Upload
others
View
19
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
Hacettepe Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml
Felsefe Anabilim Dalı
PLATONrsquoUN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Birdal AKAR
Doktora Tezi
Ankara 2019
PLATONrsquoUN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Birdal AKAR
Hacettepe Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml
Felsefe Anabilim Dalı
Doktora Tezi
Ankara 2019
TEŞEKKUumlR
Adlarını burada tek tek anmanın imkacircnsız olduğu her bir Beytepeli hocamın oumlmuumlr boyu
oumlzlemle anacağım her bir dersiyle gitgide imkacircn bulan olgunlaşan ve nihayet vuumlcuda
gelen bu ccedilalışma varlığını ilk olarak kılavuzluğumu sabır ve oumlzveriyle uumlstlenmiş olan
sevgili ustam Cemal Guumlzelrsquoin şahsında o guumlzel insanlara borccedilludur İkinci olarak
yazdığım ve ccedilevirdiğim her cuumlmlede sesini yeniden işittiğim her hatırlayışta uyarı ve
oumlnerilerinin yeni kıymetlerini yeni faydalarını keşfettiğim sevgili hocam Saffet Babuumlrrsquoe
borccedilludur Uumlccediluumlncuuml ve son olarak olağanuumlstuuml guumlzel ama bir o kadar da hızlı geccedilip giden
guumlnlerin telaşında yan yana gelmiş bulunduğum bazı guumlzel insanlara guumlzeller guumlzeli
hayvanlara borccedilludur Buguumlnden sonra gittiğim her yere bu anıları da beraberimde
goumltuumlreceğim bilinsin isterim meğerki can tenden uccedilup gitmiş olsun
v
OumlZET
AKAR Birdal Platonrsquoun Felsefesinde Mitolojinin İşlevi Doktora Tezi Ankara 2019
Geleneksel anlayışa goumlre antik Yunan felsefesini karakterize eden MOuml 7 yuumlzyıl İyonya
felsefesi ilk hareket noktasını kadim Yunan şiirinde bir kelimeyle mitik anlatılarda
bulmuştur Bu anlatılar filozofun araştırma nesnelerini belirlediği gibi araştırma
youmlntemlerine de ccediloğu zaman nuumlfuz etmiş ve pek ccedilok bakımdan metinlerin arka planı
hacircline gelmiştir Bu durumu kabullenmek felsefe tarihccedilileri iccedilin pek kolay olmamış
oumlzellikle kıta felsefesinde bu geleneksel anlayış egemenliğini yakın doumlnemlere kadar
koruyabilmiştir Fakat gerek filolojideki gerekse buumltuumln sosyal bilimlerdeki dramatik
ilerlemenin en verimli sonuccedillarından biri olarak 20 yuumlzyılın ikinci yarısından itibaren
Avruparsquoda ortaya koyulan pek ccedilok felsefe tarihi araştırmasında İyonya felsefesi ve onu
takip eden Yunan felsefelerinde mitin ve mitolojinin belirleyici varlığı geniş oumllccediluumlde kabul
goumlrmuumlştuumlr
Bununla birlikte buumltuumln bir İlkccedilağ Yunan felsefesi tarihinde mitin ve mitolojinin hem
kurucu hem de temellendirici işlevinin en belirgin biccedilimde ortaya ccedilıktığı felsefe Platonrsquoa
aittir Bu itibarla elinizdeki ccedilalışmada ilk olarak mit ve mitolojinin tanımı yapılmakta ve
bunların felseficirc duumlşuumlnce uumlzerindeki etkisi genel hatlarıyla ortaya koyulmakta ardından
Platonrsquoa kadar gelen suumlreccedilte filozofların duumlşuumlncelerindeki mit ve mitoloji etkileri belli
oumlrnekler yardımıyla irdelenmekte son olarak Platonrsquoun felsefesinde beliren hem geccedilmiş
felsefelerle hem de kendi doktrinleriyle ilişkili belli başlı mitik oumlgeler antik Yunan dilinin
verdiği imkacircnlardan da elden geldiğince faydalanılarak mercek altına alınmaktadır
Bu araştırmanın nihai aşamasında mitolojinin Platonrsquoun felsefesindeki işlevinin yardımcı
bir arguumlman veya alelade bir ifade youmlntemi olmaktan ccedilok en basit oumlrnekle ldquoRuhgoumlccediluumlrdquo
doktrininde goumlruumllduumlğuuml gibi kurucu ve karakterize edici bir youmlnuuml haiz olduğu sonucuna
varılmaktadır
Anahtar Soumlzcuumlkler
Platon Platon Oumlncesi Felsefe Mit Mitoloji
vi
ABSTRACT
AKAR Birdal The Function of Mythology in Platorsquos Philosophy Ph D Dissertation
Ankara 2019
The Ionian philosophy of 7th century BC which according to traditional compherension
has characterised the whole philosophy of ancient Greece has found its point of
departure in archaic Greek poetry ie the mythic narrations As these narrations had
generally provided the philosophers with their matter of investigation they also had
frequently interpenetrated the research methods of them and thus become the
background of their own texts in many ways It has not been for philosophy historians to
indigenise this fact and so the traditional comprehension especially among the
continental philosophical communities continued its decisiveness untill recently
decades However as a very fruitful outcome of the dramatical improvement in both
philology and all social sciences in many philosophical papers which have been written
since second half of 20th century in Europe the decisive existence of myth and
mythology in Ionian philosophy and its consecutives has been widely approved
After all in the whole history of ancient Greece philosophy it is that of Plato in which the
constituent and grounding functions of myth and mythology have risen in the most
distinctly way In this respect firstly the description of myth and mythology is made and
their effects on philosophycal thought are generally presented secondly the effects of
myth and mythology in the thoughts of pre-Platonic philosophers are examined under
favour of particular examples and finally the certain mythical items which arise in Platorsquos
philosophy relatedly to both predecessorsrsquo and his own doctrines also by taking the
advantages of ancient Greek language are put under the scope within this study
As a result of this research process the main conclusion is stated like following The
function of mythology in Platorsquos philosophy is a constituent and characterising one rather
than being an auxilary argument or ordinary expression method just as seen in the
simplest example the ldquometempsychosisrdquo doctrine
Keywords
Plato Pre-Platonic Philosophy Myth Mythology
vii
İCcedilİNDEKİLER
KABUL VE ONAYhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipi
YAYIMLAMA VE FİKRİ MUumlLKİYET HAKLARI BEYANIhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipii
ETİK BEYANhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipiii
TEŞEKKUumlR helliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipiv
OumlZEThelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipv
ABSTRACThelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipvi
İCcedilİNDEKİLERhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipvii
GİRİŞhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip1
1BOumlLUumlM ldquoMİTrdquo VE ldquoMİTOLOJİrdquo TANIMININ İMKAcircNLARI SORUNLARI10
2 BOumlLUumlM ANTİKCcedilAĞrsquoDA μῦθος VE λόγος KAVRAYIŞI helliphelliphelliphelliphelliphelliphellip31
3 BOumlLUumlM PLATONrsquoUN DİYALOGLARINDA MİThelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip46
SONUCcedil PLATONrsquoUN KAYIP KOumlPEĞİhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip89
KAYNAKCcedilAhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip98
EK 1 ORİJİNALLİK RAPORUhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip104
EK 2 ETİK KOMİSYON MUAFİYET FORMUhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip105
1
GİRİŞ
Felseficirc Bir Mitoloji Araştırmasının Gerekliliği Uumlzerine
Yapısalcı antropolojinin buumlyuumlk kuramcısı Leacutevi-Strauss bir yandan mitin bir
illuumlzyon olup insanda evreni anlayabileceği yanılgısına neden olduğunu kabul
ederken bir yandan da modern toplumda mitin yerini ldquotarihrdquoin aldığını ve onunla
aynı işlevi goumlrduumlğuumlnuuml tespit eder (Leacutevi-Strauss 2013 s 51) Bu kendisini
modern bilim paradigmaları ve eleştirmenlerce kuşatılmış hisseden bir
antropoloğun modern tarih anlatısını ldquomitrdquo olarak goumlrduumlğuumlnuuml nispeten naif kabul
edilmesi kolay cuumlmlelerle accedilıklama girişimidir Bununla birlikte Straussrsquoun bu
tercihi en basit deyişle sosyal bilimcilerin son yuumlzyılda karşı karşıya kaldığı bir
anlamlandırma krizine de işaret etmektedir Guumlnuumlmuumlzde sosyal bilimlerin yaygın
kavrayış biccedilimiyle mitten ayırıcı unsurlarını saptamak artık ciddi anlamda
guumlccedilleşmiştir ve Leacutevi-Straussrsquoun mit bağlamında oumlnerdiği bu modern kavrayış
biccedilimi iki duumlnya savaşını takip eden suumlreccedilte 20 yuumlzyılın ikinci yarısında iccediline
en ccedilok da sosyal bilimcilerin duumlştuumlğuuml bir ikilemin sonucu olarak okunmalıdır Tarih
ve felsefe aslında birer mit midir
Bu soruya hiccedil ccedilekinmeksizin ve ldquobilimselrdquo arguumlmanlarla desteklenmiş bir ldquoevetrdquo
cevabı verebilme luumlksuuml kimbilir gelecek yuumlzyılın antropolog ve filozoflarının
payına duumlşer Fakat guumlnuumlmuumlz iccedilin konuşacak olursak duumlşuumlnuumlrler adına boumlyle bir
imkacircndan henuumlz soumlz edemiyoruz Nitekim bu tarz bir girişimin sahibini Leacutevi-
Straussrsquoun ve diğer yapısalcı duumlşuumlnuumlrlerin maruz kaldığından ccedilok daha katı
eleştirilerle karşı karşıya getirmesi olasıdır Her şeyden oumlnce bu tarz bir girişimin
ccedilağımızdaki bilimsel kriterlerle değerlendirilemeyeceğinden soumlz edilebilecektir
Bununla birlikte bu muhtemel olumsuzlukları daha baştan savuşturmak iccedilin
kullanışlı bir youmlntemden de buumlsbuumltuumln mahrum değiliz Leacutevi-Straussrsquoun yukarıda
oumlrneklediğimiz tutumu da bu youmlntemin ilk habercilerindendir Buguumln tarih ve
felsefenin birer mit olduğu iddiasının altından kalkmak guumlccedil olabilir ama ldquotarih ve
felsefe mit midirrdquo sorusunu başaşağı ccedilevirerek zaman kipinde hassas bir
değişikliğe gitmek kulaklara ccedilok daha makul gelebilecek bir cevap sunar Mit bir
zamanlar hem tarih hem de felsefeydi
2
En azından bir zamanlar oumlyleydi geccedilmiş zaman kipini kullanmak zorundayız
Ama iyi tarafından bakmayı deneyerek şunu da soumlyleyebiliyoruz Bir defa ldquotarih
ve felseferdquo dedikten sonra yine geccedilmiş zamanlar iccedilin geccedilerli olmak uumlzere buumltuumln
sosyal bilimlerin ldquomitrdquo olduğunu soumlylememize imkacircn vardır
Soumlzuumlnuuml ettiğimiz tarih ve felsefenin mit olduğu geccedilmiş zamanları kapatan
doumlnem ccediloğu zaman Aristotelesccedili paradigmanın yıkıldığı Newton ccedilağıyla
işaretlenir Bunun oumlncesinde yukarıda geccedilmiş zamanlar diye nitelediğimiz ve
mitik duumlşuumlncenin egemen olduğu doumlneme gelince bilhassa Batı uygarlığı
oumlzelinde kilisenin hem bilim hem de felsefe iccedilin otorite olduğu doumlnemi de iccediline
alan Homerosrsquotan 17 yuumlzyılın başlarına kadar uzanan ccedilok uzun bir suumlreccedilten
bahsetme gerekliliği soumlz konusudur
Bu suumlreccedil iccedilinde mit suumlrekli biccedilim değiştirerek bilimsel tartışmaların politikanın
toplumsal ve guumlndelik hayatın oumlnde gelen belirleyicisi olmuştu Antikccedilağrsquoda
yaşamış bir tarih ve edebiyat okurunda Hesiodosrsquoun yarattığı etkiyle Ortaccedilağrsquoda
yaşamış bir felsefeci tıpccedilı ya da soyluda Tevratrsquoın ilk başlangıca dair
hikacircyelerinin yarattığı etki gerccedileklikle birebir oumlrtuumlştuumlkleri youmlnuumlndeki inanccedil
bakımından aynı olmuştu Bu okurların her ikisi de ldquotarihrdquo ve ldquohakikatrdquo telakkilerini
bir şekilde ellerine tutuşturulan metinlerin etkisiyle belirlemiş ve kendi hayatlarını
ailelerinin ve hatta yurttaşlarının hayatlarını buna goumlre duumlzenleme yoluna
gitmişlerdi
Bilim ccedilağının başlamasıyla birlikte gelişen ve 20 yuumlzyılın başlarına kadar uzanan
suumlreccedilteyse gerek entelektuumlel ccedilevrelerde ve gerekse halk nezdinde mitlere ilişkin
bu algı dramatik bir değişime uğramış goumlruumlnmektedir Bilimsel devrimlerin sarsıcı
etkileri altında ldquomitikrdquo olduğuna karar verilen anlatı ve duumlşuumlnme biccedilimlerine bakış
accedilısı alaşağı olmuş genel anlamda ldquomitrdquo hakkındaki duumlşuumlnceler hızla dışlayıcı
olumsuz bir ccedilehreye buumlruumlnmuumlştuumlr Bu ccedilerccedilevede gelişen modern ldquomitrdquo
kategorisine eski yeni pek ccedilok tarih ve felsefe anlatısı bilimsel kabul teorem ve
aksiyom aynı anda eklenmiştir Her şeyin sudan geldiği Romalıların soyunun bir
kurdun emzirdiği kardeşlerden tuumlrediği ldquobuumltuumlnrdquouumln ay-altı ve ay-uumlstuuml biccediliminde iki
farklı toumlzuuml olduğuhellip hatta yakın doumlnemlerde matematikte yaşanan buumlyuumlk
devrimlerle birlikte uumlccedilgenin iccedil accedilıları toplamının iki dik accedilıya eşit ve asal sayıların
3
sonsuz olduğu gibi pek ccedilok oumlnerme ve yasa İsarsquonın tanrının oğlu olduğu
kabuluumlyle aynı minvalde değerlendirilmeye başlamıştır1 Bununla birlikte ccedilok
geccedilmeden 19 yuumlzyılın sonlarında Newton ccedilağının da her ccedilağ gibi ndashsırf mit
konusunda değil pek ccedilok başka konuda dandash zamanı gelince kapanmak uumlzere
accedilılmış olduğu anlaşılacaktır
Bilhassa 20 yuumlzyılın başlarında Newtoncu paradigmaların her alanda hızlıca
aşınmaya uğramasıyla birlikte tarih boyunca uumlretilmiş ve guumlnuumlmuumlze kadar
ayakta kalmayı başarmış mitlerin ldquosaccedilmalık uydurmardquo2 diye nitelenerek bir
kenara atıldığı doumlnem kapanmaya yuumlz tutmuş ve sosyal bilimciler iccedilin pek ccedilok
araştırma konusunda mitle bilimi aynı başlıklar altında tartışma zorunluluğu
doğmuştur Boumlylece bir suumlre sonra ldquomitolojirdquo sahasındaki araştırmaların sosyal
bilimler iccedilin sağladığı yarar ve kolaylıklar tartışmasız hacircle gelecektir Bu suumlreccedilte
mitik oumlgelerin ve kuumlltlerin yalnızca yazının keşfinden oumlnceki doumlnemler iccedilin değil
aynı zamanda yazının yaygın biccedilimde kullanıldığı buumltuumln doumlnemler iccedilin de farklı
ulus ve uygarlıklar arasındaki sosyal kuumlltuumlrel ekonomik ilişkilerin oumlzguumln birer
vakanuumlvisi olduğu anlaşılacaktır
1 ldquoMitrdquo soumlzcuumlğuumlnuumln popuumller kullanım biccedilimleri hiccedil de hafife alınmayacak bazı kanıtlar sunsa da burada soumlzgelişi Amerikarsquonın Vietnam Savaşırsquondan galip ayrıldığı veya her ayın belli doumlnemlerinde Merkuumlrrsquouumln duumlnya etrafında saat youmlnuumlnde doumlnmeye başladığı gibi ldquomitikrdquo duumlşuumlncelerden soumlz etmeyi gerekli bulmuyoruz Aslında bazı mit araştırmacıları tarafından soumlzcuumlğuumln popuumller anlamına yuumlklenen bu olumsuz iccedilerik eleştirilmiş ve hatta ldquomitrdquo soumlzcuumlğuuml bile reddedilerek kasıtlı biccedilimde mythosrsquoun tercih edildiği olmuştur Boumlyleyken ldquomitrdquoin popuumller anlamlarının buumltuumln pejoratif tarafları bir yana bize goumlre popuumller mitlerin ortaya ccedilıkma biccedilimleriyle ldquomitrdquo diye tanımladığımız kadim metinler ve kuumlltlerin soumlzgelişi goumlkkubbenin Atlasrsquoın sırtında durduğu duumlşuumlncesinin ortaya ccedilıkma biccedilimleri arasındaki ilkece benzerliğin goumlz oumlnuumlnde bulundurulması gerekmektedir 2 Antik Yunan koumlkenli mythos soumlzcuumlğuumlnden tuumlretilen ldquomitrdquo kavramının bu ikisi dışındaki anlamları genellikle sanat uumlretimine atıfladır Bununla beraber kavramın edebiyat tarihindeki seruumlveni yani kurgursquoyu ccedilağrıştıran anlamları tartışmamızın dışında kalmaktadır Fakat hacirclacirc bu bağlamda soumlz etmemiz gereken bazı istisnai durumlar vardır Oumlrneğin Latincenin egemen olduğu yaklaşık bin yıllık suumlreccedilte Batı toplumlarında mythos soumlzcuumlğuumlnuumln uzun bir uykuya dalmış olması buna oumlrnektir Nitekim Latin uygarlıkları antik Yunanların mythos diye adlandırdıkları edebi eserler dışında hiccedilbir şey iccedilin herhangi bir kavrama ihtiyaccedil duymamış gibidir Latinler mythos yerine fabula soumlzcuumlğuumlnuuml tercih etmekle mythosrsquoun Yunan antik ccedilağındaki sanat anlamıyla sınırlanmış bir kavrayış ortaya koyarlar Bu ccedilarpıcı tespiti Von Hendyrsquoe borccedillu olmakla birlikte durumun bizim tartışmamız iccedilin oumlnemine aşağıda değineceğiz Edebiyat sahasına oumlzel olarak son derece ayrıntılı ve faydalı bir tartışma iccedilinse yazarın The Modern Construction of Myth isimli eserine bakılabilir
4
Guumlnuumlmuumlzde karşılaştırmalı mitoloji ccedilalışmalarının sunduğu birtakım verilerin
birkaccedil yuumlzyıldır genel-geccediler kabul edilen bazı tarih kurgularını ldquorestore etmeyirdquo
gerektirecek yeni keşifleri haber vermesi buna oumlrnektir
Buguumln Frazerrsquoin devrim niteliğindeki Altın Dalrsquoının yayımlanmasının uumlzerinden
yuumlz yirmi yılı aşkın bir suumlre geccedilmiştir Schliemannrsquoın Troiarsquoyı keşfi de aşağı yukarı
aynı yaştadır Cornfordrsquoun uzunca bir suumlre sessizliğe mahkum edilen Yunan
felsefesi ccedilalışmaları 1900rsquolerin başına nihayet İyonya bilimselliğinin mitik
iccedileriğinin genel kabuluuml aynı yuumlzyılın ikinci yarısına denk gelir Aşağıda etraflıca
inceleyeceğimiz uumlzere ldquomitrdquo ve ldquomitolojirdquo kavramlarının iccedileriği bu gelişmelerle
birlikte ikinci bir defa yenilenmiş sonuccedil olarak mitik duumlşuumlnce ve anlatıların
bilimsel faaliyetler accedilısından oumlnemi ccedilok daha belirgin hacircle gelmiştir
ldquoMitrdquo kavramının iccedileriğinde meydana gelen bu yenilenmeyi Roumlnesansrsquola birlikte
ldquobilimrdquo ve ldquofelseferdquonin yaşadığı yenilenmeye benzer biccedilimde bir tuumlr eskiye doumlnuumlş
olarak goumlrmek ccedilok daha isabetlidir Ccediluumlnkuuml bunu deyim yerindeyse mitin yeniden
canlanması biccediliminde meydana geldiği iccedilin hemen oumlncesindeki iki yuumlzyılı aşkın
suumlre boyunca gelişen mit yaklaşımlarının antik ve klasik doumlnemde mevcut
yaklaşımla ikame edilmesi biccediliminde oumlzetlemek de muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan
boumlyle bir yenilenme her bir klasik doumlnem yazarının mit kavrayışını buguumlnuumln bakış
accedilısından değil kendi doumlneminde hacirckim olan bakış accedilısından ele alma miti
ldquosıradanrdquo bir Antikccedilağ bireyi gibi anlama zorunluluğunu da beraberinde getirir
Mitleri konu alan bir bilim disiplinine ihtiyaccedil da bu youmlnde şekillenmiştir
Bu disipline ldquomitolojirdquo adı verilmiştir ancak ldquofelseferdquo ve ldquobilimrdquoin koumlkenleri olan
φιλοσοφία ve ἐπιστήμη-τέχνη soumlzcuumlklerinin tarihsel seruumlveninden farklı biccedilimde
ldquomitolojirdquo ile antik Yunanca koumlkleri olan μυθολογία μυθολόγημα veya μυθολογεύω
soumlzcuumlkleri arasında bir anlam oumlrtuumlşmesinden pek de kolay soumlz edilemez
Homerosrsquoun destanlarında da sıklıkla geccedilen bu soumlzcuumlklerin iccedileriği guumlnuumlmuumlzdeki
gibi herhangi bir mit veya hikacircye araştırması bilimine karşılık gelmediği gibi mitin
yalnızca anlatma ve uumlretmeyle ilişkili edimlerine goumlndermede bulunur Bu
nedenle antik Yunancadaki karşılığından epeyi farklı biccedilimde guumlnuumlmuumlz modern
bilimlerinin adlandırılma tarzına uygun olarak ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki -loji ekinin
5
λέγω fiiline nispeten daha uzak ldquobiyolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki -loji ekine ccedilok daha yakın
bir işlev goumlrduumlğuumlnuuml soumlyleyebiliriz
Bununla beraber ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlnuumln guumlnuumlmuumlzdeki anlamıyla antik doumlnemdeki
anlamı arasındaki bu belirgin farkın bizi bir yanılgıya suumlruumlklemesine de izin
vermememiz gerekir Bu yanılgı ccediloğu zaman antik yazarların miti mitolojik bir
yaklaşımla ele almadıkları duumlşuumlncesiyle ortaya ccedilıkar Oysa buumlyuumlk tragedya ozanı
Sophoklesrsquoin Homerosrsquotan esinlenerek baştan yarattığı Kral Oidipousrsquotan
Platonrsquoun Orpheusccedilu anlatılardan esinlenerek baştan yarattığı Lethersquoye kadar
pek ccedilok oumlrnek guumlnuumlmuumlz sosyal bilimlerinde ve sanatlarında ortaya koyulan
mitoloji yaklaşımlarının antik doumlnemdeki varlığını bize accedilık biccedilimde
goumlstermektedir Bir cuumlmleyle oumlzetlemek gerekirse mitolojiye işlevsel yaklaşım
modern doumlnemle sınırlı olmayıp İyonya aydınlanmasından itibaren Antikccedilağrsquoın
neredeyse her doumlneminde kendini goumlstermiştir
Mitin suumlrekli değiştirdiği biccedilimleri ldquoTanrırsquonın maskelerirdquo olarak adlandıran
Campbellrsquoin 1960rsquoların başında yayınladığı bir sınıflandırma mitolojiyi işlevsel
ccedilerccedilevede ccediloumlzuumlmlemeyi amaccedillayan her araştırmacı iccedilin yeterince aydınlatıcı ve
guumlzergacirch belirleyici olması bakımından burada uzun uzun anılmaya değerdir
Yaratıcı Mitolojirsquonin son boumlluumlmlerinden birini oluşturan Yeni Mitolojilere Doğru adlı
yazıya Campbell şu soumlzlerle başlar
Artık eski beş bin yıllık Suumlmer malikanesinin hacirclacirc parccedilaları iccedilimizde bulunan
dağılmış yıkıntılarının oumltesinde ŞİMDİ ve BURDA bulunan taze duumlnyada
ortaya ccedilıkan yeni mitoloji yaklaşımlarına ilişkin bir şeyler soumlylemeye
ccedilalışmanın zamanı geldi (Campbell 1991 s 615)
Bu yazının oumlncesinde yaptığı altı yuumlz sayfayı aşkın ccediloumlzuumlmleme farklı kuumlltuumlrlerden
ccedilok ccedileşitli mitik oumlgeleri birbiriyle karşılaştırarak bunlar arasındaki ilişkiyi irdeler
Oumlnceki uumlccedil cilt de farklı coğraficirc kuumlltuumlrler temelinde yine mitik oumlgelerin
ccediloumlzuumlmlemelerine adanmıştır Bu bakımdan son ciltteki Yeni Mitolojilere Doğru
başlıklı boumlluumlmde yazar bu devasa birikim uumlzerinden konuşmaktadır ve soumlzlerinde
yer yer felsefeye rasyonaliteye theoria alanına ince goumlndermelere de rastlamak
muumlmkuumlnduumlr
6
Mitolojinin Campbell tarafından tespit edilen doumlrt farklı işlevi (function) aynı
zamanda doumlrt farklı yaklaşıma (prospect) karşılık gelmektedir Yazar bunları
sırasıyla metafizik-mistik yaklaşım kozmolojik yaklaşım toplumsal yaklaşım ve
son olarak psikolojik saha (sphere) olarak adlandırır
Metafizik-mistik yaklaşım insanın duumlnyadaki varlığını anlamlandırma ccedilabası
olarak ortaya ccedilıkar Yukarıdaki alıntıda Campbellrsquoin ldquoinsan hayatıyla gerccedileklik
arasındaki bağrdquo olarak andığı işleviyle mit insanın duumlnyadaki varlığının
nedenlerine ve kosmosrsquotaki yerine ilişkin sorularına cevap vermektedir Daha
sonrasında oumlrneğin Schopenhauerrsquoin ldquoher şeyin kendi tarzında buumltuumln duumlnya
olmasırdquo ve Kuzalırsquonın ccedilemberiyle Gnostik İncilrsquodeki İsarsquonın ldquobir parccedila odun yakın
ben oradayımrdquo soumlzlerinin mit tarafından insana cevap olarak sunulan bu aşkın
gizemin farklı maskeleri olarak tanımlandığını goumlruumlruumlz
Metafizik-mistik yaklaşımın uumlstuumlne kurulacak biccedilimde kozmolojik yaklaşımın
nihai amacı buumltuumlnluumlkluuml bir evren imgesi ortaya koymaktır Campbell bu yaklaşımı
accedilıklarken keşifler ccedilağının ilk doumlnemlerindeki bazı bilim adamlarının evren
imgesine ccedilok isabetli goumlndermeler yaparak bunlarla mit arasında mevcut ccedilok
ccedilarpıcı ortaklıkları serimler Oumlrneğin Kolombrsquoun zihnindeki ldquoCennetrdquo kavramı
evrende gerccedilek bir yere (Araf Dağırsquonın doruğuna) karşılık gelmekteydi ve bunun
esinleyicisi Dantersquoden başkası değildi Aquinas ise aynı cennetin bu duumlnyada
olduğunu goumlstermeye ccedilalışarak şoumlyle diyordu ldquoCennetin bulunduğu yer aşılması
imkacircnsız dağların denizlerin veya sıcak bir uumllkenin oumltesinde insan yerleşimden
ayrılmış olmalı ki topografyacılar yazılarında o yerden soumlz etmiyorlarrdquo3 Ama
Campbellrsquoin kozmolojik işlevle alakalı en ccedilarpıcı tespiti herhalde şudur
ldquoPlatonrsquoun idea adını verdiği birccedilok şey buguumln bizim iccedilin batıl inanccediltırrdquo4 Kolombrsquou
takiben Kopernicus Newton Kant vs ile devam eden bilimsel devrimler
suumlreciyle deney alanındaki mikro-kozmosla deney alanını aşan makro-kozmos
3 Krş Summa Theologica I102Art1 İnsanın ikameti uumlzerine cennet nerededir (Aquinas 1920 ss760-61) 4 Campbell bu duumlşuumlnceyi Ananda K Coomaraswayrsquodan oumlduumlnccedil alarak kendi mitoloji incelemesinin en isabetli yerinde metafizik-mistik işlev tartışmasında savunuyor (The Christian and Oriental or True Philosophy of Art (Londra Luzac and Company ss 32-33)) Burada dikkat ccedilekilen nokta tıpkı az oumlncesinde bahsi geccedilen Kolomb Aquinas Augustinus vs gibi Platonrsquoun da logos temelli duumlşuumlnen bir ldquobilimrdquo figuumlruuml olmasıdır
7
arasındaki irtibatı sağlayan mitin uumlstuumlnluumlğuuml sarsılmış olur (Campbell 1991 s
617 vd)
Mitolojinin hassasiyetle tespit edilen bu doumlrt işlevi arasında ilk ikisinin uumlzerine
kurulan uumlccediluumlncuuml yaklaşım olarak toplumsal işlev Campbell tarafından Nietzscheci
bir perspektifle Nietzschersquonin felseficirc devrimine kadar suumlregelen tarih doumlneminin
bir tasviri gibidir Toplumsal işlev kurulu duumlzenin geccedilerliliği ve korunmasını
garanti altına almaya doumlnuumlktuumlr (Campbell 1991 s 627) Campbell herhangi bir
karşılaştırmaya girmemiş olmakla beraber toplumsal mitoloji yaklaşımını
Nietzschersquonin suumlruuml (herd) kavramı etrafında inşa etmesi bize goumlre Platonrsquoa
nispetle geliştirilmiş bir mit konumlandırmasının sonucudur
Oumlzellikle modern doumlnemde Batı felsefesiyle alakalı ccediloumlzuumlmleme akıl yuumlruumltme ve
spekuumllasyonlar ccediloğunlukla Platonrsquoa goumlre veya Platonrsquoa karşı yapıldığı iccedilin aynı
geleneğin sınırları iccedilinde ortaya koyulacak bir mitoloji araştırmasının da Platonrsquola
şu veya bu şekilde ilişkili olması kaccedilınılmazdır Bu Platonrsquoun felsefesinin tek
başına Batı felsefesinin genel olarak fenomenlerle arasındaki irtibatını
karakterize etmesinden ileri gelir Hacircliyle mit ve mitoloji de felsefi bir araştırmanın
nesnesi olduğu durumlarda ele alınıp irdelenecekleri ilk mecra Platonrsquodur
Bundan kastımız Platonrsquodan sonra gelişen ve yayılma imkacircnı bulan felsefe
geleneklerinin kendi doumlnemlerindeki mitik oumlgelerle bağını Platonculuğun mit ve
mitolojiyle bağına benzer biccedilimde kurmuş olduklarıdır
Bu ccedilalışmada ccedilizdiğimiz ccedilerccedileve dahilinde bir filozof olarak Platonrsquoun mit ve
mitolojiyle bağı Campbellrsquoin doumlrt işlev sınıflandırması temelinde ilk olarak
buumltuumlnluumlkluuml bir evren imgesi ortaya koymayı amaccedil edinen kozmolojik yaklaşımda
ve ikinci olarak da toplumsal yaklaşımda goumlruumlnuumlr hacircle gelmektedir Platonrsquoun
felsefesini inşa eden kurucu oumlgelerden5 yola ccedilıkarak ondaki bu mitoloji
5 Bunların başında hiccedil şuumlphesiz insanın oumlzuumlnuuml teşkil eden oumlluumlmsuumlz ruh gelmektedir Yazılı Yunan kuumlltuumlr duumlnyasında ilk defa Platonrsquoda karşılaştığımız bu ruh varolma tarzı bakımından Platonrsquoun ontoloji ve kozmoloji duumlşuumlncesinin temelini teşkil ederken iyiye-koumltuumlye youmlnelmenin karar vericisi ve kurtuluş veya cezanın nesnesi olmak bakımındansa Platonrsquoun etik-politik duumlşuumlncesi iccedilin elverişli zemini meydana getirmiştir Başka bir deyişle Platonrsquodaki anamnesis oumlğretisi bilgi-varlık goumlruumlşuumlnuumln temeliyken ruhun oumlte duumlnya yolculuğu oumlğretisi (bilgi ve varlık goumlruumlşuumlyle birlikte aynı zamanda) etik-politik goumlruumlşuumlnuumln temelidir ve bu temellerin her ikisi de asıl koumlkenini Yunan kuumlltuumlr duumlnyasında diğer oumlrneklerine yalnızca soumlzluuml ezoterik geleneklerde rastladığımız oumlluumlmsuumlz bir ruh duumlşuumlncesinde bulur Ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuuml olan bu ortak koumlken Platonrsquoun sistemindeki buumltuumln
8
yaklaşımları arasında herhangi bir oumlncelik-sonralık ilişkisi belirlemek pek
muumlmkuumln goumlruumlnmese bile aynı kurucu oumlgelerin kuumlltuumlrel koumlkenlerine doğru
yapılacak her araştırmanın bizi onun felsefesinin gayrıresmicirc kaynaklarına bir
adım daha yaklaştıracağından kuşku yoktur
Bu ccedilalışmada Platonrsquoun yapıtlarındaki mitik oumlgelerin yalnızca belli bir kısmını
mercek altına alabilmiş olmamız ccedilalışmanın hacmi goumlz oumlnuumlnde bulundurularak
hoş goumlruumllmelidir Nitekim Platonrsquodaki mitik oumlgelerin tamamını bizim izlediğimiz
youmlntemle irdeleyecek bir ccedilalışmanın belli bir sayfa hatta cilt sayısıyla
sınırlandırılması pek muumlmkuumln goumlruumlnmemektedir Oumlte yandan diyaloglardaki mitik
oumlgeleri birbiri ardına serimlemek her birinin uumlstlendiği roluuml ve işlevi soumlzluumlkccediluuml bir
yaklaşımla ortaya koymak muumlmkuumlnduumlr ki mevcut literatuumlrde bu konuda
başvurulabilecek pek ccedilok kaynaktan ve değerli incelemeden soumlz edilebilir Bizim
burada irdeleyeceğimiz mitleri belirlerken goumlzettiğimiz oumllccediluumlt ortaya koyduğumuz
iddialar iccedilin ne eksik ne fazla alabildiğine isabetli bir oumlrneklem oluşturmaya
doumlnuumlktuumlr Bu itibarla soumlzgelişi Timaiosrsquota soumlzuuml edilen ldquoevrenin ruhurdquo goumlruumlşuumlnuuml
ele alırken herhangi bir vesileyle Deukalionrsquoa değinmekle aynı hikacircyenin
Kritiasrsquotaki pasajlarına değinmek zorunda olmadığımız kanaatine varmışsak
okurun anlayış ve tecessuumlsuumlne sığındığımızdandır Yine soumlzgelişi Artemis
Gyges uumlccedil işlevli ruh yaklaşımı yine uumlccedil işlevli devlet duumlzeni ve hatta genel
anlamıyla Orfik oumlgeler bahsinde de pekacirclacirc soumlz edebiliriz
Bu ccedilalışmayla şimdilik yalnıza pey akccedilesini oumldemiş olmayı umduğumuz
ccediloumlzuumlmlemelerin nihai amacı6 Platonrsquoun ontolojik epistemolojik ve etik
doktrinlerini kurarken birincil hareket noktası ve temellendirme aracı olarak
mitolojiye başvurduğunu ortaya koymaktır Buna goumlre mitolojinin Campbellrsquoin
sınıflandırmasına goumlre kozmolojik ve toplumsal işlevleri Platonrsquoun daima el
altında bulundurduğu sıklıkla başvurduğu işlevler arasındadır
oumlgeleri birbiriyle aynı oumlncelik seviyesine taşır ve her biri bir diğerine mecbur duumlğuumlmlerden oluşan bir oumlruumlntuuml meydana getirir 6 Nitekim Platonrsquoun mit ve mitolojiyle bağını ilgilendiren bir iddia yukarıdaki satırlarda da ortaya koyduğumuz gibi buumltuumln Batı felsefesi iccedilin kuşatıcı bir iddiadır Takdir edilecektir ki bu durum buradaki ccediloumlzuumlmlemelerin Platonrsquodan ilham alan buumltuumln felsefi ndashve hatta dinindash geleneklere de uygulanması gerekliliğini doğurur Bu bakımdan Platonrsquoda mitolojinin işlevini araştıran birkaccedil tez ccedilalışmasının ileriye doumlnuumlk yeni araştırmaların hızlandırıcısı olması umulur
9
Son tahlilde sırasıyla mitik duumlşuumlnmenin mitin ve nihayet mitolojinin olgulara
dayalı araştırma sahaları olan tarih ve arkeolojide olduğu kadar olgulardan
bağımsız bir araştırma sahası olan felsefede de oumlnemli bir yer işgal ettiği gerccedileği
karşımızda belirmiştir Bu gerccedileğin ndashen azından elinizdeki ccedilalışmanın ccedilizmeye
ccedilalıştığı ccedilerccedileve iccedilindendash modern mitoloji araştırmalarının okuma katmanını
belirlemesi guumlnuumlmuumlze ulaşan antik metinlerinse bu sistemin ağırlık merkezini
ifade etmesi umulur Ve umulur ki boumlylece felsefenin ve pek ccedilok sosyal bilim
sahasının mitolojiye kopmaz bağlarla bağlı olduğu daha anlaşılır hacircle gelecektir
Buradan ccedilıkarılabilecek son oumlnermeye gelince belki şudur Mitolojisiz bir Platonrsquou
anlamak en az Platonrsquosuz bir felsefe tarihini anlamak kadar guumlccediltuumlr
10
1 BOumlLUumlM
ldquoMİTrdquo VE ldquoMİTOLOJİrdquo TANIMININ İMKAcircNLARI SORUNLARI
Bir bilim disiplini olarak mitoloji araştırma nesnesi ve yaklaşım tarzlarına
dayanarak farklı biccedilimlerde tanımlanmaya elverişlidir Kavrama farklı
bağlamlarda yuumlklenen muhtelif iccedilerikler nedeniyle ccedilok tanımlı olması da tabiidir
Bununla birlikte metinlere doğrudan başlık olarak seccedililmesi ccedilok eskilere gitmese
de ldquomitolojirdquonin modern doumlnemde ortaya ccedilıkmış ve gelenekten yoksun bir
algılanışı olduğunu soumlylemek muumlmkuumln değildir Her şeyden oumlnce Homeros
kuumllliyatı dahil olmak uumlzere birccedilok antik metinde hem kendisi olarak hem de
tuumlrevleri biccediliminde karşımıza ccedilıkan ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuuml Yunan Antikccedilağrsquoını baştan
sona kat etmiş ve doumlnem yazarlarının guumlndeminde en az buguumlnuumln yazarlarındaki
kadar geniş bir yer tutmuştur Oumlte yandan ldquomitolojirdquonin Antikccedilağrsquodaki birbirinden
farklı anlamları ne kadar accedilık ve anlaşılırsa modern ccedilağdaki anlamlarının da o
derecede belirsiz bir soumlzcuumlk olması genel bir tanımını yapmayı ccedilok daha guumlccedil
hacircle getirir Ccedilağımızda ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki bu bulanıklığın birtakım
sebeplerinden kabaca soumlz ettik ancak bu sebeplere de kaynaklık teşkil eden asıl
sebep ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlnuumln koumlkuuml olan ldquomitrdquo kavramını tanımlamakta karşılaşılan
guumlccedilluumlklerdir Buumltuumln bu guumlccedilluumlkler nedeniyle ldquomitolojirdquo iccedilin tanım yapma girişimleri
ccediloğu zaman kısmicirc bir soumlzluumlk karşılığı vermekten oumlteye gidememiştir
Vernant mitin tanımını yaparken soumlzuumln daha başında onun Batı geleneğinin bir
keşfi olduğunu iddia etmekle birlikte bir ansiklopedist accedilıklığında hareket
etmekten kaccedilınır Bu ihtiyatlı tutumunun gerisinde modern doumlnemde μῦθοςrsquoun
tek anlamlı algılanışına karşılık λόγοςrsquoun ccedilok anlamlı algılanışı yatar Bir Antikccedilağ
dili iccedilin modern ccedilağda hazırlanmış soumlzluumlklerin hiccedilbir zaman ccediloumlzuumlme
kavuşturamayacağı bu problem Vernantrsquoı mitin kuşbakışı goumlruumlnuumlmuumlnuuml muumlmkuumln
olduğunca geniş tutmaya zorlamış goumlruumlnmektedir Nitekim miti diğer kuumlltuumlrel ve
felseficirc oumlğelerden ayıran kendine oumlzguuml bir anlamından soumlz etmek yerine ldquomit
olmayanlarrdquo diye adlandırdığı gerccedilek-dışı ve akıl-dışı olmak uumlzere iki kavramın
karşısına sırayla yerleştirerek tarif etme yolunu tutar (Vernant 2017b 233)
11
Burada soumlzuuml edilen ldquogerccedilekrdquo ve ldquoakılcırdquo kategorilerinin Yunancadaki logosrsquoun
soumlzluumlk maddesinde iccedilerildiği duumlşuumlnuumlluumlrse Vernantrsquoın buumltuumln ccedilabalarına rağmen
kısmicirc kalan bu mit tanımının MOuml 7 yuumlzyılda İyonyarsquoda doğup Yunan
coğrafyasına yayılan λόγοςlsquoun modern algılanışından doğan bir μῦθος kavramına
karşılık geldiği soumlylenebilir
Boumlyleyken gerek λόγοςlsquoun ve gerekse μῦθοςrsquoun MOuml 7 yuumlzyıl ve oumlncesindeki
kullanımlarına bakıldığında iki kavram arasında iccedilerik bakımından herhangi bir
gerilim ya da karşıtlık bulunmadığını goumlrmek zor değildir Daha şaşırtıcı olansa
iki soumlzcuumlğuumln hem Homeros ve hem de Hesiodos metinlerinde kimi zaman
birbirleri yerine kullanılabilmiş olmasıdır Sonuccedil olarak bu durum bizi daha ccedilok
Burnet gibi araştırmacıların goumlruumlşleri iccedilin bir temsil olarak seccediltiğimiz Vernantrsquoı
aşarak daha geniş kapsamlı bir mit tanımı yapmaya zorlar7
Guumlnuumlmuumlzde ldquomitolojirdquo diye adlandırdığımız disiplininin gelişimindeki en kritik
noktalarda goumlruumlşlerine başvurabileceğimiz başlıca duumlşuumlnuumlrlerden biri olan Mircea
Eliade miti ndashher ne kadar o da Vernant gibi yalnızca bir ldquotanımlama girişiminderdquo
bulunduğunu soumlylese dendash tarihin belli bir doumlnemine oumlzguuml ldquokarşıtrdquo kavramlarından
değil bizzat kendisinden hareketle tanımlama yolunu tercih eder Eliadersquonin
tutumu miti ldquomasalrdquo veya ldquouydurmardquo anlamlarına atıfta bulunan iccedileriklerden
arındırmanın yanında onun sırf kutsal olanla ilişkili bir kavranışını da beraberinde
getirmiştir Fakat kuumlltuumlrel bir oumlğe olarak mitin karşılıklarının Eliadersquonin tarifinden
hareketle ccedilok daha isabetli ve kapsamlı bir ccedilerccedileveye oturduğu inkacircr edilemez
Bu her şeyden oumlnce mitin herhangi bir dolayıma başvurmadan doğrudan
kendisini tanımlama girişimidir Bizzat yazarın ldquoen kapsayıcı ve muumlkemmele
yakınrdquo diye nitelediği tanım şoumlyledir
Mit kutsal bir oumlykuumlyuuml anlatır en eski zamanda ldquobaşlangıccediltakirdquo masallara oumlzguuml zamanda olup bitmiş bir olayı anlatır Bir başka deyişle mit Doğauumlstuuml
7 Vernantrsquoın sıkı bir Burnet takipccedilisi olduğunu pek ccedilok tartışmasından ve referans tercihinden anlamak muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan Burnet eski Yunan duumlşuumlnuumlrleri konusunda soumlzuumlnuuml ettiğimiz logos-mitos goumlruumlşuumlnuumln en buumlyuumlk temsilcisi olarak ele alınabilir Burnetrsquoın okuru başta Early Greek Philosophy (1890) olmak uumlzere neredeyse buumltuumln yapıtlarında İyonyarsquoda doğan ldquoYunan mucizesirdquonin accedilık savunusuyla karşı karşıya kalır Bu ccedilalışmamızda soumlz konusu goumlruumlşuumln temsilcisi olarak Vernantrsquoı seccedilmemizin başlıca nedeni Burnetrsquoin herhangi bir mit-mitoloji tartışmasına girmeksizin Yunan bilimselliğini slogan duumlzeyinde savunmuş olmasıdır Boumlyleyken Vernantrsquoın ccedilok değerli incelemeleri doğrudan mit ve mitolojinin felsefeyle ilişkisini konu almakla kalmaz aynı zamanda Burnetrsquoa goumlre ccedilok daha tafsilatlı ve kuramsal bir metot izler
12
Varlıkların başarıları sayesinde ister eksiksiz olarak buumltuumln gerccedileklik yani Kozmos olsun isterse onun yalnızca bir parccedilası (soumlzgelimi bir ada bir bitki tuumlruuml bir insan davranışı bir kurum) olsun bir gerccedilekliğin nasıl yaşama geccediltiğini dile getirir Demek ki mit her zaman bir ldquoyaratılışrdquoın oumlykuumlsuumlduumlr Bir şeyin nasıl yaratıldığını nasıl var olmaya başladığını anlatır (Eliade 2014 17)
Anlaşılacağı uumlzere Eliadersquoye goumlre mitin buumltuumlnuumlyle kutsal oluşu onun gerccedilekliğini
de zorunlu hacircle getirir Vernantrsquoın yaptığı ve bir ccedileşit ldquogerccedilek-dışırdquolığa vardırdığı
tanımlamanın aksine Eliadersquonin tanımında kadim mitlerle modern bilimsel
duumlşuumlnce arasındaki ilişkinin değil herhangi bir ccedilağdaki herhangi bir toplulukla o
toplulukccedila yaratılan mit arasındaki ilişkinin tasvir edildiğine dikkat edilmelidir İki
duumlşuumlnuumlruumln mit oumlzelinde ldquogerccedileklikrdquo kategorisine yuumlkledikleri anlamlar arasındaki
fark bu şekilde anlaşılır hacircle gelebilir Ccediluumlnkuuml modern ccedilağda mite gerccedileklikle
oumlrtuumlşmesi noktasında nasıl bir anlam yuumlklenirse yuumlklensin Antikccedilağ
toplumlarındaki mit-gerccedileklik ilişkisine dair algı hiccedilbir şekilde değişmeyecektir
Sonuccedil olarak ldquomitrdquo ve ldquomitik duumlşuumlncerdquo iccedilin Eliadersquonin oumlnerdiği bu tanımın her
durumda geccedilerli evrensel bir arayışın sonucu olduğunu ve bu arayışın onu daha
genel-geccediler bir tanım hacircline getirdiğini soumlyleyebiliriz
Eliade kurduğu bu mit ve gerccedileklik ilişkisinden hareket ederek ilkel toplumlardan
oumlrnekler verir ccedilişe oturma biccedilimlerinden tahıl pişirme usullerine varıncaya kadar
birccedilok guumlnluumlk rutinin kaynağının ldquodoğauumlstuuml varlıkrdquola insan arasında beliren bir
oumlrnek alma ilişkisi olduğunu ortaya koyar (Eliade 2014 18-19) Oumlte yandan mitin
ne olduğunu Eliadersquoye soran bir okurun zihninde hayli kritik bir soru işaretinin
belirmesi de ihtimal dahilindedir Onun mit iccedilin oumlnerdiği bu tanımlamanın bizi
aslında bir din tanımına yaklaştırıp yaklaştırmadığı
Bu kritik sorunun cevabı olumludur Ancak bu cevap mit ve din arasındaki
ayrımın hiccedil de belirgin olmadığı olamayacağı gerccedileğiyle yan yana koyulmalıdır
Boumlylelikle anlaşılacaktır ki buumltuumln oumlrnekleriyle mit ve din arasındaki bu iccedil iccedile ve
hatta birbirleri olma durumu mitle gerccedileklik arasında bizim benimsediğimiz ilişki
bakımından herhangi bir sorun teşkil etmek şoumlyle dursun bu ilişkiyi destekleyen
birccedilok arguumlmanı daha baştan sunacak zenginliktedir Gerccedilekte dinin hassasiyetle
kurgulanmış ve ilişkilendirilmiş mitlerden oluşan sistemli bir derleme olması bile
13
onu hiccedilbir tartışmaya girmeden ldquomitrdquo başlığı altına koyabilmek iccedilin tek başına
yeterlidir
Bununla beraber mit doğauumlstuuml-kutsal oumlğeler barındırsın ya da barındırmasın bir
tasvir ve aktarım aracı olarak duumlşuumlnuumllduumlğuuml suumlrece doğa fenomenleriyle veya
tarihsel gerccedileklikle daima oumlrtuumlşme iccedilinde karşımıza ccedilıkacaktır Oumlrneğin iki farklı
miti iccediliccedile geccedilmiş bulduğumuz Buumlyuumlk İskenderrsquoin Gordion duumlğuumlmuumlnuuml kılıcıyla
boumllduumlğuuml hikacircye tarihte gerccedilekleşmiş bir olaylar silsilesini aktardığı şuumlpheli
olmakla birlikte bir komutan ve huumlkuumlmdar olarak İskenderrsquoin benimsediği askeri
youmlntemi etkileyici bir tarzda tasvir etmektedir İskender belki de o duumlğuumlmuuml hiccedil
goumlrmuumlş değildi hatta o duumlğuumlmuumln varlığı bile tartışma konusu olabilir Ama
İskenderrsquoin zekacircsından ccedilok kılıcının guumlcuumlne guumlvenen ve bu guumlveni hiccedil de boşa
ccedilıkmamış bir devlet adamı olduğu kuşkusuzdur
Din ve mit arasındaki ilişkiyi Eliadersquonin ldquokozmik dinrdquo kavramının seyrinde accedilıkccedila
goumlsterdiği gibi tek tek mitlerden sistemli bir dine geccediliş olarak da goumlrebiliriz
ldquoKozmik dinrdquo tezini şu şekilde oumlzetlemek muumlmkuumlnduumlr Neolitik devrimle birlikte
doğada baştan verili olmayan bir beslenme kaynağı olarak tarım uumlruumlnuuml zaman
algısıyla ve zaman birimlerinin tanımıyla ilgili yeni sistemler yaratma zorunluluğu
doğurur Ccediluumlnkuuml av hayvanlarının aksine toprağı ekip biccedilme yoluyla elde edilen
tahıl ve meyvelerin hangi mevsimde nasıl davranacakları hangi şekli alacakları
bir kelimeyle ne zaman tuumlketilebilir hacircle gelecekleri dakik biccedilimde bellidir ve
şansa bırakılamaz İlk ccediliftccedili toplumların bu periyotları yani guumlnuumln yanısıra ay ve
mevsim birimlerini tespit etmesi artık zorunludur Bunun sonucunda ilk tarım
toplumlarında doumlnguumlsel bir zaman kavrayışı gelişmeye başlamıştır Boumlylece
Eliadersquonin ldquokozmik dinrdquo adını verdiği inanma biccedilimi doğanın suumlrekli
yenilenmesinden oluş ve bozuluşu periyodik biccedilimde tekrarlamasından ileri
gelen esasında doğanın taklidine dayanan bir mitik rituumleller toplamını ifade eder
Bu rituumleller arasında herhangi bir meyvenin başlangıccedil hikacircyesindeki bir cinayeti
yeniden canlandırmak gibi birtakım anımsama senaryoları vardır ve bu tekil
senaryoların şu veya bu şekilde bir araya gelmesi dinlerin oluşması iccedilin elverişli
zemini hazırlamıştır
14
Bazı durumlarda bu arkaik senaryolar yeni dinsel yaratımların doğmasını sağlayacaktır (Eleusis Yunan-Doğu mysteriaları) (hellip) Tarım kuumlltuumlrleri ldquokozmik dinrdquo adı verilebilecek olguyu geliştirir ccediluumlnkuuml dinsel etkinlik merkezicirc gizemin etrafında yoğunlaşmıştır Duumlnyanın duumlzenli aralıklarla yenilenmesi (Eliade 2012 s 55)
Aşağıda etraflıca değineceğimiz uumlzere bizim iccedilin asıl muumlhim nokta şudur
Eliadersquonin mit ve gerccedileklik kurgusu mitin oumlncelikle insan zihnindeki ve nihayet
toplumdaki ndashbunun bir kabile veya klan olması da pekacirclacirc muumlmkuumlnduumlrndash iş goumlrme
biccedilimine Vernantrsquoa kıyasla ccedilok daha genelgeccediler mitin kendisini temele alan bir
tarzda ışık tutmaktadır
Antikccedilağrsquodaki mit ve gerccedileklik kavrayışını modern ccedilağın bilim paradigmalarından
ve tarihsel yargılarından arındırarak anlamamız başka tuumlrluuml muumlmkuumln
goumlruumlnmemektedir Eliadersquonin tespitine ek olarak diyebiliriz ki mit Antikccedilağrsquoda
yaşayan birey iccedilin aktardığı olayların doğauumlstuuml veya hayatın olağan akışına
aykırı olmasına bakılmaksızın her durumda gerccedilekti Bazı durumlarda
gerccedileklikle hiccedilbir biccedilimde oumlrtuumlşmediği bilinse bile bireylerin her birinin bilincinde
ve nihayet topluluğun kolektif bilincinde gerccedilek gibi işliyordu Buna karşılık bazı
durumlarda tam anlamıyla gerccedilekti ama dahil olduğu kurgusal buumltuumlnde
gerccedileklikle oumlrtuumlşmeyi şu veya bu şekilde reddederek bir ldquomitrdquo olduğunu suumlrekli
hatırlatıyordu
Bu durumun mitin tanımında baştan verili olan bir ldquoparadoksrdquo gibi nitelenmesi de
muumlmkuumlnduumlr Mitin olgulara dayanan bir gerccedilekliğinden soumlz edilemez baştan
sona doğru olduğu soumlylenemez bir kelimeyle mit bize gerccedileklerden soumlz etmez
Buna rağmen gerccedilekliğin de oumltesine geccedilen bir guumlce sahiptir ve varlığını da tam
olarak bu guumlce borccedilludur (Dowden 1992 s 2)
Campbellrsquoin bu guumlccedilten anladığı mit vasıtasıyla gerccedileklik ve insan hayatı arasında
kurulan bağdır Yazar mitin modern anlamını hikacircye anlatıcılığıyla bir tutarken
hikacircyelerin gerccedileklikle okur arasındaki uyumu sağladığını duumlşuumlnmektedir Bu
lsquohikacircyersquoden yalnızca miti değil aynı zamanda modern romanları da anlamak
gerekmektedir Nitekim Campbell soumlzuumlnuumln devamında Buddharsquodan Platonrsquodan
15
Yunan anlatılarından vs soumlz etmenin yanında Thomas Mannrsquoın Tonio Kroumlgerrsquoini
de bu lsquohikacircyersquoye bir oumlrnek olarak goumlsterir
Campbellrsquoin oumlrneğinden hareketle denebilir ki okur aslında hikacircyenin gerccedileklikle
tarihsel olgularla birebir oumlrtuumlşmediğinden haberdar olsa da mitle arasında
kurduğu bağ tıpkı Dowdenrsquoin dediği gibi gerccedilekliği ve doğruluk kriterlerini aşacak
guumlccediltedir
Son tahlilde en azından antik doumlnem mitleri iccedilin soumlylenebilecekleri şu şekilde
oumlzetleyebiliriz Her bir doğa evren vs goumlzlemi uumlzerine soumlylenen mit daima
fenomenin başlangıcına ilk nedenlerine ilişkin soruları aydınlatıyor ve birbirine
eklenen hikacircyelerle birlikte buumlyuumlk (ccediloğu durumda adına ldquodinrdquo denilen) bir mitler
oumlrguumlsuuml ortaya ccedilıkıyordu Bu oumlrguuml sayesinde bireylerin etrafındaki sosyal kuumlltuumlrel
ve guumlndelik buumltuumln gerccedileklik eksiksiz biccedilimde yeniden inşa edilmekteydi
11 Mit ve mitolojiyi logos bağlamında tanımlama girişimleri
Bu noktada birini Vernantrsquola diğerini Eliadersquoyle oumlrneklediğimiz iki modern ldquomitrdquo
kavrayışı arasında yapacağımız tercihin nedenlerinin daha anlaşılır olması adına
İyonya logosrsquou bağlamındaki mit tartışmasını derinleştirmek gerekmektedir
Vernantrsquoın kuşkucu bir bakışla soumlylenirse ldquoYunan mucizesirdquo fikrinin oumlrtuumlk bir
savunmasına hasredilmiş gibi goumlruumlnen Les origines de la penseacutee grecque
(Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları) adlı uumlnluuml kitabı karşılaştırmalı mitolojinin
kurucusu sayılan Georges Dumeacutezil editoumlrluumlğuumlndeki ldquoMythes et Religionsrdquo (mitler
ve dinler) başlıklı seri dahilinde 1962 yılında yayınlanmıştır8 Bununla birlikte
oumlzellikle felsefe bağlamında bir mit araştırması guumlndeme geldiğinde yaygın kabul
goumlren bu ldquomucizerdquo yaklaşımının tarihi Vernantrsquotan en az bir yuumlzyıl daha geriye
uumlnluuml Fransız duumlşuumlnuumlr Ernest Renanrsquoa gider ldquoYunan mucizesirdquo kavramını
literatuumlre kazandıran kişi bizzat Renanrsquodır Renan Avrupalı aydın ve duumlşuumlnuumlrler
8 Eserin Tuumlrkccedileye Huumlsen Portakal tarafından yapılan ccedilevirisinde ccedilevirmenin oumlnsoumlzuumlnuumln başlığı muhtemelen kitabın adından ziyade iccedileriğine atıfla Yunan Mucizesinin Kaynaklarırsquodır (Cem Yayınları 2017)
16
uumlzerinde buumlyuumlk etkiye sahip bir tarihccedili ve filolog olması bir yana Roumlnesansrsquoın
hemen ardından antik Yunanrsquoa duyulan ilgiyi sistemli bir ideolojiye doumlnuumlştuumlrmuumlş
olan sosyal bilimcidir
Renan gibi bazı Avrupalı duumlşuumlnuumlrlerin el birliğiyle inşa ettiği Hellenist atmosferde
mitin İyonyarsquoda doğup Atinarsquoda olgunlaştığı bilinen Batı rasyonelliğinin yani
logosrsquoun karşısına koyulması ve boumlylelikle kısmicirc bir zeminde tanımlanması
geleneksel hacircle gelmiştir En iyimser bir şekilde ifade edilirse Yunan
duumlşuumlnuumlrlerinin mitik duumlşuumlnmeyi aşmak konusunda goumlsterdikleri soumlylenen
mucizevi başarı inancı Renancı mucize yaklaşımından hareketle veya bu
yaklaşıma paralel gelişme imkacircnı bulmuştur
Alabildiğine lirik bir uumlslupla yazdığı bir anı yazısından Ernest Renanrsquoın Atinarsquodaki
Akropolisrsquoe ziyareti sonrasında şaşırtıcı bir hızla Kuduumls hayranlığından Atina
hayranlığına suumlruumlklenmesi ve bunun neticesinde ortaya ccedilıkan Atina-Kuduumls
tezinin izlerini takip etmek muumlmkuumlnduumlr Yazar Akropolisrsquote Yakarış adlı bu
yazısında 1865 yılındaki Atina gezisinden oumlnceki ruh hacirclini şu soumlzlerle dile getirir
O ana kadar yeryuumlzuumlnde muumlkemmelliğin hiccedil var olmadığını duumlşuumlnmuumlş muumlkemmelliğe ancak ucundan kıyısından yaklaşan şeylerin şurada burada tesaduumlfen goumlruumlnuumlr olabileceğine inanmıştım Yahudi halkının goumlzuumlmde yeri her zaman başka olan İsarsquoya ve Hristiyanlığa da yol goumlsteren muumlstesna yazgısına rağmen soumlzde mucizelere olan inancımı da yitireli ccedilok zaman olmuştu (Renan 1897 s 38)
Renan sonraki doumlnemlerde buumlyuumlk tartışmaların odağına yerleşecek ldquoYunan
mucizesirdquo fikrinin doğmasından hemen oumlnceki ruh hacirclini bu cuumlmlelerle tasvir
ederken kapılacağı yeni ruh hacirclinden buumlsbuumltuumln habersiz olduğunu ve hatta boumlyle
bir beklenti veya umudunun hiccedil kalmadığını goumlstermek ister gibidir Belki de eski
ruh hacirclinin boumlylesine coşkulu bir tasvirini yaparken az sonrasında daha coşkulu
biccedilimde tasvir edeceği yeni ruh hacirclini bir kelimeyle ldquomucizerdquo duumlşuumlncesini ccedilok
daha buumlyuumlleyici hacircle getirmeyi ummaktadır Kısacası bu bir hazırlıktır ve hazırlığı
yapılan değişimin goumlrkemine layık oumllccedilekte olması gerekmektedir Buumltuumln mucize
ve dogmalardan kurtulmuş fakat Tevrat ve Kuduumls hayranlığını henuumlz yitirmemiş
ldquorasyonelrdquo bir duumlşuumlnuumlr Atinarsquodaki atmosferi soluduktan sonra yeryuumlzuumlnde
ldquorasyonelrdquo bir mucizenin ndashbir defalığına bile olsandash meydana geldiğine iman
edecek Akropolisrsquoteki o mucizevicirc saatlerin ardından antik Yunan uygarlığında
17
ortaya ccedilıkan aydınlanmayı sadece Batı duumlnyasının değil buumltuumln medeniyetlerin
yol goumlstericisi olarak savunmaya karar verecektir Nitekim yukarıdaki cuumlmlelerin
devamı şoumlyledir
Ama o anda birdenbire Yahudi Mucizesinin hemen yanıbaşında Yunan Mucizesi kendini goumlsterdi Bir defaya mahsus olabilecek daha oumlnce hiccedil kimsenin goumlrmediği bundan sonra da hiccedil kimsenin goumlremeyeceği fakat etkileri ebediyen suumlrecek bir olaydı bu guumlzelliğin hiccedilbir yerel ya da millicirc lekeyle kirlenmemiş
oumlluumlmsuumlz bir hacircli (Renan 1897 s 38)
Goumlruumllduumlğuuml gibi yazarın zihninde tasavvuru oumlnceden mevcut bir mucize daha
guumlccedilluuml ve goumlrkemli bir başka mucize tarafından bozguna uğratılmış safdışı
edilmiştir Bu cuumlmleleri okumakla rasyonellik iddiasını elden bırakmaksızın
İsarsquonın mucizesine tanık olduğunu soumlyleyen ve bunu insanlara anlatmayı ldquokutsalrdquo
bir oumldev telakki eden Aziz Paulusrsquou okumak arasında yarattıkları hisler
bakımından bir fark yoktur Nitekim goumlzardı edilmemelidir ki Yukarıdaki
cuumlmlelerin yazarı Renan 19 yuumlzyılda Fransarsquoda Monteignersquoden iki Voltairersquoden
bir yuumlzyıl sonra yaşamış saygın bir filozoftu Montesquieu ve Comtersquou
bilmekteydi Nietzschersquonin ccedilağdaşıydı uumlstelik bilimsel anlamda guumlvenini de
kazanmıştı (krş Nietzsche 1967 39-8)
Akropolisrsquote Yakarışrsquoın bu cuumlmleleri doğa ve evren konularında anlama yetisinin
yalnızca ratio kısmını kullanma iddiasındaki Avrupalı bir duumlşuumlnuumlruumln rasyonel
temellendirmesini yapmaktan aciz kaldığı bununla birlikte azizlerine ve
peygamberlerine kulak vermekten bitkin duumlştuumlğuuml bir mitten kısmen de olsa
vazgeccedilerek rasyonel temellendirilmesi kolay modern bilimler ve felsefenin
ccedilağdaş youmlnuumlnuuml de Roumlnesansrsquotan itibaren tayin etmiş bir başka mite sarıldığı anın
kayıtları olarak okunmalıdır Kuduumlsrsquote yakarışın yerini Akropolisrsquote yakarışın
alması uumlstelik bu yakarışın yerel ve ulusal kaygılardan arınarak ndashyazarın kendi
metaforuna goumlre Pentelikon mermeri antik Yunan heykeltıraşları tarafından
lekesiz bir işccedililikle işlenmiştirndash evrensel bir ccedilehreye buumlruumlnmesi bir mitten başka
bir mite sıccedilrayış suumlrecini goumlzlerimizin oumlnuumlnde anbean canlandırmaktadır
Bunun yanında belli bir felseficirc tavrın tarihsel arka planını yansıtabilmek adına
zorunlu olarak değinmekten başka oumlzel bir Renan tartışmasından uzak kalmak
iccedilin yeterince nedenimiz vardır Oumlncelikle kabul etmek gerekir ki felsefenin kendi
18
oumlzel alanında inşa edilmek istenen herhangi bir logos-mitos ilişkisi Renanrsquoın ve
meseleye aynı perspektiften bakan yazarların şahsicirc veya ideolojik duumlşuumlncesine
hiccedilbir karşı arguumlman borccedillu değildir En genel bir oumlrnekle İyonya biliminin ortaya
ccedilıkışıyla kavramsallaşan μῦθοςrsquotan buumlsbuumltuumln arınmış bir felsefeyi konu alan bir
ccedilalışma hatta boumlyle bir felsefenin buumltuumln imkacircn ve ihtimallerini reddeden bir tez
bile araştırmacısını Renanrsquoın şahsicirc antik Yunan kavrayışıyla karşı karşıya
getirmese gerektir ldquoYunan mucizesirdquo boumlyle bir tez iccedilin olsa olsa dolaylı bir durak
olabilir burada bizim yaptığımız da budur Kaldı ki boumlylesine geniş kapsamlı bir
araştırmanın verimli ufuklarını Yunan mucizesi gibi romantik bir yaklaşımı inkacircr
ccedilabasına indirgemek hiccedil de makul olmaz Sonuccedil itibariyle boumlyle bir ccedilalışmada
Yunan mucizesini savunanların romantik fikirleriyle değil ilk Yunan filozofları
hakkındaki belli birtakım iddialarıyla hesaplaşmak gerekmektedir
Bu zorunlu karşılaşmayı oumlnceden kestirmenin kolaylığı da kabul edilsin Bir eski
Yunan felsefe tarihi araştırması olmasından oumltuumlruuml başlangıcını Homerik-Hesiodik
ccedilağla işaretlemek durumunda olduğumuz bu ccedilalışmada Renan bahsinde kem
kuumlm etmeden ortaya koyabileceğimiz yegacircne itiraz İyonya bilimi ve felsefesinin
uumlruumlnuuml olan eski Yunan entelektuumlel tipinin tamamıyla rasyonel bir duumlşuumlnuumlşte
olduğuna dair fantastik iddiayla muhataptır Aynı zamanda bu entelektuumlel tipinin
duumlşuumlncesinin buumltuumlnuumlyle kendisinden menkul birdenbire ortaya ccedilıktığı youmlnuumlnde
ccedilok daha fantastik bir iddiayla da muhataptır Mucizeci antik Yunan kavrayışını
yukarıdaki paragraflarda yeterince oumlzetlemiş olarak bu kavrayışa itirazımızı da
aşağıda birkaccedil paragrafla oumlzetleyeceğiz
12 Antik Yunan duumlşuumlncesinin mitik koumlkenleri hakkında tartışmalar
Ccedilalışmamızın başlığı accedilısından hayli yerinde bir giriş olarak ldquoYunan mucizesirdquonin
felseficirc youmlnuumlne yapılan itirazların ccediloğu Platonrsquoa atfedilen Epinomisrsquoteki şu
cuumlmleden hareket eder ldquoŞunu soumlylemeye hakkımız var [λάβωμεν] Hellenler
barbarlardan aldıkları her şeyi daha iyi bir sonuca vardırırlarrdquo (987d-e)
19
Epinomisrsquoin yazarının şayet Platon değilse bile bu cuumlmleyi Yasalarrsquoın en
başından itibaren aklıbaşındalığı temsil eden karakter olan Atinalı Yabancırsquoya
soumlyletecek kadar Akademiarsquoya sadık bir Platon tilmizi veya takipccedilisi olduğuna
kuşku yoktur Bu nedenle otantikliği en tartışmalı diyaloglardan biri olması bizim
accedilımızdan sorun teşkil etmez nihayet Atinalı Yabancırsquonın bu cuumlmleyle Platonrsquoun
sağlığındaki Akademiarsquonın goumlruumlşuumlnuuml temsil ettiğini biliyoruz
Atinalı Yabancırsquonın bu cuumlmlesinin taşıdığı anlam bakımından bizim ccedilağımızdaki
kavranışıyla 5 yuumlzyıl Atinarsquosındaki kavranışı arasında buumlyuumlk fark vardır ve bu
farkı hesaba katmak antik Yunanrsquoa duyulan sevgi ve saygının tarih boyunca
uğradığı değişimi anlamamıza yardımcıdır Cuumlmlede geccedilen λάβωμεν fiilinden
hareketle Atinalının boumlyle buumlyuumlk bir iddiada bulunma hakkını saklı tutma
ccedilabasına bakılırsa Atinarsquoda o doumlnemde etkin olan bazı grupların itirazlarıyla
karşılaşma hazırlığı soumlz konusudur Bu gruplar belki antik Mısır bilgelerine
hayranlık duyan Yunan duumlşuumlnuumlrlerinden belki de Frig veya başka bir Anadolu
medeniyetine goumlnuumll vermiş şair ve yazarlardan meydana geliyordu bunu
bilemiyoruz Fakat Atinalı Yabancı Giritli ve Spartalı arkadaşlarına λάβωμεν
(sahip ccedilıkıyoruz elimizde tutuyoruz) diye seslenirken iddiasını bu ccedilevrelerin
saldırılarına karşı guumlvenceye almanın peşindedir Kısacası bu cuumlmle 5 yuumlzyıl
Atinarsquosında yaşayan Hellen bilincine sahip ve yuumlreği Hellen sevgisiyle dolu her
entelektuumlele hitap eden antik bir ldquoHellenciliğinrdquo en naif ifadesidir
Bununla birlikte evvela Roumlnesans ve ardından modern doumlnemde yaygınlaşan
yeni bir Hellenizmin etkisiyle bu cuumlmleden anlaşılan her şey tepetaklak olmuş
cuumlmleye olumsuz bir iccedilerik yuumlklenmiş ve bu itibarla lsquoYunan mucizesirsquo tezine arka
ccedilıkan yazarlar tarafından hep goumlrmezden gelinmiştir Bu tutumun arka planında
antik Yunanrsquoın bilim ve felsefe devriminin yine Yunan koumlkenli olduğuna bu
devrimde herhangi bir başka ulus veya uygarlığın katkısının bulunmadığına dair
peşin huumlkuumlm yatar Epinomis cuumlmlesindeki ldquodevraldığı mirası artıran daha iyi
sonuccedillara vardıran Hellenrdquo vurgusuna rağmen
Bu konuda Jaegerrsquoin ccedilok faydalı ccediloumlzuumlmlemeler iccedileren İlk Yunan Filozoflarında
Tanrı Duumlşuumlncesi adlı eseri muumlhim bir yanlış yorumlamayı da goumlzler oumlnuumlne serer
Buna goumlre ldquodoğardquo (Natur) ve ldquodoğa filozoflarırdquo (Naturphilosophen) ifadesi ndashki bu
20
adlandırmanın Antikccedilağrsquodaki sahibi Aristotelesrsquotirndash bizim ccedilağımızda ldquohatalı bir
modernizasyonrdquoa uğratılmıştır Ccediluumlnkuuml φύσιςrsquoin koumlkuuml olan φάναιrsquoın anlamı
buumlyuumlme oluşmadır ve ldquodoğardquo biccediliminde ccedilevirdiğimiz soumlzcuumlk aslında ldquokoumlken
gelişmerdquo benzeri bizim ccedilağımızda anlaşılması imkacircnsız bir Yunan kavrayışına
karşılık gelir Jaegerrsquoe goumlre φύσις eski Yunanlardaki ldquosoyutrdquo kavrayışlardan
(Abstraktbildungen) biriydi (Jaeger 2011 s 40)
Jaegerrsquoin tercih ettiği bu ldquosoyutrdquo soumlzcuumlğuumlnuumln tam olarak ne demeye geldiğini
anlamak guumlccedil goumlruumlnebilir Bununla birlikte Jaeger ldquomitikrdquo duumlşuumlnme biccedilimlerinin her
tuumlrluumlsuumlnden bağımsız anlamaya oumlzen goumlsterdiği Miletoslu doğa filozoflarının
guumlnuumlmuumlzde anlaşıldığı biccedilimiyle birer materyalist olmadıklarını kanıtlama
ccedilabasından da geri durmaz Nitekim aynı yazıda γένεσιςrsquoi de bu minvalde
değerlendirdikten hemen sonra Homerosrsquoun Ὠκεανόςrsquou ile Thalesrsquoin ὕδωρrsquou
arasında doğruluğunun tartışmaya accedilık kalmasını bilinccedilli olarak goumlze alır gibi
kesin bir sınır belirlemeye girişir buna goumlre Thales ldquoherşeyin sudan geldiği
youmlnuumlndeki sezgisini (Erkenntnis)rdquo herhangi bir mitik veya alegorik ifadeye
başvurmadan dile getirmiştir Ccediluumlnkuuml Thalesrsquoin suyu Homerosrsquounkinin aksine
goumlzle goumlruumlluumlr duumlnyanın ndashduyulur alanınndash bir parccedilasıdır
Bununla birlikte ilerleyen satırlarda Thalesrsquoin bu oumlğretisinin onu buguumln
ldquometafizikccedilirdquo ve ldquoteologrdquo olarak nitelediğimiz duumlşuumlnuumlrlerle aynı başlık altına
koyacağını da kabul edecektir Buna mecburdur ccediluumlnkuuml παντᾷ πλήρη θεῶν
(DK11a22) ifadesinin yakamızı bırakması başka tuumlrluuml muumlmkuumln olmaz
İyonyalı doğa duumlşuumlnuumlrleri mitik koumlkenlerden etkilenmiş olmakla beraber onların
buumltuumln mitik inanışlara olumlu baktıkları veya bu duumlşuumlnme biccedilimini buumlsbuumltuumln
benimsedikleri elbette iddia edilemez Mitlere karşı mesafeli tutumları her şeyden
oumlnce logosrsquoun dayattığı bir zorunluluktu
Jaeger de İyonyalıların bu tavrını logos lehine yorumlar ama bu yorumu
temellendirmek adına az oumlncekinde olduğu gibi yine Homerosrsquola İyonya
arasındaki nicel bir farka başvurmak zorunda kalır Thalesrsquoin ὕδωρrsquou Homerosrsquoun
Ὠκεανόςrsquounun aksine kosmosrsquoun her yerini dolduran θεοίrsquodur Jaegerrsquoin
21
duumlşuumlncesine goumlre bu fark Thalesrsquoin oumlğretisini bir mit olmaktan kurtarmaya
muktedirdir
Anaksimenes iccedilin bu tartışmalar Thalesrsquole ccedilok benzer olmakla beraber mesele
Anaksimandros olduğunda İyonya bilimselliğinin bize miras bıraktığı ve bu ccedilağda
ccediloumlzuumllmesi en guumlccedil en buumlyuumlk soru işaretiyle karşı karşıyayızdır Su veya hava gibi
duyulur alandaki en temel oumlgelerden birini seccedilmek yerine ἀπείρων gibi muğlak
tartışmaya accedilık bir ldquoşeyirdquo ἀρχή olarak belirleyen Anaksimandros (Simplikios
Phys 2413 DK12a9) Aristotelesrsquoin kendisine yakıştırdığı ldquodoğa filozofurdquo
unvanını boşa ccedilıkarırcasına logosrsquoun ve deney-goumlzlem alanının oumltesine geccedilen
bir oumlnerme ortaya koymuştur
Jaegerrsquoin Thales bahsinde ldquoErkenntnisrdquo diye adlandırdığı θεοί yaklaşımının
Anaksimandrosrsquotaki bir karşılığı da bu olsa gerektir Yine φύσιςrsquoin Aristoteles iccedilin
de bir ldquosoyutrdquo kavrama karşılık geldiği Jaegerrsquoin tezini doğrular biccedilimde
Anaksimandrosrsquoa bu unvanı rahatlıkla yakıştırabilmesinden anlaşılabilir Oumlte
yandan teredduumltsuumlz diyebiliriz ki ἀπείρων ilk defa Anaksimandrosrsquota karşımıza
ccedilıktığına goumlre onu eski bir mit veya alegorik anlatıyla ilişkilendirmek olanaklı
değildir Bu durumda antik doumlnemdeki mit kavrayışını araştırırken bu oumlğretinin
bize katkısı hangi bağlamda ve tam olarak ne olabilir
Kendisi başlıbaşına bir belirsizlik olan bu kavramın izini guumlnuumlmuumlze kalan bir tek
fragmanın yardımıyla suumlrmenin zorluğu hatta imkacircnsızlığı tartışmasızdır Fakat
yine de bu konuda buumlsbuumltuumln ccedilaresiz olduğumuz soumlylenemez İlk felsefe tarihccedilisi
dolayısıyla aynı zamanda Platon oumlncesi filozoflar iccedilin ilk başvuru kaynağımız olan
Aristotelesrsquoin onlara dair kavrayışına bu noktada bir defa daha koşulsuz
guumlvenmemiz gerekecektir Kavramın tartışmamıza hangi bağlamda dahil
edilebileceğine ilişkin sorumuzu cevaplamak iccedilin Fizikrsquoteki ldquosonsuzrdquo başlığı altıda
geccedilen şu berrak cuumlmle tek başına yeterlidir
Sonsuzluk tanrısal (θεῖον) bir şey de olsa gerek ccediluumlnkuuml Anaksimandros ile ccediloğu doğabilimcisinin dediği gibi oumlluumlmsuumlz ortadan kalkmayan bir şey (Aristoteles 2012 203b14)
Bu soumlzler yalnızca İyonya doğa duumlşuumlnuumlrlerinin değil aynı zamanda Aristotelesrsquoin
doumlnemine kadar gelen suumlreccedilte buumltuumln Antikccedilağ bilginlerinin Miletos arkhersquosine
22
ilişkin algısını resmetmesi bakımından bizim iccedilin oumlnemlidir Bunun yanında
Thalesrsquoin πλήρη θεῶν doğası Aristotelesrsquoin bu cuumlmlesiyle yan yana
okunduğunda anlamı daha belirgin hacircle gelmektedir
Cornford Anaksimandrosrsquoun ἀπείρων oumlğretisiyle kadim mitik duumlşuumlnce arasında
organik bir bağ kurarken Parmenidesccedili Moira oumlğretisinden hareket etmesinin
yanında başlıca guumlvencesi Aristotelesrsquoin Fizikrsquote aktardığı Eleatik bir ifadeydi
ldquoHer şeyi ccedilepeccedilevre sarıp her şeyi youmlnetiyorrdquo (Fizik 203b12) Bu cuumlmledeki
περιέχω ve κυβερνάω fiillerinden Cornford İyonya devrimiyle mitik tanrıların
ldquoortadan kaybolmasınınrdquo ardından geride kalan tanrısal ruh toumlzuumlrsquonuuml anlar
ccedilepeccedilevre saran ve youmlneten şey yani soumlz konusu toumlz doğrudan doğruya
φύσιςrsquotir (Cornford 1912 s 146) Boumlylece Jaegerrsquode ifadesini bulduğumuz antik
Yunan doğa kavrayışının ldquosoyutrdquo youmlnuuml Cornfordrsquoun ccediloumlzuumlmlemesinde ifadesini
daha accedilık biccedilimde bulur Cornford bu φύσις kavrayışını ldquosoyutrdquo diye nitelemek
yerine doğrudan doğruya ldquomitikrdquo sıfatını kullanır
Sonuccedil olarak fragmanlar ve tanıklıklar ἀρχήrsquonin tanrısal başka bir deyişle aşkın
olana goumlnderen youmlnuumlnuuml aydınlatarak İyonyarsquoda yalnızca bilimsel duumlşuumlncenin
değil aynı zamanda yeni bir theologiarsquonın da ortaya ccedilıktığını goumlstermektedir
Genel olarak bu ldquomucizevicircrdquo bilimselliğin mitik oumlzelliklere de sahip olup olmadığı
konusunda Cornfordrsquoun araştırmaları fevkalade yol goumlstericidir
Jaegerrsquoin felsefeyi bilhassa İyonya oumlzelinde mitten ayırma girişiminin
oumlluumlmsuumlzluumlğe ek olarak ldquosonradan meydana gelmemişrdquo bir kelimeyle ezeli bir
tanrısallık kavrayışı uumlzerinde temellendirildiğini goumlzden kaccedilırmamak gerekir Bu
keşif ccedilarpıcı olmasına ccedilarpıcıdır fakat yine de Miletosrsquou olgunlaşmış bir
rasyonellikle bağdaştırmak iccedilin yetersiz olduğu kuşkusuzdur Miletosrsquota ortaya
ccedilıkan yeni ldquotanrısal varlıkrdquo herhangi bir biccedilimde doğmamıştı ve zamanlar uumlstuumlyduuml
ancak yine de mitik duumlşuumlnmenin uumlruumlnuumlyduuml ve bu yolla yapılan devrim eski bir
theogoniarsquonın karşısına yeni bir theologiarsquonın koyulmasından ibaretti
Jaeger soumlzuumlnuuml ettiğimiz iddiayı dile getirirken şunları yazar
ἀπείρων goumlrduumlğuumlmuumlz uumlzere aynı zamanda hiccedil meydana gelmemiş bir
şeydir Bu buumltuumln şeylerin koumlkenindeki ilk ilke kavramına bilhassa uygun bir
oumlzelliktir Mitsel duumlşuumlncede tanrıların en temel ayırt edici oumlzelliği insanlar
23
gibi oumlluumlmluuml olmamalarıdır buna karşılık başka bakımlardan insan kılığında
temsil edilirler Rasyonel duumlşuumlnce ise her şey iccedilin kendisinin koumlkeni
olmayan bir koumlken arayarak oumlluumlmsuumlz ve tanrısal bir varlık fikrine varmıştır
(Jaeger 2011 s 50)
Bu rasyonel duumlşuumlnce İyonyarsquoda doğan felsefedir Buradaki rasyonelrsquoin ratiorsquosu
elbette İyonya logosrsquouydu Jaegerrsquoin İyonyalılar konusunda goumlzardı ettiği mitik
yaklaşım da zaten bu rasyonel duumlşuumlnceyle ulaşılan tanrısal varlık fikri olup
Cornfordrsquoun tespit ettiği ldquotanrısal ruh toumlzuumlrdquonden başka bir şey de değildir Uumlstelik
yalnızca Miletos arkhersquosiyle sınırlı kalmayacak buumltuumln antik Yunan tarihi boyunca
suumlruumlp gidecektir
Sonuccedil olarak Thalesrsquoin ὕδωρ oumlğretisindeki her şeyin tanrılarla dolu olduğu
oumlnermesinin Thales veya ondan oumlncekiler tarafından yapılmış deney-goumlzlem
sonucunda ortaya ccedilıkması beklenemez Bu tanrısallık Thalesrsquoin suyun kendi
başına davranan ve neye doğru ldquooluşuprdquo neyden doğru ldquobozulacağınardquo karar
veren bir ἀρχή olduğu fikrinden hareketle ifade ettiği mitik bir ccediloumlzuumlm denemesidir
Thales bu savında duyuların nesnesi olamayacak boyutlardaki başka bir deyişle
var olduğu bilinen değil var olduğuna inanılan minik su taneciklerine yuumlklenmiş
bir tanrısal guumlccedilten soumlz etmektedir Anaksimandrosrsquoun ἀπείρωνrsquou ve goumlkleri
Pythagorasrsquoın sayıları ve kozmik muumlziği Anaksagorasrsquoın νοῦςrsquou gibi antik Yunan
doğacılarının birccedilok oumlğretisi iccedilin de bu durumdan soumlz edebiliriz Oumlzellikle antik
Yunan filozoflarının ldquokozmolojirdquo kabul edilen ve fakat ldquokozmogonirdquo niteliğini henuumlz
buumltuumlnuumlyle yitirmemiş kosmos kavrayışlarında mitik yaklaşım apaccedilık goumlruumlnuumlr
Dahası aşağıdaki boumlluumlmlerde değineceğimiz gibi bu duruma en fazla oumlrneğin
goumlruumllebileceği yer İyonyalı seleflerinden en az iki yuumlzyıl sonra Atinarsquoda yaşamış
olan Platonrsquoun kosmos oumlğretisidir
Tartışmanın odağında olduğu soumlylenebilse de Thalesrsquoin veya ilk doğa
filozoflarından herhangi birinin guumlnuumlmuumlz insanına ccedilok şaşırtıcı goumlruumlnen ve ccediloğu
zaman modern anlamda ldquobilimselrdquo diye nitelendirilen herhangi bir kozmik
oumlnermesinin İyonya aydınlanmasından yuumlzyıllar oumlnce Suumlmerrsquode Mısırrsquoda
Tevratrsquota veya başka bir mitik kaynakta geccediliyor olması felsefe-mit ilişkisini ele
alma tarzımızı değiştirmez Aksine kaynağını ilk olarak Cornfordrsquoda bulduğumuz
bu tespit İyonyarsquoya atfedilen olgunlaşmış rasyonelliğe karşı bir oumlnerme
24
huumlkmuumlndedir Fakat bize goumlre mesele ilk Yunan filozoflarının beslendikleri
kaynak her ne olursa olsun duumlşuumlncelerinin hacirclacirc mitik olmasıdır Gerek İyonya
duumlşuumlnuumlrleri ve gerekse Homeros Hesiodos ve Babilli Mısırlı mit anlatıcıları
tarafından soumlylenmiş doğa-evren oumlğretileri mitik duumlşuumlnmenin birer uumlruumlnuumlduumlr
Antik Mezopotamyarsquodaki herhangi bir goumlkbilim fikriyle Anaksimenesrsquoteki goumlkler
kuramının modern bilimsel kriterlere uzaklığı birebir aynıdır Her ikisinde de belli
başlı duumlşuumlnce ve oumlğretiler aynı şablonlar uumlzerine kurulu olup her ikisi de benzer
biccedilimde gelişen hadiselerden soumlz ederler
Bu benzerliği ortaya koymak iccedilin Cornfordrsquoun 1912rsquode ve oumlluumlmuumlnden sonra
1952rsquode yayınlanan iki başyapıtında olduğu gibi ilk Yunan duumlşuumlnuumlrlerinin Suumlmer
veya Mısırrsquodan aldıkları esinleri motifleri bir bir sayıp doumlkmek de şart değildir
Kesin olan şudur 7 yuumlzyılda İyonyarsquoda başlayan ve ileriki boumlluumlmlerde
inceleyeceğimiz uumlzere Platonrsquoda olgunluğa erişen bu mitik-bilimsel ve mitik-felseficirc
yaklaşım bilim tarihinde Kopernik devrimine ve felsefe tarihinde Nietzschersquoye
kadar kesintisiz suumlrecektir Oumlte yandan antik Yunan duumlşuumlncesinin Mezopotamya
koumlkenli olup olmadığına dair tartışmaların iddia sahiplerine 20 yuumlzyılın ilk yarısı
boyunca deyim yerindeyse ağır bedeller oumldettiğine kısaca da olsa değinmek
gerekir
13 ldquoYunan Mucizesirdquonin belirleyiciliği Burnet-Cornford oumlrneği
Yukarıda mit hakkındaki tanımlarını karşılaştırdığımız iki isimden Eliade mit ve
dinler tarihccedilisi Vernant ise antropolog ve eski Yunan tarihccedilisidir Vernantrsquoın 1962
tarihli ilk kitabının başlığı Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynaklarırsquoydı ve benzer biccedilimde
ondan tam elli yıl oumlnce 1912rsquode yayınlanan bir başka kitabın Cornfordrsquoun From
Religion To Philosophy adlı eserinin alt başlığı da A Study in the Origins of
Western Speculationrsquodu Cornfordrsquoun bu kitapta incelediği temel mesele
Vernantrsquoınkiyle birebir aynı goumlruumlnmektedir Hatta oumlluumlmuumlnden sonra 1952 yılında
Cambridgersquode Principium Sapientiae başlığıyla basılan eserinin alt başlığı
25
Vernantrsquoınkiyle neredeyse aynı biccedilimde The Origins of Greek Philosophical
Thoughtrsquotur
Şuumlphesiz gerek Vernant ve gerekse Cornford antik Yunan tarihi felsefesi ve
mitolojisi konularında Avruparsquonın en buumlyuumlk otoriteleri arasındadırlar
Ccedilalışmalarında benzer veya aynı temalara eğilmiş olmaları da bu bakımdan ccedilok
doğaldır Ancak aralarında yalnızca benzerlikten soumlz edemeyiz son derece
belirgin birtakım farklar da soumlz konusudur Uumlstelik bizim iddiamızı doğrudan
ilgilendiren fark elli yıllık bir zaman aralığından ccedilok daha goumlruumlnuumlr ve ccedilok daha
oumlnemlidir İki felsefe tarihccedilisi ilk Yunan filozoflarındaki duumlşuumlncenin koumlkenleri
konusunda birbirleriyle taban tabana zıt duumlşuumlncelere sahiptirler
Sırf mit tanımlaması hakkında soumlylediklerimizin ışığında bile duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde
Vernantrsquoın bu konudaki tavrını tahmin etmek zor değildir Buna karşılık Cornford
Principium Sapientiaersquode Hesiodosrsquoun titan savaşları anlatısını uzun uzun
alıntılayarak yorumladıktan sonra buumlyuumlk bir suumlrpriz yaparak Hesiodosrsquoun Asya
ve Babilrsquodeki koumlkenleri hakkındaki tezini bir anda karşımıza ccedilıkarıverir (Cornford
1952 s 220) Cornfordrsquoun iddiasına goumlre her iki kitabında da ilk Yunan
filozoflarının kuumlltuumlrel ortamını ve esinlerini hazırlamış olduğunu accedilık biccedilimde iddia
edeceği buumlyuumlk ozan Hesiodosrsquoun meşhur titanlar savaşının asıl kaynağı Asyalı
Hitit-Hurricirc uygarlıkları uumlzerinden Yunan kuumlltuumlr duumlnyasına girmiş olan Babilli
Marduk-Tiamat mitidir
Bize Burnet ve Cornford arasında bir karşılaştırma yapmanın bu mesele iccedilin ne
denli accedilıklayıcı olduğunu oumlğreten George Thomson Yunan felsefesinin ortaya
ccedilıkış aşamalarını incelediği kitabı İlk Filozoflarrsquoda Asya-Babil ccedilıkışını buumlyuumlk bir
başarı olarak selamlarken daha sonrasında bunun Cornfordun başına gelenlerin
başlıca sebebi olduğunu oumlfkeyle bağırmaktan da geri durmaz Uumlstelik Thomsonrsquoa
goumlre Cornfordrsquoun oumlmruuml yetse uzun yıllar goumlrmezden gelinerek
ldquocezalandırılmasınardquo neden olan bu tez Asya-Babilrsquole sınırlı kalmayacak Hint ve
Ccedilinrsquoe de uzanacaktı
Enuma Elishrsquoi Hesiodosrsquoun Theogoniarsquosını ve ilk Yunan filozoflarını
duumlşuumlnce tarihindeki devamlı suumlrecin belirli aşamaları olarak ortaya
ccedilıkarmak Cornfordrsquoun başarısıydı (hellip) Bitirmeden bıraktığı Principium
26
Sapientiae adlı yapıtının sonuccedillarından araştırmalarını Platonculuğun
daha iccedillerine doğru değil daha uzağa Hint ve Ccedilin felsefelerine goumltuumlrmek
niyetinde olduğu accedilıkccedila anlaşılmaktadır (Thomson 1997 s 180)
Bu Yunan mucizesi fikriyle paralel gelişen ve oumlzguumlnluumlk konusunu tartışmaya bile
tahammuumllsuumlz Hellen kavrayışına karşı accedilılan bir bayraktı ve daha oumlnce de
soumlylediğimiz gibi Thomsonrsquoun analizinden anlaşıldığına goumlre Cornfordrsquoun
yapıtlarına Batı duumlnyası tarafından uygulanan bir ambargoyla sonuccedillanmıştı
Thomson yukarıdaki cuumlmlelerin devamında Cornfordrsquou bir başka Yunan felsefesi
uzmanı olan Burnetrsquola karşılaştırırken şunları yazar
hellip onun (Cornfordrsquoun) yapıtlarını akademik ccedilevrelerde etkisi ccedilok daha
buumlyuumlk olmuş bir rakibininkiyle karşılaştırmakla başlayayım işe Cornfordrsquoun
From Religion to Philosophy adlı yapıtı da 1912 yılında yayımlanmış
olmasına karşın buguumlne kadar (1955) bir daha basılmadı Burnetrsquoın Early
Greek Philosophyrsquosi ilk kez 1892rsquode yayımlandı ikinci baskısı 1908rsquode
uumlccediluumlncuumlsuuml 1920rsquode ccedilıktı Aynı yazarın Greek Philosophy from Thales to
Plato adlı yapıtı 1914rsquode yayımlandı ve birccedilok kez yeniden basıldı Bu
kitapta Cornfordrsquoun yapıtına hiccedil değinilmemektedir (Thomson 1997 s
182)
Thomsonrsquoın oumlfkesi bununla bitmez Burnetrsquoın hışmına bizzat uğradığı
durumlardan da oumlrnek verir Dikkat edilmelidir ki burada Cornfordrsquoun ve bizzat
kendisinin Burnet karşısında maruz kaldıkları zorluğu okurla paylaşmasındaki
asıl amaccedil Yunan felseficirc duumlşuumlncesinin mitik koumlkenlerini ortaya ccedilıkarmanın veya
bu gibi ihtimallerden soumlz etmenin Avruparsquodaki akademi ccedilevrelerinde yarattığı
hoşnutsuzluğu goumlzler oumlnuumlne sermektir
Cornfordrsquoun tarihte binlerce yıl geriye giderek uumlstelik felsefe ve tarihle sınırlı
kalmayıp farklı disiplinlerin verilerinden de yoğun biccedilimde yararlanarak ortaya
koyduğu titiz koumlken araştırmasına karşılık Burnet Greek Philosophy from Thales
to Platorsquoda Babil Mısır Hint felsefesinden soumlz etmenin gereksizliği duumlşuumlncesini
ccedilekinmeden ifade etmekte Uzakdoğu felsefesinden bahsetmeye ise hiccedil ihtiyaccedil
bile duymamaktadır Ama herhalde bu duumlşuumlncesinin ccedilekirdeğini meydana getiren
ve onu boumlyle davranmaya zorlayan ilke yine Thomson tarafından aynı metinde
aktarılan 1920 tarihli şu soumlzleriyle net biccedilimde ortaya ccedilıkmaktadır
hellip ldquobilim duumlnya uumlzerinde Yunan tarzında duumlşuumlnmektirrdquo demek onun yeterli
bir tanımıdır İşte bunun iccedilindir ki bilim Yunanistan etkisi altına girmiş olan
27
halklar dışında hiccedilbir yerde hiccedilbir zaman var olmamıştır (akt Thomson
1997 s 183)
Oumlte yandan hiccedil şaşırtıcı olmamakla birlikte tıpkı Thomsonrsquoun yukarıda Burnet
iccedilin soumlylediği gibi Vernantrsquoın Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları adlı 1962 tarihli
kitabında da Cornfordrsquoun ne 1912 tarihli From Religion to Philosophyrsquosinin ne de
1952 tarihli Principiumrsquounun adı geccediler O tarihlerde ccediloktan muumlteveffa olmuş
yazarın kendi adı bile hiccedilbir vesileyle anılmaz
Vernantrsquoın Cornfordrsquou anmasına son derece ilginccediltir ama 1965rsquote yayınlanan bir
kitabında bizzat yaptığı yeni bir Cornford-Burnet karşılaştırmasında rastlarız Bu
Eski Yunanrsquoda Mit ve Duumlşuumlnce adlı kitabın Arkaik Yunanistanrsquoda Pozitivist
Duumlşuumlncenin Oluşumu başlıklı boumlluumlmuumlduumlr
Tıpkı on yıl oumlncesinde yayınlanmış Thomsonrsquoa ait karşılaştırmada olduğu gibi
Vernantrsquoın yaptığı karşılaştırmada da esas mesele ldquoYunan mucizesirdquo
tartışmasıdır Ancak bu defa hiccedil beklenmedik biccedilimde daha ilk sayfadan itibaren
Yunan mucizesine karşı mesafeli hatta eleştirel tavırdaki bir Vernantrsquola
karşılaşırız Dahası yazının accedilılış cuumlmlesi şoumlyledir ldquoRasyonel duumlşuumlnce guumlya
resmi bir kimlik belgesine sahiptirrdquo Vernantrsquoa goumlre bu kimlik belgesinde ldquoguumlyardquo
rasyonel duumlşuumlncenin doğum yeri olarak İyonya adı geccedilmektedir Yazar ilk
sayfada Yunan mucizesi fikrinin ortaya ccedilıkışını resmettikten sonra onun ne
olduğunu şu soumlzlerle accedilıklar
Yunan ldquomucizesirdquonin anlamı şudur İyonya filozoflarının duumlşuumlncesinde
zamanlar uumlstuuml bir akıl yuumlruumltme peyda olmuş Boumlylelikle logosrsquoun ortaya
ccedilıkışı tarihin akışında sıradışı bir suumlreksizliğe neden olmuş Bunların
sonucunda felsefe geccedilmişi olmaksızın duumlnyaya gelen ve sırtında
geccedilmişten yuumlkuuml olmayan bir yolcu gibi goumlruumllmuumlş herhangi bir seleften ve
bağlantıdan bağımsız mutlak bir başlangıccedil gibi alınmıştır (Vernant 2006
s 371)
Elbette bu cuumlmlelerin hepsinin başına bu ccedilok ccedilarpıcı ldquoguumlyardquo kelimesini koyabiliriz
ve hiccedilbir okur bu durumu yadırgamaz Daha sonraki satırlarda Vernant Batı
duumlnyasının artık bu inanışı suumlrduumlremeyeceğini accedilıkccedila ifade eder Birebir kendi
soumlzleriyle aklın (şuumlphesiz bununla ldquoevrenselrdquo bir logos kastedilmektedir)
uumlstuumlndeki bu Yunan ldquotekelinerdquo duyulan guumlvenin ldquoson elli yıllık suumlreccedilterdquo altı
oyulmuştur
28
Vernant bu ccediloumlkuumlşuumln sebeplerini modern doğa bilimlerinde meydana gelen krizin
klasik mantığı koumlkuumlnden sarsması ve Batırsquonın kendisi dışındaki Ccedilin ve Hindistan
gibi bazı kadim ruhccediluluk gelenekleriyle iccediliccedile geccedilmesi vs biccediliminde sıralar Sonuccedil
olarak Batı uygarlığı kendi geccedilmişini ve duumlşuumlncesinin koumlkenlerini şu veya bu
şekilde sorgulamaya başlamıştır
Bu minvalde bir dizi cuumlmlenin ardından beklenen itirafı bir anda yapıverir Batı
duumlnyasının kendi duumlşuumlnce koumlkenlerini sorguladığı bu suumlreccedilte takvimlerde iki kritik
tarih soumlz konusudur Cornfordrsquoun From Religion to Philosophyrsquosinin yayınlandığı
1912 ve Principium Sapientiaersquosinin yayınlandığı 1952 yılları (Vernant 2006 s
372)
Vernant Batırsquoda başlayan bu sorgulamanın tarihini doğrudan doğruya
Cornfordrsquoun yapıtları uumlzerinde okumuş goumlruumlnmektedir Cornfordrsquoun ilk itirazının
yayınlandığı 1912rsquoden Vernantrsquoın bu soumlzlerinin yayınlandığı 1965rsquoe kadar geccedilen
suumlre soumlzuumlnuuml ettiği ldquoson elli yılrdquoa karşılık gelmektedir
Vernantrsquoın okuru boumlylelikle ldquoYunan mucizesirdquo iddiasının bizzat Cornford eliyle
ccediluumlruumltuumllduumlğuuml ve o guumlne değin hep goumlrmezden gelinmiş suumlrece geccedil de olsa şahitlik
etmiştir Bunun anlamı şudur Cornfordrsquoun 1912rsquode oumlne suumlrduumlğuuml ve oumlluumlmuumlnden
sonra 1952rsquode yayınlanan yeni eseriyle ikinci ve son defa guumlndeme getirdiği
Yunan duumlşuumlncesinin mitik koumlkenlerine dahası Doğu menşeli mitik koumlkenlerine
ilişkin tez deyim yerindeyse resmicirc bir makam duumlzeyinde kabul goumlrmuumlştuumlr
Yunan ve Roma mitleri uumlzerine yapılan araştırmaların ldquomitolojirdquo disiplini iccedilin ccedilok
albenili bir vitrin meydana getirdiği son yuumlzyılda yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz
ccediloumlkuumlşuumln bize ifade ettiği ccedilok muumlhim bir kırılma soumlz konusudur Vernant gibi bir
otoritenin bu cuumlmleleri bundan boumlyle Babil ve Asya kaynaklı mitlere aynı goumlzle
bakılamayacağının daha da oumlnemlisi antik Yunan uygarlığını aşarak yakın veya
uzak bazı coğrafyaları kapsayacak yeni bir kuumlltuumlrel miras paradigmasının
mazbatasıdır Artık mesele logos kavramını merkeze almaktan ccedilıkarak
başlıbaşına bir ldquomitrdquo ve ldquomitolojirdquo tartışmasına doumlnuumlşecektir
29
14 Sonuccedil olarak mit ve mitoloji
Yukarıda yaptığımız ccediloumlzuumlmlemeler ışığında mit ve mitolojiye ilişkin kendi
yaklaşımımızı ortaya koyma imkacircnı artık belirmiştir diyebiliriz Bu tanımlamayı
kavramın kendisinden hareketle ve mitle mitolojiyi birbirleri vasıtasıyla
anlamlandırarak yapmamız muumlmkuumln goumlruumlnmektedir Sonuccedil olarak mitoloji kadim
halklarca yaratılmış mitleri inceleyen tarihsel olgularla oumlrtuumlşmeleri bakımından
doğruluk derecelerini araştıran birbirleri arasındaki alışveriş ilişkilerini saptayan
ve farklı kuumlltuumlrlerde ortaya ccedilıkmış motifleri karşılaştıran bilimsel bir disiplindir
Yaptığımız bu tanımlama aynı zamanda felsefe tarihiyle ilgilenirken mitolojiyle
kurabileceğimiz hatta bazı durumlarda kurmak zorunda kalacağımız işlevsel
irtibatı da bir youmlnuumlyle accedilıklığa kavuşturmaktadır Mitoloji bilhassa son yuumlzyılda
başta tarih olmak uumlzere sosyal bilimlerin birccediloğunu ve kadim kuumlltuumlr araştırmalarını
şekillendirmeye başlamış bir araştırma sahasıdır Bu durum aynı zamanda
mitlere bakış accedilısının bu yuumlzyılın başlarında buumlyuumlk oumllccediluumlde değiştiğinin de bir
goumlstergesidir
Eliade bu değişmeyi 1960rsquoların başında yayınlanan Mitlerin Oumlzellikleri başlıklı
incelemenin daha ilk cuumlmlelerinde dile getirir tarihiniyse 1900rsquolerin başı olarak
işaretler (Eliade 2014 s 11) Ayrıntılı biccedilimde belirtmemiş olsa da Eliadersquonin bu
değişmeyi resmederken dayanak noktalarından birinin tarih biliminin ve henuumlz
gelişmekte olan arkeoloji ve antropolojinin 19 yuumlzyılın başlarından itibaren
mitolojiyle kurduğu dirsek teması olduğundan şuumlphe edemeyiz Bunun modern
ccedilağdaki belki de ilk ve en belirgin oumlrneği Schliemannrsquoın Troya kalıntılarını ararken
Homerosrsquoun metinlerini takip etmiş olmasıdır Bu 19 yuumlzyılın başlarında henuumlz
kurulma aşamasında olan modern arkeolojinin tarihindeki en buumlyuumlk
ilerlemelerden birini mitlerden ilham alarak gerccedilekleştirdiği anlamına gelir
Elbette Eliade mitlere bakış accedilısının 20 yuumlzyıl başlarında geccedilirdiği değişimi
Newton ccedilağından 19 yuumlzyıla kadar suumlregelen mit algısına goumlre ccedilizer Eliadersquonin
tespitine goumlre ldquomitrdquo kavramı soumlz konusu doumlnemde yaygınlaşmış olan ldquouydurma
kurmacardquo anlamından sıyrılmış ve arkaik toplumlarda algılandığı biccedilimi yeniden
30
kazanmıştır Bunun sebebi yukarıda da soumlylediğimiz gibi mitin ccedileşitli bilim
sahalarında deyim yerindeyse birdenbire işlevsellik kazanması olduğundan
Eliadersquonin tespitini modern ccedilağda bir tarihle sınırlandırması şaşırtıcı değildir
Bununla birlikte soumlz konusu durumun bizi klasik mit kavrayışını benzer bir bakış
accedilısıyla irdelemeye sevk etmesi de normal karşılanacaktır
Başka bir deyişle klasik doumlnem filozoflarında ve yazarlarında mitin değil
mitolojinin tespitini amaccedillayan bir araştırmanın gerekliliği soumlz konusudur Nitekim
ancak boumlyle bir araştırmanın neticesi olarak belli bazı Antikccedilağ yazarlarının mite
yuumlklediği işlevsel roluuml ve bu yakıştırmanın nedenlerini goumlstermeyi nihayet
Platonrsquoun mitik yaklaşımının ilk oumlrneklerini de ortaya koymuş olmayı umuyoruz
Bilhassa 5 yuumlzyıl Atinarsquosında boumlyle bir mitik yaklaşımın varlığını oumlrneklemek
Platonrsquoun tanrısal mitlerini ve daha sonrasında bu mitlerin uumlzerine bina ettiği
devlet-toplum modelini anlamamızı oumlnemli oumllccediluumlde kolaylaştıracaktır
31
2 BOumlLUumlM
ANTİKCcedilAĞrsquoDA μῦθος VE λόγος KAVRAYIŞI
Eliadersquonin saptaması olan ve 1900rsquolerin başını işaret eden tarihin belli başlı
filozoflar uumlzerinden klasik doumlneme doğru genişletilebileceğinden şuumlphelenmek
iccedilin ccedilok az nedenimiz vardır Nitekim MS 2 yuumlzyıla gelinceye kadarki doumlnemde
bilhassa antik okurların fazlaca rağbet ettiği tarih metinlerinde kimi mitlerin
peşinen bir başlangıccedil koumlken olarak anlatıldığına ccedilok sık rastlanır Elbette bu
durumun antik tarih yazarı tarafından mitin tarihte gerccedilekten vaki bir olay olarak
kabul edildiği anlamına gelip gelmediği sorusu aşağıda ele alacağımız bazı
istisnalar dışında ne yazık ki cevapsız kalmaktadır Ancak antik doumlnem tarih
yazılarında mitle kurulan irtibat o doumlnemdeki tarih okurlarının miti gerccedilek bir
tarihicirc olay bir kelimeyle hakikat kabul ettiğini tartışmasız biccedilimde ortaya koyar
Buna ek olarak antik doumlnemdeki tarih yazarları ve okurları arasında filozofların
da bulunduğunu hep aklımızda tutmamız gerekir
Genel-geccediler bir ldquomitrdquo kavrayışı ne sağlamlıkta inşa edilmiş olursa olsun mit ve
mitolojiye ilişkin herhangi bir tartışma hacirclacirc antik Yunan uygarlığının kavrayış ve
kavramsallaştırma tarzlarıyla iş goumlrmek durumundadır Bu zorunluluğun logosrsquoa
atıf yapan pek ccedilok yanından soumlz edilebilir ancak sırf logos temelli olmadığı
bilhassa filozof ve yazarlar bahsinde ccedilok daha accedilık hacircle gelir Oumlte yandan goumlz
ardı edilemeyecek ilk kuumlltuumlrel kırılma mitin diğer kuumlltuumlrel yaratım ve duumlşuumlnme
biccedilimlerinden ayrılarak bu adla anılmaya başlamasıdır Bu kırılma yine Yunan
Antikccedilağrsquoında oumlzellikle MOuml 6 ve 5 yuumlzyıllarda yaşamış duumlşuumlnuumlrlerin
metinlerinde goumlz oumlnuumlndedir
Antik Yunan duumlşuumlnuumlrleri tarafından μῦθος diye adlandırılan bu biccedilemin
metinlerinde ve sonraki yuumlzyıllarda onların etkisi altında yazılan yeni metinlerde
pejoratif bir tarzda yer yer alaycı bir bakışla ele alındığına da rastlamak
muumlmkuumlnduumlr Fakat bu muumlnferit yaklaşımlara dayanarak yukarıda etraflıca
tartıştığımız μῦθος-λόγος karşıtlığı ve hatta ccedilatışması youmlnuumlnde bir duumlşuumlnceye
genel-geccedilerlik kazandırmak imkacircn dahilinde değildir Yine de bu duumlşuumlncenin
32
doğruluğunu yukarıda değindiğimiz hatalı yaklaşımlardan bağımsız biccedilimde tekil
oumlrnekler uumlzerinden de sınama gerekliliğini kabul ediyoruz
Doğal olarak bu gereklilik bizi Antikccedilağ Yunan duumlnyasında iki kavramın nasıl
algılandığını ve anlamlandırıldığını belli yazarların metinleri uumlzerinden
araştırmaya zorlamaktadır Oumlte yandan bu algı ve anlamlandırmaları doğru
biccedilimde ccediloumlzuumlmleyebilmek soumlzcuumlklerin elde kayıtlı bulunan ilk kullanım biccedilimlerini
irdelemeyi de gerektirecektir Bu amaccedilla Homerik ve Hesiodik metinlerde kısa
bir incelemeye aşağıdaki boumlluumlmlerde girişeceğiz Ancak daha oumlncesinde burada
bilhassa MOuml 7 yuumlzyıldaki İyonya aydınlanmasını takip eden suumlreccedilte mitten
yararlanma biccedilimlerine bazı oumlnde gelen Yunan tarih yazarlarından vereceğimiz
oumlrneklerin antik kuumlltuumlrde mite yuumlklenen anlamı ortaya koyması noktasında
doumlnemin yalnızca entelektuumlellerinin tutumunu değil aynı zamanda onlardan
beslenen okuryazar kitlesinin tutumunu da goumlstermesini oumlnemsiyoruz
21 Antikccedilağ tarihccedililerinde mitolojik yaklaşım oumlrnekleri
Antikccedilağrsquoın okur-yazar manzarasını Eliadersquonin teziyle yanyana koyduğumuzda
karşımızda guumlccedil bir sorunun belirmesi kaccedilınılmazdır 19 yuumlzyıl ve oumlncesinde
başka bir deyişle buumltuumln klasik doumlnemde ccedileşitli mitoloji yaklaşımlarından soumlz
edilebildiğine goumlre bunları 20 yuumlzyıldaki bakış accedilısından farklı ndashhatta belki ilkelndash
kılan tam olarak nedir
Mite yaklaşımların tarihinden soumlz edebilmemiz onu diğer kuumlltuumlrel oumlğelerden
ayıran hepsiyle arasındaki farkı ortaya koyacak bir davranış biccedilimini belirlemeye
bağlıdır Oumlrneğin şiir devlet yasa adalet gibi gerccedilekliği tarihsel verilerle
desteklenen uumlretim biccedilimleri iccedilin boumlyle bir kriter belirlemek zor olmayacaktır
ancak mit iccedilin oumlzellikle de antik Yunan tarihinde soumlzuumlnuuml ettiğimiz uumlretim
biccedilimlerinden farklı olarak onun nasıl iş goumlrduumlğuumlnden değil ona nasıl
yaklaşıldığından soumlz etmemiz gerekecektir Bu durum bizi mitle diğer kuumlltuumlrel
oumlğeler arasındaki ilişkiyi ccediloumlzuumlmlemeye mecbur bırakmaktadır
33
Bu işi yaparken ccedilok faydalı bazı yol işaretlerine sahibiz Soumlzgelimi tragedyanın
mite sıradan yurttaşların goumlzuumlyle bakılınca ortaya ccedilıkan bir biccedilem olduğunu
bilmek (Vernant ve Naquet 2012 411) onunla mit arasındaki ilişkiyi
belirlememizde kolaylık sağladığı gibi demosrsquoun mitle kurduğu ilişkiyi
anlamamıza da oumlnemli oumllccediluumlde imkacircn sağlar Bu tespitten hareketle tragedya
eserlerinde geleneksel bir oumlge olan mitlerin ccedilokccedila işlenmiş olmasının nedenlerini
karara bağlamamız kolaylaşır Kitleler miti eğlenceli ve yararlı bulduklarından
mitleri işleyen sahne eserleri buumlyuumlk ilgi goumlrmekte ve beğenilmektedir Bu
durumun tragedya yazarına izleyici sayısını arttırmak iccedilin ne yapması gerektiğini
goumlsterdiği de accedilıktır ki aynı sebeple tragedya konu olarak ccediloğunlukla geleneksel
mitik anlatılara başvurmuştur
Benzer bir durum o doumlnemde ccedilokccedila ilgi goumlren tarih yazıları iccedilin de soumlz
konusudur Herodotosrsquoun Kadmosrsquou Helen yurduna gelen ilk Yunanlı olarak
anlattığı satırların kaynağı herhangi bir atıfta bulunmasa da o doumlnemde Yunan
coğrafyasında yaygınlık kazanmış muhtemelen doğu koumlkenli mitlerdir Uumlstelik
Herodotos bunu anlatırken aynı konudaki başka mitleri dayanaksız oldukları
gerekccedilesiyle reddeder ve kendi tezini ldquoderin araştırmalarla bulduğunurdquo
(ἀναπυνθανόμενος εὑρίσκω) soumlyleme cesaretini goumlsterir (Herodotus 1920 v57)
Bize de modern okurlar olarak bu satırlarda farklı mitler arasında ldquotarih-bilimselrdquo
kriterlere goumlre bir karşılaştırma ve elemenin nasıl yapıldığını hayretler iccedilinde
izlemek kalır
Kadmos kimin metnine girerse girsin daima mitik bir kahramandır ve onun
adından soumlz etmek bile yuumlzeysel ya da derin buumltuumln araştırmaların yazılı veya
soumlzluuml birtakım mitleri derlemekten ibaret olduğunu anlamamız iccedilin yeterlidir
Aynı Kadmosrsquoa dair duumlzyazıların yani mitle tarihin iccedil iccedile geccediltiği tarih anlatılarının
bir başka oumlrneğini de Herodotosrsquoun ccedilağdaşı olan başka bir Yunan tarihccedilisi
Thukididesrsquote goumlruumlruumlz Thukididesrsquoin iddiası Kadmosoğullarının ilk yerleştikleri
Hellen toprağı olan Boiotiarsquodan suumlrguumln edilmelerinin Troiarsquonın duumlşuumlşuumlnden atmış
yıl sonraya denk geldiğidir (Thucydides 1942 i12 krş İlyada iv385 vd)
34
Cornfordrsquoun Thukididesrsquoi ldquotarihccedilirdquo (historicus) ve ldquomit ustasırdquo (mythicus) olmak
uumlzere iki ana başlık altında incelediği Thucydides Mythistoricus Eliadersquonin
muumlkemmel eseri Mitlerin Oumlzelliklerirsquonin yayınlanmasından 56 yıl oumlnce 1907rsquode
yayınlanmıştı ve son derece ilginccedil bir şekilde eserin ithaf sayfasında meşhur bir
Theaitetos cuumlmlesine goumlnderme vardı hellip bu ruumlyaya karşılık başka bir ruumlyayı işit
(Platon 2016 201d)9
Hatırlanacağı uumlzere bu Sokratesrsquoin bilginin ne olduğu tartışmasına ilişkin
diyalogu bitiren tiradının ilk cuumlmlesidir Cornfordrsquoun cuumlmleyi uyarladığı biccedilime
gelince yeni bir ruumlyanın ikame ettiği eski ruumlyaların hem sayıca kalabalık hem
daha guumlzel olduklarının teslimi gibidir Guumlzel pek ccedilok ruumlyanın yerine yeni bir
ruumlya10 Aynı kitabın kapak sayfasındaki epigraf da bir başka ccedilarpıcı cuumlmledir ve
bu kez birebir Thukididesrsquoten alıntılanmıştır hellip ve belki bunların mitoslara
benzemeyişi bir hoşnutsuzluk yaratacaktır (krş Thucydides 1942 1224)
Cornford bu cuumlmleyi vurgulayarak Thukydidesrsquoin mitlerin ilginccedil ve eğlenceli
olmalarına karşılık tarihsel gerccedileklikle oumlrtuumlşmediğinden serzenişini okur
tarafından kitap boyunca goumlz oumlnuumlnde tutmasını istemektedir Nitekim
Thukydidesrsquoin sitemi hafife alınacak gibi değildir dahası MOuml 5 yuumlzyıl
Atinarsquosındaki yazar figuumlruumlnuumln en zorlu accedilmazlarından birine işaret etmektedir
Bunun nedeni okurun henuumlz yaygınlaşmakta olan duumlzyazı tuumlruumlnden talep ettiği
mitik iccedileriktir Thukydidesrsquoin mitoslara karşı tavır alması Vernantrsquoın olağanuumlstuuml
tespitiyle onları metin iccedilin gereksiz bir suumlsleme olarak goumlrmesinden ileri gelir
(Vernant 2015 s 240)
Atinarsquonın kuumlltuumlr ortamında daha ccedilok ozanların egemen olduğu 5 yuumlzyıl
başlarında İyonya koumlkenli Herodotosrsquoun incelemelerini iccedileren duumlzyazılar az ccedilok
tanınmaktaydı Bununla birlikte Atinarsquodaki okur yine İyonya koumlkenli bir başka
duumlzyazı tuumlruuml olan felsefeyle de peyderpey aşina olmaya başlamıştı Bununla
beraber kentte duumlzyazının tam anlamıyla yaygınlaştığı tanındığı doumlnemi 5
yuumlzyılın ikinci yarısında patlak veren Peloponnesos Savaşırsquoyla işaretlemek
muumlmkuumlnduumlr Bu savaşın abidevi anlatıcısı Thukidides de Atinarsquoda şiirden
9 ἄκουε δὴ ὄναρ ἀντὶ ὀνείρατος 10 Cornfordrsquoun uyarladığı biccedilim şoumlyle ὄναρ ἀντὶ ὀνείρατῶν πολλῶν και καλῶν
35
duumlzyazıya geccedilişin koumlşe taşlarından biridir Bir diğeri buumlyuumlk hatip ve soumlylev yazarı
Gorgias da savaşın devam ettiği yıllarda 60rsquolı yaşlarındayken Sicilyalı yurttaşları
tarafından Lakedaimonlara karşı muumlttefiki olunmak istenen Atinarsquoya diplomatik
elccedili olarak goumlnderilmiştir11
Sonuccedil olarak Yunan coğrafyasında soumlzluuml gelenekten yazılı aktarıma geccediliş ve
ardından duumlzyazının goumlruumllmeye başlaması mitlerin goumlrduumlğuuml ilgiyi hiccedilbir şekilde
azaltmamıştır Daha oumlncesinde lir ozanlarının ve rhapsodların soumlylediği vezinli
soumlzlerde mitik oumlğeler goumlrmekten epeyi hoşlanan kitlenin aynı zevki duumlzyazı
metinlerde de aramaya devam ettiğini bu uumlslubun iki oumlnderi sayılabilecek
Herodotosrsquota ve Thukididesrsquote ccedilok rahat goumlrebiliyoruz Yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz
Thukidides cuumlmlesi bunun belki de en ccedilarpıcı goumlstergesidir
Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer husus Yunan tarihinin en buumlyuumlk mitler
derlemesi olan Homeros metinlerinin Yunan tarih yazarları iccedilin başlıca referans
kaynağı olmasıdır Bu durum bize o doumlnemin tarihccedililerinin goumlzuumlnde Homerik
destanların bir mit olmaktan ccedilıkarak deyim yerindeyse Troia savaşının objektif
bir kroniği hacircline geldiğini duumlşuumlnduumlrebilir Bunda Homerosrsquoun Yunanların
goumlzuumlndeki buumlyuumlk saygınlığının payı buumlyuumlktuumlr fakat yine de goumlz oumlnuumlnde
bulundurulması gereken asıl nokta soumlz konusu tarihccedililerin Homerosrsquoa veya
herhangi bir başka mit anlatıcısına değil genel anlamda mite nasıl
yaklaştıklarıdır
Başka bir şekilde ifade edersek bu anıt eserin yazıldığı ve elden ele dolaştırılıp
ezberlendiği yaklaşık beş yuumlzyıllık doumlnemde mit ve tarih arasındaki ayrım bizim
ccedilağımızdaki gibi kesin sınırlarla belirlenmiş değildi Bunu soumlylerken soumlzgelişi
Herodotosrsquoun kendi doumlneminde ya da birkaccedil on yıl oumlncesinde bir olaydan soumlz
ederken ortaya koyduğu uumlslup ve yaklaşımın Homerosrsquoun anlatısından ldquohiccedilbir
11 Kranz Gorgiasrsquoın Atinarsquoya gelişini 427 yılına tarihlendirir Buna goumlre Leontinoili elccedililerin başı Gorgias aynı zamanda retorik sanatının yaratıcısı olarak Atinalılara daha oumlnce hiccedil duymadıkları guumlzellikte bir uumlslupla soumlylev vermiş bu sayede hayranlıklarını kazanarak onları ittifaka ldquoikna etmiştirrdquo (Kranz 1994 s196) Fragmanda bu yenilikler arasında sayılan ldquoeş ritimli kafiyeli ve zıtlıklar barındıran cuumlmlelerrdquo vurgusuna bakılırsa antik Yunan duumlzyazısının baş mimarlarından biri olan Gorgiasrsquoın soumlylevlerinde bir ccedileşit duumlz-şiir uumlslubunu tercih ettiği duumlşuumlnuumllebilir Buna karşılık aynı uumlslubu Platonrsquoun diyaloglarındaki uzun konuşmalarında goumlremeyişimiz de duumlşuumlnduumlruumlcuumlduumlr
36
şekilderdquo ayrı tutulamayacağını kastetmiyoruz Fakat Homerosrsquoun metninin
Herodotos ve Thukydidesrsquoin yaşadıkları ccedilağda tarih araştırmalarına yol
goumlsterecek pek ccedilok veri iccedileren tarih biliminin rasyonel youmlntemleriyle şu veya bu
şekilde oumlrtuumlşen bir anlatı olduğu hiccedilbir zaman kesinkes reddedilememiştir
Aslına bakılırsa benzer bir durumdan buguumln iccedilin de soumlz etmek muumlmkuumln
goumlruumlnmektedir Antikccedilağrsquoda Homerosrsquoun metni yaygın olarak bir tarih kaydı gibi
okunmaktaydı ve guumlnuumlmuumlzde de bu metnin satır aralarına birtakım ipuccedillarının
gizlendiği duumlşuumlncesiyle derin filolojik ccediloumlzuumlmlemeler yapılmakta antik Yunanrsquoın
kuumlltuumlruumlnuumln coğrafyasının toplumsal yaşamının kodları bu metinlerden
devşirilebilmektedir Troia kentinde yuumlruumltuumllen arkeolojik araştırmalar veya Ege
havzasının gerccedileğe uygun bir modern tasvirini hedefleyen projeler iccedilin
Homerosrsquoun zengin metninin hacirclacirc en buumlyuumlk ilham kaynağı olması şaşırtıcı
değildir
Bilimsel ve etik tutumu tartışmalı olsa da Troiarsquoyı modern ccedilağ insanıyla
buluşturduğuna inanılan Heinrich Schliemannrsquoı bu keşfe vardıran işaret
arkeolojik bir yuumlzey araştırması veya bulgular değil yine Homerosrsquoun
metinleriydi12 Payne onun Homerosrsquou ccedilocukluğunda sarhoş bir değirmenciden
duyduğunu ve Troia araştırmalarının ilk esin kaynağının bu olay olduğunu aktarır
(Payne 1959 s70) Bilinen adı Tuumlrkccedilede ldquokoumlrrdquo anlamına gelen Homeros
(ὅμερος) bu ilk duumlnya savaşını veya vuku bulduğu yerleri gerccedilekten goumlrmuumlş
muumlduumlr bunu hiccedilbir zaman bilemeyeceğiz Fakat onun buumlyuumlk mit-destanında bu
mekacircnlarla ilgili aktardığı bilgilerle gerccedilekte olanların şu veya bu kadar oumlrtuumlşmesi
bu konuda hacirclacirc en fazla ona guumlvenmemizi zorunlu hacircle getirmektedir
12 Schliemannrsquoın Homerosrsquoun metinlerini metot olarak kullanmasıyla ilgili Azra Erhatrsquoın İlyada iccedilin yazdığı harikulade oumlnsoumlz yol goumlsterici olabilir Erhat burada ldquoHomeros Acircşığırdquo diye selamladığı Schliemannrsquoın seruumlvenini şu soumlzlerle anlatır ldquohellip en sonunda Latince ve eski Yunancayı da soumlkuumlp emeline kavuşmak yani Homerosrsquoun Troyarsquosını bulmak uumlzere yola ccedilıkar Yıl 1870 Schliemann elinde bir İlyada bir de Odysseia metni Ccedilanakkalersquoye varırhelliprdquo Goumlruumllduumlğuuml gibi Troyarsquoyı arayan Schliemannrsquoın Homerosrsquotan başka bir rehberi yoktur Daha sonrasında Erhat mitolojirsquonin ndashkendi deyimiyle filolojindash bilimle bitişmesini şu soumlzlerle aktarıyor ldquoSchliemannrsquoın accediltığı ccedilığır verimli oldu İki bilim kolunun birleşmesine yol accediltı Buguumln İlyadarsquonın efsaneye dayanan bir destan olduğunu bilmekle birlikte bu destanın tarihsel temellere dayandığına ve filoloji ile arkeoloji araştırmalarını el ele yuumlruumlterek bu temelleri bir guumln aydınlatabileceğimize inanıyoruzrdquo (Homeros 2005 ss 20-23)
37
Schliemann modern ccedilağın entelektuumlel bir figuumlruumlyduuml ve kendi kuumlltuumlrel ortamında
filolojinin mitolojinin eski Yunan araştırmalarının ilerlemiş olmasından
yararlanarak arkeoloji tarihine geccedilen bu buumlyuumlk başarıya imza atmıştı Boumlyleyken
MS 2 yuumlzyıl gezgin yazarı coğrafyacı Pausaniasrsquoın Yunan Yurdunun
Tasvirirsquonde Mikenrsquodeki aslanlı kapıyı ve Kiklops duvarlarını ararken izlediği
youmlntem Schliemannrsquoın Troya harabelerini ararken izlediği youmlntemle birebir
aynıdır Aşağıdaki cuumlmlelerde bahsi geccedilen ve Pausaniasrsquoa surları kimin yaptığını
haber veren (λέγουσιν - derler) kişilerin yerel mit anlatıcıları olduğunu anlamak
zor değildir
hellip uumlzerinde aslanların olduğu kapı da dahil olmak uumlzere şehir surlarının bir
kısmı hacirclacirc ayaktadır Bunların da tıpkı Protios adına dikilen Tiryns surları
gibi Kykloplarca yapıldığını soumlylerler (Pausanias 1918 2165)13
Oysa soumlz konusu buumlyuumlk kesme taşlı duvarların guumlnuumlmuumlz arkeolojisinde Miken
duvar işccedililiğinin karakteristiği olduğu bilinmektedir Doumlnem halkının ldquobu
buumlyuumlkluumlkteki taşları ancak Kiklopslar kaldırabilirdi hacircliyle duvarları Kiklopslar
yaptırdquo şeklinde oumlzetlenebilecek mitik inancı boumlylece doumlnemin tarihccedilisinin
coğrafyacısının ve bir kelimeyle sosyal bilimcisinin metinlerinde yer bulmuştur
Oumlte yandan Thebesrsquoin kurucu kralı Kadmos baştan sona mitiktir14 o kadar ki kızı
Semele Zeusrsquoun sevgililerinden biridir Miken duvarlarını yapan kişilerse
olağanuumlstuuml guumlccedilte ve devasa kesme taşları kaldırabilen Ouranos ve Gaiarsquonın15
ccedilocukları olan Kiklopslardır Bu anlattıklarımız goumlz oumlnuumlnde bulundurulduğunda
sırf 5 yuumlzyıl Atinarsquosı değil buumltuumln bir Antikccedilağ iccedilin mitolojinin tarihinin mitlerin
tarihinden ccedilok daha belirleyici bir konuma sahip olduğu goumlruumllecektir
Thomson evlilik kurumunu Yunanlar arasında tesis eden Pelasg kralı Kekropsrsquou
anlattıktan sonra eski Yunancanın fonetik tarihinden hareketle Anadolu Kafkasya
ve Etruumlsklerle arasında bir ilişki kurar ve ardından Hint-Avrupa kavramının
kendisinin bile yeniden goumlzden geccedilirilmesi gerekebileceğini tespit eder Bu mitik
anlatıların mevcut tarih kurgusundaki muhtemel hataları duumlzeltebilmesine bir
13 Aynı anlatının Pausaniasrsquotan yaklaşık bir yuumlzyıl oumlncesindeki bir versiyonu iccedilin bkz (Pliny the Elder 1906 vii 195) Pliniusrsquoa goumlre antik Yunanlar o buumlyuumlkluumlkteki taştan kuleleri ancak Kiklopsların yapabileceğine inanıyordu ve bu inancın asıl kaynağıysa kuleleri ilk diken kişilerin Kiklopslar olduğunu soumlyleyen Aristotelesrsquomiş 14 krş İlyada iv385 Odysseia v333 Theogonia 936 15 Uumlccedil tuumlrluuml Kiklopsların hepsinin mitik koumlkeni olarak (krş Theogonia 139 Odysseia ix105)
38
oumlrnektir Elbette boumlylesine geniş ccedilaplı bir değişikliğe kalkışmak iccedilin daha ccedilok
araştırma yapılması gerekmektedir ve Thomson da aynı satırların devamında
bunu kabul ettiğini soumlyler Fakat soumlz konusu başlığı kapatırken şunları yazması
mitolojinin sosyal bilimler iccedilin oumlnemini bir kez daha vurgulamak bakımından
kayda değerdir
Ben burada yalnızca Egersquonin ilk halklarıyla ilgili eski Yunan geleneklerinin
bilgisizce kaleme alınmış yazılar ya da eskiccedilağlara değgin palavralar diye
nitelendirilerek bir yana atılmaması gerektiği noktasında diretmek
istiyorum Bu ayrıntılar bir araya getirildiğinde arkeoloji ve dilbilim
araştırmalarının ortaya ccedilıkardığı goumlruumlnuumlmle uygunluk goumlsteren tutarlı bir
resim oluşmaktadır (Thomson 2007 s 167)
Thomsonrsquoın bu tespitine tuumlmuumlyle katılarak son tahlilde soumlylemek istediğimiz
şudur Schliemann ve Pausaniasrsquoın birarada değerlendirilmesi bize mitolojik
yaklaşımın biri antik ve diğeri modern ccedilağdan olmak uumlzere tıpatıp aynı olan iki
oumlrneğini sunar Bununla beraber Herodotos ve Thukydidesrsquoin metinlerinde
yalnızca Kadmos hakkında değil ldquoilk başlangıccedilrdquo konularının guumlndeme geldiği her
başlık altında doğrudan mitik anlatılara başvurulduğunu goumlruumlruumlz Dolayısıyla mitik
oumlgeler okurun metne ve anlatıcıya olan ilgisini artırdığı gibi logos temelli
rasyonel bir izahı yapılamayan arkaik doumlnemlere ilişkin soru işaretlerini ortadan
kaldırmak iccedilin de tarihccedilinin sığınabileceği en emin limandı bununla birlikte ne
tarih yazarı ne de tarih okuru mitlerin tarih olgularıyla buumlsbuumltuumln ccedilelişik olduğunu
duumlşuumlnmekteydi
22 Mitik duumlşuumlncenin Yunanlı koumlkleri
Miletos doumlneminden itibaren İyonya Atina ve İtalya boumllgelerinde yaşamış filozof
ve yazarların aynı zamanda sıradan yurttaşların da felsefe metinlerinde geccedilen
μῦθος ve λόγος soumlzcuumlklerini kavrama biccedilimlerine dair bir araştırma her hacircluumlkacircrda
Homeros ve Hesiodosrsquotan başlamak zorundadır Ccediluumlnkuuml MOuml 7 yuumlzyıldan
itibaren Yunan şehirlerinde mite karşı bir logos değil bir mitoloji gelişmeye
başlamıştır ve bu mitoloji mevcut mitik birikimlerin logos suumlzgecinden geccedilirilerek
reddedilmesi yeniden duumlzenlenmesi veya farklı işlevleriyle metne katılması
39
biccediliminde kendini belli etmiştir Bununla birlikte Homerosrsquoun veya Hesiodosrsquoun
metinlerinin kendilerinden sonraki doumlnemde İyonyarsquoda ortaya ccedilıkan logos
kavrayışından yoksun oluşunu onların yapıtlarında genel anlamda bir logosrsquoun iş
başında olmayışına vardırmaksa hem anakronik hem de felsefece kavrayışa ters
duumlşen bir tutumdur Onlarda mit-logos bağlamında bir eksiklik olarak oumlne
suumlruumllebilecek belki de tek şey miti ndashelbette logos aracılığıylandash rasyonelleştirmeye
veya saf dışı bırakmaya hiccedilbir şekilde ihtiyaccedil duymamış olmalarıydı
İyonyarsquoda ortaya ccedilıkan mitoloji yaklaşımı ve sonrasında farklı Yunan
coğrafyalarından bulduğu karşılık bilim ve duumlşuumlnce tarihinin sıccedilrama anları
arasında sayılabilir Bu sıccedilramanın logosrsquola ilişkisi ve ona borcu şimdilik bir yana
bırakılırsa İyonyarsquoda vuku bulan hadise iccedilin bir cuumlmlede şunu soumlyleyebiliriz
Duumlşuumlnce tarihi MOuml 7 yuumlzyıla kadar bir Yunan logosrsquounu değil bu logos
ccedilerccedilevesinde gelişen ve yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz mitoloji yaklaşımını
beklemiştir
İlginccediltir ama İyonya bilimsel duumlşuumlncesinin doğuşundan oumlnceki doumlnemde başka
bir deyişle Homerik-Hesiodik ccedilağda μῦθος kavramının karşılığı guumlnuumlmuumlzdeki gibi
doğauumlstuuml kahramanlar olaylar ve fantastik kurgulardan meydana gelmiyordu
μῦθος soumlzcuumlğuumlnuumln guumlnuumlmuumlzde anlaşıldığı biccedilimde karşılanma ihtiyacı ilk olarak
Homeros ve Hesiodosrsquotan iki yuumlzyıl sonra Yunan duumlşuumlnuumlr ve yazarları tarafından
hissedilmiş ve soumlzcuumlk ccediloğunlukla bu bağlamda kullanılmaya başlamıştı Bu
itibarla μῦθοςrsquoun anlam bakımından muhtelif kavramları ndashhatta λόγοςrsquou bilendash
karşıladığı iki yuumlzyıllık Homerik-Hesiodik doumlnem hesaba katıldığında onun
doğruluğa ccedilok daha yakın bir seruumlvenini yazmak muumlmkuumln hacircle gelecektir Bunun
yanında Diels-Kranz geleneğine uyarak Homerosrsquoun da filozof olduğu kabul
edilirse Homerosccedilu anlamdaki μῦθοςrsquoun felsefeyle aşağı yukarı yaşıt olduğunu
soumlyleme imkacircnı doğar
Ne ki yanlı bir uumlslup tartışmada İyonya devrimi merkeze alındığı oumllccediluumlde μῦθος-
λόγος tartışmasında da varlığını belli eder Nitekim doumlnemin İyonyarsquosındaki genel
manzara ve birkaccedil yuumlzyıl sonrasında Atinarsquoda meydana gelen trajedi
duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde Batılı anlamda bilim ve felsefenin her şeyden oumlnce mitik
duumlşuumlncenin egemenliğindeki bir atmosferde doğduğu ve bu doğar doğmaz da
40
felsefe tarihi boyunca suumlruumlp gidecek bir muumlcadeleye atıldığı youmlnuumlnde bir izlenimin
doğması kaccedilınılmazdır
Soumlzuumlnuuml ettiğimiz bu izlenimin haklı gerekccedileleri de ccediloktur her şeyden oumlnce
felsefe daha ilk ortaya ccedilıktığı anda halkla ve politik organizasyonla daha da oumltesi
tapınak ve gelenekle sıkıntılı ilişkiler iccedilinde olmuştur Guumlndelik hayatın buumltuumln
oumlğeleriyle birlikte toplumu şekillendiren şehir-devlet kurumları her ccedilağ gibi
Antikccedilağrsquoda da egemen guumlcuumln yoğunlaşma noktaları olduğundan taraflardan
birinin felsefe olduğu bir muumlcadelenin ortaya ccedilıkması tabiidir İlk filozoflardan
bazılarının savundukları hakikat uğrunda toplum yargılarına ve geleneklere karşı
fedakacircrca ortaya koydukları muumlcadelenin tarih boyunca pek ccedilok bilim ve
duumlşuumlnce ccedilevresi tarafından onurlandırılması bundandır Benzer biccedilimde
Ortaccedilağrsquoın kapanması ve Hellenizm duumlşuumlncesinin canlanmasıyla birlikte ldquoİyonya
bilimselliğininrdquo modern bilimler iccedilin bir ilk oumlrnek hacircline gelmesi de bundandır
Oumlte yandan Antikccedilağrsquoda ortaya ccedilıktığı duumlşuumlnuumllen herhangi bir μῦθος-λόγος
karşıtlığının μῦθοςrsquou ve mitik duumlşuumlnmeyi buumltuumlnuumlyle reddetmeye ortadan
kaldırmaya doumlnuumlk olduğu iddiası buguumln ikna edici goumlruumlnmemektedir Kaldı ki
felsefenin başlangıcına dair birccedilok ders kitabında genişccedile yer verilen μῦθος-
λόγος karşıtlığı μῦθος soumlzcuumlğuumlnuumln yalnızca felseficirc duumlşuumlncenin belirmesinden
oumlnceki doumlnemlerde taşıdığı anlamların uumlstelik bir kısmı uumlzerinde cereyan
etmiştir Nasıl ki İyonyarsquonın goumlrkemli ccedilağından oumlnce Yunan şehirlerinde Yunan
duumlşuumlncesinde ve edebiyatında λόγοςrsquoun kendisinin değil ama taşıdığı
anlamlardan birkaccedilının yokluğundan soumlz edilebiliyorsa aynı şekilde o ccedilağın
sonrasında pek ccedilok şehirde ortaya ccedilıkan Yunan felsefe geleneklerinde de
μῦθοςrsquoun kendisinin değil taşıdığı anlamlardan birkaccedilının safdışı edildiğinden
veya bunun iccedilin ccedilaba goumlsterildiğinden soumlz etmek muumlmkuumlnduumlr
Thalesrsquoten itibaren yaşamış ve felsefe tarihccedilileri tarafından ldquofilozofrdquo diye anılan
buumltuumln eski duumlşuumlnuumlrlerin halkla politik iktidarla yasayla dini inanccedillar ve kuumlltuumlrel
mirasla ilişkileri ndashguumlnuumlmuumlze ulaşan metinlerin kısıtlı oluşuna rağmenndash dikkatle
incelendiğinde yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz muumlcadelenin oumlzellikle 19 ve 20
yuumlzyıllardaki felsefe ve bilim tarihi okumalarından kaynaklı bazı oumlnyargıların
etkisinde μῦθοςrsquoun buumltuumln anlamlarına karşı verilmişccedilesine bir goumlruumlntuuml kazandığı
41
ccedilabucak goumlruumllecektir Yaygın bir kanı olarak bu yakın bir tarihe kadar antik Yunan
felsefesi okumalarına ccediloğu bakımdan tahakkuumlm etmiş durumdaydı
Bununla birlikte aynı meseledeki bir tartışmanın ideolojilerden arınmış ya da en
azından felseficirc bir nitelik taşıyan kısımlarında akıllara ilk oumlnce ldquobilimsel
duumlşuumlncerdquonin başlangıcına dair sorunun gelmesi tabiidir Batılı anlamda bilimsel
duumlşuumlncenin İyonya felsefesiyle başlatılması bir gelenektir ve yukarıdaki
tartışmalarımızda bu geleneğin kurucu oumlgesi olan ldquobaşlangıccedilrdquo tespitine herhangi
bir itirazda bulunduğumuz duumlşuumlnuumllmemelidir Oumlte yandan geleneğin sonucu olan
bir kanıdan ayrıca soumlz edilebilir ve sorunlu goumlruumlnen de budur 7 yuumlzyılda
İyonyarsquoda Thalesrsquoin sorduğu ilk felseficirc soruyla birlikte λόγοςrsquoun mucizevicirc bir
şekilde ortaya ccedilıkarak μῦθοςrsquou ortadan kaldırdığına dair meşhur iddia
Bu iddianın bir youmlnuumlnuuml en azından Yunan mucizesi anlayışıyla şekillenen
biccedilimini yukarıda etraflıca irdelemiş ve Vernantrsquoın tespitiyle son bulduğunu ortaya
koymuştuk (Vernant 2006 s 371) Son olarak buraya kadar soumlylediklerimiz
ışığında kavramların Homerik ve Hesiodik kullanımlarını irdelemeye sıra
gelmiştir
23 Homeros ve Hesiodosrsquota λόγος ve μῦθος
Kavramsallaştırmalarını temalarını araştırma sahalarını goumlz oumlnuumlnde
bulundurarak hem felsefe hem de buumltuumln oumlteki entelektuumlel faaliyetler biccedilimindeki
antik Yunan duumlşuumlncesinin ilk teşekkuumll zemini ve daha sonraki uzun bir suumlre
boyunca beslendiği kaynağın arkaik Yunan şiiri olduğu kuşkusuzdur Bu arkaik
şiiriyse genel olarak lsquoHomeros-Hesiodosrsquo başlığı altında toplamak muumlmkuumlnduumlr
Homerik metinlerde μῦθος ve λόγος soumlzcuumlkleri sonraki yuumlzyıllardaki anlamlarına
nispetle accedilık tartışmasız bir goumlruumlntuuml ccedilizer Bu durum soumlzcuumlklerin yazı diliyle
henuumlz ccedilok tanışık olmayışına yorulabilir Ancak Homeros yazmalarında geccedilen
her kavramın en az beş yuumlz yıl oumlncesine uzanan bir soumlzluuml gelenek geccedilmişine
sahip olduğu goumlzden kaccedilırılmamalıdır Başka bir ifadeyle Homerosrsquoun yazılı
42
varlığı iccedilinde geccedilen her bir soumlzcuumlğuuml Yunan halkının guumlnluumlk hayatında ccedilok
eskilerden beri mevcut olan en az bir varlığın karşılığı olarak sonraki yuumlzyıllara
bırakmıştır Bu durum μῦθος ve λόγος iccedilin de geccedilerlidir Oumlte yandan metnin uzun
soluklu ve ccedilok youmlnluuml olması kendine oumlzguuml soumlz dağarını meydana getiren
soumlzcuumlklerin o doumlnemin Yunancasındaki muumlmkuumln kullanım biccedilimlerinin neredeyse
tamamını bilmemize imkacircn tanır Bu yalnızca farklı soumlzluumlk anlamlarını değil
gramer bakımından buumltuumln kural ve incelikleri de kapsayan bir imkacircndır
λόγος soumlzcuumlğuumlnuumln buumltuumln bir Homeros kuumllliyatında yalnızca iki dizede yer
bulabilmiş olması ilginccediltir Bunların her ikisi de soumlzcuumlğuumln ldquosoumlz konuşmardquo
anlamında ccediloğul dativ hacirclidir İlyada xv395rsquote καὶ τὸν ἔτερπε λόγοις (ndashve onu
hoşnut ediyordu soumlzleriyle) Odysseia i55rsquoteyse αἰεὶ δὲ μαλακοῖσι καὶ αἱμυλίοισι
λόγοισιν (ndashtatlı ve okşayıcı soumlzlerle suumlrekli buumlyuumlluumlyordu)
Bu durum daha ilk bakışta bizi metaforik bir ldquologos yokluğurdquo duumlşuumlncesine
suumlruumlkleyebilecek bir tuzağı andırır Başka bir deyişle Homeros iccedilin hazırlanacak
hiccedilbir soumlzluumlkte λόγος maddesinin ldquosoumlz konuşmardquo anlamları dışında bir
karşılığının bulunmayacak olması dehşet vericidir
Boumlyleyken soumlzcuumlğuumln koumlkuuml olan λέγειν fiilinin neredeyse her ccedilekimi ve λόγος
dışındaki neredeyse buumltuumln tuumlrevleri İlyada ve Odysseiarsquonın şurasına burasına
rastgele serpiştirilmiş gibi suumlrekli karşımıza ccedilıkar durur Bu durumda Homeros
şiirinde λόγοςrsquoun ccedilok sayıdaki anlamını hangi soumlzcuumlklerle vermiştir
Oumlrneğin λόγοςrsquoun ldquoakılrdquo anlamının Homeros kuumllliyatında hangi soumlzcuumlkle
karşılandığını araştıracak olursak işimiz ccedilok zor değildir Nitekim νόοςrsquou yine
bunun νοῦς biccedilimini hatta fiil koumlkuuml olan νοέωrsquoyu daha ilk bakışta metnin pek ccedilok
yerinde bulabiliriz Soumlzcuumlğuumln tuumlrevlerinden νόημα da her iki cildin pek ccedilok
dizesinde karşımıza ccedilıkar Yine νοέω tuumlrevi olan γνώριμος γνωτός soumlzcuumlkleri de
Homeros tarafından sıkccedila kullanılmıştır Bununla beraber νοέω ve tuumlrevlerinin
hiccedilbir kullanımında μῦθοςrsquoun karşıtı olan bir ldquoakılrdquo anlamına atıf goumlremeyiz
λόγοςrsquoun Homerosrsquotaki varlığının bu denli sınırlı olmasına karşılık μῦθοςrsquoun her
bir casusrsquounun yuumlzlerce kullanımıyla karşılaşmak ccedilok daha şaşırtıcıdır Yukarıda
ele aldığımız ve nihayet anakronik diye nitelediğimiz bazı yanlış kanıların etkisi
43
altındaki bir okur tarafından bu durum μῦθος egemenliğindeki bir ccedilağın ozanı iccedilin
normal goumlruumllebilir Boumlyleyken aynı okur o ccedilağda kullanılan μῦθοςrsquola şayet
varlığından soumlz edebilecekse λόγος egemenliğindeki doumlnemde kullanılan μῦθος
arasında herhangi bir ilişki bulunmaması gerektiğini de baştan kabul etmelidir
Başka bir deyişle eğer 7 yuumlzyıldan itibaren Yunan kuumlltuumlr duumlnyasının λόγος
egemenliğine girdiği kabul ediliyorsa bu yeni paradigmanın yarattığı μῦθοςrsquoun da
eskisinden buumltuumlnuumlyle farklı yepyeni bir karşılığı olmak zorundadır
Homerosrsquota geccedilen μῦθοςrsquoların neredeyse hepsi ldquokişilerin başından geccedilen
olaylarrdquo vs geleneksel anlamları bir kenara bırakılırsa soumlylev konuşma hesap
duumlşuumlnce gibi tamamı eski Yunanca soumlzluumlklerdeki λόγος maddesinde yazılı
bulunan anlamlara goumlnderme yapar Bu μῦθος- λόγος tartışması bağlamında
Homerosrsquoun bize yaptığı en buumlyuumlk suumlrprizdir
Destanda λόγοςrsquoun birincil anlamlarından ldquosoumlz konuşmardquo iccedilin μῦθος kullandığı
yerler şoumlyledir İlyada v493rsquote δάκε δὲ φρένας Ἕκτορι μῦθος (ndashve bu konuşma
iğneledi Hektorrsquoun yuumlreğini) viii525rsquote μῦθος δ᾽ ὃς μὲν νῦν ὑγιὴς εἰρημένος ἔστω
(ndashşimdilik soumlylenecek en sağlıklı soumlz budur) xii80rsquode ἅδε δ᾽ Ἕκτορι μῦθος
ἀπήμων (ndashve bu konuşma hoşuna gitti Hektorrsquoun) xiii748rsquode bir oumlncekiyle birebir
aynı dize ve anlamda ixx242rsquode ἅμα μῦθος ἔην τετέλεστο δὲ ἔργον (ndashsoumlz
soumlylendiği anda iş tamama ermişti) Odysseia i358rsquode μῦθος δ᾽ ἄνδρεσσι
μελήσει πᾶσι (ndashsoumlylevse sadece erkeklerin işidir) viii185rsquote θυμοδακὴς γὰρ
μῦθος ἐπώτρυνας δέ με εἰπών (ndashccediluumlnkuuml yaptığın konuşma iğneledi yuumlreğimi)
xvi385rsquoteεἰ δ᾽ ὑμῖν ὅδε μῦθος ἀφανδάνει (ndasheğer canınızı sıktıysa bu soumlzuumlm)
xvii57rsquode τῇ δ᾽ ἄπτερος ἔπλετο μῦθος (ndashama sonrasında kanatsız kaldı soumlzuuml)
xviii50rsquode τοῖσιν δ᾽ ἐπιήνδανε μῦθος (ndashve hoşlarına gitti bu soumlz) xviii290rsquoda bir
oumlncekiyle aynı ifade ve aynı anlamda ixx29rsquoda xvii57rsquodekiyle birebir aynı ifade
ve aynı anlamda xx247rsquode xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda
xxi143 xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda xxi269 yine
xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda xxi386 xvii57rsquodekiyle birebir
aynı ifade ve aynı anlamda xxii398 xvii57rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı
anlamda xxiii49 ἀλλ᾽ οὐκ ἔσθ᾽ ὅδε μῦθος ἐτήτυμος (ndashama bu soumlz doğru değil)
xxiv465 οὐ γὰρ σφιν ἅδε μῦθος ἐνὶ φρεσίν (ndashccediluumlnkuuml inanmamışlardı bu soumlze)
44
Oumlte yandan μῦθος bazı dizelerde ldquokarşılıklı konuşmardquo olarak (oumlrn İlyada iv214
vd) bazılarındaysa geleneksel anlamıyla uygun biccedilimde kahramanların
başından geccedilen ve sonradan anlatılan hikacircye (oumlrn Odysseia iii95 xi492) olarak
geccedilmektedir
Destanın bazı yerlerindeyse μῦθοςrsquou duumlşuumlnce niyet tasarı anlamlarında
goumlruumlruumlz İlyada i545-546rsquoda μὴ δὴ πάντας ἐμοὺς ἐπιέλπεο μύθους εἰδήσειν (ndash
iccedilimden geccedileni bilmeye heveslenme) Odysseia iv676 οὐδ᾽ ἄρα Πηνελόπεια
πολὺν χρόνον ἦεν ἄπυστος μύθων (ndashPenelopeiarsquonın bu planlardan habersizliği
ccedilok suumlrmedi)
Oumlte yandan Odysseiarsquonın bir yerindeyse zaferden sonra eve doumlnmek iccedilin
gemilerine binmiş olan Argoslular Agamemnon tarafından aniden toplantıya
ccedilağrılmıştır ve bu toplantının ldquonedenirdquo iii145rsquote yine μῦθος soumlzcuumlğuumlyle verilir
μῦθον μυθείσθην τοῦ εἵνεκα λαὸν ἄγειραν (ndashikisi beraber anlattı adamları neden
topladıklarını) Dikkat edilirse bu dizede hem ldquonedenrdquo soumlzcuumlğuuml hem de
ldquoanlatmakrdquo fiili μῦθndash koumlkluumlduumlr
μῦθndash koumlkluuml soumlzcuumlklerin kullanıldığı yerler iki ciltte toplam beş yuumlzden fazladır ve
bunlardan iki tanesiyse μῦθος ve λόγοςrsquoun birleşmesiyle tuumlretilmiş μυθολογεύω
fiilidir Bu Odysseiarsquoda Odysseusrsquoun Kirkersquoden Kalypsorsquoya gelinceye kadar
başından geccedilenleri anlattığı on ikinci kitaptır ve μυθολογεύωrsquonun her iki kullanımı
da kitabın son doumlrt dizesinde ardarda gelir Liddell-Scott soumlzcuumlğuumln tek kullanımı
olarak Homerosrsquoun bu dizelerini goumlstermekte ve anlamını ldquoharfi harfine anlatmakrdquo
şeklinde vermektedir (Liddell amp Scott 1883 s 983)
Hesiodosrsquoa gelince λέγειν vs gibi koumlkteş soumlzcuumlkler dışında λόγοςrsquoun kullanıldığı
yerler her iki kitapta toplam beş dizedir Bunlar sırasıyla Theogonia 229rsquodaki
Erisrsquoten doğan tanrıccedila kızlarından ψευδής Λόγος (ndashyalan soumlz) 890rsquodaki αἱμυλίοισι
λόγοισιν (ndashayartıcı soumlzlerlehellip) İşler ve Guumlnler 78rsquodeki birebir aynı ifade 106rsquodaki
ἕτερόν hellip λόγον (ndashbaşka soumlzhellip) ve 789rsquodaki yine Theogonia 890rsquodakiyle birebir
aynı ifadedir Sonuccedil olarak λόγοςrsquoun kısıtlı kullanımı Homeros gibi Hesiodos iccedilin
de geccedilerlidir ve yine aynı şekilde yalnızca ldquosoumlz konuşmardquo anlamına karşılık
gelmektedir
45
Yukarıda Homerosrsquotaki νόος iccedilin yaptığımız incelemeyi Hesiodosrsquoun metnine
uyguladığımızda λόγοςrsquoun ldquoakıl duumlşuumlnmerdquo vs anlamlarını karşılayan bu soumlzcuumlk
bir kez daha aynı oumlruumlntuumlyle karşımıza ccedilıkacaktır İlyada ve Odysseiarsquoda olduğuna
benzer biccedilimde burada da νόος soumlzcuumlğuuml λόγοςrsquoun yokluğunu hissettirmemiştir
Theogoniarsquoda dokuz İşler ve Guumlnlerrsquodeyse on ayrı dizede olmak uumlzere toplam
on dokuz defa kullanılmıştır Ayrıca νοέω fiili ve bunun isim hacircli νόημα da her iki
kitapta sıklıkla karşımıza ccedilıkar
Bu metinlerde de μῦθος ve koumlkteşlerine bakıldığı zaman Homerosrsquola yine benzer
biccedilimde Theogonia (24 165 663) ve İşler ve Guumlnlerrsquode (10 194 205) toplam
altı farklı dizede soumlz konuşma ve anlatmak (μυθέομαι) anlamlarında kullanıldığı
goumlruumlluumlr
Homeros ve Hesiodosrsquota λόγοςrsquoun belli anlamlarına μῦθοςrsquola verilen bu karşılık
şiir diline oumlzguuml bir kullanım olmaktan ccedilok soumlzcuumlğuumln İyonya devrimi oumlncesindeki
kavranışını bizim iccedilin accedilıklığa kavuşturan guumlndelik bir kullanım biccedilimini
vermektedir Her iki ozanın dizelerinde μῦθος soumlzcuumlğuumlyle karşılanan soumlylemek
soumlz soumlylev karşılıklı konuşma ve neden gibi aslında λόγοςrsquoun listesinde yer alan
anlamlar Homerik-Hesiodik doumlnemde iki kavram arasında herhangi bir
ayrışmanın zıtlaşmanın soumlz konusu olmadığını goumlstermesi bakımından dikkat
ccedilekicidir
46
3 BOumlLUumlM
PLATONrsquoUN DİYALOGLARINDA MİT
Yukarıda bazı Yunan tarihccedili ve yazarlar iccedilin ortaya koyduğumuz mitoloji
yaklaşımını en olgun hacircliyle ve logosrsquola iccedil iccedile geccedilmiş biccedilimde goumlrebileceğimiz
anti Yunan figuumlruuml Platonrsquodur Soumlzgelişi Phaidrosrsquota Boreasrsquoın Oreithuiarsquoyı kaccedilırma
mitiyle ilgili soumlylenenler (Platon 2014 229b vd) 5 yuumlzyıl metinlerinde karşımıza
ccedilıkan mitoloji yaklaşımları arasında en ccedilarpıcı oumlrneklerden biridir Burada
Sokrates bir mitin anlattıklarından hareketle kendi doumlneminin Atinarsquosını mitik
ccedilağlardaki Atinarsquoyla başarılı biccedilimde oumlrtuumlştuumlruumlr ve kanıt olarak da tıpkı
Pausaniasrsquoın aslanlı kapıdaki dev kesme taşları goumlstermesi gibi Artemis
tapınağına giden yol uumlstuumlndeki Boreas sunağını goumlsterir
Başka pek ccedilok oumllccediluumltuumlnden soumlz edilebilir olmakla beraber klasik doumlnemdeki
mitoloji yaklaşımlarının olumlu veya olumsuz diye sınıflandırabilme imkacircnımız
irdelenen mitin doğruluğuna yazar tarafından guumlven duyulup duyulmadığıyla
ilgilidir Platonrsquoun yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz pasajının devamında Phaidrosrsquoun
ldquobu hikacircyenin doğru olduğuna inanıp inanmadığı (πείθω)rdquo sorusuyla metne
birdenbire dahil edilen Platoncu mitoloji yaklaşımı ilk oumlnce mitte geccedilen doğa
tasvirlerinden yola ccedilıkarak Oreithuiarsquonın kaccedilırıldığı yeri belirler buna karşılık
hemen sonrasında Sokratik ironinin oumlrneklerinden birini sahneye koyarak
doumlnemin Yunan mitleriyle arasındaki mesafeyi vurgulama yoluna gider
Boreas mitine karşı bu tavır λόγος ve μῦθος arasında uumlccedil yuumlzyıldan fazladır
devam etmekte olan gerilimin Platonrsquoda cisimleşmiş hacircli olarak okunabilir
Nitekim bu satırların devamında Platonrsquoun bu hikacircyeye boumlylesine şuumlpheci hatta
alaycı yaklaşmasının nedenleri accedilıkccedila goumlruumllecektir Mit her şeyden oumlnce kimi
zaman şoumlyle kimi zaman boumlyle anlatılan bir hikacircyedir Uumlstelik tuhaf anlaşılmaz
uğursuz varlıklardan soumlz etmektedir Bu nedenle mitlerle uğraşmak keskin kafalı
ve gayretli kişilere duumlşer (229d-230a)
47
Bu cuumlmleleri tersinden okumak bize Sokratesrsquoin guumlya mitle uğraşmaktan
μυθολόγημαrsquodan geri durmasının nedenlerini daha accedilık biccedilimde goumlsterir
Platoncu anlamda olsun veya olmasın λόγος bu oumlykuumllerde anlatılanların
hakikatle oumlrtuumlşmesinin muumlmkuumln olmadığını bildirdiğinden bu pasajda mit
karşısında Sokrates gibi guumlven duyan (πιστέω) ve hoşnut (χαρίεντα ἡγοῦμαι)
bununla birlikte sakınımlı bir yaklaşım muumlmkuumln yaklaşımların en doğrusu gibi
goumlsterilmiş olur Bize goumlre bu mitleri irdeleyen ve onlara bir yaklaşım belirleyen
yanlarından oumltuumlruuml guumlccedilluuml bir mitolojinin ifadesidir
Platonrsquoun miti dışlar gibi goumlruumlnen ama iccedilselleştirmiş felsefesi Vernantrsquoa goumlre onu
ldquosoumlzcuumlğuumln tam anlamıyla felsefe dilinin hem berisinde hem de oumltesinde olanları
accedilıklama aracı olarak seccedilkin bir yer verecektirrdquo (Vernant 2015 s 254) Bu bakış
Platonrsquoun felsefesinin mitle ilişkisini saptamasıyla son derece isabetliyken mitin
yalnızca soumlylem guumlcuumlnden yararlanan bir Platonrsquou resmetmesiyle eksiktir Bu
eksiklikle beraber Vernantrsquoın mitolog Platonrsquou Devletrsquoteki Lidyalı Gygesrsquoten
Devlet Adamırsquondaki genccedilleşen nesilden veya Phaidrosrsquotaki Mısır tanrıları
muumlnakaşasından soumlz eden bir Platon hacircline gelir Oumlrnekleri ccediloğaltmak
muumlmkuumlnduumlr ama burada ccedilizilen resimde cafcaflı giysilerinden ve goumlrkemli
teccedilhizatından soyundurulmuş ccedilırccedilıplak bir Platon karşımızda durmaktadır
Devletrsquote Hint koumlkenli uumlccedil sınıflı toplum yapısını oumlneren Timaiosrsquota tanrılarla diğer
varolanlar arasında katı bir hiyerarşi belirleyen Phaidonrsquoda ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuumlnuuml
Orfik arguumlmanlarla temellendiren yine Devletrsquote aynı meseleyi oumlte-duumlnyacılık
uumlzerinde inşa eden Platon bu resimde karanlıkta kalmıştır Mitler vasıtasıyla
boumlylesine buumlyuumlk ve yepyeni bir evren kuran bir Platonrsquodan soumlz ediyorsak onun
felsefesinde mit alelade bir accedilıklama aracı olmanın ccedilok oumltesine geccedilmiş
durumdadır
48
31 Platonrsquoun Felsefesinde Mitin Belirmesi
Homerosrsquoun baştan sona mitik olan duumlnyası μῦθοςrsquola hiccedilbir bakımdan ccedilelişik ya
da herhangi bir mitoloji yaklaşımına karşı korumacı olmadığı gibi (henuumlz
lsquomitolojirsquonin varlığı soumlz konusu olmadığından boumlyle bir durum zaten olanaksızdı)
anlattığı olay veya kişilere μυθικός sıfatının yakıştırılması iccedilin kendisinden ccedilok
sonraki yuumlzyılları beklemek gerekecektir Sokrates Platon ve Aristotelesrsquoin
yaşadığı 5 yuumlzyıl Atinarsquosına gelindiğindeyse artık İlyada ve Odysseiarsquonın yazıya
aktarılmasının uumlzerinden uumlccedil ila doumlrt yuumlzyıl geccedilmiş μῦθος soumlzcuumlğuumlyle tuumlrevlerinin
anlamı koumlr ozanınkinden epeyi uzağa duumlşmuumlştuumlr16 Geccedilen suumlre zarfında İyonya
duumlşuumlnuumlrlerinin arkhesinden Elealıların rasyonel tanrı fikrine kadar devrim
niteliğinde sayılabilecek pek ccedilok felsefi keşif gerek kitaplar gerek gezgin
filozofların tartışmaları vasıtasıyla Atinarsquodaki kuumlltuumlr ortamlarına deyim yerindeyse
boca edilmiştir Yine aynı yuumlzyıllar iccedilinde sırasıyla Solon Kleisthenes ve
Periklesrsquoin yaptığı politik devrimlerle Atinarsquoda demokrasi kurumu yerleşmiş
zaman zaman beliren devlet krizlerine rağmen işler durumdadır O kadar ki 5
yuumlzyılda Atina Platonrsquoun deyişiyle adeta bir παντοπώλιον πολιτειῶνrsquoa (devlet
duumlzenleri panayırı ndash557d) doumlnmuumlş durumdadır Ccediloğu soylu ve varlıklı ailelerin
ccedilocuğu olan politikos adayı genccediller gelecekleri adına buumlyuumlk vaatlerde bulunan
Sofist filozofların peşinden ayrılmamakta onların dilinden doumlkuumllen yeni
kavramlar eski mitler dizeler ve oumlzdeyişler her guumlnuumln yeni tartışma konusunu
belirlemektedir Oumlnderleri eski şairler olan bu gezgin oumlğretmenlerin belirlediği
oumlzguumlr tartışma ortamlarında yuumlzlerce yıllık gelenekler tanrı hikacircyeleri toumlre ve
adetler saygısızca anılmakta hatta Protagoras oumlrneğinde goumlrduumlğuumlmuumlz gibi
tanrılar bazen tartışmaya değer bile bulunmamaktadır Ortaya ccedilıkan bu yeni
siyasal ortamda Attika soylularının geccedilmiş masallardan oumlzlemle hatırladıkları
16 Oumlrneğin Phaidrosrsquota (265c) Erosrsquou yuumlceltmek adına soumlylenen oumlvguumlye Goumlkyuumlzuuml Uumlzerinersquode (284a) ise goumlkyuumlzuumlnuuml Atlasrsquoın desteklediğini anlatan hikacircyeye (buradaki ldquohikacircyerdquo yine μῦθοςrsquotan başkası değildir) yazarlar tarafından μυθικός sıfatı yakıştırılmıştır Metinlerin bağlamına goumlre Platonrsquoun kullandığı μυθικόςrsquoun ldquodestansırdquo yani ldquogeleneksel μῦθοςrsquoa uygunrdquo Aristotelesrsquoin kullandığı μυθικόςrsquoun ise bu goumlruumlşle ccedilelişmeyecek biccedilimde ldquogerccedileklikle bağdaşmayan hikacircye uyarıncardquo anlamlarına geldiğini goumlruumlyoruz
49
altın ccedilağın uumlzerine kuumll serpilmiş gibidir Buumltuumln bu manzarayı Platonrsquoun
diyaloglarda bize sunduğu agora fotoğraflarından accedilıkccedila goumlrebiliyoruz
Bununla birlikte pek ccediloğu demokrat ve ldquosekuumllerrdquo filozoflarla dolup taşan 5 yuumlzyıl
Atinarsquosında olsak da bu ccedilalışmanın başından itibaren benimsediğimiz
perspektifin elverdiği oumllccediluumlde diyalogların her birinde bizi oumlzguumln bir tanrıya
vardırabilecek sayısız patika ağzı goumlrmemiz muumlmkuumlnduumlr O kadar ki Platonrsquoun
yazıları Atinarsquonın şehir planına benzer biccedilimde haritalandırılacak olsa neredeyse
buumltuumln sokak başlarına bu patika ağızlarından biri denk duumlşebilirdi
Nietzsche Batı duumlnyasının son iki yuumlzyıldaki Platon algısını şekillendirecek
biccedilimde İyinin ve Koumltuumlnuumln Oumltesindersquoye oumlnsoumlzuumlnde dile getirdiği artık neredeyse
herkesccedile bilinen ldquohalkın Platonculuğu Hristiyanlıkrdquo tespitiyle (Nietzsche 1999
13) Batılı okuruna bir daha hiccedilbir zaman eski guumlven duygusunu verememek
uumlzere Platon kuumllliyatını Kitab-ı Mukaddesrsquole aynı rafa kaldırmayı başarmıştır
Batı uygarlığının 19 yuumlzyıla kadar geccedilirmiş olduğu suumlreccedil ve buumlyuumlk toplumsal
travmalar goumlz oumlnuumlne alındığında Nietzschersquonin Platonrsquoa youmlnelttiği bu sert
ldquoruhbanlıkrdquo ithamının nedenleri epeyi fazlalaşacaktır Oumlte yandan Nietzschersquoden
sonraki ccedilağda yetişen ve Nietzscheci yorumu benimseyen duumlşuumlnuumlrler aynı
travmalarla bizzat tanışık olmasalar da Platonrsquoun bu ldquoruhbanlıkrdquo youmlnuumlnuuml ccedilok
daha derinlemesine irdelemiş tartışmışlardır Nietzsche Platonrsquoun ldquoruhbanlıkrdquo
youmlnuumlnuuml felsefesinin buumltuumlncuumll yapısını goumlz oumlnuumlnde tutarak tespit ederken onun
halefi olan duumlşuumlnuumlr ve araştırmacılar aynı konudaki tartışmalarının ccediloğunu
diyaloglara sık aralıklarla ve dağınık biccedilimde yerleştirilmiş kimi goumlruumlnuumlr kimi gizli
olan mitler etrafında kurgulamaktadır Herhalde bunun iki sebebinden soumlz
edilebilir biri klasik filolojinin son yuumlzyılda kat ettiği hayranlık veren mesafe
diğeriyse Platonrsquoun anlattığı irili ufaklı mitlerin nihayet bir araya gelerek
ldquoPlatonculukrdquo adı verilen devasa yapıyı oluşturduğunun keşfi ve kabuluumlduumlr
Guthriersquonin tespitiyle diyaloglar felsefenin dinin ve şiirin benzersiz bir
birleşiminden meydana gelirler (Guthrie 1955 s 333) Oumlte yandan dinin ve şiirin
diyaloglarda felsefeyle yan yana gelmesinin başlıca nedeni Platonrsquoun yaşadığı
doumlnemde Atinarsquodaki politik ccedilalkantılar ve filozoflardaki biteviye duumlzen arayışı
olduğundan Platonrsquoda mitlerin bir başka deyişle dinin belirmesine tanık
50
olacağımız zemin yine politik olmak durumundadır Bu nedenle her ne kadar
sonraki başlıklar altında politikaya daha tafsilatlı değineceksek olsak da buradaki
Platonik mitler tartışmasının başında mitlerin ilk başlatıcısı olan Devletrsquoin II
Kitabına birkaccedil paragrafla değinmemiz gerekmektedir
Devletrsquoin genel olarak da diyaloglarda oumlngoumlruumllen devlet duumlzeninin işleyişine
bakıldığında belli bir dinin ldquoyasardquo eliyle yuumlruumlrluumlğe koyulmadığı goumlruumlluumlr Ancak oumlte
yandan bu doğru tespit Platonrsquoun dine yaklaşımını ccediloumlzuumlmleyen araştırmacılar
iccedilin fevkalade yanlış bazı oumlnkabullerin de kaynağı durumundadır Nitekim Platon
Devletrsquote Yasalarrsquoda veya herhangi bir diyalogunda adı koyulmuş belli bir dini
inancın nomos vasıtasıyla guumlvence altına alınmasını oumlnermez fakat bu onun din
konusunda kayıtsız bir toplum oumlngoumlrduumlğuuml anlamına gelmemektedir Yukarıda
değindiğimiz gibi dinin kurumsallaşmasının Platonrsquoun devleti iccedilin ccediloğu
bakımlardan vazgeccedililmez oluşu Devletrsquoin daha ilk boumlluumlmlerinde accedilık biccedilimde
ortaya ccedilıkacaktır
Gerccedilekten de Platonrsquoun Kallipolisrsquoi ne kadar sade teferruattan uzak bir
başlangıccedilla kurulursa kurulsun onda dini bir yapının tartışma goumltuumlrmez
gerekliliğini sezmemiz fazla zaman almayacaktır Bizzat Platonrsquoun 369b
paragrafından itibaren betimlemeye başladığı suumlreci kısaca oumlzetlersek polisrsquoin
oluşmasını kaccedilınılmaz hacircle getiren ilk etken her bir insanın kendi eksiklerini
karşılamakta yetersiz kalması bu eksiklerin sayıca ccediloğalması nedeniyle de
birccedilok insanın bir araya gelmesidir Platonrsquoda işte bu kadar goumlsterişsiz yalın bir
başlangıccedilla polisrsquoin varlığından soumlz etme imkacircnı buluruz Bu yalınlık bir suumlreliğine
devam eder ve bu suumlre zarfında topluluktaki ilişkiler suumlrekli en sıradan ihtiyaccedil ve
alış-verişler uumlzerinden kurulur Sırasıyla yiyecek barınak giysi Fakat bu
ihtiyaccedillar bile aslında hiccedil de kuumlccediluumlk olmayan bir emekler silsilesi meydana
getirecektir Boumlylece ilk karmaşık sistemlerden biri olan goumlrev dağılımının ortaya
ccedilıkması kaccedilınılmaz olacaktır Az sonrasında Glaukonrsquoun isteğiyle yurttaşların
yaşamlarını rahat yataklar ccedileşitli meyveler etler yemek masası ve goumlsterişli
eşyalar gibi luumlks hayatın oumlgeleriyle rahatlatmaya başlayınca bu karmaşıklığın
boyutu daha da buumlyuumlr Sokrates devletine bunların her birini goumlnuumllsuumlzce dahil
etmektedir ve dahil edilen her yeni oumlge yeni birccedilok ihtiyacı da beraberinde
51
getirmektedir Oumlrneğin Sokratesrsquoin başta pek yanaşmadığı et yemekleri
Glaukonrsquoun isteğiyle devlette serbest bırakılınca artık hekimlere de ihtiyaccedil
duyulacağı anlaşılmış olur (373d) Bir zincirleme hacirclinde ihtiyaccedillar arttıkccedila
masraflar da artar ve yeterli sayıda hayvan otlatmak ve ekip biccedilmek iccedilin yeni
toprak arayışları başlar Bu durumsa savaşların habercisidir Oumlte yandan savaş
devleti koruyabilecek buumltuumln donanımlara sahip bekccedililere ihtiyaccedil duyulacağı
anlamına gelir Bu donanımlarsa devletin ilk kurulduğu guumlnlerdeki ihtiyaccedillar
kadar yalın ve goumlsterişsiz değildir Nitekim bekccedililerin aynı anda hem filozof hem
tutkulu hem ccedilevik hem de guumlccedilluuml olması gerekmektedir Devletin en temel
kurumlarından biri olan eğitim boumlylelikle zorunlu hacircle gelmiştir
Platon ccedilocuk yaşlardaki eğitime başlanacak muumlfredat olarak ldquoeskilerden buguumlne
suumlruumlp gelen en iyi yetiştirme tarzırdquo dediği beden eğitimi ve muumlziği oumlnerdikten
sonra bu muumlziğe hikacircyeyi17 de dahil eder ve mitin18 Platonrsquoun felsefesindeki
seruumlveni boumlylece başlamış olur (376e) Hemen ardından mitin doğru veya yalan
olduğuna bakılmaksızın faydalı olduğu suumlrece ccedilocuklara anlatılması gerektiğini
soumlyleyecektir
Bu paragraf aynı zamanda Platonrsquoun Devletrsquoindeki meşhur şair ambargosunun
da ilk belirdiği yerdir Uumlstelik Platon bu ambargoyu Yunan mitlerinin başlıca iki
kaynağı Hesiodos ve Homerosrsquoun adlarını doğrudan vererek duyurur nitekim
onlar tanrıları ve mitik kahramanları gerccedilekte olduklarından farklı goumlstererek
ccedilocukların ve genccedillerin yalan yanlış yetişmesine neden olurlar Oysa şairlerin
yapması gereken tanrıları her nasılsalar oumlyle tasvir etmektir Tanrı iyi olduğu iccedilin
koumltuumlnuumln sebebi olamaz muumlkemmel olduğu iccedilin değişmez ve farklı kılıklara
buumlruumlnmez insanlara yalan soumlylemez ve onları kandırmaz Oumlte yandan yurttaşlar
17 Burada ldquohikacircyerdquo soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγος soumlzcuumlğuumlnuumln tercih edilmiş olması dikkat ccedilekicidir 18 Guthriersquonin yukarıda atıf yaptığımız tespitinden hareketle buna bir ccedileşit din de diyebiliriz Nitekim Platonrsquoun filozof kralının halka anlatacağı mitlerin oumlnemli bir kısmı kutsal olana goumlnderme yapar dolayısıyla tanrının guumlya φύσιςrsquoe yerleştirdiği hakikati bulup ccedilıkarır ve halka goumlsterir Devletrsquoin 427brsquosindeki bir nevi ldquolaikrdquo devlet anlayışına doumlnuumlk soumlzlere gelince ndashki bu aynı zamanda νομοθέτης olan filozofun tapınak kurma ve rituumleller koyma işinden geri durmasıdırndash aslında yeni bir teolojiden bahseden Platonrsquoun felsefesinde aşağıda değineceğimiz uumlzere Sokratesrsquoin sadık bir Olympos dindarı olmasına benzer biccedilimde bir ccedilelişki olarak kendini goumlsterir Mit ve dinden aynı şeyleri anlayacağımızı birinci boumlluumlmde belirtmiştik ki Sokratesrsquoin 427brsquode tapınakla ilgili ldquoyasardquo koyma işlerini tanrı Apollonrsquoa tevdi etmesi Platonrsquoun mitolojik yaklaşımına bir başka oumlrnektir
52
yiğit olmaları ve oumlluumlmden korkmamaları gerektiği iccedilin Hadesrsquoin korkunccedil yurdunu
veya oumlluumlm acısıyla kıvranan kahramanları anlatan şiirler de yasaktır (379b-388d)
Şaire getirilen bu yasak mit anlatma yetkisini elinden almak anlamına gelir
Devletin bu yaptırımını Platon 385crsquode ldquokoro vermemekrdquo (χορον μὴ διδόναι)
deyimiyle ifade eder yani devlet şairden desteğini ccedilekmektedir Oumlte yandan
νομός mit anlatma bir kelimeyle yalan soumlyleme (ψεύσασθαι) yetkisini yalnızca
devleti youmlnetenlere tanıyacaktır (389b)
Bununla beraber Platon anlattığı veya anlattırdığı bir mitin yalan (ψεῦδος)
olduğunu nadiren itiraf eder ve bunun ilk oumlrneği de Devletrsquoteki ldquosoylu yalanrdquo
(γενναῖος ψευδομένος) meşhur ldquotoprağın oğullarırdquo mitidir Sokrates bunu
inanılması ccedilok zor bir mit olarak tanıtırken bu yalanı soumlyleme succedilunu da şairlerin
uumlzerine yıkıverir
32 Yeni tanrılar icat etmek
Geleneksel teolojinin Platonrsquoda şahit olduğumuz bu reddiyesi başka bir teoloji
inşa edeceği anlamına gelir Nitekim Sokratesrsquoe youmlneltilen ldquoyeni tanrılar icat
etmerdquo succedillaması da bu yeni teoloji inşasının bir sonucudur Ksenophon
Sokratesrsquoten Anılarrsquoın ilk satırlarında bu konuya değinirken hem boumlyle bir
succedillamaya ccedilok şaşırdığını soumlyler hem de succedillamanın asıl dayanağının ldquodevletin
tanrılarına sadık olanrdquo Sokratesrsquoin ara sıra soumlzuumlnuuml ettiği kendisine yol goumlsteren
bir daimonion olduğu tahmininde bulunur ldquoDoğrusu Sokratesrsquoin kendi iccedilindeki bir
daimonionrsquoun yol goumlstericiliğinden soumlz ettiği kulaktan kulağa yayılmıştıhelliprdquo
(Ksenophon 1921 112)19
19 Ksenophonrsquoun bu tahmini Euthyphronrsquoda da doğrulanmaktadır (3a) Oumlte yandan bu daimonion iccedilin diyaloglardaki bazı oumlrnekler şoumlyledir Theaitetos 151a ἐνίοις μὲν τὸ γιγνόμενόν μοι δαιμόνιον ἀποκωλύει συνεῖναι (ndashkendi daimonionrsquoum onların kimileriyle birlikte olmaktan beni alıkoydu) Euthyphron 3b μανθάνω ὦ Σώκρατες ὅτι δὴ σὺ τὸ δαιμόνιον φῂς σαυτῷ ἑκάστοτε γίγνεσθαι (ndashanlıyorum Sokrates seni her defasında bir daimonionrsquoun tuttuğunu soumlyluumlyorsun) Savunma 40brsquodeki τὸ τοῦ θεοῦ σημεῖον da Sokratesrsquoin bu varlık iccedilin kullandığı bir diğer addır
53
Bu Sokratik δαιμόνιονrsquou geleneksel Yunan dinindeki δαίμωνrsquola bir tutmak zorlama
bir yorumdur Zaten Sokratesrsquoin diyalogların değişik yerlerinde aktardığı biccedilimiyle
bu daimonion kişisel tanrı olan daimocircnrsquodan farklı olarak yazgı veya talihini
belirlemediği gibi Sokratesrsquoe yapması gerekenleri değil yapmaması gerekenleri
soumlylemektedir (krş Liddell amp Scott 1884 s 322) Bununla birlikte Ksenophonrsquoun
aynı boumlluumlmde anlattığına goumlre Sokrates bir yandan devletin inandığı tanrılara
(οὓς ἡ πόλις νομίζει θεούς) inanmış ve bu inanış uyarınca tapınakta ve evinde sık
sık kurban kesmiş hatta zaman zaman kacirchinlere danıştığı bile olmuş diğer
yandansa kacirchinlik geleneğinde Yunanların en fazla başvurduğu tarla ev evlilik
itibar gibi konularda dinden bu şekilde bir beklentiye kapılmanın akıl dışı olduğunu
accedilık accedilık soumlylemekten ccedilekinmemiştir
Bu bir ccedilelişki olarak goumlruumllebilir Ancak arka planda bizi buguumlne kadar
duumlşuumlnduumlrmekle beraber artık aşina olduğumuz Kriton şablonu yatar nomos adil
davranmamıştır ama yine de bir yurttaş olarak Sokratesrsquoin mecburicirc istikameti
ona boyun eğmektir Devletrsquoin yukarıda alıntıladığımız pasajının hemen
devamında gelen ldquotanrırdquo tanımlarıyla20 da ccedilelişik olması hesaba katılırsa
Sokratesin Olympos panteonuna sadık dindar bir yurttaş olması dini inancı
resmicirc bir kurum bir nomos olarak tanıma eğiliminde olduğunu goumlsterir Bu nomos
telakkisi sayesindedir ki Platonrsquoun oumlrnek insanı tıpkı Atinalı yargıccedilların adil
olmadıklarını bile bile Kritonrsquoun yalvarmalarını geri ccedilevirdiği gibi Olympos
tanrılarının gerccedilek olmadıklarını bile bile kurban kesme ve kacirchine danışma
rituumlellerine duumlzenli olarak katılmayı suumlrduumlruumlr
Kehanet konusu Sokratesrsquoin phusis-nomos karşıtlığında tuttuğu safı belirlemek
iccedilin bize oumlnemli arguumlmanlar sunmaktadır Bunların en başındaysa hiccedil şuumlphesiz
iki kehanet vardır Biri yukarıda soumlz ettiğimiz daimonion diğeriyse Sokratesrsquoin
Khairephon aracılığıyla oumlğrendiği meşhur Delphoi kehaneti
Platonrsquoun yazdığı Savunmarsquonın 20e ve sonraki kısımlarında Sokrates soumlzlerini bu
konudaki beyanlara ayırır Anlattığına goumlre Khairephon ndashgoumlruumlnuumlşte kendi
20 382arsquodan itibaren goumlrduumlğuumlmuumlz bu tanımlamalar oumlzetle tanrının biccedilim değiştiremeyen aldatmayan zaafları olmayan bir varlık olması Homerik-Hesiodik teolojiye bir itiraz olmasının yanında apaccedilık bir İtalyan felsefesi bilhassa Ksenofanes etkisi altındadır
54
kararıylandash gidip Delphoi kacirchinine ldquoSokratesrsquoten daha bilge birinin olup olmadığınırdquo
danışır kacirchin kadının cevabı şaşırtmaz Sokratesrsquoten daha bilgesi yoktur
Sokrates bu mitik arguumlmanın ardından kehanet hakkında kendi akıl yuumlruumltmeleri
sonucunda vardığı kararı da accedilıklamaktan geri durmaz Başka bir deyişle ldquoen
bilgerdquo olduğuna dair iddiasını oumlnce mit aracılığıyla ve ardından diyalektik
youmlntemle kanıtlama yoluna gider Atinarsquoda ldquobilgerdquo diye anılan her adamın kapısını
ayrı ayrı ccedilalar hepsinin bilgeliğini soru-cevap youmlntemini (διαλέγομαι) kullanarak
sigaya ccedileker diyalektiğin vardırdığı sonuccedil da mitinkiyle aynıdır
Sokratesrsquoin bu anlattıklarının ldquomitikrdquo diye nitelediğimiz kehanet kısmı Platonrsquoun
buumltuumln diyaloglarında ortaya koyduğu mitoloji yaklaşımının adeta ccedilekirdeğini
esasını teşkil eder Nitekim Sokratesrsquoin kehanet meselesine giriş yaptığı 20ersquonin
son cuumlmleleri şoumlyledir
οὐ γὰρ ἐμὸν ἐρῶ τὸν λόγον ὃν ἂν λέγω ἀλλ᾽ εἰς ἀξιόχρεων ὑμῖν τὸν λέγοντα
ἀνοίσω τῆς γὰρ ἐμῆς εἰ δή τίς ἐστιν σοφία καὶ οἵα μάρτυρα ὑμῖν παρέξομαι
τὸν θεὸν τὸν ἐν Δελφοῖς ndashCcediluumlnkuuml konuştuğum soumlzler kendi soumlylediklerim
değil aksine sizin pek guumlvenmeye değer bulduğunuz birinin soumlyledikleridir
Şayet benimki gibisine de bilgelik denebilecekse buna Delphoirsquodeki tanrıyı
şahit goumlstereceğim (Savunma 20e)
Bu Sokratesrsquoin tıpkı ldquodevlet tanrılarırdquo iccedilin kurbanlar kesmesinde olduğu gibi
kurumsal nomos guumlvencesi altındaki bir Olympos tapınağından icazet talep ettiği
anlardan biridir Lysiasrsquoın ısrarlarına rağmen Atina yargıccedilları oumlnuumlnde sofistik bir
savunma yapmayı reddeden Sokrates (Laertios 2013 II40) succedilsuzluğunu
ıspatlamak adına mite başvurmaktan ccedilekinmemiştir Ccediluumlnkuuml onun dindarlığı
φύσιςrsquoin değil νομόςrsquoun uumlzerinde biccedilimlenmiş devletin ve hukuğun talep ettiği
uylaşıma dayalı bir dindarlıktır Platonrsquoun oumlngoumlrduumlğuuml ὁσιότης veya εὐσέβεια da
bundan başkası değildir (krş Devlet 382a vd)
Sonuccedil olarak Sokrates metaforik de olsa bu duruşmanın belli başlı yerlerinde
Atina yargıccedillarına değil ama Atina tanrılarına yakarıştadır Fakat başka tuumlrluuml
davranabilir miydi Denilebilir ki bu tapınaktan icazet almaya ccedilalışan filozoflar
iccedilin ilk ve tek oumlrnek değildir Nitekim doğrudur yazdığı kitabı goumltuumlruumlp Artemisrsquoin
sunağına bırakan Herakleitosrsquou hatırlayalım Oumlte yandan bunun aksi
oumlrneklerinden de soumlz etmek muumlmkuumlnduumlr Yine Sokrates gibi goumlccedilmen olarak
55
Atinarsquoya gelen Protagoras ve Anaksagoras tapınak ve politik iktidarla burun
buruna geldiklerinde mitolojiye başvurmayı akıllarından bile geccedilirmemişlerdir
Anaksagoras guumlneşin alevde kızdırılmış bir maden kuumllccedilesi olduğunu
soumlylediğinde Periklesrsquoin muhalifi olan Diopeithes bunu fırsat bilerek filozofu
mahkemeye vermiştir gerekccedilesiyse tanrısal bir goumlk cismi hakkında bilgiler
oumlğretmeye kalkışmasıdır Bunun uumlzerine Anaksagoras mitolojiye başvurup da
Atina tanrılarından icazet alma yoluna gitmez şehri terk eder (Kranz 1994 s
145) Protagoras da tanrıların oumlluumlmluumller tarafından hiccedilbir şekilde anlaşılıp
bilinemeyeceğini soumlyleyince Atinalılar tarafından kitapları toplatılarak yakılır ve en
sonunda suumlrguumlne goumlnderilirken herhangi bir mitolojik yaklaşıma sarılma
girişiminde bulunmayacaktır (Kranz 1994 s 193 krş Theaitetos 162e)
Bununla birlikte Sokratesrsquoin tarihin en uumlnluuml duruşmasında ortaya koyduğu bu
mitolojik tavırla karşılaştırabileceğimiz en iyi oumlrnek Platonrsquodan yaklaşık iki yuumlzyıl
oumlnce ve yine Delphoi tapınağı etrafında doumlnen Thalesrsquoin ldquobilgeler bilgesirdquo
unvanını ısrarla reddetme hikacircyesidir
Laertiosrsquoun aktardığı eğlenceli hikacircyeye goumlre İyonyalı genccediller Miletoslu
balıkccedilılardan bir ağ satın almışlar ve avlanırken ağlarına bir uumlccedilayak takılmıştır
Bunun uumlzerine Delphoi kacirchinine birini yollamışlar ve tanrıdan kehanet
beklemişler Gelen cevaba goumlre uumlccedilayağı ldquoherkesin en bilgesinerdquo (τίς σοφίῃ
πάντων πρῶτος) vermelilermiş Herkes bu bilgenin Thales olduğunda hemfikir
olduğu iccedilin uumlccedilayak ona goumlnderilmiş Fakat Thales bu payeyi kendisine uygun
bulmadığından uumlccedilayağı başkasına vermiş ve o da bir başkasına boumlylece uumlccedilayak
en sonunda Solonrsquoa ulaşmış Yine Laertiosrsquoun aktardığı aynı hikacircyenin başka bir
versiyonunda bir Arkadyalının oumlluumlrken ldquobilgelerin en yararlısınardquo verilsin diye
kupa Thalesrsquoe getirilmiş Thales bir oumlnceki versiyonda olduğu gibi kupayı yine bir
başkasına vermiş ama bu defa kupa doumlnuumlp dolaştıktan sonra yeniden Thalesrsquoe
gelmiş (Laertios 2013 I28-29)
Goumlruumllduumlğuuml gibi bu oumlrnekte bir devlet tapınağı olan Delphoi tarafından ldquoen bilgerdquo
unvanı kendisine verilmiş bir İyonya filozofunun bu yuumlce payeyi ısrarla
reddettiğine şahit oluruz Accedilıktır ki bu olay tarihsel gerccedileklikle alakasız bir mitse
56
bile Thalesrsquoin tapınakla boumlyle yakın bir icazet takdis ilişkisi kurmaktan kaccedilmasını
metaforik biccedilimde goumlstermektedir
33 Protagorasrsquoın Erdem Miti ve Sokratesrsquole Aynılaşması
Platonrsquoun hem Devletrsquote hem de Yasalarrsquoda kurduğu iki politeia iccedilin de νομόςrsquoun
mutlak belirleyiciliğini benimsediği kuşkusuzdur Kallipolisrsquote νομός youmlnetici
filozoflardan uumlretici zanaatkacircrlara kadar istisnasız her yurttaş iccedilin bağlayıcıdır
Oumlrneğin 519drsquode filozofların yeniden mağaraya inmeleri ve oradaki tutsakları
kurtarıp aydınlığa ccedilıkarmaları gerektiğini soumlyleyen Sokratesrsquoe Glaukon bunun
onları muumlmkuumln olandan daha koumltuuml bir hayata zorlamak anlamına geleceği
cevabını verince Sokrates νομόςrsquotan ne anladığını accedilıkccedila ortaya koyan şu
cuumlmleyi soumlyler
Bir defa daha unuttun ki sevgili dostum νομός devletteki hiccedilbir sınıfın oumlzel
mutluluğunu sağlamaya ccedilalışmaz onun amacı mutluluğu devletin tamamı
iccedilin uumlretip ortaya ccedilıkarmak ikna veya zorlama yoluyla (πειθοῖ τε καὶ ἀνάγκῃ)
yurttaşlar arasında uyum sağlamak(tır)hellip (Devlet 520e)
Burada νομόςrsquoun ikna guumlcuumlnuuml diyalektikten ve mitten zorlama guumlcuumlnuumlyse kolluk
kuvvetinden alacağından şuumlphe etmek iccedilin bir nedenimiz yoktur Bununla birlikte
devletin buumltuumlnluumlğuumlnuuml koruyan ve yurttaşları bir arada tutan tek guumlcuumln νομός
olduğundan da şuumlphe edemeyiz
Kallipolisrsquoteki νομόςrsquoun ilkel toplumsal ilişkiler ve işboumlluumlmuumlyle birlikte ortaya ccedilıkıp
ccediloğaldığı şablon Magnesiarsquoda da kendini tekrar eder Ancak Yasalarrsquoda
oumlrneklemenin yapıldığı yer ccedilok eski geccedilmişte insanların bir araya geldikleri ilk an
tasarısına dayanan bir zihin deneyi değil mitik bir anlatının bu iş iccedilin sunduğu ccedilok
daha geniş bir hayali zemindir Tufan (κατακλυσμός) salgın hastalık (νόσος)
tuumlruumlnden ldquoeski soumlylentilerderdquo (οἱ παλαιοὶ λόγοι)21 geccedilen ve sonucunda insan
soyundan ccedilok az kişinin kaldığı olaylar (676b vd ayrıca krş Timaios 22b Kritias
21 Platon tıpkı Devlet 373drsquode olduğu gibi Yasalarrsquoın burasında da ldquosoumlylentirdquo soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγοςrsquou tercih ediyor
57
112a vd) Oumlte yandan Yasalarrsquoda da hikacircye Devletrsquotekiyle benzer biccedilimde ilerler
ve insanların kalabalıklar hacirclinde bir arada yaşamaya başlamasıyla karmaşık
politika organizasyonlarının dolayısıyla νομόςrsquoun nasıl zorunlu bir ihtiyaccedil hacircline
geldiğini goumlstermeye ccedilalışır
Politika bahsinde de değineceğimiz gibi 5 yuumlzyılda Atinarsquonın iki buumlyuumlk felsefi
ekoluuml olan Sokratesccedililerin ve Sofistlerin ikisi birden mevcut duumlzenden hoşnutsuz
olduklarını olaylar veya eserler vasıtasıyla bir şekilde belli etmişlerdir Bunlardan
ilki devletin mevcut νομόςrsquounun δικαιοσύνη erdemini taşımadığı ikincisiyse bu
νομόςrsquoun φύσιςrsquole hiccedilbir zaman bağdaşamayacağı fikirlerinden hareketle rejim
karşıtı bir perspektif ortaya koyar Sokratesccedililerin hoşnutsuzluğunun birinci ve en
buumlyuumlk kanıtı olarak Savunmarsquodan Phaidonrsquoa giden suumlreccedil goumlsterilebileceği gibi
Sofistlerin hoşnutsuzluğunu ise ilkin Sofist Protagorasrsquoın yukarıda değindiğimiz
suumlrguumln hikacircyesinden ikinci olarak da diyaloglarda satır aralarından
ccedilıkarabildiğimiz arguumlmanlardan tespit edebiliriz Oumlte yandan bu hoşnutsuzlukta
ortak olsalar bile din ve devlet işlerinde φύσις ve νομός ayrılığı noktasında
Sokratesccedililerle Sofistlerin dahil oldukları saflar her zaman karşı karşıyadır
Nitekim yukarıda νομόςrsquoun Devletrsquote ve Yasalarrsquoda zorunlu olarak ortaya ccedilıkışı
bahsinde soumlylediğimiz gibi Platon νομόςrsquoun varlığını değil adaletsizliğini
eleştirirken Sofistlerin rahatsızlığı doğrudan doğruya νομόςrsquoun varlığıyla ilgilidir
Platonrsquoa goumlre νομός ve yaptırımları iyi22 Sofistlere goumlreyse φύσιςrsquoe aykırı olduğu
iccedilin koumltuumlduumlr Diyaloglarda bu konuda iki ekol arasındaki zıtlaşmayı en net
biccedilimde Protagoras ve Gorgiasrsquota goumlrebiliriz
Bunların bilhassa birincisinde Sokratesrsquole başta Protagoras olmak uumlzere birkaccedil
buumlyuumlk Sofist arasındaki tartışmanın esas konusu erdemin oumlğretilebilirliği olmakla
beraber konuşmaların etrafında doumlnuumlp durduğu kavramlar iyiliğin kaynağı olarak
φύσις ve νομός aynı zamanda bu νομόςrsquola beraber bahsi accedilılan νομοθέτηςrsquotir
Hatırlanacağı gibi erdemleriyle meşhur devlet adamı Perikles kendi ccedilocuklarına
bu erdemliliği ne oumlğretebilmiş ne de miras bırakabilmiştir (320a ayrıca krş
Menon 93b vd) Bu durum erdemin φύσιςrsquote olduğunu soumlyleyen Protagorasrsquoı da
22 Kritonrsquoda goumlrduumlğuumlmuumlz gibi νομόςrsquoun yaptırımı Sokratesrsquoe baldıran zehiri iccedilirmeye bile varmışken hacirclacirc lsquoiyirsquodir ki Sokrates bundan kaccedilmayı aklından geccedilirmez
58
onun νομόςrsquola garanti altına alınabileceğini duumlşuumlnen Sokratesrsquoi de zor durumda
bırakacaktır En nihayetinde her ikisi de savundukları iddiadan oumlduumln verircesine
hatta bir bakıma iddialarını birbirleri arasında değiş-tokuş etmiş gibi tartışmayı
sonlandırırlar
Diyalogun başlarında Sokrates Protagorasrsquotan erdemin oumlğretilebileceğini
goumlstermesini herkesin oumlnuumlnde ve accedilık yuumlrekli bir ısrarla isteyince yaşlı adamın
koltukları kabarmıştır Şoumlyle sorar
hellip Sokrates bunu senden esirgemem ama nasıl goumlstereceğimi soumlyle yaşlı
bir adamın kendisinden daha genccedil adamlara μῦθος anlatması gibi mi
yoksa λόγοςrsquola adım adım giderek mi (320c)
Toplantıdakiler bunun kararını Protagorasrsquoa bırakınca yaşlı adam ldquoelbette μῦθος
dinlemekten hoşlanırsınızrdquo diyerek anlatmaya koyulur 320d-322d paragrafları
boyunca aktarılan hikacircye oumlzetle Prometheus ile Epimetheusrsquoa verilen
yetenekleri ilk insanlar arasında eşit paylaştırma goumlrevinin Epimetheusrsquoun
beceriksizliği yuumlzuumlnden başarısızlıkla sonuccedillanması yeteneklerin adaletsiz
dağıtımı sonucu insanlar arasında guumlccedil dengesizliğinin belirmesi ve boumlylece
birbirlerini yok etmeye başlamaları nihayet Zeusrsquoun insanların buumlsbuumltuumln ortadan
kalkacağı kaygısıyla Hermesrsquoe insanları utanma (αἰδώς) ve adaletle (δίκη)
donatma goumlrevini vermesini konu alır
Goumlrevi kabul eden Hermes Zeusrsquoa bu iki duyguyu tıpkı τέχνηrsquoler gibi farklı farklı
insanlarda mı yoksa hepsinde mi olacak biccedilimde pay edeceğini sorunca Zeus
herkesin payını almasını buyurur
Hepsi payını alsın ccediluumlnkuuml diğer τέχνηrsquoler gibi bundan da azlar pay alırsa
devletler meydana gelemez Ardından onlar iccedilin benden şu νομόςrsquou koy
Utanma ve adaletten payını alamayanlar devletteki bir hastalık gibi goumlruumlluumlp
oumllduumlruumlleceklerdir (Protagoras 322d)
Bu mitik kısım Protagorasrsquola Sokrates arasındaki Sofist-filozof ayrımının
bulanıklaştığı neredeyse ortadan kalktığı ilk yerdir Ccediluumlnkuuml bilindiği gibi bu mitle
ccedilok benzer biccedilimde Platon da ilk diyalogundan son diyaloguna kadar başta iyi
olmak uumlzere adalet oumllccediluumlluumlluumlk bilgelik cesaret gibi ideaların hepsinin bilgisinin
ruhta bulunduğunu soumlylemektedir Bununla beraber Sokratesrsquoin erdemler
konusunda Protagorasrsquola ayrı duumlştuumlğuuml tek yer yani soumlzuumlnuuml ettiğimiz bulanıklığı
59
bir nebze de olsa giderebilecek yegacircne ayrım erdemin oumlğretilebilir (διδακτόν)
olup olmadığı tartışmasında ortaya ccedilıkar Fakat yine de Protagoras ve Platoncu
erdemler arasındaki benzerliğin ccedilok daha ileri gittiği pasajlar hacirclacirc vardır Oumlrneğin
322ersquode Protagoras adalet (δικαιοσύνη) ve oumllccediluumlluumlluumlkten (σωφροσύνη) kendi
oumlngoumlrduumlğuuml erdemler olarak soumlz eder Bunlar aslında Protagorasrsquoın daha geride
319arsquoda oumlğrettiğini soumlylediği lsquopolitika sanatırsquonın (πολιτική τέχνή) iccedileriğinde
mevcutturlar Nitekim Protagoras diyalogun akışında bunları yer yer lsquopolitik
erdemlerrsquo (ἀρετή πολιτική) diye de adlandıracaktır
Bununla beraber yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Protagoras mitinde Sokrates ve
Protagoras arasında beliren tam da meseleyi kapatırken anmaya değer
fevkalade ccedilarpıcı bir benzerlikten daha soumlz edebiliriz Bilindiği uumlzere felsefe
tarihinde Protagoras ve Menon Euthydemos ve Gorgiasrsquola birlikte aynı
doumlrtlemenin diyalogları olarak ele alınmıştır Benzer biccedilimde erdemin oumlğretilebilir
olup olmadığı sorusu Menonrsquoda olduğu gibi Protagorasrsquota da ccediloumlzuumlmsuumlz
kalmaktadır Her ikisinde diyalogda da kendi erdemliliğini ccedilocuklarına vermekte
başarısız devlet adamları ccedilarpıcı bir sorun olarak belirmekte bu itibarla her
ikisinde de bilginin doğuştan (εν τῃ φύσῃ) gelip gelmediği tartışma konusu
edilmektedir Ancak iki diyalog arasındaki en ilgi ccedilekici benzerlik hacirclacirc şudur
Protagorasrsquota yaşlı Protagorasrsquoa soumlyletilen mitteki Zeusrsquoun Hermes eliyle
insanlara utanma ve adaleti pay ettiği ve pay alamayanların yasayla
cezalandırıldığı kısımlar Menonrsquoda Sokratesrsquoe soumlyletilen bir cuumlmleyle birebir
oumlrtuumlşmekte oumlzetle Menonrsquodaki Sokrates cuumlmlesi apaccedilık biccedilimde Protagorasrsquotaki
Sofist mitine atıf yapmaktadır
Bu akıl yuumlruumltmemizden şu ortaya ccedilıkıyor ey Menon Erdem bizde insanlar
arasında pay edilmiş bir tanrı parccedilası olarak goumlruumlnuumlşe gelir elbette ondan
payını almış olanlar iccedilin (Menon 100b)
60
34 Platonrsquoun felsefesinde ψυχή
Sokratesrsquoin katlini tasarlayan Olympos dindarlarıyla Platon arasındaki en buumlyuumlk
farklardan biri ψυχή kavrayışından ileri gelir Diyalogların kimi yerlerinde bu
kavrayış farkı Orpheus dizeleri hacirclinde veya Pythagorasccedilı bir tanrı imgesi olarak
accedilığa ccedilıkar ve her iki durumda da etik etrafında doumlnuumllen asıl mihverdir
Diyalogların bazı başka yerlerindeyse Platonrsquoa oumlzguuml ψυχήrsquoyi mitik bir anlatının
oumlgesi olarak goumlruumlruumlz Bu yerler bize ccediloğunlukla etiğin yanında epistemolojik bir
ccedilerccedileve de sunar Oumlte yandan bu kavramın Homerik-Hesiodik doumlnemlerde ldquoruhrdquo
diye karşılama imkacircnından henuumlz soumlz edemediğimiz iccedilin en azından Platon
bahsi accedilılıncaya kadar ψυχή şeklinde yazmayı uygun buluyoruz
Homerosrsquoun duumlnyasında ψυχή bizim alıştığımız hacircliyle ldquobedenrdquo karşıtı bir ldquoruhrdquo
olarak tasarlanmamıştır Buna goumlre ψυχήrsquonin buumltuumln yetileri yalnızca kişinin
hayata olduğu suumlre iccedilinde etkin ve olanaklıdır oumlluumlmuumln gelmesiyle birlikte kişinin
varlığı her anlamda ortadan kalkmış olur (Rohde 1925 s 5) Bunun anlamı
Homerosrsquota bizim geleneksel kavrayışımızın aksine oumlluumlm sonrasında ψυχή
olarak gidilecek bir ceza-oumlduumll veya son yargı yerinin bulunmadığıdır Bu
bakımdan ψυχή sadece yaşayanlar duumlnyasındaki canlılığı bedenin hareket
edebildiği ve yaşamsal faaliyetlerini yerine getirebildiği oumlluumlm oumlncesi hacirclini ifade
eder Eski Yunanca soumlzluumlklerinde soumlzcuumlğuumln ilk sıralardaki karşılığının ccediloğu
zaman ldquohayatrdquo olması da bundandır Bununla birlikte Homerik ψυχήrsquonin bazı
bakımlardan geleneksel ldquoruhrdquo kavrayışıyla oumlrtuumlştuumlğuuml noktalar da yok değildir
Oumlrneğin oumlluumlnce ruh bedenden ndashağız ya da accedilılan bir yara yoluylandash ayrılan
biccedilimce belli belirsiz yarı goumlruumlnuumlr bir duman (İlyada xxiii100) ya da goumllge
(Odysseia xi207) gibi ele avuca gelmeyen uccedilucu bir varlıktır Hesiodosrsquoun
ψυχήrsquosine gelince bize Homerosrsquounkine goumlre ccedilok daha kısıtlı bir inceleme imkacircnı
sunar Nitekim soumlzcuumlk Theogonia ve İşler ve Guumlnlerrsquoin tamamında yalnızca bir
defa geccedilmektedir χρήματα γὰρ ψυχὴ πέλεται δειλοῖσι βροτοῖσιν(ndashccediluumlnkuuml para
hayatıdır zavallı yoksulların) Bu ise soumlzcuumlğuumln yine Homerosrsquotaki anlamlarından
birine uygun olarak kullanıldığını goumlsterir Bununla birlikte Hesiodosrsquota ve
Homerosrsquota Hades uumllkesinin varlığı aynı zamanda Odysseiarsquonın XI kitabında
61
Odysseusrsquoun bu uumllkeye vardığını ve oumlluumllerle buluşup konuştuğunu anlatan
dizeler Homerik doumlnemde bir oumlte-duumlnya tasavvurunu tartışmasız hacircle getirir
getirmesine ancak son tahlilde goumlz oumlnuumlnde bulundurulması gereken en oumlnemli
nokta Homerik-Hesiodik ψυχήrsquonin oumlte-duumlnyadaki yaşamla ilişkisinin bizim
geleneksel ldquoruhrdquo imgesine yuumlklediğimiz anlamdan buumlsbuumltuumln farklı oluşudur
Ancak Platonrsquoa gelindiğindedir ki ψυχήrsquoyi artık ldquoruhrdquo diye karşılama imkacircnından
soumlz edebiliriz Ccediluumlnkuuml ψυχήrsquonin oumlte-duumlnyalarla ve hatta oumlluumlmsuumlzluumlkle olan bağı
Platonrsquoda goumlruumlnuumlr hacircle gelmiştir Onun ψυχήrsquoden anladığı şey Homerosrsquotaki gibi
bedene canlılık ve hareket etme kabiliyeti vermekle sınırlı bir yaşamsal parccedila
değil insanın oumlluumlmsuumlz yanıdır Başka bir deyişle Platonrsquoun ψυχήrsquosi bilme
arzulama duyum karar verme vs yetilerin yanında ve en oumlnemlisi olarak bir oumlte-
duumlnya tasarımıyla anlaşılır hacircle gelebilmektedir Bu tasarımın merkezindeyse
ruhgoumlccediluuml miti bulunur
a) Phaidon Devlet ve Gorgiasrsquota ruhun yolculuğu
Sokrates Phaidon 63crsquode kendisi iccedilin uumlzuumllen dostlarına ve oumlğrencilerine
soumlylediğine goumlre oumlluumlmden sonra gerccedilekten iyi birer efendi olan tanrılarla
buluşacağından hiccedilbir şeyden olmadığı kadar emindir (διϊσχυρίζομαι) Burada
kullanılan fiilin ldquobel bağlamak guumlvenmekrdquo anlamından da anlaşılacağı uumlzere
Sokratesrsquoe bu cuumlmledeki guumlven hissini veren şey bir akıl yuumlruumltme veya logos
etkinliği değil mitik bir oumlğretidir Dolayısıyla bir epistemersquoye hatta pistisrsquoe bile
değil sezgisel bir tasdiklemeye işaret eder İnsanın beden kısmı oumllecektir fakat
ruh kısmı oumlluumlmsuumlzduumlr
Ruhun oumlluumlmsuumlz olduğundan başka diyaloglarda da soumlz edilmektedir fakat
Phaidonrsquou bu konuda ilk sıraya getiren oumlzelliği bu oumlluumlmsuumlzluumlk goumlruumlşuuml bağlamında
ima ettiği kaynağının alabildiğine gizemli ve ilginccedil olmasıdır
Elbette diğer diyaloglarda aynı bilgi kaynağına yapılan oumlrtuumlk veya şiirsel atıflar
goumlz oumlnuumlne alındığında Phaidonrsquodaki accedilıklamayı bir itiraf olarak
62
değerlendiremeyiz Kaldı ki Platonrsquoun yazma tarzı ccediloğunlukla herhangi bir
tedbirin veya ccedilekincenin etkisi altına girmez Buna karşılık Phaidon Platoncu
ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuuml oumlğretisinin kaynağının gizli bir erginlenme topluluğu
olduğunu bu topluluğun kendine oumlzguuml dinicirc rituumlellerde bulunduğunu accedilıkccedila
soumlyleyen tek diyalogdur Son tahlilde Phaidonrsquoun kritik pasajlarından biri olan
69crsquode geccedilen aşağıdaki cuumlmleler Platonrsquoun ruh goumlruumlşuumlne kaynaklık eden bu
gizemli topluluğa oumlvguumlyle doludur
hellip oumllccediluumlluumlluumlk adalet cesaret ve aklı başındalığın kendisi de birer arınma
(καθαρμός) yoludur Bu durumda gizem dinlerini (τελετή) kuran insanlar
cahil kişiler olmasalar gerek Aslına bakılırsa bu kişiler uzun zaman oumlnce
ldquoher kim erginlenmeden ve tamamlanmadan Hadesrsquoe gider o kişi ccedilamurda
yatar her kim arınmış ve tamamlanmış varır oraya tanrılarla birlikte otururrdquo
derken bir şey ima etmektedirler (Phaidon 69c vd)
Phaidonrsquoun bu cuumlmleleri soumlzuuml edilen gizem dininin ldquoerginlenmerdquo kavramını
filozofluk yeteneğiyle ldquoarınmardquo kavramınıysa Platonik doumlrt temel erdemle
oumlrtuumlştuumlrme ccedilabasının accedilık bir ifadesidir Bu gizemli topluluğun kimler olduğu
sorusuna karşılıksa ancak bazı tahminler yuumlruumltuumllebilir Oumlrneğin yukarıdaki
cuumlmlelerde geccedilen genel duumlşuumlnceyi Pythagorasccedilılıkla oumlrtuumlştuumlrmemize imkacircn
veren ortak noktalardan soumlz edilebilir Benzer biccedilimde Platoncu erdemlerin birer
ldquoκαθαρμός yolurdquo olarak dillendirilmesi de kulaklarımızı Empedoklesccedili tınılarla
doldurmaktadır Fakat son tahlilde bu pasaj felsefenin bir gizem dininin
şablonunda bir erginlenme tarikatının rituumlelleriyle kavranışına oumlrnektir Tam da
bunu doğrulayacak biccedilimde paragrafın devamı şu şekildedir
Erginlenmeler sırasında soumlylendiği gibi Dinsel toumlrenlerde asa taşıyan
ccediloktur gerccedilek inanansa az Bence bu azınlıktaki kimseler doğru şekilde
felsefe yapanlardan başkası değildir (69d)
Her şeyden oumlnce yukarıdaki cuumlmlelerin diyalogun son kısmındaki ldquoHades
yolculuğurdquo miti iccedilin yalnızca bir hazırlık huumlkmuumlnde olduğu goumlzden
kaccedilırılmamalıdır Oumlte yandan bu hazırlık epeyi uzun suumlrer ve bizi belli gerccedilek bir
gizem kuumlltuumlne atıflarda bulunan ccedilok daha şaşırtıcı suumlrprizlerle bir suumlre daha
meşgul etmeyi suumlrduumlruumlr Oumlrneğin Hades yolculuğu bahsine gelmeden bu ruh
goumlruumlşuumlnuumln ruhgoumlccediluuml inancını benimseyenlere ait olduğu uumlstelik bu goumlruumlşuumln
63
kaynağının da ldquoeski bir oumlğretirdquo (παλαιός λόγος)23 olduğu alabildiğine duru
cuumlmleler sayesinde apaccedilık karşımızda belirir
Ruhun buradan oraya (Hadesrsquoe) gittiğini sonra buraya geri doumlnduumlğuumlnuuml
yani onun oumllenlerden doğduğunu dile getirir bu oumlğreti Yaşayanların
oumllenlerden yeniden doğdukları kabul edilirse bizim ruhlarımızın da orada
bulunmuş olması gerekmez mi Olmasalardı yeniden de doğamazlardı
(79c)
Sokratesrsquoin okur iccedilin yaptığı bu oumln hazırlıkların neticesinde Phaidonrsquoun mitik
esasını teşkil eden ve 107crsquoden itibaren başlayan Hades yolculuğu kısmına
geldiğimizde diyaloglardaki buumltuumln oumlte-duumlnya tasvirleri arasında en ilginccedil ve
gizemli olanıyla karşı karşıya kalırız Soumlz konusu mite goumlre oumlluumlmden sonra ruh
Hadesrsquoe doğru yola ccedilıkarken ona bir kılavuz yol goumlsterecektir Bu kılavuz onu
yaşarken ve oumllduumlkten sonra bir kelimeyle daima goumlzeten yanından ayrılmayan
kendi oumlzel daimocircnrsquoudur Her ruhun kendi daimocircnrsquou onu duumlnya hayatında
eylediklerine bakarak ya ccedilok kolay rahat bir yoldan veya ccedilok zor ccedilileli bir yoldan
Hadesrsquoe vardıracaktır Bununla birlikte ilginccedil olan bir başka nokta bu pasajlarda
oumlğretinin kaynağından hiccedilbir şekilde bahsedilmiyor olmasıdır Hatta aktarımlar
edilgin kipteki λέγεται fiiliyle yapılır ve bu soumlzlerin sahibi veya sahipleri hakkında
hiccedilbir malumat verilmez
Phaidonrsquoun oumlte-duumlnya tasviri soumlzgelişi Devletrsquoteki Er veya Phaidrosrsquotaki ruhun
yolculuğu gibi Platonik mitlere goumlre epeyi karanlık goumlruumlnebilir buna karşılık
gerccedilekten de ketum bir diyalog olduğunu soumlylemek guumlccediltuumlr Ccediluumlnkuuml yukarıda
soumlylediğimiz gibi satır aralarında mitin kaynağını daha ilk bakışta ccedilağrıştıran
veya ele veren bazı oumlgeler yine de mevcuttur Oumlrneğin arınmarsquonın bize ilk elden
anımsattığı Empedoklesrsquole gizem dini soumlzcuumlğuumlnuuml yanyana koyduğumuzda
akıllara gelecek ilk kaynak Orpheus tabletleridir24
23 Dikkat ccedilekici bir şekilde yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Devlet ve Yasalarrsquoda geccedilen oumlrneklere ek olarak Platonrsquoun anlatacağı ldquomitrdquo iccedilin μῦθος yerine λόγος soumlzcuumlğuumlnuuml tercih ettiği bir yer daha 24 Bernabeacute Derveni Papiruumlsuumlrsquonuumln ccedilok yıpranmış olan 6 suumltunundaki bir oumlte-duumlnya tasviri olan ldquohellipdualar ve kurbanlar ruhu yatıştırır magosrsquoların efsunu da yoluna ccedilıkan daimonrsquoları uzaklaştırır o daimonrsquolar ki intikam dolu ruhlardırrdquo dizesinde geccedilen daimonrsquola Phaidonrsquodaki Hades yolunun kılavuzu olan daimonrsquou eşleştirerek bu mitin Orfik koumlkenli olduğunu oumlne suumlrer (Bernabeacute 2013 s 129)
64
Platonrsquodaki bu tınıların Pythagorasccedilı ve Empedoklesccedili koumlkenlerine ilişkin
Jaegerrsquoin guumlccedilluuml tespitleri vardır Uumlstelik Jaeger Orpheusccedilu ruh anlayışının
yalnızca Platonrsquoda değil Aristotelesrsquote de belirgin olduğunu soumlyler ve felsefi
teolojinin Platon ve Aristotelesrsquoten itibaren tanrının varlığıyla ilgili rasyonel
arguumlmanlarını ruhla kutsal arasındaki manevi ilişkiye dayandırdığını beyan eder
Bu ruh goumlruumlşuumlnuumln gelişim suumlrecinin ilk doumlnemlerinde gizem oumlğretileri ve
erginlenme ayinleri olduğu fikrini Jaeger de paylaşmaktadır
hellip gizem dinine ilgi goumlsteren ilk duumlşuumlnce okulu Platonculuk değildi
Orpheusccedilu ruhgoumlccediluuml teorisine onu olağanuumlstuuml bir şekilde kendi
matematiksel araştırmalarıyla ilişkilendiren Pythagorasrsquota da
rastlanabileceği gayet iyi bilinmektedir Pythagorasccedilı yaşam kuralları buumltuumln
ayrıntılarıyla benzemese de Orpheusccediluların βίοςrsquounu hatırlatmaktadır (hellip)
Parmenides Herakleitos ve Empedokles Orpheusccediluluğun ruh teorisine
aşina olduklarını hissettirmektedirler (Jaeger 2011 s 130)
Bu tartışmalar ışığında Platonrsquoun Phaidonrsquoda ortaya koyduğu ruh anlayışının
koumlkeni evvelkine nispeten netlik kazanmış olur Oumlte yandan Olympos
panteonuyla accedilık biccedilimde ccedilelişen bu ruh anlayışı genel olarak diyaloglardaki
diğer ruh tasvirlerinde de varlığını belli eder ve mitlerin bir kısmında Olympik
oumlgelerden sıkccedila bahsedilmesi de bu gerccedileğin uumlstuumlnuuml oumlrtmez Jaeger de ldquoruhun
kutsallığırdquo oumlğretisinin koumlkenlerini sorguladığı bir yazısında bizim yukarıda
Homerik-Hesiodik ve dolayısıyla Olymposccedilu oumlğretilerden ayırarak vurguladığımız
ve temsilini Platonrsquoda verdiğimiz ruh anlayışının MOuml 6 yuumlzyılda başladığını oumlne
suumlrmektedir uumlstelik aynı ruh anlayışıyla Yunan mitlerindeki ruh anlayışı arasında
mevcut benzerliği de kabul ederek
Ruh hakkındaki Yunan mitleri felsefi anlayışın bir meyvesi değildi daha
ziyade (hellip) dinicirc hareketten kaynaklanmaktaydı Ne var ki felsefeyle
tamamen aynı doğrultudaydı Bu hareketin etkisi doumlrt başı mamur bir dinsel
dogmanın felsefe tarafından benimsenmesinden ziyade ruha ilişkin dinsel
inanccedilların entelektuumlel planda oumlzguumlrce dışavurumu şeklini aldı Bu her
haluumlkarda soumlz konusu inanccedilların felsefi duumlşuumlnceye kendini ifade
edebileceği yeni bir youmlnelim sağladığı anlamına geliyordu (Jaeger 2011 s
116)
Bu bir bakıma felsefi ruhbilimi ve teolojinin birincil kaynağının mitler olduğunun
tespitidir Nitekim aynı yazıda Jaeger yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Rohdeci ψυχή
anlayışını bilhassa Homeros bahsinde ele alırken eleştirel bir tutumla Homerik
65
ve yeni Yunanlı ndashyani Platonikndash ruh anlayışları arasında da bir benzerlik
yakalama arayışına girmektedir Eleştirisinin temel dayanağının ne olduğuna
gelince ndashilginccedil bir şekilde Odysseiarsquonın XI kitabına hiccedil değinmeksizinndash İlyadarsquonın
ilk beş dizesini kanıt olarak sunmakla yetinir Bu dizelere goumlre insanın ψυχήrsquosi
yani goumllgesi oumllduumlkten sonra Hadesrsquoe atılacak ldquokendisirdquo (αὐτός) ise kurda kuşa
yem olacaktır (i3-5) Bununla birlikte Jaeger yukarıda sorun hacircline getirdiğimiz
konuyla paralel biccedilimde Homerosrsquoun duumlnyasında insanın Hadesrsquoe ψυχή olarak
mı yoksa başka bir varlık olarak mı gittiğinin yeterince aydınlatılmadığını kabul
eder Nitekim yukarıda soumlylediğimiz gibi
Bizim ldquoruhrdquo ldquobilinccedil şuurrdquo olarak adlandırdığımız ve sonraki Yunanların da
ψυχή soumlzcuumlğuumlnden anladıkları şeyi ifade etmek iccedilin Homeros hiccedilbir zaman
bu soumlzcuumlğuuml kullanmaz O bunu θύμος soumlzcuumlğuumlyle veya kalbe diyaframa
veya insanın duygusal veya iradi tepkileriyle ilgili başka organlara işaret
eden soumlzcuumlklerle ifade eder Buna karşılık ψυχή soumlzcuumlğuuml ccediloğu zaman
yaşayan insanlarla ilgili olarak yaşam anlamında kullanılır (Jaeger 2011
s 117)
Boumlyleyken yeni Yunan ψυχήrsquosinin temsili olarak goumlrduumlğuumlmuumlz Platonrsquoda ruhun
oumlluumlmsuumlzluumlğuumlnuuml ve dolaşımını anlatan bir diğer oumlte-duumlnya tasviri olan Devletrsquoin X
kitabındaki Er mitinin (614b-621d) Homerosrsquoun aksine bu konuda son derece
accedilık ve net olduğu soumlylenebilir Her şeyden oumlnce tıpkı Phaidonrsquodaki Hades
yolculuğu gibi Er hikacircyesi de bizzat ldquoruhun yolculuğurdquo uumlzerine kurulmuş bir
anlatıdır Platonrsquoun bu mitlerin neredeyse her yerinde ψυχή soumlzcuumlğuumlnuuml oumlzne
olarak kullanması oumlte duumlnyaya giden varlığın insanın ruh yanı olduğuna dair
buumltuumln şuumlpheleri ortadan kaldırmıştır Aynı durumdan uumlstelik en kuumlccediluumlk bir
teredduumlte kapılmaksızın Phaidrosrsquoun 245 pasajında başlayan yolculuk bahsinde
de soumlz edebiliriz
Phaidon mitinde olduğu gibi Errsquodeki oumlte-duumlnyanın da Orpheus tabletlerinde
anlatılanla benzerliği dikkat ccedilekicidir Guthrie Platonrsquoun yeraltı duumlnyasıyla altın
tabletlerdeki yeraltı duumlnyası arasındaki benzerlikleri bir bir sıraladıktan sonra her
ikisindeki dini imgelerin rahatlıkla birbirleriyle eşleştirilebileceğini oumlne suumlrer
(Guthrie 1952 s 177) Nitekim Orfik ruhun doumlnguumlsuuml Platonrsquoun Errsquode anlattığına
ccedilok benzer biccedilimde Hadesrsquoe gidip hesaplar goumlruumllduumlkten sonra yeniden
66
yaşayanların duumlnyasına doumlnme ve bu doumlnguumlnuumln ebediyen tekrarlanması uumlzerine
kuruludur 474 Orfik fragman aşağıdaki gibidir
Bunlar Mnemosynersquonin eseridir Ruh Hadesrsquoin iyi yapılı koumlşkuumlne gitmek
uumlzere yoldayken sağında bir pınar goumlruumlr ve pınarın başında beyaz bir servi
ağacı dikilidir Burada ruhlar aşağılara inerek kendilerini ferahlatırlar Fakat
bu pınarın yakınından bile geccedilmemelisin az sonra Mnemosynersquonin
goumlluumlnden fışkıran tatlı suyu goumlreceksin Goumlluumln kıyısında muhafızlar
beklemektedir ve sağlam bir basiretle sana ne diye kasvetli Hadesrsquoin
karanlıklarında gezindiğini sorarlar Onlara de ki ldquoBen Yerrsquole yıldızlı Goumlkrsquouumln
ccedilocuğuyum susuzluktan oumllmek uumlzereyim Yol verin de inip Mnemosynersquonin
goumlluumlnden tatlı sularını iccedileyimrdquo Onlarsa emin olmak iccedilin yeraltının
kraliccedilesine danışacaklar ardından iccedilesin diye sana Mnemosynersquonin tatlı
sularından verecekler Boumlylece suyu iccediler iccedilmez sen de diğer erginlerin ve
ermişlerin yuumlceliğe yuumlruumlduumlğuuml kutsal yola gireceksin
Altın tabletlerdeki bu fragmanla Er miti arasında unutma-anımsama ikiliği yol
kenarında beliren ve pınarlara inen sapaklar iccedilince unutmaya veya anımsamaya
yol accedilan pınar suları ruhlarda şiddetli susuzluğa yol accedilan yuumlruumlyuumlşler ortak oumlgeler
arasında sıralanabilir
Bununla birlikte Phaidonrsquodaki ruh anlatısıyla Devlet ve Phaidrosrsquotaki muadilleri
arasındaki bir gizemlilik farkından soumlz etmemiz luumlzumludur ki bu ancak Platon
felsefesinin kendi sınırları iccedilinde ruh tasvirleri arasındaki bir gerilim olarak ele
alınabilir Bu meselede ldquogizemrdquo oumlğesinin oumlnemli olmasının nedeni Phaidonrsquoda
yer yer beliren oumlte-duumlnyanın ne menem bir yer olduğuna ilişkin kararsızlık ve
habersizliktir25 Buna karşılık Devletrsquoteki ruh miti alabildiğine accedilık mitik
duumlşuumlnuumlşuumln buumltuumln imkacircnlarından yararlanan rahat bir soumlylev olarak karşımıza
ccedilıkar Phaidonrsquodaki Hades yolculuğu pek ccedilok karanlık oumlrtuumlk belirsiz ve uumlrkuumltuumlcuuml
nokta barındırmasına karşılık Er miti oumlte duumlnyanın haritasını bile ccedilizmemize
olanak verecek accedilıklık ve netlikte bir anlatıma uumlsluba sahiptir Koumltuuml ve iyi
davranışların cezası ve muumlkacircfatı accedilıkccedila anlatılmakla kalmaz yine bu mit
bağlamında ve X kitapta ruhun kaccedil yıllık suumlrelerle oumlluumller yurdunda kalıp yeniden
yaşayanların duumlnyasına doumlneceği bile hesaplı biccedilimde verilir Oysa Phaidon
erdemli yaşamayı daha ccedilok bir ldquoumutrdquo uumlzerine kurulmuş biccedilimde oumlnermektedir
25 Aynı bilinmezci tavrı Savunmarsquonın son cuumlmlesinde de accedilıkccedila goumlrebiliyoruz ldquoAyrılma vakti geldi ben oumllmeye siz yaşamaya Bizim iccedilin hangisinin daha iyi olduğuna gelince tanrıdan başka hiccedil kimseye accedilık değildirrdquo (42a)
67
Sevgili Simmias işte bu anlattıklarımızdan dolayı erdemli ve aklı başında
bir yaşam suumlrmek iccedilin her şeyi yapmak gerek Ccediluumlnkuuml oumlduumll (ἆθλον) guumlzel
umut (ἐλπὶς) buumlyuumlktuumlr Ama her şeyin tamı tamına benim şimdi anlattığım
gibi olduğunu inatla savunmak da akıl sahibi bir adama yakışmaz Fakat
madem ruhun oumlluumlmsuumlz olduğu ortaya ccedilıktı o zaman ruhlarımızın ve onların
meskenlerinin de boumlyle ya da buna benzer olması olasıdır bence dahası
boumlyle olduğuna inanmak goumlze alınması gereken bir risktir Guumlzel bir risktir
(κίνδυνος) bu kişi bunları sihirli soumlzlermişccedilesine kendine tekrar etmelidir
Oumlykuumlyuuml (μῦθος) bu kadar uzatarak anlatmamın nedeni de budur (114c
vd)26
Oumlte-duumlnyadaki ceza ve oumlduumll konularında hiccedil de emin olunamamakla birlikte Orfik
oumlğelerin ccedilok belirgin olması bakımından diğerlerinden ayrılan bu Phaidon mitini
Platonrsquoun yukarıdaki paragrafta goumlrduumlğuumlmuumlz gibi boumlyle sahipsiz bırakmasına
karşılık Gorgiasrsquoın son kısmında yine Sokratesrsquoin ağzından anlattığı bir oumlte-
duumlnya mitine başlarken şu cuumlmleyi okuruz
Kulak ver o hacirclde Hani gerccedilekten iyi λόγοςrsquolar iccedilin derler ya Herhalde sen
bunun μῦθος olduğunu duumlşuumlneceksin bense λόγος Ccediluumlnkuuml anlatacaklarımı
hakikat gibi anlatacağım (523a)27
Her ne kadar ilk cuumlmlede Homerosrsquoun adı anılıyorsa da bu mitin kesin kaynağı
belli değildir Bununla birlikte Gorgiasrsquota da Orpheus kuumlltuumlne accedilıkccedila atıfta
bulunan bazı yerler de vardır oumlrneğin 493arsquoda ldquoBilgelerden işittiğime goumlrehelliprdquo diye
başlayan ve ldquobedenin mezar olduğurdquo28 youmlnuumlndeki Orpheusccedilu ilkeden yola ccedilıkan
hikacircye boumlyledir Bu konuda Olympiodorosrsquoun tespiti şoumlyledir
Sokrates diyor ldquoEuripides yaşamak oumllmektir der oumllmek de yaşamakrdquo
Demek ki ruhun bedene hayat verebilmek iccedilin hayatsızlıktan da pay
alması gerekiyor (hellip) Pythagorasccedilıların bu duumlşuumlnceleri semboliktir kuumlccediluumlk
bir mit olarak şu cuumlmleden doğar ldquoŞimdi burada oumlluumlyuumlz bir mezarda
kapatılmış olarakrdquo (akt Uždavinys 2011 s 94)
Phaidon Devlet Gorgias ve Phaidros Platonrsquoun ruhun tasviri ve oumlzelliklerini farklı
bakımlardan tartışma konusu edindiği diyaloglardır Oumlte yandan bunlardan ilk uumlccedil
tanesi ruhun yalnızca oumlzelliklerinden bahsetmekle kalmayıp oumlte-duumlnya
yolculuğuna da mitler vasıtasıyla değindikleri iccedilin Phaidrosrsquotan ayrılırlar
26 Platon bu defa sahiplendiği ve doğruluğunu kanıtlamaya ccedilaba harcadığı mitlerde her zaman yaptığını yapmıyor ve λόγοςrsquou değil μῦθοςrsquou tercih ediyor 27 Mit-hikacircye soumlzcuumlğuumlnuuml karşılamak iccedilin μῦθος yerine λόγοςrsquoun tercih edildiği bir yer daha 28 Orfik Pythagorasccedilılardan bir kelime oyunu olarak uumlnlenmiş meşhur σῶμα σῆμα (ndashbeden mezardır) soumlzuumlne atıf
68
Dolayısıyla Phaidrosrsquotaki kanatlı atların ccedilektiği araba mitini bu başlık altında ele
almamız gereksizdir Bununla birlikte Phaidon Devlet ve Gorgias ruha ilişkin
mitlerin Phaidrosrsquotaki gibi diyalektik youmlnteme yardımcı birer ldquometaforrdquo olarak işe
koşulduğu diyaloglar değildir Her uumlccedil diyalogda da birbirleriyle aralarındaki
belirgin farklara ve ccedilelişik goumlruumlnen tasvirlere rağmen birer oumlte-duumlnya imajı inşa
edilmiştir Oumlte yandan her uumlccedil diyalogda da Homerik ve Olymposccedilu ruh
anlayışından buumlsbuumltuumln farklı biccedilimde ruh insanın asıl ve oumlluumlmsuumlz yanı olarak bu
duumlnyayı olduğu gibi oumlte-duumlnyayı da gezinen bir oumlge olarak betimlenmiştir
Uumlccedil diyalogda da goumlruumllduumlğuuml uumlzere deney ve goumlzlemin oumltesindeki ldquobilgirdquo alanının
nesnelerinden biri olan oumlte-duumlnya Platonrsquoun felsefesinde mitten başka hiccedilbir
dayanağı olmayan bir kurucu oumlge olarak merkezicirc oumlneme sahiptir Oumlte-duumlnya
Platonrsquoun felsefesindeki bu goumlz ardı edilemeyen oumlnemini elbette Platoncu
anamnesis temelli epistemolojinin uumlzerinde inşa edildiği ruhgoumlccediluuml oumlğretisine
borccedilludur Yukarıda goumlruumllduumlğuuml gibi bu oumlğretinin esas kaynağı Orpheusccediluluk
olduğuna goumlre soumlylediklerimizden ccedilıkan sonucu bir cuumlmleyle şu şekilde
oumlzetleyebiliriz Orfik oumlğretiler yani mit bir başka ifadeyle mitoloji yaklaşımı
Platonrsquoun felsefesinin buumltuumln katmanlarında buumlyuumlk bir etkiye sahiptir ve bu
felsefenin esasını teşkil etmektedir
Platonrsquoun ψυχή kavrayışı etrafında geliştirdiğimiz bu mitler tartışmasının bir diğer
sonucu da onun mitoloji yaklaşımının yani mitolojiye yuumlklediği işlevlerin sabit
olmadığı zaman zaman değişikliğe uğradığı veya Platonrsquoun kendisi tarafından
revize edildiğidir Tıpkı mitleri Orpheus ilahilerinden veya kadim Hint
geleneklerinden esinlenerek alıp değiştirdiği kendi felsefesine uyarladığı ve
yeniden yazdığı gibi yaptığı her mit yorumunda mitoloji yaklaşımı ve mitolojiye
yuumlklediği işlev de değişikliğe uğramış yazar tarafından diyalogların temaları
bağlamında tartışmanın birbirinden farklı yuumlklerini taşıyabilecek duruma
getirilmiştir Platonrsquoda zaman zaman oumlrneğin Homerik goumlruumlnen fakat ψυχήrsquoyi
Orpheusccedilu bir kavrayışla ele alan mitler goumlrmemizin asıl nedeni de budur
Bununla benzer bir başka duruma oumlrnek olması bakımından hemen uumlstteki
Gorgias cuumlmlesiyle (523a) yukarıdaki sayfalarda dipnotlarla dikkat ccedilektiğimiz ve
Devlet 373d Yasalar 676b ve Phaidon 79brsquode geccedilen cuumlmlelerde ldquohikacircyerdquo
69
soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγος tercihinin yapılmış olması buna karşılık yine
uumlstteki Phaidon 114c vdrsquoda geccedilen cuumlmledeyse tam tersine bu kez aynı soumlzcuumlk
iccedilin λόγος yerine μῦθοςrsquoun tercih edilmesi Platonrsquoun mitoloji yaklaşımının
geccedilirdiği değişimleri daha anlaşılır kılması bakımından oumlnemlidir
Son tahlilde Platonrsquoun mitlerinin oumlte-duumlnya tanrı ve din bakımlarından analizi
aynı ve benzer mitlerin politika bakımından analizi iccedilin yapılabilecek en faydalı
hazırlıklardan biridir Ccediluumlnkuuml bu incelemeler Platonrsquoun ἀγοράrsquosında bilge oumllccediluumlluuml
yiğit ve nihayet adil goumlzuumlyle bakılmaya layık olan καλὸς κrsquoἀγαθός bir Yunan
yurttaşını anlamamızı kolaylaştırmıştır Boumlylelikle Platonrsquoun bu erdemli yurttaş
iccedilin oumlngoumlrduumlğuuml politik duumlzenin koumlkeninde yatan bazı mitleri incelemeye sıra
gelmiştir
b) Platonrsquoun teolojisi Yeni ruh kavrayışından yeni tanrı kavrayışına
Jaegerrsquoe goumlre bir Abstraktbildung olan antik Yunan φύσιςrsquoinde ifadesini bulmuş
her şey tanrılarla doludur oumlnermesi aradan geccedilen iki yuumlzyılın ardından Platonrsquoun
Yasalarrsquoında (899b) ldquotarihsel bir anlamrdquo bulur (Jaeger 2011 s 41) Jaegerrsquoin
arguumlmanlarına bakıldığında Platonrsquoun bu referansını tanrıyı ndashdaha geniş bir
anlamda tanrısal olanındash başlangıccedilsız-sonsuz bir varlık olarak kavrayan yeni
ldquorasyonelrdquo İyonya teolojisinin antik Yunan felsefesindeki kabul belgesi olarak
değerlendirdiği anlaşılır Gerccedilekten de Yasalarrsquoın soumlz konusu pasajında Thalesrsquoin
cuumlmlesi birebir alıntılanmıştır fakat Platonrsquoun soumlz konusu pasajdaki akıl
yuumlruumltmesi ὕδωρ veya genel anlamda ἀρχή bahsinden hayli uzak bir yere duumlşer
Dahası Platonrsquoun Thalesrsquoe yaptığı referans goumlk cisimlerinin tanrısallığına
ilişkindir
Soumlz konusu pasajda goumlk cisimleri buumltuumln lsquoiyirsquoler (ἀγαθαὶ) ve buumltuumln erdemlerin
taşıyıcıları (πᾶσαν ἀρετήν) olarak tanrılarla bir tutulmaktır onlar bu cisimlerin
iccedilinde (ἐν σώμασιν) goumlklerin duumlzenleyicisi olarak vardır (ἐνοῦσαι) ne tarzda
70
varolduklarına gelince ya yaşayan varlıklar (εἴτε hellip ζῷα ὄντα) veya başka
biccedilimlerde (εἴτε ὅπῃ τε καὶ ὅπως)
Cuumlmle bazı bakımlardan muğlaktır Biz tanrıların goumlksel cisimlerde bulunan
ψυχαὶ ve duumlzenleyici varlıklar olduğundan eminizdir buna karşılık εἴτε hellip εἴτε
yapısından anlaşıldığı uumlzere onların bu cisimlerdeki bulunma tarzlarından emin
olamayız Oumlte yandan ccedilok dikkat ccedileken bu bilinmezciliğine rağmen soumlz konusu
cuumlmle 5 yuumlzyıl Atinarsquosında egemen olan dinin goumlk cisimlerine tanrısallık atfetme
geleneğini guumlccedilluuml biccedilimde seslendirmektedir Nitekim soumlzler Atinalı Yabancırsquonın
ağzından doumlkuumlluumlr ve meydan okuyan bir uumlsluptadırἔσθ᾽ ὅστις ταῦτα ὁμολογῶν
ὑπομενεῖ μὴ θεῶν εἶναι πλήρη πάντα (ndashboumlyleyken her şeyin tanrılarla dolu
olmadığı fikrini benimseyecek kim vardır)
Bu meydan okumanın oumlrneğin yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz ve Atinarsquodan
kaccedilmasıyla sonuccedillanan ldquoguumlneşin alevde kızdırılmış bir maden kuumllccedilesi olduğurdquo
tezinden oumltuumlruuml Anaksagorasrsquoa hitaben yapıldığı duumlşuumlnuumllebilir (Kranz 1994 s
145) Veya tanrıların bilinebilir felsefece duumlşuumlnuumllebilir varlıklar olduğunu
reddeden sofist Protagoras da akıllara gelebilir Bir başka ihtimal olarak
diyaloglarda hiccedilbir şekilde adı geccedilmeyen ve Laertiosrsquoun aktardığına bakılırsa
bizzat Platon tarafından kitapları yakılmak istenen Demokritosrsquotan da (Laertios
2013 ix40) soumlz edebiliriz Ancak bunların hepsi de Platonrsquoun artık uzağında ve
geccedilmişindeki duumlşuumlnuumlrlerdir Gerccedilekte yine ψυχή etrafında doumlnen bu tartışmanın
nirengi noktasını meydana getiren bu cuumlmlede Platonrsquoun isim vermeden meydan
okuduğu filozof ccedilok daha yakınındadır Aristoteles
Bilindiği gibi Ruh Uumlzerinersquonin I kitabı ruha başka bir varlık tarafından hareket
ettirilme ve kendi kendine hareket etme niteliklerini yuumlkleyen antik Yunan duumlşuumlnuumlr
ve ekollerinin eleştirisine ayrılmıştır Aristoteles bu eleştirilerden bazılarını accedilıkccedila
isim vererek bazılarını da isim vermeden yapar Platon da ismini vermeyerek
eleştirdiği filozoflardan biridir ancak yine de yuumlzeysel bir Platon bilgisine sahip
herhangi bir okur bile soumlz konusu paragrafları okurken yapılan işin sert bir Platon
eleştirisi olduğunu fark etmekte gecikmeyecektir Her şeyden oumlnce eleştiri
Thalesrsquoin yukarıda geccedilen meşhur cuumlmlesi etrafında gelişir ve Aristoteles bu
goumlruumlşe katılan filozofları hedef alır gibi davranarak şunları yazar
71
Bazıları da onun (ruhun) evrende (ἐν τῷ ὅλῳ) ve eriyik biccedilimde (μεμῖχθαι)
karışmış olduğunu soumlylerler ki bunların başını herhalde her şeyin tanrılarla
dolu olduğunu soumlyleyen Thales ccedilekmektedir Ancak bu goumlruumlşuumln de bazı
accedilmazları var Nitekim ruh havada veya ateşteyken bir canlı meydana
getirmiyor (οὐ ποιεῖ ζῷον) ama bunların karışımındayken meydana
getiriyor ve uumlstelik onlar birincilerdekini ikincilerdekinden daha uumlstuumln
goumlruumlyorlar Yine buradan hareketle dediklerine goumlre havadaki ruhun
neden canlılardakinden daha uumlstuumln ve daha oumlluumlmsuumlz olduğunu da sorarız
(Ruh Uumlzerine 411a)
Batı duumlnyasındaki bazı uumlnluuml ccedilevirilerden ve eleştirel basımlardan anlaşıldığı
kadarıyla Platonrsquoun Yasalar 899brsquodeki Thales referansı her soumlz konusu
edildiğinde Aristotelesrsquoin bu paragrafını hatırlatmak alışılagelmiş bir tutumdur
Oumlte yandan bazı felsefe tarihccedilileri iccedilin bu cuumlmlelerin muhatabı doğrudan
doğruya Jaegerrsquoin Yasalar ve Epinomisrsquoteki kavrayışla bir tuttuğu ldquorasyonelrdquo
İyonya teolojisidir Fakat bununla birlikte Aristotelesrsquoin bu eleştirisinin Platonrsquou
hedef aldığına ilişkin elimizdeki tek belge Thalesrsquoin cuumlmlesi olamaz Nitekim Ruh
Uumlzerinersquode bu eleştirinin hemen oumlncesindeki cuumlmlelere bakıldığında yine
Platonrsquoda goumlrmeye alışık olduğumuz diğer bir grupla Orpheusccedilularla karşılaşırız
Aristoteles 410brsquode ruhun doğadaki bazı oumlgelerden oluştuğu ve her durumda
hareket ettirici olduğu29 youmlnuumlndeki goumlruumlşleri eleştirdikten sonra benzer bir itirazın
akıl (νοῦς) ve algılama yetisinin (αἰσθητικόν) oumlgelerden geldiğini duumlşuumlnenler iccedilin
de yapılabileceğini soumlyler nitekim bitkiler de oumlgelerden meydana gelmiş
olmasına karşılık hareket etme ve algılama yetileri yoktur Dolayısıyla
Aristotelesrsquoin vardığı sonuca goumlre Thales ve bu cuumlmlesinin ardından giden
duumlşuumlnuumlrlerin iddiaları buumltuumlnluumlkluuml bir ruh kavramı iccedilin değil ruhun yalnızca bazı
tuumlrleri iccedilin geccedilerlidir Orpheusccedilulukla ilgili paragraf bu ccediloumlzuumlmlemenin hemen
ardından başlar
Aynı durum Orpheusccedilu denilen şiirlerdeki bazı duumlşuumlnceler iccedilin de soumlz
konusudur Nitekim bunların soumlylediğine goumlre ruh tıpkı soluklanan
canlılarda olduğu gibi ruumlzgarlarla taşınarak evrenin iccedilinden geccedilermiş Ama
bu durum bitkiler iccedilin ve soluklanmayan bazı hayvanlar iccedilin hiccedil de geccedilerli
29 Aristotelesrsquoe goumlre onların bu soumlyledikleri ruhun her durumu iccedilin geccedilerli değildir (οὐ περί πάσης λέγουσι ψυχῆς) Ccediluumlnkuuml ldquoalgılayanlarınrdquo hepsi hareketli değildir oumlrneğin bazı hayvanlar oldukları yere sabittirler (μόνιμα hellip κατὰ τόπον) Bu durumda ruhun her durumda hareket ettirici olduğu iddiası ccediloumlker ccediluumlnkuuml hareket ruh kavramının geneline yuumlklenememekte olup yalnızca hayvanları hareket ettiren bir formuna oumlzguumlduumlr
72
olmaz bu duumlşuumlnceyi savunanlar bunu goumlzden kaccedilırırlar (Ruh Uumlzerine
410b)
Orpheusccedilu ruh oumlğretisinin ve Thalesccedili her şey tanrılarla doludur oumlnermesinin bu
şekilde ardarda gelmesinden anlaşıldığı gibi Aristoteles doğadaki oumlgelerin ruhun
taşıyıcısı olduğu veveya ruhun doğadaki oumlgelerden geldiği iddiasını canlı ve
cansız varlıklardan oumlrneklerle ccediluumlruumltmeye ccedilalışırken Orpheusccedilulukla İyonya doğa
duumlşuumlncesini aynı kategoriye koyarak anlamıştır Ancak Thalesrsquoin doğa
duumlşuumlncesiyle Orpheusrsquoun ruh oumlğretisinin tek bir ortaklığından soumlz edilebilir o da
Platonrsquodur Bu itibarla Aristotelesrsquoin ruh kavrayışının Platonrsquounkiyle karşı karşıya
geldiği noktada Orpheusccedilu ve İyonyalı ruh kavrayışlarının ccedilakıştığı yer olan
Timaios bir kelimeyle ψυχὴ κόσμου bulunmaktadır
c) Timaiosrsquota ldquoEvrenin Ruhurdquo
Timaios Platonrsquoun mitlerinden soumlz edildiğinde akla gelen ilk diyaloglardan biridir
ve bu hiccedil de haksız bir şoumlhret sayılmaz En az Devletrsquoin X kitabı Şoumllen ve
Phaidros kadar o da mitik zenginliğiyle dikkat ccedileker Bununla birlikte Timaiosrsquoun
mitleri Platonrsquoun bu ccedilalışmada soumlzuumlnuuml ettiğimiz mitolojik yaklaşımını belirgin ve
anlaşılır kılmak adına sunduğu imkacircnlardan oumltuumlruuml pek ccedilok diyalogu aşarak oumln
plana ccedilıkar Her şeyden oumlnce Timaiosrsquoun etrafında oumlruumlntuumllendiği asıl tema
kosmosrsquotur ve bilindiği gibi bu mitolojinin araştırma konuları arasında ccediloğu
zaman ilk sıraları işgal eder
Bununla birlikte Timaiosrsquotaki Sokrates bizim alışık olduğumuz gibi alaycı
rahatsız edici karşısındakini konuşmaya zorlayan ve suumlrekli sorular sorarak
yanlışları duumlzelten Sokrates değildir Aksine pek suskundur ve koumlşesine ccedilekilmiş
hacirclde Timaiosrsquoun uzun soumlylevini dinler Hatırlanacağı gibi Protagorasrsquota uzun
soumlylevlere dayanamayıp toplantıyı terk etmeye davranan Gorgiasrsquota tartışmak
iccedilin karşılıklı soru-cevap youmlntemini şart koşan da aynı Sokratesrsquoti
Sokratesrsquoin Timaiosrsquotaki suskunluğu Sofistrsquote ve Theaitetosrsquota da sergilediği
soumlylenecek olsa bunun sebebi her iki diyalogda da tek bir karakterin değil ikişer
73
karakterin ve uzun soumlylevler biccediliminde değil karşılıklı soru-cevap youmlntemiyle
yaptığı tartışmaları dinlemiş olmasıdır
Bununla beraber Timaiosrsquoun giriş kısmında Devlet diyalogu hakkında hayli uzun
konuşan Sokratesrsquoin soumlzlerini bitirirken kendi goumlrevini yerine getirdiğini ndashkurguya
goumlre orada bulunanlara oumlnceki guumln iyi bir devlet ve yurttaşları hakkında buumltuumln
bildiklerini anlatmıştırndash ve şimdi de aynı şeyi Timaios Kritias ve Hermokratesrsquoten
beklediğini soumlylemesi Platon tarafından bu suskunluğun nedeni olarak
goumlsterilmektedir (20c)
Timaiosrsquola ilgili bir diğer dikkat ccedilekici nokta başkarakter Timaiosrsquoun kim olduğuyla
alakalı soru işaretleridir Bazı antik duumlşuumlnuumlrlere goumlre gerccedilekten yaşamıştı
oumlrneğin Cicero De Re Publicarsquoda ondan gerccedilek biri gibi soumlz etmekle kalmaz
Sokratesrsquoin İtalyarsquoya gelerek onunla soumlyleştiğini aktarır (Cicero 2006 i16)30
Sokrates onu Lokroslu bir devlet adamı ve filozof olarak tanıtır her iki alandaki
başarılarını yere goumlğe sığdıramaz Bununla beraber Timaiosrsquoun bu diyalogdaki
geometri ve felsefe tarzı tarihin her doumlneminde Platon okurlarına onun
Pythagorasccedilı bir filozof olduğunu duumlşuumlnduumlrmuumlştuumlr Hatta Laertius onun aslında
Pythagorasrsquoın oumlğrencisi Philolaos olduğu rivayetini iki farklı kaynaktan aktarır
Philolaos maddesindeki ilgili paragraf şoumlyledir
Bir tek kitap yazmıştır Hermipposrsquoa goumlre bir yazar filozof Platonrsquoun
Sicilyarsquoya Dionysosrsquoun yanına geldiğinde Philolaosrsquoun akrabalarından kırk
guumlmuumlş İskenderiye minasına bu kitabı aldığını ve Timaios adlı eserini buna
dayanarak yazdığını soumlyluumlyormuş Bazıları da Platonrsquoun bu kitabı
Dionysosrsquotan Philolaosrsquoun oumlğrencilerinden bir delikanlının hapisten
ccedilıkmasını sağladığı iccedilin aldığını soumlylerler (Laertius 2011 viii85)
Timaiosrsquoun gerccedilek kişi olduğunu kesin dille reddeden Cornford ise duumlşuumlncesini
Platonrsquoun anlattığı oumllccediluumlde başarılı bir felsefeci ve devlet adamının hiccedilbir tarih
kaydında iz bırakmamış olmasının imkacircnsızlığına dayandırır (Cornford 1997 s
2)
30Timaios diyalogu ndashkurguya goumlrendash Atinarsquoda geccedilmektedir
74
Oumlte yandan Platonrsquoun Timaios adlı bu devlet adamı ve filozofu ldquoLokroslurdquo diye
tanıtması (20a) mitik bir kahraman olan Lokrosrsquola birlikte duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde
kurgusal bir figuumlr olma ihtimali daha da guumlccedillenmektedir Nitekim bilindiği gibi
Timaiosrsquola yalnızca Platonrsquoun iki diyaloğunda Timaios ve Kritiasrsquota karşılaşırız
Bu diyalogların her ikisinde de Deukalion miti soumlz konusu edilmektedir Oumlte
yandan Plutarkhosrsquoun bu bilgileri goumlz oumlnuumlnde bulundurarak okuyacağımız bir
Moralia paragrafında şunlar yazıyor
Lokrosların tahta koumlpeği ne anlama geliyor Lokros Fuskiosrsquoun Fuskios da
Amphiktionrsquoun oğluydu Lokrosrsquola Kabyarsquodan Opos doğmuştu Opos
babasıyla yarışa kalkıştı bunun uumlzerine kacirchine gitti arkasına pek ccedilok
yurttaşı alıp goumlccedil ederek yeni bir şehir kurma işini danıştı Tanrı ona tahta
bir koumlpek tarafından ısırılacağı yere şehir kurmasını soumlyledi Lokros denizi
aşıp karşı kıyıya ulaşınca bir dikenli ccedilalıya (κυνόσβατος)31 bastı ve orada
ağrıdan kıvranarak guumlnler geccedilirdi Bu suumlrede etrafı tanıdı ve daha
sonrasında Ozolai Lokroslarının yurdu olan Fuskus ve Huanteiarsquoyı kurdu
(Plutarch 1957 294e-s 193)
Plutarkhosrsquoun Lokrosrsquoun dedesi olduğunu soumlylediği Amphiktionrsquoun ise Yunan
Nuhrsquou Deukalionrsquoun Pyrrharsquodan doğan oğlu ve aynı zamanda Prometheusrsquoun da
torunu olduğunu Apollodoros bize Bibliothekarsquosında bildiriyor (Apollodorus
1921 i72)
Başka bir deyişle mitik kaynaklar bize Timaiosrsquoun geldiği şehir olan İtalyarsquonın
guumlneyindeki antik Lokrosrsquoun Deukalionrsquoun torunları tarafından kurulduğunu
anlatmaktadır Bununla beraber Timaios karakterinin etrafında kurduğu iki
diyaloga bakınca Platonrsquoun bu mitten habersiz olması olanaksız goumlruumlnmektedir
Sonuccedilta bu derinlikte mitik oumlgelerle oumlruumlluuml Timaios iccedilin kullanılan ldquodiyalogrdquo başlığı
yalnızca biccedilimsel oumlzelliğine atıfla anlamlı olabilir Timaiosrsquoun kurgusu oumlteki
diyalogların aksine diyalektik youmlntemle ccedilatılmamıştır Sokratesrsquoin soumlzuuml kendisine
bırakmasıyla 27crsquoden itibaren ndashSthephanus numaralandırmasına goumlrendash 65 sayfa
boyunca konuşur ve diyalog bu uzun soumlylevle sona erer Timaiosrsquoun soumlylevi
diyalogun geri kalan kısmının yaklaşık altı katı uzunluğa karşılık gelmektedir ve
kesildiği tek yer Sokratesrsquoin soumlylediği şu soumlzlerdir
31 Yuncanca soumlzcuumlk birebir ccedileviriyle koumlpek ccedilileği Kehanetin Oposrsquou ısıracağını haber verdiği tahta koumlpek (ξυλίνη κύων) meğer ayağına dikenleri batan bu ccedilalıymış
75
Pek iyi şeyler soumlyledin Timaios Baştan sona hepsini senin buyurduğun
(κελεύεις) şekilde kabul etmemiz gerekiyor Yaptığın bu giriş konuşmasını
hayranlıkla benimsiyoruz luumltfen bizim iccedilin meseleyi sonuna kadar konuş
(29d)
Timaiosrsquoun her soumlzuumlnuuml kayıtsız şartsız kabul ettiğinin beyanı olan bu soumlzlerin
ardından Sokrates sessizliğe goumlmuumlluumlr ve boumlylelikle Lokroslunun anlatacağı buumltuumln
mitler onun dolayısıyla Platonrsquoun himayesine girmiş olur Bununla beraber
Timaiosrsquoun anlattıklarının mit mi yoksa hakikat mi olduğu konusunda Sokratesrsquoin
daha accedilık bir cuumlmlesini de bu soumlzlerin birkaccedil sayfa gerisinde işitiriz Kritias
Sokratesrsquoe şoumlyle seslenir
hellip Bize duumln μῦθος iccedilinde tarif ettiğin yurttaşları ve devleti buguumln burada
hakikatte varolan bir şeye doumlnuumlştuumlreceğiz ve senin duumlşlediğin o devletin
rahibin (ὁ ἱερεύς) anlattığı atalarımızın gerccedilek devleti olduğunu
soumlyleyeceğiz İkisi her bakımdan birbirine tam uyacak ve biz senin
anlattığın yurttaşların eskiden gerccedilekten de yaşadıklarını soumlylerken
sesimizdeki uyum hiccedil bozulmayacak Şimdi hikacircyemizin (λόγος) akla uygun
(κατὰ νοῦν) olup olmadığına bakalım Sokrates ccediluumlnkuuml değilse yerine
anlatacak başka bir şey bulmamız gerekiyor (26c-d)
Ve Sokratesrsquoin Kritiasrsquoa verdiği coşkulu karşılık
Buguumln adına kurbanların kesildiği tanrıccedilaya32 bu denli yaraşır bir hikacircye
olduğuna goumlre başka ne konuşalım ki Uumlstelik bu uydurulmuş bir μῦθος
değil bizim iccedilin her bakımdan hakikatle oumlrtuumlşen bir λόγος olacak (26e)
Platonrsquoun Sokratesrsquoe soumlylettiği bu soumlzler tam 65 sayfa boyunca hiccedilbir itirazla
karşılaşmadan konuşma hakkını Timaiosrsquoa tanımak iccedilin bir hazırlıktır Nitekim
Savunmarsquodaki Sokratesrsquoi saymazsak başka hiccedilbir diyalogda hiccedilbir konuşmacıya
boumlyle bir hak verilmiş değildir Oumlte yandan Sokrates Timaiosrsquoun ndashve sonraki
diyalogda Kritiasrsquoınndash anlatacaklarının μῦθος değil λόγος olacağını soumlylerken
Timaiosrsquoun az sonra soumlylediği bir cuumlmleyle bunların aslında λόγος olmayanları da
kapsadığını goumlruumlveririz Bunun sonucu olarak Timaios ve Kritiasrsquotan dinlediğimiz
hikacircyelerin Platonrsquoun felsefesindeki bağlamı birdenbire karanlığa goumlmuumllmuumlş olur
32 Cornfordrsquoun Proklosrsquoun (i84) izinden giderek yaptığı yoruma goumlre diyalog tanrıccedila Athena adına duumlzenlenen bir festival olan Panathenaea guumlnuumlnde geccedilmektedir (Cornford 1997 s 363) Oumlte yandan Cornford değinmez ancak Haziran ayının ilk guumlnlerinde duumlzenlenen Panathenaea festivalinin Artemis onuruna duumlzenlenen Bendideiarsquonın hemen ardındaki guumlne denk geldiği bilinmektedir (akt John Burnet 1903 21a-n1) Devletrsquoteki Bendideia hatırlanırsa Timaiosrsquoun girişinde oumlzetlenen kitabın Devlet olduğuna kuşku kalmıyor
76
Benim duumlşuumlnceme goumlre evvela şunları birbirlerinden ayırmalı Daima var
olan (τὸ ὂν ἀεί) ama oluşa (γένεσις) sahip olmayan şey nedir ve daima oluş
hacirclinde olan (γιγνόμενον) ama hiccedilbir zaman var olmayan şey nedir
Bunlardan biri λόγοςrsquolu akıl yuumlruumltmeyle (νοήσει) kavranabilirken ndashccediluumlnkuuml
daima aynı biccedilimde var olandır diğeriyse λόγοςrsquosuz algılar yoluyla
(αἰσθήσεως) duumlşuumlnuumllendir ndashccediluumlnkuuml oluş ve bozuluş hacirclindedir hiccedilbir zaman
gerccedilekten (ὄντως) var olan değildir (28a)
Bu paragraf yukarıdaki tartışmada Jaegerrsquoin Platonrsquoa İyonyarsquonın mirası olduğunu
oumlne suumlrduumlğuuml ve Yasalar 899b ile işaretlediği (Jaeger 2011 s 41) başlangıcı ve
sonu olmayan tanrısal varlığa dair rasyonel duumlşuumlncenin ccedilok daha accedilık bir
ifadesidir ve bize goumlre burada mitik bir tanrısallığa Cornfordrsquoun deyişiyle ldquomitin
ardında kalan tanrısal ruh toumlzuumlrdquone (Cornford 1907 s 146) vardıran bir akıl
yuumlruumltme soumlz konusudur Boumlylelikle Platonrsquoun tanrı mitlerinden soumlz ederken ψυχή
bir an olsun guumlndemimizden duumlşmediği gibi en az diğer diyaloglar kadar
Timaiosrsquoun da mitik oumlgeleri bizi şimdiye kadar pek ccedilok kez guumlndemde tuttuğumuz
ldquogizem dinirdquoni bir defa daha duumlşuumlnmeye zorlar
Timaios oumlzelinde bu gizemin izini suumlrerken Aristotelesrsquoin Ruh Uumlzerinersquodeki
(411a) itirazından ccedilıkardıklarımıza ek olarak Neoplatonizm okulunun en yetkili
isimlerinden biri olan Proklosrsquoun da yol goumlstericiliğinden soumlz edilebilir33 Nitekim
Proklosrsquoun Platonrsquou ldquotanrısal Platonrdquodur (ὁ θεῖος Πλάτων) ve bu Neoplatonizmin
karakteristiği olarak yazdıklarını tanrıdan esinlendiği anlamına gelir Yine
Proklosrsquoa goumlre tanrının Platonrsquoa ne esinlediğini anlamak iccedilin bakmamız gereken
yer Orpheusccedilu oumlğretiyi Timaiosrsquola dolaysız biccedilimde birleştiren doğadaki ldquoneden-
etkirdquo ilkesinin (πᾶν δὲ αὖ τὸ γιγνόμενον ὑπ᾽ αἰτίου τινὸς ἐξ ἀνάγκης γίγνεσθαι ndash
oluşan her şeyin bir nedenden oluşması zorunlu 28a) temellendirme arguumlmanı
