20
Ortak Akıl: Risk Altındaki Çocukların Eğitim Hakkına Erişimi Çalıştay raporu Ağustos 2016

Ortak Akıl: Risk Altındaki Çocukların Eğitim Hakkına Erişimi · Eğitim Ortamları ve Yaklaşımları Nasıl Olmalı? başlıklı sunuşlarını yaptı. Çalıştayın ikinci

  • Upload
    others

  • View
    8

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Ortak Akıl: Risk Altındaki Çocukların Eğitim Hakkına Erişimi · Eğitim Ortamları ve Yaklaşımları Nasıl Olmalı? başlıklı sunuşlarını yaptı. Çalıştayın ikinci

Ortak Akıl: Risk Altındaki Çocukların Eğitim Hakkına Erişimi

Çalıştay raporuAğustos 2016

Page 2: Ortak Akıl: Risk Altındaki Çocukların Eğitim Hakkına Erişimi · Eğitim Ortamları ve Yaklaşımları Nasıl Olmalı? başlıklı sunuşlarını yaptı. Çalıştayın ikinci

Bu rapor Sivil Düşün AB Programı Aktivist Desteği kapsamında Avrupa Birliği desteği ile hazırlanmıştır.

Bu raporun içeriğinin sorumluluğu tamamıyla Sulukule Gönüllüleri Derneği’ne aittir ve AB’nin görüşlerini yansıtmamaktadır.

Sulukule Gönüllüleri Derneği

Prof. Naci Şensoy Caddesi, Sağel Sokak, No: 2D, Karagümrük/Fatihİstanbul212 631 90 80

Rapor, konukların sunumlarını

ve katılımcıların katkılarını içermektedir.

Sulukulegonulluleri

SulukuleGD

sulukulegonulluleri

sulukulegonulluleri.org

Page 3: Ortak Akıl: Risk Altındaki Çocukların Eğitim Hakkına Erişimi · Eğitim Ortamları ve Yaklaşımları Nasıl Olmalı? başlıklı sunuşlarını yaptı. Çalıştayın ikinci

Giriş

I.Oturum: Risk Altındaki Çocukların Eğitim Hakkı

Türkiye’de durum, Işık Tüzün

Koruyucu ve önleyici müdahaleler, Sevgi Mandan

Eğitim ortamları ve yaklaşımları nasıl olmalı?, Ali Koç

Soru-cevap ve yorumlar

II.Oturum: Risk Altındaki Çocukların Eğitim Hakkı Çerçevesinde

İyi Örnekler

Liseden Üniversiteye Gençler Birlikte Projesi:

Sistemik Bakış Açısıyla Okul Terkinin Önlenmesi, SOYAÇ

Soru-cevap ve yorumlar

Okulu Terki Önleme ve Çocuğu Okula Bağlama Faaliyetleri, SGD

İçindekiler

4

5

8

12

13

14

16

17

Page 4: Ortak Akıl: Risk Altındaki Çocukların Eğitim Hakkına Erişimi · Eğitim Ortamları ve Yaklaşımları Nasıl Olmalı? başlıklı sunuşlarını yaptı. Çalıştayın ikinci

Ortak Akıl: Risk Altındaki Çocukların Eğitim Hakkına Erişimi

Sivil Düşün AB Programı tarafından, 2015-2016 eğitim yılı boyunca desteklenen, okulu terki önleme projemizle, Derneğimizin faaliyetlerine katılan çocuklarının kayıtlı oldukları, Akşemsettin İlkokulu ve Karagümrük Ortaokulu’nda okul terkini önlemeyi amaçladık.

SGD olarak, çocuklara eşit ve adil şartlar sağlanmasınadestek olmaya çalışıyoruz. Bu sebeple eğitim, beslenme ve kırtasiye desteğisağlıyoruz.

Okulu terki önlemek amacıyla, 2009’dan beri sürdürdüğümüz faaliyetlerimizi, bir model olarak paylaşmak amacıyla, “Risk Altındaki Çocukların Eğitim Hakkı” konulu çalıştayı düzenledik.

Sivil Düşün AB Programı desteği ile ‘Ortak Akıl: Risk Altındaki Çocukların Eğitim HakkınaErişimi’ çalıştayını 26 Mayıs 2016 tarihinde SALT Galata’da gerçekleştirdik.

Çalıştayda, konu ile ilişkili kamu kurumlarını, sivil toplum kuruluşlarını, insan hakları aktivistlerini ve akademisyenleri bir araya getirmeyi hedefledik.

Çalıştayımız, 21 farklı kurumun ve herhangi bir kurumabağlı olmayan öğretmen ve sosyal hizmet uzmanları-nın katılımıyla gerçekleşti.

Çalıştay ile• Kamu kurumlarıyla işbirliğinin ve etkileşimin artmasını,• Okul terki, eğitim hakkı alanında çalışan uzmanların,deneyim paylaşımında bulunmasını,• Sivil toplum kuruluşlarına, deneyimlerini paylaşacakbir alan yaratmayı,• Sulukule’de risk altındaki çocukların okulu terkininönlenmesi örneğinin paylaşılmasını, amaçladık.

Çalıştayın ilk bölümünde, “Risk Altındaki Çocukların Eğitim Hakkı” başlığında, risk altındaki çocuk tanımı, eğitim hakkı ve eğitim or-tamlarının nasıl olması gerektiği tartışıldı.

Bu oturumda Eğitim Reformu Girişimi(ERG)’nden Işık Tüzün, Risk altındaki Çocukların Eğitim Hakkı: Türkiye’de Durum; Travma Çalışmaları Derneği(TÇD)’nden Uzm Psk Danışman Sevgi Mandan, Risk Altındaki Çocuklara Yönelik Koruyucu ve Önleyici Müdahaleler ve Eğitimpedia Kurucusu Ali Koç, Eğitim Ortamları ve Yaklaşımları Nasıl Olmalı? başlıklı sunuşlarını yaptı.

Çalıştayın ikinci bölümünde ise, “İyi Örnekler” tartışıldı.

Bu bölümde, “Liseden Üniversiteye Gençler Birlikte Projesi”Sokakta Yaşayan ve Çalışan Çocuklar için Uygulama ve Araştırma Merkezi (SOYAÇ) ve “Okulu Terki Önleme ve Çocuğu Okula BağlamaFaaliyetleri” Sulukule Gönüllüleri Derneği(SGD), anlatıldı.

Risk altındaki çocuklarla çalışırken, rehber öğretmen, sınıf öğretmenleri, sosyal çalışmacı, okul yöneticileri ve ailenin ekibin bir parçası olması gerektiği vurgulandı.

Çalıştayı gerçekleştirebilmemiz için destekte bulunan Sivil Düşün AB Programı’na, görsel tasarımlar için Myra Ajans’a mekân desteği için Salt Galata’ya,ve gönüllülerimize teşekkür ederiz.

Sulukule Gönüllüleri Derneği

4

Page 5: Ortak Akıl: Risk Altındaki Çocukların Eğitim Hakkına Erişimi · Eğitim Ortamları ve Yaklaşımları Nasıl Olmalı? başlıklı sunuşlarını yaptı. Çalıştayın ikinci

Birinci oturumun moderasyonu, Melda Akbaş tarafından gerçekleştirildi. Bu oturumda Eğitim Reformu Girişimi (ERG)’nden Işık Tüzün, Risk altındaki Çocukların Eğitim Hakkı: Türkiye’deDurum; Travma Çalışmaları Derneği (TÇD)’nden Uzm Psk Danışman Sevgi Mandan, Risk Altındaki ÇocuklaraYönelik Koruyucu ve Önleyici Müdahaleler ve Eğitimpedia Kurucusu Ali Koç, Eğitim Ortamları ve YaklaşımlarıNasıl Olmalı? başlıklı sunuşlarını yaptı.

I.Oturum: Risk Altındaki Çocukların Eğitim Hakkı

Risk Altındaki Çocuklar

Risk altındaki çocuklar denilince kimlerden bahsedi-yoruz? Eğitime erişme ile ilgili birçok risk faktörüolabilir. Risk faktörleri ve risk altındaki çocuk grupla-rını şöyle gruplayabiliriz:

• Cinsiyet• Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği (LGBTİ çocuklar)• Irk ve etnik köken (ör. Roman, Kürt, Afro-Türk ço-cuklar vd.) • Dil (ör. Kürt, Ermeni, göçmen/mülteci çocuklar vd.)• İnanç/din (ör. Alevi, Hıristiyan, ateist çocuklar vd.)ve inaçsızlığı da buna dahil)• Engellilik• Sağlık durumu (ör. hastanedeki çocuklar, HIV/AIDSile yaşayan çocuklar vd.)• Adalet sistemi içinde olmak (ör. suça sürüklenen,özgürlüğünden yoksun, mağdur çocuklar vd.)• Devlet korumasında yetişmek (özellikle Hayat

Sende Derneği bu konuda değerli çalışmaları bulu-nuyor)• Sosyoekonomik durum • Yoksulluk ve çocuk emeğinin sömürüsü (ör. Roman,mevsimlik tarım göçündeki, mülteci çocuklar vd.)çocuk işçiliği• Yerleşim yeri (ör. kırsalda yaşayan çocuklar)• Bölge (ör. Güneydoğu Anadolu’da yaşayan çocuk-lar) bu çocukların karşılaştığı çeşitli eşitsizlikler • Yerinden edilme, göç ve yasal statü (ör. sığınmacı,göçmen, mülteci, yabancı veya vatansız çocuklar) • Olağanüstü koşullar (ör. doğal afetlerden, silahlıçatışmalardan etkilenen çocuklar)

Bu kategoriler birbirleriyle ilişkilidir, bu liste uzatıla-bilir ve risk faktörleri birbirini doğurabilir.

