirmişse eğitilmiş sayılır. Bunu gerekçesiyle öğrendiği halde alışık
tepki halini geliştirmemişse öğrenim tamamlanmış ama eğitim hedefine ulaşmamış kabul edilmelidir.
Ders Çıkarış; Öğretim, öğrenim ve eğitimde en az öğretmek kadar öğrendiklerini peygamber ahlaki
uygulamanın ya da liyakatli uygulamanın önemi tartışmasızdır. Şu ana kadar bilimsel ve deneyimsel
öğretilen ve üretilen:bilim, bilgi, teknoloji... Vb şeylerin; vahşi, yanlış, kasti ve kötüye kullanılışın ya da
peygamberi ahlakla ilişkisel yapılmayan öğretim öğrenim ve eğitimin sonucunu insanlık dünyası çok
ağır bedelleri ödemeye gebedir. O zaman öğretim öğrenim ve eğitimle hedef kitleye kavratılan her
şeyin hayata;Rahmani, peygamberi, doğru, meleği, kötü, yanlış, eksik, vahşi/doğal, şeytani, iblisi,
insani(hüsrani) ve cahili (çocuksu) kullanılışına veya uygulanışına karşı tepkilerin, sonuçların bir arada
gerekçeleriyle uygulamalı verilmesi (öğretilmesi öğrenilmesi ve eğitilmesi gereklidir) gerekir. Bu
nedenle insanlığın 21.YY’DA 19. ve 20. YY’LIN hiç bir şeyine teslim olmadan 21.YYDA 19. ve 20.
YY’LIN her şeyini gerekçeli kefenleyip kabrine defnetmeyi (ya da ola ki; bu iki asrın her şeyini gerekçeli
4
kefenleyip 21. YY da kabre gömülüşü ve/veya nezarete alınışını müteakiben alternatif istendik (hayırlı)
İbrahim'i insan ve kavimlerin yaradılışını Allah CC'DEN dileniş elzemdir.) her yıl kıyamete kadar belli
zamanlarda anılıp unutulmamalıdır. İnsanlık yaratılalı beri hiç bu kadar; üzerinde yaşadığı dünyanın
doğal bedenine ve çevresine ait fosil; katı maden yataklarını, sıvısını (petrol ve doğal su kaynaklarını)
ve doğal gaz kaynaklarını yani üzerinde yaşadığı dünyanın doğal bedenini eritip gaza çevirip ve
insanların toplumsal ilişkilerini kötüye kullanarak; doğayı ve doğal koşulları (hava basılan dünya
bedeni depremleri tetikler, fosil ürün gazı basılan dünya seması küresel ısınma, aşırı dengesiz ani
yağışları ve selleri tetikler) insanlığın üzerine kışkırtacak ya da tahrik edecek kadar hoyratça ve
bedbahtça kullanarak aşağılık cahil (çocuksu) ve/veya belki de kahpe durumuna düşmemiştir. Kaldı ki
İnsanlık; 19. ve 20.YY'DA bitkiler kadar bile insanlık ömrünün (insan türünün) sonuna kadar bitmeyen
güneş, dalga, rüzgar, su, çekim… Vb enerji kaynaklarından yararlanmaya teknolojisini yönlendirmeme
ya da geliştirmeme bedbahtlığında bulunmuştur. Belki de bu duruma bir daha düşmemek için
gerekçesiyle "19. ve 20. YY’LIN ve Öncesi Benzeri Cehaleti ve/veya Kahpelikleri" başlığı altında
kıyamete kadar bir ders verilmelidir.
-Kısaca;19. Ve 20. YY’IN teknolojisinin şeytani, cahili ve doğal/vahşi hayvani ahlaka dayalı kötüye
kullanan bazı dünya devletleri; dünyanın doğal bedenine ait fosil; katı maden yataklarını, sıvısını
(petrol ve doğal su kaynaklarını) ve gazını emerek, eriterek; depremlere, küresel ısınmaya neden
oluşunu I. II. ve III. Dünya savaşlarının cehaleti, teknolojik vahşeti ve bedbahtlığı örnekleriyle sonuçları
kavratılmalı. Aynı teknolojiyle dünyanın enerji gereksinimini karşılamak için; dünyanın doğal bedenine
ait fosil; katı maden yataklarını, sıvısını (petrol ve doğal su kaynaklarını) ve gazını emmeden, I. II. Ve
III. dünya savaşlarını yapmadan dünyanın enerji gereksinimi için var olan teknolojik çalışmaların ve
güçlerin kıblesini; güneş, dalga, rüzgar, su, hareket, biyo… Vb enerji kaynaklarına çevirmek yeterlidir.
Bundaki amaç, kendini-çevresini doğru tanıyıp-doğru değerlendirip doğru konumlandırmak, insani
sıfatlarını doğru, liyakatli ve dürüst kullanmaya haklı olarak inandırılmalıdır. Bu amaca yönelik bilimsel
çalışmalar yapılmalı, dersler açılmalı ve ders kitapları yazılmalıdır.
-Nefsi cet, soy, ırk, kavim ya da insani kardeşliğinin savunucuları;cet kuyusundaki Nemrutları, Cengiz
Hanları, Karunları, Firavunları, Çinleri, Hitleri… Vb peygamber ahlakı düşmanları, katilleri, canileri ve
kahpeleri pasifize ya da razı edemez. Akli olan peygamber kardeşliği bu tipleri hemen deşifre eden ve
eleyen ilahi ve toplumsal kuralların oto kontrolündedir. Aslında insanlığın yaşamsal döngüleri, yönetim
ve eğitim sistemleri Hz.Musa ve Hz Harun gibi peygamber kardeşliğine dayalı lokomotif ve vagon
çekiş omurgasına göre olmalı cet kardeşlikleri istenen özgün veya ortak vagonda
yaşatılabilir/yaşayabilir. Peygamber kardeşliğinin lokomotifinin direksiyonunda her zaman peygamberi
insan vardır. Hedefi ve sonuçları bellidir. Cet ve insan kardeşliği lokomotifinin direksiyonuna Habil ile
Kabil misali bazen iyi insanlar bazen de cet kuyusundaki Nemrutlar, Cengiz Hanlar, Firavunlar, Çinler,
Hitler, Karunlar, Lutiler, Semudiler… Vb peygamber ahlakı düşmanları ya da hastaları geçince
insanlığın geleceği tehlikeye ve riske girer. Onun için cet kardeşliğinde hedef; evrimseldir, nefsidir,
vahşi ya da doğaldır, ender olarak peygamberidir. Hatta bu peygamber ahlakı düşmanlarının heykelleri
her ülkeye dikilmeli yaptıkları; canilik, zülüm, içtikleri insan kanı, sapıklıkları, 19. Ve 20. YY’IN
cehaletiyle birlikte taşlara kazınmalı, filmleri ve ahlak dersleri hazırlanmalı kıyamete kadar her yıl
anılmak üzere “İnsanlığın Cehaleti, Sapkınlığı ve Zulmü” Başlığı altında zorunlu ders olarak lise 4.
5
Sınıfta verilmelidir.
-Bilerek ya da bilmeden düşünsel işletim sistemini; düz, çukur ve tümsek aynalar mantığıyla amacına
uygun değerlendiren bir insanın amaçlı mantıki kurgusu gibi kendi hayat enerjisine (yaşam döngüsü
enerjisine) yaratıkları, olguları, eylemleri, süreçleri… Vb aynalaştırarak ya da putlaştırarak
(ilahlaştırarak) kafasına, nefsine, ceddine, zevklerine ve tiryakiliklerine uyumlu ya da köle direkt veya
dolaylı ilah arayanlarla gerçekleri öğrenme pahasına tüm namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb
Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya
çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır) ve şerefli sıkıntıları göze alıp Allah CC ilahi kurallarına tam
teslimiyeti denemekten veya yapısı (fıtratı) oranında kabullenmekten gocunmayan ve korkmayan iki
insan arasındaki tercih farkları ve geçişenliklerin (ikisi arasındaki tercih derece ve çeşitlerinin) tüm
insan toplumundaki hemen tüm inançsal tercihleri kapsadığına dikkat ederek ya da farkındalığını
kavrayıp hayata; bedensel, düşünsel ve deneyimsel; uygulayarak, konumlayarak ve
konumlandırarak;insanların, cahili, kasti, nefsi, alimi ve ilahi mantık sistemlerine dayalı tüm tercihlerin
3 konumdaki disiplinini bir arada anlamaya çalışın.
Pekiştireç II;-Evini, arabasını,… Vb eşyayı,
-Hayvanları, bitkileri, … Vb canlı gruplarını,
-Milleti, vatanı, toplumu… Vb insani gruplarını,… Vb
1-Sevmek,
2-Hoşlanmak
3-Önemine inanmak
4-Merhamet etmek arasındaki yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer
yargılarının farklarını ve farkındalıklarını liyakatli anlamaya, hayata uygulamaya çalışın.
-Farkındalıklarını kavradıktan sonra liyakatli eşleştirmeye çalışın
Ör.sevginin liyakati hangi yaratıkta, eşyada, canlı grubunda/larda hayat bulması veya icabet edilmesi
daha liyakatlidir?
Ör.sevginin, hoşlanmanın ve merhametin liyakati hangi yaratıkta/larda, eşyada/larda, canlı
grubunda/larda hayat bulması veya icabet edilmesi daha liyakatlidir?
-Yukarıdaki mantıktan hareketle toplumsal bazda kullanılan hemen çoğu kavramlar, kavramisimler,
isimleri noktalama işaretleri, harfler, rakamlar ve semboller... Vb bilgilerin; akli gereksinim ürünü değil
de, nefsi doğal gereksinimin evrimsel ürünü olarak vahşice (doğal) kullanılmaktadır.
Örneğin;Vatan, Millet, Bayrak, Toprak, Doğa, Ölülerin… Vb tapınmaya, sevgi ve şefkate değil sadakat,
dua ve liyakatli davranışa gereksinimleri vardır.
Hayvanlara sevgi ve şefkat değil merhamet ve adalet yeterlidir. Sevgi kadar değerli vakit ve enerjisini
insan ve akli yaratıklara sunumu daha liyakatlidir. Toprak, vatan, bayrak sevgi ve şefkat enerjisine
tepkisizdirler. Sadakat yeterlidir. Toprak, vatan, bayrak, hayvan, doğaya, bitkilerle… Vb sevgi ve şefkat
enerjisine liyakatiyle tepkisizdirler ya da liyakatsiz tepkilidir. Ayna görüntüsü mantığı ile verdiğimiz
enerjiyi liyakatsiz ve teslimiyetçi bize yansıtarak bizi düşünsel yanıltırlar ancak ilahi ve insani enerji
farklı ve liyakatli hayatidir. Putlara tapanların kendilerine yansıyan enerjisi de ayna görüntüsü
teslimiyetçi mantığı ile olduğu için yanıltıcı inanç tiryakiliğini insanda yaratır/mıştır. Ola ki inanç, sevgi
6
ve sevdaya (aşka) dayalı; doğal, vahşi, eşya ve akıllı olmayan yaratık kökenli alınan pozitif enerjiler
insanın düşünsel enerji sistemini doğallığa ve vahşiliğe motive edici ya da güdücüdür. Bu durum
kafasına, arzuladıklarına, menfaatlerine, nefsine, ceddine, milletine ve tiryakiliklerine uyumlu ilah ve
inanç arayanlar ya da gerçek inançlarını bu formatta/kılıkta/şekilde görmek-anlamak-yorumlamak-
uygulamak isteyenlerle tam tersine gerçeği öğrenme pahasına hakkıyla sıkıntı ve güçlükleri göze alan
insanlar arasındaki farkındalık ve farktır. Batıdaki insanların bilmeden ya da evlerin de, bahçelerinde
zevk için besledikleri; bitki, hayvan ya da tarihi süs eşyalarının maliyetini aç ve yoksul insanlar için
kullanışını düşünün. Ör. zevk için evde beslenen köpeklerle bir çoban köpeğinin işlevleri ve gördükleri
ilgi arasındaki ilişkinin frakındalığını ve liyakatini bir arada düşünüp değerlendirin. Batıdaki öğretim,
öğrenim ve eğitim esnasında;evde süs için beslenen canlı yaratıklar, evde zevk için bulundurulan
pahalı süs ve tarihi eserlerin yüksek maliyetleri yerine güvenilir kurumlarca tanıştıkları;Afrika,
Bangladeş, Hindistan… Vb yerlerde internet üzerinde görüşebilecekler gerçek yoksul kardeş bir aile
edinip yardım etmenin daha insani olabileceğinin daha doğru olduğu telkin edilirse her halde sonuç bu
günkünden farklı olurdu.
-Ola ki yanlış, doğal, vahşi ve/veya eksik;öğretim, öğrenim ve eğitim ürünü olan bu günkü çoğu
insanlarda ki; bu istenmedik alışkanlık, tiryakilik, davranış… Vb kontrol edebilen doğru/gerçekçi
öğretim, öğrenim ve eğitim sisteminin ürünlerine sahip insan kadar iradeli insan, tersi/leri kadar ise
eksik, cahil, vahşi, doğal ve hayvani insanız anlamı çıkar. Bu çıkarsayışı günlük, haftalık, aylık ve yıllık
yaşam döngülerinize güncelleyerek; siz ne kadar neyi/neleri kontrol ediyorsunuz, ne ve neler sizin
iradenizi kontrol ediyoru istişare ederek hakkınızda bazı iradi yargılara ve önlemlere/tedbirlere varınız.
Bu iradi yargılara ve önlemlere/tedbirlere varmadan önce; yalan, iftira, şer, domuz etini yiyiş,
şovenistlik, Siyonistlik, radikaller, milliyetçiler, yenilikçiler, cahiller, cahillik, hastalık, virüs, kötü
davranış… Vb istenmedik, davranış, yaratık, eylem, bilgi… Vb
A-Bu istenmedik ya da istenmedikler niye vardır?
B-Bu istenmedik ya da istenmediklerin mutlak gerekli olduğu yer/yerler neresi/nerelerdir?
C-Bu istenmedik ya da istenmedikler hiç olmazsa hayat döngüsünde ne/ler eksilir, ne/ler bozulur… Vb
ne/ler olur? Sorularının mutlaka doğru ve liyakatli yanıtlarını araştırın sonra istendik/çözümsel iradi
amaçlı; yargıya/lara, sonuca/lara varınız ve/veya öğretime, öğrenime, eğitime, ıslahata/lara, terbiyeye
ve önleme/lere baş vurunuz. İnsanlığın ve/veya bir kavmin; radikal milliyetçileri (kavimlerin parmak izi),
radikal Müslümanları (dinin farzlarının sigortası), radikal yenilikçiler (kavimin asra uyum ışıkları) ya da
her çeşit gerekli radikalleri rahmani alimler ve bilginlerce, her an asrın değişimlerine ve/veya
koşullarına uyumlu bilgilendirilip irşat edilmezse; milliyetçiler şovenizme, inananlar siyonizme,
yenilikçiler otistik ve liyakatsiz felsefi görüşlere ve/veya inançlara kapılıp dumura uğrarlar. Genellikle
alimsiz bir kavim ya da nefsine zülüm eden Müslüman kavimin/lerin rahmani alimleri ve bilginleri
menfaatleri gereği radikallerinin arkasına gizlenir ya da onlara teslim olursa bu sonuç ortaya çıkar. Bu
nedenle bunların hürriyetlerinden çok doğru adreste örgütlendirilip düşünsel olarak güncellenmeleri
daha doğrudur. Doğru adreste durmanın; 1.Kuralı: Kendisini doğru tanımaktır. 2.Kural: Çevreyi doğru
tanımaktır. 3.Kural: Peygamberi bir ahlakta doğru adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) haline
getiriştir. 4.Kural: Yaratıkları doğru ve dürüst anlamlandırmak için bilgili oluştur. 5.Kural: Öğrendiklerini
hayatına peygamberi ahlak çerçevesinde uygulayıştır. Sonuç; yaratıklar içinde hayırlı bir kişilik olmak.
7
Bunlardan bir tanesi bile olmazsa doğru adreste duramazsınız. Bir kavmin yenilikçilerini asimile eder
bitirirseniz, akabinde milliyetçilerini asimile edişe başlarsanız bu tam mümkün değildir çünkü o kavmin
değişmeyen/değişmez parmak izidirler (kavmin özgün kişilik genlerini taşırlar). Ancak yok etmeniz
gerekir. Bu seferde evrimsel seçilimde en güçlü savaşkan Nemruti, Cengizhani, Fravuni, Çini, Hitleri…
Vb insan ahlakının acımaz kara delikleri ve kavmin asimile edildiğini sandığınız yenilikçileri de ters
teperek karşınıza çıkar ki kayıp edişi hak etmiş olursunuz. Her kavmin özgün radikallerinin gerekliliğini
doğru adreslerde ve doğru kişilikler de yaşatmak elzemdir. Cahillerin, kafirlerin… Vb karakterlerin yok
olduğunu düşünün sonuç sosyal döngünün çöktüğünü görürsünüz. Kısaca doğal döngüdeki
özgünlüklerin gerekliliği kadar toplumsal, zihinsel, düşünsel ... Vb döngülerdeki özgünlükler
gereklidirler. Önemli olan toplumsal yönetim, ahlak ve her türlü ilişkinin kilit ve yönlendirici noktalarında
peygamber ahlaklı +bilgili +liyakatli kişiliklerin sürekli bulunuşunu sağlayıştır.
Öğretim, Öğrenim, Eğitim ve Eğitimin Hedefleri Arasındaki İlişki ve Özgünlükleri; 1-Öğretim kavramı öğretmekten gelir ve genellikle planlı ve programlı öğretim kast edilir.
-Öğretim, öğrenim ve eğitimin maksatlı bir ön basmağıdır.
-Öğretimsiz öğrenim ve eğitim; ya plansız, ya fıtratı ya doğal ya da saldım bayıra çevre-doğa kayıra
eğitimidir.
-Öğretim ve öğrenim birlikte; eğitimin gerçekleşmesi ve eğitimin hedeflerine ulaşılması için mutlak
gerekli iki ön basamaktır.
-Öğrenmenin gerçekleşmesi için yapılan her şeye öğretim denir.
-Öğretim öğrenmenin gerçekleşmesiyle tamamlanır.
2-Öğrenme;bir şeyi öğretirken/öğretilirken öğrenen kitlenin öğrendiklerini hayata uygulayabilir ve
güncelleyebilir durumunda öğrenmiş ise öğrenme gerçekleşmiş demektir.
-Öğretimle, fıtraten bilinen veya herhangi bir şekilde öğrenilen-edinilen-kazanılan bilgilerin hayata
kalıcı uygulanışlarının ve davranışların ürünü sonuçları öğrenmedir.
3-Eğitim ise öğrenilenlerin yaşantıya uygulanabilir alışkanlık ve alışık tepki (refleks) davranışları haline
getirilmesiyle amacına ulaşmış olur.
-Eğitimin gerçekleşmesi için mutlaka aktarılması veya bilinmesi istenen bilginin;ya önceden bilinmesi,
ya genlerinde kayıtlı olması yani yapısal bilmek(fıtraten bilmek) veya mutlaka öğretimle bilginin
eğitilmek istenene aktarılması zorunludur.
4-Genel anlamda eğitimin hedefi;yaratığa kazandırılmak istenen davranışları gerekli zamanlarda,
gerekli koşullarda, gerekli oranda; peygamberi, akli, vicdani, meleği, Rahmani… Vb istendik ahlak
kurallarına uygun alışık tepki-alışkanlık olarak üretimi, kullanışı ve uygulanışıdır. Şeytani, deccali, kötü,
zeki (sadece zekai), nefsi, ceddi, iblisi, doğal/vahşi (hayvani), cahili (çocuksu), insani (hüsran-i)… Vb
ahlaka dayalı; eksik, yanlış ya da istenmedik amaçlarda üretimin ve uygulanışın sonuçlarının tüm
yaratıklara zararları örneklerle ve gerekçeli öğrenim öğrenicide/öğrencide alışık tepki (refleks) ve
alışkanlık haline getirilmesi gerekir.
-Eğitimin Hedefi; İnsanlık çocuklarına, gençlerine ve yetişkinlerine peygamber ahlakının önemini,
kurallarını, kendini ve doğayı tanıma bilgilerini vaktinde hayatın her aşamasıyla ilişkisel örneklerle
vermelidir.
8
-Aksi durumda gelişen çocuğun, gencin ve yetişkinin; beyni ve zihni rastgele çevreden abur cubur
algıladığı bilgilerle doluşarak;Tarzanca-vahşice eğitilmiş doğal-vahşi insan olurlar ki 19., 20. ve 21.
Yüzyılın ilkel ve vahşi/doğal insanının teknolojisi ve çevre sorunları; deccali ve vahşi öğretim, öğrenim
ve eğitimin ürünüdür.
Pekiştireç I ;1-Öğretim; DNA zincirinin birinci ipliğinin yaşayabilen dizinini biyolojik yapı taşlarından üretmek,
2-Öğrenim; DNA zincirinin birinci ipliğini tamamlayıcı uygun ikinci ipliğinin yaşayabilen dizinini biyolojik
yapı taşlarından üretmek,
-Birbirini tamamlayan bu iki ipliksi zincirin fermuarlarının karşılıklı gelip tamamlanması yani
kapanmasıyla öğretim ve öğrenim tamamlanır/tamamlanmış olur.
3-Eğitim; tamamlanan iki zincirin uygun koşullarda kendilerini klonlamayı alışık tepki (refleks) haline
getirmeye başlamasıyla/başarmasıyla yaratığın vahşi/doğal olan eğitimi tamamlanır.
4-Eğitimin Hedefi; öğrencide/öğrenicide bu biyolojik DNA zincir fermuarının gerekli zamanlarda, gerekli
koşullarda, gerekli oranda; peygamberi, akli, vicdani, meleği, Rahmani… Vb istendik ahlak kurallarına
uygun alışık tepki-alışkanlık olarak üretimi, kullanışı ve uygulanışıdır. Şeytani, deccali, kötü, zeki
(sadece zekai), nefsi, ceddi, iblisi, doğal/vahşi (hayvani), cahili (çocuksu), insani (hüsran-i)… Vb
ahlaka dayalı; eksik, yanlış ya da istenmedik amaçlarda üretimin ve uygulanışın sonuçlarının tüm
yaratıklara zararları örneklerle ve gerekçeli öğrenim öğrenicide/öğrencide alışık tepki (refleks) ve
alışkanlık haline getirilmesi gerekir.
Pekiştireç II;1-Öğretim; pantolon fermuar zincirinin dişli birinci kanadının/parçasının üretimidir,
2-Öğrenim; pantolon fermuar zincirinin dişli tamamlayıcı ikinci ya da diğer kanadının/parçasının
üretimidir,
-Birbirini tamamlayan bu iki parça fermuar zinciri dişlerinin karşılıklı gelip tamamlanması yani
kapanmasıyla öğretim ve öğrenim tamamlanır/tamamlanmış olur.
3-Eğitim; öğrencinin/öğrenicinin fermuarı açıp kapamayı alışık tepki (refleks) haline getirmeye
başlamasıyla/başarmasıyla tamamlanır.
4-Eğitimin Hedefi; öğrencinin/öğrenicinin; pantolon fermuarının gerekli zamanlarda, gerekli koşullarda,
gerekli oranda; peygamberi, akli, vicdani, meleği, Rahmani… Vb istendik ahlak kurallarına uygun alışık
tepki-alışkanlık olarak kullanışı ve uygulanışıdır. Şeytani, deccali, kötü, zeki (sadece zekai), nefsi,
ceddi, iblisi, doğal/vahşi (hayvani), cahili (çocuksu), insani (hüsran-i)… Vb ahlaka dayalı; eksik, yanlış
ya da istenmedik amaçlar için kullanışın ve uygulanışın sonuçlarının tüm yaratıklara zararları
örneklerle ve gerekçeli öğrenim öğrenicide/öğrencide alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline
getirilmesi gerekir. Dünyada Yürürlükteki Eğitim Sisteminin/lerinin Durumu Konumu ve Liyakati; Var olan eğitim sisteminde İslamiyetin geçerli ve gerçek; inançsal, kültürel, kavimsel… Vb hemen
hiçbir değer yargısı dikkate alınmadan ya da sadece batının deneyimlere dayalı vahşi değer
yargılarına, dünyevi yönetimsel ve bilimsel değer yargılarına dayalı eğitim sistemleridir. Bu eğitim
9
sisteminde; insanların tüm düşünsel, zihinsel, nesnel, sanal, dijital, kültürel, inançsal … Vb istendik,
gerçek değer yargıları ve doğa, doğa ötesine ait bildikleri bilimim vahşi ve doğal değer yargılarına
kodlayarak, zipleyerek ve asimile ettirilerek insanlığı yaşamsal olarak nesnel doğanın ve düşünsel
olarak bilimin kefeni içerisine asimile ettirmektedir. Diğer bir deyişle insanlığın bilimi ve doğayı aşan
düşünsel ve zihinsel değer yargılarını bilimin, demokrasinin, doğanın ölümlü ve sonlu kefeni içine
kodlayarak, zipleyerek, özümseyerek ve körelterek insanlığı zihnen nesnel ve bilimsel doğanın
hapishanesi içine sıkıştırmaktadır. 19. ve 20. YY Eğitim sisteminde her bilim insanı bilimin bir parçası
olarak otistikleştirilmiştir. Adeta bilimin her parçasına bir bilim insanının her şeyi otistik ve özel bir
parça olarak kodlanarak yerleştirilip ya da yetiştirilip ölümlü bilimin bedenine kişilik kazandırılarak bilim
ilahlaştırılmaya çalışılmaktadır. Doğrusu bilim ve tüm kâinatlar gelişmiş insanın kalbini aşamaz. Bilim
her insanın bir parçası olacağına her bir bilim insanı bilimin bir parçası olarak bilimin bedenine
malzeme oluyor. Çözümü de kapitalistler ekonomik sorunlar hallolunca yani insanlığı zenginleştirip
besili hayvan gibi besleyerek insanlık sorunlarının haledeceğine bizleri inandırmıştır. Halbuki
deneyimler göstermiştir ki; ekonomik koşulları çok iyi olduğu halde, aşırı beslenişten kudurup zihinsel
doyumsuzluktan bunalıma giren zenginlerin yanında zihnen ve düşünsel olarak rahat, hür olmayan
insanlar bu zihinsel- düşünsel sıkışıklıktan, sıkıntıdan sokaklara hürriyet diye dökülüp sorunlar
yaratmaktadırlar. Bu nedenledir ki var olan eğitim sisteminin tüm değer yargılarının bilimsel kefeni;
dünyevi doğal dinler ve vaadi dolmuş ya da Allah CC tarafında icabet görmeyen semavi dinlerin kefeni
ile birebir örtüşmektedir. Ancak tüm doğayı, yaratıkların geleceğini ve geçmişini kuşatarak haşır
olacağı son durumu bildiren İslamiyet’e aynı ceketi giydirmek insaflısızlık belki de insanlık için
bedbahtlık olur. Çünkü tüm ölümlü, sonlu yaratıkları ve her şeyi kuşatan İslam, ebediyetten gelen
hayatın geçici dünyeviliğini, her şeyini kuşatmış ve yine ebediyete yaratıkların nasıl göç edeceğini
bildirmiştir. Gün geçtikçe bilim bunu kanıtlamaktadır. Sonuç olarak; bilim ve doğa Müslümanların kalbi
ve zihni içindeki yitiği olarak keşif edilip İslami değer yargılarıyla ilişkisel öğrenilmesi ve bilinmesine
yönelik eğitim yapılması daha liyakatlidir. Zaten İslamiyet’in dışında hiçbir din bu kapsamların
kefenlerini kuşatamamış ve/veya kuşatamaz yada bu alt yapı envanter ve dokümana başka hiçbir din
ve bilim sahip değildir. Kısaca tüm yaratıkları, doğayı ve bilimin kefenlerini kuşatarak ilişkisel eğitim
verilebilecek yegane din İslam’dır.
Öğretmen/Öğreten; Genellikle belli bir sahada uzmanlaşmış; alanındaki temel, doğru ve hayatla
güncellenmiş bilgileri yaşantısına doğru uygulayabilen, öğrencileri öğrenme sürecinde sahasıyla ilgili
eğiten, rehberlik eden ve alanında yeterince uygulamalı eğitsel (pedagojik) bilgiye sahip kişidir
(Demirkuş, 2009).
Öğrenci/Öğrenici; Bir konuda ve sahadaki bilgileri öğrenemeye ve uygulamaya hazır, öğrenmek için
belli özellikleri, sorumlulukları kabul eden ve taşıyan aday bireydir (Demirkuş, 2009).
Değer Yargısı Nedir? Fert, Toplum, Devlet, Kavim… vb insani oluşumların: yapısal, düşünsel, zihinsel ve mantıksal olarak
değişmez veya en az değişen; özgün (*), istendik(+), istenmedik(-), nötr(0), geçişken(+,-), aşılmaz(!),
10
bilinmeyen(?)… Vb kabullendikleri, ret ettikleri, dengedeki, bilmedikleri...Vb; maddi, manevi, düşünsel,
davranışsal, eylemsel, kültürel... Vb iradesiyle hükmedemediği, bazen; öğrenemediği, anlayamadığı,
aşamadığı ya da değiştirmeye gücünün yetmediği...Vb; düşünsel ve mantıksal bilinç
mimarisinin/tasarımının ya da dizaynın değişmez ve/veya en az değişen yapı taşları ya da yapısal
(fıtrati) değerleridir. Değer yargıları, bir sistemin/lerin, yaratığın/yaratıkların geri dönüşümsüz geri
değiştirilemez veya zor değiştirilebilir yapı taşları, iskeleti (filitresi) ve nirengi noktaları durumunda olup
onun özgünlüğünü belirleyici tercihleri yönlendirici yargılardır. Her değer yargısı dosdoğru değildir
ancak en az değişen ve en doğru değer yargıları; İslam dini farzları, ayetleri, sünnetleri, doğal
kanunlar, yapay kanunlar ve gerçeklerdir. Her zaman atasal değer yargıları vecizeler tartışmaya
götürebilir bunlara çok yönlü ayar yapılmalıdır. Hadislere ve ayetlere göre var olan sisteme değer
yargılarına ayar çekilmelidir.Bilimin değer yargıları yapay ve doğal kanunlardır. Kanunlar üzerinden
geçmişten geleceğe yürüyebiliriz.
Kaç Çeşit Değer Yargısı Vardır? İnançsal Değer Yargıları;İnancın farz ve sünnetlerine değişmez mutlak itaati gerektirirliği
kabulleniştir. Örneğin İslamiyet’in Farzları.
Yapısal (Fıtrat) Değer Yargıları;Yaratığın yaradılışı, eğitimi veya herhangi bir nedenle aşamadığı geri
dönüşümsüz yapısal (fıtratı)... vb değer yargılarıdır. Örneğin, canlı yaratığın genlerinden ya da
irsiyetten veya dünyaya gelir gelmez sahip olduğu ve değiştiremediği istendik, istenmedik her şeyden
kaynaklanan; vahşi değer yargıları, hayvani değer yargıları, insani ve/veya peygamberi değer yargıları.
Örneğin, Ebucehil gibi fıtratı ve eğitim cahillerin değişmezliğe olan radikal bağlılıkları. Onlara göre her
şey onların bildiği doğrulara endekslidir. Peygambere cahillerden (değişmez-bilmezlerden) uzak
durulması önerilmiştir. Değişmek istemeyeni Allah CC değiştirmezmiş.
Kültürel Değer Yargıları;Yaşadığı toplum ve çevresinden yaratığın aldığı eğitim, işittikleri, gördükleri,
alışkanlıkları, anadilleri, örfleri, adetleri, zevkleri... Vb ilgili; yararlı, zararlı ya da yararsız kültürel... vb
değer yargılarıdır. Örneğin, canlı yaratığın genlerinden ya da irsiyetten veya dünyaya gelir gelmez
sahip olduğu ve değiştiremediği istendik, istenmedik her şeyden kaynaklanan; vahşi değer yargıları,
hayvani değer yargıları, insani ve/veya peygamberi değer yargıları. Örneğin,Ebucehil
Kişisel, Özgün ve Özel Değer Yargıları;Yaratığın bazı şeyleri tüm yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel,
kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargıları örgüsünün süzgecinden geçirip kendine özgü değişmez
prensipler ve değer yargıları geliştirmesidir. Ör, istenmedik ifrat ve tefrit değer yargıları:özgün bazı
değer yargıları yani değişmez ve az değişen;aşırı ifrat, tefrit, tiryakilikler ve tutkular
derecesindekii;kıskançlık, kin, nefret, haset, kibir, ucup/gurur, cimrilik, bönlük, müsriflik, egoistlik,
kaprisler, saplantılar, münafıklık (çok yüzlülük), aileye–akrabalara aşırı bağnazca bağlı olmak ya da
tüm özgünlüklerini atasal ailesine endeksli özümsetiş hastalığı), siyonizm, şovenizm, siyoşovenizm,
sigara içmek, içki içme alışkanlığı … Vb dir.
Diğer Değer Yargıları;Yukarıdaki kategorilerin dışındaki diğer değer yargılarıdır. Örneğin, canlı
yaratığın genlerinden ya da irsiyetten veya dünyaya gelir gelmez sahip olduğu ve değiştiremediği
istendik, istenmedik her şeyden kaynaklanan; vahşi değer yargıları, hayvani değer yargıları, insani
ve/veya peygamberi değer yargıları. Örneğin,Ebucehil Örneğin, fert toplum, kavim, insanlık bazında
aşılamayan ya da iç dünyasında çözümsel olarak liyakatli bir yere oturtulmadığı için aşılamayan:
11
bazı;davranışlar (yavşak davranışlar, sakız çiğneyene derste tahammül edemeyiş), görüntüler (ör
tiksindirici görüntüler), bilime liyakatsiz tepki (evrim bilimine liyakatsiz tepki), tabular (ör, böcek yiyen
hayvani adama ya da çıplak dolaşmak isteyen hayvani dervişlere liyakatsiz tepki), bedensel hareketler
(göbek atan erkeklere liyakatsiz tepki), liyakatsiz tepkiler (ör, cahil yalancılara, cahil köktencilere, cahil
yenilikçilere...Vb aşırı tepki), sesleri kapris etmek (Ör, ağız şapırdatana liyakatsiz tepki) … Vb
aşılmazlar birer özgün ya da bazı kültürler için aşılmaz veya değiştirilmesi zor değer yargılarıdır.
Örneğin, canlı yaratığın genlerinden ya da irsiyetten veya dünyaya gelir gelmez sahip olduğu ve
değiştiremediği istendik, istenmedik her şeyden kaynaklanan; vahşi değer yargıları, hayvani değer
yargıları, insani ve/veya peygamberi değer yargıları. Örneğin,Ebucehil Çözüm;Bu değer yargıların
inançsal, toplumsal ve bilimsel eğitimler açısında gerekçeleriyle öğrenicilerin zihinsel dünyasına doğru
dozda aşı yapılarak liyakatli tepkiler geliştirilmelidir.Örneğin; evrim teorisinin evrim bilimini bağlayıcı
olmadığını yani evrim biliminin gerekliliğini gerekçesiyle anlatırken, evrim teorisine isteyen
katılmayabilir. Çıplaklık hastalığı olan kişilerin bu tiryakiliklerini tüm hayvanların çıplaklığıyla
ilişkilendirmek. Böcek yiyen kişinin tüm böcek yiyenlerle ilişkisel düşünmek… Vb pratik zihinsel
çözümler gerekçeleri ve kanıtlarıyla verilerek öğrenicinin zihinsel bağışıklık sistemi liyakatli
güçlendirilmelidir.
Değer Yargıları, Eşik Bilgileri ve Doğru Empati (Anlamlandırış/Anlam Veriş) Duyuşun, Öğretim
Öğrenim Eğitimin Hedefleriyle İlişkisinin Önemi;
Öğretim, Öğrenim ve Eğitimde; fert ve toplumlara bilgi sunulurken hedef kitlenin değer yargıları, eşik
bilgileri ve kültürleri çekim alanına; girecek, itecek ve uyumlu; özgün (pay) ve ortak payda (benzerlik)
yani algıda değişmezlik ilkelerine dayalı hazırlanmalıdır. Öğretim, öğrenim, eğitim ve yönetimlerde
disipline edici kurallar ya da ana-baba yasaları geliştirilirken; fert ve toplumun çok hassas oluğu tüm
değer yargıları liyakatli, uyumlu, vicdanlı ve peygamber ahlaklı yönlendirici olarak kullanım ustalığı çok
büyük önem taşır. bu açıdan laiklik özel haller hariç, insanları bildiklerini ve değer yargılarını
ilişkilendirişte yalıtkan ve izole edici değil de liyakatli sosyal iletken ve ilişkilendirici olursa daha geçerli
ve istendiktir. Öğretilen ve öğrenilen tüm bilgileri; kabullendiği ve çok iyi bildiği değer yargılarıyla
ilişkilendirişi (Kültürel, inançsal, kişisel değer yargıları) alışık tepki (refleks) haline getirip hayat
güncelleyip uyguladığı zaman öğrenim tamamlanmış kabul edilir ya da öğrenimin gerçeklenişine işaret
ve kanıt kabul edilebilir. Öğrencinin öğretilen ve/veya öğrenilen bilgiyi ilişkilendirecek değer yargısı yok
ya da eksikse mutlaka ya yaşatarak veya beş duyuya hitap eden beyinsel kayıt yöntemleriyle yeni
değer yargısı kabullendirilmeli ya da var olan değer yargıları kümesi ve/veya tek bir tanesiyle dolaylı
yoldan bilgi/bilgiler ilişkilendirilip öğrenciye verilmelidir. İnsanda genellikle bilgilerinin zihindeki
karşılıkları değer yargılarıyla ilişkisel gerçekçi ve doğru olarak diri değilse o konuda cahildir ve ola ki
genellikle sorumlu değildir. Bilenler sorumludur. Gözü var görmez kulakları var işitmez ayeti belki de
bunu vurgular. Bu amacı gerçekleştirmek için hedef kitlenin; lisanının incelikleri, eşik bilgileri, kültürleri
ve değer yargıları özgünlük grupları ya da çeşitleri çok iyi bilinmeli ve kusursuz duygudaşlık/eşduyum
(empati) duyularak sunum hazırlanmalıdır. En az ana dil-lisan farklılığı kadar değer yargıları farklılığı
da sunulan bilgiyi algılamada uyuma gereksinim duyar. Ör. Aynı konuyu: aşağıdaki; din, kültür ve
anadili-lisanı, anadilde; öğretim, öğrenim ve eğitim almayan!!!… Vb farklı hedef kitleye neden farklı
sunum hazırlamak zorunda olduğumuzun farkındalığını pekiştirerek kurgulayarak zihinsel uygulayın ve
12
anlayın.
-Hıristiyan dinine mensup ve Japonya’daki Japon kökenliye
-İslam dinine mensup ve Japonya’daki Japon kökenliye
-İslam dinine mensup ve Almanya’daki Alman kökenliye
-Hıristiyan dinine mensup ve Almanya’daki Alman kökenliye göre hazırlayın.
Yapısal(fıtrat), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargıları ve eşik bilgileri ait olduğu
yaratığın; mantıken kabullenebilirlikleri, kabullenemezlikleri ve tercihleri örgüsünün; yapısal, beyinsel,
düşünsel ve zihinsel yapıtaşları iskeleti, kementleri, geçitleri, düsturları… vb mantık süzgeci örgüsü ya
da mimarisi gibidir. Diğer bir deyişle insanların kişilikleri, öğrenim istemleri ve kabullenişleri değer
yargılarının ilişkisel örgü kafesindedir. Fert, toplum, kavim, devlet... vb insan kendi değer yargılarının
kafesi içindedir. İnsanların öğrendiği bilgilerin kalıcı olabilmesi için öğretilen bilgilerin onun değer
yargılarıyla bütünleştirici ve ilişkilendirici verilmelidir. Bu şekilde verilmiyorsa öğretilen bilgi
dağarcıklarındaki diğer bilgilerden kopuk, hatırlanmakta ve hayata uygulamada tetikleyici değildir. Bir
insanın bilimi ya da ilimi yani bildiği her şeyin çözmece (pazıl) çetelesi-çerçevesi onun sahip olduğu
bilgi birimlerinin yapıtaşlarından oluşur. Bu yapıtaşları birbirini ne kadar ilişkisel hatırlatıcı konumdaysa
o kadar hızlı hatırlanabilir ve hayata güncellenerek uygulanabilir dinamizme sahip olur. Bu açıdan
hedef kitlenin değer yargılarıyla ilişkisel anlatılan ya da sunulan her şeyi özümseme olasılığı çok
yüksektir. Belki de öğretim, öğrenme ve eğitim sistemimiz ülkemizdeki halkların; özgün (*), istendik(+),
istenmedik(-), nötr(0), geçişken(+,-), aşılmaz(!), bilinmeyen(?) ve diğer; inançsal, yapısal, kültürel,
kişisel... Vb değer yargılarıyla; uyumlu, bütünleşik, güncellenerek ve ilişkisel verilmediği için ülkemizin
bereketli peygamber ahlaklı teknolojik-bilimsel orijinaliteleri diriltilmiyor ve dirilmiyor!!!
İdam sehpasına çıkarılacak; bir kelime, deyim, atasözü, örf, adet, gelenek, bilgi, davranış, yaşam
şekli… Vb her şeyin alternatifi çok yönlü düşünülüp bulunduktan sonra eğitimle istenmeyenler tedavül
den/uygulanıştan kaldırılır. Örneğin Tükürdüğümüzü yalamayız!?? Yerine “ Yanlış yere
tükürdüğümüzün bedelini ödemeye gayret ederiz/hatasız kul olmaz!!!” Demirkuş 2010 Avrupalılar
ceddimizin ökçesini öpmüş kişilerdir?!! Yerine “Ökçesini öptürmeye kalkışanlar; ökçe öpmüşlerdir ya
da gün gelir ökçe öperler!!! “ Beşer Zulmeder, Kader Adalet Eder??! Beşer bazen zulüm etse de Allah
CC her zaman adalet eder. Demirkuş 2010. İstenmedik, yanlış ya da eksik veya çok anlamlı-
cinaslı...Vb; örf adet, vecize, deyiş, deyim, cümle ve ata sözleri için istişareli alternatifleri geliştirilerek
gerekçeli uygulanıştan kaldırılırlar. Hatta bu mantık ve uygulanış kusursuz bilinç-düşünce mimarisi ve
iletişim için; insanlığın tüm yazılı, sözlü, eylemli ve düşünsel her bilgi birimi için hayata güncellenişi
gereklidir. Belki de, fert, toplum, kavim, devlet… vb insanlık bazın da;geri dönüşümsüz değer yargıları
insani ya da bilimsel olarak geçerli olsun olmasın var olan öğrenici potansiyeline(hedef kitleye)
öğretilmek istenen bilgilerin; istendik-istenmedik tüm değer yargıların ortak payda ve özgünlükleriyle;
bütünleşik,uyumlu ve ilişkisel olarak doğru örneklenmiş ve hayata güncellenmiş olarak sunulmalıdır.
İstenmedik, bilimselliğe aykırı, geçersiz ve vahşi değer yargılarını değiştirmek ya da ıslah etmek için
kanunlar çıkartılarak çocuk yaşta öğrenicilere ayrıntılı alternatifleri gerekçeli sunulmalı ve öğretilip
hayat uygulanmalıdır. Fert, toplum… vb her insani bazda verilmek ya da öğretilmek istenen öncelikli
acil bilgilerin kısa vade de hedef kitlenin inançsal, kültürel, özgün… Vb istendik ya da istenmedik değer
yargılarına uyumlu ve ilişkisel hayata örneklendirilip güncellenerek verilmesi gerekmektedir. Yani
13
batının, kapitalizmin, komünizmin… izm, … istli yabancı-vahşi rejimlerin, yönetimlerin ve eğitim
sistemlerin istendik ya da istenmedik değer yargılarına ya da yararlı da olsa yabancı ya da farklı değer
yargılarına endeksli verilmemelidir. Yani toplumsal etnik alt birimin değer yargısına/yargıları
düsturlarına ters olduğu için kısa vade de verilmemelidir. En küçük özgün toplum birimlerinin (benzer
ortak dili, kültürü, alışkanlıkları, zevkleri ... vb paylaşan ailelerin bir üstü toplumsal özgünlükler kümesi
ya da insan dokusu) özgün değer yargıları baz alınarak ona uyumlu öğretim, öğrenim ve eğitim
sistemi/leri geliştirilerek verilmeli. İnsanın etnik azınlığı olmaz; bu doğa, bilim ve ilahi yaslara aykırıdır
hem de bölücü ve tahrik edici bir kavramdır. Sizi kavimlere ayırdık ki tanışasınız (ayet). Dil, din, lisan,
kütür azınlıkları çoğunluğa asimile ya da evcilleştirilsin diye değil. Böyle bir durum yaşama gücünü
artıran evrimin çeşitlilik yasasına aykırıdır. Yaşadığı toplumdaki; din, dil, lisan, kültür, renk...Vb halk
azınlıklarının birimlerindeki (özgün toplumsal birimlerdeki ya da özgün insan dokusundaki) yararsız,
verimsiz, zararlı… vb istenmedik değer yargılarının değişimi için uzun vadede tüm dünyanın o
konudaki liyakatli otoritelerin görüşü çerçevesinde kanunlar çıkartılarak alternatifleri gerekçeli
sunularak ilk öğretim seviyesinden itibaren öğretim, öğrenim ve eğitimle verilmelidir.
Biliriz ki tüm canlı yaratıkların kişilikleri genel olarak, yapısal(fıtratı-genetiği-irsi), kültürel, inançsal,
eğitimsel….vb kökenli olarak;kabullendikleri, ret ettikleri, tasdik ettikleri… Vb değer yargılarının mantık
kafesi, süzgeci ve örgüsü içindedirler. Bu değer yargıları çatısında ki mantık örgüsünün
dokusunu;kişinin kabullendiği, ret ettiği veya şüphelendiği;kanunlar, davranışlar, eylemler, süreçler,
olaylar, bilgiler, ayetler, vecizeler, atasözleri, özdeyişler… Vb temel mantıksal denklemler oluşturur.
Kişinin değer yargıları, mantıksal denklemleri dokusunun arasını öğrendiği, edindiği ya da genetik-
fıtratı-irsi yapısında bulunan bilgilerin ilişkisel bilgi birimleri örgüsü doldurur. Liyakatli ve kaliteli öğretim,
öğrenim ve eğitimle kişinin tüm değer yargıları, mantıksal denklemleri ve bilgi örgüsü beyinsel ve
zihinsel havuzuna kayıt edilir. Kişi tüm değer yargılarını, mantıksal denklemlerini ve bilgi örgüsünü
kültürel olarak öğrendiği anadilindeki kavramlar, kavramisimler, isimler ve sembollerle ifade ederek
aynı dili bilenlerle sözel, bedensel, mimik.. Vb ile iletişim kurar. Kişi dilini bilmediği bir toplum içerisinde
bu kültürel iletişlimde mahrum ve yoksun kaldığı için;yontma taş devri ve öncesi insanların iletişim
seviyesine düşer. Onun için bir kültürel dildeki, kavramlar, kavramisimler, isimler ve semboller o
kültürel dilin iletişim araçlarıdır. Bu açıdan dünyadaki ve insanlık havuzundaki var olan doğal-vahşi!!!
kültürel dil kümeleri arasında öğretim, öğrenim ve eğitimle verimli ortak payda akli-mantıki!!! lisan ve dil
geliştirmek insanlığın en önemli sorunlarından biridir. Fıtratı-yapısal, inançsal, kültürel, kişisel, özel,
özgün ... Vb değer yargıları; mantıken kabullenebilirlikleri, kabullenemezlikleri ve tercihleri örgüsünün
zihinsel yapıtaşlarını oluşturduğu için verilen öğretim ve eğitimi yaratığın kabullenmesi ya da
davranışına yansıması için aktarılmak istenen bilgilerin gerekçeli ve ilişkisel olarak yapısal (fıtratı),
inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargılarıyla ilişkisel örneklerle verilerek hayata
güncellenerek beyinsel, düşünsel ve zihinsel özümsemeyle (asimilasyonla) uygulamada alışık tepki
(refleks) haline getirilmelidir. Değer yargılarına ters verilen ya da değer yargılarıyla ilişkisel verilmeyen;
öğretim, öğrenim ve eğitim ürünleri eğitilen kitle tarafından kabullenmekte sıkıntı yaratır ve hedefe
ulaştırmaz. Belki de ülkemizde yapılmış ve halen yapılmakta olan devrimler, öğretim, öğrenim ve
eğitimlerin çoğu ülkemiz halklarının yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer
yargılarına uyumlu verilmediği, cebren ve hile ile ya da zorunlu kapitalist ekonomik farzlara bağlı
14
olarak empoze edilip bilgiler beyinsel ve zihinsel olarak sindirilip hayata uygulanabilir alışık tepki
(refleks) haline getirilmediği için istenen seviyede başarılı bir ülke olamadık. Bu duruma çözüm
açısından ülkemizde değer yargılarımızın düstur denklemi konumundaki; vecizeler, atasözleri,
özdeyişler, ithal edilmiş atasözleri... vb önemli bir kısmı yanlış, eksik, ters... vb olduğu için
insanlarımızda kavram, düşünce, öğrenme ve iletişim yanılgısına neden olmaktadır. Bu açıdan
bunların ivedilikle akademik çevrelerce gözden geçirilip daha bilimsel alternatifleri, eksikleri, geçerlilik
sahaları… vb hakkında ayrıntılı bilimsel çalışmalarla sonuçlandırılıp toplumun yapısal, beyinsel ve
zihinsel havuzundaki önemli değer yargılarının yenilenerek toplumsal değer yargıların; yapısal,
zihinsel ve beyinsel havuzdaki yerleri daha sağlıklı ve olumlu bir konuma getirilmesi gerekir.
Yorum; Bir fert, toplum, kavim… vb düşünün; Kuran-ı Kerim Okunur duyar ancak anlamaz (Allah
CC’NİN kelamından duyduklarına sağır olmuş) duyduklarına sağır olmuş, Kuran-ı Kerimin harflerine
bakar ayetlerin yazısını görür ama anlamaz (Allah CC’NİN yazılı kelamını görür ama
kördür)gördüklerine bakar ama kör olmuş ola ki bir hayvanın Kuran-ı Kerimi Dinletiş ve okutuş
mesabesine getirilmiş ya da indirilmiş durumdayız. Bu gün ülkemizdeki Kuran-ı Kerim’e icabet bu hale
getirilmiş ve diğer ibadetlere yani kurban kesimi, namaz kılınışı, oruç tutuşunda, zekât verişinde… vb
dinde hayır görmez konuma düşürülmüş ve dualarımızda icabet bekliyoruz Rabbimizden. Oysa ki,
İngilizce, Fransızca, Almanca gibi Kuran-ı Kerim’in Dili’de seçmeli yabancı dil dersi olarak verilse
acaba bu cehaletten kurtarır mı bizi! İnsanda genellikle bilgilerinin zihindeki karşılıkları değer
yargılarıyla ilişkisel gerçekçi ve doğru olarak diri değilse o konuda cahildir ve ola ki genellikle sorumlu
değildir. Bilenler sorumludur. Gözü var görmez kulakları var işitmez ayeti belki de bunu vurgular. Bilim
bile insan duyularına ve teknoloji sınırlarına dayalı olarak yarı ya da geçici gerçeklere dayalı olarak
geleceğe yol alır.
Fen-Edebiyat ve Eğitim Fakültelerinin Başlıca Görevleri, Amaçları ve Hedefleri Neler Olmalıdır?-İnsanların; kendilerini, sanal araçlarını, sıfatlarını ve nefislerini liyakatli tanımalarını sağlamak,
-İnsanları;doğa-doğa ötesindeki geçerli, gerekli;nesnel,düşünsel, sanal ve hesabi (dijital) bilgilerle
fıtratlarına uygun yeterince donatmak
-21.Yüz Yılda bilimi insanların(fert, toplum, kavim... vb bazında) geçerli, doğru inançsal, yapısal,
özgün, kültürel... vb diğer değer yargılarıyla ilişkilendirerek sunmak öğretim, öğrenim ve eğitimin çok
önemli farzlarından biri olmalıdır. Demirkuş 2009
-İnsanlara;doğru öğrendiklerini peygamber ahlakıyla yaşantılarına (hayatına) liyakatli uygulama alışık
tepki (refleks) ve alışkanlıkları kazandırmaktır.
-Eğitim fakültelerinin birinci görevi var olan geçerli ve gerekli bilgileri iştahlandırıcı bir dizaynla
insanlara sunmak ve gerekirse bilgi üretmektir.
-Fen ve Edebiyat fakültelerinin öncelikli görevi bilgi üretmek ve bilgileri iştahlandırıcı bir dizaynla
insanlara sunmaktır..
Öğretim, Öğrenim ve Eğitimde; Nesnel, Düşünsel, Sanal ve Hesabi (Dijital) Ders Materyali Bilgi
Doküman Havuzu Oluşturmanın Basamakları/Aşamaları;
1-Gerekli ve geçerli; tüm nesnel, düşünsel, sanal ve hesabi (dijital) kaynaklı bilgilerin doküman
15
havuzunu oluşturmak,
2-Gerekirse bilgi, envanter, materyaller, yöntemler sanal ve nesnel araçlarla donatılmış eğitim mutfağı
kullanılarak materyaller geliştirmek,
3-Ders materyallerini; uygun yöntemlerle ve örneklerle ilişkisel eşleştirerek güncel rehber bilgilerle
donatmak,
4-Sunulacak gerekli bilgilerin; hedeflerini, dokümanlarını ve olanaklarını uygun eşleştirerek ortaya
koymak,
5-Etkili öğretim amacıyla nesnel, düşünsel, sanal ve hesabi (dijital) olanaklar, materyaller ve
yöntemlerle ilişkilendirerek beyinleri iştahlandırıcı sanal-nesnel-yarı nesnel; sunu, etkinlik, deney,
uygulama, animasyon, film, anlatım, gösteri… Vb;hazırlanır, oluşturulur, düzenlenir veya kurulur.
Eğitim Fakültelerinde Mutlak Verilmesi Gerekli Bazı Dersler ve Gerekçeleri; 1-Öğretim Teknolojileri Materyal Tasarımı ve Geliştirilmesi Dersi
2-Özel Öğretim Yöntemleri I ve II Dersleri
3-Fen Teknoloji ve Toplum İlişkisi Dersi
4-Okul Deneyimi I, Okul Deneyimi II ve Öğretmenlik Uygulamaları Dersleri
5-Dersleri Peygamberi ahlakla ilişkisel yaşantıya uygulanış "Tefekkür Ediş" dersi konmalıdır. Doğal ve
vahşi alfabe, kültür, örf, adet ve geleneklerin peygamberi ahlakla ters ve uyumlu tarafları bilimsel
gerçeklere dayalı olarak “Peygamber Ahlakı ve Vahşi/Doğal Ahlak Ürünleri” adlı ders;ilk, orta, yüksek
öğretim ve askeri okullara konmalıdır.
A-Kendilerini doğru tanıma ve topluma doğru duygudaş olma(empati duyma), amacına yönelik
uygulamalı dersler konmalıdır.
B-Fert ve toplum ya da insan sıfatlarını, kendi özünü-fıtratını tanımaya yönelik uygulamalı dersler
konmalıdır.
C-Yani fert ve toplumların ya da insanların kendilerini eksik ve yanlış tanımalarının,
konumlandırışlarının, sıfatlarını liyakatsiz kullanmalarının toplumsal tufanlara neden olduğu yaşanmış
örneklerle ve gerekçeleriyle öğretilmelidir. Bu amaca yönelik uygulamalı dersler konmalıdır.
D-Öğrenci/Öğrenici;sıfatlarının kötüye kullanmasının hatasının acısını ya da telafisinin hangi boyutlara
varılacağını 19. Ve 20. YY’IN teknolojisinin şeytani, cahili ve doğal/vahşi hayvani ahlaka dayalı kötüye
kullanan bazı dünya devletleri; dünyanın doğal bedenine ait fosil; katı maden yataklarını, sıvısını
(petrol ve doğal su kaynaklarını) ve gazını emerek, eriterek; depremlere, küresel ısınmaya neden
oluşunu I. II. ve III. Dünya savaşlarının cehaleti, teknolojik vahşeti ve bedbahtlığı örnekleriyle sonuçları
kavratılmalı. Aynı teknolojiyle dünyanın enerji gereksinimini karşılamak için; dünyanın doğal bedenine
ait fosil; katı maden yataklarını, sıvısını (petrol ve doğal su kaynaklarını) ve gazını emmeden, I. II. Ve
III. dünya savaşlarını yapmadan dünyanın enerji gereksinimi için var olan teknolojik çalışmaların ve
güçlerin kıblesini; güneş, dalga, rüzgar, su, hareket, biyo… Vb enerji kaynaklarına çevirmek yeterlidir.
Bundaki amaç, kendini-çevresini doğru tanıyıp-doğru değerlendirip doğru konumlandırmak, insani
sıfatlarını doğru, liyakatli ve dürüst kullanmaya haklı olarak inandırılmalıdır. Bu amaca yönelik bilimsel
çalışmalar yapılmalı, dersler açılmalı ve ders kitapları yazılmalıdır.
E-Olanaklarını, bilgilerini, beden dillerini, tepkilerini, seslerini … doğru ve liyakatli kullanma–
16
ilişkilendirme alışkanlık ve alışık tepki (refleks)lerini kazanmalarına yönelik uygulamalı beşeri eğitim
dersleri konulmalıdır. Batının derleme, deneyim, kurgu… Vb şeylerine dayalı mevcut eğitim kitapları bu
hedefe ulaşmakta yetersiz kalmaktadır.
F-Evrensel, İlimsel, Bilimsel, Teknolojik, Çağdaş, Peygamberi… Vb Doğru ve Liyakatli Düşün, Hayalet,
Tefekkür Et. Hükmüne/lerine uygun deneysel –uygulayıcı dersler eğitime konulmalı. Öğrencinin nasıl
düşünmesi konusunda önemli simaların düşünsel, nefsi, doğal ve mantıki işletim sistemleri disipline
edilerek eksikleri, artıları, yanlışları… Vb bir arada verilmelidir.Sonra tüm düşünsel ve uygulanan
mantık sistemleri peygamberi ahlakla ilişkisel olarak tarihsel, bilimsel, asri...Vb sonuçları ve kanıtlarıyla
ortaya konulur.
-Piyasadaki bilgisayarları kategorize-disipline ederken ya da bilgisayar alırken hangi özelliklerine %
kaç öncelikli dikkat edilir?
-Öğrenci Seç ve yerleştir sınavlarında veya eş adayınızı seçerken hangi özelliklerine % kaç öncelikli
dikkat edilir?
-Sizce bilgisayar kasası ile insan bedenine % kaç önemsenerek değer verilir?
-Sizce bilgisayar sanal araçları ve iç donanım özellikleri ve işletim sistemi ile insan düşünsel, ahlakı ve
zihinsel özellikleri işletim sistemlerine % kaç önemsenerek değer verilir? Allah CC öncelikle kulunun
kalbine bakarak değer verir.
-Pekiştireç; eğitim sisteminde ve öğrenci seç yerleştir sisteminde neden insanların sadece zekasına,
eş seçiminde saldım çayıra bedensel çekicilik kayıra ya öncelik verilir? Top modeller size neyi
hatırlatır? -Bu konuda eğitim sistemleri insanları köreltiyor mu? Vahşileştiriyor mu? Melekleştiriyor
mu?...
İnsanlığın Kendisini ve Varoluşunun Nedenini Doğru Tanıyışının Farkındalığını Kavrayışı;
1-İnsanın nesnel,düşünsel, hesabi (dijital), sanal araçlarının özellikleri ve fıtrat-nefis çeşitleri konularını
gerekçesiyle öğrencilerimize öğretmek.
2-Kişilerin(kişisel) insani, özgün ve baskın sıfatlarını mutlak tanımak ve bilmenin gerekliliğini,
zorunluluğunu gerekçeleriyle öğretmek ve hayata uygulatmak. Nefsini tanıyan rabbini tanır (ayet
vardır)
3-Toplumsal, düşünsel ve doğal çevresinde hayır görmenin farzlarından biride onları doğru ve
gerçekçi öğrenme olduğunu gerekçeleriyle bilmenin önemi öğretilmelidir.İlim Müslüman’ın yitiğidir
(hadis)
4-Yaşam döngüsünde hayır görmesi için, peygamber ahlakı işletim sistemini kabullenmek ve
yüklenmeyi alışık tepki (refleks)-alışkanlık haline getirmeyi gerekçeleriyle öğrencilere öğretmek ve
uygulatmak.
5-Evdeki-ailedeki, okuldaki, iş yerindeki, fertlere karşı sorumlulukları ve mutlak yapması gereken işler
ve uyması gereken kurallar gerekçeleriyle ikna edilerek verilmeli ve uygulamalar yaptırılmalıdır.
6-Karşı cins, eş ve arkadaş edinme/seçimi kurallarının mutlak prensipleriyle ilgili drama ve gerçek
dersler uygulama örnekleriyle gerekçesiyle verilmelidir. Davul dengi dengine çalmalı; kösle trampet,
mümine ile sarhoş bir arada liyakatsizdir.
7-Sokakta her türlü abur-cubur yenmeyeceğini, her türlü giyim ve davranışta bulunulmayacağını
17
gerekçeleriyle örnek eğitici gerçek hayattan ifrat, tefritlerden kesit filmlerle ve uygulamalarla denemeler
yaptırılarak ikna edilerek eğitim verilmelidir.Sınırsız hürriyet, liyakatsiz radikaller, cehalet, ifrat ve tefrit
insanın peygamber ahlakının kara delikleri gibidirler. Demirkuş 2009
İpucu; Resmi, başkalarını tahrik-kışkırtıcı, erotik, çekici, akli, düşündürücü, ilgi çekici, modern, klasik…
Vb giyim, tepki, davranış… Vb ne zaman, nerede ve hangi koşullarda hayata uygulanışın gerekliliği
mutlaka “Öğretim Öğrenim ve Eğitimde İnsan” konulu derste gerekçeleriyle verilmelidir. Sokakta ifrat,
tefrit ve hayvaniliğe kaçan; yemek yemenin, çıplak-erotik giyinmenin, cinsel duygularını sergilemenin
hayvaniliğinin gerekçelerini gerçek filmlerle ve uygulamalarla gösterip eğitim verilmeli. Başkalarının
maymun iştahlı, nefsi emarelere sahip oluşu, kötü nazar edişleri, insanların yanlış anlaması, insanlara
kötü örnek olunması, gereksiz dikkat çekilmesi… Vb gerekçeleriyle verilmeli.
…
X-Tüm ahlakı kurallar ve sokak ahlakı kültürleri, argoların kullanım yerleri gerekçeleriyle öğrencilere
doğrusu verildikten sonra, uygulama tercihleri öğrencilere ve insanlara bırakılmalıdır.
Özel Not;Totaliter önlem değil de (özel haller hariç) sokak ahırları, aşk-sevgi ahırları.. Vb üniversite ve
sokaklarda açılmalıdır.
İnsanın Yaşam Döngüsünde; Islah Edici, Boyun Eğdirici, Eğitici, Terbiye Edici ve Öğreticiliğin
Peygamber Ahlakıyla İlişkisi;
Islah Edici, Boyun Eğdirici, Eğitici, Terbiye Edici ve Öğretici Kavramların Farkını ve Farkındalığını Doğru Kavrayış;1-Peygamberler; modası hiçbir zaman geçmeyen ya da hiç bir zaman demode olmayacak ve insani
yaşam döngüsünün mutlak gerekli peygamberi ahlakı reçetesinin modelleri olarak öğretici, yaşatıcı,
hayata güncelleyici mürşitleri ve eğiticileridirler.Yaşantılarıyla örnek olmuşlardır. Islah edici(boyun
eğdirici) değildir.
2-İnsanları, yaratıkları, doğayı... vb her şeyi eğitici-terbiye edici-Islah edici (boyun eğdirici) olan Allah
CC.
3-İnsanlarda hayvanların ve doğal-vahşi hayatın kısmi ıslah(boyun eğdirici) edicileridirler. Kısmen
çocuklarını terbiye ederler. Islah etmezler. İnsanlar hayvanları, çevreyi ve doğayı kısmi (bereketli
hudutlarda/peygamber ahlakı çerçevesinde) ıslah (boyun eğdirici) edicidirler. Bu ıslahatı peygamber
ahlakı çerçevesinde yapmazlarsa bugünkü gibi çevre sorunları ortaya çıkar.
4-İnsanların: eşlerini, hem cinslerini, çocuklarını veya diğer canlıları; eğitmek, terbiye etmek ve ıslah
etmek kavram yanılgısı ve cehaleti nedeniyle günümüzde çok sorun yaşanmaktadır.
A-Eşinizi ıslah edici, terbiye edici ve eğiticisi değilsiniz oda sizin değildir.
B-İnsani bir aile olmak için; eşiniz sizin eksik parçanızı tamamlar sizde onun eksik parçasını
tamamlarsınız. Erek ve kadın bir insanın bir birini tamamlayan yarımşar parçaları gibidir tek başına her
biri (fert olarak) ne ürer ne de türerler (özel haller hariç). Eşler tamamlayıcıyı zorunlu özgünlükleri
nedeniyle rekabet ve eşitlikte olamazlar.
C-Kadın ve erkek bir fermuarın ya da DNA zincirinin yarımşar parçası gibidir (yarımşar insan) eşitliği
değil bütünleştiriciliği daha büyük anlam taşımalıdır. Her biriniz (kadın ve erkek) fert olarak tek başına
yarsım insan sayılır. Kadın ve erkeğin geometrik, zihinsel, düşünsel genetik, nitel, nicel…vb eşitlik
18
haklarını (X=Y ???) yani böyle bir eşitliği ( X=Y) sağlayışı gerçekleştiriş kadar abes bir durumdur.
Kadın ve erkek aslında pek çok açıdan ve yönden yarımşar insandır. Önemli olan kadın ve erkeğin
liyakatli bütünlüğünü, birlikteliğini sağlayış ve kenetleyiş sorunlarını çözüş çok önemlidir. Yani X+Y=1
sağlarken bunların fıtratı ve ahlaki kabulleniş oranlarını 1 e tamamlarken her çiftin birlikteliği için neler
yapılışının gerektiği üzerinde duruş daha önemlidir. Nelerin bu konuda dikkate alınışı gereklidir?
Neye/nelere hangi kriterlere (zihinsel, düşünsel genetik, nitel, nicel… Vb kriterlere ait değer yargıları
kenetlenişi e uyumu çok önemlidir) göre dikkate alınış önemli oluşudur.
D-Bir birinizin eksiğini tamamlayıcı ve idarecisisiniz.
E-Bir birinizle karşılıklı haklarınızı elde etmede rekabette/rekabetle değil zaruretten ve gerekliliğin
keyfiyetinde bir aradasınız.
F-Bu bilince dayalı yaşanmış-yaşanan örneklerle, uygulamalarla, etkinliklerle ve peygamber ahlakıyla
öğrenciler eğitilmeli.
Evlenmeden Önce Eş Adaylarının Samimiyetle Birbirine Açıklayışı Önemli Konular. (Bunlar önceden açıklanmasa sonrada evliliğin kara delikleri oluyor)
1-Eş adayların bedensel ve zihinsel engelli durumu derecesi varsa bunu önceden belirtişi önemlidir.
2-Bedensel, genetik/irsi ve zihinsel tedavi için sürekli kullandığınız ilaçlar varsa bunu önceden belirtişi
önemlidir.
3-Bedensel ve zihinsel sürekli hatalıkları varsa bunların derecesini ve durumunu samimiyetle
belirtilmelidir. Örneğin, şeker hastalığı, kanser, AIDS… Vb
4-Aşılmaz yada iradenizle terk edemediğiniz değer yargıları ve/veya tiryakilikleri, inançları, Örnek
Kimlikleri/idleri(örnek aldığın kişilikler;peygamberler, dahiler, mucitler, teoriler, sanatçılar…Vb) ,
Taptıkların/idolleri (taptıklarınız, putlarınız) önceden belirtişi önemlidir.
Ör. Aşırı kıskançlık, aileye bağımlılık, sürekli çok konuşkanlık, yalan, sigara koliklik (normal içi değil),
alkolik, internet bağımlılığı, eşcinsellik, lezbiyenlik, özgün cins ve tiplere ilgi duyuş… Vb
Ders Çıkarış ve Çözüm; -Fert, toplum, kavim ve devletin ya da insanların parayı aşan, paradan daha
değerli ya da parsız değer yargıları yoksa parayı veren düdüklerini çalar anlamına gelir. -Bu mantıktan
ya da çıkarsayıştan hareketle ; fert, topluma, kavime ve devlete ya da insanlara;öğretim, öğrenim ve
eğitimle; bilimi-doğayı aşan, bilim , doğadan, tüm yaratıklardan, ilimden ve bilimden daha değerli ya da
onları aşan düşünsel gerçek-hakiki değer yargıları öğretilmemişse, verilmemişse ya da yoksa doğal
hayata ve bilime hakim olanlar onların her türlü düdüklerini çalar anlamına gelir. -Bu iki çıkarsayıştan
hareketle;öğretim, öğrenim ve eğitimde mutlaka insanların bilimi, doğayı ve ötesini aşan; gerçek-hakiki
ölümsüz iman-i düşünsel değer yargıları geliştirilirse insanlar kalp ve zihinleriyle doğayı, kainatları,
bilimi/leri kuşatarak daha ulvi- yüce düşünebilirler. Değilse doğa ve bilimin hapishanesi, kefeni içinde
kul ve köle olarak yaşayışa mecbur olurlar. Bir insanın değer yargılarını ne kuşatıyorsa o insanın onu
aşma olasılığı zayıftır. Örneğin bir bilim insanıın tüm değer yargıları bilimi aşamıyorsa ya da bir insanın
değer yargıları bilimin kefenini aşamıyorsa her şeyi ile bilimin düşünsel hapishanesi içinde bir fert
olmayı aşamaz. Bilimi doğa ötesiyle ilişkilendirmez ve bu doğaldır doğa ötesiyle ilgili ölümsüz ve/veya
gerçek değer yargılarından mahrumdurlar. Örneğin; peygamberlerin atasal ve vahşi değer yargılarının
19
yerini Allah (C.C) İlahi Hidayetle Kuran’ın değer yargılarıyla ilişkisellik belirler. Buna ilahi değer yargısı
denir. Ancak Darwin’in değişim ile ilgili değer yargılarını, Einstein fizik ile ilgili değer yargılarını, büyük
ressamların değer yargılarının iskeletini vahşi hidayet ve doğal sistemi zihin ve genlerini işgal ederek
belirler. İnsanlar düşünsel ve bedensel olarak doğa tarafından işgal edildiğinin farkındalığında değildir.
Yani Einstein ve Darwin sistemin bir ürünüdür, peygamber ise ilahi hidayet gücünün bir sonucudur. O
zaman doğanın işgal edişine karşı bilinçli eğitim ile önlem alınmalıdır. Hatta televizyon dizileri bile
insanları işgal etmektedir. Bunun önüne bilinçli eğitimle geçilmelidir. Kısaca; insanların değer
yargılarının iletişim sistemi ya ilahi ya da vahşi hidayet ile şekillenir. Örneğin;Gautama Buddha, M.Ö.
563-483 doğal ahlak sofisiydi, Charles Robert Darwin (12 Şubat 1809 – 19 Nisan 1882) otistik doğa ve
bilim sofisiydi, hatta birçok saha ve alandaki;19. ve 20. Yüzyılın bilim insanları; belli saha ve alanların
otistik-özelleşmiş bilim sofisi ve/veya dahisi, kaşifi, mucidi olmayı, siyaset ve demokrasi sisteminin
siyasetçileri ve kapitalistleri, komünistleri… Vb tarafından güdülmeyi aşamamışlardır. Yani bilimle
siyaset ve yönetim sistemlerinin demokrasi sofilerini (ermişlerini) aşamamış bilim sofileridirler. Hatta
belki de siyasi demokrasi ermişleri (sofileri) tarafından dine karşı kullanılmaktadırlar. Yani siyasi
ermişler (sofiler) bilimselliğin kefenini aşarak bilim ve dinin uyuşmazlığında bilim sofilerini (ermişlerini)
kullanmaktadır. Yani bu otistik bilim sofileri kendi alanların kabuğunu kırıp diğer bilim alalarıyla ilişkisel
düşünerek bilim ortak paydasının havuzuna erişememişlerdir. Bu ortak payda ilişkisel diri bilgiye ve
doğa ötesi gerçek değer yargılarına sahip olmadığı için;bilimde vardıkları sonuçları, yargıları ve
edindikleri özgün bilimlerini doğa ötesiyle ilişkilendirmemişlerdir. Bu nedenledir ki liyakatsiz; öğretim,
öğrenim ve eğitimle insanların tüm değer yargılarını bilimin metriksi içine doğrayıp paketletip ya da
otistikleştirip yerleştirmek insanların hür düşünce de zihinsel ve düşünsel alemde tefekkür ediş
yetenek ve güdülerini köreltir. Eğimdeki otizmi engelleyici olarak Bilim,Teknoloji Mühendislik,
Matematik ve Din ilişkisinin bütünlük eğitimi / STEM-R (Science, Technology, Engineering,
Mathematics and Religion Education, )geliştiriliyor. İnsan herhangi bir şeye bu 5 ve/veya daha fazla
pencereden bir anda ilişkisel, farklı ya da tek tek bakabiliş yeteneğini geliştiren eğitimle kazandığı ve
kanacağı şeyler önemlidir. Kısaca matematiğin ilişkisel havuzunda bilim aracını kullanarak mühendislik
icrasıyla teknolojileri üretim ve hayata uygulayışta inançsal değerlerle Dinle) peygamberi ahlaki
boyutlarla gerekçeli olarak ilişkilendiriş önemidir.
http://www.nationalstemcentre.org.uk/what-we-offer/our-objectives Bu nedenledir ki insanların liyakatli
ve bilimi, kainatları aşan İslami inançsal değer yargılarını da liyakatsiz öğretim öğrenim ve eğitimle
budayıp, doğrayıp zihinsel ve düşünsel tüm mimarisini bilimin içine sıkıştırmaya ve tıkıştırmaya
çalışmak çok büyük bir talihsizlik ve bedbahtlıktır. Halbuki tam tersine bilimin her şeyini liyakatli inanç
değerlerinin içine ilişkisel dizayn ediş daha liyakatlidir. Fert ve toplumların; doğayı, tüm yaratıkları, tüm
düşünsellikleri aşan liyakatli değer yargıları(İslami inançsal) varsa o insan tüm yaratıklara tapınmaktan
uzak ve onları liyakatli kavrayış düşünce sistemleriyle sağlıklı gelişmiş insanlar olarak yaşayabilirler.
Örneğin; eş seçiminde, toplumsal ilişkilerde, eğitimde, siyasette… Vb alanlardaki faaliyette hedeflenen
sosyal ilişkilerin uzun ömürlü ve sağlıklı olması için; hedef ya da ilişkisel olan fert, toplum, kitlelerin;
istendik, istenmedik.. Vb tüm değer yargılarının çok iyi bilinmesi ve istenmediklerden etkilenilmemesi
ya da en az etkileniş için alternatif çözümler geliştirilmesi gerekir. Değişmez aşırı ifrat ve tefritleri
tiryakilikleri, tutkunlukları aşılmaz istenmedik aşırı alışkanlıkları !!! yani;kıskançlık, kin, nefret, haset,
20
kibir, ucup/gurur, cimrilik, bönlük, müsriflik, egoistlik, kaprisler, saplantılar, münafıklık (çok yüzlülük),
aileye–akrabalara aşırı bağnazca bağlı olmak ya da tüm özgünlüklerini atasal ailesine endeksli
özümsetiş hastalığı), siyonizm, şovenizm, siyoşovenizm, sigara içmek, içki içme alışkanlığı, istenmedik
toplumsal ve kişisel tiryakilikler … Vb istenmedik değer yarılarının çözümleniş alternatif listeleri
çıkarılıp samimiyetle hedef fert, toplum kitle ya da örneğin, neden eş adayına açıklanması gerektiği ve
alternatif çözümleriyle hangi istenmedik değer yargısının çözümsel alternatif ilacı gerekçesiyle
sunulmak üzere listelenmiş çözümler yorumlarıyla ve gerekçeleriyle inandırarak samimiyetle
yorumlatarak/yorumlatılarak/yorumlayarak eğitilen fert, toplum, öğrenci, öğrenici, kitle ya da örneğin;
eş seçimi dersinde sunulmalıdır.Örneğin eş seçiminde; ifrat ve tefritte ya da aşırı özgün
istenmedik ;tutku (adrenalin… Vb), alışkanlıklar belli tanışma döneminden sonra aday eşe samimiyetle
söylenmeli tepkiler nişanlık, gerekirse imam nikahlı nişanlık döneminde denenmelidir. Çok
konuşkansan ilacın dinletiyi seven, kıskançsan ilacın muhafazakar ve istendik tutucu eşe, müminsen
ilacın mümine eş… Vb mantık çıkartısından hareketle eş seçiminde istendik ve istenmedik değer
yargıları arasında tamamlayıcı/birliktelik denkliği aranmalıdır yoksa istendik değer yargıları ile ilerleyen
nişanlıkta önceden peşin ve öncelikle itiraf edilmeyen;istenmedik, bilinmeyen...Vb değer yargılarından
biri evliliğe kara delik olur. İnsanın fert, toplum, kavim, devlet ya da insanlık bazında iradesiyle baş
edemediği istenmedik; duygu, düşünce, niyet, her türlü değer yargıları, istenmedik alışkanlıklar… Vb
her türlü iradeyi aşan nefsi alışkanlık ve nefsi değer yargılarının; Islahata, terbiye edişle, diyete,
tedaviye ve terapiye gereksinimi vardır. Toplumun kişinin bu istenmediklerinden zarar görmemesi,
kendisinin toplumdan zarar görmemesi yada toplumdan yarar görmesi ve/veya topluma yararlı ve
verimli konumlarda bulunması için ,iradesini aşan istenmediklerini, çok iyi tanıması ve gerekirse
yapısal olarak en uygun tedaviye baş vurmalıdır. Kişinin fıtratı ve tedaviyi kabulleniş değer yargılarına
bağlı olarak bir veya birkaç yolu denemesi belki daha hayırlıdır. Ör. İslam’da terbiye ve ıslahat için
Allah CC teslim olunur. Peygamber ahlakı ve fıtratı yapabilirlik konum ve diyetlerle tedavi edilir.