33 Proklos MS 5 yuumlzyıl yeni Platonculuğunun tanrı kavrayışını ele alan Theologianın Oumlgeleri (Στοιχείωσις θεολογική)rsquonden başka doğrudan Platonrsquoun tanrı kavrayışına youmlnelen Platonrsquoa Goumlre Theologia (Περὶ τῆς κατὰ Πλάτωνα θεολογίας) ve başta Timaios olmak uumlzere Parmenides Devlet Kratylos gibi diyaloglar iccedilin yaptığı incelemelerde bize hem Ortaccedilağrsquodaki Platon algısını tafsilatlı biccedilimde resmetmesi hem de bizzat Platonrsquoun ruh ve tanrı algısı uumlzerine pek kıymetli ccediloumlzuumlmlemeler sunması bakımından Platonculuğun mihenk taşı sayılabilecek duumlşuumlnuumlrlerden biridir Elbette Proklosrsquoun Platonrsquouna başvururken tarihsel doumlnem farkının yarattığı birtakım riskler nedeniyle daha temkinli adımlar atmamız gerekir fakat oumlte yandan mevcut diyalogları Proklosrsquoun yorumlarıyla doğrudan karşılaştırabilme şansı goumlz ardı edilmemelidir Bu bizi herhangi bir Ortaccedilağ Platonrsquoundan uzak tutacak en buumlyuumlk imkacircndır O doumlnemin duumlşuumlnuumlrleri iccedilin ne literatuumlr ne de filolojinin gelişmişliği bakımından boumlyle bir imkacircn soumlz konusu değildi Bununla beraber Orpheusccedilu bir Platonrsquoun izlerini yalnızca Proklosrsquota değil Plotinosrsquota Porphuriosrsquota ve İamblikhosrsquota da suumlrmek muumlmkuumlnduumlr Boumlyleyken Proklosrsquoun Timaios yorumunda demiourgosrsquou doğrudan Orpheusrsquola ilişkilendirmesi bize ondan bahsetme zorunluluğu hissettiriyor
77
olarak Demiourgosrsquotur Bilindiği gibi Platon doğadaki neden-etki ilkesini
Demiourgosrsquola accedilıklarken onun παράδειγμα olarak idealarla bağını kurmak
durumunda kalır ve nihayetinde ldquoideaları tanıyan bilen akılrdquo (νοῦς ἐνούσας ἰδέας)
ifadesini kullanır (39e) Buumltuumln oluşun nedeni olarak suumlrekli ilkoumlrneklere bakan
(βλέπων ἀεί hellip παραδείγματι) bir zanaatkacircr tanrı Bu ise doğrudan doğruya
hareketli ve aynı zamanda hareket ettirici bir ψυχήrsquoye goumlndermedir34 tıpkı
Aristoteles gibi Proklos da Platonrsquoun bu tanımını Orpheusrsquoa bağlayacaktır
(Timaios 13115 vd)
Oumlte yandan her şeyin iyi olmasını isteyen tanrı (βουληθεὶς γὰρ ὁ θεὸς ἀγαθὰ μὲν
πάντα) goumlruumlnenler (ὁρατῶν) iccedilin ldquoiyirdquo olmanın şartının buumltuumlnleri (ὅλον) birbirleriyle
karşılaştırmak olduğunu bunun şartının da akıl (νοῦς) olduğunu aklın şartının
ise ruh (ψυχή) olduğunu bizzat kendisi akıl yuumlruumlterek bulmuştur (λογισάμενος
οὖν ηὕρισκεν) İşte demiourgosrsquoun bizzat kurduğu bu akıl yuumlruumltme zincirlemesi
onu her şeye ruh ve akıl vermeye goumltuumlrmuumlştuumlr Timaiosrsquota bu zincirlemenin tarif
edildiği cuumlmleleri takip eden son cuumlmle hem demiourgos hem de evrenin ruhu
iccedilin soumlylenenleri accedilık biccedilimde oumlzetler niteliktedir
hellip κατὰ λόγον τὸν εἰκότα δεῖ λέγειν τόνδε τὸν κόσμον ζῷον ἔμψυχον ἔννουν
τε τῇ ἀληθείᾳ διὰ τὴν τοῦ θεοῦ γενέσθαι πρόνοιαν ndashhellip bu akıl yuumlruumltmenin
sonucuna goumlre şunu soumlylemek gerekir gerccedilekten de bu evren ruhlu ve akıl
sahibi bir canlı olarak tanrının oumlngoumlruumlsuumlyle oluşmuştur (Timaios 30b-c)
Boumlylece Platonrsquoa goumlre ζῷον κόσμος yani ldquocanlı evrenrdquo bir etkidir bu etkinin
nedeniyse τοῦ θεοῦ πρόνοια zanaatkacircr ldquotanrının oumlngoumlruumlsuumlrdquo Nihayet canlı ve
akıl sahibi evrenin Platonrsquoun ifadesiyle κόσμος ζῷον ἔμψυχος ἔννουςrsquoun
Aristotelesrsquoe hem Orpheusrsquou hem de Thalesrsquoi hatırlatması ardından bu ikisi
uumlzerinden Platonrsquoun ruh goumlruumlşuumlne itirazda bulunması bu soumlylediklerimiz ışığında
ccedilok daha anlaşılır hacircle geliyor
34 Hatırlanacağı gibi Aristotelesrsquoin Ruh Uumlzerine-411rsquodeki itirazının nedeni bu ldquoruh hareketirdquoydi
78
35 Platonrsquoun Politik Kurgusunda Mitin Etkileri
Biccedilimce birer tiyatro eseri olan diyalogların neredeyse hepsinde daha ilk
satırlardan başlamak uumlzere polisrsquoin belirgin unsurlarından oluşan bir dekor
goumlruumlruumlz Bu şehir manzarası genellikle diyalogun bitişine kadar aynı kalır ve
tartışılan temel konularla bir şekilde ilişkili olduğu goumlruumlluumlr
Theaitetos Sofist Devlet Adamı ve Lysisrsquote Yunan genccedillerinin şehirleri iccedilin vaat
ettikleri fedakacircrlık ve başarıyı şimdiden kanıtladıkları palaistra meydanı dekordur
diyaloglar boyunca genccedil adamların bilgi konusunda sofistliği değil gerccedilek
felsefeyi amaccedillamalarının gereği tartışılacaktır Euthyphronrsquoda polisrsquoin dini ve adli
meselelerinin goumlruumlşuumllduumlğuuml Stoa Basileos dekordur Sokratesrsquole kacirchin
Euthyphron succedil ve din-dinsizlik konularında konuşurlar Devletrsquote şehrin
aşağısındaki liman kentinde Artemis onuruna duumlzenlenen Bendideia ve
Kefalosrsquoun evindeki kurban ibadeti dekordur karakterler iyi bir devletin nasıl
kurulacağını yasalarının dininin toplumsal sınıflarının nasıl duumlzenleneceğini bir
kelimeyle adaletin nasıl tesis edilmesi gerektiğini konuşurlar Timaios ve Kritiasrsquota
dekor olarak her Haziran ayının ilk guumlnlerinde Devletrsquoteki Bendideiarsquoyı takip eden
tarihte tanrıccedila Athena onuruna duumlzenlenen ve Panathenaea vardır ve bizzat
Kritias yapacakları konuşmanın tanrıccedila onuruna soumlylenen bir ilahi yerine
sayılacağını soumlyler Yine Parmenidesrsquote dekorda Panathenaea etkinliklerinin
olması tanrıccedila Athena ile İtalyan filozofların ilgisini duumlşuumlnduumlruumlr (krş Cornford
1997 ss II ve 363) Protagorasrsquota birinci dekor Sokratesrsquoin ldquoyalnız başınardquo
uyuduğu kendi evi ikinci dekorsa Protagorasrsquoın etrafında geniş bir hayran
kitlesinin halelendiği Kalliasrsquoın evidir metinde filozofun yalnızlığıyla Sofistin
kalabalıklığı yoğun biccedilimde hissedilir Benzer biccedilimde Gorgiasrsquota dekor halka
accedilık bir meydandır ve Sofist retoriğinin bir kelimeyle demagogiarsquonın ne olduğu
tartışılır Kriton Phaidon ve Savunmarsquodaki dekor da tıpkı Euthyphronrsquoda olduğu
gibi polisrsquoe adaletin dağıtıldığı merkezicirc yapılardır Şoumllenrsquode dekor her kesimden
bilgili kişilerin katıldığı şair Agathon tarafından duumlzenlenen iccedilkili bir ziyafettir ve
konuşmalar Erosrsquoa sanat-hakikat ilişkisine tragedya ve şiire dairdir Şehrin
dışında geccedilenlere bir diğer oumlrnek olan Phaidros surların dibinde başlar kır
79
yollarında yuumlruumlmenin sağlık iccedilin yararından soumlz edilerek İlios ccedilayı boyunca
yuumlruumlnuumlr ve sohbet bir ccedilınarın dibinde devam eder diyalog boyunca şehir ve
şehirdışı meselesine goumlndermeler vardır Yasalar da şehirdışı bir dekora sahiptir
ancak farklı biccedilimde Mekacircn İda Dağırsquonda Knossosrsquotan Dikte mağarasındaki
Zeus tapınağına giden yoldur ve filozofun yeniden mağaraya başka bir deyişle
şehre doumlnmesini anımsatır gibidir
Bu oumlrnekler birccedilok diyalog uumlzerinden ccediloğaltılabileceği gibi mekacircn-iccedilerik
ccediloumlzuumlmlemeleri de istenildiği kadar derinleştirilebilir Bununla birlikte kesin olan
diyaloglarda bireylerin polis ve politika ile kurdukları ilişkinin daima esas zemini
teşkil etmesidir
Daima polis ve oumlgelerine atıfta bulunan bu dekorların iccedilinde gidip gelen konuşan
alkışlayan veya oy kullanan karakterlere gelince bunların da 5 yuumlzyıl Atinarsquosının
politik duumlzeninde ccedilok oumlnemli tartışmaların aktoumlruuml ve konusu olmaları Platonrsquoun
yalnızca dekorunun değil aynı zamanda rol dağıtımının da politik eksenli
olduğuna işaret eder Bu rollerin ccediloğunluğuysa Sofist duumlşuumlnuumlrlere verilmiştir35
İlk bakışta Sofistlerin etkinliği iccedilin son derece elverişli olduğu duumlşuumlnuumllen Atina
demokrasi duumlzeninde gerccedilekte hem onların hem de Platonrsquoun hoşnutsuz olduğu
bazı oumlgelerden yukarıda kısaca bahsetmiştik Protagorasrsquotaki φύσις ve νομός
tartışmasından yola ccedilıkılarak ccedilizilebilecek bu tema oumlzellikle νομόςrsquoun ortaya
ccedilıkışı ve felsefenin tartışma konularından biri hacircline gelmesi bakımından Atina
demokrasisinin mimarları sayılan devlet adamlarından Solon Kleisthenes ve
Periklesrsquoin reformlarına kadar gider Bu itibarla Platonrsquodaki rejim eleştirilerinin
birincil bağlamı Atinarsquoda işleyen demokrasinin adaletsiz bir youmlnetim biccedilimi
olduğudur
35 Sofistlerin diyaloglardaki varlığını doğrudan konuşmacı oldukları oumlrneklerle sınırlandırmıyoruz Nitekim boumlyle bir sınırlandırma diyalogların kavramsal ccedilerccedilevelerinin ciddi anlamda ihmal edildiği anlamına gelir Bu bakımdan oumlrneğin Protagorasrsquoın Protagorasrsquotaki varlığıyla Theaitetosrsquotaki varlığı arasında ağırlığı bakımından hiccedil fark yoktur Ccediluumlnkuuml her iki diyalogun da muumlhim bir kısmında Sokratesrsquoin tartıştığı duumlşuumlncelerini ccediluumlruumlttuumlğuuml kişi bizzat Protagorasrsquotır Aynı durum Menonrsquodaki Gorgias Phaidrosrsquotaki Lysias veya Sophist Savunma vbrsquodeki adı anılmayan buumltuumln Sofistler iccedilin de geccedilerlidir
80
a) Platonrsquoun politik nostaljisi Eski Attika
Platon 7 Mektuprsquota Atinarsquonın politik duumlzenindeki ccedilalkantıları adaletsizlikleri
goumlrduumlkten ve nihayet haksızlığa ldquobuumltuumln insanların en az layık olanırdquo (325b) dostu
Sokratesrsquoin oumlluumlmuumlne şahit olduktan sonra politikadan uumlmidini iyice kestiğini
soumlyler Mektupta anlattığına goumlre buumltuumln bunlarla birlikte politik idarecilerin de
yaptıklarını goumlrduumlkccedile politika işleri ona ccedilok daha zor goumlruumlnmeye başlamıştı
ccediluumlnkuuml insanın dostları ve guumlveneceği yoldaşları olmadıkccedila bu işlere
kalkışması imkacircnsızdı boumlyle kişiler her zaman el altında olmadığı gibi
arayıp bulmak da kolay değildi Devletimiz artık atalarımızın gelenek ve
ilkelerine goumlre (ἐν τοῖς τῶν πατέρων ἤθεσιν καὶ ἐπιτηδεύμασιν)
youmlnetilmiyordu Dahası hem yazılı hem de geleneksel yasalar (τῶν νόμων
γράμματα καὶ ἔθη) şaşırtıcı bir hızla bozuluyor veya yuumlruumlrluumlkten
kaldırılıyordu (Mektuplar 325d)
Platonrsquoun Syrakusairsquodeki Dionrsquoun dostlarına hitaben yazdığı bu soumlzler eski
Atinarsquoya duyduğu oumlzlemin accedilık bir ifadesidir Fakat bu eski Atina kendi ifadesiyle
τῶν πατέρων ndashatalarınndash Atinarsquosı en azından Gorgias ve Protagorasrsquotaki
Periklesrsquoin νομόςrsquounu hedef alan eleştirilerden anladığımız kadarıyla birkaccedil yuumlzyıl
oumlncesinin Atinarsquosı değildir Nitekim demokrasinin kurucularına youmlnelttiği bu tarz
eleştiriler onun πᾰτέρεςrsquoinin demokrasinin tesisinden ccedilok oumlnce ilkel Attika kabile
duumlzeninin henuumlz bozulmamış olduğu zamanlarda yaşayan kişiler olduğunu
duumlşuumlnduumlruumlr Bu durum Platonrsquoun φύσιςrsquoe oumlzlem duyan Sofistlerle de kısmen
paylaştığı bir nostaljidir nitekim Sofistlere goumlre ndashHippiasrsquoın dediği gibindash yurttaşlık
yasadan değil tıpkı akrabalık gibi doğadan gelir oysa insanları guumlden bir zorba
olarak yasa (τύραννος τῶν ἀνθρώπων) bizi daima doğaya karşı gelmeye zorlar
(Gorgias 337d)
Kojin Karatani kabile toplumlarında yerleşik hayata geccedilişin buumlyuumlnuumln gelişimini
beraberinde getirdiğini oumlne suumlrer Bu yeni hayat tarzıyla ortaya ccedilıkan ve binlerce
insanın birarada işbirliği ve alış-veriş yaparak yaşamasını gerektiren duumlzende
buumlyuumlcuumlden rahibe rahipten başrahibe ve en sonunda kral-rahibe doğru ilerleyen
bir tarihsel silsile belirmiştir (Karatani 2017 s 11) Bu ilkel devlet duumlzeninde
tanrılar aşkın varlıklar olmakla birlikte kral figuumlruuml tanrı tarafından atanmış olup
81
yurttaşlar onun bilgeliğinden ve kararlarının doğruluğundan hiccedilbir şekilde şuumlphe
edemeyecektir İster animistik-şamanik olsun ister sistemli bir din uumlzerinde
yuumlkselmiş olsun bu tuumlr bir devlet duumlzeninin mitik temeller uumlzerine kurulu olduğu
tartışmasızdır Başka bir ifadeyle bu devletin yurttaşlarının mevcut duumlzene ve
baştan belirlenmiş olan yazgılarına boyun eğmesini sağlayabilecek mitten başka
hiccedilbir ilkeden soumlz edemiyoruz Oumlte yandan bu mitler toplumsal duumlzenin
devamına kesintisine başarı veya başarısızlığına goumlre ya daha da guumlccedillenmekte
ya tuumlmuumlyle terk edilmekte veya başka mitlerle birleşerek yeni kuumlltler ortaya
ccedilıkarmaktadır Karatani yine İzonomirsquode eski Yunan toplumlarında mitin ilkel
politik oumlrguumltlenmeyle bu karşılıklı ilişkisini Yahudi tarihinden bir oumlrnek vererek
anlatır Buna goumlre
Yahudi halkları başlangıccedilta nomadik bir kabile konfederasyonu hacirclindeydi
Ardından tek tanrı olan Yehovarsquonın ismi altında birleştiler ve bu tanrıyla
ahitleştiler Fakat bu bir bozulma değildir Aynı suumlreci Mezopotamya
kentlerinde ve Yunan polisrsquolerinde de goumlzlemleriz Belli sayıdaki koumly veya
kabilelerin bir şehir devleti oluşturmak uumlzere birleşmesi yeni ve ortak bir
tanrının ifadesini de beraberinde getirir Bu bir ccedileşit toplumsal soumlzleşmedir
(Karatani 2017 s 13)36
Thomson da benzer biccedilimde eski Yunan tarihi ccedilalışmalarında Attika kabile
duumlzeninin bir tuumlr fratri uumlzerinde temellendiğini aktarır (Thomson 2007 s 99)
Savaştaki ordu duumlzeninin bir yansıması olan bu kabile hiyerarşisinin Atina
demokrasisinden yaklaşık beş yuumlzyıl daha eski olan Homeros ccedilağında hacirclacirc
goumlruumllduumlğuumlnuuml İlyadarsquoda Akhaların ldquokabile kabile ve fratri fratrirdquo savaş duumlzeni
almasından anladığımızı yine Thomson aynı sayfada tespit etmektedir Ayrıca
Atinarsquonın en yakın ataları olan kabile duumlzenindeki bu halkların da yukarıda soumlzuumlnuuml
ettiğimiz kral-rahip duumlzeninde hatta bazı totemik gelenekleri suumlrduumlrerek
yaşadıklarını aktarır Attikalılar dacirchil olmakla birlikte ccedileşitli topluluklar uumlzerinde
yaptığı inceleme iccedilin Kabileden Devlete adlı boumlluumlmuumln tamamını ayırmıştır (2007
s 80 vd)
36 Aynı durumu Kramerrsquoin anlattığı Suumlmer panteonunun oluşum suumlrecinde de goumlzlemleyebiliriz Buna goumlre başlangıccedilta birbirinden bağımsız her bir Suumlmer şehir devletinin kendi tanrısı varken bunların aralarındaki muumlcadeleler kimini daha guumlccedilluuml kimini daha zayıf bir tanrı hacircline getiriyordu En sonunda bu şehirlerin merkezi youmlnetim etrafında birleşmeleriyle Suumlmer panteonu meydana gelmiştir (Detaylı bilgi iccedilin bkz Kramer 2016)
82
Platonrsquoun ldquoatalarrdquo diye andığı ve Sofistlerin de oumlzlemini duyduğu doumlnemler bunlar
olmalıdır Nitekim 7-6 yuumlzyıllarda İyonyarsquodaki felsefi ve Atinarsquodaki politik
devrimlerin ardından Yunan yurdunda hiccedilbir şey eskisi gibi olmayacaktı
Boumlylelikle Thales ve oumlğrencilerinin İyonyarsquoda ortaya koyduğu yeni duumlşuumlnme
biccedilimiyle birlikte 7 yuumlzyıl sonlarında Solonrsquoun Atinarsquoda kalkıştığı toprak reformu
hamleleri Ege havzasında demokrasinin ortaya ccedilıkışının ilk işaretleri olarak
yorumlanır Bunların ikisi arasındaki organik ilişkiyi Thomson kurar Ona goumlre her
ne kadar toprağın yeniden boumlluumlştuumlruumllmesi youmlntemi Libya kıyılarındaki Kyrenersquode
daha oumlnceki tarihlerde uygulanmış olsa da (Thomson 2007 s 309) bunun
İyonya koumlkenli ldquoisonomiardquo duumlşuumlncesine dolayısıyla demokratik bir rejime youmlnelik
ilk uygulanışı Atinarsquodaki Solon doumlnemidir Nitekim Thomson bir başka ccedilalışması
olan İlk Filozoflarrsquoda Solon yuumlzyılını demokratik ideolojinin ilk defa kendini
goumlsterdiği tarih olarak belirler ve bu ideolojinin okumasını Solonrsquola beraber iki
filozof olarak Thales ve Anaksimandros uumlzerinden yapar (1997 s 253) Benzer
biccedilimde izonominin tarihinin İyonyarsquoda başladığına ilişkin Karatani de
Thomsonrsquola aynı fikirdedir ve Atinarsquonın demokrasinin anayurdu olduğu tezini o da
reddeder (2017 s 21)
Demokrasinin ortaya ccedilıkışında diğer iki oumlnemli uğraksa 6 yuumlzyılın sonlarında
soybağlarının belirleyiciliğini ortadan kaldırarak yurttaşlık bağını νομόςrsquoun
guumlvencesi altına alan Atinalı arkhon Kleisthenes ve demokrasi uygulamalarında
rakipleri tarafından popuumllizmle succedillanacak kadar ileri gitmiş olan 5 yuumlzyılın en
buumlyuumlk devlet adamı Periklesrsquotir Bu uzun tarihsel suumlreccedil goumlz oumlnuumlne getirildiğinde
kadim Miken kral-tanrılar doumlneminden Attikarsquodaki rahip-krallar doumlnemine
ardından İyonya koumlkenli izonomiye ve sonrasında Atina koumlkenli demokrasiye
doğru 5 yuumlzyıl Atinarsquosındaki politik duumlzenin tarihsel gelişiminde en oumlnemli
duraklar sırasıyla İyonya filozofları Solon Kleisthenes ve Periklesrsquotir
Platonrsquoun zihninde bu suumlrecin Devletrsquoin VIII kitabında anlatılan ve Kallipolisrsquoten
tiran devletine doğru giden meşhur ccediloumlkuumlş suumlreciyle oumlrtuumlşmesi bilhassa
Sokratesrsquoin oumllduumlruumllduumlğuuml doumlnemde kaccedilınılmaz hacircle gelmiş olmalıdır Nitekim
Timaiosrsquoun giriş kısmında Mısırlı rahibin Solonrsquoa ccedilıkışması da bunu doğrular
gibidir 26c-d paragrafından oumlğrendiğimiz ve yukarıda da değindiğimiz gibi bu
83
diyalogda Kritias Hermokrates ve Timaiosrsquoun amacı Sokratesrsquoin bir guumln oumlnce
kendilerine anlattığı ndashve Devlet diyalogunda aktarılanndash uumltopik devletin ve
yurttaşlarının aslında ccedilok eskilerde ve gerccedilekten yaşamış olduklarını
goumlstermekti Kritiasrsquoın hikacircyeyi anlatmaya şoumlyle başlıyor
O hacirclde şimdi bir zamanlar yedi bilgelerden Solonrsquoun anlattığı ve hacircliyle
saccedilma (ἄτοπος) bile olsa baştan sona doğru (ἀληθής) olan şu hikacircyeyi
(λόγος) dinle Sokrates Solon pek ccedilok şiirinde de soumlzuumlnuuml ettiği gibi buumlyuumlk
dedemiz Dropidesrsquoin akrabası ve ccedilok yakın dostuydu Dropidesrsquoin yaşlılık
guumlnlerinde hatırlayıp dedemiz Kritiasrsquoa anlattığına goumlre ccedilok eski
zamanlarda bu şehirde pek buumlyuumlk ve goumlrkemli işler yapılmış ama insanlar
zamanla bunları yok etmiş ve unutmuş Boumlyleyken bize en yaraşır iş bunları
duumlzguumlnce hatırlayıp anlatarak sana olan minnet borcumuzu oumldemek ve
boumlylece tanrıccedilayı37 da bu festival guumlnuumlnde tıpkı duumlzguumln ve doğru bir ilahi
soumlyler gibi onuruna yakışır biccedilimde oumlvmuumlş olmaktır (Timaios 28d-21a)
Ardından dedesi Kritiasrsquoın Apaturia38 festivali iccedilin duumlzenlenen bir şiir
yarışmasında bir vesileyle Solonrsquoun şairliğini hatırlayıp şoumlyle anlattığını soumlyluumlyor
hellip (Solon) buraya doumlnduumlğuumlnde karşılaştığı ayaklanma ve diğer fenalıklarla
uğraşmak zorunda kalmayıp da Mısırrsquodan yanında getirdiği hikacircyeyi (λόγος)
tamamlayabilseydi uumlnuumlne ne Hesiodos yetişebilirdi ne de Homeros (hellip)
Mısır Deltarsquosında Nilrsquoin ikiye boumlluumlnduumlğuuml bir yerde Saitikos diye bir duumlzluumlk
varmış ve bu duumlzluumlkteki en buumlyuumlk şehrin adı Saisrsquomiş ndashki kral Amasisrsquoin
doğduğu yerdirndash ve dediklerine goumlre kurucusu Neith adındaki tanrıccedilaymış
bu da onların fikrinde Hellenlerin Athenarsquosıdır Bu insanların Atinalıları pek
sevdiği ve bir şekilde buradakilerle akraba oldukları soumlylenir Solon buraya
yolculuğunda o insanlar tarafından epeyi onurlandırıldığını anlatmış
sonrasında onların kutsal soumlzlerde (τῶν ἱερέων) tecruumlbeli rahiplerine eskiler
hakkında sorular sorunca boumlyle şeyler konusunda ne kendisinin ne de
diğer Yunanların neredeyse hiccedil bilmediğini goumlrmuumlş Bir defasında onları en
eskiler hakkında konuşturmak hevesiyle bizim en eskilerimizden laf accedilmış
ve ilk insan olduğu soumlylenen Phroneosrsquoumuz Niobersquomiz hakkında
konuşmaya başlamış sonra tufanı Deukalionrsquoı Purrharsquoyı ve nasıl hayatta
kaldıklarını anlatmakla (μυθολογεῖν) onların soyundan gelenleri saymakla
sonra da bu olaylar uumlzerinden geccedilen seneleri hesaplamaya ccedilalışmakla
devam etmiş Bunun uumlzerine rahipler arasından pek yaşlı biri demiş ldquoAh
Solon Solon Siz Yunanlar hep ccedilocuksunuz hiccedil yaşlı kalmadı Yunanlar
arasındardquo Beriki bu soumlzleri işitince sormuş ldquoBununla ne demek istiyorsunrdquo
Rahip cevap olarak demiş ldquoHepiniz de ruh olarak genccedilsiniz Hiccedilbirinizde
ne en eskilerden işitilmiş bir soumlz (δόξα) ne zamana karşı durabilmiş bir ders
(μάθημα) var (Timaios 21d-22b)
37 Tanrıccedila Athena 38 Dionysos onuruna duumlzenlenen dini bayram Bu bayramın uumlccediluumlncuuml guumlnuumlnde o yıl doğan ccedilocuklara ad koyulup her biri kayıt altına alınıyor
84
Yunanların tarih bilincini kuumlccediluumlmseyen Mısırlı rahip bu soumlzlerin ardından
geccedilmişte halkların nasıl ortadan kalktığına ilişkin bir konuşma yapar ve hem
kendilerinin hem de Yunanların ortak geccedilmişlerine ait tufan teması etrafında
şekillenmiş bir hikacircye anlatır Sonrasında tufandan oumlnceki Atinarsquonın ihtişamından
ve başarılarından soumlz eder ancak hayatta kalanlar yazı sanatını bilmediğinden
bunların unutulduğunu soumlyler39
Bu mitleri okuduğumuzda tarih kayıtlarının değil mitik anlatıların aktardığı devlet
duumlzenlerinin Platonrsquoun duumlşuumlnde ihtişamla arzıendam ettiğini anlamak zor değildir
Kaldı ki Platonrsquoun mitik geccedilmişe oumlzlemi yalnızca politik bir oumlrguumltlenme sınıflı yapı
gibi geniş ccedilerccedileveli kuşbakışı goumlruumlntuumllerle ilgili değildir Soumlzgelişi Devlet ve
Timaiosrsquota uumlst uumlste vurgulanan kadınların ortak kullanımıyla ilgili goumlruumlşuumlnuumln bile
mitik bir koumlkeninden soumlz edilebilir Yunan mitik anlatılarında her şey gibi evliliğin
de ilk koumlkenine bir mitik hadiseyle yer verilmiştir hacircliyle bu hadisenin oumlncesinde
kadınlar erkeklerin ortak malıydı Bu komuumlnal duumlzen Herodotosrsquota geccediltiği
biccedilimiyle goumlz oumlnuumlne alınınca meselenin 5 yuumlzyıl Atina entelektuumlelinin zihnindeki
karşılığını hayal etmek ccedilok zor değildir Thomson aktarıyor
ldquoİskityalı Agathyrislerderdquo diyor Herodotos ldquokadın herkesindir boumlylece
herkes birbiriyle kardeş olur ve bu genel akrabalık karşılıklı kıskanccedillık ve
kin duygularını kaldırırrdquo Kadınların ortaklaşalığının muumllkiyetin
ortaklaşalığıyla el ele yuumlruumlduumlğuuml duumlşuumlncesi hiccedil de yabancı değildi Bu
duumlşuumlnceye Aristophanes ve Platonrsquoda yeniden rastlarız (Thomson 2007 s
132)40
Bu konuda Aristotelesrsquoin de tarih kayıtları soumlz konusudur Oumlte yandan tarih
dışında mitik kayıtlara oumlrnek olarak evliliği Yunan halkına oumlğreten Atina kralı
(Pelasg oumlnderi) Kekropsrsquoun hikacircyesi meşhurdur Yine Thomson şoumlyle yazıyor
Evliliğin kurucusu olduğu soumlylenen ilk Atina kralı Kekropsrsquola ilgili bir
geleneği işte bu bilgilerin ışığında yorumlamamız gerekir Kekropsrsquotan oumlnce
ldquoevlilik diye bir şey yoktu cinsel ilişki rastgele olduğundan ne ccedilocuklar
babalarını tanıyordu ne de babalar ccedilocuklarını Ccedilocuklar analarının adını
alıyorlardırdquo (Thomson 2007 s 134)
39 Krş Yasalar 677c 40 Krş Herodotus Tarihler iv104 Platon Devlet 416d ve Timaios 18b Aristophanes Plutos 510-626
85
Bu kadarının bile Platonrsquoun mitik anlatılara bakarak tarihsiz bir geccedilmişe duyduğu
oumlzlemi kapıldığı politik nostaljiyi daha belirgin ve anlaşılır kılmak iccedilin yeterli
olduğu kanaatindeyiz
b) Yeni bir aktarım aracı olarak duumlzyazının etkileri
Vernantrsquoın Yunan polisrsquoinin oluşum suumlrecini irdelediği bir yazısı bizim iccedilin yol
goumlstericidir Buna goumlre polis ruhunu meydana getiren temel motif logosrsquoun yani
kanıtlayıcı soumlzuumln evvela yazıya geccedilmesi ve ardından buumltuumln demosrsquoun ortak malı
hacircline gelmesidir (Vernant 2017a 49-50) Bu bir ccedileşit kuumlltuumlrel yayılımı ifade eder
ve tıpkı oumlnceki yuumlzyıllarda Homeros ve Hesiodosrsquoun soumlzluuml gelenek yoluyla buumltuumln
Yunan coğrafyasına yayılması gibi bu defa yasaların ve felsefe metinlerinin
demosrsquoa yayılması anlamına gelir Bununla beraber İyonya ve İtalya
filozoflarının en iyi oumlrnekle de Pythagorasrsquoın ezoterik gelenekleri bu yayılımın
tabii bir neticesi olarak oumlnemli oumllccediluumlde tahribata uğramış olmalıdır Başka bir
deyişle Yunan coğrafyasında yazılı anlatımın yaygınlaşması sonucunda
ldquofelseferdquo adı verilen buumltuumln uğraşlar oumlzguumln ezoterik tavrını terk etmek zorunda
kalmış ve agora ile daha da oumlnemlisi politik oumlrguumltlenmeyle iccedil iccedile geccedilmiştir 5
yuumlzyıl Atinarsquosında Anaksagorasrsquoın Peri Phuseosrsquounun isteyen herkes tarafından
ccedilarşılarda ucuz bir fiyatla satın alınabileceğini Sokratesrsquoten işitiriz (Savunma
26d) Bu yazı aracılığıyla filozofların en gizli oumlğretilerine her Yunan yurttaşının
hatta koumllelerin bile kolaylıkla ulaşabildiği anlamına gelir
Goumlruumlnuumlşe goumlre felsefenin yapılma biccedilimlerini değiştiren bu kuumlltuumlrel yayılım o
doumlnemin felsefe ccedilevresini meydana getiren Sofistleri ve Platonrsquou bir tedbir
geliştirmeye sevk etmişti Sofist okul bu tedbiri demokratik iktidarla ve halkla sıkı
ilişkiler geliştirmelerine imkacircn sunan retorikte bulmuştur Platonrsquoa gelince onun
oumlngoumlruumlsuuml farklı bir mecraya başvurmasına neden olur mit
Kuumlltuumlrel yayılım Vernantrsquoın analizlerinde ldquobilgerdquo figuumlruumlnuumln herhangi birine
mektup yazdığı veya kitabını halka malettiği bir sahneyle somutlaşmış goumlruumlnuumlr
86
Daha oumlnceki yuumlzyıllarda perdelerin arkasında veya kamuya kapalı mekacircnlarda
mutlaka erginlenmiş bir grup tilmizine seslenen bilge artık zihnindeki buumltuumln her
şeyi polisrsquote herkesin goumlrebileceği bir şekilde accedilığa vurmakta boumlylece bazı
buumlyuumlk tehlikeleri de goumlze almaktadır
Burada artık soumlz konusu olan birkaccedil seccedilkin insana ayrılan ve tanrısal bir
luumltfu kolaylaştıran dinsel bir giz değildir Kuşkusuz bilgenin gerccedileği tıpkı
dinsel gizem gibi sıradan insanları aşan temel bir accedilınlamadır gerccedilekliğin
ortaya ccedilıkmasıdır ama bilgelik yazıya teslim edilirken bu mezheplerin gizli
ccedilemberinden soumlkuumlluumlp alınır guumln ışığında tuumlm sitenin goumlruumlşuumlne sunulur
(Vernant 2017a s51)
Bu noktada tespitimizi eleştirmeye imkacircn sunan bazı istisnalardan da soumlz
edilebilir Bu istisnalar iccedilin en iyi ve tek başına yeterli oumlrnekse Ross ve Cherniss
arasındaki tartışmadır Chernissrsquoin 1945 tarihli The Riddle of the Early
Academyrsquodeki iddiası Aristotelesrsquoin tanıdığı Platonrsquola bizim bildiğimiz Platon
arasında beliren farkların Aristotelesrsquoin diyalogları yanlış anlamış veya yanlış
yorumlamış olmasından ileri geldiğidir Başka bir deyişle Chernissrsquoin diyaloglar
hakkındaki tezi Platonrsquoun herhangi bir yazıya aktarılmamış oumlğretisinden soumlz
edilemeyeceğidir ve Aristoteles de Platonrsquou tıpkı bizim gibi diyalogların imkacircn
verdiği biccedilimde ve oumllccediluumlde bilmektedir (Cherniss 1944 s 51 vd) Bu iddiaya
karşılık Ross Aristotelesrsquoin Platonrsquodan soumlzluuml biccedilimde edindiği bazı bilgilerin
varlığına kanıt olarak dokuz farklı paragrafı birbiri ardına sıralar ve Chernissrsquoin
tezini belirgin bir şekilde ccediloumlkertir (Ross 2016 ss 102-5)
Bununla birlikte boumlyle bir istisna 5 yuumlzyıl Atina bilgeleri iccedilin ileri suumlrduumlğuumlmuumlz
iddiayla hiccedilbir şekilde ccedilelişik değildir Platonrsquoun soumlzluuml bir aktarım yoluna
başvurmuş olması her şeyden oumlnce onun duumlşuumlncesini polisrsquoin goumlruumlşlerine accedilmış
olduğu gerccedileğini ortadan kaldırmaz Dahası bir kısmının otantikliği tartışmalı bile
olsa otuza yakın diyalogu kaleme aldığı ve bunu her Yunan yurttaşının erişimine
sunduğu gerccedileğini hiccedilbir şekilde ortadan kaldırmaz Sadece Platon değil buumltuumln
Sofistler de oumlğretmendiler ve kendi okullarında veya farklı toplanma yerlerinde
halktan kişilere dersler vermekteydiler Bu onların soumlzluuml aktarım youmlnteminden
yararlanmış olduklarını goumlsterir ve Platon da meseleleri oumlğrencilerinin oumlnuumlnde ele
alırken diyaloglarda okuduğumuzdan kısmen farklı tespitlerde bulunmuş olması
tuhaf değildir
87
Oumlte yandan Rossrsquola buumltuumlnuumlyle hemfikir olsak bile (ki bu Platonrsquoun agrapha
dogmatarsquosının duumlşuumlnuumlluumlp taşınılmış kasıtlı olduğu anlamına gelecektir)
Platonrsquoun eserlerinin halka accedilık olan kısmı ezici bir ccediloğunluğa sahiptir Tek
başına bu durum bile Akademiarsquodaki oumlğretmen Platonrsquola Elearsquodaki ezoterik oumlnder
Pythagoras arasındaki farkı belirginleştirmek iccedilin yeterlidir
Vernantrsquoın soumlzluuml gelenekten yazıya geccediliş formuumlluumlndeki genel manzara bize şunu
anlatır Eski Yunan halkları yeni polisrsquoler inşa ettikleri sırada Miken soylu kral-
tanrılar ccediloktan tarihe karışmış bulunuyordu Bu tarihsel olgu polis yasalarının
ezici rasyonalitesi ve aynı zamanda kral-lider iccedilin de bağlayıcı olması gibi pek
ccedilok ldquolaikrdquo pratikle de desteklenmektedir Oumlte yandan aynı sayfalarda Vernantrsquoın
bu laikleşmenin dini politikadan buumlsbuumltuumln tasfiye edebilecek kadar guumlccedilluuml
olmadığına dair farkındalığını anlamak hacirclacirc muumlmkuumlnduumlr
Oumlzetle Yunan polisrsquoleri buumltuumlnuumlyle din ve tanrısallık ilkeleri uumlzerine bina edilmiş
Miken toplum organizasyonlarına goumlre ccedilok daha duumlnyevicirc sekuumller olmakla birlikte
dinin birtakım kurucu ve duumlzenleyici işlevlerini de muhafaza etmek durumunda
kalmışlardır Nitekim o doumlnemde bile yurttaşların iktidara koşulsuz itaatini ve
yasayı makul bulmasını guumlvence altına alacak başka bir metottan soumlz etmek
olanaksızdır
Bir siyaset felsefesi olarak Platonrsquoun devlet projesi ilk boumlluumlmde belirttiğimiz uumlzere
mitik geccedilmişten derin etkiler taşımasının yanında aynı geccedilmişi yeniden
canlandırmaya doumlnuumlk nostaljik bir youmlntemi de benimsemiş goumlruumlnmektedir 5
yuumlzyılda yaşamış vasat bir Atinalı yazarın bile erişebileceği eldeki hazır Yunan
tarihi literatuumlruumlnuuml goumlz oumlnuumlnde bulunduracak olursak Platonrsquoun bu nostaljik
yaklaşımının nedenlerini bir ldquoyozlaşmardquo daha doğru bir ifadeyle ldquodekadansrdquo
duumlşuumlncesinde aramamız gerekir Nitekim bu tarih anlatısı ldquooumlzlenenrdquo
başlangıccediltaki oumlrneklerini mitik gelenekten devşirerek suumlrekli bir altın ccedilağdan soumlz
eden duumlşuumlş suumlrecini de hicivci bir youmlntemle betimleyen buumlyuumlk bir mitoloji olarak
karşımıza ccedilıkar Platonrsquoun bu hikacircye iccedilin başvurduğu birincil kaynaksa Kronosrsquoun
altın ccedilağına oumlvguumllerin ustası Hesiodosrsquotur
88
Aristotelesrsquoin meşhur bir mitik anlatıyı bize pek şaşırtıcı biccedilimde ldquotarihrdquo olarak
anlattığı bir yazısında Dumezilrsquoin olağanuumlstuuml bir tespiti olan uumlccedil işlevli Hint-Avrupa
devlet modelinin Yunan siyasi duumlnyasındaki ccediloumlkuumlş suumlrecine şahit oluruz
(Atinalıların Devleti 32) Bu meşhur komutan İonrsquoun hikacircyesidir Oumlzetle kralın
başarısızlığı uumlzerine halkın ccedilağrısıyla karşısında birdenbire ordu belirmiş bu
başarısızlığın bedelini de yetkilerini orduyla paylaşarak oumldemiştir41
Sonuccedil olarak tarih oumlncesi Miken krallarının ccediloğunda goumlruumllen ve tanrı-kralı mutlak
soumlz sahibi ve otorite olarak tayin eden uumlccedil işlevli kast temelli Hint-Avrupa
modelinin ccediloumlktuumlğuuml coğrafya 7-6-5 yuumlzyıllardaki İyonya-Atina hattıdır bunun
oumlncesine ilişkin soumlzuuml edilen tarihlerse genellikle mitik anlatılara goumlndermede
bulunur Bu ccediloumlkuumlşle birlikte yetki paylaşımını esas alan yeni bir izonomi-
demokrasi Platonrsquoa goumlreyse Kallipolisrsquoe uzak ve tiranlığa yakın koumltuuml bir devlet
modeli ortaya ccedilıkacaktır
41 Hikacircyenin etraflı bir oumlrneği iccedilin 1 yuumlzyıl coğrafyacısı Strabonrsquoun Geographica isimli eserine bakılabilir (Strabo 1877 1013) Strabon bir ldquobilimcirdquo olmasının yanında hikacircyesini Aristoteles Demosthenes gibi kayıtlara başvurarak mitik anlatıdan bilimsel metne doğru şekillendirme yolunu seccediler ve yine Thukydides Plutharkhos Pausanias vs oumlrneklerde olduğu gibi bir Antikccedilağ sosyal bilimciliği tavrı ortaya koyar
89
SONUCcedil
1 Platonrsquoun kayıp koumlpeği
Her okurun dikkatini ccedilekmesi zor olabilir ama diyalogları baştan sona dolaşan
bazı koumlşe başlarında ansızın karşımıza ccedilıkan huzursuz bir koumlpek vardır Antik
Yunan mitlerindeki hayvanlardan biri olmadığı kesindir ve kendisini o kadar az
ele verir ki ne cinsini ne de milliyetini soumlylemek kolaydır Bir tek Gorgiasrsquota Mısır
koumlkenli tanrılardan biri olduğuna ilişkin bir işaret yakalarız Sokrates soumlz arasında
birden haykırır μὰ τὸν κύνα τὸν Αἰγυπτίων θεόν ndashMısırlıların tanrısı koumlpeğe
andolsun kihellip Ccediloğu zaman Herarsquonın Zeusrsquoun Apollonrsquoun Kharitlerin ve başka
Olimpik varlıklarının adına yemin ettiğini goumlrduumlğuumlmuumlz Sokrates arada bir boumlyle
yabancı bir varlığa dahası bir koumlpeğe yemin ederek bizi şaşkınlığa uğratır
Ccedilağdaşları arasında aynı yemini bir tek Aristophanesrsquoin Eşek Arılarırsquonda
Sosiasrsquoın ağzından işitiriz μὰ τὸν κύναhellip (83) Bununla beraber Aristophanesrsquoin
bu oyunu 422 tarihliyken ondan bir yıl oumlnce yazdığı ve karakterlerinden biri
Sokrates olan Bulutlarrsquoın bir yerinde bu defa filozofun yeminleriyle alay
edercesine onu tek cuumlmlede ldquoNefes Khaos ve Havayardquo yemin ettirir μὰ τὴν
Ἀναπνοὴν μὰ τὸ Χάος μὰ τὸν Ἀέραhellip (Bulutlar 627) Sokratesrsquoin hem kendi
ccedilağında hem de bizim ccedilağımızda hayli dikkat ccedilekici olan başka yeminlerine de
rastlamamız muumlmkuumlnduumlr oumlrneğin Phaidrosrsquota ccedilınar ağacına yemin ettiğini
goumlruumlruumlz Ancak bu yeminlerin hiccedilbiri koumlpek yemini kadar ilgi ccedilekici ve kışkırtıcı
değildirSokratesrsquoin diyaloglarda koumlpeğe ettiği yeminler şoumlyledir
Savunma 22aνὴ τὸν κύνα ndashkoumlpeğe andolsun ki yemin edilen Atinarsquoda bilge olduğu soumlylenen hiccedil kimsenin aslında bilge olmadığını bizzat tecruumlbe ettiği
Phaidros 228bνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Phaidrosrsquoun şayet kısa olsa tekrar tekrar okumaktan buumltuumln soumlylevi ezberlemiş olacağı
Devlet 399eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Devletteki fuzuli buumltuumln zevkleri ortadan kaldırdıkları
90
Devlet 567dνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Adeimantosrsquoun eşekarılarından soumlz ettiği
Devlet 592aνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Filozofun politikadan uzak durmak isteyeceği
Phaidon 98eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen verilen her tuumlrluuml cezayı ccedilekmenin kaccedilmaktan daha iyi ve asilce olduğunu duumlşuumlnduumlğuuml
Kratylos 411bνὴ τὸν κύναndash yemin edilen O anda aklında eskiden adları bulan kişilerin şimdinin filozoflarına benzediği youmlnuumlnde bir duumlşuumlncenin doğduğu
Gorgias 461aνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Konuyu yeterince tartışmanın uzun zaman alacağı
Gorgias 466cνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Polosrsquoun soumlylediği soumlzlerle fikirlerini mi accedilıkladığını yoksa kendisine soru mu sorduğunu anlamadığı
Kharmides 172eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Soumlylediklerinin bizzat kendisini de şaşırttığı
Buumlyuumlk Hippias 287eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Hippiasrsquoın cevabını beğendiği
Buumlyuumlk Hippias 298cνὴ τὸν κύναndash anlamsız konuşup da anlamlı konuşmuş gibi davranmaması iccedilin Hippiasrsquoı uyarırken
Lysis 211eνὴ τὸν κύναndash iyi bir dostu Dariusrsquoun buumltuumln altınlarına tercih edeceği
Bu yeminin farklı soumlylenişteki tek oumlrneği Gorgias 482brsquodedir
μὰ τὸν κύνα τὸν Αἰγυπτίων θεόνndash Mısırlıların tanrısı koumlpeğe andolsun kihellip yemin edilen Ceza ccedilekmenin koumltuuml olduğunu duumlşuumlnen Kalliklesrsquoin ccedilelişkiye duumlşeceği
Yeminin bu kullanımlarını birbiriyle ne kadar ilişkilendirirsek ilişkilendirelim bize
Platonrsquoun ironik kurgusunun eseri olduklarına dair herhangi bir işaret vermemekle
birlikte sırf Aristophanesrsquoin iğnelemeleri Sokratesrsquoin bu yemini gerccedilekten de sık
sık kullandığını goumlstermeye yeterlidir Bununla birlikte Yasalarrsquoda anlatılan
yeminle (ὅρκος) ilgili bir miti Sokratesrsquoin ccedilok sevdiği bu yeminle birarada
değerlendirmek bize Platonrsquoun bu ccedilalışma boyunca ortaya koymaya ccedilalıştığımız
mitolojik yaklaşımını destekleyecek bir arguumlman daha sunacaktır Soumlz konusu
mit tanrısal yargıccedil Rhadamantysrsquouumln yemin konusunda aldığı bir kararı anlatır
hellip O guumlnkuuml insanların ccediloğunluğu tanrıların soyundan geldikleri iccedilin doğal
olarak tanrıların varlığına accedilıkccedila inandıklarını goumlruumlyordu zaten kendisi de
bunlardan biriydi Anlaşılan insanlardan değil ancak tanrılardan yargıccedil
olabileceğini duumlşuumlnuumlyor bu nedenle de davaları kolayca ve ccedilabucak
sonuccedillandırıyordu nitekim davalı taraflara dava konusunda yemin ettirip
91
ccedilabucak ve kesin olarak davayı kapatıyordu Buguumln ise dediğimiz gibi
insanların bazısı kesinlikle tanrılara inanmıyor bazısı da (tanrıların) bizimle
ilgilenmediklerini duumlşuumlnuumlyor sayıca en fazla ve en koumltuuml olan bazılarının
duumlşuumlncesine goumlre ise tanrılar biraz kurban bolca yuumlze guumllme karşılığında
insanlara yuumlkluuml para kaldırmaya yardım ederler ve onları ağır cezalardan
kurtarırlar demek ki Rhadamantysrsquouumln davalardaki youmlntemi buguumlnkuuml
insanlar iccedilin elverişli değildir (Yasalar 948b-c)
Bu soumlzler Platonrsquoun yaşadığı doumlnemde Atina toplumundaki ldquodindarlıkrdquo
anlayışının yozlaştığını insanların dini ccediloğu zaman gizli ahlacircksızlıkları iccedilin bir kılıf
olarak kullandığını buna karşılık inananların da tanrıların affına sığınmayı her
durumda abarttığını goumlsterir Oumlte yandan Platonrsquoun dinle ilişkili mitlerin toplumsal
youmlnuumlne Devletrsquote olduğundan daha mesafeli olmakla birlikte hacirclacirc buumlyuumlk oumlnem
verdiğini de goumlsterir Nitekim burada Platonrsquoun Magnesiarsquoda oumlngoumlrduumlğuuml yeni
yasalardan birini goumlruumlruumlz tanrılar adına edilen yeminler hiccedilbir şekilde gerccedileğin
delili olarak kabul edilmeyecektir
Sokratesrsquoin Atinalı yurttaşlarının tanrı olduğuna inanmasının pek makul
goumlruumlnmediği birtakım varlıklara yemin etmiş olması farklı bakımlardan
değerlendirilebilir Ama oumlzellikle νὴ τὸν κύνα yemininde Yunanlar iccedilin hiccedil de
bağlayıcı olmayan yabancı kaynaklı bir tanrı mitine tam da Sokratesccedili ironiyle
bağdaşır biccedilimde yeminin hakikat iccedilin delil olarak sunulmasının eleştirisi olarak
başvurulmuş gibidir
2 Yurttaş filozof yasakoyucu ve mit
Bu sıradışı tutumun birbirini sonuccedil olarak getiren iki nedeninden soumlz etmek
muumlmkuumlnduumlr İlki Yunan toplumunda mitlerin gerccedilekliğe ilişkin dayanaklarını
genellikle hayatın olağan akışından seccedilmemiş olmalarıdır İkincisi bunun bir
sonucu ve aynı zamanda pekiştiricisi olarak mitlerin guumlnluumlk hayatın rutinlerine
rasyonel pratiklerine ve temelde laik olan herhangi bir mekanizmasına muumldahale
etmekten geri durmalarıdır Mitle guumlnluumlk hayat arasında kurulan ve ikisinin ilkece
ayrılmasına dayanan bu ilişkinin sonucu olarak yasakoyucu-duumlşuumlnuumlr figuumlruuml ve
92
sıradan yurttaş figuumlruuml arasında ortaya ccedilıkan etkileşim birbirinden farklı gelişmiştir
Yasakoyucu veya duumlşuumlnuumlruumln mitinde hep daha sakınımlı hakikat olma iddiasını
rasyonel alanda sınamaya accedilmayan bir tavır goumlrmemizin nedeni de budur
Sıradan Yunan yurttaşının mitiyse yasakoyucunun ve duumlşuumlnuumlruumln anlattığı mitten
daha ileriye gitmediği gibi kendi hakikatini rasyonel alanda kanıtlamaya da
kalkışmaz fakat guumlnluumlk hayatın akışına yine aynı otoritenin ccedilizdiği sınırlar iccedilinde
muumldahalede bulunmaktan da geri durmaz
Ccediloktanrılı toplumlarda panteonların yaşadığı değişim suumlreccedilleri bunun oumlrnekleriyle
doludur Buumlyuumlk bir savaş veya antlaşma neticesinde panteona yasakoyucu
tarafından yeni bir tanrı veya bir kuumllt koyulur veya bunun tersi olur Artık sıradan
yurttaşların bu yeniliğe hızlı biccedilimde uyum sağlamaları gerekecektir
Homerik kuumlltuumlruumln yetiştirdiği Yunanlı bireyin goumlzuumlnde tanrısal guumlccedillerin doğadaki
nedensellik ve yasa ilişkilerine ndashbu ilişkilerin ilk başlangıccedilta o da ldquoilk kuşakrdquo
tanrılarca kurulmuş olması dışındandash muumldahalesi onları değiştirmesi ve
duumlzenlemesi tasavvuru imkacircnsız bir olguydu Duumlnya duumlzeni ve kosmos yasaları
bizzat tanrılar eliyle değil ilk kuşak tanrılar (titanlar) ve onların soyları arasındaki
muumlcadeleyle kısacası doğa fenomenleriyle ccedilok benzer bir ccedilatışma sonucunda
ortaya ccedilıkmış ya da istenirse tesis edilmişti Hacirclihazırda egemen olan tanrılar
ccedilok daha oumlnceden tesis edilmiş bir doğa yasaları duumlzenine tabiydiler bu yasalar
uumlzerinde herhangi bir tasarrufa sahip değildiler
Bununla birlikte yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz yasakoyucu ve mit ilişkisinin istisnai
durumlar iccedilin soumlz konusu olduğunu goumlz oumlnuumlnde bulundurmak gerekir Nitekim
Yunan coğrafyasında ilk kıvılcımları filozofların bireysel fikirlerinde parlayan
mitolojik yaklaşım sıradan Yunan yurttaşı şoumlyle dursun tarih yazıcıları şairler ve
devlet adamları duumlzeyine bile sirayet edememiş bilhassa 5 yuumlzyıldaki Sofist ve
Platoncu aydınlanmalar doumlnemi boyunca Yunan kuumlltuumlruuml mitlerle hesaplaşmasını
ancak filozoflar eliyle gerccedilekleştirmek durumunda kalmıştır Bunların başını
Sofistler ccedilekmekle birlikte buumltuumln zıtlıklarına rağmen yine de Sofist kuumlltuumlruumln bir
uumlruumlnuuml olan Sokratik duumlşuumlnce soumlz konusu mitolojik yaklaşımın sığ bir akarsuyun
menderesler ccedilizmesi gibi ağır ve zikzaklı bir ilerleyişle Sofist inkacircr tutumundan
Platonik faydacı tutuma ndashCampbellci deyişle mitolojinin kozmolojik ve toplumsal
93
işlevlerinendash doğru yol almasını sağlamıştır Sofistler mitlerin birer safsata
olduğunu bilerek reddediyorken Platon onların ndashen azından Olimpik olanlarınınndash
safsata olduğunu bilerek toplumsal ve politik alanda faydalarına başvuruyordu
Yukarıda yaptığımız ayrımda Yunan yurttaşlarının bir tipine ldquosıradanrdquo sıfatını
yakıştırmanın zorunluluğunu da temellendirmemiz gerekir Nitekim boumlyle bir
yakıştırmada sıradan yurttaşın Yunancadaki ldquoyalınrdquo anlamına gelen ἁπλῶςrsquoun
buumltuumln olumsuz anlamıyla birlikte ndashccediluumlnkuuml hayatını yalın yani Platoncu anlamdaki
ldquosorgulamardquo eyleminden bir kelimeyle felsefe etkinliğinden uzak geccedilirmektedirndash
başka mesleklerde ccedilok buumlyuumlk başarılara imza atabileceğini goumlz oumlnuumlnde
bulundurmak bizi seccedilkincilik yaklaşımından kurtaracaktır
Soumlzgelişi Alkibiades Sokratesrsquoin buumltuumln ccedilabalarına rağmen felsefe sanatında
ilerleyememiş olsa da Atinarsquonın diğer devletlerle ilişkisine youmln verecek derecede
nuumlfuzlu bir komutan ve devlet adamı olmayı başarabilmişti Bununla beraber
Alkibiadesrsquoin tam karşıt oumlrneği olarak duumlşuumlnebileceğimiz Theaitetosrsquoa gelince
toplumsal veya politik anlamda kendisine şoumlhret ve onur kazandıran hiccedilbir
başarısı olmadığı hacirclde diyalektik sanatındaki uumlstuumln yeteneğiyle Sokratesrsquoin
hayranlığını kazanmış ona sık sık adından soumlz ettirmişti En azından bir
zamanlar şan ve onur elde etmekte ccedilok başarılı buumlyuumlk meclislerde herkesin
goumlzdesi ve idoluuml olan Alkibiades Yunan yurttaşları arasında ldquosıradanrdquo tanımımızı
karşılarken alabildiğine sade bir hayat yaşayan agorarsquoda adı sanı bilinmeyen ve
genccedil yaşta katıldığı bir savaşta hem salgın hastalıktan hem de aldığı yaradan acı
ccedilekerek oumllen ama felsefe sanatında pek yetenekli ve başarılı Theaitetos Yunan
yurttaşları arasında ldquosıradanrdquo tanımına hiccedil de iccedilin uygun bir figuumlr değildir Bu
bakımdan Platonrsquoun ccedilağında dikkatimizi ccedileken herhangi bir ismin mitle irtibatını
irdelerken felseficirc duumlşuumlnceyle Platoncu anlamda soumlylenecek olursa ldquodiyalektikrdquo
sanatıyla ilgisi bizim iccedilin birinci oumllccediluumlt olmak durumundadır
Sıradan Yunan yurttaşının mitle ilişkisini irdelemeye imkacircn veren pek ccedilok kayıt
guumlnuumlmuumlze sağlıklı biccedilimde ulaşmıştır Uumlstelik bunlar sanatsal kurgu veya
edebiyat alanındaki eserlerle sınırlı değildir o ccedilağdan guumlnuumlmuumlze varlığını
suumlrduumlrmuumlş pek ccedilok yasa metni tarih anlatısı biyografi ve mektup da Yunan
94
toplumlarında mitle kurulan ilişkiyi buumltuumln perspektiflerden incelememize yardımcı
oumlğeler iccedilerir42
Eski Yunan dilinde ldquohikacircyerdquo soumlzcuumlğuumlnuumln karşılığı olarak kullanılan μῦθοςrsquotan
başka bir de ἱστορία soumlzcuumlğuumlnuumln varlığı dikkat ccedilekicidir Platon ve Aristoteles bu
soumlzcuumlğuuml ccediloğu yerde ldquoaraştırmardquo anlamında kullanmışlardır fakat soumlzcuumlğuumln
Avrupa dillerindeki yazgısını Herodotosrsquoun ona yuumlklediği ldquoderlenen bilgiler
toplamırdquo tuumlruumlnden bir anlam belirlemiş goumlruumlnmektedir Nitekim birkaccedil yuumlzyıl
sonrasında Plutarkhosrsquoun kullanımıyla artık guumlnuumlmuumlzde geccedilerli olan ldquotarihrdquo
biliminin adı hacircline gelmiştir Bu durum Yunan entelektuumlelinin ldquotarihrdquo denen bir
araştırma sahasını biccedilimlendirirken ona yakıştırdığı birincil niteliği ccedilok guumlzel
accedilıklar Tarih onu yazan ve okuyan her Yunanlının goumlzuumlnde bir ldquohikacircyedenrdquo
ibaretti Uumlstelik birinci dereceden bir tanıklığa ihtiyaccedil duymuyordu ccediluumlnkuuml
neredeyse buumltuumln Yunan tarih yazarlarının metodu aynıydı Tarihini yazacakları
coğrafi boumllgelere ziyarette bulunarak yerel halkın ve duumlşuumlnuumlrlerin konuyla alakalı
rivayetlerini fikirlerini toplayıp kayıt altına almak
Sonuccedil olarak mitoloji tarihin neredeyse her doumlneminde iccedilinde buumltuumln bilimlerin
kısılıp kaldığı bir ccedilıkmaz olarak kendini belli eder Bu ccedilıkmazın temel kaynağı
bilimsel duumlşuumlnmenin duyulur alanla sınırlanmış dar ccedilerccedilevesidir Bu insanın
deney ve goumlzlemini zaman ve uzay bakımından sonsuza eriştiremeyeceği
duyularının hakikatle oumlrtuumlştuumlğuumlnden asla emin olamayacağı bir ccedilerccedilevedir Akıl
bu sınırlı ccedilerccedilevenin dışına ccedilıkma zorunluluğunu guumlndelik hayatın her sahasında
insana dayatmış ve sonuccedil olarak mitik duumlşuumlnce suumlrekli başka adlar altında
42 Bunlar da anmaya fırsat bulamadığımız ve mitlerin ilk kaynağı olan bazı edebicirc metinler gibi listelere sığmayacak kadar kalabalıktır Oumlrneğin buumlyuumlk tragedya yazarları kendi kurgusal eserlerini kadim mitlerle suumlslemekten ccedilok hoşlanırlar Hatta bazı mitleri birbirinden kuumlccediluumlk farklarla birden fazla Yunan şairinden okumak muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan kimi hatıra ve biyografi yazılarında ndashki bunların aklımıza ilk gelen oumlrneği yukarıda da aynı bağlamda değindiğimiz Ksenophonrsquoun ccediloğuna birinci derecede tanıklık ederek derlediği ilginccedil Sokrates hatıralarıdırndash Yunan mitlerinin inanccedillara ve guumlnluumlk hayatın bazı rutinlerine nasıl nuumlfuz ettiğini goumlrebiliriz Buumlyuumlk Yunan tarihccedilileri Herodotos ve Thukididesrsquoin yapıtlarında hatta daha sonraki yuumlzyıllarda yaşamış Plutarkhosrsquoun eserlerinde mitlerin belirleyici ve epeyi ağırlıklı olduğunu da goumlrebiliriz Platonrsquoun mektuplarında da mitlerden izler goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Yasa iccedilin akla ilk gelen oumlrnekse iki farklı mitosun ccedilatışma alanı olarak okumaya elverişli goumlruumlnen Sokratesrsquoin Savunmasırsquonda şahit olduğumuz Atina yasalarının mit kaynaklı gelenek konusundaki korumacı tutumu olabilir Sonuccedil olarak burada saydığımız yazı tuumlrleri sıradan Yunan yurttaşının hayatına ışık tutmaktaydı kaldı ki elimizde bu hayat tarzını goumlzlemleyebileceğimiz bunlardan başka bir olanağın varlığından da soumlz edemiyoruz
95
insanın doğayı ve evreni anlamlandırma ccedilabasına bir şekilde dahil olmayı
başarmıştır
Aslına bakılırsa mitik duumlşuumlncenin bu muumldahalesi Kopernik devriminden sonra
hatta teknoloji ve uzay ccedilağında bile azalmaya uğramış goumlruumlnmez Son birkaccedil
yuumlzyılda buumlyuumlk sıccedilramalarla ilerleyen bilimlerin etkisiyle kozmoloji matematik ve
hatta biyoloji sahalarında uumlretilen birccedilok teoriyle guumlnuumlmuumlzden birkaccedil bin yıl oumlnce
yazıya geccedilirilmiş kozmogoni aritmetik tarım hatta hayvanlar ve insanın ortaya
ccedilıkışını anlatan kadim mitler arasında belki de tek fark eski ccedilağlarda yaşayan
insanların ruhunu etki altına almış bir huşu-korku duygusundan ibarettir Eski ve
yeni paradigmalar arasındaki oumlrtuumlşmenin kaynağı tıpkı binlerce yıl oumlncesinde
olduğu gibi uzay ccedilağında da deney alanının ndashzamanla ne kadar genişlemiş
olursa olsunndash aynı sınırlı ccedilerccedileve iccedilinde olmasıdır
Boumlylelikle insanda logos daima iş başında olduğundan Suumlmer devrinde tarım
faaliyetlerinde kullanılan en basit bir karasaban iccedilin bir başlangıccedil accedilıklamasına
duyulan ihtiyaccedilla 20 yuumlzyılda ldquoevrenin başlangıcı nedirrdquo tuumlruumlnden pek
karmaşık bir bilmecenin ccediloumlzuumlmuumlne duyulan ihtiyaccedil arasında nitelik bakımından
hiccedilbir fark kalmaz Bu ihtiyaccedilların her ikisi de aynı meraktan doğmuştur her ikisi
de aynı merakın sırf nicelik bakımından birbirinden farklı olan sonuccedillardır
Bununla birlikte iki ihtiyacın giderilme biccedilimleri arasında yine sırf nicelik
bakımından farklılıklar bulunması kurduğumuz analojiyi hiccedilbir bakımdan
tartışmaya accedilmaz Nitekim ilkinde tanrı Enlilrsquoin insana luumltufta bulunması ve buna
karşılık insanın Enlilrsquoe duyduğu minnettarlık (Kramer 1961 42) ikincisindeyse
uzay ve zamanın yaklaşık 14 milyar yıl oumlnceki muhtemel yokluğu ve bu durumun
gelecekte doğurabileceği kıyamet senaryoları uzun uzadıya ve aynı kesinlik
doğruluk derecesinde dile getirilir Nihayet gerek Enlilrsquoin insanlara karasabanı
oumlğretmesi gerek Buumlyuumlk Patlamarsquonın uzay ve zamanı ortaya ccedilıkarması doğayı
bir suumlre goumlzlemledikten sonra baş goumlsteren zihin kurgularının meyvesidir Her iki
hikacircyeleme de deney alanının dışında duumlşleme yoluyla resmedilmiş olay
oumlrguumllerine dayanmaktadır
96
3 Son soumlz
Nihayet Platonrsquoun felsefesinde mitin ve mitolojinin yeri bir yurttaş olarak onun
veya Sokratesrsquoin dindarca-dine aykırı tutumlarından ziyade bu buumlyuumlk felsefenin
kurucu oumlgelerine bakılarak irdelenmek durumundadır Platonrsquoun felsefesine bu
tarzdaki her felsefi bakışın bizi goumltuumlreceği yerse mitolojinin işlevlerinin birbirinden
farklı accedilığa ccedilıkma biccedilimleridir Her ne kadar bu ccedilalışma oumlzelinde guumlzergacirch
belirleyici olarak Campbellrsquoin işlev sınıflandırmasındaki iki maddeye başvurmakla
yetinmiş olsak da Platonrsquoun felsefesinde mitik oumlgelerin daha başka işlevlerinin
de ccediloumlzuumlmlemeye accedilık olduğu bu bakımdan gerek Platonculuğun ve gerekse
sonraki Platoncu geleneklerin mitik ve mitolojik tartışmalar iccedilin alabildiğine
verimli daha oumlnemlisi mecburi bir alan meydana getirdiği şuumlphesizdir
Veyne antik doumlnemde yaşamış bir Yunanlının mitle irtibatını şu şekilde sabitler
O miti ya kocakarı masalları olarak goumlruumlr ya da gerccedilekleşmesi zor olağanuumlstuuml
birtakım olaylar olarak fakat bu ikinci durumda anlatılanın tarihsel gerccedilek mi
yoksa uydurma mı olduğunu tartışmanın da anlamsız olduğu youmlnuumlnde bir tavır
ortaya koyar (Veyne 2015 s39) Bu Yunanlılardan biri de Platonrsquodu ve ne yazık
ki onun bu iki kesimden hangisine dahil olduğuna ilişkin elimizde ndashsoumlzgelişi
Euhemeros Pausanias veya Miletoslu Hekataiosrsquota olduğu kadarndash kesin bir veri
bulunmamaktadır Ancak bununla birlikte bu kesinliği vermeyecek bile olsa onun
mite işlevsel bir yaklaşımda olduğunu ve hem felsefeyi hem guumlnluumlk hayatı hem
de siyaset doktrinini kurgularken mitin pek ccedilok işlevinden yararlanmaya giriştiğini
metinlerden apaccedilık biccedilimde anlayabiliyoruz Dahası yukarıdaki sayfalarda
etraflıca değindiğimiz gibi metinleri derinlemesine incelediğimiz zaman onun 5
yuumlzyıl Yunanistanrsquoında huumlkuumlm suumlren pek ccedilok mitik ve teolojik gelenek arasında
belli bir gruba ndashzaman zaman işlevlerinden yararlanmak ve zaman zaman ldquoiman
etmekrdquo bakımındanndash belli ayrıcalıklar tanıdığını goumlruumlyoruz Bu itibarla Platonrsquoun
mitlerle sıkı bir oumlruumlntuuml iccedilinde olan ldquofelsefirdquo metni hem kendi zihin haritasının hem
de 5 yuumlzyıl Yunanistanrsquoının kuumlltuumlrel haritasının karanlıkta kalmış yanlarını
aydınlatmak iccedilin benzersiz bir kaynak huumlkmuumlndedir
97
Burada yeniden ve ısrarla altı ccedilizilmelidir ki yukarıda da yer yer değindiğimiz gibi
diyaloglardaki oumlrtuumlk kalmış ezoterik gelenekler bağlamında ccediloumlzuumlmlenecek bir
Platonculuğun bizi bireysel anlamda mitik reflekslere sahip bir Platonrsquoa ve
Sokratesrsquoe vardırma ihtimali var Sokrates ve Platon batı felsefesinin bu iki buumlyuumlk
ldquokurucurdquo figuumlruuml en nihayetinde kendi toplumlarının birer ldquoerdemlirdquo uumlyesi ve
devletlerinin erdemli birer yurttaşıydı Her ikisi de sıradan Yunan yurttaşlarıyla
aynı agorarsquoda dolaşıp soumlyleşti alışveriş yaptılar Sıradan Yunan yurttaşlarıyla
aynı savaşları goumlrduumller aynı tapınaklara girdiler ve aynı devlet adamları
tarafından youmlnetildiler Onların felsefi etkinliklerinin bu ortaklıktan geniş oumllccediluumlde
pay almamış olması imkacircn dahilinde değildir buguumln Augustinusrsquoun Tanrı
Devletirsquoni veya Kantrsquoın Pratik Aklın Eleştirisirsquoni okurken goumlzardı edemeyeceğimiz
bir Hristiyanlık gerccedileği ne kadar soumlz konusuysa pek ccedilok ilkccedilağ duumlşuumlnuumlruumlnuuml ve
bilhassa Platonrsquou okurken goumlzardı edemeyeceğimiz bir Orfizm ve Olympos
gerccedileği de o kadar soumlz konusudur
Diyalogların bize sunduğu imkacircnlar ışığında Sokratesrsquoin veya Platonrsquoun
Mısırlıların ulu koumlpeğine inandıklarını duumlşuumlnmek elbette akıl dışıdır Her ikisinde
de boumlylesi bir inancı Veynersquonin sınıflandırdığı ldquotarihsel gerccedileklik-uydurmalıkrdquo
tartışmasını askıya alan Yunan yurttaş figuumlruumlyle de accedilıklamak muumlmkuumln değildir
Oumlte yandan Yasalarrsquoda ortaya koyulan yemin-mahkeme ilişkisi ve bu ilişkiyi
irdelerken başvurulan ldquotanrısal yargıccedillarrdquo miti koumlpek adına ndashkendisine hiccedil de
iman etmeksizinndash yemin eden filozofun mitle ve mitolojiyle iccediliccedile kurduğu felsefi
oumlruumlntuumlyuuml ortaya koymak iccedilin tek başına yeterlidir
Koumlpeğin gerccedilekte hangi koumlpek olduğu hatta koumlpek bile olup olmadığı veya adına
yemin etmenin o doumlnemdeki yaygınlığı gibi pek ccedilok tartışma accedilılabilir ancak
koumlpeğin bir ldquomitrdquo olduğu ve filozofun buradaki etkinliğinin bir ldquomitolojirdquo olduğu
tartışmaya accedilılamaz apaccedilık ortadadır Platonrsquoun seslendiği koumlpek belki bu buumlyuumlk
ve karmaşık manzaranın bir yerlerinde kayıptır ama duumlşuumlnen hayvan onun
kayıp koumlpeğine tarihin her doumlneminde aynı şekilde seslenmeye devam edecektir
98
KAYNAKCcedilA
Apollodorus (1921) The Library with an English Translation in 2 Volumes (S J
Frazer trans) Cambridge Harvard University Press
Aristophanes (1930) The Acharnians the Clouds the Knights the Wasps with
an English translation (B B Rogers trans) London William Heinemann
Ltd
Aristoteles (2009a) Fizik (S Babuumlr ccedilev) İstanbul Yapı Kredi Yayınları
Aristoteles (2009b) Nikomakhosrsquoa Etik (S Babuumlr ccedilev) Ankara BilgeSu
Yayınları
Aristoteles (2012) Poietika(N Kalaycı ccedilev) İstanbul Pharmakon Kitap
Aristoteles (1920) Athenaion Politeia ed Kenyon Oxford
Aristotle (2008) Metaphysics Books 10-14 Oeconomica Magna Moralia (H
Tredennick G C Armstrong trans) London Loeb Classical Library
Aristotle (2004a) On the Soul Parva Naturalia On Breath(W S Hett trans)
London Loeb Classical Library
Aristotle (2004b) Politics (H Rackham trans) London Loeb Classical Library
Bernabeacute A (2013) Poetae epici Graeci Testimonia et fragmenta Berlin De
Gruyter
Burkert W(2004) Babylon Memphis Persepolis Eastern Contexts of Greek
Culture New York Harvard University Press
Burnet J (1890) Early Greek Philosophy London Adam and Charles Black
Campbell J (1991) The Power of Myth with Bill Moyers New York Anchor
Books
Campbell J (1994) Yaratıcı Mitoloji Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev)
Ankara İmge Yayınları
Campbell J (2003) Batı Mitolojisi Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev)
Ankara İmge Yayınları
Campbell J (2001) İlkel Mitoloji Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev) Ankara
İmge Yayınları
99
Cherniss H (1944) Aristotlersquos Criticism of Plato and the Academy Vol1
Baltimore The John Hopkins Press
Cicero M Tullius (2006) De Republica De Legibus Cato Maior de Senectute
Laelius de Amicitia (J G P Powell trans) New York Oxford University
Press
Coomaraswamy A K (2011) Christian and Oriental Philosophy of Art New York
Dover Publications
Cornford F M (1907) Thucydides Mythistoricus London E Arnold
Cornford F M (1912) From Religion to Philosophy A Study in the Origins of
Western Speculation London E Arnold
Cornford F M (1952) Principium Sapientiae The Origins of Greek Philosophical
Thought Cambridge Cambridge University Press
Cornford F M (1997) Platorsquos Cosmology The Timaeus of Plato Indiana
Hackett Publishing Co
Diels H Kranz W (1961) Die Fragmente der Vorsokratiker 3 Banden Frankfurt
am Main Weidmannsche Verlagsbuchhandlung
Dowden K (1992) The Uses of Greek Mythology New York Routledge
Ebeling H (1885) Lexicon HomericumI-II London Williams and Norgate
Eliade M (2014) Mitlerin Oumlzellikleri(S Rifat ccedilev) İstanbul Alfa Yayınları
Eliade M (2013) Dinsel İnanccedillar ve Duumlşuumlnceler Tarihi Cilt 1 Taş Devrinden
Eleusis Mysterialarına (A Berktay ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi
Guthrie W K C (1955) The Greeks and Their Gods Boston Beacon Press
Guthrie W K C (1997a) A History of Greek Philosophy Volume 1 The Earlier
Presocratics and the Pythagoreansrdquo Cambridge Cambridge University
Press
Guthrie W K C (1997b) A History of Greek Philosophy Volume 2 The
Presocratic Tradition from Parmenides to Democritus Cambridge
Cambridge University Press
Guthrie W K C (1997c) A History of Greek Philosophy Volume 4 Plato The
Man and his Dialogues Earlier Period Cambridge Cambridge University
Press
100
Herodotus (1920) The Histories with an English translation (A D Godley trans)
Cambridge Harvard University Press
Hesiod Theogony Works and Days Testimonia with an English translation (G
W Most trans)Cambridge Harvard University Press
Homer (1924) Iliad in two volumes with an English translation(A T Murray
trans) Cambridge MA Harvard University Press
Homer (1919) Odyssey in two volumes with an English translation (A T Murray
trans) Cambridge MA Harvard University Press
Homeros (2005a) İlyada (A Erhat A Kadir ccedilev) İstanbul Can Yayınları
Homeros (2005b) Odysseia (A Erhat A Kadir ccedilev) İstanbul Can Yayınları
Jaeger W (1948) The Theology of the Early Greek Philosophers (E S
Robinson trans) London Clarendon Press
Jaeger W (1953) Die Theologie der Fruumlhen Griechischen Denker Stuttgart W
Kohlhammer
Jaeger W (1948) Aristotle Fundamentals of the History of His Development
OxfordOxford University Press
Jaeger W (2011) İlk Yunan Filozoflarında Tanrı Duumlşuumlncesi (G Ayas ccedilev)
İstanbul İthaki Yayınevi
Karatani Kojin (2017) Isonomia and the Origins of Philosophy (J A Murphy
trans) Durham Duke University Press
Karatani Kojin (2019) İzonomi ve Felsefenin Koumlkenleri (A N Bingoumll ccedilev)
İstanbul Metis Yayınları
Kramer S N (2007) Sumerian Mythology A study of Spiritual and Literary
Achievement in the Third Millenium BC London Forgotten Books
Kramer S N (2002) Suumlmerler Tarihleri Kuumlltuumlrleri ve Karakterleri (Ouml Buze
ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi
Kranz W (1994) Antik Felsefe (S Y Baydur ccedilev) İstanbul Sosyal Yayınları
Ksenophon (1997) Sokratesten Anılar (C Şentuna ccedilev) Ankara Tuumlrk Tarih
Kurumu Yayınları
Laertios D (2013) Uumlnluuml Filozofların Yaşamları ve Oumlğretileri (C Şentuna ccedilev)
İstanbul Yapı Kredi Yayınları
101
Liddell H ve diğerleri (1883) A Greek-English Lexicon Oxford Clarendon
Press
Nietzsche F (1966) Beyond Good and Evil (W Kaufmann trans) New York
Vintage Books
Nietzsche F (1967) Fruumlhling 1878 bis November 1879 Menschliches
Allzumenschliches zweiter Band Nachgelassene Fragmente 4 Berlinde
Grutyer
Nietzsche F (1999) Jenseits von Gut und Boumlse Zur Genealogie der Moral
Bonn Deutscher Taschenbug Verlag de Gruyter
Pausanias (1918) Description of Greece with an English Translation in 4
Volumes (WHS Jones LittD and HA Ormerod MA trans) London
William Heinemann Ltd
Payne R (1959) The gold of Troy the story of Heinrich Schliemann and the
buried cities of ancient GreeceNew YorkCcedil Funk amp Wagnalls
Plato (2002a) Charmides Alcibiades 1 amp 2 Hipparchus The Lovers Theages
Minos Epinomis(W R M Lambtrans)London Loeb Classical Library
Plato (2002b) Cratylus Parmenides Greater Hippias Lesser Hippias(HN
Fowler trans) London Loeb Classical Library
Plato (2002c) Euthyphro Apology Crito Phaedo Phaedrusrdquo (HN Fowler
trans) London Loeb Classical Library
Plato (2002d) Laches Protagoras Meno Euthydemus(W R M Lamb trans)
London Loeb Classical Library
Plato (2002e) Lysis Symposium Gorgias(W R M Lamb trans) London Loeb
Classical Library
Plato (2002f) Republic Volume I Books 1-5(CE Jones W Preddy trans)
LondonLoeb Classical Library
Plato (2002g) Republic Volume II Books 6-10(CE Jones W Preddy trans)
LondonLoeb Classical Library
Plato (2002h) ldquoStatesman Philebus Ionrdquo (HN Fowler trans) London Loeb
Classical Library
Plato (2002i) Theaetetus Sophist(HN Fowler trans) London Loeb Classical
Library
102
Plato (2002j) Timaeus Critias Cleitophon Menexenus Epistles(R G Bury
trans) LondonLoeb Classical Library
Platon (2014) Parmenides(S Babuumlrccedilev) Ankara İmge Kitabevi Yayınları
Platon (1998) Yasalar Yunanca Aslı İle ndash 2 Cilt (C Şentuna S Babuumlr ccedilev)
İstanbul Kabalcı Yayınevi
Platon (2012) Phaidon Ruh Uumlzerine (N Kalaycı ccedilev) İstanbul Kabalcı
Yayınevi
Plutarch (1957) Moralia with an English Translation in 14 Volumes (F C
Babbitt trans) London Harvard University Press
Proclus (1820) The commentaries on the Timaeus of Plato in five books
containing a treasury of Pythagoric and Platonic physiology (T Taylor
trans) London the Author
Renan Ernest (1897) Recollections of My Youth (C B Pitman trans)London
Chapman and Hall
Rohde E (1925) Psyche The Cult of Souls and Belief in Immortality Among the
Greeksrdquo (W B Hills trans) New York Kegan Paul Trench Trubner amp Co
Ltd
Ross D (2016) Platonrsquoun Yazılı Olmayan Oumlğretileri (Oumlzne 24 Kitap-Bahar
2016 iccedilinde ss 101-111 (C Sabancı ccedilev) Konya Ccedilizgi Kitabevi
Simplicius (2014) On Aristotles Physics (P Huby CCW Taylor trans)
London Bloomsbury
Stewart J A (2001) The Myths of PlatoLondonBarnes and Noble Inc
Strabo (1877) Geographica(A Meineke trans) Leipzig Teubner
Levi-Strauss C (2013) Mit ve Anlam (G Y Demir ccedilev) İstanbul İthaki
Yayınevi
Thomae Aquinatis (1920) Summa Theologica Pars Prima Romae Typographia
Forzani et S
Thomson G (1997) İlk Filozoflar Eski Yunan Toplumu Uumlzerine İncelemeler (M
H Doğan ccedilev) İstanbul Payel Yayınları
Thomson G (2007) Tarihoumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler
(C Uumlster Ccedilev) İstanbul Homer Kitabevi
103
Thucydides (1942) Historiae in two volumes trans (H S Jones J E Powell
trans) Oxford Oxford University Press
Uzdaviyns A (2011) Orpheus and the Roots of Platonism London The
Matheson Thrust
Vernant J P (1962) Les origines de la penseacutee grecque ed Georges Dumeacutezil
PUF Paris
Vernant J P (2006) Myth and Thought among the Greeks (J Lloyd J Fort
trans) New York Zone Books
Vernant J P (2015) Eski Yunanrsquoda Mit ve Din (M Erşen ccedilev) İstanbul Alfa
Yayınları
Vernant J P (2017a) Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları (H Portakal ccedilev)
İstanbul Cem Yayınları
Vernant J P (2017b) Eski Yunanrsquoda Mit ve Toplum (ME Oumlzcan ccedilev) İstanbul
Alfa Yayınları
Vernant J P Naquet P V (2012) Eski Yunanrsquoda Mit ve Tragedya (S Tamguumlccedil
R F Ccedilam ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi
Veyne P (2015) Yunanlar Kendi Mitlerine İnanmışlar mıydı (M Alkan ccedilev)
İstanbul Alfa Yayınları
Von Hendy A (2001) The Modern Construction of Myth Indiana Indiana
University Press
Xenophon (2013) Memorabilia Oeconomicus Symposium Apology (E C
Marchant O J Toddtrans) London Loeb Classical Library
104
EK 1 Orijinallik Raporu
105
EK 2 Etik KurulKomisyon izni ya da Muafiyet Formu
PLATONrsquoUN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Birdal AKAR
Hacettepe Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml
Felsefe Anabilim Dalı
Doktora Tezi
Ankara 2019
TEŞEKKUumlR
Adlarını burada tek tek anmanın imkacircnsız olduğu her bir Beytepeli hocamın oumlmuumlr boyu
oumlzlemle anacağım her bir dersiyle gitgide imkacircn bulan olgunlaşan ve nihayet vuumlcuda
gelen bu ccedilalışma varlığını ilk olarak kılavuzluğumu sabır ve oumlzveriyle uumlstlenmiş olan
sevgili ustam Cemal Guumlzelrsquoin şahsında o guumlzel insanlara borccedilludur İkinci olarak
yazdığım ve ccedilevirdiğim her cuumlmlede sesini yeniden işittiğim her hatırlayışta uyarı ve
oumlnerilerinin yeni kıymetlerini yeni faydalarını keşfettiğim sevgili hocam Saffet Babuumlrrsquoe
borccedilludur Uumlccediluumlncuuml ve son olarak olağanuumlstuuml guumlzel ama bir o kadar da hızlı geccedilip giden
guumlnlerin telaşında yan yana gelmiş bulunduğum bazı guumlzel insanlara guumlzeller guumlzeli
hayvanlara borccedilludur Buguumlnden sonra gittiğim her yere bu anıları da beraberimde
goumltuumlreceğim bilinsin isterim meğerki can tenden uccedilup gitmiş olsun
v
OumlZET
AKAR Birdal Platonrsquoun Felsefesinde Mitolojinin İşlevi Doktora Tezi Ankara 2019
Geleneksel anlayışa goumlre antik Yunan felsefesini karakterize eden MOuml 7 yuumlzyıl İyonya
felsefesi ilk hareket noktasını kadim Yunan şiirinde bir kelimeyle mitik anlatılarda
bulmuştur Bu anlatılar filozofun araştırma nesnelerini belirlediği gibi araştırma
youmlntemlerine de ccediloğu zaman nuumlfuz etmiş ve pek ccedilok bakımdan metinlerin arka planı
hacircline gelmiştir Bu durumu kabullenmek felsefe tarihccedilileri iccedilin pek kolay olmamış
oumlzellikle kıta felsefesinde bu geleneksel anlayış egemenliğini yakın doumlnemlere kadar
koruyabilmiştir Fakat gerek filolojideki gerekse buumltuumln sosyal bilimlerdeki dramatik
ilerlemenin en verimli sonuccedillarından biri olarak 20 yuumlzyılın ikinci yarısından itibaren
Avruparsquoda ortaya koyulan pek ccedilok felsefe tarihi araştırmasında İyonya felsefesi ve onu
takip eden Yunan felsefelerinde mitin ve mitolojinin belirleyici varlığı geniş oumllccediluumlde kabul
goumlrmuumlştuumlr
Bununla birlikte buumltuumln bir İlkccedilağ Yunan felsefesi tarihinde mitin ve mitolojinin hem
kurucu hem de temellendirici işlevinin en belirgin biccedilimde ortaya ccedilıktığı felsefe Platonrsquoa
aittir Bu itibarla elinizdeki ccedilalışmada ilk olarak mit ve mitolojinin tanımı yapılmakta ve
bunların felseficirc duumlşuumlnce uumlzerindeki etkisi genel hatlarıyla ortaya koyulmakta ardından
Platonrsquoa kadar gelen suumlreccedilte filozofların duumlşuumlncelerindeki mit ve mitoloji etkileri belli
oumlrnekler yardımıyla irdelenmekte son olarak Platonrsquoun felsefesinde beliren hem geccedilmiş
felsefelerle hem de kendi doktrinleriyle ilişkili belli başlı mitik oumlgeler antik Yunan dilinin
verdiği imkacircnlardan da elden geldiğince faydalanılarak mercek altına alınmaktadır
Bu araştırmanın nihai aşamasında mitolojinin Platonrsquoun felsefesindeki işlevinin yardımcı
bir arguumlman veya alelade bir ifade youmlntemi olmaktan ccedilok en basit oumlrnekle ldquoRuhgoumlccediluumlrdquo
doktrininde goumlruumllduumlğuuml gibi kurucu ve karakterize edici bir youmlnuuml haiz olduğu sonucuna
varılmaktadır
Anahtar Soumlzcuumlkler
Platon Platon Oumlncesi Felsefe Mit Mitoloji
vi
ABSTRACT
AKAR Birdal The Function of Mythology in Platorsquos Philosophy Ph D Dissertation
Ankara 2019
The Ionian philosophy of 7th century BC which according to traditional compherension
has characterised the whole philosophy of ancient Greece has found its point of
departure in archaic Greek poetry ie the mythic narrations As these narrations had
generally provided the philosophers with their matter of investigation they also had
frequently interpenetrated the research methods of them and thus become the
background of their own texts in many ways It has not been for philosophy historians to
indigenise this fact and so the traditional comprehension especially among the
continental philosophical communities continued its decisiveness untill recently
decades However as a very fruitful outcome of the dramatical improvement in both
philology and all social sciences in many philosophical papers which have been written
since second half of 20th century in Europe the decisive existence of myth and
mythology in Ionian philosophy and its consecutives has been widely approved
After all in the whole history of ancient Greece philosophy it is that of Plato in which the
constituent and grounding functions of myth and mythology have risen in the most
distinctly way In this respect firstly the description of myth and mythology is made and
their effects on philosophycal thought are generally presented secondly the effects of
myth and mythology in the thoughts of pre-Platonic philosophers are examined under
favour of particular examples and finally the certain mythical items which arise in Platorsquos
philosophy relatedly to both predecessorsrsquo and his own doctrines also by taking the
advantages of ancient Greek language are put under the scope within this study
As a result of this research process the main conclusion is stated like following The
function of mythology in Platorsquos philosophy is a constituent and characterising one rather
than being an auxilary argument or ordinary expression method just as seen in the
simplest example the ldquometempsychosisrdquo doctrine
Keywords
Plato Pre-Platonic Philosophy Myth Mythology
vii
İCcedilİNDEKİLER
KABUL VE ONAYhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipi
YAYIMLAMA VE FİKRİ MUumlLKİYET HAKLARI BEYANIhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipii
ETİK BEYANhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipiii
TEŞEKKUumlR helliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipiv
OumlZEThelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipv
ABSTRACThelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipvi
İCcedilİNDEKİLERhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipvii
GİRİŞhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip1
1BOumlLUumlM ldquoMİTrdquo VE ldquoMİTOLOJİrdquo TANIMININ İMKAcircNLARI SORUNLARI10
2 BOumlLUumlM ANTİKCcedilAĞrsquoDA μῦθος VE λόγος KAVRAYIŞI helliphelliphelliphelliphelliphelliphellip31
3 BOumlLUumlM PLATONrsquoUN DİYALOGLARINDA MİThelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip46
SONUCcedil PLATONrsquoUN KAYIP KOumlPEĞİhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip89
KAYNAKCcedilAhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip98
EK 1 ORİJİNALLİK RAPORUhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip104
EK 2 ETİK KOMİSYON MUAFİYET FORMUhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip105
1
GİRİŞ
Felseficirc Bir Mitoloji Araştırmasının Gerekliliği Uumlzerine
Yapısalcı antropolojinin buumlyuumlk kuramcısı Leacutevi-Strauss bir yandan mitin bir
illuumlzyon olup insanda evreni anlayabileceği yanılgısına neden olduğunu kabul
ederken bir yandan da modern toplumda mitin yerini ldquotarihrdquoin aldığını ve onunla
aynı işlevi goumlrduumlğuumlnuuml tespit eder (Leacutevi-Strauss 2013 s 51) Bu kendisini
modern bilim paradigmaları ve eleştirmenlerce kuşatılmış hisseden bir
antropoloğun modern tarih anlatısını ldquomitrdquo olarak goumlrduumlğuumlnuuml nispeten naif kabul
edilmesi kolay cuumlmlelerle accedilıklama girişimidir Bununla birlikte Straussrsquoun bu
tercihi en basit deyişle sosyal bilimcilerin son yuumlzyılda karşı karşıya kaldığı bir
anlamlandırma krizine de işaret etmektedir Guumlnuumlmuumlzde sosyal bilimlerin yaygın
kavrayış biccedilimiyle mitten ayırıcı unsurlarını saptamak artık ciddi anlamda
guumlccedilleşmiştir ve Leacutevi-Straussrsquoun mit bağlamında oumlnerdiği bu modern kavrayış
biccedilimi iki duumlnya savaşını takip eden suumlreccedilte 20 yuumlzyılın ikinci yarısında iccediline
en ccedilok da sosyal bilimcilerin duumlştuumlğuuml bir ikilemin sonucu olarak okunmalıdır Tarih
ve felsefe aslında birer mit midir
Bu soruya hiccedil ccedilekinmeksizin ve ldquobilimselrdquo arguumlmanlarla desteklenmiş bir ldquoevetrdquo
cevabı verebilme luumlksuuml kimbilir gelecek yuumlzyılın antropolog ve filozoflarının
payına duumlşer Fakat guumlnuumlmuumlz iccedilin konuşacak olursak duumlşuumlnuumlrler adına boumlyle bir
imkacircndan henuumlz soumlz edemiyoruz Nitekim bu tarz bir girişimin sahibini Leacutevi-
Straussrsquoun ve diğer yapısalcı duumlşuumlnuumlrlerin maruz kaldığından ccedilok daha katı
eleştirilerle karşı karşıya getirmesi olasıdır Her şeyden oumlnce bu tarz bir girişimin
ccedilağımızdaki bilimsel kriterlerle değerlendirilemeyeceğinden soumlz edilebilecektir
Bununla birlikte bu muhtemel olumsuzlukları daha baştan savuşturmak iccedilin
kullanışlı bir youmlntemden de buumlsbuumltuumln mahrum değiliz Leacutevi-Straussrsquoun yukarıda
oumlrneklediğimiz tutumu da bu youmlntemin ilk habercilerindendir Buguumln tarih ve
felsefenin birer mit olduğu iddiasının altından kalkmak guumlccedil olabilir ama ldquotarih ve
felsefe mit midirrdquo sorusunu başaşağı ccedilevirerek zaman kipinde hassas bir
değişikliğe gitmek kulaklara ccedilok daha makul gelebilecek bir cevap sunar Mit bir
zamanlar hem tarih hem de felsefeydi
2
En azından bir zamanlar oumlyleydi geccedilmiş zaman kipini kullanmak zorundayız
Ama iyi tarafından bakmayı deneyerek şunu da soumlyleyebiliyoruz Bir defa ldquotarih
ve felseferdquo dedikten sonra yine geccedilmiş zamanlar iccedilin geccedilerli olmak uumlzere buumltuumln
sosyal bilimlerin ldquomitrdquo olduğunu soumlylememize imkacircn vardır
Soumlzuumlnuuml ettiğimiz tarih ve felsefenin mit olduğu geccedilmiş zamanları kapatan
doumlnem ccediloğu zaman Aristotelesccedili paradigmanın yıkıldığı Newton ccedilağıyla
işaretlenir Bunun oumlncesinde yukarıda geccedilmiş zamanlar diye nitelediğimiz ve
mitik duumlşuumlncenin egemen olduğu doumlneme gelince bilhassa Batı uygarlığı
oumlzelinde kilisenin hem bilim hem de felsefe iccedilin otorite olduğu doumlnemi de iccediline
alan Homerosrsquotan 17 yuumlzyılın başlarına kadar uzanan ccedilok uzun bir suumlreccedilten
bahsetme gerekliliği soumlz konusudur
Bu suumlreccedil iccedilinde mit suumlrekli biccedilim değiştirerek bilimsel tartışmaların politikanın
toplumsal ve guumlndelik hayatın oumlnde gelen belirleyicisi olmuştu Antikccedilağrsquoda
yaşamış bir tarih ve edebiyat okurunda Hesiodosrsquoun yarattığı etkiyle Ortaccedilağrsquoda
yaşamış bir felsefeci tıpccedilı ya da soyluda Tevratrsquoın ilk başlangıca dair
hikacircyelerinin yarattığı etki gerccedileklikle birebir oumlrtuumlştuumlkleri youmlnuumlndeki inanccedil
bakımından aynı olmuştu Bu okurların her ikisi de ldquotarihrdquo ve ldquohakikatrdquo telakkilerini
bir şekilde ellerine tutuşturulan metinlerin etkisiyle belirlemiş ve kendi hayatlarını
ailelerinin ve hatta yurttaşlarının hayatlarını buna goumlre duumlzenleme yoluna
gitmişlerdi
Bilim ccedilağının başlamasıyla birlikte gelişen ve 20 yuumlzyılın başlarına kadar uzanan
suumlreccedilteyse gerek entelektuumlel ccedilevrelerde ve gerekse halk nezdinde mitlere ilişkin
bu algı dramatik bir değişime uğramış goumlruumlnmektedir Bilimsel devrimlerin sarsıcı
etkileri altında ldquomitikrdquo olduğuna karar verilen anlatı ve duumlşuumlnme biccedilimlerine bakış
accedilısı alaşağı olmuş genel anlamda ldquomitrdquo hakkındaki duumlşuumlnceler hızla dışlayıcı
olumsuz bir ccedilehreye buumlruumlnmuumlştuumlr Bu ccedilerccedilevede gelişen modern ldquomitrdquo
kategorisine eski yeni pek ccedilok tarih ve felsefe anlatısı bilimsel kabul teorem ve
aksiyom aynı anda eklenmiştir Her şeyin sudan geldiği Romalıların soyunun bir
kurdun emzirdiği kardeşlerden tuumlrediği ldquobuumltuumlnrdquouumln ay-altı ve ay-uumlstuuml biccediliminde iki
farklı toumlzuuml olduğuhellip hatta yakın doumlnemlerde matematikte yaşanan buumlyuumlk
devrimlerle birlikte uumlccedilgenin iccedil accedilıları toplamının iki dik accedilıya eşit ve asal sayıların
3
sonsuz olduğu gibi pek ccedilok oumlnerme ve yasa İsarsquonın tanrının oğlu olduğu
kabuluumlyle aynı minvalde değerlendirilmeye başlamıştır1 Bununla birlikte ccedilok
geccedilmeden 19 yuumlzyılın sonlarında Newton ccedilağının da her ccedilağ gibi ndashsırf mit
konusunda değil pek ccedilok başka konuda dandash zamanı gelince kapanmak uumlzere
accedilılmış olduğu anlaşılacaktır
Bilhassa 20 yuumlzyılın başlarında Newtoncu paradigmaların her alanda hızlıca
aşınmaya uğramasıyla birlikte tarih boyunca uumlretilmiş ve guumlnuumlmuumlze kadar
ayakta kalmayı başarmış mitlerin ldquosaccedilmalık uydurmardquo2 diye nitelenerek bir
kenara atıldığı doumlnem kapanmaya yuumlz tutmuş ve sosyal bilimciler iccedilin pek ccedilok
araştırma konusunda mitle bilimi aynı başlıklar altında tartışma zorunluluğu
doğmuştur Boumlylece bir suumlre sonra ldquomitolojirdquo sahasındaki araştırmaların sosyal
bilimler iccedilin sağladığı yarar ve kolaylıklar tartışmasız hacircle gelecektir Bu suumlreccedilte
mitik oumlgelerin ve kuumlltlerin yalnızca yazının keşfinden oumlnceki doumlnemler iccedilin değil
aynı zamanda yazının yaygın biccedilimde kullanıldığı buumltuumln doumlnemler iccedilin de farklı
ulus ve uygarlıklar arasındaki sosyal kuumlltuumlrel ekonomik ilişkilerin oumlzguumln birer
vakanuumlvisi olduğu anlaşılacaktır
1 ldquoMitrdquo soumlzcuumlğuumlnuumln popuumller kullanım biccedilimleri hiccedil de hafife alınmayacak bazı kanıtlar sunsa da burada soumlzgelişi Amerikarsquonın Vietnam Savaşırsquondan galip ayrıldığı veya her ayın belli doumlnemlerinde Merkuumlrrsquouumln duumlnya etrafında saat youmlnuumlnde doumlnmeye başladığı gibi ldquomitikrdquo duumlşuumlncelerden soumlz etmeyi gerekli bulmuyoruz Aslında bazı mit araştırmacıları tarafından soumlzcuumlğuumln popuumller anlamına yuumlklenen bu olumsuz iccedilerik eleştirilmiş ve hatta ldquomitrdquo soumlzcuumlğuuml bile reddedilerek kasıtlı biccedilimde mythosrsquoun tercih edildiği olmuştur Boumlyleyken ldquomitrdquoin popuumller anlamlarının buumltuumln pejoratif tarafları bir yana bize goumlre popuumller mitlerin ortaya ccedilıkma biccedilimleriyle ldquomitrdquo diye tanımladığımız kadim metinler ve kuumlltlerin soumlzgelişi goumlkkubbenin Atlasrsquoın sırtında durduğu duumlşuumlncesinin ortaya ccedilıkma biccedilimleri arasındaki ilkece benzerliğin goumlz oumlnuumlnde bulundurulması gerekmektedir 2 Antik Yunan koumlkenli mythos soumlzcuumlğuumlnden tuumlretilen ldquomitrdquo kavramının bu ikisi dışındaki anlamları genellikle sanat uumlretimine atıfladır Bununla beraber kavramın edebiyat tarihindeki seruumlveni yani kurgursquoyu ccedilağrıştıran anlamları tartışmamızın dışında kalmaktadır Fakat hacirclacirc bu bağlamda soumlz etmemiz gereken bazı istisnai durumlar vardır Oumlrneğin Latincenin egemen olduğu yaklaşık bin yıllık suumlreccedilte Batı toplumlarında mythos soumlzcuumlğuumlnuumln uzun bir uykuya dalmış olması buna oumlrnektir Nitekim Latin uygarlıkları antik Yunanların mythos diye adlandırdıkları edebi eserler dışında hiccedilbir şey iccedilin herhangi bir kavrama ihtiyaccedil duymamış gibidir Latinler mythos yerine fabula soumlzcuumlğuumlnuuml tercih etmekle mythosrsquoun Yunan antik ccedilağındaki sanat anlamıyla sınırlanmış bir kavrayış ortaya koyarlar Bu ccedilarpıcı tespiti Von Hendyrsquoe borccedillu olmakla birlikte durumun bizim tartışmamız iccedilin oumlnemine aşağıda değineceğiz Edebiyat sahasına oumlzel olarak son derece ayrıntılı ve faydalı bir tartışma iccedilinse yazarın The Modern Construction of Myth isimli eserine bakılabilir
4
Guumlnuumlmuumlzde karşılaştırmalı mitoloji ccedilalışmalarının sunduğu birtakım verilerin
birkaccedil yuumlzyıldır genel-geccediler kabul edilen bazı tarih kurgularını ldquorestore etmeyirdquo
gerektirecek yeni keşifleri haber vermesi buna oumlrnektir
Buguumln Frazerrsquoin devrim niteliğindeki Altın Dalrsquoının yayımlanmasının uumlzerinden
yuumlz yirmi yılı aşkın bir suumlre geccedilmiştir Schliemannrsquoın Troiarsquoyı keşfi de aşağı yukarı
aynı yaştadır Cornfordrsquoun uzunca bir suumlre sessizliğe mahkum edilen Yunan
felsefesi ccedilalışmaları 1900rsquolerin başına nihayet İyonya bilimselliğinin mitik
iccedileriğinin genel kabuluuml aynı yuumlzyılın ikinci yarısına denk gelir Aşağıda etraflıca
inceleyeceğimiz uumlzere ldquomitrdquo ve ldquomitolojirdquo kavramlarının iccedileriği bu gelişmelerle
birlikte ikinci bir defa yenilenmiş sonuccedil olarak mitik duumlşuumlnce ve anlatıların
bilimsel faaliyetler accedilısından oumlnemi ccedilok daha belirgin hacircle gelmiştir
ldquoMitrdquo kavramının iccedileriğinde meydana gelen bu yenilenmeyi Roumlnesansrsquola birlikte
ldquobilimrdquo ve ldquofelseferdquonin yaşadığı yenilenmeye benzer biccedilimde bir tuumlr eskiye doumlnuumlş
olarak goumlrmek ccedilok daha isabetlidir Ccediluumlnkuuml bunu deyim yerindeyse mitin yeniden
canlanması biccediliminde meydana geldiği iccedilin hemen oumlncesindeki iki yuumlzyılı aşkın
suumlre boyunca gelişen mit yaklaşımlarının antik ve klasik doumlnemde mevcut
yaklaşımla ikame edilmesi biccediliminde oumlzetlemek de muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan
boumlyle bir yenilenme her bir klasik doumlnem yazarının mit kavrayışını buguumlnuumln bakış
accedilısından değil kendi doumlneminde hacirckim olan bakış accedilısından ele alma miti
ldquosıradanrdquo bir Antikccedilağ bireyi gibi anlama zorunluluğunu da beraberinde getirir
Mitleri konu alan bir bilim disiplinine ihtiyaccedil da bu youmlnde şekillenmiştir
Bu disipline ldquomitolojirdquo adı verilmiştir ancak ldquofelseferdquo ve ldquobilimrdquoin koumlkenleri olan
φιλοσοφία ve ἐπιστήμη-τέχνη soumlzcuumlklerinin tarihsel seruumlveninden farklı biccedilimde
ldquomitolojirdquo ile antik Yunanca koumlkleri olan μυθολογία μυθολόγημα veya μυθολογεύω
soumlzcuumlkleri arasında bir anlam oumlrtuumlşmesinden pek de kolay soumlz edilemez
Homerosrsquoun destanlarında da sıklıkla geccedilen bu soumlzcuumlklerin iccedileriği guumlnuumlmuumlzdeki
gibi herhangi bir mit veya hikacircye araştırması bilimine karşılık gelmediği gibi mitin
yalnızca anlatma ve uumlretmeyle ilişkili edimlerine goumlndermede bulunur Bu
nedenle antik Yunancadaki karşılığından epeyi farklı biccedilimde guumlnuumlmuumlz modern
bilimlerinin adlandırılma tarzına uygun olarak ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki -loji ekinin
5
λέγω fiiline nispeten daha uzak ldquobiyolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki -loji ekine ccedilok daha yakın
bir işlev goumlrduumlğuumlnuuml soumlyleyebiliriz
Bununla beraber ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlnuumln guumlnuumlmuumlzdeki anlamıyla antik doumlnemdeki
anlamı arasındaki bu belirgin farkın bizi bir yanılgıya suumlruumlklemesine de izin
vermememiz gerekir Bu yanılgı ccediloğu zaman antik yazarların miti mitolojik bir
yaklaşımla ele almadıkları duumlşuumlncesiyle ortaya ccedilıkar Oysa buumlyuumlk tragedya ozanı
Sophoklesrsquoin Homerosrsquotan esinlenerek baştan yarattığı Kral Oidipousrsquotan
Platonrsquoun Orpheusccedilu anlatılardan esinlenerek baştan yarattığı Lethersquoye kadar
pek ccedilok oumlrnek guumlnuumlmuumlz sosyal bilimlerinde ve sanatlarında ortaya koyulan
mitoloji yaklaşımlarının antik doumlnemdeki varlığını bize accedilık biccedilimde
goumlstermektedir Bir cuumlmleyle oumlzetlemek gerekirse mitolojiye işlevsel yaklaşım
modern doumlnemle sınırlı olmayıp İyonya aydınlanmasından itibaren Antikccedilağrsquoın
neredeyse her doumlneminde kendini goumlstermiştir
Mitin suumlrekli değiştirdiği biccedilimleri ldquoTanrırsquonın maskelerirdquo olarak adlandıran
Campbellrsquoin 1960rsquoların başında yayınladığı bir sınıflandırma mitolojiyi işlevsel
ccedilerccedilevede ccediloumlzuumlmlemeyi amaccedillayan her araştırmacı iccedilin yeterince aydınlatıcı ve
guumlzergacirch belirleyici olması bakımından burada uzun uzun anılmaya değerdir
Yaratıcı Mitolojirsquonin son boumlluumlmlerinden birini oluşturan Yeni Mitolojilere Doğru adlı
yazıya Campbell şu soumlzlerle başlar
Artık eski beş bin yıllık Suumlmer malikanesinin hacirclacirc parccedilaları iccedilimizde bulunan
dağılmış yıkıntılarının oumltesinde ŞİMDİ ve BURDA bulunan taze duumlnyada
ortaya ccedilıkan yeni mitoloji yaklaşımlarına ilişkin bir şeyler soumlylemeye
ccedilalışmanın zamanı geldi (Campbell 1991 s 615)
Bu yazının oumlncesinde yaptığı altı yuumlz sayfayı aşkın ccediloumlzuumlmleme farklı kuumlltuumlrlerden
ccedilok ccedileşitli mitik oumlgeleri birbiriyle karşılaştırarak bunlar arasındaki ilişkiyi irdeler
Oumlnceki uumlccedil cilt de farklı coğraficirc kuumlltuumlrler temelinde yine mitik oumlgelerin
ccediloumlzuumlmlemelerine adanmıştır Bu bakımdan son ciltteki Yeni Mitolojilere Doğru
başlıklı boumlluumlmde yazar bu devasa birikim uumlzerinden konuşmaktadır ve soumlzlerinde
yer yer felsefeye rasyonaliteye theoria alanına ince goumlndermelere de rastlamak
muumlmkuumlnduumlr
6
Mitolojinin Campbell tarafından tespit edilen doumlrt farklı işlevi (function) aynı
zamanda doumlrt farklı yaklaşıma (prospect) karşılık gelmektedir Yazar bunları
sırasıyla metafizik-mistik yaklaşım kozmolojik yaklaşım toplumsal yaklaşım ve
son olarak psikolojik saha (sphere) olarak adlandırır
Metafizik-mistik yaklaşım insanın duumlnyadaki varlığını anlamlandırma ccedilabası
olarak ortaya ccedilıkar Yukarıdaki alıntıda Campbellrsquoin ldquoinsan hayatıyla gerccedileklik
arasındaki bağrdquo olarak andığı işleviyle mit insanın duumlnyadaki varlığının
nedenlerine ve kosmosrsquotaki yerine ilişkin sorularına cevap vermektedir Daha
sonrasında oumlrneğin Schopenhauerrsquoin ldquoher şeyin kendi tarzında buumltuumln duumlnya
olmasırdquo ve Kuzalırsquonın ccedilemberiyle Gnostik İncilrsquodeki İsarsquonın ldquobir parccedila odun yakın
ben oradayımrdquo soumlzlerinin mit tarafından insana cevap olarak sunulan bu aşkın
gizemin farklı maskeleri olarak tanımlandığını goumlruumlruumlz
Metafizik-mistik yaklaşımın uumlstuumlne kurulacak biccedilimde kozmolojik yaklaşımın
nihai amacı buumltuumlnluumlkluuml bir evren imgesi ortaya koymaktır Campbell bu yaklaşımı
accedilıklarken keşifler ccedilağının ilk doumlnemlerindeki bazı bilim adamlarının evren
imgesine ccedilok isabetli goumlndermeler yaparak bunlarla mit arasında mevcut ccedilok
ccedilarpıcı ortaklıkları serimler Oumlrneğin Kolombrsquoun zihnindeki ldquoCennetrdquo kavramı
evrende gerccedilek bir yere (Araf Dağırsquonın doruğuna) karşılık gelmekteydi ve bunun
esinleyicisi Dantersquoden başkası değildi Aquinas ise aynı cennetin bu duumlnyada
olduğunu goumlstermeye ccedilalışarak şoumlyle diyordu ldquoCennetin bulunduğu yer aşılması
imkacircnsız dağların denizlerin veya sıcak bir uumllkenin oumltesinde insan yerleşimden
ayrılmış olmalı ki topografyacılar yazılarında o yerden soumlz etmiyorlarrdquo3 Ama
Campbellrsquoin kozmolojik işlevle alakalı en ccedilarpıcı tespiti herhalde şudur
ldquoPlatonrsquoun idea adını verdiği birccedilok şey buguumln bizim iccedilin batıl inanccediltırrdquo4 Kolombrsquou
takiben Kopernicus Newton Kant vs ile devam eden bilimsel devrimler
suumlreciyle deney alanındaki mikro-kozmosla deney alanını aşan makro-kozmos
3 Krş Summa Theologica I102Art1 İnsanın ikameti uumlzerine cennet nerededir (Aquinas 1920 ss760-61) 4 Campbell bu duumlşuumlnceyi Ananda K Coomaraswayrsquodan oumlduumlnccedil alarak kendi mitoloji incelemesinin en isabetli yerinde metafizik-mistik işlev tartışmasında savunuyor (The Christian and Oriental or True Philosophy of Art (Londra Luzac and Company ss 32-33)) Burada dikkat ccedilekilen nokta tıpkı az oumlncesinde bahsi geccedilen Kolomb Aquinas Augustinus vs gibi Platonrsquoun da logos temelli duumlşuumlnen bir ldquobilimrdquo figuumlruuml olmasıdır
7
arasındaki irtibatı sağlayan mitin uumlstuumlnluumlğuuml sarsılmış olur (Campbell 1991 s
617 vd)
Mitolojinin hassasiyetle tespit edilen bu doumlrt işlevi arasında ilk ikisinin uumlzerine
kurulan uumlccediluumlncuuml yaklaşım olarak toplumsal işlev Campbell tarafından Nietzscheci
bir perspektifle Nietzschersquonin felseficirc devrimine kadar suumlregelen tarih doumlneminin
bir tasviri gibidir Toplumsal işlev kurulu duumlzenin geccedilerliliği ve korunmasını
garanti altına almaya doumlnuumlktuumlr (Campbell 1991 s 627) Campbell herhangi bir
karşılaştırmaya girmemiş olmakla beraber toplumsal mitoloji yaklaşımını
Nietzschersquonin suumlruuml (herd) kavramı etrafında inşa etmesi bize goumlre Platonrsquoa
nispetle geliştirilmiş bir mit konumlandırmasının sonucudur
Oumlzellikle modern doumlnemde Batı felsefesiyle alakalı ccediloumlzuumlmleme akıl yuumlruumltme ve
spekuumllasyonlar ccediloğunlukla Platonrsquoa goumlre veya Platonrsquoa karşı yapıldığı iccedilin aynı
geleneğin sınırları iccedilinde ortaya koyulacak bir mitoloji araştırmasının da Platonrsquola
şu veya bu şekilde ilişkili olması kaccedilınılmazdır Bu Platonrsquoun felsefesinin tek
başına Batı felsefesinin genel olarak fenomenlerle arasındaki irtibatını
karakterize etmesinden ileri gelir Hacircliyle mit ve mitoloji de felsefi bir araştırmanın
nesnesi olduğu durumlarda ele alınıp irdelenecekleri ilk mecra Platonrsquodur
Bundan kastımız Platonrsquodan sonra gelişen ve yayılma imkacircnı bulan felsefe
geleneklerinin kendi doumlnemlerindeki mitik oumlgelerle bağını Platonculuğun mit ve
mitolojiyle bağına benzer biccedilimde kurmuş olduklarıdır
Bu ccedilalışmada ccedilizdiğimiz ccedilerccedileve dahilinde bir filozof olarak Platonrsquoun mit ve
mitolojiyle bağı Campbellrsquoin doumlrt işlev sınıflandırması temelinde ilk olarak
buumltuumlnluumlkluuml bir evren imgesi ortaya koymayı amaccedil edinen kozmolojik yaklaşımda
ve ikinci olarak da toplumsal yaklaşımda goumlruumlnuumlr hacircle gelmektedir Platonrsquoun
felsefesini inşa eden kurucu oumlgelerden5 yola ccedilıkarak ondaki bu mitoloji
5 Bunların başında hiccedil şuumlphesiz insanın oumlzuumlnuuml teşkil eden oumlluumlmsuumlz ruh gelmektedir Yazılı Yunan kuumlltuumlr duumlnyasında ilk defa Platonrsquoda karşılaştığımız bu ruh varolma tarzı bakımından Platonrsquoun ontoloji ve kozmoloji duumlşuumlncesinin temelini teşkil ederken iyiye-koumltuumlye youmlnelmenin karar vericisi ve kurtuluş veya cezanın nesnesi olmak bakımındansa Platonrsquoun etik-politik duumlşuumlncesi iccedilin elverişli zemini meydana getirmiştir Başka bir deyişle Platonrsquodaki anamnesis oumlğretisi bilgi-varlık goumlruumlşuumlnuumln temeliyken ruhun oumlte duumlnya yolculuğu oumlğretisi (bilgi ve varlık goumlruumlşuumlyle birlikte aynı zamanda) etik-politik goumlruumlşuumlnuumln temelidir ve bu temellerin her ikisi de asıl koumlkenini Yunan kuumlltuumlr duumlnyasında diğer oumlrneklerine yalnızca soumlzluuml ezoterik geleneklerde rastladığımız oumlluumlmsuumlz bir ruh duumlşuumlncesinde bulur Ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuuml olan bu ortak koumlken Platonrsquoun sistemindeki buumltuumln
8
yaklaşımları arasında herhangi bir oumlncelik-sonralık ilişkisi belirlemek pek
muumlmkuumln goumlruumlnmese bile aynı kurucu oumlgelerin kuumlltuumlrel koumlkenlerine doğru
yapılacak her araştırmanın bizi onun felsefesinin gayrıresmicirc kaynaklarına bir
adım daha yaklaştıracağından kuşku yoktur
Bu ccedilalışmada Platonrsquoun yapıtlarındaki mitik oumlgelerin yalnızca belli bir kısmını
mercek altına alabilmiş olmamız ccedilalışmanın hacmi goumlz oumlnuumlnde bulundurularak
hoş goumlruumllmelidir Nitekim Platonrsquodaki mitik oumlgelerin tamamını bizim izlediğimiz
youmlntemle irdeleyecek bir ccedilalışmanın belli bir sayfa hatta cilt sayısıyla
sınırlandırılması pek muumlmkuumln goumlruumlnmemektedir Oumlte yandan diyaloglardaki mitik
oumlgeleri birbiri ardına serimlemek her birinin uumlstlendiği roluuml ve işlevi soumlzluumlkccediluuml bir
yaklaşımla ortaya koymak muumlmkuumlnduumlr ki mevcut literatuumlrde bu konuda
başvurulabilecek pek ccedilok kaynaktan ve değerli incelemeden soumlz edilebilir Bizim
burada irdeleyeceğimiz mitleri belirlerken goumlzettiğimiz oumllccediluumlt ortaya koyduğumuz
iddialar iccedilin ne eksik ne fazla alabildiğine isabetli bir oumlrneklem oluşturmaya
doumlnuumlktuumlr Bu itibarla soumlzgelişi Timaiosrsquota soumlzuuml edilen ldquoevrenin ruhurdquo goumlruumlşuumlnuuml
ele alırken herhangi bir vesileyle Deukalionrsquoa değinmekle aynı hikacircyenin
Kritiasrsquotaki pasajlarına değinmek zorunda olmadığımız kanaatine varmışsak
okurun anlayış ve tecessuumlsuumlne sığındığımızdandır Yine soumlzgelişi Artemis
Gyges uumlccedil işlevli ruh yaklaşımı yine uumlccedil işlevli devlet duumlzeni ve hatta genel
anlamıyla Orfik oumlgeler bahsinde de pekacirclacirc soumlz edebiliriz
Bu ccedilalışmayla şimdilik yalnıza pey akccedilesini oumldemiş olmayı umduğumuz
ccediloumlzuumlmlemelerin nihai amacı6 Platonrsquoun ontolojik epistemolojik ve etik
doktrinlerini kurarken birincil hareket noktası ve temellendirme aracı olarak
mitolojiye başvurduğunu ortaya koymaktır Buna goumlre mitolojinin Campbellrsquoin
sınıflandırmasına goumlre kozmolojik ve toplumsal işlevleri Platonrsquoun daima el
altında bulundurduğu sıklıkla başvurduğu işlevler arasındadır
oumlgeleri birbiriyle aynı oumlncelik seviyesine taşır ve her biri bir diğerine mecbur duumlğuumlmlerden oluşan bir oumlruumlntuuml meydana getirir 6 Nitekim Platonrsquoun mit ve mitolojiyle bağını ilgilendiren bir iddia yukarıdaki satırlarda da ortaya koyduğumuz gibi buumltuumln Batı felsefesi iccedilin kuşatıcı bir iddiadır Takdir edilecektir ki bu durum buradaki ccediloumlzuumlmlemelerin Platonrsquodan ilham alan buumltuumln felsefi ndashve hatta dinindash geleneklere de uygulanması gerekliliğini doğurur Bu bakımdan Platonrsquoda mitolojinin işlevini araştıran birkaccedil tez ccedilalışmasının ileriye doumlnuumlk yeni araştırmaların hızlandırıcısı olması umulur
9
Son tahlilde sırasıyla mitik duumlşuumlnmenin mitin ve nihayet mitolojinin olgulara
dayalı araştırma sahaları olan tarih ve arkeolojide olduğu kadar olgulardan
bağımsız bir araştırma sahası olan felsefede de oumlnemli bir yer işgal ettiği gerccedileği
karşımızda belirmiştir Bu gerccedileğin ndashen azından elinizdeki ccedilalışmanın ccedilizmeye
ccedilalıştığı ccedilerccedileve iccedilindendash modern mitoloji araştırmalarının okuma katmanını
belirlemesi guumlnuumlmuumlze ulaşan antik metinlerinse bu sistemin ağırlık merkezini
ifade etmesi umulur Ve umulur ki boumlylece felsefenin ve pek ccedilok sosyal bilim
sahasının mitolojiye kopmaz bağlarla bağlı olduğu daha anlaşılır hacircle gelecektir
Buradan ccedilıkarılabilecek son oumlnermeye gelince belki şudur Mitolojisiz bir Platonrsquou
anlamak en az Platonrsquosuz bir felsefe tarihini anlamak kadar guumlccediltuumlr
10
1 BOumlLUumlM
ldquoMİTrdquo VE ldquoMİTOLOJİrdquo TANIMININ İMKAcircNLARI SORUNLARI
Bir bilim disiplini olarak mitoloji araştırma nesnesi ve yaklaşım tarzlarına
dayanarak farklı biccedilimlerde tanımlanmaya elverişlidir Kavrama farklı
bağlamlarda yuumlklenen muhtelif iccedilerikler nedeniyle ccedilok tanımlı olması da tabiidir
Bununla birlikte metinlere doğrudan başlık olarak seccedililmesi ccedilok eskilere gitmese
de ldquomitolojirdquonin modern doumlnemde ortaya ccedilıkmış ve gelenekten yoksun bir
algılanışı olduğunu soumlylemek muumlmkuumln değildir Her şeyden oumlnce Homeros
kuumllliyatı dahil olmak uumlzere birccedilok antik metinde hem kendisi olarak hem de
tuumlrevleri biccediliminde karşımıza ccedilıkan ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuuml Yunan Antikccedilağrsquoını baştan
sona kat etmiş ve doumlnem yazarlarının guumlndeminde en az buguumlnuumln yazarlarındaki
kadar geniş bir yer tutmuştur Oumlte yandan ldquomitolojirdquonin Antikccedilağrsquodaki birbirinden
farklı anlamları ne kadar accedilık ve anlaşılırsa modern ccedilağdaki anlamlarının da o
derecede belirsiz bir soumlzcuumlk olması genel bir tanımını yapmayı ccedilok daha guumlccedil
hacircle getirir Ccedilağımızda ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki bu bulanıklığın birtakım
sebeplerinden kabaca soumlz ettik ancak bu sebeplere de kaynaklık teşkil eden asıl
sebep ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlnuumln koumlkuuml olan ldquomitrdquo kavramını tanımlamakta karşılaşılan
guumlccedilluumlklerdir Buumltuumln bu guumlccedilluumlkler nedeniyle ldquomitolojirdquo iccedilin tanım yapma girişimleri
ccediloğu zaman kısmicirc bir soumlzluumlk karşılığı vermekten oumlteye gidememiştir
Vernant mitin tanımını yaparken soumlzuumln daha başında onun Batı geleneğinin bir
keşfi olduğunu iddia etmekle birlikte bir ansiklopedist accedilıklığında hareket
etmekten kaccedilınır Bu ihtiyatlı tutumunun gerisinde modern doumlnemde μῦθοςrsquoun
tek anlamlı algılanışına karşılık λόγοςrsquoun ccedilok anlamlı algılanışı yatar Bir Antikccedilağ
dili iccedilin modern ccedilağda hazırlanmış soumlzluumlklerin hiccedilbir zaman ccediloumlzuumlme
kavuşturamayacağı bu problem Vernantrsquoı mitin kuşbakışı goumlruumlnuumlmuumlnuuml muumlmkuumln
olduğunca geniş tutmaya zorlamış goumlruumlnmektedir Nitekim miti diğer kuumlltuumlrel ve
felseficirc oumlğelerden ayıran kendine oumlzguuml bir anlamından soumlz etmek yerine ldquomit
olmayanlarrdquo diye adlandırdığı gerccedilek-dışı ve akıl-dışı olmak uumlzere iki kavramın
karşısına sırayla yerleştirerek tarif etme yolunu tutar (Vernant 2017b 233)
11
Burada soumlzuuml edilen ldquogerccedilekrdquo ve ldquoakılcırdquo kategorilerinin Yunancadaki logosrsquoun
soumlzluumlk maddesinde iccedilerildiği duumlşuumlnuumlluumlrse Vernantrsquoın buumltuumln ccedilabalarına rağmen
kısmicirc kalan bu mit tanımının MOuml 7 yuumlzyılda İyonyarsquoda doğup Yunan
coğrafyasına yayılan λόγοςlsquoun modern algılanışından doğan bir μῦθος kavramına
karşılık geldiği soumlylenebilir
Boumlyleyken gerek λόγοςlsquoun ve gerekse μῦθοςrsquoun MOuml 7 yuumlzyıl ve oumlncesindeki
kullanımlarına bakıldığında iki kavram arasında iccedilerik bakımından herhangi bir
gerilim ya da karşıtlık bulunmadığını goumlrmek zor değildir Daha şaşırtıcı olansa
iki soumlzcuumlğuumln hem Homeros ve hem de Hesiodos metinlerinde kimi zaman
birbirleri yerine kullanılabilmiş olmasıdır Sonuccedil olarak bu durum bizi daha ccedilok
Burnet gibi araştırmacıların goumlruumlşleri iccedilin bir temsil olarak seccediltiğimiz Vernantrsquoı
aşarak daha geniş kapsamlı bir mit tanımı yapmaya zorlar7
Guumlnuumlmuumlzde ldquomitolojirdquo diye adlandırdığımız disiplininin gelişimindeki en kritik
noktalarda goumlruumlşlerine başvurabileceğimiz başlıca duumlşuumlnuumlrlerden biri olan Mircea
Eliade miti ndashher ne kadar o da Vernant gibi yalnızca bir ldquotanımlama girişiminderdquo
bulunduğunu soumlylese dendash tarihin belli bir doumlnemine oumlzguuml ldquokarşıtrdquo kavramlarından
değil bizzat kendisinden hareketle tanımlama yolunu tercih eder Eliadersquonin
tutumu miti ldquomasalrdquo veya ldquouydurmardquo anlamlarına atıfta bulunan iccedileriklerden
arındırmanın yanında onun sırf kutsal olanla ilişkili bir kavranışını da beraberinde
getirmiştir Fakat kuumlltuumlrel bir oumlğe olarak mitin karşılıklarının Eliadersquonin tarifinden
hareketle ccedilok daha isabetli ve kapsamlı bir ccedilerccedileveye oturduğu inkacircr edilemez
Bu her şeyden oumlnce mitin herhangi bir dolayıma başvurmadan doğrudan
kendisini tanımlama girişimidir Bizzat yazarın ldquoen kapsayıcı ve muumlkemmele
yakınrdquo diye nitelediği tanım şoumlyledir
Mit kutsal bir oumlykuumlyuuml anlatır en eski zamanda ldquobaşlangıccediltakirdquo masallara oumlzguuml zamanda olup bitmiş bir olayı anlatır Bir başka deyişle mit Doğauumlstuuml
7 Vernantrsquoın sıkı bir Burnet takipccedilisi olduğunu pek ccedilok tartışmasından ve referans tercihinden anlamak muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan Burnet eski Yunan duumlşuumlnuumlrleri konusunda soumlzuumlnuuml ettiğimiz logos-mitos goumlruumlşuumlnuumln en buumlyuumlk temsilcisi olarak ele alınabilir Burnetrsquoın okuru başta Early Greek Philosophy (1890) olmak uumlzere neredeyse buumltuumln yapıtlarında İyonyarsquoda doğan ldquoYunan mucizesirdquonin accedilık savunusuyla karşı karşıya kalır Bu ccedilalışmamızda soumlz konusu goumlruumlşuumln temsilcisi olarak Vernantrsquoı seccedilmemizin başlıca nedeni Burnetrsquoin herhangi bir mit-mitoloji tartışmasına girmeksizin Yunan bilimselliğini slogan duumlzeyinde savunmuş olmasıdır Boumlyleyken Vernantrsquoın ccedilok değerli incelemeleri doğrudan mit ve mitolojinin felsefeyle ilişkisini konu almakla kalmaz aynı zamanda Burnetrsquoa goumlre ccedilok daha tafsilatlı ve kuramsal bir metot izler
12
Varlıkların başarıları sayesinde ister eksiksiz olarak buumltuumln gerccedileklik yani Kozmos olsun isterse onun yalnızca bir parccedilası (soumlzgelimi bir ada bir bitki tuumlruuml bir insan davranışı bir kurum) olsun bir gerccedilekliğin nasıl yaşama geccediltiğini dile getirir Demek ki mit her zaman bir ldquoyaratılışrdquoın oumlykuumlsuumlduumlr Bir şeyin nasıl yaratıldığını nasıl var olmaya başladığını anlatır (Eliade 2014 17)
Anlaşılacağı uumlzere Eliadersquoye goumlre mitin buumltuumlnuumlyle kutsal oluşu onun gerccedilekliğini
de zorunlu hacircle getirir Vernantrsquoın yaptığı ve bir ccedileşit ldquogerccedilek-dışırdquolığa vardırdığı
tanımlamanın aksine Eliadersquonin tanımında kadim mitlerle modern bilimsel
duumlşuumlnce arasındaki ilişkinin değil herhangi bir ccedilağdaki herhangi bir toplulukla o
toplulukccedila yaratılan mit arasındaki ilişkinin tasvir edildiğine dikkat edilmelidir İki
duumlşuumlnuumlruumln mit oumlzelinde ldquogerccedileklikrdquo kategorisine yuumlkledikleri anlamlar arasındaki
fark bu şekilde anlaşılır hacircle gelebilir Ccediluumlnkuuml modern ccedilağda mite gerccedileklikle
oumlrtuumlşmesi noktasında nasıl bir anlam yuumlklenirse yuumlklensin Antikccedilağ
toplumlarındaki mit-gerccedileklik ilişkisine dair algı hiccedilbir şekilde değişmeyecektir
Sonuccedil olarak ldquomitrdquo ve ldquomitik duumlşuumlncerdquo iccedilin Eliadersquonin oumlnerdiği bu tanımın her
durumda geccedilerli evrensel bir arayışın sonucu olduğunu ve bu arayışın onu daha
genel-geccediler bir tanım hacircline getirdiğini soumlyleyebiliriz
Eliade kurduğu bu mit ve gerccedileklik ilişkisinden hareket ederek ilkel toplumlardan
oumlrnekler verir ccedilişe oturma biccedilimlerinden tahıl pişirme usullerine varıncaya kadar
birccedilok guumlnluumlk rutinin kaynağının ldquodoğauumlstuuml varlıkrdquola insan arasında beliren bir
oumlrnek alma ilişkisi olduğunu ortaya koyar (Eliade 2014 18-19) Oumlte yandan mitin
ne olduğunu Eliadersquoye soran bir okurun zihninde hayli kritik bir soru işaretinin
belirmesi de ihtimal dahilindedir Onun mit iccedilin oumlnerdiği bu tanımlamanın bizi
aslında bir din tanımına yaklaştırıp yaklaştırmadığı
Bu kritik sorunun cevabı olumludur Ancak bu cevap mit ve din arasındaki
ayrımın hiccedil de belirgin olmadığı olamayacağı gerccedileğiyle yan yana koyulmalıdır
Boumlylelikle anlaşılacaktır ki buumltuumln oumlrnekleriyle mit ve din arasındaki bu iccedil iccedile ve
hatta birbirleri olma durumu mitle gerccedileklik arasında bizim benimsediğimiz ilişki
bakımından herhangi bir sorun teşkil etmek şoumlyle dursun bu ilişkiyi destekleyen
birccedilok arguumlmanı daha baştan sunacak zenginliktedir Gerccedilekte dinin hassasiyetle
kurgulanmış ve ilişkilendirilmiş mitlerden oluşan sistemli bir derleme olması bile
13
onu hiccedilbir tartışmaya girmeden ldquomitrdquo başlığı altına koyabilmek iccedilin tek başına
yeterlidir
Bununla beraber mit doğauumlstuuml-kutsal oumlğeler barındırsın ya da barındırmasın bir
tasvir ve aktarım aracı olarak duumlşuumlnuumllduumlğuuml suumlrece doğa fenomenleriyle veya
tarihsel gerccedileklikle daima oumlrtuumlşme iccedilinde karşımıza ccedilıkacaktır Oumlrneğin iki farklı
miti iccediliccedile geccedilmiş bulduğumuz Buumlyuumlk İskenderrsquoin Gordion duumlğuumlmuumlnuuml kılıcıyla
boumllduumlğuuml hikacircye tarihte gerccedilekleşmiş bir olaylar silsilesini aktardığı şuumlpheli
olmakla birlikte bir komutan ve huumlkuumlmdar olarak İskenderrsquoin benimsediği askeri
youmlntemi etkileyici bir tarzda tasvir etmektedir İskender belki de o duumlğuumlmuuml hiccedil
goumlrmuumlş değildi hatta o duumlğuumlmuumln varlığı bile tartışma konusu olabilir Ama
İskenderrsquoin zekacircsından ccedilok kılıcının guumlcuumlne guumlvenen ve bu guumlveni hiccedil de boşa
ccedilıkmamış bir devlet adamı olduğu kuşkusuzdur
Din ve mit arasındaki ilişkiyi Eliadersquonin ldquokozmik dinrdquo kavramının seyrinde accedilıkccedila
goumlsterdiği gibi tek tek mitlerden sistemli bir dine geccediliş olarak da goumlrebiliriz
ldquoKozmik dinrdquo tezini şu şekilde oumlzetlemek muumlmkuumlnduumlr Neolitik devrimle birlikte
doğada baştan verili olmayan bir beslenme kaynağı olarak tarım uumlruumlnuuml zaman
algısıyla ve zaman birimlerinin tanımıyla ilgili yeni sistemler yaratma zorunluluğu
doğurur Ccediluumlnkuuml av hayvanlarının aksine toprağı ekip biccedilme yoluyla elde edilen
tahıl ve meyvelerin hangi mevsimde nasıl davranacakları hangi şekli alacakları
bir kelimeyle ne zaman tuumlketilebilir hacircle gelecekleri dakik biccedilimde bellidir ve
şansa bırakılamaz İlk ccediliftccedili toplumların bu periyotları yani guumlnuumln yanısıra ay ve
mevsim birimlerini tespit etmesi artık zorunludur Bunun sonucunda ilk tarım
toplumlarında doumlnguumlsel bir zaman kavrayışı gelişmeye başlamıştır Boumlylece
Eliadersquonin ldquokozmik dinrdquo adını verdiği inanma biccedilimi doğanın suumlrekli
yenilenmesinden oluş ve bozuluşu periyodik biccedilimde tekrarlamasından ileri
gelen esasında doğanın taklidine dayanan bir mitik rituumleller toplamını ifade eder
Bu rituumleller arasında herhangi bir meyvenin başlangıccedil hikacircyesindeki bir cinayeti
yeniden canlandırmak gibi birtakım anımsama senaryoları vardır ve bu tekil
senaryoların şu veya bu şekilde bir araya gelmesi dinlerin oluşması iccedilin elverişli
zemini hazırlamıştır
14
Bazı durumlarda bu arkaik senaryolar yeni dinsel yaratımların doğmasını sağlayacaktır (Eleusis Yunan-Doğu mysteriaları) (hellip) Tarım kuumlltuumlrleri ldquokozmik dinrdquo adı verilebilecek olguyu geliştirir ccediluumlnkuuml dinsel etkinlik merkezicirc gizemin etrafında yoğunlaşmıştır Duumlnyanın duumlzenli aralıklarla yenilenmesi (Eliade 2012 s 55)
Aşağıda etraflıca değineceğimiz uumlzere bizim iccedilin asıl muumlhim nokta şudur
Eliadersquonin mit ve gerccedileklik kurgusu mitin oumlncelikle insan zihnindeki ve nihayet
toplumdaki ndashbunun bir kabile veya klan olması da pekacirclacirc muumlmkuumlnduumlrndash iş goumlrme
biccedilimine Vernantrsquoa kıyasla ccedilok daha genelgeccediler mitin kendisini temele alan bir
tarzda ışık tutmaktadır
Antikccedilağrsquodaki mit ve gerccedileklik kavrayışını modern ccedilağın bilim paradigmalarından
ve tarihsel yargılarından arındırarak anlamamız başka tuumlrluuml muumlmkuumln
goumlruumlnmemektedir Eliadersquonin tespitine ek olarak diyebiliriz ki mit Antikccedilağrsquoda
yaşayan birey iccedilin aktardığı olayların doğauumlstuuml veya hayatın olağan akışına
aykırı olmasına bakılmaksızın her durumda gerccedilekti Bazı durumlarda
gerccedileklikle hiccedilbir biccedilimde oumlrtuumlşmediği bilinse bile bireylerin her birinin bilincinde
ve nihayet topluluğun kolektif bilincinde gerccedilek gibi işliyordu Buna karşılık bazı
durumlarda tam anlamıyla gerccedilekti ama dahil olduğu kurgusal buumltuumlnde
gerccedileklikle oumlrtuumlşmeyi şu veya bu şekilde reddederek bir ldquomitrdquo olduğunu suumlrekli
hatırlatıyordu
Bu durumun mitin tanımında baştan verili olan bir ldquoparadoksrdquo gibi nitelenmesi de
muumlmkuumlnduumlr Mitin olgulara dayanan bir gerccedilekliğinden soumlz edilemez baştan
sona doğru olduğu soumlylenemez bir kelimeyle mit bize gerccedileklerden soumlz etmez
Buna rağmen gerccedilekliğin de oumltesine geccedilen bir guumlce sahiptir ve varlığını da tam
olarak bu guumlce borccedilludur (Dowden 1992 s 2)
Campbellrsquoin bu guumlccedilten anladığı mit vasıtasıyla gerccedileklik ve insan hayatı arasında
kurulan bağdır Yazar mitin modern anlamını hikacircye anlatıcılığıyla bir tutarken
hikacircyelerin gerccedileklikle okur arasındaki uyumu sağladığını duumlşuumlnmektedir Bu
lsquohikacircyersquoden yalnızca miti değil aynı zamanda modern romanları da anlamak
gerekmektedir Nitekim Campbell soumlzuumlnuumln devamında Buddharsquodan Platonrsquodan
15
Yunan anlatılarından vs soumlz etmenin yanında Thomas Mannrsquoın Tonio Kroumlgerrsquoini
de bu lsquohikacircyersquoye bir oumlrnek olarak goumlsterir
Campbellrsquoin oumlrneğinden hareketle denebilir ki okur aslında hikacircyenin gerccedileklikle
tarihsel olgularla birebir oumlrtuumlşmediğinden haberdar olsa da mitle arasında
kurduğu bağ tıpkı Dowdenrsquoin dediği gibi gerccedilekliği ve doğruluk kriterlerini aşacak
guumlccediltedir
Son tahlilde en azından antik doumlnem mitleri iccedilin soumlylenebilecekleri şu şekilde
oumlzetleyebiliriz Her bir doğa evren vs goumlzlemi uumlzerine soumlylenen mit daima
fenomenin başlangıcına ilk nedenlerine ilişkin soruları aydınlatıyor ve birbirine
eklenen hikacircyelerle birlikte buumlyuumlk (ccediloğu durumda adına ldquodinrdquo denilen) bir mitler
oumlrguumlsuuml ortaya ccedilıkıyordu Bu oumlrguuml sayesinde bireylerin etrafındaki sosyal kuumlltuumlrel
ve guumlndelik buumltuumln gerccedileklik eksiksiz biccedilimde yeniden inşa edilmekteydi
11 Mit ve mitolojiyi logos bağlamında tanımlama girişimleri
Bu noktada birini Vernantrsquola diğerini Eliadersquoyle oumlrneklediğimiz iki modern ldquomitrdquo
kavrayışı arasında yapacağımız tercihin nedenlerinin daha anlaşılır olması adına
İyonya logosrsquou bağlamındaki mit tartışmasını derinleştirmek gerekmektedir
Vernantrsquoın kuşkucu bir bakışla soumlylenirse ldquoYunan mucizesirdquo fikrinin oumlrtuumlk bir
savunmasına hasredilmiş gibi goumlruumlnen Les origines de la penseacutee grecque
(Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları) adlı uumlnluuml kitabı karşılaştırmalı mitolojinin
kurucusu sayılan Georges Dumeacutezil editoumlrluumlğuumlndeki ldquoMythes et Religionsrdquo (mitler
ve dinler) başlıklı seri dahilinde 1962 yılında yayınlanmıştır8 Bununla birlikte
oumlzellikle felsefe bağlamında bir mit araştırması guumlndeme geldiğinde yaygın kabul
goumlren bu ldquomucizerdquo yaklaşımının tarihi Vernantrsquotan en az bir yuumlzyıl daha geriye
uumlnluuml Fransız duumlşuumlnuumlr Ernest Renanrsquoa gider ldquoYunan mucizesirdquo kavramını
literatuumlre kazandıran kişi bizzat Renanrsquodır Renan Avrupalı aydın ve duumlşuumlnuumlrler
8 Eserin Tuumlrkccedileye Huumlsen Portakal tarafından yapılan ccedilevirisinde ccedilevirmenin oumlnsoumlzuumlnuumln başlığı muhtemelen kitabın adından ziyade iccedileriğine atıfla Yunan Mucizesinin Kaynaklarırsquodır (Cem Yayınları 2017)
16
uumlzerinde buumlyuumlk etkiye sahip bir tarihccedili ve filolog olması bir yana Roumlnesansrsquoın
hemen ardından antik Yunanrsquoa duyulan ilgiyi sistemli bir ideolojiye doumlnuumlştuumlrmuumlş
olan sosyal bilimcidir
Renan gibi bazı Avrupalı duumlşuumlnuumlrlerin el birliğiyle inşa ettiği Hellenist atmosferde
mitin İyonyarsquoda doğup Atinarsquoda olgunlaştığı bilinen Batı rasyonelliğinin yani
logosrsquoun karşısına koyulması ve boumlylelikle kısmicirc bir zeminde tanımlanması
geleneksel hacircle gelmiştir En iyimser bir şekilde ifade edilirse Yunan
duumlşuumlnuumlrlerinin mitik duumlşuumlnmeyi aşmak konusunda goumlsterdikleri soumlylenen
mucizevi başarı inancı Renancı mucize yaklaşımından hareketle veya bu
yaklaşıma paralel gelişme imkacircnı bulmuştur
Alabildiğine lirik bir uumlslupla yazdığı bir anı yazısından Ernest Renanrsquoın Atinarsquodaki
Akropolisrsquoe ziyareti sonrasında şaşırtıcı bir hızla Kuduumls hayranlığından Atina
hayranlığına suumlruumlklenmesi ve bunun neticesinde ortaya ccedilıkan Atina-Kuduumls
tezinin izlerini takip etmek muumlmkuumlnduumlr Yazar Akropolisrsquote Yakarış adlı bu
yazısında 1865 yılındaki Atina gezisinden oumlnceki ruh hacirclini şu soumlzlerle dile getirir
O ana kadar yeryuumlzuumlnde muumlkemmelliğin hiccedil var olmadığını duumlşuumlnmuumlş muumlkemmelliğe ancak ucundan kıyısından yaklaşan şeylerin şurada burada tesaduumlfen goumlruumlnuumlr olabileceğine inanmıştım Yahudi halkının goumlzuumlmde yeri her zaman başka olan İsarsquoya ve Hristiyanlığa da yol goumlsteren muumlstesna yazgısına rağmen soumlzde mucizelere olan inancımı da yitireli ccedilok zaman olmuştu (Renan 1897 s 38)
Renan sonraki doumlnemlerde buumlyuumlk tartışmaların odağına yerleşecek ldquoYunan
mucizesirdquo fikrinin doğmasından hemen oumlnceki ruh hacirclini bu cuumlmlelerle tasvir
ederken kapılacağı yeni ruh hacirclinden buumlsbuumltuumln habersiz olduğunu ve hatta boumlyle
bir beklenti veya umudunun hiccedil kalmadığını goumlstermek ister gibidir Belki de eski
ruh hacirclinin boumlylesine coşkulu bir tasvirini yaparken az sonrasında daha coşkulu
biccedilimde tasvir edeceği yeni ruh hacirclini bir kelimeyle ldquomucizerdquo duumlşuumlncesini ccedilok
daha buumlyuumlleyici hacircle getirmeyi ummaktadır Kısacası bu bir hazırlıktır ve hazırlığı
yapılan değişimin goumlrkemine layık oumllccedilekte olması gerekmektedir Buumltuumln mucize
ve dogmalardan kurtulmuş fakat Tevrat ve Kuduumls hayranlığını henuumlz yitirmemiş
ldquorasyonelrdquo bir duumlşuumlnuumlr Atinarsquodaki atmosferi soluduktan sonra yeryuumlzuumlnde
ldquorasyonelrdquo bir mucizenin ndashbir defalığına bile olsandash meydana geldiğine iman
edecek Akropolisrsquoteki o mucizevicirc saatlerin ardından antik Yunan uygarlığında
17
ortaya ccedilıkan aydınlanmayı sadece Batı duumlnyasının değil buumltuumln medeniyetlerin
yol goumlstericisi olarak savunmaya karar verecektir Nitekim yukarıdaki cuumlmlelerin
devamı şoumlyledir
Ama o anda birdenbire Yahudi Mucizesinin hemen yanıbaşında Yunan Mucizesi kendini goumlsterdi Bir defaya mahsus olabilecek daha oumlnce hiccedil kimsenin goumlrmediği bundan sonra da hiccedil kimsenin goumlremeyeceği fakat etkileri ebediyen suumlrecek bir olaydı bu guumlzelliğin hiccedilbir yerel ya da millicirc lekeyle kirlenmemiş
oumlluumlmsuumlz bir hacircli (Renan 1897 s 38)
Goumlruumllduumlğuuml gibi yazarın zihninde tasavvuru oumlnceden mevcut bir mucize daha
guumlccedilluuml ve goumlrkemli bir başka mucize tarafından bozguna uğratılmış safdışı
edilmiştir Bu cuumlmleleri okumakla rasyonellik iddiasını elden bırakmaksızın
İsarsquonın mucizesine tanık olduğunu soumlyleyen ve bunu insanlara anlatmayı ldquokutsalrdquo
bir oumldev telakki eden Aziz Paulusrsquou okumak arasında yarattıkları hisler
bakımından bir fark yoktur Nitekim goumlzardı edilmemelidir ki Yukarıdaki
cuumlmlelerin yazarı Renan 19 yuumlzyılda Fransarsquoda Monteignersquoden iki Voltairersquoden
bir yuumlzyıl sonra yaşamış saygın bir filozoftu Montesquieu ve Comtersquou
bilmekteydi Nietzschersquonin ccedilağdaşıydı uumlstelik bilimsel anlamda guumlvenini de
kazanmıştı (krş Nietzsche 1967 39-8)
Akropolisrsquote Yakarışrsquoın bu cuumlmleleri doğa ve evren konularında anlama yetisinin
yalnızca ratio kısmını kullanma iddiasındaki Avrupalı bir duumlşuumlnuumlruumln rasyonel
temellendirmesini yapmaktan aciz kaldığı bununla birlikte azizlerine ve
peygamberlerine kulak vermekten bitkin duumlştuumlğuuml bir mitten kısmen de olsa
vazgeccedilerek rasyonel temellendirilmesi kolay modern bilimler ve felsefenin
ccedilağdaş youmlnuumlnuuml de Roumlnesansrsquotan itibaren tayin etmiş bir başka mite sarıldığı anın
kayıtları olarak okunmalıdır Kuduumlsrsquote yakarışın yerini Akropolisrsquote yakarışın
alması uumlstelik bu yakarışın yerel ve ulusal kaygılardan arınarak ndashyazarın kendi
metaforuna goumlre Pentelikon mermeri antik Yunan heykeltıraşları tarafından
lekesiz bir işccedililikle işlenmiştirndash evrensel bir ccedilehreye buumlruumlnmesi bir mitten başka
bir mite sıccedilrayış suumlrecini goumlzlerimizin oumlnuumlnde anbean canlandırmaktadır
Bunun yanında belli bir felseficirc tavrın tarihsel arka planını yansıtabilmek adına
zorunlu olarak değinmekten başka oumlzel bir Renan tartışmasından uzak kalmak
iccedilin yeterince nedenimiz vardır Oumlncelikle kabul etmek gerekir ki felsefenin kendi
18
oumlzel alanında inşa edilmek istenen herhangi bir logos-mitos ilişkisi Renanrsquoın ve
meseleye aynı perspektiften bakan yazarların şahsicirc veya ideolojik duumlşuumlncesine
hiccedilbir karşı arguumlman borccedillu değildir En genel bir oumlrnekle İyonya biliminin ortaya
ccedilıkışıyla kavramsallaşan μῦθοςrsquotan buumlsbuumltuumln arınmış bir felsefeyi konu alan bir
ccedilalışma hatta boumlyle bir felsefenin buumltuumln imkacircn ve ihtimallerini reddeden bir tez
bile araştırmacısını Renanrsquoın şahsicirc antik Yunan kavrayışıyla karşı karşıya
getirmese gerektir ldquoYunan mucizesirdquo boumlyle bir tez iccedilin olsa olsa dolaylı bir durak
olabilir burada bizim yaptığımız da budur Kaldı ki boumlylesine geniş kapsamlı bir
araştırmanın verimli ufuklarını Yunan mucizesi gibi romantik bir yaklaşımı inkacircr
ccedilabasına indirgemek hiccedil de makul olmaz Sonuccedil itibariyle boumlyle bir ccedilalışmada
Yunan mucizesini savunanların romantik fikirleriyle değil ilk Yunan filozofları
hakkındaki belli birtakım iddialarıyla hesaplaşmak gerekmektedir
Bu zorunlu karşılaşmayı oumlnceden kestirmenin kolaylığı da kabul edilsin Bir eski
Yunan felsefe tarihi araştırması olmasından oumltuumlruuml başlangıcını Homerik-Hesiodik
ccedilağla işaretlemek durumunda olduğumuz bu ccedilalışmada Renan bahsinde kem
kuumlm etmeden ortaya koyabileceğimiz yegacircne itiraz İyonya bilimi ve felsefesinin
uumlruumlnuuml olan eski Yunan entelektuumlel tipinin tamamıyla rasyonel bir duumlşuumlnuumlşte
olduğuna dair fantastik iddiayla muhataptır Aynı zamanda bu entelektuumlel tipinin
duumlşuumlncesinin buumltuumlnuumlyle kendisinden menkul birdenbire ortaya ccedilıktığı youmlnuumlnde
ccedilok daha fantastik bir iddiayla da muhataptır Mucizeci antik Yunan kavrayışını
yukarıdaki paragraflarda yeterince oumlzetlemiş olarak bu kavrayışa itirazımızı da
aşağıda birkaccedil paragrafla oumlzetleyeceğiz
12 Antik Yunan duumlşuumlncesinin mitik koumlkenleri hakkında tartışmalar
Ccedilalışmamızın başlığı accedilısından hayli yerinde bir giriş olarak ldquoYunan mucizesirdquonin
felseficirc youmlnuumlne yapılan itirazların ccediloğu Platonrsquoa atfedilen Epinomisrsquoteki şu
cuumlmleden hareket eder ldquoŞunu soumlylemeye hakkımız var [λάβωμεν] Hellenler
barbarlardan aldıkları her şeyi daha iyi bir sonuca vardırırlarrdquo (987d-e)
19
Epinomisrsquoin yazarının şayet Platon değilse bile bu cuumlmleyi Yasalarrsquoın en
başından itibaren aklıbaşındalığı temsil eden karakter olan Atinalı Yabancırsquoya
soumlyletecek kadar Akademiarsquoya sadık bir Platon tilmizi veya takipccedilisi olduğuna
kuşku yoktur Bu nedenle otantikliği en tartışmalı diyaloglardan biri olması bizim
accedilımızdan sorun teşkil etmez nihayet Atinalı Yabancırsquonın bu cuumlmleyle Platonrsquoun
sağlığındaki Akademiarsquonın goumlruumlşuumlnuuml temsil ettiğini biliyoruz
Atinalı Yabancırsquonın bu cuumlmlesinin taşıdığı anlam bakımından bizim ccedilağımızdaki
kavranışıyla 5 yuumlzyıl Atinarsquosındaki kavranışı arasında buumlyuumlk fark vardır ve bu
farkı hesaba katmak antik Yunanrsquoa duyulan sevgi ve saygının tarih boyunca
uğradığı değişimi anlamamıza yardımcıdır Cuumlmlede geccedilen λάβωμεν fiilinden
hareketle Atinalının boumlyle buumlyuumlk bir iddiada bulunma hakkını saklı tutma
ccedilabasına bakılırsa Atinarsquoda o doumlnemde etkin olan bazı grupların itirazlarıyla
karşılaşma hazırlığı soumlz konusudur Bu gruplar belki antik Mısır bilgelerine
hayranlık duyan Yunan duumlşuumlnuumlrlerinden belki de Frig veya başka bir Anadolu
medeniyetine goumlnuumll vermiş şair ve yazarlardan meydana geliyordu bunu
bilemiyoruz Fakat Atinalı Yabancı Giritli ve Spartalı arkadaşlarına λάβωμεν
(sahip ccedilıkıyoruz elimizde tutuyoruz) diye seslenirken iddiasını bu ccedilevrelerin
saldırılarına karşı guumlvenceye almanın peşindedir Kısacası bu cuumlmle 5 yuumlzyıl
Atinarsquosında yaşayan Hellen bilincine sahip ve yuumlreği Hellen sevgisiyle dolu her
entelektuumlele hitap eden antik bir ldquoHellenciliğinrdquo en naif ifadesidir
Bununla birlikte evvela Roumlnesans ve ardından modern doumlnemde yaygınlaşan
yeni bir Hellenizmin etkisiyle bu cuumlmleden anlaşılan her şey tepetaklak olmuş
cuumlmleye olumsuz bir iccedilerik yuumlklenmiş ve bu itibarla lsquoYunan mucizesirsquo tezine arka
ccedilıkan yazarlar tarafından hep goumlrmezden gelinmiştir Bu tutumun arka planında
antik Yunanrsquoın bilim ve felsefe devriminin yine Yunan koumlkenli olduğuna bu
devrimde herhangi bir başka ulus veya uygarlığın katkısının bulunmadığına dair
peşin huumlkuumlm yatar Epinomis cuumlmlesindeki ldquodevraldığı mirası artıran daha iyi
sonuccedillara vardıran Hellenrdquo vurgusuna rağmen
Bu konuda Jaegerrsquoin ccedilok faydalı ccediloumlzuumlmlemeler iccedileren İlk Yunan Filozoflarında
Tanrı Duumlşuumlncesi adlı eseri muumlhim bir yanlış yorumlamayı da goumlzler oumlnuumlne serer
Buna goumlre ldquodoğardquo (Natur) ve ldquodoğa filozoflarırdquo (Naturphilosophen) ifadesi ndashki bu
20
adlandırmanın Antikccedilağrsquodaki sahibi Aristotelesrsquotirndash bizim ccedilağımızda ldquohatalı bir
modernizasyonrdquoa uğratılmıştır Ccediluumlnkuuml φύσιςrsquoin koumlkuuml olan φάναιrsquoın anlamı
buumlyuumlme oluşmadır ve ldquodoğardquo biccediliminde ccedilevirdiğimiz soumlzcuumlk aslında ldquokoumlken
gelişmerdquo benzeri bizim ccedilağımızda anlaşılması imkacircnsız bir Yunan kavrayışına
karşılık gelir Jaegerrsquoe goumlre φύσις eski Yunanlardaki ldquosoyutrdquo kavrayışlardan
(Abstraktbildungen) biriydi (Jaeger 2011 s 40)
Jaegerrsquoin tercih ettiği bu ldquosoyutrdquo soumlzcuumlğuumlnuumln tam olarak ne demeye geldiğini
anlamak guumlccedil goumlruumlnebilir Bununla birlikte Jaeger ldquomitikrdquo duumlşuumlnme biccedilimlerinin her
tuumlrluumlsuumlnden bağımsız anlamaya oumlzen goumlsterdiği Miletoslu doğa filozoflarının
guumlnuumlmuumlzde anlaşıldığı biccedilimiyle birer materyalist olmadıklarını kanıtlama
ccedilabasından da geri durmaz Nitekim aynı yazıda γένεσιςrsquoi de bu minvalde
değerlendirdikten hemen sonra Homerosrsquoun Ὠκεανόςrsquou ile Thalesrsquoin ὕδωρrsquou
arasında doğruluğunun tartışmaya accedilık kalmasını bilinccedilli olarak goumlze alır gibi
kesin bir sınır belirlemeye girişir buna goumlre Thales ldquoherşeyin sudan geldiği
youmlnuumlndeki sezgisini (Erkenntnis)rdquo herhangi bir mitik veya alegorik ifadeye
başvurmadan dile getirmiştir Ccediluumlnkuuml Thalesrsquoin suyu Homerosrsquounkinin aksine
goumlzle goumlruumlluumlr duumlnyanın ndashduyulur alanınndash bir parccedilasıdır
Bununla birlikte ilerleyen satırlarda Thalesrsquoin bu oumlğretisinin onu buguumln
ldquometafizikccedilirdquo ve ldquoteologrdquo olarak nitelediğimiz duumlşuumlnuumlrlerle aynı başlık altına
koyacağını da kabul edecektir Buna mecburdur ccediluumlnkuuml παντᾷ πλήρη θεῶν
(DK11a22) ifadesinin yakamızı bırakması başka tuumlrluuml muumlmkuumln olmaz
İyonyalı doğa duumlşuumlnuumlrleri mitik koumlkenlerden etkilenmiş olmakla beraber onların
buumltuumln mitik inanışlara olumlu baktıkları veya bu duumlşuumlnme biccedilimini buumlsbuumltuumln
benimsedikleri elbette iddia edilemez Mitlere karşı mesafeli tutumları her şeyden
oumlnce logosrsquoun dayattığı bir zorunluluktu
Jaeger de İyonyalıların bu tavrını logos lehine yorumlar ama bu yorumu
temellendirmek adına az oumlncekinde olduğu gibi yine Homerosrsquola İyonya
arasındaki nicel bir farka başvurmak zorunda kalır Thalesrsquoin ὕδωρrsquou Homerosrsquoun
Ὠκεανόςrsquounun aksine kosmosrsquoun her yerini dolduran θεοίrsquodur Jaegerrsquoin
21
duumlşuumlncesine goumlre bu fark Thalesrsquoin oumlğretisini bir mit olmaktan kurtarmaya
muktedirdir
Anaksimenes iccedilin bu tartışmalar Thalesrsquole ccedilok benzer olmakla beraber mesele
Anaksimandros olduğunda İyonya bilimselliğinin bize miras bıraktığı ve bu ccedilağda
ccediloumlzuumllmesi en guumlccedil en buumlyuumlk soru işaretiyle karşı karşıyayızdır Su veya hava gibi
duyulur alandaki en temel oumlgelerden birini seccedilmek yerine ἀπείρων gibi muğlak
tartışmaya accedilık bir ldquoşeyirdquo ἀρχή olarak belirleyen Anaksimandros (Simplikios
Phys 2413 DK12a9) Aristotelesrsquoin kendisine yakıştırdığı ldquodoğa filozofurdquo
unvanını boşa ccedilıkarırcasına logosrsquoun ve deney-goumlzlem alanının oumltesine geccedilen
bir oumlnerme ortaya koymuştur
Jaegerrsquoin Thales bahsinde ldquoErkenntnisrdquo diye adlandırdığı θεοί yaklaşımının
Anaksimandrosrsquotaki bir karşılığı da bu olsa gerektir Yine φύσιςrsquoin Aristoteles iccedilin
de bir ldquosoyutrdquo kavrama karşılık geldiği Jaegerrsquoin tezini doğrular biccedilimde
Anaksimandrosrsquoa bu unvanı rahatlıkla yakıştırabilmesinden anlaşılabilir Oumlte
yandan teredduumltsuumlz diyebiliriz ki ἀπείρων ilk defa Anaksimandrosrsquota karşımıza
ccedilıktığına goumlre onu eski bir mit veya alegorik anlatıyla ilişkilendirmek olanaklı
değildir Bu durumda antik doumlnemdeki mit kavrayışını araştırırken bu oumlğretinin
bize katkısı hangi bağlamda ve tam olarak ne olabilir
Kendisi başlıbaşına bir belirsizlik olan bu kavramın izini guumlnuumlmuumlze kalan bir tek
fragmanın yardımıyla suumlrmenin zorluğu hatta imkacircnsızlığı tartışmasızdır Fakat
yine de bu konuda buumlsbuumltuumln ccedilaresiz olduğumuz soumlylenemez İlk felsefe tarihccedilisi
dolayısıyla aynı zamanda Platon oumlncesi filozoflar iccedilin ilk başvuru kaynağımız olan
Aristotelesrsquoin onlara dair kavrayışına bu noktada bir defa daha koşulsuz
guumlvenmemiz gerekecektir Kavramın tartışmamıza hangi bağlamda dahil
edilebileceğine ilişkin sorumuzu cevaplamak iccedilin Fizikrsquoteki ldquosonsuzrdquo başlığı altıda
geccedilen şu berrak cuumlmle tek başına yeterlidir
Sonsuzluk tanrısal (θεῖον) bir şey de olsa gerek ccediluumlnkuuml Anaksimandros ile ccediloğu doğabilimcisinin dediği gibi oumlluumlmsuumlz ortadan kalkmayan bir şey (Aristoteles 2012 203b14)
Bu soumlzler yalnızca İyonya doğa duumlşuumlnuumlrlerinin değil aynı zamanda Aristotelesrsquoin
doumlnemine kadar gelen suumlreccedilte buumltuumln Antikccedilağ bilginlerinin Miletos arkhersquosine
22
ilişkin algısını resmetmesi bakımından bizim iccedilin oumlnemlidir Bunun yanında
Thalesrsquoin πλήρη θεῶν doğası Aristotelesrsquoin bu cuumlmlesiyle yan yana
okunduğunda anlamı daha belirgin hacircle gelmektedir
Cornford Anaksimandrosrsquoun ἀπείρων oumlğretisiyle kadim mitik duumlşuumlnce arasında
organik bir bağ kurarken Parmenidesccedili Moira oumlğretisinden hareket etmesinin
yanında başlıca guumlvencesi Aristotelesrsquoin Fizikrsquote aktardığı Eleatik bir ifadeydi
ldquoHer şeyi ccedilepeccedilevre sarıp her şeyi youmlnetiyorrdquo (Fizik 203b12) Bu cuumlmledeki
περιέχω ve κυβερνάω fiillerinden Cornford İyonya devrimiyle mitik tanrıların
ldquoortadan kaybolmasınınrdquo ardından geride kalan tanrısal ruh toumlzuumlrsquonuuml anlar
ccedilepeccedilevre saran ve youmlneten şey yani soumlz konusu toumlz doğrudan doğruya
φύσιςrsquotir (Cornford 1912 s 146) Boumlylece Jaegerrsquode ifadesini bulduğumuz antik
Yunan doğa kavrayışının ldquosoyutrdquo youmlnuuml Cornfordrsquoun ccediloumlzuumlmlemesinde ifadesini
daha accedilık biccedilimde bulur Cornford bu φύσις kavrayışını ldquosoyutrdquo diye nitelemek
yerine doğrudan doğruya ldquomitikrdquo sıfatını kullanır
Sonuccedil olarak fragmanlar ve tanıklıklar ἀρχήrsquonin tanrısal başka bir deyişle aşkın
olana goumlnderen youmlnuumlnuuml aydınlatarak İyonyarsquoda yalnızca bilimsel duumlşuumlncenin
değil aynı zamanda yeni bir theologiarsquonın da ortaya ccedilıktığını goumlstermektedir
Genel olarak bu ldquomucizevicircrdquo bilimselliğin mitik oumlzelliklere de sahip olup olmadığı
konusunda Cornfordrsquoun araştırmaları fevkalade yol goumlstericidir
Jaegerrsquoin felsefeyi bilhassa İyonya oumlzelinde mitten ayırma girişiminin
oumlluumlmsuumlzluumlğe ek olarak ldquosonradan meydana gelmemişrdquo bir kelimeyle ezeli bir
tanrısallık kavrayışı uumlzerinde temellendirildiğini goumlzden kaccedilırmamak gerekir Bu
keşif ccedilarpıcı olmasına ccedilarpıcıdır fakat yine de Miletosrsquou olgunlaşmış bir
rasyonellikle bağdaştırmak iccedilin yetersiz olduğu kuşkusuzdur Miletosrsquota ortaya
ccedilıkan yeni ldquotanrısal varlıkrdquo herhangi bir biccedilimde doğmamıştı ve zamanlar uumlstuumlyduuml
ancak yine de mitik duumlşuumlnmenin uumlruumlnuumlyduuml ve bu yolla yapılan devrim eski bir
theogoniarsquonın karşısına yeni bir theologiarsquonın koyulmasından ibaretti
Jaeger soumlzuumlnuuml ettiğimiz iddiayı dile getirirken şunları yazar
ἀπείρων goumlrduumlğuumlmuumlz uumlzere aynı zamanda hiccedil meydana gelmemiş bir
şeydir Bu buumltuumln şeylerin koumlkenindeki ilk ilke kavramına bilhassa uygun bir
oumlzelliktir Mitsel duumlşuumlncede tanrıların en temel ayırt edici oumlzelliği insanlar
23
gibi oumlluumlmluuml olmamalarıdır buna karşılık başka bakımlardan insan kılığında
temsil edilirler Rasyonel duumlşuumlnce ise her şey iccedilin kendisinin koumlkeni
olmayan bir koumlken arayarak oumlluumlmsuumlz ve tanrısal bir varlık fikrine varmıştır
(Jaeger 2011 s 50)
Bu rasyonel duumlşuumlnce İyonyarsquoda doğan felsefedir Buradaki rasyonelrsquoin ratiorsquosu
elbette İyonya logosrsquouydu Jaegerrsquoin İyonyalılar konusunda goumlzardı ettiği mitik
yaklaşım da zaten bu rasyonel duumlşuumlnceyle ulaşılan tanrısal varlık fikri olup
Cornfordrsquoun tespit ettiği ldquotanrısal ruh toumlzuumlrdquonden başka bir şey de değildir Uumlstelik
yalnızca Miletos arkhersquosiyle sınırlı kalmayacak buumltuumln antik Yunan tarihi boyunca
suumlruumlp gidecektir
Sonuccedil olarak Thalesrsquoin ὕδωρ oumlğretisindeki her şeyin tanrılarla dolu olduğu
oumlnermesinin Thales veya ondan oumlncekiler tarafından yapılmış deney-goumlzlem
sonucunda ortaya ccedilıkması beklenemez Bu tanrısallık Thalesrsquoin suyun kendi
başına davranan ve neye doğru ldquooluşuprdquo neyden doğru ldquobozulacağınardquo karar
veren bir ἀρχή olduğu fikrinden hareketle ifade ettiği mitik bir ccediloumlzuumlm denemesidir
Thales bu savında duyuların nesnesi olamayacak boyutlardaki başka bir deyişle
var olduğu bilinen değil var olduğuna inanılan minik su taneciklerine yuumlklenmiş
bir tanrısal guumlccedilten soumlz etmektedir Anaksimandrosrsquoun ἀπείρωνrsquou ve goumlkleri
Pythagorasrsquoın sayıları ve kozmik muumlziği Anaksagorasrsquoın νοῦςrsquou gibi antik Yunan
doğacılarının birccedilok oumlğretisi iccedilin de bu durumdan soumlz edebiliriz Oumlzellikle antik
Yunan filozoflarının ldquokozmolojirdquo kabul edilen ve fakat ldquokozmogonirdquo niteliğini henuumlz
buumltuumlnuumlyle yitirmemiş kosmos kavrayışlarında mitik yaklaşım apaccedilık goumlruumlnuumlr
Dahası aşağıdaki boumlluumlmlerde değineceğimiz gibi bu duruma en fazla oumlrneğin
goumlruumllebileceği yer İyonyalı seleflerinden en az iki yuumlzyıl sonra Atinarsquoda yaşamış
olan Platonrsquoun kosmos oumlğretisidir
Tartışmanın odağında olduğu soumlylenebilse de Thalesrsquoin veya ilk doğa
filozoflarından herhangi birinin guumlnuumlmuumlz insanına ccedilok şaşırtıcı goumlruumlnen ve ccediloğu
zaman modern anlamda ldquobilimselrdquo diye nitelendirilen herhangi bir kozmik
oumlnermesinin İyonya aydınlanmasından yuumlzyıllar oumlnce Suumlmerrsquode Mısırrsquoda
Tevratrsquota veya başka bir mitik kaynakta geccediliyor olması felsefe-mit ilişkisini ele
alma tarzımızı değiştirmez Aksine kaynağını ilk olarak Cornfordrsquoda bulduğumuz
bu tespit İyonyarsquoya atfedilen olgunlaşmış rasyonelliğe karşı bir oumlnerme
24
huumlkmuumlndedir Fakat bize goumlre mesele ilk Yunan filozoflarının beslendikleri
kaynak her ne olursa olsun duumlşuumlncelerinin hacirclacirc mitik olmasıdır Gerek İyonya
duumlşuumlnuumlrleri ve gerekse Homeros Hesiodos ve Babilli Mısırlı mit anlatıcıları
tarafından soumlylenmiş doğa-evren oumlğretileri mitik duumlşuumlnmenin birer uumlruumlnuumlduumlr
Antik Mezopotamyarsquodaki herhangi bir goumlkbilim fikriyle Anaksimenesrsquoteki goumlkler
kuramının modern bilimsel kriterlere uzaklığı birebir aynıdır Her ikisinde de belli
başlı duumlşuumlnce ve oumlğretiler aynı şablonlar uumlzerine kurulu olup her ikisi de benzer
biccedilimde gelişen hadiselerden soumlz ederler
Bu benzerliği ortaya koymak iccedilin Cornfordrsquoun 1912rsquode ve oumlluumlmuumlnden sonra
1952rsquode yayınlanan iki başyapıtında olduğu gibi ilk Yunan duumlşuumlnuumlrlerinin Suumlmer
veya Mısırrsquodan aldıkları esinleri motifleri bir bir sayıp doumlkmek de şart değildir
Kesin olan şudur 7 yuumlzyılda İyonyarsquoda başlayan ve ileriki boumlluumlmlerde
inceleyeceğimiz uumlzere Platonrsquoda olgunluğa erişen bu mitik-bilimsel ve mitik-felseficirc
yaklaşım bilim tarihinde Kopernik devrimine ve felsefe tarihinde Nietzschersquoye
kadar kesintisiz suumlrecektir Oumlte yandan antik Yunan duumlşuumlncesinin Mezopotamya
koumlkenli olup olmadığına dair tartışmaların iddia sahiplerine 20 yuumlzyılın ilk yarısı
boyunca deyim yerindeyse ağır bedeller oumldettiğine kısaca da olsa değinmek
gerekir
13 ldquoYunan Mucizesirdquonin belirleyiciliği Burnet-Cornford oumlrneği
Yukarıda mit hakkındaki tanımlarını karşılaştırdığımız iki isimden Eliade mit ve
dinler tarihccedilisi Vernant ise antropolog ve eski Yunan tarihccedilisidir Vernantrsquoın 1962
tarihli ilk kitabının başlığı Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynaklarırsquoydı ve benzer biccedilimde
ondan tam elli yıl oumlnce 1912rsquode yayınlanan bir başka kitabın Cornfordrsquoun From
Religion To Philosophy adlı eserinin alt başlığı da A Study in the Origins of
Western Speculationrsquodu Cornfordrsquoun bu kitapta incelediği temel mesele
Vernantrsquoınkiyle birebir aynı goumlruumlnmektedir Hatta oumlluumlmuumlnden sonra 1952 yılında
Cambridgersquode Principium Sapientiae başlığıyla basılan eserinin alt başlığı
25
Vernantrsquoınkiyle neredeyse aynı biccedilimde The Origins of Greek Philosophical
Thoughtrsquotur
Şuumlphesiz gerek Vernant ve gerekse Cornford antik Yunan tarihi felsefesi ve
mitolojisi konularında Avruparsquonın en buumlyuumlk otoriteleri arasındadırlar
Ccedilalışmalarında benzer veya aynı temalara eğilmiş olmaları da bu bakımdan ccedilok
doğaldır Ancak aralarında yalnızca benzerlikten soumlz edemeyiz son derece
belirgin birtakım farklar da soumlz konusudur Uumlstelik bizim iddiamızı doğrudan
ilgilendiren fark elli yıllık bir zaman aralığından ccedilok daha goumlruumlnuumlr ve ccedilok daha
oumlnemlidir İki felsefe tarihccedilisi ilk Yunan filozoflarındaki duumlşuumlncenin koumlkenleri
konusunda birbirleriyle taban tabana zıt duumlşuumlncelere sahiptirler
Sırf mit tanımlaması hakkında soumlylediklerimizin ışığında bile duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde
Vernantrsquoın bu konudaki tavrını tahmin etmek zor değildir Buna karşılık Cornford
Principium Sapientiaersquode Hesiodosrsquoun titan savaşları anlatısını uzun uzun
alıntılayarak yorumladıktan sonra buumlyuumlk bir suumlrpriz yaparak Hesiodosrsquoun Asya
ve Babilrsquodeki koumlkenleri hakkındaki tezini bir anda karşımıza ccedilıkarıverir (Cornford
1952 s 220) Cornfordrsquoun iddiasına goumlre her iki kitabında da ilk Yunan
filozoflarının kuumlltuumlrel ortamını ve esinlerini hazırlamış olduğunu accedilık biccedilimde iddia
edeceği buumlyuumlk ozan Hesiodosrsquoun meşhur titanlar savaşının asıl kaynağı Asyalı
Hitit-Hurricirc uygarlıkları uumlzerinden Yunan kuumlltuumlr duumlnyasına girmiş olan Babilli
Marduk-Tiamat mitidir
Bize Burnet ve Cornford arasında bir karşılaştırma yapmanın bu mesele iccedilin ne
denli accedilıklayıcı olduğunu oumlğreten George Thomson Yunan felsefesinin ortaya
ccedilıkış aşamalarını incelediği kitabı İlk Filozoflarrsquoda Asya-Babil ccedilıkışını buumlyuumlk bir
başarı olarak selamlarken daha sonrasında bunun Cornfordun başına gelenlerin
başlıca sebebi olduğunu oumlfkeyle bağırmaktan da geri durmaz Uumlstelik Thomsonrsquoa
goumlre Cornfordrsquoun oumlmruuml yetse uzun yıllar goumlrmezden gelinerek
ldquocezalandırılmasınardquo neden olan bu tez Asya-Babilrsquole sınırlı kalmayacak Hint ve
Ccedilinrsquoe de uzanacaktı
Enuma Elishrsquoi Hesiodosrsquoun Theogoniarsquosını ve ilk Yunan filozoflarını
duumlşuumlnce tarihindeki devamlı suumlrecin belirli aşamaları olarak ortaya
ccedilıkarmak Cornfordrsquoun başarısıydı (hellip) Bitirmeden bıraktığı Principium
26
Sapientiae adlı yapıtının sonuccedillarından araştırmalarını Platonculuğun
daha iccedillerine doğru değil daha uzağa Hint ve Ccedilin felsefelerine goumltuumlrmek
niyetinde olduğu accedilıkccedila anlaşılmaktadır (Thomson 1997 s 180)
Bu Yunan mucizesi fikriyle paralel gelişen ve oumlzguumlnluumlk konusunu tartışmaya bile
tahammuumllsuumlz Hellen kavrayışına karşı accedilılan bir bayraktı ve daha oumlnce de
soumlylediğimiz gibi Thomsonrsquoun analizinden anlaşıldığına goumlre Cornfordrsquoun
yapıtlarına Batı duumlnyası tarafından uygulanan bir ambargoyla sonuccedillanmıştı
Thomson yukarıdaki cuumlmlelerin devamında Cornfordrsquou bir başka Yunan felsefesi
uzmanı olan Burnetrsquola karşılaştırırken şunları yazar
hellip onun (Cornfordrsquoun) yapıtlarını akademik ccedilevrelerde etkisi ccedilok daha
buumlyuumlk olmuş bir rakibininkiyle karşılaştırmakla başlayayım işe Cornfordrsquoun
From Religion to Philosophy adlı yapıtı da 1912 yılında yayımlanmış
olmasına karşın buguumlne kadar (1955) bir daha basılmadı Burnetrsquoın Early
Greek Philosophyrsquosi ilk kez 1892rsquode yayımlandı ikinci baskısı 1908rsquode
uumlccediluumlncuumlsuuml 1920rsquode ccedilıktı Aynı yazarın Greek Philosophy from Thales to
Plato adlı yapıtı 1914rsquode yayımlandı ve birccedilok kez yeniden basıldı Bu
kitapta Cornfordrsquoun yapıtına hiccedil değinilmemektedir (Thomson 1997 s
182)
Thomsonrsquoın oumlfkesi bununla bitmez Burnetrsquoın hışmına bizzat uğradığı
durumlardan da oumlrnek verir Dikkat edilmelidir ki burada Cornfordrsquoun ve bizzat
kendisinin Burnet karşısında maruz kaldıkları zorluğu okurla paylaşmasındaki
asıl amaccedil Yunan felseficirc duumlşuumlncesinin mitik koumlkenlerini ortaya ccedilıkarmanın veya
bu gibi ihtimallerden soumlz etmenin Avruparsquodaki akademi ccedilevrelerinde yarattığı
hoşnutsuzluğu goumlzler oumlnuumlne sermektir
Cornfordrsquoun tarihte binlerce yıl geriye giderek uumlstelik felsefe ve tarihle sınırlı
kalmayıp farklı disiplinlerin verilerinden de yoğun biccedilimde yararlanarak ortaya
koyduğu titiz koumlken araştırmasına karşılık Burnet Greek Philosophy from Thales
to Platorsquoda Babil Mısır Hint felsefesinden soumlz etmenin gereksizliği duumlşuumlncesini
ccedilekinmeden ifade etmekte Uzakdoğu felsefesinden bahsetmeye ise hiccedil ihtiyaccedil
bile duymamaktadır Ama herhalde bu duumlşuumlncesinin ccedilekirdeğini meydana getiren
ve onu boumlyle davranmaya zorlayan ilke yine Thomson tarafından aynı metinde
aktarılan 1920 tarihli şu soumlzleriyle net biccedilimde ortaya ccedilıkmaktadır
hellip ldquobilim duumlnya uumlzerinde Yunan tarzında duumlşuumlnmektirrdquo demek onun yeterli
bir tanımıdır İşte bunun iccedilindir ki bilim Yunanistan etkisi altına girmiş olan
27
halklar dışında hiccedilbir yerde hiccedilbir zaman var olmamıştır (akt Thomson
1997 s 183)
Oumlte yandan hiccedil şaşırtıcı olmamakla birlikte tıpkı Thomsonrsquoun yukarıda Burnet
iccedilin soumlylediği gibi Vernantrsquoın Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları adlı 1962 tarihli
kitabında da Cornfordrsquoun ne 1912 tarihli From Religion to Philosophyrsquosinin ne de
1952 tarihli Principiumrsquounun adı geccediler O tarihlerde ccediloktan muumlteveffa olmuş
yazarın kendi adı bile hiccedilbir vesileyle anılmaz
Vernantrsquoın Cornfordrsquou anmasına son derece ilginccediltir ama 1965rsquote yayınlanan bir
kitabında bizzat yaptığı yeni bir Cornford-Burnet karşılaştırmasında rastlarız Bu
Eski Yunanrsquoda Mit ve Duumlşuumlnce adlı kitabın Arkaik Yunanistanrsquoda Pozitivist
Duumlşuumlncenin Oluşumu başlıklı boumlluumlmuumlduumlr
Tıpkı on yıl oumlncesinde yayınlanmış Thomsonrsquoa ait karşılaştırmada olduğu gibi
Vernantrsquoın yaptığı karşılaştırmada da esas mesele ldquoYunan mucizesirdquo
tartışmasıdır Ancak bu defa hiccedil beklenmedik biccedilimde daha ilk sayfadan itibaren
Yunan mucizesine karşı mesafeli hatta eleştirel tavırdaki bir Vernantrsquola
karşılaşırız Dahası yazının accedilılış cuumlmlesi şoumlyledir ldquoRasyonel duumlşuumlnce guumlya
resmi bir kimlik belgesine sahiptirrdquo Vernantrsquoa goumlre bu kimlik belgesinde ldquoguumlyardquo
rasyonel duumlşuumlncenin doğum yeri olarak İyonya adı geccedilmektedir Yazar ilk
sayfada Yunan mucizesi fikrinin ortaya ccedilıkışını resmettikten sonra onun ne
olduğunu şu soumlzlerle accedilıklar
Yunan ldquomucizesirdquonin anlamı şudur İyonya filozoflarının duumlşuumlncesinde
zamanlar uumlstuuml bir akıl yuumlruumltme peyda olmuş Boumlylelikle logosrsquoun ortaya
ccedilıkışı tarihin akışında sıradışı bir suumlreksizliğe neden olmuş Bunların
sonucunda felsefe geccedilmişi olmaksızın duumlnyaya gelen ve sırtında
geccedilmişten yuumlkuuml olmayan bir yolcu gibi goumlruumllmuumlş herhangi bir seleften ve
bağlantıdan bağımsız mutlak bir başlangıccedil gibi alınmıştır (Vernant 2006
s 371)
Elbette bu cuumlmlelerin hepsinin başına bu ccedilok ccedilarpıcı ldquoguumlyardquo kelimesini koyabiliriz
ve hiccedilbir okur bu durumu yadırgamaz Daha sonraki satırlarda Vernant Batı
duumlnyasının artık bu inanışı suumlrduumlremeyeceğini accedilıkccedila ifade eder Birebir kendi
soumlzleriyle aklın (şuumlphesiz bununla ldquoevrenselrdquo bir logos kastedilmektedir)
uumlstuumlndeki bu Yunan ldquotekelinerdquo duyulan guumlvenin ldquoson elli yıllık suumlreccedilterdquo altı
oyulmuştur
28
Vernant bu ccediloumlkuumlşuumln sebeplerini modern doğa bilimlerinde meydana gelen krizin
klasik mantığı koumlkuumlnden sarsması ve Batırsquonın kendisi dışındaki Ccedilin ve Hindistan
gibi bazı kadim ruhccediluluk gelenekleriyle iccediliccedile geccedilmesi vs biccediliminde sıralar Sonuccedil
olarak Batı uygarlığı kendi geccedilmişini ve duumlşuumlncesinin koumlkenlerini şu veya bu
şekilde sorgulamaya başlamıştır
Bu minvalde bir dizi cuumlmlenin ardından beklenen itirafı bir anda yapıverir Batı
duumlnyasının kendi duumlşuumlnce koumlkenlerini sorguladığı bu suumlreccedilte takvimlerde iki kritik
tarih soumlz konusudur Cornfordrsquoun From Religion to Philosophyrsquosinin yayınlandığı
1912 ve Principium Sapientiaersquosinin yayınlandığı 1952 yılları (Vernant 2006 s
372)
Vernant Batırsquoda başlayan bu sorgulamanın tarihini doğrudan doğruya
Cornfordrsquoun yapıtları uumlzerinde okumuş goumlruumlnmektedir Cornfordrsquoun ilk itirazının
yayınlandığı 1912rsquoden Vernantrsquoın bu soumlzlerinin yayınlandığı 1965rsquoe kadar geccedilen
suumlre soumlzuumlnuuml ettiği ldquoson elli yılrdquoa karşılık gelmektedir
Vernantrsquoın okuru boumlylelikle ldquoYunan mucizesirdquo iddiasının bizzat Cornford eliyle
ccediluumlruumltuumllduumlğuuml ve o guumlne değin hep goumlrmezden gelinmiş suumlrece geccedil de olsa şahitlik
etmiştir Bunun anlamı şudur Cornfordrsquoun 1912rsquode oumlne suumlrduumlğuuml ve oumlluumlmuumlnden
sonra 1952rsquode yayınlanan yeni eseriyle ikinci ve son defa guumlndeme getirdiği
Yunan duumlşuumlncesinin mitik koumlkenlerine dahası Doğu menşeli mitik koumlkenlerine
ilişkin tez deyim yerindeyse resmicirc bir makam duumlzeyinde kabul goumlrmuumlştuumlr
Yunan ve Roma mitleri uumlzerine yapılan araştırmaların ldquomitolojirdquo disiplini iccedilin ccedilok
albenili bir vitrin meydana getirdiği son yuumlzyılda yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz
ccediloumlkuumlşuumln bize ifade ettiği ccedilok muumlhim bir kırılma soumlz konusudur Vernant gibi bir
otoritenin bu cuumlmleleri bundan boumlyle Babil ve Asya kaynaklı mitlere aynı goumlzle
bakılamayacağının daha da oumlnemlisi antik Yunan uygarlığını aşarak yakın veya
uzak bazı coğrafyaları kapsayacak yeni bir kuumlltuumlrel miras paradigmasının
mazbatasıdır Artık mesele logos kavramını merkeze almaktan ccedilıkarak
başlıbaşına bir ldquomitrdquo ve ldquomitolojirdquo tartışmasına doumlnuumlşecektir
29
14 Sonuccedil olarak mit ve mitoloji
Yukarıda yaptığımız ccediloumlzuumlmlemeler ışığında mit ve mitolojiye ilişkin kendi
yaklaşımımızı ortaya koyma imkacircnı artık belirmiştir diyebiliriz Bu tanımlamayı
kavramın kendisinden hareketle ve mitle mitolojiyi birbirleri vasıtasıyla
anlamlandırarak yapmamız muumlmkuumln goumlruumlnmektedir Sonuccedil olarak mitoloji kadim
halklarca yaratılmış mitleri inceleyen tarihsel olgularla oumlrtuumlşmeleri bakımından
doğruluk derecelerini araştıran birbirleri arasındaki alışveriş ilişkilerini saptayan
ve farklı kuumlltuumlrlerde ortaya ccedilıkmış motifleri karşılaştıran bilimsel bir disiplindir
Yaptığımız bu tanımlama aynı zamanda felsefe tarihiyle ilgilenirken mitolojiyle
kurabileceğimiz hatta bazı durumlarda kurmak zorunda kalacağımız işlevsel
irtibatı da bir youmlnuumlyle accedilıklığa kavuşturmaktadır Mitoloji bilhassa son yuumlzyılda
başta tarih olmak uumlzere sosyal bilimlerin birccediloğunu ve kadim kuumlltuumlr araştırmalarını
şekillendirmeye başlamış bir araştırma sahasıdır Bu durum aynı zamanda
mitlere bakış accedilısının bu yuumlzyılın başlarında buumlyuumlk oumllccediluumlde değiştiğinin de bir
goumlstergesidir
Eliade bu değişmeyi 1960rsquoların başında yayınlanan Mitlerin Oumlzellikleri başlıklı
incelemenin daha ilk cuumlmlelerinde dile getirir tarihiniyse 1900rsquolerin başı olarak
işaretler (Eliade 2014 s 11) Ayrıntılı biccedilimde belirtmemiş olsa da Eliadersquonin bu
değişmeyi resmederken dayanak noktalarından birinin tarih biliminin ve henuumlz
gelişmekte olan arkeoloji ve antropolojinin 19 yuumlzyılın başlarından itibaren
mitolojiyle kurduğu dirsek teması olduğundan şuumlphe edemeyiz Bunun modern
ccedilağdaki belki de ilk ve en belirgin oumlrneği Schliemannrsquoın Troya kalıntılarını ararken
Homerosrsquoun metinlerini takip etmiş olmasıdır Bu 19 yuumlzyılın başlarında henuumlz
kurulma aşamasında olan modern arkeolojinin tarihindeki en buumlyuumlk
ilerlemelerden birini mitlerden ilham alarak gerccedilekleştirdiği anlamına gelir
Elbette Eliade mitlere bakış accedilısının 20 yuumlzyıl başlarında geccedilirdiği değişimi
Newton ccedilağından 19 yuumlzyıla kadar suumlregelen mit algısına goumlre ccedilizer Eliadersquonin
tespitine goumlre ldquomitrdquo kavramı soumlz konusu doumlnemde yaygınlaşmış olan ldquouydurma
kurmacardquo anlamından sıyrılmış ve arkaik toplumlarda algılandığı biccedilimi yeniden
30
kazanmıştır Bunun sebebi yukarıda da soumlylediğimiz gibi mitin ccedileşitli bilim
sahalarında deyim yerindeyse birdenbire işlevsellik kazanması olduğundan
Eliadersquonin tespitini modern ccedilağda bir tarihle sınırlandırması şaşırtıcı değildir
Bununla birlikte soumlz konusu durumun bizi klasik mit kavrayışını benzer bir bakış
accedilısıyla irdelemeye sevk etmesi de normal karşılanacaktır
Başka bir deyişle klasik doumlnem filozoflarında ve yazarlarında mitin değil
mitolojinin tespitini amaccedillayan bir araştırmanın gerekliliği soumlz konusudur Nitekim
ancak boumlyle bir araştırmanın neticesi olarak belli bazı Antikccedilağ yazarlarının mite
yuumlklediği işlevsel roluuml ve bu yakıştırmanın nedenlerini goumlstermeyi nihayet
Platonrsquoun mitik yaklaşımının ilk oumlrneklerini de ortaya koymuş olmayı umuyoruz
Bilhassa 5 yuumlzyıl Atinarsquosında boumlyle bir mitik yaklaşımın varlığını oumlrneklemek
Platonrsquoun tanrısal mitlerini ve daha sonrasında bu mitlerin uumlzerine bina ettiği
devlet-toplum modelini anlamamızı oumlnemli oumllccediluumlde kolaylaştıracaktır
31
2 BOumlLUumlM
ANTİKCcedilAĞrsquoDA μῦθος VE λόγος KAVRAYIŞI
Eliadersquonin saptaması olan ve 1900rsquolerin başını işaret eden tarihin belli başlı
filozoflar uumlzerinden klasik doumlneme doğru genişletilebileceğinden şuumlphelenmek
iccedilin ccedilok az nedenimiz vardır Nitekim MS 2 yuumlzyıla gelinceye kadarki doumlnemde
bilhassa antik okurların fazlaca rağbet ettiği tarih metinlerinde kimi mitlerin
peşinen bir başlangıccedil koumlken olarak anlatıldığına ccedilok sık rastlanır Elbette bu
durumun antik tarih yazarı tarafından mitin tarihte gerccedilekten vaki bir olay olarak
kabul edildiği anlamına gelip gelmediği sorusu aşağıda ele alacağımız bazı
istisnalar dışında ne yazık ki cevapsız kalmaktadır Ancak antik doumlnem tarih
yazılarında mitle kurulan irtibat o doumlnemdeki tarih okurlarının miti gerccedilek bir
tarihicirc olay bir kelimeyle hakikat kabul ettiğini tartışmasız biccedilimde ortaya koyar
Buna ek olarak antik doumlnemdeki tarih yazarları ve okurları arasında filozofların
da bulunduğunu hep aklımızda tutmamız gerekir
Genel-geccediler bir ldquomitrdquo kavrayışı ne sağlamlıkta inşa edilmiş olursa olsun mit ve
mitolojiye ilişkin herhangi bir tartışma hacirclacirc antik Yunan uygarlığının kavrayış ve
kavramsallaştırma tarzlarıyla iş goumlrmek durumundadır Bu zorunluluğun logosrsquoa
atıf yapan pek ccedilok yanından soumlz edilebilir ancak sırf logos temelli olmadığı
bilhassa filozof ve yazarlar bahsinde ccedilok daha accedilık hacircle gelir Oumlte yandan goumlz
ardı edilemeyecek ilk kuumlltuumlrel kırılma mitin diğer kuumlltuumlrel yaratım ve duumlşuumlnme
biccedilimlerinden ayrılarak bu adla anılmaya başlamasıdır Bu kırılma yine Yunan
Antikccedilağrsquoında oumlzellikle MOuml 6 ve 5 yuumlzyıllarda yaşamış duumlşuumlnuumlrlerin
metinlerinde goumlz oumlnuumlndedir
Antik Yunan duumlşuumlnuumlrleri tarafından μῦθος diye adlandırılan bu biccedilemin
metinlerinde ve sonraki yuumlzyıllarda onların etkisi altında yazılan yeni metinlerde
pejoratif bir tarzda yer yer alaycı bir bakışla ele alındığına da rastlamak
muumlmkuumlnduumlr Fakat bu muumlnferit yaklaşımlara dayanarak yukarıda etraflıca
tartıştığımız μῦθος-λόγος karşıtlığı ve hatta ccedilatışması youmlnuumlnde bir duumlşuumlnceye
genel-geccedilerlik kazandırmak imkacircn dahilinde değildir Yine de bu duumlşuumlncenin
32
doğruluğunu yukarıda değindiğimiz hatalı yaklaşımlardan bağımsız biccedilimde tekil
oumlrnekler uumlzerinden de sınama gerekliliğini kabul ediyoruz
Doğal olarak bu gereklilik bizi Antikccedilağ Yunan duumlnyasında iki kavramın nasıl
algılandığını ve anlamlandırıldığını belli yazarların metinleri uumlzerinden
araştırmaya zorlamaktadır Oumlte yandan bu algı ve anlamlandırmaları doğru
biccedilimde ccediloumlzuumlmleyebilmek soumlzcuumlklerin elde kayıtlı bulunan ilk kullanım biccedilimlerini
irdelemeyi de gerektirecektir Bu amaccedilla Homerik ve Hesiodik metinlerde kısa
bir incelemeye aşağıdaki boumlluumlmlerde girişeceğiz Ancak daha oumlncesinde burada
bilhassa MOuml 7 yuumlzyıldaki İyonya aydınlanmasını takip eden suumlreccedilte mitten
yararlanma biccedilimlerine bazı oumlnde gelen Yunan tarih yazarlarından vereceğimiz
oumlrneklerin antik kuumlltuumlrde mite yuumlklenen anlamı ortaya koyması noktasında
doumlnemin yalnızca entelektuumlellerinin tutumunu değil aynı zamanda onlardan
beslenen okuryazar kitlesinin tutumunu da goumlstermesini oumlnemsiyoruz
21 Antikccedilağ tarihccedililerinde mitolojik yaklaşım oumlrnekleri
Antikccedilağrsquoın okur-yazar manzarasını Eliadersquonin teziyle yanyana koyduğumuzda
karşımızda guumlccedil bir sorunun belirmesi kaccedilınılmazdır 19 yuumlzyıl ve oumlncesinde
başka bir deyişle buumltuumln klasik doumlnemde ccedileşitli mitoloji yaklaşımlarından soumlz
edilebildiğine goumlre bunları 20 yuumlzyıldaki bakış accedilısından farklı ndashhatta belki ilkelndash
kılan tam olarak nedir
Mite yaklaşımların tarihinden soumlz edebilmemiz onu diğer kuumlltuumlrel oumlğelerden
ayıran hepsiyle arasındaki farkı ortaya koyacak bir davranış biccedilimini belirlemeye
bağlıdır Oumlrneğin şiir devlet yasa adalet gibi gerccedilekliği tarihsel verilerle
desteklenen uumlretim biccedilimleri iccedilin boumlyle bir kriter belirlemek zor olmayacaktır
ancak mit iccedilin oumlzellikle de antik Yunan tarihinde soumlzuumlnuuml ettiğimiz uumlretim
biccedilimlerinden farklı olarak onun nasıl iş goumlrduumlğuumlnden değil ona nasıl
yaklaşıldığından soumlz etmemiz gerekecektir Bu durum bizi mitle diğer kuumlltuumlrel
oumlğeler arasındaki ilişkiyi ccediloumlzuumlmlemeye mecbur bırakmaktadır
33
Bu işi yaparken ccedilok faydalı bazı yol işaretlerine sahibiz Soumlzgelimi tragedyanın
mite sıradan yurttaşların goumlzuumlyle bakılınca ortaya ccedilıkan bir biccedilem olduğunu
bilmek (Vernant ve Naquet 2012 411) onunla mit arasındaki ilişkiyi
belirlememizde kolaylık sağladığı gibi demosrsquoun mitle kurduğu ilişkiyi
anlamamıza da oumlnemli oumllccediluumlde imkacircn sağlar Bu tespitten hareketle tragedya
eserlerinde geleneksel bir oumlge olan mitlerin ccedilokccedila işlenmiş olmasının nedenlerini
karara bağlamamız kolaylaşır Kitleler miti eğlenceli ve yararlı bulduklarından
mitleri işleyen sahne eserleri buumlyuumlk ilgi goumlrmekte ve beğenilmektedir Bu
durumun tragedya yazarına izleyici sayısını arttırmak iccedilin ne yapması gerektiğini
goumlsterdiği de accedilıktır ki aynı sebeple tragedya konu olarak ccediloğunlukla geleneksel
mitik anlatılara başvurmuştur
Benzer bir durum o doumlnemde ccedilokccedila ilgi goumlren tarih yazıları iccedilin de soumlz
konusudur Herodotosrsquoun Kadmosrsquou Helen yurduna gelen ilk Yunanlı olarak
anlattığı satırların kaynağı herhangi bir atıfta bulunmasa da o doumlnemde Yunan
coğrafyasında yaygınlık kazanmış muhtemelen doğu koumlkenli mitlerdir Uumlstelik
Herodotos bunu anlatırken aynı konudaki başka mitleri dayanaksız oldukları
gerekccedilesiyle reddeder ve kendi tezini ldquoderin araştırmalarla bulduğunurdquo
(ἀναπυνθανόμενος εὑρίσκω) soumlyleme cesaretini goumlsterir (Herodotus 1920 v57)
Bize de modern okurlar olarak bu satırlarda farklı mitler arasında ldquotarih-bilimselrdquo
kriterlere goumlre bir karşılaştırma ve elemenin nasıl yapıldığını hayretler iccedilinde
izlemek kalır
Kadmos kimin metnine girerse girsin daima mitik bir kahramandır ve onun
adından soumlz etmek bile yuumlzeysel ya da derin buumltuumln araştırmaların yazılı veya
soumlzluuml birtakım mitleri derlemekten ibaret olduğunu anlamamız iccedilin yeterlidir
Aynı Kadmosrsquoa dair duumlzyazıların yani mitle tarihin iccedil iccedile geccediltiği tarih anlatılarının
bir başka oumlrneğini de Herodotosrsquoun ccedilağdaşı olan başka bir Yunan tarihccedilisi
Thukididesrsquote goumlruumlruumlz Thukididesrsquoin iddiası Kadmosoğullarının ilk yerleştikleri
Hellen toprağı olan Boiotiarsquodan suumlrguumln edilmelerinin Troiarsquonın duumlşuumlşuumlnden atmış
yıl sonraya denk geldiğidir (Thucydides 1942 i12 krş İlyada iv385 vd)
34
Cornfordrsquoun Thukididesrsquoi ldquotarihccedilirdquo (historicus) ve ldquomit ustasırdquo (mythicus) olmak
uumlzere iki ana başlık altında incelediği Thucydides Mythistoricus Eliadersquonin
muumlkemmel eseri Mitlerin Oumlzelliklerirsquonin yayınlanmasından 56 yıl oumlnce 1907rsquode
yayınlanmıştı ve son derece ilginccedil bir şekilde eserin ithaf sayfasında meşhur bir
Theaitetos cuumlmlesine goumlnderme vardı hellip bu ruumlyaya karşılık başka bir ruumlyayı işit
(Platon 2016 201d)9
Hatırlanacağı uumlzere bu Sokratesrsquoin bilginin ne olduğu tartışmasına ilişkin
diyalogu bitiren tiradının ilk cuumlmlesidir Cornfordrsquoun cuumlmleyi uyarladığı biccedilime
gelince yeni bir ruumlyanın ikame ettiği eski ruumlyaların hem sayıca kalabalık hem
daha guumlzel olduklarının teslimi gibidir Guumlzel pek ccedilok ruumlyanın yerine yeni bir
ruumlya10 Aynı kitabın kapak sayfasındaki epigraf da bir başka ccedilarpıcı cuumlmledir ve
bu kez birebir Thukididesrsquoten alıntılanmıştır hellip ve belki bunların mitoslara
benzemeyişi bir hoşnutsuzluk yaratacaktır (krş Thucydides 1942 1224)
Cornford bu cuumlmleyi vurgulayarak Thukydidesrsquoin mitlerin ilginccedil ve eğlenceli
olmalarına karşılık tarihsel gerccedileklikle oumlrtuumlşmediğinden serzenişini okur
tarafından kitap boyunca goumlz oumlnuumlnde tutmasını istemektedir Nitekim
Thukydidesrsquoin sitemi hafife alınacak gibi değildir dahası MOuml 5 yuumlzyıl
Atinarsquosındaki yazar figuumlruumlnuumln en zorlu accedilmazlarından birine işaret etmektedir
Bunun nedeni okurun henuumlz yaygınlaşmakta olan duumlzyazı tuumlruumlnden talep ettiği
mitik iccedileriktir Thukydidesrsquoin mitoslara karşı tavır alması Vernantrsquoın olağanuumlstuuml
tespitiyle onları metin iccedilin gereksiz bir suumlsleme olarak goumlrmesinden ileri gelir
(Vernant 2015 s 240)
Atinarsquonın kuumlltuumlr ortamında daha ccedilok ozanların egemen olduğu 5 yuumlzyıl
başlarında İyonya koumlkenli Herodotosrsquoun incelemelerini iccedileren duumlzyazılar az ccedilok
tanınmaktaydı Bununla birlikte Atinarsquodaki okur yine İyonya koumlkenli bir başka
duumlzyazı tuumlruuml olan felsefeyle de peyderpey aşina olmaya başlamıştı Bununla
beraber kentte duumlzyazının tam anlamıyla yaygınlaştığı tanındığı doumlnemi 5
yuumlzyılın ikinci yarısında patlak veren Peloponnesos Savaşırsquoyla işaretlemek
muumlmkuumlnduumlr Bu savaşın abidevi anlatıcısı Thukidides de Atinarsquoda şiirden
9 ἄκουε δὴ ὄναρ ἀντὶ ὀνείρατος 10 Cornfordrsquoun uyarladığı biccedilim şoumlyle ὄναρ ἀντὶ ὀνείρατῶν πολλῶν και καλῶν
35
duumlzyazıya geccedilişin koumlşe taşlarından biridir Bir diğeri buumlyuumlk hatip ve soumlylev yazarı
Gorgias da savaşın devam ettiği yıllarda 60rsquolı yaşlarındayken Sicilyalı yurttaşları
tarafından Lakedaimonlara karşı muumlttefiki olunmak istenen Atinarsquoya diplomatik
elccedili olarak goumlnderilmiştir11
Sonuccedil olarak Yunan coğrafyasında soumlzluuml gelenekten yazılı aktarıma geccediliş ve
ardından duumlzyazının goumlruumllmeye başlaması mitlerin goumlrduumlğuuml ilgiyi hiccedilbir şekilde
azaltmamıştır Daha oumlncesinde lir ozanlarının ve rhapsodların soumlylediği vezinli
soumlzlerde mitik oumlğeler goumlrmekten epeyi hoşlanan kitlenin aynı zevki duumlzyazı
metinlerde de aramaya devam ettiğini bu uumlslubun iki oumlnderi sayılabilecek
Herodotosrsquota ve Thukididesrsquote ccedilok rahat goumlrebiliyoruz Yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz
Thukidides cuumlmlesi bunun belki de en ccedilarpıcı goumlstergesidir
Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer husus Yunan tarihinin en buumlyuumlk mitler
derlemesi olan Homeros metinlerinin Yunan tarih yazarları iccedilin başlıca referans
kaynağı olmasıdır Bu durum bize o doumlnemin tarihccedililerinin goumlzuumlnde Homerik
destanların bir mit olmaktan ccedilıkarak deyim yerindeyse Troia savaşının objektif
bir kroniği hacircline geldiğini duumlşuumlnduumlrebilir Bunda Homerosrsquoun Yunanların
goumlzuumlndeki buumlyuumlk saygınlığının payı buumlyuumlktuumlr fakat yine de goumlz oumlnuumlnde
bulundurulması gereken asıl nokta soumlz konusu tarihccedililerin Homerosrsquoa veya
herhangi bir başka mit anlatıcısına değil genel anlamda mite nasıl
yaklaştıklarıdır
Başka bir şekilde ifade edersek bu anıt eserin yazıldığı ve elden ele dolaştırılıp
ezberlendiği yaklaşık beş yuumlzyıllık doumlnemde mit ve tarih arasındaki ayrım bizim
ccedilağımızdaki gibi kesin sınırlarla belirlenmiş değildi Bunu soumlylerken soumlzgelişi
Herodotosrsquoun kendi doumlneminde ya da birkaccedil on yıl oumlncesinde bir olaydan soumlz
ederken ortaya koyduğu uumlslup ve yaklaşımın Homerosrsquoun anlatısından ldquohiccedilbir
11 Kranz Gorgiasrsquoın Atinarsquoya gelişini 427 yılına tarihlendirir Buna goumlre Leontinoili elccedililerin başı Gorgias aynı zamanda retorik sanatının yaratıcısı olarak Atinalılara daha oumlnce hiccedil duymadıkları guumlzellikte bir uumlslupla soumlylev vermiş bu sayede hayranlıklarını kazanarak onları ittifaka ldquoikna etmiştirrdquo (Kranz 1994 s196) Fragmanda bu yenilikler arasında sayılan ldquoeş ritimli kafiyeli ve zıtlıklar barındıran cuumlmlelerrdquo vurgusuna bakılırsa antik Yunan duumlzyazısının baş mimarlarından biri olan Gorgiasrsquoın soumlylevlerinde bir ccedileşit duumlz-şiir uumlslubunu tercih ettiği duumlşuumlnuumllebilir Buna karşılık aynı uumlslubu Platonrsquoun diyaloglarındaki uzun konuşmalarında goumlremeyişimiz de duumlşuumlnduumlruumlcuumlduumlr
36
şekilderdquo ayrı tutulamayacağını kastetmiyoruz Fakat Homerosrsquoun metninin
Herodotos ve Thukydidesrsquoin yaşadıkları ccedilağda tarih araştırmalarına yol
goumlsterecek pek ccedilok veri iccedileren tarih biliminin rasyonel youmlntemleriyle şu veya bu
şekilde oumlrtuumlşen bir anlatı olduğu hiccedilbir zaman kesinkes reddedilememiştir
Aslına bakılırsa benzer bir durumdan buguumln iccedilin de soumlz etmek muumlmkuumln
goumlruumlnmektedir Antikccedilağrsquoda Homerosrsquoun metni yaygın olarak bir tarih kaydı gibi
okunmaktaydı ve guumlnuumlmuumlzde de bu metnin satır aralarına birtakım ipuccedillarının
gizlendiği duumlşuumlncesiyle derin filolojik ccediloumlzuumlmlemeler yapılmakta antik Yunanrsquoın
kuumlltuumlruumlnuumln coğrafyasının toplumsal yaşamının kodları bu metinlerden
devşirilebilmektedir Troia kentinde yuumlruumltuumllen arkeolojik araştırmalar veya Ege
havzasının gerccedileğe uygun bir modern tasvirini hedefleyen projeler iccedilin
Homerosrsquoun zengin metninin hacirclacirc en buumlyuumlk ilham kaynağı olması şaşırtıcı
değildir
Bilimsel ve etik tutumu tartışmalı olsa da Troiarsquoyı modern ccedilağ insanıyla
buluşturduğuna inanılan Heinrich Schliemannrsquoı bu keşfe vardıran işaret
arkeolojik bir yuumlzey araştırması veya bulgular değil yine Homerosrsquoun
metinleriydi12 Payne onun Homerosrsquou ccedilocukluğunda sarhoş bir değirmenciden
duyduğunu ve Troia araştırmalarının ilk esin kaynağının bu olay olduğunu aktarır
(Payne 1959 s70) Bilinen adı Tuumlrkccedilede ldquokoumlrrdquo anlamına gelen Homeros
(ὅμερος) bu ilk duumlnya savaşını veya vuku bulduğu yerleri gerccedilekten goumlrmuumlş
muumlduumlr bunu hiccedilbir zaman bilemeyeceğiz Fakat onun buumlyuumlk mit-destanında bu
mekacircnlarla ilgili aktardığı bilgilerle gerccedilekte olanların şu veya bu kadar oumlrtuumlşmesi
bu konuda hacirclacirc en fazla ona guumlvenmemizi zorunlu hacircle getirmektedir
12 Schliemannrsquoın Homerosrsquoun metinlerini metot olarak kullanmasıyla ilgili Azra Erhatrsquoın İlyada iccedilin yazdığı harikulade oumlnsoumlz yol goumlsterici olabilir Erhat burada ldquoHomeros Acircşığırdquo diye selamladığı Schliemannrsquoın seruumlvenini şu soumlzlerle anlatır ldquohellip en sonunda Latince ve eski Yunancayı da soumlkuumlp emeline kavuşmak yani Homerosrsquoun Troyarsquosını bulmak uumlzere yola ccedilıkar Yıl 1870 Schliemann elinde bir İlyada bir de Odysseia metni Ccedilanakkalersquoye varırhelliprdquo Goumlruumllduumlğuuml gibi Troyarsquoyı arayan Schliemannrsquoın Homerosrsquotan başka bir rehberi yoktur Daha sonrasında Erhat mitolojirsquonin ndashkendi deyimiyle filolojindash bilimle bitişmesini şu soumlzlerle aktarıyor ldquoSchliemannrsquoın accediltığı ccedilığır verimli oldu İki bilim kolunun birleşmesine yol accediltı Buguumln İlyadarsquonın efsaneye dayanan bir destan olduğunu bilmekle birlikte bu destanın tarihsel temellere dayandığına ve filoloji ile arkeoloji araştırmalarını el ele yuumlruumlterek bu temelleri bir guumln aydınlatabileceğimize inanıyoruzrdquo (Homeros 2005 ss 20-23)
37
Schliemann modern ccedilağın entelektuumlel bir figuumlruumlyduuml ve kendi kuumlltuumlrel ortamında
filolojinin mitolojinin eski Yunan araştırmalarının ilerlemiş olmasından
yararlanarak arkeoloji tarihine geccedilen bu buumlyuumlk başarıya imza atmıştı Boumlyleyken
MS 2 yuumlzyıl gezgin yazarı coğrafyacı Pausaniasrsquoın Yunan Yurdunun
Tasvirirsquonde Mikenrsquodeki aslanlı kapıyı ve Kiklops duvarlarını ararken izlediği
youmlntem Schliemannrsquoın Troya harabelerini ararken izlediği youmlntemle birebir
aynıdır Aşağıdaki cuumlmlelerde bahsi geccedilen ve Pausaniasrsquoa surları kimin yaptığını
haber veren (λέγουσιν - derler) kişilerin yerel mit anlatıcıları olduğunu anlamak
zor değildir
hellip uumlzerinde aslanların olduğu kapı da dahil olmak uumlzere şehir surlarının bir
kısmı hacirclacirc ayaktadır Bunların da tıpkı Protios adına dikilen Tiryns surları
gibi Kykloplarca yapıldığını soumlylerler (Pausanias 1918 2165)13
Oysa soumlz konusu buumlyuumlk kesme taşlı duvarların guumlnuumlmuumlz arkeolojisinde Miken
duvar işccedililiğinin karakteristiği olduğu bilinmektedir Doumlnem halkının ldquobu
buumlyuumlkluumlkteki taşları ancak Kiklopslar kaldırabilirdi hacircliyle duvarları Kiklopslar
yaptırdquo şeklinde oumlzetlenebilecek mitik inancı boumlylece doumlnemin tarihccedilisinin
coğrafyacısının ve bir kelimeyle sosyal bilimcisinin metinlerinde yer bulmuştur
Oumlte yandan Thebesrsquoin kurucu kralı Kadmos baştan sona mitiktir14 o kadar ki kızı
Semele Zeusrsquoun sevgililerinden biridir Miken duvarlarını yapan kişilerse
olağanuumlstuuml guumlccedilte ve devasa kesme taşları kaldırabilen Ouranos ve Gaiarsquonın15
ccedilocukları olan Kiklopslardır Bu anlattıklarımız goumlz oumlnuumlnde bulundurulduğunda
sırf 5 yuumlzyıl Atinarsquosı değil buumltuumln bir Antikccedilağ iccedilin mitolojinin tarihinin mitlerin
tarihinden ccedilok daha belirleyici bir konuma sahip olduğu goumlruumllecektir
Thomson evlilik kurumunu Yunanlar arasında tesis eden Pelasg kralı Kekropsrsquou
anlattıktan sonra eski Yunancanın fonetik tarihinden hareketle Anadolu Kafkasya
ve Etruumlsklerle arasında bir ilişki kurar ve ardından Hint-Avrupa kavramının
kendisinin bile yeniden goumlzden geccedilirilmesi gerekebileceğini tespit eder Bu mitik
anlatıların mevcut tarih kurgusundaki muhtemel hataları duumlzeltebilmesine bir
13 Aynı anlatının Pausaniasrsquotan yaklaşık bir yuumlzyıl oumlncesindeki bir versiyonu iccedilin bkz (Pliny the Elder 1906 vii 195) Pliniusrsquoa goumlre antik Yunanlar o buumlyuumlkluumlkteki taştan kuleleri ancak Kiklopsların yapabileceğine inanıyordu ve bu inancın asıl kaynağıysa kuleleri ilk diken kişilerin Kiklopslar olduğunu soumlyleyen Aristotelesrsquomiş 14 krş İlyada iv385 Odysseia v333 Theogonia 936 15 Uumlccedil tuumlrluuml Kiklopsların hepsinin mitik koumlkeni olarak (krş Theogonia 139 Odysseia ix105)
38
oumlrnektir Elbette boumlylesine geniş ccedilaplı bir değişikliğe kalkışmak iccedilin daha ccedilok
araştırma yapılması gerekmektedir ve Thomson da aynı satırların devamında
bunu kabul ettiğini soumlyler Fakat soumlz konusu başlığı kapatırken şunları yazması
mitolojinin sosyal bilimler iccedilin oumlnemini bir kez daha vurgulamak bakımından
kayda değerdir
Ben burada yalnızca Egersquonin ilk halklarıyla ilgili eski Yunan geleneklerinin
bilgisizce kaleme alınmış yazılar ya da eskiccedilağlara değgin palavralar diye
nitelendirilerek bir yana atılmaması gerektiği noktasında diretmek
istiyorum Bu ayrıntılar bir araya getirildiğinde arkeoloji ve dilbilim
araştırmalarının ortaya ccedilıkardığı goumlruumlnuumlmle uygunluk goumlsteren tutarlı bir
resim oluşmaktadır (Thomson 2007 s 167)
Thomsonrsquoın bu tespitine tuumlmuumlyle katılarak son tahlilde soumlylemek istediğimiz
şudur Schliemann ve Pausaniasrsquoın birarada değerlendirilmesi bize mitolojik
yaklaşımın biri antik ve diğeri modern ccedilağdan olmak uumlzere tıpatıp aynı olan iki
oumlrneğini sunar Bununla beraber Herodotos ve Thukydidesrsquoin metinlerinde
yalnızca Kadmos hakkında değil ldquoilk başlangıccedilrdquo konularının guumlndeme geldiği her
başlık altında doğrudan mitik anlatılara başvurulduğunu goumlruumlruumlz Dolayısıyla mitik
oumlgeler okurun metne ve anlatıcıya olan ilgisini artırdığı gibi logos temelli
rasyonel bir izahı yapılamayan arkaik doumlnemlere ilişkin soru işaretlerini ortadan
kaldırmak iccedilin de tarihccedilinin sığınabileceği en emin limandı bununla birlikte ne
tarih yazarı ne de tarih okuru mitlerin tarih olgularıyla buumlsbuumltuumln ccedilelişik olduğunu
duumlşuumlnmekteydi
22 Mitik duumlşuumlncenin Yunanlı koumlkleri
Miletos doumlneminden itibaren İyonya Atina ve İtalya boumllgelerinde yaşamış filozof
ve yazarların aynı zamanda sıradan yurttaşların da felsefe metinlerinde geccedilen
μῦθος ve λόγος soumlzcuumlklerini kavrama biccedilimlerine dair bir araştırma her hacircluumlkacircrda
Homeros ve Hesiodosrsquotan başlamak zorundadır Ccediluumlnkuuml MOuml 7 yuumlzyıldan
itibaren Yunan şehirlerinde mite karşı bir logos değil bir mitoloji gelişmeye
başlamıştır ve bu mitoloji mevcut mitik birikimlerin logos suumlzgecinden geccedilirilerek
reddedilmesi yeniden duumlzenlenmesi veya farklı işlevleriyle metne katılması
39
biccediliminde kendini belli etmiştir Bununla birlikte Homerosrsquoun veya Hesiodosrsquoun
metinlerinin kendilerinden sonraki doumlnemde İyonyarsquoda ortaya ccedilıkan logos
kavrayışından yoksun oluşunu onların yapıtlarında genel anlamda bir logosrsquoun iş
başında olmayışına vardırmaksa hem anakronik hem de felsefece kavrayışa ters
duumlşen bir tutumdur Onlarda mit-logos bağlamında bir eksiklik olarak oumlne
suumlruumllebilecek belki de tek şey miti ndashelbette logos aracılığıylandash rasyonelleştirmeye
veya saf dışı bırakmaya hiccedilbir şekilde ihtiyaccedil duymamış olmalarıydı
İyonyarsquoda ortaya ccedilıkan mitoloji yaklaşımı ve sonrasında farklı Yunan
coğrafyalarından bulduğu karşılık bilim ve duumlşuumlnce tarihinin sıccedilrama anları
arasında sayılabilir Bu sıccedilramanın logosrsquola ilişkisi ve ona borcu şimdilik bir yana
bırakılırsa İyonyarsquoda vuku bulan hadise iccedilin bir cuumlmlede şunu soumlyleyebiliriz
Duumlşuumlnce tarihi MOuml 7 yuumlzyıla kadar bir Yunan logosrsquounu değil bu logos
ccedilerccedilevesinde gelişen ve yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz mitoloji yaklaşımını
beklemiştir
İlginccediltir ama İyonya bilimsel duumlşuumlncesinin doğuşundan oumlnceki doumlnemde başka
bir deyişle Homerik-Hesiodik ccedilağda μῦθος kavramının karşılığı guumlnuumlmuumlzdeki gibi
doğauumlstuuml kahramanlar olaylar ve fantastik kurgulardan meydana gelmiyordu
μῦθος soumlzcuumlğuumlnuumln guumlnuumlmuumlzde anlaşıldığı biccedilimde karşılanma ihtiyacı ilk olarak
Homeros ve Hesiodosrsquotan iki yuumlzyıl sonra Yunan duumlşuumlnuumlr ve yazarları tarafından
hissedilmiş ve soumlzcuumlk ccediloğunlukla bu bağlamda kullanılmaya başlamıştı Bu
itibarla μῦθοςrsquoun anlam bakımından muhtelif kavramları ndashhatta λόγοςrsquou bilendash
karşıladığı iki yuumlzyıllık Homerik-Hesiodik doumlnem hesaba katıldığında onun
doğruluğa ccedilok daha yakın bir seruumlvenini yazmak muumlmkuumln hacircle gelecektir Bunun
yanında Diels-Kranz geleneğine uyarak Homerosrsquoun da filozof olduğu kabul
edilirse Homerosccedilu anlamdaki μῦθοςrsquoun felsefeyle aşağı yukarı yaşıt olduğunu
soumlyleme imkacircnı doğar
Ne ki yanlı bir uumlslup tartışmada İyonya devrimi merkeze alındığı oumllccediluumlde μῦθος-
λόγος tartışmasında da varlığını belli eder Nitekim doumlnemin İyonyarsquosındaki genel
manzara ve birkaccedil yuumlzyıl sonrasında Atinarsquoda meydana gelen trajedi
duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde Batılı anlamda bilim ve felsefenin her şeyden oumlnce mitik
duumlşuumlncenin egemenliğindeki bir atmosferde doğduğu ve bu doğar doğmaz da
40
felsefe tarihi boyunca suumlruumlp gidecek bir muumlcadeleye atıldığı youmlnuumlnde bir izlenimin
doğması kaccedilınılmazdır
Soumlzuumlnuuml ettiğimiz bu izlenimin haklı gerekccedileleri de ccediloktur her şeyden oumlnce
felsefe daha ilk ortaya ccedilıktığı anda halkla ve politik organizasyonla daha da oumltesi
tapınak ve gelenekle sıkıntılı ilişkiler iccedilinde olmuştur Guumlndelik hayatın buumltuumln
oumlğeleriyle birlikte toplumu şekillendiren şehir-devlet kurumları her ccedilağ gibi
Antikccedilağrsquoda da egemen guumlcuumln yoğunlaşma noktaları olduğundan taraflardan
birinin felsefe olduğu bir muumlcadelenin ortaya ccedilıkması tabiidir İlk filozoflardan
bazılarının savundukları hakikat uğrunda toplum yargılarına ve geleneklere karşı
fedakacircrca ortaya koydukları muumlcadelenin tarih boyunca pek ccedilok bilim ve
duumlşuumlnce ccedilevresi tarafından onurlandırılması bundandır Benzer biccedilimde
Ortaccedilağrsquoın kapanması ve Hellenizm duumlşuumlncesinin canlanmasıyla birlikte ldquoİyonya
bilimselliğininrdquo modern bilimler iccedilin bir ilk oumlrnek hacircline gelmesi de bundandır
Oumlte yandan Antikccedilağrsquoda ortaya ccedilıktığı duumlşuumlnuumllen herhangi bir μῦθος-λόγος
karşıtlığının μῦθοςrsquou ve mitik duumlşuumlnmeyi buumltuumlnuumlyle reddetmeye ortadan
kaldırmaya doumlnuumlk olduğu iddiası buguumln ikna edici goumlruumlnmemektedir Kaldı ki
felsefenin başlangıcına dair birccedilok ders kitabında genişccedile yer verilen μῦθος-
λόγος karşıtlığı μῦθος soumlzcuumlğuumlnuumln yalnızca felseficirc duumlşuumlncenin belirmesinden
oumlnceki doumlnemlerde taşıdığı anlamların uumlstelik bir kısmı uumlzerinde cereyan
etmiştir Nasıl ki İyonyarsquonın goumlrkemli ccedilağından oumlnce Yunan şehirlerinde Yunan
duumlşuumlncesinde ve edebiyatında λόγοςrsquoun kendisinin değil ama taşıdığı
anlamlardan birkaccedilının yokluğundan soumlz edilebiliyorsa aynı şekilde o ccedilağın
sonrasında pek ccedilok şehirde ortaya ccedilıkan Yunan felsefe geleneklerinde de
μῦθοςrsquoun kendisinin değil taşıdığı anlamlardan birkaccedilının safdışı edildiğinden
veya bunun iccedilin ccedilaba goumlsterildiğinden soumlz etmek muumlmkuumlnduumlr
Thalesrsquoten itibaren yaşamış ve felsefe tarihccedilileri tarafından ldquofilozofrdquo diye anılan
buumltuumln eski duumlşuumlnuumlrlerin halkla politik iktidarla yasayla dini inanccedillar ve kuumlltuumlrel
mirasla ilişkileri ndashguumlnuumlmuumlze ulaşan metinlerin kısıtlı oluşuna rağmenndash dikkatle
incelendiğinde yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz muumlcadelenin oumlzellikle 19 ve 20
yuumlzyıllardaki felsefe ve bilim tarihi okumalarından kaynaklı bazı oumlnyargıların
etkisinde μῦθοςrsquoun buumltuumln anlamlarına karşı verilmişccedilesine bir goumlruumlntuuml kazandığı
41
ccedilabucak goumlruumllecektir Yaygın bir kanı olarak bu yakın bir tarihe kadar antik Yunan
felsefesi okumalarına ccediloğu bakımdan tahakkuumlm etmiş durumdaydı
Bununla birlikte aynı meseledeki bir tartışmanın ideolojilerden arınmış ya da en
azından felseficirc bir nitelik taşıyan kısımlarında akıllara ilk oumlnce ldquobilimsel
duumlşuumlncerdquonin başlangıcına dair sorunun gelmesi tabiidir Batılı anlamda bilimsel
duumlşuumlncenin İyonya felsefesiyle başlatılması bir gelenektir ve yukarıdaki
tartışmalarımızda bu geleneğin kurucu oumlgesi olan ldquobaşlangıccedilrdquo tespitine herhangi
bir itirazda bulunduğumuz duumlşuumlnuumllmemelidir Oumlte yandan geleneğin sonucu olan
bir kanıdan ayrıca soumlz edilebilir ve sorunlu goumlruumlnen de budur 7 yuumlzyılda
İyonyarsquoda Thalesrsquoin sorduğu ilk felseficirc soruyla birlikte λόγοςrsquoun mucizevicirc bir
şekilde ortaya ccedilıkarak μῦθοςrsquou ortadan kaldırdığına dair meşhur iddia
Bu iddianın bir youmlnuumlnuuml en azından Yunan mucizesi anlayışıyla şekillenen
biccedilimini yukarıda etraflıca irdelemiş ve Vernantrsquoın tespitiyle son bulduğunu ortaya
koymuştuk (Vernant 2006 s 371) Son olarak buraya kadar soumlylediklerimiz
ışığında kavramların Homerik ve Hesiodik kullanımlarını irdelemeye sıra
gelmiştir
23 Homeros ve Hesiodosrsquota λόγος ve μῦθος
Kavramsallaştırmalarını temalarını araştırma sahalarını goumlz oumlnuumlnde
bulundurarak hem felsefe hem de buumltuumln oumlteki entelektuumlel faaliyetler biccedilimindeki
antik Yunan duumlşuumlncesinin ilk teşekkuumll zemini ve daha sonraki uzun bir suumlre
boyunca beslendiği kaynağın arkaik Yunan şiiri olduğu kuşkusuzdur Bu arkaik
şiiriyse genel olarak lsquoHomeros-Hesiodosrsquo başlığı altında toplamak muumlmkuumlnduumlr
Homerik metinlerde μῦθος ve λόγος soumlzcuumlkleri sonraki yuumlzyıllardaki anlamlarına
nispetle accedilık tartışmasız bir goumlruumlntuuml ccedilizer Bu durum soumlzcuumlklerin yazı diliyle
henuumlz ccedilok tanışık olmayışına yorulabilir Ancak Homeros yazmalarında geccedilen
her kavramın en az beş yuumlz yıl oumlncesine uzanan bir soumlzluuml gelenek geccedilmişine
sahip olduğu goumlzden kaccedilırılmamalıdır Başka bir ifadeyle Homerosrsquoun yazılı
42
varlığı iccedilinde geccedilen her bir soumlzcuumlğuuml Yunan halkının guumlnluumlk hayatında ccedilok
eskilerden beri mevcut olan en az bir varlığın karşılığı olarak sonraki yuumlzyıllara
bırakmıştır Bu durum μῦθος ve λόγος iccedilin de geccedilerlidir Oumlte yandan metnin uzun
soluklu ve ccedilok youmlnluuml olması kendine oumlzguuml soumlz dağarını meydana getiren
soumlzcuumlklerin o doumlnemin Yunancasındaki muumlmkuumln kullanım biccedilimlerinin neredeyse
tamamını bilmemize imkacircn tanır Bu yalnızca farklı soumlzluumlk anlamlarını değil
gramer bakımından buumltuumln kural ve incelikleri de kapsayan bir imkacircndır
λόγος soumlzcuumlğuumlnuumln buumltuumln bir Homeros kuumllliyatında yalnızca iki dizede yer
bulabilmiş olması ilginccediltir Bunların her ikisi de soumlzcuumlğuumln ldquosoumlz konuşmardquo
anlamında ccediloğul dativ hacirclidir İlyada xv395rsquote καὶ τὸν ἔτερπε λόγοις (ndashve onu
hoşnut ediyordu soumlzleriyle) Odysseia i55rsquoteyse αἰεὶ δὲ μαλακοῖσι καὶ αἱμυλίοισι
λόγοισιν (ndashtatlı ve okşayıcı soumlzlerle suumlrekli buumlyuumlluumlyordu)
Bu durum daha ilk bakışta bizi metaforik bir ldquologos yokluğurdquo duumlşuumlncesine
suumlruumlkleyebilecek bir tuzağı andırır Başka bir deyişle Homeros iccedilin hazırlanacak
hiccedilbir soumlzluumlkte λόγος maddesinin ldquosoumlz konuşmardquo anlamları dışında bir
karşılığının bulunmayacak olması dehşet vericidir
Boumlyleyken soumlzcuumlğuumln koumlkuuml olan λέγειν fiilinin neredeyse her ccedilekimi ve λόγος
dışındaki neredeyse buumltuumln tuumlrevleri İlyada ve Odysseiarsquonın şurasına burasına
rastgele serpiştirilmiş gibi suumlrekli karşımıza ccedilıkar durur Bu durumda Homeros
şiirinde λόγοςrsquoun ccedilok sayıdaki anlamını hangi soumlzcuumlklerle vermiştir
Oumlrneğin λόγοςrsquoun ldquoakılrdquo anlamının Homeros kuumllliyatında hangi soumlzcuumlkle
karşılandığını araştıracak olursak işimiz ccedilok zor değildir Nitekim νόοςrsquou yine
bunun νοῦς biccedilimini hatta fiil koumlkuuml olan νοέωrsquoyu daha ilk bakışta metnin pek ccedilok
yerinde bulabiliriz Soumlzcuumlğuumln tuumlrevlerinden νόημα da her iki cildin pek ccedilok
dizesinde karşımıza ccedilıkar Yine νοέω tuumlrevi olan γνώριμος γνωτός soumlzcuumlkleri de
Homeros tarafından sıkccedila kullanılmıştır Bununla beraber νοέω ve tuumlrevlerinin
hiccedilbir kullanımında μῦθοςrsquoun karşıtı olan bir ldquoakılrdquo anlamına atıf goumlremeyiz
λόγοςrsquoun Homerosrsquotaki varlığının bu denli sınırlı olmasına karşılık μῦθοςrsquoun her
bir casusrsquounun yuumlzlerce kullanımıyla karşılaşmak ccedilok daha şaşırtıcıdır Yukarıda
ele aldığımız ve nihayet anakronik diye nitelediğimiz bazı yanlış kanıların etkisi
43
altındaki bir okur tarafından bu durum μῦθος egemenliğindeki bir ccedilağın ozanı iccedilin
normal goumlruumllebilir Boumlyleyken aynı okur o ccedilağda kullanılan μῦθοςrsquola şayet
varlığından soumlz edebilecekse λόγος egemenliğindeki doumlnemde kullanılan μῦθος
arasında herhangi bir ilişki bulunmaması gerektiğini de baştan kabul etmelidir
Başka bir deyişle eğer 7 yuumlzyıldan itibaren Yunan kuumlltuumlr duumlnyasının λόγος
egemenliğine girdiği kabul ediliyorsa bu yeni paradigmanın yarattığı μῦθοςrsquoun da
eskisinden buumltuumlnuumlyle farklı yepyeni bir karşılığı olmak zorundadır
Homerosrsquota geccedilen μῦθοςrsquoların neredeyse hepsi ldquokişilerin başından geccedilen
olaylarrdquo vs geleneksel anlamları bir kenara bırakılırsa soumlylev konuşma hesap
duumlşuumlnce gibi tamamı eski Yunanca soumlzluumlklerdeki λόγος maddesinde yazılı
bulunan anlamlara goumlnderme yapar Bu μῦθος- λόγος tartışması bağlamında
Homerosrsquoun bize yaptığı en buumlyuumlk suumlrprizdir
Destanda λόγοςrsquoun birincil anlamlarından ldquosoumlz konuşmardquo iccedilin μῦθος kullandığı
yerler şoumlyledir İlyada v493rsquote δάκε δὲ φρένας Ἕκτορι μῦθος (ndashve bu konuşma
iğneledi Hektorrsquoun yuumlreğini) viii525rsquote μῦθος δ᾽ ὃς μὲν νῦν ὑγιὴς εἰρημένος ἔστω
(ndashşimdilik soumlylenecek en sağlıklı soumlz budur) xii80rsquode ἅδε δ᾽ Ἕκτορι μῦθος
ἀπήμων (ndashve bu konuşma hoşuna gitti Hektorrsquoun) xiii748rsquode bir oumlncekiyle birebir
aynı dize ve anlamda ixx242rsquode ἅμα μῦθος ἔην τετέλεστο δὲ ἔργον (ndashsoumlz
soumlylendiği anda iş tamama ermişti) Odysseia i358rsquode μῦθος δ᾽ ἄνδρεσσι
μελήσει πᾶσι (ndashsoumlylevse sadece erkeklerin işidir) viii185rsquote θυμοδακὴς γὰρ
μῦθος ἐπώτρυνας δέ με εἰπών (ndashccediluumlnkuuml yaptığın konuşma iğneledi yuumlreğimi)
xvi385rsquoteεἰ δ᾽ ὑμῖν ὅδε μῦθος ἀφανδάνει (ndasheğer canınızı sıktıysa bu soumlzuumlm)
xvii57rsquode τῇ δ᾽ ἄπτερος ἔπλετο μῦθος (ndashama sonrasında kanatsız kaldı soumlzuuml)
xviii50rsquode τοῖσιν δ᾽ ἐπιήνδανε μῦθος (ndashve hoşlarına gitti bu soumlz) xviii290rsquoda bir
oumlncekiyle aynı ifade ve aynı anlamda ixx29rsquoda xvii57rsquodekiyle birebir aynı ifade
ve aynı anlamda xx247rsquode xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda
xxi143 xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda xxi269 yine
xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda xxi386 xvii57rsquodekiyle birebir
aynı ifade ve aynı anlamda xxii398 xvii57rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı
anlamda xxiii49 ἀλλ᾽ οὐκ ἔσθ᾽ ὅδε μῦθος ἐτήτυμος (ndashama bu soumlz doğru değil)
xxiv465 οὐ γὰρ σφιν ἅδε μῦθος ἐνὶ φρεσίν (ndashccediluumlnkuuml inanmamışlardı bu soumlze)
44
Oumlte yandan μῦθος bazı dizelerde ldquokarşılıklı konuşmardquo olarak (oumlrn İlyada iv214
vd) bazılarındaysa geleneksel anlamıyla uygun biccedilimde kahramanların
başından geccedilen ve sonradan anlatılan hikacircye (oumlrn Odysseia iii95 xi492) olarak
geccedilmektedir
Destanın bazı yerlerindeyse μῦθοςrsquou duumlşuumlnce niyet tasarı anlamlarında
goumlruumlruumlz İlyada i545-546rsquoda μὴ δὴ πάντας ἐμοὺς ἐπιέλπεο μύθους εἰδήσειν (ndash
iccedilimden geccedileni bilmeye heveslenme) Odysseia iv676 οὐδ᾽ ἄρα Πηνελόπεια
πολὺν χρόνον ἦεν ἄπυστος μύθων (ndashPenelopeiarsquonın bu planlardan habersizliği
ccedilok suumlrmedi)
Oumlte yandan Odysseiarsquonın bir yerindeyse zaferden sonra eve doumlnmek iccedilin
gemilerine binmiş olan Argoslular Agamemnon tarafından aniden toplantıya
ccedilağrılmıştır ve bu toplantının ldquonedenirdquo iii145rsquote yine μῦθος soumlzcuumlğuumlyle verilir
μῦθον μυθείσθην τοῦ εἵνεκα λαὸν ἄγειραν (ndashikisi beraber anlattı adamları neden
topladıklarını) Dikkat edilirse bu dizede hem ldquonedenrdquo soumlzcuumlğuuml hem de
ldquoanlatmakrdquo fiili μῦθndash koumlkluumlduumlr
μῦθndash koumlkluuml soumlzcuumlklerin kullanıldığı yerler iki ciltte toplam beş yuumlzden fazladır ve
bunlardan iki tanesiyse μῦθος ve λόγοςrsquoun birleşmesiyle tuumlretilmiş μυθολογεύω
fiilidir Bu Odysseiarsquoda Odysseusrsquoun Kirkersquoden Kalypsorsquoya gelinceye kadar
başından geccedilenleri anlattığı on ikinci kitaptır ve μυθολογεύωrsquonun her iki kullanımı
da kitabın son doumlrt dizesinde ardarda gelir Liddell-Scott soumlzcuumlğuumln tek kullanımı
olarak Homerosrsquoun bu dizelerini goumlstermekte ve anlamını ldquoharfi harfine anlatmakrdquo
şeklinde vermektedir (Liddell amp Scott 1883 s 983)
Hesiodosrsquoa gelince λέγειν vs gibi koumlkteş soumlzcuumlkler dışında λόγοςrsquoun kullanıldığı
yerler her iki kitapta toplam beş dizedir Bunlar sırasıyla Theogonia 229rsquodaki
Erisrsquoten doğan tanrıccedila kızlarından ψευδής Λόγος (ndashyalan soumlz) 890rsquodaki αἱμυλίοισι
λόγοισιν (ndashayartıcı soumlzlerlehellip) İşler ve Guumlnler 78rsquodeki birebir aynı ifade 106rsquodaki
ἕτερόν hellip λόγον (ndashbaşka soumlzhellip) ve 789rsquodaki yine Theogonia 890rsquodakiyle birebir
aynı ifadedir Sonuccedil olarak λόγοςrsquoun kısıtlı kullanımı Homeros gibi Hesiodos iccedilin
de geccedilerlidir ve yine aynı şekilde yalnızca ldquosoumlz konuşmardquo anlamına karşılık
gelmektedir
45
Yukarıda Homerosrsquotaki νόος iccedilin yaptığımız incelemeyi Hesiodosrsquoun metnine
uyguladığımızda λόγοςrsquoun ldquoakıl duumlşuumlnmerdquo vs anlamlarını karşılayan bu soumlzcuumlk
bir kez daha aynı oumlruumlntuumlyle karşımıza ccedilıkacaktır İlyada ve Odysseiarsquoda olduğuna
benzer biccedilimde burada da νόος soumlzcuumlğuuml λόγοςrsquoun yokluğunu hissettirmemiştir
Theogoniarsquoda dokuz İşler ve Guumlnlerrsquodeyse on ayrı dizede olmak uumlzere toplam
on dokuz defa kullanılmıştır Ayrıca νοέω fiili ve bunun isim hacircli νόημα da her iki
kitapta sıklıkla karşımıza ccedilıkar
Bu metinlerde de μῦθος ve koumlkteşlerine bakıldığı zaman Homerosrsquola yine benzer
biccedilimde Theogonia (24 165 663) ve İşler ve Guumlnlerrsquode (10 194 205) toplam
altı farklı dizede soumlz konuşma ve anlatmak (μυθέομαι) anlamlarında kullanıldığı
goumlruumlluumlr
Homeros ve Hesiodosrsquota λόγοςrsquoun belli anlamlarına μῦθοςrsquola verilen bu karşılık
şiir diline oumlzguuml bir kullanım olmaktan ccedilok soumlzcuumlğuumln İyonya devrimi oumlncesindeki
kavranışını bizim iccedilin accedilıklığa kavuşturan guumlndelik bir kullanım biccedilimini
vermektedir Her iki ozanın dizelerinde μῦθος soumlzcuumlğuumlyle karşılanan soumlylemek
soumlz soumlylev karşılıklı konuşma ve neden gibi aslında λόγοςrsquoun listesinde yer alan
anlamlar Homerik-Hesiodik doumlnemde iki kavram arasında herhangi bir
ayrışmanın zıtlaşmanın soumlz konusu olmadığını goumlstermesi bakımından dikkat
ccedilekicidir
46
3 BOumlLUumlM
PLATONrsquoUN DİYALOGLARINDA MİT
Yukarıda bazı Yunan tarihccedili ve yazarlar iccedilin ortaya koyduğumuz mitoloji
yaklaşımını en olgun hacircliyle ve logosrsquola iccedil iccedile geccedilmiş biccedilimde goumlrebileceğimiz
anti Yunan figuumlruuml Platonrsquodur Soumlzgelişi Phaidrosrsquota Boreasrsquoın Oreithuiarsquoyı kaccedilırma
mitiyle ilgili soumlylenenler (Platon 2014 229b vd) 5 yuumlzyıl metinlerinde karşımıza
ccedilıkan mitoloji yaklaşımları arasında en ccedilarpıcı oumlrneklerden biridir Burada
Sokrates bir mitin anlattıklarından hareketle kendi doumlneminin Atinarsquosını mitik
ccedilağlardaki Atinarsquoyla başarılı biccedilimde oumlrtuumlştuumlruumlr ve kanıt olarak da tıpkı
Pausaniasrsquoın aslanlı kapıdaki dev kesme taşları goumlstermesi gibi Artemis
tapınağına giden yol uumlstuumlndeki Boreas sunağını goumlsterir
Başka pek ccedilok oumllccediluumltuumlnden soumlz edilebilir olmakla beraber klasik doumlnemdeki
mitoloji yaklaşımlarının olumlu veya olumsuz diye sınıflandırabilme imkacircnımız
irdelenen mitin doğruluğuna yazar tarafından guumlven duyulup duyulmadığıyla
ilgilidir Platonrsquoun yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz pasajının devamında Phaidrosrsquoun
ldquobu hikacircyenin doğru olduğuna inanıp inanmadığı (πείθω)rdquo sorusuyla metne
birdenbire dahil edilen Platoncu mitoloji yaklaşımı ilk oumlnce mitte geccedilen doğa
tasvirlerinden yola ccedilıkarak Oreithuiarsquonın kaccedilırıldığı yeri belirler buna karşılık
hemen sonrasında Sokratik ironinin oumlrneklerinden birini sahneye koyarak
doumlnemin Yunan mitleriyle arasındaki mesafeyi vurgulama yoluna gider
Boreas mitine karşı bu tavır λόγος ve μῦθος arasında uumlccedil yuumlzyıldan fazladır
devam etmekte olan gerilimin Platonrsquoda cisimleşmiş hacircli olarak okunabilir
Nitekim bu satırların devamında Platonrsquoun bu hikacircyeye boumlylesine şuumlpheci hatta
alaycı yaklaşmasının nedenleri accedilıkccedila goumlruumllecektir Mit her şeyden oumlnce kimi
zaman şoumlyle kimi zaman boumlyle anlatılan bir hikacircyedir Uumlstelik tuhaf anlaşılmaz
uğursuz varlıklardan soumlz etmektedir Bu nedenle mitlerle uğraşmak keskin kafalı
ve gayretli kişilere duumlşer (229d-230a)
47
Bu cuumlmleleri tersinden okumak bize Sokratesrsquoin guumlya mitle uğraşmaktan
μυθολόγημαrsquodan geri durmasının nedenlerini daha accedilık biccedilimde goumlsterir
Platoncu anlamda olsun veya olmasın λόγος bu oumlykuumllerde anlatılanların
hakikatle oumlrtuumlşmesinin muumlmkuumln olmadığını bildirdiğinden bu pasajda mit
karşısında Sokrates gibi guumlven duyan (πιστέω) ve hoşnut (χαρίεντα ἡγοῦμαι)
bununla birlikte sakınımlı bir yaklaşım muumlmkuumln yaklaşımların en doğrusu gibi
goumlsterilmiş olur Bize goumlre bu mitleri irdeleyen ve onlara bir yaklaşım belirleyen
yanlarından oumltuumlruuml guumlccedilluuml bir mitolojinin ifadesidir
Platonrsquoun miti dışlar gibi goumlruumlnen ama iccedilselleştirmiş felsefesi Vernantrsquoa goumlre onu
ldquosoumlzcuumlğuumln tam anlamıyla felsefe dilinin hem berisinde hem de oumltesinde olanları
accedilıklama aracı olarak seccedilkin bir yer verecektirrdquo (Vernant 2015 s 254) Bu bakış
Platonrsquoun felsefesinin mitle ilişkisini saptamasıyla son derece isabetliyken mitin
yalnızca soumlylem guumlcuumlnden yararlanan bir Platonrsquou resmetmesiyle eksiktir Bu
eksiklikle beraber Vernantrsquoın mitolog Platonrsquou Devletrsquoteki Lidyalı Gygesrsquoten
Devlet Adamırsquondaki genccedilleşen nesilden veya Phaidrosrsquotaki Mısır tanrıları
muumlnakaşasından soumlz eden bir Platon hacircline gelir Oumlrnekleri ccediloğaltmak
muumlmkuumlnduumlr ama burada ccedilizilen resimde cafcaflı giysilerinden ve goumlrkemli
teccedilhizatından soyundurulmuş ccedilırccedilıplak bir Platon karşımızda durmaktadır
Devletrsquote Hint koumlkenli uumlccedil sınıflı toplum yapısını oumlneren Timaiosrsquota tanrılarla diğer
varolanlar arasında katı bir hiyerarşi belirleyen Phaidonrsquoda ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuumlnuuml
Orfik arguumlmanlarla temellendiren yine Devletrsquote aynı meseleyi oumlte-duumlnyacılık
uumlzerinde inşa eden Platon bu resimde karanlıkta kalmıştır Mitler vasıtasıyla
boumlylesine buumlyuumlk ve yepyeni bir evren kuran bir Platonrsquodan soumlz ediyorsak onun
felsefesinde mit alelade bir accedilıklama aracı olmanın ccedilok oumltesine geccedilmiş
durumdadır
48
31 Platonrsquoun Felsefesinde Mitin Belirmesi
Homerosrsquoun baştan sona mitik olan duumlnyası μῦθοςrsquola hiccedilbir bakımdan ccedilelişik ya
da herhangi bir mitoloji yaklaşımına karşı korumacı olmadığı gibi (henuumlz
lsquomitolojirsquonin varlığı soumlz konusu olmadığından boumlyle bir durum zaten olanaksızdı)
anlattığı olay veya kişilere μυθικός sıfatının yakıştırılması iccedilin kendisinden ccedilok
sonraki yuumlzyılları beklemek gerekecektir Sokrates Platon ve Aristotelesrsquoin
yaşadığı 5 yuumlzyıl Atinarsquosına gelindiğindeyse artık İlyada ve Odysseiarsquonın yazıya
aktarılmasının uumlzerinden uumlccedil ila doumlrt yuumlzyıl geccedilmiş μῦθος soumlzcuumlğuumlyle tuumlrevlerinin
anlamı koumlr ozanınkinden epeyi uzağa duumlşmuumlştuumlr16 Geccedilen suumlre zarfında İyonya
duumlşuumlnuumlrlerinin arkhesinden Elealıların rasyonel tanrı fikrine kadar devrim
niteliğinde sayılabilecek pek ccedilok felsefi keşif gerek kitaplar gerek gezgin
filozofların tartışmaları vasıtasıyla Atinarsquodaki kuumlltuumlr ortamlarına deyim yerindeyse
boca edilmiştir Yine aynı yuumlzyıllar iccedilinde sırasıyla Solon Kleisthenes ve
Periklesrsquoin yaptığı politik devrimlerle Atinarsquoda demokrasi kurumu yerleşmiş
zaman zaman beliren devlet krizlerine rağmen işler durumdadır O kadar ki 5
yuumlzyılda Atina Platonrsquoun deyişiyle adeta bir παντοπώλιον πολιτειῶνrsquoa (devlet
duumlzenleri panayırı ndash557d) doumlnmuumlş durumdadır Ccediloğu soylu ve varlıklı ailelerin
ccedilocuğu olan politikos adayı genccediller gelecekleri adına buumlyuumlk vaatlerde bulunan
Sofist filozofların peşinden ayrılmamakta onların dilinden doumlkuumllen yeni
kavramlar eski mitler dizeler ve oumlzdeyişler her guumlnuumln yeni tartışma konusunu
belirlemektedir Oumlnderleri eski şairler olan bu gezgin oumlğretmenlerin belirlediği
oumlzguumlr tartışma ortamlarında yuumlzlerce yıllık gelenekler tanrı hikacircyeleri toumlre ve
adetler saygısızca anılmakta hatta Protagoras oumlrneğinde goumlrduumlğuumlmuumlz gibi
tanrılar bazen tartışmaya değer bile bulunmamaktadır Ortaya ccedilıkan bu yeni
siyasal ortamda Attika soylularının geccedilmiş masallardan oumlzlemle hatırladıkları
16 Oumlrneğin Phaidrosrsquota (265c) Erosrsquou yuumlceltmek adına soumlylenen oumlvguumlye Goumlkyuumlzuuml Uumlzerinersquode (284a) ise goumlkyuumlzuumlnuuml Atlasrsquoın desteklediğini anlatan hikacircyeye (buradaki ldquohikacircyerdquo yine μῦθοςrsquotan başkası değildir) yazarlar tarafından μυθικός sıfatı yakıştırılmıştır Metinlerin bağlamına goumlre Platonrsquoun kullandığı μυθικόςrsquoun ldquodestansırdquo yani ldquogeleneksel μῦθοςrsquoa uygunrdquo Aristotelesrsquoin kullandığı μυθικόςrsquoun ise bu goumlruumlşle ccedilelişmeyecek biccedilimde ldquogerccedileklikle bağdaşmayan hikacircye uyarıncardquo anlamlarına geldiğini goumlruumlyoruz
49
altın ccedilağın uumlzerine kuumll serpilmiş gibidir Buumltuumln bu manzarayı Platonrsquoun
diyaloglarda bize sunduğu agora fotoğraflarından accedilıkccedila goumlrebiliyoruz
Bununla birlikte pek ccediloğu demokrat ve ldquosekuumllerrdquo filozoflarla dolup taşan 5 yuumlzyıl
Atinarsquosında olsak da bu ccedilalışmanın başından itibaren benimsediğimiz
perspektifin elverdiği oumllccediluumlde diyalogların her birinde bizi oumlzguumln bir tanrıya
vardırabilecek sayısız patika ağzı goumlrmemiz muumlmkuumlnduumlr O kadar ki Platonrsquoun
yazıları Atinarsquonın şehir planına benzer biccedilimde haritalandırılacak olsa neredeyse
buumltuumln sokak başlarına bu patika ağızlarından biri denk duumlşebilirdi
Nietzsche Batı duumlnyasının son iki yuumlzyıldaki Platon algısını şekillendirecek
biccedilimde İyinin ve Koumltuumlnuumln Oumltesindersquoye oumlnsoumlzuumlnde dile getirdiği artık neredeyse
herkesccedile bilinen ldquohalkın Platonculuğu Hristiyanlıkrdquo tespitiyle (Nietzsche 1999
13) Batılı okuruna bir daha hiccedilbir zaman eski guumlven duygusunu verememek
uumlzere Platon kuumllliyatını Kitab-ı Mukaddesrsquole aynı rafa kaldırmayı başarmıştır
Batı uygarlığının 19 yuumlzyıla kadar geccedilirmiş olduğu suumlreccedil ve buumlyuumlk toplumsal
travmalar goumlz oumlnuumlne alındığında Nietzschersquonin Platonrsquoa youmlnelttiği bu sert
ldquoruhbanlıkrdquo ithamının nedenleri epeyi fazlalaşacaktır Oumlte yandan Nietzschersquoden
sonraki ccedilağda yetişen ve Nietzscheci yorumu benimseyen duumlşuumlnuumlrler aynı
travmalarla bizzat tanışık olmasalar da Platonrsquoun bu ldquoruhbanlıkrdquo youmlnuumlnuuml ccedilok
daha derinlemesine irdelemiş tartışmışlardır Nietzsche Platonrsquoun ldquoruhbanlıkrdquo
youmlnuumlnuuml felsefesinin buumltuumlncuumll yapısını goumlz oumlnuumlnde tutarak tespit ederken onun
halefi olan duumlşuumlnuumlr ve araştırmacılar aynı konudaki tartışmalarının ccediloğunu
diyaloglara sık aralıklarla ve dağınık biccedilimde yerleştirilmiş kimi goumlruumlnuumlr kimi gizli
olan mitler etrafında kurgulamaktadır Herhalde bunun iki sebebinden soumlz
edilebilir biri klasik filolojinin son yuumlzyılda kat ettiği hayranlık veren mesafe
diğeriyse Platonrsquoun anlattığı irili ufaklı mitlerin nihayet bir araya gelerek
ldquoPlatonculukrdquo adı verilen devasa yapıyı oluşturduğunun keşfi ve kabuluumlduumlr
Guthriersquonin tespitiyle diyaloglar felsefenin dinin ve şiirin benzersiz bir
birleşiminden meydana gelirler (Guthrie 1955 s 333) Oumlte yandan dinin ve şiirin
diyaloglarda felsefeyle yan yana gelmesinin başlıca nedeni Platonrsquoun yaşadığı
doumlnemde Atinarsquodaki politik ccedilalkantılar ve filozoflardaki biteviye duumlzen arayışı
olduğundan Platonrsquoda mitlerin bir başka deyişle dinin belirmesine tanık
50
olacağımız zemin yine politik olmak durumundadır Bu nedenle her ne kadar
sonraki başlıklar altında politikaya daha tafsilatlı değineceksek olsak da buradaki
Platonik mitler tartışmasının başında mitlerin ilk başlatıcısı olan Devletrsquoin II
Kitabına birkaccedil paragrafla değinmemiz gerekmektedir
Devletrsquoin genel olarak da diyaloglarda oumlngoumlruumllen devlet duumlzeninin işleyişine
bakıldığında belli bir dinin ldquoyasardquo eliyle yuumlruumlrluumlğe koyulmadığı goumlruumlluumlr Ancak oumlte
yandan bu doğru tespit Platonrsquoun dine yaklaşımını ccediloumlzuumlmleyen araştırmacılar
iccedilin fevkalade yanlış bazı oumlnkabullerin de kaynağı durumundadır Nitekim Platon
Devletrsquote Yasalarrsquoda veya herhangi bir diyalogunda adı koyulmuş belli bir dini
inancın nomos vasıtasıyla guumlvence altına alınmasını oumlnermez fakat bu onun din
konusunda kayıtsız bir toplum oumlngoumlrduumlğuuml anlamına gelmemektedir Yukarıda
değindiğimiz gibi dinin kurumsallaşmasının Platonrsquoun devleti iccedilin ccediloğu
bakımlardan vazgeccedililmez oluşu Devletrsquoin daha ilk boumlluumlmlerinde accedilık biccedilimde
ortaya ccedilıkacaktır
Gerccedilekten de Platonrsquoun Kallipolisrsquoi ne kadar sade teferruattan uzak bir
başlangıccedilla kurulursa kurulsun onda dini bir yapının tartışma goumltuumlrmez
gerekliliğini sezmemiz fazla zaman almayacaktır Bizzat Platonrsquoun 369b
paragrafından itibaren betimlemeye başladığı suumlreci kısaca oumlzetlersek polisrsquoin
oluşmasını kaccedilınılmaz hacircle getiren ilk etken her bir insanın kendi eksiklerini
karşılamakta yetersiz kalması bu eksiklerin sayıca ccediloğalması nedeniyle de
birccedilok insanın bir araya gelmesidir Platonrsquoda işte bu kadar goumlsterişsiz yalın bir
başlangıccedilla polisrsquoin varlığından soumlz etme imkacircnı buluruz Bu yalınlık bir suumlreliğine
devam eder ve bu suumlre zarfında topluluktaki ilişkiler suumlrekli en sıradan ihtiyaccedil ve
alış-verişler uumlzerinden kurulur Sırasıyla yiyecek barınak giysi Fakat bu
ihtiyaccedillar bile aslında hiccedil de kuumlccediluumlk olmayan bir emekler silsilesi meydana
getirecektir Boumlylece ilk karmaşık sistemlerden biri olan goumlrev dağılımının ortaya
ccedilıkması kaccedilınılmaz olacaktır Az sonrasında Glaukonrsquoun isteğiyle yurttaşların
yaşamlarını rahat yataklar ccedileşitli meyveler etler yemek masası ve goumlsterişli
eşyalar gibi luumlks hayatın oumlgeleriyle rahatlatmaya başlayınca bu karmaşıklığın
boyutu daha da buumlyuumlr Sokrates devletine bunların her birini goumlnuumllsuumlzce dahil
etmektedir ve dahil edilen her yeni oumlge yeni birccedilok ihtiyacı da beraberinde
51
getirmektedir Oumlrneğin Sokratesrsquoin başta pek yanaşmadığı et yemekleri
Glaukonrsquoun isteğiyle devlette serbest bırakılınca artık hekimlere de ihtiyaccedil
duyulacağı anlaşılmış olur (373d) Bir zincirleme hacirclinde ihtiyaccedillar arttıkccedila
masraflar da artar ve yeterli sayıda hayvan otlatmak ve ekip biccedilmek iccedilin yeni
toprak arayışları başlar Bu durumsa savaşların habercisidir Oumlte yandan savaş
devleti koruyabilecek buumltuumln donanımlara sahip bekccedililere ihtiyaccedil duyulacağı
anlamına gelir Bu donanımlarsa devletin ilk kurulduğu guumlnlerdeki ihtiyaccedillar
kadar yalın ve goumlsterişsiz değildir Nitekim bekccedililerin aynı anda hem filozof hem
tutkulu hem ccedilevik hem de guumlccedilluuml olması gerekmektedir Devletin en temel
kurumlarından biri olan eğitim boumlylelikle zorunlu hacircle gelmiştir
Platon ccedilocuk yaşlardaki eğitime başlanacak muumlfredat olarak ldquoeskilerden buguumlne
suumlruumlp gelen en iyi yetiştirme tarzırdquo dediği beden eğitimi ve muumlziği oumlnerdikten
sonra bu muumlziğe hikacircyeyi17 de dahil eder ve mitin18 Platonrsquoun felsefesindeki
seruumlveni boumlylece başlamış olur (376e) Hemen ardından mitin doğru veya yalan
olduğuna bakılmaksızın faydalı olduğu suumlrece ccedilocuklara anlatılması gerektiğini
soumlyleyecektir
Bu paragraf aynı zamanda Platonrsquoun Devletrsquoindeki meşhur şair ambargosunun
da ilk belirdiği yerdir Uumlstelik Platon bu ambargoyu Yunan mitlerinin başlıca iki
kaynağı Hesiodos ve Homerosrsquoun adlarını doğrudan vererek duyurur nitekim
onlar tanrıları ve mitik kahramanları gerccedilekte olduklarından farklı goumlstererek
ccedilocukların ve genccedillerin yalan yanlış yetişmesine neden olurlar Oysa şairlerin
yapması gereken tanrıları her nasılsalar oumlyle tasvir etmektir Tanrı iyi olduğu iccedilin
koumltuumlnuumln sebebi olamaz muumlkemmel olduğu iccedilin değişmez ve farklı kılıklara
buumlruumlnmez insanlara yalan soumlylemez ve onları kandırmaz Oumlte yandan yurttaşlar
17 Burada ldquohikacircyerdquo soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγος soumlzcuumlğuumlnuumln tercih edilmiş olması dikkat ccedilekicidir 18 Guthriersquonin yukarıda atıf yaptığımız tespitinden hareketle buna bir ccedileşit din de diyebiliriz Nitekim Platonrsquoun filozof kralının halka anlatacağı mitlerin oumlnemli bir kısmı kutsal olana goumlnderme yapar dolayısıyla tanrının guumlya φύσιςrsquoe yerleştirdiği hakikati bulup ccedilıkarır ve halka goumlsterir Devletrsquoin 427brsquosindeki bir nevi ldquolaikrdquo devlet anlayışına doumlnuumlk soumlzlere gelince ndashki bu aynı zamanda νομοθέτης olan filozofun tapınak kurma ve rituumleller koyma işinden geri durmasıdırndash aslında yeni bir teolojiden bahseden Platonrsquoun felsefesinde aşağıda değineceğimiz uumlzere Sokratesrsquoin sadık bir Olympos dindarı olmasına benzer biccedilimde bir ccedilelişki olarak kendini goumlsterir Mit ve dinden aynı şeyleri anlayacağımızı birinci boumlluumlmde belirtmiştik ki Sokratesrsquoin 427brsquode tapınakla ilgili ldquoyasardquo koyma işlerini tanrı Apollonrsquoa tevdi etmesi Platonrsquoun mitolojik yaklaşımına bir başka oumlrnektir
52
yiğit olmaları ve oumlluumlmden korkmamaları gerektiği iccedilin Hadesrsquoin korkunccedil yurdunu