Eğitim Hakkı

Eğitim hakkına dair insan hakları çerçevesinden gi-dersek, bu nokta bir çok uluslar arası sözleşmedegüvence altındadır ve Türkiye’nin de taahhüdü vardır.

Eğitim hakkının okula kaydın çok ötesinde, eğitimhakkı gerçekleşiyor diyebilmek için eğitim sistemininhangi özelliklerine sahip olması gerektiğini tartışmakgereklidir.4A, eğitim hakkının farklı bileşenlerini analiz ederkenyardımcı olan bir çerçevedir. İnsan hakları sözleşme-sinde dört özellik vardır ve bu dört özelliğin İngiliz-cesi A harfi ile başladığı için buna 4A çerçevesidiyebiliriz.

• Mevcut (Available)• Erişilebilir (Accessible)• Kabul edilebilir (Acceptable)• Uyarlanabilir (Adaptable)

Türkiye’de Durum Işık Tüzün

5

Page 6: Ortak Akıl: Risk Altındaki Çocukların Eğitim Hakkına Erişimi · Eğitim Ortamları ve Yaklaşımları Nasıl Olmalı? başlıklı sunuşlarını yaptı. Çalıştayın ikinci

Öncelikle eğitimin mevcut kılınması gerekiyor. Mev-cut kılınmasından kasıt ise güvenli ve sağlıklı okulyapılarının, köy okullarının, yeterli sayıda öğretmen,ücretsiz ders kitapları ve üniformaların olması veulaşım olanakları sağlanmasıdır.

Eğitimin mevcut olması yetmiyor aynı zamanda erişi-lebilir olmalıdır. Yani her türlü ayrımcılığa son veril-meli, sistem dışında kalanları içermek için tedbirleralınmalı ve ekonomik ve fiziksel erişilebilirlik sağlan-malıdır.

Eğitimin kabul edilebilir olması için ise ilgili ve ço-ğulcu eğitim içerikleri ve yöntemleri üzerinde çalışıl-malı ve kaliteli eğitim ve öğrenme ortamlarısağlanmalıdır.

Eğitimin uyarlanabilir olması çocukların ihtiyaçlarına,yerel bağlama, eşitliğin gereklerine, toplumun deği-şen ihtiyaçlarına göre uyarlanabilir bir eğitim anla-mına gelmektedir.

Çocuk Hakları Sözleşmesi Md. 28’e göre

• Herkes için zorunlu ve parasız ilköğretim • Tüm çocuklara açık ortaöğretim, mali yardımlar veortaöğretimi aşamalı olarak parasız hale getirme • Herkese açık yükseköğretim • Tüm çocuklar için meslek seçimine ilişkin bilgi verehberlik• Okula düzenli devamı sağlamak ve okulu terkoranlarını düşürmek için önlemler• Okul disiplininin çocuğun insan olarak taşıdığı say-gınlıkla bağdaşır biçimde ve sözleşmeye uygun ola-rak yürütülmesi için önlemler alınmalıdır. Bunun yanısıra okulu terk oranlarını düşürmek için önlemleralınmalı, okul sisteminin çocuk haklarına uygun bir

şekilde yürütülmesi gerekliliktir.

2012 yılında Çocuk Hakları Komitesi’nin Sonuç Göz-lemleri yayınlandı. Çocuk Hakları Komitesi’nin sap-tamaları hala geçerliliğini korumaktadır.

Bu saptamalar arasında yer alan olumlu gelişmelerarasında Okulöncesi eğitim, insan hakları eğitimi,okuryazarlık oranları, şartlı eğitim yardımları, kız ço-cukların okula devamı ve zorunlu eğitimin 12 yıla çı-karılması bulunmaktadır.

Ancak Komitenin kaygı duyduğu konularda listeepey uzun görünmektedir.

• Ortaöğretimde devamsızlık ve okulu terk• Ortaöğretime erişimde ve ortaöğretimin kalite-sinde bölgesel eşitsizlikler (aileye maddi destek, böl-geye göre farklılıklar)• Ortaöğretime kayıtta kız çocukların dezavantajlıkonumu• Okullarda sözel şiddetten fiziksel şiddete kadaruzanan şiddetin yaygın olması• Gizli ücretler ve eğitimin düşük kalitesi dolayısıylaücretli özel kurslara yüksek katılım (sınav, üniformavb ücretler. Eğitim parasız olsa da yapılan gizli har-camalar)• Ayrıştırılmış ortamlarda eğitim alan ve eğitim hak-kını kullanamayan engelli çocukların çokluğu• Roman çocuklar da dâhil tüm etnik gruplardan ço-cukların eğitime erişimini izleyen bir sistemin olma-ması ve Roman çocukların eğitime sınırlı katılımı• Çocuk yoksulluğu, çocuk işçiliği, engelli çocuklarvb. konularda yetersiz veri• Türkçe ve «azınlık» dilleri dışındaki dillerde eğitimolmaması, “azınlık” olarak tanınmayan ve anadiliTürkçe olmayan çocuklar için eğitimle ilgili dezavan-

Grafik 1: Eğitimden erken ayrılan (liseyi tamamlamadan)18-24 yaş arasındaki gençlerin oranı, 2014

Grafik 2: 15-19 yaşındaki gençlerden eğitime devam etmeyenlerin ve çalışmayanların oranı, 2014

6

Page 7: Ortak Akıl: Risk Altındaki Çocukların Eğitim Hakkına Erişimi · Eğitim Ortamları ve Yaklaşımları Nasıl Olmalı? başlıklı sunuşlarını yaptı. Çalıştayın ikinci

tajlar ve 17, 29 ve 30. maddelerdeki çekinceler • Sığınmacı ve mülteci çocuklar, çalışan çocuklar, so-kakta yaşayan çocuklar vd. özel grupların eğitimi

Türkiye’de Mevcut Durum

2014-15 eğitim-öğretim yılında,• İlkokul öğrencilerinin % 15’i, • Ortaokul öğrencilerinin % 35’i,• Lise öğrencilerinin % 35’i,

yani 4 milyon çocuk 20 gün ya da daha fazla okuladevam etmedi. Milli Eğitim Bakanlığı 2019 yılınakadar bu oranları, ilkokuldaki öğrenciler için % 10’a,ortaokul ve lisedeki öğrenciler için % 20’ye düşür-mek olarak açıkladı (MEB 2015-2019 Stratejik Planı).

Ancak devamsızlık ve okulu terkle ilgili (ayrıştırılmış)veri toplanamıyor veya kamuoyuyla paylaşılmıyor.Öte yandan 9. sınıf çok kritik bir dönem, bu sınıftaçocuklar ya açık öğretime geçiyorlar ya da eğitimhayatından ayrılabiliyorlar.

Grafik 2’ye göre 15-19 yaşındaki gençlerden eğitimedevam etmeyenlerin ve çalışmayanların oranı OECDülkeleri arasında Türkiye’de en yüksektir. Bu gençlersosyalleşme imkânı bulamamış olan gençlerdir.

2014-15’te 3-5 yaşındaki engelli çocukların % 3’üözel eğitim hizmetlerinden yararlandı; ortaöğretimekayıtlı engelli öğrenci oranı % 35’te kaldı (ERG, EİR2014-15). 6-17 yaş grubunda 893 bin çocuk ekono-mik faaliyetlerde çalışıyor. Okula devam etmeyen kızçocukların % 60’ı, oğlanların % 16’sı ev işlerinde çalı-şıyor (TÜİK, 2012).

Mevsimlik tarım göçüne katılarak tarlada çalışan ço-cukların yarısı eğitimini terk etmiş; eğitime devamedenlerin % 57’si okula düzenli devam edemiyor(Hayata Destek Derneği, 2014). Devlet okullarına vegeçici eğitim merkezlerine kayıtlı Suriyeli çocuk sa-yısı 325 bin, okul çağında olup da eğitime devam et-meyen çocuk sayısı 450 bindir (UNICEF, Nisan 2016).Yani okula kayıtlı olması okulda kalacakları ve devamedecekleri anlamına gelmiyor.

Göçmen/mülteci çocukların okul deneyimleri ekono-mik güçlüklerden, çocuk işçiliğinden, dil engelinden,dışlayıcı tutumlardan ve zorbalıktan olumsuz etkile-niyor (HRW, 2015). 14-17 yaş grubundaki ortaöğretim öğrencilerinin %7’si açık liseye devam ediyor, 4-17 yaş grubunda açıkliseye devam eden oranı artıyor (TÜİK, 2013). Hangiçocuklar bu oranın içinde bilmek gerekiyor.

Varlıklı ailelerden gelen çocukların yüksek akademikperformanslı okullara girme olasılığı çok daha yük-sek, meslek lisesi öğrencilerinin dörtte biri en yoksulailelerden geliyor (PISA 2012). Yani aslında aileninsosyo-ekonomik yapısı belirleyici rol oynuyor.

Her altı okuldan birinin müdürü ısınma, havalan-dırma ve aydınlatma sorunlarının okulun öğretimkapasitesini engellediğini belirtiyor (PISA 2012).

