52

Özgür Düşün Sayı 50

Embed Size (px)

DESCRIPTION

2002’den bu yana yayınlanan, gençlik dergisi Özgür Düşün.

Citation preview

Page 1: Özgür Düşün Sayı 50
Page 2: Özgür Düşün Sayı 50

SUNU

KARDELEN BASIM-YAYIM REKLAM GÖSTER‹ ORGAN‹ZASYON LTD. fiT‹.Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Ferda BAfi Yay›n Türü: Yayg›n-Süreli

Yönetim Yeri: ‹stasyon Caddesi P›nar ‹flhan› Kat:2/38-Kartal-‹STANBUL Tel: (0212) 238 37 96 Dizgi: Kardelen Yay›mc›l›k

BBaasskk››:: Ezgi Matbaac›l›k Adres; Çobançeflme Mah. Sanayi Cd. Altay Sk. No: 10 A Blok Yenibosna Bahçelievler- ‹stanbul Tel :0212 654 94 18

Hesap Numaras›: Serpil KARAKAYA: ‹fl Bankas› ‹stanbul Parmakkap› fiubesi 1042 0677147

[email protected]

merhaba,

ülkem�zde ve dünyada en kesk�n çel�şmelerle gündemler hızla akıp g�derken yen� b�r sayımızla

daha okurlarımızın karşısındayız. aylardır ülke gündem�n� hayl�ce meşgul eden anayasa

tartışmaları ve 12 Eylül’de yapılacak anayasa referandumu, �nternet, ün�vers�telerde

yoğunlaşan faş�st saldırılar, kemal kılıçdaroğlu’nun CHP’n�n genel başkanlığına get�r�l�ş�n�n

arkasında yatan gerçekler, �kt�darın k�tleler üzer�ndek� baskı ve kontrol araçlarından b�r�s�

olarak hap�shaneler g�b� konulara yer verd�ğ�m�z 50. sayımızda, özgür düşün olarak tüm

okurlarımızı ürünler�n� b�zlerle paylaşmaya çağırıyoruz. “oku-okut” ş�arıyla özgür düşün’ü

halk gençl�ğ�n�n el�nde daha etk�n b�r araca dönüştürel�m...

‹Ç‹NDEK‹LER

özgürdüflün

01

05

09

15

24

29

41

43

37

40

Sömürü her yerde

DGH’DEN

mav� marmara �le akp’n�n

ortadoğu’ya yolculuğu

ş��rl�k

kılıçdaroğlu, k�m �ç�n nasıl

b�r “yen�l�k

k�taplık: anna karen�na

sadık varer:kürd’ün kısa tar�h�

referandum dosyası

hap�shaneler üzer�ne kısa

b�r değ�n�

faş�st saldırılar ve devr�mc�

tutum üzer�ne

33 �nternet ve s�yaset

Page 3: Özgür Düşün Sayı 50

BBBBuuuurrrrssssaaaa’’’’ddddaaaa,,,, BBBBaaaallllııııkkkkeeeessss����rrrr’’’’ddddeeee,,,, ZZZZoooonnnngggguuuullllddddaaaakkkk’’’’ttttaaaa

vvvveeee eeeedddd����rrrrnnnneeee’’’’ddddeeee yyyy����tttt����rrrrdddd����ğğğğ����mmmm����zzzz

mmmmaaaaddddeeeennnn ����şşşşçççç����lllleeeerrrr����nnnn���� ssssaaaayyyyggggııııyyyyllllaaaa aaaannnnııııyyyyoooorrrruuuuzzzz

Yerin derinliklerinden geldiler, ellerindesusmak bilmeyen bir yeralt› günefliyle, ne kadar diplere bast›r›l›rsa o kadar bo¤ulmak bilmez yank›s›yla yüreklerinin.A¤›r a¤›r geldiler, karanl›k sarn›çlardan s›za s›za.sa¤›r küplerde birike birike, yararak kaslar›n›n içine yuvalanm›fl s›z›lar› ve ci¤erlerinde yer etmifl ›fl›ks›z lekeleri.Geldiler bir büyük sesin harfleriyle a¤›zlar› dopdolu, suskun çamuru küremek için kentin gölgesi sokaklar›ndan,s›y›r›p aflmak için y›llard›r gökyüzüne birikmifl pas›, ovmak için isli aln›n› sabah›n.An›t bildiler s›radan ve gösteriflsiz bir günü, diyecek

sözleri varsa an›t bildiler, akacak bir yata¤› varsa

›rmaklar›n›n ve atacak köprüleri varsa an›t bildiler,

topland›lar o an›t›n çevresine.

Sonra her gün geldiler, artarak geldiler, kad›nlar›

çocuklar› ve alk›fllar›yla, yo¤urt mayalar gibi geldiler,

piflkin ekmekleri bölüp de paylafl›r gibi, su gibi, atefl gibi.

Her gün yeni a¤›zlar eklendi a¤›zlar›na, yeni

yollarla tan›flt› ayaklar›, her gün yeni kabuklar çatlad›,

yeni kulaklar iflitmeye bafllad› söylediklerini, bir kent

oldular sonunda

ve ad›n› de¤ifltirdiler ülkenin.

KEMAL ÖZER

Page 4: Özgür Düşün Sayı 50

1

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

Dünyada ve ülkemizde yaflanan geliflmeler, ezilenhalklara ve uluslara, milyonlarca emekçiye açl›ktan,yoksulluktan, iflsizlikten, çat›flmalardan, bask› ve flid-detten, ölümden oluflan karanl›k bir tablo yaratmayadevam ediyor.

Bu karanl›k tabloyu y›rtan ve ezilenlerin iktidar müca-delesini yükselten devrimci-komünist güçler, emperya-listlerin korkulu kabusu olmaya devam ediyor. Bu ne-denledir ki çok yo¤un bir sald›r› ve imha politikalar›a¤›yla kuflat›lan halk›n umudu bu güçler, emperyal-istler eliyle yerel iflbirlikçi ve uflak iktidarlar güçlendiri-lerek yok edilmeye çal›fl›lmaktad›r.

Nepal’de Maoistlerin öncülü¤ünde sürdürülen HalkSavafl› ve Demokratik Cumhuriyet sürecinde yafla-nan çekiflmelerin yan›nda Hindistan’da Maoistlerinyürütmüfl oldu¤u mücadelenin siyasi öncülerindenCherukuri Rajkumar (Yoldafl Azad) ve Hem Pan-

dey’in katledilmesi, emperyalist güçlerin bilgisi veyönlendirmesi dahilinde gerçeklefltirilmifltir. Çünkübilinmektedir ki emperyalizmin azg›n sald›r›lar›n›ntüm dünyay› kuflatt›¤› günümüzde, özellikle yar›-feo-dal yar› sömürge ülkeler devrimin f›rt›na merkezleriolmakta ve buralarda halk›n iktidar›n› amaçlayanmücadelelerin etkisi tüm dünyaya h›zla yay›lmakta,emperyalizmin “Komünizm öldü” propagandalar›n›bofla düflürmektedir.

Emperyalizmin kar h›rs› yeni sald›r› paketlerinin dehabercisi olmaya devam ediyor. ABD baflta olmaküzere emperyalist güçlerin pazar dalafl›n›n ya da buamaç do¤rultusunda aç›k ve gizli anlaflmalar›n›n yo-¤unlaflmas›na dayal› Büyük Ortado¤u Projesi kapsa-m›nda, ülkemiz uflak hakim s›n›f›n›n da “yo¤un birdiplomasi” sürecine dahil edildi¤i, emperyalistler ara-s› çeliflkinin ve iktidar kavgas›n›n yön verdi¤i bir sü-reç, tüm h›z›yla devam etmektedir. ‹flte bu sürecin

‹ktidar Dalafl›nda De¤iflen Dengeler ve

Dökülen Timsah Gözyafllar›

Temmuz-A¤ustos

2010-50

Page 5: Özgür Düşün Sayı 50

yans›malar›ndan olan ‹srail’in Filistin’e yard›m mal-zemeleri götüren gemilere sald›r›s› ve sonras›nda ya-flananlar do¤ru okunmal›d›r. ‹srail’in yard›m malze-meleri tafl›yan gemilerin girifline izin vermeyece¤inive müdahale edece¤ini çok önceden duyurmufl ol-mas›, ölümlerle sonuçlanan müdahalenin asl›nda‘beklendi¤ini’ a盤a ç›karmaktad›r. Bu gerçe¤e ra¤-men göz göre göre bu sürece izin verilmifl olmas›,öncesi ve sonras›yla hesaplanm›fl birtak›m politika-lar›n varl›¤›n› ve bu poltikalar›n belirli bir amac›n›noldu¤unu göstermektedir. fiu çok aç›kt›r ki, ‹srailbaflta olmak üzere Ortado¤u’da önemli bir güç olanülkeler ya da bölgede emperyalizmin uzun vadelipolitikalar›na hizmet etmekte kullanaca¤› hakim s›-n›flar (ülkemiz hakim s›n›flar› dahil), ABD emperya-lizmi taraf›ndan ‘ehlilefltirilmeye’ çal›fl›lmakta, busüreçte en iyi ‘uflak’ olma yar›fl›na teflvik edilmekte-dir. Bu çeliflki var olmakla birlikte ülkemiz hakim s›-n›flar› ile Siyonist ‹srail aras›nda ABD’nin deneti-minde askeri, politik ve ekonomik antlaflmalar ya-

p›lmakta, görünürde Baflbakan Erdo¤an’›n ‘Filistinhalk›n›n kahraman›’ olarak görülmesini sa¤layan‘kafa tutan delikanl›’ maskesinin alt›nda büyük birsadakatle bu antlaflmalar harfiyen uygulanmaktad›r.

Ülkemiz hakim s›n›flar›n›n Filistin’e yönelik ‘duyar-l›l›klar›’ ikiyüzlüdür, sahtedir ve ülkemizde kendi oytaban›n›n› koruyup motive etmenin en güçlü d›fl si-yaset araçlar›ndand›r. AKP, ‹srail’i sözümona insan-l›k d›fl› uygulamalarla suçlarken ve sert bir dille elefl-tirirken, kendi topraklar›nda ezilen Kürt ulusuna da-ir faflist-flovenist sald›r›lar›na, imha ve asimilasyonpolitikalar›na her gün bir yenisini eklemektedir.

AKP’nin demokratik aç›l›mlar› çerçevesinde yürür-lü¤e giren “Kürt aç›l›m›” da emperyalizmin BOP çer-çevesindeki yeniden yap›land›rma sürecine ‘uyum-daki azmin’ bir sonucudur. Zaman zaman Erdo-¤an’›n ölen askerler üzerinden duygu sömürüsüyapmas› ve ‘külhanbeyi’ edalar›yla ABD’ye ‘kafatutmas›’ ekranlarda sergilenen ve milyonlarca emek-çiyi kand›rmaya yönelik bir ‘pembe dizi’ serisindenbaflka birfley de¤ildir. Unutmayal›m ki, bu süreçteKürt sorununa çözümü bir yana b›rakal›m yap›lmakistenen özünde Kürt ulusuna yönelik Osmanl›'danbugüne sürdürülen imha ve inkar politikas›n›n ‘gün-cele’ uyarlanarak daha da derinlefltirilmesidir. Kürtulusunun demokratik haklar mücadelesine “sistems›n›rlar› dahilinde” bile tahammülsüzlük sonucuDTP kapat›lm›fl, Kürt ulusunun kendi davas›n›n öz-nesi olma kararl›l›¤›, ‘terörizmi savunma’ gerekçe-siyle ellerinden al›nmaya çal›fl›lm›flt›r/çal›fl›lmakta-d›r. DTP’den sonra BDP ile demokratik haklar mü-cadelesini sürdüren Kürt ulusu, yo¤un operasyon-

lar, gözalt› ve tutuklamalar, devam eden kat-liamlar ile yok edilmeye çal›fl›lmaktad›r. Buyok etme, sindirme ve ezip geçme sald›r›lar›Kürt emekçileri üzerinde de yo¤unlaflarakdevam etmektedir. Örne¤in; 'güvenlik' gerek-çesi ile her y›l Karadeniz’e çay ya da f›nd›ktoplamak için giden yoksul Kürt köylülerininbölgeye girifllerinin yasaklanarak Gürcis-tan’dan iflçi getirilmesine karar verilmesi, de-vam eden onlarca davan›n usulsüzce devametmesi, Kürdistan illerinde bu mücadele içe-risinde yer alan kad›nlara yönelik devleteliyle gereklefltirilen cinsel taciz ve tecavüz-lerin art›r›lmas›, bahsini etti¤imiz sald›r›lar-dan sadece bir kaç›n› oluflturmaktad›r.

AKP’nin son süreçte dikkat çeken at›l›mlar›n-dan birisi de ‘özel ordu kurma’ ihtiyac›na yö-nelik bafllatt›¤› tart›flmalard›r. AKP’nin ‘yeni’

bir proje olarak ifade etti¤i özel ordu, ‘yasad›fl›’ yön-temlerle ony›llard›r ‘kontgerilla’ ve J‹TEM örgütlen-meleriyle zaten vard›r. AKP’nin amac› bu katliam ör-gütlerini ortadan kald›rmak de¤il, kendi ‘çetesini’,kendi ‘ordusunu’, kendi ‘Ergenekonu’nu, k›sacas›kendi ‘derin devleti’ni yaratmakt›r. Ergenekon süre-ciyle t›rmand›r›lan dönemden bugüne ülkemiz hakims›n›flar›n›n iktidar mücadelesinde ordunun ve CHP,MHP gibi kliklerin karfl›s›nda yer alan AKP kli¤i, hü-kümet olman›n avantajlar›n›, ‘emperyalizme uflakl›k-ta uzmanlaflarak’ sonuna kadar kullanm›fl ve hakims›n›flar içerisindeki iktidar pay›n› geniflletmifltir.2

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

Temmuz-A¤ustos

2010-50

Halkın �kt�dar mücadeles�n�n b�r parçası ol-

mak, referandum sürec�nde oynanan bu büyük

oyun �çer�s�nde “Evet” ve “Hayır” d�yen uşak

hak�m sınıfların oyununu ‘BOYKOT’ çalışmala-

rıyla bozmak temel görev�m�zd�r. Halk Gençl�-

ğ�, bu süreçte akt�f faal�yette bulunarak

emekç�ler�n, �şç�ler�n, köylüler�n, kadınların,

ez�len Kürt ulusunun, azınlık m�ll�yetler�n,

�nançların mücadeles�yle bütünleşen özgün

mücadeleler� �le toplumun �ler�, d�nam�k un-

suru olmanın sorumluluklarını taşımalıdır

Page 6: Özgür Düşün Sayı 50

3

Temmuz-A¤ustos

2010-50

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

Kürt ulusuna yönelik sald›r›lar, ezilen milyonlarcaemekçiye yönelik t›rmand›r›lan hak gasplar›ndanba¤›ms›z de¤ildir. Emperyalizmin IMF ve DB gibikurumlar›n›n yan›nda dünyada sömürülmedik tekbir emek unsurunun dahi kalmamas›n› garanti etmeamac›yla oluflturulan ‘sivil toplum örgütleri’, özellik-le azgeliflmifl ülkelere “insani yard›m ve bar›fl tafl›-ma” aldatmacas›yla yerleflerek iflgalci-sömürgeciemperyalizmin askeri ve ekonomik sald›r›lar›na efl-lik eden ideolojik sald›r›lar›n önemli araçlar› olmayadevam etmektedir.

Mevcut sald›r›lardan nasibini alan en genifl kesim,ezilen milyonlarca emekçi olmaya devam etmekte-dir. Her türlü sosyal hak ve güvenceleri, sendikalafl-ma haklar› baltalanan iflçiler ve köylülerin kölelikkoflullar›nda sürdürdükleri yaflam mücadelesi, art›kkendi içinde isyan›, öfkeyi ve mücadele zorunlulu-¤unu da gün geçtikçe büyütmeye devam etmektedir.

Mevcut sald›r›larla kuflat›lan ülkemizde emek cep-hesinden yükselen irili ufakl› mücadeleler, hakim s›-n›flar›n planlar›n›n ifllemesinde pürüz yaratt›¤› içindikkatle izlenmekte ve bast›r›lmaya çal›fl›lmaktad›r.Sald›r›lar yo¤unlaflt›kça emekçiler, yaflad›klar›ndanders ç›karmakta, somut örnekler yeni direnifllere ›fl›ktutmaya devam etmektedir.

Ezilen Kürt ulusuna ve emekçilere yönelik hak gasp-lar›na paralel olarak kad›nlara yönelik fliddet vebask›lar da evde, iflte, fabrikalarda, tarlalarda, mü-cadele alanlar›nda gün geçtikçe derinleflmekte, ka-d›n katliamlar›, cinsel taciz ve tecavüzler bir devletgelene¤i olarak sürdürülmektedir.

Toplumun en dinamik kesimini oluflturan, mevcutsald›r›lardan da özellikle 盤 gibi büyüyen iflsizlik-ten, yozlaflmadan, e¤itime yönelik hak gasplar›ndanen çok etkilenen toplumsal kesimi oluflturan genç-ler, geleceksizlefltirilmenin, kimliksizlefltirilmenin vetek tiplefltirilmenin derin sanc›lar›n› yaflamaya de-vam ediyor. ‹lkö¤retimden bafllayarak üniversitelerekadar uzanan ideolojik sald›r›lar, gençlerin bilincinidumura u¤ratmakta, “kuklalaflt›r›lan yeni bir nesil’yarat›larak emek alanlar›na sürülmeye çal›fl›lmakta-d›r. Özellikle üniversiteler, özel flirketlere dönüfltü-rülmekte, üniversiteler bilimsel ve akademik e¤itimmerkezleri olmaktan h›zla uzaklaflt›r›lmaktad›r.Üniversitelerde yürütülen mücadeleler, t›pk› Kürtulusunun ve emekçilerin mücadeleleri gibi ‘terörize’edilerek tutuklamalar, gözalt›lar, okuldan atmalarlakarfl›lanmakta ve ö¤renci gençli¤in öz örgütlülükle-

ri(ö¤renci dernekleri, kulüpler, topluluklar vb) ya-saklanarak gençlik alternatifsiz ve umutsuz b›rak›l-maya çal›fl›lmaktad›r.

Mevcut tüm bu sald›r›lar aral›ks›z devam ettirilir-ken, bugün AKP’nin yeni anayasa tart›flmalar› üze-rinden bafllayan ve referandum karar›yla sonuçla-nan süreç, halka karfl› yeni sald›r›lar›n bir parças›olmaktan, ‘demokratikleflme’ k›l›f›yla geçmiflten bu-güne var olan bask›lar›n tekrar›ndan baflka bir fley va-at etmemektedir.

Bugün referandum üzerinden genifl kitleler, kendile-rinin gündemi olmayan bir süreçte kald›raç olarakkullan›lmaya çal›fl›lmakta, toplumun her kesimine‘umut’ olma yalan›, ikiyüzlüce devam ettirilmektedir.

Anayasan›n de¤ifltirilmesine yönelik referandumtart›flmalar›, hakim s›n›flar›n dalafllar›ndan ibarettir.Kendi aralar›ndaki iktidar mücadelesinde ‘birbirleri-ne alternatif’ görünerek, özünde iflçilere, köylülere,iflsizlere, kad›nlara, gençlere, ezilen ulus ve milliyet-lere, az›nl›k dinlere ve inançlara karfl› ‘birleflen'lerinemperyalizmin ipi üzerindeki cambazl›k dalafl›na‘taraf’ olman›n, ülkemiz emekçilerine çok büyük za-rarlar verece¤i, geçmifl birçok seçim sürecinde yafla-nanlar ›fl›¤›nda rahatl›kla görülmektedir.

Dolay›s›yla 12 Eylül darbesinin ürünü olan 82Anayasas›, nas›l ki kendisinden önceki 24 ve 61anayasalar›n›n emperyalizmin ve uflak hakim s›n›f-lar›n ihtiyaçlar›na göre yeniden düzenlenmeleriyleoluflturulmuflsa, AKP Hükümeti’nin “Yeni Anaya-sa” tasla¤› da 82 Anayasas›'n›n 'özüne dokunma-yan’ ve hakim s›n›flar›n bugünkü ihtiyaçlar›na gö-re rötufllanmas›ndan baflka bir fley de¤ildir. Öngö-rülen de¤ifliklikler biçimsel olup öze dokunmamak-tad›r; zira dokunmas› da beklenemez. Bu anayasa-n›n kabulü veya reddi üzerine kurulu iktidar çekifl-mesinde, “Hay›r” diyenler de “Evet” diyenler dehalk›n taleplerini içeren bir anayasay› tercih etmiflolmayacaklar. Dolay›s›yla anayasan›n de¤iflen yada de¤iflmeyen halinin özünde ‘ayn›’ oldu¤u, buyönüyle de¤iflip de¤iflmemesinin ezilen genifl y›¤›n-lar için hiçbir anlam ifade etmedi¤i, halk›n hakims›n›flar›n iktidar dalafl›nda 'taraf' olmaya zorland›-¤› aç›kça görülmelidir.

Bugün anayasan›n de¤iflmesine karfl› ç›kan CHP veMHP’nin de, de¤iflmesini isteyen AKP ve yandaflla-r›n›n da ‘demokratik’ ya da 'cumhuriyetçi ve laik’görünerek ezilen milyonlar› kand›rma senaryolar›n-da kullan›lmayan, kirletilmeyen, yozlaflt›r›lmayan

Page 7: Özgür Düşün Sayı 50

hiçbir de¤er kalmamaktad›r.

Baflbakan Erdo¤an, AKP grup toplant›s›nda 12 Eylülsürecinde as›lan devrimci Necdet Adal›, Erdal Erenve milliyetçi Mustafa Pehlivano¤lu’nu anarak, mil-yonlar›n gözü önünde ne kadar ‘insanc›l’ ve ‘demok-ratik’ oldu¤unu sergileyerek timsah gözyafllar› döktü!

12 Eylül ma¤durlar› için timsah gözyafllar› dökenler,savunduklar› anayasal de¤iflimlerle milyonlarcaemekçinin hakk›n› gasp etmeye, Kürt ulusunu yoketmeye, ülkenin ‘kaymak’ kesimi d›fl›nda kalan top-lumsal kesimlere yönelik emek, e¤itim, sa¤l›k, hu-kuk, sosyal güvence, demokratik ve bireysel haklartemelinde yo¤un sald›r›lar›n alt›na imza att›klar› ger-çe¤ini saklayamazlar. Bugün 12 Eylül’ün hesab›n›sorduklar›n› iddia edenler, geçmifl birçok katliam›nüzerini örtmeye, zamanafl›m›na tabi tutmaya devametmektedirler. Geçti¤imiz günlerde, 22 Temmuz1980'de evinin önünde katledilen eski D‹SK baflka-n› Kemal Türkler’in davas›n›n ‘zamanafl›m›’ gerek-çesiyle kapat›lmas›, Ceylan Önkol davas›n›n uzat›l-mas› ve sonuçsuz b›rak›lmas›, bu traji-komik oyunua盤a ç›karan küçük örneklerdendir.

Bu timsah gözyafllar›, halk›n hakl› mücadelesini yü-rütenlerin öfkesini büyütmekte, ezilen halk kitleleri-ni oldu¤u gibi halk›n öncülerini ‘bir kald›raç malze-mesi’ olarak kullanmaktan çekinmeyenlere karfl›

mücadelenin yükseltilmesi zorunlulu¤unu her za-mankinden daha fazla dayatmaktad›r.

Halk›n iktidar mücadelesinin bir parças› olmak, re-ferandum sürecinde oynanan bu büyük oyun içeri-sinde “Evet” ve “Hay›r” diyen uflak hakim s›n›flar›noyununu ‘BOYKOT’ çal›flmalar›yla bozmak temelgörevimizdir. Evet diyen kesimlerin rengi çok aç›k-ken, ‘Hay›r’ diyen CHP ve MHP gibi egemenlerinmuhalif kanad›na ek olarak, devrim ve demokrasimücadelesi yürütmede ›srarc› olduklar›n› ifade edenbaz› örgütlenmelerin de “Hay›r” diyor oluflu üzerin-de düflünülmesi gereken bir tablodur. Bu tablo, dev-rimci hareketin düzenin tasfiye sald›r›lar›yla refor-mist kulvarda debelenerek düzeniçileflmeye do¤ruyol ald›¤›n› aç›kça ortaya ç›kard›¤› gibi, hakim s›n›f-lar›n iktidar›n› sadece AKP'ye indirgeyenlerin handi-kaplar›n› da göstermektedir.

Halk Gençli¤i, bu süreçte aktif faaliyette bulunarakemekçilerin, iflçilerin, köylülerin, kad›nlar›n, ezilenKürt ulusunun, az›nl›k milliyetlerin, inançlar›n mü-cadelesiyle bütünleflen özgün mücadeleleri ile top-lumun ileri, dinamik unsuru olman›n sorumlulukla-r›n› tafl›mal›, hakim s›n›flar›n farkl› gibi görünenyüzlerinin ‘ayn›l›¤›n›’ teflhir etmeli ve reformizmekarfl› mücadelede aktif bir ideolojik mücadele süre-cini gö¤üslemelidir.

4

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

Temmuz-A¤ustos

2010-50

AKP Hükümeti’nin “Yeni Anayasa” tas-la¤› da 82 Anayasas›'n›n 'özüne dokun-mayan’ ve hakim s›n›flar›n bugünkü ihti-

yaçlar›na göre rötufllanmas›ndan baflka birfley de¤ildir. Öngörülen de¤ifliklikler biçimselolup öze dokunmamaktad›r; zira dokunmas›da beklenemez. Bu anayasan›n kabulü veyareddi üzerine kurulu iktidar çekiflmesinde,“Hay›r” diyenler de “Evet” diyen-ler de halk›n taleplerini içerenbir anayasay› tercih etmifl olma-yacaklar

“”

Page 8: Özgür Düşün Sayı 50

5

Temmuz-A¤ustos

2010-50

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

Demokratik Gençlik Hareketi (DGH) her geçen

y›lda, önceki y›llarda biriktirdi¤i ve giderek kurumsal-

laflt›rmaya bafllad›¤› siyasi ve örgütsel tecrübeler top-

lam›na yaslanarak, 1 Temmuz 2010 ve 15 Eylül 2010

tarihleri aras›nda sürecek olan yeni bir siyasi ve mali

kampanya bafllatma karar› alm›flt›r.

Bünyesinde, her geçen y›lda giderek daha etkili ve

yayg›n bir biçimde gerçeklefltirilmeye bafllanan “Köy

Çal›flmalar›” gibi alt çal›flma dönemlerini de içerecek

olan kampanyam›z› sahiplenelim!

Her türden gericili¤e ve kuvvetle estirilmeye çal›fl›-

lan tasfiye rüzgârlar›na karfl› bükülmez, çelikten bir

irade olabilmek, ideolojik netli¤imizi muhafaza et-

mek, siyasi çizgimizi sa¤lamlaflt›rmak, proleter bir di-

siplin ve emekçi ahlak›yla donanmak; düzenin

yoz–gerici kültürü karfl›s›nda, “Yeni ‹nsan” kültürünü

ve mücadelesini, üretimin devingen, yarat›c› gücüyle

yaflatmak için emek seferberli¤i kampanyam›zda yer

alal›m!

Siyasi ve örgütsel çizgide, halk gençli¤inin demok-

ratik haklar› için mücadelesinde daha geliflkin, dona-

n›ml›, yeterli, atak ve dinamik bir DGH ortaya ç›kar-

mak için seferber olal›m!

Her Yeni Y›lda Azimle, Fedakârl›kla,

Kararl›l›kla Daha ‹leriye!Geçti¤imiz y›llarda, yaz dönemlerinde bafllat›lan

Emek Seferberli¤i Kampanyalar›m›z›n de¤erlendirme-

lerine bakt›¤›m›zda, her geçen y›lda, bir önceki sene-

den biraz daha olumlu bir nitelik yakalad›¤›m›z› ra-

hatl›kla ifade edebiliriz.

DEMOKRAT‹K GENÇL‹K HAREKET‹DGH’den

TEMMUZ 2010

www.demokratikgenclikhareketi.org

Ger�c�l�ğ�n, Tasf�yec�l�ğ�n Rüzgârlarını, Emeğ�n Çel�kten B�l�nc�yle Kıralım!

Tarlalarda, Atölyelerde… B�l�nc�m�z�, Alın Ter�m�zle Yoğuralım!

Her Yönüyle Daha Güçlü B�r Gençl�k Mücadeles� �ç�n

Emek Seferberli¤i’ne Kat›lal›m!

Page 9: Özgür Düşün Sayı 50

6

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

Temmuz-A¤ustos

2010-50

Atölyelerde, hizmet sektöründe ve en önemlisi

de Köy Çal›flmalar›nda; kol eme¤i gerektiren ifllere

girerek haftalar boyunca emekçi halklar›m›zla ayn›

kaderi paylaflmak, ayn› çal›flma ve yaflam koflullar›

içerisinde soluk al›p vermek, ö¤len molalar›nda ay-

n› sofraya diz k›rmak ve emekçinin dünyas›n›, içeri-

den okuyabilmek; kampanyalar›m›z›n en temel ve

isabetli hedefleri oldu/olmaya devam ediyor.

Kampanyalar›m›za aktif katk› sunan ve emek se-

ferberli¤i çal›flmalar›n›, belirlenen okuma program-

lar›yla destekleyen faaliyetçilerimizin genelinde,

halk›n hakl› davas›n›n daha ileri düzeylerde temsil

edildi¤i görülürken; yak›n çevre iliflkilerimizin, ör-

gütlü mücadele konusunda, somut ad›mlar att›klar›

da gözlemlenmifltir.

Emek seferberli¤i kampanyalar›-

m›z kapsam›nda seferber olan yerellerimizde daha

güçlü bir siyasi ve örgütsel kavray›fl ortaya ç›karken,

yine tam da bu noktadaki eksik ve geri tutumlar› do-

lay›s›yla kampanyalar›m›zda yeterli kat›l›m› göster-

meyen, gösteremeyen yerellerimizde, y›llard›r tekrar

edilen hatal› ve eksik pratiklerin devam etti¤i de bilin-

mektedir.

