25
. Sultan I Ahmed’in portresi

Pâdişah-Tarîkat Şeyhi Münasebetleri

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Pâdişah-Tarîkat Şeyhi Münasebetleri Açısından Azîz Mahmud Hüdâyî ve Çağdaşı Abdülmecîd-i Sivâsî YRD. DOÇ. DR. CENGİZ GÜNDOĞDU Atatürk Üniversitesi ilahiyat Fakültesi

Citation preview

Page 1: Pâdişah-Tarîkat Şeyhi Münasebetleri

.

Sultan I Ahmed’inportresi

Page 2: Pâdişah-Tarîkat Şeyhi Münasebetleri

.

15

Pâdiflah-Tarîkat fieyhi Münasebetleri Aç›s›ndan Azîz Mahmud Hüdâyî ve Ça¤dafl› Abdülmecîd-i Sivâsî

Y R D . D O Ç . D R . C E N G ‹ Z G Ü N D O ⁄ D UAtatürk Üniversitesi ilahiyat Fakültesi

Girifl

Tebli¤imiz iki bölümden oluflmaktad›r. Birinci bölümünde genel olarak Osman-l›da padiflah-tarîkat fleyhi münasebetlerinin teorik çerçevesi, ikinci bölümde debu münasebetlerin tarihsel yans›malar›na örnek olmak üzere Azîz Mahmud Hü-dâyî ve Abdülmecîd-i Sivâsî’nin dönemi padiflahlar›yla münasebetlerine de¤ini-lecektir.Osmanl› toplum yap›s›n› anlamaya yönelik yap›lan baz› bilimsel araflt›rmalardadevlet ile onun yönetimi alt›ndaki kifli ve müesseselerin iliflki tarzlar› ele al›n-m›fl bu iliflkilerde özellikle gündelik hayat›n sosyo-kültürel ve siyasî dokusuüzerinde aktif rol üstlenmifl tarîkatlar›n, sadece içe yönelik (yatay) de¤il, ayn›zamanda d›fla dönük (dikey)çabalar›yla yönetici ile yönetilen aras›ndaki mis-yonlar›na dikkat çekilmifltir. Bat› toplumlar›nda bu iliflki tarzlar›n›, devletin hukukî yetkilerini kullanabilmehakk›na sahip kifli ve müesseseler yönlendirmifltir. Roma yönetim gelene¤inedayanan bu yetki devri usulü, insan ile devlet aras›nda zamanla kilise, feodalbeyler ve belediye meclislerinin do¤mas›na yol açm›fl, böylece ad›na sivil top-lum denilen gündelik hayat›n ba¤lay›c› dokular› oluflmufltur. ‹slâm toplumlar›-na bakt›¤›m›zda, devlet ile insan iliflkilerini düzenleyen bu ara tabakan›n genelanlamda ümmet temeli üzerinde flekillenmifl olan ve birer sosyal yap› ve mües-sese olarak ortaya ç›kan tarîkatlar taraf›ndan dolduruldu¤u görülür1. Devletin

Page 3: Pâdişah-Tarîkat Şeyhi Münasebetleri

din ve kültürünü halk kültürüne ba¤layan bu a¤ Gibb’e göre Osmanl› imparator-lu¤unun en önemli yap›sal pekifltiricisi olmufltur2. Tarîkat önderleri ile yöneticiler irtibat›n›n ‹slam tarihindeki yans›malar›na ilkdönem hariçte b›rak›larak bak›lacak olursa karfl›m›za devasa bir literatür ç›kt›-¤›n› görürüz. Malzemenin çoklu¤u bu konunun de¤iflik Müslüman topluluklar-da da çok canl› tarihsel karfl›l›¤›n›n bulundu¤una iflaret etmektedir. Daha bafl›n-dan beri birçok Müslüman yöneticinin hep ilim ve irfan ehli, keflfi aç›k, duâs›makbul baz› kimseleri yanlar›nda bulundurmufl olmalar› bunun aç›k örne¤idir3. Osmanl› tarihinin ilk dönemlerinden îtibâren Pâdiflahlar›n hemen hepsinin, -si-yasî otoritelerinin üzerine ç›karmamak gibi bir hassasiyetle beraber- âlimler vemutasavv›flara büyük de¤er verip, onlara yak›n alâka göstermelerinin bu kesim-lerin bütünlefltirici iradede önemli bir figür olarak rol almalar›ndan kaynaklan-d›¤› söyleyebiliriz.Osmanl› yöneticileri, bilhassa sultanlar, daha kurulufl döneminden bafllamaküzere, cemiyet üzerindeki nüfuzlar›n› devletin hizmetinde kullanmak suretiylebir manada, kendilerine genifl bir hareket sahas› sa¤lamaya çal›flan tasavvufîzümrelerle aralar›nda bir köprü oluflturmufllar ve mümkün mertebe onlar›n hiz-metlerinden faydalanmaya çal›flm›fllard›r4. Bu yaklafl›m, tarîkatlar›n siyasî otori-te taraf›ndan birer güç oda¤› fleklinde alg›lanarak sahip bulunduklar› imkânlar›iktidar lehine kullanma politikas›n›n bir göstergesidir5.Sadece kurulufl ve yükselifl dönemlerinde de¤il, devletin güç ve imkân bak›m›n-dan zirveye ulaflt›¤› dönemlerde de bu alâkan›n artarak devam etti¤i görülür.Hatta devletin tarîkatlere olan deste¤i ve alakas› bazen o dereceye ulaflm›flt›r ki,“mâna sultanlar›”, olarak da kabul edilen tarîkat fleyhlerinin, di¤er bütün otori-telerden; ilmî, askerî hattâ siyasî otoritelerden bile üstün tutulduklar› olmufltur.Devlet protokolünde yer alan fleyhler, dîvân-› hümâyunda temsîl edilmemifller-dir, ancak halk içerisinde büyük nüfuzlar›n›n yan› s›ra devlet ricâlini de bu nü-fuz ile te’sîrleri alt›na almay› baflarm›fllard›r.6

Tarikat erbab›n›n nüfuzlar›n›n bir sonucu olarak, devlet görevlileri ve padiflah-lar, tarîkatlar› merkezî örgütlenmeye do¤ru yönlendirirken idarî yap›lanmay›gerçeklefltirebilecek fleyh ailelerine ekonomik ayr›cal›klar tan›m›fl, siyasî ve ma-lî kudretleri nisbetinde onlara kurmufl olduklar› vak›flar kanal›yla veya baflkayollardan muhtelif imkânlar sa¤lamaya çal›flm›fllard›r7.Bu imkânlardan istifade ile, bir taraftan tasavvufî merkezler ve onlara ba¤l› ma-nevî gruplar efkâr-› umûmiyeyi tesviye edip, manevî bir birlik ve k›vam meyda-na getirerek içtimai hayat›n devaml›l›¤›n› sa¤lamaya çal›fl›rken, di¤er taraftan,hâkimiyet tesis etmek isteyen siyasî kuvvetler, kendilerini teflkilatl› ve kuvvetlibirlikler vücuda getirebilmifl bu zümrelere dayanmak mecburiyetini duymufllar-d›r. Manevî rehberler ise, bir yandan mazlum ve periflan halk›, di¤er taraftan dakendilerinden istifadeyi düflünen siyasî nüfuz sahiplerinin bu zaaf›n› hesaba ka-tarak, iki tarafl› bir hizmet ve kuflatma ameliyesi ile faaliyetlerini sürdürmüfller-dir8.

16

.

Page 4: Pâdişah-Tarîkat Şeyhi Münasebetleri

Neticede Osmanl› yönetimi ile tarikat fleyhleri aras›nda kurulan bu köprü, tarî-katlar›n siyasî otorite taraf›ndan birer güç oda¤› fleklinde alg›lanarak sahip bu-lunduklar› imkânlar› iktidar lehine kullanma politikas›n›n ötesinde bir anlamda kazanm›fl ve karfl›l›kl› geliflen samimi iliflkiler ve flahsi meyiller bazen fleyh-lerin manevî nüfuzundan etkilenen padiflahlarda onlara intisab etme iste¤inido¤uran bir boyuta ulaflm›flt›r.Meselâ Osman Gâzî’nin fieyh Edebali (ö.726/1325)’nin k›z› Malhun Hâtun’u ala-rak ona damat olmas›9, Orhan Bey’in Dursun Fakih (ö.726/1326), Dâvûd Kayse-rî (ö.751/1350), gibi sûfî ve âlimlere, Abdal Murâd, Abdal Mûsâ, Geyikli Baba gi-bi dervîfllere ilgi göstermesi10, I. Murâd’›n ahîlerle olan s›k› münâsebetleri11, Y›l-d›r›m Bâyezid(I.Bâyezid)’in devrin mutasavv›flar›na karfl› sayg›s› ve bu sayg›n›ngere¤i olarak K›z› Hundî Hâtun’u meflhûr fleyhlerden Emir Buhârî(ö.833/1429)’ye vermesi12, II. Murâd’›n Hac› Bayrâm Velî(ö.833/1429) ile yak›nmünâsebetleri13, Fâtih’in hocas› Akflemseddîn(ö.864/1459’e sars›lmaz ba¤l›l›¤›14,Sûfî meflrebli oldu¤u için Bâyezid Velî diye an›lan II. Bâyezid’in Çelebi Halîfe(ö.899/11494) ve fieyh Muhyiddîn Yavsî (ö.920/1514)’ye15, Yavuz Sultan Se-lim’in Sünbül Sinan (ö.936/1529)’a, Kanûnî’nin Merkez Muslihiddîn(ö.959/1552) ve Halvetî fleyhi Nureddînzâde (ö.981/1574)’ye olan ba¤l›l›klar›n›16

bu ba¤lamda de¤erlendirebiliriz.Fakat baz› tarih ve menak›b kitaplar›nda dile getirilen padiflahlar›n ve di¤er dev-let erkân›n›n ça¤dafllar› olan fleyhlere intisab› devletin tavr› olmay›p ancak flah-sî tav›r olarak de¤erlendirilmedir. Kald› ki bu intisab da, fleyh-mürid münase-betleri içinde ve bir tarikat disiplini alt›nda seyr u sülûke girme fleklinde de¤ilbelki onlar›n irflad dairelerine girme, onlardan feyiz almalar› fleklinde yorum-lanmal›d›r. Nitekim e¤er XVII. Yüzy›l halveti fleyhlerinden Muhammed Nazmîfarkl› bir gerekçe ile aktarm›yorsa, IV. Murad’›n Sivâsî için “E¤er Padiflahlara

baflkas›ndan bîat mümkün olsayd› sana bîat ederdim.” dedi¤ini nakletmesi,bu durumun hiç olmazsa IV. Murad’a kadar gelen Osmanl› padiflahlar› için res-mi bir teamül olarak devam etti¤ini göstermektedir.17

Kald›ki, padiflahlar›n intisab etme istekleri de fleyhler taraf›ndan pek makul kar-fl›lanmam›fl bazen geri çevrilmifltir. Mesela Akflemseddin, kendisine iradet geti-rip, irfladlar›ndan faydalanmas›n› rica eden Fatih’in teklifini kabul etmemifl ve:“Dervifllikte bir halet vard›r ki e¤er lezzet al›n›rsa saltanat umurundan el çek-mek laz›m gelir, memleketin iflleri bozulur. O takdirde hem siz, hem biz vebalegireriz. Sultanlara laz›m olan adalet ve do¤ruluk, fler’i flerife uymakt›r. Bundaniyi meslek olmaz”18 fleklinde bir gerekçe ortaya koymufltur. Di¤er taraftan padiflahlarla fleyhler aras›nda yaflanan bu yak›nl›k hiçbir zamansiyasî ve idarî otoritenin tarikat fleyhlerine teslim edildi¤i veya müdahaleye aç›kb›rak›ld›¤› bir noktaya ulaflmam›flt›r. Devlet siyaseti, idârî, mâlî ve askerî yöne-tim alanlar› bu iliflkilere kapal› tutulmufl, tarikat fleyhleri bu alanlarda sadece is-tiflare edilen, nasihatleri al›nan, duâs›na ve himmetine müracaat edilen manasultanlar› olarak görülmüfllerdir.Yani Osmanl› padiflahlar› siyasî ve idarî alanlarda bazen devrin meflhûr fleyhle-riyle istiflarede bulunmufl olsalar bile genellikle siyasî ve idarî karar› ald›ktan

17

.