veya oumlluumlm acısıyla kıvranan kahramanları anlatan şiirler de yasaktır (379b-388d)
Şaire getirilen bu yasak mit anlatma yetkisini elinden almak anlamına gelir
Devletin bu yaptırımını Platon 385crsquode ldquokoro vermemekrdquo (χορον μὴ διδόναι)
deyimiyle ifade eder yani devlet şairden desteğini ccedilekmektedir Oumlte yandan
νομός mit anlatma bir kelimeyle yalan soumlyleme (ψεύσασθαι) yetkisini yalnızca
devleti youmlnetenlere tanıyacaktır (389b)
Bununla beraber Platon anlattığı veya anlattırdığı bir mitin yalan (ψεῦδος)
olduğunu nadiren itiraf eder ve bunun ilk oumlrneği de Devletrsquoteki ldquosoylu yalanrdquo
(γενναῖος ψευδομένος) meşhur ldquotoprağın oğullarırdquo mitidir Sokrates bunu
inanılması ccedilok zor bir mit olarak tanıtırken bu yalanı soumlyleme succedilunu da şairlerin
uumlzerine yıkıverir
32 Yeni tanrılar icat etmek
Geleneksel teolojinin Platonrsquoda şahit olduğumuz bu reddiyesi başka bir teoloji
inşa edeceği anlamına gelir Nitekim Sokratesrsquoe youmlneltilen ldquoyeni tanrılar icat
etmerdquo succedillaması da bu yeni teoloji inşasının bir sonucudur Ksenophon
Sokratesrsquoten Anılarrsquoın ilk satırlarında bu konuya değinirken hem boumlyle bir
succedillamaya ccedilok şaşırdığını soumlyler hem de succedillamanın asıl dayanağının ldquodevletin
tanrılarına sadık olanrdquo Sokratesrsquoin ara sıra soumlzuumlnuuml ettiği kendisine yol goumlsteren
bir daimonion olduğu tahmininde bulunur ldquoDoğrusu Sokratesrsquoin kendi iccedilindeki bir
daimonionrsquoun yol goumlstericiliğinden soumlz ettiği kulaktan kulağa yayılmıştıhelliprdquo
(Ksenophon 1921 112)19
19 Ksenophonrsquoun bu tahmini Euthyphronrsquoda da doğrulanmaktadır (3a) Oumlte yandan bu daimonion iccedilin diyaloglardaki bazı oumlrnekler şoumlyledir Theaitetos 151a ἐνίοις μὲν τὸ γιγνόμενόν μοι δαιμόνιον ἀποκωλύει συνεῖναι (ndashkendi daimonionrsquoum onların kimileriyle birlikte olmaktan beni alıkoydu) Euthyphron 3b μανθάνω ὦ Σώκρατες ὅτι δὴ σὺ τὸ δαιμόνιον φῂς σαυτῷ ἑκάστοτε γίγνεσθαι (ndashanlıyorum Sokrates seni her defasında bir daimonionrsquoun tuttuğunu soumlyluumlyorsun) Savunma 40brsquodeki τὸ τοῦ θεοῦ σημεῖον da Sokratesrsquoin bu varlık iccedilin kullandığı bir diğer addır
53
Bu Sokratik δαιμόνιονrsquou geleneksel Yunan dinindeki δαίμωνrsquola bir tutmak zorlama
bir yorumdur Zaten Sokratesrsquoin diyalogların değişik yerlerinde aktardığı biccedilimiyle
bu daimonion kişisel tanrı olan daimocircnrsquodan farklı olarak yazgı veya talihini
belirlemediği gibi Sokratesrsquoe yapması gerekenleri değil yapmaması gerekenleri
soumlylemektedir (krş Liddell amp Scott 1884 s 322) Bununla birlikte Ksenophonrsquoun
aynı boumlluumlmde anlattığına goumlre Sokrates bir yandan devletin inandığı tanrılara
(οὓς ἡ πόλις νομίζει θεούς) inanmış ve bu inanış uyarınca tapınakta ve evinde sık
sık kurban kesmiş hatta zaman zaman kacirchinlere danıştığı bile olmuş diğer
yandansa kacirchinlik geleneğinde Yunanların en fazla başvurduğu tarla ev evlilik
itibar gibi konularda dinden bu şekilde bir beklentiye kapılmanın akıl dışı olduğunu
accedilık accedilık soumlylemekten ccedilekinmemiştir
Bu bir ccedilelişki olarak goumlruumllebilir Ancak arka planda bizi buguumlne kadar
duumlşuumlnduumlrmekle beraber artık aşina olduğumuz Kriton şablonu yatar nomos adil
davranmamıştır ama yine de bir yurttaş olarak Sokratesrsquoin mecburicirc istikameti
ona boyun eğmektir Devletrsquoin yukarıda alıntıladığımız pasajının hemen
devamında gelen ldquotanrırdquo tanımlarıyla20 da ccedilelişik olması hesaba katılırsa
Sokratesin Olympos panteonuna sadık dindar bir yurttaş olması dini inancı
resmicirc bir kurum bir nomos olarak tanıma eğiliminde olduğunu goumlsterir Bu nomos
telakkisi sayesindedir ki Platonrsquoun oumlrnek insanı tıpkı Atinalı yargıccedilların adil
olmadıklarını bile bile Kritonrsquoun yalvarmalarını geri ccedilevirdiği gibi Olympos
tanrılarının gerccedilek olmadıklarını bile bile kurban kesme ve kacirchine danışma
rituumlellerine duumlzenli olarak katılmayı suumlrduumlruumlr
Kehanet konusu Sokratesrsquoin phusis-nomos karşıtlığında tuttuğu safı belirlemek
iccedilin bize oumlnemli arguumlmanlar sunmaktadır Bunların en başındaysa hiccedil şuumlphesiz
iki kehanet vardır Biri yukarıda soumlz ettiğimiz daimonion diğeriyse Sokratesrsquoin
Khairephon aracılığıyla oumlğrendiği meşhur Delphoi kehaneti
Platonrsquoun yazdığı Savunmarsquonın 20e ve sonraki kısımlarında Sokrates soumlzlerini bu
konudaki beyanlara ayırır Anlattığına goumlre Khairephon ndashgoumlruumlnuumlşte kendi
20 382arsquodan itibaren goumlrduumlğuumlmuumlz bu tanımlamalar oumlzetle tanrının biccedilim değiştiremeyen aldatmayan zaafları olmayan bir varlık olması Homerik-Hesiodik teolojiye bir itiraz olmasının yanında apaccedilık bir İtalyan felsefesi bilhassa Ksenofanes etkisi altındadır
54
kararıylandash gidip Delphoi kacirchinine ldquoSokratesrsquoten daha bilge birinin olup olmadığınırdquo
danışır kacirchin kadının cevabı şaşırtmaz Sokratesrsquoten daha bilgesi yoktur
Sokrates bu mitik arguumlmanın ardından kehanet hakkında kendi akıl yuumlruumltmeleri
sonucunda vardığı kararı da accedilıklamaktan geri durmaz Başka bir deyişle ldquoen
bilgerdquo olduğuna dair iddiasını oumlnce mit aracılığıyla ve ardından diyalektik
youmlntemle kanıtlama yoluna gider Atinarsquoda ldquobilgerdquo diye anılan her adamın kapısını
ayrı ayrı ccedilalar hepsinin bilgeliğini soru-cevap youmlntemini (διαλέγομαι) kullanarak
sigaya ccedileker diyalektiğin vardırdığı sonuccedil da mitinkiyle aynıdır
Sokratesrsquoin bu anlattıklarının ldquomitikrdquo diye nitelediğimiz kehanet kısmı Platonrsquoun
buumltuumln diyaloglarında ortaya koyduğu mitoloji yaklaşımının adeta ccedilekirdeğini
esasını teşkil eder Nitekim Sokratesrsquoin kehanet meselesine giriş yaptığı 20ersquonin
son cuumlmleleri şoumlyledir
οὐ γὰρ ἐμὸν ἐρῶ τὸν λόγον ὃν ἂν λέγω ἀλλ᾽ εἰς ἀξιόχρεων ὑμῖν τὸν λέγοντα
ἀνοίσω τῆς γὰρ ἐμῆς εἰ δή τίς ἐστιν σοφία καὶ οἵα μάρτυρα ὑμῖν παρέξομαι
τὸν θεὸν τὸν ἐν Δελφοῖς ndashCcediluumlnkuuml konuştuğum soumlzler kendi soumlylediklerim
değil aksine sizin pek guumlvenmeye değer bulduğunuz birinin soumlyledikleridir
Şayet benimki gibisine de bilgelik denebilecekse buna Delphoirsquodeki tanrıyı
şahit goumlstereceğim (Savunma 20e)
Bu Sokratesrsquoin tıpkı ldquodevlet tanrılarırdquo iccedilin kurbanlar kesmesinde olduğu gibi
kurumsal nomos guumlvencesi altındaki bir Olympos tapınağından icazet talep ettiği
anlardan biridir Lysiasrsquoın ısrarlarına rağmen Atina yargıccedilları oumlnuumlnde sofistik bir
savunma yapmayı reddeden Sokrates (Laertios 2013 II40) succedilsuzluğunu
ıspatlamak adına mite başvurmaktan ccedilekinmemiştir Ccediluumlnkuuml onun dindarlığı
φύσιςrsquoin değil νομόςrsquoun uumlzerinde biccedilimlenmiş devletin ve hukuğun talep ettiği
uylaşıma dayalı bir dindarlıktır Platonrsquoun oumlngoumlrduumlğuuml ὁσιότης veya εὐσέβεια da
bundan başkası değildir (krş Devlet 382a vd)
Sonuccedil olarak Sokrates metaforik de olsa bu duruşmanın belli başlı yerlerinde
Atina yargıccedillarına değil ama Atina tanrılarına yakarıştadır Fakat başka tuumlrluuml
davranabilir miydi Denilebilir ki bu tapınaktan icazet almaya ccedilalışan filozoflar
iccedilin ilk ve tek oumlrnek değildir Nitekim doğrudur yazdığı kitabı goumltuumlruumlp Artemisrsquoin
sunağına bırakan Herakleitosrsquou hatırlayalım Oumlte yandan bunun aksi
oumlrneklerinden de soumlz etmek muumlmkuumlnduumlr Yine Sokrates gibi goumlccedilmen olarak
55
Atinarsquoya gelen Protagoras ve Anaksagoras tapınak ve politik iktidarla burun
buruna geldiklerinde mitolojiye başvurmayı akıllarından bile geccedilirmemişlerdir
Anaksagoras guumlneşin alevde kızdırılmış bir maden kuumllccedilesi olduğunu
soumlylediğinde Periklesrsquoin muhalifi olan Diopeithes bunu fırsat bilerek filozofu
mahkemeye vermiştir gerekccedilesiyse tanrısal bir goumlk cismi hakkında bilgiler
oumlğretmeye kalkışmasıdır Bunun uumlzerine Anaksagoras mitolojiye başvurup da
Atina tanrılarından icazet alma yoluna gitmez şehri terk eder (Kranz 1994 s
145) Protagoras da tanrıların oumlluumlmluumller tarafından hiccedilbir şekilde anlaşılıp
bilinemeyeceğini soumlyleyince Atinalılar tarafından kitapları toplatılarak yakılır ve en
sonunda suumlrguumlne goumlnderilirken herhangi bir mitolojik yaklaşıma sarılma
girişiminde bulunmayacaktır (Kranz 1994 s 193 krş Theaitetos 162e)
Bununla birlikte Sokratesrsquoin tarihin en uumlnluuml duruşmasında ortaya koyduğu bu
mitolojik tavırla karşılaştırabileceğimiz en iyi oumlrnek Platonrsquodan yaklaşık iki yuumlzyıl
oumlnce ve yine Delphoi tapınağı etrafında doumlnen Thalesrsquoin ldquobilgeler bilgesirdquo
unvanını ısrarla reddetme hikacircyesidir
Laertiosrsquoun aktardığı eğlenceli hikacircyeye goumlre İyonyalı genccediller Miletoslu
balıkccedilılardan bir ağ satın almışlar ve avlanırken ağlarına bir uumlccedilayak takılmıştır
Bunun uumlzerine Delphoi kacirchinine birini yollamışlar ve tanrıdan kehanet
beklemişler Gelen cevaba goumlre uumlccedilayağı ldquoherkesin en bilgesinerdquo (τίς σοφίῃ
πάντων πρῶτος) vermelilermiş Herkes bu bilgenin Thales olduğunda hemfikir
olduğu iccedilin uumlccedilayak ona goumlnderilmiş Fakat Thales bu payeyi kendisine uygun
bulmadığından uumlccedilayağı başkasına vermiş ve o da bir başkasına boumlylece uumlccedilayak
en sonunda Solonrsquoa ulaşmış Yine Laertiosrsquoun aktardığı aynı hikacircyenin başka bir
versiyonunda bir Arkadyalının oumlluumlrken ldquobilgelerin en yararlısınardquo verilsin diye
kupa Thalesrsquoe getirilmiş Thales bir oumlnceki versiyonda olduğu gibi kupayı yine bir
başkasına vermiş ama bu defa kupa doumlnuumlp dolaştıktan sonra yeniden Thalesrsquoe
gelmiş (Laertios 2013 I28-29)
Goumlruumllduumlğuuml gibi bu oumlrnekte bir devlet tapınağı olan Delphoi tarafından ldquoen bilgerdquo
unvanı kendisine verilmiş bir İyonya filozofunun bu yuumlce payeyi ısrarla
reddettiğine şahit oluruz Accedilıktır ki bu olay tarihsel gerccedileklikle alakasız bir mitse
56
bile Thalesrsquoin tapınakla boumlyle yakın bir icazet takdis ilişkisi kurmaktan kaccedilmasını
metaforik biccedilimde goumlstermektedir
33 Protagorasrsquoın Erdem Miti ve Sokratesrsquole Aynılaşması
Platonrsquoun hem Devletrsquote hem de Yasalarrsquoda kurduğu iki politeia iccedilin de νομόςrsquoun
mutlak belirleyiciliğini benimsediği kuşkusuzdur Kallipolisrsquote νομός youmlnetici
filozoflardan uumlretici zanaatkacircrlara kadar istisnasız her yurttaş iccedilin bağlayıcıdır
Oumlrneğin 519drsquode filozofların yeniden mağaraya inmeleri ve oradaki tutsakları
kurtarıp aydınlığa ccedilıkarmaları gerektiğini soumlyleyen Sokratesrsquoe Glaukon bunun
onları muumlmkuumln olandan daha koumltuuml bir hayata zorlamak anlamına geleceği
cevabını verince Sokrates νομόςrsquotan ne anladığını accedilıkccedila ortaya koyan şu
cuumlmleyi soumlyler
Bir defa daha unuttun ki sevgili dostum νομός devletteki hiccedilbir sınıfın oumlzel
mutluluğunu sağlamaya ccedilalışmaz onun amacı mutluluğu devletin tamamı
iccedilin uumlretip ortaya ccedilıkarmak ikna veya zorlama yoluyla (πειθοῖ τε καὶ ἀνάγκῃ)
yurttaşlar arasında uyum sağlamak(tır)hellip (Devlet 520e)
Burada νομόςrsquoun ikna guumlcuumlnuuml diyalektikten ve mitten zorlama guumlcuumlnuumlyse kolluk
kuvvetinden alacağından şuumlphe etmek iccedilin bir nedenimiz yoktur Bununla birlikte
devletin buumltuumlnluumlğuumlnuuml koruyan ve yurttaşları bir arada tutan tek guumlcuumln νομός
olduğundan da şuumlphe edemeyiz
Kallipolisrsquoteki νομόςrsquoun ilkel toplumsal ilişkiler ve işboumlluumlmuumlyle birlikte ortaya ccedilıkıp
ccediloğaldığı şablon Magnesiarsquoda da kendini tekrar eder Ancak Yasalarrsquoda
oumlrneklemenin yapıldığı yer ccedilok eski geccedilmişte insanların bir araya geldikleri ilk an
tasarısına dayanan bir zihin deneyi değil mitik bir anlatının bu iş iccedilin sunduğu ccedilok
daha geniş bir hayali zemindir Tufan (κατακλυσμός) salgın hastalık (νόσος)
tuumlruumlnden ldquoeski soumlylentilerderdquo (οἱ παλαιοὶ λόγοι)21 geccedilen ve sonucunda insan
soyundan ccedilok az kişinin kaldığı olaylar (676b vd ayrıca krş Timaios 22b Kritias
21 Platon tıpkı Devlet 373drsquode olduğu gibi Yasalarrsquoın burasında da ldquosoumlylentirdquo soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγοςrsquou tercih ediyor
57
112a vd) Oumlte yandan Yasalarrsquoda da hikacircye Devletrsquotekiyle benzer biccedilimde ilerler
ve insanların kalabalıklar hacirclinde bir arada yaşamaya başlamasıyla karmaşık
politika organizasyonlarının dolayısıyla νομόςrsquoun nasıl zorunlu bir ihtiyaccedil hacircline
geldiğini goumlstermeye ccedilalışır
Politika bahsinde de değineceğimiz gibi 5 yuumlzyılda Atinarsquonın iki buumlyuumlk felsefi
ekoluuml olan Sokratesccedililerin ve Sofistlerin ikisi birden mevcut duumlzenden hoşnutsuz
olduklarını olaylar veya eserler vasıtasıyla bir şekilde belli etmişlerdir Bunlardan
ilki devletin mevcut νομόςrsquounun δικαιοσύνη erdemini taşımadığı ikincisiyse bu
νομόςrsquoun φύσιςrsquole hiccedilbir zaman bağdaşamayacağı fikirlerinden hareketle rejim
karşıtı bir perspektif ortaya koyar Sokratesccedililerin hoşnutsuzluğunun birinci ve en
buumlyuumlk kanıtı olarak Savunmarsquodan Phaidonrsquoa giden suumlreccedil goumlsterilebileceği gibi
Sofistlerin hoşnutsuzluğunu ise ilkin Sofist Protagorasrsquoın yukarıda değindiğimiz
suumlrguumln hikacircyesinden ikinci olarak da diyaloglarda satır aralarından
ccedilıkarabildiğimiz arguumlmanlardan tespit edebiliriz Oumlte yandan bu hoşnutsuzlukta
ortak olsalar bile din ve devlet işlerinde φύσις ve νομός ayrılığı noktasında
Sokratesccedililerle Sofistlerin dahil oldukları saflar her zaman karşı karşıyadır
Nitekim yukarıda νομόςrsquoun Devletrsquote ve Yasalarrsquoda zorunlu olarak ortaya ccedilıkışı
bahsinde soumlylediğimiz gibi Platon νομόςrsquoun varlığını değil adaletsizliğini
eleştirirken Sofistlerin rahatsızlığı doğrudan doğruya νομόςrsquoun varlığıyla ilgilidir
Platonrsquoa goumlre νομός ve yaptırımları iyi22 Sofistlere goumlreyse φύσιςrsquoe aykırı olduğu
iccedilin koumltuumlduumlr Diyaloglarda bu konuda iki ekol arasındaki zıtlaşmayı en net
biccedilimde Protagoras ve Gorgiasrsquota goumlrebiliriz
Bunların bilhassa birincisinde Sokratesrsquole başta Protagoras olmak uumlzere birkaccedil
buumlyuumlk Sofist arasındaki tartışmanın esas konusu erdemin oumlğretilebilirliği olmakla
beraber konuşmaların etrafında doumlnuumlp durduğu kavramlar iyiliğin kaynağı olarak
φύσις ve νομός aynı zamanda bu νομόςrsquola beraber bahsi accedilılan νομοθέτηςrsquotir
Hatırlanacağı gibi erdemleriyle meşhur devlet adamı Perikles kendi ccedilocuklarına
bu erdemliliği ne oumlğretebilmiş ne de miras bırakabilmiştir (320a ayrıca krş
Menon 93b vd) Bu durum erdemin φύσιςrsquote olduğunu soumlyleyen Protagorasrsquoı da
22 Kritonrsquoda goumlrduumlğuumlmuumlz gibi νομόςrsquoun yaptırımı Sokratesrsquoe baldıran zehiri iccedilirmeye bile varmışken hacirclacirc lsquoiyirsquodir ki Sokrates bundan kaccedilmayı aklından geccedilirmez
58
onun νομόςrsquola garanti altına alınabileceğini duumlşuumlnen Sokratesrsquoi de zor durumda
bırakacaktır En nihayetinde her ikisi de savundukları iddiadan oumlduumln verircesine
hatta bir bakıma iddialarını birbirleri arasında değiş-tokuş etmiş gibi tartışmayı
sonlandırırlar
Diyalogun başlarında Sokrates Protagorasrsquotan erdemin oumlğretilebileceğini
goumlstermesini herkesin oumlnuumlnde ve accedilık yuumlrekli bir ısrarla isteyince yaşlı adamın
koltukları kabarmıştır Şoumlyle sorar
hellip Sokrates bunu senden esirgemem ama nasıl goumlstereceğimi soumlyle yaşlı
bir adamın kendisinden daha genccedil adamlara μῦθος anlatması gibi mi
yoksa λόγοςrsquola adım adım giderek mi (320c)
Toplantıdakiler bunun kararını Protagorasrsquoa bırakınca yaşlı adam ldquoelbette μῦθος
dinlemekten hoşlanırsınızrdquo diyerek anlatmaya koyulur 320d-322d paragrafları
boyunca aktarılan hikacircye oumlzetle Prometheus ile Epimetheusrsquoa verilen
yetenekleri ilk insanlar arasında eşit paylaştırma goumlrevinin Epimetheusrsquoun
beceriksizliği yuumlzuumlnden başarısızlıkla sonuccedillanması yeteneklerin adaletsiz
dağıtımı sonucu insanlar arasında guumlccedil dengesizliğinin belirmesi ve boumlylece
birbirlerini yok etmeye başlamaları nihayet Zeusrsquoun insanların buumlsbuumltuumln ortadan
kalkacağı kaygısıyla Hermesrsquoe insanları utanma (αἰδώς) ve adaletle (δίκη)
donatma goumlrevini vermesini konu alır
Goumlrevi kabul eden Hermes Zeusrsquoa bu iki duyguyu tıpkı τέχνηrsquoler gibi farklı farklı
insanlarda mı yoksa hepsinde mi olacak biccedilimde pay edeceğini sorunca Zeus
herkesin payını almasını buyurur
Hepsi payını alsın ccediluumlnkuuml diğer τέχνηrsquoler gibi bundan da azlar pay alırsa
devletler meydana gelemez Ardından onlar iccedilin benden şu νομόςrsquou koy
Utanma ve adaletten payını alamayanlar devletteki bir hastalık gibi goumlruumlluumlp
oumllduumlruumlleceklerdir (Protagoras 322d)
Bu mitik kısım Protagorasrsquola Sokrates arasındaki Sofist-filozof ayrımının
bulanıklaştığı neredeyse ortadan kalktığı ilk yerdir Ccediluumlnkuuml bilindiği gibi bu mitle
ccedilok benzer biccedilimde Platon da ilk diyalogundan son diyaloguna kadar başta iyi
olmak uumlzere adalet oumllccediluumlluumlluumlk bilgelik cesaret gibi ideaların hepsinin bilgisinin
ruhta bulunduğunu soumlylemektedir Bununla beraber Sokratesrsquoin erdemler
konusunda Protagorasrsquola ayrı duumlştuumlğuuml tek yer yani soumlzuumlnuuml ettiğimiz bulanıklığı
59
bir nebze de olsa giderebilecek yegacircne ayrım erdemin oumlğretilebilir (διδακτόν)
olup olmadığı tartışmasında ortaya ccedilıkar Fakat yine de Protagoras ve Platoncu
erdemler arasındaki benzerliğin ccedilok daha ileri gittiği pasajlar hacirclacirc vardır Oumlrneğin
322ersquode Protagoras adalet (δικαιοσύνη) ve oumllccediluumlluumlluumlkten (σωφροσύνη) kendi
oumlngoumlrduumlğuuml erdemler olarak soumlz eder Bunlar aslında Protagorasrsquoın daha geride
319arsquoda oumlğrettiğini soumlylediği lsquopolitika sanatırsquonın (πολιτική τέχνή) iccedileriğinde
mevcutturlar Nitekim Protagoras diyalogun akışında bunları yer yer lsquopolitik
erdemlerrsquo (ἀρετή πολιτική) diye de adlandıracaktır
Bununla beraber yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Protagoras mitinde Sokrates ve
Protagoras arasında beliren tam da meseleyi kapatırken anmaya değer
fevkalade ccedilarpıcı bir benzerlikten daha soumlz edebiliriz Bilindiği uumlzere felsefe
tarihinde Protagoras ve Menon Euthydemos ve Gorgiasrsquola birlikte aynı
doumlrtlemenin diyalogları olarak ele alınmıştır Benzer biccedilimde erdemin oumlğretilebilir
olup olmadığı sorusu Menonrsquoda olduğu gibi Protagorasrsquota da ccediloumlzuumlmsuumlz
kalmaktadır Her ikisinde diyalogda da kendi erdemliliğini ccedilocuklarına vermekte
başarısız devlet adamları ccedilarpıcı bir sorun olarak belirmekte bu itibarla her
ikisinde de bilginin doğuştan (εν τῃ φύσῃ) gelip gelmediği tartışma konusu
edilmektedir Ancak iki diyalog arasındaki en ilgi ccedilekici benzerlik hacirclacirc şudur
Protagorasrsquota yaşlı Protagorasrsquoa soumlyletilen mitteki Zeusrsquoun Hermes eliyle
insanlara utanma ve adaleti pay ettiği ve pay alamayanların yasayla
cezalandırıldığı kısımlar Menonrsquoda Sokratesrsquoe soumlyletilen bir cuumlmleyle birebir
oumlrtuumlşmekte oumlzetle Menonrsquodaki Sokrates cuumlmlesi apaccedilık biccedilimde Protagorasrsquotaki
Sofist mitine atıf yapmaktadır
Bu akıl yuumlruumltmemizden şu ortaya ccedilıkıyor ey Menon Erdem bizde insanlar
arasında pay edilmiş bir tanrı parccedilası olarak goumlruumlnuumlşe gelir elbette ondan
payını almış olanlar iccedilin (Menon 100b)
60
34 Platonrsquoun felsefesinde ψυχή
Sokratesrsquoin katlini tasarlayan Olympos dindarlarıyla Platon arasındaki en buumlyuumlk
farklardan biri ψυχή kavrayışından ileri gelir Diyalogların kimi yerlerinde bu
kavrayış farkı Orpheus dizeleri hacirclinde veya Pythagorasccedilı bir tanrı imgesi olarak
accedilığa ccedilıkar ve her iki durumda da etik etrafında doumlnuumllen asıl mihverdir
Diyalogların bazı başka yerlerindeyse Platonrsquoa oumlzguuml ψυχήrsquoyi mitik bir anlatının
oumlgesi olarak goumlruumlruumlz Bu yerler bize ccediloğunlukla etiğin yanında epistemolojik bir
ccedilerccedileve de sunar Oumlte yandan bu kavramın Homerik-Hesiodik doumlnemlerde ldquoruhrdquo
diye karşılama imkacircnından henuumlz soumlz edemediğimiz iccedilin en azından Platon
bahsi accedilılıncaya kadar ψυχή şeklinde yazmayı uygun buluyoruz
Homerosrsquoun duumlnyasında ψυχή bizim alıştığımız hacircliyle ldquobedenrdquo karşıtı bir ldquoruhrdquo
olarak tasarlanmamıştır Buna goumlre ψυχήrsquonin buumltuumln yetileri yalnızca kişinin
hayata olduğu suumlre iccedilinde etkin ve olanaklıdır oumlluumlmuumln gelmesiyle birlikte kişinin
varlığı her anlamda ortadan kalkmış olur (Rohde 1925 s 5) Bunun anlamı
Homerosrsquota bizim geleneksel kavrayışımızın aksine oumlluumlm sonrasında ψυχή
olarak gidilecek bir ceza-oumlduumll veya son yargı yerinin bulunmadığıdır Bu
bakımdan ψυχή sadece yaşayanlar duumlnyasındaki canlılığı bedenin hareket
edebildiği ve yaşamsal faaliyetlerini yerine getirebildiği oumlluumlm oumlncesi hacirclini ifade
eder Eski Yunanca soumlzluumlklerinde soumlzcuumlğuumln ilk sıralardaki karşılığının ccediloğu
zaman ldquohayatrdquo olması da bundandır Bununla birlikte Homerik ψυχήrsquonin bazı
bakımlardan geleneksel ldquoruhrdquo kavrayışıyla oumlrtuumlştuumlğuuml noktalar da yok değildir
Oumlrneğin oumlluumlnce ruh bedenden ndashağız ya da accedilılan bir yara yoluylandash ayrılan
biccedilimce belli belirsiz yarı goumlruumlnuumlr bir duman (İlyada xxiii100) ya da goumllge
(Odysseia xi207) gibi ele avuca gelmeyen uccedilucu bir varlıktır Hesiodosrsquoun
ψυχήrsquosine gelince bize Homerosrsquounkine goumlre ccedilok daha kısıtlı bir inceleme imkacircnı
sunar Nitekim soumlzcuumlk Theogonia ve İşler ve Guumlnlerrsquoin tamamında yalnızca bir
defa geccedilmektedir χρήματα γὰρ ψυχὴ πέλεται δειλοῖσι βροτοῖσιν(ndashccediluumlnkuuml para
hayatıdır zavallı yoksulların) Bu ise soumlzcuumlğuumln yine Homerosrsquotaki anlamlarından
birine uygun olarak kullanıldığını goumlsterir Bununla birlikte Hesiodosrsquota ve
Homerosrsquota Hades uumllkesinin varlığı aynı zamanda Odysseiarsquonın XI kitabında
61
Odysseusrsquoun bu uumllkeye vardığını ve oumlluumllerle buluşup konuştuğunu anlatan
dizeler Homerik doumlnemde bir oumlte-duumlnya tasavvurunu tartışmasız hacircle getirir
getirmesine ancak son tahlilde goumlz oumlnuumlnde bulundurulması gereken en oumlnemli
nokta Homerik-Hesiodik ψυχήrsquonin oumlte-duumlnyadaki yaşamla ilişkisinin bizim
geleneksel ldquoruhrdquo imgesine yuumlklediğimiz anlamdan buumlsbuumltuumln farklı oluşudur
Ancak Platonrsquoa gelindiğindedir ki ψυχήrsquoyi artık ldquoruhrdquo diye karşılama imkacircnından
soumlz edebiliriz Ccediluumlnkuuml ψυχήrsquonin oumlte-duumlnyalarla ve hatta oumlluumlmsuumlzluumlkle olan bağı
Platonrsquoda goumlruumlnuumlr hacircle gelmiştir Onun ψυχήrsquoden anladığı şey Homerosrsquotaki gibi
bedene canlılık ve hareket etme kabiliyeti vermekle sınırlı bir yaşamsal parccedila
değil insanın oumlluumlmsuumlz yanıdır Başka bir deyişle Platonrsquoun ψυχήrsquosi bilme
arzulama duyum karar verme vs yetilerin yanında ve en oumlnemlisi olarak bir oumlte-
duumlnya tasarımıyla anlaşılır hacircle gelebilmektedir Bu tasarımın merkezindeyse
ruhgoumlccediluuml miti bulunur
a) Phaidon Devlet ve Gorgiasrsquota ruhun yolculuğu
Sokrates Phaidon 63crsquode kendisi iccedilin uumlzuumllen dostlarına ve oumlğrencilerine
soumlylediğine goumlre oumlluumlmden sonra gerccedilekten iyi birer efendi olan tanrılarla
buluşacağından hiccedilbir şeyden olmadığı kadar emindir (διϊσχυρίζομαι) Burada
kullanılan fiilin ldquobel bağlamak guumlvenmekrdquo anlamından da anlaşılacağı uumlzere
Sokratesrsquoe bu cuumlmledeki guumlven hissini veren şey bir akıl yuumlruumltme veya logos
etkinliği değil mitik bir oumlğretidir Dolayısıyla bir epistemersquoye hatta pistisrsquoe bile
değil sezgisel bir tasdiklemeye işaret eder İnsanın beden kısmı oumllecektir fakat
ruh kısmı oumlluumlmsuumlzduumlr
Ruhun oumlluumlmsuumlz olduğundan başka diyaloglarda da soumlz edilmektedir fakat
Phaidonrsquou bu konuda ilk sıraya getiren oumlzelliği bu oumlluumlmsuumlzluumlk goumlruumlşuuml bağlamında
ima ettiği kaynağının alabildiğine gizemli ve ilginccedil olmasıdır
Elbette diğer diyaloglarda aynı bilgi kaynağına yapılan oumlrtuumlk veya şiirsel atıflar
goumlz oumlnuumlne alındığında Phaidonrsquodaki accedilıklamayı bir itiraf olarak
62
değerlendiremeyiz Kaldı ki Platonrsquoun yazma tarzı ccediloğunlukla herhangi bir
tedbirin veya ccedilekincenin etkisi altına girmez Buna karşılık Phaidon Platoncu
ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuuml oumlğretisinin kaynağının gizli bir erginlenme topluluğu
olduğunu bu topluluğun kendine oumlzguuml dinicirc rituumlellerde bulunduğunu accedilıkccedila
soumlyleyen tek diyalogdur Son tahlilde Phaidonrsquoun kritik pasajlarından biri olan
69crsquode geccedilen aşağıdaki cuumlmleler Platonrsquoun ruh goumlruumlşuumlne kaynaklık eden bu
gizemli topluluğa oumlvguumlyle doludur
hellip oumllccediluumlluumlluumlk adalet cesaret ve aklı başındalığın kendisi de birer arınma
(καθαρμός) yoludur Bu durumda gizem dinlerini (τελετή) kuran insanlar
cahil kişiler olmasalar gerek Aslına bakılırsa bu kişiler uzun zaman oumlnce
ldquoher kim erginlenmeden ve tamamlanmadan Hadesrsquoe gider o kişi ccedilamurda
yatar her kim arınmış ve tamamlanmış varır oraya tanrılarla birlikte otururrdquo
derken bir şey ima etmektedirler (Phaidon 69c vd)
Phaidonrsquoun bu cuumlmleleri soumlzuuml edilen gizem dininin ldquoerginlenmerdquo kavramını
filozofluk yeteneğiyle ldquoarınmardquo kavramınıysa Platonik doumlrt temel erdemle
oumlrtuumlştuumlrme ccedilabasının accedilık bir ifadesidir Bu gizemli topluluğun kimler olduğu
sorusuna karşılıksa ancak bazı tahminler yuumlruumltuumllebilir Oumlrneğin yukarıdaki
cuumlmlelerde geccedilen genel duumlşuumlnceyi Pythagorasccedilılıkla oumlrtuumlştuumlrmemize imkacircn
veren ortak noktalardan soumlz edilebilir Benzer biccedilimde Platoncu erdemlerin birer
ldquoκαθαρμός yolurdquo olarak dillendirilmesi de kulaklarımızı Empedoklesccedili tınılarla
doldurmaktadır Fakat son tahlilde bu pasaj felsefenin bir gizem dininin
şablonunda bir erginlenme tarikatının rituumlelleriyle kavranışına oumlrnektir Tam da
bunu doğrulayacak biccedilimde paragrafın devamı şu şekildedir
Erginlenmeler sırasında soumlylendiği gibi Dinsel toumlrenlerde asa taşıyan
ccediloktur gerccedilek inanansa az Bence bu azınlıktaki kimseler doğru şekilde
felsefe yapanlardan başkası değildir (69d)
Her şeyden oumlnce yukarıdaki cuumlmlelerin diyalogun son kısmındaki ldquoHades
yolculuğurdquo miti iccedilin yalnızca bir hazırlık huumlkmuumlnde olduğu goumlzden
kaccedilırılmamalıdır Oumlte yandan bu hazırlık epeyi uzun suumlrer ve bizi belli gerccedilek bir
gizem kuumlltuumlne atıflarda bulunan ccedilok daha şaşırtıcı suumlrprizlerle bir suumlre daha
meşgul etmeyi suumlrduumlruumlr Oumlrneğin Hades yolculuğu bahsine gelmeden bu ruh
goumlruumlşuumlnuumln ruhgoumlccediluuml inancını benimseyenlere ait olduğu uumlstelik bu goumlruumlşuumln
63
kaynağının da ldquoeski bir oumlğretirdquo (παλαιός λόγος)23 olduğu alabildiğine duru
cuumlmleler sayesinde apaccedilık karşımızda belirir
Ruhun buradan oraya (Hadesrsquoe) gittiğini sonra buraya geri doumlnduumlğuumlnuuml
yani onun oumllenlerden doğduğunu dile getirir bu oumlğreti Yaşayanların
oumllenlerden yeniden doğdukları kabul edilirse bizim ruhlarımızın da orada
bulunmuş olması gerekmez mi Olmasalardı yeniden de doğamazlardı
(79c)
Sokratesrsquoin okur iccedilin yaptığı bu oumln hazırlıkların neticesinde Phaidonrsquoun mitik
esasını teşkil eden ve 107crsquoden itibaren başlayan Hades yolculuğu kısmına
geldiğimizde diyaloglardaki buumltuumln oumlte-duumlnya tasvirleri arasında en ilginccedil ve
gizemli olanıyla karşı karşıya kalırız Soumlz konusu mite goumlre oumlluumlmden sonra ruh
Hadesrsquoe doğru yola ccedilıkarken ona bir kılavuz yol goumlsterecektir Bu kılavuz onu
yaşarken ve oumllduumlkten sonra bir kelimeyle daima goumlzeten yanından ayrılmayan
kendi oumlzel daimocircnrsquoudur Her ruhun kendi daimocircnrsquou onu duumlnya hayatında
eylediklerine bakarak ya ccedilok kolay rahat bir yoldan veya ccedilok zor ccedilileli bir yoldan
Hadesrsquoe vardıracaktır Bununla birlikte ilginccedil olan bir başka nokta bu pasajlarda
oumlğretinin kaynağından hiccedilbir şekilde bahsedilmiyor olmasıdır Hatta aktarımlar
edilgin kipteki λέγεται fiiliyle yapılır ve bu soumlzlerin sahibi veya sahipleri hakkında
hiccedilbir malumat verilmez
Phaidonrsquoun oumlte-duumlnya tasviri soumlzgelişi Devletrsquoteki Er veya Phaidrosrsquotaki ruhun
yolculuğu gibi Platonik mitlere goumlre epeyi karanlık goumlruumlnebilir buna karşılık
gerccedilekten de ketum bir diyalog olduğunu soumlylemek guumlccediltuumlr Ccediluumlnkuuml yukarıda
soumlylediğimiz gibi satır aralarında mitin kaynağını daha ilk bakışta ccedilağrıştıran
veya ele veren bazı oumlgeler yine de mevcuttur Oumlrneğin arınmarsquonın bize ilk elden
anımsattığı Empedoklesrsquole gizem dini soumlzcuumlğuumlnuuml yanyana koyduğumuzda
akıllara gelecek ilk kaynak Orpheus tabletleridir24
23 Dikkat ccedilekici bir şekilde yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Devlet ve Yasalarrsquoda geccedilen oumlrneklere ek olarak Platonrsquoun anlatacağı ldquomitrdquo iccedilin μῦθος yerine λόγος soumlzcuumlğuumlnuuml tercih ettiği bir yer daha 24 Bernabeacute Derveni Papiruumlsuumlrsquonuumln ccedilok yıpranmış olan 6 suumltunundaki bir oumlte-duumlnya tasviri olan ldquohellipdualar ve kurbanlar ruhu yatıştırır magosrsquoların efsunu da yoluna ccedilıkan daimonrsquoları uzaklaştırır o daimonrsquolar ki intikam dolu ruhlardırrdquo dizesinde geccedilen daimonrsquola Phaidonrsquodaki Hades yolunun kılavuzu olan daimonrsquou eşleştirerek bu mitin Orfik koumlkenli olduğunu oumlne suumlrer (Bernabeacute 2013 s 129)
64
Platonrsquodaki bu tınıların Pythagorasccedilı ve Empedoklesccedili koumlkenlerine ilişkin
Jaegerrsquoin guumlccedilluuml tespitleri vardır Uumlstelik Jaeger Orpheusccedilu ruh anlayışının
yalnızca Platonrsquoda değil Aristotelesrsquote de belirgin olduğunu soumlyler ve felsefi
teolojinin Platon ve Aristotelesrsquoten itibaren tanrının varlığıyla ilgili rasyonel
arguumlmanlarını ruhla kutsal arasındaki manevi ilişkiye dayandırdığını beyan eder
Bu ruh goumlruumlşuumlnuumln gelişim suumlrecinin ilk doumlnemlerinde gizem oumlğretileri ve
erginlenme ayinleri olduğu fikrini Jaeger de paylaşmaktadır
hellip gizem dinine ilgi goumlsteren ilk duumlşuumlnce okulu Platonculuk değildi
Orpheusccedilu ruhgoumlccediluuml teorisine onu olağanuumlstuuml bir şekilde kendi
matematiksel araştırmalarıyla ilişkilendiren Pythagorasrsquota da
rastlanabileceği gayet iyi bilinmektedir Pythagorasccedilı yaşam kuralları buumltuumln
ayrıntılarıyla benzemese de Orpheusccediluların βίοςrsquounu hatırlatmaktadır (hellip)
Parmenides Herakleitos ve Empedokles Orpheusccediluluğun ruh teorisine
aşina olduklarını hissettirmektedirler (Jaeger 2011 s 130)
Bu tartışmalar ışığında Platonrsquoun Phaidonrsquoda ortaya koyduğu ruh anlayışının
koumlkeni evvelkine nispeten netlik kazanmış olur Oumlte yandan Olympos
panteonuyla accedilık biccedilimde ccedilelişen bu ruh anlayışı genel olarak diyaloglardaki
diğer ruh tasvirlerinde de varlığını belli eder ve mitlerin bir kısmında Olympik
oumlgelerden sıkccedila bahsedilmesi de bu gerccedileğin uumlstuumlnuuml oumlrtmez Jaeger de ldquoruhun
kutsallığırdquo oumlğretisinin koumlkenlerini sorguladığı bir yazısında bizim yukarıda
Homerik-Hesiodik ve dolayısıyla Olymposccedilu oumlğretilerden ayırarak vurguladığımız
ve temsilini Platonrsquoda verdiğimiz ruh anlayışının MOuml 6 yuumlzyılda başladığını oumlne
suumlrmektedir uumlstelik aynı ruh anlayışıyla Yunan mitlerindeki ruh anlayışı arasında
mevcut benzerliği de kabul ederek
Ruh hakkındaki Yunan mitleri felsefi anlayışın bir meyvesi değildi daha
ziyade (hellip) dinicirc hareketten kaynaklanmaktaydı Ne var ki felsefeyle
tamamen aynı doğrultudaydı Bu hareketin etkisi doumlrt başı mamur bir dinsel
dogmanın felsefe tarafından benimsenmesinden ziyade ruha ilişkin dinsel
inanccedilların entelektuumlel planda oumlzguumlrce dışavurumu şeklini aldı Bu her
haluumlkarda soumlz konusu inanccedilların felsefi duumlşuumlnceye kendini ifade
edebileceği yeni bir youmlnelim sağladığı anlamına geliyordu (Jaeger 2011 s
116)
Bu bir bakıma felsefi ruhbilimi ve teolojinin birincil kaynağının mitler olduğunun
tespitidir Nitekim aynı yazıda Jaeger yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Rohdeci ψυχή
anlayışını bilhassa Homeros bahsinde ele alırken eleştirel bir tutumla Homerik
65
ve yeni Yunanlı ndashyani Platonikndash ruh anlayışları arasında da bir benzerlik
yakalama arayışına girmektedir Eleştirisinin temel dayanağının ne olduğuna
gelince ndashilginccedil bir şekilde Odysseiarsquonın XI kitabına hiccedil değinmeksizinndash İlyadarsquonın
ilk beş dizesini kanıt olarak sunmakla yetinir Bu dizelere goumlre insanın ψυχήrsquosi
yani goumllgesi oumllduumlkten sonra Hadesrsquoe atılacak ldquokendisirdquo (αὐτός) ise kurda kuşa
yem olacaktır (i3-5) Bununla birlikte Jaeger yukarıda sorun hacircline getirdiğimiz
konuyla paralel biccedilimde Homerosrsquoun duumlnyasında insanın Hadesrsquoe ψυχή olarak
mı yoksa başka bir varlık olarak mı gittiğinin yeterince aydınlatılmadığını kabul
eder Nitekim yukarıda soumlylediğimiz gibi
Bizim ldquoruhrdquo ldquobilinccedil şuurrdquo olarak adlandırdığımız ve sonraki Yunanların da
ψυχή soumlzcuumlğuumlnden anladıkları şeyi ifade etmek iccedilin Homeros hiccedilbir zaman
bu soumlzcuumlğuuml kullanmaz O bunu θύμος soumlzcuumlğuumlyle veya kalbe diyaframa
veya insanın duygusal veya iradi tepkileriyle ilgili başka organlara işaret
eden soumlzcuumlklerle ifade eder Buna karşılık ψυχή soumlzcuumlğuuml ccediloğu zaman
yaşayan insanlarla ilgili olarak yaşam anlamında kullanılır (Jaeger 2011
s 117)
Boumlyleyken yeni Yunan ψυχήrsquosinin temsili olarak goumlrduumlğuumlmuumlz Platonrsquoda ruhun
oumlluumlmsuumlzluumlğuumlnuuml ve dolaşımını anlatan bir diğer oumlte-duumlnya tasviri olan Devletrsquoin X
kitabındaki Er mitinin (614b-621d) Homerosrsquoun aksine bu konuda son derece
accedilık ve net olduğu soumlylenebilir Her şeyden oumlnce tıpkı Phaidonrsquodaki Hades
yolculuğu gibi Er hikacircyesi de bizzat ldquoruhun yolculuğurdquo uumlzerine kurulmuş bir
anlatıdır Platonrsquoun bu mitlerin neredeyse her yerinde ψυχή soumlzcuumlğuumlnuuml oumlzne
olarak kullanması oumlte duumlnyaya giden varlığın insanın ruh yanı olduğuna dair
buumltuumln şuumlpheleri ortadan kaldırmıştır Aynı durumdan uumlstelik en kuumlccediluumlk bir
teredduumlte kapılmaksızın Phaidrosrsquoun 245 pasajında başlayan yolculuk bahsinde
de soumlz edebiliriz
Phaidon mitinde olduğu gibi Errsquodeki oumlte-duumlnyanın da Orpheus tabletlerinde
anlatılanla benzerliği dikkat ccedilekicidir Guthrie Platonrsquoun yeraltı duumlnyasıyla altın
tabletlerdeki yeraltı duumlnyası arasındaki benzerlikleri bir bir sıraladıktan sonra her
ikisindeki dini imgelerin rahatlıkla birbirleriyle eşleştirilebileceğini oumlne suumlrer
(Guthrie 1952 s 177) Nitekim Orfik ruhun doumlnguumlsuuml Platonrsquoun Errsquode anlattığına
ccedilok benzer biccedilimde Hadesrsquoe gidip hesaplar goumlruumllduumlkten sonra yeniden
66
yaşayanların duumlnyasına doumlnme ve bu doumlnguumlnuumln ebediyen tekrarlanması uumlzerine
kuruludur 474 Orfik fragman aşağıdaki gibidir
Bunlar Mnemosynersquonin eseridir Ruh Hadesrsquoin iyi yapılı koumlşkuumlne gitmek
uumlzere yoldayken sağında bir pınar goumlruumlr ve pınarın başında beyaz bir servi
ağacı dikilidir Burada ruhlar aşağılara inerek kendilerini ferahlatırlar Fakat
bu pınarın yakınından bile geccedilmemelisin az sonra Mnemosynersquonin
goumlluumlnden fışkıran tatlı suyu goumlreceksin Goumlluumln kıyısında muhafızlar
beklemektedir ve sağlam bir basiretle sana ne diye kasvetli Hadesrsquoin
karanlıklarında gezindiğini sorarlar Onlara de ki ldquoBen Yerrsquole yıldızlı Goumlkrsquouumln
ccedilocuğuyum susuzluktan oumllmek uumlzereyim Yol verin de inip Mnemosynersquonin
goumlluumlnden tatlı sularını iccedileyimrdquo Onlarsa emin olmak iccedilin yeraltının
kraliccedilesine danışacaklar ardından iccedilesin diye sana Mnemosynersquonin tatlı
sularından verecekler Boumlylece suyu iccediler iccedilmez sen de diğer erginlerin ve
ermişlerin yuumlceliğe yuumlruumlduumlğuuml kutsal yola gireceksin
Altın tabletlerdeki bu fragmanla Er miti arasında unutma-anımsama ikiliği yol
kenarında beliren ve pınarlara inen sapaklar iccedilince unutmaya veya anımsamaya
yol accedilan pınar suları ruhlarda şiddetli susuzluğa yol accedilan yuumlruumlyuumlşler ortak oumlgeler
arasında sıralanabilir
Bununla birlikte Phaidonrsquodaki ruh anlatısıyla Devlet ve Phaidrosrsquotaki muadilleri
arasındaki bir gizemlilik farkından soumlz etmemiz luumlzumludur ki bu ancak Platon
felsefesinin kendi sınırları iccedilinde ruh tasvirleri arasındaki bir gerilim olarak ele
alınabilir Bu meselede ldquogizemrdquo oumlğesinin oumlnemli olmasının nedeni Phaidonrsquoda
yer yer beliren oumlte-duumlnyanın ne menem bir yer olduğuna ilişkin kararsızlık ve
habersizliktir25 Buna karşılık Devletrsquoteki ruh miti alabildiğine accedilık mitik
duumlşuumlnuumlşuumln buumltuumln imkacircnlarından yararlanan rahat bir soumlylev olarak karşımıza
ccedilıkar Phaidonrsquodaki Hades yolculuğu pek ccedilok karanlık oumlrtuumlk belirsiz ve uumlrkuumltuumlcuuml
nokta barındırmasına karşılık Er miti oumlte duumlnyanın haritasını bile ccedilizmemize
olanak verecek accedilıklık ve netlikte bir anlatıma uumlsluba sahiptir Koumltuuml ve iyi
davranışların cezası ve muumlkacircfatı accedilıkccedila anlatılmakla kalmaz yine bu mit
bağlamında ve X kitapta ruhun kaccedil yıllık suumlrelerle oumlluumller yurdunda kalıp yeniden
yaşayanların duumlnyasına doumlneceği bile hesaplı biccedilimde verilir Oysa Phaidon
erdemli yaşamayı daha ccedilok bir ldquoumutrdquo uumlzerine kurulmuş biccedilimde oumlnermektedir
25 Aynı bilinmezci tavrı Savunmarsquonın son cuumlmlesinde de accedilıkccedila goumlrebiliyoruz ldquoAyrılma vakti geldi ben oumllmeye siz yaşamaya Bizim iccedilin hangisinin daha iyi olduğuna gelince tanrıdan başka hiccedil kimseye accedilık değildirrdquo (42a)
67
Sevgili Simmias işte bu anlattıklarımızdan dolayı erdemli ve aklı başında
bir yaşam suumlrmek iccedilin her şeyi yapmak gerek Ccediluumlnkuuml oumlduumll (ἆθλον) guumlzel
umut (ἐλπὶς) buumlyuumlktuumlr Ama her şeyin tamı tamına benim şimdi anlattığım
gibi olduğunu inatla savunmak da akıl sahibi bir adama yakışmaz Fakat
madem ruhun oumlluumlmsuumlz olduğu ortaya ccedilıktı o zaman ruhlarımızın ve onların
meskenlerinin de boumlyle ya da buna benzer olması olasıdır bence dahası
boumlyle olduğuna inanmak goumlze alınması gereken bir risktir Guumlzel bir risktir
(κίνδυνος) bu kişi bunları sihirli soumlzlermişccedilesine kendine tekrar etmelidir
Oumlykuumlyuuml (μῦθος) bu kadar uzatarak anlatmamın nedeni de budur (114c
vd)26
Oumlte-duumlnyadaki ceza ve oumlduumll konularında hiccedil de emin olunamamakla birlikte Orfik
oumlğelerin ccedilok belirgin olması bakımından diğerlerinden ayrılan bu Phaidon mitini
Platonrsquoun yukarıdaki paragrafta goumlrduumlğuumlmuumlz gibi boumlyle sahipsiz bırakmasına
karşılık Gorgiasrsquoın son kısmında yine Sokratesrsquoin ağzından anlattığı bir oumlte-
duumlnya mitine başlarken şu cuumlmleyi okuruz
Kulak ver o hacirclde Hani gerccedilekten iyi λόγοςrsquolar iccedilin derler ya Herhalde sen
bunun μῦθος olduğunu duumlşuumlneceksin bense λόγος Ccediluumlnkuuml anlatacaklarımı
hakikat gibi anlatacağım (523a)27
Her ne kadar ilk cuumlmlede Homerosrsquoun adı anılıyorsa da bu mitin kesin kaynağı
belli değildir Bununla birlikte Gorgiasrsquota da Orpheus kuumlltuumlne accedilıkccedila atıfta
bulunan bazı yerler de vardır oumlrneğin 493arsquoda ldquoBilgelerden işittiğime goumlrehelliprdquo diye
başlayan ve ldquobedenin mezar olduğurdquo28 youmlnuumlndeki Orpheusccedilu ilkeden yola ccedilıkan
hikacircye boumlyledir Bu konuda Olympiodorosrsquoun tespiti şoumlyledir
Sokrates diyor ldquoEuripides yaşamak oumllmektir der oumllmek de yaşamakrdquo
Demek ki ruhun bedene hayat verebilmek iccedilin hayatsızlıktan da pay
alması gerekiyor (hellip) Pythagorasccedilıların bu duumlşuumlnceleri semboliktir kuumlccediluumlk
bir mit olarak şu cuumlmleden doğar ldquoŞimdi burada oumlluumlyuumlz bir mezarda
kapatılmış olarakrdquo (akt Uždavinys 2011 s 94)
Phaidon Devlet Gorgias ve Phaidros Platonrsquoun ruhun tasviri ve oumlzelliklerini farklı
bakımlardan tartışma konusu edindiği diyaloglardır Oumlte yandan bunlardan ilk uumlccedil
tanesi ruhun yalnızca oumlzelliklerinden bahsetmekle kalmayıp oumlte-duumlnya
yolculuğuna da mitler vasıtasıyla değindikleri iccedilin Phaidrosrsquotan ayrılırlar
26 Platon bu defa sahiplendiği ve doğruluğunu kanıtlamaya ccedilaba harcadığı mitlerde her zaman yaptığını yapmıyor ve λόγοςrsquou değil μῦθοςrsquou tercih ediyor 27 Mit-hikacircye soumlzcuumlğuumlnuuml karşılamak iccedilin μῦθος yerine λόγοςrsquoun tercih edildiği bir yer daha 28 Orfik Pythagorasccedilılardan bir kelime oyunu olarak uumlnlenmiş meşhur σῶμα σῆμα (ndashbeden mezardır) soumlzuumlne atıf
68
Dolayısıyla Phaidrosrsquotaki kanatlı atların ccedilektiği araba mitini bu başlık altında ele
almamız gereksizdir Bununla birlikte Phaidon Devlet ve Gorgias ruha ilişkin
mitlerin Phaidrosrsquotaki gibi diyalektik youmlnteme yardımcı birer ldquometaforrdquo olarak işe
koşulduğu diyaloglar değildir Her uumlccedil diyalogda da birbirleriyle aralarındaki
belirgin farklara ve ccedilelişik goumlruumlnen tasvirlere rağmen birer oumlte-duumlnya imajı inşa
edilmiştir Oumlte yandan her uumlccedil diyalogda da Homerik ve Olymposccedilu ruh
anlayışından buumlsbuumltuumln farklı biccedilimde ruh insanın asıl ve oumlluumlmsuumlz yanı olarak bu
duumlnyayı olduğu gibi oumlte-duumlnyayı da gezinen bir oumlge olarak betimlenmiştir
Uumlccedil diyalogda da goumlruumllduumlğuuml uumlzere deney ve goumlzlemin oumltesindeki ldquobilgirdquo alanının
nesnelerinden biri olan oumlte-duumlnya Platonrsquoun felsefesinde mitten başka hiccedilbir
dayanağı olmayan bir kurucu oumlge olarak merkezicirc oumlneme sahiptir Oumlte-duumlnya
Platonrsquoun felsefesindeki bu goumlz ardı edilemeyen oumlnemini elbette Platoncu
anamnesis temelli epistemolojinin uumlzerinde inşa edildiği ruhgoumlccediluuml oumlğretisine
borccedilludur Yukarıda goumlruumllduumlğuuml gibi bu oumlğretinin esas kaynağı Orpheusccediluluk
olduğuna goumlre soumlylediklerimizden ccedilıkan sonucu bir cuumlmleyle şu şekilde
oumlzetleyebiliriz Orfik oumlğretiler yani mit bir başka ifadeyle mitoloji yaklaşımı
Platonrsquoun felsefesinin buumltuumln katmanlarında buumlyuumlk bir etkiye sahiptir ve bu
felsefenin esasını teşkil etmektedir
Platonrsquoun ψυχή kavrayışı etrafında geliştirdiğimiz bu mitler tartışmasının bir diğer
sonucu da onun mitoloji yaklaşımının yani mitolojiye yuumlklediği işlevlerin sabit
olmadığı zaman zaman değişikliğe uğradığı veya Platonrsquoun kendisi tarafından
revize edildiğidir Tıpkı mitleri Orpheus ilahilerinden veya kadim Hint
geleneklerinden esinlenerek alıp değiştirdiği kendi felsefesine uyarladığı ve
yeniden yazdığı gibi yaptığı her mit yorumunda mitoloji yaklaşımı ve mitolojiye
yuumlklediği işlev de değişikliğe uğramış yazar tarafından diyalogların temaları
bağlamında tartışmanın birbirinden farklı yuumlklerini taşıyabilecek duruma
getirilmiştir Platonrsquoda zaman zaman oumlrneğin Homerik goumlruumlnen fakat ψυχήrsquoyi
Orpheusccedilu bir kavrayışla ele alan mitler goumlrmemizin asıl nedeni de budur
Bununla benzer bir başka duruma oumlrnek olması bakımından hemen uumlstteki
Gorgias cuumlmlesiyle (523a) yukarıdaki sayfalarda dipnotlarla dikkat ccedilektiğimiz ve
Devlet 373d Yasalar 676b ve Phaidon 79brsquode geccedilen cuumlmlelerde ldquohikacircyerdquo
69
soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγος tercihinin yapılmış olması buna karşılık yine
uumlstteki Phaidon 114c vdrsquoda geccedilen cuumlmledeyse tam tersine bu kez aynı soumlzcuumlk
iccedilin λόγος yerine μῦθοςrsquoun tercih edilmesi Platonrsquoun mitoloji yaklaşımının
geccedilirdiği değişimleri daha anlaşılır kılması bakımından oumlnemlidir
Son tahlilde Platonrsquoun mitlerinin oumlte-duumlnya tanrı ve din bakımlarından analizi
aynı ve benzer mitlerin politika bakımından analizi iccedilin yapılabilecek en faydalı
hazırlıklardan biridir Ccediluumlnkuuml bu incelemeler Platonrsquoun ἀγοράrsquosında bilge oumllccediluumlluuml
yiğit ve nihayet adil goumlzuumlyle bakılmaya layık olan καλὸς κrsquoἀγαθός bir Yunan
yurttaşını anlamamızı kolaylaştırmıştır Boumlylelikle Platonrsquoun bu erdemli yurttaş
iccedilin oumlngoumlrduumlğuuml politik duumlzenin koumlkeninde yatan bazı mitleri incelemeye sıra
gelmiştir
b) Platonrsquoun teolojisi Yeni ruh kavrayışından yeni tanrı kavrayışına
Jaegerrsquoe goumlre bir Abstraktbildung olan antik Yunan φύσιςrsquoinde ifadesini bulmuş
her şey tanrılarla doludur oumlnermesi aradan geccedilen iki yuumlzyılın ardından Platonrsquoun
Yasalarrsquoında (899b) ldquotarihsel bir anlamrdquo bulur (Jaeger 2011 s 41) Jaegerrsquoin
arguumlmanlarına bakıldığında Platonrsquoun bu referansını tanrıyı ndashdaha geniş bir
anlamda tanrısal olanındash başlangıccedilsız-sonsuz bir varlık olarak kavrayan yeni
ldquorasyonelrdquo İyonya teolojisinin antik Yunan felsefesindeki kabul belgesi olarak
değerlendirdiği anlaşılır Gerccedilekten de Yasalarrsquoın soumlz konusu pasajında Thalesrsquoin
cuumlmlesi birebir alıntılanmıştır fakat Platonrsquoun soumlz konusu pasajdaki akıl
yuumlruumltmesi ὕδωρ veya genel anlamda ἀρχή bahsinden hayli uzak bir yere duumlşer
Dahası Platonrsquoun Thalesrsquoe yaptığı referans goumlk cisimlerinin tanrısallığına
ilişkindir
Soumlz konusu pasajda goumlk cisimleri buumltuumln lsquoiyirsquoler (ἀγαθαὶ) ve buumltuumln erdemlerin
taşıyıcıları (πᾶσαν ἀρετήν) olarak tanrılarla bir tutulmaktır onlar bu cisimlerin
iccedilinde (ἐν σώμασιν) goumlklerin duumlzenleyicisi olarak vardır (ἐνοῦσαι) ne tarzda
70
varolduklarına gelince ya yaşayan varlıklar (εἴτε hellip ζῷα ὄντα) veya başka
biccedilimlerde (εἴτε ὅπῃ τε καὶ ὅπως)
Cuumlmle bazı bakımlardan muğlaktır Biz tanrıların goumlksel cisimlerde bulunan
ψυχαὶ ve duumlzenleyici varlıklar olduğundan eminizdir buna karşılık εἴτε hellip εἴτε
yapısından anlaşıldığı uumlzere onların bu cisimlerdeki bulunma tarzlarından emin
olamayız Oumlte yandan ccedilok dikkat ccedileken bu bilinmezciliğine rağmen soumlz konusu
cuumlmle 5 yuumlzyıl Atinarsquosında egemen olan dinin goumlk cisimlerine tanrısallık atfetme
geleneğini guumlccedilluuml biccedilimde seslendirmektedir Nitekim soumlzler Atinalı Yabancırsquonın
ağzından doumlkuumlluumlr ve meydan okuyan bir uumlsluptadırἔσθ᾽ ὅστις ταῦτα ὁμολογῶν
ὑπομενεῖ μὴ θεῶν εἶναι πλήρη πάντα (ndashboumlyleyken her şeyin tanrılarla dolu
olmadığı fikrini benimseyecek kim vardır)
Bu meydan okumanın oumlrneğin yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz ve Atinarsquodan
kaccedilmasıyla sonuccedillanan ldquoguumlneşin alevde kızdırılmış bir maden kuumllccedilesi olduğurdquo
tezinden oumltuumlruuml Anaksagorasrsquoa hitaben yapıldığı duumlşuumlnuumllebilir (Kranz 1994 s
145) Veya tanrıların bilinebilir felsefece duumlşuumlnuumllebilir varlıklar olduğunu
reddeden sofist Protagoras da akıllara gelebilir Bir başka ihtimal olarak
diyaloglarda hiccedilbir şekilde adı geccedilmeyen ve Laertiosrsquoun aktardığına bakılırsa
bizzat Platon tarafından kitapları yakılmak istenen Demokritosrsquotan da (Laertios
2013 ix40) soumlz edebiliriz Ancak bunların hepsi de Platonrsquoun artık uzağında ve
geccedilmişindeki duumlşuumlnuumlrlerdir Gerccedilekte yine ψυχή etrafında doumlnen bu tartışmanın
nirengi noktasını meydana getiren bu cuumlmlede Platonrsquoun isim vermeden meydan
okuduğu filozof ccedilok daha yakınındadır Aristoteles
Bilindiği gibi Ruh Uumlzerinersquonin I kitabı ruha başka bir varlık tarafından hareket
ettirilme ve kendi kendine hareket etme niteliklerini yuumlkleyen antik Yunan duumlşuumlnuumlr
ve ekollerinin eleştirisine ayrılmıştır Aristoteles bu eleştirilerden bazılarını accedilıkccedila
isim vererek bazılarını da isim vermeden yapar Platon da ismini vermeyerek
eleştirdiği filozoflardan biridir ancak yine de yuumlzeysel bir Platon bilgisine sahip
herhangi bir okur bile soumlz konusu paragrafları okurken yapılan işin sert bir Platon
eleştirisi olduğunu fark etmekte gecikmeyecektir Her şeyden oumlnce eleştiri
Thalesrsquoin yukarıda geccedilen meşhur cuumlmlesi etrafında gelişir ve Aristoteles bu
goumlruumlşe katılan filozofları hedef alır gibi davranarak şunları yazar
71
Bazıları da onun (ruhun) evrende (ἐν τῷ ὅλῳ) ve eriyik biccedilimde (μεμῖχθαι)
karışmış olduğunu soumlylerler ki bunların başını herhalde her şeyin tanrılarla
dolu olduğunu soumlyleyen Thales ccedilekmektedir Ancak bu goumlruumlşuumln de bazı
accedilmazları var Nitekim ruh havada veya ateşteyken bir canlı meydana
getirmiyor (οὐ ποιεῖ ζῷον) ama bunların karışımındayken meydana
getiriyor ve uumlstelik onlar birincilerdekini ikincilerdekinden daha uumlstuumln
goumlruumlyorlar Yine buradan hareketle dediklerine goumlre havadaki ruhun
neden canlılardakinden daha uumlstuumln ve daha oumlluumlmsuumlz olduğunu da sorarız
(Ruh Uumlzerine 411a)
Batı duumlnyasındaki bazı uumlnluuml ccedilevirilerden ve eleştirel basımlardan anlaşıldığı
kadarıyla Platonrsquoun Yasalar 899brsquodeki Thales referansı her soumlz konusu
edildiğinde Aristotelesrsquoin bu paragrafını hatırlatmak alışılagelmiş bir tutumdur
Oumlte yandan bazı felsefe tarihccedilileri iccedilin bu cuumlmlelerin muhatabı doğrudan
doğruya Jaegerrsquoin Yasalar ve Epinomisrsquoteki kavrayışla bir tuttuğu ldquorasyonelrdquo
İyonya teolojisidir Fakat bununla birlikte Aristotelesrsquoin bu eleştirisinin Platonrsquou
hedef aldığına ilişkin elimizdeki tek belge Thalesrsquoin cuumlmlesi olamaz Nitekim Ruh
Uumlzerinersquode bu eleştirinin hemen oumlncesindeki cuumlmlelere bakıldığında yine
Platonrsquoda goumlrmeye alışık olduğumuz diğer bir grupla Orpheusccedilularla karşılaşırız
Aristoteles 410brsquode ruhun doğadaki bazı oumlgelerden oluştuğu ve her durumda
hareket ettirici olduğu29 youmlnuumlndeki goumlruumlşleri eleştirdikten sonra benzer bir itirazın
akıl (νοῦς) ve algılama yetisinin (αἰσθητικόν) oumlgelerden geldiğini duumlşuumlnenler iccedilin
de yapılabileceğini soumlyler nitekim bitkiler de oumlgelerden meydana gelmiş
olmasına karşılık hareket etme ve algılama yetileri yoktur Dolayısıyla
Aristotelesrsquoin vardığı sonuca goumlre Thales ve bu cuumlmlesinin ardından giden
duumlşuumlnuumlrlerin iddiaları buumltuumlnluumlkluuml bir ruh kavramı iccedilin değil ruhun yalnızca bazı
tuumlrleri iccedilin geccedilerlidir Orpheusccedilulukla ilgili paragraf bu ccediloumlzuumlmlemenin hemen
ardından başlar
Aynı durum Orpheusccedilu denilen şiirlerdeki bazı duumlşuumlnceler iccedilin de soumlz
konusudur Nitekim bunların soumlylediğine goumlre ruh tıpkı soluklanan
canlılarda olduğu gibi ruumlzgarlarla taşınarak evrenin iccedilinden geccedilermiş Ama
bu durum bitkiler iccedilin ve soluklanmayan bazı hayvanlar iccedilin hiccedil de geccedilerli
29 Aristotelesrsquoe goumlre onların bu soumlyledikleri ruhun her durumu iccedilin geccedilerli değildir (οὐ περί πάσης λέγουσι ψυχῆς) Ccediluumlnkuuml ldquoalgılayanlarınrdquo hepsi hareketli değildir oumlrneğin bazı hayvanlar oldukları yere sabittirler (μόνιμα hellip κατὰ τόπον) Bu durumda ruhun her durumda hareket ettirici olduğu iddiası ccediloumlker ccediluumlnkuuml hareket ruh kavramının geneline yuumlklenememekte olup yalnızca hayvanları hareket ettiren bir formuna oumlzguumlduumlr
72
olmaz bu duumlşuumlnceyi savunanlar bunu goumlzden kaccedilırırlar (Ruh Uumlzerine
410b)
Orpheusccedilu ruh oumlğretisinin ve Thalesccedili her şey tanrılarla doludur oumlnermesinin bu
şekilde ardarda gelmesinden anlaşıldığı gibi Aristoteles doğadaki oumlgelerin ruhun
taşıyıcısı olduğu veveya ruhun doğadaki oumlgelerden geldiği iddiasını canlı ve
cansız varlıklardan oumlrneklerle ccediluumlruumltmeye ccedilalışırken Orpheusccedilulukla İyonya doğa
duumlşuumlncesini aynı kategoriye koyarak anlamıştır Ancak Thalesrsquoin doğa
duumlşuumlncesiyle Orpheusrsquoun ruh oumlğretisinin tek bir ortaklığından soumlz edilebilir o da
Platonrsquodur Bu itibarla Aristotelesrsquoin ruh kavrayışının Platonrsquounkiyle karşı karşıya
geldiği noktada Orpheusccedilu ve İyonyalı ruh kavrayışlarının ccedilakıştığı yer olan
Timaios bir kelimeyle ψυχὴ κόσμου bulunmaktadır
c) Timaiosrsquota ldquoEvrenin Ruhurdquo
Timaios Platonrsquoun mitlerinden soumlz edildiğinde akla gelen ilk diyaloglardan biridir
ve bu hiccedil de haksız bir şoumlhret sayılmaz En az Devletrsquoin X kitabı Şoumllen ve
Phaidros kadar o da mitik zenginliğiyle dikkat ccedileker Bununla birlikte Timaiosrsquoun
mitleri Platonrsquoun bu ccedilalışmada soumlzuumlnuuml ettiğimiz mitolojik yaklaşımını belirgin ve
anlaşılır kılmak adına sunduğu imkacircnlardan oumltuumlruuml pek ccedilok diyalogu aşarak oumln
plana ccedilıkar Her şeyden oumlnce Timaiosrsquoun etrafında oumlruumlntuumllendiği asıl tema
kosmosrsquotur ve bilindiği gibi bu mitolojinin araştırma konuları arasında ccediloğu
zaman ilk sıraları işgal eder
Bununla birlikte Timaiosrsquotaki Sokrates bizim alışık olduğumuz gibi alaycı
rahatsız edici karşısındakini konuşmaya zorlayan ve suumlrekli sorular sorarak
yanlışları duumlzelten Sokrates değildir Aksine pek suskundur ve koumlşesine ccedilekilmiş
hacirclde Timaiosrsquoun uzun soumlylevini dinler Hatırlanacağı gibi Protagorasrsquota uzun
soumlylevlere dayanamayıp toplantıyı terk etmeye davranan Gorgiasrsquota tartışmak
iccedilin karşılıklı soru-cevap youmlntemini şart koşan da aynı Sokratesrsquoti
Sokratesrsquoin Timaiosrsquotaki suskunluğu Sofistrsquote ve Theaitetosrsquota da sergilediği
soumlylenecek olsa bunun sebebi her iki diyalogda da tek bir karakterin değil ikişer
73
karakterin ve uzun soumlylevler biccediliminde değil karşılıklı soru-cevap youmlntemiyle
yaptığı tartışmaları dinlemiş olmasıdır
Bununla beraber Timaiosrsquoun giriş kısmında Devlet diyalogu hakkında hayli uzun
konuşan Sokratesrsquoin soumlzlerini bitirirken kendi goumlrevini yerine getirdiğini ndashkurguya
goumlre orada bulunanlara oumlnceki guumln iyi bir devlet ve yurttaşları hakkında buumltuumln
bildiklerini anlatmıştırndash ve şimdi de aynı şeyi Timaios Kritias ve Hermokratesrsquoten
beklediğini soumlylemesi Platon tarafından bu suskunluğun nedeni olarak
goumlsterilmektedir (20c)
Timaiosrsquola ilgili bir diğer dikkat ccedilekici nokta başkarakter Timaiosrsquoun kim olduğuyla
alakalı soru işaretleridir Bazı antik duumlşuumlnuumlrlere goumlre gerccedilekten yaşamıştı
oumlrneğin Cicero De Re Publicarsquoda ondan gerccedilek biri gibi soumlz etmekle kalmaz
Sokratesrsquoin İtalyarsquoya gelerek onunla soumlyleştiğini aktarır (Cicero 2006 i16)30
Sokrates onu Lokroslu bir devlet adamı ve filozof olarak tanıtır her iki alandaki
başarılarını yere goumlğe sığdıramaz Bununla beraber Timaiosrsquoun bu diyalogdaki
geometri ve felsefe tarzı tarihin her doumlneminde Platon okurlarına onun
Pythagorasccedilı bir filozof olduğunu duumlşuumlnduumlrmuumlştuumlr Hatta Laertius onun aslında
Pythagorasrsquoın oumlğrencisi Philolaos olduğu rivayetini iki farklı kaynaktan aktarır
Philolaos maddesindeki ilgili paragraf şoumlyledir
Bir tek kitap yazmıştır Hermipposrsquoa goumlre bir yazar filozof Platonrsquoun
Sicilyarsquoya Dionysosrsquoun yanına geldiğinde Philolaosrsquoun akrabalarından kırk
guumlmuumlş İskenderiye minasına bu kitabı aldığını ve Timaios adlı eserini buna
dayanarak yazdığını soumlyluumlyormuş Bazıları da Platonrsquoun bu kitabı
Dionysosrsquotan Philolaosrsquoun oumlğrencilerinden bir delikanlının hapisten
ccedilıkmasını sağladığı iccedilin aldığını soumlylerler (Laertius 2011 viii85)
Timaiosrsquoun gerccedilek kişi olduğunu kesin dille reddeden Cornford ise duumlşuumlncesini
Platonrsquoun anlattığı oumllccediluumlde başarılı bir felsefeci ve devlet adamının hiccedilbir tarih
kaydında iz bırakmamış olmasının imkacircnsızlığına dayandırır (Cornford 1997 s
2)
30Timaios diyalogu ndashkurguya goumlrendash Atinarsquoda geccedilmektedir
74
Oumlte yandan Platonrsquoun Timaios adlı bu devlet adamı ve filozofu ldquoLokroslurdquo diye
tanıtması (20a) mitik bir kahraman olan Lokrosrsquola birlikte duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde
kurgusal bir figuumlr olma ihtimali daha da guumlccedillenmektedir Nitekim bilindiği gibi
Timaiosrsquola yalnızca Platonrsquoun iki diyaloğunda Timaios ve Kritiasrsquota karşılaşırız
Bu diyalogların her ikisinde de Deukalion miti soumlz konusu edilmektedir Oumlte
yandan Plutarkhosrsquoun bu bilgileri goumlz oumlnuumlnde bulundurarak okuyacağımız bir
Moralia paragrafında şunlar yazıyor
Lokrosların tahta koumlpeği ne anlama geliyor Lokros Fuskiosrsquoun Fuskios da
Amphiktionrsquoun oğluydu Lokrosrsquola Kabyarsquodan Opos doğmuştu Opos
babasıyla yarışa kalkıştı bunun uumlzerine kacirchine gitti arkasına pek ccedilok
yurttaşı alıp goumlccedil ederek yeni bir şehir kurma işini danıştı Tanrı ona tahta
bir koumlpek tarafından ısırılacağı yere şehir kurmasını soumlyledi Lokros denizi
aşıp karşı kıyıya ulaşınca bir dikenli ccedilalıya (κυνόσβατος)31 bastı ve orada
ağrıdan kıvranarak guumlnler geccedilirdi Bu suumlrede etrafı tanıdı ve daha
sonrasında Ozolai Lokroslarının yurdu olan Fuskus ve Huanteiarsquoyı kurdu
(Plutarch 1957 294e-s 193)
Plutarkhosrsquoun Lokrosrsquoun dedesi olduğunu soumlylediği Amphiktionrsquoun ise Yunan
Nuhrsquou Deukalionrsquoun Pyrrharsquodan doğan oğlu ve aynı zamanda Prometheusrsquoun da
torunu olduğunu Apollodoros bize Bibliothekarsquosında bildiriyor (Apollodorus
1921 i72)
Başka bir deyişle mitik kaynaklar bize Timaiosrsquoun geldiği şehir olan İtalyarsquonın
guumlneyindeki antik Lokrosrsquoun Deukalionrsquoun torunları tarafından kurulduğunu
anlatmaktadır Bununla beraber Timaios karakterinin etrafında kurduğu iki
diyaloga bakınca Platonrsquoun bu mitten habersiz olması olanaksız goumlruumlnmektedir
Sonuccedilta bu derinlikte mitik oumlgelerle oumlruumlluuml Timaios iccedilin kullanılan ldquodiyalogrdquo başlığı
yalnızca biccedilimsel oumlzelliğine atıfla anlamlı olabilir Timaiosrsquoun kurgusu oumlteki
diyalogların aksine diyalektik youmlntemle ccedilatılmamıştır Sokratesrsquoin soumlzuuml kendisine
bırakmasıyla 27crsquoden itibaren ndashSthephanus numaralandırmasına goumlrendash 65 sayfa
boyunca konuşur ve diyalog bu uzun soumlylevle sona erer Timaiosrsquoun soumlylevi
diyalogun geri kalan kısmının yaklaşık altı katı uzunluğa karşılık gelmektedir ve
kesildiği tek yer Sokratesrsquoin soumlylediği şu soumlzlerdir
31 Yuncanca soumlzcuumlk birebir ccedileviriyle koumlpek ccedilileği Kehanetin Oposrsquou ısıracağını haber verdiği tahta koumlpek (ξυλίνη κύων) meğer ayağına dikenleri batan bu ccedilalıymış
75
Pek iyi şeyler soumlyledin Timaios Baştan sona hepsini senin buyurduğun
(κελεύεις) şekilde kabul etmemiz gerekiyor Yaptığın bu giriş konuşmasını
hayranlıkla benimsiyoruz luumltfen bizim iccedilin meseleyi sonuna kadar konuş
(29d)
Timaiosrsquoun her soumlzuumlnuuml kayıtsız şartsız kabul ettiğinin beyanı olan bu soumlzlerin
ardından Sokrates sessizliğe goumlmuumlluumlr ve boumlylelikle Lokroslunun anlatacağı buumltuumln
mitler onun dolayısıyla Platonrsquoun himayesine girmiş olur Bununla beraber
Timaiosrsquoun anlattıklarının mit mi yoksa hakikat mi olduğu konusunda Sokratesrsquoin
daha accedilık bir cuumlmlesini de bu soumlzlerin birkaccedil sayfa gerisinde işitiriz Kritias
Sokratesrsquoe şoumlyle seslenir
hellip Bize duumln μῦθος iccedilinde tarif ettiğin yurttaşları ve devleti buguumln burada
hakikatte varolan bir şeye doumlnuumlştuumlreceğiz ve senin duumlşlediğin o devletin
rahibin (ὁ ἱερεύς) anlattığı atalarımızın gerccedilek devleti olduğunu
soumlyleyeceğiz İkisi her bakımdan birbirine tam uyacak ve biz senin
anlattığın yurttaşların eskiden gerccedilekten de yaşadıklarını soumlylerken
sesimizdeki uyum hiccedil bozulmayacak Şimdi hikacircyemizin (λόγος) akla uygun
(κατὰ νοῦν) olup olmadığına bakalım Sokrates ccediluumlnkuuml değilse yerine
anlatacak başka bir şey bulmamız gerekiyor (26c-d)
Ve Sokratesrsquoin Kritiasrsquoa verdiği coşkulu karşılık
Buguumln adına kurbanların kesildiği tanrıccedilaya32 bu denli yaraşır bir hikacircye
olduğuna goumlre başka ne konuşalım ki Uumlstelik bu uydurulmuş bir μῦθος
değil bizim iccedilin her bakımdan hakikatle oumlrtuumlşen bir λόγος olacak (26e)
Platonrsquoun Sokratesrsquoe soumlylettiği bu soumlzler tam 65 sayfa boyunca hiccedilbir itirazla
karşılaşmadan konuşma hakkını Timaiosrsquoa tanımak iccedilin bir hazırlıktır Nitekim
Savunmarsquodaki Sokratesrsquoi saymazsak başka hiccedilbir diyalogda hiccedilbir konuşmacıya
boumlyle bir hak verilmiş değildir Oumlte yandan Sokrates Timaiosrsquoun ndashve sonraki
diyalogda Kritiasrsquoınndash anlatacaklarının μῦθος değil λόγος olacağını soumlylerken
Timaiosrsquoun az sonra soumlylediği bir cuumlmleyle bunların aslında λόγος olmayanları da
kapsadığını goumlruumlveririz Bunun sonucu olarak Timaios ve Kritiasrsquotan dinlediğimiz
hikacircyelerin Platonrsquoun felsefesindeki bağlamı birdenbire karanlığa goumlmuumllmuumlş olur
32 Cornfordrsquoun Proklosrsquoun (i84) izinden giderek yaptığı yoruma goumlre diyalog tanrıccedila Athena adına duumlzenlenen bir festival olan Panathenaea guumlnuumlnde geccedilmektedir (Cornford 1997 s 363) Oumlte yandan Cornford değinmez ancak Haziran ayının ilk guumlnlerinde duumlzenlenen Panathenaea festivalinin Artemis onuruna duumlzenlenen Bendideiarsquonın hemen ardındaki guumlne denk geldiği bilinmektedir (akt John Burnet 1903 21a-n1) Devletrsquoteki Bendideia hatırlanırsa Timaiosrsquoun girişinde oumlzetlenen kitabın Devlet olduğuna kuşku kalmıyor
76
Benim duumlşuumlnceme goumlre evvela şunları birbirlerinden ayırmalı Daima var
olan (τὸ ὂν ἀεί) ama oluşa (γένεσις) sahip olmayan şey nedir ve daima oluş
hacirclinde olan (γιγνόμενον) ama hiccedilbir zaman var olmayan şey nedir
Bunlardan biri λόγοςrsquolu akıl yuumlruumltmeyle (νοήσει) kavranabilirken ndashccediluumlnkuuml
daima aynı biccedilimde var olandır diğeriyse λόγοςrsquosuz algılar yoluyla
(αἰσθήσεως) duumlşuumlnuumllendir ndashccediluumlnkuuml oluş ve bozuluş hacirclindedir hiccedilbir zaman
gerccedilekten (ὄντως) var olan değildir (28a)
Bu paragraf yukarıdaki tartışmada Jaegerrsquoin Platonrsquoa İyonyarsquonın mirası olduğunu
oumlne suumlrduumlğuuml ve Yasalar 899b ile işaretlediği (Jaeger 2011 s 41) başlangıcı ve
sonu olmayan tanrısal varlığa dair rasyonel duumlşuumlncenin ccedilok daha accedilık bir
ifadesidir ve bize goumlre burada mitik bir tanrısallığa Cornfordrsquoun deyişiyle ldquomitin
ardında kalan tanrısal ruh toumlzuumlrdquone (Cornford 1907 s 146) vardıran bir akıl
yuumlruumltme soumlz konusudur Boumlylelikle Platonrsquoun tanrı mitlerinden soumlz ederken ψυχή
bir an olsun guumlndemimizden duumlşmediği gibi en az diğer diyaloglar kadar
Timaiosrsquoun da mitik oumlgeleri bizi şimdiye kadar pek ccedilok kez guumlndemde tuttuğumuz
ldquogizem dinirdquoni bir defa daha duumlşuumlnmeye zorlar
Timaios oumlzelinde bu gizemin izini suumlrerken Aristotelesrsquoin Ruh Uumlzerinersquodeki
(411a) itirazından ccedilıkardıklarımıza ek olarak Neoplatonizm okulunun en yetkili
isimlerinden biri olan Proklosrsquoun da yol goumlstericiliğinden soumlz edilebilir33 Nitekim
Proklosrsquoun Platonrsquou ldquotanrısal Platonrdquodur (ὁ θεῖος Πλάτων) ve bu Neoplatonizmin
karakteristiği olarak yazdıklarını tanrıdan esinlendiği anlamına gelir Yine
Proklosrsquoa goumlre tanrının Platonrsquoa ne esinlediğini anlamak iccedilin bakmamız gereken
yer Orpheusccedilu oumlğretiyi Timaiosrsquola dolaysız biccedilimde birleştiren doğadaki ldquoneden-
etkirdquo ilkesinin (πᾶν δὲ αὖ τὸ γιγνόμενον ὑπ᾽ αἰτίου τινὸς ἐξ ἀνάγκης γίγνεσθαι ndash
oluşan her şeyin bir nedenden oluşması zorunlu 28a) temellendirme arguumlmanı
33 Proklos MS 5 yuumlzyıl yeni Platonculuğunun tanrı kavrayışını ele alan Theologianın Oumlgeleri (Στοιχείωσις θεολογική)rsquonden başka doğrudan Platonrsquoun tanrı kavrayışına youmlnelen Platonrsquoa Goumlre Theologia (Περὶ τῆς κατὰ Πλάτωνα θεολογίας) ve başta Timaios olmak uumlzere Parmenides Devlet Kratylos gibi diyaloglar iccedilin yaptığı incelemelerde bize hem Ortaccedilağrsquodaki Platon algısını tafsilatlı biccedilimde resmetmesi hem de bizzat Platonrsquoun ruh ve tanrı algısı uumlzerine pek kıymetli ccediloumlzuumlmlemeler sunması bakımından Platonculuğun mihenk taşı sayılabilecek duumlşuumlnuumlrlerden biridir Elbette Proklosrsquoun Platonrsquouna başvururken tarihsel doumlnem farkının yarattığı birtakım riskler nedeniyle daha temkinli adımlar atmamız gerekir fakat oumlte yandan mevcut diyalogları Proklosrsquoun yorumlarıyla doğrudan karşılaştırabilme şansı goumlz ardı edilmemelidir Bu bizi herhangi bir Ortaccedilağ Platonrsquoundan uzak tutacak en buumlyuumlk imkacircndır O doumlnemin duumlşuumlnuumlrleri iccedilin ne literatuumlr ne de filolojinin gelişmişliği bakımından boumlyle bir imkacircn soumlz konusu değildi Bununla beraber Orpheusccedilu bir Platonrsquoun izlerini yalnızca Proklosrsquota değil Plotinosrsquota Porphuriosrsquota ve İamblikhosrsquota da suumlrmek muumlmkuumlnduumlr Boumlyleyken Proklosrsquoun Timaios yorumunda demiourgosrsquou doğrudan Orpheusrsquola ilişkilendirmesi bize ondan bahsetme zorunluluğu hissettiriyor
77
olarak Demiourgosrsquotur Bilindiği gibi Platon doğadaki neden-etki ilkesini
Demiourgosrsquola accedilıklarken onun παράδειγμα olarak idealarla bağını kurmak
durumunda kalır ve nihayetinde ldquoideaları tanıyan bilen akılrdquo (νοῦς ἐνούσας ἰδέας)
ifadesini kullanır (39e) Buumltuumln oluşun nedeni olarak suumlrekli ilkoumlrneklere bakan
(βλέπων ἀεί hellip παραδείγματι) bir zanaatkacircr tanrı Bu ise doğrudan doğruya
hareketli ve aynı zamanda hareket ettirici bir ψυχήrsquoye goumlndermedir34 tıpkı
Aristoteles gibi Proklos da Platonrsquoun bu tanımını Orpheusrsquoa bağlayacaktır
(Timaios 13115 vd)
Oumlte yandan her şeyin iyi olmasını isteyen tanrı (βουληθεὶς γὰρ ὁ θεὸς ἀγαθὰ μὲν
πάντα) goumlruumlnenler (ὁρατῶν) iccedilin ldquoiyirdquo olmanın şartının buumltuumlnleri (ὅλον) birbirleriyle
karşılaştırmak olduğunu bunun şartının da akıl (νοῦς) olduğunu aklın şartının
ise ruh (ψυχή) olduğunu bizzat kendisi akıl yuumlruumlterek bulmuştur (λογισάμενος
οὖν ηὕρισκεν) İşte demiourgosrsquoun bizzat kurduğu bu akıl yuumlruumltme zincirlemesi
onu her şeye ruh ve akıl vermeye goumltuumlrmuumlştuumlr Timaiosrsquota bu zincirlemenin tarif
edildiği cuumlmleleri takip eden son cuumlmle hem demiourgos hem de evrenin ruhu
iccedilin soumlylenenleri accedilık biccedilimde oumlzetler niteliktedir
hellip κατὰ λόγον τὸν εἰκότα δεῖ λέγειν τόνδε τὸν κόσμον ζῷον ἔμψυχον ἔννουν
τε τῇ ἀληθείᾳ διὰ τὴν τοῦ θεοῦ γενέσθαι πρόνοιαν ndashhellip bu akıl yuumlruumltmenin
sonucuna goumlre şunu soumlylemek gerekir gerccedilekten de bu evren ruhlu ve akıl
sahibi bir canlı olarak tanrının oumlngoumlruumlsuumlyle oluşmuştur (Timaios 30b-c)
Boumlylece Platonrsquoa goumlre ζῷον κόσμος yani ldquocanlı evrenrdquo bir etkidir bu etkinin
nedeniyse τοῦ θεοῦ πρόνοια zanaatkacircr ldquotanrının oumlngoumlruumlsuumlrdquo Nihayet canlı ve
akıl sahibi evrenin Platonrsquoun ifadesiyle κόσμος ζῷον ἔμψυχος ἔννουςrsquoun
Aristotelesrsquoe hem Orpheusrsquou hem de Thalesrsquoi hatırlatması ardından bu ikisi
uumlzerinden Platonrsquoun ruh goumlruumlşuumlne itirazda bulunması bu soumlylediklerimiz ışığında
ccedilok daha anlaşılır hacircle geliyor
34 Hatırlanacağı gibi Aristotelesrsquoin Ruh Uumlzerine-411rsquodeki itirazının nedeni bu ldquoruh hareketirdquoydi
78
35 Platonrsquoun Politik Kurgusunda Mitin Etkileri
Biccedilimce birer tiyatro eseri olan diyalogların neredeyse hepsinde daha ilk
satırlardan başlamak uumlzere polisrsquoin belirgin unsurlarından oluşan bir dekor
goumlruumlruumlz Bu şehir manzarası genellikle diyalogun bitişine kadar aynı kalır ve
tartışılan temel konularla bir şekilde ilişkili olduğu goumlruumlluumlr
Theaitetos Sofist Devlet Adamı ve Lysisrsquote Yunan genccedillerinin şehirleri iccedilin vaat
ettikleri fedakacircrlık ve başarıyı şimdiden kanıtladıkları palaistra meydanı dekordur
diyaloglar boyunca genccedil adamların bilgi konusunda sofistliği değil gerccedilek
felsefeyi amaccedillamalarının gereği tartışılacaktır Euthyphronrsquoda polisrsquoin dini ve adli
meselelerinin goumlruumlşuumllduumlğuuml Stoa Basileos dekordur Sokratesrsquole kacirchin
Euthyphron succedil ve din-dinsizlik konularında konuşurlar Devletrsquote şehrin
aşağısındaki liman kentinde Artemis onuruna duumlzenlenen Bendideia ve
Kefalosrsquoun evindeki kurban ibadeti dekordur karakterler iyi bir devletin nasıl
kurulacağını yasalarının dininin toplumsal sınıflarının nasıl duumlzenleneceğini bir
kelimeyle adaletin nasıl tesis edilmesi gerektiğini konuşurlar Timaios ve Kritiasrsquota
dekor olarak her Haziran ayının ilk guumlnlerinde Devletrsquoteki Bendideiarsquoyı takip eden
tarihte tanrıccedila Athena onuruna duumlzenlenen ve Panathenaea vardır ve bizzat
Kritias yapacakları konuşmanın tanrıccedila onuruna soumlylenen bir ilahi yerine
sayılacağını soumlyler Yine Parmenidesrsquote dekorda Panathenaea etkinliklerinin
olması tanrıccedila Athena ile İtalyan filozofların ilgisini duumlşuumlnduumlruumlr (krş Cornford
1997 ss II ve 363) Protagorasrsquota birinci dekor Sokratesrsquoin ldquoyalnız başınardquo
uyuduğu kendi evi ikinci dekorsa Protagorasrsquoın etrafında geniş bir hayran
kitlesinin halelendiği Kalliasrsquoın evidir metinde filozofun yalnızlığıyla Sofistin
kalabalıklığı yoğun biccedilimde hissedilir Benzer biccedilimde Gorgiasrsquota dekor halka
accedilık bir meydandır ve Sofist retoriğinin bir kelimeyle demagogiarsquonın ne olduğu
tartışılır Kriton Phaidon ve Savunmarsquodaki dekor da tıpkı Euthyphronrsquoda olduğu
gibi polisrsquoe adaletin dağıtıldığı merkezicirc yapılardır Şoumllenrsquode dekor her kesimden
bilgili kişilerin katıldığı şair Agathon tarafından duumlzenlenen iccedilkili bir ziyafettir ve
konuşmalar Erosrsquoa sanat-hakikat ilişkisine tragedya ve şiire dairdir Şehrin
dışında geccedilenlere bir diğer oumlrnek olan Phaidros surların dibinde başlar kır
79
yollarında yuumlruumlmenin sağlık iccedilin yararından soumlz edilerek İlios ccedilayı boyunca
yuumlruumlnuumlr ve sohbet bir ccedilınarın dibinde devam eder diyalog boyunca şehir ve
şehirdışı meselesine goumlndermeler vardır Yasalar da şehirdışı bir dekora sahiptir
ancak farklı biccedilimde Mekacircn İda Dağırsquonda Knossosrsquotan Dikte mağarasındaki
Zeus tapınağına giden yoldur ve filozofun yeniden mağaraya başka bir deyişle
şehre doumlnmesini anımsatır gibidir
Bu oumlrnekler birccedilok diyalog uumlzerinden ccediloğaltılabileceği gibi mekacircn-iccedilerik
ccediloumlzuumlmlemeleri de istenildiği kadar derinleştirilebilir Bununla birlikte kesin olan
diyaloglarda bireylerin polis ve politika ile kurdukları ilişkinin daima esas zemini
teşkil etmesidir
Daima polis ve oumlgelerine atıfta bulunan bu dekorların iccedilinde gidip gelen konuşan
alkışlayan veya oy kullanan karakterlere gelince bunların da 5 yuumlzyıl Atinarsquosının
politik duumlzeninde ccedilok oumlnemli tartışmaların aktoumlruuml ve konusu olmaları Platonrsquoun
yalnızca dekorunun değil aynı zamanda rol dağıtımının da politik eksenli
olduğuna işaret eder Bu rollerin ccediloğunluğuysa Sofist duumlşuumlnuumlrlere verilmiştir35
İlk bakışta Sofistlerin etkinliği iccedilin son derece elverişli olduğu duumlşuumlnuumllen Atina
demokrasi duumlzeninde gerccedilekte hem onların hem de Platonrsquoun hoşnutsuz olduğu
bazı oumlgelerden yukarıda kısaca bahsetmiştik Protagorasrsquotaki φύσις ve νομός
tartışmasından yola ccedilıkılarak ccedilizilebilecek bu tema oumlzellikle νομόςrsquoun ortaya
ccedilıkışı ve felsefenin tartışma konularından biri hacircline gelmesi bakımından Atina
demokrasisinin mimarları sayılan devlet adamlarından Solon Kleisthenes ve
Periklesrsquoin reformlarına kadar gider Bu itibarla Platonrsquodaki rejim eleştirilerinin
birincil bağlamı Atinarsquoda işleyen demokrasinin adaletsiz bir youmlnetim biccedilimi
olduğudur
35 Sofistlerin diyaloglardaki varlığını doğrudan konuşmacı oldukları oumlrneklerle sınırlandırmıyoruz Nitekim boumlyle bir sınırlandırma diyalogların kavramsal ccedilerccedilevelerinin ciddi anlamda ihmal edildiği anlamına gelir Bu bakımdan oumlrneğin Protagorasrsquoın Protagorasrsquotaki varlığıyla Theaitetosrsquotaki varlığı arasında ağırlığı bakımından hiccedil fark yoktur Ccediluumlnkuuml her iki diyalogun da muumlhim bir kısmında Sokratesrsquoin tartıştığı duumlşuumlncelerini ccediluumlruumlttuumlğuuml kişi bizzat Protagorasrsquotır Aynı durum Menonrsquodaki Gorgias Phaidrosrsquotaki Lysias veya Sophist Savunma vbrsquodeki adı anılmayan buumltuumln Sofistler iccedilin de geccedilerlidir
80
a) Platonrsquoun politik nostaljisi Eski Attika
Platon 7 Mektuprsquota Atinarsquonın politik duumlzenindeki ccedilalkantıları adaletsizlikleri
goumlrduumlkten ve nihayet haksızlığa ldquobuumltuumln insanların en az layık olanırdquo (325b) dostu
Sokratesrsquoin oumlluumlmuumlne şahit olduktan sonra politikadan uumlmidini iyice kestiğini
soumlyler Mektupta anlattığına goumlre buumltuumln bunlarla birlikte politik idarecilerin de
yaptıklarını goumlrduumlkccedile politika işleri ona ccedilok daha zor goumlruumlnmeye başlamıştı
ccediluumlnkuuml insanın dostları ve guumlveneceği yoldaşları olmadıkccedila bu işlere
kalkışması imkacircnsızdı boumlyle kişiler her zaman el altında olmadığı gibi
arayıp bulmak da kolay değildi Devletimiz artık atalarımızın gelenek ve
ilkelerine goumlre (ἐν τοῖς τῶν πατέρων ἤθεσιν καὶ ἐπιτηδεύμασιν)
youmlnetilmiyordu Dahası hem yazılı hem de geleneksel yasalar (τῶν νόμων
γράμματα καὶ ἔθη) şaşırtıcı bir hızla bozuluyor veya yuumlruumlrluumlkten
kaldırılıyordu (Mektuplar 325d)
Platonrsquoun Syrakusairsquodeki Dionrsquoun dostlarına hitaben yazdığı bu soumlzler eski
Atinarsquoya duyduğu oumlzlemin accedilık bir ifadesidir Fakat bu eski Atina kendi ifadesiyle
τῶν πατέρων ndashatalarınndash Atinarsquosı en azından Gorgias ve Protagorasrsquotaki
Periklesrsquoin νομόςrsquounu hedef alan eleştirilerden anladığımız kadarıyla birkaccedil yuumlzyıl
oumlncesinin Atinarsquosı değildir Nitekim demokrasinin kurucularına youmlnelttiği bu tarz
eleştiriler onun πᾰτέρεςrsquoinin demokrasinin tesisinden ccedilok oumlnce ilkel Attika kabile
duumlzeninin henuumlz bozulmamış olduğu zamanlarda yaşayan kişiler olduğunu
duumlşuumlnduumlruumlr Bu durum Platonrsquoun φύσιςrsquoe oumlzlem duyan Sofistlerle de kısmen
paylaştığı bir nostaljidir nitekim Sofistlere goumlre ndashHippiasrsquoın dediği gibindash yurttaşlık
yasadan değil tıpkı akrabalık gibi doğadan gelir oysa insanları guumlden bir zorba
olarak yasa (τύραννος τῶν ἀνθρώπων) bizi daima doğaya karşı gelmeye zorlar
(Gorgias 337d)
Kojin Karatani kabile toplumlarında yerleşik hayata geccedilişin buumlyuumlnuumln gelişimini
beraberinde getirdiğini oumlne suumlrer Bu yeni hayat tarzıyla ortaya ccedilıkan ve binlerce
insanın birarada işbirliği ve alış-veriş yaparak yaşamasını gerektiren duumlzende
buumlyuumlcuumlden rahibe rahipten başrahibe ve en sonunda kral-rahibe doğru ilerleyen
bir tarihsel silsile belirmiştir (Karatani 2017 s 11) Bu ilkel devlet duumlzeninde
tanrılar aşkın varlıklar olmakla birlikte kral figuumlruuml tanrı tarafından atanmış olup
81
yurttaşlar onun bilgeliğinden ve kararlarının doğruluğundan hiccedilbir şekilde şuumlphe
edemeyecektir İster animistik-şamanik olsun ister sistemli bir din uumlzerinde
yuumlkselmiş olsun bu tuumlr bir devlet duumlzeninin mitik temeller uumlzerine kurulu olduğu
tartışmasızdır Başka bir ifadeyle bu devletin yurttaşlarının mevcut duumlzene ve
baştan belirlenmiş olan yazgılarına boyun eğmesini sağlayabilecek mitten başka
hiccedilbir ilkeden soumlz edemiyoruz Oumlte yandan bu mitler toplumsal duumlzenin
devamına kesintisine başarı veya başarısızlığına goumlre ya daha da guumlccedillenmekte
ya tuumlmuumlyle terk edilmekte veya başka mitlerle birleşerek yeni kuumlltler ortaya
ccedilıkarmaktadır Karatani yine İzonomirsquode eski Yunan toplumlarında mitin ilkel
politik oumlrguumltlenmeyle bu karşılıklı ilişkisini Yahudi tarihinden bir oumlrnek vererek
anlatır Buna goumlre
Yahudi halkları başlangıccedilta nomadik bir kabile konfederasyonu hacirclindeydi
Ardından tek tanrı olan Yehovarsquonın ismi altında birleştiler ve bu tanrıyla
ahitleştiler Fakat bu bir bozulma değildir Aynı suumlreci Mezopotamya
kentlerinde ve Yunan polisrsquolerinde de goumlzlemleriz Belli sayıdaki koumly veya
kabilelerin bir şehir devleti oluşturmak uumlzere birleşmesi yeni ve ortak bir
tanrının ifadesini de beraberinde getirir Bu bir ccedileşit toplumsal soumlzleşmedir
(Karatani 2017 s 13)36
Thomson da benzer biccedilimde eski Yunan tarihi ccedilalışmalarında Attika kabile
duumlzeninin bir tuumlr fratri uumlzerinde temellendiğini aktarır (Thomson 2007 s 99)
Savaştaki ordu duumlzeninin bir yansıması olan bu kabile hiyerarşisinin Atina
demokrasisinden yaklaşık beş yuumlzyıl daha eski olan Homeros ccedilağında hacirclacirc
goumlruumllduumlğuumlnuuml İlyadarsquoda Akhaların ldquokabile kabile ve fratri fratrirdquo savaş duumlzeni
almasından anladığımızı yine Thomson aynı sayfada tespit etmektedir Ayrıca
Atinarsquonın en yakın ataları olan kabile duumlzenindeki bu halkların da yukarıda soumlzuumlnuuml
ettiğimiz kral-rahip duumlzeninde hatta bazı totemik gelenekleri suumlrduumlrerek
yaşadıklarını aktarır Attikalılar dacirchil olmakla birlikte ccedileşitli topluluklar uumlzerinde
yaptığı inceleme iccedilin Kabileden Devlete adlı boumlluumlmuumln tamamını ayırmıştır (2007
s 80 vd)
36 Aynı durumu Kramerrsquoin anlattığı Suumlmer panteonunun oluşum suumlrecinde de goumlzlemleyebiliriz Buna goumlre başlangıccedilta birbirinden bağımsız her bir Suumlmer şehir devletinin kendi tanrısı varken bunların aralarındaki muumlcadeleler kimini daha guumlccedilluuml kimini daha zayıf bir tanrı hacircline getiriyordu En sonunda bu şehirlerin merkezi youmlnetim etrafında birleşmeleriyle Suumlmer panteonu meydana gelmiştir (Detaylı bilgi iccedilin bkz Kramer 2016)
82
Platonrsquoun ldquoatalarrdquo diye andığı ve Sofistlerin de oumlzlemini duyduğu doumlnemler bunlar
olmalıdır Nitekim 7-6 yuumlzyıllarda İyonyarsquodaki felsefi ve Atinarsquodaki politik
devrimlerin ardından Yunan yurdunda hiccedilbir şey eskisi gibi olmayacaktı
Boumlylelikle Thales ve oumlğrencilerinin İyonyarsquoda ortaya koyduğu yeni duumlşuumlnme
biccedilimiyle birlikte 7 yuumlzyıl sonlarında Solonrsquoun Atinarsquoda kalkıştığı toprak reformu
hamleleri Ege havzasında demokrasinin ortaya ccedilıkışının ilk işaretleri olarak
yorumlanır Bunların ikisi arasındaki organik ilişkiyi Thomson kurar Ona goumlre her
ne kadar toprağın yeniden boumlluumlştuumlruumllmesi youmlntemi Libya kıyılarındaki Kyrenersquode
daha oumlnceki tarihlerde uygulanmış olsa da (Thomson 2007 s 309) bunun
İyonya koumlkenli ldquoisonomiardquo duumlşuumlncesine dolayısıyla demokratik bir rejime youmlnelik
ilk uygulanışı Atinarsquodaki Solon doumlnemidir Nitekim Thomson bir başka ccedilalışması
olan İlk Filozoflarrsquoda Solon yuumlzyılını demokratik ideolojinin ilk defa kendini
goumlsterdiği tarih olarak belirler ve bu ideolojinin okumasını Solonrsquola beraber iki
filozof olarak Thales ve Anaksimandros uumlzerinden yapar (1997 s 253) Benzer
biccedilimde izonominin tarihinin İyonyarsquoda başladığına ilişkin Karatani de
Thomsonrsquola aynı fikirdedir ve Atinarsquonın demokrasinin anayurdu olduğu tezini o da
reddeder (2017 s 21)
Demokrasinin ortaya ccedilıkışında diğer iki oumlnemli uğraksa 6 yuumlzyılın sonlarında
soybağlarının belirleyiciliğini ortadan kaldırarak yurttaşlık bağını νομόςrsquoun
guumlvencesi altına alan Atinalı arkhon Kleisthenes ve demokrasi uygulamalarında
rakipleri tarafından popuumllizmle succedillanacak kadar ileri gitmiş olan 5 yuumlzyılın en
buumlyuumlk devlet adamı Periklesrsquotir Bu uzun tarihsel suumlreccedil goumlz oumlnuumlne getirildiğinde
kadim Miken kral-tanrılar doumlneminden Attikarsquodaki rahip-krallar doumlnemine
ardından İyonya koumlkenli izonomiye ve sonrasında Atina koumlkenli demokrasiye
doğru 5 yuumlzyıl Atinarsquosındaki politik duumlzenin tarihsel gelişiminde en oumlnemli
duraklar sırasıyla İyonya filozofları Solon Kleisthenes ve Periklesrsquotir
Platonrsquoun zihninde bu suumlrecin Devletrsquoin VIII kitabında anlatılan ve Kallipolisrsquoten
tiran devletine doğru giden meşhur ccediloumlkuumlş suumlreciyle oumlrtuumlşmesi bilhassa
Sokratesrsquoin oumllduumlruumllduumlğuuml doumlnemde kaccedilınılmaz hacircle gelmiş olmalıdır Nitekim
Timaiosrsquoun giriş kısmında Mısırlı rahibin Solonrsquoa ccedilıkışması da bunu doğrular
gibidir 26c-d paragrafından oumlğrendiğimiz ve yukarıda da değindiğimiz gibi bu
83
diyalogda Kritias Hermokrates ve Timaiosrsquoun amacı Sokratesrsquoin bir guumln oumlnce
kendilerine anlattığı ndashve Devlet diyalogunda aktarılanndash uumltopik devletin ve
yurttaşlarının aslında ccedilok eskilerde ve gerccedilekten yaşamış olduklarını
goumlstermekti Kritiasrsquoın hikacircyeyi anlatmaya şoumlyle başlıyor
O hacirclde şimdi bir zamanlar yedi bilgelerden Solonrsquoun anlattığı ve hacircliyle
saccedilma (ἄτοπος) bile olsa baştan sona doğru (ἀληθής) olan şu hikacircyeyi
(λόγος) dinle Sokrates Solon pek ccedilok şiirinde de soumlzuumlnuuml ettiği gibi buumlyuumlk
dedemiz Dropidesrsquoin akrabası ve ccedilok yakın dostuydu Dropidesrsquoin yaşlılık
guumlnlerinde hatırlayıp dedemiz Kritiasrsquoa anlattığına goumlre ccedilok eski
zamanlarda bu şehirde pek buumlyuumlk ve goumlrkemli işler yapılmış ama insanlar
zamanla bunları yok etmiş ve unutmuş Boumlyleyken bize en yaraşır iş bunları
duumlzguumlnce hatırlayıp anlatarak sana olan minnet borcumuzu oumldemek ve
boumlylece tanrıccedilayı37 da bu festival guumlnuumlnde tıpkı duumlzguumln ve doğru bir ilahi
soumlyler gibi onuruna yakışır biccedilimde oumlvmuumlş olmaktır (Timaios 28d-21a)
Ardından dedesi Kritiasrsquoın Apaturia38 festivali iccedilin duumlzenlenen bir şiir
yarışmasında bir vesileyle Solonrsquoun şairliğini hatırlayıp şoumlyle anlattığını soumlyluumlyor
hellip (Solon) buraya doumlnduumlğuumlnde karşılaştığı ayaklanma ve diğer fenalıklarla
uğraşmak zorunda kalmayıp da Mısırrsquodan yanında getirdiği hikacircyeyi (λόγος)
tamamlayabilseydi uumlnuumlne ne Hesiodos yetişebilirdi ne de Homeros (hellip)
Mısır Deltarsquosında Nilrsquoin ikiye boumlluumlnduumlğuuml bir yerde Saitikos diye bir duumlzluumlk
varmış ve bu duumlzluumlkteki en buumlyuumlk şehrin adı Saisrsquomiş ndashki kral Amasisrsquoin
doğduğu yerdirndash ve dediklerine goumlre kurucusu Neith adındaki tanrıccedilaymış
bu da onların fikrinde Hellenlerin Athenarsquosıdır Bu insanların Atinalıları pek
sevdiği ve bir şekilde buradakilerle akraba oldukları soumlylenir Solon buraya
yolculuğunda o insanlar tarafından epeyi onurlandırıldığını anlatmış
sonrasında onların kutsal soumlzlerde (τῶν ἱερέων) tecruumlbeli rahiplerine eskiler
hakkında sorular sorunca boumlyle şeyler konusunda ne kendisinin ne de
diğer Yunanların neredeyse hiccedil bilmediğini goumlrmuumlş Bir defasında onları en
eskiler hakkında konuşturmak hevesiyle bizim en eskilerimizden laf accedilmış
ve ilk insan olduğu soumlylenen Phroneosrsquoumuz Niobersquomiz hakkında
konuşmaya başlamış sonra tufanı Deukalionrsquoı Purrharsquoyı ve nasıl hayatta
kaldıklarını anlatmakla (μυθολογεῖν) onların soyundan gelenleri saymakla
sonra da bu olaylar uumlzerinden geccedilen seneleri hesaplamaya ccedilalışmakla
devam etmiş Bunun uumlzerine rahipler arasından pek yaşlı biri demiş ldquoAh
Solon Solon Siz Yunanlar hep ccedilocuksunuz hiccedil yaşlı kalmadı Yunanlar
arasındardquo Beriki bu soumlzleri işitince sormuş ldquoBununla ne demek istiyorsunrdquo
Rahip cevap olarak demiş ldquoHepiniz de ruh olarak genccedilsiniz Hiccedilbirinizde
ne en eskilerden işitilmiş bir soumlz (δόξα) ne zamana karşı durabilmiş bir ders
(μάθημα) var (Timaios 21d-22b)
37 Tanrıccedila Athena 38 Dionysos onuruna duumlzenlenen dini bayram Bu bayramın uumlccediluumlncuuml guumlnuumlnde o yıl doğan ccedilocuklara ad koyulup her biri kayıt altına alınıyor
84
Yunanların tarih bilincini kuumlccediluumlmseyen Mısırlı rahip bu soumlzlerin ardından
geccedilmişte halkların nasıl ortadan kalktığına ilişkin bir konuşma yapar ve hem
kendilerinin hem de Yunanların ortak geccedilmişlerine ait tufan teması etrafında
şekillenmiş bir hikacircye anlatır Sonrasında tufandan oumlnceki Atinarsquonın ihtişamından
ve başarılarından soumlz eder ancak hayatta kalanlar yazı sanatını bilmediğinden
bunların unutulduğunu soumlyler39
Bu mitleri okuduğumuzda tarih kayıtlarının değil mitik anlatıların aktardığı devlet
duumlzenlerinin Platonrsquoun duumlşuumlnde ihtişamla arzıendam ettiğini anlamak zor değildir
Kaldı ki Platonrsquoun mitik geccedilmişe oumlzlemi yalnızca politik bir oumlrguumltlenme sınıflı yapı
gibi geniş ccedilerccedileveli kuşbakışı goumlruumlntuumllerle ilgili değildir Soumlzgelişi Devlet ve
Timaiosrsquota uumlst uumlste vurgulanan kadınların ortak kullanımıyla ilgili goumlruumlşuumlnuumln bile
mitik bir koumlkeninden soumlz edilebilir Yunan mitik anlatılarında her şey gibi evliliğin
de ilk koumlkenine bir mitik hadiseyle yer verilmiştir hacircliyle bu hadisenin oumlncesinde
kadınlar erkeklerin ortak malıydı Bu komuumlnal duumlzen Herodotosrsquota geccediltiği
biccedilimiyle goumlz oumlnuumlne alınınca meselenin 5 yuumlzyıl Atina entelektuumlelinin zihnindeki
karşılığını hayal etmek ccedilok zor değildir Thomson aktarıyor
ldquoİskityalı Agathyrislerderdquo diyor Herodotos ldquokadın herkesindir boumlylece
herkes birbiriyle kardeş olur ve bu genel akrabalık karşılıklı kıskanccedillık ve
kin duygularını kaldırırrdquo Kadınların ortaklaşalığının muumllkiyetin
ortaklaşalığıyla el ele yuumlruumlduumlğuuml duumlşuumlncesi hiccedil de yabancı değildi Bu
duumlşuumlnceye Aristophanes ve Platonrsquoda yeniden rastlarız (Thomson 2007 s
132)40
Bu konuda Aristotelesrsquoin de tarih kayıtları soumlz konusudur Oumlte yandan tarih
dışında mitik kayıtlara oumlrnek olarak evliliği Yunan halkına oumlğreten Atina kralı
(Pelasg oumlnderi) Kekropsrsquoun hikacircyesi meşhurdur Yine Thomson şoumlyle yazıyor
Evliliğin kurucusu olduğu soumlylenen ilk Atina kralı Kekropsrsquola ilgili bir
geleneği işte bu bilgilerin ışığında yorumlamamız gerekir Kekropsrsquotan oumlnce
ldquoevlilik diye bir şey yoktu cinsel ilişki rastgele olduğundan ne ccedilocuklar
babalarını tanıyordu ne de babalar ccedilocuklarını Ccedilocuklar analarının adını
alıyorlardırdquo (Thomson 2007 s 134)
39 Krş Yasalar 677c 40 Krş Herodotus Tarihler iv104 Platon Devlet 416d ve Timaios 18b Aristophanes Plutos 510-626
85
Bu kadarının bile Platonrsquoun mitik anlatılara bakarak tarihsiz bir geccedilmişe duyduğu
oumlzlemi kapıldığı politik nostaljiyi daha belirgin ve anlaşılır kılmak iccedilin yeterli
olduğu kanaatindeyiz
b) Yeni bir aktarım aracı olarak duumlzyazının etkileri
Vernantrsquoın Yunan polisrsquoinin oluşum suumlrecini irdelediği bir yazısı bizim iccedilin yol
goumlstericidir Buna goumlre polis ruhunu meydana getiren temel motif logosrsquoun yani
kanıtlayıcı soumlzuumln evvela yazıya geccedilmesi ve ardından buumltuumln demosrsquoun ortak malı
hacircline gelmesidir (Vernant 2017a 49-50) Bu bir ccedileşit kuumlltuumlrel yayılımı ifade eder
ve tıpkı oumlnceki yuumlzyıllarda Homeros ve Hesiodosrsquoun soumlzluuml gelenek yoluyla buumltuumln
Yunan coğrafyasına yayılması gibi bu defa yasaların ve felsefe metinlerinin
demosrsquoa yayılması anlamına gelir Bununla beraber İyonya ve İtalya
filozoflarının en iyi oumlrnekle de Pythagorasrsquoın ezoterik gelenekleri bu yayılımın
tabii bir neticesi olarak oumlnemli oumllccediluumlde tahribata uğramış olmalıdır Başka bir
deyişle Yunan coğrafyasında yazılı anlatımın yaygınlaşması sonucunda
ldquofelseferdquo adı verilen buumltuumln uğraşlar oumlzguumln ezoterik tavrını terk etmek zorunda
kalmış ve agora ile daha da oumlnemlisi politik oumlrguumltlenmeyle iccedil iccedile geccedilmiştir 5
yuumlzyıl Atinarsquosında Anaksagorasrsquoın Peri Phuseosrsquounun isteyen herkes tarafından
ccedilarşılarda ucuz bir fiyatla satın alınabileceğini Sokratesrsquoten işitiriz (Savunma
26d) Bu yazı aracılığıyla filozofların en gizli oumlğretilerine her Yunan yurttaşının
hatta koumllelerin bile kolaylıkla ulaşabildiği anlamına gelir
Goumlruumlnuumlşe goumlre felsefenin yapılma biccedilimlerini değiştiren bu kuumlltuumlrel yayılım o
doumlnemin felsefe ccedilevresini meydana getiren Sofistleri ve Platonrsquou bir tedbir
geliştirmeye sevk etmişti Sofist okul bu tedbiri demokratik iktidarla ve halkla sıkı
ilişkiler geliştirmelerine imkacircn sunan retorikte bulmuştur Platonrsquoa gelince onun
oumlngoumlruumlsuuml farklı bir mecraya başvurmasına neden olur mit
Kuumlltuumlrel yayılım Vernantrsquoın analizlerinde ldquobilgerdquo figuumlruumlnuumln herhangi birine
mektup yazdığı veya kitabını halka malettiği bir sahneyle somutlaşmış goumlruumlnuumlr
86
Daha oumlnceki yuumlzyıllarda perdelerin arkasında veya kamuya kapalı mekacircnlarda
mutlaka erginlenmiş bir grup tilmizine seslenen bilge artık zihnindeki buumltuumln her
şeyi polisrsquote herkesin goumlrebileceği bir şekilde accedilığa vurmakta boumlylece bazı
buumlyuumlk tehlikeleri de goumlze almaktadır
Burada artık soumlz konusu olan birkaccedil seccedilkin insana ayrılan ve tanrısal bir
luumltfu kolaylaştıran dinsel bir giz değildir Kuşkusuz bilgenin gerccedileği tıpkı
dinsel gizem gibi sıradan insanları aşan temel bir accedilınlamadır gerccedilekliğin
ortaya ccedilıkmasıdır ama bilgelik yazıya teslim edilirken bu mezheplerin gizli
ccedilemberinden soumlkuumlluumlp alınır guumln ışığında tuumlm sitenin goumlruumlşuumlne sunulur
(Vernant 2017a s51)
Bu noktada tespitimizi eleştirmeye imkacircn sunan bazı istisnalardan da soumlz
edilebilir Bu istisnalar iccedilin en iyi ve tek başına yeterli oumlrnekse Ross ve Cherniss
arasındaki tartışmadır Chernissrsquoin 1945 tarihli The Riddle of the Early
Academyrsquodeki iddiası Aristotelesrsquoin tanıdığı Platonrsquola bizim bildiğimiz Platon
arasında beliren farkların Aristotelesrsquoin diyalogları yanlış anlamış veya yanlış
yorumlamış olmasından ileri geldiğidir Başka bir deyişle Chernissrsquoin diyaloglar
hakkındaki tezi Platonrsquoun herhangi bir yazıya aktarılmamış oumlğretisinden soumlz
edilemeyeceğidir ve Aristoteles de Platonrsquou tıpkı bizim gibi diyalogların imkacircn
verdiği biccedilimde ve oumllccediluumlde bilmektedir (Cherniss 1944 s 51 vd) Bu iddiaya
karşılık Ross Aristotelesrsquoin Platonrsquodan soumlzluuml biccedilimde edindiği bazı bilgilerin
varlığına kanıt olarak dokuz farklı paragrafı birbiri ardına sıralar ve Chernissrsquoin
tezini belirgin bir şekilde ccediloumlkertir (Ross 2016 ss 102-5)
Bununla birlikte boumlyle bir istisna 5 yuumlzyıl Atina bilgeleri iccedilin ileri suumlrduumlğuumlmuumlz
iddiayla hiccedilbir şekilde ccedilelişik değildir Platonrsquoun soumlzluuml bir aktarım yoluna
başvurmuş olması her şeyden oumlnce onun duumlşuumlncesini polisrsquoin goumlruumlşlerine accedilmış
olduğu gerccedileğini ortadan kaldırmaz Dahası bir kısmının otantikliği tartışmalı bile
olsa otuza yakın diyalogu kaleme aldığı ve bunu her Yunan yurttaşının erişimine
sunduğu gerccedileğini hiccedilbir şekilde ortadan kaldırmaz Sadece Platon değil buumltuumln
Sofistler de oumlğretmendiler ve kendi okullarında veya farklı toplanma yerlerinde
halktan kişilere dersler vermekteydiler Bu onların soumlzluuml aktarım youmlnteminden
yararlanmış olduklarını goumlsterir ve Platon da meseleleri oumlğrencilerinin oumlnuumlnde ele
alırken diyaloglarda okuduğumuzdan kısmen farklı tespitlerde bulunmuş olması
tuhaf değildir
87
Oumlte yandan Rossrsquola buumltuumlnuumlyle hemfikir olsak bile (ki bu Platonrsquoun agrapha
dogmatarsquosının duumlşuumlnuumlluumlp taşınılmış kasıtlı olduğu anlamına gelecektir)
Platonrsquoun eserlerinin halka accedilık olan kısmı ezici bir ccediloğunluğa sahiptir Tek
başına bu durum bile Akademiarsquodaki oumlğretmen Platonrsquola Elearsquodaki ezoterik oumlnder
Pythagoras arasındaki farkı belirginleştirmek iccedilin yeterlidir
Vernantrsquoın soumlzluuml gelenekten yazıya geccediliş formuumlluumlndeki genel manzara bize şunu
anlatır Eski Yunan halkları yeni polisrsquoler inşa ettikleri sırada Miken soylu kral-
tanrılar ccediloktan tarihe karışmış bulunuyordu Bu tarihsel olgu polis yasalarının
ezici rasyonalitesi ve aynı zamanda kral-lider iccedilin de bağlayıcı olması gibi pek
ccedilok ldquolaikrdquo pratikle de desteklenmektedir Oumlte yandan aynı sayfalarda Vernantrsquoın
bu laikleşmenin dini politikadan buumlsbuumltuumln tasfiye edebilecek kadar guumlccedilluuml
olmadığına dair farkındalığını anlamak hacirclacirc muumlmkuumlnduumlr
Oumlzetle Yunan polisrsquoleri buumltuumlnuumlyle din ve tanrısallık ilkeleri uumlzerine bina edilmiş
Miken toplum organizasyonlarına goumlre ccedilok daha duumlnyevicirc sekuumller olmakla birlikte
dinin birtakım kurucu ve duumlzenleyici işlevlerini de muhafaza etmek durumunda
kalmışlardır Nitekim o doumlnemde bile yurttaşların iktidara koşulsuz itaatini ve
yasayı makul bulmasını guumlvence altına alacak başka bir metottan soumlz etmek
olanaksızdır
Bir siyaset felsefesi olarak Platonrsquoun devlet projesi ilk boumlluumlmde belirttiğimiz uumlzere
mitik geccedilmişten derin etkiler taşımasının yanında aynı geccedilmişi yeniden
canlandırmaya doumlnuumlk nostaljik bir youmlntemi de benimsemiş goumlruumlnmektedir 5
yuumlzyılda yaşamış vasat bir Atinalı yazarın bile erişebileceği eldeki hazır Yunan
tarihi literatuumlruumlnuuml goumlz oumlnuumlnde bulunduracak olursak Platonrsquoun bu nostaljik
yaklaşımının nedenlerini bir ldquoyozlaşmardquo daha doğru bir ifadeyle ldquodekadansrdquo
duumlşuumlncesinde aramamız gerekir Nitekim bu tarih anlatısı ldquooumlzlenenrdquo
başlangıccediltaki oumlrneklerini mitik gelenekten devşirerek suumlrekli bir altın ccedilağdan soumlz
eden duumlşuumlş suumlrecini de hicivci bir youmlntemle betimleyen buumlyuumlk bir mitoloji olarak
karşımıza ccedilıkar Platonrsquoun bu hikacircye iccedilin başvurduğu birincil kaynaksa Kronosrsquoun
altın ccedilağına oumlvguumllerin ustası Hesiodosrsquotur
88
Aristotelesrsquoin meşhur bir mitik anlatıyı bize pek şaşırtıcı biccedilimde ldquotarihrdquo olarak
anlattığı bir yazısında Dumezilrsquoin olağanuumlstuuml bir tespiti olan uumlccedil işlevli Hint-Avrupa
devlet modelinin Yunan siyasi duumlnyasındaki ccediloumlkuumlş suumlrecine şahit oluruz
(Atinalıların Devleti 32) Bu meşhur komutan İonrsquoun hikacircyesidir Oumlzetle kralın
başarısızlığı uumlzerine halkın ccedilağrısıyla karşısında birdenbire ordu belirmiş bu
başarısızlığın bedelini de yetkilerini orduyla paylaşarak oumldemiştir41
Sonuccedil olarak tarih oumlncesi Miken krallarının ccediloğunda goumlruumllen ve tanrı-kralı mutlak
soumlz sahibi ve otorite olarak tayin eden uumlccedil işlevli kast temelli Hint-Avrupa
modelinin ccediloumlktuumlğuuml coğrafya 7-6-5 yuumlzyıllardaki İyonya-Atina hattıdır bunun
oumlncesine ilişkin soumlzuuml edilen tarihlerse genellikle mitik anlatılara goumlndermede
bulunur Bu ccediloumlkuumlşle birlikte yetki paylaşımını esas alan yeni bir izonomi-
demokrasi Platonrsquoa goumlreyse Kallipolisrsquoe uzak ve tiranlığa yakın koumltuuml bir devlet
modeli ortaya ccedilıkacaktır
41 Hikacircyenin etraflı bir oumlrneği iccedilin 1 yuumlzyıl coğrafyacısı Strabonrsquoun Geographica isimli eserine bakılabilir (Strabo 1877 1013) Strabon bir ldquobilimcirdquo olmasının yanında hikacircyesini Aristoteles Demosthenes gibi kayıtlara başvurarak mitik anlatıdan bilimsel metne doğru şekillendirme yolunu seccediler ve yine Thukydides Plutharkhos Pausanias vs oumlrneklerde olduğu gibi bir Antikccedilağ sosyal bilimciliği tavrı ortaya koyar
89
SONUCcedil
1 Platonrsquoun kayıp koumlpeği
Her okurun dikkatini ccedilekmesi zor olabilir ama diyalogları baştan sona dolaşan
bazı koumlşe başlarında ansızın karşımıza ccedilıkan huzursuz bir koumlpek vardır Antik
Yunan mitlerindeki hayvanlardan biri olmadığı kesindir ve kendisini o kadar az
ele verir ki ne cinsini ne de milliyetini soumlylemek kolaydır Bir tek Gorgiasrsquota Mısır
koumlkenli tanrılardan biri olduğuna ilişkin bir işaret yakalarız Sokrates soumlz arasında
birden haykırır μὰ τὸν κύνα τὸν Αἰγυπτίων θεόν ndashMısırlıların tanrısı koumlpeğe
andolsun kihellip Ccediloğu zaman Herarsquonın Zeusrsquoun Apollonrsquoun Kharitlerin ve başka
Olimpik varlıklarının adına yemin ettiğini goumlrduumlğuumlmuumlz Sokrates arada bir boumlyle
yabancı bir varlığa dahası bir koumlpeğe yemin ederek bizi şaşkınlığa uğratır
Ccedilağdaşları arasında aynı yemini bir tek Aristophanesrsquoin Eşek Arılarırsquonda
Sosiasrsquoın ağzından işitiriz μὰ τὸν κύναhellip (83) Bununla beraber Aristophanesrsquoin
bu oyunu 422 tarihliyken ondan bir yıl oumlnce yazdığı ve karakterlerinden biri
Sokrates olan Bulutlarrsquoın bir yerinde bu defa filozofun yeminleriyle alay
edercesine onu tek cuumlmlede ldquoNefes Khaos ve Havayardquo yemin ettirir μὰ τὴν
Ἀναπνοὴν μὰ τὸ Χάος μὰ τὸν Ἀέραhellip (Bulutlar 627) Sokratesrsquoin hem kendi
ccedilağında hem de bizim ccedilağımızda hayli dikkat ccedilekici olan başka yeminlerine de
rastlamamız muumlmkuumlnduumlr oumlrneğin Phaidrosrsquota ccedilınar ağacına yemin ettiğini
goumlruumlruumlz Ancak bu yeminlerin hiccedilbiri koumlpek yemini kadar ilgi ccedilekici ve kışkırtıcı
değildirSokratesrsquoin diyaloglarda koumlpeğe ettiği yeminler şoumlyledir
Savunma 22aνὴ τὸν κύνα ndashkoumlpeğe andolsun ki yemin edilen Atinarsquoda bilge olduğu soumlylenen hiccedil kimsenin aslında bilge olmadığını bizzat tecruumlbe ettiği
Phaidros 228bνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Phaidrosrsquoun şayet kısa olsa tekrar tekrar okumaktan buumltuumln soumlylevi ezberlemiş olacağı
Devlet 399eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Devletteki fuzuli buumltuumln zevkleri ortadan kaldırdıkları
90
Devlet 567dνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Adeimantosrsquoun eşekarılarından soumlz ettiği
Devlet 592aνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Filozofun politikadan uzak durmak isteyeceği
Phaidon 98eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen verilen her tuumlrluuml cezayı ccedilekmenin kaccedilmaktan daha iyi ve asilce olduğunu duumlşuumlnduumlğuuml
Kratylos 411bνὴ τὸν κύναndash yemin edilen O anda aklında eskiden adları bulan kişilerin şimdinin filozoflarına benzediği youmlnuumlnde bir duumlşuumlncenin doğduğu
Gorgias 461aνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Konuyu yeterince tartışmanın uzun zaman alacağı
Gorgias 466cνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Polosrsquoun soumlylediği soumlzlerle fikirlerini mi accedilıkladığını yoksa kendisine soru mu sorduğunu anlamadığı
Kharmides 172eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Soumlylediklerinin bizzat kendisini de şaşırttığı
Buumlyuumlk Hippias 287eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Hippiasrsquoın cevabını beğendiği
Buumlyuumlk Hippias 298cνὴ τὸν κύναndash anlamsız konuşup da anlamlı konuşmuş gibi davranmaması iccedilin Hippiasrsquoı uyarırken
Lysis 211eνὴ τὸν κύναndash iyi bir dostu Dariusrsquoun buumltuumln altınlarına tercih edeceği
Bu yeminin farklı soumlylenişteki tek oumlrneği Gorgias 482brsquodedir
μὰ τὸν κύνα τὸν Αἰγυπτίων θεόνndash Mısırlıların tanrısı koumlpeğe andolsun kihellip yemin edilen Ceza ccedilekmenin koumltuuml olduğunu duumlşuumlnen Kalliklesrsquoin ccedilelişkiye duumlşeceği
Yeminin bu kullanımlarını birbiriyle ne kadar ilişkilendirirsek ilişkilendirelim bize
Platonrsquoun ironik kurgusunun eseri olduklarına dair herhangi bir işaret vermemekle
birlikte sırf Aristophanesrsquoin iğnelemeleri Sokratesrsquoin bu yemini gerccedilekten de sık
sık kullandığını goumlstermeye yeterlidir Bununla birlikte Yasalarrsquoda anlatılan
yeminle (ὅρκος) ilgili bir miti Sokratesrsquoin ccedilok sevdiği bu yeminle birarada
değerlendirmek bize Platonrsquoun bu ccedilalışma boyunca ortaya koymaya ccedilalıştığımız
mitolojik yaklaşımını destekleyecek bir arguumlman daha sunacaktır Soumlz konusu
mit tanrısal yargıccedil Rhadamantysrsquouumln yemin konusunda aldığı bir kararı anlatır
hellip O guumlnkuuml insanların ccediloğunluğu tanrıların soyundan geldikleri iccedilin doğal
olarak tanrıların varlığına accedilıkccedila inandıklarını goumlruumlyordu zaten kendisi de
bunlardan biriydi Anlaşılan insanlardan değil ancak tanrılardan yargıccedil
olabileceğini duumlşuumlnuumlyor bu nedenle de davaları kolayca ve ccedilabucak
sonuccedillandırıyordu nitekim davalı taraflara dava konusunda yemin ettirip
91
ccedilabucak ve kesin olarak davayı kapatıyordu Buguumln ise dediğimiz gibi
insanların bazısı kesinlikle tanrılara inanmıyor bazısı da (tanrıların) bizimle
ilgilenmediklerini duumlşuumlnuumlyor sayıca en fazla ve en koumltuuml olan bazılarının
duumlşuumlncesine goumlre ise tanrılar biraz kurban bolca yuumlze guumllme karşılığında
insanlara yuumlkluuml para kaldırmaya yardım ederler ve onları ağır cezalardan
kurtarırlar demek ki Rhadamantysrsquouumln davalardaki youmlntemi buguumlnkuuml
insanlar iccedilin elverişli değildir (Yasalar 948b-c)
Bu soumlzler Platonrsquoun yaşadığı doumlnemde Atina toplumundaki ldquodindarlıkrdquo
anlayışının yozlaştığını insanların dini ccediloğu zaman gizli ahlacircksızlıkları iccedilin bir kılıf
olarak kullandığını buna karşılık inananların da tanrıların affına sığınmayı her
durumda abarttığını goumlsterir Oumlte yandan Platonrsquoun dinle ilişkili mitlerin toplumsal
youmlnuumlne Devletrsquote olduğundan daha mesafeli olmakla birlikte hacirclacirc buumlyuumlk oumlnem
verdiğini de goumlsterir Nitekim burada Platonrsquoun Magnesiarsquoda oumlngoumlrduumlğuuml yeni
yasalardan birini goumlruumlruumlz tanrılar adına edilen yeminler hiccedilbir şekilde gerccedileğin
delili olarak kabul edilmeyecektir
Sokratesrsquoin Atinalı yurttaşlarının tanrı olduğuna inanmasının pek makul
goumlruumlnmediği birtakım varlıklara yemin etmiş olması farklı bakımlardan
değerlendirilebilir Ama oumlzellikle νὴ τὸν κύνα yemininde Yunanlar iccedilin hiccedil de
bağlayıcı olmayan yabancı kaynaklı bir tanrı mitine tam da Sokratesccedili ironiyle
bağdaşır biccedilimde yeminin hakikat iccedilin delil olarak sunulmasının eleştirisi olarak
başvurulmuş gibidir
2 Yurttaş filozof yasakoyucu ve mit
Bu sıradışı tutumun birbirini sonuccedil olarak getiren iki nedeninden soumlz etmek
muumlmkuumlnduumlr İlki Yunan toplumunda mitlerin gerccedilekliğe ilişkin dayanaklarını
genellikle hayatın olağan akışından seccedilmemiş olmalarıdır İkincisi bunun bir
sonucu ve aynı zamanda pekiştiricisi olarak mitlerin guumlnluumlk hayatın rutinlerine
rasyonel pratiklerine ve temelde laik olan herhangi bir mekanizmasına muumldahale
etmekten geri durmalarıdır Mitle guumlnluumlk hayat arasında kurulan ve ikisinin ilkece
ayrılmasına dayanan bu ilişkinin sonucu olarak yasakoyucu-duumlşuumlnuumlr figuumlruuml ve
92
sıradan yurttaş figuumlruuml arasında ortaya ccedilıkan etkileşim birbirinden farklı gelişmiştir
Yasakoyucu veya duumlşuumlnuumlruumln mitinde hep daha sakınımlı hakikat olma iddiasını
rasyonel alanda sınamaya accedilmayan bir tavır goumlrmemizin nedeni de budur
Sıradan Yunan yurttaşının mitiyse yasakoyucunun ve duumlşuumlnuumlruumln anlattığı mitten
daha ileriye gitmediği gibi kendi hakikatini rasyonel alanda kanıtlamaya da
kalkışmaz fakat guumlnluumlk hayatın akışına yine aynı otoritenin ccedilizdiği sınırlar iccedilinde
muumldahalede bulunmaktan da geri durmaz
Ccediloktanrılı toplumlarda panteonların yaşadığı değişim suumlreccedilleri bunun oumlrnekleriyle
doludur Buumlyuumlk bir savaş veya antlaşma neticesinde panteona yasakoyucu
tarafından yeni bir tanrı veya bir kuumllt koyulur veya bunun tersi olur Artık sıradan
yurttaşların bu yeniliğe hızlı biccedilimde uyum sağlamaları gerekecektir
Homerik kuumlltuumlruumln yetiştirdiği Yunanlı bireyin goumlzuumlnde tanrısal guumlccedillerin doğadaki
nedensellik ve yasa ilişkilerine ndashbu ilişkilerin ilk başlangıccedilta o da ldquoilk kuşakrdquo
tanrılarca kurulmuş olması dışındandash muumldahalesi onları değiştirmesi ve
duumlzenlemesi tasavvuru imkacircnsız bir olguydu Duumlnya duumlzeni ve kosmos yasaları
bizzat tanrılar eliyle değil ilk kuşak tanrılar (titanlar) ve onların soyları arasındaki
muumlcadeleyle kısacası doğa fenomenleriyle ccedilok benzer bir ccedilatışma sonucunda
ortaya ccedilıkmış ya da istenirse tesis edilmişti Hacirclihazırda egemen olan tanrılar
ccedilok daha oumlnceden tesis edilmiş bir doğa yasaları duumlzenine tabiydiler bu yasalar
uumlzerinde herhangi bir tasarrufa sahip değildiler
Bununla birlikte yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz yasakoyucu ve mit ilişkisinin istisnai
durumlar iccedilin soumlz konusu olduğunu goumlz oumlnuumlnde bulundurmak gerekir Nitekim
Yunan coğrafyasında ilk kıvılcımları filozofların bireysel fikirlerinde parlayan
mitolojik yaklaşım sıradan Yunan yurttaşı şoumlyle dursun tarih yazıcıları şairler ve
devlet adamları duumlzeyine bile sirayet edememiş bilhassa 5 yuumlzyıldaki Sofist ve
Platoncu aydınlanmalar doumlnemi boyunca Yunan kuumlltuumlruuml mitlerle hesaplaşmasını
ancak filozoflar eliyle gerccedilekleştirmek durumunda kalmıştır Bunların başını
Sofistler ccedilekmekle birlikte buumltuumln zıtlıklarına rağmen yine de Sofist kuumlltuumlruumln bir
uumlruumlnuuml olan Sokratik duumlşuumlnce soumlz konusu mitolojik yaklaşımın sığ bir akarsuyun
menderesler ccedilizmesi gibi ağır ve zikzaklı bir ilerleyişle Sofist inkacircr tutumundan
Platonik faydacı tutuma ndashCampbellci deyişle mitolojinin kozmolojik ve toplumsal
93
işlevlerinendash doğru yol almasını sağlamıştır Sofistler mitlerin birer safsata
olduğunu bilerek reddediyorken Platon onların ndashen azından Olimpik olanlarınınndash
safsata olduğunu bilerek toplumsal ve politik alanda faydalarına başvuruyordu
Yukarıda yaptığımız ayrımda Yunan yurttaşlarının bir tipine ldquosıradanrdquo sıfatını
yakıştırmanın zorunluluğunu da temellendirmemiz gerekir Nitekim boumlyle bir
yakıştırmada sıradan yurttaşın Yunancadaki ldquoyalınrdquo anlamına gelen ἁπλῶςrsquoun
buumltuumln olumsuz anlamıyla birlikte ndashccediluumlnkuuml hayatını yalın yani Platoncu anlamdaki
ldquosorgulamardquo eyleminden bir kelimeyle felsefe etkinliğinden uzak geccedilirmektedirndash
başka mesleklerde ccedilok buumlyuumlk başarılara imza atabileceğini goumlz oumlnuumlnde
bulundurmak bizi seccedilkincilik yaklaşımından kurtaracaktır
Soumlzgelişi Alkibiades Sokratesrsquoin buumltuumln ccedilabalarına rağmen felsefe sanatında
ilerleyememiş olsa da Atinarsquonın diğer devletlerle ilişkisine youmln verecek derecede
nuumlfuzlu bir komutan ve devlet adamı olmayı başarabilmişti Bununla beraber
Alkibiadesrsquoin tam karşıt oumlrneği olarak duumlşuumlnebileceğimiz Theaitetosrsquoa gelince
toplumsal veya politik anlamda kendisine şoumlhret ve onur kazandıran hiccedilbir
başarısı olmadığı hacirclde diyalektik sanatındaki uumlstuumln yeteneğiyle Sokratesrsquoin
hayranlığını kazanmış ona sık sık adından soumlz ettirmişti En azından bir
zamanlar şan ve onur elde etmekte ccedilok başarılı buumlyuumlk meclislerde herkesin
goumlzdesi ve idoluuml olan Alkibiades Yunan yurttaşları arasında ldquosıradanrdquo tanımımızı
karşılarken alabildiğine sade bir hayat yaşayan agorarsquoda adı sanı bilinmeyen ve
genccedil yaşta katıldığı bir savaşta hem salgın hastalıktan hem de aldığı yaradan acı
ccedilekerek oumllen ama felsefe sanatında pek yetenekli ve başarılı Theaitetos Yunan
yurttaşları arasında ldquosıradanrdquo tanımına hiccedil de iccedilin uygun bir figuumlr değildir Bu
bakımdan Platonrsquoun ccedilağında dikkatimizi ccedileken herhangi bir ismin mitle irtibatını
irdelerken felseficirc duumlşuumlnceyle Platoncu anlamda soumlylenecek olursa ldquodiyalektikrdquo
sanatıyla ilgisi bizim iccedilin birinci oumllccediluumlt olmak durumundadır
Sıradan Yunan yurttaşının mitle ilişkisini irdelemeye imkacircn veren pek ccedilok kayıt
guumlnuumlmuumlze sağlıklı biccedilimde ulaşmıştır Uumlstelik bunlar sanatsal kurgu veya
edebiyat alanındaki eserlerle sınırlı değildir o ccedilağdan guumlnuumlmuumlze varlığını
suumlrduumlrmuumlş pek ccedilok yasa metni tarih anlatısı biyografi ve mektup da Yunan
94
toplumlarında mitle kurulan ilişkiyi buumltuumln perspektiflerden incelememize yardımcı
oumlğeler iccedilerir42
Eski Yunan dilinde ldquohikacircyerdquo soumlzcuumlğuumlnuumln karşılığı olarak kullanılan μῦθοςrsquotan
başka bir de ἱστορία soumlzcuumlğuumlnuumln varlığı dikkat ccedilekicidir Platon ve Aristoteles bu
soumlzcuumlğuuml ccediloğu yerde ldquoaraştırmardquo anlamında kullanmışlardır fakat soumlzcuumlğuumln
Avrupa dillerindeki yazgısını Herodotosrsquoun ona yuumlklediği ldquoderlenen bilgiler
toplamırdquo tuumlruumlnden bir anlam belirlemiş goumlruumlnmektedir Nitekim birkaccedil yuumlzyıl
sonrasında Plutarkhosrsquoun kullanımıyla artık guumlnuumlmuumlzde geccedilerli olan ldquotarihrdquo
biliminin adı hacircline gelmiştir Bu durum Yunan entelektuumlelinin ldquotarihrdquo denen bir
araştırma sahasını biccedilimlendirirken ona yakıştırdığı birincil niteliği ccedilok guumlzel
accedilıklar Tarih onu yazan ve okuyan her Yunanlının goumlzuumlnde bir ldquohikacircyedenrdquo
ibaretti Uumlstelik birinci dereceden bir tanıklığa ihtiyaccedil duymuyordu ccediluumlnkuuml
neredeyse buumltuumln Yunan tarih yazarlarının metodu aynıydı Tarihini yazacakları
coğrafi boumllgelere ziyarette bulunarak yerel halkın ve duumlşuumlnuumlrlerin konuyla alakalı
rivayetlerini fikirlerini toplayıp kayıt altına almak
Sonuccedil olarak mitoloji tarihin neredeyse her doumlneminde iccedilinde buumltuumln bilimlerin
kısılıp kaldığı bir ccedilıkmaz olarak kendini belli eder Bu ccedilıkmazın temel kaynağı
bilimsel duumlşuumlnmenin duyulur alanla sınırlanmış dar ccedilerccedilevesidir Bu insanın
deney ve goumlzlemini zaman ve uzay bakımından sonsuza eriştiremeyeceği
duyularının hakikatle oumlrtuumlştuumlğuumlnden asla emin olamayacağı bir ccedilerccedilevedir Akıl
bu sınırlı ccedilerccedilevenin dışına ccedilıkma zorunluluğunu guumlndelik hayatın her sahasında
insana dayatmış ve sonuccedil olarak mitik duumlşuumlnce suumlrekli başka adlar altında
42 Bunlar da anmaya fırsat bulamadığımız ve mitlerin ilk kaynağı olan bazı edebicirc metinler gibi listelere sığmayacak kadar kalabalıktır Oumlrneğin buumlyuumlk tragedya yazarları kendi kurgusal eserlerini kadim mitlerle suumlslemekten ccedilok hoşlanırlar Hatta bazı mitleri birbirinden kuumlccediluumlk farklarla birden fazla Yunan şairinden okumak muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan kimi hatıra ve biyografi yazılarında ndashki bunların aklımıza ilk gelen oumlrneği yukarıda da aynı bağlamda değindiğimiz Ksenophonrsquoun ccediloğuna birinci derecede tanıklık ederek derlediği ilginccedil Sokrates hatıralarıdırndash Yunan mitlerinin inanccedillara ve guumlnluumlk hayatın bazı rutinlerine nasıl nuumlfuz ettiğini goumlrebiliriz Buumlyuumlk Yunan tarihccedilileri Herodotos ve Thukididesrsquoin yapıtlarında hatta daha sonraki yuumlzyıllarda yaşamış Plutarkhosrsquoun eserlerinde mitlerin belirleyici ve epeyi ağırlıklı olduğunu da goumlrebiliriz Platonrsquoun mektuplarında da mitlerden izler goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Yasa iccedilin akla ilk gelen oumlrnekse iki farklı mitosun ccedilatışma alanı olarak okumaya elverişli goumlruumlnen Sokratesrsquoin Savunmasırsquonda şahit olduğumuz Atina yasalarının mit kaynaklı gelenek konusundaki korumacı tutumu olabilir Sonuccedil olarak burada saydığımız yazı tuumlrleri sıradan Yunan yurttaşının hayatına ışık tutmaktaydı kaldı ki elimizde bu hayat tarzını goumlzlemleyebileceğimiz bunlardan başka bir olanağın varlığından da soumlz edemiyoruz
95
insanın doğayı ve evreni anlamlandırma ccedilabasına bir şekilde dahil olmayı
başarmıştır
Aslına bakılırsa mitik duumlşuumlncenin bu muumldahalesi Kopernik devriminden sonra
hatta teknoloji ve uzay ccedilağında bile azalmaya uğramış goumlruumlnmez Son birkaccedil
yuumlzyılda buumlyuumlk sıccedilramalarla ilerleyen bilimlerin etkisiyle kozmoloji matematik ve
hatta biyoloji sahalarında uumlretilen birccedilok teoriyle guumlnuumlmuumlzden birkaccedil bin yıl oumlnce
yazıya geccedilirilmiş kozmogoni aritmetik tarım hatta hayvanlar ve insanın ortaya
ccedilıkışını anlatan kadim mitler arasında belki de tek fark eski ccedilağlarda yaşayan
insanların ruhunu etki altına almış bir huşu-korku duygusundan ibarettir Eski ve
yeni paradigmalar arasındaki oumlrtuumlşmenin kaynağı tıpkı binlerce yıl oumlncesinde
olduğu gibi uzay ccedilağında da deney alanının ndashzamanla ne kadar genişlemiş
olursa olsunndash aynı sınırlı ccedilerccedileve iccedilinde olmasıdır
Boumlylelikle insanda logos daima iş başında olduğundan Suumlmer devrinde tarım
faaliyetlerinde kullanılan en basit bir karasaban iccedilin bir başlangıccedil accedilıklamasına
duyulan ihtiyaccedilla 20 yuumlzyılda ldquoevrenin başlangıcı nedirrdquo tuumlruumlnden pek
karmaşık bir bilmecenin ccediloumlzuumlmuumlne duyulan ihtiyaccedil arasında nitelik bakımından
hiccedilbir fark kalmaz Bu ihtiyaccedilların her ikisi de aynı meraktan doğmuştur her ikisi
de aynı merakın sırf nicelik bakımından birbirinden farklı olan sonuccedillardır
Bununla birlikte iki ihtiyacın giderilme biccedilimleri arasında yine sırf nicelik
bakımından farklılıklar bulunması kurduğumuz analojiyi hiccedilbir bakımdan
tartışmaya accedilmaz Nitekim ilkinde tanrı Enlilrsquoin insana luumltufta bulunması ve buna
karşılık insanın Enlilrsquoe duyduğu minnettarlık (Kramer 1961 42) ikincisindeyse
uzay ve zamanın yaklaşık 14 milyar yıl oumlnceki muhtemel yokluğu ve bu durumun
gelecekte doğurabileceği kıyamet senaryoları uzun uzadıya ve aynı kesinlik
doğruluk derecesinde dile getirilir Nihayet gerek Enlilrsquoin insanlara karasabanı
oumlğretmesi gerek Buumlyuumlk Patlamarsquonın uzay ve zamanı ortaya ccedilıkarması doğayı
bir suumlre goumlzlemledikten sonra baş goumlsteren zihin kurgularının meyvesidir Her iki
hikacircyeleme de deney alanının dışında duumlşleme yoluyla resmedilmiş olay
oumlrguumllerine dayanmaktadır
96
3 Son soumlz
Nihayet Platonrsquoun felsefesinde mitin ve mitolojinin yeri bir yurttaş olarak onun
veya Sokratesrsquoin dindarca-dine aykırı tutumlarından ziyade bu buumlyuumlk felsefenin
kurucu oumlgelerine bakılarak irdelenmek durumundadır Platonrsquoun felsefesine bu
tarzdaki her felsefi bakışın bizi goumltuumlreceği yerse mitolojinin işlevlerinin birbirinden
farklı accedilığa ccedilıkma biccedilimleridir Her ne kadar bu ccedilalışma oumlzelinde guumlzergacirch
belirleyici olarak Campbellrsquoin işlev sınıflandırmasındaki iki maddeye başvurmakla
yetinmiş olsak da Platonrsquoun felsefesinde mitik oumlgelerin daha başka işlevlerinin
de ccediloumlzuumlmlemeye accedilık olduğu bu bakımdan gerek Platonculuğun ve gerekse
sonraki Platoncu geleneklerin mitik ve mitolojik tartışmalar iccedilin alabildiğine
verimli daha oumlnemlisi mecburi bir alan meydana getirdiği şuumlphesizdir
Veyne antik doumlnemde yaşamış bir Yunanlının mitle irtibatını şu şekilde sabitler
O miti ya kocakarı masalları olarak goumlruumlr ya da gerccedilekleşmesi zor olağanuumlstuuml
birtakım olaylar olarak fakat bu ikinci durumda anlatılanın tarihsel gerccedilek mi
yoksa uydurma mı olduğunu tartışmanın da anlamsız olduğu youmlnuumlnde bir tavır
ortaya koyar (Veyne 2015 s39) Bu Yunanlılardan biri de Platonrsquodu ve ne yazık
ki onun bu iki kesimden hangisine dahil olduğuna ilişkin elimizde ndashsoumlzgelişi
Euhemeros Pausanias veya Miletoslu Hekataiosrsquota olduğu kadarndash kesin bir veri
bulunmamaktadır Ancak bununla birlikte bu kesinliği vermeyecek bile olsa onun
mite işlevsel bir yaklaşımda olduğunu ve hem felsefeyi hem guumlnluumlk hayatı hem
de siyaset doktrinini kurgularken mitin pek ccedilok işlevinden yararlanmaya giriştiğini
metinlerden apaccedilık biccedilimde anlayabiliyoruz Dahası yukarıdaki sayfalarda
etraflıca değindiğimiz gibi metinleri derinlemesine incelediğimiz zaman onun 5
yuumlzyıl Yunanistanrsquoında huumlkuumlm suumlren pek ccedilok mitik ve teolojik gelenek arasında
belli bir gruba ndashzaman zaman işlevlerinden yararlanmak ve zaman zaman ldquoiman
etmekrdquo bakımındanndash belli ayrıcalıklar tanıdığını goumlruumlyoruz Bu itibarla Platonrsquoun
mitlerle sıkı bir oumlruumlntuuml iccedilinde olan ldquofelsefirdquo metni hem kendi zihin haritasının hem
de 5 yuumlzyıl Yunanistanrsquoının kuumlltuumlrel haritasının karanlıkta kalmış yanlarını
aydınlatmak iccedilin benzersiz bir kaynak huumlkmuumlndedir
97
Burada yeniden ve ısrarla altı ccedilizilmelidir ki yukarıda da yer yer değindiğimiz gibi
diyaloglardaki oumlrtuumlk kalmış ezoterik gelenekler bağlamında ccediloumlzuumlmlenecek bir
Platonculuğun bizi bireysel anlamda mitik reflekslere sahip bir Platonrsquoa ve
Sokratesrsquoe vardırma ihtimali var Sokrates ve Platon batı felsefesinin bu iki buumlyuumlk
ldquokurucurdquo figuumlruuml en nihayetinde kendi toplumlarının birer ldquoerdemlirdquo uumlyesi ve
devletlerinin erdemli birer yurttaşıydı Her ikisi de sıradan Yunan yurttaşlarıyla
aynı agorarsquoda dolaşıp soumlyleşti alışveriş yaptılar Sıradan Yunan yurttaşlarıyla
aynı savaşları goumlrduumller aynı tapınaklara girdiler ve aynı devlet adamları
tarafından youmlnetildiler Onların felsefi etkinliklerinin bu ortaklıktan geniş oumllccediluumlde
pay almamış olması imkacircn dahilinde değildir buguumln Augustinusrsquoun Tanrı
Devletirsquoni veya Kantrsquoın Pratik Aklın Eleştirisirsquoni okurken goumlzardı edemeyeceğimiz
bir Hristiyanlık gerccedileği ne kadar soumlz konusuysa pek ccedilok ilkccedilağ duumlşuumlnuumlruumlnuuml ve
bilhassa Platonrsquou okurken goumlzardı edemeyeceğimiz bir Orfizm ve Olympos
gerccedileği de o kadar soumlz konusudur
Diyalogların bize sunduğu imkacircnlar ışığında Sokratesrsquoin veya Platonrsquoun
Mısırlıların ulu koumlpeğine inandıklarını duumlşuumlnmek elbette akıl dışıdır Her ikisinde
de boumlylesi bir inancı Veynersquonin sınıflandırdığı ldquotarihsel gerccedileklik-uydurmalıkrdquo
tartışmasını askıya alan Yunan yurttaş figuumlruumlyle de accedilıklamak muumlmkuumln değildir
Oumlte yandan Yasalarrsquoda ortaya koyulan yemin-mahkeme ilişkisi ve bu ilişkiyi
irdelerken başvurulan ldquotanrısal yargıccedillarrdquo miti koumlpek adına ndashkendisine hiccedil de
iman etmeksizinndash yemin eden filozofun mitle ve mitolojiyle iccediliccedile kurduğu felsefi
oumlruumlntuumlyuuml ortaya koymak iccedilin tek başına yeterlidir
Koumlpeğin gerccedilekte hangi koumlpek olduğu hatta koumlpek bile olup olmadığı veya adına
yemin etmenin o doumlnemdeki yaygınlığı gibi pek ccedilok tartışma accedilılabilir ancak
koumlpeğin bir ldquomitrdquo olduğu ve filozofun buradaki etkinliğinin bir ldquomitolojirdquo olduğu
tartışmaya accedilılamaz apaccedilık ortadadır Platonrsquoun seslendiği koumlpek belki bu buumlyuumlk
ve karmaşık manzaranın bir yerlerinde kayıptır ama duumlşuumlnen hayvan onun
kayıp koumlpeğine tarihin her doumlneminde aynı şekilde seslenmeye devam edecektir
98
KAYNAKCcedilA
Apollodorus (1921) The Library with an English Translation in 2 Volumes (S J
Frazer trans) Cambridge Harvard University Press
Aristophanes (1930) The Acharnians the Clouds the Knights the Wasps with
an English translation (B B Rogers trans) London William Heinemann
Ltd
Aristoteles (2009a) Fizik (S Babuumlr ccedilev) İstanbul Yapı Kredi Yayınları
Aristoteles (2009b) Nikomakhosrsquoa Etik (S Babuumlr ccedilev) Ankara BilgeSu
Yayınları
Aristoteles (2012) Poietika(N Kalaycı ccedilev) İstanbul Pharmakon Kitap
Aristoteles (1920) Athenaion Politeia ed Kenyon Oxford
Aristotle (2008) Metaphysics Books 10-14 Oeconomica Magna Moralia (H
Tredennick G C Armstrong trans) London Loeb Classical Library
Aristotle (2004a) On the Soul Parva Naturalia On Breath(W S Hett trans)
London Loeb Classical Library
Aristotle (2004b) Politics (H Rackham trans) London Loeb Classical Library
Bernabeacute A (2013) Poetae epici Graeci Testimonia et fragmenta Berlin De
Gruyter
Burkert W(2004) Babylon Memphis Persepolis Eastern Contexts of Greek
Culture New York Harvard University Press
Burnet J (1890) Early Greek Philosophy London Adam and Charles Black
Campbell J (1991) The Power of Myth with Bill Moyers New York Anchor
Books
Campbell J (1994) Yaratıcı Mitoloji Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev)
Ankara İmge Yayınları
Campbell J (2003) Batı Mitolojisi Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev)
Ankara İmge Yayınları
Campbell J (2001) İlkel Mitoloji Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev) Ankara
İmge Yayınları
99
Cherniss H (1944) Aristotlersquos Criticism of Plato and the Academy Vol1
Baltimore The John Hopkins Press
Cicero M Tullius (2006) De Republica De Legibus Cato Maior de Senectute
Laelius de Amicitia (J G P Powell trans) New York Oxford University
Press
Coomaraswamy A K (2011) Christian and Oriental Philosophy of Art New York
Dover Publications
Cornford F M (1907) Thucydides Mythistoricus London E Arnold
Cornford F M (1912) From Religion to Philosophy A Study in the Origins of
Western Speculation London E Arnold
Cornford F M (1952) Principium Sapientiae The Origins of Greek Philosophical
Thought Cambridge Cambridge University Press
Cornford F M (1997) Platorsquos Cosmology The Timaeus of Plato Indiana
Hackett Publishing Co
Diels H Kranz W (1961) Die Fragmente der Vorsokratiker 3 Banden Frankfurt
am Main Weidmannsche Verlagsbuchhandlung
Dowden K (1992) The Uses of Greek Mythology New York Routledge
Ebeling H (1885) Lexicon HomericumI-II London Williams and Norgate
Eliade M (2014) Mitlerin Oumlzellikleri(S Rifat ccedilev) İstanbul Alfa Yayınları
Eliade M (2013) Dinsel İnanccedillar ve Duumlşuumlnceler Tarihi Cilt 1 Taş Devrinden
Eleusis Mysterialarına (A Berktay ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi
Guthrie W K C (1955) The Greeks and Their Gods Boston Beacon Press
Guthrie W K C (1997a) A History of Greek Philosophy Volume 1 The Earlier
Presocratics and the Pythagoreansrdquo Cambridge Cambridge University
Press
Guthrie W K C (1997b) A History of Greek Philosophy Volume 2 The
Presocratic Tradition from Parmenides to Democritus Cambridge
Cambridge University Press
Guthrie W K C (1997c) A History of Greek Philosophy Volume 4 Plato The
Man and his Dialogues Earlier Period Cambridge Cambridge University
Press
100
Herodotus (1920) The Histories with an English translation (A D Godley trans)
Cambridge Harvard University Press
Hesiod Theogony Works and Days Testimonia with an English translation (G
W Most trans)Cambridge Harvard University Press
Homer (1924) Iliad in two volumes with an English translation(A T Murray
trans) Cambridge MA Harvard University Press
Homer (1919) Odyssey in two volumes with an English translation (A T Murray
trans) Cambridge MA Harvard University Press
Homeros (2005a) İlyada (A Erhat A Kadir ccedilev) İstanbul Can Yayınları
Homeros (2005b) Odysseia (A Erhat A Kadir ccedilev) İstanbul Can Yayınları
Jaeger W (1948) The Theology of the Early Greek Philosophers (E S
Robinson trans) London Clarendon Press
Jaeger W (1953) Die Theologie der Fruumlhen Griechischen Denker Stuttgart W
Kohlhammer
Jaeger W (1948) Aristotle Fundamentals of the History of His Development
OxfordOxford University Press
Jaeger W (2011) İlk Yunan Filozoflarında Tanrı Duumlşuumlncesi (G Ayas ccedilev)
İstanbul İthaki Yayınevi
Karatani Kojin (2017) Isonomia and the Origins of Philosophy (J A Murphy
trans) Durham Duke University Press
Karatani Kojin (2019) İzonomi ve Felsefenin Koumlkenleri (A N Bingoumll ccedilev)
İstanbul Metis Yayınları
Kramer S N (2007) Sumerian Mythology A study of Spiritual and Literary
Achievement in the Third Millenium BC London Forgotten Books
Kramer S N (2002) Suumlmerler Tarihleri Kuumlltuumlrleri ve Karakterleri (Ouml Buze
ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi
Kranz W (1994) Antik Felsefe (S Y Baydur ccedilev) İstanbul Sosyal Yayınları
Ksenophon (1997) Sokratesten Anılar (C Şentuna ccedilev) Ankara Tuumlrk Tarih
Kurumu Yayınları
Laertios D (2013) Uumlnluuml Filozofların Yaşamları ve Oumlğretileri (C Şentuna ccedilev)
İstanbul Yapı Kredi Yayınları
101
Liddell H ve diğerleri (1883) A Greek-English Lexicon Oxford Clarendon
Press
Nietzsche F (1966) Beyond Good and Evil (W Kaufmann trans) New York
Vintage Books
Nietzsche F (1967) Fruumlhling 1878 bis November 1879 Menschliches
Allzumenschliches zweiter Band Nachgelassene Fragmente 4 Berlinde
Grutyer
Nietzsche F (1999) Jenseits von Gut und Boumlse Zur Genealogie der Moral
Bonn Deutscher Taschenbug Verlag de Gruyter
Pausanias (1918) Description of Greece with an English Translation in 4
Volumes (WHS Jones LittD and HA Ormerod MA trans) London
William Heinemann Ltd
Payne R (1959) The gold of Troy the story of Heinrich Schliemann and the
buried cities of ancient GreeceNew YorkCcedil Funk amp Wagnalls
Plato (2002a) Charmides Alcibiades 1 amp 2 Hipparchus The Lovers Theages
Minos Epinomis(W R M Lambtrans)London Loeb Classical Library
Plato (2002b) Cratylus Parmenides Greater Hippias Lesser Hippias(HN
Fowler trans) London Loeb Classical Library
Plato (2002c) Euthyphro Apology Crito Phaedo Phaedrusrdquo (HN Fowler
trans) London Loeb Classical Library
Plato (2002d) Laches Protagoras Meno Euthydemus(W R M Lamb trans)
London Loeb Classical Library
Plato (2002e) Lysis Symposium Gorgias(W R M Lamb trans) London Loeb
Classical Library
Plato (2002f) Republic Volume I Books 1-5(CE Jones W Preddy trans)
LondonLoeb Classical Library
Plato (2002g) Republic Volume II Books 6-10(CE Jones W Preddy trans)
LondonLoeb Classical Library
Plato (2002h) ldquoStatesman Philebus Ionrdquo (HN Fowler trans) London Loeb
Classical Library
Plato (2002i) Theaetetus Sophist(HN Fowler trans) London Loeb Classical
Library
102
Plato (2002j) Timaeus Critias Cleitophon Menexenus Epistles(R G Bury
trans) LondonLoeb Classical Library
Platon (2014) Parmenides(S Babuumlrccedilev) Ankara İmge Kitabevi Yayınları
Platon (1998) Yasalar Yunanca Aslı İle ndash 2 Cilt (C Şentuna S Babuumlr ccedilev)
İstanbul Kabalcı Yayınevi
Platon (2012) Phaidon Ruh Uumlzerine (N Kalaycı ccedilev) İstanbul Kabalcı
Yayınevi
Plutarch (1957) Moralia with an English Translation in 14 Volumes (F C
Babbitt trans) London Harvard University Press
Proclus (1820) The commentaries on the Timaeus of Plato in five books
containing a treasury of Pythagoric and Platonic physiology (T Taylor
trans) London the Author
Renan Ernest (1897) Recollections of My Youth (C B Pitman trans)London
Chapman and Hall
Rohde E (1925) Psyche The Cult of Souls and Belief in Immortality Among the
Greeksrdquo (W B Hills trans) New York Kegan Paul Trench Trubner amp Co
Ltd
Ross D (2016) Platonrsquoun Yazılı Olmayan Oumlğretileri (Oumlzne 24 Kitap-Bahar
2016 iccedilinde ss 101-111 (C Sabancı ccedilev) Konya Ccedilizgi Kitabevi
Simplicius (2014) On Aristotles Physics (P Huby CCW Taylor trans)
London Bloomsbury
Stewart J A (2001) The Myths of PlatoLondonBarnes and Noble Inc
Strabo (1877) Geographica(A Meineke trans) Leipzig Teubner
Levi-Strauss C (2013) Mit ve Anlam (G Y Demir ccedilev) İstanbul İthaki
Yayınevi
Thomae Aquinatis (1920) Summa Theologica Pars Prima Romae Typographia
Forzani et S
Thomson G (1997) İlk Filozoflar Eski Yunan Toplumu Uumlzerine İncelemeler (M
H Doğan ccedilev) İstanbul Payel Yayınları
Thomson G (2007) Tarihoumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler
(C Uumlster Ccedilev) İstanbul Homer Kitabevi
103
Thucydides (1942) Historiae in two volumes trans (H S Jones J E Powell
trans) Oxford Oxford University Press
Uzdaviyns A (2011) Orpheus and the Roots of Platonism London The
Matheson Thrust
Vernant J P (1962) Les origines de la penseacutee grecque ed Georges Dumeacutezil
PUF Paris
Vernant J P (2006) Myth and Thought among the Greeks (J Lloyd J Fort
trans) New York Zone Books
Vernant J P (2015) Eski Yunanrsquoda Mit ve Din (M Erşen ccedilev) İstanbul Alfa
Yayınları
Vernant J P (2017a) Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları (H Portakal ccedilev)
İstanbul Cem Yayınları
Vernant J P (2017b) Eski Yunanrsquoda Mit ve Toplum (ME Oumlzcan ccedilev) İstanbul
Alfa Yayınları
Vernant J P Naquet P V (2012) Eski Yunanrsquoda Mit ve Tragedya (S Tamguumlccedil
R F Ccedilam ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi
Veyne P (2015) Yunanlar Kendi Mitlerine İnanmışlar mıydı (M Alkan ccedilev)
İstanbul Alfa Yayınları
Von Hendy A (2001) The Modern Construction of Myth Indiana Indiana
University Press
Xenophon (2013) Memorabilia Oeconomicus Symposium Apology (E C
Marchant O J Toddtrans) London Loeb Classical Library
104
EK 1 Orijinallik Raporu
105
EK 2 Etik KurulKomisyon izni ya da Muafiyet Formu
TEŞEKKUumlR
Adlarını burada tek tek anmanın imkacircnsız olduğu her bir Beytepeli hocamın oumlmuumlr boyu
oumlzlemle anacağım her bir dersiyle gitgide imkacircn bulan olgunlaşan ve nihayet vuumlcuda
gelen bu ccedilalışma varlığını ilk olarak kılavuzluğumu sabır ve oumlzveriyle uumlstlenmiş olan
sevgili ustam Cemal Guumlzelrsquoin şahsında o guumlzel insanlara borccedilludur İkinci olarak
yazdığım ve ccedilevirdiğim her cuumlmlede sesini yeniden işittiğim her hatırlayışta uyarı ve
oumlnerilerinin yeni kıymetlerini yeni faydalarını keşfettiğim sevgili hocam Saffet Babuumlrrsquoe
borccedilludur Uumlccediluumlncuuml ve son olarak olağanuumlstuuml guumlzel ama bir o kadar da hızlı geccedilip giden
guumlnlerin telaşında yan yana gelmiş bulunduğum bazı guumlzel insanlara guumlzeller guumlzeli
hayvanlara borccedilludur Buguumlnden sonra gittiğim her yere bu anıları da beraberimde
goumltuumlreceğim bilinsin isterim meğerki can tenden uccedilup gitmiş olsun
v
OumlZET
AKAR Birdal Platonrsquoun Felsefesinde Mitolojinin İşlevi Doktora Tezi Ankara 2019
Geleneksel anlayışa goumlre antik Yunan felsefesini karakterize eden MOuml 7 yuumlzyıl İyonya
felsefesi ilk hareket noktasını kadim Yunan şiirinde bir kelimeyle mitik anlatılarda
bulmuştur Bu anlatılar filozofun araştırma nesnelerini belirlediği gibi araştırma
youmlntemlerine de ccediloğu zaman nuumlfuz etmiş ve pek ccedilok bakımdan metinlerin arka planı
hacircline gelmiştir Bu durumu kabullenmek felsefe tarihccedilileri iccedilin pek kolay olmamış
oumlzellikle kıta felsefesinde bu geleneksel anlayış egemenliğini yakın doumlnemlere kadar
koruyabilmiştir Fakat gerek filolojideki gerekse buumltuumln sosyal bilimlerdeki dramatik
ilerlemenin en verimli sonuccedillarından biri olarak 20 yuumlzyılın ikinci yarısından itibaren
Avruparsquoda ortaya koyulan pek ccedilok felsefe tarihi araştırmasında İyonya felsefesi ve onu
takip eden Yunan felsefelerinde mitin ve mitolojinin belirleyici varlığı geniş oumllccediluumlde kabul
goumlrmuumlştuumlr
Bununla birlikte buumltuumln bir İlkccedilağ Yunan felsefesi tarihinde mitin ve mitolojinin hem
kurucu hem de temellendirici işlevinin en belirgin biccedilimde ortaya ccedilıktığı felsefe Platonrsquoa
aittir Bu itibarla elinizdeki ccedilalışmada ilk olarak mit ve mitolojinin tanımı yapılmakta ve
bunların felseficirc duumlşuumlnce uumlzerindeki etkisi genel hatlarıyla ortaya koyulmakta ardından
Platonrsquoa kadar gelen suumlreccedilte filozofların duumlşuumlncelerindeki mit ve mitoloji etkileri belli
oumlrnekler yardımıyla irdelenmekte son olarak Platonrsquoun felsefesinde beliren hem geccedilmiş
felsefelerle hem de kendi doktrinleriyle ilişkili belli başlı mitik oumlgeler antik Yunan dilinin
verdiği imkacircnlardan da elden geldiğince faydalanılarak mercek altına alınmaktadır
Bu araştırmanın nihai aşamasında mitolojinin Platonrsquoun felsefesindeki işlevinin yardımcı
bir arguumlman veya alelade bir ifade youmlntemi olmaktan ccedilok en basit oumlrnekle ldquoRuhgoumlccediluumlrdquo
doktrininde goumlruumllduumlğuuml gibi kurucu ve karakterize edici bir youmlnuuml haiz olduğu sonucuna
varılmaktadır
Anahtar Soumlzcuumlkler
Platon Platon Oumlncesi Felsefe Mit Mitoloji
vi
ABSTRACT
AKAR Birdal The Function of Mythology in Platorsquos Philosophy Ph D Dissertation
Ankara 2019
The Ionian philosophy of 7th century BC which according to traditional compherension
has characterised the whole philosophy of ancient Greece has found its point of
departure in archaic Greek poetry ie the mythic narrations As these narrations had
generally provided the philosophers with their matter of investigation they also had
frequently interpenetrated the research methods of them and thus become the
background of their own texts in many ways It has not been for philosophy historians to
indigenise this fact and so the traditional comprehension especially among the
continental philosophical communities continued its decisiveness untill recently
decades However as a very fruitful outcome of the dramatical improvement in both
philology and all social sciences in many philosophical papers which have been written
since second half of 20th century in Europe the decisive existence of myth and
mythology in Ionian philosophy and its consecutives has been widely approved
After all in the whole history of ancient Greece philosophy it is that of Plato in which the
constituent and grounding functions of myth and mythology have risen in the most
distinctly way In this respect firstly the description of myth and mythology is made and
their effects on philosophycal thought are generally presented secondly the effects of
myth and mythology in the thoughts of pre-Platonic philosophers are examined under
favour of particular examples and finally the certain mythical items which arise in Platorsquos
philosophy relatedly to both predecessorsrsquo and his own doctrines also by taking the
advantages of ancient Greek language are put under the scope within this study
As a result of this research process the main conclusion is stated like following The
function of mythology in Platorsquos philosophy is a constituent and characterising one rather
than being an auxilary argument or ordinary expression method just as seen in the
simplest example the ldquometempsychosisrdquo doctrine
Keywords
Plato Pre-Platonic Philosophy Myth Mythology
vii
İCcedilİNDEKİLER
KABUL VE ONAYhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipi
YAYIMLAMA VE FİKRİ MUumlLKİYET HAKLARI BEYANIhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipii
ETİK BEYANhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipiii
TEŞEKKUumlR helliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipiv
OumlZEThelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipv
ABSTRACThelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipvi
İCcedilİNDEKİLERhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipvii
GİRİŞhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip1
1BOumlLUumlM ldquoMİTrdquo VE ldquoMİTOLOJİrdquo TANIMININ İMKAcircNLARI SORUNLARI10
2 BOumlLUumlM ANTİKCcedilAĞrsquoDA μῦθος VE λόγος KAVRAYIŞI helliphelliphelliphelliphelliphelliphellip31
3 BOumlLUumlM PLATONrsquoUN DİYALOGLARINDA MİThelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip46
SONUCcedil PLATONrsquoUN KAYIP KOumlPEĞİhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip89
KAYNAKCcedilAhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip98
EK 1 ORİJİNALLİK RAPORUhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip104
EK 2 ETİK KOMİSYON MUAFİYET FORMUhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip105
1
GİRİŞ
Felseficirc Bir Mitoloji Araştırmasının Gerekliliği Uumlzerine
Yapısalcı antropolojinin buumlyuumlk kuramcısı Leacutevi-Strauss bir yandan mitin bir
illuumlzyon olup insanda evreni anlayabileceği yanılgısına neden olduğunu kabul
ederken bir yandan da modern toplumda mitin yerini ldquotarihrdquoin aldığını ve onunla
aynı işlevi goumlrduumlğuumlnuuml tespit eder (Leacutevi-Strauss 2013 s 51) Bu kendisini
modern bilim paradigmaları ve eleştirmenlerce kuşatılmış hisseden bir
antropoloğun modern tarih anlatısını ldquomitrdquo olarak goumlrduumlğuumlnuuml nispeten naif kabul
edilmesi kolay cuumlmlelerle accedilıklama girişimidir Bununla birlikte Straussrsquoun bu
tercihi en basit deyişle sosyal bilimcilerin son yuumlzyılda karşı karşıya kaldığı bir
anlamlandırma krizine de işaret etmektedir Guumlnuumlmuumlzde sosyal bilimlerin yaygın
kavrayış biccedilimiyle mitten ayırıcı unsurlarını saptamak artık ciddi anlamda
guumlccedilleşmiştir ve Leacutevi-Straussrsquoun mit bağlamında oumlnerdiği bu modern kavrayış
biccedilimi iki duumlnya savaşını takip eden suumlreccedilte 20 yuumlzyılın ikinci yarısında iccediline
en ccedilok da sosyal bilimcilerin duumlştuumlğuuml bir ikilemin sonucu olarak okunmalıdır Tarih
ve felsefe aslında birer mit midir
Bu soruya hiccedil ccedilekinmeksizin ve ldquobilimselrdquo arguumlmanlarla desteklenmiş bir ldquoevetrdquo
cevabı verebilme luumlksuuml kimbilir gelecek yuumlzyılın antropolog ve filozoflarının
payına duumlşer Fakat guumlnuumlmuumlz iccedilin konuşacak olursak duumlşuumlnuumlrler adına boumlyle bir
imkacircndan henuumlz soumlz edemiyoruz Nitekim bu tarz bir girişimin sahibini Leacutevi-
Straussrsquoun ve diğer yapısalcı duumlşuumlnuumlrlerin maruz kaldığından ccedilok daha katı
eleştirilerle karşı karşıya getirmesi olasıdır Her şeyden oumlnce bu tarz bir girişimin
ccedilağımızdaki bilimsel kriterlerle değerlendirilemeyeceğinden soumlz edilebilecektir
Bununla birlikte bu muhtemel olumsuzlukları daha baştan savuşturmak iccedilin
kullanışlı bir youmlntemden de buumlsbuumltuumln mahrum değiliz Leacutevi-Straussrsquoun yukarıda
oumlrneklediğimiz tutumu da bu youmlntemin ilk habercilerindendir Buguumln tarih ve
felsefenin birer mit olduğu iddiasının altından kalkmak guumlccedil olabilir ama ldquotarih ve
felsefe mit midirrdquo sorusunu başaşağı ccedilevirerek zaman kipinde hassas bir
değişikliğe gitmek kulaklara ccedilok daha makul gelebilecek bir cevap sunar Mit bir
zamanlar hem tarih hem de felsefeydi
2
En azından bir zamanlar oumlyleydi geccedilmiş zaman kipini kullanmak zorundayız
Ama iyi tarafından bakmayı deneyerek şunu da soumlyleyebiliyoruz Bir defa ldquotarih
ve felseferdquo dedikten sonra yine geccedilmiş zamanlar iccedilin geccedilerli olmak uumlzere buumltuumln
sosyal bilimlerin ldquomitrdquo olduğunu soumlylememize imkacircn vardır
Soumlzuumlnuuml ettiğimiz tarih ve felsefenin mit olduğu geccedilmiş zamanları kapatan
doumlnem ccediloğu zaman Aristotelesccedili paradigmanın yıkıldığı Newton ccedilağıyla
işaretlenir Bunun oumlncesinde yukarıda geccedilmiş zamanlar diye nitelediğimiz ve
mitik duumlşuumlncenin egemen olduğu doumlneme gelince bilhassa Batı uygarlığı
oumlzelinde kilisenin hem bilim hem de felsefe iccedilin otorite olduğu doumlnemi de iccediline
alan Homerosrsquotan 17 yuumlzyılın başlarına kadar uzanan ccedilok uzun bir suumlreccedilten
bahsetme gerekliliği soumlz konusudur
Bu suumlreccedil iccedilinde mit suumlrekli biccedilim değiştirerek bilimsel tartışmaların politikanın
toplumsal ve guumlndelik hayatın oumlnde gelen belirleyicisi olmuştu Antikccedilağrsquoda
yaşamış bir tarih ve edebiyat okurunda Hesiodosrsquoun yarattığı etkiyle Ortaccedilağrsquoda
yaşamış bir felsefeci tıpccedilı ya da soyluda Tevratrsquoın ilk başlangıca dair
hikacircyelerinin yarattığı etki gerccedileklikle birebir oumlrtuumlştuumlkleri youmlnuumlndeki inanccedil
bakımından aynı olmuştu Bu okurların her ikisi de ldquotarihrdquo ve ldquohakikatrdquo telakkilerini
bir şekilde ellerine tutuşturulan metinlerin etkisiyle belirlemiş ve kendi hayatlarını
ailelerinin ve hatta yurttaşlarının hayatlarını buna goumlre duumlzenleme yoluna
gitmişlerdi
Bilim ccedilağının başlamasıyla birlikte gelişen ve 20 yuumlzyılın başlarına kadar uzanan
suumlreccedilteyse gerek entelektuumlel ccedilevrelerde ve gerekse halk nezdinde mitlere ilişkin
bu algı dramatik bir değişime uğramış goumlruumlnmektedir Bilimsel devrimlerin sarsıcı
etkileri altında ldquomitikrdquo olduğuna karar verilen anlatı ve duumlşuumlnme biccedilimlerine bakış
accedilısı alaşağı olmuş genel anlamda ldquomitrdquo hakkındaki duumlşuumlnceler hızla dışlayıcı
olumsuz bir ccedilehreye buumlruumlnmuumlştuumlr Bu ccedilerccedilevede gelişen modern ldquomitrdquo
kategorisine eski yeni pek ccedilok tarih ve felsefe anlatısı bilimsel kabul teorem ve
aksiyom aynı anda eklenmiştir Her şeyin sudan geldiği Romalıların soyunun bir
kurdun emzirdiği kardeşlerden tuumlrediği ldquobuumltuumlnrdquouumln ay-altı ve ay-uumlstuuml biccediliminde iki
farklı toumlzuuml olduğuhellip hatta yakın doumlnemlerde matematikte yaşanan buumlyuumlk
devrimlerle birlikte uumlccedilgenin iccedil accedilıları toplamının iki dik accedilıya eşit ve asal sayıların
3
sonsuz olduğu gibi pek ccedilok oumlnerme ve yasa İsarsquonın tanrının oğlu olduğu
kabuluumlyle aynı minvalde değerlendirilmeye başlamıştır1 Bununla birlikte ccedilok
geccedilmeden 19 yuumlzyılın sonlarında Newton ccedilağının da her ccedilağ gibi ndashsırf mit
konusunda değil pek ccedilok başka konuda dandash zamanı gelince kapanmak uumlzere
accedilılmış olduğu anlaşılacaktır
Bilhassa 20 yuumlzyılın başlarında Newtoncu paradigmaların her alanda hızlıca
aşınmaya uğramasıyla birlikte tarih boyunca uumlretilmiş ve guumlnuumlmuumlze kadar
ayakta kalmayı başarmış mitlerin ldquosaccedilmalık uydurmardquo2 diye nitelenerek bir
kenara atıldığı doumlnem kapanmaya yuumlz tutmuş ve sosyal bilimciler iccedilin pek ccedilok
araştırma konusunda mitle bilimi aynı başlıklar altında tartışma zorunluluğu
doğmuştur Boumlylece bir suumlre sonra ldquomitolojirdquo sahasındaki araştırmaların sosyal
bilimler iccedilin sağladığı yarar ve kolaylıklar tartışmasız hacircle gelecektir Bu suumlreccedilte
mitik oumlgelerin ve kuumlltlerin yalnızca yazının keşfinden oumlnceki doumlnemler iccedilin değil
aynı zamanda yazının yaygın biccedilimde kullanıldığı buumltuumln doumlnemler iccedilin de farklı
ulus ve uygarlıklar arasındaki sosyal kuumlltuumlrel ekonomik ilişkilerin oumlzguumln birer
vakanuumlvisi olduğu anlaşılacaktır
1 ldquoMitrdquo soumlzcuumlğuumlnuumln popuumller kullanım biccedilimleri hiccedil de hafife alınmayacak bazı kanıtlar sunsa da burada soumlzgelişi Amerikarsquonın Vietnam Savaşırsquondan galip ayrıldığı veya her ayın belli doumlnemlerinde Merkuumlrrsquouumln duumlnya etrafında saat youmlnuumlnde doumlnmeye başladığı gibi ldquomitikrdquo duumlşuumlncelerden soumlz etmeyi gerekli bulmuyoruz Aslında bazı mit araştırmacıları tarafından soumlzcuumlğuumln popuumller anlamına yuumlklenen bu olumsuz iccedilerik eleştirilmiş ve hatta ldquomitrdquo soumlzcuumlğuuml bile reddedilerek kasıtlı biccedilimde mythosrsquoun tercih edildiği olmuştur Boumlyleyken ldquomitrdquoin popuumller anlamlarının buumltuumln pejoratif tarafları bir yana bize goumlre popuumller mitlerin ortaya ccedilıkma biccedilimleriyle ldquomitrdquo diye tanımladığımız kadim metinler ve kuumlltlerin soumlzgelişi goumlkkubbenin Atlasrsquoın sırtında durduğu duumlşuumlncesinin ortaya ccedilıkma biccedilimleri arasındaki ilkece benzerliğin goumlz oumlnuumlnde bulundurulması gerekmektedir 2 Antik Yunan koumlkenli mythos soumlzcuumlğuumlnden tuumlretilen ldquomitrdquo kavramının bu ikisi dışındaki anlamları genellikle sanat uumlretimine atıfladır Bununla beraber kavramın edebiyat tarihindeki seruumlveni yani kurgursquoyu ccedilağrıştıran anlamları tartışmamızın dışında kalmaktadır Fakat hacirclacirc bu bağlamda soumlz etmemiz gereken bazı istisnai durumlar vardır Oumlrneğin Latincenin egemen olduğu yaklaşık bin yıllık suumlreccedilte Batı toplumlarında mythos soumlzcuumlğuumlnuumln uzun bir uykuya dalmış olması buna oumlrnektir Nitekim Latin uygarlıkları antik Yunanların mythos diye adlandırdıkları edebi eserler dışında hiccedilbir şey iccedilin herhangi bir kavrama ihtiyaccedil duymamış gibidir Latinler mythos yerine fabula soumlzcuumlğuumlnuuml tercih etmekle mythosrsquoun Yunan antik ccedilağındaki sanat anlamıyla sınırlanmış bir kavrayış ortaya koyarlar Bu ccedilarpıcı tespiti Von Hendyrsquoe borccedillu olmakla birlikte durumun bizim tartışmamız iccedilin oumlnemine aşağıda değineceğiz Edebiyat sahasına oumlzel olarak son derece ayrıntılı ve faydalı bir tartışma iccedilinse yazarın The Modern Construction of Myth isimli eserine bakılabilir
4
Guumlnuumlmuumlzde karşılaştırmalı mitoloji ccedilalışmalarının sunduğu birtakım verilerin
birkaccedil yuumlzyıldır genel-geccediler kabul edilen bazı tarih kurgularını ldquorestore etmeyirdquo
gerektirecek yeni keşifleri haber vermesi buna oumlrnektir
Buguumln Frazerrsquoin devrim niteliğindeki Altın Dalrsquoının yayımlanmasının uumlzerinden
yuumlz yirmi yılı aşkın bir suumlre geccedilmiştir Schliemannrsquoın Troiarsquoyı keşfi de aşağı yukarı
aynı yaştadır Cornfordrsquoun uzunca bir suumlre sessizliğe mahkum edilen Yunan
felsefesi ccedilalışmaları 1900rsquolerin başına nihayet İyonya bilimselliğinin mitik
iccedileriğinin genel kabuluuml aynı yuumlzyılın ikinci yarısına denk gelir Aşağıda etraflıca
inceleyeceğimiz uumlzere ldquomitrdquo ve ldquomitolojirdquo kavramlarının iccedileriği bu gelişmelerle
birlikte ikinci bir defa yenilenmiş sonuccedil olarak mitik duumlşuumlnce ve anlatıların
bilimsel faaliyetler accedilısından oumlnemi ccedilok daha belirgin hacircle gelmiştir
ldquoMitrdquo kavramının iccedileriğinde meydana gelen bu yenilenmeyi Roumlnesansrsquola birlikte
ldquobilimrdquo ve ldquofelseferdquonin yaşadığı yenilenmeye benzer biccedilimde bir tuumlr eskiye doumlnuumlş
olarak goumlrmek ccedilok daha isabetlidir Ccediluumlnkuuml bunu deyim yerindeyse mitin yeniden
canlanması biccediliminde meydana geldiği iccedilin hemen oumlncesindeki iki yuumlzyılı aşkın
suumlre boyunca gelişen mit yaklaşımlarının antik ve klasik doumlnemde mevcut
yaklaşımla ikame edilmesi biccediliminde oumlzetlemek de muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan
boumlyle bir yenilenme her bir klasik doumlnem yazarının mit kavrayışını buguumlnuumln bakış
accedilısından değil kendi doumlneminde hacirckim olan bakış accedilısından ele alma miti
ldquosıradanrdquo bir Antikccedilağ bireyi gibi anlama zorunluluğunu da beraberinde getirir
Mitleri konu alan bir bilim disiplinine ihtiyaccedil da bu youmlnde şekillenmiştir
Bu disipline ldquomitolojirdquo adı verilmiştir ancak ldquofelseferdquo ve ldquobilimrdquoin koumlkenleri olan
φιλοσοφία ve ἐπιστήμη-τέχνη soumlzcuumlklerinin tarihsel seruumlveninden farklı biccedilimde
ldquomitolojirdquo ile antik Yunanca koumlkleri olan μυθολογία μυθολόγημα veya μυθολογεύω
soumlzcuumlkleri arasında bir anlam oumlrtuumlşmesinden pek de kolay soumlz edilemez
Homerosrsquoun destanlarında da sıklıkla geccedilen bu soumlzcuumlklerin iccedileriği guumlnuumlmuumlzdeki
gibi herhangi bir mit veya hikacircye araştırması bilimine karşılık gelmediği gibi mitin
yalnızca anlatma ve uumlretmeyle ilişkili edimlerine goumlndermede bulunur Bu
nedenle antik Yunancadaki karşılığından epeyi farklı biccedilimde guumlnuumlmuumlz modern
bilimlerinin adlandırılma tarzına uygun olarak ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki -loji ekinin
5
λέγω fiiline nispeten daha uzak ldquobiyolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki -loji ekine ccedilok daha yakın
bir işlev goumlrduumlğuumlnuuml soumlyleyebiliriz
Bununla beraber ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlnuumln guumlnuumlmuumlzdeki anlamıyla antik doumlnemdeki
anlamı arasındaki bu belirgin farkın bizi bir yanılgıya suumlruumlklemesine de izin
vermememiz gerekir Bu yanılgı ccediloğu zaman antik yazarların miti mitolojik bir
yaklaşımla ele almadıkları duumlşuumlncesiyle ortaya ccedilıkar Oysa buumlyuumlk tragedya ozanı
Sophoklesrsquoin Homerosrsquotan esinlenerek baştan yarattığı Kral Oidipousrsquotan
Platonrsquoun Orpheusccedilu anlatılardan esinlenerek baştan yarattığı Lethersquoye kadar
pek ccedilok oumlrnek guumlnuumlmuumlz sosyal bilimlerinde ve sanatlarında ortaya koyulan
mitoloji yaklaşımlarının antik doumlnemdeki varlığını bize accedilık biccedilimde
goumlstermektedir Bir cuumlmleyle oumlzetlemek gerekirse mitolojiye işlevsel yaklaşım
modern doumlnemle sınırlı olmayıp İyonya aydınlanmasından itibaren Antikccedilağrsquoın
neredeyse her doumlneminde kendini goumlstermiştir
Mitin suumlrekli değiştirdiği biccedilimleri ldquoTanrırsquonın maskelerirdquo olarak adlandıran
Campbellrsquoin 1960rsquoların başında yayınladığı bir sınıflandırma mitolojiyi işlevsel
ccedilerccedilevede ccediloumlzuumlmlemeyi amaccedillayan her araştırmacı iccedilin yeterince aydınlatıcı ve
guumlzergacirch belirleyici olması bakımından burada uzun uzun anılmaya değerdir
Yaratıcı Mitolojirsquonin son boumlluumlmlerinden birini oluşturan Yeni Mitolojilere Doğru adlı
yazıya Campbell şu soumlzlerle başlar
Artık eski beş bin yıllık Suumlmer malikanesinin hacirclacirc parccedilaları iccedilimizde bulunan
dağılmış yıkıntılarının oumltesinde ŞİMDİ ve BURDA bulunan taze duumlnyada
ortaya ccedilıkan yeni mitoloji yaklaşımlarına ilişkin bir şeyler soumlylemeye
ccedilalışmanın zamanı geldi (Campbell 1991 s 615)
Bu yazının oumlncesinde yaptığı altı yuumlz sayfayı aşkın ccediloumlzuumlmleme farklı kuumlltuumlrlerden
ccedilok ccedileşitli mitik oumlgeleri birbiriyle karşılaştırarak bunlar arasındaki ilişkiyi irdeler
Oumlnceki uumlccedil cilt de farklı coğraficirc kuumlltuumlrler temelinde yine mitik oumlgelerin
ccediloumlzuumlmlemelerine adanmıştır Bu bakımdan son ciltteki Yeni Mitolojilere Doğru
başlıklı boumlluumlmde yazar bu devasa birikim uumlzerinden konuşmaktadır ve soumlzlerinde
yer yer felsefeye rasyonaliteye theoria alanına ince goumlndermelere de rastlamak
muumlmkuumlnduumlr
6
Mitolojinin Campbell tarafından tespit edilen doumlrt farklı işlevi (function) aynı
zamanda doumlrt farklı yaklaşıma (prospect) karşılık gelmektedir Yazar bunları
sırasıyla metafizik-mistik yaklaşım kozmolojik yaklaşım toplumsal yaklaşım ve
son olarak psikolojik saha (sphere) olarak adlandırır
Metafizik-mistik yaklaşım insanın duumlnyadaki varlığını anlamlandırma ccedilabası
olarak ortaya ccedilıkar Yukarıdaki alıntıda Campbellrsquoin ldquoinsan hayatıyla gerccedileklik
arasındaki bağrdquo olarak andığı işleviyle mit insanın duumlnyadaki varlığının
nedenlerine ve kosmosrsquotaki yerine ilişkin sorularına cevap vermektedir Daha
sonrasında oumlrneğin Schopenhauerrsquoin ldquoher şeyin kendi tarzında buumltuumln duumlnya
olmasırdquo ve Kuzalırsquonın ccedilemberiyle Gnostik İncilrsquodeki İsarsquonın ldquobir parccedila odun yakın
ben oradayımrdquo soumlzlerinin mit tarafından insana cevap olarak sunulan bu aşkın
gizemin farklı maskeleri olarak tanımlandığını goumlruumlruumlz
Metafizik-mistik yaklaşımın uumlstuumlne kurulacak biccedilimde kozmolojik yaklaşımın
nihai amacı buumltuumlnluumlkluuml bir evren imgesi ortaya koymaktır Campbell bu yaklaşımı
accedilıklarken keşifler ccedilağının ilk doumlnemlerindeki bazı bilim adamlarının evren
imgesine ccedilok isabetli goumlndermeler yaparak bunlarla mit arasında mevcut ccedilok
ccedilarpıcı ortaklıkları serimler Oumlrneğin Kolombrsquoun zihnindeki ldquoCennetrdquo kavramı
evrende gerccedilek bir yere (Araf Dağırsquonın doruğuna) karşılık gelmekteydi ve bunun
esinleyicisi Dantersquoden başkası değildi Aquinas ise aynı cennetin bu duumlnyada
olduğunu goumlstermeye ccedilalışarak şoumlyle diyordu ldquoCennetin bulunduğu yer aşılması
imkacircnsız dağların denizlerin veya sıcak bir uumllkenin oumltesinde insan yerleşimden
ayrılmış olmalı ki topografyacılar yazılarında o yerden soumlz etmiyorlarrdquo3 Ama
Campbellrsquoin kozmolojik işlevle alakalı en ccedilarpıcı tespiti herhalde şudur
ldquoPlatonrsquoun idea adını verdiği birccedilok şey buguumln bizim iccedilin batıl inanccediltırrdquo4 Kolombrsquou
takiben Kopernicus Newton Kant vs ile devam eden bilimsel devrimler
suumlreciyle deney alanındaki mikro-kozmosla deney alanını aşan makro-kozmos
3 Krş Summa Theologica I102Art1 İnsanın ikameti uumlzerine cennet nerededir (Aquinas 1920 ss760-61) 4 Campbell bu duumlşuumlnceyi Ananda K Coomaraswayrsquodan oumlduumlnccedil alarak kendi mitoloji incelemesinin en isabetli yerinde metafizik-mistik işlev tartışmasında savunuyor (The Christian and Oriental or True Philosophy of Art (Londra Luzac and Company ss 32-33)) Burada dikkat ccedilekilen nokta tıpkı az oumlncesinde bahsi geccedilen Kolomb Aquinas Augustinus vs gibi Platonrsquoun da logos temelli duumlşuumlnen bir ldquobilimrdquo figuumlruuml olmasıdır
7
arasındaki irtibatı sağlayan mitin uumlstuumlnluumlğuuml sarsılmış olur (Campbell 1991 s
617 vd)
Mitolojinin hassasiyetle tespit edilen bu doumlrt işlevi arasında ilk ikisinin uumlzerine
kurulan uumlccediluumlncuuml yaklaşım olarak toplumsal işlev Campbell tarafından Nietzscheci
bir perspektifle Nietzschersquonin felseficirc devrimine kadar suumlregelen tarih doumlneminin
bir tasviri gibidir Toplumsal işlev kurulu duumlzenin geccedilerliliği ve korunmasını
garanti altına almaya doumlnuumlktuumlr (Campbell 1991 s 627) Campbell herhangi bir
karşılaştırmaya girmemiş olmakla beraber toplumsal mitoloji yaklaşımını
Nietzschersquonin suumlruuml (herd) kavramı etrafında inşa etmesi bize goumlre Platonrsquoa
nispetle geliştirilmiş bir mit konumlandırmasının sonucudur
Oumlzellikle modern doumlnemde Batı felsefesiyle alakalı ccediloumlzuumlmleme akıl yuumlruumltme ve
spekuumllasyonlar ccediloğunlukla Platonrsquoa goumlre veya Platonrsquoa karşı yapıldığı iccedilin aynı
geleneğin sınırları iccedilinde ortaya koyulacak bir mitoloji araştırmasının da Platonrsquola
şu veya bu şekilde ilişkili olması kaccedilınılmazdır Bu Platonrsquoun felsefesinin tek
başına Batı felsefesinin genel olarak fenomenlerle arasındaki irtibatını
karakterize etmesinden ileri gelir Hacircliyle mit ve mitoloji de felsefi bir araştırmanın
nesnesi olduğu durumlarda ele alınıp irdelenecekleri ilk mecra Platonrsquodur
Bundan kastımız Platonrsquodan sonra gelişen ve yayılma imkacircnı bulan felsefe
geleneklerinin kendi doumlnemlerindeki mitik oumlgelerle bağını Platonculuğun mit ve
mitolojiyle bağına benzer biccedilimde kurmuş olduklarıdır
Bu ccedilalışmada ccedilizdiğimiz ccedilerccedileve dahilinde bir filozof olarak Platonrsquoun mit ve
mitolojiyle bağı Campbellrsquoin doumlrt işlev sınıflandırması temelinde ilk olarak
buumltuumlnluumlkluuml bir evren imgesi ortaya koymayı amaccedil edinen kozmolojik yaklaşımda
ve ikinci olarak da toplumsal yaklaşımda goumlruumlnuumlr hacircle gelmektedir Platonrsquoun
felsefesini inşa eden kurucu oumlgelerden5 yola ccedilıkarak ondaki bu mitoloji
5 Bunların başında hiccedil şuumlphesiz insanın oumlzuumlnuuml teşkil eden oumlluumlmsuumlz ruh gelmektedir Yazılı Yunan kuumlltuumlr duumlnyasında ilk defa Platonrsquoda karşılaştığımız bu ruh varolma tarzı bakımından Platonrsquoun ontoloji ve kozmoloji duumlşuumlncesinin temelini teşkil ederken iyiye-koumltuumlye youmlnelmenin karar vericisi ve kurtuluş veya cezanın nesnesi olmak bakımındansa Platonrsquoun etik-politik duumlşuumlncesi iccedilin elverişli zemini meydana getirmiştir Başka bir deyişle Platonrsquodaki anamnesis oumlğretisi bilgi-varlık goumlruumlşuumlnuumln temeliyken ruhun oumlte duumlnya yolculuğu oumlğretisi (bilgi ve varlık goumlruumlşuumlyle birlikte aynı zamanda) etik-politik goumlruumlşuumlnuumln temelidir ve bu temellerin her ikisi de asıl koumlkenini Yunan kuumlltuumlr duumlnyasında diğer oumlrneklerine yalnızca soumlzluuml ezoterik geleneklerde rastladığımız oumlluumlmsuumlz bir ruh duumlşuumlncesinde bulur Ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuuml olan bu ortak koumlken Platonrsquoun sistemindeki buumltuumln
8
yaklaşımları arasında herhangi bir oumlncelik-sonralık ilişkisi belirlemek pek
muumlmkuumln goumlruumlnmese bile aynı kurucu oumlgelerin kuumlltuumlrel koumlkenlerine doğru
yapılacak her araştırmanın bizi onun felsefesinin gayrıresmicirc kaynaklarına bir
adım daha yaklaştıracağından kuşku yoktur
Bu ccedilalışmada Platonrsquoun yapıtlarındaki mitik oumlgelerin yalnızca belli bir kısmını
mercek altına alabilmiş olmamız ccedilalışmanın hacmi goumlz oumlnuumlnde bulundurularak
hoş goumlruumllmelidir Nitekim Platonrsquodaki mitik oumlgelerin tamamını bizim izlediğimiz
youmlntemle irdeleyecek bir ccedilalışmanın belli bir sayfa hatta cilt sayısıyla
sınırlandırılması pek muumlmkuumln goumlruumlnmemektedir Oumlte yandan diyaloglardaki mitik
oumlgeleri birbiri ardına serimlemek her birinin uumlstlendiği roluuml ve işlevi soumlzluumlkccediluuml bir
yaklaşımla ortaya koymak muumlmkuumlnduumlr ki mevcut literatuumlrde bu konuda
başvurulabilecek pek ccedilok kaynaktan ve değerli incelemeden soumlz edilebilir Bizim
burada irdeleyeceğimiz mitleri belirlerken goumlzettiğimiz oumllccediluumlt ortaya koyduğumuz
iddialar iccedilin ne eksik ne fazla alabildiğine isabetli bir oumlrneklem oluşturmaya
doumlnuumlktuumlr Bu itibarla soumlzgelişi Timaiosrsquota soumlzuuml edilen ldquoevrenin ruhurdquo goumlruumlşuumlnuuml
ele alırken herhangi bir vesileyle Deukalionrsquoa değinmekle aynı hikacircyenin
Kritiasrsquotaki pasajlarına değinmek zorunda olmadığımız kanaatine varmışsak
okurun anlayış ve tecessuumlsuumlne sığındığımızdandır Yine soumlzgelişi Artemis
Gyges uumlccedil işlevli ruh yaklaşımı yine uumlccedil işlevli devlet duumlzeni ve hatta genel
anlamıyla Orfik oumlgeler bahsinde de pekacirclacirc soumlz edebiliriz
Bu ccedilalışmayla şimdilik yalnıza pey akccedilesini oumldemiş olmayı umduğumuz
ccediloumlzuumlmlemelerin nihai amacı6 Platonrsquoun ontolojik epistemolojik ve etik
doktrinlerini kurarken birincil hareket noktası ve temellendirme aracı olarak
mitolojiye başvurduğunu ortaya koymaktır Buna goumlre mitolojinin Campbellrsquoin
sınıflandırmasına goumlre kozmolojik ve toplumsal işlevleri Platonrsquoun daima el
altında bulundurduğu sıklıkla başvurduğu işlevler arasındadır
oumlgeleri birbiriyle aynı oumlncelik seviyesine taşır ve her biri bir diğerine mecbur duumlğuumlmlerden oluşan bir oumlruumlntuuml meydana getirir 6 Nitekim Platonrsquoun mit ve mitolojiyle bağını ilgilendiren bir iddia yukarıdaki satırlarda da ortaya koyduğumuz gibi buumltuumln Batı felsefesi iccedilin kuşatıcı bir iddiadır Takdir edilecektir ki bu durum buradaki ccediloumlzuumlmlemelerin Platonrsquodan ilham alan buumltuumln felsefi ndashve hatta dinindash geleneklere de uygulanması gerekliliğini doğurur Bu bakımdan Platonrsquoda mitolojinin işlevini araştıran birkaccedil tez ccedilalışmasının ileriye doumlnuumlk yeni araştırmaların hızlandırıcısı olması umulur
9
Son tahlilde sırasıyla mitik duumlşuumlnmenin mitin ve nihayet mitolojinin olgulara
dayalı araştırma sahaları olan tarih ve arkeolojide olduğu kadar olgulardan
bağımsız bir araştırma sahası olan felsefede de oumlnemli bir yer işgal ettiği gerccedileği
karşımızda belirmiştir Bu gerccedileğin ndashen azından elinizdeki ccedilalışmanın ccedilizmeye
ccedilalıştığı ccedilerccedileve iccedilindendash modern mitoloji araştırmalarının okuma katmanını
belirlemesi guumlnuumlmuumlze ulaşan antik metinlerinse bu sistemin ağırlık merkezini
ifade etmesi umulur Ve umulur ki boumlylece felsefenin ve pek ccedilok sosyal bilim
sahasının mitolojiye kopmaz bağlarla bağlı olduğu daha anlaşılır hacircle gelecektir
Buradan ccedilıkarılabilecek son oumlnermeye gelince belki şudur Mitolojisiz bir Platonrsquou
anlamak en az Platonrsquosuz bir felsefe tarihini anlamak kadar guumlccediltuumlr
10
1 BOumlLUumlM
ldquoMİTrdquo VE ldquoMİTOLOJİrdquo TANIMININ İMKAcircNLARI SORUNLARI
Bir bilim disiplini olarak mitoloji araştırma nesnesi ve yaklaşım tarzlarına
dayanarak farklı biccedilimlerde tanımlanmaya elverişlidir Kavrama farklı
bağlamlarda yuumlklenen muhtelif iccedilerikler nedeniyle ccedilok tanımlı olması da tabiidir
Bununla birlikte metinlere doğrudan başlık olarak seccedililmesi ccedilok eskilere gitmese
de ldquomitolojirdquonin modern doumlnemde ortaya ccedilıkmış ve gelenekten yoksun bir
algılanışı olduğunu soumlylemek muumlmkuumln değildir Her şeyden oumlnce Homeros
kuumllliyatı dahil olmak uumlzere birccedilok antik metinde hem kendisi olarak hem de
tuumlrevleri biccediliminde karşımıza ccedilıkan ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuuml Yunan Antikccedilağrsquoını baştan
sona kat etmiş ve doumlnem yazarlarının guumlndeminde en az buguumlnuumln yazarlarındaki
kadar geniş bir yer tutmuştur Oumlte yandan ldquomitolojirdquonin Antikccedilağrsquodaki birbirinden
farklı anlamları ne kadar accedilık ve anlaşılırsa modern ccedilağdaki anlamlarının da o
derecede belirsiz bir soumlzcuumlk olması genel bir tanımını yapmayı ccedilok daha guumlccedil
hacircle getirir Ccedilağımızda ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki bu bulanıklığın birtakım
sebeplerinden kabaca soumlz ettik ancak bu sebeplere de kaynaklık teşkil eden asıl
sebep ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlnuumln koumlkuuml olan ldquomitrdquo kavramını tanımlamakta karşılaşılan
guumlccedilluumlklerdir Buumltuumln bu guumlccedilluumlkler nedeniyle ldquomitolojirdquo iccedilin tanım yapma girişimleri
ccediloğu zaman kısmicirc bir soumlzluumlk karşılığı vermekten oumlteye gidememiştir
Vernant mitin tanımını yaparken soumlzuumln daha başında onun Batı geleneğinin bir
keşfi olduğunu iddia etmekle birlikte bir ansiklopedist accedilıklığında hareket
etmekten kaccedilınır Bu ihtiyatlı tutumunun gerisinde modern doumlnemde μῦθοςrsquoun
tek anlamlı algılanışına karşılık λόγοςrsquoun ccedilok anlamlı algılanışı yatar Bir Antikccedilağ
dili iccedilin modern ccedilağda hazırlanmış soumlzluumlklerin hiccedilbir zaman ccediloumlzuumlme
kavuşturamayacağı bu problem Vernantrsquoı mitin kuşbakışı goumlruumlnuumlmuumlnuuml muumlmkuumln
olduğunca geniş tutmaya zorlamış goumlruumlnmektedir Nitekim miti diğer kuumlltuumlrel ve
felseficirc oumlğelerden ayıran kendine oumlzguuml bir anlamından soumlz etmek yerine ldquomit
olmayanlarrdquo diye adlandırdığı gerccedilek-dışı ve akıl-dışı olmak uumlzere iki kavramın
karşısına sırayla yerleştirerek tarif etme yolunu tutar (Vernant 2017b 233)
11
Burada soumlzuuml edilen ldquogerccedilekrdquo ve ldquoakılcırdquo kategorilerinin Yunancadaki logosrsquoun
soumlzluumlk maddesinde iccedilerildiği duumlşuumlnuumlluumlrse Vernantrsquoın buumltuumln ccedilabalarına rağmen
kısmicirc kalan bu mit tanımının MOuml 7 yuumlzyılda İyonyarsquoda doğup Yunan
coğrafyasına yayılan λόγοςlsquoun modern algılanışından doğan bir μῦθος kavramına
karşılık geldiği soumlylenebilir
Boumlyleyken gerek λόγοςlsquoun ve gerekse μῦθοςrsquoun MOuml 7 yuumlzyıl ve oumlncesindeki
kullanımlarına bakıldığında iki kavram arasında iccedilerik bakımından herhangi bir
gerilim ya da karşıtlık bulunmadığını goumlrmek zor değildir Daha şaşırtıcı olansa
iki soumlzcuumlğuumln hem Homeros ve hem de Hesiodos metinlerinde kimi zaman
birbirleri yerine kullanılabilmiş olmasıdır Sonuccedil olarak bu durum bizi daha ccedilok
Burnet gibi araştırmacıların goumlruumlşleri iccedilin bir temsil olarak seccediltiğimiz Vernantrsquoı
aşarak daha geniş kapsamlı bir mit tanımı yapmaya zorlar7
Guumlnuumlmuumlzde ldquomitolojirdquo diye adlandırdığımız disiplininin gelişimindeki en kritik
noktalarda goumlruumlşlerine başvurabileceğimiz başlıca duumlşuumlnuumlrlerden biri olan Mircea
Eliade miti ndashher ne kadar o da Vernant gibi yalnızca bir ldquotanımlama girişiminderdquo
bulunduğunu soumlylese dendash tarihin belli bir doumlnemine oumlzguuml ldquokarşıtrdquo kavramlarından
değil bizzat kendisinden hareketle tanımlama yolunu tercih eder Eliadersquonin
tutumu miti ldquomasalrdquo veya ldquouydurmardquo anlamlarına atıfta bulunan iccedileriklerden
arındırmanın yanında onun sırf kutsal olanla ilişkili bir kavranışını da beraberinde
getirmiştir Fakat kuumlltuumlrel bir oumlğe olarak mitin karşılıklarının Eliadersquonin tarifinden
hareketle ccedilok daha isabetli ve kapsamlı bir ccedilerccedileveye oturduğu inkacircr edilemez
Bu her şeyden oumlnce mitin herhangi bir dolayıma başvurmadan doğrudan
kendisini tanımlama girişimidir Bizzat yazarın ldquoen kapsayıcı ve muumlkemmele
yakınrdquo diye nitelediği tanım şoumlyledir
Mit kutsal bir oumlykuumlyuuml anlatır en eski zamanda ldquobaşlangıccediltakirdquo masallara oumlzguuml zamanda olup bitmiş bir olayı anlatır Bir başka deyişle mit Doğauumlstuuml
7 Vernantrsquoın sıkı bir Burnet takipccedilisi olduğunu pek ccedilok tartışmasından ve referans tercihinden anlamak muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan Burnet eski Yunan duumlşuumlnuumlrleri konusunda soumlzuumlnuuml ettiğimiz logos-mitos goumlruumlşuumlnuumln en buumlyuumlk temsilcisi olarak ele alınabilir Burnetrsquoın okuru başta Early Greek Philosophy (1890) olmak uumlzere neredeyse buumltuumln yapıtlarında İyonyarsquoda doğan ldquoYunan mucizesirdquonin accedilık savunusuyla karşı karşıya kalır Bu ccedilalışmamızda soumlz konusu goumlruumlşuumln temsilcisi olarak Vernantrsquoı seccedilmemizin başlıca nedeni Burnetrsquoin herhangi bir mit-mitoloji tartışmasına girmeksizin Yunan bilimselliğini slogan duumlzeyinde savunmuş olmasıdır Boumlyleyken Vernantrsquoın ccedilok değerli incelemeleri doğrudan mit ve mitolojinin felsefeyle ilişkisini konu almakla kalmaz aynı zamanda Burnetrsquoa goumlre ccedilok daha tafsilatlı ve kuramsal bir metot izler
12
Varlıkların başarıları sayesinde ister eksiksiz olarak buumltuumln gerccedileklik yani Kozmos olsun isterse onun yalnızca bir parccedilası (soumlzgelimi bir ada bir bitki tuumlruuml bir insan davranışı bir kurum) olsun bir gerccedilekliğin nasıl yaşama geccediltiğini dile getirir Demek ki mit her zaman bir ldquoyaratılışrdquoın oumlykuumlsuumlduumlr Bir şeyin nasıl yaratıldığını nasıl var olmaya başladığını anlatır (Eliade 2014 17)
Anlaşılacağı uumlzere Eliadersquoye goumlre mitin buumltuumlnuumlyle kutsal oluşu onun gerccedilekliğini
de zorunlu hacircle getirir Vernantrsquoın yaptığı ve bir ccedileşit ldquogerccedilek-dışırdquolığa vardırdığı
tanımlamanın aksine Eliadersquonin tanımında kadim mitlerle modern bilimsel
duumlşuumlnce arasındaki ilişkinin değil herhangi bir ccedilağdaki herhangi bir toplulukla o
toplulukccedila yaratılan mit arasındaki ilişkinin tasvir edildiğine dikkat edilmelidir İki
duumlşuumlnuumlruumln mit oumlzelinde ldquogerccedileklikrdquo kategorisine yuumlkledikleri anlamlar arasındaki
fark bu şekilde anlaşılır hacircle gelebilir Ccediluumlnkuuml modern ccedilağda mite gerccedileklikle
oumlrtuumlşmesi noktasında nasıl bir anlam yuumlklenirse yuumlklensin Antikccedilağ
toplumlarındaki mit-gerccedileklik ilişkisine dair algı hiccedilbir şekilde değişmeyecektir
Sonuccedil olarak ldquomitrdquo ve ldquomitik duumlşuumlncerdquo iccedilin Eliadersquonin oumlnerdiği bu tanımın her
durumda geccedilerli evrensel bir arayışın sonucu olduğunu ve bu arayışın onu daha
genel-geccediler bir tanım hacircline getirdiğini soumlyleyebiliriz
Eliade kurduğu bu mit ve gerccedileklik ilişkisinden hareket ederek ilkel toplumlardan
oumlrnekler verir ccedilişe oturma biccedilimlerinden tahıl pişirme usullerine varıncaya kadar
birccedilok guumlnluumlk rutinin kaynağının ldquodoğauumlstuuml varlıkrdquola insan arasında beliren bir
oumlrnek alma ilişkisi olduğunu ortaya koyar (Eliade 2014 18-19) Oumlte yandan mitin
ne olduğunu Eliadersquoye soran bir okurun zihninde hayli kritik bir soru işaretinin
belirmesi de ihtimal dahilindedir Onun mit iccedilin oumlnerdiği bu tanımlamanın bizi
aslında bir din tanımına yaklaştırıp yaklaştırmadığı
Bu kritik sorunun cevabı olumludur Ancak bu cevap mit ve din arasındaki
ayrımın hiccedil de belirgin olmadığı olamayacağı gerccedileğiyle yan yana koyulmalıdır
Boumlylelikle anlaşılacaktır ki buumltuumln oumlrnekleriyle mit ve din arasındaki bu iccedil iccedile ve
hatta birbirleri olma durumu mitle gerccedileklik arasında bizim benimsediğimiz ilişki
bakımından herhangi bir sorun teşkil etmek şoumlyle dursun bu ilişkiyi destekleyen
birccedilok arguumlmanı daha baştan sunacak zenginliktedir Gerccedilekte dinin hassasiyetle
kurgulanmış ve ilişkilendirilmiş mitlerden oluşan sistemli bir derleme olması bile
13
onu hiccedilbir tartışmaya girmeden ldquomitrdquo başlığı altına koyabilmek iccedilin tek başına
yeterlidir
Bununla beraber mit doğauumlstuuml-kutsal oumlğeler barındırsın ya da barındırmasın bir
tasvir ve aktarım aracı olarak duumlşuumlnuumllduumlğuuml suumlrece doğa fenomenleriyle veya
tarihsel gerccedileklikle daima oumlrtuumlşme iccedilinde karşımıza ccedilıkacaktır Oumlrneğin iki farklı
miti iccediliccedile geccedilmiş bulduğumuz Buumlyuumlk İskenderrsquoin Gordion duumlğuumlmuumlnuuml kılıcıyla
boumllduumlğuuml hikacircye tarihte gerccedilekleşmiş bir olaylar silsilesini aktardığı şuumlpheli
olmakla birlikte bir komutan ve huumlkuumlmdar olarak İskenderrsquoin benimsediği askeri
youmlntemi etkileyici bir tarzda tasvir etmektedir İskender belki de o duumlğuumlmuuml hiccedil
goumlrmuumlş değildi hatta o duumlğuumlmuumln varlığı bile tartışma konusu olabilir Ama
İskenderrsquoin zekacircsından ccedilok kılıcının guumlcuumlne guumlvenen ve bu guumlveni hiccedil de boşa
ccedilıkmamış bir devlet adamı olduğu kuşkusuzdur
Din ve mit arasındaki ilişkiyi Eliadersquonin ldquokozmik dinrdquo kavramının seyrinde accedilıkccedila
goumlsterdiği gibi tek tek mitlerden sistemli bir dine geccediliş olarak da goumlrebiliriz
ldquoKozmik dinrdquo tezini şu şekilde oumlzetlemek muumlmkuumlnduumlr Neolitik devrimle birlikte
doğada baştan verili olmayan bir beslenme kaynağı olarak tarım uumlruumlnuuml zaman
algısıyla ve zaman birimlerinin tanımıyla ilgili yeni sistemler yaratma zorunluluğu
doğurur Ccediluumlnkuuml av hayvanlarının aksine toprağı ekip biccedilme yoluyla elde edilen
tahıl ve meyvelerin hangi mevsimde nasıl davranacakları hangi şekli alacakları
bir kelimeyle ne zaman tuumlketilebilir hacircle gelecekleri dakik biccedilimde bellidir ve
şansa bırakılamaz İlk ccediliftccedili toplumların bu periyotları yani guumlnuumln yanısıra ay ve
mevsim birimlerini tespit etmesi artık zorunludur Bunun sonucunda ilk tarım
toplumlarında doumlnguumlsel bir zaman kavrayışı gelişmeye başlamıştır Boumlylece
Eliadersquonin ldquokozmik dinrdquo adını verdiği inanma biccedilimi doğanın suumlrekli
yenilenmesinden oluş ve bozuluşu periyodik biccedilimde tekrarlamasından ileri
gelen esasında doğanın taklidine dayanan bir mitik rituumleller toplamını ifade eder
Bu rituumleller arasında herhangi bir meyvenin başlangıccedil hikacircyesindeki bir cinayeti
yeniden canlandırmak gibi birtakım anımsama senaryoları vardır ve bu tekil
senaryoların şu veya bu şekilde bir araya gelmesi dinlerin oluşması iccedilin elverişli
zemini hazırlamıştır
14
Bazı durumlarda bu arkaik senaryolar yeni dinsel yaratımların doğmasını sağlayacaktır (Eleusis Yunan-Doğu mysteriaları) (hellip) Tarım kuumlltuumlrleri ldquokozmik dinrdquo adı verilebilecek olguyu geliştirir ccediluumlnkuuml dinsel etkinlik merkezicirc gizemin etrafında yoğunlaşmıştır Duumlnyanın duumlzenli aralıklarla yenilenmesi (Eliade 2012 s 55)
Aşağıda etraflıca değineceğimiz uumlzere bizim iccedilin asıl muumlhim nokta şudur
Eliadersquonin mit ve gerccedileklik kurgusu mitin oumlncelikle insan zihnindeki ve nihayet
toplumdaki ndashbunun bir kabile veya klan olması da pekacirclacirc muumlmkuumlnduumlrndash iş goumlrme
biccedilimine Vernantrsquoa kıyasla ccedilok daha genelgeccediler mitin kendisini temele alan bir
tarzda ışık tutmaktadır
Antikccedilağrsquodaki mit ve gerccedileklik kavrayışını modern ccedilağın bilim paradigmalarından
ve tarihsel yargılarından arındırarak anlamamız başka tuumlrluuml muumlmkuumln
goumlruumlnmemektedir Eliadersquonin tespitine ek olarak diyebiliriz ki mit Antikccedilağrsquoda
yaşayan birey iccedilin aktardığı olayların doğauumlstuuml veya hayatın olağan akışına
aykırı olmasına bakılmaksızın her durumda gerccedilekti Bazı durumlarda
gerccedileklikle hiccedilbir biccedilimde oumlrtuumlşmediği bilinse bile bireylerin her birinin bilincinde
ve nihayet topluluğun kolektif bilincinde gerccedilek gibi işliyordu Buna karşılık bazı
durumlarda tam anlamıyla gerccedilekti ama dahil olduğu kurgusal buumltuumlnde
gerccedileklikle oumlrtuumlşmeyi şu veya bu şekilde reddederek bir ldquomitrdquo olduğunu suumlrekli
hatırlatıyordu
Bu durumun mitin tanımında baştan verili olan bir ldquoparadoksrdquo gibi nitelenmesi de
muumlmkuumlnduumlr Mitin olgulara dayanan bir gerccedilekliğinden soumlz edilemez baştan
sona doğru olduğu soumlylenemez bir kelimeyle mit bize gerccedileklerden soumlz etmez
Buna rağmen gerccedilekliğin de oumltesine geccedilen bir guumlce sahiptir ve varlığını da tam
olarak bu guumlce borccedilludur (Dowden 1992 s 2)
Campbellrsquoin bu guumlccedilten anladığı mit vasıtasıyla gerccedileklik ve insan hayatı arasında
kurulan bağdır Yazar mitin modern anlamını hikacircye anlatıcılığıyla bir tutarken
hikacircyelerin gerccedileklikle okur arasındaki uyumu sağladığını duumlşuumlnmektedir Bu
lsquohikacircyersquoden yalnızca miti değil aynı zamanda modern romanları da anlamak
gerekmektedir Nitekim Campbell soumlzuumlnuumln devamında Buddharsquodan Platonrsquodan
15
Yunan anlatılarından vs soumlz etmenin yanında Thomas Mannrsquoın Tonio Kroumlgerrsquoini
de bu lsquohikacircyersquoye bir oumlrnek olarak goumlsterir
Campbellrsquoin oumlrneğinden hareketle denebilir ki okur aslında hikacircyenin gerccedileklikle
tarihsel olgularla birebir oumlrtuumlşmediğinden haberdar olsa da mitle arasında
kurduğu bağ tıpkı Dowdenrsquoin dediği gibi gerccedilekliği ve doğruluk kriterlerini aşacak
guumlccediltedir
Son tahlilde en azından antik doumlnem mitleri iccedilin soumlylenebilecekleri şu şekilde
oumlzetleyebiliriz Her bir doğa evren vs goumlzlemi uumlzerine soumlylenen mit daima
fenomenin başlangıcına ilk nedenlerine ilişkin soruları aydınlatıyor ve birbirine
eklenen hikacircyelerle birlikte buumlyuumlk (ccediloğu durumda adına ldquodinrdquo denilen) bir mitler
oumlrguumlsuuml ortaya ccedilıkıyordu Bu oumlrguuml sayesinde bireylerin etrafındaki sosyal kuumlltuumlrel
ve guumlndelik buumltuumln gerccedileklik eksiksiz biccedilimde yeniden inşa edilmekteydi
11 Mit ve mitolojiyi logos bağlamında tanımlama girişimleri
Bu noktada birini Vernantrsquola diğerini Eliadersquoyle oumlrneklediğimiz iki modern ldquomitrdquo
kavrayışı arasında yapacağımız tercihin nedenlerinin daha anlaşılır olması adına
İyonya logosrsquou bağlamındaki mit tartışmasını derinleştirmek gerekmektedir
Vernantrsquoın kuşkucu bir bakışla soumlylenirse ldquoYunan mucizesirdquo fikrinin oumlrtuumlk bir
savunmasına hasredilmiş gibi goumlruumlnen Les origines de la penseacutee grecque
(Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları) adlı uumlnluuml kitabı karşılaştırmalı mitolojinin
kurucusu sayılan Georges Dumeacutezil editoumlrluumlğuumlndeki ldquoMythes et Religionsrdquo (mitler
ve dinler) başlıklı seri dahilinde 1962 yılında yayınlanmıştır8 Bununla birlikte
oumlzellikle felsefe bağlamında bir mit araştırması guumlndeme geldiğinde yaygın kabul
goumlren bu ldquomucizerdquo yaklaşımının tarihi Vernantrsquotan en az bir yuumlzyıl daha geriye
uumlnluuml Fransız duumlşuumlnuumlr Ernest Renanrsquoa gider ldquoYunan mucizesirdquo kavramını
literatuumlre kazandıran kişi bizzat Renanrsquodır Renan Avrupalı aydın ve duumlşuumlnuumlrler
8 Eserin Tuumlrkccedileye Huumlsen Portakal tarafından yapılan ccedilevirisinde ccedilevirmenin oumlnsoumlzuumlnuumln başlığı muhtemelen kitabın adından ziyade iccedileriğine atıfla Yunan Mucizesinin Kaynaklarırsquodır (Cem Yayınları 2017)
16
uumlzerinde buumlyuumlk etkiye sahip bir tarihccedili ve filolog olması bir yana Roumlnesansrsquoın
hemen ardından antik Yunanrsquoa duyulan ilgiyi sistemli bir ideolojiye doumlnuumlştuumlrmuumlş
olan sosyal bilimcidir
Renan gibi bazı Avrupalı duumlşuumlnuumlrlerin el birliğiyle inşa ettiği Hellenist atmosferde
mitin İyonyarsquoda doğup Atinarsquoda olgunlaştığı bilinen Batı rasyonelliğinin yani
logosrsquoun karşısına koyulması ve boumlylelikle kısmicirc bir zeminde tanımlanması
geleneksel hacircle gelmiştir En iyimser bir şekilde ifade edilirse Yunan
duumlşuumlnuumlrlerinin mitik duumlşuumlnmeyi aşmak konusunda goumlsterdikleri soumlylenen
mucizevi başarı inancı Renancı mucize yaklaşımından hareketle veya bu
yaklaşıma paralel gelişme imkacircnı bulmuştur
Alabildiğine lirik bir uumlslupla yazdığı bir anı yazısından Ernest Renanrsquoın Atinarsquodaki
Akropolisrsquoe ziyareti sonrasında şaşırtıcı bir hızla Kuduumls hayranlığından Atina
hayranlığına suumlruumlklenmesi ve bunun neticesinde ortaya ccedilıkan Atina-Kuduumls
tezinin izlerini takip etmek muumlmkuumlnduumlr Yazar Akropolisrsquote Yakarış adlı bu
yazısında 1865 yılındaki Atina gezisinden oumlnceki ruh hacirclini şu soumlzlerle dile getirir
O ana kadar yeryuumlzuumlnde muumlkemmelliğin hiccedil var olmadığını duumlşuumlnmuumlş muumlkemmelliğe ancak ucundan kıyısından yaklaşan şeylerin şurada burada tesaduumlfen goumlruumlnuumlr olabileceğine inanmıştım Yahudi halkının goumlzuumlmde yeri her zaman başka olan İsarsquoya ve Hristiyanlığa da yol goumlsteren muumlstesna yazgısına rağmen soumlzde mucizelere olan inancımı da yitireli ccedilok zaman olmuştu (Renan 1897 s 38)
Renan sonraki doumlnemlerde buumlyuumlk tartışmaların odağına yerleşecek ldquoYunan
mucizesirdquo fikrinin doğmasından hemen oumlnceki ruh hacirclini bu cuumlmlelerle tasvir
ederken kapılacağı yeni ruh hacirclinden buumlsbuumltuumln habersiz olduğunu ve hatta boumlyle
bir beklenti veya umudunun hiccedil kalmadığını goumlstermek ister gibidir Belki de eski
ruh hacirclinin boumlylesine coşkulu bir tasvirini yaparken az sonrasında daha coşkulu
biccedilimde tasvir edeceği yeni ruh hacirclini bir kelimeyle ldquomucizerdquo duumlşuumlncesini ccedilok
daha buumlyuumlleyici hacircle getirmeyi ummaktadır Kısacası bu bir hazırlıktır ve hazırlığı
yapılan değişimin goumlrkemine layık oumllccedilekte olması gerekmektedir Buumltuumln mucize
ve dogmalardan kurtulmuş fakat Tevrat ve Kuduumls hayranlığını henuumlz yitirmemiş
ldquorasyonelrdquo bir duumlşuumlnuumlr Atinarsquodaki atmosferi soluduktan sonra yeryuumlzuumlnde
ldquorasyonelrdquo bir mucizenin ndashbir defalığına bile olsandash meydana geldiğine iman
edecek Akropolisrsquoteki o mucizevicirc saatlerin ardından antik Yunan uygarlığında
17
ortaya ccedilıkan aydınlanmayı sadece Batı duumlnyasının değil buumltuumln medeniyetlerin
yol goumlstericisi olarak savunmaya karar verecektir Nitekim yukarıdaki cuumlmlelerin
devamı şoumlyledir
Ama o anda birdenbire Yahudi Mucizesinin hemen yanıbaşında Yunan Mucizesi kendini goumlsterdi Bir defaya mahsus olabilecek daha oumlnce hiccedil kimsenin goumlrmediği bundan sonra da hiccedil kimsenin goumlremeyeceği fakat etkileri ebediyen suumlrecek bir olaydı bu guumlzelliğin hiccedilbir yerel ya da millicirc lekeyle kirlenmemiş
oumlluumlmsuumlz bir hacircli (Renan 1897 s 38)
Goumlruumllduumlğuuml gibi yazarın zihninde tasavvuru oumlnceden mevcut bir mucize daha
guumlccedilluuml ve goumlrkemli bir başka mucize tarafından bozguna uğratılmış safdışı
edilmiştir Bu cuumlmleleri okumakla rasyonellik iddiasını elden bırakmaksızın
İsarsquonın mucizesine tanık olduğunu soumlyleyen ve bunu insanlara anlatmayı ldquokutsalrdquo
bir oumldev telakki eden Aziz Paulusrsquou okumak arasında yarattıkları hisler
bakımından bir fark yoktur Nitekim goumlzardı edilmemelidir ki Yukarıdaki
cuumlmlelerin yazarı Renan 19 yuumlzyılda Fransarsquoda Monteignersquoden iki Voltairersquoden
bir yuumlzyıl sonra yaşamış saygın bir filozoftu Montesquieu ve Comtersquou
bilmekteydi Nietzschersquonin ccedilağdaşıydı uumlstelik bilimsel anlamda guumlvenini de
kazanmıştı (krş Nietzsche 1967 39-8)
Akropolisrsquote Yakarışrsquoın bu cuumlmleleri doğa ve evren konularında anlama yetisinin
yalnızca ratio kısmını kullanma iddiasındaki Avrupalı bir duumlşuumlnuumlruumln rasyonel
temellendirmesini yapmaktan aciz kaldığı bununla birlikte azizlerine ve
peygamberlerine kulak vermekten bitkin duumlştuumlğuuml bir mitten kısmen de olsa
vazgeccedilerek rasyonel temellendirilmesi kolay modern bilimler ve felsefenin
ccedilağdaş youmlnuumlnuuml de Roumlnesansrsquotan itibaren tayin etmiş bir başka mite sarıldığı anın
kayıtları olarak okunmalıdır Kuduumlsrsquote yakarışın yerini Akropolisrsquote yakarışın
alması uumlstelik bu yakarışın yerel ve ulusal kaygılardan arınarak ndashyazarın kendi
metaforuna goumlre Pentelikon mermeri antik Yunan heykeltıraşları tarafından
lekesiz bir işccedililikle işlenmiştirndash evrensel bir ccedilehreye buumlruumlnmesi bir mitten başka
bir mite sıccedilrayış suumlrecini goumlzlerimizin oumlnuumlnde anbean canlandırmaktadır
Bunun yanında belli bir felseficirc tavrın tarihsel arka planını yansıtabilmek adına
zorunlu olarak değinmekten başka oumlzel bir Renan tartışmasından uzak kalmak
iccedilin yeterince nedenimiz vardır Oumlncelikle kabul etmek gerekir ki felsefenin kendi
18
oumlzel alanında inşa edilmek istenen herhangi bir logos-mitos ilişkisi Renanrsquoın ve
meseleye aynı perspektiften bakan yazarların şahsicirc veya ideolojik duumlşuumlncesine
hiccedilbir karşı arguumlman borccedillu değildir En genel bir oumlrnekle İyonya biliminin ortaya
ccedilıkışıyla kavramsallaşan μῦθοςrsquotan buumlsbuumltuumln arınmış bir felsefeyi konu alan bir
ccedilalışma hatta boumlyle bir felsefenin buumltuumln imkacircn ve ihtimallerini reddeden bir tez
bile araştırmacısını Renanrsquoın şahsicirc antik Yunan kavrayışıyla karşı karşıya
getirmese gerektir ldquoYunan mucizesirdquo boumlyle bir tez iccedilin olsa olsa dolaylı bir durak
olabilir burada bizim yaptığımız da budur Kaldı ki boumlylesine geniş kapsamlı bir
araştırmanın verimli ufuklarını Yunan mucizesi gibi romantik bir yaklaşımı inkacircr
ccedilabasına indirgemek hiccedil de makul olmaz Sonuccedil itibariyle boumlyle bir ccedilalışmada
Yunan mucizesini savunanların romantik fikirleriyle değil ilk Yunan filozofları
hakkındaki belli birtakım iddialarıyla hesaplaşmak gerekmektedir
Bu zorunlu karşılaşmayı oumlnceden kestirmenin kolaylığı da kabul edilsin Bir eski
Yunan felsefe tarihi araştırması olmasından oumltuumlruuml başlangıcını Homerik-Hesiodik
ccedilağla işaretlemek durumunda olduğumuz bu ccedilalışmada Renan bahsinde kem
kuumlm etmeden ortaya koyabileceğimiz yegacircne itiraz İyonya bilimi ve felsefesinin
uumlruumlnuuml olan eski Yunan entelektuumlel tipinin tamamıyla rasyonel bir duumlşuumlnuumlşte
olduğuna dair fantastik iddiayla muhataptır Aynı zamanda bu entelektuumlel tipinin
duumlşuumlncesinin buumltuumlnuumlyle kendisinden menkul birdenbire ortaya ccedilıktığı youmlnuumlnde
ccedilok daha fantastik bir iddiayla da muhataptır Mucizeci antik Yunan kavrayışını
yukarıdaki paragraflarda yeterince oumlzetlemiş olarak bu kavrayışa itirazımızı da
aşağıda birkaccedil paragrafla oumlzetleyeceğiz
12 Antik Yunan duumlşuumlncesinin mitik koumlkenleri hakkında tartışmalar
Ccedilalışmamızın başlığı accedilısından hayli yerinde bir giriş olarak ldquoYunan mucizesirdquonin
felseficirc youmlnuumlne yapılan itirazların ccediloğu Platonrsquoa atfedilen Epinomisrsquoteki şu
cuumlmleden hareket eder ldquoŞunu soumlylemeye hakkımız var [λάβωμεν] Hellenler
barbarlardan aldıkları her şeyi daha iyi bir sonuca vardırırlarrdquo (987d-e)
19
Epinomisrsquoin yazarının şayet Platon değilse bile bu cuumlmleyi Yasalarrsquoın en
başından itibaren aklıbaşındalığı temsil eden karakter olan Atinalı Yabancırsquoya
soumlyletecek kadar Akademiarsquoya sadık bir Platon tilmizi veya takipccedilisi olduğuna
kuşku yoktur Bu nedenle otantikliği en tartışmalı diyaloglardan biri olması bizim
accedilımızdan sorun teşkil etmez nihayet Atinalı Yabancırsquonın bu cuumlmleyle Platonrsquoun
sağlığındaki Akademiarsquonın goumlruumlşuumlnuuml temsil ettiğini biliyoruz
Atinalı Yabancırsquonın bu cuumlmlesinin taşıdığı anlam bakımından bizim ccedilağımızdaki
kavranışıyla 5 yuumlzyıl Atinarsquosındaki kavranışı arasında buumlyuumlk fark vardır ve bu
farkı hesaba katmak antik Yunanrsquoa duyulan sevgi ve saygının tarih boyunca
uğradığı değişimi anlamamıza yardımcıdır Cuumlmlede geccedilen λάβωμεν fiilinden
hareketle Atinalının boumlyle buumlyuumlk bir iddiada bulunma hakkını saklı tutma
ccedilabasına bakılırsa Atinarsquoda o doumlnemde etkin olan bazı grupların itirazlarıyla
karşılaşma hazırlığı soumlz konusudur Bu gruplar belki antik Mısır bilgelerine
hayranlık duyan Yunan duumlşuumlnuumlrlerinden belki de Frig veya başka bir Anadolu
medeniyetine goumlnuumll vermiş şair ve yazarlardan meydana geliyordu bunu
bilemiyoruz Fakat Atinalı Yabancı Giritli ve Spartalı arkadaşlarına λάβωμεν
(sahip ccedilıkıyoruz elimizde tutuyoruz) diye seslenirken iddiasını bu ccedilevrelerin
saldırılarına karşı guumlvenceye almanın peşindedir Kısacası bu cuumlmle 5 yuumlzyıl
Atinarsquosında yaşayan Hellen bilincine sahip ve yuumlreği Hellen sevgisiyle dolu her
entelektuumlele hitap eden antik bir ldquoHellenciliğinrdquo en naif ifadesidir
Bununla birlikte evvela Roumlnesans ve ardından modern doumlnemde yaygınlaşan
yeni bir Hellenizmin etkisiyle bu cuumlmleden anlaşılan her şey tepetaklak olmuş
cuumlmleye olumsuz bir iccedilerik yuumlklenmiş ve bu itibarla lsquoYunan mucizesirsquo tezine arka
ccedilıkan yazarlar tarafından hep goumlrmezden gelinmiştir Bu tutumun arka planında
antik Yunanrsquoın bilim ve felsefe devriminin yine Yunan koumlkenli olduğuna bu
devrimde herhangi bir başka ulus veya uygarlığın katkısının bulunmadığına dair
peşin huumlkuumlm yatar Epinomis cuumlmlesindeki ldquodevraldığı mirası artıran daha iyi
sonuccedillara vardıran Hellenrdquo vurgusuna rağmen
Bu konuda Jaegerrsquoin ccedilok faydalı ccediloumlzuumlmlemeler iccedileren İlk Yunan Filozoflarında
Tanrı Duumlşuumlncesi adlı eseri muumlhim bir yanlış yorumlamayı da goumlzler oumlnuumlne serer
Buna goumlre ldquodoğardquo (Natur) ve ldquodoğa filozoflarırdquo (Naturphilosophen) ifadesi ndashki bu
20
adlandırmanın Antikccedilağrsquodaki sahibi Aristotelesrsquotirndash bizim ccedilağımızda ldquohatalı bir
modernizasyonrdquoa uğratılmıştır Ccediluumlnkuuml φύσιςrsquoin koumlkuuml olan φάναιrsquoın anlamı
buumlyuumlme oluşmadır ve ldquodoğardquo biccediliminde ccedilevirdiğimiz soumlzcuumlk aslında ldquokoumlken
gelişmerdquo benzeri bizim ccedilağımızda anlaşılması imkacircnsız bir Yunan kavrayışına
karşılık gelir Jaegerrsquoe goumlre φύσις eski Yunanlardaki ldquosoyutrdquo kavrayışlardan
(Abstraktbildungen) biriydi (Jaeger 2011 s 40)
Jaegerrsquoin tercih ettiği bu ldquosoyutrdquo soumlzcuumlğuumlnuumln tam olarak ne demeye geldiğini
anlamak guumlccedil goumlruumlnebilir Bununla birlikte Jaeger ldquomitikrdquo duumlşuumlnme biccedilimlerinin her
tuumlrluumlsuumlnden bağımsız anlamaya oumlzen goumlsterdiği Miletoslu doğa filozoflarının
guumlnuumlmuumlzde anlaşıldığı biccedilimiyle birer materyalist olmadıklarını kanıtlama
ccedilabasından da geri durmaz Nitekim aynı yazıda γένεσιςrsquoi de bu minvalde
değerlendirdikten hemen sonra Homerosrsquoun Ὠκεανόςrsquou ile Thalesrsquoin ὕδωρrsquou
arasında doğruluğunun tartışmaya accedilık kalmasını bilinccedilli olarak goumlze alır gibi
kesin bir sınır belirlemeye girişir buna goumlre Thales ldquoherşeyin sudan geldiği
youmlnuumlndeki sezgisini (Erkenntnis)rdquo herhangi bir mitik veya alegorik ifadeye
başvurmadan dile getirmiştir Ccediluumlnkuuml Thalesrsquoin suyu Homerosrsquounkinin aksine
goumlzle goumlruumlluumlr duumlnyanın ndashduyulur alanınndash bir parccedilasıdır
Bununla birlikte ilerleyen satırlarda Thalesrsquoin bu oumlğretisinin onu buguumln
ldquometafizikccedilirdquo ve ldquoteologrdquo olarak nitelediğimiz duumlşuumlnuumlrlerle aynı başlık altına
koyacağını da kabul edecektir Buna mecburdur ccediluumlnkuuml παντᾷ πλήρη θεῶν
(DK11a22) ifadesinin yakamızı bırakması başka tuumlrluuml muumlmkuumln olmaz
İyonyalı doğa duumlşuumlnuumlrleri mitik koumlkenlerden etkilenmiş olmakla beraber onların
buumltuumln mitik inanışlara olumlu baktıkları veya bu duumlşuumlnme biccedilimini buumlsbuumltuumln
benimsedikleri elbette iddia edilemez Mitlere karşı mesafeli tutumları her şeyden
oumlnce logosrsquoun dayattığı bir zorunluluktu
Jaeger de İyonyalıların bu tavrını logos lehine yorumlar ama bu yorumu
temellendirmek adına az oumlncekinde olduğu gibi yine Homerosrsquola İyonya
arasındaki nicel bir farka başvurmak zorunda kalır Thalesrsquoin ὕδωρrsquou Homerosrsquoun
Ὠκεανόςrsquounun aksine kosmosrsquoun her yerini dolduran θεοίrsquodur Jaegerrsquoin
21
duumlşuumlncesine goumlre bu fark Thalesrsquoin oumlğretisini bir mit olmaktan kurtarmaya
muktedirdir
Anaksimenes iccedilin bu tartışmalar Thalesrsquole ccedilok benzer olmakla beraber mesele
Anaksimandros olduğunda İyonya bilimselliğinin bize miras bıraktığı ve bu ccedilağda
ccediloumlzuumllmesi en guumlccedil en buumlyuumlk soru işaretiyle karşı karşıyayızdır Su veya hava gibi
duyulur alandaki en temel oumlgelerden birini seccedilmek yerine ἀπείρων gibi muğlak
tartışmaya accedilık bir ldquoşeyirdquo ἀρχή olarak belirleyen Anaksimandros (Simplikios
Phys 2413 DK12a9) Aristotelesrsquoin kendisine yakıştırdığı ldquodoğa filozofurdquo
unvanını boşa ccedilıkarırcasına logosrsquoun ve deney-goumlzlem alanının oumltesine geccedilen
bir oumlnerme ortaya koymuştur
Jaegerrsquoin Thales bahsinde ldquoErkenntnisrdquo diye adlandırdığı θεοί yaklaşımının
Anaksimandrosrsquotaki bir karşılığı da bu olsa gerektir Yine φύσιςrsquoin Aristoteles iccedilin
de bir ldquosoyutrdquo kavrama karşılık geldiği Jaegerrsquoin tezini doğrular biccedilimde
Anaksimandrosrsquoa bu unvanı rahatlıkla yakıştırabilmesinden anlaşılabilir Oumlte
yandan teredduumltsuumlz diyebiliriz ki ἀπείρων ilk defa Anaksimandrosrsquota karşımıza
ccedilıktığına goumlre onu eski bir mit veya alegorik anlatıyla ilişkilendirmek olanaklı
değildir Bu durumda antik doumlnemdeki mit kavrayışını araştırırken bu oumlğretinin
bize katkısı hangi bağlamda ve tam olarak ne olabilir
Kendisi başlıbaşına bir belirsizlik olan bu kavramın izini guumlnuumlmuumlze kalan bir tek
fragmanın yardımıyla suumlrmenin zorluğu hatta imkacircnsızlığı tartışmasızdır Fakat
yine de bu konuda buumlsbuumltuumln ccedilaresiz olduğumuz soumlylenemez İlk felsefe tarihccedilisi
dolayısıyla aynı zamanda Platon oumlncesi filozoflar iccedilin ilk başvuru kaynağımız olan
Aristotelesrsquoin onlara dair kavrayışına bu noktada bir defa daha koşulsuz
guumlvenmemiz gerekecektir Kavramın tartışmamıza hangi bağlamda dahil
edilebileceğine ilişkin sorumuzu cevaplamak iccedilin Fizikrsquoteki ldquosonsuzrdquo başlığı altıda
geccedilen şu berrak cuumlmle tek başına yeterlidir
Sonsuzluk tanrısal (θεῖον) bir şey de olsa gerek ccediluumlnkuuml Anaksimandros ile ccediloğu doğabilimcisinin dediği gibi oumlluumlmsuumlz ortadan kalkmayan bir şey (Aristoteles 2012 203b14)
Bu soumlzler yalnızca İyonya doğa duumlşuumlnuumlrlerinin değil aynı zamanda Aristotelesrsquoin
doumlnemine kadar gelen suumlreccedilte buumltuumln Antikccedilağ bilginlerinin Miletos arkhersquosine
22
ilişkin algısını resmetmesi bakımından bizim iccedilin oumlnemlidir Bunun yanında
Thalesrsquoin πλήρη θεῶν doğası Aristotelesrsquoin bu cuumlmlesiyle yan yana
okunduğunda anlamı daha belirgin hacircle gelmektedir
Cornford Anaksimandrosrsquoun ἀπείρων oumlğretisiyle kadim mitik duumlşuumlnce arasında
organik bir bağ kurarken Parmenidesccedili Moira oumlğretisinden hareket etmesinin
yanında başlıca guumlvencesi Aristotelesrsquoin Fizikrsquote aktardığı Eleatik bir ifadeydi
ldquoHer şeyi ccedilepeccedilevre sarıp her şeyi youmlnetiyorrdquo (Fizik 203b12) Bu cuumlmledeki
περιέχω ve κυβερνάω fiillerinden Cornford İyonya devrimiyle mitik tanrıların
ldquoortadan kaybolmasınınrdquo ardından geride kalan tanrısal ruh toumlzuumlrsquonuuml anlar
ccedilepeccedilevre saran ve youmlneten şey yani soumlz konusu toumlz doğrudan doğruya
φύσιςrsquotir (Cornford 1912 s 146) Boumlylece Jaegerrsquode ifadesini bulduğumuz antik
Yunan doğa kavrayışının ldquosoyutrdquo youmlnuuml Cornfordrsquoun ccediloumlzuumlmlemesinde ifadesini
daha accedilık biccedilimde bulur Cornford bu φύσις kavrayışını ldquosoyutrdquo diye nitelemek
yerine doğrudan doğruya ldquomitikrdquo sıfatını kullanır
Sonuccedil olarak fragmanlar ve tanıklıklar ἀρχήrsquonin tanrısal başka bir deyişle aşkın
olana goumlnderen youmlnuumlnuuml aydınlatarak İyonyarsquoda yalnızca bilimsel duumlşuumlncenin
değil aynı zamanda yeni bir theologiarsquonın da ortaya ccedilıktığını goumlstermektedir
Genel olarak bu ldquomucizevicircrdquo bilimselliğin mitik oumlzelliklere de sahip olup olmadığı
konusunda Cornfordrsquoun araştırmaları fevkalade yol goumlstericidir
Jaegerrsquoin felsefeyi bilhassa İyonya oumlzelinde mitten ayırma girişiminin
oumlluumlmsuumlzluumlğe ek olarak ldquosonradan meydana gelmemişrdquo bir kelimeyle ezeli bir
tanrısallık kavrayışı uumlzerinde temellendirildiğini goumlzden kaccedilırmamak gerekir Bu
keşif ccedilarpıcı olmasına ccedilarpıcıdır fakat yine de Miletosrsquou olgunlaşmış bir
rasyonellikle bağdaştırmak iccedilin yetersiz olduğu kuşkusuzdur Miletosrsquota ortaya
ccedilıkan yeni ldquotanrısal varlıkrdquo herhangi bir biccedilimde doğmamıştı ve zamanlar uumlstuumlyduuml
ancak yine de mitik duumlşuumlnmenin uumlruumlnuumlyduuml ve bu yolla yapılan devrim eski bir
theogoniarsquonın karşısına yeni bir theologiarsquonın koyulmasından ibaretti
Jaeger soumlzuumlnuuml ettiğimiz iddiayı dile getirirken şunları yazar
ἀπείρων goumlrduumlğuumlmuumlz uumlzere aynı zamanda hiccedil meydana gelmemiş bir
şeydir Bu buumltuumln şeylerin koumlkenindeki ilk ilke kavramına bilhassa uygun bir
oumlzelliktir Mitsel duumlşuumlncede tanrıların en temel ayırt edici oumlzelliği insanlar
23
gibi oumlluumlmluuml olmamalarıdır buna karşılık başka bakımlardan insan kılığında
temsil edilirler Rasyonel duumlşuumlnce ise her şey iccedilin kendisinin koumlkeni
olmayan bir koumlken arayarak oumlluumlmsuumlz ve tanrısal bir varlık fikrine varmıştır
(Jaeger 2011 s 50)
Bu rasyonel duumlşuumlnce İyonyarsquoda doğan felsefedir Buradaki rasyonelrsquoin ratiorsquosu
elbette İyonya logosrsquouydu Jaegerrsquoin İyonyalılar konusunda goumlzardı ettiği mitik
yaklaşım da zaten bu rasyonel duumlşuumlnceyle ulaşılan tanrısal varlık fikri olup
Cornfordrsquoun tespit ettiği ldquotanrısal ruh toumlzuumlrdquonden başka bir şey de değildir Uumlstelik
yalnızca Miletos arkhersquosiyle sınırlı kalmayacak buumltuumln antik Yunan tarihi boyunca
suumlruumlp gidecektir
Sonuccedil olarak Thalesrsquoin ὕδωρ oumlğretisindeki her şeyin tanrılarla dolu olduğu
oumlnermesinin Thales veya ondan oumlncekiler tarafından yapılmış deney-goumlzlem
sonucunda ortaya ccedilıkması beklenemez Bu tanrısallık Thalesrsquoin suyun kendi
başına davranan ve neye doğru ldquooluşuprdquo neyden doğru ldquobozulacağınardquo karar
veren bir ἀρχή olduğu fikrinden hareketle ifade ettiği mitik bir ccediloumlzuumlm denemesidir
Thales bu savında duyuların nesnesi olamayacak boyutlardaki başka bir deyişle
var olduğu bilinen değil var olduğuna inanılan minik su taneciklerine yuumlklenmiş
bir tanrısal guumlccedilten soumlz etmektedir Anaksimandrosrsquoun ἀπείρωνrsquou ve goumlkleri
Pythagorasrsquoın sayıları ve kozmik muumlziği Anaksagorasrsquoın νοῦςrsquou gibi antik Yunan
doğacılarının birccedilok oumlğretisi iccedilin de bu durumdan soumlz edebiliriz Oumlzellikle antik
Yunan filozoflarının ldquokozmolojirdquo kabul edilen ve fakat ldquokozmogonirdquo niteliğini henuumlz
buumltuumlnuumlyle yitirmemiş kosmos kavrayışlarında mitik yaklaşım apaccedilık goumlruumlnuumlr
Dahası aşağıdaki boumlluumlmlerde değineceğimiz gibi bu duruma en fazla oumlrneğin
goumlruumllebileceği yer İyonyalı seleflerinden en az iki yuumlzyıl sonra Atinarsquoda yaşamış
olan Platonrsquoun kosmos oumlğretisidir
Tartışmanın odağında olduğu soumlylenebilse de Thalesrsquoin veya ilk doğa
filozoflarından herhangi birinin guumlnuumlmuumlz insanına ccedilok şaşırtıcı goumlruumlnen ve ccediloğu
zaman modern anlamda ldquobilimselrdquo diye nitelendirilen herhangi bir kozmik
oumlnermesinin İyonya aydınlanmasından yuumlzyıllar oumlnce Suumlmerrsquode Mısırrsquoda
Tevratrsquota veya başka bir mitik kaynakta geccediliyor olması felsefe-mit ilişkisini ele
alma tarzımızı değiştirmez Aksine kaynağını ilk olarak Cornfordrsquoda bulduğumuz
bu tespit İyonyarsquoya atfedilen olgunlaşmış rasyonelliğe karşı bir oumlnerme
24
huumlkmuumlndedir Fakat bize goumlre mesele ilk Yunan filozoflarının beslendikleri
kaynak her ne olursa olsun duumlşuumlncelerinin hacirclacirc mitik olmasıdır Gerek İyonya
duumlşuumlnuumlrleri ve gerekse Homeros Hesiodos ve Babilli Mısırlı mit anlatıcıları
tarafından soumlylenmiş doğa-evren oumlğretileri mitik duumlşuumlnmenin birer uumlruumlnuumlduumlr
Antik Mezopotamyarsquodaki herhangi bir goumlkbilim fikriyle Anaksimenesrsquoteki goumlkler
kuramının modern bilimsel kriterlere uzaklığı birebir aynıdır Her ikisinde de belli
başlı duumlşuumlnce ve oumlğretiler aynı şablonlar uumlzerine kurulu olup her ikisi de benzer
biccedilimde gelişen hadiselerden soumlz ederler
Bu benzerliği ortaya koymak iccedilin Cornfordrsquoun 1912rsquode ve oumlluumlmuumlnden sonra
1952rsquode yayınlanan iki başyapıtında olduğu gibi ilk Yunan duumlşuumlnuumlrlerinin Suumlmer
veya Mısırrsquodan aldıkları esinleri motifleri bir bir sayıp doumlkmek de şart değildir
Kesin olan şudur 7 yuumlzyılda İyonyarsquoda başlayan ve ileriki boumlluumlmlerde
inceleyeceğimiz uumlzere Platonrsquoda olgunluğa erişen bu mitik-bilimsel ve mitik-felseficirc
yaklaşım bilim tarihinde Kopernik devrimine ve felsefe tarihinde Nietzschersquoye
kadar kesintisiz suumlrecektir Oumlte yandan antik Yunan duumlşuumlncesinin Mezopotamya
koumlkenli olup olmadığına dair tartışmaların iddia sahiplerine 20 yuumlzyılın ilk yarısı
boyunca deyim yerindeyse ağır bedeller oumldettiğine kısaca da olsa değinmek
gerekir
13 ldquoYunan Mucizesirdquonin belirleyiciliği Burnet-Cornford oumlrneği
Yukarıda mit hakkındaki tanımlarını karşılaştırdığımız iki isimden Eliade mit ve
dinler tarihccedilisi Vernant ise antropolog ve eski Yunan tarihccedilisidir Vernantrsquoın 1962
tarihli ilk kitabının başlığı Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynaklarırsquoydı ve benzer biccedilimde
ondan tam elli yıl oumlnce 1912rsquode yayınlanan bir başka kitabın Cornfordrsquoun From
Religion To Philosophy adlı eserinin alt başlığı da A Study in the Origins of
Western Speculationrsquodu Cornfordrsquoun bu kitapta incelediği temel mesele
Vernantrsquoınkiyle birebir aynı goumlruumlnmektedir Hatta oumlluumlmuumlnden sonra 1952 yılında
Cambridgersquode Principium Sapientiae başlığıyla basılan eserinin alt başlığı
25
Vernantrsquoınkiyle neredeyse aynı biccedilimde The Origins of Greek Philosophical
Thoughtrsquotur
Şuumlphesiz gerek Vernant ve gerekse Cornford antik Yunan tarihi felsefesi ve
mitolojisi konularında Avruparsquonın en buumlyuumlk otoriteleri arasındadırlar
Ccedilalışmalarında benzer veya aynı temalara eğilmiş olmaları da bu bakımdan ccedilok
doğaldır Ancak aralarında yalnızca benzerlikten soumlz edemeyiz son derece
belirgin birtakım farklar da soumlz konusudur Uumlstelik bizim iddiamızı doğrudan
ilgilendiren fark elli yıllık bir zaman aralığından ccedilok daha goumlruumlnuumlr ve ccedilok daha
oumlnemlidir İki felsefe tarihccedilisi ilk Yunan filozoflarındaki duumlşuumlncenin koumlkenleri
konusunda birbirleriyle taban tabana zıt duumlşuumlncelere sahiptirler
Sırf mit tanımlaması hakkında soumlylediklerimizin ışığında bile duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde
Vernantrsquoın bu konudaki tavrını tahmin etmek zor değildir Buna karşılık Cornford
Principium Sapientiaersquode Hesiodosrsquoun titan savaşları anlatısını uzun uzun
alıntılayarak yorumladıktan sonra buumlyuumlk bir suumlrpriz yaparak Hesiodosrsquoun Asya
ve Babilrsquodeki koumlkenleri hakkındaki tezini bir anda karşımıza ccedilıkarıverir (Cornford
1952 s 220) Cornfordrsquoun iddiasına goumlre her iki kitabında da ilk Yunan
filozoflarının kuumlltuumlrel ortamını ve esinlerini hazırlamış olduğunu accedilık biccedilimde iddia
edeceği buumlyuumlk ozan Hesiodosrsquoun meşhur titanlar savaşının asıl kaynağı Asyalı
Hitit-Hurricirc uygarlıkları uumlzerinden Yunan kuumlltuumlr duumlnyasına girmiş olan Babilli
Marduk-Tiamat mitidir
Bize Burnet ve Cornford arasında bir karşılaştırma yapmanın bu mesele iccedilin ne
denli accedilıklayıcı olduğunu oumlğreten George Thomson Yunan felsefesinin ortaya
ccedilıkış aşamalarını incelediği kitabı İlk Filozoflarrsquoda Asya-Babil ccedilıkışını buumlyuumlk bir
başarı olarak selamlarken daha sonrasında bunun Cornfordun başına gelenlerin
başlıca sebebi olduğunu oumlfkeyle bağırmaktan da geri durmaz Uumlstelik Thomsonrsquoa
goumlre Cornfordrsquoun oumlmruuml yetse uzun yıllar goumlrmezden gelinerek
ldquocezalandırılmasınardquo neden olan bu tez Asya-Babilrsquole sınırlı kalmayacak Hint ve
Ccedilinrsquoe de uzanacaktı
Enuma Elishrsquoi Hesiodosrsquoun Theogoniarsquosını ve ilk Yunan filozoflarını
duumlşuumlnce tarihindeki devamlı suumlrecin belirli aşamaları olarak ortaya
ccedilıkarmak Cornfordrsquoun başarısıydı (hellip) Bitirmeden bıraktığı Principium
26
Sapientiae adlı yapıtının sonuccedillarından araştırmalarını Platonculuğun
daha iccedillerine doğru değil daha uzağa Hint ve Ccedilin felsefelerine goumltuumlrmek
niyetinde olduğu accedilıkccedila anlaşılmaktadır (Thomson 1997 s 180)
Bu Yunan mucizesi fikriyle paralel gelişen ve oumlzguumlnluumlk konusunu tartışmaya bile
tahammuumllsuumlz Hellen kavrayışına karşı accedilılan bir bayraktı ve daha oumlnce de
soumlylediğimiz gibi Thomsonrsquoun analizinden anlaşıldığına goumlre Cornfordrsquoun
yapıtlarına Batı duumlnyası tarafından uygulanan bir ambargoyla sonuccedillanmıştı