Bu bak›mdan, emperyalizmin ve ufla¤› ülkemiz

hâkim s›n›flar›n›n empoze etti¤i gerici – yoz kültüre

karfl›, eme¤in yarat›c›, ar›nd›r›c› de¤erleriyle kuflanm›fl

bir mücadelenin yan› s›ra devrimci mücadele üzerin-

de kuvvetle estirilen tasfiye rüzgârlar›na karfl› da dev-

rimci bir eylemdir emek seferberli¤imiz.

Ekonomik ve Sosyal Y›k›mlara; Çürümeyeve Geleceksizlefltirilmeye Karfl› Seferber Olal›m!

Hemen her gün, burjuva-feodal bas›n yay›n araç-

lar›nda, toplum olarak içerisine sürüklendi¤imiz eko-

nomik, sosyal, siyasal, kültürel, ahlaki y›k›mlar›n,

yozlaflman›n ve çürümenin yeni trajik sonuçlar›yla

karfl›lafl›yoruz.

Uyuflturucu kullan›m›nda yaflanan h›zl› art›fl; er-

kek, kad›n, çocuk… insan ticaretinde yaflanan yay-

g›nl›k; h›rs›zl›k, doland›r›c›l›k, soygun, tecavüz, cin-

net… Daha bir dizi çürüme ve sald›rganl›k, yabanc›-

laflma, halk gençli¤i baflta olmak üzere, toplumda h›z-

la yayg›nlaflmakta ve toplumumuz, gelece¤in inflas›n-

da üzerine basarak yükselece¤i ahlaki ve moral de¤er-

lerinden de h›zla uzaklaflmakta ve böylelikle devrim-

ci ideallerle buluflmas›n›n önünde yeni engeller ör-

mektedir.

22 yafl alt›ndaki nüfusun, genel nüfus içerisinde

%38’ini oluflturdu¤u ülkemizde, halk gençli¤i iflte bu

büyük y›k›m tablosu içerisinde en fazla zarar gören,

etkilenen ve manipüle edilen toplumsal kesimlerden

birisini oluflturmaktad›r.

Genç iflçiler ve köylüler, di¤er emekçi y›¤›nlar›yla

birlikte siyasi iktidar›n azg›n ekonomik ve sosyal sö-

mürüsüne, bask›s›na maruz kal›rken; ülke nüfusunda

yine önemli bir yer kaplayan ö¤renci-gençlik de gerek

aileleri dolay›m›yla gerekse de okullarda yaflad›klar›

ekonomik ve sosyal hak gasplar›yla, sald›r›larla iflte

bu y›k›m tablosu içerisine sürüklenmektedirler.

Dershane borcunu ödeyemedi¤i için evlerine ha-

ciz gelen ve annesinin tutuklanmas›na isyan ederek

can›na k›yan 18 yafl›ndaki Soner Semih Sipahi, bu

sistemin iflledi¤i cinayetlerden yaln›zca birisidir.

Köylerinden zorla göç ettirilerek flehirlerde sefalet

koflullar›na sürüklenen yoksul köylü ailelerin çocuk-

lar›n›n u¤rad›klar› toplu tecavüzler; mülki ve idari

amir flürekâs› ile yerel feodal ileri gelenlerin sapk›nl›k-

lar›n›n kurbanlar› da bu yozlaflman›n, çürümenin bir

di¤er yüzüdür.

Ülkemizde % 20’lere ulaflan gerçek iflsizlik rakam-

lar›n›n önemli bir bölümü de yine halk gençli¤ini ifla-

ret etmektedir.

Yüksekö¤renim mezunlar› ile ilkö¤retim ve lise me-

Atölyelerde, tarlalarda, okullar-da… Emperyalizme karfl› ba¤›ms›zl›kve sömürü, zulüm saltanat›na karfl›insanca bir yaflam ve demokratik bir

düzen mücadelesini omuzlayan DGH’nin dahakitlesel, yayg›n, nitelikli ve güçlü olmas› de-mek; emekçi halk gençli¤i kitlelerinin, ö¤renci-gençlik kitlelerinin bilinçsiz veyahut kendili¤in-den hareketlerinin düzenli, disiplinli bir flekildetoplumsal faydaya dönük ifllemesi, güçlenme-si, kuvvetlenmesi ve nihayetinde de-mokratik halk hareketine güçlü birdamar olmas› demektir.

“”

Page 10: Özgür Düşün Sayı 50

Temmuz-A¤ustos

2010-50

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

zunlar›n›n hemen hemen ayn› çal›flma koflullar›nda

bulundu¤u ülkemizde, ifl güvencesiz, sigortas›z, sendi-

kas›z ve düflük ücretli ifllerde yaflamlar›n› idame ettir-

meye çal›flan flansl› kesimlerin d›fl›nda kalan ço¤un-

luk, ayn› koflullar alt›ndaki geçici ifllerde çal›flabilmek-

te ve y›l›n geri kalan zaman›nda iflsiz kalmaktad›r.

Kamu kurumlar›n›n h›zl› bir tasfiye sürecinden ge-

çirildi¤i günümüzde, yüksekö¤renim mezunlar› da ar-

t›k sözleflmeli iflçi statüsüne düflürülmekte ve özel

sektöre peflkefl çekilen kamu kurumlar›nda tutunma-

ya gayret etmektedirler. Büyük ço¤unlu¤unun iflsiz

kald›¤› ve KPSS gibi s›navlar›n cenderesinde y›llarca

bir kamu kurumuna girmeye çal›flt›¤› üniversite me-

zunlar› da ülkemiz iflsiz nüfusu içerisinde önemli bir

kesimi iflaret etmektedir.

Öte yandan son y›llarda daha etkili ve h›zl› bir

biçimde hayata geçirilen özellefltirme sald›r›lar›, e¤i-

tim alan›nda da halk gençli¤ini vurmaya davam et-

mektedir.

Liseler sat›lmakta, mevcut devlet liselerinin iki

kat›ndan fazla olan dershanelere, resmi okul statüsü

kazand›rma çal›flmalar› haz›rlanmakta; üniversiteye

girifl sürecinin her bir ad›m› paral› hale getirilmekte

ve gerek ilkö¤retimde, liselerde gerekse de üniversi-

tede, ö¤rencilik, tam anlam›yla bir sektör olarak ele

al›nmakta ve milyonlar bu yolla sömürüye ve bask›-

ya maruz kalmaktad›r.

Halk gençli¤inin okullardaki demokratik müca-

delesi, baflta üniversite yönetimleri olmak üzere,

kolluk güçlerince ve kimi faflist odaklarca tam bir

bask› koflullar› alt›nda sindirilmeye, yok edilmeye

gayret edilmektedir.

Bu y›l, emekçi kitle hareketlerindeki kendili¤in-

den yükselifle ba¤l› olarak okullar›m›zda da ciddi,

önemli mücadelelere tan›kl›k edildi.

Ekonomik, sosyal ve siyasal hak talepleriyle ülke

genelinde mücadelesini sürdürülen halk gençli¤i,

okuldan at›lmalarla, operasyonlarla, gözalt›larla, tu-

tuklamalarla ve silahl› sald›r›larla karfl›laflt›.

Üniversite ö¤rencisi Ayd›n Erdem, Amed'de ve

fierzan Kurt, Mu¤la’daki sokak gösterilerinde polis

kurflunuyla hayat›n› kaybederken, bu y›l yüzlerce

ö¤renci gözalt›na al›nd›, onlarcas› tutukland› ve on-

larca y›la varan hapis cezalar›na çarpt›r›ld›.

Bilinmelidir ki üniversitelerde, liselerde ve art›k

özel okul statüsüne al›nmaya çal›fl›lan ve ortalama iki

y›l boyunca üniversite kap›lar›nda süründürülen halk

gençli¤inin tafl›nd›¤› dershanelerde; atölyelerde ve

tarlalarda, halk gençli¤inin ekonomik, sosyal ve siya-

sal demokratik haklar› için mücadelesi bu büyük y›-

k›m tablosu karfl›s›nda, yeni demokrasi mücadelesini

Page 11: Özgür Düşün Sayı 50

kendisine ideolojik rehber edinmifl örgütlü halk genç-

li¤inin elindeki önemli silahlardan bir tanesidir.

Bu mücadele alan›n›n geliflmesi, güçlenmesi, ku-

rumsallaflarak mevcut faaliyetlerini çok daha genifl

kitlelere daha etkili araçlarla ulaflt›rmas› ve hatta

uluslararas› alanda ülkemiz gençlik mücadelesini, en-

ternasyonal dayan›flma ruhuyla kucaklamas› demek;

iflçilerin, köylülerin, emekçilerin ve ezilen halk kesim-

lerinin gerçekten demokratik bir düzen mücadelesine

çok daha güçlü bir damar olarak, bu mücadelenin mi-

litan, atak enerjisi olarak destek verebilmesi, kendi

alan›ndan genifl halk gençli¤i kitlelerini bu mücadele-

ye ak›tabilmesi demektir.

Gelece¤imizi Kazanmak için Seferber Olal›m!

Atölyelerde, tarlalarda, okullarda… Emperyalizme

karfl› ba¤›ms›zl›k ve sömürü, zulüm saltanat›na karfl›

insanca bir yaflam ve demokratik bir düzen mücade-

lesini omuzlayan DGH’nin daha kitlesel, yayg›n, nite-

likli ve güçlü olmas› demek; emekçi halk gençli¤i kit-

lelerinin, ö¤renci-gençlik kitlelerinin bilinçsiz veyahut

kendili¤inden hareketlerinin düzenli, disiplinli bir fle-

kilde toplumsal faydaya dönük ifllemesi, güçlenmesi,

kuvvetlenmesi ve nihayetinde demokratik halk hare-

ketine güçlü bir damar olmas› demektir.

Bu kavgada, siyasi ve örgütsel çizgide eksiklikleri

aflabilmenin yollar›: iflçinin, köylünün, emekçinin

hakl› davas› içerisinden nefes almakla; bilimsel sos-

yalizmi ö¤renmeyi de üretim prati¤inin içerisinde ha-

yata geçirmekle, kat› bir örgütçülükle mücadeleye sa-

r›lmakla ve yarat›c›, refleksif politik çizgiyle bu müca-

deleye önderlik etmekle; her daim aktif bir kitle faali-

yeti içerisinde olmakla, kitleler içerisinde en temel

ekonomik, sosyal, siyasal demokratik hak talepleri

mücadelesinde yer almakla ve ideolojik, siyasi önder-

li¤i gelifltirmekle mümkündür.

DGH’nin faaliyetlerinde daha genifl kitleleri sefer-

ber edebilmesinin, elindeki teknik olanaklar› daha ifl-

levsel hale getirebilmesinin ve yine genifl kitlelere ula-

flabilmesinin, faaliyetçilerinin çok daha zengin, çeflit-

li ve nitelikli materyallerle kitle faaliyetlerinde sefer-

ber olabilmesinin önemli bir belirleyeni de yine

DGH’nin sahip oldu¤u kurumsal ve maddi olanaklar-

la ilgilidir.

Emek seferberli¤imizin bir di¤er yönü olan mali

kampanyam›z, iflte bu eksikliklerin tamamlanabilme-

si hedefiyle hayata geçirilecektir.

Her yönüyle daha güçlü, nitelikli, yayg›n ve kitle-

sel bir mücadele için emek seferberli¤imize sar›lal›m!8

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

Temmuz-A¤ustos

2010-50

Page 12: Özgür Düşün Sayı 50

9

Ülkemizin mevcut sosyal ve ekonomik yap›s›, TC’ninkuruluflundan bu yana, bir avuç sömürücünün iktida-r›n› temsil etmekte; iflçilerin, köylülerin, gençlerin, ka-d›nlar›n ve di¤er ezilen kesimlerin s›rt›nda ise bask›,zulüm ve geleceksizlik olarak varl›¤›n› sürdürmekte-dir. ‹flçi grevleri ve eylemlerinin jandarma, polis kur-flunuyla, jopuyla, barikatlar›yla karfl›laflt›¤› binlerceörnek olay; yoksul köylülerimizin toprak talebininmaruz kald›¤› say›s›z sald›r› ve toplumun de¤iflik ke-simlerinin yaflam›n her alan›nda karfl› karfl›ya kald›¤›fliddet devlet gerçe¤inin ta kendisidir.

Bu gerçe¤e ba¤l› olarak parlamento gibi kurumlar, ezi-len milyonlar›n aldat›ld›¤›, enerjilerinin sistem içerisi-ne hapsedildi¤i, etkizlefltirildi¤i, göstermelik, önemsizbir yer olarak görevini icra etmeye devam etmektedir.

Bizim gibi ülkelerde gerçek iktidar sahipleri a¤alar ve

patronlard›r. Parlamento ve düzen partileri ise bu ke-

simlerin sözcüleri, temsilcileridir.

Yine ülkemizin mevcut yap›s›ndan kaynakl› sömürü-

cü kesim kendi içerisinde farkl› kliklere, ç›kar grupla-

r›na ayr›lm›flt›r. Bu kesimlerin ç›karlar› dünya, bölge

ve ülkedeki geliflmeler ekseninde birbiriyle çeliflmekte

ve çat›flmaktad›r. Mevcut sosyo-ekonomik gerçeklik-

ten ötürü ülkemizde sürekli bir istikrars›zl›k hali ha-

kimdir. Bunun dolays›z sonuçlar›ndan birisi de parla-

mentodaki h›zl› hükümet de¤ifliklikleridir. T.C’nin ku-

ruluflundan günümüze kadar 60 hükümet de¤iflikli¤i

yap›lm›flt›r. Yani ortalama bir buçuk y›lda bir yeni bir

hükümet kurulmufltur.

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

Temmuz-A¤ustos

2010-50

K›l›çdaro¤lu, Kim için nas›l bir “yenilik”?

Page 13: Özgür Düşün Sayı 50

Hakim s›n›flar istikrar aray›fllar›nda kendi sözcülerinisürekli bir de¤iflime tabi tutmakta ve bu de¤iflimi he-men her dönem “yeni bir isim” üzerinden umut diyeyutturmaktad›rlar. Ve bu düzenin ad›na da “demok-ratik”, “halk›n tercihlerinin tecelli etti¤i” “adil-laik-de-mokratik…” düzen demektedirler.

Hakim s›n›flar›n son iki AKP hükümeti dönemindegörece bir istikrar yakalad›¤›n› söyleyebiliriz. “Özgür-lükçü”, “demokratik”, “ordu karfl›t›” AKP, ülkenin yeralt› ve yer üstü zenginliklerini “babalar” gibi satarakve gerçeklefltirdi¤i say›s›z hak gasplar›yla emperyalistefendilerine ve onlar›n yerli uflaklar›na hizmette ku-sur etmemifltir. Nitekim AKP her geçen gün emekçile-rin kabaran öfkesiyle karfl›lanmaya bafllam›flt›r. Sa-dece son iki y›l içerisinde iflçi s›n›f› ve köylülü¤ünkendili¤inden gerçekleflen eylemlerine dahi bakt›¤›-m›zda bu rahats›zl›¤› görmekteyiz.

Bu k›sa öngiriflle birlikte K›l›çdaro¤lu’nun CHP GenelBaflkan› yapt›r›ld›¤› süreç de¤erlendirilecek olursa ya-flananlar çok aç›k bir flekilde kavranacakt›r. Emper-yalistler ve uflaklar› y›pranan AKP’nin karfl›s›na ima-j›n› tazeledikleri, “halk› daha güvenli aldatacak” birCHP ç›karm›fllard›r.

Önce Deniz Baykal’›n, nereden, hangi kesimlerce ba-s›na s›zd›r›ld›¤› anlafl›lmayan(?!) kasetleri gündemimeflgul etti. Ülkenin dört bir yan›nda haftalarca De-niz Baykal ve Nesrin Baytok aras›nda geçen iliflki tar-t›fl›ld›, tart›flt›r›ld›. Kasetlerin CHP içerisinden s›zd›r›l-d›¤›, Baykal’›n çirkin bir yöntemle saf d›fl› b›rak›ld›¤›,bu giriflimin CHP’yi halk›n gözünden düflürmeyi he-defledi¤i vb. söylemler ortal›kta dolaflt›.

Sonra, medyas›ndan ifl çevrelerine var›ncaya kadargenifl bir kesimin methiyeleri eflli¤inde, Kemal K›l›ç-daro¤lu rüzgar› estirilmeye baflland›. Ve derken CHPüzerindeki kara bulutlar da¤›ld›, Baykal’›n kötü etkisiyerini “büyük bir umuda” b›rakt›. Ve senaryo ülke ta-rihinden defalarca bildi¤imiz, tan›k oldu¤umuz “birhakim s›n›f oyunu klasi¤ine” benzedi. Adalet Parti-si’nin “özgürlük” rüzgar›; Karao¤lan Ecevit’in “halk-ç›” ç›k›fl›, hakim s›n›flar cephesinde büyük bir tecrü-beye dönüfltü¤ü sabit olan yeni bir yutturmacaylaezilenlerin karfl›s›na “Gandi Kemal’i” ç›kard›.

AKP’nin genifl kesimlerin tepkisini çekmeye bafllama-s›, buna karfl›n CHP’nin bu tepkiyi kendi ç›karlar›için kullanabilecek durumda olmay›fl› ve yaklaflan2011 genel seçimleri CHP’deki flekilsel de¤iflikli¤i te-tikleyen temel unsurlar oldu. CHP, Baykal'la birlikteönemli oranda hem temsil etti¤i hakim s›n›f klikleri-

nin hem de y›llard›r oylar›n› ald›¤› kesimlerin deste¤i-ni yitirmiflti. Nitekim bu durum CHP’ye alternatif ola-bilecek yeni partiler yaratma giriflimlerini tetikledi veMustafa Sar›gül’ün Türkiye De¤iflim Hareketi ile ZiyaHalis’in Eflitlik ve Demokrasi Partisi bu bofllu¤u gi-derme kayg›lar›yla el alt›nda tutuldu.

CHP, Onur Öymen’in Dersim Katliam›'na iliflkin sarfetti¤i sözlerle birlikte, var olan güç kayb›na Alevilerinönemli bir kesimini de ekledi. Ülkenin dört bir yan›n-da ard› ard›na istifalar ve kitlesel CHP protestolar›gerçeklefltirildi. A盤a ç›kan bu tablo hem Baykal’›devre d›fl› b›rakmay› hem de genifl kesimleri CHP et-raf›nda toparlayacak bir hamleyi daha da gerekli k›l›-yordu.

Bu hamle Kemal K›l›çdaro¤lu ile yap›ld›. K›l›çdaro¤luuzunca bir zaman gerek AKP ile girdi¤i tart›flmalar s›-ras›nda gerekse de 2009 yerel seçimleri esnas›nda ‹s-tanbul adayl›¤› s›ras›nda “dürüst”, “do¤rucu”, “halk-ç›” olarak parlat›ld›. Çeflitli dönemler kamuoyuna“Baykal’›n yerine geçse ne iyi olur” fleklinde sunuldu.Kan›m›zca bütün bunlar K›l›çdaro¤lu’nun genel bafl-kanl›¤a haz›rlanmas› süreciydi.

Nihayetinde K›l›çdaro¤lu’nun genel baflkan yap›lma-s›yla birlikte CHP önemli bir kesimin ilgisiyle karfl›-land›. Daha 2-3 ay önce kitlesel bir flekilde sokaklaradökülen Aleviler, yapt›klar› eylemleri ve CHP’nin ni-teli¤ini unutmuflças›na, “Alevi kardeflleri, DersimliKemal’i” ba¤›rlar›na bast›lar. CHP bu hamlesiyle bir-likte, ilk elden, hem kendisine tepki duyan kesimlerinhem de de¤iflik ç›kar çat›flmalar›ndan dolay› AKP’ninkarfl›s›nda olan kesimlerin deste¤ini almay› baflard›.

Genel Baflkanl›k seçiminden sonra, “CHP bir yanaK›l›çdaro¤lu bir yana” yaklafl›m› ekseninde K›l›çda-ro¤lu’ndan kiflisel beklentilere giren ezilen kesimler,yaflanan onlarca tecrübeye ra¤men katillerine aldan-m›fl durumdad›rlar.

K›l›çdaro¤lu örne¤inde de görüldü¤ü gibi hakim s›n›f-lar›n kendi aralar›ndaki iktidar dalafllar›nda kitlelereyükledikleri “yedek güç” misyonu de¤iflmemifl ve ezi-lenler, hakim s›n›flar aras›ndaki çat›flmada bir kez da-ha CHP’nin yükselme tahtas› haline getirilmifllerdir.

‹lerici, Demokratik Güçler YalpalamayaDevam Ediyor: K›r›lma Derinlefliyor

Dergimizin 45. ve 46. say›lar›nda kimi dost güçlerinAKP karfl›tl›¤› temelinde geliflen taktik politikalar›n›10

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

Temmuz-A¤ustos

2010-50

Page 14: Özgür Düşün Sayı 50

11

Temmuz-A¤ustos2010-50

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

elefltirmifl ve böylesi bir politikan›n hakim s›n›f klikle-rinin ifline yarayaca¤›n› ifade etmifltik. Taktik üretmead›na AKP karfl›tl›¤›nda ›srar eden bu çevrelerin par-lak fikirleri, CHP’nin K›l›çdaro¤l› hamlesiyle birlikte,içerdi¤i zaafiyeti gözler önüne sermifltir.

Ülkemizde geliflen bütün hak gasplar›n› ve ezilenleredönük sald›r›lar› AKP’ye yükleyerek di¤er düzen par-tilerini es geçen bu çevreler, sadece bir di¤er düzenpartisinin s›yr›lmas›na de¤il ayn› zamanda düzen par-tilerinin ve parlamentonun ifllevini abartarak sömürüdüzeninin aklanmas›na da hizmet etmektedirler. ‹leri-ci, demokratik, devrimci güçler, hükümetlerin ve di¤erdüzen partilerinin icraatlar›n› elbetteki teflhir ederler,etmelidirler. Fakat bu teflhir çal›flmas› yap›l›rken sö-mürü düzeninin niteli¤ini ve düzen partilerinin bu sis-tem içerisinde iflgal ettikleri yeri mu¤laklaflt›rmazlar.Kitleleri parlamentodan medet uman, bir tak›m re-formlarla, ülkemizin sosyo-ekonomik yap›s›n›n hakims›n›flarla bar›fl içerisinde de¤iflebilece¤i fikrine sevketmezler. Yap›lan, yap›lmakta olan en büyük yanl›flbudur. Bu yanl›fl küçük, önemsiz bir yanl›fl olmay›phalk›n hakl› mücadelesini sistem içerisine hapsederekdevrim davas›ndan vazgeçmek demektir. fiiddetliAKP karfl›t› olan çevrelerin yükseldikleri bu yanl›fl ze-min, teorilerini ve pratiklerini kaç›n›lmaz olarak yön-lendirmektedir.

fiiddetli AKP karfl›t› bu kesimler ayn› fliddetle CHPkarfl›t› de¤ildir. fiüphesiz bu durum ilerici, demokra-tik, devrimci güçlerin 70’lerden günümüze uzanan te-mel handikaplar›ndan birisidir. Bu kesimler tabanlar›-n›n tepkisini almama, CHP’den faydalanma gibi ge-rekçelerle CHP’nin faflist niteli¤inin kitleler taraf›ndangörülmemesine, CHP’nin say›s›z prati¤ine ra¤men ha-la “sol” olarak alg›lanmas›na davetiye ç›karm›flt›r. Budurum 2009 yerel seçimleri s›ras›nda yaflanan bir çokörnekle de kendisini göstermifltir. ÖDP, EMEP, Hal-kevleri ve daha bir dizi dost kuvvet AKP gericili¤inekarfl› CHP gericili¤i ile birlikte olmakta sak›nca gör-memifllerdi.

CHP’nin mevcut durumuna ra¤men on y›llard›r CHPkonusunda tutarl› bir çizgi izlemeyen çevrelerin “kit-lem ne der kayg›s›” K›l›çdaro¤lu'nun getirilifliyle bir-likte daha da derinleflmifl gibi görünüyor. Çünkü de-mokratik-devrimci güçlerin asl›nda büyük orandakendilerine ait olmayan “tabanlar›” bile K›l›çdaro¤luile birlikte büyük bir umut içerisine girmifl durumda-d›r. Ve bu kesimler, mevcut durumdan kaynakl› flim-di daha hassas yaklaflmakta ve tabanlar›n›n tepkisiniçekmeden, destek yitirmeden CHP’den faydalanmaya

çal›flmaktad›rlar. Bu faydac›l›k daha önce de ifade et-ti¤imiz gibi, CHP’nin seve seve müsaade etti¤i vebünyesindeki ç›karc› “eski devrimcilerle” birlikte, da-ha ileriye gitti¤i bir pratik a盤a ç›karmaktad›r.

Bahsini yapt›¤›m›z bu kesimler yaklaflan 2011 genelseçimleri sürecinde en yüksek fayday› sa¤lamak içinfliddetli AKP karfl›tl›¤›n› sürdürecek; fakat CHP’yi to-lere edeceklerdir. K›l›çdaro¤lu’nun CHP Genel Baflka-n› seçilmesinin ard›ndan bu kesimlerin yapt›¤› kimiaç›klamalar bu tespitimizi kuvvetlendirmektedir.

Örne¤in Türkiye Komünist Partisi(TKP), K›l›çdaro¤-lu’na gönderdi¤i mektupta flu ifadelere yer vermifltir:“… Burada baflkanl›¤›n› üstlendi¤iniz CumhuriyetHalk Partisi'nin kurumsal varl›¤› ile karfl› cephelerdeoldu¤umuz aç›k.

Ancak yine ikiyüzlü davranmayacaksak, Türkiye'ninyoksulluk, onursuzluk ve bask›ya mahkumiyetindenrahats›zl›k duyup, umut arayan genifl bir kesimde sizingenel baflkanl›¤›n›z›n yaratt›¤› heyecan›n asla küçüm-senmemesi gerekti¤ini de söylemek durumunday›z.

Bu heyecandan rahats›zl›k duymuyoruz.

Türkiye'de AKP iktidar›nda cisimleflen ama asla onaindirgenemeyecek olan karanl›k döneme karfl› toplu-mun genifl bir kesiminin aya¤a kalkma çabas› içinegirmesi, içi nas›l doldurulursa doldurulsun bu aray›-fl›n "sol"da tan›mlanmas› sevindirici bir geliflmedir.”

Bir örnekte ÖDP’den… O¤uzhan Müftüo¤lu, yeni-dendevrim.org’da yay›mlanan “CHP’deki de¤iflimüzerine” adl› yaz›s›nda CHP’deki de¤iflimi ve bu de¤i-flimin sosyalistler aç›s›ndan ne anlama geldi¤ini de-¤erlendirmektedir. Müftüo¤lu flunlar› söylüyor:“…E¤er eski politik hat sürdürülecekse liderlik de¤i-flikli¤inin de, kopart›lan onca gürültünün de hiçbirmanas› yoktur. Çünkü sosyal demokratik anlamdakibir sol hareket de kendisini, bir rejim muhaf›zl›¤› ola-rak de¤il, reformist tarzda da olsa bir düzen de¤iflikli-¤i talebiyle ortaya koymak durumundad›r.” Diyor veflöyle devam ediyor:” Devrimci sosyalist hareketleringüçlü oldu¤u dönemlerde sosyal demokrat kesimlerdede daha çok sola dönük e¤ilimler gelifliyor. Sosyalisthareketin toplum üzerindeki etkilerinin azald›¤› du-rumlarda ise sosyal demokrasi daha çok sa¤a kay›yor.Sosyal demokrat bir sol hareketin geliflmesi kuflkusuzbugünkü ülkemiz koflullar›nda politik ortam›n› bir çokyönden olumlu yönde etkileyecektir. Belki Kürt mese-lesi baflta olmak üzere çözümsüzlü¤ü sosyalist hare-keti de olumsuz yönde etkileyen bir çok sorunun çö-

Page 15: Özgür Düşün Sayı 50

züm imkanlar› da güçlendirecektir.”

‹flte kimi çevrelerden bayraml›k flekerlemeler… Bu-nun gibi de¤iflik kesimler taraf›ndan yap›lan çok say›-da de¤erlendirmeye ulaflmak mümkün. Bir bafl›na bude¤erlendirmeler üzerinden dahi söylenecek sayfalardolusu söz bulunmaktad›r. Fakat bu de¤erlendirmele-rin sakatl›klar›na geçmeden önce ilk elden flunlar›kaydetmek istiyoruz: Bu çevrelerin yapt›¤› de¤erlen-dirmeler ile TÜS‹AD’›n ve benzer çevrelerin de¤erlen-dirmeleri aras›ndaki benzerlikler s›n›fsal zemine iflareteden önemli verilerdir.

Öncelikle, uzunca de¤indi¤imiz AKP karfl›tl›¤› mesele-sinin bu kesimler taraf›ndan hala ayn› sakatl›kla sür-dürüldü¤ü, sömürü düzeninin gerçek niteli¤i has›r al-t› edildi¤i için yap›lan de¤erlendirmelerin döne dolaflasistemle bulufltu¤u ve son durumda onu kuvvetlendir-di¤i tespit edilmelidir. Bu kesimler kavramlar›, süreç-leri, gerçekleri büyük bir dizginsizlikle çarp›tmakta veulaflt›klar› yanl›fl sonuçlar› “parlak tespitler” olarakyutturmaya çal›flmaktad›rlar. fiüphesiz bu durumbahsini yapt›¤›m›z çevrelerin ideolojik dokular›n›nmant›ki sonuçlar› olarak kavranmal›d›r. Hemen her

dönem kendisini tekrar eden benzer de¤erlendirme-ler, çarp›tmalar bu ideolojik dokudan beslenmektedir.