Genetik olarak tıbbi tedavi, diyetler ve/veya eylemsel terapilerde kabullenilebilir.
Bu Dersi Nasıl İşleyeceğiz,1-Ders notlarındaki;kavram, isim, kavram yanılgısı… Vb konular sınıfta tartışılarak ders hocası
tarafında örnekleri ve gerekçeleriyle sunulacaktır.
2-Ders notlarındaki kavramlar öğrenci sayısına paylaşılacak.
3-Her öğrenci; Biyoloji Eğitimi web sites indeki kavramlara ait görsel - işitsel materyal ve tanımlardan
yararlanarak ödevini sınıfta sunacak ve sınıfça önemli kavramlar tartışılacaktır.
4-Seçmeli II (Biyolojide Önemli Konular) Dersine hazırlık için alt yapı bilgilerine öğrencileri angaje
etmek.
Bu Dersin Önemi, Amacı ve Kazanımları;1-Bu derste özgün kavram yöntemiyle;biyolojik her kavramlarla Canlı Bilimini analiz edeceğiz.
2-Her kavramı yakın kavramlarla(doğal kavram kümeleriyle) hayatla güncelleyip örneklendireceğiz.
Amaç edindiğimiz doğru bilgileri pekiştirmek,bilmediğimiz, eksik bilgileri tamamlamak ve iyi bilinen
21
bilgilerde geriye ketlemektir..
3-Canlı Bilimindeki kavram, deyim ve düşünce yanılgısını en aza indirmek.Filmi izleyin
4-Canlı Bilimdeki kavramlarda agıda değişmezliğe uygun materyal geliştirmek. Fimi izleyin
DERSİN İÇERİĞİ 1.2. Kavramlar İsim bir varlığı, eşyayı, olguyu, olayı vb. şeyleri tanıtmak için kullanılan,
tanımlanmasına gereksinim duyulmayan kelime veya kelimelerdir. Kavramlar ise yaratıkları (canlıları,
olayları ve cansızları) ve düşünceleri benzer ve ayırıcı özelliklerine göre gruplandırdığımızda gruplara
verilen adlardır. Kavram ve isim arasındaki fark; isimde tanımlanmaya gereksinim duyulmazken,
kavram mutlaka tanımlanmasına gereksinim duyulan kelime veya kelimelerdir. Bazı kavramların isim
yüzleri de vardır. Ör: çiçek. Deneyimlerimiz sonucunda iki veya daha fazla yaratığı ortak özelliklerine
göre bir arada gruplandırıp diğer yaratıklardan ayırt ederiz. Bu grup zihnimizde bir düşünce birimi
olarak yer eder; bu düşünce birimini ifade etmekte kullandığımız sözcük veya sözcükler, kavramdır.
Kavramlar somut eşya, olaylar veya yaratıklar değil; onları belirli gruplar altında topladığımızda
zihnimizde ulaştığımız soyut düşünce birimleridir. Gerçek dünyada kavramların ancak örnekleri
bulunabilir. Eğitim öğretimde kavramların dosdoğru, eksiksiz öğretilmesi ve güncellenmesi çok
önemlidir. Bunlar yapılmazsa telâfisi zor durumlar ortaya çıkabilir.
Kavramlar 3 ye ayrılır1-Kavram ör.sıcaklık, ısı... vb
2-İsim ör. Ahmet
2-Kavramisim ör,çiçek (hem isim hem kavram)
Kavramda Bulunması Gereken Asgari Özellikler1-Tanım ve içeriği vardır.
2-Bazıları soyut, bazıları somut, bazıları yarı somut veya diğerler (gelecek ve geçmişle ilgili
bilinmeyen)
3-Kullanım alanları vardır.
4-Bazıları tekildir, bazıları kavram kümesi içinde yer alır.
5-Nicel, nitel veya nitel-nicel, düşünsel, nesnel, sanal... Vb olabilirler.
Kısaca; yaratık, olay, olgu, süreç… Vb tanımak, tanımlamak için, tarif edilebilen kelime veya kelime
gruplarına kavram denir.
Ör;Sıcaklık.
İsimlerde Bulunması Gereken Asgari ÖzelliklerYaratıkları tanımak için kullanılan ve tarifleri-tanımları olmayan kelime veya kelime gruplarına isim
denir.
Kısca;tanımları, tarifleri olmayan yaratıklara verilen kelime ve kelime gruplarından adlara isim denir.
Ör;Ahmet
Kavramisimlerde Bulunması Gereken Asgari Özellikler
22
Hem kavram hem de isim özelliği taşıyan kelime ve kelime gruplarına kavramisim denir.
ör;Çiçek
1.3.Kavramların aşamalılığı ve kavramlar arası ilişkiler. Bilimde sınıflandırmanın önemi büyüktür.
Biyoloji biliminde hem konular hem de konuların içindeki kavramlar ve ilkeler aşamalı bir düzeyde
(taksonomik kategoriler halinde) sınıflandırılmıştır. Örneğin: Tipik birkaç küçük canlıdan hareket
edilerek, giderek yükselen basamaklarla bitki kavramına kadar çıkılabilir. Bitki ve hayvan kavramları
birleştirilerek bir üst düzeyde canlı kavramına ulaşılabilir. Kavramlar arasındaki ilişkilerin; kavramların
içerik, kapsam, yakınlık, ayrıcalık özelliklerine göre doğru sınıflandırılması büyük önem taşır. Örneğin:
Fotosentez kavramında karbondioksit, su, yeterli ışık, klorofil ve bazı enzimlerin varlığında ürün olarak
besin ve oksijen oluşur. Ancak aydınlık ve karanlık reaksiyonlar, devirsel ve devirsel olmayan
fotofosforilasyon kavramları fotosentezde alt kavram olarak tanımlanır (Gürlek, 2002).
1.4. Kavram Öğretme-Öğrenmenin Kriterleri ve Kuralları Kavramlar somut, soyut vb. yaratık, olay
ve düşünceleri kelime ve kelimelerle ifade eden soyut düşüncelerdir. Kavramlar öğrencilere
öğretilirken, kavramın özgün özelliklerini, öğrencinin seviyesine en uygun şekilde somutlaştırılarak
aktarılmasına özen gösterilmelidir. Gerekirse kavramın tanımına ait özel hâller ve istisnalar
verilmelidir. Örneğin, canlı kavramı tanımlanırken, virüslerin özel durumları (halleri) belirtilmelidir Bir
kavramı (subjektif veya objektif) öğretirken mümkünse o kavramı en güzel şekilde temsil eden görsel,
işitsel, dokunsal... vb. sekiz (beş nesnel duyu + sezgi, his, düşünsel... Vb zihinsel duyular) duyu ve
ötesi duyulara hitap edecek materyal ve materyallerle öğretilmesinde yarar vardır. Bu kavramla ilgili
ders materyali hazırlanırken; öğretim, öğrenim ve eğitimde kullanılacak bir materyalde bulunması
gereken kriterlerin dikkate alınarak hazırlanması ve doğru yöntemler kullanılarak öğretilmesi gerekir.
Aslında bir kavramı öğretirken hangi yöntem ve yöntemlerin uygulanacağını kavramın özelliği,
kavramla ilgili olanaklarımız ve bilgimiz belirler. Önemli olan; olanaklar, yöntemler, kavramın özelliği ve
kavramla ilgili bilgilerin arasından en güzel seçim ve dizaynı yapmaktır. Örneğin; çiçek kavramını
öğrenciye öğretirken;
a) Sadece çiçek isminden bahsedip teorik anlatmak (Anlatım Yöntemi). b) Görsel olarak sanal ortamda, doğada ya da fotoğrafta çiçek göstererek anlatmak (Demonstrasyon Yöntemi). c) Sanal ortamda çok sayıda çiçek örneği gösterip uygulamalı olarak da doğadan toplanan kuru ve
taze materyalleri öğrenciye dağıtarak etkinlikyapma (EtkinlikYöntemi). d) Sanal ortamda çiçekleri gösterdikten sonra doğaya çıkıp çeşitli çiçekli bitkileri toplatarak, herbaryum
kurallarına göre presleterek gerekirse taze materyalin organlarını lup altında
inceleterek çiçek kavramını öğrencilere kavratmak(Yaparak-Yaşayarak Uygulama Yöntemi ) yöntemleri kullanılabilir (Demirkuş, 2005).
Bir Kavram Öğretmenin Kriterleri: 1. Kavramın tanımını birden fazla kaynaktan toplamak. Gerekirse birden fazla tanım ve örnekle
desteklemek.
23
2.Toplanan tanımlar arasında eksik ya da çelişkinin olup olmadığını saptamak.
3. Kavramın sınırlarını belirlemek (özgün özelliklerini), kendisine en yakın kavramlarla geçiş, ayrılan
ve benzeşen sınırlarını çizmek. Örneğin: İsim ve kavram tanımı.
4. Kavramlarla ilgili anlatım dışındaki kavramı en iyi temsil edebilecek materyalleri toplayıp bunların
içerisinden, basit, sade ve kavramı öğretme amacına en güzel şekilde ulaştıran bir veya birden fazla
materyal örneği seçmek.
5. Materyal seçiminden sonra öğretimde kullanılacak yöntemleri titizlikle belirlemek.
6. Olanaklar (internet, kütüphane, sanal araçlar, medya araç-gereçleri, doğa vb.) araştırmak. Bazen
olanaklarımızdan yararlanma alışkanlığının ve zihinsel çalışma alışkanlığımızın olmaması yüzünden
çok şeyin farkında bile olamayabiliriz. Örneğin: Bir öğretmenin kasaba veya köyde öğrencileri doğaya
çıkarmaması ya da materyaller geliştirmemesi.
7. Eğer bir kavram sübjektifse yani materyallerle temsil edilemiyorsa mümkünse çok sayıda kaynaktan
yararlanarak kavram ile ilgili tanımları bir araya getirmek, öğrenilmesine yardımcı olabilecek objektif ve
diğer yakın kavramlarla desteklenerek anlatmak.
1.4. Kavramların Sınıflanması 1.4.1. Öğreniliş yollarına göre kavramlar Öğreniliş yollarına bakarak kavramlar üçe ayrılır:
1.4.1.1. Algılanan kavramlar Duyu organları yoluyla dış dünyadan etkileşim sonucu öğrenilen
kavramlardır. Örneğin; alyuvar, hücre gibi. 1.4.1.2. Betimlemeli kavramlar Yaratıklar ve olaylar arasındaki ilişkileri doğrudan etkileşim sonucu
açıklayan kavramlardır. Örneğin; aktif taşıma gibi kavramlar betimlemeli kavramlardır. 1.4.1.3. Kuramsal kavramlar Dış dünyadan zihinsel operasyonlar ile öğrenme sonucu üretilen
kavramlardır. Filogeni, ortogeni ve ortogenez gibi kavramlarda kuramsal kavramlardır.
1.4.2. Temsil ettiği objektif ve sübjektif bilgilerin belirleyici özelliklerine göre kavramlar Kavramlar, temsil ettiği objektif ve sübjektif bilgilerin belirleyici özelliklerine göre aşağıdaki kategorilere
ayrılabilir:
1.4.2.1. Düzenleme kavramları Öğrencilerin düzenleme işlemleri kurmaları, kullanmaları ve
anlamaları için fırsatları olmalıdır. Düzenleme, öğrencilere basitten karmaşığa doğru öğretilmelidir.
Örneğin: taksonomik kategoriler, sınıflandırma ile ilgili kavramlar (familya, cins, tür.).
1.4.2.2. Neden ve etki kavramları Her şeyin bir nedeni vardır, nedensiz etki olmaz. Bu fikirden
hareketle bizi yakından ilgilendiren olaylardan en uzağa kadarki olayların ayrıntılarına kadar inceleyip,
neden ve etkilerini çözerek, önceden kestirmek için fikir sahibi olmalıyız. Örneğin; Fototropizma
olayında, bitkinin ışığa doğru yönlenmesinin bir nedeni vardır. Bu da ışık etkisidir.
1.4.2.3. Sistem kavramları Etkileşen bir bütünü oluşturan küçük elemanlarının bileşimidir. Dışarıdan
gelen bir kuvvet sisteme canlılık ve hareketlilik getirir. Birçok doğa olayı bir sistem içindedir. Örnek:
ekosistem döngülerindeki her bir kavram.
1.4.2.4. Model kavramlar Doğal hayatta gözlemleyemediğimiz birçok olay ve yaratığı anlamak ve
tanımak için, bunlara özgün özellikler taşıyan somut kavramlardır. Örnek: DNA modeli, kainat modeli,
canlıların şecere ağacı, evrim ağacı.
1.4.2.5. Değişim kavramları Değişim her yerdedir. Bazı şeyler, değişmez görünse de aslında
24
değişmektedir. Fakat, değişim hızı yavaştır. Değişimin doğasını anlamak önemlidir. Bazı değişimler
doğrusaldır. Bazıları ise döngüseldir. Değişim teknolojik problem oluşturur. Çözümlerden yeni ürünler
ortaya çıkabilir. Örnek: morfogenezis.
1.4.2.6. Yapı ve işlev kavramları Bu kavramlar yapı ve işlevini bir arada ifade eden kavramlardır.
Örneğin: ayak ve yürümek, göz ve görmek.
1.4.2.7. Farklılık kavramları Çeşitliliği ifade eden kavramlardır. Örnek: varyasyon, biyolojik çeşitlilik. 1.4.2.8. Tanımlayıcı kavramlar Açıklayıcı ve özellik bildiren kavramlardır. Genellikle yaratıkları,
olayları ve olguları izah eden, ifade eden veya temsil eden kavramları içerir. Solunum, fotosentez gibi.
1.4.2.9. Tanım işlev kavramları İşlevi ifade eden kavramlardır. Duyarga, göz, kulak gibi. 1.4.2.10. Gelişim kavramları Canlının ölüme doğru giderken şekillenişi (morfogenezisi)'ndeki değişim
aşamalarıyla ilgili kavramları ifade eder. Büyüme ve gelişme kavramları gibi. 1.4.2.11. Üreme kavramları Canlının kendine benzer fertleri meydana getirmek üzere geçirdiği
aşamalarla ilgili kavramları ifade eder. Bölünme gibi, Okullarımızda lâboratuvar etkinliklerine gereken
önemin verilmemesi, mikroskobik yapılar ve canlılar ile ilgili materyallerin hazırlanmasındaki zorluklar
biyolojik kavramların öğretilmesini güçleştirmektedir. Anlatım, soru-cevap gibi klasik yöntemler,
biyolojik kavramların öğretilmesi için yeterli değildir. Ders kitapları incelendiğinde kavramlarla ilgili
örneklerin yetersiz olduğu görülecektir. Ders kitaplarının yazımındaki sınırlılıklar ve mikroskobik
canlıların yaşam döngüsündeki öneminin yeterince belirtilmemesi de kavramların öğrenilmesini
zorlaştırmaktadır. Ülkemizde her yıl yapılan ÖSYS ( Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı) sınavı
sonuçlarına bakıldığında da biyoloji eğitiminde sorunlar olduğu görülecektir. Hatta üniversitelerin
biyoloji bölümlerini kazanan öğrenciler dahi biyolojik kavramlar konusunda yeterince bilgilendirilmeden
ortaöğretim kurumlarından mezun olmaktadır.Kavramların kolay anlaşılabilmesi için; sunumda görsel-
işitsel araçların ve materyallerin kullanımı gerekmektedir. Kullanılan bu araçlar ile öğretmen ve
öğrencilerin biyolojideki, doğa bilimlerindeki bilgi eksikleri giderilecek, doğruyu öğrenme arzusu
oluşturulabilecek ve bunun sonucunda da bu alanlardaki başarıları artacaktır. Kavramlar biyoloji
biliminin temelidir. Kavramlar kolay anlaşılır, açık bir dille tanımlanarak ve onu en güzel izah edecek
görsel, işitsel sanal ortamda hazırlanan materyallerle desteklenirse sağlam temeller
oluşturulur.Ülkemizde ilk, orta ve yüksek öğretimde verilen biyoloji derslerine ait temel biyolojik
kavramların daha mükemmel öğretilmesi, eksik veya yanlış öğretilmesinin telâfi edilmesi için internet
ve medya araçları kullanılmaya çalışılmıştır. Biyoloji ile ilgili öğrenci ve öğretmen kitlesine, internet
üzerinden ulaşılarak, kavram yanılgısının ve yanlış öğretiminin telâfi edilmesi çok büyük önem
taşımaktadır. Ayrıca kavramların mantıklı ve zihnimize yatkın, çağrışımı kolay, Türkçe karşılıklarıyla
ortaya konması da bir o kadar önem taşımaktadır. Eğer kavramlar doğru ve kolay çağrışılabilir bir
mantıkla üretilmezse ve öğretilmezse bunun dezavantajı etkin bir şekilde hayatın her aşamasında
kendini hissettirir. Bir dilde kavramlar ve kavramlar arası ilişkiler ne kadar doğru, sade ve mantıklı alt
ünitelerden ve dinamik ilişkilerden oluşursa o kadar sağlıklı olur. Son yıllarda araçlar konusunda
değişik gelişmeler olmaktadır. Örneğin okullarımızın çoğunda, evimizde ve çalışma ortamımızda
bilgisayar bulunmaktadır. Öğrenciler ve öğretmenler bu çalışma ile bilgisayardan konuyla ilgili
hazırlanan CD’den veya internet sitelerinden biyoloji kavramlarıyla ilgili eksiklerini giderebilecek ve
25
yanlışlarını telâfi edebileceklerdir.
ÖNEMLİ BİYOLOJİK KAVRAMLARLA İLGİLİ DERS MATERYALİNİN KAYNAKLARDAN TOPLANMASI YYÜ Eğitim Fak. Biyoloji Eğitimi Anabilim Dalı, Materyal Geliştirme ve Hazırlama Odası’nda
bulunan 120 ayrı hazır preparat, basılı kaynaklar, Google arama motoru ile internetten indirilen
kavramlarla ilgili resimler ve biyoloji sözlükleri, taranarak bilgisayara aktarılan 3000 sayfalık PDF
uzantısında 2001–2006 tarihleri arasında yayınlanan Bilim ve Teknik, Chip ve Pc Net dergilerinden
seçilen bilimsel ve teknoloji ile ilgili makalelerdeki kavramlar, tanımlar, tez danışmanımız tarafından
çekilmiş fotoğraflar ve ders notlarındaki bilgiler kullanılmıştır. Google arama motorunda 10.10.2005-
30.06.2006 tarihleri arasında kavramlar ("biological concepts" mistake, miss, “compensation" or
“make good "biology concepts” image, illustrated “web resource” internet resources”) ve tanımları ile
ilgili olarak tarama kurallarına uygun arama yapılmıştır. Ayrıca konu ile ilgili olarak, Türkçe;
“mikroorganizma, mikrobiyoloji, bakteri, virüs, protista, mikroskobik mantarlar, algler, diatomlar,
monera, bakteriyofajlar, riketsiyalar, materyal, kavram,” ve İngilizce; “microorganism, microbiology,
bacterium, virus, protist, material, microscopic funguses, alga,
diatom,monera,.bacteriofag.,,rickettsiae, concept ” gibi anahtar kelimelerle, tarama motorları
kurallarına uygun olarak ikili ya da çoklu mantıklı gruplar halinde yazılarak internetten arama
yaptırılmıştır. Özellikle kavramların doğru, mantıklı, kolay çağrışım yapan Türkçe karşılığını bulmak
için Türk Dil Kurumu Sözlüğü, Redhouse Sözlüğü ve 33 tane sözlük içeren sanal Babylon sözlükleri
kullanılmıştır. Materyal Geliştirme ve Hazırlama Odası’ndaki 15000’e yakın görüntü ve sanal öğrenci
ödevi koleksiyonundan yararlanılarak temel biyolojik kavramlarla ilgili 5000 tane görüntü seçilmiştir. Bu
görüntülerin bir kısmı tarafımızdan taranan dergilerden alınmıştır. Bir kısmı da mikroskop ve fotoğraf
makinesiyle çekilip, dijital(hesabi) ortama aktarılan görüntülerdir.
ÖNEMLİ BİYOLOJİK KAVRAMLARLA İLGİLİ DERS MATERYALİ GELİŞTİRME Biyoloji derslerinde öğretilmek istenen kavramların sayıca fazla ve çoğunun da yabancı dil kökenli
olması öğretimi güçleştirmektedir. Mikrobiyolojik kavramların öğretilmesi, belirli bazı sebepler
nedeniyle çok daha güçtür.
Türkçe’de; gelişen teknolojiye karşılık gelen isim ve kavramların olmaması, yabancı dil kökenli
kavramlara karşılık gelen mantıklı, kolay çağrışılan Türkçe kavramların türetilmemesi; kavram
yanılgısına, eksik ve hatalı kavram öğrenmeye neden olmaktadır. Doğa ve teknoloji bilimlerini ülkemiz
koşullarına güncellemek ve hayata uygulamak için üretilen ve var olan kavramların doğru
anlaşılmasını ve zihnimize doğru yerleşmesini sağlamak gerekir. Örneğin: “Kemik Metriks i içinde
uzanan ve kan damarları ile sinirleri içeren kanalları” tanımlarken, Havers Kanalı’na karşılık
gelebilecek “Uzun Kemik Kanalı” kavramı bize daha kolay çağrışım yapar. Onun için kavramların
zihnimize ve dilimize mümkünse doğru aktarılması ve doğru yerleştirilmesi gerekir.
Kavramlar beşeri, fen ve teknoloji bilimlerinin yapı taşları gibidir. Canlılar için hücre, bilgisayar için
çipleri, bilgi için veritabanı ne kadar önemliyse kavramlar da bilim için o kadar önemlidir. Bu örnekteki
gibi kavramların dilimiz ile bağdaşmaması bilimde ve teknolojide gelişmemize engel olur.
26
Bu bilinçle;biyolojik kavramlar ilk, orta ve yüksek öğretimde internet ve medya araçları üzerinde
hizmet verebilecek ve örnek teşkil edebilecek bir mantıkla; YYÜ Eğitim Fakültesi Biyoloji Eğitimi
Anabilim Dalı Materyal Geliştirme ve Hazırlama Odası’nda (materyalin bir kısmının envaterini
kendimiz hazırlayarak, bir kısmını da başka kaynaklardan alıp düzenleyerek) resim ve görüntülerle
eşleştirilerek zenginleştirilmiştir. Kavramlar harf sırasına göre dizilerek Nadidem sitesinde internete
açık hale getirilmiştir. Ayrıca FlipAlbum 6.0 Suite kullanılarak internet ve internal linkli kavram sanal
kitabı hazırlanmıştır.Yabancı bazı kavramlara karşılık gelen, Türkçe yeni kavramlar önerilmiştir.
YYÜ EĞİTİM FAKÜLTESİNDE BİYOLOJİ EĞİTİMİ BÖLÜMÜNDE, BİYOLOJİK KAVRAMLARLA İLGİLİ DERS MATERYALİ GELİŞTİRMEDE İZLENEN YÖTEMLER Bilimsel çalışmalarımız
esnasında verilerimiz, YYÜ Eğitim Fak. Biyoloji Eğitimi Bölümü, Materyal Geliştirme ve Hazırlama
Odası’ndaki olanaklardan yararlanarak hazırlanmıştır. Eğitim Fakültesi Biyoloji Eğitimi Anabilim
Dalı’nda bulunan 120 ayrı hazır preparata ait 1340 tane görüntü mikroskop ve CCD Colour Video
Camera VC 3031cihazı kullanılarak bilgisayara aktarılmıştır. Makroskobik materyal geliştirmede; sanal
herbaryum materyali ve YYÜ ZEVE kampusunda toplanan materyaller Işık Kutusu aparatı kullanarak
taranarak veya fotoğrafları çekilerek bilgisayar ortamına atılmıştır. Sanal araçlarla Google’dan tarama
kuralarına uygun girilerek, internette kavram öğretimine yönelik bilgi edinilmiştir Kavramlar seçilirken
özellikle karşılığında görüntüleri olan kavramların hemen hemen tamamı seçilmiştir ve bunlar üzerinde
çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalar: -Bütün görüntü ve resimler Adobe Photoshop CS sanal grafik
aracı ile rötuşlanmış, bazıları yeniden
boyutlandırılmış ve orijinal olanların üstüne isim yazılarak hazırlanmıştır.
-Gif uzantısındaki resimlerin tamamı jpeg formatına çevrilerek web’e hazır hale getirilmiştir. -
Macromedia Dreamweaver MX 2004 web düzenleyici(editörü)ve Macromedia Fireworks MX 2004
programları kullanılarak kavram tanımları ile resimler eşleştirilip internete hazır hale getirilmiştir. -Bu
aşamada yaklaşık 40 tane sanal sözlük ortamında kavramların Türkçe karşılıkları veya tanımları
içerisinden mantıklı, kolay çağrışılabilir ve sade olanları belirlenmiştir. Tez danışmanımız tarafından
önerilen kavramların Türkçe karşılıkları kırmızı renkte işaretlenerek (sanal kitap ve internette)
önerilmiştir. -Özellikle kavramları internete hazır hale getirmenin son aşamasında Google arama
motorunda bazı kavramların İngilizce dilindeki karşılıkları ile aramalar yapılarak o kavramların
görüntülerinin bulunduğu web adreslerine link atılmıştır. Ayrıca kavramların birbirine olan yakınlık
dereceleri, kapsamları belirlenerek, kavramlar arası ilişkiyi berraklaştırmak ve açıklamak için site
içerisinde ve kavramlar arasına linkler atılmıştır. -Web’e hazır hale getirilen kavramlar ve içerdikleri
internet linkleri, intranet ve hiperlinkler olduğu gibi FlipAlbum 6.0 Suite sanal kitabına yapıştırılarak
CD’si hazırlanmıştır. Bu sanal kitabın bir özelliği de internet adreslerine, kavramisimlerine, sayfa
numaralarına ve istenilen harfe ulaşmak tek tıklamayla mümkündür. Bu Sanal kitap CD’si ile internete
bağlı olan bir bilgisayarda dinamik olarak hem internetteki linklere hem de kitap içindeki linklere
ulaşmak mümkündür.
BULGULAR Araştırmada, Biyoloji ile ilgili kavramların doğru algılanması ve öğrenilmesi için; seçilen
materyalin özelliklerinin yanı sıra, aynı materyalin üzerinde gösterilebilecek veya tanımlanabilecek
27
farklı kavramlar, aynı kavramı izah etmeye yönelik birden fazla materyale gereksinim duyulduğu ve
özellikleri ortaya konmaya çalışılmıştır.
Bu çalışmalar sırasında basılı medya araçları ve internet üzerinde biyolojik kavramlarla ilgili yanlış
ve eksik kavram öğrenmenin veya öğretmenin sebep olduğu olumsuz durumları ortadan kaldırmaya
yönelik ya da çözümüne yönelik net öneri ve çalışmalara rastlanmamıştır. Mevcut olanlar da çok
yetersizdir.
Bu çalışmamızla başka bilim dallarında benzer çalışmalara örnek teşkil etmesi için zihinsel olarak
daha doyurucu, tartışmaya açık, resimli-görüntülü, sesli, kavram-tanım ilişki modeli sunulmuştur.
Bu modelin daha da ileri gidilerek YYÜ Eğitim Fakültesi Biyoloji Eğitimi Anabilim Dalı’nda intranet,
internet ortamındaki kısa metrajlı filmler, animasyonlar ve PowerPoint sunularından kavramlar arasına
link atılması ile kavram öğretiminin zenginleştirilebileceği ortaya çıkarılmıştır.
Ayrıca bazı kavramların birden çok tanımları veya çok yönlü anlamları olabileceği belirlenmiştir.
Örneğin: Bazı kavramların biyolojideki, kimyadaki hatta biyolojinin alt dallarındaki tanımları farklı
olabilir. Aynı kavramın farklı anlamlar taşıyabileceği de belirlenmiştir. Bunun tam tersinin de mümkün
olduğu tespit edilmiştir. Çeşitli kavramların tanımları örtüşebilir. Bu amaçla ders kitapları yazılırken
içerdikleri kavramlar açısından özel bir model ve yöntemle yazılmasının gereği ortaya çıkarılmıştır.
YABANCI-YENİ BİYOLOJİK KAVRAMLARIN TÜRKÇE’YE KAZANDIRILMASINDA İZLENEN YÖNTEM VE KURALLARIN MANTIK SİSTEMLERİ Toplumda konuşulan konuşma ve yazı dili ile ilgili kullanılan;
kavramlar,isimler,kelimeler,heceler,bağlaçlar… Vb bir dilin(lisanın)alt üniteleri ya da bileşenleri doğal
bir gelişimin iletişim ve gereksinimleri sonucu olarak rasgele, mantıklı ve melez mantık sistemleriyle
bugünkü şeklini ve halini almıştır.Günümüzdeki koşullar özgünlükleri asimile etmeye ve yok etmeye
meyillidir.Bizler asimilasyonun tam tersine özgünlükleri mantıklı,doğru ve diğer dünya lisanlarıyla
pozitif ya da olumlu etkileşim ve dönüşüm içerisinde olabilen dilimizi daha güzel kullanmalıyız.
Bizim amacımız şu olmalıdır;bir dilin alt ünitelerini ve alt üniteler arasındaki ilişkileri çağdaş,ati, tarihsel
uyum içerisinde mantıklı ve uyumlu düzenlemeler alt bileşenler geliştirmek zorundayız.Bu durumu
doğal oluşa ve kültürel yönden beslenen toplumların insafına bırakmamalıyız.Mevcut koşullar dilde
globalleşme adı altında lisan ve kültürel asimilasyon ablukasında yok olmaktadır.Bundan kurtulmanın
yolu dildeki(lisandaki) özgünlükleri çağdaş,ati,tarihsel gereksinimlerimize dinamik,uyumlu,verimli lisan
alt bileşenlerini türetmek için doğru mantık ve kurallar sistemini geliştirmek zorundayız.Bu bağlamda
kavramlarla ilgili yöntem ve kurallarla ilgili mantık sistemleri geliştirilirken Türk Dil Kurumundan
yararlanılan Türkçe kavram-isimlerin yazım kuralları ve sözlüklerde kullanım şekli aşağıda maddeler
şeklinde izah edilmiştir.
TÜRKÇE SÖZLÜK’ÜN KULLANILMASIYLA İLGİLİ AÇIKLAMALAR Sözlüklerin kendisine özgü hazırlama ilkeleri ve kullanma özellikleri vardır. Bu özellikler; sözlük bilimi,
yazım ve söyleyişle ilgili ilkeler ve diğer özellikler olarak sıralanabilir. Yazım ve Söyleyiş 1. Türkçede yalın biçimleri iki heceli olan vakit, sabır, meyil, şehir, hasım, resim, asıl, nehir, beyin gibi
28
Doğu dillerinden, özellikle Arapçadan geçmiş bazı alıntı kelimelerin, ünlüyle başlayan bir çekim eki
aldıklarında veya etmek, olmak yardımcı fiilleriyle birleştiklerinde, ikinci hecelerindeki dar ünlü düşer:
vakitim değil vaktim, sabırın değil sabrın, meyili değil meyli, şehire değil şehre, hasımı değil hasmı,
resimi değil resmi, asılı değil aslı, nehire değil nehre, beyinim değil beynim vb. Türkçe Sözlük’te bu tür
değişikliklere uğrayan kelimeler madde başında vakit, -kti, sabır, -brı, meyil, -yli, şehir, -hri, hasım, -
smı, resim, -smi, asıl, -slı, nehir, -hri, beyin, -yni biçiminde gösterilmiştir. Yalın biçimleri iki heceli olan
ve ikinci hecelerinde dar ünlü bulunan gönül, burun, ağız, karın, boyun, göğüs gibi bazı Türkçe
kelimeler de ünlüyle başlayan çekim eki aldıklarında hece kaybına uğrar. Bu tür kelimeler de Türkçe
Sözlük’te gönül, -nlü, burun, -rnu, ağız, -ğzı, karın, -rnı, boyun, -ynu, göğüs, -ğsü biçiminde verilmiştir.
2. Ötümsüz ünsüzlerle biten bazı kelimelerin, ünlü ile başlayan ek almaları durumunda son sesleri
ötümlüleşir. Son sesteki bu değişme, açık, -ğı, barınak, -ğı, kürek, -ği, elek, -ği, araç, -cı, süreç,-ci,
söğüt, -dü, kanat, -dı, itimat, -dı, yurt, -du, kitap, -bı, hesap, -bı örneklerinde görüldüğü biçimde
gösterilmiştir. Ünlüyle başlayan ek aldıklarında son ünsüzü değişen Batı kökenli kelimeler de vardır.
Bunlar için de lirik, mikrop, lort, lastik, gardırop, otomatik, komik, prensip örneklerini verebiliriz. Bu tür
kelimeler de Türkçe Sözlük’te lirik, -ği, mikrop, -bu, lort, -du, lastik, -ği, gardırop, -bu, otomatik, -ği,
komik, -ği, prensip, -bi biçiminde gösterilmiştir.
3. Yazımla ilgili bir başka sorun Arapçadan dilimize geçen ve aslında ikiz ünsüz bulunduran kelimelerle
ilgilidir. Türkçede son sesleri tek ünsüze dönüşmüş olan hak (hakk), his (hiss), zan (zann), ret (redd)
gibi kelimelerin, ünlüyle başlayan ek almaları veya etmek, olmak yardımcı fiilleriyle birleşmeleri
durumunda, yapılarında var olan çift ünsüzler yeniden ortaya çıkar: hak, hakkım; his, hissi, hissetmek,
hissolunmak; zan, zannı, zannetmek, zannolunmak; ret, reddi, reddetmek, reddolunmak. Türkçe
Sözlük’te bu tür değişikliğe uğrayan kelimeler hak, -kkı; his, -ssi; zan, -nnı; ret, -ddi biçiminde
gösterilmiştir.
4. Son ünlüsü kalın olmasına rağmen ince sıradan ek alan Doğu ve Batı kökenli kelimeler menfaat, -ti;
saat, -ti; lügat, -ti; feragat, -ti; harf, -fi; hayal, -li; ihtimal, -li; istikbal, -li; rol, -lü; alkol, -lü; mareşal, -li;
festival, -li biçiminde gösterilmiştir.
Dilimize son zamanlarda girmekte olan Batı kökenli sözler özgün biçimiyle eğik olarak yazılmış,
burada tanım verilmeyerek Türkçe karşılıklarına gönderme yapılmıştır: check-up is. İng. check-up tıp
bk. tam bakım; factoring is. İng. factoring ekon. bk. alacaklandırma; tubeless sf. İng. tubeless bk. içsiz
vb. Diğer Özellikler Türkçe Sözlük’ün kullanımında yukarıda verdiklerimizin dışında başka bazı teknik
özellikler de yer almıştır. Yapı bakımından birbirine benzeyen ve eş sesler bulunduran birçok kelime
Türkçe Sözlük’te art arda gelmektedir: boy, çay, kalın, saf, sandal bu tür örneklerden birkaçıdır.
Kaynakları ve anlamları farklı olan bu yapıdaki kelimeler boy (I), boy (II), çay (I), çay (II), kalın (I), kalın
(II), kalın (III), saf (I), saf (II), sandal (I), sandal (II) biçiminde Romen rakamlarıyla birbirlerinden
ayrılmışlardır.(TDK WEB SİTESİ)
KAVRAM GELİŞTİRME SÜREÇLERİNE BAKTIĞIMIZDA KARŞIMIZA BEŞ BASAMAK ÇIKMAKTADIR; Genelleme: Sınırlı sayıdaki gözlem deneyim ve diğer yollarla elde edilen bilgilerin benzer, ayırıcı ve
geçiş özelliklerini dikkate alarak bir kavram altında sınıflandırmak (gruplamak) tır. Genellemelerin
29
istisnaları ile birlikte verilmesinde yarar vardır. Gereğinden fazla ve gereğinden az genellemeden
kaçınılmalıdır. Genellemelerde genellikle tümevarım ve tümdengelim yöntemleri kullanılır.
Genellemede yaratıkların tamamını gözlemleyemeyiz. Ancak bir kısmını gözlemleyip bundan yola
çıkarak bir genelleme yapabiliriz.
Ayırım: Yaratıkları, bilgileri birbirine benzemeyen ( ayrıcalık gösteren ) özelliklerine gruplandırma
sürecidir. Mümkünse bu süreçte en az değişen ayırıcı özellikler seçilmelidir. Çiçek, tohum, meyve gibi
özelliklerden hareket edilerek çiçekli bitki kavramına varılmıştır.
Tümevarım: Belirli veya sınırlı sayıdaki bilgilerden genelleme yoluyla sonuç çıkarma sürecine denir.
Tanımlama: Bir kavramın veya herhangi bir şeyin özgün özelliklerini ve sınırlarını en iyi temsil eden
kelime ve şekillerle izah edilmesidir.
Tümdengelim: Genel halden özel hallere inen bir düşünce sürecidir. Bu süreçte tanımlatıcı ve ayırıcı
özelliklerin özenle seçilmesine dikkat edilmelidir. Örneğin; çiçekli bitkilerin kök, gövde, yaprak, çiçek
vb. gibi alt kavramlara doğru analiz edilmesidir. (Mehmet Gürlek) Kavramların önemi son zamanlarda
yapılan çeşitli çalışmalarla ortaya konmuştur.Özellikle biyoloji öğretim, öğrenim ve eğitiminde
kavramların yeri son derece önemlidir.Bu nedenle kavramlar olmazsa o konu ile ilgili bilgilerde etkili
kullanılamaz..Kavramların toplum tarafından anlaşılabilmesi için açık bir şekilde tanımının yapılması
gerekir.Ayrıca kavramların dilimize kazandırılıp izah edilmesi kavramların anlaşılabilmesi açısından
büyük bir öneme sahiptir.
Biyolojik kavramların büyük bir kısmının yabancı kökenli(Latince) olması ve bir kısmının da yeni
olması; gerek biyoloji dersinin öğrenilmesinde gerekse de biyolojik kavramların günlük hayatta
kullanılmasında büyük zorluklara yol açmıştır.Çalışmamızın amacı Yabancı-Yeni Biyolojik Kavramları
belli mantık sistemleriyle Türkçe’ye kazandırılmasıdır.
Konu ile ilgili çalışma yapılırken yabancı-yeni biyolojik kavramların Türkçe’ye kazandırılmasında
izlenen yöntem ve kuralların mantık sistemi ile ilgili birkaç örnek maddeler halinde aşağıda verilmiştir.
Kavram geliştirmede;Fert ve toplumsal bilincin hamuruna-sistemine uyumlu(kabullenebilir), cazibeli,
mantıklı kavramlar üretmek gerekir. Yada bu bilincin;, boşluklarından, kör noktalarından… Vb
yerlerinden mantıklı çimlenebilecek kavramlar türetmek gerekir. Çok ender hallerde gerekirse; bilincin
direncini aşabilen-ötesinde mantıklı kavramlarda üretilebilir.
Kavram Dersini İşlemede Dikkat Edilmesi Gereken Bazı Kurallar; 1- Gruplandırma: kötü çevre koşullarında canlı grupların gösterdiği tepkiler nelerdir?Ör: diapoz
böceklerde, spor bakterilerde, pupa kelebeklerde
2-Güncelleştirme:Ayıların renk değiştirmesi, kuşların göçü, Kavramları belli bir tema halinde
gruplandırmak ve güncelleştirmek gerekir.Aynı görevi yapmak üzere özelleşmiş hücre gruplarına doku
denir.Yabani hayvanlar ve devletler için yaşamak savaşmaktır.
3-Türkçeleştirme: Havers Kanalı ve Uzunlamasına Kemik kanalı size neyi çağrıştırır? Nükleik Asit ve
Gen Asit Size Neyi çağrıştırır?
I.Doğru ve mantıklı eşleştirme(mantıklı ve anlamlı eşleştirme):Örneğin;
30
a.Absorbsiyon Kavramının karşılığını bulmak için aşağıda verilen kelimeleri göz önünde bulundurarak
doğru ve mantıklı eşleştirme yapılır.
Absorbsiyon(Y.ab den-sobere emme)
-Emme, -Emmek, -Emilim -Emilmek -Soğurma
b Adaptasyon (Uyum) : Bir canlının kendi çevresine uyması, uymayı gerçekleş tiren olaylar, canlının
çevresi içinde yaşamasına olanak veren özellik. -uyum
-asimileolma -uyumsama -uyumsamak -uyuma
Kavramlarda doğru ve mantıklı eşleştirme yapılırken kelime kökünden de yararlanılabilir.Çünkü kelime
kökü genel itibariyle doğru ve mantıklı anlamı çağrıştırmaktadır.
II.Kelime-isim ve kavram kaynaştırma(mantıklı ve anlamlı harf,hece kelime kırpma veya bağlama):Örneğin;
a.Regülatörgen -sentezgen -proteingen-ayarlayıcıgen-ayargen -şifregen
b.liken-algmantar -yosunmantar
c.gymnosperm -açıktohumlu -açıktohum
d.dioik-ikievcikli -ikievcik
e.Radikula -kökveren
f.Adventif kök -Ekkök
III.Kelime Türetmek:Örneğin;
a.Akromegali (Y.akron kol ve bacaklar +megale büyük):İskelette kol,bacaklar,yüz,çene,el ve ayak
parmaklarının aşırı büyümesi.
b.Arthropoda(Y.arthron eklem+ pous bacak): böcek ya da eklembacaklı bir omurgasız
hayvan.Eklembacaklılar.
c.Fenotip(Y.phainein göstermek+ L.typos tip):Bir organizmanın kalıtsal yapısının dıştaki görünür
ifadesi.
d.Floem(Y.phloios kabuk):Bitki iletim dokusu.Bitkilerde organik besin taşıyan borulara denir.
besin borusu, bitki besin borusu
e.Folikül(Y.pholliculus küçük torba)
-yumurta kesesif.fotoperiyodizm(Y.phos ışık +peri çevre+hodos yol+ismos durum):
-Işıksal tepki
-ışığa tepki
g.Polimorfizm(Y.poli çok+morphe şekil)
çok şekilli.Bir türün üyeleri arasındaki biçim farklılıkları;bir populasyonda birkaç farklı fenotipin
görünmesi.dış görünüm. .
IV.Olumsuz Kavram Türetmek ya da Olumsuzluk ekini Kullanma( Kelime/ler veya kavram/ların; sonuna, ortasına veya başına;mantıklı ve anlamlı harf hece kelime katma):örneğin: a.ışık-ışıksız b.hava-havasız c.oksijen-oksijensiz d.çekirdek-çekirdeksiz e.zar-zarsız f.spor-
31
sporsuz g.kapsül-kapsülsüz
V.Olumlu kavram türetmek ya da olumlu ekini kullanmak( Kelime/ler veya kavram/ların; sonuna, ortasına veya başına;mantıklı ve anlamlı harf hece kelime katma):a.çekirdek-çekirdekli b.ışık-ışıklı c.kutup-kutuplu d.oksijen-oksijenli e.hava-havalı f.can-canlı
VI.Ters ya da Karşıt(zıtlık) Ek veya Anlamını vermek(anlamlı zıt anlamı çağrışım):Simetri-Asimetri,Sölom-Asölom, aerobik-anaerobik, mitoz-amitoz, rejenerasyon-dejenerasyon,
denatürasyon-renatürasyon
VII.Kavram,kavram-isim ya da isim verilirken; yakın ve benzer olay,olgu,yaratığın benzeşim(Simülasyon) yöntemiyle adlandırmak(anlamlı benzeşim):-pseodopod-yalancı ayak -
bacillus-çubuksu bakteri -farinks-yutak -hif: mantar iplikçiği
VIII.Kavramı özgünlüğüne dayalı adlandırmak:-Adventif kök-ekkök, -stolon gövde-sürünücü gövde, -villus-çıkıntı uzantı , -bakteriyofaj-bakteriyiyen -
retina-gözün dış tabakası IX.Kavramları ortak özelliğine göre adlandırmak: -flagellata-kamçılılar, -protozoa-tekhücreliler, -
monokotiledon-tek çenekliler, -dikotiledon-çift çenekliler -monera-çekirdeksiz bir hücreliler
Kavram Tanımlarının Hazırlanmasında Uyulması Gereken Bazı Kurallar(Demirkuş 2007);1-Yabancı kökenli kavramlar Türkçe karşılıkları içinde parantez içinde verilmelidir.
Ör; Uzun Kemik kanalı (havers kanalı), Heyecan hormonu (adrenalin)
2-Mümkünse kavramlar uygulama alanlarıyla örneklendirilmeli.
3-Birden fazla tanımı varsa veya mümkünse birden fazla tanımları verilmeli
4-Her kavramı doğru çağrıştıracak şekilde Türkçeleştirilmeli ve örneklendirilmeli veya kolay
hatırlanacak şekilde kodlanmalı
5-Kavramlarla ilgili;ekstra internet ve intranet linkleri atamak.
6-Kavramlarla iligili kısa metrajlı film hazırlamak
Kavram Öğretiminde Kullanılan Yöntemler(Demirkuş 2007) ;1-Konu Merkezli İlişkisel Kavram Kümesi yöntemi uygulanabilir. Ör;hücre merkezde organeller
çevresinde
2-Kavram Merkezli İlişkisel Kavram Kümesi yöntemi uygulanabilir. Ör.kök, gövde, çiçek, doku
merkezde, çeşitleri çevresinde
3-Kavram İlişkilendir Tablosu/ları uygulanarak kavram öğretmek. Ör; kök, gövde, çiçek, doku birinci
sütuna,özellikleri birinci satıra yazılır.
4-Kavram ağlarına uygun kavram gruplarına ugulamak;Örneğin;büyüm ve büyüme koşullarının
kavramları
5-Bulmaca Doldurma Yöntemini Uygulamak
6-Tanım Başlığına Kavram Sürükleme Yöntemi
7-Kavram Tanım eşleştirme Yöntemi
8-Tüm Yukarıdaki yöntemlerin melezleri, almaşları uygulanabilir.
Özel Not (Demirkuş, 2008) ;
32
- Bir kavram veya bir kelime topluma empoze edildiği zaman mutlaka anket ile herkesin o kelimeden
ne anladığı test edilmelidir.
- Kavram, kelime, terim veya topluma takdim edilmek istenen bir şey topluma önerilir ve toplumun
buna (kelime, kavram, yasa veya bir devrim) önerisi istenir.
- Kavramlar üretilirken mutlaka anketlerle kavramın toplumun bilinçaltına uygunluğu test edilmelidir.
- Genellikle Kavramların algıda değişmezlik problemi vardır.
- Sınıflara ödev olarak verilir. İnternete konulur. Kavramlar dersinde ödev olarak verilir.
- Herhangi bir kavram tek başına bir anlam çağrıştırmıyorsa, o kelime bize ait olmaz. Örneğin; golgi
cihazını hiç duymamış bir öğrenciye “golgi cihazı nedir veya salgı aparatı nedir” dediğimiz zaman bu
öğrencinin vereceği tepki bize iyi bir yol gösterecektir.
- Kavram hangi dilde olursa olsun bir tanım bir anlam çağrıştırmıyorsa o dile ait değildir. “Edimsel
koşullanma” ile “sonuca dayalı koşullanma” örnek gösterilebilir.
- Kavramlar toplumun algılama seviyesine göre üretilmelidir.
Kavram Öğretiminde Kullanılan Sanal Araçlar;1-ConceptDraw MINDMAP
2-ConceptDraw WebWave
Kavramlar, İsimler, Kavram-isimler, Deyimler, Cümlecikler, Bağlaçlar ve Noktalama İşaretlerinin İletişim ve Arzusunu İfade Arasındaki İlişkinin Önemi-İletişim ve Eğitim Amaçlı; düşüncelerimizi, duygularımızı, istemlerimizi… Vb tüm bilgilerimizi ifade
için; kavram, isim, kavram-isim, görüntü, resim, ses, eylem, ses-eylem işaret, davranışlarımızı… Vb
kullanırız.
-Ancak yazılı ve konuş (lisan) pratiği iletişiminde hemen tüm bilgilerimizi ifade için;kavram, isim,
kavramisim, deyim ve cümleciklerin örgüsünü kullanmak zorundayız.
-Bilgilerimizi ifade için kullandığımız ilave iletişim argümanları yani görüntü, resim, işaret, davranışlar,
yaratık, zaman, olay, eylem, süreç, olguları da ifade etmek için yine mutlaka; kavram, isim,
kavramisim, deyim ve cümlecikleri örgünsündeki karşılıklarının olması gerekir ki pratik iletişimde
kullanalım.
-Kavramlar, isimler ve kavramisimleri zihninde silinmiş olan insanlar kendisini nasıl ifade edebilirler.
-Kavramsız insanın zihinsel, beyinsel ve uygulama boyutları arasındaki iletişim kopar veya zorlaşır.
-Hayvanlar, çocuklar, dilsizler, sağırlar ve kör insanların kavramsız oluşlarının iletişimsizlikteki sıkıntılı
yaşantısını düşünün.
Biyolojik/Canlı ve Sistem Temelli Öğrenme Modeline Göre Zihnimize Bilgiler Girerken ve Yerleşirken Neler Oluyor?(Demirkuş, 2009)
1-Öğrenmeye;genlerimizin,beyin hücrelerimizin çimlenmesi, zihinsel havuzumuzun tek tek tepkisi ve
birlikte bağlantılı-bilinçli tepkilerinin nesnel ve sanal ilişkileri son derece önemlidir.
2-Öğrenmede Sinirsel hücre çimlenmesi(nöron dallanması) ile kodlanış gerçekleşir.
33
3-Duyusal, düşünsel, içsel, çevresel.. Vb herhangi bir şekilde bilinçli öğrenilen bilgi zihinsel havuza
olduğu gibi aktarılır ve diri olarak kayıt edilir. Muhtemelen bu bilgi yok olmaz. Unutulma genellikle
beyinsel ve uygulama boyutlarla ilgilidir.
4-Buna paralel olarak genlerde öğrenilen bilgiyi temsili kayıt edilmiş kodlara dayalı organik özgün
kodlu biyolojik molekülü sentezi gerçekleşir. 0,1, 2, 3
5-Bu kodlanış ve sentezin;zihinsel havuzumuzdaki ve genlerimizdeki kayıt karşılığı: yazılı ve sözlü
dilimizde;kavram, isim, kavram-isim, görüntü, resim, ses, eylem, ses-eylem işaret, davranış… Vb
olarak yer alır.
6-Zihin havuzumuzdaki sadece öğrenilen!! (bilincinde olunan) hemen her şeyin: yazılı ve sözlü
dildeki(lisandaki-konuşmadaki);kavram, isim, kavram-isim, deyim ve cümlecik örüntülerinin karşılıkları
beyin hücrelerimizdeki fiziksel çimlenme, organik medde… Vb şeklinde her bir bilgi birimi:görsel,
işitsel, tatsal, anlamsal, dokunsal, düşünsel… Vb olarak çiftli, üçlü, dörtlü… Vb çoklu paralel
olarak(etkili-kuvvetli) ya da zayıf olan tekli olarak diğer bilgilerle örüntülü veya tekli kayıt edilmiş ve
kodlanmıştır.
7-Beyin ve genlerimiz hücresel çimlenme(fiziksel kodlama), üretilen biyolojik organik öğrenim
kodlarımız, kavramsal kodlarımız ve hatırlama belleğimiz(anlamsal kodlama) olan beynimiz adeta
zihinsel havuzumuzun hemen öğrenilen bilgilerin (bilincinde olunan) tüm dinamik kodlanmış bilgi
birimlerini taşıyan nesnel zihin çekirdeği gibi davranır. 1, 2, 3
8-Kısaca biz zaten zihin havuzumuzun içinde olduğumuz için öğrenme esnasında sekiz (5+sezgisel,
hissel, düşünsel duyularımız) duyumuzla alınan (zihne sindirilen/yenilen) bilgiler, düşünsel üretilen
bilgiler… Vb bize ulaşan bilgiler sadece ilgili genlerimize kayıt, beyin hücrelerinin fiziksel
dallanmalarıyla, özgün biyolojik öğrenim molekülü üretimi ile hatırlama belleğimize kodlanış
yapılmaktadır.
-Deneyim ve uygulamalarımız göstermiştir ki etkili öğrenmede sekiz duyumuz ve yaşayarak öğretimin
kalıcı olmasının nedeni sekiz duyuya ve fazlasına dayalı beyinde kodlamanın gerçekleşmenin mutlak
karşılığı vardır. Zamanla bunlar ortaya konup çözüldükçe öğrenme ile ilgili bilgilerimiz
bereketlenecektir.
-Zihinsel havuzumuz, isteğimiz dışında da sürekli içerdiği ortamı dinamik ve zinde ortamdaki her şeyi
olduğu gibi diri olarak soğurup çok yönlü klonlayarak-kodlayarak tazelikle farklı enerji hallerinde kayıt
eder. Muhtemelen bu kayıt büyük kıyamete kadar silinmez.
-Genellikle sadece duyularımızla bilinçli algıladığımız (farkındalığında olduğumuz) ya da kayda değer
olan bilgileri zihnimizle dinamik endeksli çalışan beynimize yani uzun süreli belleğimize;
nesnel/fiziksel, organik, kavramsal ve algısal olarak kodlarız. Bu durum ayna nöronlar (Mirror neurons)
ve dolanık elektronların (10.Teleportation) öğrenimle ilişkisi açısından önemlidir. Öğrenim esnasında
nöral hücrelerdeki dallanış, biyolojik öğrenim molekülleri, biyolojik hatırlayışı tetikleyici sistem ve
moleküller de;ayna nöronlar ve dolanık elektron durumuna geçişler durumunda bekleyen beyin; bilgiye
gereksinim duyulduğu anda düşünsel hızla (ışıktan daha hızlı) geçmişteki öğrenme boyutlarına
ulaşarak taklit ve/veya o boyuta bilinci hatırlatış konumunda taşıyarak hatırlatışı gerçekleştiriyor
olabilir.
-Bir kısım bilgiyi de hayal ederek, trans halinde, düşünerek, uykuda ve rüyalarla zihin havuzumuzdan
34
beynimize kodlayarak (nesnel/fiziksel kod, organik kod, kavramsal ve algısal kod….vb) öğrenir ve bilgi
havuzu kodumuzu zenginleştiririz.
-Zihnimizdeki Sembolik, kavramsal kodlamalarımız olmazsa ne olur? İpucu;Kavramlar. zihnimizdeki
bilgi birimleri ve bilgi kümelerinin kodsal ifadelerin dilsel iletişim araçlarıdırlar.
-Zihnimizdeki kavramların, isimlerin ve kavram-isimlerin silindiğini düşünün.
-Yontma taş devri insanı, dilsiz bir insan veya hayvanların seviyesinde bildiklerini ifade etmedeki
doğallığını ya da vücut organlarını, vücut dilini, yüz ifadelerini kullanma desteğine gereksinim duyarız.
-Yazılı ve sözlü her kavram, kavramisim, isim, deyim, özdeyiş, vecize, düşünceyi ifade eden her şeye
eleştirel gözle bakılmalı ve en mantıklı-liyakatli alternatifi geliştirilmelidir. Ör. Sev-mek yerine daha
mantıklı olan sevek!, dur-mak yerine durak!, o-luş-tur-mak yerine oluşturak din-len-mek yerin
denlenek! Pekiştireç; nesnel yaratıklar için yeni isimler üretmek üzere adını işaretle arkadaşına tarif et
oyununu hatırlayarak en doğru ve kestirmeyi tarif edilen isim arayışını deneyin ya da mantığı
kavramaya çalışın.
-Çok özel haller hariç, her kavram, kavramisim, isim, deyim, özdeyiş, vecize, düşünce üretirken veya
düzenlerken;düşünsel ve eleştirel tercihte, doğal dillerin vahşi kurallarına ve hece vezninin akıcı ses-
kafiye uyumunun keyfine, zevkine ve cüşuna, akli,mantıki ve ahlaki anlamlar feda veya yem
edilmemelidir.
-Kavramların listesini kavram kümesi araçları şeklinde hazırlamak son derece önemlidir.
-Öyle bir yazılı-sözlü alfabe ve lisan ilişkisi hazırlayalım ki her harfi ve harfleri bir araya geldiğinde,
matematikteki rakamlarlar gibi mutlaka bir veya birkaç mantıklı anlam taşıyacak şekilde dizayn
edilmelidir. İnsanların yaşadığı çevrede ya da çevre havuzunda algıladığı her şey duyulardan
süzülerek ya da düşünsel olarak üretilerek zihinsel havuza bu bilgi birimleri kayıt edilirken (zihinsel
bedene bu bilgiler kayıt edilirken) oluşan havuz yani çevresel havuzla ve zihinsel bilgi birimleri
havuzları çok benzerdir. Bu nedenle doğal olarak insanların bilinç altlarının bir birine çok benzediği
için; bu benzer bilgi deposunun zihinsel ve düşünsel dokuları evrensel alfabe ve dil olarak dışa doğru
deşifre edilirse insanlığın ortak payda iletişimi algıda değişmezliğe yaklaşmış olacaktır. Var olan
sistemdeki hemen hemen tüm kültür, alfabe ve lisanların hepsi yarı vahşi oluşu ve algıda değişmezlik
ilkesine/lerinede aykırı ya da uzak olması iletişim için çok büyük engeldir. Bu mantıktan hareketle
çevremizden ya da çevre ve iç havuzumuzdan ürettiğimiz bilgi birimleri anadil ya da kültür dili,
kavramlarıyla kotlanış katmanın farklılığı dilde iletişime engel olmaktadır. Zihinsel havuzda bilgi
birimlerinin iletişim amaçlı kültürel dile ait kavramsal olarak kodlandığı iletişim dokusu kavimler
arasında çeşitlilik gösterdiği için kavimler arası iletişime engeldir. Bu durum kısmen matematik iletişim
sembolleriyle aşılmıştır.
9-Anadil ve ortak kültür dilinde öğretilen kavram, kavramisim, isim, kelime, hece… Vb dizgesi beyinsel
bellek çekirdeğindeki dallanış ve öğrenim moleküllerinin üretimiyle eş güdüm içinde gerçekleşir.
Yani;fiziksel, organik, kavramsal, algısal… Vb kodlanış kümesi birlikteliği içinde gerçekleşir.
Hatırlamak, Unutmak Yada Eksik Hatırlamanın Nedenleri ve Geleceği;-Hatırlama daha çok yapılan; beyinsel, zihinsel ve/veya düşünsel kodlamanın/ların, gereksinim
duyulması veya içsel ve çevresel kombinezonlu uyaranların ürünüdür.
35
-Hatırlanma tüm kodlanış türlerinin ortak paydası veya bir tanesiyle bizde hayat bulur.
-Bilgi birimlerinin yeniden ilişkisel hayat buluşu;ses, görüntü, eylem, kavram, isim, siluet, dokunsal, his,
hayal… Vb şekilde hatırlanır.
-Yani kodlanışın açılan uçları; iç ve dış çevre ile kontağa geçmesi ile ışık hızından hızlı olan düşünsel
hızla bir yoklama ve iletişimle sonuca ulaşır.
-Doğru ve bilinçli hatırlamaya engel olan;beyin yaşlanması, bulanık benzerlik çakışması, hatırlamayı
negatif etkileyen çevresel ve içsel etmenler, hastalık… Vb
-Zaten insanlar ilerde bu hatırlama problemlerini nano ve kuantum robo bellek ve kayıt edicilerin
sürekli kaydı ile telafi edecektir.
-Ancak buda zihinsel tembelliğe neden olacaktır.
-Ola ki;rüyalarımızın çoğu beynimize kodlanmayan ve zihinsel havuzumuzdaki/deposundaki bilinç dışı
devasa bilgi yığını kuşatmasında gerçekleştiği için güncel yaşantımızla rüyalarımız arasında ilişki
kurmakta sıkıntı çekilmektedir. Peygamberler ve gelişmiş insanların trans, rüya ve gerçek hayat
döngülerindeki tüm yaratık, olay, olgu, süreç… Vb her şeyin ilişkisinde pek bir kopukluk olmaması
beklenir.En azında peygamber efendimizin özellikle ayetlerle ilgili ve bazı büyük Ashabı kiramın
hemen tüm rüyaları günlük yaşantılarından daha net, berrak ve bilinçli yaşadıkları kuvvetle olasıdır.
Çünkü Allah CC tarafından tamamen nefsi kontrol altına alınan ve eğitilen bu zatların duyuşsal ve
zihinsel üretilen bilgilerinin tümü kontrollü içeri alınıp beyinsel ve kalpsal kayıt alışık tepki haline
gelmiştir. Ben uyurum kalbim uyumaz (Hadis var).Ola ki;Hayvani insanların ve hayvanların beyinin %
1?-10 dan az verimli çalıştığı için beyine kodlanan bilgi %1 den az olsa gerek bu tip yaratıkların
zihnindeki bilinçsiz bilgi oranı %99 dan fazla olduğu için rüyaların hayatla ilişkisi %99 kopuktur.
Peygamberlerde, Rahmani Alimlerde ve gelişmiş insanda durum tam tersinedir.
Kavram Araçlarını Hazırlama ve Düzenleme Mantığı 1-İlişkisel Kavram Kümesi Ör. İklimsel ve meteoroloji kavramları gruplamak
2-Koşullu Doğal Kavram Öbeği, Bitki büyümesinde rol alan tüm alt bileşen ve faktörlerin kavram
kümesi ilişkisi buna örnek verilebilir.koşullu kavram öbeğinde alt ünitelerden ana kavram ve cümleciğe
doru bir birliktelik ve zorunluluk yasası vardır. Tekbir tane ünitenin olmamamsı halinde sonuca
ulaşılamaz veya sonuç gerçekleşemez.
3-Doğal Kavram (Döngüleri) Çarkları, Kreps döngüsü, hayat döngüleri çarkları.
4-Koşullu Doğal Kavram Öbeği, Döllenme olayı döngüsünde yer alan kavramların kümesi buna
örnektir.
5-Koşullu Yapay Kavram Kümesi(Öbeği). Örneğin,bir projeksiyonu parçalarına ayıralım her bir
parçasını adını üzerine yazalım ve sonradan monte edelim. Bu durum mekanik yapay kavram
kümesine-öbeğine örnektir. Sanal bir araç olan bilgisayar işletim sistemleri, Photoshop.. Vb
programın her bir alt ünitesinin kavram, isim veya kavara-isim olarak bir adı var. Bu kavram kümesinde
sanal yapay kavram kümesi deir.
6-Yapay veya Doğal Kavram İlişkilendir Tablosu
Kavram Gruplarını veya Kavram kümelerini Nasıl Dizayn Edeceğiz? 1-Kavram Kümeleri listesini oluşturalım
2-Kavram düzenleme sistemleri ile kavram listesini kavram kümeciklerine ve gruplarına ayıralım.
36
3-Hangi kavram kümesini veya kümelerini hangi kavram düzenleme sistemi ile ifade edeceğimize
karar verelim
4-Kavram kümesi ve kavaram düzenleme sistemini eşleştirdikten sonra hangi sanal araçlarla bu
eşleştirme uygulamaya geçirileceğine karar verilir. Ör, kavaram ilişkilendirme aracı, web editörleri,
grafik araçları, sanal kitaplar.. Vb ConceptDraw Pro, ConceptDrawmindmap, Concept draw Project,
Dreamweaver, Falsh, Photoshop, 3DMax… Vb prgramlar kullanılabilir.
Kavram Araçlarını Kullanma Yöntemleri;Koşullu Kavram Öbeği, Serbest Kavram Öbeği, İlişkisel Kavram ÖbeğiKümesi, Kavram Çözümleme Tabloları, Kavram Döngülerinin(Çarkları) Hazırlanması Kavram; Doğadaki olayları, süreçleri, olguları ve yaratıkları gözlemleyerek bunlar arasındaki benzerlik,
ayrıcalık, geçişken özellikleri; tecrübe ve deneyler yaparak bu özelliklere dayalı genellemeler
yaparız.Bu genellemelere kavram deriz.Örneğin, kütle-hacim maddenin özelliklerini ifade eden
kavramlardır. Genellemelerimize verdiğimiz adlara bilimde kavram deriz.
-Kavramları gerçek dünyada ya da düşünsel alemdeki hallerine ve eylemlerine göre şöyle disipline
edebilir ya da sınıflandırabiliriz; nesnel, düşünsel ve yarı nesnel kökenli kavramlar ya da
eylemsel/dinamik, yarı eylemsel/yarı dinamik ve durağan olarak gruplandırabiliriz. Örneğin, akıl
dinamik düşünsel bir kavramdır. Elma durağan nesnel bir kavramdır. İnsan yarı nesnel ya da yarı
düşünsel bir yaratıktır. Bilgisayar yarı nesnel ya da yarı sanal bir yapay yaratıktır. Demirkuş 2010
-Kavramlarımız olmazsa bilgileri etkili bir biçimde anlayamayız.
-Yaratıkların,süreçlerin, olgu ve olayların;benzerlik ayrıcalık ve geçiş karakterlerine göre çeşitli
şekillerde sınıflandırılarak genellemelere vardıktan sonra bir veya birden fazla isim altında toplanır ki
biz buna kavram deriz. Örneğin; enerji, ışık.
-Bir kavramın özgün özelliklerinin sınırı ne kadar iyi çizilmişse o kadar iyi anlaşılır.
-Bir kavramı en mükemmel temsil eden model, şekil ve yöntem seçilmelidir.
-Kavram gruplarında yer alan kavramlar en güzel şekilde temsil edilmelidir.
-Bir armudu veya elmayı şekille göstermek ayrıdır.
-Cisim olarak göstermek ayrıdır.
-Bazı kavramlar sübjektiftir.
-Birkaç kriterle yaşatarak öğretebiliriz.
Kavram: doğa ve ötesindeki; olgu, olay yaratık ve herhangi bir şeyi anlam bütünlüğü açısından temsil
eden kodlanışın ifade şeklidir. Ör.sıcaklık,
-Bazı kavramların isim yüzleri vardır bunlara kavramisim denir. Ör,çiçek (hem isim hem kavram)
-Bazı isimlerin kavram yüzleri yoktur (kavram olamazlar).Ör. Ahmet
-Tüm olanaklarımızı verimli kullanarak, her konuya özgü en doğru öğretim yöntemlerinin, kavramların,
kavramisimlerin, isimlerin hayata güncelle kombinezonunu/larını (dizaynlarını, düzenlenmesini)
kurmayı-uygulamayı düşünsel alışık tepki (refleks)-tepki haline getirmeyi öğrencilerimize kavratmak ve
alışkanlığını geliştirmektir.
-Bu düşünsel alışık tepki (refleks)-tepki mantık sistemi ve muhakeme gücünü kazandırmak için,
öncelikle;bilgilerin zihnimize kabulleniş, depolanış ve kullanım çeşitlerini bilmek önemlidir.
37
-Bu konuda var olan temel yöntemlerle ilgili bilgileri doğru edinmek ve öğrenmek gerekir.
-Bilgileri edinmek ve hayatla ilişkilendirmek için, yeterince eşik bilgilere sahip olmanın yanında;sanal
ve gerçek dünyasında asrın dogmalarını güvenle aşarak hür ortamda düşünüp düşüncelerini
açıklaması daha elzemdir. -Zihnimizdeki Sembolik, kavramsal kodlamalarımız olmazsa ne olur? İpucu;Kavramlar. zihnimizdeki
bilgi birimleri ve bilgi kümelerinin kodsal ifadelerin dilsel iletişim araçlarıdırlar.
-Zihnimizdeki kavramların, isimlerin ve kavram-isimlerin silindiğini düşünün.
-Yontma taş devri insanı, dilsiz bir insan veya hayvanların seviyesinde bildiklerini ifade etmedeki
doğallığını ya da vücut organlarını, vücut dilini, yüz ifadelerini kullanma desteğine gereksinim duyarız.
-Yazılı ve sözlü her kavram, kavramisim, isim, deyim, özdeyiş, vecize, düşünceyi ifade eden her şeye
eleştirel gözle bakılmalı ve en mantıklı-liyakatli alternatifi geliştirilmelidir. Ör. Sev-mek yerine daha
mantıklı olan sevek!, dur-mak yerine durak!, o-luş-tur-mak yerine oluşturak din-len-mek yerin
denlenek! Pekiştireç; nesnel yaratıklar için yeni isimler üretmek üzere adını işaretle arkadaşına tarif et
oyununu hatırlayarak en doğru ve kestirmeyi tarif edilen isim arayışını deneyin ya da mantığı
kavramaya çalışın.
-Çok özel haller hariç, her kavram, kavramisim, isim, deyim, özdeyiş, vecize, düşünce üretirken veya
düzenlerken;düşünsel ve eleştirel tercihte, doğal dillerin vahşi kurallarına ve hece vezninin akıcı ses-
kafiye uyumunun keyfine, zevkine ve cüşuna, akli,mantıki ve ahlaki anlamlar feda veya yem
edilmemelidir.
-Kavramların listesini kavram kümesi araçları şeklinde hazırlamak son derece önemlidir.
-Öyle bir yazılı-sözlü alfabe ve lisan ilişkisi hazırlayalım ki her harfi ve harfleri bir araya geldiğinde,
matematikteki rakamlarlar gibi mutlaka bir veya birkaç mantıklı anlam taşıyacak şekilde dizayn
edilmelidir. İnsanların yaşadığı çevrede ya da çevre havuzunda algıladığı her şey duyulardan
süzülerek ya da düşünsel olarak üretilerek zihinsel havuza bu bilgi birimleri kayıt edilirken (zihinsel
bedene bu bilgiler kayıt edilirken) oluşan havuz yani çevresel havuzla ve zihinsel bilgi birimleri
havuzları çok benzerdir. Bu nedenle doğal olarak insanların bilinç altlarının bir birine çok benzediği
için; bu benzer bilgi deposunun zihinsel ve düşünsel dokuları evrensel alfabe ve dil olarak dışa doğru
deşifre edilirse insanlığın ortak payda iletişimi algıda değişmezliğe yaklaşmış olacaktır. Var olan
sistemdeki hemen hemen tüm kültür, alfabe ve lisanların hepsi yarı vahşi oluşu ve algıda değişmezlik
ilkesine/lerinede aykırı ya da uzak olması iletişim için çok büyük engeldir. Bu mantıktan hareketle
çevremizden ya da çevre ve iç havuzumuzdan ürettiğimiz bilgi birimleri anadil ya da kültür dili,
kavramlarıyla kotlanış katmanın farklılığı dilde iletişime engel olmaktadır. Zihinsel havuzda bilgi
birimlerinin iletişim amaçlı kültürel dile ait kavramsal olarak kodlandığı iletişim dokusu kavimler
arasında çeşitlilik gösterdiği için kavimler arası iletişime engeldir. Bu durum kısmen matematik iletişim
sembolleriyle aşılmıştır.
Yerleşim yerlerinin aralarındaki iletişimin insanlık için önemi ne ise; kavramların kavram araçlarıyla
doğru konumlandırılarak öğretilmesi ve zihnimizde doğru konumlandırılmaları bundan daha önemlidir .
(Demirkuş 2005).
38
Kavramlara, Kavramisimlere ve İsimlere Dayalı Öğretim, Öğrenim ve Eğitimin; Önemi ve Öğrenime Olumlu Etkileri Kavram Biliminin Öğretimdeki Önemi ve İstendik Etkileri;1-Kavramlar bilimin yapı taşlarıdır. Kavramları inceleyen bilim dalına kavram bilimi denir. Demirkuş
2011
2-Kavramlar basit anlaşılabilir sadelikte olmaları öğrenmeyi olumlu etkiler.
3- Kavramlar basit anlaşılabilir sadelikte olmaları öğrenilmesi, öğretilmesi ve kullanılması kolaydır.
4-Kavramlar basit anlaşılabilir sadelikte olmaları nedeniyle;genellikle öğrenciler arasındaki fıtrati ve
diğer bireysel-grupsal farklılıkların ortak paydasına hitap eder.
5-Kavramlar:koşullu, serbest, ilişkisel kavram kümesi, tablosu veya döngüleri (çarkları) verildiğinde
etkili öğrenimi artırı ve doğru bilgiyi hatırlayışı tetikleyici etki gösterir.
6-Kavramlarla; koşullu, serbest, ilişkisel kavram kümesi, kavram tablosu ve kavram döngüleri (çarkları)
oluşturmak öğrenci merkezli ve öğrencinin aktif olduğu yöntemlerdir.
7-Öğrenciyle öğretmen koşullu, serbest, ilişkisel kavram kümesi, kavram tablosu ve kavram döngüleri
(çarkları) öğretmen öğrenci etkileşimini olumlu teşvik eder.
8-Koşullu, serbest, ilişkisel kavram kümesi, kavram tablosu ve kavram döngüleri (çarkları) oluşturmak;
bilgileri bir sistem bütünlüğü ve bedeni içinde anlamlandırır.
9-Bir kavramın öğrenilmesi öğrenciyi diğer koşullu, serbest, ilişkisel kavram kümesi, kavram tablosu ve
kavram döngüleri (çarkları) kullanışa yöneltecektir.
10-Kavramlar basit anlaşılabilir sadelikte olmaları nedeniyle; koşullu, serbest, ilişkisel kavram kümesi,
kavram tablosu ve kavram döngüleri (çarkları) halinde ilişkisel verildiğinde; tümevarım-tümdengelim ya
da analiz ve sentezi bir arada düşünmeyi kolaylaştır.
A-Bildiklerimizi lisanımıza devşirmenin yapı taşları(veri tabanları ) olan kavramları, kavramisimleri, isimleri noktalama işaretleri, harfleri, rakamları ve sembolleri hayatımızda doğru ve liyakatli kullanmayı alışık tepki (refleks) haline getiren öğretim, öğrenim ve eğitim sistemleri geliştirmek ne demektir?B-Kavramları, isimleri ve kavramisimleri; zihinsel fıtrat(yapı) özgünlüklerine(çeşitlerine) ve zihinde ilişkisel Kavram Kümesi-kavram örgütleme yapılarına uyumlu doğal ve yapay kavram kümeleri şeklinde örgütleyip liyakatli ve doğru öğreterek hayata uygulatmak ne demektir?C-Doğal insanların, ilkel insanların, gelişmiş insanların ve evrensel insanların zihin havuzundaki zihinsel kavram örgütlenmesi- Serbest Kavram Öbeği, İlişkisel Kavram Kümesi ilişkisinin ayrıcalık ve özgünlüklerin farkındalığını anlamaya çalışın. Hangisinde vahşi, hangisinde cahil, hangisinde akli, hangisinde evrensel zihinsel kavram örgütü-ağı ve yapısı vardır?İpucu;Temizliği, dürüst olmayı, peygamber ahlaklı olmayı… Vb eylemleri,
-Evini, arabasını,… Vb eşyayı,
-Hayvanları, bitkileri, … Vb canlı gruplarını,
-Milleti, vatanı, toplumu… Vb insani gruplarını,… Vb
1-Sevmek,
39
2-Hoşlanmak
3-Önemine inanmak
4-Merhamet etmek arasındaki yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer
yargılarının farklarını ve farkındalıklarını liyakatli anlamaya, hayata uygulamaya çalışın.
-Farkındalıklarını kavradıktan sonra liyakatli eşleştirmeye çalışın
Ör.sevginin liyakati hangi yaratıkta, eşyada, canlı grubunda/larda hayat bulması veya icabet edilmesi
daha liyakatlidir?
Ör.sevginin, hoşlanmanın ve merhametin liyakati hangi yaratıkta/larda, eşyada/larda, canlı
grubunda/larda hayat bulması veya icabet edilmesi daha liyakatlidir?
-Yukarıdaki mantıktan hareketle toplumsal bazda kullanılan hemen çoğu kavramlar, kavramisimler,
isimleri noktalama işaretleri, harfler, rakamlar ve semboller; akli gereksinim ürünü değilde, nefsi doğal
gereksinimin evrimsel ürünü olarak vahşice (doğal) kullanılmakta olduğundan emin olun. Çok azı
bilinçli ve liyakatli kullanılmaktadır. O zaman tüm kavramları, kavramisimleri, isimleri noktalama
işaretleri, harfleri, rakamları ve sembolleri hangi sahalarda daha liyakatli kullanmamız gerektiği
konusunda Evrensel Alfabe, dil ve lisanımızın veri tabanını oluşturan kavram, isim ve kavramisimler
konusunda yapacak çok önemli işlerimiz var demektir. Çok ilginçtir ki; insanlık, çeşitli canlı ve cansız
yaratıkları ıslah ederek evcilleştirmeyi başardı, ancak en önemli toplumsal iletişim aracı olan
kavimlerin özgün; alfabe, dil ve lisanlarını; bilimsel, mantıksal ve akli prensiplere dayalı ıslah edici
kayda değer örnek akademik ve bilimsel hemen hiçbir çalışma yapamadı. Toplumsal iletişim açısında
insanlığın mantık ve akli iletişim basiretlerini bağlamayan, köreltmeyen ya da vahşileştirmeyen tam
tersine akışkanlık getiren peygamberi, akli ve mantıki ortak bir dil, lisan ve alfabe geliştirmeyi
başaramadık. Uzaya açılmadan önce insanlığın buna acilen gereksinimi vardır. Geçmişte dünyaya
hakimiyetini kuran kavimlerin dil ve lisanları bu gün etkinliğini kayıp etmiştir. Bu günkü hakim
kavimlerinde; alfabeleri, dilleri ve lisanları aynı akıbete gideceklerinden şüphem yoktur. Onun için
hiçbir kavimin vahşi-doğal; alfabe, lisan ve diline taraf olmadan, modası geçmeyen insanlığın ortak
payda peygamberi, dili, lisanı ve alfabesini; akademik, bilimsel ve uygulamalı çalışmalarla
geliştirmeliyiz. Ör; yaban-doğal elmaları, yaban armutları, yaban inekleri, yabani atları, vahşi toprağı,
vahşi çölleri... vb yaratıkları ıslah edebildik ve evcilleştirdik. Ancak vahşi dil, lisan ve alfabelerimizi ıslah
edemedik ve evcilleştiremedik yani akli ve mantıki olarak eleştirel düzenlemedik. Bu nedenle yer yüzü
kültür alfabelerinin hepsi doğal/vahşi zekâların, deneyimlerin ve denemelerin evrimsel ürünüdür. Akli,
mantıki ve peygamberi ahlakla ıslah edilmesi ve geliştirilmesi gerekir ki insan beyni, zihni ve kalbi
insani iletişimde en az kusurlu kemale ersin. Bu amaçla insanların beyin, zihin ve kalp havuzundaki
bilgilerin;görsel, işitsel, eylemsel, davranışsal, tatsal, bilişsel… Vb kodları günlük hayatta iletişim de
kullanılan alfabe ve lisanın; harf, sembol, kelime, kavram ve kodlarından, daha sade ve daha çok
benzerdir. Örneğin;kırmızı elmanın, yaratık görüntülerinin ya da doğadaki tüm ( hayvan, bitki, rüzgar...
