Upload
others
View
2
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
1
PERAKENDECĠLĠĞE GĠRĠġ
A. PERAKENDECĠLĠĞĠN TANIMI VE KAPSAMI
Ürün ve hizmetlerin müşterilere teslimi, ya onların ayaklarına giderek ya ürün ve
hizmetleri onlara göndererek, ya da onları mağazalara getirerek gerçekleştirilebilir.
1. Perakendecilik, Perakendeci ve Perakende SatıĢ Kavramları
“Perakendecilik”, ürün ve hizmetlerin ticarî bir amaçla kullanmama veya tekrar
satmama, sadece kişisel veya ailesel gereksinimleri için kullanmaları koşuluyla, doğrudan
doğruya son tüketicilere pazarlanmasıyla ilgili tüm faaliyetleri kapsar. Bu tanımda ürün ve
hizmetlerin son tüketicilere satışı yerine “pazarlanması”ndan söz edilmektedir. Çünkü,
“klâsik pazarlama anlayıĢı” nı yansıtan “satış” perakendecilik ile ilgili tüm etkinliklerin
yalnızca bir parçasıdır..
Klasik pazarlama anlayışında (yaklaşımında) amaç, satış hacmini artırarak kâr elde
etmektir. Bunun için kullanılan araç ise tutundurma, reklâm ve özellikle kişisel satış, çıkış
noktası veya odak ise, müşteriler veya tüketiciler olmayıp, işletmenin fabrika veya satış
noktası ile hâlen ürettiği, (mevcut) ürünler olmaktadır. Bu yaklaşımda işletmeler genel olarak
ürünlerin “satın alındığını” değil “satıldığını” varsayarlar.
Modern pazarlama anlayışı ise, “işletmenin temel görevinin, önce hedef pazarların istek
ve gereksinimlerini saptayıp, bütünleşik pazarlama araçlarından yararlanarak, alıcıları tatmin
etmek” olduğunu savunur. Bu anlayışa göre, işletmenin istenilen tatminlere rakiplerden daha
seçici ve etkili bir şekilde adapte edilmesi söz konusudur. Kavram, “ürünü üretip sat”
yerine, “istekleri belirle ve yerine gider” görüşüne dayanır. Dolayısıyla, bugün
perakendecilikle ilgili etkinliklerde, modern pazarlama yaklaşımının uygulandığı
görülmektedir.
Bu tanımdaki faaliyetleri yapan hangi kişi veya kuruluş olursa olsun, ürün ve
hizmetler, ne şekilde (kişisel, posta ile, telefonla, İnternette vb) ve nerede (mağazada, sokakta,
tüketicinin evinde, sanal ortamda) satılırsa satılsın, bu kişi veya kuruluşlar perakendecilik
faaliyeti yapıyor sayılırlar. Yeni Karamürsel (YKM), Migros, Carrefour, alışveriş
merkezlerindeki mağazalar, evlerde çelik tencere için Kabul Günü partisi düzenleyenler,
kapıdan kapıya dolaşan ansiklopedi satıcıları, gezgin (seyyar) satıcılar, Migros Sanal market
gibi sanal ortamda satış yapan mağazalar birer perakendecidir. Ayrıca, ev, onarım bakım
işlerini görenler, restoranlar, otomobil galerileri, ziyaret edilen doktor, avukat, otel vb de
perakendeci sınıfına girmektedir.
Türk Gelir Vergisi Kanunu, Perakende Satış’ı “satışı yapılan madde ve malzemenin
aynen veya işlendikten sonra satışını yapan kimseler dışındakilere satılması” olarak tanımlar.
Endüstriyel ürünlerin doğrudan satımı ve çeşitli kurumlarca işletilen, üyelerine ya da
çalışanlarına açık, sosyal tesisler ve işçi kantini gibi yerlerde ürünlerin satımı
perakendeciliğin kapsamına girmez. Perakende satışın özelliği, satın alan kişinin son tüketici ve satın alma nedeninin de tamamen kişisel veya ailevi gereksinimlerini karşılamak
2
olmasıdır.“Perakendeci” ise, perakendeciliği uğraş edinen kişi veya kuruluşlara denir.
Perakendeci, doğrudan son tüketiciye satış yapan bir tâcir veya esnaftır.
Türk Ticaret Kanunu’na göre, “ tâcir” gerçek veya tüzel kişi olabilir. Gerçek kişi tâcir
(TTK m.14) , bir ticarî işletmeyi, kısmen dâhi olsa, kendi adına işleten kimsedir. Tüzel kişi
olarak “ tâcir” ise, (TTK m.18), ticaret şirketleri ile gâyesine varmak için ticarî bir işletme
işleten dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre idare
edilmek veya ticarî şekilde işletilmek üzere, devlet, vilâyet, belediye gibi kamu tüzel kişileri
tarafından kurulan kuruluş ve kurumlardır. Bu durumda, örneğin, özelleştirmeden önceki
“Sümerbank perakende satış mağazaları işletmesi” bir tüzel kişi tâcirdir. Esnaf ise, TTK
m.17'de, “ister gezici olsunlar, ister bir dükkân veya sokağın belirli köşesinde sabit
bulunsunlar, iktisadî faaliyetleri nakdî sermayesinden çok, bedenî çalışmasına dayanan ve
kazancı ancak, geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tâcir
değildir” biçiminde dolaylı olarak tanımlanmıştır.
Perakendecilik, üreticiler ile tüketiciler arasındaki dağıtım zincirinin son halkasıdır ve
dünyanın her yanında önemli bir endüstri koludur. Perakendecilerin sayıları her zaman
imalâtçı ve toptancılardan çok daha fazladır. Türkiye’de perakendecilik atomistik bir yapıya
sahip olup, geleneksel perakendecilerin ağırlıklı olduğu ikili perakendecilik yapısı egemendir.