TKP bir taraftan “AKP’ye indirgenemeyecek bir ka-ranl›k dönemden” bahsetmekte di¤er taraftan bu ka-ranl›k dönemin de¤iflmeyen aktörlerinden olanCHP’yi s›rf K›l›çdaro¤lu’nun baflkanl›¤›ndan dolay›belirli yönleriyle olumlamaktad›r. TKP bu kadarla ye-tinse iyi, “AKP’den duyulan rahats›zl›¤›n, içi nas›l dol-

durulursa doldurulsun solda tan›mlanmas› iyidir” di-yebilecek kadar de¤erlendirmelerini ileri götürmekte-dir. TKP bu de¤erlendirmesiyle ad›ndaki “komünist”ibaresinin göstermelik oldu¤unu bir kez daha ortayakoymaktad›r. Gerçek devrimciler, komünistler gelifl-melerin içeri¤i ile ilgilinirler, ülke gündemini yak›ndanetkileyen geliflmelerin içinin kim taraf›ndan nas›l dol-duruldu¤una bakar ve ona göre tav›r tak›n›rlar. ‹çerik-le ilgilenmeyen TKP, bu de¤erlendirmeleriyle sömürüdüzeninin sahipleriyle ayn› potaya girdi¤ini ya görme-mekte ya da gayet iyi bildi¤i bu gerçe¤in üstünü usta-l›kla örtmeye çal›flmaktad›r.

AKP’den rahats›z olanlar›n faflist CHP’nin pefline ta-k›lmas›ndan rahats›z olmad›¤›n› söyleyen TKP, “budurum aksine milyonlar›n sola olan özleminin ifade-sidir” demekte ve CHP’yi t›rnak içinde de olsa sol ilanetmekten çekinmemektedir. TKP, ezilen milyonlar›n,örgütsüz olmalar›ndan kaynakl›, 3-5 y›lda bir farkl›düzen partilerinin pefline tak›ld›¤›n› görmezden gel-mekte ve sömürü düzenini parlemento s›n›rl›l›¤›ndaele alarak kitlelerin bilincini buland›rmaktad›r. Ger-çek devrimciler, komünistler halka önderlik edemedi-¤i için ezilenler düzen partilerinin pefline tak›lmakta-

d›r. Önemli bir kesimin CHP’yi desteklemesini, “aya¤akalk›fl” olarak de¤erlendiren TKP’nin niteli¤i, söz söy-lemeye gerek b›rakmayacak aç›kl›kla kendisini göster-meye devam etmektedir. Bu bir aya¤a kalk›fl de¤ildir,kitlelerin baflka bir düzen partisinin kald›rac› halinegetirilmesidir. TKP’nin mant›¤› ile meseleler de¤erlen-dirilirse AKP’nin son iki genel seçimlerinde ald›¤› oydaha büyük bir kalk›flma olarak de¤erlendirilmelidir.Ya da Ecevit’in 1999 seçimlerinde ald›¤› oy… 12

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

Temmuz-A¤ustos

2010-50

CHP gibi partiler, gerici-faflist düzen partileridir. Bu partilerin politik tutumlar›, a¤alar vepatronlar taraf›ndan belirlenmekte olup bafllar›na kimlerin getirilece¤i ve ne yapacaklar›yine bu kesimler taraf›ndan belirlenmektedir. CHP gibi icraatlar›yla sömürü düzeninin on-larca y›ld›r bekçili¤ini yapmakta olan partilerin “Dersimli, Alevi, Kürt” bir zat›n genel bafl-kan olmas›yla politik yöneliminde de¤ifliklik olmas›n› beklemek, ülke tarihine olan yaban-c›l›¤›n aç›k resmidir. Osmanl›’dan bu yana sömürü ve zulüm düzeni içerisinde, düzene hiz-met eden çok say›da Dersimli, Alevi, Kürt, Ermeni vb. yetiflmifltir, yetiflmektedir. AKP, MHPve di¤er düzen partileri içerisinde faaliyet yürüten Aleviler ve Kürtler bulunmaktad›r. KezaAleviler, Kürtler ordu içerisinde de çeflitli kademelerde görev yapm›flt›r, yapmaktad›r. Gö-rüldü¤ü gibi sömürü düzeni aç›s›ndan belirleyici olan kimlikler de¤il; düzenin devam›n›nsa¤lanmas›d›r. Düzene sadakatle sar›lan her kifli çeflitli kademelerde tetikçilik yapabilir.‹flte K›l›çdaro¤lu böylesi bir gerçektir.

Page 16: Özgür Düşün Sayı 50

13

Temmuz-A¤ustos

2010-50

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

Bu de¤erlendirmeler s›n›fsal yaklafl›mdan ne dereceuzaklafl›ld›¤›n›n aç›k beyan›d›r. Ezilenlerin AKP’nin,MHP’nin, CHP’nin, SP’nin ve di¤er düzen partilerininpefline tak›lmas›, s›n›f bilincinden ve bu bilinci kendi-lerine verecek olan devrimci, komünist bir önderlik-ten yoksun olmalar›ndan kaynaklanmaktad›r. Parla-mento seçimlerinde al›nan oylar üzerinden “flu kadarsolcu var” de¤erlendirmesinde bulunanlar kendileri-nin devrimci olmad›¤›n› ilan etmektedirler. Devrimci-ler, sömürü düzenin sald›r›lar› alt›nda ezilen ve bu-gün düzen partilerinin “taban›n›” oluflturan milyonla-r› örgütlemek ve bu köhne düzene onlarla birlikte sonvermek için vard›r. ‹flte gerçek de¤erlendirme budur.Gerçekten devrimci, komünist bir politik kitle faaliye-ti içerisinde ezilen milyonlarla, onlar›n yaflam alanla-r›nda buluflulursa, örgütlenmek ve yeniyi infla etmekzor de¤ildir.

Somutlaflt›racak olursak; son iki y›l içerisindeki iflçidirenifllerinde, köylü eylemlerinde alanlara dökülen-ler “solcu” olduklar› için mi alanlara ç›kt›? Hay›r,alanlara ç›kanlar sadece solcular de¤ildi; yaflamlar› vegelecekleri büyük bir sald›r› alt›nda olan, düzenin ide-olojik sald›r›lar›ndan etkilenmifl AKP’li, MHP’li… in-sanlar›m›zd›. Daha iyi bir yaflam isteyen, toplumunfarkl› kesimlerini oluflturan ezilenlerdi. Öyleyse bu“sol” icad›n ezilenlerin davas›n› karfl›lamaya yetmedi-¤i tespit edilmelidir. Ayr›ca “solun” halka umut oldu-¤unu ispat için K›l›çdaro¤lu'nu örnek vermek de¤er-lendirme sahiplerinin s›n›f karakterleriyle ilgilidir. S›-n›f mücadelesinden az çok bir fleyler anlayanlar sade-ce son iki y›l içerisindeki geliflmelere bakarak dahi kit-lelerin özlemlerini görebilir. Hem de kaba, zorlama“solculuk” tespiti yapmadan.

TKP, CHP gibi faflist bir partiyle, devletin niteli¤i, dev-rim, kitlelerin talepleri gibi birçok konudaki ortakl›kl›-¤›n› toptan kaybetmek istemiyor. Öyle ya olur da ül-kedeki koflullar devrimci yönde daha büyük bir gelifl-me dinami¤i gösterirse, TKP, sömürü düzeni için ide-olojik dokusu itibariyle önemli bir görev üstlenecektir.Bu tespitimizi abart› veyahut “çekememe” olarak de-¤erlendirenleri, TKP’nin kardefl partileri olan veTKP’nin sitelerinde s›kl›kla yer verilen, YunanistanKomünist Partisi ve Hindistan Komünsit Parti-si(Marksist)’in politik tutumlar›n› araflt›rmalar›n› öne-riyoruz. HKP(Marksist), Hindistan devletiyle el eleMaoistler önderli¤inde yükselen devrime bütün ola-naklar›yla sald›ran karfl›-devrimci bir nitelik tafl›mak-tad›r. Keza YKP’nin niteli¤i de farkl› de¤ildir.

TKP, uluslararas› arenadaki iliflkilerini gözden geçir-

melidir. Ezilenlerin davas›na hizmet etmeyen pratik-lerden kopmal›d›r. Aksi takdirde TKP’nin yukar›daal›nt›lad›¤›m›z de¤erlendirmeleri, yar›n, karfl›m›zaç›kacak olan “en yeni TKP’nin” habercisi olarak de-¤er görmelidir.

Say›n Müftüo¤lu’nun ve dolay›s›yla ÖDP’nin yanl›fl-lar› da içerik olarak TKP’nin yanl›fllar›yla ayn› çizgi-dedir. Müftüo¤lu ülke gerçe¤inden bir fley anlamad›-¤›n› veyahut bu gerçekleri tersyüz etti¤ini “K›l›çdaro¤-lu CHP’nin politik hatt›n› de¤ifltirsin, reformist de ol-sa düzen de¤iflikli¤i talep etsin” diyerek d›fla vurmak-ta ve “CHP böyle yaparsa bu geliflmeler sosyalistlerinyarar›na olur” diyecek kadar ifli ileriye götürmektedir.ÖDP’nin Dev-Yol’dan günümüze uzanan benzer pra-tikleri, ideolojik, politik, örgütsel varl›klar›n› tart›fl-maya gerek b›rakmayacak ölçüde düzeniçilefltirmifl-tir. CHP’yi, sosyalistlerle ayn› çizgide buluflturabile-cek kadar parlak taktikler üreten bu kesimin CHPile yar›n daha büyük ittifaklar kurmas› flafl›rt›c› ol-mayacakt›r. Dolay›s›yla düzenle esasta bir dertleriolmayan bu kesimlerden halk yarar›na bir faydabeklemek bofl hayaldir. Çünkü onlar, ezilen s›n›fla-r›n iktidar› için mücadeleden vazgeçmifl ve ezenle-rin belirledi¤i s›n›rlarda, onlarla bar›fl içerisinde si-yaset yapmay› kabullenmifllerdir.

Ülke Tarihinden ve Devrimci MücadelelerTarihinden Ö¤renelim, Ezilenler ÜzerindeOynanan Oyunlar› Bofla Ç›karal›m

Hiç uzatmaya gerek yok ki, CHP gibi partiler, gerici-faflist düzen partileridir. Bu partilerin politik tutumla-r›, a¤alar ve patronlar taraf›ndan belirlenmekte olupbafllar›na kimlerin getirilece¤i ve ne yapacaklar› yinebu kesimler taraf›ndan belirlenmektedir. CHP gibi ic-raatlar›yla sömürü düzeninin onlarca y›ld›r bekçili¤i-ni yapmakta olan partilerin “Dersimli, Alevi, Kürt” birzat›n genel baflkan olmas›yla politik yöneliminde de-¤ifliklik olmas›n› beklemek, ülke tarihine olan yaban-c›l›¤›n aç›k resmidir. Osmanl›’dan bu yana sömürü vezulüm düzeni içerisinde, düzene hizmet eden çok sa-y›da Dersimli, Alevi, Kürt, Ermeni vb. yetiflmifltir, ye-tiflmektedir. AKP, MHP ve di¤er düzen partileri içeri-sinde faaliyet yürüten Aleviler ve Kürtler bulunmakta-d›r. Keza Aleviler, Kürtler ordu içerisinde de çeflitli ka-demelerde görev yapm›flt›r, yapmaktad›r. Görüldü¤ügibi sömürü düzeni aç›s›ndan belirleyici olan kimlik-ler de¤il; düzenin devam›n›n sa¤lanmas›d›r. Düzenesadakatle sar›lan her kifli çeflitli kademelerde tetikçilik

Page 17: Özgür Düşün Sayı 50

yapabilir. ‹flte K›l›çdaro¤lu böylesi bir gerçektir. Ken-disinin son aylarda geliflen çat›flmalara ve Kürt soru-nuna yaklafl›m› bu gerçe¤i anlamak istemeyenler aç›-s›ndan yeterli örnekleri sunmufltur. Ancak, sosyal-flo-ven hatta ilerleyenler aç›s›ndan yaflananlar sorun tefl-kil etmeyebilir.

Ezilenlerin yaflad›¤› sorunlar mevcut düzen içerisin-de, düzen partileri eliyle gerçeklefltirilecek olan re-formlarla çözülemez. B›rakal›m Kürt sorunu ve di¤ersorunlar›n çözülmesini, ezilenler lehine en küçük so-runun dahi sistem içerisinde çözülmesi imkans›zd›r.Dolay›s›yla düzenin kendi araçlar› üzerinde yapt›¤›de¤ifliklikler, K›l›çdaro¤lu örne¤inde oldu¤u gibi, ge-nifl kesimlerin bilinçlerini buland›rma ve AKP’denboflalan alanlar› CHP ile doldurma üzerine kurulu-dur. Ülkemizde böylesi say›s›z örnek yaflanm›flt›r.Yar›n da farkl› süreçlerde benzer örnekler yaflanacak-t›r. Böylesi süreçlerde, bugün oldu¤u gibi, gerici olanbütün kesimlerle aram›zdaki s›n›f düflmanl›¤›n› mu-hafaza etmek ve gericili¤in birisine sald›r›rken di¤er-lerini es geçmemek yanl›fla sürüklenmemenin temi-nat› olacakt›r.

Öyleyse halk gençli¤i ülke tarihini ve devrimci müca-

deler tarihini araflt›rmal›, onlardan ö¤renmeli ve kav-

ramal›d›r. Ezilenleri sonu gelmez bask› ve zulüm al-

t›nda b›rakan tarihi gerçekleri ö¤rendikçe, örgütlen-

dikçe ve bunlar› etkili bir flekilde genifl kesimlere tafl›-

d›kça, aldatmacalar›n bofla ç›kar›lmas› çok daha

mümkün olacakt›r. Gençlik böylesi bir geliflimle,

kendi alanlar›ndan bafllamak üzere, ezilenlerle poli-

tik faaliyetler içerisinde birleflmelidir. ‹lerici, de-

mokratik, devrimci güçlerin politik kitle faaliyetle-

rinden dolay›s›yla kitlelerden uzaklaflmas› devrim

davas›ndan çeflitli k›r›lmalar yaflanmas›n›n en

önemli sebeplerindendir. Bugün çok daha büyük bir

azimle, inançla ve kavray›flla tasfiyeci dalgan›n kar-

fl›s›nda durmal› ve gerilikleri saflardan temizleyecek

politik faaliyetler içerisinde soluk al›p vermeliyiz.

K›l›çdaro¤lu aldatmacas› ve düzen partilerinin

oyunlar› da ancak böylesi bir konumlan›flla bofla ç›-

kar›labilir. Halk gençli¤i bu gerçekleri en genifl ke-

simlere tafl›mak için harekete geçmeli ve ideolojik

mücadeleyi her daim yükseklerde tutmal›d›r.14

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

Temmuz-A¤ustos

2010-50

Page 18: Özgür Düşün Sayı 50

D O S YA

REFERANDUM

15

Temmuz-A¤ustos

2010-50

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

ANAYASA

REFERANDUMU

Aylard›r birçok tart›flman›n baflat gündemi haline gelen ve oldukça genifl bir kesimin ilgisinemazhar olan “Anayasa Referandumu” tart›flmalar›nda önemli bir süreci afl›nd›rm›fl bulunuy-oruz. Hemen hemen her gün televizyonlar›n karfl›na geçerek meclis kürsülerinden, miting alan-lar›ndan “Ne iflime yar›yorsa o do¤rudur” siyasetiyle halk› 12 Eylül’de yap›lacak anayasareferandumunda “taraf” olmaya davet eden siyasi partiler, adeta birbirleriyle yar›flmaktalar. Birtarafta “Evet” diyenler, di¤er tarafta “Hay›r” diyenler… Tüm buna ek olarak bir de “Evet, amayetmez”ciler…12 Eylül’de yap›lacak olan referanduma iliflkin ise daha bugünden halk›n ezici birço¤unlu¤unun kafas› kar›flm›fl durumdad›r. Ancak öncelikle referandumun halk aç›s›ndanönemsenebilir oluflunun ezilen kesimler cephesinden nas›l alg›land›¤›yla ilintili oldu¤unuak›ldan ç›karmamak gerekir. Mevcut siyasal iktidar›n s›n›rlar›n› “geniflletti¤i”ni iddia etti¤idarbe anayasas›n›n rötufllanmas›yla oluflturulan “Yeni Anayasa”, paradoksal biçimde yaflamamahkum edilen ve sömürülen halk›n gördü¤ünün çok daha ötesinde bir olgudur. Dolay›s›yla,gittikçe göreceli hale gelen ve genel bir “temsiliyet” olgusuyla egemenlerin güdümünde halk›nzihninde beliren “hangisi iyi” düflüncesi, siyasal bir tak›m analizleri zorunlu k›lmaktad›r.Elbette ki birbirinden çok farkl›ym›fl gibi görünen aktörlerin amac›, kendi iktidar dalafllar›ndahalk› pasif bir al›c› durumuna indirgeyerek izleyicisinin ezberini bozmak ve resmi ideolojide“bilinmeyen” ne çok “yenili¤in” varoldu¤una inand›r›p hayrete düflürmektir. Bu u¤urda taraflaremperyalizmle aralar›ndaki karfl›l›kl› etkileflme içinde hem halk hem de halk hareketlerinekarfl› örüntülerini de¤ifltirmekte, tüm bunlar› da bir “devrim” olarak halka takdim etmektedir.Yukar›da bahsini etti¤imiz gibi bu spekülatif ortam toplumun farkl› kesimlerini ve ezilens›n›flar› bir süreli¤ine kand›rsa bile, verili siyasal iktidar›n ezilenler ile kökleri derinlerde yat-makta olan çeliflkileri çözemiyecek, aksine daha da keskinlefltirecektir. Özgür Düflün olarak toplumu derinden meflgul eden “Anayasa Referandumu” hakk›nda soru-lar›m›z› ayd›n, yazar ve akademisyenlere yönelterek küçük bir dosya haz›rlad›k. Geleceksay›m›zda da devam edecek olan bu dosyam›z›n ilk bölümünü okurlar›m›zla paylafl›yoruz.

Page 19: Özgür Düşün Sayı 50

1) 12 Eylül 2010'da gerçeklefltirilecek olan"Anayasa Referandumu" ile AKP, CHP,MHP gibi partilerin referandum tart›flmala-r›ndaki "farkl›" pratikleri hakk›nda ne düflü-nüyorsunuz?

Düzen partilerinin düzeniçi tart›flmalar› asl›nda özüitibari ile çok farkl› de¤ildir. Hepsi mevcut sömürüdüzeninin sürmesinden, eme¤in sömürülmesinden,ezilenlerin, yoksullar›n mevcut statülerinin korunma-s›ndan yanad›r. Düzenin, sistemin, mevcut adaletsizyap›n›n kendisine bir itirazlar› olmad›¤› için, emekçi-ler, ezilenler, yoksullar aç›s›ndan bu “tart›flmalara”de¤er atfetmek anlams›zd›r. Anlams›z oldu¤u kadargereksizdir de… Yaklafl›k 30 y›l boyunca mevcut dü-zenin, sistemin bu temel kayna¤›na yönelik köklü birde¤ifliklik önermemifl olan bu siyasal yap›lar, her za-man kendi ç›karlar›n› çok iyi temsil eden bu yap›n›nkorunmas›ndan memnun olmufltur. Zaman zamanbu yap› baz› “iktidarlar” için s›k›nt› yaratsa da bu s›-k›nt› özünden çok yüzeysel bir özellik tafl›d›¤› için bü-yük önem tafl›mam›flt›r. AKP, flimdi hükümet olmak-tan kurtulup, mutlak iktidar olmak için bir hamleyapm›fl, önünde gördü¤ü en büyük engel olarak yar-

g›y› kendi ç›karlar› do¤rultusunda yeniden yap›lan-d›rmay› hedeflemifl bulunmaktad›r. Bu temel hedefi-ni aç›kça kabul ettirmekte zorlanaca¤›n› düflündü¤üiçin düzenlemeye çeflitli kesimlere de “hofl” gelece¤i-ni düflündü¤ü, ancak s›n›rlar› iyi çizilmifl, baz› haklarda önermifltir. CHP, yarg›ya yönelik düzenlemelere;MHP, Kürtlere yönelik düzenlemelere karfl› ç›kmak-tad›r. Ne var ki her iki parti de düzeniçi köklü bir al-ternatif ile ortaya ç›kmayarak, üstü örtük olarak mev-cut düzenlemeyi kabullenmektedir.

K›sacas› “Anayasa Referandumu” düzen içi partilerindüzenden ne kadar memnun olduklar›n›, nerelerinedokunulaca¤›n›, nerelere dokunulmayaca¤›n›, suyasabuna dokunmadan tart›flt›klar› bir referandum ola-cakt›r. Kuflkusuz, mevcut partilerin bu tutumlar›emekçiler, ezilenler, yoksullar için bir turnusol ka¤›d›olacak, gerçe¤in bir kez daha görülmesine yard›mc›olacakt›r.

2) Sizce iflçiler, köylüler, gençler ve di¤er ezi-len kesimler aç›s›ndan "Anayasa Referandu-mu”nda" tak›n›lmas› gereken tutum nedir?

Bu “Anayasa Referandumu”nun en önemli söylemidemokratikleflmedir. Bu nedenle emekçiler, ezilenler,16

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

Temmuz-A¤ustos

2010-50

“Art›k soruna, bu kay›kç› kavgas›nas›n›fsal bakmam›z gerekiyor”

”YÜKSEL AKKAYA

D O S YA

REFERANDUM

Page 20: Özgür Düşün Sayı 50

D O S YA

REFERANDUM

17

Temmuz-A¤ustos2010-50

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

yoksullar, köylüler bu süreçte demokrasinin ne olupolmad›¤›n› kahve kahve, sokak sokak, mahalle ma-halle, iflyeri iflyeri tart›flmal›d›r. Düzen partilerinin öngördü¤ü dar bir alanda de¤il genifl bir alanda demok-rasi sorgulanmal›, kapitalist bir düzende mümkünat›tart›fl›lmal›, baflka bir düzen iste¤i a盤a ç›kar›lmal›d›r.

Kapitalist düzende, tekellerin egemen oldu¤u, emper-yalist yap›lar›n hakim oldu¤u bir ortamda demokrasi-nin olup olmayaca¤›na dair tarihsel bir tart›flmaya,Lenin ile Kievski’nin tart›flmas›na bakmak yararl› ola-cakt›r. Lenin, “Marksizmin Bir Karikatürü ve Emper-yalist Ekonomizm” adl› bu tart›flmay› içeren eserindebugün tart›fl›lan “Anayasa Reformu” için çok önemliip uçlar› veriyor. Öyle oldu¤u için emekçilerin, yok-sullar›n, ezilenlerin “Anayasa Reformunu” demokra-tikleflme aç›s›ndan tart›fl›rken mutlaka bu eseri refe-rans almal›d›r. Bu tart›flmada göz önünde tutulmas›gereken düflünceleri flöyle al›nt›layabilirim:

“Genel olarak kapitalizm ve özel olarak emperyalizm,demokrasiyi bir hayal haline getirir –ama ayn› zaman-da kapitalizm y›¤›nlara demokratik esinler uyand›r›r,demokratik kurumlar yarat›r, emperyalizmin demok-rasiyi yads›y›fl›yla demokrasi için y›¤›nsal savafl›maras›ndaki çat›flmay› fliddetlendirir”

“Demokrasi sorununun Marksist çözümü, proletarya-n›n, burjuvazinin devrilmesi ve kendi zaferini haz›rla-mak üzere, bütün demokratik kurumlar› ve bütün öz-lemleri, kendi s›n›f savafl›m›nda seferber etmesidir.”

“Emperyalizmde bütün demokratik istemler, siyasalbak›m›ndan elde edilmelerinin zor oluflu ya da bir di-zi devrimlere baflvurmaks›z›n elde edilemeyiflleri an-lam›nda ‘eriflilemez’ istemlerdir.”

“… tekelci kapitalizmin (emperyalizm tekelci kapita-lizmdir) siyasal üst yap›s›, demokrasiden siyasal geri-cili¤e de¤iflimdir.”

“Gerek d›fl politikada, gerek iç politikada emperyalizmdemokrasiyi ihlal etme çabas›ndad›r, gericili¤e yönelik-tir. Bu anlamda emperyalizm, genel olarak demokrasi-nin, yaln›zca onun istemlerinden birinin, yani uluslar›nkendi kaderlerini tayin isteminin de¤il, her türlü de-mokrasinin sugötürmez biçimde ‘yads›nmas›’d›r.”

“Demokratik cumhuriyet, kapitalizmle ‘mant›ksal ola-rak’ çeliflir, çünkü demokratik cumhuriyet, zenginleyoksulu ‘resmi olarak’ eflitler. Bu, ekonomik sistemlesiyasal üst yap› aras›nda bir çeliflkidir. Emperyalizm-le cumhuriyet aras›nda da ayn› çeliflki vard›r. Serbestrekabetten tekelcili¤e dönüflümün, siyasal özgürlükle-

rin gerçeklefltirilmesini daha da ‘güçlefltirmifl olmas›’gerçe¤i bu çeliflkiyi derinlefltirir ve a¤›rlaflt›r›r.”

“Sosyalist devrim, ancak, ileri ülkelerde proleteryan›nburjuvaziye karfl› iç savafl›yla, geliflmemifl, geri ve ezi-len uluslarda ulusal kurtulufl hareketi dahil, bir dizidemokratik ve devrimci hareketi içinde birlefltiren birça¤ biçiminde sökün edebilir.”

“Marksistlerse demokrasinin s›n›fsal bask›y› ortadankald›rmad›¤›n› bilirler. Demokrasi yaln›zca s›n›f sava-fl›m›n› daha do¤rudan, daha genifl, daha aç›k dahabelirgin bir hale getirir. Gerek duydu¤umuz fley de bu-dur. Boflanma özgürlü¤ü daha tam hale geldikçe, ka-d›nlar ‘evcil kölelikleri’nin kayna¤›n›n hak eksikli¤ide¤il, kapitalizm oldu¤unu daha iyi göreceklerdir. Yö-netim sistemi daha demokratik hale geldikçe iflçiler,musibet kayna¤›n›n, hak eksikli¤i de¤il, kapitalizm ol-du¤unu daha iyi anlayacaklard›r. Ulusal eflitlik dahatam hale geldikçe (ayr›lma özgürlü¤ü olmaks›z›n bueflitlik tam olamaz) ezilen uluslar iflçileri, ezilifl neden-lerinin hak eksikli¤i de¤il, kapitalizm oldu¤unu dahaaç›kça göreceklerdir, vb..”

“Bütün ‘demokrasi’, kapitalizmde ancak çok ufak öl-çüde ve yaln›zca göreli olarak elde edilebilen ‘hak-lar’›n ilan›n› ve gerçeklefltirilmesini içerir. Ama buhaklar› ilan etmeksizin, bu haklar› hemen flimdi getir-mek için savafl›m vermeksizin, y›¤›nlar› bu savafl›mruhuyla e¤itmeksizin, sosyalizm olanaks›zd›r.”

Lenin’in bu yaklafl›m› aç›s›ndan düflüneceksek, mev-cut durum, oldukça aç›kt›r. Art›k soruna, bu kay›kç›kavgas›na, belirtilen al›nt›lar temelinde s›n›fsal bak-mam›z gerekiyor. Bu temelde bakt›¤›m›zda, bu “Ana-yasa Reformu” ile demokrasinin sa¤lanaca¤› düflün-cesini anlamak oldukça zor. Zira, emperyalizm ve ka-pitalizm demokrasiyi do¤as› gere¤i yads›yor; demok-rasi kapitalizmin ve emperyalizmin yap›s›na ayk›r› veolanaks›z. Böylesi yap›larda demokrasi peflinde kofl-mak, havanda su dövmektir. Dolay›s›yla meseleye s›-n›fsal bakmakta yarar var. Bir parça buradan baka-caksak, kapitalizmin tarihini, s›n›f mücadelelerini,ulusal mücadeleleri yeniden gözden geçirmekte yararvar. Kapitalizmin kendini var etmesi için otoriter biryönetime ihtiyac› vard›r. Bölün-parçalay›n-yönetin’eihtiyac› vard›r. AKP’nin, “Anayasa Reformu” ad› al-t›nda bafllatt›¤›n› ileri sürdü¤ü “demokratikleflme”otoriter düzenlemeler ve uygulamalar› gizleyen biroyundan baflka bir fley de¤ildir. Gösterilmesi gerekenbu; anlat›lmas› gereken ve talep edilmesi gereken bafl-ka bir düzendir.

Page 21: Özgür Düşün Sayı 50

“Anayasa yapmak,hükümetin de¤il halklar›n edimidir.”[[11]]

“Referandum”da “Hay›r” ya da “Evet” ça¤r›s› ç›kar-tanlar›n kimileri -hat›rlad›¤›m›z kadar›yla- önceleridünyay› de¤ifltirmekten yanayd›lar ve “Tek yol dev-rim” derlerdi; k›r›nt›larla yetinmeyi “reformist”likolarak mahkûm edip, dünyan›n tümünü isterlerdi…Zaman içinde onlardan baz›lar› Kemalist “ulusalsolcu”, baz›lar› da AB’ci “neo-liberal”, “sivil top-lumcu” oldular…Böylesi daha “kolay” ve “maliyet”sizdi…Günler geçti; birbirlerinin “düflman ikizleri” olan on-lar, düzen içi olmakta anlaflt›lar; siz bakmay›n birbir-leriyle sözüm ona didiflmelerine; onlar›n ortak bölenisömürü düzenini mutlaklaflt›ran, onun de¤ifltirileme-yece¤ine iman eden düzen içiliktir…Örne¤in Ahmet Altan ile Mümtaz Soysal’›n niha-i kertede birbirinden fark› yoktur; hepsi, kapitalizminpiyonlar›d›rlar…

* * * * *O hâlde ilk saptamam›z› nakledelim: “12 Eylül2010’da gerçeklefltirilecek olan ‘Anayasa Referandu-mu’ ile AKP, CHP, MHP gibi partilerin referandumtart›flmalar›ndaki ‘farkl›’ pratikleri hakk›nda ne düflü-nüyorsunuz?” sorusunun karfl›l›¤›, “hiçbir fley”dir;çünkü ortada “farkl› pratik” filan söz konusu de¤ildir!Bugün referandumda, “Hay›r” ya da “Evet” demek,

burjuvazinin ezilenlere karfl› kulland›¤›n› silah› sa¤omzundan sol omzuna veya sol omzundan sa¤ omzu-na geçirmesinden baflka anlam tafl›m›yor…Referandumdaki “Hay›r” ile “Evet” kap›flmas› özündekay›kç› dövüflünden baflka bir fley de¤ildir!Hay›r, yüz bin kere hay›r! Emekçiler egemen fraksi-yonlar›n düzeni düzenleme operasyonlar›n›n gölgeoyunlar›ndaki “Evet-Hay›r Yar›flmas›”na asla tarafde¤illerdir, olmamal›d›rlar da!