Page 5: Pâdişah-Tarîkat Şeyhi Münasebetleri

sonra onlar›n duâlar›n› almay›, himmetlerine müracaat› düflünmüfllerdir. Sefe-re ç›karken u¤ur sayarak onlar›n elinden k›l›ç kuflanmay› bir nevi gelenek hali-ne getiren padiflahlar›n, baz› tarîkat fleyhlerinin ve mürîdlerinin fiilen sefere ifl-tirâk etmelerini istemifl olmalar›n› da yap›lan maddî haz›rl›klardan sonra baflvu-rulan manevî tedbir olarak telakki ettikleri söylenebilir. Bütün bunlar yan›nda Osmanl› Padiflahlar›ndan büyük destek ve ilgi gören tarî-kat fleyhleri, onlardan gördükleri bu deste¤e mukâbil padiflahlar› her f›rsattadesteklemifl, devletin muhafazas› ve devam› yolunda gayret sarfetmifller, -teda-bir-i mülkiyeye ö¤üt ve tavsiye d›fl›nda pek kar›flmamakla birlikte, umûr-›âhiretten addettikleri hususlarda kendilerinde hakk-› müdahale görüp-19 do¤-ru ve hak olan› güzel bir üslubla sunmufl bazen ikaz etmekten de çekinmemifl-lerdir. Padiflahlar da onlar›n nüfuzlar›n› ve bütünlefltirici iradedeki rollerini dik-kate al›p, maneviyatlar›ndan istifade yan›nda, siyasî ve idarî konularda da ba-zen onlarla istiflarede bulunmufl, tavsiyelerini dikkate alm›fllard›r. Osmanl› padiflahlar›n›n bu tav›rlar›, yani tekke ve tarîkat mensuplar› ile arala-r›nda tesis ettikleri rab›ta, imparatorlu¤un uzun târihi boyunca -bir tak›m mâhi-yet farklar› oluflmufl olmakla birlikte- de¤iflmeden devam etmifltir. Bu zümreler,sosyal bir huzursuzluk kayna¤› olmad›klar› ve devletin politikalar› ile uyumluhareket ettikleri sürece, merkezî yönetimin deste¤ini yanlar›nda bulmufllard›r.Huzursuzluk kayna¤› hâline gelmeye bafllad›klar› durumlarda ise, Osmanl› mer-kezî yönetimi her türlü müsamahay› bir tarafa b›rakarak, siyasî güç ve nüfuzla-r› ne olursa olsun bu huzursuzluklara sebebiyet verdiklerine inand›klar› kimse-leri ortadan kald›rmakta tereddüt etmemifllerdir20. Bu flartlar dâhilinde, dev-let’in f›rsat buldu¤unda onlar› kontrol alt›nda tutmaya, hatta tehlikeli bir rakipolarak görürse ortadan kald›rmaya çal›flmas› flafl›rt›c› de¤ildir21. Osmanl›n›n tarihi kesitlerine dikkatlice bak›ld›¤›nda, tarikat fleyhleri ile yöneti-ci kesim aras›ndaki iliflkinin tabiat›nda yönetici kesimin durufluyla alâkal› flufarkl›l›klar görülür. 1. Mesela en üst ve en mükemmel örnek olarak yönetici kimli¤i ile veli/fleyhkimli¤inin tek bir kimsede bulufltu¤u örnek hemen hemen yok gibidir. 2. Bunun bir derece alt›nda yönetici kimsenin bir veliye s›k› s›k›ya ba¤l› oldu¤uörnekler gelir. 3. Onun da bir derece alt›nda yöneticinin veli ve âlim kimselere sayg› duydu¤uve kendileriyle hayati öneme haiz konularda zaman zaman istiflare etti¤i ve birveli veya âlim kendisine nasihatte bulundu¤u zaman buna karfl› ç›kmayan, nis-peten dikkate alan yöneticiler gelir. 4. Bu sonuncunun negatifi yani veli ve âlim kimselere sayg› duymayan, onlar›nö¤ütlerine kulak asmayan veya bu nasihatlere karfl› geleni ise22 Osmanl› tarihin-de hemen hemen yok gibidir. Buraya kadar teorik çerçevesini çizmeye çal›flt›¤›m›z padiflah-tarikat fleyhi mü-nasebetlerinin pratik yans›malar›na dair üçüncü madde belirtilen yap›da yöne-tici örneklere Osmanl› tarihinin geliflim çizgisinde bir hayli rastlar›z.

18

.

Page 6: Pâdişah-Tarîkat Şeyhi Münasebetleri

19

.

Bu çal›flmam›zda söz konusu ba¤lamda padiflah-tarikat fleyhi münasebetlerinintarihsel yans›malar›na örnek olmak üzere seçti¤imiz Celvetiye tarîkat› fleyhiAzîz Mahmud Hüdâyî ile ça¤dafl› Halvetiye tarîkat› fleyhi Abdülmecîd-i Sivâ-sî’nin dönemi padiflahlar›yla münasebetlerine de¤inece¤iz23.

A- AZÎZ MAHMUD HÜDAY‹’N‹N PAD‹fiAHLARLA MÜNÂSEBETLER‹

a) III. Murad ve Hüdâyî MünasebetleriHüdâyî’nin çocukluk ve tahsilini ikmal devresine rastlayan Kanûni Sultan Sü-leyman, II. Selim dönemi hariç tutulacak olursa onun padiflahlarla ilk münase-betinin III. Murad’la oldu¤unu söyleyebiliriz24.Hüdâyî’nin padiflahlara gönderdi¤i mektuplar›n› ihtiva eden Tezâkir-i Hüdâ-yî’nin muhtevas›ndan bunlar›n ço¤unun Sultan III. Murad’a gönderildi¤inin an-lafl›lmas› ‘Hüdâyî’nin bu padiflahla çok samimi bir alaka te’sis etti¤ini göster-mektedir25. III. Murad’›n Osmanl› padiflahlar› aras›nda vazife ve mesuliyet fluurundan uzak,zay›f iradeli, e¤lenme¤e merakl› biri oldu¤u söylenmekle birlikte fliire merakl›,tasavvuf vadisinde eser yazacak kadar bu ilme aflinad›r26. III. Murad’›n zaaf ve meziyetlerini iyi teflhis etmifl bulunan Hüdâyî, padiflahayazd›¤› bir mektupta ona dini takviye ve tecdid makam›nda oldu¤unu hat›rlatanflu ifadeleri kullanm›flt›r: “Her yüzy›l›n bafl›nda ümmetimden bir kimse din-i ‹s-lam’a zaaf gelmifl iken takviye ve tecdîd eder, buyurmufl, hatta Ömer b. Abdula-ziz yüzbafl›na düflüp bu hizmet ile müfleref olmufltur, demifller. ‹mdi saadetlü vemürüvvetlü padiflah›m hem yüzbafl›, hem binbafl›d›r.”27

Yine onu müflfik ve mütevaz› bir flekilde ikaz etmifl, adalet, fleriat ve sünnet çer-çevesinde bulunmaya flu sözleriyle teflvikte bulunmufltur:

III Murad’in Tu¤ras› III Murad

Page 7: Pâdişah-Tarîkat Şeyhi Münasebetleri

“...Re’s-l mie (yüzy›l›n bafl›) karindir. Kemal-i adaletle tecdid-i fleriat ve ihya-y›sünne ve tervih-› ibadullah ve’l-ümme eden ashab-› mieteyn olan ahad-› ümmet-i Muhammed akvas›ndan ve ekmelinden olmas›n›n esbab›na mübafleret ve ta-mam-› riâyette kemal-i gayret ve tena’um-i himmet ve azimet zaman› gelmifl-tir.”28. Hüdâyî’nin tavsiyeleri bunlarla s›n›rl› kalmaz. O, gerek halk›n ihtiyaçlar› mev-zuunda29 gerekse idarî say›labilecek ifllerde padiflaha ter¤ib ve teflvikte de bu-lunmufltur. Hicri 1000 tarihinde III. Murad’a yazd›¤› bir mektupta da; “Moskof’tan elçi gel-mifl, Terek suyu üzerinde hisarlar› vard›r. Hani ve Kazan’› vermek suretiyle mu-ahede olunmas›na ikdam ve ibram olunmas›n›: Keban suyu üzerinde dahi birbina yapmak isterlermifl, orada bina etmeyeler”30 tavsiyesinde bulunmaktad›r.1001 tarihinde III. Murad’a yazd›¤› bir mektupta da : “Bu sene gaza-yi bahr ha-z›rl›¤› yap›p Girit ve Malta meselesinin ortadan kald›r›lmas›na ihtimam ve ta-kayyüt gerekli oldu¤una” teflvikte bulunmaktad›r31. Hüdâyî padiflah› Safeviler, K›z›lbafllar ve Simavna kad›s›o¤lu’nun te’dibine deteflvik etmifl belki bu konudaki hassasiyetinden olsa gerek Ferhat Pafla ile bera-ber ‹ran seferine ifltirak edip Tebriz’e kadar gitmifltir32. Hüdâyî böyle hay›rlara vesile olaca¤›n› düflündü¤ü hususlarda padiflah› teflviketmenin yan›s›ra azledilen devlet me’murlar›n›n -durumlar›na göre- yerlerineiade edilmeleri hususunda da talepte bulunmufltur. Mesela Kazasker Dü¤meci-zâde’nin azli ile ilgili padiflaha; “ ..Duâc›n›z mevlânâ ve evlânâ Dü¤mecizâdeEfendi Kazasker -zide adluh- müstakim ve mütedeyyin duâc›n›zd›r. Ortal›¤› kü-li ›slah etmifltir. Haber-i su’ istima’ olundu, ihsan edip ibka idesiz. Seadet-i da-reyninize sebeb-i azimdir. Halis muhlis duâc›n›zd›r.” diyerek yerinde ibka edil-mesine tavassut etmifltir33.Yine bir mektubunda “M›s›r paflas›n› kald›rmak istima’ olundu. K›br›s paflas›Ahmed kulunuza M›s›r’› ihsan›n›z rica olunur” demektedir34. Padiflah’›n kendisine kürk hediye edecek ‘kadar muhabbetle ba¤l› bulundu¤uHüdâyî bu alakay› asla istismar etmedi¤i gibi flahs› ad›na gâyet müsta¤ni bir ta-v›r tak›nm›flt›r. Nitekim kendisine Pâdiflah taraf›ndan Ali Pafla Zaviyesi fleyhli¤iteklif edildi¤inde bunu reddederken Ayasofya yak›n›ndaki “Arslan Yata¤›/Ars-lanhane” nin yerine zaviye yap›lmas›n› istemifltir: “fiol Büyük Ayasofya kurbun-da olan arslanhane, azim binad›r. Nice nice büyük akçeler harcolunsa bu makü-le bina olmaz. Amma takaddümden ‘mabed-i ›badullahi’l-kadim’ olmak ihtima-li de vard›r. Alamet ve asar an› verir. Bu maküle azim bina, beytü’l-esed olma-dan “beyt-i ›badullahi’l-ahad» olmak evlad›r.»35

Hüdâyî, padiflah›n rü’yalar›n› ta’bir etti¤i gibi kendi rü’yalar›n› da padiflaha ya-zarak onu hay›rl› hizmetlere sevketmeyi istemifltir. Padiflah’a yazd›¤› bir rüyas›flöyledir:“Saadetlü padiflah›m bugün seherice beyne’n-nevm ve’l-yakaza bir h›tab varidoldu: 997’de düflman taht› fetholunur, deyü. Uyand›m, Kazvin hat›ra geldi. ‹n-flaallah hay›rd›r.»36

20

.

Page 8: Pâdişah-Tarîkat Şeyhi Münasebetleri

Hüdâyî’nin siyasî ve idarî konularda padiflaha ve idareye yönelik tavsiyelerininbaz›lar›n›n yerine getirildi¤i baz›lar›n ise gerçeklefltirilemedi¤ini görüyoruz. Me-sela Girit ve Malta meselesinin ortadan kald›r›lmas›na dair talebi gerçeklefltiri-lemedi¤i gibi Kazvin’e sefer yap›lmas›n›n hay›rl› olaca¤›n› padiflaha bildirmesi-ne ra¤men bu sefer gerçekleflememifltir. Yine mabed yap›lmas›n› istedi¤i Arslan-hane ise ancak I. Ahmed devrinde y›k›larak yerine Sultan Ahmed Camii inflaolunmufltur37. fiuras› bir gerçektir ki, Hüdâyî’nin üslubu, ter¤ib ve teflvikle s›n›rl›d›r ve asla si-yasî otoritenin üzerinde de¤ildir. Siyasî ve idarî konulardaki talepleri ise sezgive temennilerine dayanmakta olup, genelde halk›n maslahat› ve uhrevi mesuli-yeti içermektedir. III. Mehmed’in dokuz y›ll›k padiflahl›k döneminde Hüdâyî ile ilgili münasebet-lerine dair kaynaklar herhangi bir bilgi aktarmamaktad›rlar. Bu dönemde Hüdâ-yî’nin, hankâh›n›n inflas›n› tamamlayarak (1003/1595) buradaki irflad hizmetinebafllam›fl bulundu¤u ve kendini hizmete teksif etti¤ini söyleyebiliriz.

b) I. Ahmed ve Hüdâyî MünasebetleriTarihi ve menkabevi kaynaklar Hüdâyî’nin III. Mehmed’den sonra padiflahl›ktaht›na oturan I. Ahmed’le samimi bir münasebet içerisinde oldu¤unu “rikab›n-da piyade yürüyecek” kadar teslimiyet içinde bulundu¤unu hatta Sultan’›n ken-disine intisab etti¤ini kaydetmektedirler. Menkabelere göre Hüdâyî’nin I. Ah-med ile tan›flmas› flu rü’ya vesilesiyle olmufltur:“I. Ahmed rüyas›nda Nemçe kral› ile gürefl tutup kendisinin arka üstü yere düfl-tü¤ünü” görmüfltü. Tabirciler rüyan›n tabirinde aciz kalm›fllar ve bir vesile ilebu rüya Hüdâyî’ye tabir ettirilmifl, Hüdâyî de rüyay› “padiflah›n Nemçe(Avus-turya) kral›na karfl› zafer kazanaca¤›” fleklinde yorumlam›flt›. Neticede rüya ger-

21

.