Vb seslerinin) seslerinin tüm insanların ( bazı engelliler ve bazı istisnalar hariç) zihnindeki bilişsel,
eylemsel, görsel, tatsal, kokusal, davranışsal... Vb kodları hemen hemen aynı dır. Ama kültür dillerinde
kırmızı elmanın, yaratık görüntülerinin ya da doğadaki tüm ( hayvan, bitki, rüzgar... Vb seslerinin)
seslerinin her kavimdeki isimlerin/kavramların ya da kavram-isimlerini zihin havuzundaki kavramsal
kodlanışı farklı olduğu için iletişimi vahşi, doğal ve zor olmaktadır. O zaman çözüm olarak;"Algıda;
40
Özgünlük/Özgün Pay, Değişmezlik/Ortak Payda, Değişkenlik/Değişken Pay, Değişirlik ... Mantık
Kümesi Kurgusu" Kuralına uygun olarak kırmızı elmayı, yaratık görüntülerini ya da hayvan seslerinin
zihinsel bilgi biriminin ifadesine ve konumuna en uygun kavramlarla iletişim, öğretim, öğrenim ve
eğitimle ortaya çıkarırsak her kes kırmızı elmayı, yaratık görüntülerini ya da hayvan seslerini daha
rahat anlar, günlük hayatta ve iletişimde kullanır. Bunu tüm kavimlerin (insanların) beyinleri, zihinsel
havuzları ve batini kalplerindekileri de kodlanmış kültürel isimler, kavramlar/kavram-isimler hepsi için
düşünüp günlük hayatta hepsini kırmızı elma mantığı ve örneği gibi uygularsak insanlığın akli, mantıki
ve peygamberi ahlaklı ortak iletişim alfabesi ortaya çıkmış olur. Tüm kavimlere ait yazımsal ve
konuşsal ya da hem konuşsal hem de yazımsal:alfabelerinin, lisanların ve dillerinin; Ademin dilinde
vardıkları ortak payda ve özgün;işitsel, yazımsal, görsel, dokunsal, tatsal, hissel … Vb özellikleri
bilgisayar ortamında kökenlerine/köklerine, hecelerine/ ses parçalarına kadar sadeleştirilerek yeniden
matematiksel iletişim ve alfabe mantığıyla ya da kozmik (evrensel) ötesi atom altı parçacıkların
çeşidinin her birini kozmik alfabe kabul ederek oluşturulan yani kuantum alfabesi sade iletişim
mantığıyla veya her yaratığı matematiksel küme elemanı kabul ederek ve her şeyi, tüm bilimleri-tüm
kainat ve yaratıkları bu kozmik matematiksel kümeler denizi içinde yüzen elemanları temsil eden
“Kozmobiyomatematik, Evrensel, Uzaycanlımatematik... Vb (Simetri, Kuantum, Satandart, Sicim-İp-
Halka, Paralel Evrenler, Şişme, Evrim...Vb her şeyin kuramlarına uyumlu)” alfabe mantığıyla; ilişkisel,
organize, disipline ve kategorize edilerek hayata uygulanabilir. Demirkuş 2010. Çözüm;Tüm sorun
kültürel dillerde iletişim amaçlı kullandığımız; hece, ses, vurgu, kavram, isim ve kavram isimleri;
şekilsel (analog), kökensel (homolog), özgün, sesdeş, anlamdaş, değişken ve geçişken benzerlik
tabanlarına göre mantıki kurgularını bilgisayarda düzenleyerek; matematiksel iletişim sembollerindeki
gibi en doğru algılanabilir şekil de zihnimizde ki bilgilerle ( bilgi birimleriyle) ve çevremizde ki her şeyle
algıda değişmezlik ve algıda özgünlük ilkelerine dayalı ilişkilendirmektir. Kavmin azınlığı ve çoğunluğu
olmaz herkesin ve grubun fert bile olsa ya da vahşide olsa alfabesi, dili ve lisanı aslidir hiçbir bahane
ile diğerlerine asimile ettirilemez. Tüm kavimlerin ana dil, lisan, alfabe için geliştirilen çözümler akli,
mantıki ve bilimsel tevhit edilerek insanlığın tek dil, tek lisan ve tek alfabesine kaynak oluşturacak
şekilde;bilimsel, akademik çalışmaların yapılması gerekir. Tüm Kavimlerin Özgün Ana Dilindeki;
Alfabe, Dil ve Lisanlarını Islah İçin Çözüm; Peygamber ahlaklı insanları yetiştirmedikçe ve
dilimiz/dillerimiz; algıda değişmezlik ilkesine olanaklarımız ölçüsünde değiştirmedikçe ya da
yaklaştırmadıkça yani peygamberi özellikler sahip insanları yetiştirip doğru adreslerde
görevlendirmedikçe, var olan ve gün geçtikçe genişleyen ve büyüyen yarı vahşi kültür, alfabe ve dilleri
akli ve mantıki ıslah etmedikçe doğaya uyum, küreselleşme sıkıntısı ve adaletsizliği çeken özgün
kavimler olarak kalmaya mahkumuz. İnsanların zihninde ve bilinç altında yer alan bilgilerin benzerliği
ve algıda değişmezlik oranı;iletişimde kullanılan yarı vahşi ve yarı doğal kültür dilerindeki kavramsal
ifade ediliş havuzundaki çeşitlilik ve özgünlülük kaoslarından daha yüksektir. Doğal insanların ya da
Adem AS öncesi ve/veya sonrası insanımsıların; (ruhsuz, akılsız, insani ilimsiz, eşyayı liyakatli
tanımaz yani doğal-nesnel-düşünsel-zihinsel döngü düzenlerinin cahili ve vahşi vicdanlı) yaşam
döngülerindeki çevresel koşulların tehlikesi, paylaşım duygularının gelişmesi ya da paylaşım
zorunlulukları dilsel iletişim ve dilin evrimleşmesi olumlu yönden güdülenmiş olabilir. Algılanarak kabul
gören bilgilerin zihinde kategorize edilerek kodlanışı tüm insanlık zihin havuzunda çok benzerdir. Bilgi
41
birimlerinin, kümesinin, kümelerinin ortak paydası geniş, özgünlükleri ve farklılıkları azdır ya da algıda
değişmezlik–algıda benzerlik ilkelerine daha uygundur. Ancak zihindeki bilgi birimlerinin farklı kültür
dillerinde farklı kavramlarla kodlanışı, ifade edilişi ya da uygulanışı iletişimde vahşi ve doğal bir iletişim
kaosu/karışıklığı/kargaşayı ya da hercümerci oluşturmaktadır. Örneğin kırmızı elmanın bilgi birimi
olarak tüm insanlık zihin havuzundaki kodlanışı çok benzer ancak kavram olarak kodlanışı çok çeşitli
ve vahşidir. Bu kargaşanın ıslahı en az çevremizde ıslah ettiğimiz ya da evcilleştirdiğimiz hayvanlar ve
bitkiler kadar önemlidir. Kırmızı elma mantık kurgusundan (Algıda; Özgünlük/Özgün Pay,
Değişmezlik/Ortak Payda, Değişkenlik/Değişken Pay, Değişirlik ... Mantık Kümesi Kurgusundan)
hareketle zihinsel olarak insanlığın ortak payda ve benzerlik olgusundaki kavramlardan hareketle
algıda değişmezlik ilkesi ve zihinsel kavram havuzları arasındaki deşifreyi doğru ve mantıklı yapmak
gerekmektedir. Islahat yapılırken; şuan ya da bu güne kadar zihnimiz ve çevremizi bu yarı vahşi
mantığa uydurarak yaşıyoruz. Bu yarı vahşi dil kargaşasını; insanlığın bilgileri zihinsel kodlanış ortak
payda mantığı ve algıda değişmezlik kurallarına uygun–uyumlu; akli, mantıki, bilimsel, deneyimsel,
uygulamalı ve akademik disiplinlere dayalı olarak öğretim, öğrenim ve eğitimle ıslah etmemiz gerekir.
Bu mantık kurgusundan hareketle kavimlerin özgün dillerinde ve insanlık ortak payda dilinin ortaya
çıkışında zihinsel kodlanış mantığıyla en çok örtüşen, benzeşen mantık kurgularıyla ve aynı zamanda
matematiksel iletişim mantık kurgusuna uygun yeni dil ve alfabeler geliştirilmelidir. Zihnimizdeki
kodlanmış bilgilerin ya da bilgi birimlerinin (kavramların değil);görsel, işitsel, tatsal, dokunsal, kokusal,
düşünsel, zihinsel, hissel, sezgisel ve diğer duyusal/duyuşsal özelliklerine göre; ilişkisel konumlanış,
disipline ediliş ve etkileniş mantık kurgusunun deşifre edilişi çok önemli gözükmektedir. Ortak payda
bilgileri ademin dili katmanını oluşturur bunlar genellikle nesnel yaratıkların görsel, şekilsel ve eylemsel
bilgi birimleri katmanıdır. Özgünlükler ve ayrıcalıkların en çok olduğu kavramlar düşünsel (soyut)
kavramlar ve ayrıntılı bilgi birimlerine yönelik bilgi birimleri katmanıdır. Akademik seviyede; dildeki her
kelime, bağlaç, kavram, deyim ata sözü, vecize, sözleri hatta ithal edilmiş yazılı ve sözlü ata sözü her
şey akademik disiplin ve sistematik mantık çerçevesinde dil, edebiyat, fen… Vb tüm dallarda kulanım
üzerine bölümlerinde ulusal ve uluslar arası seviyede;halka açık internet ortamı dahil, akademik
çalışmalarla, toplu anket ve tartışmalarla farklı akli, mantıki, basireti açıcı... vb alternatifleri
gerekçeleriyle ortaya konmalıdır. Aslında insanların zihnindeki bilgi birimlerinin çoğu benzer ve
çevredeki olay, olgu, süreç… Vb ile aynıdır ya da benzerdir. Duyuşsal (görsel, işitsel, tatsal, dokunsal,
kokusal ve hissel duyularımızla) olarak zihnimize girip kayıt olan bilgi birimleri çevredekilerle benzer ve
tüm insanlıkta ortak payda benzer zihinsel doku katmanıdır. İnsanlığın ortak, lisan, dil ve alfabenin
esas bilgi birimi kaynağı bu dokudur. Düşünsel olarak zihnimizde ürettiğimiz düşünsel bilgilerimizde
zihnimize kayıt olur. Ör. unutulmayan bir rüya ya da düşünsel kurgularımızdan unutmadıklarımız.
Zihinsel havuzumuzun içinde yer alan; nesnel, düşünsel ve sanal kainatlar; zihinsel ürettiğimiz ya da
duyuşsal edindiğimiz ve bellediğimiz bilgi birimlerinin;geçmiş, gelecek ve güncel deposu ya da hard
diski gibidir. Zihindeki doğal kayıtlar hemen tüm insanlarda aynıdır. İletişim kültür alfabelerinin;
yazımsal, işaretsel, eylemsel ve konuşsal çeşitliliği ve/veya sadece konuşsallık çeşitliliği, insanlıkta
hoş görüyü artırırken ortak payda iletişimini zorlaştırır. Beyin sanki zihinsel bilgi birimleri deposunun
hatırlayıcı biyolojik bağlantılar ve biyolojik hatırlama moleküllerin adeta nesnel çekirdeği gibidir. Bilgi
hatırlandığı an bazen geçmişte ki mekandan çağrılır ya da o mekanda algısal tecelli (algısal ışınlama)
42
olur ve hatırlanır. Kuranı Kerim ve Allah CC gönderdiği; kitap ve sayfalarında kullanılan; yazılı dil,
mantık, ilişki, peygamberi konuşma ve okuma (Dar Anlamda; Suhuflar, İncil, Tevrat, İncil, Kuran Dili ve
Konuşması; Arapça ve İbranice değil) akışkanlığı dışındaki tüm gelmiş geçmiş; alfabe, lisan ve dillerin
insanlığın mantıki ve akli iletişim basiretlerini vahşileştirici ve köreltici etkilerini kanıtlamak zor değildir.
Ör.peygamberin ve eşlerinin itlere ve evcil diğer hayvanlara icabeti ile asrımızın insanlarının icabeti
arasındaki farkındalığı anlamaya çalışın.
Ör.bir ite sadece merhamet etmek, hem sevmek hem de merhamet etmek ve samimiyetle hep sevip
duygularının baş köşesine oturtmak arasındaki liyakat ve farkındalığı anlamaya çalışın.
-Aynı şeyi bir insan yavrusu için düşünün.Tüm yaratıklara veya her şeyi sevmeye, saygı duymaya,
tapmaya… Vb icabet etmeye insanın zamanı, gücü, olanakları, yetmeyeceğini ve çevremize liyakatli
icabetin farz olabileceği anlamaya çalışın.
-Zaman isteyen, ilgi isteyen bu ayrıcalığı tüm kavram, isim ve kavramisimler için düşünerek eğitim
sistemindeki vahşeti(doğallığı) görmeye çalışın.
-Yani bir insanın; gönlük ve yıllık hayat döngüsünde bitmez tükenmez sanılan hayatının bilinçli olarak;
kavramsal, isimsel, kavramisimsel, eylemsel ve düşünsel olarak neyi nereye ne kadarını harcaması
gerektiği konusu ciddi bir şekilde düşünülmeli ve hesaplanmalıdır.
-Yada liyakatli öğretim, öğrenim ve eğitimle bu istendik peygamber ahlakı alışık tepki (refleks) ve
alışkanlıkları öğrencilerimizde geliştirmeliyiz.
Kavram Kümesini Oluşturacak; Kavramlar, Kavramisimler ve İsimler Hangi Kriterlere Göre Seçilmeli?Kavram Kümesini Oluşturacak; Kavramları, Kavramisimlerı ve İsimleri Doğru Seçmenin KriterleriAmaca Uygun Kavram, Kavramisim ve İsimleri Doğru Seçmenin Kuralları/Kriterleri A-Amaca hizmet edecek kavramlar, kavramisimler ve isimler; doğru tanınmalı, seçilmeli gerekirse
türetilmelidir.
B-Zihinsel, beyinsel ve yaşamsal dağarcığımızda komşu kavramlarla doku uyuşmazlığı olmayan ve
anlamsal ilişkileri en iyi bilinen tanınan sade kavramlar seçilmelidir.
C-Zihnimizdeki diğer kavram öbeklerine ve örüntülerine uyum içindeki kavramları, isimleri ve
kavramisimleri ana dilden seçilmelidir.
D-Kavramları zihne yansıtırken;bazı kavramları nesnel, bazılarını sembolsel, bazılarını eylemsel,
bazıları kavram öbeği ya da kümesi şeklinde, bazılarını; hem sembolsel hem de nesnel ya da hem
eylemsel hem de nesnel… Vb en uygun, verimli ve liyakatli değişik öncelikli düzenlemelerle seçilmeli
ve öğretilmelidir.
E-Bazı kavramlar doğal, yapay, yazımsal(tanımsal) öncelik yapılarıyla seçilmeli ve öğretilmelidir. Ya da
gerekirse her üç hali bir arada uygun öncelik sırasına göre aynı zeminde verilmelidir. Örneğin, elma
kavramı; nesnel olarak mı, yapay olarakmı tanımsal(yazımsal) olarak mı öğretilmelidir.
F-Kavram öğretim şeklini genellikle; konunun ve kavramın yapısı, özgünlüğü, özellikleri, hedef kitle
veya öğrenci kavram dağarcığı çeşidi-yapısı-şekli-kapasitesi, seviyesi, olanaklar ve tercihler belirler.
43
Kavram Kümesi Oluşturmanın Aşamalarında/Basmaklarında Kavramlar Hakında Mutlak Bilinmesi GerekenlerKavram Kümesi Hazırlamanın Basamakları/Aşamaları/Kuralları 1-Kavram kümesini/lerini oluşturacak;kavramların, kavramisimleri ve isimlerin;tanımları, ilişki
dereceleri-seviyeleri ve özellikleri net belirlenmelidir.
2-Kavram kümesini/lerini oluşturacak;kavramların, kavramisimlerin ve isimlerin;kapsamları, nicel ve
nitel özgünlükleri net belirlenmelidir.
3-Kavram kümesini/lerini oluşturacak;kavramların, kavramisimleri ve isimlerin ilişkileri net
belirlenmelidir.
4-Kavram kümesini/lerini oluşturacak; kavramların, nicel, nitel, tanımsal, ilişkisel ve kapsamlarına göre;
ya merkezden çevreye ya çevreden merkeze ya da yarıdan-tepeden tabana veyahut tabandan
yukarıya doğru dizayn edilmelidir.
5-Kavram kümesi en uygun kavram ilişkilendirici ve düzenleyici araçla; Ör.ConceptDraw MindMap,
ConceptDraw Pro, Microsoft PowerPoint, Adobe Flash, FlipAlbum … Vb görsel ve işitsel olarak
düzenlenmelidir.Ör.İzlemek İçin Tıklayın, 1, 2.
6-Kavram kümesinin/lerinin şekillenmesinde ve düzenlenmesinde kullanılacak sanal araç/lar serisi
doğru seçilmelidir.
7-Gerekirse bu kavramsal özgünlükler ya da ilişkiler kavramlar arasındaki bağlantılar üzerine
yazılmalıdır.
8-Kavram, kavramisim ve isimlerle (kavram kümesiyle) ilgili;resim, sembol, grafik, şekil, film ve
animasyonlar doğru seçilmelidir.
Kavram Araçları Çeşitleri
A-Kavram İlişkilendir Tablosu1-Doğal Kavram İlişkilendir Tablosu
2-Yapay Kavram İlişkilendir Tablosu
B-Serbest Kavram Öbeği1-Serbest Doğal Kavram Öbeği;Ör. Muradiye şelalesinde gezi gözlem Serbest Doğal Kavram
Öbeği,İzlemek İçin Tıklayın
2-Serbest Yapay Kavram Öbeği;Ör. Bir tesisteki kavramalar.
3-Serbest Yarı Doğal Kavram Öbeği
C-İlişkisel Kavram Kümesi1-İlişkisel Doğal Kavram Kümesi(Öbeği-Ağı) ;Ör.İkimle ilgili kavramlar,
2-İlişkisel Yapay Kavram Kümesi ;Ör.İzlemek İçin Tıklayın, 1, 2
3-İlişkisel Yarı Doğal Kavram Çözümleme Kümesi
44
D-Koşullu Kavram Kümesi 1-Koşullu Doğal Kavram Kümesi;Ör.Döllenme ve büyüme doğal döngüleri
2-Koşullu Yapay Kavram Kümesi;Ör. Elektrik tesisatı şebekesi, zil tertibatı çalışma sistemi
3-Koşullu Yarı Doğal Kavram Kümesi;Ör.
E-Kavram Döngüleri(Çarkları)1-Koşullu Kavram Döngüsü;Ör. Krebs, Devirli (Devresel) Fotofosforilasyona-Yapay Koşullu Kavram Döngüsü
b-Doğal Koşullu Kavram Döngüsü
2-İlişkisel Kavram Döngüsü;Ör. Canlılarda Besin Döngüsüa-Yapay-İlişkisel Kavram Döngüsü
b-Doğal -İlişkisel Kavram Döngüsü
3-Serbest Kavram Döngüsü Ör.Ekolojide Enerji Döngüsü a-Yapay Serbest Kavram Döngüsü
b-Doğal Serbest Kavram Döngüsü
A-) Kavram İlişkilendir Tablosu -Kavram İlişkilendir Tablosu Ders Nasıl İşlenir? -Kavram İlişkilendir Tablosunu Oluştur Basamakları.1-İşlenecek konu seçilir ve tahtaya yazılır.
2-Tablonun ilk sütununa öğretilmek istenen yaratıklara ait kavramlar yazılır.
3-İlk satıra yaratıkların özgün özelliklerine ait kavramlar sıralanır.
4-Yaratıklara ait kavramlar ve özgün özelliklerin kesiştiği satır ve sütun koordinatına ‘X’ işaretlenerek
kavramlar ilişkilendirilir. Kavram İlişkilendir Tablosu bir defa hazırlandıktan sonra kavramları
pekiştirmek ve ilişkilendirmek için de kullanılabilir. Örneğin; öğrencilere, hangi bitki grupları hem karda
hem de suda yaşar sorusu sorulduğunda ;yaşama özellikleri altındaki karda ve suda yaşarlar sütunun
altındaki X işaretine giderek kavramların ilişkilendirici yanıtını kavrar.
Kavram İlişkilendir Tablosu; belli kategorideki kavramların, benzer ve özgün özelliklerini gerekirse resim-şekillerini bir arada incelememize olanak sağlar. Ör: dokular, organlar, sistemler,
yakın canlı grupları, beslenme şekiller, üreme şekilleri, fert, toplu ve grup özellikleri, yaşam alanlarını
özellikleri, RNA veya DNA (a,b,c,d,e,z) çeşitleri, hormon, vitamin, yaratıklar.
Bitkilerde Üreme Şekilleriyle İlgili Kavram İlişkilendir Tablosu
BİTKİ GRUPLARINDA ÜREME ŞEKİLLERİ
BİTKİ GRUPLARI Sporla Üreme
Vejetatif Üreme
Oogami İzogami Anizogami Somatogami Gametogami
45
Su Yosunları
X X X X
Mantarlar X X X X
Kara Yosunları
X X X X
Eğreltiler X X X X
Tohumlu Bitkiler X
X
Bitki Grupları ve Yaşama Özellikleriyle İlgili Kavram İlişkilendir Tablosu
YAŞAMA ÖZELLİKLERİ
BİTKİ GRUPLARI Suda Yaşar Karada
Yaşar Karada ve Suda Yaşar
Eşeyli Ürer Eşeysiz Ürer
Sporla Ürer
Tohumla Ürer
Su Yosunları X X X X
Mantarlar X X X X
Kara Yosunları X X X X
Tohumlu Bitkiler
X X X X
Eğreltiler X X X X
B-)Serbest Kavram Öbeği:Örneğin Muradiye Şelalesinde veya yapay bir ortamdaki ve alandaki resim
ve videosu çekilen yaratık, eşya, olgu, süreç, olay… Vb ait serbest veya uzaktan ilişkili kavramların
tümüne denir.
C-)İlişkisel Kavram Kümesi Nedir?Kavram ağları, öğrencilerdeki mevcut bilgileri harekete geçirmek amacıyla; kavramlar arasındaki
ilişkileri ve kavramların kapsamları dikkate alınarak, bu iki ilişki arasındaki yakınlık-kapsam
korelasyonuna göre düzenlenir. Örnek:Hücre, Hava Durumu, her türlü sınıflandırma,Anatomik yapı,
iklim, organik bileşikler, bitki örtüsü çeşitleri, canlı çeşitleri,
İlişkisel Kavram Kümesi Oluştur ve Uygula Basamakları:1-En büyük ya da kapsamlı miğfer ilişkisel kavram merkezde ya da en üstte yer alır.
46
2-Bu en büyük ilişkisel kavramın kapsamına giren diğer alt ilişkisel kavramlar; kapsam, özgün
özellikleri ve yakınlık derecesine göre sınıflandırılır ve gruplandırılır.
3-Sınıflandırılan ilişkisel kavram grupları aynı seviyede olanlar aynı düzlemde olmak koşulu ile yani en
kapsamlıdan en küçüğüne doğru sıralanır.
Hava Durumu İle İlgili İlişkisel Doğal Kavram Kümesi Tablosu İlişiksel Yapay Kavram Kümelerine Örnek İzlemek İçin Tıklayın, 1, 2
D-)Koşullu Kavram Öbeği Nedir?Koşullu Kavram Öbeğinde; bilginin, kavramın nedeni/ nereden kökenlendiğini ve ilişki derecelerini
bilmek önemlidir.
Koşullu Kavram Kavram Öbeğini Anlamada;çimlenme olayı kısa metrajlı film ve olamazsa olamaz
koşulları çok güzel bir örnek teşkil eder.
Koşullu Kavram Kavram Öbeği; kavramların ilişkileri, kapsamları ve özgün özelliklerinin şekil, grafik
ve sözcüklerle önerme ve ilkelere dayalı olarak ifade edildiği bir ilişki ağıdır. Ör:solunum,fotosentez,
besin zinciri, Azot, su, hidrojen, karbondioksit… Vb element döngüleri, büyüme, protein sentezi, enerji
döngüsü,
Koşullu Kavram Öbeği Oluştur ve Uygula Basamakları:1-Öğretilecek konunun adı en başa yazılır.
2-Öğretilecek konuyla ilgili koşullu kavramlar listelenir.
3-Koşullu kavramlar arasındaki ilişkiler, özgünlükler, farklar ve genellemeler maddeler halinde yazılır
4-Koşullu kavramlar en genel kavramdan özel kavramlara doğru veya kapsam, özellik ve ilişkilerine
47
göre derecelenir.
5-Derecelendikten sonra kutucuklar içine alınır.
6-Koşullu kavramlar arasındaki ilişkiler, oklar ve ifadelerle yönlendirilir.
Bitki Büyümesi İle İlgili Koşullu Doğal Kavram Öbeği koşullu kavram öbeği öğrenme konusunda
bilinenle karşılaşılan kavramlar arasında bağlantı kurmaya işaret eder. koşullu kavram öbeği
tekniğinde kavramlar hiyerarşik olarak soru zarfları ve bağlaçlarla ilişkilendirilir. Bu ilişkiler, ön deneme
niteliğindedir. Her yeni anlamla karşılaşmada daha önce algılanmayan ilişkiler görülebilir. Birey
böylece yeni anlamları bulur ve bunları duygularıyla bütünleştirir. koşullu kavram öbeği aynı zamanda
yanlışları da ortaya çıkarır. Yanlış kavram iki kavram arasındaki bağlantının ya da kavramla ilgili kritik
özelliklerin gözden kaçırılmasıyla ilgili bilgiye işaret eder. koşullu kavram öbeği yöntemi ekolojiye de
başarılı bir şekilde uygulanmaktadır. Öğrencilere ekoloji ile ilgili kavramlar sunulmuş aralarındaki
ilişkiyi bulmaları istenmiştir. Bu işlemde genelden özele doğru bir yol izlenmiştir. Daha sonra da
öğrencilerin hiyerarşik olarak kavramları ayrıştırmaları sağlanmıştır. Koşullu Kavram Kümesi son
yıllarda öğretmenler için bir öğretme ve değerlendirme stratejisi haline gelmiştir. Bu stratejiyi
diğerlerinden ayıran ve üstün kılan yararları aşağıdaki gibi sıralayabiliriz. - Öncelikli avantajlarından biri
esas fikirlerin görselliğini ortaya koymasıdır. Ancak Koşullu Kavram Kümesi gerek öğretmenlerin
gerekse öğrencinin oluşturduğu yakın-ilişkili kavramlar arası bütünleşik sanal araçlardır. Bu sebeple
aynı konuya ya da miğfer kavrama yönelik Koşullu Kavram Kümesi özel görüşlerini yansıttıkları için
farklı çizilebilir.
Bitki Büyümesi İle İlgili Koşullu Doğal Kavram Öbeği Döllenme Olayı Koşullu Doğal Kavram Öbeğine Örnektir. İzlemek İçin Tıklayın
E-)Kavram Döngüleri (Çarkları);Kavramlar birbirini takip ederek döngü oluştururlar. Döngünün
48
çarklarına giren kavramların temsil ettiği oluşumlar arasına ikinci derecede kavramların temsil ettiği
oluşumlar meydana gelir.
Kavram Döngülerine (Çarkları) Örnek;Krebs Döngüsü Krebs Çemberi (Citric Acid Cycle)
Kavram Araçlarını Örneğin Kavram Çarkının Parçalarını Doğru ve Liyakatli Düzenlemek ve Konumlandırmak Ne Anlam Taşır?
Aşağıda ki Hangi Kavram Çarkı, Tanımda İstenen Amacı Daha Doğru ve Anlamlı İfade Edecek Şekilde Hazırlanmıştır?Kavram Araçları Bilgilerini Güncel Bilgilerle Desteklemek Ne Demektir?
Kuantum Biyolojisi Mantığına Göre Devresel (Devirli) Fotofosforilasyon Mekanizmasının Güncel
Bilgilerini Görmek İçin Tıklayın
Kavram Döngülerine (Çarklarına) Örnek;Devirli (Devresel) Fotofosforilasyon
49
EĞİTİM, ÖĞRETİM ÖĞRENME İLE İLGİLİ;YANLIŞ, BİLİNMEYEN VEYA EKSİK BİLİNEN ÖNEMLİ BAZI KAVRAMLAR VE İNSANIN BAZI SANAL ARAÇLARI Kavram; Doğadaki olayları, süreçleri, olguları ve yaratıkları gözlemleyerek bunlar arasındaki
benzerlik, ayrıcalık, geçişken özellikleri; tecrübe ve deneyler yaparak bu özelliklere dayalı
genellemeler yaparız.Bu genellemelere kavram deriz.Örneğin, kütle-hacim maddenin özelliklerini ifade
eden kavramlardır. Genellemelerimize verdiğimiz adlara bilimde kavram deriz.
-Kavramları gerçek dünyada ya da düşünsel alemdeki hallerine ve eylemlerine göre şöyle disipline
edebilir ya da sınıflandırabiliriz; nesnel, düşünsel ve yarı nesnel kökenli kavramlar ya da
eylemsel/dinamik, yarı eylemsel/yarı dinamik ve durağan olarak gruplandırabiliriz. Örneğin, akıl
dinamik düşünsel bir kavramdır. Elma durağan nesnel bir kavramdır. İnsan yarı nesnel ya da yarı
50
düşünsel bir yaratıktır. Bilgisayar yarı nesnel ya da yarı sanal bir yapay yaratıktır. Demirkuş 2010
-Kavramlarımız olmazsa bilgileri etkili bir biçimde anlayamayız.
-Yaratıkların,süreçlerin, olgu ve olayların;benzerlik ayrıcalık ve geçiş karakterlerine göre çeşitli
şekillerde sınıflandırılarak genellemelere vardıktan sonra bir veya birden fazla isim altında toplanır ki
biz buna kavram deriz. Örneğin; enerji, ışık.
-Bir kavramın özgün özelliklerinin sınırı ne kadar iyi çizilmişse o kadar iyi anlaşılır.
-Bir kavramı en mükemmel temsil eden model, şekil ve yöntem seçilmelidir.
-Kavram gruplarında yer alan kavramlar en güzel şekilde temsil edilmelidir.
-Bir armudu veya elmayı şekille göstermek ayrıdır.
-Cisim olarak göstermek ayrıdır.
-Bazı kavramlar sübjektiftir.
-Birkaç kriterle yaşatarak öğretebiliriz.
Kavram: doğa ve ötesindeki; olgu, olay yaratık ve herhangi bir şeyi anlam bütünlüğü açısından temsil
eden kodlanışın ifade şeklidir. Ör.sıcaklık,
-Bazı kavramların isim yüzleri vardır bunlara kavramisim denir. Ör,çiçek (hem isim hem kavram)
-Bazı isimlerin kavram yüzleri yoktur (kavram olamazlar).Ör. Ahmet
-Tüm olanaklarımızı verimli kullanarak, her konuya özgü en doğru öğretim yöntemlerinin, kavramların,
kavramisimlerin, isimlerin hayata güncelle kombinezonunu/larını (dizaynlarını, düzenlenmesini)
kurmayı-uygulamayı düşünsel alışık tepki (refleks)-tepki haline getirmeyi öğrencilerimize kavratmak ve
alışkanlığını geliştirmektir.
-Bu düşünsel alışık tepki (refleks)-tepki mantık sistemi ve muhakeme gücünü kazandırmak için,
öncelikle;bilgilerin zihnimize kabulleniş, depolanış ve kullanım çeşitlerini bilmek önemlidir.
-Bu konuda var olan temel yöntemlerle ilgili bilgileri doğru edinmek ve öğrenmek gerekir.
-Bilgileri edinmek ve hayatla ilişkilendirmek için, yeterince eşik bilgilere sahip olmanın yanında;sanal
ve gerçek dünyasında asrın dogmalarını güvenle aşarak hür ortamda düşünüp düşüncelerini
açıklaması daha elzemdir. -Zihnimizdeki Sembolik, kavramsal kodlamalarımız olmazsa ne olur? İpucu;Kavramlar. zihnimizdeki
bilgi birimleri ve bilgi kümelerinin kodsal ifadelerin dilsel iletişim araçlarıdırlar.
-Zihnimizdeki kavramların, isimlerin ve kavram-isimlerin silindiğini düşünün.
-Yontma taş devri insanı, dilsiz bir insan veya hayvanların seviyesinde bildiklerini ifade etmedeki
doğallığını ya da vücut organlarını, vücut dilini, yüz ifadelerini kullanma desteğine gereksinim duyarız.
-Yazılı ve sözlü her kavram, kavramisim, isim, deyim, özdeyiş, vecize, düşünceyi ifade eden her şeye
eleştirel gözle bakılmalı ve en mantıklı-liyakatli alternatifi geliştirilmelidir. Ör. Sev-mek yerine daha
mantıklı olan sevek!, dur-mak yerine durak!, o-luş-tur-mak yerine oluşturak din-len-mek yerin
denlenek! Pekiştireç; nesnel yaratıklar için yeni isimler üretmek üzere adını işaretle arkadaşına tarif et
oyununu hatırlayarak en doğru ve kestirmeyi tarif edilen isim arayışını deneyin ya da mantığı
kavramaya çalışın.
-Çok özel haller hariç, her kavram, kavramisim, isim, deyim, özdeyiş, vecize, düşünce üretirken veya
düzenlerken;düşünsel ve eleştirel tercihte, doğal dillerin vahşi kurallarına ve hece vezninin akıcı ses-
kafiye uyumunun keyfine, zevkine ve cüşuna, akli,mantıki ve ahlaki anlamlar feda veya yem
51
edilmemelidir.
-Kavramların listesini kavram kümesi araçları şeklinde hazırlamak son derece önemlidir.
-Öyle bir yazılı-sözlü alfabe ve lisan ilişkisi hazırlayalım ki her harfi ve harfleri bir araya geldiğinde,
matematikteki rakamlarlar gibi mutlaka bir veya birkaç mantıklı anlam taşıyacak şekilde dizayn
edilmelidir. İnsanların yaşadığı çevrede ya da çevre havuzunda algıladığı her şey duyulardan
süzülerek ya da düşünsel olarak üretilerek zihinsel havuza bu bilgi birimleri kayıt edilirken (zihinsel
bedene bu bilgiler kayıt edilirken) oluşan havuz yani çevresel havuzla ve zihinsel bilgi birimleri
havuzları çok benzerdir. Bu nedenle doğal olarak insanların bilinç altlarının bir birine çok benzediği
için; bu benzer bilgi deposunun zihinsel ve düşünsel dokuları evrensel alfabe ve dil olarak dışa doğru
deşifre edilirse insanlığın ortak payda iletişimi algıda değişmezliğe yaklaşmış olacaktır. Var olan
sistemdeki hemen hemen tüm kültür, alfabe ve lisanların hepsi yarı vahşi oluşu ve algıda değişmezlik
ilkesine/lerinede aykırı ya da uzak olması iletişim için çok büyük engeldir. Bu mantıktan hareketle
çevremizden ya da çevre ve iç havuzumuzdan ürettiğimiz bilgi birimleri anadil ya da kültür dili,
kavramlarıyla kotlanış katmanın farklılığı dilde iletişime engel olmaktadır. Zihinsel havuzda bilgi
birimlerinin iletişim amaçlı kültürel dile ait kavramsal olarak kodlandığı iletişim dokusu kavimler
arasında çeşitlilik gösterdiği için kavimler arası iletişime engeldir. Bu durum kısmen matematik iletişim
sembolleriyle aşılmıştır.
Yerleşim yerlerinin aralarındaki iletişimin insanlık için önemi ne ise; kavramların kavram araçlarıyla doğru konumlandırılarak öğretilmesi ve zihnimizde doğru konumlandırılmaları bundan daha önemlidir. (Demirkuş 2005).
A-Bildiklerimizi lisanımıza devşirmenin yapı taşları(veri tabanları ) olan kavramları, kavramisimleri, isimleri noktalama işaretleri, harfleri, rakamları ve sembolleri hayatımızda doğru ve liyakatli kullanmayı alışık tepki (refleks) haline getiren öğretim, öğrenim ve eğitim sistemleri geliştirmek ne demektir?B-Kavramları, isimleri ve kavramisimleri; zihinsel fıtrat(yapı) özgünlüklerine(çeşitlerine) ve zihinde ilişkisel Kavram Kümesi -kavram örgütleme yapılarına uyumlu doğal ve yapay kavram kümeleri şeklinde örgütleyip liyakatli ve doğru öğreterek hayata uygulatmak ne demektir?C-Doğal insanların, ilkel insanların, gelişmiş insanların ve evrensel insanların zihin havuzundaki zihinsel kavram örgütlenmesi- İlişkisel Kavram Kümesi ilişkisinin ayrıcalık ve özgünlüklerin farkındalığını anlamaya çalışın. Hangisinde vahşi, hangisinde cahil, hangisinde akli, hangisinde evrensel zihinsel kavram örgütü-ağı ve yapısı vardır?İpucu;Temizliği, dürüst olmayı, peygamber ahlaklı olmayı… Vb eylemleri,-Evini, arabasını,… Vb eşyayı, -Hayvanları, bitkileri, … Vb canlı gruplarını, -Milleti, vatanı, toplumu… Vb insani gruplarını,… Vb1-Sevmek, 2-Hoşlanmak 3-Önemine inanmak 4-Merhamet etmek arasındaki yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer
52
yargılarının farklarını ve farkındalıklarını liyakatli anlamaya, hayata uygulamaya çalışın. -Farkındalıklarını kavradıktan sonra liyakatli eşleştirmeye çalışın
Ör.sevginin liyakati hangi yaratıkta, eşyada, canlı grubunda/larda hayat bulması veya icabet edilmesi
daha liyakatlidir?
Ör.sevginin, hoşlanmanın ve merhametin liyakati hangi yaratıkta/larda, eşyada/larda, canlı
grubunda/larda hayat bulması veya icabet edilmesi daha liyakatlidir?
-Yukarıdaki mantıktan hareketle toplumsal bazda kullanılan hemen çoğu kavramlar, kavramisimler,
isimleri noktalama işaretleri, harfler, rakamlar ve semboller; akli gereksinim ürünü değilde, nefsi doğal
gereksinimin evrimsel ürünü olarak vahşice (doğal) kullanılmakta olduğundan emin olun. Çok azı
bilinçli ve liyakatli kullanılmaktadır. O zaman tüm kavramları, kavramisimleri, isimleri noktalama
işaretleri, harfleri, rakamları ve sembolleri hangi sahalarda daha liyakatli kullanmamız gerektiği
konusunda Evrensel Alfabe, dil ve lisanımızın veri tabanını oluşturan kavram, isim ve kavramisimler
konusunda yapacak çok önemli işlerimiz var demektir. Çok ilginçtir ki; insanlık, çeşitli canlı ve cansız
yaratıkları ıslah ederek evcilleştirmeyi başardı, ancak en önemli toplumsal iletişim aracı olan
kavimlerin özgün; alfabe, dil ve lisanlarını; bilimsel, mantıksal ve akli prensiplere dayalı ıslah edici
kayda değer örnek akademik ve bilimsel hemen hiçbir çalışma yapamadı. Toplumsal iletişim açısında
insanlığın mantık ve akli iletişim basiretlerini bağlamayan, köreltmeyen ya da vahşileştirmeyen tam
tersine akışkanlık getiren peygamberi, akli ve mantıki ortak bir dil, lisan ve alfabe geliştirmeyi
başaramadık. Uzaya açılmadan önce insanlığın buna acilen gereksinimi vardır. Geçmişte dünyaya
hakimiyetini kuran kavimlerin dil ve lisanları bu gün etkinliğini kayıp etmiştir. Bu günkü hakim
kavimlerinde; alfabeleri, dilleri ve lisanları aynı akıbete gideceklerinden şüphem yoktur. Onun için
hiçbir kavimin vahşi-doğal; alfabe, lisan ve diline taraf olmadan, modası geçmeyen insanlığın ortak
payda peygamberi, dili, lisanı ve alfabesini; akademik, bilimsel ve uygulamalı çalışmalarla
geliştirmeliyiz. Ör; yaban-doğal elmaları, yaban armutları, yaban inekleri, yabani atları, vahşi toprağı,
vahşi çölleri... vb yaratıkları ıslah edebildik ve evcilleştirdik. Ancak vahşi dil, lisan ve alfabelerimizi ıslah
edemedik ve evcilleştiremedik yani akli ve mantıki olarak eleştirel düzenlemedik. Bu nedenle yer yüzü
kültür alfabelerinin hepsi doğal/vahşi zekâların, deneyimlerin ve denemelerin evrimsel ürünüdür. Akli,
mantıki ve peygamberi ahlakla ıslah edilmesi ve geliştirilmesi gerekir ki insan beyni, zihni ve kalbi
insani iletişimde en az kusurlu kemale ersin. Bu amaçla insanların beyin, zihin ve kalp havuzundaki
bilgilerin;görsel, işitsel, eylemsel, davranışsal, tatsal, bilişsel… Vb kodları günlük hayatta iletişim de
kullanılan alfabe ve lisanın; harf, sembol, kelime, kavram ve kodlarından, daha sade ve daha çok
benzerdir. Örneğin;kırmızı elmanın, yaratık görüntülerinin ya da doğadaki tüm ( hayvan, bitki, rüzgar...
Vb seslerinin) seslerinin tüm insanların ( bazı engelliler ve bazı istisnalar hariç) zihnindeki bilişsel,
eylemsel, görsel, tatsal, kokusal, davranışsal... Vb kodları hemen hemen aynı dır. Ama kültür dillerinde
kırmızı elmanın, yaratık görüntülerinin ya da doğadaki tüm ( hayvan, bitki, rüzgar... Vb seslerinin)
seslerinin her kavimdeki isimlerin/kavramların ya da kavram-isimlerini zihin havuzundaki kavramsal
kodlanışı farklı olduğu için iletişimi vahşi, doğal ve zor olmaktadır. O zaman çözüm olarak;"Algıda;
Özgünlük/Özgün Pay, Değişmezlik/Ortak Payda, Değişkenlik/Değişken Pay, Değişirlik ... Mantık
Kümesi Kurgusu" Kuralına uygun olarak kırmızı elmayı, yaratık görüntülerini ya da hayvan seslerinin
zihinsel bilgi biriminin ifadesine ve konumuna en uygun kavramlarla iletişim, öğretim, öğrenim ve
53
eğitimle ortaya çıkarırsak her kes kırmızı elmayı, yaratık görüntülerini ya da hayvan seslerini daha
rahat anlar, günlük hayatta ve iletişimde kullanır. Bunu tüm kavimlerin (insanların) beyinleri, zihinsel
havuzları ve batini kalplerindekileri de kodlanmış kültürel isimler, kavramlar/kavram-isimler hepsi için
düşünüp günlük hayatta hepsini kırmızı elma mantığı ve örneği gibi uygularsak insanlığın akli, mantıki
ve peygamberi ahlaklı ortak iletişim alfabesi ortaya çıkmış olur. Tüm kavimlere ait yazımsal ve
konuşsal ya da hem konuşsal hem de yazımsal:alfabelerinin, lisanların ve dillerinin; Ademin dilinde
vardıkları ortak payda ve özgün;işitsel, yazımsal, görsel, dokunsal, tatsal, hissel … Vb özellikleri
bilgisayar ortamında kökenlerine/köklerine, hecelerine/ ses parçalarına kadar sadeleştirilerek yeniden
matematiksel iletişim ve alfabe mantığıyla ya da kozmik (evrensel) ötesi atom altı parçacıkların
çeşidinin her birini kozmik alfabe kabul ederek oluşturulan yani kuantum alfabesi sade iletişim
mantığıyla veya her yaratığı matematiksel küme elemanı kabul ederek ve her şeyi, tüm bilimleri-tüm
kainat ve yaratıkları bu kozmik matematiksel kümeler denizi içinde yüzen elemanları temsil eden
“Kozmobiyomatematik, Evrensel, Uzaycanlımatematik... Vb (Simetri, Kuantum, Satandart, Sicim-İp-
Halka, Paralel Evrenler, Şişme, Evrim...Vb her şeyin kuramlarına uyumlu)” alfabe mantığıyla; ilişkisel,
organize, disipline ve kategorize edilerek hayata uygulanabilir. Demirkuş 2010. Çözüm;Tüm sorun
kültürel dillerde iletişim amaçlı kullandığımız; hece, ses, vurgu, kavram, isim ve kavram isimleri;
şekilsel (analog), kökensel (homolog), özgün, sesdeş, anlamdaş, değişken ve geçişken benzerlik
tabanlarına göre mantıki kurgularını bilgisayarda düzenleyerek; matematiksel iletişim sembollerindeki
gibi en doğru algılanabilir şekil de zihnimizde ki bilgilerle ( bilgi birimleriyle) ve çevremizde ki her şeyle
algıda değişmezlik ve algıda özgünlük ilkelerine dayalı ilişkilendirmektir. Kavmin azınlığı ve çoğunluğu
olmaz herkesin ve grubun fert bile olsa ya da vahşide olsa alfabesi, dili ve lisanı aslidir hiçbir bahane
ile diğerlerine asimile ettirilemez. Tüm kavimlerin ana dil, lisan, alfabe için geliştirilen çözümler akli,
mantıki ve bilimsel tevhit edilerek insanlığın tek dil, tek lisan ve tek alfabesine kaynak oluşturacak
şekilde;bilimsel, akademik çalışmaların yapılması gerekir. Tüm Kavimlerin Özgün Ana Dilindeki;
Alfabe, Dil ve Lisanlarını Islah İçin Çözüm; Peygamber ahlaklı insanları yetiştirmedikçe ve
dilimiz/dillerimiz; algıda değişmezlik ilkesine olanaklarımız ölçüsünde değiştirmedikçe ya da
yaklaştırmadıkça yani peygamberi özellikler sahip insanları yetiştirip doğru adreslerde
görevlendirmedikçe, var olan ve gün geçtikçe genişleyen ve büyüyen yarı vahşi kültür, alfabe ve dilleri
akli ve mantıki ıslah etmedikçe doğaya uyum, küreselleşme sıkıntısı ve adaletsizliği çeken özgün
kavimler olarak kalmaya mahkumuz. İnsanların zihninde ve bilinç altında yer alan bilgilerin benzerliği
ve algıda değişmezlik oranı;iletişimde kullanılan yarı vahşi ve yarı doğal kültür dilerindeki kavramsal
ifade ediliş havuzundaki çeşitlilik ve özgünlülük kaoslarından daha yüksektir. Doğal insanların ya da
Adem AS öncesi ve/veya sonrası insanımsıların; (ruhsuz, akılsız, insani ilimsiz, eşyayı liyakatli
tanımaz yani doğal-nesnel-düşünsel-zihinsel döngü düzenlerinin cahili ve vahşi vicdanlı) yaşam
döngülerindeki çevresel koşulların tehlikesi, paylaşım duygularının gelişmesi ya da paylaşım
zorunlulukları dilsel iletişim ve dilin evrimleşmesi olumlu yönden güdülenmiş olabilir. Algılanarak kabul
gören bilgilerin zihinde kategorize edilerek kodlanışı tüm insanlık zihin havuzunda çok benzerdir. Bilgi
birimlerinin, kümesinin, kümelerinin ortak paydası geniş, özgünlükleri ve farklılıkları azdır ya da algıda
değişmezlik–algıda benzerlik ilkelerine daha uygundur. Ancak zihindeki bilgi birimlerinin farklı kültür
dillerinde farklı kavramlarla kodlanışı, ifade edilişi ya da uygulanışı iletişimde vahşi ve doğal bir iletişim
54
kaosu/karışıklığı/kargaşayı ya da hercümerci oluşturmaktadır. Örneğin kırmızı elmanın bilgi birimi
olarak tüm insanlık zihin havuzundaki kodlanışı çok benzer ancak kavram olarak kodlanışı çok çeşitli
ve vahşidir. Bu kargaşanın ıslahı en az çevremizde ıslah ettiğimiz ya da evcilleştirdiğimiz hayvanlar ve
bitkiler kadar önemlidir. Kırmızı elma mantık kurgusundan (Algıda; Özgünlük/Özgün Pay,
Değişmezlik/Ortak Payda, Değişkenlik/Değişken Pay, Değişirlik ... Mantık Kümesi Kurgusundan)
hareketle zihinsel olarak insanlığın ortak payda ve benzerlik olgusundaki kavramlardan hareketle
algıda değişmezlik ilkesi ve zihinsel kavram havuzları arasındaki deşifreyi doğru ve mantıklı yapmak
gerekmektedir. Islahat yapılırken; şuan ya da bu güne kadar zihnimiz ve çevremizi bu yarı vahşi
mantığa uydurarak yaşıyoruz. Bu yarı vahşi dil kargaşasını; insanlığın bilgileri zihinsel kodlanış ortak
payda mantığı ve algıda değişmezlik kurallarına uygun–uyumlu; akli, mantıki, bilimsel, deneyimsel,
uygulamalı ve akademik disiplinlere dayalı olarak öğretim, öğrenim ve eğitimle ıslah etmemiz gerekir.
Bu mantık kurgusundan hareketle kavimlerin özgün dillerinde ve insanlık ortak payda dilinin ortaya
çıkışında zihinsel kodlanış mantığıyla en çok örtüşen, benzeşen mantık kurgularıyla ve aynı zamanda
matematiksel iletişim mantık kurgusuna uygun yeni dil ve alfabeler geliştirilmelidir. Zihnimizdeki
kodlanmış bilgilerin ya da bilgi birimlerinin (kavramların değil);görsel, işitsel, tatsal, dokunsal, kokusal,
düşünsel, zihinsel, hissel, sezgisel ve diğer duyusal/duyuşsal özelliklerine göre; ilişkisel konumlanış,
disipline ediliş ve etkileniş mantık kurgusunun deşifre edilişi çok önemli gözükmektedir. Ortak payda
bilgileri ademin dili katmanını oluşturur bunlar genellikle nesnel yaratıkların görsel, şekilsel ve eylemsel
bilgi birimleri katmanıdır. Özgünlükler ve ayrıcalıkların en çok olduğu kavramlar düşünsel (soyut)
kavramlar ve ayrıntılı bilgi birimlerine yönelik bilgi birimleri katmanıdır. Akademik seviyede; dildeki her
kelime, bağlaç, kavram, deyim ata sözü, vecize, sözleri hatta ithal edilmiş yazılı ve sözlü ata sözü her
şey akademik disiplin ve sistematik mantık çerçevesinde dil, edebiyat, fen… Vb tüm dallarda kulanım
üzerine bölümlerinde ulusal ve uluslar arası seviyede;halka açık internet ortamı dahil, akademik
çalışmalarla, toplu anket ve tartışmalarla farklı akli, mantıki, basireti açıcı... vb alternatifleri
gerekçeleriyle ortaya konmalıdır. Aslında insanların zihnindeki bilgi birimlerinin çoğu benzer ve
çevredeki olay, olgu, süreç… Vb ile aynıdır ya da benzerdir. Duyuşsal (görsel, işitsel, tatsal, dokunsal,
kokusal ve hissel duyularımızla) olarak zihnimize girip kayıt olan bilgi birimleri çevredekilerle benzer ve
tüm insanlıkta ortak payda benzer zihinsel doku katmanıdır. İnsanlığın ortak, lisan, dil ve alfabenin
esas bilgi birimi kaynağı bu dokudur. Düşünsel olarak zihnimizde ürettiğimiz düşünsel bilgilerimizde
zihnimize kayıt olur. Ör. unutulmayan bir rüya ya da düşünsel kurgularımızdan unutmadıklarımız.
Zihinsel havuzumuzun içinde yer alan; nesnel, düşünsel ve sanal kainatlar; zihinsel ürettiğimiz ya da
duyuşsal edindiğimiz ve bellediğimiz bilgi birimlerinin;geçmiş, gelecek ve güncel deposu ya da hard
diski gibidir. Zihindeki doğal kayıtlar hemen tüm insanlarda aynıdır. İletişim kültür alfabelerinin;
yazımsal, işaretsel, eylemsel ve konuşsal çeşitliliği ve/veya sadece konuşsallık çeşitliliği, insanlıkta
hoş görüyü artırırken ortak payda iletişimini zorlaştırır. Beyin sanki zihinsel bilgi birimleri deposunun
hatırlayıcı biyolojik bağlantılar ve biyolojik hatırlama moleküllerin adeta nesnel çekirdeği gibidir. Bilgi
hatırlandığı an bazen geçmişte ki mekandan çağrılır ya da o mekanda algısal tecelli (algısal ışınlama)
olur ve hatırlanır. Kuranı Kerim ve Allah CC gönderdiği; kitap ve sayfalarında kullanılan; yazılı dil,
mantık, ilişki, peygamberi konuşma ve okuma (Dar Anlamda; Suhuflar, İncil, Tevrat, İncil, Kuran Dili ve
Konuşması; Arapça ve İbranice değil) akışkanlığı dışındaki tüm gelmiş geçmiş; alfabe, lisan ve dillerin
55
insanlığın mantıki ve akli iletişim basiretlerini vahşileştirici ve köreltici etkilerini kanıtlamak zor değildir.
Ör.peygamberin ve eşlerinin itlere ve evcil diğer hayvanlara icabeti ile asrımızın insanlarının icabeti
arasındaki farkındalığı anlamaya çalışın.
Ör.bir ite sadece merhamet etmek, hem sevmek hem de merhamet etmek ve samimiyetle hep sevip
duygularının baş köşesine oturtmak arasındaki liyakat ve farkındalığı anlamaya çalışın.
-Aynı şeyi bir insan yavrusu için düşünün.Tüm yaratıklara veya her şeyi sevmeye, saygı duymaya,
tapmaya… Vb icabet etmeye insanın zamanı, gücü, olanakları, yetmeyeceğini ve çevremize liyakatli
icabetin farz olabileceği anlamaya çalışın.
-Zaman isteyen, ilgi isteyen bu ayrıcalığı tüm kavram, isim ve kavramisimler için düşünerek eğitim
sistemindeki vahşeti(doğallığı) görmeye çalışın.
-Yani bir insanın; gönlük ve yıllık hayat döngüsünde bitmez tükenmez sanılan hayatının bilinçli olarak;
kavramsal, isimsel, kavramisimsel, eylemsel ve düşünsel olarak neyi nereye ne kadarını harcaması
gerektiği konusu ciddi bir şekilde düşünülmeli ve hesaplanmalıdır.
-Yada liyakatli öğretim, öğrenim ve eğitimle bu istendik peygamber ahlakı alışık tepki (refleks) ve
alışkanlıkları öğrencilerimizde geliştirmeliyiz.
Bu amaçla dersin girişinde ve sonuç kısmında dersle uzaktan ve yakından (önemli sıra dışı
kavramlar) ilgili bazı TEMEL-ÖNEMLİ kavramların tanımları, örnekleri ve uygulamaları verilmiştir.
Ayrıca beyin fırtınası soruları; Öğrenciler de hür düşünce ufkunu geliştirmek için; kavram
yanılgılarını telafi etmek, Lüzumsuz-liyakatsiz; ilahların, kişiliklerin, puları(idoların), kimlikleri(idlerin)...
Vb yerini doğrularla değiştirmek ya da depolarize etmektir: Ayrıca zihninde-beynindeki sanal-doğal
kaynaklarla ilişkilendirip hayatla güncellenmesi amaçlanmıştır.
Enerji: Bilinen tüm yaratıkların; yaratıldığı, oluşturulduğu, kişilik kazandığı, hal değiştirdiği ve geri
döndüğü/dönüştüğü/dönüştürüldüğü varlıkların yaratık olarak potansiyel gücünü ifade eden bir
kavramdır. İstisna hariç tüm enerji miktarı ve kapsamı tüm yaratıklardan daha büyük bir kavramdır.
Enerji tüm yaratıkların kişilik kazandığı ve şekillendiği hamuru gibidir.
Kâinatta çeşitli enerji halleri mevcuttur Ör. katı, sıvı, gaz, ısı, radyasyon, ses, ışık.. Vb. enerji
halleri doğal ve sanal enerji döngüleriyle hal değiştirir. Sanki enerji kainattaki ilk haline meyilli hal
değiştirerek hayat buluyor. Şöyle ki enerji hal değiştirmeden uzun süre dengede duramamakta veya
dengesizliğe (hal değiştirmeye) meyilli toplam(total) yaratık hamuru halleri gibi gözükmektedir. Doğa,
hala doğa ötesine doğru genişlemektedir. Enerji hiç bir zaman israf olmayacak bir döngü içinde
devamlı yaratıkların kisvesi altında (yaratık olarak) hal değiştirerek ömrünü geleceğe taşımaktadır.
Büyük kıyametle (kainatın ölümü ile) kainattaki tüm enerji halleri ya da toplam kainat enerjisi ölecek,
yani aslına veya orijinine geri dönecektir.
Enerji Hallerinin Dönüşüm Prensibi:Her enerji hali, bulunduğu veya değişen koşullara bağlı olarak,
orijine doğru en ekonomik eşik minimum farklı enerji haline/lerine dönüşmeye meyillidir.13.8 Milyar Yıl
öncesinden bu güne dek;1029 derece ile -273 derece ısılar arasında evrenin kütlesi, çekim güçleri,
evrendeki atom altı ve atom üstü parçacıkların etkilenişi; Kainat'ımızın bugüne kadar ki evrimini
56
yönlendirerek etkilemiştir.
Enerji Hallerinin Evrimi:Filogeni (atasal/ceddi hayat döngüsü) ve ontogeni (tekil/ferdi hayat döngüsü)
bakımından, kainatın oluşumundan bugüne kadar ki tüm yaratıklardaki enerji hallerine ait döngülerin,
kronolojik olarak ortaya çıkışları, ortadan kayıp oluşları, birbirine dönüşümleri, hal değiştirmeleri vb. ile
ilgili süreç ve olguların değişimini ifade eden ilgili kavram-deyimdir. Ör.bilgisayarın sanal(işletim
sistemi… Vb) ve mekanik enerji halleri, insanın düşünsel (akıl,zeka... vb.) ve nesnel-bedensel enerji
halleri
Enerji Hallerinin Filogenisi:Kainatın oluşumundan, ölümüne kadarki oluşan bir enerji halinin belli
koşullarda;birden çok enerji hallerine ve/veya bir birine dönüşüm eğilimlerinin açılım kümelerini (enerji
halleri filogenisini/atasallığını) ifade eden kavram deyimdir. Örneğin;magmadan toprak çeşitlerine ve
diğer enerji hallerine açılım ya da kainattaki toz bulutlarından gezegen ve yıldız oluşumunun filogenik,
atasal ya da orijinik açılımı.
Enerji Halleri Döngüsü:Belli ortamlarda çeşitli enerji hallerinin bir arada biri birine dönüşüme meyilli
döngüsünü ifade eden kavram-deyimdir. Ör;bazı canlılarda ki kreps döngüsü. Önemli olan bu mantık
sistemini tüm yaratıklara ve kainata güncellemektir.
İnsanda Genel Enerji Halleri: 1-Zihinde Kavramsal ve İmaj Enerji Halleri: Zihnimizde bulunan ve üretilen bilgilerin kavramsal ve
imaj olarak kodlanmış enerji halidir. Aynı zamanda zihinde ve bilinçaltında kavramlarla ilgili depolanan
bilinçaltı ve zihinsel altyapı bilgi birimi düşünsel enerji halleridir. Örneğin; sevda (aşk), sevgi ve evrim
nedir sorularına zihinde harekete geçen tepki ya da enerji halleridir.
2-Zihinde Düşünsel Enerji Halleri: Tefekkür ve düşünmekle üretilen; pozitif, negatif, nötr yani olumlu
(+) olumsuz (-), nötr (0) varyasyon ve diğer enerji halleridir. Örneğin; Zihinde senaryolar üretmek. 3-Nesnel-Bedensel Enerji Halleri: Genellikle ısı, ışık, ses, katı, sıvı, gaz, jel vb. enerji halleridir.
4-Duyusal ve Zihinsel Araç Enerji Halleri: Zihinsel düşünsel araçlar ve mevcut duyularımızla ilgili
enerji halleridir. Zihin bir düşünsel havuzdur. Örneğin; zeka, akıl, mantık zihinsel ve düşünsel
araçlarımızdandır.
5-Diğer Enerji Halleri: Yukarıdaki kategorilere girmeyen enerji halleridir.
DöngülerDoğal Nesnel Enerji Döngüsü;tüm nesnel doğal döngüler
Doğal Zihinsel Enerji Döngüsü;tüm canlıların zihin havuzundaki döngüler
Yapay Nesnel Enerji Döngüsü; hidroelektrik, termik, nükleer enerji döngüleri
Yapay Sanal Enerji Döngüsü;bilgisayarların ve medya ortamındaki tüm sanal bilgi döngüleri
Doğal ve Yapay dijital(hesabi) Enerji Döngüsü;doğal ve nesnel döngülerin mantıksal yazılım ve
matematiksel ilişki denklemlerinin bilimsel ve ilimsel döngülerindeki enerjiler.
Sanal Döngü;Nesnel ve sanal araçlardaki tüm dinamik ve statik görsel, işitsel… Vb her türlü bilgilerin
57
döngüsüdür.
Melez Döngü (Yarı Nesnel, Yarı Düşünsel, Yarı Sanal Döngü.. Vb);Bir ucu sanal diğer
uçları;nesnel, düşünsel… Vb ya da tam tersi olan döngülerdir.Yarı nesnel, yarı sanal ve yarı
dijital(hesabi) döngü her iki veya çok tarafı döngü özelliklerini taşıyan.
Nesnel Döngü;Tüm nesnel alemlerdeki nesnel döngülerdedir.
Düşünsel Döngü;Yaratıkların zihin havuzu ve sanal-düşündel kalpteki döngülerdir.
dijital(hesabi) Döngü;Sanal, Nesnel, Yarı Sanal, Yarı Nesnel… Vb her türlü döngüdeki matematiksel
karşılığı denklemsel ve bilgisayardaki yazılım mantığı döngülerin dönüşümüdür.
Toplusal Döngüler;insanla ilgili döngüler
Sürü Döngüleri;İnsan dışındaki nesnel canlıların döngüleri
Filogeni (atasal/ceddi hayat döngüsü):Bir taksona ait canlı grubunun gerçek hayat hikayesini ifade
eder.
Ontogeni (tekil/ferdi hayat döngüsü):Bir taksona ait ferdin gerçek hayat hikayesini ifade eder.
Bilgi:Doğadaki subjektif-objektif yaratık(nesnel), olay, süreç ve olgularla ilgili genellikle duyularımızla
zihnimize özümsenen, alınan, giren ya da genlerimizde var olan(fitrati-yapısal bilgi) veya zihinsel
operasyonla ürettiğimiz ürünlerin zihnimizde bıraktığı; dinamik anlamlı imaj, görüntü, ses, kavramsal
ve ilişkisel...Vb bilgi birimleri ya da kalıntılarıdır. Bilinçli veya bilinçsiz edindiğimiz bilgileri zihnimize-
belleğimize yerleştirip, gerekirse bu bilgileri kullanarak yeni bilgiler üretiriz. Kısaca bilgi; duyuşsal
olarak maksatlı ya da maksatsız edinilen yaratıklar hakkında bilinen veya zihinsel olarak üretilen;
beynimize ve zihnimizde kodladığımız ya da farkında olmadan kodladığımız; anlamlı imaj, görüntü,
kavram, ilişkisel ...Vb bilgi birimleri ya da veri halleridir.
Bilgi, bilimin havuzu içinde yer alır. İşlenmesi ve hayata uygulanması için bilim gereklidir. Bir bakıma
bilgilerimiz sahip olduğumuz bilimin veri tabanlarını teşkil ederler.
Dağarcığımızdaki bilgilerimizi yazılı dil ve lisanla ifade ederken;kavram, isim, kavramisim, resim, üç
boyutlu cisim, davranış, ima … Vb şekilde ifade ederiz.
Bilim;zeki yaratıkların çevresine uyum, gelişim, çevresini ve kendilerini tanıma aracıdır. Bilgi ise bilim
ve ilimin veri tabanıdır. Bilim yaratıkların geçici enerji yaşam döngüsünde deneyim, öğretim, öğrenim
ve eğitime dayalı ortaya çıkardıkları ilim versiyonu ürünüdür. İlim, ezeli, ebedi ve Baki olan Allah CC
Alim Sıfatına tabiidir ve ölümsüzdür. Aslında bilimin kökeni de ilimdir. Sanki bilim doğa kökenli
yaratıklar tarafından eşyayı ve tüm yaratıkları geçici köleleştirişin düşünsel dikitlerini temsil eden bilgi
tabanlı bir araçtır. İlim ise ilahi kökenli eşyayı ve tüm yaratıkları tanıyış için ilahi kökenli düşünsel
sarkıtlar gibi kalıcı araç gibidir. Yaratıkların genetik, fıtratı, deneyimleri ve ilahi kökenli ölümlü ve geçici
hayata uygulanan ilim versiyonuna bilim deniyor. Bilim ve ilim mürşit olamaz ancak araçtırlar.
Ör.Peygamberler; Peygamber Ahlakı Münşidirler. Ünlü bilim uzmanları;sahalarının mürşididirler.
İnsanlarda bilim ve doğa insanı değil Allah CC insanıdırlar. Onun için Bilim-İlim İnsanı, Bilim-İlim
Adamı, Bilim-İlim Kadını Kavramları bazı insanlar için yanlış ve liyakatsizdir. Bilim Uzmanı, Bilim
Eksperi, Bilim-İlim Ustası, Bilim-İlim bilirkişisi, alimi kavramları bazı insanlar için daha liyakatlidir. Bilim;
58
ilimin yaratıklardaki; irsi ve/veya sonradan öğrenilen ya da üretilen hayatla ilgili ölümlü-sonlu örüntüsü-
örgüsü gibidir.
Bilgi;insan zihninde, kavram, resim, şekil, imaj, ses, görüntü … Vb şeklinde kodlanmış doğadaki
yaratık, olay olgu, süreç….vb şeylerin karşılığı olan enerji halleridir. Genel anlamda
bilgi;doğadaki, sübjektif-objektif(nesnel) canlı-diri yaratıklar dünyaya geldiklerinde genlerinde yapısal
olarak kısmen var olan buna ilaveten,süreç, olay olgular... vb şekil de zihnisel asimile(özümsenen)
olunan veya rüya ile, trans ile, düşünerek, zihinsel operasyonla üretilen ürünlerin zihinsel(düşünsel
kayıt), beyinsel(organik kayıt) havuzda diğer bilinenlerle ilişkisel kayıt edilen;ses, görüntü,imaj,
sembolik kod, eylem, ... vb dinamik kalıntılardır.Bilgi zeki yaratıkların çevreye uyum ya da yaşamak
amacıyla bazen canlıların genlerindeki yapısal değişiklikler sonucu genetik yapılarına ya da
sistemlerine kayıt edilir. Ör, Yerküresi bedenine insanların liyakatsiz etkisine, yer küresi yeni koşullara
uyun için; kendisini ve iklimsel rejimini yeniden düzenleyerek depremler, aşırı yağışlar ve küresel
ısınma ile tepkisel uyum gösterdi.Örneğin bakterilerin antibiyotiklere karşı genetik direnç geliştirişi.
Canlı, cansız ya da yarı canlı yaratık sistemleri; değişen çevre koşullarına ya da çevreye uyuma
zorlandığında sistemin ilk yapısında değişiklik yaparak yeni kombinezon bilgileri içeren ya da sahip
sistem olur. Ör. bir ekosistemin küresel ısınma sonucu oluşan yeni çevresel koşullara yapısal
değişimle tepki göstermesi.
İnsan ruhunda ise doğa ve hayvani-meleği doğa ötesindeki öğrenebileceği ya da gereksinim duyduğu
hemen her şeyin ilim olarak meleği(kusursuz) yeterince karşılığı vardır.Ruh Allah CC emaneti olduğu
için hemen her şeyin özünü içeren ve sadece akıl işletim sistemi verilen yaratıklara üflenmiş olup bu
yaratıkların hayvanlardan ve cansızlardan farklı olarak akıllı yaratıkların nefsini ve rabbini tanımasına
yardımcı olur.
Bilgi;... vb beynimizdeki ve zihnimizdeki farkında olduğumuz ve olmadığımız bilgi birim alt birimleri ya
da veri tabanı olan enerji hallerinin karşılığı gibidir.
*İnsan genellikle sahip olduğu bilginin;ya bilmezi, ya cahili, ya alimi, ya sakatı ya da hamalıdır!!
İnsan;doğru kullandığı bilginin alimi, kullanmadığının hamalı, eksik ve yanlış kullandığı bilginin sakatı
ve bilmediği bilginin cahilidir. Demirkuş 2008
*Çocuklarımızı ve öğrencilerimizi; zamanında gerçek bilgilerle donatmazsak, onun yerine
çocuklarımızın zihinleri abur cubur, hurafe, vahşi, doğal, cahili, şeytani, iblisi, gereksiz, eksik, yanlış,
liyakatsiz... Vb bilgiler doluşur. *Toplumsal olarak geri kalmanın bir sebebi de budur.
*Öğrencilerimizi sıfırdan, üniversiteyi bitirinceye kadar sadece fen ve toplumsal bilimlerle ilgili bilgilerle
donatmak yeterli değildir. Peygamber Ahlakı yönünde eğitici bilgi ve uygulamalardan (eğitimden)
yoksun bırakmak geleceğimiz için büyük bir risk ifade eder.
Varlık;var olmaktan gelir. Aslında yokluk diye bir şey düşünmek yanlış ve iftiradır. Her şey Allah CC
ilminde varlık olarak vardır ancak bunların içinde dilediklerine yaşama hakkını vererek (yaratarak)
yaratık olarak hayat buldurur. Enerji yoktan var vardan yok edilmez enerjinin korunumu yasası: israf
haramdır ayetine uygundur. Her şey Allah CC ilminde varlık olarak vardır ancak hepsine her an yaratık
olarak hayat vermemiştir. Nurundan ilmindeki varlıklara hayat vererek yaratır. Sadece dilediklerine
59
geçici hayat vermiştir (Sadece taktır edilenler yaratık olarak hayat bulmuştur) ve bazılarına sonradan
ebedi hayat vereceğini vaat etmiştir. Ebedi hayatın tarlası olan kainattaki bazı yaratıkların yaydıkları ve
ürettikleri enerji halleri ebedi yaratık olarak kişilik kazanıp geleceğe yol alırken bazıları yaratık hamuru
olarak kalırken bazıları da olduğu gibi ait olduğu ilimdeki varlık hallerine dönerek Allah CC icabetine
amade bekleyeceklerdir. Kainat bir nevi ebedi hayatın (ebediyetin) tarlasıdır. Nesnel, düşünsel,
sanal… Vb çeşitli enerji hallerindeki yaratıklar atom, atom altı parçacıklar, bazı atom altı ve özgün
enerji halleri (özgün plazma boncukları, özgün kuantumlar, titreşen özgün sicimler ...Vb) hamuru ile
defalarca yaratıldığı gibi belki de yaratık hamuru olarak kainatta defalarca yaratılıp öldürülecektir. Her
yaratık aynı zamanda bir varlıktır. Her varlık bir yaratık değildir. Allah CC bazı varlıklara hayat verip
dirilttiği zaman yaratık sıfatını kazanır. Her yaratık eylemlidir. Yaratılmayan varlıklar eylemsizdir yani
enerji hamurunda kişilik kazanmamıştır.
Varlık Yaratık Bilim ve İlim Kavramları Arasındaki İlişki Fark ve Özgünlükler;varlık, her şeyin var
olduğu ilim potansiyeli içinde anlam kazanan bir kavramdır. Ör.bir bilgisayarda olası pek çok sayıda
belki de sonsuz sayıda animasyon ve çizim yapma ve yapay yaratma potansiyeli ilmen vardır. Ancak
çizim veya animasyon enerji sarf edilerek yapıldığı ya da yaratıldığı an yapay yaratık kimliğini ya da
sıfatını kazanır. Bu ilim ve doğal(doğal bilgisayar ortamı ve habitat) yaratma ortamı olan doğa içinde
aynı şey söz konusudur. Varlık potansiyeli, gücü ve tüm enerjinin karşılığı Allah CC ilminde ve Nur
CC'HU sıfatında vardır. Yaratıldığı an yaratık sıfatını kazanır. Bilim insan tarafında keşif edilen ilimin
yapay ve ölümlü versiyonudur ve onunla yapay ölümlü yaratıklar yaratılır. İlim ebedidir.
Yaratık:Varlıklar ilim aleminde yaşamaya hak kazandıkları veya hayat buldukları an yaratık (yaşayan
varlık) olamaya hak kazanırlar. Değilse ilmin içinde varlık olarak hayat verilmeyi bekler.
Allah CC ilminde yaratılacak, yaratılmış, yaratılan veya tüm diğer yaratıklar ilmen her şey varlık olarak
vardır ve bulunur yani hayat verilmemiş varlık olarak her şey bulunur. Ancak bazı varlıkları zamanı
gelince yaratık olarak taktir eder ve yaratık olarak hayat verir. Yaratılan ya da hayat verilen bu
varlıklara yaratık denir. Özgün enerji hali/leri veya doğa ve hayvani-meleği doğa ötesinde çeşitli enerji
halleri şeklinde özgünlükleri ile temsil edilen kişiliklerdir. Yaratığın hem enerji döngü hali/halleri hem de
kişiliği, enerjinin ise halleri vardır. Allah CC bazı yaratıkları ömürleri bitimin de ebedileştirilen
(ölümsüzleştirirken) bazılarını eski ilim makamına gönderir ve yaratılmayı beklerler.
Kavram Yanılgısı; Bir kavramın tanımın sınırları ve özgünlüklerinin ait olduğu ya da örtüştüğü
karşılığındaki şeyle ve/veya şeylerle insan bilinciyle liyakatli örtüşümemesi ve/veya gerçekleşmemesi
kavram yanılgısını ifade eder. Öğretim, öğrenim ve eğitimde; bir kavramın ve/veya bilginin zihindeki
karşılığı; fert ve/veya toplumun hayat döngüsünde (dinamik hayatında) hayata güncellenerek
uygulanabilir konumda değilse kavram, düşünce yanılgısı ve eksikliğine neden olabilir. Demirkuş 2011
BİLGİSAYAR;çeşitli tek düze enerji halinden-hallerinden;görsel, işitsel, görsel-işitsel... vb idrak
edilebilir, kullanılabilir mekanik(robotlar) ve sanal enerji hallerini üreten yarı nesnel-yarı sanal araçtır.
60
KAİNAT(DOĞA): Beş duyumuz ve teknolojik araçlarla idrak edebildiğimiz tüm yaratıkları içeren en
büyük evrendir.
KONUM:herhangi bir şeyin; bulunduğu, işgal ve nüfuz ettiği özgün ya da tanımlı alanın, hacmi,
sistemi… Vb olarak tanımlanabilir.
BOYUT; tekil konumdur. Herhangi bir konum sistemindeki, yaratık... vb ile ilgili aynı cinsten tekdüze
ve genellikle tek düzeye meyilli konumlara boyut denir.
Ör.En, boy, yükseklik, genişlik, derinlik, zaman, yön... Vb nesnel, antinesnel ve diğer kainatlarda
sonsuz çeşit ve sayıda boyut vardır.
Bir insanın kaç boyutu vardır? Sorusunun yanıtı belki de bir insandaki toplam; özgün nesnel, sanal,
düşünsel.. Vb diğer boyutlarının toplamıdır denebilir.
Ör.İnsanda; en, boy, yükseklik, genişlik, derinlik, eylem, zaman, akıl, zeka, ruh, duygu, kişilik, sanal
nefis, nesnel nefis… Vb boyutları vardır. İnsandaki boyutların sayısı genel olarak döngüsel boyutlara
sahip kainatın boyutlarından daha fazladır. Yani insansız kainat genel olarak döngüsel ve çekimsel
boyutlara sahiptir. İnsan hem döngüsel hem çekimsel hem de serbest... vb çok boyuta sahiptir.
Önemli not;Nesnel ve sanal kainatlar(doğal) insanın kalbinin (nesnel beden, zihinsel beden
havuzunu-hafıza havuzunu ve insanın diğer sanal araçlarını içerir) bir parçasıdır. “Yere göğe
sığmadım kulumun kalbine sığdım.” hadis.