* * * * *Hay›r; “N’ay›r”l›, “N’evet”li Türk filmlerindeki oyun-lara taraf olman›n hiçbir rasyonel gerekçesi yoktur!Siz bakmay›n; kendini Türkiye’de “liberal”, Avru-pa’da “sosyal-demokrat” hisseden Anayasa Mahke-mesi Raportörü Osman Can’›n “Pakete ‘hay›r’ demek12 Eylül Anayasas›’n› savunmak anlam›na gelir,” z›r-vas›na!Osman Can 12 Eylül’de ne yapt› bilmeyiz ama, AKPpaketine “Hay›r” diyen devrimci-sosyalistler Evrendarbesine karfl› savaflarak 12 Eylül’e de, “Anayasa”s›-na da lafta de¤il, pratikte “Hay›r” dediler…Ya liberaller mi? Hat›rl›yoruz, siz de hat›rlars›n›z; on-lar o günlerde “Anayasas›z olmaktansa en kötü ana-yasaya sahip olmak hiç yoktan iyidir” ehven-i flercili-¤e sar›l›yorlard›…Bugün de “Yetmez ama evet” diyerek yapt›klar› ayn›fleydir!

* * * * *Devrimci-sosyalistlerin 12 Eylül Anayasas›’n› savun-18

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

Temmuz-A¤ustos

2010-50

D O S YA

REFERANDUM

NE ‘fiER’ NE DE‘EHVEN-‹ fiER’

S‹BEL ÖZBUDUN - TEMEL DEM‹RER

Page 22: Özgür Düşün Sayı 50

D O S YA

REFERANDUM

19

Temmuz-A¤ustos

2010-50

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

mak gibi bir derdi yoktur; olmaz da… Bu konuda hersöz abes ile ifltigaldir…Abes ile ifltigal edenler; AKP “Taraf”l› liberallerdir; ha-ni “ama”l›, “fakat”l› konuflma ve yaflamay› meslekedinerek, hep sa¤lar›ndan medet uman siyasal kadav-ralard›r! (Sahi, kaç kiflidir bu “Taraf”l› liberaller?Kim(ler)i temsil ederler? ‹stanbul’un Beyo¤lu’su d›fl›n-da nere(ler)de bulunurlar? fiimdiye dek hangi tafl›n al-t›na sokmufllard›r ellerini?)

* * * * *“Yetmez ama…” m› diyorsunuz! 12 Eylül’ün izlerinisilmek mi istiyorsunuz? Çok kolay: 12 Eylül’ün ebeb-i hikmetinin karfl›s›na dikilirsiniz! Bunu AKP’siz (Fethullah’s›z) yapmaya; niyet ve cüre-tiniz var m›?Varsa iflte o zaman otoriterli¤e karfl› ç›kt›¤›n›z› söyle-meye hakk›n›z olur; yoksa susun!“Yetmez…” deyip, ard›ndan “Evet” diyen “aymazl›k”;“Ne”yin, “Neden” yetmez oldu¤unun “Niçin”i konu-sunda niye dut yemifl bülbüle dönüyor?Neden “fler” söylemini öne ç›kar›p, ard›ndan da “eh-ven-i fler” ilan etti¤ine itibar edilmesini istiyor!

* * * * *Tuzu kuru liberaller; biz ne “fler”den, ne de “ehven-ifler”den yana de¤iliz…Bu noktada tam da “Anayasa yapmak, hükümetin de-¤il halklar›n edimidir,” diye hayk›ran Tom Paine gibidüflünüyoruz…Hay›r; hay›r! DS‹P’li Do¤an Tarkan’›n, “Küçük bir ka-zan›m ama bizi sivil bir anayasaya götürecek,” yollu“platonik” beklentilerine; yani anayasan›n ve “sivil”li-¤in bu denli “ucuz” olaca¤›na ikna olmam›z mümkünde¤ildir!Ayr›ca kimse bizden; “Siyasal ve toplumsal alandamücadelenin sürdürülmesinin, s›n›rl› da olsa, olana-¤›n›n var oldu¤u ortamda, demokrasi ilkesini benim-seyerek fliddete baflvurmak, meflru olamaz. Direnmehakk›, silahl› direnme hakk›na indirgenemez,” diyenAhmet ‹nsel’in devlet diliyle konuflmam›z› da isteme-sin!En büyük fliddet ayg›t› bizatihi devlet iken; bu fliddetiyeni bir biçimde formüle etmekten yana olan 12 Eylül2010 referandumu ile emekçilere “demokratikleflme”ad› alt›nda “k›rk kat›r m›, k›rk sat›r m›?” tercihi daya-t›l›yor. Ya da “ölümü” gösterip, s›tmaya raz› etmek is-teniyor!Biz bu oyuna “Evet” demeyiz!Çünkü bu tür bir düzen içi konuma “mahkûm de¤i-liz”!

* * * * *

Bunun için “Evet’e de Hay›r... Hay›r’a da Hay›r...” di-yerek referandumu boykot etmek gerekiyor!Boykot = bofla ç›karmad›r; boykot egemen siyasetinillüzyonlar›n› deflifre edip, baflka bir fleyin mümkünoldu¤unun propaganda ve eyleminin örgütlenmesidir;ba¤›ms›z emekçi çizgisinin ortaya ç›kart›lmas›d›r!Kimse göz ard› edemez ve etmemelidir de; AKP’ninanayasa de¤iflikli¤i tasla¤› “kendi iktidar›n› ve serma-ye iktidar›n› tahkim giriflimi”dir.Yani AKP’nin anayasa de¤iflikli¤i ve “demokratiklefl-me” ad›yla yapt›¤› ifl, neo-liberalizmin tahkimat›d›r.Bu koordinatlarda “‹flçiler, köylüler, gençler ve di¤erezilen kesimler aç›s›ndan ‘Anayasa Referandumu’ndatak›n›lmas› gereken tutum ne” mi?

* * * * *Buraya dek anlatt›klar›m›z bunun “yan›t›”; ancak de-vam edelim:Mihail A. Bakunin’in, “Baflkald›r›, hayat›n do¤al e¤ili-midir,” Aristoteles’in, “Kullar eflit olabilmek için bafl-kald›r›rlar,” sözlerinin çok daha fazla an›msanmas›gereken verili tabloda “Ne 12 Eylül Anayasas›, neAKP Aldatmacas›” derken duraksamadan eklemeli-yiz: Çözüm halkt›r; halk›n özgür iradesi ve örgütlülü-¤üdür!Referandumu boykotumuzun tek ve aslî gerekçesi;çözümün halk›n özgür iradesi ve örgütlülü¤ünün ese-ri olaca¤›na iliflkin tutumumuzdur; bunun için de hal-k›n üzerindeki egemenli¤in ve her türlü vesayetin ilga-s› gerekli ve “olmazsa olmaz”d›r!Söylediklerimiz yüre¤i ve beyni ihtiyarlam›fllara “solçocukluk” gibi gelebilir; vars›n gelsin; biz hâlâ “Annebak kral ç›plak” diye hayk›ran çocuk cüretine hayran-l›k duyan bir ahlâk›n insanlar›y›z; bundan da asla be-is duymad›¤›m›z için “Ne hay›r ne de evet, alay›na is-yan” diyoruz!Biliyoruz ki, ezilenler, sömürülenler, yani halklar,egemenleri bertaraf edip kendi eflitlikçi-özgürlükçüAnayasas›’n› bafltan afla¤›ya, tabandan yazmayamuktedirdir; t›pk› Evo Morales’le birlikte Bolivya’dayapt›¤› gibi.[[22]]

Onun için Bülent Ar›nç, referandumda CHP, MHP veBDP’nin iflbirli¤i içinde oldu¤unu savunadursun; Hü-seyin Çak›r, “Rejime karfl› olmakla, hükümete karfl›olmay› ayn› gören ‘sol’un sol çocukluk hastal›¤›”naitiraz ederek AKP’nin politik sözcülü¤ünü yapt›¤› “ye-ni statüko”yu savunmak aymazl›¤›n› sürdürsün; YAR-SAV Baflkan Yard›mc›s› Nuh Hüseyin Köse, “Anaya-sa de¤iflikliklerine hay›r!” diyerek CHP’nin sözcülü-¤ünü yapt›¤› 12 Eylül Anayasas›’n›n y›lmaz bekçili¤i-ni yapan “kadim devlet güçleri”nin sözcülü¤üne so-

Page 23: Özgür Düşün Sayı 50

yunsun; bunlar bizi ilgilendirmez!Sizin gölge oyununuzla ilgilenmiyoruz! Çünkü, biz“eski(meyen)” ve “yeni(lenmeyen)” statüko oyununataraf olarak parsa toplamak yanl›s› de¤iliz!Söz konusu ikileme taraf olmak devrimci olmaktanvazgeçmektir!

* * * * *Devrimci olmayan hiçbir fley dünyay› ya da ma¤duruoldu¤umuz lanetli düzeni de¤ifltirmez!“Hay›r”c›lar›n da, “Evet”cilerin de unuttu¤u; göz ard›etti¤i/ettirdi¤i tam da budur!AKP “düzenlemesi”ne bel ba¤layanlar; ondan medetumanlar; siz(ler), “Osmanl› Devleti’nin d›fl bask›ylahaz›rlanan ilk anayasas› 1876 Kanun-i Esasî”nin[[33]]

mant›k(s›zl›¤›)›ndan malûlsünüz…Ya ulafl›lan noktadaki “Hay›r”c›; “12 Eylül’de, 12 Ey-lül de¤iflikliklerinin bir uzant›s› olarak gördü¤ümüzbu anayasa de¤iflikliklerine ‘hay›r’ diyece¤iz. ‘Ha-y›r’da hay›r vard›r” aç›klamas›n› yapan CHP GenelBaflkan› Kemal K›l›çdaro¤lu mu? Veya D‹SK ve TÜS‹-AD’›n birlikte, AKP’nin haz›rlad›¤› anayasa paketininyetersiz kald›¤›n› “kardefl kardefl” aç›klamalar› m›?Sizler de düzenin sad›k bekçileri olarak an›lmay›, ni-telenmeyi hak ediyorsunuz!Geçerken an›msatal›m: Edward Gibbon, “Yasama er-ki yürütme erki taraf›ndan atan›rsa, özgür bir anaya-san›n ilkeleri bir daha geri al›namaz biçimde yitirilir,”derken; Johann Wolfgang von Goethe de ekler: “Eniyi yönetim, bize kendi kendimizi yönetmeyi ö¤retenyönetimdir”…Ki bu nedenle toplumsal sözleflme niteli¤i olan ana-yasan›n, parlamentoda yeter say›y› elde eden tek par-ti taraf›ndan, anayasada “yazmad›¤› için” uzlaflmaaramaks›z›n yap›lmas› ve yine “anayasa aksini emret-medi¤i için” halk oylamas›na bir paket olarak sunul-mas› da sözünü etti¤imiz çarp›kl›¤›n net bir gösterge-sidir! Olan biten de flundan ibarettir: AKP düzenin güçleriüzerindeki hâkimiyetini güçlendirecek ayg›tlar› anaya-sa hükmüne ba¤lamaya, dolay›s›yla da iktidar›n› pe-kifltirmeye çabalarken, muar›zlar› AKP iktidar›n›n elinirahatlatacak bu düzenlemelere karfl› ç›k›p, referandu-mu “Vatan elden gidiyor!” acullu¤u ile güvenoylama-s›na dönüfltürme çabas›na giriflmifllerdir… Önümüze sunulan (sahte) ikilemin ne özgürleflme/si-villeflme ne de liberalizm karfl›tl›¤›yla bir iliflkisi var-d›r… AKP’nin ya da epigonlar›n›n iddia etti¤i üzere bureferandum “sivilleflme” ve/veya “demokratikleflme”yegiden yolun kilometre tafllar› olayd›, en az›ndan AKPtaslak paketine seçim baraj›n› düflürmeyi koymay› ak›l

edemez miydi? Bu konuda elini tutan m› vard›?* * * * *

Diyeceklerimizi toparl›yoruz; flimdi “Evet” ve “Hay›r”z›rvas› karfl›s›nda:Behçet Aysan’›n, “ayn› gökyüzü ayn› keder/ de¤iflenbir fley yok ki”…Halil Cibran’›n, “Yaln›z a盤a ç›kan ›fl›¤› görebiliyor-san,/ Yaln›z söylenen sesi duyabiliyorsan,/ Ne görebi-liyorsun,/ Ne duyabiliyorsun”… Suat Tafler’in, “Büyür sorular günefller/ yar›nki çocuk-larla belki”… Nâz›m Hikmet’in, “Onlar ki toprakta kar›nca,/ sudabal›k,/ havada kufl kadar,/ çokturlar,/ korkak,/ cesur,/cahil,/ hâkim/ ve çocukturlar/ ve kahreden/ yaratan kionlard›r,/ destan›m›zda yaln›z onlar›n maceralar› var-d›r”…Tevfik Fikret’in, “Bir insan›n ilk ifli nedir?/ Cevap aç›k:Kendisi olmak”…Edip Cansever’in, “Nas›l gül kokaca¤›z birlikte/Amans›z, ac›mas›z kokaca¤›z/ Dayan›lmaz kokaca¤›z,nefes nefese,” dizelerini…Ve de “Hükümet, zulüm ve zorbal›k mahsulüdür.Onun tecavüzlerini hofl görmek, halk›n zarar›na olanemirlerine itaat etmek caiz de¤ildir,” diyen fieyh Bed-rettin ile; “Düz bir yolda yürüyor olsan, tüm ilerlemeiste¤ine ra¤men hâlâ gerisin geriye gitsen, o zaman buümitsiz bir durum olur; ama sen dik, senin de afla¤›-dan gördü¤ün gibi dik, bir yamac› t›rmand›¤›na göre,ad›mlar›n›n geriye do¤ru kaymas›, zeminin özelli¤in-den ileri gelebilir, umutsuzlu¤a kap›lmamal›s›n,”[[44]] di-ye ekleyen Franz Kafka’n›n uyar›lar›n› an›msayarakhayk›r›n: Ne “fler” ne de “ehven-i fler”!Ne “ulusal solcu”lar ne de “neo-liberaller”, “sivil top-lumcular”! Alay›na isyan!

15 Temmuz 2010 15:48:32, Çeflme Köy.

N O T L A R[1] Tom Paine.[2] Bolivya Anayasas› konusunda bkz. Sibel Özbu-dun, “ ‘Eflitlik’ ile ‘Özgürlük’, ‘S›n›f’ ile ‘Kimlik’, ‘‹kti-sat’ ile ‘Kültür’ Ba¤daflabilir mi? Ya da Nas›l bir Ana-yasa? (Bolivya Anayasas› Örne¤i)” Birgün, 7-8 Ekim2009, s.10-12.[3] Ayfle Hür, “Darbesiz Anayasa Yapmak”, Taraf, 9May›s 2010, s.12.[4] Franz Kafka, Aforizmalar, Çev: Osman Çakmakç›,Türkiye ‹fl Bankas› Kültür Yay., 2010.20

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

Temmuz-A¤ustos

2010-50

D O S YA

REFERANDUM

Page 24: Özgür Düşün Sayı 50

D O S YA

REFERANDUM

21

Temmuz-A¤ustos

2010-50

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

Ülkemiz siyasi iktidar›n›n aylard›r tart›flt›rd›¤›/tart›flt›-¤› referandum, anayasan›n baz› maddelerinde de¤i-flikler öngören haliyle Anayasa Mahkemesi taraf›n-dan onayland›. Böylece hakim s›n›flar, 12 Eylül1980’de tezgahlad›klar› faflist cuntayla meydana ge-tirdikleri anayasay›, 30 y›l sonra, yine 12 Eylül’de,baflka bir biçime kavuflturacaklar. Düzen partilerinin, Anayasa Mahkemesi’nin “verdi¤i”karardan sonra, yo¤unlaflan referandum çal›flmalar›,bu kapsamda yarat›lan “evet-hay›r” ikilemi, yan› s›raburjuva medya, liberaller ve sömürü düzeninin deva-m›ndan ç›kar› olan kesimlerin bilinç buland›rma ope-rasyonlar›, hakim s›n›flar›n referandumdan önemlibeklentileri oldu¤unu göstermektedir. Peki, hakim s›n›flar aç›s›ndan bu kadar önemli ve de-¤erli olan referandum; iflçiler, köylüler, gençler ve di-¤er ezilen kesimler aç›s›ndan da ayn› önemde olabilirmi? Ezilenler, bütün olaylara kendi ç›karlar› eksenin-de yaklaflmak durumundad›r. Parlat›larak önüne gü-müfl tepside sunulan anayasa “reformu”nun arkas›n-daki gerçekleri do¤ru kavramal›d›r. Geliflmeler buperspektifle ele al›nd›¤›nda, gerçek mahiyeti daha ra-hat kavranacakt›r. Buradan referandum tart›flmas›nadönecek olursak, bu tart›flmada temel hareket nokta-s›, referandumun hangi s›n›flar›n ç›karlar›na hizmetetti¤ine, görünenin aksine madalyonun di¤er yüzünebakmak olacakt›r. Sömürü düzeni ve bu düzenin ana-yasas›, dün oldu¤u gibi bugün de, ezilenlere ra¤menvard›r; ezilenleri bask› ve zor alt›nda tutma üzerine

infla edilmifltir ve ezilenlerin ç›karlar›yla uzaktan ya-k›ndan bir ilgisi yoktur. Ülkemizin kuruluflundan bu yana emperyalizme ba-¤›ml› olan iktisadi yap›s›, gerçek bir halk demokrasisi-nin önündeki en büyük engeldir. ABD ve AB emper-yalistleri, ülkemizde ve Ortado¤u’da siyasi, ekonomikve sosyal üstünlüklerini yaratt›klar› kukla hükümetle-ri arac›l›¤›yla korumaktad›rlar. Ülkemizde de bu du-rum AKP hükümeti ile devam etmifltir, etmektedir.AKP hükümeti, ABD emperyalizminin, Büyük Orta-do¤u Projesi kapsam›ndaki ihtiyaçlar› do¤rultusundaflekillendirdi¤i, “aç›l›m”, “demokrasi” aldatmacalar›-na anayasa referandumuyla yeni bir halka eklemifltir.AKP, “Darbe anayasas›n› de¤ifltirece¤iz, darbecilerinsaltanat›na son verece¤iz” aç›klamalar›yla referan-dum çal›flmalar›n› h›zland›rm›fl bulunuyor. Bu çal›fl-malar 12 Eylül’e kadar daha da h›zlanacak. Sahiden12 Eylül Anayasas›, AKP’nin dedi¤i gibi, bir avuç dar-becinin ifli miydi? AKP veyahut baflka bir düzen par-tisi gerçekten darbe anayasas›yla hesaplaflabilir mi?K›saca 12 Eylül 1980 sürecini ve faflist cuntan›n ger-çekleflti¤i dönemi hat›rlayarak sorular›m›za cevaparayal›m.Ülkemizde 12 Eylül’ü tart›fl›rken unutulmamas› gere-ken en önemli tarih 24 Ocak 1980’dir. 24 Ocak Karar-lar› olarak bilinen anlaflma, ülkemizi h›zla 1980 Ey-lül’üne tafl›yan sürecin önünü açm›flt›r. 24 Ocak Ka-rarlar›, emperyalist politikalar› ülkemiz siyasal iktida-r› üzerinde daha etkili k›lma ve ülkenin ekonomik-

ANAYASA “REFORMU”

ve Madalyonun Di¤er Yüzü

ÖZGÜR DÜflÜN

Page 25: Özgür Düşün Sayı 50

sosyal-kültürel yap›lanmas›n› emperyalistlerin politikyönelimleri için uygun hale getirme u¤rafl›yd›. K›saca-s› 24 Ocak Kararlar› ve pefli s›ra gerçeklefltirilen 1980cuntas› bugünün politikalar›na 30 y›l önceden yap›-lan stratejik bir müdahaleydi.Hat›rlanaca¤› gibi 24 Ocak Kararlar›’yla;

- Devlet; ekonomideki pay›n› küçültmeye koyuldu.Yani ekonomik faaliyetlerden elini yavafl yavafl çeke-rek özellefltirmenin yolunu açt›. K‹T’ler kaderine terkedildi ve iflasa sürüklendi.- Tar›m ürünlerini destekleme al›m uygulamalar› s›-n›rland›r›ld›, tar›ma büyük darbe vurulmaya baflland›.Tar›m sektörü ve üretici köylülük çökertildi.

- D›fl ticaret serbestlefltirilerek, tüm alanlar yerli ve ya-banc› sermayeye aç›ld›.- Yabanc› sermaye yat›r›mlar›n›n teflviki bafllat›larak,ülke ekonomisinde söz sahibi yap›lmalar› sa¤land›.- Yerli ve yabanc› sermayeye kâr transferine kolayl›k-lar sa¤lanarak, d›flar›ya para kaç›rman›n yolu aç›lm›floldu.- ‹thalat kademeli olarak libere edildi ve önlerindeki“yasal zorluklar” kald›r›ld›.- ‹ç ve d›fl ticarette vurgunun yolu aç›ld›. Hayali ihra-catç›lar mantar gibi bitmeye bafllad›. - Döviz al›m-sat›m› serbest b›rak›larak parayla parakazanma sektörü yarat›ld›. Döviz piyasas› üzerindekikontrollerin kald›r›lmas›yla vurgunlar›n yolu aç›ld›.- Fiyat kontrol ve s›n›rlamalar› kald›r›larak piyasa ku-

rallar› uygulamaya konuldu ve küçük esnaf›n yavaflyavafl yok olmas› sa¤land›.O dönemde Özal ve Demirel, ülkemizi “de¤iflen dün-yaya ayak uyduracak” hale getirme u¤rafl›ndayd›. On-lar› 24 Ocak Kararlar› üzerinden ‹MF ve DB ile anlafl-maya iten temel neden budur. Bugün ülkemizde de-vam eden politika hala ayn›d›r, de¤iflen bir fley yok-tur. Ülkemiz ‹MF ve DB politikalar›yla yönetilmeyedevam etmektedir.Siyasal iktidar 24 Ocak Kararlar› için mutabakat sa¤-lam›flt› ve kararlar›n uygulanmas› için harekete geçil-mesi gerekiyordu. Siyasal iktidar›n 24 Ocak Kararla-r›’n› uygulayabilmesi için halk›n geliflen mücadelesi-nin bast›r›lmas› ve böylelikle “uygun ortam›n” yarat›l-

mas› gerekiyordu. ‹flte o uygun ortam12 Eylül 1980 askeri faflist cuntas› ileyarat›ld›! Demokratik kurumlar, sen-dikalar, siyasi partiler kapat›ld›. Bin-lerce genç, yafll›, kad›n, erkek iflken-celerden geçirildi, öldürüldü. Her tür-lü demokratik talep zorla bast›r›ld›. 12 Eylül’ü ve onun ürünü olan 1982Anayasas›’n› emperyalist geliflmeler-den, ‹MF ve DB politikalar›ndan ko-puk ele almak içini boflaltmak de-mektir. ‹flte AKP ve bilcümle halkdüflman› taraf›ndan yap›lmakta olantam da budur. AKP ve di¤er düzengüçleri varl›k gerekçeleri olan sömürüve zulüm düzeninin sald›r›lar›n› yeni-leyerek hayata geçirmektedirler. 30y›l önce iflçilere, köylülere, gençlere,kad›nlara, bütün ezilen kesimlere veonlar›n örgütlü kuvvetlerine yaflat›-lan zulüm, bugün “özgürlük”, “ba-

r›fl”, “demokrasi”, “aç›l›m”, “referandum” safsatala-r›yla özünde de¤ifliklik olmaks›z›n devam etmektedir. AKP ve bu düzenin yeminli bekçileri, uflaklar› “darbe-cileri yarg›layamaz”, bu düzenin yasalar›, anayasala-r› darbecileri hiç yarg›layamaz! Çünkü icra edilmekteolan bir aldatmacadan ibarettir. Darbeciler, siyasal‹slamc›lar, Kemalistler, liberaller, askerler… Ve onla-r›n yasalar›, anayasalar› sömürü düzeninin parçalar›-d›r. On y›llard›r ülkemizde tezgâhlanan darbeler, eko-nomik-sosyal-siyasal-kültürel-askeri sald›r›lar hep bukesimlerin ç›karlar› temelinde geliflmifltir. Dolay›s›yladarbeciler kendileridir! Katliamc›lar, zorbalar, sömü-rücüler kendileridir! Ve onlar elbette kendilerini yarg›-lamayacaklard›r. Onlar, içi bofl sözlerle ezilenleri aldatmaya ve arala-22

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

Temmuz-A¤ustos

2010-50

D O S YA

REFERANDUM

Bu tabloda gençli¤e sunulan tek fley ge-

leceksizliktir. Gençli¤in oy vermesini iste-

dikleri anayasa bu y›k›m tablosunu su-

nanlar›n anayasas›d›r. Sand›klar›nda oy-

lanacak anayasa gençli¤in ve ezilenlerin

anayasas› de¤ildir. Halk gençli¤i aç›s›n-

dan gerçekten demokratik bir anayasa

halk›m›z›n gerçeklefltirece¤i yeni demok-

ratik devrimin eseri olacakt›r.

Page 26: Özgür Düşün Sayı 50

D O S YA

REFERANDUM

23

Temmuz-A¤ustos

2010-50

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

r›ndaki ç›kar savafllar›nda en büyük pay› kapmayaçal›flmaktad›rlar. AKP, CHP, MHP ve di¤er düzenpartilerinin “halk›n kazançlar›ndan” dem vuran pa-lavralar› içerik olarak ayn›d›r. Bu durum ç›plak bir fle-kilde ortadad›r. Çünkü ülkemizin emperyalizme ba-¤›ml›l›¤› devam etmektedir. Ülkemiz hala ekonomik,sosyal, siyasal ve kültürel politikalar› itibariyle do¤ru-dan emperyalist merkezlerin dönemsel ve bölgeselkanl› senaryolar›n›n bir parças›d›r.Ülkemizde hala iflçiler ve toplumun farkl› kesimlerin-den emekçiler kar›n toklu¤una çal›flmakta, asgari üc-retle yaflam savafl› vermekte, önemli bir kesimi de kö-lelik koflullar›na mahkûm çal›flmaktad›r. Ülkemizdehala topraks›z ve yoksul köylülük gerçekli¤i vard›r.Ülkemizde hala tar›m üretimi devlet politikalar›ylaengellenmekte ve orta köylülük h›zla yoksullaflarak,tar›m arazileri ifllenmeyerek, kent mekânlar›nda yeniiflsizler ordusu ço¤almaktad›r.Ülkemizde hala, eme¤inin hakk›n› arayan iflçi, borç-lar›n› ödeyemeyen köylü, demokratik hakk›n› arayanö¤renci gençlik, ikinci s›n›f insan muamelesinden vetoplumsal bask›dan kurtulmaya çal›flan kad›n, “söz,eylem ve örgütlenme” hakk›n› savunan ve uygulayanhalk güçleri, azg›n bir zorbal›k politikas›n›n kurbanla-r› haline getirilmektedir. Ülkemizde hala sokak orta-s›nda infazlar, uydurma gerekçelerle tutuklamalar vedahas› onlarca devrimcinin hayat›na mal olan “tecrit”ve hapishaneler gerçekli¤i vard›r.