Çağdaş tüketici yönlü perakendecilik, hızlı stok devri (SDH) ve düşük kâr marjına
dayalı “Kitlesel Perakendecilik” şekline gitmektedir. ABD’de 1980’lerde gıda maddeleri
perakendeciliğinde süpermarketlerin sayısı, tüm gıda perakendeci mağazalarına oranla
yaklaşık %30 iken, pazar payları %70; buna karşılık, sayıları yaklaşık %70 olan küçük
ölçekli gıda perakendecilerinin pazar payları %30 dolayındadır. Türkiye’nin gidişi de
kaçınılmaz olarak bu yöndedir.
Organize perakendecilik kavramı ile, planlı, sistemli, çağdaş hiper-süpermarket,
alışveriş merkezleri, zincir franchising ve zincir perakendecilik kastedilmektedir. Bir anlamda
modern perakendecilik şeklinde değerlendirilebilir. Ancak, son 15-20 yılda artan rekabet
nedeniyle Metro gibi bazı toptancılar dolaylı yoldan da olsa perakende satış, Migros gibi
perakendeci kuruluşlar da açık ya da dolaylı yoldan toptan satış yapmaktadır. Örneğin,
Migros’un bir zamanlar başlattığı Bakkalım projesi, Yatçılık Catering vb. hizmetleri gibi.
2. Perakendeci ĠĢletmeler Tarafından Son Tüketicilere Pazarlanan Ürün Grupları
Perakende pazarlamaya konu olan ürünlerin çoğu aşağıda gruplanan ürünler arasında
yer alır:
Tüketim ürünleri-endüstriyel ürünler
Dayanıklı ürünler-dayanıksız ürünler-hizmetler
Kolayda-beğenmelik-özellikli-aranmayan ürünler
Moda ürünleri-modaya bağlı olmayan ürünler
a. Tüketim (Tüketici) Ürünleri-Endüstriyel Ürünler
Tüketim (tüketici) ürünleri, son tüketicinin ticarî bir işlem yapmaksızın kendi veya
ailevî gereksinimleri için kullanabileceği ürünlerdir.
Endüstriyel ürünler, başka ürün ve hizmetlerin üretilmesinde ve sağlanmasında
kullanılan ürünlerdir. Bu ürünlere örnek olarak, hammaddeler, yardımcı maddeler, işletme
gereçleri, yedek parçalar, onarım-bakım malzemeleri vb gösterilebilir. Bununla birlikte,
3
daktilo makinesi, daktilo kâğıdı, ışıklandırma, dekorasyon hizmetleri, süpürge vb bazı ürünler,
son alıcıya bağlı olarak, endüstriyel veya tüketim ürünü olarak kabul edilebilmektedir.
Perakendecilikte endüstriyel ürün satışıyla ilgilenilirse de, bu eylem genellikle toptancılık
eylemi olarak sayılmaktadır. Öte yandan, bir ürün endüstriyel ürün niteliğinde bile olsa, kişi-
sel veya ailevî tüketim gereksinmeleri için kullanılacaksa bu ürünlerin satışı perakende
satıştır.
b. Dayanıklı Ürünler-Dayanıksız Ürünler-Hizmetler
Dayanıklılık bakımından ürünler üç grubu ayrılırlar:
Dayanıklı ürünler, normal olarak çok kez ve uzunca bir süre kullanılabilen ürünlerdir.
Örneğin, soğutucular, bilgisayarlar, otomobiller, TV, çamaşır makinesi, mobilya vb gibi
beyaz, kahverengi vb ürünler çok fazla kişisel satış ve hizmet gerektirirler. Kâr marjları
yüksektir. Daha çok satıcı garantisi isterler. Bu ürünler (1) ev tipi (tencere, mikser vb) ve (2)
sanayi tipi (otel mutfakları, fabrikalar gibi yerler için tencereler vb) dayanıklı ürünler olarak
ikiye ayrılabilir. Dayanıklı ürünlere aynı zamanda “sert ürünler” de (hard goods) denilmektedir.
Dayanıksız tüketim ürünleri, normal olarak bir veya birkaç kez kullanımla tüketilip,
bitirilen ürünlerdir. Örneğin, bira, peynir, ekmek, sabun, gazete vb ürünler sıklıkla satın
alınıp, hemen tüketilirler. Dolayısıyla, bu ürünler çok sayıda satış noktasında bulundurulur.
Kâr marjları düşüktür. Yoğun reklâm ve satış geliştirme faaliyetleriyle satışa sunulurlar.
Teknolojik gelişmeler bazı ürünlerin dayanma ömrünü uzatırlar. Örneğin, “atmosfer kontrollü
veya deep-freeze’li” soğutucuların çıkışıyla sebze ve meyvelerin uzun süre saklanması
mümkün olmuştur. Dayanıksız ürünlerin çoğuna “yumuşak ürünler” de (soft goods)
denilmektedir.
Hizmetler ya da servisler, satışa sunulan faaliyetler, yararlar veya tatminlerdir. Otel
odasında konaklama, saç tıraşı, uçak yolculuğu, araç kiralama, avukatlık, danışmanlık,
onarımlar vb hizmet tüketimine birer örnektir. Hizmetler gayrimaddî, bölünmez, değişken ve
bozulabilir niteliktedir. Dolayısıyla, daha çok kişisel satış, tedarik kaynağı (satıcı) güvencesi,
kalite kontrolü, itibarı ve adapte edilebilirlik gerektirirler.
c. Kolayda Ürünler-Beğenmelik Ürünler-Özellikli Ürünler-Aranmayan Ürünler
Tüketim ürünleri, tüketicilerin satın alma davranışları dikkate alınarak şu dörtlü
sınıflamaya alınmıştır:
(1) Kolayda Ürünler ya da Kolaylık Ürünleri, alıcıların fazla bir karşılaştırma ve
satın alma çabası harcamadan, sıklıkla ve hemen satın aldıkları, birim değeri düşük
olan ürünlerdir. Tükenmez kalem, diş macunu, ekmek, yumurta, bira, sigara, sabun,
gazete, sakız, sayısal loto, kontör, spor toto gibi ürünler kolayda ürünlere örnek
verilebilir.