-Sanki insan yarı düşünsel-sanal-nesnel bir yaratık, içinde yaşadığı nesnel ve sanal kainatın hepsi fert
ve toplumsal bazda insan batını kalp havuzunda/hayat havuzunda yer alan;biyolojik hatırlama kodları
beyin çekirdeğinde/sinir yumağında bulunan zihinsel havuzun nesnel, düşünsel ve sanal bilgi deposu
ya da sana-nesnel zihinsel havuzun hard diski gibidir.
-İnsan bedenen kainatın bir parçasıdır.İnsanın tüm boyutları kainatın bir parçası değil kainat insanın
kalbinin (nesnel beden, zihinsel beden havuzunu-hafıza havuzunu ve insanın diğer sanal araçlarını
içerir) bir parçası kabul edilmesi belki daha mantıklıdır.Belki de insan nesnel olarak doğanın, doğada
nesnel olarak insanın düşünsel-Batıni kalbinin bir parçasıdır veya insan bedenen nesnel ve sanal
kainatın(doğal) bir parçası, nesnel ve sanal kainat ise insan kalbinin bir parçasıdır.1, 2, 3, 4, 5
-Kainatta bilinen, bilinmeyen boyutlar ve çok şey ya da tüm bu boyutlar veya her şey Allah CC ilminin
içindedir hiç bir şey onun ilminin dışında değildir. İlim içindeki ebedi boyutlar içinde yaratılmıştır. -Allah
CC mahlukattan(yaratıklarından) münezzehtir. Allah CC insana şah damarından daha yakındır (Ayet
var)
Hız Boyutu; Yaratığın;birim zamandaki eylemiyle;konum, mekan. boyut... Vb değiştirme-yönsel
(mekan, zaman… Vb boyut değiştirmenin) ifade şeklidir. Var olan hız tanımı; birim zamanda alınan yol
kâinatta her zaman ve koşulunda geçersizliği yakın zamanda kanıtlanabilirliği olasıdır. Hızla ilgili var
olan formüllerin sonsuzlar ve sıfırlarla ifadesi bu konudaki hız tanımının yetersizliğine kanıt
gösterilebilir. Hız çok sayıda boyutun tutkalı gibidir. Hız arttıkça içinde geçtiği ve etki alanındaki
boyutlar kaynaşır/kaynaştırır. Kâinatlardaki (nesnel, anti nesnel, sanal, düşünsel… Vb) hızlanışın
akıbeti ola ki bu olacaktır. Yani kütle çekim boyutlarının birleşimi, kaynaşımı, çeşitliliği ve çok miktarda
enerji hallerinin hal değiştirip varlık alemindeki orijinine dönüşü olacaktır. Işık hızından daha hızlı olan
61
düşünsel boyut içindeki hızlanışın bağıntılarının sonuçları yani düşünsel hız bağıntı ve ilişkileri
araştırılması çok zevkli konu olacaktır ya da konudur.
Allah CC ebediyet boyutlarında ki ilimi içinde zerre nurdan nesnel, batini, sanal, düşünsel… Vb
kainatları ve tüm yaratıkları ilk yaradılış anında ebedi hızı yavaşlatarak farklı geçici hızlar yaratmıştır.
Mekan Boyutu;Klasik mekân tanımı; en-boy-yükseklik-bileşke… vb fazla boyutu içinde barındırış
özelliğine sahip tanımlı alan olarak bilinir. İlk mekân; nesnel, anti nesnel… vb kainatların ilk
yaradılışında yerler, göklerin, aradakilerin… vb varlıklar alemindeki kaynaşık ve yapışık boyuttan
yaratık boyutlarına doğru değişimi için; kainatların gittikçe hızlanış ve genişleme için uygulanan güçle
ilk oluşan çekim güçlerinin ve kuvvetlerinin çekim alanı/alanları ilk mekan-mekanlardır. Belki de en
küçük mekânlardır. Bu ilk mekana doluşan; atom altı parçacık ve çeşitli enerji hallerinin alt birimleri de
ilk yaratıklar ve ilk küme elemanlarıdırlar. Matematiksel ve yapısal olarak mekân bir yaratıktır. Ola ki ilk
yaratıklar ilk mekânlardır. Bu gün bilinen en büyük nesnel mekân kainatı kuşatan kozmik ağ kümesi
mekanıdır. Hidrojen atomu çekirdeğinin mekanı; yörüngesi ve içindeki çekim alanı kabul edilebilir.
Mekanın yaratıklardaki karşılığı aktivite gösterdiği, etkilendiği, etkilediği alanın dış sınırlarıyla
tanımlanır.
Allah CC ilmi içindeki her şeyin birbirine bitişik ve yapışık var olduğu ebedi boyutlardaki varlıklar
âleminden zerre nurdan nesnel, batini, sanal, düşünsel… vb kainatları ve tüm yaratıkları
yaratırken;ebedi hızı, ebedi mekanı ve ebedi zamanı, ebedi eylemler... Vb yavaşlatarak kainatlarda
dengeli/dengeleyici ; zıt yön-konum-zaman-mekan… vb geçici boyutları yaratmıştır.
-İlk Mekansal Küme Sınırını İfade Eden İlk Sıfır ( İlk küme/küme sınırı-mekan-sıfır)=00; tüm
sonsuzlar, geçmiş, gelecek, yaratık, tefekkür (özel haller hariç) …Vb hiçbir olay, olgu, süreç, eylem,
yaratıklar, zaman, sonsuzlar, hızlar… vb hiçbir şeyi, İlk Mekansal Küme Sınırını Sıfırını (ilk mekanı-ilk küme sınırını-ilk sıfır) ve İlk Zamanı aşamayacaktır. İstisna hariç hiçbir şey mekansız-
kümesiz-sıfırsız ve zamansız düşünülemez. İstisna hariç her şey ilk mekan-ilk küme-sıfır ve ilk zaman
içindedir. İstisna hariç her şey en az bir ve/veya birden çok mekan içindedir.
-Belki de çok az sayıdaki istisnalar ve özel haller hariç:
a-Her şey en azından yaşamsal olarak mutlaka bir mekanın içinde matematiksel olarak bir küme sınırı
içinde rakamsal olarak bir mekan sıfırı içindedir.
b-Düşünsel, nesnel, zihinsel, sanal, nesnel, eylemsel…vb tabanlı her şey ; yaşamsal dönülerde
(yaşamsal matematikteki) ilk mekanın içinde, matematiksel olarak ilk küme sınırı içinde matematiksel
alfabe olarak ilk sıfırın içinde yer alır yada bunları aşamazlar.
Bu mantıktan çıkarsayıştan hareketle olabildiğince en azında doğadaki her şeyin; yaşamsal
matematikteki (yaşamsal döngüdeki) karşılığı, kümesel matematikteki karşılığı ve matematiksel
alfabedeki (rakam, sayı ya da matematiksel kavramdaki) karşılıkları liyakatli ve doğru
konumlandırılırsa tüm matematik çeşitleri (nesnel, doğal, yapay, yarı doğal, nitel, nicel, eylemsel,
ilişkisel...Vb "Doğal ve Evrensel Matematik" alt çeşitleri) arasındaki fermuarların ilişkisel dişleri doğru
örtüşür.
Eylem Boyutu;Canlı, Cansız ve diğer tüm yaratıkların iradeleri denetiminde/kontrolünde veya iradeleri
dışında ürettikleri tüm eylemlerin özgün ve genel boyutlarıdır. Büyük kıyamet sonrasında yaradılışla
62
ebedi hıza ulaşıldığında tüm eylem boyutları birleşerek ebedi eylem boyutunda yer alacaklardır.
Düşünsel Boyut (Hafıza Boyutu);Kendilerine akıl, ruh ve vicdan emanet edilen tercih sahibi
yaratıkların düşünsel aleminde ürettiği ebedi hızdaki tefekkür-düşünce ürünü düşünsel enerji-düşünsel
eylem halleridir. Hafıza meleklerince ayakta tutulduğuna dair hadis vardır.
Batini Kalp Boyutu;Zahiri ve batini kainattan daha büyük tüm yaratılmış ve hayat bulmuş yaratıkların
aşamadığı ve içinde haşır olduğu en büyük kapasite ve havuzdur. Yere göğe sığmadın kulumun
kalbine sığdım(hadis var). Allah CC insanda tecelli ettiği geçici mekandır.
Hz. Muhammed AS’IN Batıni kalbini temizleyip kuran ilmini ve peygamber ahlakını yükleyen Allah CC
ona oku emrini vermiş ve onu eğitmiştir. Takiben Hz. Muhammed AS kalbindekileri peygamber ahlakı
hasletleri ve Hz. Kuran bilgilerinin tümünü hayatına uygulayarak, mantığına, bilincine ve davranışlarına
mekanize ederek alışık tepki ve zamanla alışkanlık haline getirmiştir(gelmiştir).Peygamber ahlakı
hasletlerini kazanmak ve yaşantısından hayır görmek için insanlara da Hz. Muhammed AS'IN davranış
ve eylemleri örnek gösterilmiştir.
Zaman Boyutu;Zaman bir yaratıktır ve ebedi hayatın parçalanmış geçici boyutlu kainatlarda
genellikle!!! hıza bağlı olarak değişir. Yaratık olmanın vasfı olan bir boyuttur. Zamanın varlığı tüm
yaratıklara yapışık olarak yaşar. Yaratık ebedileşse bile zamanın girdabından kurtulamaz. Zaman
diğer boyutlar gibi hıza bağlı olarak değişir ve yaratıklar açısından ebedi hızda yok edilemez ancak
sıfıra yaklaşır. Zaman Boyutu; aklı, ruhu olan yaratıklar ve diğer bazı yaratıklar da uykuda ve
uyanıkken farklı algılanabilen, hıza bağlı olarak uzayıp kısalabilen hatta ebedi hızla (Allah CC izni ile)
ölümsüzlüğe (ebediyete) kavuşabilen bir yaratıktır.
Allah CC ebediyet boyutlarında ki ilimi içinde zerre nurdan nesnel, batini, sanal, düşünsel… Vb
kainatları ve tüm yaratıkları ilk yaradılış anında ebedi hızı yavaşlatarak farklı geçici hızlar yaratmıştır.
Bunun sonucunda ebediyetten geçici zaman parçaları, ebedi mekandan geçici mekanlar, ebedi
eylemlerden geçici eylemler yaratmış ve bunlardan bu günkü var olan kainatlar ve yaratıklar sistemini
yaratmıştır. Sonra sistemin içinde değişen koşullara uyum sağlayan yaratıkların yaşamasına olanak
sağlayacak şekilde türeme ile veya değişik şekilde yaradılış yasaları ve kurallarını; yaratıkların ve
sistemlerin yaşam döngülerinde alışık tepki (refleks) haline getirtmiştir. Her zaman parçası bir boyut
birimidir. Ebedi hıza ulaşılınca tüm boyutlar birleşerek ve genleşerek doyuma ulaşmış ebediyete ulaşır.
Batıni kainatın 1 zaman biriminin zahiri kainatın 50 bin katıdır, Yerler ve Gökler yapışıktı onları biz
açtık, Allah her şeyi nurunda yarattı, Onun (Allah CC) her şeye gücü yeter ve her şeye kadirdir. Allah
yerlerin ve göklerin nurudur. Ayetler var.
Kültür ve Doğal Alfabe Nedir? Neden Aklı, Mantıki ve Peygamberi Islahata Gereksinimi Vardır?Yeryüzünde ki kültür alfabelerinin harfleri ve sembolleri; doğal ve yapay elementlere, kavramlar ve
isimlerde; doğadaki yapay ve doğal bileşiklere benzer. Elementler, atom altı parçacıklar, enerji halleri
birimleri, canlıların yapı taşları, harfler ve semboller; oluşumların/oluşturduklarının ve yaratıkların lego
parçacıkları ya da yaratık hamurunun alfbeleri-malzemeleri gibidirler. Rast gele bir araya geldiklerinde
her zaman anlamlı kelime, isim ve bileşik oluşturmazlar. Aynı durum canlıları oluşturan doğal alfabetik
alt birimler (canlıları oluşturan yapı taşları) içinde söz konusudur. Bu nedenle yer yüzü kültür
alfabelerinin hepsi doğal/vahşi zekâların, deneyimlerin ve denemelerin evrimsel ürünüdür. Akli, mantıki
63
ve peygamberi ahlakla ıslah edilmesi ve geliştirilmesi gerekir ki insan beyni, zihni ve kalbi insani
iletişimde en az kusurlu kemale ersin. Bu amaçtan insanların beyin, zihin ve kalp havuzundaki
bilgilerin;görsel, işitsel, eylemsel, davranışsal, tatsal, bilişsel… Vb kodları günlük hayatta iletişim de
kullanılan alfabe ve lisanın; harf, sembol, kelime, kavram ve kodlarından, daha sade ve daha çok
benzerdir. Örneğin;kırmızı elmanın, yaratık görüntülerinin ya da doğadaki tüm ( hayvan, bitki, rüzgar...
Vb seslerinin) seslerinin tüm insanların (engelliler ve bazı istisnalar hariç) zihnindeki bilişsel, eylemsel,
görsel, tatsal, kokusal, davranışsal... Vb kodları hemen hemen aynı dır. Ama kültür dillerinde kırmızı
elmanın, yaratık görüntülerinin ya da doğadaki tüm ( hayvan, bitki, rüzgar... Vb seslerinin) seslerinin
her kavimdeki isimlerin/kavramların ya da kavram-isimlerini zihin havuzundaki kavramsal kodlanışı
farklı olduğu için iletişimi vahşi, doğal ve zor olmaktadır. O zaman çözüm olarak;"Algıda;
Özgünlük/Özgün Pay, Değişmezlik/Ortak Payda, Değişkenlik/Değişken Pay, Değişirlik ... Mantık
Kümesi Kurgusu" Kuralına uygun olarak kırmızı elmayı, yaratık görüntülerini ya da hayvan seslerinin
zihinsel bilgi biriminin ifadesine ve konumuna en uygun kavramlarla iletişimde ve eğitimde öğretirsek
her kes kırmızı elmayı, yaratık görüntülerini ya da hayvan seslerini daha rahat anlar, günlük hayatta ve
iletişimde kullanır. Bunu tüm kavimlerin (insanların) beyinleri, zihinsel havuzları ve batini
kalplerindekileri de kodlanmış kültürel isimler, kavramlar/kavram-isimler hepsi için düşünüp günlük
hayatta hepsini kırmızı elma mantığı ve örneği gibi uygularsak insanlığın akli, mantıki ve peygamberi
ahlaklı ortak iletişim alfabesi ortaya çıkmış olur. Tüm kavimlere ait yazımsal ve konuşsal ya da hem
konuşsal hem de yazımsal:alfabelerinin, lisanların ve dillerinin; Ademin dilinde vardıkları ortak payda
ve özgün;işitsel, yazımsal, görsel, dokunsal, tatsal, hissel … Vb özellikleri bilgisayar ortamında
kökenlerine/köklerine, hecelerine/ ses parçalarına kadar sadeleştirilerek yeniden matematiksel iletişim
ve alfabe mantığıyla ya da kozmik (evrensel) ötesi atom altı parçacıkların çeşidinin her birini kozmik
alfabe kabul ederek oluşturulan yani kuantum alfabesi sade iletişim mantığıyla veya her yaratığı
matematiksel küme elemanı kabul ederek ve her şeyi, tüm bilimleri-tüm kainat ve yaratıkları bu kozmik
matematiksel kümeler denizi içinde yüzen elemanları temsil eden “Kozmobiyomatematik, Evrensel,
Uzaycanlımatematik... Vb (Simetri, Kuantum, Satandart, Sicim-İp-Halka, Paralel Evrenler, Şişme,
Evrim...Vb her şeyin kuramlarına uyumlu)” alfabe mantığıyla; ilişkisel, organize, disipline ve kategorize
edilerek hayata uygulanabilir. Demirkuş 2010.
ZAMAN; İstisnalar hariç genel olarak herhangi bir konumda, boyutta… Vb ölçülebilir hız sınırı varsa
orda zaman boyutu var demektir.
Zamana Bağlı Olarak Doğadaki Genellemeler;BİLİNENLER<TÜM VARLIKLAR< BİLİNMEYENLER !? <BÜTÜN ENERJİ (Geçişken-hızlı dönüşen özel enerji halleri ve diğer haller ihmal edilmiştir).
-Doğal(Vahşi), Yapay ve Yarı Doğal Alfabelerin- Sembollrin Örgüsüyle Doğadaki (Kainattaki) Tümdengelim ve Tümevarımların Bazı Sonuçları ve Genellemeleri. Demirkuş 2010
64
Bilimsel Olarak Bilinen Doğal ve Yapay Atomlar, Canlı Yapı Taşları ve Evrensel Sembollerle;
Tümevarımla Evrensel Alfabeye, Evrensel Dile, Evrensel Lisana ve Doğal Genellemelere Varmak
1-Doğal ve Yapay Kimyasal Yapı Taşları (Periyodik Cetveldeki Tüm Semboller...) 1-
Doğadaki Tüm Bileşikler-Karışımlar... vb (Ortak Kimyasal Alfabe ve Dil)
2-Doğal ve Yapay DNA, RNA, Protein... vb;gen asiti bazları, amino asitler... vb Canlı Yapı Taşları
(Moleküler Tüm Semboller) 2-Doğadaki Tüm Yaşamış ve Yaşayacak Canlılar... vb (Ortak
Canlı Alfabesi ve Dili) Belki de istisnai canlı yapı taşlarına sahip yani dünyadaki nesnel canlıların
yapıtaşından farklı yapıtaşlarına sahip nesnel canlıların doğada bulunma olasılığı çok olağan
gözükmektedir!!
3-Tüm Sayılar ve Semboller (Matematikteki) 3-Tüm Matematiksel İşlemler. ( Ortak
Matematiksel Alfabe ve Dil)
4-Tüm Doğal Kültür Alfabelerine Ait Harfler- Semboller 4-Tüm
Dillerdeki;Sözcükler, Kelimelerden Mantıklı Yazılımlar (Ortak Kültürel Alfabe ve Dil )
5-Tümdengelim-Tümevarımla Geçmişe Ulaşılır 5-Tümdengelim-Tümevarımla Geleceğe
Ulaşılır
6-Orijine Doğru Küçülen Sistemlerdeki Sadelik İNSANLIK DÖNEMİ (Sistemdeki Mükemmellik)
6-Geleceğe Doğru Genişleyen ve Büyüyen Sistemlerdeki Sadelik
7- Ortaya Çıkma- kodlanış –Küçülme-Sentez 7-Genişleme-Değişme-Büyüme-Analiz
(Doğal Genellemeler ve Doğal Analizler )
8-Hayat Elektronu Atom Sistemleri + Mikro Kainatlar ve Ötesi 8-Yer Küresi Hayat
Gezegeni Yıldız ve Gezegen Sistemleri + Makro Kainatlar ve Ötesi .
GEÇMİŞ<Parçacık Fiziğindeki Paçacıklardan Daha Küçük Parçacıklar-maddenin evrendeki en basit,sade halı-plazma boncukları+Miroskobik Işık Halleri+Diğer Mikroskobik Enerji halleri (Mikro Parçacıklar ve Yasalarda Sadelik) Organizmalardaki ve Yasalardaki Sadelik-Mükemmel Komplikasyon İlişkisi+Mükemmel Enerji Halleri (İnsan Organizması) Devasa Makroskobik Paçacıklar + Makroskobik Işık Halleri + Diğer Makroskobik Enerji Halleri (Parçacık ve Yasalardaki Sadelik)>GELECEK DÜNYEVİ İNSAN ÖNCESİ KAİNAT VE DÜNYEVİ İNSAN SONRASI KAİNAT UZAY ÇAĞININ ÖNEMLİ KAVRAMLARINDAN BİRİ OLACAK (İ.Ö VE İ.S);
65
İnsan, Hayvan, Doğa ve Bilgisayarın Karşılaştırılması Varsayımı-Bu işlemleri sanal ortamda yapabilecek araçlar Tera Bilgisayarlardır;1,2, 3, 4 , 5,6
-İnsanın bedensel ve zihinsel sanal araçları tam kapasiteyle doğru-verimli çalıştırılırsa, hiç bir zaman
globalde biyonik insan evrensel ve gelişmiş insanı aşamayacaktır.
-Belki de İnsanı yetenek-beceri ve bedensel olarak bilgisayarlarla karşılaştırmak, doğru bir mantık-
ölçüt değildir.
-Sanki insanı hayvanlarla karşılaştırmanın, bilgisayarla karşılaştırmanın arasında hiç bir fark yoktur.
-Bir konuyla ilgili alt ünitelerin ortak özelliklerinden hareketle varılan veya yapılan genellemelerdir.
-Doğada gözlenen veya duyumlaşan yaratık, olay, olgu veya bir sorunun nedeni olarak ileri sürülmüş
bir önerme-faraziye-hipotez olarak tanımlanabilir.
Örnek Hipotez;
-Bu açıdan insan, hayvan, doğa ve bilgisayarın;özgü, ortak, geçişken, benzer-örtüşen ve diğer
özelliklerini tüme varım ve tümden gelim mantığı ile eşleştirerek, çeşitli toplumsal, çevresel, doğal,
yapay ve yarı doğal yargı ve sonuçlara varmak olasıdır.
- Ör1. Ata sözlerin analiz edilmesi ve açıklanması. Ör2.Alem kavramından özgün özelliklere dayalı
olarak; sınıf takım familya, tür ve tür altı kategorilere doğru yapılan analizdir. Yani genel kavramlardan,
özgün özelliklerden hareket edilerek yapılan analizlerdir.
Algıda Değişmezlik Kuramı Nedir? Öğretim Öğrenim ve Eğitim de Nasıl Uygulanır? -Algıladıklarını/a, Düşündüklerini/e, Yaptıklarını/a… vb Doğru Anlamlandır, Doğru Öğret ve Doğru Anlam Yükle !!!-Herhangi bir şey bedenen- zihnen sağlam insanlarda aynı tepki ve anlamı uyandırıyorsa algıda
değişmezlik oranı %99 dur. Örneğin, renk kavramını anlatırken beyaz bir kağıdı gösterelim. Bu kağıt
ne renktir? Alınan yanıt;ya beyaz, ya pür beyaz veya kirli beyaz olmalıdır. Üçü de doğru yanıt kabul
edilirse bu örneğin algıda değişmezlik oranı %99 dur. Diğer renklerde bu oran daha düşüktür. Örneğin
ölmüş bir insan konuşmaz örneğinde algıda değişmezlik oranı %99 dur.
-Öğretim, öğrenim ve eğitimde kullanılan envanterin algıda değişmezlik ve değişirlik oranları çok iyi
bilinmesi gerekir.
-Sorulan soruların, ders notlarının, her cümlenin, kavramın, kavramisimin, isimin, görüntünün,
materyalin, filmin... Vb her envantere ve bilgi birimine ait kontrollü denemelerin sayısı arttıkça algıda
değişmezlik oranın geçerliliği mutlaka bilinmelidir.
-Örneğin her fıtratta 3 kişinin bulunduğu yatılı okuldaki kontrol grubu öğrencilere sorulacak her
seviyedeki tüm soruların yanıtlarına kontrollü olarak çalıştırılır. Sonra sınavda tüm sorular sorulur. -
Öğrencilerin verdikleri tüm yanıtlara bakılır ve soruların algıda değişmezlik oranları hesaplanarak
ortaya çıkarılır.
-Sorular için bu kontrollü denemelerin sayısı arttıkça alınan sonuçların anket ortalaması algıda
değişmezlik oranı o kadar sağlıklı ve net elde edilir.
Diyelim bir soruda algıda değişmezlik oranı %99 sa o sorunun değeri;100 üzerinde 9, algıda
66
değişmezlik oranı %70 se sorunun değeri 100 üzerinde 7 veya değişik kat sayılar uygulanarak
sorunun algılanabilirlik derecesiyle temsil ettiği puanın değeri arasında bir doğru orantı mantığı vardır.
Böylece her sorunun algıda değişmezlik puanı belirlenip soru bankası oluşturulur.
-Bu mantıktan hareketle;eğitimde kullanılan;her sorunun, ders notunun, cümlenin, kavramın,
kavramisimin, isimin, görüntünün, materyalin, filmin... vb her envanterin algıda değişmezlik oranı
belirlendikçe eğitimde sıhhatli iletişim ve bilgi aktarma oranı verimi artar.
-Öğrencilerimizin bildiklerine doğru empati duymak ve onları doğru tanımak amacıyla (tanımaya
endeksli) sınav sorusu sormak ne demektir?
-Algıda değişmezliğin hedefine ulaşmak için fıtrat çeşitliliğine dayalı öğretim, öğrenim ve eğitim
yapmak ne demektir?
-Bazen dersi hazırlarken, dersi anlatırken, soru sorarken, duygularımızı mekanize ederken, sesimiz,
vücut dilimiz ve yüz ifadelerimiz … Vb mümkün olduğu kadar kullanmak gerekir. Bazen gerekirse çok
örneklilik, çok başlık koyma ve çok yönlülük ilkesine uymak çok büyük önem taşır.
Çiçek kavramını ilk defa öğretirken;
1-Tek bir çeşit gelincik çiçeğini örnek verelim.
2-Her çiçek durumu tipini temsil eden birer çiçekten oluşan çok örnekli bir çiçek grubunu örnek
gösterelim.
-İkisi arasındaki farkı anlamaya çalışın.
-Farkındalıklarını kavramaya çalışın.
-Bu durumu konu başlıkları içinde düşünün.
-Öğretim açısında bazen bir içeriğe birden fazla başlık vermek daha yararlı olabilir.
-Bu durumu farklı zihinsel fıtrat ve zihinsel kavram ilişki ağına sahip öğrencilerin olabileceği ile
ilişkilendirmeye çalışın.
Ör.”Materyal Geliştirmede Teknoloji Çeşitleri” tek tip başlık verelim.
Aynı içeriğe;
Materyal Geliştirmede Teknoloji Çeşitleri
Materyal Çeşitleri,
Materyal Grupları,
Materyallerin Sınıflandırılması. Başlıklar arasındaki farkları anlamaya çalışın.
Ör.
Bilgisayara Veri Nasıl Aktarılır?
Bilgisayara Veri Aktarmak.
Bilgisayar Ortamına Veri Aktarılması.
Nesnel Araçlardan Bilgisayar Ortamına Materyal Görüntüsü Aktarmak
Geçmişten Geleceğe Algıda Değişmezlikle İlgili Kavramların Duyuşsal-Düşünsel Uygulanışı ve Kullanılışı;1-Görsel, işitsel, tatsal, dokunsal, kokusal, düşünsel, zihinsel, hissel, sezgisel… Vb her şeydeki Algıda değişmezliğin sınırları ve özgünlüklerinin bilinmesi çok büyük önem taşır.
Algıda tek yönlü anlam taşıyan; görsel, işitsel, tatsal, dokunsal, kokusal, düşünsel, zihinsel, hissel,
67
sezgisel… Vb her şey. Örneğin;beyaz renk, ses, tat,
2-Görsel, işitsel, tatsal, dokunsal, kokusal, düşünsel, zihinsel, hissel, sezgisel… Vb her şeydeki Algıda kaynaşıklığın;kökendeş (homolog) ve şekilsel benzerliğin (analog) sınırları ve özgünlüklerinin bilinmesi çok büyük önem taşır.
Algıda kaynaşıklığın sınırlarının kavramsal benzerlik açısından; algıda cinaslı veya çok yönlü anlam
taşıyan; görsel, işitsel, tatsal, dokunsal, kokusal, düşünsel, zihinsel, hissel, sezgisel… Vb duyuşsal,
anlamsal ve algısal farklılık gösteren ancak kavramsal yazılım-söylem açısından benzer her
şey.Ör.cinaslı kavramlar, su gelir güldür güldür, mendilim dolu güldür.
3-Görsel, işitsel, tatsal, dokunsal, kokusal, düşünsel, zihinsel, hissel, sezgisel… Vb her şeydeki Algıda değişirliğin bilinmesi çok büyük önem taşır.
Kavramsal ve söylemsel olarak aynı fakat gerçek anlamda algısal olarak; görsel, işitsel, tatsal,
dokunsal, kokusal, düşünsel, zihinsel, hissel, sezgisel… Vb olarak farklı algıda olmasıdır. Algıda
değişirliğin cinaslı değişken ara yüzü vardır; algıda cinaslı veya çok yönlü anlam taşıyan; görsel,
işitsel, tatsal, dokunsal, kokusal, düşünsel, zihinsel, hissel, sezgisel… Vb duyuşsal, anlamsal ve
algısal değişirlik gösteren her şey.Ör. cinaslı kavramlar, su gelir güldür güldür, mendilim dolu güldür.
Örneğin;şekilsiz bir objeye neye benziyor sorusuna verilen yanıt,ya da kişilere göre değişken algısal
anlam uyandıran; görsel, işitsel, tatsal, dokunsal, kokusal, düşünsel, zihinsel, hissel, sezgisel… Vb her
şey.
4-Görsel, işitsel, tatsal, dokunsal, kokusal, düşünsel, zihinsel, hissel, sezgisel… Vb her şeydeki Algıda değişkenliğin bilinmesi çok büyük önem taşır.
Algıda değişken anlam taşıyan ya da fertlerde değişken anlam taşıyan; görsel, işitsel, tatsal, dokunsal,
kokusal, düşünsel, zihinsel, hissel, sezgisel… Vb her şey.
ör;güzellik, çekicilik, iştahlandırıcılık, lezzet, erotiklik… Vb kavram özgünlüklerinin fertlerdeki farklılığı.
5-... vb
Geçmişten Geleceğe Algıda Değişmezliğin Düşünsel İlişkisi ve Uygulanışı Algıda Değişmezliğin Geçmiş, Gelecek ve Günümüzle İlişkilendirici Düşünsel Uygulamasıİnsanın Geçmişten Geleceğe Algıda Değişmezlik İlkesine Dayalı;Beyinsel ve Zihinsel Tasarımı;
1-Geçmişten geleceğe tüm yaratıklara ait, doğa-doğal-kültürdeki;eylem, yaratık, olay, olgu, süreç… Vb
aynı dilerdeki kavram, kavramisim, isim, deyim, cümle, mısra … Vb karşılıkları farklı olan durumların
özgünlüklerindeki liyakati, marifet ve önemi bozmadan algıda değişmezleri(sabiteleri) en doğru
sayıdaki seviyeye nasıl yerleştirirdiniz?
İpucu;geleceğe doğru değişmez bir kural bilim ve ilim havuzuna sürekli yeni bilgiler katılır.En azından
insan için böyledir. Ör. Öğrenmek kavramı insan için değişmez bir kavramdır.
2-Geçmişten geleceğe tüm yaratıklara ait, doğa-doğal-kültür dillerindeki kavram, kavramisim, isim,
deyim, cümle, mısra … Vb bazda aynı fakat eylem, yaratık, olay, olgu, süreç… Vb karşılıkları farklı
olan durumların özgünlüklerindeki liyakati, marifet ve önemi bozmadan algıda değişkenleri en doğru
sayıdaki seviyeye nasıl yerleştirirdiniz?
İpucu; tarihin her döneminde bilim kavimleri farklı etkilemiştir.Bilimin kavimleri farklı etkileyişi
68
değişkenlik gösterir. Bilimin her kavimi/leri değişken etkileyişi önem taşır. Öğrendiklerimiz ve
öğrettiklerimizin oranı değişkendir.
3- Geçmişten geleceğe tüm yaratıklara ait, doğa-doğal-kültürdeki geçişkenlik gösteren; eylem, yaratık,
olay, olgu, süreç… Vb ve kavram, kavramisim, isim, deyim, cümle, mısra … Vb arasında
özgünlüklerindeki liyakati, marifet ve önemi bozmadan algıda değişenleri en doğru sayıdaki seviyeye
nasıl yerleştirirdiniz?
İpucu; Ör.tarihin her döneminde kavimler bilimden etkilenerek değişmişlerdir. Kavimlerin biliminden
etkilenip değişmeleri önem taşır. Yada bilimin her kavimi/leri değişik etkileyerek değişime uğratması
önem taşır.
4- Geçmişten geleceğe tüm yaratıklara ait; eylem, olay, olgu, süreç… Vb kavram, kavramisim, isim,
deyim, cümle, mısra … Vb arasında algıda geçişken en doğru sayıdaki seviyeye nasıl yerleştirirdiniz?
İpucu; Ör. nüfuz ve yetki sahibi bazı radikal din cahillerinin ve kasti din münafıklarının evrim ve
matbaaya itirazları geçişken bir durumdur sonra uyum sağlanıp dengeye oturur. Dinden değil radikal
cahillerden ve münafıklardan kaynaklandığına dikkat edilmeli.
5- Geçmişten geleceğe tüm yaratıklara ait; eylem, olay, olgu, süreç… Vb kavram, kavramisim, isim,
deyim, cümle, mısra … Vb arasında algıda uyumları en doğru sayıdaki seviyeye nasıl yerleştirirdiniz?
İpucu; Örneğin, Rönesans’tan bugüne gelişen bilimin önemine tüm kavimler inanıp kabullenişleri
nedeniyle bazı dini ve yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargılarıyla
değişimi kabullenerek bilimin getirdiklerine uyum sağlamaya çalışıyorlar.
6- Geçmişten geleceğe tüm yaratıklara ait; eylem, olay, olgu, süreç… Vb kavram, kavramisim, isim,
deyim, cümle, mısra … Vb arasında algıda ortak paydaları (benzerlikleri) en doğru sayıdaki seviyeye
nasıl yerleştirirdiniz?
İletişim açısında ortak payda alfabe ve lisanda toplamak için nasıl bir yol izlerdiniz?
İpucu; Örneğin:canlıların evrimine bağlı olarak genlerindeki dizilim ve değişim oranlarına bağlı olarak
uyum sağlayan fertlerin ortaya çıkması genler açısından değişkenlik, fertler açısından uyum söz
konusudur. Tüm canlı yaratıkların gen havuzunun varlığı ortak paydayı temsil eder.
Düşünsel Mantık İpuçları;Sağlıklı İnsan Bedeni, Bilim, Gen havuzu, Her Bilgi Birimi… Vb;
Değişmezlerini, Değişenlerini, Değişkenlerini, Geçişkenlerini Bir Örnekle İzah ediniz.
Sağlıklı İnsan Bedeni;
-Göz; Kulak, Burun, Dil, Deri… Vb Organlar Kavramı ve Görevleri Tüm Bedenler İçin Değişmezdir. -
Göz; Kulak, Burun, Dil, Deri… Vb Organların Yapısı ve İçeriği Ferde Özgünlüğü Nedeniyle Kavram
Değişkendir. -Göz; Kulak, Burun, Dil, Deri… Vb Organların Değişken Her Şeyi Değişendir. - Göz;
Kulak, Burun, Dil, Deri… Vb Organların Geçici olan her şeyleri geçişkendir. Bu mantık her bilgi birimi
için disipline edilerek eğitimde verilmesi algıda değişmezlik ve algıda özgünlüğün liyakatli öğretime
katkısını artırır.Bir insanın;bedensel, düşünsel, nesnel gen havuzu, toplumsal, zihinsel ve batini kalpsal
özelliklerini; tüm insanlığın; bedensel, düşünsel, nesnel gen havuzu, toplumsal, zihinsel ve batini
kalpsal özelliklerini; "Algıda; Özgünlük/Özgün Pay, Değişmezlik/Ortak Payda, Değişkenlik/Değişken
69
Pay, Değişirlik ... Mantık Kümesi Kurgusu" mantığıyla disipline ederek karşılaştırın.Bir insanın
insanlıkla ortak payda ve özgünlükleri nelerdir sorusunun yanıtını maddeler halinde yazınız.
-Atom altı parçacıkları, atomları ve elementleri (her bir atom altı parçacık çeşidini ya da elementi bir
legonun parçacığı olarak düşünün ya da yaratık hamurunun oluşturan alt üniteler- bileşenler olarak
düşünüşü) baz alarak; insan türünün, bir hayvan türünün ve bir bitki türünün; "Algıda; Özgünlük/Özgün
Pay, Değişmezlik/Ortak Payda, Değişkenlik/Değişken Pay, Değişirlik ... Mantık Kümesi Kurgusu"
mantığıyla disipline ederek karşılaştırın. İnsan türünün, bir hayvan ve bitki türünün; ortak payda ve
özgünlükleri nelerdir sorusunun yanıtını maddeler halinde yazınız. -Geçmişten geleceğe doğru
düşünürken;düşünce mantığınızın çalışma sistemini, eğitim sistemini-bilgisayar
programlarını;özgünlükler, değişmezler, en az değişenlerden-değişkenlerden….en çok değişenlere-
değişkenlere göre doğru çalıştırmayı ve kurgulamayı-kurmayı deneyin.
Geçmişten geleceğe düşünce aleminde yürüyerek, ışık hızı ya da ondan daha hızlı olan düşünse ve
sonsuz hızlar (ebedi hız değil!!!)… Vb ile ulaşmak için;dünyada 4.5… milyar yıldan beridir güneş hep
doğudan görünür ve batıda görünmez olur eylemi üzerinde çok boyuta(zaman, mekan… Vb) ulaşabilir.
Periyodik cetveldeki her element üzerinde yürüyerek, düşünsel, sanal, nesnel, değişken, geçişken ve
yarımsal alemlerde ışık hızından hızlı düşünerek;mekan, zaman, genişleme, daralma… Vb çok
boyutta geçmişten geleceğe doğru çok boyuta(zaman, mekan… Vb) ulaşabilir.
Burada önemli olan hangi hedefe/lere ulaşmak isteniyorsa o boyuta dek ulaşan değişmezlerden, en az
değişken-değişenlerden… Vb arasındaki eşleştirmeleri doğru yaparak mantık sistemini öyle
kurgulamak takiben bilimsel ve ilimsel verilere dayalı olarak; düşünsel, sanal, nesnel, değişken,
geçişken ve yarımsal (yarı nesnel, yarı sanal, yarı düşünsel… vb) alemlerinde eylemli-eylemsiz-yarı
eylemli ışık hızından hızlı düşünerek hareket etmektir.
-Tarihi, asri ve atiyi (geçmişi, asri ve geleceği) tek havuzda düşünerek, bedensel-düşünsel olarak bu
üç zaman boyutu içindeki tüm ;zaman, süreç, olay, olgu… Vb her şeyi;değişmezler, az değişenler, çok
değişenler ve sürekli ya da her an değişenler diye kategorize edersek; bedensel, zihinsel, düşünsel
ayağımızla değişmezlerin üzerine basarak adımlarımızın arasına da en çok ve en hızlı evrimleşenleri,
değişenleri analiz ederek adım arasına alıp ya da atlayıp öğrendiklerimizi peygamberi ahlak ve
tefekkürlerle hayatımıza güncelleyerek ve ilişkilendirerek yaşarsak o zaman evrensel ve gelişmiş
insana yaklaşmış oluruz. Bu mantıktan hareketle düşüncemizin nirengi noktalarını her şeyin ilk
kaynağı ve orijini olan yaradılışın ola anındaki çekirdek ve çekirdeklerden yeşerterek peygamberi; akıl,
mantık, muhakeme, ahlak, tefekkür, yaşam şekli, düşünme şekliyle her şeyin geldiği, vardığı ve
varacağı büyük kıyametteki sonuçları daha rahat kavrar ve yorumlayabiliriz. En azında bu hasletlere
sahip insanların rehberliğinde ve önderliğinde, idarelerle, öğretim, öğrenim ve eğitim sistemleriyle
geleceğe ve geçmişe yol almamız farz gözükmektedir.
İpucu;düşüncenin nirengi noktalarını; madde ya da nesnel tabanlı, cet tabanlı, ulus tabanlı, ruh
tabanlı, ateş tabanlı, doğa tabanlı, din tabanlı… Vb güdük kaynaklı ve orijinli olan çekirdek ve
çekirdeklerden düşüncemizi yeşerterek; vahşi, eksik, doğal, otistik… Vb düşünme şekliyle her şeyin
geldiği, vardığı ve varacağı sonuçları ve büyü kıyameti kavramadaki güdük ve eksikliği görmeye
çalışın. Bu günkü öğretim, öğrenim ve eğitim sistemlerinin yetiştirdiği insan tiplerinin;düşünce
sistemlerinin ve düşünsel havuzu sınırlarının hemen hepsinin bu kategorilere girebileceğinden emin
70
olun.
-İnsanların yaşadığı çevrede ya da çevre havuzunda algıladığı her şey duyulardan süzülerek ya da
düşünsel olarak üretilerek zihinsel havuza bu bilgi birimleri kayıt edilirken (zihinsel bedene bu bilgiler
kayıt edilirken) oluşan havuz yani çevresel havuzla ve zihinsel bilgi birimleri havuzları çok benzerdir.
Bu nedenle doğal olarak insanların bilinç altlarının bir birine çok benzediği için; bu benzer bilgi
deposunun zihinsel ve düşünsel dokuları evrensel alfabe ve dil olarak dışa doğru deşifre edilirse
insanlığın ortak payda iletişimi algıda değişmezliğe yaklaşmış olacaktır. Var olan sistemdeki hemen
hemen tüm kültür, alfabe ve lisanların hepsi yarı vahşi oluşu ve algıda değişmezlik ilkesine/lerinede
aykırı ya da uzak olması iletişim için çok büyük engeldir. Bu mantıktan hareketle çevremizden ya da
çevre ve iç havuzumuzdan ürettiğimiz bilgi birimleri anadil ya da kültür dili, kavramlarıyla kotlanış
katmanın farklılığı dilde iletişime engel olmaktadır. Zihinsel havuzda bilgi birimlerinin iletişim amaçlı
kültürel dile ait kavramsal olarak kodlandığı iletişim dokusu kavimler arasında çeşitlilik gösterdiği için
kavimler arası iletişime engeldir. Bu durum kısmen matematik iletişim sembolleriyle aşılmıştır.
Kavimlerde İnsani, Akli, Bilimsel ve Mantıki Özgün ve Ortak; Dil, Lisan ve Alfabe Yaratmanın Gerekliliği Kuramı.(Kavimler/Milletler Arası Mantıki, İnsani ve Akli İletişim İçin; Kavimlerin Özgün Dil, Lisan Ve Alfabelerinin Yeniden Mantıki ve Ortak Lisan-Dil ve Alfabeye Göre Düzenlenmesi, İnsanlık İçin Tek Alfabe, Tek Dil ve Tek Lisanın Gerekliliği Kuramı) Demirkuş 2009-Liyakatsiz, ceddi, gereksiz, zararlı, vahşi, ifrat, tefrit ve doğal kurallarla akıl ve mantığa dayalı şeyleri
boğdurtan, kementleyen, yok sayan kültüre sahip fert, toplumlara, kavimlere, devletlere … Vb ne denir.
-Kuralları akıl ve mantığa aykırı olan dil ve lisanlara ne denir?
-Yer yüzünde hangi dil ve lisanlar Mantıki, İnsani ve Akli kurallara dayalı geliştirilmiştir?
-Akli ve mantıki örüntülere dayalı alfabe, dil ve lisan var mı?
-Hece vezni, kulak zevki ve lisanın vahşi kurallarına uysun diye kavram, kavramisim, isim, özdeyiş,
cümle, düşünce yapılarının anlamları katlediliyorsa ya da mantıksızlaştırılıyorsa bunu yapmaya ne ad
verilir ya da bu kural ve şekilcilerin geliştirdiği lisan ve dile ne dili-lisanı ya da mantığı denir?
İpucu;Tüm kavimlerin dili, lisanı ve alfabesi; vahşi, doğal ve cahili olabilir mi?
-Genellikle bilinçli hür irade ve tercihleriyle; mantığını/kendini kimin/kimlerin mantıksızlıklarına at
edenler (etmişlerse) ona/onlara mat olmayı hak ederler.Demirkuş 2009
-Rahmani hal ve hakikatten uzaklaşanın akıbeti; şeytani, cahili/hayvani, insan(hüsrani) vahşi ve doğl
hal ve hakikate muhatap olmaktır veya düşmektir.Demirkuş 2009
-Allah CC, Aklı, insani mantığı veya peygamber ahlakını terk edenlerinin hemen her şeyi başka
yerlerinin ve nefsinin ürünüdür. Demirkuş 2009
İpucu;Yaratıkların ürettiklerine ve yaşama stillerine dayalı olarak, bakarak, tanıyarak; onların hangi
tercihlerin tevhidine, hangi mantık-akıl işletim sistemiyle yüklü kişilikler olduğu ile ilişkilendirmeye
çalışın. Kişilikleri tanıma farkındalığını anlamaya çalışın. Ya da bu özelliklere sahip insanları yetiştiren
eğitim sistemleriyle ilişkilendirin.
-Herhangi bir koşulda veya konuda;akıl, mantık ve dil-örf-adet… Vb vahşi kuralları tercih söz konusu
olunca hangisini/lerini hangi koşullarda tercih etmek gerekir?
-Akli, zeki, vicdani, ruhi, nefsi, özgün (ego), mantıki ve vahşi kuralcı öncelikli ya da istişareli düşünmek
71
arasında ne fark vardır? Hangi koşullarda hangisi öncelik taşır?
İpucu;dil ve lisandaki vahşi kuralların bilimsel mantıkla yeniden düzenlenmesi ya da gözden
geçirilmesi (revize edilmesi)gerektiğinden emin olun.
-Her alanda aşırı ve mantıksız vahşi(doğal) kuralcı olmanın cehaletinin ve vahşetin; zihinsel, toplumsal
ve kültürel tufanların kaosuna neden olabileceğinden emin olun.
Ör;Türkiye Bilimsel Araştırma kurumu!? Türkiye Bilimsel Araştır Kurumu!!
-Öğrenci Seçme Yerleştirme Merkezi!? Öğrenci Seç Yerleştir Merkezi!!
-Yer yüzündeki dillerin, lisanların, alfabelerin hemen hepsinin vahşi olduğunun delili bu olabilir mi?
-Allah CC ıslah ettiği peygamberler, alimler, fertler ve kavimler hariç (Dar Anlamda; Suhuflar, İncil,
Tevrat, İncil, Kuran Dili ve Konuşması; Arapça ve İbranice değil); yer yüzü kavimlerin yari vahşi ya da
doğal oluşunda yer yüzü dillerindeki, lisanlarındaki, alfabelerindeki ve sosyal döngülerindeki
kuralların;peygamber ahlakına, akıl ve mantığa aykırılığına etkisi ne kadar olabilir? Dünyadaki tabu,
vahşi, doğal , zarar verici değer yargıları ve inançlarla ilişkisel düşünerek farkındalığını kavrayınız.
Dünyadaki tabu, vahşi, doğal , zarar verici değer yargıları ve inançlarla ilişkisel düşünerek farkındalığı
nı kavrayınız.
-Aşılamak istediğini (düşünceni) kafiyeli melodiye giydir istediğine bindir. Önermesindeki mantıktan
hareketle tecvitli, müziksi anlatım ve sanatsal yöntemler-sunumlar eğitimde kullanılabilir mi?
İnsanı İletişim İçin Önerilen Doğal ve Yapay alfabelerin Yapı Taşları; 1-Liyakatli Kültürel Lisan ve Dilin Yapı Taşları: Kavim alfabe harfleri, noktalama işaretleri, isimler,
adlar, kavramlar, kavramisimler ve diğer kültürel dil araçlarından oluşmuştur. Sosyal bilimlerdeki kavim
alfabelerinin ortak paydası ve kavimlerin vahşi/doğal kelam sıfatı alfabeleri ve kültürleridir.
2-Liyakatli Canlı Dilin Yapı Taşları: çekirdek asidi alt birimleri (baz, çekirdek asidi şekerleri, fosfat
grubu), protein alt birimleri (amino asitler), bazı şekerler ve özel moleküller... Vb den oluşmuştur.
3-Liyakatli Kimyasal Dilin Yapı Taşları: doğadaki ve periyodik cetveldeki elementler, atomlar ve atom
altı parçacıklara ait birimlerden oluşmuştur.
4-Kuantum, Simetri, Sicim-Halka, Evrim… Vb Tüm Kuramların ya da Her Şeyin Kuramının Oluşturan
Atom Altı Parçacıkların Kozmik Alfabe Yapıtaşları: Fiziksel alfabe, kuark çorbasındaki özgün plazma
boncukları, en küçük özgün atom altı parçacıkları, özgün kuantum ve bazı özel –özgün enerji halleri
çeşitlerinin her biri fiziksel ve doğal kozmik alfabenin harfleridir.
5-Liyakatli Matematiksel Dilin Yapı Taşları: matematik uygulayışlarda kullanılan; matematik rakamlar,
semboller ve işaretlerdir.
-Matematiksel Alfabe; bugünkü matematiksel, rakamlar, semboller matematikte kullanılan noktalama
ve diğer işaretler… Vb den oluşur. Bu günkü matematikte; bir ve klonları/katları (2,3,4,5,6,7,8,9,… Vb)
olan rakamlar arasındaki dört işlem ve ötesi kuralları temel olarak dikkate alınmaktadır. Örneğin; birin
tüm klonlarına ait sayılar (1,2,3,4,5,6,7,8,9,… Vb); a.b, a/b. b/a, a/b, a+b, a-b, b-a… vb kurallara ve
dört işlem kurallarına genellikle aynı tepkiyi gösterirken, bu kuralların içine sıfır ve sonsuz rakamları
(yani a ve/veya b yerine sıfır ya da sonsuz yazıldığını zaman) girdiği zaman her şey alt üst oluyor ya
da kural çalışmıyor ve anlamsızlıklar ve/veya istenmedik sonuçlar ortaya çıkıyor.
-Belki de sıfır sayısı, sabite sayısı, sonsuz sayısı, geçişken sayı, değişken sayı, özgün/lük sayısı,
denge sayısı, simetrik sayısı, asimetrik sayısı, yarım sayısı, ve ilk Mekansal Küme Sınırını İfade Eden
72
İlk Sıfır ( İlk küme/küme sınırı-mekan-sıfır)=00, gerçek, gerçek eşitlik, yaklaşık eşitlik/yaklaşık
benzerlik, kavram yanılgısı, sabite, kanun/yasa, nokta/ilk nokta, doğru, doğayı genişleten/iten/şişiren
enerji (karanlık enerji; kainatın % 73 nü oluşturur), kütle çekimi ( karanlık madde; kainatın % 23'ünü
oluşturur ve kütle çekiminden sorumlu madde olarak bilinir. Bizim algıladığımız kainatın sadece
%4'üdür.), hız, ilim, bilim, varlık, zaman, yaratık, mekan, küme, küme elemanı,
matematik(evrense,doğal, düşünsel, hesabi... Vb matematikler), Doğal, Yapay, Sanal ve Öklid
Geometrileri, ilksiz, sonsuz, ebediyet… Vb kavramların yeniden tanımlanıp matematiğe doğru
konumlandırılarak yerleştirilmesi gerekir.
-Belki de; zihinlerdeki nicel-nitel matematik ile doğadaki nesnel matematiğin konumları ve ifade
edilişleri doğal ve evrensel matematik alfabesiyle ya da yapı taşlarıyla bilimdeki yerini henüz almamış
gözüküyor. Ola ki bu durum; var olan yapay matematik alfabesinin; sadece yapay, eksik, tanımsız ve
bazı matematiksel doğal kavramların tanımlarının eksik oluşu ya da bazı doğal rakam ve tanımların
matematikte yer almayışından kaynaklanıyor olabilir. -Düşünsel, zihinsel, sanal, nesnel,
muhakemesel, eylemsel… Vb "Doğal ve Evrensel Matematik" tabanlı düşünceler ya da tüm matematik
çeşitleri (nesnel, doğal, yapay, yarı doğal, nitel, nicel, eylemsel, ilişkisel...Vb "Doğal ve Evrensel
Matematik" alt çeşitleri) arasındaki iletişim fermuar dişlerini ilişkisel kapatmak için en büyük eksik ola ki
matematiksel doğal alfabenin ya da yapı taşlarını oluşturan rakam ve matematiksel kavramların
yeterince keşif edilip ve/veya doğru konumlandırılmayışından ve/veya kavram yanılgılarından
kaynaklanmaktadır (ileri gelmektedir). Ör. sıfır ve sonsuz sayılarına ilaveten küme kavramı sınır ve
ilişkileri; eksik ve/veya tanımsız oluşları nedeniyle kavram yanılgısına neden olmaktadırlar. Bu gün
hala yeterince doğal ve net olarak tanımlanıp nesnelleştirilemedikleri diğer normal sayıların dört işlem
kurallarına tam uymamaktadırlar.
-Sıfır sayısı, sonsuz sayısı, geçişken, değişken, özgün, denge sayısı, simetrik sayısı, asimetrik sayısı,
yarım sayısı ve ilk küme/küme sınırı-mekan-sıfır örtüşümü, gerçek eşitlik, yaklaşık eşitlik/benzerlik,
nokta, doğayı genişleyen/şişiren çekim (karanlık enerji; kainatın % 73 nü oluşturur), özel-genel kütle
çekimleri (karanlık madde;kainatın % 23 nü oluşturur ve bizim görsel algıladığımız nesnel evren ise
kainatın sadece % 4'nü oluşturur) Çekim=10, zaman =01, Yaratık= 11, mekansal küme sınırını ifade
eden sıfır ( küme/küme sınırı-mekan-sıfır)=00, hız, ilim, bilim, ebediyet... Vb kavramlarının
matematikte liyakatli konumlandırılışıyla: matematiğin insani hayat döngülerindeki; nesnel, sanal,
zihinsel ve düşünsel doğa ile liyakatli kenetlenişi ya da bütünleşik uygulanışıyla tüm bilim dallarını
bünyesinde tevhit eden ve/veya ilişkilendiren miğfer bilim olarak yer alacaktır.
-Belki de bahsedilen kavramların doğru ve liyakatli tanımlarının ve/veya konumlarının eksikliklerinden
dolayı matematik bilimi; bilim içinde ve zihinlerde hala nicel odaklı oluştan kendini kurtaramamış ve
hak ettiği ya da olması gereken konuma oturmamıştır.
6-İşitsel ve Müziksel Alfabe: tüm nesnel, sanal ve düşünsel; doğal, yapay ve/veya yarı doğal seslerin
özgün alt birimlerinin yapı taşlarından oluşturan doğal, yapay ve yarı doğal nota seslerinin özgün yapı
taşları ya da özgün ses birimi çeşitlerinin tümünü oluşturan alfabedir. Bu günkü yapay müzik notları;
yapay, doğal ve/veya yarı doğal tüm sesleri kurgulayışta yetersizdir ve kısıtlı gereksinimleri karşılar
niteliktedir. Örneğin sanal ortamda bilgisayardaki işitselleri veren özgün piksellerin ve/veya alt özgün
işitsel alt birimlerin asgari çeşitleri sayısı bize “Sanal İşitsel” alfabe harflerinin sayısını ifade eder. Belki
73
de doğadaki; yapay, doğal ve yarı doğal işitsel alt birimler (alfabesi) bu mantıkla keşif edilmeli ve/veya
oluşturulmalıdır
7-Görsel Alfabe: tüm nesnel, sanal, hayalı ve düşünsel; doğal, yapay ve yarı doğal görselleri
üretebilen asgari görsel alt birimlerin ve/veya modellerin çeşitlerinin hepsinin yapıtaşlarının
özgünlükleri toplamıdır. Örneğin sanal ortamda bilgisayardaki görselleri veren özgün piksellerin
ve/veya özgün görsel alt birimlerin asgari çeşitleri bize “Sanal Görsel” alfabe harflerinin sayısını ifade
eder. Belki de doğadaki; yapay, doğal ve yarı doğal görsel alt birimler (alfabesi) bu mantıkla keşif
edilmeli ve/veya oluşturulmalıdır.
İnsanları liyakatsiz öğretim, öğrenim ve eğitim süresince; doğallaştıran, vahşileştiren, şeytani
alimleştiren (iblisleştiren ve ), cahilleştiren; alfabelerin, dillerin ve lisanların yeryüzünde varlılığından
emin olabilirsiniz ya da farkındalığını anlamamız gerekir.
İnsanları liyakatli öğretim, öğrenim ve eğitim süresince; insanlaştıran ve peygamberi âlimleştiren
alfabeleri, dilleri ve lisanları yeryüzünde geliştirmemiz insani bir farzdır. Çok ilginçtir ki; insanlık, çeşitli
canlı ve cansız yaratıkları ıslah ederek evcilleştirmeyi başardı, ancak en önemli toplumsal iletişim aracı
olan kavimlerin özgün; alfabe, dil ve lisanlarını; bilimsel, mantıksal ve akli prensiplere dayalı ıslah edici
kayda değer örnek akademik ve bilimsel hemen hiçbir çalışma yapamadı. Toplumsal iletişim açısında
insanlığın mantık ve akli iletişim basiretlerini bağlamayan, köreltmeyen ya da vahşileştirmeyen tam
tersine akışkanlık getiren peygamberi, akli ve mantıki ortak bir dil, lisan ve alfabe geliştirmeyi
başaramadık. Uzaya açılmadan önce insanlığın buna acilen gereksinimi vardır. Geçmişte dünyaya
hakimiyetini kuran kavimlerin dil ve lisanları bu gün etkinliğini kayıp etmiştir. Bu günkü hakim
kavimlerinde; alfabeleri, dilleri ve lisanları aynı akıbete gideceklerinden şüphem yoktur. Onun için
hiçbir kavimin vahşi-doğal; alfabe, lisan ve diline taraf olmadan, modası geçmeyen insanlığın ortak
payda peygamberi, dili, lisanı ve alfabesini; akademik, bilimsel ve uygulamalı çalışmalarla
geliştirmeliyiz. Ör; yaban-doğal elmaları, yaban armutları, yaban inekleri, yabani atları, vahşi toprağı,
vahşi çölleri... vb yaratıkları ıslah edebildik ve evcilleştirdik. Ancak vahşi dil, lisan ve alfabelerimizi ıslah
edemedik ve evcilleştiremedik yani akli ve mantıki olarak eleştirel düzenlemedik. Bu nedenle yer yüzü
kültür alfabelerinin hepsi doğal/vahşi zekâların, deneyimlerin ve denemelerin evrimsel ürünüdür. Akli,
mantıki ve peygamberi ahlakla ıslah edilmesi ve geliştirilmesi gerekir ki insan beyni, zihni ve kalbi
insani iletişimde en az kusurlu kemale ersin. Bu amaçla insanların beyin, zihin ve kalp havuzundaki
bilgilerin;görsel, işitsel, eylemsel, davranışsal, tatsal, bilişsel… Vb kodları günlük hayatta iletişim de
kullanılan alfabe ve lisanın; harf, sembol, kelime, kavram ve kodlarından, daha sade ve daha çok
benzerdir. Örneğin;kırmızı elmanın, yaratık görüntülerinin ya da doğadaki tüm ( hayvan, bitki, rüzgar...
Vb seslerinin) seslerinin tüm insanların ( bazı engelliler ve bazı istisnalar hariç) zihnindeki bilişsel,
eylemsel, görsel, tatsal, kokusal, davranışsal... Vb kodları hemen hemen aynı dır. Ama kültür dillerinde
kırmızı elmanın, yaratık görüntülerinin ya da doğadaki tüm ( hayvan, bitki, rüzgar... Vb seslerinin)
seslerinin her kavimdeki isimlerin/kavramların ya da kavram-isimlerini zihin havuzundaki kavramsal
kodlanışı farklı olduğu için iletişimi vahşi, doğal ve zor olmaktadır. O zaman çözüm olarak;"Algıda;
Özgünlük/Özgün Pay, Değişmezlik/Ortak Payda, Değişkenlik/Değişken Pay, Değişirlik ... Mantık
Kümesi Kurgusu" Kuralına uygun olarak kırmızı elmayı, yaratık görüntülerini ya da hayvan seslerinin
zihinsel bilgi biriminin ifadesine ve konumuna en uygun kavramlarla iletişim, öğretim, öğrenim ve
74
eğitimle ortaya çıkarırsak her kes kırmızı elmayı, yaratık görüntülerini ya da hayvan seslerini daha
rahat anlar, günlük hayatta ve iletişimde kullanır. Bunu tüm kavimlerin (insanların) beyinleri, zihinsel
havuzları ve batini kalplerindekileri de kodlanmış kültürel isimler, kavramlar/kavram-isimler hepsi için
düşünüp günlük hayatta hepsini kırmızı elma mantığı ve örneği gibi uygularsak insanlığın akli, mantıki
ve peygamberi ahlaklı ortak iletişim alfabesi ortaya çıkmış olur. Tüm kavimlere ait yazımsal ve
konuşsal ya da hem konuşsal hem de yazımsal:alfabelerinin, lisanların ve dillerinin; Ademin dilinde
vardıkları ortak payda ve özgün;işitsel, yazımsal, görsel, dokunsal, tatsal, hissel … Vb özellikleri
bilgisayar ortamında kökenlerine/köklerine, hecelerine/ ses parçalarına kadar sadeleştirilerek yeniden
matematiksel iletişim ve alfabe mantığıyla ya da kozmik (evrensel) ötesi atom altı parçacıkların
çeşidinin her birini kozmik alfabe kabul ederek oluşturulan yani kuantum alfabesi sade iletişim
mantığıyla veya her yaratığı matematiksel küme elemanı kabul ederek ve her şeyi, tüm bilimleri-tüm
kainat ve yaratıkları bu kozmik matematiksel kümeler denizi içinde yüzen elemanları temsil eden
“Kozmobiyomatematik, Evrensel, Uzaycanlımatematik... Vb (Simetri, Kuantum, Satandart, Sicim-İp-
Halka, Paralel Evrenler, Şişme, Evrim...Vb her şeyin kuramlarına uyumlu)” alfabe mantığıyla; ilişkisel,
organize, disipline ve kategorize edilerek hayata uygulanabilir. Demirkuş 2010. Çözüm;Tüm sorun
kültürel dillerde iletişim amaçlı kullandığımız; hece, ses, vurgu, kavram, isim ve kavram isimleri;
şekilsel (analog), kökensel (homolog), özgün, sesdeş, anlamdaş, değişken ve geçişken benzerlik
tabanlarına göre mantıki kurgularını bilgisayarda düzenleyerek; matematiksel iletişim sembollerindeki
gibi en doğru algılanabilir şekil de zihnimizde ki bilgilerle ( bilgi birimleriyle) ve çevremizde ki her şeyle
algıda değişmezlik ve algıda özgünlük ilkelerine dayalı ilişkilendirmektir. Kavmin azınlığı ve çoğunluğu
olmaz herkesin ve grubun fert bile olsa ya da vahşide olsa alfabesi, dili ve lisanı aslidir hiçbir bahane
ile diğerlerine asimile ettirilemez. Tüm kavimlerin ana dil, lisan, alfabe için geliştirilen çözümler akli,
mantıki ve bilimsel tevhit edilerek insanlığın tek dil, tek lisan ve tek alfabesine kaynak oluşturacak
şekilde;bilimsel, akademik çalışmaların yapılması gerekir. Tüm Kavimlerin Özgün Ana Dilindeki;
Alfabe, Dil ve Lisanlarını Islah İçin Çözüm; Peygamber ahlaklı insanları yetiştirmedikçe ve
dilimiz/dillerimiz; algıda değişmezlik ilkesine olanaklarımız ölçüsünde değiştirmedikçe ya da
yaklaştırmadıkça yani peygamberi özellikler sahip insanları yetiştirip doğru adreslerde
görevlendirmedikçe, var olan ve gün geçtikçe genişleyen ve büyüyen yarı vahşi kültür, alfabe ve dilleri
akli ve mantıki ıslah etmedikçe doğaya uyum, küreselleşme sıkıntısı ve adaletsizliği çeken özgün
kavimler olarak kalmaya mahkumuz. İnsanların zihninde ve bilinç altında yer alan bilgilerin benzerliği
ve algıda değişmezlik oranı;iletişimde kullanılan yarı vahşi ve yarı doğal kültür dilerindeki kavramsal
ifade ediliş havuzundaki çeşitlilik ve özgünlülük kaoslarından daha yüksektir. Doğal insanların ya da
Adem AS öncesi ve/veya sonrası insanımsıların; (ruhsuz, akılsız, insani ilimsiz, eşyayı liyakatli
tanımaz yani doğal-nesnel-düşünsel-zihinsel döngü düzenlerinin cahili ve vahşi vicdanlı) yaşam
döngülerindeki çevresel koşulların tehlikesi, paylaşım duygularının gelişmesi ya da paylaşım
zorunlulukları dilsel iletişim ve dilin evrimleşmesi olumlu yönden güdülenmiş olabilir. Algılanarak kabul
gören bilgilerin zihinde kategorize edilerek kodlanışı tüm insanlık zihin havuzunda çok benzerdir. Bilgi
birimlerinin, kümesinin, kümelerinin ortak paydası geniş, özgünlükleri ve farklılıkları azdır ya da algıda
değişmezlik–algıda benzerlik ilkelerine daha uygundur. Ancak zihindeki bilgi birimlerinin farklı kültür
dillerinde farklı kavramlarla kodlanışı, ifade edilişi ya da uygulanışı iletişimde vahşi ve doğal bir iletişim
75
kaosu/karışıklığı/kargaşayı ya da hercümerci oluşturmaktadır. Örneğin kırmızı elmanın bilgi birimi
olarak tüm insanlık zihin havuzundaki kodlanışı çok benzer ancak kavram olarak kodlanışı çok çeşitli
ve vahşidir. Bu kargaşanın ıslahı en az çevremizde ıslah ettiğimiz ya da evcilleştirdiğimiz hayvanlar ve
bitkiler kadar önemlidir. Kırmızı elma mantık kurgusundan (Algıda; Özgünlük/Özgün Pay,
Değişmezlik/Ortak Payda, Değişkenlik/Değişken Pay, Değişirlik ... Mantık Kümesi Kurgusundan)
hareketle zihinsel olarak insanlığın ortak payda ve benzerlik olgusundaki kavramlardan hareketle
algıda değişmezlik ilkesi ve zihinsel kavram havuzları arasındaki deşifreyi doğru ve mantıklı yapmak
gerekmektedir. Islahat yapılırken; şuan ya da bu güne kadar zihnimiz ve çevremizi bu yarı vahşi
mantığa uydurarak yaşıyoruz. Bu yarı vahşi dil kargaşasını; insanlığın bilgileri zihinsel kodlanış ortak
payda mantığı ve algıda değişmezlik kurallarına uygun–uyumlu; akli, mantıki, bilimsel, deneyimsel,
uygulamalı ve akademik disiplinlere dayalı olarak öğretim, öğrenim ve eğitimle ıslah etmemiz gerekir.
Bu mantık kurgusundan hareketle kavimlerin özgün dillerinde ve insanlık ortak payda dilinin ortaya
çıkışında zihinsel kodlanış mantığıyla en çok örtüşen, benzeşen mantık kurgularıyla ve aynı zamanda
matematiksel iletişim mantık kurgusuna uygun yeni dil ve alfabeler geliştirilmelidir. Zihnimizdeki
kodlanmış bilgilerin ya da bilgi birimlerinin (kavramların değil);görsel, işitsel, tatsal, dokunsal, kokusal,
düşünsel, zihinsel, hissel, sezgisel ve diğer duyusal/duyuşsal özelliklerine göre; ilişkisel konumlanış,
disipline ediliş ve etkileniş mantık kurgusunun deşifre edilişi çok önemli gözükmektedir. Ortak payda
bilgileri ademin dili katmanını oluşturur bunlar genellikle nesnel yaratıkların görsel, şekilsel ve eylemsel
bilgi birimleri katmanıdır. Özgünlükler ve ayrıcalıkların en çok olduğu kavramlar düşünsel (soyut)
kavramlar ve ayrıntılı bilgi birimlerine yönelik bilgi birimleri katmanıdır. Akademik seviyede; dildeki her
kelime, bağlaç, kavram, deyim ata sözü, vecize, sözleri hatta ithal edilmiş yazılı ve sözlü ata sözü her
şey akademik disiplin ve sistematik mantık çerçevesinde dil, edebiyat, fen… Vb tüm dallarda kulanım
üzerine bölümlerinde ulusal ve uluslar arası seviyede;halka açık internet ortamı dahil, akademik
çalışmalarla, toplu anket ve tartışmalarla farklı akli, mantıki, basireti açıcı... vb alternatifleri
gerekçeleriyle ortaya konmalıdır. Aslında insanların zihnindeki bilgi birimlerinin çoğu benzer ve
çevredeki olay, olgu, süreç… Vb ile aynıdır ya da benzerdir. Duyuşsal (görsel, işitsel, tatsal, dokunsal,
kokusal ve hissel duyularımızla) olarak zihnimize girip kayıt olan bilgi birimleri çevredekilerle benzer ve
tüm insanlıkta ortak payda benzer zihinsel doku katmanıdır. İnsanlığın ortak, lisan, dil ve alfabenin
esas bilgi birimi kaynağı bu dokudur. Düşünsel olarak zihnimizde ürettiğimiz düşünsel bilgilerimizde
zihnimize kayıt olur. Ör. unutulmayan bir rüya ya da düşünsel kurgularımızdan unutmadıklarımız.
Zihinsel havuzumuzun içinde yer alan; nesnel, düşünsel ve sanal kainatlar; zihinsel ürettiğimiz ya da
duyuşsal edindiğimiz ve bellediğimiz bilgi birimlerinin;geçmiş, gelecek ve güncel deposu ya da hard
diski gibidir. Zihindeki doğal kayıtlar hemen tüm insanlarda aynıdır. İletişim kültür alfabelerinin;
yazımsal, işaretsel, eylemsel ve konuşsal çeşitliliği ve/veya sadece konuşsallık çeşitliliği, insanlıkta
hoş görüyü artırırken ortak payda iletişimini zorlaştırır. Beyin sanki zihinsel bilgi birimleri deposunun
hatırlayıcı biyolojik bağlantılar ve biyolojik hatırlama moleküllerin adeta nesnel çekirdeği gibidir. Bilgi
hatırlandığı an bazen geçmişte ki mekandan çağrılır ya da o mekanda algısal tecelli (algısal ışınlama)
olur ve hatırlanır. Kuranı Kerim ve Allah CC gönderdiği; kitap ve sayfalarında kullanılan (Dar Anlamda;
Suhuflar, İncil, Tevrat, İncil, Kuran Dili ve Konuşması; Arapça ve İbranice değil); yazılı dil, mantık, ilişki,
peygamberi konuşma ve okuma (Dar Anlamda; Suhuflar, İncil, Tevrat, İncil, Kuran Dili ve Konuşması;
76
Arapça ve İbranice değil) akışkanlığı dışındaki tüm gelmiş geçmiş; alfabe, lisan ve dillerin insanlığın
mantıki ve akli iletişim basiretlerini vahşileştirici ve köreltici etkilerini kanıtlamak zor değildir. Bütün
dillerin yazım, konuşulan şekli, ifade… Vb kurallarının anatomisi vahşi ve doğaldır. Uluslar arası
seviyede kabul görebilen bilimsel insani mantıksal anatomisi ve kuralları çerçevelerde mukayese
edilerek ıslah edilip değiştirilişe gereksinimi vardır. Bu mantık Kuran-ı Kerimi CC Kitabındaki mantık
kurallarından esinlenerek ortaya konulmuştur. Yani kurandaki ayetler ve hadisler baz alınarak
doğadaki yapay ve doğal vahşi alfabelerdeki kuralların ıslah edilişine gereksinim olduğu otoya
çıkmıştır.İnsanları yer yüzünde; vahşi, doğal, hayvani, insani, iblisi, peygamberi, şeytani çok
çalıştırmanın hak edişleri arasındaki farkları ve farkındalıkları anlamaya çalışın.Fazla çalışmakla hak
edişin sınırlarını düşünün. Hak edişle her şeyin elde edilemeyeceğinden emin olun. Cahilce ve
Şeytanice Hak edişine tapınma gayretini düşünün. “Azmin elinde hiç bir şey kurtulmaz” cümlesinin
cehaleti ve gizli, şirkini; fert, toplum, devlet… Vb bazında; Rahmani, Cahili/Hayvani ve Şeytani Çok
çalışmaların arasındaki farkındalığı ; geçmişten geleceğe ilişkisel leştir ve günümüze güncelleyip
örneklendirişi deneyin. Hakkına tapınma, yaptıklarına tapınma ve Hak CC’HUNE tapınmalar
arasındaki düşünce kaosu, kavram yanılgısı, düşünce yanılgısıyla kafa bulandırmayı ortaya atanların
ve hayata uygulayanların bedbahtlığının farkındalığını alamaya çalışın. Peygamber ahlaklı;kardeşlik,
öğretim, öğrenim ve eğitimle ilişkilendirin. Hayatın yaşam terazisi üzerinde iradi tercihlerimizin hasılatı
yolcusuyuz. Demirkuş 2010
İpucu;Canlıları genel yönetici yapı taşı alfabesi DNA ve canlıları genel kısmi yönetici yapı taşı alfabesi
RNA’nın yapıtaşlarından rastgele DNA ve RNA zincirleri üretirseniz bunlardan çoğunun karşılığı
gerçek hayat bulamayacaktır ya da gerçek hayattaki karşılıkları ölüdür veya yoktur.
-Periyodik cetveldeki elementlerin sembollerinden ve rakamlardan rastgele bileşikler yazın bunlardan
çoğunun gerçek hayatta karşılığı bulunamayacaktır ya da gerçek hayattaki karşılıkları ölüdür veya
yoktur.
-ABCDEFGĞ………XYZ… Vb Vahşi alfabede rast gele kelimeler ve cümleler üretirseniz bunlardan
çoğunun gerçek hayatta karşılığı bulunamayacaktır ya da gerçek hayattaki karşılıkları ölüdür veya
yoktur.
-Matematikte;0123456789.. Vb rast gele kombinezonlar yazın bunlardan çoğunun karşılığı bizde bir
anlam taşır ya da gerçek hayatta karşılıkları diridir veya vardır.
-Matematiksel yazı dilinin daha evrensel ve iletişimi kolaylaştırdığına dikkat ediniz. Bu yazı dilinin
lisana dirilişini düşünün. Bu mantıkla evrensel yapay alfabe ile evrensel lisanı hayata diriltme ve
uygulama düşüncesini iç dünyanızda harekete geçirmeye çalışın. Belki de yer yüzünde devlet sınırları
erimeye başlamadıkça, insanlık mantıki, tarafsız ve liyakatli ortak;dil, lisan, alfabeye adım atmadıkça
insanlık kemale ermeye adım atmamış sayılmalıdır. Demirkuş 2010
-Matematik yazı dilini, toplumsal bazda ortak payda dil ve lisanda iletişim dili olarak kullanmayı hayata
uygulamayı düşünün. Örneğin kırmızı elmanın ;matematiksel rakamdizini (barkot) ismi olsun veya
koyalım.
-Bilinen tüm dillerdeki kırmızı elmanın isimleri bu rakamdizini (barkot) ismin havuzuna(isim torbasına)
ilave edelim.
77
-Canlılar ve mahsulleri için özgün genetik rakamdizini (barkot)(Özgün DNA Barkodu).
-Cansız yaratıklar için nano, molekül ve atom seviyesinde atomların dizilim özgünlüklerinin
barkot(rakamdizin-sayısaldizin) isim olarak karşılıkları,
-Taşınmaz doğal yaratıklar için yerküresi ve uzay konumu Doğal GPRS Barkodu, eşyalar için
özgünlüklerinin tanım barkodu mantığı gelecekte daha kalıcı, sağlıklı ve mantıklı evrensel iletişim vaat
etmektedir.
-Tüm yaratıkların ve eylemlerin matematiksel rakamdizini (barkot) isim kodlarını 21 YY’DA böyle
kodlayıp uyguladığımızı düşünün.
-Konuşulan lisanda da en israfsız sembollerden oluşmuş alfabeyi; matematiksel rakamdizini (barkot)
dili ara yüz olarak kullanarak insanlıkta ortak dil birliğine gidilebileceğinden emin olabilirsiniz.
-Evrensel alfabeyle bu kombinezonları üretip,Örneğin;öyle alfabe sembolleri yazalım ki;okunuşları ve
ağızda çıkan sesleri temsil eden sembol arasında mantıki bir ilişki bulunsun. Neden bu aşamaya
geçmeden geçici olarak matematiksel dil ve lisana benzer dil ve lisan üretmemiz gerektiği konusunda
bir yargıya varmaya çalışın ve bundan emin olun.0,1, 2, 3
OKUMA PARÇASI İnsanların eğitiminde bilimi ve bilimselliği insanların yararlı özgün yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel,
kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargılarına uyumlu hafızasına konumlandırmakla, eğitim adı altında
insanların yararlı yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargılarını bilim
farzlarıyla budamak arasında ne fark vardır?
İpucu; ortaçağda eski din ehli bilim bilginleri (bilim insanları?!) laikle dinden men etmiş daha sonrada
bilim bilginleri (bilim insanları?!) ortaçağ zihniyetini laikle haklı olarak egale etmiştir.
Bilim ve bilimselliği Müslümanların; yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb pozitif
değer yargılarına uyumlu ve ilişkisel hafızalarına konumlandırarak uygulanan bir öğretim, öğrenim ve
eğitim sistemi düşünün.
Deneyimsel Çıkarsayış ve Çözüm Önerileri;dünyadaki tüm alfabe dilleri vahşi-doğal-rastgele-
maksatlı… Vb hercai ürünü ve sonucudur. Demirkuş 2009
-Allah CC gönderdiği suhuf ve kitap dilleri hariç;Dünyada hiçbir dil ve lisan tamamen insanın mantık,
akıl örgüsü üzerine yaratılmamıştır. Bu vahşi alfabe, lisan ve dil oluşumuna sonradan mantıki kurgular
bu vahşete giydirilerek ilave edilmiştir ya da insani mantığa dayalı disipline edilmeye çalışılmıştır. Tüm
dillerin ortak payda insani ve mantıki ıslahata ihtiyacı vardır. Her asır bilimselliği ve bilim dilinin ortak
paydasını vahşi hükümranlığının ürünü devletlerin dillerine emanet etmek; israf, haram, cehalet hatta
insanlığa ihanettir. İnsanlığın cahil kalmasının ve toplumsal iletişimdeki yanılgıların baş kaynaklarında
biriside tüm toplumsal dil ve lisanların vahşi oluşundan kaynaklanmaktadır. Bilimin özgürlüğünü vahşi
ve doğal dillerin hükmüne emanet israf ve haramdır. 19. ve 20. yüzyılın canilerini yetiştiren deccali
kavimlerin birlik ve beraberliğin enkaz ve kaos zihniyeti 21. yüzyılın ve geleceğin mimarları olmamalılar
ve olamazlar. Olsa olsa 21. YY'LIN içinde özel ve ders verici bir zihinsel kabre girmeyi hak eden şer,
şirret, kanlı deccale malzeme cani cahil kavimleri olmalılar.