Türkiye’de öğretmenlerin ortalama deneyim süresi11 yıl, bu süre Şırnak’ta 1,5 ve Hakkari’de 1,3 yıl ola-rak saptanmış (Özoğlu, 2015). Şanlıurfa, Mardin, Vanve Muş'ta gerçekleştirilen bir araştırmaya göre, ilk-okulda öğretmeni değişmeyen öğrenci oranı sadecebeşte bir (ERG, 2014).

Türkiye, OECD ülkeleri arasında, kaynak tahsisi vemüfredat ile ölçme-değerlendirme alanlarında okul-ların en düşük düzeyde özerkliğe sahip ülkelerden(PISA 2012). Örnek olarak eğitim materyalleri verile-bilir.

Sonuç olarak…

Türkiye’nin eğitim hakkıyla ilgili bütünlükçü bir prog-ramı yok. Proje bazlı Roman çocuklar, sokak çocuk-ları gibi gruplara yönelik çalışmaları var. Ancak projebazlı bakmamak gerekiyor.

Risk altındaki grupların (roman, mülteci, engelli) ve-rilerini ayrıştırılmış olarak bilmemiz lazım.

• Erişim ve kalite birbirinden ayrı düşünülemez.• Risk altındaki çocukların eğitim hakkıyla ilgili bü-tüncül bir politika yok.• Devlet son zamanlarda -projeler aracılığıyla- dahaetkin ama projelerin politikalara (ve uygulamaya)yansıması için ek çabaya gereksinim var.• Erişimle ilgili (kayıt, devam, tamamlama, üst kade-meye geçiş) ve çocukların eğitim süreçlerindeki/or-tamlarındaki deneyimleriyle ilgili ayrıştırılmış venitelikli veri toplanmasına gerekiyor.• Çoğulcu ve eleştirel düşünmeyi teşvik eden eğitimiçerikleri eksik.• Çocukların ve okulların farklılaşan gereksinimlerineyanıt verebilmek için çocuk, veli, eğitimci katılımınıve okul özerkliğini güçlendirecek adımlara ihtiyaçvar.

7

Page 8: Ortak Akıl: Risk Altındaki Çocukların Eğitim Hakkına Erişimi · Eğitim Ortamları ve Yaklaşımları Nasıl Olmalı? başlıklı sunuşlarını yaptı. Çalıştayın ikinci

Koruyucu ve Önleyici Müdahaleler Sevgi Mandan

Risk altındaki çocuk kimdir?

Risk altındaki çocukların literatürde bir sürü tanımıvar. En geniş haliyle ise ‘içinde bulunduğu şartlar vedurumlar nedeniyle zarar görebilecek ya da gör-düğü zararın sıkıntıları devam edecek çocuklar’ ola-rak geçiyor. Ama okul ortamında çalışan biri olarakbence; aile, okul ve devletin destek sağlamadığı yada sağlasa da yeterli olmayan tüm çocuklar risk al-tındaki çocuklar kapsamına giriyor. Çünkü biliyoruzki, aile ortamında olan çocuklar da risk altında ola-biliyor. Devlet yetiştirme yurdunda kalan çocuklar-dan bahsetmiştik. Devlet el atsa da, desteklediğinisöylese de; o desteğin yeterli olmadığını biliyoruz.O yüzden verilen tanım biraz daha böyle olmalı diyedüşünüyorum.

Çok geniş şekilde, bu çocuklar kimlerdir, sorusununcevabı 10-15 maddeye kadar çıkarılabilir fakat bumaddelerin nedenlerine bakıldığında birbirleriyle içiçe oldukları görülebiliyor.

Genel başlıklar altında bakarsak suça itilmiş çocuk-lar, sokak çocukları, çalışan çocuklar, istismara uğra-mış çocuklar, göç etmiş - mülteci çocuklar vedavranış bozuklukları olan çocuklar bu tablonuniçine giriyor.

Nedenlerine dair bir araştırma yapılmış. Buna göre;

Ailevi nedenler: Aile ilişkilerinin çok olmayışı, sa-mimi ilişkilerin çok kurulmayışı, ailenin sosyal eko-nomik durumunun kötü oluşu…

Çevresel nedenler: Okulun yeterli etkinlik yapmayışı

ya da önleme politikasının olmaması… Bu kategoriiçine genelde engelli çocuklar, davranış bozukluğuolan gruplar giriyor.

Psikolojik nedenler: Dürtü bozukluğu olan çocukla-rın risk altındaki davranışlara eğilim göstermesi

Risk altındaki çocuklar hangi davranışları gösteri-yor?

Bu çocuklar daha çok şiddet eğilimi göstermektedir-ler. Alkol ve madde kullanımı, evden kaçma, erkencinsel ilişkiden bulunma, okuldan kaçma, sokaktaçalışma, çok yalan söyleme, kendine ve çevreyezarar verme, dikkat eksikliği, otoriteyle sorun ya-şama ve suç işleme gibi riskli davranışlar göster-mektedirler.

Sonuç olarak da suç işleme, madde bağımlılığı, so-kakta yaşama ve okuldan atılma sorunlarıyla karşı-laşmışlardır.

Bu çocukların özellikle yaşadığı sorunlarına, ihtiyaç-larına bakıldığında; genel olarak okul ortamlarındaetiketlenmelerinin ilk plana çıkması beklenir. Amabizzat aile tarafından etiketleniyor bu çocuklar.Çünkü daha hareketlenmeye başladığında “yara-maz” etiketi alıyorlar. Yaramaz etiketi öğretmene‘Bizim çocuğumuz biraz hareketli’ diye geçiyor. Öğ-retmen buradan kendince belirlediği etiketlerledevam ediyor. Çocuk da aslında tamamen kısıtlan-mış bir etiketin altına girmiş oluyor.

Tabi bu doğal olarak, beceri eksikliği sonucu karşı-mıza çıkıyor. Çünkü ‘yapma’ dediğin zaman çocukduracak. “Yapma”nın çocukta karşılığı yok. ‘Yapma’denildiği zaman yerine başka bir şey verilmediği içinkazanması gereken becerileri kazanmakla ilgilisorun yaşamaya başlıyor. Beceri kazanamayan çocukya kendini çekiyor, yalnızlaşıyor ya da başkaları tara-fından dışlanıyor ve tekrar yalnızlaşma sürecininiçine giriyor. Yaş büyüyünce de okuldan atılmayladevam ediyor.

Her yaş grubunda karşılaştığımız sorunlar; sağlık so-runları, yasal sorunlar (çünkü suça sürüklenme so-runu söz konusu olmaya başlayabiliyor) veya ruhsalsorunlar (tabi ki sokakta yaşama) söz konusu olabili-yor.

8

Page 9: Ortak Akıl: Risk Altındaki Çocukların Eğitim Hakkına Erişimi · Eğitim Ortamları ve Yaklaşımları Nasıl Olmalı? başlıklı sunuşlarını yaptı. Çalıştayın ikinci

Risk altındaki çocuklar eğitim ortamlarında nelerlekarşılaşıyorlar?

Az önce söylemiştik, beceri eksikliği, motor beceri-lerinden başlayıp, sosyal iletişime kadar geçen birsüreç aslında. Çocuk bu becerileri yapamadığı içindoğal olarak kendini çekiyor, yalnızlaşıyor, izole olu-yor ya da başkaları tarafından izole ediliyor.

Nasıl müdahale edeceğine dair yeterli olmayaneğitmenler olduğu için çocuk yine kendisini gelişti-rebilecek bir ortam içerisinde olamıyor. Ailenin hemokulla hem çocukla yetersiz iletişiminden dolayıçocuk yine farklı sorunlarla karşılaşabiliyor.

Özellikle olumlu davranış olabileceğine dair inancınazalması çift taraflı oluyor. Çünkü önce aile diyor ki,‘bu çocuk düzelmez’; hemen arkasından öğretmendiyor ki, ‘ne yaparsam yapayım, bu çocuk düzelmez’;sonra çocuk kendisine dönüyor; ‘ne yaparsam yapa-yım, hep aynı’ diyor. Yani bu bir döngü: etiketlemek,dışlamak ve suçlamak.

Dolayısıyla inancı azalan çocuktan davranışının dü-zelmesini beklemek, onun da kendisinde o yeterli-liği bulması çok zor. Bu aşamaya gelen çocuk,hemen sonrasında kendisini farkettirme adına risklidavranışlarında artış gösteriyor.

Risk altındaki çocukların ihtiyaçları nedir?

Bu çocukların hem anne-baba tarafından, hem öğ-retmen tarafından, hem de kendi kabullerini gerçek-leştirme açısından en büyük ihtiyacı kabul edilmedir.Süreçte anne-baba bir süre sonra kabul ediyor, öğ-retmen de kabul ediyor ancak çocuk kendi kabulünüyaşayamıyor. Bana göre bu çocuklar kendi haklarınıöğrenmeli.

Çocuklarla yapılan çalışmalarda yapılan en etkiliyaklaşımlar nelerdir?

Tahmin edebileceğiniz gibi etiketlemek, suçlamak,taraf tutmak, nasihat vermek, yargılamak, cezalan-

dırmak çocuğa zarar veren yaklaşımlardır.

En başta da, çocuklar için kurtarıcı rolü yapmak, ço-cuklar için çok daha zarar verici aslında.