Halk Gençli¤inin Dinamizmiyle Referandumu Boykot Edelim12 Eylül’de halk gençli¤inden de önüne sunulan ikiseçenekten birini seçmesi istenecektir. Ne için? A¤a-lar›n ve patronlar›n sömürü sultas›n›n devam›n› sa¤-lamak için. Onlar›n “demokrasi” safsatas›na “Evet”veya “Hay›r” demek, sömürünün nas›l devam ettirile-ce¤ini “özgürce” seçmek demektir. Bu “özgürlük” ger-çek özgürlük de¤ildir, sahtedir. Anayasa referandumunda ezilen milyonlar aç›s›ndanoldu¤u kadar, halk gençli¤i aç›s›ndan da do¤ru tav›rsand›k bafl›na gitmemektir. “Evet” ya da “Hay›r” diye-rek sömürü düzenini meflrulaflt›rmak de¤il, referandu-mu tan›mamak ve hakim s›n›flar›n çat›flmalar›ndakald›raç olmamakt›r. “Evet” ve “Hay›r” sahipleriniteflhir ederek referandumu boykot etmektir. Bu ba¤lamda ilerici, demokratik kesimler aras›nda re-ferandumda “hay›r” oyu kullanacak çevrelerin de(ÖDP, EMEP, TKP, Halkevleri vb.) önemli bir yanl›flyapt›klar›n› önemle belirtmek istiyoruz. Bu çevreler“evet” oylar›n›n fazla ç›kmamas› için, AKP’ye meyda-

n›n bofl olmad›¤›n› göstermek için… Ezilenleri sand›kbafl›na ça¤›rmaktad›rlar. Bu çevreler yaflad›¤›m›z top-raklar›n tarihi gerçeklerini, devletin niteli¤ini ve bu ni-telik üzerine bina edilen düzen partilerini, yasalar›,anayasalar› kökten de¤ifltirecek bir hattan uzakt›rlar.Dolay›s›yla bu kesimler aç›s›ndan oynanmakta olanoyun “önem” görebilir. Yine bu kesimler aç›s›ndan “hay›r” cephesinde, CHP,MHP gibi düzen partileriyle ayn› potaya girecek olma-n›n bir önemi yoktur. Onlar aç›s›ndan önemli olan“AKP’nin gününü görmesidir”. Bu çevreler s›n›fsalyaklafl›mdan uzaklaflmalar›n›n sonucu olarak s›n›rl›,önemsiz gündemleri her fley sayarak, böyle kavratma-ya çal›flarak ezilenlerin iktidar taleplerini sömürü dü-zenine yedeklemektekiler. Halk gençli¤i bu çevrelerinyanl›fllar›yla da mücadele etmelidir.Evet, halk gençli¤i, en temel haklar›n›n çözümü aç›-s›ndan hiçbir fley ifade etmeyen, aksine gençli¤inyaflad›¤› sorunlar›n dayana¤› olan anayasay› tan›-mamal›d›r, yap›lacak referandumu boykot etmeli-dir. Çünkü bu düzen e¤itimde paras› olan›n söz sa-hibi oldu¤u bir düzendir. LGS, LYS, SBS, KPSS gibis›navlarla ö¤rencileri birer müflteri haline getirenle-rin, e¤itim kurumlar›n› ticarethaneye çevirenlerindüzenidir. Çünkü bu düzen halk gençli¤ini bu gele-ceksizlik sarmal› içerisinde iflsiz b›rakan, okullar›n›ticarilefltiren, s›navlarla çevreleyen, gelecektenumudu kalmam›fl gençli¤e uyuflturucuyu, fuhuflu,h›rs›zl›¤› dayatanlar›n düzenidir. Kürt gençlerini so-kak ortas›nda katledenlerin, dillerini, kültürlerinibask› alt›nda tutanlar›n düzenidir. Bu tabloya karfl› ses ç›karan gençli¤e hapishaneleri,iflkenceleri reva görenler, bugün bizleri kendi ana-yasalar› için oy kullanmaya ça¤›rmaktad›r.Bu tabloda gençli¤e sunulan tek fley geleceksizliktir.Gençli¤in oy vermesini istedikleri anayasa bu y›k›mtablosunu sunanlar›n anayasas›d›r. Sand›klar›nda oy-lanacak anayasa gençli¤in ve ezilenlerin anayasas› de-¤ildir. Halk gençli¤i aç›s›ndan gerçekten demokratikbir anayasa halk›m›z›n gerçeklefltirece¤i yeni demok-ratik devrimin eseri olacakt›r. Bu anayasa demokratik,ba¤›ms›z, bir ülkede özgür bir halk› temsil edecek olan“Yeni Demokratik Cumhuriyet Anayasas›” olacakt›r.Halk gençli¤i bulundu¤u her alanda referandum al-datmacas›na karfl› dinamik bir flekilde boykotu örgüt-lemelidir. Hakim s›n›flar›n yalanlar›n› teflhir etmeli,onlar›n “demokrasinin” ezilenlerin demokrasisi olma-d›¤›n›, olamayaca¤›n› dillendirmelidir. Onlar›n zulümanayasas›na karfl› halk›n Yeni Demokratik Cumhuri-yet program›n› savunmal›d›r.

Page 27: Özgür Düşün Sayı 50

Uzun zamand›r haf›zalardan "silinmeye çal›fl›lan" bir

gerçe¤i tekrardan hat›rlatmak ve dahas› s›f›r noktas›-

na çekilen toplumsal belle¤imizi "tazelemek" aç›s›n-

dan bir kez daha hapishaneler konusunu sayfalar›m›-

za tafl›ma ihtiyac› duyuyoruz.

Özellikle son zamanlarda gazete sayfalar›nda s›kl›kla

yer almaya bafllayan hapishaneler ve hapishanelerde

geçmiflten bugüne uygulanagelen hak gasplar› haber-

leri, hiç kuflkusuz bizleri hapishanelerin bir bask›

arac› olarak kurulufl amac›n› yeniden hat›rlatmaya

götürmektedir. Hapishanelerin iktidar ve iktidar ilifl-

kileri içerisinde iflgal etti¤i yer, konuyu daha iyi anla-

mam›z› sa¤layacak önemli veriler sunmaktad›r. En az

post-modern teorinin ünlü isimlerinden Michel Fo-

ucault'un "Hapishanelerin Do¤uflu" adl› kitab› kadar

popüler olma flans›na sahip olan ülkemiz hapishane-

ler gerçe¤i, büyük bir proje olarak bizim gibi toplum-

larda iktidar iliflkilerini teflhis etmenin, gün ›fl›¤›na ç›-

karman›n örneklerinden sadece birini oluflturmakta-

d›r. ‹ktidar›n iflleyiflinde ve kendini yeniden üretimin-

de hapishanelerden daha az ve daha farkl› bir biçim-

de etkin olmayan hatta iktidar›n genifl halk y›¤›nlar›

üzerindeki en etkin silahlar› olma özelli¤ine haiz e¤i-

tim, cinsellik, din, kültür gibi tüm üst yap› kurumlar›,

toplumsal normlar›n s›n›rlar›n› çizer. ‹ktidar taraf›n-

dan bu normlara tabi olunabilmesi için bitmez tüken-

mez bir çaba gösterilir, iktidar›n farkl› adreslerine ye-

ni statüler kazand›r›l›r, yeni hapishaneler, e¤itim ku-

rumlar›, t›marhaneler vb. infla edilir.

Hapishaneler, sistemin "meflruiyetinin" sorgulanma-

ya "de¤er" bulundu¤u her durumda ve siyasi tutsak-

larla dolup taflt›kça tart›flmaya konu olurlar. Siyasi24

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

Temmuz-A¤ustos

2010-50

Marx'a göre ise

tüm topluma yöne-

lik gözetim, emek

ile sermaye aras›n-

daki mücadelenin

bir unsurudur ve

bundan dolay› okul-

larda, evde, fabri-

kada... her yerde

uygulan›r.

Hapishaneler üzerine k›sa bir de¤ini

Page 28: Özgür Düşün Sayı 50

Temmuz-A¤ustos

2010-50

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

tutsaklar için hiçbir zaman yüksek sesle telaffuz edil-meyen "insan haklar›", "insanca muamele" ise bu tar-t›flmalar›n içerisinde yaln›zca üzerinden atlanan birerdipnot olarak kal›rlar. Bu durumda siyasi tutuklununhapishanede bulunmas›na neden olan fleyin de zateniktidar ayg›t›yla giriflti¤i mücadele oldu¤u hat›rlan›rsa,elbette ki hapishanelerde iktidar›n süreklili¤i için "in-san haklar›" ayaklar alt›na al›nmaya devam edilecek-tir. Öyle ki kendi yasalar›n› çi¤neyecek kadar perva-s›zlafl›lacak, iktidara tehdit oluflturan en ufak bir k›-p›rt› ne pahas›na olursa olsun bast›r›lacak ve enönemlisi de tecrit edilecektir. Yaln›zlaflt›rman›n ve bü-tün bir d›fl dünyadan tutukluyu yal›tarak onu kendisesine dahi tahammül edemeyecek noktaya getirme-nin en etkili baflka yolu ne olabilir ki?

Buradan hareketle Foucault'ya dönecek olursak; onagöre hapishane iktidar›n "gözetleme" ve "disiplin et-me" alanlar›ndan sadece birisidir. Çünkü ona görebütün toplum bir "gözalt›" ve "rehabilitasyon" bask›s›alt›nda yaflamaktad›r. Kuflkusuz siyasi tutuklular›kendisine yönelik bir tehdit olarak gören siyasi iktida-r›n, s›kl›kla dillendirdi¤i "›slah edici" yaygaras›n› önplana ç›kartmas› ve "intikam al›c›" bir ifllevle hapisha-neleri donatmas› kaç›n›lmaz bir sonuç olarak ortayaç›kmaktad›r. Örne¤in Foucault cezaland›rma sistem-lerinin tarihini anlat›rken bu "intikam alma ve ceza-land›rma" ifllevini 18. yüzy›la kadar Kraliyet hükmüalt›nda süregelen uygulamalar›n mant›¤›n› aktararakflöyle ifade eder: "O zamanlar suç Kral'in flahs›na yö-nelik bir sald›r›d›r; çünkü yasan›n gücü Kral'›n gücü-dür.11 Bu koflullarda, "siyasi suç"la "adi suç" aras›nda-ki ayr›m nispeten daha bulan›k olacakt›r. Onlara gö-re suç kabul edilen her fley, "Kral'›n bedeni" olaraktasarlanan bir mülkte düzensizli¤e yol açt›¤›ndan veyasan›n kayna¤› olan Kral'›n iradesini taciz etti¤in-den, politiktir. Ancak zaman içerisinde giderek top-lumsal normlar›n d›fl›na ç›kan daha çok say›da dav-ran›fl, önce toplumsal sözleflmenin ihlali olarak ka-bul edilmifl, daha sonra toplumsal bünye içerisinde-ki unsurlardan birinin ›slah ya da tedavi edilmesi ge-reken hastal›kl› bir davran›fl› ya da mekanizman›ntamir edilmesi gereken bir kusuru olarak görülmeyebafllanm›flt›r.

Hapishanelerin Tarih Sahnesine Ç›k›fl›

Gerilere do¤ru gitti¤imizde hapishanelerin bugünkümodelde ortaya ç›k›fl›, 19. yüzy›lda Bat› toplumlar›n-da iktidar alanlar›ndaki çok önemli bir geçifl döne-mine tekabül eder. Cezaland›rma alan›nda, halkaaç›k infazlar›n, iflkencenin ya da di¤er "gösteriler"in

yerini hapsetme al›rken di¤er taraftan bu, bir "çiftede¤iflim süreci" yaflanmaktad›r: Gösterinin ortadankalkmas› ve ac› vermenin yerine özgürlükten mah-rum b›rakman›n, "›slah edici" disiplin ad›yla teslimalman›n ve bu yolla da tüm toplumu tehdit etmeningeçifl sürecidir. Dolay›s›yla 19. yüzy›l ceza usulününamac› asl›nda toplumsal savunmadan çok bireylerintav›r ve davran›fllar›na egemen olma fleklinde bir bi-çime dönüflecekti. Bu denetim yap›lanlar› de¤il, ya-p›labilecek olanlar› da denetleme amac›n› gütmek-teydi. 17. yüzy›lda var olmayan hapishanelerin 18.ve 19. yüzy›lda cezaland›rma mekanlar› olarak orta-ya ç›kmalar›nda hangi etmenlerin rol oynad›¤› isebugün bütün dünyada hapishaneler gerçe¤ine baka-rak daha kolay anlafl›labilecektir.

Kuflkusuz bu nedenlerin bafl›nda 18. ve 19. yüzy›l-larda farkl› s›n›flar›n mevcut toplumsal kurallar veyasalar üzerinden yaflad›klar› çat›flma geliyordu.Neydi bu çat›flma ve arkas›nda hangi gerçekler yat-maktayd›?

Page 29: Özgür Düşün Sayı 50

Bat› Avrupa'da bu bahsini etti¤imiz yüzy›llara denkdüflen Bat› Avrupa feodalitesinde Krall›klar keyfiotoritelerini kullanarak, o güne de¤in uygulanagelen"yasalara" ayk›r› faaliyetlere girifltiler. Elbette ki bu-na, y›k›lmaya yüz tutmufl ve can çekiflen eski toplu-mun ba¤r›ndan ç›kacak ve yeni toplumun egemen

s›n›f› olacak burjuvazinin de ayn› flekilde yasalaraayk›r› faaliyetleri eklenmiflti. Yani, burjuvazi kendiekonomik ç›kar› olan fleyi uygulayabilmek için baz›toplumsal kurallar› ihlâl etmek zorundayd›. Ayr›cahalk›n mevcut sömürüye baflkald›r›s› olarak a盤a ç›-kan "yasa" ihlalleri de vard›; köylüler vergi vermek-ten kaç›n›yor, iflçiler loncalar›n kurallar›n› sars›yor-lard›. Bu koflullarda vergi vermek istemeyen burju-vazi ve halk birlikte hareket ediyorlard›; çünkü bur-juvazi halk›n bu "yasa" ihlallerine ihtiyaç duyuyor-du. Ancak bu birlik, burjuvazinin feodalizmin sonk›r›nt›lar›na da darbe vurmas› ve iktidar› ele geçir-mesinden sonra kuflkusuz bozulacakt›. Sorun fluy-du: Önceleri halk›n, feodal despotlu¤un koydu¤u ya-salara baflkald›r›fl›na kendi ç›karlar› için ses ç›kar-mayan burjuvazi iktidar› ele geçirince, iktidar uygu-lamalar›n› kendi ekonomik ç›karlar› do¤rultusundade¤ifltirmifl ve eski toplumda gösterdi¤i müsamahay›art›k gösteremez olmufltu. Çünkü halk›n iktidar›n

yasalar›na baflkald›rma e¤ilimi art›k burjuvazininzarar›na olmaktayd›. Bütün bunlara ek olarak ‹span-yol ekonomisinde meydana gelen krizin etkileri tümBat›'da hissedilmifl, ücretlerin düflmesine, iflsizli¤eve para k›tl›¤›na neden olmufltu.22 Bu sebeple ekono-mik kriz sonucu aç kalan iflsizler ordusunun, düze-

ne isyan etme tehlikesi ortaya ç›km›flt›r. ‹fl-te bu insanlar bir yere ba¤l› yaflamad›kla-r›ndan 'yerel gözetim yoluyla denetimin'd›fl›nda kal›yorlard›. O halde bu insanlar›nkolayca gözetlenebilip denetlenmelerinisa¤layacak basit bir yöntem bulundu:Damgalamak. Ancak yöntemin etkisi geçi-ci oldu. Burjuvazinin düflüncesinde her ça-l›flan olas› bir "ya¤mac›d›r" fikri temel teflkiletti¤inden, bu düflünce ile birlikte kendisi-ne tehlike olarak gördü¤ü s›n›flar›n da gö-zetim alt›na al›nmas› gerekti¤i dikkate al›-narak; bu gözetimin en iyi uygulanaca¤›kurumsal yap› olan hapishaneler ortayaç›kt›. Bireyler bu mekanlara sokularak be-denleri ve hatta onlara göre ruhlar› denet-lenecekti. Birey hapishaneye tâbi k›l›na-cakt›. Böylece ekonomik kriz sonucu orta-ya ç›kan "baflkald›r› tehlikesi" önlenecek vedaha sonra da disipline edilmifl bireyler-den ucuz iflgücü olarak yararlan›lacakt›.‹flte hapishanelerin kurumsal bir yap› ola-rak 19. yüzy›lda ortaya ç›k›fl›, böylesi birdüflünce üzerinden yükseliyordu. Dahasonras›nda hapishaneler, giderek daha ku-

rumsal bir hal alm›fl, iktidar›n elinde topluma gözda-¤› vermek ve insan düflüncesini teslim almak içinvazgeçilmez bir silah olmufltur.

Bugüne de¤in de hapishaneler, siyasal iktidar›namac›na giden yolda önemli birer araç olma iflleviniüstlenmifllerdir. Daha önce de belirtildi¤i gibi, bukurum ile özellikle ezilen s›n›flar›n düzene baflkal-d›r› 'tehlikesi' önlenmifl, düzenin tehlikeli gördü¤ükifliler toplumsal kurallar› ve yasalar› ihlal ettiklerigerekçesi ile bu mekânlara kapat›larak etkisizleflti-rilmek istenmifltir. Sömürü düzeninin kendi çeliflkive ç›kmazlar›n›n bir sonucu olarak üretti¤i toplum-sal yozlaflma(h›rs›zl›k, fuhufl, insan öldürme vb),"toplum bekçili¤i"ne soyunan 'modern' devletin, ha-pishaneleri arac›l›¤› ile 'cezaland›r›lm›fl't›r. Hem ya-sa koyucu hem de "yasa koruyucu" ifllevi gören ikti-dar, cezay› kendisine göre suç kabul etti¤i ediminsanki do¤al bir sonucu gibi göstererek, uygulad›¤›"keyfi iktidar›" gizlemifltir. 26

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

Temmuz-A¤ustos

2010-50

Hapishaneler ayn› zamanda yabanc›lafl-ma ifllevini görür. Bu yolla da bireyin ön-ce kendisine sonra tüm topluma ve in-sanlara yabanc›laflmas› sa¤lan›r. Bununen somut örne¤i olan Kaliforniya'dakiPelican Bay hapishanesi, F tiplerinebenzer bir flekilde mekansal ay›rma yön-temi ile iletiflimi yasaklayarak veya ask›-ya alarak yabanc›laflmay› sa¤lamaya ça-l›flmaktad›r. Bu hapishane bafltan baflaotomatik olan ve mahkumlar›n ne gardi-yanlarla ne de öteki mahkumlarla nere-deyse hiç yüz yüze gelmesine olanak ta-n›mayan "bir sanat harikas›"d›r.

Page 30: Özgür Düşün Sayı 50

27

Temmuz-A¤ustos

2010-50

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

Gözetim Toplumu ve Hapishaneler

Foucault iktidar›n bask› ve zor arac› olan devleti aç›k-lamak için "gözetleme" kuram›yla, yüzünü hapishane-lere döner. Hapishanelerden yola ç›karak pragmatistfilozof Jeremy Bentham'›n hapishane modelindenuyarlad›¤› "Panopticon" kavram›n› kullan›r. Panopti-con sistem dedi¤i "tam-görüm" denilen denetim mo-delini, J. Bentham'›n katk›s› olarak kabul eder. Pa-nopticon denetimde iktidar› simgeleyen ve bütünmahkumlar›n gözlemlenebildi¤i hapishane sistemininmerkezi noktas›nda olan kule, maddi varl›klar üzerin-de gözlemlerde bulunmakla "kusursuz" bir sistemdir."Çevrede halka halinde bir bina, merkezde bir kule;bu kulenin halkan›n iç cephesine bakan genifl pence-

releri vard›r; çevre bina hücrelere bölünmüfltür, bun-lardan her biri binan›n tüm kal›nl›¤›n› kat etmektedir;bunlar›n biri içeri bakan ve kuleninkilere karfl› gelen,di¤eri de d›flar› bakan ve ›fl›¤›n hücreye girmesine ola-nak veren ikifler pencereleri vard›r. Bu durumda mer-kezi kuleye tek bir gözetmen ve her bir hücreye tek birdeli, bir hasta, bir mahkûm, bir iflçi veya bir okul ço-cu¤u kapatmak yeterlidir. Geriden gelen ›fl›k sayesin-de, çevre binadaki hücrelerin içine kapat›lm›fl küçüksilüetleri oldu¤u gibi kavramak mümkündür".33 Görül-meden gözetimi amaçlayan bu mimari ayg›t›n hücre-lerine yerlefltirilen bireyler, iktidar›n iddias›na göre"bireysellefleceklerdir". Böylelikle bütün bedenlersistematik bir biçimde ve son derece rahat bir flekil-de disiplin alt›na al›nacakt›r. Foucault'ya göre Pa-nopticon metaforunda görünülürlük bir tuzakt›r. Pa-

nopticon'da mahkum, görülmekte ama görememek-tedir. Bir bilginin nesnesidir; ancak bir iletiflimin öz-nesi olamamaktad›r. Panopticon'un büyük etkisi deburadan kaynaklanmaktad›r; tutukluda iktidar›notomatik iflleyiflini sa¤layan bilinçli ve sürekli bir gö-rünülebilirlik hali yaratarak bask› alt›nda tutmak.Dolay›s›yla toplumsal hayat›n di¤er kurumlar›ndada böylesi bir sistem uygulan›r.

Marx'a göre ise tüm topluma yönelik gözetim, emekile sermaye aras›ndaki mücadelenin bir unsurudur vebundan dolay› okullarda, evde, fabrikada... her yerdeuygulan›r. Çünkü köle eme¤inin ve feodal serfli¤in y›-k›lmas›na paralel olarak kapitalizmin geliflmesiyle bir-likte, eme¤in eski yöntemlerle çal›flt›r›lmas› imkans›z-laflm›flt›r ve kapitalizm iflçilerin düflük maliyetle en

yüksek üretimi sa¤layacak flekilde çal›flt›r›labilmeleriiçin sürekli denetlemek zorundad›r. Bu sebeple iflçile-ri gözetlemek/izlemek ve disiplin alt›na al›nm›fl birgüç olarak boyun e¤melerini sa¤lamak için burjuvaziçeflitli yöntemler gelifltirmifltir. Amaç insanlar› göze-tim alt›nda tutarak onlar üzerinde tahakküm olufltur-mak, eme¤ini sömürmek ve kendi iktidar›n› meflrulafl-t›rmakt›r. Olmufl ve olabilecek insan edimlerini bask›-lanma yoluyla kestirebilmek ve gözda¤› vererek önle-mektir.

Ancak iktidar›n "bireysellefltirme"yle birlikte bedenle-ri ve düflünceleri tahakküm alt›na alma girifliminekarfl›, kendi bedenini ve düflüncelerini teslim etmeyeninsan, iktidara en yumuflak karn›ndan sald›rm›fl olur.

Adalet Bakanl›¤›'n›n "Cezaevi ‹daresi El Kita-b›" isimli yay›n›nda yer alan flu saptamalaroldukça manidard›r: "Teröristler birbirleriylehaberleflmemelidir. Çünkü terörist haberlefl-medi¤i zaman sudan ç›km›fl bal›k gibi olur.Baflka bir ifadeyle teröristi ruhen ve fikir ba-k›m›ndan besleyen kaynaklar kesip kurutu-lunca, onun devrimci y›k›c› yan› ölür."

Page 31: Özgür Düşün Sayı 50

Ülkemizde hapishaneler boyutuyla bu teslim alman›nen üst boyutta yafland›¤› 19 Aral›k Katliam'› ve erte-sinde F Tipi hapishanelere geçifl süreci, verili siyasiiktidar aç›s›ndan tam da böylesi bir teslim almaamac›na dayan›r; karfl›s›ndaki özneler ise ona yu-muflak karn›ndan sald›r›r. Sömürücü s›n›f tahakkü-münün "rehabilite etme" ideolojik k›l›f› arkas›nda ya-tan gerçek, hiç kuflkusuz siyasi iktidarla amans›z birsavafl›ma giren siyasi tutsaklar› "tehlikesiz" hale ge-tirerek her fleyden yal›tmak ve bahsini etti¤imiz üze-re teslim almakt›.

Hapishaneler, Yabanc›laflma ve D›fllanm›fll›k

Hapishaneler ayn› zamanda yabanc›laflma ifllevinigörür. Yabanc›laflma ile "öteki"nin görüflü indirgenir,zay›flar hatta daha da ilerisi bast›r›l›r. Bu yolla da bi-reyin önce kendisine sonra tüm topluma ve insanlarayabanc›laflmas› sa¤lan›r. Bunun en somut örne¤i Ka-liforniya'daki Pelican Bay hapishanesidir. Bu hapis-hane, ülkemizdeki F tiplerine benzer bir flekilde me-kansal ay›rma yöntemi ile iletiflimi yasaklayarak veyaask›ya alarak yabanc›laflmay› sa¤lamaya çal›flmakta-d›r. Bu hapishane bafltan bafla otomatik olan ve mah-kumlar›n ne gardiyanlarla ne de öteki mahkumlarlaneredeyse hiç yüz yüze gelmesine olanak tan›mayan"bir sanat harikas›"d›r. Bauman, Pelican Bay'› flöyleanlat›yor:

"Mahkumlar zamanlar›n›n ço¤unu "kal›n beton blok-lar ve çelikten yap›lm›fl penceresiz hücrelerde geçiri-yor (....) Hapishane atölyelerinde çal›flm›yorlar; hava-land›rma yok ve öteki mahkumlar›n aras›na kar›flm›-yorlar". Gardiyanlar bile 'camla kapl› kontrol noktala-r›nda kilitli halde duruyor ve mahkumlarla bir konufl-ma sistemi yoluyla iletiflim kuruyorlar' ve mahkumla-r›n gözüne, çok nadiren görünüyorlar".44

Pelican Bay hapishanesinde ülkemizdeki F Tipleri gibitutsaklar o kadar yal›t›lm›flt›r ki onlar›n orada ne yap-t›klar› ve varl›klar› kimsenin umurunda de¤ildir. Bu ha-pishaneler d›fllanm›fll›k itkisini vermek için tasarlan-m›flt›r. Öyle ki ülkemizde F Tipi hapihaneler flehirlerinkilometrelerce uza¤›na infla edilerek, tutsaklar› insanve yaflam›n ak›p giden sesinden mahrum b›rakmakamaçlanm›flt›r. Pelican Bay ve F tipleri ne ilk ne de tektecrit mekanlar›d›r. Mimarileri farkl› olsa da tüm hapis-hanelerde ortak bir özelliktir bu. Örne¤in 1993'de Al-manya'da bir çat›flmada yaral› olarak ele geçirilen vebugün hala hapiste olan 3. kuflak RAF militanlar›ndanBirgit Hogefeld bir mektubunda tecridin insan akl› vebedenine yönelik amac›n› flöyle tasvir ediyor:

"Tecrit insanlarda, (tutsakta), baflka insanlarla hiçbirzaman birlikte olamayacaks›n, sadece kendinle yaln›zkalacaks›n etkisini uyand›ran bir olgudur. Örne¤in in-sanlar, ruh halini ve duygular›n› ancak baflka insan-larla birlikte gerçeklefltirebilirler, kendini insan olarakifade edebilmen için, yan›nda bir baflka insan›n olma-s›na ihtiyac›n var (....) [Keyfin yerinde mi, üzüntülümüsün, k›zg›n m›s›n, bunlarla hiçbir yere varamazs›n,yani bunlarla yaflayamazs›n demektir. Bu, yaflananher fleyin içinde kalmas› anlam›n› tafl›r. Sen, kendi içi-ne hapsedilmiflsin ve böyle kalacaks›n (...)

Tecrit, etkisi uzun zamana yedirilen bir iflkencedir. Fi-ziksel semptomlar hemen ortaya ç›kmamaktad›r"55

Ülkemizde de özellikle siyasi tutsaklar›n 8 metrekare-lik bir hücreye kapat›lmas›n›n ve tecrit edilmesininad› olan F Tipleri, flu an hala hapiste olan Birgit Ho-gefeld'in bahsetti¤i tecridin tipik örnekleridir. Örne¤inbu konuda, Adalet Bakanl›¤›'n›n "Cezaevi ‹daresi ElKitab›" isimli yay›n›nda yer alan flu saptamalar olduk-ça manidard›r: "Teröristler birbirleriyle haberleflme-melidir. Çünkü terörist haberleflmedi¤i zaman sudanç›km›fl bal›k gibi olur. Baflka bir ifadeyle teröristi ru-hen ve fikir bak›m›ndan besleyen kaynaklar kesip ku-rutulunca, onun devrimci y›k›c› yan› ölür. ‹flte bu ih-tiyaçtand›r ki teröristler çevreleri ile, dünya ile, yan-dafl› örgütlerle haberleflmek için bütün dünyada ç›rp›-n›p dururlar."

Hapishaneler ve bilhassa da siyasi tutsaklar› teslimalabilmek için özel olarak tasarlanm›fl F tipleri buamaca çok uygundurlar. Onlar "ötekilefltirme"nin, tec-ridin, yabanc›laflt›rman›n ve ayn› yolla bir korku top-lumu yaratarak d›flar›daki insan sesini de bast›rabil-menin en etkin arac› olma ifllevine soyunmufltur.

DDiippnnoottllaarr::

1) Michel Foucault, HHaappiisshhaanneelleerriinn DDoo¤¤uuflfluu, Çev. MehmetAli K›l›çbay, ‹mge Kitabevi, 2. Bask›, Ankara 2000 s.

2) Michel Foucault, BBüüyyüükk KKaappaatt››llmmaa, Çev. I. Ergü-den/F.Keskin, Ayr›nt› Yay. 1. Bask›, ‹stanbul 2000. s.12

3) Michel Foucault, HHaappiisshhaanneelleerriinn DDoo¤¤uuflfluu, Çev. MehmetAli K›l›çbay, ‹mge Kitabevi, 2. Bask›, Ankara 2000 s.245

4) Zygmunt Bauman. Küreselleflme Toplumsal Sonuçlar›n›,Çev. Abdullah Y›lmaz, Ayr›nt› Yay., ‹stanbul 1999. s.121.

5) www.sendika.org

28

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

Temmuz-A¤ustos

2010-50

Page 32: Özgür Düşün Sayı 50

29

Temmuz-A¤ustos

2010-50

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

‹lerici, devrimci-demokrat gençlik aç›s›ndan geride

kalan bir y›l› de¤erlendirdi¤imizde, emperyalist-ka-

pitalist dünya sisteminin siyasi ve iktisadi krizinin

de etkisiyle, birçok hak gasp›n›n yafland›¤›n› ve sis-

tematik bir flekilde ülke genelinde faflist sald›r›lar›n

yükseldi¤ini görüyoruz. Halk gençli¤i, ezilen milyon-

lar›n hak talepleri mücadelesinin dolays›z bilefleni

oldu¤u için her dönem faflist sald›r›lar›n hedefi ol-

mufltur. Yar›n da benzer sald›r›lar›n hedefi olacakt›r.

Bu durum ülke gerçe¤inin kaç›n›lmaz sonucudur.

Emperyalist-kapitalist dünya sisteminin siyasi ve

iktisadi krizinin derinleflti¤i bu y›l boyunca ülkemiz

emekçileri üzerinde uygulanan neo-liberal politika-

lar›n pervas›zca boyutlanmas›, bu koflullar alt›nda

mücadeleye giriflen Tekel, ‹tfaiye, Kent A.fi., Entes,

DESA, Marmaray, Çemen Tekstil, ‹ski, Esenyurt

Belediyesi ve daha ad›n› anamad›¤›m›z çeflitli dire-

nifllere kat›lan iflçilerin mücadeleleri, köylülerin

yükselen hak talepleri mücadelesi ve di¤er toplum-

sal kesimlerin mücadeleleri halk gençli¤ine dönük

sald›r›lar›n fitilini ateflleyen temel geliflmeler olarak

de¤er görmelidir.

Çünkü hakim s›n›flar cephesinden AKP hükümetiy-

le birlikte görece daha “istikrarl›” olan bir dönem,

yerini sömürü düzeninin karakteristi¤i olan istikrar-

s›zl›¤a ve kitlelerin artan eylemlerine b›rakmaktad›r.

Yo¤unlaflan faflist sald›r›lar ve

Devrimci tutum üzerine...

