71
Biyolojik Çeşitlilik, Eğitim, Tanıtım ve Yenilenebilir Enerji Çalışma Grubu DOĞA KORUMA VE MİLLİ PARKLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

  • Upload
    others

  • View
    8

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

Biyolojik Çeşitlilik, Eğitim, Tanıtım ve

Yenilenebilir Enerji Çalışma Grubu

DOĞA KORUMA VE MİLLİ PARKLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Page 2: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

İÇİNDEKİLER

İÇİNDEKİLER..............................................................................................................................................2

BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK, EĞİTİM TANITIM VE YENİLENEBİLİR ENERJİ ÇALIŞMA GRUBU ÜYELERİ......................................................................................................................................................3

BÖLÜM I. GİRİŞ..........................................................................................................................................5

BÖLÜM II. MEVCUT DURUM...................................................................................................................8

BÖLÜM III. KAYDEDİLEN GELİŞMELER............................................................................................21

BÖLÜM IV. KARŞILAŞILAN DAR BOĞAZ VE ZORLUKLAR...........................................................25

BÖLÜM V. GELECEĞE İLİŞKİN STRATEJİ VE POLİTİKALAR........................................................28

BÖLÜM VI. SONUÇ VE TAVSİYELER .................................................................................................39

BÖLÜM VII. ÖNERİ ŞURA KARARLARI..............................................................................................40

KAYNAKLAR............................................................................................................................................41

2

Page 3: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK, EĞİTİM TANITIM VE YENİLENEBİLİR ENERJİ

ÇALIŞMA GRUBU ÜYELERİ

1 Başkan: Hüseyin Avni ÇATAL (Daire Başkanı)2 Başkan Yardımcısı: Adem BİLGİN (Şube Müdürü)3 Raportör: Yakup DAĞAŞAN (Biyolog)4 Raportör: Dr. Aysun Demet GÜVENDİREN (Uzman)5 Raportör: Asiye DÜŞÜNCELİ (Uzman)

ADI/SOYADI KURUMU GÖREVİ6 Ergül TERZİOĞLU DKMP Şube Müdürü7 İbrahim Ethem AVŞAR DKMP Uzman

8 Dr.Zeynep İpek EKMEN NURALDKMP Biyolog

9 Dr. Burcu BURSALI DKMP Biyolog10 Aybars ALTIPARMAK DKMP Uzman11 Serkan ÇAMALAN DKMP Uzman Yrd.12 Başak KOCA DKMP Uzman13 Hüsniye KILINÇARSLAN DKMP Şube Müdürü14 Dr. Burçak GENÇER DKMP Uzman15 Dr. B.Teoman MERİÇ DKMP Daire Başkanı16 Elif SAKALLI DKMP Uzman17 Seda ERDOĞAN DKMP Uzman18 Dr. İrfan UYSAL DKMP Şube Müdürü19 Bülent BOZ DKMP Şube Müdürü20 Burcu ÜNAL DKMP Uzman21 M. Hakan ÇAKMAK DKMP Uzman Yrd.22 Umut EKER Hukuk Müşavirliği Şube Müdürü23 Serap TANRIÖVER ÇŞB - Tabiat Varl. Kor. GM Uzman24 Dr. Kürşad ÖZBEK GTHB - TAGEM Mühendis25 Dr.Canan Yağcı TÜZÜN GTHB - TAGEM Uzman26 Şenay TOPALOĞLU GTHB - TAGEM Uzman27 Hacer AKYÜREK GTHB - TAGEM Uzman28 Kemal Demir ERALP TPE Uzman29 Beyza ISSI Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Uzman30 Erkan ÖZÇELİK Jandarma Genel Komutanlığı Yüzbaşı31 Prof. Dr. Mustafa Fehmi TÜRKER Karadeniz Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi32 Doç Dr. Ebubekir GÜNDOĞDU Karadeniz Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi33 Prof. Dr. Ergin HAMZAOĞLU Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi34 Prof. Dr. Hayri DUMAN Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi

35 Prof. Dr. Abdullah HASBENLİ Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi36 Prof. Dr. Zeki KAYA ODTÜ Öğretim Üyesi37 Prof. Dr.Günay ERPUL Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi

3

Page 4: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

38 Doç.Dr. Emre KESKİN Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi39 Prof. Dr. Latif KURT Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi40 Prof. Nuri YİĞİT Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi41 Doç. Dr. Osman UZUN Düzce Üniversitesi Öğretim Üyesi42 Prof. Dr. Güler EKMEKÇİ Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi43 Doç. Dr. Harun GÜÇLÜSOY Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi44 Doç.Dr. Mehmet Zülfi YILDIZ Adıyaman Üniversitesi Öğretim Üyesi45 Prof. Dr. Murat BİLECENOĞLU Adnan MENDERES Üni. Öğretim Üyesi46 Yrd. Doç. Dr. Tarkan YORULMAZ Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Uzman47 Cihat KAYA ORFAM DER Koordinatör48 Cemil ÜN Yeşil Türkiye Ormancılar Derneği Koordinatör49 Dr.Arzu Mürşide OLGUN TÜBİTAK-MAM Uzman

50 Mecit Ender KAYA Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Koordinatör

51 Sedat YERLİ Türk Deniz Araştırmaları Vakfı

BÖLÜM I. GİRİŞ

Biyolojik çeşitlilik; kara, deniz ve diğer su ekosistemleri ile bu ekosistemlerin bir parçası olan ekolojik yapılar da dahil olmak üzere tüm kaynaklardaki canlı organizmalar arasındaki farklılaşma anlamındadır. Türlerin yaşama ortamlarının çeşitli biyotik ve abiyotik faktörler bakımından gösterdiği farklılıkları, ekosistemlerde yaşayan canlıların kendi aralarında, canlılar ile cansızlar arasında, yere ve zamana göre değişen farklılıkları ile genler, türler, ekosistemler ve işlevlerin tamamını ifade etmektedir.

Doğada her canlı yaşam zincirinin bir halkasıdır. Ekosistemlerin tahrip edilmesi aynı zamanda türlerin ve genetik çeşitliliğin yok edilmesi yaşam zincirinin zayıflayıp kopmasına, doğanın kısır

4

Page 5: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

ve kırılgan bir yapıya bürünerek insan dahil tüm canlı türlerinin yaşamlarının tehlikeye girmesine neden olur.

İnsanların başta gıda olmak üzere temel ihtiyaçlarını karşılamasında vazgeçilmez bir yeri olan canlı kaynakların temeli biyolojik çeşitliliktir. Tıpta kullanılan ilaçların yarısının kökenini doğal türler oluşturmaktadır. Üretimi yapılan, kültüre alınmış bitki ve hayvan türlerinin temeli doğada bulunan yabani akrabalarına dayanır. Günümüzde de yeni tarım çeşitleri elde etmek veya mevcut olanları insanların ihtiyaçlarına göre iyileştirmek (ıslah etmek) için yabani türlerden yararlanılmaktadır. Ekosistemler de yabani türlerin varlıklarını sürdürmesi, evrimleşmesi, çeşitlenmesi ve yeni genetik özellikler kazanması için canlı ve cansız varlıkların birbirleriyle ve kendi içlerinde etkileşimleri sonucu, çevresel şartlara da bağlı olarak karmaşık ve her biri diğerinden farklı yapılar ve işlevler kazanmıştır. Ekosistemlerin sahip olduğu bütünlük ve çeşitlilik, iklim, yağış rejimi, tür sosyolojisi gibi doğal dengelerin devamında önemli işlevler görür.

Artan nüfus ve sanayileşme ile birlikte doğal kaynaklara duyulan ihtiyaç her geçen gün daha da artmakta ve insanları bu kaynaklardan yararlanma olanaklarını araştırmaya sevk etmektedir. Ülkemiz, bu doğal kaynaklar diğer bir ifadeyle biyolojik çeşitlilik açısından oldukça zengindir. Öncelikle sahip olduğumuz bu zenginliğin envanterinin alan bazlı çıkarılması ekosistem dinamiklerini ortaya koyan izleme göstergelerinin belirlenmesi ve biyolojik çeşitlilik gidişatının izlenmesi ile tüm bu çalışmaları destekleyecek araştırma altyapısının oluşturulması yönündeki çabalar biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilirliğinin sağlanmasında önemli adımları oluşturmaktadır.

Ekosistem, canlıların birbirleriyle ve cansız çevreleriyle etkileşim halinde olduğu bir birimdir. Bu etkileşim içinde şekillenen çok farklı ekosistem çeşitleri vardır. Bir canlı olarak insan da bu ekosistemlerin bir parçasıdır. İnsan sadece yaşamını devam ettirebilmek için değil, aynı zaman da huzur ve doğaya aidiyet duygusunu hissetmek için de ekosistemlere muhtaçtır. Bu anlamda bakıldığında, yaşadığımız ortamda ekosistemin bize sunduğu tüm bu katkılar “ekosistem hizmetleri” olarak adlandırılır.

Ekosistemler hizmetleri mevcut ortamda genellikle hazır olarak bulunur. Bu hizmetleri elde etmek için hiçbir ücret ödenmez. Ancak sanayileşen dünyada ekosistemler gün geçtikçe bozulmaktadır. World Resources Institute tarafından hazırlanan “Binyıl Ekosistem Değerlendirmesi (MEA)” raporuna göre son 50 yılda ekosistemlerin % 60’ı insan etkisiyle bozulmuştur. Arazi kullanımındaki değişiklikler, kirlilik, işgalci türler, kaynakların aşırı tüketimi ve iklim değişikliği bu bozulmanın temel nedenleri olarak öne çıkmıştır. İnsan nüfusu ekosistem kapasitelerini aştıkça, bu bozulmanın artacağı da açıktır.

5

Page 6: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

Ekosistemler insanlara oldukça geniş bir yelpazede eşsiz hizmetler sunmaktadır. Bu doğal hizmetlerin yerine yapaylarını sunmak oldukça maliyetli ve uzun süreli yatırımlar gerektirmektedir. Bu nedenle, öncelikle ekosistem hizmetlerinin değerini tespit etmek için ciddi analizler ve değerlendirmelerin yapılması gerekmektedir. Bu değerlendirme sonuçları, ekosisteme müdahale gerektiren yatırımlar öncesinde, karar vericiler için önemli bir altlık olarak kullanılmaktadır. Günümüzde ekosistem hizmetleri dört ana grupta ele alınmaktadır. Bunlar çok genel olarak şu şekilde sıralanabilir;

1. Tedarik hizmetleri: Doğal yolla veya tarımla elde edilen gıdalar, canlı veya cansız kökenli hammaddeler, element veya biyokütle temelli enerji maddeleri, süs ve dekoratif malzemeler, içme veya farklı amaçlarla kullanılan sular, canlılara ait genetik kaynakların kullanılması, biyokimyasallar, doğal farmasötik maddeler.2. Düzenleyici hizmetler: Hava kalitesinin korunması, iklimin düzenlenmesi, sera gazlarının emilimi, su akışının düzenlenmesi, suyun temizlenmesi, erozyonun kontrol altında tutulması, sulak alanlarda su ve organik madde çevriminin gerçekleşmesi, hastalıkların azaltılması, toprak kalitesinin korunması, zararlıların azaltılması, bitki ve hayvan üreme alanlarının düzenlenmesi, karasal veya denizel doğal afetlerin engellenmesi veya hafifletilmesi.3. Kültürel hizmetler: Rekreasyon ve ekoturizm değerleri, ahlaki ve inanca dayalı değerler, eğitsel ve fikir verici değerler, bireysel gelişim, kültür ve sanatı destekleyen değerler.4. Destekleyici hizmetler: Diğer ekosistem hizmetlerinin oluşunu destekleyen tüm doğal süreçler destekleyici hizmetler olarak gruplandırılır. Yaşam ortamları, besin döngüsü vb. gibi.

Biyoçeşitlilik, insan yaşamı için önemli ekonomik değerler yaratmanın yanı sıra, toprak oluşumu, toprak erozyonunun engellenmesi, suların temizlenmesi, iklimlerin düzenlenmesi ve biyokütle üretimi ile gıda güvenliğinin sağlanması gibi paha biçilemez ekolojik değerlere sahip olan hizmetleriyle yaşamın sürdürülebilirliği bakımından da büyük önem taşıyan bir olgudur. Doğa korumanın zayıf olan ekonomik, sosyal ve genel anlamda politik değerlendirilmesi yapılmaksızın, pratik anlamda sürdürülebilir biyolojik çeşitlilik yönetimini tesis etmek mümkün değildir. Tüm doğa koruma mekanizmalarının ve ekosistem hizmetlerinin bir bütün olarak ekonomi ve sosyal politikalarla entegrasyonu tesis edilmeden doğa koruma politikalarının gerçekleştirilebilmesi söz konusu olamaz.

Bu bağlamda, sürdürülebilir bir yaşam için her toplumun en önemli görevlerinden biri çevrenin ve tabiatın korunması ile ilgili toplumdaki bireylere bilgi, tutum, değerler ve yaşam için gereklilikleri donatmaktır. Bu sebeple, kamu kurumları halkla ilişkiler birimleri aracılığıyla bilimsel yöntemlerden yararlanarak faaliyetlerini ve sundukları hizmetleri halkın ilgili kesimlerine bildirmek zorundadır. Çünkü bunu başarabildikleri ölçüde güven sağlayabileceklerdir.

6

Page 7: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

Toplumdaki bireylere tabiat sevgisinin aşılanmasında en etkili öğeler eğitim, tanıtım ve bilinçlendirme çalışmalarıdır. Bu çalışmalar görsel ve işitsel yayın organları (kamu spotları, sosyal medya, tv-radyo, gazete, kitap, broşür, dergi, afiş vb.) ile çeşitli eğitsel ve sanatsal faaliyetler aracılığıyla yürütülmelidir. Bu faaliyetlerin hedef kitlesi toplum olunca tabiat eğitimleri daha da önem kazanmaktadır. Tabiat eğitimleri ile topluma tabiat sevgisi ve tabiatı koruma bilinci aşılamak hedeflenmektedir. Bu amacın gerçekleşmesi de bilgi sahibi olunması ve tabiatın her yönü ile tanınmasıyla mümkündür. Toplumun, biyolojik çeşitliliğin önemi, nesli tehlike altındaki türler, endemik türler, istilacı türler hakkında bilgilendirilmeleri yaşadıkları ortamı daha iyi tanımalarına ve tabiatı koruma konusunda sorumluluk sahibi olmalarına olanak sağlar. Araştırmacılar, 1990’lı yıllardan buyana hızla yaygınlaşan “Tabiatta Tabiat Eğitimi” uygulamalarının doğayla ilgili bilgi ve değerlerin edinilmesinde oldukça etkili olduğunu belirtmektedir.

Bu uygulamalar, çocukluk dönemlerinden itibaren doğa bilgisinin ve bilincinin yerleşmesi, bireylerin ilerleyen yaşlarda çevreye duyarlı ve çevreyi koruyan bireyler olarak yetişmesinin en önemli öncülüdür. Eğitim ortamlarında teorik öğretim faaliyetlerinin yanı sıra uygulamalı tabiat eğitimlerinin yeterince yapılması önem arz etmektedir. Son yıllarda teorik ve klasik öğretim yöntemleri yerine işbirlikli ve yapılandırmacı yaklaşım faaliyetleri ile öğrenci merkezli çalışmalar ön plana çıkarılmaktadır. Böyle bir anlayışla Orman ve Su İşleri Bakanlığının eğitim konusunda genel bir stratejisinin oluşturulması ve tabiat eğitimlerinin bilimsel yöntemlere dayalı uygulamalarla gerçekleştirilebilmesi hedeflenmektedir.

Biyoçeşitliliğin öneminin bilinci, özellikle genetik kaynakların ve geleneksel bilginin yasal olmayan yollardan elde edilerek ticarileştirilme ve kullanımlarından doğan faydaların adil olmayan bir şekilde tahsisi konusu gündeme geldiğinde daha önemli hale gelmektedir. Herhangi bir yabani türün veya genetik madde ihtiva eden parçasının ve türevinin veya genetik maddenin veya bunlarla ilgili geleneksel bilgilerin Yabancı uyruklu gerçek veya tüzel kişiler veya bunlar adına faaliyet gösteren Türkiye Cumhuriyeti uyruklu gerçek veya tüzel kişiler tarafından yetkili makamların izni olmadan toplanması ve yurt dışına çıkartılmasını ifade eden bu durum biyokaçakçılık olarak ifade edilmekte olup, biyoçeşitlilik unsurlarının kaybında büyük öneme haizdir.

BÖLÜM II. MEVCUT DURUM

Türkiye; Avrupa-Sibirya, Akdeniz ve İran-Turan olarak isimlendirilen üç biyocoğrafik bölgeye sahip olup, bunların geçiş zonlarına sahip olması ve iki kıta arasındaki köprü konumu nedeniyle iklimsel ve coğrafik özelliklerin kısa aralıklarla değişmesi sonucu, biyolojik çeşitlilik açısından küçük bir kıta özelliği kazanmıştır. Bu olağanüstü ekosistem ve habitat çeşitliliği beraberinde önemli bir tür çeşitliliğini getirmiştir.