Biz bunu çok yaşıyoruz. İlk etkileşime girdiğim ço-cuklar ‘Sen de yalancısın zaten’ diyor. Daha çalış-maya başlamadan, ‘Merhaba’dan başlayan süreçtebile gelen ilk cümle bu oluyor. Daha önceden öğret-meni, çevreden biri ya da sivil toplum kuruluşların-dan gönüllüler biraz kurtarıcı rolüne girerek ‘Hepyanındayım’ demişler, ancak hep yanında olunamı-yor. Çünkü bu çocuk istismara uğrarken siz oradaolamıyorsunuz. Ya da bu çocuk sokakta çalışırkensizler orada olamıyorsunuz, onu oradan çekemiyor-sunuz. O zaman çocuğun inancı bir kez daha kırılı-yor. Peki ne yapacağız? Kurtarıcı rolünegirmeyeceğiz. Bizim yapabileceklerimizi ona mut-laka en dürüst haliyle anlatmamız gerekiyor. Bu rolegirmemenin önemi burada başlıyor. Çocuk zatentopluma inanmıyor. Bir de yanında olabilecek insanainanmıyor. Dürüst bir ilişki kurulmadığı zaman doğalolarak ilerleme olmuyor.

Çocuklarla çalışırken nelere dikkat edeceğimiz, hepbildiğimiz ilkeler var. Çocuğun bir birey olduğunuunutmayacağız. Çocukla konuşmaktansa, önce ço-cuğu dinlemek gerekiyor. Çünkü çocukların dinlenil-meye ihtiyacı var. İstikrarlı olun. Onların tuzaklarınadüşmeyin. Çünkü sizinle inatlaşıyorlardır muhteme-len. Siz de onlara inatla karşılık verirseniz, tuzağadüşmüş oluyorsunuz. Bu da kurtarıcı rolünde ol-duğu gibi inanç kaybına neden oluyor. Bu ilkeler buyüzden bizim için çok önemli.

Bir de yapılamayan bir şey, çocukların olumlu davra-nışlarına, yapabildiklerine odaklanmaktır. Biz bunugöz ardı ediyoruz. Eğitimcilere ve anne-babalarasöylüyorum bu sözü, gönüllülere değil.

Çocuğun yapabileceği davranışı ona mutlaka gös-termek gerekiyor. Ama burada en büyük hata şuoluyor: ‘Sen yapabilirsin’ demek. Çocuğa ‘sen yapa-bilirsin’ gibi genel cesaret verici cümleler çok da işeyaramıyor. Orada yapabileceği beceriyi ona göstere-rek cesaretlendirmek gerekiyor.

Eleştirmek yerine sadece davranış odaklı çalışmakgerekiyor. Tutarlı davranın. Ne olursa olsun, onunlatartışmaktan kaçının. Daha çok yapabilecekleri üze-rinden gitmek, her yaşanandan mutlaka kendimizebir ders çıkarmak gerekiyor.

Şunu kaçırmadan çalışmamız gerekiyor: Şiddet gibiolumsuz davranışlar, öğrenilen davranışlardır.Olumlu davranışı da mutlaka öğretebiliriz. Bu nokta-dan hareket etmemiz gerekiyor.

Yapılan araştırmalar aileyi de işin içine kattığımızdadaha çok başarı elde edebileceğimizi göstermekte-

9

Page 10: Ortak Akıl: Risk Altındaki Çocukların Eğitim Hakkına Erişimi · Eğitim Ortamları ve Yaklaşımları Nasıl Olmalı? başlıklı sunuşlarını yaptı. Çalıştayın ikinci

dir. Suça karışan çocuklara okul ortamında olmazsaulaşamayacağımız aşikâr. O yüzden çocukların okuladevamlılığı konusunda daha çok çalışmak gerekiyor.Eğer çocuk davranış problemi gösteriyorsa, davranı-şın hemen öncesinde ne olduğuna, hangi duygula-rın buna eşlik ettiğine odaklanmak gerekiyor. Tabi kietiketleyecek, dışlanma etkisi yaratacak davranıştabulunmamak gerekiyor.Biz bir program yapacaksak üç ilkeyle hareket etme-liyiz:

• Birincisi, olumsuz davranışlar önlenebilir. • İkincisi, tek bir çözüm yolu yoktur. • Üçüncüsü, programı sürekli planlama ve sorumlu-luk alma üzerinden düzenlemek gerekiyor.

Yapacağımız planların içinde hangi konular olacak?

Özellikle problem ortaya çıkmadan önce önleyici ol-ması gerekiyor. Eğer problem davranış çıktıysa, azal-tıcı olması gerekiyor. Bir olay varsa etkisininazaltılması gerekiyor.

Çocuğun fiziksel ve psikolojik olarak iyi durumda ol-masını sağlayacak tutum, davranış ve bilginin arttı-rılması ve güçlendirilmesi gerekiyor. Çok önemli birmadde, iyi oluşu arttıracak kurumsal, toplumsal vedevletlerce yapılacak politikaların desteklenmesi ge-rekiyor.

Yapılacak programın içinde çocukların kendi hakla-rını bilmesiyle alakalı çalışmaların olması gerekiyor.

Ayrımcı, cinsiyetçi dili değiştirip, onun yerine dahaolumlayıcı, hoşgörülü kültür haline getirmesi gere-kiyor.

Aile yönetimiyle ilgili eğitimlerin mutlaka bu prog-ramın içinde olması gerekiyor. Eşler arasındaki ilişkinasıl olacak? Çocuk bunun neresinde olacak? Çocukçatışmalara maruz kalacak mı? Kalmaması gerekiyor

ama kalıyorsa ve uzaklaştırma söz konusu değilse,çocuğa çatışmanın çözümünü de göstermek gereki-yor. Aile yönetimi burada oldukça ön planda.

Okul öncesi dönemden başlayarak olumlu davranış-ları, sosyal becerileri göstermek ve öğretmek gere-kiyor. Okul öncesi dönem çok kaybedilen birdönem.

Çocukların bilişsel faaliyetlerini arttırıcı etkinliklerinolması gerekiyor. Çocuğun kendini ifade edeceğiortamların yaratılması lazım. Ancak akademik başa-rının desteklenmesi genelde yanlış anlaşılıyor. Ço-cuğa okuma yazmayı öğretmenin akademik gelişimiarttırdığı savunuluyor ama bu çok yanlış. Siz okumayazmayı öğretirken çocuk üçüncü sınıfa geliyor, dör-düncü sınıfa geliyor. Siz çabalıyorsunuz ama çocuköğrenemiyor. Çünkü hemen altında az önce bahset-tiğim motor planlama, sıralama, gruplama gibi be-ceriler kazanılmadığı için okuma yazma ile ilgilikısım da gelişmiyor.

Yani siz öğretmeye çalıştıkça, yapamadığını çocuğungözüne sokmuş oluyorsunuz. Çocuk hem öz yeterli-liği ile ilgili sorun yaşıyor hem de sizin için zamankaybı oluyor.

Akademik başarının desteklenmesi derken, başkaşey de anlamamız gerekiyor. Bunun mutlaka prog-ramlara oyunlarla yedirilmesi ve kazandırılması ge-rekiyor.

Çok önemli noktalardan bir tanesi, çalıştığım çocuk-lar genelde ‘Öğretmenlerim beni sevmiyor’ diyor.Yapılan araştırmalara göre, öğretmenleri tarafındandesteklenmeyen çocukların suça karışma oranlarıçok daha yüksektir.

Çocuğun kendini özgürce ifade etmesi ve kendibeden algısını da geliştiği sanat eğitim programları-nın içinde olması gerekmektedir. Ama biz biliyoruzki sanat etkinlikleri okula bırakılmayacak kadar yara-tısal etkinlikler.

Sanatla uğraşan sivil toplum kuruluşlarının da okullaentegre olması gerekiyor. Sivil toplum kuruluşlarıokullardan çok uzak olmamalı, birlikte iş birliğiiçinde çalışma yürütmeli. Spor faaliyetlerinin, kültü-rel faaliyetlerin bu programların içine dahil edilmesigerekiyor.

Alkol ve madde kullanımı ile ilgili bilgilendirme ça-lışmalarının bu programların içinde olması gereki-yor.

Çocukta davranış değişikliği yaratacak programlarınolması gerekiyor. Bunların başında çalışma beceri-leri, cinsel eğitim programları… Çünkü çok fazlaihmal edilen konulardan bir tanesi, cinsel eğitiminokullarda bilinmeyişidir.

10

Page 11: Ortak Akıl: Risk Altındaki Çocukların Eğitim Hakkına Erişimi · Eğitim Ortamları ve Yaklaşımları Nasıl Olmalı? başlıklı sunuşlarını yaptı. Çalıştayın ikinci

Okul sonrası yeniden yapılandırıcı programların ol-ması gerekiyor. Yaratıcı drama çalışmaları, sosyalpaylaşım grupları, sosyal beceri grupları gibi prog-ramların okulun içine entegre edilmesi gerekiyor.

Öğrencinin okula devamlılığı mutlaka sağlanmalı. Rehberlik ve psikolojik danışmanlığın hem niteliği-nin hem niceliğinin arttırılması gerekiyor. 1000-1500kişilik okullarda bir tane rehber öğretmen var.Mezun oluyor, ne yapacağını bilmiyor. Dolayısıylayeterliliklerden, hizmet için eğitimlerden geçmedenhizmete başlamış oluyorlar ve çaresiz kalıyorlar.

Tüm bu faaliyetlerin sürdürülebilmesi için okullardauygun politikalar olması gerekiyor. Okulun bunadaha açık olması gerekiyor.

Programlarda çocuğa dönük nelerin olması gereki-yor?