1 Ahmed’in Tu¤ras› 1 Ahmed

Page 9: Pâdişah-Tarîkat Şeyhi Münasebetleri

çekleflmifl ve Estergon geri al›narak Avusturyal›lara karfl› zafer kazan›lm›fl, budurum padiflah› teshir etmifltir38. Mutasavv›flara karfl› derin bir sayg› besleyen, I. Ahmed’in, III. Murad zaman›n-dan beri büyük bir ün kazanm›fl olan Hüdâyî’ye karfl› ilgi ve sayg› duymamas›imkâns›zd›r. Bu sayg›n›n bir ifadesi olarak Hüdâyî’nin;Diller acep hayran olur Esrâr-i zikrullâh ile Yollar be¤im âsân olur Âsâr-i zikrullâh iledörtlü¤ü ile bafllayan ilahisine nazire olarak:Dil-hânesi pür nûr olur Envâr-i zikrullâh ile ‹klim-i dil ma’mur olur Mimâr-i zikrullâh iledörtlü¤ü ile bafllayan bir ilahi yazm›flt›r39.Evliya Çelebi I. Ahmed’in Hazret-i Muhammed’in bir tafl üzerinde bulunan“Nakfl-› Kadem”ini Kayitbay Türbesi’nden ‹stanbul’a getirtti¤ini, Eyyüb SultanCamii’nden sonra Sultan Ahmed Camii’ne naklettirdi¤ini yazmakta, AbdulhakMolla da I. Ahmed’in, bu ayak nakfl›n› bir tahtaya çizdirerek kadem-i flerifin ke-nar›na; N’ola tâc›m gibi bafl›mda götürsem dâim Kadem-i resmini ol Hazret-i flâh-i rusulün Gül-i gülzâr-i nübüvvet o kadem sahibidir Ahmeda durma yüzün sür kademine o gülün k›t’as›n› kendi hatt›yla yaz›p Hüdâyî’ye hediye etti¤ini, Hüdâyî’nin de bunu der-gâh›n›n duvar›na ast›rd›¤›n› nakletmektedir40.Câminin temel atma gününde(1018/ 1609) Hüdâyî, Sivâsî ve meflâyihden bâz›-lar› duâ etmek üzere dâvet edilmifller, ulemadan fieyhülislâm Mehmed Efendi(ö.1025/1616) ve vezîr-i a’zam Kuyucu Murat Pafla gibi devlet erkân›, avâm, ha-vâs pek çok kimse merâsimde haz›r bulunmufllard›. fieyhülislâm Mehmed Efen-di (ö.1025/1616) Hüdâyî, vezîr-i a’zam Kuyucu Murat Pafla ilk kazmay› vurmufl-lar ve sonra Pâdiflah elindeki alt›n kazma ile terleyinceye kadar temel kazm›flt›r.Bu merâsimde Hüdâyî ve Sivâsî duâ etmifller, o gün Hüdâyî pazartesi günü va-izli¤ine, Sivâsî de cuma vaizli¤ine ta’yin olunmufllard›. Câmi aç›ld›¤›n-da(1026/1617) ilk hutbeyi Hüdâyî, ilk cuma va’z›n› da Sivâsî vermifltir41.I. Ahmed’in vefat›nda (1026/1617) gasil ifllemi için Hüdâyî davet olunmufl; fakato, yafll›l›¤›n› öne sürerek gidememifl ve yerine halifelerinden fiaban Dede(1060/l650)’yi göndermifltir42. I. Ahmed’in yerine kardefli I. Mustafa geçmifltir. I. Mustafa devlet iflleriyle mefl-gul olamayacak kadar akli muvazeneden mahrüm “meczûbü’fl-flekl” bir Padiflaholdu¤u için padiflahl›¤› üç ay sürmüfl, bilahare hal’ edilmifltir43. Kaynaklar bupadiflahla Hüdâyî aras›nda herhangi bir iliflkiden söz etmemektedirler.

22

.

Page 10: Pâdişah-Tarîkat Şeyhi Münasebetleri

c) II. Osman ve Hüdâyî MünasebetleriI. Mustafa tahttan feragat ettirildikten sonra yerine I. Ahmed’ in en büyük o¤luII. Osman (Genç Osman) geçmifltir. II. Osman’›n da babas› gibi Hüdâyî’ye büyükbir hürmet ve sayg› ile ba¤l› oldu¤undan bahsedilir. Hatta padiflah›n fieyhu’l-is-lam Es’ad Efendi(ö. 1034/1625)44’nin k›z› Akîle Han›m› nikâhlad›¤› zaman ken-di yerine Hüdâyî’yi vekil tayin etti¤i nakledilir45.II. Osman, babas›n›n ölümünde I. Mustafa’y› tahta ç›kar›p kendisini üç ay salta-nat makam›ndan uzak b›rakt›¤› gerekçesiyle Halil Pafla’y› azletmifl, o da Hüdâyîtekkesine s›¤›nm›flt›46. Durumu yakinen bilen Hüdâyî, bu davran›fl›n yersiz vemanas›z oldu¤unu keflfedip, padiflaha tavassutta bulunarak Halil Pafla ile aras›n›düzeltmifl, müteakiben de Halil Pafla, yeniden kaptan-› deryal›¤a getirilmifltir47.Bu da Hüdâyî’nin II. Osman üzerindeki etkisine ayr› bir örnek oluflturmaktad›r.Fakat padiflah›n flehid edilmesine sebebiyet verdi¤i söylenen hacca gitme iste¤i ko-nusunda rüyas›n› yorumlay›p48 ona nasihatte bulunmuflsa da ikna edememifltir.Rivâyete göre, II. Osman’›n hocas› Ömer Efendi ve K›zlara¤as›, Lehistan seferin-de muvaffak olunamay›nca kabahati askere hamlederek padiflah› hacca gitmeyeteflvik etmifllerdi. Bu telkinler neticesinde padiflah, hacca gitmeye karar vererekhaz›rl›klar› bafllatm›flt›. Padiflah’›n kay›npederi fieyhu’l-islam Hocazâde Es’adEfendi (1034/1625) ile Sadrazam Dilaver Pafla(1031/1622) ise padiflah›n haccagitmesini istemiyorlard›. Hüdâyî de Sultan Osman’› fikrinden yaz geçirmek içinnasihat etti ise de padiflah› ikna edemediler. Padiflah›n bu kararda ›srar›n› yeni-çeri ve sipahi elebafl›lar kendilerine karfl› bir hareket gibi yorumlayarak peflpefleayakland›lar. Neticede ifl, padiflah›n flehid edilmesine kadar vard›r›ld›49. Bu ha-dise esnas›nda Dilaver Pafla, Hüdâyî Dergâh›’na i1tica etmiflti. II. Osman’a karfl›ayaklanan asilerin idam›n› istedikleri kifliler aras›nda yer alan Dilaver Pafla, ön-ce II. Osman taraf›ndan korunmuflsa da daha sonra dergâhtan ç›kar›larak asile-re teslim edilmifltir.50

23

.

II Osman’in Tu¤ras› IIOsman

Page 11: Pâdişah-Tarîkat Şeyhi Münasebetleri

d) IV. Murad ve Hüdâyî MünasebetleriGenç Osman Vak’as›’nda Sultan Osman flehid edildikten sonra I. Mustafa tekrarPadiflah ilan edilmifl ise de k›sa zaman sonra yine hal’edilerek IV. Murad Pâdi-flah yap›lm›flt›.

Bedenen ve zihnen sa¤lam ve cevval olan bu genç padiflaha Eyyüp Sultan’da ic-ra edilen merasimle saltanat k›l›c›’n› devrin en muteber fleyhi s›fat›yla Hz. Hü-dâyî kuflatm›flt›r51. Bunun yan›nda IV. Murad, I. Mustafa ile II. Osman devrinde oldu¤u gibi, ç›-kard›¤› bir fermanla Hüdâyî’nin do¤du¤u yer olan Koçhisar ahalisinin tekâlîf-i örfiyeden mu’âf tutuldu¤una dair ilgili hükme riâyet edilmesini emretmifl-tir52. Yine Koçhisar ahalisinin padiflaha arz-› hâl gönderip daha önce buray› Celali efl-k›yalar›n›n sald›r›s›ndan kaç›p boflaltt›klar›n› ancak daha sonra Hüdâyî’nin ora-ya halife gönderdikten sonra ma’mûr olma¤a yüz tuttu¤unu fakat eflk›yan›n u¤-rak yeri olmas› dolay›s›yla zulüm ve sald›r›lardan korunamad›klar›n›, bununiçin köyün etraf›n›n muhafaza alt›na al›nmas›n› istemifller, Padiflah da; bu talep-lerinin bedelsiz olarak yerine getirilmesini istemifltir53. Padiflah›n bu fermanlardaki kay›tlarda Hüdâyî için, “kutbü’l-ârifîn, zühru’l-vâs›-lîn, ›mâdü’r-râflidîn ve’l-mürflidîn” gibi tabirleri kullanm›fl olmas› Hüdâyî’ninPâdiflah nezdindeki itibar› ve sayg›nl›¤›n›n devam etti¤ine bir kan›tt›r.Azîz Mahmüd Hüdâyî bir pir-i fani olarak devrini idrak etti¤i (yaklafl›k 5 y›l) IV.Murad ile iliflkilerine dair bu aktard›klar›m›z d›fl›nda flimdilik baflka bir bilgiyesahip de¤iliz.

24

.

IV Murat’in Tu¤ras› IV Murat

Page 12: Pâdişah-Tarîkat Şeyhi Münasebetleri

B- ABDÜLMECÎD-‹ S‹VÂSÎ’N‹N PAD‹fiAHLARLA MÜNÂSEBETLER‹

Abdülmecîd-i Sivâsî’nin çocukluk ve tahsilini ikmal devresine rastlayan Kanü-ni Sultan Süleyman, II. Selim ve III. Murad dönemi hariç tutulacak olursa onunpadiflahlarla ilk münasebeti III. Mehmed’le olmufltur. Zira onun Sivas’tan ‹stan-bul’a gidifli ve Padiflahla karfl›laflmas› ilk defa III. Mehmed döneminde olmufltur.‹stanbul’a geldikten sonra da I. Mustafa ve II. Osman’la münâsebetlerine dâirherhangi bir bilgiye sâhib de¤iliz.