7

Page 8: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

Türkiye’nin genetik çeşitliliği özellikle bitki genetik kaynakları ile önem kazanmaktadır. Çünkü Türkiye, Akdeniz ve Yakın Doğu gen merkezlerinin kesiştiği noktada yer almaktadır. Bu iki bölge tahılların ve bahçe bitkilerinin ortaya çıkışında çok önemli bir role sahiptirler. Ülkemizde 100’den fazla türün geniş değişim gösterdiği ve çok sayıda önemli kültür bitkisi ve tıbbi bitkiler gibi ekonomik açıdan önemli diğer bitki türlerinin menşei ya da çeşitlilik merkezi olan 5 mikro-gen merkezi bulunmaktadır. Bu merkezler Dünya’da kültüre alınan çok sayıda bitki türünün tarımının gelecekteki sürdürülebilirliği için çok önemli genetik kaynaklar sunmaktadır. Hayvan genetik kaynakları açısından ise, konumu nedeniyle birçok yerli hayvan ırkının Anadolu’da yetiştirildiği ve buradan dünyanın öteki bölgelerine yayıldığı kabul edilir. Ayrıca Ülkemizin dünyanın iki büyük kuş göç yolu üzerinde olması, kuşların beslenme ve üreme alanı olarak önemini artırmaktadır.

Küresel çevre problemleri sebebiyle gün geçtikçe ülkeler sahip olduğu biyolojik zenginliklerini kaybetmektedir. Artan çevre problemleri ve insan baskısı nedeniyle canlı kaynaklardaki hızlı azalış, insanoğlunu gelecekte büyük bir felaketle karşı karşıya getirecektir. Bilim adamları yakın gelecekte insanların ciddi bir gıda ve su sorunu ile karşı karşıya kalacağı görüşündedir. Bu gelişmeler ışığında, ülkelerin sahip olduğu biyolojik çeşitlilik, özellikle genetik kaynaklar anlamında büyük bir güç durumuna gelmektedir. Çünkü çevresel baskılara dirençli ve yüksek üretim potansiyeline sahip çeşitlerin geliştirilmesi için doğal kaynaklardan faydalanılmaktadır. Dünya'nın her yerinde biyolojik çeşitliliği azaltan veya onu olumsuz yönde etkileyen nedenlerin hemen hepsinde doğrudan veya dolaylı olarak insan faktörü yer almaktadır.

Türkiye’nin, bitki (flora) türleri bakımından sahip olduğu zenginliği anlamak için, Avrupa kıtası ile karşılaştırmak yeterli olacaktır: Tüm Avrupa kıtasında yaklaşık olarak 12.500 açık ve kapalı tohumlu bitki türü varken, sadece Anadolu’da bu sayının yaklaşık olarak 11.707 takson (tür alt tür varyete) olduğu bilinmektedir. Bunların yaklaşık üçte biri 3.449 tür Türkiye’ye özgü (endemik) türlerdir. Yaklaşık yılda 50 yeni türün yayınlandığı ülkemizde tür sayısının her geçen gün arttığı ve yeni tanımlanan türlerin birçoğunun da oldukça dar yayılışlı olduğu gözden uzak tutulmamalıdır. Bu gerçek bile ülkemiz bitki çeşitliliği envanterinin ortaya konmasının ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Coğrafi bölgelerden, Doğu Anadolu ve Güney Anadolu bölgeleri; Bitki Coğrafyası Bölgelerinden ise İran-Turan ve Akdeniz bölgeleri endemik bitki türleri bakımından zengin olanlarıdır (Türkiye Damarlı Bitkiler Listesi-2012).

Türkiye, hem flora hem de fauna açısından bulunduğu kuşak itibariyle oldukça zengin ve ilginçtir. Bunun başlıca sebebi Anadolu’nun Avrupa ve Asya kıtaları arasında köprü oluşturması ve dolayısıyla Anadolu’nun göç yolu üzerinde bulunması, farklı iklim ve ekosistem tiplerine sahip olması, florasının zengin olması ve dolayısı ile besin ihtiyacı olan birçok hayvan türünün kendisine uygun yaşam alanı bulabilmesi sayılabilir. Bütün bu zengin ekolojik faktörler faunanın zenginliğine de yansımıştır. Türkiye Omurgalı faunası üzerine birçok çalışma yapıldığı için fauna

8

Page 9: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

büyük oranda ortaya çıkmıştır. 2016 yılı sonu verilerine göre; yaklaşık olarak 370 tatlısu balığı, 515 Deniz balığı, 31 İkiyaşamlı, 137 Sürüngen, 483 Kuş ve 170 memeli hayvan türü olmak üzere toplamda 1700 civarında omurgalı hayvan türünün ülkemizde yaşadığı tespit edilmiştir.

Türkiye’deki omurgasız hayvan sayısı kesin olarak bilinmemekle birlikte; tüm dünyada olduğu gibi böcek (Insecta) grubu Türkiye’de de çok zengindir. Ancak bazı gruplarda herhangi bir çalışma olmaması, bazı gruplardaki çalışmaların da yetersiz olması gibi sebeplerle Türkiye böcek faunası hakkında tahmini rakamlar vermek mümkündür. Türkiye’de bugüne kadar tespit edilmiş böcek türü yaklaşık 30.000 civarındadır. Ancak tahmin edilen sayı ise 60.000-80.000 arasındadır. Buna rağmen bazı böcek grupları ile ilgili faunistik liste büyük oranda çıkartılmıştır. Örneğin Türkiye’de kızböcekleri (Odonata) 114, çekirgeler (Orthoptera) 600 (270’i endemik), kınkanatlılar (Coleoptera) 10.000, yumuşakçalar (Mollusca) 522 (203’ü endemik), yarımkanatlılar (Heteroptera) 1400, eşkanatlılar (Homoptera) 1500, kelebekler (Lepidoptera) 6.500 (600’ü gündüz diğerleri gece) türle temsil edilmektedir (UBSEP-2007).

Türkiye’nin iç sularındaki yerli türler ve tabii ekosistem yanlış balıklandırma sebebiyle risk altındadır. İç sularımızda, 25 balık türünün aşılandığı, tehdit altındaki tatlı su balık türü sayısının ise tüm türlerin yaklaşık üçte biri civarında olduğu tespit edilmiştir. Birçok göl ve akarsu, sivrisinek balığı, sudak, İsrail sazanı, gümüş balığı, yeşil sazan, güneş balığı, çakıl balığı ve zebra midyesi gibi Türkiye faunasına ait olmayan yabancı veya yeri değiştirilen türleri barındırmaktadır.

Biyoçeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanımı göz önüne alındığında sadece karasal ve iç su ekosistemlerini dikkate almak yeterli ve doğru bir yaklaşım olmamaktadır. 3 tarafı denizlerle çevrili ülkemizde kıyı ve deniz ekosistemlerinin biyolojik çeşitliliği de büyük önem arz etmekte olup, Karadeniz, Marmara, Ege ve Doğu Akdeniz olmak üzere, Türkiye’yi çevreleyen denizlerin birbirinden farklı özelliklere sahip olması, barındırdığı biyolojik kaynakların da farklılaşmasını sağlamıştır. Ayrıca Türkiye iki yarımadadan (Anadolu ve Trakya) oluşan bir ülkedir ve Türk Boğazlar Sistemi (İstanbul ve Çanakkale Boğazı, Marmara Denizi) dahil kıyı uzunluğu adalar hariç yaklaşık 8.592 km’dir ve bunun 1.865 km’lik kıyı şeridi koruma altındadır (%22). m Türkiye denizlerinde yaklaşık 5000 hayvan türü tespit edilmiştir. Kıyı şeridinde de yaklaşık 3.000 bitki ve hayvan türü yaşamaktadır.

Türkiye denizleri içinde en yüksek tuzluluk ve sıcaklık oranına sahip olan Akdeniz, denizel biyoçeşitliliğin en zengin olduğu bölgedir. Süveyş Kanalı’nın açılmasından sonra Kızıldeniz’den göç yoluyla Akdeniz’e gelen Hint-Pasifik bölgesine ait birçok tür de bu bölgeye yerleşmiştir. Göç sonucu bu bölgeye yerleşmiş 26 tür saptanmıştır. Tüm Türkiye denizlerinden yaklaşık 5.000 hayvan türü tespit edilmiştir. Toplam 472 balık türü denizlerimizde şu şekilde dağılmıştır:

9

Page 10: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

Akdeniz’in Türkiye sularında 388, Ege Denizi’nde 389, Marmara Denizi’nde 249, Karadeniz’de de 151 balık türü bulunmaktadır.

Karadeniz, dünyanın en geniş ve okyanuslardan en fazla izole olmuş kapalı bir denizdir. Karadeniz’de 151 balık, 1.619 mantar, alg ve yüksek su bitkileri, 1983 omurgasız türü bulunmaktadır. İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile Marmara Denizi’nden oluşan Türk Boğazlar Sistemi Doğu Akdeniz’in Ege Havzası ile Karadeniz arasındaki su taşınımını sağlayan bir iç deniz sistemi konumundadır ve birçok tür için biyolojik koridor görevini görür. Marmara Denizi’nin daha derin bölgeleri ise Ege-Akdeniz sularını içerir ve 400’den fazla bentik organizma türünü barındırır. Ayrıca genelde doğal çevrelerinde siyah olan süngerler Ege’nin derin sularından toplanan ticari ürünlerden biridir ve son yıllarda popülasyonlarında azalma görülmüştür. Yabancı türler göz önüne alındığında ise, tüm Akdeniz’de 986 yabancı tür tespit edilmiş olup, bunun 775 adedi Doğu Akdeniz’de bulunmaktadır. Türkiye denizlerindeki yabancı türlerin sayısı 2005 yılında 263 tür iken, 2016 yılında bu sayı 500’ü aşmıştır. Akdeniz’de bulunan istilacı yabancı türlerin % 66’sı Süveyş Kanalı’ndan gelmesine karşın, Karadeniz’de bulunan istilacı yabancı türlerin % 80’i gemilerin balast sularıyla gelmiştir. Ülkemiz denizlerinde tespit edilen istilacı yabancı türlere örnek olarak, Mnemiopsis leidyi (Taraklı medüz, Kaykay), Rapana venosa (Deniz salyangozu), Lagocephalus sceleratus (Balon balığı), Caulerpa taxifolia, (Katil yosun) sayılabilir.

Deniz ve kara ekosistemlerinin kesiştikleri kıyı ekosistemleri, önemli ani geçiş bölgeleri (ekoton) olmaları nedeniyle oldukça özel ekosistemlerdir. Ülke yüz ölçümünü oluşturan karasal kaynakların %4,1’lik bölümünü kıyı ekosistemleri oluşturmaktadır. Ülkemizin kıyı bölgelerinde dağların denize iniş biçiminin ve kıyı topografyasının birbirinden farklı olması, bölgelere göre farklılaşan, kumul, mağara, delta, lagün, dalyan, kalkerli teraslar gibi çeşitli kıyı ekosistemlerini ortaya çıkarmıştır. Tüm bu kıyılar arasında özellikle Doğu Akdeniz bölgesindeki kıyı alanları çok yüksek flora ve fauna çeşitliliğine sahip zengin ekosistemlerdir. Türkiye kıyıları boyunca çok farklı jeolojik yapılara sahip olan ve birçok balık türünü ve diğer deniz canlılarını barındıran binlerce deniz mağarası bulunmaktadır. Bu mağaraların bazıları Akdeniz fokunun barınma ve üreme alanı olarak tanımlanmıştır. Kıyılarımızda yaklaşık 3.000 adet tür bulunmaktadır.

Deniz çayırları, deniz kaplumbağaları, deniz kuşları, Akdeniz foku başta olmak üzere Afalina, Mutur vb. bazı deniz memelileri kıyı biyoçeşitliliğinin en önemli türlerindendir. Bununla birlikte 20 adet Deniz kaplumbağası yuvalama alanı belirlenmiş ve bu alanların kullanma esaslarına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından bir Genelge hazırlanmıştır (Genelge 2009/10). Ayrıca, Türkiye sularında deniz memelileri önemli deniz canlı gruplarından biridir. Türkiye sularında 11 tane deniz memelisi türü bulunmaktadır. Akdeniz’de düzenli veya arasıra Akdeniz’e giren 21 deniz memeli türü yaşamasına karşın, Karadeniz’de ise sadece 3 tür yaşamaktadır.

10

Page 11: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

Ada biyoçeşitliliği, deniz biyoçeşitliliği içinde ayrı bir öneme sahiptir. Ülkemizde yaklaşık 500 ada ve adacık bulunmaktadır. Adaların bir kısmının zengin biyolojik çeşitliliğe ve endemik türlere sahip, bazılarının ise insan müdahalesinden uzak  izole edilmiş alanlar olduğundan dolayı adalar  birçok türe yaşama ve üreme ortamı sağlayarak hem denizel hem de karasal biyoçeşitliliğinin korunmasına yardımcı olmakta ve  Akdeniz foku gibi dünyada tehdit altındaki deniz memelilerine, deniz kuşlarına ve ikiyaşamlılara ev sahipliği yapmaktadır.

Hem karasal hem denizel biyolojik çeşitliliğinin bu kadar yüksek olduğu Ülkemiz, Biyolojik çeşitliliğin korunması, Biyolojik kaynakların sürdürülebilir kullanımı ve Genetik kaynakların kullanımından kaynaklanan faydaların adil ve hakkaniyete uygun paylaşımı temel hedeflerini içeren Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesini (BÇS) 1992'de imzalamış, 1996 yılında da onaylamış ve Sözleşme 14 Mayıs 1997 yılında ülkemizde yürürlüğe girmiştir.

Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi 6. Maddesine göre taraf olan ülkeler, sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmeye yönelik ulusal biyolojik çeşitlilik stratejisi ve eylem planlarını hazırlamakla zorunlu kılınmıştır. Bu bağlamda, Türkiye’ nin Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı (UBSEP), ilk kez 2001 yılında mülga TC. Çevre Bakanlığı koordinasyonunda hazırlanmış, 2007 yılında güncellenmiştir. 2016 yılında ise küresel ve ulusal değişimlere uyum sağlaması adına UBSEP revizyonu tekrar ele alınmış güncellenme çalışmaları başlatılmıştır.

Bakanlığımız “Devlet Temsilcisi” statüsü ile Dünya Koruma Birliği (IUCN) üyesi olup, IUCN Ulusal Komitesi Sekreterya görevi Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmektedir. IUCN özellikle küresel ölçekte nesli tehlike altında olan türlerin popülasyon durumlarına ilişkin değerlendirmeler yapan, ulusal ve küresel tür kırmızı listelerini düzenleyen ve tehlike kategorilerini belirleyen bir kuruluştur. Ülkemiz bu kapsamda Kelebekler Kırmızı Listesi (http://www.dkm.org.tr/Dosyalar/YayinDosya_8uy9hyII.pdf), Akdeniz Tatlısu Balıkları Kırmızı Listesi gibi çalışmalar gerçekleştirilmiş olmakla birlikte yapılan yeni çalışmaları da içerecek biçimde Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı’ nın güncellenerek IUCN tarafından onaylanması çalışmasının yakın gelecekte hedef olarak alınması planlanmaktadır.

Ayrıca, 2011 yılında 645 sayılı KHK ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı Merkez Teşkilâtının Kuruluş Görevleri ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik kapsamında Orman ve Su İşleri Bakanlığı bünyesinde Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü altında Biyolojik Çeşitlilik Daire Başkanlığı kurulmuştur. Bahsi geçen Daire Başkanlığı bünyesinde, Ülkemizin sahip olduğu biyolojik çeşitliliğin envanterinin çıkarılması ve ekosistem dinamiklerindeki değişimi belirleyen tür ve habitatların izlenmesi amacıyla “Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme Projesi “ 2013 yılında başlatılmıştır. Ayrıca ilk kez özellikli bitki türlerinin doğal habitatında tehdit altında olması durumunda uygun habitata nakli ve taşınmasını hedefleyen

11

Page 12: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

proje” Baraj Göl Aynası Altında Kalacak Bitki Türlerinin Tespiti Projesi” 2013 yılında başlatılmıştır. Biyolojik çeşitlilik konusunda yürütülen akademik çalışmaların bir disiplin altında bilgi sistemine dönüştürülmesi çalışmaları da başlatılmıştır.

Türkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda ise farklı odak noktaları ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Gıda, Tarım, ve Hayvancılık Bakanlığı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı başta olmak üzere tüm Bakanlıklar doğa korumayla ilgilidir. Ekosistem hizmetleri bir bütün olarak; canlılar, ekosistemler, ekonomik ve sosyal politikalarla ilgilenen tüm kurumların ajandasında yer alır. Bu nedenle konuyla ilgili temel çalışmalar, adı geçen tüm bu Bakanlıkların eşgüdüm içerisinde ortak çalışmasını zorunlu kılmaktadır. Örneğin, gıda biyolojik çeşitliliği ve gen kaynaklarının bazılarının tescili konusunda TAGEM, insan dışı biyoteknoloji çalışmalarında TÜBİTAK ve TAGEM, insan biyomolekülleri ve dokularıyla ilgili biyoteknoloji çalışmalarında ise TÜBİTAK ve Sağlık Bakanlığı (Türk Halk Sağlık Kurumu) öne çıkmaktadır.

Ekosistem hizmetlerine kaynaklık eden biyolojik çeşitlilik ve bu çeşitliliğin korunması ile ilgili olarak en kapsamlı mevcut kaynak, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğüne (DKMPGM) ait “Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı” dır. Ayrıca yine DKMPGM ye ait olan "Doğa Korumanın Ekonomik Sisteme Entegrasyonu İçin İlgi Gruplarının Eğitimi ve Kılavuz Oluşturma Projesi" kapsamında elde edilen üç kılavuz, sürdürülebilir biyolojik çeşitlilik yönetimi için gerekli hukuki, idari ve finansal mekanizmaları üst-politik açıdan katılımcı bir yaklaşımla değerlendirmiştir.