Thomson yukarıdaki cuumlmlelerin devamında Cornfordrsquou bir başka Yunan felsefesi
uzmanı olan Burnetrsquola karşılaştırırken şunları yazar
hellip onun (Cornfordrsquoun) yapıtlarını akademik ccedilevrelerde etkisi ccedilok daha
buumlyuumlk olmuş bir rakibininkiyle karşılaştırmakla başlayayım işe Cornfordrsquoun
From Religion to Philosophy adlı yapıtı da 1912 yılında yayımlanmış
olmasına karşın buguumlne kadar (1955) bir daha basılmadı Burnetrsquoın Early
Greek Philosophyrsquosi ilk kez 1892rsquode yayımlandı ikinci baskısı 1908rsquode
uumlccediluumlncuumlsuuml 1920rsquode ccedilıktı Aynı yazarın Greek Philosophy from Thales to
Plato adlı yapıtı 1914rsquode yayımlandı ve birccedilok kez yeniden basıldı Bu
kitapta Cornfordrsquoun yapıtına hiccedil değinilmemektedir (Thomson 1997 s
182)
Thomsonrsquoın oumlfkesi bununla bitmez Burnetrsquoın hışmına bizzat uğradığı
durumlardan da oumlrnek verir Dikkat edilmelidir ki burada Cornfordrsquoun ve bizzat
kendisinin Burnet karşısında maruz kaldıkları zorluğu okurla paylaşmasındaki
asıl amaccedil Yunan felseficirc duumlşuumlncesinin mitik koumlkenlerini ortaya ccedilıkarmanın veya
bu gibi ihtimallerden soumlz etmenin Avruparsquodaki akademi ccedilevrelerinde yarattığı
hoşnutsuzluğu goumlzler oumlnuumlne sermektir
Cornfordrsquoun tarihte binlerce yıl geriye giderek uumlstelik felsefe ve tarihle sınırlı
kalmayıp farklı disiplinlerin verilerinden de yoğun biccedilimde yararlanarak ortaya
koyduğu titiz koumlken araştırmasına karşılık Burnet Greek Philosophy from Thales
to Platorsquoda Babil Mısır Hint felsefesinden soumlz etmenin gereksizliği duumlşuumlncesini
ccedilekinmeden ifade etmekte Uzakdoğu felsefesinden bahsetmeye ise hiccedil ihtiyaccedil
bile duymamaktadır Ama herhalde bu duumlşuumlncesinin ccedilekirdeğini meydana getiren
ve onu boumlyle davranmaya zorlayan ilke yine Thomson tarafından aynı metinde
aktarılan 1920 tarihli şu soumlzleriyle net biccedilimde ortaya ccedilıkmaktadır
hellip ldquobilim duumlnya uumlzerinde Yunan tarzında duumlşuumlnmektirrdquo demek onun yeterli
bir tanımıdır İşte bunun iccedilindir ki bilim Yunanistan etkisi altına girmiş olan
27
halklar dışında hiccedilbir yerde hiccedilbir zaman var olmamıştır (akt Thomson
1997 s 183)
Oumlte yandan hiccedil şaşırtıcı olmamakla birlikte tıpkı Thomsonrsquoun yukarıda Burnet
iccedilin soumlylediği gibi Vernantrsquoın Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları adlı 1962 tarihli
kitabında da Cornfordrsquoun ne 1912 tarihli From Religion to Philosophyrsquosinin ne de
1952 tarihli Principiumrsquounun adı geccediler O tarihlerde ccediloktan muumlteveffa olmuş
yazarın kendi adı bile hiccedilbir vesileyle anılmaz
Vernantrsquoın Cornfordrsquou anmasına son derece ilginccediltir ama 1965rsquote yayınlanan bir
kitabında bizzat yaptığı yeni bir Cornford-Burnet karşılaştırmasında rastlarız Bu
Eski Yunanrsquoda Mit ve Duumlşuumlnce adlı kitabın Arkaik Yunanistanrsquoda Pozitivist
Duumlşuumlncenin Oluşumu başlıklı boumlluumlmuumlduumlr
Tıpkı on yıl oumlncesinde yayınlanmış Thomsonrsquoa ait karşılaştırmada olduğu gibi
Vernantrsquoın yaptığı karşılaştırmada da esas mesele ldquoYunan mucizesirdquo
tartışmasıdır Ancak bu defa hiccedil beklenmedik biccedilimde daha ilk sayfadan itibaren
Yunan mucizesine karşı mesafeli hatta eleştirel tavırdaki bir Vernantrsquola
karşılaşırız Dahası yazının accedilılış cuumlmlesi şoumlyledir ldquoRasyonel duumlşuumlnce guumlya
resmi bir kimlik belgesine sahiptirrdquo Vernantrsquoa goumlre bu kimlik belgesinde ldquoguumlyardquo
rasyonel duumlşuumlncenin doğum yeri olarak İyonya adı geccedilmektedir Yazar ilk
sayfada Yunan mucizesi fikrinin ortaya ccedilıkışını resmettikten sonra onun ne
olduğunu şu soumlzlerle accedilıklar
Yunan ldquomucizesirdquonin anlamı şudur İyonya filozoflarının duumlşuumlncesinde
zamanlar uumlstuuml bir akıl yuumlruumltme peyda olmuş Boumlylelikle logosrsquoun ortaya
ccedilıkışı tarihin akışında sıradışı bir suumlreksizliğe neden olmuş Bunların
sonucunda felsefe geccedilmişi olmaksızın duumlnyaya gelen ve sırtında
geccedilmişten yuumlkuuml olmayan bir yolcu gibi goumlruumllmuumlş herhangi bir seleften ve
bağlantıdan bağımsız mutlak bir başlangıccedil gibi alınmıştır (Vernant 2006
s 371)
Elbette bu cuumlmlelerin hepsinin başına bu ccedilok ccedilarpıcı ldquoguumlyardquo kelimesini koyabiliriz
ve hiccedilbir okur bu durumu yadırgamaz Daha sonraki satırlarda Vernant Batı
duumlnyasının artık bu inanışı suumlrduumlremeyeceğini accedilıkccedila ifade eder Birebir kendi
soumlzleriyle aklın (şuumlphesiz bununla ldquoevrenselrdquo bir logos kastedilmektedir)
uumlstuumlndeki bu Yunan ldquotekelinerdquo duyulan guumlvenin ldquoson elli yıllık suumlreccedilterdquo altı
oyulmuştur
28
Vernant bu ccediloumlkuumlşuumln sebeplerini modern doğa bilimlerinde meydana gelen krizin
klasik mantığı koumlkuumlnden sarsması ve Batırsquonın kendisi dışındaki Ccedilin ve Hindistan
gibi bazı kadim ruhccediluluk gelenekleriyle iccediliccedile geccedilmesi vs biccediliminde sıralar Sonuccedil
olarak Batı uygarlığı kendi geccedilmişini ve duumlşuumlncesinin koumlkenlerini şu veya bu
şekilde sorgulamaya başlamıştır
Bu minvalde bir dizi cuumlmlenin ardından beklenen itirafı bir anda yapıverir Batı
duumlnyasının kendi duumlşuumlnce koumlkenlerini sorguladığı bu suumlreccedilte takvimlerde iki kritik
tarih soumlz konusudur Cornfordrsquoun From Religion to Philosophyrsquosinin yayınlandığı
1912 ve Principium Sapientiaersquosinin yayınlandığı 1952 yılları (Vernant 2006 s
372)
Vernant Batırsquoda başlayan bu sorgulamanın tarihini doğrudan doğruya
Cornfordrsquoun yapıtları uumlzerinde okumuş goumlruumlnmektedir Cornfordrsquoun ilk itirazının
yayınlandığı 1912rsquoden Vernantrsquoın bu soumlzlerinin yayınlandığı 1965rsquoe kadar geccedilen
suumlre soumlzuumlnuuml ettiği ldquoson elli yılrdquoa karşılık gelmektedir
Vernantrsquoın okuru boumlylelikle ldquoYunan mucizesirdquo iddiasının bizzat Cornford eliyle
ccediluumlruumltuumllduumlğuuml ve o guumlne değin hep goumlrmezden gelinmiş suumlrece geccedil de olsa şahitlik
etmiştir Bunun anlamı şudur Cornfordrsquoun 1912rsquode oumlne suumlrduumlğuuml ve oumlluumlmuumlnden
sonra 1952rsquode yayınlanan yeni eseriyle ikinci ve son defa guumlndeme getirdiği
Yunan duumlşuumlncesinin mitik koumlkenlerine dahası Doğu menşeli mitik koumlkenlerine
ilişkin tez deyim yerindeyse resmicirc bir makam duumlzeyinde kabul goumlrmuumlştuumlr
Yunan ve Roma mitleri uumlzerine yapılan araştırmaların ldquomitolojirdquo disiplini iccedilin ccedilok
albenili bir vitrin meydana getirdiği son yuumlzyılda yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz
ccediloumlkuumlşuumln bize ifade ettiği ccedilok muumlhim bir kırılma soumlz konusudur Vernant gibi bir
otoritenin bu cuumlmleleri bundan boumlyle Babil ve Asya kaynaklı mitlere aynı goumlzle
bakılamayacağının daha da oumlnemlisi antik Yunan uygarlığını aşarak yakın veya
uzak bazı coğrafyaları kapsayacak yeni bir kuumlltuumlrel miras paradigmasının
mazbatasıdır Artık mesele logos kavramını merkeze almaktan ccedilıkarak
başlıbaşına bir ldquomitrdquo ve ldquomitolojirdquo tartışmasına doumlnuumlşecektir
29
14 Sonuccedil olarak mit ve mitoloji
Yukarıda yaptığımız ccediloumlzuumlmlemeler ışığında mit ve mitolojiye ilişkin kendi
yaklaşımımızı ortaya koyma imkacircnı artık belirmiştir diyebiliriz Bu tanımlamayı
kavramın kendisinden hareketle ve mitle mitolojiyi birbirleri vasıtasıyla
anlamlandırarak yapmamız muumlmkuumln goumlruumlnmektedir Sonuccedil olarak mitoloji kadim
halklarca yaratılmış mitleri inceleyen tarihsel olgularla oumlrtuumlşmeleri bakımından
doğruluk derecelerini araştıran birbirleri arasındaki alışveriş ilişkilerini saptayan
ve farklı kuumlltuumlrlerde ortaya ccedilıkmış motifleri karşılaştıran bilimsel bir disiplindir
Yaptığımız bu tanımlama aynı zamanda felsefe tarihiyle ilgilenirken mitolojiyle
kurabileceğimiz hatta bazı durumlarda kurmak zorunda kalacağımız işlevsel
irtibatı da bir youmlnuumlyle accedilıklığa kavuşturmaktadır Mitoloji bilhassa son yuumlzyılda
başta tarih olmak uumlzere sosyal bilimlerin birccediloğunu ve kadim kuumlltuumlr araştırmalarını
şekillendirmeye başlamış bir araştırma sahasıdır Bu durum aynı zamanda
mitlere bakış accedilısının bu yuumlzyılın başlarında buumlyuumlk oumllccediluumlde değiştiğinin de bir
goumlstergesidir
Eliade bu değişmeyi 1960rsquoların başında yayınlanan Mitlerin Oumlzellikleri başlıklı
incelemenin daha ilk cuumlmlelerinde dile getirir tarihiniyse 1900rsquolerin başı olarak
işaretler (Eliade 2014 s 11) Ayrıntılı biccedilimde belirtmemiş olsa da Eliadersquonin bu
değişmeyi resmederken dayanak noktalarından birinin tarih biliminin ve henuumlz
gelişmekte olan arkeoloji ve antropolojinin 19 yuumlzyılın başlarından itibaren
mitolojiyle kurduğu dirsek teması olduğundan şuumlphe edemeyiz Bunun modern
ccedilağdaki belki de ilk ve en belirgin oumlrneği Schliemannrsquoın Troya kalıntılarını ararken
Homerosrsquoun metinlerini takip etmiş olmasıdır Bu 19 yuumlzyılın başlarında henuumlz
kurulma aşamasında olan modern arkeolojinin tarihindeki en buumlyuumlk
ilerlemelerden birini mitlerden ilham alarak gerccedilekleştirdiği anlamına gelir
Elbette Eliade mitlere bakış accedilısının 20 yuumlzyıl başlarında geccedilirdiği değişimi
Newton ccedilağından 19 yuumlzyıla kadar suumlregelen mit algısına goumlre ccedilizer Eliadersquonin
tespitine goumlre ldquomitrdquo kavramı soumlz konusu doumlnemde yaygınlaşmış olan ldquouydurma
kurmacardquo anlamından sıyrılmış ve arkaik toplumlarda algılandığı biccedilimi yeniden
30
kazanmıştır Bunun sebebi yukarıda da soumlylediğimiz gibi mitin ccedileşitli bilim
sahalarında deyim yerindeyse birdenbire işlevsellik kazanması olduğundan
Eliadersquonin tespitini modern ccedilağda bir tarihle sınırlandırması şaşırtıcı değildir
Bununla birlikte soumlz konusu durumun bizi klasik mit kavrayışını benzer bir bakış
accedilısıyla irdelemeye sevk etmesi de normal karşılanacaktır
Başka bir deyişle klasik doumlnem filozoflarında ve yazarlarında mitin değil
mitolojinin tespitini amaccedillayan bir araştırmanın gerekliliği soumlz konusudur Nitekim
ancak boumlyle bir araştırmanın neticesi olarak belli bazı Antikccedilağ yazarlarının mite
yuumlklediği işlevsel roluuml ve bu yakıştırmanın nedenlerini goumlstermeyi nihayet
Platonrsquoun mitik yaklaşımının ilk oumlrneklerini de ortaya koymuş olmayı umuyoruz
Bilhassa 5 yuumlzyıl Atinarsquosında boumlyle bir mitik yaklaşımın varlığını oumlrneklemek
Platonrsquoun tanrısal mitlerini ve daha sonrasında bu mitlerin uumlzerine bina ettiği
devlet-toplum modelini anlamamızı oumlnemli oumllccediluumlde kolaylaştıracaktır
31
2 BOumlLUumlM
ANTİKCcedilAĞrsquoDA μῦθος VE λόγος KAVRAYIŞI
Eliadersquonin saptaması olan ve 1900rsquolerin başını işaret eden tarihin belli başlı
filozoflar uumlzerinden klasik doumlneme doğru genişletilebileceğinden şuumlphelenmek
iccedilin ccedilok az nedenimiz vardır Nitekim MS 2 yuumlzyıla gelinceye kadarki doumlnemde
bilhassa antik okurların fazlaca rağbet ettiği tarih metinlerinde kimi mitlerin
peşinen bir başlangıccedil koumlken olarak anlatıldığına ccedilok sık rastlanır Elbette bu
durumun antik tarih yazarı tarafından mitin tarihte gerccedilekten vaki bir olay olarak
kabul edildiği anlamına gelip gelmediği sorusu aşağıda ele alacağımız bazı
istisnalar dışında ne yazık ki cevapsız kalmaktadır Ancak antik doumlnem tarih
yazılarında mitle kurulan irtibat o doumlnemdeki tarih okurlarının miti gerccedilek bir
tarihicirc olay bir kelimeyle hakikat kabul ettiğini tartışmasız biccedilimde ortaya koyar
Buna ek olarak antik doumlnemdeki tarih yazarları ve okurları arasında filozofların
da bulunduğunu hep aklımızda tutmamız gerekir
Genel-geccediler bir ldquomitrdquo kavrayışı ne sağlamlıkta inşa edilmiş olursa olsun mit ve
mitolojiye ilişkin herhangi bir tartışma hacirclacirc antik Yunan uygarlığının kavrayış ve
kavramsallaştırma tarzlarıyla iş goumlrmek durumundadır Bu zorunluluğun logosrsquoa
atıf yapan pek ccedilok yanından soumlz edilebilir ancak sırf logos temelli olmadığı
bilhassa filozof ve yazarlar bahsinde ccedilok daha accedilık hacircle gelir Oumlte yandan goumlz
ardı edilemeyecek ilk kuumlltuumlrel kırılma mitin diğer kuumlltuumlrel yaratım ve duumlşuumlnme
biccedilimlerinden ayrılarak bu adla anılmaya başlamasıdır Bu kırılma yine Yunan
Antikccedilağrsquoında oumlzellikle MOuml 6 ve 5 yuumlzyıllarda yaşamış duumlşuumlnuumlrlerin
metinlerinde goumlz oumlnuumlndedir
Antik Yunan duumlşuumlnuumlrleri tarafından μῦθος diye adlandırılan bu biccedilemin
metinlerinde ve sonraki yuumlzyıllarda onların etkisi altında yazılan yeni metinlerde
pejoratif bir tarzda yer yer alaycı bir bakışla ele alındığına da rastlamak
muumlmkuumlnduumlr Fakat bu muumlnferit yaklaşımlara dayanarak yukarıda etraflıca
tartıştığımız μῦθος-λόγος karşıtlığı ve hatta ccedilatışması youmlnuumlnde bir duumlşuumlnceye
genel-geccedilerlik kazandırmak imkacircn dahilinde değildir Yine de bu duumlşuumlncenin
32
doğruluğunu yukarıda değindiğimiz hatalı yaklaşımlardan bağımsız biccedilimde tekil
oumlrnekler uumlzerinden de sınama gerekliliğini kabul ediyoruz
Doğal olarak bu gereklilik bizi Antikccedilağ Yunan duumlnyasında iki kavramın nasıl
algılandığını ve anlamlandırıldığını belli yazarların metinleri uumlzerinden
araştırmaya zorlamaktadır Oumlte yandan bu algı ve anlamlandırmaları doğru
biccedilimde ccediloumlzuumlmleyebilmek soumlzcuumlklerin elde kayıtlı bulunan ilk kullanım biccedilimlerini
irdelemeyi de gerektirecektir Bu amaccedilla Homerik ve Hesiodik metinlerde kısa
bir incelemeye aşağıdaki boumlluumlmlerde girişeceğiz Ancak daha oumlncesinde burada
bilhassa MOuml 7 yuumlzyıldaki İyonya aydınlanmasını takip eden suumlreccedilte mitten
yararlanma biccedilimlerine bazı oumlnde gelen Yunan tarih yazarlarından vereceğimiz
oumlrneklerin antik kuumlltuumlrde mite yuumlklenen anlamı ortaya koyması noktasında
doumlnemin yalnızca entelektuumlellerinin tutumunu değil aynı zamanda onlardan
beslenen okuryazar kitlesinin tutumunu da goumlstermesini oumlnemsiyoruz
21 Antikccedilağ tarihccedililerinde mitolojik yaklaşım oumlrnekleri
Antikccedilağrsquoın okur-yazar manzarasını Eliadersquonin teziyle yanyana koyduğumuzda
karşımızda guumlccedil bir sorunun belirmesi kaccedilınılmazdır 19 yuumlzyıl ve oumlncesinde
başka bir deyişle buumltuumln klasik doumlnemde ccedileşitli mitoloji yaklaşımlarından soumlz
edilebildiğine goumlre bunları 20 yuumlzyıldaki bakış accedilısından farklı ndashhatta belki ilkelndash
kılan tam olarak nedir
Mite yaklaşımların tarihinden soumlz edebilmemiz onu diğer kuumlltuumlrel oumlğelerden
ayıran hepsiyle arasındaki farkı ortaya koyacak bir davranış biccedilimini belirlemeye
bağlıdır Oumlrneğin şiir devlet yasa adalet gibi gerccedilekliği tarihsel verilerle
desteklenen uumlretim biccedilimleri iccedilin boumlyle bir kriter belirlemek zor olmayacaktır
ancak mit iccedilin oumlzellikle de antik Yunan tarihinde soumlzuumlnuuml ettiğimiz uumlretim
biccedilimlerinden farklı olarak onun nasıl iş goumlrduumlğuumlnden değil ona nasıl
yaklaşıldığından soumlz etmemiz gerekecektir Bu durum bizi mitle diğer kuumlltuumlrel
oumlğeler arasındaki ilişkiyi ccediloumlzuumlmlemeye mecbur bırakmaktadır
33
Bu işi yaparken ccedilok faydalı bazı yol işaretlerine sahibiz Soumlzgelimi tragedyanın
mite sıradan yurttaşların goumlzuumlyle bakılınca ortaya ccedilıkan bir biccedilem olduğunu
bilmek (Vernant ve Naquet 2012 411) onunla mit arasındaki ilişkiyi
belirlememizde kolaylık sağladığı gibi demosrsquoun mitle kurduğu ilişkiyi
anlamamıza da oumlnemli oumllccediluumlde imkacircn sağlar Bu tespitten hareketle tragedya
eserlerinde geleneksel bir oumlge olan mitlerin ccedilokccedila işlenmiş olmasının nedenlerini
karara bağlamamız kolaylaşır Kitleler miti eğlenceli ve yararlı bulduklarından
mitleri işleyen sahne eserleri buumlyuumlk ilgi goumlrmekte ve beğenilmektedir Bu
durumun tragedya yazarına izleyici sayısını arttırmak iccedilin ne yapması gerektiğini
goumlsterdiği de accedilıktır ki aynı sebeple tragedya konu olarak ccediloğunlukla geleneksel
mitik anlatılara başvurmuştur
Benzer bir durum o doumlnemde ccedilokccedila ilgi goumlren tarih yazıları iccedilin de soumlz
konusudur Herodotosrsquoun Kadmosrsquou Helen yurduna gelen ilk Yunanlı olarak
anlattığı satırların kaynağı herhangi bir atıfta bulunmasa da o doumlnemde Yunan
coğrafyasında yaygınlık kazanmış muhtemelen doğu koumlkenli mitlerdir Uumlstelik
Herodotos bunu anlatırken aynı konudaki başka mitleri dayanaksız oldukları
gerekccedilesiyle reddeder ve kendi tezini ldquoderin araştırmalarla bulduğunurdquo
(ἀναπυνθανόμενος εὑρίσκω) soumlyleme cesaretini goumlsterir (Herodotus 1920 v57)
Bize de modern okurlar olarak bu satırlarda farklı mitler arasında ldquotarih-bilimselrdquo
kriterlere goumlre bir karşılaştırma ve elemenin nasıl yapıldığını hayretler iccedilinde
izlemek kalır
Kadmos kimin metnine girerse girsin daima mitik bir kahramandır ve onun
adından soumlz etmek bile yuumlzeysel ya da derin buumltuumln araştırmaların yazılı veya
soumlzluuml birtakım mitleri derlemekten ibaret olduğunu anlamamız iccedilin yeterlidir
Aynı Kadmosrsquoa dair duumlzyazıların yani mitle tarihin iccedil iccedile geccediltiği tarih anlatılarının
bir başka oumlrneğini de Herodotosrsquoun ccedilağdaşı olan başka bir Yunan tarihccedilisi
Thukididesrsquote goumlruumlruumlz Thukididesrsquoin iddiası Kadmosoğullarının ilk yerleştikleri
Hellen toprağı olan Boiotiarsquodan suumlrguumln edilmelerinin Troiarsquonın duumlşuumlşuumlnden atmış
yıl sonraya denk geldiğidir (Thucydides 1942 i12 krş İlyada iv385 vd)
34
Cornfordrsquoun Thukididesrsquoi ldquotarihccedilirdquo (historicus) ve ldquomit ustasırdquo (mythicus) olmak
uumlzere iki ana başlık altında incelediği Thucydides Mythistoricus Eliadersquonin
muumlkemmel eseri Mitlerin Oumlzelliklerirsquonin yayınlanmasından 56 yıl oumlnce 1907rsquode
yayınlanmıştı ve son derece ilginccedil bir şekilde eserin ithaf sayfasında meşhur bir
Theaitetos cuumlmlesine goumlnderme vardı hellip bu ruumlyaya karşılık başka bir ruumlyayı işit
(Platon 2016 201d)9
Hatırlanacağı uumlzere bu Sokratesrsquoin bilginin ne olduğu tartışmasına ilişkin
diyalogu bitiren tiradının ilk cuumlmlesidir Cornfordrsquoun cuumlmleyi uyarladığı biccedilime
gelince yeni bir ruumlyanın ikame ettiği eski ruumlyaların hem sayıca kalabalık hem
daha guumlzel olduklarının teslimi gibidir Guumlzel pek ccedilok ruumlyanın yerine yeni bir
ruumlya10 Aynı kitabın kapak sayfasındaki epigraf da bir başka ccedilarpıcı cuumlmledir ve
bu kez birebir Thukididesrsquoten alıntılanmıştır hellip ve belki bunların mitoslara
benzemeyişi bir hoşnutsuzluk yaratacaktır (krş Thucydides 1942 1224)
Cornford bu cuumlmleyi vurgulayarak Thukydidesrsquoin mitlerin ilginccedil ve eğlenceli
olmalarına karşılık tarihsel gerccedileklikle oumlrtuumlşmediğinden serzenişini okur
tarafından kitap boyunca goumlz oumlnuumlnde tutmasını istemektedir Nitekim
Thukydidesrsquoin sitemi hafife alınacak gibi değildir dahası MOuml 5 yuumlzyıl
Atinarsquosındaki yazar figuumlruumlnuumln en zorlu accedilmazlarından birine işaret etmektedir
Bunun nedeni okurun henuumlz yaygınlaşmakta olan duumlzyazı tuumlruumlnden talep ettiği
mitik iccedileriktir Thukydidesrsquoin mitoslara karşı tavır alması Vernantrsquoın olağanuumlstuuml
tespitiyle onları metin iccedilin gereksiz bir suumlsleme olarak goumlrmesinden ileri gelir
(Vernant 2015 s 240)
Atinarsquonın kuumlltuumlr ortamında daha ccedilok ozanların egemen olduğu 5 yuumlzyıl
başlarında İyonya koumlkenli Herodotosrsquoun incelemelerini iccedileren duumlzyazılar az ccedilok
tanınmaktaydı Bununla birlikte Atinarsquodaki okur yine İyonya koumlkenli bir başka
duumlzyazı tuumlruuml olan felsefeyle de peyderpey aşina olmaya başlamıştı Bununla
beraber kentte duumlzyazının tam anlamıyla yaygınlaştığı tanındığı doumlnemi 5
yuumlzyılın ikinci yarısında patlak veren Peloponnesos Savaşırsquoyla işaretlemek
muumlmkuumlnduumlr Bu savaşın abidevi anlatıcısı Thukidides de Atinarsquoda şiirden
9 ἄκουε δὴ ὄναρ ἀντὶ ὀνείρατος 10 Cornfordrsquoun uyarladığı biccedilim şoumlyle ὄναρ ἀντὶ ὀνείρατῶν πολλῶν και καλῶν
35
duumlzyazıya geccedilişin koumlşe taşlarından biridir Bir diğeri buumlyuumlk hatip ve soumlylev yazarı
Gorgias da savaşın devam ettiği yıllarda 60rsquolı yaşlarındayken Sicilyalı yurttaşları
tarafından Lakedaimonlara karşı muumlttefiki olunmak istenen Atinarsquoya diplomatik
elccedili olarak goumlnderilmiştir11
Sonuccedil olarak Yunan coğrafyasında soumlzluuml gelenekten yazılı aktarıma geccediliş ve
ardından duumlzyazının goumlruumllmeye başlaması mitlerin goumlrduumlğuuml ilgiyi hiccedilbir şekilde
azaltmamıştır Daha oumlncesinde lir ozanlarının ve rhapsodların soumlylediği vezinli
soumlzlerde mitik oumlğeler goumlrmekten epeyi hoşlanan kitlenin aynı zevki duumlzyazı
metinlerde de aramaya devam ettiğini bu uumlslubun iki oumlnderi sayılabilecek
Herodotosrsquota ve Thukididesrsquote ccedilok rahat goumlrebiliyoruz Yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz
Thukidides cuumlmlesi bunun belki de en ccedilarpıcı goumlstergesidir
Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer husus Yunan tarihinin en buumlyuumlk mitler
derlemesi olan Homeros metinlerinin Yunan tarih yazarları iccedilin başlıca referans
kaynağı olmasıdır Bu durum bize o doumlnemin tarihccedililerinin goumlzuumlnde Homerik
destanların bir mit olmaktan ccedilıkarak deyim yerindeyse Troia savaşının objektif
bir kroniği hacircline geldiğini duumlşuumlnduumlrebilir Bunda Homerosrsquoun Yunanların
goumlzuumlndeki buumlyuumlk saygınlığının payı buumlyuumlktuumlr fakat yine de goumlz oumlnuumlnde
bulundurulması gereken asıl nokta soumlz konusu tarihccedililerin Homerosrsquoa veya
herhangi bir başka mit anlatıcısına değil genel anlamda mite nasıl
yaklaştıklarıdır
Başka bir şekilde ifade edersek bu anıt eserin yazıldığı ve elden ele dolaştırılıp
ezberlendiği yaklaşık beş yuumlzyıllık doumlnemde mit ve tarih arasındaki ayrım bizim
ccedilağımızdaki gibi kesin sınırlarla belirlenmiş değildi Bunu soumlylerken soumlzgelişi
Herodotosrsquoun kendi doumlneminde ya da birkaccedil on yıl oumlncesinde bir olaydan soumlz
ederken ortaya koyduğu uumlslup ve yaklaşımın Homerosrsquoun anlatısından ldquohiccedilbir
11 Kranz Gorgiasrsquoın Atinarsquoya gelişini 427 yılına tarihlendirir Buna goumlre Leontinoili elccedililerin başı Gorgias aynı zamanda retorik sanatının yaratıcısı olarak Atinalılara daha oumlnce hiccedil duymadıkları guumlzellikte bir uumlslupla soumlylev vermiş bu sayede hayranlıklarını kazanarak onları ittifaka ldquoikna etmiştirrdquo (Kranz 1994 s196) Fragmanda bu yenilikler arasında sayılan ldquoeş ritimli kafiyeli ve zıtlıklar barındıran cuumlmlelerrdquo vurgusuna bakılırsa antik Yunan duumlzyazısının baş mimarlarından biri olan Gorgiasrsquoın soumlylevlerinde bir ccedileşit duumlz-şiir uumlslubunu tercih ettiği duumlşuumlnuumllebilir Buna karşılık aynı uumlslubu Platonrsquoun diyaloglarındaki uzun konuşmalarında goumlremeyişimiz de duumlşuumlnduumlruumlcuumlduumlr
36
şekilderdquo ayrı tutulamayacağını kastetmiyoruz Fakat Homerosrsquoun metninin
Herodotos ve Thukydidesrsquoin yaşadıkları ccedilağda tarih araştırmalarına yol
goumlsterecek pek ccedilok veri iccedileren tarih biliminin rasyonel youmlntemleriyle şu veya bu
şekilde oumlrtuumlşen bir anlatı olduğu hiccedilbir zaman kesinkes reddedilememiştir
Aslına bakılırsa benzer bir durumdan buguumln iccedilin de soumlz etmek muumlmkuumln
goumlruumlnmektedir Antikccedilağrsquoda Homerosrsquoun metni yaygın olarak bir tarih kaydı gibi
okunmaktaydı ve guumlnuumlmuumlzde de bu metnin satır aralarına birtakım ipuccedillarının
gizlendiği duumlşuumlncesiyle derin filolojik ccediloumlzuumlmlemeler yapılmakta antik Yunanrsquoın
kuumlltuumlruumlnuumln coğrafyasının toplumsal yaşamının kodları bu metinlerden
devşirilebilmektedir Troia kentinde yuumlruumltuumllen arkeolojik araştırmalar veya Ege
havzasının gerccedileğe uygun bir modern tasvirini hedefleyen projeler iccedilin
Homerosrsquoun zengin metninin hacirclacirc en buumlyuumlk ilham kaynağı olması şaşırtıcı
değildir
Bilimsel ve etik tutumu tartışmalı olsa da Troiarsquoyı modern ccedilağ insanıyla
buluşturduğuna inanılan Heinrich Schliemannrsquoı bu keşfe vardıran işaret
arkeolojik bir yuumlzey araştırması veya bulgular değil yine Homerosrsquoun
metinleriydi12 Payne onun Homerosrsquou ccedilocukluğunda sarhoş bir değirmenciden
duyduğunu ve Troia araştırmalarının ilk esin kaynağının bu olay olduğunu aktarır
(Payne 1959 s70) Bilinen adı Tuumlrkccedilede ldquokoumlrrdquo anlamına gelen Homeros
(ὅμερος) bu ilk duumlnya savaşını veya vuku bulduğu yerleri gerccedilekten goumlrmuumlş
muumlduumlr bunu hiccedilbir zaman bilemeyeceğiz Fakat onun buumlyuumlk mit-destanında bu
mekacircnlarla ilgili aktardığı bilgilerle gerccedilekte olanların şu veya bu kadar oumlrtuumlşmesi
bu konuda hacirclacirc en fazla ona guumlvenmemizi zorunlu hacircle getirmektedir
12 Schliemannrsquoın Homerosrsquoun metinlerini metot olarak kullanmasıyla ilgili Azra Erhatrsquoın İlyada iccedilin yazdığı harikulade oumlnsoumlz yol goumlsterici olabilir Erhat burada ldquoHomeros Acircşığırdquo diye selamladığı Schliemannrsquoın seruumlvenini şu soumlzlerle anlatır ldquohellip en sonunda Latince ve eski Yunancayı da soumlkuumlp emeline kavuşmak yani Homerosrsquoun Troyarsquosını bulmak uumlzere yola ccedilıkar Yıl 1870 Schliemann elinde bir İlyada bir de Odysseia metni Ccedilanakkalersquoye varırhelliprdquo Goumlruumllduumlğuuml gibi Troyarsquoyı arayan Schliemannrsquoın Homerosrsquotan başka bir rehberi yoktur Daha sonrasında Erhat mitolojirsquonin ndashkendi deyimiyle filolojindash bilimle bitişmesini şu soumlzlerle aktarıyor ldquoSchliemannrsquoın accediltığı ccedilığır verimli oldu İki bilim kolunun birleşmesine yol accediltı Buguumln İlyadarsquonın efsaneye dayanan bir destan olduğunu bilmekle birlikte bu destanın tarihsel temellere dayandığına ve filoloji ile arkeoloji araştırmalarını el ele yuumlruumlterek bu temelleri bir guumln aydınlatabileceğimize inanıyoruzrdquo (Homeros 2005 ss 20-23)
37
Schliemann modern ccedilağın entelektuumlel bir figuumlruumlyduuml ve kendi kuumlltuumlrel ortamında
filolojinin mitolojinin eski Yunan araştırmalarının ilerlemiş olmasından
yararlanarak arkeoloji tarihine geccedilen bu buumlyuumlk başarıya imza atmıştı Boumlyleyken
MS 2 yuumlzyıl gezgin yazarı coğrafyacı Pausaniasrsquoın Yunan Yurdunun
Tasvirirsquonde Mikenrsquodeki aslanlı kapıyı ve Kiklops duvarlarını ararken izlediği
youmlntem Schliemannrsquoın Troya harabelerini ararken izlediği youmlntemle birebir
aynıdır Aşağıdaki cuumlmlelerde bahsi geccedilen ve Pausaniasrsquoa surları kimin yaptığını
haber veren (λέγουσιν - derler) kişilerin yerel mit anlatıcıları olduğunu anlamak
zor değildir
hellip uumlzerinde aslanların olduğu kapı da dahil olmak uumlzere şehir surlarının bir
kısmı hacirclacirc ayaktadır Bunların da tıpkı Protios adına dikilen Tiryns surları
gibi Kykloplarca yapıldığını soumlylerler (Pausanias 1918 2165)13
Oysa soumlz konusu buumlyuumlk kesme taşlı duvarların guumlnuumlmuumlz arkeolojisinde Miken
duvar işccedililiğinin karakteristiği olduğu bilinmektedir Doumlnem halkının ldquobu
buumlyuumlkluumlkteki taşları ancak Kiklopslar kaldırabilirdi hacircliyle duvarları Kiklopslar
yaptırdquo şeklinde oumlzetlenebilecek mitik inancı boumlylece doumlnemin tarihccedilisinin
coğrafyacısının ve bir kelimeyle sosyal bilimcisinin metinlerinde yer bulmuştur
Oumlte yandan Thebesrsquoin kurucu kralı Kadmos baştan sona mitiktir14 o kadar ki kızı
Semele Zeusrsquoun sevgililerinden biridir Miken duvarlarını yapan kişilerse
olağanuumlstuuml guumlccedilte ve devasa kesme taşları kaldırabilen Ouranos ve Gaiarsquonın15
ccedilocukları olan Kiklopslardır Bu anlattıklarımız goumlz oumlnuumlnde bulundurulduğunda
sırf 5 yuumlzyıl Atinarsquosı değil buumltuumln bir Antikccedilağ iccedilin mitolojinin tarihinin mitlerin
tarihinden ccedilok daha belirleyici bir konuma sahip olduğu goumlruumllecektir
Thomson evlilik kurumunu Yunanlar arasında tesis eden Pelasg kralı Kekropsrsquou
anlattıktan sonra eski Yunancanın fonetik tarihinden hareketle Anadolu Kafkasya
ve Etruumlsklerle arasında bir ilişki kurar ve ardından Hint-Avrupa kavramının
kendisinin bile yeniden goumlzden geccedilirilmesi gerekebileceğini tespit eder Bu mitik
anlatıların mevcut tarih kurgusundaki muhtemel hataları duumlzeltebilmesine bir
13 Aynı anlatının Pausaniasrsquotan yaklaşık bir yuumlzyıl oumlncesindeki bir versiyonu iccedilin bkz (Pliny the Elder 1906 vii 195) Pliniusrsquoa goumlre antik Yunanlar o buumlyuumlkluumlkteki taştan kuleleri ancak Kiklopsların yapabileceğine inanıyordu ve bu inancın asıl kaynağıysa kuleleri ilk diken kişilerin Kiklopslar olduğunu soumlyleyen Aristotelesrsquomiş 14 krş İlyada iv385 Odysseia v333 Theogonia 936 15 Uumlccedil tuumlrluuml Kiklopsların hepsinin mitik koumlkeni olarak (krş Theogonia 139 Odysseia ix105)
38
oumlrnektir Elbette boumlylesine geniş ccedilaplı bir değişikliğe kalkışmak iccedilin daha ccedilok
araştırma yapılması gerekmektedir ve Thomson da aynı satırların devamında
bunu kabul ettiğini soumlyler Fakat soumlz konusu başlığı kapatırken şunları yazması
mitolojinin sosyal bilimler iccedilin oumlnemini bir kez daha vurgulamak bakımından
kayda değerdir
Ben burada yalnızca Egersquonin ilk halklarıyla ilgili eski Yunan geleneklerinin
bilgisizce kaleme alınmış yazılar ya da eskiccedilağlara değgin palavralar diye
nitelendirilerek bir yana atılmaması gerektiği noktasında diretmek
istiyorum Bu ayrıntılar bir araya getirildiğinde arkeoloji ve dilbilim
araştırmalarının ortaya ccedilıkardığı goumlruumlnuumlmle uygunluk goumlsteren tutarlı bir
resim oluşmaktadır (Thomson 2007 s 167)
Thomsonrsquoın bu tespitine tuumlmuumlyle katılarak son tahlilde soumlylemek istediğimiz
şudur Schliemann ve Pausaniasrsquoın birarada değerlendirilmesi bize mitolojik
yaklaşımın biri antik ve diğeri modern ccedilağdan olmak uumlzere tıpatıp aynı olan iki
oumlrneğini sunar Bununla beraber Herodotos ve Thukydidesrsquoin metinlerinde
yalnızca Kadmos hakkında değil ldquoilk başlangıccedilrdquo konularının guumlndeme geldiği her
başlık altında doğrudan mitik anlatılara başvurulduğunu goumlruumlruumlz Dolayısıyla mitik
oumlgeler okurun metne ve anlatıcıya olan ilgisini artırdığı gibi logos temelli
rasyonel bir izahı yapılamayan arkaik doumlnemlere ilişkin soru işaretlerini ortadan
kaldırmak iccedilin de tarihccedilinin sığınabileceği en emin limandı bununla birlikte ne
tarih yazarı ne de tarih okuru mitlerin tarih olgularıyla buumlsbuumltuumln ccedilelişik olduğunu
duumlşuumlnmekteydi
22 Mitik duumlşuumlncenin Yunanlı koumlkleri
Miletos doumlneminden itibaren İyonya Atina ve İtalya boumllgelerinde yaşamış filozof
ve yazarların aynı zamanda sıradan yurttaşların da felsefe metinlerinde geccedilen
μῦθος ve λόγος soumlzcuumlklerini kavrama biccedilimlerine dair bir araştırma her hacircluumlkacircrda
Homeros ve Hesiodosrsquotan başlamak zorundadır Ccediluumlnkuuml MOuml 7 yuumlzyıldan
itibaren Yunan şehirlerinde mite karşı bir logos değil bir mitoloji gelişmeye
başlamıştır ve bu mitoloji mevcut mitik birikimlerin logos suumlzgecinden geccedilirilerek
reddedilmesi yeniden duumlzenlenmesi veya farklı işlevleriyle metne katılması
39
biccediliminde kendini belli etmiştir Bununla birlikte Homerosrsquoun veya Hesiodosrsquoun
metinlerinin kendilerinden sonraki doumlnemde İyonyarsquoda ortaya ccedilıkan logos
kavrayışından yoksun oluşunu onların yapıtlarında genel anlamda bir logosrsquoun iş
başında olmayışına vardırmaksa hem anakronik hem de felsefece kavrayışa ters
duumlşen bir tutumdur Onlarda mit-logos bağlamında bir eksiklik olarak oumlne
suumlruumllebilecek belki de tek şey miti ndashelbette logos aracılığıylandash rasyonelleştirmeye
veya saf dışı bırakmaya hiccedilbir şekilde ihtiyaccedil duymamış olmalarıydı
İyonyarsquoda ortaya ccedilıkan mitoloji yaklaşımı ve sonrasında farklı Yunan
coğrafyalarından bulduğu karşılık bilim ve duumlşuumlnce tarihinin sıccedilrama anları
arasında sayılabilir Bu sıccedilramanın logosrsquola ilişkisi ve ona borcu şimdilik bir yana
bırakılırsa İyonyarsquoda vuku bulan hadise iccedilin bir cuumlmlede şunu soumlyleyebiliriz
Duumlşuumlnce tarihi MOuml 7 yuumlzyıla kadar bir Yunan logosrsquounu değil bu logos
ccedilerccedilevesinde gelişen ve yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz mitoloji yaklaşımını
beklemiştir
İlginccediltir ama İyonya bilimsel duumlşuumlncesinin doğuşundan oumlnceki doumlnemde başka
bir deyişle Homerik-Hesiodik ccedilağda μῦθος kavramının karşılığı guumlnuumlmuumlzdeki gibi
doğauumlstuuml kahramanlar olaylar ve fantastik kurgulardan meydana gelmiyordu
μῦθος soumlzcuumlğuumlnuumln guumlnuumlmuumlzde anlaşıldığı biccedilimde karşılanma ihtiyacı ilk olarak
Homeros ve Hesiodosrsquotan iki yuumlzyıl sonra Yunan duumlşuumlnuumlr ve yazarları tarafından
hissedilmiş ve soumlzcuumlk ccediloğunlukla bu bağlamda kullanılmaya başlamıştı Bu
itibarla μῦθοςrsquoun anlam bakımından muhtelif kavramları ndashhatta λόγοςrsquou bilendash
karşıladığı iki yuumlzyıllık Homerik-Hesiodik doumlnem hesaba katıldığında onun
doğruluğa ccedilok daha yakın bir seruumlvenini yazmak muumlmkuumln hacircle gelecektir Bunun
yanında Diels-Kranz geleneğine uyarak Homerosrsquoun da filozof olduğu kabul
edilirse Homerosccedilu anlamdaki μῦθοςrsquoun felsefeyle aşağı yukarı yaşıt olduğunu
soumlyleme imkacircnı doğar
Ne ki yanlı bir uumlslup tartışmada İyonya devrimi merkeze alındığı oumllccediluumlde μῦθος-
λόγος tartışmasında da varlığını belli eder Nitekim doumlnemin İyonyarsquosındaki genel
manzara ve birkaccedil yuumlzyıl sonrasında Atinarsquoda meydana gelen trajedi
duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde Batılı anlamda bilim ve felsefenin her şeyden oumlnce mitik
duumlşuumlncenin egemenliğindeki bir atmosferde doğduğu ve bu doğar doğmaz da
40
felsefe tarihi boyunca suumlruumlp gidecek bir muumlcadeleye atıldığı youmlnuumlnde bir izlenimin
doğması kaccedilınılmazdır
Soumlzuumlnuuml ettiğimiz bu izlenimin haklı gerekccedileleri de ccediloktur her şeyden oumlnce
felsefe daha ilk ortaya ccedilıktığı anda halkla ve politik organizasyonla daha da oumltesi
tapınak ve gelenekle sıkıntılı ilişkiler iccedilinde olmuştur Guumlndelik hayatın buumltuumln
oumlğeleriyle birlikte toplumu şekillendiren şehir-devlet kurumları her ccedilağ gibi
Antikccedilağrsquoda da egemen guumlcuumln yoğunlaşma noktaları olduğundan taraflardan
birinin felsefe olduğu bir muumlcadelenin ortaya ccedilıkması tabiidir İlk filozoflardan
bazılarının savundukları hakikat uğrunda toplum yargılarına ve geleneklere karşı
fedakacircrca ortaya koydukları muumlcadelenin tarih boyunca pek ccedilok bilim ve
duumlşuumlnce ccedilevresi tarafından onurlandırılması bundandır Benzer biccedilimde
Ortaccedilağrsquoın kapanması ve Hellenizm duumlşuumlncesinin canlanmasıyla birlikte ldquoİyonya
bilimselliğininrdquo modern bilimler iccedilin bir ilk oumlrnek hacircline gelmesi de bundandır
Oumlte yandan Antikccedilağrsquoda ortaya ccedilıktığı duumlşuumlnuumllen herhangi bir μῦθος-λόγος
karşıtlığının μῦθοςrsquou ve mitik duumlşuumlnmeyi buumltuumlnuumlyle reddetmeye ortadan
kaldırmaya doumlnuumlk olduğu iddiası buguumln ikna edici goumlruumlnmemektedir Kaldı ki
felsefenin başlangıcına dair birccedilok ders kitabında genişccedile yer verilen μῦθος-
λόγος karşıtlığı μῦθος soumlzcuumlğuumlnuumln yalnızca felseficirc duumlşuumlncenin belirmesinden
oumlnceki doumlnemlerde taşıdığı anlamların uumlstelik bir kısmı uumlzerinde cereyan
etmiştir Nasıl ki İyonyarsquonın goumlrkemli ccedilağından oumlnce Yunan şehirlerinde Yunan
duumlşuumlncesinde ve edebiyatında λόγοςrsquoun kendisinin değil ama taşıdığı
anlamlardan birkaccedilının yokluğundan soumlz edilebiliyorsa aynı şekilde o ccedilağın
sonrasında pek ccedilok şehirde ortaya ccedilıkan Yunan felsefe geleneklerinde de
μῦθοςrsquoun kendisinin değil taşıdığı anlamlardan birkaccedilının safdışı edildiğinden
veya bunun iccedilin ccedilaba goumlsterildiğinden soumlz etmek muumlmkuumlnduumlr
Thalesrsquoten itibaren yaşamış ve felsefe tarihccedilileri tarafından ldquofilozofrdquo diye anılan
buumltuumln eski duumlşuumlnuumlrlerin halkla politik iktidarla yasayla dini inanccedillar ve kuumlltuumlrel
mirasla ilişkileri ndashguumlnuumlmuumlze ulaşan metinlerin kısıtlı oluşuna rağmenndash dikkatle
incelendiğinde yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz muumlcadelenin oumlzellikle 19 ve 20
yuumlzyıllardaki felsefe ve bilim tarihi okumalarından kaynaklı bazı oumlnyargıların
etkisinde μῦθοςrsquoun buumltuumln anlamlarına karşı verilmişccedilesine bir goumlruumlntuuml kazandığı
41
ccedilabucak goumlruumllecektir Yaygın bir kanı olarak bu yakın bir tarihe kadar antik Yunan
felsefesi okumalarına ccediloğu bakımdan tahakkuumlm etmiş durumdaydı
Bununla birlikte aynı meseledeki bir tartışmanın ideolojilerden arınmış ya da en
azından felseficirc bir nitelik taşıyan kısımlarında akıllara ilk oumlnce ldquobilimsel
duumlşuumlncerdquonin başlangıcına dair sorunun gelmesi tabiidir Batılı anlamda bilimsel
duumlşuumlncenin İyonya felsefesiyle başlatılması bir gelenektir ve yukarıdaki
tartışmalarımızda bu geleneğin kurucu oumlgesi olan ldquobaşlangıccedilrdquo tespitine herhangi
bir itirazda bulunduğumuz duumlşuumlnuumllmemelidir Oumlte yandan geleneğin sonucu olan
bir kanıdan ayrıca soumlz edilebilir ve sorunlu goumlruumlnen de budur 7 yuumlzyılda
İyonyarsquoda Thalesrsquoin sorduğu ilk felseficirc soruyla birlikte λόγοςrsquoun mucizevicirc bir
şekilde ortaya ccedilıkarak μῦθοςrsquou ortadan kaldırdığına dair meşhur iddia
Bu iddianın bir youmlnuumlnuuml en azından Yunan mucizesi anlayışıyla şekillenen
biccedilimini yukarıda etraflıca irdelemiş ve Vernantrsquoın tespitiyle son bulduğunu ortaya
koymuştuk (Vernant 2006 s 371) Son olarak buraya kadar soumlylediklerimiz
ışığında kavramların Homerik ve Hesiodik kullanımlarını irdelemeye sıra
gelmiştir
23 Homeros ve Hesiodosrsquota λόγος ve μῦθος
Kavramsallaştırmalarını temalarını araştırma sahalarını goumlz oumlnuumlnde
bulundurarak hem felsefe hem de buumltuumln oumlteki entelektuumlel faaliyetler biccedilimindeki
antik Yunan duumlşuumlncesinin ilk teşekkuumll zemini ve daha sonraki uzun bir suumlre
boyunca beslendiği kaynağın arkaik Yunan şiiri olduğu kuşkusuzdur Bu arkaik
şiiriyse genel olarak lsquoHomeros-Hesiodosrsquo başlığı altında toplamak muumlmkuumlnduumlr
Homerik metinlerde μῦθος ve λόγος soumlzcuumlkleri sonraki yuumlzyıllardaki anlamlarına
nispetle accedilık tartışmasız bir goumlruumlntuuml ccedilizer Bu durum soumlzcuumlklerin yazı diliyle
henuumlz ccedilok tanışık olmayışına yorulabilir Ancak Homeros yazmalarında geccedilen
her kavramın en az beş yuumlz yıl oumlncesine uzanan bir soumlzluuml gelenek geccedilmişine
sahip olduğu goumlzden kaccedilırılmamalıdır Başka bir ifadeyle Homerosrsquoun yazılı
42
varlığı iccedilinde geccedilen her bir soumlzcuumlğuuml Yunan halkının guumlnluumlk hayatında ccedilok
eskilerden beri mevcut olan en az bir varlığın karşılığı olarak sonraki yuumlzyıllara
bırakmıştır Bu durum μῦθος ve λόγος iccedilin de geccedilerlidir Oumlte yandan metnin uzun
soluklu ve ccedilok youmlnluuml olması kendine oumlzguuml soumlz dağarını meydana getiren
soumlzcuumlklerin o doumlnemin Yunancasındaki muumlmkuumln kullanım biccedilimlerinin neredeyse
tamamını bilmemize imkacircn tanır Bu yalnızca farklı soumlzluumlk anlamlarını değil
gramer bakımından buumltuumln kural ve incelikleri de kapsayan bir imkacircndır
λόγος soumlzcuumlğuumlnuumln buumltuumln bir Homeros kuumllliyatında yalnızca iki dizede yer
bulabilmiş olması ilginccediltir Bunların her ikisi de soumlzcuumlğuumln ldquosoumlz konuşmardquo
anlamında ccediloğul dativ hacirclidir İlyada xv395rsquote καὶ τὸν ἔτερπε λόγοις (ndashve onu
hoşnut ediyordu soumlzleriyle) Odysseia i55rsquoteyse αἰεὶ δὲ μαλακοῖσι καὶ αἱμυλίοισι
λόγοισιν (ndashtatlı ve okşayıcı soumlzlerle suumlrekli buumlyuumlluumlyordu)
Bu durum daha ilk bakışta bizi metaforik bir ldquologos yokluğurdquo duumlşuumlncesine
suumlruumlkleyebilecek bir tuzağı andırır Başka bir deyişle Homeros iccedilin hazırlanacak
hiccedilbir soumlzluumlkte λόγος maddesinin ldquosoumlz konuşmardquo anlamları dışında bir
karşılığının bulunmayacak olması dehşet vericidir
Boumlyleyken soumlzcuumlğuumln koumlkuuml olan λέγειν fiilinin neredeyse her ccedilekimi ve λόγος
dışındaki neredeyse buumltuumln tuumlrevleri İlyada ve Odysseiarsquonın şurasına burasına
rastgele serpiştirilmiş gibi suumlrekli karşımıza ccedilıkar durur Bu durumda Homeros
şiirinde λόγοςrsquoun ccedilok sayıdaki anlamını hangi soumlzcuumlklerle vermiştir
Oumlrneğin λόγοςrsquoun ldquoakılrdquo anlamının Homeros kuumllliyatında hangi soumlzcuumlkle
karşılandığını araştıracak olursak işimiz ccedilok zor değildir Nitekim νόοςrsquou yine
bunun νοῦς biccedilimini hatta fiil koumlkuuml olan νοέωrsquoyu daha ilk bakışta metnin pek ccedilok
yerinde bulabiliriz Soumlzcuumlğuumln tuumlrevlerinden νόημα da her iki cildin pek ccedilok
dizesinde karşımıza ccedilıkar Yine νοέω tuumlrevi olan γνώριμος γνωτός soumlzcuumlkleri de
Homeros tarafından sıkccedila kullanılmıştır Bununla beraber νοέω ve tuumlrevlerinin
hiccedilbir kullanımında μῦθοςrsquoun karşıtı olan bir ldquoakılrdquo anlamına atıf goumlremeyiz
λόγοςrsquoun Homerosrsquotaki varlığının bu denli sınırlı olmasına karşılık μῦθοςrsquoun her
bir casusrsquounun yuumlzlerce kullanımıyla karşılaşmak ccedilok daha şaşırtıcıdır Yukarıda
ele aldığımız ve nihayet anakronik diye nitelediğimiz bazı yanlış kanıların etkisi
43
altındaki bir okur tarafından bu durum μῦθος egemenliğindeki bir ccedilağın ozanı iccedilin
normal goumlruumllebilir Boumlyleyken aynı okur o ccedilağda kullanılan μῦθοςrsquola şayet
varlığından soumlz edebilecekse λόγος egemenliğindeki doumlnemde kullanılan μῦθος
arasında herhangi bir ilişki bulunmaması gerektiğini de baştan kabul etmelidir
Başka bir deyişle eğer 7 yuumlzyıldan itibaren Yunan kuumlltuumlr duumlnyasının λόγος
egemenliğine girdiği kabul ediliyorsa bu yeni paradigmanın yarattığı μῦθοςrsquoun da
eskisinden buumltuumlnuumlyle farklı yepyeni bir karşılığı olmak zorundadır
Homerosrsquota geccedilen μῦθοςrsquoların neredeyse hepsi ldquokişilerin başından geccedilen
olaylarrdquo vs geleneksel anlamları bir kenara bırakılırsa soumlylev konuşma hesap
duumlşuumlnce gibi tamamı eski Yunanca soumlzluumlklerdeki λόγος maddesinde yazılı
bulunan anlamlara goumlnderme yapar Bu μῦθος- λόγος tartışması bağlamında
Homerosrsquoun bize yaptığı en buumlyuumlk suumlrprizdir
Destanda λόγοςrsquoun birincil anlamlarından ldquosoumlz konuşmardquo iccedilin μῦθος kullandığı
yerler şoumlyledir İlyada v493rsquote δάκε δὲ φρένας Ἕκτορι μῦθος (ndashve bu konuşma
iğneledi Hektorrsquoun yuumlreğini) viii525rsquote μῦθος δ᾽ ὃς μὲν νῦν ὑγιὴς εἰρημένος ἔστω
(ndashşimdilik soumlylenecek en sağlıklı soumlz budur) xii80rsquode ἅδε δ᾽ Ἕκτορι μῦθος
ἀπήμων (ndashve bu konuşma hoşuna gitti Hektorrsquoun) xiii748rsquode bir oumlncekiyle birebir
aynı dize ve anlamda ixx242rsquode ἅμα μῦθος ἔην τετέλεστο δὲ ἔργον (ndashsoumlz
soumlylendiği anda iş tamama ermişti) Odysseia i358rsquode μῦθος δ᾽ ἄνδρεσσι
μελήσει πᾶσι (ndashsoumlylevse sadece erkeklerin işidir) viii185rsquote θυμοδακὴς γὰρ
μῦθος ἐπώτρυνας δέ με εἰπών (ndashccediluumlnkuuml yaptığın konuşma iğneledi yuumlreğimi)
xvi385rsquoteεἰ δ᾽ ὑμῖν ὅδε μῦθος ἀφανδάνει (ndasheğer canınızı sıktıysa bu soumlzuumlm)
xvii57rsquode τῇ δ᾽ ἄπτερος ἔπλετο μῦθος (ndashama sonrasında kanatsız kaldı soumlzuuml)
xviii50rsquode τοῖσιν δ᾽ ἐπιήνδανε μῦθος (ndashve hoşlarına gitti bu soumlz) xviii290rsquoda bir
oumlncekiyle aynı ifade ve aynı anlamda ixx29rsquoda xvii57rsquodekiyle birebir aynı ifade
ve aynı anlamda xx247rsquode xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda
xxi143 xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda xxi269 yine
xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda xxi386 xvii57rsquodekiyle birebir
aynı ifade ve aynı anlamda xxii398 xvii57rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı
anlamda xxiii49 ἀλλ᾽ οὐκ ἔσθ᾽ ὅδε μῦθος ἐτήτυμος (ndashama bu soumlz doğru değil)
xxiv465 οὐ γὰρ σφιν ἅδε μῦθος ἐνὶ φρεσίν (ndashccediluumlnkuuml inanmamışlardı bu soumlze)
44
Oumlte yandan μῦθος bazı dizelerde ldquokarşılıklı konuşmardquo olarak (oumlrn İlyada iv214
vd) bazılarındaysa geleneksel anlamıyla uygun biccedilimde kahramanların
başından geccedilen ve sonradan anlatılan hikacircye (oumlrn Odysseia iii95 xi492) olarak
geccedilmektedir
Destanın bazı yerlerindeyse μῦθοςrsquou duumlşuumlnce niyet tasarı anlamlarında
goumlruumlruumlz İlyada i545-546rsquoda μὴ δὴ πάντας ἐμοὺς ἐπιέλπεο μύθους εἰδήσειν (ndash
iccedilimden geccedileni bilmeye heveslenme) Odysseia iv676 οὐδ᾽ ἄρα Πηνελόπεια
πολὺν χρόνον ἦεν ἄπυστος μύθων (ndashPenelopeiarsquonın bu planlardan habersizliği
ccedilok suumlrmedi)
Oumlte yandan Odysseiarsquonın bir yerindeyse zaferden sonra eve doumlnmek iccedilin
gemilerine binmiş olan Argoslular Agamemnon tarafından aniden toplantıya
ccedilağrılmıştır ve bu toplantının ldquonedenirdquo iii145rsquote yine μῦθος soumlzcuumlğuumlyle verilir
μῦθον μυθείσθην τοῦ εἵνεκα λαὸν ἄγειραν (ndashikisi beraber anlattı adamları neden
topladıklarını) Dikkat edilirse bu dizede hem ldquonedenrdquo soumlzcuumlğuuml hem de
ldquoanlatmakrdquo fiili μῦθndash koumlkluumlduumlr
μῦθndash koumlkluuml soumlzcuumlklerin kullanıldığı yerler iki ciltte toplam beş yuumlzden fazladır ve
bunlardan iki tanesiyse μῦθος ve λόγοςrsquoun birleşmesiyle tuumlretilmiş μυθολογεύω
fiilidir Bu Odysseiarsquoda Odysseusrsquoun Kirkersquoden Kalypsorsquoya gelinceye kadar
başından geccedilenleri anlattığı on ikinci kitaptır ve μυθολογεύωrsquonun her iki kullanımı
da kitabın son doumlrt dizesinde ardarda gelir Liddell-Scott soumlzcuumlğuumln tek kullanımı
olarak Homerosrsquoun bu dizelerini goumlstermekte ve anlamını ldquoharfi harfine anlatmakrdquo
şeklinde vermektedir (Liddell amp Scott 1883 s 983)
Hesiodosrsquoa gelince λέγειν vs gibi koumlkteş soumlzcuumlkler dışında λόγοςrsquoun kullanıldığı
yerler her iki kitapta toplam beş dizedir Bunlar sırasıyla Theogonia 229rsquodaki
Erisrsquoten doğan tanrıccedila kızlarından ψευδής Λόγος (ndashyalan soumlz) 890rsquodaki αἱμυλίοισι
λόγοισιν (ndashayartıcı soumlzlerlehellip) İşler ve Guumlnler 78rsquodeki birebir aynı ifade 106rsquodaki
ἕτερόν hellip λόγον (ndashbaşka soumlzhellip) ve 789rsquodaki yine Theogonia 890rsquodakiyle birebir
aynı ifadedir Sonuccedil olarak λόγοςrsquoun kısıtlı kullanımı Homeros gibi Hesiodos iccedilin
de geccedilerlidir ve yine aynı şekilde yalnızca ldquosoumlz konuşmardquo anlamına karşılık
gelmektedir
45
Yukarıda Homerosrsquotaki νόος iccedilin yaptığımız incelemeyi Hesiodosrsquoun metnine
uyguladığımızda λόγοςrsquoun ldquoakıl duumlşuumlnmerdquo vs anlamlarını karşılayan bu soumlzcuumlk
bir kez daha aynı oumlruumlntuumlyle karşımıza ccedilıkacaktır İlyada ve Odysseiarsquoda olduğuna
benzer biccedilimde burada da νόος soumlzcuumlğuuml λόγοςrsquoun yokluğunu hissettirmemiştir
Theogoniarsquoda dokuz İşler ve Guumlnlerrsquodeyse on ayrı dizede olmak uumlzere toplam
on dokuz defa kullanılmıştır Ayrıca νοέω fiili ve bunun isim hacircli νόημα da her iki
kitapta sıklıkla karşımıza ccedilıkar
Bu metinlerde de μῦθος ve koumlkteşlerine bakıldığı zaman Homerosrsquola yine benzer
biccedilimde Theogonia (24 165 663) ve İşler ve Guumlnlerrsquode (10 194 205) toplam
altı farklı dizede soumlz konuşma ve anlatmak (μυθέομαι) anlamlarında kullanıldığı
goumlruumlluumlr
Homeros ve Hesiodosrsquota λόγοςrsquoun belli anlamlarına μῦθοςrsquola verilen bu karşılık
şiir diline oumlzguuml bir kullanım olmaktan ccedilok soumlzcuumlğuumln İyonya devrimi oumlncesindeki
kavranışını bizim iccedilin accedilıklığa kavuşturan guumlndelik bir kullanım biccedilimini
vermektedir Her iki ozanın dizelerinde μῦθος soumlzcuumlğuumlyle karşılanan soumlylemek
soumlz soumlylev karşılıklı konuşma ve neden gibi aslında λόγοςrsquoun listesinde yer alan
anlamlar Homerik-Hesiodik doumlnemde iki kavram arasında herhangi bir
ayrışmanın zıtlaşmanın soumlz konusu olmadığını goumlstermesi bakımından dikkat
ccedilekicidir
46
3 BOumlLUumlM
PLATONrsquoUN DİYALOGLARINDA MİT
Yukarıda bazı Yunan tarihccedili ve yazarlar iccedilin ortaya koyduğumuz mitoloji
yaklaşımını en olgun hacircliyle ve logosrsquola iccedil iccedile geccedilmiş biccedilimde goumlrebileceğimiz
anti Yunan figuumlruuml Platonrsquodur Soumlzgelişi Phaidrosrsquota Boreasrsquoın Oreithuiarsquoyı kaccedilırma
mitiyle ilgili soumlylenenler (Platon 2014 229b vd) 5 yuumlzyıl metinlerinde karşımıza
ccedilıkan mitoloji yaklaşımları arasında en ccedilarpıcı oumlrneklerden biridir Burada
Sokrates bir mitin anlattıklarından hareketle kendi doumlneminin Atinarsquosını mitik
ccedilağlardaki Atinarsquoyla başarılı biccedilimde oumlrtuumlştuumlruumlr ve kanıt olarak da tıpkı
Pausaniasrsquoın aslanlı kapıdaki dev kesme taşları goumlstermesi gibi Artemis
tapınağına giden yol uumlstuumlndeki Boreas sunağını goumlsterir
Başka pek ccedilok oumllccediluumltuumlnden soumlz edilebilir olmakla beraber klasik doumlnemdeki
mitoloji yaklaşımlarının olumlu veya olumsuz diye sınıflandırabilme imkacircnımız
irdelenen mitin doğruluğuna yazar tarafından guumlven duyulup duyulmadığıyla
ilgilidir Platonrsquoun yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz pasajının devamında Phaidrosrsquoun
ldquobu hikacircyenin doğru olduğuna inanıp inanmadığı (πείθω)rdquo sorusuyla metne
birdenbire dahil edilen Platoncu mitoloji yaklaşımı ilk oumlnce mitte geccedilen doğa
tasvirlerinden yola ccedilıkarak Oreithuiarsquonın kaccedilırıldığı yeri belirler buna karşılık
hemen sonrasında Sokratik ironinin oumlrneklerinden birini sahneye koyarak
doumlnemin Yunan mitleriyle arasındaki mesafeyi vurgulama yoluna gider
Boreas mitine karşı bu tavır λόγος ve μῦθος arasında uumlccedil yuumlzyıldan fazladır
devam etmekte olan gerilimin Platonrsquoda cisimleşmiş hacircli olarak okunabilir
Nitekim bu satırların devamında Platonrsquoun bu hikacircyeye boumlylesine şuumlpheci hatta
alaycı yaklaşmasının nedenleri accedilıkccedila goumlruumllecektir Mit her şeyden oumlnce kimi
zaman şoumlyle kimi zaman boumlyle anlatılan bir hikacircyedir Uumlstelik tuhaf anlaşılmaz
uğursuz varlıklardan soumlz etmektedir Bu nedenle mitlerle uğraşmak keskin kafalı
ve gayretli kişilere duumlşer (229d-230a)
47
Bu cuumlmleleri tersinden okumak bize Sokratesrsquoin guumlya mitle uğraşmaktan
μυθολόγημαrsquodan geri durmasının nedenlerini daha accedilık biccedilimde goumlsterir
Platoncu anlamda olsun veya olmasın λόγος bu oumlykuumllerde anlatılanların
hakikatle oumlrtuumlşmesinin muumlmkuumln olmadığını bildirdiğinden bu pasajda mit
karşısında Sokrates gibi guumlven duyan (πιστέω) ve hoşnut (χαρίεντα ἡγοῦμαι)
bununla birlikte sakınımlı bir yaklaşım muumlmkuumln yaklaşımların en doğrusu gibi
goumlsterilmiş olur Bize goumlre bu mitleri irdeleyen ve onlara bir yaklaşım belirleyen
yanlarından oumltuumlruuml guumlccedilluuml bir mitolojinin ifadesidir
Platonrsquoun miti dışlar gibi goumlruumlnen ama iccedilselleştirmiş felsefesi Vernantrsquoa goumlre onu
ldquosoumlzcuumlğuumln tam anlamıyla felsefe dilinin hem berisinde hem de oumltesinde olanları
accedilıklama aracı olarak seccedilkin bir yer verecektirrdquo (Vernant 2015 s 254) Bu bakış
Platonrsquoun felsefesinin mitle ilişkisini saptamasıyla son derece isabetliyken mitin
yalnızca soumlylem guumlcuumlnden yararlanan bir Platonrsquou resmetmesiyle eksiktir Bu
eksiklikle beraber Vernantrsquoın mitolog Platonrsquou Devletrsquoteki Lidyalı Gygesrsquoten
Devlet Adamırsquondaki genccedilleşen nesilden veya Phaidrosrsquotaki Mısır tanrıları
muumlnakaşasından soumlz eden bir Platon hacircline gelir Oumlrnekleri ccediloğaltmak
muumlmkuumlnduumlr ama burada ccedilizilen resimde cafcaflı giysilerinden ve goumlrkemli
teccedilhizatından soyundurulmuş ccedilırccedilıplak bir Platon karşımızda durmaktadır
Devletrsquote Hint koumlkenli uumlccedil sınıflı toplum yapısını oumlneren Timaiosrsquota tanrılarla diğer
varolanlar arasında katı bir hiyerarşi belirleyen Phaidonrsquoda ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuumlnuuml
Orfik arguumlmanlarla temellendiren yine Devletrsquote aynı meseleyi oumlte-duumlnyacılık
uumlzerinde inşa eden Platon bu resimde karanlıkta kalmıştır Mitler vasıtasıyla
boumlylesine buumlyuumlk ve yepyeni bir evren kuran bir Platonrsquodan soumlz ediyorsak onun
felsefesinde mit alelade bir accedilıklama aracı olmanın ccedilok oumltesine geccedilmiş
durumdadır
48
31 Platonrsquoun Felsefesinde Mitin Belirmesi
Homerosrsquoun baştan sona mitik olan duumlnyası μῦθοςrsquola hiccedilbir bakımdan ccedilelişik ya
da herhangi bir mitoloji yaklaşımına karşı korumacı olmadığı gibi (henuumlz
lsquomitolojirsquonin varlığı soumlz konusu olmadığından boumlyle bir durum zaten olanaksızdı)
anlattığı olay veya kişilere μυθικός sıfatının yakıştırılması iccedilin kendisinden ccedilok
sonraki yuumlzyılları beklemek gerekecektir Sokrates Platon ve Aristotelesrsquoin
yaşadığı 5 yuumlzyıl Atinarsquosına gelindiğindeyse artık İlyada ve Odysseiarsquonın yazıya
aktarılmasının uumlzerinden uumlccedil ila doumlrt yuumlzyıl geccedilmiş μῦθος soumlzcuumlğuumlyle tuumlrevlerinin
anlamı koumlr ozanınkinden epeyi uzağa duumlşmuumlştuumlr16 Geccedilen suumlre zarfında İyonya
duumlşuumlnuumlrlerinin arkhesinden Elealıların rasyonel tanrı fikrine kadar devrim
niteliğinde sayılabilecek pek ccedilok felsefi keşif gerek kitaplar gerek gezgin
filozofların tartışmaları vasıtasıyla Atinarsquodaki kuumlltuumlr ortamlarına deyim yerindeyse
boca edilmiştir Yine aynı yuumlzyıllar iccedilinde sırasıyla Solon Kleisthenes ve
Periklesrsquoin yaptığı politik devrimlerle Atinarsquoda demokrasi kurumu yerleşmiş
zaman zaman beliren devlet krizlerine rağmen işler durumdadır O kadar ki 5
yuumlzyılda Atina Platonrsquoun deyişiyle adeta bir παντοπώλιον πολιτειῶνrsquoa (devlet
duumlzenleri panayırı ndash557d) doumlnmuumlş durumdadır Ccediloğu soylu ve varlıklı ailelerin
ccedilocuğu olan politikos adayı genccediller gelecekleri adına buumlyuumlk vaatlerde bulunan
Sofist filozofların peşinden ayrılmamakta onların dilinden doumlkuumllen yeni
kavramlar eski mitler dizeler ve oumlzdeyişler her guumlnuumln yeni tartışma konusunu
belirlemektedir Oumlnderleri eski şairler olan bu gezgin oumlğretmenlerin belirlediği
oumlzguumlr tartışma ortamlarında yuumlzlerce yıllık gelenekler tanrı hikacircyeleri toumlre ve
adetler saygısızca anılmakta hatta Protagoras oumlrneğinde goumlrduumlğuumlmuumlz gibi
tanrılar bazen tartışmaya değer bile bulunmamaktadır Ortaya ccedilıkan bu yeni
siyasal ortamda Attika soylularının geccedilmiş masallardan oumlzlemle hatırladıkları
16 Oumlrneğin Phaidrosrsquota (265c) Erosrsquou yuumlceltmek adına soumlylenen oumlvguumlye Goumlkyuumlzuuml Uumlzerinersquode (284a) ise goumlkyuumlzuumlnuuml Atlasrsquoın desteklediğini anlatan hikacircyeye (buradaki ldquohikacircyerdquo yine μῦθοςrsquotan başkası değildir) yazarlar tarafından μυθικός sıfatı yakıştırılmıştır Metinlerin bağlamına goumlre Platonrsquoun kullandığı μυθικόςrsquoun ldquodestansırdquo yani ldquogeleneksel μῦθοςrsquoa uygunrdquo Aristotelesrsquoin kullandığı μυθικόςrsquoun ise bu goumlruumlşle ccedilelişmeyecek biccedilimde ldquogerccedileklikle bağdaşmayan hikacircye uyarıncardquo anlamlarına geldiğini goumlruumlyoruz
49
altın ccedilağın uumlzerine kuumll serpilmiş gibidir Buumltuumln bu manzarayı Platonrsquoun
diyaloglarda bize sunduğu agora fotoğraflarından accedilıkccedila goumlrebiliyoruz
Bununla birlikte pek ccediloğu demokrat ve ldquosekuumllerrdquo filozoflarla dolup taşan 5 yuumlzyıl
Atinarsquosında olsak da bu ccedilalışmanın başından itibaren benimsediğimiz
perspektifin elverdiği oumllccediluumlde diyalogların her birinde bizi oumlzguumln bir tanrıya
vardırabilecek sayısız patika ağzı goumlrmemiz muumlmkuumlnduumlr O kadar ki Platonrsquoun
yazıları Atinarsquonın şehir planına benzer biccedilimde haritalandırılacak olsa neredeyse
buumltuumln sokak başlarına bu patika ağızlarından biri denk duumlşebilirdi
Nietzsche Batı duumlnyasının son iki yuumlzyıldaki Platon algısını şekillendirecek
biccedilimde İyinin ve Koumltuumlnuumln Oumltesindersquoye oumlnsoumlzuumlnde dile getirdiği artık neredeyse
herkesccedile bilinen ldquohalkın Platonculuğu Hristiyanlıkrdquo tespitiyle (Nietzsche 1999
13) Batılı okuruna bir daha hiccedilbir zaman eski guumlven duygusunu verememek
uumlzere Platon kuumllliyatını Kitab-ı Mukaddesrsquole aynı rafa kaldırmayı başarmıştır
Batı uygarlığının 19 yuumlzyıla kadar geccedilirmiş olduğu suumlreccedil ve buumlyuumlk toplumsal
travmalar goumlz oumlnuumlne alındığında Nietzschersquonin Platonrsquoa youmlnelttiği bu sert
ldquoruhbanlıkrdquo ithamının nedenleri epeyi fazlalaşacaktır Oumlte yandan Nietzschersquoden
sonraki ccedilağda yetişen ve Nietzscheci yorumu benimseyen duumlşuumlnuumlrler aynı
travmalarla bizzat tanışık olmasalar da Platonrsquoun bu ldquoruhbanlıkrdquo youmlnuumlnuuml ccedilok
daha derinlemesine irdelemiş tartışmışlardır Nietzsche Platonrsquoun ldquoruhbanlıkrdquo
youmlnuumlnuuml felsefesinin buumltuumlncuumll yapısını goumlz oumlnuumlnde tutarak tespit ederken onun
halefi olan duumlşuumlnuumlr ve araştırmacılar aynı konudaki tartışmalarının ccediloğunu
diyaloglara sık aralıklarla ve dağınık biccedilimde yerleştirilmiş kimi goumlruumlnuumlr kimi gizli
olan mitler etrafında kurgulamaktadır Herhalde bunun iki sebebinden soumlz
edilebilir biri klasik filolojinin son yuumlzyılda kat ettiği hayranlık veren mesafe
diğeriyse Platonrsquoun anlattığı irili ufaklı mitlerin nihayet bir araya gelerek
ldquoPlatonculukrdquo adı verilen devasa yapıyı oluşturduğunun keşfi ve kabuluumlduumlr
Guthriersquonin tespitiyle diyaloglar felsefenin dinin ve şiirin benzersiz bir
birleşiminden meydana gelirler (Guthrie 1955 s 333) Oumlte yandan dinin ve şiirin
diyaloglarda felsefeyle yan yana gelmesinin başlıca nedeni Platonrsquoun yaşadığı
doumlnemde Atinarsquodaki politik ccedilalkantılar ve filozoflardaki biteviye duumlzen arayışı
olduğundan Platonrsquoda mitlerin bir başka deyişle dinin belirmesine tanık
50
olacağımız zemin yine politik olmak durumundadır Bu nedenle her ne kadar
sonraki başlıklar altında politikaya daha tafsilatlı değineceksek olsak da buradaki
Platonik mitler tartışmasının başında mitlerin ilk başlatıcısı olan Devletrsquoin II
Kitabına birkaccedil paragrafla değinmemiz gerekmektedir
Devletrsquoin genel olarak da diyaloglarda oumlngoumlruumllen devlet duumlzeninin işleyişine
bakıldığında belli bir dinin ldquoyasardquo eliyle yuumlruumlrluumlğe koyulmadığı goumlruumlluumlr Ancak oumlte
yandan bu doğru tespit Platonrsquoun dine yaklaşımını ccediloumlzuumlmleyen araştırmacılar
iccedilin fevkalade yanlış bazı oumlnkabullerin de kaynağı durumundadır Nitekim Platon
Devletrsquote Yasalarrsquoda veya herhangi bir diyalogunda adı koyulmuş belli bir dini
inancın nomos vasıtasıyla guumlvence altına alınmasını oumlnermez fakat bu onun din
konusunda kayıtsız bir toplum oumlngoumlrduumlğuuml anlamına gelmemektedir Yukarıda
değindiğimiz gibi dinin kurumsallaşmasının Platonrsquoun devleti iccedilin ccediloğu
bakımlardan vazgeccedililmez oluşu Devletrsquoin daha ilk boumlluumlmlerinde accedilık biccedilimde
ortaya ccedilıkacaktır
Gerccedilekten de Platonrsquoun Kallipolisrsquoi ne kadar sade teferruattan uzak bir
başlangıccedilla kurulursa kurulsun onda dini bir yapının tartışma goumltuumlrmez
gerekliliğini sezmemiz fazla zaman almayacaktır Bizzat Platonrsquoun 369b
paragrafından itibaren betimlemeye başladığı suumlreci kısaca oumlzetlersek polisrsquoin
oluşmasını kaccedilınılmaz hacircle getiren ilk etken her bir insanın kendi eksiklerini
karşılamakta yetersiz kalması bu eksiklerin sayıca ccediloğalması nedeniyle de
birccedilok insanın bir araya gelmesidir Platonrsquoda işte bu kadar goumlsterişsiz yalın bir
başlangıccedilla polisrsquoin varlığından soumlz etme imkacircnı buluruz Bu yalınlık bir suumlreliğine
devam eder ve bu suumlre zarfında topluluktaki ilişkiler suumlrekli en sıradan ihtiyaccedil ve
alış-verişler uumlzerinden kurulur Sırasıyla yiyecek barınak giysi Fakat bu
ihtiyaccedillar bile aslında hiccedil de kuumlccediluumlk olmayan bir emekler silsilesi meydana
getirecektir Boumlylece ilk karmaşık sistemlerden biri olan goumlrev dağılımının ortaya
ccedilıkması kaccedilınılmaz olacaktır Az sonrasında Glaukonrsquoun isteğiyle yurttaşların
yaşamlarını rahat yataklar ccedileşitli meyveler etler yemek masası ve goumlsterişli
eşyalar gibi luumlks hayatın oumlgeleriyle rahatlatmaya başlayınca bu karmaşıklığın
boyutu daha da buumlyuumlr Sokrates devletine bunların her birini goumlnuumllsuumlzce dahil
etmektedir ve dahil edilen her yeni oumlge yeni birccedilok ihtiyacı da beraberinde
51
getirmektedir Oumlrneğin Sokratesrsquoin başta pek yanaşmadığı et yemekleri
Glaukonrsquoun isteğiyle devlette serbest bırakılınca artık hekimlere de ihtiyaccedil
duyulacağı anlaşılmış olur (373d) Bir zincirleme hacirclinde ihtiyaccedillar arttıkccedila
masraflar da artar ve yeterli sayıda hayvan otlatmak ve ekip biccedilmek iccedilin yeni
toprak arayışları başlar Bu durumsa savaşların habercisidir Oumlte yandan savaş
devleti koruyabilecek buumltuumln donanımlara sahip bekccedililere ihtiyaccedil duyulacağı
anlamına gelir Bu donanımlarsa devletin ilk kurulduğu guumlnlerdeki ihtiyaccedillar
kadar yalın ve goumlsterişsiz değildir Nitekim bekccedililerin aynı anda hem filozof hem
tutkulu hem ccedilevik hem de guumlccedilluuml olması gerekmektedir Devletin en temel
kurumlarından biri olan eğitim boumlylelikle zorunlu hacircle gelmiştir
Platon ccedilocuk yaşlardaki eğitime başlanacak muumlfredat olarak ldquoeskilerden buguumlne
suumlruumlp gelen en iyi yetiştirme tarzırdquo dediği beden eğitimi ve muumlziği oumlnerdikten
sonra bu muumlziğe hikacircyeyi17 de dahil eder ve mitin18 Platonrsquoun felsefesindeki
seruumlveni boumlylece başlamış olur (376e) Hemen ardından mitin doğru veya yalan
olduğuna bakılmaksızın faydalı olduğu suumlrece ccedilocuklara anlatılması gerektiğini
soumlyleyecektir
Bu paragraf aynı zamanda Platonrsquoun Devletrsquoindeki meşhur şair ambargosunun
da ilk belirdiği yerdir Uumlstelik Platon bu ambargoyu Yunan mitlerinin başlıca iki
kaynağı Hesiodos ve Homerosrsquoun adlarını doğrudan vererek duyurur nitekim
onlar tanrıları ve mitik kahramanları gerccedilekte olduklarından farklı goumlstererek
ccedilocukların ve genccedillerin yalan yanlış yetişmesine neden olurlar Oysa şairlerin
yapması gereken tanrıları her nasılsalar oumlyle tasvir etmektir Tanrı iyi olduğu iccedilin
koumltuumlnuumln sebebi olamaz muumlkemmel olduğu iccedilin değişmez ve farklı kılıklara
buumlruumlnmez insanlara yalan soumlylemez ve onları kandırmaz Oumlte yandan yurttaşlar
17 Burada ldquohikacircyerdquo soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγος soumlzcuumlğuumlnuumln tercih edilmiş olması dikkat ccedilekicidir 18 Guthriersquonin yukarıda atıf yaptığımız tespitinden hareketle buna bir ccedileşit din de diyebiliriz Nitekim Platonrsquoun filozof kralının halka anlatacağı mitlerin oumlnemli bir kısmı kutsal olana goumlnderme yapar dolayısıyla tanrının guumlya φύσιςrsquoe yerleştirdiği hakikati bulup ccedilıkarır ve halka goumlsterir Devletrsquoin 427brsquosindeki bir nevi ldquolaikrdquo devlet anlayışına doumlnuumlk soumlzlere gelince ndashki bu aynı zamanda νομοθέτης olan filozofun tapınak kurma ve rituumleller koyma işinden geri durmasıdırndash aslında yeni bir teolojiden bahseden Platonrsquoun felsefesinde aşağıda değineceğimiz uumlzere Sokratesrsquoin sadık bir Olympos dindarı olmasına benzer biccedilimde bir ccedilelişki olarak kendini goumlsterir Mit ve dinden aynı şeyleri anlayacağımızı birinci boumlluumlmde belirtmiştik ki Sokratesrsquoin 427brsquode tapınakla ilgili ldquoyasardquo koyma işlerini tanrı Apollonrsquoa tevdi etmesi Platonrsquoun mitolojik yaklaşımına bir başka oumlrnektir
52
yiğit olmaları ve oumlluumlmden korkmamaları gerektiği iccedilin Hadesrsquoin korkunccedil yurdunu
veya oumlluumlm acısıyla kıvranan kahramanları anlatan şiirler de yasaktır (379b-388d)
Şaire getirilen bu yasak mit anlatma yetkisini elinden almak anlamına gelir
Devletin bu yaptırımını Platon 385crsquode ldquokoro vermemekrdquo (χορον μὴ διδόναι)
deyimiyle ifade eder yani devlet şairden desteğini ccedilekmektedir Oumlte yandan
νομός mit anlatma bir kelimeyle yalan soumlyleme (ψεύσασθαι) yetkisini yalnızca
devleti youmlnetenlere tanıyacaktır (389b)
Bununla beraber Platon anlattığı veya anlattırdığı bir mitin yalan (ψεῦδος)
olduğunu nadiren itiraf eder ve bunun ilk oumlrneği de Devletrsquoteki ldquosoylu yalanrdquo
(γενναῖος ψευδομένος) meşhur ldquotoprağın oğullarırdquo mitidir Sokrates bunu
inanılması ccedilok zor bir mit olarak tanıtırken bu yalanı soumlyleme succedilunu da şairlerin
uumlzerine yıkıverir
32 Yeni tanrılar icat etmek
Geleneksel teolojinin Platonrsquoda şahit olduğumuz bu reddiyesi başka bir teoloji
inşa edeceği anlamına gelir Nitekim Sokratesrsquoe youmlneltilen ldquoyeni tanrılar icat
etmerdquo succedillaması da bu yeni teoloji inşasının bir sonucudur Ksenophon
Sokratesrsquoten Anılarrsquoın ilk satırlarında bu konuya değinirken hem boumlyle bir
succedillamaya ccedilok şaşırdığını soumlyler hem de succedillamanın asıl dayanağının ldquodevletin
tanrılarına sadık olanrdquo Sokratesrsquoin ara sıra soumlzuumlnuuml ettiği kendisine yol goumlsteren
bir daimonion olduğu tahmininde bulunur ldquoDoğrusu Sokratesrsquoin kendi iccedilindeki bir
daimonionrsquoun yol goumlstericiliğinden soumlz ettiği kulaktan kulağa yayılmıştıhelliprdquo
(Ksenophon 1921 112)19
19 Ksenophonrsquoun bu tahmini Euthyphronrsquoda da doğrulanmaktadır (3a) Oumlte yandan bu daimonion iccedilin diyaloglardaki bazı oumlrnekler şoumlyledir Theaitetos 151a ἐνίοις μὲν τὸ γιγνόμενόν μοι δαιμόνιον ἀποκωλύει συνεῖναι (ndashkendi daimonionrsquoum onların kimileriyle birlikte olmaktan beni alıkoydu) Euthyphron 3b μανθάνω ὦ Σώκρατες ὅτι δὴ σὺ τὸ δαιμόνιον φῂς σαυτῷ ἑκάστοτε γίγνεσθαι (ndashanlıyorum Sokrates seni her defasında bir daimonionrsquoun tuttuğunu soumlyluumlyorsun) Savunma 40brsquodeki τὸ τοῦ θεοῦ σημεῖον da Sokratesrsquoin bu varlık iccedilin kullandığı bir diğer addır
53
Bu Sokratik δαιμόνιονrsquou geleneksel Yunan dinindeki δαίμωνrsquola bir tutmak zorlama
bir yorumdur Zaten Sokratesrsquoin diyalogların değişik yerlerinde aktardığı biccedilimiyle
bu daimonion kişisel tanrı olan daimocircnrsquodan farklı olarak yazgı veya talihini
belirlemediği gibi Sokratesrsquoe yapması gerekenleri değil yapmaması gerekenleri
soumlylemektedir (krş Liddell amp Scott 1884 s 322) Bununla birlikte Ksenophonrsquoun
aynı boumlluumlmde anlattığına goumlre Sokrates bir yandan devletin inandığı tanrılara
(οὓς ἡ πόλις νομίζει θεούς) inanmış ve bu inanış uyarınca tapınakta ve evinde sık
sık kurban kesmiş hatta zaman zaman kacirchinlere danıştığı bile olmuş diğer
yandansa kacirchinlik geleneğinde Yunanların en fazla başvurduğu tarla ev evlilik
itibar gibi konularda dinden bu şekilde bir beklentiye kapılmanın akıl dışı olduğunu
accedilık accedilık soumlylemekten ccedilekinmemiştir
Bu bir ccedilelişki olarak goumlruumllebilir Ancak arka planda bizi buguumlne kadar
duumlşuumlnduumlrmekle beraber artık aşina olduğumuz Kriton şablonu yatar nomos adil
davranmamıştır ama yine de bir yurttaş olarak Sokratesrsquoin mecburicirc istikameti
ona boyun eğmektir Devletrsquoin yukarıda alıntıladığımız pasajının hemen
devamında gelen ldquotanrırdquo tanımlarıyla20 da ccedilelişik olması hesaba katılırsa
Sokratesin Olympos panteonuna sadık dindar bir yurttaş olması dini inancı
resmicirc bir kurum bir nomos olarak tanıma eğiliminde olduğunu goumlsterir Bu nomos
telakkisi sayesindedir ki Platonrsquoun oumlrnek insanı tıpkı Atinalı yargıccedilların adil
olmadıklarını bile bile Kritonrsquoun yalvarmalarını geri ccedilevirdiği gibi Olympos
tanrılarının gerccedilek olmadıklarını bile bile kurban kesme ve kacirchine danışma
rituumlellerine duumlzenli olarak katılmayı suumlrduumlruumlr
Kehanet konusu Sokratesrsquoin phusis-nomos karşıtlığında tuttuğu safı belirlemek
iccedilin bize oumlnemli arguumlmanlar sunmaktadır Bunların en başındaysa hiccedil şuumlphesiz
iki kehanet vardır Biri yukarıda soumlz ettiğimiz daimonion diğeriyse Sokratesrsquoin
Khairephon aracılığıyla oumlğrendiği meşhur Delphoi kehaneti
Platonrsquoun yazdığı Savunmarsquonın 20e ve sonraki kısımlarında Sokrates soumlzlerini bu
konudaki beyanlara ayırır Anlattığına goumlre Khairephon ndashgoumlruumlnuumlşte kendi
20 382arsquodan itibaren goumlrduumlğuumlmuumlz bu tanımlamalar oumlzetle tanrının biccedilim değiştiremeyen aldatmayan zaafları olmayan bir varlık olması Homerik-Hesiodik teolojiye bir itiraz olmasının yanında apaccedilık bir İtalyan felsefesi bilhassa Ksenofanes etkisi altındadır
54
kararıylandash gidip Delphoi kacirchinine ldquoSokratesrsquoten daha bilge birinin olup olmadığınırdquo
danışır kacirchin kadının cevabı şaşırtmaz Sokratesrsquoten daha bilgesi yoktur
Sokrates bu mitik arguumlmanın ardından kehanet hakkında kendi akıl yuumlruumltmeleri
sonucunda vardığı kararı da accedilıklamaktan geri durmaz Başka bir deyişle ldquoen
bilgerdquo olduğuna dair iddiasını oumlnce mit aracılığıyla ve ardından diyalektik
youmlntemle kanıtlama yoluna gider Atinarsquoda ldquobilgerdquo diye anılan her adamın kapısını
ayrı ayrı ccedilalar hepsinin bilgeliğini soru-cevap youmlntemini (διαλέγομαι) kullanarak
sigaya ccedileker diyalektiğin vardırdığı sonuccedil da mitinkiyle aynıdır
Sokratesrsquoin bu anlattıklarının ldquomitikrdquo diye nitelediğimiz kehanet kısmı Platonrsquoun
buumltuumln diyaloglarında ortaya koyduğu mitoloji yaklaşımının adeta ccedilekirdeğini
esasını teşkil eder Nitekim Sokratesrsquoin kehanet meselesine giriş yaptığı 20ersquonin
son cuumlmleleri şoumlyledir
οὐ γὰρ ἐμὸν ἐρῶ τὸν λόγον ὃν ἂν λέγω ἀλλ᾽ εἰς ἀξιόχρεων ὑμῖν τὸν λέγοντα
ἀνοίσω τῆς γὰρ ἐμῆς εἰ δή τίς ἐστιν σοφία καὶ οἵα μάρτυρα ὑμῖν παρέξομαι
τὸν θεὸν τὸν ἐν Δελφοῖς ndashCcediluumlnkuuml konuştuğum soumlzler kendi soumlylediklerim
değil aksine sizin pek guumlvenmeye değer bulduğunuz birinin soumlyledikleridir
Şayet benimki gibisine de bilgelik denebilecekse buna Delphoirsquodeki tanrıyı
şahit goumlstereceğim (Savunma 20e)
Bu Sokratesrsquoin tıpkı ldquodevlet tanrılarırdquo iccedilin kurbanlar kesmesinde olduğu gibi
kurumsal nomos guumlvencesi altındaki bir Olympos tapınağından icazet talep ettiği
anlardan biridir Lysiasrsquoın ısrarlarına rağmen Atina yargıccedilları oumlnuumlnde sofistik bir
savunma yapmayı reddeden Sokrates (Laertios 2013 II40) succedilsuzluğunu
ıspatlamak adına mite başvurmaktan ccedilekinmemiştir Ccediluumlnkuuml onun dindarlığı
φύσιςrsquoin değil νομόςrsquoun uumlzerinde biccedilimlenmiş devletin ve hukuğun talep ettiği
uylaşıma dayalı bir dindarlıktır Platonrsquoun oumlngoumlrduumlğuuml ὁσιότης veya εὐσέβεια da
bundan başkası değildir (krş Devlet 382a vd)
Sonuccedil olarak Sokrates metaforik de olsa bu duruşmanın belli başlı yerlerinde
Atina yargıccedillarına değil ama Atina tanrılarına yakarıştadır Fakat başka tuumlrluuml
davranabilir miydi Denilebilir ki bu tapınaktan icazet almaya ccedilalışan filozoflar
iccedilin ilk ve tek oumlrnek değildir Nitekim doğrudur yazdığı kitabı goumltuumlruumlp Artemisrsquoin
sunağına bırakan Herakleitosrsquou hatırlayalım Oumlte yandan bunun aksi
oumlrneklerinden de soumlz etmek muumlmkuumlnduumlr Yine Sokrates gibi goumlccedilmen olarak
55
Atinarsquoya gelen Protagoras ve Anaksagoras tapınak ve politik iktidarla burun
buruna geldiklerinde mitolojiye başvurmayı akıllarından bile geccedilirmemişlerdir
Anaksagoras guumlneşin alevde kızdırılmış bir maden kuumllccedilesi olduğunu
soumlylediğinde Periklesrsquoin muhalifi olan Diopeithes bunu fırsat bilerek filozofu
mahkemeye vermiştir gerekccedilesiyse tanrısal bir goumlk cismi hakkında bilgiler
oumlğretmeye kalkışmasıdır Bunun uumlzerine Anaksagoras mitolojiye başvurup da
Atina tanrılarından icazet alma yoluna gitmez şehri terk eder (Kranz 1994 s
145) Protagoras da tanrıların oumlluumlmluumller tarafından hiccedilbir şekilde anlaşılıp
bilinemeyeceğini soumlyleyince Atinalılar tarafından kitapları toplatılarak yakılır ve en
sonunda suumlrguumlne goumlnderilirken herhangi bir mitolojik yaklaşıma sarılma
girişiminde bulunmayacaktır (Kranz 1994 s 193 krş Theaitetos 162e)
Bununla birlikte Sokratesrsquoin tarihin en uumlnluuml duruşmasında ortaya koyduğu bu
mitolojik tavırla karşılaştırabileceğimiz en iyi oumlrnek Platonrsquodan yaklaşık iki yuumlzyıl
oumlnce ve yine Delphoi tapınağı etrafında doumlnen Thalesrsquoin ldquobilgeler bilgesirdquo
unvanını ısrarla reddetme hikacircyesidir
Laertiosrsquoun aktardığı eğlenceli hikacircyeye goumlre İyonyalı genccediller Miletoslu
balıkccedilılardan bir ağ satın almışlar ve avlanırken ağlarına bir uumlccedilayak takılmıştır
Bunun uumlzerine Delphoi kacirchinine birini yollamışlar ve tanrıdan kehanet
beklemişler Gelen cevaba goumlre uumlccedilayağı ldquoherkesin en bilgesinerdquo (τίς σοφίῃ
πάντων πρῶτος) vermelilermiş Herkes bu bilgenin Thales olduğunda hemfikir
olduğu iccedilin uumlccedilayak ona goumlnderilmiş Fakat Thales bu payeyi kendisine uygun
bulmadığından uumlccedilayağı başkasına vermiş ve o da bir başkasına boumlylece uumlccedilayak
en sonunda Solonrsquoa ulaşmış Yine Laertiosrsquoun aktardığı aynı hikacircyenin başka bir
versiyonunda bir Arkadyalının oumlluumlrken ldquobilgelerin en yararlısınardquo verilsin diye
kupa Thalesrsquoe getirilmiş Thales bir oumlnceki versiyonda olduğu gibi kupayı yine bir
başkasına vermiş ama bu defa kupa doumlnuumlp dolaştıktan sonra yeniden Thalesrsquoe
gelmiş (Laertios 2013 I28-29)
Goumlruumllduumlğuuml gibi bu oumlrnekte bir devlet tapınağı olan Delphoi tarafından ldquoen bilgerdquo
unvanı kendisine verilmiş bir İyonya filozofunun bu yuumlce payeyi ısrarla
reddettiğine şahit oluruz Accedilıktır ki bu olay tarihsel gerccedileklikle alakasız bir mitse
56
bile Thalesrsquoin tapınakla boumlyle yakın bir icazet takdis ilişkisi kurmaktan kaccedilmasını
metaforik biccedilimde goumlstermektedir
33 Protagorasrsquoın Erdem Miti ve Sokratesrsquole Aynılaşması
Platonrsquoun hem Devletrsquote hem de Yasalarrsquoda kurduğu iki politeia iccedilin de νομόςrsquoun
mutlak belirleyiciliğini benimsediği kuşkusuzdur Kallipolisrsquote νομός youmlnetici
filozoflardan uumlretici zanaatkacircrlara kadar istisnasız her yurttaş iccedilin bağlayıcıdır
Oumlrneğin 519drsquode filozofların yeniden mağaraya inmeleri ve oradaki tutsakları
kurtarıp aydınlığa ccedilıkarmaları gerektiğini soumlyleyen Sokratesrsquoe Glaukon bunun
onları muumlmkuumln olandan daha koumltuuml bir hayata zorlamak anlamına geleceği
cevabını verince Sokrates νομόςrsquotan ne anladığını accedilıkccedila ortaya koyan şu
cuumlmleyi soumlyler
Bir defa daha unuttun ki sevgili dostum νομός devletteki hiccedilbir sınıfın oumlzel
mutluluğunu sağlamaya ccedilalışmaz onun amacı mutluluğu devletin tamamı
iccedilin uumlretip ortaya ccedilıkarmak ikna veya zorlama yoluyla (πειθοῖ τε καὶ ἀνάγκῃ)
yurttaşlar arasında uyum sağlamak(tır)hellip (Devlet 520e)
Burada νομόςrsquoun ikna guumlcuumlnuuml diyalektikten ve mitten zorlama guumlcuumlnuumlyse kolluk
kuvvetinden alacağından şuumlphe etmek iccedilin bir nedenimiz yoktur Bununla birlikte
devletin buumltuumlnluumlğuumlnuuml koruyan ve yurttaşları bir arada tutan tek guumlcuumln νομός
olduğundan da şuumlphe edemeyiz
Kallipolisrsquoteki νομόςrsquoun ilkel toplumsal ilişkiler ve işboumlluumlmuumlyle birlikte ortaya ccedilıkıp
ccediloğaldığı şablon Magnesiarsquoda da kendini tekrar eder Ancak Yasalarrsquoda
oumlrneklemenin yapıldığı yer ccedilok eski geccedilmişte insanların bir araya geldikleri ilk an
tasarısına dayanan bir zihin deneyi değil mitik bir anlatının bu iş iccedilin sunduğu ccedilok
daha geniş bir hayali zemindir Tufan (κατακλυσμός) salgın hastalık (νόσος)
tuumlruumlnden ldquoeski soumlylentilerderdquo (οἱ παλαιοὶ λόγοι)21 geccedilen ve sonucunda insan
soyundan ccedilok az kişinin kaldığı olaylar (676b vd ayrıca krş Timaios 22b Kritias
21 Platon tıpkı Devlet 373drsquode olduğu gibi Yasalarrsquoın burasında da ldquosoumlylentirdquo soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγοςrsquou tercih ediyor
57
112a vd) Oumlte yandan Yasalarrsquoda da hikacircye Devletrsquotekiyle benzer biccedilimde ilerler
ve insanların kalabalıklar hacirclinde bir arada yaşamaya başlamasıyla karmaşık
politika organizasyonlarının dolayısıyla νομόςrsquoun nasıl zorunlu bir ihtiyaccedil hacircline
geldiğini goumlstermeye ccedilalışır
Politika bahsinde de değineceğimiz gibi 5 yuumlzyılda Atinarsquonın iki buumlyuumlk felsefi
ekoluuml olan Sokratesccedililerin ve Sofistlerin ikisi birden mevcut duumlzenden hoşnutsuz
olduklarını olaylar veya eserler vasıtasıyla bir şekilde belli etmişlerdir Bunlardan
ilki devletin mevcut νομόςrsquounun δικαιοσύνη erdemini taşımadığı ikincisiyse bu
νομόςrsquoun φύσιςrsquole hiccedilbir zaman bağdaşamayacağı fikirlerinden hareketle rejim
karşıtı bir perspektif ortaya koyar Sokratesccedililerin hoşnutsuzluğunun birinci ve en
buumlyuumlk kanıtı olarak Savunmarsquodan Phaidonrsquoa giden suumlreccedil goumlsterilebileceği gibi
Sofistlerin hoşnutsuzluğunu ise ilkin Sofist Protagorasrsquoın yukarıda değindiğimiz
suumlrguumln hikacircyesinden ikinci olarak da diyaloglarda satır aralarından
ccedilıkarabildiğimiz arguumlmanlardan tespit edebiliriz Oumlte yandan bu hoşnutsuzlukta
ortak olsalar bile din ve devlet işlerinde φύσις ve νομός ayrılığı noktasında
Sokratesccedililerle Sofistlerin dahil oldukları saflar her zaman karşı karşıyadır
Nitekim yukarıda νομόςrsquoun Devletrsquote ve Yasalarrsquoda zorunlu olarak ortaya ccedilıkışı
bahsinde soumlylediğimiz gibi Platon νομόςrsquoun varlığını değil adaletsizliğini
eleştirirken Sofistlerin rahatsızlığı doğrudan doğruya νομόςrsquoun varlığıyla ilgilidir
Platonrsquoa goumlre νομός ve yaptırımları iyi22 Sofistlere goumlreyse φύσιςrsquoe aykırı olduğu
iccedilin koumltuumlduumlr Diyaloglarda bu konuda iki ekol arasındaki zıtlaşmayı en net
biccedilimde Protagoras ve Gorgiasrsquota goumlrebiliriz
Bunların bilhassa birincisinde Sokratesrsquole başta Protagoras olmak uumlzere birkaccedil
buumlyuumlk Sofist arasındaki tartışmanın esas konusu erdemin oumlğretilebilirliği olmakla
beraber konuşmaların etrafında doumlnuumlp durduğu kavramlar iyiliğin kaynağı olarak
φύσις ve νομός aynı zamanda bu νομόςrsquola beraber bahsi accedilılan νομοθέτηςrsquotir
Hatırlanacağı gibi erdemleriyle meşhur devlet adamı Perikles kendi ccedilocuklarına
bu erdemliliği ne oumlğretebilmiş ne de miras bırakabilmiştir (320a ayrıca krş
Menon 93b vd) Bu durum erdemin φύσιςrsquote olduğunu soumlyleyen Protagorasrsquoı da
22 Kritonrsquoda goumlrduumlğuumlmuumlz gibi νομόςrsquoun yaptırımı Sokratesrsquoe baldıran zehiri iccedilirmeye bile varmışken hacirclacirc lsquoiyirsquodir ki Sokrates bundan kaccedilmayı aklından geccedilirmez
58
onun νομόςrsquola garanti altına alınabileceğini duumlşuumlnen Sokratesrsquoi de zor durumda
bırakacaktır En nihayetinde her ikisi de savundukları iddiadan oumlduumln verircesine
hatta bir bakıma iddialarını birbirleri arasında değiş-tokuş etmiş gibi tartışmayı
sonlandırırlar
Diyalogun başlarında Sokrates Protagorasrsquotan erdemin oumlğretilebileceğini
goumlstermesini herkesin oumlnuumlnde ve accedilık yuumlrekli bir ısrarla isteyince yaşlı adamın
koltukları kabarmıştır Şoumlyle sorar
hellip Sokrates bunu senden esirgemem ama nasıl goumlstereceğimi soumlyle yaşlı
bir adamın kendisinden daha genccedil adamlara μῦθος anlatması gibi mi
yoksa λόγοςrsquola adım adım giderek mi (320c)
Toplantıdakiler bunun kararını Protagorasrsquoa bırakınca yaşlı adam ldquoelbette μῦθος
dinlemekten hoşlanırsınızrdquo diyerek anlatmaya koyulur 320d-322d paragrafları
boyunca aktarılan hikacircye oumlzetle Prometheus ile Epimetheusrsquoa verilen
yetenekleri ilk insanlar arasında eşit paylaştırma goumlrevinin Epimetheusrsquoun
beceriksizliği yuumlzuumlnden başarısızlıkla sonuccedillanması yeteneklerin adaletsiz
dağıtımı sonucu insanlar arasında guumlccedil dengesizliğinin belirmesi ve boumlylece
birbirlerini yok etmeye başlamaları nihayet Zeusrsquoun insanların buumlsbuumltuumln ortadan
kalkacağı kaygısıyla Hermesrsquoe insanları utanma (αἰδώς) ve adaletle (δίκη)
donatma goumlrevini vermesini konu alır
Goumlrevi kabul eden Hermes Zeusrsquoa bu iki duyguyu tıpkı τέχνηrsquoler gibi farklı farklı
insanlarda mı yoksa hepsinde mi olacak biccedilimde pay edeceğini sorunca Zeus
herkesin payını almasını buyurur
Hepsi payını alsın ccediluumlnkuuml diğer τέχνηrsquoler gibi bundan da azlar pay alırsa
devletler meydana gelemez Ardından onlar iccedilin benden şu νομόςrsquou koy
Utanma ve adaletten payını alamayanlar devletteki bir hastalık gibi goumlruumlluumlp
oumllduumlruumlleceklerdir (Protagoras 322d)
Bu mitik kısım Protagorasrsquola Sokrates arasındaki Sofist-filozof ayrımının
bulanıklaştığı neredeyse ortadan kalktığı ilk yerdir Ccediluumlnkuuml bilindiği gibi bu mitle
ccedilok benzer biccedilimde Platon da ilk diyalogundan son diyaloguna kadar başta iyi
olmak uumlzere adalet oumllccediluumlluumlluumlk bilgelik cesaret gibi ideaların hepsinin bilgisinin
ruhta bulunduğunu soumlylemektedir Bununla beraber Sokratesrsquoin erdemler
konusunda Protagorasrsquola ayrı duumlştuumlğuuml tek yer yani soumlzuumlnuuml ettiğimiz bulanıklığı
59
bir nebze de olsa giderebilecek yegacircne ayrım erdemin oumlğretilebilir (διδακτόν)
olup olmadığı tartışmasında ortaya ccedilıkar Fakat yine de Protagoras ve Platoncu
erdemler arasındaki benzerliğin ccedilok daha ileri gittiği pasajlar hacirclacirc vardır Oumlrneğin
322ersquode Protagoras adalet (δικαιοσύνη) ve oumllccediluumlluumlluumlkten (σωφροσύνη) kendi
oumlngoumlrduumlğuuml erdemler olarak soumlz eder Bunlar aslında Protagorasrsquoın daha geride
319arsquoda oumlğrettiğini soumlylediği lsquopolitika sanatırsquonın (πολιτική τέχνή) iccedileriğinde
mevcutturlar Nitekim Protagoras diyalogun akışında bunları yer yer lsquopolitik
erdemlerrsquo (ἀρετή πολιτική) diye de adlandıracaktır
Bununla beraber yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Protagoras mitinde Sokrates ve
Protagoras arasında beliren tam da meseleyi kapatırken anmaya değer
fevkalade ccedilarpıcı bir benzerlikten daha soumlz edebiliriz Bilindiği uumlzere felsefe
tarihinde Protagoras ve Menon Euthydemos ve Gorgiasrsquola birlikte aynı
doumlrtlemenin diyalogları olarak ele alınmıştır Benzer biccedilimde erdemin oumlğretilebilir
olup olmadığı sorusu Menonrsquoda olduğu gibi Protagorasrsquota da ccediloumlzuumlmsuumlz
kalmaktadır Her ikisinde diyalogda da kendi erdemliliğini ccedilocuklarına vermekte
başarısız devlet adamları ccedilarpıcı bir sorun olarak belirmekte bu itibarla her
ikisinde de bilginin doğuştan (εν τῃ φύσῃ) gelip gelmediği tartışma konusu
edilmektedir Ancak iki diyalog arasındaki en ilgi ccedilekici benzerlik hacirclacirc şudur
Protagorasrsquota yaşlı Protagorasrsquoa soumlyletilen mitteki Zeusrsquoun Hermes eliyle
insanlara utanma ve adaleti pay ettiği ve pay alamayanların yasayla
cezalandırıldığı kısımlar Menonrsquoda Sokratesrsquoe soumlyletilen bir cuumlmleyle birebir
oumlrtuumlşmekte oumlzetle Menonrsquodaki Sokrates cuumlmlesi apaccedilık biccedilimde Protagorasrsquotaki
Sofist mitine atıf yapmaktadır
Bu akıl yuumlruumltmemizden şu ortaya ccedilıkıyor ey Menon Erdem bizde insanlar
arasında pay edilmiş bir tanrı parccedilası olarak goumlruumlnuumlşe gelir elbette ondan
payını almış olanlar iccedilin (Menon 100b)
60
34 Platonrsquoun felsefesinde ψυχή
Sokratesrsquoin katlini tasarlayan Olympos dindarlarıyla Platon arasındaki en buumlyuumlk
farklardan biri ψυχή kavrayışından ileri gelir Diyalogların kimi yerlerinde bu
kavrayış farkı Orpheus dizeleri hacirclinde veya Pythagorasccedilı bir tanrı imgesi olarak
accedilığa ccedilıkar ve her iki durumda da etik etrafında doumlnuumllen asıl mihverdir
Diyalogların bazı başka yerlerindeyse Platonrsquoa oumlzguuml ψυχήrsquoyi mitik bir anlatının
oumlgesi olarak goumlruumlruumlz Bu yerler bize ccediloğunlukla etiğin yanında epistemolojik bir
ccedilerccedileve de sunar Oumlte yandan bu kavramın Homerik-Hesiodik doumlnemlerde ldquoruhrdquo
diye karşılama imkacircnından henuumlz soumlz edemediğimiz iccedilin en azından Platon
bahsi accedilılıncaya kadar ψυχή şeklinde yazmayı uygun buluyoruz
Homerosrsquoun duumlnyasında ψυχή bizim alıştığımız hacircliyle ldquobedenrdquo karşıtı bir ldquoruhrdquo
olarak tasarlanmamıştır Buna goumlre ψυχήrsquonin buumltuumln yetileri yalnızca kişinin
hayata olduğu suumlre iccedilinde etkin ve olanaklıdır oumlluumlmuumln gelmesiyle birlikte kişinin
varlığı her anlamda ortadan kalkmış olur (Rohde 1925 s 5) Bunun anlamı
Homerosrsquota bizim geleneksel kavrayışımızın aksine oumlluumlm sonrasında ψυχή
olarak gidilecek bir ceza-oumlduumll veya son yargı yerinin bulunmadığıdır Bu
bakımdan ψυχή sadece yaşayanlar duumlnyasındaki canlılığı bedenin hareket
edebildiği ve yaşamsal faaliyetlerini yerine getirebildiği oumlluumlm oumlncesi hacirclini ifade
eder Eski Yunanca soumlzluumlklerinde soumlzcuumlğuumln ilk sıralardaki karşılığının ccediloğu
zaman ldquohayatrdquo olması da bundandır Bununla birlikte Homerik ψυχήrsquonin bazı
bakımlardan geleneksel ldquoruhrdquo kavrayışıyla oumlrtuumlştuumlğuuml noktalar da yok değildir
Oumlrneğin oumlluumlnce ruh bedenden ndashağız ya da accedilılan bir yara yoluylandash ayrılan
biccedilimce belli belirsiz yarı goumlruumlnuumlr bir duman (İlyada xxiii100) ya da goumllge
(Odysseia xi207) gibi ele avuca gelmeyen uccedilucu bir varlıktır Hesiodosrsquoun
ψυχήrsquosine gelince bize Homerosrsquounkine goumlre ccedilok daha kısıtlı bir inceleme imkacircnı
sunar Nitekim soumlzcuumlk Theogonia ve İşler ve Guumlnlerrsquoin tamamında yalnızca bir
defa geccedilmektedir χρήματα γὰρ ψυχὴ πέλεται δειλοῖσι βροτοῖσιν(ndashccediluumlnkuuml para
hayatıdır zavallı yoksulların) Bu ise soumlzcuumlğuumln yine Homerosrsquotaki anlamlarından
birine uygun olarak kullanıldığını goumlsterir Bununla birlikte Hesiodosrsquota ve
Homerosrsquota Hades uumllkesinin varlığı aynı zamanda Odysseiarsquonın XI kitabında
61
Odysseusrsquoun bu uumllkeye vardığını ve oumlluumllerle buluşup konuştuğunu anlatan
dizeler Homerik doumlnemde bir oumlte-duumlnya tasavvurunu tartışmasız hacircle getirir
getirmesine ancak son tahlilde goumlz oumlnuumlnde bulundurulması gereken en oumlnemli
nokta Homerik-Hesiodik ψυχήrsquonin oumlte-duumlnyadaki yaşamla ilişkisinin bizim
geleneksel ldquoruhrdquo imgesine yuumlklediğimiz anlamdan buumlsbuumltuumln farklı oluşudur
Ancak Platonrsquoa gelindiğindedir ki ψυχήrsquoyi artık ldquoruhrdquo diye karşılama imkacircnından
soumlz edebiliriz Ccediluumlnkuuml ψυχήrsquonin oumlte-duumlnyalarla ve hatta oumlluumlmsuumlzluumlkle olan bağı
Platonrsquoda goumlruumlnuumlr hacircle gelmiştir Onun ψυχήrsquoden anladığı şey Homerosrsquotaki gibi
bedene canlılık ve hareket etme kabiliyeti vermekle sınırlı bir yaşamsal parccedila
değil insanın oumlluumlmsuumlz yanıdır Başka bir deyişle Platonrsquoun ψυχήrsquosi bilme
arzulama duyum karar verme vs yetilerin yanında ve en oumlnemlisi olarak bir oumlte-
duumlnya tasarımıyla anlaşılır hacircle gelebilmektedir Bu tasarımın merkezindeyse
ruhgoumlccediluuml miti bulunur
a) Phaidon Devlet ve Gorgiasrsquota ruhun yolculuğu
Sokrates Phaidon 63crsquode kendisi iccedilin uumlzuumllen dostlarına ve oumlğrencilerine
soumlylediğine goumlre oumlluumlmden sonra gerccedilekten iyi birer efendi olan tanrılarla
buluşacağından hiccedilbir şeyden olmadığı kadar emindir (διϊσχυρίζομαι) Burada
kullanılan fiilin ldquobel bağlamak guumlvenmekrdquo anlamından da anlaşılacağı uumlzere
Sokratesrsquoe bu cuumlmledeki guumlven hissini veren şey bir akıl yuumlruumltme veya logos
etkinliği değil mitik bir oumlğretidir Dolayısıyla bir epistemersquoye hatta pistisrsquoe bile
değil sezgisel bir tasdiklemeye işaret eder İnsanın beden kısmı oumllecektir fakat
ruh kısmı oumlluumlmsuumlzduumlr
Ruhun oumlluumlmsuumlz olduğundan başka diyaloglarda da soumlz edilmektedir fakat
Phaidonrsquou bu konuda ilk sıraya getiren oumlzelliği bu oumlluumlmsuumlzluumlk goumlruumlşuuml bağlamında
ima ettiği kaynağının alabildiğine gizemli ve ilginccedil olmasıdır
Elbette diğer diyaloglarda aynı bilgi kaynağına yapılan oumlrtuumlk veya şiirsel atıflar
goumlz oumlnuumlne alındığında Phaidonrsquodaki accedilıklamayı bir itiraf olarak
62
değerlendiremeyiz Kaldı ki Platonrsquoun yazma tarzı ccediloğunlukla herhangi bir
tedbirin veya ccedilekincenin etkisi altına girmez Buna karşılık Phaidon Platoncu
ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuuml oumlğretisinin kaynağının gizli bir erginlenme topluluğu
olduğunu bu topluluğun kendine oumlzguuml dinicirc rituumlellerde bulunduğunu accedilıkccedila
soumlyleyen tek diyalogdur Son tahlilde Phaidonrsquoun kritik pasajlarından biri olan
69crsquode geccedilen aşağıdaki cuumlmleler Platonrsquoun ruh goumlruumlşuumlne kaynaklık eden bu
gizemli topluluğa oumlvguumlyle doludur
hellip oumllccediluumlluumlluumlk adalet cesaret ve aklı başındalığın kendisi de birer arınma
(καθαρμός) yoludur Bu durumda gizem dinlerini (τελετή) kuran insanlar
cahil kişiler olmasalar gerek Aslına bakılırsa bu kişiler uzun zaman oumlnce
ldquoher kim erginlenmeden ve tamamlanmadan Hadesrsquoe gider o kişi ccedilamurda
yatar her kim arınmış ve tamamlanmış varır oraya tanrılarla birlikte otururrdquo
derken bir şey ima etmektedirler (Phaidon 69c vd)
Phaidonrsquoun bu cuumlmleleri soumlzuuml edilen gizem dininin ldquoerginlenmerdquo kavramını
filozofluk yeteneğiyle ldquoarınmardquo kavramınıysa Platonik doumlrt temel erdemle
oumlrtuumlştuumlrme ccedilabasının accedilık bir ifadesidir Bu gizemli topluluğun kimler olduğu
sorusuna karşılıksa ancak bazı tahminler yuumlruumltuumllebilir Oumlrneğin yukarıdaki
cuumlmlelerde geccedilen genel duumlşuumlnceyi Pythagorasccedilılıkla oumlrtuumlştuumlrmemize imkacircn
veren ortak noktalardan soumlz edilebilir Benzer biccedilimde Platoncu erdemlerin birer
ldquoκαθαρμός yolurdquo olarak dillendirilmesi de kulaklarımızı Empedoklesccedili tınılarla
doldurmaktadır Fakat son tahlilde bu pasaj felsefenin bir gizem dininin
şablonunda bir erginlenme tarikatının rituumlelleriyle kavranışına oumlrnektir Tam da
bunu doğrulayacak biccedilimde paragrafın devamı şu şekildedir
Erginlenmeler sırasında soumlylendiği gibi Dinsel toumlrenlerde asa taşıyan
ccediloktur gerccedilek inanansa az Bence bu azınlıktaki kimseler doğru şekilde
felsefe yapanlardan başkası değildir (69d)
Her şeyden oumlnce yukarıdaki cuumlmlelerin diyalogun son kısmındaki ldquoHades
yolculuğurdquo miti iccedilin yalnızca bir hazırlık huumlkmuumlnde olduğu goumlzden
kaccedilırılmamalıdır Oumlte yandan bu hazırlık epeyi uzun suumlrer ve bizi belli gerccedilek bir
gizem kuumlltuumlne atıflarda bulunan ccedilok daha şaşırtıcı suumlrprizlerle bir suumlre daha
meşgul etmeyi suumlrduumlruumlr Oumlrneğin Hades yolculuğu bahsine gelmeden bu ruh
goumlruumlşuumlnuumln ruhgoumlccediluuml inancını benimseyenlere ait olduğu uumlstelik bu goumlruumlşuumln
63
kaynağının da ldquoeski bir oumlğretirdquo (παλαιός λόγος)23 olduğu alabildiğine duru
cuumlmleler sayesinde apaccedilık karşımızda belirir
Ruhun buradan oraya (Hadesrsquoe) gittiğini sonra buraya geri doumlnduumlğuumlnuuml
yani onun oumllenlerden doğduğunu dile getirir bu oumlğreti Yaşayanların
oumllenlerden yeniden doğdukları kabul edilirse bizim ruhlarımızın da orada
bulunmuş olması gerekmez mi Olmasalardı yeniden de doğamazlardı
(79c)
Sokratesrsquoin okur iccedilin yaptığı bu oumln hazırlıkların neticesinde Phaidonrsquoun mitik
esasını teşkil eden ve 107crsquoden itibaren başlayan Hades yolculuğu kısmına
geldiğimizde diyaloglardaki buumltuumln oumlte-duumlnya tasvirleri arasında en ilginccedil ve
gizemli olanıyla karşı karşıya kalırız Soumlz konusu mite goumlre oumlluumlmden sonra ruh
Hadesrsquoe doğru yola ccedilıkarken ona bir kılavuz yol goumlsterecektir Bu kılavuz onu
yaşarken ve oumllduumlkten sonra bir kelimeyle daima goumlzeten yanından ayrılmayan
kendi oumlzel daimocircnrsquoudur Her ruhun kendi daimocircnrsquou onu duumlnya hayatında
eylediklerine bakarak ya ccedilok kolay rahat bir yoldan veya ccedilok zor ccedilileli bir yoldan
Hadesrsquoe vardıracaktır Bununla birlikte ilginccedil olan bir başka nokta bu pasajlarda
oumlğretinin kaynağından hiccedilbir şekilde bahsedilmiyor olmasıdır Hatta aktarımlar
edilgin kipteki λέγεται fiiliyle yapılır ve bu soumlzlerin sahibi veya sahipleri hakkında
hiccedilbir malumat verilmez
Phaidonrsquoun oumlte-duumlnya tasviri soumlzgelişi Devletrsquoteki Er veya Phaidrosrsquotaki ruhun
yolculuğu gibi Platonik mitlere goumlre epeyi karanlık goumlruumlnebilir buna karşılık
gerccedilekten de ketum bir diyalog olduğunu soumlylemek guumlccediltuumlr Ccediluumlnkuuml yukarıda
soumlylediğimiz gibi satır aralarında mitin kaynağını daha ilk bakışta ccedilağrıştıran
veya ele veren bazı oumlgeler yine de mevcuttur Oumlrneğin arınmarsquonın bize ilk elden
anımsattığı Empedoklesrsquole gizem dini soumlzcuumlğuumlnuuml yanyana koyduğumuzda
akıllara gelecek ilk kaynak Orpheus tabletleridir24
23 Dikkat ccedilekici bir şekilde yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Devlet ve Yasalarrsquoda geccedilen oumlrneklere ek olarak Platonrsquoun anlatacağı ldquomitrdquo iccedilin μῦθος yerine λόγος soumlzcuumlğuumlnuuml tercih ettiği bir yer daha 24 Bernabeacute Derveni Papiruumlsuumlrsquonuumln ccedilok yıpranmış olan 6 suumltunundaki bir oumlte-duumlnya tasviri olan ldquohellipdualar ve kurbanlar ruhu yatıştırır magosrsquoların efsunu da yoluna ccedilıkan daimonrsquoları uzaklaştırır o daimonrsquolar ki intikam dolu ruhlardırrdquo dizesinde geccedilen daimonrsquola Phaidonrsquodaki Hades yolunun kılavuzu olan daimonrsquou eşleştirerek bu mitin Orfik koumlkenli olduğunu oumlne suumlrer (Bernabeacute 2013 s 129)
64
Platonrsquodaki bu tınıların Pythagorasccedilı ve Empedoklesccedili koumlkenlerine ilişkin
Jaegerrsquoin guumlccedilluuml tespitleri vardır Uumlstelik Jaeger Orpheusccedilu ruh anlayışının
yalnızca Platonrsquoda değil Aristotelesrsquote de belirgin olduğunu soumlyler ve felsefi
teolojinin Platon ve Aristotelesrsquoten itibaren tanrının varlığıyla ilgili rasyonel
arguumlmanlarını ruhla kutsal arasındaki manevi ilişkiye dayandırdığını beyan eder
Bu ruh goumlruumlşuumlnuumln gelişim suumlrecinin ilk doumlnemlerinde gizem oumlğretileri ve
erginlenme ayinleri olduğu fikrini Jaeger de paylaşmaktadır
hellip gizem dinine ilgi goumlsteren ilk duumlşuumlnce okulu Platonculuk değildi
Orpheusccedilu ruhgoumlccediluuml teorisine onu olağanuumlstuuml bir şekilde kendi
matematiksel araştırmalarıyla ilişkilendiren Pythagorasrsquota da
rastlanabileceği gayet iyi bilinmektedir Pythagorasccedilı yaşam kuralları buumltuumln
ayrıntılarıyla benzemese de Orpheusccediluların βίοςrsquounu hatırlatmaktadır (hellip)
Parmenides Herakleitos ve Empedokles Orpheusccediluluğun ruh teorisine
aşina olduklarını hissettirmektedirler (Jaeger 2011 s 130)
Bu tartışmalar ışığında Platonrsquoun Phaidonrsquoda ortaya koyduğu ruh anlayışının
koumlkeni evvelkine nispeten netlik kazanmış olur Oumlte yandan Olympos
panteonuyla accedilık biccedilimde ccedilelişen bu ruh anlayışı genel olarak diyaloglardaki
diğer ruh tasvirlerinde de varlığını belli eder ve mitlerin bir kısmında Olympik
oumlgelerden sıkccedila bahsedilmesi de bu gerccedileğin uumlstuumlnuuml oumlrtmez Jaeger de ldquoruhun
kutsallığırdquo oumlğretisinin koumlkenlerini sorguladığı bir yazısında bizim yukarıda
Homerik-Hesiodik ve dolayısıyla Olymposccedilu oumlğretilerden ayırarak vurguladığımız
ve temsilini Platonrsquoda verdiğimiz ruh anlayışının MOuml 6 yuumlzyılda başladığını oumlne
suumlrmektedir uumlstelik aynı ruh anlayışıyla Yunan mitlerindeki ruh anlayışı arasında
mevcut benzerliği de kabul ederek
Ruh hakkındaki Yunan mitleri felsefi anlayışın bir meyvesi değildi daha
ziyade (hellip) dinicirc hareketten kaynaklanmaktaydı Ne var ki felsefeyle
tamamen aynı doğrultudaydı Bu hareketin etkisi doumlrt başı mamur bir dinsel
dogmanın felsefe tarafından benimsenmesinden ziyade ruha ilişkin dinsel
inanccedilların entelektuumlel planda oumlzguumlrce dışavurumu şeklini aldı Bu her
haluumlkarda soumlz konusu inanccedilların felsefi duumlşuumlnceye kendini ifade
edebileceği yeni bir youmlnelim sağladığı anlamına geliyordu (Jaeger 2011 s
116)
Bu bir bakıma felsefi ruhbilimi ve teolojinin birincil kaynağının mitler olduğunun
tespitidir Nitekim aynı yazıda Jaeger yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Rohdeci ψυχή
anlayışını bilhassa Homeros bahsinde ele alırken eleştirel bir tutumla Homerik
65
ve yeni Yunanlı ndashyani Platonikndash ruh anlayışları arasında da bir benzerlik
yakalama arayışına girmektedir Eleştirisinin temel dayanağının ne olduğuna
gelince ndashilginccedil bir şekilde Odysseiarsquonın XI kitabına hiccedil değinmeksizinndash İlyadarsquonın
ilk beş dizesini kanıt olarak sunmakla yetinir Bu dizelere goumlre insanın ψυχήrsquosi
yani goumllgesi oumllduumlkten sonra Hadesrsquoe atılacak ldquokendisirdquo (αὐτός) ise kurda kuşa
yem olacaktır (i3-5) Bununla birlikte Jaeger yukarıda sorun hacircline getirdiğimiz
konuyla paralel biccedilimde Homerosrsquoun duumlnyasında insanın Hadesrsquoe ψυχή olarak
mı yoksa başka bir varlık olarak mı gittiğinin yeterince aydınlatılmadığını kabul
eder Nitekim yukarıda soumlylediğimiz gibi
Bizim ldquoruhrdquo ldquobilinccedil şuurrdquo olarak adlandırdığımız ve sonraki Yunanların da
ψυχή soumlzcuumlğuumlnden anladıkları şeyi ifade etmek iccedilin Homeros hiccedilbir zaman
bu soumlzcuumlğuuml kullanmaz O bunu θύμος soumlzcuumlğuumlyle veya kalbe diyaframa
veya insanın duygusal veya iradi tepkileriyle ilgili başka organlara işaret
eden soumlzcuumlklerle ifade eder Buna karşılık ψυχή soumlzcuumlğuuml ccediloğu zaman
yaşayan insanlarla ilgili olarak yaşam anlamında kullanılır (Jaeger 2011
s 117)
Boumlyleyken yeni Yunan ψυχήrsquosinin temsili olarak goumlrduumlğuumlmuumlz Platonrsquoda ruhun
oumlluumlmsuumlzluumlğuumlnuuml ve dolaşımını anlatan bir diğer oumlte-duumlnya tasviri olan Devletrsquoin X
kitabındaki Er mitinin (614b-621d) Homerosrsquoun aksine bu konuda son derece
accedilık ve net olduğu soumlylenebilir Her şeyden oumlnce tıpkı Phaidonrsquodaki Hades
yolculuğu gibi Er hikacircyesi de bizzat ldquoruhun yolculuğurdquo uumlzerine kurulmuş bir
anlatıdır Platonrsquoun bu mitlerin neredeyse her yerinde ψυχή soumlzcuumlğuumlnuuml oumlzne
olarak kullanması oumlte duumlnyaya giden varlığın insanın ruh yanı olduğuna dair
buumltuumln şuumlpheleri ortadan kaldırmıştır Aynı durumdan uumlstelik en kuumlccediluumlk bir
teredduumlte kapılmaksızın Phaidrosrsquoun 245 pasajında başlayan yolculuk bahsinde
de soumlz edebiliriz
Phaidon mitinde olduğu gibi Errsquodeki oumlte-duumlnyanın da Orpheus tabletlerinde
anlatılanla benzerliği dikkat ccedilekicidir Guthrie Platonrsquoun yeraltı duumlnyasıyla altın
tabletlerdeki yeraltı duumlnyası arasındaki benzerlikleri bir bir sıraladıktan sonra her
ikisindeki dini imgelerin rahatlıkla birbirleriyle eşleştirilebileceğini oumlne suumlrer
(Guthrie 1952 s 177) Nitekim Orfik ruhun doumlnguumlsuuml Platonrsquoun Errsquode anlattığına
ccedilok benzer biccedilimde Hadesrsquoe gidip hesaplar goumlruumllduumlkten sonra yeniden
66
yaşayanların duumlnyasına doumlnme ve bu doumlnguumlnuumln ebediyen tekrarlanması uumlzerine
kuruludur 474 Orfik fragman aşağıdaki gibidir
Bunlar Mnemosynersquonin eseridir Ruh Hadesrsquoin iyi yapılı koumlşkuumlne gitmek
uumlzere yoldayken sağında bir pınar goumlruumlr ve pınarın başında beyaz bir servi
ağacı dikilidir Burada ruhlar aşağılara inerek kendilerini ferahlatırlar Fakat
bu pınarın yakınından bile geccedilmemelisin az sonra Mnemosynersquonin
goumlluumlnden fışkıran tatlı suyu goumlreceksin Goumlluumln kıyısında muhafızlar
beklemektedir ve sağlam bir basiretle sana ne diye kasvetli Hadesrsquoin
karanlıklarında gezindiğini sorarlar Onlara de ki ldquoBen Yerrsquole yıldızlı Goumlkrsquouumln
ccedilocuğuyum susuzluktan oumllmek uumlzereyim Yol verin de inip Mnemosynersquonin
goumlluumlnden tatlı sularını iccedileyimrdquo Onlarsa emin olmak iccedilin yeraltının
kraliccedilesine danışacaklar ardından iccedilesin diye sana Mnemosynersquonin tatlı
sularından verecekler Boumlylece suyu iccediler iccedilmez sen de diğer erginlerin ve
ermişlerin yuumlceliğe yuumlruumlduumlğuuml kutsal yola gireceksin
Altın tabletlerdeki bu fragmanla Er miti arasında unutma-anımsama ikiliği yol
kenarında beliren ve pınarlara inen sapaklar iccedilince unutmaya veya anımsamaya
yol accedilan pınar suları ruhlarda şiddetli susuzluğa yol accedilan yuumlruumlyuumlşler ortak oumlgeler
arasında sıralanabilir
Bununla birlikte Phaidonrsquodaki ruh anlatısıyla Devlet ve Phaidrosrsquotaki muadilleri
arasındaki bir gizemlilik farkından soumlz etmemiz luumlzumludur ki bu ancak Platon
felsefesinin kendi sınırları iccedilinde ruh tasvirleri arasındaki bir gerilim olarak ele
alınabilir Bu meselede ldquogizemrdquo oumlğesinin oumlnemli olmasının nedeni Phaidonrsquoda
yer yer beliren oumlte-duumlnyanın ne menem bir yer olduğuna ilişkin kararsızlık ve
habersizliktir25 Buna karşılık Devletrsquoteki ruh miti alabildiğine accedilık mitik
duumlşuumlnuumlşuumln buumltuumln imkacircnlarından yararlanan rahat bir soumlylev olarak karşımıza
ccedilıkar Phaidonrsquodaki Hades yolculuğu pek ccedilok karanlık oumlrtuumlk belirsiz ve uumlrkuumltuumlcuuml
nokta barındırmasına karşılık Er miti oumlte duumlnyanın haritasını bile ccedilizmemize
olanak verecek accedilıklık ve netlikte bir anlatıma uumlsluba sahiptir Koumltuuml ve iyi
davranışların cezası ve muumlkacircfatı accedilıkccedila anlatılmakla kalmaz yine bu mit
bağlamında ve X kitapta ruhun kaccedil yıllık suumlrelerle oumlluumller yurdunda kalıp yeniden
yaşayanların duumlnyasına doumlneceği bile hesaplı biccedilimde verilir Oysa Phaidon
erdemli yaşamayı daha ccedilok bir ldquoumutrdquo uumlzerine kurulmuş biccedilimde oumlnermektedir
25 Aynı bilinmezci tavrı Savunmarsquonın son cuumlmlesinde de accedilıkccedila goumlrebiliyoruz ldquoAyrılma vakti geldi ben oumllmeye siz yaşamaya Bizim iccedilin hangisinin daha iyi olduğuna gelince tanrıdan başka hiccedil kimseye accedilık değildirrdquo (42a)
67
Sevgili Simmias işte bu anlattıklarımızdan dolayı erdemli ve aklı başında
bir yaşam suumlrmek iccedilin her şeyi yapmak gerek Ccediluumlnkuuml oumlduumll (ἆθλον) guumlzel
umut (ἐλπὶς) buumlyuumlktuumlr Ama her şeyin tamı tamına benim şimdi anlattığım
gibi olduğunu inatla savunmak da akıl sahibi bir adama yakışmaz Fakat
madem ruhun oumlluumlmsuumlz olduğu ortaya ccedilıktı o zaman ruhlarımızın ve onların
meskenlerinin de boumlyle ya da buna benzer olması olasıdır bence dahası
boumlyle olduğuna inanmak goumlze alınması gereken bir risktir Guumlzel bir risktir
(κίνδυνος) bu kişi bunları sihirli soumlzlermişccedilesine kendine tekrar etmelidir
Oumlykuumlyuuml (μῦθος) bu kadar uzatarak anlatmamın nedeni de budur (114c
vd)26
Oumlte-duumlnyadaki ceza ve oumlduumll konularında hiccedil de emin olunamamakla birlikte Orfik
oumlğelerin ccedilok belirgin olması bakımından diğerlerinden ayrılan bu Phaidon mitini
Platonrsquoun yukarıdaki paragrafta goumlrduumlğuumlmuumlz gibi boumlyle sahipsiz bırakmasına
karşılık Gorgiasrsquoın son kısmında yine Sokratesrsquoin ağzından anlattığı bir oumlte-
duumlnya mitine başlarken şu cuumlmleyi okuruz
Kulak ver o hacirclde Hani gerccedilekten iyi λόγοςrsquolar iccedilin derler ya Herhalde sen
bunun μῦθος olduğunu duumlşuumlneceksin bense λόγος Ccediluumlnkuuml anlatacaklarımı
hakikat gibi anlatacağım (523a)27
Her ne kadar ilk cuumlmlede Homerosrsquoun adı anılıyorsa da bu mitin kesin kaynağı
belli değildir Bununla birlikte Gorgiasrsquota da Orpheus kuumlltuumlne accedilıkccedila atıfta
bulunan bazı yerler de vardır oumlrneğin 493arsquoda ldquoBilgelerden işittiğime goumlrehelliprdquo diye
başlayan ve ldquobedenin mezar olduğurdquo28 youmlnuumlndeki Orpheusccedilu ilkeden yola ccedilıkan
hikacircye boumlyledir Bu konuda Olympiodorosrsquoun tespiti şoumlyledir
Sokrates diyor ldquoEuripides yaşamak oumllmektir der oumllmek de yaşamakrdquo
Demek ki ruhun bedene hayat verebilmek iccedilin hayatsızlıktan da pay
alması gerekiyor (hellip) Pythagorasccedilıların bu duumlşuumlnceleri semboliktir kuumlccediluumlk
bir mit olarak şu cuumlmleden doğar ldquoŞimdi burada oumlluumlyuumlz bir mezarda
kapatılmış olarakrdquo (akt Uždavinys 2011 s 94)
Phaidon Devlet Gorgias ve Phaidros Platonrsquoun ruhun tasviri ve oumlzelliklerini farklı
bakımlardan tartışma konusu edindiği diyaloglardır Oumlte yandan bunlardan ilk uumlccedil
tanesi ruhun yalnızca oumlzelliklerinden bahsetmekle kalmayıp oumlte-duumlnya
yolculuğuna da mitler vasıtasıyla değindikleri iccedilin Phaidrosrsquotan ayrılırlar
26 Platon bu defa sahiplendiği ve doğruluğunu kanıtlamaya ccedilaba harcadığı mitlerde her zaman yaptığını yapmıyor ve λόγοςrsquou değil μῦθοςrsquou tercih ediyor 27 Mit-hikacircye soumlzcuumlğuumlnuuml karşılamak iccedilin μῦθος yerine λόγοςrsquoun tercih edildiği bir yer daha 28 Orfik Pythagorasccedilılardan bir kelime oyunu olarak uumlnlenmiş meşhur σῶμα σῆμα (ndashbeden mezardır) soumlzuumlne atıf
68
Dolayısıyla Phaidrosrsquotaki kanatlı atların ccedilektiği araba mitini bu başlık altında ele
almamız gereksizdir Bununla birlikte Phaidon Devlet ve Gorgias ruha ilişkin
mitlerin Phaidrosrsquotaki gibi diyalektik youmlnteme yardımcı birer ldquometaforrdquo olarak işe
koşulduğu diyaloglar değildir Her uumlccedil diyalogda da birbirleriyle aralarındaki
belirgin farklara ve ccedilelişik goumlruumlnen tasvirlere rağmen birer oumlte-duumlnya imajı inşa
edilmiştir Oumlte yandan her uumlccedil diyalogda da Homerik ve Olymposccedilu ruh
anlayışından buumlsbuumltuumln farklı biccedilimde ruh insanın asıl ve oumlluumlmsuumlz yanı olarak bu
duumlnyayı olduğu gibi oumlte-duumlnyayı da gezinen bir oumlge olarak betimlenmiştir
Uumlccedil diyalogda da goumlruumllduumlğuuml uumlzere deney ve goumlzlemin oumltesindeki ldquobilgirdquo alanının
nesnelerinden biri olan oumlte-duumlnya Platonrsquoun felsefesinde mitten başka hiccedilbir
dayanağı olmayan bir kurucu oumlge olarak merkezicirc oumlneme sahiptir Oumlte-duumlnya
Platonrsquoun felsefesindeki bu goumlz ardı edilemeyen oumlnemini elbette Platoncu
anamnesis temelli epistemolojinin uumlzerinde inşa edildiği ruhgoumlccediluuml oumlğretisine
borccedilludur Yukarıda goumlruumllduumlğuuml gibi bu oumlğretinin esas kaynağı Orpheusccediluluk
olduğuna goumlre soumlylediklerimizden ccedilıkan sonucu bir cuumlmleyle şu şekilde
oumlzetleyebiliriz Orfik oumlğretiler yani mit bir başka ifadeyle mitoloji yaklaşımı
Platonrsquoun felsefesinin buumltuumln katmanlarında buumlyuumlk bir etkiye sahiptir ve bu
felsefenin esasını teşkil etmektedir
Platonrsquoun ψυχή kavrayışı etrafında geliştirdiğimiz bu mitler tartışmasının bir diğer
sonucu da onun mitoloji yaklaşımının yani mitolojiye yuumlklediği işlevlerin sabit
olmadığı zaman zaman değişikliğe uğradığı veya Platonrsquoun kendisi tarafından
revize edildiğidir Tıpkı mitleri Orpheus ilahilerinden veya kadim Hint
geleneklerinden esinlenerek alıp değiştirdiği kendi felsefesine uyarladığı ve
yeniden yazdığı gibi yaptığı her mit yorumunda mitoloji yaklaşımı ve mitolojiye
yuumlklediği işlev de değişikliğe uğramış yazar tarafından diyalogların temaları
bağlamında tartışmanın birbirinden farklı yuumlklerini taşıyabilecek duruma
getirilmiştir Platonrsquoda zaman zaman oumlrneğin Homerik goumlruumlnen fakat ψυχήrsquoyi
Orpheusccedilu bir kavrayışla ele alan mitler goumlrmemizin asıl nedeni de budur
Bununla benzer bir başka duruma oumlrnek olması bakımından hemen uumlstteki
Gorgias cuumlmlesiyle (523a) yukarıdaki sayfalarda dipnotlarla dikkat ccedilektiğimiz ve
Devlet 373d Yasalar 676b ve Phaidon 79brsquode geccedilen cuumlmlelerde ldquohikacircyerdquo
69
soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγος tercihinin yapılmış olması buna karşılık yine
uumlstteki Phaidon 114c vdrsquoda geccedilen cuumlmledeyse tam tersine bu kez aynı soumlzcuumlk
iccedilin λόγος yerine μῦθοςrsquoun tercih edilmesi Platonrsquoun mitoloji yaklaşımının
geccedilirdiği değişimleri daha anlaşılır kılması bakımından oumlnemlidir
Son tahlilde Platonrsquoun mitlerinin oumlte-duumlnya tanrı ve din bakımlarından analizi
aynı ve benzer mitlerin politika bakımından analizi iccedilin yapılabilecek en faydalı
hazırlıklardan biridir Ccediluumlnkuuml bu incelemeler Platonrsquoun ἀγοράrsquosında bilge oumllccediluumlluuml
yiğit ve nihayet adil goumlzuumlyle bakılmaya layık olan καλὸς κrsquoἀγαθός bir Yunan
yurttaşını anlamamızı kolaylaştırmıştır Boumlylelikle Platonrsquoun bu erdemli yurttaş
iccedilin oumlngoumlrduumlğuuml politik duumlzenin koumlkeninde yatan bazı mitleri incelemeye sıra
gelmiştir
b) Platonrsquoun teolojisi Yeni ruh kavrayışından yeni tanrı kavrayışına
Jaegerrsquoe goumlre bir Abstraktbildung olan antik Yunan φύσιςrsquoinde ifadesini bulmuş
her şey tanrılarla doludur oumlnermesi aradan geccedilen iki yuumlzyılın ardından Platonrsquoun
Yasalarrsquoında (899b) ldquotarihsel bir anlamrdquo bulur (Jaeger 2011 s 41) Jaegerrsquoin
arguumlmanlarına bakıldığında Platonrsquoun bu referansını tanrıyı ndashdaha geniş bir
anlamda tanrısal olanındash başlangıccedilsız-sonsuz bir varlık olarak kavrayan yeni
ldquorasyonelrdquo İyonya teolojisinin antik Yunan felsefesindeki kabul belgesi olarak
değerlendirdiği anlaşılır Gerccedilekten de Yasalarrsquoın soumlz konusu pasajında Thalesrsquoin
cuumlmlesi birebir alıntılanmıştır fakat Platonrsquoun soumlz konusu pasajdaki akıl
yuumlruumltmesi ὕδωρ veya genel anlamda ἀρχή bahsinden hayli uzak bir yere duumlşer
Dahası Platonrsquoun Thalesrsquoe yaptığı referans goumlk cisimlerinin tanrısallığına
ilişkindir
Soumlz konusu pasajda goumlk cisimleri buumltuumln lsquoiyirsquoler (ἀγαθαὶ) ve buumltuumln erdemlerin
taşıyıcıları (πᾶσαν ἀρετήν) olarak tanrılarla bir tutulmaktır onlar bu cisimlerin
iccedilinde (ἐν σώμασιν) goumlklerin duumlzenleyicisi olarak vardır (ἐνοῦσαι) ne tarzda
70
varolduklarına gelince ya yaşayan varlıklar (εἴτε hellip ζῷα ὄντα) veya başka
biccedilimlerde (εἴτε ὅπῃ τε καὶ ὅπως)
Cuumlmle bazı bakımlardan muğlaktır Biz tanrıların goumlksel cisimlerde bulunan
ψυχαὶ ve duumlzenleyici varlıklar olduğundan eminizdir buna karşılık εἴτε hellip εἴτε
yapısından anlaşıldığı uumlzere onların bu cisimlerdeki bulunma tarzlarından emin
olamayız Oumlte yandan ccedilok dikkat ccedileken bu bilinmezciliğine rağmen soumlz konusu
cuumlmle 5 yuumlzyıl Atinarsquosında egemen olan dinin goumlk cisimlerine tanrısallık atfetme
geleneğini guumlccedilluuml biccedilimde seslendirmektedir Nitekim soumlzler Atinalı Yabancırsquonın
ağzından doumlkuumlluumlr ve meydan okuyan bir uumlsluptadırἔσθ᾽ ὅστις ταῦτα ὁμολογῶν
ὑπομενεῖ μὴ θεῶν εἶναι πλήρη πάντα (ndashboumlyleyken her şeyin tanrılarla dolu
olmadığı fikrini benimseyecek kim vardır)
Bu meydan okumanın oumlrneğin yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz ve Atinarsquodan
kaccedilmasıyla sonuccedillanan ldquoguumlneşin alevde kızdırılmış bir maden kuumllccedilesi olduğurdquo
tezinden oumltuumlruuml Anaksagorasrsquoa hitaben yapıldığı duumlşuumlnuumllebilir (Kranz 1994 s
145) Veya tanrıların bilinebilir felsefece duumlşuumlnuumllebilir varlıklar olduğunu
reddeden sofist Protagoras da akıllara gelebilir Bir başka ihtimal olarak
diyaloglarda hiccedilbir şekilde adı geccedilmeyen ve Laertiosrsquoun aktardığına bakılırsa
bizzat Platon tarafından kitapları yakılmak istenen Demokritosrsquotan da (Laertios
2013 ix40) soumlz edebiliriz Ancak bunların hepsi de Platonrsquoun artık uzağında ve
geccedilmişindeki duumlşuumlnuumlrlerdir Gerccedilekte yine ψυχή etrafında doumlnen bu tartışmanın
nirengi noktasını meydana getiren bu cuumlmlede Platonrsquoun isim vermeden meydan
okuduğu filozof ccedilok daha yakınındadır Aristoteles
Bilindiği gibi Ruh Uumlzerinersquonin I kitabı ruha başka bir varlık tarafından hareket
ettirilme ve kendi kendine hareket etme niteliklerini yuumlkleyen antik Yunan duumlşuumlnuumlr
ve ekollerinin eleştirisine ayrılmıştır Aristoteles bu eleştirilerden bazılarını accedilıkccedila
isim vererek bazılarını da isim vermeden yapar Platon da ismini vermeyerek
eleştirdiği filozoflardan biridir ancak yine de yuumlzeysel bir Platon bilgisine sahip
herhangi bir okur bile soumlz konusu paragrafları okurken yapılan işin sert bir Platon
eleştirisi olduğunu fark etmekte gecikmeyecektir Her şeyden oumlnce eleştiri
Thalesrsquoin yukarıda geccedilen meşhur cuumlmlesi etrafında gelişir ve Aristoteles bu
goumlruumlşe katılan filozofları hedef alır gibi davranarak şunları yazar
71
Bazıları da onun (ruhun) evrende (ἐν τῷ ὅλῳ) ve eriyik biccedilimde (μεμῖχθαι)
karışmış olduğunu soumlylerler ki bunların başını herhalde her şeyin tanrılarla
dolu olduğunu soumlyleyen Thales ccedilekmektedir Ancak bu goumlruumlşuumln de bazı
accedilmazları var Nitekim ruh havada veya ateşteyken bir canlı meydana
getirmiyor (οὐ ποιεῖ ζῷον) ama bunların karışımındayken meydana
getiriyor ve uumlstelik onlar birincilerdekini ikincilerdekinden daha uumlstuumln
goumlruumlyorlar Yine buradan hareketle dediklerine goumlre havadaki ruhun
neden canlılardakinden daha uumlstuumln ve daha oumlluumlmsuumlz olduğunu da sorarız
(Ruh Uumlzerine 411a)
Batı duumlnyasındaki bazı uumlnluuml ccedilevirilerden ve eleştirel basımlardan anlaşıldığı
kadarıyla Platonrsquoun Yasalar 899brsquodeki Thales referansı her soumlz konusu
edildiğinde Aristotelesrsquoin bu paragrafını hatırlatmak alışılagelmiş bir tutumdur
Oumlte yandan bazı felsefe tarihccedilileri iccedilin bu cuumlmlelerin muhatabı doğrudan
doğruya Jaegerrsquoin Yasalar ve Epinomisrsquoteki kavrayışla bir tuttuğu ldquorasyonelrdquo
İyonya teolojisidir Fakat bununla birlikte Aristotelesrsquoin bu eleştirisinin Platonrsquou
hedef aldığına ilişkin elimizdeki tek belge Thalesrsquoin cuumlmlesi olamaz Nitekim Ruh
Uumlzerinersquode bu eleştirinin hemen oumlncesindeki cuumlmlelere bakıldığında yine
Platonrsquoda goumlrmeye alışık olduğumuz diğer bir grupla Orpheusccedilularla karşılaşırız
Aristoteles 410brsquode ruhun doğadaki bazı oumlgelerden oluştuğu ve her durumda
hareket ettirici olduğu29 youmlnuumlndeki goumlruumlşleri eleştirdikten sonra benzer bir itirazın
akıl (νοῦς) ve algılama yetisinin (αἰσθητικόν) oumlgelerden geldiğini duumlşuumlnenler iccedilin
de yapılabileceğini soumlyler nitekim bitkiler de oumlgelerden meydana gelmiş
olmasına karşılık hareket etme ve algılama yetileri yoktur Dolayısıyla
Aristotelesrsquoin vardığı sonuca goumlre Thales ve bu cuumlmlesinin ardından giden
duumlşuumlnuumlrlerin iddiaları buumltuumlnluumlkluuml bir ruh kavramı iccedilin değil ruhun yalnızca bazı
tuumlrleri iccedilin geccedilerlidir Orpheusccedilulukla ilgili paragraf bu ccediloumlzuumlmlemenin hemen
ardından başlar
Aynı durum Orpheusccedilu denilen şiirlerdeki bazı duumlşuumlnceler iccedilin de soumlz
konusudur Nitekim bunların soumlylediğine goumlre ruh tıpkı soluklanan
canlılarda olduğu gibi ruumlzgarlarla taşınarak evrenin iccedilinden geccedilermiş Ama
bu durum bitkiler iccedilin ve soluklanmayan bazı hayvanlar iccedilin hiccedil de geccedilerli
29 Aristotelesrsquoe goumlre onların bu soumlyledikleri ruhun her durumu iccedilin geccedilerli değildir (οὐ περί πάσης λέγουσι ψυχῆς) Ccediluumlnkuuml ldquoalgılayanlarınrdquo hepsi hareketli değildir oumlrneğin bazı hayvanlar oldukları yere sabittirler (μόνιμα hellip κατὰ τόπον) Bu durumda ruhun her durumda hareket ettirici olduğu iddiası ccediloumlker ccediluumlnkuuml hareket ruh kavramının geneline yuumlklenememekte olup yalnızca hayvanları hareket ettiren bir formuna oumlzguumlduumlr
72
olmaz bu duumlşuumlnceyi savunanlar bunu goumlzden kaccedilırırlar (Ruh Uumlzerine
410b)
Orpheusccedilu ruh oumlğretisinin ve Thalesccedili her şey tanrılarla doludur oumlnermesinin bu
şekilde ardarda gelmesinden anlaşıldığı gibi Aristoteles doğadaki oumlgelerin ruhun
taşıyıcısı olduğu veveya ruhun doğadaki oumlgelerden geldiği iddiasını canlı ve
cansız varlıklardan oumlrneklerle ccediluumlruumltmeye ccedilalışırken Orpheusccedilulukla İyonya doğa
duumlşuumlncesini aynı kategoriye koyarak anlamıştır Ancak Thalesrsquoin doğa
duumlşuumlncesiyle Orpheusrsquoun ruh oumlğretisinin tek bir ortaklığından soumlz edilebilir o da
Platonrsquodur Bu itibarla Aristotelesrsquoin ruh kavrayışının Platonrsquounkiyle karşı karşıya
geldiği noktada Orpheusccedilu ve İyonyalı ruh kavrayışlarının ccedilakıştığı yer olan
Timaios bir kelimeyle ψυχὴ κόσμου bulunmaktadır
c) Timaiosrsquota ldquoEvrenin Ruhurdquo
Timaios Platonrsquoun mitlerinden soumlz edildiğinde akla gelen ilk diyaloglardan biridir
ve bu hiccedil de haksız bir şoumlhret sayılmaz En az Devletrsquoin X kitabı Şoumllen ve
Phaidros kadar o da mitik zenginliğiyle dikkat ccedileker Bununla birlikte Timaiosrsquoun
mitleri Platonrsquoun bu ccedilalışmada soumlzuumlnuuml ettiğimiz mitolojik yaklaşımını belirgin ve
anlaşılır kılmak adına sunduğu imkacircnlardan oumltuumlruuml pek ccedilok diyalogu aşarak oumln
plana ccedilıkar Her şeyden oumlnce Timaiosrsquoun etrafında oumlruumlntuumllendiği asıl tema
kosmosrsquotur ve bilindiği gibi bu mitolojinin araştırma konuları arasında ccediloğu
zaman ilk sıraları işgal eder
Bununla birlikte Timaiosrsquotaki Sokrates bizim alışık olduğumuz gibi alaycı
rahatsız edici karşısındakini konuşmaya zorlayan ve suumlrekli sorular sorarak
yanlışları duumlzelten Sokrates değildir Aksine pek suskundur ve koumlşesine ccedilekilmiş
hacirclde Timaiosrsquoun uzun soumlylevini dinler Hatırlanacağı gibi Protagorasrsquota uzun
soumlylevlere dayanamayıp toplantıyı terk etmeye davranan Gorgiasrsquota tartışmak
iccedilin karşılıklı soru-cevap youmlntemini şart koşan da aynı Sokratesrsquoti
Sokratesrsquoin Timaiosrsquotaki suskunluğu Sofistrsquote ve Theaitetosrsquota da sergilediği
soumlylenecek olsa bunun sebebi her iki diyalogda da tek bir karakterin değil ikişer
73
karakterin ve uzun soumlylevler biccediliminde değil karşılıklı soru-cevap youmlntemiyle
yaptığı tartışmaları dinlemiş olmasıdır
Bununla beraber Timaiosrsquoun giriş kısmında Devlet diyalogu hakkında hayli uzun
konuşan Sokratesrsquoin soumlzlerini bitirirken kendi goumlrevini yerine getirdiğini ndashkurguya
goumlre orada bulunanlara oumlnceki guumln iyi bir devlet ve yurttaşları hakkında buumltuumln
bildiklerini anlatmıştırndash ve şimdi de aynı şeyi Timaios Kritias ve Hermokratesrsquoten
beklediğini soumlylemesi Platon tarafından bu suskunluğun nedeni olarak
goumlsterilmektedir (20c)
Timaiosrsquola ilgili bir diğer dikkat ccedilekici nokta başkarakter Timaiosrsquoun kim olduğuyla
alakalı soru işaretleridir Bazı antik duumlşuumlnuumlrlere goumlre gerccedilekten yaşamıştı
oumlrneğin Cicero De Re Publicarsquoda ondan gerccedilek biri gibi soumlz etmekle kalmaz
Sokratesrsquoin İtalyarsquoya gelerek onunla soumlyleştiğini aktarır (Cicero 2006 i16)30
Sokrates onu Lokroslu bir devlet adamı ve filozof olarak tanıtır her iki alandaki
başarılarını yere goumlğe sığdıramaz Bununla beraber Timaiosrsquoun bu diyalogdaki
geometri ve felsefe tarzı tarihin her doumlneminde Platon okurlarına onun
Pythagorasccedilı bir filozof olduğunu duumlşuumlnduumlrmuumlştuumlr Hatta Laertius onun aslında
Pythagorasrsquoın oumlğrencisi Philolaos olduğu rivayetini iki farklı kaynaktan aktarır
Philolaos maddesindeki ilgili paragraf şoumlyledir
Bir tek kitap yazmıştır Hermipposrsquoa goumlre bir yazar filozof Platonrsquoun
Sicilyarsquoya Dionysosrsquoun yanına geldiğinde Philolaosrsquoun akrabalarından kırk
guumlmuumlş İskenderiye minasına bu kitabı aldığını ve Timaios adlı eserini buna
dayanarak yazdığını soumlyluumlyormuş Bazıları da Platonrsquoun bu kitabı
Dionysosrsquotan Philolaosrsquoun oumlğrencilerinden bir delikanlının hapisten
ccedilıkmasını sağladığı iccedilin aldığını soumlylerler (Laertius 2011 viii85)
Timaiosrsquoun gerccedilek kişi olduğunu kesin dille reddeden Cornford ise duumlşuumlncesini
Platonrsquoun anlattığı oumllccediluumlde başarılı bir felsefeci ve devlet adamının hiccedilbir tarih
kaydında iz bırakmamış olmasının imkacircnsızlığına dayandırır (Cornford 1997 s
2)
30Timaios diyalogu ndashkurguya goumlrendash Atinarsquoda geccedilmektedir
74
Oumlte yandan Platonrsquoun Timaios adlı bu devlet adamı ve filozofu ldquoLokroslurdquo diye
tanıtması (20a) mitik bir kahraman olan Lokrosrsquola birlikte duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde
kurgusal bir figuumlr olma ihtimali daha da guumlccedillenmektedir Nitekim bilindiği gibi
Timaiosrsquola yalnızca Platonrsquoun iki diyaloğunda Timaios ve Kritiasrsquota karşılaşırız
Bu diyalogların her ikisinde de Deukalion miti soumlz konusu edilmektedir Oumlte
yandan Plutarkhosrsquoun bu bilgileri goumlz oumlnuumlnde bulundurarak okuyacağımız bir
Moralia paragrafında şunlar yazıyor
Lokrosların tahta koumlpeği ne anlama geliyor Lokros Fuskiosrsquoun Fuskios da
Amphiktionrsquoun oğluydu Lokrosrsquola Kabyarsquodan Opos doğmuştu Opos
babasıyla yarışa kalkıştı bunun uumlzerine kacirchine gitti arkasına pek ccedilok
yurttaşı alıp goumlccedil ederek yeni bir şehir kurma işini danıştı Tanrı ona tahta
bir koumlpek tarafından ısırılacağı yere şehir kurmasını soumlyledi Lokros denizi
aşıp karşı kıyıya ulaşınca bir dikenli ccedilalıya (κυνόσβατος)31 bastı ve orada
ağrıdan kıvranarak guumlnler geccedilirdi Bu suumlrede etrafı tanıdı ve daha
sonrasında Ozolai Lokroslarının yurdu olan Fuskus ve Huanteiarsquoyı kurdu
(Plutarch 1957 294e-s 193)
Plutarkhosrsquoun Lokrosrsquoun dedesi olduğunu soumlylediği Amphiktionrsquoun ise Yunan
Nuhrsquou Deukalionrsquoun Pyrrharsquodan doğan oğlu ve aynı zamanda Prometheusrsquoun da
torunu olduğunu Apollodoros bize Bibliothekarsquosında bildiriyor (Apollodorus
1921 i72)
Başka bir deyişle mitik kaynaklar bize Timaiosrsquoun geldiği şehir olan İtalyarsquonın
guumlneyindeki antik Lokrosrsquoun Deukalionrsquoun torunları tarafından kurulduğunu
anlatmaktadır Bununla beraber Timaios karakterinin etrafında kurduğu iki
diyaloga bakınca Platonrsquoun bu mitten habersiz olması olanaksız goumlruumlnmektedir
Sonuccedilta bu derinlikte mitik oumlgelerle oumlruumlluuml Timaios iccedilin kullanılan ldquodiyalogrdquo başlığı
yalnızca biccedilimsel oumlzelliğine atıfla anlamlı olabilir Timaiosrsquoun kurgusu oumlteki
diyalogların aksine diyalektik youmlntemle ccedilatılmamıştır Sokratesrsquoin soumlzuuml kendisine
bırakmasıyla 27crsquoden itibaren ndashSthephanus numaralandırmasına goumlrendash 65 sayfa
boyunca konuşur ve diyalog bu uzun soumlylevle sona erer Timaiosrsquoun soumlylevi
diyalogun geri kalan kısmının yaklaşık altı katı uzunluğa karşılık gelmektedir ve
kesildiği tek yer Sokratesrsquoin soumlylediği şu soumlzlerdir
31 Yuncanca soumlzcuumlk birebir ccedileviriyle koumlpek ccedilileği Kehanetin Oposrsquou ısıracağını haber verdiği tahta koumlpek (ξυλίνη κύων) meğer ayağına dikenleri batan bu ccedilalıymış
75
Pek iyi şeyler soumlyledin Timaios Baştan sona hepsini senin buyurduğun
(κελεύεις) şekilde kabul etmemiz gerekiyor Yaptığın bu giriş konuşmasını
hayranlıkla benimsiyoruz luumltfen bizim iccedilin meseleyi sonuna kadar konuş
(29d)
Timaiosrsquoun her soumlzuumlnuuml kayıtsız şartsız kabul ettiğinin beyanı olan bu soumlzlerin
ardından Sokrates sessizliğe goumlmuumlluumlr ve boumlylelikle Lokroslunun anlatacağı buumltuumln
mitler onun dolayısıyla Platonrsquoun himayesine girmiş olur Bununla beraber
Timaiosrsquoun anlattıklarının mit mi yoksa hakikat mi olduğu konusunda Sokratesrsquoin
daha accedilık bir cuumlmlesini de bu soumlzlerin birkaccedil sayfa gerisinde işitiriz Kritias
Sokratesrsquoe şoumlyle seslenir
hellip Bize duumln μῦθος iccedilinde tarif ettiğin yurttaşları ve devleti buguumln burada
hakikatte varolan bir şeye doumlnuumlştuumlreceğiz ve senin duumlşlediğin o devletin
rahibin (ὁ ἱερεύς) anlattığı atalarımızın gerccedilek devleti olduğunu
soumlyleyeceğiz İkisi her bakımdan birbirine tam uyacak ve biz senin
anlattığın yurttaşların eskiden gerccedilekten de yaşadıklarını soumlylerken
sesimizdeki uyum hiccedil bozulmayacak Şimdi hikacircyemizin (λόγος) akla uygun
(κατὰ νοῦν) olup olmadığına bakalım Sokrates ccediluumlnkuuml değilse yerine
anlatacak başka bir şey bulmamız gerekiyor (26c-d)
Ve Sokratesrsquoin Kritiasrsquoa verdiği coşkulu karşılık
Buguumln adına kurbanların kesildiği tanrıccedilaya32 bu denli yaraşır bir hikacircye
olduğuna goumlre başka ne konuşalım ki Uumlstelik bu uydurulmuş bir μῦθος
değil bizim iccedilin her bakımdan hakikatle oumlrtuumlşen bir λόγος olacak (26e)
Platonrsquoun Sokratesrsquoe soumlylettiği bu soumlzler tam 65 sayfa boyunca hiccedilbir itirazla
karşılaşmadan konuşma hakkını Timaiosrsquoa tanımak iccedilin bir hazırlıktır Nitekim
Savunmarsquodaki Sokratesrsquoi saymazsak başka hiccedilbir diyalogda hiccedilbir konuşmacıya
boumlyle bir hak verilmiş değildir Oumlte yandan Sokrates Timaiosrsquoun ndashve sonraki
diyalogda Kritiasrsquoınndash anlatacaklarının μῦθος değil λόγος olacağını soumlylerken
Timaiosrsquoun az sonra soumlylediği bir cuumlmleyle bunların aslında λόγος olmayanları da
kapsadığını goumlruumlveririz Bunun sonucu olarak Timaios ve Kritiasrsquotan dinlediğimiz
hikacircyelerin Platonrsquoun felsefesindeki bağlamı birdenbire karanlığa goumlmuumllmuumlş olur
32 Cornfordrsquoun Proklosrsquoun (i84) izinden giderek yaptığı yoruma goumlre diyalog tanrıccedila Athena adına duumlzenlenen bir festival olan Panathenaea guumlnuumlnde geccedilmektedir (Cornford 1997 s 363) Oumlte yandan Cornford değinmez ancak Haziran ayının ilk guumlnlerinde duumlzenlenen Panathenaea festivalinin Artemis onuruna duumlzenlenen Bendideiarsquonın hemen ardındaki guumlne denk geldiği bilinmektedir (akt John Burnet 1903 21a-n1) Devletrsquoteki Bendideia hatırlanırsa Timaiosrsquoun girişinde oumlzetlenen kitabın Devlet olduğuna kuşku kalmıyor
76
Benim duumlşuumlnceme goumlre evvela şunları birbirlerinden ayırmalı Daima var
olan (τὸ ὂν ἀεί) ama oluşa (γένεσις) sahip olmayan şey nedir ve daima oluş
hacirclinde olan (γιγνόμενον) ama hiccedilbir zaman var olmayan şey nedir
Bunlardan biri λόγοςrsquolu akıl yuumlruumltmeyle (νοήσει) kavranabilirken ndashccediluumlnkuuml
daima aynı biccedilimde var olandır diğeriyse λόγοςrsquosuz algılar yoluyla
(αἰσθήσεως) duumlşuumlnuumllendir ndashccediluumlnkuuml oluş ve bozuluş hacirclindedir hiccedilbir zaman
gerccedilekten (ὄντως) var olan değildir (28a)
Bu paragraf yukarıdaki tartışmada Jaegerrsquoin Platonrsquoa İyonyarsquonın mirası olduğunu
oumlne suumlrduumlğuuml ve Yasalar 899b ile işaretlediği (Jaeger 2011 s 41) başlangıcı ve
sonu olmayan tanrısal varlığa dair rasyonel duumlşuumlncenin ccedilok daha accedilık bir
ifadesidir ve bize goumlre burada mitik bir tanrısallığa Cornfordrsquoun deyişiyle ldquomitin
ardında kalan tanrısal ruh toumlzuumlrdquone (Cornford 1907 s 146) vardıran bir akıl
yuumlruumltme soumlz konusudur Boumlylelikle Platonrsquoun tanrı mitlerinden soumlz ederken ψυχή
bir an olsun guumlndemimizden duumlşmediği gibi en az diğer diyaloglar kadar
Timaiosrsquoun da mitik oumlgeleri bizi şimdiye kadar pek ccedilok kez guumlndemde tuttuğumuz
ldquogizem dinirdquoni bir defa daha duumlşuumlnmeye zorlar
Timaios oumlzelinde bu gizemin izini suumlrerken Aristotelesrsquoin Ruh Uumlzerinersquodeki
(411a) itirazından ccedilıkardıklarımıza ek olarak Neoplatonizm okulunun en yetkili
isimlerinden biri olan Proklosrsquoun da yol goumlstericiliğinden soumlz edilebilir33 Nitekim
Proklosrsquoun Platonrsquou ldquotanrısal Platonrdquodur (ὁ θεῖος Πλάτων) ve bu Neoplatonizmin
karakteristiği olarak yazdıklarını tanrıdan esinlendiği anlamına gelir Yine
Proklosrsquoa goumlre tanrının Platonrsquoa ne esinlediğini anlamak iccedilin bakmamız gereken
yer Orpheusccedilu oumlğretiyi Timaiosrsquola dolaysız biccedilimde birleştiren doğadaki ldquoneden-
etkirdquo ilkesinin (πᾶν δὲ αὖ τὸ γιγνόμενον ὑπ᾽ αἰτίου τινὸς ἐξ ἀνάγκης γίγνεσθαι ndash
oluşan her şeyin bir nedenden oluşması zorunlu 28a) temellendirme arguumlmanı
33 Proklos MS 5 yuumlzyıl yeni Platonculuğunun tanrı kavrayışını ele alan Theologianın Oumlgeleri (Στοιχείωσις θεολογική)rsquonden başka doğrudan Platonrsquoun tanrı kavrayışına youmlnelen Platonrsquoa Goumlre Theologia (Περὶ τῆς κατὰ Πλάτωνα θεολογίας) ve başta Timaios olmak uumlzere Parmenides Devlet Kratylos gibi diyaloglar iccedilin yaptığı incelemelerde bize hem Ortaccedilağrsquodaki Platon algısını tafsilatlı biccedilimde resmetmesi hem de bizzat Platonrsquoun ruh ve tanrı algısı uumlzerine pek kıymetli ccediloumlzuumlmlemeler sunması bakımından Platonculuğun mihenk taşı sayılabilecek duumlşuumlnuumlrlerden biridir Elbette Proklosrsquoun Platonrsquouna başvururken tarihsel doumlnem farkının yarattığı birtakım riskler nedeniyle daha temkinli adımlar atmamız gerekir fakat oumlte yandan mevcut diyalogları Proklosrsquoun yorumlarıyla doğrudan karşılaştırabilme şansı goumlz ardı edilmemelidir Bu bizi herhangi bir Ortaccedilağ Platonrsquoundan uzak tutacak en buumlyuumlk imkacircndır O doumlnemin duumlşuumlnuumlrleri iccedilin ne literatuumlr ne de filolojinin gelişmişliği bakımından boumlyle bir imkacircn soumlz konusu değildi Bununla beraber Orpheusccedilu bir Platonrsquoun izlerini yalnızca Proklosrsquota değil Plotinosrsquota Porphuriosrsquota ve İamblikhosrsquota da suumlrmek muumlmkuumlnduumlr Boumlyleyken Proklosrsquoun Timaios yorumunda demiourgosrsquou doğrudan Orpheusrsquola ilişkilendirmesi bize ondan bahsetme zorunluluğu hissettiriyor
77
olarak Demiourgosrsquotur Bilindiği gibi Platon doğadaki neden-etki ilkesini
Demiourgosrsquola accedilıklarken onun παράδειγμα olarak idealarla bağını kurmak
durumunda kalır ve nihayetinde ldquoideaları tanıyan bilen akılrdquo (νοῦς ἐνούσας ἰδέας)
ifadesini kullanır (39e) Buumltuumln oluşun nedeni olarak suumlrekli ilkoumlrneklere bakan
(βλέπων ἀεί hellip παραδείγματι) bir zanaatkacircr tanrı Bu ise doğrudan doğruya
hareketli ve aynı zamanda hareket ettirici bir ψυχήrsquoye goumlndermedir34 tıpkı
Aristoteles gibi Proklos da Platonrsquoun bu tanımını Orpheusrsquoa bağlayacaktır
(Timaios 13115 vd)
Oumlte yandan her şeyin iyi olmasını isteyen tanrı (βουληθεὶς γὰρ ὁ θεὸς ἀγαθὰ μὲν
πάντα) goumlruumlnenler (ὁρατῶν) iccedilin ldquoiyirdquo olmanın şartının buumltuumlnleri (ὅλον) birbirleriyle
karşılaştırmak olduğunu bunun şartının da akıl (νοῦς) olduğunu aklın şartının
ise ruh (ψυχή) olduğunu bizzat kendisi akıl yuumlruumlterek bulmuştur (λογισάμενος
οὖν ηὕρισκεν) İşte demiourgosrsquoun bizzat kurduğu bu akıl yuumlruumltme zincirlemesi
onu her şeye ruh ve akıl vermeye goumltuumlrmuumlştuumlr Timaiosrsquota bu zincirlemenin tarif
edildiği cuumlmleleri takip eden son cuumlmle hem demiourgos hem de evrenin ruhu
iccedilin soumlylenenleri accedilık biccedilimde oumlzetler niteliktedir
hellip κατὰ λόγον τὸν εἰκότα δεῖ λέγειν τόνδε τὸν κόσμον ζῷον ἔμψυχον ἔννουν
τε τῇ ἀληθείᾳ διὰ τὴν τοῦ θεοῦ γενέσθαι πρόνοιαν ndashhellip bu akıl yuumlruumltmenin
sonucuna goumlre şunu soumlylemek gerekir gerccedilekten de bu evren ruhlu ve akıl
sahibi bir canlı olarak tanrının oumlngoumlruumlsuumlyle oluşmuştur (Timaios 30b-c)
Boumlylece Platonrsquoa goumlre ζῷον κόσμος yani ldquocanlı evrenrdquo bir etkidir bu etkinin
nedeniyse τοῦ θεοῦ πρόνοια zanaatkacircr ldquotanrının oumlngoumlruumlsuumlrdquo Nihayet canlı ve
akıl sahibi evrenin Platonrsquoun ifadesiyle κόσμος ζῷον ἔμψυχος ἔννουςrsquoun
Aristotelesrsquoe hem Orpheusrsquou hem de Thalesrsquoi hatırlatması ardından bu ikisi
uumlzerinden Platonrsquoun ruh goumlruumlşuumlne itirazda bulunması bu soumlylediklerimiz ışığında
ccedilok daha anlaşılır hacircle geliyor
34 Hatırlanacağı gibi Aristotelesrsquoin Ruh Uumlzerine-411rsquodeki itirazının nedeni bu ldquoruh hareketirdquoydi
78
35 Platonrsquoun Politik Kurgusunda Mitin Etkileri
Biccedilimce birer tiyatro eseri olan diyalogların neredeyse hepsinde daha ilk
satırlardan başlamak uumlzere polisrsquoin belirgin unsurlarından oluşan bir dekor
goumlruumlruumlz Bu şehir manzarası genellikle diyalogun bitişine kadar aynı kalır ve
tartışılan temel konularla bir şekilde ilişkili olduğu goumlruumlluumlr
Theaitetos Sofist Devlet Adamı ve Lysisrsquote Yunan genccedillerinin şehirleri iccedilin vaat
ettikleri fedakacircrlık ve başarıyı şimdiden kanıtladıkları palaistra meydanı dekordur
diyaloglar boyunca genccedil adamların bilgi konusunda sofistliği değil gerccedilek
felsefeyi amaccedillamalarının gereği tartışılacaktır Euthyphronrsquoda polisrsquoin dini ve adli
meselelerinin goumlruumlşuumllduumlğuuml Stoa Basileos dekordur Sokratesrsquole kacirchin
Euthyphron succedil ve din-dinsizlik konularında konuşurlar Devletrsquote şehrin
aşağısındaki liman kentinde Artemis onuruna duumlzenlenen Bendideia ve
Kefalosrsquoun evindeki kurban ibadeti dekordur karakterler iyi bir devletin nasıl
kurulacağını yasalarının dininin toplumsal sınıflarının nasıl duumlzenleneceğini bir
kelimeyle adaletin nasıl tesis edilmesi gerektiğini konuşurlar Timaios ve Kritiasrsquota
dekor olarak her Haziran ayının ilk guumlnlerinde Devletrsquoteki Bendideiarsquoyı takip eden
tarihte tanrıccedila Athena onuruna duumlzenlenen ve Panathenaea vardır ve bizzat
Kritias yapacakları konuşmanın tanrıccedila onuruna soumlylenen bir ilahi yerine
sayılacağını soumlyler Yine Parmenidesrsquote dekorda Panathenaea etkinliklerinin
olması tanrıccedila Athena ile İtalyan filozofların ilgisini duumlşuumlnduumlruumlr (krş Cornford
1997 ss II ve 363) Protagorasrsquota birinci dekor Sokratesrsquoin ldquoyalnız başınardquo
uyuduğu kendi evi ikinci dekorsa Protagorasrsquoın etrafında geniş bir hayran
kitlesinin halelendiği Kalliasrsquoın evidir metinde filozofun yalnızlığıyla Sofistin
kalabalıklığı yoğun biccedilimde hissedilir Benzer biccedilimde Gorgiasrsquota dekor halka
accedilık bir meydandır ve Sofist retoriğinin bir kelimeyle demagogiarsquonın ne olduğu
tartışılır Kriton Phaidon ve Savunmarsquodaki dekor da tıpkı Euthyphronrsquoda olduğu
gibi polisrsquoe adaletin dağıtıldığı merkezicirc yapılardır Şoumllenrsquode dekor her kesimden
bilgili kişilerin katıldığı şair Agathon tarafından duumlzenlenen iccedilkili bir ziyafettir ve
konuşmalar Erosrsquoa sanat-hakikat ilişkisine tragedya ve şiire dairdir Şehrin
dışında geccedilenlere bir diğer oumlrnek olan Phaidros surların dibinde başlar kır
79
yollarında yuumlruumlmenin sağlık iccedilin yararından soumlz edilerek İlios ccedilayı boyunca
yuumlruumlnuumlr ve sohbet bir ccedilınarın dibinde devam eder diyalog boyunca şehir ve
şehirdışı meselesine goumlndermeler vardır Yasalar da şehirdışı bir dekora sahiptir
ancak farklı biccedilimde Mekacircn İda Dağırsquonda Knossosrsquotan Dikte mağarasındaki
Zeus tapınağına giden yoldur ve filozofun yeniden mağaraya başka bir deyişle
şehre doumlnmesini anımsatır gibidir
Bu oumlrnekler birccedilok diyalog uumlzerinden ccediloğaltılabileceği gibi mekacircn-iccedilerik
ccediloumlzuumlmlemeleri de istenildiği kadar derinleştirilebilir Bununla birlikte kesin olan
diyaloglarda bireylerin polis ve politika ile kurdukları ilişkinin daima esas zemini
teşkil etmesidir
Daima polis ve oumlgelerine atıfta bulunan bu dekorların iccedilinde gidip gelen konuşan
alkışlayan veya oy kullanan karakterlere gelince bunların da 5 yuumlzyıl Atinarsquosının
politik duumlzeninde ccedilok oumlnemli tartışmaların aktoumlruuml ve konusu olmaları Platonrsquoun
yalnızca dekorunun değil aynı zamanda rol dağıtımının da politik eksenli
olduğuna işaret eder Bu rollerin ccediloğunluğuysa Sofist duumlşuumlnuumlrlere verilmiştir35
İlk bakışta Sofistlerin etkinliği iccedilin son derece elverişli olduğu duumlşuumlnuumllen Atina
demokrasi duumlzeninde gerccedilekte hem onların hem de Platonrsquoun hoşnutsuz olduğu
bazı oumlgelerden yukarıda kısaca bahsetmiştik Protagorasrsquotaki φύσις ve νομός
tartışmasından yola ccedilıkılarak ccedilizilebilecek bu tema oumlzellikle νομόςrsquoun ortaya
ccedilıkışı ve felsefenin tartışma konularından biri hacircline gelmesi bakımından Atina
demokrasisinin mimarları sayılan devlet adamlarından Solon Kleisthenes ve
Periklesrsquoin reformlarına kadar gider Bu itibarla Platonrsquodaki rejim eleştirilerinin
birincil bağlamı Atinarsquoda işleyen demokrasinin adaletsiz bir youmlnetim biccedilimi
olduğudur
35 Sofistlerin diyaloglardaki varlığını doğrudan konuşmacı oldukları oumlrneklerle sınırlandırmıyoruz Nitekim boumlyle bir sınırlandırma diyalogların kavramsal ccedilerccedilevelerinin ciddi anlamda ihmal edildiği anlamına gelir Bu bakımdan oumlrneğin Protagorasrsquoın Protagorasrsquotaki varlığıyla Theaitetosrsquotaki varlığı arasında ağırlığı bakımından hiccedil fark yoktur Ccediluumlnkuuml her iki diyalogun da muumlhim bir kısmında Sokratesrsquoin tartıştığı duumlşuumlncelerini ccediluumlruumlttuumlğuuml kişi bizzat Protagorasrsquotır Aynı durum Menonrsquodaki Gorgias Phaidrosrsquotaki Lysias veya Sophist Savunma vbrsquodeki adı anılmayan buumltuumln Sofistler iccedilin de geccedilerlidir
80
a) Platonrsquoun politik nostaljisi Eski Attika
Platon 7 Mektuprsquota Atinarsquonın politik duumlzenindeki ccedilalkantıları adaletsizlikleri
goumlrduumlkten ve nihayet haksızlığa ldquobuumltuumln insanların en az layık olanırdquo (325b) dostu
Sokratesrsquoin oumlluumlmuumlne şahit olduktan sonra politikadan uumlmidini iyice kestiğini
soumlyler Mektupta anlattığına goumlre buumltuumln bunlarla birlikte politik idarecilerin de
yaptıklarını goumlrduumlkccedile politika işleri ona ccedilok daha zor goumlruumlnmeye başlamıştı
ccediluumlnkuuml insanın dostları ve guumlveneceği yoldaşları olmadıkccedila bu işlere
kalkışması imkacircnsızdı boumlyle kişiler her zaman el altında olmadığı gibi
arayıp bulmak da kolay değildi Devletimiz artık atalarımızın gelenek ve
ilkelerine goumlre (ἐν τοῖς τῶν πατέρων ἤθεσιν καὶ ἐπιτηδεύμασιν)
youmlnetilmiyordu Dahası hem yazılı hem de geleneksel yasalar (τῶν νόμων
γράμματα καὶ ἔθη) şaşırtıcı bir hızla bozuluyor veya yuumlruumlrluumlkten
kaldırılıyordu (Mektuplar 325d)
Platonrsquoun Syrakusairsquodeki Dionrsquoun dostlarına hitaben yazdığı bu soumlzler eski
Atinarsquoya duyduğu oumlzlemin accedilık bir ifadesidir Fakat bu eski Atina kendi ifadesiyle
τῶν πατέρων ndashatalarınndash Atinarsquosı en azından Gorgias ve Protagorasrsquotaki
Periklesrsquoin νομόςrsquounu hedef alan eleştirilerden anladığımız kadarıyla birkaccedil yuumlzyıl
oumlncesinin Atinarsquosı değildir Nitekim demokrasinin kurucularına youmlnelttiği bu tarz
eleştiriler onun πᾰτέρεςrsquoinin demokrasinin tesisinden ccedilok oumlnce ilkel Attika kabile
duumlzeninin henuumlz bozulmamış olduğu zamanlarda yaşayan kişiler olduğunu
duumlşuumlnduumlruumlr Bu durum Platonrsquoun φύσιςrsquoe oumlzlem duyan Sofistlerle de kısmen
paylaştığı bir nostaljidir nitekim Sofistlere goumlre ndashHippiasrsquoın dediği gibindash yurttaşlık
yasadan değil tıpkı akrabalık gibi doğadan gelir oysa insanları guumlden bir zorba
olarak yasa (τύραννος τῶν ἀνθρώπων) bizi daima doğaya karşı gelmeye zorlar
(Gorgias 337d)
Kojin Karatani kabile toplumlarında yerleşik hayata geccedilişin buumlyuumlnuumln gelişimini
beraberinde getirdiğini oumlne suumlrer Bu yeni hayat tarzıyla ortaya ccedilıkan ve binlerce
insanın birarada işbirliği ve alış-veriş yaparak yaşamasını gerektiren duumlzende
buumlyuumlcuumlden rahibe rahipten başrahibe ve en sonunda kral-rahibe doğru ilerleyen
bir tarihsel silsile belirmiştir (Karatani 2017 s 11) Bu ilkel devlet duumlzeninde
tanrılar aşkın varlıklar olmakla birlikte kral figuumlruuml tanrı tarafından atanmış olup
81
yurttaşlar onun bilgeliğinden ve kararlarının doğruluğundan hiccedilbir şekilde şuumlphe
edemeyecektir İster animistik-şamanik olsun ister sistemli bir din uumlzerinde
yuumlkselmiş olsun bu tuumlr bir devlet duumlzeninin mitik temeller uumlzerine kurulu olduğu
tartışmasızdır Başka bir ifadeyle bu devletin yurttaşlarının mevcut duumlzene ve
baştan belirlenmiş olan yazgılarına boyun eğmesini sağlayabilecek mitten başka
hiccedilbir ilkeden soumlz edemiyoruz Oumlte yandan bu mitler toplumsal duumlzenin
devamına kesintisine başarı veya başarısızlığına goumlre ya daha da guumlccedillenmekte
ya tuumlmuumlyle terk edilmekte veya başka mitlerle birleşerek yeni kuumlltler ortaya
ccedilıkarmaktadır Karatani yine İzonomirsquode eski Yunan toplumlarında mitin ilkel
politik oumlrguumltlenmeyle bu karşılıklı ilişkisini Yahudi tarihinden bir oumlrnek vererek
anlatır Buna goumlre
Yahudi halkları başlangıccedilta nomadik bir kabile konfederasyonu hacirclindeydi
Ardından tek tanrı olan Yehovarsquonın ismi altında birleştiler ve bu tanrıyla
ahitleştiler Fakat bu bir bozulma değildir Aynı suumlreci Mezopotamya
kentlerinde ve Yunan polisrsquolerinde de goumlzlemleriz Belli sayıdaki koumly veya
kabilelerin bir şehir devleti oluşturmak uumlzere birleşmesi yeni ve ortak bir
tanrının ifadesini de beraberinde getirir Bu bir ccedileşit toplumsal soumlzleşmedir
(Karatani 2017 s 13)36
Thomson da benzer biccedilimde eski Yunan tarihi ccedilalışmalarında Attika kabile
duumlzeninin bir tuumlr fratri uumlzerinde temellendiğini aktarır (Thomson 2007 s 99)
Savaştaki ordu duumlzeninin bir yansıması olan bu kabile hiyerarşisinin Atina
demokrasisinden yaklaşık beş yuumlzyıl daha eski olan Homeros ccedilağında hacirclacirc
goumlruumllduumlğuumlnuuml İlyadarsquoda Akhaların ldquokabile kabile ve fratri fratrirdquo savaş duumlzeni
almasından anladığımızı yine Thomson aynı sayfada tespit etmektedir Ayrıca
Atinarsquonın en yakın ataları olan kabile duumlzenindeki bu halkların da yukarıda soumlzuumlnuuml
ettiğimiz kral-rahip duumlzeninde hatta bazı totemik gelenekleri suumlrduumlrerek
yaşadıklarını aktarır Attikalılar dacirchil olmakla birlikte ccedileşitli topluluklar uumlzerinde
yaptığı inceleme iccedilin Kabileden Devlete adlı boumlluumlmuumln tamamını ayırmıştır (2007
s 80 vd)
36 Aynı durumu Kramerrsquoin anlattığı Suumlmer panteonunun oluşum suumlrecinde de goumlzlemleyebiliriz Buna goumlre başlangıccedilta birbirinden bağımsız her bir Suumlmer şehir devletinin kendi tanrısı varken bunların aralarındaki muumlcadeleler kimini daha guumlccedilluuml kimini daha zayıf bir tanrı hacircline getiriyordu En sonunda bu şehirlerin merkezi youmlnetim etrafında birleşmeleriyle Suumlmer panteonu meydana gelmiştir (Detaylı bilgi iccedilin bkz Kramer 2016)
82
Platonrsquoun ldquoatalarrdquo diye andığı ve Sofistlerin de oumlzlemini duyduğu doumlnemler bunlar
olmalıdır Nitekim 7-6 yuumlzyıllarda İyonyarsquodaki felsefi ve Atinarsquodaki politik
devrimlerin ardından Yunan yurdunda hiccedilbir şey eskisi gibi olmayacaktı
Boumlylelikle Thales ve oumlğrencilerinin İyonyarsquoda ortaya koyduğu yeni duumlşuumlnme
biccedilimiyle birlikte 7 yuumlzyıl sonlarında Solonrsquoun Atinarsquoda kalkıştığı toprak reformu
hamleleri Ege havzasında demokrasinin ortaya ccedilıkışının ilk işaretleri olarak
yorumlanır Bunların ikisi arasındaki organik ilişkiyi Thomson kurar Ona goumlre her
ne kadar toprağın yeniden boumlluumlştuumlruumllmesi youmlntemi Libya kıyılarındaki Kyrenersquode
daha oumlnceki tarihlerde uygulanmış olsa da (Thomson 2007 s 309) bunun
İyonya koumlkenli ldquoisonomiardquo duumlşuumlncesine dolayısıyla demokratik bir rejime youmlnelik
ilk uygulanışı Atinarsquodaki Solon doumlnemidir Nitekim Thomson bir başka ccedilalışması
olan İlk Filozoflarrsquoda Solon yuumlzyılını demokratik ideolojinin ilk defa kendini
goumlsterdiği tarih olarak belirler ve bu ideolojinin okumasını Solonrsquola beraber iki
filozof olarak Thales ve Anaksimandros uumlzerinden yapar (1997 s 253) Benzer
biccedilimde izonominin tarihinin İyonyarsquoda başladığına ilişkin Karatani de
Thomsonrsquola aynı fikirdedir ve Atinarsquonın demokrasinin anayurdu olduğu tezini o da
reddeder (2017 s 21)
Demokrasinin ortaya ccedilıkışında diğer iki oumlnemli uğraksa 6 yuumlzyılın sonlarında
soybağlarının belirleyiciliğini ortadan kaldırarak yurttaşlık bağını νομόςrsquoun
guumlvencesi altına alan Atinalı arkhon Kleisthenes ve demokrasi uygulamalarında
rakipleri tarafından popuumllizmle succedillanacak kadar ileri gitmiş olan 5 yuumlzyılın en
buumlyuumlk devlet adamı Periklesrsquotir Bu uzun tarihsel suumlreccedil goumlz oumlnuumlne getirildiğinde
kadim Miken kral-tanrılar doumlneminden Attikarsquodaki rahip-krallar doumlnemine
ardından İyonya koumlkenli izonomiye ve sonrasında Atina koumlkenli demokrasiye
doğru 5 yuumlzyıl Atinarsquosındaki politik duumlzenin tarihsel gelişiminde en oumlnemli
duraklar sırasıyla İyonya filozofları Solon Kleisthenes ve Periklesrsquotir
Platonrsquoun zihninde bu suumlrecin Devletrsquoin VIII kitabında anlatılan ve Kallipolisrsquoten
tiran devletine doğru giden meşhur ccediloumlkuumlş suumlreciyle oumlrtuumlşmesi bilhassa
Sokratesrsquoin oumllduumlruumllduumlğuuml doumlnemde kaccedilınılmaz hacircle gelmiş olmalıdır Nitekim
Timaiosrsquoun giriş kısmında Mısırlı rahibin Solonrsquoa ccedilıkışması da bunu doğrular
gibidir 26c-d paragrafından oumlğrendiğimiz ve yukarıda da değindiğimiz gibi bu
83
diyalogda Kritias Hermokrates ve Timaiosrsquoun amacı Sokratesrsquoin bir guumln oumlnce
kendilerine anlattığı ndashve Devlet diyalogunda aktarılanndash uumltopik devletin ve
yurttaşlarının aslında ccedilok eskilerde ve gerccedilekten yaşamış olduklarını
goumlstermekti Kritiasrsquoın hikacircyeyi anlatmaya şoumlyle başlıyor
O hacirclde şimdi bir zamanlar yedi bilgelerden Solonrsquoun anlattığı ve hacircliyle
saccedilma (ἄτοπος) bile olsa baştan sona doğru (ἀληθής) olan şu hikacircyeyi
(λόγος) dinle Sokrates Solon pek ccedilok şiirinde de soumlzuumlnuuml ettiği gibi buumlyuumlk
dedemiz Dropidesrsquoin akrabası ve ccedilok yakın dostuydu Dropidesrsquoin yaşlılık
guumlnlerinde hatırlayıp dedemiz Kritiasrsquoa anlattığına goumlre ccedilok eski
zamanlarda bu şehirde pek buumlyuumlk ve goumlrkemli işler yapılmış ama insanlar
zamanla bunları yok etmiş ve unutmuş Boumlyleyken bize en yaraşır iş bunları
duumlzguumlnce hatırlayıp anlatarak sana olan minnet borcumuzu oumldemek ve
boumlylece tanrıccedilayı37 da bu festival guumlnuumlnde tıpkı duumlzguumln ve doğru bir ilahi
soumlyler gibi onuruna yakışır biccedilimde oumlvmuumlş olmaktır (Timaios 28d-21a)
Ardından dedesi Kritiasrsquoın Apaturia38 festivali iccedilin duumlzenlenen bir şiir
yarışmasında bir vesileyle Solonrsquoun şairliğini hatırlayıp şoumlyle anlattığını soumlyluumlyor
hellip (Solon) buraya doumlnduumlğuumlnde karşılaştığı ayaklanma ve diğer fenalıklarla
uğraşmak zorunda kalmayıp da Mısırrsquodan yanında getirdiği hikacircyeyi (λόγος)
tamamlayabilseydi uumlnuumlne ne Hesiodos yetişebilirdi ne de Homeros (hellip)
Mısır Deltarsquosında Nilrsquoin ikiye boumlluumlnduumlğuuml bir yerde Saitikos diye bir duumlzluumlk
varmış ve bu duumlzluumlkteki en buumlyuumlk şehrin adı Saisrsquomiş ndashki kral Amasisrsquoin
doğduğu yerdirndash ve dediklerine goumlre kurucusu Neith adındaki tanrıccedilaymış
bu da onların fikrinde Hellenlerin Athenarsquosıdır Bu insanların Atinalıları pek
sevdiği ve bir şekilde buradakilerle akraba oldukları soumlylenir Solon buraya
yolculuğunda o insanlar tarafından epeyi onurlandırıldığını anlatmış
sonrasında onların kutsal soumlzlerde (τῶν ἱερέων) tecruumlbeli rahiplerine eskiler
hakkında sorular sorunca boumlyle şeyler konusunda ne kendisinin ne de
diğer Yunanların neredeyse hiccedil bilmediğini goumlrmuumlş Bir defasında onları en
eskiler hakkında konuşturmak hevesiyle bizim en eskilerimizden laf accedilmış
ve ilk insan olduğu soumlylenen Phroneosrsquoumuz Niobersquomiz hakkında
konuşmaya başlamış sonra tufanı Deukalionrsquoı Purrharsquoyı ve nasıl hayatta
kaldıklarını anlatmakla (μυθολογεῖν) onların soyundan gelenleri saymakla
sonra da bu olaylar uumlzerinden geccedilen seneleri hesaplamaya ccedilalışmakla
devam etmiş Bunun uumlzerine rahipler arasından pek yaşlı biri demiş ldquoAh
Solon Solon Siz Yunanlar hep ccedilocuksunuz hiccedil yaşlı kalmadı Yunanlar
arasındardquo Beriki bu soumlzleri işitince sormuş ldquoBununla ne demek istiyorsunrdquo
Rahip cevap olarak demiş ldquoHepiniz de ruh olarak genccedilsiniz Hiccedilbirinizde
ne en eskilerden işitilmiş bir soumlz (δόξα) ne zamana karşı durabilmiş bir ders
(μάθημα) var (Timaios 21d-22b)
37 Tanrıccedila Athena 38 Dionysos onuruna duumlzenlenen dini bayram Bu bayramın uumlccediluumlncuuml guumlnuumlnde o yıl doğan ccedilocuklara ad koyulup her biri kayıt altına alınıyor
84
Yunanların tarih bilincini kuumlccediluumlmseyen Mısırlı rahip bu soumlzlerin ardından
geccedilmişte halkların nasıl ortadan kalktığına ilişkin bir konuşma yapar ve hem
kendilerinin hem de Yunanların ortak geccedilmişlerine ait tufan teması etrafında
şekillenmiş bir hikacircye anlatır Sonrasında tufandan oumlnceki Atinarsquonın ihtişamından
ve başarılarından soumlz eder ancak hayatta kalanlar yazı sanatını bilmediğinden
bunların unutulduğunu soumlyler39
Bu mitleri okuduğumuzda tarih kayıtlarının değil mitik anlatıların aktardığı devlet
duumlzenlerinin Platonrsquoun duumlşuumlnde ihtişamla arzıendam ettiğini anlamak zor değildir
Kaldı ki Platonrsquoun mitik geccedilmişe oumlzlemi yalnızca politik bir oumlrguumltlenme sınıflı yapı
gibi geniş ccedilerccedileveli kuşbakışı goumlruumlntuumllerle ilgili değildir Soumlzgelişi Devlet ve
Timaiosrsquota uumlst uumlste vurgulanan kadınların ortak kullanımıyla ilgili goumlruumlşuumlnuumln bile
mitik bir koumlkeninden soumlz edilebilir Yunan mitik anlatılarında her şey gibi evliliğin
de ilk koumlkenine bir mitik hadiseyle yer verilmiştir hacircliyle bu hadisenin oumlncesinde
kadınlar erkeklerin ortak malıydı Bu komuumlnal duumlzen Herodotosrsquota geccediltiği
biccedilimiyle goumlz oumlnuumlne alınınca meselenin 5 yuumlzyıl Atina entelektuumlelinin zihnindeki
karşılığını hayal etmek ccedilok zor değildir Thomson aktarıyor
ldquoİskityalı Agathyrislerderdquo diyor Herodotos ldquokadın herkesindir boumlylece
herkes birbiriyle kardeş olur ve bu genel akrabalık karşılıklı kıskanccedillık ve
kin duygularını kaldırırrdquo Kadınların ortaklaşalığının muumllkiyetin
ortaklaşalığıyla el ele yuumlruumlduumlğuuml duumlşuumlncesi hiccedil de yabancı değildi Bu
duumlşuumlnceye Aristophanes ve Platonrsquoda yeniden rastlarız (Thomson 2007 s
132)40
Bu konuda Aristotelesrsquoin de tarih kayıtları soumlz konusudur Oumlte yandan tarih
dışında mitik kayıtlara oumlrnek olarak evliliği Yunan halkına oumlğreten Atina kralı
(Pelasg oumlnderi) Kekropsrsquoun hikacircyesi meşhurdur Yine Thomson şoumlyle yazıyor
Evliliğin kurucusu olduğu soumlylenen ilk Atina kralı Kekropsrsquola ilgili bir
geleneği işte bu bilgilerin ışığında yorumlamamız gerekir Kekropsrsquotan oumlnce
ldquoevlilik diye bir şey yoktu cinsel ilişki rastgele olduğundan ne ccedilocuklar
babalarını tanıyordu ne de babalar ccedilocuklarını Ccedilocuklar analarının adını
alıyorlardırdquo (Thomson 2007 s 134)
39 Krş Yasalar 677c 40 Krş Herodotus Tarihler iv104 Platon Devlet 416d ve Timaios 18b Aristophanes Plutos 510-626
85
Bu kadarının bile Platonrsquoun mitik anlatılara bakarak tarihsiz bir geccedilmişe duyduğu
oumlzlemi kapıldığı politik nostaljiyi daha belirgin ve anlaşılır kılmak iccedilin yeterli
olduğu kanaatindeyiz
b) Yeni bir aktarım aracı olarak duumlzyazının etkileri
Vernantrsquoın Yunan polisrsquoinin oluşum suumlrecini irdelediği bir yazısı bizim iccedilin yol
goumlstericidir Buna goumlre polis ruhunu meydana getiren temel motif logosrsquoun yani
kanıtlayıcı soumlzuumln evvela yazıya geccedilmesi ve ardından buumltuumln demosrsquoun ortak malı
hacircline gelmesidir (Vernant 2017a 49-50) Bu bir ccedileşit kuumlltuumlrel yayılımı ifade eder
ve tıpkı oumlnceki yuumlzyıllarda Homeros ve Hesiodosrsquoun soumlzluuml gelenek yoluyla buumltuumln
Yunan coğrafyasına yayılması gibi bu defa yasaların ve felsefe metinlerinin
demosrsquoa yayılması anlamına gelir Bununla beraber İyonya ve İtalya
filozoflarının en iyi oumlrnekle de Pythagorasrsquoın ezoterik gelenekleri bu yayılımın
tabii bir neticesi olarak oumlnemli oumllccediluumlde tahribata uğramış olmalıdır Başka bir
deyişle Yunan coğrafyasında yazılı anlatımın yaygınlaşması sonucunda
ldquofelseferdquo adı verilen buumltuumln uğraşlar oumlzguumln ezoterik tavrını terk etmek zorunda
kalmış ve agora ile daha da oumlnemlisi politik oumlrguumltlenmeyle iccedil iccedile geccedilmiştir 5
yuumlzyıl Atinarsquosında Anaksagorasrsquoın Peri Phuseosrsquounun isteyen herkes tarafından
ccedilarşılarda ucuz bir fiyatla satın alınabileceğini Sokratesrsquoten işitiriz (Savunma
26d) Bu yazı aracılığıyla filozofların en gizli oumlğretilerine her Yunan yurttaşının
hatta koumllelerin bile kolaylıkla ulaşabildiği anlamına gelir
Goumlruumlnuumlşe goumlre felsefenin yapılma biccedilimlerini değiştiren bu kuumlltuumlrel yayılım o
doumlnemin felsefe ccedilevresini meydana getiren Sofistleri ve Platonrsquou bir tedbir
geliştirmeye sevk etmişti Sofist okul bu tedbiri demokratik iktidarla ve halkla sıkı
ilişkiler geliştirmelerine imkacircn sunan retorikte bulmuştur Platonrsquoa gelince onun
oumlngoumlruumlsuuml farklı bir mecraya başvurmasına neden olur mit
Kuumlltuumlrel yayılım Vernantrsquoın analizlerinde ldquobilgerdquo figuumlruumlnuumln herhangi birine
mektup yazdığı veya kitabını halka malettiği bir sahneyle somutlaşmış goumlruumlnuumlr
86
Daha oumlnceki yuumlzyıllarda perdelerin arkasında veya kamuya kapalı mekacircnlarda
mutlaka erginlenmiş bir grup tilmizine seslenen bilge artık zihnindeki buumltuumln her
şeyi polisrsquote herkesin goumlrebileceği bir şekilde accedilığa vurmakta boumlylece bazı
buumlyuumlk tehlikeleri de goumlze almaktadır
Burada artık soumlz konusu olan birkaccedil seccedilkin insana ayrılan ve tanrısal bir
luumltfu kolaylaştıran dinsel bir giz değildir Kuşkusuz bilgenin gerccedileği tıpkı
dinsel gizem gibi sıradan insanları aşan temel bir accedilınlamadır gerccedilekliğin
ortaya ccedilıkmasıdır ama bilgelik yazıya teslim edilirken bu mezheplerin gizli
ccedilemberinden soumlkuumlluumlp alınır guumln ışığında tuumlm sitenin goumlruumlşuumlne sunulur
(Vernant 2017a s51)
Bu noktada tespitimizi eleştirmeye imkacircn sunan bazı istisnalardan da soumlz
edilebilir Bu istisnalar iccedilin en iyi ve tek başına yeterli oumlrnekse Ross ve Cherniss
arasındaki tartışmadır Chernissrsquoin 1945 tarihli The Riddle of the Early
Academyrsquodeki iddiası Aristotelesrsquoin tanıdığı Platonrsquola bizim bildiğimiz Platon
arasında beliren farkların Aristotelesrsquoin diyalogları yanlış anlamış veya yanlış
yorumlamış olmasından ileri geldiğidir Başka bir deyişle Chernissrsquoin diyaloglar
hakkındaki tezi Platonrsquoun herhangi bir yazıya aktarılmamış oumlğretisinden soumlz
edilemeyeceğidir ve Aristoteles de Platonrsquou tıpkı bizim gibi diyalogların imkacircn
verdiği biccedilimde ve oumllccediluumlde bilmektedir (Cherniss 1944 s 51 vd) Bu iddiaya
karşılık Ross Aristotelesrsquoin Platonrsquodan soumlzluuml biccedilimde edindiği bazı bilgilerin
varlığına kanıt olarak dokuz farklı paragrafı birbiri ardına sıralar ve Chernissrsquoin
tezini belirgin bir şekilde ccediloumlkertir (Ross 2016 ss 102-5)
Bununla birlikte boumlyle bir istisna 5 yuumlzyıl Atina bilgeleri iccedilin ileri suumlrduumlğuumlmuumlz
iddiayla hiccedilbir şekilde ccedilelişik değildir Platonrsquoun soumlzluuml bir aktarım yoluna
başvurmuş olması her şeyden oumlnce onun duumlşuumlncesini polisrsquoin goumlruumlşlerine accedilmış
olduğu gerccedileğini ortadan kaldırmaz Dahası bir kısmının otantikliği tartışmalı bile
olsa otuza yakın diyalogu kaleme aldığı ve bunu her Yunan yurttaşının erişimine
sunduğu gerccedileğini hiccedilbir şekilde ortadan kaldırmaz Sadece Platon değil buumltuumln
Sofistler de oumlğretmendiler ve kendi okullarında veya farklı toplanma yerlerinde
halktan kişilere dersler vermekteydiler Bu onların soumlzluuml aktarım youmlnteminden
yararlanmış olduklarını goumlsterir ve Platon da meseleleri oumlğrencilerinin oumlnuumlnde ele
alırken diyaloglarda okuduğumuzdan kısmen farklı tespitlerde bulunmuş olması
tuhaf değildir
87
Oumlte yandan Rossrsquola buumltuumlnuumlyle hemfikir olsak bile (ki bu Platonrsquoun agrapha
dogmatarsquosının duumlşuumlnuumlluumlp taşınılmış kasıtlı olduğu anlamına gelecektir)
Platonrsquoun eserlerinin halka accedilık olan kısmı ezici bir ccediloğunluğa sahiptir Tek
başına bu durum bile Akademiarsquodaki oumlğretmen Platonrsquola Elearsquodaki ezoterik oumlnder
Pythagoras arasındaki farkı belirginleştirmek iccedilin yeterlidir
Vernantrsquoın soumlzluuml gelenekten yazıya geccediliş formuumlluumlndeki genel manzara bize şunu
anlatır Eski Yunan halkları yeni polisrsquoler inşa ettikleri sırada Miken soylu kral-
tanrılar ccediloktan tarihe karışmış bulunuyordu Bu tarihsel olgu polis yasalarının
ezici rasyonalitesi ve aynı zamanda kral-lider iccedilin de bağlayıcı olması gibi pek
ccedilok ldquolaikrdquo pratikle de desteklenmektedir Oumlte yandan aynı sayfalarda Vernantrsquoın
bu laikleşmenin dini politikadan buumlsbuumltuumln tasfiye edebilecek kadar guumlccedilluuml
olmadığına dair farkındalığını anlamak hacirclacirc muumlmkuumlnduumlr
Oumlzetle Yunan polisrsquoleri buumltuumlnuumlyle din ve tanrısallık ilkeleri uumlzerine bina edilmiş
Miken toplum organizasyonlarına goumlre ccedilok daha duumlnyevicirc sekuumller olmakla birlikte
dinin birtakım kurucu ve duumlzenleyici işlevlerini de muhafaza etmek durumunda
kalmışlardır Nitekim o doumlnemde bile yurttaşların iktidara koşulsuz itaatini ve
yasayı makul bulmasını guumlvence altına alacak başka bir metottan soumlz etmek
olanaksızdır
Bir siyaset felsefesi olarak Platonrsquoun devlet projesi ilk boumlluumlmde belirttiğimiz uumlzere
mitik geccedilmişten derin etkiler taşımasının yanında aynı geccedilmişi yeniden
canlandırmaya doumlnuumlk nostaljik bir youmlntemi de benimsemiş goumlruumlnmektedir 5
yuumlzyılda yaşamış vasat bir Atinalı yazarın bile erişebileceği eldeki hazır Yunan
tarihi literatuumlruumlnuuml goumlz oumlnuumlnde bulunduracak olursak Platonrsquoun bu nostaljik
yaklaşımının nedenlerini bir ldquoyozlaşmardquo daha doğru bir ifadeyle ldquodekadansrdquo
duumlşuumlncesinde aramamız gerekir Nitekim bu tarih anlatısı ldquooumlzlenenrdquo
başlangıccediltaki oumlrneklerini mitik gelenekten devşirerek suumlrekli bir altın ccedilağdan soumlz
eden duumlşuumlş suumlrecini de hicivci bir youmlntemle betimleyen buumlyuumlk bir mitoloji olarak
karşımıza ccedilıkar Platonrsquoun bu hikacircye iccedilin başvurduğu birincil kaynaksa Kronosrsquoun
altın ccedilağına oumlvguumllerin ustası Hesiodosrsquotur
88
Aristotelesrsquoin meşhur bir mitik anlatıyı bize pek şaşırtıcı biccedilimde ldquotarihrdquo olarak
anlattığı bir yazısında Dumezilrsquoin olağanuumlstuuml bir tespiti olan uumlccedil işlevli Hint-Avrupa
devlet modelinin Yunan siyasi duumlnyasındaki ccediloumlkuumlş suumlrecine şahit oluruz
(Atinalıların Devleti 32) Bu meşhur komutan İonrsquoun hikacircyesidir Oumlzetle kralın
başarısızlığı uumlzerine halkın ccedilağrısıyla karşısında birdenbire ordu belirmiş bu
başarısızlığın bedelini de yetkilerini orduyla paylaşarak oumldemiştir41
Sonuccedil olarak tarih oumlncesi Miken krallarının ccediloğunda goumlruumllen ve tanrı-kralı mutlak
soumlz sahibi ve otorite olarak tayin eden uumlccedil işlevli kast temelli Hint-Avrupa
modelinin ccediloumlktuumlğuuml coğrafya 7-6-5 yuumlzyıllardaki İyonya-Atina hattıdır bunun
oumlncesine ilişkin soumlzuuml edilen tarihlerse genellikle mitik anlatılara goumlndermede
bulunur Bu ccediloumlkuumlşle birlikte yetki paylaşımını esas alan yeni bir izonomi-
demokrasi Platonrsquoa goumlreyse Kallipolisrsquoe uzak ve tiranlığa yakın koumltuuml bir devlet
modeli ortaya ccedilıkacaktır
41 Hikacircyenin etraflı bir oumlrneği iccedilin 1 yuumlzyıl coğrafyacısı Strabonrsquoun Geographica isimli eserine bakılabilir (Strabo 1877 1013) Strabon bir ldquobilimcirdquo olmasının yanında hikacircyesini Aristoteles Demosthenes gibi kayıtlara başvurarak mitik anlatıdan bilimsel metne doğru şekillendirme yolunu seccediler ve yine Thukydides Plutharkhos Pausanias vs oumlrneklerde olduğu gibi bir Antikccedilağ sosyal bilimciliği tavrı ortaya koyar
89
SONUCcedil
1 Platonrsquoun kayıp koumlpeği
Her okurun dikkatini ccedilekmesi zor olabilir ama diyalogları baştan sona dolaşan
bazı koumlşe başlarında ansızın karşımıza ccedilıkan huzursuz bir koumlpek vardır Antik
Yunan mitlerindeki hayvanlardan biri olmadığı kesindir ve kendisini o kadar az
ele verir ki ne cinsini ne de milliyetini soumlylemek kolaydır Bir tek Gorgiasrsquota Mısır
koumlkenli tanrılardan biri olduğuna ilişkin bir işaret yakalarız Sokrates soumlz arasında
birden haykırır μὰ τὸν κύνα τὸν Αἰγυπτίων θεόν ndashMısırlıların tanrısı koumlpeğe
andolsun kihellip Ccediloğu zaman Herarsquonın Zeusrsquoun Apollonrsquoun Kharitlerin ve başka
Olimpik varlıklarının adına yemin ettiğini goumlrduumlğuumlmuumlz Sokrates arada bir boumlyle
yabancı bir varlığa dahası bir koumlpeğe yemin ederek bizi şaşkınlığa uğratır
Ccedilağdaşları arasında aynı yemini bir tek Aristophanesrsquoin Eşek Arılarırsquonda
Sosiasrsquoın ağzından işitiriz μὰ τὸν κύναhellip (83) Bununla beraber Aristophanesrsquoin
bu oyunu 422 tarihliyken ondan bir yıl oumlnce yazdığı ve karakterlerinden biri
Sokrates olan Bulutlarrsquoın bir yerinde bu defa filozofun yeminleriyle alay
edercesine onu tek cuumlmlede ldquoNefes Khaos ve Havayardquo yemin ettirir μὰ τὴν
Ἀναπνοὴν μὰ τὸ Χάος μὰ τὸν Ἀέραhellip (Bulutlar 627) Sokratesrsquoin hem kendi
ccedilağında hem de bizim ccedilağımızda hayli dikkat ccedilekici olan başka yeminlerine de
rastlamamız muumlmkuumlnduumlr oumlrneğin Phaidrosrsquota ccedilınar ağacına yemin ettiğini
goumlruumlruumlz Ancak bu yeminlerin hiccedilbiri koumlpek yemini kadar ilgi ccedilekici ve kışkırtıcı
değildirSokratesrsquoin diyaloglarda koumlpeğe ettiği yeminler şoumlyledir
Savunma 22aνὴ τὸν κύνα ndashkoumlpeğe andolsun ki yemin edilen Atinarsquoda bilge olduğu soumlylenen hiccedil kimsenin aslında bilge olmadığını bizzat tecruumlbe ettiği
Phaidros 228bνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Phaidrosrsquoun şayet kısa olsa tekrar tekrar okumaktan buumltuumln soumlylevi ezberlemiş olacağı
Devlet 399eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Devletteki fuzuli buumltuumln zevkleri ortadan kaldırdıkları
90
Devlet 567dνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Adeimantosrsquoun eşekarılarından soumlz ettiği
Devlet 592aνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Filozofun politikadan uzak durmak isteyeceği
Phaidon 98eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen verilen her tuumlrluuml cezayı ccedilekmenin kaccedilmaktan daha iyi ve asilce olduğunu duumlşuumlnduumlğuuml
Kratylos 411bνὴ τὸν κύναndash yemin edilen O anda aklında eskiden adları bulan kişilerin şimdinin filozoflarına benzediği youmlnuumlnde bir duumlşuumlncenin doğduğu
Gorgias 461aνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Konuyu yeterince tartışmanın uzun zaman alacağı
Gorgias 466cνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Polosrsquoun soumlylediği soumlzlerle fikirlerini mi accedilıkladığını yoksa kendisine soru mu sorduğunu anlamadığı
Kharmides 172eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Soumlylediklerinin bizzat kendisini de şaşırttığı
Buumlyuumlk Hippias 287eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Hippiasrsquoın cevabını beğendiği
Buumlyuumlk Hippias 298cνὴ τὸν κύναndash anlamsız konuşup da anlamlı konuşmuş gibi davranmaması iccedilin Hippiasrsquoı uyarırken
Lysis 211eνὴ τὸν κύναndash iyi bir dostu Dariusrsquoun buumltuumln altınlarına tercih edeceği
Bu yeminin farklı soumlylenişteki tek oumlrneği Gorgias 482brsquodedir
μὰ τὸν κύνα τὸν Αἰγυπτίων θεόνndash Mısırlıların tanrısı koumlpeğe andolsun kihellip yemin edilen Ceza ccedilekmenin koumltuuml olduğunu duumlşuumlnen Kalliklesrsquoin ccedilelişkiye duumlşeceği
Yeminin bu kullanımlarını birbiriyle ne kadar ilişkilendirirsek ilişkilendirelim bize
Platonrsquoun ironik kurgusunun eseri olduklarına dair herhangi bir işaret vermemekle
birlikte sırf Aristophanesrsquoin iğnelemeleri Sokratesrsquoin bu yemini gerccedilekten de sık
sık kullandığını goumlstermeye yeterlidir Bununla birlikte Yasalarrsquoda anlatılan
yeminle (ὅρκος) ilgili bir miti Sokratesrsquoin ccedilok sevdiği bu yeminle birarada
değerlendirmek bize Platonrsquoun bu ccedilalışma boyunca ortaya koymaya ccedilalıştığımız
mitolojik yaklaşımını destekleyecek bir arguumlman daha sunacaktır Soumlz konusu
mit tanrısal yargıccedil Rhadamantysrsquouumln yemin konusunda aldığı bir kararı anlatır
hellip O guumlnkuuml insanların ccediloğunluğu tanrıların soyundan geldikleri iccedilin doğal
olarak tanrıların varlığına accedilıkccedila inandıklarını goumlruumlyordu zaten kendisi de
bunlardan biriydi Anlaşılan insanlardan değil ancak tanrılardan yargıccedil
olabileceğini duumlşuumlnuumlyor bu nedenle de davaları kolayca ve ccedilabucak
sonuccedillandırıyordu nitekim davalı taraflara dava konusunda yemin ettirip
91
ccedilabucak ve kesin olarak davayı kapatıyordu Buguumln ise dediğimiz gibi
insanların bazısı kesinlikle tanrılara inanmıyor bazısı da (tanrıların) bizimle
ilgilenmediklerini duumlşuumlnuumlyor sayıca en fazla ve en koumltuuml olan bazılarının
duumlşuumlncesine goumlre ise tanrılar biraz kurban bolca yuumlze guumllme karşılığında
insanlara yuumlkluuml para kaldırmaya yardım ederler ve onları ağır cezalardan
kurtarırlar demek ki Rhadamantysrsquouumln davalardaki youmlntemi buguumlnkuuml
insanlar iccedilin elverişli değildir (Yasalar 948b-c)
Bu soumlzler Platonrsquoun yaşadığı doumlnemde Atina toplumundaki ldquodindarlıkrdquo
anlayışının yozlaştığını insanların dini ccediloğu zaman gizli ahlacircksızlıkları iccedilin bir kılıf
olarak kullandığını buna karşılık inananların da tanrıların affına sığınmayı her
durumda abarttığını goumlsterir Oumlte yandan Platonrsquoun dinle ilişkili mitlerin toplumsal
youmlnuumlne Devletrsquote olduğundan daha mesafeli olmakla birlikte hacirclacirc buumlyuumlk oumlnem
verdiğini de goumlsterir Nitekim burada Platonrsquoun Magnesiarsquoda oumlngoumlrduumlğuuml yeni
yasalardan birini goumlruumlruumlz tanrılar adına edilen yeminler hiccedilbir şekilde gerccedileğin
delili olarak kabul edilmeyecektir
Sokratesrsquoin Atinalı yurttaşlarının tanrı olduğuna inanmasının pek makul
goumlruumlnmediği birtakım varlıklara yemin etmiş olması farklı bakımlardan
değerlendirilebilir Ama oumlzellikle νὴ τὸν κύνα yemininde Yunanlar iccedilin hiccedil de
bağlayıcı olmayan yabancı kaynaklı bir tanrı mitine tam da Sokratesccedili ironiyle
bağdaşır biccedilimde yeminin hakikat iccedilin delil olarak sunulmasının eleştirisi olarak
başvurulmuş gibidir
2 Yurttaş filozof yasakoyucu ve mit
Bu sıradışı tutumun birbirini sonuccedil olarak getiren iki nedeninden soumlz etmek
muumlmkuumlnduumlr İlki Yunan toplumunda mitlerin gerccedilekliğe ilişkin dayanaklarını
genellikle hayatın olağan akışından seccedilmemiş olmalarıdır İkincisi bunun bir
sonucu ve aynı zamanda pekiştiricisi olarak mitlerin guumlnluumlk hayatın rutinlerine
rasyonel pratiklerine ve temelde laik olan herhangi bir mekanizmasına muumldahale
etmekten geri durmalarıdır Mitle guumlnluumlk hayat arasında kurulan ve ikisinin ilkece
ayrılmasına dayanan bu ilişkinin sonucu olarak yasakoyucu-duumlşuumlnuumlr figuumlruuml ve
92
sıradan yurttaş figuumlruuml arasında ortaya ccedilıkan etkileşim birbirinden farklı gelişmiştir
Yasakoyucu veya duumlşuumlnuumlruumln mitinde hep daha sakınımlı hakikat olma iddiasını
rasyonel alanda sınamaya accedilmayan bir tavır goumlrmemizin nedeni de budur
Sıradan Yunan yurttaşının mitiyse yasakoyucunun ve duumlşuumlnuumlruumln anlattığı mitten
daha ileriye gitmediği gibi kendi hakikatini rasyonel alanda kanıtlamaya da
kalkışmaz fakat guumlnluumlk hayatın akışına yine aynı otoritenin ccedilizdiği sınırlar iccedilinde
muumldahalede bulunmaktan da geri durmaz
Ccediloktanrılı toplumlarda panteonların yaşadığı değişim suumlreccedilleri bunun oumlrnekleriyle
doludur Buumlyuumlk bir savaş veya antlaşma neticesinde panteona yasakoyucu
tarafından yeni bir tanrı veya bir kuumllt koyulur veya bunun tersi olur Artık sıradan
yurttaşların bu yeniliğe hızlı biccedilimde uyum sağlamaları gerekecektir
Homerik kuumlltuumlruumln yetiştirdiği Yunanlı bireyin goumlzuumlnde tanrısal guumlccedillerin doğadaki
nedensellik ve yasa ilişkilerine ndashbu ilişkilerin ilk başlangıccedilta o da ldquoilk kuşakrdquo
tanrılarca kurulmuş olması dışındandash muumldahalesi onları değiştirmesi ve
duumlzenlemesi tasavvuru imkacircnsız bir olguydu Duumlnya duumlzeni ve kosmos yasaları
bizzat tanrılar eliyle değil ilk kuşak tanrılar (titanlar) ve onların soyları arasındaki
muumlcadeleyle kısacası doğa fenomenleriyle ccedilok benzer bir ccedilatışma sonucunda
ortaya ccedilıkmış ya da istenirse tesis edilmişti Hacirclihazırda egemen olan tanrılar
ccedilok daha oumlnceden tesis edilmiş bir doğa yasaları duumlzenine tabiydiler bu yasalar
uumlzerinde herhangi bir tasarrufa sahip değildiler
Bununla birlikte yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz yasakoyucu ve mit ilişkisinin istisnai
durumlar iccedilin soumlz konusu olduğunu goumlz oumlnuumlnde bulundurmak gerekir Nitekim
Yunan coğrafyasında ilk kıvılcımları filozofların bireysel fikirlerinde parlayan
mitolojik yaklaşım sıradan Yunan yurttaşı şoumlyle dursun tarih yazıcıları şairler ve
devlet adamları duumlzeyine bile sirayet edememiş bilhassa 5 yuumlzyıldaki Sofist ve
Platoncu aydınlanmalar doumlnemi boyunca Yunan kuumlltuumlruuml mitlerle hesaplaşmasını
ancak filozoflar eliyle gerccedilekleştirmek durumunda kalmıştır Bunların başını
Sofistler ccedilekmekle birlikte buumltuumln zıtlıklarına rağmen yine de Sofist kuumlltuumlruumln bir
uumlruumlnuuml olan Sokratik duumlşuumlnce soumlz konusu mitolojik yaklaşımın sığ bir akarsuyun
menderesler ccedilizmesi gibi ağır ve zikzaklı bir ilerleyişle Sofist inkacircr tutumundan
Platonik faydacı tutuma ndashCampbellci deyişle mitolojinin kozmolojik ve toplumsal
93
işlevlerinendash doğru yol almasını sağlamıştır Sofistler mitlerin birer safsata
olduğunu bilerek reddediyorken Platon onların ndashen azından Olimpik olanlarınınndash
safsata olduğunu bilerek toplumsal ve politik alanda faydalarına başvuruyordu
Yukarıda yaptığımız ayrımda Yunan yurttaşlarının bir tipine ldquosıradanrdquo sıfatını
yakıştırmanın zorunluluğunu da temellendirmemiz gerekir Nitekim boumlyle bir
yakıştırmada sıradan yurttaşın Yunancadaki ldquoyalınrdquo anlamına gelen ἁπλῶςrsquoun
buumltuumln olumsuz anlamıyla birlikte ndashccediluumlnkuuml hayatını yalın yani Platoncu anlamdaki
ldquosorgulamardquo eyleminden bir kelimeyle felsefe etkinliğinden uzak geccedilirmektedirndash
başka mesleklerde ccedilok buumlyuumlk başarılara imza atabileceğini goumlz oumlnuumlnde
bulundurmak bizi seccedilkincilik yaklaşımından kurtaracaktır
Soumlzgelişi Alkibiades Sokratesrsquoin buumltuumln ccedilabalarına rağmen felsefe sanatında
ilerleyememiş olsa da Atinarsquonın diğer devletlerle ilişkisine youmln verecek derecede
nuumlfuzlu bir komutan ve devlet adamı olmayı başarabilmişti Bununla beraber
Alkibiadesrsquoin tam karşıt oumlrneği olarak duumlşuumlnebileceğimiz Theaitetosrsquoa gelince
toplumsal veya politik anlamda kendisine şoumlhret ve onur kazandıran hiccedilbir
başarısı olmadığı hacirclde diyalektik sanatındaki uumlstuumln yeteneğiyle Sokratesrsquoin
hayranlığını kazanmış ona sık sık adından soumlz ettirmişti En azından bir
zamanlar şan ve onur elde etmekte ccedilok başarılı buumlyuumlk meclislerde herkesin
goumlzdesi ve idoluuml olan Alkibiades Yunan yurttaşları arasında ldquosıradanrdquo tanımımızı
karşılarken alabildiğine sade bir hayat yaşayan agorarsquoda adı sanı bilinmeyen ve
genccedil yaşta katıldığı bir savaşta hem salgın hastalıktan hem de aldığı yaradan acı
ccedilekerek oumllen ama felsefe sanatında pek yetenekli ve başarılı Theaitetos Yunan
yurttaşları arasında ldquosıradanrdquo tanımına hiccedil de iccedilin uygun bir figuumlr değildir Bu
bakımdan Platonrsquoun ccedilağında dikkatimizi ccedileken herhangi bir ismin mitle irtibatını
irdelerken felseficirc duumlşuumlnceyle Platoncu anlamda soumlylenecek olursa ldquodiyalektikrdquo
sanatıyla ilgisi bizim iccedilin birinci oumllccediluumlt olmak durumundadır
Sıradan Yunan yurttaşının mitle ilişkisini irdelemeye imkacircn veren pek ccedilok kayıt
guumlnuumlmuumlze sağlıklı biccedilimde ulaşmıştır Uumlstelik bunlar sanatsal kurgu veya
edebiyat alanındaki eserlerle sınırlı değildir o ccedilağdan guumlnuumlmuumlze varlığını
suumlrduumlrmuumlş pek ccedilok yasa metni tarih anlatısı biyografi ve mektup da Yunan
94
toplumlarında mitle kurulan ilişkiyi buumltuumln perspektiflerden incelememize yardımcı
oumlğeler iccedilerir42
Eski Yunan dilinde ldquohikacircyerdquo soumlzcuumlğuumlnuumln karşılığı olarak kullanılan μῦθοςrsquotan
başka bir de ἱστορία soumlzcuumlğuumlnuumln varlığı dikkat ccedilekicidir Platon ve Aristoteles bu
soumlzcuumlğuuml ccediloğu yerde ldquoaraştırmardquo anlamında kullanmışlardır fakat soumlzcuumlğuumln
Avrupa dillerindeki yazgısını Herodotosrsquoun ona yuumlklediği ldquoderlenen bilgiler
toplamırdquo tuumlruumlnden bir anlam belirlemiş goumlruumlnmektedir Nitekim birkaccedil yuumlzyıl
sonrasında Plutarkhosrsquoun kullanımıyla artık guumlnuumlmuumlzde geccedilerli olan ldquotarihrdquo
biliminin adı hacircline gelmiştir Bu durum Yunan entelektuumlelinin ldquotarihrdquo denen bir
araştırma sahasını biccedilimlendirirken ona yakıştırdığı birincil niteliği ccedilok guumlzel
accedilıklar Tarih onu yazan ve okuyan her Yunanlının goumlzuumlnde bir ldquohikacircyedenrdquo
ibaretti Uumlstelik birinci dereceden bir tanıklığa ihtiyaccedil duymuyordu ccediluumlnkuuml
neredeyse buumltuumln Yunan tarih yazarlarının metodu aynıydı Tarihini yazacakları
coğrafi boumllgelere ziyarette bulunarak yerel halkın ve duumlşuumlnuumlrlerin konuyla alakalı
rivayetlerini fikirlerini toplayıp kayıt altına almak
Sonuccedil olarak mitoloji tarihin neredeyse her doumlneminde iccedilinde buumltuumln bilimlerin
kısılıp kaldığı bir ccedilıkmaz olarak kendini belli eder Bu ccedilıkmazın temel kaynağı
bilimsel duumlşuumlnmenin duyulur alanla sınırlanmış dar ccedilerccedilevesidir Bu insanın
deney ve goumlzlemini zaman ve uzay bakımından sonsuza eriştiremeyeceği
duyularının hakikatle oumlrtuumlştuumlğuumlnden asla emin olamayacağı bir ccedilerccedilevedir Akıl
bu sınırlı ccedilerccedilevenin dışına ccedilıkma zorunluluğunu guumlndelik hayatın her sahasında
insana dayatmış ve sonuccedil olarak mitik duumlşuumlnce suumlrekli başka adlar altında
42 Bunlar da anmaya fırsat bulamadığımız ve mitlerin ilk kaynağı olan bazı edebicirc metinler gibi listelere sığmayacak kadar kalabalıktır Oumlrneğin buumlyuumlk tragedya yazarları kendi kurgusal eserlerini kadim mitlerle suumlslemekten ccedilok hoşlanırlar Hatta bazı mitleri birbirinden kuumlccediluumlk farklarla birden fazla Yunan şairinden okumak muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan kimi hatıra ve biyografi yazılarında ndashki bunların aklımıza ilk gelen oumlrneği yukarıda da aynı bağlamda değindiğimiz Ksenophonrsquoun ccediloğuna birinci derecede tanıklık ederek derlediği ilginccedil Sokrates hatıralarıdırndash Yunan mitlerinin inanccedillara ve guumlnluumlk hayatın bazı rutinlerine nasıl nuumlfuz ettiğini goumlrebiliriz Buumlyuumlk Yunan tarihccedilileri Herodotos ve Thukididesrsquoin yapıtlarında hatta daha sonraki yuumlzyıllarda yaşamış Plutarkhosrsquoun eserlerinde mitlerin belirleyici ve epeyi ağırlıklı olduğunu da goumlrebiliriz Platonrsquoun mektuplarında da mitlerden izler goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Yasa iccedilin akla ilk gelen oumlrnekse iki farklı mitosun ccedilatışma alanı olarak okumaya elverişli goumlruumlnen Sokratesrsquoin Savunmasırsquonda şahit olduğumuz Atina yasalarının mit kaynaklı gelenek konusundaki korumacı tutumu olabilir Sonuccedil olarak burada saydığımız yazı tuumlrleri sıradan Yunan yurttaşının hayatına ışık tutmaktaydı kaldı ki elimizde bu hayat tarzını goumlzlemleyebileceğimiz bunlardan başka bir olanağın varlığından da soumlz edemiyoruz
95
insanın doğayı ve evreni anlamlandırma ccedilabasına bir şekilde dahil olmayı
başarmıştır
Aslına bakılırsa mitik duumlşuumlncenin bu muumldahalesi Kopernik devriminden sonra
hatta teknoloji ve uzay ccedilağında bile azalmaya uğramış goumlruumlnmez Son birkaccedil
yuumlzyılda buumlyuumlk sıccedilramalarla ilerleyen bilimlerin etkisiyle kozmoloji matematik ve
hatta biyoloji sahalarında uumlretilen birccedilok teoriyle guumlnuumlmuumlzden birkaccedil bin yıl oumlnce
yazıya geccedilirilmiş kozmogoni aritmetik tarım hatta hayvanlar ve insanın ortaya
ccedilıkışını anlatan kadim mitler arasında belki de tek fark eski ccedilağlarda yaşayan
insanların ruhunu etki altına almış bir huşu-korku duygusundan ibarettir Eski ve
yeni paradigmalar arasındaki oumlrtuumlşmenin kaynağı tıpkı binlerce yıl oumlncesinde
olduğu gibi uzay ccedilağında da deney alanının ndashzamanla ne kadar genişlemiş
olursa olsunndash aynı sınırlı ccedilerccedileve iccedilinde olmasıdır
Boumlylelikle insanda logos daima iş başında olduğundan Suumlmer devrinde tarım
faaliyetlerinde kullanılan en basit bir karasaban iccedilin bir başlangıccedil accedilıklamasına
duyulan ihtiyaccedilla 20 yuumlzyılda ldquoevrenin başlangıcı nedirrdquo tuumlruumlnden pek
karmaşık bir bilmecenin ccediloumlzuumlmuumlne duyulan ihtiyaccedil arasında nitelik bakımından
hiccedilbir fark kalmaz Bu ihtiyaccedilların her ikisi de aynı meraktan doğmuştur her ikisi
de aynı merakın sırf nicelik bakımından birbirinden farklı olan sonuccedillardır
Bununla birlikte iki ihtiyacın giderilme biccedilimleri arasında yine sırf nicelik
bakımından farklılıklar bulunması kurduğumuz analojiyi hiccedilbir bakımdan
tartışmaya accedilmaz Nitekim ilkinde tanrı Enlilrsquoin insana luumltufta bulunması ve buna
karşılık insanın Enlilrsquoe duyduğu minnettarlık (Kramer 1961 42) ikincisindeyse
uzay ve zamanın yaklaşık 14 milyar yıl oumlnceki muhtemel yokluğu ve bu durumun
gelecekte doğurabileceği kıyamet senaryoları uzun uzadıya ve aynı kesinlik
doğruluk derecesinde dile getirilir Nihayet gerek Enlilrsquoin insanlara karasabanı
oumlğretmesi gerek Buumlyuumlk Patlamarsquonın uzay ve zamanı ortaya ccedilıkarması doğayı
bir suumlre goumlzlemledikten sonra baş goumlsteren zihin kurgularının meyvesidir Her iki
hikacircyeleme de deney alanının dışında duumlşleme yoluyla resmedilmiş olay
oumlrguumllerine dayanmaktadır
96
3 Son soumlz
Nihayet Platonrsquoun felsefesinde mitin ve mitolojinin yeri bir yurttaş olarak onun
veya Sokratesrsquoin dindarca-dine aykırı tutumlarından ziyade bu buumlyuumlk felsefenin
kurucu oumlgelerine bakılarak irdelenmek durumundadır Platonrsquoun felsefesine bu
tarzdaki her felsefi bakışın bizi goumltuumlreceği yerse mitolojinin işlevlerinin birbirinden
farklı accedilığa ccedilıkma biccedilimleridir Her ne kadar bu ccedilalışma oumlzelinde guumlzergacirch
belirleyici olarak Campbellrsquoin işlev sınıflandırmasındaki iki maddeye başvurmakla
yetinmiş olsak da Platonrsquoun felsefesinde mitik oumlgelerin daha başka işlevlerinin
de ccediloumlzuumlmlemeye accedilık olduğu bu bakımdan gerek Platonculuğun ve gerekse
sonraki Platoncu geleneklerin mitik ve mitolojik tartışmalar iccedilin alabildiğine
verimli daha oumlnemlisi mecburi bir alan meydana getirdiği şuumlphesizdir
Veyne antik doumlnemde yaşamış bir Yunanlının mitle irtibatını şu şekilde sabitler
O miti ya kocakarı masalları olarak goumlruumlr ya da gerccedilekleşmesi zor olağanuumlstuuml
birtakım olaylar olarak fakat bu ikinci durumda anlatılanın tarihsel gerccedilek mi
yoksa uydurma mı olduğunu tartışmanın da anlamsız olduğu youmlnuumlnde bir tavır
ortaya koyar (Veyne 2015 s39) Bu Yunanlılardan biri de Platonrsquodu ve ne yazık
ki onun bu iki kesimden hangisine dahil olduğuna ilişkin elimizde ndashsoumlzgelişi
Euhemeros Pausanias veya Miletoslu Hekataiosrsquota olduğu kadarndash kesin bir veri
bulunmamaktadır Ancak bununla birlikte bu kesinliği vermeyecek bile olsa onun
mite işlevsel bir yaklaşımda olduğunu ve hem felsefeyi hem guumlnluumlk hayatı hem
de siyaset doktrinini kurgularken mitin pek ccedilok işlevinden yararlanmaya giriştiğini
metinlerden apaccedilık biccedilimde anlayabiliyoruz Dahası yukarıdaki sayfalarda
etraflıca değindiğimiz gibi metinleri derinlemesine incelediğimiz zaman onun 5
yuumlzyıl Yunanistanrsquoında huumlkuumlm suumlren pek ccedilok mitik ve teolojik gelenek arasında
belli bir gruba ndashzaman zaman işlevlerinden yararlanmak ve zaman zaman ldquoiman
etmekrdquo bakımındanndash belli ayrıcalıklar tanıdığını goumlruumlyoruz Bu itibarla Platonrsquoun
mitlerle sıkı bir oumlruumlntuuml iccedilinde olan ldquofelsefirdquo metni hem kendi zihin haritasının hem
de 5 yuumlzyıl Yunanistanrsquoının kuumlltuumlrel haritasının karanlıkta kalmış yanlarını
aydınlatmak iccedilin benzersiz bir kaynak huumlkmuumlndedir
97
Burada yeniden ve ısrarla altı ccedilizilmelidir ki yukarıda da yer yer değindiğimiz gibi
diyaloglardaki oumlrtuumlk kalmış ezoterik gelenekler bağlamında ccediloumlzuumlmlenecek bir
Platonculuğun bizi bireysel anlamda mitik reflekslere sahip bir Platonrsquoa ve
Sokratesrsquoe vardırma ihtimali var Sokrates ve Platon batı felsefesinin bu iki buumlyuumlk
ldquokurucurdquo figuumlruuml en nihayetinde kendi toplumlarının birer ldquoerdemlirdquo uumlyesi ve
devletlerinin erdemli birer yurttaşıydı Her ikisi de sıradan Yunan yurttaşlarıyla
aynı agorarsquoda dolaşıp soumlyleşti alışveriş yaptılar Sıradan Yunan yurttaşlarıyla
aynı savaşları goumlrduumller aynı tapınaklara girdiler ve aynı devlet adamları
tarafından youmlnetildiler Onların felsefi etkinliklerinin bu ortaklıktan geniş oumllccediluumlde
pay almamış olması imkacircn dahilinde değildir buguumln Augustinusrsquoun Tanrı
Devletirsquoni veya Kantrsquoın Pratik Aklın Eleştirisirsquoni okurken goumlzardı edemeyeceğimiz
bir Hristiyanlık gerccedileği ne kadar soumlz konusuysa pek ccedilok ilkccedilağ duumlşuumlnuumlruumlnuuml ve
bilhassa Platonrsquou okurken goumlzardı edemeyeceğimiz bir Orfizm ve Olympos
gerccedileği de o kadar soumlz konusudur
Diyalogların bize sunduğu imkacircnlar ışığında Sokratesrsquoin veya Platonrsquoun
Mısırlıların ulu koumlpeğine inandıklarını duumlşuumlnmek elbette akıl dışıdır Her ikisinde
de boumlylesi bir inancı Veynersquonin sınıflandırdığı ldquotarihsel gerccedileklik-uydurmalıkrdquo
tartışmasını askıya alan Yunan yurttaş figuumlruumlyle de accedilıklamak muumlmkuumln değildir
Oumlte yandan Yasalarrsquoda ortaya koyulan yemin-mahkeme ilişkisi ve bu ilişkiyi
irdelerken başvurulan ldquotanrısal yargıccedillarrdquo miti koumlpek adına ndashkendisine hiccedil de
iman etmeksizinndash yemin eden filozofun mitle ve mitolojiyle iccediliccedile kurduğu felsefi
oumlruumlntuumlyuuml ortaya koymak iccedilin tek başına yeterlidir
Koumlpeğin gerccedilekte hangi koumlpek olduğu hatta koumlpek bile olup olmadığı veya adına
yemin etmenin o doumlnemdeki yaygınlığı gibi pek ccedilok tartışma accedilılabilir ancak
koumlpeğin bir ldquomitrdquo olduğu ve filozofun buradaki etkinliğinin bir ldquomitolojirdquo olduğu
tartışmaya accedilılamaz apaccedilık ortadadır Platonrsquoun seslendiği koumlpek belki bu buumlyuumlk
ve karmaşık manzaranın bir yerlerinde kayıptır ama duumlşuumlnen hayvan onun
kayıp koumlpeğine tarihin her doumlneminde aynı şekilde seslenmeye devam edecektir
98
KAYNAKCcedilA
Apollodorus (1921) The Library with an English Translation in 2 Volumes (S J
Frazer trans) Cambridge Harvard University Press
Aristophanes (1930) The Acharnians the Clouds the Knights the Wasps with
an English translation (B B Rogers trans) London William Heinemann
Ltd
Aristoteles (2009a) Fizik (S Babuumlr ccedilev) İstanbul Yapı Kredi Yayınları
Aristoteles (2009b) Nikomakhosrsquoa Etik (S Babuumlr ccedilev) Ankara BilgeSu
Yayınları
Aristoteles (2012) Poietika(N Kalaycı ccedilev) İstanbul Pharmakon Kitap
Aristoteles (1920) Athenaion Politeia ed Kenyon Oxford
Aristotle (2008) Metaphysics Books 10-14 Oeconomica Magna Moralia (H
Tredennick G C Armstrong trans) London Loeb Classical Library
Aristotle (2004a) On the Soul Parva Naturalia On Breath(W S Hett trans)
London Loeb Classical Library
Aristotle (2004b) Politics (H Rackham trans) London Loeb Classical Library
Bernabeacute A (2013) Poetae epici Graeci Testimonia et fragmenta Berlin De
Gruyter
Burkert W(2004) Babylon Memphis Persepolis Eastern Contexts of Greek
Culture New York Harvard University Press
Burnet J (1890) Early Greek Philosophy London Adam and Charles Black
Campbell J (1991) The Power of Myth with Bill Moyers New York Anchor
Books
Campbell J (1994) Yaratıcı Mitoloji Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev)
Ankara İmge Yayınları
Campbell J (2003) Batı Mitolojisi Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev)
Ankara İmge Yayınları
Campbell J (2001) İlkel Mitoloji Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev) Ankara
İmge Yayınları
99
Cherniss H (1944) Aristotlersquos Criticism of Plato and the Academy Vol1
Baltimore The John Hopkins Press
Cicero M Tullius (2006) De Republica De Legibus Cato Maior de Senectute
Laelius de Amicitia (J G P Powell trans) New York Oxford University
Press
Coomaraswamy A K (2011) Christian and Oriental Philosophy of Art New York
Dover Publications
Cornford F M (1907) Thucydides Mythistoricus London E Arnold
Cornford F M (1912) From Religion to Philosophy A Study in the Origins of
Western Speculation London E Arnold
Cornford F M (1952) Principium Sapientiae The Origins of Greek Philosophical
Thought Cambridge Cambridge University Press
Cornford F M (1997) Platorsquos Cosmology The Timaeus of Plato Indiana
Hackett Publishing Co
Diels H Kranz W (1961) Die Fragmente der Vorsokratiker 3 Banden Frankfurt
am Main Weidmannsche Verlagsbuchhandlung
Dowden K (1992) The Uses of Greek Mythology New York Routledge
Ebeling H (1885) Lexicon HomericumI-II London Williams and Norgate
Eliade M (2014) Mitlerin Oumlzellikleri(S Rifat ccedilev) İstanbul Alfa Yayınları
Eliade M (2013) Dinsel İnanccedillar ve Duumlşuumlnceler Tarihi Cilt 1 Taş Devrinden
Eleusis Mysterialarına (A Berktay ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi
Guthrie W K C (1955) The Greeks and Their Gods Boston Beacon Press
Guthrie W K C (1997a) A History of Greek Philosophy Volume 1 The Earlier
Presocratics and the Pythagoreansrdquo Cambridge Cambridge University
Press
Guthrie W K C (1997b) A History of Greek Philosophy Volume 2 The
Presocratic Tradition from Parmenides to Democritus Cambridge
Cambridge University Press
Guthrie W K C (1997c) A History of Greek Philosophy Volume 4 Plato The
Man and his Dialogues Earlier Period Cambridge Cambridge University
Press
100
Herodotus (1920) The Histories with an English translation (A D Godley trans)
Cambridge Harvard University Press
Hesiod Theogony Works and Days Testimonia with an English translation (G
W Most trans)Cambridge Harvard University Press
Homer (1924) Iliad in two volumes with an English translation(A T Murray
trans) Cambridge MA Harvard University Press
Homer (1919) Odyssey in two volumes with an English translation (A T Murray
trans) Cambridge MA Harvard University Press
Homeros (2005a) İlyada (A Erhat A Kadir ccedilev) İstanbul Can Yayınları
Homeros (2005b) Odysseia (A Erhat A Kadir ccedilev) İstanbul Can Yayınları
Jaeger W (1948) The Theology of the Early Greek Philosophers (E S
Robinson trans) London Clarendon Press
Jaeger W (1953) Die Theologie der Fruumlhen Griechischen Denker Stuttgart W
Kohlhammer
Jaeger W (1948) Aristotle Fundamentals of the History of His Development
OxfordOxford University Press
Jaeger W (2011) İlk Yunan Filozoflarında Tanrı Duumlşuumlncesi (G Ayas ccedilev)
İstanbul İthaki Yayınevi
Karatani Kojin (2017) Isonomia and the Origins of Philosophy (J A Murphy
trans) Durham Duke University Press
Karatani Kojin (2019) İzonomi ve Felsefenin Koumlkenleri (A N Bingoumll ccedilev)
İstanbul Metis Yayınları
Kramer S N (2007) Sumerian Mythology A study of Spiritual and Literary
Achievement in the Third Millenium BC London Forgotten Books
Kramer S N (2002) Suumlmerler Tarihleri Kuumlltuumlrleri ve Karakterleri (Ouml Buze
ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi
Kranz W (1994) Antik Felsefe (S Y Baydur ccedilev) İstanbul Sosyal Yayınları
Ksenophon (1997) Sokratesten Anılar (C Şentuna ccedilev) Ankara Tuumlrk Tarih
Kurumu Yayınları
Laertios D (2013) Uumlnluuml Filozofların Yaşamları ve Oumlğretileri (C Şentuna ccedilev)
İstanbul Yapı Kredi Yayınları
101
Liddell H ve diğerleri (1883) A Greek-English Lexicon Oxford Clarendon
Press
Nietzsche F (1966) Beyond Good and Evil (W Kaufmann trans) New York
Vintage Books
Nietzsche F (1967) Fruumlhling 1878 bis November 1879 Menschliches
Allzumenschliches zweiter Band Nachgelassene Fragmente 4 Berlinde
Grutyer
Nietzsche F (1999) Jenseits von Gut und Boumlse Zur Genealogie der Moral
Bonn Deutscher Taschenbug Verlag de Gruyter
Pausanias (1918) Description of Greece with an English Translation in 4
Volumes (WHS Jones LittD and HA Ormerod MA trans) London
William Heinemann Ltd
Payne R (1959) The gold of Troy the story of Heinrich Schliemann and the
buried cities of ancient GreeceNew YorkCcedil Funk amp Wagnalls
Plato (2002a) Charmides Alcibiades 1 amp 2 Hipparchus The Lovers Theages
Minos Epinomis(W R M Lambtrans)London Loeb Classical Library
Plato (2002b) Cratylus Parmenides Greater Hippias Lesser Hippias(HN
Fowler trans) London Loeb Classical Library
Plato (2002c) Euthyphro Apology Crito Phaedo Phaedrusrdquo (HN Fowler
trans) London Loeb Classical Library
Plato (2002d) Laches Protagoras Meno Euthydemus(W R M Lamb trans)
London Loeb Classical Library
Plato (2002e) Lysis Symposium Gorgias(W R M Lamb trans) London Loeb
Classical Library
Plato (2002f) Republic Volume I Books 1-5(CE Jones W Preddy trans)
LondonLoeb Classical Library
Plato (2002g) Republic Volume II Books 6-10(CE Jones W Preddy trans)
LondonLoeb Classical Library
Plato (2002h) ldquoStatesman Philebus Ionrdquo (HN Fowler trans) London Loeb
Classical Library
Plato (2002i) Theaetetus Sophist(HN Fowler trans) London Loeb Classical
Library
102
Plato (2002j) Timaeus Critias Cleitophon Menexenus Epistles(R G Bury
trans) LondonLoeb Classical Library
Platon (2014) Parmenides(S Babuumlrccedilev) Ankara İmge Kitabevi Yayınları
Platon (1998) Yasalar Yunanca Aslı İle ndash 2 Cilt (C Şentuna S Babuumlr ccedilev)
İstanbul Kabalcı Yayınevi
Platon (2012) Phaidon Ruh Uumlzerine (N Kalaycı ccedilev) İstanbul Kabalcı
Yayınevi
Plutarch (1957) Moralia with an English Translation in 14 Volumes (F C
Babbitt trans) London Harvard University Press
Proclus (1820) The commentaries on the Timaeus of Plato in five books
containing a treasury of Pythagoric and Platonic physiology (T Taylor
trans) London the Author
Renan Ernest (1897) Recollections of My Youth (C B Pitman trans)London
Chapman and Hall
Rohde E (1925) Psyche The Cult of Souls and Belief in Immortality Among the
Greeksrdquo (W B Hills trans) New York Kegan Paul Trench Trubner amp Co
Ltd
Ross D (2016) Platonrsquoun Yazılı Olmayan Oumlğretileri (Oumlzne 24 Kitap-Bahar
2016 iccedilinde ss 101-111 (C Sabancı ccedilev) Konya Ccedilizgi Kitabevi
Simplicius (2014) On Aristotles Physics (P Huby CCW Taylor trans)
London Bloomsbury
Stewart J A (2001) The Myths of PlatoLondonBarnes and Noble Inc
Strabo (1877) Geographica(A Meineke trans) Leipzig Teubner
Levi-Strauss C (2013) Mit ve Anlam (G Y Demir ccedilev) İstanbul İthaki
Yayınevi
Thomae Aquinatis (1920) Summa Theologica Pars Prima Romae Typographia
Forzani et S
Thomson G (1997) İlk Filozoflar Eski Yunan Toplumu Uumlzerine İncelemeler (M
H Doğan ccedilev) İstanbul Payel Yayınları
Thomson G (2007) Tarihoumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler
(C Uumlster Ccedilev) İstanbul Homer Kitabevi
103
Thucydides (1942) Historiae in two volumes trans (H S Jones J E Powell
trans) Oxford Oxford University Press
Uzdaviyns A (2011) Orpheus and the Roots of Platonism London The
Matheson Thrust
Vernant J P (1962) Les origines de la penseacutee grecque ed Georges Dumeacutezil
PUF Paris
Vernant J P (2006) Myth and Thought among the Greeks (J Lloyd J Fort
trans) New York Zone Books
Vernant J P (2015) Eski Yunanrsquoda Mit ve Din (M Erşen ccedilev) İstanbul Alfa
Yayınları
Vernant J P (2017a) Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları (H Portakal ccedilev)
İstanbul Cem Yayınları
Vernant J P (2017b) Eski Yunanrsquoda Mit ve Toplum (ME Oumlzcan ccedilev) İstanbul
Alfa Yayınları
Vernant J P Naquet P V (2012) Eski Yunanrsquoda Mit ve Tragedya (S Tamguumlccedil
R F Ccedilam ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi
Veyne P (2015) Yunanlar Kendi Mitlerine İnanmışlar mıydı (M Alkan ccedilev)
İstanbul Alfa Yayınları
Von Hendy A (2001) The Modern Construction of Myth Indiana Indiana
University Press
Xenophon (2013) Memorabilia Oeconomicus Symposium Apology (E C
Marchant O J Toddtrans) London Loeb Classical Library
104
EK 1 Orijinallik Raporu
105
EK 2 Etik KurulKomisyon izni ya da Muafiyet Formu
v
OumlZET
AKAR Birdal Platonrsquoun Felsefesinde Mitolojinin İşlevi Doktora Tezi Ankara 2019
Geleneksel anlayışa goumlre antik Yunan felsefesini karakterize eden MOuml 7 yuumlzyıl İyonya
felsefesi ilk hareket noktasını kadim Yunan şiirinde bir kelimeyle mitik anlatılarda
bulmuştur Bu anlatılar filozofun araştırma nesnelerini belirlediği gibi araştırma
youmlntemlerine de ccediloğu zaman nuumlfuz etmiş ve pek ccedilok bakımdan metinlerin arka planı
hacircline gelmiştir Bu durumu kabullenmek felsefe tarihccedilileri iccedilin pek kolay olmamış
oumlzellikle kıta felsefesinde bu geleneksel anlayış egemenliğini yakın doumlnemlere kadar
koruyabilmiştir Fakat gerek filolojideki gerekse buumltuumln sosyal bilimlerdeki dramatik
ilerlemenin en verimli sonuccedillarından biri olarak 20 yuumlzyılın ikinci yarısından itibaren
Avruparsquoda ortaya koyulan pek ccedilok felsefe tarihi araştırmasında İyonya felsefesi ve onu
takip eden Yunan felsefelerinde mitin ve mitolojinin belirleyici varlığı geniş oumllccediluumlde kabul
goumlrmuumlştuumlr
Bununla birlikte buumltuumln bir İlkccedilağ Yunan felsefesi tarihinde mitin ve mitolojinin hem
kurucu hem de temellendirici işlevinin en belirgin biccedilimde ortaya ccedilıktığı felsefe Platonrsquoa
aittir Bu itibarla elinizdeki ccedilalışmada ilk olarak mit ve mitolojinin tanımı yapılmakta ve
bunların felseficirc duumlşuumlnce uumlzerindeki etkisi genel hatlarıyla ortaya koyulmakta ardından
Platonrsquoa kadar gelen suumlreccedilte filozofların duumlşuumlncelerindeki mit ve mitoloji etkileri belli
oumlrnekler yardımıyla irdelenmekte son olarak Platonrsquoun felsefesinde beliren hem geccedilmiş
felsefelerle hem de kendi doktrinleriyle ilişkili belli başlı mitik oumlgeler antik Yunan dilinin
verdiği imkacircnlardan da elden geldiğince faydalanılarak mercek altına alınmaktadır
Bu araştırmanın nihai aşamasında mitolojinin Platonrsquoun felsefesindeki işlevinin yardımcı
bir arguumlman veya alelade bir ifade youmlntemi olmaktan ccedilok en basit oumlrnekle ldquoRuhgoumlccediluumlrdquo
doktrininde goumlruumllduumlğuuml gibi kurucu ve karakterize edici bir youmlnuuml haiz olduğu sonucuna
varılmaktadır
Anahtar Soumlzcuumlkler
Platon Platon Oumlncesi Felsefe Mit Mitoloji
vi
ABSTRACT
AKAR Birdal The Function of Mythology in Platorsquos Philosophy Ph D Dissertation
Ankara 2019
The Ionian philosophy of 7th century BC which according to traditional compherension
has characterised the whole philosophy of ancient Greece has found its point of
departure in archaic Greek poetry ie the mythic narrations As these narrations had
generally provided the philosophers with their matter of investigation they also had
frequently interpenetrated the research methods of them and thus become the
background of their own texts in many ways It has not been for philosophy historians to
indigenise this fact and so the traditional comprehension especially among the
continental philosophical communities continued its decisiveness untill recently
decades However as a very fruitful outcome of the dramatical improvement in both
philology and all social sciences in many philosophical papers which have been written
since second half of 20th century in Europe the decisive existence of myth and
mythology in Ionian philosophy and its consecutives has been widely approved
After all in the whole history of ancient Greece philosophy it is that of Plato in which the
constituent and grounding functions of myth and mythology have risen in the most
distinctly way In this respect firstly the description of myth and mythology is made and
their effects on philosophycal thought are generally presented secondly the effects of
myth and mythology in the thoughts of pre-Platonic philosophers are examined under
favour of particular examples and finally the certain mythical items which arise in Platorsquos
philosophy relatedly to both predecessorsrsquo and his own doctrines also by taking the
advantages of ancient Greek language are put under the scope within this study
As a result of this research process the main conclusion is stated like following The
function of mythology in Platorsquos philosophy is a constituent and characterising one rather
than being an auxilary argument or ordinary expression method just as seen in the
simplest example the ldquometempsychosisrdquo doctrine
Keywords
Plato Pre-Platonic Philosophy Myth Mythology
vii
İCcedilİNDEKİLER
KABUL VE ONAYhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipi
YAYIMLAMA VE FİKRİ MUumlLKİYET HAKLARI BEYANIhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipii
ETİK BEYANhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipiii
TEŞEKKUumlR helliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipiv
OumlZEThelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipv
ABSTRACThelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipvi
İCcedilİNDEKİLERhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipvii
GİRİŞhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip1
1BOumlLUumlM ldquoMİTrdquo VE ldquoMİTOLOJİrdquo TANIMININ İMKAcircNLARI SORUNLARI10
2 BOumlLUumlM ANTİKCcedilAĞrsquoDA μῦθος VE λόγος KAVRAYIŞI helliphelliphelliphelliphelliphelliphellip31
3 BOumlLUumlM PLATONrsquoUN DİYALOGLARINDA MİThelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip46
SONUCcedil PLATONrsquoUN KAYIP KOumlPEĞİhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip89
KAYNAKCcedilAhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip98
EK 1 ORİJİNALLİK RAPORUhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip104
EK 2 ETİK KOMİSYON MUAFİYET FORMUhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip105
1
GİRİŞ
Felseficirc Bir Mitoloji Araştırmasının Gerekliliği Uumlzerine
Yapısalcı antropolojinin buumlyuumlk kuramcısı Leacutevi-Strauss bir yandan mitin bir
illuumlzyon olup insanda evreni anlayabileceği yanılgısına neden olduğunu kabul
ederken bir yandan da modern toplumda mitin yerini ldquotarihrdquoin aldığını ve onunla
aynı işlevi goumlrduumlğuumlnuuml tespit eder (Leacutevi-Strauss 2013 s 51) Bu kendisini
modern bilim paradigmaları ve eleştirmenlerce kuşatılmış hisseden bir
antropoloğun modern tarih anlatısını ldquomitrdquo olarak goumlrduumlğuumlnuuml nispeten naif kabul
edilmesi kolay cuumlmlelerle accedilıklama girişimidir Bununla birlikte Straussrsquoun bu
tercihi en basit deyişle sosyal bilimcilerin son yuumlzyılda karşı karşıya kaldığı bir
anlamlandırma krizine de işaret etmektedir Guumlnuumlmuumlzde sosyal bilimlerin yaygın
kavrayış biccedilimiyle mitten ayırıcı unsurlarını saptamak artık ciddi anlamda
guumlccedilleşmiştir ve Leacutevi-Straussrsquoun mit bağlamında oumlnerdiği bu modern kavrayış
biccedilimi iki duumlnya savaşını takip eden suumlreccedilte 20 yuumlzyılın ikinci yarısında iccediline
en ccedilok da sosyal bilimcilerin duumlştuumlğuuml bir ikilemin sonucu olarak okunmalıdır Tarih
ve felsefe aslında birer mit midir
Bu soruya hiccedil ccedilekinmeksizin ve ldquobilimselrdquo arguumlmanlarla desteklenmiş bir ldquoevetrdquo
cevabı verebilme luumlksuuml kimbilir gelecek yuumlzyılın antropolog ve filozoflarının
payına duumlşer Fakat guumlnuumlmuumlz iccedilin konuşacak olursak duumlşuumlnuumlrler adına boumlyle bir
imkacircndan henuumlz soumlz edemiyoruz Nitekim bu tarz bir girişimin sahibini Leacutevi-
Straussrsquoun ve diğer yapısalcı duumlşuumlnuumlrlerin maruz kaldığından ccedilok daha katı
eleştirilerle karşı karşıya getirmesi olasıdır Her şeyden oumlnce bu tarz bir girişimin
ccedilağımızdaki bilimsel kriterlerle değerlendirilemeyeceğinden soumlz edilebilecektir
Bununla birlikte bu muhtemel olumsuzlukları daha baştan savuşturmak iccedilin
kullanışlı bir youmlntemden de buumlsbuumltuumln mahrum değiliz Leacutevi-Straussrsquoun yukarıda
oumlrneklediğimiz tutumu da bu youmlntemin ilk habercilerindendir Buguumln tarih ve
felsefenin birer mit olduğu iddiasının altından kalkmak guumlccedil olabilir ama ldquotarih ve
felsefe mit midirrdquo sorusunu başaşağı ccedilevirerek zaman kipinde hassas bir
değişikliğe gitmek kulaklara ccedilok daha makul gelebilecek bir cevap sunar Mit bir
zamanlar hem tarih hem de felsefeydi
2
En azından bir zamanlar oumlyleydi geccedilmiş zaman kipini kullanmak zorundayız
Ama iyi tarafından bakmayı deneyerek şunu da soumlyleyebiliyoruz Bir defa ldquotarih
ve felseferdquo dedikten sonra yine geccedilmiş zamanlar iccedilin geccedilerli olmak uumlzere buumltuumln
sosyal bilimlerin ldquomitrdquo olduğunu soumlylememize imkacircn vardır