Page 33: Özgür Düşün Sayı 50

Bu geliflmeler hakim s›n›flar› ezilenlere karfl› daha pervas›z sald›r›-

lara giriflmeye sevk etmektedir. Sömürü düzenine göre, fabrikalar-

da, tarlalarda, meydanlarda, okullarda, varofllarda yükselen “hofl-

nutsuzluk” bast›r›lmal›, düzen içerisine çekilmeli ve dinami¤i yok

edilmelidir. Sar› sendikalar›n iflçi direnifllerinde kendisini gösteren

yeni ihanetleri, köylülerin karfl›s›na dikilen jandarma barikatlar›,

sokak ortas›nda yaflamlar›m›za kast eden “yasal güvenceli” polis

cinayetleri, ifl güvencesiz ve sigortas›z çal›flt›r›lma, farkl›l›klar› yok

sayma politikas›n›n boyutlanarak devam etmesi gibi yaflam›n her

alan›nda karfl›m›za ç›kan sorunlar, sömürü düzeninin bahsini yap-

t›¤›m›z hedefleri kapsam›nda yarat›lmakta ve sürekli olarak gün-

cellenmektedir.

Hakim s›n›flar›n ezilenlere karfl› giriflti¤i bu topyekün sald›r›lardan

halk gençli¤i de nasibini almaktad›r. Çünkü gençlik ülke tarihin-

den de tan›k oldu¤umuz gibi özellikle kitle eylemlerinin yükseldi-

¤i dönemlerde bu eylemleri güçlendirecek en önemli kesimlerden-

dir. Hakim s›n›flar da bu gerçe¤i en az bizler kadar iyi bilmekte ve

gençli¤i etkisizlefltirmek için kendi cephesinden sald›r› politikala-

r›n› bir bir hayata geçirmektedir.

Üniversite ve liselerde gençli¤i hedef alan sald›r›lar polis, idare ve

faflistlerin y›llard›r bilinen iflbirli¤iyle h›z kazanmakta ve yeni uygu-

lamalarla desteklenmektedir. Ö¤rencilere aç›lan keyfi soruflturmalar

ve kimi soruflturmalarda telefon kay›tlar›n›n talep edilmesi, Özel

Güvenlik Birimleri (ÖGB)’nin ö¤rencilere dönük fiili sald›r›lar›n›n

üniversitelerin politikas› haline gelmeye bafllamas›, polisin-jandar-

man›n keyfi uygulamalar›n›n ola¤an hale getirilmesi, ö¤rencilerin

fifllenmesi, üniversitelerde özellefltirmelerin artmas› üniversite genç-

li¤inin hemen her gün karfl› karfl›ya geldi¤i sald›r›lardan baz›lar›d›r.

Ö¤renci gençli¤in a¤›r bedeller ödeyerek kazand›¤› haklar›n devrim-

ci, demokrat gençli¤in zay›f oldu¤u böylesi bir süreçte birer birer ge-

ri al›nmak istenmesi, üniversite ve liselerde gençli¤inin politik faali-

yetlerden iyice uzaklaflt›r›larak düflünmeyen, üretmeyen, sorgula-

mayan birer ezber makinesine dönüfltürülmeye çal›fl›lmas› gençli¤i

kuflatan temel sald›r›lar olarak öne ç›kmaktad›r. Bu sald›r›lar ö¤ren-

ci gençli¤in ezici ço¤unlu¤unun örgütsüz oldu¤u ve gençlik içerisin-

de örgütlü bulunan hareketlerin ise dar, kaba, s›n›rl› yaklafl›mlar›n›n

oldu¤u bir gerçeklikle birleflince, hakim s›n›flar aç›s›ndan baflar›l›

sonuçlar elde edilmesi kaç›n›lmaz hale gelmektedir.

Örne¤in sadece 7 May›s 2010-7 Haziran 2010 tarihlerinde ‹stan-

bul’dan Antep’e kadar onlarca faflist sald›r› tezgahlanm›flt›r. Özellik-

le May›s ay› içerisinde Mu¤la’da fierzan Kurt’un katledilmesine kar-

fl› ülkenin birçok yerinde tepki eylemleri örgütleyen üniversite genç-

li¤i, gerek devletin gerekse sivil-faflist odaklar›n daha azg›n sald›r›la-

r›n›n hedefine oturmufltur. Deniz Gezmifl’in tiflörtünü giydi¤i için

tehdit edilen, sadece Kürt kimli¤inden dolay› b›çaklanan, üniversi-

telerde herkesin gözü önünde katledilen, eylemlerine izin verilme-30

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

Temmuz-A¤ustos

2010-50

Tasfiye hareketinin ha-kim s›n›flar taraf›ndanalabildi¤ince geniflletildi-¤i bu süreçte, faflistsald›r›lara karfl› müca-deleyi MHP’li faflistlereindirgeyen anlay›fllardanuzak durulmal›, sorunbütünlüklü görülmeli veanti-faflist mücadeleninbir kitle faaliyeti oldu¤ubilince ç›kar›lmal›d›r

Page 34: Özgür Düşün Sayı 50

31

Temmuz-A¤ustos

2010-50

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

yen, en meflru eylemlerde dahi soruflturma terörüne

maruz kalan, gözalt›na al›nan devrimci-demokrat

gençli¤in kapsaml› sald›r›lar›n hedefi oldu¤u aç›kt›r.

Bu sald›r›lar sadece halk gençli¤inin örgütlü kuvvet-

lerini hedeflememektedir. Hakim s›n›flar bu sald›r›-

larla bir taraftan örgütsüz olan milyonlarca gence

göz da¤› vermekte öte taraftan gençli¤i sömürü düze-

ni içerisine hapsederek yozlaflt›rma ve duyars›zlafl-

t›rma politikalar› eflli¤inde gençli¤in apolitiklefltiril-

mesine h›z vermektedir. Devletin bu sald›r›larda

önemli mesafe kat etti¤ini tespit etmek gerekir. Dev-

rimci hareketlerin gerileme ve da¤›lma süreçlerine

paralel olarak, devrimci- demokrat gençlik hareket-

lerinin de ayn› süreci yaflad›¤› görülmektedir. Üni-

versite ve liselerde son derece s›n›rl› bir kesimi olufl-

turan devrimci, demokrat gençlik, mevcut prati¤iyle,

karfl› karfl›ya kal›nan büyük ve kapsaml› sald›r›lar›

bofla ç›karman›n uza¤›ndad›r.

Halk gençli¤ini maruz kald›¤› sald›r›lar karfl›s›nda karfl›

koyamaz hale getiren nedenlerin bafl›nda, örgütlü

gençlik hareketlerinin dar grupçu pratikleri gelmekte-

dir. Ö¤renci gençli¤in en genifl kesimlerini örgütleme ve

kendi haklar› etraf›nda bir araya getirme prati¤inden

büyük oranda uzaklaflan gençlik hareketleri, önemsiz,

tali meselelere tak›l›p kalmakta ve asli sorumluluklar›-

n› yerine getirmemektedir. Bu durum gençlik hareketle-

ri aç›s›ndan mevcut tasfiyeci dalgan›n dolays›z sonuç-

lar› olarak görülmelidir. S›n›f mücadelesine böylesi bir

gençlik faaliyetinin istenen katk›y› sunamayaca¤› aç›k-

t›r. Hakim s›n›flar aç›s›ndan elde edilen baflar› bu dere-

ce büyüktür ve devrimci-demokratik gençli¤in “eylem

prati¤i” mevcut haliyle kald›¤› müddetçe sömürü düze-

Page 35: Özgür Düşün Sayı 50

ni için tehlikeli de¤ildir. Aksine istenilen ve arzu edilen-

dir. Çünkü sömürü düzeninin sahte “demokrasi” ve

“özgürlük” oyununda, düzeni de¤ifltirme gücü, haz›rl›-

¤› ve perspektifi olmayan hareketlere ziyadesiyle ihti-

yaç vard›r. Bilinmelidir ki böylesi hareketler, hakim s›-

n›flar›n “kat›l›mc› demokrasisi”nde dünya kamuoyu-

nun gözlerini boyamak ve gençli¤in dinamizmini kö-

reltmek için birebirdir. Onun için fabrikalarda, tarlalar-

da, meydanlarda ezilenlerin yükselen mücadelesiyle

birleflmeyen; kampüslerde, kantinlerde içi bofl slogan-

larla, kendi dar, s›n›rl› dünyas›nda “solculuk” icra eden

gençlik hareketlerinin, düzen içi gençlik hareketi ol-

maktan öteye gitmeyece¤i bilince ç›kar›lmal›d›r.

Bu ba¤lamda yükselen faflist sald›r›lar›n geriletilebil-

mesinin yegâne yolu gençli¤in en genifl kesimlerinin

örgütlenmesi sorununu çözmektir. Bu perspektiften

uzaklaflan gençlik hareketleri giderek faflist sald›r›la-

r›n “solcularla sa¤c›lar” aras›nda yaflanan çat›flmalar

olarak alg›lanmas›na hizmet etmekte ve en genifl ke-

simleri bu sald›r›lar karfl›s›nda sömürü düzeninin ta-

raf›na itmektedir. Öyle ki herhangi bir alanda gerçek-

leflen faflist sald›r›lar devrimci, demokratik gençli¤i

haftalarca bu olaya kilitlemekte ve anti-faflist müca-

dele “3-5 gözü pek devrimcinin kahramanca dövüfle-

rek” sald›r›lar› püskürttü¤ü pratikler olarak alg›lan-

maktad›r. Bu k›s›r döngü sürekli tekrarlanmakta ve

devlet, devrimci, demokratik gençli¤i bu sald›r›larla

oyalayarak ve kendisi de hakem pozisyonuna soyu-

narak kapsaml› sald›r›lar›n› devam ettirmektedir.

Yan› s›ra bugün devrimci, demokratik gençlik hare-

ketlerinin gerek eylem birlikleri içerisinde gerekse

de kurumsal pratikleri içerisinde, ço¤unlukla afifl

asmak, bildiri da¤›tmak, sesli ajitasyon yapmak d›-

fl›nda bir faaliyetiyle karfl›laflm›yoruz. Böylesi bir

pratik hatt›n, faflist sald›r›lara karfl› mücadelede or-

taya ç›kan ihtiyaçlar› karfl›lamad›¤› ortadad›r. Bu

nedenlerden kaynakl› devrimci, demokratik gençlik

hareketleri sürekli daralmakta ve sald›r›lar karfl›s›n-

da etkili mücadele merkezlerine dönüflememekte-

dir. Devrimci, demokrat gençler elbette kendilerine

yönelen fiili sald›r›lar› yan›ts›z b›rakmazlar; fakat

bu yan›tlar› zaten s›n›rl› olan güçlerini haftalarca

“oradan oraya koflturma” flekline çevirmezler. Çün-

kü bizlerin asli sorumlulu¤u, faflist sald›r›lar alt›nda

da, en genifl kesimlerle buluflmak ve onlar› kendi

sorunlar› etraf›nda örgütlemektir. Faflist sald›r›lar›n

dönemsel olmad›¤›, örgütlenmeyi da¤›tmak, gerilet-

mek üzerine tasarland›¤› hat›rlanacak olursa dev-

rimci tav›r konusunda daha iradi pratikler sergilen-

mesi gerekti¤i görülecektir.

Tasfiye hareketinin hakim s›n›flar taraf›ndan alabil-

di¤ince geniflletildi¤i bu süreçte, faflist sald›r›lara

karfl› mücadeleyi MHP’li faflistlere indirgeyen anla-

y›fllardan uzak durulmal›, sorun bütünlüklü görül-

meli ve anti-faflist mücadelenin bir kitle faaliyeti ol-

du¤u bilince ç›kar›lmal›d›r. Halk gençli¤i aç›s›ndan

temel görev, anti-faflist mücadeleye devrimci önder-

li¤ini kavuflturarak, gençli¤in en genifl kesimleriyle

bütünleflmek ve böylelikle anti-faflist mücadeleyi,

gençli¤in devrimci bir önderlik arkas›nda saf tuttu¤u

bir noktaya çekmektir. Halk gençli¤i bulundu¤u her

alanda, faaliyet yürüttü¤ü her mevzide, özgün çal›fl-

ma tarz›n› yarat›c› gücüyle birlefltirmelidir.

Halk gençli¤inin çal›flmalar› baflta iflçi ve köylüler ol-

mak üzere di¤er ezilen kesimlerin hak talepleri mü-

cadelesi ile bulufltu¤u oranda gerçek anlam›n› kaza-

nacakt›r. Hakim s›n›flar›n yo¤un sald›r›larla çarp›t-

maya, engel olmaya çal›flt›¤› tam da budur. Dolay›-

s›yla ezilenlerin hak talepleri mücadelelerinin daha

da yükselece¤i önümüzdeki süreçte, halk gençli¤i

kendisine ait olmayan bütün yanl›fl çal›flma pratikle-

rinden h›zla kopmal› ve sorumluluklar›n› yerine ge-

tirme bilinciyle hareket etmelidir. Unutmayal›m ki,

k›sa-orta ve uzun vadeli hedefler ekseninde hareket

eden, politik bir kitle faaliyeti ile baflar›lamayacak

hiçbir fley yoktur.32

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

Temmuz-A¤ustos

2010-50

Devr�mc�, demokrat gençler elbette kend�ler�ne yö-

nelen f��l� saldırıları yanıtsız bırakmazlar; fakat

bu yanıtları zaten sınırlı olan güçler�n� haftalarca

“oradan oraya koşturma” şekl�ne çev�rmezler.

Çünkü b�zler�n asl� sorumluluğu, faş�st saldırılar

altında da, en gen�ş kes�mlerle buluşmak ve onları

kend� sorunları etrafında örgütlemekt�r. Faş�st

saldırıların dönemsel olmadığı, örgütlenmey� da-

ğıtmak, ger�letmek üzer�ne tasarlandığı hatırlana-

cak olursa devr�mc� tavır konusunda daha �rad�

prat�kler serg�lenmes� gerekt�ğ� görülecekt�r

Page 36: Özgür Düşün Sayı 50

33

Temmuz-A¤ustos

2010-50

1960’l› y›llarda Amerikan Savunma Bakanl›¤›’n›n ih-

tiyaçlar› gere¤i, askeri üstünlük elde etme amac›yla

gelifltirilen, daha sonras›nda ise 1990’l› y›llarda ticari

amaçl› kullan›m›n›n yayg›nlaflmas›yla birlikte, h›zla

artan kullan›c› say›s›yla, bugün internet, sosyal bir ol-

gu haline gelmifltir.

Ülkemizde internet, 1990’l› y›llar›n sonlar›na do¤ru

özel flirketler taraf›ndan ticari amaçlarla kullan›lmaya

bafllanm›flt›r. O günlerde son derece s›n›rl› say›da

Türkçe internet sitesinin oldu¤unu söyleyebiliriz. Bu-

nun en önemli faktörlerinden birisi kullan›c› say›s›n›n

azl›¤›d›r demek yanl›fl olmayacakt›r.

2000’li y›llar›n ard›ndan h›zla artan kullan›c› say›s›,ba¤lant› tekniklerinin gelifltirilmesi, internet kulan›mfiyatlar›n›n düflürülmesi, reklamlar… Bütün bunlaraparalel olarak internetin her evde olmas› gereken birihtiyaç olarak sunulmas›, bunun sistem taraf›ndanideolojik ve kültürel anlamda desteklenmesi, interne-ti gündelik yaflam›n bir parças› haline getirmifltir.

Bugün ülkemizin her yerinde internetin bulundu¤u-nu, kullan›ld›¤›n› söylemek do¤ru olmasa da köyler-den kentlere yayg›n bir kullan›ma sahip oldu¤unusöylemek abart›l› olmayacakt›r. Özellikle genç kuflak,interneti gerek araflt›rma-inceleme yapmak, gündemitakip etmek, iletiflim kurmak için gerekse de sistemin

‹NTERNET VE S‹YASET

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

Page 37: Özgür Düşün Sayı 50

ideolojik etkisi alt›nda “oyalanmak” için oldukça yay-g›n bir flekilde kullanmaktad›r.

‹nternet üzerinden gazete okumak, al›fl-verifl yap-mak, müzik dinlemek, oyun oynamak, video seyret-mek, araflt›rma yapmak, e-posta yoluyla iletiflim kur-mak daha burada saymakla bitiremeyece¤imiz an-laml›-anlams›z, faydal›-faydas›z birçok fleyi yapabil-mek mümkün. Halk gençli¤inin politik fikirleriyle ör-tüflsün-örtüflmesin, olumlu-olumsuz yönleriyle inter-net, art›k yaflam›n bir parças›d›r.

Örne¤in neredeyse bütün üniversiteler, interneti ö¤-renci iflleri hizmetinin bir parças› olarak de¤erlendir-mektedir. ‹nternet kullan›m›na e-devlet uygulamala-

r›yla birçok kamu kuruluflu da geçmifltir.

Emperyalizmin tekeli alt›nda internet teknolojisi, herne kadar sömürü sisteminin devaml›l›¤›n› hedefleyerekgelifltirilse de internetin sundu¤u kimi olanaklar bilim-sel sosyalistlerin onu ellerinde bir mücadele arac›naçevirmeye imkân tan›maktad›r. Gerek siyasi propagan-dan›n yap›lmas›nda, gerek araflt›rma-inceleme olanak-lar›n›n gelifltirilmesinde, gerekse de siyasi faaliyetleribesleyecek araçlar›n gelifltirilmesinde internet çokfarkl› ve yarat›c› flekillerde kullan›labilinmektedir.

Örne¤in 2008 yaz okulunda ODTÜ’de, Ankara Bü-yükflehir Belediyesi’nin ODTÜ’nün y›k›lmas›na ilifl-

kin ortaya att›¤› iddialara karfl›l›k gerçeklefltirilen ey-lemlerde, internet etkin bir flekilde kullan›lm›fl, yazokulu olmas›na karfl›l›k oldukça kitlesel eylemler ör-gütlenebilmifltir. Elbette burada ODTÜ ö¤rencisininbaz› meselelere iliflkin duyarl› yap›s› ve kamuoyudeste¤i de etkili olmufltur. Ancak internet üzerindenyap›lan ça¤r›lar, yayg›n internet kullanma olanaklar›-na sahip ODTÜ ö¤rencilerine ulaflm›fl ve kamuoyuyarat›lmas›nda önemli etkiler göstermifltir.

Ne var ki bu durum toplumun bütün kesimleri içingeçerli olacakt›r diyemeyiz. Çünkü internet, kulla-n›m yayg›nl›¤› aç›s›ndan farkl›l›klar gösterdi¤i gibitoplumun farkl› kesimleri üzerinde de de¤iflken et-kilere sahiptir.

Siyasi ajitasyon ve propaganda faaliyetlerinde önem-li bir araç haline gelen internet art›k kendisini bir ih-tiyaç olarak dayatmakta ve bu noktada mücadeleninbir parças› haline gelmektedir.

Mücadelenin bu alan›nda bir eksiklik olarak öne ç›-kan ve giderilmesi gereken internet sitesi ihtiyac›naDemokratik Gençlik Hareketi (DGH), iki senedenuzun bir zaman önce ad›m atm›fl ve kendi resmi in-ternet sitesini oluflturmufltur.

DGH, Mart 2008’den bugüne resmi internet sitesini ge-lifltirmifl, halk gençli¤inin mücadelesinde daha etkin biraraç haline getirmeyi hedeflemifltir.34

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

Temmuz-A¤ustos

2010-50

Page 38: Özgür Düşün Sayı 50

35

Temmuz-A¤ustos

2010-50

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

‹nternet ortam›n›n bu kullan›m›n›n mücadeleye sundu-¤u/sunaca¤› katl›lar üzerinde durmakta fayda vard›r.

Öncelikle internet deyince akla gelen en önemli fley-lerden birisi h›zl›l›kt›r. Birçok fleyin an›nda internetüzerinden yay›nlanmas› mümkündür. Gazete, der-gi, bildiri gibi bas›l› materyallerin bas›lmas›, da¤›t›-m›n›n gerçeklefltirilmesi gibi zaman alan süreçler-den geçmesine gerek yoktur. An›nda dünyan›n heryerinden eriflilebilinir ve güncel geliflmeler anl›kolarak takip edilebilir.

‹nternet sitesi bilgileri verileri düzenli bir flekilde de-polamak aç›s›ndan son derece faydal› bir araçt›r. Ör-ne¤in DGH’nin internet sitesinde 2008 Mart’›ndan bu

yana yay›nlanan haberlerin arflivine ulafl›labilir.

Bu, oldukça önemli bir olanakt›r. Hem geriye dönüpyaflanan olaylar› inceleme f›rsat› sunar hem de gele-ce¤e mücadelenin de¤iflik dönemlerinde a盤a ç›kanfaaliyet arflivini tafl›r. Her bir faaliyetçi bu siteden fay-dalanarak faaliyetlerine yön verebilir, zenginlefltirebi-lir. Geçmifle dönük bir inceleme yapabilir.

‹nternet sitesi üzerinden yay›nlanan haberlerin gör-sel anlamda öne ç›kan yanlar›na da vurgu yapmakyerinde olacakt›r.

Yaflanan olaya iliflkin, yap›lan faaliyete, etkinli¤e ilifl-kin verilen haberlerdeki görsel zenginlik, bu haberle-rin etkisini son derece güçlendirmektedir.

Sitede bulunan foto¤raf galerisi, DGH’nin propagan-das›na katk› sunar bir niteliktedir. Ayr›ca baz› teknik-lerin zamanla gelifltirilmesinin bir sonucu olarak site-de daha fazla video yay›nlanmaktad›r.

Video haberler oldukça ilgi çekmekte, bilgi alma ihti-yac›n› daha etkili bir flekilde gidermektedir. Bu neden-le DGH video-haberlere gereken önemi verme u¤rafl›içerisindedir.

Sitede “Tarihimizden” ve “E¤itim Notlar›ndan” gibibafll›klar alt›nda bulunan, DGH’nin üzerine yükseldi-

¤i tarihsel birikimden süzülen onlarca makale farkl›konularda araflt›rma-inceleme çal›flmalar›nda kullan›-labilecek, devrimci e¤itim çal›flmalar›nda faydalan›la-bilecek zengin bir arfliv sunmaktad›r. Üstelik bu arflivzenginlefltirilmeye son derece aç›kt›r.

Özgür Düflün'ün arflivi de sitede mevcuttur. Dergiokurlar› site üzerinden diledi¤i yaz›lara ulaflabilirler.Yay›n arflivinin sitede bulunmas›n›n, sitenin içerik yö-nüyle zengin olmas›n›n önemli faydalar›ndan söz et-mek mümkündür.

Üzerinden atlanmamas›

gereken bir noktay› da

belirtmekte fayda var.

Bir bütün olarak inter-

netin önemini küçümse-

memek gerekti¤i gibi

abartmamak da gere-

kir. Mevcut durumda

internet di¤er hiçbir fa-

aliyet arac›n›n yerini al-

m›fl de¤ildir. Farkl› ve

faydalanmaya müsait

bir araçt›r ve bunu de-

¤erlendirmek gerekir.

Page 39: Özgür Düşün Sayı 50

Somut örneklerle ortaya koyacak olursak, yap›lananalizler sonucu sitemize Google gibi arama motorla-r› üzerinden çeflitli araflt›rma konular›, ö¤renci ödev-leri için yap›lan sorgulamalar sonucu kitle faaliyetleriüzerinden bugün için ulafl›lamayan insanlar site ara-c›l›¤› ile DGH'yle buluflmaktad›r. Buna “iktisat”, “ev-rim”, “materyalizm”, “devrim ve insanl›k tarihi” gibikonu bafll›klar› örnektir. Bu gerçek, hem halk gençli-¤inin diyalektik materyalist bak›fl aç›s›n›n daha geniflkitlelere ulaflmas› aç›s›ndan hem de program›n tan›t›l-mas› aç›s›ndan son derece önemsenmelidir.

‹nternetin ve internet sitesinin sundu¤u bir di¤er ola-naksa, faaliyet esnas›nda a盤a ç›kan bir tak›m mater-yal ihtiyaçlar›n› h›zl› bir flekilde karfl›lamas› ve halkgençli¤inin maddi imkânlar›n› daha tasarruflu kullan-mas›n› sa¤lamas›d›r. Bilindi¤i gibi DGH internet site-si üzerinden duvar gazeteleri, bildiriler, afifller vb. ma-teryalleri bask›ya haz›r bir flekilde yay›nlayarak faali-yetçilerinin kitle çal›flmalar›nda daha donan›ml› ol-malar›na katk› sunmaktad›r.

Bu birçok gündem için oldukça zahmetli ve zamankayb›na yol açan merkezi materyal da¤›t›m› yükünühafifletmekte, geliflen gündemi yakalama f›rsat›n› ta-n›maktad›r. Gecesinde haz›rlanan ve site üzerindenyay›nlanan materyaller gün içerisinde faaliyet alanla-r›nda tüketilmeye haz›r bir hale gelmektedir.

Bilindi¤i gibi Demokratik Gençlik Hareketi’nin güncelgeliflmelere, tarihsel olaylara ve takvimsel gündemle-re iliflkin yapt›¤› aç›klamalar site üzerinden yay›nlan-maktad›r. Bu aç›klamalar baflta DGH’nin örgütlü fa-aliyetçileri olmak üzere farkl› kurumlar ve kifliler tara-f›ndan takip edilmekte, bu sayede DGH’nin politikgörüflleri daha genifl kesimlere ulaflabilmektedir. Ayr›-ca sitede bu aç›klamalar›n arflivi mevcuttur. DGHaç›klamalar› incelenerek, DGH Program›’n›n politika-daki karfl›l›¤›na iliflkin birçok sonuç ç›kar›labilir, DGHdaha iyi tan›nabilir.

Sitede bulunan “Bize Yaz›n” k›sm›ndan DGH’ye fark-l› fikirler, öneriler iletilmekte elefltiriler, sorular yönel-tilmektedir. DGH bu elefltiri ve önerilerden faydalan-makta, gelen sorular› cevaplamaktad›r. Bu flekildeDGH’yle iletiflime geçip daha sonras›nda DGH’yi da-ha yak›ndan tan›m›fl, faaliyetlerinin kat›l›mc›s› olmufl,

Özgür Düflün’e ulaflabilmifl insanlar›n say›s› az›msa-

namayacak ölçüdedir.

Sitemizin mücadelemizde daha etkin biraraç haline gelmesi için bizlere düflen gö-revler nelerdir?

Unutulmamal›d›r ki DGH’nin internet sitesi baflta

halk gençli¤inin örgütlü kesimleri olmak üzere, halk

gençli¤inin yeni demokrasi perspektifiyle sürdürdü¤ü

hakl› mücadelesinden beslenmektedir ve bu mücade-

lede bir araç niteli¤indedir. Bu araçtan faydalan›ld›¤›

gibi, bu araca kan tafl›nmal›d›r. Bu önemli bir görev-

dir, aksat›lmamal› ve ertelenmemelidir.

Düzenli haber yap›lmas› bu anlamda öne ç›kan en

belirgin görevlerden birisidir. Bu sadece DGH’nin ör-

gütlü toplam› aç›s›ndan de¤il, ülkemizde verilen yeni

demokrasi mücadelesinde kendisini flu ya da bu dü-

zeyde sorumlu hisseden herkesin görevidir. DGH’nin

internet sitesini halk gençli¤inin en genifl kesimlerinin

katk› sundu¤u canl› bir platform haline getirmek bu

arac› daha etkin bir hale getirecektir.

Ayr›ca yaflanan bir tak›m olaylara ya da karfl›lafl›lan

baz› durumlara iliflkin bütünlüklü araflt›rma-incele-

me, de¤erlendirme yaz›lar› da art›k sitede yer almak-

tad›r. Bunlara yap›lan baz› önemli röportajlar da dâ-

hil edilebilir. Faaliyet alanlar›nda öne ç›kan kimi du-

rumlara iliflkin bu gibi yaz›lar haz›rlamak, halk genç-

li¤inin farkl› konular hakk›nda genifl bilgi sahibi olma-

s›na katk› sunmaktad›r.

Sonuç Yerine

Üzerinden atlanmamas› gereken bir noktay› da belirt-

mekte fayda var. Bir bütün olarak internetin önemini

küçümsememek gerekti¤i gibi abartmamak da gerekir.

Mevcut durumda internet di¤er hiçbir faaliyet arac›-

n›n yerini alm›fl de¤ildir. Farkl› ve faydalanmaya mü-

sait bir araçt›r ve bunu de¤erlendirmek gerekir.

DGH de bu arac› kendi s›n›rlar› içerisinde ele alm›fl,

imkânlar› do¤rultusunda avantaja çevirmeye çal›fl-

m›flt›r. Mücadelede en basit araçlar dahi önemseli, en

ufak ayr›nt›lara dikkat edilmelidir. Tekni¤in önemi

abart›lmadan bu gibi alanlarda yetkinleflmeye gere-

ken önem verilmelidir.