Sizi kavimlere ayırdık ki tanışasınız diye Ayet vardır.
Matematiksel rakamlar ve iletişim lisan insanın güdük bir mantık ürürünü sayısal alfabedir. Bu
78
mantıktan ve düşünsel kurallardan hareketle; eğitim sistemlerinde mantıksal-düşünsel-zihinsel
çimlendirerek algıda değişmezlik kuralına en uygun hareketle önce bilimsel iletişimde geçici olarak
matematiksel barkot dilini kullanmalıdır. Demirkuş 2009
Örneğin ülkelerin isimleri yerine Doğal GPRS koordinatları, nesnelerin, canlıların, şekilsel
parçalarındaki nicel, nesnel, yarı nesnel özgünlüklerinin matematiksel barkot dilinin kullanılması.
Soyut kavramların özgün tanımlarının ortak payda nitel-nice-yarı nicel.. Vb özgünlüklerinden geçici
olarak matematiksel barkot isimleri türetilmelidir.
Sonra her dildeki çoğu şeyin yazılı karşılığında mutlaka uluslar arası barkot isim karşılığı bir sembol
ilave edilmelidir. Bu barkot sembolüne tıklananınca internette o kavramın tüm dillerdeki karşılığı harf
sırasına göre verilmelidir.
Bu iletişim mantığının emeklemesinin mayalanması sonrası evrensel alfabe ve lisanın uygulamasına
geçilmelidir. Bu eylemler mutlaka insanlığın uzaya açılmadan önce gerçekleşmesi farz olarak
gözükmektedir. Demirkuş 2009
Yazılı ve sözlü her kavram, kavramisim, isim, deyim, özdeyiş, vecize, düşünceyi ifade eden her şeye
eleştirel gözle bakılmalı ve en mantıklı-liyakatli alternatifi geliştirilmelidir. Ör.elmadan daha mantıklı
alternatif isim ve kavramlar üretin.
Çok özel haller hariç, her kavram, kavramisim, isim, deyim, özdeyiş, vecize, düşünce üretirken veya
düzenlerken;düşünsel ve eleştirel tercihte, doğal dillerin vahşi kurallarına ve hece vezninin akıcı ses-
kafiye uyumunun keyfine, zevkine ve cüşuna, akli,mantıki ve ahlaki anlamlar feda veya yem
edilmemelidir.
Kavramların listesini kavram kümesi araçları şeklinde hazırlamak son derece önemlidir.
Öyle bir yazılı-sözlü alfabe ve lisan ilişkisi hazırlayalım ki her harfi ve harfleri bir araya geldiğinde,
matematikteki rakamlarlar gibi mutlaka bir veya birkaç mantıklı anlam taşıyacak şekilde dizayn
edilmelidir. İnsanların yaşadığı çevrede ya da çevre havuzunda algıladığı her şey duyulardan
süzülerek ya da düşünsel olarak üretilerek zihinsel havuza bu bilgi birimleri kayıt edilirken (zihinsel
bedene bu bilgiler kayıt edilirken) oluşan havuz yani çevresel havuzla ve zihinsel bilgi birimleri
havuzları çok benzerdir. Bu nedenle doğal olarak insanların bilinç altlarının bir birine çok benzediği
için; bu benzer bilgi deposunun zihinsel ve düşünsel dokuları evrensel alfabe ve dil olarak dışa doğru
deşifre edilirse insanlığın ortak payda iletişimi algıda değişmezliğe yaklaşmış olacaktır. Var olan
sistemdeki hemen hemen tüm kültür, alfabe ve lisanların hepsi yarı vahşi oluşu ve algıda değişmezlik
ilkesine/lerinede aykırı ya da uzak olması iletişim için çok büyük engeldir. Bu mantıktan hareketle
çevremizden ya da çevre ve iç havuzumuzdan ürettiğimiz bilgi birimleri anadil ya da kültür dili,
kavramlarıyla kotlanış katmanın farklılığı dilde iletişime engel olmaktadır. Zihinsel havuzda bilgi
birimlerinin iletişim amaçlı kültürel dile ait kavramsal olarak kodlandığı iletişim dokusu kavimler
arasında çeşitlilik gösterdiği için kavimler arası iletişime engeldir. Bu durum kısmen matematik iletişim
sembolleriyle aşılmıştır.
Yapay ve Doğal Alfabe Farkındalığının Nesnel ve Düşünsel Uygulayışı;-Tüm alfabelerin her birine ait birer torba hazırlayın.
-Her torbaya her alfabeye ait yüzer harf-rakam, sembol.. Vb koyun.
79
-Her torbada rastgele eşit sayıda harf-rakam, sembol.. Vb çekin ve çıkış sırasına göre dizin ve yazın.
-Deneme sayısını artırarak her alfabenin harf-rakam, sembol.. Vb gerçek hayatta karşılıkları en
yüksek olan alfabeleri sırasıyla ortaya koyun.
-Sonuçta matematiğin birinci sırada olduğunu göreceksiniz.
Nesnel Canlı Yaratık: Yaşamak ve üremek için enerji tüketimine gereksinim duyan ve kendisine
benzer fertler meydana getiren yaratık grubuna denir. Kısaca özgün üreyebilen, etrafını etkileyen,
etkilenen ve bilgi ile ulaşılan yaratıktır. Aktif kalıtım maddesi taşıyan ve doğal koşullarda kendisine
benzer fertler verebilen nesnel yaratıklara denir.
Canlılar Bilimi: Tüm canlıları inceleyen bilimdir.
Cansız Yaratık: Yaşamak için enerji tüketimine gereksinim duymayan, kendisine benzer fertler
meydana getirmeyen objektif yaratık grubuna denir.
Cansızlar Bilimi: Tüm cansızları inceleyen bilimdir.
Geçiş Özelliği Gösteren Yarı Canlı Yaratık: Örneğin spor, tohum, vb. özel hallerde oluşan veya
ontogeni hayat döngüsünün aşamalarına denir. Canlının hayat döngüsünün aşamaları veya halleridir.
Araform Bilimi: Canlı ve cansız olduğuna henüz karar verilmeyen ya da canlı-cansızlar arasında
geçiş gösteren yaratıkların disipline/kategorize edildiği ve incelendiği bilimdir.Ör.tohum, spor, virüs...
Vb
Bilinmeyen: Henüz yaratıkların idrakine ve bilincine ulaşmadığı veya idrakinden silinip
kaybolmuş/unutulmuş bilgi veya enerji halidir.
Bilinmeyenler Bilimi: Canlı, Cansız ve Araform Biliminin kategorisine girmeyen yaratıkların bilimidir.
Kayıp: Varlığı kabul edilen ancak kendisine herhangi bir şekilde ulaşılamayan yaratıktır.
Kayıp Yaratık: Önceden bilinen sonradan arandığında bulunamayan-ulaşılamayan yaratığın
konumudur. Bilinen bir yaratığın, diğerinin/lerinin malumatından kaybolması veya kendisini kayıp
etmesi/ettirmesidir.
Yok Olmak: Hal değiştirirken veya öldükten sonra; hal değiştirmeden önceki hayatıyla bağlantısı
kurulamıyorsa; önceki kişilik yok olmuş demektir. Örn: bitkisel hayat.
Gerçekler/Hakikatlar Nedir? yaratıklarla ilgili ebedi olan her şeydir. Gerçekleri sadece madde kökenli
kabul eden kişilikler (edenler) materyalistlerdir. Gerçekleri sadece ruh kökenli kabul eden kişilikler
80
(edenler) ruhbanlardır. Gerçekleri sadece doğa tabanlı kökenli kabul eden kişilikler (edenler) bilim
insanlarıdır. Gerçekleri sadece ateş kökenli kabul eden kişilikler (edenler) Zerdüştlerdir. Gerçekleri
sadece güneş kökenli kabul eden kişilikler (edenler) Yezidilerdir.Gerçekleri sadece hiçbir şey kökenli
kabul eden kişilikler (edenler) ateistlerdir… Vb çoğu doğa kökenli id, idol ve/veya putlardır. O zaman;
öğretim, öğrenim ve eğitimle gerçek düşünce sistemimizi hangi gerçeklere yaqpılandıracağız ya da
oluşturcağız. Ola ki şu sorular sorulabilir; tüm yaratıklar, yaşadığımız kainatlar ve her şey; Kim?
ve/veya Nere Kökenlidir? Sorularının yanıtı gerçeklerin adresine bizi yaklaştırır. İslamiyet’te ve Allah
CC gönderdiği tüm kitaplarda; her şey Allah CC nurundan yaratılmış ve sonra her şey ona Allah CC
yönelecektir. Yani tüm yaratıkların gerçekleri göreceli (izafi) ve geçici gerçeklerdir. Ancak Allah CC
istedikleri ebedi gerçek olacaklardır ve hayat bulacaklardır. Dünyevi en az değişen veya değişmeyen;
yaratık, olay, süreç,zaman olgu ve kurallar bütünüdür. Bu nesnel kainatta sınırlı gerçekler veya
geçicilik vardır. Değişim miktarı ihmal edilebilecek kadar minimum düzeyde olan veya hiç değişmeyen
yaratık, olay, süreç, zaman, olgu ve kurallar bütünüdür. Kısaca; en az değişen veya hiç değişmeyen
kavramlara gerçek denir. Gerçek yalanın tersidir. Karşılığı yalan/yanlış/eksik olmayan çok şey
gerçektir. Hayatta, izafi, değişmez, az değişen ve güdük gerçekler vardır. Örneğin, ölüm, karanlık
enerji; kainatın % 73 nü oluşturur ve karanlık madde;kainatın % 23 nü oluşturur ve bizim görsel
algıladığımız nesnel evren ise kainatın sadece % 4'nü oluşturur ve sonuç itibariyle değişmez geçici
gerçektir. Olaki çoğu doğa kanunları az değişen geçici gerçeklerdir.
-Belki de doğadaki her kanun sonlu ve geçici bir gerçektir, ama her gerçek bir kanun değildir.
-Bilim geçici, ilim ise ebedi gerçeğe örnektir.
-Belki de en az değişen veya hiç değişmeyen şeylere sonlu-geçici gerçek denir.
-Karşılığı yalan olmayan geçici şeyler sonlu gerçektir. Örneğin, güneş dün doğdu ve battı sonlu-sihirli-
geçici. Ölüm sonlu gerçek. Bu gerçek bugün tarih oldu. Yalanın tersi karşılığı olmayan demektir.
-Doğum ve ölüm sonlu-geçici gerçeğe örnektir.
-Gerçek kavramı; ebediyet, doğruluk, kalıcılık ve kesinlik kavramlarıyla örtüşür.
-Bilimsel olaraktan kâinattaki tüm yaratıklar ve enerji halleri ebedi gerçek halden ve boyuttan, geçici
hallere ve boyutlara (geçici gerçeklere) indirilmiş tüm yaratıklar ve enerji halleri ilk orijinine dönecektir.
-Her şey, kainat öncesi ebedi mutlak gerçeklerden günümüze inkişaf ettiği geçici gerçeklerdir.
-Maddenin de kainat öncesi mutlak gerçeklerden kökenlendiği bir gerçektir.
-O zaman insan düşünce, yönetim ve eğitim sistemleri madde ötesi kökenli gerçekler üzerinden günümüze doğru gerçekçi inşa ederek geleceğe yönelmesi son derce önemidir.-Zaten var olan nesnel kainat üzerine bilincimizi inşa etmemiz geçici ve ölümlü bilim üzerine inşa edilen düşünce sistemi doğa ötesi anti madde ve orijinimizdeki gerçeklere doğru empati duymamıza önemli bir engel ve insani düşüncenin fıtratına terstir. -Tam tersi orijinden günümüze düşünce sistemimizi inşa etmek daha gerçekçi ve geleceğe yönelmesi
verimlidir. Önermelerinin bu asır ki eğitim, yönetim ve insan düşünce sistemlerini inşa edilişinin bilimsel
yetersizlikleri açısından eleştiriniz.
-Doğa ve bilim; doğa öncesi ilim ve hakikatlerin geçicici meyvesi olup, geldiği yere döneceğinden emin
olun.
-O zaman eğitim ve düşünce sistemimizi nesnellikten daha somut ve gerçek olan doğa öncesi
81
gerçeklere dayalı ve temelli inşa etmeliyiz.
-Ebediyetten, gerçekten, haktan (Allah CC’DEN) geçici kainattaki hayta geldik çok şey tekrar Allah CC
dönecektir.
Yaratmak;Dışarıdan hiçbir enerji haline gerek duymadan, var olan güç ve potansiyelinden bir veya
çok şeyi değişik enerji halleri şeklinde veya yaratık/lar olarak oluşturmak, yaşamaları içinde kendi
gücünden ve potansiyelinden yaralandırmak veya başka hiçbir enerji hallerine-şeylere gerek
duydurtmamaktır. Allah CC.HUNE özgüdür.
Yaratmak;Yaratılan yaratık gerçek yaradılış ürünü enerji ile hayatını devam ettirir.
Yaradılış; -Allah CC bir şeye ol der o da hemen oluverir.(Ayet) İnsanın Yaradılışı, Kainatın Yaradılışı, Kıyametin Kopuşu ve Asrımızla İlgili Bazı Ayetler, -Ebedi-ölümsüz boyutta kâinata ol dedi ve her şey oldu bitti! Olmuş bitmiş boyuttaki sonuçlarda;
yaratığın/yaratıkların tüm tercih olasılıklarıyla varacağı sonuçların hepsi mevcuttur. Yani bir kişi Allah
CC peygamber gibi teslim olması ile varacağı kader çizgisiyle sona ulaşır. Kendi özgün tercihleriyle
hayatını değerlendirmesiyle varacağı kader çizgisinde karışılacakları önceden bilinir ve farklıdır. Ola ki
Allah CC şeytanı şeytan olsun diye yaratmadı. Akıllı yaratık olarak yarattı ve şeytan nefsini tanıdı.
Allah CC Önce Adem AS’I sonra eşini yaratıp cennete koydu. Kıyamete kadar orada kalacaklarını
sonra onları kıyamette öldüreceğini hatırlattı. Onları cennete ki şu ağacın meyvesinde yememeleri
konusunda uyardı. Yemeleri halinde nefislerine zülüm edebileceklerini konusunda uyardı.Kuran 7.Sure/ 19., 20., 21.,22., 23., 24., 25., 26., 27. Ayetler. Şeytan Adem AS’IN eşine ve kendisine ;
birbirine kapalı ayıp yerlerini kendilerine göstermek için onlara cazibeli ve beğenili vesvese vererek:
Rabbiniz size bu ağacı sırf melek olursunuz veya ebedi kalanlardan olursunuz diye yasakladı, dedi.
Meyveyi yemeleri ve avret yerlerinin açması halinde melekler gibi ebedileşeceklerini cazibeli ve
beğenili telkin etti. Onlarda Allah CC ikazını unutup bu cazibeli teklife kandılar. Avret yerleri açılıp
deşifre oldukları için; Adem AS’IN ailesi şeytanla;yer yüzündeki vahşi-doğal insan nefsi içinde türemek,
yaşamak üzere ve düşman olarak indirildiler . Adem AS sonradan yalvardı Allah CC onu affetti. Adem
AS’IN Zürriyeti Habil ve Kabil kısasıyla vahşi insana karıştı. Sonradan şeytanının kendisi Allah CC
kurallarının tersine kendi tercihleriyle hilkat garibesi kader çizgisine girmiştir. Kuran 7.Sure/ 11., 12.,
13., 14., 15., 16., 17., 18., 19., 20. Ayetler. Kuran 15.Sure/26., 28., 29., 31., 32., 33., 34., 35., 36., 37.,
38., 39., 40. Ayetler. Kuran 17.Sure/61, 62., 63., 64., 65. Ayetler. Kuran 18.Sure/ 50. Ayetler Kuran 20.Sure/ 115., 116., 117., 118., 119., 120., 121., 122., 123. Ayetler. Kuran 38.Sure/ 71., 72., 73., 74.,
75., 76., 77., 78., 79., 80., 81., 82., 83., 84., 85. Ayetler. Şeytanın imamı ve topal bir cinin oğlu
(Menazil’n oğlu) olduğu rivayet edilen Azazil İbn-i Menazil'e (İblise) Allah CC neden Adem AS’A secde
etmedin diye soruduğunda beni ateşten onu topraktan yarattın, ondan daha üstün, hayırlıyım ve bana
mühlet verirsen Ademin tüm zürriyetini şaşırtarak yoldan atabileceğini iddia etmiştir. Özel haller hariç,
ola ki ruhuz ve veya akılsız insanlar eşya ile Allah CC ayırt edemez ve genellikle inançsız, ateist, cahil
ya da vahşi bir tapınışa sahip olur genellikle? İlk insanımsılar ve günümüze kadar ki cahillerin hemen
82
hepsi bu konumdadır. Ola ki bu çizginin devamıdır. Allah CC Âdem AS ruhundan üfledikten sonra
Allah CC ve eşyayı ayır ederek tanımıştır. Ayet veya Hadis vardır.Ola ki İblis (Azazil İbin-i Menazil)
Adem AS’IN bedenini yer yüzündeki Adem AS öncesi doğal/vahşi insanımsıların bedenine benzetip
onu hakir görmüş olabilir. Ancak Allah CC Adem AS’A Ruhundan üflemiş, Akıl, Namus, İnsani İlim,
Eşyayı Tanı İlmi ve Vicdan vermiştir. Meleklere Adem AS’A eşyayı sormalarını istemiş ve Adem AS bu
özelliği nedeniyle tüm eşyayı doğru tanımış ve meleklere doğru izah etmiştir. Halbuki Adem AS’A
kadar yer yüzü vahşi/doğal insanımsı insanlarına Allah CC ruhundan üflememiş , akıl, vicdan
vermemiş ve düşünsel-zihinsel işletim sistemi vahşi/doğaldı onun için sorumlu insan değillerdi yani
cahil insandılar/dırlar. Sorumluluk serüvenleri Adem AS’IN yer yüzüne inişi ile başlar. Ancak bu
vahşi/doğal insanımsı insanların eşyaya ve yaratıklara vahşi tapınma serüveni Adem AS’IN
yaradılışını başlatmasına neden olmuş olabilir. Şirk (Kasti şirk Allah CC en büyük af
edilmez/edilmeyecek iftiradır) koşulmadan önce de O (Allah CC); yegane ilahtı, tüm mülkler onundu,
şükürler/hamtlar ona yapılırdı ve her şeye kadirdi, bugünde böyledir ve gelecekte de böyle olacaktır.
Ayet vardır. Nefsine uyduğu kendisine (İblise) hatırlatılmış; imamlık makamından inmesi emredilmiş,
kovulanlardan olduğu, kendisine uyanlarla cehenneme atılacağı, Allah CC ihlaslı kullarını yoldan
atamayacağını ve kendisine kiyamete kadar mühlet verildiği hatırlatılmıştır.Sonrada bu çizgideki tüm
akıllı yaratıklar (İnsan, Cin... vb) şeytana uymuş kabul edilip ya da yaşam döngüsünde şeytana tam
itaat ediyorsa sanal ya da nesnel şeytan kabul edildiği:Allah CC; Peygamberleri, Suhuf ve Kitaplarıyla
bildirilmiştir.
-Ancak Allah CC ebedi boyutta olup biten senaryonun geçici-ölümlü hayat ve yaratıklar boyutundaki
(Kainattaki) senaryoyu tarif ederken;
1-Yer ve gök yapışıktı biz onların arasını açtık (Ayet)
2-Yeri göğü 6 günde yarattık (Ayet)
3-Göğü hala genişletmekteyiz. (Ayet)
Kainatın Yaradılış Konusuyla İlgili Bazı Ayetler;Kuran 7. Sure /54. Ayet. Kuran 10. Sure /3. Ayet. Kuran 11. Sure /7. Ayet. Kuran 21. Sure /30., 31.,
32., 33. Ayetler. Kuran 23. Sure /12. Ayet. Kuran 25. Sure /59. Ayet. Kuran 33. Sure /72. Ayet.
Kuran 36. Sure /82. Ayet. Kuran 57. Sure/4. Ayet. Kuran 67. Sure /3. Ayet.
Sonuç;-Ölümsüz bir boyutta olmuş ve bitmiş bir senaryonun ölümlü, geçici ve sonlu boyutu yaşanıyor ve
yaşıyoruz.
-Yaşayan bu senaryoda;ör, hayırlı mukadderat dileyen bir insana Allah CC icabet ettiği zaman o
insanın geçiciden ebediye tüm mukadderatını değiştire biliyor.
-Yada geçici senaryodan dilediğini ebedi, geçici… Vb yapabiliyor.
-Onun gücü her şeye yeter ve o her şeye kadirdir.(Ayetler var)
Taklidi veya Güdük Yaratmak;Kendisini yaratanın ona sürekli hayat vermeye gücü yoktur. Saldım
bayıra-çayıra rabbi kayıra yaratma türüdür. Örneğin, Zihinsel olarak insanın doğda olamayan şeyleri
hayal edip sanal ve nesnel hayata uygulaması gibi
83
Üretmek;Kendisinden ve çevrede var olan enerjiden bir veya çok şeyi oluşturmaktır.
TüremekKendine benzer yaratıklar oluşturmaktır.
Yalan:Karşılığı doğru ve ebedi gerçek olmayan kasti veya bilinçsiz Uydurmalardır. Karşılığı doğru ve
haklı olmayan yanıltıcı gerçektir. Yalan kısmen gerçeğin tersidir. Var olmayandır
(yoktur).Örnek;Güneşteki füzyon misali aşkımın yanında kainat kıvılcım bile değildir. Demirkuş 2003.
"Aşkımın yanında kainat kıvılcım bile değildir.
-Kara delikler kabrim, ak deliklerde meyve vereceğim.
-Bir kanadım geçmiş, bir kanadım gelecek.
-Kalbime gömülü, sonlu sonsuzlar!!!
-Büyük kıyametten ebediyete uçuyorum". Demirkuş 2010.
Sürreya HAZIR'A Atıf Ettiğim Şiirimdir.
Hayvanlarda yalan var mıdır? Toplumda yalan olmasaydı ne olurdu? Yalanın mubah olduğu uygulama
alanları var mı? Sorular yalanın toplumsal döngülerdeki gerekliliğini vurgulamak için önem taşır.
Yanlış:Karşılığı doğruya ve gerçeğe aykırı kasti olmayan uydurmalardır.
İftira:Liyakatsiz yakıştırmadır.En büyük iftira Allah CC şirktir.
Yokluk:Hiç bir şeyin olmadığı anlamına gelen yokluk kavramının karşılığı koca bir yalandır. Yaklaşık;
Yokluk=Yalan !! Yokluk kavramı hiçbir enerji halinin olmadığı boyut/larla örtüşen bir kavram olarak
ifade edilmesiyle kavram,özdeyiş ve düşünce yanılgısını yaratmaktadır. Bu kavram, kayıp ve
bilinmeyen kavramları ile karıştırılmaktadır. Belki de;"Enerji Yoktan Var Vardan Yok Edilemez"
prensibinin tanımı eksik veya mantıksızdır. Çünkü enerjisiz bir boyut düşünmek mantıksızlık ve
saçmalıktır. Doğadaki tüm döngüler bu mantıksızlığın kanıtı olabilir!! ”Enerji Kayıptan Var, Vardan Kayıp Edilebilir” demek belki daha doğrudur veya mantıklıdır.
Bu açıdan, bilim ve insan henüz gençtir. Bilim ile bedensel beş duyuya ilave olarak, sanal dünyamız ve
duyularımızla idrak edişimiz; eğitim, öğretim ve teknoloji ile pozitif bir şekilde evrimleştirilmedikçe;
evrim teorisi ve prensiplerinin bazı bölümlerini gerçeklerle ilişklendirmenin ispatı şu an için olanaksız
gözükmektedir. Bunun ispatı için bazı zihinsel ve bedensel enerji hallerini açıklamak asırlar alabilir. Hz.
Muhammed AS. Miraca çıkmasıyla, Adem A.S.’ın yer yüzüne inmesini ışınlamayla ilişkilendirmeyi
ispat etmeye veya çürütmeye henüz bilimsel veri ve teknoloji eksik ve yetersiz.Bu durum şu an zor,
köre ışığı tarif etmek misali. Belki de ışınlamanın gerçekleştiği çağda veya maddeden anti maddeye
doğru insanda var olan tüm enerji hallerinin döngüleri deşifre edildiği zaman bunu daha iyi anlamamız
sağlanmış olacaktır.
Değişim;Yaratıkların çevresel, içsel, genetiksel, sistemsel, toplumsal… vb değişimlere; genetik,
davranışsal, yapısal… vb tepki geliştirişidir. Değişim bir süreç evrim ise bir olgudur. Değişim sürecinin
84
bazı sonuçları evrimleştirip evrim olgusunu gerçekleştir. Enerji halinin ve/veya yaratığın çevreye uyum
için; bulunduğu konum, hal ve hayat döngüleri denkleminden farklı konum, hal veya hayat döngüleri
denklemine geçme eylemi, süreci veya olgusudur. Her değişim değişmezlerin ve kısmi değişmezlerin
kefeninde veya örgüsünde hayat bulur. Demirkuş 2009
I-Doğal Değişimler:Doğal koşullarda meydana gelen değişimlerdir.Ör;evrimsel değişimler, türleşme
II-Yapay Değişimler:İnsandan kaynaklanan değişimler. Ör, çevre kirliliğinden kaynaklanan değişimler
III-Ferdi ve Toplumsal Değişimler:Tercihlerimizden kaynaklanan ferdi ve toplumsal değişimler.
A-Liyakatli Değişimler:Toplumsal ve/veya tüm döngülerde;yaşatıcı, tamamlayıcı pozitif bütünleşik
veya analitik özgünleşen değişimleridir.Ör,Liyakatli devrimler. Ör,Doğru, insancıl veya akıllı eğitimin,
peygamber ahlaklı insanları ortaya çıkarmak ya da yaratmak için yapılan değişimlerdir.
B-Liyakatsiz Değişimler:Toplumsal veya tüm döngülerde, antagonistik yani yok edici, zararlı bölücü
ve parçalayıcı veya zararlı bütünleştirici değişimlerdir. Ör,Liyakatsiz devrimler ve ihtilaller. Ör,Yanlış,
başıboş, doğal ya da vahşi eğitimin kuduz-vahşi-doğal ahlaklı insanları.
C-Rahmani, Şeytani, İnsani (Hercai- hüsran-i), Cahili (Hayvani) …Vb Değişimler; Tercihleri fert,
toplum, kavim devlet ve insanlığın kalitesini ve geleceğini belirler. Allah CC liyakatli değişmek
istemeyeni, değiştirmezmiş. Belki de değişmezlerin her şeyi; ya doğaya ya da liyakatli değişimi tercih
edenler malzemedir.
IV-Nötr Değişimler:Değişim potansiyeli mevcut ancak, sistemin ve organizmanın minimum değişimini
ifade eden değişimlerdir.
V-Diğer Değişimler:Kategorilere girmeyen değişimler.
Sabite;değişim potansiyeli sıfıra yakın seyir eden:matematiksel, Toplumsal, ferdi özellik-eylem-
davranış… Vb karşılık gelen kavramdır. Ör;ışığın uzaydaki hızı, Protonun kütlesi, Kütle çekimi sabiti,
Bohr magnetonu, Boltzman sabiti, Plank sabiti, küresel ısınmaya tepkisiz insanların bedensel-zihinsel
eylemin değişmez cahillikleri toplumsal sabitelerdir.
Dua nedir? Fert ve toplumların; değişmek, arzu, istek, gereksinimlerinin yerine gelmesi, şifa ... vb için
Allah CC’HA yaptığı, yalvarış ve istemli yakarıştır. Aslında eğitimde her insanın; insanlık, yaratıklar ve
kendisi için ne istedikleri konusunda istemlerini dua olarak deklere etmeye fırsat vermek o insanın
düşünce sistemi ve sınırları hakkında bize önemli bilgiler verir. Onun için her insanın yaratıklar, insan
ve kendisi için hür iradesiyle duasını ortaya koyması bizim onu daha iyi tanımamıza fırsat verir.
Din nedir (İSLAM'DA) ; Akıl, ruh ve vicdan sahibi yaratıkları muhatap alan yaşanmış istendik,
istenmedik ve nötr örnekler, peygamberi uygulamalarla ve yaratıkların akıbetleri konusuyla ilgi gelecek
bilgileriyle dolu;kurallar ve yönetim sistemlerinden ibarettir. İlim ve bilim:insanın;olgu, süreç, olay,
yaratık, enerji hallerini… Vb tanıma ve uygulama araçlarıdırlar. İlim ve bilimin dini olmaz. Bu
kavramları her konum ve boyutta dine bağlı düşünmek anlamsızdır veya mantıksızdır.
Din; akıllı yaratıkların kainatta verimli ve hayırlı yaşam döngüsünde yaşamaları için; her fıtrata uygun
içeriği/leri, yaklaşımları, kuralları ve peygamberi uygulamaları içeren ilahi kökenli hayatın yaşama şekli
reçetesidir. Bu tanım sadece Allah CC gönderdiği dinler içindir, yaratık kökenli dinler değil. Yapısının-
85
fıtratının kaldırabileceği, yapabileceği ve diğer yaratıklara hayırlı konumlandırmayı içeren kurallar
bütünüdür. Geçmişte,hayatta ve gelecekteki gerekli, önemli; zaman,olay, süreç olgu ve sonuçları bilirir.
İpucu;Müslüman, namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla;
namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar
karıştırılmamalıdır), dürüst, yeterince bilgili, zihinsel, eyelemsel ve davranışsal olarak kendini liyakatli
konumlandırmasını alışık tepki (reflek) haline getirmeye çalışan çeveresine peygamber liyakati ile
yaklaşan insandır. İnanıyorsanız üstün sizsiniz(ayet var)
-Allaha CC’HA doğru teslim olmayan.İblisi, şeytanı, cahili, vahşi ve münafığı yaşam döngüsünde doğru
konumlandırmayan Müslüman’ın işi zor. Yani kişilik şifresini (IP numarasını) sadece Allaha CC’HA
veren ve ondan başka şifresinin kopyasını bile;nefsine, ceddine, partisine, örgüte, tarikata, şeytani
şeyhine, cebine… Vb Hiçbir yaratık ve ilme emanet etmeyen Müslüman kurtuluşta kabul edilir.
Peygamberler Allah CC’HA böyle teslim olduğu kabul edilir. Yarabbi bir an bile olsa beni nefsimle baş
başa bırakma. (Hadis var)
-Düşünsel dünyamız nesnel dünyamızdan daha gerçekçi ve daha baskındır bu nedenle eğitim
sistemleriyle düşünce sistemimizi düşünsel peygamber ahlakı temellerine dayalı somutlara ve
gerçeklere göre inşa etmeliyiz.
-Doğa ve bilim; doğa öncesi ilim ve hakikatlerin geçicici meyvesi olup, geldiği yere döneceğinden emin
olun.
-O zaman eğitim ve düşünce sistemimizi nesnellikten daha somut ve gerçek olan doğa öncesi
gerçeklere dayalı ve temelli inşa etmeliyiz. Bu düşünce mantığına dayalı geleceğe yönelmeliyiz.
-Sinerjitik (Uyumlu birliktelik) uyumlu kuvvetlerin ve güçlerin dengesine dayalı
ile Kuvvetler ayrılığı /zıtlığı (antagonistik) belki de kurumlar arasın da “Derebeyi Kurum Demokrasinin”
ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Kuvvetlerin birlikteliğine ile tersine dayalı demokratik sistemler
arasında ne fark vardır?
-Antagonistik(Birbirini yok edici) denge nefsani, vahşi, doğal, şeytani ve asabidir? Sinerjitik (Uyumlu
birliktelik) denge insani ve Rahmanidir.
-Kısaca;ilimsiz ve bilimsiz din düşünülemez, bilim ve ilminde dini olmaz. Dini; ilim ve bilimsiz
düşünmek, telkin etmek;anlamsız, cehalet, mantıksız belki de antagonistik (yok edici) analitik düşünme
ürünü yapay bölücülüktür.1
Ders Çıkarış;Dini peygamberler kendi yaşantılarına, davranış biçimlerine, sosyal ilişkilerine, düşünsel tefekkürlerine,
işlerine… Vb her şeyine uygulayıp hayır gördüklerinde bu yaşantı biçimini fert, toplum ve devlet kendi
sistemlerine klonlayarak ya da kopya ederek benimserler ve din böylece yayılır.
Yoksa geçmişteki ve günümüzdeki gibi sadece;bolca kuran kursları açıp kuran kuran için din din için
mantığıyla dini uygulayış yanlıştır. Ya da dini araç olarak kullanıp padişahlık ya da şahlık veya kavim
siyoşovenizmi tahtında bal kaymak geçinerek, cebren ve hile ile başka kavimlerin topraklarını işgal
ederek ya da hükmüne-kavmine asimile ederek dinin uygulanışı eksik, cahili ve yanlıştır. Bunu en
bariz örneği ilim-bilimin Müslüman’ın yitiği olduğunu kabullenişin uygulanmayışı, matbaanın ve
teknolojinin kabul edilmeyişi ve yaşayan örneği de evrim biliminin kabul edilmeyişidir. Kuranı ve dini
asırlardır hayata uygulanmadan sadece kuran ve din kabuğu içinde öğrenilmesi ne yazık ki insanlığa
86
peygamberi ahlakın mutlak gerekliliği kavratılmadığı için bu günkü çevre sorunlarının ortaya çıkışyla
yakın ilişkili olup çok pahalıya mal olmuştur. Var olan ortamda her şeyde ifrat ve terfide kayılarak
olanakları uygun olduğu halde;insanlık enerji ve besin elde edilişinde çevrenin bereketli hudutları
içinde yaşam döngüsünü amorti edememiş duruma düşmüştür.
A-Bir din tüm yaratıkları ve ürettiği enerji hallerinin tümünü aşarak her şeye öneriler ve çözüm üretmiyorsa o din geçersizdir? B-Siyaset, bilim, şeytan… Vb yaratık ve yaratıkların düşünsel-nesnel ürettikleri dini aşabilir mi?İpucu; Siyaset dahil hiç bir şey İslamiyet'e aykırı değildir. Önemli olan helale aykırı olmayı dine aykırı
olma ile karıştırmanın cehaleti, gafleti ve dalaletine düşmemek ve her şeyin dindeki yerini doğru
konumlandırarak peygamber ahlaklı tepki ve davranışlar geliştirmektir. Bu açıdan İslamiyet yer
yüzünde hemen her türlü rejimi içinde barındırmıştır. Geçici olan ortaçağ ve öncesi Allah CC dinleri
bilimi ve siyaseti İçin de yekpare konumlandırmamasının nedeni doğaldır. Çünkü geçici ve vadesi
dolmuş dinlerdir, Bu nedenledir ki laikle bu dinlerin çıkmazları aşılmaya çalışılmıştır. İslamiyet hariç
diğer tüm dinlere için laiklik farz gibi gözükmektedir. İslamiyet’e laiklik ceketini giydirmeye kalkmak
büyük bir iftiradır. İslamiyet’in içinde vahşi ve insani demokrasi siyaseti mümkündür. Tüm gizli ve açık;
münafıklar, cahilleri (kendin ve çevresini bilmezleri) ve liyakatsiz radikalleri deşifre etme siyasetle
ilgilidir. Dinini satan, kötüye kullanan, yaratıklar her şeyini kötüye kullanabilecek kadar tehlikelidir.
Onun için İslamiyet’te zaten rahmani, cahili, vahşi, doğal ve şeytani (münafık) siyaset vardı ve
olacakta. Önemli olan siyaseti doğru konumlandırıp kötü niyetlileri de dinle, bilimle, hukukla etkisiz ve
pasifsize etmektir.-Deneyimlere dayalı olarak ortaçağda vadi dolmuş ilahi dinlere tepki olarak dini
siyasetten ayırma olan laiklik buluşu istenmedik, geçersiz ve yetersiz fert, toplum ve dinler için bir
ilaçtır.
-Geçerli bir din(İslam) içinde belki de af edilmez bir iftiradır.
-Dinin içinde çok yüzlü münafıkların hepside din ve insanlık olalı beri iki yüzlü siyasetle hayat
buluyorlardı ve kıymete kadar bu böyle olacak. Geçerli bir dinin siyasetten ayrılması ya da
koparılması; kapitalistler (sermaye kuduzluğu), radikaller (empati kuduzluğu), Şovenistler (cet
kuduzluğu), Siyonistler(din kuduzluğu), münafıklar (çok yüzlü kuduzluğu) ve cahiller(bilmezlik
kuduzdu/değişmezlik kuduzluğu) için çifte start getirme anlamını taşır. Kainattaki tüm yaratılmış,
yaratılan ve yaratılacakları içeren, kâinatta nasıl yaşaması gerektiğini örnek peygamber ahlakı
kurallarıyla yaşatarak ve gelecekte tüm olacakların (tüm akıbetlerini) bildiren yegane din İslam’dır.
REJİM NEDİR?Bir devletin yönetim şekline rejim denir.
LAİKLİK NEDİR? Geçersiz dinlerin illetinden ve ehlinden yakasını kurtarmak için ortaçağ da doğa
denizine atlayan belki de itilen veya düşen bilim bilginleri (bilim insanları?!) yılana (vahşi doğaya)
sarıldılar. Getirilen ve razı olunan bu kuralın adını da laik koydular. Daha henüz doğayı hortumlama
sanatını (patojen teknolojiyi edinme) edinmeden İslamiyet’te de bu tepki kaftan empoze edildi ve
liyakatsizce ve cahilce biçtirilip giydirilmeye çalışıldı. Kısaca dini devlet işlerinden, siyasetten ve
bilimden men etmektir. Dinle devlet yönetimi arasında insanların kafasında ve düşüncesinde cahilce
87
ve liyakatsizce oluşturulan nesnel ve zihinsel Berlin duvarı gibidir. Ancak inananların da haklarının ve
serbest ibadetini koruyacağını garanti eder. Özellikle İslamiyet’e aynı koşulu koymak büyük cehalettir.
Geçersiz dinler için önlem olabilir.Vahşi ve doğal ya da liyakatsiz laiklikle; şeytan ve imamı iblise
(Azazil ibn-i Menazil) ve onlara uyanlar; tüm insanlığa ve dinlere gizli açık elini kolunu sallayarak
karışacak, dindekiler ve insanlar laiktir diye onun hilkat garibesi davranışlarına saygı gösterilecek
anlamı çıkıyor. Laikliği daha iyi anlamak için;önce laiklikle ilgili beyin fırtınası sorularını sonra parçayı
okuyun
Devrim;İlahi taktirin vahşi değişimin yani evrimin ürünü vahşi/doğal toplumsal sonuçlardır. genellikle
doğadan (evrimden) kaynaklanan; rekabetin, nefsin gücüne ve/veya akıla dayalı dayalı uzun süre
kabul gördürülen/gören toplumsal eylemler ve kurallar bütünüdür.Ör;Veto imparatorluğu, toplumsal
hile, oyun ve doğal gücün (nefsin) eylem ürünüdür. Peygamber ahlakıyla örtüşen devrim ve akli
devrimlerin hepsi;nefsi müdafaa savaş/larına ve/veya mücadelesine/lerine dayalı akıl ürünü devrimler
kategorisine girer. Semavi dinler: Allah C.C. tarafından vahiy edilen aklın uygulama ürünü gibidirler.
BİLİM NEDİR? Doğadaki pozitif öncelikli (nesnel) bilgilere dayalı tüm bilim dallarındaki toplam bilgi ve
uygulamaları içeren en kapsamlı kavramlardan biridir. Bilim, daha çok nesnel verilere dayalı olarak
gelişip ilime doğru emekler.Bilim hayatın başlamasıyla insanın ve bazı yaratıkların çevresindeki, iç
dünyasındaki… Vb edindiği bilgiler bütününe verilen addır. Büyük Kıyametle ölüme mahkumdur. Daha
çok öğretim kavramı ile ilişkilidir. Bilim yaratıkları, olguları, olayları ve süreçleri tanımak için bir araçtır.
Bilim ilimin metriksindedir. Geçmişteki, günümüzdeki ve gelecekteki tüm bilim çatısının çözmecesini
(pazılını) ilim içerisinde ya da şemsiyesinde değerlendirirsek bu çözmecenin alt birimleri/parçaları ya
da veri tabanı bilgi birimlerdir. Geçmişten geleceğe bu çözmecenin alt birimleri ;değişmez, değişen,
değişken ve diğerleri şeklinde gruplandırılarak ya da disipline edilerek “Bilimin Evrimi” dersi
çerçevesinde incelenebilir. Bilimin Tarihi ya da Bilimin Evrimi olur ilmin tarihi ya da evrimi olmaz!! Bilim
ölümlü olduğu için bilimde mutlak gerçek yktur, ilim ölümsüz olduğu için ilimde mutlak gerçekler vardır.
Bilim, ilimin yaratıklarda yeşeren ölümlü-sonlu bilgi örüntüsü boyutudur. Bilim;zeki yaratıkların
çevresine uyum, gelişim, çevresini ve kendilerini tanıma aracıdır. Bilgi ise bilim ve ilimin veri tabanıdır.
Bilim yaratıkların geçici enerji yaşam döngüsünde deneyim, öğretim, öğrenim ve eğitime dayalı ortaya
çıkardıkları ilim versiyonu ürünüdür. İlim, ezeli, ebedi ve Baki olan Allah CC Alim Sıfatına tabiidir ve
ölümsüzdür. Aslında bilimin kökeni de ilimdir. Sanki bilim doğa kökenli yaratıklar tarafından eşyayı ve
tüm yaratıkları geçici köleleştirişin düşünsel dikitlerini temsil eden bilgi tabanlı bir araçtır. İlim ise ilahi
kökenli eşyayı ve tüm yaratıkları tanıyış için ilahi kökenli düşünsel sarkıtlar gibi kalıcı araç gibidir.
Yaratıkların genetik, fıtratı, deneyimleri ve ilahi kökenli ölümlü ve geçici hayata uygulanan ilim
versiyonuna bilim deniyor. Bilim ve ilim mürşit olamaz ancak araçtırlar. Ör.Peygamberler; Peygamber
Ahlakı Münşidirler. Ünlü bilim uzmanları;sahalarının mürşididirler. İnsanlarda bilim ve doğa insanı değil
Allah CC insanıdırlar. Onun için Bilim-İlim İnsanı, Bilim-İlim Adamı, Bilim-İlim Kadını Kavramları bazı
insanlar için yanlış ve liyakatsizdir. Bilim Uzmanı, Bilim Eksperi, Bilim-İlim Ustası, Bilim ve İlim Alimi,
Bilim Bilgini, Bilirkişi, Bilen Zat kavramları bazı insanlar için daha liyakatlidir. Bilim; ilimin yaratıklardaki;
irsi ve/veya sonradan öğrenilen ya da üretilen hayatla ilgili ölümlü-sonlu örüntüsü-örgüsü gibidir. Bilim;
88
yaratık ve enerji halleri arasında öğrenme aracıdır. Bilgi ise, bilimin veri tabanıdır. Bilgi ise, bilimin veri
tabanıdır.1
İnsanlarca Kullanılan Bilimin Meyvesi:İnsanın bilim aracını ve teknolojik araçlarla ürettiği; sanal,
hesabi (dijital), düşünsel ve nesnel; teknoloji, bilgi, kültür... Vb. kullanarak benimsediği yaşama biçimi
ve ürettikleriyle doğadaki çok şeyi öğrenip, kendi arzularına göre işleyip devşirmesidir.Bilimin Meyvesi
Olan Teknoloji İle; İnsanlar eşyayı ve gayri insani yaratıkları köleleştirir ve iletişimi kolaylaştırışıdır.
Bilimsel Açıdan Doğa Ötesi:Bilim açısından henüz genişleme boyutuna ulaşılmayan doğanın
geleceğini ifade eder.
Bilim ilmin (pozitif, negatif, nötr bilim; beşeri bilimlerin), öğretim ve öğrenim eğitimin, alt ünitesidir. Bilim
daha çok öğretim, İlim ise eğitim kavramı ile ilişkilidir.
-Bilim;İnsanların nesnel kökenli kainattaki her şeye yüklediği yazılı, sözlü, görsel.. Vb kanıtlara dayalı
sonlu ve ölümlü anlam ilimin insanlar tarafından ortaya konmuş ve üretilmiş karşılığına bu gün bilim
deniyor.
-Bilim ilmin insandaki geçici ve cüzi ölümlü ilim halidir.
-Onun için bilim bilginleri (bilim insanları?!) bilimde mutlak gerçek yoktur önermesini genellikle kabul
ederler.
-Kâinat ebedi ve ezeli gerçek olan ilmin içinde geçici sınırlı ve sihirli hayat olarak yaratılmıştır.İnsan
cüzi ilme sahiptir(Ayet var)
İLİM NEDİR? Bilime ilave olarak;ahlakı, doğa ötesi ve tasavvufu içeren, tüm bilgi ve uygulamaların
hayatla gerçek ilişki ve tanımlarıyla şekillenen en kapsamlı kavramdır.İlim daha çok eğitim kavramı ile
ilgili olup, beşeri merkezli olarak bilime ulaşır. İlim;Allah CC Alim sıfatına tabi olup tüm yaratıkların
ezeli, yaşayan ve ebedi aşamadığı ve hayat bulduğu ölüp ve diriltildiği tüm bilgilerin en kusursuz,
verimli ve israfsız konumlandığı bilgi bütünlüğünü, ilişkiselliğini ve birlikteliğini içerir. İlim bilinen ve
bilinmeyen tüm bilimleri de içerir. İlim bir gerçek bilim ise ölümlü, sonlu ve geçici bir araçtır.
Bilim ve ilim; tüm yaratıkları, olguları, olayları, süreçleri, ilişkileri ve enerji hallerini tanımak için bir
araçtır, bilgi ise veri tabanıdır.Bilimi ve ilimi bilgilerimizle işletip, hayata uygularız.
İlim, bilime ilave olarak ahlaki - hayvani-meleği doğa ötesi ve tasavvufu içeren en geniş bilgi
havuzunu temsil eden kavramdır. Bilim;zeki yaratıkların çevresine uyum, gelişim, çevresini ve
kendilerini tanıma aracıdır. Bilgi ise bilim ve ilimin veri tabanıdır. Bilim yaratıkların geçici enerji yaşam
döngüsünde deneyim, öğretim, öğrenim ve eğitime dayalı ortaya çıkardıkları ilim versiyonu ürünüdür.
İlim, ezeli, ebedi ve Baki olan Allah CC Alim Sıfatına tabiidir ve ölümsüzdür. Aslında bilimin kökeni de
ilimdir. Sanki bilim doğa kökenli yaratıklar tarafından eşyayı ve tüm yaratıkları geçici köleleştirişin
düşünsel dikitlerini temsil eden bilgi tabanlı bir araçtır. İlim ise ilahi kökenli eşyayı ve tüm yaratıkları
tanıyış için ilahi kökenli düşünsel sarkıtlar gibi kalıcı araç gibidir. Yaratıkların genetik, fıtratı,
deneyimleri ve ilahi kökenli ölümlü ve geçici hayata uygulanan ilim versiyonuna bilim deniyor. Bilim ve
ilim mürşit olamaz ancak araçtırlar. Ör.Peygamberler; Peygamber Ahlakı Münşidirler. Ünlü bilim
89
uzmanları;sahalarının mürşididirler. İnsanlarda bilim ve doğa insanı değil Allah CC insanıdırlar. Onun
için ilim daha çok beşeri merkezli olarak, bilime ulaşır. Bilim-İlim İnsanı, Bilim-İlim Adamı, Bilim-İlim
Kadını Kavramları bazı insanlar için yanlış ve liyakatsizdir. Bilim Uzmanı, Bilim Eksperi, Bilim-İlim
Ustası, Bilim ve İlim Alimi, Bilim Bilgini, Bilirkişi, Bilen Zat kavramları bazı insanlar için daha liyakatlidir.
Bilim; ilimin yaratıklardaki; irsi ve/veya sonradan öğrenilen ya da üretilen hayatla ilgili ölümlü-sonlu
örüntüsü-örgüsü gibidir. Bilgi ise, bilimin veri tabanıdır.
İlim;içinde, sonsuzluk döngüleri, bilinen-bilinecek-bilinmeyecek ve var olması gereken; tüm zamanları,
olayları, süreçleri, olguları, eylemleri, bilgileri, yaratıkları… Vb her şeyi liyakatli, israfsız güçte ve
konumda/larda... vb bulunduran ve bilinen;hiçbir tercih ve kader çizgisinin aşmadığı sahipsiz olmayan
çoğu şeyin en büyük havuzudu Yer/ler ve gök/ler yapışıktı biz onu/ları açtık (Ayet var)Başlangıçta yer
ve gökler yapışıktı(ilmen yer ve göklerin çok yönlü yapışık olduğunu düşünün). Biz onları açtık sonra
isteseniz de istemeseniz de bir arayan gelin dedik. Hala göğü genişletmekteyiz...Ayetler var
İnsanlarca Kullanılan İlmin İnsandaki Meyvesi:ruhuna endeksli aklı kuralları benimsediği yaşama
biçimi ve ürettikleriyle, doğa ve hayvani-insani doğa ötesini aşarken öğrendiklerini davranış ve
eylemlerine;peygamber ahlakıyla işleyip, devşirmek ve yansıtmaktır.
İlim Açısından Doğa Ötesi:Beşeriyetin madde aleminden (evren, dünya) madde ötesine tüm sanal
dünya/lar vb.iç ve dış alem kast edilmektedir.
Doğa Ötesi İlim;ilim havuzundaki madde ve anti (melek, cin... vb) madde tabanlı sistem, araç ve
birimlerle hayat bulmuş yaratıkları inceleyen bilime Doğa Ötesi Bilim denir.Ör;akıl, zeka, ruh, sanal
nefisler… Vb
İlim Havuzu İçinde Tüm Bilimlerin; Liyakatli Konumlandırılması ve İlişkilendirilmesi Önemli ve Gerekli Bir Disiplindir.İlim havuzunda, tüm enerji halleri ve yaratıkların (sanal, nesnel, yarı sanal) yapısı ve gerçek ilişkilerin
sembollerle denklemsel ifadesi Matematiktir ya da Matematik Bilmidir.
Matematik külli ilmin içindedir. Belki de her yaratığın, hayat döngüsünde, en azında bir konumunda
mutlaka bir matematik konum ve hayat denklemi vardır..
Yaratıkların, olayların, süreçlerin... Vb yapısı ve aralarındaki ilişkilerin sembollerle denklemlerini
ifadeden bilime Matematik denir.
Matematik (Evrense, Doğal, Düşünsel, Hesabi... Vb Matematik); ölümsüz olan ilimin ölümlü ve
öğrenmek-kullanmak için yaratıkların bir aracı olan bilimdeki hayatın varlığı ve/veya bilimi yaşatan
kalbi gibidir. Onsuz bilim yaşayamaz. Bilimi bir beden kabul edersek matematik onun kalbi, canı ve
hayatıdır.
İlim havuzunda; madde (elementlerden), anti madde tabanlı birimlerdeki özgün ve mantıklı
matematiksel denklem kümelerine dayalı enerji hallerinde hayat bulmuş;sanal, nesnel ve yarı sanal
kişiliklere yaratık denir.
90
Sonsuz;Sonsuz;nesnel, sanal ve insani olanaklara dayalı hesaplanamaz boyutlara varabilen
sonuçlara ulaşan kavramdır.
-Belki de sonsuz kavramını azcık kavramak için;tüm yaratılmış-yaratılan ve yaratılacak yaratıkların
toplam geçici ömürleri boyunca; düşünsel, nesnel, sanal, dijital(hesabi) … Vb tüm faaliyetlerinin ve
tersinin bir biriyle çarpımının, toplamının… Vb tüm işlemlerinin hesabı olarak düşünebiliriz. Sonuçta
her sonsuz ölüme mahkum çok büyük ve çeşitli ilişkiler mantığının-hesabının yaratıklarca kolayca
ölçülemez sanal, nesnel, düşünsel, dijital(hesabi).. Vb veya tümünün devasa yığınıdır.
-Genellikle hesapla, çalışmakla, uğraşla… Vb sunucuna ulaşılamayan her şeye biz sonsuz deriz.
-Sonsuz başı boş bir kavram değil hatta her başı boş gözüken şeylerde mutlak bir sınır içindedir.
-Her sonsuzun tükendiği bir sınır vardır.
-Her sonsuzun öldüğü bir hudut vardır.
-İstisnalar hariç her tüm sonsuzlar mutlak değerler içinde birer yaratıktırlar.
-Bu devasa kavramın; hesaplanmasına, ulaşılmasına ve kontrolüne ulaşılmayan veya yetişilmeyen
yaratık, olay, olgu, süreç, zaman, hesap… Vb her şeye sonsuz kavramını yakıştırırız.
-Döngüsel sonsuz(ekolojik döngüler), mikroskobik (hücresel, fiziksel parçacıklar, elektron, plazma
boncukları, ışık demeti... vb döngüler ve küçülmeler), makroskobik (ör.yıldız-gezegen döngüleri,
kainatın genişleme boyutları ve büyümeleri) ve devasa matematiksel hesaplar, sonuçlar ve döngüler
(kainattaki nötrino sayısı ve Pi sayısı)
-Enerjisel, matematiksel, sanal, yarı sanal, boyutsal, nesnel, döngüsel, ilmi, bilimsel, yarı nesnel,
hayatsal ... vb devasalığı, boyutları hesaplanamayan sonsuzlardır.1, 2, 3,4
Aynalarda Sonsuz Görüntü 1s
Elmas Sonsuz Değil 1s
Evren Gerçekten Sonsuz mu? 1s
Evrenimizin Geleceği (Sonsuzluk Takvimi) 2s
Matematiğin Şaşırtan Yüzü Sonsuz Sayıda Direnç3s
Matematik Sonsuz 4s
Sonlu ve Sonsuz Sayılar 3s
Sonsuz Sevgilerle 2s
Sonsuz(a) Sevgilerle 2 s
Sonsuzluk 5s
-Nesnel, Düşünsel, Dijital (Hesabi), Nitel ve Eylemsel ...Vb Matematikte Küme Olarak Düşünüldüğünde;yaratıklarca aşılmaz, hesaplanamaz devasallıktaki düşünsel, nesnel, sanal, dijital(hesabi).. Vb tüm yaratıkların-eylemlerin... kümesi veya alt kümelerine denk sayıdır.
Ebediyet;Bekası yaratıklarca sınırlanamayan, hesaplanamayan ve bilimsellikte yeterince doğru
algılanamayan "Ölümsüz Hayat" anlamıyla örtüşen kavramdır.
Allah CC "Baki" Sıfatı himayesinde devasa sonsuzları ve hemen her şeyi (tüm yaratıkları ve ürünlerini)
barındıran "Ebedi Hayat-Ölümsüzlük Bahşedilen Her Şey" anlamında kavramdır.
-Bazı yaratıklar Allah CC himayesi ve gücü sayesinde ebedileşecekler. Hep var olan ebedi bir hayata
91
kavuşacaklar. Allah CC gücü her şeye yeter(ayet).
-Tüm varlıklar, Allah ’CC’HUN ilmi içindedir. Allah CC hayat verirse ilmindeki o varlık, yaratık (yaşayan
varlık) olarak hayat bulur. Değilse ilmin içinde varlık olarak hayat verilmeyi bekler.
-Tüm hayat bulmuş sonsuzlar ebediyetin metriksini aşamazlar.
İpucu;ebediyet ile sonsuz kavramının ayrıcalığını ve anlam farkındalığını pekiştirmeye çalışın. Her
sonsuzun akıbeti ölümle sonlanır, ebediyet ölümsüzlüktür.
-Sonsuzdan büyük bir değer;en azında ebedi boyuttaki hayatın ilk basamağına-sınırına ulaşmış değer
kabul edilmelidir. Ebediyet tüm boyutların ölümsüzlüğü demektir.
-Ebediyet;kainatta bilinen ve bilinecek birim veya tüm boyutların(zaman, mekan, yaratık, hız, eylem,
sonsuzluk,… Vb) kaynaşık olarak;ölümsüz hayat bulmuş veya ölümsüz ilimdeki yaratılmaya hazır
konumunda bekleyen kesintisiz ve kalıcı varlığını ifade eder.
-Nesnel, Düşünsel, Dijital (Hesabi), Nitel ve Eylemsel ...Vb Matematikte Küme Olarak Düşünüldüğünde;Allah CC rızasından nasiplenmiş yaratık veya yaratıkların ölümsüz ebedi hayatının kümesini veya kümelerini ifade eden yaratık-mekan-zaman-hayatla ebedi kaynaşmış kavramdır.
İstatistik;matematiğin hayata uygulanışının mantık ve çoklu denklem sistemlerini içeren uygulamalı
bir disiplin bilimidir.
İSTATİSTİK BİLİMİ;Nesnel ve sanal bilimlerdeki;doğal, ampirik-mantıksal ilişkileri içeren tüm
formülleri, analitik ilişkilerin şablon denklemlerini bir arada inceleyen ve uygulamaya koyan bilimdir.
Diğer bir deyişle; bilinen tüm ampirik denklem ve ilişkisel mantık sistemlerinin şablon denklemlerini bir
arada ve birbiriyle ilişkilerini çoklu disiplin mantık sistemleriyle uygulamaya koyarak; insanlığa, hazır
paket mantık hizmeti veren ve zaman kazandıran bilimdir.
İlim havuzunda doğada sanal ve nesnel hayat bulmuş yaratıkları inceleyen bilime Doğa Bilimi denir.
DOĞA BİLİMİ: Canlı, Cansız ve Araform Bilimlerine ait bilgilerin Evrim Bilimi ile hayat bulduğu
bütünleşik pozitif bilimdir.
-Canlı, Cansız ve Araform Bilimlerinin doğal şekillenmesi ve Evrim Bilimi ile geleceğin dirimsel
ve uygulamalı bilimi şekillenir. Bu bilim Doğa Bilimidir. -Tüm pozitif bilimlerin şekillenişi (morfogenezisi)
doğa biliminde hayat bulur.
-Evrim Bilimi doğadaki ve insandaki tüm özgün enerji halleri bilimsel olarak deşifre edilip, doğa ötesi
güç-teknoloji, tera bilgisayarlar ve tera teknolojiyi kullanan evrimle gerçek hayat hikayeleri açıklandığı
zaman, Doğa Bilimi gerçek konumunda hayat bulmuş olacaktır. Tüm bilimler arasında ilişki kuran
evrim; her bilim dalı bir çiçek kabul edilirse; evrim bu çiçeklerdeki özgün balı toplayan bal arısı misali
topladığı balları “Doğa Bilimi” kovanlarındaki peteklere doluşturarak ona geleceğe yönelik dirimsel
hayat veren bilim gibidir grafik
AHLAK NEDİR?İnsanın, istendik, geçiş ve istenmeyen; bedensel ve zihinsel; davranış, eylem ve
tefekkürlerinin tümünü ifade eden kavramdır.
92
İpucu;Hırsızlık, gasp, katletmek, yalan, numara, dalavere, terör, Şeytani ve Doğal/Vahşi/Cahili ya da
Hayvani Rekabet, avlamak, avlanmak, şaşırtmak… Vb kavramlar açısından;insan ahlakı, hayvan
ahlakıve robot ahlakını arasındaki;benzerlik, ayrıcalık, özgünlük, ortak payda, geçiş, nötr ve diğer
özelliklerine göre kategorize ediniz. Ör:Hercai Ahlak (İnsan Ahlakı), doğal Ahlak, Radikal Ahlak (rejim,
din… Vb köktencilik Ahlakı), Emperyalizm Ahlakı... vb izm Ahlakı, Siyonist, Sosyalist Ahlak, Komünist
Ahlak, Şovenist Ahlak … Vb ist Ahlakı. Yer yüzünde İbrahim AS'IN Milletine (Müslümanlara)
Peygamberlerce getirilen peygamberi ahlakı dışında tüm kavimlerin ahlakı doğal ve vahşidir. Adem AS
Öncesi ve bugüne kadar vahşi insanların toplumsal yaşantı ve kavim kuruşları hemen hemen hayvani
ve hayvani güce ya da vahşi evrimsel güce entrikalara, hilelere dayalı yürümüştür yani güce ve
zorbalığa dayanmadan (Akla ve mantığa dayalı savaşsız) çok az anlaşmaları olmuştur. Bilgisayar
kasalarının; nesnel donanımlarının, işletim sistemlerinin ve yazılımların yakın geçmişi olmasına
rağmen gerçek bilgisayar kasasının, nesnel donanımlarının, işletim sistemlerinin ve yazılımların; yapay
evrimi ve orijini arasındaki ilişki ya da özgünlüklerinin tek tek ve birlikteliklerindeki yapay evrimi/leri
ilişkisi bize doğal yaratıkların doğal evriminin gelişim biçimleri hakkında çok önemli bilgi vermektedir.
-Hiçbir yaratığın halifeliği kabul etmek istemediği halde insanın Allah CC önerdiği halifeliğe hemen
talip oluş cehaleti ve aceleciliği ilginçtir (Ayet vardır). Adem öncesi tapınan ve/veya inanan
insanımsıların tümü, Adem AS sonrası insanların bir kısmı (Adem AS öncesi insanların/onların devamı
gibi) sanki tüm yaratıkları anlamak için taparak yakalaşmış ve yakalaşıyor (Vahşi /Doğal İnanç). Sanki
insan en aşağılık yaratık özelliklerinden en şerefli yaratığa kadar her türlü özelliği özünde bulunmakla
tüm yaratıkları kuşatan ve tevhit eden özelliğiyle halifeliğini de her sahada ifade ediyor. Doğaldır ki
insan bu yönü ve eylemleriyle; Şeytanları, Cinleri, Melekleri, Doğayı… Vb tüm yaratıkları kuşatması
çok doğal ve gerekli gözükmektedir. Ben tüm insanları Müslüman ya da inançlı yaratsaydım öldürür
tekrar bu günkü gibi yaratırdım.(Ayet var) Bu açılardan insanların farklılıklarını (Kainatın en +, en 0 ve
en- ...enlerini temsil eden ve kuşatan halife yaratıktır), ifrat ve tefritlerini, sıra dışılıklarını, özel hallerini;
doğru okumak , doğru empati duymak, doğru anlamak ve doğru değerlendiriş çok önemlidir. Sanki
insan şeytanın tüm sapıklık ve hilkat garibesi arzu ve istemlerini ve/veya onları aşacak şekilde çok
yönlü ve kapasiteli yaratılmış bir yaratık gibi görünmektedir. Şeytan hiçbir zaman insanı ve insanlığı
aşamayacaktır. Ateşin ilahlık arzusunu Zerdüştlerin kalbinde, Güneşin ilahlığa ilgi duyuşunu Yezitlerin
Kabinde…. Vb tapan insanların kalbinde ya da taptıklarının Allah CC ilahlığına sadakatinin delillerini
insanların kalbinde keşif etmek ve/veya tüm yaratıkları insanda doğru okumak önemli bir yargı ve keşif
olmalıdır. İnsanın özgünlüğünü doğru tanımak ve tüm yaratıkları insanda okumak, görmek, tanımak
insanlığın geleceği için önemli bir yargı olmalıdır. Allah CC'DEN insana af diliyorum. Bu bir temenni
kurgusudur tabii. Belki de insanın halife oluşunun gereği olarak;her ahlak seviyesinde ve her türlü ifrat
- tefriti makamlarda temsil edilmesi gerektiği için; Nemrut, Fravun, Cengiz Han, Çin, Hitler, Karun, Lut
AS kavmi, Hud AS kavmi, Semud Kavmi, Nuh AS Kavmi, Deccal…Vb nefislere (yaratıklara) yaşama
ve yaratıklara tapışının tercihi yaşatıyor ve hayat hakkı veriliyor. Bunu anlayışta sıkıntı çekmekteyiz.
Bu konuda;insan alimleri, din alimleri ve bilim alimlerini peygamberi ahlak ortak paydasında tek
insanda tevhidini dileriz. Böylesi insanın Allah CC tapışını ve peygamber ahlakıyla tevhidini Allah
CC'DEN dilerim. Belki Müslümanlar o zaman rahat edeceklerdir. Bu açıdan her türlü insanın insanlığın
yaradılış gereği ve amacı nedeniyle neden yaşatıldığına doğru empati duyulup yaşam hakkına ihtiyatlı
93
yaklaşmalıyız. Ancak insanların yönetim hakkını sürekli ifrat ve tefritilere değil en akıllı ve
rahmanilerine teslim etmek en doğru tercihtir.
KAPİTALİST AHLAK NEDİR?Tüm bedensel ve zihinsel; davranış, eylem ve tefekkürlerini para kazanmaya veya ekonomik çıkarlara dayalı icraa eden; fert toplum, devlet.. Vb yaratıkların ahlak
tipidir. Kapitalist (Karuniler/Karunizm/Sermaye Kuduzu)lerin amigdalasın da ve limbik sisteminde bu
mantık yatar.Kaz gelen yerden tavuk esirgemeyerek; halk ve toplumu direkt veya dolaylı tapılacak
veya yegane baş vurulacak ilahi makam olarak empoze edip icraata koydurtmayı başaran Karunizm
(kapitalizm) için aslında halk ve toplum besi yeri olarak değer bulur.Kapitalizm (Karunizm) için
yaşamak besi yerlerini (toplumu) kapitallerine dayalı yaşatmaktır Demirkuş 2007. Ör.kapitalislerin
ahlakı filmi izleyin
KUDUZ AHLAK-CİNNET AHLAK VEYA DOĞAL-VAHŞİ AHLAK NEDİR(Külhan Beyi Ahlakı)?Gayri
ahlaki ve gayri akli her türlü düşünsel ve bedensel;alışık tepki (refleks)ler, alışkanlıklar, eylemler,
tefekkürler ve davranışın/ların kudurmuşluğu-hayvanları taklit eylemidir. Güncel olarak;devletlerin
mahiyetindeki;fert, siyasetçi/ler, örgüt, kurum, kuruluş ve kitlelerin normal ahlaki fıtratlarını zorlayacak
şekilde(maymunları toplu avlayan şempanzeler den farkı, daha örgütlü sesli-kavgalı-gürültülü hak
arayışı oluşu)intranet; topluma, iktidarlarına / devletine ve birbirlerine karşı sokakta veya herhangi bir
ortamda kudurmuşluğu taklit ederecesine;özgürlük arayan, hak arayan.. Vb olarak doğal-uyumlu
özgünlüklerini birbirlerine antagonistik (birbirini yok edici) şekilde zihinsel-düşünsel ve bedensel
eylemlerle kullanmalarını/kullanılmalarını teşvik etmek/ettirmek ve bu konumdaki kitleleri sokaklarda
görmek kapitalistlerin özel zevkleri ve menüleri arasındaki ahlak hastalığıdır. Peygamber ahlakının tam
tersidir. İnsanların bir birini anlamsı veya arzularını ifade etmesi yontma taş devrinde bile bu kadar ilkel olmamıştır.Önemli olan kuduz ahlak taşlarını-piyonlarını, satranç tahtasına oturan
oyuncularını, seyircilerini, pirini/lerini çapulcu ilahını/larını anlamak ve çözmektir.Hayvanat bahçesi ve
doğadaki çığırtkan şempanze ahlakında bu benzerlikler vardır. Ör.ilkel insan
İT AHLAKI:Kendisine terbiyeli icabetleri ve itaatleri farz kendisinin başkalarına terbiye icabetleri ve
itaatlerini sünnet kabul eden zorbaların ahlakıdır.
Ör.Koyun ve sürü ahlakına sahip olanları kontrol edip hüküm etmeyi çok seven ahlak tipidir. İt
mahiyetindekine hükmeder çoban idare eder.
Günümüzde bazı internet itleri bilerek ve bilmeyerek; hava hatunlara tatlı elmayı yedirmek için
(yedirme tiryakiliği), özellikle devlet sektöründe bilgisayar üzerinde sohbetleriyle toplumsal ahlakı
pezevenkleştirirler.
Bu ahlak tipine sahip olanlar, en güzel ve akıllı insanın en peygamber ahlaklı insan olmasını sözde
kabullenseler bile, tüm gücünün hükmündeki insanların bilgi ve ahlak güzelliğine bakmak sızın kendi
dar kafalarına mutlak itaat edilmesinde ısrar eden cahillerdir. Alimine teslim olmayanları zalimine
teslimiyete mahkumdurlar.
İpucu, Öneri ve Çözüm;insan evladı;bedensel, fiziksel, çevresel ve zihinsel olarak; yaşanabilir (ifrat
94
ve tefritten uzak) Richter ölçeğine göre; donuyla nerelerde ne zaman dolaşması ve yaşaması
gerektiğinin ölçüsü hudutlarına çekilmesini alışık tepki (refleks) olarak bilmelidir. Yoksa sonuç kesin ve
nettir. Yaşanabilir edepli Richter ölçeği sınırları dışındaki ahlak ölçüsü cehaletinin sonuçları yaşanmış,
yaşıyoruz ve yaşayacağız. Doğada edepli ve itidalli yaşamanın doğaya konmuş bir yasa olduğunu
bir gün;internette, sahillerde ve çıplaklar kampında... vb;çıplak dolaşanlarında bedelini ödeyerek
kavrayacağından emin olabilirsiniz. Peygamber Ahlaklı (peygamber ahlaklı) insanlar yetiştirmek
yegane ilacımız gibi gözükmektedir.
KOYUN-SÜRÜ AHLAKI:cahil, çok yüzlü, korkak, bilinçli ve bilinçsiz yaratıkların, bazı hayvan
sürülerindeki kurallara benzer ahlak tipidir.İnan sistemlerinde "Beni koruyan yılan hep yaşasın
DEMİRKUŞ 2008" mantığı ve ahlakı. Ör.Menfaatleri, cehaleti, korkaklığı ve pısırıklığı gereği bazen it
ahlakına teslimiyeti kabul etmeyi isteyenlerin ahlak tipidir.Sürü ahlakını menfaatleri, cehaletleri ve
güçsüzlükleri gereği kabullenişleri karıştırmamak gerekir. Ör.bazı Afrika kavimleri güçsüzlükleri,
olanaksızlıkları ve cehaletleri gereği bu icabeti görürler. Aslında onlar doğaya daha az zarar veren
evren-doğa sistem zekasına ve doğaya tabii insanlardır.Filmleri izleyin;1, 2, 3
HERCAİ AHLAK;Her ahlaktan nasiplenmiş ahlak tipidir.Ör.normal insan ahlakı
GÜZEL AHLAK NEDİR (Peygamber Ahlakı) ?Kuduz ve Koyun ahlakın tam tersine, ruhun sınarsız
özgürlüğü içindeki akıl işletim sisteminin insan bedenine yansıyan eksiksiz ve kusursuz dost doğru
bedensel ve zihinsel;alışık tepki (refleks)ler, alışkanlıklar, eylemler, davranışlar, tefekkürler ve uyumlu
tepkilerden oluşan peygamber ahlakıdır.Ben peygamber ahlakı tamamlamak üzere
gönderildim(hadis).Ör. evrensel ve gelişmiş insan
SAMİMİ VE SADIK AHLAK NEDİR? Fert ve toplumun: liyakatli ve gerçek menfaatler için peygamber
ahlakı taklit edenlerin sergilediği ahlak tipidir.Ör.samimi alim ve zahitlerin ahlakı.
SAHTE VE SAKAT AHLAK NEDİR? Fert ve toplumun: liyakatsiz güdük veya şahsi menfaati/leri için
peygamber ahlakını taklit edenlerin sergilediği ahlak tipidir. Bu asrın ahlak hastalığıdır.Ör.bazı drama
insanlar, drama miskinler ve drama dilencilerde bu ahlak yaygındır.
CAN NEDİR? canlının/ların bedensel(fizyolojik)-zihinsel dirilik dengesi ve hayatın devamında keyifle
sorunsuz yaşadığını hissedişidir. Bu dengelerin bozulmasında canı acır ve kendisini rahatsız hisseder
yani hastalanır. Kısaca can;Tüm canlılardaki bedensel ve zihinsel dirilik dengesinin hayati faaliyetlerin
özüdür veya hayatıdır.
Hayat/Yaşam Nedir?Tüm yaratıklarda ( canlı ve cansız) yaşamak için mutlak enerjinin hal
değiştirerek sonlu olan ömür halıdır. Geri dönüşümsüz ilk kişilik halini/lerini(geçmişini) hatırlamayacak
şekilde hal değiştirmişse yok olmuş demektir. Kısaca; yaratığın/yaratıkların ömür boyu ya da hayatı
boyunca yaşadığı her şeyidir.
95
İRADE NEDİR?İnsanın nefsine kadir olabilme (gücü) sıfatıdır. Kısaca;Gücümüz, irademiz, tercihlerimiz ve eylemlerimizle baş edemediğimiz gayri akli ve gayri ahlaki her; davranış, tiryakilik, eylem, hayvan, fert, devlet, kurum kuruluş... Vb her şey; bu istenmeyen konum itibarıyla nefsimiz mesabesindedir.-Ola ki yanlış, doğal, vahşi ve/veya eksik;öğretim, öğrenim ve eğitim ürünü olan bu günkü çoğu
insanlarda ki; bu istenmedik alışkanlık, tiryakilik, davranış… Vb kontrol edebilen doğru/gerçekçi
öğretim, öğrenim ve eğitim sisteminin ürünlerine sahip insan kadar iradeli insan, tersi/leri kadar ise
eksik, cahil, vahşi, doğal ve hayvani insanız anlamı çıkar. Bu çıkarsayışı günlük, haftalık, aylık ve yıllık
yaşam döngülerinize güncelleyerek; siz ne kadar neyi/neleri kontrol ediyorsunuz, ne ve neler sizin
iradenizi kontrol ediyoru istişare ederek hakkınızda bazı iradi yargılara ve önlemlere/tedbirlere varınız.
Bu iradi yargılara ve önlemlere/tedbirlere varmadan önce; yalan, iftira, şer, domuz etini yiyiş,
şovenistlik, Siyonistlik, radikaller, milliyetçiler, yenilikçiler, cahiller, cahillik, hastalık, virüs, kötü
davranış… Vb istenmedik, davranış, yaratık, eylem, bilgi… Vb
A-Bu istenmedik ya da istenmedikler niye vardır?
B-Bu istenmedik ya da istenmediklerin mutlak gerekli olduğu yer/yerler neresi/nerelerdir?
C-Bu istenmedik ya da istenmedikler hiç olmazsa hayat döngüsünde ne/ler eksilir, ne/ler bozulur… Vb
ne/ler olur? Sorularının mutlaka doğru ve liyakatli yanıtlarını araştırın sonra istendik/çözümsel iradi
amaçlı; yargıya/lara, sonuca/lara varınız ve/veya öğretime, öğrenime, eğitime, ıslahata/lara, terbiyeye
ve önleme/lere baş vurunuz. İnsanlığın ve/veya bir kavmin; radikal milliyetçileri (kavimlerin parmak izi),
radikal Müslümanları (dinin farzlarının sigortası), radikal yenilikçiler (kavimin asra uyum ışıkları) ya da
her çeşit gerekli radikalleri rahmani alimler ve bilginlerce, her an asrın değişimlerine ve/veya
koşullarına uyumlu bilgilendirilip irşat edilmezse; milliyetçiler şovenizme, inananlar siyonizme,
yenilikçiler otistik ve liyakatsiz felsefi görüşlere ve/veya inançlara kapılıp dumura uğrarlar. Genellikle
alimsiz bir kavim ya da nefsine zülüm eden Müslüman kavimin/lerin rahmani alimleri ve bilginleri
menfaatleri gereği radikallerinin arkasına gizlenir ya da onlara teslim olursa bu sonuç ortaya çıkar. Bu
nedenle bunların hürriyetlerinden çok doğru adreste örgütlendirilip düşünsel olarak güncellenmeleri
daha doğrudur. Doğru adreste durmanın; 1.Kuralı: Kendisini doğru tanımaktır. 2.Kural: Çevreyi doğru
tanımaktır. 3.Kural: Peygamberi bir ahlakta doğru adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) haline
getiriştir. 4.Kural: Yaratıkları doğru ve dürüst anlamlandırmak için bilgili oluştur. 5.Kural: Öğrendiklerini
hayatına peygamberi ahlak çerçevesinde uygulayıştır. Sonuç; yaratıklar içinde hayırlı bir kişilik olmak.