(2) Beğenmelik Ürünler, tüketiciler tarafından kalite, fiyat, biçim, modaya uygunluk
vb nitelikler bakımından araştırılan ve birbirleriyle karşılaştırmalar yapıldıktan sonra
satın alınan tüketim ürünleridir. Beğenmelik ürünlere; mobilya, erkek ve kadın
giysileri, porselen takımları, otomobil, elektrikli ev aletleri örnek verilebilir. Tüketici, bu ürünlerden satın almadan önce, birkaç mağaza gezer, karşılaştırmalar yapar ve
aradığı ürünü bulduğu kanısına vardıktan sonra satın alır.
4
(3) Özellikli Ürünler, belirli nitelikleri nedeniyle kendine özgü olup, alımı özel uğraş
gerektiren, fiyatın önemli olmadığı kürk manto, hatıra pulları, üstün marka müzik
seti, kabinler (örneğin, Bang&Olufsen’nin bazı ürünleri, Fazioli piyano), fotoğraf
araç ve gereçleri, gibi ürünlerdir. Özellikli ürünlerde nitelik ve marka önemli
olduğundan, bu ürünlerin benzerlerini tüketiciler satın almak istemezler ve yapacakları
alışveriş için özel bir çaba harcamaya istekli olurlar. Örneğin, bulundukları bölgeden
çok uzaktaki mağazalara gitmeye ve yüksek fiyat ödemeye hazırdırlar.
(4) Aranmayan Ürünler, tüketicilerin henüz farkında olmadıkları ya da farkında
olmakla beraber hemen satın almak istemedikleri ürünlerdir. Bu ürünlere yaşam
sigortası, ev güvenlik sistemleri, yangın dedektörü, mezarlık parseli, mezar taşları
örnek olarak verilebilir.
d. Moda Ürünleri-Modaya Bağlı Olmayan Ürünler
Perakendecilik açısından önemli bir ürün sınıflaması da, ürünlerin modaya bağlı
olup olmamasına göre yapılandır.
Moda Ürünleri, giyim eşyaları, mefruşat vb ürünlerdir. Yaşam dönemleri kısa,
satılacak miktarlarının kestirilmesi güç, stil, renk gibi yüzeysel özellikleri işlevden daha
önemli olan, çeşidi fazla, tüketici alımları içtepisel, duygusal, değerleri özel ve yeniden
sipariş edilip bulunması güç ürünlerdir.
Modaya Bağlı Olmayan Ürünler, gıda, kitap, ilâç vb ürünler olmakla birlikte,
zamanla bunlar da modaya dönüşebilir.
B. PERAKENDECĠ KURULUġLARIN DAĞITIM KANALLARI VE TEDARĠK
ZĠNCĠRĠ ĠÇĠNDEKĠ YERĠ
Bugün insanların yaşamlarını kolaylaştıran her türlü perakendeci kurumun ve özellikle
de çağdaş büyük ölçekli perakendeci işletmelerin tüketicilere sundukları yarar ve güzelliklerin
arkasında tüm bir Tedarik veya Değer Zinciri, bu zincirin sorunsuz çalışmasında önemli rol
oynayan teknoloji ve kuşkusuz milyonlarca insanın emekleri bulunmaktadır.
1. Dağıtım Kanalları ve Tedarik (Değer) Zinciri Tanımı
Dağıtım kanallarıyla ilgili olarak yapılan çeşitli tanımların başlıcaları şunlardır;
“Dağıtım kanalı” (Pazarlama Kanalı), üreticiden son tüketiciye dek, bir ürün veya hizmetin
pazarlamasını yapan, aracılı veya aracısız kuruluşların oluşturduğu bir yapıdır. “Dağıtım
kanalı”, herhangi bir ürün veya hizmetin, üreticiden tüketiciye doğru hareketinde, mülkiyeti
üzerine alan veya mülkiyetin transferine yardımcı olan bir dizi kişi veya kuruluşlardır. Farklı
bir tanıma göre, dağıtım kanalı, “müşteriler için ürünleri ve hizmetleri elde etmede, tüketmede
ve elden çıkarmada değer oluşturan takas ilişkileri” olarak tanımlanabilir. Kanal aracıları, iki
ya da daha fazla ortağı ilgilendiren ilişkilerde takas yararı oluşturan bireyler ya da
işletmelerdir.
Daha modern bir tanıma göre, “dağıtım kanalı”, fikir, ürün ve hizmetler gibi, değerli
olan şeylerin doğuş, çıkarım veya üretim noktalarına veya bu gibi üretim noktalarından son
kullanım noktalarına kadar götürülmesiyle uğraşan, birbirine bağımlı bir dizi kurum ve
kuruluşun oluşturduğu örgütsel bir sistemdir. Üreticiyle başlayan ve tüketici veya endüstriyel kullanıcıyla son bulan bir dağıtım kanalında, çoğu kez, aracılar yer alır. Bu aracılardan biri de
“perakendeciler”dir.
5
“Dağıtım kanalı ve tedarik zinciri” kavramları, ilk bakışta eş anlamlı kavramlar gibi
görülseler de, aslında tedarik zinciri, artı değer oluşturma özelliğinden dolayı dağıtım
kanalından daha geniş bir kavramdır. Bu zincirde üyeler önce birbirlerine ve sonunda da
tüketiciye değer katarlar. “Tedarik zinciri”, ürün ve hizmetlerin tedarik aşamasından,
üretimine ve son tüketiciye ulaşmasına kadar birbirini izleyen tüm halkaları kapsar. İş
süreçleri açısından bakıldığında, tedarik zinciri; satış süreci, üretim, stok yönetimi, malzeme
temini, dağıtım, tedarik, satış tahminî ve müşteri hizmetleri gibi pek çok alanı içermektedir.
2. Dağıtım Kanalları ve Perakendeci
Stratejik önemine yukarıda değinilen “perakendeci”, bu yapı ya da sistem içinde son
tüketiciden önce yer alan bir pazarlama kurum veya kuruluşudur. Makro açıdan ele
alındığında, son tüketicilerin gereksinmelerini karşılayan perakendeci kurum veya
kuruluşların tümü “perakendecilik yapı”sını oluşturur.
Böylece, dağıtım kanallarının önemli bir halkasını oluşturan perakendeci kurum veya
kuruluşlar, içinde bulundukları ve tamamladıkları dağıtım kanallarından ayrı düşünülemez.
