2
S*. haft, RADAÖ nr a saat ef% ve Sal, 30 da pktir. ıa 9»n« olup 1 orm a aka n s. «rı E mnlz İMÂ .«•İlk»* L GÜMÜŞ lylflJlr eshurdu* ıiırki 1 M ,ulunuyor. Kontrolörü ıevi [r mün»«« b î mek ' A* Ç" 00 * ;ıoa«», v Ve mdetep 11 ?*" r.. um* gllariû 1 ' T £>ü me dur"' h»yf .a» w l g ö imtiyaz Sahibi ve Yazı işleri Müdürü FEVZİ ALÎ RİZA •** Posta Kutusu 156 Telefon No. 687 Lefkoşa—Kıbrıs. PAZARTESİ 3 Harf 1947 SAYISI: Bir Kuruştur. Yıl» 1 Sabah Çıkar Gündelik Gazetedir Sayıl 102 İSTANBUL: (ÖZEL) Din Tedrisatı Etrafında... İSTANBUL. Bundan bir mud det evvel din tedrisatı hakkında C.H.P. Yüksek Divanına bir takrir veren İstanbul Milletvekili Sayın Hamdullah Suphi Taıırıöver, ken- disile görüşen Cumhuriyet gazetesi muharrirlerinden birisine bu mese leye dair şunları söylemiştir: ' —Düşündüklerimi ve bu müna- kaşalardan sonra elde ettiğim ka- naatleri size kalbim ferah hissile dolu olarak anlatacağım. Yeni Hü- kümet iktidar mevkiine geldiği va- kit, ilk temas ettiği meselelerden biri dinî ihtiyaçlar meaelesiydı Mil let Meclisinde biz de Millî Eğitim Bakaulığının bütçes. müzakere olu- nurken ayni mevzua temas ettik. Hükümet reisinin bu bahse dair cevabı bir kaç türlü tefsire uğradı. Dlain irtica Kl( Mı Benim mensup olduğum nesil, imparatorluğun inhitat devirlerin- den bir kısmını kenüi gözleriie sey- rettiği gibi, dinin de kıyafetsiz el- lerde düşkün vaziyetini senelerce seyretmek betbahtlığına uğramış- tır. Bizim tJrihimizde ve garp mil- letlerinin tarihinda din ile ilmin, din ile sanatın mücadelesi pek uzun sürmüştür. Ben, kendi haya- tımda genç Türk zabitinin garba doğru yaptığı 1908 ihtilâline mu- kabil, 31 Mart tarihini taşıyan ve nefere, şarka ve şeriata doğru yap- tırılmış olan mukabil ihtilâli de bilirim. En yakından misaller ala- yım; Şejh Said isyanı, Kubilâyın öldürülmesi bu, geriye doğru çeken lihniyetin taarruz hareketlerinden ibarettir. Din ile ilmin, din ile sa- natm çarpışması tarihî belli başlı bir ilim teşkil eder. Bu çarpışma bizde de olmuştur. Kendi saha- sından dışarı taşarak, her hareke- ti, her düşünceyi mutlak nüfuzu ve emri a'dına ahna'% ıstiyen din, ilim>esauat hürriyetini benimse- miş olan kendi evlâdile çok uzun zaman mücadele etmişti'' Bizim tarihimizde 3 üncü Sultan Ahuıed zamanında matbaan-.n memlekete getirilmesile başlıya n yenilik h-ire keti 250 senelik bir kıdeme malik- tir. Halife olan padişahlar ve ok- ların vazifeleri çok daha sonra ye- nileşme hareketine kapılan münev- verlerle beraber son günlere kadar devam eden garbhlaşma hareketini bütün irtioaları daima yenerek y a - kın zamana kadar-idame ettirdiler. Bu tarihin korkusu kalblerden ta mamen silinmemiştir. Hükümet reisinin lisanında gördüğümüz en dişe bu uzun tecrübenin mahsulü- dür. Huıaıf Din Tadrls.fı Hürriyeti Şimdi vereceğim izahatla anlıya yaoaksınız ki, Belçika gibi, Fransa gibi, Amerika gibi lâik devletlerde gördüğümüz hükümet harici din tedrisatı hürriyetine doğru mer- hale merhale gideceğiz. Divan teb- liğinin din tedrisatına ait kısmı şu cümlelerle hulâsa edilmişti: "Reımî mekteblerin dışında hü- kümet murakabesine tâbi olarak, eski harflerle değil, yeni harflerle, ihtiyari mahiyette din dersleri ve- rilebilir." Bu oümlelere, çok şüphesiz ol- duğu için kendim ilâve ediyorum, hocaların eski harflerle yazılmış eski metinlerden istifadeleri pek tabiidir. Tebliğin yalnız bu kısmı Türk atıa ve babalarının kendi ço- cuklarına hususî dershanelerde din- lerini öğretmelerine imkân veriyor. Bundan istifade etmek hakkımıza cemiyetimize düşen bir vazifedir. Tarihimizde halkın vücude getirdi- ği nice müesseseler vardır ki vam, istikrar, asırlarca temin et tikleri feyizler itibarile gururla ha tırlamamıza lâyıktır. İşte eski es- naf teşkilâtımız, evkaf teşkilatımız ve eıı son teorübelerimiz olan Da- •jüşşafaka gibi mubarok müessese 'erimiz bu misaller arasındadır. Yaks.lt Di.! Tahsil Şimdi daha geniş bir sahaya ge çeeeğiı, üniversitelerimizde, dine »it olan ilimlerin birçoğu okutul- muyor. Bu noksan, hükümetin dik- katini celbetmiştir. Divanda ben şahsan hükümet reisinden sordum: "Bir İlâhiyat Fakültesi açılmak teşebbüsü vukua gelirse, bunu na sil karşılıyacaksınız.