Soumlzuumlnuuml ettiğimiz tarih ve felsefenin mit olduğu geccedilmiş zamanları kapatan
doumlnem ccediloğu zaman Aristotelesccedili paradigmanın yıkıldığı Newton ccedilağıyla
işaretlenir Bunun oumlncesinde yukarıda geccedilmiş zamanlar diye nitelediğimiz ve
mitik duumlşuumlncenin egemen olduğu doumlneme gelince bilhassa Batı uygarlığı
oumlzelinde kilisenin hem bilim hem de felsefe iccedilin otorite olduğu doumlnemi de iccediline
alan Homerosrsquotan 17 yuumlzyılın başlarına kadar uzanan ccedilok uzun bir suumlreccedilten
bahsetme gerekliliği soumlz konusudur
Bu suumlreccedil iccedilinde mit suumlrekli biccedilim değiştirerek bilimsel tartışmaların politikanın
toplumsal ve guumlndelik hayatın oumlnde gelen belirleyicisi olmuştu Antikccedilağrsquoda
yaşamış bir tarih ve edebiyat okurunda Hesiodosrsquoun yarattığı etkiyle Ortaccedilağrsquoda
yaşamış bir felsefeci tıpccedilı ya da soyluda Tevratrsquoın ilk başlangıca dair
hikacircyelerinin yarattığı etki gerccedileklikle birebir oumlrtuumlştuumlkleri youmlnuumlndeki inanccedil
bakımından aynı olmuştu Bu okurların her ikisi de ldquotarihrdquo ve ldquohakikatrdquo telakkilerini
bir şekilde ellerine tutuşturulan metinlerin etkisiyle belirlemiş ve kendi hayatlarını
ailelerinin ve hatta yurttaşlarının hayatlarını buna goumlre duumlzenleme yoluna
gitmişlerdi
Bilim ccedilağının başlamasıyla birlikte gelişen ve 20 yuumlzyılın başlarına kadar uzanan
suumlreccedilteyse gerek entelektuumlel ccedilevrelerde ve gerekse halk nezdinde mitlere ilişkin
bu algı dramatik bir değişime uğramış goumlruumlnmektedir Bilimsel devrimlerin sarsıcı
etkileri altında ldquomitikrdquo olduğuna karar verilen anlatı ve duumlşuumlnme biccedilimlerine bakış
accedilısı alaşağı olmuş genel anlamda ldquomitrdquo hakkındaki duumlşuumlnceler hızla dışlayıcı
olumsuz bir ccedilehreye buumlruumlnmuumlştuumlr Bu ccedilerccedilevede gelişen modern ldquomitrdquo
kategorisine eski yeni pek ccedilok tarih ve felsefe anlatısı bilimsel kabul teorem ve
aksiyom aynı anda eklenmiştir Her şeyin sudan geldiği Romalıların soyunun bir
kurdun emzirdiği kardeşlerden tuumlrediği ldquobuumltuumlnrdquouumln ay-altı ve ay-uumlstuuml biccediliminde iki
farklı toumlzuuml olduğuhellip hatta yakın doumlnemlerde matematikte yaşanan buumlyuumlk
devrimlerle birlikte uumlccedilgenin iccedil accedilıları toplamının iki dik accedilıya eşit ve asal sayıların
3
sonsuz olduğu gibi pek ccedilok oumlnerme ve yasa İsarsquonın tanrının oğlu olduğu
kabuluumlyle aynı minvalde değerlendirilmeye başlamıştır1 Bununla birlikte ccedilok
geccedilmeden 19 yuumlzyılın sonlarında Newton ccedilağının da her ccedilağ gibi ndashsırf mit
konusunda değil pek ccedilok başka konuda dandash zamanı gelince kapanmak uumlzere
accedilılmış olduğu anlaşılacaktır
Bilhassa 20 yuumlzyılın başlarında Newtoncu paradigmaların her alanda hızlıca
aşınmaya uğramasıyla birlikte tarih boyunca uumlretilmiş ve guumlnuumlmuumlze kadar
ayakta kalmayı başarmış mitlerin ldquosaccedilmalık uydurmardquo2 diye nitelenerek bir
kenara atıldığı doumlnem kapanmaya yuumlz tutmuş ve sosyal bilimciler iccedilin pek ccedilok
araştırma konusunda mitle bilimi aynı başlıklar altında tartışma zorunluluğu
doğmuştur Boumlylece bir suumlre sonra ldquomitolojirdquo sahasındaki araştırmaların sosyal
bilimler iccedilin sağladığı yarar ve kolaylıklar tartışmasız hacircle gelecektir Bu suumlreccedilte
mitik oumlgelerin ve kuumlltlerin yalnızca yazının keşfinden oumlnceki doumlnemler iccedilin değil
aynı zamanda yazının yaygın biccedilimde kullanıldığı buumltuumln doumlnemler iccedilin de farklı
ulus ve uygarlıklar arasındaki sosyal kuumlltuumlrel ekonomik ilişkilerin oumlzguumln birer
vakanuumlvisi olduğu anlaşılacaktır
1 ldquoMitrdquo soumlzcuumlğuumlnuumln popuumller kullanım biccedilimleri hiccedil de hafife alınmayacak bazı kanıtlar sunsa da burada soumlzgelişi Amerikarsquonın Vietnam Savaşırsquondan galip ayrıldığı veya her ayın belli doumlnemlerinde Merkuumlrrsquouumln duumlnya etrafında saat youmlnuumlnde doumlnmeye başladığı gibi ldquomitikrdquo duumlşuumlncelerden soumlz etmeyi gerekli bulmuyoruz Aslında bazı mit araştırmacıları tarafından soumlzcuumlğuumln popuumller anlamına yuumlklenen bu olumsuz iccedilerik eleştirilmiş ve hatta ldquomitrdquo soumlzcuumlğuuml bile reddedilerek kasıtlı biccedilimde mythosrsquoun tercih edildiği olmuştur Boumlyleyken ldquomitrdquoin popuumller anlamlarının buumltuumln pejoratif tarafları bir yana bize goumlre popuumller mitlerin ortaya ccedilıkma biccedilimleriyle ldquomitrdquo diye tanımladığımız kadim metinler ve kuumlltlerin soumlzgelişi goumlkkubbenin Atlasrsquoın sırtında durduğu duumlşuumlncesinin ortaya ccedilıkma biccedilimleri arasındaki ilkece benzerliğin goumlz oumlnuumlnde bulundurulması gerekmektedir 2 Antik Yunan koumlkenli mythos soumlzcuumlğuumlnden tuumlretilen ldquomitrdquo kavramının bu ikisi dışındaki anlamları genellikle sanat uumlretimine atıfladır Bununla beraber kavramın edebiyat tarihindeki seruumlveni yani kurgursquoyu ccedilağrıştıran anlamları tartışmamızın dışında kalmaktadır Fakat hacirclacirc bu bağlamda soumlz etmemiz gereken bazı istisnai durumlar vardır Oumlrneğin Latincenin egemen olduğu yaklaşık bin yıllık suumlreccedilte Batı toplumlarında mythos soumlzcuumlğuumlnuumln uzun bir uykuya dalmış olması buna oumlrnektir Nitekim Latin uygarlıkları antik Yunanların mythos diye adlandırdıkları edebi eserler dışında hiccedilbir şey iccedilin herhangi bir kavrama ihtiyaccedil duymamış gibidir Latinler mythos yerine fabula soumlzcuumlğuumlnuuml tercih etmekle mythosrsquoun Yunan antik ccedilağındaki sanat anlamıyla sınırlanmış bir kavrayış ortaya koyarlar Bu ccedilarpıcı tespiti Von Hendyrsquoe borccedillu olmakla birlikte durumun bizim tartışmamız iccedilin oumlnemine aşağıda değineceğiz Edebiyat sahasına oumlzel olarak son derece ayrıntılı ve faydalı bir tartışma iccedilinse yazarın The Modern Construction of Myth isimli eserine bakılabilir
4
Guumlnuumlmuumlzde karşılaştırmalı mitoloji ccedilalışmalarının sunduğu birtakım verilerin
birkaccedil yuumlzyıldır genel-geccediler kabul edilen bazı tarih kurgularını ldquorestore etmeyirdquo
gerektirecek yeni keşifleri haber vermesi buna oumlrnektir
Buguumln Frazerrsquoin devrim niteliğindeki Altın Dalrsquoının yayımlanmasının uumlzerinden
yuumlz yirmi yılı aşkın bir suumlre geccedilmiştir Schliemannrsquoın Troiarsquoyı keşfi de aşağı yukarı
aynı yaştadır Cornfordrsquoun uzunca bir suumlre sessizliğe mahkum edilen Yunan
felsefesi ccedilalışmaları 1900rsquolerin başına nihayet İyonya bilimselliğinin mitik
iccedileriğinin genel kabuluuml aynı yuumlzyılın ikinci yarısına denk gelir Aşağıda etraflıca
inceleyeceğimiz uumlzere ldquomitrdquo ve ldquomitolojirdquo kavramlarının iccedileriği bu gelişmelerle
birlikte ikinci bir defa yenilenmiş sonuccedil olarak mitik duumlşuumlnce ve anlatıların
bilimsel faaliyetler accedilısından oumlnemi ccedilok daha belirgin hacircle gelmiştir
ldquoMitrdquo kavramının iccedileriğinde meydana gelen bu yenilenmeyi Roumlnesansrsquola birlikte
ldquobilimrdquo ve ldquofelseferdquonin yaşadığı yenilenmeye benzer biccedilimde bir tuumlr eskiye doumlnuumlş
olarak goumlrmek ccedilok daha isabetlidir Ccediluumlnkuuml bunu deyim yerindeyse mitin yeniden
canlanması biccediliminde meydana geldiği iccedilin hemen oumlncesindeki iki yuumlzyılı aşkın
suumlre boyunca gelişen mit yaklaşımlarının antik ve klasik doumlnemde mevcut
yaklaşımla ikame edilmesi biccediliminde oumlzetlemek de muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan
boumlyle bir yenilenme her bir klasik doumlnem yazarının mit kavrayışını buguumlnuumln bakış
accedilısından değil kendi doumlneminde hacirckim olan bakış accedilısından ele alma miti
ldquosıradanrdquo bir Antikccedilağ bireyi gibi anlama zorunluluğunu da beraberinde getirir
Mitleri konu alan bir bilim disiplinine ihtiyaccedil da bu youmlnde şekillenmiştir
Bu disipline ldquomitolojirdquo adı verilmiştir ancak ldquofelseferdquo ve ldquobilimrdquoin koumlkenleri olan
φιλοσοφία ve ἐπιστήμη-τέχνη soumlzcuumlklerinin tarihsel seruumlveninden farklı biccedilimde
ldquomitolojirdquo ile antik Yunanca koumlkleri olan μυθολογία μυθολόγημα veya μυθολογεύω
soumlzcuumlkleri arasında bir anlam oumlrtuumlşmesinden pek de kolay soumlz edilemez
Homerosrsquoun destanlarında da sıklıkla geccedilen bu soumlzcuumlklerin iccedileriği guumlnuumlmuumlzdeki
gibi herhangi bir mit veya hikacircye araştırması bilimine karşılık gelmediği gibi mitin
yalnızca anlatma ve uumlretmeyle ilişkili edimlerine goumlndermede bulunur Bu
nedenle antik Yunancadaki karşılığından epeyi farklı biccedilimde guumlnuumlmuumlz modern
bilimlerinin adlandırılma tarzına uygun olarak ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki -loji ekinin
5
λέγω fiiline nispeten daha uzak ldquobiyolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki -loji ekine ccedilok daha yakın
bir işlev goumlrduumlğuumlnuuml soumlyleyebiliriz
Bununla beraber ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlnuumln guumlnuumlmuumlzdeki anlamıyla antik doumlnemdeki
anlamı arasındaki bu belirgin farkın bizi bir yanılgıya suumlruumlklemesine de izin
vermememiz gerekir Bu yanılgı ccediloğu zaman antik yazarların miti mitolojik bir
yaklaşımla ele almadıkları duumlşuumlncesiyle ortaya ccedilıkar Oysa buumlyuumlk tragedya ozanı
Sophoklesrsquoin Homerosrsquotan esinlenerek baştan yarattığı Kral Oidipousrsquotan
Platonrsquoun Orpheusccedilu anlatılardan esinlenerek baştan yarattığı Lethersquoye kadar
pek ccedilok oumlrnek guumlnuumlmuumlz sosyal bilimlerinde ve sanatlarında ortaya koyulan
mitoloji yaklaşımlarının antik doumlnemdeki varlığını bize accedilık biccedilimde
goumlstermektedir Bir cuumlmleyle oumlzetlemek gerekirse mitolojiye işlevsel yaklaşım
modern doumlnemle sınırlı olmayıp İyonya aydınlanmasından itibaren Antikccedilağrsquoın
neredeyse her doumlneminde kendini goumlstermiştir
Mitin suumlrekli değiştirdiği biccedilimleri ldquoTanrırsquonın maskelerirdquo olarak adlandıran
Campbellrsquoin 1960rsquoların başında yayınladığı bir sınıflandırma mitolojiyi işlevsel
ccedilerccedilevede ccediloumlzuumlmlemeyi amaccedillayan her araştırmacı iccedilin yeterince aydınlatıcı ve
guumlzergacirch belirleyici olması bakımından burada uzun uzun anılmaya değerdir
Yaratıcı Mitolojirsquonin son boumlluumlmlerinden birini oluşturan Yeni Mitolojilere Doğru adlı
yazıya Campbell şu soumlzlerle başlar
Artık eski beş bin yıllık Suumlmer malikanesinin hacirclacirc parccedilaları iccedilimizde bulunan
dağılmış yıkıntılarının oumltesinde ŞİMDİ ve BURDA bulunan taze duumlnyada
ortaya ccedilıkan yeni mitoloji yaklaşımlarına ilişkin bir şeyler soumlylemeye
ccedilalışmanın zamanı geldi (Campbell 1991 s 615)
Bu yazının oumlncesinde yaptığı altı yuumlz sayfayı aşkın ccediloumlzuumlmleme farklı kuumlltuumlrlerden
ccedilok ccedileşitli mitik oumlgeleri birbiriyle karşılaştırarak bunlar arasındaki ilişkiyi irdeler
Oumlnceki uumlccedil cilt de farklı coğraficirc kuumlltuumlrler temelinde yine mitik oumlgelerin
ccediloumlzuumlmlemelerine adanmıştır Bu bakımdan son ciltteki Yeni Mitolojilere Doğru
başlıklı boumlluumlmde yazar bu devasa birikim uumlzerinden konuşmaktadır ve soumlzlerinde
yer yer felsefeye rasyonaliteye theoria alanına ince goumlndermelere de rastlamak
muumlmkuumlnduumlr
6
Mitolojinin Campbell tarafından tespit edilen doumlrt farklı işlevi (function) aynı
zamanda doumlrt farklı yaklaşıma (prospect) karşılık gelmektedir Yazar bunları
sırasıyla metafizik-mistik yaklaşım kozmolojik yaklaşım toplumsal yaklaşım ve
son olarak psikolojik saha (sphere) olarak adlandırır
Metafizik-mistik yaklaşım insanın duumlnyadaki varlığını anlamlandırma ccedilabası
olarak ortaya ccedilıkar Yukarıdaki alıntıda Campbellrsquoin ldquoinsan hayatıyla gerccedileklik
arasındaki bağrdquo olarak andığı işleviyle mit insanın duumlnyadaki varlığının
nedenlerine ve kosmosrsquotaki yerine ilişkin sorularına cevap vermektedir Daha
sonrasında oumlrneğin Schopenhauerrsquoin ldquoher şeyin kendi tarzında buumltuumln duumlnya
olmasırdquo ve Kuzalırsquonın ccedilemberiyle Gnostik İncilrsquodeki İsarsquonın ldquobir parccedila odun yakın
ben oradayımrdquo soumlzlerinin mit tarafından insana cevap olarak sunulan bu aşkın
gizemin farklı maskeleri olarak tanımlandığını goumlruumlruumlz
Metafizik-mistik yaklaşımın uumlstuumlne kurulacak biccedilimde kozmolojik yaklaşımın
nihai amacı buumltuumlnluumlkluuml bir evren imgesi ortaya koymaktır Campbell bu yaklaşımı
accedilıklarken keşifler ccedilağının ilk doumlnemlerindeki bazı bilim adamlarının evren
imgesine ccedilok isabetli goumlndermeler yaparak bunlarla mit arasında mevcut ccedilok
ccedilarpıcı ortaklıkları serimler Oumlrneğin Kolombrsquoun zihnindeki ldquoCennetrdquo kavramı
evrende gerccedilek bir yere (Araf Dağırsquonın doruğuna) karşılık gelmekteydi ve bunun
esinleyicisi Dantersquoden başkası değildi Aquinas ise aynı cennetin bu duumlnyada
olduğunu goumlstermeye ccedilalışarak şoumlyle diyordu ldquoCennetin bulunduğu yer aşılması
imkacircnsız dağların denizlerin veya sıcak bir uumllkenin oumltesinde insan yerleşimden
ayrılmış olmalı ki topografyacılar yazılarında o yerden soumlz etmiyorlarrdquo3 Ama
Campbellrsquoin kozmolojik işlevle alakalı en ccedilarpıcı tespiti herhalde şudur
ldquoPlatonrsquoun idea adını verdiği birccedilok şey buguumln bizim iccedilin batıl inanccediltırrdquo4 Kolombrsquou
takiben Kopernicus Newton Kant vs ile devam eden bilimsel devrimler
suumlreciyle deney alanındaki mikro-kozmosla deney alanını aşan makro-kozmos
3 Krş Summa Theologica I102Art1 İnsanın ikameti uumlzerine cennet nerededir (Aquinas 1920 ss760-61) 4 Campbell bu duumlşuumlnceyi Ananda K Coomaraswayrsquodan oumlduumlnccedil alarak kendi mitoloji incelemesinin en isabetli yerinde metafizik-mistik işlev tartışmasında savunuyor (The Christian and Oriental or True Philosophy of Art (Londra Luzac and Company ss 32-33)) Burada dikkat ccedilekilen nokta tıpkı az oumlncesinde bahsi geccedilen Kolomb Aquinas Augustinus vs gibi Platonrsquoun da logos temelli duumlşuumlnen bir ldquobilimrdquo figuumlruuml olmasıdır
7
arasındaki irtibatı sağlayan mitin uumlstuumlnluumlğuuml sarsılmış olur (Campbell 1991 s
617 vd)
Mitolojinin hassasiyetle tespit edilen bu doumlrt işlevi arasında ilk ikisinin uumlzerine
kurulan uumlccediluumlncuuml yaklaşım olarak toplumsal işlev Campbell tarafından Nietzscheci
bir perspektifle Nietzschersquonin felseficirc devrimine kadar suumlregelen tarih doumlneminin
bir tasviri gibidir Toplumsal işlev kurulu duumlzenin geccedilerliliği ve korunmasını
garanti altına almaya doumlnuumlktuumlr (Campbell 1991 s 627) Campbell herhangi bir
karşılaştırmaya girmemiş olmakla beraber toplumsal mitoloji yaklaşımını
Nietzschersquonin suumlruuml (herd) kavramı etrafında inşa etmesi bize goumlre Platonrsquoa
nispetle geliştirilmiş bir mit konumlandırmasının sonucudur
Oumlzellikle modern doumlnemde Batı felsefesiyle alakalı ccediloumlzuumlmleme akıl yuumlruumltme ve
spekuumllasyonlar ccediloğunlukla Platonrsquoa goumlre veya Platonrsquoa karşı yapıldığı iccedilin aynı
geleneğin sınırları iccedilinde ortaya koyulacak bir mitoloji araştırmasının da Platonrsquola
şu veya bu şekilde ilişkili olması kaccedilınılmazdır Bu Platonrsquoun felsefesinin tek
başına Batı felsefesinin genel olarak fenomenlerle arasındaki irtibatını
karakterize etmesinden ileri gelir Hacircliyle mit ve mitoloji de felsefi bir araştırmanın
nesnesi olduğu durumlarda ele alınıp irdelenecekleri ilk mecra Platonrsquodur
Bundan kastımız Platonrsquodan sonra gelişen ve yayılma imkacircnı bulan felsefe
geleneklerinin kendi doumlnemlerindeki mitik oumlgelerle bağını Platonculuğun mit ve
mitolojiyle bağına benzer biccedilimde kurmuş olduklarıdır
Bu ccedilalışmada ccedilizdiğimiz ccedilerccedileve dahilinde bir filozof olarak Platonrsquoun mit ve
mitolojiyle bağı Campbellrsquoin doumlrt işlev sınıflandırması temelinde ilk olarak
buumltuumlnluumlkluuml bir evren imgesi ortaya koymayı amaccedil edinen kozmolojik yaklaşımda
ve ikinci olarak da toplumsal yaklaşımda goumlruumlnuumlr hacircle gelmektedir Platonrsquoun
felsefesini inşa eden kurucu oumlgelerden5 yola ccedilıkarak ondaki bu mitoloji
5 Bunların başında hiccedil şuumlphesiz insanın oumlzuumlnuuml teşkil eden oumlluumlmsuumlz ruh gelmektedir Yazılı Yunan kuumlltuumlr duumlnyasında ilk defa Platonrsquoda karşılaştığımız bu ruh varolma tarzı bakımından Platonrsquoun ontoloji ve kozmoloji duumlşuumlncesinin temelini teşkil ederken iyiye-koumltuumlye youmlnelmenin karar vericisi ve kurtuluş veya cezanın nesnesi olmak bakımındansa Platonrsquoun etik-politik duumlşuumlncesi iccedilin elverişli zemini meydana getirmiştir Başka bir deyişle Platonrsquodaki anamnesis oumlğretisi bilgi-varlık goumlruumlşuumlnuumln temeliyken ruhun oumlte duumlnya yolculuğu oumlğretisi (bilgi ve varlık goumlruumlşuumlyle birlikte aynı zamanda) etik-politik goumlruumlşuumlnuumln temelidir ve bu temellerin her ikisi de asıl koumlkenini Yunan kuumlltuumlr duumlnyasında diğer oumlrneklerine yalnızca soumlzluuml ezoterik geleneklerde rastladığımız oumlluumlmsuumlz bir ruh duumlşuumlncesinde bulur Ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuuml olan bu ortak koumlken Platonrsquoun sistemindeki buumltuumln
8
yaklaşımları arasında herhangi bir oumlncelik-sonralık ilişkisi belirlemek pek
muumlmkuumln goumlruumlnmese bile aynı kurucu oumlgelerin kuumlltuumlrel koumlkenlerine doğru
yapılacak her araştırmanın bizi onun felsefesinin gayrıresmicirc kaynaklarına bir
adım daha yaklaştıracağından kuşku yoktur
Bu ccedilalışmada Platonrsquoun yapıtlarındaki mitik oumlgelerin yalnızca belli bir kısmını
mercek altına alabilmiş olmamız ccedilalışmanın hacmi goumlz oumlnuumlnde bulundurularak
hoş goumlruumllmelidir Nitekim Platonrsquodaki mitik oumlgelerin tamamını bizim izlediğimiz
youmlntemle irdeleyecek bir ccedilalışmanın belli bir sayfa hatta cilt sayısıyla
sınırlandırılması pek muumlmkuumln goumlruumlnmemektedir Oumlte yandan diyaloglardaki mitik
oumlgeleri birbiri ardına serimlemek her birinin uumlstlendiği roluuml ve işlevi soumlzluumlkccediluuml bir
yaklaşımla ortaya koymak muumlmkuumlnduumlr ki mevcut literatuumlrde bu konuda
başvurulabilecek pek ccedilok kaynaktan ve değerli incelemeden soumlz edilebilir Bizim
burada irdeleyeceğimiz mitleri belirlerken goumlzettiğimiz oumllccediluumlt ortaya koyduğumuz
iddialar iccedilin ne eksik ne fazla alabildiğine isabetli bir oumlrneklem oluşturmaya
doumlnuumlktuumlr Bu itibarla soumlzgelişi Timaiosrsquota soumlzuuml edilen ldquoevrenin ruhurdquo goumlruumlşuumlnuuml
ele alırken herhangi bir vesileyle Deukalionrsquoa değinmekle aynı hikacircyenin
Kritiasrsquotaki pasajlarına değinmek zorunda olmadığımız kanaatine varmışsak
okurun anlayış ve tecessuumlsuumlne sığındığımızdandır Yine soumlzgelişi Artemis
Gyges uumlccedil işlevli ruh yaklaşımı yine uumlccedil işlevli devlet duumlzeni ve hatta genel
anlamıyla Orfik oumlgeler bahsinde de pekacirclacirc soumlz edebiliriz
Bu ccedilalışmayla şimdilik yalnıza pey akccedilesini oumldemiş olmayı umduğumuz
ccediloumlzuumlmlemelerin nihai amacı6 Platonrsquoun ontolojik epistemolojik ve etik
doktrinlerini kurarken birincil hareket noktası ve temellendirme aracı olarak
mitolojiye başvurduğunu ortaya koymaktır Buna goumlre mitolojinin Campbellrsquoin
sınıflandırmasına goumlre kozmolojik ve toplumsal işlevleri Platonrsquoun daima el
altında bulundurduğu sıklıkla başvurduğu işlevler arasındadır
oumlgeleri birbiriyle aynı oumlncelik seviyesine taşır ve her biri bir diğerine mecbur duumlğuumlmlerden oluşan bir oumlruumlntuuml meydana getirir 6 Nitekim Platonrsquoun mit ve mitolojiyle bağını ilgilendiren bir iddia yukarıdaki satırlarda da ortaya koyduğumuz gibi buumltuumln Batı felsefesi iccedilin kuşatıcı bir iddiadır Takdir edilecektir ki bu durum buradaki ccediloumlzuumlmlemelerin Platonrsquodan ilham alan buumltuumln felsefi ndashve hatta dinindash geleneklere de uygulanması gerekliliğini doğurur Bu bakımdan Platonrsquoda mitolojinin işlevini araştıran birkaccedil tez ccedilalışmasının ileriye doumlnuumlk yeni araştırmaların hızlandırıcısı olması umulur
9
Son tahlilde sırasıyla mitik duumlşuumlnmenin mitin ve nihayet mitolojinin olgulara
dayalı araştırma sahaları olan tarih ve arkeolojide olduğu kadar olgulardan
bağımsız bir araştırma sahası olan felsefede de oumlnemli bir yer işgal ettiği gerccedileği
karşımızda belirmiştir Bu gerccedileğin ndashen azından elinizdeki ccedilalışmanın ccedilizmeye
ccedilalıştığı ccedilerccedileve iccedilindendash modern mitoloji araştırmalarının okuma katmanını
belirlemesi guumlnuumlmuumlze ulaşan antik metinlerinse bu sistemin ağırlık merkezini
ifade etmesi umulur Ve umulur ki boumlylece felsefenin ve pek ccedilok sosyal bilim
sahasının mitolojiye kopmaz bağlarla bağlı olduğu daha anlaşılır hacircle gelecektir
Buradan ccedilıkarılabilecek son oumlnermeye gelince belki şudur Mitolojisiz bir Platonrsquou
anlamak en az Platonrsquosuz bir felsefe tarihini anlamak kadar guumlccediltuumlr
10
1 BOumlLUumlM
ldquoMİTrdquo VE ldquoMİTOLOJİrdquo TANIMININ İMKAcircNLARI SORUNLARI
Bir bilim disiplini olarak mitoloji araştırma nesnesi ve yaklaşım tarzlarına
dayanarak farklı biccedilimlerde tanımlanmaya elverişlidir Kavrama farklı
bağlamlarda yuumlklenen muhtelif iccedilerikler nedeniyle ccedilok tanımlı olması da tabiidir
Bununla birlikte metinlere doğrudan başlık olarak seccedililmesi ccedilok eskilere gitmese
de ldquomitolojirdquonin modern doumlnemde ortaya ccedilıkmış ve gelenekten yoksun bir
algılanışı olduğunu soumlylemek muumlmkuumln değildir Her şeyden oumlnce Homeros
kuumllliyatı dahil olmak uumlzere birccedilok antik metinde hem kendisi olarak hem de
tuumlrevleri biccediliminde karşımıza ccedilıkan ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuuml Yunan Antikccedilağrsquoını baştan
sona kat etmiş ve doumlnem yazarlarının guumlndeminde en az buguumlnuumln yazarlarındaki
kadar geniş bir yer tutmuştur Oumlte yandan ldquomitolojirdquonin Antikccedilağrsquodaki birbirinden
farklı anlamları ne kadar accedilık ve anlaşılırsa modern ccedilağdaki anlamlarının da o
derecede belirsiz bir soumlzcuumlk olması genel bir tanımını yapmayı ccedilok daha guumlccedil
hacircle getirir Ccedilağımızda ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki bu bulanıklığın birtakım
sebeplerinden kabaca soumlz ettik ancak bu sebeplere de kaynaklık teşkil eden asıl
sebep ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlnuumln koumlkuuml olan ldquomitrdquo kavramını tanımlamakta karşılaşılan
guumlccedilluumlklerdir Buumltuumln bu guumlccedilluumlkler nedeniyle ldquomitolojirdquo iccedilin tanım yapma girişimleri
ccediloğu zaman kısmicirc bir soumlzluumlk karşılığı vermekten oumlteye gidememiştir
Vernant mitin tanımını yaparken soumlzuumln daha başında onun Batı geleneğinin bir
keşfi olduğunu iddia etmekle birlikte bir ansiklopedist accedilıklığında hareket
etmekten kaccedilınır Bu ihtiyatlı tutumunun gerisinde modern doumlnemde μῦθοςrsquoun
tek anlamlı algılanışına karşılık λόγοςrsquoun ccedilok anlamlı algılanışı yatar Bir Antikccedilağ
dili iccedilin modern ccedilağda hazırlanmış soumlzluumlklerin hiccedilbir zaman ccediloumlzuumlme
kavuşturamayacağı bu problem Vernantrsquoı mitin kuşbakışı goumlruumlnuumlmuumlnuuml muumlmkuumln
olduğunca geniş tutmaya zorlamış goumlruumlnmektedir Nitekim miti diğer kuumlltuumlrel ve
felseficirc oumlğelerden ayıran kendine oumlzguuml bir anlamından soumlz etmek yerine ldquomit
olmayanlarrdquo diye adlandırdığı gerccedilek-dışı ve akıl-dışı olmak uumlzere iki kavramın
karşısına sırayla yerleştirerek tarif etme yolunu tutar (Vernant 2017b 233)
11
Burada soumlzuuml edilen ldquogerccedilekrdquo ve ldquoakılcırdquo kategorilerinin Yunancadaki logosrsquoun
soumlzluumlk maddesinde iccedilerildiği duumlşuumlnuumlluumlrse Vernantrsquoın buumltuumln ccedilabalarına rağmen
kısmicirc kalan bu mit tanımının MOuml 7 yuumlzyılda İyonyarsquoda doğup Yunan
coğrafyasına yayılan λόγοςlsquoun modern algılanışından doğan bir μῦθος kavramına
karşılık geldiği soumlylenebilir
Boumlyleyken gerek λόγοςlsquoun ve gerekse μῦθοςrsquoun MOuml 7 yuumlzyıl ve oumlncesindeki
kullanımlarına bakıldığında iki kavram arasında iccedilerik bakımından herhangi bir
gerilim ya da karşıtlık bulunmadığını goumlrmek zor değildir Daha şaşırtıcı olansa
iki soumlzcuumlğuumln hem Homeros ve hem de Hesiodos metinlerinde kimi zaman
birbirleri yerine kullanılabilmiş olmasıdır Sonuccedil olarak bu durum bizi daha ccedilok
Burnet gibi araştırmacıların goumlruumlşleri iccedilin bir temsil olarak seccediltiğimiz Vernantrsquoı
aşarak daha geniş kapsamlı bir mit tanımı yapmaya zorlar7
Guumlnuumlmuumlzde ldquomitolojirdquo diye adlandırdığımız disiplininin gelişimindeki en kritik
noktalarda goumlruumlşlerine başvurabileceğimiz başlıca duumlşuumlnuumlrlerden biri olan Mircea
Eliade miti ndashher ne kadar o da Vernant gibi yalnızca bir ldquotanımlama girişiminderdquo
bulunduğunu soumlylese dendash tarihin belli bir doumlnemine oumlzguuml ldquokarşıtrdquo kavramlarından
değil bizzat kendisinden hareketle tanımlama yolunu tercih eder Eliadersquonin
tutumu miti ldquomasalrdquo veya ldquouydurmardquo anlamlarına atıfta bulunan iccedileriklerden
arındırmanın yanında onun sırf kutsal olanla ilişkili bir kavranışını da beraberinde
getirmiştir Fakat kuumlltuumlrel bir oumlğe olarak mitin karşılıklarının Eliadersquonin tarifinden
hareketle ccedilok daha isabetli ve kapsamlı bir ccedilerccedileveye oturduğu inkacircr edilemez
Bu her şeyden oumlnce mitin herhangi bir dolayıma başvurmadan doğrudan
kendisini tanımlama girişimidir Bizzat yazarın ldquoen kapsayıcı ve muumlkemmele
yakınrdquo diye nitelediği tanım şoumlyledir
Mit kutsal bir oumlykuumlyuuml anlatır en eski zamanda ldquobaşlangıccediltakirdquo masallara oumlzguuml zamanda olup bitmiş bir olayı anlatır Bir başka deyişle mit Doğauumlstuuml
7 Vernantrsquoın sıkı bir Burnet takipccedilisi olduğunu pek ccedilok tartışmasından ve referans tercihinden anlamak muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan Burnet eski Yunan duumlşuumlnuumlrleri konusunda soumlzuumlnuuml ettiğimiz logos-mitos goumlruumlşuumlnuumln en buumlyuumlk temsilcisi olarak ele alınabilir Burnetrsquoın okuru başta Early Greek Philosophy (1890) olmak uumlzere neredeyse buumltuumln yapıtlarında İyonyarsquoda doğan ldquoYunan mucizesirdquonin accedilık savunusuyla karşı karşıya kalır Bu ccedilalışmamızda soumlz konusu goumlruumlşuumln temsilcisi olarak Vernantrsquoı seccedilmemizin başlıca nedeni Burnetrsquoin herhangi bir mit-mitoloji tartışmasına girmeksizin Yunan bilimselliğini slogan duumlzeyinde savunmuş olmasıdır Boumlyleyken Vernantrsquoın ccedilok değerli incelemeleri doğrudan mit ve mitolojinin felsefeyle ilişkisini konu almakla kalmaz aynı zamanda Burnetrsquoa goumlre ccedilok daha tafsilatlı ve kuramsal bir metot izler
12
Varlıkların başarıları sayesinde ister eksiksiz olarak buumltuumln gerccedileklik yani Kozmos olsun isterse onun yalnızca bir parccedilası (soumlzgelimi bir ada bir bitki tuumlruuml bir insan davranışı bir kurum) olsun bir gerccedilekliğin nasıl yaşama geccediltiğini dile getirir Demek ki mit her zaman bir ldquoyaratılışrdquoın oumlykuumlsuumlduumlr Bir şeyin nasıl yaratıldığını nasıl var olmaya başladığını anlatır (Eliade 2014 17)
Anlaşılacağı uumlzere Eliadersquoye goumlre mitin buumltuumlnuumlyle kutsal oluşu onun gerccedilekliğini
de zorunlu hacircle getirir Vernantrsquoın yaptığı ve bir ccedileşit ldquogerccedilek-dışırdquolığa vardırdığı
tanımlamanın aksine Eliadersquonin tanımında kadim mitlerle modern bilimsel
duumlşuumlnce arasındaki ilişkinin değil herhangi bir ccedilağdaki herhangi bir toplulukla o
toplulukccedila yaratılan mit arasındaki ilişkinin tasvir edildiğine dikkat edilmelidir İki
duumlşuumlnuumlruumln mit oumlzelinde ldquogerccedileklikrdquo kategorisine yuumlkledikleri anlamlar arasındaki
fark bu şekilde anlaşılır hacircle gelebilir Ccediluumlnkuuml modern ccedilağda mite gerccedileklikle
oumlrtuumlşmesi noktasında nasıl bir anlam yuumlklenirse yuumlklensin Antikccedilağ
toplumlarındaki mit-gerccedileklik ilişkisine dair algı hiccedilbir şekilde değişmeyecektir
Sonuccedil olarak ldquomitrdquo ve ldquomitik duumlşuumlncerdquo iccedilin Eliadersquonin oumlnerdiği bu tanımın her
durumda geccedilerli evrensel bir arayışın sonucu olduğunu ve bu arayışın onu daha
genel-geccediler bir tanım hacircline getirdiğini soumlyleyebiliriz
Eliade kurduğu bu mit ve gerccedileklik ilişkisinden hareket ederek ilkel toplumlardan
oumlrnekler verir ccedilişe oturma biccedilimlerinden tahıl pişirme usullerine varıncaya kadar
birccedilok guumlnluumlk rutinin kaynağının ldquodoğauumlstuuml varlıkrdquola insan arasında beliren bir
oumlrnek alma ilişkisi olduğunu ortaya koyar (Eliade 2014 18-19) Oumlte yandan mitin
ne olduğunu Eliadersquoye soran bir okurun zihninde hayli kritik bir soru işaretinin
belirmesi de ihtimal dahilindedir Onun mit iccedilin oumlnerdiği bu tanımlamanın bizi
aslında bir din tanımına yaklaştırıp yaklaştırmadığı
Bu kritik sorunun cevabı olumludur Ancak bu cevap mit ve din arasındaki
ayrımın hiccedil de belirgin olmadığı olamayacağı gerccedileğiyle yan yana koyulmalıdır
Boumlylelikle anlaşılacaktır ki buumltuumln oumlrnekleriyle mit ve din arasındaki bu iccedil iccedile ve
hatta birbirleri olma durumu mitle gerccedileklik arasında bizim benimsediğimiz ilişki
bakımından herhangi bir sorun teşkil etmek şoumlyle dursun bu ilişkiyi destekleyen
birccedilok arguumlmanı daha baştan sunacak zenginliktedir Gerccedilekte dinin hassasiyetle
kurgulanmış ve ilişkilendirilmiş mitlerden oluşan sistemli bir derleme olması bile
13
onu hiccedilbir tartışmaya girmeden ldquomitrdquo başlığı altına koyabilmek iccedilin tek başına
yeterlidir
Bununla beraber mit doğauumlstuuml-kutsal oumlğeler barındırsın ya da barındırmasın bir
tasvir ve aktarım aracı olarak duumlşuumlnuumllduumlğuuml suumlrece doğa fenomenleriyle veya
tarihsel gerccedileklikle daima oumlrtuumlşme iccedilinde karşımıza ccedilıkacaktır Oumlrneğin iki farklı
miti iccediliccedile geccedilmiş bulduğumuz Buumlyuumlk İskenderrsquoin Gordion duumlğuumlmuumlnuuml kılıcıyla
boumllduumlğuuml hikacircye tarihte gerccedilekleşmiş bir olaylar silsilesini aktardığı şuumlpheli
olmakla birlikte bir komutan ve huumlkuumlmdar olarak İskenderrsquoin benimsediği askeri
youmlntemi etkileyici bir tarzda tasvir etmektedir İskender belki de o duumlğuumlmuuml hiccedil
goumlrmuumlş değildi hatta o duumlğuumlmuumln varlığı bile tartışma konusu olabilir Ama
İskenderrsquoin zekacircsından ccedilok kılıcının guumlcuumlne guumlvenen ve bu guumlveni hiccedil de boşa
ccedilıkmamış bir devlet adamı olduğu kuşkusuzdur
Din ve mit arasındaki ilişkiyi Eliadersquonin ldquokozmik dinrdquo kavramının seyrinde accedilıkccedila
goumlsterdiği gibi tek tek mitlerden sistemli bir dine geccediliş olarak da goumlrebiliriz
ldquoKozmik dinrdquo tezini şu şekilde oumlzetlemek muumlmkuumlnduumlr Neolitik devrimle birlikte
doğada baştan verili olmayan bir beslenme kaynağı olarak tarım uumlruumlnuuml zaman
algısıyla ve zaman birimlerinin tanımıyla ilgili yeni sistemler yaratma zorunluluğu
doğurur Ccediluumlnkuuml av hayvanlarının aksine toprağı ekip biccedilme yoluyla elde edilen
tahıl ve meyvelerin hangi mevsimde nasıl davranacakları hangi şekli alacakları
bir kelimeyle ne zaman tuumlketilebilir hacircle gelecekleri dakik biccedilimde bellidir ve
şansa bırakılamaz İlk ccediliftccedili toplumların bu periyotları yani guumlnuumln yanısıra ay ve
mevsim birimlerini tespit etmesi artık zorunludur Bunun sonucunda ilk tarım
toplumlarında doumlnguumlsel bir zaman kavrayışı gelişmeye başlamıştır Boumlylece
Eliadersquonin ldquokozmik dinrdquo adını verdiği inanma biccedilimi doğanın suumlrekli
yenilenmesinden oluş ve bozuluşu periyodik biccedilimde tekrarlamasından ileri
gelen esasında doğanın taklidine dayanan bir mitik rituumleller toplamını ifade eder
Bu rituumleller arasında herhangi bir meyvenin başlangıccedil hikacircyesindeki bir cinayeti
yeniden canlandırmak gibi birtakım anımsama senaryoları vardır ve bu tekil
senaryoların şu veya bu şekilde bir araya gelmesi dinlerin oluşması iccedilin elverişli
zemini hazırlamıştır
14
Bazı durumlarda bu arkaik senaryolar yeni dinsel yaratımların doğmasını sağlayacaktır (Eleusis Yunan-Doğu mysteriaları) (hellip) Tarım kuumlltuumlrleri ldquokozmik dinrdquo adı verilebilecek olguyu geliştirir ccediluumlnkuuml dinsel etkinlik merkezicirc gizemin etrafında yoğunlaşmıştır Duumlnyanın duumlzenli aralıklarla yenilenmesi (Eliade 2012 s 55)
Aşağıda etraflıca değineceğimiz uumlzere bizim iccedilin asıl muumlhim nokta şudur
Eliadersquonin mit ve gerccedileklik kurgusu mitin oumlncelikle insan zihnindeki ve nihayet
toplumdaki ndashbunun bir kabile veya klan olması da pekacirclacirc muumlmkuumlnduumlrndash iş goumlrme
biccedilimine Vernantrsquoa kıyasla ccedilok daha genelgeccediler mitin kendisini temele alan bir
tarzda ışık tutmaktadır
Antikccedilağrsquodaki mit ve gerccedileklik kavrayışını modern ccedilağın bilim paradigmalarından
ve tarihsel yargılarından arındırarak anlamamız başka tuumlrluuml muumlmkuumln
goumlruumlnmemektedir Eliadersquonin tespitine ek olarak diyebiliriz ki mit Antikccedilağrsquoda
yaşayan birey iccedilin aktardığı olayların doğauumlstuuml veya hayatın olağan akışına
aykırı olmasına bakılmaksızın her durumda gerccedilekti Bazı durumlarda
gerccedileklikle hiccedilbir biccedilimde oumlrtuumlşmediği bilinse bile bireylerin her birinin bilincinde
ve nihayet topluluğun kolektif bilincinde gerccedilek gibi işliyordu Buna karşılık bazı
durumlarda tam anlamıyla gerccedilekti ama dahil olduğu kurgusal buumltuumlnde
gerccedileklikle oumlrtuumlşmeyi şu veya bu şekilde reddederek bir ldquomitrdquo olduğunu suumlrekli
hatırlatıyordu
Bu durumun mitin tanımında baştan verili olan bir ldquoparadoksrdquo gibi nitelenmesi de
muumlmkuumlnduumlr Mitin olgulara dayanan bir gerccedilekliğinden soumlz edilemez baştan
sona doğru olduğu soumlylenemez bir kelimeyle mit bize gerccedileklerden soumlz etmez
Buna rağmen gerccedilekliğin de oumltesine geccedilen bir guumlce sahiptir ve varlığını da tam
olarak bu guumlce borccedilludur (Dowden 1992 s 2)
Campbellrsquoin bu guumlccedilten anladığı mit vasıtasıyla gerccedileklik ve insan hayatı arasında
kurulan bağdır Yazar mitin modern anlamını hikacircye anlatıcılığıyla bir tutarken
hikacircyelerin gerccedileklikle okur arasındaki uyumu sağladığını duumlşuumlnmektedir Bu
lsquohikacircyersquoden yalnızca miti değil aynı zamanda modern romanları da anlamak
gerekmektedir Nitekim Campbell soumlzuumlnuumln devamında Buddharsquodan Platonrsquodan
15
Yunan anlatılarından vs soumlz etmenin yanında Thomas Mannrsquoın Tonio Kroumlgerrsquoini
de bu lsquohikacircyersquoye bir oumlrnek olarak goumlsterir
Campbellrsquoin oumlrneğinden hareketle denebilir ki okur aslında hikacircyenin gerccedileklikle
tarihsel olgularla birebir oumlrtuumlşmediğinden haberdar olsa da mitle arasında
kurduğu bağ tıpkı Dowdenrsquoin dediği gibi gerccedilekliği ve doğruluk kriterlerini aşacak
guumlccediltedir
Son tahlilde en azından antik doumlnem mitleri iccedilin soumlylenebilecekleri şu şekilde
oumlzetleyebiliriz Her bir doğa evren vs goumlzlemi uumlzerine soumlylenen mit daima
fenomenin başlangıcına ilk nedenlerine ilişkin soruları aydınlatıyor ve birbirine
eklenen hikacircyelerle birlikte buumlyuumlk (ccediloğu durumda adına ldquodinrdquo denilen) bir mitler
oumlrguumlsuuml ortaya ccedilıkıyordu Bu oumlrguuml sayesinde bireylerin etrafındaki sosyal kuumlltuumlrel
ve guumlndelik buumltuumln gerccedileklik eksiksiz biccedilimde yeniden inşa edilmekteydi
11 Mit ve mitolojiyi logos bağlamında tanımlama girişimleri
Bu noktada birini Vernantrsquola diğerini Eliadersquoyle oumlrneklediğimiz iki modern ldquomitrdquo
kavrayışı arasında yapacağımız tercihin nedenlerinin daha anlaşılır olması adına
İyonya logosrsquou bağlamındaki mit tartışmasını derinleştirmek gerekmektedir
Vernantrsquoın kuşkucu bir bakışla soumlylenirse ldquoYunan mucizesirdquo fikrinin oumlrtuumlk bir
savunmasına hasredilmiş gibi goumlruumlnen Les origines de la penseacutee grecque
(Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları) adlı uumlnluuml kitabı karşılaştırmalı mitolojinin
kurucusu sayılan Georges Dumeacutezil editoumlrluumlğuumlndeki ldquoMythes et Religionsrdquo (mitler
ve dinler) başlıklı seri dahilinde 1962 yılında yayınlanmıştır8 Bununla birlikte
oumlzellikle felsefe bağlamında bir mit araştırması guumlndeme geldiğinde yaygın kabul
goumlren bu ldquomucizerdquo yaklaşımının tarihi Vernantrsquotan en az bir yuumlzyıl daha geriye
uumlnluuml Fransız duumlşuumlnuumlr Ernest Renanrsquoa gider ldquoYunan mucizesirdquo kavramını
literatuumlre kazandıran kişi bizzat Renanrsquodır Renan Avrupalı aydın ve duumlşuumlnuumlrler
8 Eserin Tuumlrkccedileye Huumlsen Portakal tarafından yapılan ccedilevirisinde ccedilevirmenin oumlnsoumlzuumlnuumln başlığı muhtemelen kitabın adından ziyade iccedileriğine atıfla Yunan Mucizesinin Kaynaklarırsquodır (Cem Yayınları 2017)
16
uumlzerinde buumlyuumlk etkiye sahip bir tarihccedili ve filolog olması bir yana Roumlnesansrsquoın
hemen ardından antik Yunanrsquoa duyulan ilgiyi sistemli bir ideolojiye doumlnuumlştuumlrmuumlş
olan sosyal bilimcidir
Renan gibi bazı Avrupalı duumlşuumlnuumlrlerin el birliğiyle inşa ettiği Hellenist atmosferde
mitin İyonyarsquoda doğup Atinarsquoda olgunlaştığı bilinen Batı rasyonelliğinin yani
logosrsquoun karşısına koyulması ve boumlylelikle kısmicirc bir zeminde tanımlanması
geleneksel hacircle gelmiştir En iyimser bir şekilde ifade edilirse Yunan
duumlşuumlnuumlrlerinin mitik duumlşuumlnmeyi aşmak konusunda goumlsterdikleri soumlylenen
mucizevi başarı inancı Renancı mucize yaklaşımından hareketle veya bu
yaklaşıma paralel gelişme imkacircnı bulmuştur
Alabildiğine lirik bir uumlslupla yazdığı bir anı yazısından Ernest Renanrsquoın Atinarsquodaki
Akropolisrsquoe ziyareti sonrasında şaşırtıcı bir hızla Kuduumls hayranlığından Atina
hayranlığına suumlruumlklenmesi ve bunun neticesinde ortaya ccedilıkan Atina-Kuduumls
tezinin izlerini takip etmek muumlmkuumlnduumlr Yazar Akropolisrsquote Yakarış adlı bu
yazısında 1865 yılındaki Atina gezisinden oumlnceki ruh hacirclini şu soumlzlerle dile getirir
O ana kadar yeryuumlzuumlnde muumlkemmelliğin hiccedil var olmadığını duumlşuumlnmuumlş muumlkemmelliğe ancak ucundan kıyısından yaklaşan şeylerin şurada burada tesaduumlfen goumlruumlnuumlr olabileceğine inanmıştım Yahudi halkının goumlzuumlmde yeri her zaman başka olan İsarsquoya ve Hristiyanlığa da yol goumlsteren muumlstesna yazgısına rağmen soumlzde mucizelere olan inancımı da yitireli ccedilok zaman olmuştu (Renan 1897 s 38)
Renan sonraki doumlnemlerde buumlyuumlk tartışmaların odağına yerleşecek ldquoYunan
mucizesirdquo fikrinin doğmasından hemen oumlnceki ruh hacirclini bu cuumlmlelerle tasvir
ederken kapılacağı yeni ruh hacirclinden buumlsbuumltuumln habersiz olduğunu ve hatta boumlyle
bir beklenti veya umudunun hiccedil kalmadığını goumlstermek ister gibidir Belki de eski
ruh hacirclinin boumlylesine coşkulu bir tasvirini yaparken az sonrasında daha coşkulu
biccedilimde tasvir edeceği yeni ruh hacirclini bir kelimeyle ldquomucizerdquo duumlşuumlncesini ccedilok
daha buumlyuumlleyici hacircle getirmeyi ummaktadır Kısacası bu bir hazırlıktır ve hazırlığı
yapılan değişimin goumlrkemine layık oumllccedilekte olması gerekmektedir Buumltuumln mucize
ve dogmalardan kurtulmuş fakat Tevrat ve Kuduumls hayranlığını henuumlz yitirmemiş
ldquorasyonelrdquo bir duumlşuumlnuumlr Atinarsquodaki atmosferi soluduktan sonra yeryuumlzuumlnde
ldquorasyonelrdquo bir mucizenin ndashbir defalığına bile olsandash meydana geldiğine iman
edecek Akropolisrsquoteki o mucizevicirc saatlerin ardından antik Yunan uygarlığında
17
ortaya ccedilıkan aydınlanmayı sadece Batı duumlnyasının değil buumltuumln medeniyetlerin
yol goumlstericisi olarak savunmaya karar verecektir Nitekim yukarıdaki cuumlmlelerin
devamı şoumlyledir
Ama o anda birdenbire Yahudi Mucizesinin hemen yanıbaşında Yunan Mucizesi kendini goumlsterdi Bir defaya mahsus olabilecek daha oumlnce hiccedil kimsenin goumlrmediği bundan sonra da hiccedil kimsenin goumlremeyeceği fakat etkileri ebediyen suumlrecek bir olaydı bu guumlzelliğin hiccedilbir yerel ya da millicirc lekeyle kirlenmemiş
oumlluumlmsuumlz bir hacircli (Renan 1897 s 38)
Goumlruumllduumlğuuml gibi yazarın zihninde tasavvuru oumlnceden mevcut bir mucize daha
guumlccedilluuml ve goumlrkemli bir başka mucize tarafından bozguna uğratılmış safdışı
edilmiştir Bu cuumlmleleri okumakla rasyonellik iddiasını elden bırakmaksızın
İsarsquonın mucizesine tanık olduğunu soumlyleyen ve bunu insanlara anlatmayı ldquokutsalrdquo
bir oumldev telakki eden Aziz Paulusrsquou okumak arasında yarattıkları hisler
bakımından bir fark yoktur Nitekim goumlzardı edilmemelidir ki Yukarıdaki
cuumlmlelerin yazarı Renan 19 yuumlzyılda Fransarsquoda Monteignersquoden iki Voltairersquoden
bir yuumlzyıl sonra yaşamış saygın bir filozoftu Montesquieu ve Comtersquou
bilmekteydi Nietzschersquonin ccedilağdaşıydı uumlstelik bilimsel anlamda guumlvenini de
kazanmıştı (krş Nietzsche 1967 39-8)
Akropolisrsquote Yakarışrsquoın bu cuumlmleleri doğa ve evren konularında anlama yetisinin
yalnızca ratio kısmını kullanma iddiasındaki Avrupalı bir duumlşuumlnuumlruumln rasyonel
temellendirmesini yapmaktan aciz kaldığı bununla birlikte azizlerine ve
peygamberlerine kulak vermekten bitkin duumlştuumlğuuml bir mitten kısmen de olsa
vazgeccedilerek rasyonel temellendirilmesi kolay modern bilimler ve felsefenin
ccedilağdaş youmlnuumlnuuml de Roumlnesansrsquotan itibaren tayin etmiş bir başka mite sarıldığı anın
kayıtları olarak okunmalıdır Kuduumlsrsquote yakarışın yerini Akropolisrsquote yakarışın
alması uumlstelik bu yakarışın yerel ve ulusal kaygılardan arınarak ndashyazarın kendi
metaforuna goumlre Pentelikon mermeri antik Yunan heykeltıraşları tarafından
lekesiz bir işccedililikle işlenmiştirndash evrensel bir ccedilehreye buumlruumlnmesi bir mitten başka
bir mite sıccedilrayış suumlrecini goumlzlerimizin oumlnuumlnde anbean canlandırmaktadır
Bunun yanında belli bir felseficirc tavrın tarihsel arka planını yansıtabilmek adına
zorunlu olarak değinmekten başka oumlzel bir Renan tartışmasından uzak kalmak
iccedilin yeterince nedenimiz vardır Oumlncelikle kabul etmek gerekir ki felsefenin kendi
18
oumlzel alanında inşa edilmek istenen herhangi bir logos-mitos ilişkisi Renanrsquoın ve
meseleye aynı perspektiften bakan yazarların şahsicirc veya ideolojik duumlşuumlncesine
hiccedilbir karşı arguumlman borccedillu değildir En genel bir oumlrnekle İyonya biliminin ortaya
ccedilıkışıyla kavramsallaşan μῦθοςrsquotan buumlsbuumltuumln arınmış bir felsefeyi konu alan bir
ccedilalışma hatta boumlyle bir felsefenin buumltuumln imkacircn ve ihtimallerini reddeden bir tez
bile araştırmacısını Renanrsquoın şahsicirc antik Yunan kavrayışıyla karşı karşıya
getirmese gerektir ldquoYunan mucizesirdquo boumlyle bir tez iccedilin olsa olsa dolaylı bir durak
olabilir burada bizim yaptığımız da budur Kaldı ki boumlylesine geniş kapsamlı bir
araştırmanın verimli ufuklarını Yunan mucizesi gibi romantik bir yaklaşımı inkacircr
ccedilabasına indirgemek hiccedil de makul olmaz Sonuccedil itibariyle boumlyle bir ccedilalışmada
Yunan mucizesini savunanların romantik fikirleriyle değil ilk Yunan filozofları
hakkındaki belli birtakım iddialarıyla hesaplaşmak gerekmektedir
Bu zorunlu karşılaşmayı oumlnceden kestirmenin kolaylığı da kabul edilsin Bir eski
Yunan felsefe tarihi araştırması olmasından oumltuumlruuml başlangıcını Homerik-Hesiodik
ccedilağla işaretlemek durumunda olduğumuz bu ccedilalışmada Renan bahsinde kem
kuumlm etmeden ortaya koyabileceğimiz yegacircne itiraz İyonya bilimi ve felsefesinin
uumlruumlnuuml olan eski Yunan entelektuumlel tipinin tamamıyla rasyonel bir duumlşuumlnuumlşte
olduğuna dair fantastik iddiayla muhataptır Aynı zamanda bu entelektuumlel tipinin
duumlşuumlncesinin buumltuumlnuumlyle kendisinden menkul birdenbire ortaya ccedilıktığı youmlnuumlnde
ccedilok daha fantastik bir iddiayla da muhataptır Mucizeci antik Yunan kavrayışını
yukarıdaki paragraflarda yeterince oumlzetlemiş olarak bu kavrayışa itirazımızı da
aşağıda birkaccedil paragrafla oumlzetleyeceğiz
12 Antik Yunan duumlşuumlncesinin mitik koumlkenleri hakkında tartışmalar
Ccedilalışmamızın başlığı accedilısından hayli yerinde bir giriş olarak ldquoYunan mucizesirdquonin
felseficirc youmlnuumlne yapılan itirazların ccediloğu Platonrsquoa atfedilen Epinomisrsquoteki şu
cuumlmleden hareket eder ldquoŞunu soumlylemeye hakkımız var [λάβωμεν] Hellenler
barbarlardan aldıkları her şeyi daha iyi bir sonuca vardırırlarrdquo (987d-e)
19
Epinomisrsquoin yazarının şayet Platon değilse bile bu cuumlmleyi Yasalarrsquoın en
başından itibaren aklıbaşındalığı temsil eden karakter olan Atinalı Yabancırsquoya
soumlyletecek kadar Akademiarsquoya sadık bir Platon tilmizi veya takipccedilisi olduğuna
kuşku yoktur Bu nedenle otantikliği en tartışmalı diyaloglardan biri olması bizim
accedilımızdan sorun teşkil etmez nihayet Atinalı Yabancırsquonın bu cuumlmleyle Platonrsquoun
sağlığındaki Akademiarsquonın goumlruumlşuumlnuuml temsil ettiğini biliyoruz
Atinalı Yabancırsquonın bu cuumlmlesinin taşıdığı anlam bakımından bizim ccedilağımızdaki
kavranışıyla 5 yuumlzyıl Atinarsquosındaki kavranışı arasında buumlyuumlk fark vardır ve bu
farkı hesaba katmak antik Yunanrsquoa duyulan sevgi ve saygının tarih boyunca
uğradığı değişimi anlamamıza yardımcıdır Cuumlmlede geccedilen λάβωμεν fiilinden
hareketle Atinalının boumlyle buumlyuumlk bir iddiada bulunma hakkını saklı tutma
ccedilabasına bakılırsa Atinarsquoda o doumlnemde etkin olan bazı grupların itirazlarıyla
karşılaşma hazırlığı soumlz konusudur Bu gruplar belki antik Mısır bilgelerine
hayranlık duyan Yunan duumlşuumlnuumlrlerinden belki de Frig veya başka bir Anadolu
medeniyetine goumlnuumll vermiş şair ve yazarlardan meydana geliyordu bunu
bilemiyoruz Fakat Atinalı Yabancı Giritli ve Spartalı arkadaşlarına λάβωμεν
(sahip ccedilıkıyoruz elimizde tutuyoruz) diye seslenirken iddiasını bu ccedilevrelerin
saldırılarına karşı guumlvenceye almanın peşindedir Kısacası bu cuumlmle 5 yuumlzyıl
Atinarsquosında yaşayan Hellen bilincine sahip ve yuumlreği Hellen sevgisiyle dolu her
entelektuumlele hitap eden antik bir ldquoHellenciliğinrdquo en naif ifadesidir
Bununla birlikte evvela Roumlnesans ve ardından modern doumlnemde yaygınlaşan
yeni bir Hellenizmin etkisiyle bu cuumlmleden anlaşılan her şey tepetaklak olmuş
cuumlmleye olumsuz bir iccedilerik yuumlklenmiş ve bu itibarla lsquoYunan mucizesirsquo tezine arka
ccedilıkan yazarlar tarafından hep goumlrmezden gelinmiştir Bu tutumun arka planında
antik Yunanrsquoın bilim ve felsefe devriminin yine Yunan koumlkenli olduğuna bu
devrimde herhangi bir başka ulus veya uygarlığın katkısının bulunmadığına dair
peşin huumlkuumlm yatar Epinomis cuumlmlesindeki ldquodevraldığı mirası artıran daha iyi
sonuccedillara vardıran Hellenrdquo vurgusuna rağmen
Bu konuda Jaegerrsquoin ccedilok faydalı ccediloumlzuumlmlemeler iccedileren İlk Yunan Filozoflarında
Tanrı Duumlşuumlncesi adlı eseri muumlhim bir yanlış yorumlamayı da goumlzler oumlnuumlne serer
Buna goumlre ldquodoğardquo (Natur) ve ldquodoğa filozoflarırdquo (Naturphilosophen) ifadesi ndashki bu
20
adlandırmanın Antikccedilağrsquodaki sahibi Aristotelesrsquotirndash bizim ccedilağımızda ldquohatalı bir
modernizasyonrdquoa uğratılmıştır Ccediluumlnkuuml φύσιςrsquoin koumlkuuml olan φάναιrsquoın anlamı
buumlyuumlme oluşmadır ve ldquodoğardquo biccediliminde ccedilevirdiğimiz soumlzcuumlk aslında ldquokoumlken
gelişmerdquo benzeri bizim ccedilağımızda anlaşılması imkacircnsız bir Yunan kavrayışına
karşılık gelir Jaegerrsquoe goumlre φύσις eski Yunanlardaki ldquosoyutrdquo kavrayışlardan
(Abstraktbildungen) biriydi (Jaeger 2011 s 40)
Jaegerrsquoin tercih ettiği bu ldquosoyutrdquo soumlzcuumlğuumlnuumln tam olarak ne demeye geldiğini
anlamak guumlccedil goumlruumlnebilir Bununla birlikte Jaeger ldquomitikrdquo duumlşuumlnme biccedilimlerinin her
tuumlrluumlsuumlnden bağımsız anlamaya oumlzen goumlsterdiği Miletoslu doğa filozoflarının
guumlnuumlmuumlzde anlaşıldığı biccedilimiyle birer materyalist olmadıklarını kanıtlama
ccedilabasından da geri durmaz Nitekim aynı yazıda γένεσιςrsquoi de bu minvalde
değerlendirdikten hemen sonra Homerosrsquoun Ὠκεανόςrsquou ile Thalesrsquoin ὕδωρrsquou
arasında doğruluğunun tartışmaya accedilık kalmasını bilinccedilli olarak goumlze alır gibi
kesin bir sınır belirlemeye girişir buna goumlre Thales ldquoherşeyin sudan geldiği
youmlnuumlndeki sezgisini (Erkenntnis)rdquo herhangi bir mitik veya alegorik ifadeye
başvurmadan dile getirmiştir Ccediluumlnkuuml Thalesrsquoin suyu Homerosrsquounkinin aksine
goumlzle goumlruumlluumlr duumlnyanın ndashduyulur alanınndash bir parccedilasıdır
Bununla birlikte ilerleyen satırlarda Thalesrsquoin bu oumlğretisinin onu buguumln
ldquometafizikccedilirdquo ve ldquoteologrdquo olarak nitelediğimiz duumlşuumlnuumlrlerle aynı başlık altına
koyacağını da kabul edecektir Buna mecburdur ccediluumlnkuuml παντᾷ πλήρη θεῶν
(DK11a22) ifadesinin yakamızı bırakması başka tuumlrluuml muumlmkuumln olmaz
İyonyalı doğa duumlşuumlnuumlrleri mitik koumlkenlerden etkilenmiş olmakla beraber onların
buumltuumln mitik inanışlara olumlu baktıkları veya bu duumlşuumlnme biccedilimini buumlsbuumltuumln
benimsedikleri elbette iddia edilemez Mitlere karşı mesafeli tutumları her şeyden
oumlnce logosrsquoun dayattığı bir zorunluluktu
Jaeger de İyonyalıların bu tavrını logos lehine yorumlar ama bu yorumu
temellendirmek adına az oumlncekinde olduğu gibi yine Homerosrsquola İyonya
arasındaki nicel bir farka başvurmak zorunda kalır Thalesrsquoin ὕδωρrsquou Homerosrsquoun
Ὠκεανόςrsquounun aksine kosmosrsquoun her yerini dolduran θεοίrsquodur Jaegerrsquoin
21
duumlşuumlncesine goumlre bu fark Thalesrsquoin oumlğretisini bir mit olmaktan kurtarmaya
muktedirdir
Anaksimenes iccedilin bu tartışmalar Thalesrsquole ccedilok benzer olmakla beraber mesele
Anaksimandros olduğunda İyonya bilimselliğinin bize miras bıraktığı ve bu ccedilağda
ccediloumlzuumllmesi en guumlccedil en buumlyuumlk soru işaretiyle karşı karşıyayızdır Su veya hava gibi
duyulur alandaki en temel oumlgelerden birini seccedilmek yerine ἀπείρων gibi muğlak
tartışmaya accedilık bir ldquoşeyirdquo ἀρχή olarak belirleyen Anaksimandros (Simplikios
Phys 2413 DK12a9) Aristotelesrsquoin kendisine yakıştırdığı ldquodoğa filozofurdquo
unvanını boşa ccedilıkarırcasına logosrsquoun ve deney-goumlzlem alanının oumltesine geccedilen
bir oumlnerme ortaya koymuştur
Jaegerrsquoin Thales bahsinde ldquoErkenntnisrdquo diye adlandırdığı θεοί yaklaşımının
Anaksimandrosrsquotaki bir karşılığı da bu olsa gerektir Yine φύσιςrsquoin Aristoteles iccedilin
de bir ldquosoyutrdquo kavrama karşılık geldiği Jaegerrsquoin tezini doğrular biccedilimde
Anaksimandrosrsquoa bu unvanı rahatlıkla yakıştırabilmesinden anlaşılabilir Oumlte
yandan teredduumltsuumlz diyebiliriz ki ἀπείρων ilk defa Anaksimandrosrsquota karşımıza
ccedilıktığına goumlre onu eski bir mit veya alegorik anlatıyla ilişkilendirmek olanaklı
değildir Bu durumda antik doumlnemdeki mit kavrayışını araştırırken bu oumlğretinin
bize katkısı hangi bağlamda ve tam olarak ne olabilir
Kendisi başlıbaşına bir belirsizlik olan bu kavramın izini guumlnuumlmuumlze kalan bir tek
fragmanın yardımıyla suumlrmenin zorluğu hatta imkacircnsızlığı tartışmasızdır Fakat
yine de bu konuda buumlsbuumltuumln ccedilaresiz olduğumuz soumlylenemez İlk felsefe tarihccedilisi
dolayısıyla aynı zamanda Platon oumlncesi filozoflar iccedilin ilk başvuru kaynağımız olan
Aristotelesrsquoin onlara dair kavrayışına bu noktada bir defa daha koşulsuz
guumlvenmemiz gerekecektir Kavramın tartışmamıza hangi bağlamda dahil
edilebileceğine ilişkin sorumuzu cevaplamak iccedilin Fizikrsquoteki ldquosonsuzrdquo başlığı altıda
geccedilen şu berrak cuumlmle tek başına yeterlidir
Sonsuzluk tanrısal (θεῖον) bir şey de olsa gerek ccediluumlnkuuml Anaksimandros ile ccediloğu doğabilimcisinin dediği gibi oumlluumlmsuumlz ortadan kalkmayan bir şey (Aristoteles 2012 203b14)
Bu soumlzler yalnızca İyonya doğa duumlşuumlnuumlrlerinin değil aynı zamanda Aristotelesrsquoin
doumlnemine kadar gelen suumlreccedilte buumltuumln Antikccedilağ bilginlerinin Miletos arkhersquosine
22
ilişkin algısını resmetmesi bakımından bizim iccedilin oumlnemlidir Bunun yanında
Thalesrsquoin πλήρη θεῶν doğası Aristotelesrsquoin bu cuumlmlesiyle yan yana
okunduğunda anlamı daha belirgin hacircle gelmektedir
Cornford Anaksimandrosrsquoun ἀπείρων oumlğretisiyle kadim mitik duumlşuumlnce arasında
organik bir bağ kurarken Parmenidesccedili Moira oumlğretisinden hareket etmesinin
yanında başlıca guumlvencesi Aristotelesrsquoin Fizikrsquote aktardığı Eleatik bir ifadeydi
ldquoHer şeyi ccedilepeccedilevre sarıp her şeyi youmlnetiyorrdquo (Fizik 203b12) Bu cuumlmledeki
περιέχω ve κυβερνάω fiillerinden Cornford İyonya devrimiyle mitik tanrıların
ldquoortadan kaybolmasınınrdquo ardından geride kalan tanrısal ruh toumlzuumlrsquonuuml anlar
ccedilepeccedilevre saran ve youmlneten şey yani soumlz konusu toumlz doğrudan doğruya
φύσιςrsquotir (Cornford 1912 s 146) Boumlylece Jaegerrsquode ifadesini bulduğumuz antik
Yunan doğa kavrayışının ldquosoyutrdquo youmlnuuml Cornfordrsquoun ccediloumlzuumlmlemesinde ifadesini
daha accedilık biccedilimde bulur Cornford bu φύσις kavrayışını ldquosoyutrdquo diye nitelemek
yerine doğrudan doğruya ldquomitikrdquo sıfatını kullanır
Sonuccedil olarak fragmanlar ve tanıklıklar ἀρχήrsquonin tanrısal başka bir deyişle aşkın
olana goumlnderen youmlnuumlnuuml aydınlatarak İyonyarsquoda yalnızca bilimsel duumlşuumlncenin
değil aynı zamanda yeni bir theologiarsquonın da ortaya ccedilıktığını goumlstermektedir
Genel olarak bu ldquomucizevicircrdquo bilimselliğin mitik oumlzelliklere de sahip olup olmadığı
konusunda Cornfordrsquoun araştırmaları fevkalade yol goumlstericidir
Jaegerrsquoin felsefeyi bilhassa İyonya oumlzelinde mitten ayırma girişiminin
oumlluumlmsuumlzluumlğe ek olarak ldquosonradan meydana gelmemişrdquo bir kelimeyle ezeli bir
tanrısallık kavrayışı uumlzerinde temellendirildiğini goumlzden kaccedilırmamak gerekir Bu
keşif ccedilarpıcı olmasına ccedilarpıcıdır fakat yine de Miletosrsquou olgunlaşmış bir
rasyonellikle bağdaştırmak iccedilin yetersiz olduğu kuşkusuzdur Miletosrsquota ortaya
ccedilıkan yeni ldquotanrısal varlıkrdquo herhangi bir biccedilimde doğmamıştı ve zamanlar uumlstuumlyduuml
ancak yine de mitik duumlşuumlnmenin uumlruumlnuumlyduuml ve bu yolla yapılan devrim eski bir
theogoniarsquonın karşısına yeni bir theologiarsquonın koyulmasından ibaretti
Jaeger soumlzuumlnuuml ettiğimiz iddiayı dile getirirken şunları yazar
ἀπείρων goumlrduumlğuumlmuumlz uumlzere aynı zamanda hiccedil meydana gelmemiş bir
şeydir Bu buumltuumln şeylerin koumlkenindeki ilk ilke kavramına bilhassa uygun bir
oumlzelliktir Mitsel duumlşuumlncede tanrıların en temel ayırt edici oumlzelliği insanlar
23
gibi oumlluumlmluuml olmamalarıdır buna karşılık başka bakımlardan insan kılığında
temsil edilirler Rasyonel duumlşuumlnce ise her şey iccedilin kendisinin koumlkeni
olmayan bir koumlken arayarak oumlluumlmsuumlz ve tanrısal bir varlık fikrine varmıştır
(Jaeger 2011 s 50)
Bu rasyonel duumlşuumlnce İyonyarsquoda doğan felsefedir Buradaki rasyonelrsquoin ratiorsquosu
elbette İyonya logosrsquouydu Jaegerrsquoin İyonyalılar konusunda goumlzardı ettiği mitik
yaklaşım da zaten bu rasyonel duumlşuumlnceyle ulaşılan tanrısal varlık fikri olup
Cornfordrsquoun tespit ettiği ldquotanrısal ruh toumlzuumlrdquonden başka bir şey de değildir Uumlstelik
yalnızca Miletos arkhersquosiyle sınırlı kalmayacak buumltuumln antik Yunan tarihi boyunca
suumlruumlp gidecektir
Sonuccedil olarak Thalesrsquoin ὕδωρ oumlğretisindeki her şeyin tanrılarla dolu olduğu
oumlnermesinin Thales veya ondan oumlncekiler tarafından yapılmış deney-goumlzlem
sonucunda ortaya ccedilıkması beklenemez Bu tanrısallık Thalesrsquoin suyun kendi
başına davranan ve neye doğru ldquooluşuprdquo neyden doğru ldquobozulacağınardquo karar
veren bir ἀρχή olduğu fikrinden hareketle ifade ettiği mitik bir ccediloumlzuumlm denemesidir
Thales bu savında duyuların nesnesi olamayacak boyutlardaki başka bir deyişle
var olduğu bilinen değil var olduğuna inanılan minik su taneciklerine yuumlklenmiş
bir tanrısal guumlccedilten soumlz etmektedir Anaksimandrosrsquoun ἀπείρωνrsquou ve goumlkleri
Pythagorasrsquoın sayıları ve kozmik muumlziği Anaksagorasrsquoın νοῦςrsquou gibi antik Yunan
doğacılarının birccedilok oumlğretisi iccedilin de bu durumdan soumlz edebiliriz Oumlzellikle antik
Yunan filozoflarının ldquokozmolojirdquo kabul edilen ve fakat ldquokozmogonirdquo niteliğini henuumlz
buumltuumlnuumlyle yitirmemiş kosmos kavrayışlarında mitik yaklaşım apaccedilık goumlruumlnuumlr
Dahası aşağıdaki boumlluumlmlerde değineceğimiz gibi bu duruma en fazla oumlrneğin
goumlruumllebileceği yer İyonyalı seleflerinden en az iki yuumlzyıl sonra Atinarsquoda yaşamış
olan Platonrsquoun kosmos oumlğretisidir
Tartışmanın odağında olduğu soumlylenebilse de Thalesrsquoin veya ilk doğa
filozoflarından herhangi birinin guumlnuumlmuumlz insanına ccedilok şaşırtıcı goumlruumlnen ve ccediloğu
zaman modern anlamda ldquobilimselrdquo diye nitelendirilen herhangi bir kozmik
oumlnermesinin İyonya aydınlanmasından yuumlzyıllar oumlnce Suumlmerrsquode Mısırrsquoda
Tevratrsquota veya başka bir mitik kaynakta geccediliyor olması felsefe-mit ilişkisini ele
alma tarzımızı değiştirmez Aksine kaynağını ilk olarak Cornfordrsquoda bulduğumuz
bu tespit İyonyarsquoya atfedilen olgunlaşmış rasyonelliğe karşı bir oumlnerme
24
huumlkmuumlndedir Fakat bize goumlre mesele ilk Yunan filozoflarının beslendikleri
kaynak her ne olursa olsun duumlşuumlncelerinin hacirclacirc mitik olmasıdır Gerek İyonya
duumlşuumlnuumlrleri ve gerekse Homeros Hesiodos ve Babilli Mısırlı mit anlatıcıları
tarafından soumlylenmiş doğa-evren oumlğretileri mitik duumlşuumlnmenin birer uumlruumlnuumlduumlr
Antik Mezopotamyarsquodaki herhangi bir goumlkbilim fikriyle Anaksimenesrsquoteki goumlkler
kuramının modern bilimsel kriterlere uzaklığı birebir aynıdır Her ikisinde de belli
başlı duumlşuumlnce ve oumlğretiler aynı şablonlar uumlzerine kurulu olup her ikisi de benzer
biccedilimde gelişen hadiselerden soumlz ederler
Bu benzerliği ortaya koymak iccedilin Cornfordrsquoun 1912rsquode ve oumlluumlmuumlnden sonra
1952rsquode yayınlanan iki başyapıtında olduğu gibi ilk Yunan duumlşuumlnuumlrlerinin Suumlmer
veya Mısırrsquodan aldıkları esinleri motifleri bir bir sayıp doumlkmek de şart değildir
Kesin olan şudur 7 yuumlzyılda İyonyarsquoda başlayan ve ileriki boumlluumlmlerde
inceleyeceğimiz uumlzere Platonrsquoda olgunluğa erişen bu mitik-bilimsel ve mitik-felseficirc
yaklaşım bilim tarihinde Kopernik devrimine ve felsefe tarihinde Nietzschersquoye
kadar kesintisiz suumlrecektir Oumlte yandan antik Yunan duumlşuumlncesinin Mezopotamya
koumlkenli olup olmadığına dair tartışmaların iddia sahiplerine 20 yuumlzyılın ilk yarısı
boyunca deyim yerindeyse ağır bedeller oumldettiğine kısaca da olsa değinmek
gerekir
13 ldquoYunan Mucizesirdquonin belirleyiciliği Burnet-Cornford oumlrneği
Yukarıda mit hakkındaki tanımlarını karşılaştırdığımız iki isimden Eliade mit ve
dinler tarihccedilisi Vernant ise antropolog ve eski Yunan tarihccedilisidir Vernantrsquoın 1962
tarihli ilk kitabının başlığı Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynaklarırsquoydı ve benzer biccedilimde
ondan tam elli yıl oumlnce 1912rsquode yayınlanan bir başka kitabın Cornfordrsquoun From
Religion To Philosophy adlı eserinin alt başlığı da A Study in the Origins of
Western Speculationrsquodu Cornfordrsquoun bu kitapta incelediği temel mesele
Vernantrsquoınkiyle birebir aynı goumlruumlnmektedir Hatta oumlluumlmuumlnden sonra 1952 yılında
Cambridgersquode Principium Sapientiae başlığıyla basılan eserinin alt başlığı
25
Vernantrsquoınkiyle neredeyse aynı biccedilimde The Origins of Greek Philosophical
Thoughtrsquotur
Şuumlphesiz gerek Vernant ve gerekse Cornford antik Yunan tarihi felsefesi ve
mitolojisi konularında Avruparsquonın en buumlyuumlk otoriteleri arasındadırlar
Ccedilalışmalarında benzer veya aynı temalara eğilmiş olmaları da bu bakımdan ccedilok
doğaldır Ancak aralarında yalnızca benzerlikten soumlz edemeyiz son derece
belirgin birtakım farklar da soumlz konusudur Uumlstelik bizim iddiamızı doğrudan
ilgilendiren fark elli yıllık bir zaman aralığından ccedilok daha goumlruumlnuumlr ve ccedilok daha
oumlnemlidir İki felsefe tarihccedilisi ilk Yunan filozoflarındaki duumlşuumlncenin koumlkenleri
konusunda birbirleriyle taban tabana zıt duumlşuumlncelere sahiptirler
Sırf mit tanımlaması hakkında soumlylediklerimizin ışığında bile duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde
Vernantrsquoın bu konudaki tavrını tahmin etmek zor değildir Buna karşılık Cornford
Principium Sapientiaersquode Hesiodosrsquoun titan savaşları anlatısını uzun uzun
alıntılayarak yorumladıktan sonra buumlyuumlk bir suumlrpriz yaparak Hesiodosrsquoun Asya
ve Babilrsquodeki koumlkenleri hakkındaki tezini bir anda karşımıza ccedilıkarıverir (Cornford
1952 s 220) Cornfordrsquoun iddiasına goumlre her iki kitabında da ilk Yunan
filozoflarının kuumlltuumlrel ortamını ve esinlerini hazırlamış olduğunu accedilık biccedilimde iddia
edeceği buumlyuumlk ozan Hesiodosrsquoun meşhur titanlar savaşının asıl kaynağı Asyalı
Hitit-Hurricirc uygarlıkları uumlzerinden Yunan kuumlltuumlr duumlnyasına girmiş olan Babilli
Marduk-Tiamat mitidir
Bize Burnet ve Cornford arasında bir karşılaştırma yapmanın bu mesele iccedilin ne
denli accedilıklayıcı olduğunu oumlğreten George Thomson Yunan felsefesinin ortaya
ccedilıkış aşamalarını incelediği kitabı İlk Filozoflarrsquoda Asya-Babil ccedilıkışını buumlyuumlk bir
başarı olarak selamlarken daha sonrasında bunun Cornfordun başına gelenlerin
başlıca sebebi olduğunu oumlfkeyle bağırmaktan da geri durmaz Uumlstelik Thomsonrsquoa
goumlre Cornfordrsquoun oumlmruuml yetse uzun yıllar goumlrmezden gelinerek
ldquocezalandırılmasınardquo neden olan bu tez Asya-Babilrsquole sınırlı kalmayacak Hint ve
Ccedilinrsquoe de uzanacaktı
Enuma Elishrsquoi Hesiodosrsquoun Theogoniarsquosını ve ilk Yunan filozoflarını
duumlşuumlnce tarihindeki devamlı suumlrecin belirli aşamaları olarak ortaya
ccedilıkarmak Cornfordrsquoun başarısıydı (hellip) Bitirmeden bıraktığı Principium
26
Sapientiae adlı yapıtının sonuccedillarından araştırmalarını Platonculuğun
daha iccedillerine doğru değil daha uzağa Hint ve Ccedilin felsefelerine goumltuumlrmek
niyetinde olduğu accedilıkccedila anlaşılmaktadır (Thomson 1997 s 180)
Bu Yunan mucizesi fikriyle paralel gelişen ve oumlzguumlnluumlk konusunu tartışmaya bile
tahammuumllsuumlz Hellen kavrayışına karşı accedilılan bir bayraktı ve daha oumlnce de
soumlylediğimiz gibi Thomsonrsquoun analizinden anlaşıldığına goumlre Cornfordrsquoun
yapıtlarına Batı duumlnyası tarafından uygulanan bir ambargoyla sonuccedillanmıştı
Thomson yukarıdaki cuumlmlelerin devamında Cornfordrsquou bir başka Yunan felsefesi
uzmanı olan Burnetrsquola karşılaştırırken şunları yazar
hellip onun (Cornfordrsquoun) yapıtlarını akademik ccedilevrelerde etkisi ccedilok daha
buumlyuumlk olmuş bir rakibininkiyle karşılaştırmakla başlayayım işe Cornfordrsquoun
From Religion to Philosophy adlı yapıtı da 1912 yılında yayımlanmış
olmasına karşın buguumlne kadar (1955) bir daha basılmadı Burnetrsquoın Early
Greek Philosophyrsquosi ilk kez 1892rsquode yayımlandı ikinci baskısı 1908rsquode
uumlccediluumlncuumlsuuml 1920rsquode ccedilıktı Aynı yazarın Greek Philosophy from Thales to
Plato adlı yapıtı 1914rsquode yayımlandı ve birccedilok kez yeniden basıldı Bu
kitapta Cornfordrsquoun yapıtına hiccedil değinilmemektedir (Thomson 1997 s
182)
Thomsonrsquoın oumlfkesi bununla bitmez Burnetrsquoın hışmına bizzat uğradığı
durumlardan da oumlrnek verir Dikkat edilmelidir ki burada Cornfordrsquoun ve bizzat
kendisinin Burnet karşısında maruz kaldıkları zorluğu okurla paylaşmasındaki
asıl amaccedil Yunan felseficirc duumlşuumlncesinin mitik koumlkenlerini ortaya ccedilıkarmanın veya
bu gibi ihtimallerden soumlz etmenin Avruparsquodaki akademi ccedilevrelerinde yarattığı
hoşnutsuzluğu goumlzler oumlnuumlne sermektir
Cornfordrsquoun tarihte binlerce yıl geriye giderek uumlstelik felsefe ve tarihle sınırlı
kalmayıp farklı disiplinlerin verilerinden de yoğun biccedilimde yararlanarak ortaya
koyduğu titiz koumlken araştırmasına karşılık Burnet Greek Philosophy from Thales
to Platorsquoda Babil Mısır Hint felsefesinden soumlz etmenin gereksizliği duumlşuumlncesini
ccedilekinmeden ifade etmekte Uzakdoğu felsefesinden bahsetmeye ise hiccedil ihtiyaccedil
bile duymamaktadır Ama herhalde bu duumlşuumlncesinin ccedilekirdeğini meydana getiren
ve onu boumlyle davranmaya zorlayan ilke yine Thomson tarafından aynı metinde
aktarılan 1920 tarihli şu soumlzleriyle net biccedilimde ortaya ccedilıkmaktadır
hellip ldquobilim duumlnya uumlzerinde Yunan tarzında duumlşuumlnmektirrdquo demek onun yeterli
bir tanımıdır İşte bunun iccedilindir ki bilim Yunanistan etkisi altına girmiş olan
27
halklar dışında hiccedilbir yerde hiccedilbir zaman var olmamıştır (akt Thomson
1997 s 183)
Oumlte yandan hiccedil şaşırtıcı olmamakla birlikte tıpkı Thomsonrsquoun yukarıda Burnet
iccedilin soumlylediği gibi Vernantrsquoın Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları adlı 1962 tarihli
kitabında da Cornfordrsquoun ne 1912 tarihli From Religion to Philosophyrsquosinin ne de
1952 tarihli Principiumrsquounun adı geccediler O tarihlerde ccediloktan muumlteveffa olmuş
yazarın kendi adı bile hiccedilbir vesileyle anılmaz
Vernantrsquoın Cornfordrsquou anmasına son derece ilginccediltir ama 1965rsquote yayınlanan bir
kitabında bizzat yaptığı yeni bir Cornford-Burnet karşılaştırmasında rastlarız Bu
Eski Yunanrsquoda Mit ve Duumlşuumlnce adlı kitabın Arkaik Yunanistanrsquoda Pozitivist
Duumlşuumlncenin Oluşumu başlıklı boumlluumlmuumlduumlr
Tıpkı on yıl oumlncesinde yayınlanmış Thomsonrsquoa ait karşılaştırmada olduğu gibi
Vernantrsquoın yaptığı karşılaştırmada da esas mesele ldquoYunan mucizesirdquo
tartışmasıdır Ancak bu defa hiccedil beklenmedik biccedilimde daha ilk sayfadan itibaren
Yunan mucizesine karşı mesafeli hatta eleştirel tavırdaki bir Vernantrsquola
karşılaşırız Dahası yazının accedilılış cuumlmlesi şoumlyledir ldquoRasyonel duumlşuumlnce guumlya
resmi bir kimlik belgesine sahiptirrdquo Vernantrsquoa goumlre bu kimlik belgesinde ldquoguumlyardquo
rasyonel duumlşuumlncenin doğum yeri olarak İyonya adı geccedilmektedir Yazar ilk
sayfada Yunan mucizesi fikrinin ortaya ccedilıkışını resmettikten sonra onun ne
olduğunu şu soumlzlerle accedilıklar
Yunan ldquomucizesirdquonin anlamı şudur İyonya filozoflarının duumlşuumlncesinde
zamanlar uumlstuuml bir akıl yuumlruumltme peyda olmuş Boumlylelikle logosrsquoun ortaya
ccedilıkışı tarihin akışında sıradışı bir suumlreksizliğe neden olmuş Bunların
sonucunda felsefe geccedilmişi olmaksızın duumlnyaya gelen ve sırtında
geccedilmişten yuumlkuuml olmayan bir yolcu gibi goumlruumllmuumlş herhangi bir seleften ve
bağlantıdan bağımsız mutlak bir başlangıccedil gibi alınmıştır (Vernant 2006
s 371)
Elbette bu cuumlmlelerin hepsinin başına bu ccedilok ccedilarpıcı ldquoguumlyardquo kelimesini koyabiliriz
ve hiccedilbir okur bu durumu yadırgamaz Daha sonraki satırlarda Vernant Batı
duumlnyasının artık bu inanışı suumlrduumlremeyeceğini accedilıkccedila ifade eder Birebir kendi
soumlzleriyle aklın (şuumlphesiz bununla ldquoevrenselrdquo bir logos kastedilmektedir)
uumlstuumlndeki bu Yunan ldquotekelinerdquo duyulan guumlvenin ldquoson elli yıllık suumlreccedilterdquo altı
oyulmuştur
28
Vernant bu ccediloumlkuumlşuumln sebeplerini modern doğa bilimlerinde meydana gelen krizin
klasik mantığı koumlkuumlnden sarsması ve Batırsquonın kendisi dışındaki Ccedilin ve Hindistan
gibi bazı kadim ruhccediluluk gelenekleriyle iccediliccedile geccedilmesi vs biccediliminde sıralar Sonuccedil
olarak Batı uygarlığı kendi geccedilmişini ve duumlşuumlncesinin koumlkenlerini şu veya bu
şekilde sorgulamaya başlamıştır
Bu minvalde bir dizi cuumlmlenin ardından beklenen itirafı bir anda yapıverir Batı
duumlnyasının kendi duumlşuumlnce koumlkenlerini sorguladığı bu suumlreccedilte takvimlerde iki kritik
tarih soumlz konusudur Cornfordrsquoun From Religion to Philosophyrsquosinin yayınlandığı
1912 ve Principium Sapientiaersquosinin yayınlandığı 1952 yılları (Vernant 2006 s
372)
Vernant Batırsquoda başlayan bu sorgulamanın tarihini doğrudan doğruya
Cornfordrsquoun yapıtları uumlzerinde okumuş goumlruumlnmektedir Cornfordrsquoun ilk itirazının
yayınlandığı 1912rsquoden Vernantrsquoın bu soumlzlerinin yayınlandığı 1965rsquoe kadar geccedilen
suumlre soumlzuumlnuuml ettiği ldquoson elli yılrdquoa karşılık gelmektedir
Vernantrsquoın okuru boumlylelikle ldquoYunan mucizesirdquo iddiasının bizzat Cornford eliyle
ccediluumlruumltuumllduumlğuuml ve o guumlne değin hep goumlrmezden gelinmiş suumlrece geccedil de olsa şahitlik
etmiştir Bunun anlamı şudur Cornfordrsquoun 1912rsquode oumlne suumlrduumlğuuml ve oumlluumlmuumlnden
sonra 1952rsquode yayınlanan yeni eseriyle ikinci ve son defa guumlndeme getirdiği
Yunan duumlşuumlncesinin mitik koumlkenlerine dahası Doğu menşeli mitik koumlkenlerine
ilişkin tez deyim yerindeyse resmicirc bir makam duumlzeyinde kabul goumlrmuumlştuumlr
Yunan ve Roma mitleri uumlzerine yapılan araştırmaların ldquomitolojirdquo disiplini iccedilin ccedilok
albenili bir vitrin meydana getirdiği son yuumlzyılda yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz
ccediloumlkuumlşuumln bize ifade ettiği ccedilok muumlhim bir kırılma soumlz konusudur Vernant gibi bir
otoritenin bu cuumlmleleri bundan boumlyle Babil ve Asya kaynaklı mitlere aynı goumlzle
bakılamayacağının daha da oumlnemlisi antik Yunan uygarlığını aşarak yakın veya
uzak bazı coğrafyaları kapsayacak yeni bir kuumlltuumlrel miras paradigmasının
mazbatasıdır Artık mesele logos kavramını merkeze almaktan ccedilıkarak
başlıbaşına bir ldquomitrdquo ve ldquomitolojirdquo tartışmasına doumlnuumlşecektir
29
14 Sonuccedil olarak mit ve mitoloji
Yukarıda yaptığımız ccediloumlzuumlmlemeler ışığında mit ve mitolojiye ilişkin kendi
yaklaşımımızı ortaya koyma imkacircnı artık belirmiştir diyebiliriz Bu tanımlamayı
kavramın kendisinden hareketle ve mitle mitolojiyi birbirleri vasıtasıyla
anlamlandırarak yapmamız muumlmkuumln goumlruumlnmektedir Sonuccedil olarak mitoloji kadim
halklarca yaratılmış mitleri inceleyen tarihsel olgularla oumlrtuumlşmeleri bakımından
doğruluk derecelerini araştıran birbirleri arasındaki alışveriş ilişkilerini saptayan
ve farklı kuumlltuumlrlerde ortaya ccedilıkmış motifleri karşılaştıran bilimsel bir disiplindir
Yaptığımız bu tanımlama aynı zamanda felsefe tarihiyle ilgilenirken mitolojiyle
kurabileceğimiz hatta bazı durumlarda kurmak zorunda kalacağımız işlevsel
irtibatı da bir youmlnuumlyle accedilıklığa kavuşturmaktadır Mitoloji bilhassa son yuumlzyılda
başta tarih olmak uumlzere sosyal bilimlerin birccediloğunu ve kadim kuumlltuumlr araştırmalarını
şekillendirmeye başlamış bir araştırma sahasıdır Bu durum aynı zamanda
mitlere bakış accedilısının bu yuumlzyılın başlarında buumlyuumlk oumllccediluumlde değiştiğinin de bir
goumlstergesidir
Eliade bu değişmeyi 1960rsquoların başında yayınlanan Mitlerin Oumlzellikleri başlıklı
incelemenin daha ilk cuumlmlelerinde dile getirir tarihiniyse 1900rsquolerin başı olarak
işaretler (Eliade 2014 s 11) Ayrıntılı biccedilimde belirtmemiş olsa da Eliadersquonin bu
değişmeyi resmederken dayanak noktalarından birinin tarih biliminin ve henuumlz
gelişmekte olan arkeoloji ve antropolojinin 19 yuumlzyılın başlarından itibaren
mitolojiyle kurduğu dirsek teması olduğundan şuumlphe edemeyiz Bunun modern
ccedilağdaki belki de ilk ve en belirgin oumlrneği Schliemannrsquoın Troya kalıntılarını ararken
Homerosrsquoun metinlerini takip etmiş olmasıdır Bu 19 yuumlzyılın başlarında henuumlz
kurulma aşamasında olan modern arkeolojinin tarihindeki en buumlyuumlk
ilerlemelerden birini mitlerden ilham alarak gerccedilekleştirdiği anlamına gelir
Elbette Eliade mitlere bakış accedilısının 20 yuumlzyıl başlarında geccedilirdiği değişimi
Newton ccedilağından 19 yuumlzyıla kadar suumlregelen mit algısına goumlre ccedilizer Eliadersquonin
tespitine goumlre ldquomitrdquo kavramı soumlz konusu doumlnemde yaygınlaşmış olan ldquouydurma
kurmacardquo anlamından sıyrılmış ve arkaik toplumlarda algılandığı biccedilimi yeniden
30
kazanmıştır Bunun sebebi yukarıda da soumlylediğimiz gibi mitin ccedileşitli bilim
sahalarında deyim yerindeyse birdenbire işlevsellik kazanması olduğundan
Eliadersquonin tespitini modern ccedilağda bir tarihle sınırlandırması şaşırtıcı değildir
Bununla birlikte soumlz konusu durumun bizi klasik mit kavrayışını benzer bir bakış
accedilısıyla irdelemeye sevk etmesi de normal karşılanacaktır
Başka bir deyişle klasik doumlnem filozoflarında ve yazarlarında mitin değil
mitolojinin tespitini amaccedillayan bir araştırmanın gerekliliği soumlz konusudur Nitekim
ancak boumlyle bir araştırmanın neticesi olarak belli bazı Antikccedilağ yazarlarının mite
yuumlklediği işlevsel roluuml ve bu yakıştırmanın nedenlerini goumlstermeyi nihayet
Platonrsquoun mitik yaklaşımının ilk oumlrneklerini de ortaya koymuş olmayı umuyoruz
Bilhassa 5 yuumlzyıl Atinarsquosında boumlyle bir mitik yaklaşımın varlığını oumlrneklemek
Platonrsquoun tanrısal mitlerini ve daha sonrasında bu mitlerin uumlzerine bina ettiği
devlet-toplum modelini anlamamızı oumlnemli oumllccediluumlde kolaylaştıracaktır
31
2 BOumlLUumlM
ANTİKCcedilAĞrsquoDA μῦθος VE λόγος KAVRAYIŞI
Eliadersquonin saptaması olan ve 1900rsquolerin başını işaret eden tarihin belli başlı
filozoflar uumlzerinden klasik doumlneme doğru genişletilebileceğinden şuumlphelenmek
iccedilin ccedilok az nedenimiz vardır Nitekim MS 2 yuumlzyıla gelinceye kadarki doumlnemde
bilhassa antik okurların fazlaca rağbet ettiği tarih metinlerinde kimi mitlerin
peşinen bir başlangıccedil koumlken olarak anlatıldığına ccedilok sık rastlanır Elbette bu
durumun antik tarih yazarı tarafından mitin tarihte gerccedilekten vaki bir olay olarak
kabul edildiği anlamına gelip gelmediği sorusu aşağıda ele alacağımız bazı
istisnalar dışında ne yazık ki cevapsız kalmaktadır Ancak antik doumlnem tarih
yazılarında mitle kurulan irtibat o doumlnemdeki tarih okurlarının miti gerccedilek bir
tarihicirc olay bir kelimeyle hakikat kabul ettiğini tartışmasız biccedilimde ortaya koyar
Buna ek olarak antik doumlnemdeki tarih yazarları ve okurları arasında filozofların
da bulunduğunu hep aklımızda tutmamız gerekir
Genel-geccediler bir ldquomitrdquo kavrayışı ne sağlamlıkta inşa edilmiş olursa olsun mit ve
mitolojiye ilişkin herhangi bir tartışma hacirclacirc antik Yunan uygarlığının kavrayış ve
kavramsallaştırma tarzlarıyla iş goumlrmek durumundadır Bu zorunluluğun logosrsquoa
atıf yapan pek ccedilok yanından soumlz edilebilir ancak sırf logos temelli olmadığı
bilhassa filozof ve yazarlar bahsinde ccedilok daha accedilık hacircle gelir Oumlte yandan goumlz
ardı edilemeyecek ilk kuumlltuumlrel kırılma mitin diğer kuumlltuumlrel yaratım ve duumlşuumlnme
biccedilimlerinden ayrılarak bu adla anılmaya başlamasıdır Bu kırılma yine Yunan
Antikccedilağrsquoında oumlzellikle MOuml 6 ve 5 yuumlzyıllarda yaşamış duumlşuumlnuumlrlerin
metinlerinde goumlz oumlnuumlndedir
Antik Yunan duumlşuumlnuumlrleri tarafından μῦθος diye adlandırılan bu biccedilemin
metinlerinde ve sonraki yuumlzyıllarda onların etkisi altında yazılan yeni metinlerde
pejoratif bir tarzda yer yer alaycı bir bakışla ele alındığına da rastlamak
muumlmkuumlnduumlr Fakat bu muumlnferit yaklaşımlara dayanarak yukarıda etraflıca
tartıştığımız μῦθος-λόγος karşıtlığı ve hatta ccedilatışması youmlnuumlnde bir duumlşuumlnceye
genel-geccedilerlik kazandırmak imkacircn dahilinde değildir Yine de bu duumlşuumlncenin
32
doğruluğunu yukarıda değindiğimiz hatalı yaklaşımlardan bağımsız biccedilimde tekil
oumlrnekler uumlzerinden de sınama gerekliliğini kabul ediyoruz
Doğal olarak bu gereklilik bizi Antikccedilağ Yunan duumlnyasında iki kavramın nasıl
algılandığını ve anlamlandırıldığını belli yazarların metinleri uumlzerinden
araştırmaya zorlamaktadır Oumlte yandan bu algı ve anlamlandırmaları doğru
biccedilimde ccediloumlzuumlmleyebilmek soumlzcuumlklerin elde kayıtlı bulunan ilk kullanım biccedilimlerini
irdelemeyi de gerektirecektir Bu amaccedilla Homerik ve Hesiodik metinlerde kısa
bir incelemeye aşağıdaki boumlluumlmlerde girişeceğiz Ancak daha oumlncesinde burada
bilhassa MOuml 7 yuumlzyıldaki İyonya aydınlanmasını takip eden suumlreccedilte mitten
yararlanma biccedilimlerine bazı oumlnde gelen Yunan tarih yazarlarından vereceğimiz
oumlrneklerin antik kuumlltuumlrde mite yuumlklenen anlamı ortaya koyması noktasında
doumlnemin yalnızca entelektuumlellerinin tutumunu değil aynı zamanda onlardan
beslenen okuryazar kitlesinin tutumunu da goumlstermesini oumlnemsiyoruz
21 Antikccedilağ tarihccedililerinde mitolojik yaklaşım oumlrnekleri
Antikccedilağrsquoın okur-yazar manzarasını Eliadersquonin teziyle yanyana koyduğumuzda
karşımızda guumlccedil bir sorunun belirmesi kaccedilınılmazdır 19 yuumlzyıl ve oumlncesinde
başka bir deyişle buumltuumln klasik doumlnemde ccedileşitli mitoloji yaklaşımlarından soumlz
edilebildiğine goumlre bunları 20 yuumlzyıldaki bakış accedilısından farklı ndashhatta belki ilkelndash
kılan tam olarak nedir
Mite yaklaşımların tarihinden soumlz edebilmemiz onu diğer kuumlltuumlrel oumlğelerden
ayıran hepsiyle arasındaki farkı ortaya koyacak bir davranış biccedilimini belirlemeye
bağlıdır Oumlrneğin şiir devlet yasa adalet gibi gerccedilekliği tarihsel verilerle
desteklenen uumlretim biccedilimleri iccedilin boumlyle bir kriter belirlemek zor olmayacaktır
ancak mit iccedilin oumlzellikle de antik Yunan tarihinde soumlzuumlnuuml ettiğimiz uumlretim
biccedilimlerinden farklı olarak onun nasıl iş goumlrduumlğuumlnden değil ona nasıl
yaklaşıldığından soumlz etmemiz gerekecektir Bu durum bizi mitle diğer kuumlltuumlrel
oumlğeler arasındaki ilişkiyi ccediloumlzuumlmlemeye mecbur bırakmaktadır
33
Bu işi yaparken ccedilok faydalı bazı yol işaretlerine sahibiz Soumlzgelimi tragedyanın
mite sıradan yurttaşların goumlzuumlyle bakılınca ortaya ccedilıkan bir biccedilem olduğunu
bilmek (Vernant ve Naquet 2012 411) onunla mit arasındaki ilişkiyi
belirlememizde kolaylık sağladığı gibi demosrsquoun mitle kurduğu ilişkiyi
anlamamıza da oumlnemli oumllccediluumlde imkacircn sağlar Bu tespitten hareketle tragedya
eserlerinde geleneksel bir oumlge olan mitlerin ccedilokccedila işlenmiş olmasının nedenlerini
karara bağlamamız kolaylaşır Kitleler miti eğlenceli ve yararlı bulduklarından
mitleri işleyen sahne eserleri buumlyuumlk ilgi goumlrmekte ve beğenilmektedir Bu
durumun tragedya yazarına izleyici sayısını arttırmak iccedilin ne yapması gerektiğini
goumlsterdiği de accedilıktır ki aynı sebeple tragedya konu olarak ccediloğunlukla geleneksel
mitik anlatılara başvurmuştur
Benzer bir durum o doumlnemde ccedilokccedila ilgi goumlren tarih yazıları iccedilin de soumlz
konusudur Herodotosrsquoun Kadmosrsquou Helen yurduna gelen ilk Yunanlı olarak
anlattığı satırların kaynağı herhangi bir atıfta bulunmasa da o doumlnemde Yunan
coğrafyasında yaygınlık kazanmış muhtemelen doğu koumlkenli mitlerdir Uumlstelik
Herodotos bunu anlatırken aynı konudaki başka mitleri dayanaksız oldukları
gerekccedilesiyle reddeder ve kendi tezini ldquoderin araştırmalarla bulduğunurdquo
(ἀναπυνθανόμενος εὑρίσκω) soumlyleme cesaretini goumlsterir (Herodotus 1920 v57)
Bize de modern okurlar olarak bu satırlarda farklı mitler arasında ldquotarih-bilimselrdquo
kriterlere goumlre bir karşılaştırma ve elemenin nasıl yapıldığını hayretler iccedilinde
izlemek kalır
Kadmos kimin metnine girerse girsin daima mitik bir kahramandır ve onun
adından soumlz etmek bile yuumlzeysel ya da derin buumltuumln araştırmaların yazılı veya
soumlzluuml birtakım mitleri derlemekten ibaret olduğunu anlamamız iccedilin yeterlidir
Aynı Kadmosrsquoa dair duumlzyazıların yani mitle tarihin iccedil iccedile geccediltiği tarih anlatılarının
bir başka oumlrneğini de Herodotosrsquoun ccedilağdaşı olan başka bir Yunan tarihccedilisi
Thukididesrsquote goumlruumlruumlz Thukididesrsquoin iddiası Kadmosoğullarının ilk yerleştikleri
Hellen toprağı olan Boiotiarsquodan suumlrguumln edilmelerinin Troiarsquonın duumlşuumlşuumlnden atmış
yıl sonraya denk geldiğidir (Thucydides 1942 i12 krş İlyada iv385 vd)
34
Cornfordrsquoun Thukididesrsquoi ldquotarihccedilirdquo (historicus) ve ldquomit ustasırdquo (mythicus) olmak
uumlzere iki ana başlık altında incelediği Thucydides Mythistoricus Eliadersquonin
muumlkemmel eseri Mitlerin Oumlzelliklerirsquonin yayınlanmasından 56 yıl oumlnce 1907rsquode
yayınlanmıştı ve son derece ilginccedil bir şekilde eserin ithaf sayfasında meşhur bir
Theaitetos cuumlmlesine goumlnderme vardı hellip bu ruumlyaya karşılık başka bir ruumlyayı işit
(Platon 2016 201d)9
Hatırlanacağı uumlzere bu Sokratesrsquoin bilginin ne olduğu tartışmasına ilişkin
diyalogu bitiren tiradının ilk cuumlmlesidir Cornfordrsquoun cuumlmleyi uyarladığı biccedilime
gelince yeni bir ruumlyanın ikame ettiği eski ruumlyaların hem sayıca kalabalık hem
daha guumlzel olduklarının teslimi gibidir Guumlzel pek ccedilok ruumlyanın yerine yeni bir
ruumlya10 Aynı kitabın kapak sayfasındaki epigraf da bir başka ccedilarpıcı cuumlmledir ve
bu kez birebir Thukididesrsquoten alıntılanmıştır hellip ve belki bunların mitoslara
benzemeyişi bir hoşnutsuzluk yaratacaktır (krş Thucydides 1942 1224)
Cornford bu cuumlmleyi vurgulayarak Thukydidesrsquoin mitlerin ilginccedil ve eğlenceli
olmalarına karşılık tarihsel gerccedileklikle oumlrtuumlşmediğinden serzenişini okur
tarafından kitap boyunca goumlz oumlnuumlnde tutmasını istemektedir Nitekim
Thukydidesrsquoin sitemi hafife alınacak gibi değildir dahası MOuml 5 yuumlzyıl
Atinarsquosındaki yazar figuumlruumlnuumln en zorlu accedilmazlarından birine işaret etmektedir
Bunun nedeni okurun henuumlz yaygınlaşmakta olan duumlzyazı tuumlruumlnden talep ettiği
mitik iccedileriktir Thukydidesrsquoin mitoslara karşı tavır alması Vernantrsquoın olağanuumlstuuml
tespitiyle onları metin iccedilin gereksiz bir suumlsleme olarak goumlrmesinden ileri gelir
(Vernant 2015 s 240)
Atinarsquonın kuumlltuumlr ortamında daha ccedilok ozanların egemen olduğu 5 yuumlzyıl
başlarında İyonya koumlkenli Herodotosrsquoun incelemelerini iccedileren duumlzyazılar az ccedilok
tanınmaktaydı Bununla birlikte Atinarsquodaki okur yine İyonya koumlkenli bir başka
duumlzyazı tuumlruuml olan felsefeyle de peyderpey aşina olmaya başlamıştı Bununla
beraber kentte duumlzyazının tam anlamıyla yaygınlaştığı tanındığı doumlnemi 5
yuumlzyılın ikinci yarısında patlak veren Peloponnesos Savaşırsquoyla işaretlemek
muumlmkuumlnduumlr Bu savaşın abidevi anlatıcısı Thukidides de Atinarsquoda şiirden
9 ἄκουε δὴ ὄναρ ἀντὶ ὀνείρατος 10 Cornfordrsquoun uyarladığı biccedilim şoumlyle ὄναρ ἀντὶ ὀνείρατῶν πολλῶν και καλῶν
35
duumlzyazıya geccedilişin koumlşe taşlarından biridir Bir diğeri buumlyuumlk hatip ve soumlylev yazarı
Gorgias da savaşın devam ettiği yıllarda 60rsquolı yaşlarındayken Sicilyalı yurttaşları
tarafından Lakedaimonlara karşı muumlttefiki olunmak istenen Atinarsquoya diplomatik
elccedili olarak goumlnderilmiştir11
Sonuccedil olarak Yunan coğrafyasında soumlzluuml gelenekten yazılı aktarıma geccediliş ve
ardından duumlzyazının goumlruumllmeye başlaması mitlerin goumlrduumlğuuml ilgiyi hiccedilbir şekilde
azaltmamıştır Daha oumlncesinde lir ozanlarının ve rhapsodların soumlylediği vezinli
soumlzlerde mitik oumlğeler goumlrmekten epeyi hoşlanan kitlenin aynı zevki duumlzyazı
metinlerde de aramaya devam ettiğini bu uumlslubun iki oumlnderi sayılabilecek
Herodotosrsquota ve Thukididesrsquote ccedilok rahat goumlrebiliyoruz Yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz
Thukidides cuumlmlesi bunun belki de en ccedilarpıcı goumlstergesidir
Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer husus Yunan tarihinin en buumlyuumlk mitler
derlemesi olan Homeros metinlerinin Yunan tarih yazarları iccedilin başlıca referans
kaynağı olmasıdır Bu durum bize o doumlnemin tarihccedililerinin goumlzuumlnde Homerik
destanların bir mit olmaktan ccedilıkarak deyim yerindeyse Troia savaşının objektif
bir kroniği hacircline geldiğini duumlşuumlnduumlrebilir Bunda Homerosrsquoun Yunanların
goumlzuumlndeki buumlyuumlk saygınlığının payı buumlyuumlktuumlr fakat yine de goumlz oumlnuumlnde
bulundurulması gereken asıl nokta soumlz konusu tarihccedililerin Homerosrsquoa veya
herhangi bir başka mit anlatıcısına değil genel anlamda mite nasıl
yaklaştıklarıdır
Başka bir şekilde ifade edersek bu anıt eserin yazıldığı ve elden ele dolaştırılıp
ezberlendiği yaklaşık beş yuumlzyıllık doumlnemde mit ve tarih arasındaki ayrım bizim
ccedilağımızdaki gibi kesin sınırlarla belirlenmiş değildi Bunu soumlylerken soumlzgelişi
Herodotosrsquoun kendi doumlneminde ya da birkaccedil on yıl oumlncesinde bir olaydan soumlz
ederken ortaya koyduğu uumlslup ve yaklaşımın Homerosrsquoun anlatısından ldquohiccedilbir
11 Kranz Gorgiasrsquoın Atinarsquoya gelişini 427 yılına tarihlendirir Buna goumlre Leontinoili elccedililerin başı Gorgias aynı zamanda retorik sanatının yaratıcısı olarak Atinalılara daha oumlnce hiccedil duymadıkları guumlzellikte bir uumlslupla soumlylev vermiş bu sayede hayranlıklarını kazanarak onları ittifaka ldquoikna etmiştirrdquo (Kranz 1994 s196) Fragmanda bu yenilikler arasında sayılan ldquoeş ritimli kafiyeli ve zıtlıklar barındıran cuumlmlelerrdquo vurgusuna bakılırsa antik Yunan duumlzyazısının baş mimarlarından biri olan Gorgiasrsquoın soumlylevlerinde bir ccedileşit duumlz-şiir uumlslubunu tercih ettiği duumlşuumlnuumllebilir Buna karşılık aynı uumlslubu Platonrsquoun diyaloglarındaki uzun konuşmalarında goumlremeyişimiz de duumlşuumlnduumlruumlcuumlduumlr
36
şekilderdquo ayrı tutulamayacağını kastetmiyoruz Fakat Homerosrsquoun metninin
Herodotos ve Thukydidesrsquoin yaşadıkları ccedilağda tarih araştırmalarına yol
goumlsterecek pek ccedilok veri iccedileren tarih biliminin rasyonel youmlntemleriyle şu veya bu
şekilde oumlrtuumlşen bir anlatı olduğu hiccedilbir zaman kesinkes reddedilememiştir
Aslına bakılırsa benzer bir durumdan buguumln iccedilin de soumlz etmek muumlmkuumln
goumlruumlnmektedir Antikccedilağrsquoda Homerosrsquoun metni yaygın olarak bir tarih kaydı gibi
okunmaktaydı ve guumlnuumlmuumlzde de bu metnin satır aralarına birtakım ipuccedillarının
gizlendiği duumlşuumlncesiyle derin filolojik ccediloumlzuumlmlemeler yapılmakta antik Yunanrsquoın
kuumlltuumlruumlnuumln coğrafyasının toplumsal yaşamının kodları bu metinlerden
devşirilebilmektedir Troia kentinde yuumlruumltuumllen arkeolojik araştırmalar veya Ege
havzasının gerccedileğe uygun bir modern tasvirini hedefleyen projeler iccedilin
Homerosrsquoun zengin metninin hacirclacirc en buumlyuumlk ilham kaynağı olması şaşırtıcı
değildir
Bilimsel ve etik tutumu tartışmalı olsa da Troiarsquoyı modern ccedilağ insanıyla
buluşturduğuna inanılan Heinrich Schliemannrsquoı bu keşfe vardıran işaret
arkeolojik bir yuumlzey araştırması veya bulgular değil yine Homerosrsquoun
metinleriydi12 Payne onun Homerosrsquou ccedilocukluğunda sarhoş bir değirmenciden
duyduğunu ve Troia araştırmalarının ilk esin kaynağının bu olay olduğunu aktarır
(Payne 1959 s70) Bilinen adı Tuumlrkccedilede ldquokoumlrrdquo anlamına gelen Homeros
(ὅμερος) bu ilk duumlnya savaşını veya vuku bulduğu yerleri gerccedilekten goumlrmuumlş
muumlduumlr bunu hiccedilbir zaman bilemeyeceğiz Fakat onun buumlyuumlk mit-destanında bu
mekacircnlarla ilgili aktardığı bilgilerle gerccedilekte olanların şu veya bu kadar oumlrtuumlşmesi
bu konuda hacirclacirc en fazla ona guumlvenmemizi zorunlu hacircle getirmektedir
12 Schliemannrsquoın Homerosrsquoun metinlerini metot olarak kullanmasıyla ilgili Azra Erhatrsquoın İlyada iccedilin yazdığı harikulade oumlnsoumlz yol goumlsterici olabilir Erhat burada ldquoHomeros Acircşığırdquo diye selamladığı Schliemannrsquoın seruumlvenini şu soumlzlerle anlatır ldquohellip en sonunda Latince ve eski Yunancayı da soumlkuumlp emeline kavuşmak yani Homerosrsquoun Troyarsquosını bulmak uumlzere yola ccedilıkar Yıl 1870 Schliemann elinde bir İlyada bir de Odysseia metni Ccedilanakkalersquoye varırhelliprdquo Goumlruumllduumlğuuml gibi Troyarsquoyı arayan Schliemannrsquoın Homerosrsquotan başka bir rehberi yoktur Daha sonrasında Erhat mitolojirsquonin ndashkendi deyimiyle filolojindash bilimle bitişmesini şu soumlzlerle aktarıyor ldquoSchliemannrsquoın accediltığı ccedilığır verimli oldu İki bilim kolunun birleşmesine yol accediltı Buguumln İlyadarsquonın efsaneye dayanan bir destan olduğunu bilmekle birlikte bu destanın tarihsel temellere dayandığına ve filoloji ile arkeoloji araştırmalarını el ele yuumlruumlterek bu temelleri bir guumln aydınlatabileceğimize inanıyoruzrdquo (Homeros 2005 ss 20-23)
37
Schliemann modern ccedilağın entelektuumlel bir figuumlruumlyduuml ve kendi kuumlltuumlrel ortamında
filolojinin mitolojinin eski Yunan araştırmalarının ilerlemiş olmasından
yararlanarak arkeoloji tarihine geccedilen bu buumlyuumlk başarıya imza atmıştı Boumlyleyken
MS 2 yuumlzyıl gezgin yazarı coğrafyacı Pausaniasrsquoın Yunan Yurdunun
Tasvirirsquonde Mikenrsquodeki aslanlı kapıyı ve Kiklops duvarlarını ararken izlediği
youmlntem Schliemannrsquoın Troya harabelerini ararken izlediği youmlntemle birebir
aynıdır Aşağıdaki cuumlmlelerde bahsi geccedilen ve Pausaniasrsquoa surları kimin yaptığını
haber veren (λέγουσιν - derler) kişilerin yerel mit anlatıcıları olduğunu anlamak
zor değildir
hellip uumlzerinde aslanların olduğu kapı da dahil olmak uumlzere şehir surlarının bir
kısmı hacirclacirc ayaktadır Bunların da tıpkı Protios adına dikilen Tiryns surları
gibi Kykloplarca yapıldığını soumlylerler (Pausanias 1918 2165)13
Oysa soumlz konusu buumlyuumlk kesme taşlı duvarların guumlnuumlmuumlz arkeolojisinde Miken
duvar işccedililiğinin karakteristiği olduğu bilinmektedir Doumlnem halkının ldquobu
buumlyuumlkluumlkteki taşları ancak Kiklopslar kaldırabilirdi hacircliyle duvarları Kiklopslar
yaptırdquo şeklinde oumlzetlenebilecek mitik inancı boumlylece doumlnemin tarihccedilisinin
coğrafyacısının ve bir kelimeyle sosyal bilimcisinin metinlerinde yer bulmuştur
Oumlte yandan Thebesrsquoin kurucu kralı Kadmos baştan sona mitiktir14 o kadar ki kızı
Semele Zeusrsquoun sevgililerinden biridir Miken duvarlarını yapan kişilerse
olağanuumlstuuml guumlccedilte ve devasa kesme taşları kaldırabilen Ouranos ve Gaiarsquonın15
ccedilocukları olan Kiklopslardır Bu anlattıklarımız goumlz oumlnuumlnde bulundurulduğunda
sırf 5 yuumlzyıl Atinarsquosı değil buumltuumln bir Antikccedilağ iccedilin mitolojinin tarihinin mitlerin
tarihinden ccedilok daha belirleyici bir konuma sahip olduğu goumlruumllecektir
Thomson evlilik kurumunu Yunanlar arasında tesis eden Pelasg kralı Kekropsrsquou
anlattıktan sonra eski Yunancanın fonetik tarihinden hareketle Anadolu Kafkasya
ve Etruumlsklerle arasında bir ilişki kurar ve ardından Hint-Avrupa kavramının
kendisinin bile yeniden goumlzden geccedilirilmesi gerekebileceğini tespit eder Bu mitik
anlatıların mevcut tarih kurgusundaki muhtemel hataları duumlzeltebilmesine bir
13 Aynı anlatının Pausaniasrsquotan yaklaşık bir yuumlzyıl oumlncesindeki bir versiyonu iccedilin bkz (Pliny the Elder 1906 vii 195) Pliniusrsquoa goumlre antik Yunanlar o buumlyuumlkluumlkteki taştan kuleleri ancak Kiklopsların yapabileceğine inanıyordu ve bu inancın asıl kaynağıysa kuleleri ilk diken kişilerin Kiklopslar olduğunu soumlyleyen Aristotelesrsquomiş 14 krş İlyada iv385 Odysseia v333 Theogonia 936 15 Uumlccedil tuumlrluuml Kiklopsların hepsinin mitik koumlkeni olarak (krş Theogonia 139 Odysseia ix105)
38
oumlrnektir Elbette boumlylesine geniş ccedilaplı bir değişikliğe kalkışmak iccedilin daha ccedilok
araştırma yapılması gerekmektedir ve Thomson da aynı satırların devamında
bunu kabul ettiğini soumlyler Fakat soumlz konusu başlığı kapatırken şunları yazması
mitolojinin sosyal bilimler iccedilin oumlnemini bir kez daha vurgulamak bakımından
kayda değerdir
Ben burada yalnızca Egersquonin ilk halklarıyla ilgili eski Yunan geleneklerinin
bilgisizce kaleme alınmış yazılar ya da eskiccedilağlara değgin palavralar diye
nitelendirilerek bir yana atılmaması gerektiği noktasında diretmek
istiyorum Bu ayrıntılar bir araya getirildiğinde arkeoloji ve dilbilim
araştırmalarının ortaya ccedilıkardığı goumlruumlnuumlmle uygunluk goumlsteren tutarlı bir
resim oluşmaktadır (Thomson 2007 s 167)
Thomsonrsquoın bu tespitine tuumlmuumlyle katılarak son tahlilde soumlylemek istediğimiz
şudur Schliemann ve Pausaniasrsquoın birarada değerlendirilmesi bize mitolojik
yaklaşımın biri antik ve diğeri modern ccedilağdan olmak uumlzere tıpatıp aynı olan iki
oumlrneğini sunar Bununla beraber Herodotos ve Thukydidesrsquoin metinlerinde
yalnızca Kadmos hakkında değil ldquoilk başlangıccedilrdquo konularının guumlndeme geldiği her
başlık altında doğrudan mitik anlatılara başvurulduğunu goumlruumlruumlz Dolayısıyla mitik
oumlgeler okurun metne ve anlatıcıya olan ilgisini artırdığı gibi logos temelli
rasyonel bir izahı yapılamayan arkaik doumlnemlere ilişkin soru işaretlerini ortadan
kaldırmak iccedilin de tarihccedilinin sığınabileceği en emin limandı bununla birlikte ne
tarih yazarı ne de tarih okuru mitlerin tarih olgularıyla buumlsbuumltuumln ccedilelişik olduğunu
duumlşuumlnmekteydi
22 Mitik duumlşuumlncenin Yunanlı koumlkleri
Miletos doumlneminden itibaren İyonya Atina ve İtalya boumllgelerinde yaşamış filozof
ve yazarların aynı zamanda sıradan yurttaşların da felsefe metinlerinde geccedilen
μῦθος ve λόγος soumlzcuumlklerini kavrama biccedilimlerine dair bir araştırma her hacircluumlkacircrda
Homeros ve Hesiodosrsquotan başlamak zorundadır Ccediluumlnkuuml MOuml 7 yuumlzyıldan
itibaren Yunan şehirlerinde mite karşı bir logos değil bir mitoloji gelişmeye
başlamıştır ve bu mitoloji mevcut mitik birikimlerin logos suumlzgecinden geccedilirilerek
reddedilmesi yeniden duumlzenlenmesi veya farklı işlevleriyle metne katılması
39
biccediliminde kendini belli etmiştir Bununla birlikte Homerosrsquoun veya Hesiodosrsquoun
metinlerinin kendilerinden sonraki doumlnemde İyonyarsquoda ortaya ccedilıkan logos
kavrayışından yoksun oluşunu onların yapıtlarında genel anlamda bir logosrsquoun iş
başında olmayışına vardırmaksa hem anakronik hem de felsefece kavrayışa ters
duumlşen bir tutumdur Onlarda mit-logos bağlamında bir eksiklik olarak oumlne
suumlruumllebilecek belki de tek şey miti ndashelbette logos aracılığıylandash rasyonelleştirmeye
veya saf dışı bırakmaya hiccedilbir şekilde ihtiyaccedil duymamış olmalarıydı
İyonyarsquoda ortaya ccedilıkan mitoloji yaklaşımı ve sonrasında farklı Yunan
coğrafyalarından bulduğu karşılık bilim ve duumlşuumlnce tarihinin sıccedilrama anları
arasında sayılabilir Bu sıccedilramanın logosrsquola ilişkisi ve ona borcu şimdilik bir yana
bırakılırsa İyonyarsquoda vuku bulan hadise iccedilin bir cuumlmlede şunu soumlyleyebiliriz
Duumlşuumlnce tarihi MOuml 7 yuumlzyıla kadar bir Yunan logosrsquounu değil bu logos
ccedilerccedilevesinde gelişen ve yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz mitoloji yaklaşımını
beklemiştir
İlginccediltir ama İyonya bilimsel duumlşuumlncesinin doğuşundan oumlnceki doumlnemde başka
bir deyişle Homerik-Hesiodik ccedilağda μῦθος kavramının karşılığı guumlnuumlmuumlzdeki gibi
doğauumlstuuml kahramanlar olaylar ve fantastik kurgulardan meydana gelmiyordu
μῦθος soumlzcuumlğuumlnuumln guumlnuumlmuumlzde anlaşıldığı biccedilimde karşılanma ihtiyacı ilk olarak
Homeros ve Hesiodosrsquotan iki yuumlzyıl sonra Yunan duumlşuumlnuumlr ve yazarları tarafından
hissedilmiş ve soumlzcuumlk ccediloğunlukla bu bağlamda kullanılmaya başlamıştı Bu
itibarla μῦθοςrsquoun anlam bakımından muhtelif kavramları ndashhatta λόγοςrsquou bilendash
karşıladığı iki yuumlzyıllık Homerik-Hesiodik doumlnem hesaba katıldığında onun
doğruluğa ccedilok daha yakın bir seruumlvenini yazmak muumlmkuumln hacircle gelecektir Bunun
yanında Diels-Kranz geleneğine uyarak Homerosrsquoun da filozof olduğu kabul
edilirse Homerosccedilu anlamdaki μῦθοςrsquoun felsefeyle aşağı yukarı yaşıt olduğunu
soumlyleme imkacircnı doğar
Ne ki yanlı bir uumlslup tartışmada İyonya devrimi merkeze alındığı oumllccediluumlde μῦθος-
λόγος tartışmasında da varlığını belli eder Nitekim doumlnemin İyonyarsquosındaki genel
manzara ve birkaccedil yuumlzyıl sonrasında Atinarsquoda meydana gelen trajedi
duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde Batılı anlamda bilim ve felsefenin her şeyden oumlnce mitik
duumlşuumlncenin egemenliğindeki bir atmosferde doğduğu ve bu doğar doğmaz da
40
felsefe tarihi boyunca suumlruumlp gidecek bir muumlcadeleye atıldığı youmlnuumlnde bir izlenimin
doğması kaccedilınılmazdır
Soumlzuumlnuuml ettiğimiz bu izlenimin haklı gerekccedileleri de ccediloktur her şeyden oumlnce
felsefe daha ilk ortaya ccedilıktığı anda halkla ve politik organizasyonla daha da oumltesi
tapınak ve gelenekle sıkıntılı ilişkiler iccedilinde olmuştur Guumlndelik hayatın buumltuumln
oumlğeleriyle birlikte toplumu şekillendiren şehir-devlet kurumları her ccedilağ gibi
Antikccedilağrsquoda da egemen guumlcuumln yoğunlaşma noktaları olduğundan taraflardan
birinin felsefe olduğu bir muumlcadelenin ortaya ccedilıkması tabiidir İlk filozoflardan
bazılarının savundukları hakikat uğrunda toplum yargılarına ve geleneklere karşı
fedakacircrca ortaya koydukları muumlcadelenin tarih boyunca pek ccedilok bilim ve
duumlşuumlnce ccedilevresi tarafından onurlandırılması bundandır Benzer biccedilimde
Ortaccedilağrsquoın kapanması ve Hellenizm duumlşuumlncesinin canlanmasıyla birlikte ldquoİyonya
bilimselliğininrdquo modern bilimler iccedilin bir ilk oumlrnek hacircline gelmesi de bundandır
Oumlte yandan Antikccedilağrsquoda ortaya ccedilıktığı duumlşuumlnuumllen herhangi bir μῦθος-λόγος
karşıtlığının μῦθοςrsquou ve mitik duumlşuumlnmeyi buumltuumlnuumlyle reddetmeye ortadan
kaldırmaya doumlnuumlk olduğu iddiası buguumln ikna edici goumlruumlnmemektedir Kaldı ki
felsefenin başlangıcına dair birccedilok ders kitabında genişccedile yer verilen μῦθος-
λόγος karşıtlığı μῦθος soumlzcuumlğuumlnuumln yalnızca felseficirc duumlşuumlncenin belirmesinden
oumlnceki doumlnemlerde taşıdığı anlamların uumlstelik bir kısmı uumlzerinde cereyan
etmiştir Nasıl ki İyonyarsquonın goumlrkemli ccedilağından oumlnce Yunan şehirlerinde Yunan
duumlşuumlncesinde ve edebiyatında λόγοςrsquoun kendisinin değil ama taşıdığı
anlamlardan birkaccedilının yokluğundan soumlz edilebiliyorsa aynı şekilde o ccedilağın
sonrasında pek ccedilok şehirde ortaya ccedilıkan Yunan felsefe geleneklerinde de
μῦθοςrsquoun kendisinin değil taşıdığı anlamlardan birkaccedilının safdışı edildiğinden
veya bunun iccedilin ccedilaba goumlsterildiğinden soumlz etmek muumlmkuumlnduumlr
Thalesrsquoten itibaren yaşamış ve felsefe tarihccedilileri tarafından ldquofilozofrdquo diye anılan
buumltuumln eski duumlşuumlnuumlrlerin halkla politik iktidarla yasayla dini inanccedillar ve kuumlltuumlrel
mirasla ilişkileri ndashguumlnuumlmuumlze ulaşan metinlerin kısıtlı oluşuna rağmenndash dikkatle
incelendiğinde yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz muumlcadelenin oumlzellikle 19 ve 20
yuumlzyıllardaki felsefe ve bilim tarihi okumalarından kaynaklı bazı oumlnyargıların
etkisinde μῦθοςrsquoun buumltuumln anlamlarına karşı verilmişccedilesine bir goumlruumlntuuml kazandığı
41
ccedilabucak goumlruumllecektir Yaygın bir kanı olarak bu yakın bir tarihe kadar antik Yunan
felsefesi okumalarına ccediloğu bakımdan tahakkuumlm etmiş durumdaydı
Bununla birlikte aynı meseledeki bir tartışmanın ideolojilerden arınmış ya da en
azından felseficirc bir nitelik taşıyan kısımlarında akıllara ilk oumlnce ldquobilimsel
duumlşuumlncerdquonin başlangıcına dair sorunun gelmesi tabiidir Batılı anlamda bilimsel
duumlşuumlncenin İyonya felsefesiyle başlatılması bir gelenektir ve yukarıdaki
tartışmalarımızda bu geleneğin kurucu oumlgesi olan ldquobaşlangıccedilrdquo tespitine herhangi
bir itirazda bulunduğumuz duumlşuumlnuumllmemelidir Oumlte yandan geleneğin sonucu olan
bir kanıdan ayrıca soumlz edilebilir ve sorunlu goumlruumlnen de budur 7 yuumlzyılda
İyonyarsquoda Thalesrsquoin sorduğu ilk felseficirc soruyla birlikte λόγοςrsquoun mucizevicirc bir
şekilde ortaya ccedilıkarak μῦθοςrsquou ortadan kaldırdığına dair meşhur iddia
Bu iddianın bir youmlnuumlnuuml en azından Yunan mucizesi anlayışıyla şekillenen
biccedilimini yukarıda etraflıca irdelemiş ve Vernantrsquoın tespitiyle son bulduğunu ortaya
koymuştuk (Vernant 2006 s 371) Son olarak buraya kadar soumlylediklerimiz
ışığında kavramların Homerik ve Hesiodik kullanımlarını irdelemeye sıra
gelmiştir
23 Homeros ve Hesiodosrsquota λόγος ve μῦθος
Kavramsallaştırmalarını temalarını araştırma sahalarını goumlz oumlnuumlnde
bulundurarak hem felsefe hem de buumltuumln oumlteki entelektuumlel faaliyetler biccedilimindeki
antik Yunan duumlşuumlncesinin ilk teşekkuumll zemini ve daha sonraki uzun bir suumlre
boyunca beslendiği kaynağın arkaik Yunan şiiri olduğu kuşkusuzdur Bu arkaik
şiiriyse genel olarak lsquoHomeros-Hesiodosrsquo başlığı altında toplamak muumlmkuumlnduumlr
Homerik metinlerde μῦθος ve λόγος soumlzcuumlkleri sonraki yuumlzyıllardaki anlamlarına
nispetle accedilık tartışmasız bir goumlruumlntuuml ccedilizer Bu durum soumlzcuumlklerin yazı diliyle
henuumlz ccedilok tanışık olmayışına yorulabilir Ancak Homeros yazmalarında geccedilen
her kavramın en az beş yuumlz yıl oumlncesine uzanan bir soumlzluuml gelenek geccedilmişine
sahip olduğu goumlzden kaccedilırılmamalıdır Başka bir ifadeyle Homerosrsquoun yazılı
42
varlığı iccedilinde geccedilen her bir soumlzcuumlğuuml Yunan halkının guumlnluumlk hayatında ccedilok
eskilerden beri mevcut olan en az bir varlığın karşılığı olarak sonraki yuumlzyıllara
bırakmıştır Bu durum μῦθος ve λόγος iccedilin de geccedilerlidir Oumlte yandan metnin uzun
soluklu ve ccedilok youmlnluuml olması kendine oumlzguuml soumlz dağarını meydana getiren
soumlzcuumlklerin o doumlnemin Yunancasındaki muumlmkuumln kullanım biccedilimlerinin neredeyse
tamamını bilmemize imkacircn tanır Bu yalnızca farklı soumlzluumlk anlamlarını değil
gramer bakımından buumltuumln kural ve incelikleri de kapsayan bir imkacircndır
λόγος soumlzcuumlğuumlnuumln buumltuumln bir Homeros kuumllliyatında yalnızca iki dizede yer
bulabilmiş olması ilginccediltir Bunların her ikisi de soumlzcuumlğuumln ldquosoumlz konuşmardquo
anlamında ccediloğul dativ hacirclidir İlyada xv395rsquote καὶ τὸν ἔτερπε λόγοις (ndashve onu
hoşnut ediyordu soumlzleriyle) Odysseia i55rsquoteyse αἰεὶ δὲ μαλακοῖσι καὶ αἱμυλίοισι
λόγοισιν (ndashtatlı ve okşayıcı soumlzlerle suumlrekli buumlyuumlluumlyordu)
Bu durum daha ilk bakışta bizi metaforik bir ldquologos yokluğurdquo duumlşuumlncesine
suumlruumlkleyebilecek bir tuzağı andırır Başka bir deyişle Homeros iccedilin hazırlanacak
hiccedilbir soumlzluumlkte λόγος maddesinin ldquosoumlz konuşmardquo anlamları dışında bir
karşılığının bulunmayacak olması dehşet vericidir
Boumlyleyken soumlzcuumlğuumln koumlkuuml olan λέγειν fiilinin neredeyse her ccedilekimi ve λόγος
dışındaki neredeyse buumltuumln tuumlrevleri İlyada ve Odysseiarsquonın şurasına burasına
rastgele serpiştirilmiş gibi suumlrekli karşımıza ccedilıkar durur Bu durumda Homeros
şiirinde λόγοςrsquoun ccedilok sayıdaki anlamını hangi soumlzcuumlklerle vermiştir
Oumlrneğin λόγοςrsquoun ldquoakılrdquo anlamının Homeros kuumllliyatında hangi soumlzcuumlkle
karşılandığını araştıracak olursak işimiz ccedilok zor değildir Nitekim νόοςrsquou yine
bunun νοῦς biccedilimini hatta fiil koumlkuuml olan νοέωrsquoyu daha ilk bakışta metnin pek ccedilok
yerinde bulabiliriz Soumlzcuumlğuumln tuumlrevlerinden νόημα da her iki cildin pek ccedilok
dizesinde karşımıza ccedilıkar Yine νοέω tuumlrevi olan γνώριμος γνωτός soumlzcuumlkleri de
Homeros tarafından sıkccedila kullanılmıştır Bununla beraber νοέω ve tuumlrevlerinin
hiccedilbir kullanımında μῦθοςrsquoun karşıtı olan bir ldquoakılrdquo anlamına atıf goumlremeyiz
λόγοςrsquoun Homerosrsquotaki varlığının bu denli sınırlı olmasına karşılık μῦθοςrsquoun her
bir casusrsquounun yuumlzlerce kullanımıyla karşılaşmak ccedilok daha şaşırtıcıdır Yukarıda
ele aldığımız ve nihayet anakronik diye nitelediğimiz bazı yanlış kanıların etkisi
43
altındaki bir okur tarafından bu durum μῦθος egemenliğindeki bir ccedilağın ozanı iccedilin
normal goumlruumllebilir Boumlyleyken aynı okur o ccedilağda kullanılan μῦθοςrsquola şayet
varlığından soumlz edebilecekse λόγος egemenliğindeki doumlnemde kullanılan μῦθος
arasında herhangi bir ilişki bulunmaması gerektiğini de baştan kabul etmelidir
Başka bir deyişle eğer 7 yuumlzyıldan itibaren Yunan kuumlltuumlr duumlnyasının λόγος
egemenliğine girdiği kabul ediliyorsa bu yeni paradigmanın yarattığı μῦθοςrsquoun da
eskisinden buumltuumlnuumlyle farklı yepyeni bir karşılığı olmak zorundadır
Homerosrsquota geccedilen μῦθοςrsquoların neredeyse hepsi ldquokişilerin başından geccedilen
olaylarrdquo vs geleneksel anlamları bir kenara bırakılırsa soumlylev konuşma hesap
duumlşuumlnce gibi tamamı eski Yunanca soumlzluumlklerdeki λόγος maddesinde yazılı
bulunan anlamlara goumlnderme yapar Bu μῦθος- λόγος tartışması bağlamında
Homerosrsquoun bize yaptığı en buumlyuumlk suumlrprizdir
Destanda λόγοςrsquoun birincil anlamlarından ldquosoumlz konuşmardquo iccedilin μῦθος kullandığı
yerler şoumlyledir İlyada v493rsquote δάκε δὲ φρένας Ἕκτορι μῦθος (ndashve bu konuşma
iğneledi Hektorrsquoun yuumlreğini) viii525rsquote μῦθος δ᾽ ὃς μὲν νῦν ὑγιὴς εἰρημένος ἔστω
(ndashşimdilik soumlylenecek en sağlıklı soumlz budur) xii80rsquode ἅδε δ᾽ Ἕκτορι μῦθος
ἀπήμων (ndashve bu konuşma hoşuna gitti Hektorrsquoun) xiii748rsquode bir oumlncekiyle birebir
aynı dize ve anlamda ixx242rsquode ἅμα μῦθος ἔην τετέλεστο δὲ ἔργον (ndashsoumlz
soumlylendiği anda iş tamama ermişti) Odysseia i358rsquode μῦθος δ᾽ ἄνδρεσσι
μελήσει πᾶσι (ndashsoumlylevse sadece erkeklerin işidir) viii185rsquote θυμοδακὴς γὰρ
μῦθος ἐπώτρυνας δέ με εἰπών (ndashccediluumlnkuuml yaptığın konuşma iğneledi yuumlreğimi)
xvi385rsquoteεἰ δ᾽ ὑμῖν ὅδε μῦθος ἀφανδάνει (ndasheğer canınızı sıktıysa bu soumlzuumlm)
xvii57rsquode τῇ δ᾽ ἄπτερος ἔπλετο μῦθος (ndashama sonrasında kanatsız kaldı soumlzuuml)
xviii50rsquode τοῖσιν δ᾽ ἐπιήνδανε μῦθος (ndashve hoşlarına gitti bu soumlz) xviii290rsquoda bir
oumlncekiyle aynı ifade ve aynı anlamda ixx29rsquoda xvii57rsquodekiyle birebir aynı ifade
ve aynı anlamda xx247rsquode xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda
xxi143 xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda xxi269 yine
xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda xxi386 xvii57rsquodekiyle birebir
aynı ifade ve aynı anlamda xxii398 xvii57rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı
anlamda xxiii49 ἀλλ᾽ οὐκ ἔσθ᾽ ὅδε μῦθος ἐτήτυμος (ndashama bu soumlz doğru değil)
xxiv465 οὐ γὰρ σφιν ἅδε μῦθος ἐνὶ φρεσίν (ndashccediluumlnkuuml inanmamışlardı bu soumlze)
44
Oumlte yandan μῦθος bazı dizelerde ldquokarşılıklı konuşmardquo olarak (oumlrn İlyada iv214
vd) bazılarındaysa geleneksel anlamıyla uygun biccedilimde kahramanların
başından geccedilen ve sonradan anlatılan hikacircye (oumlrn Odysseia iii95 xi492) olarak
geccedilmektedir
Destanın bazı yerlerindeyse μῦθοςrsquou duumlşuumlnce niyet tasarı anlamlarında
goumlruumlruumlz İlyada i545-546rsquoda μὴ δὴ πάντας ἐμοὺς ἐπιέλπεο μύθους εἰδήσειν (ndash
iccedilimden geccedileni bilmeye heveslenme) Odysseia iv676 οὐδ᾽ ἄρα Πηνελόπεια
πολὺν χρόνον ἦεν ἄπυστος μύθων (ndashPenelopeiarsquonın bu planlardan habersizliği
ccedilok suumlrmedi)
Oumlte yandan Odysseiarsquonın bir yerindeyse zaferden sonra eve doumlnmek iccedilin
gemilerine binmiş olan Argoslular Agamemnon tarafından aniden toplantıya
ccedilağrılmıştır ve bu toplantının ldquonedenirdquo iii145rsquote yine μῦθος soumlzcuumlğuumlyle verilir
μῦθον μυθείσθην τοῦ εἵνεκα λαὸν ἄγειραν (ndashikisi beraber anlattı adamları neden
topladıklarını) Dikkat edilirse bu dizede hem ldquonedenrdquo soumlzcuumlğuuml hem de
ldquoanlatmakrdquo fiili μῦθndash koumlkluumlduumlr
μῦθndash koumlkluuml soumlzcuumlklerin kullanıldığı yerler iki ciltte toplam beş yuumlzden fazladır ve
bunlardan iki tanesiyse μῦθος ve λόγοςrsquoun birleşmesiyle tuumlretilmiş μυθολογεύω
fiilidir Bu Odysseiarsquoda Odysseusrsquoun Kirkersquoden Kalypsorsquoya gelinceye kadar
başından geccedilenleri anlattığı on ikinci kitaptır ve μυθολογεύωrsquonun her iki kullanımı
da kitabın son doumlrt dizesinde ardarda gelir Liddell-Scott soumlzcuumlğuumln tek kullanımı
olarak Homerosrsquoun bu dizelerini goumlstermekte ve anlamını ldquoharfi harfine anlatmakrdquo
şeklinde vermektedir (Liddell amp Scott 1883 s 983)
Hesiodosrsquoa gelince λέγειν vs gibi koumlkteş soumlzcuumlkler dışında λόγοςrsquoun kullanıldığı
yerler her iki kitapta toplam beş dizedir Bunlar sırasıyla Theogonia 229rsquodaki
Erisrsquoten doğan tanrıccedila kızlarından ψευδής Λόγος (ndashyalan soumlz) 890rsquodaki αἱμυλίοισι
λόγοισιν (ndashayartıcı soumlzlerlehellip) İşler ve Guumlnler 78rsquodeki birebir aynı ifade 106rsquodaki
ἕτερόν hellip λόγον (ndashbaşka soumlzhellip) ve 789rsquodaki yine Theogonia 890rsquodakiyle birebir
aynı ifadedir Sonuccedil olarak λόγοςrsquoun kısıtlı kullanımı Homeros gibi Hesiodos iccedilin
de geccedilerlidir ve yine aynı şekilde yalnızca ldquosoumlz konuşmardquo anlamına karşılık
gelmektedir
45
Yukarıda Homerosrsquotaki νόος iccedilin yaptığımız incelemeyi Hesiodosrsquoun metnine
uyguladığımızda λόγοςrsquoun ldquoakıl duumlşuumlnmerdquo vs anlamlarını karşılayan bu soumlzcuumlk
bir kez daha aynı oumlruumlntuumlyle karşımıza ccedilıkacaktır İlyada ve Odysseiarsquoda olduğuna
benzer biccedilimde burada da νόος soumlzcuumlğuuml λόγοςrsquoun yokluğunu hissettirmemiştir
Theogoniarsquoda dokuz İşler ve Guumlnlerrsquodeyse on ayrı dizede olmak uumlzere toplam
on dokuz defa kullanılmıştır Ayrıca νοέω fiili ve bunun isim hacircli νόημα da her iki
kitapta sıklıkla karşımıza ccedilıkar
Bu metinlerde de μῦθος ve koumlkteşlerine bakıldığı zaman Homerosrsquola yine benzer
biccedilimde Theogonia (24 165 663) ve İşler ve Guumlnlerrsquode (10 194 205) toplam
altı farklı dizede soumlz konuşma ve anlatmak (μυθέομαι) anlamlarında kullanıldığı
goumlruumlluumlr
Homeros ve Hesiodosrsquota λόγοςrsquoun belli anlamlarına μῦθοςrsquola verilen bu karşılık
şiir diline oumlzguuml bir kullanım olmaktan ccedilok soumlzcuumlğuumln İyonya devrimi oumlncesindeki
kavranışını bizim iccedilin accedilıklığa kavuşturan guumlndelik bir kullanım biccedilimini
vermektedir Her iki ozanın dizelerinde μῦθος soumlzcuumlğuumlyle karşılanan soumlylemek
soumlz soumlylev karşılıklı konuşma ve neden gibi aslında λόγοςrsquoun listesinde yer alan
anlamlar Homerik-Hesiodik doumlnemde iki kavram arasında herhangi bir
ayrışmanın zıtlaşmanın soumlz konusu olmadığını goumlstermesi bakımından dikkat
ccedilekicidir
46
3 BOumlLUumlM
PLATONrsquoUN DİYALOGLARINDA MİT
Yukarıda bazı Yunan tarihccedili ve yazarlar iccedilin ortaya koyduğumuz mitoloji
yaklaşımını en olgun hacircliyle ve logosrsquola iccedil iccedile geccedilmiş biccedilimde goumlrebileceğimiz
anti Yunan figuumlruuml Platonrsquodur Soumlzgelişi Phaidrosrsquota Boreasrsquoın Oreithuiarsquoyı kaccedilırma
mitiyle ilgili soumlylenenler (Platon 2014 229b vd) 5 yuumlzyıl metinlerinde karşımıza
ccedilıkan mitoloji yaklaşımları arasında en ccedilarpıcı oumlrneklerden biridir Burada
Sokrates bir mitin anlattıklarından hareketle kendi doumlneminin Atinarsquosını mitik
ccedilağlardaki Atinarsquoyla başarılı biccedilimde oumlrtuumlştuumlruumlr ve kanıt olarak da tıpkı
Pausaniasrsquoın aslanlı kapıdaki dev kesme taşları goumlstermesi gibi Artemis
tapınağına giden yol uumlstuumlndeki Boreas sunağını goumlsterir
Başka pek ccedilok oumllccediluumltuumlnden soumlz edilebilir olmakla beraber klasik doumlnemdeki
mitoloji yaklaşımlarının olumlu veya olumsuz diye sınıflandırabilme imkacircnımız
irdelenen mitin doğruluğuna yazar tarafından guumlven duyulup duyulmadığıyla
ilgilidir Platonrsquoun yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz pasajının devamında Phaidrosrsquoun
ldquobu hikacircyenin doğru olduğuna inanıp inanmadığı (πείθω)rdquo sorusuyla metne
birdenbire dahil edilen Platoncu mitoloji yaklaşımı ilk oumlnce mitte geccedilen doğa
tasvirlerinden yola ccedilıkarak Oreithuiarsquonın kaccedilırıldığı yeri belirler buna karşılık
hemen sonrasında Sokratik ironinin oumlrneklerinden birini sahneye koyarak
doumlnemin Yunan mitleriyle arasındaki mesafeyi vurgulama yoluna gider
Boreas mitine karşı bu tavır λόγος ve μῦθος arasında uumlccedil yuumlzyıldan fazladır
devam etmekte olan gerilimin Platonrsquoda cisimleşmiş hacircli olarak okunabilir
Nitekim bu satırların devamında Platonrsquoun bu hikacircyeye boumlylesine şuumlpheci hatta
alaycı yaklaşmasının nedenleri accedilıkccedila goumlruumllecektir Mit her şeyden oumlnce kimi
zaman şoumlyle kimi zaman boumlyle anlatılan bir hikacircyedir Uumlstelik tuhaf anlaşılmaz
uğursuz varlıklardan soumlz etmektedir Bu nedenle mitlerle uğraşmak keskin kafalı
ve gayretli kişilere duumlşer (229d-230a)
47
Bu cuumlmleleri tersinden okumak bize Sokratesrsquoin guumlya mitle uğraşmaktan
μυθολόγημαrsquodan geri durmasının nedenlerini daha accedilık biccedilimde goumlsterir
Platoncu anlamda olsun veya olmasın λόγος bu oumlykuumllerde anlatılanların
hakikatle oumlrtuumlşmesinin muumlmkuumln olmadığını bildirdiğinden bu pasajda mit
karşısında Sokrates gibi guumlven duyan (πιστέω) ve hoşnut (χαρίεντα ἡγοῦμαι)
bununla birlikte sakınımlı bir yaklaşım muumlmkuumln yaklaşımların en doğrusu gibi
goumlsterilmiş olur Bize goumlre bu mitleri irdeleyen ve onlara bir yaklaşım belirleyen
yanlarından oumltuumlruuml guumlccedilluuml bir mitolojinin ifadesidir
Platonrsquoun miti dışlar gibi goumlruumlnen ama iccedilselleştirmiş felsefesi Vernantrsquoa goumlre onu
ldquosoumlzcuumlğuumln tam anlamıyla felsefe dilinin hem berisinde hem de oumltesinde olanları
accedilıklama aracı olarak seccedilkin bir yer verecektirrdquo (Vernant 2015 s 254) Bu bakış
Platonrsquoun felsefesinin mitle ilişkisini saptamasıyla son derece isabetliyken mitin
yalnızca soumlylem guumlcuumlnden yararlanan bir Platonrsquou resmetmesiyle eksiktir Bu
eksiklikle beraber Vernantrsquoın mitolog Platonrsquou Devletrsquoteki Lidyalı Gygesrsquoten
Devlet Adamırsquondaki genccedilleşen nesilden veya Phaidrosrsquotaki Mısır tanrıları
muumlnakaşasından soumlz eden bir Platon hacircline gelir Oumlrnekleri ccediloğaltmak
muumlmkuumlnduumlr ama burada ccedilizilen resimde cafcaflı giysilerinden ve goumlrkemli
teccedilhizatından soyundurulmuş ccedilırccedilıplak bir Platon karşımızda durmaktadır
Devletrsquote Hint koumlkenli uumlccedil sınıflı toplum yapısını oumlneren Timaiosrsquota tanrılarla diğer
varolanlar arasında katı bir hiyerarşi belirleyen Phaidonrsquoda ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuumlnuuml
Orfik arguumlmanlarla temellendiren yine Devletrsquote aynı meseleyi oumlte-duumlnyacılık
uumlzerinde inşa eden Platon bu resimde karanlıkta kalmıştır Mitler vasıtasıyla
boumlylesine buumlyuumlk ve yepyeni bir evren kuran bir Platonrsquodan soumlz ediyorsak onun
felsefesinde mit alelade bir accedilıklama aracı olmanın ccedilok oumltesine geccedilmiş
durumdadır
48
31 Platonrsquoun Felsefesinde Mitin Belirmesi
Homerosrsquoun baştan sona mitik olan duumlnyası μῦθοςrsquola hiccedilbir bakımdan ccedilelişik ya
da herhangi bir mitoloji yaklaşımına karşı korumacı olmadığı gibi (henuumlz
lsquomitolojirsquonin varlığı soumlz konusu olmadığından boumlyle bir durum zaten olanaksızdı)
anlattığı olay veya kişilere μυθικός sıfatının yakıştırılması iccedilin kendisinden ccedilok
sonraki yuumlzyılları beklemek gerekecektir Sokrates Platon ve Aristotelesrsquoin
yaşadığı 5 yuumlzyıl Atinarsquosına gelindiğindeyse artık İlyada ve Odysseiarsquonın yazıya
aktarılmasının uumlzerinden uumlccedil ila doumlrt yuumlzyıl geccedilmiş μῦθος soumlzcuumlğuumlyle tuumlrevlerinin
anlamı koumlr ozanınkinden epeyi uzağa duumlşmuumlştuumlr16 Geccedilen suumlre zarfında İyonya
duumlşuumlnuumlrlerinin arkhesinden Elealıların rasyonel tanrı fikrine kadar devrim
niteliğinde sayılabilecek pek ccedilok felsefi keşif gerek kitaplar gerek gezgin
filozofların tartışmaları vasıtasıyla Atinarsquodaki kuumlltuumlr ortamlarına deyim yerindeyse
boca edilmiştir Yine aynı yuumlzyıllar iccedilinde sırasıyla Solon Kleisthenes ve
Periklesrsquoin yaptığı politik devrimlerle Atinarsquoda demokrasi kurumu yerleşmiş
zaman zaman beliren devlet krizlerine rağmen işler durumdadır O kadar ki 5
yuumlzyılda Atina Platonrsquoun deyişiyle adeta bir παντοπώλιον πολιτειῶνrsquoa (devlet
duumlzenleri panayırı ndash557d) doumlnmuumlş durumdadır Ccediloğu soylu ve varlıklı ailelerin
ccedilocuğu olan politikos adayı genccediller gelecekleri adına buumlyuumlk vaatlerde bulunan
Sofist filozofların peşinden ayrılmamakta onların dilinden doumlkuumllen yeni
kavramlar eski mitler dizeler ve oumlzdeyişler her guumlnuumln yeni tartışma konusunu
belirlemektedir Oumlnderleri eski şairler olan bu gezgin oumlğretmenlerin belirlediği
oumlzguumlr tartışma ortamlarında yuumlzlerce yıllık gelenekler tanrı hikacircyeleri toumlre ve
adetler saygısızca anılmakta hatta Protagoras oumlrneğinde goumlrduumlğuumlmuumlz gibi
tanrılar bazen tartışmaya değer bile bulunmamaktadır Ortaya ccedilıkan bu yeni
siyasal ortamda Attika soylularının geccedilmiş masallardan oumlzlemle hatırladıkları
16 Oumlrneğin Phaidrosrsquota (265c) Erosrsquou yuumlceltmek adına soumlylenen oumlvguumlye Goumlkyuumlzuuml Uumlzerinersquode (284a) ise goumlkyuumlzuumlnuuml Atlasrsquoın desteklediğini anlatan hikacircyeye (buradaki ldquohikacircyerdquo yine μῦθοςrsquotan başkası değildir) yazarlar tarafından μυθικός sıfatı yakıştırılmıştır Metinlerin bağlamına goumlre Platonrsquoun kullandığı μυθικόςrsquoun ldquodestansırdquo yani ldquogeleneksel μῦθοςrsquoa uygunrdquo Aristotelesrsquoin kullandığı μυθικόςrsquoun ise bu goumlruumlşle ccedilelişmeyecek biccedilimde ldquogerccedileklikle bağdaşmayan hikacircye uyarıncardquo anlamlarına geldiğini goumlruumlyoruz
49
altın ccedilağın uumlzerine kuumll serpilmiş gibidir Buumltuumln bu manzarayı Platonrsquoun
diyaloglarda bize sunduğu agora fotoğraflarından accedilıkccedila goumlrebiliyoruz
Bununla birlikte pek ccediloğu demokrat ve ldquosekuumllerrdquo filozoflarla dolup taşan 5 yuumlzyıl
Atinarsquosında olsak da bu ccedilalışmanın başından itibaren benimsediğimiz
perspektifin elverdiği oumllccediluumlde diyalogların her birinde bizi oumlzguumln bir tanrıya
vardırabilecek sayısız patika ağzı goumlrmemiz muumlmkuumlnduumlr O kadar ki Platonrsquoun
yazıları Atinarsquonın şehir planına benzer biccedilimde haritalandırılacak olsa neredeyse
buumltuumln sokak başlarına bu patika ağızlarından biri denk duumlşebilirdi
Nietzsche Batı duumlnyasının son iki yuumlzyıldaki Platon algısını şekillendirecek
biccedilimde İyinin ve Koumltuumlnuumln Oumltesindersquoye oumlnsoumlzuumlnde dile getirdiği artık neredeyse
herkesccedile bilinen ldquohalkın Platonculuğu Hristiyanlıkrdquo tespitiyle (Nietzsche 1999
13) Batılı okuruna bir daha hiccedilbir zaman eski guumlven duygusunu verememek
uumlzere Platon kuumllliyatını Kitab-ı Mukaddesrsquole aynı rafa kaldırmayı başarmıştır
Batı uygarlığının 19 yuumlzyıla kadar geccedilirmiş olduğu suumlreccedil ve buumlyuumlk toplumsal
travmalar goumlz oumlnuumlne alındığında Nietzschersquonin Platonrsquoa youmlnelttiği bu sert
ldquoruhbanlıkrdquo ithamının nedenleri epeyi fazlalaşacaktır Oumlte yandan Nietzschersquoden
sonraki ccedilağda yetişen ve Nietzscheci yorumu benimseyen duumlşuumlnuumlrler aynı
travmalarla bizzat tanışık olmasalar da Platonrsquoun bu ldquoruhbanlıkrdquo youmlnuumlnuuml ccedilok
daha derinlemesine irdelemiş tartışmışlardır Nietzsche Platonrsquoun ldquoruhbanlıkrdquo
youmlnuumlnuuml felsefesinin buumltuumlncuumll yapısını goumlz oumlnuumlnde tutarak tespit ederken onun
halefi olan duumlşuumlnuumlr ve araştırmacılar aynı konudaki tartışmalarının ccediloğunu
diyaloglara sık aralıklarla ve dağınık biccedilimde yerleştirilmiş kimi goumlruumlnuumlr kimi gizli
olan mitler etrafında kurgulamaktadır Herhalde bunun iki sebebinden soumlz
edilebilir biri klasik filolojinin son yuumlzyılda kat ettiği hayranlık veren mesafe
diğeriyse Platonrsquoun anlattığı irili ufaklı mitlerin nihayet bir araya gelerek
ldquoPlatonculukrdquo adı verilen devasa yapıyı oluşturduğunun keşfi ve kabuluumlduumlr
Guthriersquonin tespitiyle diyaloglar felsefenin dinin ve şiirin benzersiz bir
birleşiminden meydana gelirler (Guthrie 1955 s 333) Oumlte yandan dinin ve şiirin
diyaloglarda felsefeyle yan yana gelmesinin başlıca nedeni Platonrsquoun yaşadığı
doumlnemde Atinarsquodaki politik ccedilalkantılar ve filozoflardaki biteviye duumlzen arayışı
olduğundan Platonrsquoda mitlerin bir başka deyişle dinin belirmesine tanık
50
olacağımız zemin yine politik olmak durumundadır Bu nedenle her ne kadar
sonraki başlıklar altında politikaya daha tafsilatlı değineceksek olsak da buradaki
Platonik mitler tartışmasının başında mitlerin ilk başlatıcısı olan Devletrsquoin II
Kitabına birkaccedil paragrafla değinmemiz gerekmektedir
Devletrsquoin genel olarak da diyaloglarda oumlngoumlruumllen devlet duumlzeninin işleyişine
bakıldığında belli bir dinin ldquoyasardquo eliyle yuumlruumlrluumlğe koyulmadığı goumlruumlluumlr Ancak oumlte
yandan bu doğru tespit Platonrsquoun dine yaklaşımını ccediloumlzuumlmleyen araştırmacılar
iccedilin fevkalade yanlış bazı oumlnkabullerin de kaynağı durumundadır Nitekim Platon
Devletrsquote Yasalarrsquoda veya herhangi bir diyalogunda adı koyulmuş belli bir dini
inancın nomos vasıtasıyla guumlvence altına alınmasını oumlnermez fakat bu onun din
konusunda kayıtsız bir toplum oumlngoumlrduumlğuuml anlamına gelmemektedir Yukarıda
değindiğimiz gibi dinin kurumsallaşmasının Platonrsquoun devleti iccedilin ccediloğu
bakımlardan vazgeccedililmez oluşu Devletrsquoin daha ilk boumlluumlmlerinde accedilık biccedilimde
ortaya ccedilıkacaktır
Gerccedilekten de Platonrsquoun Kallipolisrsquoi ne kadar sade teferruattan uzak bir
başlangıccedilla kurulursa kurulsun onda dini bir yapının tartışma goumltuumlrmez
gerekliliğini sezmemiz fazla zaman almayacaktır Bizzat Platonrsquoun 369b
paragrafından itibaren betimlemeye başladığı suumlreci kısaca oumlzetlersek polisrsquoin
oluşmasını kaccedilınılmaz hacircle getiren ilk etken her bir insanın kendi eksiklerini
karşılamakta yetersiz kalması bu eksiklerin sayıca ccediloğalması nedeniyle de
birccedilok insanın bir araya gelmesidir Platonrsquoda işte bu kadar goumlsterişsiz yalın bir
başlangıccedilla polisrsquoin varlığından soumlz etme imkacircnı buluruz Bu yalınlık bir suumlreliğine
devam eder ve bu suumlre zarfında topluluktaki ilişkiler suumlrekli en sıradan ihtiyaccedil ve
alış-verişler uumlzerinden kurulur Sırasıyla yiyecek barınak giysi Fakat bu
ihtiyaccedillar bile aslında hiccedil de kuumlccediluumlk olmayan bir emekler silsilesi meydana
getirecektir Boumlylece ilk karmaşık sistemlerden biri olan goumlrev dağılımının ortaya
ccedilıkması kaccedilınılmaz olacaktır Az sonrasında Glaukonrsquoun isteğiyle yurttaşların
yaşamlarını rahat yataklar ccedileşitli meyveler etler yemek masası ve goumlsterişli
eşyalar gibi luumlks hayatın oumlgeleriyle rahatlatmaya başlayınca bu karmaşıklığın
boyutu daha da buumlyuumlr Sokrates devletine bunların her birini goumlnuumllsuumlzce dahil
etmektedir ve dahil edilen her yeni oumlge yeni birccedilok ihtiyacı da beraberinde
51
getirmektedir Oumlrneğin Sokratesrsquoin başta pek yanaşmadığı et yemekleri
Glaukonrsquoun isteğiyle devlette serbest bırakılınca artık hekimlere de ihtiyaccedil
duyulacağı anlaşılmış olur (373d) Bir zincirleme hacirclinde ihtiyaccedillar arttıkccedila
masraflar da artar ve yeterli sayıda hayvan otlatmak ve ekip biccedilmek iccedilin yeni
toprak arayışları başlar Bu durumsa savaşların habercisidir Oumlte yandan savaş
devleti koruyabilecek buumltuumln donanımlara sahip bekccedililere ihtiyaccedil duyulacağı
anlamına gelir Bu donanımlarsa devletin ilk kurulduğu guumlnlerdeki ihtiyaccedillar
kadar yalın ve goumlsterişsiz değildir Nitekim bekccedililerin aynı anda hem filozof hem
tutkulu hem ccedilevik hem de guumlccedilluuml olması gerekmektedir Devletin en temel
kurumlarından biri olan eğitim boumlylelikle zorunlu hacircle gelmiştir
Platon ccedilocuk yaşlardaki eğitime başlanacak muumlfredat olarak ldquoeskilerden buguumlne
suumlruumlp gelen en iyi yetiştirme tarzırdquo dediği beden eğitimi ve muumlziği oumlnerdikten
sonra bu muumlziğe hikacircyeyi17 de dahil eder ve mitin18 Platonrsquoun felsefesindeki
seruumlveni boumlylece başlamış olur (376e) Hemen ardından mitin doğru veya yalan
olduğuna bakılmaksızın faydalı olduğu suumlrece ccedilocuklara anlatılması gerektiğini
soumlyleyecektir
Bu paragraf aynı zamanda Platonrsquoun Devletrsquoindeki meşhur şair ambargosunun
da ilk belirdiği yerdir Uumlstelik Platon bu ambargoyu Yunan mitlerinin başlıca iki
kaynağı Hesiodos ve Homerosrsquoun adlarını doğrudan vererek duyurur nitekim
onlar tanrıları ve mitik kahramanları gerccedilekte olduklarından farklı goumlstererek
ccedilocukların ve genccedillerin yalan yanlış yetişmesine neden olurlar Oysa şairlerin
yapması gereken tanrıları her nasılsalar oumlyle tasvir etmektir Tanrı iyi olduğu iccedilin
koumltuumlnuumln sebebi olamaz muumlkemmel olduğu iccedilin değişmez ve farklı kılıklara
buumlruumlnmez insanlara yalan soumlylemez ve onları kandırmaz Oumlte yandan yurttaşlar
17 Burada ldquohikacircyerdquo soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγος soumlzcuumlğuumlnuumln tercih edilmiş olması dikkat ccedilekicidir 18 Guthriersquonin yukarıda atıf yaptığımız tespitinden hareketle buna bir ccedileşit din de diyebiliriz Nitekim Platonrsquoun filozof kralının halka anlatacağı mitlerin oumlnemli bir kısmı kutsal olana goumlnderme yapar dolayısıyla tanrının guumlya φύσιςrsquoe yerleştirdiği hakikati bulup ccedilıkarır ve halka goumlsterir Devletrsquoin 427brsquosindeki bir nevi ldquolaikrdquo devlet anlayışına doumlnuumlk soumlzlere gelince ndashki bu aynı zamanda νομοθέτης olan filozofun tapınak kurma ve rituumleller koyma işinden geri durmasıdırndash aslında yeni bir teolojiden bahseden Platonrsquoun felsefesinde aşağıda değineceğimiz uumlzere Sokratesrsquoin sadık bir Olympos dindarı olmasına benzer biccedilimde bir ccedilelişki olarak kendini goumlsterir Mit ve dinden aynı şeyleri anlayacağımızı birinci boumlluumlmde belirtmiştik ki Sokratesrsquoin 427brsquode tapınakla ilgili ldquoyasardquo koyma işlerini tanrı Apollonrsquoa tevdi etmesi Platonrsquoun mitolojik yaklaşımına bir başka oumlrnektir
52
yiğit olmaları ve oumlluumlmden korkmamaları gerektiği iccedilin Hadesrsquoin korkunccedil yurdunu
veya oumlluumlm acısıyla kıvranan kahramanları anlatan şiirler de yasaktır (379b-388d)
Şaire getirilen bu yasak mit anlatma yetkisini elinden almak anlamına gelir
Devletin bu yaptırımını Platon 385crsquode ldquokoro vermemekrdquo (χορον μὴ διδόναι)
deyimiyle ifade eder yani devlet şairden desteğini ccedilekmektedir Oumlte yandan
νομός mit anlatma bir kelimeyle yalan soumlyleme (ψεύσασθαι) yetkisini yalnızca
devleti youmlnetenlere tanıyacaktır (389b)
Bununla beraber Platon anlattığı veya anlattırdığı bir mitin yalan (ψεῦδος)
olduğunu nadiren itiraf eder ve bunun ilk oumlrneği de Devletrsquoteki ldquosoylu yalanrdquo
(γενναῖος ψευδομένος) meşhur ldquotoprağın oğullarırdquo mitidir Sokrates bunu
inanılması ccedilok zor bir mit olarak tanıtırken bu yalanı soumlyleme succedilunu da şairlerin
uumlzerine yıkıverir
32 Yeni tanrılar icat etmek
Geleneksel teolojinin Platonrsquoda şahit olduğumuz bu reddiyesi başka bir teoloji
inşa edeceği anlamına gelir Nitekim Sokratesrsquoe youmlneltilen ldquoyeni tanrılar icat
etmerdquo succedillaması da bu yeni teoloji inşasının bir sonucudur Ksenophon
Sokratesrsquoten Anılarrsquoın ilk satırlarında bu konuya değinirken hem boumlyle bir
succedillamaya ccedilok şaşırdığını soumlyler hem de succedillamanın asıl dayanağının ldquodevletin
tanrılarına sadık olanrdquo Sokratesrsquoin ara sıra soumlzuumlnuuml ettiği kendisine yol goumlsteren
bir daimonion olduğu tahmininde bulunur ldquoDoğrusu Sokratesrsquoin kendi iccedilindeki bir
daimonionrsquoun yol goumlstericiliğinden soumlz ettiği kulaktan kulağa yayılmıştıhelliprdquo
(Ksenophon 1921 112)19
19 Ksenophonrsquoun bu tahmini Euthyphronrsquoda da doğrulanmaktadır (3a) Oumlte yandan bu daimonion iccedilin diyaloglardaki bazı oumlrnekler şoumlyledir Theaitetos 151a ἐνίοις μὲν τὸ γιγνόμενόν μοι δαιμόνιον ἀποκωλύει συνεῖναι (ndashkendi daimonionrsquoum onların kimileriyle birlikte olmaktan beni alıkoydu) Euthyphron 3b μανθάνω ὦ Σώκρατες ὅτι δὴ σὺ τὸ δαιμόνιον φῂς σαυτῷ ἑκάστοτε γίγνεσθαι (ndashanlıyorum Sokrates seni her defasında bir daimonionrsquoun tuttuğunu soumlyluumlyorsun) Savunma 40brsquodeki τὸ τοῦ θεοῦ σημεῖον da Sokratesrsquoin bu varlık iccedilin kullandığı bir diğer addır
53
Bu Sokratik δαιμόνιονrsquou geleneksel Yunan dinindeki δαίμωνrsquola bir tutmak zorlama
bir yorumdur Zaten Sokratesrsquoin diyalogların değişik yerlerinde aktardığı biccedilimiyle
bu daimonion kişisel tanrı olan daimocircnrsquodan farklı olarak yazgı veya talihini
belirlemediği gibi Sokratesrsquoe yapması gerekenleri değil yapmaması gerekenleri
soumlylemektedir (krş Liddell amp Scott 1884 s 322) Bununla birlikte Ksenophonrsquoun
aynı boumlluumlmde anlattığına goumlre Sokrates bir yandan devletin inandığı tanrılara
(οὓς ἡ πόλις νομίζει θεούς) inanmış ve bu inanış uyarınca tapınakta ve evinde sık
sık kurban kesmiş hatta zaman zaman kacirchinlere danıştığı bile olmuş diğer
yandansa kacirchinlik geleneğinde Yunanların en fazla başvurduğu tarla ev evlilik
itibar gibi konularda dinden bu şekilde bir beklentiye kapılmanın akıl dışı olduğunu
accedilık accedilık soumlylemekten ccedilekinmemiştir
Bu bir ccedilelişki olarak goumlruumllebilir Ancak arka planda bizi buguumlne kadar
duumlşuumlnduumlrmekle beraber artık aşina olduğumuz Kriton şablonu yatar nomos adil
davranmamıştır ama yine de bir yurttaş olarak Sokratesrsquoin mecburicirc istikameti
ona boyun eğmektir Devletrsquoin yukarıda alıntıladığımız pasajının hemen
devamında gelen ldquotanrırdquo tanımlarıyla20 da ccedilelişik olması hesaba katılırsa
Sokratesin Olympos panteonuna sadık dindar bir yurttaş olması dini inancı
resmicirc bir kurum bir nomos olarak tanıma eğiliminde olduğunu goumlsterir Bu nomos
telakkisi sayesindedir ki Platonrsquoun oumlrnek insanı tıpkı Atinalı yargıccedilların adil
olmadıklarını bile bile Kritonrsquoun yalvarmalarını geri ccedilevirdiği gibi Olympos
tanrılarının gerccedilek olmadıklarını bile bile kurban kesme ve kacirchine danışma
rituumlellerine duumlzenli olarak katılmayı suumlrduumlruumlr
Kehanet konusu Sokratesrsquoin phusis-nomos karşıtlığında tuttuğu safı belirlemek
iccedilin bize oumlnemli arguumlmanlar sunmaktadır Bunların en başındaysa hiccedil şuumlphesiz
iki kehanet vardır Biri yukarıda soumlz ettiğimiz daimonion diğeriyse Sokratesrsquoin
Khairephon aracılığıyla oumlğrendiği meşhur Delphoi kehaneti
Platonrsquoun yazdığı Savunmarsquonın 20e ve sonraki kısımlarında Sokrates soumlzlerini bu
konudaki beyanlara ayırır Anlattığına goumlre Khairephon ndashgoumlruumlnuumlşte kendi
20 382arsquodan itibaren goumlrduumlğuumlmuumlz bu tanımlamalar oumlzetle tanrının biccedilim değiştiremeyen aldatmayan zaafları olmayan bir varlık olması Homerik-Hesiodik teolojiye bir itiraz olmasının yanında apaccedilık bir İtalyan felsefesi bilhassa Ksenofanes etkisi altındadır
54
kararıylandash gidip Delphoi kacirchinine ldquoSokratesrsquoten daha bilge birinin olup olmadığınırdquo
danışır kacirchin kadının cevabı şaşırtmaz Sokratesrsquoten daha bilgesi yoktur
Sokrates bu mitik arguumlmanın ardından kehanet hakkında kendi akıl yuumlruumltmeleri
sonucunda vardığı kararı da accedilıklamaktan geri durmaz Başka bir deyişle ldquoen
bilgerdquo olduğuna dair iddiasını oumlnce mit aracılığıyla ve ardından diyalektik
youmlntemle kanıtlama yoluna gider Atinarsquoda ldquobilgerdquo diye anılan her adamın kapısını
ayrı ayrı ccedilalar hepsinin bilgeliğini soru-cevap youmlntemini (διαλέγομαι) kullanarak
sigaya ccedileker diyalektiğin vardırdığı sonuccedil da mitinkiyle aynıdır
Sokratesrsquoin bu anlattıklarının ldquomitikrdquo diye nitelediğimiz kehanet kısmı Platonrsquoun
buumltuumln diyaloglarında ortaya koyduğu mitoloji yaklaşımının adeta ccedilekirdeğini
esasını teşkil eder Nitekim Sokratesrsquoin kehanet meselesine giriş yaptığı 20ersquonin
son cuumlmleleri şoumlyledir
οὐ γὰρ ἐμὸν ἐρῶ τὸν λόγον ὃν ἂν λέγω ἀλλ᾽ εἰς ἀξιόχρεων ὑμῖν τὸν λέγοντα
ἀνοίσω τῆς γὰρ ἐμῆς εἰ δή τίς ἐστιν σοφία καὶ οἵα μάρτυρα ὑμῖν παρέξομαι
τὸν θεὸν τὸν ἐν Δελφοῖς ndashCcediluumlnkuuml konuştuğum soumlzler kendi soumlylediklerim
değil aksine sizin pek guumlvenmeye değer bulduğunuz birinin soumlyledikleridir
Şayet benimki gibisine de bilgelik denebilecekse buna Delphoirsquodeki tanrıyı
şahit goumlstereceğim (Savunma 20e)
Bu Sokratesrsquoin tıpkı ldquodevlet tanrılarırdquo iccedilin kurbanlar kesmesinde olduğu gibi
kurumsal nomos guumlvencesi altındaki bir Olympos tapınağından icazet talep ettiği
anlardan biridir Lysiasrsquoın ısrarlarına rağmen Atina yargıccedilları oumlnuumlnde sofistik bir
savunma yapmayı reddeden Sokrates (Laertios 2013 II40) succedilsuzluğunu
ıspatlamak adına mite başvurmaktan ccedilekinmemiştir Ccediluumlnkuuml onun dindarlığı
φύσιςrsquoin değil νομόςrsquoun uumlzerinde biccedilimlenmiş devletin ve hukuğun talep ettiği
uylaşıma dayalı bir dindarlıktır Platonrsquoun oumlngoumlrduumlğuuml ὁσιότης veya εὐσέβεια da
bundan başkası değildir (krş Devlet 382a vd)
Sonuccedil olarak Sokrates metaforik de olsa bu duruşmanın belli başlı yerlerinde
Atina yargıccedillarına değil ama Atina tanrılarına yakarıştadır Fakat başka tuumlrluuml
davranabilir miydi Denilebilir ki bu tapınaktan icazet almaya ccedilalışan filozoflar
iccedilin ilk ve tek oumlrnek değildir Nitekim doğrudur yazdığı kitabı goumltuumlruumlp Artemisrsquoin
sunağına bırakan Herakleitosrsquou hatırlayalım Oumlte yandan bunun aksi
oumlrneklerinden de soumlz etmek muumlmkuumlnduumlr Yine Sokrates gibi goumlccedilmen olarak
55
Atinarsquoya gelen Protagoras ve Anaksagoras tapınak ve politik iktidarla burun
buruna geldiklerinde mitolojiye başvurmayı akıllarından bile geccedilirmemişlerdir
Anaksagoras guumlneşin alevde kızdırılmış bir maden kuumllccedilesi olduğunu
soumlylediğinde Periklesrsquoin muhalifi olan Diopeithes bunu fırsat bilerek filozofu
mahkemeye vermiştir gerekccedilesiyse tanrısal bir goumlk cismi hakkında bilgiler
oumlğretmeye kalkışmasıdır Bunun uumlzerine Anaksagoras mitolojiye başvurup da
Atina tanrılarından icazet alma yoluna gitmez şehri terk eder (Kranz 1994 s
145) Protagoras da tanrıların oumlluumlmluumller tarafından hiccedilbir şekilde anlaşılıp
bilinemeyeceğini soumlyleyince Atinalılar tarafından kitapları toplatılarak yakılır ve en
sonunda suumlrguumlne goumlnderilirken herhangi bir mitolojik yaklaşıma sarılma
girişiminde bulunmayacaktır (Kranz 1994 s 193 krş Theaitetos 162e)
Bununla birlikte Sokratesrsquoin tarihin en uumlnluuml duruşmasında ortaya koyduğu bu
mitolojik tavırla karşılaştırabileceğimiz en iyi oumlrnek Platonrsquodan yaklaşık iki yuumlzyıl
oumlnce ve yine Delphoi tapınağı etrafında doumlnen Thalesrsquoin ldquobilgeler bilgesirdquo
unvanını ısrarla reddetme hikacircyesidir
Laertiosrsquoun aktardığı eğlenceli hikacircyeye goumlre İyonyalı genccediller Miletoslu
balıkccedilılardan bir ağ satın almışlar ve avlanırken ağlarına bir uumlccedilayak takılmıştır
Bunun uumlzerine Delphoi kacirchinine birini yollamışlar ve tanrıdan kehanet
beklemişler Gelen cevaba goumlre uumlccedilayağı ldquoherkesin en bilgesinerdquo (τίς σοφίῃ
πάντων πρῶτος) vermelilermiş Herkes bu bilgenin Thales olduğunda hemfikir
olduğu iccedilin uumlccedilayak ona goumlnderilmiş Fakat Thales bu payeyi kendisine uygun
bulmadığından uumlccedilayağı başkasına vermiş ve o da bir başkasına boumlylece uumlccedilayak
en sonunda Solonrsquoa ulaşmış Yine Laertiosrsquoun aktardığı aynı hikacircyenin başka bir
versiyonunda bir Arkadyalının oumlluumlrken ldquobilgelerin en yararlısınardquo verilsin diye
kupa Thalesrsquoe getirilmiş Thales bir oumlnceki versiyonda olduğu gibi kupayı yine bir
başkasına vermiş ama bu defa kupa doumlnuumlp dolaştıktan sonra yeniden Thalesrsquoe
gelmiş (Laertios 2013 I28-29)
Goumlruumllduumlğuuml gibi bu oumlrnekte bir devlet tapınağı olan Delphoi tarafından ldquoen bilgerdquo
unvanı kendisine verilmiş bir İyonya filozofunun bu yuumlce payeyi ısrarla
reddettiğine şahit oluruz Accedilıktır ki bu olay tarihsel gerccedileklikle alakasız bir mitse
56
bile Thalesrsquoin tapınakla boumlyle yakın bir icazet takdis ilişkisi kurmaktan kaccedilmasını
metaforik biccedilimde goumlstermektedir
33 Protagorasrsquoın Erdem Miti ve Sokratesrsquole Aynılaşması
Platonrsquoun hem Devletrsquote hem de Yasalarrsquoda kurduğu iki politeia iccedilin de νομόςrsquoun
mutlak belirleyiciliğini benimsediği kuşkusuzdur Kallipolisrsquote νομός youmlnetici
filozoflardan uumlretici zanaatkacircrlara kadar istisnasız her yurttaş iccedilin bağlayıcıdır
Oumlrneğin 519drsquode filozofların yeniden mağaraya inmeleri ve oradaki tutsakları
kurtarıp aydınlığa ccedilıkarmaları gerektiğini soumlyleyen Sokratesrsquoe Glaukon bunun
onları muumlmkuumln olandan daha koumltuuml bir hayata zorlamak anlamına geleceği
cevabını verince Sokrates νομόςrsquotan ne anladığını accedilıkccedila ortaya koyan şu
cuumlmleyi soumlyler
Bir defa daha unuttun ki sevgili dostum νομός devletteki hiccedilbir sınıfın oumlzel
mutluluğunu sağlamaya ccedilalışmaz onun amacı mutluluğu devletin tamamı
iccedilin uumlretip ortaya ccedilıkarmak ikna veya zorlama yoluyla (πειθοῖ τε καὶ ἀνάγκῃ)
yurttaşlar arasında uyum sağlamak(tır)hellip (Devlet 520e)
Burada νομόςrsquoun ikna guumlcuumlnuuml diyalektikten ve mitten zorlama guumlcuumlnuumlyse kolluk
kuvvetinden alacağından şuumlphe etmek iccedilin bir nedenimiz yoktur Bununla birlikte
devletin buumltuumlnluumlğuumlnuuml koruyan ve yurttaşları bir arada tutan tek guumlcuumln νομός
olduğundan da şuumlphe edemeyiz
Kallipolisrsquoteki νομόςrsquoun ilkel toplumsal ilişkiler ve işboumlluumlmuumlyle birlikte ortaya ccedilıkıp
ccediloğaldığı şablon Magnesiarsquoda da kendini tekrar eder Ancak Yasalarrsquoda
oumlrneklemenin yapıldığı yer ccedilok eski geccedilmişte insanların bir araya geldikleri ilk an
tasarısına dayanan bir zihin deneyi değil mitik bir anlatının bu iş iccedilin sunduğu ccedilok
daha geniş bir hayali zemindir Tufan (κατακλυσμός) salgın hastalık (νόσος)
tuumlruumlnden ldquoeski soumlylentilerderdquo (οἱ παλαιοὶ λόγοι)21 geccedilen ve sonucunda insan
soyundan ccedilok az kişinin kaldığı olaylar (676b vd ayrıca krş Timaios 22b Kritias
21 Platon tıpkı Devlet 373drsquode olduğu gibi Yasalarrsquoın burasında da ldquosoumlylentirdquo soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγοςrsquou tercih ediyor
57
112a vd) Oumlte yandan Yasalarrsquoda da hikacircye Devletrsquotekiyle benzer biccedilimde ilerler
ve insanların kalabalıklar hacirclinde bir arada yaşamaya başlamasıyla karmaşık
politika organizasyonlarının dolayısıyla νομόςrsquoun nasıl zorunlu bir ihtiyaccedil hacircline
geldiğini goumlstermeye ccedilalışır
Politika bahsinde de değineceğimiz gibi 5 yuumlzyılda Atinarsquonın iki buumlyuumlk felsefi
ekoluuml olan Sokratesccedililerin ve Sofistlerin ikisi birden mevcut duumlzenden hoşnutsuz
olduklarını olaylar veya eserler vasıtasıyla bir şekilde belli etmişlerdir Bunlardan
ilki devletin mevcut νομόςrsquounun δικαιοσύνη erdemini taşımadığı ikincisiyse bu
νομόςrsquoun φύσιςrsquole hiccedilbir zaman bağdaşamayacağı fikirlerinden hareketle rejim
karşıtı bir perspektif ortaya koyar Sokratesccedililerin hoşnutsuzluğunun birinci ve en
buumlyuumlk kanıtı olarak Savunmarsquodan Phaidonrsquoa giden suumlreccedil goumlsterilebileceği gibi
Sofistlerin hoşnutsuzluğunu ise ilkin Sofist Protagorasrsquoın yukarıda değindiğimiz
suumlrguumln hikacircyesinden ikinci olarak da diyaloglarda satır aralarından
ccedilıkarabildiğimiz arguumlmanlardan tespit edebiliriz Oumlte yandan bu hoşnutsuzlukta
ortak olsalar bile din ve devlet işlerinde φύσις ve νομός ayrılığı noktasında
Sokratesccedililerle Sofistlerin dahil oldukları saflar her zaman karşı karşıyadır
Nitekim yukarıda νομόςrsquoun Devletrsquote ve Yasalarrsquoda zorunlu olarak ortaya ccedilıkışı
bahsinde soumlylediğimiz gibi Platon νομόςrsquoun varlığını değil adaletsizliğini
eleştirirken Sofistlerin rahatsızlığı doğrudan doğruya νομόςrsquoun varlığıyla ilgilidir
Platonrsquoa goumlre νομός ve yaptırımları iyi22 Sofistlere goumlreyse φύσιςrsquoe aykırı olduğu
iccedilin koumltuumlduumlr Diyaloglarda bu konuda iki ekol arasındaki zıtlaşmayı en net
biccedilimde Protagoras ve Gorgiasrsquota goumlrebiliriz
Bunların bilhassa birincisinde Sokratesrsquole başta Protagoras olmak uumlzere birkaccedil
buumlyuumlk Sofist arasındaki tartışmanın esas konusu erdemin oumlğretilebilirliği olmakla
beraber konuşmaların etrafında doumlnuumlp durduğu kavramlar iyiliğin kaynağı olarak
φύσις ve νομός aynı zamanda bu νομόςrsquola beraber bahsi accedilılan νομοθέτηςrsquotir
Hatırlanacağı gibi erdemleriyle meşhur devlet adamı Perikles kendi ccedilocuklarına
bu erdemliliği ne oumlğretebilmiş ne de miras bırakabilmiştir (320a ayrıca krş
Menon 93b vd) Bu durum erdemin φύσιςrsquote olduğunu soumlyleyen Protagorasrsquoı da
22 Kritonrsquoda goumlrduumlğuumlmuumlz gibi νομόςrsquoun yaptırımı Sokratesrsquoe baldıran zehiri iccedilirmeye bile varmışken hacirclacirc lsquoiyirsquodir ki Sokrates bundan kaccedilmayı aklından geccedilirmez
58
onun νομόςrsquola garanti altına alınabileceğini duumlşuumlnen Sokratesrsquoi de zor durumda
bırakacaktır En nihayetinde her ikisi de savundukları iddiadan oumlduumln verircesine
hatta bir bakıma iddialarını birbirleri arasında değiş-tokuş etmiş gibi tartışmayı
sonlandırırlar
Diyalogun başlarında Sokrates Protagorasrsquotan erdemin oumlğretilebileceğini
goumlstermesini herkesin oumlnuumlnde ve accedilık yuumlrekli bir ısrarla isteyince yaşlı adamın
koltukları kabarmıştır Şoumlyle sorar
hellip Sokrates bunu senden esirgemem ama nasıl goumlstereceğimi soumlyle yaşlı
bir adamın kendisinden daha genccedil adamlara μῦθος anlatması gibi mi
yoksa λόγοςrsquola adım adım giderek mi (320c)
Toplantıdakiler bunun kararını Protagorasrsquoa bırakınca yaşlı adam ldquoelbette μῦθος
dinlemekten hoşlanırsınızrdquo diyerek anlatmaya koyulur 320d-322d paragrafları
boyunca aktarılan hikacircye oumlzetle Prometheus ile Epimetheusrsquoa verilen
yetenekleri ilk insanlar arasında eşit paylaştırma goumlrevinin Epimetheusrsquoun
beceriksizliği yuumlzuumlnden başarısızlıkla sonuccedillanması yeteneklerin adaletsiz
dağıtımı sonucu insanlar arasında guumlccedil dengesizliğinin belirmesi ve boumlylece
birbirlerini yok etmeye başlamaları nihayet Zeusrsquoun insanların buumlsbuumltuumln ortadan
kalkacağı kaygısıyla Hermesrsquoe insanları utanma (αἰδώς) ve adaletle (δίκη)
donatma goumlrevini vermesini konu alır
Goumlrevi kabul eden Hermes Zeusrsquoa bu iki duyguyu tıpkı τέχνηrsquoler gibi farklı farklı
insanlarda mı yoksa hepsinde mi olacak biccedilimde pay edeceğini sorunca Zeus
herkesin payını almasını buyurur
Hepsi payını alsın ccediluumlnkuuml diğer τέχνηrsquoler gibi bundan da azlar pay alırsa
devletler meydana gelemez Ardından onlar iccedilin benden şu νομόςrsquou koy
Utanma ve adaletten payını alamayanlar devletteki bir hastalık gibi goumlruumlluumlp
oumllduumlruumlleceklerdir (Protagoras 322d)
Bu mitik kısım Protagorasrsquola Sokrates arasındaki Sofist-filozof ayrımının
bulanıklaştığı neredeyse ortadan kalktığı ilk yerdir Ccediluumlnkuuml bilindiği gibi bu mitle
ccedilok benzer biccedilimde Platon da ilk diyalogundan son diyaloguna kadar başta iyi
olmak uumlzere adalet oumllccediluumlluumlluumlk bilgelik cesaret gibi ideaların hepsinin bilgisinin
ruhta bulunduğunu soumlylemektedir Bununla beraber Sokratesrsquoin erdemler
konusunda Protagorasrsquola ayrı duumlştuumlğuuml tek yer yani soumlzuumlnuuml ettiğimiz bulanıklığı
59
bir nebze de olsa giderebilecek yegacircne ayrım erdemin oumlğretilebilir (διδακτόν)
olup olmadığı tartışmasında ortaya ccedilıkar Fakat yine de Protagoras ve Platoncu
erdemler arasındaki benzerliğin ccedilok daha ileri gittiği pasajlar hacirclacirc vardır Oumlrneğin
322ersquode Protagoras adalet (δικαιοσύνη) ve oumllccediluumlluumlluumlkten (σωφροσύνη) kendi
oumlngoumlrduumlğuuml erdemler olarak soumlz eder Bunlar aslında Protagorasrsquoın daha geride
319arsquoda oumlğrettiğini soumlylediği lsquopolitika sanatırsquonın (πολιτική τέχνή) iccedileriğinde
mevcutturlar Nitekim Protagoras diyalogun akışında bunları yer yer lsquopolitik
erdemlerrsquo (ἀρετή πολιτική) diye de adlandıracaktır
Bununla beraber yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Protagoras mitinde Sokrates ve
Protagoras arasında beliren tam da meseleyi kapatırken anmaya değer
fevkalade ccedilarpıcı bir benzerlikten daha soumlz edebiliriz Bilindiği uumlzere felsefe
tarihinde Protagoras ve Menon Euthydemos ve Gorgiasrsquola birlikte aynı
doumlrtlemenin diyalogları olarak ele alınmıştır Benzer biccedilimde erdemin oumlğretilebilir
olup olmadığı sorusu Menonrsquoda olduğu gibi Protagorasrsquota da ccediloumlzuumlmsuumlz
kalmaktadır Her ikisinde diyalogda da kendi erdemliliğini ccedilocuklarına vermekte
başarısız devlet adamları ccedilarpıcı bir sorun olarak belirmekte bu itibarla her
ikisinde de bilginin doğuştan (εν τῃ φύσῃ) gelip gelmediği tartışma konusu
edilmektedir Ancak iki diyalog arasındaki en ilgi ccedilekici benzerlik hacirclacirc şudur
Protagorasrsquota yaşlı Protagorasrsquoa soumlyletilen mitteki Zeusrsquoun Hermes eliyle
insanlara utanma ve adaleti pay ettiği ve pay alamayanların yasayla
cezalandırıldığı kısımlar Menonrsquoda Sokratesrsquoe soumlyletilen bir cuumlmleyle birebir
oumlrtuumlşmekte oumlzetle Menonrsquodaki Sokrates cuumlmlesi apaccedilık biccedilimde Protagorasrsquotaki
Sofist mitine atıf yapmaktadır
Bu akıl yuumlruumltmemizden şu ortaya ccedilıkıyor ey Menon Erdem bizde insanlar
arasında pay edilmiş bir tanrı parccedilası olarak goumlruumlnuumlşe gelir elbette ondan
payını almış olanlar iccedilin (Menon 100b)
60
34 Platonrsquoun felsefesinde ψυχή
Sokratesrsquoin katlini tasarlayan Olympos dindarlarıyla Platon arasındaki en buumlyuumlk
farklardan biri ψυχή kavrayışından ileri gelir Diyalogların kimi yerlerinde bu
kavrayış farkı Orpheus dizeleri hacirclinde veya Pythagorasccedilı bir tanrı imgesi olarak
accedilığa ccedilıkar ve her iki durumda da etik etrafında doumlnuumllen asıl mihverdir
Diyalogların bazı başka yerlerindeyse Platonrsquoa oumlzguuml ψυχήrsquoyi mitik bir anlatının
oumlgesi olarak goumlruumlruumlz Bu yerler bize ccediloğunlukla etiğin yanında epistemolojik bir
ccedilerccedileve de sunar Oumlte yandan bu kavramın Homerik-Hesiodik doumlnemlerde ldquoruhrdquo
diye karşılama imkacircnından henuumlz soumlz edemediğimiz iccedilin en azından Platon
bahsi accedilılıncaya kadar ψυχή şeklinde yazmayı uygun buluyoruz
Homerosrsquoun duumlnyasında ψυχή bizim alıştığımız hacircliyle ldquobedenrdquo karşıtı bir ldquoruhrdquo
olarak tasarlanmamıştır Buna goumlre ψυχήrsquonin buumltuumln yetileri yalnızca kişinin
hayata olduğu suumlre iccedilinde etkin ve olanaklıdır oumlluumlmuumln gelmesiyle birlikte kişinin
varlığı her anlamda ortadan kalkmış olur (Rohde 1925 s 5) Bunun anlamı
Homerosrsquota bizim geleneksel kavrayışımızın aksine oumlluumlm sonrasında ψυχή
olarak gidilecek bir ceza-oumlduumll veya son yargı yerinin bulunmadığıdır Bu
bakımdan ψυχή sadece yaşayanlar duumlnyasındaki canlılığı bedenin hareket
edebildiği ve yaşamsal faaliyetlerini yerine getirebildiği oumlluumlm oumlncesi hacirclini ifade
eder Eski Yunanca soumlzluumlklerinde soumlzcuumlğuumln ilk sıralardaki karşılığının ccediloğu
zaman ldquohayatrdquo olması da bundandır Bununla birlikte Homerik ψυχήrsquonin bazı
bakımlardan geleneksel ldquoruhrdquo kavrayışıyla oumlrtuumlştuumlğuuml noktalar da yok değildir
Oumlrneğin oumlluumlnce ruh bedenden ndashağız ya da accedilılan bir yara yoluylandash ayrılan
biccedilimce belli belirsiz yarı goumlruumlnuumlr bir duman (İlyada xxiii100) ya da goumllge
(Odysseia xi207) gibi ele avuca gelmeyen uccedilucu bir varlıktır Hesiodosrsquoun
ψυχήrsquosine gelince bize Homerosrsquounkine goumlre ccedilok daha kısıtlı bir inceleme imkacircnı
sunar Nitekim soumlzcuumlk Theogonia ve İşler ve Guumlnlerrsquoin tamamında yalnızca bir
defa geccedilmektedir χρήματα γὰρ ψυχὴ πέλεται δειλοῖσι βροτοῖσιν(ndashccediluumlnkuuml para
hayatıdır zavallı yoksulların) Bu ise soumlzcuumlğuumln yine Homerosrsquotaki anlamlarından
birine uygun olarak kullanıldığını goumlsterir Bununla birlikte Hesiodosrsquota ve
Homerosrsquota Hades uumllkesinin varlığı aynı zamanda Odysseiarsquonın XI kitabında
61
Odysseusrsquoun bu uumllkeye vardığını ve oumlluumllerle buluşup konuştuğunu anlatan
dizeler Homerik doumlnemde bir oumlte-duumlnya tasavvurunu tartışmasız hacircle getirir
getirmesine ancak son tahlilde goumlz oumlnuumlnde bulundurulması gereken en oumlnemli
nokta Homerik-Hesiodik ψυχήrsquonin oumlte-duumlnyadaki yaşamla ilişkisinin bizim
geleneksel ldquoruhrdquo imgesine yuumlklediğimiz anlamdan buumlsbuumltuumln farklı oluşudur
Ancak Platonrsquoa gelindiğindedir ki ψυχήrsquoyi artık ldquoruhrdquo diye karşılama imkacircnından
soumlz edebiliriz Ccediluumlnkuuml ψυχήrsquonin oumlte-duumlnyalarla ve hatta oumlluumlmsuumlzluumlkle olan bağı
Platonrsquoda goumlruumlnuumlr hacircle gelmiştir Onun ψυχήrsquoden anladığı şey Homerosrsquotaki gibi
bedene canlılık ve hareket etme kabiliyeti vermekle sınırlı bir yaşamsal parccedila
değil insanın oumlluumlmsuumlz yanıdır Başka bir deyişle Platonrsquoun ψυχήrsquosi bilme
arzulama duyum karar verme vs yetilerin yanında ve en oumlnemlisi olarak bir oumlte-
duumlnya tasarımıyla anlaşılır hacircle gelebilmektedir Bu tasarımın merkezindeyse
ruhgoumlccediluuml miti bulunur
a) Phaidon Devlet ve Gorgiasrsquota ruhun yolculuğu
Sokrates Phaidon 63crsquode kendisi iccedilin uumlzuumllen dostlarına ve oumlğrencilerine
soumlylediğine goumlre oumlluumlmden sonra gerccedilekten iyi birer efendi olan tanrılarla
buluşacağından hiccedilbir şeyden olmadığı kadar emindir (διϊσχυρίζομαι) Burada
kullanılan fiilin ldquobel bağlamak guumlvenmekrdquo anlamından da anlaşılacağı uumlzere
Sokratesrsquoe bu cuumlmledeki guumlven hissini veren şey bir akıl yuumlruumltme veya logos
etkinliği değil mitik bir oumlğretidir Dolayısıyla bir epistemersquoye hatta pistisrsquoe bile
değil sezgisel bir tasdiklemeye işaret eder İnsanın beden kısmı oumllecektir fakat
ruh kısmı oumlluumlmsuumlzduumlr
Ruhun oumlluumlmsuumlz olduğundan başka diyaloglarda da soumlz edilmektedir fakat
Phaidonrsquou bu konuda ilk sıraya getiren oumlzelliği bu oumlluumlmsuumlzluumlk goumlruumlşuuml bağlamında
ima ettiği kaynağının alabildiğine gizemli ve ilginccedil olmasıdır
Elbette diğer diyaloglarda aynı bilgi kaynağına yapılan oumlrtuumlk veya şiirsel atıflar
goumlz oumlnuumlne alındığında Phaidonrsquodaki accedilıklamayı bir itiraf olarak
62
değerlendiremeyiz Kaldı ki Platonrsquoun yazma tarzı ccediloğunlukla herhangi bir
tedbirin veya ccedilekincenin etkisi altına girmez Buna karşılık Phaidon Platoncu
ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuuml oumlğretisinin kaynağının gizli bir erginlenme topluluğu
olduğunu bu topluluğun kendine oumlzguuml dinicirc rituumlellerde bulunduğunu accedilıkccedila
soumlyleyen tek diyalogdur Son tahlilde Phaidonrsquoun kritik pasajlarından biri olan
69crsquode geccedilen aşağıdaki cuumlmleler Platonrsquoun ruh goumlruumlşuumlne kaynaklık eden bu
gizemli topluluğa oumlvguumlyle doludur
hellip oumllccediluumlluumlluumlk adalet cesaret ve aklı başındalığın kendisi de birer arınma
(καθαρμός) yoludur Bu durumda gizem dinlerini (τελετή) kuran insanlar
cahil kişiler olmasalar gerek Aslına bakılırsa bu kişiler uzun zaman oumlnce
ldquoher kim erginlenmeden ve tamamlanmadan Hadesrsquoe gider o kişi ccedilamurda
yatar her kim arınmış ve tamamlanmış varır oraya tanrılarla birlikte otururrdquo
derken bir şey ima etmektedirler (Phaidon 69c vd)
Phaidonrsquoun bu cuumlmleleri soumlzuuml edilen gizem dininin ldquoerginlenmerdquo kavramını
filozofluk yeteneğiyle ldquoarınmardquo kavramınıysa Platonik doumlrt temel erdemle
oumlrtuumlştuumlrme ccedilabasının accedilık bir ifadesidir Bu gizemli topluluğun kimler olduğu
sorusuna karşılıksa ancak bazı tahminler yuumlruumltuumllebilir Oumlrneğin yukarıdaki
cuumlmlelerde geccedilen genel duumlşuumlnceyi Pythagorasccedilılıkla oumlrtuumlştuumlrmemize imkacircn
veren ortak noktalardan soumlz edilebilir Benzer biccedilimde Platoncu erdemlerin birer
ldquoκαθαρμός yolurdquo olarak dillendirilmesi de kulaklarımızı Empedoklesccedili tınılarla
doldurmaktadır Fakat son tahlilde bu pasaj felsefenin bir gizem dininin
şablonunda bir erginlenme tarikatının rituumlelleriyle kavranışına oumlrnektir Tam da
bunu doğrulayacak biccedilimde paragrafın devamı şu şekildedir
Erginlenmeler sırasında soumlylendiği gibi Dinsel toumlrenlerde asa taşıyan
ccediloktur gerccedilek inanansa az Bence bu azınlıktaki kimseler doğru şekilde
felsefe yapanlardan başkası değildir (69d)
Her şeyden oumlnce yukarıdaki cuumlmlelerin diyalogun son kısmındaki ldquoHades
yolculuğurdquo miti iccedilin yalnızca bir hazırlık huumlkmuumlnde olduğu goumlzden
kaccedilırılmamalıdır Oumlte yandan bu hazırlık epeyi uzun suumlrer ve bizi belli gerccedilek bir
gizem kuumlltuumlne atıflarda bulunan ccedilok daha şaşırtıcı suumlrprizlerle bir suumlre daha
meşgul etmeyi suumlrduumlruumlr Oumlrneğin Hades yolculuğu bahsine gelmeden bu ruh
goumlruumlşuumlnuumln ruhgoumlccediluuml inancını benimseyenlere ait olduğu uumlstelik bu goumlruumlşuumln
63
kaynağının da ldquoeski bir oumlğretirdquo (παλαιός λόγος)23 olduğu alabildiğine duru
cuumlmleler sayesinde apaccedilık karşımızda belirir
Ruhun buradan oraya (Hadesrsquoe) gittiğini sonra buraya geri doumlnduumlğuumlnuuml
yani onun oumllenlerden doğduğunu dile getirir bu oumlğreti Yaşayanların
oumllenlerden yeniden doğdukları kabul edilirse bizim ruhlarımızın da orada
bulunmuş olması gerekmez mi Olmasalardı yeniden de doğamazlardı
(79c)
Sokratesrsquoin okur iccedilin yaptığı bu oumln hazırlıkların neticesinde Phaidonrsquoun mitik
esasını teşkil eden ve 107crsquoden itibaren başlayan Hades yolculuğu kısmına
geldiğimizde diyaloglardaki buumltuumln oumlte-duumlnya tasvirleri arasında en ilginccedil ve
gizemli olanıyla karşı karşıya kalırız Soumlz konusu mite goumlre oumlluumlmden sonra ruh
Hadesrsquoe doğru yola ccedilıkarken ona bir kılavuz yol goumlsterecektir Bu kılavuz onu
yaşarken ve oumllduumlkten sonra bir kelimeyle daima goumlzeten yanından ayrılmayan
kendi oumlzel daimocircnrsquoudur Her ruhun kendi daimocircnrsquou onu duumlnya hayatında
eylediklerine bakarak ya ccedilok kolay rahat bir yoldan veya ccedilok zor ccedilileli bir yoldan
Hadesrsquoe vardıracaktır Bununla birlikte ilginccedil olan bir başka nokta bu pasajlarda
oumlğretinin kaynağından hiccedilbir şekilde bahsedilmiyor olmasıdır Hatta aktarımlar
edilgin kipteki λέγεται fiiliyle yapılır ve bu soumlzlerin sahibi veya sahipleri hakkında
hiccedilbir malumat verilmez
Phaidonrsquoun oumlte-duumlnya tasviri soumlzgelişi Devletrsquoteki Er veya Phaidrosrsquotaki ruhun
yolculuğu gibi Platonik mitlere goumlre epeyi karanlık goumlruumlnebilir buna karşılık
gerccedilekten de ketum bir diyalog olduğunu soumlylemek guumlccediltuumlr Ccediluumlnkuuml yukarıda
soumlylediğimiz gibi satır aralarında mitin kaynağını daha ilk bakışta ccedilağrıştıran
veya ele veren bazı oumlgeler yine de mevcuttur Oumlrneğin arınmarsquonın bize ilk elden
anımsattığı Empedoklesrsquole gizem dini soumlzcuumlğuumlnuuml yanyana koyduğumuzda
akıllara gelecek ilk kaynak Orpheus tabletleridir24
23 Dikkat ccedilekici bir şekilde yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Devlet ve Yasalarrsquoda geccedilen oumlrneklere ek olarak Platonrsquoun anlatacağı ldquomitrdquo iccedilin μῦθος yerine λόγος soumlzcuumlğuumlnuuml tercih ettiği bir yer daha 24 Bernabeacute Derveni Papiruumlsuumlrsquonuumln ccedilok yıpranmış olan 6 suumltunundaki bir oumlte-duumlnya tasviri olan ldquohellipdualar ve kurbanlar ruhu yatıştırır magosrsquoların efsunu da yoluna ccedilıkan daimonrsquoları uzaklaştırır o daimonrsquolar ki intikam dolu ruhlardırrdquo dizesinde geccedilen daimonrsquola Phaidonrsquodaki Hades yolunun kılavuzu olan daimonrsquou eşleştirerek bu mitin Orfik koumlkenli olduğunu oumlne suumlrer (Bernabeacute 2013 s 129)
64
Platonrsquodaki bu tınıların Pythagorasccedilı ve Empedoklesccedili koumlkenlerine ilişkin
Jaegerrsquoin guumlccedilluuml tespitleri vardır Uumlstelik Jaeger Orpheusccedilu ruh anlayışının
yalnızca Platonrsquoda değil Aristotelesrsquote de belirgin olduğunu soumlyler ve felsefi
teolojinin Platon ve Aristotelesrsquoten itibaren tanrının varlığıyla ilgili rasyonel
arguumlmanlarını ruhla kutsal arasındaki manevi ilişkiye dayandırdığını beyan eder
Bu ruh goumlruumlşuumlnuumln gelişim suumlrecinin ilk doumlnemlerinde gizem oumlğretileri ve
erginlenme ayinleri olduğu fikrini Jaeger de paylaşmaktadır
hellip gizem dinine ilgi goumlsteren ilk duumlşuumlnce okulu Platonculuk değildi
Orpheusccedilu ruhgoumlccediluuml teorisine onu olağanuumlstuuml bir şekilde kendi
matematiksel araştırmalarıyla ilişkilendiren Pythagorasrsquota da
rastlanabileceği gayet iyi bilinmektedir Pythagorasccedilı yaşam kuralları buumltuumln
ayrıntılarıyla benzemese de Orpheusccediluların βίοςrsquounu hatırlatmaktadır (hellip)
Parmenides Herakleitos ve Empedokles Orpheusccediluluğun ruh teorisine
aşina olduklarını hissettirmektedirler (Jaeger 2011 s 130)
Bu tartışmalar ışığında Platonrsquoun Phaidonrsquoda ortaya koyduğu ruh anlayışının
koumlkeni evvelkine nispeten netlik kazanmış olur Oumlte yandan Olympos
panteonuyla accedilık biccedilimde ccedilelişen bu ruh anlayışı genel olarak diyaloglardaki
diğer ruh tasvirlerinde de varlığını belli eder ve mitlerin bir kısmında Olympik
oumlgelerden sıkccedila bahsedilmesi de bu gerccedileğin uumlstuumlnuuml oumlrtmez Jaeger de ldquoruhun
kutsallığırdquo oumlğretisinin koumlkenlerini sorguladığı bir yazısında bizim yukarıda
Homerik-Hesiodik ve dolayısıyla Olymposccedilu oumlğretilerden ayırarak vurguladığımız
ve temsilini Platonrsquoda verdiğimiz ruh anlayışının MOuml 6 yuumlzyılda başladığını oumlne
suumlrmektedir uumlstelik aynı ruh anlayışıyla Yunan mitlerindeki ruh anlayışı arasında
mevcut benzerliği de kabul ederek
Ruh hakkındaki Yunan mitleri felsefi anlayışın bir meyvesi değildi daha
ziyade (hellip) dinicirc hareketten kaynaklanmaktaydı Ne var ki felsefeyle
tamamen aynı doğrultudaydı Bu hareketin etkisi doumlrt başı mamur bir dinsel
dogmanın felsefe tarafından benimsenmesinden ziyade ruha ilişkin dinsel
inanccedilların entelektuumlel planda oumlzguumlrce dışavurumu şeklini aldı Bu her
haluumlkarda soumlz konusu inanccedilların felsefi duumlşuumlnceye kendini ifade
edebileceği yeni bir youmlnelim sağladığı anlamına geliyordu (Jaeger 2011 s
116)
Bu bir bakıma felsefi ruhbilimi ve teolojinin birincil kaynağının mitler olduğunun
tespitidir Nitekim aynı yazıda Jaeger yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Rohdeci ψυχή
anlayışını bilhassa Homeros bahsinde ele alırken eleştirel bir tutumla Homerik
65
ve yeni Yunanlı ndashyani Platonikndash ruh anlayışları arasında da bir benzerlik
yakalama arayışına girmektedir Eleştirisinin temel dayanağının ne olduğuna
gelince ndashilginccedil bir şekilde Odysseiarsquonın XI kitabına hiccedil değinmeksizinndash İlyadarsquonın
ilk beş dizesini kanıt olarak sunmakla yetinir Bu dizelere goumlre insanın ψυχήrsquosi
yani goumllgesi oumllduumlkten sonra Hadesrsquoe atılacak ldquokendisirdquo (αὐτός) ise kurda kuşa
yem olacaktır (i3-5) Bununla birlikte Jaeger yukarıda sorun hacircline getirdiğimiz
konuyla paralel biccedilimde Homerosrsquoun duumlnyasında insanın Hadesrsquoe ψυχή olarak
mı yoksa başka bir varlık olarak mı gittiğinin yeterince aydınlatılmadığını kabul
eder Nitekim yukarıda soumlylediğimiz gibi
Bizim ldquoruhrdquo ldquobilinccedil şuurrdquo olarak adlandırdığımız ve sonraki Yunanların da
ψυχή soumlzcuumlğuumlnden anladıkları şeyi ifade etmek iccedilin Homeros hiccedilbir zaman
bu soumlzcuumlğuuml kullanmaz O bunu θύμος soumlzcuumlğuumlyle veya kalbe diyaframa
veya insanın duygusal veya iradi tepkileriyle ilgili başka organlara işaret
eden soumlzcuumlklerle ifade eder Buna karşılık ψυχή soumlzcuumlğuuml ccediloğu zaman
yaşayan insanlarla ilgili olarak yaşam anlamında kullanılır (Jaeger 2011
s 117)
Boumlyleyken yeni Yunan ψυχήrsquosinin temsili olarak goumlrduumlğuumlmuumlz Platonrsquoda ruhun
oumlluumlmsuumlzluumlğuumlnuuml ve dolaşımını anlatan bir diğer oumlte-duumlnya tasviri olan Devletrsquoin X
kitabındaki Er mitinin (614b-621d) Homerosrsquoun aksine bu konuda son derece
accedilık ve net olduğu soumlylenebilir Her şeyden oumlnce tıpkı Phaidonrsquodaki Hades
yolculuğu gibi Er hikacircyesi de bizzat ldquoruhun yolculuğurdquo uumlzerine kurulmuş bir
anlatıdır Platonrsquoun bu mitlerin neredeyse her yerinde ψυχή soumlzcuumlğuumlnuuml oumlzne
olarak kullanması oumlte duumlnyaya giden varlığın insanın ruh yanı olduğuna dair
buumltuumln şuumlpheleri ortadan kaldırmıştır Aynı durumdan uumlstelik en kuumlccediluumlk bir
teredduumlte kapılmaksızın Phaidrosrsquoun 245 pasajında başlayan yolculuk bahsinde
de soumlz edebiliriz
Phaidon mitinde olduğu gibi Errsquodeki oumlte-duumlnyanın da Orpheus tabletlerinde
anlatılanla benzerliği dikkat ccedilekicidir Guthrie Platonrsquoun yeraltı duumlnyasıyla altın
tabletlerdeki yeraltı duumlnyası arasındaki benzerlikleri bir bir sıraladıktan sonra her
ikisindeki dini imgelerin rahatlıkla birbirleriyle eşleştirilebileceğini oumlne suumlrer
(Guthrie 1952 s 177) Nitekim Orfik ruhun doumlnguumlsuuml Platonrsquoun Errsquode anlattığına
ccedilok benzer biccedilimde Hadesrsquoe gidip hesaplar goumlruumllduumlkten sonra yeniden
66
yaşayanların duumlnyasına doumlnme ve bu doumlnguumlnuumln ebediyen tekrarlanması uumlzerine
kuruludur 474 Orfik fragman aşağıdaki gibidir
Bunlar Mnemosynersquonin eseridir Ruh Hadesrsquoin iyi yapılı koumlşkuumlne gitmek
uumlzere yoldayken sağında bir pınar goumlruumlr ve pınarın başında beyaz bir servi
ağacı dikilidir Burada ruhlar aşağılara inerek kendilerini ferahlatırlar Fakat
bu pınarın yakınından bile geccedilmemelisin az sonra Mnemosynersquonin
goumlluumlnden fışkıran tatlı suyu goumlreceksin Goumlluumln kıyısında muhafızlar
beklemektedir ve sağlam bir basiretle sana ne diye kasvetli Hadesrsquoin
karanlıklarında gezindiğini sorarlar Onlara de ki ldquoBen Yerrsquole yıldızlı Goumlkrsquouumln
ccedilocuğuyum susuzluktan oumllmek uumlzereyim Yol verin de inip Mnemosynersquonin
goumlluumlnden tatlı sularını iccedileyimrdquo Onlarsa emin olmak iccedilin yeraltının
kraliccedilesine danışacaklar ardından iccedilesin diye sana Mnemosynersquonin tatlı
sularından verecekler Boumlylece suyu iccediler iccedilmez sen de diğer erginlerin ve
ermişlerin yuumlceliğe yuumlruumlduumlğuuml kutsal yola gireceksin
Altın tabletlerdeki bu fragmanla Er miti arasında unutma-anımsama ikiliği yol
kenarında beliren ve pınarlara inen sapaklar iccedilince unutmaya veya anımsamaya
yol accedilan pınar suları ruhlarda şiddetli susuzluğa yol accedilan yuumlruumlyuumlşler ortak oumlgeler
arasında sıralanabilir
Bununla birlikte Phaidonrsquodaki ruh anlatısıyla Devlet ve Phaidrosrsquotaki muadilleri
arasındaki bir gizemlilik farkından soumlz etmemiz luumlzumludur ki bu ancak Platon
felsefesinin kendi sınırları iccedilinde ruh tasvirleri arasındaki bir gerilim olarak ele
alınabilir Bu meselede ldquogizemrdquo oumlğesinin oumlnemli olmasının nedeni Phaidonrsquoda
yer yer beliren oumlte-duumlnyanın ne menem bir yer olduğuna ilişkin kararsızlık ve
habersizliktir25 Buna karşılık Devletrsquoteki ruh miti alabildiğine accedilık mitik
duumlşuumlnuumlşuumln buumltuumln imkacircnlarından yararlanan rahat bir soumlylev olarak karşımıza
ccedilıkar Phaidonrsquodaki Hades yolculuğu pek ccedilok karanlık oumlrtuumlk belirsiz ve uumlrkuumltuumlcuuml
nokta barındırmasına karşılık Er miti oumlte duumlnyanın haritasını bile ccedilizmemize
olanak verecek accedilıklık ve netlikte bir anlatıma uumlsluba sahiptir Koumltuuml ve iyi
davranışların cezası ve muumlkacircfatı accedilıkccedila anlatılmakla kalmaz yine bu mit
bağlamında ve X kitapta ruhun kaccedil yıllık suumlrelerle oumlluumller yurdunda kalıp yeniden
yaşayanların duumlnyasına doumlneceği bile hesaplı biccedilimde verilir Oysa Phaidon
erdemli yaşamayı daha ccedilok bir ldquoumutrdquo uumlzerine kurulmuş biccedilimde oumlnermektedir
25 Aynı bilinmezci tavrı Savunmarsquonın son cuumlmlesinde de accedilıkccedila goumlrebiliyoruz ldquoAyrılma vakti geldi ben oumllmeye siz yaşamaya Bizim iccedilin hangisinin daha iyi olduğuna gelince tanrıdan başka hiccedil kimseye accedilık değildirrdquo (42a)
67
Sevgili Simmias işte bu anlattıklarımızdan dolayı erdemli ve aklı başında
bir yaşam suumlrmek iccedilin her şeyi yapmak gerek Ccediluumlnkuuml oumlduumll (ἆθλον) guumlzel
umut (ἐλπὶς) buumlyuumlktuumlr Ama her şeyin tamı tamına benim şimdi anlattığım
gibi olduğunu inatla savunmak da akıl sahibi bir adama yakışmaz Fakat
madem ruhun oumlluumlmsuumlz olduğu ortaya ccedilıktı o zaman ruhlarımızın ve onların
meskenlerinin de boumlyle ya da buna benzer olması olasıdır bence dahası
boumlyle olduğuna inanmak goumlze alınması gereken bir risktir Guumlzel bir risktir
(κίνδυνος) bu kişi bunları sihirli soumlzlermişccedilesine kendine tekrar etmelidir
Oumlykuumlyuuml (μῦθος) bu kadar uzatarak anlatmamın nedeni de budur (114c
vd)26
Oumlte-duumlnyadaki ceza ve oumlduumll konularında hiccedil de emin olunamamakla birlikte Orfik
oumlğelerin ccedilok belirgin olması bakımından diğerlerinden ayrılan bu Phaidon mitini
Platonrsquoun yukarıdaki paragrafta goumlrduumlğuumlmuumlz gibi boumlyle sahipsiz bırakmasına
karşılık Gorgiasrsquoın son kısmında yine Sokratesrsquoin ağzından anlattığı bir oumlte-
duumlnya mitine başlarken şu cuumlmleyi okuruz
Kulak ver o hacirclde Hani gerccedilekten iyi λόγοςrsquolar iccedilin derler ya Herhalde sen
bunun μῦθος olduğunu duumlşuumlneceksin bense λόγος Ccediluumlnkuuml anlatacaklarımı
hakikat gibi anlatacağım (523a)27
Her ne kadar ilk cuumlmlede Homerosrsquoun adı anılıyorsa da bu mitin kesin kaynağı
belli değildir Bununla birlikte Gorgiasrsquota da Orpheus kuumlltuumlne accedilıkccedila atıfta
bulunan bazı yerler de vardır oumlrneğin 493arsquoda ldquoBilgelerden işittiğime goumlrehelliprdquo diye
başlayan ve ldquobedenin mezar olduğurdquo28 youmlnuumlndeki Orpheusccedilu ilkeden yola ccedilıkan
hikacircye boumlyledir Bu konuda Olympiodorosrsquoun tespiti şoumlyledir
Sokrates diyor ldquoEuripides yaşamak oumllmektir der oumllmek de yaşamakrdquo
Demek ki ruhun bedene hayat verebilmek iccedilin hayatsızlıktan da pay
alması gerekiyor (hellip) Pythagorasccedilıların bu duumlşuumlnceleri semboliktir kuumlccediluumlk
bir mit olarak şu cuumlmleden doğar ldquoŞimdi burada oumlluumlyuumlz bir mezarda
kapatılmış olarakrdquo (akt Uždavinys 2011 s 94)
Phaidon Devlet Gorgias ve Phaidros Platonrsquoun ruhun tasviri ve oumlzelliklerini farklı
bakımlardan tartışma konusu edindiği diyaloglardır Oumlte yandan bunlardan ilk uumlccedil
tanesi ruhun yalnızca oumlzelliklerinden bahsetmekle kalmayıp oumlte-duumlnya
yolculuğuna da mitler vasıtasıyla değindikleri iccedilin Phaidrosrsquotan ayrılırlar
26 Platon bu defa sahiplendiği ve doğruluğunu kanıtlamaya ccedilaba harcadığı mitlerde her zaman yaptığını yapmıyor ve λόγοςrsquou değil μῦθοςrsquou tercih ediyor 27 Mit-hikacircye soumlzcuumlğuumlnuuml karşılamak iccedilin μῦθος yerine λόγοςrsquoun tercih edildiği bir yer daha 28 Orfik Pythagorasccedilılardan bir kelime oyunu olarak uumlnlenmiş meşhur σῶμα σῆμα (ndashbeden mezardır) soumlzuumlne atıf
68
Dolayısıyla Phaidrosrsquotaki kanatlı atların ccedilektiği araba mitini bu başlık altında ele
almamız gereksizdir Bununla birlikte Phaidon Devlet ve Gorgias ruha ilişkin
mitlerin Phaidrosrsquotaki gibi diyalektik youmlnteme yardımcı birer ldquometaforrdquo olarak işe
koşulduğu diyaloglar değildir Her uumlccedil diyalogda da birbirleriyle aralarındaki
belirgin farklara ve ccedilelişik goumlruumlnen tasvirlere rağmen birer oumlte-duumlnya imajı inşa
edilmiştir Oumlte yandan her uumlccedil diyalogda da Homerik ve Olymposccedilu ruh
anlayışından buumlsbuumltuumln farklı biccedilimde ruh insanın asıl ve oumlluumlmsuumlz yanı olarak bu
duumlnyayı olduğu gibi oumlte-duumlnyayı da gezinen bir oumlge olarak betimlenmiştir
Uumlccedil diyalogda da goumlruumllduumlğuuml uumlzere deney ve goumlzlemin oumltesindeki ldquobilgirdquo alanının
nesnelerinden biri olan oumlte-duumlnya Platonrsquoun felsefesinde mitten başka hiccedilbir
dayanağı olmayan bir kurucu oumlge olarak merkezicirc oumlneme sahiptir Oumlte-duumlnya
Platonrsquoun felsefesindeki bu goumlz ardı edilemeyen oumlnemini elbette Platoncu
anamnesis temelli epistemolojinin uumlzerinde inşa edildiği ruhgoumlccediluuml oumlğretisine
borccedilludur Yukarıda goumlruumllduumlğuuml gibi bu oumlğretinin esas kaynağı Orpheusccediluluk
olduğuna goumlre soumlylediklerimizden ccedilıkan sonucu bir cuumlmleyle şu şekilde
oumlzetleyebiliriz Orfik oumlğretiler yani mit bir başka ifadeyle mitoloji yaklaşımı
Platonrsquoun felsefesinin buumltuumln katmanlarında buumlyuumlk bir etkiye sahiptir ve bu
felsefenin esasını teşkil etmektedir
Platonrsquoun ψυχή kavrayışı etrafında geliştirdiğimiz bu mitler tartışmasının bir diğer
sonucu da onun mitoloji yaklaşımının yani mitolojiye yuumlklediği işlevlerin sabit
olmadığı zaman zaman değişikliğe uğradığı veya Platonrsquoun kendisi tarafından
revize edildiğidir Tıpkı mitleri Orpheus ilahilerinden veya kadim Hint
geleneklerinden esinlenerek alıp değiştirdiği kendi felsefesine uyarladığı ve
yeniden yazdığı gibi yaptığı her mit yorumunda mitoloji yaklaşımı ve mitolojiye
yuumlklediği işlev de değişikliğe uğramış yazar tarafından diyalogların temaları
bağlamında tartışmanın birbirinden farklı yuumlklerini taşıyabilecek duruma
getirilmiştir Platonrsquoda zaman zaman oumlrneğin Homerik goumlruumlnen fakat ψυχήrsquoyi
Orpheusccedilu bir kavrayışla ele alan mitler goumlrmemizin asıl nedeni de budur
Bununla benzer bir başka duruma oumlrnek olması bakımından hemen uumlstteki
Gorgias cuumlmlesiyle (523a) yukarıdaki sayfalarda dipnotlarla dikkat ccedilektiğimiz ve
Devlet 373d Yasalar 676b ve Phaidon 79brsquode geccedilen cuumlmlelerde ldquohikacircyerdquo
69
soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγος tercihinin yapılmış olması buna karşılık yine
uumlstteki Phaidon 114c vdrsquoda geccedilen cuumlmledeyse tam tersine bu kez aynı soumlzcuumlk
iccedilin λόγος yerine μῦθοςrsquoun tercih edilmesi Platonrsquoun mitoloji yaklaşımının
geccedilirdiği değişimleri daha anlaşılır kılması bakımından oumlnemlidir
Son tahlilde Platonrsquoun mitlerinin oumlte-duumlnya tanrı ve din bakımlarından analizi
aynı ve benzer mitlerin politika bakımından analizi iccedilin yapılabilecek en faydalı
hazırlıklardan biridir Ccediluumlnkuuml bu incelemeler Platonrsquoun ἀγοράrsquosında bilge oumllccediluumlluuml
yiğit ve nihayet adil goumlzuumlyle bakılmaya layık olan καλὸς κrsquoἀγαθός bir Yunan
yurttaşını anlamamızı kolaylaştırmıştır Boumlylelikle Platonrsquoun bu erdemli yurttaş
iccedilin oumlngoumlrduumlğuuml politik duumlzenin koumlkeninde yatan bazı mitleri incelemeye sıra
gelmiştir
b) Platonrsquoun teolojisi Yeni ruh kavrayışından yeni tanrı kavrayışına
Jaegerrsquoe goumlre bir Abstraktbildung olan antik Yunan φύσιςrsquoinde ifadesini bulmuş
her şey tanrılarla doludur oumlnermesi aradan geccedilen iki yuumlzyılın ardından Platonrsquoun
Yasalarrsquoında (899b) ldquotarihsel bir anlamrdquo bulur (Jaeger 2011 s 41) Jaegerrsquoin
arguumlmanlarına bakıldığında Platonrsquoun bu referansını tanrıyı ndashdaha geniş bir
anlamda tanrısal olanındash başlangıccedilsız-sonsuz bir varlık olarak kavrayan yeni
ldquorasyonelrdquo İyonya teolojisinin antik Yunan felsefesindeki kabul belgesi olarak
değerlendirdiği anlaşılır Gerccedilekten de Yasalarrsquoın soumlz konusu pasajında Thalesrsquoin
cuumlmlesi birebir alıntılanmıştır fakat Platonrsquoun soumlz konusu pasajdaki akıl
yuumlruumltmesi ὕδωρ veya genel anlamda ἀρχή bahsinden hayli uzak bir yere duumlşer
Dahası Platonrsquoun Thalesrsquoe yaptığı referans goumlk cisimlerinin tanrısallığına
ilişkindir
Soumlz konusu pasajda goumlk cisimleri buumltuumln lsquoiyirsquoler (ἀγαθαὶ) ve buumltuumln erdemlerin
taşıyıcıları (πᾶσαν ἀρετήν) olarak tanrılarla bir tutulmaktır onlar bu cisimlerin
iccedilinde (ἐν σώμασιν) goumlklerin duumlzenleyicisi olarak vardır (ἐνοῦσαι) ne tarzda
70
varolduklarına gelince ya yaşayan varlıklar (εἴτε hellip ζῷα ὄντα) veya başka
biccedilimlerde (εἴτε ὅπῃ τε καὶ ὅπως)
Cuumlmle bazı bakımlardan muğlaktır Biz tanrıların goumlksel cisimlerde bulunan
ψυχαὶ ve duumlzenleyici varlıklar olduğundan eminizdir buna karşılık εἴτε hellip εἴτε
yapısından anlaşıldığı uumlzere onların bu cisimlerdeki bulunma tarzlarından emin
olamayız Oumlte yandan ccedilok dikkat ccedileken bu bilinmezciliğine rağmen soumlz konusu
cuumlmle 5 yuumlzyıl Atinarsquosında egemen olan dinin goumlk cisimlerine tanrısallık atfetme
geleneğini guumlccedilluuml biccedilimde seslendirmektedir Nitekim soumlzler Atinalı Yabancırsquonın
ağzından doumlkuumlluumlr ve meydan okuyan bir uumlsluptadırἔσθ᾽ ὅστις ταῦτα ὁμολογῶν
ὑπομενεῖ μὴ θεῶν εἶναι πλήρη πάντα (ndashboumlyleyken her şeyin tanrılarla dolu
olmadığı fikrini benimseyecek kim vardır)
Bu meydan okumanın oumlrneğin yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz ve Atinarsquodan
kaccedilmasıyla sonuccedillanan ldquoguumlneşin alevde kızdırılmış bir maden kuumllccedilesi olduğurdquo
tezinden oumltuumlruuml Anaksagorasrsquoa hitaben yapıldığı duumlşuumlnuumllebilir (Kranz 1994 s
145) Veya tanrıların bilinebilir felsefece duumlşuumlnuumllebilir varlıklar olduğunu
reddeden sofist Protagoras da akıllara gelebilir Bir başka ihtimal olarak
diyaloglarda hiccedilbir şekilde adı geccedilmeyen ve Laertiosrsquoun aktardığına bakılırsa
bizzat Platon tarafından kitapları yakılmak istenen Demokritosrsquotan da (Laertios
2013 ix40) soumlz edebiliriz Ancak bunların hepsi de Platonrsquoun artık uzağında ve
geccedilmişindeki duumlşuumlnuumlrlerdir Gerccedilekte yine ψυχή etrafında doumlnen bu tartışmanın
nirengi noktasını meydana getiren bu cuumlmlede Platonrsquoun isim vermeden meydan
okuduğu filozof ccedilok daha yakınındadır Aristoteles
Bilindiği gibi Ruh Uumlzerinersquonin I kitabı ruha başka bir varlık tarafından hareket
ettirilme ve kendi kendine hareket etme niteliklerini yuumlkleyen antik Yunan duumlşuumlnuumlr
ve ekollerinin eleştirisine ayrılmıştır Aristoteles bu eleştirilerden bazılarını accedilıkccedila
isim vererek bazılarını da isim vermeden yapar Platon da ismini vermeyerek
eleştirdiği filozoflardan biridir ancak yine de yuumlzeysel bir Platon bilgisine sahip
herhangi bir okur bile soumlz konusu paragrafları okurken yapılan işin sert bir Platon
eleştirisi olduğunu fark etmekte gecikmeyecektir Her şeyden oumlnce eleştiri
Thalesrsquoin yukarıda geccedilen meşhur cuumlmlesi etrafında gelişir ve Aristoteles bu
goumlruumlşe katılan filozofları hedef alır gibi davranarak şunları yazar
71
Bazıları da onun (ruhun) evrende (ἐν τῷ ὅλῳ) ve eriyik biccedilimde (μεμῖχθαι)
karışmış olduğunu soumlylerler ki bunların başını herhalde her şeyin tanrılarla
dolu olduğunu soumlyleyen Thales ccedilekmektedir Ancak bu goumlruumlşuumln de bazı
accedilmazları var Nitekim ruh havada veya ateşteyken bir canlı meydana
getirmiyor (οὐ ποιεῖ ζῷον) ama bunların karışımındayken meydana
getiriyor ve uumlstelik onlar birincilerdekini ikincilerdekinden daha uumlstuumln
goumlruumlyorlar Yine buradan hareketle dediklerine goumlre havadaki ruhun
neden canlılardakinden daha uumlstuumln ve daha oumlluumlmsuumlz olduğunu da sorarız
(Ruh Uumlzerine 411a)
Batı duumlnyasındaki bazı uumlnluuml ccedilevirilerden ve eleştirel basımlardan anlaşıldığı
kadarıyla Platonrsquoun Yasalar 899brsquodeki Thales referansı her soumlz konusu
edildiğinde Aristotelesrsquoin bu paragrafını hatırlatmak alışılagelmiş bir tutumdur
Oumlte yandan bazı felsefe tarihccedilileri iccedilin bu cuumlmlelerin muhatabı doğrudan
doğruya Jaegerrsquoin Yasalar ve Epinomisrsquoteki kavrayışla bir tuttuğu ldquorasyonelrdquo
İyonya teolojisidir Fakat bununla birlikte Aristotelesrsquoin bu eleştirisinin Platonrsquou
hedef aldığına ilişkin elimizdeki tek belge Thalesrsquoin cuumlmlesi olamaz Nitekim Ruh
Uumlzerinersquode bu eleştirinin hemen oumlncesindeki cuumlmlelere bakıldığında yine
Platonrsquoda goumlrmeye alışık olduğumuz diğer bir grupla Orpheusccedilularla karşılaşırız
Aristoteles 410brsquode ruhun doğadaki bazı oumlgelerden oluştuğu ve her durumda
hareket ettirici olduğu29 youmlnuumlndeki goumlruumlşleri eleştirdikten sonra benzer bir itirazın
akıl (νοῦς) ve algılama yetisinin (αἰσθητικόν) oumlgelerden geldiğini duumlşuumlnenler iccedilin
de yapılabileceğini soumlyler nitekim bitkiler de oumlgelerden meydana gelmiş
olmasına karşılık hareket etme ve algılama yetileri yoktur Dolayısıyla
Aristotelesrsquoin vardığı sonuca goumlre Thales ve bu cuumlmlesinin ardından giden
duumlşuumlnuumlrlerin iddiaları buumltuumlnluumlkluuml bir ruh kavramı iccedilin değil ruhun yalnızca bazı
tuumlrleri iccedilin geccedilerlidir Orpheusccedilulukla ilgili paragraf bu ccediloumlzuumlmlemenin hemen
ardından başlar
Aynı durum Orpheusccedilu denilen şiirlerdeki bazı duumlşuumlnceler iccedilin de soumlz
konusudur Nitekim bunların soumlylediğine goumlre ruh tıpkı soluklanan
canlılarda olduğu gibi ruumlzgarlarla taşınarak evrenin iccedilinden geccedilermiş Ama
bu durum bitkiler iccedilin ve soluklanmayan bazı hayvanlar iccedilin hiccedil de geccedilerli
29 Aristotelesrsquoe goumlre onların bu soumlyledikleri ruhun her durumu iccedilin geccedilerli değildir (οὐ περί πάσης λέγουσι ψυχῆς) Ccediluumlnkuuml ldquoalgılayanlarınrdquo hepsi hareketli değildir oumlrneğin bazı hayvanlar oldukları yere sabittirler (μόνιμα hellip κατὰ τόπον) Bu durumda ruhun her durumda hareket ettirici olduğu iddiası ccediloumlker ccediluumlnkuuml hareket ruh kavramının geneline yuumlklenememekte olup yalnızca hayvanları hareket ettiren bir formuna oumlzguumlduumlr
72
olmaz bu duumlşuumlnceyi savunanlar bunu goumlzden kaccedilırırlar (Ruh Uumlzerine
410b)
Orpheusccedilu ruh oumlğretisinin ve Thalesccedili her şey tanrılarla doludur oumlnermesinin bu
şekilde ardarda gelmesinden anlaşıldığı gibi Aristoteles doğadaki oumlgelerin ruhun
taşıyıcısı olduğu veveya ruhun doğadaki oumlgelerden geldiği iddiasını canlı ve
cansız varlıklardan oumlrneklerle ccediluumlruumltmeye ccedilalışırken Orpheusccedilulukla İyonya doğa
duumlşuumlncesini aynı kategoriye koyarak anlamıştır Ancak Thalesrsquoin doğa
duumlşuumlncesiyle Orpheusrsquoun ruh oumlğretisinin tek bir ortaklığından soumlz edilebilir o da
Platonrsquodur Bu itibarla Aristotelesrsquoin ruh kavrayışının Platonrsquounkiyle karşı karşıya
geldiği noktada Orpheusccedilu ve İyonyalı ruh kavrayışlarının ccedilakıştığı yer olan
Timaios bir kelimeyle ψυχὴ κόσμου bulunmaktadır
c) Timaiosrsquota ldquoEvrenin Ruhurdquo
Timaios Platonrsquoun mitlerinden soumlz edildiğinde akla gelen ilk diyaloglardan biridir
ve bu hiccedil de haksız bir şoumlhret sayılmaz En az Devletrsquoin X kitabı Şoumllen ve
Phaidros kadar o da mitik zenginliğiyle dikkat ccedileker Bununla birlikte Timaiosrsquoun
mitleri Platonrsquoun bu ccedilalışmada soumlzuumlnuuml ettiğimiz mitolojik yaklaşımını belirgin ve
anlaşılır kılmak adına sunduğu imkacircnlardan oumltuumlruuml pek ccedilok diyalogu aşarak oumln
plana ccedilıkar Her şeyden oumlnce Timaiosrsquoun etrafında oumlruumlntuumllendiği asıl tema
kosmosrsquotur ve bilindiği gibi bu mitolojinin araştırma konuları arasında ccediloğu
zaman ilk sıraları işgal eder
Bununla birlikte Timaiosrsquotaki Sokrates bizim alışık olduğumuz gibi alaycı
rahatsız edici karşısındakini konuşmaya zorlayan ve suumlrekli sorular sorarak
yanlışları duumlzelten Sokrates değildir Aksine pek suskundur ve koumlşesine ccedilekilmiş
hacirclde Timaiosrsquoun uzun soumlylevini dinler Hatırlanacağı gibi Protagorasrsquota uzun
soumlylevlere dayanamayıp toplantıyı terk etmeye davranan Gorgiasrsquota tartışmak
iccedilin karşılıklı soru-cevap youmlntemini şart koşan da aynı Sokratesrsquoti
Sokratesrsquoin Timaiosrsquotaki suskunluğu Sofistrsquote ve Theaitetosrsquota da sergilediği
soumlylenecek olsa bunun sebebi her iki diyalogda da tek bir karakterin değil ikişer
73
karakterin ve uzun soumlylevler biccediliminde değil karşılıklı soru-cevap youmlntemiyle
yaptığı tartışmaları dinlemiş olmasıdır
Bununla beraber Timaiosrsquoun giriş kısmında Devlet diyalogu hakkında hayli uzun
konuşan Sokratesrsquoin soumlzlerini bitirirken kendi goumlrevini yerine getirdiğini ndashkurguya
goumlre orada bulunanlara oumlnceki guumln iyi bir devlet ve yurttaşları hakkında buumltuumln
bildiklerini anlatmıştırndash ve şimdi de aynı şeyi Timaios Kritias ve Hermokratesrsquoten
beklediğini soumlylemesi Platon tarafından bu suskunluğun nedeni olarak
goumlsterilmektedir (20c)
Timaiosrsquola ilgili bir diğer dikkat ccedilekici nokta başkarakter Timaiosrsquoun kim olduğuyla
alakalı soru işaretleridir Bazı antik duumlşuumlnuumlrlere goumlre gerccedilekten yaşamıştı
oumlrneğin Cicero De Re Publicarsquoda ondan gerccedilek biri gibi soumlz etmekle kalmaz
Sokratesrsquoin İtalyarsquoya gelerek onunla soumlyleştiğini aktarır (Cicero 2006 i16)30
Sokrates onu Lokroslu bir devlet adamı ve filozof olarak tanıtır her iki alandaki
başarılarını yere goumlğe sığdıramaz Bununla beraber Timaiosrsquoun bu diyalogdaki
geometri ve felsefe tarzı tarihin her doumlneminde Platon okurlarına onun
Pythagorasccedilı bir filozof olduğunu duumlşuumlnduumlrmuumlştuumlr Hatta Laertius onun aslında
Pythagorasrsquoın oumlğrencisi Philolaos olduğu rivayetini iki farklı kaynaktan aktarır
Philolaos maddesindeki ilgili paragraf şoumlyledir
Bir tek kitap yazmıştır Hermipposrsquoa goumlre bir yazar filozof Platonrsquoun
Sicilyarsquoya Dionysosrsquoun yanına geldiğinde Philolaosrsquoun akrabalarından kırk
guumlmuumlş İskenderiye minasına bu kitabı aldığını ve Timaios adlı eserini buna
dayanarak yazdığını soumlyluumlyormuş Bazıları da Platonrsquoun bu kitabı
Dionysosrsquotan Philolaosrsquoun oumlğrencilerinden bir delikanlının hapisten
ccedilıkmasını sağladığı iccedilin aldığını soumlylerler (Laertius 2011 viii85)
Timaiosrsquoun gerccedilek kişi olduğunu kesin dille reddeden Cornford ise duumlşuumlncesini
Platonrsquoun anlattığı oumllccediluumlde başarılı bir felsefeci ve devlet adamının hiccedilbir tarih
kaydında iz bırakmamış olmasının imkacircnsızlığına dayandırır (Cornford 1997 s
2)
30Timaios diyalogu ndashkurguya goumlrendash Atinarsquoda geccedilmektedir
74
Oumlte yandan Platonrsquoun Timaios adlı bu devlet adamı ve filozofu ldquoLokroslurdquo diye
tanıtması (20a) mitik bir kahraman olan Lokrosrsquola birlikte duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde
kurgusal bir figuumlr olma ihtimali daha da guumlccedillenmektedir Nitekim bilindiği gibi
Timaiosrsquola yalnızca Platonrsquoun iki diyaloğunda Timaios ve Kritiasrsquota karşılaşırız
Bu diyalogların her ikisinde de Deukalion miti soumlz konusu edilmektedir Oumlte
yandan Plutarkhosrsquoun bu bilgileri goumlz oumlnuumlnde bulundurarak okuyacağımız bir
Moralia paragrafında şunlar yazıyor
Lokrosların tahta koumlpeği ne anlama geliyor Lokros Fuskiosrsquoun Fuskios da
Amphiktionrsquoun oğluydu Lokrosrsquola Kabyarsquodan Opos doğmuştu Opos
babasıyla yarışa kalkıştı bunun uumlzerine kacirchine gitti arkasına pek ccedilok
yurttaşı alıp goumlccedil ederek yeni bir şehir kurma işini danıştı Tanrı ona tahta
bir koumlpek tarafından ısırılacağı yere şehir kurmasını soumlyledi Lokros denizi
aşıp karşı kıyıya ulaşınca bir dikenli ccedilalıya (κυνόσβατος)31 bastı ve orada
ağrıdan kıvranarak guumlnler geccedilirdi Bu suumlrede etrafı tanıdı ve daha
sonrasında Ozolai Lokroslarının yurdu olan Fuskus ve Huanteiarsquoyı kurdu
(Plutarch 1957 294e-s 193)
Plutarkhosrsquoun Lokrosrsquoun dedesi olduğunu soumlylediği Amphiktionrsquoun ise Yunan
Nuhrsquou Deukalionrsquoun Pyrrharsquodan doğan oğlu ve aynı zamanda Prometheusrsquoun da
torunu olduğunu Apollodoros bize Bibliothekarsquosında bildiriyor (Apollodorus
1921 i72)
Başka bir deyişle mitik kaynaklar bize Timaiosrsquoun geldiği şehir olan İtalyarsquonın
guumlneyindeki antik Lokrosrsquoun Deukalionrsquoun torunları tarafından kurulduğunu
anlatmaktadır Bununla beraber Timaios karakterinin etrafında kurduğu iki
diyaloga bakınca Platonrsquoun bu mitten habersiz olması olanaksız goumlruumlnmektedir
Sonuccedilta bu derinlikte mitik oumlgelerle oumlruumlluuml Timaios iccedilin kullanılan ldquodiyalogrdquo başlığı
yalnızca biccedilimsel oumlzelliğine atıfla anlamlı olabilir Timaiosrsquoun kurgusu oumlteki
diyalogların aksine diyalektik youmlntemle ccedilatılmamıştır Sokratesrsquoin soumlzuuml kendisine
bırakmasıyla 27crsquoden itibaren ndashSthephanus numaralandırmasına goumlrendash 65 sayfa
boyunca konuşur ve diyalog bu uzun soumlylevle sona erer Timaiosrsquoun soumlylevi
diyalogun geri kalan kısmının yaklaşık altı katı uzunluğa karşılık gelmektedir ve
kesildiği tek yer Sokratesrsquoin soumlylediği şu soumlzlerdir
31 Yuncanca soumlzcuumlk birebir ccedileviriyle koumlpek ccedilileği Kehanetin Oposrsquou ısıracağını haber verdiği tahta koumlpek (ξυλίνη κύων) meğer ayağına dikenleri batan bu ccedilalıymış
75
Pek iyi şeyler soumlyledin Timaios Baştan sona hepsini senin buyurduğun
(κελεύεις) şekilde kabul etmemiz gerekiyor Yaptığın bu giriş konuşmasını
hayranlıkla benimsiyoruz luumltfen bizim iccedilin meseleyi sonuna kadar konuş
(29d)
Timaiosrsquoun her soumlzuumlnuuml kayıtsız şartsız kabul ettiğinin beyanı olan bu soumlzlerin
ardından Sokrates sessizliğe goumlmuumlluumlr ve boumlylelikle Lokroslunun anlatacağı buumltuumln
mitler onun dolayısıyla Platonrsquoun himayesine girmiş olur Bununla beraber
Timaiosrsquoun anlattıklarının mit mi yoksa hakikat mi olduğu konusunda Sokratesrsquoin
daha accedilık bir cuumlmlesini de bu soumlzlerin birkaccedil sayfa gerisinde işitiriz Kritias
Sokratesrsquoe şoumlyle seslenir
hellip Bize duumln μῦθος iccedilinde tarif ettiğin yurttaşları ve devleti buguumln burada
hakikatte varolan bir şeye doumlnuumlştuumlreceğiz ve senin duumlşlediğin o devletin
rahibin (ὁ ἱερεύς) anlattığı atalarımızın gerccedilek devleti olduğunu
soumlyleyeceğiz İkisi her bakımdan birbirine tam uyacak ve biz senin
anlattığın yurttaşların eskiden gerccedilekten de yaşadıklarını soumlylerken
sesimizdeki uyum hiccedil bozulmayacak Şimdi hikacircyemizin (λόγος) akla uygun
(κατὰ νοῦν) olup olmadığına bakalım Sokrates ccediluumlnkuuml değilse yerine
anlatacak başka bir şey bulmamız gerekiyor (26c-d)
Ve Sokratesrsquoin Kritiasrsquoa verdiği coşkulu karşılık
Buguumln adına kurbanların kesildiği tanrıccedilaya32 bu denli yaraşır bir hikacircye
olduğuna goumlre başka ne konuşalım ki Uumlstelik bu uydurulmuş bir μῦθος
değil bizim iccedilin her bakımdan hakikatle oumlrtuumlşen bir λόγος olacak (26e)
Platonrsquoun Sokratesrsquoe soumlylettiği bu soumlzler tam 65 sayfa boyunca hiccedilbir itirazla
karşılaşmadan konuşma hakkını Timaiosrsquoa tanımak iccedilin bir hazırlıktır Nitekim
Savunmarsquodaki Sokratesrsquoi saymazsak başka hiccedilbir diyalogda hiccedilbir konuşmacıya
boumlyle bir hak verilmiş değildir Oumlte yandan Sokrates Timaiosrsquoun ndashve sonraki
diyalogda Kritiasrsquoınndash anlatacaklarının μῦθος değil λόγος olacağını soumlylerken
Timaiosrsquoun az sonra soumlylediği bir cuumlmleyle bunların aslında λόγος olmayanları da
kapsadığını goumlruumlveririz Bunun sonucu olarak Timaios ve Kritiasrsquotan dinlediğimiz
hikacircyelerin Platonrsquoun felsefesindeki bağlamı birdenbire karanlığa goumlmuumllmuumlş olur
32 Cornfordrsquoun Proklosrsquoun (i84) izinden giderek yaptığı yoruma goumlre diyalog tanrıccedila Athena adına duumlzenlenen bir festival olan Panathenaea guumlnuumlnde geccedilmektedir (Cornford 1997 s 363) Oumlte yandan Cornford değinmez ancak Haziran ayının ilk guumlnlerinde duumlzenlenen Panathenaea festivalinin Artemis onuruna duumlzenlenen Bendideiarsquonın hemen ardındaki guumlne denk geldiği bilinmektedir (akt John Burnet 1903 21a-n1) Devletrsquoteki Bendideia hatırlanırsa Timaiosrsquoun girişinde oumlzetlenen kitabın Devlet olduğuna kuşku kalmıyor
76
Benim duumlşuumlnceme goumlre evvela şunları birbirlerinden ayırmalı Daima var
olan (τὸ ὂν ἀεί) ama oluşa (γένεσις) sahip olmayan şey nedir ve daima oluş
hacirclinde olan (γιγνόμενον) ama hiccedilbir zaman var olmayan şey nedir
Bunlardan biri λόγοςrsquolu akıl yuumlruumltmeyle (νοήσει) kavranabilirken ndashccediluumlnkuuml
daima aynı biccedilimde var olandır diğeriyse λόγοςrsquosuz algılar yoluyla
(αἰσθήσεως) duumlşuumlnuumllendir ndashccediluumlnkuuml oluş ve bozuluş hacirclindedir hiccedilbir zaman
gerccedilekten (ὄντως) var olan değildir (28a)
Bu paragraf yukarıdaki tartışmada Jaegerrsquoin Platonrsquoa İyonyarsquonın mirası olduğunu
oumlne suumlrduumlğuuml ve Yasalar 899b ile işaretlediği (Jaeger 2011 s 41) başlangıcı ve
sonu olmayan tanrısal varlığa dair rasyonel duumlşuumlncenin ccedilok daha accedilık bir
ifadesidir ve bize goumlre burada mitik bir tanrısallığa Cornfordrsquoun deyişiyle ldquomitin
ardında kalan tanrısal ruh toumlzuumlrdquone (Cornford 1907 s 146) vardıran bir akıl
yuumlruumltme soumlz konusudur Boumlylelikle Platonrsquoun tanrı mitlerinden soumlz ederken ψυχή
bir an olsun guumlndemimizden duumlşmediği gibi en az diğer diyaloglar kadar
Timaiosrsquoun da mitik oumlgeleri bizi şimdiye kadar pek ccedilok kez guumlndemde tuttuğumuz
ldquogizem dinirdquoni bir defa daha duumlşuumlnmeye zorlar
Timaios oumlzelinde bu gizemin izini suumlrerken Aristotelesrsquoin Ruh Uumlzerinersquodeki
(411a) itirazından ccedilıkardıklarımıza ek olarak Neoplatonizm okulunun en yetkili
isimlerinden biri olan Proklosrsquoun da yol goumlstericiliğinden soumlz edilebilir33 Nitekim
Proklosrsquoun Platonrsquou ldquotanrısal Platonrdquodur (ὁ θεῖος Πλάτων) ve bu Neoplatonizmin
karakteristiği olarak yazdıklarını tanrıdan esinlendiği anlamına gelir Yine
Proklosrsquoa goumlre tanrının Platonrsquoa ne esinlediğini anlamak iccedilin bakmamız gereken
yer Orpheusccedilu oumlğretiyi Timaiosrsquola dolaysız biccedilimde birleştiren doğadaki ldquoneden-
etkirdquo ilkesinin (πᾶν δὲ αὖ τὸ γιγνόμενον ὑπ᾽ αἰτίου τινὸς ἐξ ἀνάγκης γίγνεσθαι ndash
oluşan her şeyin bir nedenden oluşması zorunlu 28a) temellendirme arguumlmanı
33 Proklos MS 5 yuumlzyıl yeni Platonculuğunun tanrı kavrayışını ele alan Theologianın Oumlgeleri (Στοιχείωσις θεολογική)rsquonden başka doğrudan Platonrsquoun tanrı kavrayışına youmlnelen Platonrsquoa Goumlre Theologia (Περὶ τῆς κατὰ Πλάτωνα θεολογίας) ve başta Timaios olmak uumlzere Parmenides Devlet Kratylos gibi diyaloglar iccedilin yaptığı incelemelerde bize hem Ortaccedilağrsquodaki Platon algısını tafsilatlı biccedilimde resmetmesi hem de bizzat Platonrsquoun ruh ve tanrı algısı uumlzerine pek kıymetli ccediloumlzuumlmlemeler sunması bakımından Platonculuğun mihenk taşı sayılabilecek duumlşuumlnuumlrlerden biridir Elbette Proklosrsquoun Platonrsquouna başvururken tarihsel doumlnem farkının yarattığı birtakım riskler nedeniyle daha temkinli adımlar atmamız gerekir fakat oumlte yandan mevcut diyalogları Proklosrsquoun yorumlarıyla doğrudan karşılaştırabilme şansı goumlz ardı edilmemelidir Bu bizi herhangi bir Ortaccedilağ Platonrsquoundan uzak tutacak en buumlyuumlk imkacircndır O doumlnemin duumlşuumlnuumlrleri iccedilin ne literatuumlr ne de filolojinin gelişmişliği bakımından boumlyle bir imkacircn soumlz konusu değildi Bununla beraber Orpheusccedilu bir Platonrsquoun izlerini yalnızca Proklosrsquota değil Plotinosrsquota Porphuriosrsquota ve İamblikhosrsquota da suumlrmek muumlmkuumlnduumlr Boumlyleyken Proklosrsquoun Timaios yorumunda demiourgosrsquou doğrudan Orpheusrsquola ilişkilendirmesi bize ondan bahsetme zorunluluğu hissettiriyor
77
olarak Demiourgosrsquotur Bilindiği gibi Platon doğadaki neden-etki ilkesini
Demiourgosrsquola accedilıklarken onun παράδειγμα olarak idealarla bağını kurmak
durumunda kalır ve nihayetinde ldquoideaları tanıyan bilen akılrdquo (νοῦς ἐνούσας ἰδέας)
ifadesini kullanır (39e) Buumltuumln oluşun nedeni olarak suumlrekli ilkoumlrneklere bakan
(βλέπων ἀεί hellip παραδείγματι) bir zanaatkacircr tanrı Bu ise doğrudan doğruya
hareketli ve aynı zamanda hareket ettirici bir ψυχήrsquoye goumlndermedir34 tıpkı
Aristoteles gibi Proklos da Platonrsquoun bu tanımını Orpheusrsquoa bağlayacaktır
(Timaios 13115 vd)
Oumlte yandan her şeyin iyi olmasını isteyen tanrı (βουληθεὶς γὰρ ὁ θεὸς ἀγαθὰ μὲν
πάντα) goumlruumlnenler (ὁρατῶν) iccedilin ldquoiyirdquo olmanın şartının buumltuumlnleri (ὅλον) birbirleriyle
karşılaştırmak olduğunu bunun şartının da akıl (νοῦς) olduğunu aklın şartının
ise ruh (ψυχή) olduğunu bizzat kendisi akıl yuumlruumlterek bulmuştur (λογισάμενος
οὖν ηὕρισκεν) İşte demiourgosrsquoun bizzat kurduğu bu akıl yuumlruumltme zincirlemesi
onu her şeye ruh ve akıl vermeye goumltuumlrmuumlştuumlr Timaiosrsquota bu zincirlemenin tarif
edildiği cuumlmleleri takip eden son cuumlmle hem demiourgos hem de evrenin ruhu
iccedilin soumlylenenleri accedilık biccedilimde oumlzetler niteliktedir
hellip κατὰ λόγον τὸν εἰκότα δεῖ λέγειν τόνδε τὸν κόσμον ζῷον ἔμψυχον ἔννουν
τε τῇ ἀληθείᾳ διὰ τὴν τοῦ θεοῦ γενέσθαι πρόνοιαν ndashhellip bu akıl yuumlruumltmenin
sonucuna goumlre şunu soumlylemek gerekir gerccedilekten de bu evren ruhlu ve akıl
sahibi bir canlı olarak tanrının oumlngoumlruumlsuumlyle oluşmuştur (Timaios 30b-c)
Boumlylece Platonrsquoa goumlre ζῷον κόσμος yani ldquocanlı evrenrdquo bir etkidir bu etkinin
nedeniyse τοῦ θεοῦ πρόνοια zanaatkacircr ldquotanrının oumlngoumlruumlsuumlrdquo Nihayet canlı ve
akıl sahibi evrenin Platonrsquoun ifadesiyle κόσμος ζῷον ἔμψυχος ἔννουςrsquoun
Aristotelesrsquoe hem Orpheusrsquou hem de Thalesrsquoi hatırlatması ardından bu ikisi
uumlzerinden Platonrsquoun ruh goumlruumlşuumlne itirazda bulunması bu soumlylediklerimiz ışığında
ccedilok daha anlaşılır hacircle geliyor
34 Hatırlanacağı gibi Aristotelesrsquoin Ruh Uumlzerine-411rsquodeki itirazının nedeni bu ldquoruh hareketirdquoydi
78
35 Platonrsquoun Politik Kurgusunda Mitin Etkileri
Biccedilimce birer tiyatro eseri olan diyalogların neredeyse hepsinde daha ilk
satırlardan başlamak uumlzere polisrsquoin belirgin unsurlarından oluşan bir dekor
goumlruumlruumlz Bu şehir manzarası genellikle diyalogun bitişine kadar aynı kalır ve
tartışılan temel konularla bir şekilde ilişkili olduğu goumlruumlluumlr
Theaitetos Sofist Devlet Adamı ve Lysisrsquote Yunan genccedillerinin şehirleri iccedilin vaat
ettikleri fedakacircrlık ve başarıyı şimdiden kanıtladıkları palaistra meydanı dekordur
diyaloglar boyunca genccedil adamların bilgi konusunda sofistliği değil gerccedilek
felsefeyi amaccedillamalarının gereği tartışılacaktır Euthyphronrsquoda polisrsquoin dini ve adli
meselelerinin goumlruumlşuumllduumlğuuml Stoa Basileos dekordur Sokratesrsquole kacirchin
Euthyphron succedil ve din-dinsizlik konularında konuşurlar Devletrsquote şehrin
aşağısındaki liman kentinde Artemis onuruna duumlzenlenen Bendideia ve
Kefalosrsquoun evindeki kurban ibadeti dekordur karakterler iyi bir devletin nasıl
kurulacağını yasalarının dininin toplumsal sınıflarının nasıl duumlzenleneceğini bir
kelimeyle adaletin nasıl tesis edilmesi gerektiğini konuşurlar Timaios ve Kritiasrsquota
dekor olarak her Haziran ayının ilk guumlnlerinde Devletrsquoteki Bendideiarsquoyı takip eden
tarihte tanrıccedila Athena onuruna duumlzenlenen ve Panathenaea vardır ve bizzat
Kritias yapacakları konuşmanın tanrıccedila onuruna soumlylenen bir ilahi yerine
sayılacağını soumlyler Yine Parmenidesrsquote dekorda Panathenaea etkinliklerinin
olması tanrıccedila Athena ile İtalyan filozofların ilgisini duumlşuumlnduumlruumlr (krş Cornford
1997 ss II ve 363) Protagorasrsquota birinci dekor Sokratesrsquoin ldquoyalnız başınardquo
uyuduğu kendi evi ikinci dekorsa Protagorasrsquoın etrafında geniş bir hayran
kitlesinin halelendiği Kalliasrsquoın evidir metinde filozofun yalnızlığıyla Sofistin
kalabalıklığı yoğun biccedilimde hissedilir Benzer biccedilimde Gorgiasrsquota dekor halka
accedilık bir meydandır ve Sofist retoriğinin bir kelimeyle demagogiarsquonın ne olduğu
tartışılır Kriton Phaidon ve Savunmarsquodaki dekor da tıpkı Euthyphronrsquoda olduğu
gibi polisrsquoe adaletin dağıtıldığı merkezicirc yapılardır Şoumllenrsquode dekor her kesimden
bilgili kişilerin katıldığı şair Agathon tarafından duumlzenlenen iccedilkili bir ziyafettir ve
konuşmalar Erosrsquoa sanat-hakikat ilişkisine tragedya ve şiire dairdir Şehrin
dışında geccedilenlere bir diğer oumlrnek olan Phaidros surların dibinde başlar kır
79
yollarında yuumlruumlmenin sağlık iccedilin yararından soumlz edilerek İlios ccedilayı boyunca
yuumlruumlnuumlr ve sohbet bir ccedilınarın dibinde devam eder diyalog boyunca şehir ve
şehirdışı meselesine goumlndermeler vardır Yasalar da şehirdışı bir dekora sahiptir
ancak farklı biccedilimde Mekacircn İda Dağırsquonda Knossosrsquotan Dikte mağarasındaki
Zeus tapınağına giden yoldur ve filozofun yeniden mağaraya başka bir deyişle
şehre doumlnmesini anımsatır gibidir
Bu oumlrnekler birccedilok diyalog uumlzerinden ccediloğaltılabileceği gibi mekacircn-iccedilerik
ccediloumlzuumlmlemeleri de istenildiği kadar derinleştirilebilir Bununla birlikte kesin olan
diyaloglarda bireylerin polis ve politika ile kurdukları ilişkinin daima esas zemini
teşkil etmesidir
Daima polis ve oumlgelerine atıfta bulunan bu dekorların iccedilinde gidip gelen konuşan
alkışlayan veya oy kullanan karakterlere gelince bunların da 5 yuumlzyıl Atinarsquosının
politik duumlzeninde ccedilok oumlnemli tartışmaların aktoumlruuml ve konusu olmaları Platonrsquoun
yalnızca dekorunun değil aynı zamanda rol dağıtımının da politik eksenli
olduğuna işaret eder Bu rollerin ccediloğunluğuysa Sofist duumlşuumlnuumlrlere verilmiştir35
İlk bakışta Sofistlerin etkinliği iccedilin son derece elverişli olduğu duumlşuumlnuumllen Atina
demokrasi duumlzeninde gerccedilekte hem onların hem de Platonrsquoun hoşnutsuz olduğu
bazı oumlgelerden yukarıda kısaca bahsetmiştik Protagorasrsquotaki φύσις ve νομός
tartışmasından yola ccedilıkılarak ccedilizilebilecek bu tema oumlzellikle νομόςrsquoun ortaya
ccedilıkışı ve felsefenin tartışma konularından biri hacircline gelmesi bakımından Atina
demokrasisinin mimarları sayılan devlet adamlarından Solon Kleisthenes ve
Periklesrsquoin reformlarına kadar gider Bu itibarla Platonrsquodaki rejim eleştirilerinin
birincil bağlamı Atinarsquoda işleyen demokrasinin adaletsiz bir youmlnetim biccedilimi
olduğudur
35 Sofistlerin diyaloglardaki varlığını doğrudan konuşmacı oldukları oumlrneklerle sınırlandırmıyoruz Nitekim boumlyle bir sınırlandırma diyalogların kavramsal ccedilerccedilevelerinin ciddi anlamda ihmal edildiği anlamına gelir Bu bakımdan oumlrneğin Protagorasrsquoın Protagorasrsquotaki varlığıyla Theaitetosrsquotaki varlığı arasında ağırlığı bakımından hiccedil fark yoktur Ccediluumlnkuuml her iki diyalogun da muumlhim bir kısmında Sokratesrsquoin tartıştığı duumlşuumlncelerini ccediluumlruumlttuumlğuuml kişi bizzat Protagorasrsquotır Aynı durum Menonrsquodaki Gorgias Phaidrosrsquotaki Lysias veya Sophist Savunma vbrsquodeki adı anılmayan buumltuumln Sofistler iccedilin de geccedilerlidir
80
a) Platonrsquoun politik nostaljisi Eski Attika
Platon 7 Mektuprsquota Atinarsquonın politik duumlzenindeki ccedilalkantıları adaletsizlikleri
goumlrduumlkten ve nihayet haksızlığa ldquobuumltuumln insanların en az layık olanırdquo (325b) dostu
Sokratesrsquoin oumlluumlmuumlne şahit olduktan sonra politikadan uumlmidini iyice kestiğini
soumlyler Mektupta anlattığına goumlre buumltuumln bunlarla birlikte politik idarecilerin de
yaptıklarını goumlrduumlkccedile politika işleri ona ccedilok daha zor goumlruumlnmeye başlamıştı
ccediluumlnkuuml insanın dostları ve guumlveneceği yoldaşları olmadıkccedila bu işlere
kalkışması imkacircnsızdı boumlyle kişiler her zaman el altında olmadığı gibi
arayıp bulmak da kolay değildi Devletimiz artık atalarımızın gelenek ve
ilkelerine goumlre (ἐν τοῖς τῶν πατέρων ἤθεσιν καὶ ἐπιτηδεύμασιν)
youmlnetilmiyordu Dahası hem yazılı hem de geleneksel yasalar (τῶν νόμων
γράμματα καὶ ἔθη) şaşırtıcı bir hızla bozuluyor veya yuumlruumlrluumlkten
kaldırılıyordu (Mektuplar 325d)
Platonrsquoun Syrakusairsquodeki Dionrsquoun dostlarına hitaben yazdığı bu soumlzler eski
Atinarsquoya duyduğu oumlzlemin accedilık bir ifadesidir Fakat bu eski Atina kendi ifadesiyle
τῶν πατέρων ndashatalarınndash Atinarsquosı en azından Gorgias ve Protagorasrsquotaki