Perakendeci kuruluşlar açısından “dağıtım kanalları” kuramsal olarak “kontrol edilemeyen
dıĢ çevre” faktörlerinden birini oluşturur. Perakendeci işletmelerin bu kanallar üzerinde,
dağıtım kanallarının da perakendeci işletmeler üzerinde karşılıklı etkileri vardır.
Bir dağıtım kanalı, birbirine benzemeyen firmalardan oluşsa da, her kanal üyesi
diğerlerine bağlıdır. Kanal üyeleri (imalâtçı, toptancı, perakendeci ve tüketici) arasında
uyumlu bir işbirliğinin kurulması gereklidir. Ancak, çoğu zaman çeşitli nedenlerle ortaya
çıkan uyuşmazlıklardan dolayı dağıtım kanalı üyeleri arasında çatışmalar yaşanır. Örneğin,
üretici (tedarikçi), aracının az veya çok bulacağı bir fiyatla ürününün satılması için zorlamada
bulunabilir veya aracı, rakiplerine daha elverişli fiyatlarla ürün satan üreticiye kızabilir.
Üretici de, aracıların fiyat konusundaki uyarılarını dikkate almayabilir. Üretici, daha çok
sayıda aracı ile çalışmak isterken, aracı da “tek satıcı” durumunda olmak isteyebilir. Üreticiler
ile aracılar arasında bu ve benzeri sebeplerle pek çok çatışma çıkmaktadır.
a. Dağıtım Kanallarında ÇatıĢma
Dağıtım kanallarında iki tür çatışma görülebilir: (1) Yatay Çatışma (2) Dikey Çatışma.
aa. Yatay ÇatıĢma
Yatay Çatışma türlerinden ilki, aynı türdeki aracılar arasında yaşanan çatışma’dır.
Örneğin, bir Pizza Hut franchisee’si, diğer Pizza Hut franchisee’lerini ürün içerikleri
konusunda müşterileri yanılttıkları, kötü hizmet verdikleri ve tüm Pizza Hut imajını
zedeledikleri için ana firmaya şikâyet ederse, bu bir yatay çatışma nedeni olur.
İkinci tür yatay çatışma ise, türler arası çatışma’dır. Bu çatışma, dağıtım kanalında
aynı düzeyde, fakat, değişik türdeki aracılar arasında yaşanan çatışmadır. Bir hipermarket ile
departmanlı mağaza arasında veya bağımsız küçük bir mağaza (bakkallar vb) ile büyük zincir
mağazalar arasında yaşanan çatışmalara türlerarası çatışma denir. Örneğin, süper ve
hipermarketler, ağırlıklı olarak, gıdaya dayalı ürünlerin yanında, bakım ve güzellik ürünleri,
küçük ev aletleri, sınırlı da olsa çeşitli giyim eşyaları satabilmektedirler. Bu durum, özellikle
sayılan ürünleri satan büyük departmanlı mağazalar için bir tehlike oluşturabilmektedir. Yine, eczanelerin kozmetik, deniz malzemeleri satmaya kalkışmaları, parfümeri ve spor mağazaları
ile yatay çatışmaya örnek olarak gösterilebilir.
6
Türler arası çatışmanın en temel nedeni, yukarıdaki örnekte olduğu gibi, değişik türdeki
aracıların ürün karmalarına yeni ürünleri almaları hâlinde ortaya çıkar. Aracıların bu yola
başvurmalarının üç nedeni vardır; (1)Tüketiciler tek duraklı alışverişi tercih ettiklerinden, pek
çok mağaza bu isteği karşılamak için ürün çeşitlerini artırırlar, (2) Aracılar da yürüttükleri
faaliyetleri daha etkin, daha kârlı kılmak ve daha yoğun müşteri trafiği oluşturmak için ürün
çeşitlerini artırırlar, (3) Üreticiler ise, pazar paylarını artırmak ve birim üretim maliyetlerini
düşürmek için yeni satış noktaları ile çalışmak isterler. İşte böylesi bir çeşitlendirme, yatay
çatışmayı (rekabeti) daha da güçlendirir.
ab. Dikey ÇatıĢma
Dağıtım kanalının değişik kademelerinde, yukarıdan aşağı veya aşağıdan yukarı,
kanal üyeleri arasında görülen çatışmadır. Üretici ile toptancı; üretici ile perakendeci;
toptancı ile perakendeci arasında yaşanan çatışmalar dikey çatışma’dır. Bir üreticinin, hem
toptancılara, hem perakendecilere hem de tüketicilere satış yapması, aşırı stokları iterek,
diğer kanal üyelerinin üstüne yıkmaya çalışması, perakende fiyatları fabrikada saptamaları,
“vagon satıĢlar” vb de dikey çatışmaya örnek olarak gösterilebilir.
3. Dağıtım Kanallarında Yatay-Dikey BütünleĢmeler ve Stratejik ĠĢbirlikleri
Örneklerden de görülebileceği gibi, dağıtım kanalındaki her üye çeşitli yollarla
çıkarını maksimize etmeye çalışır. Dağıtım kanalı üyeleri arasındaki bu ilişkiler nedeniyle
ortaya çıkan çıkar çatışmaları, sistemin işlemesi, dinamizmi ve yaşayabilmesi açısından bir
dereceye kadar normal, fonksiyonel ve gereklidir. Önemli olan bu çatışmaların patalojik
duruma dönüşmemesidir. Dolayısıyla, bu açıdan bir perakendeci işletmenin başarısı, diğer dış
çevre faktörlerinden daha çok, karşı karşıya ve içiçe olduğu dağıtım kanallarına uyabilme, bu
kanalları kontrol çabasında veya onlarla Değer Zinciri yaklaşımı içinde kuracağı
işbirliklerinde göstereceği etkinliğe bağlıdır. Ancak, pazarlama ya da dağıtım zincirinin
uzaması, söz konusu kontrol mekanizmasını işlemez duruma sokar. Kısa bir dağıtım
kanalında, etkin bir kontrolle (fiyat, kalite, miktar, devamlılık, çeşit, davranış vb) birlikte,
satın alma ve satış giderlerinden önemli tasarruflar sağlanabilir.