î" Hükümet reisi: "Cevabım anefk müspet ola- caktır" dedi. Şimdi bu baıısi konu- şacağız. İşaret ettiğim noksan, hüküme- tin ayrıca dikkatini celbetmiştir. Bu mesele etrafında seciyesine, gö- rüşüne ve düşünce vuzuhuna çok ümid bağladığım Millî Eğitim Ba- kanından başlıyarak birçok ma- kamla temasa geldim. Aldığım ce- vablarda ifade tarzı başka oinıak- la beraber, maksad aynidir. Onu şu cümle içinde hulâsa ediyorum: 'Dinimizi ve umumiyetle din et- rafında çevrelenmiş olan birçok ilimleri ya Üniversitemizin edebi- yat kısmına ilâve olarak, yahud ayrıca yüksek bir ilim müessesesi kurarak bu yolu ihtiyar edecek gençlerimize öğreteeeğiz.." Bugün elimde, kat'i şeklini al- mış bir program mevcut değildir, fakat bir program vücude getirmek iyin memleketin bu bahislerde en ziyade salâhiyeti olan ilim adam- larına müracaat edilecektir. Ben de bu husustaki düşüncelerimi bir lâyiha olarak yazmağa ve vermeğe davet edildim. Yüksek dinî ilimler İçin kuru- lacak müessesemizde bu anda ak- lıma gelen ve şimdi size söyliyece- ğim bahislerin okutulmasında bü- yük fayda görürüm; İslâm sosyo- lojisi, Kelâm ve Kelâm tarihi, Fı- kıh ttırihi, İslâm felsefesi, Hıristi- yan felseiesi.Luther, Galuin, Knox gibi büyük din ıslahatçılarının ha- reketleri tarihi, İslâm medeniyeti tarihi, mukayeseli diriler tarihi, İs- lâm güzel sanatlar tarihi, din hak- kında büyük mütefekkirlerin dü- şüncelerine aiıi olan bir ders. Bu derste bütün beşeriyetin fikriyat tarihinde birinci derecede yer tutan Farabî gibi, İbni hüşd gibi şark âlimleri de dahil olmak üzere din dar olarak ölen Newton, Pascal, Leibnitz, Descartes, Bergson gibi âlimler ne mühim ve faydalı bir yer tutabilir. Bir âlimin din telâkkisi M Size en derin bir zevkle oku- duğum bir fikri, son devrin en büyük zekâlarından biri olan Einsteiıı'in bir yazısından nakle deoeğim. "Niçin inanıyorum?" baş- lıklı bu yazısında (1 f büyük âlim diyor ki: "Tecrübelerimizin en gü zeli esrarengiz olandır. Bizler için vüoudu imkânsız görünen şeylerin var olduğunu bilmek ve bunun en yüksek hikmeti, güzelliği ifade et- tiğine inanmak.... Işte bu his, dinin nüvesini, merkezini teşkil eder. îte ben bu manada, en fazla dindar olan insanların safındayım" Liyakatli vllı m.salasl Programda kuvvetli bir arabca. hattâ bize şark ilimlerinin kapısını açacak kuvvetli bir acemce yer tutmalıdır. Buna, hitabet dersle- rini ilâve ediyorum. Bir de, ilim ile dinin münasebetlerini ayrı bir bahis halinde okutmalıdır. Kuv- vetli bir lise tahsilini ikmal et- tikten syjnra bu müessesemize gi- recek ve onda tahsilini ikmal ede- cek gençlerimiz, yüksek bir isti- dadla diğerlerinden ayrılınca on- ları ihtisaslarını tamamlamak üze- re yabancı fakültelere göndereoe- ğiz. Tâ ki, bir gün memleketin büyük mâbedlerinde halka hitap edecek bu din âlimleri imanı, bilgi- yi ve belâğati nefislerinde topla- mış tam bir liyâkatin sahibi olsun lar. Onlara cemiyette şerefli bir mevki ve kifayet edecek bir mai şet temin etmek, oemiyet olarak bir borcumuzdur. Düşünüyorum Süleymaniyenin hariminde, bu va sıflarla konuşacak bir genç din âliminin belâğati, huşû içinde top Prusya Ortadan Kalktı BERLİN: Almanyadaki Müttefik Kontrol Konseyi neşrettiği bir kanunla "ilk günlerindenberi Alman mili- tarizminin anası olan Prusya devletinin ortadan kaldırıl- mış bulunduğunu''bildirmek- tedir. Amerika Yardım Edecek VAşlNGTON: Amerikan Hükümeti ingiliz Hükümeti ne Yunanistanda bulunan ingiliz Emniyet kuvvetleri- ni 3i Marttan sonra devam ettirmesini ve bu ^rdunun idamesinde Amerikanın maddi yardımda bulunaca- ğını bildirmiştir Çı'nde Komünistler Taarruza Geçti ŞANGHAY: Çin Komü- nistleri Şantur Eyaletinin merkezi Tsian'da taarruza geçmiş olduklarından Taian'- da sıkı yönetim ilân edil- miştir. J Nikâh Nikâlı Dünkü Pazar günü Tuzla- da Terzi Bay Ömer Faruk'- un evinde Bayan Emine Mehmet Jnbaşı ile Bay Ah- met Cemal Makinist nikâh- lanmışlardı.ı. Tebrik eder ve yakın bir zamanda mesut bir yuva kurmalarını temenni ederiz. lanmış bir halkın kalabalığı üze- rine nasıl dökülecektir. Aç ve su- suz kalmış bir toprağa bu belâğat Allahın rahmeti gibi yağacaktır. Bir gün ona erişmek, o beliğ genç hatibi halkla beraber dinlemek şüphesiz nadir bir saadet olacak- tır. Fakat bunun hasıl olacağına inanmak, bunu kalbimizin idrak edebileceği en auiz ümidlerini bağ- lamak şüphesiz bizim için bugün de bir saadettir. [ KIVILCIML AR (1) Forum mecmuası (Ootebr 1930 İDEALE DAİR Semih Sait UMAR "SEBEP Netice ve İdea- list İnsan" başlığım taşıyan bir yazımızda günlük hadi- seler arasında tesadüf diye bilinen şeyin mevout olma- dığım, sebeple netioeııin biri- birine son derece yakın ol- duğu hadiselere yanlış ola- rak tesadüf dediğimizi belirt- miş (determinizm) ve hadi- sat zincirine teslim olmıya- rak; yani, arzu edilen her hangi bir gayeye ulaşmak maksadiyle, bu gayeyi sağlı- yaoak sebep tohumlarını biz zat meydana getirmeğe çalı- şan kimseler için de idealist insan tabirini kullanmıştık. Dünkü yazımızda da, geçen- lerde ölen