Bunlara ilave, denizel biyolojik beşitliliğimizin korunmasıyla ilgili olarak da Ülkemiz, taraf olduğu Biyolojik Çeşitlilik (CBD), Bern, Barselona ve Bükreş Sözleşmeleri kapsamında pek çok faaliyet gerçekleştirmektedir. Bölgesel düzeyde koruma alanları konusunda uluslararası işbirliğini amaçlayan, Akdeniz’de biyolojik çeşitliliğin korunmasına yönelik çalışmalar, 16.2.1976 tarihinde Barselona’da imzalanan ve 12.06.1981 tarih ve 17368 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Akdeniz’in Kirliliğe Karşı Korunması Sözleşmesi”nin eklerinden “Akdeniz’de Özel Koruma Alanlarına İlişkin Protokol” çerçevesinde başlatılmıştır. Denizel alanları da kapsayan 13 adet Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilmiş olup, toplam korunan denizalanı yüzölçümü 1.512.152,67 ha’dır. Özel Çevre Koruma Bölgeleride dâhil Türkiye’nin korunan denizalanı yüzölçümü toplam 1.444.293 ha’dır.

Ayrıca; Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü

tarafından hazırlanan “Türkiye’nin Önemli Denizel Biyoçeşitlilik Alanlarında İstilacı Yabancı Türlerin Tehditlerinin Belirlenmesi GEF VI Projesi” GEF Konseyi tarafından 11

12

Page 13: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

Mart 2016 tarihinde onaylanmış olup, UNDP Türkiye Ofisi ile işbirliğiyle 2017 üçüncü çeyreğinde uygulanmaya başlanacaktır.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü ile TUBİTAK-MAM tarafından gerçekleştirilmekte olan “Denizlerde Bütünleşik Kirlilik İzleme Projesi” ile tüm denizlerimizde 20 deniz çalışması (4 denizde bir yaz, bir de kış mevsimini temsilen) yapılmış ve her yıl ihtiyaçlara göre belirlenen ek istasyonlar ile 450 istasyonda (314 noktasal, 136 alansal), farklı izleme bileşenlerini içeren çok parametreli izleme (örnekleme, analiz ve değerlendirme) çalışmaları gerçekleştirilmiştir.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü tarafından 2015 yılında başlatılan “Deniz İzlemelerinde Standardizasyonun Sağlanması Projesi” kapsamında 10 adet kılavuz oluşturulmuş olup, bunlardan, Deniz Memelileri ve Değerlendirme Kılavuzu, Bentos Kılavuzu, Makro Alg-Deniz çayırları Kılavuzu, Ötrofikasyon Kılavuzu ve Plankton Kılavuz denizel biyoçeşitlilikle alakalı kılavuzlar olarak TUBİTAK-MAM tarafından hazırlanmıştır.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından “Türkiye’de Deniz Stratejisi Çerçeve Direktifi Kapsamında Kapasite Geliştirme Projesi” 2016 yılında başlamış olup, Deniz Strateji Çerçeve Direktifi’nin (2008/56 EC) mevzuata aktarımı ve uygulanması için gerekli kurumsal ve teknik kapasitenin geliştirilmesi, ilgili kurumlar, faaliyetler, mevzuat ve projeler arasında koordinasyonun sağlanabilmesi için boşluk analizi yapılması ve önerilerde bulunulması ve Direktifin uygulanmasına ilişkin metodolojinin geliştirilmesi ve seçili bölgelerde uygulanması (Karadeniz Türk suları ve Muğla’dan (Fethiye) başlamak üzere Hatay’a kadar olan Türk suları) hedeflenmektedir.

Uluslararası sözleşmeler kapsamında ayrıca, özellikle kurak, yarı-kurak ve yarı-nemli ekosistemlerde çölleşme ve arazi bozulumunu tersine çevirmek ve önlemek, etkilenen alanlarda kuraklığın etkilerini azaltmak için küresel işbirliği geliştirilmesi hedefi ile Birleşmiş Milletler tarafından 1996 yılında uygulanmaya başlanan Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi (UNCCD)’ne ülkemiz 1998 yılında taraf olmuştur. Sözleşmeye taraf 195 ülke, kurak alanlarda yaşayan halkın yaşam koşullarını iyileştirmek, bu kırılgan bölgelerde biyoçeşitlilik ve ekosistem fonksiyonlarını sürdürmek ve iyileştirmek, kuraklığın etkilerini azaltmak hedefleri için birlikte çalışmaktadırlar. Diğer taraftan bir ekosistem yaklaşımı içerisinde arazi, iklim ve biyoçeşitlilik dinamiklerinin çok yakından birbirleri ile ilişkili olması nedeniyle, bu Sözleşme diğer Rio Sözleşmeleri; Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (CBD) ve Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) ile de yakın işbirliği içerisindedir. Yine, Türkiye’nin de aktif üye olduğu Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri Hükümetler-arası Platformu (IPBES), yeryüzü biyolojik çeşitliliğinin, ekosistemlerin ve insanlığa sunulan hizmetlerin korunması yönünde politikaların oluşturulmasına destek sağlamak amacıyla 2012 yılında kurulmuş bağımsız hükümetler-arası bir kuruluştur. Ek olarak, küresel ölçekte gıda güvenliğinin sağlanması yönünden toprakların korunumu ve sürdürülebilir kullanımına katkı

13

Page 14: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

sağlamak amacıyla Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Küresel Toprak Paydaşlığı (Global Soil Partnership, GSP) taraf ülkelerin üyelikleri ile 2012 yılında kurulmuştur. Girişimin amacı, temel ekosistem hizmetlerini desteklemenin yanı sıra, gıda güvenli bir dünya için sağlıklı ve verimli toprakları korumak açısından dünyanın sınırlı olan toprak kaynaklarını geliştirmektir.

Yukarıda verilen üç büyük sözleşme (UNCCD, UNFCC ve CBD) ve ilgili bilim-politika programlarının (IPBES ve GSP) hedefleri, 2030 yılı için belirlenen Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SDGs) ile uyumludur. Birleşmiş Milletler’in 25-27 Eylül 2015 tarihinde düzenlenen Genel Kurul Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi’nde, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 193 üye ülke tarafından gelecek 15 yılda yoksulluğun ortadan kaldırılması ve insanlığın ortak refahının sağlanabilmesi için 17 temel hedef belirlenmiştir. Açlığın yok edilmesi, gıda güvenliğinin başarılması, beslenmenin iyileştirilmesi ve sürdürülebilir tarımın teşvik edilmesine odaklanan kalkınma hedeflerinden ikincisi; 2030 yılına kadar verimliliği ve üretimi artıran güçlü tarımsal uygulamalar ve sürdürülebilir gıda üretim sistemlerinin sağlanması yolu ile, ekosistem hizmet ve servislerinin sürdürülebilirliğine katkı yapmak, iklim değişikliği, kuraklık, taşkınlar gibi ekstrem hava olaylarına adaptasyonu güçlendirmek ve artan bir şekilde gıda temininin temel bileşenleri olan arazi ve toprak kalitesinin iyileştirilmesini hedeflemektedir. Buna ilave olarak, 15. kalkınma hedefi ise bütün olarak “ karasal ekosistemlerin restorasyonu ve sürdürülebilir kullanımı, çölleşme ile mücadele ve arazi degradasyonunun önlenmesi ve iyileştirilmesini” amaçlamaktadır. Bunu takiben SDG hedeflerine paralel olarak UNCCD tarafından taraf ülkeleri desteklemek için “Arazi Degradasyonunun Dengelenmesi Programı (Land Degradation Neutrality, LDN)” yürürlüğe konmuştur. Arazi degradasyonunun dengelenmesi (Land Degradation Neutrality, LDN); bilim insanları tarafından “gıda güvenliğini iyileştirmek, ekosistem hizmet ve fonksiyonlarını desteklemek için gerekli olan arazi kaynaklarının miktar ve kalite yoluyla özel konumsal ve zamansal ölçekler ve ekosistemler içinde değişmez ve kararlı kalması veya artması durumu” olarak tanımlanmaktadır.

Ülkemizin zengin biyolojik genetik kaynaklara sahip olduğu düşünülürse biyokaçakçılık açısından tercih edilmesinde de neden bu denli bir cazibe merkezi olduğu ortaya çıkacaktır. Bu minvalde, Ülkemizde 2007-2015 yıllarında 19 farklı ilimizde, 18 farklı ülkeden 112 kişinin karıştığı, toplam 59 biyokaçakçılık vakası tespit edilmiş, yakalanan kişilere 2872 sayılı Çevre Kanunun 20. Maddesinin (k) bendi gereğince idari para cezası uygulanmıştır. Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere gelişmiş ülkelerin vatandaşlarının biyokaçakçılık yaptığı görülmektedir. Vakalar özellikle Doğu Karadeniz, Güney Doğu ve Doğu Anadolu ile Akdeniz bölgelerimizde yoğunlaşmaktadır. Son beş yılda karşılaşılan biyokaçakçılık vakalarında başta orkide (salep) türleri olmak üzere yumrulu ve soğanlı bitki türleri, yabani buğday, kelebekler ve diğer böcek türleri, engerek türleri ve semender türleri tespit edilmiştir. Ancak, ülkemize ait biyolojik çeşitlilik ile ilgili yabancı araştırmacıların yayınları, endemik türlerimizin satıldığı web siteleri,

14

Page 15: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

genetik kaynaklara dayalı patentler dikkate alındığında gerçekleşen biyokaçakçılık vakalarının düşük oranda tespit edilebildiği anlaşılmaktadır.

Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’ nin 3. Maddesine göre ülkeler kendi doğal kaynakları üzerinde egemenlik haklarına sahiptir. Bu kapsamda ülkemizin taraf olduğu sözleşmeler şunlardır:

Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme (CITES) (27/9/1994 tarihli ve 4041 sayılı Kanun)

BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (29.08.1996 tarih ve 4177 sayılı Kanun) Gıda ve Tarım için Bitki Genetik Kaynakları Uluslararası Anlaşması (28/10/2005 tarihli

ve 5414 sayılı Kanun)

Sözleşme’nin 15. Maddesine göre de genetik kaynaklara (yabani bitki ve hayvanlara ait örneklere) erişime kısıtlama getirme yetkisi ulusal hükümetlere aittir. Bu madde aynı zamanda karşılıklı anlaşma ve materyal transfer anlaşması yapılarak erişimine izin verilen genetik kaynaklardan elde edilecek faydaların, genetik kaynağı sağlayan ülke ile paylaşımının sağlanmasına yönelik hükümler içermektedir. Ancak, genetik kaynak bilim ve teknoloji yardımıyla bir ürüne veya sürece dönüştürüldüğünde fikri mülkiyet hakları kapsamına girmekte ve genetik kaynağı sağlayan ülke, kaynağı sağlarken haklarını güvence altına almamışsa, sağladığı kaynak üzerindeki tasarrufu ortadan kalkmaktadır. Genetik kaynaklardan sağlayacakları faydaları kaynak ülke ile paylaşmak istemeyen ve genellikle bilim ve teknolojide daha ileri gitmiş kalkınma düzeyi yüksek ülkelerin vatandaşları veya şirketleri, bu nedenle, yasal olmayan yollardan bu kaynaklara erişme, yani kaçak olarak genetik kaynağı elde etme yoluna gitmektedir. Türkiye de zengin ve ekonomik kaynağa dönüştürülmesi bakımından bakir biyolojik çeşitliliği ve özgün genetik kaynakları ile biyokaçakçılığa maruz kalmaktadır. Ayrıca BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi'ne ek protokol olarak “Genetik Kaynaklara Erişim ve Yarar Paylaşımı Hakkında Nagoya Protokolü” 12 Ekim 2014 tarihinde dünyada yürürlüğe girmiştir. Ülkemiz Protokole henüz taraf olmamıştır.

Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 168inci maddesine göre “Tabii servetler ve kaynaklar Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır”.

Çeşitli ulusal düzenlemeler ülkemizde bulunan yabani türlerin doğadan toplanmasını ve yurt dışına çıkartılmasını doğrudan veya dolaylı olarak kurallara bağlamaktadır. Bunlar;

- Türkiye’de İlmi Araştırma, İnceleme Yapmak ve Film Çekmek İsteyen Yabancılar veya Yabancılar Adına Müracaat Edenler ile Yabancı Basın-Yayın Mensuplarının Tabi Olacakları Esaslar (Bakanlar Kurulu Karar Sayısı : 88/12839 Kabul Tarihi : 4/4/1988)

- Av ve Yaban Hayvanlarının ve Yaşam Alanlarının Korunması, Zararlılarıyla Mücadele Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik (24 Aralık 2005 tarih ve 25976 sayılı RG)

15

Page 16: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

- Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşmenin Uygulanmasına Dair Yönetmelik (27.12.2001 tarih ve 24623 sayılı RG)

- Bitki Genetik Kaynaklarının Toplanması Muhafazası ve Kullanılması Hakkında Yönetmelik (15 Ağustos 1992 tarih ve 21316 sayılı RG)

- Doğal Çiçek Soğanlarının Üretimi, Doğadan Toplanması ve İhracatına İlişkin Yönetmelik(19 Temmuz 2012 Tarih ve 28358 Sayı RG)

- Su Ürünleri Yönetmeliği (10 Mart 1995 tarih ve 22223 sayılı RG)- Su Ürünleri Genetik Kaynaklarının Korunması ve Sürdürülebilir Kullanımı Hakkında

Yönetmelik(29 Ağustos 2012 tarih ve 28396 sayılı RG) - Su Ürünleri Genetik Kaynaklarının Araştırma Amaçlı Kullanılması ve Yurt İçine Girişi

ile Yurt Dışına Çıkarılması Hakkında Yönetmelik (9 Haziran 2015 tarih ve 29381 sayılı RG)

- Su Ürünleri Genetik Kaynaklarının Tesciline İlişkin Yönetmelik (18 Ağustos 2012 tarih ve 28388 sayılı RG)

- Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarının Korunması ve Sürdürülebilir Kullanımı Hakkında Yönetmelik (22 Aralık 2011 tarih ve 28150 sayılı RG)

- Yerli Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarının Kullanılması ve Yurt Dışına Çıkarılması Hakkında Yönetmelik (21Eylül 2012 tarih ve 28418 sayılı RG)

- Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarının Tesciline İlişkin Yönetmelik (22 Aralık 2011 tarih ve 28150 sayılı RG)

Bakanlığımızca 2012 yılında biyokaçakçılık riskinin en yüksek olduğu 15 ilde İl Jandarma Komutanlıkları’ na biyokaçakçılık konusunda bilgilendirme seminerleri düzenlenmiştir. Akabinde, biyolojik çeşitliliğimizin biyokaçakçılık yoluyla istismar edilmesinin ve zarar görmesinin önlenmesi, aynı zamanda ülkemize ait genetik kaynaklardan elde edilebilecek ekonomik, sosyal, bilimsel, teknolojik, tıbbi, ticari ve kültürel potansiyel faydaların ülkemiz menfaatine kullanılmasının sağlanması amacıyla 2013-2015 yıllarında “Biyokaçakçılıkla Mücadele Projesi” yürütülmüştür. Proje süresince ülke genelinde koruma, kontrol ve denetimde kurumsal kapasitenin güçlendirilmesine, yasal ve kurumsal düzenlemelerin güçlendirilmesine ve halkın bilinç düzeyinin artırılmasına yönelik faaliyetler yürütülmüş, “Biyokaçakçılıkla Mücadele Bilgi Paylaşım Sistemi” kurulmuş ve “Biyokaçakçılıkla Mücadele Eylem Planı” hazırlanmıştır.

Mevcut mevzuat kapsamında biyokaçakçılık vakalarında adli yaptırım sadece vakanın yurt dışı çıkış kapılarında tespit edilmesi halinde ve sadece ihracı Kanun gereği yasaklanmış canlı türlerinin biyokaçakçılığa konu olması halinde uygulanabilmektedir. İhracı Kanun gereği yasaklanmış canlı türleri Kara Avcılığı Kanununun 4üncü maddesi kapsamında koruma altına alınmış olan kuş, sürüngen ve karasal memeli hayvan türleri ile sınırlıdır.

16

Page 17: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

Biyokaçakçılık vakalarında vakaya konu olan canlı türüne göre Su Ürünleri Kanunu, Kara Avcılığı Kanunu, Orman Kanunu ve Çevre Kanunu kapsamında idari yaptırımlar uygulanabilmektedir. Bu yaptırımlar içerisinde kapsamı en geniş ve miktarı en yüksek idari para cezası Çevre Kanununda yer aldığından, genel olarak Çevre Kanununun 20(k) fıkrası kapsamında idari para cezası uygulanmaktadır. Ancak söz konusu ceza doğrudan biyokaçakçılık için değil, biyolojik çeşitliliğin tahrip edilmesi ve/veya nesli tehdit veya tehlike altında olan veya nadir bitki ve hayvan türlerine zarar verilmesine istinaden uygulanmaktadır.

Ülkemizin zengin biyolojik çeşitliliği ve bunun sürdürülebilir kullanımı birlikte göz önüne alındığında, yenilenebilir enerji çalışmalarının da dikkate değer olması gerekmektedir. Bu bağlamda, Hidroelektrik santraller, ısıtma amaçlı biyokütle, güneş ve jeotermal enerji kullanımı Türkiye’de enerji karmasına katkıda bulunan başlıca yenilenebilir enerji kaynakları olagelmiştir. Son yıllarda ise, jeotermal ve rüzgar enerjisine dayalı elektrik üretimi gibi teknolojiler de Türkiye’nin enerji sektöründe etkili olmaya başlamıştır (Türkiye Ulusal Yenilenebilir Enerji Eylem Planı, 2023).