a) III. Mehmed ve Sivâsî MünasebetleriIII. Murad’›n yerine tahta geçen o¤lu III. Mehmed’in, nazik ruhlu, halim, vakar-l› ancak zay›f irâdeli ancak Osmanl› padiflahlar› aras›nda en çok takvâ sahibi,peygamber’e karfl› çok hürmetkar, dindar bir Pâdiflah oldu¤u söylenir. Adlî mah-las›yla fliirler yazm›flt›r. Pâdiflah Hocas› Hoca Sa’deddin Efendi (1536-1599)’ninve Yeniçerilerin teflvikiyle 21 Haziran 1596/24 fievval 1004’de E¤ri seferine ç›k-m›fl ve Haçova Meydan muharebesini kazanm›flt›r. Bu sebeple E¤ri Fâtihi olarakan›lm›flt›r54. Daha önce de ifâde etti¤imiz gibi III. Mehmed E¤ri Seferi’ndeki hizmetinden do-lay› fiemseddîn-i Sivâsî’nin ‹stanbul’da ikâmet etmesini istemifl, o da bu teklifiyafll›l›¤›n› ve rahats›zl›¤›n› ileri sürerek kabûl etmemifl Sivas’a dönmüfltür55. Bu-nun üzerine III. Mehmed, fiemseddîn-i Sivâsî’nin vefat›ndan sonra Abdülmecîd-i Sivâsî’nin ilim ve irfân yolundaki flöhreti yan›nda fiemseddîn-i Sivâsî’ye söz,fiil ve davran›fl îtibâriyle benzedi¤ini duymas› ve kalbinde bu sebeple ona karfl›duydu¤u meyilden dolay› ‹stanbul’a dâvet etmifltir56. III. Mehmed, kendi el yaz›s›yla yazd›¤› ve Kap›c›bafl›’yla gönderdi¤i hatt-› hümâ-yünda onu flu ifadelerle ‹stanbul’a davet etmektedir:“Faziletli ve kerâmetli Abdülmecîd Efendi, merhum ‘ammin fiems Efendi’ninE¤ri Seferi’nde refâkat›nden, zâhiren ve bât›nen çok menâfi’ler müflâhede itmi-flizdir. Ba’de’r-rücu’ Dâru’s-Saltana’da (‹stanbul) ikâmetlerin murâd etmifl idim.Pîrli¤i özr-i kavî olma¤›n izin vermifltim. Hâlâ seni kavlen ve fi’len ve vasfen,ona müflâbehet-i tâmme ile müflabehetin oldu¤u mesmu’um olma¤›n, derunu-muzdan meyl-i tâm etmiflizdir. Hatt-› flerîfim vusûlunde, Dâru’s-Saltana’ya hic-ret etmen emrim olmufldur. ‹hmâl olunmaya.”57. Kaynaklar›n ifâdesine göre, Si-vâsî hatt-› hemâyün’ü al›r almaz derhal ‹stanbul’a hareket etmifltir58. Sivâsî’nin ‹stanbul’a davetinde iki husus dikkatimizi çekmektedir:Bilindi¤i gibi ‹stanbul’un imparatorlu¤un merkezi oluflu ve Osmanl› devlet oto-ritesinin bütün müesseseleriyle birlikte burada temsil edilmesi, tarîkat faaliyet-lerini buraya yönelten bafll›ca nedenler aras›ndad›r. Nitekim Sivâsî’nin ‹stan-bul’a davetiyle birlikte Halvetiyye’nin o dönemde güçlü bir kolu olan fiemsiyyeflûbesi taflradan merkeze tafl›nm›fl, gerek Sivâsî gerekse Abdülehad Nûrî’nin ha-lîfe ve muhibleri taraf›ndan ‹stanbul d›fl›nda da genifl bir yay›lma imkân› bul-mufl, netîcede Sivâsiyye ad› alt›nda müstakil bir flûbe olarak an›lm›flt›r. Bu ör-

25

.

Page 13: Pâdişah-Tarîkat Şeyhi Münasebetleri

nek bize tarikatlar›n siyasî otorite deste¤iyle çevreden merkeze do¤ru yönelme-lerinin sa¤lanmas›yla sosyal seyyaliyetlerinin de önünün aç›ld›¤› hakk›nda birfikir vermektedir. Sivâsî’nin ‹stanbul’a davetinin gerekçelerinden birinin de; bât›l f›rkalara karfl›hassas tavr› ve sünnî akîdenin gayretli bir savunucusu olmas›ndan dolay› mer-kezi otoritenin onun bu özelliklerinden istifâde amac›na yönelik oldu¤u düflü-nülebilir. Nitekim Sivâsî’nin ‹stanbul’a göç ettikten sonra orada taflk›n fikirlizümrelerle ve özellikle Kad›zâdelilerle mücadeleleri bunu teyid etmektedir.Sivâsî’nin ‹stanbul’a geldikten sonra Pâdiflah taraf›ndan Ayasofya gibi flehrin enbüyük ve önemli câmilerinden birine vâiz olarak görevlendirmesi ve va’zlar›naifltirâk etmesi59 ona karfl› olan îtimâd›n› ve sayg›s›n› göstermesi aç›s›ndan kaydade¤er husûstur.Bunlar haricin de Sivâsî’nin III. Mehmed’le münasebetlerine dair flimdilik dahafazla bilgiye sahip de¤iliz.

b) I. Ahmed ve Sivâsî MünasebetleriAbdülmecîd-i Sivâsî’nin I. Ahmed ile karfl›l›kl› îtîmad ve sayg› esas›na dayanansamimî ve s›cak bir münâsebet içinde oldu¤u hatta Pâdiflah›n kendisine, “Pede-rim” diye hitab etti¤i rivâyet edilir60. Naîmâ’ya göre Sivâsî, I. Ahmed’in iradetgetirdi¤i fleyhlerdendir 61. Sivâsî’nin Pâdiflah›n flahs›na karfl› tavr› ise hep sevgi,ta’zimkâr ifâde ve duâ hissiyle doludur. Nitekim onun hakk›nda: “Pâdiflah›m›zehl-i Hak’d›r. Niyeti hâlis ve murâd› hakd›r. Mercûdur ki, nûr-› Hakla derûnupür nûr olup, dâimâ kalb-i fierîfi i’lâ-i fler’le mesrûr ve a’dâs› makhûr ola”62 di-ye duâ ve temennide bulunurken, eserlerinde bu duygular›n› zaman zaman di-le getirmekte, halka ve muhiblerine ulu’l-emr gördü¤ü padiflaha itâati s›k s›k tel-kîn etmektedir.

26

.

III. Mehmed’in Tu¤ras› III. Mehmed

Page 14: Pâdişah-Tarîkat Şeyhi Münasebetleri

Pâdiflah›n Sivâsî’ye olan îtîmad ve kabûlünü, Hüdâyî’nin I. Ahmed’le münase-betleri bölümünde de aktard›¤›m›z gibi onu Sultan Ahmed Câmii’nin temel at-ma merâsiminde(1018/1609) duâ etmek üzere dâvet etmesi ve daha o gündencuma vâizi olarak görevlendirmesinde de müflâhede etmek mümkündür.Muhammed Nazmî, Sivâsî’nin türbedâr› Mustafa Dede’den nakletti¤ine göre, biralay günü fukarâ ve dervîflan, Resûlullâh’›n sanca¤› arkas›nda cehrî zikirle yü-rüyüp devrân yaparlarken o dönem müftü olan Çelebi Mehmed Efen-di(ö.1025/1616) Sivâsî Efendi fieyhü’l-meflâyih oldu¤u için kendisine bir dânifl-mend gönderip; “Dervifller zikri gizli yaps›nlar, halk oyun ve e¤lenceyle meflgul-ken cehrî zikir münasip de¤ildir, menetsinler” diye îkaz eder. Sivâsî Efendi detabîatlar› gere¤i bu duruma k›z›p; “Ben zâkirleri zikrinden men edemem, gelsinkendisi menetsin” diye sertçe cevap verirler. Buna sinirlenen Çelebi MehmedEfendi(ö.1025/1616) bir düzmece ile padiflahtan Sivâsî’nin Sivas’a gitmek istedi-¤ini ve buna müsaade etmesini talep eder. Pâdiflah da, “Mollâm! Benim câmimvâizsiz mi kals›n? R›zam yoktur!” diye reddederler. fieyhülislâm’›n ›srar› üzeri-ne Pâdiflah; “Azîz pederim Sivâsî Efendi’ye s›la-› rahm için izin verdim.” diyebir fermanla yazarlar. fieyhülislâm hatt’› al›p Sivâsî Efendi’ye gönderir. O da;“Lütfetmifller, ömürleri çok olsun” deyip hemen Sivas’a gitmifltir. Daha sonrabunun bir düzmece oldu¤u I. Ahmed’e aktar›ld›¤›nda o da yeni bir fermanlakendisini ‹stanbul’a geri ça¤›rtm›flt›r63. Sivâsî’nin bu camideki görevini sürdür-mesi hususunda padiflah›n ›srarl› olmas› da ona olan itimad›n› göstermektedir.Muhammed Nazmî, Padiflah›n Sivâsî’yi saraya s›kça davet edip, izzet ve ikramda bu-lundu¤unu yine vezîrler, ulemâ ve meflây›h›n da huzûruna var›p kendisini ziyâret et-tiklerinden bahseder.64 Bu durum söz konusu dönemde Sivâsî’ye karfl› iltifat›n sade-ce Pâdiflah de¤il idareciler, ulemâ ve meflây›h taraf›ndan gösterildi¤ine iflaret eder.Sivâsî, fierh-i Mesnevî ve Letâifü’l-Ezhâr adl› eserlerini I. Ahmed’in emri üzerekaleme alm›flt›r. Nitekim letâifü’l-Ezhâr adl› eserinin mukaddimesinde; eserin-deki bilgileri, daha önceleri zihninde tasarlam›fl oldu¤unu, nihâyet Sultan I. Ah-med’in emri üzerine, önceden zihninde tasarlam›fl oldu¤u bu bilgileri kaleme al-d›¤›n› ifâde etmektedir65.Mesnevî’ye flerh yazma gerekçesini ise yine eserinin mukaddimesinde flöyle an-latmaktad›r: “Bu flerhe bafllamadan önce iki kere rüyâda lütûflar› olup üçüncüde “benim ki-tâb›m› baflka kitâblara mani’ eyle” diye buyurdular. Görevimiz ve çal›flmalar›-m›z çok oldu¤undan kusûr etmifldik. Netîcede Mevlânâ’n›n s›rr› tecellî etdi. Vebu flerhi bir an önce yazmam gerekti¤ini bana iflâret etti. Zâhiren ve bât›nenulu’l-emr olan Sultan Ahmed Han Hazretlerine ve sultan-› mülki’l-hakîka Mev-lânâ Hazretlerine ittibâ farz oldu¤undan kusûrlar›ma ra¤men flerhi yazmaya bafl-lad›m.”66 bunlar Pâdiflah›n Sivâsî’ye ilmi aç›dan da îtibâr etti¤ine iflâret etti¤i gi-bi Sivasi’nin bu ifadelerinde padiflah›, Zâhiren ve bât›nen ulu’l-emr olan diyetavsif etmesi dikkat çekicidir.Bu münâsebetler içerisinde Muhammed Nazmî, Sivâsî’nin, Karayaz›c› ve UzunBölükbafl› isyânlar›n›n bast›r›lmas›nda himmet ve duâs›na mürâcaat eden Pâdi-flaha, faydal› tavsiyelerde bulundu¤unu söylüyor67.

27

.

Page 15: Pâdişah-Tarîkat Şeyhi Münasebetleri

Sivâsî idari meselelerde de padiflah›n dikkatini çekmifl, döneminde flahid oldu-¤u yolsuzluklardan dolay› padiflah› uyarm›flt›r. Meselâ Letâifü’l-Ezhâr adl› ese-rinde dönemindeki hâkimlerin usulsüzlüklerine dâir Pâdiflaha flu îkaz ve tavsi-yelerde bulunmaktad›r: “Halk› men sâdedinde olan hükkâm flerîatin hudûduna tecâvüz edip, harâmdankaçmay›nca, avâm-› nâsdan flerîat hudûdunun dâhilinde kimse kalmaz. fiu hâl-de bu insanlar üzerine nazîr olan halîfetullâh hazretlerine kullar›n hizmetinibunlara ›smarlad›ktan sonra ihmâl etmeyip, onlar›n ne hâlde olduklar›n›, flerî-at›n emirlerini uygulay›p uygulamad›klar›n›, dîni ve ›rz-› saltanat› ve halîfetul-lâh hazretlerinin devletini himâye üzereler mi, yoksa evvelâ kendileri bu hudû-du çi¤neyip de avâm-› nas dahi bilkülliye bu hudutlar› çi¤neyip, âlemi fesâdavermifller midir bilmesi gerektir. Zîra kullar içinde garazs›z kimse eksik de¤ildir.Onlardan bunu sormaya ise himmet ve fesâd› def edecek hâlis niyet gereklidir.Yoksa haflir gününde sual ve azab, Resûl’u incitmekten korku vard›r.”68

Sivâsî yine ayn› eserinde, döneminde yaflayan ehl-i kitâb›n tav›rlar›yla alâkal›olarak Pâdiflah› uyarmakta ve flunlar› söylemektedir:

“‹slâm yurdunda manast›r ve kilise ihdâs etmek câiz de¤ildir. E¤er eskiden yap›l-m›fl iseler, y›k›ld›¤›nda öncekinden yüksek ve genifl olarak yap›lmas› da câiz de-¤ildir. Oysa günümüzde yeni manast›rlar ihdâs edilmifltir. Yoklansa görülecektir.Îtîmad edilir yafll›lardan iflitilmifltir ki, atan›z Sultan Muhammed Han ‹stanbul’ufethetti¤inde bir tâne dahi Yahûdi yokmufl. Buna göre ‹stanbul’da hâlen mevcûdolan Yahûdiler ve kiliseler buras› ‹slâm yurdu olduktan sonra olmufl olur. Bun-lar›n çan çalmaktan, flarab içmekten, domuz eti yemekten icmâ ile menolunma-lar› gerekir. Di¤er taraftan flu anda ‹stanbul’da f›r›nc›l›k yapan z›mmîlerin ekmekiflledikleri f›r›nlar›nda at de¤irmenleri vard›r. O de¤irmenlerde domuz beslerler.Sebebi soruldu¤unda ise, “at hastal›¤›na faydal›” diye cevap verirler. Oysa domuznecistir ve bu hayvanlar f›r›nda bulunan un, bu¤day anbar› ve bâz› aletleri yalar-lar. Dolay›s›yla bunlar›n yalad›¤› ve a¤z›n›n suyu de¤di¤i herfley necis olur. Kâ-firler buna îtiraz etmezler ve ehl-i ‹slâm’a murdar yedirirler. Ebûssuûd Efendiehl-i kitâb›n bo¤azlad›¤› hayvan›n yenilmeyece¤ine dâir fetvâ vermiflti. Fakat on-lar sonradan ihmâl edip bu fiili yapmaya devam ettiler. Bu flehrin hayvan kesmeyerleri muayyendir. Pâdiflah›m›z taraf›ndan ferman ç›kar›l›p da mücerred hay-van kesmek için bir kaç kifli tâyin olunsa, hayvan kesildikten sonra yine z›mmî-ler yüzseler de ehl-i ‹slâm murdar et yemek sûretiyle kalplerini kararmaktan kur-tarsalar, sevâb› mahfler gününde mâlum olurdu. Bu ne gariptir ki, Yahûdiler ki-tâblar›n› tahrif etmifl ve sap›tm›fl kimseler oldu¤u hâlde müslümanlar›n kesti¤ihayvanlar› yemezler. Ehl-i ‹slâm’a lây›k m›d›r ki, ihtimâm göstermeyip, bir sürüdin düflman›na îtîmad ederler? Bu durumdan sak›n›p, îtiraz etmek dînin müste-hablar›ndand›r. Hele bütün ‹stanbul’da âlim, sâlih, küçük büyük pek çok müslü-man murdar yiyince kalb nûrâniyeti rûh safâs› nas›l sa¤lan›r. Ve bu hâlle kalbinkasvetiyle olan tâat ve duâ Dergâh-› Hakk’da nas›l makbûl olur.”69

Sivâsî, yine kendi döneminde müflâhede etti¤i bir di¤er aksakl›¤› ise flu ifâdele-riyle dile getirmektedir:

28

.

Page 16: Pâdişah-Tarîkat Şeyhi Münasebetleri

29

.

“Bir kere hacca giderken Payas70 ‹skelesinde, bâz› kimselerin, bir seyyidin bafl›n-dan sar›¤›n› al›p onunla alay ettiklerini gördüm. Yine ulemây› afla¤›lay›p, ehl-ikitâb sand›klar›n› kolluyor, di¤erlerine türlü türlü eziyet edip, din düflmanl›¤›yap›yorlard›. Mü’min olan kimselerin bir avuç din düflman› taraf›ndan afla¤›lan-malar› iyiye alâmet de¤ildir.”71

‹çkinin ‹slâmda de¤er tafl›mad›¤› için mâl say›lamayaca¤› husûsuna iflâretle ken-di döneminde onun mâl-› mütekavvim say›lmas›n› tenkid eden Sivâsî, bu hu-sûsta da Pâdiflah› uyararak flunlar› söylemifltir:

“Padiflah-› ‹slâm’a bu konuda lây›k olan âyet ve hadîsde harâml›¤› sâbit olanfleyden hâs›l olan mâldan vazgeçip, kötülüklerin anas› olan pisli¤i ortadan kal-d›rmakt›r. Bu murdar fley murdar olan kâfirlerin iken, ‹slâm yurduna girip, kul-lar›n hizmetine sarf edilmesi lây›k görülmekte ve insanlardan olan fleytân tabî-atl›lar taraf›ndan “hazîneye sa’yediyoruz” diye hak sûretinde gözüküp, ‹slâm Pâ-diflah›n› gururland›rma yoluna gitmekte ve bu hareketleri hazînenin bereketinigötürmeye sebebiyet vermektedir. Kasemle söylüyorum ki, onlar›n bu tutumla-r› samimî olmay›p, bu necis fleyin bir akçesini dahi hazineye koymak sa’y de¤il-dir. Belki tahribdir. fiâyet Pâdiflah›m›z bunu kald›r›p yerine hazîne için gaybdanonun daha az›n› dilese hazîne bereketlenirdi. Hz. Peygamber buyurur ki: “Birkimse harâmdan bir kap› kapasa Allâh helâlden ona bin kap› açar.” Ve ricâ edi-yoruz ki, “Ey îmân edenler! fiarap, kumar, dikili tafllar(putlar), fal ve flans okla-r› birer fleytan ifli pisliktir; bunlardan uzak durun ki, kurtulufla eresiniz”172 âye-tine ihtirâmen ve bunun benzeri âyât ve hadîslere ta’zîmen bütün fesâdlar›n kö-kü olan bu kap›y› kapayas›n›z. Belki de Allâh’›n gazab›na mazhar olup, etraftafesâd ve mezâlimin fluyu’una ve düflmanlar›n hücûmuna sebep, bu necisin ‹s-lâm beldelerinde al›n›p sat›lmas›d›r. Kald›ki bu necis olan fleyin al›n›p sat›lma-s›ndan hâs›l olan kazanc›n mevcûd fesâd›n def’i için harcanmas›, Allâh’›n gaza-b› ve fesâd›n artmas›na sebebiyet vermektedir. Bu durumun ortadan kald›r›lma-s› ilâhi lâtifelere sebep olup, pek çok zahmet ve mihnet ile def olacak fesâdlarve zulumler Allâh’›n kudret eliyle ref’ olurdu.”73

I. Ahmed, sadrazam› Kuyucu Murad Pafla ile ülke içinde içki içilmesini yasak-lam›fl, ayk›r› hareket edenleri de fliddetle cezaland›rm›flt›. Bu karar›n al›nmas›n-da muhtemelen Sivâsî’nin bu uyar›ar›n›n da etkili oldu¤u düflünülebilir.

Yine, I. Ahmed’e sundu¤u manzum flikâyetnâmede, bu genç hükümdâra mem-leketin ahvâl ve idâresinin bozuklu¤unu ac› ve sert bir dille anlatm›fl, muvaffa-kiyet için kendisine adâlet ve meflveret tavsiye etmiflti. Afla¤›daki sat›rlar bumanzûmeden al›nm›fl beyitlerdir:

Dinle ey pâdiflehim nâfi’ olan sözlerimiHabl-i Kur’ân ile sâbit kadem ol bi’l-ikrâmBed düâ-y› fukarâdan seni az var sakunurHabl-i Kur’ân ile sâbit kadem ol bi’l-ikrâmfiahsa mans›b m› gerek, mans›ba âdem mi gerekDîn ü devlete lay›k nedir ey fahr-i kirâm.Cevr u zulmün sebebi Rûm u Arap içre bu kim

Page 17: Pâdişah-Tarîkat Şeyhi Münasebetleri

Câhili zâlimi vâli k›larak tutdu zalâmBiri bu câhile hiç maslahat ›smarlama kimGeçe ashâb-› maârif önüne ola imâmUlemâ zeyyine girdi cühelâ at sald›Bu dürür sâha-yi dîni bozan ey fahr-i izâmKüfr ile mülk durub zulmile durmasa gerekSak›n ey flâh-› cihâniyân ü cihândâr müdâmTifle-i hikmetile mezra’a-i ma’delet Meflveret tohumunu saç sula dim⤠ile müdâm.74

Dînde muhakkik kimselerle meflveretin lüzûmunu ›srârla savunan Sivâsî, bu ko-nudaki düflüncelerini flöyle dile getirmektedir:

“Padiflah hazretleri, devletinin ömrünün uzun olmas›n›, dünya ve âhiret saâde-tini istiyorsa ehl-i Hak kimseleri aray›p bulmal› ve vâki hâli onlardan sormal›-d›r. Çünkü garazs›z olan âlimler, sâlihler ve ârifler Allâh’›n cemâl ve kemâlininmir’ât›d›rlar.”75

c) IV. Murat ve Sivâsî MünasebetleriMuhammed Nazmî, Abdülmecîd-i Sivâsî ile IV. Murat’›n münâsebetleri ba¤la-m›nda flu ilginç olay› naklediyor:

“Ba¤dat Fâtihi Sultan Murat oldukça sert tabiatl› ve cebbar biri idi. Sebepsiz ye-re Sakarya fleyhini76, Rûmiyye fleyhi’ni77, mevâlî ve kuzâttan pek çok kimseyi örfve izâfeti ile selb edip, husûsen fieyhülislâm Ahî-zâde Hüseyin Efendi’yi78 flehidetmiflti. Sivâsî Efendi’yi de kendi ifâdelerine göre on befl kere öldürme niye-

tiyle yan›na dâvet etmifl, ancak her seferinde Allah’›n emriyle bir gazab-›

‹lâhî mâni olmufl, netîcede Pâdiflah bu niyetinden vaz geçmifltir.”79. NazmiEfendi padiflah›n Sivâsî’yi öldürme iste¤i ve gerekçesine de¤inmemekte ancak;flehid olan meflâyihin bu kudret ve tasarrufa kâdir olamad›klar›na80 vurgu yap-maktad›r.

Naîmâ’n›n nakline göre; “Birgün Sivâsî Efendi K⤛thâne’de Mîrâhor Köfl-kü’nde bâz› mürîd ve muhibleriyle tasavvufa dâir sohbet etmekteyken, SultanMurâd ans›z›n sandalla gelmifl ve haz›r bulunanlar›n kitâblar›n›, üzerlerindebulunan eflyâlar›n› istemiflti. Görevliler orda bulunan kitâblar› ve ellerinde bu-lunan tesbihleri toplay›p Padiflaha götürmüfllerdi. Padiflah getirilen kitâblar-dan bir cildi aç›p Yahyâ Efendi (ö.1054/1644)’nin Dîvân’›81 oldu¤unu görünce:“Bu bizim Efendi’nin Dîvân’›d›r.” demifl ve öteki kitâblar› ve getirilen eflyâlar›gördükten sonra: “Kitâblar›yla seyre giden ulemâya, tesbih ve seccâde ve ridâ-s›yla giden dervîflâna, devat ve kalem ve levâz›m-› kitâbet ile giden küttâba bi-zim sözümüz ve bir vechile taarruzumuz yoktur, âlemlerinde olsunlar!” de-mifltir.”82.

Nazmî, Sivâsî ile IV. Murat aras›nda iyi iliflkilerin devam etti¤i hatta padiflah›nonun vaazlar›na kat›ld›¤›n›, bir vaaz sonras› kendisine adet üzere vak›ftan tayinolunan kürk giydirdi¤ini daha da önemlisi padiflah’›n Sivâsî’ye “E¤er Padiflah-

30

.

Page 18: Pâdişah-Tarîkat Şeyhi Münasebetleri

lara baflkas›ndan bîat mümkün olsayd› sana bîat ederdim.”dedi¤ini naklet-mektedir83.

Nazmî Efendiye göre IV. Murat’a Ba¤dâd’›n ‹ranl›lardan geri al›naca¤›n› ilk defamüjdeleyen de yine Sivâsî Efendi olmufltur84. Nazmî’nin ifâdesine göre, sahîhbir nakille anlat›ld›¤› üzere; “Sultan Murat Ba¤dat’› feth etme¤e niyet etti¤indeSivâsî Efendi’yi dâvet edip; “Ba¤dat’› feth etme¤e niyet etti¤imi duymuflsundur.Fetih müyesser olur mu? Bize haber ver.” dedi¤inde, Sivâsî Efendi; “Evet Padi-flah›m, “...Siz Allah’ (›n dînine, peygamberine) yard›m ederseniz, o da (düflma-n›n›za karfl›) size yard›m eder...”85 âyeti ile sâbittir ki, e¤er reâyâya adâlet ederve üzerlerinden zulmu def ve gadaba u¤rayanlardan afv, fukarâya in’âm ve ih-sân ile Allah’a nusret edersen, Allah da sâdece Ba¤dat’›n fethi ile de¤il daha ni-ce beldelerin fethiyle nusret eder.” demifltir. Sultan Murat; “Ben senin müflâhe-

denden sual ediyorum. Bana müflâhedenden haber ver. Sivâsî Efendi de bu-nun üzerine “Evet Padiflah›m, otuz dokuz gün muhâsara edip, k›rk›nc› gün fetihmüyesser olur.” diye müflâhedesini belirtir. Padiflah; “ya vezîrlerden kimse fle-hid olur mu?” diye sordu¤unda da; “Vezîr-i âzam’›n86 flehîd olur Pâdiflah›m, lüt-fedip baflka sual sormay›n” demifltir.”87

Yine Muhammed Nazmî’nin nakletti¤ine göre, IV. Murat bu sefere ç›karken k›-l›ç kuflanma ve duâ için Sivâsî, Hüdâyî’nin halifelerinden ‹smâil Efendi88 veKad›zâde Mehmed Efendi’yi huzûrlar›na dâvet etmifl, âdet oldu¤u üzere Pâdi-flah›n beline Hz. Ömer’in k›l›c›n› Sivâsî ba¤lam›fl, Pâdiflah da onun s›rt›na sa-mur kürk giydirmifltir. Padiflah at›n üzengisine ayak bast›¤›nda “ Sivâsî Efendive ‹smail Efendi duâ etsinler” diye bu iki fleyhi davet etmifl, ordu hareket etti-¤inde Sivâsî ve ‹smâil Efendi Pâdiflah›n önünde yürüyerek onu u¤urlam›fllar-d›r89.