İngiliz Eğitim Ba- kanı Bayan Wilkinson'un bütün hayatı boyunca nasıl bir ideal uğrunda mücadele ettiğini ve nihayet, kadın olmasına rağmen içindeki ideal aşkını başkalarına aşı- lamak hususunda en elverişli ve salâhiyetli bir mevkie nasıl geldiğini anlatmıştık. Mütekâmil cemiyetlere mensup fertleri diğer herhan- gi bir cemiyetin fertlerinden ayıran en bariz hususiyetler- den birisi veya, birincisi, ha Almanyada Yiyecek Durumu,, Almanya ve Avusfcuryadaki tetkik sefahatini tamam- lıyarak Paşkan Truman'a bu yerlerin, durumu >akkında bir rapor veren^sabık Amerikan Cumhur başkanı Hoover, Amerikadan bu bölgelere' yiyecek ıve.ham madde taşın- ması için 75 "liberty" gemisinin muvakkaten Alman tayfalar tarafından işletilerek* kullanılmasını tavsiye etmiştir. Ayni zamanda Hoover Alman açık deniz balıkoıları- na Amerikan gemileri kiralanmasını da ileriye sürmüştür. Bundan başka Hoover, Ingiüz ve Amerikan bölgelerin- deki ev durumunu gayet feoi ve görülmemiş olarak vasıflandırmış ve ingiliz ve »Amerikan orduaunun^anava- tanlarından beklenmekte olduğa halde Rus ordusunun iş çal bölgesinden beslendiğini de belirtmiştir. ^ Rus ilhamları ^Reddedildi _ BERLİN: Sovyetlerin ingilizlerle Amerikalıların kendi bölgelerinde Potsdam anlatmasına^riayot etmedik- lerine dair yaptıkları birJtham^Ingiliz.ve Amerikan işgal bölgelerindeki askerî komutanlar şiddetle reddetmişlerdir. Almanyadaki Rus Başkomutanı Mareşal^Vassily ingiliz ve Amerikan bölgelerinin iktisadî birleştirilmesinin ^Ame- rikan ekonomisini "Anglo-Amerikan Monopoiiai" haline getirmek demek olduğunu söylemeai^üzerıne ingiliz ve Amerikan Askerî Komutanları bu sert cevapları göndür» miye mecbur olmuşlardır. LockOııt'a Son Verildi Türk İşçi Birliği Sendikası bildiriyor: ^Bundan sonra ayrılan mü- messiller tekrar toplanacak- lardır. icap eden ani bir an- iaşmıya^binaen 28 şubat gü- Rum Sekdıkaaında ıkı taraf mümessilleri içtima yaparak Mit. ıngaa v« Kıbrıs Kun lura şirketinde 10 Şu- bat talihinde olan Lock Out (lok avıty işçi durdutma meselesine ton' verme için anlaşma olmuştur. Bu lok avit işvi tarafından yap.lan bir grev değildir. Haksuoa Olan bu Lok Avit'in ustalar V6 işçiler taralımdan ince- ler mesi ile her iki tarafın da haklı olması üzerine an- laşma bu şekilde bitmiştir. Ustalar lok avit a son veıerek işçileıı teki i içe a.- mişlardn. 3 al i ..coı işten d ıra uruktu öU işçi işle- rine başlıyacak vo f.kat hali hazırda o an ış azuğı se- bebiyle işçinin hakkı olan senevi 6 guulak ödemeli ruh- satı muvakkaten lâğvedilmiş, tir. Diğer şartlar ise kuntu- ratlar muoibiüoe devam ed • çektir. Ayni zamanda işçisi, nin daha fazla iy çıkarması için daha>fazla iş yapmasına tarar verilmiştir. Dünkü Pazar günü Lâptalı Bayan Zekiye Halil ile Lef- koşalı Yüzbaşı Hamit efen- dinin kardeşi Bay Hüseyin Fetin, Lefkoşada Avukat Bay Fadıl Korkut'un evinde nik âhla nmışlardır. Tebrik eder ve mes'ut bir yuva kurmalarını temenni ederiz. Reşat Süleymanııt Konferansı Dün sabah Beliğ Paşa Ti- yatrohaneainde LİPemizin de- ğerli öğretmenlerinden Bay Reşat büleyman, "Cinsiyet Terbiyesi" adlı büyük alâka toplıyan bir konferans ver- miştir. 1 yatı insanlara zorla kabul ettirilen bir yük telâkki et- mekten vaz geçerek herkesin bir gaye için yaratıldığını ve bu gayeye ulışmak mecbu- riyetinde olduğunu anlamak hususunda gösterilen kabili- yettir. Yani, hayata gelişimi- zin sebebi sırf mevcut niza- mın idamesinden ibaret de- ğildir. Her ferdin millî ve insanî vazifeleri vardır. Bu vazifelerin ihmal edilmesi ta- biatin en kaçınılmaz kanun- larından birisi olan tekâmü- lün ioablarına aykırı hareket etmek ve binaenaleyh, millî varlık olarak bir mahvolma tehlikesine maruz kalmak demektir. Hayata sırf yeyip içmek için geldiklerini ve bu yeyip içmeği temin için (ve yalnız onun için) çalışmak mecburiyetinde olduklarını düşünen insanların nasıl ya- şıyabildiklerine şaşıyorum, ölüm-sonu hakkında kendi icadımız olan bir takım ma- sal ve safsatalara inanarak "ölme korkusu" diyebileceği miz insanlığa mahsus duy- guyu tatmin yoluna sapaoa- ğımıza dünyada bir iz bı- (Devamı 2 noide) Muhacir Goldi 4 | Mağuaa limanına gelen "Em- pire Lifeguard" ve "Empire Comfort" adlı vapurlar 527 adet gayri kanunî muhaoir getirmiştir. Muhacirler, saat 4 de Ksi- lodimbo Kampına götürül- müşlerdir. Dik k İM M Açtılar Dün akşam meçhul kimse- ler Lefkojialı Hris.aki K. Makaridiain Diyoûiaos soka- ğındaki dükkânını açarak 9 lira kıymetinde sigara ve para almışlardır. Polis meseleyi tahkikat et- mektedir. I I 1 MA AD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMIŞTI, _

PAZARTESİevrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/hursoz/1947/Mart/3... · 2014. 5. 6. · Bayan Zekiy Hali e ill Lef-koşalı Yüzbaş Hamiı efent - dinin kardeş Bai Hüseyiy n Fetin,

  • Upload
    others

  • View
    2

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: PAZARTESİevrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/hursoz/1947/Mart/3... · 2014. 5. 6. · Bayan Zekiy Hali e ill Lef-koşalı Yüzbaş Hamiı efent - dinin kardeş Bai Hüseyiy n Fetin,

S * .

haft,

RADAÖ

?°nra saat ef% ve Sal, 30 da

pktir. ıa9»n« olup 1 orm a aka n s.

«rı

E

mnlz

İMÂ

. « • İ l k » * L GÜMÜŞ

lylflJlr

eshurdu*

ıiırki 1 M ,ulunuyor. Kontrolörü

ıevi

[r mün»««bî mek ' A* Ç"00*

;ıoa«», v Ve

mdetep11?*" r.. um* gllariû1'

T £>ü me dur"'

h»yf .a» w

l g ö

imtiyaz Sahibi ve

Yazı işleri Müdürü FEVZİ ALÎ RİZA •**

Posta Kutusu 156 Telefon No. 687 Lefkoşa—Kıbrıs.

PAZARTESİ 3 Harf 1947

SAYISI: Bir Kuruştur.

Y ı l » 1 S a b a h Ç ı k a r G ü n d e l i k G a z e t e d i r S a y ı l 1 0 2

İSTANBUL: (ÖZEL)

Din Tedrisatı Etrafında... İSTANBUL. Bundan bir mud

det evvel din tedrisatı hakkında C.H.P. Yüksek Divanına bir takrir veren İstanbul Milletvekili Sayın Hamdullah Suphi Taıırıöver, ken-disile görüşen Cumhuriyet gazetesi muharrirlerinden birisine bu mese leye dair şunları söylemiştir:

' —Düşündüklerimi ve bu müna-kaşalardan sonra elde ettiğim ka-naatleri size kalbim ferah hissile dolu olarak anlatacağım. Yeni H ü -kümet iktidar mevkiine geldiği va -kit, ilk temas ettiği meselelerden biri dinî ihtiyaçlar meaelesiydı Mil let Meclisinde biz de Millî Eğitim Bakaulığının bütçes. müzakere olu-nurken ayni mevzua temas ettik. Hükümet reisinin bu bahse dair cevabı bir kaç türlü tefsire uğradı.

Dlain irtica Kl( Mı Benim mensup olduğum nesil,

imparatorluğun inhitat devirlerin-den bir kısmını kenüi gözleriie sey-rettiği gibi, dinin de kıyafetsiz el-lerde düşkün vaziyetini senelerce seyretmek betbahtlığına uğramış-tır. Bizim tJrihimizde ve garp mil-letlerinin tarihinda din ile ilmin, din ile sanatın mücadelesi pek uzun sürmüştür. Ben, kendi haya-tımda genç Türk zabitinin garba doğru yaptığı 1908 ihtilâline mu-kabil, 31 Mart tarihini taşıyan ve nefere, şarka ve şeriata doğru yap-tırılmış olan mukabil ihtilâli de bilirim. En yakından misaller ala-yım; Şejh Said isyanı, Kubilâyın öldürülmesi bu, geriye doğru çeken lihniyetin taarruz hareketlerinden ibarettir. Din ile ilmin, din ile sa-natm çarpışması tarihî belli başlı bir ilim teşkil eder. Bu çarpışma bizde de olmuştur. Kendi saha-sından dışarı taşarak, her hareke-ti, her düşünceyi mutlak nüfuzu ve emri a'dına ahna'% ıstiyen din, ilim>esauat hürriyetini benimse-miş olan kendi evlâdile çok uzun zaman mücadele etmişti'' Bizim tarihimizde 3 üncü Sultan Ahuıed zamanında matbaan-.n memlekete getirilmesile başlıya n yenilik h-ire keti 250 senelik bir kıdeme malik-tir. Halife olan padişahlar ve ok-ların vazifeleri çok daha sonra ye-nileşme hareketine kapılan münev-verlerle beraber son günlere kadar devam eden garbhlaşma hareketini bütün irtioaları daima yenerek y a -kın zamana kadar-idame ettirdiler. Bu tarihin korkusu kalblerden ta mamen silinmemiştir. Hükümet reisinin lisanında gördüğümüz en dişe bu uzun tecrübenin mahsulü-dür.

Huıaıf Din Tadrls.fı Hürriyeti Şimdi vereceğim izahatla anlıya

yaoaksınız ki, Belçika gibi, Fransa gibi, Amerika gibi lâik devletlerde gördüğümüz hükümet harici din tedrisatı hürriyetine doğru mer-hale merhale gideceğiz. Divan teb-liğinin din tedrisatına ait kısmı şu cümlelerle hulâsa edilmişti:

"Reımî mekteblerin dışında hü-kümet murakabesine tâbi olarak, eski harflerle değil, yeni harflerle, ihtiyari mahiyette din dersleri ve -rilebilir."

Bu oümlelere, çok şüphesiz ol-duğu için kendim ilâve ediyorum, hocaların eski harflerle yazılmış eski metinlerden istifadeleri pek tabiidir. Tebliğin yalnız bu kısmı Türk atıa ve babalarının kendi ço-cuklarına hususî dershanelerde din-lerini öğretmelerine imkân veriyor. Bundan istifade etmek hakkımıza cemiyetimize düşen bir vazifedir. Tarihimizde halkın vücude getirdi-ği nice müesseseler vardır ki d« vam, istikrar, asırlarca temin et tikleri feyizler itibarile gururla ha tırlamamıza lâyıktır. İşte eski es-naf teşkilâtımız, evkaf teşkilatımız ve eıı son teorübelerimiz olan Da-•jüşşafaka gibi mubarok müessese 'erimiz bu misaller arasındadır.

Yaks.lt Di.! Tahsil Şimdi daha geniş bir sahaya ge

çeeeğiı, üniversitelerimizde, dine »it olan ilimlerin birçoğu okutul-

muyor. Bu noksan, hükümetin dik-katini celbetmiştir. Divanda ben şahsan hükümet reisinden sordum: "Bir İlâhiyat Fakültesi açılmak teşebbüsü vukua gelirse, bunu na sil karşılıyacaksınız.î" Hükümet reisi: "Cevabım anefk müspet ola-caktır" dedi. Şimdi bu baıısi konu-şacağız.

İşaret ettiğim noksan, hüküme-tin ayrıca dikkatini celbetmiştir. Bu mesele etrafında seciyesine, gö-rüşüne ve düşünce vuzuhuna çok ümid bağladığım Millî Eğitim Ba-kanından başlıyarak birçok ma-kamla temasa geldim. Aldığım ce-vablarda ifade tarzı başka oinıak-la beraber, maksad aynidir. Onu şu cümle içinde hulâsa ediyorum: 'Dinimizi ve umumiyetle din et-

rafında çevrelenmiş olan birçok ilimleri ya Üniversitemizin edebi-yat kısmına ilâve olarak, yahud ayrıca yüksek bir ilim müessesesi kurarak bu yolu ihtiyar edecek gençlerimize öğreteeeğiz.."