Hidroelektrik santraller; çevreye uyumlu, temiz, yenilenebilir, yüksek verimli, yakıt gideri olmayan, uzun ömürlü, işletme gideri çok düşük dışa bağımlı olmayan yerli bir kaynaktır. (http://www.enerji.gov.tr/tr-TR/Sayfalar/Hidrolik, 2016). Buna ilaveten, Güneş enerjisi çevreci, temiz bir enerji kaynağı olduğu için fosil enerji kaynaklarına alternatif olacak bir enerji olarak görülmektedir (Yılmaz, 2012). Güneş enerjisinin başlıca avantajları; doğal ısıtma ve soğutma sistemleri kullanarak binaların gereksiz enerji tüketimlerini önlemesi, çevreye verilen zararların en aza indirmesi, ekonomik olması ve dışa bağımlı olmayan bir enerji kaynağı olması olarak sıralanabilir (Erdener vd., 2010). Benzer şekilde, rüzgar enerjisi de yerli, dışa bağımlı olmayan, doğal ve tükenmeyen, gelecekte de aynı oranda temin edilebilecek, asit yağmurlarına ve atmosferik ısınmaya yol açmayan, CO2 emisyonu olmayan, doğal bitki örtüsü ve insan sağlığına olumsuz etkisi bulunmayan, fosil yakıt tasarrufu sağlayan, radyoaktif etkisi olmayan, teknolojik gelişimi hızlı, döviz kazandırıcı bir kaynaktır. Ayrıca kısa sürede devreye alınabilmekte ve kısa sürede sökülebilmektedir (Güler, 2005). Jeotermal enerji ise kısaca yerkürenin doğal ısısı olup, yerkabuğunun derinliklerinde birikmiş olan basınç altındaki sıcak akışkan (su, buharı, gaz) ve sıcak kuru kayaların içerdiği termal enerji olarak tanımlanır. Güneş, rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynakları ile kıyaslandığında jeotermal enerji kesintisiz olmasından dolayı avantajlı bir konuma sahiptir. (http://www.mmo.org.tr/resimler/dosya_ekler/a0819e9e2f84a52_ek.pdf) Ayrıca jeotermal enerjiye dayalı modern jeotermal elektrik santrallerinde CO2, NOx, SOx gazlarının salınımı çok düşük olduğundan temiz bir enerji kaynağı olarak değerlendirilmektedir.

Yukarıda bahsi geçen tüm bu konular ele alındığında tabiat ve çevre eğitiminin disiplinler arası bir doğası olduğu ve bu nedenledir ki doğa ve çevre ile ilgili konuların değişik eğitim müfredatları içinde yer alması kaçınılmaz olduğu göz önüne alınmalıdır. Ülkemizdeki ilköğretim

17

Page 18: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

müfredatı incelendiğinde çevre ve doğa ile ilgili konularda canlıların sınıflandırılması, bitkilerin sınıflandırılması, çiçekli bitkilerin kısımları ve görevleri, hayvanların sınıflandırılması, mantarların özellikleri ve hayatımızdaki rolleri, mikroskobik canlıların özellikleri ve hayatımızdaki rolleri, çevredeki yaşam alanları ve burada yaşayan canlılar ve insanın çevreye etkisi ile ilgilidir.

Mevcut durumda “Tabiat Eğitimi” ne ilişkin ulusal bir strateji bulunmamakla birlikte Ulusal Çevre Eylem Planı’nın 1997’de hazırlanan Eğitim ve Katılım ile ilgili bölümünde; “İlköğretim II. kademesi ile ilgili olarak her üç sınıf düzeyinde yapılan araştırmalar, bu öğrencilerin çevre duyarlılığı düzeylerinin arzu edilen seviyenin altında olduğunu göstermektedir.

Eğitim konusu multidisipliner bir konu olduğundan bu konuda birçok kurum ve kuruluş görevlidir. Hali hazırda Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı öne çıkmakla birlikte tüm Bakanlıklar konuyla ilgilidir. Tabiat eğitimleriyle ilgili olarak Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın tüm birimlerince çalışmalar yapılmasıyla birlikte Eğitim-Yayın Daire Başkanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü birimleri öne çıkan birimler arasında yer almaktadır. Özellikle de ülkemizin tüm biyolojik çeşitliliğin sürdürülebilir yönetimi ile görevlendirilmiş olan Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü bu konuda en yetkili kurumlardan biridir. Ayrıca, Türkiye’de üniversiteler, çeşitlik STK’lar ve bağımsız olarak da tabiat eğitimleri ve kamplar düzenlenmektedir. TEMA, Ankara Üniversitesi Çocuk Üniversitesi bunlar arasında yer almaktadır. Yine, tabiat koruma ile ilgili olan kurumlar ve TÜBİTAK ile birlikte üniversiteler de gençlere ve yetişkinlere doğa eğitimleri konusunda çalışmalar gerçekleştirmekte ve doğa eğitimlerini desteklemektedirler.

Mevcut durum çözümlemesinde, her türlü planlama sürecinde öne çıkan çözümleme olarak, Güçlü-Zayıf–Fırsat-Tehdit (GZFT, SWOT) çözümlemesi öne çıkmaktadır. Bu çözümleme ile ele alınan husus ya da bir süreci amaçları doğrultusunda yöneten ve işleten kurumun; saptanan amaçlarına ulaşma noktasında daha çok kurum içi değişkenlerin etkili olduğu “Güçlü” ve “Zayıf” yönleriyle; daha fazla kurum dışı değişkenlerin etkili olduğu “Fırsat” ve “Tehdit” etkenlerinin belirlenmesi hedeflenmektedir. GZFT çözümlemesi sayesindedir ki, kurumun amaçlarına ulaşması noktasında güçlü yönlerinin korunması, zayıf taraflarının kuvvetli hale getirilmesi, dış ortamda oluşan gelişmelere bağlı olarak doğabilecek muhtemel fırsatların yakalanması ve tehditlerin de bertaraf edilmesi imkân dâhiline girebilecektir. Biyoçeşitlilik ve ekosistem hizmetleri ile ilgili tüm paydaşların yüz yüze iletişimde bulunduğu bir ortamda yapılan bir GZFT çözümlemesi yardımıyla; o kurumun ya da sürecin stratejik amaçlarına ulaşma, bu amaçlara ulaşmak için eylem belirleme ve sorunlara çözüm yolları üretme mümkün olabilmektedir.

18

Page 19: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

Mevcut durumlar ışığında biyoçeşitliliğin zayıf kalan noktalarını güçlendirmek için GZFT çözümlemesine dair aşağıdaki unsurların atanması mümkün görülmektedir:

Page 20: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

BÖLÜM III. KAYDEDİLEN GELİŞMELER

Biyolojik çeşitlilik zenginliğimizin belirlenmesi maksadıyla “Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme Projesi” kapsamında sahip olduğumuz biyolojik çeşitliliğin alansal veriler ile ortaya konulması hedeflenmiştir. Proje çalışmaları 2013 yılında başlamış olup, 2018 yılı sonunda 81 ilde tamamlanması hedeflenmiştir. Ülkemiz Biyolojik çeşitliliği ile ilgili bu güne kadar yürütülen çalışmalar tüm ülkeyi içerecek boyutta genel olarak literatür tabanlı yapılmış olup geniş çaplı arazi çalışmaları ile desteklenmemiştir. Bu nedenle gerek eksik olan/mevcut olan envanter çalışmalarının tamamlanması ve gerekse de biyolojik çeşitlilik gidişatının izlenmesi amacı ile bu proje hazırlanmıştır. Ayrıca hazırlanan bu proje sayesinde il bazlı biyolojik çeşitlilik durumu hakkında da veri elde edilmiş olacak ve tespit edilen kritik türlerin koordinat verileri sayesinde bu türlerin alan ve ülke bazlı yayılış sınırları ve habitat tercihleri de belirlenmiş olacaktır.

Projenin maksadı, ülkemizin sahip olduğu flora ve fauna türlerinin mevcut durumunun literatür ve arazi çalışması destekli olarak iller bazında tespit edilip, bu türlerin barındığı yaşam alanlarının ve koruma öncelikli ekosistemlerin mevcut durumları ile ilgili literatür verilerinin öncelikle derlenmesi ve arazi çalışmasıyla güncellenmesi, türlerin popülasyon durumlarının belirlenmesi, endemizm, IUCN, BERN ve CITES kriterlerine göre gruplandırılması şeklindedir. Ayrıca türlerin, yaşam alanlarının ve ekosistemlerin sahip oldukları dinamik yapıların izlenmesi amacıyla gösterge türlerin belirlenmesi ve bu türler üzerinden biyolojik çeşitliliğin izlenmesi ve biyolojik çeşitliliğin tür, habitat ve ekosistem düzeyinde gidişatı hakkında fikir sahibi olunmasının sağlanacaktır. Buna ilaveten, türlerin azalmasına veya yok olmasına sebep olan tehditlerin belirlenmesi ve bu tehditleri azaltacak veya ortadan kaldıracak tedbirler önerilecektir. Bugüne kadar 33 ilin proje çalışmaları tamamlanmıştır. Bu iller; Burdur, Tunceli, Van, Osmaniye, Düzce, Trabzon, Ankara, Uşak, Rize, Yalova, Nevşehir, Kırklareli, Samsun, Adana, Aydın, Erzurum, Karabük, Edirne, Isparta, Ağrı, Sinop, Tokat, Sivas, Tekirdağ, Bursa, Afyonkarahisar, Çanakkale, Giresun, Artvin, Bitlis, Çorum, Bilecik, Gümüşhane illeridir. Tüm elde edilen veriler Nuh’un Gemisi Ulusal Biyolojik Çeşitlilik veri tabanına yüklenmektedir.

Ayrıca “Baraj Göl Aynası Altında Kalacak Bitki Türlerinin Tespiti Projesi” 2013-2015 yılları arasında yürütülen proje ile DSİ Genel Müdürlüğü tarafından yatırım programında yer alan baraj projelerinde baraj göl aynasının su tutulması ile yok olma tehlikesi altında kalacak; risk altında olan,lokal endemik, nadir ve nesli tehlikede olan bitki türlerinin (özellikli bitkiler) tespit edilmesi, taşınabilir/ nakledilebilir uygun habitatlara taşınması ile üretimi yapılabilecek olanların belirlenerek üretiminin yapılması ve özellikli türlerin sürdürülebilirliğinin sağlanması amaçlanmaktadır.Yürütülen Proje çalışmaları ile 22 baraj alanında tespit edilen 62 özellikli bitki türü taşınmak üzere belirlenmiş ve bu türlerin taşınacağı alternatif yaşam habitatları (özellikli alan) belirlenmiştir. Taşınma ve nakledilmeye elverişli olan türler doğrudan yeni habitatlarına

Page 21: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

nakledilmiş bunun yanı sıra üretim materyallerinden üretimleri sağlanarak yeni habitatlarına ekimleri gerçekleştirilmiştir. Taşınan türlerin yeni habitatlarındaki başarıları izlenmektedir.

Bunlara ilave olarak, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından 2009 yılında başlatılan GEF-IV döneminde desteklenmiş olan “Türkiye’nin Deniz ve Kıyı Koruma Alanları Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi” 2014 yılında tamamlanmıştır. Proje Türkiye’ nin ulusal deniz ve kıyı koruma sistemin güçlendirilmesi ve etkin yönetiminin sağlanmasını amaçlamaktadır. Proje kapsamında Deniz ve Kıyı Koruma Alanları Ulusal Strateji ve Eylem Planı Hazırlanmıştır.

Karadeniz’de nesli tehlike altında olan denizel türlere istinaden “Black Sea Red Data Book” Kitabı yayınlanmıştır. Yine denizlerimizde bulunan istilacı yabancı türler ile zararlı denizel türler üzerine “Türkiye’deki En Tehlikeli İstilacı Yabancı Türler ve Türkiye’deki Zehirli Denizel Yabancı Türler” Kitabı yayınlanmıştır. IUCN tarafından nesli tehlike altında olan türler yeniden değerlendirmiş ve 2014 yılında ülkemizdeki birçok endemik tatlısu balık türünü de içeren türlerin koruma statülerini yeniden belirlenmiş olup bu bilgiler internet ortamında erişime açılmıştır.

Gemilerin balast suları ile gelen yabancı türlerle ilgili olarak mülga Denizcilik Müsteşarlığı tarafından 2010 yılında “Türkiye Ulusal Balast Suyu Yönetimi Stratejisi” belgesi ile “Türkiye için Balast Suyu Durum Değerlendirme Raporu” yayınlanmıştır.

Bakanlar Kurulu Kararı ile 16 Ağustos 2013 tarihli ve 28737 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak ilan edilen Finike Denizaltı Dağları Özel Çevre Koruma Bölgesi ülkemizin açık denizde ilan edilen ilk koruma alanı olma özelliğini taşımaktadır. 1.124.173 ha’lık deniz koruma alanını ihtiva eden Finike Denizaltı Dağları Özel Çevre Koruma Bölgesi; derin deniz biyolojik çeşitliliği, ender bulunan banklar, denizaltı dağları gibi özel ekosistemler, nesli azalan türler ve nadir ekosistemler açısından önem arz etmektedir.

Türk Deniz Kuvvetleri, Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanan “Türkiye Ulusal Deniz Araştırma Strateji Belgesi” 2 Ekim 2014 tarih ve 29137 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bununla birlikte 2016-2026 yıllarını kapsayan on yıllık süreyi kapsayan taslak “Ulusal Deniz Araştırma Programı hazırlanmış ve kurumlarında görüşleri alınarak Başbakanlığa iletilmiş bulunmaktadır.

Diğer yandan, biyolojik çeşitlilik ile ilgili araştırmalar kapsamında Türkiye’deki karada, havada, denizde, akarsu ve göllerde arkeolojik, tarihi, jeolojik, sosyolojik ve tabiata ait konularda yapılacak bilimsel araştırmalar bilimsel incelemeler, bilimsel amaçlı ses bandı, video kayıt, belgesel film ve fotograf çekimleri kapsamında değerlendirilmektedir. Yerli ve yabancı araştırmacılar; 645 sayılı Orman ve Su İşleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun

21

Page 22: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

Hükmünde Kararname ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı Merkez Teşkilâtının Kuruluş Görevleri ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik kapsamında Bakanlığımızdan araştırma öncesi yasal izin belgesi alması gerekmektedir.

Ayrıca ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerden Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesinin ilgili hükümleri; Yabancı araştırmacıların ülkemizdeki biyolojik çeşitlilik unsurlarına ve her tür biyolojik kaynağa erişimi fayda paylaşımı şartlarıyla düzenlenmektedir.

Diğer yandan araştırma izinleri sürecin kapsamında elektronik devlet hizmetlerinin yaygınlaştırılması, kamuda bürokrasi ve kırtasiyeciliğin azaltılması, ülkemizin bilimsel ilerlemesine katkıda bulunulması, biyolojik çeşitlilik ile ilgili bilimsel araştırmaların kolaylaştırılması, düzenlenmesi ve kamu yararı oluşturacak şekilde sonuçlarının depolanması, yabancı araştırmacıların yerli gen kaynakları ve bunlarla ilgili geleneksel bilgilere erişimi ile yerli gen kaynakları ve bunlarla ilgili geleneksel bilgilerin kullanımından doğan faydaların adil ve hakkaniyetli paylaşımı maksadıyla, biyolojik çeşitlilik ile ilgili bilimsel araştırmalara ilişkin olarak Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünce verilen her türlü araştırma izni, markalama izni ve halkalama izninin; çevrim içi ortamda “Biyolojik Çeşitlilik Araştırma İzinleri Bilgi Sistemi ve Veri Tabanı (ARİBS)” üzerinden yürütülmesine ilişkin usul ve esasları düzenleyen 2016/6 No’lu “Biyolojik Çeşitlilik Araştırma İzinleri Bilgi Sistemi ve Veri Tabanının Yürürlüğe Girmesine Dair Bakanlık Genelgesi” 23.11.2016 tarihinde onaylanmış olup, biyolojik çeşitliliğe ilişkin araştırma izin başvuruları e-devlette bulunan ARİBS üzerinden yapılabilecektir.

Biyoçeşitlilik Ekonomisi ve Sürdürülebilir Ekosistem Hizmetleri kapsamında; "Doğa Korumanın Ekonomik Sisteme Entegrasyonu İçin İlgi Gruplarının Eğitimi ve

Kılavuz Oluşturma Projesi" 2013 yılında yapılmış olup, ancak Kalkınma Bakanlığı’ndan onay alınamamıştır.

“Ulusal Ekosistem Hizmetleri Değerlendirmesi ve Biyoçeşitlilik Ekonomisi Uygulama Planı" projesi ise Kalkınma Bakanlığına önerilmiş, ancak onay alamamıştır.

Doğrudan ekosistem hizmetleri ile ilgili olarak kurulan ve Türkiye' nin de kurucu üyesi olduğu ilk ve tek uluslararası platform olan, “Biyolojik Çeşitlilik ve Ekosistem hizmetleri konulu Hükümetler arası platform (IPBES)” kapsamında ileride yürütülecek olan ulusal çalışmalara kurumsal anlamda hazır olmak anlamında katkıda bulunulmuştur. On yılda bir gerçekleştirilen Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvelerinde esas vurgu olan sürdürülebilir kalkınmanın, Türkiye'de tesisine Orman ve Su İşleri Şurası kapsamındaki bu çalışma ile katkı yapılmıştır.