Bu nedenlerle, dağıtım kanallarındaki üretici, perakendeci ve hattâ bazen toptancılar,
bu kanalları mümkün olan ölçüde kısaltarak, “doğrudan (dikey) ilişkiler” ve bir de rekabetten
korunmak ve güçlenmek için aynı dağıtım düzeyinde “yatay ilişkiler” kurma yollarını ararlar.
Bazen de, hem dikey hem yatay bütünleşmeler bir arada olur. Bunlardan dikey ilişkilere,
“dikey bütünleĢmeler veya dikey entegrasyon”, yatay ilişkilere, “yatay bütünleĢmeler-
yatay entegrasyon” denilmektedir. Yatay bütünleşmeler, dikey bütünleşmeye geçiş için bir
başlangıç, bir araç olabileceğinden aşağıda önce yatay bütünleşme tanımlanmıştır.
a. Yatay BütünleĢme
Yatay Bütünleşme (Horizontal Integration), aynı dağıtım (üretim, toptan veya
perakende) düzeyinde birden çok birimin çeşitli yollarla bir araya getirilmesi demektir. Başka bir deyişle, yeni bir pazarlama fırsatından ortaklaşa yararlanabilmek için, iki ya da daha çok
sayıda firmanın geçici ya da sürekli birleşmeleri veya farklı bir şirket kurmalarıdır. Örneğin,
7
bir şehirdeki küçük perakendecilerden belli sayıda bakkalın tek bir yönetim altında
birleşmeleri.
Bu tür ortaklıklar sayesinde firmalar, sermayelerini, üretim yeteneklerini ve pazarlama
kaynaklarını biraraya getirerek, bir firmanın tek başına yapabileceğinden daha iyi işler
yapabilirler. Özellikle riskin çok yüksek olduğu durumlarda, firmalar tek başına hareket
etmemeyi tercih edebilirler. Bir firma kendi ürünlerini başka bir firmanın dağıtım kanallarıyla
satmak üzere anlaşabilir. Örneğin, Johnson Wax, BAT, Sony, Ferrero gibi dünya markalarının
Türkiye’deki dağıtımını, Koç Holding’e bağlı Düzey Pazarlama şirketi yapmaktadır.
Birbirleriyle ilişkisi veya bağlantısı olmayan firmalar da yatay bütünleşmeye gidebilir.
Örneğin, İş Bankası’nın M1 alışveriş merkezlerine ATM yerleştirmesi, Benckiser firmasının
Arçelik firması ile ortak reklâmlar yapması, Beymen Club-Renault ortaklığı ile özel Renault
19 marka otomobillerin piyasaya sürülmesi vb gibi.
b. Dikey BütünleĢme
Dikey Bütünleşme (Vertical Integration), bir işletme, üretim ve dağıtım süreci içinde
kendi faaliyet dalına giren konulara, bu faaliyet dalından önce ve/veya sonra gelen faaliyetleri
de eklerse, bu harekete Dikey BütünleĢme veya Dikey Entegrasyon denilir. Dikey
bütünleşme, işletmelerin büyümesi ve bazen de tekelleşmesi anlamına gelmektedir. Ancak,
tekelleşme ve tekelci davranışlar arasında az da olsa nüansın varlığını kabul etmek
gerekmektedir.
Dikey bütünleşme, tanımda açıklananlar dışında, bazı yollarla da
gerçekleştirilebilmektedir. Örneğin, taraflardan birinin koşullarını, diğer tarafa empoze
edebildiği durumlar, sözleşmeler ve “ön-perakende satıĢ” gibi üreticilerin yaptıkları büyük
reklâm harcamalarıyla kendi markalarını satış öncesinde tüketiciye kabul ettirmeleri gibi.
Dikey bütünleşme temelde iki türlü olmaktadır; (1) İleriye doğru dikey bütünleşme veya İnen
bütünleşme (Vertical Forward İntegration-İntegration Decendante), (2) Geriye doğru dikey
bütünleşme veya Çıkan Bütünleşme (Vertical Backward İntegration -İntegration -
Ascendante).
İleriye Doğru Dikey Bütünleşme, üreticinin dağıtım kanallında aracılardan birini, bir
kaçını veya bazen tümünü (komisyoncu, toptancı ve perakendeci) devreden çıkararak, onların
işlevlerini kendisinin üstlenmesi ve bazen de ayrıcalık (imtiyaz, lisans, franchising)
sözleşmeleriyle ve kendi perakende mağazalarını kurarak satışı gerçekleştirmesi olarak
gösterilebilir. Türkiye'deki PaĢabahçe, ġiĢe Cam A.ġ., Vakko, Levi’s gibi işletmeler ileriye
doğru dikey bütünleşmiş kuruluşlara örnek olarak gösterilebilir. Öte yandan, McDonald’s,
Holiday Inn, Pizza-Hut, Kentucky Fried Chicken, Beymen, Benetton gibi franchising
sözleşmesiyle yayılan işletmeler de ileriye doğru dikey bütünleşmiş kuruluşlardır.
Geriye Doğru Dikey Bütünleşme, bir perakendeci işletmenin üreticiler ile kendisi
arasında bulunan diğer dağıtım kanalı üyelerini (aracıları) devreden çıkarması ve hattâ bazı
durumlarda üretim faaliyetlerinin de bir bölümünü kendisinin üstlenmesi demektir. Bu, aynı
zamanda perakendeci işletmeler açısından büyüme stratejilerinin bir parçasıdır. Geriye doğru
dikey bütünleşmeye örnek olarak, Migros, Carrefour gibi büyük ölçekli perakendeci
işletmelerin doğrudan üreticilerden büyük ölçekte ürün satın almaları, fason üretim
yaptırmaları veya direkt üretime geçmeleri gösterilebilir. Çok çeşitli ürünler üzerinde perakendecilik açısından ileriye doğru dikey bütünleşme,
güç, gereksiz ve hattâ bazen imkansız olduğundan, geriye doğru dikey bütünleşme daha kolay
8
veya mantıklıdır. Esasen, bugünün gelişmiş ülkelerindeki uygulamalar da hep bu yönde
olmuştur. Gerçekten de bu ülkelerde üretim endüstrisindeki güç yoğunlaşmasının yapımcılar
arasındaki fiyat rekabetini azaltması sonucu, perakendeciler arasında da bir “Karşı Güç veya
Karşı Ağırlık” oluşturulmuştur. Bu “Karşı Güç”, yeni ve modern dağıtım kanallarının
oluşmasına yol açmıştır. Böylece, çağdaş dağıtım kanallarının geliştirilmesinde asıl ivme
perakendecilik kesiminden gelmiştir. Bugün İnternet ya da elektronik ticaret, bir yandan
üreticilerin doğrudan pazarlama (perakendecilik) işine girme girişimlerine yol açarken, öte
yandan perakendeciliğin başlamasıyla birlikte ortaya çıkan “Çok Kanallı Perakendecilik”
söz konusu Karşı Güce yeni güçler katmıştır.