Bugün elimde, kat'i şeklini al-mış bir program mevcut değildir, fakat bir program vücude getirmek iyin memleketin bu bahislerde en ziyade salâhiyeti olan ilim adam-larına müracaat edilecektir. Ben de bu husustaki düşüncelerimi bir lâyiha olarak yazmağa ve vermeğe davet edildim.

Yüksek dinî ilimler İçin kuru-lacak müessesemizde bu anda ak-lıma gelen ve şimdi size söyliyece-ğim bahislerin okutulmasında bü-yük fayda görürüm; İslâm sosyo-lojisi, Kelâm ve Kelâm tarihi, Fı-kıh ttırihi, İslâm felsefesi, Hıristi-yan felseiesi.Luther, Galuin, Knox gibi büyük din ıslahatçılarının ha-reketleri tarihi, İslâm medeniyeti tarihi, mukayeseli diriler tarihi, İs-lâm güzel sanatlar tarihi, din hak-kında büyük mütefekkirlerin dü-şüncelerine aiıi olan bir ders. Bu derste bütün beşeriyetin fikriyat tarihinde birinci derecede yer tutan Farabî gibi, İbni hüşd gibi şark âlimleri de dahil olmak üzere din dar olarak ölen Newton, Pascal, Leibnitz, Descartes, Bergson gibi âlimler ne mühim ve faydalı bir yer tutabilir.

Bir âlimin din telâkkisi M Size en derin bir zevkle oku-

duğum bir fikri, son devrin en büyük zekâlarından biri olan Einsteiıı'in bir yazısından nakle deoeğim. "Niçin inanıyorum?" baş-lıklı bu yazısında (1 f büyük âlim diyor ki: "Tecrübelerimizin en gü zeli esrarengiz olandır. Bizler için vüoudu imkânsız görünen şeylerin var olduğunu bilmek ve bunun en yüksek hikmeti, güzelliği ifade et-tiğine inanmak....Işte bu his, dinin nüvesini, merkezini teşkil eder. îte ben bu manada, en fazla

dindar olan insanların safındayım"

Liyakatli v l l ı m.salasl Programda kuvvetli bir arabca.

hattâ bize şark ilimlerinin kapısını açacak kuvvetli bir acemce yer tutmalıdır. Buna, hitabet dersle-rini ilâve ediyorum. Bir de, ilim ile dinin münasebetlerini ayrı bir bahis halinde okutmalıdır. Kuv-vetli bir lise tahsilini ikmal et-tikten syjnra bu müessesemize gi-recek ve onda tahsilini ikmal ede-cek gençlerimiz, yüksek bir isti-dadla diğerlerinden ayrılınca on-ları ihtisaslarını tamamlamak üze-re yabancı fakültelere göndereoe-ğiz. Tâ ki, bir gün memleketin büyük mâbedlerinde halka hitap edecek bu din âlimleri imanı, bilgi-yi ve belâğati nefislerinde topla-mış tam bir liyâkatin sahibi olsun lar.

Onlara cemiyette şerefli bir mevki ve kifayet edecek bir mai şet temin etmek, oemiyet olarak bir borcumuzdur. Düşünüyorum Süleymaniyenin hariminde, bu va sıflarla konuşacak bir genç din âliminin belâğati, huşû içinde top

Prusya Ortadan Kalktı

BERLİN: Almanyadaki Müttefik Kontrol Konseyi neşrettiği bir kanunla "ilk günlerindenberi Alman mili-tarizminin anası olan Prusya devletinin ortadan kaldırıl-mış bulunduğunu''bildirmek-tedir.

Amerika Yardım Edecek

VAşlNGTON: Amerikan Hükümeti ingiliz Hükümeti ne Yunanistanda bulunan ingiliz Emniyet kuvvetleri-ni 3i Marttan sonra devam ettirmesini ve bu ^rdunun idamesinde Amerikanın maddi yardımda bulunaca-ğını bildirmiştir

Çı'nde Komünistler Taarruza Geçti

ŞANGHAY: Çin Komü-nistleri Şantur Eyaletinin merkezi Tsian'da taarruza geçmiş olduklarından Taian'-da sıkı yönetim ilân edil-miştir.

J

Nikâh

N i k â l ı Dünkü Pazar günü Tuzla-

da Terzi Bay Ömer Faruk'-un evinde Bayan Emine Mehmet Jnbaşı ile Bay Ah-met Cemal Makinist nikâh-lanmışlardı.ı. Tebrik eder ve yakın bir zamanda mesut bir yuva kurmalarını temenni ederiz. lanmış bir halkın kalabalığı üze-rine nasıl dökülecektir. Aç ve su-suz kalmış bir toprağa bu belâğat Allahın rahmeti gibi yağacaktır. Bir gün ona erişmek, o beliğ genç hatibi halkla beraber dinlemek şüphesiz nadir bir saadet olacak-tır. Fakat bunun hasıl olacağına inanmak, bunu kalbimizin idrak edebileceği en auiz ümidlerini bağ-lamak şüphesiz bizim için bugün de bir saadettir.

[ KIVILCIML AR

(1) Forum mecmuası (Ootebr 1930

İDEALE DAİR Semih Sait UMAR

" S E B E P Netice ve İdea-list İnsan" başlığım taşıyan bir yazımızda günlük hadi-seler arasında tesadüf diye bilinen şeyin mevout olma-dığım, sebeple netioeııin biri-birine son derece yakın ol-duğu hadiselere yanlış ola-rak tesadüf dediğimizi belirt-miş (determinizm) ve hadi-sat zincirine teslim olmıya-rak; yani, arzu edilen her hangi bir gayeye ulaşmak maksadiyle, bu gayeyi sağlı-yaoak sebep tohumlarını biz zat meydana getirmeğe çalı-şan kimseler için de idealist insan tabirini kullanmıştık. Dünkü yazımızda da, geçen-lerde ölen İngiliz Eğitim Ba-kanı Bayan Wilkinson'un bütün hayatı boyunca nasıl bir ideal uğrunda mücadele ettiğini ve nihayet, kadın olmasına rağmen içindeki ideal aşkını başkalarına aşı-lamak hususunda en elverişli ve salâhiyetli bir mevkie nasıl geldiğini anlatmıştık.