Bunlardan bir tanesi bile olmazsa doğru adreste duramazsınız. Bir kavmin yenilikçilerini asimile eder
bitirirseniz, akabinde milliyetçilerini asimile edişe başlarsanız bu tam mümkün değildir çünkü o kavmin
değişmeyen/değişmez parmak izidirler (kavmin özgün kişilik genlerini taşırlar). Ancak yok etmeniz
gerekir. Bu seferde evrimsel seçilimde en güçlü savaşkan Nemruti, Cengizhani, Fravuni, Çini, Hitleri…
Vb insan ahlakının acımaz kara delikleri ve kavmin asimile edildiğini sandığınız yenilikçileri de ters
teperek karşınıza çıkar ki kayıp edişi hak etmiş olursunuz. Her kavmin özgün radikallerinin gerekliliğini
doğru adreslerde ve doğru kişilikler de yaşatmak elzemdir. Cahillerin, kafirlerin… Vb karakterlerin yok
olduğunu düşünün sonuç sosyal döngünün çöktüğünü görürsünüz. Kısaca doğal döngüdeki
özgünlüklerin gerekliliği kadar toplumsal, zihinsel, düşünsel ... Vb döngülerdeki özgünlükler
gereklidirler. Önemli olan toplumsal yönetim, ahlak ve her türlü ilişkinin kilit ve yönlendirici noktalarında
96
peygamber ahlaklı +bilgili +liyakatli kişiliklerin sürekli bulunuşunu sağlayıştır. Ör;sigara içmek, aşırı
lezzetli yemek, içmek veya içkinin lezzetine doyumsuzluk yani bırakamamak (zayıf irade) da
bedenimiz nefsimizdir. Mantık ve irademizin; aşkın, sevilmenin, pohpohlanmanın, kumarın, aşırı
adrenalinin, lezzetli yemeğe doyumsuzluğuna (şişmanlık-aşırı kilo) tiryakiliğine... vb karşı aciz düşmesi
nefsimizdendir. Küresel ısınma sorununa karşı önlem ve çözümlere katılmayanların bu süreçteki kişilik
konumları nefsimiz mesabesindedir. İrademiz, yeteneklerimiz ve gücümüzle kesinlikle
başaramadığımız veya başarmayacağımızdan emin olduğumuz olayların, süreçlerin, sorunların ve
problemlerin çözümü konusunda;İbadetlerimizi olanaklarımız ve fıtratımız (yapımız) ölçüsünde
kusursuz icra eder, samimiyetle hayatımıza uygular, peygamber teslimiyeti ile kişilik ve irademizin IP
numarasını geri istememek ya da Allah CC terk etmemek koşulu ile Allah CC.’HUNA teslim oluruz
(Allah CC ipine sarılın, dinden çıkılmaz çıkanlar mürtet olur ayet var) ya da kişiliğimizin tüm boyutlarını
teslim ederiz ve Rabbimizden dileklerimiz için yardım istemek üzere dua ederiz. Sonuçta; doğru-yararlı
tepkiler, davranışlar, çözüme yönelik denklemlerin, konumların kombinezonları ortaya çıkınca veya
çözülünce de, duamız kabul oldu deriz. Nefsini tanıyan rabbini tanır (ayet/hadis!).İnsandaki bu kişiliğin
konumu ve etkisi ayrıcalık gösterir.İnsanın genetik yapısı-yatkınlığı ve çevrenin; nefsi kişiliğinin (sanal-
zeka-bedensel kişilik) gelişimine etkisi, çok büyüktür.
Sanal ve nesnel nefsimizin hüneri doğal, yabani, gayri insani veya vahşi oluşudur. Yani doğaya
meyilli ve samimiyetsizliktir. Zeka işletim sistemi ile çevreye icabet eder.
KİŞİLİK KİMDİR?Bir ben var ki bende benden içeru (Hz.Yunus EMRE);uyanıkken hisseden, uyurken
rüya gören. Bedensel ve zihinsel araçların; gücünü, yeteklerini bilen ve bilincinde olan.Her şeyi
değerlendirirken;iradesini tarafsız kullanarak tercihleri tasdik edip icrasına karar veren:sorumlu:sanal
gerçek; öz, ene, kişilik veya benliktir.
Normal İnsanın Kişilik Boyutları ve Kişilik Enerji Halleri :Normal bir insanda, doğadaki bilinen 7
boyuta ilave olarak, minimum 5 boyutu daha var;
A-Sanal/Düşünsel(Zihinsel-Sanal - Düşünsel Hayvani) Şeytani Nefsi Kişilik Boyutu ;(Nefsi
Sanal/Düşünsel/Zihinsel Bedenimiz-Cinler Alemi İle İlgili Kişiliğimizdir):Zeka işletim sistemi ile çalışıp,
doğayı asimile eden ve çıkarsamalar yapan nefisin;doğaya meyilli yayılan-yayılmış doğal sanal enerji
boyutudur.Bu kişilik, doğaya ve madde alemine meyilli olup;hayvanlara ve tüm doğadaki nefsi
yaratıklarla empati (halden/halini anlama, halini yaşama)duyan, özdeşleşen ve kenetlenen zihinsel-
sanal nefsani enerji boyutundaki özgün kişiliğidir. Kısaca insanın;ısı veya ateş halindeki enerji
boyutunun sanal-zihinsel kişiliğidir.Sanal ya da Cinler Alemi Boyutundaki Kişiliğimizdir.
B-Nesnel (Bedensel Hayvani) Nefsi Kişilik Boyutu:Beyindeki organik tabanlı işletim sistemi ile
madde tabanlı çalışan, vücudumuzdur.1, 2, 3, 4.İnsanın Toprak-Madde Boyutudur. Doğaya-
Hayvanlara -Nefse bağımlı ve eğilimlidir.Yemeye içmeye, meyilli; canımızı, ruhumuzu... vb nesnel ve
sanal araçlarımızı taşıyan bedensel kökenli Materyalist-Ateist Nesnel Kişiliğimizdir.
97
C-Zeki ve Yeteneği Kişilik Boyutu (Sanal ve Bedensel Nefsi doğal kişiliklerimizin doğal işletim
sistemi merkezli kişiliğimizdir);Zeka işletim sistemine ve yapısal-düşünsel becerilerimize dayalı
kişiliğimizdir. Bu günkü ÖSY sınavında muhatap olunan kişiliktir ve hayvanidir.
D-Ruhsal Kişilik Boyutu : Meleği doğa ötesine ve akli kurallara meyilli; meleği-saf-abdal kişilik
boyutudur. Ruhban Kişiliğimizdir. Ruh, kişilik olarak Allah CC bizdeki en değerli emaneti ve elçisidir.
İbadetlerimizle aklımızı kullanarak ruhsal kişiliğimizin külliyatındaki hakikatlere ve gerçekler arif oluruz.
E-Akli Kişilik Boyutu:bedensel ve zihinsel;gerçek araçlarını, sanal araçlarını, yeteneklerini, nefsi-
ruhsal kişiliklerini, zekalarını kullanarak namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya
şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar
karıştırılmamalıdır) ve dürüst karar veren, ruha, doğaya ve hayvani-meleği doğa ötesine, dengeli-
meyilli Akıllı Kişiliğimizdir.
F-Vicdani Kişilik Boyutu: Akıllı yaratıkların herhangi bir şey hakkında; akıl, zeka, nefis, kişilik, ortam,
bilgi dağarcığı… vb tüm olanaklardan süzülmüş, arınmış ya da arındırılmış (filtrelenilmiş) sonuçların
arasında verilecek en Rahmani/meleği kalp ibresi kararını tercih eden kişiliktir.
Vicdan; Allah CC tarafından tüm akıllı yaratıklara verilmiş, meleği bir kalp ibresidir. Akılsız yaratıklarda
ya yok ya da güdüktür.
-Sorumlu gerçek kişiliğe; vicdanın sesini dinlemediğinin bilincinde olduğu ve vicdanının sesini
bildirerek ihlal ettiği kayda geçer. Akıllı kişi bunun bilincindedir.
-Ömür boyu verdiği; doğru-yanlış, günah-sevap ya da nötr-geçişken… vb kararlarda bu meleği kalp
ibresi kararına bilerek uymayan kişinin hanesine kalp ve bilincine bu yanlışlarının kayıt edildiğinden ya
da yazıldığına dair şuana kadar hiçbir akıllı yaratık ciddi olarak yazılı ve sözlü itiraz etmemiştir. İtiraz
eden olgun insanlarında aklından??, nefsinden, zekasından, kastiliklerinden, anormalliklerinden ya da
deliliğinde şüphe edile bilir ya da şüphelenmek farzdır.
Özel Not;Kuran-ı Kerim;yaratıkların, olayların, süreçlerin, olguların....ve İnsanın değişik enerji hallerine
ve boyutlarına hitap ettiği için bazen kitabın bazı ayetlerini anlamakta sıkıntı çekilir. 18000 alemin
enerji haline hitaben yazıldığı rivayet edilir. Kıtab-ı Kerim'i doğru anlamak için insanın sanal ve tüm
enerji - kişilik boyutlarını iyi bilmesi, yaratıklara-olgulara... vb süreçlere doğru empati duyması-
yaşaması gerekir.
G-Gerçek Kişilik(Özgün ve Sorumlu);Bir ben var ki bende benden içeru;rüya gören, bilincinin
farkında olan, tüm kişilik boyutlarını; iradesi dahilinde kullanarak; aldığı sonuçlara göre, yaptığı
tercihlerden, sorumlu özümüz, enemiz, kendimiz veya Gerçek Kişiliğimizdir. Ola ki Kainatta her
yaratık; yaratık çözmecesinin bir parçası, insan olarak tercihlerinizle siz olmasanız sistemde/kainatta
ne eksiliyor ve ne artıyorsa ola ki sizin değeriniz o dur. Demirkuş 2011
-Gerçekleri sadece madde kökenli kabul eden kişilikler (edenler) materyalistlerdir. Gerçekleri sadece
ruh kökenli kabul eden kişilikler (edenler) ruhbanlardır. Gerçekleri sadece doğa tabanlı kökenli kabul
98
eden kişilikler (edenler) bilim insanlarıdır. Gerçekleri sadece ateş kökenli kabul eden kişilikler (edenler)
Zerdüştlerdir. Gerçekleri sadece güneş kökenli kabul eden kişilikler (edenler) Yezidilerdir.Gerçekleri
sadece hiçbir şey kökenli kabul eden kişilikler (edenler) ateistlerdir… Vb çoğu doğa kökenli id, idol
ve/veya putlardır. O zaman; öğretim, öğrenim ve eğitimle gerçek düşünce sistemimizi hangi gerçeklere
yaqpılandıracağız ya da oluşturcağız. Ola ki şu sorular sorulabilir; tüm yaratıklar, yaşadığımız kainatlar
ve her şey; Kim? ve/veya Nere Kökenlidir? Sorularının yanıtı gerçeklerin adresine bizi yaklaştırır.
İslamiyet’te ve Allah CC gönderdiği tüm kitaplarda; her şey Allah CC nurundan yaratılmış ve sonra her
şey ona Allah CC yönelecektir. Yani tüm yaratıkların gerçekleri göreceli (izafi) ve geçici gerçeklerdir.
Ancak Allah CC istedikleri ebedi gerçek olacaklardır ve hayat bulacaklardır.
-Bir insan iradesi ve olanakları ölçüsünde; Ruhu ve aklı ile meleği, zekası ve nefsi ile hayvani, vicdani
ve tüm kişilikleriyle Rahmani karar verir. İradesi çerçevesinde sadece nefsi, ceddi, hayvani… Vb şahsi
menfaatleri ve arzuları için verdiği karalar şeytanidir.
Tüm insanlığı bir beden kabul et, bazılarının kişilikleri, beyinde (vahşi/doğal insani kişilik), bazılarınınki
kalpte (peygamberi insan kişiliği), bazılarınınki cinsellikte-şehvette (hayat insanları kişiliği), bazıların ki
hercai, bazılarınınki ruhu ile bütünleşmiştir (ruhban) … Vb tüm insanların kişilikleri toplamı ve dağılımı
bir insan bedenini oluşturup adı da insan kişiliği bedenidir.
İnsan;
-Ruhu ve Aklı itibarıyla meleği olduğu için güzeldir.
-Nefsi ve zekası itibarıyla hayvani olduğu için cahil, nankör ve zulümkardır.
-Tercihleri itibarıyla kendini yani gerçek kişiliğini tarif edendir. Demirkuş 2011
Güdük insanlarda; kişilik bir veya iki boyut tarafından asimile olmuştur. Örneğin ruhbanlarda kişilik;
ruhsal boyut tarafından asimile olmuş ve diğer kişilik boyutlarının kararları güdüktür. Ör:
Materyalistlerde beden boyutu kişiliği kafesine aldığı için diğer kişilik boyutları güdük kalmıştır. Filmi izleyin
H-Diğer Kişilik Boyutlarımız Kişilik İçin Okuma Parçası;1-Nefsi merkezli kişilik hayvani, hissi ve duygusal kişilik.
2-Ruhsal merkezli kişilik ruhban,
3-Bedensel merkezi kişilik ateist ya da maddeci.
4-Zeka merkezli kişilik şeytani
5-İstişare merkezli (ruh-akıl, nefis-zeka ve beden-beyi istişareli)
İpucu;1-Nesnel bedenimizdeki benliğimizin yönetimi, iktidarı ve fizyolojik işletim sistemi beyinin iki yarım
küreyi ve kontrol ettiği çapraz simetrili organ ve duyular birbirini tamamlayıcı mükemmel dengeye ve
amaca hizmet erer
2-Meleği bedenimiz ruhumuz ve akıl işletim sistemi
3-Şeytani-hayvani sanal bedenimiz ve zeka işletim sistemi
4-İnsani bedenimiz(Nesnel+Meleği+Şeytani-hayvani bedenimiz) beyin-akıl-zeka istişarelere dayalı
99
üretilen tercihleri seçen ve uygulayan dinamik insani işletim sistemi (ruh-akıl öncelikli istişare
peygamber ahlaklı insani kişilikler, zeka öncelikli istişareler sonuçlu tercihler şeytani-hayvani kişilikler
BİLİM AJANI KİMDİR?Hukukî veya gayri hukuki;bilerek veya bilmeyerek başkasının/larının (fert,
toplum/lar, millet/ler, devlet/ler, kurum/lar… Vb) menfaat farzlarının önceliği için bilgi-veri-materyal
toplayan, üreten, derleyen, yayınlayan… Vb yapan kişiye denir.Ör.Bilerek ya da bilmeyerek; olanakları
uygun olduğu halde ülkesinin, toplumunun acil menfaatleri için değil de; başka ülkelerin menfaatlerine öncelikli bilgi-bilimsel eylem, bilimsel fikir... vb. üretenler.0, 1, 2, 3, 4, 5, 6 İpucu;en iyi bilim ajanı; ajan olduğunu bilmeyen cahil bilim ajanıdır. Belki de:bu mantık, bazı cahil inanç sahipleri ve cahil milliyetçiler içinde geçerlidir.
Halklara ve bilim bilginlerimize (bilim insanlarımıza) bebek kuntakinte karıncaları muamelesi
(burs,proje ve kredilerle, yuvasında köleleştirmek) yapılmış. Filmi izleyin
Özel Not;Ne acıdır ki, bazı az teknolojik ülkelerde; akademik kariyer amaçlı ve bilimsel etik kuralları
gereği:bilim bilgini (bilim insanı?!) adaylarını ve bilim bilginlerini (bilim insanlarını);ülkelerinin tüyü
bitmemişlerin parasıyla yurt dışı ve yurt içinde bilim yapıyor yaptırılıyor diye; ilkel(primitif) kavimlerin
menfaat sünnetlerine-farzlarına uyarak/uydurularak, bilmeden bilim ajanlığı yaptırıldıklarının veya
yaptıklarının farkında bile değiller.
Kısaca ülkemiz koşullarında SCI amaçlı üretilen makalelerin balının belki de %90’nı gelişmiş
teknoloji ülkelerince kullanılır. Ülkemize de yayını yapan öğretim elamanın akademik kariyeri ve maaşı
artar. Hatta bu bal üretimini teşvik için TÜBİTAK’ÇA ekstra teşvik parası verilir. Keşke ülkemiz
koşullarına bilgisini makalelerle uygulamaya bal eyleyenlere de SCI makaleleri kadar, teşvik paraları,
kariyeri ve maaşına artı değer verilse.
Belki de; Dünya sıcak savaşlarında(20.Yüz yılın sıcak ve soğuk cehalet savaşlarıyla
ilişkilendirmeye çalışın); Amerika’ya sığınan bilim bilginleri (bilim insanları?!); merkezden(ABD'den)
çevre doğru öncelik prensibine göre bilimsel hizmet üretme geleneği ile ABD’yi dünya’ya hakim
kılarken, nedense ülkemize sığınan bilim bilginleri (bilim insanları?!);bilimsel hizmeti ve üretimi
çevreden (batıdan, uzakdoğudan... vb) ülkemize doğru öncelik prensibine göre bilim üretmeyi yapmayı
bize miras ve gelenek olarak bıraktılar veya bu işletim sistemini bilim bilginlerimize (bilim
insanlarımıza) yüklediler! Belki de ülkemiz muhafazakar insanlarının bilime soğuk bakışı buna ilave
edilince;öncelikle batının bilim ve teknoloji alt-üst-orta yapısına hizmet edecek şekilde bilim üretiliyor,
yapılıyor ve yaptırılıyor. Bu hizmetin yan ürünü olan yayınlarla da bilim bilginlerimiz (bilim insanlarımız)
akademik kariyer elde ediliyor.1
Çözüm;belki de ülkemizde batı stili bilimin temelini atan batılı bilim bilginleri (bilim insanları?!) doğal
olarak halktan ve Anadolu sanayi çevrelerine yabancı idiler. Ancak üniversitelerimiz kendini batı
standartlarına ulaşmak için güncellediği kadarda halkımızı kendilerinden yaralandırmanın standart bir
yolunu bulmak veya başarmak zorundadır. Yani bildiklerinden yararlanan öğrencilerinden ve
kendilerinden halkını yararlandırmanın yolunu başarmak üniversitelerimizin belki de boynunun borcu,
onuru ve vicdani meselesidir.0, 1, 2, 3, 4, 5, 6
CAHİL DAHİ AJAN KİMDİR;.Hukukî veya gayri hukuki;bilerek veya bilmeyerek başkasının/larının
100
(fert, toplum/lar, millet/ler, devlet/ler, kurum/lar… Vb) menfaat farzlarının önceliği için gayri insani veya
zamansız bilgi-veri-materyal toplayan, üreten, derleyen, yayınlayan… Vb yapan kişiye denir.Ör.Bilerek
ya da bilmeyerek;bedensel ve zihinsel potansiyelini;olanakları uygun olduğu halde insanlığın acil
menfaatleri için değil de;belli bir azınlığın veya ülkelerin menfaatlerine öncelikli veya zamansız bilgi-
bilimsel eylem, bilimsel fikir... vb. üretenler.0, 1, 2, 3, 4 İpucu;en iyi dahi ajan; ajan olduğunu bilmeyen cahil dahi ajanıdır.Halklara ve bilim bilginlerimize (bilim insanlarımıza) bebek kuntakinte karıncaları muamelesini
yapmak(burs,proje ve kredilerle, yuvasında köleleştirmek) Filmi izleyin
BİLİM BİLGİNİ KİMDİR?Formal olarak belli bir bilim alanında yeterince öğretim, öğrenim eğitim alan
ve bazı değer yargılarıyla bilimi ve doğa ötesini aşan kariyer sahibi olarak bilimle uğraşan insanlara
denir.
BİLİM ADAMI KİMDİR?Formal olarak belli bir bilim alanında yeterince öğretim, öğrenim eğitim alan ve
tüm değer yargılarıyla bilimi aşamayan kariyer sahibi olarak bilimle uğraşan erkeklere denir.
BİLİM BAYANI KİMDİR?Formal olarak belli bir bilim alanında yeterince öğretim, öğrenim eğitim alan
ve tüm değer yargılarıyla bilimi aşamayan kariyer sahibi olarak bilimle uğraşan bayanlara denir.
BİLİM İNSANI KİMDİR?Formal olarak belli bir bilim alanında yeterince öğretim, öğrenim eğitim alan
ve tüm değer yargılarıyla bilimi aşamayan kariyer sahibi olarak bilimle uğraşan kişilere denir.
BİLİM İŞÇİSİ KİMDİR?Hukukî veya gayri hukuki;bilerek veya bilmeyerek bedenen ve eylem olarak
bilime hizmet veren kişidir.
BİLİM DEDEKTİFİ KİMDİR? Başkasının/ların adına hukuki kurallara göre menfaat karşılığı rutin;bilgi-
veri-materyal toplayan, üreten, derleyen, yayınlayan… Vb yapan kişiye denir.örneğin;sıcak volkanik
krater ağızlarında kurum ve bilim bilginleri (bilim insanları?!) adına materyal-bilgi toplayan kişiler bilim
dedektifleridir.
Bilinç;Fert, aile, toplum, kavim... vb insani birimlerin; kendisiyle, yaşantısıyla, çevresiyle, ötekilerle bir
bütün olarak içinde yaşadığı çevreye, ortamlara, dünyaya, kainata, düşünsel havuzlara... Vb hepsine
ve her şeye ilişkin sahip olduğu ve hayata bilerek uygulayabildiği tüm bilgilerin dinamik farkındalığını-
farkındalıklarını ifade eder.
MANTIK NEDİR?Zihinde, akla –zekaya-deneyimlere dayalı kazanılmış ve kabullenilmiş kişi ve
topluma özgü neden -sonuç ilişkilendirmenin düşünsel kurallar bütünüdür.
MUHAKEME NEDİR? Fert veya Toplumun; yaratık/ları, olayı/ları... vb şeyleri karşılaştırmaları veya
herhangi bir şeyi, usa, özgün mantığına dayalı olarak zihinde neticelendirme yeteneği-yorumlama
101
gücüdür.
FİKİR NEDİR? Bir konudaki, düşüncelerin; özet muhasebe ve muhakeme ürünüdür veya bir
konudaki, düşüncelerin yoğunlaşıp disipline edildiği özet bilgilerdir.
DÜŞÜNCE NEDİR? Zihinde; bir konuyla ilgili bilgileri ilişkilendirerek, senaryo üretmek ve bilgileri
düzenleme -muhasebe etmeyi ifade eden genel bir kavramdır.
Düşünce Yanılgısı Nedir? Bir düşüncenin tanımın sınırları ve özgünlüklerinin ait olduğu ya da
örtüştüğü karşılığındaki şeyle ve/veya şeylerle (fikirlerle/uygulamalarla) insan bilinciyle liyakatli
örtüşümemesi ve/veya gerçekleşmemesi düşünce yanılgısını ifade eder. Herhangi bir şeyi yanlış ve
eksik düşünmektir ya da doğru düşünememektir. Öğretim, öğrenim ve eğitimde; bir kavramın ve/veya
bilginin zihindeki karşılığı; fert ve/veya toplumun hayat döngüsünde (dinamik hayatında) hayata
güncellenerek uygulanabilir konumda değilse kavram, düşünce yanılgısı ve eksikliğine neden olabilir.
Demirkuş 2011
DÜŞÜNCE SİSTEMİ NEDİR?Bir insanın, toplumun, halkın, tarikatın... vb benimsediği ve
uyguladığı;yaşam stili ve tercihlerinin toplamı (yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ...
Vb değer yargıları, kimlik(id) ve tapındık-taptıklarıyla (putları-idolleri) bütünleşik onun "düşünce sistemin"i oluşturur. Kısaca insanın; kabullendiği itaat ettiği, benimsediği ve ahlakına direkt tesir eden
düşünce sistemi onun dini sistemi gibidir.
Bir bilgisayar için işletim sistemi ne ise, her insan içinde düşünce sistemi o demektir. Evrensel
her insanın;mutlaka tüm asırlara ait düşünce sistemlerine uyumlu ve her şeye doğru empati
duyurtan/duydurtan düşünce ve yaşama sistemine (işletim sistemine) gereksinimi vardır. Dinsiz insan
olamaz mutlaka her insanın bir düşünce sistemi ya da dini var. Bu düşünce sisteminin adı henüz
konmamış veya ateist, materyalist, humanist… Vb dine özdeş bir sistemdir. Bu açıdan insanları;dinci veya dindar... vb kavramlarla nitelemek cahil bölücülüktür.
DÜŞÜNCENİN KIBLESİ:Bir insanın, kurumun, kuruluş veya herhangi bir yaratığın;kimlik (id), tapındık-
taptık(put) (idol), yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargıları… Vb ait
gereksinimlerine, zorunluluklarına ve tercihlerine dayalı toplam düşüncesinin bileşkesini ifade eder.
DÜŞÜNCE EKSİKLİĞİ NEDİR?Herhangi bir şeyi eksik düşünmektir ya da tam doğru
düşünememektir.
EĞİTİMDE AÇIK YANILGI;fert toplum eğitiminde, bilerek bilmeden, herhangi bir konuda açık(fark
edilir); fikir, mantık, muhakeme, düşünce, kavram… Vb yanılgılardır.
EĞİTİMDE GİZLİ YANILGI;fert toplum eğitiminde, bilerek bilmeden, herhangi bir konuda gizli; fikir,
mantık, muhakeme, düşünce, fikir, kavram… Vb yanılgılardır.
102
GİZLİ YANILGI;farkına varmadan veya kasti herhangi bir konuda fikir, mantık, muhakeme, düşünce,
kavram… Vb yanılgısına düşmektir. Son derece tehlikeli bir yanılgı tipidir toplum ve fertleri gizli
kemiren bilinmez-fark edilmeyen bilinçaltını yanıltan eğitim hastalığıdır.
MANTIK YANILGISI NEDİR?Yanlış veya eksik mantık kurgusudur.
MUHAKEME YANILGISI NEDİR? Yanlış veya eksik muhakeme yürütme şeklidir.
FİKİR YANILGISI NEDİR?Eksik veya yanlış edinilen fikri hayata uygulamadır.
METRİKS NEDİR (Farkındalığın Tüm Ortamı veya Her Yeri) ?Herhangi bir şeyin
kefeni-aşılmaz/aşılmamış hudutlar içindeki her şeydir-her yeri ve ortamıdır. Örneğin düşünce
metriksi;düşünülen hudutlarının kefeni içindeki çok şey veya ortamıdır.
ÖZGÜNLÜK NEDİR?Benzer; yaratık,olay,olgu ve bilgilerin tanımı için;belirleyici-özgün(ayirıcı)
özellikleri ilişkilendirilerek tüme varım (sentez) ve tümdengelim süreci(analizle) ile ulaşılan kavram
(lar) dır. Ör;Genel olarak her yaratık kendine özgüdür, hiçbir şey ötekisi olamaz. X=X değildir. X
yaklaşık X'e eşittir.İzafiyet hala bize X=X'i yutturuyor. Eksik izafiyetin hizmet matematiğidir .Hala biz;
matematiğin her şeyine kanunlardan çok güveniyoruz (matematiğin bu açıdan revize edilmesi gerekir
gibi gözüküyor). Ör;sonsuzun sınırlı oluşu konusu. Çok boyutlu-çok yönlü ....özgünlüklere uyumlu
kuralları benimseyen matematik kurallarının geliştirilmesine gereksinim vardır. Bu gün matematiğimiz
gezegen-galaksi matematiğidir. Uzay ve geleceğin matematiği değildir.Sabitelerin, yokluk, karanlık ve
değişmeyen enerji hallerinin iyi bilinmemesi önemli olaylardır.
LİYAKAT NEDİR? Yakışırlık, herhangi bir şeye en doğru ve kusursuza yakın uyumlu yakışan-ehil şey.
Kısaca liyakat, iki şeyden biri anahtar ise diğeri onun kilididir. Farklı şeyler arasındaki tamamlayıcılığı-
yakışırlığı ifade eder.Liyakatin uygulaması için tıklayın!!
Liyakat nedir? Sevgi, adalet ve merhametin liyakati akıl sahibi yaratıklara haktır. Hayvanlar ve doğa
için merhamet ve adalet yeterlidir. Bu gün sevgi liyakatini hayvanlarla paylaşan kültür gelecekte
sevgilerini robotlarıyla paylaşırlar. Yabani hayvanlar için yaşamak zorunlu savaşmaktır. İnsan İçin
Yaşamak; Geleceğe Liyakatli Değişmektir (Uyum Sağlamaktır) Demirkuş 2007.Hak ediş insan için
önem taşımalıdır.İfrat, tefrit (aşırıcılığın) ve hazırın insanın düşmanı olduğu somutlaştırılmalıdır. Ebedi
barış, gücü insanın fıtratını aştığı için bu safsatadan vazgeçilmeli. İnsanın iddiası ve amacı, sanal
dünyası ile fiziki dünyasındaki gerçekleri: somut ilişkilendirip güncelleştirerek; doğa-hayvani-meleği
doğa ötesine akıllı-sağduyulu, itidalli fıtratına uyumlu bir orta yol izlemesi ve akıllı-zeki fert ve
toplumlar yetiştirmesidir. Bunun yolu;insanların fıtratına uygun (liyakatine) tercihlere dayalı yönetim,
eğitim ve olanaklarla teşvik edilmesinden geçer. Kısaca insanların fıtratına saygılı ve verimli tercihlerini
yapabilecek olanakları sunmaktan geçer.
DEMOKRASİ, SİYASET, HUKUK VE POLİTİKA ARASINDAKİ İLİŞKİ; Ola ki-Belki de Allah CC vahşi
103
yaradılış kanunlarının insanda tecellisi sonucu olarak demokrasiler; doğal olarak ortaya çıktıkları ya da
tecelli ettiği ülkelerde vahşi çoğunluğun–baskınlığın hükmündeki azınlıkları abluka yönetimi altına
alışın insan mantığında kabul gören tecellisidir ve İslami-insani terbiye ve ıslah edilişe gereksinimi
vardır. Demirkuş 2011
-Parti(azınlık) demokrasisi;fertlerin; bilinç, peygamber ahlakı ve kültür seviyeleri dikkate alınmaksızın
(sürü mantığı):çoğunluğun oyuna dayalı rejim şeklidir (yanlışta olsa çoğunluğun dediği doğrudur
cehaleti). Liyakati çoğunluk belirler mantığı. Parti siyaseti, parti(azınlık) demokrasisinde, hukuk
kurallarıyla çalışan-çalıştırılan işletim sistemidir. Siyaset başkaların, şerrinden, zulmünden,
fitnesinden… Vb emin olmak için diyet hallerinde kullanılması gereken bir araç olmalıdır. Siyasetle
başkalarını liyakatsiz, yersiz, haksız… vb kandırmak ve iknaa ederek kullanılması suç ve günah
olmalıdır. Hayvani Demokrasi seçimlerinde hala bu suç işlenmektedir. Hukuk;parti(azınlık) demokrasisi
ve parti siyasetinin kurallar bütünüdür.Politika, bir veya birden fazla konu hakkında izlenen siyaset
süreci ve olgusudur.0, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11.
Medya Nedir ve Kimdir? Toplumsal İletişimde Medyanın Yeri ve Önemi; Aslında medya
ortamında geliştirilen; gazete, haber, film… Vb her medyatik şey “Öğretim Teknolojiler Ve Materyal
Geliştir” dersiyle örtüşen üretimler olarak kabul edilebilir.Toplumsal İletişim açısından toplumun bütün
duyularını temsil eden ve toplumu bilgilendiren kitle ve araçlarıdır. İçerden ve dışarıdan duyularla veya
herhangi bir şekilde aldığı bilgileri; fert, toplum… Vb beynine (beyinlerine), zihnine ve düşünsel
havuzuna olduğu gibi yansıtan dürüst iletişim mekanizmasıdır.Örneğin;muhabirler, gazeteler,
televizyon kanalları... Vb medya ile ilgili araç ve kişiliklerdir.
-Bir insan bedenini düşünün, sekiz (beş nesnel duyu + sezgi, his, düşünsel... Vb zihinsel duyular) duyu
ile, hislerle, uykuda ve rüya ile, düşünerek veya herhangi bir şekilde aldığı bilgileri olduğundan farklı
iletirse beyni yanıltır.
-Hemen her türlü; pisliği, bölücülüğü, edepsizliği ve liyakatsizliği özgür habercilik diye toplumun
televizyon-gazete menüsüne servis eden liyakatsiz medya düşünün. Herkesin her şeyi bilmesi amaçlı
değil de, her ferdin topluma ve tüm yaratıkları yararlı ve hayırlı olacak kadar bilgilendirilişi ve
peygamberi ahlak sahibi oluşu kadar öğretimi, öğrenimi ve eğitimini veriş daha uygundur. Örneğin cani
karakterli kişiliklerin bazı mesleklerde olmaması ve bazı şeyleri mutlaka bilmemesi gerektiği
çıkarsayışından hareketle her kese her bilgi ve fırsat verilmemelidir. Fırsat eşitliğinden çok liyakatli
fırsat verilişi üzerinden duruluş önemlidir. Bu sonuç insanlığın kabullenişinde zorunlu ve acı bir
gerçektir. Hatta medya haberleri ve bilgileri de bu mantığın süzgecinden geçirilerek ortak payda
merceğinden verilişi önemlidir.
-Alınan yanlış ve eksik bilgilere bağlı olarak yanlış karar ve sonuçlara varılır.
-Toplumsal bazda medya camiasının görevinin adil ve dürüst olmasının değeri, bilimsel çalışmalardan
daha önemli olduğu kendiliğinden idrak edilir.
-Toplumsal güvenceleri sağlanıp, belli peygamber ahlakı, paylaşım, özveri, adil ve cesaret seviyesi
bilinci ve alışık tepki (refleks)lerine sahip kişiliklerden seçilmesine özen gösterilmelidir.
-Acil yayınlar dışında her medya yayınının mutlaka ehlince bilimsel makalelerden daha ciddi
incelendikten sonra yayına koyulmalıdır(medya otokontrol).
104
-Giyim ve kuşamlarıyla veya hayat döngüleriyle topluma örnek olma sorumluluğu ve bilincinde
olmalılar. Resmi, başkalarını tahrik-kışkırtıcı, erotik, çekici, akli, düşündürücü, ilgi çekici, modern,
klasik… Vb giyim, tepki, davranış… Vb ne zaman, nerede ve hangi koşullarda hayata uygulanışın
gerekliliği mutlaka “Öğretim Öğrenim ve Eğitimde İnsan” konulu derste gerekçeleriyle verilmelidir.
-Otokontrolü aşarak yanlış, eksik, yanıltıcı ve taraflı.. Vb yayın yapanlara (toplumsal-toplumsal
münafıklık-çok yüzlülük suçundan) yargının hükümleri açık ve net belirlenmeli ve toplumsal yüz
kızartıcı suç sayılmalıdır.
-Gerekirse oy hakkından ve medya mensubu olmaktan, İnsan vekili olmaktan men edilip topluma
uzun süre deklere edilmeli.Kurumlara giriş sınavlarına da, koşullarında, evlik cüzdanını…. Vb alanlar
da kişinin özgün tercihine dayalı alanları belirleyerek ya da sınırlarını tanımlayarak gizli izlenmeye,
dinlenmeye müsaadesi vermesi ve gizli çekilen bilgelere dayalı yargılanmayı kabul edip etmeyeceği
olgun insan olarak sınırlarını devlete ve çalıştığı kuruma bildirmelidir. Bu tercihlerin kamuya açık
olması oranı o kişinin hakkında puanlama olarak dikkate alınmalıdır.
-Terbiye;Bir insanın, ferdin toplumun ya da kavmin: istenmedik; değer yargılarını, alışık tepkilerini,
tiryakiliklerini, alışkanlıklarını, eksiklerini, irade zafiyetlerini… Vb tedavi ya da güçlendirmek için yaşam
döngüsüne uyguladıkları disiplinler ve farzlarla ilgili her şeye terbiye denir. İnsan bedeninde ve
zihninde peygamber ahlakı ve hasleti alışkanlık değerlerini alışık tepki (refleks) olarak ortaya
çıkarmak üzere;edepli-insani-İslami ölçüler çerçevesinde uygulanan peygamberi disiplinler ve yapılan
her şeydir. Allah CC terbiye ettiği alimler ve peygamberlerin ahlakı ve terbiyesi ölçü alındığında;toplum
dikkatle analiz edildiği zaman ; insanların çoğu yanlış, eksik, vahşi …Vb öğretim, öğrenim ve eğitim
zayiatı olduğu fark edebilirsisiniz.
Ör;İslamiyet’te;günlük farzlar (namaz, abdest), yıllık farzlar;hac, zekat, 30 günlük oruçları dışında;
Fıtratı oranın da (bünyenin kaldırabileceği kadar) haftalık, aylık ve 3 ayların sünnet oruçlarını tutmak...
vb.
İslamiyet’in dışındaki;keşişlerin, uzak doğu ve Hint fakirlerinin bedeni terbiye etmek için, riyazetle
bedenlerine yaptıkları eza ve cefalar gayri insanidir.
Gerekirse öğrencilerimize ve çocuklarımıza sıra dışı olayları; kontrollü aşı dozunda yaşatarak,
drama yaptırmak. Aşılanmak istenen olay ve süreçleri; tiyatrolaştırarak, sinemalaştırarak önceden
“zihinsel, bedensel, eylemsel, düşünsel aşı” maksatlı ve dozda !!! planlı hazırlanmışlıklara katarak çok
amaçlı yararlı bağışıklık ve alışık tepki (refleks)ler geliştirmek.
Kısaca, piyasadaki, batıdan, dünyanın herhangi bir yerinden gelen; abur-cubur çöplük ahlakı
toplumsal ve teknolojik ürünlerden, eksik veya yanlış terbiye eğitimi alan kişilerin zarar görmemesi için
bu abur ve cubur çöplük ahlakı ürünlerin zayıflatılmışları veya öldürülmüşleri planlı hazırlanarak kişi
fıtrat, yaşının kaldırabileceği ve etkili olabileceği dozda peygamber ahlaki değerlerle alternatifli
ilişkilendirilerek verilmelidir.
İslamiyet’te Bedensel, Davranışsal ve Düşünsel Terbiye; Eğitim ve Manevi Arınışın Kısası;
Canlılar âleminde; güçlüler ve başatlar; genellikle bedensel, davranışsal ve yaşam şekli olarak taklit
edilerek başat olmanın doruğuna ulaşılır. İnsanlar peygamberin getirdiği farzları ve sünnetleri,
105
davranışları samimiyet ve ihlasla; taklit edilerek, peygamberce yaşantının her şeyini inancı
çerçevesinde olanakları ölçüsünde peygamberce konumlandırarak her nefesine uygulayarak,
kodlayarak ve diri yaşam dönüsüne ilişkisel güncelleyerek başat ve verimli yaşarlar.
- Abdestle ve Namazla 5 Vakit El, Ayak ve Başının Bakımı Ve Namaz Eylemiye Peygamberin Taklidini Yaparak (Bir Yönüyle);Bedenin nesnel ve düşünsel temizliğinin farkındalığını iradesine
itaatlerini pekiştirerek kavramaya ve manevi olarak hayrının üzerine diri yaşam döngüsüyle ilişkisel
güncelleyerek her geçen gün onların gerekliliği ve yeni hikmetlerini akıl etmeye çalışıp tefekkür eder.
Bir bilgisayarın donanımını ve işletim sistemini güncellemesinin önemi ve değeri, bir insanın abdest ve
namaz ibadetinin belki de sonsuzda biri kadarına örnek olabilir veya anlam ve önemini andırır. Namaz
ve abdest ibadeti bir yönü de geçmişten geleceğe o insanı aynı eylemi yapan, yapmış (peygaberler,
melekler, insanlar... Vb yaratıklar) ve yapacak kişilerin feyizleriyle ilişkisel kılar ve yaşantısından hayır
gördürür..
-Zekatın Bir Yönü de;Bilgisayarlar arasında ki internet, intranet ve extranetteki dosya paylaşımının
önemi belki de ancak zekatın paylaşım önemine sonsuzda bir örnek olabilir. Zekatın Bir Yönü de
insanlarda paylaşım; duygusu, huzurunu, hazzını, keyfini, cömertliğini, maneviyatını… Vb geliştirir.
-Orucun Bir Yönü de; İnsanları açlık hissetmeden melekler gibi yemeden içmeden gün boyunca
yaşamalarını ruhlarıyla tümleşik devam ettirme mucizesini yaşatır. Açlık hissettikleri zaman fakirlerin,
yoksulların ve açlık çekenlerin hallerine doğru duygudaşlığı(empati duyuşu) yaşayarak öğrenir ve
kavrar. İfrata ve oruç akabende; insanda yaşama sevinci, yokluğa doğru empati duyuşu, şükredişi,
sabırlı olmayı, çok yemenin afatı-zararını anlayışı… Vb geliştirir.
-Hac’ın Bir yönüde;İnsanlar da toplu bir arada yaşayarak maddi ve manevi duygularının
peygamberlerinin yaşadığının duygusal paylaşımı hazzının farkındalığını ve ölümsüzlüğün gerçek
oluşunu yaşayarak öğrenirler.
-Kelimeyi Şahadeti Zikir ve İhlasla Tasdikin Bir Yönü de; İnsanlarda bir kelimenin ve deyimin
bazen ne kadar önem taşıdığının fakındalığını kavratır. Allah CC neden tenzih ediş ve zikrin
gerekliliğini insana kavratır. Bir cümleyi samimiyetle zikir edişin insana ebedi istendik, emsalsiz hayatı
kazandırdığının; eşsiz biricik ve yegane örneğidir.
-Rahmani Zikrin Bir Yönü de; İnsanın atom altı parçacıklardan alemler ve alemler üstü yaratıklarla
transa geçerek ve seremoni, çüş hazzını tadarak manevi arınış ve şükrü artırır. Tiryakiliği insani
dünyada çalışma tembelliğine itebilir. Sonuç insanın istendik kurgusal arınışı, düşünceyi geliştirerek
istenmeyen, kötü, zararlı ancak işlenmiş amellere, fikirlere ve enerjilere karşı kalpsal ve zihinsel
bağışıklık sistemini geliştirir ve geleceğini istendik dualarıyla garantiler.
-Tefekkür ve Fikir Etmenin Bir Yönü de; İnsanın edindiği bilgilerle düşünsel, zihinsel ve kalpsal
dünyasını; Rahmani ve peygamberi kurgulayarak yaratıkların ve özünün hayırlı ya da istendik geleceği
ve geçmişi için amel işleyerek icrası ya da hayata uygulanışı için Allah CC dileyişi geliştirir. Sonuç
olarak insanda istendik kurgusal düşünceyi geliştirerek istenmeyen, kötü, zararlı ancak işlenmiş
amellere, fikirlere ve enerjilere karşı kalpsal ve zihinsel bağışıklık sistemini geliştirir ve geleceğini
istendik dualarıyla garantiler.
İslamiyet’te nefis terbiyesi adı altında büyüklerimizin (Hz.Gazali, Hz.Geylani, Hz. Hacı Bayram Veli
ve Hacı Bektaşi Veli Hazretleri gibi) kendi nefislerine uyguladıklarını çocukların-gençlerin ve büyüklerin
106
nefislerinin kaldırabileceği dozda öğretim, öğrenim ve eğitimde uygulamak olasıdır. Örneğin; fakirliği
ve yokluğu doğru algılamak, doğru duygudaşlık duymak için oruç çok güzel bir örnektir. Bunu
çocuklara-gençlere uygularken belli bir süre (gün-ay eğitilenin fıtratının kaldırabileceği kadar dozda)
yoksullar ve fakir ailelerle yaşamayı zorunlu hale getirmek.Örneğin;Allah CC dinleri göndermeseydi yer
yüzünde geçmişte (Budizm, Hinduizm, Astekler, Mayalar,1, 2, İnkalar, Dinleri… Vb) ve günümüzdeki
vahşi; kutsiyet, yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargıları, örfler, doğal
dinler, inanç, kültür değerlerinin ifrat ve tefrit terbiyelerin yaygın olması hudutları toplumsal tufanlara
neden olurdu.
Mürşit Kimdir? Akıl, ruh ve vicdan sahibi yaratıkları irşat eden, doğru yolu gösteren, gafletten
uyandıran ya da tam tersini yapan kişiye denir. Rahmani, Şeytani, İblisi, Cahili… vb mürşitler vardır.
Ör. Hz. Muhammed AS;hem peygamber hem de peygamber ahlakı kurallarının uygulayıcısı/tıcısı
Rahmani mürşittir. Fizik bilginleri fizik mürşitleridir. Fizik bilimi mürşide olamaz. Bilim bilginleri (bilim
insanları?!) bilim mürşididirler.
-Allah CC ilimi, taktir ettikleri ve halife ilan ettikleri yaratıklar dışında mürşit olamazlar olsa olsa
türdeşlerine ve diğerlerine rehber olabilirler. Ör.eşyadan, bilimden, hayvandan… Vb den insan mürşidi
olmaz, Ör.İblis şeytanın ilk mürşididir. Yaratıkları peygamberlerin tersine irşat eden ve saptıran
mürşitlerin hepsi şeytani mürşittirler. Cehaleti yayanlarda cahil mürşitlerdir.
-Allah CC taktiri olmadan, tek başına ilimden mürşit olmaz çünkü akıl sahibi değildir.
-Hayvan hayvana ve it ite rehber ya da kısmi mürşit olur. İnsanın; ilmi, iti, hayvanı... vb mürşit, yol
göstericikabul etmesi toplumsal tufan, felaket ve bu inançtaki kavimleri cüceleşmeye ya da yecüc ve
mecüce götürür. Hayvanlar ve eşya çok zeki oldukları sahada insana rehber olabilirler. Miğfer
rehberlikleri olmaz.
“Dinsiz İlim Kör, İlimsiz Din Topaldır” Albert Einstein 1, Bu öz deyişte kavram ve düşünce yanılgısı
var.
Belki de özeyiş;“Dini Eksik Bilen Kör, İlimi Sakat Olan Topaldır” DEMİRKUŞ 2009 şeklinde söylenseydi
daha mantıklı olurdu.
“İlimsiz Din Düşünülemez, Dinsiz İlim Düşünülebilir”,“İlimsiz Din ve İlimin Dini Düşünülemez”, “İlimsiz
Din, İlimin de Dini Olamaz.” Her Dinin Mutlaka İlmi Vardır, Fakat Hiçbir İlimin Dini Düşünülemez. Her
İlim ve Bilimde Doğru ve Hayırlı Değildir . Demirkuş 2008 .1, 2 ,3,4“ Dinler Akıllı Yaratıklar İçin
Sunulan Sistemlerdir, İlim ve Bilim İse; Öğrenme ve Uygulama Aracıdır” Demirkuş 2008 "Hayatta En
Hakiki Akli Araç; İlimdir Fendir, İlim ve Fenden Başka Akli Araç Aramak Belki de Gaflettir, Dalalettir,
Cehalettir." DEMİRKUŞ 2010 En Hakiki ve Gerçekçi Mürşit Allah CC veya En Hakiki ve Gerçekçi
Mürşit Allah CC Peygamberleri ve Rahmani Alimleridir. Demirkuş 2011
-Hak CC’HU Allah CC Sıfatıdır. Hak; aitlik, kazanılmış, hak edilmiş ya da zata-kişiye ya da yaratığa
aitliği ifade eder. Hakka tapar!?? Hak kavramının uygulanışında;cinaslılık, anlamsal ayrılık, şekli
benzeyişlik, şaşırtıcılık ve kavram yanılgısı vardır.
"Hayatta en Hakiki Mürşit İlimdir Fendir, İlim ve Fenden Başka Yol Gösterici Aramak Gaflettir,
Dalalettir, Cehalettir." Atatürk 1
107
Herkes babasının oğludur!? Herkes babasının oğlu değildir!
Ancak akıllı yaratıklar en hayırlı mürşit olabilir. En hayırlı mürşitler akıllı yaratıklar içinde aranır. En
hayırlı mürşitler akıllı yaratıklar içinde çıkar. Şeytan ve ona uyanlar şeytan olmak için yaratılmamışlar.
akıllı yaratıklar olarak yaratılmışlar ancak hilkat garibesi tercihleriyle kader çizgisi/leri içinde şeytan
olma unvanını hak etmiş en hayırsız ve sapık mürşit/lerdir.
“İlim İlim Bilmektir İlim Kendin Bilmektir Sen Kendini Bilmez İsen Ya Nice Okumaktır ” Hz. Yunus EMREİlim Bilmeye Araçtır, Sen Aracın Bilmez İsen Ya Nice Okumaktır. ” DEMİRKUŞ 2008"Nefsini Tanıyan
Rabbini Tanır" Ayet
“İlim Çin’de Bile Olsa Gidip Alınız” Hz. Muhammed AS“"İlim(Hikmet) Müslüman'ın Yitik Malıdır, Nerede
Bulursa Alır.""İlim Öğrenmek,Beşikten Mezara Kadar Farzdır” Hz. Muhammed AS
Dahi Kimdir; Kendi sahasında tarihi, asri, ati veya uzun bir zaman dilimine ait kavim ya da tüm
insanlık bazında; bir veya birkaç konuda keşif, icat, yenilik...Vb hayata geçiren ve kendi alanında
ve/veya alanlarında tüm insanlığı;iç dünyasında, beyninde ve uygulamalarında doğru, mantıklı ve
liyakatli tevhit edebilen insanlara doğal dahi denir. Dâhilerin, mucitlerin, kaşiflerin… Vb zihninde,
kalbinde doğanın tecellisidir. Ola ki; vahşi tecelli edilen fert, toplum ve kavimler ya da devletler; tecilli
edilen yaratığın kalbi-zihni ve beyni tecelli edilen amacın gerçekleyişi için pazılı ya da çözmece
iskeleti, çerçevesi, çetelesi; çevresindeki her şeyi pazılın ya da çözmece iskeletinin eksik veya
tamamlayıcı bir parçası kabul ederek ve çözmece iskeletinin bütünlüğüne katarak ya da tevhit ederek
her gün biraz daha büyüyerek vahşi dahiler ve vahşi mucitler-kaşifler türer. Yapay ve otistik
dehalar;yapay koşullarda (özel koşullarda yetiştirlen üstün zekalı ve yetenekli çocuklar) ya da beyinsel
özlleşme hastalıkların ürünüdürler. İşitsel, Görsel, Düşünsel, Toplumsal, Ahlaksal, Askeri, Bilimsel ...
Vb sahaların kavimsel ya da evrensel bazda dahileri şeklinde disipline edilebilirler.
Ör; Kavim bazında işitsel müzik dahileri; Wolfgang Amadeus Mozart (Johannes Chrysostomus
Wolfgangus Theophilus Mozart) (d. 27 Ocak 1756 - ö. 5 Aralık 1791) batılı müzik dahisi.
Ör; Leonardo di ser Piero da Vinci (d. 15 Nisan 1452 - ö. 2 Mayıs 1519) Asrının ve
döneminin;sanatsal, mühendislik, teknolojik hatta sağlık yönünde kaşif ve mucit dehasıdir.
Ör; Thomas Alva Edison (d. 11 Şubat 1847 – ö. 18 Ekim 1931); Ör1,Thomas Alva Edison asrının
(20.YY) teknoloji mucit dehasıdır. Ör2. Budistlerin Lideri Buda bir doğal ahlak-din mucididir,
Ör; Albert Einstein 1 Fizik Doğasına ait bazı yasaların kaşifidir.
Ör;Darwin (1);Doğadaki (doğada var olan) bazı biyolojik yasaların kaşifidir. Bu yaslara evrim yasaları
denmiştir.
-Belki de; her dahi akıllı değildir, ama her akıllı insan birazda olsa dahidir.
-Ola ki-Belki de Allah CC vahşi yaradılış kanunlarının insanda tecellisi sonucu olarak dahiler; dehası olduğu alan ve konuların kendilerinde (zihinlerinde ve düşünsel kalplerinde) doğal ve vahşi olarak tecelli ettiği ve bu tecelliyi benimseyerek hayata uygulayışı tercih eden insanlardır. Demirkuş 2011
-Vahşi inanç, dahilik, mucitlik, milliyetçilik, demokrasi, kapitalizm, şovenizm, siyoşovenizm, siyonizm,
komünizm… Vb şeyler; vahşi/doğal doğa yaslarının insan zihninde, insan zihnindeki kabullenişleri-
108
benimseyişleri ve insan genlerini yoğuruşunda/un daha sonra insan bedeninde tecellisi ve etkisinin
yaşam döngüsüne yansıyışı ya da ürünü olabilir (Doğal Hidayet). Doğadaki Baskınlıkların
İnsanda/larda ve/veya İnsan Zihinlerinde Kabullenişin, Deha, Mucit, Milliyetçilik, Demokrasi,
Kapitalizm, Şovenizm, Siyoşovenizm, Siyonizm, Komünizm…Vb Olarak Tecelli Edişi-Ortaya Çıkışı İle
Allah CC Kulunun Batını (Düşünsel) Kalbine Tecelli Edişi (İlahi Hidayet) Arasında Ne Fark Vardır
Sizce?
- Hatta dahilerin çoğu asrının peygamberleri ve alimlerinin dünyevi nefsi mesabesinde kabul edilebilir.
Tarihsel olarak her asrın en büyük nefisleri(doğal insanları) ve alimleri (terbiye edilmiş Ademi ve
doğal/vahşi insanlarıı) eşleştirmek belki çok mantıkidir. Allah CC hikmeti genellikle peygamberlerini ve
alimleri nefislerinden koruyarak terbiye eder. Ör;Belki de, İbni-Sina, Hz. Gazali RA’IN nefsi
mesabesinde düşünülebilir.
-Belki de asrımızın bir çok kavim ve insanlık dehaları Bediüzzaman Saidi Nursi RA nefsi
konumundadırlar.
Gerçek Dehanın Farzları; 0-Doğru id, idol ve tercihleri sammiyetle kabullenme fedakarlığında bulunuş, icar/lar ve/veya keşifler
yapar.
1-Doğuştan yeterince kapasiteye sahip oluş.
2-Doğuştan yeterince zeki oluş.
3-Doğuştan ya da sonradan yeterince öğrenmeye ilgi ve heyecan duyuş. İlim müslümanın yitiğidir
nerde bulursa almalı (Hadisin yitiğini arayış ve buluş arzusu).
4-Çevrensini zihinisel havuzuna ve kendi her şeyini de çevresine doğru ve yararlı konumlandırış.
5-İnandıktan sonar her öğrendiğinin ve ürettiğinin bedelini canından ve ömründen hayata direne edişi
kabulleniş. Ya da gerçekleri öğrenişin bedelinde rabbine hayatının meyvelerini (bilgi, araştırı ve
deneyimlerle olgunlaşmış ömrünü) değerlendirmesi için her an budanarak hasat olunma sıkıntı ve
güçlüğünü kabulleniş önemlidir. Bunu kabullenmeyenler isyana giderler ve bu tipleri dine zorlamak
doğru değildir. Bu tipler iç dünyalarında kaçak ve yaban hayvanları gibi yaban/doğal/vahşi yaşayışı
tercih eden ya da dini liykatsiz terk edilişlerinin bedelinde genellikle ortalıkta kalışları (helak oluşları)
nedeniyle liyakatsiz id ve idollere her şeylerini terk etmek zorundalar. Yani bedensel olarak âdemi
insan görünümünde ancak; düşünsel, zihinsel ve batini kalp olarak tipik doğal ve vahşi adem öncesi
düşünsel işletimi ve ahlak yapısına sahip insanlardır.
6-Günde yaklaşık 8 saat çalış, 8 saat dinlen ve 8 saat uyu kuralına uyuş (hadis var).
7-Her an genişleyen ve hızlanan kainatla, yeni yitiklerini (eksik bilgilerini) zihnine katarak yaşadığı
hayata ilişkisel güncelleyerek yani tarihi-asri-ati;düşünsel, sanal, nesnel... Vb kainatlara uyumlu gittikçe
kendi zihinsel havuzuna genişleterek tetikte ve kullanıma hazır hale getiriştir. Bir günü diğerine uyan
zarardadır (Hz. Muhammed AS Hadis).
8-İnsanlığın tarihi-asri-ati;düşünsel, sanal, nesnel... Vb sorunlarının çözümünü öncelik tercihlerine
almalı, sorunları hayatına uygulayıp ürettiği çözümleri insanlığa önermelidir.
9-Sadece bir sahada otistik dahi değil, bilimsel ve dini her sahada beyninin, düşüncesinin,
çalışmalarının bilgilerinin … VB her şeyinin kıblesini ve uygulayışını gerekli değişik sahalara
109
çeviripyoğunlaştırıp çok yönlü çalışabilmelidir.
Bu Asrın Dahileri; Evrim dersini Darwin’den(1), materyalizm ve diyalektik dersini Marks ve
Engels'den, proletaryanın aktivasyon enerjisi 1 dersini Lenin ve Mao’dan, Müsrif Teknoloji,
Patojen(öldüren), fosil ve ilkel Teknolojinin dersini uzak batı, uzak doğu ve uzak kuzeyden,
kapitalizmin dersini batıdan, komünizm dersini uzak doğu ve uzak kuzeyden almıştır.İzafiyet Dersini
Einstein’dan, Nesnel Teknoloji Dersini Thomas Alva Edison ‘dan (d. 11 Şubat 1847 –18 Ekim 1931) ve
T Nikola Tesla’ dan (10 Temmuz 1856, 7 Ocak 1943), Uzay Dersini Edwin Powell Hubble (1889-1953)
… Vb tüm 19. Ve 20. YY’LIN tüm Dahilerini “Bilim Çözmece Kalıbına” her biri doğru yerine oturtulup
bilgisayar desteği ile geçmişteki görsel (Van Gogh …), işitsel ( Mozart…) Teknolojik (Leonardo…) tüm
deha özellikleriyle ilişkilendirip geleceğin dehasının/larının otistik ya da özelleşmiş belli bir alana
sıkışmış (spesalist) olmayan ortak payda beyin ve zihinlerini tahmin etmek ya da yaratması için Allah
CC dilemek olasıdır.
-Bir dahinin ürettikleri tüm insanlıkta benzer ve yaklaşık aynı algı ve tepkiyi uyandırıyorsa o sahanın
evrensel, belli bir kesime hitap ediyor ya da sadece belli bir toplum kesimine hitap edişte tevhit edici
veya aynı algı-tepkileri uyandırıyorsa otistik veya kültürel dahidir denir.
Örneğin;bu günkü müzikte kullanılan notların hepsi yapay çalgı, kurgu ve yapay kurgu seslerine dayalı
olduğu için everensel müzik ya da evrensel dehalara ulaşılmıyor ya da yetişmiyor.
-Müzikteki sesler;canlı, cansız yaratık sesi ve yelem seslerine dayalı ortak payda evrensel müzik
alfabesi (notlara karşılık) ortaya çıkarılsa sonuç bilimin evrensel normlarına ulaşılır Belki de yaklaşılır
demek daha doğrudur. Çünkü insanların işitsel, görsel, düşünsel, dokunsal, nesnel, tatsal… Vb
zevkleri genellikle sonradan gelişir. Doğal ya da doğuştan gelen bu duyuşsal zevkleri ve insanların
yaşam yerindeki ortak payda duyuşsal zevklerinin ortak paydalarını kaynaştırarak ya da en azında
genetiksel ve yaşamsal ortak payda zevklerinden hareketle özgünlere doğru ulaşan duyuşsal yarı
evrensel yapıtlar geliştirmek olasıdır. Örneğin. Doğadaki, su, hayvan, rüzgar, yıldırım, esne rüzgarın
yaratıklarda çıkardığı esinti sesi(rüzgarda sallanan yaprak sesleri) gök gürültüsü… Vb sesleri tüm olası
varyasyon ses birimlerinden sanal ve nesnel teknoloji olanaklarını koordineli ve etkili kullanarak her
ferdin (en azından insanın) haz duygularını harekete geçiren kimyasallar ve hormonlar salgılıyorsa,
anketlerle ve bilimsel kanıtlanıyorsa evrensel işitseldir denir. Hatta yapay olaraktan kozmik alfabe ya
da kozmik hamurun alfabeleri seviyesine(sicim kuramları) bilincini indirgeyerek tüm yaratıkların en
azından insani fert ve toplumlarda işitsel ortak paydalarına hitap eden haz veren ses rezonanslarını
doğal ya da yapay müzik notlarına indirgemeleri ya da hayata devşirmeleri olasıdır. Bunu yaratana da
evrensel işitsel deha denebilir. Bu mantığı tüm sanat dalları için yürüterek görsellikteki evrensel
dehadan, tatsal dokunsal yapıtlar veren … Vb o sahadaki evrensel duyuşsal dehalar olarak
nitelenebilir.
Ör. Bilim bu açıdan evrensel kanunlara dayalı olduğu için bilimsel dahiler evrensel dahilerdir. Bilimde
de kaşif edilen ya da icat edilen her evrensel bilgi birimi kainatın her yerinde geçerli olamayabiliyor.
-Rahmani, şeytani, vahşi, cahili, otistik, bilimsel, sanatsal ve diğer dehalar vardır. Örneğin Müzikte
deha diye bildiğimiz çoğu büyük ustalar belli bir veya birkaç kültürün ortak payda işitsel olarak haz
veren yapıtlar yaratmışlardır. Bu görsel, dokunsal… Vb diğer sanat dallarında durum budur. Yani
110
bilimsel dâhilerin çoğu evrensel ürünler üretmişlerdir. Sanatsal açıdan dahilerin pek çoğu ürettikleri
belli bir veya birkaç kültürün beyin ve düşünsel zevkine haz ya da hitap ettiği için belli kültürün
dahileridir.
Alim (Bilgin) Kimdir? Rahmani, şeytani, insani ve/veya doğa, doğa ötesi, bilimsel… Vb sahalarda
ve /veya birçok sahada en azında belli bir toplumu ya da tüm insanlığı yönlendirebilecek ve örnek
olabilecek kadar asra uyum sağlamış, pek çok insanı içeren büyük kalp-zihin kapasitesi ile nüfuz
sahibi, en azında belli bir çevre ya da tüm insanlık tarafından kabul gören kişiye atfedilen sıfattır.
Alimlerin kapasiteleri yani kalpsal çözmecesinin ( pazılı) büyülüğü geçmişten geleceğe Allah CC taktir
ettiği kişiliklerin imanların anahtar kilit yöntemiyle ya da pazılın/çözmecenin tamamlayıcı parçaları
olarak yerleşir ve çözmece çetelesine yüklenir. Bedensel ömrü ölse de taktir edildiği 100 veya 500
yıllık alimlerin imanları bünyesinde diğer mürit insanların imanlarını konumlandırarak ömrünün sonuna
veya kıyamete doğru yol alır. Örneğin din alimi, doğa alimi, bilim alimi, dinbilim alimi, insan alimi!!! …
Vb
Mucit Kimdir (İcatçı)? Genellikle doğal, yarı doğal, yapay, sanal ya da benzeri olmayan mantıklara
dayalı olarak;sanal, yarı nesnel veya nesnel araçları (sanal-gerçek araç ve gereçler olarak) hayata
uygulanabilir hale getiren ya da icat eden kişiye denir. Ör1,Thomas Alva Edison Teknoloji Mucididir.
Ör2. Budistlerin Lideri Buda bir doğal ahlak-din mucididir, Peygamberler din mucidi değil Allah
C.C.’HUN elçisidirler. Bunu itiraf etmiş ve gönderilen Allah C.C.’HUN vadesi dolmuş önceki tüm
dinlerine ait suhuf ve kitaplarının kurallarına tabiidirler.
-Ola ki-Belki de Allah CC vahşi yaradılış kanunlarının insanda tecellisi sonucu olarak mucitler; icat ettikleri şeylerin kendilerinde (zihinlerinde ve düşünsel kalplerinde) doğal ve vahşi olarak tecelli ettiği ve bu tecelliyi benimseyerek hayata uygulayışı tercih eden insanlardır. Demirkuş
2011
KAŞİF KİMDİR? Doğada bulunan, fakat insanlar tarafından bilinmeyen; yaratık, olay, süreç, olgu,
mantık, bağıntı veya kanunları ortaya çıkaran-keşfeden ve bilimsel olarak izah ederek kanıtlayan
kişiye denir. Ör1, Albert Einstein 1 Fizik Doğasına ait bazı yasaların kaşifidir. Ör2;Darwin (1);Doğadaki
(doğada var olan) bazı biyolojik yasaların kaşifidir. Bu yaslara evrim yasaları denmiştir.
-Ola ki-Belki de Allah CC vahşi yaradılış kanunlarının insanda tecellisi sonucu olarak kaşifler; keşif ettikleri konuların kendilerinde (zihinlerinde ve düşünsel kalplerinde) doğal ve vahşi olarak tecelli ettiği ve bu tecelliyi benimseyerek hayata uygulayışı tercih eden insanlardır. Demirkuş 2001
Eğitimci Kimdir? Uzman olduğu sahada/larda; öğretim öğrenim ve eğitimle öğrendiklerini, hayatına
ve/veya yaşam döngüsüne bilinçli uygulayışı ve güncelleyişi alışık tepki (refleks haline) haline
getirmeyi başaran ve sahasıyla ilgili yeterince eğitsel (pedagojik) bilgiye sahip insanlara eğitimci denir.
Eğitimci, öğretici ve bilgi ölçümcü insanlar, ıslah edici olmadıklarının farkındalığını bilmezlerse ya da
kabullenmezlerse kendilerini ve öğrencilerini de çok yıpratırlar.
111
Canlı Bilimi (Biyoloji) İle İlgili Önemli Bazı Kavramların Tanımları:
Kavram Linkleri, Tezli Yüksek Lisans Öğrencisi;Dilvin ALKAN tarafından atılmıştır.
Absisyon Tabakası: Yaprak sapının dip kısmında yer alan, birbiriyle gevşek olarak bağlantılı, ince duvarlı hücrelerden oluşan özel bir tabaka. Bu hücre tabakası, yaprağın bağlantısını zayıflatır ve yaprak dökümüne olanak verir.
Absorbsiyon: 1.Bir maddenin enerjiyi veya diğer bir maddeyi emebilme, soğurma yeteneğidir. 2. Enerji ya da diğer bir maddeyi emebilme, soğurma. 3. Bir maddenin deri ve sindirim kanalı mukozası tarafından alınması.
Absorpsiyon spektrumu: Işığın bir maddeden geçerken emilen özel dalga boylarının enerji miktarı için bir ölçü. Her molekül kendine özgü bir absorpsiyon spektrumuna sahiptir. Adaptasyon (Uyum)1. Bir canlının kendi çevresine uyması, uymayı gerçekleştiren olaylar, canlının çevresi içinde yaşamasına olanak veren özellik. 2. Canlının yaşama ve üreme şansını arttıran çevreye uyumunu sağlayan ve kalıtsal olan özellikleri. Adenin: 1. Enerji iletiminde önemi olan nükleik asit ve nükleotidlerin adenozin trifosfat (ATP), adenozin difosfat (ADP), adenilik asit (AMP) bileşeni. 2. Nükleik asitlerin yapılarında bulunan azotlu bir pürin bazıdır. Adeninin yapısına katıldığı bazı moleküller; ATP, ADP, AMP, NAD, NADP vs.
Adipoz: Yağın depolandığı doku ya da yağ.
Adrenalin: Böbrek üstü bezinden salgılanan hormon. Kan damarını daraltır ve tansiyonu arttırır. Aerobik canlı: Yalnız moleküler oksijen bulunduğu zaman gelişen canlı.
Adventif Kök (Ek kök) : Normal olmayan bir yerden (gövdeden) çıkan kök. Aglütinasyon: 1.Bir sıvı içinde dağınık halde bulunan hücre ya da parçacıkların kümeleşmesi. 2.Kan hücrelerinin kümeleşerek pıhtılaşması. Aglütinasyon: 1.Bir sıvı içinde dağınık halde bulunan hücre ya da parçacıkların kümeleşmesi. 2.Kan hücrelerinin kümeleşerek pıhtılaşması.
Agnata: Çenesiz balıklar. Lampetra sp., Mirine sp. ve bir çok sonu gelmiş türü içeren omurgalı sınıfı.
Akondroplaziya: Yetersiz kemik oluşumuna ve cüceliğe neden olan kemik gelişim ve olgunlaşmasında kalıtsal bozukluk.
Akromegali: İskelette kol ve bacaklar, burun, çene, el ve ayak parmaklarının fazla büyümesi. Hipofiz bezinden büyüme hormonun fazla salgılanması sonucu oluşabilir.
Akrozom: Sperma hayvancığının baş bölgesini örten şapka gibi yapıdır.
Aksiyon Potansiyeli: Faaliyette bulunan herhangi bir dokuda bir kas kasılırken ve salgı yaparken, sinirden impuls geçerken duyarlı bir aygıtla saptanabilen düşük güçte bir akım.
Akson: 1. Sinir impulsunu hücreden öteye götüren sinir lifi. 2. Sinir hücrelerinin uzun uzantısı.
Aktif Taşıma: 1. Bir maddenin, enerji harcanmasını gerektiren bir işlemle hücre membranı aracılığıyla, yoğunluk farkına bağlı olarak içe ya da hücre dışına taşınması. 2. Yarı
112
geçirgen bir zarda maddelerin az yoğun ortamdan çok yoğun ortama enerji harcayarak geçmesi olayıdır.
Aktin: 1.Kasta bulunan bir proteindir. Miyozinle birlikte kasın, kasılma ve gevşemesini sağlar. 2. Kaslarda kasılmayı sağlayan protein yapıdaki ince iplikler.
Alarm Renkliliği: (Mimikri) Bazı hayvanların yaşamlarını sürdürmek için gösterdikleri renk adaptasyonları. Predatörler, parlak, belirgin renkler taşıyan bu hayvanların zehirli ya da tatsız olduğunu sanarak onları yemekten çekinirler. Alel;1. Kromozomun belli bir yerinde (lokus) görülebilen, bir genin değişik formlarıdır. 2. Bir karakter üzerinde aynı ya da farklı yönde etkili olan iki veya daha fazla genden herbiri. Alg: 1.Sulu ortamda yaşayan yosun. 2. Gelişme sırasında embriyo teşkil etmeyen, iletim dokusundan yoksun olan ve klorofil içeren büyük bitki gruplarından biridir.
Alerji: Çiçek tozları, ev tozları veya antibiyotik ilaçların bağışıklık sistemini uyarması ile oluşan örneğin saman nezlesi, deri kızarması ya da astım biçimindeki aşırı duyarlılık.
Allontois: Sürüngen, kuş ve memeli hayvanların embriyo örtülerinden biridir. Sindirim kanalının son kısmından gelişen ve embriyonik sidik kesesi ya da koryona giden ve çıkan kan damarlarının kaynağı olan kese. Amino Asit: 1. Proteinlerin yapı taşıdır. Bir amino asit, amino grubu (NH2) ile bir karboksil grubu (COOH) taşıyan bileşiklerdir. Çok sayıda amino asit birleşerek proteinleri oluşturur. 2. Bir amino (-NH2 ) grubu ile bir karboksil (-COOH) grubu içeren bir organik bileşiktir. amino asitler, proteinleri oluşturmak için peptid bağlarıyla zincir biçiminde birbirine bağlanabilir.
Amniyon: Sürüngen, kuş ve memeli hayvanların embriyo örtülerinden biridir. Embriyo etrafında su dolu kesedir.
Anabolizma: Enerji depolama, yani hücresel madde yapımını ve büyümeyi sağlamak üzere basit moleküllerin karmaşık molekülleri oluşturmasına neden olan kimyasal reaksiyonlar.
Anafaz: Mitoz ya da mayoz hücre bölünmesinde metafazı izleyen ve kromozomların kutuplara doğru çekilmeye başladığı evre.
Anaflaksis: (Anaflaktik Şok) Organizmanın yabancı protein ya da başka maddelere karşı normalin üstünde aşırı reaksiyonu.
Analog: 1. Görevleri benzer fakat kökenleri farklı organlar.2. Görünüş ve işlerde benzer fakat köken bakımından farklı organlar. Örneğin; Midyedeki ve balıklardaki solungaçlar.
Angiospermler: Gerçek çiçekli trakeofitler, çiçek ve meyveye sahip, morfolojik olarak ot, çalı, ağaç gibi çok değişik formları bulunan, tohumları kapalı bir ovaryum içinde bulunan bitkilerdir.
Anhidrobağlar: (Peptitbağlar) İki molekül arasında su çıkması yoluyla oluşan bağlardır. Örneğin, bir molekülden OH, ötekinden H iyonu çıkması.
Anter: Çiçekli bir bitkide erkek organlardan biri, içinde haploid spor ya da polen taneciklerinin oluştuğu polen keselerini (mikrosporangium) içeren stamen kısmıdır.
Anteridyum: 1. Çiçeksiz bitkilerde spermlerin oluştuğu erkek organdır. 2. Çiçeksiz bitkilerde ve mantarlarda erkek gametleri oluşturan kısa, silindirik yapıdaki kese.
113
Apikal Meristem: Kök ya da gövde ucunda bulunan farklılaşmamış embriyonik doku.
Apoenzim: 1. Enzimin protein kısmıdır. Tam işlevsel enzim haline gelmek için özgül bir koenzime gereksinim duyar. 2. Enzimin koenzim olmadan etkinlik gösteremeyen protein kısmıdır.
Arkegonyum: 1. Çiçeksiz bitkilerde yumurtanın oluştuğu dişi organ. 2. Genellikle şişe biçiminde, bir sıra verimsiz hücre tabakasıyla çevrilmiş boyun, karın kanal hücreleriyle yumurta hücresinden meydana gelmiş üreme organı.
Arkenteron: 1.Gastrulanın ortasında endodermle sarılı boşluk, ilk bağırsak. 2. Embriyodaki ilkin bağırsak tüpü.
Arter: Kanı yürekten vücudun çeşitli bölgelerine götüren kalın esnek duvarlı damar.
Arteriol: Kılcal damarın ucundaki küçük atar damar.
Asimilatif Gövde: Kurak yerlerde yetişen bazı bitkilerin yaprakları, pulsu ve zarsı şekiller olarak (alarak) asimilasyon görevi de görürler. Böyle gövdelere, asimilatif gövde denir.
Atom: Elementin kimyasal özelliğine sahip en küçük parçasıdır. Proton, nötron ve çekirdeğin çevresinde özgül bir yörünge üzerinde dönen elektronlardan oluşmuştur.
Atom Yörüngesi: Atom çekirdeği etrafında bir elektronun izlediği yol.
Atreziya: Normal vücut deliği, geçit ya da boşluğunun yokluğu ya da kapalılığı.
Atriyum: 1. Bir başka yapı ya da organa geçme olanağını veren odacık. 2. Venadan kanı alan ve karıncığa pompalayan yürek odacığı. 3. Kalbin önde bulunan iki odası (kulakçık).
Amipsi Hareket: Bir hücrenin yalancı ayaklar yoluyla yaptığı hareket.
Anaerob canlı: Yaşamı için oksijen varlığına gereksinim duymayan canlı.
Androjen: Testesteron ya da öteki erkek eşey hormonlarından biri gibi erkek özelliğini veren herhangi bir maddedir.
Anizogami: Farklı şekil, büyüklük ve yapıdaki gametlerin birleşimiyle yapılan eşeyli üreme şekli.
Antibiotikler: Mikroorganizmalar tarafından meydana getirilen ve seyreltik çözelti halinde bakterilerin ve başka mikroorganizmaların gelişmesini engelleme, ya da onları tahrip etme yeteneğine sahip maddelerdir. İnsan, hayvan ve bitki hastalıklarının tedavisinde geniş ölçüde kullanılmıştır.
Antidiüretik Hormon:1. Böbrek borucuklarında suyun geri emilmesini denetleyen ve hipofizin arka lobundan salgılanan hormondur.
Antijen: 1.Bir organizmada özgül antikorların yapılmasını başlatan protein ya da protein polisakkarit bileşiminde bir yabancı maddedir. 2. Canlı vücuduna dışarıdan giren ve antikor oluşmasını sağlayan yabancı madde.
114
Antikor: Kan ya da dokularda bulunan bazı yabancı maddelere karşı tepki olarak oluşturulan proteindir. 2. Vücuda giren yabancı maddeleri yok etmek için vücudun ürettiği savunma maddesi.
Antimetabolitler: 1. Normal fizyolojik işlev için gereksinim duyulan maddelere sıkı yapısal benzerlik gösteren maddelerdir. 2. Esas metabolitin kullanılmasını engelleyerek ya da onun yerini alarak etkisini gösterir.
Antitoksin: Bakteri tarafından salınan toksine (genellikle protein) karşı meydana getirilen bir antikordur.
Asidozis: Vücuttan baz kaybı ya da asit birikmesiyle beliren patalojik durumdur. Yüksek hidrojen yoğunluğuyla belirlenir.(Düşük pH)
Askospor: Özel bir spor muhafazası içinde bulunan, genellikle sekiz spordan oluşan dizi.
Bağışıklık (İmunite): Bir organizmada, mikroorganizmalara ve bunların oluşturduğu maddelere karşı oluşturulan normal olmayan şartlara karşı koymayı sağlayan, doğal ya da sonradan kazanılmış direnç.
Bakteri: 1. Tek hücreli prokaryotik mikroorganizmalardır. Bir yaklaşıma göre Arke (arkebakteri) dışında kalan bütün prokaryotlara bakteri denilmektedir. 2. Küçük bir hücreli mikroorganizmadır. 3. Monera âleminde yer alan zarla çevrili gerçek ve belirgin çekirdeği ve organelleri bulunmayan prokaryotik yapıdaki en ilkel tek hücreli canlı.
Bakteriyofaj: 1.Bakteriye özgü virüs. 2. Bakteri hücresine giren ve öldürebilen virüs. 3. Bakterileri enfekte ederek ölümlerine neden olabilen virüslere verilen genel ad.
Basil: 1. Çubuk şeklindeki bakterilerin genel adıdır. Örneğin Koch basili, koli basili vb. 2. Çubuk biçimindeki bakteridir.
Bazidiyum: Yüksek mantarların topuz biçiminde olan ve spor üreten organıdır.
Basımlama: Yumurtadan yeni çıkmış bir kuş yavrusunun ya da yeni doğmuş bir memeli yavrusunun ilk birkaç saat içinde bir objeyle kuvvetli bir toplumsal ilişki kurarak çabuk öğrenme biçimidir.
Basit yaprak: Yaprak ayası parçalara bölünmemiş, sap üzerinde bir parçadan oluşan yaprak.
Başçık: Erkek organın, içinde polenlerini bulundurduğu kısımdır.
Başkalaşım: Bazı böcek ve kurbağa gibi canlıların, yumurtadan çıktıktan sonraki gelişme evrelerinde yapısal değişikliğe uğrayarak erginlerine benzer hale gelmeleri.
Bazal Metabolizma: Hayatın devamı için şart olan asgari metabolizma faaliyeti.
Bentos: Göl ya da denizin dip fauna ve florası.