Tarihe Kad›-zâdeliler-Sivâsîler mücadelesi olarak geçen münâkaflalarda devleterkân› ve özellikle IV. Murat oldukça siyâsî davranm›flt›r. Nitekim o, iki tarafaras›nda vukû bulan münâkaflalara müdâhale etmedi¤i gibi kendi icrâât›na uy-gun va’zlar yap›p fetvâlar veren Kad›-zâdeyi himâye etmifl90, buna ra¤men Kad›-zâde’ye fazla yüz vermeyip, Sivâsî’ye iltifatlarda bulunmufl ve ona lâz›m gelenhürmeti ve sayg›y› göstermekten geri durmam›flt›r91.

Naîmâ, Sivâsî’nin IV. Murat’›n yan›nda büyük iltifatlara nâil oldu¤unu, defalar-ca konuflma ve sohbetlerinde bulundu¤unu, pek çok ifllerde Pâdiflah›n huzûru-na vard›¤›ndan bahsetmektedir92 ki, bu durum Sivâsî’nin o dönemde Pâdiflahyan›ndaki nüfûzunu göstermesi bak›m›ndan önemlidir.

Sonuç

Ça¤dafl olarak sekiz Pâdiflah Kanuni Sultan Süleyman, 926/1520 - 974/1566, II.Selim 974/1566- 982/1574, III. Murat (982/1574-1003/1595), III. Mehmed(1003/1595-1012/1603), I. Ahmed (1012/1603-1026/1617), I. Mustafa (Üç ay), II.Osman (1027/1618-1031/1622) ve IV. Murat (1032/1623-1049/1640) devrini id-rak ettiklerini gördü¤ümüz Hüdâyî ve Sivâsî, Osmanl› Devleti’nin yükseliflinin

31

.

Page 19: Pâdişah-Tarîkat Şeyhi Münasebetleri

zirve noktas› olarak kabul edilen Kanûni Sultan Süleyman devrinde do¤mufl,gittikçe artarak ana bünyeyi saran birçok içtimai problemlerin yay›ld›¤› bir dev-rede yaflam›fllard›r. Devlet-i Âliyye’deki bu so¤uma sürecini yaflayan her iki fleyh de sahip oldukla-r› tasavvuf neflvesiyle içtimai hayat›n devaml›l›¤›n› sa¤lama ad›na bütünlefltiri-ci iradede önemli rol oynam›fllard›r. Tebli¤ ve irflad hizmetini liyâkatle yürüten, gerek eserleri, gerekse sohbet ve na-sihatleriyle tasavvufun ayd›nl›k iklimini gönül yoluyla insanlara açan bu fleyh-ler, dönemlerinde, ilim, irfân, fazîlet ve kemâlleriyle devlet erkan›ndan padiflah-lara, avam halktan ilmiye s›n›f›na kadar hemen her s›n›ftan insan›n hürmetinemazhar olmufl, birer mana sultan› olarak flöhret bulmufllard›r. Her iki fleyh de padiflahlar ve devlet erkân› ile kurduklar› iyi iliflkiler sayesin-de bu manevi nüfuzlar›n› devletin birlik ve dirli¤i yönünde kullanm›fl, zamanzaman toplumsal problemlere dikkat çekmifl, gündelik iliflkiler yan›nda siyasive idari konularda da onlara uhrevi mesuliyetlerini hat›rlatmay› vazife bilmifl-lerdir. Di¤er taraftan devlete hizmet ve sadakati benimsemifl, Pâdiflahlar› ulü’l-emr görüp onlar› yeri geldi¤inde övmekten de geri durmam›fllard›r. Bu aradamüfrit davran›fllar›yla toplumdaki birlik ve beraberli¤e muhalif tav›rlar sergile-yen zümrelere karfl› da kay›ts›z kalmam›fl bunun halli yönünde çaba sarfetmifl-lerdir.Netice olarak diyebiliriz ki, her iki fleyh de tenfizî güçleri olmamas›na ra¤mensahip olduklar› manevi nüfuzu devlet ricâline kabûl ettirip, onlar› te’sîrleri al-t›na alm›fl, icraatlar›n› takip etmifl, ölçüsüz ve gayri meflrû hareketlerine flâhidolduklar›nda, çekinmeden tav›rlar›n› ortaya koyup, çözümler sunarak, yanl›flifller yap›lmas›na engel olmaya çal›flm›fllard›r. Yöneticiler de onlara karfl› say-g›l› olmufl ve kendileriyle hayati öneme haiz konularda zaman zaman istiflareetmifl, nasihatte bulunduklar›nda da karfl› ç›kmay›p, nispeten dikkate alm›fllar-d›r. Özetle söyleyecek olursak, her iki fleyh de tarîkat faaliyetlerini yaln›zca tasavvu-fî anlamda insan unsuru üzerinde yo¤unlaflt›r›lm›fl bir e¤itim program›ndan iba-ret görmeyip, toplumsal problemlere e¤ilmifl ve mesajlar›n› gündelik hayat› çokyak›ndan ilgilendiren genifl bir faaliyet sahas›na tafl›m›fllard›r. Son söz: Her iki fleyh de Sivâsî’nin ifadesiyle din, ›rz-› saltanat ve halîfetullâh hazret-lerinin devletininin varl›¤›na duac›, devlet de onlar›n duâs›na ve himmetinemuhtaç olmufllard›r. Himmetlerinin daim olmas› dile¤i ile...

32

.

Page 20: Pâdişah-Tarîkat Şeyhi Münasebetleri

33

.

B‹BL‹YOGRAFYA

A. Yaflar Ocak, “XVII. Yüzy›lda Osmanl› ‹mparatorlu¤unda Dinde Tasfîye (Pü-rütanizm) Teflebbülerine Bir Bak›fl, “Kad›zâdeliler Hareketi”, Türk Kültürü Arafl-t›rmalar›, XIX, Say›: 1-2, Ank. 1979-1983.A.H. De Groot, “Halil Pafla”, D‹A, XV, 324.Abdulbaki Gölp›narl›, Mevlânâdan Sonra Mevlevîlik, ‹nk›lab ve Aka Yay., ‹st. 1983. Abdülmecîd-i Sivâsî, Letâifü’l-Ezhâr ve Lezâizü’l Esmâr, Süleymâniye Ktp.,Mihriflah Sultan, nr. 255.Abdülmecîd-i Sivâsî, fierh-i Mesnevî, MEB Ank. Genel Kitapl›k, nr. 683.Afl›kî Dervifl Ahmed, Afl›k Paflao¤lu Târihi, haz. H. Nihal Ats›z, Kültür ve Tu-rizm Bakanl›¤› Yay., nr. 604, Ankara 1985.Ayvansarâyî, Hüseyin b. ‹smâil, Tercümetü’l-Meflâyih, Süleymâniye Ktp., EsatEfendi, nr. 1375. Azîz Mahmud Hüdâyî, Tezâkir-i Hüdâyî, Süleymaniye Fatih Ktp., 2572.B.O.A, Mühimme nr. 82, Hüküm nr. 201.B.O.A, Mühimme nr. 82, Hüküm nr. 206.Bursal› Mehmet Tâhir, Osmanl› Müellifleri, ‹stanbul 1323/1905.Cengiz Gündo¤du, Bir Türk Mutasavv›f› Abdülmecîd Sivâsî, Hayat›, Eserleri veTasavvûfî Görüflleri, Kültür Bakanl›¤› Yay›nlar›, Ankara 2000.Ekrem Ifl›n, “Tarikatlar›n ‹stanbul’da Gündelik Hayat› fiekillendirmesi Üzerine Ba-z› Notlar (15-17. Y.Y.)”, http://www.osmanli.org.tr/osmanlitasavvufu (02.04.2005)Ez-Zehebî, Ebû Abdilllah Ahmed b. Muhammed, Mîzânu’l-‹’tidâl fî Nakdi’r-Ricâl,Thk. Alki Muhammed Muavvid- Âdil Ahmed, Dâru’l-Kütübi’l-‹lmiyye, Beyrut 1995.Fahri Unan, “Bir Bayramî fieyhi: fieyh Muhyiddîn Mehmed-i ‹skilibî”, TarihÇevresi, Say›: 12, Ankara 1994.F›nd›kl›l› ‹smet Efendi, Tekmiletü’fl-fiakâik fî Hakk› ehli’l-Hakâik, (nflr. Abdul-kadir Özcan), Ça¤r› Yay., ‹st. 1989. Gilles Veinstein, “Bir Sentez Denemesi”, ‹slam Dünyas›nda Tarikatlar, çev.: Os-man Türer, Sûf Yay., ‹st., 2004.H. Kâmil Y›lmaz, Azîz Mahmud Hüdâyî ve Celvetiyye Tarîkat›, MÜ ‹lahiyat Fak.Yay., ‹st., 1980.______________, “Azîz Mahmud Hüdâyî”, D‹A, IV, 338 vd.Hüseyin Vassâf, Sefîne-i Evliyâ-y› Ebrâr fierh-i Esmâr-› Esrâr, SüleymâniyeKtp.,Yazma Ba¤›fllar, nr. 2305-2309.‹. Hakk› Uzunçarfl›l›, Osmanl› Tarihi, TTK. Bas›mevi, 1977.‹bn Mace, Ebû Abdillah el-Kazvînî, Sünen, Thk. Muhammed Fuat Abdulbaki,Beyrut tsz.,. ‹rfan Gündüz, Osmanl›larda Devlet Tekke Münasebetleri, Seha Neflriyat, ‹st., 1983.‹smâil Hakk› Daniflmend, ‹zahl› Osmanl› Târihi Kronolojisi, Türkiye Yay›nevi, ‹st. 1961.Mahmud Erol K›l›ç, “‹bnu’l-Arabi’nin I. ‹zzedd›n Kevkavus’a Yazd›¤› MektubunIfl›¤›nda Dönemin Dinî ve Siyasî Tarihine Bak›fl”, I. Uluslar Aras› Selçuklu Kül-tür ve Medeniyeti Kongresi Bildiriler, Konya 2002.Mehmed Hemdemi, Solakzâde Târihi, Mahmud Bey Matbaas›, ‹stanbul, 1297/1880.Mehmed Murad (Mizanc›), Târih-i Ebu’l-Fâruk, Matbaa-i Amidi, ‹st. 1329.Mehmet Süreyya, Tezkire-i Meflâhir-i Osmâniye (Sicilli-i Osmâni), Matbaa-iAmire, ‹st. 1311/1893. Muhammed Nazmî, Hediyyetü’l-‹hvan, (‹nceleme ve Edisyon Kritikli Metin)(haz. Osman Türer), (Doktora Tezi ‹kinci K›s›m) Ank. 1982.

Page 21: Pâdişah-Tarîkat Şeyhi Münasebetleri

.