Biyokaçakçılık ile mücadele kapsamında ise;

22

Page 23: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından biyokaçakçılıkla mücadeleye ve bitki genetik kaynaklarının moleküler yöntemlerle kayıt altına alınmasına yönelik projeler hayata geçirilmiştir.

Biyokaçakçılıkla mücadele, Yüksek Planlama Kurulu tarafından onaylanan Türkiye Biyoteknoloji Stratejisi ve Eylem Planı’ na entegre edilmiştir.

Biyokaçakçılık, Kaçakçılık İstihbarat ve Koordinasyon Kurulu gündemine girmiştir ve veri paylaşımı sistemi kurulması 2016-2021 Organize Suçlarla Mücadele Ulusal Strateji Belgesi ve Eylem planında 3.5 nolu faaliyet olarak yer almıştır.

22/12/2016 tarih ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununda buluşun genetik kaynağa veya bağlantılı geleneksel bilgiye dayanması halinde kaynağın nereden alındığının açıklanmasına ilişkin hükme yer verilmiştir.

Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun tasarısına biyokaçakçılıkla ile ilgili maddeler eklenmiştir.

Temel ekosistem hizmetleri arasında sayılan yenilenebilir enerji kaynaklarına ilişkin süreçlerde ise Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü olarak, ulusal mevzuatımız ve uluslararası yükümlülüklerimiz de göz önüne alınarak gerek koruma statüsü olan alanlarda gerekse koruma statüsü bulunmayan alanlarda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından koordine edilen Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) sürecine aktif katılım sağlanarak tüm enerji faaliyetleri ve madencilik faaliyetleri başta olmak üzere faaliyetlerin olası çevresel risklerini en aza indirmek maksadıyla tedbir ve öneriler geliştirilmektedir. Bu doğrultuda sürdürülebilirlik gayesi ile tabii kaynakların dengeleri gözetilmekte aynı zamanda gerekli görülen durumlarda bilimsel raporlar ile de değerlendirilmeler yapılarak gerekli tedbir ve önlemlerin alınması sağlanmaktadır. Bu minvalde, 2872 sayılı Çevre Kanunu, 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu ve 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu başta olmak üzere mevzuat hükümleri uyarınca korunan alan olarak belirlenen alanlarda sahaya özel yönetim planları kapsamında değerlendirmeler yapılmaktadır. Yönetim planlarında öngörülmeyen faaliyetlere izin verilmemekte olup, yine Bakanlığımız uhdesinde yer alan sulak alan, hassas alan gibi sahalarda enerji ve madencilik faaliyetlerinin olumsuz etkileri dikkate alınarak, bu etkilerin minimize edilmesi maksadıyla alınması gereken tedbirleri ortaya koymak için, Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimleri tarafından yapılacak değerlendirmelere ilişkin olarak 2014/1 Genelgesi yayımlanmıştır. Genelgede belirtilen hususlara hassasiyetle uyulmakta olup, Bakanlığımız ve bağlı kuruluşları tarafından yürütülen iş ve işlemler yukarıda zikredilen mevzuat çerçevesinde biyolojik çeşitliliğin korunması maksadıyla yürütülmektedir.

Bu kapsamda Bakanlığımızca yayınlanan 2014/1 sayılı Genelge; korunan alanlarda, orman alanlarında, biyolojik çeşitliliği, yaban hayatını, sulak alanları, korunan alanları, tehdit ve tehlike

23

Page 24: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

altında olan endemik ve nadir türleri bulunduran alanlarda yapılması planlanan enerji üretim tesislerini ve madencilik projelerini kapsamaktadır.

2014/1 sayılı Genelge ile enerji ve madencilik faaliyetleriyle ilgili olarak; müracaat edilecek birimler, başvuruların değerlendirme süreleri, bilimsel rapor hazırlanıp hazırlanmayacağı, bilimsel rapor kriterleri, maden ve enerji faaliyetlerinin yapılamayacağı sahalar belirlenmiş ve başvurularla ilgili iş ve işlemlerin nasıl yapılacağı düzenlenmiştir. Bununla birlikte Genelge, biyolojik çeşitliliği, yaban hayatını, sulak alanları, korunan alanları, tehdit ve tehlike altında olan endemik ve nadir türleri doğrudan etkileyen madencilik ve enerji faaliyetlerinin yapılacağı alanlarda kısıtlama getirmektedir.

Diğer yandan eğitim ve tanıtım çalışmaları kapsamında, Bölge Müdürlükleri tarafından İl Milli Eğitim Müdürlükleri ile işbirliği içerisinde, ilköğretim öğrencilerine yönelik olarak, tabiat ve biyolojik çeşitliliğin korunması konusunda eğitimler 2012 yılından bu yana düzenlenmektir. Bu eğitimlerin toplamda kaç okulda yapıldığı ve kaç öğrenciye ulaşıldığı konuları 2 ayda bir raporlanmaktadır. Ayrıca, dört ayrı tiyatro ekibiyle birlikte MEB’e bağlı okullarda tiyatro gösterileri devam etmektedir. Şapka, kalem, kuş ve sulak alan kartları, yapboz gibi çeşitli eğitim materyalleri de bastırılıp okullarda öğrencilere dağıtılmıştır.

Ayrıca, biyolojik çeşitlilik ve tabiat eğitimi çalışmaları kapsamında, çocuklara tabiatta tabiat sevgisi ve eğitim verilmesi maksadıyla öğrencilerde meydana gelecek olan davranış ve tutum değişiklikleri araştırılmıştır. 2014-2015 eğitim-öğretim yılı bahar (II) döneminde Ankara ilinde bulunan bir devlet okulunda öğrenim görmekte olan 5.sınıftan iki sınıf seçilerek birine doğal hayatı koruma ve biyolojik çeşitlilik eğitimi sınıfta verilirken diğer sınıfa ise, doğal hayatın içinde tabiatta verilecek eğitim belirlenmiş ve ders öğretmenleriyle beraber verilmiştir. Çalışma, Ankara ili Çamlıdere ilçesi sınırları içerisindeki Çamkoru Tabiat Parkı’nda gerçekleştirilmiştir. Okullarda Tabiatı Koruma, Biyolojik Çeşitlilik ve Bilinçlendirme Eğitimi İçin Eğiticiler Eğitimi 17-20 Şubat 2016 tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirilmiştir. Ayrıca hem eğitim veren personele hem de çocuklara yönelik olarak sunum, kitapçık, video vb. görsellerden oluşan eğitim materyalleri hazırlama çalışmaları devam etmektedir.

BÖLÜM IV. KARŞILAŞILAN DAR BOĞAZ VE ZORLUKLAR

Mevcut projelerde elde edilen göstergelere ilişkin çalışmalar Orman ve Su İşleri Bakanlığı taşra personeli tarafından yürütülmekte olup ilgili konuda öncelikle insan kaynağı yetersizliği göze çarpmaktadır. İnsan kaynakları ile ilgili olarak araştırma, uygulama, denetim, CBS, modelleme, haritalama ve genetik alanlarında yeterli sayıda nitelikli uzman bulunmamakta ve buna istinaden eterli sayıda proje üretilememektedir. Bu kapsamda çalışma yürüten taşradaki uzman personel

24

Page 25: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

ihtiyacının karşılanmasındaki zorluklar biyolojik çeşitlilik konusunda çalışan ya da akademik çalışma yürüten akademisyenlerin başta biyologların ve diğer meslek gruplarının çalışmaları yeterince destek görmemekte ve özlük hakları ile ilgili çeşitli sorunlar yaşanmaktadır.

Ayrıca, kurumlar arası sorumluluk ve yetki çatışması ile kurumsal yapı konusunda işbirliği ve eşgüdüm eksikliği bulunmaktadır. Örneğin, 645 Sayılı Orman ve Su İşleri Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK ile 639 sayılı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK biyoçeşitliliğin korunması, genetik kaynaklarının muhafazası ve iyileştirilmesi ile gen kaynaklarına erişim ve yarar paylaşımı konularında her iki Bakanlığa da görev ve yetki vermektedir. Bunun sonucunda, özellikle bitki genetik kaynakları ile su ürünleri genetik kaynaklarına erişim konularında kurumsal yetki ve sorumluluklar çakışmakta, dolayısıyla, yabancıların Türkiye’de genetik kaynaklara erişimi içeren araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde veya yurt dışında ülkemize ait genetik kaynaklar üzerinde yapılacak ar-ge ve ür-ge faaliyetlerinde başvuru, izin, kontrol ve denetim sisteminde eşgüdüm sağlanamamaktadır. Ayrıca tabiat konusunda uzman ve deneyimli STK’lar, TÜBİTAK, MEB, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı gibi çeşitli kurum ve kuruluşlarla daha fazla işbirliği tesis edilmesi gerekmektedir.

Mevcut yasal düzenlemelerde zaman zaman rastlanan muğlak ve çelişkili hükümler uygulamayı zorlaştırmaktadır. Ülkemiz için son derece önemli olmasına ragmen mevcut mevzuatta “biyokaçakçılık” terimi ve tanımı yer almamaktadır. Doğrudan doğruya biyokaçakçılığı önlemeye yönelik adli ve/veya idari yaptırımlar bulunmamaktadır. Biyokaçakçılığın önlenebilmesine dolaylı yoldan hizmet edebilecek mevcut düzenlemelerin adli ve idari yaptırım gücü oldukça zayıftır. Mevcut uygulamada karşılaşılan biyokaçakçılık vakalarında uygulanan 2872 sayılı Çevre Kanunun 20 (k) bendi biyolojik çeşitliliğin tahrip edilmesine dayandığından, tahribat ve zararın ispat edilememesi halinde cezanın iptali söz konusu olmakta, ayrıca yabancı uyruklu kişilerden bu cezanın tahsil edilmesi çoğu zaman mümkün olmamaktadır. Ayrıca, mikroorganizmalar, mantarlar ve karasal omurgasız hayvan türlerinin doğadan toplanmasını ve yurt dışına çıkartılmasını düzenleyen ikincil düzenleme bulunmamaktadır.

Konularına özgü dar boğaz ve zorluklar kapsamında ise, öncelikle geniş kitlelerin eğitimine ve ülkemizde bir deniz kültürünün oluşturulmasına katkıda bulunmak amacıyla önemli kıyı kentlerimizde ve ekolojik yönden hassas yörelerimizde, nesli tehlike altında olmayan türlerden oluşan deniz akvaryumlarına ihtiyaç bulunmaktadır. Ayrıca Ülkemizde deniz biyolojik çeşitliliğinin korunması konusunda yasal boşluklar bulunmaktadır. Bu durumun en önemli nedeni ise denizde korunan alanlarının ilanı ve yönetimi konusunda yasal ve kurumsal düzenlemelerin net olmamasıdır. Kıyı mastır planlarının hazırlanması ve uygulanmasında da eksikliklikler yer almaktadır. Ülkemizde henüz kıyı deniz biyoçeşitliliği, tehdit altındaki türlerin dağılımı ve popülasyonları, yavru gelişme sahaları, habitatlar ve onları tehdit eden baskılar

25

Page 26: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

konusunda yeterli çalışma bulunmamaktadır. Denizel biyoçeşitlik araştırmaları projeleri için kaynak sıkıntısı bulunmaktadır. Deniz koruma alanlarına ilişkin çalışmaların artırılması gerekmektedir. Deniz çayırları ve deniz kuşları konularında yeterli seviyede bilimsel çalışma bulunmamaktadır. Ayrıca karasal alanlar kapsamında habitat parçalanması sebebiyle yaşam alanının kısıtlaması ve göç akışının engellenmesi omurgalı hayvanların sürdürülebilir popülasyonları için başlıca tehdit oluşturmaktadır.

Biyolojk çeşitliliğin korunmasında bir diğer husus ise çevresel etkileri yüksek olan yenilenebilir enerji ve madencilik gibi faaliyetlerin tabiata etkilerinin sağlıklı şekilde yönetilmesidir. Koruma yaklaşımlarının öteki boyutu olan yenilenebilir enerji ve madencilik çalışmaları kapsamında, ÇED mevzuatında Flora-Fauna başlığında; alanda bulunan bitki türleri, sahadaki doğal olarak yaşayan hayvan türleri, alandaki vejetasyon tipleri vb. bilgiler istenmektedir. Bu bilgilerin sağlıklı bir şekilde toplanması için vejetasyon döneminde arazi çalışması yapılması gerekmektedir. Ancak ÇED süreci, yatırımları hızlandırmak amacıyla kısaltıldığından vejetasyon dönemi çalışması mümkün olamamaktadır. ÇED sürecindeki en önemli eksikliklerden birisi de projenin yapılacağı alanın içinde yer aldığı ekosistemler ya da peyzajlara ilişkin bütüncül değerlendirmeler, peyzaj içindeki süreçlerin değerlendirmeye alınmamasıdır. ÇED ve İzleme süreçlerinde ilgili herhangi bir projenin (GES, RES, HES vb) fauna ve flora üzerindeki özellikle kuş, yarasa vb canlı grupları üzerindeki etkilerinin belirlenmesi ve çözüm önerilerinin ortaya konmasıyla ilgili bilimsel çalışma talep edilmektedir. Ancak bu çalışmaya ilişkin materyal ve yöntemler, bu çalışmada yer alacak uzmanların özellikleri, çalışmanın formatı gibi konularda (uluslararası Kabul görmüş standartlara dayanan) resmi/yasal bir düzenleme ihtiyacı göze çarpmaktadır. Ekosistem Değerlendirme Raporu istenecek sektörlerin belirlenmesi, ekosistem Değerlendirme Raporu formatında olması gerekenler ve Ekosistem Değerlendirme Raporu hazırlayacak disiplinler ve uzmanların seçimi gibi konularda da mevcut düzenlemelerin güçlendirilmesi gerekmektedir.

Ayrıca, yatırım süreçlerinde alınması gereken tedbirler ÇED Raporlarında ilgili müteşebbislerce taahhüt edilmekte ve bu taahhütler ÇED raporlarına girmektedir. Ancak izleme ve denetim yetkisi Çevre ve Şehircilik Bakanlığına tanınmıştır. Uzman birim olan Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ve taşra teşkilatları Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca yürütülen izleme sürecinde yer almamaktadır. Planlanan yatırımlarda seçilen alanın öncelikle doğa koruma açısından ilgili birim tarafından gerekli değerlendirmeler yapıldıktan sonra diğer sorumlu ve ilgili kurumlarca gerekli izin mekanizmaları işletilmesi gerekirken tam tersi olmaktadır. Özellikle enerji ve madencilik sektörlerinde Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünce yapılacak olan (proje sahasının uygunluğu açısından) ön değerlendirme son derece önemlidir.

26

Page 27: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

BÖLÜM V. GELECEĞE İLİŞKİN STRATEJİ VE POLİTİKALAR

• Sahip olduğumuz biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilirliliğini sağlayacak politika ve stratejilerin ülke üst ölçeğinde oluşturulan kalkınma plan ve programlarına entegre edilmeli ve bu politikalarının diğer sektör politikaları ile uyumu ele alınarak biyolojik çeşitliliğin sürdürülebilir yönetim yaklaşımı belirlenmelidir.

• Ayrıca, ekosistem hizmetlerinin geri ödenmesi hususunda hukuki, idari, mali ve teknik alt yapı etkin olarak tesis edilmelidir. Buna bağlı olarak, Türkiye’yi özel kılan biyolojik varlıkların ekosistem hizmet değerleri belirlenmeli ve bu değerler yönetim ve işletme bilançolarından milli muhasebe kayıtlarına kadar her düzeyde yansıtılmalıdır. Ülkemizin biyolojik çeşitliliği ve genetik kaynakları üzerindeki ekonomik ve bilimsel haklarının korunması için biyokaçakçılıkla mücadele ile genetik kaynaklara erişim ve yarar paylaşımı konularında gerekli hukuki ve kurumsal düzenlemeler yapılmalıdır. Biyolojik çeşitliliğimiz ve önemi, biyokaçakçılık ve önlenmesine yönelik uygulama ve sorumlulukları içeren farkındalık kazandırmaya, bilinçlendirmeye ve sonuç almaya yönelik eğitim faaliyetlerine her yaşı, her eğitim düzeyini, ilgili bütün meslek çalışanlarını içerecek şekilde bir devlet politikası kapsamında devam edilmelidir. Türkiye’ nin biyokaçakçılığın cazibe merkezi olmasının önüne geçmek amacı ile biyolojik varlıklarımızın bir kaynak değere, ürüne dönüştürülmesini sağlayacak bilimsel çalışmalara ağırlık verilmelidir. Genetik kaynaklar ve bağlantılı geleneksel bilgi kayıt altına alınmalı, genetik kaynaklarımız ülke ekonomisine kazandırılmalıdır.

• Biyokaçakçılık ile mücadelenin kurumsallaştırılabilmesi, etkili ve sürekli kontrol ve denetim sağlanabilmesi ilgili kurum ve kuruşların biyokaçakçılıkla mücadeleye yönelik teknik donanım ve personel imkânlarının geliştirilmesine bağlıdır. Bu kapsamda, taşra teşkilatının ve ilgili kolluk birimlerinin uzman personel ve araç-gereç ihtiyacının karşılanması, biyokaçakçılığın yoğun olduğu yurtdışı çıkış kapılarında yolcu beraberinde çıkarılan veya kargoyla gönderilen canlıların ve türevlerinin tespiti için gerekli ekipmanın ve teknik personelin temini, genetik kaynaklarımızın izinsiz kullanımlarının DNA barkodlama gibi moleküler tekniklerle tespit edilebilmesini sağlamak üzere ilgili kurum ve kuruluşlarda genetik kaynaklarımızın kayıt altına alınabilmesi için teknik altyapının güçlendirilmesi, genetik kaynaklardan katma değeri yüksel ürünler geliştirilmesine yönelik ar-ge ve ür-ge faaliyetlerinin desteklenmesi, biyolojik çeşitlilikle ve genetik kaynaklarla ilgili alanlarda faaliyet gösteren akademisyen ve araştırmacıların genetik kaynaklara erişim ve yarar paylaşımı ile genetik kaynaklara ve bağlantılı geleneksel bilgilere dayalı sınai mülki haklarına ilişkin uluslararası düzenlemeler konularında düzenli olarak bilgilendirilmeleri önem arz etmektedir.