Davranış kontrolünün olması, özellikle kendi kendinidenetleyebilmekle ilgili çalışmaların olması, güvençemberi oluşturulması gerekiyor. Yani çocuğun zordurumlarda kaldığında kime ulaşacağını bilmesi ge-rekiyor ve yardım alabilmeyi öğrenmesi gerekiyor.Çünkü çocuklar nereden yardım alacaklarını bilmi-yorlar.

Araştırmalar risk altındaki çocukları en çok koruyanşeyin, sosyal desteğin yüksek olması ve çatışma çö-zümlerinin verilmesi olduğunu söylüyor. Başa çıkmaçözümlerinin verilmesi, sosyal beceri, aile yönetimieğitimlerinin mutlaka bu programın içinde olmasıgerekiyor. Örneğin, şiddet önleme programları ge-nelde şiddet odaklı oluyor. İnsanlar birçok faktörüdışarıda bırakıp ‘yaptık oldu’ diyorlar.

Bu programın başarılı olmasını istiyorsak, yıllarcasürüp o okulda kalması gerekiyor. Proje bazlı çalış-malardan dolayı, geçici eğitimleri olan, bir andayükselip sonra da bir anda düşmelerine neden olanprogramlar söz konusu oluyor. Bunun önüne geç-mek için uzun vadeli düşünmek gerekiyor. Araştır-malara göre en fazla psiko-sosyal yaklaşımlarınetkili olduğu gözlemlenmiş.

Düşünülmesi gereken diğer faktörler okul politikasıve okulun fiziksel güvenliğinin sağlanması, okul top-lumunun değiştirilmesi.

Okul toplumunun değişimi sadece öğretmen değil,diğer çalışanları ve velileri de kapsayan bir süreç.Sosyal etkinlik ve kulüplerin fazla olması, akademikve sosyal başarılarının devam etmesini sağlıyor.Rehberlik ve psikolojik destek hizmetlerinin arttırıl-ması, şiddet açısından riskli çocukların erkenden ta-nımlanması ve yardım alma becerilerinin arttırılmasıve okul dışı birimlerle işbirliği gerekiyor. Biz buradadaha çok sivil toplum kuruluşları ile iş birliğini tercihediyoruz.

Risk altındaki çocukları neyin koruduğuna dair biraraştırmaya göre, bireysel olarak değerlendirildi-ğinde daha çok olumsuz davranışa toleransı düşükolan, olumlu sosyal becerileri olan, kurallar ihlaledildiğinde kendi kendine önlem oluşturabilen veçok önemli bir madde olarak kendini toparlayabilmegücü olan çocuklar daha az riskli davranış göster-mektedir.

Kendini toparlayabilme gücünün altında da öz ye-terlilik, özgüven, yapabileceğine dair inanç gibi du-rumlar var. Fakat programlarımızda buna çokdeğinilmiyor. Sonuç odaklı programlar yürütülüyor.O yüzden bu maddeyle ilgili bir küçük programgöstereceğim. Aile içi samimi ilişkilerin riskleri azalt-tığı görülmüş. Ailelerin çocukların arkadaşlarıyla il-gili değerlendirme yapabildiğinde risklerin azaldığıgözlemlenmiş. Okula devamın sağlanmasının, faali-yetlerin sağlanmasının, katılımın sağlanmasınındaha koruyucu olduğu gözlemlenmiş.

Akran grubuyla ilgili çalışmalarda riskli davranışgösteren çocukların, sosyal destek yönü daha güçlüolan çocuklarla birlikte çalışılmasının koruyucu fak-tör olduğu gözlenmiş.

Kendini toparlama gücüyle ilgili bir araştırmadastrateji modeli çıkartılmış. 2000’lerin başında çıkmış,çok yeni bir model değil. Ama hala geçerliliğini sür-düren tek program diyebiliriz.

Programın ilk üç aşaması riskten kaçınma, riskleriönleme ile ilgili. Son üç aşaması çocukların kendisinitoparlamasıyla alakalı.

İlk aşamada samimi ilişkiler ile çocukların kendilerinikabul ettirmeleri, kabul görmeleri ve kendilerini de-ğerli hissetmeleri sağlanıyor.

İkinci aşama ise bilgi ve destek bölümü. Bu özellikleçocuğun gerçekten kendini kabul ettirebilmesiylesağlanabilmektedir. Bir kişi bile olsa destek alabile-ceğini bilmesi, bu desteğe her koşulda ulaşabilmesi-nin sağlanması gerekiyor.

11

Page 12: Ortak Akıl: Risk Altındaki Çocukların Eğitim Hakkına Erişimi · Eğitim Ortamları ve Yaklaşımları Nasıl Olmalı? başlıklı sunuşlarını yaptı. Çalıştayın ikinci

Eğitim ortamları ve yaklaşımları nasıl olmalı?Ali Koç

Aileye eğitim desteği vererek çocuğu okula katmak birşey sağlar, ama bunlarla çözülemez bir durum söz ko-nusudur. Okulu farklılıkları tanımlayan, geliştiren vezenginleştiren bir yer olarak tanımlamadığımız süreceçocuğun okula erişimini sağlamanın herhangi bir kat-kısı olmaz.

Okul bir ihtiyaç olarak ne zaman ortaya çıktı? Eğitimve öğrenme dediğimiz şey hep okulla mı oldu? Eğiti-min en doğru formu birebir olmasıdır. Okul, sanayidevrimi ile ortaya çıktı. Burjuvazi zaten eğitiliyordu.Sanayi devrim ile beraber iş gücü ihtiyacı doğdu.Ancak toplum okuma yazma bilmiyor. Bunun üzerinekitlesel zorunlu eğitim dediğimiz şey ortaya çıktı. Sı-navlar veya başka araçlarla insanlar sisteme uyumluhale getirildi.

Bütün bu ekonomik, sosyolojik ve ahlaki temele dayalıokulun risk altındaki çocukları kapsaması mümkündeğil. Bu nedenle bir şeyi değiştireceksek, okula dairbu felsefeyi değiştirmek gerekiyor.

İki yıl kadar Milli Eğitim Bakanlığı’nda çalıştım. Bakan-lıkta ‘Projeler Odası’ vardı. Bizim bir eğitim stratejimizyok. Dolayısıyla ‘öteki’ler diyebileceğimiz risk altındakiçocukları dâhil eden bir sistem yok.

Burada özne-nesne ilişkisi kuruyoruz. Bilen, iyi, sağ-lam, düzgün olanız; onlar da bilmeyen, sakat olan, sis-teme kazandırılacak olanlar. Bu özne-nesne ilişkisi ilegittiğimiz bir çocuğu nasıl değiştirebiliriz? Biz kurtarıcırolünden kurtulmadığımız sürece risk altındaki çocuk-lar daha büyük çatışma yaşayacaklar.

Eğitim Reformu Girişimi’nin çok çarpıcı sonuçlarınıgördük, çocukların okula erişimini sağladık diyelim.Türkiye’deki okullarda rehberlik sistemini biliyor musu-nuz? Bizde ağırlıklı olarak sorun odaklı rehberlik sis-temi vardır. Sorun odaklı rehberlikte rehberöğretmenin görevi sorunlu öğrenciyi tespit etmek, enkısa sürede de rehabilite edip sisteme yeniden kat-maktır. Sorun odaklı rehberlik kültürü olan bir okuldabulunan risk altındaki çocuk bir daha asla barışmaya-cak şekilde sistemi terk eder.

Çocuğu iki tarafın da birbirine eşit yaklaştığı bir sis-teme almazsak, elde etmek istediğimiz sonuçlar dahakötü sonuçlanır.

Geçtiğimiz hafta Ankara Üniversitesi Çocuk GelişimiBölümü’nden mezun olacak öğrencilere konuşma yap-tım. Salonda öğretmen olacak olan 1200 kişi vardı.Dedim ki, ‘İlkokul-ortaokul hayatında sınıfın en yara-mazı olan var mıydı aranızda?’ Üç ya da dört parmakkalktı. ‘Sınıfının-okulunun en başarılısı olan var mıydı?’dedim. Ona hiç parmak kalkmadı. Öğretmenine karşıgelmiş, büyük kavgalar etmiş olan yok. Hepsi akade-mik, duygusal ve hareketlilik sınıfın ortalamaları çıktı.Sınıfının ortalamaları, ortalamanın dışındaki çocuklane yapabilir? O yüzden hemen diyor ki ‘O hiperaktif!’,‘O pis!’, ‘O ödevini yapmıyor.’, ‘O başarısız, çünkü Çin-geneler zaten başarısızdır.’, ‘O kavgacı, çünkü Kürtlerzaten kavgacıdır.’ Bunlar, o ortalama bireye tarif edil-miş tanımlar.

Her çocuğun farklılığının bir zenginlik olduğu ortamıyaratırsanız, her çocuğun kendini gösterebileceği vezafer kazanabileceği bir ortam yaratırsanız, her ço-cuğu kazanırsınız. Tamamıyla akademik ve başarıodaklı, rekabetçi bir okul ortamı yaratırsanız bu çocuk-lar ikinci mağlubiyeti yaşar.

Risk altındaki çocuklarla çalışan sivil toplumun yerindeolsam, çocuklarla uğraşmaktan çok öğretmenlerle veokulla uğraşırdım. Oradaki değeri değiştirirseniz, herşeyi değiştirirsiniz.

Eğitimde en önemli nokta öğretmenle öğrenci arasın-daki ilişkinin niteliğidir. Bu nedenle, risk altındaki ço-cuklardan çok o çocukları kabul etmesi beklenenöğretmenlerle çalışmak gerekir. Öğretmen çocuğa ina-nıyorsa, o çocuğu eğitimin-okulun dışında bırakmaz.