34

Müstakim-zâde Süleyman Sa’deddîn, Mecelletü’l-Ensâb fi’n-Nisebî ve’l-Künâve’l-Elkâb, Süleymâniye Ktp., Halet Efendi Kitabl›¤›, nr. 628. Müstakim-zâde Süleyman Sa’deddîn, Terâcim-i Ahvâl-i fiüyûh-› Ayasofya, Sü-leymâniye Ktp., Es’at Ef., nr.1716/2.Müstakîm-zâde Süleymân Sa’dettin, Hülâsatü’l-Hediyye, Millet Ktp., Ali Emiri,fieriyye, nr. 1082. Naîmâ Mustafa Efendi, Târih-i Naîmâ, ‹stanbul 1281/1864.Necdet Y›lmaz, Osmanl› Toplumunda Tasavvuf, Sûfîler Devlet ve Ulemâ, OSAVYay., ‹st., 2001.Nev’î-zâde Atâyî, Hadâ’iku’l-Hak_’›k fî Tekmileti’fl-fiak_’›k (Zeyl-i fiak_’›k), ‹s-tanbul 1268/1852.Nezihi Aykut, “Dilaver Pafla”, D‹A, IX, 297.Nurettin Topçu, Büyük Fetih, Ahmet Sait Matbaas›, ‹st., 1962.Osman Türer, “Osmanl› imparatorlu¤unda Padiflah-Tarîkat fieyhî MünâsebetineDair Târihi Bir Örnek”, Türk Dünyas› Araflt›rmalar›, say›: 28, (fiubat- 1984).Ö. Lütfi Barkan,, “‹stilâ Devirlerinin Kolonizatör Türk Derviflleri ve Zaviyeler”,Vak›flar Dergisi, Say›: 2, Ankara 1942.R. Ekrem Koçu, “Abdülmecid Efendi” ‹stanbul Ansiklopedisi , ‹stanbul Yay›ne-vi, ‹st. 1946.Reflat Öngören, Osmanl›lar’da Tasavvuf Anadalu’da Sûfîler, Devlet ve Ulemâ(XVI. Yüzy›l), ‹z Yay›nc›l›k, ‹st. 20001 fierif Mardin, Din ve ‹deoloji, (3. bsk.) ‹le-tiflim Yay., ‹st. 1986.fieyhî Mehmed Efendi, Vakâyi’ü’l-Fuzalâ, (Neflre haz. Abdülkadir Özcan), Ça¤r›Yay., ‹st. 1989. Tahsin Yaz›c›, “Fetihten Sonra ‹stanbul’da ‹lk Halvetî fieyhleri: Çelebi Muham-med Cemâleddîn, Sünbül Sinan, Merkez Efendi”, ‹stanbul Enstitüsü Dergisi, ‹st.1956.Taflköprülü-zâde Ahmed ‹sâmüddîn, efl-fiekâiku’n-Nu’maniye fî ‘Ulemâi’d-Dev-leti’l-Osmanîye, (‹nceleme ve notlarla neflr. Ahmet Suphi Furat), ‹ÜEF Yay., ‹st.1985. Yahyâ Bey, Divan-› Yahyâ, Millet Ktp., Ali Emirî, nr. 517. Yahya Efendi, Divan-› Yahyâ, (Neflre haz. Mehmed Çavuflo¤lu), ‹Ü Ed.Fak. Yay.,nr. 2233, ‹st. 1977.Ziver Tezeren, Azîz Mahmud Hüdâyî, Kültür ve Turizm Bakanl›¤› Yay., ‹st.,1987.

Page 22: Pâdişah-Tarîkat Şeyhi Münasebetleri

.

35

D‹PNOTLAR

1 Ekrem Ifl›n, “Tarikatlar›n ‹stanbul’da Gündelik Hayat› fiekillendirmesi Üzerine Baz› Notlar (15-17. Y.Y.)”, http://www.osmanli.org.tr/osmanlitasavvufu (02.04.2005).2 fierif Mardin, Din ve ‹deoloji, (3. bsk.) ‹letiflim Yay., ‹stanbul 1986, s. 71.3 Mahmud Erol K›l›ç, “‹bnu’l-Arabi’nin I. ‹zzedd›n Kevkavus’a Yazd›¤› Mektubun Ifl›¤›nda Döne-min Dinî ve Siyasî Tarihine Bak›fl”, I. Uluslar Aras› Selçuklu Kültür ve Medeniyeti Kongresi Bil-diriler, Konya 2002, II, 11-12..4 Barkan, Ö. Lütfi, “‹stilâ Devirlerinin Kolonizatör Türk Derviflleri ve Zaviyeler”, Vak›flar Dergisi,Say›: 2, Ankara 1942, s. 285.5 Ifl›n, a.y.6 Bk. Reflat Öngören, Osmanl›lar’da Tasavvuf, Anadalu’da Sûfîler, Devlet ve Ulemâ (XVI. Yüzy›l),‹z Yay›nc›l›k, ‹stanbul 2000, s. 183.7 Ifl›n, a.y.; Necdet Y›lmaz, Osmanl› Toplumunda Tasavvuf, Sûfîler Devlet ve Ulemâ, OSAV Yay.,‹stanbul 2001, s. 438.8 ‹rfan Gündüz, Osmanl›larda Devlet Tekke Münasebetleri, Seha Neflriyat, ‹stanbul 1983, s. 13.7 Afl›kî Dervifl Ahmed, Âfl›k Paflao¤lu Târihi, haz. H. Nihal Ats›z, Kültür ve Turizm Bakanl›¤› Yay.,nr. 604, Ankara 1985, s. 17-18.8 Taflköprülü-zâde Ahmed ‹sâmüddîn, efl-fiekâiku’n-Nu’maniye fî ‘Ulemâi’d-Devleti’l-Osmanîye,(‹nceleme ve notlarla neflr. Ahmet Suphi Furat), ‹ÜEF Yay., ‹stanbul 1985, s. 5-13; ‹. Hakk› Uzun-çarfl›l›, Osmanl› Tarihi, TTK. Bas›mevi, 1977, I, 531.9 Gündüz, s. 19.10 Uzunçarfl›l›, Osmanl› Târihi, I, 532.11 Uzunçarfl›l›, I, 534; Gündüz, s. 28-29.12 Gündüz, s. 30; Osman Türer, “Osmanl› imparatorlu¤unda Padiflah-Tarîkat fieyhî MünâsebetineDair Târihi Bir Örnek”, Türk Dünyas› Araflt›rmalar›, say›: 28, (fiubat- 1984), s. 183.13 Abdulbaki Gölp›narl›, Mevlânâdan Sonra Mevlevîlik, ‹nk›lab ve Aka Yay., ‹st. 1983 , s. 153. II.Bâyezid’in Çelebi Halîfe’ye intisab etti¤i belirtilir. Bk. Tahsin Yaz›c›, “Fetihten Sonra ‹stanbul’da‹lk Halvetî fieyhleri: Çelebi Muhammed Cemâleddîn, Sünbül Sinan, Merkez Efendi”, ‹stanbulEnstitüsü Dergisi, ‹stanbul 1956, II, 93.14 Atâî, onun Nureddînzâde’ye ba¤l› olmaktan öte intisâb etti¤ini belirtir. Bk. Nev’î-zâde Atâî, Ha-dâiku’l-Hakâik, s. 213.15 Muhammed Nazmî, Hediyyetü’l-‹hvan, (‹nceleme ve Edisyon Kritikli Metin) (haz. Osman Tü-rer), (Doktora Tezi ‹kinci K›s›m) Ankara 1982, s. 143-144.16 Mehmed Hemdemi, Solakzâde Târihi, Mahmud Bey Matbaas›, ‹stanbul 1297/1880, s. 200.17 Nurettin Topçu, Büyük Fetih, Ahmet Sait Matbaas›, ‹stanbul 1962, s.20.18 Fahri Unan, “Bir Bayramî fieyhi: fieyh Muhyiddîn Mehmed-i ‹skilibî”, Tarih Çevresi, Say›: 12,Ankara 1994, s. 19-26.19 Gilles Veinstein, “Bir Sentez Denemesi”, ‹slam Dünyas›nda Tarikatlar, çev.: Osman Türer, SûfYay., ‹stanbul 2004, s. 588.20 K›l›ç, a.g.m., s.11-12.21 Her iki flahs›n hayat› ve kifliliklerine dair bilgileri tebli¤imizin kapsam›n› geniflletmemek içinbu konularda yap›lm›fl ilgili çal›flmalara havale ediyoruz. Azîz Mahmud Hüdâyî hakk›nda geniflbilgi için bk. H. Kâmil Y›lmaz, Azîz Mahmud Hüdâyî ve Celvetiyye Tarîkat›, MÜ ‹lahiyat Fak.Yay., ‹st., 1980; a.g.mlf., “Azîz Mahmud Hüdâyî”, D‹A, IV, 338 vd.; Ziver Tezeren, Azîz MahmudHüdâyî, Kültür ve Turizm Bakanl›¤› Yay., ‹st., 1987. Abdülmecîd Sivasî’nin hayat› ilmî, tasavvu-fî, edebî flahsiyeti ve eserleri hakk›nda daha fazla malumat için bk. Cengiz Gündo¤du, Bir Türk

Page 23: Pâdişah-Tarîkat Şeyhi Münasebetleri

.

36

Mutasavv›f› Abdülmecîd Sivâsî, Hayat›, Eserleri ve Tasavvûfî Görüflleri, Kültür Bakanl›¤› Yay›n-lar›, Ankara 2000.22 H. Kâmil Y›lmaz III. Murad’›n Bursa’ya bir seyahati esnas›nda Üftade’yi ziyaret etti¤i ve bu ara-da Üftade’nin seçkin müridi Hüdâyî ile tan›flm›fl ve bu suretle münasebet ve yak›nl›klar›n›n bafl-lam›fl olabilece¤i ihtimalinden bahsetmektedir. bk. Y›lmaz, a.g.e., s. 55, (dipnot: 99).23 Y›lmaz, a.y.24 Muradî mahlas›yla Türkçe, Arapça, Farsça divan› oldu¤u gibi tasavvuf alan›nda yazd›¤› “Fütû-hât-› S›yâm isminde mühim eseri ile fiemsemdin-i Sivâsî taraf›ndan flerhedilen Esrârnâme adl›eserleri kaleme alm›flt›r. Uzunçarfl›l›, Osmanl› Tarihi, III1, 114.25 Y›lmaz, a.g.e., s. 55, 98. dipnot. (Tezâkir-i Hüdâyî, Süleymaniye Fatih Ktp., 2572, vr. 10b.)26 Y›lmaz, a.g.e., s. 55. (Tezâkir-i Hüdâyî, vr. 132b-134a.)27 Mesela, ‹stanbullulara odun te’mini için padiflaha flunlar› yazm›flt›r:“...Sakarya suyunu geçip odun tedarikini murad edinmiflsiz. Halk-› Amme ve hassa ziyade mes-rurlard›r. ‹htiyaç da zaruret de küllidir. Ve odunun bedeli dahi yoktur. Her nesnenin bedeli bulu-nur saadetlü padiflah›m, azim hay›rd›r. Böyle hay›r olmaz, “el-Hayru la-yüahhar” Merhum vema¤fur-leh ceddiniz Sultan Süleyman Han Hazretleri Ka¤›thane suyunu getirtip Ammeyi su ile zi-yafet etmiflti. Sizler saadetiniz odun ile...”. Y›lmaz, a.g.e., s. 55. (Tezâkir-i Hüdâyî, vr. 132b-134a.)28 Tezeren, s. 36 (Tezâkir-i Hüdâyî, vr.10b-11b.)29 Tezeren, s. 36 (Tezâkir-i Hüdâyî, vr.16b-17b.) 30 Y›lmaz, a.g.e., s. 55-56 (Tezâkir-i Hüdâyî, vr. 94a, 88b-96b)31 Y›lmaz, a.g.e., s. 55-56 (Tezâkir-i Hüdâyî, vr. 86ab)32 Tezeren, s. 36 (Tezâkir-i Hüdâyî, vr.239b-240a.)33 Y›lmaz, a.g.e., s. 55. (Tezâkir-i Hüdâyî, vr. 136b-138a.) 34 Y›lmaz, a.g.e., s. 56. (Tezâkir-i Hüdâyî, vr. 143a.). Hüdâyî’ye uyku ile uyan›kl›k aras›nda ikenvarid olan bu hitab›n hadis olarak rivâyet edilen ancak zay›f oldu¤unda ittifak edilen Kazvin’infethedilece¤ine dair müjde içeren flu ibarelerden mülhem oldu¤u düflünülebilir: Hz. Enes rad›yal-lahu anh anlat›yor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Dünyan›n etraf›n› fethet-mek sizlere nasib k›l›nacak ve Kazvin denilen bir flehir size fethedilecektir. Sizden kim bu gazve-ye k›rk gün -veya k›rk gece- ifltirak ederse, ona cennette üzerinde yeflil zeberced tafl› bulunan al-t›ndan mamul bir sütun verilecektir. Bu sütun üzerinde, k›rm›z› yakut tafllar›ndan mamul bir kub-be (köflk) vard›r. O kubbenin, altundan mamul yetmiflbin kap›s› vard›r, her kap› kanad›n›n bafl›n-da (huru’l-iyn denilen) siyah gözlü bir zevce vard›r.” ‹bn Mace, Ebû Abdillah el-Kazvînî, Sünen,Thk. Muhammed Fuat Abdulbaki, Beyrut tsz., Cihad 11 (Hadis no: 2780). ez-Zehebî, bunu rivâ-yet eden Davud b. el-Muhabber’in Meysere b. Abdirabbih’den çald›¤› esere isnadlar ekleyerek ri-vâyet etti¤ini söyledikten sonra, bu uydurma rivâyeti ‹bn Mace’nin eserine almak suretiyle süne-nini berbat etti¤ini ifade etmektedir. bk. ez-Zehebî, Ebû Abdilllah Ahmed b. Muhammed, Mîzâ-nu’l-‹’tidâl fî Nakdi’r-Ricâl, thk. Alki Muhammed Muavvid- Âdil Ahmed, Dâru’l-Kütübi’l-‹lmiyye,Beyrut 1995, III, 33,34.35 Bk. Uzunçarfl›l›, III2, 554.36 Y›lmaz, a.g.e., s. 59, 80-81. III. Mehmet zaman›nda Avusturya’ya karfl› devam ettirilen savafllar-da E¤ri, Kanije ve Haçova zaferleri elde edilmiflse de I. Ahmet, Zitvatorok Antlaflmas›n› imzalaya-rak (1606), Osmanl›n›n, Avrupa’daki üstünlü¤ünün sona erdi¤ini bir anlamda kabul etmifltir. Herne kadar ele geçen topraklar bu anlaflmayla Osmanl›da kal›yorsa da, art›k iki devletin “eflit” say›l-d›¤› hükme ba¤lanm›flt›r. Bu savafl siyasî cepheden Osmanl› devletinin kudret ve nüfuzunun k›-r›ld›¤›n› gösterdi¤i gibi memlekette pek çok alanda buhranlar›n ç›kmas›na sebep olmufl, Pâdiflahve hükümet otoritesi zedelenmifltir. Uzunçarfl›l›, Osmanl› Tarihi, III1, s.94 vd.37 Tezeren, s. 37-38.38 Tezeren, s. 36-37.