Besin Zinciri: En son enerji kaynağı olan bitkiden enerjiyi ileten organizmaların dizisidir. Bu dizideki her fert kendisinden bir öncekini yer ve kendinden bir sonraki tarafından yenir.
115
Beyin: Omurgalılarda kafatası içindeki merkezi sinir sisteminin bir bölümüdür.
Binomial Nomenklatür (İkili adlandırma) : 1. Organizmaları cins ve tür adından oluşan iki isimle adlandırma sistemidir.2. Canlıları cins ve tür olmak üzere iki kelime ile tanımlayan sistem.
Birim Zar: 1. Birçok hücre organelinde bulunan zar yapısı tipi. İki tarafta protein moleküllerinin oluşturduğu tabakalar, bunların arasında sandviç biçiminde lipid ve öteki moleküllerin yer aldığı zar yapısı.2. Elektron mikroskobunda arası açık renk iki koyu çizgi halinde görülen iki protein tabakası halinde bulunan lipit tabakasından oluştuğu varsayılan yapı.
Bitki: Tek veya çok hücreli, genellikle klorofil içeren ve fotosentez yapan canlılara denir.
Biyoessey: Biyolojik etken bir maddenin etkinliğini, canlı organizma üzerinde göstererek saptama.
Biyolojik Oksidasyon: Mitokondrideki elektron ileticisi aracılığıyla bir atom ya da molekülden elektron alınması olayıdır.
Biyolojik Saat : Bir bitki ve hayvanın dış ve iç faaliyetinin, çevresinin düzenli çevrimsel değişmesine uyması.
Biyolüminesans: 1. Bazı canlılar tarafından, belirli bir metabolik yol izlenerek ışık meydana getirilmesi.2. Bir hücre ya da hücredeki enzim sistemi tarafından ışık çıkarılması. Örneğin; Ateş böcekleri.
Biyom: 1. İklim, fiziksel ve biyolojik çevre etmenlerinin karmaşık etkileşimi sonucunda oluşan ve kolayca belirlenen büyük kommünite.2. Yaşam kuşakları. Yeryüzünün geniş alanlarına yayılmış bitki ve hayvanların doğal olarak kümelendirilebilecek özellikte olanlarının bulunduğu yaşama alanları.
Biyomas: Belli bir habitatta bulunan organizmaların toplam ağırlığı.
Biyosfer : 1.Yeryüzünde canlı organizmalar tarafından işgal edilen hava, toprak ve su katlarının tümüdür. 2. Canlıların birbirleriyle ilişkilerinin sürdüğü kayaç, su ve hava katmanlarından oluşan yeryüzü örtüsüdür. 3. Dünyadaki bütün canlıların yaşadığı 16- 20 km kalınlığında tabaka. Biyosferin deniz seviyesinden 8- 10 km 'si atmofere, 8- 10 km 'si okyanusların dibine doğru uzanır.
Biyotik Potansiyel: 1.Bir popülâsyonda ölümlerin en az, çoğalmalarında en yüksek düzeyde olması sonucu popülâsyonun en çok artma oranı. 2. Tüm çevre koşulları optimum yaş dağılımı kararlı olan bir populasyonda doğuştan artış gücü.
Blastosöl:1. Döllenmiş yumurtanın oluşturduğu hücre kümesi ortasında içi sıvı dolu boşluk.(Blastula evresi) 2. Embriyonun erken safhasında, dış tabakadaki hücrelerin içeriye doğru bir girinti yapması sonucu oluşan, ilkin vücut boşluğu.
Blastula: Döllenmiş yumurta hücresinin bölünmesiyle oluşan ortası sıvı ile dolu bir hücre tabakasından ibaret küresel yapı.
116
Bowman Kapsülü: 1. Her böbrek borucuğunun ucunda kılcal damar yumağını (glomerulus) saran hücrelerin oluşturduğu çift duvarlı kese.2. Nefronun ucunda, glomerulusu saran yarım küre şeklindeki bölüm.
Brakifalanji: Bir ya da daha fazla parmağın kısa oluşu.
Brakilidaktili: El ve ayak parmaklarının anormal kısalığı.
Brakipoda: İki kabuğa ve içte, üzerinde kirpikli tentakülleri bulunan, iki kıvrımlı kola sahip deniz organizmalarının dâhil olduğu filum.
Brakisefal: Dar kafatasına sahip olan, yuvarlak kafalı, kafatası indeksi 80 ya da daha fazla olan.
Brakte: Çiçek sapı yaprakçığı. Çiçek sapının kaidesinde, sapın gövdeye bağlandığı yerde bulunan yaprakçık.
Brakteol: İkinci derecedeki brakte. Çiçek sapının üzerinde bulunan küçük yaprakçık.
Brankiyal: Solungaç ya da solungaç bölgesine ait.
Briyofitler: Bitkiler dünyasında kara yosunları ve ciğer otlarının bulunduğu şube.
Briyoza: Yosun hayvancıkları. Kayalar üzerinde yosunu andıran dallı, güzel görünüşlü bir hayvan türünün kolonisi.
Brown Hareketi: Bir çözelti ya da süspansiyon içinde küçük parçacıklarının, su moleküllerine çarpmasından ileri gelen harekettir. Briyofitler: Bitkiler dünyasında kara yosunları ve ciğer otlarının bulunduğu şube. Brucella: Bruselloz da dâhil olmak üzere çeşitli hastalıklara yol açan bakteri. Chrysophyta: Sarı-kahverengi algler.
Cins: Canlıların sınıflandırılmasında kullanılan bir terim olup, türleri içerisine alan taksonomik bir gruptur. Örneğin; köpek (Canis), meşe (Quercus) gibi. Cıvık Mantarlar: Hem bitkisel hem de hayvansal özellik gösteren, gövdeleri ya tek ya da çok çekirdek içeren, uygun olmayan şartlarda " Sklerotyum " adı verilen bir kist oluşturan canlılar. Clostridium botulinum: Gram pozitif, sporlu, anaerob çubuk şeklinde bakteri. Botulin adlı toksinlerinin neden olduğu botulizm öldürücü bir hastalıktır.
Çanak Yaprak: Çiçeğin en dışında bulunan, genellikle yeşil renkli olan ve iç kısımdaki organ ve yapıları korumakla görevli kısımdır.
Çekinik (resesif) Genler: Bir homolog kromozom takımının her iki üyesi tarafından taşınmadıkça fenotipini ifade edemeyen genlerdir. Yani etkisini yalnız homozigot (zayıf tek düzelik) durumda ya da “çift-doz” da olunca gösteren genlerdir.
Çekirdek: Ökaryot hücrelerde bir ya da daha fazla sayıda bulunan, kalıtım materyali olan DNA ile çeşitli organik ve inorganik maddeler kapsayan, çift zarla çevrelenerek sitoplâzmadan ayrılmış olan hücre organeli. Nükleus.
Çenek: Çim yaprakları, kotiledon: Tohumlu bitkilerin tohumlarının çimlenmesiyle embriyolarından oluşan ilk yaprak ya da yaprakları.
117
Çevresel Direnç: Bir türün maksimum çoğalma hızını engelleyen fizyolojik ve biyolojik etmenlerin toplamı.
Çiçek Yaprak: Çiçek örtü yaprakları, erkek organ veya dişi organ gibi yapılardır.
Çift çenekli bitki (Dikotiledon): Embriyolarında iki çenek yaprak (kotiledon) bulunan bitkiler. İletim demetleri gövdede belirli bir düzende yerleşmiştir.
Çimlenme: Tohumun uygun bir ortamda genç bitkiyi meydana getirmek üzere geçirdiği ilk değişmelere denir.
Çok Yıllık Bitki: Yaşamlarını iki yıldan fazla sürdüren bitkiler. Çekirdek: Ökaryot hücrelerde bir ya da daha fazla sayıda bulunan, kalıtım materyali olan DNA ile çeşitli organik ve inorganik maddeler kapsayan, çift zarla çevrelenerek sitoplâzmadan ayrılmış olan hücre organeli. Nükleus.
Çekirdek Zarı: Çekirdeğin etrafında bulunan ve çekirdek kılıfını oluşturan iki zarın her biri.
Dalak: Omurgalı hayvanlarda lenfositlerin farklılaştığı ve alyuvarların parçalandığı, kan damarlarının bol olduğu lenfoid organlardan biri.
Deaminasyon: 1.Bir amino asit ya da başka bir organik bileşikten bir –NH2 (amino) grubunun ayrılması. 2. Bir molekülden amino grubunun çıkarılması işlemi.
Delaminasyon: Blastodermin embriyonik gelişimi sırasında, üstte ektoderm ve altta endoderme ayrılması.
Denatürasyon: 1. Bir makromolekülün geri dönüşümü olmaksızın yapısının bozulması ya da değişimi. 2. Primer yapısını bozmadan bir protein, nükleik asit ya da bir başka makromolekülün fiziksel özelliklerinin ve üç boyutlu yapısının değişimi.
Dendrit: Sinir hücresinin kısa olan uzantısı.
Denitrifikasyon: 1.Amonyağın serbest azota çevrilmesidir. Örneğin bazı bakteriler enzimleri yardımıyla denitrifikasyon yaparlar. 2. Oksijensiz koşullarda nitratın nitrite ve sonuçta serbest azota çevrilmesidir. Bu işlemler mikroorganizmalar tarafından başarılır.
Deoksiribonukleik asit (DNA): 1. Canlılardaki yönetici molekül. 2. Bazı virüsler, tüm canlı hücrelerde ve virüs taşınmasını sağlayanlarda bulunan genetik bilgi taşıyan makro molekül. 3. Canlıda kalıtımla ilgili bilgi taşıyıcı makro molekül.
Depo Kökler: Birçok bitkide besin maddelerinin depo edildiği köktür.
Depo Parankiması: Kök, gövde, tohum ve meyve gibi organlarda bulunan, su ve besin depolayan temel dokudur.
Deri Değiştirme: Saç, tüy ve dış iskelet gibi bir dış örtünün atılması ve yerine yenisinin yapılması.
Dermis: 1. Omurgalı derisinin iç tabakası. 2. Hayvanlarda derinin alt tabakasına verilen ad.
118
Destek Kökleri: Bazı bitkilerin, yumuşak olan topraklara iyice bağlanmasını sağlayan, gövdeden meydana gelen ek köklerdir.
Diastol: Yürek kaslarının, özellikle ventrikül kaslarının gevşemesi; bu sırada lümen kanla dolar. Diatom: Bir fitoplankton grubu.
Difüzyon: 1. Maddelerin çok yoğun bulunduğu ortamdan az yoğun bulunduğu ortama doğru geçişidir. 2. Moleküllerin kinetik enerjileri nedeniyle çok yoğun bir bölgeden az yoğun bir bölgeye hareketleridir.
Digitigrat: Yalnız parmakları toprağa değen köpek ve kediler için kullanılan parmaklar üzerinde yürüme hareketi.
Diken Gövde: Kısa ve uzun sürgünlerin diken şeklini almasıyla oluşan gövde tipidir.
Diken Yapraklar: Bitkilerin bazılarının dış etkenlerden korunmak için diken şeklini almış yapraklarıdır.
Dikotil: Embriyolarında çift çenek yaprağı bulunan, yaprakları genellikle ağsı damarlı, çok yıllık odunsu bitkilerdir.
Dikotiledon: İki kotiledona (çenek yaprak) sahip bitki. 2. Embriyosunda iki çenek yaprağı bulunan bitki.
Dioik: 1. İki evcikli. Bir birey üzerinde dişi, bir başkası üzerinde erkek çiçekleri bulunan bitki türleri. 2. Vücudunda dişi veya erkek üreme organlarından sadece birini bulunduran canlı, ayrı eşeyli.
Diploid: 1. 2n kromozom takımı taşıyan hücreye denir. 2. Birbirinin aynısı halindeki çift kromozom setine sahip olan. 3. Gametlerde bulunan iki takım kromozom sayısı, iki takım kromozoma sahip hücre ya da organizma.
Dişi Organ: Çiçeğin en iç kısmında, çiçek tablasının ortasında bulunan, dişicik tepesi, dişicik borusu ve yumurtalıktan oluşan çiçek kısmıdır.
Dişicik Borusu: Polenlerin, ovaryuma gitmesini sağlayan, dişi organın ince, uzun kısmıdır.
Dişicik Tepesi: Yumurtalığın en üst kısmına denir.
Doku: Belirli görevler yapmak üzere özelleşmiş benzer hücreler topluluğu.(kas, sinir, bağ dokuları gibi)
Döl Yatağı: (Uterus) Dişi üreme sisteminde, fetusu doğuma kadar beslemek ve barındırmakla görevli kas yapısında bir organdır.
Döllenme Borusu: Spermlerin yumurtayla birleştiği ve zigotu oluşturduğu tüp.
Döllenme: 1. Dişi üreme hücresi ile erkek üreme hücresinin birleşmesine döllenme denir. 2. Yumurta ve spermin birleşmesi.
119
Drupa: Eriksi meyve. Meyve kabuğunun dış kısmı derimsi, orta kısmı etli ve iç kısmı sertleşmiştir.(erik, kayısı v.b.)
Düz Kas: İç organların hareketini sağlayan ve istemsiz çalışan, demetler halinde, uzun, iğ biçimli, tek çekirdekli kas hücrelerinin bağ dokusu içerisinde meydana getirdiği kas tipi. Echinodermata: Derisidikenliler şubesi. Derisi dikenli deniz hayvanları denizyıldızı, deniz kestanesi v.b.
Efektör: 1. Bir organizmanın uyarıya karşı reaksiyon gösteren vücut kısmı, örneğin; kas. 2. Bir organizmanın faaliyette bulunduğu vücut yapısı, uyarıya karşı reaksiyon gösterme arası. Örneğin; kas ve bez. 3. Sinir hücrelerinin bağlı olduğu ve sinirsel uyarılara karşı verilen cevabın yerine getirildiği bez, kas, hücre veya organlar, sonuçlandırıcı organlar.
Ekdizon: Artropodlarda deri değişimini sağlayan hormon.
Ekdizon: Artropodlarda deri değişimini sağlayan hormon.
Endobiyotik: Diğer bir canlı içinde yaşayan.
Enterobacteriaceae: Gram negatif, çubuk şeklinde aerob ya da fakültatif anaerob, oksidaz negatif bakterilerin bulunduğu familya. Tüm mikroorganizmalar içinde Escherichia coli ve Salmonella gibi en fazla tanınan türler bu familyadadır.
Eritrosit (Alyuvar): Yapısında oksijen bağlama yeteneği olan hemoglobini bulunduran kan hücresi.
Ekdoderm: Embriyo gelişimi sırasında meydana gelen dış tabaka.
Ekoloji: 1. Organizmaların birbirleri, fiziksel ve biyotik çevreleriyle olan ilişkilerini inceleyen bilim dalıdır. 2. Canlıların birbirleriyle ve çevreleriyle olan ilişkilerini inceleyen bilim dalıdır. 3. Organizmalarla çevrelerini ve bu iki yaratık arasındaki karşılıklı ilişkileri araştıran bilim dalı. Doğanın yapısını ve işlevini araştıran bilim dalı. Ekolojik Niş: 1. Organizmanın uyumu, fizyolojik tepkileri, kalıtsal ya da öğrenilerek elde ettiği özel davranışlardan doğan, kommünitedeki ya da ekosistemdeki durumu. 2. Bir organizmanın, bir kommünite ya da ekosistem içinde yapısal adaptasyonuna, fizyolojik tepkisine ve davranışına bağlı durumu.
Ekosistem: 1. Canlı ve cansız kısımlar arasındaki madde alışverişinde bir devir izleyen ve kararlı bir sistem oluşturmada birbirini etkileyen canlı ve cansız kısımların doğal bir birimi. 2. Bir çevredeki canlı ve cansızların tümü. 3. Doğadaki canlı ve cansız yaratıkların karşılıklı etkileşim bağlarıyla oluşturdukları sistem
Ekoton: Komşu biomlar arasında oldukça geniş bir geçiş bölgesidir. Bu bölge kısıtlı ölçüde de olsa, ekoton için karakteristik olan bazı organizmalara ek olarak yakın olan her biomdan bir miktar organizma içerir.
Ekskresyon: Boşaltım. Organizmadaki metabolik artıkların dışarı atılması.
Ektoderm: 1. Gastrulanın iki germ tabakasından dışta olanı, deri ve sinir sistemini oluşturur. 2. Embriyo gelişimi sırasında oluşan 3 tabakadan en dışta olanı, dış deri.
Ekzergonik: Dışarı enerji verilmesiyle karakterize edilen reaksiyon.
120
Elektron Taşıyıcı Sistem: Besin moleküllerinden oksijene, elektron ileten mitokondride bulunan enzim sistemi.
Embolus: Kanla taşınıp damarı tıkayan pıhtı ya da herhangi bir parçacık.
Embriyo: 1. Bir organizmanın gelişmesinin ilk evresi, döllenmiş olan bir yumurtanın gelişim ürünüdür. 2. Döllenmiş yumurtanın (zigot), çok sayıda bölünme geçirmesi sonucu oluşan genç organizmadır. 3. Yumurtanın döllenmesinden sonra, oluşan canlı taslağı.
Endoderm: Archenteronu çevreleyen gastrulanın en iç tabakası olup, sindirim sistemini ve bu sisteme ait organları oluşturur. 2. Embriyo gelişimi sırasında meydana gelen iç tabaka.
Endokrin: İç salgı. Başka bir organ ya da kısım üzerinde özel bir etkiye sahip olan bir maddeyi kan ya da lenf içine salgılama işlevini yürüten organlara ait.
Endoskeleton: Vücudun içinde destek vazifesi gören kemikli ve kıkırdaklı destek yapı.
Endosperm: Tohumlu bitkilerde gelişen embriyoyu besleyen ve saran dişi gametofitin besi dokusu. Gymnospermlerde (haploid), Angiospermlerde triploittir. 2. 3n kromozomlu besi doku.
Endospor: Bakteri hücresi içinde oluşturulan, yüksek veya düşük sıcaklık, kimyasallar, radyasyon vb. olumsuz dış koşullara dirençli yapı. Bakterinin canlılığını garanti altına alan spor. Üreme görevi yoktur.
Enerjinin Sakınımı Yasası: Bir temel fizik yasasıdır. Verilen herhangi bir sistemdeki enerji miktarı sabittir. Enerji ne vardan yok edilebilir, ne de yoktan var edilebilebilir, ancak bir biçimden ötekine dönüştürebilir.
Enzim: 1. Canlı bir organizma içinde özel kimyasal reaksiyonları hızlandıran bir protein katalizördür. 2. Hücre içinde üretilen ve bütün hayat olaylarını başlatan, hızlandıran, protein yapısındaki katalizörler.
Epididimis: 1.Testise yakın, spermlerin toplandığı karmaşık şekilde kıvrılmış tüptür. 2. Erkek üreme sisteminde, testislerin üzerinde bulunan spermlerin olgunlaştığı ve kısa bir süre depolandığı yer. Epiboli: Bir gastrulasyon tipidir; embriyonun animal kutbundaki küçük blastomerler gelişir ve vegetal hemisferin hücrelerini örter.
Epifit: Yalnız konum ve destek sağlamak için başka bitki üzerinde gelişen bitki.
Epigenez: Döllenmiş ve farklılaşmış bir yumurtadan başlayarak yeni yapıların ardışık oluşumunu ifade eden teoridir.
Epiglottis: Larinks girişi, glottisi örten kapağa benzer yapı.
Epikotil: Bitki embriyosu ya da fidede kotiledonların bağlanma yerinin üstünde kalan eksen kısmı.
Epitel: 1. Hayvanlarda organizmanın vücut dışını ve iç organlarını astarlayan doku. 2. Vücut dış yüzeyini, organların iç yüzeyini örten hayvansal doku.
121
Epitelyum:Damarları ve bazı küçük boşlukları kaplayan vücudun dış ve iç yüzeyini örten doku tabakasıdır. Az miktarda çimento maddesiyle birleştirilmiş hücreleri içerir.
Erkek Organ: Taç yapraklar arasında bulunan, başçık ve sapçıktan oluşan, çiçekli bitki organıdır.
Esiospor: İlkbaharda berberis (kadıntuzluğu) üzerinde gelişen buğday pasının ince duvarlı çift çekirdekli sporu.
Estrojen: İkincil eşey karakterlerinin gelişimini sağlayan ovaryum folikülleri tarafından üretilen dişi eşey hormonu.
Etiolasyon: Karanlıkta yetiştirilen bir bitkide klorofil eksikliği nedeniyle sararma, bu durumda bitkiler küçük yapraklara ve uzun, zayıf yapraklara sahiptir.
Etoloji: Doğal koşullarda hayvan davranışını tüm ayrıntılarıyla inceleyen bilim dalıdır.
Euteria: Yavrularını oldukça ilerlemiş bir gelişim evresinde doğuran ve çok iyi gelişmiş bir plasentası bulunan plasentalı memelilerdir. Monotremata ve Marsupialia hariç bütün canlı memelileri içerir. E.coli: Gram negatif, çubuk şeklinde, genellikle zararsız, laktozu fermente eden, ortak yaşayan ve bazı suşları hastalık yapan, gen klonlamalarında gen ekspresyonları için konak organizma olarak kullanılan fakültatif anaerob bir bakteri.
Fagositoz: 1.Bir maddenin hücre içine alınması işlemidir. Sırasıyla; hücreye tutunma, hücre içine alınma, fagozom oluşumu ve sindirim kademelerinden oluşur. 2. Büyük parçacıkların (besinlerin veya yok edilecek olan yabancı maddelerin), yalancı ayaklar yardımıyla hücre içerisine alınması. 3. Hücre zarından geçemeyen büyük katı moleküllerin yalancı ayaklarla hücre içine alınmasıdır.
Faj: Mikroorganizmaları infekte eden virüs olarak tanımlanır. Sadece faj denildiğinde bakteri fajları (bakteriyofaj) anlaşılır. Fungusları infekte edenlere ise mikofaj denilir. Bazı tipleri klonlama vektörü olarak kullanılan, bazıları litik (T4 fajı), bazıları da bakteri içinde lizogenik şekilde (bakteriyofaj lambda) çoğalan, kalıtım materyali DNA (T serisi fajlar, Lambda fajları, M13 gibi) ya da RNA (tütün mozaik virüsü) olan virüslar.
Farinks: Yutak. Sindirim sisteminin solungaç keseleri ya da yarıklarını meydana getiren bölümü. İleri omurgalılarda farinks, ön tarafta ağız ve burun boşluğu ile arka tarafta özofagus ve gırtlakla birleşir.
Fauna: Belirli bir coğrafi alanda bulunan hayvan türlerinin tümü. Fenokopi: Çevredeki fiziksel ve kimyasal etkilerden doğan ve başka bir genotipin ırasal özelliklerinin taklidi olan bir bireyde gelişim seyrinin değişerek farklı genotipteki bireyin ırasının taklit edilmesidir. İnsüline bağlı şeker hastaları normal bireylerin fenokopisidir. Fermantasyon: Bazı mikroorganizmaların ürettiği enzimlerin etkisiyle organik maddelerin uğradığı değişiklik. 2. Organik bir bileşiğin bir enzim sistemiyle anaerobik olarak parçalanmasıdır. Açığa çıkan enerji, hücrenin diğer olayları yürütmesinde kullanılır.
Fetüs: Embriyonun üçüncü aydan doğuma kadar tüm organ taslakları oluşmuş hali.
Fenokopi: Çevredeki fiziksel ve kimyasal etkilerden doğan ve başka bir genotipin ırasal özelliklerinin taklidi olan bir bireyde gelişim seyrinin değişerek farklı genotipteki bireyin ırasının taklit edilmesidir. İnsüline bağlı şeker hastaları normal bireylerin fenokopisidir.
122
Fenotip: 1. Bir organizmanın kalıtsal yapısının dıştaki görünür ifadesidir. 2. Genotipin dışa yansıması veya canlının dış görünümüdür.
Feromon: Bir organizma tarafından çevreye salgılanan ve aynı türün öteki üyelerinin davranış ve gelişmesine etki eden bir maddedir. Fetüs: Embriyonun üçüncü aydan doğuma kadar tüm organ taslakları oluşmuş hali.
Filum: Hayvan ya da bitki dünyasında, ortak bir atadan geldiklerine inanılan organizmaları içeren büyük ana bölüm.
Fikoeritrin: Kırmızı alglerde bulunan kırmızı renkli kromoprotein.
Fikosiyanin: Mavi-yeşil alglerde bulunan mavi renkli kromoprotein.
Filogeni: Bir organizma grubunun tüm evrimsel tarihi.
Fitoplankton: 1. Okyanus ya da göllerde bulunan ve çoğunlukla alglerin oluşturduğu mikroskobik yüzücü bitkilerdir. 2. Çoğunlukla bir hücreli su yosunlarından oluşan, sularda yaşayan bitki topluluğu. 3. Suda pasif olarak hareket eden (yer değiştiren) ve bitkisel özellik gösteren organizmalar. Floem: 1. Bitkilerdeki bir tip iletim dokusudur. Gövde ya da kökte hem yukarı hem de aşağıya doğru organik maddeleri taşır. 2. Bitkilerde organik besin taşıyan borular, soymuk boruları. 3. Bitkilerde organik besin taşıyan, canlı, iletken doku, soymuk borusu.
Folikül: 1. Memeli ovaryumunda olgunlaşmış yumurtayı taşıyan küçük bir hücre kesesidir. 2. Küçük kese şeklindeki yapıların genel adı. 3. Memelilerde yumurtalıkta bulunan ve olgunlaşmış yumurtayı taşıyan kesecik. Foraminifera: Kalkerli ve çok odacıklı kabuk salgılayan ameboid protozoa. Odacıklar üzerindeki deliklerden hayvan ayaklarını çıkarır.
Foramen Ovale: Sağ ve sol atriumlar arasında bulunan oval pencere fötüste bulunur. Bunun aracılığıyla sağ atriuma giren kan ciğerlere uğramadan aorta geçebilir.
Fosforilasyon: Bir fosfat grubunun organik molekül içine girişi. 2. ATP üretimi.
Fosil: 1. Yer kabuğunda korunmuş olan organizma kalıntısı. 2. Günümüzde yaşamayan canlıların eski devirlerden kalma, taşlaşmış kalıntıları. 3. Milyonlarca yıl önce yaşamış canlıların korunarak bu güne kadar gelmiş kalıntıları.
Fotoliz: Işık altında bir molekülün ayrışması. Örneğin klorofil tarafından absorbe edilen ışın enerjisiyle fotosentezde suyun ayrışması.
Foton: Elektromanyetik radyasyon partikülü, bir kuantumluk ışınsal enerji.
Fotoperyodizm: Hayvan ve bitkilerin ışık ve karanlık değişimlerine karşı gösterdikleri fizyolojik tepki.
Fotoreseptör: Işığı algılayabilen duyu hücresi, ışık almacı.
Fotosentez: 1. Karbondioksitten ışık enerjisi kullanarak karbohidratların sentezi. 2. Bitki hücrelerinde klorofil tarafından tutulan ışınım enerjisinin kullanılmasıyla su ve karbondioksitten karbonhidratların sentezlenmesi olayıdır. 3. Yeşil bitkilerin, güneş enerjisi ve klorofil pigmenti yardımıyla CO2 ve H2O'dan besin maddelerini üretmesidir.
123
5-Klorofil molekülleri aracılığı ile;ışık enerjisi ile suyun hidroliz edilerek elde edilen moleküllerin akseptörler ve enzimler araclığı ile havadaki CO2'in de tepkimeye/lere katılımını sağlayıp karbonhidrat ve diğer organik moleküllerin oluşumunu sağlamaktır.
ENZİM+KLOROFİL +E.T.S+ IŞIK
H2O+CO2 ------------- C6H12O6 +O2
Fototropizma: 1. Organizmanın ışığa karşı büyüme tepkisi. 2. Bitkilerin ışığa doğru gösterdiği yönelme hareketidir.
Fovea: Bir organın yapısı üzerindeki küçük çukur. Özellikle retinanın merkezinde bulunan çukur yalnız konileri içerir ve net görüntüyü sağlar.
Fötüs: Embriyonik gelişimini büyük ölçüde tamamlamış fakat doğmamış yavru. İnsanda gebeliğin 3. ayından doğuma kadar.
Fundus: 1. Bir organın dip kısmı ya da tabanı. İçi boş organın ağza en uzak kısmı.2.Midenin genişlemiş kısmı.
Fukoksantin: Diatome, esmer alg ve dinoflagellat’larda bulunan kahverenkli pigment. Fusarium: Yaygın olarak bulunan bir küf (mantar) türü
Gamet: 1. Üreme hücresidir. Eşeysel üremede birleşip kaynaşan yumurta ya da sperm, birleşme sonunda yeni bir fert gelişimini başlatır. 2. Erkek ve dişi üreme hücrelerinin her biri.
Gametofit: 1. Bir bitkinin hayat devresinde haploit ya da eşeyli (gamet üreten) evre. 2. Eşeysel döl. Bitkide eşem hücrelerini oluşturan haploid evre.
Ganglion: Merkezi sinir sistemi dışında bulunan sinirlerde hücre gövdelerinin oluşan sinir düğümü.
Gastodermis: Bağırsakların içini astarlayan sindirim ve absorbsiyondan sorumlu doku.
Gastrula: 1. Blastuladan sonraki erken embriyonik devre. Başlangıçta ektoderm ve endoderm olmak üzere iki tabakadan ve bu iki tabaka arasında kalan boşluktan oluşur. Ektoderm ile endoderm arasındaki blastosöl ve arkanteron, endodermin içini astarlayan ve blastoporla dışarı açılan invaginasyonla oluşur. 2. Embriyonun blastuladan sonra oluşan, hücreleri içeri çökmesiyle ilk bağırsak boşluğunu meydana getiren erken embriyonik safha.
Gastrulasyon: Genç embriyonun gastrula olduğu ve önce iki, sonra da üç hücre tabakasının oluşmasıyla ilgili olaydır.
Gemma Çanakları: Bryofitler’de, çanak şekilli vejetatif tomurcuklar, eşeysiz olarak tam bir bitki haline gelir. Gen: 1. Genetik bilginin biyolojik birimi. Özel bir kromozomun belirli bir konumunda yer alır. 2. DNA molekülünün ortalama 1500 nukleotitten oluşmuş canlının kalıtsal özelliklerinden herhangi birini taşıyan parçası. Kalıtımın temel fiziksel ve işlevsel birimi. Her gen, protein veya RNA molekülü gibi özel bir işlev taşıyan kromozomların belli bir noktasındaki nükleotid dizilerinden oluşur.
124
Genom: 1. Prokaryot ya da ökaryot organizmalardaki genetik materyalin hepsi. 2. Bir organizmanın sahip olduğu genetik şifrelerin tamamı.
Genus: Yakın akraba türlerin bir araya gelerek oluşturduğu taksonomik kategori, cins.
Geri Bildirim (Feedback) Denetimi: Bir sistemde reaksiyon ürünlerinin birikiminin, ürünlerin yapım hızının azalmasına neden olması ya da ürün eksikliğinin üretim hızının artmasına yol açması.
Gibberellin: 1. Bitki büyüme hormonu. 2. Çiçekli bitkilerde, büyüme ve gelişmenin denetiminde işlevi olan ve doğal olarak bulunan bir grup kimyasal madde. Bazı türlerin genç bitkilerinde sürgünlerin uzamasını hızlandırır.
Glikoliz: 1. Şekerlerin daha basit bileşiklere metabolik dönüşümü. 2. Glikozun sitoplazmada pürüvik asite kadar parçalandığı evre.
Globulin: 1. Suda çözünmeyen, sulu tuz çözeltilerinde çözünen, kan serumunun başlıca proteini. 2. Kan plazmasında bulunan proteinlerin bir sınıfıdır. Bunlardan bir kısmı (gamma globulin) antikor olarak iş görürler.
Glomerulus: 1. Küçük kan damarları ya da sinir liflerinin kümesidir. Özellikle bir böbrek tüpçüğünün proksimal ucundaki kapiller yumağı. 2. Böbrekteki nefronların bowman kapsülü içinde bulunan kılcal kan damarları ağı.
Golgi Cisimciği: Olgun sperm ve eritrositler hariç tüm hücrelerin sitoplâzmasında bulunan bir tip hücre organelidir. Hücre ürünlerinin salgılanmasında rol oynadığına inanılır. Yapısı:Ortası düz-üst üste yığılmış ve uçları şişkin- zar kabarcıklarından oluşmuş bir zar sistemidir.Olgun sperm ve eritrositler hariç tüm ökaryot hücrelerin sitoplazmasında bulunan bir tip hücre organelidir. Hücrenin salgı ürünlerinin oluşturulduğu organeldir. Görevleri 1-Çeşitli maddelerin oluşum merkezidir 2-Hücrede, membran paketciklerinin oluşumu ve salgılanmasında rol oynar. 3-Endoplazmik redikulumla entegreli çalışır. 4-Protenleri hürede kullanılmak üzere değiştirir.
Gonad: 1. Gamet oluşturan bezdir. Yumurtalık ya da testis. 2. Üreme hücrelerini meydana getiren üreme organları.
Gonopor: Eşey açıklığı, eşey organlarının vücut dışına açıldığı delik.
Gövde: Gelişmiş bitkilerde genellikle bitkinin toprak üstünde kalan, yaprak ve üreme organlarını taşıyan, silindir biçimli, çoğu kez dallanma gösteren organıdır.
Grana: Kloroplast içindeki ardışık klorofil, protein ve lipid tabakalarını taşıyan ve fotosentezin işlevsel birimi olan küçük yapılardır. Guanin: DNA ve RNA nın yapısına katılan bir pürün bazı.
Guatr: 1. Boynun ön kısmında şişmeye yol açan tiroid bezi büyümesidir. Tiroidin aşırı faaliyeti ya da iyot eksikliğinden ortaya çıkar. 2. Tiroid bezinin büyümesi sonucu oluşan hastalık. Gutasyon: 1. Kök basıncı ile yaprak porlarından dışarı iletilen ve yaprak üzerinde beliren su damlacığı. 2. Bitkilerin yapraklarından damlalar halinde su atılması.
125
Gymnosperm: Çıplaktohumlular. Tohumları ovaryum içinde kapalı olmayan tohumlu bitkiler sınıfı. Konifer ve ortadan kalkmış birçok bitkileri içerir.
Habitat: 1. Bir canlı türünü ya da canlı birliklerini barındıran ve kendine özgü özellikler gösteren yaşama ortamı. 2. Bir bitki ya da hayvanın doğal olarak yaşadığı yer, bulunabileceği bölge. 3. Yetişme ortamı, bir canlının, bir türün içinde yaşadığı ortam.
Habituasyon: Organizmaların bir uyarıcıya alışarak ona tepki gösteremez duruma gelmesi.
Haploid: 1. Olgun bir üreme hücresinde bulunan kromozom sayısı, vücut hücrelerinin sahip olduğu kromozom sayısının yarısına sahiptir. Kromozom sayısının yarıya inmesi sonucu oluşan "n" sayıda kromozom taşıyan hücrelere haploid hücre denir. 2. Normal olarak olgun bir gamette bulunan bir kromozom takımıdır.
Hardy-Weinberg Yasası: Bir populasyonda bulunan bir allel gen çifti üyelerinin bağıl frekansları bir binomial denklemin açılımı olan a2+2ab+b2 ile tanımlanır.
Havers Kanalı: 1. Kemik dokudaki, sinir ve kan damarlarının geçtiği kanal. 2. Kemik Metriks i içinde uzanan ve kan damarları ve sinirleri içeren kanallar.
Hemofili: Antihemofilik globulin denilen maddenin eksikliğiyle tromoblastin oluşmasının bozulduğu, soya çekimsel hastalıktır. Kan yeterince pıhtılaşmaz.
Hemoglobin: 1. Eritrositlerin, oksijen ve karbondioksit ileten ve pH ayarlanmasında yardımcı olan, kırmızı renkte demir içeren protein pigmenti. 2. Alyuvarlar içerisinde bulunan ve yapısında demir taşıyan, kırmızı renkli bir solunum pigmenti. 3. Alyuvarlarda O2 ve CO2 taşıyan, demir içeren protein.
Henle Kulpu: Memeli böbrek tübülündeki ‘U’ şeklinde medullaya kadar inen ilmik. Proksimal ve distal kısımlar arasında yer alır.
Hepatit B: Kan yoluyla bulaşan ve karaciğer rahatsızlıklarına yol açan bir tür virüs.
Herpes Virüsler: İnsanlarda bazı hastalıklara neden olan, 151-200 nm büyüklüğünde, çift iplikli DNA içeren, kılıflı, kapsidi ikozahedral şekilli bir virüs familyası. Epstein Barr virüsü ve uçuk virüsü (Herpes simplex) gibi.
Herbasöz: Otla ilgili ya da ot özelliği taşıyan, odunsu olmayan.
Herbivor: 1. Otçul. Bitki yiyen hayvan. 2. Bitkisel besinler ile beslenen canlılar.
Hermafrodit: Çift eşeyli, her iki eşeyin organlarını birlikte taşıyan, er dişi, monoik.
Hermofroditizm: Bazı canlılarda görülen ve kendi kendini döllemeyle oluşan üreme şeklidir.
Heterogami: Yumurta ve sperm gibi büyüklük ve yapı bakımından ayrı iki gametin birleşmesiyle meydana gelen üreme şeklidir. 2. Şekil, büyüklük ve yapı bakımından farklı olan gametlerin birleşmesiyle oluşan üreme şekline denir.
Heterograftlar: Alıcıdan başka bir tür hayvanın vücudundan elde edilen doku aşıları.
126
Heterosis: 1. Melezlerin atalarına göre kazandıkları üstünlük. 2. Melez gücü. Birbiriyle ilgisi olmayan soylara ait fertlerin birleşmesinden meydana gelen yavruların hayatta kalmak için atalarından daha iyi uyum göstermeleri
Heterospor: Mikrospor ve makrospor gibi morfolojik ve eşey bakımından farklı sporlar.
Heterotrof: 1. Kendi besinini üretemediği için, organik besinleri dışarıdan almak zorunda olan canlılar. 2. İnorganik maddelerden kendi besinini sentez edemeyen ve bu nedenle ya ototroflar ya da çürüyen maddeler üzerinde yaşamak zorunda olan organizmalar.
Heterozigot: Homolog kromozomların karşılıklı lokuslarında belirli bir karakter için iki farklı allelin bulunması.
Hibernasyon: Bazı hayvanlarda kışı geçirmek için metabolizmanın yavaşladığı bir uyuşukluk dönemi.
Hidrofitler: Sucul ortamda büyüyen bitkilerdir .Ya tamamen sucul olurlar ya da
kökleri su veya çamur içinde fakat gövde ve yaprakları su üzerinde bulunur.
Hidrojen Bağı: 1. Eğer hidrojen atomu, iki atom arasında ortaklaşa kullanılıyorsa meydana gelen iki molekül arasındaki zayıf bir bağdır. Bu bağlar protein ve nükleik asitlerin yapısında birinci derecede önem taşır. 2. Genellikle oksijen ve azot gibi negatif elektrik yüklü atomlarla diğer bir negatif yüklü atomlara kovalent olarak bağlanmış hidrojen atomları arasında oluşan bağlar.
Hidroliz: 1. Bir bileşikteki belirli bazı bağların arasına su girmesiyle bileşiğin parçalara ayrılmasıdır. Hidroksil grubu ayrılan bileşiğin bir kısmına, hidrojen atomu da öteki kısmına katılır. 2. Bir molekülün kovalent bağlarının su ile parçalanarak ayrılan kısımların birine H diğerine OH grubunun eklenmesi.
Hidroponik: Topraksız bitki kültürüdür. Kökler besin maddesi bakımından zengin sulu ortamda büyütülürler.
Hipertonik: 1. Solut molekülü konsantrasyonu daha fazla ve solvent (su) molekülü konsantrasyonu daha az olan çözeltidir. Karşılaştırılmış olduğu çözeltininkine göre daha büyük osmotik basıncı vardır. 2. Çözünmüş madde konsantrasyonu oldukça fazla olan çözelti.
Hipofiz: 1. Beyin tabanında bulunan ve iki kısımdan meydana gelen bir iç salgı bezi.2. Beyinde hipotalamusun hemen altında yerleşmiş olan küçük bir bezdir ve hipotalamusa ince sapla bağlanır. Ön lop ağzın tavanından dış büyümeyle, arka lop ise beynin tabanından aşağıya doğru büyüyerek oluşur.
Hipokotil: Bitki embriyosunun bir kısmı ya da fidenin, kotiledon yapraklarının birleşme noktası altında kalan kısmı.
Hipotalamus: 1. Görme, su dengesi, sıcaklık, uyku gibi çeşitli kontrol merkezlerini içeren üçüncü ventrikulusun tabanı ve ön beynin bir bölgesi. 2. Ön beynin alt bölgesi olup bazı organ ve bezlerin çalışmasını düzenleyen kısmı.
Hipotez: Kontrollü deneylerle denenebilen ve sonuca temel teşkil eden bir varsayımdır.
127
Hipotonik: 1. Solut molekül konsantrasyonu daha az solvent (su) molekül konsantrasyonu daha fazla olan çözeltidir. Karşılaştırılmış olduğu çözeltininkine göre daha küçük osmotik basıncı vardır. 2. İzotonik sıvıdan daha düşük osmotik basınca sahip olan sıvı. 3. Çözünmüş madde konsantrasyonu az olan çözelti. HIV: İnsan bağışıklık noksanlığı virüsleri (Human Immunodeficiency Viruses).
Homeostasi: Bir organizmanın içinde yaşadığı ortamla madde alış verişi yaparak, kendi iç ortamını belli sınırlar arasında dengede tutması.
Hominid: Yaşayan ya da soyu tükenmiş insan veya insan benzeri tip.
Homograft Reaksiyon: Aynı türden fakat farklı genotipteki bir organizmadan alınan bir aşılama dokusunun aşılanan organizma tarafından reddedilmesi.
Homolog kromozom: Biri anneden, diğeri babadan gelen aynı gen çiftine sahip kromozomlar.
Homolog Yapılar: Çeşitli hayvanlardaki ortak ilkel bir yapıdan gelişen, yapı planı ve gelişmede benzerlik gösteren yapılardır.
Homolog: Aynı görevi görmeseler bile, embriyonik dönemde aynı dokudan köken alarak gelişmiş organlar.
Homolyotermik: Vücut sıcaklığı sabit olan hayvanlardır. Çevre sıcaklığındaki değişmelere karşın vücut sıcaklığı değişmeyen kuş ve memeli gibi hayvanlardır.
Homolog kromozom: Biri anneden, diğeri babadan gelen aynı gen çiftine sahip kromozomlar.
Homozigot (zayıf tek düzelik) : Homolog kromozomların karşılıklı lokuslarında belirli bir karakter ya da bütün karakterler için aynı allel çiftin bulunmasıdır.
Hormon: 1. Vücudun bir kısmında oluşturulan sonrada difüzyonla ya da kan dolaşımıyla diğer kısımlarındaki hücrelere taşınarak onların çalışmalarını düzenleyen özel maddeler. 2. Gövdenin bir kısmında meydana getirilen, sonra da difüzyonla ya da kan dolaşımıyla diğer kısımlardaki hücrelere taşınarak onların aktivitelerini düzenleyen maddelerdir.
Humus: 1.Toprak içindeki organik madde. Toprağa kahverengi ya da siyah rengi veren çürümüş bitki dokularındaki koyu renkli maddedir. 2. Toprak üzerindeki ve içindeki organik atıkların ayrışması sonucu oluşan kütle
Hücre: Gözle görülemeyecek kadar küçük, yarı geçirgen bir zar ile çevrili sitoplâzma kitlesinden oluşan, sitoplâzma içinde çeşitli hayati olayları yürüten çekirdek, endoplazmik retikulum, mitokondri gibi organeller bulunan en küçük canlı yapı.
Hücre Kuramı: Canlıların hücre ve hücre ürünlerinden oluştuğunu, yeni bir hücrenin kendinden önce mevcut olan bir hücreden oluştuğunu, kimyasal bileşen ve işlevsel bakımdan birbirine benzediğini, organizma faaliyetinin bağımsız hücre birimlerinin etkileşiminin sonucu olduğunu ifade eden kuramdır. Hücre Zarı: Sitoplâzmayı çevreleyen, 75–80 Angstron kadar kalınlıkta, protein, lipit ve karbohidratlardan oluşan, lipitlerin genellikle fosfolipitler halinde çift tabaka oluşturdukları, sıvı mozaik zar modeline göre proteinlerin lipitlere birleşik ya da az veya çok gömülü
128
oldukları, karbohidratların oligosakkarit zincirleri halinde bazı lipit ve bazı proteinlere bağlı bulundukları, hücrenin alt, üst ya da yan kısımlarında çeşitli özelleşmeler gösteren, hücreyi koruyan, pek çok hücre faaliyetine katılan yarı geçirgen yapı. Organellerin etrafını çevreleyen zar ise mitokondri zarı, Golgi zarı gibi organellerin adıyla anılır. Hücre zarı plazma zarı, sitoplazmik zar, membran, biyomembran, biyolojik zar, plazmalemma adları ile de anılır.
İçgüdü : 1.Bireyin önce geçirmiş olduğu deneye bağlı olmayan ve genetik olarak belirlenmiş davranış ya da tepki tipi. 2. Organizmayı o türe özgü olan bir amaca sürükleyen hareket eğilimi. Örneğin; örümceğin ağ örmesi gibi.
İletim Demeti: 1. Bitkilerde odun ve soymuk borularının birlikte oluşturduğu yapılara iletim demeti denir. 2. Bitkilerde organik ve inorganik besin maddelerinin iletiminin yapıldığı odun ve soymuk borularından oluşan yapılar.
İletim Doku: Damarsız bitkilerin dışındaki tüm bitkilerde bulunan, su ve organik madde taşınmasını sağlayan dokudur.
İletim Parankiması: Özümleme parankimasıyla iletim demetleri arasında bulunan su ve besin taşınmasını sağlayan temel dokudur.
İmmunofloresans: Bir doku ya da hücredeki belirli antijenleri, ışıma özelliğine sahip boyalar ile bağlanmış antikorlarla işaretleyerek belirleme yöntemi. İmmun Reaksiyon: 1.Antijenlere karşı antikor yapımı. 2.Vücuda giren yabancı maddelere karşı savunma.
İmmunolojik Tolerans: 1. Antijenlere özgü reseptörlerin fiziksel ya da görevsel olarak bozulmaları ile ortaya çıkan, antijene karşı bağışık yanıtın oluşmaması durumu.2. Bir organizmanın, genetik olarak farklı bir organizmadan nakledilen hücreleri kabul edebilme yeteneği. Organizmanın belli bir antijene tepki gösterme kapasitesini geliştirmesinden önce oluşan sonuçlar. Bundan sonra reaksiyon gösterme yeteneğinin ortaya çıkışı gecikebilir ya da sonsuza ertelenebilir.
İmplantasyon: 1. Vücudun bir bölgesine bir parça ya da dokunun yerleşmesidir. Örneğin, gelişmekte olan bir embriyonun uterusun epitel tabakasına tutunması. 2. Döllenmiş yumurtanın rahim'in (uterus) Yumuşak dokusuna gömülmesi, döl tutma.
İndüksiyon: 1. Herhangi bir olayı başlatma, belli bir etken yardımı ile herhangi bir olayın başlamasına sebep olma. Elektiriklenme. 2. Organizatör ya da başka bir dokunun etkisi aracılığıyla gelişmekte olan embriyonun bir dokusunda özel morfogenetik bir etkinin meydana getirilmesi.
İnflamasyon: Çeşitli mikrobik ajanlar veya toksinlere karşı vücudun göstermiş olduğu sıcaklık artması, kızarıklık,ağrı ile karakterize iltihaplı reaksiyon. İltihaplanma.
İnsight Öğrenme (Kavrayak öğrenme) : Önceki deneyin değerlendirilmesinin bir sonucu olarak organizmada yeni bir tepkinin belirişi.
İnsülin:Pankreasın ürettiği kan şekerini azaltan hormon. İnterferon: 1. Mononüklear fagositler tarafından salgılanan ve doğal bağışıklıkta etkili olan sitokinlerden birisidir. Alfa ve Beta interferon (İNF) olmak üzere iki türü bulunur. 2. Hayvan hücrelerinin virüsle etkileşimi sırasında meydana gelen bir çeşit proteindir. Bu madde, hayvan hücrelerini çeşitli virüs enfeksiyonlarına karşı dirençlilik kazandırır.
İnternod: İki düğüm arasında kalan gövde parçasıdır.
129
İnvaginasyon: Bir kısmın diğeri içinde katlanması, özellikle gastrulasyon sırasında bir bölgenin çift tabakalı çöküntüyü yapmak üzere katlanması
İrkilme: Bitkiler uyarılara karşı durum değiştirme hareketi yaparlar. Bu durum değiştirme hareketine irkilme denir.
İsoetales: Bir sarımsak demetini andıran ince, uzun, tüye benzeyen yaprakları olan Lycopsida’nın bir grubudur.
İyon: Pozitif (katyon) ya da negatif (anyon) elektrik yükü taşıyan bir atom ya da atom grubu.
İzogami: 1. Yapı ve büyüklük bakımından aynı olan iki gametin birleşmesi şeklindeki üremedir. 2. Şekil ve büyüklük bakımından aynı olan dişi ve erkek üreme hücrelerinin birleşimiyle yeni canlı oluşumu
İzolasyon: 1. Kelime anlamı "ayırmak" olmakla beraber, mikrobiyolojide yaygın anlamı bir mikroorganizmayı saf halde elde etmektir. 2. Ayrılma, yalıtım. Biyolojide herhangi bir sebeple populasyondaki fertlerin birbirleriyle olan ilişkilerinin kesilmesi.
İzomer: Kimyasal formülü aynı fakat yapısı farklı olan moleküldür. Örneğin glukoz ve fruktoz.
İzospor: Benzer yapıdaki sporlar veya bu tip sporlara sahip canlılar, homospor.
İzotonik (İzosmotik): 1. Solut ve solvent konsantrasyonu ve dolayısıyla osmotik basıncı karşılaştırıldığı çözeltininkiyle aynı olan. 2. Aynı ozmotik basınca sahip olan ortamlar. Örneğin, Salpa'da kan, içindeki madde yoğunluğu (kan hücreleri, proteinler, mineraller vd.) bakımından deniz suyuyla eşdeğerdir. 3-Hücrenin iç ve dış ortamının aynı osmotik basınca sahip olma durumu.
İzotop: Bir kimyasal elementin aynı atom numarasına fakat farklı atomik kütleye sahip diğer formları.
İzozim: Aynı enzimik aktiviteyi gösteren değişik protein molekülleri. Jel: 1. Katı faz içerisinde sıvı fazın yayıldığı koloidal sistem. 2. Kolloit sıvıların ya da sollerin pıhtılaşması ile oluşan pelte koyuluğunda madde. Jeotropizma: Yere doğru ya da yerden zıt yöndeki bir büyüme tepkisidir. Büyüme üzerine yerçekiminin etkisi.
Juvenil Hormonu: Deri değiştirme esnasında gençlik morfolojisini koruyan bir artropod hormonudur. Yokluğunda ergine doğru bir başkalaşma başlar. Kalori: Bir gram suyun sıcaklığını bir derece yükseltmek için (14,5oC’ den 15,5oC’ye) gereken ısı. Kilokalori bunun bin katıdır.
Kaliks: Fincan biçiminde organ ya da boşluktur. Bir tam çiçekte en dış halkayı oluşturan yapraklardır.(sepaller).
Kambiyum: 1. Birçok trakofil bitkilerin gövde ve kökünde meristem hücrelerden oluşan ve bölünerek sekonder ksilem ve sekonder floem tabakasını yapan tabaka. 2. Bitkilerin iletim demetlerinde, bir ya da birkaç sıra meristematik hücre tabakasından oluşan, ikincil kalınlaşmayı ve enine büyümeyi sağlayan doku. 3. Çift çenekli bitkilerin gövde ve kökünde yer alan ve meristem hücrelerinden oluşan tabaka; yeni odun ve soymuk tabakaları
130
oluşturarak bitkinin kalınlaşmasını sağlar. 4. Kök ve gövdenin enine büyümesini sağlayan dokulardır.
Kapalı Dolaşım: Kanın kalp ve damarlardan oluşan kapalı bir sistem içerisinde dolaşmasıdır.
Kapiller: Atar ve toplardamarı birleştiren ve dokuların içine yerleşmiş bulunan mikroskobik ve ince duvarlı damar.
Karbohidrat: Kimyasal bileşimi sadece karbon (C), oksijen (O) ve hidrojen (H) olan ve genellikle hidrojen atom sayısı oksijen atom sayısının iki misli olan şekerler, nişasta, selüloz gibi bileşiklerin genel adı.
Katalizör: 1.Kimyasal reaksiyonun hızını düzenleyen maddedir. Bu olmadan reaksiyon son noktaya ulaşmaz. 2. Kimyasal tepkimeye katılmadan tepkimenin hızını artıran madde.
Katyon: Pozitif yüklü iyon.
Karnivor: 1. Etobur. Et yiyen hayvan. 2. Hayvansal besinler ile beslenen canlılar.
Karoten: Tatlı patates ve yapraklı sebzelerde bulunan sarı, turuncu veya kırmızı renk maddesi. Hayvan vücudunda A vitaminine dönüştürülür.
Karyokinez: Mitoz bölünmede çekirdek bölünmesidir.
Karyotip: Bir bireydeki kromozom takımının sayı ve büyüklük bakımından özelliği.
Katabolizma: 1. Maddelerin yüksek terkiplerinin, dokularda yakılarak daha basit bileşimde maddeler meydana gelmesi. 2. Canlı hücre içinde karmaşık moleküllerin basit moleküllere parçalanmasına ve enerjinin açığa çıkmasına neden olan kimyasal reaksiyonlar.
Kazık Kök: Ana kökün yan köklerden daha fazla gelişme göstermesi.
Keliser: Örümcek, akrep ve öteki Arachnida’ların başında bulunan pens biçimindeki ekstremite. Kemoreseptör: Kimyasal uyarımları alan duygu organı ya da hücresi.
Kemotropizma: 1. Kimyasal uyarıma büyüme tepkisi. 2. Bitkilerin kimyasal maddelere ya da kimyasal maddelerden uzaklaşma yönünde gösterdiği tropizmaya denir.
Keratin: Omurgalıların epidermisinde ve tırnak, tüy, saç, boynuz ve benzerlerinde bulunan boynuzsu, suda çözünmeyen bir protein.
Kines: Bir organizmanın bir uyartıya göstermiş olduğu tepki. Tepkinin yönü uyartının yönüne bağlı değildir.(Taksisteki durumun aksine.)
Kininler: Kanda ve dokularda yapılan ve kan damarlarında, düz kasta ve bazı sinir uçlarında iş gören polipeptidlerdir. Örneğin bradykinin ya da kalidin, adenin içeren gruplardan birisi doku kültüründeki bitki hücrelerinin büyümesini ve bölünmesini artırır.
Kirpik: Hücrelerin serbest yüzeyi üzerinde kirpiksi sitoplazmik çıkıntı. Düzenli titreşerek hücrenin hareketini sağlar.
131
Kleidoik Yumurta: Embriyosu bir larval evreden geçmeden doğrudan doğruya minyatür bir ergine dönüşen sürüngen, kuş ve ilkel memeli hayvan yumurtası.
Klitoris: Vulvanın ön kısmında erkek penisine karşılık ereksiyon yapabilen bir yapıdır.
Kloak: 1. Aşağı omurgalı hayvanların çoğunda sindirim, boşaltım ve üreme sisteminin açıldığı oda. 2. Bazı canlı gruplarında, sindirim, boşaltım ve üreme sistemlerinin son ürünlerinin dışarı bırakıldığı ortak tek açıklık. 3. Kuşlar gibi omurgalı hayvanların sindirim, boşaltım ve üreme sisteminin açıldığı bölüm.
Klon: 1. Bir atasal hücreden mitoz bölünmeyle oluşan hücre populasyonu. 2. Genetik olarak birbirinin aynı olan canlılar.
Klorenkima: Klorofilli bitki dokusu.
Klorofil: 1. Işığa duyarlı bir tetrapirol halkası ile merkezde magnezyum atomu olan ve fotosentezde gerek duyulan yeşil pigment. 2. Fotosentez olayında güneş ışığı enerjisini kimyasal enerjiye çeviren önemli pigment. 3. Renk maddesi.
Kloroplast: 1. Fotosentetik ökaryotların klorofil içeren organeli. 2. Bitki hücrelerinin klorofil taşıyan organelidir. Fotosentez merkezidir. 3. Yeşil renkli klorofil pigmentini taşıyan plastid.
Kobalamin: B12 vitamini. Alyuvarların yapımında esas maddedir.
Kodon: 1. Bir amino asidin, kodonu oluşturan üç komşu nükleotidin diziliş biçimi. 2. Özel bir amino asiti şifreleyen üç nukleotitten olşan mRNA üzerindeki birim.
Koenzim: 1. Bazı enzim reaksiyonları için gerekli olan ve enzime gevşek olarak bağlı bulunan kısım. 2. Bir enzimi aktif hale getiren, enzimin protein olmayan organik bileşeni.
Kohezyon: Aynı cins moleküller arasındaki çekim kuvveti.
Kok: Küresel ya da sferik (beyzi) biçimdeki bakteri hücresi.
Kokobasil: Morfolojik olarak yuvarlak (kok) ile çubuk (basil) arasında yer alan bakteriler.
Kokus: Bir mikrondan küçük yuvarlak bakteri.
Kolajen: Bağ doku lifleri içinde bulunan ve kaynatılınca jelatine dönüşen protein.
Kolineerik: RNA’nın nükleotid kodonlarının linear dizilimiyle, polipeptitte bu dizilişle kodlanan amino asitlerin lineer sıralanışı arasındaki haberleşme.
Konjugasyon: 1. Birleşme faaliyetidir. İki hücrenin geçici olarak birleşmesi sırasında nükleer maddenin karşılıklı olarak değiştirilmesidir. Protozoa’lardan birçok Silyatlar’da ve bakterilerde görülür. 2. Bakteri ve bazı tek hücrelilerde karşılıklı DNA değişimi ile gerçekleşen gen değişim mekanizmalarından birtanesidir. 3. İki hücrenin geçici olarak gen alış-verişi yapmak için birleşmeleri.
Kovalent Bağ: Bir ya da daha çok elektronun ortaklaşa kullanılmasını (sağlayan) kimyasal bağ.
132
Koenzim: 1. Bazı enzim reaksiyonları için gerekli olan ve enzime gevşek olarak bağlı bulunan kısım. 2. Bir enzimi aktif hale getiren, enzimin protein olmayan organik bileşeni.
Kohezyon: Aynı cins moleküller arasındaki çekim kuvveti.
Kohlea: İç kulağın bir kısmıdır. Salyangoz kabuğu biçiminde iki buçuk dönüş yapan borusal yapı.
Kollenkima: Gövde ve yaprak sapında epidermisin hemen altında bitkiye destek sağlayan ve köşeleri kalınlaşmış hücrelerden oluşan dokudur.
Kolloblast: Ktenoforlar’da avı yakalamak için kullanılan yapışkan hücre.
Kolloit: İki fazlı bir sistemdir. Parçacık büyüklüğü 1–100 mµ olan bir faz, ikinci fazın içinde dağılmıştır. Tiroid bezinde olduğu gibi bir boşluğun çevresinde bir sıra halinde bulunan küçük epitel hücreleri tarafından salgılanan jelâtinimsi madde topluluğu.
Kommünite: Habitat denen küçük ya da büyük bir alanda yaşayan populasyonlar topluluğu. Kommüniteyi oluşturan canlılar çeşitli şekilde birbirini karşılıklı olarak etkiler.
Koniferler: Sıcak ve soğuğa dayanacak biçimde uyum gösteren iğne yapraklı Gymnosperm’lerdir. Kozalaklı bitkilerdir.
Konjugasyon: 1. Birleşme faaliyetidir. İki hücrenin geçici olarak birleşmesi sırasında nükleer maddenin karşılıklı olarak değiştirilmesidir. Protozoa’lardan birçok Silyatlar’da ve bakterilerde görülür. 2. Bakteri ve bazı tek hücrelilerde karşılıklı DNA değişimi ile gerçekleşen gen değişim mekanizmalarından birtanesidir. 3. İki hücrenin geçici olarak gen alış-verişi yapmak için birleşmeleri.
Kontrasepsiyon: Spermanın yumurtaya ulaşmasını ve döllenmesini engelleyecek mekanik ya da kimyasal maddelerin kullanılmasını içeren doğum kontrol yöntemi.
Konvergen Evrim: Büyük ölçüde farklı kökene bağlı iki ya da daha fazla organizmada benzer işlev yapan benzer yapıların bağımsız olarak evrimleşmesi.
Korda: Omurgayı oluşturan ilkin iç iskelet (Sırt ipi).
Kornea: 1. Gözün en dışta bulunan sert tabakasının yaklaşık 1/6'sını oluşturan ön bölgesi, saydam tabaka. 2. Gözün ön tarafında sert tabakanın saydam kısmı.
Korpus Allatum: Böceklerde beynin hemen gerisinde bulunan iç salgı bezidir. Jüvenil hormonu salgılar.
Korpus Kallozum: Memeli hayvanlarda iki beyin yarı küresini birleştiren büyük komissür fibril demeti.
Korpus Luteum: Olgunlaşan ve yumurtayı atan ovaryumda, ovaryum folikül hücreleri tarafından oluşturulan sarı renkli bezdir.
Korpus Striyatum: Her beyin yarı küresinin tabanında bulunan nöron ve sinir liflerinden oluşan korteksin altındaki büyük küme.
Korteks: Bir organın dış tabakası. Bitkilerde epidermisin altındaki doku.
133
Koruyucu Doku: Kök, gövde, yaprak ve meyvenin üzerini örten kalın çeperli, klorofilsiz, tek ya da çok sıralı hücrelerden oluşmuş, organların iç kısmındaki dokuları yaralanma, kuraklık ve diğer aşırı çevre koşullarına karşı koruyan dokulardır.
Koryon: Sürüngen, kuş ve memeli hayvanlarda embriyoyu saran örtü. Memelilerde plasentanın yapısına girer.
Kotiledon: Bir bitkide embriyonun çenek yaprağı, çim yaprakları.
Kök Basıncı: 1. Bitki köklerindeki özsuyun pozitif basıncı. Özsuyun, toprakta bulunan suya göre hipertonik oluşu nedeniyle ortaya çıkar. 2. Bitki köklerinin topraktan su emme kuvveti. 3. Kök hücrelerindeki su yoğunluğunun topraktaki su yoğunluğundan az olmasından dolayı kökte meydana gelen basınçtır.
Kök: Gelişmiş bitkilerde, yerçekimi doğrultusunda büyüyen, bitki için gerekli su ve mineral maddelerin alınmasını sağlayan kısımdır.
Kretinizm: Genç bireyde tiroid salgısının doğuştan bulunmayışından ileri gelen durumdur. Beyin ve vücut gelişiminde gerilik.
Kromatin: Hücre çekirdeğinin boyanabilen kısmı. Çekirdek içinde ağ görünümünde olup DNA ve protein bileşimindedir.
Kromatin Noktası: İnsan derisi ya da ağız mukozasında olduğu gibi çekirdek çeperinde kromatin birikimidir. Kişinin nükleer eşeyselliğini saptamaya yarar. Dişi hücrelerinin çoğunda var, erkek hücrelerinde yoktur.
Kromatofor: 1. Epidermisin alt tabakasında olduğu gibi pigment hücresi ya da renk oluşturan plastid. Bazı bakterilerde klorofil içeren tanecik. 2. Pigment içeren ve canlının deri renginin değişiminden sorumlu olan organel. Kromomer: Kromozomu oluşturan tesbih tanesi gibi tanecik dizisi. Kromotin iplik: Dinlenme halindeki ökaryot hücrenin çekirdeğinde bulunan kromozomların karmaşık hali.
Kromoplast: Bitkilerde sarı, kımızı, turuncu renkli pigmentleri taşıyan plastidler.
Kromotin iplik: Dinlenme halindeki ökaryot hücrenin çekirdeğinde bulunan kromozomların karmaşık hali.
Kromozom: 1. Hücre çekirdeği içindeki kalıtsal maddedir. Genleri içeren iplik ya da çubuk biçimindeki yapılardır. 2. Prokaryot ve ökaryot hücrelerde üzerlerinde genleri taşıyan DNA ve nükleoproteinden oluşmuş yapı.
Krosing Over: 1. Mayoz sırasında homolog kromozomların sinapsları oluşturmasını ve bazı kısımlarını karşılıklı değiştirme olayı. 2. Mayoz bölünmede, tetratların kromotidleri arasında karşılıklı gen alış-verişi, parça değişimi.
Ksantofil: Yeşil yapraklarda, otlarda ve öteki bitkisel maddelerde karotinle birlikte bulunan sarı renkli pigment.
Kserofitler: Kurakçıl bitkilerdir. Çok az su içeren topraklarda yaşamaya uyum gösteren yukka ve kaktüs gibi bitkiler.
134
Ksilem: Trakeofitlerde su ve suda çözünen tuzları ileten doku. Trake ve trakeidlerden oluşur. Aynı zamanda bitkiye mekanik destek sağlar. 2. Bitkilerde su ve mineral taşınmasından sorumlu olan borular, odun boruları.
Ktenoforlar: Vücudu jel biçiminde bir kümeyi saran iki tabakalı hücreden olan deniz hayvanlarıdır. Dış yüzünde tarağa benzer biçimde sekiz kirpik sırası vardır. Hayvan suda bunlarla hareket eder.
Kuantum:Işınım enerjisi birimidir. Elektrik yükü yoktur ve çok az kütlesi vardır. Bir kuantum enerjisi, radyasyonun dalga boyunun ters bir fonksiyonudur. Kutup Hücresi: Hemen hemen nukleustan başka birşey içermeyen küçük hücredir. Oogenezisde oluşur ve yumurtanın animal kutbunda küçük bir nokta şeklinde görülür. Küf: Küf flamentli mikrofungusları tanımlamak için gıda ve diğer mikrobiyoloji dallarında kullanılmaktadır.
Kütikula: Su geçirmeyen, koruyucu, mumsu yapıdaki tabaka.
Kütin: Yaprak yüzeyinden su kaybını önleyen mumsu, su geçirmez tabaka.
Lamel: Kemikte olduğu gibi ince bir yaprak ya da levha.
Laktik Asit Bakterileri: Gram pozitif, Sporolactobacillus inulinus dışında spor oluşturmayan, Lactobacillus, Leuconostoc, Pediococcus, Streptococcus ve Lactococcus cinsi bakteriler. Bu bakterilerin ortak özelliği laktozdan laktik asit fermentasyonu sonucu laktik asit oluşturmalarıdır. Larinks: Ses kutusu trakeanın girişinde bulunan kıkırdaksı yapı. İkinci derecede ses organı olarak vazife görür.
Larva: 1. Bir hayvanın hayat devresinde ana-babaya benzemeyen çok genç evre. 2. Balık, kurbağa, böcek gibi hayvanların hayat devrelerinde, ana babaya benzemeyen ve başkalaşım geçiren yavru hali. 3. Bazı hayvanların hayat devrelerinde görülen ve metamorfoz sonucunda ergin hale benzeyecek olan yavru evresi.
Latent Periyot: 1. Faj ile bulaşmış bakterinin enfeksiyon zamanı ile fajın hücre dışında görünme zamanı arasındaki süre. 2. Bir kasın uyartı verilmesiyle gözle görülür derecede kısalması arasında geçen ve yaklaşık olarak 0.01 saniye süren bir zamandır. Lejyonella: Legionella pneumophilla 'nın neden olduğu hastalık.
Lenf: 1. Kan plazmasından elde edilen ve bileşimi kan plazmasına çok benzeyen renksiz sıvı. İçinde bulunan akyuvarların bir kısmı da lenf düğümlerinde yapılır. 2. Akyuvar içeren, kan plazmasına benzeyen renksiz sıvı. 3. Lenf damaları içerisinde dolaşan, kan plazması ve lenf proteinlerinden oluşan dolaşım sıvısı, akkan.
Lentisel: 1. Epidermisi parçalayarak gövdede gözenekli şişlikleri oluşturan ve gaz alış-verişini kolaylaştıran hücre kümesi. 2. Kovucuk. Mantar özüne dönüşmüş gövde kısımlarında havanın girip çıkmasını sağlayan aralıklar.
Leptoten: Mayoz bölünme profazında görülen ve kromatin maddesinin ince iplikler halinde ortaya çıktığı erken evre.
Lignin: 1. Bitkide kök ve gövdenin sert ve odunlu yapısını oluşturan madde. 2. Odun özü denilen su geçirmez madde.
135
Liken: Bir alg ya da siyanobakteri ile bir fungusun ortak yaşamı sonunda ortaya çıkan oluşum.
Linkaj (Bağlantı): Aynı kromozomda bulunan bir gen grubunun yavru döllere bir arada aktarılması eğilimi. Listeria monocytogenes: Bazı gıdalarda bulunan ve hastalığa neden olan Gram pozitif, çubuk şeklinde, aerobik bakteri.
Litoral: Kıyı bölgesinde yüksek ve alçak dalga sınırları arasında kalan sığ su bölgesi.
Lizis:Bir hücre ya da başka yapının parçalanması ya da çözünmesi olayıdır.
Lizozim: Yumurta akı ve gözyaşı gibi farklı kaynaklardan izole edilebilen ve DNA çalışmalarında bakteri hücre duvarındaki mukopolisakkaritleri parçalayan bir enzim.
Lob/lop: Beyin, karaciğer gibi organların parçaları bölümleri. Lofofor: Bryozoa’nın ağız çevresindeki silli, tentaküllü ve at nalı şeklindeki çıkıntı.
Lokus: 1. Herhangi bir ıranın ortaya çıkmasını sağlayan bir genin kromozom üzerinde bulunduğu özel nokta. 2. Kromozomların üzerlerinde genlerin bulunduğu özel yerler.
Lökoplast: Bazı bitki hücrelerinde yedek besin depolayan renksiz madde.
Lökosit (Akyuvarlar): 1. Beyaz kan hücreleri. Amip gibi hareket eden ve fagositoz yapabilen hücrelerdir. 2. Akyuvar, fagositoz yapan, antikor üreten, renksiz kan hücresi. Lösemi: Akyuvarların anormal bir hızla büyümesiyle belirlenen bir kanser tipi.
Lycopsida: Kibrit otları. Tracheophytanın bir alt filumu.
Maddenin Sakınımı Yasası: Bir kimyasal reaksiyonda atomların yeniden meydana gelmediğini ya da ortadan kalkmadığını, fakat sadece tipini değiştirdiğini ifade eden temel fizik yasası.
Malpigi Borucukları: Arthropodların birçoğunda boşaltım organıdır.
Mantar: 1. Klinik ve veteriner mikrobiyoloji alanlarında flamentli mikrofungusları tanımlamak için kullanılan deyim. 2. Genel kullanım şekli ile şapkalı mantar. 3. Klorofilsiz, saprofit, parazit ya da simbiyoz olarak yaşayan zehirli ya da zehirsiz canlı grubudur.
Maya: 1. Flamentsiz mikrofungusları tanımlamak için gıda ve diğer mikrobiyoloji dallarında kullanılmaktadır. Ascomycetes sınıfı üyeleri olup, eşeyli ya da eşeysiz olarak çoğalırlar. 2. Ekmek mayalanmasında kullanılan canlı ya da ölü, tek hücreli mantar ya da bakteriler.
Mantar: 1. Klinik ve veteriner mikrobiyoloji alanlarında flamentli mikrofungusları tanımlamak için kullanılan deyim. 2. Genel kullanım şekli ile şapkalı mantar.3. Klorofilsiz, saprofit, parazit ya da simbiyoz olarak yaşayan, zehirli ya da zehirsiz olan canlı grubudur.
Marsupialia: Keseliler. Memelilerin Metateria alt sınıfı. Karın bölgesinde bulunan bir kese ile tanınırlar. Çok erken doğan yavrular bir süre bu kesede taşınır.
136
Metriks : 1. Bağ dokusu hücreleri tarafından salınan ve onların etrafını çeviren cansız madde. Genellikle kalın ve ağ şeklinde örülmüş mikroskobik liflerden yapılmıştır. 2. İçinde biyolojik olayların oluştuğu cansız, sıvı ortam.
Mayoz: Bir çeşit çekirdek bölünmesidir. Orijinal hücredeki kromozom sayısının yarısına, yani haploit sayıda kromozoma sahip yavru hücrelerle sonuçlanan genellikle ardışık iki hücre bölünmesi.
Mayoz Bölünme: 1. Eşey organlarında eşey hücrelerinin oluşması sırasında diploit ya da somatik kromozom sayısının yarıya indiği ve dört haploit hücrenin oluştuğu hücre bölünmesi. 2. Kromozom sayısının yarıya inmesini sağlayan, bir hücreden dört yeni hücre oluşturan bölünme şeklidir.
Medulla: 1. Bir organın iç kısmı, örneğin böbrek medullası. 2. Omuriliğe bitişik olarak yer alan beynin en arka kısmı.
Medüz: Denizanasıdır. Bazı sölenterlerin hayat devrelerinde serbest yüzen, şemsiye şeklinde bir formdur.
Megagametofit: Heterosporlu bitkilerde dişi gametofit.
Megaspor: 1. Makrosporangiyumlarda meydana gelen büyük ve dişi olarak kabul edilen sporlar. Makrospor. 2. Megasporangiumda oluşan büyük spor. Gelişerek megegametofiti oluşturur. 3. Bazı deniz bitkilerinin üreme bölgelerinde meydana gelen, büyük sporlara verilen genel ad. Sporangiyum.
Megasporangiyum: Megaspor meydana getiren sporangiyum.
Mekanoreseptör: Dokunma, basınç, işitme ve denge gibi mekanik duyguları algılayan bir duyu hücresi ya da duyu organı.
Melanin: Birçok memelinin integümentinde bazen de diğer organlarda bulunan koyu kahverenkli ve siyah renkli pigment.
Melez: Herhangi bir karakter yönünden farklı iki arı dölün çaprazlanması sonucu oluşan heterozigot döl.
Menapoz: Kadınlarda kırk-elli yaşları arasında ay halinin sona erdiği periyot.
Menstruasyon: Eğer hamile değilse dişinin üretken olduğu periyotta genellikle, yaklaşık olarak 4 hafta ara ile tekrarlanan fizyolojik uterus kanaması.
Meristem: 1. Mitoz bölünmeyle başka hücreler yapabilen, farklılaşmamış embriyonik bitki dokusu. 2. Bitkinin değişmez dokularını oluşturan farklılaşmamış embriyonik bitki dokusu. 3. Sürekli olarak bölünebilme yeteneğine sahip hücrelerin oluşturduğu embriyonik doku.
Merozoit: Sıtma paraziti olan Plazmodium’un insandaki devresinde şizontların parçalanmasıyla oluşan genç formlardan biri . Bunlar insan vücudunda dolaşan kana geçerler ve orada yeni eritrositlere saldırırlar.
137
Mesajcı RNA (m RNA): Nukleusta sentez edilip sitoplâzmadaki ribozomlara geçen özel bir RNA çeşididir. Ribozomlardaki RNA ile birleşir ve bir enzim ya da diğer bazı özel protein sentezleri için kalıp görevi yapar. (Elçi RNA, haberci RNA.)
Mesane: Boşaltım sisteminin idrar toplanan torbası.
Metabolizma: 1. Hücrede anabolizma (sentez) ve katabolizma (parçalanma) şeklinde tanımlanan tüm biyokimyasal reaksiyonlar. 2. Canlı organize maddenin yapıldığı ve korunduğu fiziksel ve kimyasal olayların tümü. Enerji ve maddeyi organizmanın kullanması için hazır hale getiren dönüşümler. 3. Canlı organizmanın hücreleri içinde meydana gelen ve enzimlerle kontrol edilen olayların hepsi. Metabolizma ile enerji üretimi ve madde yapımı gerçekleştirilir. ATP üretimi ve protein sentezi iki önemli metabolik reaksiyondur.
Metafaz: Mitoz bölünmede kromozomların ekvator düzleminde sıralandığı ve uzunlamasına ayrılmış gibi görüldüğü, profazı izleyen evre.
Metafita: Bryophyta ve Tracheophyta filumlarına ait ileri bitkilerdir. Sporofit gelişiminde embriyonik evreler bulunur.
Metagenez: Eşeyli ve eşeysiz üremenin döngüsel olarak birbirini takip ettiği üreme sistemi, döl değişimi.
Metamerizm: Annelid ve Chordat’larda olduğu gibi dizisel segmentlerden yapılmış olma durumu.
Metamorfoz: 1. Başkalaşım. Bir gelişme evresinden diğerine ani geçiş. Örneğin, bir larvanın ergine geçişi. 2. Canlının yumurtadan çıktıktan sonra, tam bir ergin görünümüne erişinceye kadar geçirdiği evrelerin bütünü.
Metanefroz: Omurgalılarda görülen ve ikincil böbreğin arkasından meydana gelen, en gelişmiş böbrek tipi.
Meyve: 1. Bir bitkide tohum ve tohumu çevreleyen kısımları içeren olgunlaşmış ovaryum. 2. Yumurtalıktaki tohumun gelişmesi sonucu meydana gelen yapıya denir.
Mezoderm: 1.Ektoderm ve endoderm arasında bulunan üç germ tabakasından ortadaki. 2. Embriyo gelişimi sırasında meydana gelen orta tabaka. Mezofil: Ilık sıcaklıkları seven. Mayalar, Escherichia coli ve pek çok mikroorganizma mezofil karakterlidir. 2. Yaprağın iç kısmında bulunan ince çeperli ve kloroplastça zengin hücreler. 3. Yaprağın üst ve alt epidermisi arasında kalan kısmı.
Mezofitler: Orta derecedeki nemli iklimde yaşayan kara bitkileri.