12

Page 13: Ortak Akıl: Risk Altındaki Çocukların Eğitim Hakkına Erişimi · Eğitim Ortamları ve Yaklaşımları Nasıl Olmalı? başlıklı sunuşlarını yaptı. Çalıştayın ikinci

Soru-cevap ve yorumlar

Özge Aslan, Başka Bir Okul Mümkün gönüllüsü ve İngilizce öğretmeni

Eğitimin bir şekilde dönüşmesi lazım.Farklılıkları kucaklayan bir şekilde çocuk-lara yaklaşmamız gerekiyor. Ancak şuan kisistem bunu mümkün kılmıyor.

Ben bu yüzden öğretmenler için nasıl ola-bilir diye sorguluyorum. Sistem ne yazık kidaha fazla teknisyen öğretmen yetiştiriyor.Teknisyen öğretmen sorunu çocukta görenöğretmen. Eleştirel öğretmen ise daha çokpolitika ile değişimi sağlayabileceğini dü-şünen öğretmen.

Öğretmenler açısında değişimi nasıl sağla-yabiliriz?

Betül Katıgöz, önemsiyoruz.org gönüllüsü

Bir şeyler yapmak istiyoruz, değiştirmekistiyoruz; ama sistem mümkün kılmıyor di-yoruz. Ancak ben buna katılmıyorum. Sis-tem sorunu engel olmamalı.

Hep sorunları konuşuyoruz, artık çözümükonuşalım. İşe önce kendimizi değiştir-mekten başlamalıyız.

Sevgi Mandan, Travma Çalışmaları Derneği

Size katılıyorum. Değişim için önce kendi-mizden başlamalı, değiştirebileceğimizkadar çok çocuğa ulaşmalıyız.

Sistemin dışına ne kadar çıkmak istesek debu pek mümkün olamıyor. Bu durumdadaha bireysel bakış açılarıyla, bireyselliğiyaygınlaştırarak ilerlemek gerekebilir.

Okulda çocuğun kullanabileceği kadaralanı ona kullandırtmakla işe başlayabili-riz.

En güzel eğitimin ayakta ve dışarıda oldu-ğunu biliyoruz. Sıraları ortadan kaldır-makla başlayabiliriz.

Işık Tüzün, Eğitim Reformu Girişimi

Bazılarımız çocuklarla çalışacak, birilerimizöğretmenleri güçlendirecek, öbürleri sis-teme yönelik baskı oluşturmaya çalışacak.Böylece dört koldan dağarcığımızdakiyöntemleri eş zamanlı kullanmak gereke-cek.

Yani tek bir yerden çekince çözülecek birşey değil. Tek bir yer olsa idi, o eğitiminamacı olurdu.

Gözde Durmuş, Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi (ÇOÇA)

Bu konuşulanların üzerine çocukların, ma-hallenin ihtiyaçlarına yönelik örgütlenmesiçok önemli gibi geliyor bana.

13

Page 14: Ortak Akıl: Risk Altındaki Çocukların Eğitim Hakkına Erişimi · Eğitim Ortamları ve Yaklaşımları Nasıl Olmalı? başlıklı sunuşlarını yaptı. Çalıştayın ikinci

II. Oturum: Risk Altındaki Çocukların Eğitim HakkıÇerçevesinde İyi Örneklerİyi Örnekler başlıklı ikinci oturumun moderasyonu, Hamit Levent Evci tarafından gerçekleştirildi. Bu oturumdaSokakta Yaşayan ve Çalışan Çocuklar için Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden Yrd.Doç. Dr. Özden Bademci,Yrd.Doç.Dr. E.Figen Karadayı, Yrd.Doç.Dr. İpek G.Pur, Yrd.Doç.Dr. Narin Bağdatlı Vural Liseden ÜniversiteyeGençler Birlikte Projesi: Sistemik Bakış Açısıyla Okul Terkinin Önlenmesi ve Sulukule Gönüllüleri Derneği’ndenCem Avcı Okulu Terki Önleme ve Çocuğu Okula Bağlama Faaliyetleri başlıklı uygulamaları paylaştı.

Liseden Üniversiteye Gençler BirlikteProjesi: Sistemik Bakış Açısıyla OkulTerkinin Önlenmesi, SOYAÇ

Yrd Doç Dr Özden Bademci

Biz 2010’dan bu yana sokakta yaşayan çalışan risk al-tında olan çocuklarla, aileleriyle çalışıyoruz. Bugünözellikle de bir çalışmamızdan bahsedeceğiz.

Ekim 2015’de eğitimden dışlanmış çocuklarla çalış-maya başladık. Öğrenme konusunda çok önemli şey-ler söylendi. Öğrenmenin bir ilişki olduğunudüşünüyoruz her şeyden önce. Öğrenmenin duygusalbir ürün olduğunu düşünüyoruz.

Çocuğun öğrenmesinin temelini anne baba oluşturu-yor ve geliştirdiği öğrenme stili gelecek öğrenmelerinide etkiliyor. Bebeklikte nasıl bir öğrenme stili geliştir-diyse çocuk bu okuldaki öğrenmesini de etkiliyor. Öğ-renme dediğimizde çocuğun bebeklikten kaynaklanano kaygılarını, korkularını kapsayıcı bir atmosfere ihti-

yacı vardır ki, öğrenmenin önündeki engeller kalkabil-sin. Ama bu da çok kolay olmuyor. Özellikle risk al-tında olan, eğitimde çok kolay barınamayacak olançocukların korkularını düzenleyebilmeleri, ilgi duyabil-meleri için bunun ne kadar zor olduğunu biliyoruz.

Bizim çalışmamızda bunu üniversite öğrencileri yapı-yor. Öğrencilerin işin içine girmesinin durumu değiştir-diğini anladık. Çünkü başlangıçtaki deneyimlerimizolumsuz olduğunda karşımıza çıkan yetişkinler anne-mizi, babamızı, bize kötü davranan birini hatırlatabilir.Dolayısıyla bütün o getirilen duygular öğrenmenin en-gellerini oluşturuyor ve sizin bağ kurabilmenizi zorlaş-tırıyor.

Çocukların bağ kurabilmeleri için biz lisans, yüksek li-sans, doktora öğrencileriyle beraber çalışıyoruz. Gö-nüllü olarak geldikleri için, bizim onlardan talebimiz şuoluyor; çocukla bir araya geldiğinde çocuğu zihnindetutabilecek alanının olması. Çocuğun söylediklerikadar, söylemeye çalıştıklarını duyabilmesi önemli. Sa-dece fiziksel olarak değil, duygusal olarak da orda ola-bilmesi; işitebilmesi, duyabilmesi önemli.

Kişinin birebir ilişkiye çok ihtiyacı vardır. En etkili öğ-renme birebir öğrenmedir.

Bizim çalışma şeklimiz psikanalitik bakış açısı ve sos-yokültürel kuramlar üzerine kuruldu.

‘Türkiye şu an birçok uluslararası sözleşmeye imza at-masına rağmen çocukların eğitim hakkı ellerinden alı-nıyor ve bunu kontrol eden hiçbir mecra yok.’ diyerekMaltepe Kaymakamlığı ile birlikte projeye başladık.

14

Page 15: Ortak Akıl: Risk Altındaki Çocukların Eğitim Hakkına Erişimi · Eğitim Ortamları ve Yaklaşımları Nasıl Olmalı? başlıklı sunuşlarını yaptı. Çalıştayın ikinci

Onlar bize okul katılım oranlarının en düşük olduğubir liseyi gösterdiler ve biz orda Ekim 2015’den beri100’ün üzerinde gönüllü öğrenci ile çalışmalar yapıyo-ruz.

Biz orda sadece okulun içiyle sınırlı kalmadık, sistemikbir şekilde devam etmeye çalıştık. Çocuğun bütün otemas ettiği kişiler olsun diye kafa yorduk ve çalış-mada öğretmenler kadar anne babalar da yer aldı.

Yrd Doç Dr E. Figen Karadayı

Kültürel kuram ne diyor, bunun üzerinde durmak isti-yorum. Biz medyada, sosyal ortamda, her yerde kültü-rel olarak bilgileri topluyoruz ve kolay değişmeyenyapılar oluşturuyoruz. Biz bir şekilde avantajlarını kay-betmiş çocuklara yeniden planlanmış, düzenlenmişkültürel ortamlar hazırlıyoruz. Gönüllü üniversite öğ-rencileri ile resim atölyesi, bilgisayar atölyesi gibi araç-lar kullanılarak yeni ortamlar hazırlanıyor.

Yrd Doç Dr İpek G. Pur

Psikanalitik kuramla sosyokültürel kuramın birleşiminebiz SOYAÇ modeli diyoruz. Genellikle uzun süreli pro-jeler oluyor ve bizim dışımızdaki sebeplerden son bu-luyor.

Şimdi bu projede 1 senelik bir destek aldık ve dahasonra da devam edeceğini umuyoruz. Projede birebirgörüşme, psikolojik destek, süpervizyon almak çokönemli. Çocukların erken dönem yaşantılarında yaşa-dıkları olumsuz deneyimler ile başa çıkabilmeleri içinsüpervizyon almaları gerekiyor.