Mütekâmil cemiyetlere mensup fertleri diğer herhan-gi bir cemiyetin fertlerinden ayıran en bariz hususiyetler-den birisi veya, birincisi, ha

Almanyada Yiyecek Durumu,, Almanya ve Avusfcuryadaki tetkik sefahatini tamam-

lıyarak Paşkan Truman'a bu yerlerin, durumu >akkında bir rapor veren^sabık Amerikan Cumhur başkanı Hoover, Amerikadan bu bölgelere' yiyecek ıve.ham madde taşın-ması için 75 "liberty" gemisinin muvakkaten Alman tayfalar tarafından işletilerek* kullanılmasını tavsiye etmiştir.

Ayni zamanda Hoover Alman açık deniz balıkoıları-na Amerikan gemileri kiralanmasını da ileriye sürmüştür. Bundan başka Hoover, Ingiüz ve Amerikan bölgelerin-deki ev durumunu gayet feoi ve görülmemiş olarak vasıflandırmış ve ingiliz ve »Amerikan orduaunun^anava-tanlarından beklenmekte olduğa halde Rus ordusunun iş çal bölgesinden beslendiğini de belirtmiştir. ^

Rus ilhamları Reddedildi _ BERLİN: Sovyetlerin ingilizlerle Amerikalıların

kendi bölgelerinde Potsdam anlatmasına^riayot etmedik-lerine dair yaptıkları birJtham^Ingiliz.ve Amerikan işgal bölgelerindeki askerî komutanlar şiddetle reddetmişlerdir. Almanyadaki Rus Başkomutanı Mareşal^Vassily ingiliz ve Amerikan bölgelerinin iktisadî birleştirilmesinin ^Ame-rikan ekonomisini "Anglo-Amerikan Monopoiiai" haline getirmek demek olduğunu söylemeai^üzerıne ingiliz ve Amerikan Askerî Komutanları bu sert cevapları göndür» miye mecbur olmuşlardır.

LockOııt'a Son Verildi

Türk İşçi Birliği Sendikası bildiriyor:

^Bundan sonra ayrılan mü-messiller tekrar toplanacak-lardır. icap eden ani bir an-iaşmıya^binaen 28 şubat gü-nü Rum Sekdıkaaında ıkı taraf mümessilleri içtima yaparak Mit. ıngaa v« Kıbrıs Kun lura şirketinde 10 Şu-bat talihinde olan Lock Out (lok avıty işçi durdutma meselesine ton' verme için anlaşma olmuştur. Bu lok avit işvi tarafından yap.lan bir grev değildir. Haksuoa Olan bu Lok Avit'in ustalar V6 işçiler taralımdan ince-ler mesi ile her iki tarafın da haklı olması üzerine an-laşma bu şekilde bitmiştir.

Ustalar lok avit a son veıerek işçileıı teki i içe a.-mişlardn. 3 al i ..coı işten d ıra uruktu öU işçi işle-rine başlıyacak vo f.kat hali hazırda o an ış azuğı se-bebiyle işçinin hakkı olan senevi 6 guulak ödemeli ruh-satı muvakkaten lâğvedilmiş, tir. Diğer şartlar ise kuntu-ratlar muoibiüoe devam ed • çektir. Ayni zamanda işçisi, nin daha fazla iy çıkarması için daha>fazla iş yapmasına tarar verilmiştir.

Dünkü Pazar günü Lâptalı Bayan Zekiye Halil ile Lef-koşalı Yüzbaşı Hamit efen-dinin kardeşi Bay Hüseyin Fetin, Lefkoşada Avukat

Bay Fadıl Korkut'un evinde nik âhla nmışlardır.

Tebrik eder ve mes'ut bir yuva kurmalarını temenni ederiz.

Reşat Süleymanııt Konferansı

Dün sabah Beliğ Paşa Ti-yatrohaneainde LİPemizin de-ğerli öğretmenlerinden Bay Reşat büleyman, "Cinsiyet Terbiyesi" adlı büyük alâka toplıyan bir konferans ver-miştir.

1

yatı insanlara zorla kabul ettirilen bir yük telâkki et-mekten vaz geçerek herkesin bir gaye için yaratıldığını ve bu gayeye ulışmak mecbu-riyetinde olduğunu anlamak hususunda gösterilen kabili-yettir. Yani, hayata gelişimi-zin sebebi sırf mevcut niza-mın idamesinden ibaret de-ğildir. Her ferdin millî ve insanî vazifeleri vardır. Bu vazifelerin ihmal edilmesi ta-biatin en kaçınılmaz kanun-larından birisi olan tekâmü-lün ioablarına aykırı hareket etmek ve binaenaleyh, millî varlık olarak bir mahvolma tehlikesine maruz kalmak demektir. Hayata sırf yeyip içmek için geldiklerini ve bu yeyip içmeği temin için (ve yalnız onun için) çalışmak mecburiyetinde olduklarını düşünen insanların nasıl ya-şıyabildiklerine şaşıyorum, ölüm-sonu hakkında kendi icadımız olan bir takım ma-sal ve safsatalara inanarak "ölme korkusu" diyebileceği miz insanlığa mahsus duy-guyu tatmin yoluna sapaoa-ğımıza dünyada bir iz bı-

(Devamı 2 noide)

Muhacir Goldi 4 | Mağuaa limanına gelen "Em-pire Lifeguard" ve "Empire Comfort" adlı vapurlar 527 adet gayri kanunî muhaoir getirmiştir.

Muhacirler, saat 4 de Ksi-lodimbo Kampına götürül-müşlerdir.

Dik k İM M Açtılar Dün akşam meçhul kimse-

ler Lefkojialı Hris.aki K. Makaridiain Diyoûiaos soka-ğındaki dükkânını açarak 9 lira kıymetinde sigara ve para almışlardır.

Polis meseleyi tahkikat et-mektedir.

I I

1

M A AD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMIŞTI, _

Page 2: PAZARTESİevrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/hursoz/1947/Mart/3... · 2014. 5. 6. · Bayan Zekiy Hali e ill Lef-koşalı Yüzbaş Hamiı efent - dinin kardeş Bai Hüseyiy n Fetin,

HMB

Sayfa 2

•r

' i

(HÜRSOZ)

Memleket Haberleri: ı

Leymosun I Haberleri

(HmsmI Muhbirimiz Bildiriyor)

Yafl Dağıtımı Öğrendiğimize göre kasa-

bamız Kontrol Dairesi halka dağıtılmak üzere bakkallara sade yağı ve fıstık yağı ver-miştir. Bakkalların bir kısmı yalınız fıstık yağı diğer kıs-mı ise yalınız ^sadeyağı da-ğıtacaktır. Bildirildiğine gö-re her şahısa bir önge yağ verilecektir.