Mezoglea: Sölenterlerde ektoderm ile endoderm arasında bulunan jelâtinimsi Metriks .
Mezonefridyum: Mezodermden gelişen boşaltım organı.
Mezonefroz: 1. Bir omurgalı embriyosunda pronefrozdan sonraki böbrek. Sölomun orta kısmına doğru olan mezonefroz kanalları gelişir ve arkinefrik kanala boşalır. 2. Omurgalılarda görülen, orta derecede gelişmiş böbrek tipi.
138
Mezozom: Bakterinin üremesi sırasında bakteri zarından kıvrımlar yaparak meydana gelen mitokondri benzeri yapı. Micrococcaceae: Gram pozitif, yuvarlak formlu (kok) bakterilerin bulunduğu familya.
Micrococcus: Micrococcaceae familyası bakteri cinsi.
Mikron (m ): Milimetrenin binde biri (1m =1/1000 mm)
Mikroorganizma: Bakteri, fungi, protozoa ve mikroskobik algleri içeren, çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük olan canlılar. Virüsler de bu gruba dâhil edilmiştir.
Mikrosporlar: Çimlenerek erkek gametofitleri oluşturan küçük, eşeysiz haploit sporlar.
Mikrotübül: Ökaryot hücrelerde, hücre iskeletinin yapısına katılan, kamçılı ve sillilerde ise sillerin yapısına katılan, içi boş tüpçükler.
Mirasidyum: Parazit Trematoda’ların ilk larva evresi.
Misel: 1. Flamentli mikrofunguslarda (küflerde) hiflerin oluşturduğu yumak. 2. Mantarlarda, hiflerin bir araya gelmesiyle oluşmuş yapılar. 3. Yağ moleküllerinin, çözünmediği bir sıvı madde içerisine bırakıldığı zaman oluşturduğu küçük parçacıklar.
Mitokondri: 1. Hücrede enerji üretiminden sorumlu olan (oksijenli solunumun gerçekleştiği) organel. 2. Elektron taşıma sistemi ve bazı enzimleri içeren yuvarlak ya da uzamış şekildeki hücre içi organelleri. Oksidatif fosforilasyonun yapıldığı bölgeler. Miyelin: Bazı nöronların aksonlarının dışını saran, uyartı iletimini hızlandıran yağlı madde.
Miyozin: Kasta bulunan bir çözünebilir protein. Aktin ile birlikte kas liflerinin kasılıp gevşemesini sağlar.
Mikrospor: Polen. Tohumlu bitkilerde üreme organı olan stamenlerde mayoz bölünmeyle meydana gelen erkek üreme hücreleri, çiçektozu. Çiçekli bitkilerdeki polene özdeştir.
Mikrosporangium: Mikrosporları oluşturmak için mayozla bölünen mikrospor ana hücrelerini içeren küçük polen keseleri.
Mikrosporlar: Çimlenerek erkek gametofitleri oluşturan küçük, eşeysiz haploit sporlar.
Mikrotübül: Ökaryot hücrelerde, hücre iskeletinin yapısına katılan, kamçılı ve sillilerde ise sillerin yapısına katılan, içi boş tüpçükler.
Mimikri: Bir organizmanın yaşamını sürdürebilmek amacıyla bazı diğer canlı ya da cansız nesnelere benzeyerek yaptığı uyum.
Mirasidyum: Parazit Trematoda’ların ilk larva evresi.
Mitoz: Bir hücre ya da çekirdek bölünmesi şeklidir. Bu bölünmeyle oluşan her iki yavru nukleus, atasal nukleusun sahip olduğu tümüyle aynı tamamlayıcı kromozomları alır.
139
Mitoz Bölünme: Ökaryot hücrelerin tipik çekirdek bölünmesi. Kopyalanarak sayısı iki katına çıkmış kromozomların profaz, metafaz, anafaz ve telofaz safhalarını geçirdikten sonra bölünerek diploit sayıda kromozom kapsıyan iki oğul çekirdeğe ayrılmaları. Mitozu takiben sitoplâzma bölünmesiyle hücre iki oğul hücreye ayrılır.
Miyelin Kılıf: Sinir hücrelerinde, hücrenin belirli bir bölümü tarafından meydana getirilen ve akson adı verilen uzantıların üzerini kaplayarak koruyan ve sinir iletiminde hız sağlayan örtü.
Miyelin: Bazı nöronların aksonlarının dışını saran, uyartı iletimini hızlandıran yağlı madde.
Miyozin: Kasta bulunan bir çözünebilir protein. Aktin ile birlikte kas liflerinin kasılıp gevşemesini sağlar.
Mol: Gram kütlesi molekül ağırlığına eşit olan bir kimyasal madde miktarı, kendisini oluşturan atomların atom ağırlıkları toplamıdır.
Molekül: Maddenin büyük ölçüde özelliklerine ve yapısına sahip bileşimin ya da kovalent bağlarla bağlı bir elementin en küçük parçası. Monera: 1. Gerçek bir çekirdek ve plastidlerden yoksun eşeysel üremenin çok ender olduğu ya da hiç olmadığı bakteriler ve mavi-yeşil algler gibi en basit mikroorganizmaları içeren bir sistematik grup. 2. Sistematikte bakteri ve mavi-yeşil alglerin toplandığı âlem. Bu âlemin içindeki canlılarda zarla çevrilmiş çekirdek ve organeller bulunmaz.
Monococcus: Monokok formundaki bakteri cinsi.
Monosakkarit: Genel formülü (CH2O)n olan en basit şeker molekülü.
Myxomycotina: Akışkan (cıvık) fungusları içeren grup. Monokotil (Tek Çenekli): Embriyolarında bir çenek yaprağı bulunan, yaprakları genellikle paralel damarlı, tek yıllık otsu bitkilerdir.
Monokotiledon: 1. Angiospermae sınıfının bir alt sınıfı. Tek çenek yaprağı olan bitkileri içerir. 2. Embriyolarında tek çenek yaprağına sahip bitki.
Monomer: 1. Diğerlerine bağlanarak polimer yapabilen molekül ağırlığı nispeten küçük bileşiğin basit bir molekülü. 2. Büyük moleküllerin hidrolizi sonucu oluşan en küçük yapı birimi.
Monosakkarit: Genel formülü (CH2O)n olan en basit şeker molekülü.
Morfogenez: Vücudun bir kısmının ya da özel bir organın şekil, büyüklük ve diğer yapılarının gelişimi.
Motor Birim: Bütün iskelet kası liflerinin tek bir motor nöron tarafından uyarılması.
Mukoza: Mukoz zar. Sindirim borusu, soluk borusu gibi iç organların iç yüzeyini örten ve mukus sıvısı salgılayan ince tabaka.
Multipi Alleller: Tek bir lokusun farklı fenotipleri oluşturan üç ya da daha fazla seçenek durumu.
140
Mutasyon: 1. Genomik DNA dizilerinde kendiliğinden ya da ışın, kimyasal maddeler gibi etkenler nedeniyle meydana gelen herhangi bir değişiklik. 2. Bir gendeki kalıcı ve kalıtlanan değişiklik. 3. Bir canlının kalıtım özelliklerinde meydana gelen birdenbire ve kendiliğinden değişmeler. 4. Canlılarda çevre şartlarıyla meydana gelen ve kalıtsal olan değişiklikler.
Muton: Değişince organizmanın bir mutantının meydana gelmesine neden olan kromozomun en küçük parçası.
Mutualizm: 1. Bir ya da daha fazla mikroorganizmanın her biri yarar görecek şekilde ortak yaşaması. Örneğin; liken oluşumu. 2. Ayrı ayrı yaşayamayan, beraber olmaktan yararlanan farklı türden iki organizmanın oluşturduğu birlik. 3. İki canlının birbirlerinden faydalanarak birlikte yaşamaları.
NAD: Biyolojik oksidasyonlarda hidrojen akseptörü olarak iş gören bir koenzim olan nikotinamid adenin dinukleotid’in kısalmış şeklidir.(DPN de denir.)
NADP: Biyolojik oksidasyonlarda hidrojen akseptörü olarak iş gören bir koenzim olan nikotinamid adenin dinükleotid fosfat’ın kısaltılmış şeklidir.(TPN de denir)
Nefridyum: 1. Yer solucanları ve diğer Annelid’lerde bulunan boşaltım organıdır. Silli bir huni boru ile bitişiğindeki anteriyör sölom boşluğuna uzanır ve buradan bir delikle vücut dışına atılır. 2. Omurgasız hayvanlarda bulunan boşaltım organı.
Nefron: Omurgalı böbreğinin idrar oluşturan, anatomik ve işlevsel birimi.
Nekton: Aktif yüzücü organizmalar için kullanılan topluluk adı.
Nematosist:1. Sölenter’lerde bulunan tutunma, korunma ve av yakalamaya yarayan küçük sokucu bir yapı. 2. Knidosit hücrelerinin içeriği ya da kendisi.
Nimf: 1. Pupa evresi geçirmeden erginleşen ve genellikle ergine benzeyen böcek. 2. Başkalaşım gösteren böceklerde, dış görünüşü ergine benzeyen, fakat eşey organları ve kanatları tam olarak gelişmemiş evre.
Nişasta: Bitkilerde depo maddesi olarak meydana getirilen polisakkarit
Nodyum: Gövde üzerinde yaprak ya da tomurcuğun geliştiği yer, bir şişkinlik ya da kabartı.
Nondisjunction (Ayrılmama) : Mayoz bölünmedeki indirgenme sırasında homolog kromozom çiftinin normal olarak ayrılamaması. Çiftin her iki üyesi aynı yavru çekirdeğe geçer ve öteki yavru hücre bu kromozomu taşımaz.
Notokord: Bütün kordatların embriyosunda ve bazılarının erginlerinde iç iskelet görevi yapan, arka-ön doğrultusunda uzanan çubuk şeklindeki yapı.
Nörohumor: Nöronun uç kısmıyla salgılanan ve bitişikteki sinir ya da kası aktive eden bir madde.
Nöron: Kolleteral ve terminal uzantılarıyla birlikte bir sinir hücresidir. Sinir sisteminin yapısal birimi.
141
Nörosekresyon: Sinir hücreleri tarafından hormon yapımı.
Nörula: İlkel sinir sisteminin oluşturduğu erken embriyonik evre.
Nötr: Elektriksel yükü sıfıra eşit olan.
Nötronlar: Kütlesi 1 olan hidrojen izotopu hariç bütün elementlerin atom çekirdeğinde protonlarla beraber bulunan elektrik yüksüz madde parçacıkları.
Nukleolus: Hücre nukleusu içinde bulunan küre şeklinde yapı. Ribonukleik asit bakımından zengin olup ribozomların sentezlendiği yerler olarak bilinirler. Nukleus: Çekirdek
Nusellus: Tohum taslağında embriyo kesesini çevreleyen doku.
Nükleotid: Bir fosfat grubu, bir beş karbonlu şeker (riboz ya da deoksiriboz) ve bir azotlu baz (pürin ya da pirimidin)dan oluşan bir molekül. Nükleaz enzimi yardımıyla nükleik asitlerin ayrıştığı bir alt birim.
Nükleotid: Nukleik asitlerin ( DNA, RNA) yapı birimleri.
Odun Boruları (Ksilem): 1. Bitkilerde çeşitli hücre tiplerinden oluşan, su iletimi ve destek görevini yapan doku. 2. Bölünür doku hücrelerinin zamanla çekirdek ve stoplazmalarını kaybedip, hücre kenarlarında odun özü birikerek kalınlaşması sonucu oluşan ve hücreleri arasındaki enine zarların eriyerek kaybolduğu iletim dokularıdır.
Odunlu Perennial Bitkiler: İki yıldan çok yaşayan ve bir mantar tabakasıyla kaplı odunlu gövdeye sahip bitkiler. Çok yıllık odunlu bitkiler.
Oksidasyon (Yükseltgenme) : Elektronların bir atom ya da molekülden ayrılma işlemi.
Oksidatif Fosforilasyon : Mitokondrilerin elektron taşıyıcı sisteminde, elektronların aktarılmasıyla bir arada yürüyen reaksiyonlar tarafından inorganik fosfatın, ATP’nin enerjice zengin fosfatına dönüşmesi.
Oksijen Borcu: Yoğun vücut çalısması sırasında kaslarda laktik asit birikimi.
Oksin: 1. Bitkide büyüme, gelişme hormonu.2. Uzama yoluyla bitki gelişmesini sağlayan hormona benzer maddeler.
Omurilik: Omurga içerisinden geçen sinirsel doku.
Ontogeni: Bireysel bir organizmanın tüm gelişimsel geçmişi.
Oogami: Genellikle büyük hareketsiz dişi gamet ile küçük ve hareketli erkek gametin birleşmesi.
Oogonyum: Ovaryumdaki yumurtayı oluşturan öncül hücre, büyüyerek primer oositi yapar.
Operatör Bölgesi: Operon denetimini açıklamak üzere ileri sürülen bir birlik. Operatör bölgenin operondaki yapısal genlere bitişik olup repressör moleküllerin bağlandığı DNA
142
bölgesi olduğuna inanılır. Böylece bitişik operondaki genlerle m RNA sentezlenmesi durdurulur.
Operatör Gen: Bakteri ya da virüs genomunda repressör (baskılayıcı) proteini bağlayan ve yanındaki genin transkripsiyonunu kontrol eden gen.
Operon: Şifreleri tek bir m RNA molekülüne yazılan tek bir repressör denetimindeki genler.
Organel: 1. Hücrede özelleşmiş yapılardan birisi. Örneğin mitokondri, golgi aygıtı. 2. Hücre içinde belirli bir görevi yapmak üzere özelleşmiş ve zarla çevrili yapılar. Çekirdek, mitokondri, kloroplastlar gibi.
Organizatör: Embriyonun bazı kısımlarını etkileyen ve onların histolojik ve morfolojik farklılaşmasını yöneten bir embriyo parçası.
Ortogenez: Belirli bir yöndeki evrimsel ilerleme. Düz hatlı evrim.
Osel: Omurgasız hayvanların birçok farklı tipinde bulunan basit bir ışık reseptörü. Nokta göz.
Osmoz: 1. İki çözelti, çözünen molekülleri geçirmeyip, çözücüyü yarı geçirgen bir zarla ayrıldığında çözücü moleküllerin az yoğundan daha yoğun alana doğru geçmesidir.2. Suyun yoğunluğunun çok olduğu yerden az olduğu yere doğru, yarı geçirgen zardan geçmesi. .
Osteosit: Kemik dokuyu oluşturan kemik hücreleri.
Ototrof: Işık enerjisi veya kimyasal enerji kullanarak, inorganik maddelerden kendi organik besinini üretebilen canlılar (kendibeslek).
Ovaryum (Yumurtalık): İçerisinde, yumurta hücrelerini bulunduran, dişi organ kısmıdır.
Ovidukt: Yumurtaları, yumurtalıktan dışarı taşıyan kanal, yumurta kanalı.
Ovovivipar: Bir plasenta oluşumuyla anne-yavru arasında bağlantı olmaksızın, yumurtası vücut içinde gelişen ve yavruyu yumurtadan çıktıktan sonra vücut dışına bırakan, yalancı doğum yapan.
Ovul: Tohum taslağı. Bir ya da daha fazla integumentle örtülü tohumlu bitkinin ovaryumu içinde bulunan bir megasporangium.
Ovulasyon: Ovaryumun graaf folikülünde olgun yumurtanın atılması. Oksidasyon (Yükseltgenme) : 1. Elektronların bir atom ya da molekülden ayrılma işlemi. 2. Elektronların bir atom ya da molekülden ayrılma işlemi.
Oksidatif Fosforilasyon : Mitokondrilerin elektron taşıyıcı sisteminde, elektronların aktarılmasıyla bir arada yürüyen reaksiyonlar tarafından inorganik fosfatın, ATP’nin enerjice zengin fosfatına dönüşmesi.
Oksijen Borcu: Yoğun vücut çalısması sırasında kaslarda laktik asit birikimi.
143
Oksin: 1. Bitkide büyüme, gelişme hormonu.2. Uzama yoluyla bitki gelişmesini sağlayan hormona benzer maddeler.
Oogami: Genellikle büyük hareketsiz dişi gamet ile küçük ve hareketli erkek gametin birleşmesi.
Oogenez: Yumurtanın olgunlaşması.
Oogonyum: Ovaryumdaki yumurtayı oluşturan öncül hücre, büyüyerek primer oositi yapar.
Organel: 1. Hücrede özelleşmiş yapılardan birisi. Örneğin mitokondri, golgi aygıtı. 2 .Hücre içinde belirli bir görevi yapmak üzere özelleşmiş ve zarla çevrili yapılar. Çekirdek, mitokondri, kloroplastlar gibi.
Organizatör: Embriyonun bazı kısımlarını etkileyen ve onların histolojik ve morfolojik farklılaşmasını yöneten bir embriyo parçası.
Otozom: Eşey kromozomlarından başka herhangi bir kromozom çifti.
Ovaryum (Yumurtalık): İçerisinde, yumurta hücrelerini bulunduran, dişi organ kısmıdır.
Öğrenme: Deneyimin bir sonucu olarak bireyin davranışında uyumsal değişiklikler meydana getiren süreç.
Ökaryot: Bakteri ve virüslerden farklı olarak gerçek bir çekirdeğe sahip organizmalar.
Ökaryot: 1. Bakteri ve virüslerden farklı olarak gerçek bir çekirdeğe sahip organizmalar. 2. Zar ile çevrili gerçek organelleri bulunan hücreler.
Ökaryot Hücre: Zarla çevrili organelleri ve gerçek çekirdeği olan hücre.
Östaki Borusu: Kara omurgalılarının çoğunda farinks ile orta kulak boşluğu arasında uzanan işitme borusu. Timpanik zar üzerinde basınç dengelemesini sağlar. Palizat Hücreleri: Yaprağın üst epidermisine yakın mezofil tabakası içine yerleşmiş olan sık silindirik hücre tabakası.
Paramilum: Euglena’larda kimyasal bakımdan hem nişasta hem de glikojenden farklı olarak karbonhidrat biriktiren cisimcik.
Paratiroidler: Tiroid bezinin içine yerleşmiş olan küçük, bezelye büyüklüğündeki bezler. Bu bezlerin salgıları vücudun kalsiyum ve fosfor metabolizmasını düzenler.
Partenogenez: Döllenmemiş bir yumurtanın ergin bir organizmaya gelişmesi. Bu tip çoğalma bal arısı, eşek arısı ve bazı Arthropoda’lar arasında yaygındır.
Pankreas: Genel olarak midenin sol yanında yer alan, hem iç salgı hem de dış salgı ile görevli olan karma bez.
Parankima: 1. Az özelleşmiş, ince çeperli, klorofil içeren ve tipik olarak oldukça gevşek yapıdaki bitki hücreleridir. Fotosentezde ve besinlerin depolanmasında iş görür.
144
2. Bitkilerde diğer dokuların arasını dolduran temel doku. 3. İnce duvarlı, nisbeten farklılaşmamış hücrelerden oluşan, yapı ve görevi değişebilen, yumuşak bitki dokusu, parankima. 4. Yassı solucanlarda kas tabakasıyla bağırsak arasında bulunan çeşitli hücrelerden oluşmuş sert doku.
Paratiroidler: Tiroid bezinin içine yerleşmiş olan küçük, bezelye büyüklüğündeki bezler. Bu bezlerin salgıları vücudun kalsiyum ve fosfor metabolizmasını düzenler.
Parazit (Asalak): Canlı bir konakçı üzerinde yaşayarak ondan beslenen organizma. Obligat parazitler her zaman bir canlı konakçıda bulunmak zorundadır. 2. Başka türden bir canlının içinde veya üzerinde, kendisine besin veya barınak sağlayacak şekilde ancak aynı zamanda da diğer canlıya da zarar verecek şekilde yaşayan organizma.
Partenogenez: Döllenmemiş bir yumurtanın ergin bir organizmaya gelişmesi. Bu tip çoğalma bal arısı, eşek arısı ve bazı Arthropoda’lar arasında yaygındır.
Parturisyon: Çocuk doğurma olayı.
Pek Doku: Gövde, yaprak ve yaprak sapında bulunan, canlı hücrelerden oluşmuş, hücre çeperleri kalınlaşmış, hücrelerinin boyları enlerinden büyük olan, bitkiye desteklik sağlayan dokulardır.
Pelajik: 1. Okyanus ortası gibi açık sularda yaşayan organizma. 2. Deniz ya da göllerde tabana tutunarak ya da serbest halde yaşayan canlılar. Penicillium: Yaygın bir küf (mantar) cinsi.
Penisilin: Penicillium notatum adlı küf tarafından üretilen ve bakteri hücre duvarının sentezini engelleyen bir antibiyotik.
Pepsin: 1. Midedeki hücreler tarafından salgılanan bir proteolitik enzimdir. Yalnız çok asitli bir ortamda çalışır ve optimum etkisi pH 2’de görülür. 2. Mide öz suyunda bulunan ve proteinleri sindiren enzim.
Perferal Direnç: Kan damarlarının kasılma ya da gevşeme durumu. Kan basıncının saptanmasında önemli bir rol oynar.
Perisikl: Tek hücre sırasından oluşmuş parankima tabakası. Meristeme dönüşerek kök kambiyumu, mantar kambiyumu ve yan kökleri oluşturur.
Peristalsis: Üreter ya da sindirim sisteminin bir bölümü gibi içi boş tüp şeklindeki organların çeperlerinde kas kasılmasının ve gevşemesinin ritmik ve kuvvetli dalgaları. Bu dalgalar maddeleri tüp içinde hareket ettirmeye yarar.
Permeabilite: Geçirgenlik. Bir zarın belli maddeleri geçirebilme yeteneği. Peptidoglikan: (Mumerin) Polisakkarit yapıda bakteri hücre duvarının yapısına giren bir moleküldür.
Perennial: Çok yıllık. Yıllarca canlı kalıp yaşamını sürdüren bitki.
Periant: Çiçek örtüsü ve çiçek örtü yaprakları. Taç ve çanak yaprakların tümü. Bir çiçekte erkek organlar ve dişi organ dışında kalan parçalar.
Periderm: Ağacın kabuk kısmı. Birçok gövde ve köklerde ikinci büyüme ile epidermisin yerini alan doku.
145
Perikarp: Kalbin en dış örtüsüne verilen ad.
Periost: Kemik zarı. Kemiklerin dışında bulunan, kemik dokunun beslenmesini onarılmasını sağlayan zar.
Perisikl: Tek hücre sırasından oluşmuş parankima tabakası. Meristeme dönüşerek kök kambiyumu, mantar kambiyumu ve yan kökleri oluşturur.
Peristalsis: Üreter ya da sindirim sisteminin bir bölümü gibi içi boş tüp şeklindeki organların çeperlerinde kas kasılmasının ve gevşemesinin ritmik ve kuvvetli dalgaları. Bu dalgalar maddeleri tüp içinde hareket ettirmeye yarar.
Peristaltik: Sindirim sistemi gibi bazı organların çeperlerinde görülen ritmik ve kuvvetli kasılıp gevşeme hareketleri. Bu ritmik kasılma dalgaları organ içindeki maddeyi hareket ettirmeye yardımcı olur.
Periton: Karındaki organları saran iki katlı karın zarı.
Permeabilite: Geçirgenlik. Bir zarın belli maddeleri geçirebilme yeteneği.
Petal: Taç yapraklar. Bir çiçeğin başkalaşıma uğramış renkli yapraklardan oluşmuş halkası. Sepal halkasıyla stamen halkalarının arasında bulunur. Tipik parlak renkleri ve çekici kokularıyla tozlaşmayı sağlamak için böcek ve kuşları çeker.
Petiol: Yaprak sapı. Yaprağı gövdeye bağlayan sap.
pH: 1. Bir sıvının asitlik ya da alkalilik derecesini gösteren hidrojen iyon konsantrasyonunun negatif logaritması. 2. Bir sıvının asit veya bazlık derecesini gösteren değer.
Pi Elektronları: Tek ve çift konjuge bağlar sisteminde yer alan hareketli elektronlar. Yalnız tek bir atom ya da bağla değil, bir bütün olarak konjuge sistemle birlikte bulunurlar.
Pinositoz: 1. Sıvının, sıvı yutucu hücre (Pinosit) tarafından kendi içine alınması. Endositozla küçük ya da sıvı parçacıklaın hücre içine alınması olayı. 2. Hücre zarından doğrudan geçemeyecek kadar büyük moleküllü sıvı maddelerin hücreye alınması. 3. Hücre içmesi. Hücreler tarafından sıvı damlalarının absorbe edilmesi ve yutulması.
Pirimidinler: Karbon ve azot atomları içeren tek halkalı bazlar, nükleik asit bileşenleri.
Pistil: Dişi organ. Ovaryum, stilus ve stigmadan oluşan ve megasporlar üreten çiçek organı. Plankton: 1. Hemen hemen bütün sularda yaşayan küçük serbest yüzüşlü bitki ve hayvanlar. 2. Suyun hareketiyle pasif olarak sürüklenen küçük canlıların genel adı.
Plantigrad: Tabanına basarak yürüme ile belirlenen kısmen yavaş bir hareket biçimidir.
Plasenta: 1. Kısmen embriyo, kısmen de ananın dokularında (uterus duvarında) oluşan ve embriyoya besin maddesi ile oksijen taşıyan ve artık maddeleri atan bir yapıdır. 2. Anne ve yavru arasında, döl yatağı içerisinde kurulan ve madde alış verişine olanak tanıyan, damarlı ve süngerimsi yapı. 3. Çoğu memelide embriyonun besin ve gaz alış-verişini sağlayan yapı.
146
Plastid: 1. Hücrenin özel bir organelidir. Örneğin kloroplast ya da amiloplast. 2. Bitki hücrelerinde ve bazı bir hücreli canlılarda bulunan, çoğunlukla renk pigmenti de taşıyan bir organel.
Plazma Zarı: Hücreye tüm besin maddelerinin girdiği ve bütün metabolik artık ya da salgılarının atıldığı hücrenin canlı işlevsel kısmı.
Plazmodyum: Cıvık mantarların diploid evresini oluşturan çok çekirdekli amipsi hareket eden canlı madde kütlesi. Spor oluşturarak üreyen ve sıtmaya neden olan tek hücreleri (hücreli) hayvanlar.
Plazmoliz: Bir hücrenin osmozla su kaybetmesinden dolayı sitoplâzmanın büzülmesi.
Pleiotropik Gen: Belli bir bireyde birkaç farklı karaktere etki eden gen.
Ploidi: Bir hücrede kromozom takımlarının sayısı ile ilgili.
Pneuomokok: Üst yolunum yollarında hastalık ya
Pleksus: Sinirlerde olduğu gibi birbirine bağlanan yapıların ağı.
Ploidi: Bir hücrede kromozom takımlarının sayısı ile ilgili.
Poikilotermal: Çevrenin sıcaklığı ile değişen bir vücut sıcaklığına sahip olma.
Poikilotherm: Değişken vücut sıcaklıklı; soğuk kanlı.
Polen: 1. Tohumlu bitkilerin mikrospor kütlesi. Çiçek tozu. 2. Erkek organın başçığında bulunan, bitkinin genetik özelliklerini taşıyan, üremeyi sağlayan kısımdır.
Poligen: Aynı ırayı eklemeli olarak etkileyen iki ya da daha çok gen çifti.
Polimer: Birden fazla benzer ya da farklı birimin, kovalent bağlarla birleşmesiyle oluşan yapı.
Polimorfizm: Bir türün üyeleri arasındaki biçim farklılıkları. Bir populasyonda birkaç farklı fenotipin görünmesi.
Polip: Hidra benzeri hayvanlar. Bazı Sölenterat’ların hayat devresinde sesil evre. Mukozadan oluşan çıkıntı.
Polipeptid: 1. Protein molekülünün yapısında bulunan amino asit zincirlerinin bir parçası. 2. Çok sayıda aminoasidin birleşmesiyle oluşan organik molekül (örneğin protein).
Poliploidler: İkiden daha çok homolog kromozoma sahip olan organizmalar.
Polisakkarit: Çok sayıda monosakkaritten meydana gelen organik bileşikler.
Populasyon: 1. Belirli bir coğrafik bölgeye yerleşen bir tür bireylerinin oluşturduğu grup. 2. Aynı türün bireylerinden oluşan yaşama birliği ve toplumudur. 3. Kantitatif karakterler gibi bazı değişkenlerin ölçülmesi için örneklerin alındığı çok sayıda bireylerden oluşan grup.
147
Porifera: Sünger filumu. Vücut çok sayıda porla delinmiştir. Buralardan su içeri girer ve besin süzülür.
Portal Sistem: Bir bölgenin kanını toplayan ve yürek yerine diğer organlardaki kılcal damalara uzanan toplardamarların bir grubu.
Prekursor: Öncü. Bir metabolik yol içinde başka maddeden önce gelen bir madde. Başka bir maddenin sentezlendiği madde.
Primordiyum: Bir organ ya da kısmın embriyonik gelişme sırasında görülen ilk belirtisi. Pirenoid: Bazı protozoonların kromatoforlarındaki nişasta içeren tanecikli yapılar.
Pirimidinler: Karbon ve azot atomları içeren tek halkalı bazlar, nükleik asit bileşenleri.
Profaj: 1. DNA'sı konakçı bakterinin DNA'sıyla kaynaşıp kopyalanan enfeksiyon yapmayan, kararlı provirüs formu. 2. Bazı durumlarda konakçı DNA'sıyla kaynaşmayan faj DNA'sı Progesteron: Plasentada ve ovaryumun Corpus luteumun’da üretilen hormon. Estrodiol ile kızgınlı ve ay halini düzenler ve embriyonun döl yatağında tutunmasını sağlar.
Proglotis: Bir şeritin vücut parçaları.
Prokaryot: 1. Bakteri ve virüslerde olduğu gibi gerçek bir çekirdeğe sahip olmayan organizmalar. 2. Zar ile çevrili olan gerçek organelleri bulunmayan organizmalar, bakteri ve mavi-yeşil algler. 3. Çekirdek zarları, plastidleri ve golgi aygıtı olmayan organizmalar.
Prokaryot Hücre: Zarla çevrilmiş özel organelleri ve gerçek çekirdeği olmayan hücreler. Bakteriler ve mavi-yeşil algleri içine alan monera âlemindeki canlılar.
Proprioseptör: Vücudun durumu, hareketleri kas gerilimi hakkında beyne bilgi veren iç duyu hücreleri.
Prostetik Grup: Bir enzime sıkıca bağlanan bir kofaktör. .
Protist: Protista üyesi mikroorganizma.
Protista: 1. Tüm mikroorganizmaları içine alan âlem. Daha sonra prokaryot ve ökaryot olanlar farklı âlemlere ayrılmıştır. 2. Protozoa, flagellata, cıvık mantar, bazı alg ve mantarlardan oluşan organizmalar dünyası. Alçak protista; bakteriler, mavi yeşil algler. Yüksek protista; mantarlar, protozoalar ve algler.
Proton: Bütün atom çekirdeklerinde bulunan pozitif elektrik yükü ve bir nötronunkine eşit kütlesi olan temel partikül.
Protonefridyum: 1. İlkel omurgasızların ve bazı ileri hayvanların larvalarındaki alev hücresinden oluşan boşaltım organı. 2. Bazı ilkel omurgasızlarda görülen, bir uçta alev hücreleriyle başlayan ve dallanan kanalların bir merkez kanalla birleşerek, dışarıya açıldığı boşaltım organı tipi. Protozoa: 1. Tek hücreli, heterojenik bir mikroorganizma grubudur. Bazıları hayvan, bazıları da bitki hücresine benzerlik gösterirler. 2. Amoeba, ciliata, flagellata ve sporozoa ’yı kapsayan tek hücreli hayvanların filumu.
148
Protozoon: Tek hücreli canlılara genel olarak verilen ad. (Örneğin; algler, mantarlar, bakteriler vs.)
Provirüs: Konak hücre kromozomuna entegre olabilen virüs DNA'sı. Dölden döle bulaşıcı virüs meydana getirmeden taşınır.
Prekursor: Öncü. Bir metabolik yol içinde başka maddeden önce gelen bir madde. Başka bir maddenin sentezlendiği madde.
Primitif Oluk: Mezodermin şekillenmesi ve hücrelerin hareketinin bir sonucu olarak balık, sürüngen, kuş ve memeli yumurtalarındaki disk üzerinde gelişen uzunlamasına bir oluk. Bu yapı blastoporun kenarlarına homolog olup embriyonun sonradan oluşacak uzun eksenini simgeler.
Proboscis: Genellikle vücudun ön kısmında ve ağız yakınında bulunan veya tamamen ağız yapısını teşkil eden hortum.
Profaz: Mitozun ilk evresi. Bu evrede kromatin iplikleri kısalır, kromozomlar belirgin hale gelir ve iğ oluşur.
Progesteron: Plasentada ve ovaryumun Corpus luteumun’da üretilen hormon. Estrodiol ile kızgınlı ve ay halini düzenler ve embriyonun döl yatağında tutunmasını sağlar.
Proglotis: Bir şeritin vücut parçaları.
Prokaryot: 1. Bakteri ve virüslerde olduğu gibi gerçek bir çekirdeğe sahip olmayan organizmalar. 2. Zar ile çevrili olan gerçek organelleri bulunmayan organizmalar, bakteri ve mavi-yeşil algler. 3. Çekirdek zarları, plastidleri ve golgi aygıtı olmayan organizmalar.
Pronefroz: Omurgalılarda görülen en basit böbrek tipi.
Prosimi: Yaşayan ilkel bir primat ya da primatların ilk atası.
Prostat: Memeli erkeğinin büyük yardımcı eşey bezi. Bu bez deferensle birleştiği kısımda üretrayı sarar ve büyük ölçüde seminal sıvı salgılar.
Protein: 1. Yapısında karbon, hidrojen, oksijen ve azot gibi elementleri bulunduran temel moleküllerdir. Amino asitlerin peptid bağlarıyla birleşmesinden oluşur. 2. Karbon, hidrojen, oksijen, azot ve genellikle kükürt ve fosfor içeren makromoleküller. Peptid bağlarıyla bağlanmış amino asit zincirlerinden oluşur. Bütün hücrelerde ana bileşiklerden birisidir.
Proteus Davranışı: Predatörler tarafından kovalandığı zaman avın düzensiz, beklenmedik değişik hareketleri.
Protista: 1. Tüm mikroorganizmaları içine alan âlem. Daha sonra prokaryot ve ökaryot olanlar farklı âlemlere ayrılmıştır. 2. Protozoa, flagellata, cıvık mantar, bazı alg ve mantarlardan oluşan organizmalar dünyası. Alçak protista; bakteriler ve mavi yeşil algler. Yüksek protista; mantarlar, protozoalar ve algler.
Protokooperasyon: Birlikte bulundukları zaman birbirlerinden yararlanan iki populasyon arasındaki ilişkiler. Ancak birinin yokluğunda diğeri yaşamını sürdürebilir.
149
Protonema: Kara yosunlarında, üzerindeki dik bir gövdenin geliştiği ve bu gövdeye tek sıralı hücreden oluşan sarmal yaprak halkasının bağlandığı ipliksi yeşil yapı.
Protoplast: Hücre duvarı tümüyle uzaklaştırılmış bakteri hücresi.
Protoplazma: Hücrenin çekirdeği ile sitoplâzmasına verilen ad.
Protostomia: Embriyodaki blastopor, gelişerek ağzı oluşturur. Anüs, ağzın tam karşısında, arka bölgedeki ektodermin çökmesiyle gelişir. Genellikle, şizosöl sölom, spiral segmentasyon ve mozaik gelişim ile birlikte anılır.
Pseudopod: 1. Bir amip ya da amipsi hücrenin geçici sitoplazmik çıkıntısı. Bu çıkıntı hareket ve beslenmede kullanılır. 2. Bazı tek hücrelilerin hareket etmek veya besin almak amacıyla sitoplâzmasının dışarıya doğru oluşturduğu uzantılardır. 3. Amip benzeri bir hücrelilerde ve fagositoz yapan diğer hücrelerde bulunan sitoplâzma uzantıları, yalancı ayak.
Pseudosölom: Mezoderm ve endoderm arasındaki vücut boşluğu. Kalıcı bir blastösol.
Pteropsida: Eğrelti otları, kozalaklı bitkiler ve çiçekli bitkileri kapsayan Tracheophyta’nın bir alt filumu. Bitki dünyasındaki en geniş grup.
Pulvinus: Yaprak sapının gövdeye birleştiği yerde bulunan yastığa benzer şişkinlik.
Pupa: Bir böcek gelişmesinde larva ve ergin dönemleri arasındaki bir evre. Beslenmeyen ve hareket edemeyen bir hayat formu.
Pürinler: Birbirine bağlanmış iki halkada karbon ve azot atomları içeren organik bazlar. Nükleik asitlerin ATP, NAD ve diğer biyolojik aktiviteli maddelerin bileşenleri.
Radikula: Tohumlu bitkilere ait hipokotilin kök kısmı.
Radula: 1. Kiton, salyangoz, mürekkep balığı bazı Mollusk’ların sindirim sistemindeki törpüye benzer bir yapı. 2. Yumuşakçalarda, üzerinde kitin diş sıraları taşıyan, ağız içi rende organı, dişi dil.
Reabsorbsiyon: Böbreğin kıvrılmış tüplerinin hücreleri tarafından glomerulus süzücülerinden bazı maddelerin seçilerek emilmesi ve bu salgıların kana verilmesi için kullanılan terim. Reçine: 1. Çam, elma, erik gibi bazı odunlu bitkilerin salgıladıkları katı ya da yarı akışkan, yarı saydam, suda çözünmeyen salgı maddeleri. 2. Bazı odunlu bitkilerin salgıladıkları, katı ya da yarı akışkan, yarı saydam, suda çözünmeyen salgı maddeleri.
Redüksiyon: Bir molekül ya da atoma elektronların eklenmesi, oksidasyonun tersi.
Refleks: 1. Verilen bir uyartıya karşı doğuşsal, otomatik ve istemsiz bir tepki şekli olup işe karışan sinirlerin anatomik ilişkileriyle saptanır. 2. Bir uyartıya verilen ani cevap. Alınan uyartı sonucunda meydana gelen impulsa, beyne iletilmeksizin verilen cevap.
Regenerasyon: 1. Bir organizmanın kopan ya da yaralanan doku parçasının yeniden büyümesi 2. Canlılarda görülen, yaraların ve yıpranmış organların yenilenmesi olayı. Regülâtör Genler: Repressör proteinlerin sentezi için şifre veren özel genler.
150
Rekapitulasyon: Embriyonun, gelişim seyri içinde evrimsel atalarının embriyonik gelişim evrelerini kısaca tekrar etmesi. Rekombinasyon: Mevcut genlerin yeni genotipleri oluşturacak şekilde bir araya gelmesi.
Renal Kürecik: Korpüskül. Bir böbrek tübülünü çevreleyen Bowman kapsülü ve bir glomerulustan oluşan yapı. Süzme ve sidik oluşmasının ilk evresi burada olur.
Renin: Mide mukozası tarafından salgılanan enzim. Bu enzim sütün proteini olan kazeini, çözülebilir bir durumdan çözülemez bir madde şekline sokar. Böylece süt kesilmiş olur.
Replikasyon: DNA'nın kendini eşlemesi.
Replikon: DNA molekülünde bir kopyalama kökeni kapsayan ve peş peşe kopyalanan nükleotit dizilerinden oluşan uzunluk.
Repressör: Spesifik bir genin protein sentezini yapmasını bastıran regülatör bir genin oluşturduğu protein maddesi.
Reprodüktif: Çoğalabilen, çoğalma yeteneğine sahip olan.
Reseptör: 1. Hücre içinde ya da üzerinde hormon, ilaç, virüs vb. nin özel olarak bağlandığı ve bazı hallerde özel bir hücre cevabının verilmesine yol açan veya bunların hücreye girmesini sağlayan, protein, glikoprotein ya da oligosakkaritlerden oluşan yer ya da yapı. 2. Belirli bir uyartıya tepki gösteren duyarlı bir sinir ucu. 3. Belirli kimyasalların veya uyartıların tanıyıcısı konumunda olan, bazı hallerde de bunların hücreye girmesini veya bunlara karşı bir cevabın oluşturulmasını mümkün hale getiren yer veya yapı, almaç. 4. Çeşitli uyarıları alabilen ve duyu organlarının yapısında bulunan özelleşmiş hücre, hücre grupları veya sinir uçları.
Resesif Gen: Etkisini fenotipte gösteremeyen ve çekinik olan gen.
Retikulum: Hücre içinde ya da hücreler arasında Metriks teki fibril ya da lif ağı.
Retina: 1. Saydam sıvıyı çevreleyen ve arka tarafta optik sinirle devam eden göz yuvarlağının en içteki üçüncü tabakası. Işığa duyarlı reseptör hücreleri, çomakları ve konileri kapsar. 2. Gözde en iç kısımda bulunan, ışığa duyarlı hücrelerin, duyu sinirlerinin ve pigmentlerin bulunduğu, çift katlı ağ tabaka.
Rezonans Sistemi: Yapısındaki atomları hareket ettirmeksizin dıştaki elektronları çeşitli yollarla düzenleyebilen atomların birbirine bağlı olduğu bir sistem.
Rhizobium: Baklagillerin köküne yerleşerek onlarla ortak yaşayan, baklagillerden besin maddesi alan ve buna karşılık olarak onlara havanın serbest azotunu fikse eden, Gram negatif, spor oluşturmayan, çubuk şeklinde bakteriler. Rhodophyta: Kırmızı algler filumu. Hemen hemen tümüyle okyanuslarda bulunurlar.
Ribonükleik Asit (RNA) : Riboz şekerini içeren nuleik asit. Hem nukleus hem de sitoplâzmada bulunur ve protein sentezlenmesinde önemli bir moleküldür.
Ribozim: Ortamda herhangi bir protein bulunmadığı zaman enzim özelliği gösteren saf RNA.
151
Ribozom: 1. Protein sentezinden sorumlu olan organel. 2. Protein ve ribonükleik asitten oluşmuş ve sitoplâzmada serbest olarak ya da hücrenin endoplazmik retikulum zarına bağlanmış olan küçük granüller. Protein sentez yeri.
Ribozom: 1. Protein sentezinden sorumlu olan organel. 2. Protein ve ribonükleik asitten oluşmuş ve sitoplâzmada serbest olarak ya da hücrenin endoplazmik retikulum zarına bağlanmış olan küçük granüller. Protein sentez yeri.
Rikettsia: Büyüklük ve karmaşıklık yönünden virüs ve bakteri arasında geçit oluşturan ve hastalık yapan bir organizma tipi. Kene ve böceklerin hücrelerinde parazittir. Hastalık, böcek ve kenenin ısırmasıyla insana geçer.
Rizoidler: Karayosunları, eğrelti otları, bazı mantar ve likenlerin gövde dibinden çıkan ve kök ödevi gören, renksiz, tüysü emici uzantılar.
Rizom: 1. Buğdaygiller ve eğreltilerde bulunan ve toprak üstü yapraklarını oluşturan bir toprak altı gövde başkalaşımı. 2. Genellikle toprak altında bulunan ve yukarı doğru filizler, aşağıya doğru kökler veren kalın, yatay gövde. 3. Toprak altında yatay olarak bulunan, üzerinde ek kökler taşıyan gövdelerdir. RNA Virüsleri: Genetik materyal olarak RNA'ya sahip reoviridae, retroviridae familyasına mensup virüsler. Rodopsin: 1. A Vitaminin bir türevi ile bir protein olan opsinden yapılmış gözün retinasındaki bir maddedir. Beyne bir impuls göndermek üzere reseptör hücreyi uyaran ışık tarafından bir kimyasal reaksiyon başlatılır ve görme gerçekleştirilir. 2. Göz organında bulunan ve fotonun ilk olarak çarptığı bir çeşit protein. Saçak Kök: Yan köklerin ana kökten daha fazla gelişmesi.
Sakkulus: İç kulakta bulunan duyarlı tüy hücreleriyle kaplı ve kalsiyum karbonattan oluşan taşlar içeren torbacık. Statik denge duyusu reseptörleri burada bulunur.
Salgı Doku: Hücreleri canlı, bol stoplazmalı, büyük çekirdekli ve küçük kofullu, tek tek veya gruplar halinde diğer dokular arasına dağılmış ve salgı oluşturan dokulardır.
Sapçık: Başçığı, üzerinde taşıyan erkek organ kısmıdır.
Saprofit: Ölü dokular üzerinde beslenen organizma, çürükçül, ayrıştırıcı.
Segmentasyon: 1 Bir vücut ya da yapının benzer parçalara bölünmesi, zigotun geçirdiği bölünme evreleri. 2. Zigotta, sitoplazma büyümesi olmadan art arda görülen mitoz bölünmeler sonucunda, birbirine benzer hücrelerin oluşması.
Sekonder Tepki: İlk enjeksiyondan günler, haftalar, hatta aylar sonra yapılan ikinci bir antijen enjeksiyonuyla başlatılan hızlı antikor üretimi.
Sekresyon: Bazı hücreler tarafından üretilip salgılanan ve vücudun başka bir yerinde bazı metabolik olaylarında kullanılan madde.
Selüloz: Üç bin ya da daha fazla glikozun birleşmesi ile oluşan bitki hücrelerinin temel yapı taşı olan polisakkarit.
Sentriol: Hayvan hücresinde sitoplâzma içinde çekirdeğe yakın yerde bulunan koyu boyanan ve mitoz ile mayoz bölünme sırasında iğ ipliklerini oluşturan organel.
152
Sentromer: 1. Kromozom üzerinde iğ ipliğinin tutunduğu nokta. 2. Kromozomlarda kardeş kromotidleri bir arada tutan kısım.
Sepaller: Çanak yapraklar. Çiçek örtü yapraklarının dış halkasını oluşturan ve genellikle normal yaprakları andıran yeşil yapraklar.
Serebellum: 1. Omurgalı beyninin kas koordinasyonunu denetleyen kısmı. 2. Omurgalılarda kafatasının üst kısmını işgal eden beynin ana kısmı. İnsanda iki beyin yarım küresi Corpus callosum’la birleşerek merkezi sinir sisteminin en kısmını oluşturur.
Serkarya: Balıklarda kist yapan Trematod parazitlerin serbest yüzen son larva evresi.
Serum: 1. Parçacıklardan ayrılmış biyolojik sıvı. Kan pıhtılaşmasından sonra bu tip açık sarı renkli bir sıvı meydana gelir. 2. Kanın, pıhtılaşmasından sonra hücrelerinden ayrılmış, açık sarı renkli sıvı kısmı.
Sesil: 1. Bir organizmanın sap, gövde ve pedisel gibi yapıları olmaksızın doğrudan bir yere oturması (Örneğin deniz tabanına oturması). 2. Bir yere bağlı olarak yaşayan.
Sfinkter: Kısalarak bir açıklığı kapatan dairesel dizilmiş kas lifleri grubu. Midenin sonunda bulunan pylor sfinkter gibi.
Sıcak Kanlı Canlılar: Vücut sıcaklığı ortam sıcaklığına göre değişmeyen ve hep aynı kalan canlılar.(Sabit sıcaklıklı canlılar)
Sikaslar: Tropik ve subtropik bölgelerde yaşayan odunlu, tohumlu bitki ordolarından biridir. Ya kısa yumru biçiminde toprak altı ya da dik silindirik toprak üstü gövdeye sahip bitkilerdir.
Simbiyozis: Karşılıklı yarar esasına dayalı ortak yaşama şeklidir. Örneğin; baklagillerin köklerinde yaşayan azot bağlayan bakteriler, ot yiyen hayvanların sindirim sistemindeki bakteriler.
Sinaps: 1. Bir nöronun aksonu ile bir başkasının dendriti arasındaki bağlanma. 2. İki nöronun veya nöronla başka bir hücrenin bağlandığı yer.
Sinapsis: Mayoz bölünmenin erken evresinde erkek ve dişiye ait homolog kromozomların yan yana gelerek temas etmesi.
Sinoatrial Düğüm: Üst Vena cava’nın sağ atriuma boşaldığı noktada yer alan küçük bir düğüm dokusu kütlesi. Yürek atışlarını başlatır ve kasılımla hızını düzenler.
Sirkadiyen Ritim: 24 Saat aralıkla ortaya çıkan ritmik olaylar.
Sistol: Yüreğin kasılması. Kanın Aorta ve Arteria pulmonaris içine itilmesi sırasında birinci ve ikinci yürek atışları arasındaki evre.
Sitokinez: Mitoz ya da mayoz sırasında sitoplâzmanın bölünmesi.
Sitokromlar: Elektron taşıyıcı sistemin demir içeren hem proteinleri, biyolojik oksidasyonda arka arkaya okside ve redükte olurlar.
153
Sklerankima: Çeperlerine lignin maddesi yığılmasıyla kalınlaşan hücrelerden oluşan bitkisel destek dokusu.
Solungaç: Suda yaşayan hayvanlarda bulunan, çoğunlukla vücut yüzeyinden ya da sindirim kanalının bir kısmından uzamış ince duvarlı solunum organı.
Solunum: Bitki ve hayvan hücrelerinin oksijen kullanıp, karbon dioksit vermesi ve besin maddelerinin moleküllerindeki enerjinin ATP gibi biyolojik olarak kullanışlı formda depolandığı bir olay. Soluma işlevi ya da hareketi.
Solunum Kökleri: Oksijen bakımından fakir olan, su ile doymuş, bataklık topraklarında yetişen bitkilerin kökleri, derine değil yatay olarak, hatta yerçekiminin aksine bir gelişme göstererek, toprağın ve suyun üzerine doğru büyürler. Bu köklere solunum kökleri denir.
Solvent: Çözen. Gerçek bir çözeltide, içinde çözünen moleküllerin çözündüğü sıvı ortam.
Soymuk Boruları: 1.Bitkilerde iletici hücreler olan, kalburlu hücreler ve kalburlu boru elementlerinden oluşan, besin iletimi, depo edilmesi ve destek görevlerini yapan doku. Floem 2. Tek sıra üst üste dizilmiş canlı hücrelerden oluşan, arkadaş hücreleri ve kalburlu boruların oluşturduğu su ve besin taşınmasını sağlayan iletim dokularıdır.
Sölom: 1. Üç embriyo tabakasına sahip olan hayvanlarda mezoderm ile sarılı olan vücut boşluğu. 2. Hayvanlarda bir epitel (sölom epiteli) ile astarlanmış olan vücut boşluğuna verilen ad.
Sölom Boşluğu: Üç embriyo tabakasına sahip olan hayvanlarda, iç kısmı tamamen periton zarı ile kaplanmış olan gerçek vücut boşluğu.
Sperm: Erkek eşey (üreme) hücresi.
Spikül: İğnemsi uzantılar.
Spongocoel: Süngerlerde vücut içi boşluğu.
Spor: 1. Mikroorganizmalarda dış etkenlere karşı korunma ve/ veya çoğalma amacıyla oluşturulan yapılar. Bakterilerde her hücre tek spor oluşturduğu için sporlanma bakterilerde sadece korunma formudur. Funguslarda ise bir hücre içinde birden fazla sayıda spor oluştuğu için sporlanma bunlarda hem korunma hem de çoğalma formudur. 2. Genellikle tek hücreli olan eşeysiz üreme elemanı. Bir protozoon ya da bir tohumsuz bitkide olduğu gibi doğrudan ergin duruma gelişebilen bir organizma.
Sporangium: İçinde eşeysiz sporlar ya da spor benzeri yapıların üretildiği oluşuk. Sporla Üreme: Bazı canlılarda sağlam bir örtü ile kaplı, özelleşmiş hücrelerin uygun şartlarda çimlenmesiyle yapılan üreme şeklidir.
Sporofit: 1. Bitkilerin hayat devresinde döl değişiminin eşeysiz spor üreten diploit evresi. 2. Döl değişimi gösteren bitkilerde diploit ya da eşeysiz (aseksüel) evre.
Sporozoa: Protozoa alt filumunun eşadı. Özel bir hareket yönteminden yoksun, parazit hayvanlardır. Bunlardan biri insanlarda parazit olup sıtmanın etkenidir.
154
Sperm: Erkek eşey (üreme) hücresi. Spikül: İğnemsi uzantılar. Spirillum: Sipiral şeklindeki bakteri
Stamen: 1. Bir çiçekte mikrospor (polen) üreten yapı. İnce bir sap ve bunun ucunda bir anterden oluşur. Anterler içinde mikrosporlar üreten mikrosporangiumlar bulunur. 2. Çiçekte erkek organ. Bir çiçekte başçık (anter) ve iplikçik (flamen)ten oluşan çiçek tozlarını (polen) oluşturan organ.
Stapes (Üzengi Kemiği) : Orta kulak boşluğunun en iç kısmında bulunan üzengiye benzer küçük kemik.
Stele: Gövde, kökün merkez silindiri. Perisikl ve onun içinde yer alan ksilem, floem ve parankima dokularını kapsar.
Stigma: 1. Eklembacaklılarda, trake sisteminin havayla temas ettiği açıklıklar. 2. Çiçeklerde, dişi üreme organının poleni aldığı uç kısmı. 3. Trake solunumu yapan böceklerde, trake açıklığı ya da Öglenada ışığa duyarlı göz noktası. Çiçekteki dişi organın üstü.
Stilus: Boyuncuk. Bir dişi organın ovaryumla stigmasını birleştiren ince uzun kısım.
Stimulus: Uyartı. Bir reseptör ya da uyarılabilen bir dokuda işlevsel ya da trofik tepki oluşturan herhangi bir etki, etken ya da hareket.
Stipe: Bazı kahverenkli alglerde vücudun gövdeye benzeyen yapısı ya da kısa sapı.
Stolon (Sürünücü) Gövde: Toprak yüzeyine paralel uzanan, üzerinde pulsu yapraklar taşıyan gövde tipidir.
Stoma (Gözenek): 1. Yaprak üzerinde bulunan küçük delik. Deliğin her iki yanında, açıklığın genişleyip daralmasını ayarlayan birer bekçi hücresi bulunur. 2. Bitkilerde epidermis hücreleri arasında bulunan, dış ortamdaki gazlarla, bitki faaliyeti sonucu epidermis altındaki hücrelerarası boşluklarda biriken bazı gaz ve su buharının değişimini sağlayarak su dengesinin de ayarlanmasına yardımcı olan gözeneklere stoma denir.
Strobilus: Bazı bitkilerde gövde ucunda bir grup sporofil tarafından oluşturulan kozalak.
Stümilasyon: Gelişmenin desteklenmesi, teşvik edilmesi.
Stümilatör: Gelişmeyi destekleyici, teşvik edici.
Stafilokok: Bölündükten sonra ayrılmayıp, üzüm salkımı şeklinde kalan yuvarlak bakteriler.
Staphylococcus: Micrococcaceae familyası bakteri cinsi.
Staphylococcus aureus: Bazı gıdalarda bulunan ve hastalığa neden olan Gram pozitif, üzüm salkımı şeklinde yuvarlak bakteri. .
Starter Kültür: Gıda (örneğin yoğurt yapımı) ve kimya (örneğin sitrik asit eldesi) endüstrileri ile atık su arıtmak gibi doğrudan mikroorganizmaların kullanıldığı uygulamalarda
155
kullanılan, özellikleri ve çoğu defa cins ve türleri belirli saf ya da karışık halde mikroorganizma kültürü.
Stipe: Bazı kahverenkli alglerde vücudun gövdeye benzeyen yapısı ya da kısa sapı.
Streptococcus: Streptokok formundaki bakteri cinsi.
Streptokok: Bölündükten sonra ayrılmayıp, zincir formunda kalan yuvarlak bakteriler.
Suberin: Endodermis ve mantar hücrelerinin çeperlerinde biriken, su geçirmeyen ve suda erimeyen mumsu bir maddedir.
Subgerminal Boşluk: Tavuk yumurtalarının bölünen hücreleri altında bulunan küçük boşluk.
Sukulent Gövde: Kurak ortamlardaki bazı bitkilerin gövdeleri yuvarlak, yumurtamsı ve silindirik şekiller alarak su depo ederler. Böyle gövdelere sukulent gövde denir.
Sukulent Yaprak: Kurak bölgelerdeki bazı bitkilerde görülen şişkin ve etli yapıda su depo eden yapraklardır.
Suspansör: Döllenmeden sonra bitkilere ait zigotun bölünme ile oluşturduğu hücresel iplik. Bitki embriyosu bu ipliğin sonuncu hücresinden oluşur. Suberin: Endodermis ve mantar hücrelerinin çeperlerinde biriken, su geçirmeyen ve suda erimeyen mumsu bir maddedir. Suspansör: Döllenmeden sonra bitkilere ait zigotun bölünme ile oluşturduğu hücresel iplik. Bitki embriyosu bu ipliğin sonuncu hücresinden oluşur. Suşamdanları: Tatlı su göllerinde bulunan çok hücreli yeşil algler. Minyatür ağaç görünümünde bitkiler olup işlevsel ve morfolojik bakımdan kök, gövde, yaprak ve tohum benzeri yapıları bulunduğu halde, bu yapılar anatomik bakımdan ileri bitkilerdekilerden çok farklıdır.
Sülük Gövde: Tutunup sarılmaya yarayan kısa ve uzun sürgünlerden meydana gelen gövdelerdir.
Sülük Yapraklar: Bazı bitkilerin sarılmasını ve tutunmasını kolaylaştırmak amacıyla değişikliğe uğramış yapraklardır.
Süspansiyon: Katı bir maddenin parçacıklarının sıvı ya da yine katı bir madde içinde, onun parçacıkları ile erimeksizin karışması. Süspansiyonda dağılma fazı ve dağılan faz olmak üzere iki faz vardır.
Şapkalı Mantar: Basidiomycetes sınıfı üyesi ve bazı türleri insanlar için zehirli, bazı türleri de insanlar tarafından tüketilen, fungi âlemine adını veren organizma Saccharomyces: Yaygın bir maya türü. Cinsin tipik türü S. cerevisiae 'dır.
Sakkulus: İç kulakta bulunan duyarlı tüy hücreleriyle kaplı ve kalsiyum karbonattan oluşan taşlar içeren torbacık. Statik denge duyusu reseptörleri burada bulunur.
Salgı Doku: Hücreleri canlı, bol stoplazmalı, büyük çekirdekli ve küçük kofullu, tek tek veya gruplar halinde diğer dokular arasına dağılmış ve salgı oluşturan dokulardır.
156
Salmonella: Tifo, paratifo ve gastroenterit etmeni, Gram negatif, fakültatif anaerob çubuk şeklinde bakteri. .
Saprofit: Ölü dokular üzerinde beslenen organizma, çürükçül, ayrıştırıcı.
Saprofit Beslenme: Bir heterotrof beslenme tipi. Bu yolla beslenen organizmalar gerekli besin maddelerini hücre dışı sindirimden sonra hücre zarları aracılığıyla sağlar.
Schizosaccharomyces: Yaygın bir maya türü.
Sekonder Tepki: İlk enjeksiyondan günler, haftalar, hatta aylar sonra yapılan ikinci bir antijen enjeksiyonuyla başlatılan hızlı antikor üretimi.
Sekresyon: Bazı hücreler tarafından üretilip salgılanan ve vücudun başka bir yerinde bazı metabolik olaylarında kullanılan madde.
Sentriol: Hayvan hücresinde sitoplâzma içinde çekirdeğe yakın yerde bulunan koyu boyanan ve mitoz ile mayoz bölünme sırasında iğ ipliklerini oluşturan organel.
Sentromer: 1. Kromozom üzerinde iğ ipliğinin tutunduğu nokta. 2. Kromozomlarda kardeş kromotidleri bir arada tutan kısım.
Serebellum: 1. Omurgalı beyninin kas koordinasyonunu denetleyen kısmı. 2. Omurgalılarda kafatasının üst kısmını işgal eden beynin ana kısmı. İnsanda iki beyin yarım küresi Corpus callosum’la birleşerek merkezi sinir sisteminin en kısmını oluşturur.
Serkarya: Balıklarda kist yapan Trematod parazitlerin serbest yüzen son larva evresi.
Serum: 1. Parçacıklardan ayrılmış biyolojik sıvı. Kan pıhtılaşmasından sonra bu tip açık sarı renkli bir sıvı meydana gelir. 2. Kanın, pıhtılaşmasından sonra hücrelerinden ayrılmış, açık sarı renkli sıvı kısmı.
Shigella: Basilli dizanteri gibi pek çok hastalığın etmeni bakteri.
Sil: Bazı tek hücrelilerde hareti sağlayan, yine bazı organizmaların akciğer borularında senkronize hareket ederek toz vb. parçacıklar akciğerden uzaklaştıran kamçı benzeri yapı.
Sinaps: 1. Bir nöronun aksonu ile bir başkasının dendriti arasındaki bağlanma. 2. İki nöronun veya nöronla başka bir hücrenin bağlandığı yer.
Sinapsis: Mayoz bölünmenin erken evresinde erkek ve dişiye ait homolog kromozomların yan yana gelerek temas etmesi.
Sinoatrial Düğüm: Üst Vena cava’nın sağ atriuma boşaldığı noktada yer alan küçük bir düğüm dokusu kütlesi. Yürek atışlarını başlatır ve kasılımla hızını düzenler.
Sirkadiyen Ritim: 24 Saat aralıkla ortaya çıkan ritmik olaylar.
Sistol: Yüreğin kasılması. Kanın Aorta ve Arteria pulmonaris içine itilmesi sırasında birinci ve ikinci yürek atışları arasındaki evre.
Sitokinez: Mitoz ya da mayoz sırasında sitoplâzmanın bölünmesi.
157
Sitokromlar: Elektron taşıyıcı sistemin demir içeren hem proteinleri, biyolojik oksidasyonda arka arkaya okside ve redükte olurlar.
Sklerankima: Çeperlerine lignin maddesi yığılmasıyla kalınlaşan hücrelerden oluşan bitkisel destek dokusu.
Solvent: Çözen. Gerçek bir çözeltide, içinde çözünen moleküllerin çözündüğü sıvı ortam.
Sölom: 1. Üç embriyo tabakasına sahip olan hayvanlarda mezoderm ile sarılı olan vücut boşluğu. 2. Hayvanlarda bir epitel (sölom epiteli) ile astarlanmış olan vücut boşluğuna verilen ad.
Taksi: 1. Bir uyarıcıya doğru (pozitif) ya da ondan uzağa (negatif) olan hareket. 2. Tek hücrelilerin yer değiştirme hareketi.
Taksis: Göçüm hareketleri. Bir uyartıya tepki niteliğinde ve uyartının yönüne bağlı uyum hareketi. Hayvanlarda, bazı ilkel bitkilerde ve kara yosunları ya da eğreltilerin erkek eşey hücrelerinde görülür.
Taksonomi: 1. Sistematik. Organizmaları adlandırma, tanımlama ve sınıflandırma bilimi. 2. Canlıların sınıflandırılması ve bu sınıflandırmada kullanılan kural ve prensipler.
Tal/Tallus: Kök, gövde ya da yaprak gibi doku özelleşmesi görülmeyen, alglerde ve bazı aşağı yapılı bitkilerde görülen vücut yapısı.
Talamus: Diansefalonun yan duvarları. Beyne giden duyusal impulsların mesajını alan merkez. Aynı zamanda beyinle karmaşık yollarla ilişki kurar.
Tallofitler: Embriyo ve iletim demetlerinden yoksun ilkel bitkiler.
Taşlık: Sindirim kanalının mekanik sindirim için özelleşmiş bir kısmı.
Tayga: Özellikle Kanada, Kuzey Avrupa ve Sibirya’da bulunan kuzey konifer ormanları biomu.
Tek Çenekli Bitki: Embriyolarında bir çenek yaprağı bulunduran bitki.
Telofaz:Mitoz bölünmenin dört evresinden sonuncusu;bu evrede iki yavru çekirdek belirir ve genellikle sitoplazma bölünür.
Tenya: Barsak paraziti, şerit, yassı solucan.
Tek Yıllık Bitki: Yaşam devirlerini bir yıl içinde tamamlayan bitkiler.
Teka: Başçığı oluşturan ve içinde polenleri taşıyan, silindir şeklindeki erkek organ kısmıdır.
Tektorial Zar: Kulağın kohleasında bulunan korti organının çatı zarı.
Telofaz: Mitoz bölünmenin dört evresinden sonuncusu; bu evrede iki yavru çekirdek belirir ve genellikle sitoplazma bölünür.
158
Temel Doku: Kök ve gövdenin korteksinde, yaprağın mezofil tabakasında ve diğer dokuların etrafında bulunan, bol stoplazmalı ince çeperli ve basit geçit taşıyan hücrelerden oluşmuş, hücrelerarası boşlukları geniş dokuya denir.
Tenya: Barsak paraziti, şerit, yassı solucan.
Terleme – Kohezyon Kuvveti: Bitkilerde, odun boruları içinde su moleküllerinin birbirlerini yukarı doğru çekmesi sonucu bir çekim kuvveti doğar, bu çekim kuvvetine terleme – kohezyon kuvveti denir.
Termodinamiğin Birinci Yasası: Enerjinin ne yeniden yaratılacağı ne de yok olacağı, ancak bir formdan ötekine dönüşebileceğine ilişkin fizik yasası. Termofil: Yüksek sıcaklıkları ( 45 C derece üzeri) seven. Bacillus stearothermophilus tipik bir termofil bakteridir. Termofil mikroorganizmalar ile ilgili çalışmalarda inkübasyon sıcaklığı genel olarak 55–60 C derecedir. Termonasti: Bitkilerde sıcaklık etkisiyle görülen hareketlerdir. Termotolerant: Termostabil ve termodurik karşılığı olarak kullanılmaktadır. Bununla beraber, bu iki deyimin farklı anlamda olduğuna dikkat edilmelidir.
Territorium: Bir hayvanın (özellikle bir erkeğin) bir kara parçasını sahiplenmesi ve bu alanı aynı türün aynı eşeydeki bireylerine karşı savunmasına ilişkin bir davranış örneği.
Testis: 1. Spermatozoonları üreten erkek gonadı. İnsanda ve öteki bazı memelilerde testisler skrotal kese içinde bulunurlar. 2. Erkeklerde üreme hücrelerini oluşturan, aynı zamanda eşey hormonları salgılayan bir bez niteliği de taşıyan organ, erbezi.
Tetrad: 1. Birinci mayotik profazın sonunda meydana gelen dört homolog kromozom grubu. 2. Mayoz bölünme sırasında homolog kromozomların birbirlerine sarılarak oluşturdukları dört kromotitli yapı. Tetanos: Clostridium tetani tarafından oluşturulan hastalık.
Tetraploit: Dört takım kromozoma sahip birey ya da hücre.
Tifo: Salmonella typhi tarafından meydana getirilen hastalık.
Tetrapoda: Dört ayaklı omurgalılar, amfibiler, sürüngenler, kuşlar ve memeliler.
Tigmotropizma: Bir organizmanın dokunma uyartısına tepki olarak durum değiştirme hareketi.
Tohum: Döllenme olayından sonra tohum taslağının gelişmesiyle oluşan yapıya denir.
Toksin: Bir organizma tarafından üretilen ve genellikle bir başkasının tüm vücudu yerine bir organ ya da organ sistemini etkileyen madde.
Tomurcuklanma: 1. Mayalarda bir çoğalma şekli. Maya hücresinden tomurcuk şeklinde bir çıkıntı oluşur, zamanla bu ergin bir hücre büyüklüğüne gelir, Hücre bölünmesi gerçekleştikten sonra arada zar oluşarak 2 yeni hücre meydana gelmiş olur. 2. Ana gövdeden ayrılan bir parçanın başlı başına gelişerek tek başına yaşamak ya da bir koloninin üyesi haline gelmesi şeklindeki eşeysiz üreme.
Tonus: Kasın sürekli, kısmi kasılması.
159
Tornaria: Serbest yüzen ve birçok bakımından ekinoderm larvalarını andıran hemikordat larvası.
Tozlaşma: Çiçek polenlerinin erkek organın başçığından, dişi organın tepeciğine taşınmasına tozlaşma denir.
Trake: 1. Bitkilerin odun kısmındaki su taşıyan kılcal borular. Bölmesiz geniş odun boruları. Böceklerde solunum organı. 2. Silindir şeklinde, üst üste dizili hücrelerin aralarındaki çeperlerin tamamen erimesiyle meydana gelen, hücre çeperlerini kaybetmiş hücrelerin oluşturduğu, çapı geniş olan odun borularıdır.
Trakeit: 1. Bölmeli ve dar olan odun boruları. Böceklerdeki solunum organının kılcal boruları. 2. Uzunca silindir ya da prizma şeklinde, iki ucu çoğunlukla sivrilmiş, destek görevi de gören çapı dar odun borularıdır. 3. İleri bitkilerin ksilem dokuları içinde ilk kez gelişen kalın çeperli, sivri uçlu, uzun ksilem hücreleridir.
Trakeofit: Ksilem ve floem dokularına sahip bitki.
Transfer RNA (Taşıyıcı RNA, tRNA): Protein sentezinde adaptör moleküller olarak görev yapan ve yaklaşık 70 nükleotidden oluşan bir RNA formu. Bir amino asit özel bir transfer RNA çeşidine bağlanır, sonra kalıp ya da mRNA’da ki nükleotid tripletinin (kodon) tamamlayıcı doğasına ve tRNA’nın triplet antikodonuna göre sıralanır. Transdüksiyon: 1. Bir mikroorganizmadan diğerine bir bakteriyofaj ya da virüs aracılığı ile gen aktarılması. 2. Bir genetik parçanın bir hücreden bir başkasına taşınması. Örneğin bir parçanın bir virüs tarafından bir bakteriden diğerine taşınmasıdır.
Transfer RNA (Taşıyıcı RNA, tRNA): Protein sentezinde adaptör moleküller olarak görev yapan ve yaklaşık 70 nükleotidden oluşan bir RNA formu. Bir amino asit özel bir transfer RNA çeşidine bağlanır, sonra kalıp ya da mRNA’da ki nükleotid tripletinin (kodon) tamamlayıcı doğasına ve tRNA’nın triplet antikodonuna göre sıralanır.
Transform Etkenleri: Pnömokok ve öteki bazı bakterilerden elde edilen ve aynı bakterinin değişik bir suşuna verildiğinde sürekli kalıtsal değişiklikler meydana getiren maddeler.
Trikosist: Paramecium gibi kirpikli tek hücreli hayvanların sitoplâzmasında bulunan hücresel bir organel. Avı yakalamada ve tutmada iş gören bir kol görevi yapar.
Trilobitler: Sırtta uzanan iki yarıkla vücutları üç loba ayrılan birinci zamanın denizsel Arthropoda’ları.
Trombin: Protrombinden türevlenen ve fibrinojeni fibrine dönüştüren enzimdir. Kanın pıhtılaşmasında iş görür.
Triplet Kod (Üçlü şifre): Bir peptid zincirinde bulunan amino asitlerin sırasını belirleyen ve DNA‘daki genetik bilgi birimleri olan kodonların (şifre) üç nükleotid sırası.
Triploblasti: Embriyonik gelişim sürecinde her 3 tabakanın da (endoderm, mezoderm ve ektoderm) oluşması, üç tabakalılık.
Trokofor: Poliket ve Arkiannelit’lerin gelişimlerini simgeleyen ve Mollüsk larvasını andıran bir larva formu.
160
Tropizma: 1. Yönelim hareketi. Yer değiştirmeyen bir organizmada bir dış uyartıya karşı meydana gelen bir büyüme tepkisi. 2. Bitkilerdeki irkilme, uyaranın yönüne bağlı olursa bu tür irkilmelere tropizma denir.
Trup: Birkaç erkek, üç ya da dah çok sayıda dişi ve bunların yavrularından oluşan bazı primat (kuyruksuz maymun) türlerinin toplumsal birliği.
Tuber (Yumru): 1. Patates gibi bazı bitkilerin besin depo eden şişkin yeraltı gövdesi.
2. Toprak altında gelişen etli, şişkinleşmiş ve yuvarlak bir gövde tipidir.
Tundra: Güneyde tayga, kuzeyde kutup buzulları arasında kalan ağaçsız düzlük. Düşük sıcaklığı, kısa bir büyüme devresi ve yılın büyük bir kısmında donmuş topraklarıyla tipiktir.
Turgor Basıncı: Bir bitki hücresinin osmosla su alarak şişmesi ve sitoplâzmanın çepere basınç yapmasıyla belirlenen hücre içi basınç. Bu basınç hücre içine daha fazla su girmesini önler.
Turnover Sayısı: Yenilenme sayısı. Bir enzim molekülü tarafından bir dakikada aktive edilen substrat molekülleri sayısı. Tüberküloz: Mycobacterium tuberculosis tarafından oluşturulan hastalık. Verem.
Tüketici Organizmalar: Bir ekosistemin başka bitki ve hayvanları yiyen hayvansal ve bitkisel öğeleri.
Ubikinon: Koenzim. Elektron taşıyıcı sistemin bir elemanı. Elektronları alıp veren, 6 karbonlu bir halkadan oluşan bir baş ve karbon atomları zincirinden oluşan uzun bir kuyruğu vardır.
Uç Meristem: Bitkilerin kök ve gövdelerinin en uçlarında bulunan, sürekli bölünerek bitkinin büyümesini sağlayan doku. Meristem dokusu.
Ungulatlar: Dört ayaklı memeliler. Bu hayvanlarda parmaklar az çok kaynaşabilir ve uçları boynuzsu bir madde ya da tırnakla korunabilir.
Unguligrad: Bazı hayvanların her ayağının bir ya da iki tırnağı ucundan destek alarak koşması hareketi.
Uterus: Rahim, döl yatağı. Dişinin üreme kanalında, içinde fötüsün geliştiği kaslı organ.
Utrikulus: Kulakta, vücudun dengesini sağlayan reseptörleri içeren zarsı labirentin iki bölmesinden büyük olanı. Ubikinon: Koenzim. Elektron taşıyıcı sistemin bir elemanı. Elektronları alıp veren, 6 karbonlu bir halkadan oluşan bir baş ve karbon atomları zincirinden oluşan uzun bir kuyruğu vardır.
Üre: 1. Karbonik asit diamidi.Protein metabolizmasının suda eriyen art ürünlerinden biri. 2. Memeli ve diğer hayvanlarda amino asitlerin yıkımı ile oluşan son ürün.
161
Üretici: 1. Ototrof, kendi besinini yapan canlı. 2. Bir sistem içerisinde, güneş enerjisini organik moleküllerin bağ enerjisi şekline çevirebilen canlılar, besin üreticiler, ototroflar.
Üretra: İdrarı idrar kesesinden vücut dışına çıkaran zarsı kanal.
Vagina: Vajen. Birçok hayvanda dişi üreme kanalının dışarıya açılan kısmı. Vaksin: Aşı. Belirli bir hastalıktan, ticari amaçla elde edilen antijen. Vücudun antikor üretimini stimüle eden fakat hastalığın zararlı etkilerini yeterince yok edemeyen madde.
Vakuol: 1. Sulu bir sıvı ile dolu olan ve sitoplâzmanın öteki kısmından bir zarla ayrılan hücre içi küçük boşluk. 2. Ökaryot hücrelerin sitoplâzması içerisinde sıvı, hava ya da kısmen sindirilmiş besin kapsayan tek zarla çevrili yapıların her biri.
Ventrikulus: Bir organın boşluğu. Örneğin, beyinin çeşitli odacıklarından biri ya da yüreğin kanı atriumlardan alan odacıklardan her biri. Vesikül: Herhangi bir küçük kese ya da boşluk.
Vestigial: Yararsız, eksik ya da indirgenmiş. Atasal bir organizmada görev yaptığı halde sonradan körelen ve bir organizmada körelmiş olarak kalan homolog organ.
Villus: Küçük, parmaksı çıkıntılar. Özellikle bağırsağın iç duvarındaki gibi serbest yüzeyler üzerinde bulunan ince çıkıntılar.
Vital Kapasite: Derin nefes alıp verirken alınıp verilen havanın toplam miktarı.
Vitamin: Bir organizmanın normal metabolik faaliyetleri için küçük miktarlarda gerek duyduğu organik madde. Hayvanlar bazı vitaminleri yeterli oranlarda sentezleyemediği için besin içinde hazır olarak almak zorundadır.
Vitröz: Camsı ya da saydam. Göz yuvarlağının arka kısmını dolduran açık, geçirgen jelimsi maddeden oluşan kısma verilen ad.
Vivipar: 1. Anne vücudu içinde ve yumurtadan gelişen canlı yavruya sahip olma. Yavru, besinini ya yumurta sarısından ya da embriyonik bir uzantı olan plasenta yoluyla bağlandığı anneden sağlar. 2. Memelilerde görülen doğumla çoğalma.
Xantofil (Ksantofil): Sarı veya kahverengi bir karotenoid pigment grubu.
Yaprak: Gövde ve yan dallar üzerinde bulunan, büyümesi sınırlı olan, fotosentez ve terleme gibi çok önemli olayların yapıldığı, yassılaşmış ve geniş yüzeyli temel organlardır.
Yayılma Alanı: Belli bir türün yaşadığı yeryüzü kesimi.
Yumurta: Spermle döllendikten sonra aynı türün yeni bir bireyini verecek olan dişi üreme hücresi. Zar: 1.Hücre içi organelleri saran kılıf. Membran. 2. Bir dokuyu saran ince tabaka. 3. Dokunun çeşitli tabakalarını ayıran kat. 4. hücreyi ve çoğu organelleri çevreleyen lipit ve proteinlerden oluşan yapı.
Zigot: 1. Döllenmiş yumurta. İki gametin birleşmesiyle oluşan hücre. 2. Dişi ve erkek eşey hücrelerinin birleşmesiyle oluşan, döllenmiş yumurta hücresi.
162
Zoospor: 1. Tek hücreliler, algler ve funguslarda görülen hareketli eşeysiz spor. 2. Eşeysiz olarak üretilen kamçılı ve hareketli spor. 3. Tek hücreli algler ve mantarlarda kamçılı, hareketli eşey hücresi.
163