Bugün perakendeci işletmeler, stratejik ortaklıklara gereksinim duyduklarının farkına
varmışlardır. Yeni global çevrede perakendecilerin, müşterilerine çok fazla sayıda ürün ve
seçenek sunmaları ve beraberinde büyük bir rekabet ortamı oluşması sonucunda, artık bu
işletmelerin tek başına hareket etmeleri gündemden düşmek anlamına gelmektedir. Stratejik
işbirlikleri tüm endüstrilerde görülen bir uygulamadır. Yapılan bir araştırmaya göre, zirvedeki
100 Amerikan şirketi tarafından kazanılan her dört doların bir doları, stratejik işbirliklerinden
gelmektedir.
c. Dağıtım Kanallarında Stratejik ĠĢbirlikleri
Dağıtım kanallarında Stratejik ĠĢbirlikleri, üretici, perakendeci ve hattâ bazen
toptancı kuruluşların pazarda ortak bir yararı elde etmek üzere oluşturdukları koalisyonlardır.
Bir başka deyişle, stratejik işbirlikleri, iki veya daha fazla sayıda firmanın pazara yakın
olmak, pazarı geliştirmek ve güçlenmek için resmî veya resmî olmayan bir şekilde bir araya
gelmesiyle oluşur.
D. EKONOMĠK VE SOSYAL AÇIDAN PERAKENDECĠLĠK
Perakendecilik sosyal ve ekonomik bir kurumdur. Bu nedenle, perakendecilik
kesimi, içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal ortamdan soyutlanarak ele alınamaz.
Aslında, ekonomik ve sosyal ortam, perakendeciliğin kontrol edilemeyen dış çevre
faktörlerinin en önemlilerinden biridir. İdeal olarak hiçbir perakendeci işletme, bu ortamın
yapısını ve bu ortamdaki gelişmeleri görmezlikten gelemez.
Ekonomik ve sosyal açıdan, perakendeciliğe biraz daha derinlemesine bakıldığında,
birbirleriyle ilişkili olarak aşağıdaki sorularla karşılaşılır;
(1) Ekonomik bakımdan perakendecilik faaliyetinin bir toplumdaki varlık nedenleri ve
gerekçeleri nelerdir? Perakendeci de bir “aracı” olduğuna göre, “perakendeci” olmasa
olmaz mı? Başka bir deyişle, perakendeciliğin ekonomik temelleri nelerdir?
(2) Bir ülkedeki perakendecilik kurumları varlık gerekçelerine uygun olarak işlevlerini
başarıyla sürdürmekte midirler? Bu soru perakendeci kurumların veya perakendecilik
kesiminin etkinlik ve verimliliğini ilgilendirmektedir. Dolayısıyla, bu sorunun gelişmiş
ve az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkeler bakımından ayrı ayrı düşünülmesi
gerekmektedir.
(3) Bir ülkedeki perakendeciliğin makro ekonomik ve sosyal açıdan değerlendirilmesinde
önemli bir konu da, perakende fiyatların gösterdiği gelişmedir. Bunun için, perakende fiyat indekslerinin ve iç ticaret hadlerinin incelenmesi zorunludur.
9
Perakendeci kuruluşların uyguladıkları çeşitli politikalar, tüketicileri ve toplumu
yakından etkilediği için, bu konuda belirli bir devlet müdâhalesinin söz konusu olduğu bir
gerçektir. Bu ise, perakendeciliği ilgilendiren hukukî ve yasal düzenlemelerin incelenmesini
gerektirir.
Yukarıdaki sorulardan görüldüğü gibi, perakendeciliğe makro ekonomik ve sosyal
açıdan bakış, başta perakendeciler olmak üzere, tüketicileri, üreticileri ve ekonomi politikasını
plânlayan ve yürüten tüm kamu yetkililerini yakından ilgilendirmektedir.
1. Perakendeciliğin MüĢterilere, Üreticilere ve Toptancılara Sağladığı Yararlar
Perakendeciler, müşterilerin ürün/hizmet satın alma faaliyetlerini kolaylaştıran
kuruluşlardır. Bir anlamda müşterilerin satın alma acentesi gibi çalışırlar ve satışa sundukları
ürünlerin değerini artıracak işlevleri yerine getirirler. Perakendeciler, aşağıda belirtilen
işlevleri etkin bir biçimde yerine getirdikleri için, müşteriler, üreticiler ve toptancılar
tarafından tercih edilirler. Perakendecilerin başlıca işlevleri, ürün çeşidi sunma, hacim
küçültme (küçük parçalara ayırma), stok tutma ve depolama ve hizmet sunumudur.
Perakendeciler, bu dört işlev yoluyla, tüketicilerin ürün ve hizmetlerden elde ettikleri değeri
artırırlar.
(1) Ürün Çeşidi Sunma: Çok çeşitli ve değişik ürünlerin satışa sunulması tüketicilerin
seçim konusunda daha fazla alternatife sahip olmalarına neden olur.