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

Temmuz-A¤ustos

2010-50

www.demokratikgenclikhareketi.org36

Page 40: Özgür Düşün Sayı 50

37

Temmuz-A¤ustos

2010-50

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

Filistin halk›n› y›ld›rmak için y›llard›r Filistinlilerin yafla-d›¤› bölgelere yönelik Siyonist ‹srail yönetimi taraf›ndanambargo uygulanmaktad›r. Bu ambargo nedeniyle Filis-tin halk› birçok ihtiyac›n› temin edememektedir.Filistin halk›na yönelik uygulanan ambargoyu delmek ve‹srail’in bu uygulamalar›na son vermesi için uluslar ara-s› bir dayan›flma a¤› gelifltirmek amac›yla ‹nsan Hak veHürriyetleri ‹nsani Yard›m Vakf› (‹HH) arac›l›¤›yla birkampanya bafllat›ld›. Bafllat›lan kampanya kapsam›ndatoplanan yard›m malzemelerini Gazze Liman›’na götür-mek amac›yla yard›m filosu oluflturuldu. Yard›m filosun-da bulunan, Türkiye'den 3, Yunanistan'dan 1, ‹rlan-da'dan 1, ‹ngiltere'den 2, Cezayir'den 1 ve Kuveyt'ten 1olmak üzere yola ç›kan toplam 9 geminin 29 May›s gü-nü Gazze Liman›’na varmas› planlan›yordu. Yard›m ge-milerinin Gazze Liman›’na yanaflt›r›lmayaca¤›n› defalar-ca ‹srail yetkilileri ifade etmelerine ra¤men ne Türk yet-kilileri ne de yard›m gönüllüsü di¤er kiflilerin vatandafl›olduklar› devletlerin yetkilileri ve gemide bulunan yar-d›m gönüllüleri bu uyar›lar› dikkate almad›lar.Yard›m filosunda bulunan ve Türkiye’den hareket eden

Mavi Marmara Gemisi’ne 31 May›s 2010 tarihinde sa-bah saatlerinde aç›k denizde beklerken ‹srail komando-lar› taraf›ndan bask›n yap›ld›. Bu bask›n s›ras›nda ölen-ler ve yaralananlar oldu. Bu sald›r› olay›ndan sonrabaflta R. Tayyip Erdo¤an olmak üzere Türk Devleti yet-kilileri yine ‹srail’e yönelik “sert aç›klamalarda” bulu-nup Türkiye Devleti’nden özür dilenmesi gerekti¤ini be-lirttiler. Böylesi sert aç›klamalara prim vermeyen ‹srailyetkilileri ise kendilerinin yapt›¤›n›n meflru müdafaa s›-n›rlar› kapsam›nda kald›¤›n› ifade ederek as›l ma¤durolan›n sald›r›ya u¤rayan gemidekiler de¤il, kendi asker-leri oldu¤unu tüm kamuoyuna duyurdular. Bu yaflanan geliflmeler beraberinde baz› iddia, aç›kla-ma ve sorunlar› da ortaya ç›karm›flt›r. Bunlar;- Öncelikle, bu yard›m filosu içerisinde yer alan‹HH’n›n daha çok HAMAS’a yard›m ulaflt›rmak gayesiiçerisinde oldu¤u iddialar› ‹srail yetkilileri taraf›ndanifade edilmifltir.- ‹srail’in Mavi Marmara Gemisi’ne, uluslar aras› sular-da yani aç›k denizde müdahalede bulunmas› ile ölüm,yaralama, gözalt›lar›n yaflanmas› ve gemilere el konul-

Mavi Marmara ileAKP’nin Ortado¤uYolculu¤u

Page 41: Özgür Düşün Sayı 50

38

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

Temmuz-A¤ustos

2010-50

mas› uluslararas› hukukun aç›kça ihlalidir.- Türkiye taraf›ndan ilk aç›klamay› yapan, R. TayyipErdo¤an ‹srail’in uluslar aras› hukuku ihlal etmesi veTürk vatandafl› olan 9 kiflinin ölümüne neden olanoperasyon nedeniyle Türkiye devletinden özür dile-mesini ve hayat›n› kaybedenlerin ailelerine tazminatödenmesini, gözalt›na al›nan kiflilerin serbest b›rak›l-mas›n› ve el konulan gemilerin iadesini istedi. ‹lk bafll›k alt›nda irdeledi¤imiz iddian›n do¤ruluk pay›mevcuttur. Çünkü, geçti¤imiz günlerde Almanya’da‹HH’n›n HAMAS ile irtibatl› oldu¤u iddias› ile bu kuru-luflun birçok flubesi Alman polisi taraf›ndan bas›l›p bir-çok eflyas›na ve belgelerine el konuldu. Bu kurulufl Al-man devleti taraf›ndan “yasa d›fl›” kabul edilmifltir. Ay-r›ca, bu kuruluflun hükümet taraf›ndan desteklenmesive AKP’nin HAMAS’› Filistin halk›n›n temsilcisi olarakkabul etmesi söz konusu kuruluflun HAMAS ile irtibat-l› oldu¤una bir iflarettir. Bunun yan›nda Türkiye’deki si-yasi ‹slami kesimler taraf›ndan ‹srail’e karfl› mücadeleyürüten ve bu mücadelede silahl› mücadeleyi terciheden örgütler yak›n zaman kadar terörist olarak görül-mekteydi. Ancak, sosyalist veya soldan etkilenmifl ör-gütlerin d›fl›nda emperyalistlerin Ortado¤u’da sergile-meye bafllad›klar› “Yeflil Kuflak” projesi kapsam›ndadestekledikleri ‹slamc› örgütler varl›¤›n› göstermeyebafllad›klar› andan itibaren Türkiye’deki siyasal ‹slamc›kesimlerce de bu örgütler desteklenmeye baflland›.HAMAS da bu örgütlerden birisidir. Filistin’de yap›lanson seçimlerde siyasal alanda hakim oldu¤u düflünülenEl Fetih Örgütü’ne sand›kta fark atarak oylar›n ço¤unuelde etmifltir. Bu andan itibaren ‹slamc› kesimlerin Filis-tin halk›na ilgisi biraz daha artm›flt›r. ‹srail yönetimi deGazze’nin yönetiminin El Fetih’ten HAMAS’a geçmesiile birlikte Gazze bölgesine yönelik ambargo uygulama-lar›na baflvurmufltur. Böylece, bu bölgeye yap›lan heryard›m haliyle ayn› zamanda HAMAS yönetiminin ida-resine ve HAMAS’a yap›lan bir yard›ma dönüflmüfltür.Türkiye’nin Filistin’e yap›lan yard›m kampanyalar›n› buderece can› gönülden desteklemesinin nedeni;HAMAS’› Filistinlilerin meflru temsilcisi olarak kabul et-me düflüncesinden öte, Ortado¤u’da kendisinin ulusla-raras› rakiplerinden boflalan alan› ‹srail'le didiflerek dol-durmaya çal›fl›yor olmas›d›r. Türkiye’nin yeni diplomasi anlay›fl› Ortado¤u’nun den-gelerini ne ölçüde de¤ifltirecek? Bu sorunun cevab›n› vermek için Mavi Marmara bas-k›n›n› beklememiz gerekti. Sivillerin hayat›n› yitirme-si ile sonuçlanan kanl› bask›n sonras› tecrübe edilenyeni d›fl iliflkilere dönük politikalar, zaten ‹srail ileDavos sonras› tam anlam›yla somut bir kimlik kazan-

m›fl, elle tutulur hale gelmiflti. D›fliflleri Bakan› Ahmet Davuto¤lu, Baflbakan Baflda-n›flman› büyükelçi olarak görev yapt›¤› dönemden bafl-layarak “d›fl düflman” alg›s›n› de¤ifltirmeye bafllad›.“Komflularla s›f›r sorun” yaklafl›m› ile fiam, Ba¤dat veIrak Kürdistan'›, Tahran, Atina, Sofya, Tiflis, hatta Eri-van ile diplomatik alanda ad›mlar att›. Bu ad›mlar›nbaz›lar›nda zemin zaten sa¤lamd›, sorunlar›n çözümüde o kadar zor olmad›. Ancak Ermenistan ile imzala-nan anlaflmalar, Karaba¤ meselesinin çözümündeAzerbaycan ile s›k›nt› yaflayan Türkiye, futbol diploma-sisi ile Ermenistan üzerinden ç›kt›¤› “Kafkasya’n›n is-tikrar›” yolculu¤unu yar›m b›rakt›.Buna karfl›l›k 2008’deki Gürcistan müdahalesi s›ras›n-da Tiflis lehine bat›l› ülkelerin yan›nda yer almas›nara¤men, Rusya ile giriflilen tavize dayal› iliflkiler sonu-cu vizesiz seyahat imkan› al›nmas›, Rusya ile yaflanangerilimi gevfletti. Yunanistan ile iliflkilerde daha öncekiy›llarda bafllayan temaslara devam edildi. K›br›s konu-sunda, Annan Plan› ve sonras›ndaki referandum süre-cinde elinden geleni yapm›fl oldu¤u izlenimi vererekelini ete¤ini adadan çeken, seçimlerde bir dönem ittifaketti¤i dönemin Kuzey K›br›s Türk Cumhuriyeti Cum-hurbaflkan› Mehmet Ali Talat’› yaln›z b›rakan Türkiye,Avrupa Birli¤i’ni(AB) ise art›k pek ciddiye almad›¤› iz-lenimi yaratmaya çal›flm›flt›r.Bir bölgesel güç olmak üzerine kurulu yeni d›fl siyasetyönelimi, bu tür uluslararas› kurumlarda etkin olmay›da gerektirmektedir. ‹srail’in operasyon düzenleyerekdokuz silahs›z sivili sapanla tafl att›klar› gerekçesiyleöldürmesinin ard›ndan D›fliflleri Bakan› Davuto¤lu ta-raf›ndan Birleflmifl Milletler Güvenlik Konseyi(BMGK)mekanizmas› hemen harekete geçirildi. Böylece Türki-ye, Ortado¤u’daki kaygan zeminde, etki alan›n› genifl-letmeye çaba harcamaktad›r. Tayyip Erdo¤an, Davos sonras› ‹srail’e ikinci kez “sertç›kt›¤›” için Arap dünyas›nda “kahraman” ilanedilmifltir. Bir baflar› gibi sunulan ve ne anlama geldi-¤i bafllang›çta net olarak anlafl›lamayan BMGK üyeli¤i-nin ise gelinen yeni süreçte neyi ifade etti¤i görünür ha-le gelmifltir. Türkiye, ayr›ca ‹ran kozunu kullanm›fl vebafla oynamak istedi¤ini göstermifltir.Uranyum takas› için Brezilya ve ‹ran ile imzalanan anlafl-marla “›l›ml› ‹slamc›”, bat›ya meyyal, do¤uyu ihmal etme-yen, HAMAS yanl›s› Erdo¤an birden bire bütün dikkatle-ri üzerine çekti, Cemal Abdülnas›r ile k›yaslan›r oldu.‹ran ile iliflkileri flüphe uyand›rsa da Türkiye’nin AB ilemünasebetleri, Hindistan, Pakistan gibi nükleer gücesahip düflman kardefller ile kurdu¤u iliflkiler, çevre veyaflam ad›na kuvvetli riskleri bar›nd›rd›¤›n› bildi¤i halde

Page 42: Özgür Düşün Sayı 50

39

Temmuz-A¤ustos

2010-50

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

bölgesel güç olman›n yolunun nükleerden geçti¤ini bile-rek santral yap›m› konusunda Rusya ile gelifltirdi¤iiliflkiler üzerinden Adalet ve Kalk›nma Partisi(AKP),herkes baflka fleylerle u¤rafl›rken rakiplerinden boflalanyerleri hemen doldurmak suretiyle küresel aktör olma-n›n yollar›n› ar›yor. Bu u¤rafl›nda her türlü popülizmiyap›yor; ama ekonomik realitesini hesaba katmadan vegelir da¤›l›m› uçurumunu düzeltmeden, istihdam arata-cak üretimden ziyade “s›cak para” ekonomisine yönelipgeçici iyileflmeler sa¤laman›n ötesinde bir ekonomikmaharet sergileyemiyor.AKP, bölgede neoliberalizmin kurallar› ile emperyaloyununu oynamaktad›r. Bu oyunu oynarken PKK’yiyok etmek ad›na giriflti¤i askeri operasyonlar ve Akde-niz’de yapt›¤› askeri tatbikatlarla askeri gücünü ispatla-ma ile ifle bafllarken bunu halihaz›rda devam etti-rmektedir. AKP hükümeti ve Türk devleti kendi ülkesin-de baflta Kürt sorunu olmak üzere birçok sorunu öteler-ken, ABD’ye karfl›, tam da NATO’nun Afganistan’da ih-tiyac› olan tipte bir orduya sahip olma kozunu kullana-rak; “gönlümü hofl tutarsan sadece Kabil’de de¤il, ABDve NATO operasyonlar›n›n yo¤un flekilde sürdü¤ü yer-lerde de görev yapabilirim, bana iyi davran” demek gibibir niyeti oldu¤unu aç›kça ifade etmektedir.Mavi Marmara gemisine yönelik ‹srail’in sald›r›s›ndansonra, AKP’nin d›fl iliflkilerden sorumlu baflkan yar-d›mc›s› Ömer Dinçer, ‹srail’le askeri anlaflmalar dadahil olmak üzere bütün anlaflmalar›n iptal edilebi-lece¤ini söyledi. Devam›nda yap›lan “Çat›flma senar-yolar› oyuncak de¤il. Bunun hiç zikredilmemesindenyanay›z. Çat›flma senaryolar›n›n d›fl›nda hakk›n›z›,hukukunuzu elde edece¤iniz; karfl›n›zdakine müeyyi-de uygulayaca¤›n›z bir sürü enstrüman mevcuttur.Türkiye-‹srail iliflkilerinde bundan sonraki yol harita-s›nda, yak›n vadede, askeri anlaflmalar ve di¤er ba¤-lant›lara kadar her fley feshedilir, feshedilecektir” yö-nündeki aç›klamalardan k›sa bir süre sonra yine hü-kümet yetkilileri taraf›ndan ülkeyi yönetmek iflinin ba-

sit bir ifl olmad›¤›, “bekara kar› boflaman›n kolayoldu¤u” ifade edilmifl, “Heron’larla ilgili sorun yok.‹kili askeri iliflkilerde menfaat esast›r” yönünde beyan-larda bulunularak AKP’nin ‹srail’e karfl› ne derece“sert tav›r” tak›nd›¤› alenen belgelenmifltir.Bu durum ve AKP hükümeti yetkililerinin, ‹srail’inyard›m gemilerinin Gazze Liman›’na yanaflmalar›naizin vermeyecekleri ve müdahale edecekleri yönünde-ki aç›klamalar›na ra¤men bu gemilere hiçbir korumaönlemi sa¤lamamalar› asl›nda d›fl politikalar›n›n nekadar zay›f oldu¤unu göstermektedir. Çünkü ‹srailyetkilileri daha önceden birçok yabanc› yard›m gönül-lüsüne yönelik de sald›r› emirleri vermiflti. AKP’ninyapt›¤›, sadece Ortado¤u’da ABD’nin tek ve gözdejandarmal›¤›n› yapmak ad›na kurus›k› sözler sarfet-mekten baflka bir fley de¤ildir. Birleflmifl Milletler Gü-venlik Konseyi’nin, ‹srail hakk›nda yapt›¤› aç›klama-lar›, bugüne kadarki en sert aç›klamalar olarak de¤er-lendirip kendilerini tatmin etmifller ve ‹srail’in ulus-lararas› sularda, uluslararas› hukuku hiçe sayarak TCvatandafllar›n›n da yaflamlar›na son verdi¤ini biranda unutuvermifllerdir. R. Tayyip Erdo¤an’›n, 12 Eylül 2010 tarihinde yap›la-cak olan Anayasa Refarandumu mitingleri için gitti¤iyerlerde yapt›¤› konuflmalarda özellikle de¤indi¤i;“Mazlumlar›n, hakk›n ve hukukun savunucusu Tür-kiye var. Gündemi belirlenen de¤il, gündemi belirle-yen Türkiye var. Gazze’de, Kudus’te Türkiye var…”ifadeleri gerçe¤i yans›tmamaktad›r. Arap halklar› Tür-kiye’nin, siyonist ‹srail Devleti ve onun sald›r›lar›nagöz yuman emperyalist ABD’nin kadim dostu oldu¤u-nu çok iyi bilmektedir. Davos’ta ve Mavi Marmara ge-misine yönelik sald›r›lar ertesinde yap›lan ç›k›fllar›,salvo at›fllardan öteye gitmemektedir. Türkiye’nin Or-tado¤u’da tek ve etkin bir güç haline gelmesi ABD’niniyi çocu¤u ‹srail varl›¤›n› korudukça mümkün olma-yacakt›r. Yani, Mavi Marmara ile Ortodo¤u’ya aç›l-mak bile Türkiye’yi ve R. Tayyip Erdo¤an’› Ortado-¤u’nun fatihi yapmaya yeterli olmayacakt›r.

Page 43: Özgür Düşün Sayı 50

40

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

Temmuz-A¤ustos

2010-50

K‹ML‹K KARTI...Kaydet!Arab›mAd›m var yaln›z, yoktur soyad›mÖfkeden köpürerek yaflayanen sab›rl› insan›y›m bu diyar›nZaman›n do¤uflundany›llar›n bafllamas›ndanselvilerden, zeytinlerdenotlar›n yeflermesindendaha eskiye uzan›r köklerim!Karasaban süren bir ailedendir babamsoylu efendilerden de¤ilVe dedem bir çiftçiydine nesebi vard› ne de fleceresi!Kitap okumaktan evvelgüneflin yükselifliydi bana ö¤retti¤iEvim bir korucu kulübesidallardan ve kam›fllardanRahatlat›yor mu seni bu durumum?Ad›m var yaln›z, yoktur soyad›m...Kaydet!Arab›mSen ya¤malad›n ba¤lar›n› atalar›m›nBenim ve tüm çocuklar›m›nsürdü¤ü topra¤› sen ya¤malad›nBana ve torunlar›mahiç bir fley b›rakmad›nflu kayal›klardan baflka!Söylendi¤ine göre hükümetinizbunlar› da alacakm›fl, öyle mi?Madem öyle!Kaydet!Kaydet ilk sayfan›n ta en bafl›naNefret etmem insanlardanHiç kimseye sald›rmam!Ama aç kal›ncatopra¤›m› gaspedeni çi¤ çi¤ yerim!Kolla kendini, kork benim açl›¤›mdanKork benim öfkemden!Kolla kendini!

MAHMUT DERV‹fi

Page 44: Özgür Düşün Sayı 50

41

Temmuz-A¤ustos

2010-50

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

Anna Karenina, gerçek kurgusuyla RusAristokrasisi’ni ve Ruslar›n kendi ülkelerinin toplum-sal yaflant›s›n› en belirgin hatlar›yla yans›tan birromand›r. Anna Karenina, Rus Aristokrasisi’ne men-sup bir kad›n›n evlilik d›fl› iliflkisini ve aile kurumun-da ezilen taraf› temsil eden kad›n›n trajedisini gözlerönüne serer.

Anna, fl›k, güzel ve zeki bir kad›nd›r. “Kibarlardünyas›” diye tabir edilen Rus Aristokrasisi’nin ençekici kad›n›d›r ve yüksek bir devlet memuru ileevlidir. Birçok ailede oldu¤u gibi monoton bir hayatsüren Anna’n›n evlili¤indeki tek mutlulu¤u o¤ludur.Eflini, evdeki hizmetçiyle aldatan a¤abeyininevlili¤inin tehlikede oldu¤u haberini alan Annaaralar› aç›lan evli çifti bar›flt›rmak için Moskova’yagider. Yapt›¤› yolculuk s›ras›nda tren vagonunda gençbir kontla, Vronski ile karfl›lafl›r ve ona afl›k olur. Ayn›duygular› Vronski de yaflamaktad›r; umut verdi¤ibaflka bir kad›n olmas›na ra¤men Anna’n›n peflinib›rakmaz ve Anna da sonunda Vronski’nin aflk›nakarfl›l›k verir.

Vronski’nin umut verdi¤i Kiti, ona aflk›n› ilaneden, çiftçilikle hayat›n› sürdüren Levin’in evlilik tek-

lifini Vronski için reddetmifltir. Çünkü Kiti’nini annesiPrenses, k›z›n›n yüksek sosyeteden birisiyle evlen-mesini istemekte ve bunun için çaba sarf etmektedir.Fakat Prenses’in umutlar› suya düfler; çünkü k›z›ylaevlenmesini istedi¤i Vronski Anna ile bir iliflkiyaflamaktad›r. Kiti, Vronski’nin Anna ile iliflkisiniduyunca y›k›l›r; fakat Levin’in ilgisinin devam etti¤inigörünce ona karfl›l›k verir ve Levin ile evlenir.

Anna ve Vronski yaflad›klar› iliflkiden dolay›“kibarlar dünyas›”ndan d›fllan›rlar; çünkü Anna kut-sal olan evlilik kurumunu yok saym›flt›r. Bunara¤men iliflkileri ilerler ve Anna, Vronski’den hamileoldu¤unu ö¤renir. Bu süreçte Anna, kocas›ndanayr›lmak istedi¤ini bildirse de Anna’n›n kocas› bunureddeder; hatta onu affetmeyi bile göze al›r. Anna’n›nkocas›n›n onu affetmeyi göze almas›n›n nedeni kay-betme korkusu de¤ildir; aldat›lan bir erkek oldu¤usosyete taraf›ndan bilindi¤i için bürokratikgelece¤inin zedelenmesinden korkmaktad›r. Birbaflka sebep ise Anna’n›n kocas›n›n yaflam›nda önem-li bir etken olan Hristiyanl›¤›n, evlili¤i bir görev olarakbelirlemesi ve boflanmay› hofl karfl›lamamas›d›r.Anna’n›n kocas› kilise ona hak tan›m›fl olsa bile

K İ T A P L I K

Lev TolstoyKlas Yay›nevi

Anna Karenina

Page 45: Özgür Düşün Sayı 50

boflanmay› kabul etmez.

Kocas›ndan bir türlü ayr›lamayan ve bununyan›s›ra ait oldu¤u sosyete dünyas› taraf›ndand›fllanan Anna, Vronski ile beraber ‹talya’ya kaçar vebirlikte yaflamaya bafllarlar. Bu kaç›fl, her ikisinin dekaç›n›lmaz sonunu haz›rlamaktad›r; çünkü Vronskide toplumdaki itibar›n› kaybetmifltir ve bu nedenleyitik görev duygusuna gömülmüfltür. Vronski, Annaiçin en büyük “fedakarl›¤›” yap›p görevindenayr›lm›flt›r ve bu yitik görev duygusu zamanlaVronski’nin Anna’dan uzaklaflmas›na yol açar.Toplum ve kilise taraf›ndan kendisine biçilmifl ailekurumu görevlerinden (anne ve iyi bir efl) s›yr›laraksadece aflk› seçen Anna, Vronski’nin içinekapan›kl›¤›n› ve kendisine karfl› bu so¤uklu¤unusevgisinin bitti¤ine yorar. Bu düflünceyle Anna, nas›lki bir tren gar›nda afl›k olup kendisi için yeni biryaflam›n kap›s›n› aralad›ysa, yine bir tren gar›nda

intihar ederek bu kap›y› sonsuza dek kapat›r.Anna'n›n ölümüyle Vronski, ruhsal çöküntüye girerve daha sonra tüm yaflam›n› orduya adar.

Anna Karenina, ilk bak›flta evlilik d›fl› bir aflk›ntrajedisi gibi görünse de 19. yüzy›lda Rusya'n›ntoplumsal yap›s›n› (aristokrat s›n›f›, serfler), kad›n veerkek rollerini, en önemlisi de evlilik kurumunun tümyönlerini teflhir eden bir eserdir. Engels’in “Ailenin,Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni” adl› kitab›ndaele ald›¤› gibi burjuva evlilikleri, Katolik ülkelerdeburjuva delikanl›s›na gerekli kad›n› bulan büyüklerinetkisiyle oluflturulur. Bunun do¤al sonucu olarak datek efllilik içerisindeki çeliflkiler ortaya ç›kar: “Erke¤inya da kad›n›n, özellikle kad›n›n efli taraf›ndanaldat›lmas›.” Engels, tek efllili¤in sonucu olarakgördü¤ü aldatmaya kilisenin boflanmay› yasaklamas›olarak çözüm getirdi¤ini ifade eder. T›pk› Anna’n›nkocas›n›n sahip oldu¤u itibar›, bürokratik gelece¤inikaybetmemek ve kutsal kilisenin gerektirdi¤i göreviyerine getirmek için eflinden ayr›lmay› reddetmesigibi. “Protestan ya da Katolik olan tek eflli evlilik, aile

mutlulu¤u ad› alt›nda can s›k›nt›s›ndan baflka bir fleyde¤ildir” der Engels.

“Ama her iki durumda da, evlilik, efllerin s›n›f du-rumu üzerine kurulmufltur; bu bak›mdan her zamankendi d›fllar›nda kararlaflt›r›lan bir evlilik demektir.Gene her iki durumda da, durumun gereklerine göreyap›lan bu evlilik, ço¤unlukla en pis fuhufl haline dö-nüflür –bazen her iki taraf›n, ama daha çok kad›n›nfuhuflu haline; e¤er kad›n alelade orospudan ayr›l›-yorsa, bunun tek nedeni, vücudunu, bir ücreti gibi,parça bafl›na kiralamay›p, bir köle gibi, bir seferde ta-mamen satmas›d›r.”11

Özel mülkiyetin temel parças› olan ailenin ya daevlili¤in özel mülkiyet ile iliflkisi, 1844 ElYazmalar›’nda flu flekilde dile getirilir: “Özel mülkiyetiliflkisi, toplulu¤un fleyler dünyas› olarak süregelir.Son olarak, evrensel özel mülkiyeti, özel mülkiyetin

karfl›s›na ç›karma hareketi, evlili¤in karfl›s›na, bir ka-d›n›n topluluksal ve ortak mülkiyet oldu¤u kad›nlartoplulu¤unu ç›karmak gibidir. Kad›n nas›l evliliktenfahifleleflmeye geçiyorsa, bütün servet dünyas› daözel mülkiyet sahibinin tek bafl›na evlilik iliflkisindentopluluk içinde genel fahifleleflme durumuna geçmiflolur.”22

Anna Karenina, 19. yüzy›l›n Çarl›k Rusyas›'ndakitoplumsal yap›y›, özelde de aile kurumunu anlat›yorolsa da, kitap günümüz toplumlar›ndaki kad›n-erkekrollerine; toplumun ona biçti¤i rolleri yerine getirme-di¤i takdirde kad›n›n yaflayabilece¤i trajedisine; dinolgusunun toplumlar üzerindeki etkisinin nas›l birbask› arac›na dönüfltü¤üne iliflkin önemli veriler sun-maktad›r.

DDiippnnoottllaarr::

1- Engels, Friedrich, ‘Ailenin, Özel Mülkiyetin veDevletin Kökeni’, sf. 68, Erifl Yay›nlar›, 2003.

2- Marx, Karl, ‘1844 El Yazmalar›’, sf. 108, Biri-kim Yay›nlar›, ‹stanbul 2003.

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

Temmuz-A¤ustos

2010-50

...her iki durumda da, evlilik, efllerin s›n›f durumu üzerinekurulmufltur; bu bak›mdan her zaman kendi d›fllar›nda ka-rarlaflt›r›lan bir evlilik demektir. Gene her iki durumda da,durumun gereklerine göre yap›lan bu evlilik, ço¤unlukla enpis fuhufl haline dönüflür –bazen her iki taraf›n, ama dahaçok kad›n›n fuhuflu haline...

42

Page 46: Özgür Düşün Sayı 50

43

Temmuz-A¤ustos

2010-50

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

Bin y›l kadar önce, yay›lma alan› olarak Anadolu’yu

seçen Türkler, M.Ö. 2000’li y›llara ait Sümer eflik tafl-

lar›nda Kar-da-ka Ülkesi olarak kayda geçmifl bulu-

nan Kürt yurduna girerler. Anadolu’ya yay›lma istek-

lerini uygulamaya koyan Türkleri örgütlü bir Kürt gü-

cü karfl›lar. Kürtlerle Türkler aras›ndaki tarihsel çat›fl-

ma böylece bafllam›fl olur.

Anadolu’yu iflgal eden Türklerin Kürtlerle kurduklar›

iliflkilerdeki politika tercihleri, yak›n tarihsel geçmiflin

analizinde önem kazanacak uygulamalar› içeriyordu.

‹liflkilerde belirgin iki yöntem vard›; birinci yöntem,

zor kullanarak Kürt beyliklerine boyun e¤dirmek ve

iflgal edilen Kürt topraklar› üzerine Türk sancaklar›n›

çekmek; ikincisi de, politikan›n birinci ad›m›nda bafla-

r›s›zl›k yafland›¤›nda, boyun e¤meyen Kürt beylikleri

ile ‘iflbirli¤i’ yapmak.

Kürt co¤rafyas›nda denetim kolayl›¤›n› amaçlayanTürkler, kimi bölgelerde de atanm›fl valilerin yöneti-minde “Kürt Eyaletleri” örgütlediler. Ancak bu ad›m-lar ço¤u kez Kürt isyanlar› ile karfl›laflt›, politika uygu-lamada eksik kald›.

Osmanl› ‹mparatorlu¤u döneminde Kürdistan politi-kas› görece ‘esneklik’ kazand›. Osmanl›’n›n Kürdistanpolitikas›, 1514 Çald›ran Savafl›’ndan sonra yenidenbiçimlendirildi. Kürt afliretlerini ve onlar›n yerleflikfeodal düzenlerini tasfiye edip saraya ba¤laman›n im-kans›zl›¤›n› gören Osmanl›, Kürtlerin verili düzenleri-ni tan›y›p, onlar›, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nu tehditeden ‹ran’a karfl› kullanma, Kürtlerden bir tamponbölge oluflturma politikas›n› benimsedi. Bu politika,‹ran’la Osmanl› aras›nda imzalanan ve Kürt yurdunu‘resmen’ ikiye bölen Kasr-› fiirin Antlaflmas›’ndan(1639) sonra da önemini korudu.

Kürd’ün k›sa tarihiSADIK VARER

Page 47: Özgür Düşün Sayı 50

44

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

Temmuz-A¤ustos

2010-50

Konu, Osmanl›’n›n Kürt beyliklerini yedekleme faali-yetlerinden aç›ld›¤›nda, ‹dris-i Bitlisi’yi anmadan geç-memek laz›m. Yavuz Sultan Selim döneminde merke-zi otoriteyi tan›mayan Kürt beyliklerinin yedeklenme-sinde ‘‹dris-i Bitlisi cafll›¤›’n›n rolü büyüktür.

Prof. fierafettin Turan, Atatürk Üniversitesi Y›ll›-¤›’nda, Osmanl›’n›n t›mar sistemini uygulatamad›¤›‘Kürt hükümetleri’ni flöyle aktar›yor: “Diyarbak›r eya-letine ba¤l› hükümetler; Hazro hükümeti, Cizre, E¤il,Tercil, Palu, Kih, Genç hükümetleri, Van eyaletineba¤l› Bitlis, Hizan, Hakkari, Mahmudi, Ekrad hükü-metleri, fiehrizur eyaletine ba¤l› M›hr›zan ve M›hr›-van hükümetleri, Ba¤dat eyaletine ba¤l› ‹madiye ve

Oflti hükümetleri“ (17.Yüzy›lda Osmanl› ‹mparatorlu-¤unun ‹dari Taksimatlar›.)