27

Page 28: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

• Ülkemizin sahip olduğu biyolojik çeşitliliğin ortaya koyulması amacıyla yürütülen Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme Projesi kapsamında proje çalışmalarının tamamlanması akabinde arazi ölçeğinde çalışma yapılmamış olan canlı gruplarında envanter çalışmaları tamamlanmalıdır.

• Denizel biyolojik çeşitliliğin korunmasında karşılaşılan sorunları çözebilecek, farklı yönetim kurumları, kamu kurumları ve sivil toplumun sahip olduğu dayanımları ortaya koyacak sektörler arası işbirliğinin, etkili bir mekanizmaya dayalı olması gerekmektedir. Bu kapsamda, Türk Deniz Kuvvetleri, Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanan 2016-2026 yıllarını kapsayan taslak “Ulusal Deniz Araştırma Programı” kabul edilerek uygulamaya geçirilmelidir.

• Özellikle nesli tehlike altında olan özel türlerden deniz kaplumbağaları ve Akdeniz foku gibi türlerin yaşam alanlarının korunması önemlidir.

• Denizlerdeki ve içsulardaki yabancı türlerin belirlenmesi ve gözlenmesi için etkin yolların geliştirilmesi ve uygulanması, yabancı türlerin özellikle yeni ekosistemlere girişine ilişkin yasal düzenlemelerin gözden geçirilmesi ve doğal ekosistemi, ekonomiyi ve sağlığı tehdit eden istilacı yabancı türlerin kontrol altına alacak ulusal ve uluslararası düzeyde sıkı denetimlerin yapılması sağlanmalıdır.

• ÇED sürecinde faaliyet alanlarının seçimi için uygun mevzuat oluşturulmalıdır. Tehdit altındaki, nesli tükenmekte olan, endemik ve hassas türlerin yaşama ortamı; biyoçeşitliliği destekleyen habitat unsurları; nispeten bozulmamış karasal ve sucul ekosistemler; yaban hayatının hareket koridorları, kaynak değer potansiyelinin yüksek olduğu alanlar olarak düşünülmelidir.

• Özellikle karayolları ve akarsu kenarlarına paralel olarak yapılan HES projeleri iletim yapılarının canlılar için bariyer oluşturmaması için gerekli önlemlerin alınması, gerekiyorsa ekolojik köprü ve geçişlere yer verilmesi gerekmektedir. Ayrıca HES proje alanlarında varsa kritik türler, habitatlar ve ekosistemin izlenmesi uygun olacaktır. İzin süreçlerinde su havzalarındaki taşıma kapasitesi belirlenmesi, üretim kapasitelerinin buna göre belirlenerek izin verilmesi, HES lerle ilgili izinlerin verilmesi aşamasında ilgili havzadaki tüm HES lerin bütünleşik değerlendirmesi yapılarak, ilgili ekosistem ya da peyzajların özellikleri doğrultusunda kararlar verilmesi önem arzetmektedir. Halkın ve doğadaki canlıların su kaynaklarından daha fazla faydalanması için, HES’lerin mümkün olduğunca suların mansap kısımlarına kurulması ve HES’lerden önce ve sonrasında membaa ve mansap kısımlarını da gözeterek, ilk HES den itibaren öncesinden başlayarak su kaynağı boyunca öncesi ve sonrasında yeni teknolojilere göre izlemenin yapılması,

28

Page 29: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

online olarak bütün verilerin birbirine bağlanarak izlenmesi ve gerekli durumlarda yerinde ölçüm yapılarak karşılaştırma yapılması gereklidir. HESlerde yapılması gereken balık geçitlerinin sadece diadrom balıklar için değil akarsuyun alt- üst kısımları arasında üreme, kışlama ve beslenme göçü yapan tüm türler dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.

• Rüzgar enerjisi özelinde tabiatın etkin korunması ve sektörün sağlıklı yönlendirilmesine imkan tanıyan mevzuat çalışmalarının yapılması, RES faaliyetlerinin yoğunlaştığı veya yoğunlaşacağı bölgelerde, “kümülatif etki değerlendirme” ve “bölgesel taşıma kapasitesi” gibi çalışmaların yapılması faydalı olacaktır. Diğer yandan rüzgar santrallerinin etkileri ve ekolojik dinamikler konusunda etki değerlendirmesi yapabilecek uzman personel yetiştirilmesi, rüzgar santrallerinin etkileri ve ekolojik dinamikler konusunda etki değerlendirmesi hazırlanabilmesi için bilimsel kriterlere göre hazırlanmış bir metodolojinin belirlenmesi, rüzgar enerjisi sektörünü ilgilendiren diğer kurum ve kuruluşlar ile bu sektörde başarılı ülkelerle ulusal ve uluslararası işbirliğinin tesis edilmesi gereklidir. Ayrıca, RES projeleri ülkemizde yakın zamanda ve hızla gelişmekte olduğu için tüm projeler için yaban hayatı (Kuş ve yarasalar, flora ve vejetasyon) izleme metotları ve etki azaltma çalışmaları konusunda mevcut mevzuat geliştirilmeli, tüm projelerden elde edilen veriler uzmanlar tarafından ortak bir platformda değerlendirilmeli ve RES’lerin kümülatif etkileri konusunda veri bankası oluşturulmalıdır.

• Güneş enerjili elektrik üreteçlerinin kullanımları yaygınlaştırılmalı, gerekli standartlar oluşturulmalı, bu alanda tüketiciyi koruyacak, üreticiyi teşvik edecek önlemler alınmalı, yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Ar-Ge faaliyetleri ve Yakıt Pili (Fuel Cell) teknolojisinde yerli üretim imkânları desteklenmelidir. Güneş Enerji tesislerini yeni gelişiyor olması nedeniyle etkileri konusundaki bilgilerimiz oldukça yetersizdir. Bu tesislerin çevresel ve sosyal etkilerinin tam olarak ortaya konulması ve muhtemel etkileri azaltılması için uzun dönemli araştırma ve incelemeler yapılması gereklidir. Bu konuda bilimsel araştırmaları yapmak için üniversitelerin teşvik edilmesi ve desteklenmesi uygun olacaktır. GES faaliyetleri için bir izleme kılavuzu (Flora, fauna, toprak, su ve yerel hava olaylarını için) oluşturulmalıdır.

• Jeotermal akışkanın içinde bulunan minerallerin toprağa ve yeraltı sularına zarar vermemesi ve rezervuarın yeniden beslenmesini sağlamak için reenjeksiyon uygulamaları mutlaka yapılmalıdır. Böylece çevrenin daha etkin bir biçimde korunması sağlanmış olacaktır (Kaymakçıoğlu ve Çirkin, 2009). Jeotermal aramalar desteklenmeli ve teşvik edilmelidir. Rezervuar parametrelerinin korunması ve çevreye jeotermal akışkanın atılmaması için reenjeksiyon mutlaka yapılmalıdır.

29

Page 30: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

• Ayrıca, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün ilgili birimlerinde görevli personelin bilgilendirilmesi ve uzmanlık düzeylerinin arttırılması amacıyla yenilenebilir enerji projelerinin ekolojik etkilerinin belirlenmesi ve çözüm önerilerinin ortaya konmasıyla ilgili bilimsel bir değerlendirmenin nasıl yapıldığının anlatılacağı ve tartışılacağı ulusal ve/veya uluslararası uzmanların katılımıyla düzenlenen uygulamalı eğitim seminerlerinin veya sempozyumların düzenlenmesi ve yaygınlaştırılması sağlanmalıdır.

Eğitim ve tanıtım faaliyetleri kapsamında öncelikle, kurumsal kapasiteyi artıracak eğitim programlarının ve projelerin desteklenmesi önem arzetmektedir. Bu nedenle mevcut olan mevzuattan öte başlı başına eğitim, tanıtım ve bilinçlendirme faaliyetleriyle ilgili yeni bir mevzuat çalışmasının yapılması elzem görünmektedir.

Ayrıca, Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG) ve Yuva Derneği ortaklığında yürütülen, Türkiye' nin gençlere yönelik ilk ekolojik okuryazarlık projesi olan Doğal Olarak Genciz! Ekolojik Okuryazarlık Projesi’nin ilköğretim okullarında uygulanması ve gençlik kampları ile Gençlik ve Spor Bakanlığı ile korunan alanlarda tabiat eğitim kamplarının düzenlenmesi geleceğe yönelik birer strateji olabilmektedir. Bakanlık personelinin rol aldığı tiyatro oyunu senaryosunun yazılması ve okullarda sahnelenmesi ve üniversitelerin eğitim fakülteleri ve MEB işbirliği içerisinde Genel Müdürlük ve Bölge Müdürlüğü personeline eğitimde drama, oyun, sanat gibi yöntemlerinin uygulanabilirliği için bir proje yapılması da önem arz etmektedir. Tüm bakanlıklar olmak üzere öncelikli olarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı gibi bakanlıklar, doğa koruma alanında çalışan STK’lar, üniversiteler, TÜBİTAK ile işbirliği halinde Türkiye’nin ulusal tabiat eğitimi stratejisinin belirlenmesi ve Genel Müdürlük Eğitim stratejisinin oluşturulması da diğer bir politika ihtiyacı olarak göze çarpmaktadır.

Ayrıca, o Ankara Üniversitesi Çocuk Üniversitesi ve bu Koruma Biyolojisi konusunda

çalışmalar yapan tüm Üniversiteler, Belediyeler (gençlik merkezi, todam gibi merkezler) ile işbirliği içerisinde çocuklara eğitim programlarının düzenlenmesi ve Yerel yönetimler ile işbirliği halinde konferanslar, tişört dağıtımları, istilacı türün eradikasyonu gibi etkinliklerle farkındalık yaratılması,

o Her Bölge Müdürlüğü’nde çocuklarla, velilerle ve bölge müdürlüğü personeli ile birlikte uygulamalı tabiat eğitimlerinin düzenlenmesi,

o Okul öncesi çocuklara tabiat eğitimlerinin düzenlenmesi ve Milli Parklar Çocuk Klübü’nün kurulması,

o Uluslararası çevre ve tabiat eğitimleri ile ilgili mevzuat eğitimlerinin incelenmesi,

30

Page 31: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

o Özellikle ilk ve orta öğretim dönemindeki öğrencilere hatta olanaklar uygun olduğu durumlarda  Anaokulu ve liselerde Dünya Su Günü, Balık Göçleri Günü, Dünya Yaban Hayatı Günü ve Dünya Biyolojik çeşitlilik günü  gibi günlerde çeşitli etkinlikler yapmak, (konferanslar, çocuklarla maketler vs. yapmak, resim yarışmaları, şenlikler düzenlemek vs)  şapka, tişört, resim kitapları, kitapçıklar hazırlanması ve dağıtılması,

o Orman canlıları ve sucul canlıların tanıtımı, nesli tehlike altındaki türler, biyokaçakçılık, biyolojik çeşitlilik gibi konulara yönelik öğrencilere boyama kitapları, tanıtım kitaplarının hazırlanması,

o Değişik teknolojiler ve yöntemler, kurulacak pilot uygulamalar ve örnek tesislerde kamuya tanıtılması gerekmektedir.

DEĞERLENDİRME VE TAVSİYELER

T.C. Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017 – 2021 Şura kapsamında göz önüne alınabilecek değerlendirme ve tavsiyeler kapsamında öncelikle ulusal bir Biyolojik Çeşitlilik Veri Tabanının oluşturularak biyoçeşitlilik konusunda bütün bilgilerin ve verilerin tek bir çatı altında toplanması ve yönetilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, Biyolojik çeşitlilikle ilgili veri tabanında depolanan envanter ve izleme verilerinin ilgi gruplarının erişimine sunulması ve DNA barkodlama gibi yöntemlerle genetik kaynaklarımızın kayıt altına alınabilmesi için destekleme ve teşvik programları yürütülmelidir. Ayrıca biyokaçakçılığa maruz kalabilecek türlerin DNA barkod veri tabanının oluşturulması konusunun TÜBİTAK tarafından öncelikli araştırma alanları arasına alınması sağlanmalıdır. Genetik kaynaklara erişim ve bu kaynaklardan elde edilen faydaların paylaşımı konularında adli ve idari yaptırım gücü olan mevzuat hazırlanarak yürürlüğe koyulmalıdır. Benzer şekilde, mevcutta bulunan yenilenebilir enerji ve madencilik faaliyetleri için hazırlanan ve Bakanlıkta bulunan bilimsel değerlendirme ve izleme raporlarının bir veri tabanına aktarılması, mekânsal olarak ifade edilmesi ve bu veri tabanının yeni proje başvurularında kullanılması da önemlidir.

Ayrıca, iklim değişikliği ve küresel ısınmanın Türkiye biyoçeşitliliği üzerine etkilerinin izlenmesi ve erken uyarı sisteminin kurulması ve biyoçeşitlilik izleme çalışmalarının orta ve uzun vadeye yayılması ve daimi gözlem istasyonlarının kurularak popülasyon değişimlerinin izlenmesi de önem arz etmektedir. Biyolojik çeşitliliği izleme çalışmaları üniversiteler, sivil toplum kuruluşları işbirliği ile yürütülmesi, ayrıca izleme çalışmaları ve ekosistem hizmetlerinin değerlendirilmesi hususunda Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve ilgili diğer Bakanlıkların Bölge Müdürlüğü personeli tarafından yürütülmesi sebebiyle izleme yapacak personel sayısının arttırılması ve Bölge teşkilatlarında bu konuda alt yapının geliştirilmesi ile ilgili olarak sahada çalışanların nicelik ve niteliklerinin arttırılması önem teşkil etmektedir. Benzer şekilde, yenilenebilir enerji ve madencilik faaliyetlerinde doğa koruma ile ilgili uzman yetiştirilmesi,

31

Page 32: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

bununla birlikte kurumsal kapasitenin güçlendirilmesi ve sektör içinde çalışan personelin uzmanlaştırılması ve sayısının arttırılması (hizmet içi eğitimler ve lisans üstü eğitimle desteklenmesi) (YÖK’e tavsiye niteliğinde karar sunulması) da tavsiye edilebilir.

Özellikle gelişen sanayii, yeni yatırımlar ve iklim değişiklikleri gibi olaylardan etkilenen kritik türlerin belirlenebilmesi için kırmızı listelerinin (Red Data Book) güncellenmesi ve olmayanların da oluşturulması da bu kapsamda önemlidir. Ayrıca en son 2007 yılında güncellenen Türkiye’ nin Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planının (UBSEP), elde edilen son bilimsel verilerin ışığında acilen güncellenmesi zorunlu bir ihtiyaçtır.

Tüm ilgi grupları ve paydaşlar ile işbirliği, koordinasyon ve altyapının güçlendirilmesi bu kapsamda en önemli konulardan birisidir. Ayrıca biyolojik çeşitlilik konusunda çalışma yürüten Bakanlık, kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlayacak şekilde biyolojik çeşitliliğin tek çatı altında toplanması ve kurumların görev tanımlarının netleştirilmesi ve bu yönde yetki karmaşasının ortadan kaldırılması gerekmektedir. Ülkemizdeki biyolojik çeşitliliğe ilişkin yeni kullanım alanlarının keşfedilmesi, biyolojik kaynakların kullanımı, değerlerinin ortaya konması ve işletimi yönündeki çalışmaların desteklenmesi, izlenmesi, sonuçlarının ülke ekonomisine katılması ve iyi tanıtılması için ilgili kurum ve kuruluşlar arasında etkin koordinasyon, işbirliği ve teşvik mekanizması kurulmalıdır. Biyolojik varlıklarımızın ve ekosistem hizmet değerlerin iller temelinde belirlenmesi için çalışmalar yapılması da tavsiye edilmektedir. Uluslararası çerçeve dikkate alınarak, ulusal ekosistem hizmetleri tanımlanmalı ve sınıflandırılmalıdır. Biyokaçakçılığın önlenmesi için de yabancıların Türkiye’de biyolojik kaynaklarla ilgili yapacakları faaliyetlere ilişkin başvuru, izin, kontrol ve denetim mekanizmalarının kurumlar arası ve kurum içi eşgüdümlü bir şekilde yürütülebilmesi için ortak izin, kontrol ve iletişim sistemi kurulmalıdır. Örneğin, Genetik kaynaklar ve bağlantılı geleneksel bilgiye dayalı olarak yapılan buluşlarda kaynağı belirtilen başvuruların Orman ve Su İşleri Bakanlığına iletilmesi için Türk Patent ve Marka Kurumu ile protokol yapılabilir. Ayrıca İçişleri Bakanlığı ile Çevre Kanunu 20 (k) kapsamındaki idari para cezalarının kolluk kuvvetleri tarafından da uygulanabilmesi için Kanunun 12. Maddesine göre yetki devri yapılmasına yönelik protokol hazırlanarak yürürlüğe konmalıdır. Basılı materyaller ve mobil uygulamalar yoluyla kolluk kuvvetleri düzenli olarak biyokaçakçılık ile ilgili bilgilendirilmelidir. Sınır kapılarında yurtdışına çıkartılması yasaklanmış türlerin tespitine yönelik materyaller temin edilmeli, gelen ve giden yolcu kontrolünün sağlanmasına yönelik beyan formu uygulaması yapılabilmesi için hukuki düzenlemeler yapılmalıdır. İlgili kurum ve kuruluşların katılımı ile hazırlanmış olan “Biyokaçakçılıkla Mücadele Eylem Planı” yürürlüğe koyulmalıdır.