(2) Hacim Küçültme (Küçük Parçalara Ayırma): Perakendeci işletmeler tüketicilerin
isteklerini belirler ve bu istekler doğrultusunda çeşitli arz kaynaklarından ürünleri satın
alırlar. Büyük miktarlarda aldıkları bu ürünleri, tüketicilerin gereksinimlerine göre
sınıflandırarak, onların az miktarlardaki gereksinimlerini karşılarlar.
(3) Stok Tutma ve Depolama: Ürünleri depolayarak, hem tüketicilerin gereksinimlerini
karşılayan ürünleri istedikleri anda ve uygun miktarlarda hazır bulundurarak,
tüketicilerin stok maliyetlerini azaltırlar, hem de üreticilerin veya toptancıların stok
maliyetlerini azaltırlar.
(4) Hizmet Sunumu: Perakendeciler, müşterilerin satın almasını ve ürünlerin kullanımını
kolaylaştıracak hizmetler sunarlar. Müşterilerine kredili satış olanağı sağlayarak
finansal destekte bulunurlar. Taşıma işlevini de üstlenirler. Müşterilere üreticilerden
daha yakın oldukları için dağıtımı daha hızlı sağlayabilirler.
Perakendeciler, üretici ve toptancılara ürünlerini satmak suretiyle kazanç sağlarlar.
Onlar da bu kazancı, çalışanlarının ücretlerini ödemeye, daha fazla hammadde ve malzeme
satın almaya yönlendirerek, bu sayede sürecin tekrarlanmasını sağlamış olurlar. Perakendeci,
nasıl tüketici için bir satın alma acentesi olarak görülüyorsa, üretici için de bir satıĢ acentesi
sayılır. Üreticiler ve toptancılar, perakendecileri kendilerine tüketicilerden bilgi akışı sağlayan
birimler olarak görürler. Bu geri iletim, özellikle tüketicilerin mevcut ve gelecekteki
gereksinimlerini karşılayabilmek adına, üreticiler için son derece gereklidir. Yine, rakiplerin
faaliyetleri, yeni ürünler, fiyatlar vb konularda bilgiler edinerek, bu bilgileri üreticilere ve
toptancılara aktarırlar. Öte yandan, perakendeciler üretici ve toptancıların çok ve çeşitli
ürünlerini satmayı üstlenerek, riski üzerlerine alırlar. Satın aldıkları ürünün mülkiyetini devralarak, ürünün çalınması, eskimesi, zarara uğraması ve demode olması gibi riskleri de
birlikte yüklenirler.
10
2. Perakendecilik Faaliyetinin Sağladığı Faydalar
Daha önce de belirtildiği gibi, “perakendeci” de bir aracıdır. O halde, bu aracı dağıtım
kanalından çıkarılsa ve üreticiler tüketicilere doğrudan satış yapsalar, ürün ve hizmetler
tüketicilere daha düşük fiyatla gelmez miydi? Başka bir deyişle, toplum perakendeci ma-
ğazaların işletilmesinden doğan maliyetlere katlanmak zorundan kurtulur muydu? İlk bakışta
bu sorulara “evet” yanıtı verilebilir gibiyse de, gerçekte durum böyle değildir. Perakendeci
mağazalar ortadan kaldırılsa bile, perakendecilik faaliyeti imalâtçılar tarafından yapılmak
zorunda kalınacaktır. Bunun nedenleri, perakendecilik faaliyetinin oluşturduğu yer, zaman,
mülkiyet ve şekil yararlarının açıklanmasıyla daha iyi anlaşılacaktır. Ancak, perakendecilik
faaliyetinde sağlanan bu yararların karşılığı ve düzeyi ekonomik sistemlere ve gelişmişlik
düzeylerine göre farklılıklar gösterir. Gelişmiş ülkelerde, perakendecilik sektörünün
genellikle bu yararları gereken biçimde yerine getirdikleri ve karşılığını da aldıkları öne
sürülebilir. Buna karşılık, gelişmekte olan ülkelerin çoğunda bu yararları sağlamak üzere
gereğinde çok fazla sayıda perakendeci ortaya çıkmıştır. Bu nedenle, gelişmekte olan ülkeler-
de bu yararların maksimizasyonunu hızlandırmak için perakendecilik kesiminde
modernleştirmelere gerek vardır. Perakendeciliğin ekonomik temelleri aşağıda açıklanan
yararlarla ilgilidir;
Perakendecilik, yer, zaman, mülkiyet, şekil ve bilgilendirme yararları sağlar.
a. Yer Yararı
Perakendecilik normal olarak tüketicinin istediği yerde yapılmalıdır. Eğer ürünler
tüketicinin istediği yerde bulunmazsa, tüketici aradığı ürün yerine ikâme ürünü alabilir, o
üründen tamamen vazgeçebilir veya bazı hallerde yapabilirse, ürünü kendisi üretir. Tüketici
bunların hiçbirini yapamıyorsa, ürünlerin bulunduğu yere gitme maliyetine katlanmak
zorundadır. Bu maliyet zaman, enerji (çaba) ve ulaştırma gibi kalemlerden oluşur. Anthony
Downs, “alışveriş” ya da satın alma faaliyetinin tüketiciler yönünden olan maliyetine
“Tüketim Maliyeti” demektedir. Tüketim maliyetinin ögeleri; (1) para (2) zaman ve (3)
enerji'dir. Tüketici satın alma sürecinde bu kaynakları aşağıdaki biçimlerde harcar:
(1) Para;
Satın alınan ürünlerin maliyeti (etiket fiyatı),
Taşıma ve otopark giderleri,
Zamanı alışverişte geçirmenin neden olduğu gelir kaybı veya fırsat maliyeti, (2) Zaman;
Ev ile mağaza arasında gidiş geliş zamanı,
Mağaza içinde ürün seçimi ve ödeme sırasında geçirilen zaman (3) Enerji (çaba);
Herhangi bir zamanda harcanan normal enerji,
Paketlerin taşınması, alışveriş sırasında çocukların gözetimi, trafik
sıkışıklıklarının neden olduğu ek enerji harcamaları.