Evliya Çelebi de, Osmanl› düzeninden ba¤›ms›z feo-dal birlikler olarak tan›mlanabilecek Kürt hükümetle-rinden söz eder. Evliya Çelebi, topraklar›n sahipli¤inisaray›n yapt›¤› Osmanl›’n›n toprak düzeninden farkl›olarak tam bir feodalizme sahip olan bu sosyo ekono-mik ve siyasal yap›lara iliflkin flunlar› yazm›fl: “Diyar-bak›r eyaleti: 19 sancakt›r, 5 hükümettir. Bu sancak-lar›n 11’i Osmanl› mal› olup, Osmanl›’lar›n öteki kentve memleketleri gibi yönetilir. Yavuz Sultan Selim bu-ralar› feth ve zapt etti¤i zaman yurtluk ve ocakl›k ola-rak ba¤›fllam›flt›r. Azilleri, tayinleri hep kendilerineaittir. Topraklar›nda t›mar ve zeamet vard›r. Bina veürünler devlete yaz›l›r. Sefer olursa, t›mara ba¤l› olan-lardan baflka, baflkalar› gibi alaybeylerinin alt›nda gö-

rev yapanlar›n zeameti ve sanca¤› o¤luna veya akra-bas›na verilir. Ama hükümet diye yaz›lan sancaklariçinde t›mar ve zeamet yoktur. Beyler kim ise mülk sa-hibi olarak da hüküm sürerler. Evlere, arazilere,mülklere bunlar sahiptir. Yaz›lmaktan ve gezilmektenuzak b›rak›lm›fllard›r. Hükümetler flunlard›r: Cizrehükümeti, E¤il hükümeti, Genç hükümeti, Palu hükü-meti.” (Seyahatname, Cilt 1.)

Osmanl›’n›n Kürtler üzerinde gerçeklefltirdi¤i tüm bo-yun e¤dirme operasyonlar›na karfl›n, kimi Kürt beylik-leri baflkald›r› gelene¤ine yaslanarak ekonomik ve si-yasi yap›lar›n› korumay› baflard›lar.

( … )

1789 Frans›z Devrimi’nden sonra Avrupa’da h›zla ço-¤almaya bafllayan ulusalc› ak›mlar›n etkisi, Osmanl›‹mparatorlu¤u’nun hegemonyas› alt›ndaki halklardada yans›mas›n› buldu. Balkan halklar›, ulusalc› ç›k›fl-la artan oranlarda ba¤›ms›zl›k mücadelesine at›ld›lar.Bu dönemde, feodal üretimin yan›nda ticaretle ve çokc›l›z düzeyde sanayi iflleriyle buluflmaya bafllayan Er-meniler de, Avrupa’dan yay›lan ulusalc› sinyalleri al-maya, iktisadi yap›daki de¤iflim dinamiklerine ba¤l›olarak ulus bilinci edinmeye bafllad›lar. Anadolu’nunErmenistan co¤rafyas›nda bilince ç›kan ulusçuluk,Ermenilerin ‘Ba¤›ms›z Ermenistan’ talebiyle siyasiarenaya ç›kmalar›yla yeni bir boyut kazand›. Ayn› sü-reçte Kürtler, ekonomik gerilikleriyle ve Osmanl›’n›nümmet bilincinin ulus bilincine set çekici etkisiyle,Avrupa’da ve çevre ülkelerde geliflen ulusalc› dalga-

Page 48: Özgür Düşün Sayı 50

45

Temmuz-A¤ustos

2010-50

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

dan fazlaca etkilenmediler. Etkilenme ve ulusal uya-n›fl, ilkin, baflkald›r› gelene¤iyle Osmanl›’n›n karfl›s›n-da tutunmaya çal›flan Kürt beyliklerinde görüldü.

1880’de fieyh Ubeydullah önderli¤inde bafllayanayaklanmada belirgin bir ulusal talep vard›. Fakat,fieyh Ubeydullah’›n, “Kürdistan’› özgürlü¤e kavufltu-rup huzur ve bereket dolu bir ülke yaratma” düflünce-si gerçekleflemedi; Osmanl› ve ‹ran sald›r›lar›na daya-namayan ayaklanma güçleri yenildiler.

Ço¤unlu¤unun ulus bilincine ve yaflanan eylemliliklereuzak durmas›na karfl›n, kimi Kürt önderlerinin ulusaluyan›fl› Osmanl›’y› tedirgin ediyordu. Olas› geliflmele-rin ayr›m›na varan Osmanl›, 1891’de, egemenlik ala-

n›ndaki halklar› birbirleriyle çat›flt›rmay› denemifl, Kürtgüçlerinden oluflturulan Hamidiye Alaylar›n› Ermenile-rin üzerine salarak “Ba¤›ms›z Ermenistan” talebinibo¤durtmaya çal›flm›flt›r. (… )

20. yüzy›l›n bafl›nda ulusalc› faaliyetler h›zlanm›fl; Kürtörgütlerinin propaganda, bilinçlendirme ve örgütlemeçal›flmalar›nda ciddi bir art›fl görülmüfltür. Kürt AzmiQavmi Cemiyeti, Kürt Teavun ve Terakki Cemiyeti,Kürt Teali Cemiyeti, Havi Cemiyeti, Koma Civane Kur-dan, Azadi, Haybun, Kürdistan Cemiyeti, Kürt MilliF›rkas›, Kürt Kad›nlar› Teali Cemiyeti gibi örgütler, Ro-ji Kurd, Hatawi Kurd, Jin dergileri ve Kürtçe – Türkçeyay›nlanan Kürdistan gazetesiyle yürütülen faaliyetler,ulusal uyan›fl›n boyutunu veren somut geliflmelerdir.

1912 y›l›n›n May›s ay›nda ulusalc› Kürtler, ‹stanbul’daortak bir bildiri kaleme ald›lar. Ararat Dergisi’nde yer

alan bildirinin bir bölümü flöyledir: “Büyük bir devrimiçin partiye ihtiyaç var. Arnavutlar›n taktikleri örnekal›nabilir. Önce vergileri vermemek, sonra Türk yöneti-cilerini rahats›z edip acze düflürmek, sonra da iktidar›noluflturulmas› ve Ba¤›ms›z Kürdistan ça¤r›s›.”

Kürdün ba¤›ms›zl›k talebi ‹ngiltere ve Fransa taraf›n-dan ‘de¤erlendirildi’; ‹ngiltere ve Fransa Ba¤›ms›zKürdistan talebini destekliyordu!.. Uluslar›n kendikaderlerini tay›n hakk› düflüncesine uzak olan bu em-peryalist devletlerin amaçlar› aç›kt›; bölgedeki petrolç›karlar›n›n garanti at›na al›nmas›yla ba¤l› bir Kürtdevleti kurmak ve genç Sovyetler Birli¤i’nin abluka al-t›na al›nmas›nda stratejik bir mevzi edinmek.

Ba¤›ms›z Kürdistan projesinin Bat›l›lar›n gündeminetafl›nmas›nda Kürt önderlerinin Bat› ile kurduklar› si-yasi iliflkilerin de önemli bir pay› vard›. Birinci Emper-yalist Paylafl›m Savafl›’nda ald›¤› ölümcül yaralarlayenilgiyi yaflayan Osmanl›’y› anlaflma masas›na otur-tan Paris’teki Bar›fl Konferans›’na, Kürt Teali Cemiye-ti ad›na fierif Pafla ile birlikte, o s›rada Mahmut Ber-zenci önderli¤inde ‘Güney Kürdistan’da kurulmufl bu-lunan Kürt hükümetinin temsilcileri de kat›lm›fllard›.Eski Stockholm Büyükelçisi fierif Pafla, Bar›fl Konferan-s›’na Kürdistan haritas›yla iki de muht›ra sunmufltu.

Bat›l›lar›n Kürtlere ‘ilgisi’ Sevr sürecinde aleniyet ka-zand›. Sevr Antlaflmas›, Kürtlerin, dilerlerse otonomKürdistan, dilerlerse ba¤›ms›z bir Kürdistan devletikurabileceklerini karar alt›na al›yordu. Ve art›k,1920’lerde, ba¤›ms›z Ermenistan talebini bo¤duktan

Page 49: Özgür Düşün Sayı 50

sonra, “ZO diyenleri (Ermenileri – bn) imha ettik, flim-di LO diyenleri ( Kürtleri –bn) kökünden kaz›yaca¤›z”diyen ‘güçlü’ Nurettin Pafla’lar›n olmad›¤›, süngüsüdüflmüfl Osmanl›’n›n karfl›s›nda tam bir ittifakla,“Sevr Muahedesi’nin takibini ve Diyarbak›r, Van, Bit-lis, Elaz›¤, Dersim, Koçgiri m›nt›kalar›n› ihtiva edenba¤›ms›z bir Kürdistan teflkilini baflarmak için silahasar›lmaya ve bu u¤urda sonuna kadar savaflmaya”karar vermifl Kürt önderleri ve halk› bulunuyordu.

Bu ortamda, Ba¤›ms›z Kürdistan talebi, Mustafa Kemalönderli¤inde yürütülen kurtulufl hareketiyle karfl›laflt›.

Türk ulusal kurtuluflçular›n›n örgütledikleri Ankara hü-kümeti ile anlaflarak Kürdistan talebine gerçeklik ka-zand›rmak, Kürt önderlerinin tercih edebilecekleri birsiyasetti. Ancak yine de tedbiri elden b›rakmayan Kürtönderleri, bir oyuna getirilme durumunda nas›l bir ta-v›r alacaklar›n› aç›klamay› ihmal etmediler ve 25 Ka-s›m 1920’de Ankara hükümetine flu telgraf› çektiler:“Sevr mucibince Diyarbak›r, Elaz›¤, Van, Bitlis vilaye-tinde mustakil bir Kürdistan teflkil etmesi laz›m geliyor,

binaenaleyh bu teflkil etmelidir, aksi taktirde bu hakk›silah kuvvetiyle alma¤a mecbur kalaca¤›m›z› beyanederiz.”(M. N. Dersimi. Kürdistan Tarihinde Dersim.)

Bu telgrafa Ankara hükümetinin yan›t› ise ‘umut’ ve-ricidir; “Hükümetimiz, Kürdistan isteklerine mutaba-kat etmektedir.”

Kürtlerin Anadolu kurtulufl mücadelesinde emperya-list iflgale karfl› aktif bir rol üstlendikleri biliniyor.Kürtlerin bu mücadelede Türklerle birlikte yer almala-r›nda, ulusal ç›kar beklentileri önemli bir yer tutuyor-du. Mustafa Kemal’in, Kürt Teali Cemiyeti yöneticile-riyle yapt›¤› görüflmelerde ve yaz›flmalarda, “hamiyet-li Kürtler’in”, “Kürt kardeflleri”nin taleplerini hakl›bulduklar›n› ve savafl bittikten sonra taleplerinin ger-

çekleflmesi için çal›flacaklar›na dair verdi¤i sözler,Kürt önderli¤i için güvence say›ld›.

Lozan Konferans›’nda ‹ngiltere, ‘Özerk Kürdistan’projesine taraf oldu¤unu aç›klad›. ‹ngiltere Lozan’daÖzerk Kürdistan projesini onaylatt›rmaya çal›fl›rken,Ankara hükümetinin temsilci heyetine baflkanl›keden ‹smet ‹nönü, Kürdistan’›n gelece¤ine iliflkin ‘us-ta ifli’ demagojilerle konferans›n gündemine giriyordu.‹nönü’nün sözleri, Kürdün tarihinde bir ‘ibret vesika-s›’ olarak yerini alm›flt›r. “Bugün Türkiye’de Kürtleryönetimde söz sahibi bulunmaktad›rlar” diyordu ‹nö-nü; “BMM hükümeti Türklerin oldu¤u kadar Kürtlerinde hükümetidir. Çünkü Kürtlerin gerçek ve meflrutemsilcileri Millet Meclisi’ne girmifltir ve Türklerintemsilcileriyle ayn› ölçüde ülkenin hükümetine ve yö-netimine kat›lmaktad›r.” ‹ngiltere’nin Özerk Kürdis-tan iste¤ine ise flu sözlerle karfl› ç›k›yordu; “Kürt hal-k›na tan›naca¤› söylenen haklar, Kürt soyu gibi üstünbir soyu hiç tatmin etmeyecektir”

Ne var ki, Özerk Kürdistan’›n “Kürt soyu gibi üstünbir soyu hiç tatmin etmeyece¤i” demagojisiyle Lo-zan’dan ‘zaferle’ dönen Türkler, Kürt soyunu ‘tarihegömmeye’ karar verdiler; Kürdü ‘yok’ sayd›lar, Kürtkimli¤ini ve dilini yasaklad›lar.

Lozan sonunda Kürt co¤rafyas› dört parçaya ayr›ld›;Kürdistan’in büyük Kuzey parças› Türkiye’ye, GüneyBat› parças› (Suriye) Frans›z emperyalizmine, Güneyparças› (Irak) ‹ngiliz emperyalizmine ve Do¤u parça-s› ‹ran’a b›rak›ld›. ( … )

1923’ten sonra, Osmanl›’y› tasfiye edip kendilerini ege-men ulus fleklinde örgütleyen Türkler’in Anadolu’nunkadim halklar›n› Türklefltirmeye ve Kürdistan’› bir içsömürge haline getirmeye bafllamalar›, Kürt ulusunutarihsel bir tercih yapmaya itmiflti; Kürtler, ya kendile-rinden vazgeçip Türkleflmeyi ya da Osmanl› dönemin-de bafllad›klar› ulusal mücadeleye devam etmeyi tercihedeceklerdi. Kürtler, mücadeleyi seçtiler ve Türk devle-tine karfl›, 1924 Nasturi ‹syan› ile 1938 Dersim ‹syan›aras›nda yirmiden fazla baflkald›r› girifliminde bulun-dular: Nasturi ‹syan› (Temmuz 1924), fieyh Sait ‹syan›(15 Mart 1925), 1. fiemdinli Bask›n› (May›s 1925 ),Eruh ‹syan› (1925), Pervari ‹syan› (1926), Gayan ‹sya-n› - Çölemerik ‹syan› (1926), 1. A¤r› ‹syan› (1926), 2.fiemdinli Bask›n› (1926), Koçufla¤› ‹syan› (7 Ekim – 30Kas›m 1926), Hakkari Beytuflflebap ‹syan› (fiubat1927), 2. A¤r› ‹syan› (1927), Biçar Harekat› (7 Ekim –7 Kas›m 1927 ), Zeylan ‹syan› (1930), Tutak ‹syan›(1930), 3. A¤r› ‹syan› (Eylül 1930), Boran ‹syan› (193446

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

Temmuz-A¤ustos

2010-50

Öncelikle flu gerçe¤in anlafl›lmas› laz›m; tarihe fieyhSait Ayaklanmas› fleklinde keydedilen ‘25 Ayaklanma-s›, nüfuzlu bir dini liderin Kuran-› Kerim’den okudu¤uayetlerle ajite etti¤i halk›n gerçeklefltirdi¤i irticai birhareket ya da kapitalizm karfl›t› bir feodal Kürt beyi-nin örgütledi¤i gerici tepki hareketi de¤ildir. Ayaklan-may› haz›rlayan AZAD‹’dir (Kürt ‹stiklal Komitesi). Vebu örgüt, ulusal taleplerle flekillenmifl bir programla,ba¤›ms›z Kürt devleti projesini uygulamaya koyman›nmücadelesini veriyordu.

Page 50: Özgür Düşün Sayı 50

47

Temmuz-A¤ustos

2010-50

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

– 35), Abdurrahim ‹syan› (1935), Sason ‹syan› (1935 –37), Abdulkudduz ‹syan› (1935 – 37) ve Dersim ‹syan›( 21 Mart – 7 A¤ustos 1938)

( … )

Resmi tarih, fieyh Sait’i, feodalizmin karanl›¤›ndan ç›-kan ‘cahil ve dinci bir lider’ kimli¤iyle yans›tmaya bü-yük bir özen gösterdi. Böylece, 1925 Ayaklanmas›’n›nulusal niteli¤inin karart›lmas› amaçlan›yordu.

Öncelikle flu gerçe¤in anlafl›lmas› laz›m; tarihe fieyhSait Ayaklanmas› fleklinde keydedilen ‘25 Ayaklan-mas›, nüfuzlu bir dini liderin Kuran-› Kerim’den oku-du¤u ayetlerle ajite etti¤i halk›n gerçeklefltirdi¤i irticaibir hareket ya da kapitalizm karfl›t› bir feodal Kürt be-yinin örgütledi¤i gerici tepki hareketi de¤ildir. Ayak-lanmay› haz›rlayan AZAD‹’dir (Kürt ‹stiklal Komite-si). Ve bu örgüt, ulusal taleplerle flekillenmifl bir prog-ramla, ba¤›ms›z Kürt devleti projesini uygulamayakoyman›n mücadelesini veriyordu. Kürt ayd›nlar›n›n,subaylar›n, memurlar›n, tüccarlar›n, fleyh ve a¤alar›nkat›l›m›yla kurulan AZAD‹’nin önderli¤ini Albay Cib-ranl› Halit Bey yap›yordu. Feodalizmin karanl›¤›ndayaflamay› terk eden Yusuf Ziya Bey, Doktor Fuat,Tayyip Ali, Kemal Fevzi, Cemil Paflazadeler gibi Kürtayd›nlar›n›n yer ald›¤› AZAD‹ örgütünün önderi HalitBey, Aral›k 1924’te, Mustafa Kemal’in emriyle tutuk-lan›nca, ayaklanmaya kat›l›m› ço¤altabilece¤i düflü-nülen fieyh Sait örgütün bafl›na getirildi.

AZAD‹, ba¤›ms›z Kürdistan hedefine ulaflmak ama-c›yla ayaklanma haz›rl›¤›n› sürdürürken, Türk ordu-sunun sald›r›s›na u¤rad›. Buna ra¤men Türk ordusu-nun sald›r›s›n› karfl›layan Kürtler, k›sa sürede geniflbir alanda hakimiyet kurmay› baflard›lar. Fakat, birsüre sonra Türk ordusu üstünlü¤ü ele geçirdi. Genç’tea¤›r kay›plar veren ayaklanma güçleri, önderlerininde tutsak edilmesiyle yenildiler.

“Ayaklanma ba¤›ms›z bir Kürt devleti kurmak ama-c›yla ç›km›flt›r. Birçok seneler bu amaç için çal›flm›flolduklar› kesindir. Bu ruhun ölmesi ve öldürülmesi enkutsal görevdir.’’ Dönemin ‹stiklal Mahkemesi savc›-s›na ait olan bu sözler, 1925 Ayaklanmas›’n›n önder-leri üzerinde uyguland›.

‹stiklal Mahkemesi’nin açt›¤› dava, ulusalc› Kürt güçle-rin yarg›land›¤› siyasi bir davad›r. Halit Bey, Seyit Abdul-kadir, Doktor Fuat, Tayyip Ali, Yusuf Ziya Bey, KamalFevzi gibi, daha önce de¤iflik Kürt örgütlerinde çal›flm›fl,dergi ve gazete ç›karm›fl Kürt ayd›nlar›, fieyh Sait’le bir-

likte ayaklanman›n idam edilen önderleri aras›ndad›rlar.

Sabahattin Selek’in Anadolu ‹htilali bafll›kl› çal›flmas›n-da, ’25 Ayaklanmas›’n›n ulusal niteli¤ini veren bir mek-tup yer al›yor. Kürt önderlerinin imzas›n› tafl›yan ve Ce-miyet–i Akvam adresine gönderilen mektupta flunlar ya-z›lm›fl: ‘’‹ki ayd›r ki ülkemizde kan dereleri ak›yor. Kürthalk› barbarlar›n zulmü alt›ndad›r. Kürtler bu zulüm veboyunduru¤a art›k tahammül edemez noktaya geldikle-rinde, özgürlüklerine kavuflmak ve kaderlerini ellerinealmak için silaha sar›ld›lar. Varl›¤›m›z›n gelece¤ini ta-hakkuk etmeye, ancak bafllad›¤›m›z mücadeleler ola-nak veriyor. Mücadelemiz ulusald›r ve aç›kt›r. Kürt mil-leti, Cemiyet–i Akvam’dan ve medeni milletlerden aceleolarak aktif ve gerçek yard›m istiyor.’’

Elbette, Cemiyet–i Akvam ve ‘’medeni milletler’ Kürtulusunun kendi kaderini tay›n etme hakk›n› tan›m›-yorlar; Kürt ulusal direnifli hiçbir yard›m görmüyor.

Bu noktada, ’25 Ayaklanmas›’n›n ‘‹ngiltere ba¤lant›s›’üzerine yap›lan spekülasyonlara de¤inmek gerekiyor:

Spekülasyonlar, 9 Mart 1925’te ‹ngiltere’den posta-land›¤› iddia edilen bir mektuba dayand›r›l›yor. Mek-tubun zarf›nda “Kürdistan Kraliyet Harbiye Baflkanl›-¤›na” yaz›yormufl ve de zarf›n içinde bir silah fabrika-s›n›n katalo¤u varm›fl. Baflka bir fley, yok!.. ‹ddia buolunca, gülüp geçmek yeterli olabilir. Ama olmad›; buzavall› iddia, hala kullan›l›yor.

Ve ne yaz›k ki, eski sol, bu ayaklanman›n ulusal nite-li¤ini göremedi!.. fieyh Sait Ayaklanmas› için, “feoda-lizmin tasfiye edilmesine direnen gerici – irtica-i güçlerin ‹ngiltere ba¤lant›l› hareketi” denildi ve gençTürkiye Cumhuriyeti ile ‘iyi iliflkiler’ isteyen SovyetlerBirli¤i de bu ayaklanmay› ‹ngiltere ba¤lant›l› dinci birayaklanma olarak ‘görmeyi’ tercih etti. Sovyetler Bir-li¤i, bu tarihsel yanl›fl›n› ancak 1963 y›l›nda düzelte-

Ne var ki, Özerk Kürdistan’›n “Kürt soyu gibi üstün birsoyu hiç tatmin etmeyece¤i” demagojisiyle Lozan’dan‘zaferle’ dönen Türkler, Kürt soyunu ‘tarihe gömme-ye’ karar verdiler; Kürdü ‘yok’ sayd›lar, Kürt kimli¤inive dilini yasaklad›lar. Lozan sonunda Kürt co¤rafyas›dört parçaya ayr›ld›; Kürdistan’in büyük Kuzey parça-s› Türkiye’ye, Güney Bat› parças› (Suriye) Frans›z em-peryalizmine, Güney parças› (Irak) ‹ngiliz emperyaliz-mine ve Do¤u parças› ‹ran’a b›rak›ld›

Page 51: Özgür Düşün Sayı 50

bildi; Sovyet Bilimler Akademisi Do¤u Bilimleri Ensti-tüsü, 15 Mart 1963 tarihli karar›nda “fieyh Sait Ayak-lanmas›’n›n ‹ngiltere ba¤lant›s›n›n yanl›fll›¤›”n› vurgu-layarak, ayaklanman›n, “ulusal talepli bir baflkald›r›”oldu¤unu teslim etti.

( … )

Kendi kaderini eline almak isteyen Kürt ulusunun ya-flad›¤› trajedinin ‘küçük’ bir bölümünü 16 Temmuz1930 tarihli Cumhuriyet gazetesinden okuyal›m:“Tayyarelerimiz flakilerin üzerine çok fliddetli bom-bard›man ediyorlar. A¤r› Da¤›, daimi olarak infilak veatefl içinde inlemektedir. Türkün demir kartallar› asi-lerin hesab›n› temizlemektedir. Eflkiyaya iltica edenköyler tamamen yak›lmaktad›r. Zilan harekat›nda im-ha edilenlerin say›s› 15 bin kadard›r. Zilan deresi a¤-z›na kadar ceset dolmufltur… Kürt afliretleri bir Kür-distan Krall›¤› teflkil etmek için bu hadiseyi ç›kartm›fl-lar fakat çok k›sa zaman zarf›nda mahvedilmifllerdir.”

Sömürgecili¤in de¤er aktar›m mekanizmalar›n›n ‘so-runsuz’ çal›flabilmesi için, sömürgelefltirilecek toprak-lar›n “askeri olarak temizlenmesi” gerekiyordu!..1930’lu y›llarda, henüz yöresel özerkli¤ini koruyanDersim’de yap›lan budur; Kürdistan’›n bu bölgesindede de¤er aktar›m›n›n ‘yollar›’ düzenlenmeliydi. Buamaçla Dersim sald›r›s›n›n siyasi ve psikolojik koflul-lar› oluflturuldu. Dersim, Elaz›¤ ve Bingöl’den oluflanDersim Vilayeti, ‘Özel Yönetim Bölgesi’ ilan edildi.Ad› Tunceli olarak de¤ifltirilen bu ‘özel’ bölgeye Türkaskerleri sevk edildi; ard›ndan Kürt yerleflim bölgele-ri, uçaklar›n da kat›ld›¤› yo¤un bir bombard›mana tu-tuldu. Kürtler sald›r›y› güçlü bir direniflle karfl›lad›lar.Direnifl önderi Seyit R›za oyuna getirilip tutsak edil-dikten sonra da çat›flmalar devam etti. Fakat bir süresonra, büyük k›y›mlar yiyen, on binlerce evlad›n› yiti-ren Dersim de düfltü!.. Dersim katliam›n› yak›ndan iz-leyen ‹nönü, “Dersim zaferi”nden hemen sonra o ün-lü sözünü kay›tlara geçirtti: “Dersim meselesi halle-dildi. Dersim’i askeri olarak temizledik.”

“Askeri olarak temizlenen” Dersim, iç sömürgecili¤in‘do¤al’ politikas›nca, “Türkiye’nin bölünmez bir par-ças›” haline getirildi. ( … )

Kürt egemenlerinin öncülü¤ünde sürdürülen ulusalc›baflkald›r›lar›n Dersim yenilgisinden sonra, 1960’l› y›llarakadar, Kürt co¤rafyas›nda ulusal talepli kayda de¤er birharekete rastlanm›yor. ‘60’l› y›llar›n ortalar›nda Kürt de-mokratlar› ve ayd›nlar›, “geri b›rakt›r›lm›fl Do¤u” vurgu-suyla ulusal talebe de¤en baz› ad›mlar atmaya bafllad›lar.

Ulusal yeniden uyan›flta, Devrimci Do¤u Kültür Ocak-lar› ve de¤iflik gruplarca organize edilen ‘Do¤u Miting-leri’nin hat›r› say›l›r bir yeri vard›r. Ulusal devrimci güç-ler, bu mitinglerde ve siyasal faaliyetlerinde, Kürt ege-menlerinin iktidarlarla ve emperyalistlerle iflbirli¤inigündeme getiriyorlard›. Di¤er yandan, son derece geniflbir kat›l›m bulan Do¤u Mitingleri’nde Kürt egemen s›-n›f temsilcileri de kürsüye ç›k›yor ve “Do¤u Bat› denge-sizli¤i”ni iflleyip, devletten daha fazla yat›r›m, yol, su,baraj, elektrik, fabrika vesaire istiyorlard›.

Kürt egemenlerinin isteklerinde ulusalc› bir yan yoktu;onlar, feodal sömürünün ‘küçük’ bir sömürü oldu¤u-nun fark›na varm›fllar, art›k ürünün azl›¤›n›n, biriki-min yavafl ve yetersiz olmas›n›n nedenlerini görmüfl-ler, emperyalizmin ve iflbirlikçi Türk burjuvazisinin çif-te sömürüsünü yaflayan Kürdistan pazar›n›n ‘geçeksahipleri’ olarak kendilerine düflen pay› artt›rman›nyolunun kapitalize iliflkilere aç›lmaktan geçti¤ini anla-m›fllard›!.. Kürt egemenlerinin, ayn› zamanda kendidevletleri olarak benimsedikleri Türk devletinden s›n›fç›karlar›na uygun taleplerde bulunmalar›, üvey evlatmuamelesi görmekten yak›nmalar› bundand›.

Bu geliflmenin Kürt ulusal sorunu aç›s›ndan üretti¤i si-yasal sonuç önemlidir; ulusal kimliklerini bir kenara f›r-lat›p emperyalist – kapitalist sömürü mekanizmas› için-de iflbirlikçilik boyutuyla yerini alm›fl ve sömürü pasta-s›ndan ald›klar› pay› büyütmenin derdine düflmüfl bulu-nan ‘Kürt’ egemenleri, art›k ulusal kurtulufl mücadelesi-ne önderlik edebilecek bir konumda de¤ildir.

Böylece, 19. yüzy›l›n sonuna do¤ru ortaya ç›kan ve bu-gün de olanca yak›c›l›¤›yla çözüm bekleyen Kürt ulusalsorununu çözme iflini, Kürt sosyalistleri ve ulusal duygu-lar› körelmemifl Kürt küçük burjuvazisi üstlenmifltir. (… )

K›saltmalar ve baz› düzeltmelerle yeniden yay›mla-nan bu yaz›, Devrim Dergisi’nin Mart 1992 tarihli sa-y›s›nda, Yalç›n Atabey imzas›yla yay›mlanm›flt›.

1992’den bu yana çok fley de¤iflti. Zamanla Kürt hare-ketinin ana dinami¤i haline gelen PKK de de¤iflti; siya-si arenaya ‘Sosyalist Kürdistan’ program›yla ç›kan PKK,önce program›ndan sosyalizmi ç›kart›p ‘Devletli Kürdis-tan’ hedefine yöneldi, daha sonra bundan da vazgeçip‘Demokratik Özerklik’le yetinebilece¤ini aç›klad›.

Ve Kürdün tarihsel yaras› hala kanamaya devam et-mektedir…

Kaynak: www.halkingunlugu.net48

ÖZGÜ

R DÜ

fiÜN

Temmuz-A¤ustos

2010-50

Page 52: Özgür Düşün Sayı 50