Yenilenebilir enerji projelerinde her başvuru kendi özelinde değerlendirilerek alana özgü ilave çalışmalar, öneriler ve önlemler geliştirilmesi ve ayrıca araştırma izinleri konusunda yerli

32

Page 33: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

araştırmacıların süreçle ilgili yaşanılan sıkıntıları azaltacak etkin bir sürecin geliştirilmesi ve yönetilmesi de tavsiye edilen konulardan biridir.

Ulusal bazda biyolojik çeşitlilik konusunda araştırma önceliklerinin belirlenmesi ve biyoçeşitlilikle ilgili arazi çalışması yeterli olmayan canlı gruplarından omurgasızlar ve tohumsuz bitkiler için bilimsel çalışmalar yapılarak envanter çalışmasının tamamlanması, özellikle kritik endemik ve istilacı böcek türleri üzerinde çalışma yapılması gerekmektedir. Yatırımlar planlanırken, biyolojik çeşitlilik ve ekosistem hizmetlerinin dikkate alınması, mekansal ve sektörel planlamalarda ekosistem hizmetlerinin entegrasyonu (biyokıymet haritaları ile entegrasyon) sağlanmalıdır.

EUNIS ve benzeri habitat sınıflandırmaların temeli olan “Bitki Sosyolojisi” çalışmalarının desteklenmesi ve ülkemizin kendi Ulusal habitat sınıflandırma çalışmalarının başlatılması gerekmektedir. Bu alanda genç araştırıcıların yetiştirilmesi ile karasal omurgalı hayvanlar için habitat parçalanmalarının önlenmesi yönelik hayvanların yaşam alanlarında hareketlerini kısıtlamayacak biçimde alt ve üst geçitlerin oluşturulması tavsiye edilmektedir. Risk altında olan; lokal endemik, nadir ve nesli tehlikede olan bitki türlerinin (özellikli bitkiler) taşınabilir/nakledilebilir olanların uygun habitatlara taşınması ile üretimi çalışmalarının kamu ve özel sektör tarafından inşa edilecek büyük baraj projeleri kapsamında ele alınması tavsiye edilmektedir.

Özellikle tatlısu ekosistemlerindeki hızlı kayıp, bozunma ve değişimlere karşı başta balık türleri olmak üzere canlı türlerinin, ekosistemlerin ve genetik yapının korunması amacıyla barajların ve diğer su yapılarının izolasyon etkilerinin minimize edilmesi gerekmektedir. İç sularda balıklandırma yapılırken ekosisteme ve içerisindeki yerli türlere zarar vermeyecek şekilde uygulanması önem taşımaktadır. Ayrıca istilacı türlerin biyolojik çeşitlilik üzerindeki etkisinin dikkate alınması gerekmektedir. Yabancı türlerin yeni ortamlara taşınmasında akarsuların kolaylaştırıcı etkisi göz önünde bulundurularak, balık geçidi olmayan barajlarda taşımacılık yoluyla balıkların göçünün sağlanması ve havzalar arası su taşıma gibi planların başta istilacı türler ve patojenlerin transferi olmak üzere sucul canlılar üzerindeki olası etkilerinin değerlendirilmesi önemlidir. Bu gibi uygulamaların hayata geçirilmesi halinde tatlısularda yaşayan tehdit altındaki (özellikle de kritik (CR) düzeydeki) türler için bu ve mevcut tehditlerin etkilerinin azaltılması yönelik acil önlemlerin planlanması önemlidir.

Biyolojik çeşitliliğin korunması ile ilgili olarak özellikle kritik ekosistem, habitat ve türlerin olduğu bölgelerde halkın bilinçlendirilmesi amacıyla eğitim programlarının planlanması uygun bulunmaktadır. Biyolojik çeşitlilik konularıyla ilgili eğitim gören (Biyoloji bölümleri, orman Fakültesinin ilgili bölümleri gibi) öğrencilerin konuya ilgilerinin artırılması amacıyla ilgili kurumlarda staj yapmalarının teşvik edilmesi ve kurum teşkilatlarındaki ilgili personelin,

33

Page 34: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

konuyla ilgili alanlarda lisansüstü çalışma yapmalarının teşvik edilmesi, yeni gelişen izleme, koruma yaklaşımları ile ilgili eğitim desteği programlarının üniversiteler ile işbirliği çerçevesinde yapılması gerekmektedir. Biyokaçakçılıkla mücadeleye yönelik eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarının hedef kitlelerin özellikleri dikkate alınarak sürekli hale getirilmesi, farkındalık yaratılarak kolluk kuvvetlerine yapılan ihbar sayısının artırılması sağlanmalıdır.

Denizel biyolojik çeşitlilik kapsamında ise, Finike Denizaltı Dağları Özel Çevre Koruma Bölgesi gibi açık denizlerde deniz yetki

alanlarımızda denizel tür ve habitat yönünden zengin olan alanlar tespit edilerek bunlara uygun koruma statüsü verilmeli ve buralarda yapılacak olan bilimsel araştırmalar desteklenmelidir.

Ada ekosistemi ve biyoçeşitliliği ile deniz kuşları üzerinde yapılan çalışmaların arttırılmasına ihtiyaç vardır. Ada biyoçeşitliliğinin ortaya çıkarılması, tehdit unsurlarının ortadan kaldırılması veya aza indirilmesi zengin biyolojik çeşitliliğe ve endemik türlere sahip adalar ekosistemi için çok önemlidir.

Sürdürülebilir yönetim planlarının oluşturulabilmesi için, ada ve adacıklar dahil tüm Türkiye kıyılarında biyoçeşitlilik araştırmalarının yaygınlaştırılması, mevcut balık stoklarının ve yumurtlama/büyüme sahalarının belirlenmesi ve yönetim stratejilerinin oluşturulması gerekmektedir.

Deniz ve kıyı ekosistemlerin ve biyolojik çeşitliliğine olumsuz etkilerini en aza indirgeyecek tedbirler alınmalı ve denetim altyapısının güçlendirilmesine yönelik ihtiyaçlar karşılanmalıdır.

Nesli tehlikede olan denizel türler ve deniz koruma alanları konularında tüm paydaşlar bilgilendirilmelidir.

Deniz biyolojik çeşitliliğinin sürdürülebilirliğinin sağlanması için araştırma, izleme ve denetim çalışmalarının yapılması, bunların maddi olarak desteklenmesi; uygulama için uzman yetiştirilmesi ve kurumlar arası eşgüdümün işbirliğinin artırılması gerekmektedir.

Açık denizlerde, sürdürülebilirliği sağlamak için hassas habitatların ve türlerin korunmasında uluslararası işbirliğinin arttırılması gerekmektedir.

Ekonomik faaliyetin yarattığı değere çevresel maliyetlerin katılması gerekliliği ekonomik faaliyetlerin çevre kaynaklarına dayanarak gelişmesinden kaynaklanmaktadır. Doğal kaynaklardan ve hammaddeden marjinal fayda sağlayan ekonomi, kaynakların tüketiminde yapılacak yatırımlar ve teknolojik çalışmalarla yeni üretim tekniklerinin geliştirmesini zorunlu kılmaktadır. Üretim sırasında girdilerini yönetemeyen birimler, üretim sonrasında oluşan tahribatı bertaraf etmek ve yönetmek için daha fazla maliyetle karşı karşıya kalınmaktadır.

Refah göstergeleri ekosisteme ilişkin göstergelerle yakından bağlantılıdır. Refah seviyesini artıran ve yoksulluğu azaltan göstergeler arasında yeterli beslenebilme, hastalıklardan

34

Page 35: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

korunabilme, ısınma ve gıda amaçlı enerjiye sahip olabilme, sel, tropik fırtına ve toprak kayması gibi büyük tabii olaylarla mücadele edebilme, temiz havaya sahip olabilme, yeterli ve temiz içme suyuna erişebilme, doğal kaynakları dikkate alan ve devamlı gelir akışını sağlayabilen sürdürülebilir nitelikte yönetim kararlarını alabilmede sınırlayıcı faktörlerdir. Bu göstergeler ele alındığında toplumsal refah için optimum çevresel standartların sağlanma gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Çevresel baskılar, oluşan yeni pazarlar ve kıt olan kaynaklar nedeniyle kalkınmanın ve ekonomik büyümenin yeniden tanımlanmaya çalışıldığı günümüzde ekonomik ve politik faaliyetlerin yeni küresel gelişmeler çerçevesinde yapılandırılması ve planlanması son derece önemlidir.

Bu bağlamda, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanıp enerji üretilirken biyolojik çeşitliliğe ve tabiata olan etkilerini en az seviyede tutmak için dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır:

Yenilenebilir Enerji ve Madencilik Faaliyetleri için Öneriler:o Çevre yönetimi araçlarından olan Çevresel Etki Değerlendirme süreçlerinin yenilenebilir

enerji ve madencilik faaliyetlerinde daha sağlıklı değerlendirme yapılabilmesi için (eğitim, uygulama, hazırlama standartları vb.) geliştirilmesi ve etkinleştirilmesi için girişimlerde bulunulması,

o Enerji ve madencilik faaliyetleri başta olmak üzere tabiata etkisi olabilecek her türlü yatırımın değerlendirilmesi ve izlenmesi için kurumsal kapasitenin ve insan kaynağının geliştirilmesi (eğitim, çalıştay, seminer vb.)

o Yenilenebilir enerji ve madencilik faaliyetlerinde ekosistem değerlendirme ve izleme süreçlerine ilişkin mevcut formatların sektörlere özgü izleme ve değerlendirme rehberlerine dönüştürülmesi,

o Değerlendirmeye konu herhangi bir faaliyetin flora, fauna, kuş, yarasa, balık vb. özel bir canlı grubu üzerindeki etkisi ortaya koymak üzere yapılacak çalışmalarda, hangi niteliklerde ve disiplinlerde uzmanların yer alması gerektiği dünyadaki uygulamalara bakılarak daha bilimsel yaklaşımlarla belirlenmelidir. Bu desteğin oluşturulması için kurumsal yaklaşım geliştirilmesi,

o Doğa koruma ve biyolojik çeşitlilik açısından farklı hassasiyet derecelerini gösterir bölgeleme ve haritalama çalışmaları ile biyolojik çeşitlilik envanter ve peyzaj atlası çalışmalarının yaygınlaştırılması,

o Ekolojik değerlendirme süreçlerinde fonksiyonel çeşitlilik analizlerine süreç içerisinde yer verilmesi (peyzaj çeşitliliği, erozyon vb),Tüm yenilenebilir enerji ve madencilik faaliyetlerinde talep edilen izleme çalışmaları için mekânsal ve zamansal değişimleri gösterecek kılavuzlar hazırlanması geliştirilmesi (tüm ilgi gruplarının dahil olduğu bir çalıştay neticesinde)

35

Page 36: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

o Yenilenebilir enerji ve madencilik faaliyetlerinde inşaat çalışmalarının başladığı andan itibaren tüm inşaat süreci boyunca aktif olarak izleme yapılması (taahhüt edilen peyzaj onarım kriterlerinin uygulanması vb.) gerekmektedir.

o Kapasite ayrımı yapılmaksızın (ÇED sürecine dahil olan veya olmayan) tüm enerji ve madencilik faaliyetlerinde ekosistem değerlendirme ve izleme süreçlerinin etkin olarak yürütülmesinin sağlaması için ilgili kurumlarla işbirliğinin arttırılması,

o Enerji Yatırımların yoğunlaştığı (enerji ihtisas bölgeleri vb.) özellikle korunan alanların etki alanında bulunduğu bölgelerde, proje bazlı değerlendirme yapılması yerine “kümülatif etki değerlendirme” çalışmalarının izin sürecinde yapılmasının sağlanması,

o Faaliyet alanı ve yakın çevresinin biyorestorasyon onarım, rehabilitasyon, veya alanın başka bir amaçla kullanımı (rekreasyon vb) sağlanmalıdır.

Yenilenebilir enerjinin çevresel etkileri ve bu etkilerin azaltılması konusunda yapılacak araştırmaların ve AR-GE faaliyetlerine öncelikli destek konuları içerisine alınması amacıyla Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, TÜBİTAK ve Kalkınma Bakanlığı nezdinde girişimlerde bulunulması faydalı olacaktır.Bakanlığımız, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Bölge Müdürlükleri tarafından ortaöğretim okullarında verilen doğa eğitimlerinin planlanarak bir program şeklinde gerçekleştirilmesi büyük fayda sağlayacaktır. Okul dışı doğal alan deneyimleri öğretim programlarının bir parçası olarak kabul edilmeli, öğretmen ve öğrencilerin bu tür etkinliklere katılmaları teşvik edilmelidir. Doğa eğitimi programına katılma fırsatı bulamayan öğrenciler için okul bahçeleri birer ekolojik alan (örnek: fidanlık, sera çalışmaları, sulak alan ekosistemi vb.) olarak tasarlanabilir ve bu ortamlarda sınıf dışı etkinlikler gerçekleştirilebilir.

Geçerli bilgi, yöntem ve teknolojiler hakkında bilgilendirilmek amacıyla, politika belirleyicilere, arazi sahiplerine, işleticilere, kaynak yöneticilerine ve biyolojik kaynakların yönetimi, geliştirilmesi ve kullanımıyla ilgili diğer kişilere yönelik eğitim ve bilgilendirme programları geliştirilmelidir ve uygulanmalıdır. Kamu kurumlarında çalışan personelin, ülkemizin sahip olduğu biyolojik çeşitlilik konusunda bilgilendirilmesi ve türlerin korunması konusunda bilinçlendirilerek, konu ile ilgili istatistiksel verileri çözümleme ve değerlendirme konusunda eğitime tabii tutulmalıdır. Biyolojik çeşitliliğin korunması ve biyolojik kaynakların sürdürülebilir kullanımı ile ilgili konu ve mesajların milli eğitim programlarına entegrasyonu sağlanmalıdır. Etkin eğitim ve bilinçlendirme programlarının hazırlanması ve hedeflenmesi için, halkın biyolojik çeşitliliğin korunması ve biyolojik kaynakların sürdürülebilir kullanımı ile ilgili bilgi ve bilinç düzeyinin değerlendirilip izlenmelidir. Ekosistem ve biyolojik kaynaklar üzerindeki olumsuz etkilerin önlenmesi ya da azaltılması için alınabilecek önlemleri vurgulayan eğitim materyaller yaygınlaştırılmalıdır. Biyolojik Çeşitlilik ve Doğal Kaynak Yönetimi Projesi kapsamında basılan “Korunan Alanlarda Eğitim” rehber kitaplarındaki eğitim stratejisinden mevcut ve gelecekte gerçekleştirilmesi planlanan eğitim çalışmalarında faydalanılmalıdır.

36

Page 37: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

37

Page 38: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

BÖLÜM VI. SONUÇ VE TAVSİYELER

1. Biyolojik çeşitliliğin korunmasını ve sürdürülebilirliğini sağlayacak politika ve stratejilerin, kalkınma plan ve programlarına entegre edilmesi,

2. Kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlayacak şekilde biyolojik çeşitliliğin (ulusal seviyede) tek çatı altında toplanması, eşgüdüm ve işbirliği kültürünün geliştirilmesi,

3. Eğitim ve tanıtım faaliyetleri kapsamında hem kurumsal kapasitenin güçlendirilmesi hem de tabiatın ve biyoçeşitliliğin korunması kapsamında halkın bilinçlendirilmesine ve farkındalığının artırılmasına yönelik eğitim programlarının ve projelerin desteklenmesi,

4. Tabi hayatı fotoğrafla konu edecek fotoğrafçıların yaban hayatı fotoğrafçılığı ve etiği ile yaban hayatı konusunda bir günlük eğitime tabi tutulması ve belgelendirilmesi,

5. Ulusal Biyolojik çeşitlilik bilgi sisteminin tek çatı altında oluşturulması, (veri yönetimi ve bilgi sistemi ile karar destek sistemlerinin oluşturulması)

6. Biyoçeşitlilik izleme çalışmalarına süreklilik kazandırılarak kurumsal kapasitenin geliştirilmesinin ardından daimi gözlem istasyonları kurularak popülasyon değişimlerinin izlenmesi,

7. Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme Projesi (UBENİS) kapsamında 2018 yılında bitirilmesi hedeflenen illerin envanter çalışmalarının belirli periyotlarla yenilenmesi,

8. Devam eden UBENİS programında literatür düzeyinde çalışılan tohumsuz bitkiler ve omurgasız hayvanların arazi çalışmalarına dayalı envanterinin yapılması,

9. Türkiye’nin (Bitki Sosyolojisi temelli) Ulusal Habitat Sınıflandırma çalışmalarının yapılması,

10. Denizel biyolojik çeşitliliğin korunmasında kamu kurumları, sivil toplum örgütleri ve sektörler arası işbirliğinin geliştirilmesi için etkin bir mekanizma oluşturulması.