Periklesrsquoin νομόςrsquounu hedef alan eleştirilerden anladığımız kadarıyla birkaccedil yuumlzyıl
oumlncesinin Atinarsquosı değildir Nitekim demokrasinin kurucularına youmlnelttiği bu tarz
eleştiriler onun πᾰτέρεςrsquoinin demokrasinin tesisinden ccedilok oumlnce ilkel Attika kabile
duumlzeninin henuumlz bozulmamış olduğu zamanlarda yaşayan kişiler olduğunu
duumlşuumlnduumlruumlr Bu durum Platonrsquoun φύσιςrsquoe oumlzlem duyan Sofistlerle de kısmen
paylaştığı bir nostaljidir nitekim Sofistlere goumlre ndashHippiasrsquoın dediği gibindash yurttaşlık
yasadan değil tıpkı akrabalık gibi doğadan gelir oysa insanları guumlden bir zorba
olarak yasa (τύραννος τῶν ἀνθρώπων) bizi daima doğaya karşı gelmeye zorlar
(Gorgias 337d)
Kojin Karatani kabile toplumlarında yerleşik hayata geccedilişin buumlyuumlnuumln gelişimini
beraberinde getirdiğini oumlne suumlrer Bu yeni hayat tarzıyla ortaya ccedilıkan ve binlerce
insanın birarada işbirliği ve alış-veriş yaparak yaşamasını gerektiren duumlzende
buumlyuumlcuumlden rahibe rahipten başrahibe ve en sonunda kral-rahibe doğru ilerleyen
bir tarihsel silsile belirmiştir (Karatani 2017 s 11) Bu ilkel devlet duumlzeninde
tanrılar aşkın varlıklar olmakla birlikte kral figuumlruuml tanrı tarafından atanmış olup
81
yurttaşlar onun bilgeliğinden ve kararlarının doğruluğundan hiccedilbir şekilde şuumlphe
edemeyecektir İster animistik-şamanik olsun ister sistemli bir din uumlzerinde
yuumlkselmiş olsun bu tuumlr bir devlet duumlzeninin mitik temeller uumlzerine kurulu olduğu
tartışmasızdır Başka bir ifadeyle bu devletin yurttaşlarının mevcut duumlzene ve
baştan belirlenmiş olan yazgılarına boyun eğmesini sağlayabilecek mitten başka
hiccedilbir ilkeden soumlz edemiyoruz Oumlte yandan bu mitler toplumsal duumlzenin
devamına kesintisine başarı veya başarısızlığına goumlre ya daha da guumlccedillenmekte
ya tuumlmuumlyle terk edilmekte veya başka mitlerle birleşerek yeni kuumlltler ortaya
ccedilıkarmaktadır Karatani yine İzonomirsquode eski Yunan toplumlarında mitin ilkel
politik oumlrguumltlenmeyle bu karşılıklı ilişkisini Yahudi tarihinden bir oumlrnek vererek
anlatır Buna goumlre
Yahudi halkları başlangıccedilta nomadik bir kabile konfederasyonu hacirclindeydi
Ardından tek tanrı olan Yehovarsquonın ismi altında birleştiler ve bu tanrıyla
ahitleştiler Fakat bu bir bozulma değildir Aynı suumlreci Mezopotamya
kentlerinde ve Yunan polisrsquolerinde de goumlzlemleriz Belli sayıdaki koumly veya
kabilelerin bir şehir devleti oluşturmak uumlzere birleşmesi yeni ve ortak bir
tanrının ifadesini de beraberinde getirir Bu bir ccedileşit toplumsal soumlzleşmedir
(Karatani 2017 s 13)36
Thomson da benzer biccedilimde eski Yunan tarihi ccedilalışmalarında Attika kabile
duumlzeninin bir tuumlr fratri uumlzerinde temellendiğini aktarır (Thomson 2007 s 99)
Savaştaki ordu duumlzeninin bir yansıması olan bu kabile hiyerarşisinin Atina
demokrasisinden yaklaşık beş yuumlzyıl daha eski olan Homeros ccedilağında hacirclacirc
goumlruumllduumlğuumlnuuml İlyadarsquoda Akhaların ldquokabile kabile ve fratri fratrirdquo savaş duumlzeni
almasından anladığımızı yine Thomson aynı sayfada tespit etmektedir Ayrıca
Atinarsquonın en yakın ataları olan kabile duumlzenindeki bu halkların da yukarıda soumlzuumlnuuml
ettiğimiz kral-rahip duumlzeninde hatta bazı totemik gelenekleri suumlrduumlrerek
yaşadıklarını aktarır Attikalılar dacirchil olmakla birlikte ccedileşitli topluluklar uumlzerinde
yaptığı inceleme iccedilin Kabileden Devlete adlı boumlluumlmuumln tamamını ayırmıştır (2007
s 80 vd)
36 Aynı durumu Kramerrsquoin anlattığı Suumlmer panteonunun oluşum suumlrecinde de goumlzlemleyebiliriz Buna goumlre başlangıccedilta birbirinden bağımsız her bir Suumlmer şehir devletinin kendi tanrısı varken bunların aralarındaki muumlcadeleler kimini daha guumlccedilluuml kimini daha zayıf bir tanrı hacircline getiriyordu En sonunda bu şehirlerin merkezi youmlnetim etrafında birleşmeleriyle Suumlmer panteonu meydana gelmiştir (Detaylı bilgi iccedilin bkz Kramer 2016)
82
Platonrsquoun ldquoatalarrdquo diye andığı ve Sofistlerin de oumlzlemini duyduğu doumlnemler bunlar
olmalıdır Nitekim 7-6 yuumlzyıllarda İyonyarsquodaki felsefi ve Atinarsquodaki politik
devrimlerin ardından Yunan yurdunda hiccedilbir şey eskisi gibi olmayacaktı
Boumlylelikle Thales ve oumlğrencilerinin İyonyarsquoda ortaya koyduğu yeni duumlşuumlnme
biccedilimiyle birlikte 7 yuumlzyıl sonlarında Solonrsquoun Atinarsquoda kalkıştığı toprak reformu
hamleleri Ege havzasında demokrasinin ortaya ccedilıkışının ilk işaretleri olarak
yorumlanır Bunların ikisi arasındaki organik ilişkiyi Thomson kurar Ona goumlre her
ne kadar toprağın yeniden boumlluumlştuumlruumllmesi youmlntemi Libya kıyılarındaki Kyrenersquode
daha oumlnceki tarihlerde uygulanmış olsa da (Thomson 2007 s 309) bunun
İyonya koumlkenli ldquoisonomiardquo duumlşuumlncesine dolayısıyla demokratik bir rejime youmlnelik
ilk uygulanışı Atinarsquodaki Solon doumlnemidir Nitekim Thomson bir başka ccedilalışması
olan İlk Filozoflarrsquoda Solon yuumlzyılını demokratik ideolojinin ilk defa kendini
goumlsterdiği tarih olarak belirler ve bu ideolojinin okumasını Solonrsquola beraber iki
filozof olarak Thales ve Anaksimandros uumlzerinden yapar (1997 s 253) Benzer
biccedilimde izonominin tarihinin İyonyarsquoda başladığına ilişkin Karatani de
Thomsonrsquola aynı fikirdedir ve Atinarsquonın demokrasinin anayurdu olduğu tezini o da
reddeder (2017 s 21)
Demokrasinin ortaya ccedilıkışında diğer iki oumlnemli uğraksa 6 yuumlzyılın sonlarında
soybağlarının belirleyiciliğini ortadan kaldırarak yurttaşlık bağını νομόςrsquoun
guumlvencesi altına alan Atinalı arkhon Kleisthenes ve demokrasi uygulamalarında
rakipleri tarafından popuumllizmle succedillanacak kadar ileri gitmiş olan 5 yuumlzyılın en
buumlyuumlk devlet adamı Periklesrsquotir Bu uzun tarihsel suumlreccedil goumlz oumlnuumlne getirildiğinde
kadim Miken kral-tanrılar doumlneminden Attikarsquodaki rahip-krallar doumlnemine
ardından İyonya koumlkenli izonomiye ve sonrasında Atina koumlkenli demokrasiye
doğru 5 yuumlzyıl Atinarsquosındaki politik duumlzenin tarihsel gelişiminde en oumlnemli
duraklar sırasıyla İyonya filozofları Solon Kleisthenes ve Periklesrsquotir
Platonrsquoun zihninde bu suumlrecin Devletrsquoin VIII kitabında anlatılan ve Kallipolisrsquoten
tiran devletine doğru giden meşhur ccediloumlkuumlş suumlreciyle oumlrtuumlşmesi bilhassa
Sokratesrsquoin oumllduumlruumllduumlğuuml doumlnemde kaccedilınılmaz hacircle gelmiş olmalıdır Nitekim
Timaiosrsquoun giriş kısmında Mısırlı rahibin Solonrsquoa ccedilıkışması da bunu doğrular
gibidir 26c-d paragrafından oumlğrendiğimiz ve yukarıda da değindiğimiz gibi bu
83
diyalogda Kritias Hermokrates ve Timaiosrsquoun amacı Sokratesrsquoin bir guumln oumlnce
kendilerine anlattığı ndashve Devlet diyalogunda aktarılanndash uumltopik devletin ve
yurttaşlarının aslında ccedilok eskilerde ve gerccedilekten yaşamış olduklarını
goumlstermekti Kritiasrsquoın hikacircyeyi anlatmaya şoumlyle başlıyor
O hacirclde şimdi bir zamanlar yedi bilgelerden Solonrsquoun anlattığı ve hacircliyle
saccedilma (ἄτοπος) bile olsa baştan sona doğru (ἀληθής) olan şu hikacircyeyi
(λόγος) dinle Sokrates Solon pek ccedilok şiirinde de soumlzuumlnuuml ettiği gibi buumlyuumlk
dedemiz Dropidesrsquoin akrabası ve ccedilok yakın dostuydu Dropidesrsquoin yaşlılık
guumlnlerinde hatırlayıp dedemiz Kritiasrsquoa anlattığına goumlre ccedilok eski
zamanlarda bu şehirde pek buumlyuumlk ve goumlrkemli işler yapılmış ama insanlar
zamanla bunları yok etmiş ve unutmuş Boumlyleyken bize en yaraşır iş bunları
duumlzguumlnce hatırlayıp anlatarak sana olan minnet borcumuzu oumldemek ve
boumlylece tanrıccedilayı37 da bu festival guumlnuumlnde tıpkı duumlzguumln ve doğru bir ilahi
soumlyler gibi onuruna yakışır biccedilimde oumlvmuumlş olmaktır (Timaios 28d-21a)
Ardından dedesi Kritiasrsquoın Apaturia38 festivali iccedilin duumlzenlenen bir şiir
yarışmasında bir vesileyle Solonrsquoun şairliğini hatırlayıp şoumlyle anlattığını soumlyluumlyor
hellip (Solon) buraya doumlnduumlğuumlnde karşılaştığı ayaklanma ve diğer fenalıklarla
uğraşmak zorunda kalmayıp da Mısırrsquodan yanında getirdiği hikacircyeyi (λόγος)
tamamlayabilseydi uumlnuumlne ne Hesiodos yetişebilirdi ne de Homeros (hellip)
Mısır Deltarsquosında Nilrsquoin ikiye boumlluumlnduumlğuuml bir yerde Saitikos diye bir duumlzluumlk
varmış ve bu duumlzluumlkteki en buumlyuumlk şehrin adı Saisrsquomiş ndashki kral Amasisrsquoin
doğduğu yerdirndash ve dediklerine goumlre kurucusu Neith adındaki tanrıccedilaymış
bu da onların fikrinde Hellenlerin Athenarsquosıdır Bu insanların Atinalıları pek
sevdiği ve bir şekilde buradakilerle akraba oldukları soumlylenir Solon buraya
yolculuğunda o insanlar tarafından epeyi onurlandırıldığını anlatmış
sonrasında onların kutsal soumlzlerde (τῶν ἱερέων) tecruumlbeli rahiplerine eskiler
hakkında sorular sorunca boumlyle şeyler konusunda ne kendisinin ne de
diğer Yunanların neredeyse hiccedil bilmediğini goumlrmuumlş Bir defasında onları en
eskiler hakkında konuşturmak hevesiyle bizim en eskilerimizden laf accedilmış
ve ilk insan olduğu soumlylenen Phroneosrsquoumuz Niobersquomiz hakkında
konuşmaya başlamış sonra tufanı Deukalionrsquoı Purrharsquoyı ve nasıl hayatta
kaldıklarını anlatmakla (μυθολογεῖν) onların soyundan gelenleri saymakla
sonra da bu olaylar uumlzerinden geccedilen seneleri hesaplamaya ccedilalışmakla
devam etmiş Bunun uumlzerine rahipler arasından pek yaşlı biri demiş ldquoAh
Solon Solon Siz Yunanlar hep ccedilocuksunuz hiccedil yaşlı kalmadı Yunanlar
arasındardquo Beriki bu soumlzleri işitince sormuş ldquoBununla ne demek istiyorsunrdquo
Rahip cevap olarak demiş ldquoHepiniz de ruh olarak genccedilsiniz Hiccedilbirinizde
ne en eskilerden işitilmiş bir soumlz (δόξα) ne zamana karşı durabilmiş bir ders
(μάθημα) var (Timaios 21d-22b)
37 Tanrıccedila Athena 38 Dionysos onuruna duumlzenlenen dini bayram Bu bayramın uumlccediluumlncuuml guumlnuumlnde o yıl doğan ccedilocuklara ad koyulup her biri kayıt altına alınıyor
84
Yunanların tarih bilincini kuumlccediluumlmseyen Mısırlı rahip bu soumlzlerin ardından
geccedilmişte halkların nasıl ortadan kalktığına ilişkin bir konuşma yapar ve hem
kendilerinin hem de Yunanların ortak geccedilmişlerine ait tufan teması etrafında
şekillenmiş bir hikacircye anlatır Sonrasında tufandan oumlnceki Atinarsquonın ihtişamından
ve başarılarından soumlz eder ancak hayatta kalanlar yazı sanatını bilmediğinden
bunların unutulduğunu soumlyler39
Bu mitleri okuduğumuzda tarih kayıtlarının değil mitik anlatıların aktardığı devlet
duumlzenlerinin Platonrsquoun duumlşuumlnde ihtişamla arzıendam ettiğini anlamak zor değildir
Kaldı ki Platonrsquoun mitik geccedilmişe oumlzlemi yalnızca politik bir oumlrguumltlenme sınıflı yapı
gibi geniş ccedilerccedileveli kuşbakışı goumlruumlntuumllerle ilgili değildir Soumlzgelişi Devlet ve
Timaiosrsquota uumlst uumlste vurgulanan kadınların ortak kullanımıyla ilgili goumlruumlşuumlnuumln bile
mitik bir koumlkeninden soumlz edilebilir Yunan mitik anlatılarında her şey gibi evliliğin
de ilk koumlkenine bir mitik hadiseyle yer verilmiştir hacircliyle bu hadisenin oumlncesinde
kadınlar erkeklerin ortak malıydı Bu komuumlnal duumlzen Herodotosrsquota geccediltiği
biccedilimiyle goumlz oumlnuumlne alınınca meselenin 5 yuumlzyıl Atina entelektuumlelinin zihnindeki
karşılığını hayal etmek ccedilok zor değildir Thomson aktarıyor
ldquoİskityalı Agathyrislerderdquo diyor Herodotos ldquokadın herkesindir boumlylece
herkes birbiriyle kardeş olur ve bu genel akrabalık karşılıklı kıskanccedillık ve
kin duygularını kaldırırrdquo Kadınların ortaklaşalığının muumllkiyetin
ortaklaşalığıyla el ele yuumlruumlduumlğuuml duumlşuumlncesi hiccedil de yabancı değildi Bu
duumlşuumlnceye Aristophanes ve Platonrsquoda yeniden rastlarız (Thomson 2007 s
132)40
Bu konuda Aristotelesrsquoin de tarih kayıtları soumlz konusudur Oumlte yandan tarih
dışında mitik kayıtlara oumlrnek olarak evliliği Yunan halkına oumlğreten Atina kralı
(Pelasg oumlnderi) Kekropsrsquoun hikacircyesi meşhurdur Yine Thomson şoumlyle yazıyor
Evliliğin kurucusu olduğu soumlylenen ilk Atina kralı Kekropsrsquola ilgili bir
geleneği işte bu bilgilerin ışığında yorumlamamız gerekir Kekropsrsquotan oumlnce
ldquoevlilik diye bir şey yoktu cinsel ilişki rastgele olduğundan ne ccedilocuklar
babalarını tanıyordu ne de babalar ccedilocuklarını Ccedilocuklar analarının adını
alıyorlardırdquo (Thomson 2007 s 134)
39 Krş Yasalar 677c 40 Krş Herodotus Tarihler iv104 Platon Devlet 416d ve Timaios 18b Aristophanes Plutos 510-626
85
Bu kadarının bile Platonrsquoun mitik anlatılara bakarak tarihsiz bir geccedilmişe duyduğu
oumlzlemi kapıldığı politik nostaljiyi daha belirgin ve anlaşılır kılmak iccedilin yeterli
olduğu kanaatindeyiz
b) Yeni bir aktarım aracı olarak duumlzyazının etkileri
Vernantrsquoın Yunan polisrsquoinin oluşum suumlrecini irdelediği bir yazısı bizim iccedilin yol
goumlstericidir Buna goumlre polis ruhunu meydana getiren temel motif logosrsquoun yani
kanıtlayıcı soumlzuumln evvela yazıya geccedilmesi ve ardından buumltuumln demosrsquoun ortak malı
hacircline gelmesidir (Vernant 2017a 49-50) Bu bir ccedileşit kuumlltuumlrel yayılımı ifade eder
ve tıpkı oumlnceki yuumlzyıllarda Homeros ve Hesiodosrsquoun soumlzluuml gelenek yoluyla buumltuumln
Yunan coğrafyasına yayılması gibi bu defa yasaların ve felsefe metinlerinin
demosrsquoa yayılması anlamına gelir Bununla beraber İyonya ve İtalya
filozoflarının en iyi oumlrnekle de Pythagorasrsquoın ezoterik gelenekleri bu yayılımın
tabii bir neticesi olarak oumlnemli oumllccediluumlde tahribata uğramış olmalıdır Başka bir
deyişle Yunan coğrafyasında yazılı anlatımın yaygınlaşması sonucunda
ldquofelseferdquo adı verilen buumltuumln uğraşlar oumlzguumln ezoterik tavrını terk etmek zorunda
kalmış ve agora ile daha da oumlnemlisi politik oumlrguumltlenmeyle iccedil iccedile geccedilmiştir 5
yuumlzyıl Atinarsquosında Anaksagorasrsquoın Peri Phuseosrsquounun isteyen herkes tarafından
ccedilarşılarda ucuz bir fiyatla satın alınabileceğini Sokratesrsquoten işitiriz (Savunma
26d) Bu yazı aracılığıyla filozofların en gizli oumlğretilerine her Yunan yurttaşının
hatta koumllelerin bile kolaylıkla ulaşabildiği anlamına gelir
Goumlruumlnuumlşe goumlre felsefenin yapılma biccedilimlerini değiştiren bu kuumlltuumlrel yayılım o
doumlnemin felsefe ccedilevresini meydana getiren Sofistleri ve Platonrsquou bir tedbir
geliştirmeye sevk etmişti Sofist okul bu tedbiri demokratik iktidarla ve halkla sıkı
ilişkiler geliştirmelerine imkacircn sunan retorikte bulmuştur Platonrsquoa gelince onun
oumlngoumlruumlsuuml farklı bir mecraya başvurmasına neden olur mit
Kuumlltuumlrel yayılım Vernantrsquoın analizlerinde ldquobilgerdquo figuumlruumlnuumln herhangi birine
mektup yazdığı veya kitabını halka malettiği bir sahneyle somutlaşmış goumlruumlnuumlr
86
Daha oumlnceki yuumlzyıllarda perdelerin arkasında veya kamuya kapalı mekacircnlarda
mutlaka erginlenmiş bir grup tilmizine seslenen bilge artık zihnindeki buumltuumln her
şeyi polisrsquote herkesin goumlrebileceği bir şekilde accedilığa vurmakta boumlylece bazı
buumlyuumlk tehlikeleri de goumlze almaktadır
Burada artık soumlz konusu olan birkaccedil seccedilkin insana ayrılan ve tanrısal bir
luumltfu kolaylaştıran dinsel bir giz değildir Kuşkusuz bilgenin gerccedileği tıpkı
dinsel gizem gibi sıradan insanları aşan temel bir accedilınlamadır gerccedilekliğin
ortaya ccedilıkmasıdır ama bilgelik yazıya teslim edilirken bu mezheplerin gizli
ccedilemberinden soumlkuumlluumlp alınır guumln ışığında tuumlm sitenin goumlruumlşuumlne sunulur
(Vernant 2017a s51)
Bu noktada tespitimizi eleştirmeye imkacircn sunan bazı istisnalardan da soumlz
edilebilir Bu istisnalar iccedilin en iyi ve tek başına yeterli oumlrnekse Ross ve Cherniss
arasındaki tartışmadır Chernissrsquoin 1945 tarihli The Riddle of the Early
Academyrsquodeki iddiası Aristotelesrsquoin tanıdığı Platonrsquola bizim bildiğimiz Platon
arasında beliren farkların Aristotelesrsquoin diyalogları yanlış anlamış veya yanlış
yorumlamış olmasından ileri geldiğidir Başka bir deyişle Chernissrsquoin diyaloglar
hakkındaki tezi Platonrsquoun herhangi bir yazıya aktarılmamış oumlğretisinden soumlz
edilemeyeceğidir ve Aristoteles de Platonrsquou tıpkı bizim gibi diyalogların imkacircn
verdiği biccedilimde ve oumllccediluumlde bilmektedir (Cherniss 1944 s 51 vd) Bu iddiaya
karşılık Ross Aristotelesrsquoin Platonrsquodan soumlzluuml biccedilimde edindiği bazı bilgilerin
varlığına kanıt olarak dokuz farklı paragrafı birbiri ardına sıralar ve Chernissrsquoin
tezini belirgin bir şekilde ccediloumlkertir (Ross 2016 ss 102-5)
Bununla birlikte boumlyle bir istisna 5 yuumlzyıl Atina bilgeleri iccedilin ileri suumlrduumlğuumlmuumlz
iddiayla hiccedilbir şekilde ccedilelişik değildir Platonrsquoun soumlzluuml bir aktarım yoluna
başvurmuş olması her şeyden oumlnce onun duumlşuumlncesini polisrsquoin goumlruumlşlerine accedilmış
olduğu gerccedileğini ortadan kaldırmaz Dahası bir kısmının otantikliği tartışmalı bile
olsa otuza yakın diyalogu kaleme aldığı ve bunu her Yunan yurttaşının erişimine
sunduğu gerccedileğini hiccedilbir şekilde ortadan kaldırmaz Sadece Platon değil buumltuumln
Sofistler de oumlğretmendiler ve kendi okullarında veya farklı toplanma yerlerinde
halktan kişilere dersler vermekteydiler Bu onların soumlzluuml aktarım youmlnteminden
yararlanmış olduklarını goumlsterir ve Platon da meseleleri oumlğrencilerinin oumlnuumlnde ele
alırken diyaloglarda okuduğumuzdan kısmen farklı tespitlerde bulunmuş olması
tuhaf değildir
87
Oumlte yandan Rossrsquola buumltuumlnuumlyle hemfikir olsak bile (ki bu Platonrsquoun agrapha
dogmatarsquosının duumlşuumlnuumlluumlp taşınılmış kasıtlı olduğu anlamına gelecektir)
Platonrsquoun eserlerinin halka accedilık olan kısmı ezici bir ccediloğunluğa sahiptir Tek
başına bu durum bile Akademiarsquodaki oumlğretmen Platonrsquola Elearsquodaki ezoterik oumlnder
Pythagoras arasındaki farkı belirginleştirmek iccedilin yeterlidir
Vernantrsquoın soumlzluuml gelenekten yazıya geccediliş formuumlluumlndeki genel manzara bize şunu
anlatır Eski Yunan halkları yeni polisrsquoler inşa ettikleri sırada Miken soylu kral-
tanrılar ccediloktan tarihe karışmış bulunuyordu Bu tarihsel olgu polis yasalarının
ezici rasyonalitesi ve aynı zamanda kral-lider iccedilin de bağlayıcı olması gibi pek
ccedilok ldquolaikrdquo pratikle de desteklenmektedir Oumlte yandan aynı sayfalarda Vernantrsquoın
bu laikleşmenin dini politikadan buumlsbuumltuumln tasfiye edebilecek kadar guumlccedilluuml
olmadığına dair farkındalığını anlamak hacirclacirc muumlmkuumlnduumlr
Oumlzetle Yunan polisrsquoleri buumltuumlnuumlyle din ve tanrısallık ilkeleri uumlzerine bina edilmiş
Miken toplum organizasyonlarına goumlre ccedilok daha duumlnyevicirc sekuumller olmakla birlikte
dinin birtakım kurucu ve duumlzenleyici işlevlerini de muhafaza etmek durumunda
kalmışlardır Nitekim o doumlnemde bile yurttaşların iktidara koşulsuz itaatini ve
yasayı makul bulmasını guumlvence altına alacak başka bir metottan soumlz etmek
olanaksızdır
Bir siyaset felsefesi olarak Platonrsquoun devlet projesi ilk boumlluumlmde belirttiğimiz uumlzere
mitik geccedilmişten derin etkiler taşımasının yanında aynı geccedilmişi yeniden
canlandırmaya doumlnuumlk nostaljik bir youmlntemi de benimsemiş goumlruumlnmektedir 5
yuumlzyılda yaşamış vasat bir Atinalı yazarın bile erişebileceği eldeki hazır Yunan
tarihi literatuumlruumlnuuml goumlz oumlnuumlnde bulunduracak olursak Platonrsquoun bu nostaljik
yaklaşımının nedenlerini bir ldquoyozlaşmardquo daha doğru bir ifadeyle ldquodekadansrdquo
duumlşuumlncesinde aramamız gerekir Nitekim bu tarih anlatısı ldquooumlzlenenrdquo
başlangıccediltaki oumlrneklerini mitik gelenekten devşirerek suumlrekli bir altın ccedilağdan soumlz
eden duumlşuumlş suumlrecini de hicivci bir youmlntemle betimleyen buumlyuumlk bir mitoloji olarak
karşımıza ccedilıkar Platonrsquoun bu hikacircye iccedilin başvurduğu birincil kaynaksa Kronosrsquoun
altın ccedilağına oumlvguumllerin ustası Hesiodosrsquotur
88
Aristotelesrsquoin meşhur bir mitik anlatıyı bize pek şaşırtıcı biccedilimde ldquotarihrdquo olarak
anlattığı bir yazısında Dumezilrsquoin olağanuumlstuuml bir tespiti olan uumlccedil işlevli Hint-Avrupa
devlet modelinin Yunan siyasi duumlnyasındaki ccediloumlkuumlş suumlrecine şahit oluruz
(Atinalıların Devleti 32) Bu meşhur komutan İonrsquoun hikacircyesidir Oumlzetle kralın
başarısızlığı uumlzerine halkın ccedilağrısıyla karşısında birdenbire ordu belirmiş bu
başarısızlığın bedelini de yetkilerini orduyla paylaşarak oumldemiştir41
Sonuccedil olarak tarih oumlncesi Miken krallarının ccediloğunda goumlruumllen ve tanrı-kralı mutlak
soumlz sahibi ve otorite olarak tayin eden uumlccedil işlevli kast temelli Hint-Avrupa
modelinin ccediloumlktuumlğuuml coğrafya 7-6-5 yuumlzyıllardaki İyonya-Atina hattıdır bunun
oumlncesine ilişkin soumlzuuml edilen tarihlerse genellikle mitik anlatılara goumlndermede
bulunur Bu ccediloumlkuumlşle birlikte yetki paylaşımını esas alan yeni bir izonomi-
demokrasi Platonrsquoa goumlreyse Kallipolisrsquoe uzak ve tiranlığa yakın koumltuuml bir devlet
modeli ortaya ccedilıkacaktır
41 Hikacircyenin etraflı bir oumlrneği iccedilin 1 yuumlzyıl coğrafyacısı Strabonrsquoun Geographica isimli eserine bakılabilir (Strabo 1877 1013) Strabon bir ldquobilimcirdquo olmasının yanında hikacircyesini Aristoteles Demosthenes gibi kayıtlara başvurarak mitik anlatıdan bilimsel metne doğru şekillendirme yolunu seccediler ve yine Thukydides Plutharkhos Pausanias vs oumlrneklerde olduğu gibi bir Antikccedilağ sosyal bilimciliği tavrı ortaya koyar
89
SONUCcedil
1 Platonrsquoun kayıp koumlpeği
Her okurun dikkatini ccedilekmesi zor olabilir ama diyalogları baştan sona dolaşan
bazı koumlşe başlarında ansızın karşımıza ccedilıkan huzursuz bir koumlpek vardır Antik
Yunan mitlerindeki hayvanlardan biri olmadığı kesindir ve kendisini o kadar az
ele verir ki ne cinsini ne de milliyetini soumlylemek kolaydır Bir tek Gorgiasrsquota Mısır
koumlkenli tanrılardan biri olduğuna ilişkin bir işaret yakalarız Sokrates soumlz arasında
birden haykırır μὰ τὸν κύνα τὸν Αἰγυπτίων θεόν ndashMısırlıların tanrısı koumlpeğe
andolsun kihellip Ccediloğu zaman Herarsquonın Zeusrsquoun Apollonrsquoun Kharitlerin ve başka
Olimpik varlıklarının adına yemin ettiğini goumlrduumlğuumlmuumlz Sokrates arada bir boumlyle
yabancı bir varlığa dahası bir koumlpeğe yemin ederek bizi şaşkınlığa uğratır
Ccedilağdaşları arasında aynı yemini bir tek Aristophanesrsquoin Eşek Arılarırsquonda
Sosiasrsquoın ağzından işitiriz μὰ τὸν κύναhellip (83) Bununla beraber Aristophanesrsquoin
bu oyunu 422 tarihliyken ondan bir yıl oumlnce yazdığı ve karakterlerinden biri
Sokrates olan Bulutlarrsquoın bir yerinde bu defa filozofun yeminleriyle alay
edercesine onu tek cuumlmlede ldquoNefes Khaos ve Havayardquo yemin ettirir μὰ τὴν
Ἀναπνοὴν μὰ τὸ Χάος μὰ τὸν Ἀέραhellip (Bulutlar 627) Sokratesrsquoin hem kendi
ccedilağında hem de bizim ccedilağımızda hayli dikkat ccedilekici olan başka yeminlerine de
rastlamamız muumlmkuumlnduumlr oumlrneğin Phaidrosrsquota ccedilınar ağacına yemin ettiğini
goumlruumlruumlz Ancak bu yeminlerin hiccedilbiri koumlpek yemini kadar ilgi ccedilekici ve kışkırtıcı
değildirSokratesrsquoin diyaloglarda koumlpeğe ettiği yeminler şoumlyledir
Savunma 22aνὴ τὸν κύνα ndashkoumlpeğe andolsun ki yemin edilen Atinarsquoda bilge olduğu soumlylenen hiccedil kimsenin aslında bilge olmadığını bizzat tecruumlbe ettiği
Phaidros 228bνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Phaidrosrsquoun şayet kısa olsa tekrar tekrar okumaktan buumltuumln soumlylevi ezberlemiş olacağı
Devlet 399eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Devletteki fuzuli buumltuumln zevkleri ortadan kaldırdıkları
90
Devlet 567dνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Adeimantosrsquoun eşekarılarından soumlz ettiği
Devlet 592aνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Filozofun politikadan uzak durmak isteyeceği
Phaidon 98eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen verilen her tuumlrluuml cezayı ccedilekmenin kaccedilmaktan daha iyi ve asilce olduğunu duumlşuumlnduumlğuuml
Kratylos 411bνὴ τὸν κύναndash yemin edilen O anda aklında eskiden adları bulan kişilerin şimdinin filozoflarına benzediği youmlnuumlnde bir duumlşuumlncenin doğduğu
Gorgias 461aνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Konuyu yeterince tartışmanın uzun zaman alacağı
Gorgias 466cνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Polosrsquoun soumlylediği soumlzlerle fikirlerini mi accedilıkladığını yoksa kendisine soru mu sorduğunu anlamadığı
Kharmides 172eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Soumlylediklerinin bizzat kendisini de şaşırttığı
Buumlyuumlk Hippias 287eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Hippiasrsquoın cevabını beğendiği
Buumlyuumlk Hippias 298cνὴ τὸν κύναndash anlamsız konuşup da anlamlı konuşmuş gibi davranmaması iccedilin Hippiasrsquoı uyarırken
Lysis 211eνὴ τὸν κύναndash iyi bir dostu Dariusrsquoun buumltuumln altınlarına tercih edeceği
Bu yeminin farklı soumlylenişteki tek oumlrneği Gorgias 482brsquodedir
μὰ τὸν κύνα τὸν Αἰγυπτίων θεόνndash Mısırlıların tanrısı koumlpeğe andolsun kihellip yemin edilen Ceza ccedilekmenin koumltuuml olduğunu duumlşuumlnen Kalliklesrsquoin ccedilelişkiye duumlşeceği
Yeminin bu kullanımlarını birbiriyle ne kadar ilişkilendirirsek ilişkilendirelim bize
Platonrsquoun ironik kurgusunun eseri olduklarına dair herhangi bir işaret vermemekle
birlikte sırf Aristophanesrsquoin iğnelemeleri Sokratesrsquoin bu yemini gerccedilekten de sık
sık kullandığını goumlstermeye yeterlidir Bununla birlikte Yasalarrsquoda anlatılan
yeminle (ὅρκος) ilgili bir miti Sokratesrsquoin ccedilok sevdiği bu yeminle birarada
değerlendirmek bize Platonrsquoun bu ccedilalışma boyunca ortaya koymaya ccedilalıştığımız
mitolojik yaklaşımını destekleyecek bir arguumlman daha sunacaktır Soumlz konusu
mit tanrısal yargıccedil Rhadamantysrsquouumln yemin konusunda aldığı bir kararı anlatır
hellip O guumlnkuuml insanların ccediloğunluğu tanrıların soyundan geldikleri iccedilin doğal
olarak tanrıların varlığına accedilıkccedila inandıklarını goumlruumlyordu zaten kendisi de
bunlardan biriydi Anlaşılan insanlardan değil ancak tanrılardan yargıccedil
olabileceğini duumlşuumlnuumlyor bu nedenle de davaları kolayca ve ccedilabucak
sonuccedillandırıyordu nitekim davalı taraflara dava konusunda yemin ettirip
91
ccedilabucak ve kesin olarak davayı kapatıyordu Buguumln ise dediğimiz gibi
insanların bazısı kesinlikle tanrılara inanmıyor bazısı da (tanrıların) bizimle
ilgilenmediklerini duumlşuumlnuumlyor sayıca en fazla ve en koumltuuml olan bazılarının
duumlşuumlncesine goumlre ise tanrılar biraz kurban bolca yuumlze guumllme karşılığında
insanlara yuumlkluuml para kaldırmaya yardım ederler ve onları ağır cezalardan
kurtarırlar demek ki Rhadamantysrsquouumln davalardaki youmlntemi buguumlnkuuml
insanlar iccedilin elverişli değildir (Yasalar 948b-c)
Bu soumlzler Platonrsquoun yaşadığı doumlnemde Atina toplumundaki ldquodindarlıkrdquo
anlayışının yozlaştığını insanların dini ccediloğu zaman gizli ahlacircksızlıkları iccedilin bir kılıf
olarak kullandığını buna karşılık inananların da tanrıların affına sığınmayı her
durumda abarttığını goumlsterir Oumlte yandan Platonrsquoun dinle ilişkili mitlerin toplumsal
youmlnuumlne Devletrsquote olduğundan daha mesafeli olmakla birlikte hacirclacirc buumlyuumlk oumlnem
verdiğini de goumlsterir Nitekim burada Platonrsquoun Magnesiarsquoda oumlngoumlrduumlğuuml yeni
yasalardan birini goumlruumlruumlz tanrılar adına edilen yeminler hiccedilbir şekilde gerccedileğin
delili olarak kabul edilmeyecektir
Sokratesrsquoin Atinalı yurttaşlarının tanrı olduğuna inanmasının pek makul
goumlruumlnmediği birtakım varlıklara yemin etmiş olması farklı bakımlardan
değerlendirilebilir Ama oumlzellikle νὴ τὸν κύνα yemininde Yunanlar iccedilin hiccedil de
bağlayıcı olmayan yabancı kaynaklı bir tanrı mitine tam da Sokratesccedili ironiyle
bağdaşır biccedilimde yeminin hakikat iccedilin delil olarak sunulmasının eleştirisi olarak
başvurulmuş gibidir
2 Yurttaş filozof yasakoyucu ve mit
Bu sıradışı tutumun birbirini sonuccedil olarak getiren iki nedeninden soumlz etmek
muumlmkuumlnduumlr İlki Yunan toplumunda mitlerin gerccedilekliğe ilişkin dayanaklarını
genellikle hayatın olağan akışından seccedilmemiş olmalarıdır İkincisi bunun bir
sonucu ve aynı zamanda pekiştiricisi olarak mitlerin guumlnluumlk hayatın rutinlerine
rasyonel pratiklerine ve temelde laik olan herhangi bir mekanizmasına muumldahale
etmekten geri durmalarıdır Mitle guumlnluumlk hayat arasında kurulan ve ikisinin ilkece
ayrılmasına dayanan bu ilişkinin sonucu olarak yasakoyucu-duumlşuumlnuumlr figuumlruuml ve
92
sıradan yurttaş figuumlruuml arasında ortaya ccedilıkan etkileşim birbirinden farklı gelişmiştir
Yasakoyucu veya duumlşuumlnuumlruumln mitinde hep daha sakınımlı hakikat olma iddiasını
rasyonel alanda sınamaya accedilmayan bir tavır goumlrmemizin nedeni de budur
Sıradan Yunan yurttaşının mitiyse yasakoyucunun ve duumlşuumlnuumlruumln anlattığı mitten
daha ileriye gitmediği gibi kendi hakikatini rasyonel alanda kanıtlamaya da
kalkışmaz fakat guumlnluumlk hayatın akışına yine aynı otoritenin ccedilizdiği sınırlar iccedilinde
muumldahalede bulunmaktan da geri durmaz
Ccediloktanrılı toplumlarda panteonların yaşadığı değişim suumlreccedilleri bunun oumlrnekleriyle
doludur Buumlyuumlk bir savaş veya antlaşma neticesinde panteona yasakoyucu
tarafından yeni bir tanrı veya bir kuumllt koyulur veya bunun tersi olur Artık sıradan
yurttaşların bu yeniliğe hızlı biccedilimde uyum sağlamaları gerekecektir
Homerik kuumlltuumlruumln yetiştirdiği Yunanlı bireyin goumlzuumlnde tanrısal guumlccedillerin doğadaki
nedensellik ve yasa ilişkilerine ndashbu ilişkilerin ilk başlangıccedilta o da ldquoilk kuşakrdquo
tanrılarca kurulmuş olması dışındandash muumldahalesi onları değiştirmesi ve
duumlzenlemesi tasavvuru imkacircnsız bir olguydu Duumlnya duumlzeni ve kosmos yasaları
bizzat tanrılar eliyle değil ilk kuşak tanrılar (titanlar) ve onların soyları arasındaki
muumlcadeleyle kısacası doğa fenomenleriyle ccedilok benzer bir ccedilatışma sonucunda
ortaya ccedilıkmış ya da istenirse tesis edilmişti Hacirclihazırda egemen olan tanrılar
ccedilok daha oumlnceden tesis edilmiş bir doğa yasaları duumlzenine tabiydiler bu yasalar
uumlzerinde herhangi bir tasarrufa sahip değildiler
Bununla birlikte yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz yasakoyucu ve mit ilişkisinin istisnai
durumlar iccedilin soumlz konusu olduğunu goumlz oumlnuumlnde bulundurmak gerekir Nitekim
Yunan coğrafyasında ilk kıvılcımları filozofların bireysel fikirlerinde parlayan
mitolojik yaklaşım sıradan Yunan yurttaşı şoumlyle dursun tarih yazıcıları şairler ve
devlet adamları duumlzeyine bile sirayet edememiş bilhassa 5 yuumlzyıldaki Sofist ve
Platoncu aydınlanmalar doumlnemi boyunca Yunan kuumlltuumlruuml mitlerle hesaplaşmasını
ancak filozoflar eliyle gerccedilekleştirmek durumunda kalmıştır Bunların başını
Sofistler ccedilekmekle birlikte buumltuumln zıtlıklarına rağmen yine de Sofist kuumlltuumlruumln bir
uumlruumlnuuml olan Sokratik duumlşuumlnce soumlz konusu mitolojik yaklaşımın sığ bir akarsuyun
menderesler ccedilizmesi gibi ağır ve zikzaklı bir ilerleyişle Sofist inkacircr tutumundan
Platonik faydacı tutuma ndashCampbellci deyişle mitolojinin kozmolojik ve toplumsal
93
işlevlerinendash doğru yol almasını sağlamıştır Sofistler mitlerin birer safsata
olduğunu bilerek reddediyorken Platon onların ndashen azından Olimpik olanlarınınndash
safsata olduğunu bilerek toplumsal ve politik alanda faydalarına başvuruyordu
Yukarıda yaptığımız ayrımda Yunan yurttaşlarının bir tipine ldquosıradanrdquo sıfatını
yakıştırmanın zorunluluğunu da temellendirmemiz gerekir Nitekim boumlyle bir
yakıştırmada sıradan yurttaşın Yunancadaki ldquoyalınrdquo anlamına gelen ἁπλῶςrsquoun
buumltuumln olumsuz anlamıyla birlikte ndashccediluumlnkuuml hayatını yalın yani Platoncu anlamdaki
ldquosorgulamardquo eyleminden bir kelimeyle felsefe etkinliğinden uzak geccedilirmektedirndash
başka mesleklerde ccedilok buumlyuumlk başarılara imza atabileceğini goumlz oumlnuumlnde
bulundurmak bizi seccedilkincilik yaklaşımından kurtaracaktır
Soumlzgelişi Alkibiades Sokratesrsquoin buumltuumln ccedilabalarına rağmen felsefe sanatında
ilerleyememiş olsa da Atinarsquonın diğer devletlerle ilişkisine youmln verecek derecede
nuumlfuzlu bir komutan ve devlet adamı olmayı başarabilmişti Bununla beraber
Alkibiadesrsquoin tam karşıt oumlrneği olarak duumlşuumlnebileceğimiz Theaitetosrsquoa gelince
toplumsal veya politik anlamda kendisine şoumlhret ve onur kazandıran hiccedilbir
başarısı olmadığı hacirclde diyalektik sanatındaki uumlstuumln yeteneğiyle Sokratesrsquoin
hayranlığını kazanmış ona sık sık adından soumlz ettirmişti En azından bir
zamanlar şan ve onur elde etmekte ccedilok başarılı buumlyuumlk meclislerde herkesin
goumlzdesi ve idoluuml olan Alkibiades Yunan yurttaşları arasında ldquosıradanrdquo tanımımızı
karşılarken alabildiğine sade bir hayat yaşayan agorarsquoda adı sanı bilinmeyen ve
genccedil yaşta katıldığı bir savaşta hem salgın hastalıktan hem de aldığı yaradan acı
ccedilekerek oumllen ama felsefe sanatında pek yetenekli ve başarılı Theaitetos Yunan
yurttaşları arasında ldquosıradanrdquo tanımına hiccedil de iccedilin uygun bir figuumlr değildir Bu
bakımdan Platonrsquoun ccedilağında dikkatimizi ccedileken herhangi bir ismin mitle irtibatını
irdelerken felseficirc duumlşuumlnceyle Platoncu anlamda soumlylenecek olursa ldquodiyalektikrdquo
sanatıyla ilgisi bizim iccedilin birinci oumllccediluumlt olmak durumundadır
Sıradan Yunan yurttaşının mitle ilişkisini irdelemeye imkacircn veren pek ccedilok kayıt
guumlnuumlmuumlze sağlıklı biccedilimde ulaşmıştır Uumlstelik bunlar sanatsal kurgu veya
edebiyat alanındaki eserlerle sınırlı değildir o ccedilağdan guumlnuumlmuumlze varlığını
suumlrduumlrmuumlş pek ccedilok yasa metni tarih anlatısı biyografi ve mektup da Yunan
94
toplumlarında mitle kurulan ilişkiyi buumltuumln perspektiflerden incelememize yardımcı
oumlğeler iccedilerir42
Eski Yunan dilinde ldquohikacircyerdquo soumlzcuumlğuumlnuumln karşılığı olarak kullanılan μῦθοςrsquotan
başka bir de ἱστορία soumlzcuumlğuumlnuumln varlığı dikkat ccedilekicidir Platon ve Aristoteles bu
soumlzcuumlğuuml ccediloğu yerde ldquoaraştırmardquo anlamında kullanmışlardır fakat soumlzcuumlğuumln
Avrupa dillerindeki yazgısını Herodotosrsquoun ona yuumlklediği ldquoderlenen bilgiler
toplamırdquo tuumlruumlnden bir anlam belirlemiş goumlruumlnmektedir Nitekim birkaccedil yuumlzyıl
sonrasında Plutarkhosrsquoun kullanımıyla artık guumlnuumlmuumlzde geccedilerli olan ldquotarihrdquo
biliminin adı hacircline gelmiştir Bu durum Yunan entelektuumlelinin ldquotarihrdquo denen bir
araştırma sahasını biccedilimlendirirken ona yakıştırdığı birincil niteliği ccedilok guumlzel
accedilıklar Tarih onu yazan ve okuyan her Yunanlının goumlzuumlnde bir ldquohikacircyedenrdquo
ibaretti Uumlstelik birinci dereceden bir tanıklığa ihtiyaccedil duymuyordu ccediluumlnkuuml
neredeyse buumltuumln Yunan tarih yazarlarının metodu aynıydı Tarihini yazacakları
coğrafi boumllgelere ziyarette bulunarak yerel halkın ve duumlşuumlnuumlrlerin konuyla alakalı
rivayetlerini fikirlerini toplayıp kayıt altına almak
Sonuccedil olarak mitoloji tarihin neredeyse her doumlneminde iccedilinde buumltuumln bilimlerin
kısılıp kaldığı bir ccedilıkmaz olarak kendini belli eder Bu ccedilıkmazın temel kaynağı
bilimsel duumlşuumlnmenin duyulur alanla sınırlanmış dar ccedilerccedilevesidir Bu insanın
deney ve goumlzlemini zaman ve uzay bakımından sonsuza eriştiremeyeceği
duyularının hakikatle oumlrtuumlştuumlğuumlnden asla emin olamayacağı bir ccedilerccedilevedir Akıl
bu sınırlı ccedilerccedilevenin dışına ccedilıkma zorunluluğunu guumlndelik hayatın her sahasında
insana dayatmış ve sonuccedil olarak mitik duumlşuumlnce suumlrekli başka adlar altında
42 Bunlar da anmaya fırsat bulamadığımız ve mitlerin ilk kaynağı olan bazı edebicirc metinler gibi listelere sığmayacak kadar kalabalıktır Oumlrneğin buumlyuumlk tragedya yazarları kendi kurgusal eserlerini kadim mitlerle suumlslemekten ccedilok hoşlanırlar Hatta bazı mitleri birbirinden kuumlccediluumlk farklarla birden fazla Yunan şairinden okumak muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan kimi hatıra ve biyografi yazılarında ndashki bunların aklımıza ilk gelen oumlrneği yukarıda da aynı bağlamda değindiğimiz Ksenophonrsquoun ccediloğuna birinci derecede tanıklık ederek derlediği ilginccedil Sokrates hatıralarıdırndash Yunan mitlerinin inanccedillara ve guumlnluumlk hayatın bazı rutinlerine nasıl nuumlfuz ettiğini goumlrebiliriz Buumlyuumlk Yunan tarihccedilileri Herodotos ve Thukididesrsquoin yapıtlarında hatta daha sonraki yuumlzyıllarda yaşamış Plutarkhosrsquoun eserlerinde mitlerin belirleyici ve epeyi ağırlıklı olduğunu da goumlrebiliriz Platonrsquoun mektuplarında da mitlerden izler goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Yasa iccedilin akla ilk gelen oumlrnekse iki farklı mitosun ccedilatışma alanı olarak okumaya elverişli goumlruumlnen Sokratesrsquoin Savunmasırsquonda şahit olduğumuz Atina yasalarının mit kaynaklı gelenek konusundaki korumacı tutumu olabilir Sonuccedil olarak burada saydığımız yazı tuumlrleri sıradan Yunan yurttaşının hayatına ışık tutmaktaydı kaldı ki elimizde bu hayat tarzını goumlzlemleyebileceğimiz bunlardan başka bir olanağın varlığından da soumlz edemiyoruz
95
insanın doğayı ve evreni anlamlandırma ccedilabasına bir şekilde dahil olmayı
başarmıştır
Aslına bakılırsa mitik duumlşuumlncenin bu muumldahalesi Kopernik devriminden sonra
hatta teknoloji ve uzay ccedilağında bile azalmaya uğramış goumlruumlnmez Son birkaccedil
yuumlzyılda buumlyuumlk sıccedilramalarla ilerleyen bilimlerin etkisiyle kozmoloji matematik ve
hatta biyoloji sahalarında uumlretilen birccedilok teoriyle guumlnuumlmuumlzden birkaccedil bin yıl oumlnce
yazıya geccedilirilmiş kozmogoni aritmetik tarım hatta hayvanlar ve insanın ortaya
ccedilıkışını anlatan kadim mitler arasında belki de tek fark eski ccedilağlarda yaşayan
insanların ruhunu etki altına almış bir huşu-korku duygusundan ibarettir Eski ve
yeni paradigmalar arasındaki oumlrtuumlşmenin kaynağı tıpkı binlerce yıl oumlncesinde
olduğu gibi uzay ccedilağında da deney alanının ndashzamanla ne kadar genişlemiş
olursa olsunndash aynı sınırlı ccedilerccedileve iccedilinde olmasıdır
Boumlylelikle insanda logos daima iş başında olduğundan Suumlmer devrinde tarım
faaliyetlerinde kullanılan en basit bir karasaban iccedilin bir başlangıccedil accedilıklamasına
duyulan ihtiyaccedilla 20 yuumlzyılda ldquoevrenin başlangıcı nedirrdquo tuumlruumlnden pek
karmaşık bir bilmecenin ccediloumlzuumlmuumlne duyulan ihtiyaccedil arasında nitelik bakımından
hiccedilbir fark kalmaz Bu ihtiyaccedilların her ikisi de aynı meraktan doğmuştur her ikisi
de aynı merakın sırf nicelik bakımından birbirinden farklı olan sonuccedillardır
Bununla birlikte iki ihtiyacın giderilme biccedilimleri arasında yine sırf nicelik
bakımından farklılıklar bulunması kurduğumuz analojiyi hiccedilbir bakımdan
tartışmaya accedilmaz Nitekim ilkinde tanrı Enlilrsquoin insana luumltufta bulunması ve buna
karşılık insanın Enlilrsquoe duyduğu minnettarlık (Kramer 1961 42) ikincisindeyse
uzay ve zamanın yaklaşık 14 milyar yıl oumlnceki muhtemel yokluğu ve bu durumun
gelecekte doğurabileceği kıyamet senaryoları uzun uzadıya ve aynı kesinlik
doğruluk derecesinde dile getirilir Nihayet gerek Enlilrsquoin insanlara karasabanı
oumlğretmesi gerek Buumlyuumlk Patlamarsquonın uzay ve zamanı ortaya ccedilıkarması doğayı
bir suumlre goumlzlemledikten sonra baş goumlsteren zihin kurgularının meyvesidir Her iki
hikacircyeleme de deney alanının dışında duumlşleme yoluyla resmedilmiş olay
oumlrguumllerine dayanmaktadır
96
3 Son soumlz
Nihayet Platonrsquoun felsefesinde mitin ve mitolojinin yeri bir yurttaş olarak onun
veya Sokratesrsquoin dindarca-dine aykırı tutumlarından ziyade bu buumlyuumlk felsefenin
kurucu oumlgelerine bakılarak irdelenmek durumundadır Platonrsquoun felsefesine bu
tarzdaki her felsefi bakışın bizi goumltuumlreceği yerse mitolojinin işlevlerinin birbirinden
farklı accedilığa ccedilıkma biccedilimleridir Her ne kadar bu ccedilalışma oumlzelinde guumlzergacirch
belirleyici olarak Campbellrsquoin işlev sınıflandırmasındaki iki maddeye başvurmakla
yetinmiş olsak da Platonrsquoun felsefesinde mitik oumlgelerin daha başka işlevlerinin
de ccediloumlzuumlmlemeye accedilık olduğu bu bakımdan gerek Platonculuğun ve gerekse
sonraki Platoncu geleneklerin mitik ve mitolojik tartışmalar iccedilin alabildiğine
verimli daha oumlnemlisi mecburi bir alan meydana getirdiği şuumlphesizdir
Veyne antik doumlnemde yaşamış bir Yunanlının mitle irtibatını şu şekilde sabitler
O miti ya kocakarı masalları olarak goumlruumlr ya da gerccedilekleşmesi zor olağanuumlstuuml
birtakım olaylar olarak fakat bu ikinci durumda anlatılanın tarihsel gerccedilek mi
yoksa uydurma mı olduğunu tartışmanın da anlamsız olduğu youmlnuumlnde bir tavır
ortaya koyar (Veyne 2015 s39) Bu Yunanlılardan biri de Platonrsquodu ve ne yazık
ki onun bu iki kesimden hangisine dahil olduğuna ilişkin elimizde ndashsoumlzgelişi
Euhemeros Pausanias veya Miletoslu Hekataiosrsquota olduğu kadarndash kesin bir veri
bulunmamaktadır Ancak bununla birlikte bu kesinliği vermeyecek bile olsa onun
mite işlevsel bir yaklaşımda olduğunu ve hem felsefeyi hem guumlnluumlk hayatı hem
de siyaset doktrinini kurgularken mitin pek ccedilok işlevinden yararlanmaya giriştiğini
metinlerden apaccedilık biccedilimde anlayabiliyoruz Dahası yukarıdaki sayfalarda
etraflıca değindiğimiz gibi metinleri derinlemesine incelediğimiz zaman onun 5
yuumlzyıl Yunanistanrsquoında huumlkuumlm suumlren pek ccedilok mitik ve teolojik gelenek arasında
belli bir gruba ndashzaman zaman işlevlerinden yararlanmak ve zaman zaman ldquoiman
etmekrdquo bakımındanndash belli ayrıcalıklar tanıdığını goumlruumlyoruz Bu itibarla Platonrsquoun
mitlerle sıkı bir oumlruumlntuuml iccedilinde olan ldquofelsefirdquo metni hem kendi zihin haritasının hem
de 5 yuumlzyıl Yunanistanrsquoının kuumlltuumlrel haritasının karanlıkta kalmış yanlarını
aydınlatmak iccedilin benzersiz bir kaynak huumlkmuumlndedir
97
Burada yeniden ve ısrarla altı ccedilizilmelidir ki yukarıda da yer yer değindiğimiz gibi
diyaloglardaki oumlrtuumlk kalmış ezoterik gelenekler bağlamında ccediloumlzuumlmlenecek bir
Platonculuğun bizi bireysel anlamda mitik reflekslere sahip bir Platonrsquoa ve
Sokratesrsquoe vardırma ihtimali var Sokrates ve Platon batı felsefesinin bu iki buumlyuumlk
ldquokurucurdquo figuumlruuml en nihayetinde kendi toplumlarının birer ldquoerdemlirdquo uumlyesi ve
devletlerinin erdemli birer yurttaşıydı Her ikisi de sıradan Yunan yurttaşlarıyla
aynı agorarsquoda dolaşıp soumlyleşti alışveriş yaptılar Sıradan Yunan yurttaşlarıyla
aynı savaşları goumlrduumller aynı tapınaklara girdiler ve aynı devlet adamları
tarafından youmlnetildiler Onların felsefi etkinliklerinin bu ortaklıktan geniş oumllccediluumlde
pay almamış olması imkacircn dahilinde değildir buguumln Augustinusrsquoun Tanrı
Devletirsquoni veya Kantrsquoın Pratik Aklın Eleştirisirsquoni okurken goumlzardı edemeyeceğimiz
bir Hristiyanlık gerccedileği ne kadar soumlz konusuysa pek ccedilok ilkccedilağ duumlşuumlnuumlruumlnuuml ve
bilhassa Platonrsquou okurken goumlzardı edemeyeceğimiz bir Orfizm ve Olympos
gerccedileği de o kadar soumlz konusudur
Diyalogların bize sunduğu imkacircnlar ışığında Sokratesrsquoin veya Platonrsquoun
Mısırlıların ulu koumlpeğine inandıklarını duumlşuumlnmek elbette akıl dışıdır Her ikisinde
de boumlylesi bir inancı Veynersquonin sınıflandırdığı ldquotarihsel gerccedileklik-uydurmalıkrdquo
tartışmasını askıya alan Yunan yurttaş figuumlruumlyle de accedilıklamak muumlmkuumln değildir
Oumlte yandan Yasalarrsquoda ortaya koyulan yemin-mahkeme ilişkisi ve bu ilişkiyi
irdelerken başvurulan ldquotanrısal yargıccedillarrdquo miti koumlpek adına ndashkendisine hiccedil de
iman etmeksizinndash yemin eden filozofun mitle ve mitolojiyle iccediliccedile kurduğu felsefi
oumlruumlntuumlyuuml ortaya koymak iccedilin tek başına yeterlidir
Koumlpeğin gerccedilekte hangi koumlpek olduğu hatta koumlpek bile olup olmadığı veya adına
yemin etmenin o doumlnemdeki yaygınlığı gibi pek ccedilok tartışma accedilılabilir ancak
koumlpeğin bir ldquomitrdquo olduğu ve filozofun buradaki etkinliğinin bir ldquomitolojirdquo olduğu
tartışmaya accedilılamaz apaccedilık ortadadır Platonrsquoun seslendiği koumlpek belki bu buumlyuumlk
ve karmaşık manzaranın bir yerlerinde kayıptır ama duumlşuumlnen hayvan onun
kayıp koumlpeğine tarihin her doumlneminde aynı şekilde seslenmeye devam edecektir
98
KAYNAKCcedilA
Apollodorus (1921) The Library with an English Translation in 2 Volumes (S J
Frazer trans) Cambridge Harvard University Press
Aristophanes (1930) The Acharnians the Clouds the Knights the Wasps with
an English translation (B B Rogers trans) London William Heinemann
Ltd
Aristoteles (2009a) Fizik (S Babuumlr ccedilev) İstanbul Yapı Kredi Yayınları
Aristoteles (2009b) Nikomakhosrsquoa Etik (S Babuumlr ccedilev) Ankara BilgeSu
Yayınları
Aristoteles (2012) Poietika(N Kalaycı ccedilev) İstanbul Pharmakon Kitap
Aristoteles (1920) Athenaion Politeia ed Kenyon Oxford
Aristotle (2008) Metaphysics Books 10-14 Oeconomica Magna Moralia (H
Tredennick G C Armstrong trans) London Loeb Classical Library
Aristotle (2004a) On the Soul Parva Naturalia On Breath(W S Hett trans)
London Loeb Classical Library
Aristotle (2004b) Politics (H Rackham trans) London Loeb Classical Library
Bernabeacute A (2013) Poetae epici Graeci Testimonia et fragmenta Berlin De
Gruyter
Burkert W(2004) Babylon Memphis Persepolis Eastern Contexts of Greek
Culture New York Harvard University Press
Burnet J (1890) Early Greek Philosophy London Adam and Charles Black
Campbell J (1991) The Power of Myth with Bill Moyers New York Anchor
Books
Campbell J (1994) Yaratıcı Mitoloji Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev)
Ankara İmge Yayınları
Campbell J (2003) Batı Mitolojisi Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev)
Ankara İmge Yayınları
Campbell J (2001) İlkel Mitoloji Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev) Ankara
İmge Yayınları
99
Cherniss H (1944) Aristotlersquos Criticism of Plato and the Academy Vol1
Baltimore The John Hopkins Press
Cicero M Tullius (2006) De Republica De Legibus Cato Maior de Senectute
Laelius de Amicitia (J G P Powell trans) New York Oxford University
Press
Coomaraswamy A K (2011) Christian and Oriental Philosophy of Art New York
Dover Publications
Cornford F M (1907) Thucydides Mythistoricus London E Arnold
Cornford F M (1912) From Religion to Philosophy A Study in the Origins of
Western Speculation London E Arnold
Cornford F M (1952) Principium Sapientiae The Origins of Greek Philosophical
Thought Cambridge Cambridge University Press
Cornford F M (1997) Platorsquos Cosmology The Timaeus of Plato Indiana
Hackett Publishing Co
Diels H Kranz W (1961) Die Fragmente der Vorsokratiker 3 Banden Frankfurt
am Main Weidmannsche Verlagsbuchhandlung
Dowden K (1992) The Uses of Greek Mythology New York Routledge
Ebeling H (1885) Lexicon HomericumI-II London Williams and Norgate
Eliade M (2014) Mitlerin Oumlzellikleri(S Rifat ccedilev) İstanbul Alfa Yayınları
Eliade M (2013) Dinsel İnanccedillar ve Duumlşuumlnceler Tarihi Cilt 1 Taş Devrinden
Eleusis Mysterialarına (A Berktay ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi
Guthrie W K C (1955) The Greeks and Their Gods Boston Beacon Press
Guthrie W K C (1997a) A History of Greek Philosophy Volume 1 The Earlier
Presocratics and the Pythagoreansrdquo Cambridge Cambridge University
Press
Guthrie W K C (1997b) A History of Greek Philosophy Volume 2 The
Presocratic Tradition from Parmenides to Democritus Cambridge
Cambridge University Press
Guthrie W K C (1997c) A History of Greek Philosophy Volume 4 Plato The
Man and his Dialogues Earlier Period Cambridge Cambridge University
Press
100
Herodotus (1920) The Histories with an English translation (A D Godley trans)
Cambridge Harvard University Press
Hesiod Theogony Works and Days Testimonia with an English translation (G
W Most trans)Cambridge Harvard University Press
Homer (1924) Iliad in two volumes with an English translation(A T Murray
trans) Cambridge MA Harvard University Press
Homer (1919) Odyssey in two volumes with an English translation (A T Murray
trans) Cambridge MA Harvard University Press
Homeros (2005a) İlyada (A Erhat A Kadir ccedilev) İstanbul Can Yayınları
Homeros (2005b) Odysseia (A Erhat A Kadir ccedilev) İstanbul Can Yayınları
Jaeger W (1948) The Theology of the Early Greek Philosophers (E S
Robinson trans) London Clarendon Press
Jaeger W (1953) Die Theologie der Fruumlhen Griechischen Denker Stuttgart W
Kohlhammer
Jaeger W (1948) Aristotle Fundamentals of the History of His Development
OxfordOxford University Press
Jaeger W (2011) İlk Yunan Filozoflarında Tanrı Duumlşuumlncesi (G Ayas ccedilev)
İstanbul İthaki Yayınevi
Karatani Kojin (2017) Isonomia and the Origins of Philosophy (J A Murphy
trans) Durham Duke University Press
Karatani Kojin (2019) İzonomi ve Felsefenin Koumlkenleri (A N Bingoumll ccedilev)
İstanbul Metis Yayınları
Kramer S N (2007) Sumerian Mythology A study of Spiritual and Literary
Achievement in the Third Millenium BC London Forgotten Books
Kramer S N (2002) Suumlmerler Tarihleri Kuumlltuumlrleri ve Karakterleri (Ouml Buze
ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi
Kranz W (1994) Antik Felsefe (S Y Baydur ccedilev) İstanbul Sosyal Yayınları
Ksenophon (1997) Sokratesten Anılar (C Şentuna ccedilev) Ankara Tuumlrk Tarih
Kurumu Yayınları
Laertios D (2013) Uumlnluuml Filozofların Yaşamları ve Oumlğretileri (C Şentuna ccedilev)
İstanbul Yapı Kredi Yayınları
101
Liddell H ve diğerleri (1883) A Greek-English Lexicon Oxford Clarendon
Press
Nietzsche F (1966) Beyond Good and Evil (W Kaufmann trans) New York
Vintage Books
Nietzsche F (1967) Fruumlhling 1878 bis November 1879 Menschliches
Allzumenschliches zweiter Band Nachgelassene Fragmente 4 Berlinde
Grutyer
Nietzsche F (1999) Jenseits von Gut und Boumlse Zur Genealogie der Moral
Bonn Deutscher Taschenbug Verlag de Gruyter
Pausanias (1918) Description of Greece with an English Translation in 4
Volumes (WHS Jones LittD and HA Ormerod MA trans) London
William Heinemann Ltd
Payne R (1959) The gold of Troy the story of Heinrich Schliemann and the
buried cities of ancient GreeceNew YorkCcedil Funk amp Wagnalls
Plato (2002a) Charmides Alcibiades 1 amp 2 Hipparchus The Lovers Theages
Minos Epinomis(W R M Lambtrans)London Loeb Classical Library
Plato (2002b) Cratylus Parmenides Greater Hippias Lesser Hippias(HN
Fowler trans) London Loeb Classical Library
Plato (2002c) Euthyphro Apology Crito Phaedo Phaedrusrdquo (HN Fowler
trans) London Loeb Classical Library
Plato (2002d) Laches Protagoras Meno Euthydemus(W R M Lamb trans)
London Loeb Classical Library
Plato (2002e) Lysis Symposium Gorgias(W R M Lamb trans) London Loeb
Classical Library
Plato (2002f) Republic Volume I Books 1-5(CE Jones W Preddy trans)
LondonLoeb Classical Library
Plato (2002g) Republic Volume II Books 6-10(CE Jones W Preddy trans)
LondonLoeb Classical Library
Plato (2002h) ldquoStatesman Philebus Ionrdquo (HN Fowler trans) London Loeb
Classical Library
Plato (2002i) Theaetetus Sophist(HN Fowler trans) London Loeb Classical
Library
102
Plato (2002j) Timaeus Critias Cleitophon Menexenus Epistles(R G Bury
trans) LondonLoeb Classical Library
Platon (2014) Parmenides(S Babuumlrccedilev) Ankara İmge Kitabevi Yayınları
Platon (1998) Yasalar Yunanca Aslı İle ndash 2 Cilt (C Şentuna S Babuumlr ccedilev)
İstanbul Kabalcı Yayınevi
Platon (2012) Phaidon Ruh Uumlzerine (N Kalaycı ccedilev) İstanbul Kabalcı
Yayınevi
Plutarch (1957) Moralia with an English Translation in 14 Volumes (F C
Babbitt trans) London Harvard University Press
Proclus (1820) The commentaries on the Timaeus of Plato in five books
containing a treasury of Pythagoric and Platonic physiology (T Taylor
trans) London the Author
Renan Ernest (1897) Recollections of My Youth (C B Pitman trans)London
Chapman and Hall
Rohde E (1925) Psyche The Cult of Souls and Belief in Immortality Among the
Greeksrdquo (W B Hills trans) New York Kegan Paul Trench Trubner amp Co
Ltd
Ross D (2016) Platonrsquoun Yazılı Olmayan Oumlğretileri (Oumlzne 24 Kitap-Bahar
2016 iccedilinde ss 101-111 (C Sabancı ccedilev) Konya Ccedilizgi Kitabevi
Simplicius (2014) On Aristotles Physics (P Huby CCW Taylor trans)
London Bloomsbury
Stewart J A (2001) The Myths of PlatoLondonBarnes and Noble Inc
Strabo (1877) Geographica(A Meineke trans) Leipzig Teubner
Levi-Strauss C (2013) Mit ve Anlam (G Y Demir ccedilev) İstanbul İthaki
Yayınevi
Thomae Aquinatis (1920) Summa Theologica Pars Prima Romae Typographia
Forzani et S
Thomson G (1997) İlk Filozoflar Eski Yunan Toplumu Uumlzerine İncelemeler (M
H Doğan ccedilev) İstanbul Payel Yayınları
Thomson G (2007) Tarihoumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler
(C Uumlster Ccedilev) İstanbul Homer Kitabevi
103
Thucydides (1942) Historiae in two volumes trans (H S Jones J E Powell
trans) Oxford Oxford University Press
Uzdaviyns A (2011) Orpheus and the Roots of Platonism London The
Matheson Thrust
Vernant J P (1962) Les origines de la penseacutee grecque ed Georges Dumeacutezil
PUF Paris
Vernant J P (2006) Myth and Thought among the Greeks (J Lloyd J Fort
trans) New York Zone Books
Vernant J P (2015) Eski Yunanrsquoda Mit ve Din (M Erşen ccedilev) İstanbul Alfa
Yayınları
Vernant J P (2017a) Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları (H Portakal ccedilev)
İstanbul Cem Yayınları
Vernant J P (2017b) Eski Yunanrsquoda Mit ve Toplum (ME Oumlzcan ccedilev) İstanbul
Alfa Yayınları
Vernant J P Naquet P V (2012) Eski Yunanrsquoda Mit ve Tragedya (S Tamguumlccedil
R F Ccedilam ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi
Veyne P (2015) Yunanlar Kendi Mitlerine İnanmışlar mıydı (M Alkan ccedilev)
İstanbul Alfa Yayınları
Von Hendy A (2001) The Modern Construction of Myth Indiana Indiana
University Press
Xenophon (2013) Memorabilia Oeconomicus Symposium Apology (E C
Marchant O J Toddtrans) London Loeb Classical Library
104
EK 1 Orijinallik Raporu
105
EK 2 Etik KurulKomisyon izni ya da Muafiyet Formu
vi
ABSTRACT
AKAR Birdal The Function of Mythology in Platorsquos Philosophy Ph D Dissertation
Ankara 2019
The Ionian philosophy of 7th century BC which according to traditional compherension
has characterised the whole philosophy of ancient Greece has found its point of
departure in archaic Greek poetry ie the mythic narrations As these narrations had
generally provided the philosophers with their matter of investigation they also had
frequently interpenetrated the research methods of them and thus become the
background of their own texts in many ways It has not been for philosophy historians to
indigenise this fact and so the traditional comprehension especially among the
continental philosophical communities continued its decisiveness untill recently
decades However as a very fruitful outcome of the dramatical improvement in both
philology and all social sciences in many philosophical papers which have been written
since second half of 20th century in Europe the decisive existence of myth and
mythology in Ionian philosophy and its consecutives has been widely approved
After all in the whole history of ancient Greece philosophy it is that of Plato in which the
constituent and grounding functions of myth and mythology have risen in the most
distinctly way In this respect firstly the description of myth and mythology is made and
their effects on philosophycal thought are generally presented secondly the effects of
myth and mythology in the thoughts of pre-Platonic philosophers are examined under
favour of particular examples and finally the certain mythical items which arise in Platorsquos
philosophy relatedly to both predecessorsrsquo and his own doctrines also by taking the
advantages of ancient Greek language are put under the scope within this study
As a result of this research process the main conclusion is stated like following The
function of mythology in Platorsquos philosophy is a constituent and characterising one rather
than being an auxilary argument or ordinary expression method just as seen in the
simplest example the ldquometempsychosisrdquo doctrine
Keywords
Plato Pre-Platonic Philosophy Myth Mythology
vii
İCcedilİNDEKİLER
KABUL VE ONAYhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipi
YAYIMLAMA VE FİKRİ MUumlLKİYET HAKLARI BEYANIhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipii
ETİK BEYANhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipiii
TEŞEKKUumlR helliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipiv
OumlZEThelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipv
ABSTRACThelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipvi
İCcedilİNDEKİLERhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipvii
GİRİŞhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip1
1BOumlLUumlM ldquoMİTrdquo VE ldquoMİTOLOJİrdquo TANIMININ İMKAcircNLARI SORUNLARI10
2 BOumlLUumlM ANTİKCcedilAĞrsquoDA μῦθος VE λόγος KAVRAYIŞI helliphelliphelliphelliphelliphelliphellip31
3 BOumlLUumlM PLATONrsquoUN DİYALOGLARINDA MİThelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip46
SONUCcedil PLATONrsquoUN KAYIP KOumlPEĞİhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip89
KAYNAKCcedilAhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip98
EK 1 ORİJİNALLİK RAPORUhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip104
EK 2 ETİK KOMİSYON MUAFİYET FORMUhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip105
1
GİRİŞ
Felseficirc Bir Mitoloji Araştırmasının Gerekliliği Uumlzerine
Yapısalcı antropolojinin buumlyuumlk kuramcısı Leacutevi-Strauss bir yandan mitin bir
illuumlzyon olup insanda evreni anlayabileceği yanılgısına neden olduğunu kabul
ederken bir yandan da modern toplumda mitin yerini ldquotarihrdquoin aldığını ve onunla
aynı işlevi goumlrduumlğuumlnuuml tespit eder (Leacutevi-Strauss 2013 s 51) Bu kendisini
modern bilim paradigmaları ve eleştirmenlerce kuşatılmış hisseden bir
antropoloğun modern tarih anlatısını ldquomitrdquo olarak goumlrduumlğuumlnuuml nispeten naif kabul
edilmesi kolay cuumlmlelerle accedilıklama girişimidir Bununla birlikte Straussrsquoun bu
tercihi en basit deyişle sosyal bilimcilerin son yuumlzyılda karşı karşıya kaldığı bir
anlamlandırma krizine de işaret etmektedir Guumlnuumlmuumlzde sosyal bilimlerin yaygın
kavrayış biccedilimiyle mitten ayırıcı unsurlarını saptamak artık ciddi anlamda
guumlccedilleşmiştir ve Leacutevi-Straussrsquoun mit bağlamında oumlnerdiği bu modern kavrayış
biccedilimi iki duumlnya savaşını takip eden suumlreccedilte 20 yuumlzyılın ikinci yarısında iccediline
en ccedilok da sosyal bilimcilerin duumlştuumlğuuml bir ikilemin sonucu olarak okunmalıdır Tarih
ve felsefe aslında birer mit midir
Bu soruya hiccedil ccedilekinmeksizin ve ldquobilimselrdquo arguumlmanlarla desteklenmiş bir ldquoevetrdquo
cevabı verebilme luumlksuuml kimbilir gelecek yuumlzyılın antropolog ve filozoflarının
payına duumlşer Fakat guumlnuumlmuumlz iccedilin konuşacak olursak duumlşuumlnuumlrler adına boumlyle bir
imkacircndan henuumlz soumlz edemiyoruz Nitekim bu tarz bir girişimin sahibini Leacutevi-
Straussrsquoun ve diğer yapısalcı duumlşuumlnuumlrlerin maruz kaldığından ccedilok daha katı
eleştirilerle karşı karşıya getirmesi olasıdır Her şeyden oumlnce bu tarz bir girişimin
ccedilağımızdaki bilimsel kriterlerle değerlendirilemeyeceğinden soumlz edilebilecektir
Bununla birlikte bu muhtemel olumsuzlukları daha baştan savuşturmak iccedilin
kullanışlı bir youmlntemden de buumlsbuumltuumln mahrum değiliz Leacutevi-Straussrsquoun yukarıda
oumlrneklediğimiz tutumu da bu youmlntemin ilk habercilerindendir Buguumln tarih ve
felsefenin birer mit olduğu iddiasının altından kalkmak guumlccedil olabilir ama ldquotarih ve
felsefe mit midirrdquo sorusunu başaşağı ccedilevirerek zaman kipinde hassas bir
değişikliğe gitmek kulaklara ccedilok daha makul gelebilecek bir cevap sunar Mit bir
zamanlar hem tarih hem de felsefeydi
2
En azından bir zamanlar oumlyleydi geccedilmiş zaman kipini kullanmak zorundayız
Ama iyi tarafından bakmayı deneyerek şunu da soumlyleyebiliyoruz Bir defa ldquotarih
ve felseferdquo dedikten sonra yine geccedilmiş zamanlar iccedilin geccedilerli olmak uumlzere buumltuumln
sosyal bilimlerin ldquomitrdquo olduğunu soumlylememize imkacircn vardır
Soumlzuumlnuuml ettiğimiz tarih ve felsefenin mit olduğu geccedilmiş zamanları kapatan
doumlnem ccediloğu zaman Aristotelesccedili paradigmanın yıkıldığı Newton ccedilağıyla
işaretlenir Bunun oumlncesinde yukarıda geccedilmiş zamanlar diye nitelediğimiz ve
mitik duumlşuumlncenin egemen olduğu doumlneme gelince bilhassa Batı uygarlığı
oumlzelinde kilisenin hem bilim hem de felsefe iccedilin otorite olduğu doumlnemi de iccediline
alan Homerosrsquotan 17 yuumlzyılın başlarına kadar uzanan ccedilok uzun bir suumlreccedilten
bahsetme gerekliliği soumlz konusudur
Bu suumlreccedil iccedilinde mit suumlrekli biccedilim değiştirerek bilimsel tartışmaların politikanın
toplumsal ve guumlndelik hayatın oumlnde gelen belirleyicisi olmuştu Antikccedilağrsquoda
yaşamış bir tarih ve edebiyat okurunda Hesiodosrsquoun yarattığı etkiyle Ortaccedilağrsquoda
yaşamış bir felsefeci tıpccedilı ya da soyluda Tevratrsquoın ilk başlangıca dair
hikacircyelerinin yarattığı etki gerccedileklikle birebir oumlrtuumlştuumlkleri youmlnuumlndeki inanccedil
bakımından aynı olmuştu Bu okurların her ikisi de ldquotarihrdquo ve ldquohakikatrdquo telakkilerini
bir şekilde ellerine tutuşturulan metinlerin etkisiyle belirlemiş ve kendi hayatlarını
ailelerinin ve hatta yurttaşlarının hayatlarını buna goumlre duumlzenleme yoluna
gitmişlerdi
Bilim ccedilağının başlamasıyla birlikte gelişen ve 20 yuumlzyılın başlarına kadar uzanan
suumlreccedilteyse gerek entelektuumlel ccedilevrelerde ve gerekse halk nezdinde mitlere ilişkin
bu algı dramatik bir değişime uğramış goumlruumlnmektedir Bilimsel devrimlerin sarsıcı
etkileri altında ldquomitikrdquo olduğuna karar verilen anlatı ve duumlşuumlnme biccedilimlerine bakış
accedilısı alaşağı olmuş genel anlamda ldquomitrdquo hakkındaki duumlşuumlnceler hızla dışlayıcı
olumsuz bir ccedilehreye buumlruumlnmuumlştuumlr Bu ccedilerccedilevede gelişen modern ldquomitrdquo
kategorisine eski yeni pek ccedilok tarih ve felsefe anlatısı bilimsel kabul teorem ve
aksiyom aynı anda eklenmiştir Her şeyin sudan geldiği Romalıların soyunun bir
kurdun emzirdiği kardeşlerden tuumlrediği ldquobuumltuumlnrdquouumln ay-altı ve ay-uumlstuuml biccediliminde iki
farklı toumlzuuml olduğuhellip hatta yakın doumlnemlerde matematikte yaşanan buumlyuumlk
devrimlerle birlikte uumlccedilgenin iccedil accedilıları toplamının iki dik accedilıya eşit ve asal sayıların
3
sonsuz olduğu gibi pek ccedilok oumlnerme ve yasa İsarsquonın tanrının oğlu olduğu
kabuluumlyle aynı minvalde değerlendirilmeye başlamıştır1 Bununla birlikte ccedilok
geccedilmeden 19 yuumlzyılın sonlarında Newton ccedilağının da her ccedilağ gibi ndashsırf mit
konusunda değil pek ccedilok başka konuda dandash zamanı gelince kapanmak uumlzere
accedilılmış olduğu anlaşılacaktır
Bilhassa 20 yuumlzyılın başlarında Newtoncu paradigmaların her alanda hızlıca
aşınmaya uğramasıyla birlikte tarih boyunca uumlretilmiş ve guumlnuumlmuumlze kadar
ayakta kalmayı başarmış mitlerin ldquosaccedilmalık uydurmardquo2 diye nitelenerek bir
kenara atıldığı doumlnem kapanmaya yuumlz tutmuş ve sosyal bilimciler iccedilin pek ccedilok
araştırma konusunda mitle bilimi aynı başlıklar altında tartışma zorunluluğu
doğmuştur Boumlylece bir suumlre sonra ldquomitolojirdquo sahasındaki araştırmaların sosyal
bilimler iccedilin sağladığı yarar ve kolaylıklar tartışmasız hacircle gelecektir Bu suumlreccedilte
mitik oumlgelerin ve kuumlltlerin yalnızca yazının keşfinden oumlnceki doumlnemler iccedilin değil
aynı zamanda yazının yaygın biccedilimde kullanıldığı buumltuumln doumlnemler iccedilin de farklı
ulus ve uygarlıklar arasındaki sosyal kuumlltuumlrel ekonomik ilişkilerin oumlzguumln birer
vakanuumlvisi olduğu anlaşılacaktır
1 ldquoMitrdquo soumlzcuumlğuumlnuumln popuumller kullanım biccedilimleri hiccedil de hafife alınmayacak bazı kanıtlar sunsa da burada soumlzgelişi Amerikarsquonın Vietnam Savaşırsquondan galip ayrıldığı veya her ayın belli doumlnemlerinde Merkuumlrrsquouumln duumlnya etrafında saat youmlnuumlnde doumlnmeye başladığı gibi ldquomitikrdquo duumlşuumlncelerden soumlz etmeyi gerekli bulmuyoruz Aslında bazı mit araştırmacıları tarafından soumlzcuumlğuumln popuumller anlamına yuumlklenen bu olumsuz iccedilerik eleştirilmiş ve hatta ldquomitrdquo soumlzcuumlğuuml bile reddedilerek kasıtlı biccedilimde mythosrsquoun tercih edildiği olmuştur Boumlyleyken ldquomitrdquoin popuumller anlamlarının buumltuumln pejoratif tarafları bir yana bize goumlre popuumller mitlerin ortaya ccedilıkma biccedilimleriyle ldquomitrdquo diye tanımladığımız kadim metinler ve kuumlltlerin soumlzgelişi goumlkkubbenin Atlasrsquoın sırtında durduğu duumlşuumlncesinin ortaya ccedilıkma biccedilimleri arasındaki ilkece benzerliğin goumlz oumlnuumlnde bulundurulması gerekmektedir 2 Antik Yunan koumlkenli mythos soumlzcuumlğuumlnden tuumlretilen ldquomitrdquo kavramının bu ikisi dışındaki anlamları genellikle sanat uumlretimine atıfladır Bununla beraber kavramın edebiyat tarihindeki seruumlveni yani kurgursquoyu ccedilağrıştıran anlamları tartışmamızın dışında kalmaktadır Fakat hacirclacirc bu bağlamda soumlz etmemiz gereken bazı istisnai durumlar vardır Oumlrneğin Latincenin egemen olduğu yaklaşık bin yıllık suumlreccedilte Batı toplumlarında mythos soumlzcuumlğuumlnuumln uzun bir uykuya dalmış olması buna oumlrnektir Nitekim Latin uygarlıkları antik Yunanların mythos diye adlandırdıkları edebi eserler dışında hiccedilbir şey iccedilin herhangi bir kavrama ihtiyaccedil duymamış gibidir Latinler mythos yerine fabula soumlzcuumlğuumlnuuml tercih etmekle mythosrsquoun Yunan antik ccedilağındaki sanat anlamıyla sınırlanmış bir kavrayış ortaya koyarlar Bu ccedilarpıcı tespiti Von Hendyrsquoe borccedillu olmakla birlikte durumun bizim tartışmamız iccedilin oumlnemine aşağıda değineceğiz Edebiyat sahasına oumlzel olarak son derece ayrıntılı ve faydalı bir tartışma iccedilinse yazarın The Modern Construction of Myth isimli eserine bakılabilir
4
Guumlnuumlmuumlzde karşılaştırmalı mitoloji ccedilalışmalarının sunduğu birtakım verilerin
birkaccedil yuumlzyıldır genel-geccediler kabul edilen bazı tarih kurgularını ldquorestore etmeyirdquo
gerektirecek yeni keşifleri haber vermesi buna oumlrnektir
Buguumln Frazerrsquoin devrim niteliğindeki Altın Dalrsquoının yayımlanmasının uumlzerinden
yuumlz yirmi yılı aşkın bir suumlre geccedilmiştir Schliemannrsquoın Troiarsquoyı keşfi de aşağı yukarı
aynı yaştadır Cornfordrsquoun uzunca bir suumlre sessizliğe mahkum edilen Yunan
felsefesi ccedilalışmaları 1900rsquolerin başına nihayet İyonya bilimselliğinin mitik
iccedileriğinin genel kabuluuml aynı yuumlzyılın ikinci yarısına denk gelir Aşağıda etraflıca
inceleyeceğimiz uumlzere ldquomitrdquo ve ldquomitolojirdquo kavramlarının iccedileriği bu gelişmelerle
birlikte ikinci bir defa yenilenmiş sonuccedil olarak mitik duumlşuumlnce ve anlatıların
bilimsel faaliyetler accedilısından oumlnemi ccedilok daha belirgin hacircle gelmiştir
ldquoMitrdquo kavramının iccedileriğinde meydana gelen bu yenilenmeyi Roumlnesansrsquola birlikte
ldquobilimrdquo ve ldquofelseferdquonin yaşadığı yenilenmeye benzer biccedilimde bir tuumlr eskiye doumlnuumlş
olarak goumlrmek ccedilok daha isabetlidir Ccediluumlnkuuml bunu deyim yerindeyse mitin yeniden
canlanması biccediliminde meydana geldiği iccedilin hemen oumlncesindeki iki yuumlzyılı aşkın
suumlre boyunca gelişen mit yaklaşımlarının antik ve klasik doumlnemde mevcut
yaklaşımla ikame edilmesi biccediliminde oumlzetlemek de muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan
boumlyle bir yenilenme her bir klasik doumlnem yazarının mit kavrayışını buguumlnuumln bakış
accedilısından değil kendi doumlneminde hacirckim olan bakış accedilısından ele alma miti
ldquosıradanrdquo bir Antikccedilağ bireyi gibi anlama zorunluluğunu da beraberinde getirir
Mitleri konu alan bir bilim disiplinine ihtiyaccedil da bu youmlnde şekillenmiştir
Bu disipline ldquomitolojirdquo adı verilmiştir ancak ldquofelseferdquo ve ldquobilimrdquoin koumlkenleri olan
φιλοσοφία ve ἐπιστήμη-τέχνη soumlzcuumlklerinin tarihsel seruumlveninden farklı biccedilimde
ldquomitolojirdquo ile antik Yunanca koumlkleri olan μυθολογία μυθολόγημα veya μυθολογεύω
soumlzcuumlkleri arasında bir anlam oumlrtuumlşmesinden pek de kolay soumlz edilemez
Homerosrsquoun destanlarında da sıklıkla geccedilen bu soumlzcuumlklerin iccedileriği guumlnuumlmuumlzdeki
gibi herhangi bir mit veya hikacircye araştırması bilimine karşılık gelmediği gibi mitin
yalnızca anlatma ve uumlretmeyle ilişkili edimlerine goumlndermede bulunur Bu
nedenle antik Yunancadaki karşılığından epeyi farklı biccedilimde guumlnuumlmuumlz modern
bilimlerinin adlandırılma tarzına uygun olarak ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki -loji ekinin
5
λέγω fiiline nispeten daha uzak ldquobiyolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki -loji ekine ccedilok daha yakın
bir işlev goumlrduumlğuumlnuuml soumlyleyebiliriz
Bununla beraber ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlnuumln guumlnuumlmuumlzdeki anlamıyla antik doumlnemdeki
anlamı arasındaki bu belirgin farkın bizi bir yanılgıya suumlruumlklemesine de izin
vermememiz gerekir Bu yanılgı ccediloğu zaman antik yazarların miti mitolojik bir
yaklaşımla ele almadıkları duumlşuumlncesiyle ortaya ccedilıkar Oysa buumlyuumlk tragedya ozanı
Sophoklesrsquoin Homerosrsquotan esinlenerek baştan yarattığı Kral Oidipousrsquotan
Platonrsquoun Orpheusccedilu anlatılardan esinlenerek baştan yarattığı Lethersquoye kadar
pek ccedilok oumlrnek guumlnuumlmuumlz sosyal bilimlerinde ve sanatlarında ortaya koyulan
mitoloji yaklaşımlarının antik doumlnemdeki varlığını bize accedilık biccedilimde
goumlstermektedir Bir cuumlmleyle oumlzetlemek gerekirse mitolojiye işlevsel yaklaşım
modern doumlnemle sınırlı olmayıp İyonya aydınlanmasından itibaren Antikccedilağrsquoın
neredeyse her doumlneminde kendini goumlstermiştir
Mitin suumlrekli değiştirdiği biccedilimleri ldquoTanrırsquonın maskelerirdquo olarak adlandıran
Campbellrsquoin 1960rsquoların başında yayınladığı bir sınıflandırma mitolojiyi işlevsel
ccedilerccedilevede ccediloumlzuumlmlemeyi amaccedillayan her araştırmacı iccedilin yeterince aydınlatıcı ve
guumlzergacirch belirleyici olması bakımından burada uzun uzun anılmaya değerdir
Yaratıcı Mitolojirsquonin son boumlluumlmlerinden birini oluşturan Yeni Mitolojilere Doğru adlı
yazıya Campbell şu soumlzlerle başlar
Artık eski beş bin yıllık Suumlmer malikanesinin hacirclacirc parccedilaları iccedilimizde bulunan
dağılmış yıkıntılarının oumltesinde ŞİMDİ ve BURDA bulunan taze duumlnyada
ortaya ccedilıkan yeni mitoloji yaklaşımlarına ilişkin bir şeyler soumlylemeye
ccedilalışmanın zamanı geldi (Campbell 1991 s 615)
Bu yazının oumlncesinde yaptığı altı yuumlz sayfayı aşkın ccediloumlzuumlmleme farklı kuumlltuumlrlerden
ccedilok ccedileşitli mitik oumlgeleri birbiriyle karşılaştırarak bunlar arasındaki ilişkiyi irdeler
Oumlnceki uumlccedil cilt de farklı coğraficirc kuumlltuumlrler temelinde yine mitik oumlgelerin
ccediloumlzuumlmlemelerine adanmıştır Bu bakımdan son ciltteki Yeni Mitolojilere Doğru
başlıklı boumlluumlmde yazar bu devasa birikim uumlzerinden konuşmaktadır ve soumlzlerinde
yer yer felsefeye rasyonaliteye theoria alanına ince goumlndermelere de rastlamak
muumlmkuumlnduumlr
6
Mitolojinin Campbell tarafından tespit edilen doumlrt farklı işlevi (function) aynı
zamanda doumlrt farklı yaklaşıma (prospect) karşılık gelmektedir Yazar bunları
sırasıyla metafizik-mistik yaklaşım kozmolojik yaklaşım toplumsal yaklaşım ve
son olarak psikolojik saha (sphere) olarak adlandırır
Metafizik-mistik yaklaşım insanın duumlnyadaki varlığını anlamlandırma ccedilabası
olarak ortaya ccedilıkar Yukarıdaki alıntıda Campbellrsquoin ldquoinsan hayatıyla gerccedileklik
arasındaki bağrdquo olarak andığı işleviyle mit insanın duumlnyadaki varlığının
nedenlerine ve kosmosrsquotaki yerine ilişkin sorularına cevap vermektedir Daha
sonrasında oumlrneğin Schopenhauerrsquoin ldquoher şeyin kendi tarzında buumltuumln duumlnya
olmasırdquo ve Kuzalırsquonın ccedilemberiyle Gnostik İncilrsquodeki İsarsquonın ldquobir parccedila odun yakın
ben oradayımrdquo soumlzlerinin mit tarafından insana cevap olarak sunulan bu aşkın
gizemin farklı maskeleri olarak tanımlandığını goumlruumlruumlz
Metafizik-mistik yaklaşımın uumlstuumlne kurulacak biccedilimde kozmolojik yaklaşımın
nihai amacı buumltuumlnluumlkluuml bir evren imgesi ortaya koymaktır Campbell bu yaklaşımı
accedilıklarken keşifler ccedilağının ilk doumlnemlerindeki bazı bilim adamlarının evren
imgesine ccedilok isabetli goumlndermeler yaparak bunlarla mit arasında mevcut ccedilok
ccedilarpıcı ortaklıkları serimler Oumlrneğin Kolombrsquoun zihnindeki ldquoCennetrdquo kavramı
evrende gerccedilek bir yere (Araf Dağırsquonın doruğuna) karşılık gelmekteydi ve bunun
esinleyicisi Dantersquoden başkası değildi Aquinas ise aynı cennetin bu duumlnyada
olduğunu goumlstermeye ccedilalışarak şoumlyle diyordu ldquoCennetin bulunduğu yer aşılması
imkacircnsız dağların denizlerin veya sıcak bir uumllkenin oumltesinde insan yerleşimden
ayrılmış olmalı ki topografyacılar yazılarında o yerden soumlz etmiyorlarrdquo3 Ama
Campbellrsquoin kozmolojik işlevle alakalı en ccedilarpıcı tespiti herhalde şudur
ldquoPlatonrsquoun idea adını verdiği birccedilok şey buguumln bizim iccedilin batıl inanccediltırrdquo4 Kolombrsquou
takiben Kopernicus Newton Kant vs ile devam eden bilimsel devrimler
suumlreciyle deney alanındaki mikro-kozmosla deney alanını aşan makro-kozmos
3 Krş Summa Theologica I102Art1 İnsanın ikameti uumlzerine cennet nerededir (Aquinas 1920 ss760-61) 4 Campbell bu duumlşuumlnceyi Ananda K Coomaraswayrsquodan oumlduumlnccedil alarak kendi mitoloji incelemesinin en isabetli yerinde metafizik-mistik işlev tartışmasında savunuyor (The Christian and Oriental or True Philosophy of Art (Londra Luzac and Company ss 32-33)) Burada dikkat ccedilekilen nokta tıpkı az oumlncesinde bahsi geccedilen Kolomb Aquinas Augustinus vs gibi Platonrsquoun da logos temelli duumlşuumlnen bir ldquobilimrdquo figuumlruuml olmasıdır
7
arasındaki irtibatı sağlayan mitin uumlstuumlnluumlğuuml sarsılmış olur (Campbell 1991 s
617 vd)
Mitolojinin hassasiyetle tespit edilen bu doumlrt işlevi arasında ilk ikisinin uumlzerine
kurulan uumlccediluumlncuuml yaklaşım olarak toplumsal işlev Campbell tarafından Nietzscheci
bir perspektifle Nietzschersquonin felseficirc devrimine kadar suumlregelen tarih doumlneminin
bir tasviri gibidir Toplumsal işlev kurulu duumlzenin geccedilerliliği ve korunmasını
garanti altına almaya doumlnuumlktuumlr (Campbell 1991 s 627) Campbell herhangi bir
karşılaştırmaya girmemiş olmakla beraber toplumsal mitoloji yaklaşımını
Nietzschersquonin suumlruuml (herd) kavramı etrafında inşa etmesi bize goumlre Platonrsquoa
nispetle geliştirilmiş bir mit konumlandırmasının sonucudur
Oumlzellikle modern doumlnemde Batı felsefesiyle alakalı ccediloumlzuumlmleme akıl yuumlruumltme ve
spekuumllasyonlar ccediloğunlukla Platonrsquoa goumlre veya Platonrsquoa karşı yapıldığı iccedilin aynı
geleneğin sınırları iccedilinde ortaya koyulacak bir mitoloji araştırmasının da Platonrsquola
şu veya bu şekilde ilişkili olması kaccedilınılmazdır Bu Platonrsquoun felsefesinin tek
başına Batı felsefesinin genel olarak fenomenlerle arasındaki irtibatını
karakterize etmesinden ileri gelir Hacircliyle mit ve mitoloji de felsefi bir araştırmanın
nesnesi olduğu durumlarda ele alınıp irdelenecekleri ilk mecra Platonrsquodur
Bundan kastımız Platonrsquodan sonra gelişen ve yayılma imkacircnı bulan felsefe
geleneklerinin kendi doumlnemlerindeki mitik oumlgelerle bağını Platonculuğun mit ve
mitolojiyle bağına benzer biccedilimde kurmuş olduklarıdır
Bu ccedilalışmada ccedilizdiğimiz ccedilerccedileve dahilinde bir filozof olarak Platonrsquoun mit ve
mitolojiyle bağı Campbellrsquoin doumlrt işlev sınıflandırması temelinde ilk olarak
buumltuumlnluumlkluuml bir evren imgesi ortaya koymayı amaccedil edinen kozmolojik yaklaşımda
ve ikinci olarak da toplumsal yaklaşımda goumlruumlnuumlr hacircle gelmektedir Platonrsquoun
felsefesini inşa eden kurucu oumlgelerden5 yola ccedilıkarak ondaki bu mitoloji
5 Bunların başında hiccedil şuumlphesiz insanın oumlzuumlnuuml teşkil eden oumlluumlmsuumlz ruh gelmektedir Yazılı Yunan kuumlltuumlr duumlnyasında ilk defa Platonrsquoda karşılaştığımız bu ruh varolma tarzı bakımından Platonrsquoun ontoloji ve kozmoloji duumlşuumlncesinin temelini teşkil ederken iyiye-koumltuumlye youmlnelmenin karar vericisi ve kurtuluş veya cezanın nesnesi olmak bakımındansa Platonrsquoun etik-politik duumlşuumlncesi iccedilin elverişli zemini meydana getirmiştir Başka bir deyişle Platonrsquodaki anamnesis oumlğretisi bilgi-varlık goumlruumlşuumlnuumln temeliyken ruhun oumlte duumlnya yolculuğu oumlğretisi (bilgi ve varlık goumlruumlşuumlyle birlikte aynı zamanda) etik-politik goumlruumlşuumlnuumln temelidir ve bu temellerin her ikisi de asıl koumlkenini Yunan kuumlltuumlr duumlnyasında diğer oumlrneklerine yalnızca soumlzluuml ezoterik geleneklerde rastladığımız oumlluumlmsuumlz bir ruh duumlşuumlncesinde bulur Ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuuml olan bu ortak koumlken Platonrsquoun sistemindeki buumltuumln
8
yaklaşımları arasında herhangi bir oumlncelik-sonralık ilişkisi belirlemek pek
muumlmkuumln goumlruumlnmese bile aynı kurucu oumlgelerin kuumlltuumlrel koumlkenlerine doğru
yapılacak her araştırmanın bizi onun felsefesinin gayrıresmicirc kaynaklarına bir
adım daha yaklaştıracağından kuşku yoktur
Bu ccedilalışmada Platonrsquoun yapıtlarındaki mitik oumlgelerin yalnızca belli bir kısmını
mercek altına alabilmiş olmamız ccedilalışmanın hacmi goumlz oumlnuumlnde bulundurularak
hoş goumlruumllmelidir Nitekim Platonrsquodaki mitik oumlgelerin tamamını bizim izlediğimiz
youmlntemle irdeleyecek bir ccedilalışmanın belli bir sayfa hatta cilt sayısıyla
sınırlandırılması pek muumlmkuumln goumlruumlnmemektedir Oumlte yandan diyaloglardaki mitik
oumlgeleri birbiri ardına serimlemek her birinin uumlstlendiği roluuml ve işlevi soumlzluumlkccediluuml bir
yaklaşımla ortaya koymak muumlmkuumlnduumlr ki mevcut literatuumlrde bu konuda
başvurulabilecek pek ccedilok kaynaktan ve değerli incelemeden soumlz edilebilir Bizim
burada irdeleyeceğimiz mitleri belirlerken goumlzettiğimiz oumllccediluumlt ortaya koyduğumuz
iddialar iccedilin ne eksik ne fazla alabildiğine isabetli bir oumlrneklem oluşturmaya
doumlnuumlktuumlr Bu itibarla soumlzgelişi Timaiosrsquota soumlzuuml edilen ldquoevrenin ruhurdquo goumlruumlşuumlnuuml
ele alırken herhangi bir vesileyle Deukalionrsquoa değinmekle aynı hikacircyenin
Kritiasrsquotaki pasajlarına değinmek zorunda olmadığımız kanaatine varmışsak
okurun anlayış ve tecessuumlsuumlne sığındığımızdandır Yine soumlzgelişi Artemis
Gyges uumlccedil işlevli ruh yaklaşımı yine uumlccedil işlevli devlet duumlzeni ve hatta genel
anlamıyla Orfik oumlgeler bahsinde de pekacirclacirc soumlz edebiliriz
Bu ccedilalışmayla şimdilik yalnıza pey akccedilesini oumldemiş olmayı umduğumuz
ccediloumlzuumlmlemelerin nihai amacı6 Platonrsquoun ontolojik epistemolojik ve etik
doktrinlerini kurarken birincil hareket noktası ve temellendirme aracı olarak
mitolojiye başvurduğunu ortaya koymaktır Buna goumlre mitolojinin Campbellrsquoin
sınıflandırmasına goumlre kozmolojik ve toplumsal işlevleri Platonrsquoun daima el
altında bulundurduğu sıklıkla başvurduğu işlevler arasındadır
oumlgeleri birbiriyle aynı oumlncelik seviyesine taşır ve her biri bir diğerine mecbur duumlğuumlmlerden oluşan bir oumlruumlntuuml meydana getirir 6 Nitekim Platonrsquoun mit ve mitolojiyle bağını ilgilendiren bir iddia yukarıdaki satırlarda da ortaya koyduğumuz gibi buumltuumln Batı felsefesi iccedilin kuşatıcı bir iddiadır Takdir edilecektir ki bu durum buradaki ccediloumlzuumlmlemelerin Platonrsquodan ilham alan buumltuumln felsefi ndashve hatta dinindash geleneklere de uygulanması gerekliliğini doğurur Bu bakımdan Platonrsquoda mitolojinin işlevini araştıran birkaccedil tez ccedilalışmasının ileriye doumlnuumlk yeni araştırmaların hızlandırıcısı olması umulur
9
Son tahlilde sırasıyla mitik duumlşuumlnmenin mitin ve nihayet mitolojinin olgulara
dayalı araştırma sahaları olan tarih ve arkeolojide olduğu kadar olgulardan
bağımsız bir araştırma sahası olan felsefede de oumlnemli bir yer işgal ettiği gerccedileği
karşımızda belirmiştir Bu gerccedileğin ndashen azından elinizdeki ccedilalışmanın ccedilizmeye
ccedilalıştığı ccedilerccedileve iccedilindendash modern mitoloji araştırmalarının okuma katmanını
belirlemesi guumlnuumlmuumlze ulaşan antik metinlerinse bu sistemin ağırlık merkezini
ifade etmesi umulur Ve umulur ki boumlylece felsefenin ve pek ccedilok sosyal bilim
sahasının mitolojiye kopmaz bağlarla bağlı olduğu daha anlaşılır hacircle gelecektir
Buradan ccedilıkarılabilecek son oumlnermeye gelince belki şudur Mitolojisiz bir Platonrsquou
anlamak en az Platonrsquosuz bir felsefe tarihini anlamak kadar guumlccediltuumlr
10
1 BOumlLUumlM
ldquoMİTrdquo VE ldquoMİTOLOJİrdquo TANIMININ İMKAcircNLARI SORUNLARI
Bir bilim disiplini olarak mitoloji araştırma nesnesi ve yaklaşım tarzlarına
dayanarak farklı biccedilimlerde tanımlanmaya elverişlidir Kavrama farklı
bağlamlarda yuumlklenen muhtelif iccedilerikler nedeniyle ccedilok tanımlı olması da tabiidir
Bununla birlikte metinlere doğrudan başlık olarak seccedililmesi ccedilok eskilere gitmese
de ldquomitolojirdquonin modern doumlnemde ortaya ccedilıkmış ve gelenekten yoksun bir
algılanışı olduğunu soumlylemek muumlmkuumln değildir Her şeyden oumlnce Homeros
kuumllliyatı dahil olmak uumlzere birccedilok antik metinde hem kendisi olarak hem de
tuumlrevleri biccediliminde karşımıza ccedilıkan ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuuml Yunan Antikccedilağrsquoını baştan
sona kat etmiş ve doumlnem yazarlarının guumlndeminde en az buguumlnuumln yazarlarındaki
kadar geniş bir yer tutmuştur Oumlte yandan ldquomitolojirdquonin Antikccedilağrsquodaki birbirinden
farklı anlamları ne kadar accedilık ve anlaşılırsa modern ccedilağdaki anlamlarının da o
derecede belirsiz bir soumlzcuumlk olması genel bir tanımını yapmayı ccedilok daha guumlccedil
hacircle getirir Ccedilağımızda ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki bu bulanıklığın birtakım
sebeplerinden kabaca soumlz ettik ancak bu sebeplere de kaynaklık teşkil eden asıl
sebep ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlnuumln koumlkuuml olan ldquomitrdquo kavramını tanımlamakta karşılaşılan
guumlccedilluumlklerdir Buumltuumln bu guumlccedilluumlkler nedeniyle ldquomitolojirdquo iccedilin tanım yapma girişimleri
ccediloğu zaman kısmicirc bir soumlzluumlk karşılığı vermekten oumlteye gidememiştir
Vernant mitin tanımını yaparken soumlzuumln daha başında onun Batı geleneğinin bir
keşfi olduğunu iddia etmekle birlikte bir ansiklopedist accedilıklığında hareket
etmekten kaccedilınır Bu ihtiyatlı tutumunun gerisinde modern doumlnemde μῦθοςrsquoun
tek anlamlı algılanışına karşılık λόγοςrsquoun ccedilok anlamlı algılanışı yatar Bir Antikccedilağ
dili iccedilin modern ccedilağda hazırlanmış soumlzluumlklerin hiccedilbir zaman ccediloumlzuumlme
kavuşturamayacağı bu problem Vernantrsquoı mitin kuşbakışı goumlruumlnuumlmuumlnuuml muumlmkuumln
olduğunca geniş tutmaya zorlamış goumlruumlnmektedir Nitekim miti diğer kuumlltuumlrel ve
felseficirc oumlğelerden ayıran kendine oumlzguuml bir anlamından soumlz etmek yerine ldquomit
olmayanlarrdquo diye adlandırdığı gerccedilek-dışı ve akıl-dışı olmak uumlzere iki kavramın
karşısına sırayla yerleştirerek tarif etme yolunu tutar (Vernant 2017b 233)
11
Burada soumlzuuml edilen ldquogerccedilekrdquo ve ldquoakılcırdquo kategorilerinin Yunancadaki logosrsquoun
soumlzluumlk maddesinde iccedilerildiği duumlşuumlnuumlluumlrse Vernantrsquoın buumltuumln ccedilabalarına rağmen
kısmicirc kalan bu mit tanımının MOuml 7 yuumlzyılda İyonyarsquoda doğup Yunan
coğrafyasına yayılan λόγοςlsquoun modern algılanışından doğan bir μῦθος kavramına
karşılık geldiği soumlylenebilir
Boumlyleyken gerek λόγοςlsquoun ve gerekse μῦθοςrsquoun MOuml 7 yuumlzyıl ve oumlncesindeki
kullanımlarına bakıldığında iki kavram arasında iccedilerik bakımından herhangi bir
gerilim ya da karşıtlık bulunmadığını goumlrmek zor değildir Daha şaşırtıcı olansa
iki soumlzcuumlğuumln hem Homeros ve hem de Hesiodos metinlerinde kimi zaman
birbirleri yerine kullanılabilmiş olmasıdır Sonuccedil olarak bu durum bizi daha ccedilok
Burnet gibi araştırmacıların goumlruumlşleri iccedilin bir temsil olarak seccediltiğimiz Vernantrsquoı
aşarak daha geniş kapsamlı bir mit tanımı yapmaya zorlar7
Guumlnuumlmuumlzde ldquomitolojirdquo diye adlandırdığımız disiplininin gelişimindeki en kritik
noktalarda goumlruumlşlerine başvurabileceğimiz başlıca duumlşuumlnuumlrlerden biri olan Mircea
Eliade miti ndashher ne kadar o da Vernant gibi yalnızca bir ldquotanımlama girişiminderdquo
bulunduğunu soumlylese dendash tarihin belli bir doumlnemine oumlzguuml ldquokarşıtrdquo kavramlarından
değil bizzat kendisinden hareketle tanımlama yolunu tercih eder Eliadersquonin
tutumu miti ldquomasalrdquo veya ldquouydurmardquo anlamlarına atıfta bulunan iccedileriklerden
arındırmanın yanında onun sırf kutsal olanla ilişkili bir kavranışını da beraberinde
getirmiştir Fakat kuumlltuumlrel bir oumlğe olarak mitin karşılıklarının Eliadersquonin tarifinden
hareketle ccedilok daha isabetli ve kapsamlı bir ccedilerccedileveye oturduğu inkacircr edilemez
Bu her şeyden oumlnce mitin herhangi bir dolayıma başvurmadan doğrudan
kendisini tanımlama girişimidir Bizzat yazarın ldquoen kapsayıcı ve muumlkemmele
yakınrdquo diye nitelediği tanım şoumlyledir
Mit kutsal bir oumlykuumlyuuml anlatır en eski zamanda ldquobaşlangıccediltakirdquo masallara oumlzguuml zamanda olup bitmiş bir olayı anlatır Bir başka deyişle mit Doğauumlstuuml
7 Vernantrsquoın sıkı bir Burnet takipccedilisi olduğunu pek ccedilok tartışmasından ve referans tercihinden anlamak muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan Burnet eski Yunan duumlşuumlnuumlrleri konusunda soumlzuumlnuuml ettiğimiz logos-mitos goumlruumlşuumlnuumln en buumlyuumlk temsilcisi olarak ele alınabilir Burnetrsquoın okuru başta Early Greek Philosophy (1890) olmak uumlzere neredeyse buumltuumln yapıtlarında İyonyarsquoda doğan ldquoYunan mucizesirdquonin accedilık savunusuyla karşı karşıya kalır Bu ccedilalışmamızda soumlz konusu goumlruumlşuumln temsilcisi olarak Vernantrsquoı seccedilmemizin başlıca nedeni Burnetrsquoin herhangi bir mit-mitoloji tartışmasına girmeksizin Yunan bilimselliğini slogan duumlzeyinde savunmuş olmasıdır Boumlyleyken Vernantrsquoın ccedilok değerli incelemeleri doğrudan mit ve mitolojinin felsefeyle ilişkisini konu almakla kalmaz aynı zamanda Burnetrsquoa goumlre ccedilok daha tafsilatlı ve kuramsal bir metot izler
12
Varlıkların başarıları sayesinde ister eksiksiz olarak buumltuumln gerccedileklik yani Kozmos olsun isterse onun yalnızca bir parccedilası (soumlzgelimi bir ada bir bitki tuumlruuml bir insan davranışı bir kurum) olsun bir gerccedilekliğin nasıl yaşama geccediltiğini dile getirir Demek ki mit her zaman bir ldquoyaratılışrdquoın oumlykuumlsuumlduumlr Bir şeyin nasıl yaratıldığını nasıl var olmaya başladığını anlatır (Eliade 2014 17)
Anlaşılacağı uumlzere Eliadersquoye goumlre mitin buumltuumlnuumlyle kutsal oluşu onun gerccedilekliğini
de zorunlu hacircle getirir Vernantrsquoın yaptığı ve bir ccedileşit ldquogerccedilek-dışırdquolığa vardırdığı
tanımlamanın aksine Eliadersquonin tanımında kadim mitlerle modern bilimsel
duumlşuumlnce arasındaki ilişkinin değil herhangi bir ccedilağdaki herhangi bir toplulukla o
toplulukccedila yaratılan mit arasındaki ilişkinin tasvir edildiğine dikkat edilmelidir İki
duumlşuumlnuumlruumln mit oumlzelinde ldquogerccedileklikrdquo kategorisine yuumlkledikleri anlamlar arasındaki
fark bu şekilde anlaşılır hacircle gelebilir Ccediluumlnkuuml modern ccedilağda mite gerccedileklikle
oumlrtuumlşmesi noktasında nasıl bir anlam yuumlklenirse yuumlklensin Antikccedilağ
toplumlarındaki mit-gerccedileklik ilişkisine dair algı hiccedilbir şekilde değişmeyecektir
Sonuccedil olarak ldquomitrdquo ve ldquomitik duumlşuumlncerdquo iccedilin Eliadersquonin oumlnerdiği bu tanımın her
durumda geccedilerli evrensel bir arayışın sonucu olduğunu ve bu arayışın onu daha
genel-geccediler bir tanım hacircline getirdiğini soumlyleyebiliriz
Eliade kurduğu bu mit ve gerccedileklik ilişkisinden hareket ederek ilkel toplumlardan
oumlrnekler verir ccedilişe oturma biccedilimlerinden tahıl pişirme usullerine varıncaya kadar
birccedilok guumlnluumlk rutinin kaynağının ldquodoğauumlstuuml varlıkrdquola insan arasında beliren bir
oumlrnek alma ilişkisi olduğunu ortaya koyar (Eliade 2014 18-19) Oumlte yandan mitin
ne olduğunu Eliadersquoye soran bir okurun zihninde hayli kritik bir soru işaretinin
belirmesi de ihtimal dahilindedir Onun mit iccedilin oumlnerdiği bu tanımlamanın bizi
aslında bir din tanımına yaklaştırıp yaklaştırmadığı
Bu kritik sorunun cevabı olumludur Ancak bu cevap mit ve din arasındaki
ayrımın hiccedil de belirgin olmadığı olamayacağı gerccedileğiyle yan yana koyulmalıdır
Boumlylelikle anlaşılacaktır ki buumltuumln oumlrnekleriyle mit ve din arasındaki bu iccedil iccedile ve
hatta birbirleri olma durumu mitle gerccedileklik arasında bizim benimsediğimiz ilişki
bakımından herhangi bir sorun teşkil etmek şoumlyle dursun bu ilişkiyi destekleyen
birccedilok arguumlmanı daha baştan sunacak zenginliktedir Gerccedilekte dinin hassasiyetle
kurgulanmış ve ilişkilendirilmiş mitlerden oluşan sistemli bir derleme olması bile
13
onu hiccedilbir tartışmaya girmeden ldquomitrdquo başlığı altına koyabilmek iccedilin tek başına
yeterlidir
Bununla beraber mit doğauumlstuuml-kutsal oumlğeler barındırsın ya da barındırmasın bir
tasvir ve aktarım aracı olarak duumlşuumlnuumllduumlğuuml suumlrece doğa fenomenleriyle veya
tarihsel gerccedileklikle daima oumlrtuumlşme iccedilinde karşımıza ccedilıkacaktır Oumlrneğin iki farklı
miti iccediliccedile geccedilmiş bulduğumuz Buumlyuumlk İskenderrsquoin Gordion duumlğuumlmuumlnuuml kılıcıyla
boumllduumlğuuml hikacircye tarihte gerccedilekleşmiş bir olaylar silsilesini aktardığı şuumlpheli
olmakla birlikte bir komutan ve huumlkuumlmdar olarak İskenderrsquoin benimsediği askeri
youmlntemi etkileyici bir tarzda tasvir etmektedir İskender belki de o duumlğuumlmuuml hiccedil
goumlrmuumlş değildi hatta o duumlğuumlmuumln varlığı bile tartışma konusu olabilir Ama
İskenderrsquoin zekacircsından ccedilok kılıcının guumlcuumlne guumlvenen ve bu guumlveni hiccedil de boşa
ccedilıkmamış bir devlet adamı olduğu kuşkusuzdur
Din ve mit arasındaki ilişkiyi Eliadersquonin ldquokozmik dinrdquo kavramının seyrinde accedilıkccedila
goumlsterdiği gibi tek tek mitlerden sistemli bir dine geccediliş olarak da goumlrebiliriz
ldquoKozmik dinrdquo tezini şu şekilde oumlzetlemek muumlmkuumlnduumlr Neolitik devrimle birlikte
doğada baştan verili olmayan bir beslenme kaynağı olarak tarım uumlruumlnuuml zaman
algısıyla ve zaman birimlerinin tanımıyla ilgili yeni sistemler yaratma zorunluluğu
doğurur Ccediluumlnkuuml av hayvanlarının aksine toprağı ekip biccedilme yoluyla elde edilen
tahıl ve meyvelerin hangi mevsimde nasıl davranacakları hangi şekli alacakları
bir kelimeyle ne zaman tuumlketilebilir hacircle gelecekleri dakik biccedilimde bellidir ve
şansa bırakılamaz İlk ccediliftccedili toplumların bu periyotları yani guumlnuumln yanısıra ay ve
mevsim birimlerini tespit etmesi artık zorunludur Bunun sonucunda ilk tarım
toplumlarında doumlnguumlsel bir zaman kavrayışı gelişmeye başlamıştır Boumlylece
Eliadersquonin ldquokozmik dinrdquo adını verdiği inanma biccedilimi doğanın suumlrekli
yenilenmesinden oluş ve bozuluşu periyodik biccedilimde tekrarlamasından ileri
gelen esasında doğanın taklidine dayanan bir mitik rituumleller toplamını ifade eder
Bu rituumleller arasında herhangi bir meyvenin başlangıccedil hikacircyesindeki bir cinayeti
yeniden canlandırmak gibi birtakım anımsama senaryoları vardır ve bu tekil
senaryoların şu veya bu şekilde bir araya gelmesi dinlerin oluşması iccedilin elverişli
zemini hazırlamıştır
14
Bazı durumlarda bu arkaik senaryolar yeni dinsel yaratımların doğmasını sağlayacaktır (Eleusis Yunan-Doğu mysteriaları) (hellip) Tarım kuumlltuumlrleri ldquokozmik dinrdquo adı verilebilecek olguyu geliştirir ccediluumlnkuuml dinsel etkinlik merkezicirc gizemin etrafında yoğunlaşmıştır Duumlnyanın duumlzenli aralıklarla yenilenmesi (Eliade 2012 s 55)
Aşağıda etraflıca değineceğimiz uumlzere bizim iccedilin asıl muumlhim nokta şudur
Eliadersquonin mit ve gerccedileklik kurgusu mitin oumlncelikle insan zihnindeki ve nihayet
toplumdaki ndashbunun bir kabile veya klan olması da pekacirclacirc muumlmkuumlnduumlrndash iş goumlrme
biccedilimine Vernantrsquoa kıyasla ccedilok daha genelgeccediler mitin kendisini temele alan bir
tarzda ışık tutmaktadır
Antikccedilağrsquodaki mit ve gerccedileklik kavrayışını modern ccedilağın bilim paradigmalarından
ve tarihsel yargılarından arındırarak anlamamız başka tuumlrluuml muumlmkuumln
goumlruumlnmemektedir Eliadersquonin tespitine ek olarak diyebiliriz ki mit Antikccedilağrsquoda
yaşayan birey iccedilin aktardığı olayların doğauumlstuuml veya hayatın olağan akışına
aykırı olmasına bakılmaksızın her durumda gerccedilekti Bazı durumlarda
gerccedileklikle hiccedilbir biccedilimde oumlrtuumlşmediği bilinse bile bireylerin her birinin bilincinde
ve nihayet topluluğun kolektif bilincinde gerccedilek gibi işliyordu Buna karşılık bazı
durumlarda tam anlamıyla gerccedilekti ama dahil olduğu kurgusal buumltuumlnde
gerccedileklikle oumlrtuumlşmeyi şu veya bu şekilde reddederek bir ldquomitrdquo olduğunu suumlrekli
hatırlatıyordu
Bu durumun mitin tanımında baştan verili olan bir ldquoparadoksrdquo gibi nitelenmesi de
muumlmkuumlnduumlr Mitin olgulara dayanan bir gerccedilekliğinden soumlz edilemez baştan
sona doğru olduğu soumlylenemez bir kelimeyle mit bize gerccedileklerden soumlz etmez
Buna rağmen gerccedilekliğin de oumltesine geccedilen bir guumlce sahiptir ve varlığını da tam
olarak bu guumlce borccedilludur (Dowden 1992 s 2)
Campbellrsquoin bu guumlccedilten anladığı mit vasıtasıyla gerccedileklik ve insan hayatı arasında
kurulan bağdır Yazar mitin modern anlamını hikacircye anlatıcılığıyla bir tutarken
hikacircyelerin gerccedileklikle okur arasındaki uyumu sağladığını duumlşuumlnmektedir Bu
lsquohikacircyersquoden yalnızca miti değil aynı zamanda modern romanları da anlamak
gerekmektedir Nitekim Campbell soumlzuumlnuumln devamında Buddharsquodan Platonrsquodan
15
Yunan anlatılarından vs soumlz etmenin yanında Thomas Mannrsquoın Tonio Kroumlgerrsquoini
de bu lsquohikacircyersquoye bir oumlrnek olarak goumlsterir
Campbellrsquoin oumlrneğinden hareketle denebilir ki okur aslında hikacircyenin gerccedileklikle
tarihsel olgularla birebir oumlrtuumlşmediğinden haberdar olsa da mitle arasında
kurduğu bağ tıpkı Dowdenrsquoin dediği gibi gerccedilekliği ve doğruluk kriterlerini aşacak
guumlccediltedir
Son tahlilde en azından antik doumlnem mitleri iccedilin soumlylenebilecekleri şu şekilde
oumlzetleyebiliriz Her bir doğa evren vs goumlzlemi uumlzerine soumlylenen mit daima
fenomenin başlangıcına ilk nedenlerine ilişkin soruları aydınlatıyor ve birbirine
eklenen hikacircyelerle birlikte buumlyuumlk (ccediloğu durumda adına ldquodinrdquo denilen) bir mitler
oumlrguumlsuuml ortaya ccedilıkıyordu Bu oumlrguuml sayesinde bireylerin etrafındaki sosyal kuumlltuumlrel
ve guumlndelik buumltuumln gerccedileklik eksiksiz biccedilimde yeniden inşa edilmekteydi
11 Mit ve mitolojiyi logos bağlamında tanımlama girişimleri
Bu noktada birini Vernantrsquola diğerini Eliadersquoyle oumlrneklediğimiz iki modern ldquomitrdquo
kavrayışı arasında yapacağımız tercihin nedenlerinin daha anlaşılır olması adına
İyonya logosrsquou bağlamındaki mit tartışmasını derinleştirmek gerekmektedir
Vernantrsquoın kuşkucu bir bakışla soumlylenirse ldquoYunan mucizesirdquo fikrinin oumlrtuumlk bir
savunmasına hasredilmiş gibi goumlruumlnen Les origines de la penseacutee grecque
(Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları) adlı uumlnluuml kitabı karşılaştırmalı mitolojinin
kurucusu sayılan Georges Dumeacutezil editoumlrluumlğuumlndeki ldquoMythes et Religionsrdquo (mitler
ve dinler) başlıklı seri dahilinde 1962 yılında yayınlanmıştır8 Bununla birlikte
oumlzellikle felsefe bağlamında bir mit araştırması guumlndeme geldiğinde yaygın kabul
goumlren bu ldquomucizerdquo yaklaşımının tarihi Vernantrsquotan en az bir yuumlzyıl daha geriye
uumlnluuml Fransız duumlşuumlnuumlr Ernest Renanrsquoa gider ldquoYunan mucizesirdquo kavramını
literatuumlre kazandıran kişi bizzat Renanrsquodır Renan Avrupalı aydın ve duumlşuumlnuumlrler
8 Eserin Tuumlrkccedileye Huumlsen Portakal tarafından yapılan ccedilevirisinde ccedilevirmenin oumlnsoumlzuumlnuumln başlığı muhtemelen kitabın adından ziyade iccedileriğine atıfla Yunan Mucizesinin Kaynaklarırsquodır (Cem Yayınları 2017)
16
uumlzerinde buumlyuumlk etkiye sahip bir tarihccedili ve filolog olması bir yana Roumlnesansrsquoın
hemen ardından antik Yunanrsquoa duyulan ilgiyi sistemli bir ideolojiye doumlnuumlştuumlrmuumlş
olan sosyal bilimcidir
Renan gibi bazı Avrupalı duumlşuumlnuumlrlerin el birliğiyle inşa ettiği Hellenist atmosferde
mitin İyonyarsquoda doğup Atinarsquoda olgunlaştığı bilinen Batı rasyonelliğinin yani
logosrsquoun karşısına koyulması ve boumlylelikle kısmicirc bir zeminde tanımlanması
geleneksel hacircle gelmiştir En iyimser bir şekilde ifade edilirse Yunan
duumlşuumlnuumlrlerinin mitik duumlşuumlnmeyi aşmak konusunda goumlsterdikleri soumlylenen
mucizevi başarı inancı Renancı mucize yaklaşımından hareketle veya bu
yaklaşıma paralel gelişme imkacircnı bulmuştur
Alabildiğine lirik bir uumlslupla yazdığı bir anı yazısından Ernest Renanrsquoın Atinarsquodaki
Akropolisrsquoe ziyareti sonrasında şaşırtıcı bir hızla Kuduumls hayranlığından Atina
hayranlığına suumlruumlklenmesi ve bunun neticesinde ortaya ccedilıkan Atina-Kuduumls
tezinin izlerini takip etmek muumlmkuumlnduumlr Yazar Akropolisrsquote Yakarış adlı bu
yazısında 1865 yılındaki Atina gezisinden oumlnceki ruh hacirclini şu soumlzlerle dile getirir
O ana kadar yeryuumlzuumlnde muumlkemmelliğin hiccedil var olmadığını duumlşuumlnmuumlş muumlkemmelliğe ancak ucundan kıyısından yaklaşan şeylerin şurada burada tesaduumlfen goumlruumlnuumlr olabileceğine inanmıştım Yahudi halkının goumlzuumlmde yeri her zaman başka olan İsarsquoya ve Hristiyanlığa da yol goumlsteren muumlstesna yazgısına rağmen soumlzde mucizelere olan inancımı da yitireli ccedilok zaman olmuştu (Renan 1897 s 38)
Renan sonraki doumlnemlerde buumlyuumlk tartışmaların odağına yerleşecek ldquoYunan
mucizesirdquo fikrinin doğmasından hemen oumlnceki ruh hacirclini bu cuumlmlelerle tasvir
ederken kapılacağı yeni ruh hacirclinden buumlsbuumltuumln habersiz olduğunu ve hatta boumlyle
bir beklenti veya umudunun hiccedil kalmadığını goumlstermek ister gibidir Belki de eski
ruh hacirclinin boumlylesine coşkulu bir tasvirini yaparken az sonrasında daha coşkulu
biccedilimde tasvir edeceği yeni ruh hacirclini bir kelimeyle ldquomucizerdquo duumlşuumlncesini ccedilok
daha buumlyuumlleyici hacircle getirmeyi ummaktadır Kısacası bu bir hazırlıktır ve hazırlığı
yapılan değişimin goumlrkemine layık oumllccedilekte olması gerekmektedir Buumltuumln mucize
ve dogmalardan kurtulmuş fakat Tevrat ve Kuduumls hayranlığını henuumlz yitirmemiş
ldquorasyonelrdquo bir duumlşuumlnuumlr Atinarsquodaki atmosferi soluduktan sonra yeryuumlzuumlnde
ldquorasyonelrdquo bir mucizenin ndashbir defalığına bile olsandash meydana geldiğine iman
edecek Akropolisrsquoteki o mucizevicirc saatlerin ardından antik Yunan uygarlığında
17
ortaya ccedilıkan aydınlanmayı sadece Batı duumlnyasının değil buumltuumln medeniyetlerin
yol goumlstericisi olarak savunmaya karar verecektir Nitekim yukarıdaki cuumlmlelerin
devamı şoumlyledir
Ama o anda birdenbire Yahudi Mucizesinin hemen yanıbaşında Yunan Mucizesi kendini goumlsterdi Bir defaya mahsus olabilecek daha oumlnce hiccedil kimsenin goumlrmediği bundan sonra da hiccedil kimsenin goumlremeyeceği fakat etkileri ebediyen suumlrecek bir olaydı bu guumlzelliğin hiccedilbir yerel ya da millicirc lekeyle kirlenmemiş
oumlluumlmsuumlz bir hacircli (Renan 1897 s 38)
Goumlruumllduumlğuuml gibi yazarın zihninde tasavvuru oumlnceden mevcut bir mucize daha
guumlccedilluuml ve goumlrkemli bir başka mucize tarafından bozguna uğratılmış safdışı
edilmiştir Bu cuumlmleleri okumakla rasyonellik iddiasını elden bırakmaksızın
İsarsquonın mucizesine tanık olduğunu soumlyleyen ve bunu insanlara anlatmayı ldquokutsalrdquo
bir oumldev telakki eden Aziz Paulusrsquou okumak arasında yarattıkları hisler
bakımından bir fark yoktur Nitekim goumlzardı edilmemelidir ki Yukarıdaki
cuumlmlelerin yazarı Renan 19 yuumlzyılda Fransarsquoda Monteignersquoden iki Voltairersquoden
bir yuumlzyıl sonra yaşamış saygın bir filozoftu Montesquieu ve Comtersquou
bilmekteydi Nietzschersquonin ccedilağdaşıydı uumlstelik bilimsel anlamda guumlvenini de
kazanmıştı (krş Nietzsche 1967 39-8)
Akropolisrsquote Yakarışrsquoın bu cuumlmleleri doğa ve evren konularında anlama yetisinin
yalnızca ratio kısmını kullanma iddiasındaki Avrupalı bir duumlşuumlnuumlruumln rasyonel
temellendirmesini yapmaktan aciz kaldığı bununla birlikte azizlerine ve
peygamberlerine kulak vermekten bitkin duumlştuumlğuuml bir mitten kısmen de olsa
vazgeccedilerek rasyonel temellendirilmesi kolay modern bilimler ve felsefenin
ccedilağdaş youmlnuumlnuuml de Roumlnesansrsquotan itibaren tayin etmiş bir başka mite sarıldığı anın
kayıtları olarak okunmalıdır Kuduumlsrsquote yakarışın yerini Akropolisrsquote yakarışın
alması uumlstelik bu yakarışın yerel ve ulusal kaygılardan arınarak ndashyazarın kendi
metaforuna goumlre Pentelikon mermeri antik Yunan heykeltıraşları tarafından
lekesiz bir işccedililikle işlenmiştirndash evrensel bir ccedilehreye buumlruumlnmesi bir mitten başka
bir mite sıccedilrayış suumlrecini goumlzlerimizin oumlnuumlnde anbean canlandırmaktadır
Bunun yanında belli bir felseficirc tavrın tarihsel arka planını yansıtabilmek adına
zorunlu olarak değinmekten başka oumlzel bir Renan tartışmasından uzak kalmak
iccedilin yeterince nedenimiz vardır Oumlncelikle kabul etmek gerekir ki felsefenin kendi
18
oumlzel alanında inşa edilmek istenen herhangi bir logos-mitos ilişkisi Renanrsquoın ve
meseleye aynı perspektiften bakan yazarların şahsicirc veya ideolojik duumlşuumlncesine
hiccedilbir karşı arguumlman borccedillu değildir En genel bir oumlrnekle İyonya biliminin ortaya
ccedilıkışıyla kavramsallaşan μῦθοςrsquotan buumlsbuumltuumln arınmış bir felsefeyi konu alan bir
ccedilalışma hatta boumlyle bir felsefenin buumltuumln imkacircn ve ihtimallerini reddeden bir tez
bile araştırmacısını Renanrsquoın şahsicirc antik Yunan kavrayışıyla karşı karşıya
getirmese gerektir ldquoYunan mucizesirdquo boumlyle bir tez iccedilin olsa olsa dolaylı bir durak
olabilir burada bizim yaptığımız da budur Kaldı ki boumlylesine geniş kapsamlı bir
araştırmanın verimli ufuklarını Yunan mucizesi gibi romantik bir yaklaşımı inkacircr
ccedilabasına indirgemek hiccedil de makul olmaz Sonuccedil itibariyle boumlyle bir ccedilalışmada
Yunan mucizesini savunanların romantik fikirleriyle değil ilk Yunan filozofları
hakkındaki belli birtakım iddialarıyla hesaplaşmak gerekmektedir
Bu zorunlu karşılaşmayı oumlnceden kestirmenin kolaylığı da kabul edilsin Bir eski
Yunan felsefe tarihi araştırması olmasından oumltuumlruuml başlangıcını Homerik-Hesiodik
ccedilağla işaretlemek durumunda olduğumuz bu ccedilalışmada Renan bahsinde kem
kuumlm etmeden ortaya koyabileceğimiz yegacircne itiraz İyonya bilimi ve felsefesinin
uumlruumlnuuml olan eski Yunan entelektuumlel tipinin tamamıyla rasyonel bir duumlşuumlnuumlşte
olduğuna dair fantastik iddiayla muhataptır Aynı zamanda bu entelektuumlel tipinin
duumlşuumlncesinin buumltuumlnuumlyle kendisinden menkul birdenbire ortaya ccedilıktığı youmlnuumlnde
ccedilok daha fantastik bir iddiayla da muhataptır Mucizeci antik Yunan kavrayışını
yukarıdaki paragraflarda yeterince oumlzetlemiş olarak bu kavrayışa itirazımızı da
aşağıda birkaccedil paragrafla oumlzetleyeceğiz
12 Antik Yunan duumlşuumlncesinin mitik koumlkenleri hakkında tartışmalar
Ccedilalışmamızın başlığı accedilısından hayli yerinde bir giriş olarak ldquoYunan mucizesirdquonin
felseficirc youmlnuumlne yapılan itirazların ccediloğu Platonrsquoa atfedilen Epinomisrsquoteki şu
cuumlmleden hareket eder ldquoŞunu soumlylemeye hakkımız var [λάβωμεν] Hellenler
barbarlardan aldıkları her şeyi daha iyi bir sonuca vardırırlarrdquo (987d-e)
19
Epinomisrsquoin yazarının şayet Platon değilse bile bu cuumlmleyi Yasalarrsquoın en
başından itibaren aklıbaşındalığı temsil eden karakter olan Atinalı Yabancırsquoya
soumlyletecek kadar Akademiarsquoya sadık bir Platon tilmizi veya takipccedilisi olduğuna
kuşku yoktur Bu nedenle otantikliği en tartışmalı diyaloglardan biri olması bizim
accedilımızdan sorun teşkil etmez nihayet Atinalı Yabancırsquonın bu cuumlmleyle Platonrsquoun
sağlığındaki Akademiarsquonın goumlruumlşuumlnuuml temsil ettiğini biliyoruz
Atinalı Yabancırsquonın bu cuumlmlesinin taşıdığı anlam bakımından bizim ccedilağımızdaki
kavranışıyla 5 yuumlzyıl Atinarsquosındaki kavranışı arasında buumlyuumlk fark vardır ve bu
farkı hesaba katmak antik Yunanrsquoa duyulan sevgi ve saygının tarih boyunca
uğradığı değişimi anlamamıza yardımcıdır Cuumlmlede geccedilen λάβωμεν fiilinden
hareketle Atinalının boumlyle buumlyuumlk bir iddiada bulunma hakkını saklı tutma
ccedilabasına bakılırsa Atinarsquoda o doumlnemde etkin olan bazı grupların itirazlarıyla
karşılaşma hazırlığı soumlz konusudur Bu gruplar belki antik Mısır bilgelerine
hayranlık duyan Yunan duumlşuumlnuumlrlerinden belki de Frig veya başka bir Anadolu
medeniyetine goumlnuumll vermiş şair ve yazarlardan meydana geliyordu bunu
bilemiyoruz Fakat Atinalı Yabancı Giritli ve Spartalı arkadaşlarına λάβωμεν
(sahip ccedilıkıyoruz elimizde tutuyoruz) diye seslenirken iddiasını bu ccedilevrelerin
saldırılarına karşı guumlvenceye almanın peşindedir Kısacası bu cuumlmle 5 yuumlzyıl
Atinarsquosında yaşayan Hellen bilincine sahip ve yuumlreği Hellen sevgisiyle dolu her
entelektuumlele hitap eden antik bir ldquoHellenciliğinrdquo en naif ifadesidir
Bununla birlikte evvela Roumlnesans ve ardından modern doumlnemde yaygınlaşan
yeni bir Hellenizmin etkisiyle bu cuumlmleden anlaşılan her şey tepetaklak olmuş
cuumlmleye olumsuz bir iccedilerik yuumlklenmiş ve bu itibarla lsquoYunan mucizesirsquo tezine arka
ccedilıkan yazarlar tarafından hep goumlrmezden gelinmiştir Bu tutumun arka planında
antik Yunanrsquoın bilim ve felsefe devriminin yine Yunan koumlkenli olduğuna bu
devrimde herhangi bir başka ulus veya uygarlığın katkısının bulunmadığına dair
peşin huumlkuumlm yatar Epinomis cuumlmlesindeki ldquodevraldığı mirası artıran daha iyi
sonuccedillara vardıran Hellenrdquo vurgusuna rağmen
Bu konuda Jaegerrsquoin ccedilok faydalı ccediloumlzuumlmlemeler iccedileren İlk Yunan Filozoflarında
Tanrı Duumlşuumlncesi adlı eseri muumlhim bir yanlış yorumlamayı da goumlzler oumlnuumlne serer
Buna goumlre ldquodoğardquo (Natur) ve ldquodoğa filozoflarırdquo (Naturphilosophen) ifadesi ndashki bu
20
adlandırmanın Antikccedilağrsquodaki sahibi Aristotelesrsquotirndash bizim ccedilağımızda ldquohatalı bir
modernizasyonrdquoa uğratılmıştır Ccediluumlnkuuml φύσιςrsquoin koumlkuuml olan φάναιrsquoın anlamı
buumlyuumlme oluşmadır ve ldquodoğardquo biccediliminde ccedilevirdiğimiz soumlzcuumlk aslında ldquokoumlken
gelişmerdquo benzeri bizim ccedilağımızda anlaşılması imkacircnsız bir Yunan kavrayışına
karşılık gelir Jaegerrsquoe goumlre φύσις eski Yunanlardaki ldquosoyutrdquo kavrayışlardan
(Abstraktbildungen) biriydi (Jaeger 2011 s 40)
Jaegerrsquoin tercih ettiği bu ldquosoyutrdquo soumlzcuumlğuumlnuumln tam olarak ne demeye geldiğini
anlamak guumlccedil goumlruumlnebilir Bununla birlikte Jaeger ldquomitikrdquo duumlşuumlnme biccedilimlerinin her
tuumlrluumlsuumlnden bağımsız anlamaya oumlzen goumlsterdiği Miletoslu doğa filozoflarının
guumlnuumlmuumlzde anlaşıldığı biccedilimiyle birer materyalist olmadıklarını kanıtlama
ccedilabasından da geri durmaz Nitekim aynı yazıda γένεσιςrsquoi de bu minvalde
değerlendirdikten hemen sonra Homerosrsquoun Ὠκεανόςrsquou ile Thalesrsquoin ὕδωρrsquou
arasında doğruluğunun tartışmaya accedilık kalmasını bilinccedilli olarak goumlze alır gibi
kesin bir sınır belirlemeye girişir buna goumlre Thales ldquoherşeyin sudan geldiği
youmlnuumlndeki sezgisini (Erkenntnis)rdquo herhangi bir mitik veya alegorik ifadeye
başvurmadan dile getirmiştir Ccediluumlnkuuml Thalesrsquoin suyu Homerosrsquounkinin aksine
goumlzle goumlruumlluumlr duumlnyanın ndashduyulur alanınndash bir parccedilasıdır
Bununla birlikte ilerleyen satırlarda Thalesrsquoin bu oumlğretisinin onu buguumln
ldquometafizikccedilirdquo ve ldquoteologrdquo olarak nitelediğimiz duumlşuumlnuumlrlerle aynı başlık altına
koyacağını da kabul edecektir Buna mecburdur ccediluumlnkuuml παντᾷ πλήρη θεῶν
(DK11a22) ifadesinin yakamızı bırakması başka tuumlrluuml muumlmkuumln olmaz
İyonyalı doğa duumlşuumlnuumlrleri mitik koumlkenlerden etkilenmiş olmakla beraber onların
buumltuumln mitik inanışlara olumlu baktıkları veya bu duumlşuumlnme biccedilimini buumlsbuumltuumln
benimsedikleri elbette iddia edilemez Mitlere karşı mesafeli tutumları her şeyden
oumlnce logosrsquoun dayattığı bir zorunluluktu
Jaeger de İyonyalıların bu tavrını logos lehine yorumlar ama bu yorumu
temellendirmek adına az oumlncekinde olduğu gibi yine Homerosrsquola İyonya
arasındaki nicel bir farka başvurmak zorunda kalır Thalesrsquoin ὕδωρrsquou Homerosrsquoun
Ὠκεανόςrsquounun aksine kosmosrsquoun her yerini dolduran θεοίrsquodur Jaegerrsquoin
21
duumlşuumlncesine goumlre bu fark Thalesrsquoin oumlğretisini bir mit olmaktan kurtarmaya
muktedirdir
Anaksimenes iccedilin bu tartışmalar Thalesrsquole ccedilok benzer olmakla beraber mesele
Anaksimandros olduğunda İyonya bilimselliğinin bize miras bıraktığı ve bu ccedilağda
ccediloumlzuumllmesi en guumlccedil en buumlyuumlk soru işaretiyle karşı karşıyayızdır Su veya hava gibi
duyulur alandaki en temel oumlgelerden birini seccedilmek yerine ἀπείρων gibi muğlak
tartışmaya accedilık bir ldquoşeyirdquo ἀρχή olarak belirleyen Anaksimandros (Simplikios
Phys 2413 DK12a9) Aristotelesrsquoin kendisine yakıştırdığı ldquodoğa filozofurdquo
unvanını boşa ccedilıkarırcasına logosrsquoun ve deney-goumlzlem alanının oumltesine geccedilen
bir oumlnerme ortaya koymuştur
Jaegerrsquoin Thales bahsinde ldquoErkenntnisrdquo diye adlandırdığı θεοί yaklaşımının
Anaksimandrosrsquotaki bir karşılığı da bu olsa gerektir Yine φύσιςrsquoin Aristoteles iccedilin
de bir ldquosoyutrdquo kavrama karşılık geldiği Jaegerrsquoin tezini doğrular biccedilimde
Anaksimandrosrsquoa bu unvanı rahatlıkla yakıştırabilmesinden anlaşılabilir Oumlte
yandan teredduumltsuumlz diyebiliriz ki ἀπείρων ilk defa Anaksimandrosrsquota karşımıza
ccedilıktığına goumlre onu eski bir mit veya alegorik anlatıyla ilişkilendirmek olanaklı
değildir Bu durumda antik doumlnemdeki mit kavrayışını araştırırken bu oumlğretinin
bize katkısı hangi bağlamda ve tam olarak ne olabilir
Kendisi başlıbaşına bir belirsizlik olan bu kavramın izini guumlnuumlmuumlze kalan bir tek
fragmanın yardımıyla suumlrmenin zorluğu hatta imkacircnsızlığı tartışmasızdır Fakat
yine de bu konuda buumlsbuumltuumln ccedilaresiz olduğumuz soumlylenemez İlk felsefe tarihccedilisi
dolayısıyla aynı zamanda Platon oumlncesi filozoflar iccedilin ilk başvuru kaynağımız olan
Aristotelesrsquoin onlara dair kavrayışına bu noktada bir defa daha koşulsuz
guumlvenmemiz gerekecektir Kavramın tartışmamıza hangi bağlamda dahil
edilebileceğine ilişkin sorumuzu cevaplamak iccedilin Fizikrsquoteki ldquosonsuzrdquo başlığı altıda
geccedilen şu berrak cuumlmle tek başına yeterlidir
Sonsuzluk tanrısal (θεῖον) bir şey de olsa gerek ccediluumlnkuuml Anaksimandros ile ccediloğu doğabilimcisinin dediği gibi oumlluumlmsuumlz ortadan kalkmayan bir şey (Aristoteles 2012 203b14)
Bu soumlzler yalnızca İyonya doğa duumlşuumlnuumlrlerinin değil aynı zamanda Aristotelesrsquoin
doumlnemine kadar gelen suumlreccedilte buumltuumln Antikccedilağ bilginlerinin Miletos arkhersquosine
22
ilişkin algısını resmetmesi bakımından bizim iccedilin oumlnemlidir Bunun yanında
Thalesrsquoin πλήρη θεῶν doğası Aristotelesrsquoin bu cuumlmlesiyle yan yana
okunduğunda anlamı daha belirgin hacircle gelmektedir
Cornford Anaksimandrosrsquoun ἀπείρων oumlğretisiyle kadim mitik duumlşuumlnce arasında
organik bir bağ kurarken Parmenidesccedili Moira oumlğretisinden hareket etmesinin
yanında başlıca guumlvencesi Aristotelesrsquoin Fizikrsquote aktardığı Eleatik bir ifadeydi
ldquoHer şeyi ccedilepeccedilevre sarıp her şeyi youmlnetiyorrdquo (Fizik 203b12) Bu cuumlmledeki
περιέχω ve κυβερνάω fiillerinden Cornford İyonya devrimiyle mitik tanrıların
ldquoortadan kaybolmasınınrdquo ardından geride kalan tanrısal ruh toumlzuumlrsquonuuml anlar
ccedilepeccedilevre saran ve youmlneten şey yani soumlz konusu toumlz doğrudan doğruya
φύσιςrsquotir (Cornford 1912 s 146) Boumlylece Jaegerrsquode ifadesini bulduğumuz antik
Yunan doğa kavrayışının ldquosoyutrdquo youmlnuuml Cornfordrsquoun ccediloumlzuumlmlemesinde ifadesini
daha accedilık biccedilimde bulur Cornford bu φύσις kavrayışını ldquosoyutrdquo diye nitelemek
yerine doğrudan doğruya ldquomitikrdquo sıfatını kullanır
Sonuccedil olarak fragmanlar ve tanıklıklar ἀρχήrsquonin tanrısal başka bir deyişle aşkın
olana goumlnderen youmlnuumlnuuml aydınlatarak İyonyarsquoda yalnızca bilimsel duumlşuumlncenin
değil aynı zamanda yeni bir theologiarsquonın da ortaya ccedilıktığını goumlstermektedir
Genel olarak bu ldquomucizevicircrdquo bilimselliğin mitik oumlzelliklere de sahip olup olmadığı
konusunda Cornfordrsquoun araştırmaları fevkalade yol goumlstericidir
Jaegerrsquoin felsefeyi bilhassa İyonya oumlzelinde mitten ayırma girişiminin
oumlluumlmsuumlzluumlğe ek olarak ldquosonradan meydana gelmemişrdquo bir kelimeyle ezeli bir
tanrısallık kavrayışı uumlzerinde temellendirildiğini goumlzden kaccedilırmamak gerekir Bu
keşif ccedilarpıcı olmasına ccedilarpıcıdır fakat yine de Miletosrsquou olgunlaşmış bir
rasyonellikle bağdaştırmak iccedilin yetersiz olduğu kuşkusuzdur Miletosrsquota ortaya
ccedilıkan yeni ldquotanrısal varlıkrdquo herhangi bir biccedilimde doğmamıştı ve zamanlar uumlstuumlyduuml
ancak yine de mitik duumlşuumlnmenin uumlruumlnuumlyduuml ve bu yolla yapılan devrim eski bir
theogoniarsquonın karşısına yeni bir theologiarsquonın koyulmasından ibaretti
Jaeger soumlzuumlnuuml ettiğimiz iddiayı dile getirirken şunları yazar
ἀπείρων goumlrduumlğuumlmuumlz uumlzere aynı zamanda hiccedil meydana gelmemiş bir
şeydir Bu buumltuumln şeylerin koumlkenindeki ilk ilke kavramına bilhassa uygun bir
oumlzelliktir Mitsel duumlşuumlncede tanrıların en temel ayırt edici oumlzelliği insanlar
23
gibi oumlluumlmluuml olmamalarıdır buna karşılık başka bakımlardan insan kılığında
temsil edilirler Rasyonel duumlşuumlnce ise her şey iccedilin kendisinin koumlkeni
olmayan bir koumlken arayarak oumlluumlmsuumlz ve tanrısal bir varlık fikrine varmıştır
(Jaeger 2011 s 50)
Bu rasyonel duumlşuumlnce İyonyarsquoda doğan felsefedir Buradaki rasyonelrsquoin ratiorsquosu
elbette İyonya logosrsquouydu Jaegerrsquoin İyonyalılar konusunda goumlzardı ettiği mitik
yaklaşım da zaten bu rasyonel duumlşuumlnceyle ulaşılan tanrısal varlık fikri olup
Cornfordrsquoun tespit ettiği ldquotanrısal ruh toumlzuumlrdquonden başka bir şey de değildir Uumlstelik
yalnızca Miletos arkhersquosiyle sınırlı kalmayacak buumltuumln antik Yunan tarihi boyunca
suumlruumlp gidecektir
Sonuccedil olarak Thalesrsquoin ὕδωρ oumlğretisindeki her şeyin tanrılarla dolu olduğu
oumlnermesinin Thales veya ondan oumlncekiler tarafından yapılmış deney-goumlzlem
sonucunda ortaya ccedilıkması beklenemez Bu tanrısallık Thalesrsquoin suyun kendi
başına davranan ve neye doğru ldquooluşuprdquo neyden doğru ldquobozulacağınardquo karar
veren bir ἀρχή olduğu fikrinden hareketle ifade ettiği mitik bir ccediloumlzuumlm denemesidir
Thales bu savında duyuların nesnesi olamayacak boyutlardaki başka bir deyişle
var olduğu bilinen değil var olduğuna inanılan minik su taneciklerine yuumlklenmiş
bir tanrısal guumlccedilten soumlz etmektedir Anaksimandrosrsquoun ἀπείρωνrsquou ve goumlkleri
Pythagorasrsquoın sayıları ve kozmik muumlziği Anaksagorasrsquoın νοῦςrsquou gibi antik Yunan
doğacılarının birccedilok oumlğretisi iccedilin de bu durumdan soumlz edebiliriz Oumlzellikle antik
Yunan filozoflarının ldquokozmolojirdquo kabul edilen ve fakat ldquokozmogonirdquo niteliğini henuumlz
buumltuumlnuumlyle yitirmemiş kosmos kavrayışlarında mitik yaklaşım apaccedilık goumlruumlnuumlr
Dahası aşağıdaki boumlluumlmlerde değineceğimiz gibi bu duruma en fazla oumlrneğin
goumlruumllebileceği yer İyonyalı seleflerinden en az iki yuumlzyıl sonra Atinarsquoda yaşamış
olan Platonrsquoun kosmos oumlğretisidir
Tartışmanın odağında olduğu soumlylenebilse de Thalesrsquoin veya ilk doğa
filozoflarından herhangi birinin guumlnuumlmuumlz insanına ccedilok şaşırtıcı goumlruumlnen ve ccediloğu
zaman modern anlamda ldquobilimselrdquo diye nitelendirilen herhangi bir kozmik
oumlnermesinin İyonya aydınlanmasından yuumlzyıllar oumlnce Suumlmerrsquode Mısırrsquoda
Tevratrsquota veya başka bir mitik kaynakta geccediliyor olması felsefe-mit ilişkisini ele
alma tarzımızı değiştirmez Aksine kaynağını ilk olarak Cornfordrsquoda bulduğumuz
bu tespit İyonyarsquoya atfedilen olgunlaşmış rasyonelliğe karşı bir oumlnerme
24
huumlkmuumlndedir Fakat bize goumlre mesele ilk Yunan filozoflarının beslendikleri
kaynak her ne olursa olsun duumlşuumlncelerinin hacirclacirc mitik olmasıdır Gerek İyonya
duumlşuumlnuumlrleri ve gerekse Homeros Hesiodos ve Babilli Mısırlı mit anlatıcıları
tarafından soumlylenmiş doğa-evren oumlğretileri mitik duumlşuumlnmenin birer uumlruumlnuumlduumlr
Antik Mezopotamyarsquodaki herhangi bir goumlkbilim fikriyle Anaksimenesrsquoteki goumlkler
kuramının modern bilimsel kriterlere uzaklığı birebir aynıdır Her ikisinde de belli
başlı duumlşuumlnce ve oumlğretiler aynı şablonlar uumlzerine kurulu olup her ikisi de benzer
biccedilimde gelişen hadiselerden soumlz ederler
Bu benzerliği ortaya koymak iccedilin Cornfordrsquoun 1912rsquode ve oumlluumlmuumlnden sonra
1952rsquode yayınlanan iki başyapıtında olduğu gibi ilk Yunan duumlşuumlnuumlrlerinin Suumlmer
veya Mısırrsquodan aldıkları esinleri motifleri bir bir sayıp doumlkmek de şart değildir
Kesin olan şudur 7 yuumlzyılda İyonyarsquoda başlayan ve ileriki boumlluumlmlerde
inceleyeceğimiz uumlzere Platonrsquoda olgunluğa erişen bu mitik-bilimsel ve mitik-felseficirc
yaklaşım bilim tarihinde Kopernik devrimine ve felsefe tarihinde Nietzschersquoye
kadar kesintisiz suumlrecektir Oumlte yandan antik Yunan duumlşuumlncesinin Mezopotamya
koumlkenli olup olmadığına dair tartışmaların iddia sahiplerine 20 yuumlzyılın ilk yarısı
boyunca deyim yerindeyse ağır bedeller oumldettiğine kısaca da olsa değinmek
gerekir
13 ldquoYunan Mucizesirdquonin belirleyiciliği Burnet-Cornford oumlrneği
Yukarıda mit hakkındaki tanımlarını karşılaştırdığımız iki isimden Eliade mit ve
dinler tarihccedilisi Vernant ise antropolog ve eski Yunan tarihccedilisidir Vernantrsquoın 1962
tarihli ilk kitabının başlığı Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynaklarırsquoydı ve benzer biccedilimde
ondan tam elli yıl oumlnce 1912rsquode yayınlanan bir başka kitabın Cornfordrsquoun From
Religion To Philosophy adlı eserinin alt başlığı da A Study in the Origins of
Western Speculationrsquodu Cornfordrsquoun bu kitapta incelediği temel mesele
Vernantrsquoınkiyle birebir aynı goumlruumlnmektedir Hatta oumlluumlmuumlnden sonra 1952 yılında
Cambridgersquode Principium Sapientiae başlığıyla basılan eserinin alt başlığı
25
Vernantrsquoınkiyle neredeyse aynı biccedilimde The Origins of Greek Philosophical
Thoughtrsquotur
Şuumlphesiz gerek Vernant ve gerekse Cornford antik Yunan tarihi felsefesi ve
mitolojisi konularında Avruparsquonın en buumlyuumlk otoriteleri arasındadırlar
Ccedilalışmalarında benzer veya aynı temalara eğilmiş olmaları da bu bakımdan ccedilok
doğaldır Ancak aralarında yalnızca benzerlikten soumlz edemeyiz son derece
belirgin birtakım farklar da soumlz konusudur Uumlstelik bizim iddiamızı doğrudan
ilgilendiren fark elli yıllık bir zaman aralığından ccedilok daha goumlruumlnuumlr ve ccedilok daha
oumlnemlidir İki felsefe tarihccedilisi ilk Yunan filozoflarındaki duumlşuumlncenin koumlkenleri
konusunda birbirleriyle taban tabana zıt duumlşuumlncelere sahiptirler
Sırf mit tanımlaması hakkında soumlylediklerimizin ışığında bile duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde
Vernantrsquoın bu konudaki tavrını tahmin etmek zor değildir Buna karşılık Cornford
Principium Sapientiaersquode Hesiodosrsquoun titan savaşları anlatısını uzun uzun
alıntılayarak yorumladıktan sonra buumlyuumlk bir suumlrpriz yaparak Hesiodosrsquoun Asya
ve Babilrsquodeki koumlkenleri hakkındaki tezini bir anda karşımıza ccedilıkarıverir (Cornford
1952 s 220) Cornfordrsquoun iddiasına goumlre her iki kitabında da ilk Yunan
filozoflarının kuumlltuumlrel ortamını ve esinlerini hazırlamış olduğunu accedilık biccedilimde iddia
edeceği buumlyuumlk ozan Hesiodosrsquoun meşhur titanlar savaşının asıl kaynağı Asyalı
Hitit-Hurricirc uygarlıkları uumlzerinden Yunan kuumlltuumlr duumlnyasına girmiş olan Babilli
Marduk-Tiamat mitidir
Bize Burnet ve Cornford arasında bir karşılaştırma yapmanın bu mesele iccedilin ne
denli accedilıklayıcı olduğunu oumlğreten George Thomson Yunan felsefesinin ortaya
ccedilıkış aşamalarını incelediği kitabı İlk Filozoflarrsquoda Asya-Babil ccedilıkışını buumlyuumlk bir
başarı olarak selamlarken daha sonrasında bunun Cornfordun başına gelenlerin
başlıca sebebi olduğunu oumlfkeyle bağırmaktan da geri durmaz Uumlstelik Thomsonrsquoa
goumlre Cornfordrsquoun oumlmruuml yetse uzun yıllar goumlrmezden gelinerek
ldquocezalandırılmasınardquo neden olan bu tez Asya-Babilrsquole sınırlı kalmayacak Hint ve
Ccedilinrsquoe de uzanacaktı
Enuma Elishrsquoi Hesiodosrsquoun Theogoniarsquosını ve ilk Yunan filozoflarını
duumlşuumlnce tarihindeki devamlı suumlrecin belirli aşamaları olarak ortaya
ccedilıkarmak Cornfordrsquoun başarısıydı (hellip) Bitirmeden bıraktığı Principium
26
Sapientiae adlı yapıtının sonuccedillarından araştırmalarını Platonculuğun
daha iccedillerine doğru değil daha uzağa Hint ve Ccedilin felsefelerine goumltuumlrmek
niyetinde olduğu accedilıkccedila anlaşılmaktadır (Thomson 1997 s 180)
Bu Yunan mucizesi fikriyle paralel gelişen ve oumlzguumlnluumlk konusunu tartışmaya bile
tahammuumllsuumlz Hellen kavrayışına karşı accedilılan bir bayraktı ve daha oumlnce de
soumlylediğimiz gibi Thomsonrsquoun analizinden anlaşıldığına goumlre Cornfordrsquoun
yapıtlarına Batı duumlnyası tarafından uygulanan bir ambargoyla sonuccedillanmıştı
Thomson yukarıdaki cuumlmlelerin devamında Cornfordrsquou bir başka Yunan felsefesi
uzmanı olan Burnetrsquola karşılaştırırken şunları yazar
hellip onun (Cornfordrsquoun) yapıtlarını akademik ccedilevrelerde etkisi ccedilok daha
buumlyuumlk olmuş bir rakibininkiyle karşılaştırmakla başlayayım işe Cornfordrsquoun
From Religion to Philosophy adlı yapıtı da 1912 yılında yayımlanmış
olmasına karşın buguumlne kadar (1955) bir daha basılmadı Burnetrsquoın Early
Greek Philosophyrsquosi ilk kez 1892rsquode yayımlandı ikinci baskısı 1908rsquode
uumlccediluumlncuumlsuuml 1920rsquode ccedilıktı Aynı yazarın Greek Philosophy from Thales to
Plato adlı yapıtı 1914rsquode yayımlandı ve birccedilok kez yeniden basıldı Bu
kitapta Cornfordrsquoun yapıtına hiccedil değinilmemektedir (Thomson 1997 s
182)
Thomsonrsquoın oumlfkesi bununla bitmez Burnetrsquoın hışmına bizzat uğradığı
durumlardan da oumlrnek verir Dikkat edilmelidir ki burada Cornfordrsquoun ve bizzat
kendisinin Burnet karşısında maruz kaldıkları zorluğu okurla paylaşmasındaki
asıl amaccedil Yunan felseficirc duumlşuumlncesinin mitik koumlkenlerini ortaya ccedilıkarmanın veya
bu gibi ihtimallerden soumlz etmenin Avruparsquodaki akademi ccedilevrelerinde yarattığı
hoşnutsuzluğu goumlzler oumlnuumlne sermektir
Cornfordrsquoun tarihte binlerce yıl geriye giderek uumlstelik felsefe ve tarihle sınırlı
kalmayıp farklı disiplinlerin verilerinden de yoğun biccedilimde yararlanarak ortaya
koyduğu titiz koumlken araştırmasına karşılık Burnet Greek Philosophy from Thales
to Platorsquoda Babil Mısır Hint felsefesinden soumlz etmenin gereksizliği duumlşuumlncesini
ccedilekinmeden ifade etmekte Uzakdoğu felsefesinden bahsetmeye ise hiccedil ihtiyaccedil
bile duymamaktadır Ama herhalde bu duumlşuumlncesinin ccedilekirdeğini meydana getiren
ve onu boumlyle davranmaya zorlayan ilke yine Thomson tarafından aynı metinde
aktarılan 1920 tarihli şu soumlzleriyle net biccedilimde ortaya ccedilıkmaktadır
hellip ldquobilim duumlnya uumlzerinde Yunan tarzında duumlşuumlnmektirrdquo demek onun yeterli
bir tanımıdır İşte bunun iccedilindir ki bilim Yunanistan etkisi altına girmiş olan
27
halklar dışında hiccedilbir yerde hiccedilbir zaman var olmamıştır (akt Thomson
1997 s 183)
Oumlte yandan hiccedil şaşırtıcı olmamakla birlikte tıpkı Thomsonrsquoun yukarıda Burnet
iccedilin soumlylediği gibi Vernantrsquoın Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları adlı 1962 tarihli
kitabında da Cornfordrsquoun ne 1912 tarihli From Religion to Philosophyrsquosinin ne de
1952 tarihli Principiumrsquounun adı geccediler O tarihlerde ccediloktan muumlteveffa olmuş
yazarın kendi adı bile hiccedilbir vesileyle anılmaz
Vernantrsquoın Cornfordrsquou anmasına son derece ilginccediltir ama 1965rsquote yayınlanan bir
kitabında bizzat yaptığı yeni bir Cornford-Burnet karşılaştırmasında rastlarız Bu
Eski Yunanrsquoda Mit ve Duumlşuumlnce adlı kitabın Arkaik Yunanistanrsquoda Pozitivist
Duumlşuumlncenin Oluşumu başlıklı boumlluumlmuumlduumlr
Tıpkı on yıl oumlncesinde yayınlanmış Thomsonrsquoa ait karşılaştırmada olduğu gibi
Vernantrsquoın yaptığı karşılaştırmada da esas mesele ldquoYunan mucizesirdquo
tartışmasıdır Ancak bu defa hiccedil beklenmedik biccedilimde daha ilk sayfadan itibaren
Yunan mucizesine karşı mesafeli hatta eleştirel tavırdaki bir Vernantrsquola
karşılaşırız Dahası yazının accedilılış cuumlmlesi şoumlyledir ldquoRasyonel duumlşuumlnce guumlya
resmi bir kimlik belgesine sahiptirrdquo Vernantrsquoa goumlre bu kimlik belgesinde ldquoguumlyardquo
rasyonel duumlşuumlncenin doğum yeri olarak İyonya adı geccedilmektedir Yazar ilk
sayfada Yunan mucizesi fikrinin ortaya ccedilıkışını resmettikten sonra onun ne
olduğunu şu soumlzlerle accedilıklar
Yunan ldquomucizesirdquonin anlamı şudur İyonya filozoflarının duumlşuumlncesinde
zamanlar uumlstuuml bir akıl yuumlruumltme peyda olmuş Boumlylelikle logosrsquoun ortaya
ccedilıkışı tarihin akışında sıradışı bir suumlreksizliğe neden olmuş Bunların
sonucunda felsefe geccedilmişi olmaksızın duumlnyaya gelen ve sırtında
geccedilmişten yuumlkuuml olmayan bir yolcu gibi goumlruumllmuumlş herhangi bir seleften ve
bağlantıdan bağımsız mutlak bir başlangıccedil gibi alınmıştır (Vernant 2006
s 371)
Elbette bu cuumlmlelerin hepsinin başına bu ccedilok ccedilarpıcı ldquoguumlyardquo kelimesini koyabiliriz
ve hiccedilbir okur bu durumu yadırgamaz Daha sonraki satırlarda Vernant Batı
duumlnyasının artık bu inanışı suumlrduumlremeyeceğini accedilıkccedila ifade eder Birebir kendi
soumlzleriyle aklın (şuumlphesiz bununla ldquoevrenselrdquo bir logos kastedilmektedir)
uumlstuumlndeki bu Yunan ldquotekelinerdquo duyulan guumlvenin ldquoson elli yıllık suumlreccedilterdquo altı
oyulmuştur
28
Vernant bu ccediloumlkuumlşuumln sebeplerini modern doğa bilimlerinde meydana gelen krizin
klasik mantığı koumlkuumlnden sarsması ve Batırsquonın kendisi dışındaki Ccedilin ve Hindistan
gibi bazı kadim ruhccediluluk gelenekleriyle iccediliccedile geccedilmesi vs biccediliminde sıralar Sonuccedil
olarak Batı uygarlığı kendi geccedilmişini ve duumlşuumlncesinin koumlkenlerini şu veya bu
şekilde sorgulamaya başlamıştır
Bu minvalde bir dizi cuumlmlenin ardından beklenen itirafı bir anda yapıverir Batı
duumlnyasının kendi duumlşuumlnce koumlkenlerini sorguladığı bu suumlreccedilte takvimlerde iki kritik
tarih soumlz konusudur Cornfordrsquoun From Religion to Philosophyrsquosinin yayınlandığı
1912 ve Principium Sapientiaersquosinin yayınlandığı 1952 yılları (Vernant 2006 s
372)
Vernant Batırsquoda başlayan bu sorgulamanın tarihini doğrudan doğruya
Cornfordrsquoun yapıtları uumlzerinde okumuş goumlruumlnmektedir Cornfordrsquoun ilk itirazının
yayınlandığı 1912rsquoden Vernantrsquoın bu soumlzlerinin yayınlandığı 1965rsquoe kadar geccedilen
suumlre soumlzuumlnuuml ettiği ldquoson elli yılrdquoa karşılık gelmektedir
Vernantrsquoın okuru boumlylelikle ldquoYunan mucizesirdquo iddiasının bizzat Cornford eliyle
ccediluumlruumltuumllduumlğuuml ve o guumlne değin hep goumlrmezden gelinmiş suumlrece geccedil de olsa şahitlik
etmiştir Bunun anlamı şudur Cornfordrsquoun 1912rsquode oumlne suumlrduumlğuuml ve oumlluumlmuumlnden
sonra 1952rsquode yayınlanan yeni eseriyle ikinci ve son defa guumlndeme getirdiği
Yunan duumlşuumlncesinin mitik koumlkenlerine dahası Doğu menşeli mitik koumlkenlerine
ilişkin tez deyim yerindeyse resmicirc bir makam duumlzeyinde kabul goumlrmuumlştuumlr
Yunan ve Roma mitleri uumlzerine yapılan araştırmaların ldquomitolojirdquo disiplini iccedilin ccedilok
albenili bir vitrin meydana getirdiği son yuumlzyılda yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz
ccediloumlkuumlşuumln bize ifade ettiği ccedilok muumlhim bir kırılma soumlz konusudur Vernant gibi bir
otoritenin bu cuumlmleleri bundan boumlyle Babil ve Asya kaynaklı mitlere aynı goumlzle
bakılamayacağının daha da oumlnemlisi antik Yunan uygarlığını aşarak yakın veya
uzak bazı coğrafyaları kapsayacak yeni bir kuumlltuumlrel miras paradigmasının
mazbatasıdır Artık mesele logos kavramını merkeze almaktan ccedilıkarak
başlıbaşına bir ldquomitrdquo ve ldquomitolojirdquo tartışmasına doumlnuumlşecektir
29
14 Sonuccedil olarak mit ve mitoloji
Yukarıda yaptığımız ccediloumlzuumlmlemeler ışığında mit ve mitolojiye ilişkin kendi
yaklaşımımızı ortaya koyma imkacircnı artık belirmiştir diyebiliriz Bu tanımlamayı
kavramın kendisinden hareketle ve mitle mitolojiyi birbirleri vasıtasıyla
anlamlandırarak yapmamız muumlmkuumln goumlruumlnmektedir Sonuccedil olarak mitoloji kadim
halklarca yaratılmış mitleri inceleyen tarihsel olgularla oumlrtuumlşmeleri bakımından
doğruluk derecelerini araştıran birbirleri arasındaki alışveriş ilişkilerini saptayan
ve farklı kuumlltuumlrlerde ortaya ccedilıkmış motifleri karşılaştıran bilimsel bir disiplindir
Yaptığımız bu tanımlama aynı zamanda felsefe tarihiyle ilgilenirken mitolojiyle
kurabileceğimiz hatta bazı durumlarda kurmak zorunda kalacağımız işlevsel
irtibatı da bir youmlnuumlyle accedilıklığa kavuşturmaktadır Mitoloji bilhassa son yuumlzyılda
başta tarih olmak uumlzere sosyal bilimlerin birccediloğunu ve kadim kuumlltuumlr araştırmalarını
şekillendirmeye başlamış bir araştırma sahasıdır Bu durum aynı zamanda
mitlere bakış accedilısının bu yuumlzyılın başlarında buumlyuumlk oumllccediluumlde değiştiğinin de bir
goumlstergesidir
Eliade bu değişmeyi 1960rsquoların başında yayınlanan Mitlerin Oumlzellikleri başlıklı
incelemenin daha ilk cuumlmlelerinde dile getirir tarihiniyse 1900rsquolerin başı olarak
işaretler (Eliade 2014 s 11) Ayrıntılı biccedilimde belirtmemiş olsa da Eliadersquonin bu
değişmeyi resmederken dayanak noktalarından birinin tarih biliminin ve henuumlz
gelişmekte olan arkeoloji ve antropolojinin 19 yuumlzyılın başlarından itibaren
mitolojiyle kurduğu dirsek teması olduğundan şuumlphe edemeyiz Bunun modern
ccedilağdaki belki de ilk ve en belirgin oumlrneği Schliemannrsquoın Troya kalıntılarını ararken
Homerosrsquoun metinlerini takip etmiş olmasıdır Bu 19 yuumlzyılın başlarında henuumlz
kurulma aşamasında olan modern arkeolojinin tarihindeki en buumlyuumlk
ilerlemelerden birini mitlerden ilham alarak gerccedilekleştirdiği anlamına gelir
Elbette Eliade mitlere bakış accedilısının 20 yuumlzyıl başlarında geccedilirdiği değişimi
Newton ccedilağından 19 yuumlzyıla kadar suumlregelen mit algısına goumlre ccedilizer Eliadersquonin
tespitine goumlre ldquomitrdquo kavramı soumlz konusu doumlnemde yaygınlaşmış olan ldquouydurma
kurmacardquo anlamından sıyrılmış ve arkaik toplumlarda algılandığı biccedilimi yeniden
30
kazanmıştır Bunun sebebi yukarıda da soumlylediğimiz gibi mitin ccedileşitli bilim
sahalarında deyim yerindeyse birdenbire işlevsellik kazanması olduğundan
Eliadersquonin tespitini modern ccedilağda bir tarihle sınırlandırması şaşırtıcı değildir
Bununla birlikte soumlz konusu durumun bizi klasik mit kavrayışını benzer bir bakış
accedilısıyla irdelemeye sevk etmesi de normal karşılanacaktır
Başka bir deyişle klasik doumlnem filozoflarında ve yazarlarında mitin değil
mitolojinin tespitini amaccedillayan bir araştırmanın gerekliliği soumlz konusudur Nitekim
ancak boumlyle bir araştırmanın neticesi olarak belli bazı Antikccedilağ yazarlarının mite
yuumlklediği işlevsel roluuml ve bu yakıştırmanın nedenlerini goumlstermeyi nihayet
Platonrsquoun mitik yaklaşımının ilk oumlrneklerini de ortaya koymuş olmayı umuyoruz
Bilhassa 5 yuumlzyıl Atinarsquosında boumlyle bir mitik yaklaşımın varlığını oumlrneklemek
Platonrsquoun tanrısal mitlerini ve daha sonrasında bu mitlerin uumlzerine bina ettiği
devlet-toplum modelini anlamamızı oumlnemli oumllccediluumlde kolaylaştıracaktır
31
2 BOumlLUumlM
ANTİKCcedilAĞrsquoDA μῦθος VE λόγος KAVRAYIŞI
Eliadersquonin saptaması olan ve 1900rsquolerin başını işaret eden tarihin belli başlı
filozoflar uumlzerinden klasik doumlneme doğru genişletilebileceğinden şuumlphelenmek
iccedilin ccedilok az nedenimiz vardır Nitekim MS 2 yuumlzyıla gelinceye kadarki doumlnemde
bilhassa antik okurların fazlaca rağbet ettiği tarih metinlerinde kimi mitlerin
peşinen bir başlangıccedil koumlken olarak anlatıldığına ccedilok sık rastlanır Elbette bu
durumun antik tarih yazarı tarafından mitin tarihte gerccedilekten vaki bir olay olarak
kabul edildiği anlamına gelip gelmediği sorusu aşağıda ele alacağımız bazı
istisnalar dışında ne yazık ki cevapsız kalmaktadır Ancak antik doumlnem tarih
yazılarında mitle kurulan irtibat o doumlnemdeki tarih okurlarının miti gerccedilek bir
tarihicirc olay bir kelimeyle hakikat kabul ettiğini tartışmasız biccedilimde ortaya koyar
Buna ek olarak antik doumlnemdeki tarih yazarları ve okurları arasında filozofların
da bulunduğunu hep aklımızda tutmamız gerekir
Genel-geccediler bir ldquomitrdquo kavrayışı ne sağlamlıkta inşa edilmiş olursa olsun mit ve
mitolojiye ilişkin herhangi bir tartışma hacirclacirc antik Yunan uygarlığının kavrayış ve
kavramsallaştırma tarzlarıyla iş goumlrmek durumundadır Bu zorunluluğun logosrsquoa
atıf yapan pek ccedilok yanından soumlz edilebilir ancak sırf logos temelli olmadığı
bilhassa filozof ve yazarlar bahsinde ccedilok daha accedilık hacircle gelir Oumlte yandan goumlz
ardı edilemeyecek ilk kuumlltuumlrel kırılma mitin diğer kuumlltuumlrel yaratım ve duumlşuumlnme
biccedilimlerinden ayrılarak bu adla anılmaya başlamasıdır Bu kırılma yine Yunan
Antikccedilağrsquoında oumlzellikle MOuml 6 ve 5 yuumlzyıllarda yaşamış duumlşuumlnuumlrlerin
metinlerinde goumlz oumlnuumlndedir
Antik Yunan duumlşuumlnuumlrleri tarafından μῦθος diye adlandırılan bu biccedilemin
metinlerinde ve sonraki yuumlzyıllarda onların etkisi altında yazılan yeni metinlerde
pejoratif bir tarzda yer yer alaycı bir bakışla ele alındığına da rastlamak
muumlmkuumlnduumlr Fakat bu muumlnferit yaklaşımlara dayanarak yukarıda etraflıca
tartıştığımız μῦθος-λόγος karşıtlığı ve hatta ccedilatışması youmlnuumlnde bir duumlşuumlnceye
genel-geccedilerlik kazandırmak imkacircn dahilinde değildir Yine de bu duumlşuumlncenin
32
doğruluğunu yukarıda değindiğimiz hatalı yaklaşımlardan bağımsız biccedilimde tekil
oumlrnekler uumlzerinden de sınama gerekliliğini kabul ediyoruz
Doğal olarak bu gereklilik bizi Antikccedilağ Yunan duumlnyasında iki kavramın nasıl
algılandığını ve anlamlandırıldığını belli yazarların metinleri uumlzerinden
araştırmaya zorlamaktadır Oumlte yandan bu algı ve anlamlandırmaları doğru
biccedilimde ccediloumlzuumlmleyebilmek soumlzcuumlklerin elde kayıtlı bulunan ilk kullanım biccedilimlerini
irdelemeyi de gerektirecektir Bu amaccedilla Homerik ve Hesiodik metinlerde kısa
bir incelemeye aşağıdaki boumlluumlmlerde girişeceğiz Ancak daha oumlncesinde burada
bilhassa MOuml 7 yuumlzyıldaki İyonya aydınlanmasını takip eden suumlreccedilte mitten
yararlanma biccedilimlerine bazı oumlnde gelen Yunan tarih yazarlarından vereceğimiz
oumlrneklerin antik kuumlltuumlrde mite yuumlklenen anlamı ortaya koyması noktasında
doumlnemin yalnızca entelektuumlellerinin tutumunu değil aynı zamanda onlardan
beslenen okuryazar kitlesinin tutumunu da goumlstermesini oumlnemsiyoruz
21 Antikccedilağ tarihccedililerinde mitolojik yaklaşım oumlrnekleri
Antikccedilağrsquoın okur-yazar manzarasını Eliadersquonin teziyle yanyana koyduğumuzda
karşımızda guumlccedil bir sorunun belirmesi kaccedilınılmazdır 19 yuumlzyıl ve oumlncesinde
başka bir deyişle buumltuumln klasik doumlnemde ccedileşitli mitoloji yaklaşımlarından soumlz
edilebildiğine goumlre bunları 20 yuumlzyıldaki bakış accedilısından farklı ndashhatta belki ilkelndash
kılan tam olarak nedir
Mite yaklaşımların tarihinden soumlz edebilmemiz onu diğer kuumlltuumlrel oumlğelerden
ayıran hepsiyle arasındaki farkı ortaya koyacak bir davranış biccedilimini belirlemeye
bağlıdır Oumlrneğin şiir devlet yasa adalet gibi gerccedilekliği tarihsel verilerle
desteklenen uumlretim biccedilimleri iccedilin boumlyle bir kriter belirlemek zor olmayacaktır
ancak mit iccedilin oumlzellikle de antik Yunan tarihinde soumlzuumlnuuml ettiğimiz uumlretim
biccedilimlerinden farklı olarak onun nasıl iş goumlrduumlğuumlnden değil ona nasıl
yaklaşıldığından soumlz etmemiz gerekecektir Bu durum bizi mitle diğer kuumlltuumlrel
oumlğeler arasındaki ilişkiyi ccediloumlzuumlmlemeye mecbur bırakmaktadır
33
Bu işi yaparken ccedilok faydalı bazı yol işaretlerine sahibiz Soumlzgelimi tragedyanın
mite sıradan yurttaşların goumlzuumlyle bakılınca ortaya ccedilıkan bir biccedilem olduğunu
bilmek (Vernant ve Naquet 2012 411) onunla mit arasındaki ilişkiyi
belirlememizde kolaylık sağladığı gibi demosrsquoun mitle kurduğu ilişkiyi
anlamamıza da oumlnemli oumllccediluumlde imkacircn sağlar Bu tespitten hareketle tragedya
eserlerinde geleneksel bir oumlge olan mitlerin ccedilokccedila işlenmiş olmasının nedenlerini
karara bağlamamız kolaylaşır Kitleler miti eğlenceli ve yararlı bulduklarından
mitleri işleyen sahne eserleri buumlyuumlk ilgi goumlrmekte ve beğenilmektedir Bu
durumun tragedya yazarına izleyici sayısını arttırmak iccedilin ne yapması gerektiğini
goumlsterdiği de accedilıktır ki aynı sebeple tragedya konu olarak ccediloğunlukla geleneksel
mitik anlatılara başvurmuştur
Benzer bir durum o doumlnemde ccedilokccedila ilgi goumlren tarih yazıları iccedilin de soumlz
konusudur Herodotosrsquoun Kadmosrsquou Helen yurduna gelen ilk Yunanlı olarak
anlattığı satırların kaynağı herhangi bir atıfta bulunmasa da o doumlnemde Yunan
coğrafyasında yaygınlık kazanmış muhtemelen doğu koumlkenli mitlerdir Uumlstelik
Herodotos bunu anlatırken aynı konudaki başka mitleri dayanaksız oldukları
gerekccedilesiyle reddeder ve kendi tezini ldquoderin araştırmalarla bulduğunurdquo
(ἀναπυνθανόμενος εὑρίσκω) soumlyleme cesaretini goumlsterir (Herodotus 1920 v57)
Bize de modern okurlar olarak bu satırlarda farklı mitler arasında ldquotarih-bilimselrdquo
kriterlere goumlre bir karşılaştırma ve elemenin nasıl yapıldığını hayretler iccedilinde
izlemek kalır
Kadmos kimin metnine girerse girsin daima mitik bir kahramandır ve onun
adından soumlz etmek bile yuumlzeysel ya da derin buumltuumln araştırmaların yazılı veya
soumlzluuml birtakım mitleri derlemekten ibaret olduğunu anlamamız iccedilin yeterlidir
Aynı Kadmosrsquoa dair duumlzyazıların yani mitle tarihin iccedil iccedile geccediltiği tarih anlatılarının
bir başka oumlrneğini de Herodotosrsquoun ccedilağdaşı olan başka bir Yunan tarihccedilisi
Thukididesrsquote goumlruumlruumlz Thukididesrsquoin iddiası Kadmosoğullarının ilk yerleştikleri
Hellen toprağı olan Boiotiarsquodan suumlrguumln edilmelerinin Troiarsquonın duumlşuumlşuumlnden atmış
yıl sonraya denk geldiğidir (Thucydides 1942 i12 krş İlyada iv385 vd)
34
Cornfordrsquoun Thukididesrsquoi ldquotarihccedilirdquo (historicus) ve ldquomit ustasırdquo (mythicus) olmak
uumlzere iki ana başlık altında incelediği Thucydides Mythistoricus Eliadersquonin
muumlkemmel eseri Mitlerin Oumlzelliklerirsquonin yayınlanmasından 56 yıl oumlnce 1907rsquode
yayınlanmıştı ve son derece ilginccedil bir şekilde eserin ithaf sayfasında meşhur bir
Theaitetos cuumlmlesine goumlnderme vardı hellip bu ruumlyaya karşılık başka bir ruumlyayı işit
(Platon 2016 201d)9
Hatırlanacağı uumlzere bu Sokratesrsquoin bilginin ne olduğu tartışmasına ilişkin
diyalogu bitiren tiradının ilk cuumlmlesidir Cornfordrsquoun cuumlmleyi uyarladığı biccedilime
gelince yeni bir ruumlyanın ikame ettiği eski ruumlyaların hem sayıca kalabalık hem
daha guumlzel olduklarının teslimi gibidir Guumlzel pek ccedilok ruumlyanın yerine yeni bir
ruumlya10 Aynı kitabın kapak sayfasındaki epigraf da bir başka ccedilarpıcı cuumlmledir ve
bu kez birebir Thukididesrsquoten alıntılanmıştır hellip ve belki bunların mitoslara
benzemeyişi bir hoşnutsuzluk yaratacaktır (krş Thucydides 1942 1224)
Cornford bu cuumlmleyi vurgulayarak Thukydidesrsquoin mitlerin ilginccedil ve eğlenceli
olmalarına karşılık tarihsel gerccedileklikle oumlrtuumlşmediğinden serzenişini okur
tarafından kitap boyunca goumlz oumlnuumlnde tutmasını istemektedir Nitekim
Thukydidesrsquoin sitemi hafife alınacak gibi değildir dahası MOuml 5 yuumlzyıl
Atinarsquosındaki yazar figuumlruumlnuumln en zorlu accedilmazlarından birine işaret etmektedir
Bunun nedeni okurun henuumlz yaygınlaşmakta olan duumlzyazı tuumlruumlnden talep ettiği
mitik iccedileriktir Thukydidesrsquoin mitoslara karşı tavır alması Vernantrsquoın olağanuumlstuuml
tespitiyle onları metin iccedilin gereksiz bir suumlsleme olarak goumlrmesinden ileri gelir
(Vernant 2015 s 240)
Atinarsquonın kuumlltuumlr ortamında daha ccedilok ozanların egemen olduğu 5 yuumlzyıl
başlarında İyonya koumlkenli Herodotosrsquoun incelemelerini iccedileren duumlzyazılar az ccedilok
tanınmaktaydı Bununla birlikte Atinarsquodaki okur yine İyonya koumlkenli bir başka
duumlzyazı tuumlruuml olan felsefeyle de peyderpey aşina olmaya başlamıştı Bununla
beraber kentte duumlzyazının tam anlamıyla yaygınlaştığı tanındığı doumlnemi 5
yuumlzyılın ikinci yarısında patlak veren Peloponnesos Savaşırsquoyla işaretlemek
muumlmkuumlnduumlr Bu savaşın abidevi anlatıcısı Thukidides de Atinarsquoda şiirden
9 ἄκουε δὴ ὄναρ ἀντὶ ὀνείρατος 10 Cornfordrsquoun uyarladığı biccedilim şoumlyle ὄναρ ἀντὶ ὀνείρατῶν πολλῶν και καλῶν
35
duumlzyazıya geccedilişin koumlşe taşlarından biridir Bir diğeri buumlyuumlk hatip ve soumlylev yazarı
Gorgias da savaşın devam ettiği yıllarda 60rsquolı yaşlarındayken Sicilyalı yurttaşları
tarafından Lakedaimonlara karşı muumlttefiki olunmak istenen Atinarsquoya diplomatik
elccedili olarak goumlnderilmiştir11
Sonuccedil olarak Yunan coğrafyasında soumlzluuml gelenekten yazılı aktarıma geccediliş ve
ardından duumlzyazının goumlruumllmeye başlaması mitlerin goumlrduumlğuuml ilgiyi hiccedilbir şekilde
azaltmamıştır Daha oumlncesinde lir ozanlarının ve rhapsodların soumlylediği vezinli
soumlzlerde mitik oumlğeler goumlrmekten epeyi hoşlanan kitlenin aynı zevki duumlzyazı
metinlerde de aramaya devam ettiğini bu uumlslubun iki oumlnderi sayılabilecek
Herodotosrsquota ve Thukididesrsquote ccedilok rahat goumlrebiliyoruz Yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz
Thukidides cuumlmlesi bunun belki de en ccedilarpıcı goumlstergesidir
Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer husus Yunan tarihinin en buumlyuumlk mitler
derlemesi olan Homeros metinlerinin Yunan tarih yazarları iccedilin başlıca referans
kaynağı olmasıdır Bu durum bize o doumlnemin tarihccedililerinin goumlzuumlnde Homerik
destanların bir mit olmaktan ccedilıkarak deyim yerindeyse Troia savaşının objektif
bir kroniği hacircline geldiğini duumlşuumlnduumlrebilir Bunda Homerosrsquoun Yunanların
goumlzuumlndeki buumlyuumlk saygınlığının payı buumlyuumlktuumlr fakat yine de goumlz oumlnuumlnde
bulundurulması gereken asıl nokta soumlz konusu tarihccedililerin Homerosrsquoa veya
herhangi bir başka mit anlatıcısına değil genel anlamda mite nasıl
yaklaştıklarıdır
Başka bir şekilde ifade edersek bu anıt eserin yazıldığı ve elden ele dolaştırılıp
ezberlendiği yaklaşık beş yuumlzyıllık doumlnemde mit ve tarih arasındaki ayrım bizim
ccedilağımızdaki gibi kesin sınırlarla belirlenmiş değildi Bunu soumlylerken soumlzgelişi
Herodotosrsquoun kendi doumlneminde ya da birkaccedil on yıl oumlncesinde bir olaydan soumlz
ederken ortaya koyduğu uumlslup ve yaklaşımın Homerosrsquoun anlatısından ldquohiccedilbir
11 Kranz Gorgiasrsquoın Atinarsquoya gelişini 427 yılına tarihlendirir Buna goumlre Leontinoili elccedililerin başı Gorgias aynı zamanda retorik sanatının yaratıcısı olarak Atinalılara daha oumlnce hiccedil duymadıkları guumlzellikte bir uumlslupla soumlylev vermiş bu sayede hayranlıklarını kazanarak onları ittifaka ldquoikna etmiştirrdquo (Kranz 1994 s196) Fragmanda bu yenilikler arasında sayılan ldquoeş ritimli kafiyeli ve zıtlıklar barındıran cuumlmlelerrdquo vurgusuna bakılırsa antik Yunan duumlzyazısının baş mimarlarından biri olan Gorgiasrsquoın soumlylevlerinde bir ccedileşit duumlz-şiir uumlslubunu tercih ettiği duumlşuumlnuumllebilir Buna karşılık aynı uumlslubu Platonrsquoun diyaloglarındaki uzun konuşmalarında goumlremeyişimiz de duumlşuumlnduumlruumlcuumlduumlr
36
şekilderdquo ayrı tutulamayacağını kastetmiyoruz Fakat Homerosrsquoun metninin
Herodotos ve Thukydidesrsquoin yaşadıkları ccedilağda tarih araştırmalarına yol
goumlsterecek pek ccedilok veri iccedileren tarih biliminin rasyonel youmlntemleriyle şu veya bu
şekilde oumlrtuumlşen bir anlatı olduğu hiccedilbir zaman kesinkes reddedilememiştir
Aslına bakılırsa benzer bir durumdan buguumln iccedilin de soumlz etmek muumlmkuumln
goumlruumlnmektedir Antikccedilağrsquoda Homerosrsquoun metni yaygın olarak bir tarih kaydı gibi
okunmaktaydı ve guumlnuumlmuumlzde de bu metnin satır aralarına birtakım ipuccedillarının
gizlendiği duumlşuumlncesiyle derin filolojik ccediloumlzuumlmlemeler yapılmakta antik Yunanrsquoın
kuumlltuumlruumlnuumln coğrafyasının toplumsal yaşamının kodları bu metinlerden
devşirilebilmektedir Troia kentinde yuumlruumltuumllen arkeolojik araştırmalar veya Ege
havzasının gerccedileğe uygun bir modern tasvirini hedefleyen projeler iccedilin
Homerosrsquoun zengin metninin hacirclacirc en buumlyuumlk ilham kaynağı olması şaşırtıcı
değildir
Bilimsel ve etik tutumu tartışmalı olsa da Troiarsquoyı modern ccedilağ insanıyla
buluşturduğuna inanılan Heinrich Schliemannrsquoı bu keşfe vardıran işaret
arkeolojik bir yuumlzey araştırması veya bulgular değil yine Homerosrsquoun
metinleriydi12 Payne onun Homerosrsquou ccedilocukluğunda sarhoş bir değirmenciden
duyduğunu ve Troia araştırmalarının ilk esin kaynağının bu olay olduğunu aktarır
(Payne 1959 s70) Bilinen adı Tuumlrkccedilede ldquokoumlrrdquo anlamına gelen Homeros
(ὅμερος) bu ilk duumlnya savaşını veya vuku bulduğu yerleri gerccedilekten goumlrmuumlş
muumlduumlr bunu hiccedilbir zaman bilemeyeceğiz Fakat onun buumlyuumlk mit-destanında bu
mekacircnlarla ilgili aktardığı bilgilerle gerccedilekte olanların şu veya bu kadar oumlrtuumlşmesi
bu konuda hacirclacirc en fazla ona guumlvenmemizi zorunlu hacircle getirmektedir
12 Schliemannrsquoın Homerosrsquoun metinlerini metot olarak kullanmasıyla ilgili Azra Erhatrsquoın İlyada iccedilin yazdığı harikulade oumlnsoumlz yol goumlsterici olabilir Erhat burada ldquoHomeros Acircşığırdquo diye selamladığı Schliemannrsquoın seruumlvenini şu soumlzlerle anlatır ldquohellip en sonunda Latince ve eski Yunancayı da soumlkuumlp emeline kavuşmak yani Homerosrsquoun Troyarsquosını bulmak uumlzere yola ccedilıkar Yıl 1870 Schliemann elinde bir İlyada bir de Odysseia metni Ccedilanakkalersquoye varırhelliprdquo Goumlruumllduumlğuuml gibi Troyarsquoyı arayan Schliemannrsquoın Homerosrsquotan başka bir rehberi yoktur Daha sonrasında Erhat mitolojirsquonin ndashkendi deyimiyle filolojindash bilimle bitişmesini şu soumlzlerle aktarıyor ldquoSchliemannrsquoın accediltığı ccedilığır verimli oldu İki bilim kolunun birleşmesine yol accediltı Buguumln İlyadarsquonın efsaneye dayanan bir destan olduğunu bilmekle birlikte bu destanın tarihsel temellere dayandığına ve filoloji ile arkeoloji araştırmalarını el ele yuumlruumlterek bu temelleri bir guumln aydınlatabileceğimize inanıyoruzrdquo (Homeros 2005 ss 20-23)
37
Schliemann modern ccedilağın entelektuumlel bir figuumlruumlyduuml ve kendi kuumlltuumlrel ortamında
filolojinin mitolojinin eski Yunan araştırmalarının ilerlemiş olmasından
yararlanarak arkeoloji tarihine geccedilen bu buumlyuumlk başarıya imza atmıştı Boumlyleyken
MS 2 yuumlzyıl gezgin yazarı coğrafyacı Pausaniasrsquoın Yunan Yurdunun
Tasvirirsquonde Mikenrsquodeki aslanlı kapıyı ve Kiklops duvarlarını ararken izlediği
youmlntem Schliemannrsquoın Troya harabelerini ararken izlediği youmlntemle birebir
aynıdır Aşağıdaki cuumlmlelerde bahsi geccedilen ve Pausaniasrsquoa surları kimin yaptığını
haber veren (λέγουσιν - derler) kişilerin yerel mit anlatıcıları olduğunu anlamak
zor değildir
hellip uumlzerinde aslanların olduğu kapı da dahil olmak uumlzere şehir surlarının bir
kısmı hacirclacirc ayaktadır Bunların da tıpkı Protios adına dikilen Tiryns surları
gibi Kykloplarca yapıldığını soumlylerler (Pausanias 1918 2165)13
Oysa soumlz konusu buumlyuumlk kesme taşlı duvarların guumlnuumlmuumlz arkeolojisinde Miken
duvar işccedililiğinin karakteristiği olduğu bilinmektedir Doumlnem halkının ldquobu
buumlyuumlkluumlkteki taşları ancak Kiklopslar kaldırabilirdi hacircliyle duvarları Kiklopslar
yaptırdquo şeklinde oumlzetlenebilecek mitik inancı boumlylece doumlnemin tarihccedilisinin
coğrafyacısının ve bir kelimeyle sosyal bilimcisinin metinlerinde yer bulmuştur
Oumlte yandan Thebesrsquoin kurucu kralı Kadmos baştan sona mitiktir14 o kadar ki kızı
Semele Zeusrsquoun sevgililerinden biridir Miken duvarlarını yapan kişilerse
olağanuumlstuuml guumlccedilte ve devasa kesme taşları kaldırabilen Ouranos ve Gaiarsquonın15
ccedilocukları olan Kiklopslardır Bu anlattıklarımız goumlz oumlnuumlnde bulundurulduğunda
sırf 5 yuumlzyıl Atinarsquosı değil buumltuumln bir Antikccedilağ iccedilin mitolojinin tarihinin mitlerin
tarihinden ccedilok daha belirleyici bir konuma sahip olduğu goumlruumllecektir
Thomson evlilik kurumunu Yunanlar arasında tesis eden Pelasg kralı Kekropsrsquou
anlattıktan sonra eski Yunancanın fonetik tarihinden hareketle Anadolu Kafkasya
ve Etruumlsklerle arasında bir ilişki kurar ve ardından Hint-Avrupa kavramının
kendisinin bile yeniden goumlzden geccedilirilmesi gerekebileceğini tespit eder Bu mitik
anlatıların mevcut tarih kurgusundaki muhtemel hataları duumlzeltebilmesine bir
13 Aynı anlatının Pausaniasrsquotan yaklaşık bir yuumlzyıl oumlncesindeki bir versiyonu iccedilin bkz (Pliny the Elder 1906 vii 195) Pliniusrsquoa goumlre antik Yunanlar o buumlyuumlkluumlkteki taştan kuleleri ancak Kiklopsların yapabileceğine inanıyordu ve bu inancın asıl kaynağıysa kuleleri ilk diken kişilerin Kiklopslar olduğunu soumlyleyen Aristotelesrsquomiş 14 krş İlyada iv385 Odysseia v333 Theogonia 936 15 Uumlccedil tuumlrluuml Kiklopsların hepsinin mitik koumlkeni olarak (krş Theogonia 139 Odysseia ix105)
38
oumlrnektir Elbette boumlylesine geniş ccedilaplı bir değişikliğe kalkışmak iccedilin daha ccedilok
araştırma yapılması gerekmektedir ve Thomson da aynı satırların devamında
bunu kabul ettiğini soumlyler Fakat soumlz konusu başlığı kapatırken şunları yazması
mitolojinin sosyal bilimler iccedilin oumlnemini bir kez daha vurgulamak bakımından
kayda değerdir
Ben burada yalnızca Egersquonin ilk halklarıyla ilgili eski Yunan geleneklerinin
bilgisizce kaleme alınmış yazılar ya da eskiccedilağlara değgin palavralar diye
nitelendirilerek bir yana atılmaması gerektiği noktasında diretmek
istiyorum Bu ayrıntılar bir araya getirildiğinde arkeoloji ve dilbilim
araştırmalarının ortaya ccedilıkardığı goumlruumlnuumlmle uygunluk goumlsteren tutarlı bir
resim oluşmaktadır (Thomson 2007 s 167)
Thomsonrsquoın bu tespitine tuumlmuumlyle katılarak son tahlilde soumlylemek istediğimiz
şudur Schliemann ve Pausaniasrsquoın birarada değerlendirilmesi bize mitolojik
yaklaşımın biri antik ve diğeri modern ccedilağdan olmak uumlzere tıpatıp aynı olan iki
oumlrneğini sunar Bununla beraber Herodotos ve Thukydidesrsquoin metinlerinde
yalnızca Kadmos hakkında değil ldquoilk başlangıccedilrdquo konularının guumlndeme geldiği her
başlık altında doğrudan mitik anlatılara başvurulduğunu goumlruumlruumlz Dolayısıyla mitik
oumlgeler okurun metne ve anlatıcıya olan ilgisini artırdığı gibi logos temelli
rasyonel bir izahı yapılamayan arkaik doumlnemlere ilişkin soru işaretlerini ortadan
kaldırmak iccedilin de tarihccedilinin sığınabileceği en emin limandı bununla birlikte ne
tarih yazarı ne de tarih okuru mitlerin tarih olgularıyla buumlsbuumltuumln ccedilelişik olduğunu
duumlşuumlnmekteydi
22 Mitik duumlşuumlncenin Yunanlı koumlkleri
Miletos doumlneminden itibaren İyonya Atina ve İtalya boumllgelerinde yaşamış filozof
ve yazarların aynı zamanda sıradan yurttaşların da felsefe metinlerinde geccedilen
μῦθος ve λόγος soumlzcuumlklerini kavrama biccedilimlerine dair bir araştırma her hacircluumlkacircrda
Homeros ve Hesiodosrsquotan başlamak zorundadır Ccediluumlnkuuml MOuml 7 yuumlzyıldan
itibaren Yunan şehirlerinde mite karşı bir logos değil bir mitoloji gelişmeye
başlamıştır ve bu mitoloji mevcut mitik birikimlerin logos suumlzgecinden geccedilirilerek
reddedilmesi yeniden duumlzenlenmesi veya farklı işlevleriyle metne katılması
39
biccediliminde kendini belli etmiştir Bununla birlikte Homerosrsquoun veya Hesiodosrsquoun
metinlerinin kendilerinden sonraki doumlnemde İyonyarsquoda ortaya ccedilıkan logos
kavrayışından yoksun oluşunu onların yapıtlarında genel anlamda bir logosrsquoun iş
başında olmayışına vardırmaksa hem anakronik hem de felsefece kavrayışa ters
duumlşen bir tutumdur Onlarda mit-logos bağlamında bir eksiklik olarak oumlne
suumlruumllebilecek belki de tek şey miti ndashelbette logos aracılığıylandash rasyonelleştirmeye
veya saf dışı bırakmaya hiccedilbir şekilde ihtiyaccedil duymamış olmalarıydı
İyonyarsquoda ortaya ccedilıkan mitoloji yaklaşımı ve sonrasında farklı Yunan
coğrafyalarından bulduğu karşılık bilim ve duumlşuumlnce tarihinin sıccedilrama anları
arasında sayılabilir Bu sıccedilramanın logosrsquola ilişkisi ve ona borcu şimdilik bir yana
bırakılırsa İyonyarsquoda vuku bulan hadise iccedilin bir cuumlmlede şunu soumlyleyebiliriz
Duumlşuumlnce tarihi MOuml 7 yuumlzyıla kadar bir Yunan logosrsquounu değil bu logos
ccedilerccedilevesinde gelişen ve yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz mitoloji yaklaşımını
beklemiştir
İlginccediltir ama İyonya bilimsel duumlşuumlncesinin doğuşundan oumlnceki doumlnemde başka
bir deyişle Homerik-Hesiodik ccedilağda μῦθος kavramının karşılığı guumlnuumlmuumlzdeki gibi
doğauumlstuuml kahramanlar olaylar ve fantastik kurgulardan meydana gelmiyordu
μῦθος soumlzcuumlğuumlnuumln guumlnuumlmuumlzde anlaşıldığı biccedilimde karşılanma ihtiyacı ilk olarak
Homeros ve Hesiodosrsquotan iki yuumlzyıl sonra Yunan duumlşuumlnuumlr ve yazarları tarafından
hissedilmiş ve soumlzcuumlk ccediloğunlukla bu bağlamda kullanılmaya başlamıştı Bu
itibarla μῦθοςrsquoun anlam bakımından muhtelif kavramları ndashhatta λόγοςrsquou bilendash
karşıladığı iki yuumlzyıllık Homerik-Hesiodik doumlnem hesaba katıldığında onun
doğruluğa ccedilok daha yakın bir seruumlvenini yazmak muumlmkuumln hacircle gelecektir Bunun
yanında Diels-Kranz geleneğine uyarak Homerosrsquoun da filozof olduğu kabul
edilirse Homerosccedilu anlamdaki μῦθοςrsquoun felsefeyle aşağı yukarı yaşıt olduğunu
soumlyleme imkacircnı doğar
Ne ki yanlı bir uumlslup tartışmada İyonya devrimi merkeze alındığı oumllccediluumlde μῦθος-
λόγος tartışmasında da varlığını belli eder Nitekim doumlnemin İyonyarsquosındaki genel
manzara ve birkaccedil yuumlzyıl sonrasında Atinarsquoda meydana gelen trajedi
duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde Batılı anlamda bilim ve felsefenin her şeyden oumlnce mitik
duumlşuumlncenin egemenliğindeki bir atmosferde doğduğu ve bu doğar doğmaz da
40
felsefe tarihi boyunca suumlruumlp gidecek bir muumlcadeleye atıldığı youmlnuumlnde bir izlenimin
doğması kaccedilınılmazdır
Soumlzuumlnuuml ettiğimiz bu izlenimin haklı gerekccedileleri de ccediloktur her şeyden oumlnce
felsefe daha ilk ortaya ccedilıktığı anda halkla ve politik organizasyonla daha da oumltesi
tapınak ve gelenekle sıkıntılı ilişkiler iccedilinde olmuştur Guumlndelik hayatın buumltuumln
oumlğeleriyle birlikte toplumu şekillendiren şehir-devlet kurumları her ccedilağ gibi
Antikccedilağrsquoda da egemen guumlcuumln yoğunlaşma noktaları olduğundan taraflardan
birinin felsefe olduğu bir muumlcadelenin ortaya ccedilıkması tabiidir İlk filozoflardan
bazılarının savundukları hakikat uğrunda toplum yargılarına ve geleneklere karşı
fedakacircrca ortaya koydukları muumlcadelenin tarih boyunca pek ccedilok bilim ve
duumlşuumlnce ccedilevresi tarafından onurlandırılması bundandır Benzer biccedilimde
Ortaccedilağrsquoın kapanması ve Hellenizm duumlşuumlncesinin canlanmasıyla birlikte ldquoİyonya
bilimselliğininrdquo modern bilimler iccedilin bir ilk oumlrnek hacircline gelmesi de bundandır
Oumlte yandan Antikccedilağrsquoda ortaya ccedilıktığı duumlşuumlnuumllen herhangi bir μῦθος-λόγος
karşıtlığının μῦθοςrsquou ve mitik duumlşuumlnmeyi buumltuumlnuumlyle reddetmeye ortadan
kaldırmaya doumlnuumlk olduğu iddiası buguumln ikna edici goumlruumlnmemektedir Kaldı ki
felsefenin başlangıcına dair birccedilok ders kitabında genişccedile yer verilen μῦθος-
λόγος karşıtlığı μῦθος soumlzcuumlğuumlnuumln yalnızca felseficirc duumlşuumlncenin belirmesinden
oumlnceki doumlnemlerde taşıdığı anlamların uumlstelik bir kısmı uumlzerinde cereyan
etmiştir Nasıl ki İyonyarsquonın goumlrkemli ccedilağından oumlnce Yunan şehirlerinde Yunan
duumlşuumlncesinde ve edebiyatında λόγοςrsquoun kendisinin değil ama taşıdığı
anlamlardan birkaccedilının yokluğundan soumlz edilebiliyorsa aynı şekilde o ccedilağın
sonrasında pek ccedilok şehirde ortaya ccedilıkan Yunan felsefe geleneklerinde de
μῦθοςrsquoun kendisinin değil taşıdığı anlamlardan birkaccedilının safdışı edildiğinden
veya bunun iccedilin ccedilaba goumlsterildiğinden soumlz etmek muumlmkuumlnduumlr
Thalesrsquoten itibaren yaşamış ve felsefe tarihccedilileri tarafından ldquofilozofrdquo diye anılan
buumltuumln eski duumlşuumlnuumlrlerin halkla politik iktidarla yasayla dini inanccedillar ve kuumlltuumlrel
mirasla ilişkileri ndashguumlnuumlmuumlze ulaşan metinlerin kısıtlı oluşuna rağmenndash dikkatle
incelendiğinde yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz muumlcadelenin oumlzellikle 19 ve 20
yuumlzyıllardaki felsefe ve bilim tarihi okumalarından kaynaklı bazı oumlnyargıların
etkisinde μῦθοςrsquoun buumltuumln anlamlarına karşı verilmişccedilesine bir goumlruumlntuuml kazandığı
41
ccedilabucak goumlruumllecektir Yaygın bir kanı olarak bu yakın bir tarihe kadar antik Yunan
felsefesi okumalarına ccediloğu bakımdan tahakkuumlm etmiş durumdaydı
Bununla birlikte aynı meseledeki bir tartışmanın ideolojilerden arınmış ya da en
azından felseficirc bir nitelik taşıyan kısımlarında akıllara ilk oumlnce ldquobilimsel
duumlşuumlncerdquonin başlangıcına dair sorunun gelmesi tabiidir Batılı anlamda bilimsel
duumlşuumlncenin İyonya felsefesiyle başlatılması bir gelenektir ve yukarıdaki
tartışmalarımızda bu geleneğin kurucu oumlgesi olan ldquobaşlangıccedilrdquo tespitine herhangi
bir itirazda bulunduğumuz duumlşuumlnuumllmemelidir Oumlte yandan geleneğin sonucu olan
bir kanıdan ayrıca soumlz edilebilir ve sorunlu goumlruumlnen de budur 7 yuumlzyılda
İyonyarsquoda Thalesrsquoin sorduğu ilk felseficirc soruyla birlikte λόγοςrsquoun mucizevicirc bir
şekilde ortaya ccedilıkarak μῦθοςrsquou ortadan kaldırdığına dair meşhur iddia
Bu iddianın bir youmlnuumlnuuml en azından Yunan mucizesi anlayışıyla şekillenen
biccedilimini yukarıda etraflıca irdelemiş ve Vernantrsquoın tespitiyle son bulduğunu ortaya
koymuştuk (Vernant 2006 s 371) Son olarak buraya kadar soumlylediklerimiz
ışığında kavramların Homerik ve Hesiodik kullanımlarını irdelemeye sıra
gelmiştir
23 Homeros ve Hesiodosrsquota λόγος ve μῦθος
Kavramsallaştırmalarını temalarını araştırma sahalarını goumlz oumlnuumlnde
bulundurarak hem felsefe hem de buumltuumln oumlteki entelektuumlel faaliyetler biccedilimindeki
antik Yunan duumlşuumlncesinin ilk teşekkuumll zemini ve daha sonraki uzun bir suumlre
boyunca beslendiği kaynağın arkaik Yunan şiiri olduğu kuşkusuzdur Bu arkaik
şiiriyse genel olarak lsquoHomeros-Hesiodosrsquo başlığı altında toplamak muumlmkuumlnduumlr
Homerik metinlerde μῦθος ve λόγος soumlzcuumlkleri sonraki yuumlzyıllardaki anlamlarına
nispetle accedilık tartışmasız bir goumlruumlntuuml ccedilizer Bu durum soumlzcuumlklerin yazı diliyle
henuumlz ccedilok tanışık olmayışına yorulabilir Ancak Homeros yazmalarında geccedilen
her kavramın en az beş yuumlz yıl oumlncesine uzanan bir soumlzluuml gelenek geccedilmişine
sahip olduğu goumlzden kaccedilırılmamalıdır Başka bir ifadeyle Homerosrsquoun yazılı
42
varlığı iccedilinde geccedilen her bir soumlzcuumlğuuml Yunan halkının guumlnluumlk hayatında ccedilok
eskilerden beri mevcut olan en az bir varlığın karşılığı olarak sonraki yuumlzyıllara
bırakmıştır Bu durum μῦθος ve λόγος iccedilin de geccedilerlidir Oumlte yandan metnin uzun
soluklu ve ccedilok youmlnluuml olması kendine oumlzguuml soumlz dağarını meydana getiren
soumlzcuumlklerin o doumlnemin Yunancasındaki muumlmkuumln kullanım biccedilimlerinin neredeyse
tamamını bilmemize imkacircn tanır Bu yalnızca farklı soumlzluumlk anlamlarını değil
gramer bakımından buumltuumln kural ve incelikleri de kapsayan bir imkacircndır
λόγος soumlzcuumlğuumlnuumln buumltuumln bir Homeros kuumllliyatında yalnızca iki dizede yer
bulabilmiş olması ilginccediltir Bunların her ikisi de soumlzcuumlğuumln ldquosoumlz konuşmardquo
anlamında ccediloğul dativ hacirclidir İlyada xv395rsquote καὶ τὸν ἔτερπε λόγοις (ndashve onu
hoşnut ediyordu soumlzleriyle) Odysseia i55rsquoteyse αἰεὶ δὲ μαλακοῖσι καὶ αἱμυλίοισι
λόγοισιν (ndashtatlı ve okşayıcı soumlzlerle suumlrekli buumlyuumlluumlyordu)
Bu durum daha ilk bakışta bizi metaforik bir ldquologos yokluğurdquo duumlşuumlncesine
suumlruumlkleyebilecek bir tuzağı andırır Başka bir deyişle Homeros iccedilin hazırlanacak
hiccedilbir soumlzluumlkte λόγος maddesinin ldquosoumlz konuşmardquo anlamları dışında bir
karşılığının bulunmayacak olması dehşet vericidir
Boumlyleyken soumlzcuumlğuumln koumlkuuml olan λέγειν fiilinin neredeyse her ccedilekimi ve λόγος
dışındaki neredeyse buumltuumln tuumlrevleri İlyada ve Odysseiarsquonın şurasına burasına
rastgele serpiştirilmiş gibi suumlrekli karşımıza ccedilıkar durur Bu durumda Homeros
şiirinde λόγοςrsquoun ccedilok sayıdaki anlamını hangi soumlzcuumlklerle vermiştir
Oumlrneğin λόγοςrsquoun ldquoakılrdquo anlamının Homeros kuumllliyatında hangi soumlzcuumlkle
karşılandığını araştıracak olursak işimiz ccedilok zor değildir Nitekim νόοςrsquou yine
bunun νοῦς biccedilimini hatta fiil koumlkuuml olan νοέωrsquoyu daha ilk bakışta metnin pek ccedilok
yerinde bulabiliriz Soumlzcuumlğuumln tuumlrevlerinden νόημα da her iki cildin pek ccedilok
dizesinde karşımıza ccedilıkar Yine νοέω tuumlrevi olan γνώριμος γνωτός soumlzcuumlkleri de
Homeros tarafından sıkccedila kullanılmıştır Bununla beraber νοέω ve tuumlrevlerinin
hiccedilbir kullanımında μῦθοςrsquoun karşıtı olan bir ldquoakılrdquo anlamına atıf goumlremeyiz
λόγοςrsquoun Homerosrsquotaki varlığının bu denli sınırlı olmasına karşılık μῦθοςrsquoun her
bir casusrsquounun yuumlzlerce kullanımıyla karşılaşmak ccedilok daha şaşırtıcıdır Yukarıda
ele aldığımız ve nihayet anakronik diye nitelediğimiz bazı yanlış kanıların etkisi
43
altındaki bir okur tarafından bu durum μῦθος egemenliğindeki bir ccedilağın ozanı iccedilin
normal goumlruumllebilir Boumlyleyken aynı okur o ccedilağda kullanılan μῦθοςrsquola şayet
varlığından soumlz edebilecekse λόγος egemenliğindeki doumlnemde kullanılan μῦθος
arasında herhangi bir ilişki bulunmaması gerektiğini de baştan kabul etmelidir
Başka bir deyişle eğer 7 yuumlzyıldan itibaren Yunan kuumlltuumlr duumlnyasının λόγος
egemenliğine girdiği kabul ediliyorsa bu yeni paradigmanın yarattığı μῦθοςrsquoun da
eskisinden buumltuumlnuumlyle farklı yepyeni bir karşılığı olmak zorundadır
Homerosrsquota geccedilen μῦθοςrsquoların neredeyse hepsi ldquokişilerin başından geccedilen
olaylarrdquo vs geleneksel anlamları bir kenara bırakılırsa soumlylev konuşma hesap
duumlşuumlnce gibi tamamı eski Yunanca soumlzluumlklerdeki λόγος maddesinde yazılı
bulunan anlamlara goumlnderme yapar Bu μῦθος- λόγος tartışması bağlamında
Homerosrsquoun bize yaptığı en buumlyuumlk suumlrprizdir
Destanda λόγοςrsquoun birincil anlamlarından ldquosoumlz konuşmardquo iccedilin μῦθος kullandığı
yerler şoumlyledir İlyada v493rsquote δάκε δὲ φρένας Ἕκτορι μῦθος (ndashve bu konuşma
iğneledi Hektorrsquoun yuumlreğini) viii525rsquote μῦθος δ᾽ ὃς μὲν νῦν ὑγιὴς εἰρημένος ἔστω
(ndashşimdilik soumlylenecek en sağlıklı soumlz budur) xii80rsquode ἅδε δ᾽ Ἕκτορι μῦθος
ἀπήμων (ndashve bu konuşma hoşuna gitti Hektorrsquoun) xiii748rsquode bir oumlncekiyle birebir
aynı dize ve anlamda ixx242rsquode ἅμα μῦθος ἔην τετέλεστο δὲ ἔργον (ndashsoumlz
soumlylendiği anda iş tamama ermişti) Odysseia i358rsquode μῦθος δ᾽ ἄνδρεσσι
μελήσει πᾶσι (ndashsoumlylevse sadece erkeklerin işidir) viii185rsquote θυμοδακὴς γὰρ
μῦθος ἐπώτρυνας δέ με εἰπών (ndashccediluumlnkuuml yaptığın konuşma iğneledi yuumlreğimi)
xvi385rsquoteεἰ δ᾽ ὑμῖν ὅδε μῦθος ἀφανδάνει (ndasheğer canınızı sıktıysa bu soumlzuumlm)
xvii57rsquode τῇ δ᾽ ἄπτερος ἔπλετο μῦθος (ndashama sonrasında kanatsız kaldı soumlzuuml)
xviii50rsquode τοῖσιν δ᾽ ἐπιήνδανε μῦθος (ndashve hoşlarına gitti bu soumlz) xviii290rsquoda bir
oumlncekiyle aynı ifade ve aynı anlamda ixx29rsquoda xvii57rsquodekiyle birebir aynı ifade
ve aynı anlamda xx247rsquode xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda
xxi143 xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda xxi269 yine
xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda xxi386 xvii57rsquodekiyle birebir
aynı ifade ve aynı anlamda xxii398 xvii57rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı
anlamda xxiii49 ἀλλ᾽ οὐκ ἔσθ᾽ ὅδε μῦθος ἐτήτυμος (ndashama bu soumlz doğru değil)
xxiv465 οὐ γὰρ σφιν ἅδε μῦθος ἐνὶ φρεσίν (ndashccediluumlnkuuml inanmamışlardı bu soumlze)
44
Oumlte yandan μῦθος bazı dizelerde ldquokarşılıklı konuşmardquo olarak (oumlrn İlyada iv214
vd) bazılarındaysa geleneksel anlamıyla uygun biccedilimde kahramanların
başından geccedilen ve sonradan anlatılan hikacircye (oumlrn Odysseia iii95 xi492) olarak
geccedilmektedir
Destanın bazı yerlerindeyse μῦθοςrsquou duumlşuumlnce niyet tasarı anlamlarında
goumlruumlruumlz İlyada i545-546rsquoda μὴ δὴ πάντας ἐμοὺς ἐπιέλπεο μύθους εἰδήσειν (ndash
iccedilimden geccedileni bilmeye heveslenme) Odysseia iv676 οὐδ᾽ ἄρα Πηνελόπεια
πολὺν χρόνον ἦεν ἄπυστος μύθων (ndashPenelopeiarsquonın bu planlardan habersizliği
ccedilok suumlrmedi)
Oumlte yandan Odysseiarsquonın bir yerindeyse zaferden sonra eve doumlnmek iccedilin
gemilerine binmiş olan Argoslular Agamemnon tarafından aniden toplantıya
ccedilağrılmıştır ve bu toplantının ldquonedenirdquo iii145rsquote yine μῦθος soumlzcuumlğuumlyle verilir
μῦθον μυθείσθην τοῦ εἵνεκα λαὸν ἄγειραν (ndashikisi beraber anlattı adamları neden
topladıklarını) Dikkat edilirse bu dizede hem ldquonedenrdquo soumlzcuumlğuuml hem de
ldquoanlatmakrdquo fiili μῦθndash koumlkluumlduumlr
μῦθndash koumlkluuml soumlzcuumlklerin kullanıldığı yerler iki ciltte toplam beş yuumlzden fazladır ve
bunlardan iki tanesiyse μῦθος ve λόγοςrsquoun birleşmesiyle tuumlretilmiş μυθολογεύω
fiilidir Bu Odysseiarsquoda Odysseusrsquoun Kirkersquoden Kalypsorsquoya gelinceye kadar
başından geccedilenleri anlattığı on ikinci kitaptır ve μυθολογεύωrsquonun her iki kullanımı
da kitabın son doumlrt dizesinde ardarda gelir Liddell-Scott soumlzcuumlğuumln tek kullanımı
olarak Homerosrsquoun bu dizelerini goumlstermekte ve anlamını ldquoharfi harfine anlatmakrdquo
şeklinde vermektedir (Liddell amp Scott 1883 s 983)
Hesiodosrsquoa gelince λέγειν vs gibi koumlkteş soumlzcuumlkler dışında λόγοςrsquoun kullanıldığı
yerler her iki kitapta toplam beş dizedir Bunlar sırasıyla Theogonia 229rsquodaki
Erisrsquoten doğan tanrıccedila kızlarından ψευδής Λόγος (ndashyalan soumlz) 890rsquodaki αἱμυλίοισι
λόγοισιν (ndashayartıcı soumlzlerlehellip) İşler ve Guumlnler 78rsquodeki birebir aynı ifade 106rsquodaki
ἕτερόν hellip λόγον (ndashbaşka soumlzhellip) ve 789rsquodaki yine Theogonia 890rsquodakiyle birebir
aynı ifadedir Sonuccedil olarak λόγοςrsquoun kısıtlı kullanımı Homeros gibi Hesiodos iccedilin
de geccedilerlidir ve yine aynı şekilde yalnızca ldquosoumlz konuşmardquo anlamına karşılık
gelmektedir
45
Yukarıda Homerosrsquotaki νόος iccedilin yaptığımız incelemeyi Hesiodosrsquoun metnine
uyguladığımızda λόγοςrsquoun ldquoakıl duumlşuumlnmerdquo vs anlamlarını karşılayan bu soumlzcuumlk
bir kez daha aynı oumlruumlntuumlyle karşımıza ccedilıkacaktır İlyada ve Odysseiarsquoda olduğuna
benzer biccedilimde burada da νόος soumlzcuumlğuuml λόγοςrsquoun yokluğunu hissettirmemiştir
Theogoniarsquoda dokuz İşler ve Guumlnlerrsquodeyse on ayrı dizede olmak uumlzere toplam
on dokuz defa kullanılmıştır Ayrıca νοέω fiili ve bunun isim hacircli νόημα da her iki
kitapta sıklıkla karşımıza ccedilıkar
Bu metinlerde de μῦθος ve koumlkteşlerine bakıldığı zaman Homerosrsquola yine benzer
biccedilimde Theogonia (24 165 663) ve İşler ve Guumlnlerrsquode (10 194 205) toplam
altı farklı dizede soumlz konuşma ve anlatmak (μυθέομαι) anlamlarında kullanıldığı
goumlruumlluumlr
Homeros ve Hesiodosrsquota λόγοςrsquoun belli anlamlarına μῦθοςrsquola verilen bu karşılık
şiir diline oumlzguuml bir kullanım olmaktan ccedilok soumlzcuumlğuumln İyonya devrimi oumlncesindeki
kavranışını bizim iccedilin accedilıklığa kavuşturan guumlndelik bir kullanım biccedilimini
vermektedir Her iki ozanın dizelerinde μῦθος soumlzcuumlğuumlyle karşılanan soumlylemek
soumlz soumlylev karşılıklı konuşma ve neden gibi aslında λόγοςrsquoun listesinde yer alan
anlamlar Homerik-Hesiodik doumlnemde iki kavram arasında herhangi bir
ayrışmanın zıtlaşmanın soumlz konusu olmadığını goumlstermesi bakımından dikkat
ccedilekicidir
46
3 BOumlLUumlM
PLATONrsquoUN DİYALOGLARINDA MİT
Yukarıda bazı Yunan tarihccedili ve yazarlar iccedilin ortaya koyduğumuz mitoloji
yaklaşımını en olgun hacircliyle ve logosrsquola iccedil iccedile geccedilmiş biccedilimde goumlrebileceğimiz
anti Yunan figuumlruuml Platonrsquodur Soumlzgelişi Phaidrosrsquota Boreasrsquoın Oreithuiarsquoyı kaccedilırma
mitiyle ilgili soumlylenenler (Platon 2014 229b vd) 5 yuumlzyıl metinlerinde karşımıza
ccedilıkan mitoloji yaklaşımları arasında en ccedilarpıcı oumlrneklerden biridir Burada
Sokrates bir mitin anlattıklarından hareketle kendi doumlneminin Atinarsquosını mitik
ccedilağlardaki Atinarsquoyla başarılı biccedilimde oumlrtuumlştuumlruumlr ve kanıt olarak da tıpkı
Pausaniasrsquoın aslanlı kapıdaki dev kesme taşları goumlstermesi gibi Artemis
tapınağına giden yol uumlstuumlndeki Boreas sunağını goumlsterir
Başka pek ccedilok oumllccediluumltuumlnden soumlz edilebilir olmakla beraber klasik doumlnemdeki
mitoloji yaklaşımlarının olumlu veya olumsuz diye sınıflandırabilme imkacircnımız
irdelenen mitin doğruluğuna yazar tarafından guumlven duyulup duyulmadığıyla
ilgilidir Platonrsquoun yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz pasajının devamında Phaidrosrsquoun
ldquobu hikacircyenin doğru olduğuna inanıp inanmadığı (πείθω)rdquo sorusuyla metne
birdenbire dahil edilen Platoncu mitoloji yaklaşımı ilk oumlnce mitte geccedilen doğa
tasvirlerinden yola ccedilıkarak Oreithuiarsquonın kaccedilırıldığı yeri belirler buna karşılık
hemen sonrasında Sokratik ironinin oumlrneklerinden birini sahneye koyarak
doumlnemin Yunan mitleriyle arasındaki mesafeyi vurgulama yoluna gider
Boreas mitine karşı bu tavır λόγος ve μῦθος arasında uumlccedil yuumlzyıldan fazladır
devam etmekte olan gerilimin Platonrsquoda cisimleşmiş hacircli olarak okunabilir
Nitekim bu satırların devamında Platonrsquoun bu hikacircyeye boumlylesine şuumlpheci hatta
alaycı yaklaşmasının nedenleri accedilıkccedila goumlruumllecektir Mit her şeyden oumlnce kimi
zaman şoumlyle kimi zaman boumlyle anlatılan bir hikacircyedir Uumlstelik tuhaf anlaşılmaz
uğursuz varlıklardan soumlz etmektedir Bu nedenle mitlerle uğraşmak keskin kafalı
ve gayretli kişilere duumlşer (229d-230a)
47
Bu cuumlmleleri tersinden okumak bize Sokratesrsquoin guumlya mitle uğraşmaktan
μυθολόγημαrsquodan geri durmasının nedenlerini daha accedilık biccedilimde goumlsterir
Platoncu anlamda olsun veya olmasın λόγος bu oumlykuumllerde anlatılanların
hakikatle oumlrtuumlşmesinin muumlmkuumln olmadığını bildirdiğinden bu pasajda mit
karşısında Sokrates gibi guumlven duyan (πιστέω) ve hoşnut (χαρίεντα ἡγοῦμαι)
bununla birlikte sakınımlı bir yaklaşım muumlmkuumln yaklaşımların en doğrusu gibi
goumlsterilmiş olur Bize goumlre bu mitleri irdeleyen ve onlara bir yaklaşım belirleyen
yanlarından oumltuumlruuml guumlccedilluuml bir mitolojinin ifadesidir
Platonrsquoun miti dışlar gibi goumlruumlnen ama iccedilselleştirmiş felsefesi Vernantrsquoa goumlre onu
ldquosoumlzcuumlğuumln tam anlamıyla felsefe dilinin hem berisinde hem de oumltesinde olanları
accedilıklama aracı olarak seccedilkin bir yer verecektirrdquo (Vernant 2015 s 254) Bu bakış
Platonrsquoun felsefesinin mitle ilişkisini saptamasıyla son derece isabetliyken mitin
yalnızca soumlylem guumlcuumlnden yararlanan bir Platonrsquou resmetmesiyle eksiktir Bu
eksiklikle beraber Vernantrsquoın mitolog Platonrsquou Devletrsquoteki Lidyalı Gygesrsquoten
Devlet Adamırsquondaki genccedilleşen nesilden veya Phaidrosrsquotaki Mısır tanrıları
muumlnakaşasından soumlz eden bir Platon hacircline gelir Oumlrnekleri ccediloğaltmak
muumlmkuumlnduumlr ama burada ccedilizilen resimde cafcaflı giysilerinden ve goumlrkemli
teccedilhizatından soyundurulmuş ccedilırccedilıplak bir Platon karşımızda durmaktadır
Devletrsquote Hint koumlkenli uumlccedil sınıflı toplum yapısını oumlneren Timaiosrsquota tanrılarla diğer
varolanlar arasında katı bir hiyerarşi belirleyen Phaidonrsquoda ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuumlnuuml
Orfik arguumlmanlarla temellendiren yine Devletrsquote aynı meseleyi oumlte-duumlnyacılık
uumlzerinde inşa eden Platon bu resimde karanlıkta kalmıştır Mitler vasıtasıyla
boumlylesine buumlyuumlk ve yepyeni bir evren kuran bir Platonrsquodan soumlz ediyorsak onun
felsefesinde mit alelade bir accedilıklama aracı olmanın ccedilok oumltesine geccedilmiş
durumdadır
48
31 Platonrsquoun Felsefesinde Mitin Belirmesi
Homerosrsquoun baştan sona mitik olan duumlnyası μῦθοςrsquola hiccedilbir bakımdan ccedilelişik ya
da herhangi bir mitoloji yaklaşımına karşı korumacı olmadığı gibi (henuumlz
lsquomitolojirsquonin varlığı soumlz konusu olmadığından boumlyle bir durum zaten olanaksızdı)
anlattığı olay veya kişilere μυθικός sıfatının yakıştırılması iccedilin kendisinden ccedilok
sonraki yuumlzyılları beklemek gerekecektir Sokrates Platon ve Aristotelesrsquoin
yaşadığı 5 yuumlzyıl Atinarsquosına gelindiğindeyse artık İlyada ve Odysseiarsquonın yazıya
aktarılmasının uumlzerinden uumlccedil ila doumlrt yuumlzyıl geccedilmiş μῦθος soumlzcuumlğuumlyle tuumlrevlerinin
anlamı koumlr ozanınkinden epeyi uzağa duumlşmuumlştuumlr16 Geccedilen suumlre zarfında İyonya
duumlşuumlnuumlrlerinin arkhesinden Elealıların rasyonel tanrı fikrine kadar devrim
niteliğinde sayılabilecek pek ccedilok felsefi keşif gerek kitaplar gerek gezgin
filozofların tartışmaları vasıtasıyla Atinarsquodaki kuumlltuumlr ortamlarına deyim yerindeyse
boca edilmiştir Yine aynı yuumlzyıllar iccedilinde sırasıyla Solon Kleisthenes ve
Periklesrsquoin yaptığı politik devrimlerle Atinarsquoda demokrasi kurumu yerleşmiş
zaman zaman beliren devlet krizlerine rağmen işler durumdadır O kadar ki 5
yuumlzyılda Atina Platonrsquoun deyişiyle adeta bir παντοπώλιον πολιτειῶνrsquoa (devlet
duumlzenleri panayırı ndash557d) doumlnmuumlş durumdadır Ccediloğu soylu ve varlıklı ailelerin
ccedilocuğu olan politikos adayı genccediller gelecekleri adına buumlyuumlk vaatlerde bulunan
Sofist filozofların peşinden ayrılmamakta onların dilinden doumlkuumllen yeni
kavramlar eski mitler dizeler ve oumlzdeyişler her guumlnuumln yeni tartışma konusunu
belirlemektedir Oumlnderleri eski şairler olan bu gezgin oumlğretmenlerin belirlediği
oumlzguumlr tartışma ortamlarında yuumlzlerce yıllık gelenekler tanrı hikacircyeleri toumlre ve
adetler saygısızca anılmakta hatta Protagoras oumlrneğinde goumlrduumlğuumlmuumlz gibi
tanrılar bazen tartışmaya değer bile bulunmamaktadır Ortaya ccedilıkan bu yeni
siyasal ortamda Attika soylularının geccedilmiş masallardan oumlzlemle hatırladıkları
16 Oumlrneğin Phaidrosrsquota (265c) Erosrsquou yuumlceltmek adına soumlylenen oumlvguumlye Goumlkyuumlzuuml Uumlzerinersquode (284a) ise goumlkyuumlzuumlnuuml Atlasrsquoın desteklediğini anlatan hikacircyeye (buradaki ldquohikacircyerdquo yine μῦθοςrsquotan başkası değildir) yazarlar tarafından μυθικός sıfatı yakıştırılmıştır Metinlerin bağlamına goumlre Platonrsquoun kullandığı μυθικόςrsquoun ldquodestansırdquo yani ldquogeleneksel μῦθοςrsquoa uygunrdquo Aristotelesrsquoin kullandığı μυθικόςrsquoun ise bu goumlruumlşle ccedilelişmeyecek biccedilimde ldquogerccedileklikle bağdaşmayan hikacircye uyarıncardquo anlamlarına geldiğini goumlruumlyoruz
49
altın ccedilağın uumlzerine kuumll serpilmiş gibidir Buumltuumln bu manzarayı Platonrsquoun
diyaloglarda bize sunduğu agora fotoğraflarından accedilıkccedila goumlrebiliyoruz
Bununla birlikte pek ccediloğu demokrat ve ldquosekuumllerrdquo filozoflarla dolup taşan 5 yuumlzyıl
Atinarsquosında olsak da bu ccedilalışmanın başından itibaren benimsediğimiz
perspektifin elverdiği oumllccediluumlde diyalogların her birinde bizi oumlzguumln bir tanrıya
vardırabilecek sayısız patika ağzı goumlrmemiz muumlmkuumlnduumlr O kadar ki Platonrsquoun
yazıları Atinarsquonın şehir planına benzer biccedilimde haritalandırılacak olsa neredeyse
buumltuumln sokak başlarına bu patika ağızlarından biri denk duumlşebilirdi
Nietzsche Batı duumlnyasının son iki yuumlzyıldaki Platon algısını şekillendirecek
biccedilimde İyinin ve Koumltuumlnuumln Oumltesindersquoye oumlnsoumlzuumlnde dile getirdiği artık neredeyse
herkesccedile bilinen ldquohalkın Platonculuğu Hristiyanlıkrdquo tespitiyle (Nietzsche 1999
13) Batılı okuruna bir daha hiccedilbir zaman eski guumlven duygusunu verememek
uumlzere Platon kuumllliyatını Kitab-ı Mukaddesrsquole aynı rafa kaldırmayı başarmıştır
Batı uygarlığının 19 yuumlzyıla kadar geccedilirmiş olduğu suumlreccedil ve buumlyuumlk toplumsal
travmalar goumlz oumlnuumlne alındığında Nietzschersquonin Platonrsquoa youmlnelttiği bu sert
ldquoruhbanlıkrdquo ithamının nedenleri epeyi fazlalaşacaktır Oumlte yandan Nietzschersquoden
sonraki ccedilağda yetişen ve Nietzscheci yorumu benimseyen duumlşuumlnuumlrler aynı
travmalarla bizzat tanışık olmasalar da Platonrsquoun bu ldquoruhbanlıkrdquo youmlnuumlnuuml ccedilok
daha derinlemesine irdelemiş tartışmışlardır Nietzsche Platonrsquoun ldquoruhbanlıkrdquo
youmlnuumlnuuml felsefesinin buumltuumlncuumll yapısını goumlz oumlnuumlnde tutarak tespit ederken onun
halefi olan duumlşuumlnuumlr ve araştırmacılar aynı konudaki tartışmalarının ccediloğunu
diyaloglara sık aralıklarla ve dağınık biccedilimde yerleştirilmiş kimi goumlruumlnuumlr kimi gizli
olan mitler etrafında kurgulamaktadır Herhalde bunun iki sebebinden soumlz
edilebilir biri klasik filolojinin son yuumlzyılda kat ettiği hayranlık veren mesafe
diğeriyse Platonrsquoun anlattığı irili ufaklı mitlerin nihayet bir araya gelerek
ldquoPlatonculukrdquo adı verilen devasa yapıyı oluşturduğunun keşfi ve kabuluumlduumlr
Guthriersquonin tespitiyle diyaloglar felsefenin dinin ve şiirin benzersiz bir
birleşiminden meydana gelirler (Guthrie 1955 s 333) Oumlte yandan dinin ve şiirin
diyaloglarda felsefeyle yan yana gelmesinin başlıca nedeni Platonrsquoun yaşadığı
doumlnemde Atinarsquodaki politik ccedilalkantılar ve filozoflardaki biteviye duumlzen arayışı
olduğundan Platonrsquoda mitlerin bir başka deyişle dinin belirmesine tanık
50
olacağımız zemin yine politik olmak durumundadır Bu nedenle her ne kadar
sonraki başlıklar altında politikaya daha tafsilatlı değineceksek olsak da buradaki
Platonik mitler tartışmasının başında mitlerin ilk başlatıcısı olan Devletrsquoin II
Kitabına birkaccedil paragrafla değinmemiz gerekmektedir
Devletrsquoin genel olarak da diyaloglarda oumlngoumlruumllen devlet duumlzeninin işleyişine
bakıldığında belli bir dinin ldquoyasardquo eliyle yuumlruumlrluumlğe koyulmadığı goumlruumlluumlr Ancak oumlte
yandan bu doğru tespit Platonrsquoun dine yaklaşımını ccediloumlzuumlmleyen araştırmacılar
iccedilin fevkalade yanlış bazı oumlnkabullerin de kaynağı durumundadır Nitekim Platon
Devletrsquote Yasalarrsquoda veya herhangi bir diyalogunda adı koyulmuş belli bir dini
inancın nomos vasıtasıyla guumlvence altına alınmasını oumlnermez fakat bu onun din
konusunda kayıtsız bir toplum oumlngoumlrduumlğuuml anlamına gelmemektedir Yukarıda
değindiğimiz gibi dinin kurumsallaşmasının Platonrsquoun devleti iccedilin ccediloğu
bakımlardan vazgeccedililmez oluşu Devletrsquoin daha ilk boumlluumlmlerinde accedilık biccedilimde
ortaya ccedilıkacaktır
Gerccedilekten de Platonrsquoun Kallipolisrsquoi ne kadar sade teferruattan uzak bir
başlangıccedilla kurulursa kurulsun onda dini bir yapının tartışma goumltuumlrmez
gerekliliğini sezmemiz fazla zaman almayacaktır Bizzat Platonrsquoun 369b
paragrafından itibaren betimlemeye başladığı suumlreci kısaca oumlzetlersek polisrsquoin
oluşmasını kaccedilınılmaz hacircle getiren ilk etken her bir insanın kendi eksiklerini
karşılamakta yetersiz kalması bu eksiklerin sayıca ccediloğalması nedeniyle de
birccedilok insanın bir araya gelmesidir Platonrsquoda işte bu kadar goumlsterişsiz yalın bir
başlangıccedilla polisrsquoin varlığından soumlz etme imkacircnı buluruz Bu yalınlık bir suumlreliğine
devam eder ve bu suumlre zarfında topluluktaki ilişkiler suumlrekli en sıradan ihtiyaccedil ve
alış-verişler uumlzerinden kurulur Sırasıyla yiyecek barınak giysi Fakat bu
ihtiyaccedillar bile aslında hiccedil de kuumlccediluumlk olmayan bir emekler silsilesi meydana
getirecektir Boumlylece ilk karmaşık sistemlerden biri olan goumlrev dağılımının ortaya
ccedilıkması kaccedilınılmaz olacaktır Az sonrasında Glaukonrsquoun isteğiyle yurttaşların
yaşamlarını rahat yataklar ccedileşitli meyveler etler yemek masası ve goumlsterişli
eşyalar gibi luumlks hayatın oumlgeleriyle rahatlatmaya başlayınca bu karmaşıklığın
boyutu daha da buumlyuumlr Sokrates devletine bunların her birini goumlnuumllsuumlzce dahil
etmektedir ve dahil edilen her yeni oumlge yeni birccedilok ihtiyacı da beraberinde
51
getirmektedir Oumlrneğin Sokratesrsquoin başta pek yanaşmadığı et yemekleri
Glaukonrsquoun isteğiyle devlette serbest bırakılınca artık hekimlere de ihtiyaccedil
duyulacağı anlaşılmış olur (373d) Bir zincirleme hacirclinde ihtiyaccedillar arttıkccedila
masraflar da artar ve yeterli sayıda hayvan otlatmak ve ekip biccedilmek iccedilin yeni
toprak arayışları başlar Bu durumsa savaşların habercisidir Oumlte yandan savaş
devleti koruyabilecek buumltuumln donanımlara sahip bekccedililere ihtiyaccedil duyulacağı
anlamına gelir Bu donanımlarsa devletin ilk kurulduğu guumlnlerdeki ihtiyaccedillar
kadar yalın ve goumlsterişsiz değildir Nitekim bekccedililerin aynı anda hem filozof hem
tutkulu hem ccedilevik hem de guumlccedilluuml olması gerekmektedir Devletin en temel
kurumlarından biri olan eğitim boumlylelikle zorunlu hacircle gelmiştir
Platon ccedilocuk yaşlardaki eğitime başlanacak muumlfredat olarak ldquoeskilerden buguumlne
suumlruumlp gelen en iyi yetiştirme tarzırdquo dediği beden eğitimi ve muumlziği oumlnerdikten
sonra bu muumlziğe hikacircyeyi17 de dahil eder ve mitin18 Platonrsquoun felsefesindeki
seruumlveni boumlylece başlamış olur (376e) Hemen ardından mitin doğru veya yalan
olduğuna bakılmaksızın faydalı olduğu suumlrece ccedilocuklara anlatılması gerektiğini
soumlyleyecektir
Bu paragraf aynı zamanda Platonrsquoun Devletrsquoindeki meşhur şair ambargosunun
da ilk belirdiği yerdir Uumlstelik Platon bu ambargoyu Yunan mitlerinin başlıca iki
kaynağı Hesiodos ve Homerosrsquoun adlarını doğrudan vererek duyurur nitekim
onlar tanrıları ve mitik kahramanları gerccedilekte olduklarından farklı goumlstererek
ccedilocukların ve genccedillerin yalan yanlış yetişmesine neden olurlar Oysa şairlerin
yapması gereken tanrıları her nasılsalar oumlyle tasvir etmektir Tanrı iyi olduğu iccedilin
koumltuumlnuumln sebebi olamaz muumlkemmel olduğu iccedilin değişmez ve farklı kılıklara
buumlruumlnmez insanlara yalan soumlylemez ve onları kandırmaz Oumlte yandan yurttaşlar
17 Burada ldquohikacircyerdquo soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγος soumlzcuumlğuumlnuumln tercih edilmiş olması dikkat ccedilekicidir 18 Guthriersquonin yukarıda atıf yaptığımız tespitinden hareketle buna bir ccedileşit din de diyebiliriz Nitekim Platonrsquoun filozof kralının halka anlatacağı mitlerin oumlnemli bir kısmı kutsal olana goumlnderme yapar dolayısıyla tanrının guumlya φύσιςrsquoe yerleştirdiği hakikati bulup ccedilıkarır ve halka goumlsterir Devletrsquoin 427brsquosindeki bir nevi ldquolaikrdquo devlet anlayışına doumlnuumlk soumlzlere gelince ndashki bu aynı zamanda νομοθέτης olan filozofun tapınak kurma ve rituumleller koyma işinden geri durmasıdırndash aslında yeni bir teolojiden bahseden Platonrsquoun felsefesinde aşağıda değineceğimiz uumlzere Sokratesrsquoin sadık bir Olympos dindarı olmasına benzer biccedilimde bir ccedilelişki olarak kendini goumlsterir Mit ve dinden aynı şeyleri anlayacağımızı birinci boumlluumlmde belirtmiştik ki Sokratesrsquoin 427brsquode tapınakla ilgili ldquoyasardquo koyma işlerini tanrı Apollonrsquoa tevdi etmesi Platonrsquoun mitolojik yaklaşımına bir başka oumlrnektir
52
yiğit olmaları ve oumlluumlmden korkmamaları gerektiği iccedilin Hadesrsquoin korkunccedil yurdunu
veya oumlluumlm acısıyla kıvranan kahramanları anlatan şiirler de yasaktır (379b-388d)
Şaire getirilen bu yasak mit anlatma yetkisini elinden almak anlamına gelir
Devletin bu yaptırımını Platon 385crsquode ldquokoro vermemekrdquo (χορον μὴ διδόναι)
deyimiyle ifade eder yani devlet şairden desteğini ccedilekmektedir Oumlte yandan
νομός mit anlatma bir kelimeyle yalan soumlyleme (ψεύσασθαι) yetkisini yalnızca
devleti youmlnetenlere tanıyacaktır (389b)
Bununla beraber Platon anlattığı veya anlattırdığı bir mitin yalan (ψεῦδος)
olduğunu nadiren itiraf eder ve bunun ilk oumlrneği de Devletrsquoteki ldquosoylu yalanrdquo
(γενναῖος ψευδομένος) meşhur ldquotoprağın oğullarırdquo mitidir Sokrates bunu
inanılması ccedilok zor bir mit olarak tanıtırken bu yalanı soumlyleme succedilunu da şairlerin
uumlzerine yıkıverir
32 Yeni tanrılar icat etmek
Geleneksel teolojinin Platonrsquoda şahit olduğumuz bu reddiyesi başka bir teoloji
inşa edeceği anlamına gelir Nitekim Sokratesrsquoe youmlneltilen ldquoyeni tanrılar icat
etmerdquo succedillaması da bu yeni teoloji inşasının bir sonucudur Ksenophon
Sokratesrsquoten Anılarrsquoın ilk satırlarında bu konuya değinirken hem boumlyle bir
succedillamaya ccedilok şaşırdığını soumlyler hem de succedillamanın asıl dayanağının ldquodevletin
tanrılarına sadık olanrdquo Sokratesrsquoin ara sıra soumlzuumlnuuml ettiği kendisine yol goumlsteren
bir daimonion olduğu tahmininde bulunur ldquoDoğrusu Sokratesrsquoin kendi iccedilindeki bir
daimonionrsquoun yol goumlstericiliğinden soumlz ettiği kulaktan kulağa yayılmıştıhelliprdquo
(Ksenophon 1921 112)19
19 Ksenophonrsquoun bu tahmini Euthyphronrsquoda da doğrulanmaktadır (3a) Oumlte yandan bu daimonion iccedilin diyaloglardaki bazı oumlrnekler şoumlyledir Theaitetos 151a ἐνίοις μὲν τὸ γιγνόμενόν μοι δαιμόνιον ἀποκωλύει συνεῖναι (ndashkendi daimonionrsquoum onların kimileriyle birlikte olmaktan beni alıkoydu) Euthyphron 3b μανθάνω ὦ Σώκρατες ὅτι δὴ σὺ τὸ δαιμόνιον φῂς σαυτῷ ἑκάστοτε γίγνεσθαι (ndashanlıyorum Sokrates seni her defasında bir daimonionrsquoun tuttuğunu soumlyluumlyorsun) Savunma 40brsquodeki τὸ τοῦ θεοῦ σημεῖον da Sokratesrsquoin bu varlık iccedilin kullandığı bir diğer addır
53
Bu Sokratik δαιμόνιονrsquou geleneksel Yunan dinindeki δαίμωνrsquola bir tutmak zorlama
bir yorumdur Zaten Sokratesrsquoin diyalogların değişik yerlerinde aktardığı biccedilimiyle
bu daimonion kişisel tanrı olan daimocircnrsquodan farklı olarak yazgı veya talihini
belirlemediği gibi Sokratesrsquoe yapması gerekenleri değil yapmaması gerekenleri
soumlylemektedir (krş Liddell amp Scott 1884 s 322) Bununla birlikte Ksenophonrsquoun
aynı boumlluumlmde anlattığına goumlre Sokrates bir yandan devletin inandığı tanrılara
(οὓς ἡ πόλις νομίζει θεούς) inanmış ve bu inanış uyarınca tapınakta ve evinde sık
sık kurban kesmiş hatta zaman zaman kacirchinlere danıştığı bile olmuş diğer
yandansa kacirchinlik geleneğinde Yunanların en fazla başvurduğu tarla ev evlilik
itibar gibi konularda dinden bu şekilde bir beklentiye kapılmanın akıl dışı olduğunu
accedilık accedilık soumlylemekten ccedilekinmemiştir
Bu bir ccedilelişki olarak goumlruumllebilir Ancak arka planda bizi buguumlne kadar
duumlşuumlnduumlrmekle beraber artık aşina olduğumuz Kriton şablonu yatar nomos adil
davranmamıştır ama yine de bir yurttaş olarak Sokratesrsquoin mecburicirc istikameti
ona boyun eğmektir Devletrsquoin yukarıda alıntıladığımız pasajının hemen
devamında gelen ldquotanrırdquo tanımlarıyla20 da ccedilelişik olması hesaba katılırsa
Sokratesin Olympos panteonuna sadık dindar bir yurttaş olması dini inancı
resmicirc bir kurum bir nomos olarak tanıma eğiliminde olduğunu goumlsterir Bu nomos
telakkisi sayesindedir ki Platonrsquoun oumlrnek insanı tıpkı Atinalı yargıccedilların adil
olmadıklarını bile bile Kritonrsquoun yalvarmalarını geri ccedilevirdiği gibi Olympos
tanrılarının gerccedilek olmadıklarını bile bile kurban kesme ve kacirchine danışma
rituumlellerine duumlzenli olarak katılmayı suumlrduumlruumlr
Kehanet konusu Sokratesrsquoin phusis-nomos karşıtlığında tuttuğu safı belirlemek
iccedilin bize oumlnemli arguumlmanlar sunmaktadır Bunların en başındaysa hiccedil şuumlphesiz
iki kehanet vardır Biri yukarıda soumlz ettiğimiz daimonion diğeriyse Sokratesrsquoin
Khairephon aracılığıyla oumlğrendiği meşhur Delphoi kehaneti
Platonrsquoun yazdığı Savunmarsquonın 20e ve sonraki kısımlarında Sokrates soumlzlerini bu
konudaki beyanlara ayırır Anlattığına goumlre Khairephon ndashgoumlruumlnuumlşte kendi
20 382arsquodan itibaren goumlrduumlğuumlmuumlz bu tanımlamalar oumlzetle tanrının biccedilim değiştiremeyen aldatmayan zaafları olmayan bir varlık olması Homerik-Hesiodik teolojiye bir itiraz olmasının yanında apaccedilık bir İtalyan felsefesi bilhassa Ksenofanes etkisi altındadır
54
kararıylandash gidip Delphoi kacirchinine ldquoSokratesrsquoten daha bilge birinin olup olmadığınırdquo
danışır kacirchin kadının cevabı şaşırtmaz Sokratesrsquoten daha bilgesi yoktur
Sokrates bu mitik arguumlmanın ardından kehanet hakkında kendi akıl yuumlruumltmeleri
sonucunda vardığı kararı da accedilıklamaktan geri durmaz Başka bir deyişle ldquoen
bilgerdquo olduğuna dair iddiasını oumlnce mit aracılığıyla ve ardından diyalektik
youmlntemle kanıtlama yoluna gider Atinarsquoda ldquobilgerdquo diye anılan her adamın kapısını
ayrı ayrı ccedilalar hepsinin bilgeliğini soru-cevap youmlntemini (διαλέγομαι) kullanarak
sigaya ccedileker diyalektiğin vardırdığı sonuccedil da mitinkiyle aynıdır
Sokratesrsquoin bu anlattıklarının ldquomitikrdquo diye nitelediğimiz kehanet kısmı Platonrsquoun
buumltuumln diyaloglarında ortaya koyduğu mitoloji yaklaşımının adeta ccedilekirdeğini
esasını teşkil eder Nitekim Sokratesrsquoin kehanet meselesine giriş yaptığı 20ersquonin
son cuumlmleleri şoumlyledir
οὐ γὰρ ἐμὸν ἐρῶ τὸν λόγον ὃν ἂν λέγω ἀλλ᾽ εἰς ἀξιόχρεων ὑμῖν τὸν λέγοντα
ἀνοίσω τῆς γὰρ ἐμῆς εἰ δή τίς ἐστιν σοφία καὶ οἵα μάρτυρα ὑμῖν παρέξομαι
τὸν θεὸν τὸν ἐν Δελφοῖς ndashCcediluumlnkuuml konuştuğum soumlzler kendi soumlylediklerim
değil aksine sizin pek guumlvenmeye değer bulduğunuz birinin soumlyledikleridir
Şayet benimki gibisine de bilgelik denebilecekse buna Delphoirsquodeki tanrıyı
şahit goumlstereceğim (Savunma 20e)
Bu Sokratesrsquoin tıpkı ldquodevlet tanrılarırdquo iccedilin kurbanlar kesmesinde olduğu gibi
kurumsal nomos guumlvencesi altındaki bir Olympos tapınağından icazet talep ettiği
anlardan biridir Lysiasrsquoın ısrarlarına rağmen Atina yargıccedilları oumlnuumlnde sofistik bir
savunma yapmayı reddeden Sokrates (Laertios 2013 II40) succedilsuzluğunu
ıspatlamak adına mite başvurmaktan ccedilekinmemiştir Ccediluumlnkuuml onun dindarlığı
φύσιςrsquoin değil νομόςrsquoun uumlzerinde biccedilimlenmiş devletin ve hukuğun talep ettiği
uylaşıma dayalı bir dindarlıktır Platonrsquoun oumlngoumlrduumlğuuml ὁσιότης veya εὐσέβεια da
bundan başkası değildir (krş Devlet 382a vd)
Sonuccedil olarak Sokrates metaforik de olsa bu duruşmanın belli başlı yerlerinde
Atina yargıccedillarına değil ama Atina tanrılarına yakarıştadır Fakat başka tuumlrluuml
davranabilir miydi Denilebilir ki bu tapınaktan icazet almaya ccedilalışan filozoflar
iccedilin ilk ve tek oumlrnek değildir Nitekim doğrudur yazdığı kitabı goumltuumlruumlp Artemisrsquoin
sunağına bırakan Herakleitosrsquou hatırlayalım Oumlte yandan bunun aksi
oumlrneklerinden de soumlz etmek muumlmkuumlnduumlr Yine Sokrates gibi goumlccedilmen olarak
55
Atinarsquoya gelen Protagoras ve Anaksagoras tapınak ve politik iktidarla burun
buruna geldiklerinde mitolojiye başvurmayı akıllarından bile geccedilirmemişlerdir
Anaksagoras guumlneşin alevde kızdırılmış bir maden kuumllccedilesi olduğunu
soumlylediğinde Periklesrsquoin muhalifi olan Diopeithes bunu fırsat bilerek filozofu
mahkemeye vermiştir gerekccedilesiyse tanrısal bir goumlk cismi hakkında bilgiler
oumlğretmeye kalkışmasıdır Bunun uumlzerine Anaksagoras mitolojiye başvurup da
Atina tanrılarından icazet alma yoluna gitmez şehri terk eder (Kranz 1994 s
145) Protagoras da tanrıların oumlluumlmluumller tarafından hiccedilbir şekilde anlaşılıp
bilinemeyeceğini soumlyleyince Atinalılar tarafından kitapları toplatılarak yakılır ve en
sonunda suumlrguumlne goumlnderilirken herhangi bir mitolojik yaklaşıma sarılma
girişiminde bulunmayacaktır (Kranz 1994 s 193 krş Theaitetos 162e)
Bununla birlikte Sokratesrsquoin tarihin en uumlnluuml duruşmasında ortaya koyduğu bu
mitolojik tavırla karşılaştırabileceğimiz en iyi oumlrnek Platonrsquodan yaklaşık iki yuumlzyıl
oumlnce ve yine Delphoi tapınağı etrafında doumlnen Thalesrsquoin ldquobilgeler bilgesirdquo
unvanını ısrarla reddetme hikacircyesidir
Laertiosrsquoun aktardığı eğlenceli hikacircyeye goumlre İyonyalı genccediller Miletoslu
balıkccedilılardan bir ağ satın almışlar ve avlanırken ağlarına bir uumlccedilayak takılmıştır
Bunun uumlzerine Delphoi kacirchinine birini yollamışlar ve tanrıdan kehanet
beklemişler Gelen cevaba goumlre uumlccedilayağı ldquoherkesin en bilgesinerdquo (τίς σοφίῃ
πάντων πρῶτος) vermelilermiş Herkes bu bilgenin Thales olduğunda hemfikir
olduğu iccedilin uumlccedilayak ona goumlnderilmiş Fakat Thales bu payeyi kendisine uygun
bulmadığından uumlccedilayağı başkasına vermiş ve o da bir başkasına boumlylece uumlccedilayak
en sonunda Solonrsquoa ulaşmış Yine Laertiosrsquoun aktardığı aynı hikacircyenin başka bir
versiyonunda bir Arkadyalının oumlluumlrken ldquobilgelerin en yararlısınardquo verilsin diye
kupa Thalesrsquoe getirilmiş Thales bir oumlnceki versiyonda olduğu gibi kupayı yine bir
başkasına vermiş ama bu defa kupa doumlnuumlp dolaştıktan sonra yeniden Thalesrsquoe
gelmiş (Laertios 2013 I28-29)
Goumlruumllduumlğuuml gibi bu oumlrnekte bir devlet tapınağı olan Delphoi tarafından ldquoen bilgerdquo
unvanı kendisine verilmiş bir İyonya filozofunun bu yuumlce payeyi ısrarla
reddettiğine şahit oluruz Accedilıktır ki bu olay tarihsel gerccedileklikle alakasız bir mitse
56
bile Thalesrsquoin tapınakla boumlyle yakın bir icazet takdis ilişkisi kurmaktan kaccedilmasını
metaforik biccedilimde goumlstermektedir
33 Protagorasrsquoın Erdem Miti ve Sokratesrsquole Aynılaşması
Platonrsquoun hem Devletrsquote hem de Yasalarrsquoda kurduğu iki politeia iccedilin de νομόςrsquoun
mutlak belirleyiciliğini benimsediği kuşkusuzdur Kallipolisrsquote νομός youmlnetici
filozoflardan uumlretici zanaatkacircrlara kadar istisnasız her yurttaş iccedilin bağlayıcıdır
Oumlrneğin 519drsquode filozofların yeniden mağaraya inmeleri ve oradaki tutsakları
kurtarıp aydınlığa ccedilıkarmaları gerektiğini soumlyleyen Sokratesrsquoe Glaukon bunun
onları muumlmkuumln olandan daha koumltuuml bir hayata zorlamak anlamına geleceği
cevabını verince Sokrates νομόςrsquotan ne anladığını accedilıkccedila ortaya koyan şu
cuumlmleyi soumlyler
Bir defa daha unuttun ki sevgili dostum νομός devletteki hiccedilbir sınıfın oumlzel
mutluluğunu sağlamaya ccedilalışmaz onun amacı mutluluğu devletin tamamı
iccedilin uumlretip ortaya ccedilıkarmak ikna veya zorlama yoluyla (πειθοῖ τε καὶ ἀνάγκῃ)
yurttaşlar arasında uyum sağlamak(tır)hellip (Devlet 520e)
Burada νομόςrsquoun ikna guumlcuumlnuuml diyalektikten ve mitten zorlama guumlcuumlnuumlyse kolluk
kuvvetinden alacağından şuumlphe etmek iccedilin bir nedenimiz yoktur Bununla birlikte
devletin buumltuumlnluumlğuumlnuuml koruyan ve yurttaşları bir arada tutan tek guumlcuumln νομός
olduğundan da şuumlphe edemeyiz
Kallipolisrsquoteki νομόςrsquoun ilkel toplumsal ilişkiler ve işboumlluumlmuumlyle birlikte ortaya ccedilıkıp
ccediloğaldığı şablon Magnesiarsquoda da kendini tekrar eder Ancak Yasalarrsquoda
oumlrneklemenin yapıldığı yer ccedilok eski geccedilmişte insanların bir araya geldikleri ilk an
tasarısına dayanan bir zihin deneyi değil mitik bir anlatının bu iş iccedilin sunduğu ccedilok
daha geniş bir hayali zemindir Tufan (κατακλυσμός) salgın hastalık (νόσος)
tuumlruumlnden ldquoeski soumlylentilerderdquo (οἱ παλαιοὶ λόγοι)21 geccedilen ve sonucunda insan
soyundan ccedilok az kişinin kaldığı olaylar (676b vd ayrıca krş Timaios 22b Kritias
21 Platon tıpkı Devlet 373drsquode olduğu gibi Yasalarrsquoın burasında da ldquosoumlylentirdquo soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγοςrsquou tercih ediyor
57
112a vd) Oumlte yandan Yasalarrsquoda da hikacircye Devletrsquotekiyle benzer biccedilimde ilerler
ve insanların kalabalıklar hacirclinde bir arada yaşamaya başlamasıyla karmaşık
politika organizasyonlarının dolayısıyla νομόςrsquoun nasıl zorunlu bir ihtiyaccedil hacircline
geldiğini goumlstermeye ccedilalışır
Politika bahsinde de değineceğimiz gibi 5 yuumlzyılda Atinarsquonın iki buumlyuumlk felsefi
ekoluuml olan Sokratesccedililerin ve Sofistlerin ikisi birden mevcut duumlzenden hoşnutsuz
olduklarını olaylar veya eserler vasıtasıyla bir şekilde belli etmişlerdir Bunlardan
ilki devletin mevcut νομόςrsquounun δικαιοσύνη erdemini taşımadığı ikincisiyse bu
νομόςrsquoun φύσιςrsquole hiccedilbir zaman bağdaşamayacağı fikirlerinden hareketle rejim
karşıtı bir perspektif ortaya koyar Sokratesccedililerin hoşnutsuzluğunun birinci ve en
buumlyuumlk kanıtı olarak Savunmarsquodan Phaidonrsquoa giden suumlreccedil goumlsterilebileceği gibi
Sofistlerin hoşnutsuzluğunu ise ilkin Sofist Protagorasrsquoın yukarıda değindiğimiz
suumlrguumln hikacircyesinden ikinci olarak da diyaloglarda satır aralarından