Ekim ayında okul terki riski olan lise öğrencileri ile ça-lışmaya başladık. Maltepe Kaymakamlığı bize okuladevamsızlığın en yüksek olduğu liseyi gösterdi veorada rehberlik birimiyle beraber çalışmaya başladık.Cuma günleri sabahtan akşam okul bitene kadarorada olacak şekilde atölyeler yaptık. Burada sanat,spor, psikomotor beceri, psikodrama gibi atölyelerimizoldu. Atölye liderleri bu sene Erasmus gibi program-larla gelen yabancı öğrenciler oldu. Akran danışmanıdediğimiz öğrenciler de psikoloji 4. sınıf ve psikolojiyüksek lisans öğrencileriydi.

Akran danışmanları atölyelerden önce hem okul içiöğrenme hem de okul dışı ailevi sorunları belirlemekiçin bireysel 20-25 dakikalık görüşmeler yaptılar. Atöl-yeler sırasında da çocuğun atölyeye dâhil olması,kopup gitmemesi için akran danışmanlığının çokönemli olduğunu gördük. Atölyelerin hemen sonra-sında da akran danışmanları ile süpervizyon yapıyoruz.Öğrenme ve okul ihtiyaçları belirlendikten sonra daokul sosyal hizmetleri devreye giriyor ve biz; okul yö-netimi, rehberliği, kaymakamlık gibi makamları hare-kete geçirmeye çalışıyoruz.

Yrd Doç Dr Narin Bağdatlı Vural

Ben arkadaşlarım gibi psikolog değil, sosyologum. İkiyıl önceki bir çalışmanın sonunda bir araştırma yaptık.Araştırmanın sonucunda; okulu terk etme nedenlerininsadece çocuktan kaynaklı değil; ailenin sosyoekono-

mik durumundan, ekonomik durumdan, öğretmenleriyüzünden

gibi çeşitli nedenleri olduğu ortaya çıktı. Okula de-vamsızlık ve okuldan ayrılmanın nedenlerinin belirlen-mesi ve sosyal politika geliştirilmesi üzerineortaklaşmıştık. Dolayısıyla ben okul sosyal hizmetleriüzerinden bir olgu ile çalışmaya başladım ve orda gör-düm ki sadece çocuk üzerinden gitmekle olmayacak,okul ve aileyi birleştirecek bir şekilde çalışmak gereki-yor. Öğretmenlerle yaptığımız toplantıdan sonra de-vamsızlığı çok olan öğrencileri onlar belirledi. Okuluniçinde ayırıcı bir durum olabilir diye devamsızlık sıkın-tısı olmayan öğrenciler de çalışmalara katıldı. Öğret-menlere projemizi anlattık ve çok olumlu karşılandı.Rehberlikle her zaman iletişimimizi sürdürdük.

Çalışmamızda kaynaştırma öğrencileri de vardı. Kay-naştırma ve akademik başarısı düşük öğrencilerin ar-kadaşları tarafından dışlanıyor olması bizim degözlemlediğimiz bir durum haline geldi ve bunu reh-ber öğretmenler ile tartışmaya başladık. Öğretmenlerile birebir yaptığımız görüşmelerde de ‘Kaynaştırmaöğrencilere nasıl davranacağımızı bilmiyoruz, hizmetiçi eğitimleri yetersiz ve gelişigüzel buluyoruz.’ denildi.Bunun için gerekli yerlere yazılar yazdık.

Rehber öğretmenler ile çocukların aileleriyle iletişimle-rine dair çalışmalar sürdürdük. Kaymakamlığın sosyalhizmetlerinden yararlanılarak çocukların ailelerine ula-şılıp görüşmeler yapıldı. İnceleme raporları hazırlandıve ailelerde ciddi sorunlar görüldü. Ailelerdeki okulyönetiminin çözmekte yetersiz kalacağı sorunları çöz-mek için daha üst kurumlardaki sosyal hizmetlereulaştık. Bir kere görüşmeyle olacak bir şey değil, birsüreç çünkü orası.

Yrd Doç Dr İpek G. Pur

Çalışmamızda nitel ve nicel analiz yaptık. Özgüven vepsikolojik dayanıklılık ölçeklerini kullanarak öntest-sontest ile nicel analiz yaptık. Son testin verileri haladeğerlendiriliyor.

Nitel analizde öğrencilerin söylediklerine bakarsak;

• ‘Üniversite öğrencilerinin olması çok iyi oldu, öğret-men olsa her istediğimi söyleyemezdim.’

•‘Birebir görüşmeler beni rahatlatıyor, tanımadığım in-sana bile anlatasım geliyor. ‘

• ‘Atölyenin bana katkıları olduğunu düşünüyorum.Korkularımı, kaygılarımı yendim.’

•‘Okuldan kaçmak için arkadaşlarımdan çok çağıranoldu, ama ben atölye için kaldım.’

•‘İngilizce atölyesi etkili oldu. Bu sayede derste par-mak kaldırmaya başladım.’

15

Page 16: Ortak Akıl: Risk Altındaki Çocukların Eğitim Hakkına Erişimi · Eğitim Ortamları ve Yaklaşımları Nasıl Olmalı? başlıklı sunuşlarını yaptı. Çalıştayın ikinci

Esra Kutman, Eğitimpedia

Projenin bitiş tarihi Haziran 2016 olarak görünü-yordu. Bu çocukları izlemeye devam edecek mi-siniz?

SOYAÇ Ekibi

Başladığımızdan bu yana ayrılan çocuklar oldu.Bir sonraki hafta gittiğimizde çocuğa izin kağıdıverilip gönderildiğini öğreniyoruz. Kaymakamlık,proje yapıyoruz desek de bu kadar hızlı çocukokulda uzaklaştırılabiliyor.

Bu yüzden biz başladığımızdan bu yana kaybo-lan çocuklar neye gitti, onların iletişim bilgilerineulaştık. Hedefimiz yine kaymakamlıkla işbirliğiyaparak bu giden çocuklara ulaşacağız ve bu du-rumu raporlandıracağız.

Üniversite öğrencisi çocuklara buluşmaları on-lara üniversiteye gitmeyi düşündürttü. Bize bağlıbir Meslek Yüksek Okulu var, onlar da bizimle ça-lışma yapmaya sıcak bakıyorlar. Geçmişte desokak çocuklarıyla ve çocuk işçiler konusundabirlikte çalışmıştık. Bu sayede madem meslek li-sesinde çalışıyoruz, Meslek Yüksek Okulumuzlaçalışmayı birleştirebiliriz diye düşündük. Buradanalternatif bir okullaşmaya doğru gitmiş oluyoruz.

Çalışmamıza başladık bitirdik dersek, bu onlarınzihinlerinde yarılmaya da sebep olabilir. Bu psi-kolojide hiç istemediğimiz bir şey. Önümüzdekihafta Kaymakamlıkla bir toplantımız olacak. Bizdevam etmek istiyoruz. Çocuklara da tekrar on-

larla buluşmak için elimizden geleni yapacağı-mızı söyledik. Kurduğumuzu güven ilişkisininüzerine yeni katlar inşa etmeye devam ediyoruz.

Bu çalışmada en çok fark ettiğimiz şey, kurumlararası koordinasyonun olmayışı. Mesela bir ço-cuğu takip etmeye başladık. Aile, Kaymakamlık,Aile ve sosyal Politikalar Bakanlığı ayrı ayrı kendiişini yapıyor, ama orada kesiliyor. Sonra ne olu-yor, polis alıyor. O noktadan sonra çocuk tek ba-şına. Sürecin ne kadar işlemez olduğunu gördük.Bunu da rapor edeceğiz.

Biz bu projede devamsızlığı azaltmayı, çocuğuokulda tutmayı amaçlamıştık, dolayısıyla kurum-lar arası işbirliği gerekiyordu. Fakat ellerinin al-tından bir sürü çocuk kayıp gitmiş. Biz rehberöğretmenlerden bu çocukların devam durumla-rını haftalık olarak takip etmelerini istedik. Ancaksüreç takip edilemedi.

Nuray Sevinç, Öğretmen Akademisi Vakfı(ÖRAV), Eğitimci

Bir sonraki aşamada öğretmenlerle de çalışmayıdüşündüğünüzü söylemiştiniz. Burada akrandesteği ile bir proje başlatmışsız ama çocuklarda“öğretmenin olsa anlatmazdım ama x abiye(proje gönüllüsü) çok rahat anlatabiliyorum.” du-rumu oluşuyor.

Bir sonraki aşamada öğretmenlerle çalışırken buprojenin devamı ve bunu üzerine koyacağınız birşey mi olacak, yoksa öğretmenlerle olan çalışma-nız akran desteğinin dışında mı olacak?

SOYAÇ Ekibi

Aslında biz öğretmenlere ulaşmaya çalıştık.Ancak okulda öğretmenle çalışmak çok zor. Me-sela öğretmenlerle toplantı yapmak istiyoruz,okul bize diyor ki, dersinin verdikten sonra 5 da-kika o öğretmen tutamazsınız. Öğretmenler oda-sında çok vakit geçirdik. Kaç kez toplantıtertipledik, fakat bize getiremezsiniz dediler. Birkez toplantı yapmayı başardık ama çok zordu. Bubakımdan kaymakamlığa böyle bir çalışmaya öğ-retmenleri nasıl dâhil edeceksiniz diye sormakgerekiyor. O öğretmenleri nasıl tutacağımızıhenüz bilmiyoruz. Amacımız ise öğretmeninkendi süreçlerinin farkına varıp güçlenmesinisağlamak.