Page 24: Pâdişah-Tarîkat Şeyhi Münasebetleri

.

37

39 Nazmî, s. 126; Müstakîm-zâde Süleymân Sa’dettin, Hülâsatü’l-Hediyye, Millet Ktp., Ali Emiri,fieriyye, nr. 1082, vr. 25a; Müstakim-zâde Süleyman Sa’deddîn, Terâcim-i Ahvâl-i fiüyûh-› Aya-sofya, Süleymâniye Ktp., Es’at Ef., nr.1716/2, vr. 13b; a.g.mlf., Mecelletü’l-Ensâb fi’n-Nisebî ve’l-Künâ ve’l-Elkâb, Süleymâniye Ktp., Halet Efendi Kitabl›¤›, nr. 628, vr. 267a; fieyhî Mehmed Efen-di, Vakâyi’ü’l-Fuzalâ, (Neflre haz. Abdülkadir Özcan), Ça¤r› Yay., ‹st. 1989, III, 63; Ayvansarâyî,Hüseyin b. ‹smâil, Tercümetü’l-Meflâyih, Süleymâniye Ktp., Esat Efendi, nr. 1375, vr.10a F›nd›k-l›l› ‹smet Efendi, Tekmiletü’fl-fiakâik fî Hakk› ehli’l-Hakâik, (nflr. Abdulkadir Özcan), Ça¤r› Yay.,‹st. 1989, s. 452; Hüseyin Vassâf, Sefîne-i Evliyâ-y› Ebrâr fierh-i Esmâr-› Esrâr, SüleymâniyeKtp.,Yazma Ba¤›fllar, nr. 2305-2309, III, 257; Koçu, R. Ekrem, “Abdülmecid Efendi” ‹stanbul An-siklopedisi, ‹stanbul Yay›nevi, ‹st. 1946, I, 100; Uzunçarfl›l›, III2, 554.40 Naîmâ Mustafa Efendi, Târih-i Naîmâ, ‹stanbul 1281/1864, II, 155.41 Bk. ‹smâil Hakk› Daniflmend, ‹zahl› Osmanl› Târihi Kronolojisi, Türkiye Yay›nevi, ‹st. 1961, III,42 Uzunçarfl›l›, III1, 127.43 III. Murâd ve bilâhare III. Mehmed’in hocas› olan bu zat ayr›ca fleyhülislâml›k makâm›nda bu-lunmufltur. Atâyî’nin nakletti¤ine göre, “Üsküdârî Mehmed Efendi Hazretlerinden tekmîl-i tarîkatve tahsîl-i sermâye-i erbâb-› hakîkat eylemifltir.” Bk. Nev’î-zâde Atâyî, Hadâ’iku’l-Hakâ’›k fî Tek-mileti’fl-fiakâ’›k (Zeyl-i fiakâ’›k), ‹stanbul 1268, II, s. 690-691.44 Uzunçarfl›l›, III2, 461, 585.45 Groot’a göre Hüdâyî’nin Halil Pafla üzerinde büyük etkisi vard›. S›k›nt›l› zamanlar›nda Hüdâyîdergâh›na s›¤›narak orada güç ve teselli al›rd›. fieyhin tavsiye ve duâs›n› almay› ihmal etmezdi.Hüdâyî’nin Halil pafla ile arkadafl olan Hollanda elçisi Haga’y› da dergâh›na kabul etti¤i bilinmek-tedir. A.H. De Groot, “Halil Pafla”, D‹A, XV, 324.46 Uzunçarfl›l›, III2, 371, 372.47 bk. Uzunçarfl›l›, III1, 134, dipnot: 2.48 Uzunçarfl›l›, III1, 134 vd.49 Uzunçarfl›l›, III2, s. 375; Nezihi Aykut, “Dilaver Pafla”, D‹A, IX, 297.50 Uzunçarfl›l›, III1, 35151 B.O.A, Mühimme nr. 82, Hüküm nr. 20152 B.O.A, Mühimme nr. 82, Hüküm nr. 20653 Uzunçarfl›l›, III1, 115, 74 vd. E¤ri Seferi ve fiemseddîn-i Sivâsî’nin bu sefere ifltiraki esnas›ndacereyân eden ilginç olaylar için ayr›ca bkz. Osman Türer, “Osmanl› imparatorlu¤unda Padiflah-Tarîkat fieyhî Münâsebetine Dair Târihi Bir Örnek”, s. 181-194.54 Bk. Nazmî, s. 104. 55 Nazmî, s. 124; Uzunçarfl›l›, III1, 349.56 Bk. Nazmî, s. 124; Müstakîm-zâde, Hülâsatü’l-Hediyye, vr. 24a; fieyhî, III, 63, III, 400; MehmetSüreyya, Tezkire-i Meflâhir-i Osmâniye (Sicilli-i Osmâni), Matbaa-i Amire, ‹st. 1311/1893, III, 400. 57 Bk. Nazmî, a.y.; Müstakîm-zâde, a.y.; fieyhî, a.y.; Mehmet Süreyyâ, a.y. Abdülmecîd-i Sivâsî ‹s-tanbul’a giderken yan›nda kocas› vefat eden k›z kardefli Safa hatunu ve himâyesine ald›¤› onun ev-lâtlar› Abdülehad Nûrî, Abdussamed Efendi ve Kâmil A¤a’y› da birlikte götürmüfltür. Nazmî, 58; fiey-hî, III, 547; Vassâf, III, 357; Bursal› Mehmet Tâhir, Osmanl› Müellifleri, ‹stanbul 1323/1905, I, 120.59 Nazmî, s. 125.60 Bk. Nazmî, s. 141.61 Naîmâ, II, 159.62 Abdülmecîd-i Sivâsî, Letâifü’l-Ezhâr ve Lezâizü’l Esmâr, Süleymâniye Ktp., Mihriflah Sultan,nr. 255, vr. 174a.63 Nazmî, 165-169.64 Nazmî, a.g.e. 165-169.65 Bk. Sivâsî, Letâifü’l-Ezhâr, vr. 7b. Bu eserinde toplumdaki, rüflvet, cehâlet, riyâ gibi kötü ahlâk-

Page 25: Pâdişah-Tarîkat Şeyhi Münasebetleri

.

38

lar›n taklîdî îmân›n birer netîcesi oldu¤una dikkat çeken Sivâsî, bunlardan, farzlar› îfâ, Hakk› hal-ka tercih, bid’atlerden ve bid’at ehlinden uzaklafl›p her fleyde orta yolu tutmakla kurtulunabilece-¤ini, dolay›s›yla Pâdiflah›n yapt›klar›n›n halka örnek olaca¤› anlay›fl›ndan hareketle ona bu yoldatelkîn ve tavsiyelerde bulunmaktad›r. fierîate tâbi olman›n Allâh ve Resûlüne itâat, Hz. Peygam-ber’i sevmenin ise her konuda onun sünnetine tâbiiyyet ve onu ihyâ etmekle mümkün alaca¤›n›dile getiren Sivâsî, devrinde yaflayan ilim ehlinin ilmiyle âmil olmay›p, rüflvet ve paraya teveccühetmelerinin ümmetin fesâd›na sebep oldu¤unu, bunun da flerîate muhâlefetten kaynakland›¤›n›,bu sebeple bid’atlerin artt›¤›n› dolay›s›yla günâhlardan ve kötü ahlâktan kurtulmak için bu farz-lar› tatbik edip, çocuklara da ö¤retmenin lüzûmuna iflâret etmektedir.66 Abdülmecîd-i Sivâsî, fierh-i Mesnevî, MEB Ank. Genel Kitapl›k, nr. 683, vr. 3b.67 bk. Nazmî, 165-169.68 A. Sivâsî, Letâifü’l-Ezhâr, vr., 28a-28b.69 A. Sivâsî, Letâifü’l-Ezhâr, vr., 46b- 47b.70 Payas (Yakac›k), bugün Hatay ili Dörtyol ‹lçesinin bir beldesidir.71 Sivâsî, Letâifü’l-Ezhâr, vr., 45a.72 el-Mâide 5/90.73 Sivâsî, Letâifü’l-Ezhâr, vr., 28b-29a.74 Koçu, “Abdülmecid Efendi”, I, 100.75 Sivâsî, Letâifü’l-Ezhâr, vr., 159a.76 bk. Uzunçarfl›l›, III1, 200.77 bk. Uzunçarfl›l›, III1, 204-205.78 bk. Uzunçarfl›l›, III1, 193-194.79 Nazmî, s. 142.80 Nazmî, s. 142.81 Bu Divân’›n bir nüshas› için bk. Yahyâ Bey, Divan-› Yahyâ, Millet Ktp., Ali Emirî, nr. 517. BuDivan’›n tenkidli neflri için bk. Yahya Efendi, Divan-› Yahyâ, (Neflre haz. Mehmed Çavuflo¤lu), ‹ÜEd.Fak. Yay., nr. 2233, ‹st. 1977.82 bk. Naîmâ, III, 172.83 bk. Nazmî, s. 143-144.84 Koçu, a.y.85 Muhammed, 47/7.86 Uzunçarfl›l›’ya göre bu zât, Vezîr-i âzam Tayyar Pafla’d›r. Padiflah çok sevdi¤i bu zât›n savafl es-nâs›nda aln›ndan vurularak flehid olmas› üzerine “Ah Tayyar, Ba¤dat Kalesi gibi yüz kale de¤er-din” demek suretiyle teessürlerini dile getirmiflti. Muhâsara ise otuz dokuz gün sünmüfl, K›rk›nc›günü cuma vakti Ba¤dat al›nm›flt›r. Uzunçarfl›l›, III1, 20387 Nazmî, s. 142-143.88 Bk. fieyhî, I, 145.89 Nazmî, s. 143; Koçu, “Abdülmecid Efendi”, I, 100.90 Mehmed Murad (Mizanc›), Târih-i Ebu’l-Fâruk, Matbaa-i Amidi, ‹st. 1329, VII, 57.91 Nazmî, s. 142 vd. A. Yaflar Ocak’a göre, Pâdiflah, muhtemelen yak›n adamlar›n›n da telkîniyle,iki taraf aras›nda dengeyi muhâfaza etmenin hem devlet hem de toplum nizâm› aç›s›ndan dahaiyi sonuç verece¤ini hesap ediyordu. Aksi halde Kad›-zâde’nin aç›kça ve fiilen desteklenmesi kar-fl› taraf›n ezilmesiyle sonuçlanaca¤›ndan ve bunun hâs›l edece¤i tehlikeli olaylardan korkulurdu.Bk. A. Yaflar Ocak, “XVII. Yüzy›lda Osmanl› ‹mparatorlu¤unda Dinde Tasfîye (Pürütanizm) Tefleb-bülerine Bir Bak›fl, “Kad›zâdeliler Hareketi”, Türk Kültürü Araflt›rmalar›, XIX, Say›: 1-2, Ankara1979-1983, s. 219.92 Naîmâ, III, 172.