ccedilıkarabildiğimiz arguumlmanlardan tespit edebiliriz Oumlte yandan bu hoşnutsuzlukta
ortak olsalar bile din ve devlet işlerinde φύσις ve νομός ayrılığı noktasında
Sokratesccedililerle Sofistlerin dahil oldukları saflar her zaman karşı karşıyadır
Nitekim yukarıda νομόςrsquoun Devletrsquote ve Yasalarrsquoda zorunlu olarak ortaya ccedilıkışı
bahsinde soumlylediğimiz gibi Platon νομόςrsquoun varlığını değil adaletsizliğini
eleştirirken Sofistlerin rahatsızlığı doğrudan doğruya νομόςrsquoun varlığıyla ilgilidir
Platonrsquoa goumlre νομός ve yaptırımları iyi22 Sofistlere goumlreyse φύσιςrsquoe aykırı olduğu
iccedilin koumltuumlduumlr Diyaloglarda bu konuda iki ekol arasındaki zıtlaşmayı en net
biccedilimde Protagoras ve Gorgiasrsquota goumlrebiliriz
Bunların bilhassa birincisinde Sokratesrsquole başta Protagoras olmak uumlzere birkaccedil
buumlyuumlk Sofist arasındaki tartışmanın esas konusu erdemin oumlğretilebilirliği olmakla
beraber konuşmaların etrafında doumlnuumlp durduğu kavramlar iyiliğin kaynağı olarak
φύσις ve νομός aynı zamanda bu νομόςrsquola beraber bahsi accedilılan νομοθέτηςrsquotir
Hatırlanacağı gibi erdemleriyle meşhur devlet adamı Perikles kendi ccedilocuklarına
bu erdemliliği ne oumlğretebilmiş ne de miras bırakabilmiştir (320a ayrıca krş
Menon 93b vd) Bu durum erdemin φύσιςrsquote olduğunu soumlyleyen Protagorasrsquoı da
22 Kritonrsquoda goumlrduumlğuumlmuumlz gibi νομόςrsquoun yaptırımı Sokratesrsquoe baldıran zehiri iccedilirmeye bile varmışken hacirclacirc lsquoiyirsquodir ki Sokrates bundan kaccedilmayı aklından geccedilirmez
58
onun νομόςrsquola garanti altına alınabileceğini duumlşuumlnen Sokratesrsquoi de zor durumda
bırakacaktır En nihayetinde her ikisi de savundukları iddiadan oumlduumln verircesine
hatta bir bakıma iddialarını birbirleri arasında değiş-tokuş etmiş gibi tartışmayı
sonlandırırlar
Diyalogun başlarında Sokrates Protagorasrsquotan erdemin oumlğretilebileceğini
goumlstermesini herkesin oumlnuumlnde ve accedilık yuumlrekli bir ısrarla isteyince yaşlı adamın
koltukları kabarmıştır Şoumlyle sorar
hellip Sokrates bunu senden esirgemem ama nasıl goumlstereceğimi soumlyle yaşlı
bir adamın kendisinden daha genccedil adamlara μῦθος anlatması gibi mi
yoksa λόγοςrsquola adım adım giderek mi (320c)
Toplantıdakiler bunun kararını Protagorasrsquoa bırakınca yaşlı adam ldquoelbette μῦθος
dinlemekten hoşlanırsınızrdquo diyerek anlatmaya koyulur 320d-322d paragrafları
boyunca aktarılan hikacircye oumlzetle Prometheus ile Epimetheusrsquoa verilen
yetenekleri ilk insanlar arasında eşit paylaştırma goumlrevinin Epimetheusrsquoun
beceriksizliği yuumlzuumlnden başarısızlıkla sonuccedillanması yeteneklerin adaletsiz
dağıtımı sonucu insanlar arasında guumlccedil dengesizliğinin belirmesi ve boumlylece
birbirlerini yok etmeye başlamaları nihayet Zeusrsquoun insanların buumlsbuumltuumln ortadan
kalkacağı kaygısıyla Hermesrsquoe insanları utanma (αἰδώς) ve adaletle (δίκη)
donatma goumlrevini vermesini konu alır
Goumlrevi kabul eden Hermes Zeusrsquoa bu iki duyguyu tıpkı τέχνηrsquoler gibi farklı farklı
insanlarda mı yoksa hepsinde mi olacak biccedilimde pay edeceğini sorunca Zeus
herkesin payını almasını buyurur
Hepsi payını alsın ccediluumlnkuuml diğer τέχνηrsquoler gibi bundan da azlar pay alırsa
devletler meydana gelemez Ardından onlar iccedilin benden şu νομόςrsquou koy
Utanma ve adaletten payını alamayanlar devletteki bir hastalık gibi goumlruumlluumlp
oumllduumlruumlleceklerdir (Protagoras 322d)
Bu mitik kısım Protagorasrsquola Sokrates arasındaki Sofist-filozof ayrımının
bulanıklaştığı neredeyse ortadan kalktığı ilk yerdir Ccediluumlnkuuml bilindiği gibi bu mitle
ccedilok benzer biccedilimde Platon da ilk diyalogundan son diyaloguna kadar başta iyi
olmak uumlzere adalet oumllccediluumlluumlluumlk bilgelik cesaret gibi ideaların hepsinin bilgisinin
ruhta bulunduğunu soumlylemektedir Bununla beraber Sokratesrsquoin erdemler
konusunda Protagorasrsquola ayrı duumlştuumlğuuml tek yer yani soumlzuumlnuuml ettiğimiz bulanıklığı
59
bir nebze de olsa giderebilecek yegacircne ayrım erdemin oumlğretilebilir (διδακτόν)
olup olmadığı tartışmasında ortaya ccedilıkar Fakat yine de Protagoras ve Platoncu
erdemler arasındaki benzerliğin ccedilok daha ileri gittiği pasajlar hacirclacirc vardır Oumlrneğin
322ersquode Protagoras adalet (δικαιοσύνη) ve oumllccediluumlluumlluumlkten (σωφροσύνη) kendi
oumlngoumlrduumlğuuml erdemler olarak soumlz eder Bunlar aslında Protagorasrsquoın daha geride
319arsquoda oumlğrettiğini soumlylediği lsquopolitika sanatırsquonın (πολιτική τέχνή) iccedileriğinde
mevcutturlar Nitekim Protagoras diyalogun akışında bunları yer yer lsquopolitik
erdemlerrsquo (ἀρετή πολιτική) diye de adlandıracaktır
Bununla beraber yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Protagoras mitinde Sokrates ve
Protagoras arasında beliren tam da meseleyi kapatırken anmaya değer
fevkalade ccedilarpıcı bir benzerlikten daha soumlz edebiliriz Bilindiği uumlzere felsefe
tarihinde Protagoras ve Menon Euthydemos ve Gorgiasrsquola birlikte aynı
doumlrtlemenin diyalogları olarak ele alınmıştır Benzer biccedilimde erdemin oumlğretilebilir
olup olmadığı sorusu Menonrsquoda olduğu gibi Protagorasrsquota da ccediloumlzuumlmsuumlz
kalmaktadır Her ikisinde diyalogda da kendi erdemliliğini ccedilocuklarına vermekte
başarısız devlet adamları ccedilarpıcı bir sorun olarak belirmekte bu itibarla her
ikisinde de bilginin doğuştan (εν τῃ φύσῃ) gelip gelmediği tartışma konusu
edilmektedir Ancak iki diyalog arasındaki en ilgi ccedilekici benzerlik hacirclacirc şudur
Protagorasrsquota yaşlı Protagorasrsquoa soumlyletilen mitteki Zeusrsquoun Hermes eliyle
insanlara utanma ve adaleti pay ettiği ve pay alamayanların yasayla
cezalandırıldığı kısımlar Menonrsquoda Sokratesrsquoe soumlyletilen bir cuumlmleyle birebir
oumlrtuumlşmekte oumlzetle Menonrsquodaki Sokrates cuumlmlesi apaccedilık biccedilimde Protagorasrsquotaki
Sofist mitine atıf yapmaktadır
Bu akıl yuumlruumltmemizden şu ortaya ccedilıkıyor ey Menon Erdem bizde insanlar
arasında pay edilmiş bir tanrı parccedilası olarak goumlruumlnuumlşe gelir elbette ondan
payını almış olanlar iccedilin (Menon 100b)
60
34 Platonrsquoun felsefesinde ψυχή
Sokratesrsquoin katlini tasarlayan Olympos dindarlarıyla Platon arasındaki en buumlyuumlk
farklardan biri ψυχή kavrayışından ileri gelir Diyalogların kimi yerlerinde bu
kavrayış farkı Orpheus dizeleri hacirclinde veya Pythagorasccedilı bir tanrı imgesi olarak
accedilığa ccedilıkar ve her iki durumda da etik etrafında doumlnuumllen asıl mihverdir
Diyalogların bazı başka yerlerindeyse Platonrsquoa oumlzguuml ψυχήrsquoyi mitik bir anlatının
oumlgesi olarak goumlruumlruumlz Bu yerler bize ccediloğunlukla etiğin yanında epistemolojik bir
ccedilerccedileve de sunar Oumlte yandan bu kavramın Homerik-Hesiodik doumlnemlerde ldquoruhrdquo
diye karşılama imkacircnından henuumlz soumlz edemediğimiz iccedilin en azından Platon
bahsi accedilılıncaya kadar ψυχή şeklinde yazmayı uygun buluyoruz
Homerosrsquoun duumlnyasında ψυχή bizim alıştığımız hacircliyle ldquobedenrdquo karşıtı bir ldquoruhrdquo
olarak tasarlanmamıştır Buna goumlre ψυχήrsquonin buumltuumln yetileri yalnızca kişinin
hayata olduğu suumlre iccedilinde etkin ve olanaklıdır oumlluumlmuumln gelmesiyle birlikte kişinin
varlığı her anlamda ortadan kalkmış olur (Rohde 1925 s 5) Bunun anlamı
Homerosrsquota bizim geleneksel kavrayışımızın aksine oumlluumlm sonrasında ψυχή
olarak gidilecek bir ceza-oumlduumll veya son yargı yerinin bulunmadığıdır Bu
bakımdan ψυχή sadece yaşayanlar duumlnyasındaki canlılığı bedenin hareket
edebildiği ve yaşamsal faaliyetlerini yerine getirebildiği oumlluumlm oumlncesi hacirclini ifade
eder Eski Yunanca soumlzluumlklerinde soumlzcuumlğuumln ilk sıralardaki karşılığının ccediloğu
zaman ldquohayatrdquo olması da bundandır Bununla birlikte Homerik ψυχήrsquonin bazı
bakımlardan geleneksel ldquoruhrdquo kavrayışıyla oumlrtuumlştuumlğuuml noktalar da yok değildir
Oumlrneğin oumlluumlnce ruh bedenden ndashağız ya da accedilılan bir yara yoluylandash ayrılan
biccedilimce belli belirsiz yarı goumlruumlnuumlr bir duman (İlyada xxiii100) ya da goumllge
(Odysseia xi207) gibi ele avuca gelmeyen uccedilucu bir varlıktır Hesiodosrsquoun
ψυχήrsquosine gelince bize Homerosrsquounkine goumlre ccedilok daha kısıtlı bir inceleme imkacircnı
sunar Nitekim soumlzcuumlk Theogonia ve İşler ve Guumlnlerrsquoin tamamında yalnızca bir
defa geccedilmektedir χρήματα γὰρ ψυχὴ πέλεται δειλοῖσι βροτοῖσιν(ndashccediluumlnkuuml para
hayatıdır zavallı yoksulların) Bu ise soumlzcuumlğuumln yine Homerosrsquotaki anlamlarından
birine uygun olarak kullanıldığını goumlsterir Bununla birlikte Hesiodosrsquota ve
Homerosrsquota Hades uumllkesinin varlığı aynı zamanda Odysseiarsquonın XI kitabında
61
Odysseusrsquoun bu uumllkeye vardığını ve oumlluumllerle buluşup konuştuğunu anlatan
dizeler Homerik doumlnemde bir oumlte-duumlnya tasavvurunu tartışmasız hacircle getirir
getirmesine ancak son tahlilde goumlz oumlnuumlnde bulundurulması gereken en oumlnemli
nokta Homerik-Hesiodik ψυχήrsquonin oumlte-duumlnyadaki yaşamla ilişkisinin bizim
geleneksel ldquoruhrdquo imgesine yuumlklediğimiz anlamdan buumlsbuumltuumln farklı oluşudur
Ancak Platonrsquoa gelindiğindedir ki ψυχήrsquoyi artık ldquoruhrdquo diye karşılama imkacircnından
soumlz edebiliriz Ccediluumlnkuuml ψυχήrsquonin oumlte-duumlnyalarla ve hatta oumlluumlmsuumlzluumlkle olan bağı
Platonrsquoda goumlruumlnuumlr hacircle gelmiştir Onun ψυχήrsquoden anladığı şey Homerosrsquotaki gibi
bedene canlılık ve hareket etme kabiliyeti vermekle sınırlı bir yaşamsal parccedila
değil insanın oumlluumlmsuumlz yanıdır Başka bir deyişle Platonrsquoun ψυχήrsquosi bilme
arzulama duyum karar verme vs yetilerin yanında ve en oumlnemlisi olarak bir oumlte-
duumlnya tasarımıyla anlaşılır hacircle gelebilmektedir Bu tasarımın merkezindeyse
ruhgoumlccediluuml miti bulunur
a) Phaidon Devlet ve Gorgiasrsquota ruhun yolculuğu
Sokrates Phaidon 63crsquode kendisi iccedilin uumlzuumllen dostlarına ve oumlğrencilerine
soumlylediğine goumlre oumlluumlmden sonra gerccedilekten iyi birer efendi olan tanrılarla
buluşacağından hiccedilbir şeyden olmadığı kadar emindir (διϊσχυρίζομαι) Burada
kullanılan fiilin ldquobel bağlamak guumlvenmekrdquo anlamından da anlaşılacağı uumlzere
Sokratesrsquoe bu cuumlmledeki guumlven hissini veren şey bir akıl yuumlruumltme veya logos
etkinliği değil mitik bir oumlğretidir Dolayısıyla bir epistemersquoye hatta pistisrsquoe bile
değil sezgisel bir tasdiklemeye işaret eder İnsanın beden kısmı oumllecektir fakat
ruh kısmı oumlluumlmsuumlzduumlr
Ruhun oumlluumlmsuumlz olduğundan başka diyaloglarda da soumlz edilmektedir fakat
Phaidonrsquou bu konuda ilk sıraya getiren oumlzelliği bu oumlluumlmsuumlzluumlk goumlruumlşuuml bağlamında
ima ettiği kaynağının alabildiğine gizemli ve ilginccedil olmasıdır
Elbette diğer diyaloglarda aynı bilgi kaynağına yapılan oumlrtuumlk veya şiirsel atıflar
goumlz oumlnuumlne alındığında Phaidonrsquodaki accedilıklamayı bir itiraf olarak
62
değerlendiremeyiz Kaldı ki Platonrsquoun yazma tarzı ccediloğunlukla herhangi bir
tedbirin veya ccedilekincenin etkisi altına girmez Buna karşılık Phaidon Platoncu
ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuuml oumlğretisinin kaynağının gizli bir erginlenme topluluğu
olduğunu bu topluluğun kendine oumlzguuml dinicirc rituumlellerde bulunduğunu accedilıkccedila
soumlyleyen tek diyalogdur Son tahlilde Phaidonrsquoun kritik pasajlarından biri olan
69crsquode geccedilen aşağıdaki cuumlmleler Platonrsquoun ruh goumlruumlşuumlne kaynaklık eden bu
gizemli topluluğa oumlvguumlyle doludur
hellip oumllccediluumlluumlluumlk adalet cesaret ve aklı başındalığın kendisi de birer arınma
(καθαρμός) yoludur Bu durumda gizem dinlerini (τελετή) kuran insanlar
cahil kişiler olmasalar gerek Aslına bakılırsa bu kişiler uzun zaman oumlnce
ldquoher kim erginlenmeden ve tamamlanmadan Hadesrsquoe gider o kişi ccedilamurda
yatar her kim arınmış ve tamamlanmış varır oraya tanrılarla birlikte otururrdquo
derken bir şey ima etmektedirler (Phaidon 69c vd)
Phaidonrsquoun bu cuumlmleleri soumlzuuml edilen gizem dininin ldquoerginlenmerdquo kavramını
filozofluk yeteneğiyle ldquoarınmardquo kavramınıysa Platonik doumlrt temel erdemle
oumlrtuumlştuumlrme ccedilabasının accedilık bir ifadesidir Bu gizemli topluluğun kimler olduğu
sorusuna karşılıksa ancak bazı tahminler yuumlruumltuumllebilir Oumlrneğin yukarıdaki
cuumlmlelerde geccedilen genel duumlşuumlnceyi Pythagorasccedilılıkla oumlrtuumlştuumlrmemize imkacircn
veren ortak noktalardan soumlz edilebilir Benzer biccedilimde Platoncu erdemlerin birer
ldquoκαθαρμός yolurdquo olarak dillendirilmesi de kulaklarımızı Empedoklesccedili tınılarla
doldurmaktadır Fakat son tahlilde bu pasaj felsefenin bir gizem dininin
şablonunda bir erginlenme tarikatının rituumlelleriyle kavranışına oumlrnektir Tam da
bunu doğrulayacak biccedilimde paragrafın devamı şu şekildedir
Erginlenmeler sırasında soumlylendiği gibi Dinsel toumlrenlerde asa taşıyan
ccediloktur gerccedilek inanansa az Bence bu azınlıktaki kimseler doğru şekilde
felsefe yapanlardan başkası değildir (69d)
Her şeyden oumlnce yukarıdaki cuumlmlelerin diyalogun son kısmındaki ldquoHades
yolculuğurdquo miti iccedilin yalnızca bir hazırlık huumlkmuumlnde olduğu goumlzden
kaccedilırılmamalıdır Oumlte yandan bu hazırlık epeyi uzun suumlrer ve bizi belli gerccedilek bir
gizem kuumlltuumlne atıflarda bulunan ccedilok daha şaşırtıcı suumlrprizlerle bir suumlre daha
meşgul etmeyi suumlrduumlruumlr Oumlrneğin Hades yolculuğu bahsine gelmeden bu ruh
goumlruumlşuumlnuumln ruhgoumlccediluuml inancını benimseyenlere ait olduğu uumlstelik bu goumlruumlşuumln
63
kaynağının da ldquoeski bir oumlğretirdquo (παλαιός λόγος)23 olduğu alabildiğine duru
cuumlmleler sayesinde apaccedilık karşımızda belirir
Ruhun buradan oraya (Hadesrsquoe) gittiğini sonra buraya geri doumlnduumlğuumlnuuml
yani onun oumllenlerden doğduğunu dile getirir bu oumlğreti Yaşayanların
oumllenlerden yeniden doğdukları kabul edilirse bizim ruhlarımızın da orada
bulunmuş olması gerekmez mi Olmasalardı yeniden de doğamazlardı
(79c)
Sokratesrsquoin okur iccedilin yaptığı bu oumln hazırlıkların neticesinde Phaidonrsquoun mitik
esasını teşkil eden ve 107crsquoden itibaren başlayan Hades yolculuğu kısmına
geldiğimizde diyaloglardaki buumltuumln oumlte-duumlnya tasvirleri arasında en ilginccedil ve
gizemli olanıyla karşı karşıya kalırız Soumlz konusu mite goumlre oumlluumlmden sonra ruh
Hadesrsquoe doğru yola ccedilıkarken ona bir kılavuz yol goumlsterecektir Bu kılavuz onu
yaşarken ve oumllduumlkten sonra bir kelimeyle daima goumlzeten yanından ayrılmayan
kendi oumlzel daimocircnrsquoudur Her ruhun kendi daimocircnrsquou onu duumlnya hayatında
eylediklerine bakarak ya ccedilok kolay rahat bir yoldan veya ccedilok zor ccedilileli bir yoldan
Hadesrsquoe vardıracaktır Bununla birlikte ilginccedil olan bir başka nokta bu pasajlarda
oumlğretinin kaynağından hiccedilbir şekilde bahsedilmiyor olmasıdır Hatta aktarımlar
edilgin kipteki λέγεται fiiliyle yapılır ve bu soumlzlerin sahibi veya sahipleri hakkında
hiccedilbir malumat verilmez
Phaidonrsquoun oumlte-duumlnya tasviri soumlzgelişi Devletrsquoteki Er veya Phaidrosrsquotaki ruhun
yolculuğu gibi Platonik mitlere goumlre epeyi karanlık goumlruumlnebilir buna karşılık
gerccedilekten de ketum bir diyalog olduğunu soumlylemek guumlccediltuumlr Ccediluumlnkuuml yukarıda
soumlylediğimiz gibi satır aralarında mitin kaynağını daha ilk bakışta ccedilağrıştıran
veya ele veren bazı oumlgeler yine de mevcuttur Oumlrneğin arınmarsquonın bize ilk elden
anımsattığı Empedoklesrsquole gizem dini soumlzcuumlğuumlnuuml yanyana koyduğumuzda
akıllara gelecek ilk kaynak Orpheus tabletleridir24
23 Dikkat ccedilekici bir şekilde yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Devlet ve Yasalarrsquoda geccedilen oumlrneklere ek olarak Platonrsquoun anlatacağı ldquomitrdquo iccedilin μῦθος yerine λόγος soumlzcuumlğuumlnuuml tercih ettiği bir yer daha 24 Bernabeacute Derveni Papiruumlsuumlrsquonuumln ccedilok yıpranmış olan 6 suumltunundaki bir oumlte-duumlnya tasviri olan ldquohellipdualar ve kurbanlar ruhu yatıştırır magosrsquoların efsunu da yoluna ccedilıkan daimonrsquoları uzaklaştırır o daimonrsquolar ki intikam dolu ruhlardırrdquo dizesinde geccedilen daimonrsquola Phaidonrsquodaki Hades yolunun kılavuzu olan daimonrsquou eşleştirerek bu mitin Orfik koumlkenli olduğunu oumlne suumlrer (Bernabeacute 2013 s 129)
64
Platonrsquodaki bu tınıların Pythagorasccedilı ve Empedoklesccedili koumlkenlerine ilişkin
Jaegerrsquoin guumlccedilluuml tespitleri vardır Uumlstelik Jaeger Orpheusccedilu ruh anlayışının
yalnızca Platonrsquoda değil Aristotelesrsquote de belirgin olduğunu soumlyler ve felsefi
teolojinin Platon ve Aristotelesrsquoten itibaren tanrının varlığıyla ilgili rasyonel
arguumlmanlarını ruhla kutsal arasındaki manevi ilişkiye dayandırdığını beyan eder
Bu ruh goumlruumlşuumlnuumln gelişim suumlrecinin ilk doumlnemlerinde gizem oumlğretileri ve
erginlenme ayinleri olduğu fikrini Jaeger de paylaşmaktadır
hellip gizem dinine ilgi goumlsteren ilk duumlşuumlnce okulu Platonculuk değildi
Orpheusccedilu ruhgoumlccediluuml teorisine onu olağanuumlstuuml bir şekilde kendi
matematiksel araştırmalarıyla ilişkilendiren Pythagorasrsquota da
rastlanabileceği gayet iyi bilinmektedir Pythagorasccedilı yaşam kuralları buumltuumln
ayrıntılarıyla benzemese de Orpheusccediluların βίοςrsquounu hatırlatmaktadır (hellip)
Parmenides Herakleitos ve Empedokles Orpheusccediluluğun ruh teorisine
aşina olduklarını hissettirmektedirler (Jaeger 2011 s 130)
Bu tartışmalar ışığında Platonrsquoun Phaidonrsquoda ortaya koyduğu ruh anlayışının
koumlkeni evvelkine nispeten netlik kazanmış olur Oumlte yandan Olympos
panteonuyla accedilık biccedilimde ccedilelişen bu ruh anlayışı genel olarak diyaloglardaki
diğer ruh tasvirlerinde de varlığını belli eder ve mitlerin bir kısmında Olympik
oumlgelerden sıkccedila bahsedilmesi de bu gerccedileğin uumlstuumlnuuml oumlrtmez Jaeger de ldquoruhun
kutsallığırdquo oumlğretisinin koumlkenlerini sorguladığı bir yazısında bizim yukarıda
Homerik-Hesiodik ve dolayısıyla Olymposccedilu oumlğretilerden ayırarak vurguladığımız
ve temsilini Platonrsquoda verdiğimiz ruh anlayışının MOuml 6 yuumlzyılda başladığını oumlne
suumlrmektedir uumlstelik aynı ruh anlayışıyla Yunan mitlerindeki ruh anlayışı arasında
mevcut benzerliği de kabul ederek
Ruh hakkındaki Yunan mitleri felsefi anlayışın bir meyvesi değildi daha
ziyade (hellip) dinicirc hareketten kaynaklanmaktaydı Ne var ki felsefeyle
tamamen aynı doğrultudaydı Bu hareketin etkisi doumlrt başı mamur bir dinsel
dogmanın felsefe tarafından benimsenmesinden ziyade ruha ilişkin dinsel
inanccedilların entelektuumlel planda oumlzguumlrce dışavurumu şeklini aldı Bu her
haluumlkarda soumlz konusu inanccedilların felsefi duumlşuumlnceye kendini ifade
edebileceği yeni bir youmlnelim sağladığı anlamına geliyordu (Jaeger 2011 s
116)
Bu bir bakıma felsefi ruhbilimi ve teolojinin birincil kaynağının mitler olduğunun
tespitidir Nitekim aynı yazıda Jaeger yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Rohdeci ψυχή
anlayışını bilhassa Homeros bahsinde ele alırken eleştirel bir tutumla Homerik
65
ve yeni Yunanlı ndashyani Platonikndash ruh anlayışları arasında da bir benzerlik
yakalama arayışına girmektedir Eleştirisinin temel dayanağının ne olduğuna
gelince ndashilginccedil bir şekilde Odysseiarsquonın XI kitabına hiccedil değinmeksizinndash İlyadarsquonın
ilk beş dizesini kanıt olarak sunmakla yetinir Bu dizelere goumlre insanın ψυχήrsquosi
yani goumllgesi oumllduumlkten sonra Hadesrsquoe atılacak ldquokendisirdquo (αὐτός) ise kurda kuşa
yem olacaktır (i3-5) Bununla birlikte Jaeger yukarıda sorun hacircline getirdiğimiz
konuyla paralel biccedilimde Homerosrsquoun duumlnyasında insanın Hadesrsquoe ψυχή olarak
mı yoksa başka bir varlık olarak mı gittiğinin yeterince aydınlatılmadığını kabul
eder Nitekim yukarıda soumlylediğimiz gibi
Bizim ldquoruhrdquo ldquobilinccedil şuurrdquo olarak adlandırdığımız ve sonraki Yunanların da
ψυχή soumlzcuumlğuumlnden anladıkları şeyi ifade etmek iccedilin Homeros hiccedilbir zaman
bu soumlzcuumlğuuml kullanmaz O bunu θύμος soumlzcuumlğuumlyle veya kalbe diyaframa
veya insanın duygusal veya iradi tepkileriyle ilgili başka organlara işaret
eden soumlzcuumlklerle ifade eder Buna karşılık ψυχή soumlzcuumlğuuml ccediloğu zaman
yaşayan insanlarla ilgili olarak yaşam anlamında kullanılır (Jaeger 2011
s 117)
Boumlyleyken yeni Yunan ψυχήrsquosinin temsili olarak goumlrduumlğuumlmuumlz Platonrsquoda ruhun
oumlluumlmsuumlzluumlğuumlnuuml ve dolaşımını anlatan bir diğer oumlte-duumlnya tasviri olan Devletrsquoin X
kitabındaki Er mitinin (614b-621d) Homerosrsquoun aksine bu konuda son derece
accedilık ve net olduğu soumlylenebilir Her şeyden oumlnce tıpkı Phaidonrsquodaki Hades
yolculuğu gibi Er hikacircyesi de bizzat ldquoruhun yolculuğurdquo uumlzerine kurulmuş bir
anlatıdır Platonrsquoun bu mitlerin neredeyse her yerinde ψυχή soumlzcuumlğuumlnuuml oumlzne
olarak kullanması oumlte duumlnyaya giden varlığın insanın ruh yanı olduğuna dair
buumltuumln şuumlpheleri ortadan kaldırmıştır Aynı durumdan uumlstelik en kuumlccediluumlk bir
teredduumlte kapılmaksızın Phaidrosrsquoun 245 pasajında başlayan yolculuk bahsinde
de soumlz edebiliriz
Phaidon mitinde olduğu gibi Errsquodeki oumlte-duumlnyanın da Orpheus tabletlerinde
anlatılanla benzerliği dikkat ccedilekicidir Guthrie Platonrsquoun yeraltı duumlnyasıyla altın
tabletlerdeki yeraltı duumlnyası arasındaki benzerlikleri bir bir sıraladıktan sonra her
ikisindeki dini imgelerin rahatlıkla birbirleriyle eşleştirilebileceğini oumlne suumlrer
(Guthrie 1952 s 177) Nitekim Orfik ruhun doumlnguumlsuuml Platonrsquoun Errsquode anlattığına
ccedilok benzer biccedilimde Hadesrsquoe gidip hesaplar goumlruumllduumlkten sonra yeniden
66
yaşayanların duumlnyasına doumlnme ve bu doumlnguumlnuumln ebediyen tekrarlanması uumlzerine
kuruludur 474 Orfik fragman aşağıdaki gibidir
Bunlar Mnemosynersquonin eseridir Ruh Hadesrsquoin iyi yapılı koumlşkuumlne gitmek
uumlzere yoldayken sağında bir pınar goumlruumlr ve pınarın başında beyaz bir servi
ağacı dikilidir Burada ruhlar aşağılara inerek kendilerini ferahlatırlar Fakat
bu pınarın yakınından bile geccedilmemelisin az sonra Mnemosynersquonin
goumlluumlnden fışkıran tatlı suyu goumlreceksin Goumlluumln kıyısında muhafızlar
beklemektedir ve sağlam bir basiretle sana ne diye kasvetli Hadesrsquoin
karanlıklarında gezindiğini sorarlar Onlara de ki ldquoBen Yerrsquole yıldızlı Goumlkrsquouumln
ccedilocuğuyum susuzluktan oumllmek uumlzereyim Yol verin de inip Mnemosynersquonin
goumlluumlnden tatlı sularını iccedileyimrdquo Onlarsa emin olmak iccedilin yeraltının
kraliccedilesine danışacaklar ardından iccedilesin diye sana Mnemosynersquonin tatlı
sularından verecekler Boumlylece suyu iccediler iccedilmez sen de diğer erginlerin ve
ermişlerin yuumlceliğe yuumlruumlduumlğuuml kutsal yola gireceksin
Altın tabletlerdeki bu fragmanla Er miti arasında unutma-anımsama ikiliği yol
kenarında beliren ve pınarlara inen sapaklar iccedilince unutmaya veya anımsamaya
yol accedilan pınar suları ruhlarda şiddetli susuzluğa yol accedilan yuumlruumlyuumlşler ortak oumlgeler
arasında sıralanabilir
Bununla birlikte Phaidonrsquodaki ruh anlatısıyla Devlet ve Phaidrosrsquotaki muadilleri
arasındaki bir gizemlilik farkından soumlz etmemiz luumlzumludur ki bu ancak Platon
felsefesinin kendi sınırları iccedilinde ruh tasvirleri arasındaki bir gerilim olarak ele
alınabilir Bu meselede ldquogizemrdquo oumlğesinin oumlnemli olmasının nedeni Phaidonrsquoda
yer yer beliren oumlte-duumlnyanın ne menem bir yer olduğuna ilişkin kararsızlık ve
habersizliktir25 Buna karşılık Devletrsquoteki ruh miti alabildiğine accedilık mitik
duumlşuumlnuumlşuumln buumltuumln imkacircnlarından yararlanan rahat bir soumlylev olarak karşımıza
ccedilıkar Phaidonrsquodaki Hades yolculuğu pek ccedilok karanlık oumlrtuumlk belirsiz ve uumlrkuumltuumlcuuml
nokta barındırmasına karşılık Er miti oumlte duumlnyanın haritasını bile ccedilizmemize
olanak verecek accedilıklık ve netlikte bir anlatıma uumlsluba sahiptir Koumltuuml ve iyi
davranışların cezası ve muumlkacircfatı accedilıkccedila anlatılmakla kalmaz yine bu mit
bağlamında ve X kitapta ruhun kaccedil yıllık suumlrelerle oumlluumller yurdunda kalıp yeniden
yaşayanların duumlnyasına doumlneceği bile hesaplı biccedilimde verilir Oysa Phaidon
erdemli yaşamayı daha ccedilok bir ldquoumutrdquo uumlzerine kurulmuş biccedilimde oumlnermektedir
25 Aynı bilinmezci tavrı Savunmarsquonın son cuumlmlesinde de accedilıkccedila goumlrebiliyoruz ldquoAyrılma vakti geldi ben oumllmeye siz yaşamaya Bizim iccedilin hangisinin daha iyi olduğuna gelince tanrıdan başka hiccedil kimseye accedilık değildirrdquo (42a)
67
Sevgili Simmias işte bu anlattıklarımızdan dolayı erdemli ve aklı başında
bir yaşam suumlrmek iccedilin her şeyi yapmak gerek Ccediluumlnkuuml oumlduumll (ἆθλον) guumlzel
umut (ἐλπὶς) buumlyuumlktuumlr Ama her şeyin tamı tamına benim şimdi anlattığım
gibi olduğunu inatla savunmak da akıl sahibi bir adama yakışmaz Fakat
madem ruhun oumlluumlmsuumlz olduğu ortaya ccedilıktı o zaman ruhlarımızın ve onların
meskenlerinin de boumlyle ya da buna benzer olması olasıdır bence dahası
boumlyle olduğuna inanmak goumlze alınması gereken bir risktir Guumlzel bir risktir
(κίνδυνος) bu kişi bunları sihirli soumlzlermişccedilesine kendine tekrar etmelidir
Oumlykuumlyuuml (μῦθος) bu kadar uzatarak anlatmamın nedeni de budur (114c
vd)26
Oumlte-duumlnyadaki ceza ve oumlduumll konularında hiccedil de emin olunamamakla birlikte Orfik
oumlğelerin ccedilok belirgin olması bakımından diğerlerinden ayrılan bu Phaidon mitini
Platonrsquoun yukarıdaki paragrafta goumlrduumlğuumlmuumlz gibi boumlyle sahipsiz bırakmasına
karşılık Gorgiasrsquoın son kısmında yine Sokratesrsquoin ağzından anlattığı bir oumlte-
duumlnya mitine başlarken şu cuumlmleyi okuruz
Kulak ver o hacirclde Hani gerccedilekten iyi λόγοςrsquolar iccedilin derler ya Herhalde sen
bunun μῦθος olduğunu duumlşuumlneceksin bense λόγος Ccediluumlnkuuml anlatacaklarımı
hakikat gibi anlatacağım (523a)27
Her ne kadar ilk cuumlmlede Homerosrsquoun adı anılıyorsa da bu mitin kesin kaynağı
belli değildir Bununla birlikte Gorgiasrsquota da Orpheus kuumlltuumlne accedilıkccedila atıfta
bulunan bazı yerler de vardır oumlrneğin 493arsquoda ldquoBilgelerden işittiğime goumlrehelliprdquo diye
başlayan ve ldquobedenin mezar olduğurdquo28 youmlnuumlndeki Orpheusccedilu ilkeden yola ccedilıkan
hikacircye boumlyledir Bu konuda Olympiodorosrsquoun tespiti şoumlyledir
Sokrates diyor ldquoEuripides yaşamak oumllmektir der oumllmek de yaşamakrdquo
Demek ki ruhun bedene hayat verebilmek iccedilin hayatsızlıktan da pay
alması gerekiyor (hellip) Pythagorasccedilıların bu duumlşuumlnceleri semboliktir kuumlccediluumlk
bir mit olarak şu cuumlmleden doğar ldquoŞimdi burada oumlluumlyuumlz bir mezarda
kapatılmış olarakrdquo (akt Uždavinys 2011 s 94)
Phaidon Devlet Gorgias ve Phaidros Platonrsquoun ruhun tasviri ve oumlzelliklerini farklı
bakımlardan tartışma konusu edindiği diyaloglardır Oumlte yandan bunlardan ilk uumlccedil
tanesi ruhun yalnızca oumlzelliklerinden bahsetmekle kalmayıp oumlte-duumlnya
yolculuğuna da mitler vasıtasıyla değindikleri iccedilin Phaidrosrsquotan ayrılırlar
26 Platon bu defa sahiplendiği ve doğruluğunu kanıtlamaya ccedilaba harcadığı mitlerde her zaman yaptığını yapmıyor ve λόγοςrsquou değil μῦθοςrsquou tercih ediyor 27 Mit-hikacircye soumlzcuumlğuumlnuuml karşılamak iccedilin μῦθος yerine λόγοςrsquoun tercih edildiği bir yer daha 28 Orfik Pythagorasccedilılardan bir kelime oyunu olarak uumlnlenmiş meşhur σῶμα σῆμα (ndashbeden mezardır) soumlzuumlne atıf
68
Dolayısıyla Phaidrosrsquotaki kanatlı atların ccedilektiği araba mitini bu başlık altında ele
almamız gereksizdir Bununla birlikte Phaidon Devlet ve Gorgias ruha ilişkin
mitlerin Phaidrosrsquotaki gibi diyalektik youmlnteme yardımcı birer ldquometaforrdquo olarak işe
koşulduğu diyaloglar değildir Her uumlccedil diyalogda da birbirleriyle aralarındaki
belirgin farklara ve ccedilelişik goumlruumlnen tasvirlere rağmen birer oumlte-duumlnya imajı inşa
edilmiştir Oumlte yandan her uumlccedil diyalogda da Homerik ve Olymposccedilu ruh
anlayışından buumlsbuumltuumln farklı biccedilimde ruh insanın asıl ve oumlluumlmsuumlz yanı olarak bu
duumlnyayı olduğu gibi oumlte-duumlnyayı da gezinen bir oumlge olarak betimlenmiştir
Uumlccedil diyalogda da goumlruumllduumlğuuml uumlzere deney ve goumlzlemin oumltesindeki ldquobilgirdquo alanının
nesnelerinden biri olan oumlte-duumlnya Platonrsquoun felsefesinde mitten başka hiccedilbir
dayanağı olmayan bir kurucu oumlge olarak merkezicirc oumlneme sahiptir Oumlte-duumlnya
Platonrsquoun felsefesindeki bu goumlz ardı edilemeyen oumlnemini elbette Platoncu
anamnesis temelli epistemolojinin uumlzerinde inşa edildiği ruhgoumlccediluuml oumlğretisine
borccedilludur Yukarıda goumlruumllduumlğuuml gibi bu oumlğretinin esas kaynağı Orpheusccediluluk
olduğuna goumlre soumlylediklerimizden ccedilıkan sonucu bir cuumlmleyle şu şekilde
oumlzetleyebiliriz Orfik oumlğretiler yani mit bir başka ifadeyle mitoloji yaklaşımı
Platonrsquoun felsefesinin buumltuumln katmanlarında buumlyuumlk bir etkiye sahiptir ve bu
felsefenin esasını teşkil etmektedir
Platonrsquoun ψυχή kavrayışı etrafında geliştirdiğimiz bu mitler tartışmasının bir diğer
sonucu da onun mitoloji yaklaşımının yani mitolojiye yuumlklediği işlevlerin sabit
olmadığı zaman zaman değişikliğe uğradığı veya Platonrsquoun kendisi tarafından
revize edildiğidir Tıpkı mitleri Orpheus ilahilerinden veya kadim Hint
geleneklerinden esinlenerek alıp değiştirdiği kendi felsefesine uyarladığı ve
yeniden yazdığı gibi yaptığı her mit yorumunda mitoloji yaklaşımı ve mitolojiye
yuumlklediği işlev de değişikliğe uğramış yazar tarafından diyalogların temaları
bağlamında tartışmanın birbirinden farklı yuumlklerini taşıyabilecek duruma
getirilmiştir Platonrsquoda zaman zaman oumlrneğin Homerik goumlruumlnen fakat ψυχήrsquoyi
Orpheusccedilu bir kavrayışla ele alan mitler goumlrmemizin asıl nedeni de budur
Bununla benzer bir başka duruma oumlrnek olması bakımından hemen uumlstteki
Gorgias cuumlmlesiyle (523a) yukarıdaki sayfalarda dipnotlarla dikkat ccedilektiğimiz ve
Devlet 373d Yasalar 676b ve Phaidon 79brsquode geccedilen cuumlmlelerde ldquohikacircyerdquo
69
soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγος tercihinin yapılmış olması buna karşılık yine
uumlstteki Phaidon 114c vdrsquoda geccedilen cuumlmledeyse tam tersine bu kez aynı soumlzcuumlk
iccedilin λόγος yerine μῦθοςrsquoun tercih edilmesi Platonrsquoun mitoloji yaklaşımının
geccedilirdiği değişimleri daha anlaşılır kılması bakımından oumlnemlidir
Son tahlilde Platonrsquoun mitlerinin oumlte-duumlnya tanrı ve din bakımlarından analizi
aynı ve benzer mitlerin politika bakımından analizi iccedilin yapılabilecek en faydalı
hazırlıklardan biridir Ccediluumlnkuuml bu incelemeler Platonrsquoun ἀγοράrsquosında bilge oumllccediluumlluuml
yiğit ve nihayet adil goumlzuumlyle bakılmaya layık olan καλὸς κrsquoἀγαθός bir Yunan
yurttaşını anlamamızı kolaylaştırmıştır Boumlylelikle Platonrsquoun bu erdemli yurttaş
iccedilin oumlngoumlrduumlğuuml politik duumlzenin koumlkeninde yatan bazı mitleri incelemeye sıra
gelmiştir
b) Platonrsquoun teolojisi Yeni ruh kavrayışından yeni tanrı kavrayışına
Jaegerrsquoe goumlre bir Abstraktbildung olan antik Yunan φύσιςrsquoinde ifadesini bulmuş
her şey tanrılarla doludur oumlnermesi aradan geccedilen iki yuumlzyılın ardından Platonrsquoun
Yasalarrsquoında (899b) ldquotarihsel bir anlamrdquo bulur (Jaeger 2011 s 41) Jaegerrsquoin
arguumlmanlarına bakıldığında Platonrsquoun bu referansını tanrıyı ndashdaha geniş bir
anlamda tanrısal olanındash başlangıccedilsız-sonsuz bir varlık olarak kavrayan yeni
ldquorasyonelrdquo İyonya teolojisinin antik Yunan felsefesindeki kabul belgesi olarak
değerlendirdiği anlaşılır Gerccedilekten de Yasalarrsquoın soumlz konusu pasajında Thalesrsquoin
cuumlmlesi birebir alıntılanmıştır fakat Platonrsquoun soumlz konusu pasajdaki akıl
yuumlruumltmesi ὕδωρ veya genel anlamda ἀρχή bahsinden hayli uzak bir yere duumlşer
Dahası Platonrsquoun Thalesrsquoe yaptığı referans goumlk cisimlerinin tanrısallığına
ilişkindir
Soumlz konusu pasajda goumlk cisimleri buumltuumln lsquoiyirsquoler (ἀγαθαὶ) ve buumltuumln erdemlerin
taşıyıcıları (πᾶσαν ἀρετήν) olarak tanrılarla bir tutulmaktır onlar bu cisimlerin
iccedilinde (ἐν σώμασιν) goumlklerin duumlzenleyicisi olarak vardır (ἐνοῦσαι) ne tarzda
70
varolduklarına gelince ya yaşayan varlıklar (εἴτε hellip ζῷα ὄντα) veya başka
biccedilimlerde (εἴτε ὅπῃ τε καὶ ὅπως)
Cuumlmle bazı bakımlardan muğlaktır Biz tanrıların goumlksel cisimlerde bulunan
ψυχαὶ ve duumlzenleyici varlıklar olduğundan eminizdir buna karşılık εἴτε hellip εἴτε
yapısından anlaşıldığı uumlzere onların bu cisimlerdeki bulunma tarzlarından emin
olamayız Oumlte yandan ccedilok dikkat ccedileken bu bilinmezciliğine rağmen soumlz konusu
cuumlmle 5 yuumlzyıl Atinarsquosında egemen olan dinin goumlk cisimlerine tanrısallık atfetme
geleneğini guumlccedilluuml biccedilimde seslendirmektedir Nitekim soumlzler Atinalı Yabancırsquonın
ağzından doumlkuumlluumlr ve meydan okuyan bir uumlsluptadırἔσθ᾽ ὅστις ταῦτα ὁμολογῶν
ὑπομενεῖ μὴ θεῶν εἶναι πλήρη πάντα (ndashboumlyleyken her şeyin tanrılarla dolu
olmadığı fikrini benimseyecek kim vardır)
Bu meydan okumanın oumlrneğin yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz ve Atinarsquodan
kaccedilmasıyla sonuccedillanan ldquoguumlneşin alevde kızdırılmış bir maden kuumllccedilesi olduğurdquo
tezinden oumltuumlruuml Anaksagorasrsquoa hitaben yapıldığı duumlşuumlnuumllebilir (Kranz 1994 s
145) Veya tanrıların bilinebilir felsefece duumlşuumlnuumllebilir varlıklar olduğunu
reddeden sofist Protagoras da akıllara gelebilir Bir başka ihtimal olarak
diyaloglarda hiccedilbir şekilde adı geccedilmeyen ve Laertiosrsquoun aktardığına bakılırsa
bizzat Platon tarafından kitapları yakılmak istenen Demokritosrsquotan da (Laertios
2013 ix40) soumlz edebiliriz Ancak bunların hepsi de Platonrsquoun artık uzağında ve
geccedilmişindeki duumlşuumlnuumlrlerdir Gerccedilekte yine ψυχή etrafında doumlnen bu tartışmanın
nirengi noktasını meydana getiren bu cuumlmlede Platonrsquoun isim vermeden meydan
okuduğu filozof ccedilok daha yakınındadır Aristoteles
Bilindiği gibi Ruh Uumlzerinersquonin I kitabı ruha başka bir varlık tarafından hareket
ettirilme ve kendi kendine hareket etme niteliklerini yuumlkleyen antik Yunan duumlşuumlnuumlr
ve ekollerinin eleştirisine ayrılmıştır Aristoteles bu eleştirilerden bazılarını accedilıkccedila
isim vererek bazılarını da isim vermeden yapar Platon da ismini vermeyerek
eleştirdiği filozoflardan biridir ancak yine de yuumlzeysel bir Platon bilgisine sahip
herhangi bir okur bile soumlz konusu paragrafları okurken yapılan işin sert bir Platon
eleştirisi olduğunu fark etmekte gecikmeyecektir Her şeyden oumlnce eleştiri
Thalesrsquoin yukarıda geccedilen meşhur cuumlmlesi etrafında gelişir ve Aristoteles bu
goumlruumlşe katılan filozofları hedef alır gibi davranarak şunları yazar
71
Bazıları da onun (ruhun) evrende (ἐν τῷ ὅλῳ) ve eriyik biccedilimde (μεμῖχθαι)
karışmış olduğunu soumlylerler ki bunların başını herhalde her şeyin tanrılarla
dolu olduğunu soumlyleyen Thales ccedilekmektedir Ancak bu goumlruumlşuumln de bazı
accedilmazları var Nitekim ruh havada veya ateşteyken bir canlı meydana
getirmiyor (οὐ ποιεῖ ζῷον) ama bunların karışımındayken meydana
getiriyor ve uumlstelik onlar birincilerdekini ikincilerdekinden daha uumlstuumln
goumlruumlyorlar Yine buradan hareketle dediklerine goumlre havadaki ruhun
neden canlılardakinden daha uumlstuumln ve daha oumlluumlmsuumlz olduğunu da sorarız
(Ruh Uumlzerine 411a)
Batı duumlnyasındaki bazı uumlnluuml ccedilevirilerden ve eleştirel basımlardan anlaşıldığı
kadarıyla Platonrsquoun Yasalar 899brsquodeki Thales referansı her soumlz konusu
edildiğinde Aristotelesrsquoin bu paragrafını hatırlatmak alışılagelmiş bir tutumdur
Oumlte yandan bazı felsefe tarihccedilileri iccedilin bu cuumlmlelerin muhatabı doğrudan
doğruya Jaegerrsquoin Yasalar ve Epinomisrsquoteki kavrayışla bir tuttuğu ldquorasyonelrdquo
İyonya teolojisidir Fakat bununla birlikte Aristotelesrsquoin bu eleştirisinin Platonrsquou
hedef aldığına ilişkin elimizdeki tek belge Thalesrsquoin cuumlmlesi olamaz Nitekim Ruh
Uumlzerinersquode bu eleştirinin hemen oumlncesindeki cuumlmlelere bakıldığında yine
Platonrsquoda goumlrmeye alışık olduğumuz diğer bir grupla Orpheusccedilularla karşılaşırız
Aristoteles 410brsquode ruhun doğadaki bazı oumlgelerden oluştuğu ve her durumda
hareket ettirici olduğu29 youmlnuumlndeki goumlruumlşleri eleştirdikten sonra benzer bir itirazın
akıl (νοῦς) ve algılama yetisinin (αἰσθητικόν) oumlgelerden geldiğini duumlşuumlnenler iccedilin
de yapılabileceğini soumlyler nitekim bitkiler de oumlgelerden meydana gelmiş
olmasına karşılık hareket etme ve algılama yetileri yoktur Dolayısıyla
Aristotelesrsquoin vardığı sonuca goumlre Thales ve bu cuumlmlesinin ardından giden
duumlşuumlnuumlrlerin iddiaları buumltuumlnluumlkluuml bir ruh kavramı iccedilin değil ruhun yalnızca bazı
tuumlrleri iccedilin geccedilerlidir Orpheusccedilulukla ilgili paragraf bu ccediloumlzuumlmlemenin hemen
ardından başlar
Aynı durum Orpheusccedilu denilen şiirlerdeki bazı duumlşuumlnceler iccedilin de soumlz
konusudur Nitekim bunların soumlylediğine goumlre ruh tıpkı soluklanan
canlılarda olduğu gibi ruumlzgarlarla taşınarak evrenin iccedilinden geccedilermiş Ama
bu durum bitkiler iccedilin ve soluklanmayan bazı hayvanlar iccedilin hiccedil de geccedilerli
29 Aristotelesrsquoe goumlre onların bu soumlyledikleri ruhun her durumu iccedilin geccedilerli değildir (οὐ περί πάσης λέγουσι ψυχῆς) Ccediluumlnkuuml ldquoalgılayanlarınrdquo hepsi hareketli değildir oumlrneğin bazı hayvanlar oldukları yere sabittirler (μόνιμα hellip κατὰ τόπον) Bu durumda ruhun her durumda hareket ettirici olduğu iddiası ccediloumlker ccediluumlnkuuml hareket ruh kavramının geneline yuumlklenememekte olup yalnızca hayvanları hareket ettiren bir formuna oumlzguumlduumlr
72
olmaz bu duumlşuumlnceyi savunanlar bunu goumlzden kaccedilırırlar (Ruh Uumlzerine
410b)
Orpheusccedilu ruh oumlğretisinin ve Thalesccedili her şey tanrılarla doludur oumlnermesinin bu
şekilde ardarda gelmesinden anlaşıldığı gibi Aristoteles doğadaki oumlgelerin ruhun
taşıyıcısı olduğu veveya ruhun doğadaki oumlgelerden geldiği iddiasını canlı ve
cansız varlıklardan oumlrneklerle ccediluumlruumltmeye ccedilalışırken Orpheusccedilulukla İyonya doğa
duumlşuumlncesini aynı kategoriye koyarak anlamıştır Ancak Thalesrsquoin doğa
duumlşuumlncesiyle Orpheusrsquoun ruh oumlğretisinin tek bir ortaklığından soumlz edilebilir o da
Platonrsquodur Bu itibarla Aristotelesrsquoin ruh kavrayışının Platonrsquounkiyle karşı karşıya
geldiği noktada Orpheusccedilu ve İyonyalı ruh kavrayışlarının ccedilakıştığı yer olan
Timaios bir kelimeyle ψυχὴ κόσμου bulunmaktadır
c) Timaiosrsquota ldquoEvrenin Ruhurdquo
Timaios Platonrsquoun mitlerinden soumlz edildiğinde akla gelen ilk diyaloglardan biridir
ve bu hiccedil de haksız bir şoumlhret sayılmaz En az Devletrsquoin X kitabı Şoumllen ve
Phaidros kadar o da mitik zenginliğiyle dikkat ccedileker Bununla birlikte Timaiosrsquoun
mitleri Platonrsquoun bu ccedilalışmada soumlzuumlnuuml ettiğimiz mitolojik yaklaşımını belirgin ve
anlaşılır kılmak adına sunduğu imkacircnlardan oumltuumlruuml pek ccedilok diyalogu aşarak oumln
plana ccedilıkar Her şeyden oumlnce Timaiosrsquoun etrafında oumlruumlntuumllendiği asıl tema
kosmosrsquotur ve bilindiği gibi bu mitolojinin araştırma konuları arasında ccediloğu
zaman ilk sıraları işgal eder
Bununla birlikte Timaiosrsquotaki Sokrates bizim alışık olduğumuz gibi alaycı
rahatsız edici karşısındakini konuşmaya zorlayan ve suumlrekli sorular sorarak
yanlışları duumlzelten Sokrates değildir Aksine pek suskundur ve koumlşesine ccedilekilmiş
hacirclde Timaiosrsquoun uzun soumlylevini dinler Hatırlanacağı gibi Protagorasrsquota uzun
soumlylevlere dayanamayıp toplantıyı terk etmeye davranan Gorgiasrsquota tartışmak
iccedilin karşılıklı soru-cevap youmlntemini şart koşan da aynı Sokratesrsquoti
Sokratesrsquoin Timaiosrsquotaki suskunluğu Sofistrsquote ve Theaitetosrsquota da sergilediği
soumlylenecek olsa bunun sebebi her iki diyalogda da tek bir karakterin değil ikişer
73
karakterin ve uzun soumlylevler biccediliminde değil karşılıklı soru-cevap youmlntemiyle
yaptığı tartışmaları dinlemiş olmasıdır
Bununla beraber Timaiosrsquoun giriş kısmında Devlet diyalogu hakkında hayli uzun
konuşan Sokratesrsquoin soumlzlerini bitirirken kendi goumlrevini yerine getirdiğini ndashkurguya
goumlre orada bulunanlara oumlnceki guumln iyi bir devlet ve yurttaşları hakkında buumltuumln
bildiklerini anlatmıştırndash ve şimdi de aynı şeyi Timaios Kritias ve Hermokratesrsquoten
beklediğini soumlylemesi Platon tarafından bu suskunluğun nedeni olarak
goumlsterilmektedir (20c)
Timaiosrsquola ilgili bir diğer dikkat ccedilekici nokta başkarakter Timaiosrsquoun kim olduğuyla
alakalı soru işaretleridir Bazı antik duumlşuumlnuumlrlere goumlre gerccedilekten yaşamıştı
oumlrneğin Cicero De Re Publicarsquoda ondan gerccedilek biri gibi soumlz etmekle kalmaz
Sokratesrsquoin İtalyarsquoya gelerek onunla soumlyleştiğini aktarır (Cicero 2006 i16)30
Sokrates onu Lokroslu bir devlet adamı ve filozof olarak tanıtır her iki alandaki
başarılarını yere goumlğe sığdıramaz Bununla beraber Timaiosrsquoun bu diyalogdaki
geometri ve felsefe tarzı tarihin her doumlneminde Platon okurlarına onun
Pythagorasccedilı bir filozof olduğunu duumlşuumlnduumlrmuumlştuumlr Hatta Laertius onun aslında
Pythagorasrsquoın oumlğrencisi Philolaos olduğu rivayetini iki farklı kaynaktan aktarır
Philolaos maddesindeki ilgili paragraf şoumlyledir
Bir tek kitap yazmıştır Hermipposrsquoa goumlre bir yazar filozof Platonrsquoun
Sicilyarsquoya Dionysosrsquoun yanına geldiğinde Philolaosrsquoun akrabalarından kırk
guumlmuumlş İskenderiye minasına bu kitabı aldığını ve Timaios adlı eserini buna
dayanarak yazdığını soumlyluumlyormuş Bazıları da Platonrsquoun bu kitabı
Dionysosrsquotan Philolaosrsquoun oumlğrencilerinden bir delikanlının hapisten
ccedilıkmasını sağladığı iccedilin aldığını soumlylerler (Laertius 2011 viii85)
Timaiosrsquoun gerccedilek kişi olduğunu kesin dille reddeden Cornford ise duumlşuumlncesini
Platonrsquoun anlattığı oumllccediluumlde başarılı bir felsefeci ve devlet adamının hiccedilbir tarih
kaydında iz bırakmamış olmasının imkacircnsızlığına dayandırır (Cornford 1997 s
2)
30Timaios diyalogu ndashkurguya goumlrendash Atinarsquoda geccedilmektedir
74
Oumlte yandan Platonrsquoun Timaios adlı bu devlet adamı ve filozofu ldquoLokroslurdquo diye
tanıtması (20a) mitik bir kahraman olan Lokrosrsquola birlikte duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde
kurgusal bir figuumlr olma ihtimali daha da guumlccedillenmektedir Nitekim bilindiği gibi
Timaiosrsquola yalnızca Platonrsquoun iki diyaloğunda Timaios ve Kritiasrsquota karşılaşırız
Bu diyalogların her ikisinde de Deukalion miti soumlz konusu edilmektedir Oumlte
yandan Plutarkhosrsquoun bu bilgileri goumlz oumlnuumlnde bulundurarak okuyacağımız bir
Moralia paragrafında şunlar yazıyor
Lokrosların tahta koumlpeği ne anlama geliyor Lokros Fuskiosrsquoun Fuskios da
Amphiktionrsquoun oğluydu Lokrosrsquola Kabyarsquodan Opos doğmuştu Opos
babasıyla yarışa kalkıştı bunun uumlzerine kacirchine gitti arkasına pek ccedilok
yurttaşı alıp goumlccedil ederek yeni bir şehir kurma işini danıştı Tanrı ona tahta
bir koumlpek tarafından ısırılacağı yere şehir kurmasını soumlyledi Lokros denizi
aşıp karşı kıyıya ulaşınca bir dikenli ccedilalıya (κυνόσβατος)31 bastı ve orada
ağrıdan kıvranarak guumlnler geccedilirdi Bu suumlrede etrafı tanıdı ve daha
sonrasında Ozolai Lokroslarının yurdu olan Fuskus ve Huanteiarsquoyı kurdu
(Plutarch 1957 294e-s 193)
Plutarkhosrsquoun Lokrosrsquoun dedesi olduğunu soumlylediği Amphiktionrsquoun ise Yunan
Nuhrsquou Deukalionrsquoun Pyrrharsquodan doğan oğlu ve aynı zamanda Prometheusrsquoun da
torunu olduğunu Apollodoros bize Bibliothekarsquosında bildiriyor (Apollodorus
1921 i72)
Başka bir deyişle mitik kaynaklar bize Timaiosrsquoun geldiği şehir olan İtalyarsquonın
guumlneyindeki antik Lokrosrsquoun Deukalionrsquoun torunları tarafından kurulduğunu
anlatmaktadır Bununla beraber Timaios karakterinin etrafında kurduğu iki
diyaloga bakınca Platonrsquoun bu mitten habersiz olması olanaksız goumlruumlnmektedir
Sonuccedilta bu derinlikte mitik oumlgelerle oumlruumlluuml Timaios iccedilin kullanılan ldquodiyalogrdquo başlığı
yalnızca biccedilimsel oumlzelliğine atıfla anlamlı olabilir Timaiosrsquoun kurgusu oumlteki
diyalogların aksine diyalektik youmlntemle ccedilatılmamıştır Sokratesrsquoin soumlzuuml kendisine
bırakmasıyla 27crsquoden itibaren ndashSthephanus numaralandırmasına goumlrendash 65 sayfa
boyunca konuşur ve diyalog bu uzun soumlylevle sona erer Timaiosrsquoun soumlylevi
diyalogun geri kalan kısmının yaklaşık altı katı uzunluğa karşılık gelmektedir ve
kesildiği tek yer Sokratesrsquoin soumlylediği şu soumlzlerdir
31 Yuncanca soumlzcuumlk birebir ccedileviriyle koumlpek ccedilileği Kehanetin Oposrsquou ısıracağını haber verdiği tahta koumlpek (ξυλίνη κύων) meğer ayağına dikenleri batan bu ccedilalıymış
75
Pek iyi şeyler soumlyledin Timaios Baştan sona hepsini senin buyurduğun
(κελεύεις) şekilde kabul etmemiz gerekiyor Yaptığın bu giriş konuşmasını
hayranlıkla benimsiyoruz luumltfen bizim iccedilin meseleyi sonuna kadar konuş
(29d)
Timaiosrsquoun her soumlzuumlnuuml kayıtsız şartsız kabul ettiğinin beyanı olan bu soumlzlerin
ardından Sokrates sessizliğe goumlmuumlluumlr ve boumlylelikle Lokroslunun anlatacağı buumltuumln
mitler onun dolayısıyla Platonrsquoun himayesine girmiş olur Bununla beraber
Timaiosrsquoun anlattıklarının mit mi yoksa hakikat mi olduğu konusunda Sokratesrsquoin
daha accedilık bir cuumlmlesini de bu soumlzlerin birkaccedil sayfa gerisinde işitiriz Kritias
Sokratesrsquoe şoumlyle seslenir
hellip Bize duumln μῦθος iccedilinde tarif ettiğin yurttaşları ve devleti buguumln burada
hakikatte varolan bir şeye doumlnuumlştuumlreceğiz ve senin duumlşlediğin o devletin
rahibin (ὁ ἱερεύς) anlattığı atalarımızın gerccedilek devleti olduğunu
soumlyleyeceğiz İkisi her bakımdan birbirine tam uyacak ve biz senin
anlattığın yurttaşların eskiden gerccedilekten de yaşadıklarını soumlylerken
sesimizdeki uyum hiccedil bozulmayacak Şimdi hikacircyemizin (λόγος) akla uygun
(κατὰ νοῦν) olup olmadığına bakalım Sokrates ccediluumlnkuuml değilse yerine
anlatacak başka bir şey bulmamız gerekiyor (26c-d)
Ve Sokratesrsquoin Kritiasrsquoa verdiği coşkulu karşılık
Buguumln adına kurbanların kesildiği tanrıccedilaya32 bu denli yaraşır bir hikacircye
olduğuna goumlre başka ne konuşalım ki Uumlstelik bu uydurulmuş bir μῦθος
değil bizim iccedilin her bakımdan hakikatle oumlrtuumlşen bir λόγος olacak (26e)
Platonrsquoun Sokratesrsquoe soumlylettiği bu soumlzler tam 65 sayfa boyunca hiccedilbir itirazla
karşılaşmadan konuşma hakkını Timaiosrsquoa tanımak iccedilin bir hazırlıktır Nitekim
Savunmarsquodaki Sokratesrsquoi saymazsak başka hiccedilbir diyalogda hiccedilbir konuşmacıya
boumlyle bir hak verilmiş değildir Oumlte yandan Sokrates Timaiosrsquoun ndashve sonraki
diyalogda Kritiasrsquoınndash anlatacaklarının μῦθος değil λόγος olacağını soumlylerken
Timaiosrsquoun az sonra soumlylediği bir cuumlmleyle bunların aslında λόγος olmayanları da
kapsadığını goumlruumlveririz Bunun sonucu olarak Timaios ve Kritiasrsquotan dinlediğimiz
hikacircyelerin Platonrsquoun felsefesindeki bağlamı birdenbire karanlığa goumlmuumllmuumlş olur
32 Cornfordrsquoun Proklosrsquoun (i84) izinden giderek yaptığı yoruma goumlre diyalog tanrıccedila Athena adına duumlzenlenen bir festival olan Panathenaea guumlnuumlnde geccedilmektedir (Cornford 1997 s 363) Oumlte yandan Cornford değinmez ancak Haziran ayının ilk guumlnlerinde duumlzenlenen Panathenaea festivalinin Artemis onuruna duumlzenlenen Bendideiarsquonın hemen ardındaki guumlne denk geldiği bilinmektedir (akt John Burnet 1903 21a-n1) Devletrsquoteki Bendideia hatırlanırsa Timaiosrsquoun girişinde oumlzetlenen kitabın Devlet olduğuna kuşku kalmıyor
76
Benim duumlşuumlnceme goumlre evvela şunları birbirlerinden ayırmalı Daima var
olan (τὸ ὂν ἀεί) ama oluşa (γένεσις) sahip olmayan şey nedir ve daima oluş
hacirclinde olan (γιγνόμενον) ama hiccedilbir zaman var olmayan şey nedir
Bunlardan biri λόγοςrsquolu akıl yuumlruumltmeyle (νοήσει) kavranabilirken ndashccediluumlnkuuml
daima aynı biccedilimde var olandır diğeriyse λόγοςrsquosuz algılar yoluyla
(αἰσθήσεως) duumlşuumlnuumllendir ndashccediluumlnkuuml oluş ve bozuluş hacirclindedir hiccedilbir zaman
gerccedilekten (ὄντως) var olan değildir (28a)
Bu paragraf yukarıdaki tartışmada Jaegerrsquoin Platonrsquoa İyonyarsquonın mirası olduğunu
oumlne suumlrduumlğuuml ve Yasalar 899b ile işaretlediği (Jaeger 2011 s 41) başlangıcı ve
sonu olmayan tanrısal varlığa dair rasyonel duumlşuumlncenin ccedilok daha accedilık bir
ifadesidir ve bize goumlre burada mitik bir tanrısallığa Cornfordrsquoun deyişiyle ldquomitin
ardında kalan tanrısal ruh toumlzuumlrdquone (Cornford 1907 s 146) vardıran bir akıl
yuumlruumltme soumlz konusudur Boumlylelikle Platonrsquoun tanrı mitlerinden soumlz ederken ψυχή
bir an olsun guumlndemimizden duumlşmediği gibi en az diğer diyaloglar kadar
Timaiosrsquoun da mitik oumlgeleri bizi şimdiye kadar pek ccedilok kez guumlndemde tuttuğumuz
ldquogizem dinirdquoni bir defa daha duumlşuumlnmeye zorlar
Timaios oumlzelinde bu gizemin izini suumlrerken Aristotelesrsquoin Ruh Uumlzerinersquodeki
(411a) itirazından ccedilıkardıklarımıza ek olarak Neoplatonizm okulunun en yetkili
isimlerinden biri olan Proklosrsquoun da yol goumlstericiliğinden soumlz edilebilir33 Nitekim
Proklosrsquoun Platonrsquou ldquotanrısal Platonrdquodur (ὁ θεῖος Πλάτων) ve bu Neoplatonizmin
karakteristiği olarak yazdıklarını tanrıdan esinlendiği anlamına gelir Yine
Proklosrsquoa goumlre tanrının Platonrsquoa ne esinlediğini anlamak iccedilin bakmamız gereken
yer Orpheusccedilu oumlğretiyi Timaiosrsquola dolaysız biccedilimde birleştiren doğadaki ldquoneden-
etkirdquo ilkesinin (πᾶν δὲ αὖ τὸ γιγνόμενον ὑπ᾽ αἰτίου τινὸς ἐξ ἀνάγκης γίγνεσθαι ndash
oluşan her şeyin bir nedenden oluşması zorunlu 28a) temellendirme arguumlmanı
33 Proklos MS 5 yuumlzyıl yeni Platonculuğunun tanrı kavrayışını ele alan Theologianın Oumlgeleri (Στοιχείωσις θεολογική)rsquonden başka doğrudan Platonrsquoun tanrı kavrayışına youmlnelen Platonrsquoa Goumlre Theologia (Περὶ τῆς κατὰ Πλάτωνα θεολογίας) ve başta Timaios olmak uumlzere Parmenides Devlet Kratylos gibi diyaloglar iccedilin yaptığı incelemelerde bize hem Ortaccedilağrsquodaki Platon algısını tafsilatlı biccedilimde resmetmesi hem de bizzat Platonrsquoun ruh ve tanrı algısı uumlzerine pek kıymetli ccediloumlzuumlmlemeler sunması bakımından Platonculuğun mihenk taşı sayılabilecek duumlşuumlnuumlrlerden biridir Elbette Proklosrsquoun Platonrsquouna başvururken tarihsel doumlnem farkının yarattığı birtakım riskler nedeniyle daha temkinli adımlar atmamız gerekir fakat oumlte yandan mevcut diyalogları Proklosrsquoun yorumlarıyla doğrudan karşılaştırabilme şansı goumlz ardı edilmemelidir Bu bizi herhangi bir Ortaccedilağ Platonrsquoundan uzak tutacak en buumlyuumlk imkacircndır O doumlnemin duumlşuumlnuumlrleri iccedilin ne literatuumlr ne de filolojinin gelişmişliği bakımından boumlyle bir imkacircn soumlz konusu değildi Bununla beraber Orpheusccedilu bir Platonrsquoun izlerini yalnızca Proklosrsquota değil Plotinosrsquota Porphuriosrsquota ve İamblikhosrsquota da suumlrmek muumlmkuumlnduumlr Boumlyleyken Proklosrsquoun Timaios yorumunda demiourgosrsquou doğrudan Orpheusrsquola ilişkilendirmesi bize ondan bahsetme zorunluluğu hissettiriyor
77
olarak Demiourgosrsquotur Bilindiği gibi Platon doğadaki neden-etki ilkesini
Demiourgosrsquola accedilıklarken onun παράδειγμα olarak idealarla bağını kurmak
durumunda kalır ve nihayetinde ldquoideaları tanıyan bilen akılrdquo (νοῦς ἐνούσας ἰδέας)
ifadesini kullanır (39e) Buumltuumln oluşun nedeni olarak suumlrekli ilkoumlrneklere bakan
(βλέπων ἀεί hellip παραδείγματι) bir zanaatkacircr tanrı Bu ise doğrudan doğruya
hareketli ve aynı zamanda hareket ettirici bir ψυχήrsquoye goumlndermedir34 tıpkı
Aristoteles gibi Proklos da Platonrsquoun bu tanımını Orpheusrsquoa bağlayacaktır
(Timaios 13115 vd)
Oumlte yandan her şeyin iyi olmasını isteyen tanrı (βουληθεὶς γὰρ ὁ θεὸς ἀγαθὰ μὲν
πάντα) goumlruumlnenler (ὁρατῶν) iccedilin ldquoiyirdquo olmanın şartının buumltuumlnleri (ὅλον) birbirleriyle
karşılaştırmak olduğunu bunun şartının da akıl (νοῦς) olduğunu aklın şartının
ise ruh (ψυχή) olduğunu bizzat kendisi akıl yuumlruumlterek bulmuştur (λογισάμενος
οὖν ηὕρισκεν) İşte demiourgosrsquoun bizzat kurduğu bu akıl yuumlruumltme zincirlemesi
onu her şeye ruh ve akıl vermeye goumltuumlrmuumlştuumlr Timaiosrsquota bu zincirlemenin tarif
edildiği cuumlmleleri takip eden son cuumlmle hem demiourgos hem de evrenin ruhu
iccedilin soumlylenenleri accedilık biccedilimde oumlzetler niteliktedir
hellip κατὰ λόγον τὸν εἰκότα δεῖ λέγειν τόνδε τὸν κόσμον ζῷον ἔμψυχον ἔννουν
τε τῇ ἀληθείᾳ διὰ τὴν τοῦ θεοῦ γενέσθαι πρόνοιαν ndashhellip bu akıl yuumlruumltmenin
sonucuna goumlre şunu soumlylemek gerekir gerccedilekten de bu evren ruhlu ve akıl
sahibi bir canlı olarak tanrının oumlngoumlruumlsuumlyle oluşmuştur (Timaios 30b-c)
Boumlylece Platonrsquoa goumlre ζῷον κόσμος yani ldquocanlı evrenrdquo bir etkidir bu etkinin
nedeniyse τοῦ θεοῦ πρόνοια zanaatkacircr ldquotanrının oumlngoumlruumlsuumlrdquo Nihayet canlı ve
akıl sahibi evrenin Platonrsquoun ifadesiyle κόσμος ζῷον ἔμψυχος ἔννουςrsquoun
Aristotelesrsquoe hem Orpheusrsquou hem de Thalesrsquoi hatırlatması ardından bu ikisi
uumlzerinden Platonrsquoun ruh goumlruumlşuumlne itirazda bulunması bu soumlylediklerimiz ışığında
ccedilok daha anlaşılır hacircle geliyor
34 Hatırlanacağı gibi Aristotelesrsquoin Ruh Uumlzerine-411rsquodeki itirazının nedeni bu ldquoruh hareketirdquoydi
78
35 Platonrsquoun Politik Kurgusunda Mitin Etkileri
Biccedilimce birer tiyatro eseri olan diyalogların neredeyse hepsinde daha ilk
satırlardan başlamak uumlzere polisrsquoin belirgin unsurlarından oluşan bir dekor
goumlruumlruumlz Bu şehir manzarası genellikle diyalogun bitişine kadar aynı kalır ve
tartışılan temel konularla bir şekilde ilişkili olduğu goumlruumlluumlr
Theaitetos Sofist Devlet Adamı ve Lysisrsquote Yunan genccedillerinin şehirleri iccedilin vaat
ettikleri fedakacircrlık ve başarıyı şimdiden kanıtladıkları palaistra meydanı dekordur
diyaloglar boyunca genccedil adamların bilgi konusunda sofistliği değil gerccedilek
felsefeyi amaccedillamalarının gereği tartışılacaktır Euthyphronrsquoda polisrsquoin dini ve adli
meselelerinin goumlruumlşuumllduumlğuuml Stoa Basileos dekordur Sokratesrsquole kacirchin
Euthyphron succedil ve din-dinsizlik konularında konuşurlar Devletrsquote şehrin
aşağısındaki liman kentinde Artemis onuruna duumlzenlenen Bendideia ve
Kefalosrsquoun evindeki kurban ibadeti dekordur karakterler iyi bir devletin nasıl
kurulacağını yasalarının dininin toplumsal sınıflarının nasıl duumlzenleneceğini bir
kelimeyle adaletin nasıl tesis edilmesi gerektiğini konuşurlar Timaios ve Kritiasrsquota
dekor olarak her Haziran ayının ilk guumlnlerinde Devletrsquoteki Bendideiarsquoyı takip eden
tarihte tanrıccedila Athena onuruna duumlzenlenen ve Panathenaea vardır ve bizzat
Kritias yapacakları konuşmanın tanrıccedila onuruna soumlylenen bir ilahi yerine
sayılacağını soumlyler Yine Parmenidesrsquote dekorda Panathenaea etkinliklerinin
olması tanrıccedila Athena ile İtalyan filozofların ilgisini duumlşuumlnduumlruumlr (krş Cornford
1997 ss II ve 363) Protagorasrsquota birinci dekor Sokratesrsquoin ldquoyalnız başınardquo
uyuduğu kendi evi ikinci dekorsa Protagorasrsquoın etrafında geniş bir hayran
kitlesinin halelendiği Kalliasrsquoın evidir metinde filozofun yalnızlığıyla Sofistin
kalabalıklığı yoğun biccedilimde hissedilir Benzer biccedilimde Gorgiasrsquota dekor halka
accedilık bir meydandır ve Sofist retoriğinin bir kelimeyle demagogiarsquonın ne olduğu
tartışılır Kriton Phaidon ve Savunmarsquodaki dekor da tıpkı Euthyphronrsquoda olduğu
gibi polisrsquoe adaletin dağıtıldığı merkezicirc yapılardır Şoumllenrsquode dekor her kesimden
bilgili kişilerin katıldığı şair Agathon tarafından duumlzenlenen iccedilkili bir ziyafettir ve
konuşmalar Erosrsquoa sanat-hakikat ilişkisine tragedya ve şiire dairdir Şehrin
dışında geccedilenlere bir diğer oumlrnek olan Phaidros surların dibinde başlar kır
79
yollarında yuumlruumlmenin sağlık iccedilin yararından soumlz edilerek İlios ccedilayı boyunca
yuumlruumlnuumlr ve sohbet bir ccedilınarın dibinde devam eder diyalog boyunca şehir ve
şehirdışı meselesine goumlndermeler vardır Yasalar da şehirdışı bir dekora sahiptir
ancak farklı biccedilimde Mekacircn İda Dağırsquonda Knossosrsquotan Dikte mağarasındaki
Zeus tapınağına giden yoldur ve filozofun yeniden mağaraya başka bir deyişle
şehre doumlnmesini anımsatır gibidir
Bu oumlrnekler birccedilok diyalog uumlzerinden ccediloğaltılabileceği gibi mekacircn-iccedilerik
ccediloumlzuumlmlemeleri de istenildiği kadar derinleştirilebilir Bununla birlikte kesin olan
diyaloglarda bireylerin polis ve politika ile kurdukları ilişkinin daima esas zemini
teşkil etmesidir
Daima polis ve oumlgelerine atıfta bulunan bu dekorların iccedilinde gidip gelen konuşan
alkışlayan veya oy kullanan karakterlere gelince bunların da 5 yuumlzyıl Atinarsquosının
politik duumlzeninde ccedilok oumlnemli tartışmaların aktoumlruuml ve konusu olmaları Platonrsquoun
yalnızca dekorunun değil aynı zamanda rol dağıtımının da politik eksenli
olduğuna işaret eder Bu rollerin ccediloğunluğuysa Sofist duumlşuumlnuumlrlere verilmiştir35
İlk bakışta Sofistlerin etkinliği iccedilin son derece elverişli olduğu duumlşuumlnuumllen Atina
demokrasi duumlzeninde gerccedilekte hem onların hem de Platonrsquoun hoşnutsuz olduğu
bazı oumlgelerden yukarıda kısaca bahsetmiştik Protagorasrsquotaki φύσις ve νομός
tartışmasından yola ccedilıkılarak ccedilizilebilecek bu tema oumlzellikle νομόςrsquoun ortaya
ccedilıkışı ve felsefenin tartışma konularından biri hacircline gelmesi bakımından Atina
demokrasisinin mimarları sayılan devlet adamlarından Solon Kleisthenes ve
Periklesrsquoin reformlarına kadar gider Bu itibarla Platonrsquodaki rejim eleştirilerinin
birincil bağlamı Atinarsquoda işleyen demokrasinin adaletsiz bir youmlnetim biccedilimi
olduğudur
35 Sofistlerin diyaloglardaki varlığını doğrudan konuşmacı oldukları oumlrneklerle sınırlandırmıyoruz Nitekim boumlyle bir sınırlandırma diyalogların kavramsal ccedilerccedilevelerinin ciddi anlamda ihmal edildiği anlamına gelir Bu bakımdan oumlrneğin Protagorasrsquoın Protagorasrsquotaki varlığıyla Theaitetosrsquotaki varlığı arasında ağırlığı bakımından hiccedil fark yoktur Ccediluumlnkuuml her iki diyalogun da muumlhim bir kısmında Sokratesrsquoin tartıştığı duumlşuumlncelerini ccediluumlruumlttuumlğuuml kişi bizzat Protagorasrsquotır Aynı durum Menonrsquodaki Gorgias Phaidrosrsquotaki Lysias veya Sophist Savunma vbrsquodeki adı anılmayan buumltuumln Sofistler iccedilin de geccedilerlidir
80
a) Platonrsquoun politik nostaljisi Eski Attika
Platon 7 Mektuprsquota Atinarsquonın politik duumlzenindeki ccedilalkantıları adaletsizlikleri
goumlrduumlkten ve nihayet haksızlığa ldquobuumltuumln insanların en az layık olanırdquo (325b) dostu
Sokratesrsquoin oumlluumlmuumlne şahit olduktan sonra politikadan uumlmidini iyice kestiğini
soumlyler Mektupta anlattığına goumlre buumltuumln bunlarla birlikte politik idarecilerin de
yaptıklarını goumlrduumlkccedile politika işleri ona ccedilok daha zor goumlruumlnmeye başlamıştı
ccediluumlnkuuml insanın dostları ve guumlveneceği yoldaşları olmadıkccedila bu işlere
kalkışması imkacircnsızdı boumlyle kişiler her zaman el altında olmadığı gibi
arayıp bulmak da kolay değildi Devletimiz artık atalarımızın gelenek ve
ilkelerine goumlre (ἐν τοῖς τῶν πατέρων ἤθεσιν καὶ ἐπιτηδεύμασιν)
youmlnetilmiyordu Dahası hem yazılı hem de geleneksel yasalar (τῶν νόμων
γράμματα καὶ ἔθη) şaşırtıcı bir hızla bozuluyor veya yuumlruumlrluumlkten
kaldırılıyordu (Mektuplar 325d)
Platonrsquoun Syrakusairsquodeki Dionrsquoun dostlarına hitaben yazdığı bu soumlzler eski
Atinarsquoya duyduğu oumlzlemin accedilık bir ifadesidir Fakat bu eski Atina kendi ifadesiyle
τῶν πατέρων ndashatalarınndash Atinarsquosı en azından Gorgias ve Protagorasrsquotaki
Periklesrsquoin νομόςrsquounu hedef alan eleştirilerden anladığımız kadarıyla birkaccedil yuumlzyıl
oumlncesinin Atinarsquosı değildir Nitekim demokrasinin kurucularına youmlnelttiği bu tarz
eleştiriler onun πᾰτέρεςrsquoinin demokrasinin tesisinden ccedilok oumlnce ilkel Attika kabile
duumlzeninin henuumlz bozulmamış olduğu zamanlarda yaşayan kişiler olduğunu
duumlşuumlnduumlruumlr Bu durum Platonrsquoun φύσιςrsquoe oumlzlem duyan Sofistlerle de kısmen
paylaştığı bir nostaljidir nitekim Sofistlere goumlre ndashHippiasrsquoın dediği gibindash yurttaşlık
yasadan değil tıpkı akrabalık gibi doğadan gelir oysa insanları guumlden bir zorba
olarak yasa (τύραννος τῶν ἀνθρώπων) bizi daima doğaya karşı gelmeye zorlar
(Gorgias 337d)
Kojin Karatani kabile toplumlarında yerleşik hayata geccedilişin buumlyuumlnuumln gelişimini
beraberinde getirdiğini oumlne suumlrer Bu yeni hayat tarzıyla ortaya ccedilıkan ve binlerce
insanın birarada işbirliği ve alış-veriş yaparak yaşamasını gerektiren duumlzende
buumlyuumlcuumlden rahibe rahipten başrahibe ve en sonunda kral-rahibe doğru ilerleyen
bir tarihsel silsile belirmiştir (Karatani 2017 s 11) Bu ilkel devlet duumlzeninde
tanrılar aşkın varlıklar olmakla birlikte kral figuumlruuml tanrı tarafından atanmış olup
81
yurttaşlar onun bilgeliğinden ve kararlarının doğruluğundan hiccedilbir şekilde şuumlphe
edemeyecektir İster animistik-şamanik olsun ister sistemli bir din uumlzerinde
yuumlkselmiş olsun bu tuumlr bir devlet duumlzeninin mitik temeller uumlzerine kurulu olduğu
tartışmasızdır Başka bir ifadeyle bu devletin yurttaşlarının mevcut duumlzene ve
baştan belirlenmiş olan yazgılarına boyun eğmesini sağlayabilecek mitten başka
hiccedilbir ilkeden soumlz edemiyoruz Oumlte yandan bu mitler toplumsal duumlzenin
devamına kesintisine başarı veya başarısızlığına goumlre ya daha da guumlccedillenmekte
ya tuumlmuumlyle terk edilmekte veya başka mitlerle birleşerek yeni kuumlltler ortaya
ccedilıkarmaktadır Karatani yine İzonomirsquode eski Yunan toplumlarında mitin ilkel
politik oumlrguumltlenmeyle bu karşılıklı ilişkisini Yahudi tarihinden bir oumlrnek vererek
anlatır Buna goumlre
Yahudi halkları başlangıccedilta nomadik bir kabile konfederasyonu hacirclindeydi
Ardından tek tanrı olan Yehovarsquonın ismi altında birleştiler ve bu tanrıyla
ahitleştiler Fakat bu bir bozulma değildir Aynı suumlreci Mezopotamya
kentlerinde ve Yunan polisrsquolerinde de goumlzlemleriz Belli sayıdaki koumly veya
kabilelerin bir şehir devleti oluşturmak uumlzere birleşmesi yeni ve ortak bir
tanrının ifadesini de beraberinde getirir Bu bir ccedileşit toplumsal soumlzleşmedir
(Karatani 2017 s 13)36
Thomson da benzer biccedilimde eski Yunan tarihi ccedilalışmalarında Attika kabile
duumlzeninin bir tuumlr fratri uumlzerinde temellendiğini aktarır (Thomson 2007 s 99)
Savaştaki ordu duumlzeninin bir yansıması olan bu kabile hiyerarşisinin Atina
demokrasisinden yaklaşık beş yuumlzyıl daha eski olan Homeros ccedilağında hacirclacirc
goumlruumllduumlğuumlnuuml İlyadarsquoda Akhaların ldquokabile kabile ve fratri fratrirdquo savaş duumlzeni
almasından anladığımızı yine Thomson aynı sayfada tespit etmektedir Ayrıca
Atinarsquonın en yakın ataları olan kabile duumlzenindeki bu halkların da yukarıda soumlzuumlnuuml
ettiğimiz kral-rahip duumlzeninde hatta bazı totemik gelenekleri suumlrduumlrerek
yaşadıklarını aktarır Attikalılar dacirchil olmakla birlikte ccedileşitli topluluklar uumlzerinde
yaptığı inceleme iccedilin Kabileden Devlete adlı boumlluumlmuumln tamamını ayırmıştır (2007
s 80 vd)
36 Aynı durumu Kramerrsquoin anlattığı Suumlmer panteonunun oluşum suumlrecinde de goumlzlemleyebiliriz Buna goumlre başlangıccedilta birbirinden bağımsız her bir Suumlmer şehir devletinin kendi tanrısı varken bunların aralarındaki muumlcadeleler kimini daha guumlccedilluuml kimini daha zayıf bir tanrı hacircline getiriyordu En sonunda bu şehirlerin merkezi youmlnetim etrafında birleşmeleriyle Suumlmer panteonu meydana gelmiştir (Detaylı bilgi iccedilin bkz Kramer 2016)
82
Platonrsquoun ldquoatalarrdquo diye andığı ve Sofistlerin de oumlzlemini duyduğu doumlnemler bunlar
olmalıdır Nitekim 7-6 yuumlzyıllarda İyonyarsquodaki felsefi ve Atinarsquodaki politik
devrimlerin ardından Yunan yurdunda hiccedilbir şey eskisi gibi olmayacaktı
Boumlylelikle Thales ve oumlğrencilerinin İyonyarsquoda ortaya koyduğu yeni duumlşuumlnme
biccedilimiyle birlikte 7 yuumlzyıl sonlarında Solonrsquoun Atinarsquoda kalkıştığı toprak reformu
hamleleri Ege havzasında demokrasinin ortaya ccedilıkışının ilk işaretleri olarak
yorumlanır Bunların ikisi arasındaki organik ilişkiyi Thomson kurar Ona goumlre her
ne kadar toprağın yeniden boumlluumlştuumlruumllmesi youmlntemi Libya kıyılarındaki Kyrenersquode
daha oumlnceki tarihlerde uygulanmış olsa da (Thomson 2007 s 309) bunun
İyonya koumlkenli ldquoisonomiardquo duumlşuumlncesine dolayısıyla demokratik bir rejime youmlnelik
ilk uygulanışı Atinarsquodaki Solon doumlnemidir Nitekim Thomson bir başka ccedilalışması
olan İlk Filozoflarrsquoda Solon yuumlzyılını demokratik ideolojinin ilk defa kendini
goumlsterdiği tarih olarak belirler ve bu ideolojinin okumasını Solonrsquola beraber iki
filozof olarak Thales ve Anaksimandros uumlzerinden yapar (1997 s 253) Benzer
biccedilimde izonominin tarihinin İyonyarsquoda başladığına ilişkin Karatani de
Thomsonrsquola aynı fikirdedir ve Atinarsquonın demokrasinin anayurdu olduğu tezini o da
reddeder (2017 s 21)
Demokrasinin ortaya ccedilıkışında diğer iki oumlnemli uğraksa 6 yuumlzyılın sonlarında
soybağlarının belirleyiciliğini ortadan kaldırarak yurttaşlık bağını νομόςrsquoun
guumlvencesi altına alan Atinalı arkhon Kleisthenes ve demokrasi uygulamalarında
rakipleri tarafından popuumllizmle succedillanacak kadar ileri gitmiş olan 5 yuumlzyılın en
buumlyuumlk devlet adamı Periklesrsquotir Bu uzun tarihsel suumlreccedil goumlz oumlnuumlne getirildiğinde
kadim Miken kral-tanrılar doumlneminden Attikarsquodaki rahip-krallar doumlnemine
ardından İyonya koumlkenli izonomiye ve sonrasında Atina koumlkenli demokrasiye
doğru 5 yuumlzyıl Atinarsquosındaki politik duumlzenin tarihsel gelişiminde en oumlnemli
duraklar sırasıyla İyonya filozofları Solon Kleisthenes ve Periklesrsquotir
Platonrsquoun zihninde bu suumlrecin Devletrsquoin VIII kitabında anlatılan ve Kallipolisrsquoten
tiran devletine doğru giden meşhur ccediloumlkuumlş suumlreciyle oumlrtuumlşmesi bilhassa
Sokratesrsquoin oumllduumlruumllduumlğuuml doumlnemde kaccedilınılmaz hacircle gelmiş olmalıdır Nitekim
Timaiosrsquoun giriş kısmında Mısırlı rahibin Solonrsquoa ccedilıkışması da bunu doğrular
gibidir 26c-d paragrafından oumlğrendiğimiz ve yukarıda da değindiğimiz gibi bu
83
diyalogda Kritias Hermokrates ve Timaiosrsquoun amacı Sokratesrsquoin bir guumln oumlnce
kendilerine anlattığı ndashve Devlet diyalogunda aktarılanndash uumltopik devletin ve
yurttaşlarının aslında ccedilok eskilerde ve gerccedilekten yaşamış olduklarını
goumlstermekti Kritiasrsquoın hikacircyeyi anlatmaya şoumlyle başlıyor
O hacirclde şimdi bir zamanlar yedi bilgelerden Solonrsquoun anlattığı ve hacircliyle
saccedilma (ἄτοπος) bile olsa baştan sona doğru (ἀληθής) olan şu hikacircyeyi
(λόγος) dinle Sokrates Solon pek ccedilok şiirinde de soumlzuumlnuuml ettiği gibi buumlyuumlk
dedemiz Dropidesrsquoin akrabası ve ccedilok yakın dostuydu Dropidesrsquoin yaşlılık
guumlnlerinde hatırlayıp dedemiz Kritiasrsquoa anlattığına goumlre ccedilok eski
zamanlarda bu şehirde pek buumlyuumlk ve goumlrkemli işler yapılmış ama insanlar
zamanla bunları yok etmiş ve unutmuş Boumlyleyken bize en yaraşır iş bunları
duumlzguumlnce hatırlayıp anlatarak sana olan minnet borcumuzu oumldemek ve
boumlylece tanrıccedilayı37 da bu festival guumlnuumlnde tıpkı duumlzguumln ve doğru bir ilahi
soumlyler gibi onuruna yakışır biccedilimde oumlvmuumlş olmaktır (Timaios 28d-21a)
Ardından dedesi Kritiasrsquoın Apaturia38 festivali iccedilin duumlzenlenen bir şiir
yarışmasında bir vesileyle Solonrsquoun şairliğini hatırlayıp şoumlyle anlattığını soumlyluumlyor
hellip (Solon) buraya doumlnduumlğuumlnde karşılaştığı ayaklanma ve diğer fenalıklarla
uğraşmak zorunda kalmayıp da Mısırrsquodan yanında getirdiği hikacircyeyi (λόγος)
tamamlayabilseydi uumlnuumlne ne Hesiodos yetişebilirdi ne de Homeros (hellip)
Mısır Deltarsquosında Nilrsquoin ikiye boumlluumlnduumlğuuml bir yerde Saitikos diye bir duumlzluumlk
varmış ve bu duumlzluumlkteki en buumlyuumlk şehrin adı Saisrsquomiş ndashki kral Amasisrsquoin
doğduğu yerdirndash ve dediklerine goumlre kurucusu Neith adındaki tanrıccedilaymış
bu da onların fikrinde Hellenlerin Athenarsquosıdır Bu insanların Atinalıları pek
sevdiği ve bir şekilde buradakilerle akraba oldukları soumlylenir Solon buraya
yolculuğunda o insanlar tarafından epeyi onurlandırıldığını anlatmış
sonrasında onların kutsal soumlzlerde (τῶν ἱερέων) tecruumlbeli rahiplerine eskiler
hakkında sorular sorunca boumlyle şeyler konusunda ne kendisinin ne de
diğer Yunanların neredeyse hiccedil bilmediğini goumlrmuumlş Bir defasında onları en
eskiler hakkında konuşturmak hevesiyle bizim en eskilerimizden laf accedilmış
ve ilk insan olduğu soumlylenen Phroneosrsquoumuz Niobersquomiz hakkında
konuşmaya başlamış sonra tufanı Deukalionrsquoı Purrharsquoyı ve nasıl hayatta
kaldıklarını anlatmakla (μυθολογεῖν) onların soyundan gelenleri saymakla
sonra da bu olaylar uumlzerinden geccedilen seneleri hesaplamaya ccedilalışmakla
devam etmiş Bunun uumlzerine rahipler arasından pek yaşlı biri demiş ldquoAh
Solon Solon Siz Yunanlar hep ccedilocuksunuz hiccedil yaşlı kalmadı Yunanlar
arasındardquo Beriki bu soumlzleri işitince sormuş ldquoBununla ne demek istiyorsunrdquo
Rahip cevap olarak demiş ldquoHepiniz de ruh olarak genccedilsiniz Hiccedilbirinizde
ne en eskilerden işitilmiş bir soumlz (δόξα) ne zamana karşı durabilmiş bir ders
(μάθημα) var (Timaios 21d-22b)
37 Tanrıccedila Athena 38 Dionysos onuruna duumlzenlenen dini bayram Bu bayramın uumlccediluumlncuuml guumlnuumlnde o yıl doğan ccedilocuklara ad koyulup her biri kayıt altına alınıyor
84
Yunanların tarih bilincini kuumlccediluumlmseyen Mısırlı rahip bu soumlzlerin ardından
geccedilmişte halkların nasıl ortadan kalktığına ilişkin bir konuşma yapar ve hem
kendilerinin hem de Yunanların ortak geccedilmişlerine ait tufan teması etrafında
şekillenmiş bir hikacircye anlatır Sonrasında tufandan oumlnceki Atinarsquonın ihtişamından
ve başarılarından soumlz eder ancak hayatta kalanlar yazı sanatını bilmediğinden
bunların unutulduğunu soumlyler39
Bu mitleri okuduğumuzda tarih kayıtlarının değil mitik anlatıların aktardığı devlet
duumlzenlerinin Platonrsquoun duumlşuumlnde ihtişamla arzıendam ettiğini anlamak zor değildir
Kaldı ki Platonrsquoun mitik geccedilmişe oumlzlemi yalnızca politik bir oumlrguumltlenme sınıflı yapı
gibi geniş ccedilerccedileveli kuşbakışı goumlruumlntuumllerle ilgili değildir Soumlzgelişi Devlet ve
Timaiosrsquota uumlst uumlste vurgulanan kadınların ortak kullanımıyla ilgili goumlruumlşuumlnuumln bile
mitik bir koumlkeninden soumlz edilebilir Yunan mitik anlatılarında her şey gibi evliliğin
de ilk koumlkenine bir mitik hadiseyle yer verilmiştir hacircliyle bu hadisenin oumlncesinde
kadınlar erkeklerin ortak malıydı Bu komuumlnal duumlzen Herodotosrsquota geccediltiği
biccedilimiyle goumlz oumlnuumlne alınınca meselenin 5 yuumlzyıl Atina entelektuumlelinin zihnindeki
karşılığını hayal etmek ccedilok zor değildir Thomson aktarıyor
ldquoİskityalı Agathyrislerderdquo diyor Herodotos ldquokadın herkesindir boumlylece
herkes birbiriyle kardeş olur ve bu genel akrabalık karşılıklı kıskanccedillık ve
kin duygularını kaldırırrdquo Kadınların ortaklaşalığının muumllkiyetin
ortaklaşalığıyla el ele yuumlruumlduumlğuuml duumlşuumlncesi hiccedil de yabancı değildi Bu
duumlşuumlnceye Aristophanes ve Platonrsquoda yeniden rastlarız (Thomson 2007 s
132)40
Bu konuda Aristotelesrsquoin de tarih kayıtları soumlz konusudur Oumlte yandan tarih
dışında mitik kayıtlara oumlrnek olarak evliliği Yunan halkına oumlğreten Atina kralı
(Pelasg oumlnderi) Kekropsrsquoun hikacircyesi meşhurdur Yine Thomson şoumlyle yazıyor
Evliliğin kurucusu olduğu soumlylenen ilk Atina kralı Kekropsrsquola ilgili bir
geleneği işte bu bilgilerin ışığında yorumlamamız gerekir Kekropsrsquotan oumlnce
ldquoevlilik diye bir şey yoktu cinsel ilişki rastgele olduğundan ne ccedilocuklar
babalarını tanıyordu ne de babalar ccedilocuklarını Ccedilocuklar analarının adını
alıyorlardırdquo (Thomson 2007 s 134)
39 Krş Yasalar 677c 40 Krş Herodotus Tarihler iv104 Platon Devlet 416d ve Timaios 18b Aristophanes Plutos 510-626
85
Bu kadarının bile Platonrsquoun mitik anlatılara bakarak tarihsiz bir geccedilmişe duyduğu
oumlzlemi kapıldığı politik nostaljiyi daha belirgin ve anlaşılır kılmak iccedilin yeterli
olduğu kanaatindeyiz
b) Yeni bir aktarım aracı olarak duumlzyazının etkileri
Vernantrsquoın Yunan polisrsquoinin oluşum suumlrecini irdelediği bir yazısı bizim iccedilin yol
goumlstericidir Buna goumlre polis ruhunu meydana getiren temel motif logosrsquoun yani
kanıtlayıcı soumlzuumln evvela yazıya geccedilmesi ve ardından buumltuumln demosrsquoun ortak malı
hacircline gelmesidir (Vernant 2017a 49-50) Bu bir ccedileşit kuumlltuumlrel yayılımı ifade eder
ve tıpkı oumlnceki yuumlzyıllarda Homeros ve Hesiodosrsquoun soumlzluuml gelenek yoluyla buumltuumln
Yunan coğrafyasına yayılması gibi bu defa yasaların ve felsefe metinlerinin
demosrsquoa yayılması anlamına gelir Bununla beraber İyonya ve İtalya
filozoflarının en iyi oumlrnekle de Pythagorasrsquoın ezoterik gelenekleri bu yayılımın
tabii bir neticesi olarak oumlnemli oumllccediluumlde tahribata uğramış olmalıdır Başka bir
deyişle Yunan coğrafyasında yazılı anlatımın yaygınlaşması sonucunda
ldquofelseferdquo adı verilen buumltuumln uğraşlar oumlzguumln ezoterik tavrını terk etmek zorunda
kalmış ve agora ile daha da oumlnemlisi politik oumlrguumltlenmeyle iccedil iccedile geccedilmiştir 5
yuumlzyıl Atinarsquosında Anaksagorasrsquoın Peri Phuseosrsquounun isteyen herkes tarafından
ccedilarşılarda ucuz bir fiyatla satın alınabileceğini Sokratesrsquoten işitiriz (Savunma
26d) Bu yazı aracılığıyla filozofların en gizli oumlğretilerine her Yunan yurttaşının
hatta koumllelerin bile kolaylıkla ulaşabildiği anlamına gelir
Goumlruumlnuumlşe goumlre felsefenin yapılma biccedilimlerini değiştiren bu kuumlltuumlrel yayılım o
doumlnemin felsefe ccedilevresini meydana getiren Sofistleri ve Platonrsquou bir tedbir
geliştirmeye sevk etmişti Sofist okul bu tedbiri demokratik iktidarla ve halkla sıkı
ilişkiler geliştirmelerine imkacircn sunan retorikte bulmuştur Platonrsquoa gelince onun
oumlngoumlruumlsuuml farklı bir mecraya başvurmasına neden olur mit
Kuumlltuumlrel yayılım Vernantrsquoın analizlerinde ldquobilgerdquo figuumlruumlnuumln herhangi birine
mektup yazdığı veya kitabını halka malettiği bir sahneyle somutlaşmış goumlruumlnuumlr
86
Daha oumlnceki yuumlzyıllarda perdelerin arkasında veya kamuya kapalı mekacircnlarda
mutlaka erginlenmiş bir grup tilmizine seslenen bilge artık zihnindeki buumltuumln her
şeyi polisrsquote herkesin goumlrebileceği bir şekilde accedilığa vurmakta boumlylece bazı
buumlyuumlk tehlikeleri de goumlze almaktadır
Burada artık soumlz konusu olan birkaccedil seccedilkin insana ayrılan ve tanrısal bir
luumltfu kolaylaştıran dinsel bir giz değildir Kuşkusuz bilgenin gerccedileği tıpkı
dinsel gizem gibi sıradan insanları aşan temel bir accedilınlamadır gerccedilekliğin
ortaya ccedilıkmasıdır ama bilgelik yazıya teslim edilirken bu mezheplerin gizli
ccedilemberinden soumlkuumlluumlp alınır guumln ışığında tuumlm sitenin goumlruumlşuumlne sunulur
(Vernant 2017a s51)
Bu noktada tespitimizi eleştirmeye imkacircn sunan bazı istisnalardan da soumlz
edilebilir Bu istisnalar iccedilin en iyi ve tek başına yeterli oumlrnekse Ross ve Cherniss
arasındaki tartışmadır Chernissrsquoin 1945 tarihli The Riddle of the Early
Academyrsquodeki iddiası Aristotelesrsquoin tanıdığı Platonrsquola bizim bildiğimiz Platon
arasında beliren farkların Aristotelesrsquoin diyalogları yanlış anlamış veya yanlış
yorumlamış olmasından ileri geldiğidir Başka bir deyişle Chernissrsquoin diyaloglar
hakkındaki tezi Platonrsquoun herhangi bir yazıya aktarılmamış oumlğretisinden soumlz
edilemeyeceğidir ve Aristoteles de Platonrsquou tıpkı bizim gibi diyalogların imkacircn
verdiği biccedilimde ve oumllccediluumlde bilmektedir (Cherniss 1944 s 51 vd) Bu iddiaya
karşılık Ross Aristotelesrsquoin Platonrsquodan soumlzluuml biccedilimde edindiği bazı bilgilerin
varlığına kanıt olarak dokuz farklı paragrafı birbiri ardına sıralar ve Chernissrsquoin
tezini belirgin bir şekilde ccediloumlkertir (Ross 2016 ss 102-5)
Bununla birlikte boumlyle bir istisna 5 yuumlzyıl Atina bilgeleri iccedilin ileri suumlrduumlğuumlmuumlz
iddiayla hiccedilbir şekilde ccedilelişik değildir Platonrsquoun soumlzluuml bir aktarım yoluna
başvurmuş olması her şeyden oumlnce onun duumlşuumlncesini polisrsquoin goumlruumlşlerine accedilmış
olduğu gerccedileğini ortadan kaldırmaz Dahası bir kısmının otantikliği tartışmalı bile
olsa otuza yakın diyalogu kaleme aldığı ve bunu her Yunan yurttaşının erişimine
sunduğu gerccedileğini hiccedilbir şekilde ortadan kaldırmaz Sadece Platon değil buumltuumln
Sofistler de oumlğretmendiler ve kendi okullarında veya farklı toplanma yerlerinde
halktan kişilere dersler vermekteydiler Bu onların soumlzluuml aktarım youmlnteminden
yararlanmış olduklarını goumlsterir ve Platon da meseleleri oumlğrencilerinin oumlnuumlnde ele
alırken diyaloglarda okuduğumuzdan kısmen farklı tespitlerde bulunmuş olması
tuhaf değildir
87
Oumlte yandan Rossrsquola buumltuumlnuumlyle hemfikir olsak bile (ki bu Platonrsquoun agrapha
dogmatarsquosının duumlşuumlnuumlluumlp taşınılmış kasıtlı olduğu anlamına gelecektir)
Platonrsquoun eserlerinin halka accedilık olan kısmı ezici bir ccediloğunluğa sahiptir Tek
başına bu durum bile Akademiarsquodaki oumlğretmen Platonrsquola Elearsquodaki ezoterik oumlnder
Pythagoras arasındaki farkı belirginleştirmek iccedilin yeterlidir
Vernantrsquoın soumlzluuml gelenekten yazıya geccediliş formuumlluumlndeki genel manzara bize şunu
anlatır Eski Yunan halkları yeni polisrsquoler inşa ettikleri sırada Miken soylu kral-
tanrılar ccediloktan tarihe karışmış bulunuyordu Bu tarihsel olgu polis yasalarının
ezici rasyonalitesi ve aynı zamanda kral-lider iccedilin de bağlayıcı olması gibi pek
ccedilok ldquolaikrdquo pratikle de desteklenmektedir Oumlte yandan aynı sayfalarda Vernantrsquoın
bu laikleşmenin dini politikadan buumlsbuumltuumln tasfiye edebilecek kadar guumlccedilluuml
olmadığına dair farkındalığını anlamak hacirclacirc muumlmkuumlnduumlr
Oumlzetle Yunan polisrsquoleri buumltuumlnuumlyle din ve tanrısallık ilkeleri uumlzerine bina edilmiş
Miken toplum organizasyonlarına goumlre ccedilok daha duumlnyevicirc sekuumller olmakla birlikte
dinin birtakım kurucu ve duumlzenleyici işlevlerini de muhafaza etmek durumunda
kalmışlardır Nitekim o doumlnemde bile yurttaşların iktidara koşulsuz itaatini ve
yasayı makul bulmasını guumlvence altına alacak başka bir metottan soumlz etmek
olanaksızdır
Bir siyaset felsefesi olarak Platonrsquoun devlet projesi ilk boumlluumlmde belirttiğimiz uumlzere
mitik geccedilmişten derin etkiler taşımasının yanında aynı geccedilmişi yeniden
canlandırmaya doumlnuumlk nostaljik bir youmlntemi de benimsemiş goumlruumlnmektedir 5
yuumlzyılda yaşamış vasat bir Atinalı yazarın bile erişebileceği eldeki hazır Yunan
tarihi literatuumlruumlnuuml goumlz oumlnuumlnde bulunduracak olursak Platonrsquoun bu nostaljik
yaklaşımının nedenlerini bir ldquoyozlaşmardquo daha doğru bir ifadeyle ldquodekadansrdquo
duumlşuumlncesinde aramamız gerekir Nitekim bu tarih anlatısı ldquooumlzlenenrdquo
başlangıccediltaki oumlrneklerini mitik gelenekten devşirerek suumlrekli bir altın ccedilağdan soumlz
eden duumlşuumlş suumlrecini de hicivci bir youmlntemle betimleyen buumlyuumlk bir mitoloji olarak
karşımıza ccedilıkar Platonrsquoun bu hikacircye iccedilin başvurduğu birincil kaynaksa Kronosrsquoun
altın ccedilağına oumlvguumllerin ustası Hesiodosrsquotur
88
Aristotelesrsquoin meşhur bir mitik anlatıyı bize pek şaşırtıcı biccedilimde ldquotarihrdquo olarak
anlattığı bir yazısında Dumezilrsquoin olağanuumlstuuml bir tespiti olan uumlccedil işlevli Hint-Avrupa
devlet modelinin Yunan siyasi duumlnyasındaki ccediloumlkuumlş suumlrecine şahit oluruz
(Atinalıların Devleti 32) Bu meşhur komutan İonrsquoun hikacircyesidir Oumlzetle kralın
başarısızlığı uumlzerine halkın ccedilağrısıyla karşısında birdenbire ordu belirmiş bu
başarısızlığın bedelini de yetkilerini orduyla paylaşarak oumldemiştir41
Sonuccedil olarak tarih oumlncesi Miken krallarının ccediloğunda goumlruumllen ve tanrı-kralı mutlak
soumlz sahibi ve otorite olarak tayin eden uumlccedil işlevli kast temelli Hint-Avrupa
modelinin ccediloumlktuumlğuuml coğrafya 7-6-5 yuumlzyıllardaki İyonya-Atina hattıdır bunun
oumlncesine ilişkin soumlzuuml edilen tarihlerse genellikle mitik anlatılara goumlndermede
bulunur Bu ccediloumlkuumlşle birlikte yetki paylaşımını esas alan yeni bir izonomi-
demokrasi Platonrsquoa goumlreyse Kallipolisrsquoe uzak ve tiranlığa yakın koumltuuml bir devlet
modeli ortaya ccedilıkacaktır
41 Hikacircyenin etraflı bir oumlrneği iccedilin 1 yuumlzyıl coğrafyacısı Strabonrsquoun Geographica isimli eserine bakılabilir (Strabo 1877 1013) Strabon bir ldquobilimcirdquo olmasının yanında hikacircyesini Aristoteles Demosthenes gibi kayıtlara başvurarak mitik anlatıdan bilimsel metne doğru şekillendirme yolunu seccediler ve yine Thukydides Plutharkhos Pausanias vs oumlrneklerde olduğu gibi bir Antikccedilağ sosyal bilimciliği tavrı ortaya koyar
89
SONUCcedil
1 Platonrsquoun kayıp koumlpeği
Her okurun dikkatini ccedilekmesi zor olabilir ama diyalogları baştan sona dolaşan
bazı koumlşe başlarında ansızın karşımıza ccedilıkan huzursuz bir koumlpek vardır Antik
Yunan mitlerindeki hayvanlardan biri olmadığı kesindir ve kendisini o kadar az
ele verir ki ne cinsini ne de milliyetini soumlylemek kolaydır Bir tek Gorgiasrsquota Mısır
koumlkenli tanrılardan biri olduğuna ilişkin bir işaret yakalarız Sokrates soumlz arasında
birden haykırır μὰ τὸν κύνα τὸν Αἰγυπτίων θεόν ndashMısırlıların tanrısı koumlpeğe
andolsun kihellip Ccediloğu zaman Herarsquonın Zeusrsquoun Apollonrsquoun Kharitlerin ve başka
Olimpik varlıklarının adına yemin ettiğini goumlrduumlğuumlmuumlz Sokrates arada bir boumlyle
yabancı bir varlığa dahası bir koumlpeğe yemin ederek bizi şaşkınlığa uğratır
Ccedilağdaşları arasında aynı yemini bir tek Aristophanesrsquoin Eşek Arılarırsquonda
Sosiasrsquoın ağzından işitiriz μὰ τὸν κύναhellip (83) Bununla beraber Aristophanesrsquoin
bu oyunu 422 tarihliyken ondan bir yıl oumlnce yazdığı ve karakterlerinden biri
Sokrates olan Bulutlarrsquoın bir yerinde bu defa filozofun yeminleriyle alay
edercesine onu tek cuumlmlede ldquoNefes Khaos ve Havayardquo yemin ettirir μὰ τὴν
Ἀναπνοὴν μὰ τὸ Χάος μὰ τὸν Ἀέραhellip (Bulutlar 627) Sokratesrsquoin hem kendi
ccedilağında hem de bizim ccedilağımızda hayli dikkat ccedilekici olan başka yeminlerine de
rastlamamız muumlmkuumlnduumlr oumlrneğin Phaidrosrsquota ccedilınar ağacına yemin ettiğini
goumlruumlruumlz Ancak bu yeminlerin hiccedilbiri koumlpek yemini kadar ilgi ccedilekici ve kışkırtıcı
değildirSokratesrsquoin diyaloglarda koumlpeğe ettiği yeminler şoumlyledir
Savunma 22aνὴ τὸν κύνα ndashkoumlpeğe andolsun ki yemin edilen Atinarsquoda bilge olduğu soumlylenen hiccedil kimsenin aslında bilge olmadığını bizzat tecruumlbe ettiği
Phaidros 228bνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Phaidrosrsquoun şayet kısa olsa tekrar tekrar okumaktan buumltuumln soumlylevi ezberlemiş olacağı
Devlet 399eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Devletteki fuzuli buumltuumln zevkleri ortadan kaldırdıkları
90
Devlet 567dνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Adeimantosrsquoun eşekarılarından soumlz ettiği
Devlet 592aνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Filozofun politikadan uzak durmak isteyeceği
Phaidon 98eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen verilen her tuumlrluuml cezayı ccedilekmenin kaccedilmaktan daha iyi ve asilce olduğunu duumlşuumlnduumlğuuml
Kratylos 411bνὴ τὸν κύναndash yemin edilen O anda aklında eskiden adları bulan kişilerin şimdinin filozoflarına benzediği youmlnuumlnde bir duumlşuumlncenin doğduğu
Gorgias 461aνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Konuyu yeterince tartışmanın uzun zaman alacağı
Gorgias 466cνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Polosrsquoun soumlylediği soumlzlerle fikirlerini mi accedilıkladığını yoksa kendisine soru mu sorduğunu anlamadığı
Kharmides 172eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Soumlylediklerinin bizzat kendisini de şaşırttığı
Buumlyuumlk Hippias 287eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Hippiasrsquoın cevabını beğendiği
Buumlyuumlk Hippias 298cνὴ τὸν κύναndash anlamsız konuşup da anlamlı konuşmuş gibi davranmaması iccedilin Hippiasrsquoı uyarırken
Lysis 211eνὴ τὸν κύναndash iyi bir dostu Dariusrsquoun buumltuumln altınlarına tercih edeceği
Bu yeminin farklı soumlylenişteki tek oumlrneği Gorgias 482brsquodedir
μὰ τὸν κύνα τὸν Αἰγυπτίων θεόνndash Mısırlıların tanrısı koumlpeğe andolsun kihellip yemin edilen Ceza ccedilekmenin koumltuuml olduğunu duumlşuumlnen Kalliklesrsquoin ccedilelişkiye duumlşeceği
Yeminin bu kullanımlarını birbiriyle ne kadar ilişkilendirirsek ilişkilendirelim bize
Platonrsquoun ironik kurgusunun eseri olduklarına dair herhangi bir işaret vermemekle
birlikte sırf Aristophanesrsquoin iğnelemeleri Sokratesrsquoin bu yemini gerccedilekten de sık
sık kullandığını goumlstermeye yeterlidir Bununla birlikte Yasalarrsquoda anlatılan
yeminle (ὅρκος) ilgili bir miti Sokratesrsquoin ccedilok sevdiği bu yeminle birarada
değerlendirmek bize Platonrsquoun bu ccedilalışma boyunca ortaya koymaya ccedilalıştığımız
mitolojik yaklaşımını destekleyecek bir arguumlman daha sunacaktır Soumlz konusu
mit tanrısal yargıccedil Rhadamantysrsquouumln yemin konusunda aldığı bir kararı anlatır
hellip O guumlnkuuml insanların ccediloğunluğu tanrıların soyundan geldikleri iccedilin doğal
olarak tanrıların varlığına accedilıkccedila inandıklarını goumlruumlyordu zaten kendisi de
bunlardan biriydi Anlaşılan insanlardan değil ancak tanrılardan yargıccedil
olabileceğini duumlşuumlnuumlyor bu nedenle de davaları kolayca ve ccedilabucak
sonuccedillandırıyordu nitekim davalı taraflara dava konusunda yemin ettirip
91
ccedilabucak ve kesin olarak davayı kapatıyordu Buguumln ise dediğimiz gibi
insanların bazısı kesinlikle tanrılara inanmıyor bazısı da (tanrıların) bizimle
ilgilenmediklerini duumlşuumlnuumlyor sayıca en fazla ve en koumltuuml olan bazılarının
duumlşuumlncesine goumlre ise tanrılar biraz kurban bolca yuumlze guumllme karşılığında
insanlara yuumlkluuml para kaldırmaya yardım ederler ve onları ağır cezalardan
kurtarırlar demek ki Rhadamantysrsquouumln davalardaki youmlntemi buguumlnkuuml
insanlar iccedilin elverişli değildir (Yasalar 948b-c)
Bu soumlzler Platonrsquoun yaşadığı doumlnemde Atina toplumundaki ldquodindarlıkrdquo
anlayışının yozlaştığını insanların dini ccediloğu zaman gizli ahlacircksızlıkları iccedilin bir kılıf
olarak kullandığını buna karşılık inananların da tanrıların affına sığınmayı her
durumda abarttığını goumlsterir Oumlte yandan Platonrsquoun dinle ilişkili mitlerin toplumsal
youmlnuumlne Devletrsquote olduğundan daha mesafeli olmakla birlikte hacirclacirc buumlyuumlk oumlnem
verdiğini de goumlsterir Nitekim burada Platonrsquoun Magnesiarsquoda oumlngoumlrduumlğuuml yeni
yasalardan birini goumlruumlruumlz tanrılar adına edilen yeminler hiccedilbir şekilde gerccedileğin
delili olarak kabul edilmeyecektir
Sokratesrsquoin Atinalı yurttaşlarının tanrı olduğuna inanmasının pek makul
goumlruumlnmediği birtakım varlıklara yemin etmiş olması farklı bakımlardan
değerlendirilebilir Ama oumlzellikle νὴ τὸν κύνα yemininde Yunanlar iccedilin hiccedil de
bağlayıcı olmayan yabancı kaynaklı bir tanrı mitine tam da Sokratesccedili ironiyle
bağdaşır biccedilimde yeminin hakikat iccedilin delil olarak sunulmasının eleştirisi olarak
başvurulmuş gibidir
2 Yurttaş filozof yasakoyucu ve mit
Bu sıradışı tutumun birbirini sonuccedil olarak getiren iki nedeninden soumlz etmek
muumlmkuumlnduumlr İlki Yunan toplumunda mitlerin gerccedilekliğe ilişkin dayanaklarını
genellikle hayatın olağan akışından seccedilmemiş olmalarıdır İkincisi bunun bir
sonucu ve aynı zamanda pekiştiricisi olarak mitlerin guumlnluumlk hayatın rutinlerine
rasyonel pratiklerine ve temelde laik olan herhangi bir mekanizmasına muumldahale
etmekten geri durmalarıdır Mitle guumlnluumlk hayat arasında kurulan ve ikisinin ilkece
ayrılmasına dayanan bu ilişkinin sonucu olarak yasakoyucu-duumlşuumlnuumlr figuumlruuml ve
92
sıradan yurttaş figuumlruuml arasında ortaya ccedilıkan etkileşim birbirinden farklı gelişmiştir
Yasakoyucu veya duumlşuumlnuumlruumln mitinde hep daha sakınımlı hakikat olma iddiasını
rasyonel alanda sınamaya accedilmayan bir tavır goumlrmemizin nedeni de budur
Sıradan Yunan yurttaşının mitiyse yasakoyucunun ve duumlşuumlnuumlruumln anlattığı mitten
daha ileriye gitmediği gibi kendi hakikatini rasyonel alanda kanıtlamaya da
kalkışmaz fakat guumlnluumlk hayatın akışına yine aynı otoritenin ccedilizdiği sınırlar iccedilinde
muumldahalede bulunmaktan da geri durmaz
Ccediloktanrılı toplumlarda panteonların yaşadığı değişim suumlreccedilleri bunun oumlrnekleriyle
doludur Buumlyuumlk bir savaş veya antlaşma neticesinde panteona yasakoyucu
tarafından yeni bir tanrı veya bir kuumllt koyulur veya bunun tersi olur Artık sıradan
yurttaşların bu yeniliğe hızlı biccedilimde uyum sağlamaları gerekecektir
Homerik kuumlltuumlruumln yetiştirdiği Yunanlı bireyin goumlzuumlnde tanrısal guumlccedillerin doğadaki
nedensellik ve yasa ilişkilerine ndashbu ilişkilerin ilk başlangıccedilta o da ldquoilk kuşakrdquo
tanrılarca kurulmuş olması dışındandash muumldahalesi onları değiştirmesi ve
duumlzenlemesi tasavvuru imkacircnsız bir olguydu Duumlnya duumlzeni ve kosmos yasaları
bizzat tanrılar eliyle değil ilk kuşak tanrılar (titanlar) ve onların soyları arasındaki
muumlcadeleyle kısacası doğa fenomenleriyle ccedilok benzer bir ccedilatışma sonucunda
ortaya ccedilıkmış ya da istenirse tesis edilmişti Hacirclihazırda egemen olan tanrılar
ccedilok daha oumlnceden tesis edilmiş bir doğa yasaları duumlzenine tabiydiler bu yasalar
uumlzerinde herhangi bir tasarrufa sahip değildiler
Bununla birlikte yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz yasakoyucu ve mit ilişkisinin istisnai
durumlar iccedilin soumlz konusu olduğunu goumlz oumlnuumlnde bulundurmak gerekir Nitekim
Yunan coğrafyasında ilk kıvılcımları filozofların bireysel fikirlerinde parlayan
mitolojik yaklaşım sıradan Yunan yurttaşı şoumlyle dursun tarih yazıcıları şairler ve
devlet adamları duumlzeyine bile sirayet edememiş bilhassa 5 yuumlzyıldaki Sofist ve
Platoncu aydınlanmalar doumlnemi boyunca Yunan kuumlltuumlruuml mitlerle hesaplaşmasını
ancak filozoflar eliyle gerccedilekleştirmek durumunda kalmıştır Bunların başını
Sofistler ccedilekmekle birlikte buumltuumln zıtlıklarına rağmen yine de Sofist kuumlltuumlruumln bir
uumlruumlnuuml olan Sokratik duumlşuumlnce soumlz konusu mitolojik yaklaşımın sığ bir akarsuyun
menderesler ccedilizmesi gibi ağır ve zikzaklı bir ilerleyişle Sofist inkacircr tutumundan
Platonik faydacı tutuma ndashCampbellci deyişle mitolojinin kozmolojik ve toplumsal
93
işlevlerinendash doğru yol almasını sağlamıştır Sofistler mitlerin birer safsata
olduğunu bilerek reddediyorken Platon onların ndashen azından Olimpik olanlarınınndash
safsata olduğunu bilerek toplumsal ve politik alanda faydalarına başvuruyordu
Yukarıda yaptığımız ayrımda Yunan yurttaşlarının bir tipine ldquosıradanrdquo sıfatını
yakıştırmanın zorunluluğunu da temellendirmemiz gerekir Nitekim boumlyle bir
yakıştırmada sıradan yurttaşın Yunancadaki ldquoyalınrdquo anlamına gelen ἁπλῶςrsquoun
buumltuumln olumsuz anlamıyla birlikte ndashccediluumlnkuuml hayatını yalın yani Platoncu anlamdaki
ldquosorgulamardquo eyleminden bir kelimeyle felsefe etkinliğinden uzak geccedilirmektedirndash
başka mesleklerde ccedilok buumlyuumlk başarılara imza atabileceğini goumlz oumlnuumlnde
bulundurmak bizi seccedilkincilik yaklaşımından kurtaracaktır
Soumlzgelişi Alkibiades Sokratesrsquoin buumltuumln ccedilabalarına rağmen felsefe sanatında
ilerleyememiş olsa da Atinarsquonın diğer devletlerle ilişkisine youmln verecek derecede
nuumlfuzlu bir komutan ve devlet adamı olmayı başarabilmişti Bununla beraber
Alkibiadesrsquoin tam karşıt oumlrneği olarak duumlşuumlnebileceğimiz Theaitetosrsquoa gelince
toplumsal veya politik anlamda kendisine şoumlhret ve onur kazandıran hiccedilbir
başarısı olmadığı hacirclde diyalektik sanatındaki uumlstuumln yeteneğiyle Sokratesrsquoin
hayranlığını kazanmış ona sık sık adından soumlz ettirmişti En azından bir
zamanlar şan ve onur elde etmekte ccedilok başarılı buumlyuumlk meclislerde herkesin
goumlzdesi ve idoluuml olan Alkibiades Yunan yurttaşları arasında ldquosıradanrdquo tanımımızı
karşılarken alabildiğine sade bir hayat yaşayan agorarsquoda adı sanı bilinmeyen ve
genccedil yaşta katıldığı bir savaşta hem salgın hastalıktan hem de aldığı yaradan acı
ccedilekerek oumllen ama felsefe sanatında pek yetenekli ve başarılı Theaitetos Yunan
yurttaşları arasında ldquosıradanrdquo tanımına hiccedil de iccedilin uygun bir figuumlr değildir Bu
bakımdan Platonrsquoun ccedilağında dikkatimizi ccedileken herhangi bir ismin mitle irtibatını
irdelerken felseficirc duumlşuumlnceyle Platoncu anlamda soumlylenecek olursa ldquodiyalektikrdquo
sanatıyla ilgisi bizim iccedilin birinci oumllccediluumlt olmak durumundadır
Sıradan Yunan yurttaşının mitle ilişkisini irdelemeye imkacircn veren pek ccedilok kayıt
guumlnuumlmuumlze sağlıklı biccedilimde ulaşmıştır Uumlstelik bunlar sanatsal kurgu veya
edebiyat alanındaki eserlerle sınırlı değildir o ccedilağdan guumlnuumlmuumlze varlığını
suumlrduumlrmuumlş pek ccedilok yasa metni tarih anlatısı biyografi ve mektup da Yunan
94
toplumlarında mitle kurulan ilişkiyi buumltuumln perspektiflerden incelememize yardımcı
oumlğeler iccedilerir42
Eski Yunan dilinde ldquohikacircyerdquo soumlzcuumlğuumlnuumln karşılığı olarak kullanılan μῦθοςrsquotan
başka bir de ἱστορία soumlzcuumlğuumlnuumln varlığı dikkat ccedilekicidir Platon ve Aristoteles bu
soumlzcuumlğuuml ccediloğu yerde ldquoaraştırmardquo anlamında kullanmışlardır fakat soumlzcuumlğuumln
Avrupa dillerindeki yazgısını Herodotosrsquoun ona yuumlklediği ldquoderlenen bilgiler
toplamırdquo tuumlruumlnden bir anlam belirlemiş goumlruumlnmektedir Nitekim birkaccedil yuumlzyıl
sonrasında Plutarkhosrsquoun kullanımıyla artık guumlnuumlmuumlzde geccedilerli olan ldquotarihrdquo
biliminin adı hacircline gelmiştir Bu durum Yunan entelektuumlelinin ldquotarihrdquo denen bir
araştırma sahasını biccedilimlendirirken ona yakıştırdığı birincil niteliği ccedilok guumlzel
accedilıklar Tarih onu yazan ve okuyan her Yunanlının goumlzuumlnde bir ldquohikacircyedenrdquo
ibaretti Uumlstelik birinci dereceden bir tanıklığa ihtiyaccedil duymuyordu ccediluumlnkuuml
neredeyse buumltuumln Yunan tarih yazarlarının metodu aynıydı Tarihini yazacakları
coğrafi boumllgelere ziyarette bulunarak yerel halkın ve duumlşuumlnuumlrlerin konuyla alakalı
rivayetlerini fikirlerini toplayıp kayıt altına almak
Sonuccedil olarak mitoloji tarihin neredeyse her doumlneminde iccedilinde buumltuumln bilimlerin
kısılıp kaldığı bir ccedilıkmaz olarak kendini belli eder Bu ccedilıkmazın temel kaynağı
bilimsel duumlşuumlnmenin duyulur alanla sınırlanmış dar ccedilerccedilevesidir Bu insanın
deney ve goumlzlemini zaman ve uzay bakımından sonsuza eriştiremeyeceği
duyularının hakikatle oumlrtuumlştuumlğuumlnden asla emin olamayacağı bir ccedilerccedilevedir Akıl
bu sınırlı ccedilerccedilevenin dışına ccedilıkma zorunluluğunu guumlndelik hayatın her sahasında
insana dayatmış ve sonuccedil olarak mitik duumlşuumlnce suumlrekli başka adlar altında
42 Bunlar da anmaya fırsat bulamadığımız ve mitlerin ilk kaynağı olan bazı edebicirc metinler gibi listelere sığmayacak kadar kalabalıktır Oumlrneğin buumlyuumlk tragedya yazarları kendi kurgusal eserlerini kadim mitlerle suumlslemekten ccedilok hoşlanırlar Hatta bazı mitleri birbirinden kuumlccediluumlk farklarla birden fazla Yunan şairinden okumak muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan kimi hatıra ve biyografi yazılarında ndashki bunların aklımıza ilk gelen oumlrneği yukarıda da aynı bağlamda değindiğimiz Ksenophonrsquoun ccediloğuna birinci derecede tanıklık ederek derlediği ilginccedil Sokrates hatıralarıdırndash Yunan mitlerinin inanccedillara ve guumlnluumlk hayatın bazı rutinlerine nasıl nuumlfuz ettiğini goumlrebiliriz Buumlyuumlk Yunan tarihccedilileri Herodotos ve Thukididesrsquoin yapıtlarında hatta daha sonraki yuumlzyıllarda yaşamış Plutarkhosrsquoun eserlerinde mitlerin belirleyici ve epeyi ağırlıklı olduğunu da goumlrebiliriz Platonrsquoun mektuplarında da mitlerden izler goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Yasa iccedilin akla ilk gelen oumlrnekse iki farklı mitosun ccedilatışma alanı olarak okumaya elverişli goumlruumlnen Sokratesrsquoin Savunmasırsquonda şahit olduğumuz Atina yasalarının mit kaynaklı gelenek konusundaki korumacı tutumu olabilir Sonuccedil olarak burada saydığımız yazı tuumlrleri sıradan Yunan yurttaşının hayatına ışık tutmaktaydı kaldı ki elimizde bu hayat tarzını goumlzlemleyebileceğimiz bunlardan başka bir olanağın varlığından da soumlz edemiyoruz
95
insanın doğayı ve evreni anlamlandırma ccedilabasına bir şekilde dahil olmayı
başarmıştır
Aslına bakılırsa mitik duumlşuumlncenin bu muumldahalesi Kopernik devriminden sonra
hatta teknoloji ve uzay ccedilağında bile azalmaya uğramış goumlruumlnmez Son birkaccedil
yuumlzyılda buumlyuumlk sıccedilramalarla ilerleyen bilimlerin etkisiyle kozmoloji matematik ve
hatta biyoloji sahalarında uumlretilen birccedilok teoriyle guumlnuumlmuumlzden birkaccedil bin yıl oumlnce
yazıya geccedilirilmiş kozmogoni aritmetik tarım hatta hayvanlar ve insanın ortaya
ccedilıkışını anlatan kadim mitler arasında belki de tek fark eski ccedilağlarda yaşayan
insanların ruhunu etki altına almış bir huşu-korku duygusundan ibarettir Eski ve
yeni paradigmalar arasındaki oumlrtuumlşmenin kaynağı tıpkı binlerce yıl oumlncesinde
olduğu gibi uzay ccedilağında da deney alanının ndashzamanla ne kadar genişlemiş
olursa olsunndash aynı sınırlı ccedilerccedileve iccedilinde olmasıdır
Boumlylelikle insanda logos daima iş başında olduğundan Suumlmer devrinde tarım
faaliyetlerinde kullanılan en basit bir karasaban iccedilin bir başlangıccedil accedilıklamasına
duyulan ihtiyaccedilla 20 yuumlzyılda ldquoevrenin başlangıcı nedirrdquo tuumlruumlnden pek
karmaşık bir bilmecenin ccediloumlzuumlmuumlne duyulan ihtiyaccedil arasında nitelik bakımından
hiccedilbir fark kalmaz Bu ihtiyaccedilların her ikisi de aynı meraktan doğmuştur her ikisi
de aynı merakın sırf nicelik bakımından birbirinden farklı olan sonuccedillardır
Bununla birlikte iki ihtiyacın giderilme biccedilimleri arasında yine sırf nicelik
bakımından farklılıklar bulunması kurduğumuz analojiyi hiccedilbir bakımdan
tartışmaya accedilmaz Nitekim ilkinde tanrı Enlilrsquoin insana luumltufta bulunması ve buna
karşılık insanın Enlilrsquoe duyduğu minnettarlık (Kramer 1961 42) ikincisindeyse
uzay ve zamanın yaklaşık 14 milyar yıl oumlnceki muhtemel yokluğu ve bu durumun
gelecekte doğurabileceği kıyamet senaryoları uzun uzadıya ve aynı kesinlik
doğruluk derecesinde dile getirilir Nihayet gerek Enlilrsquoin insanlara karasabanı
oumlğretmesi gerek Buumlyuumlk Patlamarsquonın uzay ve zamanı ortaya ccedilıkarması doğayı
bir suumlre goumlzlemledikten sonra baş goumlsteren zihin kurgularının meyvesidir Her iki
hikacircyeleme de deney alanının dışında duumlşleme yoluyla resmedilmiş olay
oumlrguumllerine dayanmaktadır
96
3 Son soumlz
Nihayet Platonrsquoun felsefesinde mitin ve mitolojinin yeri bir yurttaş olarak onun
veya Sokratesrsquoin dindarca-dine aykırı tutumlarından ziyade bu buumlyuumlk felsefenin
kurucu oumlgelerine bakılarak irdelenmek durumundadır Platonrsquoun felsefesine bu
tarzdaki her felsefi bakışın bizi goumltuumlreceği yerse mitolojinin işlevlerinin birbirinden
farklı accedilığa ccedilıkma biccedilimleridir Her ne kadar bu ccedilalışma oumlzelinde guumlzergacirch
belirleyici olarak Campbellrsquoin işlev sınıflandırmasındaki iki maddeye başvurmakla
yetinmiş olsak da Platonrsquoun felsefesinde mitik oumlgelerin daha başka işlevlerinin
de ccediloumlzuumlmlemeye accedilık olduğu bu bakımdan gerek Platonculuğun ve gerekse
sonraki Platoncu geleneklerin mitik ve mitolojik tartışmalar iccedilin alabildiğine
verimli daha oumlnemlisi mecburi bir alan meydana getirdiği şuumlphesizdir
Veyne antik doumlnemde yaşamış bir Yunanlının mitle irtibatını şu şekilde sabitler
O miti ya kocakarı masalları olarak goumlruumlr ya da gerccedilekleşmesi zor olağanuumlstuuml
birtakım olaylar olarak fakat bu ikinci durumda anlatılanın tarihsel gerccedilek mi
yoksa uydurma mı olduğunu tartışmanın da anlamsız olduğu youmlnuumlnde bir tavır
ortaya koyar (Veyne 2015 s39) Bu Yunanlılardan biri de Platonrsquodu ve ne yazık
ki onun bu iki kesimden hangisine dahil olduğuna ilişkin elimizde ndashsoumlzgelişi
Euhemeros Pausanias veya Miletoslu Hekataiosrsquota olduğu kadarndash kesin bir veri
bulunmamaktadır Ancak bununla birlikte bu kesinliği vermeyecek bile olsa onun
mite işlevsel bir yaklaşımda olduğunu ve hem felsefeyi hem guumlnluumlk hayatı hem
de siyaset doktrinini kurgularken mitin pek ccedilok işlevinden yararlanmaya giriştiğini
metinlerden apaccedilık biccedilimde anlayabiliyoruz Dahası yukarıdaki sayfalarda
etraflıca değindiğimiz gibi metinleri derinlemesine incelediğimiz zaman onun 5
yuumlzyıl Yunanistanrsquoında huumlkuumlm suumlren pek ccedilok mitik ve teolojik gelenek arasında
belli bir gruba ndashzaman zaman işlevlerinden yararlanmak ve zaman zaman ldquoiman
etmekrdquo bakımındanndash belli ayrıcalıklar tanıdığını goumlruumlyoruz Bu itibarla Platonrsquoun
mitlerle sıkı bir oumlruumlntuuml iccedilinde olan ldquofelsefirdquo metni hem kendi zihin haritasının hem
de 5 yuumlzyıl Yunanistanrsquoının kuumlltuumlrel haritasının karanlıkta kalmış yanlarını
aydınlatmak iccedilin benzersiz bir kaynak huumlkmuumlndedir
97
Burada yeniden ve ısrarla altı ccedilizilmelidir ki yukarıda da yer yer değindiğimiz gibi
diyaloglardaki oumlrtuumlk kalmış ezoterik gelenekler bağlamında ccediloumlzuumlmlenecek bir
Platonculuğun bizi bireysel anlamda mitik reflekslere sahip bir Platonrsquoa ve
Sokratesrsquoe vardırma ihtimali var Sokrates ve Platon batı felsefesinin bu iki buumlyuumlk
ldquokurucurdquo figuumlruuml en nihayetinde kendi toplumlarının birer ldquoerdemlirdquo uumlyesi ve
devletlerinin erdemli birer yurttaşıydı Her ikisi de sıradan Yunan yurttaşlarıyla
aynı agorarsquoda dolaşıp soumlyleşti alışveriş yaptılar Sıradan Yunan yurttaşlarıyla
aynı savaşları goumlrduumller aynı tapınaklara girdiler ve aynı devlet adamları
tarafından youmlnetildiler Onların felsefi etkinliklerinin bu ortaklıktan geniş oumllccediluumlde
pay almamış olması imkacircn dahilinde değildir buguumln Augustinusrsquoun Tanrı
Devletirsquoni veya Kantrsquoın Pratik Aklın Eleştirisirsquoni okurken goumlzardı edemeyeceğimiz
bir Hristiyanlık gerccedileği ne kadar soumlz konusuysa pek ccedilok ilkccedilağ duumlşuumlnuumlruumlnuuml ve
bilhassa Platonrsquou okurken goumlzardı edemeyeceğimiz bir Orfizm ve Olympos
gerccedileği de o kadar soumlz konusudur
Diyalogların bize sunduğu imkacircnlar ışığında Sokratesrsquoin veya Platonrsquoun
Mısırlıların ulu koumlpeğine inandıklarını duumlşuumlnmek elbette akıl dışıdır Her ikisinde
de boumlylesi bir inancı Veynersquonin sınıflandırdığı ldquotarihsel gerccedileklik-uydurmalıkrdquo
tartışmasını askıya alan Yunan yurttaş figuumlruumlyle de accedilıklamak muumlmkuumln değildir
Oumlte yandan Yasalarrsquoda ortaya koyulan yemin-mahkeme ilişkisi ve bu ilişkiyi
irdelerken başvurulan ldquotanrısal yargıccedillarrdquo miti koumlpek adına ndashkendisine hiccedil de
iman etmeksizinndash yemin eden filozofun mitle ve mitolojiyle iccediliccedile kurduğu felsefi
oumlruumlntuumlyuuml ortaya koymak iccedilin tek başına yeterlidir
Koumlpeğin gerccedilekte hangi koumlpek olduğu hatta koumlpek bile olup olmadığı veya adına
yemin etmenin o doumlnemdeki yaygınlığı gibi pek ccedilok tartışma accedilılabilir ancak
koumlpeğin bir ldquomitrdquo olduğu ve filozofun buradaki etkinliğinin bir ldquomitolojirdquo olduğu
tartışmaya accedilılamaz apaccedilık ortadadır Platonrsquoun seslendiği koumlpek belki bu buumlyuumlk
ve karmaşık manzaranın bir yerlerinde kayıptır ama duumlşuumlnen hayvan onun
kayıp koumlpeğine tarihin her doumlneminde aynı şekilde seslenmeye devam edecektir
98
KAYNAKCcedilA
Apollodorus (1921) The Library with an English Translation in 2 Volumes (S J
Frazer trans) Cambridge Harvard University Press
Aristophanes (1930) The Acharnians the Clouds the Knights the Wasps with
an English translation (B B Rogers trans) London William Heinemann
Ltd
Aristoteles (2009a) Fizik (S Babuumlr ccedilev) İstanbul Yapı Kredi Yayınları
Aristoteles (2009b) Nikomakhosrsquoa Etik (S Babuumlr ccedilev) Ankara BilgeSu
Yayınları
Aristoteles (2012) Poietika(N Kalaycı ccedilev) İstanbul Pharmakon Kitap
Aristoteles (1920) Athenaion Politeia ed Kenyon Oxford
Aristotle (2008) Metaphysics Books 10-14 Oeconomica Magna Moralia (H
Tredennick G C Armstrong trans) London Loeb Classical Library
Aristotle (2004a) On the Soul Parva Naturalia On Breath(W S Hett trans)
London Loeb Classical Library
Aristotle (2004b) Politics (H Rackham trans) London Loeb Classical Library
Bernabeacute A (2013) Poetae epici Graeci Testimonia et fragmenta Berlin De
Gruyter
Burkert W(2004) Babylon Memphis Persepolis Eastern Contexts of Greek
Culture New York Harvard University Press
Burnet J (1890) Early Greek Philosophy London Adam and Charles Black
Campbell J (1991) The Power of Myth with Bill Moyers New York Anchor
Books
Campbell J (1994) Yaratıcı Mitoloji Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev)
Ankara İmge Yayınları
Campbell J (2003) Batı Mitolojisi Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev)
Ankara İmge Yayınları
Campbell J (2001) İlkel Mitoloji Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev) Ankara
İmge Yayınları
99
Cherniss H (1944) Aristotlersquos Criticism of Plato and the Academy Vol1
Baltimore The John Hopkins Press
Cicero M Tullius (2006) De Republica De Legibus Cato Maior de Senectute
Laelius de Amicitia (J G P Powell trans) New York Oxford University
Press
Coomaraswamy A K (2011) Christian and Oriental Philosophy of Art New York
Dover Publications
Cornford F M (1907) Thucydides Mythistoricus London E Arnold
Cornford F M (1912) From Religion to Philosophy A Study in the Origins of
Western Speculation London E Arnold
Cornford F M (1952) Principium Sapientiae The Origins of Greek Philosophical
Thought Cambridge Cambridge University Press
Cornford F M (1997) Platorsquos Cosmology The Timaeus of Plato Indiana
Hackett Publishing Co
Diels H Kranz W (1961) Die Fragmente der Vorsokratiker 3 Banden Frankfurt
am Main Weidmannsche Verlagsbuchhandlung
Dowden K (1992) The Uses of Greek Mythology New York Routledge
Ebeling H (1885) Lexicon HomericumI-II London Williams and Norgate
Eliade M (2014) Mitlerin Oumlzellikleri(S Rifat ccedilev) İstanbul Alfa Yayınları
Eliade M (2013) Dinsel İnanccedillar ve Duumlşuumlnceler Tarihi Cilt 1 Taş Devrinden
Eleusis Mysterialarına (A Berktay ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi
Guthrie W K C (1955) The Greeks and Their Gods Boston Beacon Press
Guthrie W K C (1997a) A History of Greek Philosophy Volume 1 The Earlier
Presocratics and the Pythagoreansrdquo Cambridge Cambridge University
Press
Guthrie W K C (1997b) A History of Greek Philosophy Volume 2 The
Presocratic Tradition from Parmenides to Democritus Cambridge
Cambridge University Press
Guthrie W K C (1997c) A History of Greek Philosophy Volume 4 Plato The
Man and his Dialogues Earlier Period Cambridge Cambridge University
Press
100
Herodotus (1920) The Histories with an English translation (A D Godley trans)
Cambridge Harvard University Press
Hesiod Theogony Works and Days Testimonia with an English translation (G
W Most trans)Cambridge Harvard University Press
Homer (1924) Iliad in two volumes with an English translation(A T Murray
trans) Cambridge MA Harvard University Press
Homer (1919) Odyssey in two volumes with an English translation (A T Murray
trans) Cambridge MA Harvard University Press
Homeros (2005a) İlyada (A Erhat A Kadir ccedilev) İstanbul Can Yayınları
Homeros (2005b) Odysseia (A Erhat A Kadir ccedilev) İstanbul Can Yayınları
Jaeger W (1948) The Theology of the Early Greek Philosophers (E S
Robinson trans) London Clarendon Press
Jaeger W (1953) Die Theologie der Fruumlhen Griechischen Denker Stuttgart W
Kohlhammer
Jaeger W (1948) Aristotle Fundamentals of the History of His Development
OxfordOxford University Press
Jaeger W (2011) İlk Yunan Filozoflarında Tanrı Duumlşuumlncesi (G Ayas ccedilev)
İstanbul İthaki Yayınevi
Karatani Kojin (2017) Isonomia and the Origins of Philosophy (J A Murphy
trans) Durham Duke University Press
Karatani Kojin (2019) İzonomi ve Felsefenin Koumlkenleri (A N Bingoumll ccedilev)
İstanbul Metis Yayınları
Kramer S N (2007) Sumerian Mythology A study of Spiritual and Literary
Achievement in the Third Millenium BC London Forgotten Books
Kramer S N (2002) Suumlmerler Tarihleri Kuumlltuumlrleri ve Karakterleri (Ouml Buze
ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi
Kranz W (1994) Antik Felsefe (S Y Baydur ccedilev) İstanbul Sosyal Yayınları
Ksenophon (1997) Sokratesten Anılar (C Şentuna ccedilev) Ankara Tuumlrk Tarih
Kurumu Yayınları
Laertios D (2013) Uumlnluuml Filozofların Yaşamları ve Oumlğretileri (C Şentuna ccedilev)
İstanbul Yapı Kredi Yayınları
101
Liddell H ve diğerleri (1883) A Greek-English Lexicon Oxford Clarendon
Press
Nietzsche F (1966) Beyond Good and Evil (W Kaufmann trans) New York
Vintage Books
Nietzsche F (1967) Fruumlhling 1878 bis November 1879 Menschliches
Allzumenschliches zweiter Band Nachgelassene Fragmente 4 Berlinde
Grutyer
Nietzsche F (1999) Jenseits von Gut und Boumlse Zur Genealogie der Moral
Bonn Deutscher Taschenbug Verlag de Gruyter
Pausanias (1918) Description of Greece with an English Translation in 4
Volumes (WHS Jones LittD and HA Ormerod MA trans) London
William Heinemann Ltd
Payne R (1959) The gold of Troy the story of Heinrich Schliemann and the
buried cities of ancient GreeceNew YorkCcedil Funk amp Wagnalls
Plato (2002a) Charmides Alcibiades 1 amp 2 Hipparchus The Lovers Theages
Minos Epinomis(W R M Lambtrans)London Loeb Classical Library
Plato (2002b) Cratylus Parmenides Greater Hippias Lesser Hippias(HN
Fowler trans) London Loeb Classical Library
Plato (2002c) Euthyphro Apology Crito Phaedo Phaedrusrdquo (HN Fowler
trans) London Loeb Classical Library
Plato (2002d) Laches Protagoras Meno Euthydemus(W R M Lamb trans)
London Loeb Classical Library
Plato (2002e) Lysis Symposium Gorgias(W R M Lamb trans) London Loeb
Classical Library
Plato (2002f) Republic Volume I Books 1-5(CE Jones W Preddy trans)
LondonLoeb Classical Library
Plato (2002g) Republic Volume II Books 6-10(CE Jones W Preddy trans)
LondonLoeb Classical Library
Plato (2002h) ldquoStatesman Philebus Ionrdquo (HN Fowler trans) London Loeb
Classical Library
Plato (2002i) Theaetetus Sophist(HN Fowler trans) London Loeb Classical
Library
102
Plato (2002j) Timaeus Critias Cleitophon Menexenus Epistles(R G Bury
trans) LondonLoeb Classical Library
Platon (2014) Parmenides(S Babuumlrccedilev) Ankara İmge Kitabevi Yayınları
Platon (1998) Yasalar Yunanca Aslı İle ndash 2 Cilt (C Şentuna S Babuumlr ccedilev)
İstanbul Kabalcı Yayınevi
Platon (2012) Phaidon Ruh Uumlzerine (N Kalaycı ccedilev) İstanbul Kabalcı
Yayınevi
Plutarch (1957) Moralia with an English Translation in 14 Volumes (F C
Babbitt trans) London Harvard University Press
Proclus (1820) The commentaries on the Timaeus of Plato in five books
containing a treasury of Pythagoric and Platonic physiology (T Taylor
trans) London the Author
Renan Ernest (1897) Recollections of My Youth (C B Pitman trans)London
Chapman and Hall
Rohde E (1925) Psyche The Cult of Souls and Belief in Immortality Among the
Greeksrdquo (W B Hills trans) New York Kegan Paul Trench Trubner amp Co
Ltd
Ross D (2016) Platonrsquoun Yazılı Olmayan Oumlğretileri (Oumlzne 24 Kitap-Bahar
2016 iccedilinde ss 101-111 (C Sabancı ccedilev) Konya Ccedilizgi Kitabevi
Simplicius (2014) On Aristotles Physics (P Huby CCW Taylor trans)
London Bloomsbury
Stewart J A (2001) The Myths of PlatoLondonBarnes and Noble Inc
Strabo (1877) Geographica(A Meineke trans) Leipzig Teubner
Levi-Strauss C (2013) Mit ve Anlam (G Y Demir ccedilev) İstanbul İthaki
Yayınevi
Thomae Aquinatis (1920) Summa Theologica Pars Prima Romae Typographia
Forzani et S
Thomson G (1997) İlk Filozoflar Eski Yunan Toplumu Uumlzerine İncelemeler (M
H Doğan ccedilev) İstanbul Payel Yayınları
Thomson G (2007) Tarihoumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler
(C Uumlster Ccedilev) İstanbul Homer Kitabevi
103
Thucydides (1942) Historiae in two volumes trans (H S Jones J E Powell
trans) Oxford Oxford University Press
Uzdaviyns A (2011) Orpheus and the Roots of Platonism London The
Matheson Thrust
Vernant J P (1962) Les origines de la penseacutee grecque ed Georges Dumeacutezil
PUF Paris
Vernant J P (2006) Myth and Thought among the Greeks (J Lloyd J Fort
trans) New York Zone Books
Vernant J P (2015) Eski Yunanrsquoda Mit ve Din (M Erşen ccedilev) İstanbul Alfa
Yayınları
Vernant J P (2017a) Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları (H Portakal ccedilev)
İstanbul Cem Yayınları
Vernant J P (2017b) Eski Yunanrsquoda Mit ve Toplum (ME Oumlzcan ccedilev) İstanbul
Alfa Yayınları
Vernant J P Naquet P V (2012) Eski Yunanrsquoda Mit ve Tragedya (S Tamguumlccedil
R F Ccedilam ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi
Veyne P (2015) Yunanlar Kendi Mitlerine İnanmışlar mıydı (M Alkan ccedilev)
İstanbul Alfa Yayınları
Von Hendy A (2001) The Modern Construction of Myth Indiana Indiana
University Press
Xenophon (2013) Memorabilia Oeconomicus Symposium Apology (E C
Marchant O J Toddtrans) London Loeb Classical Library
104
EK 1 Orijinallik Raporu
105
EK 2 Etik KurulKomisyon izni ya da Muafiyet Formu
vii
İCcedilİNDEKİLER
KABUL VE ONAYhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipi
YAYIMLAMA VE FİKRİ MUumlLKİYET HAKLARI BEYANIhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipii
ETİK BEYANhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipiii
TEŞEKKUumlR helliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipiv
OumlZEThelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipv
ABSTRACThelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipvi
İCcedilİNDEKİLERhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipvii
GİRİŞhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip1
1BOumlLUumlM ldquoMİTrdquo VE ldquoMİTOLOJİrdquo TANIMININ İMKAcircNLARI SORUNLARI10
2 BOumlLUumlM ANTİKCcedilAĞrsquoDA μῦθος VE λόγος KAVRAYIŞI helliphelliphelliphelliphelliphelliphellip31
3 BOumlLUumlM PLATONrsquoUN DİYALOGLARINDA MİThelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip46
SONUCcedil PLATONrsquoUN KAYIP KOumlPEĞİhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip89
KAYNAKCcedilAhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip98
EK 1 ORİJİNALLİK RAPORUhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip104
EK 2 ETİK KOMİSYON MUAFİYET FORMUhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip105
1
GİRİŞ
Felseficirc Bir Mitoloji Araştırmasının Gerekliliği Uumlzerine
Yapısalcı antropolojinin buumlyuumlk kuramcısı Leacutevi-Strauss bir yandan mitin bir
illuumlzyon olup insanda evreni anlayabileceği yanılgısına neden olduğunu kabul
ederken bir yandan da modern toplumda mitin yerini ldquotarihrdquoin aldığını ve onunla
aynı işlevi goumlrduumlğuumlnuuml tespit eder (Leacutevi-Strauss 2013 s 51) Bu kendisini
modern bilim paradigmaları ve eleştirmenlerce kuşatılmış hisseden bir
antropoloğun modern tarih anlatısını ldquomitrdquo olarak goumlrduumlğuumlnuuml nispeten naif kabul
edilmesi kolay cuumlmlelerle accedilıklama girişimidir Bununla birlikte Straussrsquoun bu
tercihi en basit deyişle sosyal bilimcilerin son yuumlzyılda karşı karşıya kaldığı bir
anlamlandırma krizine de işaret etmektedir Guumlnuumlmuumlzde sosyal bilimlerin yaygın
kavrayış biccedilimiyle mitten ayırıcı unsurlarını saptamak artık ciddi anlamda
guumlccedilleşmiştir ve Leacutevi-Straussrsquoun mit bağlamında oumlnerdiği bu modern kavrayış
biccedilimi iki duumlnya savaşını takip eden suumlreccedilte 20 yuumlzyılın ikinci yarısında iccediline
en ccedilok da sosyal bilimcilerin duumlştuumlğuuml bir ikilemin sonucu olarak okunmalıdır Tarih
ve felsefe aslında birer mit midir
Bu soruya hiccedil ccedilekinmeksizin ve ldquobilimselrdquo arguumlmanlarla desteklenmiş bir ldquoevetrdquo
cevabı verebilme luumlksuuml kimbilir gelecek yuumlzyılın antropolog ve filozoflarının
payına duumlşer Fakat guumlnuumlmuumlz iccedilin konuşacak olursak duumlşuumlnuumlrler adına boumlyle bir
imkacircndan henuumlz soumlz edemiyoruz Nitekim bu tarz bir girişimin sahibini Leacutevi-
Straussrsquoun ve diğer yapısalcı duumlşuumlnuumlrlerin maruz kaldığından ccedilok daha katı
eleştirilerle karşı karşıya getirmesi olasıdır Her şeyden oumlnce bu tarz bir girişimin
ccedilağımızdaki bilimsel kriterlerle değerlendirilemeyeceğinden soumlz edilebilecektir
Bununla birlikte bu muhtemel olumsuzlukları daha baştan savuşturmak iccedilin
kullanışlı bir youmlntemden de buumlsbuumltuumln mahrum değiliz Leacutevi-Straussrsquoun yukarıda
oumlrneklediğimiz tutumu da bu youmlntemin ilk habercilerindendir Buguumln tarih ve
felsefenin birer mit olduğu iddiasının altından kalkmak guumlccedil olabilir ama ldquotarih ve
felsefe mit midirrdquo sorusunu başaşağı ccedilevirerek zaman kipinde hassas bir
değişikliğe gitmek kulaklara ccedilok daha makul gelebilecek bir cevap sunar Mit bir
zamanlar hem tarih hem de felsefeydi
2
En azından bir zamanlar oumlyleydi geccedilmiş zaman kipini kullanmak zorundayız
Ama iyi tarafından bakmayı deneyerek şunu da soumlyleyebiliyoruz Bir defa ldquotarih
ve felseferdquo dedikten sonra yine geccedilmiş zamanlar iccedilin geccedilerli olmak uumlzere buumltuumln
sosyal bilimlerin ldquomitrdquo olduğunu soumlylememize imkacircn vardır
Soumlzuumlnuuml ettiğimiz tarih ve felsefenin mit olduğu geccedilmiş zamanları kapatan
doumlnem ccediloğu zaman Aristotelesccedili paradigmanın yıkıldığı Newton ccedilağıyla
işaretlenir Bunun oumlncesinde yukarıda geccedilmiş zamanlar diye nitelediğimiz ve
mitik duumlşuumlncenin egemen olduğu doumlneme gelince bilhassa Batı uygarlığı
oumlzelinde kilisenin hem bilim hem de felsefe iccedilin otorite olduğu doumlnemi de iccediline
alan Homerosrsquotan 17 yuumlzyılın başlarına kadar uzanan ccedilok uzun bir suumlreccedilten
bahsetme gerekliliği soumlz konusudur
Bu suumlreccedil iccedilinde mit suumlrekli biccedilim değiştirerek bilimsel tartışmaların politikanın
toplumsal ve guumlndelik hayatın oumlnde gelen belirleyicisi olmuştu Antikccedilağrsquoda
yaşamış bir tarih ve edebiyat okurunda Hesiodosrsquoun yarattığı etkiyle Ortaccedilağrsquoda
yaşamış bir felsefeci tıpccedilı ya da soyluda Tevratrsquoın ilk başlangıca dair
hikacircyelerinin yarattığı etki gerccedileklikle birebir oumlrtuumlştuumlkleri youmlnuumlndeki inanccedil
bakımından aynı olmuştu Bu okurların her ikisi de ldquotarihrdquo ve ldquohakikatrdquo telakkilerini
bir şekilde ellerine tutuşturulan metinlerin etkisiyle belirlemiş ve kendi hayatlarını
ailelerinin ve hatta yurttaşlarının hayatlarını buna goumlre duumlzenleme yoluna
gitmişlerdi
Bilim ccedilağının başlamasıyla birlikte gelişen ve 20 yuumlzyılın başlarına kadar uzanan
suumlreccedilteyse gerek entelektuumlel ccedilevrelerde ve gerekse halk nezdinde mitlere ilişkin
bu algı dramatik bir değişime uğramış goumlruumlnmektedir Bilimsel devrimlerin sarsıcı
etkileri altında ldquomitikrdquo olduğuna karar verilen anlatı ve duumlşuumlnme biccedilimlerine bakış
accedilısı alaşağı olmuş genel anlamda ldquomitrdquo hakkındaki duumlşuumlnceler hızla dışlayıcı
olumsuz bir ccedilehreye buumlruumlnmuumlştuumlr Bu ccedilerccedilevede gelişen modern ldquomitrdquo
kategorisine eski yeni pek ccedilok tarih ve felsefe anlatısı bilimsel kabul teorem ve
aksiyom aynı anda eklenmiştir Her şeyin sudan geldiği Romalıların soyunun bir
kurdun emzirdiği kardeşlerden tuumlrediği ldquobuumltuumlnrdquouumln ay-altı ve ay-uumlstuuml biccediliminde iki
farklı toumlzuuml olduğuhellip hatta yakın doumlnemlerde matematikte yaşanan buumlyuumlk
devrimlerle birlikte uumlccedilgenin iccedil accedilıları toplamının iki dik accedilıya eşit ve asal sayıların
3
sonsuz olduğu gibi pek ccedilok oumlnerme ve yasa İsarsquonın tanrının oğlu olduğu
kabuluumlyle aynı minvalde değerlendirilmeye başlamıştır1 Bununla birlikte ccedilok
geccedilmeden 19 yuumlzyılın sonlarında Newton ccedilağının da her ccedilağ gibi ndashsırf mit
konusunda değil pek ccedilok başka konuda dandash zamanı gelince kapanmak uumlzere
accedilılmış olduğu anlaşılacaktır
Bilhassa 20 yuumlzyılın başlarında Newtoncu paradigmaların her alanda hızlıca
aşınmaya uğramasıyla birlikte tarih boyunca uumlretilmiş ve guumlnuumlmuumlze kadar
ayakta kalmayı başarmış mitlerin ldquosaccedilmalık uydurmardquo2 diye nitelenerek bir
kenara atıldığı doumlnem kapanmaya yuumlz tutmuş ve sosyal bilimciler iccedilin pek ccedilok
araştırma konusunda mitle bilimi aynı başlıklar altında tartışma zorunluluğu
doğmuştur Boumlylece bir suumlre sonra ldquomitolojirdquo sahasındaki araştırmaların sosyal
bilimler iccedilin sağladığı yarar ve kolaylıklar tartışmasız hacircle gelecektir Bu suumlreccedilte
mitik oumlgelerin ve kuumlltlerin yalnızca yazının keşfinden oumlnceki doumlnemler iccedilin değil
aynı zamanda yazının yaygın biccedilimde kullanıldığı buumltuumln doumlnemler iccedilin de farklı
ulus ve uygarlıklar arasındaki sosyal kuumlltuumlrel ekonomik ilişkilerin oumlzguumln birer
vakanuumlvisi olduğu anlaşılacaktır
1 ldquoMitrdquo soumlzcuumlğuumlnuumln popuumller kullanım biccedilimleri hiccedil de hafife alınmayacak bazı kanıtlar sunsa da burada soumlzgelişi Amerikarsquonın Vietnam Savaşırsquondan galip ayrıldığı veya her ayın belli doumlnemlerinde Merkuumlrrsquouumln duumlnya etrafında saat youmlnuumlnde doumlnmeye başladığı gibi ldquomitikrdquo duumlşuumlncelerden soumlz etmeyi gerekli bulmuyoruz Aslında bazı mit araştırmacıları tarafından soumlzcuumlğuumln popuumller anlamına yuumlklenen bu olumsuz iccedilerik eleştirilmiş ve hatta ldquomitrdquo soumlzcuumlğuuml bile reddedilerek kasıtlı biccedilimde mythosrsquoun tercih edildiği olmuştur Boumlyleyken ldquomitrdquoin popuumller anlamlarının buumltuumln pejoratif tarafları bir yana bize goumlre popuumller mitlerin ortaya ccedilıkma biccedilimleriyle ldquomitrdquo diye tanımladığımız kadim metinler ve kuumlltlerin soumlzgelişi goumlkkubbenin Atlasrsquoın sırtında durduğu duumlşuumlncesinin ortaya ccedilıkma biccedilimleri arasındaki ilkece benzerliğin goumlz oumlnuumlnde bulundurulması gerekmektedir 2 Antik Yunan koumlkenli mythos soumlzcuumlğuumlnden tuumlretilen ldquomitrdquo kavramının bu ikisi dışındaki anlamları genellikle sanat uumlretimine atıfladır Bununla beraber kavramın edebiyat tarihindeki seruumlveni yani kurgursquoyu ccedilağrıştıran anlamları tartışmamızın dışında kalmaktadır Fakat hacirclacirc bu bağlamda soumlz etmemiz gereken bazı istisnai durumlar vardır Oumlrneğin Latincenin egemen olduğu yaklaşık bin yıllık suumlreccedilte Batı toplumlarında mythos soumlzcuumlğuumlnuumln uzun bir uykuya dalmış olması buna oumlrnektir Nitekim Latin uygarlıkları antik Yunanların mythos diye adlandırdıkları edebi eserler dışında hiccedilbir şey iccedilin herhangi bir kavrama ihtiyaccedil duymamış gibidir Latinler mythos yerine fabula soumlzcuumlğuumlnuuml tercih etmekle mythosrsquoun Yunan antik ccedilağındaki sanat anlamıyla sınırlanmış bir kavrayış ortaya koyarlar Bu ccedilarpıcı tespiti Von Hendyrsquoe borccedillu olmakla birlikte durumun bizim tartışmamız iccedilin oumlnemine aşağıda değineceğiz Edebiyat sahasına oumlzel olarak son derece ayrıntılı ve faydalı bir tartışma iccedilinse yazarın The Modern Construction of Myth isimli eserine bakılabilir
4
Guumlnuumlmuumlzde karşılaştırmalı mitoloji ccedilalışmalarının sunduğu birtakım verilerin
birkaccedil yuumlzyıldır genel-geccediler kabul edilen bazı tarih kurgularını ldquorestore etmeyirdquo
gerektirecek yeni keşifleri haber vermesi buna oumlrnektir
Buguumln Frazerrsquoin devrim niteliğindeki Altın Dalrsquoının yayımlanmasının uumlzerinden
yuumlz yirmi yılı aşkın bir suumlre geccedilmiştir Schliemannrsquoın Troiarsquoyı keşfi de aşağı yukarı
aynı yaştadır Cornfordrsquoun uzunca bir suumlre sessizliğe mahkum edilen Yunan
felsefesi ccedilalışmaları 1900rsquolerin başına nihayet İyonya bilimselliğinin mitik
iccedileriğinin genel kabuluuml aynı yuumlzyılın ikinci yarısına denk gelir Aşağıda etraflıca
inceleyeceğimiz uumlzere ldquomitrdquo ve ldquomitolojirdquo kavramlarının iccedileriği bu gelişmelerle
birlikte ikinci bir defa yenilenmiş sonuccedil olarak mitik duumlşuumlnce ve anlatıların
bilimsel faaliyetler accedilısından oumlnemi ccedilok daha belirgin hacircle gelmiştir
ldquoMitrdquo kavramının iccedileriğinde meydana gelen bu yenilenmeyi Roumlnesansrsquola birlikte
ldquobilimrdquo ve ldquofelseferdquonin yaşadığı yenilenmeye benzer biccedilimde bir tuumlr eskiye doumlnuumlş
olarak goumlrmek ccedilok daha isabetlidir Ccediluumlnkuuml bunu deyim yerindeyse mitin yeniden
canlanması biccediliminde meydana geldiği iccedilin hemen oumlncesindeki iki yuumlzyılı aşkın
suumlre boyunca gelişen mit yaklaşımlarının antik ve klasik doumlnemde mevcut
yaklaşımla ikame edilmesi biccediliminde oumlzetlemek de muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan
boumlyle bir yenilenme her bir klasik doumlnem yazarının mit kavrayışını buguumlnuumln bakış
accedilısından değil kendi doumlneminde hacirckim olan bakış accedilısından ele alma miti
ldquosıradanrdquo bir Antikccedilağ bireyi gibi anlama zorunluluğunu da beraberinde getirir
Mitleri konu alan bir bilim disiplinine ihtiyaccedil da bu youmlnde şekillenmiştir
Bu disipline ldquomitolojirdquo adı verilmiştir ancak ldquofelseferdquo ve ldquobilimrdquoin koumlkenleri olan
φιλοσοφία ve ἐπιστήμη-τέχνη soumlzcuumlklerinin tarihsel seruumlveninden farklı biccedilimde
ldquomitolojirdquo ile antik Yunanca koumlkleri olan μυθολογία μυθολόγημα veya μυθολογεύω
soumlzcuumlkleri arasında bir anlam oumlrtuumlşmesinden pek de kolay soumlz edilemez
Homerosrsquoun destanlarında da sıklıkla geccedilen bu soumlzcuumlklerin iccedileriği guumlnuumlmuumlzdeki
gibi herhangi bir mit veya hikacircye araştırması bilimine karşılık gelmediği gibi mitin
yalnızca anlatma ve uumlretmeyle ilişkili edimlerine goumlndermede bulunur Bu
nedenle antik Yunancadaki karşılığından epeyi farklı biccedilimde guumlnuumlmuumlz modern
bilimlerinin adlandırılma tarzına uygun olarak ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki -loji ekinin
5
λέγω fiiline nispeten daha uzak ldquobiyolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki -loji ekine ccedilok daha yakın
bir işlev goumlrduumlğuumlnuuml soumlyleyebiliriz
Bununla beraber ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlnuumln guumlnuumlmuumlzdeki anlamıyla antik doumlnemdeki
anlamı arasındaki bu belirgin farkın bizi bir yanılgıya suumlruumlklemesine de izin
vermememiz gerekir Bu yanılgı ccediloğu zaman antik yazarların miti mitolojik bir
yaklaşımla ele almadıkları duumlşuumlncesiyle ortaya ccedilıkar Oysa buumlyuumlk tragedya ozanı
Sophoklesrsquoin Homerosrsquotan esinlenerek baştan yarattığı Kral Oidipousrsquotan
Platonrsquoun Orpheusccedilu anlatılardan esinlenerek baştan yarattığı Lethersquoye kadar
pek ccedilok oumlrnek guumlnuumlmuumlz sosyal bilimlerinde ve sanatlarında ortaya koyulan
mitoloji yaklaşımlarının antik doumlnemdeki varlığını bize accedilık biccedilimde
goumlstermektedir Bir cuumlmleyle oumlzetlemek gerekirse mitolojiye işlevsel yaklaşım
modern doumlnemle sınırlı olmayıp İyonya aydınlanmasından itibaren Antikccedilağrsquoın
neredeyse her doumlneminde kendini goumlstermiştir
Mitin suumlrekli değiştirdiği biccedilimleri ldquoTanrırsquonın maskelerirdquo olarak adlandıran
Campbellrsquoin 1960rsquoların başında yayınladığı bir sınıflandırma mitolojiyi işlevsel
ccedilerccedilevede ccediloumlzuumlmlemeyi amaccedillayan her araştırmacı iccedilin yeterince aydınlatıcı ve
guumlzergacirch belirleyici olması bakımından burada uzun uzun anılmaya değerdir
Yaratıcı Mitolojirsquonin son boumlluumlmlerinden birini oluşturan Yeni Mitolojilere Doğru adlı
yazıya Campbell şu soumlzlerle başlar
Artık eski beş bin yıllık Suumlmer malikanesinin hacirclacirc parccedilaları iccedilimizde bulunan
dağılmış yıkıntılarının oumltesinde ŞİMDİ ve BURDA bulunan taze duumlnyada
ortaya ccedilıkan yeni mitoloji yaklaşımlarına ilişkin bir şeyler soumlylemeye
ccedilalışmanın zamanı geldi (Campbell 1991 s 615)
Bu yazının oumlncesinde yaptığı altı yuumlz sayfayı aşkın ccediloumlzuumlmleme farklı kuumlltuumlrlerden
ccedilok ccedileşitli mitik oumlgeleri birbiriyle karşılaştırarak bunlar arasındaki ilişkiyi irdeler
Oumlnceki uumlccedil cilt de farklı coğraficirc kuumlltuumlrler temelinde yine mitik oumlgelerin
ccediloumlzuumlmlemelerine adanmıştır Bu bakımdan son ciltteki Yeni Mitolojilere Doğru
başlıklı boumlluumlmde yazar bu devasa birikim uumlzerinden konuşmaktadır ve soumlzlerinde
yer yer felsefeye rasyonaliteye theoria alanına ince goumlndermelere de rastlamak
muumlmkuumlnduumlr
6
Mitolojinin Campbell tarafından tespit edilen doumlrt farklı işlevi (function) aynı
zamanda doumlrt farklı yaklaşıma (prospect) karşılık gelmektedir Yazar bunları
sırasıyla metafizik-mistik yaklaşım kozmolojik yaklaşım toplumsal yaklaşım ve
son olarak psikolojik saha (sphere) olarak adlandırır
Metafizik-mistik yaklaşım insanın duumlnyadaki varlığını anlamlandırma ccedilabası
olarak ortaya ccedilıkar Yukarıdaki alıntıda Campbellrsquoin ldquoinsan hayatıyla gerccedileklik
arasındaki bağrdquo olarak andığı işleviyle mit insanın duumlnyadaki varlığının
nedenlerine ve kosmosrsquotaki yerine ilişkin sorularına cevap vermektedir Daha
sonrasında oumlrneğin Schopenhauerrsquoin ldquoher şeyin kendi tarzında buumltuumln duumlnya
olmasırdquo ve Kuzalırsquonın ccedilemberiyle Gnostik İncilrsquodeki İsarsquonın ldquobir parccedila odun yakın
ben oradayımrdquo soumlzlerinin mit tarafından insana cevap olarak sunulan bu aşkın
gizemin farklı maskeleri olarak tanımlandığını goumlruumlruumlz
Metafizik-mistik yaklaşımın uumlstuumlne kurulacak biccedilimde kozmolojik yaklaşımın
nihai amacı buumltuumlnluumlkluuml bir evren imgesi ortaya koymaktır Campbell bu yaklaşımı
accedilıklarken keşifler ccedilağının ilk doumlnemlerindeki bazı bilim adamlarının evren
imgesine ccedilok isabetli goumlndermeler yaparak bunlarla mit arasında mevcut ccedilok
ccedilarpıcı ortaklıkları serimler Oumlrneğin Kolombrsquoun zihnindeki ldquoCennetrdquo kavramı
evrende gerccedilek bir yere (Araf Dağırsquonın doruğuna) karşılık gelmekteydi ve bunun
esinleyicisi Dantersquoden başkası değildi Aquinas ise aynı cennetin bu duumlnyada
olduğunu goumlstermeye ccedilalışarak şoumlyle diyordu ldquoCennetin bulunduğu yer aşılması
imkacircnsız dağların denizlerin veya sıcak bir uumllkenin oumltesinde insan yerleşimden
ayrılmış olmalı ki topografyacılar yazılarında o yerden soumlz etmiyorlarrdquo3 Ama
Campbellrsquoin kozmolojik işlevle alakalı en ccedilarpıcı tespiti herhalde şudur
ldquoPlatonrsquoun idea adını verdiği birccedilok şey buguumln bizim iccedilin batıl inanccediltırrdquo4 Kolombrsquou
takiben Kopernicus Newton Kant vs ile devam eden bilimsel devrimler
suumlreciyle deney alanındaki mikro-kozmosla deney alanını aşan makro-kozmos
3 Krş Summa Theologica I102Art1 İnsanın ikameti uumlzerine cennet nerededir (Aquinas 1920 ss760-61) 4 Campbell bu duumlşuumlnceyi Ananda K Coomaraswayrsquodan oumlduumlnccedil alarak kendi mitoloji incelemesinin en isabetli yerinde metafizik-mistik işlev tartışmasında savunuyor (The Christian and Oriental or True Philosophy of Art (Londra Luzac and Company ss 32-33)) Burada dikkat ccedilekilen nokta tıpkı az oumlncesinde bahsi geccedilen Kolomb Aquinas Augustinus vs gibi Platonrsquoun da logos temelli duumlşuumlnen bir ldquobilimrdquo figuumlruuml olmasıdır
7
arasındaki irtibatı sağlayan mitin uumlstuumlnluumlğuuml sarsılmış olur (Campbell 1991 s
617 vd)
Mitolojinin hassasiyetle tespit edilen bu doumlrt işlevi arasında ilk ikisinin uumlzerine
kurulan uumlccediluumlncuuml yaklaşım olarak toplumsal işlev Campbell tarafından Nietzscheci
bir perspektifle Nietzschersquonin felseficirc devrimine kadar suumlregelen tarih doumlneminin
bir tasviri gibidir Toplumsal işlev kurulu duumlzenin geccedilerliliği ve korunmasını
garanti altına almaya doumlnuumlktuumlr (Campbell 1991 s 627) Campbell herhangi bir
karşılaştırmaya girmemiş olmakla beraber toplumsal mitoloji yaklaşımını
Nietzschersquonin suumlruuml (herd) kavramı etrafında inşa etmesi bize goumlre Platonrsquoa
nispetle geliştirilmiş bir mit konumlandırmasının sonucudur
Oumlzellikle modern doumlnemde Batı felsefesiyle alakalı ccediloumlzuumlmleme akıl yuumlruumltme ve
spekuumllasyonlar ccediloğunlukla Platonrsquoa goumlre veya Platonrsquoa karşı yapıldığı iccedilin aynı
geleneğin sınırları iccedilinde ortaya koyulacak bir mitoloji araştırmasının da Platonrsquola
şu veya bu şekilde ilişkili olması kaccedilınılmazdır Bu Platonrsquoun felsefesinin tek
başına Batı felsefesinin genel olarak fenomenlerle arasındaki irtibatını
karakterize etmesinden ileri gelir Hacircliyle mit ve mitoloji de felsefi bir araştırmanın
nesnesi olduğu durumlarda ele alınıp irdelenecekleri ilk mecra Platonrsquodur
Bundan kastımız Platonrsquodan sonra gelişen ve yayılma imkacircnı bulan felsefe
geleneklerinin kendi doumlnemlerindeki mitik oumlgelerle bağını Platonculuğun mit ve
mitolojiyle bağına benzer biccedilimde kurmuş olduklarıdır
Bu ccedilalışmada ccedilizdiğimiz ccedilerccedileve dahilinde bir filozof olarak Platonrsquoun mit ve
mitolojiyle bağı Campbellrsquoin doumlrt işlev sınıflandırması temelinde ilk olarak
buumltuumlnluumlkluuml bir evren imgesi ortaya koymayı amaccedil edinen kozmolojik yaklaşımda
ve ikinci olarak da toplumsal yaklaşımda goumlruumlnuumlr hacircle gelmektedir Platonrsquoun
felsefesini inşa eden kurucu oumlgelerden5 yola ccedilıkarak ondaki bu mitoloji
5 Bunların başında hiccedil şuumlphesiz insanın oumlzuumlnuuml teşkil eden oumlluumlmsuumlz ruh gelmektedir Yazılı Yunan kuumlltuumlr duumlnyasında ilk defa Platonrsquoda karşılaştığımız bu ruh varolma tarzı bakımından Platonrsquoun ontoloji ve kozmoloji duumlşuumlncesinin temelini teşkil ederken iyiye-koumltuumlye youmlnelmenin karar vericisi ve kurtuluş veya cezanın nesnesi olmak bakımındansa Platonrsquoun etik-politik duumlşuumlncesi iccedilin elverişli zemini meydana getirmiştir Başka bir deyişle Platonrsquodaki anamnesis oumlğretisi bilgi-varlık goumlruumlşuumlnuumln temeliyken ruhun oumlte duumlnya yolculuğu oumlğretisi (bilgi ve varlık goumlruumlşuumlyle birlikte aynı zamanda) etik-politik goumlruumlşuumlnuumln temelidir ve bu temellerin her ikisi de asıl koumlkenini Yunan kuumlltuumlr duumlnyasında diğer oumlrneklerine yalnızca soumlzluuml ezoterik geleneklerde rastladığımız oumlluumlmsuumlz bir ruh duumlşuumlncesinde bulur Ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuuml olan bu ortak koumlken Platonrsquoun sistemindeki buumltuumln
8
yaklaşımları arasında herhangi bir oumlncelik-sonralık ilişkisi belirlemek pek
muumlmkuumln goumlruumlnmese bile aynı kurucu oumlgelerin kuumlltuumlrel koumlkenlerine doğru
yapılacak her araştırmanın bizi onun felsefesinin gayrıresmicirc kaynaklarına bir
adım daha yaklaştıracağından kuşku yoktur
Bu ccedilalışmada Platonrsquoun yapıtlarındaki mitik oumlgelerin yalnızca belli bir kısmını
mercek altına alabilmiş olmamız ccedilalışmanın hacmi goumlz oumlnuumlnde bulundurularak
hoş goumlruumllmelidir Nitekim Platonrsquodaki mitik oumlgelerin tamamını bizim izlediğimiz
youmlntemle irdeleyecek bir ccedilalışmanın belli bir sayfa hatta cilt sayısıyla
sınırlandırılması pek muumlmkuumln goumlruumlnmemektedir Oumlte yandan diyaloglardaki mitik
oumlgeleri birbiri ardına serimlemek her birinin uumlstlendiği roluuml ve işlevi soumlzluumlkccediluuml bir
yaklaşımla ortaya koymak muumlmkuumlnduumlr ki mevcut literatuumlrde bu konuda
başvurulabilecek pek ccedilok kaynaktan ve değerli incelemeden soumlz edilebilir Bizim
burada irdeleyeceğimiz mitleri belirlerken goumlzettiğimiz oumllccediluumlt ortaya koyduğumuz
iddialar iccedilin ne eksik ne fazla alabildiğine isabetli bir oumlrneklem oluşturmaya
doumlnuumlktuumlr Bu itibarla soumlzgelişi Timaiosrsquota soumlzuuml edilen ldquoevrenin ruhurdquo goumlruumlşuumlnuuml
ele alırken herhangi bir vesileyle Deukalionrsquoa değinmekle aynı hikacircyenin
Kritiasrsquotaki pasajlarına değinmek zorunda olmadığımız kanaatine varmışsak
okurun anlayış ve tecessuumlsuumlne sığındığımızdandır Yine soumlzgelişi Artemis
Gyges uumlccedil işlevli ruh yaklaşımı yine uumlccedil işlevli devlet duumlzeni ve hatta genel
anlamıyla Orfik oumlgeler bahsinde de pekacirclacirc soumlz edebiliriz
Bu ccedilalışmayla şimdilik yalnıza pey akccedilesini oumldemiş olmayı umduğumuz
ccediloumlzuumlmlemelerin nihai amacı6 Platonrsquoun ontolojik epistemolojik ve etik
doktrinlerini kurarken birincil hareket noktası ve temellendirme aracı olarak
mitolojiye başvurduğunu ortaya koymaktır Buna goumlre mitolojinin Campbellrsquoin
sınıflandırmasına goumlre kozmolojik ve toplumsal işlevleri Platonrsquoun daima el
altında bulundurduğu sıklıkla başvurduğu işlevler arasındadır
oumlgeleri birbiriyle aynı oumlncelik seviyesine taşır ve her biri bir diğerine mecbur duumlğuumlmlerden oluşan bir oumlruumlntuuml meydana getirir 6 Nitekim Platonrsquoun mit ve mitolojiyle bağını ilgilendiren bir iddia yukarıdaki satırlarda da ortaya koyduğumuz gibi buumltuumln Batı felsefesi iccedilin kuşatıcı bir iddiadır Takdir edilecektir ki bu durum buradaki ccediloumlzuumlmlemelerin Platonrsquodan ilham alan buumltuumln felsefi ndashve hatta dinindash geleneklere de uygulanması gerekliliğini doğurur Bu bakımdan Platonrsquoda mitolojinin işlevini araştıran birkaccedil tez ccedilalışmasının ileriye doumlnuumlk yeni araştırmaların hızlandırıcısı olması umulur
9
Son tahlilde sırasıyla mitik duumlşuumlnmenin mitin ve nihayet mitolojinin olgulara
dayalı araştırma sahaları olan tarih ve arkeolojide olduğu kadar olgulardan
bağımsız bir araştırma sahası olan felsefede de oumlnemli bir yer işgal ettiği gerccedileği
karşımızda belirmiştir Bu gerccedileğin ndashen azından elinizdeki ccedilalışmanın ccedilizmeye
ccedilalıştığı ccedilerccedileve iccedilindendash modern mitoloji araştırmalarının okuma katmanını
belirlemesi guumlnuumlmuumlze ulaşan antik metinlerinse bu sistemin ağırlık merkezini
ifade etmesi umulur Ve umulur ki boumlylece felsefenin ve pek ccedilok sosyal bilim
sahasının mitolojiye kopmaz bağlarla bağlı olduğu daha anlaşılır hacircle gelecektir
Buradan ccedilıkarılabilecek son oumlnermeye gelince belki şudur Mitolojisiz bir Platonrsquou
anlamak en az Platonrsquosuz bir felsefe tarihini anlamak kadar guumlccediltuumlr
10
1 BOumlLUumlM
ldquoMİTrdquo VE ldquoMİTOLOJİrdquo TANIMININ İMKAcircNLARI SORUNLARI
Bir bilim disiplini olarak mitoloji araştırma nesnesi ve yaklaşım tarzlarına
dayanarak farklı biccedilimlerde tanımlanmaya elverişlidir Kavrama farklı
bağlamlarda yuumlklenen muhtelif iccedilerikler nedeniyle ccedilok tanımlı olması da tabiidir
Bununla birlikte metinlere doğrudan başlık olarak seccedililmesi ccedilok eskilere gitmese
de ldquomitolojirdquonin modern doumlnemde ortaya ccedilıkmış ve gelenekten yoksun bir
algılanışı olduğunu soumlylemek muumlmkuumln değildir Her şeyden oumlnce Homeros
kuumllliyatı dahil olmak uumlzere birccedilok antik metinde hem kendisi olarak hem de
tuumlrevleri biccediliminde karşımıza ccedilıkan ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuuml Yunan Antikccedilağrsquoını baştan
sona kat etmiş ve doumlnem yazarlarının guumlndeminde en az buguumlnuumln yazarlarındaki
kadar geniş bir yer tutmuştur Oumlte yandan ldquomitolojirdquonin Antikccedilağrsquodaki birbirinden
farklı anlamları ne kadar accedilık ve anlaşılırsa modern ccedilağdaki anlamlarının da o
derecede belirsiz bir soumlzcuumlk olması genel bir tanımını yapmayı ccedilok daha guumlccedil
hacircle getirir Ccedilağımızda ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki bu bulanıklığın birtakım
sebeplerinden kabaca soumlz ettik ancak bu sebeplere de kaynaklık teşkil eden asıl
sebep ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlnuumln koumlkuuml olan ldquomitrdquo kavramını tanımlamakta karşılaşılan
guumlccedilluumlklerdir Buumltuumln bu guumlccedilluumlkler nedeniyle ldquomitolojirdquo iccedilin tanım yapma girişimleri
ccediloğu zaman kısmicirc bir soumlzluumlk karşılığı vermekten oumlteye gidememiştir
Vernant mitin tanımını yaparken soumlzuumln daha başında onun Batı geleneğinin bir
keşfi olduğunu iddia etmekle birlikte bir ansiklopedist accedilıklığında hareket
etmekten kaccedilınır Bu ihtiyatlı tutumunun gerisinde modern doumlnemde μῦθοςrsquoun
tek anlamlı algılanışına karşılık λόγοςrsquoun ccedilok anlamlı algılanışı yatar Bir Antikccedilağ
dili iccedilin modern ccedilağda hazırlanmış soumlzluumlklerin hiccedilbir zaman ccediloumlzuumlme
kavuşturamayacağı bu problem Vernantrsquoı mitin kuşbakışı goumlruumlnuumlmuumlnuuml muumlmkuumln
olduğunca geniş tutmaya zorlamış goumlruumlnmektedir Nitekim miti diğer kuumlltuumlrel ve
felseficirc oumlğelerden ayıran kendine oumlzguuml bir anlamından soumlz etmek yerine ldquomit
olmayanlarrdquo diye adlandırdığı gerccedilek-dışı ve akıl-dışı olmak uumlzere iki kavramın
karşısına sırayla yerleştirerek tarif etme yolunu tutar (Vernant 2017b 233)
11
Burada soumlzuuml edilen ldquogerccedilekrdquo ve ldquoakılcırdquo kategorilerinin Yunancadaki logosrsquoun
soumlzluumlk maddesinde iccedilerildiği duumlşuumlnuumlluumlrse Vernantrsquoın buumltuumln ccedilabalarına rağmen
kısmicirc kalan bu mit tanımının MOuml 7 yuumlzyılda İyonyarsquoda doğup Yunan
coğrafyasına yayılan λόγοςlsquoun modern algılanışından doğan bir μῦθος kavramına
karşılık geldiği soumlylenebilir
Boumlyleyken gerek λόγοςlsquoun ve gerekse μῦθοςrsquoun MOuml 7 yuumlzyıl ve oumlncesindeki
kullanımlarına bakıldığında iki kavram arasında iccedilerik bakımından herhangi bir
gerilim ya da karşıtlık bulunmadığını goumlrmek zor değildir Daha şaşırtıcı olansa
iki soumlzcuumlğuumln hem Homeros ve hem de Hesiodos metinlerinde kimi zaman
birbirleri yerine kullanılabilmiş olmasıdır Sonuccedil olarak bu durum bizi daha ccedilok
Burnet gibi araştırmacıların goumlruumlşleri iccedilin bir temsil olarak seccediltiğimiz Vernantrsquoı
aşarak daha geniş kapsamlı bir mit tanımı yapmaya zorlar7
Guumlnuumlmuumlzde ldquomitolojirdquo diye adlandırdığımız disiplininin gelişimindeki en kritik
noktalarda goumlruumlşlerine başvurabileceğimiz başlıca duumlşuumlnuumlrlerden biri olan Mircea
Eliade miti ndashher ne kadar o da Vernant gibi yalnızca bir ldquotanımlama girişiminderdquo
bulunduğunu soumlylese dendash tarihin belli bir doumlnemine oumlzguuml ldquokarşıtrdquo kavramlarından
değil bizzat kendisinden hareketle tanımlama yolunu tercih eder Eliadersquonin
tutumu miti ldquomasalrdquo veya ldquouydurmardquo anlamlarına atıfta bulunan iccedileriklerden
arındırmanın yanında onun sırf kutsal olanla ilişkili bir kavranışını da beraberinde
getirmiştir Fakat kuumlltuumlrel bir oumlğe olarak mitin karşılıklarının Eliadersquonin tarifinden
hareketle ccedilok daha isabetli ve kapsamlı bir ccedilerccedileveye oturduğu inkacircr edilemez
Bu her şeyden oumlnce mitin herhangi bir dolayıma başvurmadan doğrudan
kendisini tanımlama girişimidir Bizzat yazarın ldquoen kapsayıcı ve muumlkemmele
yakınrdquo diye nitelediği tanım şoumlyledir
Mit kutsal bir oumlykuumlyuuml anlatır en eski zamanda ldquobaşlangıccediltakirdquo masallara oumlzguuml zamanda olup bitmiş bir olayı anlatır Bir başka deyişle mit Doğauumlstuuml
7 Vernantrsquoın sıkı bir Burnet takipccedilisi olduğunu pek ccedilok tartışmasından ve referans tercihinden anlamak muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan Burnet eski Yunan duumlşuumlnuumlrleri konusunda soumlzuumlnuuml ettiğimiz logos-mitos goumlruumlşuumlnuumln en buumlyuumlk temsilcisi olarak ele alınabilir Burnetrsquoın okuru başta Early Greek Philosophy (1890) olmak uumlzere neredeyse buumltuumln yapıtlarında İyonyarsquoda doğan ldquoYunan mucizesirdquonin accedilık savunusuyla karşı karşıya kalır Bu ccedilalışmamızda soumlz konusu goumlruumlşuumln temsilcisi olarak Vernantrsquoı seccedilmemizin başlıca nedeni Burnetrsquoin herhangi bir mit-mitoloji tartışmasına girmeksizin Yunan bilimselliğini slogan duumlzeyinde savunmuş olmasıdır Boumlyleyken Vernantrsquoın ccedilok değerli incelemeleri doğrudan mit ve mitolojinin felsefeyle ilişkisini konu almakla kalmaz aynı zamanda Burnetrsquoa goumlre ccedilok daha tafsilatlı ve kuramsal bir metot izler
12
Varlıkların başarıları sayesinde ister eksiksiz olarak buumltuumln gerccedileklik yani Kozmos olsun isterse onun yalnızca bir parccedilası (soumlzgelimi bir ada bir bitki tuumlruuml bir insan davranışı bir kurum) olsun bir gerccedilekliğin nasıl yaşama geccediltiğini dile getirir Demek ki mit her zaman bir ldquoyaratılışrdquoın oumlykuumlsuumlduumlr Bir şeyin nasıl yaratıldığını nasıl var olmaya başladığını anlatır (Eliade 2014 17)
Anlaşılacağı uumlzere Eliadersquoye goumlre mitin buumltuumlnuumlyle kutsal oluşu onun gerccedilekliğini
de zorunlu hacircle getirir Vernantrsquoın yaptığı ve bir ccedileşit ldquogerccedilek-dışırdquolığa vardırdığı
tanımlamanın aksine Eliadersquonin tanımında kadim mitlerle modern bilimsel
duumlşuumlnce arasındaki ilişkinin değil herhangi bir ccedilağdaki herhangi bir toplulukla o
toplulukccedila yaratılan mit arasındaki ilişkinin tasvir edildiğine dikkat edilmelidir İki
duumlşuumlnuumlruumln mit oumlzelinde ldquogerccedileklikrdquo kategorisine yuumlkledikleri anlamlar arasındaki
fark bu şekilde anlaşılır hacircle gelebilir Ccediluumlnkuuml modern ccedilağda mite gerccedileklikle
oumlrtuumlşmesi noktasında nasıl bir anlam yuumlklenirse yuumlklensin Antikccedilağ
toplumlarındaki mit-gerccedileklik ilişkisine dair algı hiccedilbir şekilde değişmeyecektir
Sonuccedil olarak ldquomitrdquo ve ldquomitik duumlşuumlncerdquo iccedilin Eliadersquonin oumlnerdiği bu tanımın her
durumda geccedilerli evrensel bir arayışın sonucu olduğunu ve bu arayışın onu daha
genel-geccediler bir tanım hacircline getirdiğini soumlyleyebiliriz
Eliade kurduğu bu mit ve gerccedileklik ilişkisinden hareket ederek ilkel toplumlardan
oumlrnekler verir ccedilişe oturma biccedilimlerinden tahıl pişirme usullerine varıncaya kadar
birccedilok guumlnluumlk rutinin kaynağının ldquodoğauumlstuuml varlıkrdquola insan arasında beliren bir
oumlrnek alma ilişkisi olduğunu ortaya koyar (Eliade 2014 18-19) Oumlte yandan mitin
ne olduğunu Eliadersquoye soran bir okurun zihninde hayli kritik bir soru işaretinin
belirmesi de ihtimal dahilindedir Onun mit iccedilin oumlnerdiği bu tanımlamanın bizi
aslında bir din tanımına yaklaştırıp yaklaştırmadığı
Bu kritik sorunun cevabı olumludur Ancak bu cevap mit ve din arasındaki
ayrımın hiccedil de belirgin olmadığı olamayacağı gerccedileğiyle yan yana koyulmalıdır
Boumlylelikle anlaşılacaktır ki buumltuumln oumlrnekleriyle mit ve din arasındaki bu iccedil iccedile ve
hatta birbirleri olma durumu mitle gerccedileklik arasında bizim benimsediğimiz ilişki
bakımından herhangi bir sorun teşkil etmek şoumlyle dursun bu ilişkiyi destekleyen
birccedilok arguumlmanı daha baştan sunacak zenginliktedir Gerccedilekte dinin hassasiyetle
kurgulanmış ve ilişkilendirilmiş mitlerden oluşan sistemli bir derleme olması bile
13
onu hiccedilbir tartışmaya girmeden ldquomitrdquo başlığı altına koyabilmek iccedilin tek başına
yeterlidir
Bununla beraber mit doğauumlstuuml-kutsal oumlğeler barındırsın ya da barındırmasın bir
tasvir ve aktarım aracı olarak duumlşuumlnuumllduumlğuuml suumlrece doğa fenomenleriyle veya
tarihsel gerccedileklikle daima oumlrtuumlşme iccedilinde karşımıza ccedilıkacaktır Oumlrneğin iki farklı
miti iccediliccedile geccedilmiş bulduğumuz Buumlyuumlk İskenderrsquoin Gordion duumlğuumlmuumlnuuml kılıcıyla
boumllduumlğuuml hikacircye tarihte gerccedilekleşmiş bir olaylar silsilesini aktardığı şuumlpheli
olmakla birlikte bir komutan ve huumlkuumlmdar olarak İskenderrsquoin benimsediği askeri
youmlntemi etkileyici bir tarzda tasvir etmektedir İskender belki de o duumlğuumlmuuml hiccedil
goumlrmuumlş değildi hatta o duumlğuumlmuumln varlığı bile tartışma konusu olabilir Ama
İskenderrsquoin zekacircsından ccedilok kılıcının guumlcuumlne guumlvenen ve bu guumlveni hiccedil de boşa
ccedilıkmamış bir devlet adamı olduğu kuşkusuzdur
Din ve mit arasındaki ilişkiyi Eliadersquonin ldquokozmik dinrdquo kavramının seyrinde accedilıkccedila
goumlsterdiği gibi tek tek mitlerden sistemli bir dine geccediliş olarak da goumlrebiliriz
ldquoKozmik dinrdquo tezini şu şekilde oumlzetlemek muumlmkuumlnduumlr Neolitik devrimle birlikte
doğada baştan verili olmayan bir beslenme kaynağı olarak tarım uumlruumlnuuml zaman
algısıyla ve zaman birimlerinin tanımıyla ilgili yeni sistemler yaratma zorunluluğu
doğurur Ccediluumlnkuuml av hayvanlarının aksine toprağı ekip biccedilme yoluyla elde edilen
tahıl ve meyvelerin hangi mevsimde nasıl davranacakları hangi şekli alacakları
bir kelimeyle ne zaman tuumlketilebilir hacircle gelecekleri dakik biccedilimde bellidir ve
şansa bırakılamaz İlk ccediliftccedili toplumların bu periyotları yani guumlnuumln yanısıra ay ve
mevsim birimlerini tespit etmesi artık zorunludur Bunun sonucunda ilk tarım
toplumlarında doumlnguumlsel bir zaman kavrayışı gelişmeye başlamıştır Boumlylece
Eliadersquonin ldquokozmik dinrdquo adını verdiği inanma biccedilimi doğanın suumlrekli
yenilenmesinden oluş ve bozuluşu periyodik biccedilimde tekrarlamasından ileri
gelen esasında doğanın taklidine dayanan bir mitik rituumleller toplamını ifade eder
Bu rituumleller arasında herhangi bir meyvenin başlangıccedil hikacircyesindeki bir cinayeti
yeniden canlandırmak gibi birtakım anımsama senaryoları vardır ve bu tekil
senaryoların şu veya bu şekilde bir araya gelmesi dinlerin oluşması iccedilin elverişli
zemini hazırlamıştır
14
Bazı durumlarda bu arkaik senaryolar yeni dinsel yaratımların doğmasını sağlayacaktır (Eleusis Yunan-Doğu mysteriaları) (hellip) Tarım kuumlltuumlrleri ldquokozmik dinrdquo adı verilebilecek olguyu geliştirir ccediluumlnkuuml dinsel etkinlik merkezicirc gizemin etrafında yoğunlaşmıştır Duumlnyanın duumlzenli aralıklarla yenilenmesi (Eliade 2012 s 55)
Aşağıda etraflıca değineceğimiz uumlzere bizim iccedilin asıl muumlhim nokta şudur
Eliadersquonin mit ve gerccedileklik kurgusu mitin oumlncelikle insan zihnindeki ve nihayet
toplumdaki ndashbunun bir kabile veya klan olması da pekacirclacirc muumlmkuumlnduumlrndash iş goumlrme
biccedilimine Vernantrsquoa kıyasla ccedilok daha genelgeccediler mitin kendisini temele alan bir
tarzda ışık tutmaktadır
Antikccedilağrsquodaki mit ve gerccedileklik kavrayışını modern ccedilağın bilim paradigmalarından
ve tarihsel yargılarından arındırarak anlamamız başka tuumlrluuml muumlmkuumln
goumlruumlnmemektedir Eliadersquonin tespitine ek olarak diyebiliriz ki mit Antikccedilağrsquoda
yaşayan birey iccedilin aktardığı olayların doğauumlstuuml veya hayatın olağan akışına
aykırı olmasına bakılmaksızın her durumda gerccedilekti Bazı durumlarda
gerccedileklikle hiccedilbir biccedilimde oumlrtuumlşmediği bilinse bile bireylerin her birinin bilincinde
ve nihayet topluluğun kolektif bilincinde gerccedilek gibi işliyordu Buna karşılık bazı
durumlarda tam anlamıyla gerccedilekti ama dahil olduğu kurgusal buumltuumlnde
gerccedileklikle oumlrtuumlşmeyi şu veya bu şekilde reddederek bir ldquomitrdquo olduğunu suumlrekli
hatırlatıyordu
Bu durumun mitin tanımında baştan verili olan bir ldquoparadoksrdquo gibi nitelenmesi de
muumlmkuumlnduumlr Mitin olgulara dayanan bir gerccedilekliğinden soumlz edilemez baştan
sona doğru olduğu soumlylenemez bir kelimeyle mit bize gerccedileklerden soumlz etmez
Buna rağmen gerccedilekliğin de oumltesine geccedilen bir guumlce sahiptir ve varlığını da tam
olarak bu guumlce borccedilludur (Dowden 1992 s 2)
Campbellrsquoin bu guumlccedilten anladığı mit vasıtasıyla gerccedileklik ve insan hayatı arasında
kurulan bağdır Yazar mitin modern anlamını hikacircye anlatıcılığıyla bir tutarken
hikacircyelerin gerccedileklikle okur arasındaki uyumu sağladığını duumlşuumlnmektedir Bu
lsquohikacircyersquoden yalnızca miti değil aynı zamanda modern romanları da anlamak
gerekmektedir Nitekim Campbell soumlzuumlnuumln devamında Buddharsquodan Platonrsquodan
15
Yunan anlatılarından vs soumlz etmenin yanında Thomas Mannrsquoın Tonio Kroumlgerrsquoini
de bu lsquohikacircyersquoye bir oumlrnek olarak goumlsterir
Campbellrsquoin oumlrneğinden hareketle denebilir ki okur aslında hikacircyenin gerccedileklikle
tarihsel olgularla birebir oumlrtuumlşmediğinden haberdar olsa da mitle arasında
kurduğu bağ tıpkı Dowdenrsquoin dediği gibi gerccedilekliği ve doğruluk kriterlerini aşacak
guumlccediltedir
Son tahlilde en azından antik doumlnem mitleri iccedilin soumlylenebilecekleri şu şekilde
oumlzetleyebiliriz Her bir doğa evren vs goumlzlemi uumlzerine soumlylenen mit daima
fenomenin başlangıcına ilk nedenlerine ilişkin soruları aydınlatıyor ve birbirine
eklenen hikacircyelerle birlikte buumlyuumlk (ccediloğu durumda adına ldquodinrdquo denilen) bir mitler
oumlrguumlsuuml ortaya ccedilıkıyordu Bu oumlrguuml sayesinde bireylerin etrafındaki sosyal kuumlltuumlrel
ve guumlndelik buumltuumln gerccedileklik eksiksiz biccedilimde yeniden inşa edilmekteydi
11 Mit ve mitolojiyi logos bağlamında tanımlama girişimleri
Bu noktada birini Vernantrsquola diğerini Eliadersquoyle oumlrneklediğimiz iki modern ldquomitrdquo
kavrayışı arasında yapacağımız tercihin nedenlerinin daha anlaşılır olması adına
İyonya logosrsquou bağlamındaki mit tartışmasını derinleştirmek gerekmektedir
Vernantrsquoın kuşkucu bir bakışla soumlylenirse ldquoYunan mucizesirdquo fikrinin oumlrtuumlk bir
savunmasına hasredilmiş gibi goumlruumlnen Les origines de la penseacutee grecque
(Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları) adlı uumlnluuml kitabı karşılaştırmalı mitolojinin
kurucusu sayılan Georges Dumeacutezil editoumlrluumlğuumlndeki ldquoMythes et Religionsrdquo (mitler
ve dinler) başlıklı seri dahilinde 1962 yılında yayınlanmıştır8 Bununla birlikte
oumlzellikle felsefe bağlamında bir mit araştırması guumlndeme geldiğinde yaygın kabul
goumlren bu ldquomucizerdquo yaklaşımının tarihi Vernantrsquotan en az bir yuumlzyıl daha geriye
uumlnluuml Fransız duumlşuumlnuumlr Ernest Renanrsquoa gider ldquoYunan mucizesirdquo kavramını
literatuumlre kazandıran kişi bizzat Renanrsquodır Renan Avrupalı aydın ve duumlşuumlnuumlrler
8 Eserin Tuumlrkccedileye Huumlsen Portakal tarafından yapılan ccedilevirisinde ccedilevirmenin oumlnsoumlzuumlnuumln başlığı muhtemelen kitabın adından ziyade iccedileriğine atıfla Yunan Mucizesinin Kaynaklarırsquodır (Cem Yayınları 2017)
16
uumlzerinde buumlyuumlk etkiye sahip bir tarihccedili ve filolog olması bir yana Roumlnesansrsquoın
hemen ardından antik Yunanrsquoa duyulan ilgiyi sistemli bir ideolojiye doumlnuumlştuumlrmuumlş
olan sosyal bilimcidir
Renan gibi bazı Avrupalı duumlşuumlnuumlrlerin el birliğiyle inşa ettiği Hellenist atmosferde
mitin İyonyarsquoda doğup Atinarsquoda olgunlaştığı bilinen Batı rasyonelliğinin yani
logosrsquoun karşısına koyulması ve boumlylelikle kısmicirc bir zeminde tanımlanması
geleneksel hacircle gelmiştir En iyimser bir şekilde ifade edilirse Yunan
duumlşuumlnuumlrlerinin mitik duumlşuumlnmeyi aşmak konusunda goumlsterdikleri soumlylenen
mucizevi başarı inancı Renancı mucize yaklaşımından hareketle veya bu
yaklaşıma paralel gelişme imkacircnı bulmuştur
Alabildiğine lirik bir uumlslupla yazdığı bir anı yazısından Ernest Renanrsquoın Atinarsquodaki
Akropolisrsquoe ziyareti sonrasında şaşırtıcı bir hızla Kuduumls hayranlığından Atina
hayranlığına suumlruumlklenmesi ve bunun neticesinde ortaya ccedilıkan Atina-Kuduumls
tezinin izlerini takip etmek muumlmkuumlnduumlr Yazar Akropolisrsquote Yakarış adlı bu
yazısında 1865 yılındaki Atina gezisinden oumlnceki ruh hacirclini şu soumlzlerle dile getirir
O ana kadar yeryuumlzuumlnde muumlkemmelliğin hiccedil var olmadığını duumlşuumlnmuumlş muumlkemmelliğe ancak ucundan kıyısından yaklaşan şeylerin şurada burada tesaduumlfen goumlruumlnuumlr olabileceğine inanmıştım Yahudi halkının goumlzuumlmde yeri her zaman başka olan İsarsquoya ve Hristiyanlığa da yol goumlsteren muumlstesna yazgısına rağmen soumlzde mucizelere olan inancımı da yitireli ccedilok zaman olmuştu (Renan 1897 s 38)
Renan sonraki doumlnemlerde buumlyuumlk tartışmaların odağına yerleşecek ldquoYunan
mucizesirdquo fikrinin doğmasından hemen oumlnceki ruh hacirclini bu cuumlmlelerle tasvir
ederken kapılacağı yeni ruh hacirclinden buumlsbuumltuumln habersiz olduğunu ve hatta boumlyle
bir beklenti veya umudunun hiccedil kalmadığını goumlstermek ister gibidir Belki de eski
ruh hacirclinin boumlylesine coşkulu bir tasvirini yaparken az sonrasında daha coşkulu
biccedilimde tasvir edeceği yeni ruh hacirclini bir kelimeyle ldquomucizerdquo duumlşuumlncesini ccedilok
daha buumlyuumlleyici hacircle getirmeyi ummaktadır Kısacası bu bir hazırlıktır ve hazırlığı
yapılan değişimin goumlrkemine layık oumllccedilekte olması gerekmektedir Buumltuumln mucize
ve dogmalardan kurtulmuş fakat Tevrat ve Kuduumls hayranlığını henuumlz yitirmemiş
ldquorasyonelrdquo bir duumlşuumlnuumlr Atinarsquodaki atmosferi soluduktan sonra yeryuumlzuumlnde
ldquorasyonelrdquo bir mucizenin ndashbir defalığına bile olsandash meydana geldiğine iman
edecek Akropolisrsquoteki o mucizevicirc saatlerin ardından antik Yunan uygarlığında
17
ortaya ccedilıkan aydınlanmayı sadece Batı duumlnyasının değil buumltuumln medeniyetlerin
yol goumlstericisi olarak savunmaya karar verecektir Nitekim yukarıdaki cuumlmlelerin
devamı şoumlyledir
Ama o anda birdenbire Yahudi Mucizesinin hemen yanıbaşında Yunan Mucizesi kendini goumlsterdi Bir defaya mahsus olabilecek daha oumlnce hiccedil kimsenin goumlrmediği bundan sonra da hiccedil kimsenin goumlremeyeceği fakat etkileri ebediyen suumlrecek bir olaydı bu guumlzelliğin hiccedilbir yerel ya da millicirc lekeyle kirlenmemiş
oumlluumlmsuumlz bir hacircli (Renan 1897 s 38)
Goumlruumllduumlğuuml gibi yazarın zihninde tasavvuru oumlnceden mevcut bir mucize daha
guumlccedilluuml ve goumlrkemli bir başka mucize tarafından bozguna uğratılmış safdışı
edilmiştir Bu cuumlmleleri okumakla rasyonellik iddiasını elden bırakmaksızın
İsarsquonın mucizesine tanık olduğunu soumlyleyen ve bunu insanlara anlatmayı ldquokutsalrdquo
bir oumldev telakki eden Aziz Paulusrsquou okumak arasında yarattıkları hisler
bakımından bir fark yoktur Nitekim goumlzardı edilmemelidir ki Yukarıdaki
cuumlmlelerin yazarı Renan 19 yuumlzyılda Fransarsquoda Monteignersquoden iki Voltairersquoden
bir yuumlzyıl sonra yaşamış saygın bir filozoftu Montesquieu ve Comtersquou
bilmekteydi Nietzschersquonin ccedilağdaşıydı uumlstelik bilimsel anlamda guumlvenini de
kazanmıştı (krş Nietzsche 1967 39-8)
Akropolisrsquote Yakarışrsquoın bu cuumlmleleri doğa ve evren konularında anlama yetisinin
yalnızca ratio kısmını kullanma iddiasındaki Avrupalı bir duumlşuumlnuumlruumln rasyonel
temellendirmesini yapmaktan aciz kaldığı bununla birlikte azizlerine ve
peygamberlerine kulak vermekten bitkin duumlştuumlğuuml bir mitten kısmen de olsa
vazgeccedilerek rasyonel temellendirilmesi kolay modern bilimler ve felsefenin
ccedilağdaş youmlnuumlnuuml de Roumlnesansrsquotan itibaren tayin etmiş bir başka mite sarıldığı anın
kayıtları olarak okunmalıdır Kuduumlsrsquote yakarışın yerini Akropolisrsquote yakarışın
alması uumlstelik bu yakarışın yerel ve ulusal kaygılardan arınarak ndashyazarın kendi
metaforuna goumlre Pentelikon mermeri antik Yunan heykeltıraşları tarafından
lekesiz bir işccedililikle işlenmiştirndash evrensel bir ccedilehreye buumlruumlnmesi bir mitten başka
bir mite sıccedilrayış suumlrecini goumlzlerimizin oumlnuumlnde anbean canlandırmaktadır
Bunun yanında belli bir felseficirc tavrın tarihsel arka planını yansıtabilmek adına
zorunlu olarak değinmekten başka oumlzel bir Renan tartışmasından uzak kalmak
iccedilin yeterince nedenimiz vardır Oumlncelikle kabul etmek gerekir ki felsefenin kendi
18
oumlzel alanında inşa edilmek istenen herhangi bir logos-mitos ilişkisi Renanrsquoın ve
meseleye aynı perspektiften bakan yazarların şahsicirc veya ideolojik duumlşuumlncesine
hiccedilbir karşı arguumlman borccedillu değildir En genel bir oumlrnekle İyonya biliminin ortaya
ccedilıkışıyla kavramsallaşan μῦθοςrsquotan buumlsbuumltuumln arınmış bir felsefeyi konu alan bir
ccedilalışma hatta boumlyle bir felsefenin buumltuumln imkacircn ve ihtimallerini reddeden bir tez
bile araştırmacısını Renanrsquoın şahsicirc antik Yunan kavrayışıyla karşı karşıya
getirmese gerektir ldquoYunan mucizesirdquo boumlyle bir tez iccedilin olsa olsa dolaylı bir durak
olabilir burada bizim yaptığımız da budur Kaldı ki boumlylesine geniş kapsamlı bir
araştırmanın verimli ufuklarını Yunan mucizesi gibi romantik bir yaklaşımı inkacircr
ccedilabasına indirgemek hiccedil de makul olmaz Sonuccedil itibariyle boumlyle bir ccedilalışmada
Yunan mucizesini savunanların romantik fikirleriyle değil ilk Yunan filozofları
hakkındaki belli birtakım iddialarıyla hesaplaşmak gerekmektedir
Bu zorunlu karşılaşmayı oumlnceden kestirmenin kolaylığı da kabul edilsin Bir eski
Yunan felsefe tarihi araştırması olmasından oumltuumlruuml başlangıcını Homerik-Hesiodik
ccedilağla işaretlemek durumunda olduğumuz bu ccedilalışmada Renan bahsinde kem
kuumlm etmeden ortaya koyabileceğimiz yegacircne itiraz İyonya bilimi ve felsefesinin
uumlruumlnuuml olan eski Yunan entelektuumlel tipinin tamamıyla rasyonel bir duumlşuumlnuumlşte
olduğuna dair fantastik iddiayla muhataptır Aynı zamanda bu entelektuumlel tipinin
duumlşuumlncesinin buumltuumlnuumlyle kendisinden menkul birdenbire ortaya ccedilıktığı youmlnuumlnde
ccedilok daha fantastik bir iddiayla da muhataptır Mucizeci antik Yunan kavrayışını
yukarıdaki paragraflarda yeterince oumlzetlemiş olarak bu kavrayışa itirazımızı da
aşağıda birkaccedil paragrafla oumlzetleyeceğiz
12 Antik Yunan duumlşuumlncesinin mitik koumlkenleri hakkında tartışmalar
Ccedilalışmamızın başlığı accedilısından hayli yerinde bir giriş olarak ldquoYunan mucizesirdquonin
felseficirc youmlnuumlne yapılan itirazların ccediloğu Platonrsquoa atfedilen Epinomisrsquoteki şu
cuumlmleden hareket eder ldquoŞunu soumlylemeye hakkımız var [λάβωμεν] Hellenler
barbarlardan aldıkları her şeyi daha iyi bir sonuca vardırırlarrdquo (987d-e)
19
Epinomisrsquoin yazarının şayet Platon değilse bile bu cuumlmleyi Yasalarrsquoın en
başından itibaren aklıbaşındalığı temsil eden karakter olan Atinalı Yabancırsquoya
soumlyletecek kadar Akademiarsquoya sadık bir Platon tilmizi veya takipccedilisi olduğuna
kuşku yoktur Bu nedenle otantikliği en tartışmalı diyaloglardan biri olması bizim
accedilımızdan sorun teşkil etmez nihayet Atinalı Yabancırsquonın bu cuumlmleyle Platonrsquoun
sağlığındaki Akademiarsquonın goumlruumlşuumlnuuml temsil ettiğini biliyoruz
Atinalı Yabancırsquonın bu cuumlmlesinin taşıdığı anlam bakımından bizim ccedilağımızdaki
kavranışıyla 5 yuumlzyıl Atinarsquosındaki kavranışı arasında buumlyuumlk fark vardır ve bu
farkı hesaba katmak antik Yunanrsquoa duyulan sevgi ve saygının tarih boyunca
uğradığı değişimi anlamamıza yardımcıdır Cuumlmlede geccedilen λάβωμεν fiilinden
hareketle Atinalının boumlyle buumlyuumlk bir iddiada bulunma hakkını saklı tutma
ccedilabasına bakılırsa Atinarsquoda o doumlnemde etkin olan bazı grupların itirazlarıyla
karşılaşma hazırlığı soumlz konusudur Bu gruplar belki antik Mısır bilgelerine
hayranlık duyan Yunan duumlşuumlnuumlrlerinden belki de Frig veya başka bir Anadolu
medeniyetine goumlnuumll vermiş şair ve yazarlardan meydana geliyordu bunu
bilemiyoruz Fakat Atinalı Yabancı Giritli ve Spartalı arkadaşlarına λάβωμεν
(sahip ccedilıkıyoruz elimizde tutuyoruz) diye seslenirken iddiasını bu ccedilevrelerin
saldırılarına karşı guumlvenceye almanın peşindedir Kısacası bu cuumlmle 5 yuumlzyıl
Atinarsquosında yaşayan Hellen bilincine sahip ve yuumlreği Hellen sevgisiyle dolu her
entelektuumlele hitap eden antik bir ldquoHellenciliğinrdquo en naif ifadesidir
Bununla birlikte evvela Roumlnesans ve ardından modern doumlnemde yaygınlaşan
yeni bir Hellenizmin etkisiyle bu cuumlmleden anlaşılan her şey tepetaklak olmuş
cuumlmleye olumsuz bir iccedilerik yuumlklenmiş ve bu itibarla lsquoYunan mucizesirsquo tezine arka
ccedilıkan yazarlar tarafından hep goumlrmezden gelinmiştir Bu tutumun arka planında
antik Yunanrsquoın bilim ve felsefe devriminin yine Yunan koumlkenli olduğuna bu
devrimde herhangi bir başka ulus veya uygarlığın katkısının bulunmadığına dair
peşin huumlkuumlm yatar Epinomis cuumlmlesindeki ldquodevraldığı mirası artıran daha iyi
sonuccedillara vardıran Hellenrdquo vurgusuna rağmen
Bu konuda Jaegerrsquoin ccedilok faydalı ccediloumlzuumlmlemeler iccedileren İlk Yunan Filozoflarında
Tanrı Duumlşuumlncesi adlı eseri muumlhim bir yanlış yorumlamayı da goumlzler oumlnuumlne serer
Buna goumlre ldquodoğardquo (Natur) ve ldquodoğa filozoflarırdquo (Naturphilosophen) ifadesi ndashki bu
20
adlandırmanın Antikccedilağrsquodaki sahibi Aristotelesrsquotirndash bizim ccedilağımızda ldquohatalı bir
modernizasyonrdquoa uğratılmıştır Ccediluumlnkuuml φύσιςrsquoin koumlkuuml olan φάναιrsquoın anlamı
buumlyuumlme oluşmadır ve ldquodoğardquo biccediliminde ccedilevirdiğimiz soumlzcuumlk aslında ldquokoumlken
gelişmerdquo benzeri bizim ccedilağımızda anlaşılması imkacircnsız bir Yunan kavrayışına
karşılık gelir Jaegerrsquoe goumlre φύσις eski Yunanlardaki ldquosoyutrdquo kavrayışlardan
(Abstraktbildungen) biriydi (Jaeger 2011 s 40)
Jaegerrsquoin tercih ettiği bu ldquosoyutrdquo soumlzcuumlğuumlnuumln tam olarak ne demeye geldiğini
anlamak guumlccedil goumlruumlnebilir Bununla birlikte Jaeger ldquomitikrdquo duumlşuumlnme biccedilimlerinin her
tuumlrluumlsuumlnden bağımsız anlamaya oumlzen goumlsterdiği Miletoslu doğa filozoflarının
guumlnuumlmuumlzde anlaşıldığı biccedilimiyle birer materyalist olmadıklarını kanıtlama
ccedilabasından da geri durmaz Nitekim aynı yazıda γένεσιςrsquoi de bu minvalde
değerlendirdikten hemen sonra Homerosrsquoun Ὠκεανόςrsquou ile Thalesrsquoin ὕδωρrsquou
arasında doğruluğunun tartışmaya accedilık kalmasını bilinccedilli olarak goumlze alır gibi
kesin bir sınır belirlemeye girişir buna goumlre Thales ldquoherşeyin sudan geldiği
youmlnuumlndeki sezgisini (Erkenntnis)rdquo herhangi bir mitik veya alegorik ifadeye
başvurmadan dile getirmiştir Ccediluumlnkuuml Thalesrsquoin suyu Homerosrsquounkinin aksine
goumlzle goumlruumlluumlr duumlnyanın ndashduyulur alanınndash bir parccedilasıdır
Bununla birlikte ilerleyen satırlarda Thalesrsquoin bu oumlğretisinin onu buguumln
ldquometafizikccedilirdquo ve ldquoteologrdquo olarak nitelediğimiz duumlşuumlnuumlrlerle aynı başlık altına
koyacağını da kabul edecektir Buna mecburdur ccediluumlnkuuml παντᾷ πλήρη θεῶν
(DK11a22) ifadesinin yakamızı bırakması başka tuumlrluuml muumlmkuumln olmaz
İyonyalı doğa duumlşuumlnuumlrleri mitik koumlkenlerden etkilenmiş olmakla beraber onların
buumltuumln mitik inanışlara olumlu baktıkları veya bu duumlşuumlnme biccedilimini buumlsbuumltuumln
benimsedikleri elbette iddia edilemez Mitlere karşı mesafeli tutumları her şeyden
oumlnce logosrsquoun dayattığı bir zorunluluktu
Jaeger de İyonyalıların bu tavrını logos lehine yorumlar ama bu yorumu
temellendirmek adına az oumlncekinde olduğu gibi yine Homerosrsquola İyonya
arasındaki nicel bir farka başvurmak zorunda kalır Thalesrsquoin ὕδωρrsquou Homerosrsquoun
Ὠκεανόςrsquounun aksine kosmosrsquoun her yerini dolduran θεοίrsquodur Jaegerrsquoin
21
duumlşuumlncesine goumlre bu fark Thalesrsquoin oumlğretisini bir mit olmaktan kurtarmaya
muktedirdir
Anaksimenes iccedilin bu tartışmalar Thalesrsquole ccedilok benzer olmakla beraber mesele
Anaksimandros olduğunda İyonya bilimselliğinin bize miras bıraktığı ve bu ccedilağda
ccediloumlzuumllmesi en guumlccedil en buumlyuumlk soru işaretiyle karşı karşıyayızdır Su veya hava gibi
duyulur alandaki en temel oumlgelerden birini seccedilmek yerine ἀπείρων gibi muğlak
tartışmaya accedilık bir ldquoşeyirdquo ἀρχή olarak belirleyen Anaksimandros (Simplikios
Phys 2413 DK12a9) Aristotelesrsquoin kendisine yakıştırdığı ldquodoğa filozofurdquo
unvanını boşa ccedilıkarırcasına logosrsquoun ve deney-goumlzlem alanının oumltesine geccedilen
bir oumlnerme ortaya koymuştur
Jaegerrsquoin Thales bahsinde ldquoErkenntnisrdquo diye adlandırdığı θεοί yaklaşımının
Anaksimandrosrsquotaki bir karşılığı da bu olsa gerektir Yine φύσιςrsquoin Aristoteles iccedilin
de bir ldquosoyutrdquo kavrama karşılık geldiği Jaegerrsquoin tezini doğrular biccedilimde
Anaksimandrosrsquoa bu unvanı rahatlıkla yakıştırabilmesinden anlaşılabilir Oumlte
yandan teredduumltsuumlz diyebiliriz ki ἀπείρων ilk defa Anaksimandrosrsquota karşımıza
ccedilıktığına goumlre onu eski bir mit veya alegorik anlatıyla ilişkilendirmek olanaklı
değildir Bu durumda antik doumlnemdeki mit kavrayışını araştırırken bu oumlğretinin
bize katkısı hangi bağlamda ve tam olarak ne olabilir
Kendisi başlıbaşına bir belirsizlik olan bu kavramın izini guumlnuumlmuumlze kalan bir tek
fragmanın yardımıyla suumlrmenin zorluğu hatta imkacircnsızlığı tartışmasızdır Fakat
yine de bu konuda buumlsbuumltuumln ccedilaresiz olduğumuz soumlylenemez İlk felsefe tarihccedilisi
dolayısıyla aynı zamanda Platon oumlncesi filozoflar iccedilin ilk başvuru kaynağımız olan
Aristotelesrsquoin onlara dair kavrayışına bu noktada bir defa daha koşulsuz
guumlvenmemiz gerekecektir Kavramın tartışmamıza hangi bağlamda dahil
edilebileceğine ilişkin sorumuzu cevaplamak iccedilin Fizikrsquoteki ldquosonsuzrdquo başlığı altıda
geccedilen şu berrak cuumlmle tek başına yeterlidir
Sonsuzluk tanrısal (θεῖον) bir şey de olsa gerek ccediluumlnkuuml Anaksimandros ile ccediloğu doğabilimcisinin dediği gibi oumlluumlmsuumlz ortadan kalkmayan bir şey (Aristoteles 2012 203b14)
Bu soumlzler yalnızca İyonya doğa duumlşuumlnuumlrlerinin değil aynı zamanda Aristotelesrsquoin
doumlnemine kadar gelen suumlreccedilte buumltuumln Antikccedilağ bilginlerinin Miletos arkhersquosine
22
ilişkin algısını resmetmesi bakımından bizim iccedilin oumlnemlidir Bunun yanında
Thalesrsquoin πλήρη θεῶν doğası Aristotelesrsquoin bu cuumlmlesiyle yan yana
okunduğunda anlamı daha belirgin hacircle gelmektedir
Cornford Anaksimandrosrsquoun ἀπείρων oumlğretisiyle kadim mitik duumlşuumlnce arasında
organik bir bağ kurarken Parmenidesccedili Moira oumlğretisinden hareket etmesinin
yanında başlıca guumlvencesi Aristotelesrsquoin Fizikrsquote aktardığı Eleatik bir ifadeydi
ldquoHer şeyi ccedilepeccedilevre sarıp her şeyi youmlnetiyorrdquo (Fizik 203b12) Bu cuumlmledeki
περιέχω ve κυβερνάω fiillerinden Cornford İyonya devrimiyle mitik tanrıların
ldquoortadan kaybolmasınınrdquo ardından geride kalan tanrısal ruh toumlzuumlrsquonuuml anlar
ccedilepeccedilevre saran ve youmlneten şey yani soumlz konusu toumlz doğrudan doğruya
φύσιςrsquotir (Cornford 1912 s 146) Boumlylece Jaegerrsquode ifadesini bulduğumuz antik
Yunan doğa kavrayışının ldquosoyutrdquo youmlnuuml Cornfordrsquoun ccediloumlzuumlmlemesinde ifadesini
daha accedilık biccedilimde bulur Cornford bu φύσις kavrayışını ldquosoyutrdquo diye nitelemek
yerine doğrudan doğruya ldquomitikrdquo sıfatını kullanır
Sonuccedil olarak fragmanlar ve tanıklıklar ἀρχήrsquonin tanrısal başka bir deyişle aşkın
olana goumlnderen youmlnuumlnuuml aydınlatarak İyonyarsquoda yalnızca bilimsel duumlşuumlncenin
değil aynı zamanda yeni bir theologiarsquonın da ortaya ccedilıktığını goumlstermektedir
Genel olarak bu ldquomucizevicircrdquo bilimselliğin mitik oumlzelliklere de sahip olup olmadığı
konusunda Cornfordrsquoun araştırmaları fevkalade yol goumlstericidir
Jaegerrsquoin felsefeyi bilhassa İyonya oumlzelinde mitten ayırma girişiminin
oumlluumlmsuumlzluumlğe ek olarak ldquosonradan meydana gelmemişrdquo bir kelimeyle ezeli bir
tanrısallık kavrayışı uumlzerinde temellendirildiğini goumlzden kaccedilırmamak gerekir Bu
keşif ccedilarpıcı olmasına ccedilarpıcıdır fakat yine de Miletosrsquou olgunlaşmış bir
rasyonellikle bağdaştırmak iccedilin yetersiz olduğu kuşkusuzdur Miletosrsquota ortaya
ccedilıkan yeni ldquotanrısal varlıkrdquo herhangi bir biccedilimde doğmamıştı ve zamanlar uumlstuumlyduuml
ancak yine de mitik duumlşuumlnmenin uumlruumlnuumlyduuml ve bu yolla yapılan devrim eski bir
theogoniarsquonın karşısına yeni bir theologiarsquonın koyulmasından ibaretti
Jaeger soumlzuumlnuuml ettiğimiz iddiayı dile getirirken şunları yazar
ἀπείρων goumlrduumlğuumlmuumlz uumlzere aynı zamanda hiccedil meydana gelmemiş bir
şeydir Bu buumltuumln şeylerin koumlkenindeki ilk ilke kavramına bilhassa uygun bir
oumlzelliktir Mitsel duumlşuumlncede tanrıların en temel ayırt edici oumlzelliği insanlar
23
gibi oumlluumlmluuml olmamalarıdır buna karşılık başka bakımlardan insan kılığında
temsil edilirler Rasyonel duumlşuumlnce ise her şey iccedilin kendisinin koumlkeni
olmayan bir koumlken arayarak oumlluumlmsuumlz ve tanrısal bir varlık fikrine varmıştır
(Jaeger 2011 s 50)
Bu rasyonel duumlşuumlnce İyonyarsquoda doğan felsefedir Buradaki rasyonelrsquoin ratiorsquosu
elbette İyonya logosrsquouydu Jaegerrsquoin İyonyalılar konusunda goumlzardı ettiği mitik
yaklaşım da zaten bu rasyonel duumlşuumlnceyle ulaşılan tanrısal varlık fikri olup
Cornfordrsquoun tespit ettiği ldquotanrısal ruh toumlzuumlrdquonden başka bir şey de değildir Uumlstelik
yalnızca Miletos arkhersquosiyle sınırlı kalmayacak buumltuumln antik Yunan tarihi boyunca
suumlruumlp gidecektir
Sonuccedil olarak Thalesrsquoin ὕδωρ oumlğretisindeki her şeyin tanrılarla dolu olduğu
oumlnermesinin Thales veya ondan oumlncekiler tarafından yapılmış deney-goumlzlem
sonucunda ortaya ccedilıkması beklenemez Bu tanrısallık Thalesrsquoin suyun kendi
başına davranan ve neye doğru ldquooluşuprdquo neyden doğru ldquobozulacağınardquo karar
veren bir ἀρχή olduğu fikrinden hareketle ifade ettiği mitik bir ccediloumlzuumlm denemesidir
Thales bu savında duyuların nesnesi olamayacak boyutlardaki başka bir deyişle
var olduğu bilinen değil var olduğuna inanılan minik su taneciklerine yuumlklenmiş
bir tanrısal guumlccedilten soumlz etmektedir Anaksimandrosrsquoun ἀπείρωνrsquou ve goumlkleri
Pythagorasrsquoın sayıları ve kozmik muumlziği Anaksagorasrsquoın νοῦςrsquou gibi antik Yunan
doğacılarının birccedilok oumlğretisi iccedilin de bu durumdan soumlz edebiliriz Oumlzellikle antik
Yunan filozoflarının ldquokozmolojirdquo kabul edilen ve fakat ldquokozmogonirdquo niteliğini henuumlz
buumltuumlnuumlyle yitirmemiş kosmos kavrayışlarında mitik yaklaşım apaccedilık goumlruumlnuumlr
Dahası aşağıdaki boumlluumlmlerde değineceğimiz gibi bu duruma en fazla oumlrneğin
goumlruumllebileceği yer İyonyalı seleflerinden en az iki yuumlzyıl sonra Atinarsquoda yaşamış
olan Platonrsquoun kosmos oumlğretisidir
Tartışmanın odağında olduğu soumlylenebilse de Thalesrsquoin veya ilk doğa
filozoflarından herhangi birinin guumlnuumlmuumlz insanına ccedilok şaşırtıcı goumlruumlnen ve ccediloğu
zaman modern anlamda ldquobilimselrdquo diye nitelendirilen herhangi bir kozmik
oumlnermesinin İyonya aydınlanmasından yuumlzyıllar oumlnce Suumlmerrsquode Mısırrsquoda
Tevratrsquota veya başka bir mitik kaynakta geccediliyor olması felsefe-mit ilişkisini ele
alma tarzımızı değiştirmez Aksine kaynağını ilk olarak Cornfordrsquoda bulduğumuz
bu tespit İyonyarsquoya atfedilen olgunlaşmış rasyonelliğe karşı bir oumlnerme
24
huumlkmuumlndedir Fakat bize goumlre mesele ilk Yunan filozoflarının beslendikleri
kaynak her ne olursa olsun duumlşuumlncelerinin hacirclacirc mitik olmasıdır Gerek İyonya
duumlşuumlnuumlrleri ve gerekse Homeros Hesiodos ve Babilli Mısırlı mit anlatıcıları
tarafından soumlylenmiş doğa-evren oumlğretileri mitik duumlşuumlnmenin birer uumlruumlnuumlduumlr
Antik Mezopotamyarsquodaki herhangi bir goumlkbilim fikriyle Anaksimenesrsquoteki goumlkler
kuramının modern bilimsel kriterlere uzaklığı birebir aynıdır Her ikisinde de belli
başlı duumlşuumlnce ve oumlğretiler aynı şablonlar uumlzerine kurulu olup her ikisi de benzer
biccedilimde gelişen hadiselerden soumlz ederler
Bu benzerliği ortaya koymak iccedilin Cornfordrsquoun 1912rsquode ve oumlluumlmuumlnden sonra
1952rsquode yayınlanan iki başyapıtında olduğu gibi ilk Yunan duumlşuumlnuumlrlerinin Suumlmer
veya Mısırrsquodan aldıkları esinleri motifleri bir bir sayıp doumlkmek de şart değildir
Kesin olan şudur 7 yuumlzyılda İyonyarsquoda başlayan ve ileriki boumlluumlmlerde
inceleyeceğimiz uumlzere Platonrsquoda olgunluğa erişen bu mitik-bilimsel ve mitik-felseficirc
yaklaşım bilim tarihinde Kopernik devrimine ve felsefe tarihinde Nietzschersquoye
kadar kesintisiz suumlrecektir Oumlte yandan antik Yunan duumlşuumlncesinin Mezopotamya
koumlkenli olup olmadığına dair tartışmaların iddia sahiplerine 20 yuumlzyılın ilk yarısı
boyunca deyim yerindeyse ağır bedeller oumldettiğine kısaca da olsa değinmek
gerekir
13 ldquoYunan Mucizesirdquonin belirleyiciliği Burnet-Cornford oumlrneği
Yukarıda mit hakkındaki tanımlarını karşılaştırdığımız iki isimden Eliade mit ve
dinler tarihccedilisi Vernant ise antropolog ve eski Yunan tarihccedilisidir Vernantrsquoın 1962
tarihli ilk kitabının başlığı Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynaklarırsquoydı ve benzer biccedilimde
ondan tam elli yıl oumlnce 1912rsquode yayınlanan bir başka kitabın Cornfordrsquoun From
Religion To Philosophy adlı eserinin alt başlığı da A Study in the Origins of
Western Speculationrsquodu Cornfordrsquoun bu kitapta incelediği temel mesele
Vernantrsquoınkiyle birebir aynı goumlruumlnmektedir Hatta oumlluumlmuumlnden sonra 1952 yılında
Cambridgersquode Principium Sapientiae başlığıyla basılan eserinin alt başlığı
25
Vernantrsquoınkiyle neredeyse aynı biccedilimde The Origins of Greek Philosophical
Thoughtrsquotur
Şuumlphesiz gerek Vernant ve gerekse Cornford antik Yunan tarihi felsefesi ve
mitolojisi konularında Avruparsquonın en buumlyuumlk otoriteleri arasındadırlar
Ccedilalışmalarında benzer veya aynı temalara eğilmiş olmaları da bu bakımdan ccedilok
doğaldır Ancak aralarında yalnızca benzerlikten soumlz edemeyiz son derece
belirgin birtakım farklar da soumlz konusudur Uumlstelik bizim iddiamızı doğrudan
ilgilendiren fark elli yıllık bir zaman aralığından ccedilok daha goumlruumlnuumlr ve ccedilok daha
oumlnemlidir İki felsefe tarihccedilisi ilk Yunan filozoflarındaki duumlşuumlncenin koumlkenleri
konusunda birbirleriyle taban tabana zıt duumlşuumlncelere sahiptirler
Sırf mit tanımlaması hakkında soumlylediklerimizin ışığında bile duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde
Vernantrsquoın bu konudaki tavrını tahmin etmek zor değildir Buna karşılık Cornford
Principium Sapientiaersquode Hesiodosrsquoun titan savaşları anlatısını uzun uzun
alıntılayarak yorumladıktan sonra buumlyuumlk bir suumlrpriz yaparak Hesiodosrsquoun Asya
ve Babilrsquodeki koumlkenleri hakkındaki tezini bir anda karşımıza ccedilıkarıverir (Cornford
1952 s 220) Cornfordrsquoun iddiasına goumlre her iki kitabında da ilk Yunan
filozoflarının kuumlltuumlrel ortamını ve esinlerini hazırlamış olduğunu accedilık biccedilimde iddia
edeceği buumlyuumlk ozan Hesiodosrsquoun meşhur titanlar savaşının asıl kaynağı Asyalı
Hitit-Hurricirc uygarlıkları uumlzerinden Yunan kuumlltuumlr duumlnyasına girmiş olan Babilli
Marduk-Tiamat mitidir
Bize Burnet ve Cornford arasında bir karşılaştırma yapmanın bu mesele iccedilin ne
denli accedilıklayıcı olduğunu oumlğreten George Thomson Yunan felsefesinin ortaya
ccedilıkış aşamalarını incelediği kitabı İlk Filozoflarrsquoda Asya-Babil ccedilıkışını buumlyuumlk bir
başarı olarak selamlarken daha sonrasında bunun Cornfordun başına gelenlerin
başlıca sebebi olduğunu oumlfkeyle bağırmaktan da geri durmaz Uumlstelik Thomsonrsquoa
goumlre Cornfordrsquoun oumlmruuml yetse uzun yıllar goumlrmezden gelinerek
ldquocezalandırılmasınardquo neden olan bu tez Asya-Babilrsquole sınırlı kalmayacak Hint ve
Ccedilinrsquoe de uzanacaktı
Enuma Elishrsquoi Hesiodosrsquoun Theogoniarsquosını ve ilk Yunan filozoflarını
duumlşuumlnce tarihindeki devamlı suumlrecin belirli aşamaları olarak ortaya
ccedilıkarmak Cornfordrsquoun başarısıydı (hellip) Bitirmeden bıraktığı Principium
26
Sapientiae adlı yapıtının sonuccedillarından araştırmalarını Platonculuğun
daha iccedillerine doğru değil daha uzağa Hint ve Ccedilin felsefelerine goumltuumlrmek
niyetinde olduğu accedilıkccedila anlaşılmaktadır (Thomson 1997 s 180)
Bu Yunan mucizesi fikriyle paralel gelişen ve oumlzguumlnluumlk konusunu tartışmaya bile
tahammuumllsuumlz Hellen kavrayışına karşı accedilılan bir bayraktı ve daha oumlnce de
soumlylediğimiz gibi Thomsonrsquoun analizinden anlaşıldığına goumlre Cornfordrsquoun
yapıtlarına Batı duumlnyası tarafından uygulanan bir ambargoyla sonuccedillanmıştı
Thomson yukarıdaki cuumlmlelerin devamında Cornfordrsquou bir başka Yunan felsefesi
uzmanı olan Burnetrsquola karşılaştırırken şunları yazar
hellip onun (Cornfordrsquoun) yapıtlarını akademik ccedilevrelerde etkisi ccedilok daha
buumlyuumlk olmuş bir rakibininkiyle karşılaştırmakla başlayayım işe Cornfordrsquoun
From Religion to Philosophy adlı yapıtı da 1912 yılında yayımlanmış
olmasına karşın buguumlne kadar (1955) bir daha basılmadı Burnetrsquoın Early
Greek Philosophyrsquosi ilk kez 1892rsquode yayımlandı ikinci baskısı 1908rsquode
uumlccediluumlncuumlsuuml 1920rsquode ccedilıktı Aynı yazarın Greek Philosophy from Thales to
Plato adlı yapıtı 1914rsquode yayımlandı ve birccedilok kez yeniden basıldı Bu
kitapta Cornfordrsquoun yapıtına hiccedil değinilmemektedir (Thomson 1997 s
182)
Thomsonrsquoın oumlfkesi bununla bitmez Burnetrsquoın hışmına bizzat uğradığı
durumlardan da oumlrnek verir Dikkat edilmelidir ki burada Cornfordrsquoun ve bizzat
kendisinin Burnet karşısında maruz kaldıkları zorluğu okurla paylaşmasındaki
asıl amaccedil Yunan felseficirc duumlşuumlncesinin mitik koumlkenlerini ortaya ccedilıkarmanın veya
bu gibi ihtimallerden soumlz etmenin Avruparsquodaki akademi ccedilevrelerinde yarattığı
hoşnutsuzluğu goumlzler oumlnuumlne sermektir
Cornfordrsquoun tarihte binlerce yıl geriye giderek uumlstelik felsefe ve tarihle sınırlı
kalmayıp farklı disiplinlerin verilerinden de yoğun biccedilimde yararlanarak ortaya
koyduğu titiz koumlken araştırmasına karşılık Burnet Greek Philosophy from Thales
to Platorsquoda Babil Mısır Hint felsefesinden soumlz etmenin gereksizliği duumlşuumlncesini
ccedilekinmeden ifade etmekte Uzakdoğu felsefesinden bahsetmeye ise hiccedil ihtiyaccedil
bile duymamaktadır Ama herhalde bu duumlşuumlncesinin ccedilekirdeğini meydana getiren
ve onu boumlyle davranmaya zorlayan ilke yine Thomson tarafından aynı metinde
aktarılan 1920 tarihli şu soumlzleriyle net biccedilimde ortaya ccedilıkmaktadır
hellip ldquobilim duumlnya uumlzerinde Yunan tarzında duumlşuumlnmektirrdquo demek onun yeterli
bir tanımıdır İşte bunun iccedilindir ki bilim Yunanistan etkisi altına girmiş olan
27
halklar dışında hiccedilbir yerde hiccedilbir zaman var olmamıştır (akt Thomson
1997 s 183)
Oumlte yandan hiccedil şaşırtıcı olmamakla birlikte tıpkı Thomsonrsquoun yukarıda Burnet
iccedilin soumlylediği gibi Vernantrsquoın Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları adlı 1962 tarihli
kitabında da Cornfordrsquoun ne 1912 tarihli From Religion to Philosophyrsquosinin ne de
1952 tarihli Principiumrsquounun adı geccediler O tarihlerde ccediloktan muumlteveffa olmuş
yazarın kendi adı bile hiccedilbir vesileyle anılmaz
Vernantrsquoın Cornfordrsquou anmasına son derece ilginccediltir ama 1965rsquote yayınlanan bir
kitabında bizzat yaptığı yeni bir Cornford-Burnet karşılaştırmasında rastlarız Bu
Eski Yunanrsquoda Mit ve Duumlşuumlnce adlı kitabın Arkaik Yunanistanrsquoda Pozitivist
Duumlşuumlncenin Oluşumu başlıklı boumlluumlmuumlduumlr
Tıpkı on yıl oumlncesinde yayınlanmış Thomsonrsquoa ait karşılaştırmada olduğu gibi
Vernantrsquoın yaptığı karşılaştırmada da esas mesele ldquoYunan mucizesirdquo
tartışmasıdır Ancak bu defa hiccedil beklenmedik biccedilimde daha ilk sayfadan itibaren
Yunan mucizesine karşı mesafeli hatta eleştirel tavırdaki bir Vernantrsquola
karşılaşırız Dahası yazının accedilılış cuumlmlesi şoumlyledir ldquoRasyonel duumlşuumlnce guumlya
resmi bir kimlik belgesine sahiptirrdquo Vernantrsquoa goumlre bu kimlik belgesinde ldquoguumlyardquo
rasyonel duumlşuumlncenin doğum yeri olarak İyonya adı geccedilmektedir Yazar ilk
sayfada Yunan mucizesi fikrinin ortaya ccedilıkışını resmettikten sonra onun ne
olduğunu şu soumlzlerle accedilıklar
Yunan ldquomucizesirdquonin anlamı şudur İyonya filozoflarının duumlşuumlncesinde
zamanlar uumlstuuml bir akıl yuumlruumltme peyda olmuş Boumlylelikle logosrsquoun ortaya
ccedilıkışı tarihin akışında sıradışı bir suumlreksizliğe neden olmuş Bunların
sonucunda felsefe geccedilmişi olmaksızın duumlnyaya gelen ve sırtında
geccedilmişten yuumlkuuml olmayan bir yolcu gibi goumlruumllmuumlş herhangi bir seleften ve
bağlantıdan bağımsız mutlak bir başlangıccedil gibi alınmıştır (Vernant 2006
s 371)
Elbette bu cuumlmlelerin hepsinin başına bu ccedilok ccedilarpıcı ldquoguumlyardquo kelimesini koyabiliriz
ve hiccedilbir okur bu durumu yadırgamaz Daha sonraki satırlarda Vernant Batı
duumlnyasının artık bu inanışı suumlrduumlremeyeceğini accedilıkccedila ifade eder Birebir kendi
soumlzleriyle aklın (şuumlphesiz bununla ldquoevrenselrdquo bir logos kastedilmektedir)
uumlstuumlndeki bu Yunan ldquotekelinerdquo duyulan guumlvenin ldquoson elli yıllık suumlreccedilterdquo altı
oyulmuştur
28
Vernant bu ccediloumlkuumlşuumln sebeplerini modern doğa bilimlerinde meydana gelen krizin
klasik mantığı koumlkuumlnden sarsması ve Batırsquonın kendisi dışındaki Ccedilin ve Hindistan
gibi bazı kadim ruhccediluluk gelenekleriyle iccediliccedile geccedilmesi vs biccediliminde sıralar Sonuccedil
olarak Batı uygarlığı kendi geccedilmişini ve duumlşuumlncesinin koumlkenlerini şu veya bu
şekilde sorgulamaya başlamıştır
Bu minvalde bir dizi cuumlmlenin ardından beklenen itirafı bir anda yapıverir Batı
duumlnyasının kendi duumlşuumlnce koumlkenlerini sorguladığı bu suumlreccedilte takvimlerde iki kritik
tarih soumlz konusudur Cornfordrsquoun From Religion to Philosophyrsquosinin yayınlandığı
1912 ve Principium Sapientiaersquosinin yayınlandığı 1952 yılları (Vernant 2006 s
372)
Vernant Batırsquoda başlayan bu sorgulamanın tarihini doğrudan doğruya
Cornfordrsquoun yapıtları uumlzerinde okumuş goumlruumlnmektedir Cornfordrsquoun ilk itirazının
yayınlandığı 1912rsquoden Vernantrsquoın bu soumlzlerinin yayınlandığı 1965rsquoe kadar geccedilen
suumlre soumlzuumlnuuml ettiği ldquoson elli yılrdquoa karşılık gelmektedir
Vernantrsquoın okuru boumlylelikle ldquoYunan mucizesirdquo iddiasının bizzat Cornford eliyle
ccediluumlruumltuumllduumlğuuml ve o guumlne değin hep goumlrmezden gelinmiş suumlrece geccedil de olsa şahitlik
etmiştir Bunun anlamı şudur Cornfordrsquoun 1912rsquode oumlne suumlrduumlğuuml ve oumlluumlmuumlnden
sonra 1952rsquode yayınlanan yeni eseriyle ikinci ve son defa guumlndeme getirdiği
Yunan duumlşuumlncesinin mitik koumlkenlerine dahası Doğu menşeli mitik koumlkenlerine
ilişkin tez deyim yerindeyse resmicirc bir makam duumlzeyinde kabul goumlrmuumlştuumlr
Yunan ve Roma mitleri uumlzerine yapılan araştırmaların ldquomitolojirdquo disiplini iccedilin ccedilok
albenili bir vitrin meydana getirdiği son yuumlzyılda yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz
ccediloumlkuumlşuumln bize ifade ettiği ccedilok muumlhim bir kırılma soumlz konusudur Vernant gibi bir
otoritenin bu cuumlmleleri bundan boumlyle Babil ve Asya kaynaklı mitlere aynı goumlzle
bakılamayacağının daha da oumlnemlisi antik Yunan uygarlığını aşarak yakın veya
uzak bazı coğrafyaları kapsayacak yeni bir kuumlltuumlrel miras paradigmasının
mazbatasıdır Artık mesele logos kavramını merkeze almaktan ccedilıkarak
başlıbaşına bir ldquomitrdquo ve ldquomitolojirdquo tartışmasına doumlnuumlşecektir
29
14 Sonuccedil olarak mit ve mitoloji
Yukarıda yaptığımız ccediloumlzuumlmlemeler ışığında mit ve mitolojiye ilişkin kendi
yaklaşımımızı ortaya koyma imkacircnı artık belirmiştir diyebiliriz Bu tanımlamayı
kavramın kendisinden hareketle ve mitle mitolojiyi birbirleri vasıtasıyla
anlamlandırarak yapmamız muumlmkuumln goumlruumlnmektedir Sonuccedil olarak mitoloji kadim
halklarca yaratılmış mitleri inceleyen tarihsel olgularla oumlrtuumlşmeleri bakımından
doğruluk derecelerini araştıran birbirleri arasındaki alışveriş ilişkilerini saptayan
ve farklı kuumlltuumlrlerde ortaya ccedilıkmış motifleri karşılaştıran bilimsel bir disiplindir
Yaptığımız bu tanımlama aynı zamanda felsefe tarihiyle ilgilenirken mitolojiyle
kurabileceğimiz hatta bazı durumlarda kurmak zorunda kalacağımız işlevsel
irtibatı da bir youmlnuumlyle accedilıklığa kavuşturmaktadır Mitoloji bilhassa son yuumlzyılda
başta tarih olmak uumlzere sosyal bilimlerin birccediloğunu ve kadim kuumlltuumlr araştırmalarını
şekillendirmeye başlamış bir araştırma sahasıdır Bu durum aynı zamanda
mitlere bakış accedilısının bu yuumlzyılın başlarında buumlyuumlk oumllccediluumlde değiştiğinin de bir
goumlstergesidir
Eliade bu değişmeyi 1960rsquoların başında yayınlanan Mitlerin Oumlzellikleri başlıklı
incelemenin daha ilk cuumlmlelerinde dile getirir tarihiniyse 1900rsquolerin başı olarak
işaretler (Eliade 2014 s 11) Ayrıntılı biccedilimde belirtmemiş olsa da Eliadersquonin bu
değişmeyi resmederken dayanak noktalarından birinin tarih biliminin ve henuumlz
gelişmekte olan arkeoloji ve antropolojinin 19 yuumlzyılın başlarından itibaren
mitolojiyle kurduğu dirsek teması olduğundan şuumlphe edemeyiz Bunun modern
ccedilağdaki belki de ilk ve en belirgin oumlrneği Schliemannrsquoın Troya kalıntılarını ararken
Homerosrsquoun metinlerini takip etmiş olmasıdır Bu 19 yuumlzyılın başlarında henuumlz
kurulma aşamasında olan modern arkeolojinin tarihindeki en buumlyuumlk
ilerlemelerden birini mitlerden ilham alarak gerccedilekleştirdiği anlamına gelir
Elbette Eliade mitlere bakış accedilısının 20 yuumlzyıl başlarında geccedilirdiği değişimi
Newton ccedilağından 19 yuumlzyıla kadar suumlregelen mit algısına goumlre ccedilizer Eliadersquonin
tespitine goumlre ldquomitrdquo kavramı soumlz konusu doumlnemde yaygınlaşmış olan ldquouydurma
kurmacardquo anlamından sıyrılmış ve arkaik toplumlarda algılandığı biccedilimi yeniden
30
kazanmıştır Bunun sebebi yukarıda da soumlylediğimiz gibi mitin ccedileşitli bilim
sahalarında deyim yerindeyse birdenbire işlevsellik kazanması olduğundan
Eliadersquonin tespitini modern ccedilağda bir tarihle sınırlandırması şaşırtıcı değildir
Bununla birlikte soumlz konusu durumun bizi klasik mit kavrayışını benzer bir bakış
accedilısıyla irdelemeye sevk etmesi de normal karşılanacaktır
Başka bir deyişle klasik doumlnem filozoflarında ve yazarlarında mitin değil
mitolojinin tespitini amaccedillayan bir araştırmanın gerekliliği soumlz konusudur Nitekim
ancak boumlyle bir araştırmanın neticesi olarak belli bazı Antikccedilağ yazarlarının mite
yuumlklediği işlevsel roluuml ve bu yakıştırmanın nedenlerini goumlstermeyi nihayet
Platonrsquoun mitik yaklaşımının ilk oumlrneklerini de ortaya koymuş olmayı umuyoruz
Bilhassa 5 yuumlzyıl Atinarsquosında boumlyle bir mitik yaklaşımın varlığını oumlrneklemek
Platonrsquoun tanrısal mitlerini ve daha sonrasında bu mitlerin uumlzerine bina ettiği
devlet-toplum modelini anlamamızı oumlnemli oumllccediluumlde kolaylaştıracaktır
31
2 BOumlLUumlM
ANTİKCcedilAĞrsquoDA μῦθος VE λόγος KAVRAYIŞI
Eliadersquonin saptaması olan ve 1900rsquolerin başını işaret eden tarihin belli başlı
filozoflar uumlzerinden klasik doumlneme doğru genişletilebileceğinden şuumlphelenmek
iccedilin ccedilok az nedenimiz vardır Nitekim MS 2 yuumlzyıla gelinceye kadarki doumlnemde
bilhassa antik okurların fazlaca rağbet ettiği tarih metinlerinde kimi mitlerin
peşinen bir başlangıccedil koumlken olarak anlatıldığına ccedilok sık rastlanır Elbette bu
durumun antik tarih yazarı tarafından mitin tarihte gerccedilekten vaki bir olay olarak
kabul edildiği anlamına gelip gelmediği sorusu aşağıda ele alacağımız bazı
istisnalar dışında ne yazık ki cevapsız kalmaktadır Ancak antik doumlnem tarih
yazılarında mitle kurulan irtibat o doumlnemdeki tarih okurlarının miti gerccedilek bir
tarihicirc olay bir kelimeyle hakikat kabul ettiğini tartışmasız biccedilimde ortaya koyar
Buna ek olarak antik doumlnemdeki tarih yazarları ve okurları arasında filozofların
da bulunduğunu hep aklımızda tutmamız gerekir
Genel-geccediler bir ldquomitrdquo kavrayışı ne sağlamlıkta inşa edilmiş olursa olsun mit ve
mitolojiye ilişkin herhangi bir tartışma hacirclacirc antik Yunan uygarlığının kavrayış ve
kavramsallaştırma tarzlarıyla iş goumlrmek durumundadır Bu zorunluluğun logosrsquoa
atıf yapan pek ccedilok yanından soumlz edilebilir ancak sırf logos temelli olmadığı
bilhassa filozof ve yazarlar bahsinde ccedilok daha accedilık hacircle gelir Oumlte yandan goumlz
ardı edilemeyecek ilk kuumlltuumlrel kırılma mitin diğer kuumlltuumlrel yaratım ve duumlşuumlnme
biccedilimlerinden ayrılarak bu adla anılmaya başlamasıdır Bu kırılma yine Yunan
Antikccedilağrsquoında oumlzellikle MOuml 6 ve 5 yuumlzyıllarda yaşamış duumlşuumlnuumlrlerin
metinlerinde goumlz oumlnuumlndedir
Antik Yunan duumlşuumlnuumlrleri tarafından μῦθος diye adlandırılan bu biccedilemin
metinlerinde ve sonraki yuumlzyıllarda onların etkisi altında yazılan yeni metinlerde
pejoratif bir tarzda yer yer alaycı bir bakışla ele alındığına da rastlamak
muumlmkuumlnduumlr Fakat bu muumlnferit yaklaşımlara dayanarak yukarıda etraflıca
tartıştığımız μῦθος-λόγος karşıtlığı ve hatta ccedilatışması youmlnuumlnde bir duumlşuumlnceye
genel-geccedilerlik kazandırmak imkacircn dahilinde değildir Yine de bu duumlşuumlncenin
32
doğruluğunu yukarıda değindiğimiz hatalı yaklaşımlardan bağımsız biccedilimde tekil
oumlrnekler uumlzerinden de sınama gerekliliğini kabul ediyoruz
Doğal olarak bu gereklilik bizi Antikccedilağ Yunan duumlnyasında iki kavramın nasıl
algılandığını ve anlamlandırıldığını belli yazarların metinleri uumlzerinden
araştırmaya zorlamaktadır Oumlte yandan bu algı ve anlamlandırmaları doğru
biccedilimde ccediloumlzuumlmleyebilmek soumlzcuumlklerin elde kayıtlı bulunan ilk kullanım biccedilimlerini
irdelemeyi de gerektirecektir Bu amaccedilla Homerik ve Hesiodik metinlerde kısa
bir incelemeye aşağıdaki boumlluumlmlerde girişeceğiz Ancak daha oumlncesinde burada
bilhassa MOuml 7 yuumlzyıldaki İyonya aydınlanmasını takip eden suumlreccedilte mitten
yararlanma biccedilimlerine bazı oumlnde gelen Yunan tarih yazarlarından vereceğimiz
oumlrneklerin antik kuumlltuumlrde mite yuumlklenen anlamı ortaya koyması noktasında
doumlnemin yalnızca entelektuumlellerinin tutumunu değil aynı zamanda onlardan
beslenen okuryazar kitlesinin tutumunu da goumlstermesini oumlnemsiyoruz
21 Antikccedilağ tarihccedililerinde mitolojik yaklaşım oumlrnekleri
Antikccedilağrsquoın okur-yazar manzarasını Eliadersquonin teziyle yanyana koyduğumuzda
karşımızda guumlccedil bir sorunun belirmesi kaccedilınılmazdır 19 yuumlzyıl ve oumlncesinde
başka bir deyişle buumltuumln klasik doumlnemde ccedileşitli mitoloji yaklaşımlarından soumlz
edilebildiğine goumlre bunları 20 yuumlzyıldaki bakış accedilısından farklı ndashhatta belki ilkelndash
kılan tam olarak nedir
Mite yaklaşımların tarihinden soumlz edebilmemiz onu diğer kuumlltuumlrel oumlğelerden
ayıran hepsiyle arasındaki farkı ortaya koyacak bir davranış biccedilimini belirlemeye
bağlıdır Oumlrneğin şiir devlet yasa adalet gibi gerccedilekliği tarihsel verilerle
desteklenen uumlretim biccedilimleri iccedilin boumlyle bir kriter belirlemek zor olmayacaktır
ancak mit iccedilin oumlzellikle de antik Yunan tarihinde soumlzuumlnuuml ettiğimiz uumlretim
biccedilimlerinden farklı olarak onun nasıl iş goumlrduumlğuumlnden değil ona nasıl
yaklaşıldığından soumlz etmemiz gerekecektir Bu durum bizi mitle diğer kuumlltuumlrel
oumlğeler arasındaki ilişkiyi ccediloumlzuumlmlemeye mecbur bırakmaktadır
33
Bu işi yaparken ccedilok faydalı bazı yol işaretlerine sahibiz Soumlzgelimi tragedyanın
mite sıradan yurttaşların goumlzuumlyle bakılınca ortaya ccedilıkan bir biccedilem olduğunu
bilmek (Vernant ve Naquet 2012 411) onunla mit arasındaki ilişkiyi
belirlememizde kolaylık sağladığı gibi demosrsquoun mitle kurduğu ilişkiyi
anlamamıza da oumlnemli oumllccediluumlde imkacircn sağlar Bu tespitten hareketle tragedya
eserlerinde geleneksel bir oumlge olan mitlerin ccedilokccedila işlenmiş olmasının nedenlerini
karara bağlamamız kolaylaşır Kitleler miti eğlenceli ve yararlı bulduklarından
mitleri işleyen sahne eserleri buumlyuumlk ilgi goumlrmekte ve beğenilmektedir Bu
durumun tragedya yazarına izleyici sayısını arttırmak iccedilin ne yapması gerektiğini
goumlsterdiği de accedilıktır ki aynı sebeple tragedya konu olarak ccediloğunlukla geleneksel
mitik anlatılara başvurmuştur
Benzer bir durum o doumlnemde ccedilokccedila ilgi goumlren tarih yazıları iccedilin de soumlz
konusudur Herodotosrsquoun Kadmosrsquou Helen yurduna gelen ilk Yunanlı olarak
anlattığı satırların kaynağı herhangi bir atıfta bulunmasa da o doumlnemde Yunan
coğrafyasında yaygınlık kazanmış muhtemelen doğu koumlkenli mitlerdir Uumlstelik
Herodotos bunu anlatırken aynı konudaki başka mitleri dayanaksız oldukları
gerekccedilesiyle reddeder ve kendi tezini ldquoderin araştırmalarla bulduğunurdquo
(ἀναπυνθανόμενος εὑρίσκω) soumlyleme cesaretini goumlsterir (Herodotus 1920 v57)
Bize de modern okurlar olarak bu satırlarda farklı mitler arasında ldquotarih-bilimselrdquo
kriterlere goumlre bir karşılaştırma ve elemenin nasıl yapıldığını hayretler iccedilinde
izlemek kalır
Kadmos kimin metnine girerse girsin daima mitik bir kahramandır ve onun
adından soumlz etmek bile yuumlzeysel ya da derin buumltuumln araştırmaların yazılı veya
soumlzluuml birtakım mitleri derlemekten ibaret olduğunu anlamamız iccedilin yeterlidir
Aynı Kadmosrsquoa dair duumlzyazıların yani mitle tarihin iccedil iccedile geccediltiği tarih anlatılarının
bir başka oumlrneğini de Herodotosrsquoun ccedilağdaşı olan başka bir Yunan tarihccedilisi
Thukididesrsquote goumlruumlruumlz Thukididesrsquoin iddiası Kadmosoğullarının ilk yerleştikleri
Hellen toprağı olan Boiotiarsquodan suumlrguumln edilmelerinin Troiarsquonın duumlşuumlşuumlnden atmış
yıl sonraya denk geldiğidir (Thucydides 1942 i12 krş İlyada iv385 vd)
34
Cornfordrsquoun Thukididesrsquoi ldquotarihccedilirdquo (historicus) ve ldquomit ustasırdquo (mythicus) olmak
uumlzere iki ana başlık altında incelediği Thucydides Mythistoricus Eliadersquonin
muumlkemmel eseri Mitlerin Oumlzelliklerirsquonin yayınlanmasından 56 yıl oumlnce 1907rsquode
yayınlanmıştı ve son derece ilginccedil bir şekilde eserin ithaf sayfasında meşhur bir
Theaitetos cuumlmlesine goumlnderme vardı hellip bu ruumlyaya karşılık başka bir ruumlyayı işit
(Platon 2016 201d)9
Hatırlanacağı uumlzere bu Sokratesrsquoin bilginin ne olduğu tartışmasına ilişkin
diyalogu bitiren tiradının ilk cuumlmlesidir Cornfordrsquoun cuumlmleyi uyarladığı biccedilime
gelince yeni bir ruumlyanın ikame ettiği eski ruumlyaların hem sayıca kalabalık hem
daha guumlzel olduklarının teslimi gibidir Guumlzel pek ccedilok ruumlyanın yerine yeni bir
ruumlya10 Aynı kitabın kapak sayfasındaki epigraf da bir başka ccedilarpıcı cuumlmledir ve
bu kez birebir Thukididesrsquoten alıntılanmıştır hellip ve belki bunların mitoslara