11
Downs, tüketicinin satın alma sürecinde harcadığı zamanın, enerjinin ve fırsat
maliyetinin de ürünün fiyatı içinde düşünülmesi gerektiğini savunmuştur. Downs'ın
“Tüketicinin Etkinliği Kuramı”na (Theory of Consumer Efficiency) göre, “tüketici tüketim
maliyetini azaltıp, yararını çoğaltmaya çalışır”. Kuşkusuz, tüketicinin başta gelir durumu
olmak üzere, ürüne gereksinmesinin şiddeti ve diğer faktörler “Tüketim Maliyeti” ne verdiği
önemi etkiler. Ama, genellikle tüketiciler “biraz daha ucuz satıyor” diye uzaktaki bir
mağazaya gitme yüküne katlanmak istemezler. Böylece, tüketici, belli ölçüler içinde, örneğin,
ürünler arasında çok fazla fiyat farkı yoksa ya da uzak bir yerdeki mağazadan yapacağı
alışverişten elde edeceği tasarruflar, yakındaki bir mağazadan yapacağı alışverişin maliyetini
önemli ölçüde aşmıyorsa, yakındaki mağazanın hizmetinin bedelini, başka bir deyişle,
“kuruluş yerinin karşılığını” ödemeye razı olacaktır.
Yine, üretici veya toptancı, ürünleri tüketicilerin istediği yere getirebilir. Fakat, bunun
maliyeti oldukça yüksektir. Oysa, “perakendeci” üretici ve toptancıya göre, daha çok sayıda
ürünü satışa sunduğu için, maliyetleri bu çok sayıda ürün üzerine dağıtabilir. Ayrıca,
perakendecinin reklâmları veya pazarlama iletişimleri de, “yer yararı” sağlanmasına katkıda
bulunur. Perakendeci reklâmları sayesinde tüketici, hangi ürünü hangi satış noktasında
bulabileceğini öğrenir. Reklâm giderleri ürünün satış fiyatının çok küçük bir yüzdesidir. Son
olarak, perakendeci bazı ürünleri tüketicinin evine kadar taşıyarak da yer yararı sağlayabilir.
Bu işi tüketici yaparsa, yararı kendisi sağlamış olur. Örneğin, IKEA genel olarak bu ilke ile
çalışmaktadır.
b. Zaman Yararı
Tüketici (müşteri) ürünleri belli zamanlarda istediğinden, bu zamanı bilmek ve ürünü
istek ânında hazır bulundurmak perakendecinin görevidir. Perakendeci, ürünü zamanında
bulundurmak için, daha önce satın alıp, depolamak zorundadır. Buna karşılık, perakendeci
depoladığı ürün için bir takım giderlere (sipariş maliyetleri, stok taşıma giderleri, depo yeri
kirası, sermaye maliyeti-faiz-, vergi ve sigorta, amortisman, yıpranma, modası geçme
karşılığı vb) katlanmak zorundadır. Bu nedenle, depolama ve satış zamanı uzarsa, giderler de
artacaktır. Ancak, bu zaman kısa da, uzun da olsa giderler sonuçta ürünün fiyatına eklene-
cektir. Belki de bu nedenle, E-perakendecilikte zaman ve fiyat ilişkisi en güncel sorunlardan
biridir.
c. Mülkiyet Yararı
Perakendeci satacağı ürünleri satın almak (mülkiyetine geçirmek) için, çeşitli tedarik
kaynaklarıyla ilişki kurmak (gitme, haberleşme vb) zorundadır. Bu işi perakendeci yapmazsa,
tedarik kaynakları yapacaktır. Dolayısıyla, sonuçta iletişim ve seyahat giderleri de ürünün
fiyatına eklenecektir.
Perakendeci, müşterilerine krediyle ürün satarak da mülkiyet yararı sağlar.
Perakendeci en azından ürünün zilyetliğini hemen devreder, bedelinin ödenmesini ise
vadelere bağlar. Bu bakımdan perakendeci için kredi ya da finansman hizmetlerinin bir
maliyeti yardır. Bu maliyete, zilyetliği tüketiciye devredilen ürünün bedeli ödeninceye kadar,
faizi, kredi departmanını çalıştırmanın maliyeti ve gerektiğinde tahsilât giderleri girer. Perakendecinin kullandığı “müşteri temsilcileri veya satış elemanları” da, mülkiyet
yararı oluşturma sürecine katkıda bulunurlar. Satış elemanları, müşterilere ürünler hakkında
12
bilgi verir, para tahsil eder, satış fişi vb ürünün mülkiyetinin müşteriye geçirildiği belgeleri
doldururlar. Satış elemanlarının ücretlerinin bir bölümü, mülkiyet yararı sağlamaya yaptıkları
katkının karşılığıdır.
d. ġekil Yararı
Perakendeci mağazaların çoğu sattıkları mallarda bazı değişiklikler yaparlar. Örneğin,
oyuncakları, masaları, makineli aletleri monte ederler, konfeksiyon giysileri daraltır, boylarını
kısaltırlar, resimlere çerçeve takarlar. Büyük mağazalarda bu işler için “iĢleme–tâdilat-
komandatura atölyeleri” bulunur.
e. Bilgilendirme Yararı
Perakendeciler, müşterileri bilgilendirerek satışa konu ürünlere yarar sağlar.
Müşteriler, mağazaları sayısız kere ziyaret etmek yerine, gazete, televizyon, radyo reklâmları
ve evlere, işyerlerine kurye ile dağıtılan veya gazetelerin arasına yerleştirilen ekler (insert) vb
sayesinde mağaza ve ürünler hakkında bilgi sahibi olarak alışveriş kararlarını veririler. Aynı
zamanda, mağaza içi satış personeli de ürünlerin özellikleri ve yararları konusunda
müşterilerin bilgi sahibi olmasını sağlar.
E. PERAKENDE SATIġLAR VE PAZAR PAYLARI
Perakendecilik sektörü Türkiye’nin en büyük sektörlerinden biridir. Bir ülkedeki
perakende satışlar ve pazar payları, perakendecilik kesiminin makro açıdan etkinliğini
değerlendirmeye yardımcı olan diğer kriterlerdir. 2015 yılında 663 milyar lira olan Türkiye
perakende sektörünün büyüklüğünün 2018 yılında 880 milyar liraya ulaşması beklenmektedir.