11. Deniz yetki alanlarımızda denizel tür ve habitat yönünden zengin olan alanlar belirlenerek bunlara uygun koruma statüsü verilmesi,

12. Sürdürülebilir yönetim planlarının oluşturulabilmesi için, ada ve adacıklar dahil tüm Türkiye kıyılarında denizel biyoçeşitlilik envanterinin çıkarılması ve araştırmalarının yaygınlaştırılması,

13. Açık denizlerde, sürdürülebilirliği sağlamak için hassas habitatların ve türlerin korunmasında uluslararası işbirliğinin arttırılması,

14. Doğal ekosistemi, ekonomiyi ve sağlığı tehdit eden istilacı yabancı türlerin kontrol altına alacak (ulusal ve uluslararası düzeyde) gerekli çalışmaların hayata geçirilmesi,

15. “Biyokaçakçılıkla Mücadele Eylem Planı”nın yürürlüğe koyulması,16. Biyokaçakçılığa maruz kalabilecek türler ile ilgili DNA barkod veri tabanı oluşturulması,17. Genetik kaynaklara erişim ve yarar paylaşımının düzenlenmesi, ülkemizin biyolojik

çeşitliliği ve genetik kaynakları üzerindeki ekonomik ve bilimsel haklarının korunması için gerekli hukuki ve kurumsal düzenlemelerin hayata geçirilmesi,

38

Page 39: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

18. Genetik kaynakların ve bağlantılı geleneksel bilginin kayıt altına alınması, genetik kaynaklarımızın ülke ekonomisine kazandırılması,

19. Başta enerji ve madencilik faaliyetleri olmak üzere doğaya etkisi olabilecek her türlü yatırımın değerlendirilmesi ve izlenmesi için etkin bir yönetim sistemi kurulması, (Mevzuatın iyileştirilmesi, kurumsal kapasitenin ve insan kaynağının geliştirilmesi),

20. Tabiatın etkin korunması ve enerji sektörünün sağlıklı yönlendirilmesine imkan tanıyan mevzuat çalışmalarının yapılması,

21. Enerji Yatırımların yoğunlaştığı veya yoğunlaşacağı bölgelerde, stratejik ve bölgesel planlama çalışmalarının “kümülatif etki değerlendirme” ve “bölgesel taşıma kapasitesi” çalışmalarının yapılması,

22. Yenilenebilir enerji ve madencilik faaliyetlerinde sektörler özelinde ekosistem değerlendirme ve izleme süreçlerinin ayrıntılı olarak ele alınarak yeniden güncellenmesi, sektörlere özgü izleme ve değerlendirme kılavuz/rehberlerin hazırlanması,

BÖLÜM VII. ÖNERİ ŞURA KARARLARI

11-12 ŞUBAT ÖNERİ ŞURA KARARLARI (AFYONKARAHİSAR)

1. Genetik kaynakların ve bağlantılı geleneksel bilginin kayıt altına alınması, genetik kaynaklarımızın ülke ekonomisine kazandırılması,

2. Biyokaçakçılığa maruz kalabilecek türler ile ilgili DNA barkod veri tabanı oluşturulması,3. Sürdürülebilir yönetim planlarının oluşturulabilmesi için ada ve adacıklar envanterinin

çıkarılması, 4. Biyolojik çeşitliliğin korunmasını ve sürdürülebilirliğini sağlayacak politika ve

stratejilerin, kalkınma plan ve programlarına entegre edilmesi,5. Ulusal Biyolojik Çeşitlilik bilgi sisteminin tek çatı altında oluşturulması hususunda

ilgili kurum ve gruplarla çalıştay(lar) düzenlenmesi,6. Tabii ekosistemi, ekonomiyi ve sağlığı tehdit eden istilacı yabancı türlerin kontrol altına

alınması konusunda gerekli çalışmaların hayata geçirilmesi, 7. Tabi hayatı fotoğrafla konu edecek fotoğrafçıların yaban hayatı fotoğrafçılığı ve etiği ile

yaban hayatı konusunda eğitim verilerek belgelendirilmesi,8. Yenilenebilir enerji ve madencilik faaliyetlerinde ekosistem değerlendirme ve takip

süreçlerine ilişkin mevcut formatların sektörlere özgü izleme ve değerlendirme rehberlerine dönüştürülmesi,

39

Page 40: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

KAYNAKLAR

Akkaya A.V., Akkaya Koca E., Dağdaş A., 2002, “Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Çevresel Açıdan Değerlendirilmesi”, IV. Ulusal Temiz Enerji Sempozyumu Bildiri Kitabı Cilt I, Su Vakfı Yayınları, 16-18 Ekim 2002, İstanbul.

Akyıldız, Sortino Vardar (2010). “Doğa Eğitim Merkezi Stratejisi, Yıldız Dağları Biyosfer Stratejisi”, Çevre ve Orman Bakanlığı (Mülga), Yıldız Dağları’nda Biyolojik Çeşitliliğin ve Doğal Kaynakların Korunması ve Sürdürülebilir Gelişimi Projesi

Ayaydın, A. (2016). “Sanatın Doğası, Doğanın Sanatı ve Günümüz Sanat Eğitiminde Doğanın Yeri”, 21. Yüzyılda Eğitim ve Toplum http://dergipark.ulakbim.gov.tr/egitimvetoplum/article/view/5000207332/5000176010

Ballantyne, R. And Packer, J. (2002). Nature-based excursions: School students” perspections of learning in natural environments. International Research in Geographical and Environmental Education, 11(3): 218-231.

Benner, J.H.B., Berkhuizen, J.C., De Graaff, R.J., Postma, A.D., (1993). Impacts of wind turbines on birdlife. Final report No:9247, Consultants on Energy and the Environment, Rotterdam, The Nedherlands

Bilecenoğlu ve ark., 2014; Çiçek ve ark., 2016; http://fishtaxa.com/index.php/ft/article/view/2-7;

http://www.trakus.org/kods_bird/uye/?fsx=tur_arama

Bilir Ş., “Alternatif Enerji Sistemleri”, Mimar ve Mühendis Dergisi, Sayı: 33, Nisan-Mayıs-Haziran, 56-58, 2004.

Biyokaçakçılıkla Mücadele Rehberi, 2013, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, DKMP, ISBN 978-605-4610-41-9

Biyolojik Çeşitlilik ve Doğal Kaynak Yönetimi Projesi Deneyimi (2007), Korunan Alanlarda Eğitim, Biyolojik Çeşitlilik ve Doğal Kaynak Yönetimi Projesi, Çevre ve Orman Bakanlığı (Mülga)

Çağlar, M. (2010). YEK, Dünya ve Türkiye’de Yenilenebilir Enerji Kaynakları. DKMP Ornitolojik İzleme Raporları, 2016.

Davis, J. (1198). Young children, environmental education, and the future. Early Childhodd Education Journal, 26(2): 117-123.

Doğa Koruma Durum Raporu, 2015. Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü.

Düşünceli, A., 2015, Natura 2000 Alanlarında Rüzgâr Enerjisi Yatırımlarının Değerlendirilmesi, Orman ve Su İşleri Bakanlığı Uzmanlık Tezi, ANKARA.

40

Page 41: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

Erdener H., Erkan S., Eroğlu E., Gür N., Şengül E., Baç N., 2010, Sürdürülebilir Enerji ve Hidrojen, ODTÜ Yayıncılık, 2. Baskı.

Ertem S. (2006). “Çevre Eğitimi ve Çevre Bilinci Nedir? Çevre Eğitimi Nasıl Olmalıdır?” Çevre ve İnsan Dergisi, Çevre ve Orman Bakanlığı Yayın Organı Sayı 65/66, Ankara.

Ertürk, F.,2006, Enerji Üretimi ve Çevresel Etkileri. Stratejik Rapor No: 14 Nisan 2006

Eveaert, J. ve Eric, W.M.S., 2007, Impact of wind turbines on birds in Zeebrugge, Significant effect on breeding tern colony due to coolisions. Biodivers. Conserv. 16: 3345–3359pp.

Fiedler, B.H. ve Bukovsky M.S., 2011, The effect of a giant wind farm on precipitation in a regional climate model, IOP Publishing Ltd Environmental Research Letters, Volume 6, Number 4.

Glass, D., “Güneş Işığını Enerjiye Çeviren Hücreler”, Bilim ve Teknik, Sayı: 171, S: 8-10, Şubat 1982.

Görgün, T. (2009). Yenilenebilir enerjiler ve teknolojileri, İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi.

Green, R.E. (1999). Survival and dispersal of male Corncrakes Crex crex in a threatened population, Bird Study, 46 (supplement), 218-229.

Greif, S., and Siemers, B. M. (2010) Innate recognition of water bodies in echolocating bats. Nat. Commun. 2(1):107.

Güler, Ö. (2005). Dünya’da ve Türkiye’de Rüzgar Enerjisi, TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Besinci Enerji Sempozyumu, Ankara.

Güner A.,Aslan S,Ekim T,VuralM Babaç M.T (edlr.). Türkiye Damarlı Bitkiler Listesi-2012- Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi ve Flora Araştırmaları Dereği Yayını

Ham Petrol ve Doğal Gaz Sektör Raporu-2016, Erişim tarihi: 14.12.2016, http://www.enerji.gov.tr/File/?path=ROOT%2F1%2FDocuments%2FSekt%C3%B6r%20Raporu%2FTP_HAM_PETROL-DOGAL_GAZ_SEKTOR_RAPORU__2015.pdf

http://cocukuniversitesi.ankara.edu.tr/tr/

http://enerjienstitusu.com/2011/12/14/zorlu-denizlide-turkiyenin-en-buyuk-jeotermal-santralini-kuruyor (Erişim Tarihi: 16.12.2016)

http://mevzuat.basbakanlik.gov.tr/Default.aspx

http://www.dsi.gov.tr/haberler/2016/12/08/hes%27ler-y%C4%B1ll%C4%B1k-92-milyar-kilovatsaat-enerji-%C3%BCretiyor, Erişim Tarihi: Aralık 2016.

41

Page 42: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

http://www.eie.gov.tr/document/jeotermal.pdf (Erişim tarihi: 13.12.2016)

http://www.eie.gov.tr/il_enerji.aspx (Erişim tarihi: 13.12.2016)

http://www.eie.gov.tr/MyCalculator/Default.aspx (Erişim tarihi: 13.12.2016)

http://www.eie.gov.tr/yenilenebilir/turkiyede_jeo.aspx (Erişim tarihi: 13.12.2016)

http://www.enerji.gov.tr/tr-TR/Sayfalar/Gunes (Erişim tarihi: 13.12.2016)

http://www.enerji.gov.tr/tr-TR/Sayfalar/Hidrolik, Erişim Tarihi: Aralık 2016.

http://www.enerji.gov.tr/tr-TR/Sayfalar/Jeotermal (Erişim tarihi: 13.12.2016)

http://www.enerji.gov.tr/tr-TR/Sayfalar/Ruzgar, Erişim Tarihi: Aralık 2016.

http://www.mfa.gov.tr/uluslararasi-cevre-konulari.tr.mfa, Erişim Tarihi: Aralık 2016.

http://www.tema.org.tr/web_14966-2_1/neuralnetwork.aspx?type=145

https://www.cbd.int/convention/text/default.shtml

IEA. 2013. Key World Energy Statıstıcs 2012, http://alofatuvalu.tv/FR/12_liens/12_articles_rapports/IEA_rpt_2012_us.pdf (Erişim tarihi: 13.12.2016)

Jeotermal Enerjinin Çevresel Etkileri, 2015, Adnan Menderes Üniversitesi Rektörlüğü Jeotermal Enerji Araştırma ve Uygulama Merkezi Yayınları, Yayın No: 1, AYDIN.

Kadıoğlu, S., Tellioğlu, Z., Enerji Kaynaklarının Kullanımı ve Çevreye Etkileri. TMMOB 1. Enerji Sempozyumu 12-14 Kasım 1996. Ankara.

Kaymakçıoğlu, F. ve Çirkin T., 2009, “Jeotermal Enerjinin Değerlendirilmesi ve Elektrik Üretimi, http://www.emo.org.tr / Sayı: 41, 11.04.2005

Koçarslan, G. (2010). Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi Çerçevesinde Türkiye’nin Rüzgâr Enerjisi Potansiyelinin Yeri Ve Önemi. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İngilizce İktisat Bölümü Sosyal Bilimler Dergisi. 4, 53-61.

Millennium Ecosystem Assessment. 2005. Ecosystems and Human Well-being: Synthesis. World Resources Institute, Island Press, Washington, DC.

Mıller, A., Lumby, B., (2012), Utility Scale Solar Power Plants; A Guide For Developers and Investors, International Finance Corporation-World Bank, New Delhi.Morgan, N., (2009), Solar Farm Site Selection, Unofficial Morgan Solar Weblog.

42

Page 43: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

Özdemir, O. (2010). “Doğa Deneyimine Dayalı Çevre Eğitiminin İlköğretim Öğrencilerinin Çevrelerine Yönelik Algı ve Davranışlarına Etkisi”. Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 27: 125-138. http://pauegitimdergi.pau.edu.tr/Makaleler/558790463_ss.125-138.pdf.

Öztürk, B., Topaloğlu, B. ve Dede, A. 2003. Deniz Canlıları Rehberi. TÜDAV Eğitim Serisi No: 6. İstanbul.

Psikoloji Portalı Bilgi Hizmeti, 2005, Eğitim Nedir? http://www.psikoloji.gen.tr/ogrenme/index_dosyalar/egitim.htm, Erişim Tarihi: 05.05.2013

Resmi Korunan Alan İstatistikleri, 2015, Koruma Kontrol Faliyetleri http://www.milliparklar.gov.tr/Anasayfa/istatistik.aspx?sflang=tr

Sayar, A., Mançuhan E., Ünal S. “Çevre Bilinci, Bilgisi ve Eğitimi”, Marmara Üniversitesi, Yeni Teknolojiler Araştırma ve Geliştirme Merkezi,

Şenol, M.C. ve Koç, E. (2015). Dünya’da ve Türkiye’de rüzgar enerjisi durumu-genel değerlendirme, Mühendis ve Makine, 56, 663:46-56.

Seydioğulları, H.S. (2013). Sürdürülebilir Kalkınma için Yenilenebilir Enerji, Planlama 2013;23(1):19-25.

Tabiatı Koruma Durum Raporu 2014-2015) http://www.milliparklar.gov.tr/kitap/150/

Tortop, C., 2015, Yenilenebilir Enerji Sektörünün Doğa Koruma İle İlişkisinin Teknik, Yasal, Yönetsel Çerçeve Açılarından Değerlendirilmesi, Orman ve Su İşleri Bakanlığı Uzmanlık Tezi, ANKARA.Tsoutsos, T., vd., “Environmental Impacts From The Solar Energy Technologies”, Energy Policy, 33, 289-296, 2005 (Çeviren: Varınca K. B. ve Gönüllü M.T., Güneş Kaynaklı Farklı Enerji Üretim Sistemlerinde Çevresel Etkilerin Kıyaslanması ve Çözüm Önerileri, 2006)

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği, (2016). Türkiye Rüzgar Enerjisi İstatistik Raporu. http://www.tureb.com.tr/tr/bilgi-bankasi/turkiye-res-durumu # . Erişim Tarihi: 17.12.2016.

Türkiye Ulusal Yenilenebilir Enerji Eylem Planı, 2023, T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı

Türkiye ’nin Jeotermal Enerji Potansiyeli, Sinan ARSLAN, Mustafa DARICI Çetin KARAHAN, “http://www.mmo.org.tr/resimler/dosya_ekler/a0819e9e2f84a52_ek.pdf” (Erişim tarihi: 13.12.2016)

Turney D., Fthenakıs V., (2011), “Environmental Impacts From The Installation And Operation Of Large-Scale Solar Power Plants”, Renewable and Sustainable Energy Reviews, 15, s.3261– 3270.

Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, 2007

43

Page 44: Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017-2021 Dönemi (2.) …sura.ormansu.gov.tr/sura/Files/Biyolojik Çeşitlilik... · Web viewTürkiye’ de Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

Uysal. İ. ve Boz. B., 2015, Türkiye’deki En Tehlikeli İstilacı Yabancı Türler ve Türkiye’deki Zehirli Denizel Yabancı Türler , Orman ve Su İşleri Bakanlığı Yayınları, ANKARA

Varınca K. B. ve Gönüllü M.T. 2006, Güneş Kaynaklı Farklı Enerji Üretim Sistemlerinde Çevresel Etkilerin Kıyaslanması ve Çözüm Önerileri. (a)

Varınca K. B. ve Gönüllü M.T., 2006, Türkiye’de Güneş Enerjisi Potansiyeli ve Bu Potansiyelin Kullanım Derecesi, Yöntemi ve Yaygınlığı Üzerine Bir Araştırma, 2006: 1. Ulusal Güneş ve Hidrojen Enerjisi Kongresi 21-23 Haziran 2006 Eskişehir (http://www.yildiz.edu.tr/~kvarinca/Dosyalar/Yayinlar/yayin008.pdf) (b)

Varınca, K. B. ve Varank, G., “Güneş Kaynaklı Farklı Enerji Üretim Sistemlerinde Çevresel Etkilerin Kıyaslanması ve Çözüm Önerileri”, Güneş Enerjisi Sistemleri Sempozyumu ve Sergisi, İçel, 24–25 Haziran 2005

Wang C. ve Prinn R.G., 2010, Potential climatic impacts and reliability of very large scale wind farms, Atmos. Chem. Phys., 10, 2053-2061.

WWF Resmi internet sayfası, http://www.wwf.org.tr/ne_yapiyoruz/ayak_izinin_azaltilmasi/

Yılmaz M., 2012, Ankara Üniversitesi Çevrebilimleri Dergisi 4(2), 33-54 (2012)

44