Soru-cevap ve yorumlar

16

Page 17: Ortak Akıl: Risk Altındaki Çocukların Eğitim Hakkına Erişimi · Eğitim Ortamları ve Yaklaşımları Nasıl Olmalı? başlıklı sunuşlarını yaptı. Çalıştayın ikinci

Okulu Terki Önleme ve Çocuğu Okula Bağlama FaaliyetleriCem Avcı

Sulukule Gönüllüleri Derneği’ni 2010 yılında kurdukama mahallede, yıkım alanındaki çalışmalarımız 2008yılında başladı.

Yıkımlar 2006 yılında başladı ve üç sene sürdü. Busüreç bizim hikâyemizle doğrudan bağlantılı. Hemenyanınızdaki binanın yıkıldığını düşünün. Çocuk, benimevim ne zaman yıkılacak, diye düşünüyor ve bu kaygıüç sene sürüyor. Bu süre boyunca mahallede okuluterk oranı ciddi bir biçimde arttı.

Yıkım alanında çocuklarla çalışma

Biz bu çocuklarla çalışmayı zaman içinde, hissederek,yaparak öğrendik.

Yıkım alanında çocuklarla ne yapabiliriz diye düşün-meye başladık. Çünkü çocuklar okula gitmiyor, mahal-lede okuma-yazma bilen yetişkin sayısı az…

2008 yılında Sulukule Çocuk Atölyesi açıldı, yaklaşık10 m²lik bir yerdi. Çocuklarla okuma-yazma çalışmalarıyapmak istedik, beceremedik. Çünkü o zamanlar trav-matize olmuş bireyin ne türden tepkiler verebileceğinedair bilgimiz yoktu.

O sırada, Yaşar Morpınar çocuklarla ritim atölyeleriyapmaya başladı. Hiçbir şekilde otorite kabul etmeyen,her şeye karşı çıkan, sürekli kavga eden çocuklar, YaşarMorpınar’ın ritim atölyesine çok mutlu bir şekilde, hiç-bir sorun çıkarmadan katıldılar. Anladık ki ritim atöl-yesi iyi bir duygu düzenleme aracı. Bu sayede,çocuklarla sanat aracılığı ile iletişim kurmamız gerekti-ğini anladık.

O dönem mahalleye, Fransa’dan The Serious RoadTrip adında bir sirk ekibi geldi. Bir ay boyunca, aynısatte, aynı yerde, aynı etkinlikleri gerçekleştirdiler. Buatölyeden, istikrarlı ve tutarlı bir çalışmanın faydalı ol-duğunu öğrendik.

Ardından Yetiştirici Sınıf Öğretim Programı(YSÖP)’nı öğrendik. Mahallede birlikte çalıştığımız,derneğimizin de kurucuları arasında yer alan Neşe veHacer, Risk Altındaki Çocuklarla ilgili bir toplantıda,YSÖP’nı tesadüfen öğrendiler.

UNICEF ve Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) işbirliği ilehazırlanan, 10-14 yaş arasında, okula hiç gitmemişveya okulu bırakmış çocukları yaşıtlarına yetiştirmeyihedefleyen bir program.

Program, İlçe MEM’nin belirlediği okulda, bu çocuk-lara özel bir sınıfta uygulanıyor. Mahallede çocuklarave velilere durumu anlattık. Beklentimizin çok üze-rinde bir katılımla, çocukları programa başlatmışolduk.

Şu an devam ettirdiğimiz beslenme ve eğitim bursufonları, o dönem okula başlayan çocukların ihtiyacın-dan doğmuş sosyal destek mekanizmamızdı.

YSÖP sürerken, veli toplantısı yaptık. Rehber öğret-men, başarılı ve istekliydi. Böylece okulun o çocuklarabakışı olumlu yönde değişti.

Bu noktada tek başımıza bu kadar yükün altından kal-kamayacağımızı anladık. Rehber öğretmenlerin veokul yöneticilerinin işbirliğinin çok önemli olduğunukavradık. Kamu kurumlarını işin içine katmak önemli,fakat zor bir adım.

Okuldaki çalışmaların başlangıcı

Fatih YSÖP, Marmara bölgesinin en başarılı örneklerin-den birisi olarak gösterildi.

YSÖP’den yetişen çocuk, belki üç sınıf atlayarak, kendiyaşıtlarına yetişince, sınıfla aynı seviyede olmayacaktıve bir uyum problemi yaşayacaktı. Bu nedenle çocuk-ları gittikleri okulda da takip etmek gerektiğini düşün-dük.

17

Page 18: Ortak Akıl: Risk Altındaki Çocukların Eğitim Hakkına Erişimi · Eğitim Ortamları ve Yaklaşımları Nasıl Olmalı? başlıklı sunuşlarını yaptı. Çalıştayın ikinci

Akşemsettin İlkokulu yöneticileri, okulda çocuklarıtakip etmemize ve sosyal faaliyet yapmamıza sıcakbaktı.

Sanatsal faaliyetlerin çocuklara çok iyi geldiğini bili-yorduk. Bunu okulun içinde, ders saatinde yapıncaokulu sevdirmiş ve çocuğu okula bağlamış oluyoruz.

Okul içindeki faaliyetlerin, • okulda uyum problemlerini çözdüğünü, • veliler arasındaki iletişimi güçlendirdiğini, • öğretmen-çocuk-veli iletişimini kolaylaştırdığını, • çocuklar arasındaki sorunlar azalınca, yöneticilerin dehoşnut kaldığını gördük.

Çalıştayı gerçekleştirmemize vesile olan Sivil Düşün ABProgramı, bu çalışmalar için bizi destekleyen ilk ku-rumdur. Sivil Düşün’e, 2009’dan beri okullarda yaptığı-mız çalışmaları model olarak sunduk ve bunudesteklediler. Atölyelere katılan tüm çocukların birokul yılı boyunca beslenmesini karşıladılar. Okulda dü-zenli ritim atölyesi gerçekleştirebilmemiz için, mal-zeme temini yine bu projeden karşılandı.

Bir okul yılı boyunca devamsızlık yapma eğilimi olan,dezavantajlı 15 çocukla müzik, fotoğraf, masal,geometri atölyeleri yaptık, hak temelli kutu oyunlarıoynadık.

Bu proje ile, Risk altındaki çocukların eğitime erişebi-lirliğine destek olmayı amaçladık.

Çocukların eşit koşullarda, eğitim hakkından yararlan-malarını hedefledik.

Akşemsettin İlkokulu ve Hattat Rakım Ortaokulu’nda öğretmenler için eğitimler düzenledik.Uzman Psikolog Ahmet Yılmaz’ın yürütücülüğünde,dezavantajlı çocuklarla çalışma eğitimi organizeettik.

Bu eğitime toplam 36 öğretmen katıldı. Öğretmenle-rin çocuklar için riskli durumları önceden öngörebil-melerini, çocuk ve aileye karşı olumlu davranışlaredinmelerini amaçladık.

Öğretmenlerimizi destekleyerek, çocukların okulu ter-kininin önüne geçmeyi hedefledik.

Bu faaliyetlerin, bir bütün olarak, model olmasını he-defledik.

Bu bir ekip işidir. Tek başınıza böylesi bir işin altındankalkmanız mümkün değildir. Faaliyetlerimiz çok sayıdakişinin emeğiyle, özellikle gönüllülerimiz sayesinde varolabiliyor.

Çocuğun yeterince iyi bir sistem içinde (okul) bulun-ması gerekir.

Rehber öğretmen, sınıf öğretmenleri, sosyal çalışmacıokul yöneticileri ve aile bu ekibin bir parçası olmalıdır.

Çocukların davranışları kısa sürede değişmeyecektir.Sabırla, tutarlı bir şekilde davranılması gerekir.

Çocuğun akranlarıyla sağlıklı ilişkiler kurabilmesi gere-kir. Çalışmalara davranış problemi olmayan çocuklarda dahil edilmelidir.

Bu çocuklar, ısrarlı bir şekilde teşvik edilmelidir.

Atölyelere katılan çocukların, annelerinin ve eğitmenlerimizin fikirleri:

“Bu atölyelerle okul daha eğlenceli!”Y., 4. sınıf

“Çocuklar birbirinden bir sürü şey öğreniyor. Dernektüm çocuklar için bir buluşma alanı. Onlar derneğegelmekten çok memnun, ben de öyle…” Veli, anne, 38 yaşında

“Çocuklarla zorlama olmayan özgür bir ortaklık kur-mak, birlikte yapıp etmek daha çok düşünmemi vefizik olarak da zinde kalmamı sağladı. Her zamankigibi onlardan sayısız ve eşsiz şeyler öğrendim. Atölyegününün enerjisiyle sanatsal yaratım motivasyonumarttı.”

Olcayto Art, ritim atölyesi eğitmeni

“Farklı bakış açılarının getirdiği davranışları ve sorularısayesinde yeniden düşünmemi sağlıyorlar.”

Sine Boran, fotoğraf atölyesi eğitmeni

“Bir şekilde çocuklardaki enerji bizi doğaçlama ve dra-maya yakın bir yola çevirdi. Bu benim için çok değerlive öğretici bir deneyimdir.”

Zinnure Türe, masal atölyesi eğitmeni

18

Page 19: Ortak Akıl: Risk Altındaki Çocukların Eğitim Hakkına Erişimi · Eğitim Ortamları ve Yaklaşımları Nasıl Olmalı? başlıklı sunuşlarını yaptı. Çalıştayın ikinci
Page 20: Ortak Akıl: Risk Altındaki Çocukların Eğitim Hakkına Erişimi · Eğitim Ortamları ve Yaklaşımları Nasıl Olmalı? başlıklı sunuşlarını yaptı. Çalıştayın ikinci