Ma«

G.S.O. Stadında Cuma gün AEL ve PTC (B ) arasında çok heycanlı bir maç yapı-larak neticede A E L takımı oyunu 3-2 kazanmıştır.

Ackar MOteUaltUrl tlbls* V* Sair Eşya Alıyorlar

Askerden terhis olup elbi-se, potin ve sair sivil e?ya almayan asker mütekaitleri 1 haftadan beri Polemidya Talim Merkezine gelerek hakları olan eşyaları almak-tadırlar.

Elbise ve sair eşya alma-ya haklan olanlar ne gfln ve ne vakıtta Polemidya -ya gelip eşyaların» almalar) için taraflarına bu hususta askeri Makamlar ihbarname göndermiştir.

Nikahlısından Ayrıldı Öğrendiğimize göre Ley-

mosun iaşe Kontrol Daire i memurlarından, Bay Fuat R . Okıy nikâhlısı Mağusalı Bayan Fezile Mustafadan 26 Şubat 1947 (-en iti ban n resmen ayrılmıştır.

Hiikdmat Cevap Vardl

Mr. Lanitis ile bir çok Ley-mosun tüccarlarının Hükü-mete müraoaat ederek Ley-mosun limanının nakliye te-sisatının kifayetsizliğinden şikâyet etliklerini daha evvel bildirmiştik. Hükümet Lâni-ti'se verd ği bir cevapta bu kifayetsizliğin giderilmeli için 1947 bütçesinde para ay-rılmış olduğunu ve siparişler yapıldığını fakat hazır durum dolayısıyle bu . eşyayaların gelmesinin gecikebileceğini bildirmiştir.

Çocuflena Bakmadı Piskobulu Tahir Salim ço-

cuğuna bakmadığından mahkeme huzuruna çıkarıl-mış ve mahkeme kendisini

sene müddetle 25 liralık bir kefalete bağlamış ayrı ca çocuğuna her ay 25 şilin para vermesi için mahkeme karar vermiştir.

Köpek Adamı Itırdı îııcirlili Türasos Aristo

dimo, köpeği bir adamı ısırdığından mahkeme huzu-runa getirilmiş ve bir lira para cezasına çarpılmıştır.

Hapis C e s a t ı Lefkcşada Lârnakalı

Betro Haraiambu, Theodosis S. Leondos'a ait bir top ala ca bezini koıjtrolunaa bulun durduğundan 14 gün hapislik cezasına mahkûm edilmiştir

Ruksatzız Takanca Lefkoşada Vasilyah Bo-

aiç Mustafa ruhsat olmak sızın koutrolunda bir taban ca bulundurduğundan 15 gün • hapislik cezasına mahkûm edilmiştir.

Trafik Davaları Mahkeme huzuruna

30 kadar trafik davası götü-rülmüş ve maznunlar ö/-den 1 liraya kadar para cezala-rına çarpılmışlardır.

Polis Bandosu Polis Bandosu dün pabah

Atatürk lueydanında Polis Bahçesinde bir konser ver miştir.

Mağusa Haberleri Maflusa Baledlyesl

Mağusa Belediye Meclisi Mağusada yeni bir elektrik Santrali kurrrtık için Barda-ya Bank'dan 75 bin liralık bir istikraz yapmıya karar vermiştir. Mağusa HufcûsatMevurları

Mağusadaki Hükümet me-murları toplanarak Cemiyet lorinin yeniden teşkilâtlan-dırılması ve bir sendika ha-line iblağı hususunu müzake-re etmişlerdir.

Spor Haberleri Dün Lefkoşa Stadyumun-

da oynanan Ael-Aboel fut bol maçını Aboel 4-1 kazan-mıştır.

*Aym gün Mağusa Stadyu munda*L. T. S. K. ile Anor-tosis karşılaşmışler ve Anor-tosis 2—0 oyunu kazanmış-tır.

D t G İ Ş E N D U Y G U L A R Neclâ S.8. ye ithaf

Değişen duygular canlanır istek, Zaman ile göçer gam ve üzüntü.. Var ise dünyada değişmiyen tek; Yalnız fani âlem ile gürültü...

* • •

Unutulur geçmiş, ümit parıldar. Başka emel doğar sönen yerin»... Zaman oiur gelir dünya her yer dar, Hayata susanır yeniden yine.

- O . K . -

I Kıvıloımlar (Birinciden katan)

rakmak, arkamızda bizden bir eser kalmasına çalışmak suretiyle pratik bir "ölmezliğe" kavuşmak için gayret saıfetmemiz, hem kendimiz hem milletimiz için daha hayıri değil midir?

Y a r ı n - B İ R K İ T A P V E B İ R F İ K İ R

Dikkat Zührevi Hastalıklardan

Korunma Markazi Kendinizi zührevi hastalık-

lardan korumanız için is-met Mustafanın Mağusada yeni açmış olduğu merkeze uğramayı ihmal etmeyiniz.

Prencess Elizabet No. 26 İsmet Mustafa

Mağusa.

Kiralık Sayfiye Yeri (Kalif)

Çatal köy yakınındaki 3 üncü mi) '!eniz banyo mahalli ziyaretçi kabul etmiye başla-mıştır. Bu kalif 4 odası tak-riben 80 sandal-ye 20 masa, buz dolabı ve yatak sandali-yeleri ile birlikte ve bir bü-fe olduğu gibi kiralıktır. Kiralamak isteyenlerin kalif-teki mal sahibi Grigoriyo Vasili Hg. Kosta ya müra caatları.

ilân bedeli H Ü R SÖZ 'de neşredilaoek husus

şartları o lmayan ilânların beher incinden 3 şilin alınır ve her ilâ-nın mos'ulij 'cti onu neşretti rene aittir. 7

.«niibdra&.anm.<fiınt.anıiKifnut. dint>uinnk<ınnı.<ımik<dn&> rfnnK<mıiKıimit><ınıik<fnnkannı.(iiBik(fiıı^&

' Müjde! Müjde! DEKTLİ PINAR Lârnakada

4 . 3 4 7 Salı Akşamı 6 ve 9 da

MAKRİDIS Sinemasında Görmeğe Koşunuz

B a ş r o l d e : N E Z İ H E B E C E R İ K L İ ve yüksak sanatkâr TALAT ARTEMELİ görecektiniz NOT: Bileklerinizi ismail Süleyman Tioaret

evinden arayınız. wwwwTflr<nrnırqı^^

DAİMA HACI BEKİR LOKUM VE şekerlemelerini tercih ediniz.

tyi Bir Traş Ancak Traş Pıçağının

tyi Olması İle Kabildir.

722 Numaraya Telefon

^Ediniz

Kambililinin İ Lüks Taksileri Emrinize

Ama ala Jir

Basıldığı yer " H Ü R SÖZ' TemiztOülu Sokağı No 29

Bir aralık bana hitap eder gibi oldu. Sesi insana şehveti hatırlatacak kadar yumuşak, tatlı ve içtendi. Bana konuştuğundan emin değildim. Ona baktım. Ortadaki gözü bağlı çocuğu parmağıyle işaret ederek, bana doğru biraz meyletmiş, fakat hiç yüzüme bakmadan konuşmuştu.

"Adeta bir aktör gibi oynuyor değil mir" Acaba bana mı, diye bir tereddüt anı

geçirdikten sonra: "Evet , hakikaten öyle" diye cevap verdim. Tekrar bir sual daha: "Mahsus mu böyle oynuyor?" "Bilmiyorum, olabilir." ' Siz kendisini tanıyor musunuz?" "Hayır bir tanışıklığım yoktur» arasıra

mektebde görüyorum." Konuşurken bana hiç bakmıyordu, kiiçük,

narin, ince parmakları kalkıyor, onlarda" bir tanesi konuşmamıza mevzu olan gözü bağlı talebeyi değil, meçhul bir yeri işaret ediverdu. Yanımda kalması çok uzun sürmedi. Yine ismi -ağrılmıştı. Bu defa ta karşımda yer alıyordu. Onun yüzüne bakmıya cesaret edemiyor, gözlerimi yüzünden başka yerlerinde gezdiriyor-dum. Oda mı benim gibi yapıyor, öyle hisset-mekteyim.

KAYBOLAN DÜNYA Yazan NAZİF SÜLEYMAN EBOÖLU

— 2 7 — lyıııııiiiiııiMUHiiiiiii

Nihayet bu oyun da bitmişti. Hocalarımız-dan biri bu deıa talebelerden bazdarını iki kısma ayırdı: Tekler ve çiftler. Ben bu tasnife düşmedim. Fakat genç kız tekler arasındaydı. Tekler ve çiftler Mum Koşusu yapacaklardı, iştirak etmek için ayrılanlara birer mum veri-liyordu. Yakılacak olan bu mumlar iki rakip partinin, yani teklerle çiftlerin fertleri arasında biç söndürmeden el değiştirecek ve tayin edilen yere en son mumu götüren parti birinci sayıla-caktı. Koşu esnasında mum söndüğü takdirde koşuc» onu yakmak hakkını haizdi, fakat olduğu yerde durmak şartile.

Genç kız en sonraya bırakılmıştı ve arka-daşları k ndisine mumu diğer rakip partiden evvel yetiştirdikleri için öndeydi: Mumu söndür-mekten korktuğu için hafif hafif yürüyor, adeta yere değmeden gidiyordu. Biraz hızlı yürümek istedi mi mum şulesi rüzgârın tesirile bir yana yatıyor, o zaman genç kız yavaşça duraklıyor, sönmesin diye mumu adeta göğsüne bastırıyordu.

Onun bu hareketlerini zevkle takip ediyo-rum. Mumu hiç söndürmeden tayin edilen yere rakibinden evvel götürmüş, partisini birinci getirmişti.

Eğer kendimde o cesareti bulmuş olsam, heı en koşup onu tebrik edecek, narin parmak-ları arasında tuttuğu mumu üfliyeoeğim.

BOLUM VII ÜNİVERSİTE imtihanları yılda bir veya iki defa değildi. Sene-ortası ve Sone-aonu imtihan-larından maada günlük, haftalık ve aylık olmak üzere quiz'\ot yani yoklama veya küçük imtihanlar vardı. Bunlardan alınan notlar sene-sonu ve sene-ortası yapılan iki büyük imtihan marklarının yarısını teşkil ediyordu. Bu yüzden derslerimizi muntazamen yapıp bu kuizlerden iyi marklar almıya çalışırdık. Çünkü bu küçük yoklamalar bizim için bir hayat mem-t meşa-leyiydi. Dikkatli olmıya meoburduk. Bir gûn için yapılmıyan ders ve kuizden düşme bütün senenin markları üzerinde mühim bir tesir yapabilirdi.

Bu küçük yoklamalar herkese büyük bir imtihan heyecanı verirdi. Hele sık sık tekrar-lanması bizi çok zamanlar canımızdan bile bezdir irdi.

(Devemi ta t )

...Başka hiçbir traş pıçağı

si»i üşün kaliteli

BLUE GILLETTE T r a ş P ı ç a ğ ı

kadar lûlcs ve ucuz bir «eklide traş edemez.

P o s t a l

kupkuru bir ıtrot.

Bu telgrafta

rm/t

Pazar J« te\

D'eşretDİ?tik

telbvr , deniliyor"

! yunan Ba*bak Vuran P*

îa söz alınış ve ilhak arzularım ietinin kabul vı ttiğini belirtmiş

Alman tamar terlere göre Y»u| ,i Kibrisin ılh' dnasip bir şekıM it ingiliz harici)! dt ve bu kon İngiltere ile bir u pusu açabilmek (İslerde bulunı Londradaki Yur talimat verp çekti

Bu iki haberi tihıaç ediyoruz:

Demek oluyo olur olmaz zan hak diye n ü m a y eden bir avuç n münevveri, ııihay terinin peşine da kalabalık katal netice olaıak da Kıbrıs halkının mugayir arzuya veçhe verebilmiş

Şu muhakkak! Londraya giden heyeti," ~ bu Solcuların tazyik de vermişler: hukukçuların da btt heyet, Kıbrıs tinden evvel dı »fiyordu ki Lor lunduklan uıüdd yapacakları her K tabî ile metlJ Maasebetten öte [«ek ve İngiliz * beyeti re8mi «Her heyeti olar yacaktı. .Hey»t bunun l tVilfi bil' E60 yediye i n t

K î * ^ İ fıbrıstan Lo »ket etmi^. V e 7 n yliarm

bir van n m

h? At'Qad ^ göster

ûatı

""U3U ebin

lan

y u k a r , y £

lan ge| 'yor ki,

8!bl göı

S b.,r oldt

l ^ l i i ı