benzemeyişi bir hoşnutsuzluk yaratacaktır (krş Thucydides 1942 1224)
Cornford bu cuumlmleyi vurgulayarak Thukydidesrsquoin mitlerin ilginccedil ve eğlenceli
olmalarına karşılık tarihsel gerccedileklikle oumlrtuumlşmediğinden serzenişini okur
tarafından kitap boyunca goumlz oumlnuumlnde tutmasını istemektedir Nitekim
Thukydidesrsquoin sitemi hafife alınacak gibi değildir dahası MOuml 5 yuumlzyıl
Atinarsquosındaki yazar figuumlruumlnuumln en zorlu accedilmazlarından birine işaret etmektedir
Bunun nedeni okurun henuumlz yaygınlaşmakta olan duumlzyazı tuumlruumlnden talep ettiği
mitik iccedileriktir Thukydidesrsquoin mitoslara karşı tavır alması Vernantrsquoın olağanuumlstuuml
tespitiyle onları metin iccedilin gereksiz bir suumlsleme olarak goumlrmesinden ileri gelir
(Vernant 2015 s 240)
Atinarsquonın kuumlltuumlr ortamında daha ccedilok ozanların egemen olduğu 5 yuumlzyıl
başlarında İyonya koumlkenli Herodotosrsquoun incelemelerini iccedileren duumlzyazılar az ccedilok
tanınmaktaydı Bununla birlikte Atinarsquodaki okur yine İyonya koumlkenli bir başka
duumlzyazı tuumlruuml olan felsefeyle de peyderpey aşina olmaya başlamıştı Bununla
beraber kentte duumlzyazının tam anlamıyla yaygınlaştığı tanındığı doumlnemi 5
yuumlzyılın ikinci yarısında patlak veren Peloponnesos Savaşırsquoyla işaretlemek
muumlmkuumlnduumlr Bu savaşın abidevi anlatıcısı Thukidides de Atinarsquoda şiirden
9 ἄκουε δὴ ὄναρ ἀντὶ ὀνείρατος 10 Cornfordrsquoun uyarladığı biccedilim şoumlyle ὄναρ ἀντὶ ὀνείρατῶν πολλῶν και καλῶν
35
duumlzyazıya geccedilişin koumlşe taşlarından biridir Bir diğeri buumlyuumlk hatip ve soumlylev yazarı
Gorgias da savaşın devam ettiği yıllarda 60rsquolı yaşlarındayken Sicilyalı yurttaşları
tarafından Lakedaimonlara karşı muumlttefiki olunmak istenen Atinarsquoya diplomatik
elccedili olarak goumlnderilmiştir11
Sonuccedil olarak Yunan coğrafyasında soumlzluuml gelenekten yazılı aktarıma geccediliş ve
ardından duumlzyazının goumlruumllmeye başlaması mitlerin goumlrduumlğuuml ilgiyi hiccedilbir şekilde
azaltmamıştır Daha oumlncesinde lir ozanlarının ve rhapsodların soumlylediği vezinli
soumlzlerde mitik oumlğeler goumlrmekten epeyi hoşlanan kitlenin aynı zevki duumlzyazı
metinlerde de aramaya devam ettiğini bu uumlslubun iki oumlnderi sayılabilecek
Herodotosrsquota ve Thukididesrsquote ccedilok rahat goumlrebiliyoruz Yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz
Thukidides cuumlmlesi bunun belki de en ccedilarpıcı goumlstergesidir
Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer husus Yunan tarihinin en buumlyuumlk mitler
derlemesi olan Homeros metinlerinin Yunan tarih yazarları iccedilin başlıca referans
kaynağı olmasıdır Bu durum bize o doumlnemin tarihccedililerinin goumlzuumlnde Homerik
destanların bir mit olmaktan ccedilıkarak deyim yerindeyse Troia savaşının objektif
bir kroniği hacircline geldiğini duumlşuumlnduumlrebilir Bunda Homerosrsquoun Yunanların
goumlzuumlndeki buumlyuumlk saygınlığının payı buumlyuumlktuumlr fakat yine de goumlz oumlnuumlnde
bulundurulması gereken asıl nokta soumlz konusu tarihccedililerin Homerosrsquoa veya
herhangi bir başka mit anlatıcısına değil genel anlamda mite nasıl
yaklaştıklarıdır
Başka bir şekilde ifade edersek bu anıt eserin yazıldığı ve elden ele dolaştırılıp
ezberlendiği yaklaşık beş yuumlzyıllık doumlnemde mit ve tarih arasındaki ayrım bizim
ccedilağımızdaki gibi kesin sınırlarla belirlenmiş değildi Bunu soumlylerken soumlzgelişi
Herodotosrsquoun kendi doumlneminde ya da birkaccedil on yıl oumlncesinde bir olaydan soumlz
ederken ortaya koyduğu uumlslup ve yaklaşımın Homerosrsquoun anlatısından ldquohiccedilbir
11 Kranz Gorgiasrsquoın Atinarsquoya gelişini 427 yılına tarihlendirir Buna goumlre Leontinoili elccedililerin başı Gorgias aynı zamanda retorik sanatının yaratıcısı olarak Atinalılara daha oumlnce hiccedil duymadıkları guumlzellikte bir uumlslupla soumlylev vermiş bu sayede hayranlıklarını kazanarak onları ittifaka ldquoikna etmiştirrdquo (Kranz 1994 s196) Fragmanda bu yenilikler arasında sayılan ldquoeş ritimli kafiyeli ve zıtlıklar barındıran cuumlmlelerrdquo vurgusuna bakılırsa antik Yunan duumlzyazısının baş mimarlarından biri olan Gorgiasrsquoın soumlylevlerinde bir ccedileşit duumlz-şiir uumlslubunu tercih ettiği duumlşuumlnuumllebilir Buna karşılık aynı uumlslubu Platonrsquoun diyaloglarındaki uzun konuşmalarında goumlremeyişimiz de duumlşuumlnduumlruumlcuumlduumlr
36
şekilderdquo ayrı tutulamayacağını kastetmiyoruz Fakat Homerosrsquoun metninin
Herodotos ve Thukydidesrsquoin yaşadıkları ccedilağda tarih araştırmalarına yol
goumlsterecek pek ccedilok veri iccedileren tarih biliminin rasyonel youmlntemleriyle şu veya bu
şekilde oumlrtuumlşen bir anlatı olduğu hiccedilbir zaman kesinkes reddedilememiştir
Aslına bakılırsa benzer bir durumdan buguumln iccedilin de soumlz etmek muumlmkuumln
goumlruumlnmektedir Antikccedilağrsquoda Homerosrsquoun metni yaygın olarak bir tarih kaydı gibi
okunmaktaydı ve guumlnuumlmuumlzde de bu metnin satır aralarına birtakım ipuccedillarının
gizlendiği duumlşuumlncesiyle derin filolojik ccediloumlzuumlmlemeler yapılmakta antik Yunanrsquoın
kuumlltuumlruumlnuumln coğrafyasının toplumsal yaşamının kodları bu metinlerden
devşirilebilmektedir Troia kentinde yuumlruumltuumllen arkeolojik araştırmalar veya Ege
havzasının gerccedileğe uygun bir modern tasvirini hedefleyen projeler iccedilin
Homerosrsquoun zengin metninin hacirclacirc en buumlyuumlk ilham kaynağı olması şaşırtıcı
değildir
Bilimsel ve etik tutumu tartışmalı olsa da Troiarsquoyı modern ccedilağ insanıyla
buluşturduğuna inanılan Heinrich Schliemannrsquoı bu keşfe vardıran işaret
arkeolojik bir yuumlzey araştırması veya bulgular değil yine Homerosrsquoun
metinleriydi12 Payne onun Homerosrsquou ccedilocukluğunda sarhoş bir değirmenciden
duyduğunu ve Troia araştırmalarının ilk esin kaynağının bu olay olduğunu aktarır
(Payne 1959 s70) Bilinen adı Tuumlrkccedilede ldquokoumlrrdquo anlamına gelen Homeros
(ὅμερος) bu ilk duumlnya savaşını veya vuku bulduğu yerleri gerccedilekten goumlrmuumlş
muumlduumlr bunu hiccedilbir zaman bilemeyeceğiz Fakat onun buumlyuumlk mit-destanında bu
mekacircnlarla ilgili aktardığı bilgilerle gerccedilekte olanların şu veya bu kadar oumlrtuumlşmesi
bu konuda hacirclacirc en fazla ona guumlvenmemizi zorunlu hacircle getirmektedir
12 Schliemannrsquoın Homerosrsquoun metinlerini metot olarak kullanmasıyla ilgili Azra Erhatrsquoın İlyada iccedilin yazdığı harikulade oumlnsoumlz yol goumlsterici olabilir Erhat burada ldquoHomeros Acircşığırdquo diye selamladığı Schliemannrsquoın seruumlvenini şu soumlzlerle anlatır ldquohellip en sonunda Latince ve eski Yunancayı da soumlkuumlp emeline kavuşmak yani Homerosrsquoun Troyarsquosını bulmak uumlzere yola ccedilıkar Yıl 1870 Schliemann elinde bir İlyada bir de Odysseia metni Ccedilanakkalersquoye varırhelliprdquo Goumlruumllduumlğuuml gibi Troyarsquoyı arayan Schliemannrsquoın Homerosrsquotan başka bir rehberi yoktur Daha sonrasında Erhat mitolojirsquonin ndashkendi deyimiyle filolojindash bilimle bitişmesini şu soumlzlerle aktarıyor ldquoSchliemannrsquoın accediltığı ccedilığır verimli oldu İki bilim kolunun birleşmesine yol accediltı Buguumln İlyadarsquonın efsaneye dayanan bir destan olduğunu bilmekle birlikte bu destanın tarihsel temellere dayandığına ve filoloji ile arkeoloji araştırmalarını el ele yuumlruumlterek bu temelleri bir guumln aydınlatabileceğimize inanıyoruzrdquo (Homeros 2005 ss 20-23)
37
Schliemann modern ccedilağın entelektuumlel bir figuumlruumlyduuml ve kendi kuumlltuumlrel ortamında
filolojinin mitolojinin eski Yunan araştırmalarının ilerlemiş olmasından
yararlanarak arkeoloji tarihine geccedilen bu buumlyuumlk başarıya imza atmıştı Boumlyleyken
MS 2 yuumlzyıl gezgin yazarı coğrafyacı Pausaniasrsquoın Yunan Yurdunun
Tasvirirsquonde Mikenrsquodeki aslanlı kapıyı ve Kiklops duvarlarını ararken izlediği
youmlntem Schliemannrsquoın Troya harabelerini ararken izlediği youmlntemle birebir
aynıdır Aşağıdaki cuumlmlelerde bahsi geccedilen ve Pausaniasrsquoa surları kimin yaptığını
haber veren (λέγουσιν - derler) kişilerin yerel mit anlatıcıları olduğunu anlamak
zor değildir
hellip uumlzerinde aslanların olduğu kapı da dahil olmak uumlzere şehir surlarının bir
kısmı hacirclacirc ayaktadır Bunların da tıpkı Protios adına dikilen Tiryns surları
gibi Kykloplarca yapıldığını soumlylerler (Pausanias 1918 2165)13
Oysa soumlz konusu buumlyuumlk kesme taşlı duvarların guumlnuumlmuumlz arkeolojisinde Miken
duvar işccedililiğinin karakteristiği olduğu bilinmektedir Doumlnem halkının ldquobu
buumlyuumlkluumlkteki taşları ancak Kiklopslar kaldırabilirdi hacircliyle duvarları Kiklopslar
yaptırdquo şeklinde oumlzetlenebilecek mitik inancı boumlylece doumlnemin tarihccedilisinin
coğrafyacısının ve bir kelimeyle sosyal bilimcisinin metinlerinde yer bulmuştur
Oumlte yandan Thebesrsquoin kurucu kralı Kadmos baştan sona mitiktir14 o kadar ki kızı
Semele Zeusrsquoun sevgililerinden biridir Miken duvarlarını yapan kişilerse
olağanuumlstuuml guumlccedilte ve devasa kesme taşları kaldırabilen Ouranos ve Gaiarsquonın15
ccedilocukları olan Kiklopslardır Bu anlattıklarımız goumlz oumlnuumlnde bulundurulduğunda
sırf 5 yuumlzyıl Atinarsquosı değil buumltuumln bir Antikccedilağ iccedilin mitolojinin tarihinin mitlerin
tarihinden ccedilok daha belirleyici bir konuma sahip olduğu goumlruumllecektir
Thomson evlilik kurumunu Yunanlar arasında tesis eden Pelasg kralı Kekropsrsquou
anlattıktan sonra eski Yunancanın fonetik tarihinden hareketle Anadolu Kafkasya
ve Etruumlsklerle arasında bir ilişki kurar ve ardından Hint-Avrupa kavramının
kendisinin bile yeniden goumlzden geccedilirilmesi gerekebileceğini tespit eder Bu mitik
anlatıların mevcut tarih kurgusundaki muhtemel hataları duumlzeltebilmesine bir
13 Aynı anlatının Pausaniasrsquotan yaklaşık bir yuumlzyıl oumlncesindeki bir versiyonu iccedilin bkz (Pliny the Elder 1906 vii 195) Pliniusrsquoa goumlre antik Yunanlar o buumlyuumlkluumlkteki taştan kuleleri ancak Kiklopsların yapabileceğine inanıyordu ve bu inancın asıl kaynağıysa kuleleri ilk diken kişilerin Kiklopslar olduğunu soumlyleyen Aristotelesrsquomiş 14 krş İlyada iv385 Odysseia v333 Theogonia 936 15 Uumlccedil tuumlrluuml Kiklopsların hepsinin mitik koumlkeni olarak (krş Theogonia 139 Odysseia ix105)
38
oumlrnektir Elbette boumlylesine geniş ccedilaplı bir değişikliğe kalkışmak iccedilin daha ccedilok
araştırma yapılması gerekmektedir ve Thomson da aynı satırların devamında
bunu kabul ettiğini soumlyler Fakat soumlz konusu başlığı kapatırken şunları yazması
mitolojinin sosyal bilimler iccedilin oumlnemini bir kez daha vurgulamak bakımından
kayda değerdir
Ben burada yalnızca Egersquonin ilk halklarıyla ilgili eski Yunan geleneklerinin
bilgisizce kaleme alınmış yazılar ya da eskiccedilağlara değgin palavralar diye
nitelendirilerek bir yana atılmaması gerektiği noktasında diretmek
istiyorum Bu ayrıntılar bir araya getirildiğinde arkeoloji ve dilbilim
araştırmalarının ortaya ccedilıkardığı goumlruumlnuumlmle uygunluk goumlsteren tutarlı bir
resim oluşmaktadır (Thomson 2007 s 167)
Thomsonrsquoın bu tespitine tuumlmuumlyle katılarak son tahlilde soumlylemek istediğimiz
şudur Schliemann ve Pausaniasrsquoın birarada değerlendirilmesi bize mitolojik
yaklaşımın biri antik ve diğeri modern ccedilağdan olmak uumlzere tıpatıp aynı olan iki
oumlrneğini sunar Bununla beraber Herodotos ve Thukydidesrsquoin metinlerinde
yalnızca Kadmos hakkında değil ldquoilk başlangıccedilrdquo konularının guumlndeme geldiği her
başlık altında doğrudan mitik anlatılara başvurulduğunu goumlruumlruumlz Dolayısıyla mitik
oumlgeler okurun metne ve anlatıcıya olan ilgisini artırdığı gibi logos temelli
rasyonel bir izahı yapılamayan arkaik doumlnemlere ilişkin soru işaretlerini ortadan
kaldırmak iccedilin de tarihccedilinin sığınabileceği en emin limandı bununla birlikte ne
tarih yazarı ne de tarih okuru mitlerin tarih olgularıyla buumlsbuumltuumln ccedilelişik olduğunu
duumlşuumlnmekteydi
22 Mitik duumlşuumlncenin Yunanlı koumlkleri
Miletos doumlneminden itibaren İyonya Atina ve İtalya boumllgelerinde yaşamış filozof
ve yazarların aynı zamanda sıradan yurttaşların da felsefe metinlerinde geccedilen
μῦθος ve λόγος soumlzcuumlklerini kavrama biccedilimlerine dair bir araştırma her hacircluumlkacircrda
Homeros ve Hesiodosrsquotan başlamak zorundadır Ccediluumlnkuuml MOuml 7 yuumlzyıldan
itibaren Yunan şehirlerinde mite karşı bir logos değil bir mitoloji gelişmeye
başlamıştır ve bu mitoloji mevcut mitik birikimlerin logos suumlzgecinden geccedilirilerek
reddedilmesi yeniden duumlzenlenmesi veya farklı işlevleriyle metne katılması
39
biccediliminde kendini belli etmiştir Bununla birlikte Homerosrsquoun veya Hesiodosrsquoun
metinlerinin kendilerinden sonraki doumlnemde İyonyarsquoda ortaya ccedilıkan logos
kavrayışından yoksun oluşunu onların yapıtlarında genel anlamda bir logosrsquoun iş
başında olmayışına vardırmaksa hem anakronik hem de felsefece kavrayışa ters
duumlşen bir tutumdur Onlarda mit-logos bağlamında bir eksiklik olarak oumlne
suumlruumllebilecek belki de tek şey miti ndashelbette logos aracılığıylandash rasyonelleştirmeye
veya saf dışı bırakmaya hiccedilbir şekilde ihtiyaccedil duymamış olmalarıydı
İyonyarsquoda ortaya ccedilıkan mitoloji yaklaşımı ve sonrasında farklı Yunan
coğrafyalarından bulduğu karşılık bilim ve duumlşuumlnce tarihinin sıccedilrama anları
arasında sayılabilir Bu sıccedilramanın logosrsquola ilişkisi ve ona borcu şimdilik bir yana
bırakılırsa İyonyarsquoda vuku bulan hadise iccedilin bir cuumlmlede şunu soumlyleyebiliriz
Duumlşuumlnce tarihi MOuml 7 yuumlzyıla kadar bir Yunan logosrsquounu değil bu logos
ccedilerccedilevesinde gelişen ve yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz mitoloji yaklaşımını
beklemiştir
İlginccediltir ama İyonya bilimsel duumlşuumlncesinin doğuşundan oumlnceki doumlnemde başka
bir deyişle Homerik-Hesiodik ccedilağda μῦθος kavramının karşılığı guumlnuumlmuumlzdeki gibi
doğauumlstuuml kahramanlar olaylar ve fantastik kurgulardan meydana gelmiyordu
μῦθος soumlzcuumlğuumlnuumln guumlnuumlmuumlzde anlaşıldığı biccedilimde karşılanma ihtiyacı ilk olarak
Homeros ve Hesiodosrsquotan iki yuumlzyıl sonra Yunan duumlşuumlnuumlr ve yazarları tarafından
hissedilmiş ve soumlzcuumlk ccediloğunlukla bu bağlamda kullanılmaya başlamıştı Bu
itibarla μῦθοςrsquoun anlam bakımından muhtelif kavramları ndashhatta λόγοςrsquou bilendash
karşıladığı iki yuumlzyıllık Homerik-Hesiodik doumlnem hesaba katıldığında onun
doğruluğa ccedilok daha yakın bir seruumlvenini yazmak muumlmkuumln hacircle gelecektir Bunun
yanında Diels-Kranz geleneğine uyarak Homerosrsquoun da filozof olduğu kabul
edilirse Homerosccedilu anlamdaki μῦθοςrsquoun felsefeyle aşağı yukarı yaşıt olduğunu
soumlyleme imkacircnı doğar
Ne ki yanlı bir uumlslup tartışmada İyonya devrimi merkeze alındığı oumllccediluumlde μῦθος-
λόγος tartışmasında da varlığını belli eder Nitekim doumlnemin İyonyarsquosındaki genel
manzara ve birkaccedil yuumlzyıl sonrasında Atinarsquoda meydana gelen trajedi
duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde Batılı anlamda bilim ve felsefenin her şeyden oumlnce mitik
duumlşuumlncenin egemenliğindeki bir atmosferde doğduğu ve bu doğar doğmaz da
40
felsefe tarihi boyunca suumlruumlp gidecek bir muumlcadeleye atıldığı youmlnuumlnde bir izlenimin
doğması kaccedilınılmazdır
Soumlzuumlnuuml ettiğimiz bu izlenimin haklı gerekccedileleri de ccediloktur her şeyden oumlnce
felsefe daha ilk ortaya ccedilıktığı anda halkla ve politik organizasyonla daha da oumltesi
tapınak ve gelenekle sıkıntılı ilişkiler iccedilinde olmuştur Guumlndelik hayatın buumltuumln
oumlğeleriyle birlikte toplumu şekillendiren şehir-devlet kurumları her ccedilağ gibi
Antikccedilağrsquoda da egemen guumlcuumln yoğunlaşma noktaları olduğundan taraflardan
birinin felsefe olduğu bir muumlcadelenin ortaya ccedilıkması tabiidir İlk filozoflardan
bazılarının savundukları hakikat uğrunda toplum yargılarına ve geleneklere karşı
fedakacircrca ortaya koydukları muumlcadelenin tarih boyunca pek ccedilok bilim ve
duumlşuumlnce ccedilevresi tarafından onurlandırılması bundandır Benzer biccedilimde
Ortaccedilağrsquoın kapanması ve Hellenizm duumlşuumlncesinin canlanmasıyla birlikte ldquoİyonya
bilimselliğininrdquo modern bilimler iccedilin bir ilk oumlrnek hacircline gelmesi de bundandır
Oumlte yandan Antikccedilağrsquoda ortaya ccedilıktığı duumlşuumlnuumllen herhangi bir μῦθος-λόγος
karşıtlığının μῦθοςrsquou ve mitik duumlşuumlnmeyi buumltuumlnuumlyle reddetmeye ortadan
kaldırmaya doumlnuumlk olduğu iddiası buguumln ikna edici goumlruumlnmemektedir Kaldı ki
felsefenin başlangıcına dair birccedilok ders kitabında genişccedile yer verilen μῦθος-
λόγος karşıtlığı μῦθος soumlzcuumlğuumlnuumln yalnızca felseficirc duumlşuumlncenin belirmesinden
oumlnceki doumlnemlerde taşıdığı anlamların uumlstelik bir kısmı uumlzerinde cereyan
etmiştir Nasıl ki İyonyarsquonın goumlrkemli ccedilağından oumlnce Yunan şehirlerinde Yunan
duumlşuumlncesinde ve edebiyatında λόγοςrsquoun kendisinin değil ama taşıdığı
anlamlardan birkaccedilının yokluğundan soumlz edilebiliyorsa aynı şekilde o ccedilağın
sonrasında pek ccedilok şehirde ortaya ccedilıkan Yunan felsefe geleneklerinde de
μῦθοςrsquoun kendisinin değil taşıdığı anlamlardan birkaccedilının safdışı edildiğinden
veya bunun iccedilin ccedilaba goumlsterildiğinden soumlz etmek muumlmkuumlnduumlr
Thalesrsquoten itibaren yaşamış ve felsefe tarihccedilileri tarafından ldquofilozofrdquo diye anılan
buumltuumln eski duumlşuumlnuumlrlerin halkla politik iktidarla yasayla dini inanccedillar ve kuumlltuumlrel
mirasla ilişkileri ndashguumlnuumlmuumlze ulaşan metinlerin kısıtlı oluşuna rağmenndash dikkatle
incelendiğinde yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz muumlcadelenin oumlzellikle 19 ve 20
yuumlzyıllardaki felsefe ve bilim tarihi okumalarından kaynaklı bazı oumlnyargıların
etkisinde μῦθοςrsquoun buumltuumln anlamlarına karşı verilmişccedilesine bir goumlruumlntuuml kazandığı
41
ccedilabucak goumlruumllecektir Yaygın bir kanı olarak bu yakın bir tarihe kadar antik Yunan
felsefesi okumalarına ccediloğu bakımdan tahakkuumlm etmiş durumdaydı
Bununla birlikte aynı meseledeki bir tartışmanın ideolojilerden arınmış ya da en
azından felseficirc bir nitelik taşıyan kısımlarında akıllara ilk oumlnce ldquobilimsel
duumlşuumlncerdquonin başlangıcına dair sorunun gelmesi tabiidir Batılı anlamda bilimsel
duumlşuumlncenin İyonya felsefesiyle başlatılması bir gelenektir ve yukarıdaki
tartışmalarımızda bu geleneğin kurucu oumlgesi olan ldquobaşlangıccedilrdquo tespitine herhangi
bir itirazda bulunduğumuz duumlşuumlnuumllmemelidir Oumlte yandan geleneğin sonucu olan
bir kanıdan ayrıca soumlz edilebilir ve sorunlu goumlruumlnen de budur 7 yuumlzyılda
İyonyarsquoda Thalesrsquoin sorduğu ilk felseficirc soruyla birlikte λόγοςrsquoun mucizevicirc bir
şekilde ortaya ccedilıkarak μῦθοςrsquou ortadan kaldırdığına dair meşhur iddia
Bu iddianın bir youmlnuumlnuuml en azından Yunan mucizesi anlayışıyla şekillenen
biccedilimini yukarıda etraflıca irdelemiş ve Vernantrsquoın tespitiyle son bulduğunu ortaya
koymuştuk (Vernant 2006 s 371) Son olarak buraya kadar soumlylediklerimiz
ışığında kavramların Homerik ve Hesiodik kullanımlarını irdelemeye sıra
gelmiştir
23 Homeros ve Hesiodosrsquota λόγος ve μῦθος
Kavramsallaştırmalarını temalarını araştırma sahalarını goumlz oumlnuumlnde
bulundurarak hem felsefe hem de buumltuumln oumlteki entelektuumlel faaliyetler biccedilimindeki
antik Yunan duumlşuumlncesinin ilk teşekkuumll zemini ve daha sonraki uzun bir suumlre
boyunca beslendiği kaynağın arkaik Yunan şiiri olduğu kuşkusuzdur Bu arkaik
şiiriyse genel olarak lsquoHomeros-Hesiodosrsquo başlığı altında toplamak muumlmkuumlnduumlr
Homerik metinlerde μῦθος ve λόγος soumlzcuumlkleri sonraki yuumlzyıllardaki anlamlarına
nispetle accedilık tartışmasız bir goumlruumlntuuml ccedilizer Bu durum soumlzcuumlklerin yazı diliyle
henuumlz ccedilok tanışık olmayışına yorulabilir Ancak Homeros yazmalarında geccedilen
her kavramın en az beş yuumlz yıl oumlncesine uzanan bir soumlzluuml gelenek geccedilmişine
sahip olduğu goumlzden kaccedilırılmamalıdır Başka bir ifadeyle Homerosrsquoun yazılı
42
varlığı iccedilinde geccedilen her bir soumlzcuumlğuuml Yunan halkının guumlnluumlk hayatında ccedilok
eskilerden beri mevcut olan en az bir varlığın karşılığı olarak sonraki yuumlzyıllara
bırakmıştır Bu durum μῦθος ve λόγος iccedilin de geccedilerlidir Oumlte yandan metnin uzun
soluklu ve ccedilok youmlnluuml olması kendine oumlzguuml soumlz dağarını meydana getiren
soumlzcuumlklerin o doumlnemin Yunancasındaki muumlmkuumln kullanım biccedilimlerinin neredeyse
tamamını bilmemize imkacircn tanır Bu yalnızca farklı soumlzluumlk anlamlarını değil
gramer bakımından buumltuumln kural ve incelikleri de kapsayan bir imkacircndır
λόγος soumlzcuumlğuumlnuumln buumltuumln bir Homeros kuumllliyatında yalnızca iki dizede yer
bulabilmiş olması ilginccediltir Bunların her ikisi de soumlzcuumlğuumln ldquosoumlz konuşmardquo
anlamında ccediloğul dativ hacirclidir İlyada xv395rsquote καὶ τὸν ἔτερπε λόγοις (ndashve onu
hoşnut ediyordu soumlzleriyle) Odysseia i55rsquoteyse αἰεὶ δὲ μαλακοῖσι καὶ αἱμυλίοισι
λόγοισιν (ndashtatlı ve okşayıcı soumlzlerle suumlrekli buumlyuumlluumlyordu)
Bu durum daha ilk bakışta bizi metaforik bir ldquologos yokluğurdquo duumlşuumlncesine
suumlruumlkleyebilecek bir tuzağı andırır Başka bir deyişle Homeros iccedilin hazırlanacak
hiccedilbir soumlzluumlkte λόγος maddesinin ldquosoumlz konuşmardquo anlamları dışında bir
karşılığının bulunmayacak olması dehşet vericidir
Boumlyleyken soumlzcuumlğuumln koumlkuuml olan λέγειν fiilinin neredeyse her ccedilekimi ve λόγος
dışındaki neredeyse buumltuumln tuumlrevleri İlyada ve Odysseiarsquonın şurasına burasına
rastgele serpiştirilmiş gibi suumlrekli karşımıza ccedilıkar durur Bu durumda Homeros
şiirinde λόγοςrsquoun ccedilok sayıdaki anlamını hangi soumlzcuumlklerle vermiştir
Oumlrneğin λόγοςrsquoun ldquoakılrdquo anlamının Homeros kuumllliyatında hangi soumlzcuumlkle
karşılandığını araştıracak olursak işimiz ccedilok zor değildir Nitekim νόοςrsquou yine
bunun νοῦς biccedilimini hatta fiil koumlkuuml olan νοέωrsquoyu daha ilk bakışta metnin pek ccedilok
yerinde bulabiliriz Soumlzcuumlğuumln tuumlrevlerinden νόημα da her iki cildin pek ccedilok
dizesinde karşımıza ccedilıkar Yine νοέω tuumlrevi olan γνώριμος γνωτός soumlzcuumlkleri de
Homeros tarafından sıkccedila kullanılmıştır Bununla beraber νοέω ve tuumlrevlerinin
hiccedilbir kullanımında μῦθοςrsquoun karşıtı olan bir ldquoakılrdquo anlamına atıf goumlremeyiz
λόγοςrsquoun Homerosrsquotaki varlığının bu denli sınırlı olmasına karşılık μῦθοςrsquoun her
bir casusrsquounun yuumlzlerce kullanımıyla karşılaşmak ccedilok daha şaşırtıcıdır Yukarıda
ele aldığımız ve nihayet anakronik diye nitelediğimiz bazı yanlış kanıların etkisi
43
altındaki bir okur tarafından bu durum μῦθος egemenliğindeki bir ccedilağın ozanı iccedilin
normal goumlruumllebilir Boumlyleyken aynı okur o ccedilağda kullanılan μῦθοςrsquola şayet
varlığından soumlz edebilecekse λόγος egemenliğindeki doumlnemde kullanılan μῦθος
arasında herhangi bir ilişki bulunmaması gerektiğini de baştan kabul etmelidir
Başka bir deyişle eğer 7 yuumlzyıldan itibaren Yunan kuumlltuumlr duumlnyasının λόγος
egemenliğine girdiği kabul ediliyorsa bu yeni paradigmanın yarattığı μῦθοςrsquoun da
eskisinden buumltuumlnuumlyle farklı yepyeni bir karşılığı olmak zorundadır
Homerosrsquota geccedilen μῦθοςrsquoların neredeyse hepsi ldquokişilerin başından geccedilen
olaylarrdquo vs geleneksel anlamları bir kenara bırakılırsa soumlylev konuşma hesap
duumlşuumlnce gibi tamamı eski Yunanca soumlzluumlklerdeki λόγος maddesinde yazılı
bulunan anlamlara goumlnderme yapar Bu μῦθος- λόγος tartışması bağlamında
Homerosrsquoun bize yaptığı en buumlyuumlk suumlrprizdir
Destanda λόγοςrsquoun birincil anlamlarından ldquosoumlz konuşmardquo iccedilin μῦθος kullandığı
yerler şoumlyledir İlyada v493rsquote δάκε δὲ φρένας Ἕκτορι μῦθος (ndashve bu konuşma
iğneledi Hektorrsquoun yuumlreğini) viii525rsquote μῦθος δ᾽ ὃς μὲν νῦν ὑγιὴς εἰρημένος ἔστω
(ndashşimdilik soumlylenecek en sağlıklı soumlz budur) xii80rsquode ἅδε δ᾽ Ἕκτορι μῦθος
ἀπήμων (ndashve bu konuşma hoşuna gitti Hektorrsquoun) xiii748rsquode bir oumlncekiyle birebir
aynı dize ve anlamda ixx242rsquode ἅμα μῦθος ἔην τετέλεστο δὲ ἔργον (ndashsoumlz
soumlylendiği anda iş tamama ermişti) Odysseia i358rsquode μῦθος δ᾽ ἄνδρεσσι
μελήσει πᾶσι (ndashsoumlylevse sadece erkeklerin işidir) viii185rsquote θυμοδακὴς γὰρ
μῦθος ἐπώτρυνας δέ με εἰπών (ndashccediluumlnkuuml yaptığın konuşma iğneledi yuumlreğimi)
xvi385rsquoteεἰ δ᾽ ὑμῖν ὅδε μῦθος ἀφανδάνει (ndasheğer canınızı sıktıysa bu soumlzuumlm)
xvii57rsquode τῇ δ᾽ ἄπτερος ἔπλετο μῦθος (ndashama sonrasında kanatsız kaldı soumlzuuml)
xviii50rsquode τοῖσιν δ᾽ ἐπιήνδανε μῦθος (ndashve hoşlarına gitti bu soumlz) xviii290rsquoda bir
oumlncekiyle aynı ifade ve aynı anlamda ixx29rsquoda xvii57rsquodekiyle birebir aynı ifade
ve aynı anlamda xx247rsquode xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda
xxi143 xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda xxi269 yine
xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda xxi386 xvii57rsquodekiyle birebir
aynı ifade ve aynı anlamda xxii398 xvii57rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı
anlamda xxiii49 ἀλλ᾽ οὐκ ἔσθ᾽ ὅδε μῦθος ἐτήτυμος (ndashama bu soumlz doğru değil)
xxiv465 οὐ γὰρ σφιν ἅδε μῦθος ἐνὶ φρεσίν (ndashccediluumlnkuuml inanmamışlardı bu soumlze)
44
Oumlte yandan μῦθος bazı dizelerde ldquokarşılıklı konuşmardquo olarak (oumlrn İlyada iv214
vd) bazılarındaysa geleneksel anlamıyla uygun biccedilimde kahramanların
başından geccedilen ve sonradan anlatılan hikacircye (oumlrn Odysseia iii95 xi492) olarak
geccedilmektedir
Destanın bazı yerlerindeyse μῦθοςrsquou duumlşuumlnce niyet tasarı anlamlarında
goumlruumlruumlz İlyada i545-546rsquoda μὴ δὴ πάντας ἐμοὺς ἐπιέλπεο μύθους εἰδήσειν (ndash
iccedilimden geccedileni bilmeye heveslenme) Odysseia iv676 οὐδ᾽ ἄρα Πηνελόπεια
πολὺν χρόνον ἦεν ἄπυστος μύθων (ndashPenelopeiarsquonın bu planlardan habersizliği
ccedilok suumlrmedi)
Oumlte yandan Odysseiarsquonın bir yerindeyse zaferden sonra eve doumlnmek iccedilin
gemilerine binmiş olan Argoslular Agamemnon tarafından aniden toplantıya
ccedilağrılmıştır ve bu toplantının ldquonedenirdquo iii145rsquote yine μῦθος soumlzcuumlğuumlyle verilir
μῦθον μυθείσθην τοῦ εἵνεκα λαὸν ἄγειραν (ndashikisi beraber anlattı adamları neden
topladıklarını) Dikkat edilirse bu dizede hem ldquonedenrdquo soumlzcuumlğuuml hem de
ldquoanlatmakrdquo fiili μῦθndash koumlkluumlduumlr
μῦθndash koumlkluuml soumlzcuumlklerin kullanıldığı yerler iki ciltte toplam beş yuumlzden fazladır ve
bunlardan iki tanesiyse μῦθος ve λόγοςrsquoun birleşmesiyle tuumlretilmiş μυθολογεύω
fiilidir Bu Odysseiarsquoda Odysseusrsquoun Kirkersquoden Kalypsorsquoya gelinceye kadar
başından geccedilenleri anlattığı on ikinci kitaptır ve μυθολογεύωrsquonun her iki kullanımı
da kitabın son doumlrt dizesinde ardarda gelir Liddell-Scott soumlzcuumlğuumln tek kullanımı
olarak Homerosrsquoun bu dizelerini goumlstermekte ve anlamını ldquoharfi harfine anlatmakrdquo
şeklinde vermektedir (Liddell amp Scott 1883 s 983)
Hesiodosrsquoa gelince λέγειν vs gibi koumlkteş soumlzcuumlkler dışında λόγοςrsquoun kullanıldığı
yerler her iki kitapta toplam beş dizedir Bunlar sırasıyla Theogonia 229rsquodaki
Erisrsquoten doğan tanrıccedila kızlarından ψευδής Λόγος (ndashyalan soumlz) 890rsquodaki αἱμυλίοισι
λόγοισιν (ndashayartıcı soumlzlerlehellip) İşler ve Guumlnler 78rsquodeki birebir aynı ifade 106rsquodaki
ἕτερόν hellip λόγον (ndashbaşka soumlzhellip) ve 789rsquodaki yine Theogonia 890rsquodakiyle birebir
aynı ifadedir Sonuccedil olarak λόγοςrsquoun kısıtlı kullanımı Homeros gibi Hesiodos iccedilin
de geccedilerlidir ve yine aynı şekilde yalnızca ldquosoumlz konuşmardquo anlamına karşılık
gelmektedir
45
Yukarıda Homerosrsquotaki νόος iccedilin yaptığımız incelemeyi Hesiodosrsquoun metnine
uyguladığımızda λόγοςrsquoun ldquoakıl duumlşuumlnmerdquo vs anlamlarını karşılayan bu soumlzcuumlk
bir kez daha aynı oumlruumlntuumlyle karşımıza ccedilıkacaktır İlyada ve Odysseiarsquoda olduğuna
benzer biccedilimde burada da νόος soumlzcuumlğuuml λόγοςrsquoun yokluğunu hissettirmemiştir
Theogoniarsquoda dokuz İşler ve Guumlnlerrsquodeyse on ayrı dizede olmak uumlzere toplam
on dokuz defa kullanılmıştır Ayrıca νοέω fiili ve bunun isim hacircli νόημα da her iki
kitapta sıklıkla karşımıza ccedilıkar
Bu metinlerde de μῦθος ve koumlkteşlerine bakıldığı zaman Homerosrsquola yine benzer
biccedilimde Theogonia (24 165 663) ve İşler ve Guumlnlerrsquode (10 194 205) toplam
altı farklı dizede soumlz konuşma ve anlatmak (μυθέομαι) anlamlarında kullanıldığı
goumlruumlluumlr
Homeros ve Hesiodosrsquota λόγοςrsquoun belli anlamlarına μῦθοςrsquola verilen bu karşılık
şiir diline oumlzguuml bir kullanım olmaktan ccedilok soumlzcuumlğuumln İyonya devrimi oumlncesindeki
kavranışını bizim iccedilin accedilıklığa kavuşturan guumlndelik bir kullanım biccedilimini
vermektedir Her iki ozanın dizelerinde μῦθος soumlzcuumlğuumlyle karşılanan soumlylemek
soumlz soumlylev karşılıklı konuşma ve neden gibi aslında λόγοςrsquoun listesinde yer alan
anlamlar Homerik-Hesiodik doumlnemde iki kavram arasında herhangi bir
ayrışmanın zıtlaşmanın soumlz konusu olmadığını goumlstermesi bakımından dikkat
ccedilekicidir
46
3 BOumlLUumlM
PLATONrsquoUN DİYALOGLARINDA MİT
Yukarıda bazı Yunan tarihccedili ve yazarlar iccedilin ortaya koyduğumuz mitoloji
yaklaşımını en olgun hacircliyle ve logosrsquola iccedil iccedile geccedilmiş biccedilimde goumlrebileceğimiz
anti Yunan figuumlruuml Platonrsquodur Soumlzgelişi Phaidrosrsquota Boreasrsquoın Oreithuiarsquoyı kaccedilırma
mitiyle ilgili soumlylenenler (Platon 2014 229b vd) 5 yuumlzyıl metinlerinde karşımıza
ccedilıkan mitoloji yaklaşımları arasında en ccedilarpıcı oumlrneklerden biridir Burada
Sokrates bir mitin anlattıklarından hareketle kendi doumlneminin Atinarsquosını mitik
ccedilağlardaki Atinarsquoyla başarılı biccedilimde oumlrtuumlştuumlruumlr ve kanıt olarak da tıpkı
Pausaniasrsquoın aslanlı kapıdaki dev kesme taşları goumlstermesi gibi Artemis
tapınağına giden yol uumlstuumlndeki Boreas sunağını goumlsterir
Başka pek ccedilok oumllccediluumltuumlnden soumlz edilebilir olmakla beraber klasik doumlnemdeki
mitoloji yaklaşımlarının olumlu veya olumsuz diye sınıflandırabilme imkacircnımız
irdelenen mitin doğruluğuna yazar tarafından guumlven duyulup duyulmadığıyla
ilgilidir Platonrsquoun yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz pasajının devamında Phaidrosrsquoun
ldquobu hikacircyenin doğru olduğuna inanıp inanmadığı (πείθω)rdquo sorusuyla metne
birdenbire dahil edilen Platoncu mitoloji yaklaşımı ilk oumlnce mitte geccedilen doğa
tasvirlerinden yola ccedilıkarak Oreithuiarsquonın kaccedilırıldığı yeri belirler buna karşılık
hemen sonrasında Sokratik ironinin oumlrneklerinden birini sahneye koyarak
doumlnemin Yunan mitleriyle arasındaki mesafeyi vurgulama yoluna gider
Boreas mitine karşı bu tavır λόγος ve μῦθος arasında uumlccedil yuumlzyıldan fazladır
devam etmekte olan gerilimin Platonrsquoda cisimleşmiş hacircli olarak okunabilir
Nitekim bu satırların devamında Platonrsquoun bu hikacircyeye boumlylesine şuumlpheci hatta
alaycı yaklaşmasının nedenleri accedilıkccedila goumlruumllecektir Mit her şeyden oumlnce kimi
zaman şoumlyle kimi zaman boumlyle anlatılan bir hikacircyedir Uumlstelik tuhaf anlaşılmaz
uğursuz varlıklardan soumlz etmektedir Bu nedenle mitlerle uğraşmak keskin kafalı
ve gayretli kişilere duumlşer (229d-230a)
47
Bu cuumlmleleri tersinden okumak bize Sokratesrsquoin guumlya mitle uğraşmaktan
μυθολόγημαrsquodan geri durmasının nedenlerini daha accedilık biccedilimde goumlsterir
Platoncu anlamda olsun veya olmasın λόγος bu oumlykuumllerde anlatılanların
hakikatle oumlrtuumlşmesinin muumlmkuumln olmadığını bildirdiğinden bu pasajda mit
karşısında Sokrates gibi guumlven duyan (πιστέω) ve hoşnut (χαρίεντα ἡγοῦμαι)
bununla birlikte sakınımlı bir yaklaşım muumlmkuumln yaklaşımların en doğrusu gibi
goumlsterilmiş olur Bize goumlre bu mitleri irdeleyen ve onlara bir yaklaşım belirleyen
yanlarından oumltuumlruuml guumlccedilluuml bir mitolojinin ifadesidir
Platonrsquoun miti dışlar gibi goumlruumlnen ama iccedilselleştirmiş felsefesi Vernantrsquoa goumlre onu
ldquosoumlzcuumlğuumln tam anlamıyla felsefe dilinin hem berisinde hem de oumltesinde olanları
accedilıklama aracı olarak seccedilkin bir yer verecektirrdquo (Vernant 2015 s 254) Bu bakış
Platonrsquoun felsefesinin mitle ilişkisini saptamasıyla son derece isabetliyken mitin
yalnızca soumlylem guumlcuumlnden yararlanan bir Platonrsquou resmetmesiyle eksiktir Bu
eksiklikle beraber Vernantrsquoın mitolog Platonrsquou Devletrsquoteki Lidyalı Gygesrsquoten
Devlet Adamırsquondaki genccedilleşen nesilden veya Phaidrosrsquotaki Mısır tanrıları
muumlnakaşasından soumlz eden bir Platon hacircline gelir Oumlrnekleri ccediloğaltmak
muumlmkuumlnduumlr ama burada ccedilizilen resimde cafcaflı giysilerinden ve goumlrkemli
teccedilhizatından soyundurulmuş ccedilırccedilıplak bir Platon karşımızda durmaktadır
Devletrsquote Hint koumlkenli uumlccedil sınıflı toplum yapısını oumlneren Timaiosrsquota tanrılarla diğer
varolanlar arasında katı bir hiyerarşi belirleyen Phaidonrsquoda ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuumlnuuml
Orfik arguumlmanlarla temellendiren yine Devletrsquote aynı meseleyi oumlte-duumlnyacılık
uumlzerinde inşa eden Platon bu resimde karanlıkta kalmıştır Mitler vasıtasıyla
boumlylesine buumlyuumlk ve yepyeni bir evren kuran bir Platonrsquodan soumlz ediyorsak onun
felsefesinde mit alelade bir accedilıklama aracı olmanın ccedilok oumltesine geccedilmiş
durumdadır
48
31 Platonrsquoun Felsefesinde Mitin Belirmesi
Homerosrsquoun baştan sona mitik olan duumlnyası μῦθοςrsquola hiccedilbir bakımdan ccedilelişik ya
da herhangi bir mitoloji yaklaşımına karşı korumacı olmadığı gibi (henuumlz
lsquomitolojirsquonin varlığı soumlz konusu olmadığından boumlyle bir durum zaten olanaksızdı)
anlattığı olay veya kişilere μυθικός sıfatının yakıştırılması iccedilin kendisinden ccedilok
sonraki yuumlzyılları beklemek gerekecektir Sokrates Platon ve Aristotelesrsquoin
yaşadığı 5 yuumlzyıl Atinarsquosına gelindiğindeyse artık İlyada ve Odysseiarsquonın yazıya
aktarılmasının uumlzerinden uumlccedil ila doumlrt yuumlzyıl geccedilmiş μῦθος soumlzcuumlğuumlyle tuumlrevlerinin
anlamı koumlr ozanınkinden epeyi uzağa duumlşmuumlştuumlr16 Geccedilen suumlre zarfında İyonya
duumlşuumlnuumlrlerinin arkhesinden Elealıların rasyonel tanrı fikrine kadar devrim
niteliğinde sayılabilecek pek ccedilok felsefi keşif gerek kitaplar gerek gezgin
filozofların tartışmaları vasıtasıyla Atinarsquodaki kuumlltuumlr ortamlarına deyim yerindeyse
boca edilmiştir Yine aynı yuumlzyıllar iccedilinde sırasıyla Solon Kleisthenes ve
Periklesrsquoin yaptığı politik devrimlerle Atinarsquoda demokrasi kurumu yerleşmiş
zaman zaman beliren devlet krizlerine rağmen işler durumdadır O kadar ki 5
yuumlzyılda Atina Platonrsquoun deyişiyle adeta bir παντοπώλιον πολιτειῶνrsquoa (devlet
duumlzenleri panayırı ndash557d) doumlnmuumlş durumdadır Ccediloğu soylu ve varlıklı ailelerin
ccedilocuğu olan politikos adayı genccediller gelecekleri adına buumlyuumlk vaatlerde bulunan
Sofist filozofların peşinden ayrılmamakta onların dilinden doumlkuumllen yeni
kavramlar eski mitler dizeler ve oumlzdeyişler her guumlnuumln yeni tartışma konusunu
belirlemektedir Oumlnderleri eski şairler olan bu gezgin oumlğretmenlerin belirlediği
oumlzguumlr tartışma ortamlarında yuumlzlerce yıllık gelenekler tanrı hikacircyeleri toumlre ve
adetler saygısızca anılmakta hatta Protagoras oumlrneğinde goumlrduumlğuumlmuumlz gibi
tanrılar bazen tartışmaya değer bile bulunmamaktadır Ortaya ccedilıkan bu yeni
siyasal ortamda Attika soylularının geccedilmiş masallardan oumlzlemle hatırladıkları
16 Oumlrneğin Phaidrosrsquota (265c) Erosrsquou yuumlceltmek adına soumlylenen oumlvguumlye Goumlkyuumlzuuml Uumlzerinersquode (284a) ise goumlkyuumlzuumlnuuml Atlasrsquoın desteklediğini anlatan hikacircyeye (buradaki ldquohikacircyerdquo yine μῦθοςrsquotan başkası değildir) yazarlar tarafından μυθικός sıfatı yakıştırılmıştır Metinlerin bağlamına goumlre Platonrsquoun kullandığı μυθικόςrsquoun ldquodestansırdquo yani ldquogeleneksel μῦθοςrsquoa uygunrdquo Aristotelesrsquoin kullandığı μυθικόςrsquoun ise bu goumlruumlşle ccedilelişmeyecek biccedilimde ldquogerccedileklikle bağdaşmayan hikacircye uyarıncardquo anlamlarına geldiğini goumlruumlyoruz
49
altın ccedilağın uumlzerine kuumll serpilmiş gibidir Buumltuumln bu manzarayı Platonrsquoun
diyaloglarda bize sunduğu agora fotoğraflarından accedilıkccedila goumlrebiliyoruz
Bununla birlikte pek ccediloğu demokrat ve ldquosekuumllerrdquo filozoflarla dolup taşan 5 yuumlzyıl
Atinarsquosında olsak da bu ccedilalışmanın başından itibaren benimsediğimiz
perspektifin elverdiği oumllccediluumlde diyalogların her birinde bizi oumlzguumln bir tanrıya
vardırabilecek sayısız patika ağzı goumlrmemiz muumlmkuumlnduumlr O kadar ki Platonrsquoun
yazıları Atinarsquonın şehir planına benzer biccedilimde haritalandırılacak olsa neredeyse
buumltuumln sokak başlarına bu patika ağızlarından biri denk duumlşebilirdi
Nietzsche Batı duumlnyasının son iki yuumlzyıldaki Platon algısını şekillendirecek
biccedilimde İyinin ve Koumltuumlnuumln Oumltesindersquoye oumlnsoumlzuumlnde dile getirdiği artık neredeyse
herkesccedile bilinen ldquohalkın Platonculuğu Hristiyanlıkrdquo tespitiyle (Nietzsche 1999
13) Batılı okuruna bir daha hiccedilbir zaman eski guumlven duygusunu verememek
uumlzere Platon kuumllliyatını Kitab-ı Mukaddesrsquole aynı rafa kaldırmayı başarmıştır
Batı uygarlığının 19 yuumlzyıla kadar geccedilirmiş olduğu suumlreccedil ve buumlyuumlk toplumsal
travmalar goumlz oumlnuumlne alındığında Nietzschersquonin Platonrsquoa youmlnelttiği bu sert
ldquoruhbanlıkrdquo ithamının nedenleri epeyi fazlalaşacaktır Oumlte yandan Nietzschersquoden
sonraki ccedilağda yetişen ve Nietzscheci yorumu benimseyen duumlşuumlnuumlrler aynı
travmalarla bizzat tanışık olmasalar da Platonrsquoun bu ldquoruhbanlıkrdquo youmlnuumlnuuml ccedilok
daha derinlemesine irdelemiş tartışmışlardır Nietzsche Platonrsquoun ldquoruhbanlıkrdquo
youmlnuumlnuuml felsefesinin buumltuumlncuumll yapısını goumlz oumlnuumlnde tutarak tespit ederken onun
halefi olan duumlşuumlnuumlr ve araştırmacılar aynı konudaki tartışmalarının ccediloğunu
diyaloglara sık aralıklarla ve dağınık biccedilimde yerleştirilmiş kimi goumlruumlnuumlr kimi gizli
olan mitler etrafında kurgulamaktadır Herhalde bunun iki sebebinden soumlz
edilebilir biri klasik filolojinin son yuumlzyılda kat ettiği hayranlık veren mesafe
diğeriyse Platonrsquoun anlattığı irili ufaklı mitlerin nihayet bir araya gelerek
ldquoPlatonculukrdquo adı verilen devasa yapıyı oluşturduğunun keşfi ve kabuluumlduumlr
Guthriersquonin tespitiyle diyaloglar felsefenin dinin ve şiirin benzersiz bir
birleşiminden meydana gelirler (Guthrie 1955 s 333) Oumlte yandan dinin ve şiirin
diyaloglarda felsefeyle yan yana gelmesinin başlıca nedeni Platonrsquoun yaşadığı
doumlnemde Atinarsquodaki politik ccedilalkantılar ve filozoflardaki biteviye duumlzen arayışı
olduğundan Platonrsquoda mitlerin bir başka deyişle dinin belirmesine tanık
50
olacağımız zemin yine politik olmak durumundadır Bu nedenle her ne kadar
sonraki başlıklar altında politikaya daha tafsilatlı değineceksek olsak da buradaki
Platonik mitler tartışmasının başında mitlerin ilk başlatıcısı olan Devletrsquoin II
Kitabına birkaccedil paragrafla değinmemiz gerekmektedir
Devletrsquoin genel olarak da diyaloglarda oumlngoumlruumllen devlet duumlzeninin işleyişine
bakıldığında belli bir dinin ldquoyasardquo eliyle yuumlruumlrluumlğe koyulmadığı goumlruumlluumlr Ancak oumlte
yandan bu doğru tespit Platonrsquoun dine yaklaşımını ccediloumlzuumlmleyen araştırmacılar
iccedilin fevkalade yanlış bazı oumlnkabullerin de kaynağı durumundadır Nitekim Platon
Devletrsquote Yasalarrsquoda veya herhangi bir diyalogunda adı koyulmuş belli bir dini
inancın nomos vasıtasıyla guumlvence altına alınmasını oumlnermez fakat bu onun din
konusunda kayıtsız bir toplum oumlngoumlrduumlğuuml anlamına gelmemektedir Yukarıda
değindiğimiz gibi dinin kurumsallaşmasının Platonrsquoun devleti iccedilin ccediloğu
bakımlardan vazgeccedililmez oluşu Devletrsquoin daha ilk boumlluumlmlerinde accedilık biccedilimde
ortaya ccedilıkacaktır
Gerccedilekten de Platonrsquoun Kallipolisrsquoi ne kadar sade teferruattan uzak bir
başlangıccedilla kurulursa kurulsun onda dini bir yapının tartışma goumltuumlrmez
gerekliliğini sezmemiz fazla zaman almayacaktır Bizzat Platonrsquoun 369b
paragrafından itibaren betimlemeye başladığı suumlreci kısaca oumlzetlersek polisrsquoin
oluşmasını kaccedilınılmaz hacircle getiren ilk etken her bir insanın kendi eksiklerini
karşılamakta yetersiz kalması bu eksiklerin sayıca ccediloğalması nedeniyle de
birccedilok insanın bir araya gelmesidir Platonrsquoda işte bu kadar goumlsterişsiz yalın bir
başlangıccedilla polisrsquoin varlığından soumlz etme imkacircnı buluruz Bu yalınlık bir suumlreliğine
devam eder ve bu suumlre zarfında topluluktaki ilişkiler suumlrekli en sıradan ihtiyaccedil ve
alış-verişler uumlzerinden kurulur Sırasıyla yiyecek barınak giysi Fakat bu
ihtiyaccedillar bile aslında hiccedil de kuumlccediluumlk olmayan bir emekler silsilesi meydana
getirecektir Boumlylece ilk karmaşık sistemlerden biri olan goumlrev dağılımının ortaya
ccedilıkması kaccedilınılmaz olacaktır Az sonrasında Glaukonrsquoun isteğiyle yurttaşların
yaşamlarını rahat yataklar ccedileşitli meyveler etler yemek masası ve goumlsterişli
eşyalar gibi luumlks hayatın oumlgeleriyle rahatlatmaya başlayınca bu karmaşıklığın
boyutu daha da buumlyuumlr Sokrates devletine bunların her birini goumlnuumllsuumlzce dahil
etmektedir ve dahil edilen her yeni oumlge yeni birccedilok ihtiyacı da beraberinde
51
getirmektedir Oumlrneğin Sokratesrsquoin başta pek yanaşmadığı et yemekleri
Glaukonrsquoun isteğiyle devlette serbest bırakılınca artık hekimlere de ihtiyaccedil
duyulacağı anlaşılmış olur (373d) Bir zincirleme hacirclinde ihtiyaccedillar arttıkccedila
masraflar da artar ve yeterli sayıda hayvan otlatmak ve ekip biccedilmek iccedilin yeni
toprak arayışları başlar Bu durumsa savaşların habercisidir Oumlte yandan savaş
devleti koruyabilecek buumltuumln donanımlara sahip bekccedililere ihtiyaccedil duyulacağı
anlamına gelir Bu donanımlarsa devletin ilk kurulduğu guumlnlerdeki ihtiyaccedillar
kadar yalın ve goumlsterişsiz değildir Nitekim bekccedililerin aynı anda hem filozof hem
tutkulu hem ccedilevik hem de guumlccedilluuml olması gerekmektedir Devletin en temel
kurumlarından biri olan eğitim boumlylelikle zorunlu hacircle gelmiştir
Platon ccedilocuk yaşlardaki eğitime başlanacak muumlfredat olarak ldquoeskilerden buguumlne
suumlruumlp gelen en iyi yetiştirme tarzırdquo dediği beden eğitimi ve muumlziği oumlnerdikten
sonra bu muumlziğe hikacircyeyi17 de dahil eder ve mitin18 Platonrsquoun felsefesindeki
seruumlveni boumlylece başlamış olur (376e) Hemen ardından mitin doğru veya yalan
olduğuna bakılmaksızın faydalı olduğu suumlrece ccedilocuklara anlatılması gerektiğini
soumlyleyecektir
Bu paragraf aynı zamanda Platonrsquoun Devletrsquoindeki meşhur şair ambargosunun
da ilk belirdiği yerdir Uumlstelik Platon bu ambargoyu Yunan mitlerinin başlıca iki
kaynağı Hesiodos ve Homerosrsquoun adlarını doğrudan vererek duyurur nitekim
onlar tanrıları ve mitik kahramanları gerccedilekte olduklarından farklı goumlstererek
ccedilocukların ve genccedillerin yalan yanlış yetişmesine neden olurlar Oysa şairlerin
yapması gereken tanrıları her nasılsalar oumlyle tasvir etmektir Tanrı iyi olduğu iccedilin
koumltuumlnuumln sebebi olamaz muumlkemmel olduğu iccedilin değişmez ve farklı kılıklara
buumlruumlnmez insanlara yalan soumlylemez ve onları kandırmaz Oumlte yandan yurttaşlar
17 Burada ldquohikacircyerdquo soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγος soumlzcuumlğuumlnuumln tercih edilmiş olması dikkat ccedilekicidir 18 Guthriersquonin yukarıda atıf yaptığımız tespitinden hareketle buna bir ccedileşit din de diyebiliriz Nitekim Platonrsquoun filozof kralının halka anlatacağı mitlerin oumlnemli bir kısmı kutsal olana goumlnderme yapar dolayısıyla tanrının guumlya φύσιςrsquoe yerleştirdiği hakikati bulup ccedilıkarır ve halka goumlsterir Devletrsquoin 427brsquosindeki bir nevi ldquolaikrdquo devlet anlayışına doumlnuumlk soumlzlere gelince ndashki bu aynı zamanda νομοθέτης olan filozofun tapınak kurma ve rituumleller koyma işinden geri durmasıdırndash aslında yeni bir teolojiden bahseden Platonrsquoun felsefesinde aşağıda değineceğimiz uumlzere Sokratesrsquoin sadık bir Olympos dindarı olmasına benzer biccedilimde bir ccedilelişki olarak kendini goumlsterir Mit ve dinden aynı şeyleri anlayacağımızı birinci boumlluumlmde belirtmiştik ki Sokratesrsquoin 427brsquode tapınakla ilgili ldquoyasardquo koyma işlerini tanrı Apollonrsquoa tevdi etmesi Platonrsquoun mitolojik yaklaşımına bir başka oumlrnektir
52
yiğit olmaları ve oumlluumlmden korkmamaları gerektiği iccedilin Hadesrsquoin korkunccedil yurdunu
veya oumlluumlm acısıyla kıvranan kahramanları anlatan şiirler de yasaktır (379b-388d)
Şaire getirilen bu yasak mit anlatma yetkisini elinden almak anlamına gelir
Devletin bu yaptırımını Platon 385crsquode ldquokoro vermemekrdquo (χορον μὴ διδόναι)
deyimiyle ifade eder yani devlet şairden desteğini ccedilekmektedir Oumlte yandan
νομός mit anlatma bir kelimeyle yalan soumlyleme (ψεύσασθαι) yetkisini yalnızca
devleti youmlnetenlere tanıyacaktır (389b)
Bununla beraber Platon anlattığı veya anlattırdığı bir mitin yalan (ψεῦδος)
olduğunu nadiren itiraf eder ve bunun ilk oumlrneği de Devletrsquoteki ldquosoylu yalanrdquo
(γενναῖος ψευδομένος) meşhur ldquotoprağın oğullarırdquo mitidir Sokrates bunu
inanılması ccedilok zor bir mit olarak tanıtırken bu yalanı soumlyleme succedilunu da şairlerin
uumlzerine yıkıverir
32 Yeni tanrılar icat etmek
Geleneksel teolojinin Platonrsquoda şahit olduğumuz bu reddiyesi başka bir teoloji
inşa edeceği anlamına gelir Nitekim Sokratesrsquoe youmlneltilen ldquoyeni tanrılar icat
etmerdquo succedillaması da bu yeni teoloji inşasının bir sonucudur Ksenophon
Sokratesrsquoten Anılarrsquoın ilk satırlarında bu konuya değinirken hem boumlyle bir
succedillamaya ccedilok şaşırdığını soumlyler hem de succedillamanın asıl dayanağının ldquodevletin
tanrılarına sadık olanrdquo Sokratesrsquoin ara sıra soumlzuumlnuuml ettiği kendisine yol goumlsteren
bir daimonion olduğu tahmininde bulunur ldquoDoğrusu Sokratesrsquoin kendi iccedilindeki bir
daimonionrsquoun yol goumlstericiliğinden soumlz ettiği kulaktan kulağa yayılmıştıhelliprdquo
(Ksenophon 1921 112)19
19 Ksenophonrsquoun bu tahmini Euthyphronrsquoda da doğrulanmaktadır (3a) Oumlte yandan bu daimonion iccedilin diyaloglardaki bazı oumlrnekler şoumlyledir Theaitetos 151a ἐνίοις μὲν τὸ γιγνόμενόν μοι δαιμόνιον ἀποκωλύει συνεῖναι (ndashkendi daimonionrsquoum onların kimileriyle birlikte olmaktan beni alıkoydu) Euthyphron 3b μανθάνω ὦ Σώκρατες ὅτι δὴ σὺ τὸ δαιμόνιον φῂς σαυτῷ ἑκάστοτε γίγνεσθαι (ndashanlıyorum Sokrates seni her defasında bir daimonionrsquoun tuttuğunu soumlyluumlyorsun) Savunma 40brsquodeki τὸ τοῦ θεοῦ σημεῖον da Sokratesrsquoin bu varlık iccedilin kullandığı bir diğer addır
53
Bu Sokratik δαιμόνιονrsquou geleneksel Yunan dinindeki δαίμωνrsquola bir tutmak zorlama
bir yorumdur Zaten Sokratesrsquoin diyalogların değişik yerlerinde aktardığı biccedilimiyle
bu daimonion kişisel tanrı olan daimocircnrsquodan farklı olarak yazgı veya talihini
belirlemediği gibi Sokratesrsquoe yapması gerekenleri değil yapmaması gerekenleri
soumlylemektedir (krş Liddell amp Scott 1884 s 322) Bununla birlikte Ksenophonrsquoun
aynı boumlluumlmde anlattığına goumlre Sokrates bir yandan devletin inandığı tanrılara
(οὓς ἡ πόλις νομίζει θεούς) inanmış ve bu inanış uyarınca tapınakta ve evinde sık
sık kurban kesmiş hatta zaman zaman kacirchinlere danıştığı bile olmuş diğer
yandansa kacirchinlik geleneğinde Yunanların en fazla başvurduğu tarla ev evlilik
itibar gibi konularda dinden bu şekilde bir beklentiye kapılmanın akıl dışı olduğunu
accedilık accedilık soumlylemekten ccedilekinmemiştir
Bu bir ccedilelişki olarak goumlruumllebilir Ancak arka planda bizi buguumlne kadar
duumlşuumlnduumlrmekle beraber artık aşina olduğumuz Kriton şablonu yatar nomos adil
davranmamıştır ama yine de bir yurttaş olarak Sokratesrsquoin mecburicirc istikameti
ona boyun eğmektir Devletrsquoin yukarıda alıntıladığımız pasajının hemen
devamında gelen ldquotanrırdquo tanımlarıyla20 da ccedilelişik olması hesaba katılırsa
Sokratesin Olympos panteonuna sadık dindar bir yurttaş olması dini inancı
resmicirc bir kurum bir nomos olarak tanıma eğiliminde olduğunu goumlsterir Bu nomos
telakkisi sayesindedir ki Platonrsquoun oumlrnek insanı tıpkı Atinalı yargıccedilların adil
olmadıklarını bile bile Kritonrsquoun yalvarmalarını geri ccedilevirdiği gibi Olympos
tanrılarının gerccedilek olmadıklarını bile bile kurban kesme ve kacirchine danışma
rituumlellerine duumlzenli olarak katılmayı suumlrduumlruumlr
Kehanet konusu Sokratesrsquoin phusis-nomos karşıtlığında tuttuğu safı belirlemek
iccedilin bize oumlnemli arguumlmanlar sunmaktadır Bunların en başındaysa hiccedil şuumlphesiz
iki kehanet vardır Biri yukarıda soumlz ettiğimiz daimonion diğeriyse Sokratesrsquoin
Khairephon aracılığıyla oumlğrendiği meşhur Delphoi kehaneti
Platonrsquoun yazdığı Savunmarsquonın 20e ve sonraki kısımlarında Sokrates soumlzlerini bu
konudaki beyanlara ayırır Anlattığına goumlre Khairephon ndashgoumlruumlnuumlşte kendi
20 382arsquodan itibaren goumlrduumlğuumlmuumlz bu tanımlamalar oumlzetle tanrının biccedilim değiştiremeyen aldatmayan zaafları olmayan bir varlık olması Homerik-Hesiodik teolojiye bir itiraz olmasının yanında apaccedilık bir İtalyan felsefesi bilhassa Ksenofanes etkisi altındadır
54
kararıylandash gidip Delphoi kacirchinine ldquoSokratesrsquoten daha bilge birinin olup olmadığınırdquo
danışır kacirchin kadının cevabı şaşırtmaz Sokratesrsquoten daha bilgesi yoktur
Sokrates bu mitik arguumlmanın ardından kehanet hakkında kendi akıl yuumlruumltmeleri
sonucunda vardığı kararı da accedilıklamaktan geri durmaz Başka bir deyişle ldquoen
bilgerdquo olduğuna dair iddiasını oumlnce mit aracılığıyla ve ardından diyalektik
youmlntemle kanıtlama yoluna gider Atinarsquoda ldquobilgerdquo diye anılan her adamın kapısını
ayrı ayrı ccedilalar hepsinin bilgeliğini soru-cevap youmlntemini (διαλέγομαι) kullanarak
sigaya ccedileker diyalektiğin vardırdığı sonuccedil da mitinkiyle aynıdır
Sokratesrsquoin bu anlattıklarının ldquomitikrdquo diye nitelediğimiz kehanet kısmı Platonrsquoun
buumltuumln diyaloglarında ortaya koyduğu mitoloji yaklaşımının adeta ccedilekirdeğini
esasını teşkil eder Nitekim Sokratesrsquoin kehanet meselesine giriş yaptığı 20ersquonin
son cuumlmleleri şoumlyledir
οὐ γὰρ ἐμὸν ἐρῶ τὸν λόγον ὃν ἂν λέγω ἀλλ᾽ εἰς ἀξιόχρεων ὑμῖν τὸν λέγοντα
ἀνοίσω τῆς γὰρ ἐμῆς εἰ δή τίς ἐστιν σοφία καὶ οἵα μάρτυρα ὑμῖν παρέξομαι
τὸν θεὸν τὸν ἐν Δελφοῖς ndashCcediluumlnkuuml konuştuğum soumlzler kendi soumlylediklerim
değil aksine sizin pek guumlvenmeye değer bulduğunuz birinin soumlyledikleridir
Şayet benimki gibisine de bilgelik denebilecekse buna Delphoirsquodeki tanrıyı
şahit goumlstereceğim (Savunma 20e)
Bu Sokratesrsquoin tıpkı ldquodevlet tanrılarırdquo iccedilin kurbanlar kesmesinde olduğu gibi
kurumsal nomos guumlvencesi altındaki bir Olympos tapınağından icazet talep ettiği
anlardan biridir Lysiasrsquoın ısrarlarına rağmen Atina yargıccedilları oumlnuumlnde sofistik bir
savunma yapmayı reddeden Sokrates (Laertios 2013 II40) succedilsuzluğunu
ıspatlamak adına mite başvurmaktan ccedilekinmemiştir Ccediluumlnkuuml onun dindarlığı
φύσιςrsquoin değil νομόςrsquoun uumlzerinde biccedilimlenmiş devletin ve hukuğun talep ettiği
uylaşıma dayalı bir dindarlıktır Platonrsquoun oumlngoumlrduumlğuuml ὁσιότης veya εὐσέβεια da
bundan başkası değildir (krş Devlet 382a vd)
Sonuccedil olarak Sokrates metaforik de olsa bu duruşmanın belli başlı yerlerinde
Atina yargıccedillarına değil ama Atina tanrılarına yakarıştadır Fakat başka tuumlrluuml
davranabilir miydi Denilebilir ki bu tapınaktan icazet almaya ccedilalışan filozoflar
iccedilin ilk ve tek oumlrnek değildir Nitekim doğrudur yazdığı kitabı goumltuumlruumlp Artemisrsquoin
sunağına bırakan Herakleitosrsquou hatırlayalım Oumlte yandan bunun aksi
oumlrneklerinden de soumlz etmek muumlmkuumlnduumlr Yine Sokrates gibi goumlccedilmen olarak
55
Atinarsquoya gelen Protagoras ve Anaksagoras tapınak ve politik iktidarla burun
buruna geldiklerinde mitolojiye başvurmayı akıllarından bile geccedilirmemişlerdir
Anaksagoras guumlneşin alevde kızdırılmış bir maden kuumllccedilesi olduğunu
soumlylediğinde Periklesrsquoin muhalifi olan Diopeithes bunu fırsat bilerek filozofu
mahkemeye vermiştir gerekccedilesiyse tanrısal bir goumlk cismi hakkında bilgiler
oumlğretmeye kalkışmasıdır Bunun uumlzerine Anaksagoras mitolojiye başvurup da
Atina tanrılarından icazet alma yoluna gitmez şehri terk eder (Kranz 1994 s
145) Protagoras da tanrıların oumlluumlmluumller tarafından hiccedilbir şekilde anlaşılıp
bilinemeyeceğini soumlyleyince Atinalılar tarafından kitapları toplatılarak yakılır ve en
sonunda suumlrguumlne goumlnderilirken herhangi bir mitolojik yaklaşıma sarılma
girişiminde bulunmayacaktır (Kranz 1994 s 193 krş Theaitetos 162e)
Bununla birlikte Sokratesrsquoin tarihin en uumlnluuml duruşmasında ortaya koyduğu bu
mitolojik tavırla karşılaştırabileceğimiz en iyi oumlrnek Platonrsquodan yaklaşık iki yuumlzyıl
oumlnce ve yine Delphoi tapınağı etrafında doumlnen Thalesrsquoin ldquobilgeler bilgesirdquo
unvanını ısrarla reddetme hikacircyesidir
Laertiosrsquoun aktardığı eğlenceli hikacircyeye goumlre İyonyalı genccediller Miletoslu
balıkccedilılardan bir ağ satın almışlar ve avlanırken ağlarına bir uumlccedilayak takılmıştır
Bunun uumlzerine Delphoi kacirchinine birini yollamışlar ve tanrıdan kehanet
beklemişler Gelen cevaba goumlre uumlccedilayağı ldquoherkesin en bilgesinerdquo (τίς σοφίῃ
πάντων πρῶτος) vermelilermiş Herkes bu bilgenin Thales olduğunda hemfikir
olduğu iccedilin uumlccedilayak ona goumlnderilmiş Fakat Thales bu payeyi kendisine uygun
bulmadığından uumlccedilayağı başkasına vermiş ve o da bir başkasına boumlylece uumlccedilayak
en sonunda Solonrsquoa ulaşmış Yine Laertiosrsquoun aktardığı aynı hikacircyenin başka bir
versiyonunda bir Arkadyalının oumlluumlrken ldquobilgelerin en yararlısınardquo verilsin diye
kupa Thalesrsquoe getirilmiş Thales bir oumlnceki versiyonda olduğu gibi kupayı yine bir
başkasına vermiş ama bu defa kupa doumlnuumlp dolaştıktan sonra yeniden Thalesrsquoe
gelmiş (Laertios 2013 I28-29)
Goumlruumllduumlğuuml gibi bu oumlrnekte bir devlet tapınağı olan Delphoi tarafından ldquoen bilgerdquo
unvanı kendisine verilmiş bir İyonya filozofunun bu yuumlce payeyi ısrarla
reddettiğine şahit oluruz Accedilıktır ki bu olay tarihsel gerccedileklikle alakasız bir mitse
56
bile Thalesrsquoin tapınakla boumlyle yakın bir icazet takdis ilişkisi kurmaktan kaccedilmasını
metaforik biccedilimde goumlstermektedir
33 Protagorasrsquoın Erdem Miti ve Sokratesrsquole Aynılaşması
Platonrsquoun hem Devletrsquote hem de Yasalarrsquoda kurduğu iki politeia iccedilin de νομόςrsquoun
mutlak belirleyiciliğini benimsediği kuşkusuzdur Kallipolisrsquote νομός youmlnetici
filozoflardan uumlretici zanaatkacircrlara kadar istisnasız her yurttaş iccedilin bağlayıcıdır
Oumlrneğin 519drsquode filozofların yeniden mağaraya inmeleri ve oradaki tutsakları
kurtarıp aydınlığa ccedilıkarmaları gerektiğini soumlyleyen Sokratesrsquoe Glaukon bunun
onları muumlmkuumln olandan daha koumltuuml bir hayata zorlamak anlamına geleceği
cevabını verince Sokrates νομόςrsquotan ne anladığını accedilıkccedila ortaya koyan şu
cuumlmleyi soumlyler
Bir defa daha unuttun ki sevgili dostum νομός devletteki hiccedilbir sınıfın oumlzel
mutluluğunu sağlamaya ccedilalışmaz onun amacı mutluluğu devletin tamamı
iccedilin uumlretip ortaya ccedilıkarmak ikna veya zorlama yoluyla (πειθοῖ τε καὶ ἀνάγκῃ)
yurttaşlar arasında uyum sağlamak(tır)hellip (Devlet 520e)
Burada νομόςrsquoun ikna guumlcuumlnuuml diyalektikten ve mitten zorlama guumlcuumlnuumlyse kolluk
kuvvetinden alacağından şuumlphe etmek iccedilin bir nedenimiz yoktur Bununla birlikte
devletin buumltuumlnluumlğuumlnuuml koruyan ve yurttaşları bir arada tutan tek guumlcuumln νομός
olduğundan da şuumlphe edemeyiz
Kallipolisrsquoteki νομόςrsquoun ilkel toplumsal ilişkiler ve işboumlluumlmuumlyle birlikte ortaya ccedilıkıp
ccediloğaldığı şablon Magnesiarsquoda da kendini tekrar eder Ancak Yasalarrsquoda
oumlrneklemenin yapıldığı yer ccedilok eski geccedilmişte insanların bir araya geldikleri ilk an
tasarısına dayanan bir zihin deneyi değil mitik bir anlatının bu iş iccedilin sunduğu ccedilok
daha geniş bir hayali zemindir Tufan (κατακλυσμός) salgın hastalık (νόσος)
tuumlruumlnden ldquoeski soumlylentilerderdquo (οἱ παλαιοὶ λόγοι)21 geccedilen ve sonucunda insan
soyundan ccedilok az kişinin kaldığı olaylar (676b vd ayrıca krş Timaios 22b Kritias
21 Platon tıpkı Devlet 373drsquode olduğu gibi Yasalarrsquoın burasında da ldquosoumlylentirdquo soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγοςrsquou tercih ediyor
57
112a vd) Oumlte yandan Yasalarrsquoda da hikacircye Devletrsquotekiyle benzer biccedilimde ilerler
ve insanların kalabalıklar hacirclinde bir arada yaşamaya başlamasıyla karmaşık
politika organizasyonlarının dolayısıyla νομόςrsquoun nasıl zorunlu bir ihtiyaccedil hacircline
geldiğini goumlstermeye ccedilalışır
Politika bahsinde de değineceğimiz gibi 5 yuumlzyılda Atinarsquonın iki buumlyuumlk felsefi
ekoluuml olan Sokratesccedililerin ve Sofistlerin ikisi birden mevcut duumlzenden hoşnutsuz
olduklarını olaylar veya eserler vasıtasıyla bir şekilde belli etmişlerdir Bunlardan
ilki devletin mevcut νομόςrsquounun δικαιοσύνη erdemini taşımadığı ikincisiyse bu
νομόςrsquoun φύσιςrsquole hiccedilbir zaman bağdaşamayacağı fikirlerinden hareketle rejim
karşıtı bir perspektif ortaya koyar Sokratesccedililerin hoşnutsuzluğunun birinci ve en
buumlyuumlk kanıtı olarak Savunmarsquodan Phaidonrsquoa giden suumlreccedil goumlsterilebileceği gibi
Sofistlerin hoşnutsuzluğunu ise ilkin Sofist Protagorasrsquoın yukarıda değindiğimiz
suumlrguumln hikacircyesinden ikinci olarak da diyaloglarda satır aralarından
ccedilıkarabildiğimiz arguumlmanlardan tespit edebiliriz Oumlte yandan bu hoşnutsuzlukta
ortak olsalar bile din ve devlet işlerinde φύσις ve νομός ayrılığı noktasında
Sokratesccedililerle Sofistlerin dahil oldukları saflar her zaman karşı karşıyadır
Nitekim yukarıda νομόςrsquoun Devletrsquote ve Yasalarrsquoda zorunlu olarak ortaya ccedilıkışı
bahsinde soumlylediğimiz gibi Platon νομόςrsquoun varlığını değil adaletsizliğini
eleştirirken Sofistlerin rahatsızlığı doğrudan doğruya νομόςrsquoun varlığıyla ilgilidir
Platonrsquoa goumlre νομός ve yaptırımları iyi22 Sofistlere goumlreyse φύσιςrsquoe aykırı olduğu
iccedilin koumltuumlduumlr Diyaloglarda bu konuda iki ekol arasındaki zıtlaşmayı en net
biccedilimde Protagoras ve Gorgiasrsquota goumlrebiliriz
Bunların bilhassa birincisinde Sokratesrsquole başta Protagoras olmak uumlzere birkaccedil
buumlyuumlk Sofist arasındaki tartışmanın esas konusu erdemin oumlğretilebilirliği olmakla
beraber konuşmaların etrafında doumlnuumlp durduğu kavramlar iyiliğin kaynağı olarak
φύσις ve νομός aynı zamanda bu νομόςrsquola beraber bahsi accedilılan νομοθέτηςrsquotir
Hatırlanacağı gibi erdemleriyle meşhur devlet adamı Perikles kendi ccedilocuklarına
bu erdemliliği ne oumlğretebilmiş ne de miras bırakabilmiştir (320a ayrıca krş
Menon 93b vd) Bu durum erdemin φύσιςrsquote olduğunu soumlyleyen Protagorasrsquoı da
22 Kritonrsquoda goumlrduumlğuumlmuumlz gibi νομόςrsquoun yaptırımı Sokratesrsquoe baldıran zehiri iccedilirmeye bile varmışken hacirclacirc lsquoiyirsquodir ki Sokrates bundan kaccedilmayı aklından geccedilirmez
58
onun νομόςrsquola garanti altına alınabileceğini duumlşuumlnen Sokratesrsquoi de zor durumda
bırakacaktır En nihayetinde her ikisi de savundukları iddiadan oumlduumln verircesine
hatta bir bakıma iddialarını birbirleri arasında değiş-tokuş etmiş gibi tartışmayı
sonlandırırlar
Diyalogun başlarında Sokrates Protagorasrsquotan erdemin oumlğretilebileceğini
goumlstermesini herkesin oumlnuumlnde ve accedilık yuumlrekli bir ısrarla isteyince yaşlı adamın
koltukları kabarmıştır Şoumlyle sorar
hellip Sokrates bunu senden esirgemem ama nasıl goumlstereceğimi soumlyle yaşlı
bir adamın kendisinden daha genccedil adamlara μῦθος anlatması gibi mi
yoksa λόγοςrsquola adım adım giderek mi (320c)
Toplantıdakiler bunun kararını Protagorasrsquoa bırakınca yaşlı adam ldquoelbette μῦθος
dinlemekten hoşlanırsınızrdquo diyerek anlatmaya koyulur 320d-322d paragrafları
boyunca aktarılan hikacircye oumlzetle Prometheus ile Epimetheusrsquoa verilen
yetenekleri ilk insanlar arasında eşit paylaştırma goumlrevinin Epimetheusrsquoun
beceriksizliği yuumlzuumlnden başarısızlıkla sonuccedillanması yeteneklerin adaletsiz
dağıtımı sonucu insanlar arasında guumlccedil dengesizliğinin belirmesi ve boumlylece
birbirlerini yok etmeye başlamaları nihayet Zeusrsquoun insanların buumlsbuumltuumln ortadan
kalkacağı kaygısıyla Hermesrsquoe insanları utanma (αἰδώς) ve adaletle (δίκη)
donatma goumlrevini vermesini konu alır
Goumlrevi kabul eden Hermes Zeusrsquoa bu iki duyguyu tıpkı τέχνηrsquoler gibi farklı farklı
insanlarda mı yoksa hepsinde mi olacak biccedilimde pay edeceğini sorunca Zeus
herkesin payını almasını buyurur
Hepsi payını alsın ccediluumlnkuuml diğer τέχνηrsquoler gibi bundan da azlar pay alırsa
devletler meydana gelemez Ardından onlar iccedilin benden şu νομόςrsquou koy
Utanma ve adaletten payını alamayanlar devletteki bir hastalık gibi goumlruumlluumlp
oumllduumlruumlleceklerdir (Protagoras 322d)
Bu mitik kısım Protagorasrsquola Sokrates arasındaki Sofist-filozof ayrımının
bulanıklaştığı neredeyse ortadan kalktığı ilk yerdir Ccediluumlnkuuml bilindiği gibi bu mitle
ccedilok benzer biccedilimde Platon da ilk diyalogundan son diyaloguna kadar başta iyi
olmak uumlzere adalet oumllccediluumlluumlluumlk bilgelik cesaret gibi ideaların hepsinin bilgisinin
ruhta bulunduğunu soumlylemektedir Bununla beraber Sokratesrsquoin erdemler
konusunda Protagorasrsquola ayrı duumlştuumlğuuml tek yer yani soumlzuumlnuuml ettiğimiz bulanıklığı
59
bir nebze de olsa giderebilecek yegacircne ayrım erdemin oumlğretilebilir (διδακτόν)
olup olmadığı tartışmasında ortaya ccedilıkar Fakat yine de Protagoras ve Platoncu
erdemler arasındaki benzerliğin ccedilok daha ileri gittiği pasajlar hacirclacirc vardır Oumlrneğin
322ersquode Protagoras adalet (δικαιοσύνη) ve oumllccediluumlluumlluumlkten (σωφροσύνη) kendi
oumlngoumlrduumlğuuml erdemler olarak soumlz eder Bunlar aslında Protagorasrsquoın daha geride
319arsquoda oumlğrettiğini soumlylediği lsquopolitika sanatırsquonın (πολιτική τέχνή) iccedileriğinde
mevcutturlar Nitekim Protagoras diyalogun akışında bunları yer yer lsquopolitik
erdemlerrsquo (ἀρετή πολιτική) diye de adlandıracaktır
Bununla beraber yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Protagoras mitinde Sokrates ve
Protagoras arasında beliren tam da meseleyi kapatırken anmaya değer
fevkalade ccedilarpıcı bir benzerlikten daha soumlz edebiliriz Bilindiği uumlzere felsefe
tarihinde Protagoras ve Menon Euthydemos ve Gorgiasrsquola birlikte aynı
doumlrtlemenin diyalogları olarak ele alınmıştır Benzer biccedilimde erdemin oumlğretilebilir
olup olmadığı sorusu Menonrsquoda olduğu gibi Protagorasrsquota da ccediloumlzuumlmsuumlz
kalmaktadır Her ikisinde diyalogda da kendi erdemliliğini ccedilocuklarına vermekte
başarısız devlet adamları ccedilarpıcı bir sorun olarak belirmekte bu itibarla her
ikisinde de bilginin doğuştan (εν τῃ φύσῃ) gelip gelmediği tartışma konusu
edilmektedir Ancak iki diyalog arasındaki en ilgi ccedilekici benzerlik hacirclacirc şudur
Protagorasrsquota yaşlı Protagorasrsquoa soumlyletilen mitteki Zeusrsquoun Hermes eliyle
insanlara utanma ve adaleti pay ettiği ve pay alamayanların yasayla
cezalandırıldığı kısımlar Menonrsquoda Sokratesrsquoe soumlyletilen bir cuumlmleyle birebir
oumlrtuumlşmekte oumlzetle Menonrsquodaki Sokrates cuumlmlesi apaccedilık biccedilimde Protagorasrsquotaki
Sofist mitine atıf yapmaktadır
Bu akıl yuumlruumltmemizden şu ortaya ccedilıkıyor ey Menon Erdem bizde insanlar
arasında pay edilmiş bir tanrı parccedilası olarak goumlruumlnuumlşe gelir elbette ondan
payını almış olanlar iccedilin (Menon 100b)
60
34 Platonrsquoun felsefesinde ψυχή
Sokratesrsquoin katlini tasarlayan Olympos dindarlarıyla Platon arasındaki en buumlyuumlk
farklardan biri ψυχή kavrayışından ileri gelir Diyalogların kimi yerlerinde bu
kavrayış farkı Orpheus dizeleri hacirclinde veya Pythagorasccedilı bir tanrı imgesi olarak
accedilığa ccedilıkar ve her iki durumda da etik etrafında doumlnuumllen asıl mihverdir
Diyalogların bazı başka yerlerindeyse Platonrsquoa oumlzguuml ψυχήrsquoyi mitik bir anlatının
oumlgesi olarak goumlruumlruumlz Bu yerler bize ccediloğunlukla etiğin yanında epistemolojik bir
ccedilerccedileve de sunar Oumlte yandan bu kavramın Homerik-Hesiodik doumlnemlerde ldquoruhrdquo
diye karşılama imkacircnından henuumlz soumlz edemediğimiz iccedilin en azından Platon
bahsi accedilılıncaya kadar ψυχή şeklinde yazmayı uygun buluyoruz
Homerosrsquoun duumlnyasında ψυχή bizim alıştığımız hacircliyle ldquobedenrdquo karşıtı bir ldquoruhrdquo
olarak tasarlanmamıştır Buna goumlre ψυχήrsquonin buumltuumln yetileri yalnızca kişinin
hayata olduğu suumlre iccedilinde etkin ve olanaklıdır oumlluumlmuumln gelmesiyle birlikte kişinin
varlığı her anlamda ortadan kalkmış olur (Rohde 1925 s 5) Bunun anlamı
Homerosrsquota bizim geleneksel kavrayışımızın aksine oumlluumlm sonrasında ψυχή
olarak gidilecek bir ceza-oumlduumll veya son yargı yerinin bulunmadığıdır Bu
bakımdan ψυχή sadece yaşayanlar duumlnyasındaki canlılığı bedenin hareket
edebildiği ve yaşamsal faaliyetlerini yerine getirebildiği oumlluumlm oumlncesi hacirclini ifade
eder Eski Yunanca soumlzluumlklerinde soumlzcuumlğuumln ilk sıralardaki karşılığının ccediloğu
zaman ldquohayatrdquo olması da bundandır Bununla birlikte Homerik ψυχήrsquonin bazı
bakımlardan geleneksel ldquoruhrdquo kavrayışıyla oumlrtuumlştuumlğuuml noktalar da yok değildir
Oumlrneğin oumlluumlnce ruh bedenden ndashağız ya da accedilılan bir yara yoluylandash ayrılan
biccedilimce belli belirsiz yarı goumlruumlnuumlr bir duman (İlyada xxiii100) ya da goumllge
(Odysseia xi207) gibi ele avuca gelmeyen uccedilucu bir varlıktır Hesiodosrsquoun
ψυχήrsquosine gelince bize Homerosrsquounkine goumlre ccedilok daha kısıtlı bir inceleme imkacircnı
sunar Nitekim soumlzcuumlk Theogonia ve İşler ve Guumlnlerrsquoin tamamında yalnızca bir
defa geccedilmektedir χρήματα γὰρ ψυχὴ πέλεται δειλοῖσι βροτοῖσιν(ndashccediluumlnkuuml para
hayatıdır zavallı yoksulların) Bu ise soumlzcuumlğuumln yine Homerosrsquotaki anlamlarından
birine uygun olarak kullanıldığını goumlsterir Bununla birlikte Hesiodosrsquota ve
Homerosrsquota Hades uumllkesinin varlığı aynı zamanda Odysseiarsquonın XI kitabında
61
Odysseusrsquoun bu uumllkeye vardığını ve oumlluumllerle buluşup konuştuğunu anlatan
dizeler Homerik doumlnemde bir oumlte-duumlnya tasavvurunu tartışmasız hacircle getirir
getirmesine ancak son tahlilde goumlz oumlnuumlnde bulundurulması gereken en oumlnemli
nokta Homerik-Hesiodik ψυχήrsquonin oumlte-duumlnyadaki yaşamla ilişkisinin bizim
geleneksel ldquoruhrdquo imgesine yuumlklediğimiz anlamdan buumlsbuumltuumln farklı oluşudur
Ancak Platonrsquoa gelindiğindedir ki ψυχήrsquoyi artık ldquoruhrdquo diye karşılama imkacircnından
soumlz edebiliriz Ccediluumlnkuuml ψυχήrsquonin oumlte-duumlnyalarla ve hatta oumlluumlmsuumlzluumlkle olan bağı
Platonrsquoda goumlruumlnuumlr hacircle gelmiştir Onun ψυχήrsquoden anladığı şey Homerosrsquotaki gibi
bedene canlılık ve hareket etme kabiliyeti vermekle sınırlı bir yaşamsal parccedila
değil insanın oumlluumlmsuumlz yanıdır Başka bir deyişle Platonrsquoun ψυχήrsquosi bilme
arzulama duyum karar verme vs yetilerin yanında ve en oumlnemlisi olarak bir oumlte-
duumlnya tasarımıyla anlaşılır hacircle gelebilmektedir Bu tasarımın merkezindeyse
ruhgoumlccediluuml miti bulunur
a) Phaidon Devlet ve Gorgiasrsquota ruhun yolculuğu
Sokrates Phaidon 63crsquode kendisi iccedilin uumlzuumllen dostlarına ve oumlğrencilerine
soumlylediğine goumlre oumlluumlmden sonra gerccedilekten iyi birer efendi olan tanrılarla
buluşacağından hiccedilbir şeyden olmadığı kadar emindir (διϊσχυρίζομαι) Burada
kullanılan fiilin ldquobel bağlamak guumlvenmekrdquo anlamından da anlaşılacağı uumlzere
Sokratesrsquoe bu cuumlmledeki guumlven hissini veren şey bir akıl yuumlruumltme veya logos
etkinliği değil mitik bir oumlğretidir Dolayısıyla bir epistemersquoye hatta pistisrsquoe bile
değil sezgisel bir tasdiklemeye işaret eder İnsanın beden kısmı oumllecektir fakat
ruh kısmı oumlluumlmsuumlzduumlr
Ruhun oumlluumlmsuumlz olduğundan başka diyaloglarda da soumlz edilmektedir fakat
Phaidonrsquou bu konuda ilk sıraya getiren oumlzelliği bu oumlluumlmsuumlzluumlk goumlruumlşuuml bağlamında
ima ettiği kaynağının alabildiğine gizemli ve ilginccedil olmasıdır
Elbette diğer diyaloglarda aynı bilgi kaynağına yapılan oumlrtuumlk veya şiirsel atıflar
goumlz oumlnuumlne alındığında Phaidonrsquodaki accedilıklamayı bir itiraf olarak
62
değerlendiremeyiz Kaldı ki Platonrsquoun yazma tarzı ccediloğunlukla herhangi bir
tedbirin veya ccedilekincenin etkisi altına girmez Buna karşılık Phaidon Platoncu
ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuuml oumlğretisinin kaynağının gizli bir erginlenme topluluğu
olduğunu bu topluluğun kendine oumlzguuml dinicirc rituumlellerde bulunduğunu accedilıkccedila
soumlyleyen tek diyalogdur Son tahlilde Phaidonrsquoun kritik pasajlarından biri olan
69crsquode geccedilen aşağıdaki cuumlmleler Platonrsquoun ruh goumlruumlşuumlne kaynaklık eden bu
gizemli topluluğa oumlvguumlyle doludur
hellip oumllccediluumlluumlluumlk adalet cesaret ve aklı başındalığın kendisi de birer arınma
(καθαρμός) yoludur Bu durumda gizem dinlerini (τελετή) kuran insanlar
cahil kişiler olmasalar gerek Aslına bakılırsa bu kişiler uzun zaman oumlnce
ldquoher kim erginlenmeden ve tamamlanmadan Hadesrsquoe gider o kişi ccedilamurda
yatar her kim arınmış ve tamamlanmış varır oraya tanrılarla birlikte otururrdquo
derken bir şey ima etmektedirler (Phaidon 69c vd)
Phaidonrsquoun bu cuumlmleleri soumlzuuml edilen gizem dininin ldquoerginlenmerdquo kavramını
filozofluk yeteneğiyle ldquoarınmardquo kavramınıysa Platonik doumlrt temel erdemle
oumlrtuumlştuumlrme ccedilabasının accedilık bir ifadesidir Bu gizemli topluluğun kimler olduğu
sorusuna karşılıksa ancak bazı tahminler yuumlruumltuumllebilir Oumlrneğin yukarıdaki
cuumlmlelerde geccedilen genel duumlşuumlnceyi Pythagorasccedilılıkla oumlrtuumlştuumlrmemize imkacircn
veren ortak noktalardan soumlz edilebilir Benzer biccedilimde Platoncu erdemlerin birer
ldquoκαθαρμός yolurdquo olarak dillendirilmesi de kulaklarımızı Empedoklesccedili tınılarla
doldurmaktadır Fakat son tahlilde bu pasaj felsefenin bir gizem dininin
şablonunda bir erginlenme tarikatının rituumlelleriyle kavranışına oumlrnektir Tam da
bunu doğrulayacak biccedilimde paragrafın devamı şu şekildedir
Erginlenmeler sırasında soumlylendiği gibi Dinsel toumlrenlerde asa taşıyan
ccediloktur gerccedilek inanansa az Bence bu azınlıktaki kimseler doğru şekilde
felsefe yapanlardan başkası değildir (69d)
Her şeyden oumlnce yukarıdaki cuumlmlelerin diyalogun son kısmındaki ldquoHades
yolculuğurdquo miti iccedilin yalnızca bir hazırlık huumlkmuumlnde olduğu goumlzden
kaccedilırılmamalıdır Oumlte yandan bu hazırlık epeyi uzun suumlrer ve bizi belli gerccedilek bir
gizem kuumlltuumlne atıflarda bulunan ccedilok daha şaşırtıcı suumlrprizlerle bir suumlre daha
meşgul etmeyi suumlrduumlruumlr Oumlrneğin Hades yolculuğu bahsine gelmeden bu ruh
goumlruumlşuumlnuumln ruhgoumlccediluuml inancını benimseyenlere ait olduğu uumlstelik bu goumlruumlşuumln
63
kaynağının da ldquoeski bir oumlğretirdquo (παλαιός λόγος)23 olduğu alabildiğine duru
cuumlmleler sayesinde apaccedilık karşımızda belirir
Ruhun buradan oraya (Hadesrsquoe) gittiğini sonra buraya geri doumlnduumlğuumlnuuml
yani onun oumllenlerden doğduğunu dile getirir bu oumlğreti Yaşayanların
oumllenlerden yeniden doğdukları kabul edilirse bizim ruhlarımızın da orada
bulunmuş olması gerekmez mi Olmasalardı yeniden de doğamazlardı
(79c)
Sokratesrsquoin okur iccedilin yaptığı bu oumln hazırlıkların neticesinde Phaidonrsquoun mitik
esasını teşkil eden ve 107crsquoden itibaren başlayan Hades yolculuğu kısmına
geldiğimizde diyaloglardaki buumltuumln oumlte-duumlnya tasvirleri arasında en ilginccedil ve
gizemli olanıyla karşı karşıya kalırız Soumlz konusu mite goumlre oumlluumlmden sonra ruh
Hadesrsquoe doğru yola ccedilıkarken ona bir kılavuz yol goumlsterecektir Bu kılavuz onu
yaşarken ve oumllduumlkten sonra bir kelimeyle daima goumlzeten yanından ayrılmayan
kendi oumlzel daimocircnrsquoudur Her ruhun kendi daimocircnrsquou onu duumlnya hayatında
eylediklerine bakarak ya ccedilok kolay rahat bir yoldan veya ccedilok zor ccedilileli bir yoldan
Hadesrsquoe vardıracaktır Bununla birlikte ilginccedil olan bir başka nokta bu pasajlarda
oumlğretinin kaynağından hiccedilbir şekilde bahsedilmiyor olmasıdır Hatta aktarımlar
edilgin kipteki λέγεται fiiliyle yapılır ve bu soumlzlerin sahibi veya sahipleri hakkında
hiccedilbir malumat verilmez
Phaidonrsquoun oumlte-duumlnya tasviri soumlzgelişi Devletrsquoteki Er veya Phaidrosrsquotaki ruhun
yolculuğu gibi Platonik mitlere goumlre epeyi karanlık goumlruumlnebilir buna karşılık
gerccedilekten de ketum bir diyalog olduğunu soumlylemek guumlccediltuumlr Ccediluumlnkuuml yukarıda
soumlylediğimiz gibi satır aralarında mitin kaynağını daha ilk bakışta ccedilağrıştıran
veya ele veren bazı oumlgeler yine de mevcuttur Oumlrneğin arınmarsquonın bize ilk elden
anımsattığı Empedoklesrsquole gizem dini soumlzcuumlğuumlnuuml yanyana koyduğumuzda
akıllara gelecek ilk kaynak Orpheus tabletleridir24
23 Dikkat ccedilekici bir şekilde yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Devlet ve Yasalarrsquoda geccedilen oumlrneklere ek olarak Platonrsquoun anlatacağı ldquomitrdquo iccedilin μῦθος yerine λόγος soumlzcuumlğuumlnuuml tercih ettiği bir yer daha 24 Bernabeacute Derveni Papiruumlsuumlrsquonuumln ccedilok yıpranmış olan 6 suumltunundaki bir oumlte-duumlnya tasviri olan ldquohellipdualar ve kurbanlar ruhu yatıştırır magosrsquoların efsunu da yoluna ccedilıkan daimonrsquoları uzaklaştırır o daimonrsquolar ki intikam dolu ruhlardırrdquo dizesinde geccedilen daimonrsquola Phaidonrsquodaki Hades yolunun kılavuzu olan daimonrsquou eşleştirerek bu mitin Orfik koumlkenli olduğunu oumlne suumlrer (Bernabeacute 2013 s 129)
64
Platonrsquodaki bu tınıların Pythagorasccedilı ve Empedoklesccedili koumlkenlerine ilişkin
Jaegerrsquoin guumlccedilluuml tespitleri vardır Uumlstelik Jaeger Orpheusccedilu ruh anlayışının
yalnızca Platonrsquoda değil Aristotelesrsquote de belirgin olduğunu soumlyler ve felsefi
teolojinin Platon ve Aristotelesrsquoten itibaren tanrının varlığıyla ilgili rasyonel
arguumlmanlarını ruhla kutsal arasındaki manevi ilişkiye dayandırdığını beyan eder
Bu ruh goumlruumlşuumlnuumln gelişim suumlrecinin ilk doumlnemlerinde gizem oumlğretileri ve
erginlenme ayinleri olduğu fikrini Jaeger de paylaşmaktadır
hellip gizem dinine ilgi goumlsteren ilk duumlşuumlnce okulu Platonculuk değildi
Orpheusccedilu ruhgoumlccediluuml teorisine onu olağanuumlstuuml bir şekilde kendi
matematiksel araştırmalarıyla ilişkilendiren Pythagorasrsquota da
rastlanabileceği gayet iyi bilinmektedir Pythagorasccedilı yaşam kuralları buumltuumln
ayrıntılarıyla benzemese de Orpheusccediluların βίοςrsquounu hatırlatmaktadır (hellip)
Parmenides Herakleitos ve Empedokles Orpheusccediluluğun ruh teorisine
aşina olduklarını hissettirmektedirler (Jaeger 2011 s 130)
Bu tartışmalar ışığında Platonrsquoun Phaidonrsquoda ortaya koyduğu ruh anlayışının
koumlkeni evvelkine nispeten netlik kazanmış olur Oumlte yandan Olympos
panteonuyla accedilık biccedilimde ccedilelişen bu ruh anlayışı genel olarak diyaloglardaki
diğer ruh tasvirlerinde de varlığını belli eder ve mitlerin bir kısmında Olympik
oumlgelerden sıkccedila bahsedilmesi de bu gerccedileğin uumlstuumlnuuml oumlrtmez Jaeger de ldquoruhun
kutsallığırdquo oumlğretisinin koumlkenlerini sorguladığı bir yazısında bizim yukarıda
Homerik-Hesiodik ve dolayısıyla Olymposccedilu oumlğretilerden ayırarak vurguladığımız
ve temsilini Platonrsquoda verdiğimiz ruh anlayışının MOuml 6 yuumlzyılda başladığını oumlne
suumlrmektedir uumlstelik aynı ruh anlayışıyla Yunan mitlerindeki ruh anlayışı arasında
mevcut benzerliği de kabul ederek
Ruh hakkındaki Yunan mitleri felsefi anlayışın bir meyvesi değildi daha
ziyade (hellip) dinicirc hareketten kaynaklanmaktaydı Ne var ki felsefeyle
tamamen aynı doğrultudaydı Bu hareketin etkisi doumlrt başı mamur bir dinsel
dogmanın felsefe tarafından benimsenmesinden ziyade ruha ilişkin dinsel
inanccedilların entelektuumlel planda oumlzguumlrce dışavurumu şeklini aldı Bu her
haluumlkarda soumlz konusu inanccedilların felsefi duumlşuumlnceye kendini ifade
edebileceği yeni bir youmlnelim sağladığı anlamına geliyordu (Jaeger 2011 s
116)
Bu bir bakıma felsefi ruhbilimi ve teolojinin birincil kaynağının mitler olduğunun
tespitidir Nitekim aynı yazıda Jaeger yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Rohdeci ψυχή
anlayışını bilhassa Homeros bahsinde ele alırken eleştirel bir tutumla Homerik
65
ve yeni Yunanlı ndashyani Platonikndash ruh anlayışları arasında da bir benzerlik
yakalama arayışına girmektedir Eleştirisinin temel dayanağının ne olduğuna
gelince ndashilginccedil bir şekilde Odysseiarsquonın XI kitabına hiccedil değinmeksizinndash İlyadarsquonın
ilk beş dizesini kanıt olarak sunmakla yetinir Bu dizelere goumlre insanın ψυχήrsquosi
yani goumllgesi oumllduumlkten sonra Hadesrsquoe atılacak ldquokendisirdquo (αὐτός) ise kurda kuşa
yem olacaktır (i3-5) Bununla birlikte Jaeger yukarıda sorun hacircline getirdiğimiz
konuyla paralel biccedilimde Homerosrsquoun duumlnyasında insanın Hadesrsquoe ψυχή olarak
mı yoksa başka bir varlık olarak mı gittiğinin yeterince aydınlatılmadığını kabul
eder Nitekim yukarıda soumlylediğimiz gibi
Bizim ldquoruhrdquo ldquobilinccedil şuurrdquo olarak adlandırdığımız ve sonraki Yunanların da
ψυχή soumlzcuumlğuumlnden anladıkları şeyi ifade etmek iccedilin Homeros hiccedilbir zaman
bu soumlzcuumlğuuml kullanmaz O bunu θύμος soumlzcuumlğuumlyle veya kalbe diyaframa
veya insanın duygusal veya iradi tepkileriyle ilgili başka organlara işaret
eden soumlzcuumlklerle ifade eder Buna karşılık ψυχή soumlzcuumlğuuml ccediloğu zaman
yaşayan insanlarla ilgili olarak yaşam anlamında kullanılır (Jaeger 2011
s 117)
Boumlyleyken yeni Yunan ψυχήrsquosinin temsili olarak goumlrduumlğuumlmuumlz Platonrsquoda ruhun
oumlluumlmsuumlzluumlğuumlnuuml ve dolaşımını anlatan bir diğer oumlte-duumlnya tasviri olan Devletrsquoin X
kitabındaki Er mitinin (614b-621d) Homerosrsquoun aksine bu konuda son derece
accedilık ve net olduğu soumlylenebilir Her şeyden oumlnce tıpkı Phaidonrsquodaki Hades
yolculuğu gibi Er hikacircyesi de bizzat ldquoruhun yolculuğurdquo uumlzerine kurulmuş bir
anlatıdır Platonrsquoun bu mitlerin neredeyse her yerinde ψυχή soumlzcuumlğuumlnuuml oumlzne
olarak kullanması oumlte duumlnyaya giden varlığın insanın ruh yanı olduğuna dair
buumltuumln şuumlpheleri ortadan kaldırmıştır Aynı durumdan uumlstelik en kuumlccediluumlk bir
teredduumlte kapılmaksızın Phaidrosrsquoun 245 pasajında başlayan yolculuk bahsinde
de soumlz edebiliriz
Phaidon mitinde olduğu gibi Errsquodeki oumlte-duumlnyanın da Orpheus tabletlerinde
anlatılanla benzerliği dikkat ccedilekicidir Guthrie Platonrsquoun yeraltı duumlnyasıyla altın
tabletlerdeki yeraltı duumlnyası arasındaki benzerlikleri bir bir sıraladıktan sonra her
ikisindeki dini imgelerin rahatlıkla birbirleriyle eşleştirilebileceğini oumlne suumlrer
(Guthrie 1952 s 177) Nitekim Orfik ruhun doumlnguumlsuuml Platonrsquoun Errsquode anlattığına
ccedilok benzer biccedilimde Hadesrsquoe gidip hesaplar goumlruumllduumlkten sonra yeniden
66
yaşayanların duumlnyasına doumlnme ve bu doumlnguumlnuumln ebediyen tekrarlanması uumlzerine
kuruludur 474 Orfik fragman aşağıdaki gibidir
Bunlar Mnemosynersquonin eseridir Ruh Hadesrsquoin iyi yapılı koumlşkuumlne gitmek
uumlzere yoldayken sağında bir pınar goumlruumlr ve pınarın başında beyaz bir servi
ağacı dikilidir Burada ruhlar aşağılara inerek kendilerini ferahlatırlar Fakat
bu pınarın yakınından bile geccedilmemelisin az sonra Mnemosynersquonin
goumlluumlnden fışkıran tatlı suyu goumlreceksin Goumlluumln kıyısında muhafızlar
beklemektedir ve sağlam bir basiretle sana ne diye kasvetli Hadesrsquoin
karanlıklarında gezindiğini sorarlar Onlara de ki ldquoBen Yerrsquole yıldızlı Goumlkrsquouumln
ccedilocuğuyum susuzluktan oumllmek uumlzereyim Yol verin de inip Mnemosynersquonin
goumlluumlnden tatlı sularını iccedileyimrdquo Onlarsa emin olmak iccedilin yeraltının
kraliccedilesine danışacaklar ardından iccedilesin diye sana Mnemosynersquonin tatlı
sularından verecekler Boumlylece suyu iccediler iccedilmez sen de diğer erginlerin ve
ermişlerin yuumlceliğe yuumlruumlduumlğuuml kutsal yola gireceksin
Altın tabletlerdeki bu fragmanla Er miti arasında unutma-anımsama ikiliği yol
kenarında beliren ve pınarlara inen sapaklar iccedilince unutmaya veya anımsamaya
yol accedilan pınar suları ruhlarda şiddetli susuzluğa yol accedilan yuumlruumlyuumlşler ortak oumlgeler
arasında sıralanabilir
Bununla birlikte Phaidonrsquodaki ruh anlatısıyla Devlet ve Phaidrosrsquotaki muadilleri
arasındaki bir gizemlilik farkından soumlz etmemiz luumlzumludur ki bu ancak Platon
felsefesinin kendi sınırları iccedilinde ruh tasvirleri arasındaki bir gerilim olarak ele
alınabilir Bu meselede ldquogizemrdquo oumlğesinin oumlnemli olmasının nedeni Phaidonrsquoda
yer yer beliren oumlte-duumlnyanın ne menem bir yer olduğuna ilişkin kararsızlık ve
habersizliktir25 Buna karşılık Devletrsquoteki ruh miti alabildiğine accedilık mitik
duumlşuumlnuumlşuumln buumltuumln imkacircnlarından yararlanan rahat bir soumlylev olarak karşımıza
ccedilıkar Phaidonrsquodaki Hades yolculuğu pek ccedilok karanlık oumlrtuumlk belirsiz ve uumlrkuumltuumlcuuml
nokta barındırmasına karşılık Er miti oumlte duumlnyanın haritasını bile ccedilizmemize
olanak verecek accedilıklık ve netlikte bir anlatıma uumlsluba sahiptir Koumltuuml ve iyi
davranışların cezası ve muumlkacircfatı accedilıkccedila anlatılmakla kalmaz yine bu mit
bağlamında ve X kitapta ruhun kaccedil yıllık suumlrelerle oumlluumller yurdunda kalıp yeniden
yaşayanların duumlnyasına doumlneceği bile hesaplı biccedilimde verilir Oysa Phaidon
erdemli yaşamayı daha ccedilok bir ldquoumutrdquo uumlzerine kurulmuş biccedilimde oumlnermektedir
25 Aynı bilinmezci tavrı Savunmarsquonın son cuumlmlesinde de accedilıkccedila goumlrebiliyoruz ldquoAyrılma vakti geldi ben oumllmeye siz yaşamaya Bizim iccedilin hangisinin daha iyi olduğuna gelince tanrıdan başka hiccedil kimseye accedilık değildirrdquo (42a)
67
Sevgili Simmias işte bu anlattıklarımızdan dolayı erdemli ve aklı başında
bir yaşam suumlrmek iccedilin her şeyi yapmak gerek Ccediluumlnkuuml oumlduumll (ἆθλον) guumlzel
umut (ἐλπὶς) buumlyuumlktuumlr Ama her şeyin tamı tamına benim şimdi anlattığım
gibi olduğunu inatla savunmak da akıl sahibi bir adama yakışmaz Fakat
madem ruhun oumlluumlmsuumlz olduğu ortaya ccedilıktı o zaman ruhlarımızın ve onların
meskenlerinin de boumlyle ya da buna benzer olması olasıdır bence dahası
boumlyle olduğuna inanmak goumlze alınması gereken bir risktir Guumlzel bir risktir
(κίνδυνος) bu kişi bunları sihirli soumlzlermişccedilesine kendine tekrar etmelidir
Oumlykuumlyuuml (μῦθος) bu kadar uzatarak anlatmamın nedeni de budur (114c
vd)26
Oumlte-duumlnyadaki ceza ve oumlduumll konularında hiccedil de emin olunamamakla birlikte Orfik
oumlğelerin ccedilok belirgin olması bakımından diğerlerinden ayrılan bu Phaidon mitini
Platonrsquoun yukarıdaki paragrafta goumlrduumlğuumlmuumlz gibi boumlyle sahipsiz bırakmasına
karşılık Gorgiasrsquoın son kısmında yine Sokratesrsquoin ağzından anlattığı bir oumlte-
duumlnya mitine başlarken şu cuumlmleyi okuruz
Kulak ver o hacirclde Hani gerccedilekten iyi λόγοςrsquolar iccedilin derler ya Herhalde sen
bunun μῦθος olduğunu duumlşuumlneceksin bense λόγος Ccediluumlnkuuml anlatacaklarımı
hakikat gibi anlatacağım (523a)27
Her ne kadar ilk cuumlmlede Homerosrsquoun adı anılıyorsa da bu mitin kesin kaynağı
belli değildir Bununla birlikte Gorgiasrsquota da Orpheus kuumlltuumlne accedilıkccedila atıfta
bulunan bazı yerler de vardır oumlrneğin 493arsquoda ldquoBilgelerden işittiğime goumlrehelliprdquo diye
başlayan ve ldquobedenin mezar olduğurdquo28 youmlnuumlndeki Orpheusccedilu ilkeden yola ccedilıkan
hikacircye boumlyledir Bu konuda Olympiodorosrsquoun tespiti şoumlyledir
Sokrates diyor ldquoEuripides yaşamak oumllmektir der oumllmek de yaşamakrdquo
Demek ki ruhun bedene hayat verebilmek iccedilin hayatsızlıktan da pay
alması gerekiyor (hellip) Pythagorasccedilıların bu duumlşuumlnceleri semboliktir kuumlccediluumlk
bir mit olarak şu cuumlmleden doğar ldquoŞimdi burada oumlluumlyuumlz bir mezarda
kapatılmış olarakrdquo (akt Uždavinys 2011 s 94)
Phaidon Devlet Gorgias ve Phaidros Platonrsquoun ruhun tasviri ve oumlzelliklerini farklı
bakımlardan tartışma konusu edindiği diyaloglardır Oumlte yandan bunlardan ilk uumlccedil
tanesi ruhun yalnızca oumlzelliklerinden bahsetmekle kalmayıp oumlte-duumlnya
yolculuğuna da mitler vasıtasıyla değindikleri iccedilin Phaidrosrsquotan ayrılırlar
26 Platon bu defa sahiplendiği ve doğruluğunu kanıtlamaya ccedilaba harcadığı mitlerde her zaman yaptığını yapmıyor ve λόγοςrsquou değil μῦθοςrsquou tercih ediyor 27 Mit-hikacircye soumlzcuumlğuumlnuuml karşılamak iccedilin μῦθος yerine λόγοςrsquoun tercih edildiği bir yer daha 28 Orfik Pythagorasccedilılardan bir kelime oyunu olarak uumlnlenmiş meşhur σῶμα σῆμα (ndashbeden mezardır) soumlzuumlne atıf
68
Dolayısıyla Phaidrosrsquotaki kanatlı atların ccedilektiği araba mitini bu başlık altında ele
almamız gereksizdir Bununla birlikte Phaidon Devlet ve Gorgias ruha ilişkin
mitlerin Phaidrosrsquotaki gibi diyalektik youmlnteme yardımcı birer ldquometaforrdquo olarak işe
koşulduğu diyaloglar değildir Her uumlccedil diyalogda da birbirleriyle aralarındaki
belirgin farklara ve ccedilelişik goumlruumlnen tasvirlere rağmen birer oumlte-duumlnya imajı inşa
edilmiştir Oumlte yandan her uumlccedil diyalogda da Homerik ve Olymposccedilu ruh
anlayışından buumlsbuumltuumln farklı biccedilimde ruh insanın asıl ve oumlluumlmsuumlz yanı olarak bu
duumlnyayı olduğu gibi oumlte-duumlnyayı da gezinen bir oumlge olarak betimlenmiştir
Uumlccedil diyalogda da goumlruumllduumlğuuml uumlzere deney ve goumlzlemin oumltesindeki ldquobilgirdquo alanının
nesnelerinden biri olan oumlte-duumlnya Platonrsquoun felsefesinde mitten başka hiccedilbir
dayanağı olmayan bir kurucu oumlge olarak merkezicirc oumlneme sahiptir Oumlte-duumlnya
Platonrsquoun felsefesindeki bu goumlz ardı edilemeyen oumlnemini elbette Platoncu
anamnesis temelli epistemolojinin uumlzerinde inşa edildiği ruhgoumlccediluuml oumlğretisine
borccedilludur Yukarıda goumlruumllduumlğuuml gibi bu oumlğretinin esas kaynağı Orpheusccediluluk
olduğuna goumlre soumlylediklerimizden ccedilıkan sonucu bir cuumlmleyle şu şekilde
oumlzetleyebiliriz Orfik oumlğretiler yani mit bir başka ifadeyle mitoloji yaklaşımı
Platonrsquoun felsefesinin buumltuumln katmanlarında buumlyuumlk bir etkiye sahiptir ve bu
felsefenin esasını teşkil etmektedir
Platonrsquoun ψυχή kavrayışı etrafında geliştirdiğimiz bu mitler tartışmasının bir diğer
sonucu da onun mitoloji yaklaşımının yani mitolojiye yuumlklediği işlevlerin sabit
olmadığı zaman zaman değişikliğe uğradığı veya Platonrsquoun kendisi tarafından
revize edildiğidir Tıpkı mitleri Orpheus ilahilerinden veya kadim Hint
geleneklerinden esinlenerek alıp değiştirdiği kendi felsefesine uyarladığı ve
yeniden yazdığı gibi yaptığı her mit yorumunda mitoloji yaklaşımı ve mitolojiye
yuumlklediği işlev de değişikliğe uğramış yazar tarafından diyalogların temaları
bağlamında tartışmanın birbirinden farklı yuumlklerini taşıyabilecek duruma
getirilmiştir Platonrsquoda zaman zaman oumlrneğin Homerik goumlruumlnen fakat ψυχήrsquoyi
Orpheusccedilu bir kavrayışla ele alan mitler goumlrmemizin asıl nedeni de budur
Bununla benzer bir başka duruma oumlrnek olması bakımından hemen uumlstteki
Gorgias cuumlmlesiyle (523a) yukarıdaki sayfalarda dipnotlarla dikkat ccedilektiğimiz ve
Devlet 373d Yasalar 676b ve Phaidon 79brsquode geccedilen cuumlmlelerde ldquohikacircyerdquo
69
soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγος tercihinin yapılmış olması buna karşılık yine
uumlstteki Phaidon 114c vdrsquoda geccedilen cuumlmledeyse tam tersine bu kez aynı soumlzcuumlk
iccedilin λόγος yerine μῦθοςrsquoun tercih edilmesi Platonrsquoun mitoloji yaklaşımının
geccedilirdiği değişimleri daha anlaşılır kılması bakımından oumlnemlidir
Son tahlilde Platonrsquoun mitlerinin oumlte-duumlnya tanrı ve din bakımlarından analizi
aynı ve benzer mitlerin politika bakımından analizi iccedilin yapılabilecek en faydalı
hazırlıklardan biridir Ccediluumlnkuuml bu incelemeler Platonrsquoun ἀγοράrsquosında bilge oumllccediluumlluuml
yiğit ve nihayet adil goumlzuumlyle bakılmaya layık olan καλὸς κrsquoἀγαθός bir Yunan
yurttaşını anlamamızı kolaylaştırmıştır Boumlylelikle Platonrsquoun bu erdemli yurttaş
iccedilin oumlngoumlrduumlğuuml politik duumlzenin koumlkeninde yatan bazı mitleri incelemeye sıra
gelmiştir
b) Platonrsquoun teolojisi Yeni ruh kavrayışından yeni tanrı kavrayışına
Jaegerrsquoe goumlre bir Abstraktbildung olan antik Yunan φύσιςrsquoinde ifadesini bulmuş
her şey tanrılarla doludur oumlnermesi aradan geccedilen iki yuumlzyılın ardından Platonrsquoun
Yasalarrsquoında (899b) ldquotarihsel bir anlamrdquo bulur (Jaeger 2011 s 41) Jaegerrsquoin
arguumlmanlarına bakıldığında Platonrsquoun bu referansını tanrıyı ndashdaha geniş bir
anlamda tanrısal olanındash başlangıccedilsız-sonsuz bir varlık olarak kavrayan yeni
ldquorasyonelrdquo İyonya teolojisinin antik Yunan felsefesindeki kabul belgesi olarak
değerlendirdiği anlaşılır Gerccedilekten de Yasalarrsquoın soumlz konusu pasajında Thalesrsquoin
cuumlmlesi birebir alıntılanmıştır fakat Platonrsquoun soumlz konusu pasajdaki akıl
yuumlruumltmesi ὕδωρ veya genel anlamda ἀρχή bahsinden hayli uzak bir yere duumlşer
Dahası Platonrsquoun Thalesrsquoe yaptığı referans goumlk cisimlerinin tanrısallığına
ilişkindir
Soumlz konusu pasajda goumlk cisimleri buumltuumln lsquoiyirsquoler (ἀγαθαὶ) ve buumltuumln erdemlerin
taşıyıcıları (πᾶσαν ἀρετήν) olarak tanrılarla bir tutulmaktır onlar bu cisimlerin
iccedilinde (ἐν σώμασιν) goumlklerin duumlzenleyicisi olarak vardır (ἐνοῦσαι) ne tarzda
70
varolduklarına gelince ya yaşayan varlıklar (εἴτε hellip ζῷα ὄντα) veya başka
biccedilimlerde (εἴτε ὅπῃ τε καὶ ὅπως)
Cuumlmle bazı bakımlardan muğlaktır Biz tanrıların goumlksel cisimlerde bulunan
ψυχαὶ ve duumlzenleyici varlıklar olduğundan eminizdir buna karşılık εἴτε hellip εἴτε
yapısından anlaşıldığı uumlzere onların bu cisimlerdeki bulunma tarzlarından emin
olamayız Oumlte yandan ccedilok dikkat ccedileken bu bilinmezciliğine rağmen soumlz konusu
cuumlmle 5 yuumlzyıl Atinarsquosında egemen olan dinin goumlk cisimlerine tanrısallık atfetme
geleneğini guumlccedilluuml biccedilimde seslendirmektedir Nitekim soumlzler Atinalı Yabancırsquonın
ağzından doumlkuumlluumlr ve meydan okuyan bir uumlsluptadırἔσθ᾽ ὅστις ταῦτα ὁμολογῶν
ὑπομενεῖ μὴ θεῶν εἶναι πλήρη πάντα (ndashboumlyleyken her şeyin tanrılarla dolu
olmadığı fikrini benimseyecek kim vardır)
Bu meydan okumanın oumlrneğin yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz ve Atinarsquodan
kaccedilmasıyla sonuccedillanan ldquoguumlneşin alevde kızdırılmış bir maden kuumllccedilesi olduğurdquo
tezinden oumltuumlruuml Anaksagorasrsquoa hitaben yapıldığı duumlşuumlnuumllebilir (Kranz 1994 s
145) Veya tanrıların bilinebilir felsefece duumlşuumlnuumllebilir varlıklar olduğunu
reddeden sofist Protagoras da akıllara gelebilir Bir başka ihtimal olarak
diyaloglarda hiccedilbir şekilde adı geccedilmeyen ve Laertiosrsquoun aktardığına bakılırsa
bizzat Platon tarafından kitapları yakılmak istenen Demokritosrsquotan da (Laertios
2013 ix40) soumlz edebiliriz Ancak bunların hepsi de Platonrsquoun artık uzağında ve
geccedilmişindeki duumlşuumlnuumlrlerdir Gerccedilekte yine ψυχή etrafında doumlnen bu tartışmanın
nirengi noktasını meydana getiren bu cuumlmlede Platonrsquoun isim vermeden meydan
okuduğu filozof ccedilok daha yakınındadır Aristoteles
Bilindiği gibi Ruh Uumlzerinersquonin I kitabı ruha başka bir varlık tarafından hareket
ettirilme ve kendi kendine hareket etme niteliklerini yuumlkleyen antik Yunan duumlşuumlnuumlr
ve ekollerinin eleştirisine ayrılmıştır Aristoteles bu eleştirilerden bazılarını accedilıkccedila
isim vererek bazılarını da isim vermeden yapar Platon da ismini vermeyerek
eleştirdiği filozoflardan biridir ancak yine de yuumlzeysel bir Platon bilgisine sahip
herhangi bir okur bile soumlz konusu paragrafları okurken yapılan işin sert bir Platon
eleştirisi olduğunu fark etmekte gecikmeyecektir Her şeyden oumlnce eleştiri
Thalesrsquoin yukarıda geccedilen meşhur cuumlmlesi etrafında gelişir ve Aristoteles bu
goumlruumlşe katılan filozofları hedef alır gibi davranarak şunları yazar
71
Bazıları da onun (ruhun) evrende (ἐν τῷ ὅλῳ) ve eriyik biccedilimde (μεμῖχθαι)
karışmış olduğunu soumlylerler ki bunların başını herhalde her şeyin tanrılarla
dolu olduğunu soumlyleyen Thales ccedilekmektedir Ancak bu goumlruumlşuumln de bazı
accedilmazları var Nitekim ruh havada veya ateşteyken bir canlı meydana
getirmiyor (οὐ ποιεῖ ζῷον) ama bunların karışımındayken meydana
getiriyor ve uumlstelik onlar birincilerdekini ikincilerdekinden daha uumlstuumln
goumlruumlyorlar Yine buradan hareketle dediklerine goumlre havadaki ruhun
neden canlılardakinden daha uumlstuumln ve daha oumlluumlmsuumlz olduğunu da sorarız
(Ruh Uumlzerine 411a)
Batı duumlnyasındaki bazı uumlnluuml ccedilevirilerden ve eleştirel basımlardan anlaşıldığı
kadarıyla Platonrsquoun Yasalar 899brsquodeki Thales referansı her soumlz konusu
edildiğinde Aristotelesrsquoin bu paragrafını hatırlatmak alışılagelmiş bir tutumdur
Oumlte yandan bazı felsefe tarihccedilileri iccedilin bu cuumlmlelerin muhatabı doğrudan
doğruya Jaegerrsquoin Yasalar ve Epinomisrsquoteki kavrayışla bir tuttuğu ldquorasyonelrdquo
İyonya teolojisidir Fakat bununla birlikte Aristotelesrsquoin bu eleştirisinin Platonrsquou
hedef aldığına ilişkin elimizdeki tek belge Thalesrsquoin cuumlmlesi olamaz Nitekim Ruh
Uumlzerinersquode bu eleştirinin hemen oumlncesindeki cuumlmlelere bakıldığında yine
Platonrsquoda goumlrmeye alışık olduğumuz diğer bir grupla Orpheusccedilularla karşılaşırız
Aristoteles 410brsquode ruhun doğadaki bazı oumlgelerden oluştuğu ve her durumda
hareket ettirici olduğu29 youmlnuumlndeki goumlruumlşleri eleştirdikten sonra benzer bir itirazın
akıl (νοῦς) ve algılama yetisinin (αἰσθητικόν) oumlgelerden geldiğini duumlşuumlnenler iccedilin
de yapılabileceğini soumlyler nitekim bitkiler de oumlgelerden meydana gelmiş
olmasına karşılık hareket etme ve algılama yetileri yoktur Dolayısıyla
Aristotelesrsquoin vardığı sonuca goumlre Thales ve bu cuumlmlesinin ardından giden
duumlşuumlnuumlrlerin iddiaları buumltuumlnluumlkluuml bir ruh kavramı iccedilin değil ruhun yalnızca bazı
tuumlrleri iccedilin geccedilerlidir Orpheusccedilulukla ilgili paragraf bu ccediloumlzuumlmlemenin hemen
ardından başlar
Aynı durum Orpheusccedilu denilen şiirlerdeki bazı duumlşuumlnceler iccedilin de soumlz
konusudur Nitekim bunların soumlylediğine goumlre ruh tıpkı soluklanan
canlılarda olduğu gibi ruumlzgarlarla taşınarak evrenin iccedilinden geccedilermiş Ama
bu durum bitkiler iccedilin ve soluklanmayan bazı hayvanlar iccedilin hiccedil de geccedilerli
29 Aristotelesrsquoe goumlre onların bu soumlyledikleri ruhun her durumu iccedilin geccedilerli değildir (οὐ περί πάσης λέγουσι ψυχῆς) Ccediluumlnkuuml ldquoalgılayanlarınrdquo hepsi hareketli değildir oumlrneğin bazı hayvanlar oldukları yere sabittirler (μόνιμα hellip κατὰ τόπον) Bu durumda ruhun her durumda hareket ettirici olduğu iddiası ccediloumlker ccediluumlnkuuml hareket ruh kavramının geneline yuumlklenememekte olup yalnızca hayvanları hareket ettiren bir formuna oumlzguumlduumlr
72
olmaz bu duumlşuumlnceyi savunanlar bunu goumlzden kaccedilırırlar (Ruh Uumlzerine
410b)
Orpheusccedilu ruh oumlğretisinin ve Thalesccedili her şey tanrılarla doludur oumlnermesinin bu
şekilde ardarda gelmesinden anlaşıldığı gibi Aristoteles doğadaki oumlgelerin ruhun
taşıyıcısı olduğu veveya ruhun doğadaki oumlgelerden geldiği iddiasını canlı ve
cansız varlıklardan oumlrneklerle ccediluumlruumltmeye ccedilalışırken Orpheusccedilulukla İyonya doğa
duumlşuumlncesini aynı kategoriye koyarak anlamıştır Ancak Thalesrsquoin doğa
duumlşuumlncesiyle Orpheusrsquoun ruh oumlğretisinin tek bir ortaklığından soumlz edilebilir o da
Platonrsquodur Bu itibarla Aristotelesrsquoin ruh kavrayışının Platonrsquounkiyle karşı karşıya
geldiği noktada Orpheusccedilu ve İyonyalı ruh kavrayışlarının ccedilakıştığı yer olan
Timaios bir kelimeyle ψυχὴ κόσμου bulunmaktadır
c) Timaiosrsquota ldquoEvrenin Ruhurdquo
Timaios Platonrsquoun mitlerinden soumlz edildiğinde akla gelen ilk diyaloglardan biridir
ve bu hiccedil de haksız bir şoumlhret sayılmaz En az Devletrsquoin X kitabı Şoumllen ve
Phaidros kadar o da mitik zenginliğiyle dikkat ccedileker Bununla birlikte Timaiosrsquoun
mitleri Platonrsquoun bu ccedilalışmada soumlzuumlnuuml ettiğimiz mitolojik yaklaşımını belirgin ve
anlaşılır kılmak adına sunduğu imkacircnlardan oumltuumlruuml pek ccedilok diyalogu aşarak oumln
plana ccedilıkar Her şeyden oumlnce Timaiosrsquoun etrafında oumlruumlntuumllendiği asıl tema
kosmosrsquotur ve bilindiği gibi bu mitolojinin araştırma konuları arasında ccediloğu
zaman ilk sıraları işgal eder
Bununla birlikte Timaiosrsquotaki Sokrates bizim alışık olduğumuz gibi alaycı
rahatsız edici karşısındakini konuşmaya zorlayan ve suumlrekli sorular sorarak
yanlışları duumlzelten Sokrates değildir Aksine pek suskundur ve koumlşesine ccedilekilmiş
hacirclde Timaiosrsquoun uzun soumlylevini dinler Hatırlanacağı gibi Protagorasrsquota uzun
soumlylevlere dayanamayıp toplantıyı terk etmeye davranan Gorgiasrsquota tartışmak
iccedilin karşılıklı soru-cevap youmlntemini şart koşan da aynı Sokratesrsquoti
Sokratesrsquoin Timaiosrsquotaki suskunluğu Sofistrsquote ve Theaitetosrsquota da sergilediği
soumlylenecek olsa bunun sebebi her iki diyalogda da tek bir karakterin değil ikişer
73
karakterin ve uzun soumlylevler biccediliminde değil karşılıklı soru-cevap youmlntemiyle
yaptığı tartışmaları dinlemiş olmasıdır
Bununla beraber Timaiosrsquoun giriş kısmında Devlet diyalogu hakkında hayli uzun
konuşan Sokratesrsquoin soumlzlerini bitirirken kendi goumlrevini yerine getirdiğini ndashkurguya
goumlre orada bulunanlara oumlnceki guumln iyi bir devlet ve yurttaşları hakkında buumltuumln
bildiklerini anlatmıştırndash ve şimdi de aynı şeyi Timaios Kritias ve Hermokratesrsquoten
beklediğini soumlylemesi Platon tarafından bu suskunluğun nedeni olarak
goumlsterilmektedir (20c)
Timaiosrsquola ilgili bir diğer dikkat ccedilekici nokta başkarakter Timaiosrsquoun kim olduğuyla
alakalı soru işaretleridir Bazı antik duumlşuumlnuumlrlere goumlre gerccedilekten yaşamıştı
oumlrneğin Cicero De Re Publicarsquoda ondan gerccedilek biri gibi soumlz etmekle kalmaz
Sokratesrsquoin İtalyarsquoya gelerek onunla soumlyleştiğini aktarır (Cicero 2006 i16)30
Sokrates onu Lokroslu bir devlet adamı ve filozof olarak tanıtır her iki alandaki
başarılarını yere goumlğe sığdıramaz Bununla beraber Timaiosrsquoun bu diyalogdaki
geometri ve felsefe tarzı tarihin her doumlneminde Platon okurlarına onun
Pythagorasccedilı bir filozof olduğunu duumlşuumlnduumlrmuumlştuumlr Hatta Laertius onun aslında
Pythagorasrsquoın oumlğrencisi Philolaos olduğu rivayetini iki farklı kaynaktan aktarır
Philolaos maddesindeki ilgili paragraf şoumlyledir
Bir tek kitap yazmıştır Hermipposrsquoa goumlre bir yazar filozof Platonrsquoun
Sicilyarsquoya Dionysosrsquoun yanına geldiğinde Philolaosrsquoun akrabalarından kırk
guumlmuumlş İskenderiye minasına bu kitabı aldığını ve Timaios adlı eserini buna
dayanarak yazdığını soumlyluumlyormuş Bazıları da Platonrsquoun bu kitabı
Dionysosrsquotan Philolaosrsquoun oumlğrencilerinden bir delikanlının hapisten
ccedilıkmasını sağladığı iccedilin aldığını soumlylerler (Laertius 2011 viii85)
Timaiosrsquoun gerccedilek kişi olduğunu kesin dille reddeden Cornford ise duumlşuumlncesini
Platonrsquoun anlattığı oumllccediluumlde başarılı bir felsefeci ve devlet adamının hiccedilbir tarih
kaydında iz bırakmamış olmasının imkacircnsızlığına dayandırır (Cornford 1997 s
2)
30Timaios diyalogu ndashkurguya goumlrendash Atinarsquoda geccedilmektedir
74
Oumlte yandan Platonrsquoun Timaios adlı bu devlet adamı ve filozofu ldquoLokroslurdquo diye
tanıtması (20a) mitik bir kahraman olan Lokrosrsquola birlikte duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde
kurgusal bir figuumlr olma ihtimali daha da guumlccedillenmektedir Nitekim bilindiği gibi
Timaiosrsquola yalnızca Platonrsquoun iki diyaloğunda Timaios ve Kritiasrsquota karşılaşırız
Bu diyalogların her ikisinde de Deukalion miti soumlz konusu edilmektedir Oumlte
yandan Plutarkhosrsquoun bu bilgileri goumlz oumlnuumlnde bulundurarak okuyacağımız bir
Moralia paragrafında şunlar yazıyor
Lokrosların tahta koumlpeği ne anlama geliyor Lokros Fuskiosrsquoun Fuskios da
Amphiktionrsquoun oğluydu Lokrosrsquola Kabyarsquodan Opos doğmuştu Opos
babasıyla yarışa kalkıştı bunun uumlzerine kacirchine gitti arkasına pek ccedilok
yurttaşı alıp goumlccedil ederek yeni bir şehir kurma işini danıştı Tanrı ona tahta
bir koumlpek tarafından ısırılacağı yere şehir kurmasını soumlyledi Lokros denizi
aşıp karşı kıyıya ulaşınca bir dikenli ccedilalıya (κυνόσβατος)31 bastı ve orada
ağrıdan kıvranarak guumlnler geccedilirdi Bu suumlrede etrafı tanıdı ve daha
sonrasında Ozolai Lokroslarının yurdu olan Fuskus ve Huanteiarsquoyı kurdu
(Plutarch 1957 294e-s 193)
Plutarkhosrsquoun Lokrosrsquoun dedesi olduğunu soumlylediği Amphiktionrsquoun ise Yunan
Nuhrsquou Deukalionrsquoun Pyrrharsquodan doğan oğlu ve aynı zamanda Prometheusrsquoun da
torunu olduğunu Apollodoros bize Bibliothekarsquosında bildiriyor (Apollodorus
1921 i72)
Başka bir deyişle mitik kaynaklar bize Timaiosrsquoun geldiği şehir olan İtalyarsquonın
guumlneyindeki antik Lokrosrsquoun Deukalionrsquoun torunları tarafından kurulduğunu
anlatmaktadır Bununla beraber Timaios karakterinin etrafında kurduğu iki
diyaloga bakınca Platonrsquoun bu mitten habersiz olması olanaksız goumlruumlnmektedir
Sonuccedilta bu derinlikte mitik oumlgelerle oumlruumlluuml Timaios iccedilin kullanılan ldquodiyalogrdquo başlığı
yalnızca biccedilimsel oumlzelliğine atıfla anlamlı olabilir Timaiosrsquoun kurgusu oumlteki
diyalogların aksine diyalektik youmlntemle ccedilatılmamıştır Sokratesrsquoin soumlzuuml kendisine
bırakmasıyla 27crsquoden itibaren ndashSthephanus numaralandırmasına goumlrendash 65 sayfa
boyunca konuşur ve diyalog bu uzun soumlylevle sona erer Timaiosrsquoun soumlylevi
diyalogun geri kalan kısmının yaklaşık altı katı uzunluğa karşılık gelmektedir ve
kesildiği tek yer Sokratesrsquoin soumlylediği şu soumlzlerdir
31 Yuncanca soumlzcuumlk birebir ccedileviriyle koumlpek ccedilileği Kehanetin Oposrsquou ısıracağını haber verdiği tahta koumlpek (ξυλίνη κύων) meğer ayağına dikenleri batan bu ccedilalıymış
75
Pek iyi şeyler soumlyledin Timaios Baştan sona hepsini senin buyurduğun
(κελεύεις) şekilde kabul etmemiz gerekiyor Yaptığın bu giriş konuşmasını
hayranlıkla benimsiyoruz luumltfen bizim iccedilin meseleyi sonuna kadar konuş
(29d)
Timaiosrsquoun her soumlzuumlnuuml kayıtsız şartsız kabul ettiğinin beyanı olan bu soumlzlerin
ardından Sokrates sessizliğe goumlmuumlluumlr ve boumlylelikle Lokroslunun anlatacağı buumltuumln
mitler onun dolayısıyla Platonrsquoun himayesine girmiş olur Bununla beraber
Timaiosrsquoun anlattıklarının mit mi yoksa hakikat mi olduğu konusunda Sokratesrsquoin
daha accedilık bir cuumlmlesini de bu soumlzlerin birkaccedil sayfa gerisinde işitiriz Kritias
Sokratesrsquoe şoumlyle seslenir
hellip Bize duumln μῦθος iccedilinde tarif ettiğin yurttaşları ve devleti buguumln burada
hakikatte varolan bir şeye doumlnuumlştuumlreceğiz ve senin duumlşlediğin o devletin
rahibin (ὁ ἱερεύς) anlattığı atalarımızın gerccedilek devleti olduğunu
soumlyleyeceğiz İkisi her bakımdan birbirine tam uyacak ve biz senin
anlattığın yurttaşların eskiden gerccedilekten de yaşadıklarını soumlylerken
sesimizdeki uyum hiccedil bozulmayacak Şimdi hikacircyemizin (λόγος) akla uygun
(κατὰ νοῦν) olup olmadığına bakalım Sokrates ccediluumlnkuuml değilse yerine
anlatacak başka bir şey bulmamız gerekiyor (26c-d)
Ve Sokratesrsquoin Kritiasrsquoa verdiği coşkulu karşılık
Buguumln adına kurbanların kesildiği tanrıccedilaya32 bu denli yaraşır bir hikacircye
olduğuna goumlre başka ne konuşalım ki Uumlstelik bu uydurulmuş bir μῦθος
değil bizim iccedilin her bakımdan hakikatle oumlrtuumlşen bir λόγος olacak (26e)
Platonrsquoun Sokratesrsquoe soumlylettiği bu soumlzler tam 65 sayfa boyunca hiccedilbir itirazla
karşılaşmadan konuşma hakkını Timaiosrsquoa tanımak iccedilin bir hazırlıktır Nitekim
Savunmarsquodaki Sokratesrsquoi saymazsak başka hiccedilbir diyalogda hiccedilbir konuşmacıya
boumlyle bir hak verilmiş değildir Oumlte yandan Sokrates Timaiosrsquoun ndashve sonraki
diyalogda Kritiasrsquoınndash anlatacaklarının μῦθος değil λόγος olacağını soumlylerken
Timaiosrsquoun az sonra soumlylediği bir cuumlmleyle bunların aslında λόγος olmayanları da
kapsadığını goumlruumlveririz Bunun sonucu olarak Timaios ve Kritiasrsquotan dinlediğimiz
hikacircyelerin Platonrsquoun felsefesindeki bağlamı birdenbire karanlığa goumlmuumllmuumlş olur
32 Cornfordrsquoun Proklosrsquoun (i84) izinden giderek yaptığı yoruma goumlre diyalog tanrıccedila Athena adına duumlzenlenen bir festival olan Panathenaea guumlnuumlnde geccedilmektedir (Cornford 1997 s 363) Oumlte yandan Cornford değinmez ancak Haziran ayının ilk guumlnlerinde duumlzenlenen Panathenaea festivalinin Artemis onuruna duumlzenlenen Bendideiarsquonın hemen ardındaki guumlne denk geldiği bilinmektedir (akt John Burnet 1903 21a-n1) Devletrsquoteki Bendideia hatırlanırsa Timaiosrsquoun girişinde oumlzetlenen kitabın Devlet olduğuna kuşku kalmıyor
76
Benim duumlşuumlnceme goumlre evvela şunları birbirlerinden ayırmalı Daima var
olan (τὸ ὂν ἀεί) ama oluşa (γένεσις) sahip olmayan şey nedir ve daima oluş
hacirclinde olan (γιγνόμενον) ama hiccedilbir zaman var olmayan şey nedir
Bunlardan biri λόγοςrsquolu akıl yuumlruumltmeyle (νοήσει) kavranabilirken ndashccediluumlnkuuml
daima aynı biccedilimde var olandır diğeriyse λόγοςrsquosuz algılar yoluyla
(αἰσθήσεως) duumlşuumlnuumllendir ndashccediluumlnkuuml oluş ve bozuluş hacirclindedir hiccedilbir zaman
gerccedilekten (ὄντως) var olan değildir (28a)
Bu paragraf yukarıdaki tartışmada Jaegerrsquoin Platonrsquoa İyonyarsquonın mirası olduğunu
oumlne suumlrduumlğuuml ve Yasalar 899b ile işaretlediği (Jaeger 2011 s 41) başlangıcı ve
sonu olmayan tanrısal varlığa dair rasyonel duumlşuumlncenin ccedilok daha accedilık bir
ifadesidir ve bize goumlre burada mitik bir tanrısallığa Cornfordrsquoun deyişiyle ldquomitin
ardında kalan tanrısal ruh toumlzuumlrdquone (Cornford 1907 s 146) vardıran bir akıl
yuumlruumltme soumlz konusudur Boumlylelikle Platonrsquoun tanrı mitlerinden soumlz ederken ψυχή
bir an olsun guumlndemimizden duumlşmediği gibi en az diğer diyaloglar kadar
Timaiosrsquoun da mitik oumlgeleri bizi şimdiye kadar pek ccedilok kez guumlndemde tuttuğumuz
ldquogizem dinirdquoni bir defa daha duumlşuumlnmeye zorlar
Timaios oumlzelinde bu gizemin izini suumlrerken Aristotelesrsquoin Ruh Uumlzerinersquodeki
(411a) itirazından ccedilıkardıklarımıza ek olarak Neoplatonizm okulunun en yetkili
isimlerinden biri olan Proklosrsquoun da yol goumlstericiliğinden soumlz edilebilir33 Nitekim
Proklosrsquoun Platonrsquou ldquotanrısal Platonrdquodur (ὁ θεῖος Πλάτων) ve bu Neoplatonizmin
karakteristiği olarak yazdıklarını tanrıdan esinlendiği anlamına gelir Yine
Proklosrsquoa goumlre tanrının Platonrsquoa ne esinlediğini anlamak iccedilin bakmamız gereken
yer Orpheusccedilu oumlğretiyi Timaiosrsquola dolaysız biccedilimde birleştiren doğadaki ldquoneden-
etkirdquo ilkesinin (πᾶν δὲ αὖ τὸ γιγνόμενον ὑπ᾽ αἰτίου τινὸς ἐξ ἀνάγκης γίγνεσθαι ndash
oluşan her şeyin bir nedenden oluşması zorunlu 28a) temellendirme arguumlmanı
33 Proklos MS 5 yuumlzyıl yeni Platonculuğunun tanrı kavrayışını ele alan Theologianın Oumlgeleri (Στοιχείωσις θεολογική)rsquonden başka doğrudan Platonrsquoun tanrı kavrayışına youmlnelen Platonrsquoa Goumlre Theologia (Περὶ τῆς κατὰ Πλάτωνα θεολογίας) ve başta Timaios olmak uumlzere Parmenides Devlet Kratylos gibi diyaloglar iccedilin yaptığı incelemelerde bize hem Ortaccedilağrsquodaki Platon algısını tafsilatlı biccedilimde resmetmesi hem de bizzat Platonrsquoun ruh ve tanrı algısı uumlzerine pek kıymetli ccediloumlzuumlmlemeler sunması bakımından Platonculuğun mihenk taşı sayılabilecek duumlşuumlnuumlrlerden biridir Elbette Proklosrsquoun Platonrsquouna başvururken tarihsel doumlnem farkının yarattığı birtakım riskler nedeniyle daha temkinli adımlar atmamız gerekir fakat oumlte yandan mevcut diyalogları Proklosrsquoun yorumlarıyla doğrudan karşılaştırabilme şansı goumlz ardı edilmemelidir Bu bizi herhangi bir Ortaccedilağ Platonrsquoundan uzak tutacak en buumlyuumlk imkacircndır O doumlnemin duumlşuumlnuumlrleri iccedilin ne literatuumlr ne de filolojinin gelişmişliği bakımından boumlyle bir imkacircn soumlz konusu değildi Bununla beraber Orpheusccedilu bir Platonrsquoun izlerini yalnızca Proklosrsquota değil Plotinosrsquota Porphuriosrsquota ve İamblikhosrsquota da suumlrmek muumlmkuumlnduumlr Boumlyleyken Proklosrsquoun Timaios yorumunda demiourgosrsquou doğrudan Orpheusrsquola ilişkilendirmesi bize ondan bahsetme zorunluluğu hissettiriyor
77
olarak Demiourgosrsquotur Bilindiği gibi Platon doğadaki neden-etki ilkesini
Demiourgosrsquola accedilıklarken onun παράδειγμα olarak idealarla bağını kurmak
durumunda kalır ve nihayetinde ldquoideaları tanıyan bilen akılrdquo (νοῦς ἐνούσας ἰδέας)
ifadesini kullanır (39e) Buumltuumln oluşun nedeni olarak suumlrekli ilkoumlrneklere bakan
(βλέπων ἀεί hellip παραδείγματι) bir zanaatkacircr tanrı Bu ise doğrudan doğruya
hareketli ve aynı zamanda hareket ettirici bir ψυχήrsquoye goumlndermedir34 tıpkı
Aristoteles gibi Proklos da Platonrsquoun bu tanımını Orpheusrsquoa bağlayacaktır
(Timaios 13115 vd)
Oumlte yandan her şeyin iyi olmasını isteyen tanrı (βουληθεὶς γὰρ ὁ θεὸς ἀγαθὰ μὲν
πάντα) goumlruumlnenler (ὁρατῶν) iccedilin ldquoiyirdquo olmanın şartının buumltuumlnleri (ὅλον) birbirleriyle
karşılaştırmak olduğunu bunun şartının da akıl (νοῦς) olduğunu aklın şartının
ise ruh (ψυχή) olduğunu bizzat kendisi akıl yuumlruumlterek bulmuştur (λογισάμενος
οὖν ηὕρισκεν) İşte demiourgosrsquoun bizzat kurduğu bu akıl yuumlruumltme zincirlemesi
onu her şeye ruh ve akıl vermeye goumltuumlrmuumlştuumlr Timaiosrsquota bu zincirlemenin tarif
edildiği cuumlmleleri takip eden son cuumlmle hem demiourgos hem de evrenin ruhu
iccedilin soumlylenenleri accedilık biccedilimde oumlzetler niteliktedir
hellip κατὰ λόγον τὸν εἰκότα δεῖ λέγειν τόνδε τὸν κόσμον ζῷον ἔμψυχον ἔννουν
τε τῇ ἀληθείᾳ διὰ τὴν τοῦ θεοῦ γενέσθαι πρόνοιαν ndashhellip bu akıl yuumlruumltmenin
sonucuna goumlre şunu soumlylemek gerekir gerccedilekten de bu evren ruhlu ve akıl
sahibi bir canlı olarak tanrının oumlngoumlruumlsuumlyle oluşmuştur (Timaios 30b-c)
Boumlylece Platonrsquoa goumlre ζῷον κόσμος yani ldquocanlı evrenrdquo bir etkidir bu etkinin
nedeniyse τοῦ θεοῦ πρόνοια zanaatkacircr ldquotanrının oumlngoumlruumlsuumlrdquo Nihayet canlı ve
akıl sahibi evrenin Platonrsquoun ifadesiyle κόσμος ζῷον ἔμψυχος ἔννουςrsquoun
Aristotelesrsquoe hem Orpheusrsquou hem de Thalesrsquoi hatırlatması ardından bu ikisi
uumlzerinden Platonrsquoun ruh goumlruumlşuumlne itirazda bulunması bu soumlylediklerimiz ışığında
ccedilok daha anlaşılır hacircle geliyor
34 Hatırlanacağı gibi Aristotelesrsquoin Ruh Uumlzerine-411rsquodeki itirazının nedeni bu ldquoruh hareketirdquoydi
78
35 Platonrsquoun Politik Kurgusunda Mitin Etkileri
Biccedilimce birer tiyatro eseri olan diyalogların neredeyse hepsinde daha ilk
satırlardan başlamak uumlzere polisrsquoin belirgin unsurlarından oluşan bir dekor
goumlruumlruumlz Bu şehir manzarası genellikle diyalogun bitişine kadar aynı kalır ve
tartışılan temel konularla bir şekilde ilişkili olduğu goumlruumlluumlr
Theaitetos Sofist Devlet Adamı ve Lysisrsquote Yunan genccedillerinin şehirleri iccedilin vaat
ettikleri fedakacircrlık ve başarıyı şimdiden kanıtladıkları palaistra meydanı dekordur
diyaloglar boyunca genccedil adamların bilgi konusunda sofistliği değil gerccedilek
felsefeyi amaccedillamalarının gereği tartışılacaktır Euthyphronrsquoda polisrsquoin dini ve adli
meselelerinin goumlruumlşuumllduumlğuuml Stoa Basileos dekordur Sokratesrsquole kacirchin
Euthyphron succedil ve din-dinsizlik konularında konuşurlar Devletrsquote şehrin
aşağısındaki liman kentinde Artemis onuruna duumlzenlenen Bendideia ve
Kefalosrsquoun evindeki kurban ibadeti dekordur karakterler iyi bir devletin nasıl
kurulacağını yasalarının dininin toplumsal sınıflarının nasıl duumlzenleneceğini bir
kelimeyle adaletin nasıl tesis edilmesi gerektiğini konuşurlar Timaios ve Kritiasrsquota
dekor olarak her Haziran ayının ilk guumlnlerinde Devletrsquoteki Bendideiarsquoyı takip eden
tarihte tanrıccedila Athena onuruna duumlzenlenen ve Panathenaea vardır ve bizzat
Kritias yapacakları konuşmanın tanrıccedila onuruna soumlylenen bir ilahi yerine
sayılacağını soumlyler Yine Parmenidesrsquote dekorda Panathenaea etkinliklerinin
olması tanrıccedila Athena ile İtalyan filozofların ilgisini duumlşuumlnduumlruumlr (krş Cornford
1997 ss II ve 363) Protagorasrsquota birinci dekor Sokratesrsquoin ldquoyalnız başınardquo
uyuduğu kendi evi ikinci dekorsa Protagorasrsquoın etrafında geniş bir hayran
kitlesinin halelendiği Kalliasrsquoın evidir metinde filozofun yalnızlığıyla Sofistin
kalabalıklığı yoğun biccedilimde hissedilir Benzer biccedilimde Gorgiasrsquota dekor halka
accedilık bir meydandır ve Sofist retoriğinin bir kelimeyle demagogiarsquonın ne olduğu
tartışılır Kriton Phaidon ve Savunmarsquodaki dekor da tıpkı Euthyphronrsquoda olduğu
gibi polisrsquoe adaletin dağıtıldığı merkezicirc yapılardır Şoumllenrsquode dekor her kesimden
bilgili kişilerin katıldığı şair Agathon tarafından duumlzenlenen iccedilkili bir ziyafettir ve
konuşmalar Erosrsquoa sanat-hakikat ilişkisine tragedya ve şiire dairdir Şehrin
dışında geccedilenlere bir diğer oumlrnek olan Phaidros surların dibinde başlar kır
79
yollarında yuumlruumlmenin sağlık iccedilin yararından soumlz edilerek İlios ccedilayı boyunca
yuumlruumlnuumlr ve sohbet bir ccedilınarın dibinde devam eder diyalog boyunca şehir ve
şehirdışı meselesine goumlndermeler vardır Yasalar da şehirdışı bir dekora sahiptir
ancak farklı biccedilimde Mekacircn İda Dağırsquonda Knossosrsquotan Dikte mağarasındaki
Zeus tapınağına giden yoldur ve filozofun yeniden mağaraya başka bir deyişle
şehre doumlnmesini anımsatır gibidir
Bu oumlrnekler birccedilok diyalog uumlzerinden ccediloğaltılabileceği gibi mekacircn-iccedilerik
ccediloumlzuumlmlemeleri de istenildiği kadar derinleştirilebilir Bununla birlikte kesin olan
diyaloglarda bireylerin polis ve politika ile kurdukları ilişkinin daima esas zemini
teşkil etmesidir
Daima polis ve oumlgelerine atıfta bulunan bu dekorların iccedilinde gidip gelen konuşan
alkışlayan veya oy kullanan karakterlere gelince bunların da 5 yuumlzyıl Atinarsquosının
politik duumlzeninde ccedilok oumlnemli tartışmaların aktoumlruuml ve konusu olmaları Platonrsquoun
yalnızca dekorunun değil aynı zamanda rol dağıtımının da politik eksenli
olduğuna işaret eder Bu rollerin ccediloğunluğuysa Sofist duumlşuumlnuumlrlere verilmiştir35
İlk bakışta Sofistlerin etkinliği iccedilin son derece elverişli olduğu duumlşuumlnuumllen Atina
demokrasi duumlzeninde gerccedilekte hem onların hem de Platonrsquoun hoşnutsuz olduğu
bazı oumlgelerden yukarıda kısaca bahsetmiştik Protagorasrsquotaki φύσις ve νομός
tartışmasından yola ccedilıkılarak ccedilizilebilecek bu tema oumlzellikle νομόςrsquoun ortaya
ccedilıkışı ve felsefenin tartışma konularından biri hacircline gelmesi bakımından Atina
demokrasisinin mimarları sayılan devlet adamlarından Solon Kleisthenes ve
Periklesrsquoin reformlarına kadar gider Bu itibarla Platonrsquodaki rejim eleştirilerinin
birincil bağlamı Atinarsquoda işleyen demokrasinin adaletsiz bir youmlnetim biccedilimi
olduğudur
35 Sofistlerin diyaloglardaki varlığını doğrudan konuşmacı oldukları oumlrneklerle sınırlandırmıyoruz Nitekim boumlyle bir sınırlandırma diyalogların kavramsal ccedilerccedilevelerinin ciddi anlamda ihmal edildiği anlamına gelir Bu bakımdan oumlrneğin Protagorasrsquoın Protagorasrsquotaki varlığıyla Theaitetosrsquotaki varlığı arasında ağırlığı bakımından hiccedil fark yoktur Ccediluumlnkuuml her iki diyalogun da muumlhim bir kısmında Sokratesrsquoin tartıştığı duumlşuumlncelerini ccediluumlruumlttuumlğuuml kişi bizzat Protagorasrsquotır Aynı durum Menonrsquodaki Gorgias Phaidrosrsquotaki Lysias veya Sophist Savunma vbrsquodeki adı anılmayan buumltuumln Sofistler iccedilin de geccedilerlidir
80
a) Platonrsquoun politik nostaljisi Eski Attika
Platon 7 Mektuprsquota Atinarsquonın politik duumlzenindeki ccedilalkantıları adaletsizlikleri
goumlrduumlkten ve nihayet haksızlığa ldquobuumltuumln insanların en az layık olanırdquo (325b) dostu
Sokratesrsquoin oumlluumlmuumlne şahit olduktan sonra politikadan uumlmidini iyice kestiğini
soumlyler Mektupta anlattığına goumlre buumltuumln bunlarla birlikte politik idarecilerin de
yaptıklarını goumlrduumlkccedile politika işleri ona ccedilok daha zor goumlruumlnmeye başlamıştı
ccediluumlnkuuml insanın dostları ve guumlveneceği yoldaşları olmadıkccedila bu işlere
kalkışması imkacircnsızdı boumlyle kişiler her zaman el altında olmadığı gibi
arayıp bulmak da kolay değildi Devletimiz artık atalarımızın gelenek ve
ilkelerine goumlre (ἐν τοῖς τῶν πατέρων ἤθεσιν καὶ ἐπιτηδεύμασιν)
youmlnetilmiyordu Dahası hem yazılı hem de geleneksel yasalar (τῶν νόμων
γράμματα καὶ ἔθη) şaşırtıcı bir hızla bozuluyor veya yuumlruumlrluumlkten
kaldırılıyordu (Mektuplar 325d)
Platonrsquoun Syrakusairsquodeki Dionrsquoun dostlarına hitaben yazdığı bu soumlzler eski
Atinarsquoya duyduğu oumlzlemin accedilık bir ifadesidir Fakat bu eski Atina kendi ifadesiyle
τῶν πατέρων ndashatalarınndash Atinarsquosı en azından Gorgias ve Protagorasrsquotaki
Periklesrsquoin νομόςrsquounu hedef alan eleştirilerden anladığımız kadarıyla birkaccedil yuumlzyıl
oumlncesinin Atinarsquosı değildir Nitekim demokrasinin kurucularına youmlnelttiği bu tarz
eleştiriler onun πᾰτέρεςrsquoinin demokrasinin tesisinden ccedilok oumlnce ilkel Attika kabile
duumlzeninin henuumlz bozulmamış olduğu zamanlarda yaşayan kişiler olduğunu
duumlşuumlnduumlruumlr Bu durum Platonrsquoun φύσιςrsquoe oumlzlem duyan Sofistlerle de kısmen
paylaştığı bir nostaljidir nitekim Sofistlere goumlre ndashHippiasrsquoın dediği gibindash yurttaşlık
yasadan değil tıpkı akrabalık gibi doğadan gelir oysa insanları guumlden bir zorba
olarak yasa (τύραννος τῶν ἀνθρώπων) bizi daima doğaya karşı gelmeye zorlar
(Gorgias 337d)
Kojin Karatani kabile toplumlarında yerleşik hayata geccedilişin buumlyuumlnuumln gelişimini
beraberinde getirdiğini oumlne suumlrer Bu yeni hayat tarzıyla ortaya ccedilıkan ve binlerce
insanın birarada işbirliği ve alış-veriş yaparak yaşamasını gerektiren duumlzende
buumlyuumlcuumlden rahibe rahipten başrahibe ve en sonunda kral-rahibe doğru ilerleyen
bir tarihsel silsile belirmiştir (Karatani 2017 s 11) Bu ilkel devlet duumlzeninde
tanrılar aşkın varlıklar olmakla birlikte kral figuumlruuml tanrı tarafından atanmış olup
81
yurttaşlar onun bilgeliğinden ve kararlarının doğruluğundan hiccedilbir şekilde şuumlphe
edemeyecektir İster animistik-şamanik olsun ister sistemli bir din uumlzerinde
yuumlkselmiş olsun bu tuumlr bir devlet duumlzeninin mitik temeller uumlzerine kurulu olduğu
tartışmasızdır Başka bir ifadeyle bu devletin yurttaşlarının mevcut duumlzene ve
baştan belirlenmiş olan yazgılarına boyun eğmesini sağlayabilecek mitten başka
hiccedilbir ilkeden soumlz edemiyoruz Oumlte yandan bu mitler toplumsal duumlzenin
devamına kesintisine başarı veya başarısızlığına goumlre ya daha da guumlccedillenmekte
ya tuumlmuumlyle terk edilmekte veya başka mitlerle birleşerek yeni kuumlltler ortaya
ccedilıkarmaktadır Karatani yine İzonomirsquode eski Yunan toplumlarında mitin ilkel
politik oumlrguumltlenmeyle bu karşılıklı ilişkisini Yahudi tarihinden bir oumlrnek vererek
anlatır Buna goumlre
Yahudi halkları başlangıccedilta nomadik bir kabile konfederasyonu hacirclindeydi
Ardından tek tanrı olan Yehovarsquonın ismi altında birleştiler ve bu tanrıyla
ahitleştiler Fakat bu bir bozulma değildir Aynı suumlreci Mezopotamya
kentlerinde ve Yunan polisrsquolerinde de goumlzlemleriz Belli sayıdaki koumly veya
kabilelerin bir şehir devleti oluşturmak uumlzere birleşmesi yeni ve ortak bir
tanrının ifadesini de beraberinde getirir Bu bir ccedileşit toplumsal soumlzleşmedir
(Karatani 2017 s 13)36
Thomson da benzer biccedilimde eski Yunan tarihi ccedilalışmalarında Attika kabile
duumlzeninin bir tuumlr fratri uumlzerinde temellendiğini aktarır (Thomson 2007 s 99)
Savaştaki ordu duumlzeninin bir yansıması olan bu kabile hiyerarşisinin Atina
demokrasisinden yaklaşık beş yuumlzyıl daha eski olan Homeros ccedilağında hacirclacirc
goumlruumllduumlğuumlnuuml İlyadarsquoda Akhaların ldquokabile kabile ve fratri fratrirdquo savaş duumlzeni
almasından anladığımızı yine Thomson aynı sayfada tespit etmektedir Ayrıca
Atinarsquonın en yakın ataları olan kabile duumlzenindeki bu halkların da yukarıda soumlzuumlnuuml
ettiğimiz kral-rahip duumlzeninde hatta bazı totemik gelenekleri suumlrduumlrerek
yaşadıklarını aktarır Attikalılar dacirchil olmakla birlikte ccedileşitli topluluklar uumlzerinde
yaptığı inceleme iccedilin Kabileden Devlete adlı boumlluumlmuumln tamamını ayırmıştır (2007
s 80 vd)
36 Aynı durumu Kramerrsquoin anlattığı Suumlmer panteonunun oluşum suumlrecinde de goumlzlemleyebiliriz Buna goumlre başlangıccedilta birbirinden bağımsız her bir Suumlmer şehir devletinin kendi tanrısı varken bunların aralarındaki muumlcadeleler kimini daha guumlccedilluuml kimini daha zayıf bir tanrı hacircline getiriyordu En sonunda bu şehirlerin merkezi youmlnetim etrafında birleşmeleriyle Suumlmer panteonu meydana gelmiştir (Detaylı bilgi iccedilin bkz Kramer 2016)
82
Platonrsquoun ldquoatalarrdquo diye andığı ve Sofistlerin de oumlzlemini duyduğu doumlnemler bunlar
olmalıdır Nitekim 7-6 yuumlzyıllarda İyonyarsquodaki felsefi ve Atinarsquodaki politik
devrimlerin ardından Yunan yurdunda hiccedilbir şey eskisi gibi olmayacaktı
Boumlylelikle Thales ve oumlğrencilerinin İyonyarsquoda ortaya koyduğu yeni duumlşuumlnme
biccedilimiyle birlikte 7 yuumlzyıl sonlarında Solonrsquoun Atinarsquoda kalkıştığı toprak reformu
hamleleri Ege havzasında demokrasinin ortaya ccedilıkışının ilk işaretleri olarak
yorumlanır Bunların ikisi arasındaki organik ilişkiyi Thomson kurar Ona goumlre her
ne kadar toprağın yeniden boumlluumlştuumlruumllmesi youmlntemi Libya kıyılarındaki Kyrenersquode
daha oumlnceki tarihlerde uygulanmış olsa da (Thomson 2007 s 309) bunun
İyonya koumlkenli ldquoisonomiardquo duumlşuumlncesine dolayısıyla demokratik bir rejime youmlnelik
ilk uygulanışı Atinarsquodaki Solon doumlnemidir Nitekim Thomson bir başka ccedilalışması
olan İlk Filozoflarrsquoda Solon yuumlzyılını demokratik ideolojinin ilk defa kendini
goumlsterdiği tarih olarak belirler ve bu ideolojinin okumasını Solonrsquola beraber iki
filozof olarak Thales ve Anaksimandros uumlzerinden yapar (1997 s 253) Benzer
biccedilimde izonominin tarihinin İyonyarsquoda başladığına ilişkin Karatani de
Thomsonrsquola aynı fikirdedir ve Atinarsquonın demokrasinin anayurdu olduğu tezini o da
reddeder (2017 s 21)
Demokrasinin ortaya ccedilıkışında diğer iki oumlnemli uğraksa 6 yuumlzyılın sonlarında
soybağlarının belirleyiciliğini ortadan kaldırarak yurttaşlık bağını νομόςrsquoun
guumlvencesi altına alan Atinalı arkhon Kleisthenes ve demokrasi uygulamalarında
rakipleri tarafından popuumllizmle succedillanacak kadar ileri gitmiş olan 5 yuumlzyılın en
buumlyuumlk devlet adamı Periklesrsquotir Bu uzun tarihsel suumlreccedil goumlz oumlnuumlne getirildiğinde
kadim Miken kral-tanrılar doumlneminden Attikarsquodaki rahip-krallar doumlnemine
ardından İyonya koumlkenli izonomiye ve sonrasında Atina koumlkenli demokrasiye
doğru 5 yuumlzyıl Atinarsquosındaki politik duumlzenin tarihsel gelişiminde en oumlnemli
duraklar sırasıyla İyonya filozofları Solon Kleisthenes ve Periklesrsquotir
Platonrsquoun zihninde bu suumlrecin Devletrsquoin VIII kitabında anlatılan ve Kallipolisrsquoten
tiran devletine doğru giden meşhur ccediloumlkuumlş suumlreciyle oumlrtuumlşmesi bilhassa
Sokratesrsquoin oumllduumlruumllduumlğuuml doumlnemde kaccedilınılmaz hacircle gelmiş olmalıdır Nitekim
Timaiosrsquoun giriş kısmında Mısırlı rahibin Solonrsquoa ccedilıkışması da bunu doğrular
gibidir 26c-d paragrafından oumlğrendiğimiz ve yukarıda da değindiğimiz gibi bu
83
diyalogda Kritias Hermokrates ve Timaiosrsquoun amacı Sokratesrsquoin bir guumln oumlnce
kendilerine anlattığı ndashve Devlet diyalogunda aktarılanndash uumltopik devletin ve
yurttaşlarının aslında ccedilok eskilerde ve gerccedilekten yaşamış olduklarını
goumlstermekti Kritiasrsquoın hikacircyeyi anlatmaya şoumlyle başlıyor
O hacirclde şimdi bir zamanlar yedi bilgelerden Solonrsquoun anlattığı ve hacircliyle
saccedilma (ἄτοπος) bile olsa baştan sona doğru (ἀληθής) olan şu hikacircyeyi
(λόγος) dinle Sokrates Solon pek ccedilok şiirinde de soumlzuumlnuuml ettiği gibi buumlyuumlk
dedemiz Dropidesrsquoin akrabası ve ccedilok yakın dostuydu Dropidesrsquoin yaşlılık
guumlnlerinde hatırlayıp dedemiz Kritiasrsquoa anlattığına goumlre ccedilok eski
zamanlarda bu şehirde pek buumlyuumlk ve goumlrkemli işler yapılmış ama insanlar
zamanla bunları yok etmiş ve unutmuş Boumlyleyken bize en yaraşır iş bunları
duumlzguumlnce hatırlayıp anlatarak sana olan minnet borcumuzu oumldemek ve
boumlylece tanrıccedilayı37 da bu festival guumlnuumlnde tıpkı duumlzguumln ve doğru bir ilahi
soumlyler gibi onuruna yakışır biccedilimde oumlvmuumlş olmaktır (Timaios 28d-21a)
Ardından dedesi Kritiasrsquoın Apaturia38 festivali iccedilin duumlzenlenen bir şiir
yarışmasında bir vesileyle Solonrsquoun şairliğini hatırlayıp şoumlyle anlattığını soumlyluumlyor
hellip (Solon) buraya doumlnduumlğuumlnde karşılaştığı ayaklanma ve diğer fenalıklarla
uğraşmak zorunda kalmayıp da Mısırrsquodan yanında getirdiği hikacircyeyi (λόγος)
tamamlayabilseydi uumlnuumlne ne Hesiodos yetişebilirdi ne de Homeros (hellip)
Mısır Deltarsquosında Nilrsquoin ikiye boumlluumlnduumlğuuml bir yerde Saitikos diye bir duumlzluumlk
varmış ve bu duumlzluumlkteki en buumlyuumlk şehrin adı Saisrsquomiş ndashki kral Amasisrsquoin
doğduğu yerdirndash ve dediklerine goumlre kurucusu Neith adındaki tanrıccedilaymış
bu da onların fikrinde Hellenlerin Athenarsquosıdır Bu insanların Atinalıları pek
sevdiği ve bir şekilde buradakilerle akraba oldukları soumlylenir Solon buraya
yolculuğunda o insanlar tarafından epeyi onurlandırıldığını anlatmış
sonrasında onların kutsal soumlzlerde (τῶν ἱερέων) tecruumlbeli rahiplerine eskiler
hakkında sorular sorunca boumlyle şeyler konusunda ne kendisinin ne de
diğer Yunanların neredeyse hiccedil bilmediğini goumlrmuumlş Bir defasında onları en
eskiler hakkında konuşturmak hevesiyle bizim en eskilerimizden laf accedilmış
ve ilk insan olduğu soumlylenen Phroneosrsquoumuz Niobersquomiz hakkında
konuşmaya başlamış sonra tufanı Deukalionrsquoı Purrharsquoyı ve nasıl hayatta
kaldıklarını anlatmakla (μυθολογεῖν) onların soyundan gelenleri saymakla
sonra da bu olaylar uumlzerinden geccedilen seneleri hesaplamaya ccedilalışmakla
devam etmiş Bunun uumlzerine rahipler arasından pek yaşlı biri demiş ldquoAh
Solon Solon Siz Yunanlar hep ccedilocuksunuz hiccedil yaşlı kalmadı Yunanlar
arasındardquo Beriki bu soumlzleri işitince sormuş ldquoBununla ne demek istiyorsunrdquo
Rahip cevap olarak demiş ldquoHepiniz de ruh olarak genccedilsiniz Hiccedilbirinizde
ne en eskilerden işitilmiş bir soumlz (δόξα) ne zamana karşı durabilmiş bir ders
(μάθημα) var (Timaios 21d-22b)
37 Tanrıccedila Athena 38 Dionysos onuruna duumlzenlenen dini bayram Bu bayramın uumlccediluumlncuuml guumlnuumlnde o yıl doğan ccedilocuklara ad koyulup her biri kayıt altına alınıyor
84
Yunanların tarih bilincini kuumlccediluumlmseyen Mısırlı rahip bu soumlzlerin ardından
geccedilmişte halkların nasıl ortadan kalktığına ilişkin bir konuşma yapar ve hem
kendilerinin hem de Yunanların ortak geccedilmişlerine ait tufan teması etrafında
şekillenmiş bir hikacircye anlatır Sonrasında tufandan oumlnceki Atinarsquonın ihtişamından
ve başarılarından soumlz eder ancak hayatta kalanlar yazı sanatını bilmediğinden
bunların unutulduğunu soumlyler39
Bu mitleri okuduğumuzda tarih kayıtlarının değil mitik anlatıların aktardığı devlet
duumlzenlerinin Platonrsquoun duumlşuumlnde ihtişamla arzıendam ettiğini anlamak zor değildir
Kaldı ki Platonrsquoun mitik geccedilmişe oumlzlemi yalnızca politik bir oumlrguumltlenme sınıflı yapı
gibi geniş ccedilerccedileveli kuşbakışı goumlruumlntuumllerle ilgili değildir Soumlzgelişi Devlet ve
Timaiosrsquota uumlst uumlste vurgulanan kadınların ortak kullanımıyla ilgili goumlruumlşuumlnuumln bile
mitik bir koumlkeninden soumlz edilebilir Yunan mitik anlatılarında her şey gibi evliliğin
de ilk koumlkenine bir mitik hadiseyle yer verilmiştir hacircliyle bu hadisenin oumlncesinde
kadınlar erkeklerin ortak malıydı Bu komuumlnal duumlzen Herodotosrsquota geccediltiği
biccedilimiyle goumlz oumlnuumlne alınınca meselenin 5 yuumlzyıl Atina entelektuumlelinin zihnindeki
karşılığını hayal etmek ccedilok zor değildir Thomson aktarıyor
ldquoİskityalı Agathyrislerderdquo diyor Herodotos ldquokadın herkesindir boumlylece
herkes birbiriyle kardeş olur ve bu genel akrabalık karşılıklı kıskanccedillık ve
kin duygularını kaldırırrdquo Kadınların ortaklaşalığının muumllkiyetin
ortaklaşalığıyla el ele yuumlruumlduumlğuuml duumlşuumlncesi hiccedil de yabancı değildi Bu
duumlşuumlnceye Aristophanes ve Platonrsquoda yeniden rastlarız (Thomson 2007 s
132)40
Bu konuda Aristotelesrsquoin de tarih kayıtları soumlz konusudur Oumlte yandan tarih
dışında mitik kayıtlara oumlrnek olarak evliliği Yunan halkına oumlğreten Atina kralı
(Pelasg oumlnderi) Kekropsrsquoun hikacircyesi meşhurdur Yine Thomson şoumlyle yazıyor
Evliliğin kurucusu olduğu soumlylenen ilk Atina kralı Kekropsrsquola ilgili bir
geleneği işte bu bilgilerin ışığında yorumlamamız gerekir Kekropsrsquotan oumlnce
ldquoevlilik diye bir şey yoktu cinsel ilişki rastgele olduğundan ne ccedilocuklar
babalarını tanıyordu ne de babalar ccedilocuklarını Ccedilocuklar analarının adını
alıyorlardırdquo (Thomson 2007 s 134)
39 Krş Yasalar 677c 40 Krş Herodotus Tarihler iv104 Platon Devlet 416d ve Timaios 18b Aristophanes Plutos 510-626
85
Bu kadarının bile Platonrsquoun mitik anlatılara bakarak tarihsiz bir geccedilmişe duyduğu
oumlzlemi kapıldığı politik nostaljiyi daha belirgin ve anlaşılır kılmak iccedilin yeterli
olduğu kanaatindeyiz
b) Yeni bir aktarım aracı olarak duumlzyazının etkileri
Vernantrsquoın Yunan polisrsquoinin oluşum suumlrecini irdelediği bir yazısı bizim iccedilin yol
goumlstericidir Buna goumlre polis ruhunu meydana getiren temel motif logosrsquoun yani
kanıtlayıcı soumlzuumln evvela yazıya geccedilmesi ve ardından buumltuumln demosrsquoun ortak malı
hacircline gelmesidir (Vernant 2017a 49-50) Bu bir ccedileşit kuumlltuumlrel yayılımı ifade eder
ve tıpkı oumlnceki yuumlzyıllarda Homeros ve Hesiodosrsquoun soumlzluuml gelenek yoluyla buumltuumln
Yunan coğrafyasına yayılması gibi bu defa yasaların ve felsefe metinlerinin
demosrsquoa yayılması anlamına gelir Bununla beraber İyonya ve İtalya
filozoflarının en iyi oumlrnekle de Pythagorasrsquoın ezoterik gelenekleri bu yayılımın
tabii bir neticesi olarak oumlnemli oumllccediluumlde tahribata uğramış olmalıdır Başka bir
deyişle Yunan coğrafyasında yazılı anlatımın yaygınlaşması sonucunda
ldquofelseferdquo adı verilen buumltuumln uğraşlar oumlzguumln ezoterik tavrını terk etmek zorunda
kalmış ve agora ile daha da oumlnemlisi politik oumlrguumltlenmeyle iccedil iccedile geccedilmiştir 5
yuumlzyıl Atinarsquosında Anaksagorasrsquoın Peri Phuseosrsquounun isteyen herkes tarafından
ccedilarşılarda ucuz bir fiyatla satın alınabileceğini Sokratesrsquoten işitiriz (Savunma
26d) Bu yazı aracılığıyla filozofların en gizli oumlğretilerine her Yunan yurttaşının
hatta koumllelerin bile kolaylıkla ulaşabildiği anlamına gelir
Goumlruumlnuumlşe goumlre felsefenin yapılma biccedilimlerini değiştiren bu kuumlltuumlrel yayılım o
doumlnemin felsefe ccedilevresini meydana getiren Sofistleri ve Platonrsquou bir tedbir
geliştirmeye sevk etmişti Sofist okul bu tedbiri demokratik iktidarla ve halkla sıkı
ilişkiler geliştirmelerine imkacircn sunan retorikte bulmuştur Platonrsquoa gelince onun
oumlngoumlruumlsuuml farklı bir mecraya başvurmasına neden olur mit
Kuumlltuumlrel yayılım Vernantrsquoın analizlerinde ldquobilgerdquo figuumlruumlnuumln herhangi birine
mektup yazdığı veya kitabını halka malettiği bir sahneyle somutlaşmış goumlruumlnuumlr
86
Daha oumlnceki yuumlzyıllarda perdelerin arkasında veya kamuya kapalı mekacircnlarda
mutlaka erginlenmiş bir grup tilmizine seslenen bilge artık zihnindeki buumltuumln her
şeyi polisrsquote herkesin goumlrebileceği bir şekilde accedilığa vurmakta boumlylece bazı
buumlyuumlk tehlikeleri de goumlze almaktadır
Burada artık soumlz konusu olan birkaccedil seccedilkin insana ayrılan ve tanrısal bir
luumltfu kolaylaştıran dinsel bir giz değildir Kuşkusuz bilgenin gerccedileği tıpkı
dinsel gizem gibi sıradan insanları aşan temel bir accedilınlamadır gerccedilekliğin
ortaya ccedilıkmasıdır ama bilgelik yazıya teslim edilirken bu mezheplerin gizli
ccedilemberinden soumlkuumlluumlp alınır guumln ışığında tuumlm sitenin goumlruumlşuumlne sunulur
(Vernant 2017a s51)
Bu noktada tespitimizi eleştirmeye imkacircn sunan bazı istisnalardan da soumlz
edilebilir Bu istisnalar iccedilin en iyi ve tek başına yeterli oumlrnekse Ross ve Cherniss
arasındaki tartışmadır Chernissrsquoin 1945 tarihli The Riddle of the Early
Academyrsquodeki iddiası Aristotelesrsquoin tanıdığı Platonrsquola bizim bildiğimiz Platon
arasında beliren farkların Aristotelesrsquoin diyalogları yanlış anlamış veya yanlış
yorumlamış olmasından ileri geldiğidir Başka bir deyişle Chernissrsquoin diyaloglar
hakkındaki tezi Platonrsquoun herhangi bir yazıya aktarılmamış oumlğretisinden soumlz
edilemeyeceğidir ve Aristoteles de Platonrsquou tıpkı bizim gibi diyalogların imkacircn
verdiği biccedilimde ve oumllccediluumlde bilmektedir (Cherniss 1944 s 51 vd) Bu iddiaya
karşılık Ross Aristotelesrsquoin Platonrsquodan soumlzluuml biccedilimde edindiği bazı bilgilerin
varlığına kanıt olarak dokuz farklı paragrafı birbiri ardına sıralar ve Chernissrsquoin
tezini belirgin bir şekilde ccediloumlkertir (Ross 2016 ss 102-5)
Bununla birlikte boumlyle bir istisna 5 yuumlzyıl Atina bilgeleri iccedilin ileri suumlrduumlğuumlmuumlz
iddiayla hiccedilbir şekilde ccedilelişik değildir Platonrsquoun soumlzluuml bir aktarım yoluna
başvurmuş olması her şeyden oumlnce onun duumlşuumlncesini polisrsquoin goumlruumlşlerine accedilmış
olduğu gerccedileğini ortadan kaldırmaz Dahası bir kısmının otantikliği tartışmalı bile
olsa otuza yakın diyalogu kaleme aldığı ve bunu her Yunan yurttaşının erişimine
sunduğu gerccedileğini hiccedilbir şekilde ortadan kaldırmaz Sadece Platon değil buumltuumln
Sofistler de oumlğretmendiler ve kendi okullarında veya farklı toplanma yerlerinde
halktan kişilere dersler vermekteydiler Bu onların soumlzluuml aktarım youmlnteminden
yararlanmış olduklarını goumlsterir ve Platon da meseleleri oumlğrencilerinin oumlnuumlnde ele
alırken diyaloglarda okuduğumuzdan kısmen farklı tespitlerde bulunmuş olması
tuhaf değildir
87
Oumlte yandan Rossrsquola buumltuumlnuumlyle hemfikir olsak bile (ki bu Platonrsquoun agrapha
dogmatarsquosının duumlşuumlnuumlluumlp taşınılmış kasıtlı olduğu anlamına gelecektir)
Platonrsquoun eserlerinin halka accedilık olan kısmı ezici bir ccediloğunluğa sahiptir Tek
başına bu durum bile Akademiarsquodaki oumlğretmen Platonrsquola Elearsquodaki ezoterik oumlnder
Pythagoras arasındaki farkı belirginleştirmek iccedilin yeterlidir
Vernantrsquoın soumlzluuml gelenekten yazıya geccediliş formuumlluumlndeki genel manzara bize şunu
anlatır Eski Yunan halkları yeni polisrsquoler inşa ettikleri sırada Miken soylu kral-
tanrılar ccediloktan tarihe karışmış bulunuyordu Bu tarihsel olgu polis yasalarının
ezici rasyonalitesi ve aynı zamanda kral-lider iccedilin de bağlayıcı olması gibi pek
ccedilok ldquolaikrdquo pratikle de desteklenmektedir Oumlte yandan aynı sayfalarda Vernantrsquoın
bu laikleşmenin dini politikadan buumlsbuumltuumln tasfiye edebilecek kadar guumlccedilluuml
olmadığına dair farkındalığını anlamak hacirclacirc muumlmkuumlnduumlr
Oumlzetle Yunan polisrsquoleri buumltuumlnuumlyle din ve tanrısallık ilkeleri uumlzerine bina edilmiş
Miken toplum organizasyonlarına goumlre ccedilok daha duumlnyevicirc sekuumller olmakla birlikte
dinin birtakım kurucu ve duumlzenleyici işlevlerini de muhafaza etmek durumunda
kalmışlardır Nitekim o doumlnemde bile yurttaşların iktidara koşulsuz itaatini ve
yasayı makul bulmasını guumlvence altına alacak başka bir metottan soumlz etmek
olanaksızdır
Bir siyaset felsefesi olarak Platonrsquoun devlet projesi ilk boumlluumlmde belirttiğimiz uumlzere
mitik geccedilmişten derin etkiler taşımasının yanında aynı geccedilmişi yeniden
canlandırmaya doumlnuumlk nostaljik bir youmlntemi de benimsemiş goumlruumlnmektedir 5
yuumlzyılda yaşamış vasat bir Atinalı yazarın bile erişebileceği eldeki hazır Yunan
tarihi literatuumlruumlnuuml goumlz oumlnuumlnde bulunduracak olursak Platonrsquoun bu nostaljik
yaklaşımının nedenlerini bir ldquoyozlaşmardquo daha doğru bir ifadeyle ldquodekadansrdquo
duumlşuumlncesinde aramamız gerekir Nitekim bu tarih anlatısı ldquooumlzlenenrdquo
başlangıccediltaki oumlrneklerini mitik gelenekten devşirerek suumlrekli bir altın ccedilağdan soumlz
eden duumlşuumlş suumlrecini de hicivci bir youmlntemle betimleyen buumlyuumlk bir mitoloji olarak
karşımıza ccedilıkar Platonrsquoun bu hikacircye iccedilin başvurduğu birincil kaynaksa Kronosrsquoun
altın ccedilağına oumlvguumllerin ustası Hesiodosrsquotur
88
Aristotelesrsquoin meşhur bir mitik anlatıyı bize pek şaşırtıcı biccedilimde ldquotarihrdquo olarak
anlattığı bir yazısında Dumezilrsquoin olağanuumlstuuml bir tespiti olan uumlccedil işlevli Hint-Avrupa
devlet modelinin Yunan siyasi duumlnyasındaki ccediloumlkuumlş suumlrecine şahit oluruz
(Atinalıların Devleti 32) Bu meşhur komutan İonrsquoun hikacircyesidir Oumlzetle kralın
başarısızlığı uumlzerine halkın ccedilağrısıyla karşısında birdenbire ordu belirmiş bu
başarısızlığın bedelini de yetkilerini orduyla paylaşarak oumldemiştir41
Sonuccedil olarak tarih oumlncesi Miken krallarının ccediloğunda goumlruumllen ve tanrı-kralı mutlak
soumlz sahibi ve otorite olarak tayin eden uumlccedil işlevli kast temelli Hint-Avrupa
modelinin ccediloumlktuumlğuuml coğrafya 7-6-5 yuumlzyıllardaki İyonya-Atina hattıdır bunun
oumlncesine ilişkin soumlzuuml edilen tarihlerse genellikle mitik anlatılara goumlndermede
bulunur Bu ccediloumlkuumlşle birlikte yetki paylaşımını esas alan yeni bir izonomi-
demokrasi Platonrsquoa goumlreyse Kallipolisrsquoe uzak ve tiranlığa yakın koumltuuml bir devlet
modeli ortaya ccedilıkacaktır
41 Hikacircyenin etraflı bir oumlrneği iccedilin 1 yuumlzyıl coğrafyacısı Strabonrsquoun Geographica isimli eserine bakılabilir (Strabo 1877 1013) Strabon bir ldquobilimcirdquo olmasının yanında hikacircyesini Aristoteles Demosthenes gibi kayıtlara başvurarak mitik anlatıdan bilimsel metne doğru şekillendirme yolunu seccediler ve yine Thukydides Plutharkhos Pausanias vs oumlrneklerde olduğu gibi bir Antikccedilağ sosyal bilimciliği tavrı ortaya koyar
89
SONUCcedil
1 Platonrsquoun kayıp koumlpeği
Her okurun dikkatini ccedilekmesi zor olabilir ama diyalogları baştan sona dolaşan
bazı koumlşe başlarında ansızın karşımıza ccedilıkan huzursuz bir koumlpek vardır Antik
Yunan mitlerindeki hayvanlardan biri olmadığı kesindir ve kendisini o kadar az
ele verir ki ne cinsini ne de milliyetini soumlylemek kolaydır Bir tek Gorgiasrsquota Mısır
koumlkenli tanrılardan biri olduğuna ilişkin bir işaret yakalarız Sokrates soumlz arasında
birden haykırır μὰ τὸν κύνα τὸν Αἰγυπτίων θεόν ndashMısırlıların tanrısı koumlpeğe
andolsun kihellip Ccediloğu zaman Herarsquonın Zeusrsquoun Apollonrsquoun Kharitlerin ve başka
Olimpik varlıklarının adına yemin ettiğini goumlrduumlğuumlmuumlz Sokrates arada bir boumlyle
yabancı bir varlığa dahası bir koumlpeğe yemin ederek bizi şaşkınlığa uğratır
Ccedilağdaşları arasında aynı yemini bir tek Aristophanesrsquoin Eşek Arılarırsquonda
Sosiasrsquoın ağzından işitiriz μὰ τὸν κύναhellip (83) Bununla beraber Aristophanesrsquoin
bu oyunu 422 tarihliyken ondan bir yıl oumlnce yazdığı ve karakterlerinden biri
Sokrates olan Bulutlarrsquoın bir yerinde bu defa filozofun yeminleriyle alay
edercesine onu tek cuumlmlede ldquoNefes Khaos ve Havayardquo yemin ettirir μὰ τὴν
Ἀναπνοὴν μὰ τὸ Χάος μὰ τὸν Ἀέραhellip (Bulutlar 627) Sokratesrsquoin hem kendi
ccedilağında hem de bizim ccedilağımızda hayli dikkat ccedilekici olan başka yeminlerine de
rastlamamız muumlmkuumlnduumlr oumlrneğin Phaidrosrsquota ccedilınar ağacına yemin ettiğini
goumlruumlruumlz Ancak bu yeminlerin hiccedilbiri koumlpek yemini kadar ilgi ccedilekici ve kışkırtıcı
değildirSokratesrsquoin diyaloglarda koumlpeğe ettiği yeminler şoumlyledir
Savunma 22aνὴ τὸν κύνα ndashkoumlpeğe andolsun ki yemin edilen Atinarsquoda bilge olduğu soumlylenen hiccedil kimsenin aslında bilge olmadığını bizzat tecruumlbe ettiği
Phaidros 228bνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Phaidrosrsquoun şayet kısa olsa tekrar tekrar okumaktan buumltuumln soumlylevi ezberlemiş olacağı
Devlet 399eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Devletteki fuzuli buumltuumln zevkleri ortadan kaldırdıkları
90
Devlet 567dνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Adeimantosrsquoun eşekarılarından soumlz ettiği
Devlet 592aνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Filozofun politikadan uzak durmak isteyeceği
Phaidon 98eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen verilen her tuumlrluuml cezayı ccedilekmenin kaccedilmaktan daha iyi ve asilce olduğunu duumlşuumlnduumlğuuml
Kratylos 411bνὴ τὸν κύναndash yemin edilen O anda aklında eskiden adları bulan kişilerin şimdinin filozoflarına benzediği youmlnuumlnde bir duumlşuumlncenin doğduğu
Gorgias 461aνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Konuyu yeterince tartışmanın uzun zaman alacağı
Gorgias 466cνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Polosrsquoun soumlylediği soumlzlerle fikirlerini mi accedilıkladığını yoksa kendisine soru mu sorduğunu anlamadığı
Kharmides 172eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Soumlylediklerinin bizzat kendisini de şaşırttığı
Buumlyuumlk Hippias 287eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Hippiasrsquoın cevabını beğendiği
Buumlyuumlk Hippias 298cνὴ τὸν κύναndash anlamsız konuşup da anlamlı konuşmuş gibi davranmaması iccedilin Hippiasrsquoı uyarırken
Lysis 211eνὴ τὸν κύναndash iyi bir dostu Dariusrsquoun buumltuumln altınlarına tercih edeceği
Bu yeminin farklı soumlylenişteki tek oumlrneği Gorgias 482brsquodedir
μὰ τὸν κύνα τὸν Αἰγυπτίων θεόνndash Mısırlıların tanrısı koumlpeğe andolsun kihellip yemin edilen Ceza ccedilekmenin koumltuuml olduğunu duumlşuumlnen Kalliklesrsquoin ccedilelişkiye duumlşeceği
Yeminin bu kullanımlarını birbiriyle ne kadar ilişkilendirirsek ilişkilendirelim bize
Platonrsquoun ironik kurgusunun eseri olduklarına dair herhangi bir işaret vermemekle
birlikte sırf Aristophanesrsquoin iğnelemeleri Sokratesrsquoin bu yemini gerccedilekten de sık
sık kullandığını goumlstermeye yeterlidir Bununla birlikte Yasalarrsquoda anlatılan
yeminle (ὅρκος) ilgili bir miti Sokratesrsquoin ccedilok sevdiği bu yeminle birarada
değerlendirmek bize Platonrsquoun bu ccedilalışma boyunca ortaya koymaya ccedilalıştığımız
mitolojik yaklaşımını destekleyecek bir arguumlman daha sunacaktır Soumlz konusu
mit tanrısal yargıccedil Rhadamantysrsquouumln yemin konusunda aldığı bir kararı anlatır
hellip O guumlnkuuml insanların ccediloğunluğu tanrıların soyundan geldikleri iccedilin doğal
olarak tanrıların varlığına accedilıkccedila inandıklarını goumlruumlyordu zaten kendisi de
bunlardan biriydi Anlaşılan insanlardan değil ancak tanrılardan yargıccedil
olabileceğini duumlşuumlnuumlyor bu nedenle de davaları kolayca ve ccedilabucak
sonuccedillandırıyordu nitekim davalı taraflara dava konusunda yemin ettirip
91
ccedilabucak ve kesin olarak davayı kapatıyordu Buguumln ise dediğimiz gibi
insanların bazısı kesinlikle tanrılara inanmıyor bazısı da (tanrıların) bizimle
ilgilenmediklerini duumlşuumlnuumlyor sayıca en fazla ve en koumltuuml olan bazılarının
duumlşuumlncesine goumlre ise tanrılar biraz kurban bolca yuumlze guumllme karşılığında
insanlara yuumlkluuml para kaldırmaya yardım ederler ve onları ağır cezalardan
kurtarırlar demek ki Rhadamantysrsquouumln davalardaki youmlntemi buguumlnkuuml
insanlar iccedilin elverişli değildir (Yasalar 948b-c)
Bu soumlzler Platonrsquoun yaşadığı doumlnemde Atina toplumundaki ldquodindarlıkrdquo
anlayışının yozlaştığını insanların dini ccediloğu zaman gizli ahlacircksızlıkları iccedilin bir kılıf
olarak kullandığını buna karşılık inananların da tanrıların affına sığınmayı her
durumda abarttığını goumlsterir Oumlte yandan Platonrsquoun dinle ilişkili mitlerin toplumsal
youmlnuumlne Devletrsquote olduğundan daha mesafeli olmakla birlikte hacirclacirc buumlyuumlk oumlnem
verdiğini de goumlsterir Nitekim burada Platonrsquoun Magnesiarsquoda oumlngoumlrduumlğuuml yeni
yasalardan birini goumlruumlruumlz tanrılar adına edilen yeminler hiccedilbir şekilde gerccedileğin
delili olarak kabul edilmeyecektir
Sokratesrsquoin Atinalı yurttaşlarının tanrı olduğuna inanmasının pek makul
goumlruumlnmediği birtakım varlıklara yemin etmiş olması farklı bakımlardan
değerlendirilebilir Ama oumlzellikle νὴ τὸν κύνα yemininde Yunanlar iccedilin hiccedil de
bağlayıcı olmayan yabancı kaynaklı bir tanrı mitine tam da Sokratesccedili ironiyle
bağdaşır biccedilimde yeminin hakikat iccedilin delil olarak sunulmasının eleştirisi olarak
başvurulmuş gibidir
2 Yurttaş filozof yasakoyucu ve mit
Bu sıradışı tutumun birbirini sonuccedil olarak getiren iki nedeninden soumlz etmek
muumlmkuumlnduumlr İlki Yunan toplumunda mitlerin gerccedilekliğe ilişkin dayanaklarını
genellikle hayatın olağan akışından seccedilmemiş olmalarıdır İkincisi bunun bir
sonucu ve aynı zamanda pekiştiricisi olarak mitlerin guumlnluumlk hayatın rutinlerine
rasyonel pratiklerine ve temelde laik olan herhangi bir mekanizmasına muumldahale
etmekten geri durmalarıdır Mitle guumlnluumlk hayat arasında kurulan ve ikisinin ilkece
ayrılmasına dayanan bu ilişkinin sonucu olarak yasakoyucu-duumlşuumlnuumlr figuumlruuml ve
92
sıradan yurttaş figuumlruuml arasında ortaya ccedilıkan etkileşim birbirinden farklı gelişmiştir
Yasakoyucu veya duumlşuumlnuumlruumln mitinde hep daha sakınımlı hakikat olma iddiasını
rasyonel alanda sınamaya accedilmayan bir tavır goumlrmemizin nedeni de budur
Sıradan Yunan yurttaşının mitiyse yasakoyucunun ve duumlşuumlnuumlruumln anlattığı mitten
daha ileriye gitmediği gibi kendi hakikatini rasyonel alanda kanıtlamaya da
kalkışmaz fakat guumlnluumlk hayatın akışına yine aynı otoritenin ccedilizdiği sınırlar iccedilinde
muumldahalede bulunmaktan da geri durmaz
Ccediloktanrılı toplumlarda panteonların yaşadığı değişim suumlreccedilleri bunun oumlrnekleriyle
doludur Buumlyuumlk bir savaş veya antlaşma neticesinde panteona yasakoyucu
tarafından yeni bir tanrı veya bir kuumllt koyulur veya bunun tersi olur Artık sıradan
yurttaşların bu yeniliğe hızlı biccedilimde uyum sağlamaları gerekecektir
Homerik kuumlltuumlruumln yetiştirdiği Yunanlı bireyin goumlzuumlnde tanrısal guumlccedillerin doğadaki
nedensellik ve yasa ilişkilerine ndashbu ilişkilerin ilk başlangıccedilta o da ldquoilk kuşakrdquo
tanrılarca kurulmuş olması dışındandash muumldahalesi onları değiştirmesi ve
duumlzenlemesi tasavvuru imkacircnsız bir olguydu Duumlnya duumlzeni ve kosmos yasaları
bizzat tanrılar eliyle değil ilk kuşak tanrılar (titanlar) ve onların soyları arasındaki
muumlcadeleyle kısacası doğa fenomenleriyle ccedilok benzer bir ccedilatışma sonucunda
ortaya ccedilıkmış ya da istenirse tesis edilmişti Hacirclihazırda egemen olan tanrılar
ccedilok daha oumlnceden tesis edilmiş bir doğa yasaları duumlzenine tabiydiler bu yasalar
uumlzerinde herhangi bir tasarrufa sahip değildiler
Bununla birlikte yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz yasakoyucu ve mit ilişkisinin istisnai
durumlar iccedilin soumlz konusu olduğunu goumlz oumlnuumlnde bulundurmak gerekir Nitekim
Yunan coğrafyasında ilk kıvılcımları filozofların bireysel fikirlerinde parlayan
mitolojik yaklaşım sıradan Yunan yurttaşı şoumlyle dursun tarih yazıcıları şairler ve
devlet adamları duumlzeyine bile sirayet edememiş bilhassa 5 yuumlzyıldaki Sofist ve
Platoncu aydınlanmalar doumlnemi boyunca Yunan kuumlltuumlruuml mitlerle hesaplaşmasını
ancak filozoflar eliyle gerccedilekleştirmek durumunda kalmıştır Bunların başını
Sofistler ccedilekmekle birlikte buumltuumln zıtlıklarına rağmen yine de Sofist kuumlltuumlruumln bir
uumlruumlnuuml olan Sokratik duumlşuumlnce soumlz konusu mitolojik yaklaşımın sığ bir akarsuyun
menderesler ccedilizmesi gibi ağır ve zikzaklı bir ilerleyişle Sofist inkacircr tutumundan
Platonik faydacı tutuma ndashCampbellci deyişle mitolojinin kozmolojik ve toplumsal
93
işlevlerinendash doğru yol almasını sağlamıştır Sofistler mitlerin birer safsata
olduğunu bilerek reddediyorken Platon onların ndashen azından Olimpik olanlarınınndash
safsata olduğunu bilerek toplumsal ve politik alanda faydalarına başvuruyordu
Yukarıda yaptığımız ayrımda Yunan yurttaşlarının bir tipine ldquosıradanrdquo sıfatını
yakıştırmanın zorunluluğunu da temellendirmemiz gerekir Nitekim boumlyle bir
yakıştırmada sıradan yurttaşın Yunancadaki ldquoyalınrdquo anlamına gelen ἁπλῶςrsquoun
buumltuumln olumsuz anlamıyla birlikte ndashccediluumlnkuuml hayatını yalın yani Platoncu anlamdaki
ldquosorgulamardquo eyleminden bir kelimeyle felsefe etkinliğinden uzak geccedilirmektedirndash
başka mesleklerde ccedilok buumlyuumlk başarılara imza atabileceğini goumlz oumlnuumlnde
bulundurmak bizi seccedilkincilik yaklaşımından kurtaracaktır
Soumlzgelişi Alkibiades Sokratesrsquoin buumltuumln ccedilabalarına rağmen felsefe sanatında
ilerleyememiş olsa da Atinarsquonın diğer devletlerle ilişkisine youmln verecek derecede
nuumlfuzlu bir komutan ve devlet adamı olmayı başarabilmişti Bununla beraber
Alkibiadesrsquoin tam karşıt oumlrneği olarak duumlşuumlnebileceğimiz Theaitetosrsquoa gelince
toplumsal veya politik anlamda kendisine şoumlhret ve onur kazandıran hiccedilbir
başarısı olmadığı hacirclde diyalektik sanatındaki uumlstuumln yeteneğiyle Sokratesrsquoin
hayranlığını kazanmış ona sık sık adından soumlz ettirmişti En azından bir
zamanlar şan ve onur elde etmekte ccedilok başarılı buumlyuumlk meclislerde herkesin
goumlzdesi ve idoluuml olan Alkibiades Yunan yurttaşları arasında ldquosıradanrdquo tanımımızı
karşılarken alabildiğine sade bir hayat yaşayan agorarsquoda adı sanı bilinmeyen ve
genccedil yaşta katıldığı bir savaşta hem salgın hastalıktan hem de aldığı yaradan acı
ccedilekerek oumllen ama felsefe sanatında pek yetenekli ve başarılı Theaitetos Yunan
yurttaşları arasında ldquosıradanrdquo tanımına hiccedil de iccedilin uygun bir figuumlr değildir Bu
bakımdan Platonrsquoun ccedilağında dikkatimizi ccedileken herhangi bir ismin mitle irtibatını
irdelerken felseficirc duumlşuumlnceyle Platoncu anlamda soumlylenecek olursa ldquodiyalektikrdquo
sanatıyla ilgisi bizim iccedilin birinci oumllccediluumlt olmak durumundadır
Sıradan Yunan yurttaşının mitle ilişkisini irdelemeye imkacircn veren pek ccedilok kayıt
guumlnuumlmuumlze sağlıklı biccedilimde ulaşmıştır Uumlstelik bunlar sanatsal kurgu veya
edebiyat alanındaki eserlerle sınırlı değildir o ccedilağdan guumlnuumlmuumlze varlığını
suumlrduumlrmuumlş pek ccedilok yasa metni tarih anlatısı biyografi ve mektup da Yunan
94
toplumlarında mitle kurulan ilişkiyi buumltuumln perspektiflerden incelememize yardımcı
oumlğeler iccedilerir42
Eski Yunan dilinde ldquohikacircyerdquo soumlzcuumlğuumlnuumln karşılığı olarak kullanılan μῦθοςrsquotan
başka bir de ἱστορία soumlzcuumlğuumlnuumln varlığı dikkat ccedilekicidir Platon ve Aristoteles bu
soumlzcuumlğuuml ccediloğu yerde ldquoaraştırmardquo anlamında kullanmışlardır fakat soumlzcuumlğuumln
Avrupa dillerindeki yazgısını Herodotosrsquoun ona yuumlklediği ldquoderlenen bilgiler
toplamırdquo tuumlruumlnden bir anlam belirlemiş goumlruumlnmektedir Nitekim birkaccedil yuumlzyıl
sonrasında Plutarkhosrsquoun kullanımıyla artık guumlnuumlmuumlzde geccedilerli olan ldquotarihrdquo
biliminin adı hacircline gelmiştir Bu durum Yunan entelektuumlelinin ldquotarihrdquo denen bir
araştırma sahasını biccedilimlendirirken ona yakıştırdığı birincil niteliği ccedilok guumlzel
accedilıklar Tarih onu yazan ve okuyan her Yunanlının goumlzuumlnde bir ldquohikacircyedenrdquo
ibaretti Uumlstelik birinci dereceden bir tanıklığa ihtiyaccedil duymuyordu ccediluumlnkuuml
neredeyse buumltuumln Yunan tarih yazarlarının metodu aynıydı Tarihini yazacakları
coğrafi boumllgelere ziyarette bulunarak yerel halkın ve duumlşuumlnuumlrlerin konuyla alakalı
rivayetlerini fikirlerini toplayıp kayıt altına almak
Sonuccedil olarak mitoloji tarihin neredeyse her doumlneminde iccedilinde buumltuumln bilimlerin
kısılıp kaldığı bir ccedilıkmaz olarak kendini belli eder Bu ccedilıkmazın temel kaynağı
bilimsel duumlşuumlnmenin duyulur alanla sınırlanmış dar ccedilerccedilevesidir Bu insanın
deney ve goumlzlemini zaman ve uzay bakımından sonsuza eriştiremeyeceği
duyularının hakikatle oumlrtuumlştuumlğuumlnden asla emin olamayacağı bir ccedilerccedilevedir Akıl
bu sınırlı ccedilerccedilevenin dışına ccedilıkma zorunluluğunu guumlndelik hayatın her sahasında
insana dayatmış ve sonuccedil olarak mitik duumlşuumlnce suumlrekli başka adlar altında
42 Bunlar da anmaya fırsat bulamadığımız ve mitlerin ilk kaynağı olan bazı edebicirc metinler gibi listelere sığmayacak kadar kalabalıktır Oumlrneğin buumlyuumlk tragedya yazarları kendi kurgusal eserlerini kadim mitlerle suumlslemekten ccedilok hoşlanırlar Hatta bazı mitleri birbirinden kuumlccediluumlk farklarla birden fazla Yunan şairinden okumak muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan kimi hatıra ve biyografi yazılarında ndashki bunların aklımıza ilk gelen oumlrneği yukarıda da aynı bağlamda değindiğimiz Ksenophonrsquoun ccediloğuna birinci derecede tanıklık ederek derlediği ilginccedil Sokrates hatıralarıdırndash Yunan mitlerinin inanccedillara ve guumlnluumlk hayatın bazı rutinlerine nasıl nuumlfuz ettiğini goumlrebiliriz Buumlyuumlk Yunan tarihccedilileri Herodotos ve Thukididesrsquoin yapıtlarında hatta daha sonraki yuumlzyıllarda yaşamış Plutarkhosrsquoun eserlerinde mitlerin belirleyici ve epeyi ağırlıklı olduğunu da goumlrebiliriz Platonrsquoun mektuplarında da mitlerden izler goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Yasa iccedilin akla ilk gelen oumlrnekse iki farklı mitosun ccedilatışma alanı olarak okumaya elverişli goumlruumlnen Sokratesrsquoin Savunmasırsquonda şahit olduğumuz Atina yasalarının mit kaynaklı gelenek konusundaki korumacı tutumu olabilir Sonuccedil olarak burada saydığımız yazı tuumlrleri sıradan Yunan yurttaşının hayatına ışık tutmaktaydı kaldı ki elimizde bu hayat tarzını goumlzlemleyebileceğimiz bunlardan başka bir olanağın varlığından da soumlz edemiyoruz
95
insanın doğayı ve evreni anlamlandırma ccedilabasına bir şekilde dahil olmayı
başarmıştır
Aslına bakılırsa mitik duumlşuumlncenin bu muumldahalesi Kopernik devriminden sonra
hatta teknoloji ve uzay ccedilağında bile azalmaya uğramış goumlruumlnmez Son birkaccedil
yuumlzyılda buumlyuumlk sıccedilramalarla ilerleyen bilimlerin etkisiyle kozmoloji matematik ve
hatta biyoloji sahalarında uumlretilen birccedilok teoriyle guumlnuumlmuumlzden birkaccedil bin yıl oumlnce
yazıya geccedilirilmiş kozmogoni aritmetik tarım hatta hayvanlar ve insanın ortaya
ccedilıkışını anlatan kadim mitler arasında belki de tek fark eski ccedilağlarda yaşayan
insanların ruhunu etki altına almış bir huşu-korku duygusundan ibarettir Eski ve
yeni paradigmalar arasındaki oumlrtuumlşmenin kaynağı tıpkı binlerce yıl oumlncesinde
olduğu gibi uzay ccedilağında da deney alanının ndashzamanla ne kadar genişlemiş
olursa olsunndash aynı sınırlı ccedilerccedileve iccedilinde olmasıdır
Boumlylelikle insanda logos daima iş başında olduğundan Suumlmer devrinde tarım
faaliyetlerinde kullanılan en basit bir karasaban iccedilin bir başlangıccedil accedilıklamasına
duyulan ihtiyaccedilla 20 yuumlzyılda ldquoevrenin başlangıcı nedirrdquo tuumlruumlnden pek
karmaşık bir bilmecenin ccediloumlzuumlmuumlne duyulan ihtiyaccedil arasında nitelik bakımından
hiccedilbir fark kalmaz Bu ihtiyaccedilların her ikisi de aynı meraktan doğmuştur her ikisi
de aynı merakın sırf nicelik bakımından birbirinden farklı olan sonuccedillardır
Bununla birlikte iki ihtiyacın giderilme biccedilimleri arasında yine sırf nicelik
bakımından farklılıklar bulunması kurduğumuz analojiyi hiccedilbir bakımdan
tartışmaya accedilmaz Nitekim ilkinde tanrı Enlilrsquoin insana luumltufta bulunması ve buna
karşılık insanın Enlilrsquoe duyduğu minnettarlık (Kramer 1961 42) ikincisindeyse
uzay ve zamanın yaklaşık 14 milyar yıl oumlnceki muhtemel yokluğu ve bu durumun
gelecekte doğurabileceği kıyamet senaryoları uzun uzadıya ve aynı kesinlik
doğruluk derecesinde dile getirilir Nihayet gerek Enlilrsquoin insanlara karasabanı
oumlğretmesi gerek Buumlyuumlk Patlamarsquonın uzay ve zamanı ortaya ccedilıkarması doğayı
bir suumlre goumlzlemledikten sonra baş goumlsteren zihin kurgularının meyvesidir Her iki
hikacircyeleme de deney alanının dışında duumlşleme yoluyla resmedilmiş olay
oumlrguumllerine dayanmaktadır
96
3 Son soumlz
Nihayet Platonrsquoun felsefesinde mitin ve mitolojinin yeri bir yurttaş olarak onun
veya Sokratesrsquoin dindarca-dine aykırı tutumlarından ziyade bu buumlyuumlk felsefenin
kurucu oumlgelerine bakılarak irdelenmek durumundadır Platonrsquoun felsefesine bu
tarzdaki her felsefi bakışın bizi goumltuumlreceği yerse mitolojinin işlevlerinin birbirinden
farklı accedilığa ccedilıkma biccedilimleridir Her ne kadar bu ccedilalışma oumlzelinde guumlzergacirch
belirleyici olarak Campbellrsquoin işlev sınıflandırmasındaki iki maddeye başvurmakla
yetinmiş olsak da Platonrsquoun felsefesinde mitik oumlgelerin daha başka işlevlerinin
de ccediloumlzuumlmlemeye accedilık olduğu bu bakımdan gerek Platonculuğun ve gerekse
sonraki Platoncu geleneklerin mitik ve mitolojik tartışmalar iccedilin alabildiğine
verimli daha oumlnemlisi mecburi bir alan meydana getirdiği şuumlphesizdir
Veyne antik doumlnemde yaşamış bir Yunanlının mitle irtibatını şu şekilde sabitler
O miti ya kocakarı masalları olarak goumlruumlr ya da gerccedilekleşmesi zor olağanuumlstuuml
birtakım olaylar olarak fakat bu ikinci durumda anlatılanın tarihsel gerccedilek mi
yoksa uydurma mı olduğunu tartışmanın da anlamsız olduğu youmlnuumlnde bir tavır
ortaya koyar (Veyne 2015 s39) Bu Yunanlılardan biri de Platonrsquodu ve ne yazık
ki onun bu iki kesimden hangisine dahil olduğuna ilişkin elimizde ndashsoumlzgelişi
Euhemeros Pausanias veya Miletoslu Hekataiosrsquota olduğu kadarndash kesin bir veri
bulunmamaktadır Ancak bununla birlikte bu kesinliği vermeyecek bile olsa onun
mite işlevsel bir yaklaşımda olduğunu ve hem felsefeyi hem guumlnluumlk hayatı hem
de siyaset doktrinini kurgularken mitin pek ccedilok işlevinden yararlanmaya giriştiğini
metinlerden apaccedilık biccedilimde anlayabiliyoruz Dahası yukarıdaki sayfalarda
etraflıca değindiğimiz gibi metinleri derinlemesine incelediğimiz zaman onun 5
yuumlzyıl Yunanistanrsquoında huumlkuumlm suumlren pek ccedilok mitik ve teolojik gelenek arasında
belli bir gruba ndashzaman zaman işlevlerinden yararlanmak ve zaman zaman ldquoiman
etmekrdquo bakımındanndash belli ayrıcalıklar tanıdığını goumlruumlyoruz Bu itibarla Platonrsquoun
mitlerle sıkı bir oumlruumlntuuml iccedilinde olan ldquofelsefirdquo metni hem kendi zihin haritasının hem
de 5 yuumlzyıl Yunanistanrsquoının kuumlltuumlrel haritasının karanlıkta kalmış yanlarını
aydınlatmak iccedilin benzersiz bir kaynak huumlkmuumlndedir
97
Burada yeniden ve ısrarla altı ccedilizilmelidir ki yukarıda da yer yer değindiğimiz gibi
diyaloglardaki oumlrtuumlk kalmış ezoterik gelenekler bağlamında ccediloumlzuumlmlenecek bir
Platonculuğun bizi bireysel anlamda mitik reflekslere sahip bir Platonrsquoa ve
Sokratesrsquoe vardırma ihtimali var Sokrates ve Platon batı felsefesinin bu iki buumlyuumlk
ldquokurucurdquo figuumlruuml en nihayetinde kendi toplumlarının birer ldquoerdemlirdquo uumlyesi ve
devletlerinin erdemli birer yurttaşıydı Her ikisi de sıradan Yunan yurttaşlarıyla
aynı agorarsquoda dolaşıp soumlyleşti alışveriş yaptılar Sıradan Yunan yurttaşlarıyla
aynı savaşları goumlrduumller aynı tapınaklara girdiler ve aynı devlet adamları
tarafından youmlnetildiler Onların felsefi etkinliklerinin bu ortaklıktan geniş oumllccediluumlde
pay almamış olması imkacircn dahilinde değildir buguumln Augustinusrsquoun Tanrı
Devletirsquoni veya Kantrsquoın Pratik Aklın Eleştirisirsquoni okurken goumlzardı edemeyeceğimiz
bir Hristiyanlık gerccedileği ne kadar soumlz konusuysa pek ccedilok ilkccedilağ duumlşuumlnuumlruumlnuuml ve
bilhassa Platonrsquou okurken goumlzardı edemeyeceğimiz bir Orfizm ve Olympos
gerccedileği de o kadar soumlz konusudur
Diyalogların bize sunduğu imkacircnlar ışığında Sokratesrsquoin veya Platonrsquoun
Mısırlıların ulu koumlpeğine inandıklarını duumlşuumlnmek elbette akıl dışıdır Her ikisinde
de boumlylesi bir inancı Veynersquonin sınıflandırdığı ldquotarihsel gerccedileklik-uydurmalıkrdquo
tartışmasını askıya alan Yunan yurttaş figuumlruumlyle de accedilıklamak muumlmkuumln değildir
Oumlte yandan Yasalarrsquoda ortaya koyulan yemin-mahkeme ilişkisi ve bu ilişkiyi
irdelerken başvurulan ldquotanrısal yargıccedillarrdquo miti koumlpek adına ndashkendisine hiccedil de
iman etmeksizinndash yemin eden filozofun mitle ve mitolojiyle iccediliccedile kurduğu felsefi
oumlruumlntuumlyuuml ortaya koymak iccedilin tek başına yeterlidir
Koumlpeğin gerccedilekte hangi koumlpek olduğu hatta koumlpek bile olup olmadığı veya adına
yemin etmenin o doumlnemdeki yaygınlığı gibi pek ccedilok tartışma accedilılabilir ancak
koumlpeğin bir ldquomitrdquo olduğu ve filozofun buradaki etkinliğinin bir ldquomitolojirdquo olduğu
tartışmaya accedilılamaz apaccedilık ortadadır Platonrsquoun seslendiği koumlpek belki bu buumlyuumlk
ve karmaşık manzaranın bir yerlerinde kayıptır ama duumlşuumlnen hayvan onun
kayıp koumlpeğine tarihin her doumlneminde aynı şekilde seslenmeye devam edecektir
98
KAYNAKCcedilA
Apollodorus (1921) The Library with an English Translation in 2 Volumes (S J
Frazer trans) Cambridge Harvard University Press
Aristophanes (1930) The Acharnians the Clouds the Knights the Wasps with
an English translation (B B Rogers trans) London William Heinemann
Ltd
Aristoteles (2009a) Fizik (S Babuumlr ccedilev) İstanbul Yapı Kredi Yayınları
Aristoteles (2009b) Nikomakhosrsquoa Etik (S Babuumlr ccedilev) Ankara BilgeSu
Yayınları
Aristoteles (2012) Poietika(N Kalaycı ccedilev) İstanbul Pharmakon Kitap
Aristoteles (1920) Athenaion Politeia ed Kenyon Oxford
Aristotle (2008) Metaphysics Books 10-14 Oeconomica Magna Moralia (H
Tredennick G C Armstrong trans) London Loeb Classical Library
Aristotle (2004a) On the Soul Parva Naturalia On Breath(W S Hett trans)
London Loeb Classical Library
Aristotle (2004b) Politics (H Rackham trans) London Loeb Classical Library
Bernabeacute A (2013) Poetae epici Graeci Testimonia et fragmenta Berlin De
Gruyter
Burkert W(2004) Babylon Memphis Persepolis Eastern Contexts of Greek
Culture New York Harvard University Press
Burnet J (1890) Early Greek Philosophy London Adam and Charles Black
Campbell J (1991) The Power of Myth with Bill Moyers New York Anchor
Books
Campbell J (1994) Yaratıcı Mitoloji Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev)
Ankara İmge Yayınları
Campbell J (2003) Batı Mitolojisi Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev)
Ankara İmge Yayınları
Campbell J (2001) İlkel Mitoloji Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev) Ankara
İmge Yayınları
99
Cherniss H (1944) Aristotlersquos Criticism of Plato and the Academy Vol1
Baltimore The John Hopkins Press
Cicero M Tullius (2006) De Republica De Legibus Cato Maior de Senectute
Laelius de Amicitia (J G P Powell trans) New York Oxford University
Press
Coomaraswamy A K (2011) Christian and Oriental Philosophy of Art New York
Dover Publications
Cornford F M (1907) Thucydides Mythistoricus London E Arnold
Cornford F M (1912) From Religion to Philosophy A Study in the Origins of
Western Speculation London E Arnold
Cornford F M (1952) Principium Sapientiae The Origins of Greek Philosophical
Thought Cambridge Cambridge University Press
Cornford F M (1997) Platorsquos Cosmology The Timaeus of Plato Indiana
Hackett Publishing Co
Diels H Kranz W (1961) Die Fragmente der Vorsokratiker 3 Banden Frankfurt
am Main Weidmannsche Verlagsbuchhandlung
Dowden K (1992) The Uses of Greek Mythology New York Routledge
Ebeling H (1885) Lexicon HomericumI-II London Williams and Norgate
Eliade M (2014) Mitlerin Oumlzellikleri(S Rifat ccedilev) İstanbul Alfa Yayınları
Eliade M (2013) Dinsel İnanccedillar ve Duumlşuumlnceler Tarihi Cilt 1 Taş Devrinden
Eleusis Mysterialarına (A Berktay ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi
Guthrie W K C (1955) The Greeks and Their Gods Boston Beacon Press
Guthrie W K C (1997a) A History of Greek Philosophy Volume 1 The Earlier
Presocratics and the Pythagoreansrdquo Cambridge Cambridge University
Press
Guthrie W K C (1997b) A History of Greek Philosophy Volume 2 The
Presocratic Tradition from Parmenides to Democritus Cambridge
Cambridge University Press
Guthrie W K C (1997c) A History of Greek Philosophy Volume 4 Plato The
Man and his Dialogues Earlier Period Cambridge Cambridge University
Press
100
Herodotus (1920) The Histories with an English translation (A D Godley trans)
Cambridge Harvard University Press
Hesiod Theogony Works and Days Testimonia with an English translation (G
W Most trans)Cambridge Harvard University Press
Homer (1924) Iliad in two volumes with an English translation(A T Murray
trans) Cambridge MA Harvard University Press
Homer (1919) Odyssey in two volumes with an English translation (A T Murray
trans) Cambridge MA Harvard University Press
Homeros (2005a) İlyada (A Erhat A Kadir ccedilev) İstanbul Can Yayınları
Homeros (2005b) Odysseia (A Erhat A Kadir ccedilev) İstanbul Can Yayınları
Jaeger W (1948) The Theology of the Early Greek Philosophers (E S
Robinson trans) London Clarendon Press
Jaeger W (1953) Die Theologie der Fruumlhen Griechischen Denker Stuttgart W
Kohlhammer
Jaeger W (1948) Aristotle Fundamentals of the History of His Development
OxfordOxford University Press
Jaeger W (2011) İlk Yunan Filozoflarında Tanrı Duumlşuumlncesi (G Ayas ccedilev)
İstanbul İthaki Yayınevi
Karatani Kojin (2017) Isonomia and the Origins of Philosophy (J A Murphy
trans) Durham Duke University Press
Karatani Kojin (2019) İzonomi ve Felsefenin Koumlkenleri (A N Bingoumll ccedilev)
İstanbul Metis Yayınları
Kramer S N (2007) Sumerian Mythology A study of Spiritual and Literary
Achievement in the Third Millenium BC London Forgotten Books
Kramer S N (2002) Suumlmerler Tarihleri Kuumlltuumlrleri ve Karakterleri (Ouml Buze
ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi
Kranz W (1994) Antik Felsefe (S Y Baydur ccedilev) İstanbul Sosyal Yayınları
Ksenophon (1997) Sokratesten Anılar (C Şentuna ccedilev) Ankara Tuumlrk Tarih
Kurumu Yayınları
Laertios D (2013) Uumlnluuml Filozofların Yaşamları ve Oumlğretileri (C Şentuna ccedilev)
İstanbul Yapı Kredi Yayınları
101
Liddell H ve diğerleri (1883) A Greek-English Lexicon Oxford Clarendon
Press
Nietzsche F (1966) Beyond Good and Evil (W Kaufmann trans) New York
Vintage Books
Nietzsche F (1967) Fruumlhling 1878 bis November 1879 Menschliches
Allzumenschliches zweiter Band Nachgelassene Fragmente 4 Berlinde
Grutyer
Nietzsche F (1999) Jenseits von Gut und Boumlse Zur Genealogie der Moral
Bonn Deutscher Taschenbug Verlag de Gruyter
Pausanias (1918) Description of Greece with an English Translation in 4
Volumes (WHS Jones LittD and HA Ormerod MA trans) London
William Heinemann Ltd
Payne R (1959) The gold of Troy the story of Heinrich Schliemann and the
buried cities of ancient GreeceNew YorkCcedil Funk amp Wagnalls
Plato (2002a) Charmides Alcibiades 1 amp 2 Hipparchus The Lovers Theages
Minos Epinomis(W R M Lambtrans)London Loeb Classical Library
Plato (2002b) Cratylus Parmenides Greater Hippias Lesser Hippias(HN
Fowler trans) London Loeb Classical Library
Plato (2002c) Euthyphro Apology Crito Phaedo Phaedrusrdquo (HN Fowler
trans) London Loeb Classical Library
Plato (2002d) Laches Protagoras Meno Euthydemus(W R M Lamb trans)
London Loeb Classical Library
Plato (2002e) Lysis Symposium Gorgias(W R M Lamb trans) London Loeb
Classical Library
Plato (2002f) Republic Volume I Books 1-5(CE Jones W Preddy trans)
LondonLoeb Classical Library
Plato (2002g) Republic Volume II Books 6-10(CE Jones W Preddy trans)
LondonLoeb Classical Library
Plato (2002h) ldquoStatesman Philebus Ionrdquo (HN Fowler trans) London Loeb
Classical Library
Plato (2002i) Theaetetus Sophist(HN Fowler trans) London Loeb Classical
Library
102
Plato (2002j) Timaeus Critias Cleitophon Menexenus Epistles(R G Bury
trans) LondonLoeb Classical Library
Platon (2014) Parmenides(S Babuumlrccedilev) Ankara İmge Kitabevi Yayınları
Platon (1998) Yasalar Yunanca Aslı İle ndash 2 Cilt (C Şentuna S Babuumlr ccedilev)
İstanbul Kabalcı Yayınevi
Platon (2012) Phaidon Ruh Uumlzerine (N Kalaycı ccedilev) İstanbul Kabalcı
Yayınevi
Plutarch (1957) Moralia with an English Translation in 14 Volumes (F C
Babbitt trans) London Harvard University Press
Proclus (1820) The commentaries on the Timaeus of Plato in five books
containing a treasury of Pythagoric and Platonic physiology (T Taylor
trans) London the Author
Renan Ernest (1897) Recollections of My Youth (C B Pitman trans)London
Chapman and Hall
Rohde E (1925) Psyche The Cult of Souls and Belief in Immortality Among the
Greeksrdquo (W B Hills trans) New York Kegan Paul Trench Trubner amp Co
Ltd
Ross D (2016) Platonrsquoun Yazılı Olmayan Oumlğretileri (Oumlzne 24 Kitap-Bahar
2016 iccedilinde ss 101-111 (C Sabancı ccedilev) Konya Ccedilizgi Kitabevi
Simplicius (2014) On Aristotles Physics (P Huby CCW Taylor trans)
London Bloomsbury
Stewart J A (2001) The Myths of PlatoLondonBarnes and Noble Inc
Strabo (1877) Geographica(A Meineke trans) Leipzig Teubner
Levi-Strauss C (2013) Mit ve Anlam (G Y Demir ccedilev) İstanbul İthaki
Yayınevi
Thomae Aquinatis (1920) Summa Theologica Pars Prima Romae Typographia
Forzani et S
Thomson G (1997) İlk Filozoflar Eski Yunan Toplumu Uumlzerine İncelemeler (M
H Doğan ccedilev) İstanbul Payel Yayınları
Thomson G (2007) Tarihoumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler
(C Uumlster Ccedilev) İstanbul Homer Kitabevi
103
Thucydides (1942) Historiae in two volumes trans (H S Jones J E Powell
trans) Oxford Oxford University Press
Uzdaviyns A (2011) Orpheus and the Roots of Platonism London The
Matheson Thrust
Vernant J P (1962) Les origines de la penseacutee grecque ed Georges Dumeacutezil
PUF Paris
Vernant J P (2006) Myth and Thought among the Greeks (J Lloyd J Fort
trans) New York Zone Books
Vernant J P (2015) Eski Yunanrsquoda Mit ve Din (M Erşen ccedilev) İstanbul Alfa
Yayınları
Vernant J P (2017a) Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları (H Portakal ccedilev)
İstanbul Cem Yayınları
Vernant J P (2017b) Eski Yunanrsquoda Mit ve Toplum (ME Oumlzcan ccedilev) İstanbul
Alfa Yayınları
Vernant J P Naquet P V (2012) Eski Yunanrsquoda Mit ve Tragedya (S Tamguumlccedil
R F Ccedilam ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi
Veyne P (2015) Yunanlar Kendi Mitlerine İnanmışlar mıydı (M Alkan ccedilev)
İstanbul Alfa Yayınları
Von Hendy A (2001) The Modern Construction of Myth Indiana Indiana
University Press
Xenophon (2013) Memorabilia Oeconomicus Symposium Apology (E C
Marchant O J Toddtrans) London Loeb Classical Library
104
EK 1 Orijinallik Raporu
105
EK 2 Etik KurulKomisyon izni ya da Muafiyet Formu
1
GİRİŞ
Felseficirc Bir Mitoloji Araştırmasının Gerekliliği Uumlzerine
Yapısalcı antropolojinin buumlyuumlk kuramcısı Leacutevi-Strauss bir yandan mitin bir
illuumlzyon olup insanda evreni anlayabileceği yanılgısına neden olduğunu kabul
ederken bir yandan da modern toplumda mitin yerini ldquotarihrdquoin aldığını ve onunla
aynı işlevi goumlrduumlğuumlnuuml tespit eder (Leacutevi-Strauss 2013 s 51) Bu kendisini
modern bilim paradigmaları ve eleştirmenlerce kuşatılmış hisseden bir
antropoloğun modern tarih anlatısını ldquomitrdquo olarak goumlrduumlğuumlnuuml nispeten naif kabul
edilmesi kolay cuumlmlelerle accedilıklama girişimidir Bununla birlikte Straussrsquoun bu
tercihi en basit deyişle sosyal bilimcilerin son yuumlzyılda karşı karşıya kaldığı bir
anlamlandırma krizine de işaret etmektedir Guumlnuumlmuumlzde sosyal bilimlerin yaygın
kavrayış biccedilimiyle mitten ayırıcı unsurlarını saptamak artık ciddi anlamda
guumlccedilleşmiştir ve Leacutevi-Straussrsquoun mit bağlamında oumlnerdiği bu modern kavrayış
biccedilimi iki duumlnya savaşını takip eden suumlreccedilte 20 yuumlzyılın ikinci yarısında iccediline
en ccedilok da sosyal bilimcilerin duumlştuumlğuuml bir ikilemin sonucu olarak okunmalıdır Tarih
ve felsefe aslında birer mit midir
Bu soruya hiccedil ccedilekinmeksizin ve ldquobilimselrdquo arguumlmanlarla desteklenmiş bir ldquoevetrdquo
cevabı verebilme luumlksuuml kimbilir gelecek yuumlzyılın antropolog ve filozoflarının
payına duumlşer Fakat guumlnuumlmuumlz iccedilin konuşacak olursak duumlşuumlnuumlrler adına boumlyle bir
imkacircndan henuumlz soumlz edemiyoruz Nitekim bu tarz bir girişimin sahibini Leacutevi-
Straussrsquoun ve diğer yapısalcı duumlşuumlnuumlrlerin maruz kaldığından ccedilok daha katı
eleştirilerle karşı karşıya getirmesi olasıdır Her şeyden oumlnce bu tarz bir girişimin
ccedilağımızdaki bilimsel kriterlerle değerlendirilemeyeceğinden soumlz edilebilecektir
Bununla birlikte bu muhtemel olumsuzlukları daha baştan savuşturmak iccedilin
kullanışlı bir youmlntemden de buumlsbuumltuumln mahrum değiliz Leacutevi-Straussrsquoun yukarıda
oumlrneklediğimiz tutumu da bu youmlntemin ilk habercilerindendir Buguumln tarih ve
felsefenin birer mit olduğu iddiasının altından kalkmak guumlccedil olabilir ama ldquotarih ve
felsefe mit midirrdquo sorusunu başaşağı ccedilevirerek zaman kipinde hassas bir
değişikliğe gitmek kulaklara ccedilok daha makul gelebilecek bir cevap sunar Mit bir
zamanlar hem tarih hem de felsefeydi
2
En azından bir zamanlar oumlyleydi geccedilmiş zaman kipini kullanmak zorundayız
Ama iyi tarafından bakmayı deneyerek şunu da soumlyleyebiliyoruz Bir defa ldquotarih
ve felseferdquo dedikten sonra yine geccedilmiş zamanlar iccedilin geccedilerli olmak uumlzere buumltuumln
sosyal bilimlerin ldquomitrdquo olduğunu soumlylememize imkacircn vardır
Soumlzuumlnuuml ettiğimiz tarih ve felsefenin mit olduğu geccedilmiş zamanları kapatan
doumlnem ccediloğu zaman Aristotelesccedili paradigmanın yıkıldığı Newton ccedilağıyla
işaretlenir Bunun oumlncesinde yukarıda geccedilmiş zamanlar diye nitelediğimiz ve
mitik duumlşuumlncenin egemen olduğu doumlneme gelince bilhassa Batı uygarlığı
oumlzelinde kilisenin hem bilim hem de felsefe iccedilin otorite olduğu doumlnemi de iccediline
alan Homerosrsquotan 17 yuumlzyılın başlarına kadar uzanan ccedilok uzun bir suumlreccedilten
bahsetme gerekliliği soumlz konusudur
Bu suumlreccedil iccedilinde mit suumlrekli biccedilim değiştirerek bilimsel tartışmaların politikanın
toplumsal ve guumlndelik hayatın oumlnde gelen belirleyicisi olmuştu Antikccedilağrsquoda
yaşamış bir tarih ve edebiyat okurunda Hesiodosrsquoun yarattığı etkiyle Ortaccedilağrsquoda
yaşamış bir felsefeci tıpccedilı ya da soyluda Tevratrsquoın ilk başlangıca dair
hikacircyelerinin yarattığı etki gerccedileklikle birebir oumlrtuumlştuumlkleri youmlnuumlndeki inanccedil
bakımından aynı olmuştu Bu okurların her ikisi de ldquotarihrdquo ve ldquohakikatrdquo telakkilerini
bir şekilde ellerine tutuşturulan metinlerin etkisiyle belirlemiş ve kendi hayatlarını
ailelerinin ve hatta yurttaşlarının hayatlarını buna goumlre duumlzenleme yoluna
gitmişlerdi
Bilim ccedilağının başlamasıyla birlikte gelişen ve 20 yuumlzyılın başlarına kadar uzanan
suumlreccedilteyse gerek entelektuumlel ccedilevrelerde ve gerekse halk nezdinde mitlere ilişkin
bu algı dramatik bir değişime uğramış goumlruumlnmektedir Bilimsel devrimlerin sarsıcı
etkileri altında ldquomitikrdquo olduğuna karar verilen anlatı ve duumlşuumlnme biccedilimlerine bakış
accedilısı alaşağı olmuş genel anlamda ldquomitrdquo hakkındaki duumlşuumlnceler hızla dışlayıcı
olumsuz bir ccedilehreye buumlruumlnmuumlştuumlr Bu ccedilerccedilevede gelişen modern ldquomitrdquo
kategorisine eski yeni pek ccedilok tarih ve felsefe anlatısı bilimsel kabul teorem ve
aksiyom aynı anda eklenmiştir Her şeyin sudan geldiği Romalıların soyunun bir
kurdun emzirdiği kardeşlerden tuumlrediği ldquobuumltuumlnrdquouumln ay-altı ve ay-uumlstuuml biccediliminde iki
farklı toumlzuuml olduğuhellip hatta yakın doumlnemlerde matematikte yaşanan buumlyuumlk
devrimlerle birlikte uumlccedilgenin iccedil accedilıları toplamının iki dik accedilıya eşit ve asal sayıların
3
sonsuz olduğu gibi pek ccedilok oumlnerme ve yasa İsarsquonın tanrının oğlu olduğu
kabuluumlyle aynı minvalde değerlendirilmeye başlamıştır1 Bununla birlikte ccedilok
geccedilmeden 19 yuumlzyılın sonlarında Newton ccedilağının da her ccedilağ gibi ndashsırf mit
konusunda değil pek ccedilok başka konuda dandash zamanı gelince kapanmak uumlzere
accedilılmış olduğu anlaşılacaktır
Bilhassa 20 yuumlzyılın başlarında Newtoncu paradigmaların her alanda hızlıca
aşınmaya uğramasıyla birlikte tarih boyunca uumlretilmiş ve guumlnuumlmuumlze kadar
ayakta kalmayı başarmış mitlerin ldquosaccedilmalık uydurmardquo2 diye nitelenerek bir
kenara atıldığı doumlnem kapanmaya yuumlz tutmuş ve sosyal bilimciler iccedilin pek ccedilok
araştırma konusunda mitle bilimi aynı başlıklar altında tartışma zorunluluğu
doğmuştur Boumlylece bir suumlre sonra ldquomitolojirdquo sahasındaki araştırmaların sosyal
bilimler iccedilin sağladığı yarar ve kolaylıklar tartışmasız hacircle gelecektir Bu suumlreccedilte
mitik oumlgelerin ve kuumlltlerin yalnızca yazının keşfinden oumlnceki doumlnemler iccedilin değil
aynı zamanda yazının yaygın biccedilimde kullanıldığı buumltuumln doumlnemler iccedilin de farklı
ulus ve uygarlıklar arasındaki sosyal kuumlltuumlrel ekonomik ilişkilerin oumlzguumln birer
vakanuumlvisi olduğu anlaşılacaktır
1 ldquoMitrdquo soumlzcuumlğuumlnuumln popuumller kullanım biccedilimleri hiccedil de hafife alınmayacak bazı kanıtlar sunsa da burada soumlzgelişi Amerikarsquonın Vietnam Savaşırsquondan galip ayrıldığı veya her ayın belli doumlnemlerinde Merkuumlrrsquouumln duumlnya etrafında saat youmlnuumlnde doumlnmeye başladığı gibi ldquomitikrdquo duumlşuumlncelerden soumlz etmeyi gerekli bulmuyoruz Aslında bazı mit araştırmacıları tarafından soumlzcuumlğuumln popuumller anlamına yuumlklenen bu olumsuz iccedilerik eleştirilmiş ve hatta ldquomitrdquo soumlzcuumlğuuml bile reddedilerek kasıtlı biccedilimde mythosrsquoun tercih edildiği olmuştur Boumlyleyken ldquomitrdquoin popuumller anlamlarının buumltuumln pejoratif tarafları bir yana bize goumlre popuumller mitlerin ortaya ccedilıkma biccedilimleriyle ldquomitrdquo diye tanımladığımız kadim metinler ve kuumlltlerin soumlzgelişi goumlkkubbenin Atlasrsquoın sırtında durduğu duumlşuumlncesinin ortaya ccedilıkma biccedilimleri arasındaki ilkece benzerliğin goumlz oumlnuumlnde bulundurulması gerekmektedir 2 Antik Yunan koumlkenli mythos soumlzcuumlğuumlnden tuumlretilen ldquomitrdquo kavramının bu ikisi dışındaki anlamları genellikle sanat uumlretimine atıfladır Bununla beraber kavramın edebiyat tarihindeki seruumlveni yani kurgursquoyu ccedilağrıştıran anlamları tartışmamızın dışında kalmaktadır Fakat hacirclacirc bu bağlamda soumlz etmemiz gereken bazı istisnai durumlar vardır Oumlrneğin Latincenin egemen olduğu yaklaşık bin yıllık suumlreccedilte Batı toplumlarında mythos soumlzcuumlğuumlnuumln uzun bir uykuya dalmış olması buna oumlrnektir Nitekim Latin uygarlıkları antik Yunanların mythos diye adlandırdıkları edebi eserler dışında hiccedilbir şey iccedilin herhangi bir kavrama ihtiyaccedil duymamış gibidir Latinler mythos yerine fabula soumlzcuumlğuumlnuuml tercih etmekle mythosrsquoun Yunan antik ccedilağındaki sanat anlamıyla sınırlanmış bir kavrayış ortaya koyarlar Bu ccedilarpıcı tespiti Von Hendyrsquoe borccedillu olmakla birlikte durumun bizim tartışmamız iccedilin oumlnemine aşağıda değineceğiz Edebiyat sahasına oumlzel olarak son derece ayrıntılı ve faydalı bir tartışma iccedilinse yazarın The Modern Construction of Myth isimli eserine bakılabilir
4
Guumlnuumlmuumlzde karşılaştırmalı mitoloji ccedilalışmalarının sunduğu birtakım verilerin
birkaccedil yuumlzyıldır genel-geccediler kabul edilen bazı tarih kurgularını ldquorestore etmeyirdquo
gerektirecek yeni keşifleri haber vermesi buna oumlrnektir
Buguumln Frazerrsquoin devrim niteliğindeki Altın Dalrsquoının yayımlanmasının uumlzerinden
yuumlz yirmi yılı aşkın bir suumlre geccedilmiştir Schliemannrsquoın Troiarsquoyı keşfi de aşağı yukarı
aynı yaştadır Cornfordrsquoun uzunca bir suumlre sessizliğe mahkum edilen Yunan
felsefesi ccedilalışmaları 1900rsquolerin başına nihayet İyonya bilimselliğinin mitik
iccedileriğinin genel kabuluuml aynı yuumlzyılın ikinci yarısına denk gelir Aşağıda etraflıca
inceleyeceğimiz uumlzere ldquomitrdquo ve ldquomitolojirdquo kavramlarının iccedileriği bu gelişmelerle
birlikte ikinci bir defa yenilenmiş sonuccedil olarak mitik duumlşuumlnce ve anlatıların
bilimsel faaliyetler accedilısından oumlnemi ccedilok daha belirgin hacircle gelmiştir
ldquoMitrdquo kavramının iccedileriğinde meydana gelen bu yenilenmeyi Roumlnesansrsquola birlikte
ldquobilimrdquo ve ldquofelseferdquonin yaşadığı yenilenmeye benzer biccedilimde bir tuumlr eskiye doumlnuumlş
olarak goumlrmek ccedilok daha isabetlidir Ccediluumlnkuuml bunu deyim yerindeyse mitin yeniden
canlanması biccediliminde meydana geldiği iccedilin hemen oumlncesindeki iki yuumlzyılı aşkın
suumlre boyunca gelişen mit yaklaşımlarının antik ve klasik doumlnemde mevcut
yaklaşımla ikame edilmesi biccediliminde oumlzetlemek de muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan
boumlyle bir yenilenme her bir klasik doumlnem yazarının mit kavrayışını buguumlnuumln bakış
accedilısından değil kendi doumlneminde hacirckim olan bakış accedilısından ele alma miti
ldquosıradanrdquo bir Antikccedilağ bireyi gibi anlama zorunluluğunu da beraberinde getirir
Mitleri konu alan bir bilim disiplinine ihtiyaccedil da bu youmlnde şekillenmiştir
Bu disipline ldquomitolojirdquo adı verilmiştir ancak ldquofelseferdquo ve ldquobilimrdquoin koumlkenleri olan
φιλοσοφία ve ἐπιστήμη-τέχνη soumlzcuumlklerinin tarihsel seruumlveninden farklı biccedilimde
ldquomitolojirdquo ile antik Yunanca koumlkleri olan μυθολογία μυθολόγημα veya μυθολογεύω
soumlzcuumlkleri arasında bir anlam oumlrtuumlşmesinden pek de kolay soumlz edilemez
Homerosrsquoun destanlarında da sıklıkla geccedilen bu soumlzcuumlklerin iccedileriği guumlnuumlmuumlzdeki
gibi herhangi bir mit veya hikacircye araştırması bilimine karşılık gelmediği gibi mitin
yalnızca anlatma ve uumlretmeyle ilişkili edimlerine goumlndermede bulunur Bu
nedenle antik Yunancadaki karşılığından epeyi farklı biccedilimde guumlnuumlmuumlz modern
bilimlerinin adlandırılma tarzına uygun olarak ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki -loji ekinin
5
λέγω fiiline nispeten daha uzak ldquobiyolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki -loji ekine ccedilok daha yakın
bir işlev goumlrduumlğuumlnuuml soumlyleyebiliriz
Bununla beraber ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlnuumln guumlnuumlmuumlzdeki anlamıyla antik doumlnemdeki
anlamı arasındaki bu belirgin farkın bizi bir yanılgıya suumlruumlklemesine de izin
vermememiz gerekir Bu yanılgı ccediloğu zaman antik yazarların miti mitolojik bir
yaklaşımla ele almadıkları duumlşuumlncesiyle ortaya ccedilıkar Oysa buumlyuumlk tragedya ozanı
Sophoklesrsquoin Homerosrsquotan esinlenerek baştan yarattığı Kral Oidipousrsquotan
Platonrsquoun Orpheusccedilu anlatılardan esinlenerek baştan yarattığı Lethersquoye kadar
pek ccedilok oumlrnek guumlnuumlmuumlz sosyal bilimlerinde ve sanatlarında ortaya koyulan
mitoloji yaklaşımlarının antik doumlnemdeki varlığını bize accedilık biccedilimde
goumlstermektedir Bir cuumlmleyle oumlzetlemek gerekirse mitolojiye işlevsel yaklaşım
modern doumlnemle sınırlı olmayıp İyonya aydınlanmasından itibaren Antikccedilağrsquoın
neredeyse her doumlneminde kendini goumlstermiştir
Mitin suumlrekli değiştirdiği biccedilimleri ldquoTanrırsquonın maskelerirdquo olarak adlandıran
Campbellrsquoin 1960rsquoların başında yayınladığı bir sınıflandırma mitolojiyi işlevsel
ccedilerccedilevede ccediloumlzuumlmlemeyi amaccedillayan her araştırmacı iccedilin yeterince aydınlatıcı ve
guumlzergacirch belirleyici olması bakımından burada uzun uzun anılmaya değerdir
Yaratıcı Mitolojirsquonin son boumlluumlmlerinden birini oluşturan Yeni Mitolojilere Doğru adlı
yazıya Campbell şu soumlzlerle başlar
Artık eski beş bin yıllık Suumlmer malikanesinin hacirclacirc parccedilaları iccedilimizde bulunan
dağılmış yıkıntılarının oumltesinde ŞİMDİ ve BURDA bulunan taze duumlnyada
ortaya ccedilıkan yeni mitoloji yaklaşımlarına ilişkin bir şeyler soumlylemeye
ccedilalışmanın zamanı geldi (Campbell 1991 s 615)
Bu yazının oumlncesinde yaptığı altı yuumlz sayfayı aşkın ccediloumlzuumlmleme farklı kuumlltuumlrlerden
ccedilok ccedileşitli mitik oumlgeleri birbiriyle karşılaştırarak bunlar arasındaki ilişkiyi irdeler
Oumlnceki uumlccedil cilt de farklı coğraficirc kuumlltuumlrler temelinde yine mitik oumlgelerin
ccediloumlzuumlmlemelerine adanmıştır Bu bakımdan son ciltteki Yeni Mitolojilere Doğru
başlıklı boumlluumlmde yazar bu devasa birikim uumlzerinden konuşmaktadır ve soumlzlerinde
yer yer felsefeye rasyonaliteye theoria alanına ince goumlndermelere de rastlamak
muumlmkuumlnduumlr
6
Mitolojinin Campbell tarafından tespit edilen doumlrt farklı işlevi (function) aynı
zamanda doumlrt farklı yaklaşıma (prospect) karşılık gelmektedir Yazar bunları
sırasıyla metafizik-mistik yaklaşım kozmolojik yaklaşım toplumsal yaklaşım ve
son olarak psikolojik saha (sphere) olarak adlandırır
Metafizik-mistik yaklaşım insanın duumlnyadaki varlığını anlamlandırma ccedilabası
olarak ortaya ccedilıkar Yukarıdaki alıntıda Campbellrsquoin ldquoinsan hayatıyla gerccedileklik
arasındaki bağrdquo olarak andığı işleviyle mit insanın duumlnyadaki varlığının
nedenlerine ve kosmosrsquotaki yerine ilişkin sorularına cevap vermektedir Daha
sonrasında oumlrneğin Schopenhauerrsquoin ldquoher şeyin kendi tarzında buumltuumln duumlnya
olmasırdquo ve Kuzalırsquonın ccedilemberiyle Gnostik İncilrsquodeki İsarsquonın ldquobir parccedila odun yakın
ben oradayımrdquo soumlzlerinin mit tarafından insana cevap olarak sunulan bu aşkın
gizemin farklı maskeleri olarak tanımlandığını goumlruumlruumlz
Metafizik-mistik yaklaşımın uumlstuumlne kurulacak biccedilimde kozmolojik yaklaşımın
nihai amacı buumltuumlnluumlkluuml bir evren imgesi ortaya koymaktır Campbell bu yaklaşımı
accedilıklarken keşifler ccedilağının ilk doumlnemlerindeki bazı bilim adamlarının evren
imgesine ccedilok isabetli goumlndermeler yaparak bunlarla mit arasında mevcut ccedilok
ccedilarpıcı ortaklıkları serimler Oumlrneğin Kolombrsquoun zihnindeki ldquoCennetrdquo kavramı
evrende gerccedilek bir yere (Araf Dağırsquonın doruğuna) karşılık gelmekteydi ve bunun
esinleyicisi Dantersquoden başkası değildi Aquinas ise aynı cennetin bu duumlnyada
olduğunu goumlstermeye ccedilalışarak şoumlyle diyordu ldquoCennetin bulunduğu yer aşılması
imkacircnsız dağların denizlerin veya sıcak bir uumllkenin oumltesinde insan yerleşimden
ayrılmış olmalı ki topografyacılar yazılarında o yerden soumlz etmiyorlarrdquo3 Ama
Campbellrsquoin kozmolojik işlevle alakalı en ccedilarpıcı tespiti herhalde şudur
ldquoPlatonrsquoun idea adını verdiği birccedilok şey buguumln bizim iccedilin batıl inanccediltırrdquo4 Kolombrsquou
takiben Kopernicus Newton Kant vs ile devam eden bilimsel devrimler
suumlreciyle deney alanındaki mikro-kozmosla deney alanını aşan makro-kozmos
3 Krş Summa Theologica I102Art1 İnsanın ikameti uumlzerine cennet nerededir (Aquinas 1920 ss760-61) 4 Campbell bu duumlşuumlnceyi Ananda K Coomaraswayrsquodan oumlduumlnccedil alarak kendi mitoloji incelemesinin en isabetli yerinde metafizik-mistik işlev tartışmasında savunuyor (The Christian and Oriental or True Philosophy of Art (Londra Luzac and Company ss 32-33)) Burada dikkat ccedilekilen nokta tıpkı az oumlncesinde bahsi geccedilen Kolomb Aquinas Augustinus vs gibi Platonrsquoun da logos temelli duumlşuumlnen bir ldquobilimrdquo figuumlruuml olmasıdır
7
arasındaki irtibatı sağlayan mitin uumlstuumlnluumlğuuml sarsılmış olur (Campbell 1991 s
617 vd)
Mitolojinin hassasiyetle tespit edilen bu doumlrt işlevi arasında ilk ikisinin uumlzerine
kurulan uumlccediluumlncuuml yaklaşım olarak toplumsal işlev Campbell tarafından Nietzscheci
bir perspektifle Nietzschersquonin felseficirc devrimine kadar suumlregelen tarih doumlneminin
bir tasviri gibidir Toplumsal işlev kurulu duumlzenin geccedilerliliği ve korunmasını
garanti altına almaya doumlnuumlktuumlr (Campbell 1991 s 627) Campbell herhangi bir
karşılaştırmaya girmemiş olmakla beraber toplumsal mitoloji yaklaşımını
Nietzschersquonin suumlruuml (herd) kavramı etrafında inşa etmesi bize goumlre Platonrsquoa
nispetle geliştirilmiş bir mit konumlandırmasının sonucudur
Oumlzellikle modern doumlnemde Batı felsefesiyle alakalı ccediloumlzuumlmleme akıl yuumlruumltme ve
spekuumllasyonlar ccediloğunlukla Platonrsquoa goumlre veya Platonrsquoa karşı yapıldığı iccedilin aynı
geleneğin sınırları iccedilinde ortaya koyulacak bir mitoloji araştırmasının da Platonrsquola
şu veya bu şekilde ilişkili olması kaccedilınılmazdır Bu Platonrsquoun felsefesinin tek
başına Batı felsefesinin genel olarak fenomenlerle arasındaki irtibatını
karakterize etmesinden ileri gelir Hacircliyle mit ve mitoloji de felsefi bir araştırmanın
nesnesi olduğu durumlarda ele alınıp irdelenecekleri ilk mecra Platonrsquodur
Bundan kastımız Platonrsquodan sonra gelişen ve yayılma imkacircnı bulan felsefe
geleneklerinin kendi doumlnemlerindeki mitik oumlgelerle bağını Platonculuğun mit ve
mitolojiyle bağına benzer biccedilimde kurmuş olduklarıdır
Bu ccedilalışmada ccedilizdiğimiz ccedilerccedileve dahilinde bir filozof olarak Platonrsquoun mit ve
mitolojiyle bağı Campbellrsquoin doumlrt işlev sınıflandırması temelinde ilk olarak
buumltuumlnluumlkluuml bir evren imgesi ortaya koymayı amaccedil edinen kozmolojik yaklaşımda
ve ikinci olarak da toplumsal yaklaşımda goumlruumlnuumlr hacircle gelmektedir Platonrsquoun
felsefesini inşa eden kurucu oumlgelerden5 yola ccedilıkarak ondaki bu mitoloji
5 Bunların başında hiccedil şuumlphesiz insanın oumlzuumlnuuml teşkil eden oumlluumlmsuumlz ruh gelmektedir Yazılı Yunan kuumlltuumlr duumlnyasında ilk defa Platonrsquoda karşılaştığımız bu ruh varolma tarzı bakımından Platonrsquoun ontoloji ve kozmoloji duumlşuumlncesinin temelini teşkil ederken iyiye-koumltuumlye youmlnelmenin karar vericisi ve kurtuluş veya cezanın nesnesi olmak bakımındansa Platonrsquoun etik-politik duumlşuumlncesi iccedilin elverişli zemini meydana getirmiştir Başka bir deyişle Platonrsquodaki anamnesis oumlğretisi bilgi-varlık goumlruumlşuumlnuumln temeliyken ruhun oumlte duumlnya yolculuğu oumlğretisi (bilgi ve varlık goumlruumlşuumlyle birlikte aynı zamanda) etik-politik goumlruumlşuumlnuumln temelidir ve bu temellerin her ikisi de asıl koumlkenini Yunan kuumlltuumlr duumlnyasında diğer oumlrneklerine yalnızca soumlzluuml ezoterik geleneklerde rastladığımız oumlluumlmsuumlz bir ruh duumlşuumlncesinde bulur Ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuuml olan bu ortak koumlken Platonrsquoun sistemindeki buumltuumln
8
yaklaşımları arasında herhangi bir oumlncelik-sonralık ilişkisi belirlemek pek
muumlmkuumln goumlruumlnmese bile aynı kurucu oumlgelerin kuumlltuumlrel koumlkenlerine doğru
yapılacak her araştırmanın bizi onun felsefesinin gayrıresmicirc kaynaklarına bir
adım daha yaklaştıracağından kuşku yoktur
Bu ccedilalışmada Platonrsquoun yapıtlarındaki mitik oumlgelerin yalnızca belli bir kısmını
mercek altına alabilmiş olmamız ccedilalışmanın hacmi goumlz oumlnuumlnde bulundurularak
hoş goumlruumllmelidir Nitekim Platonrsquodaki mitik oumlgelerin tamamını bizim izlediğimiz
youmlntemle irdeleyecek bir ccedilalışmanın belli bir sayfa hatta cilt sayısıyla
sınırlandırılması pek muumlmkuumln goumlruumlnmemektedir Oumlte yandan diyaloglardaki mitik
oumlgeleri birbiri ardına serimlemek her birinin uumlstlendiği roluuml ve işlevi soumlzluumlkccediluuml bir
yaklaşımla ortaya koymak muumlmkuumlnduumlr ki mevcut literatuumlrde bu konuda
başvurulabilecek pek ccedilok kaynaktan ve değerli incelemeden soumlz edilebilir Bizim
burada irdeleyeceğimiz mitleri belirlerken goumlzettiğimiz oumllccediluumlt ortaya koyduğumuz
iddialar iccedilin ne eksik ne fazla alabildiğine isabetli bir oumlrneklem oluşturmaya
doumlnuumlktuumlr Bu itibarla soumlzgelişi Timaiosrsquota soumlzuuml edilen ldquoevrenin ruhurdquo goumlruumlşuumlnuuml
ele alırken herhangi bir vesileyle Deukalionrsquoa değinmekle aynı hikacircyenin
Kritiasrsquotaki pasajlarına değinmek zorunda olmadığımız kanaatine varmışsak
okurun anlayış ve tecessuumlsuumlne sığındığımızdandır Yine soumlzgelişi Artemis
Gyges uumlccedil işlevli ruh yaklaşımı yine uumlccedil işlevli devlet duumlzeni ve hatta genel
anlamıyla Orfik oumlgeler bahsinde de pekacirclacirc soumlz edebiliriz
Bu ccedilalışmayla şimdilik yalnıza pey akccedilesini oumldemiş olmayı umduğumuz
ccediloumlzuumlmlemelerin nihai amacı6 Platonrsquoun ontolojik epistemolojik ve etik
doktrinlerini kurarken birincil hareket noktası ve temellendirme aracı olarak
mitolojiye başvurduğunu ortaya koymaktır Buna goumlre mitolojinin Campbellrsquoin
sınıflandırmasına goumlre kozmolojik ve toplumsal işlevleri Platonrsquoun daima el
altında bulundurduğu sıklıkla başvurduğu işlevler arasındadır
oumlgeleri birbiriyle aynı oumlncelik seviyesine taşır ve her biri bir diğerine mecbur duumlğuumlmlerden oluşan bir oumlruumlntuuml meydana getirir 6 Nitekim Platonrsquoun mit ve mitolojiyle bağını ilgilendiren bir iddia yukarıdaki satırlarda da ortaya koyduğumuz gibi buumltuumln Batı felsefesi iccedilin kuşatıcı bir iddiadır Takdir edilecektir ki bu durum buradaki ccediloumlzuumlmlemelerin Platonrsquodan ilham alan buumltuumln felsefi ndashve hatta dinindash geleneklere de uygulanması gerekliliğini doğurur Bu bakımdan Platonrsquoda mitolojinin işlevini araştıran birkaccedil tez ccedilalışmasının ileriye doumlnuumlk yeni araştırmaların hızlandırıcısı olması umulur
9
Son tahlilde sırasıyla mitik duumlşuumlnmenin mitin ve nihayet mitolojinin olgulara
dayalı araştırma sahaları olan tarih ve arkeolojide olduğu kadar olgulardan
bağımsız bir araştırma sahası olan felsefede de oumlnemli bir yer işgal ettiği gerccedileği
karşımızda belirmiştir Bu gerccedileğin ndashen azından elinizdeki ccedilalışmanın ccedilizmeye
ccedilalıştığı ccedilerccedileve iccedilindendash modern mitoloji araştırmalarının okuma katmanını
belirlemesi guumlnuumlmuumlze ulaşan antik metinlerinse bu sistemin ağırlık merkezini
ifade etmesi umulur Ve umulur ki boumlylece felsefenin ve pek ccedilok sosyal bilim
sahasının mitolojiye kopmaz bağlarla bağlı olduğu daha anlaşılır hacircle gelecektir
Buradan ccedilıkarılabilecek son oumlnermeye gelince belki şudur Mitolojisiz bir Platonrsquou
anlamak en az Platonrsquosuz bir felsefe tarihini anlamak kadar guumlccediltuumlr
10
1 BOumlLUumlM
ldquoMİTrdquo VE ldquoMİTOLOJİrdquo TANIMININ İMKAcircNLARI SORUNLARI
Bir bilim disiplini olarak mitoloji araştırma nesnesi ve yaklaşım tarzlarına
dayanarak farklı biccedilimlerde tanımlanmaya elverişlidir Kavrama farklı
bağlamlarda yuumlklenen muhtelif iccedilerikler nedeniyle ccedilok tanımlı olması da tabiidir
Bununla birlikte metinlere doğrudan başlık olarak seccedililmesi ccedilok eskilere gitmese
de ldquomitolojirdquonin modern doumlnemde ortaya ccedilıkmış ve gelenekten yoksun bir
algılanışı olduğunu soumlylemek muumlmkuumln değildir Her şeyden oumlnce Homeros
kuumllliyatı dahil olmak uumlzere birccedilok antik metinde hem kendisi olarak hem de
tuumlrevleri biccediliminde karşımıza ccedilıkan ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuuml Yunan Antikccedilağrsquoını baştan
sona kat etmiş ve doumlnem yazarlarının guumlndeminde en az buguumlnuumln yazarlarındaki
kadar geniş bir yer tutmuştur Oumlte yandan ldquomitolojirdquonin Antikccedilağrsquodaki birbirinden
farklı anlamları ne kadar accedilık ve anlaşılırsa modern ccedilağdaki anlamlarının da o
derecede belirsiz bir soumlzcuumlk olması genel bir tanımını yapmayı ccedilok daha guumlccedil
hacircle getirir Ccedilağımızda ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki bu bulanıklığın birtakım
sebeplerinden kabaca soumlz ettik ancak bu sebeplere de kaynaklık teşkil eden asıl
sebep ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlnuumln koumlkuuml olan ldquomitrdquo kavramını tanımlamakta karşılaşılan
guumlccedilluumlklerdir Buumltuumln bu guumlccedilluumlkler nedeniyle ldquomitolojirdquo iccedilin tanım yapma girişimleri
ccediloğu zaman kısmicirc bir soumlzluumlk karşılığı vermekten oumlteye gidememiştir
Vernant mitin tanımını yaparken soumlzuumln daha başında onun Batı geleneğinin bir
keşfi olduğunu iddia etmekle birlikte bir ansiklopedist accedilıklığında hareket
etmekten kaccedilınır Bu ihtiyatlı tutumunun gerisinde modern doumlnemde μῦθοςrsquoun
tek anlamlı algılanışına karşılık λόγοςrsquoun ccedilok anlamlı algılanışı yatar Bir Antikccedilağ
dili iccedilin modern ccedilağda hazırlanmış soumlzluumlklerin hiccedilbir zaman ccediloumlzuumlme
kavuşturamayacağı bu problem Vernantrsquoı mitin kuşbakışı goumlruumlnuumlmuumlnuuml muumlmkuumln
olduğunca geniş tutmaya zorlamış goumlruumlnmektedir Nitekim miti diğer kuumlltuumlrel ve
felseficirc oumlğelerden ayıran kendine oumlzguuml bir anlamından soumlz etmek yerine ldquomit
olmayanlarrdquo diye adlandırdığı gerccedilek-dışı ve akıl-dışı olmak uumlzere iki kavramın
karşısına sırayla yerleştirerek tarif etme yolunu tutar (Vernant 2017b 233)
11
Burada soumlzuuml edilen ldquogerccedilekrdquo ve ldquoakılcırdquo kategorilerinin Yunancadaki logosrsquoun
soumlzluumlk maddesinde iccedilerildiği duumlşuumlnuumlluumlrse Vernantrsquoın buumltuumln ccedilabalarına rağmen
kısmicirc kalan bu mit tanımının MOuml 7 yuumlzyılda İyonyarsquoda doğup Yunan
coğrafyasına yayılan λόγοςlsquoun modern algılanışından doğan bir μῦθος kavramına
karşılık geldiği soumlylenebilir
Boumlyleyken gerek λόγοςlsquoun ve gerekse μῦθοςrsquoun MOuml 7 yuumlzyıl ve oumlncesindeki
kullanımlarına bakıldığında iki kavram arasında iccedilerik bakımından herhangi bir
gerilim ya da karşıtlık bulunmadığını goumlrmek zor değildir Daha şaşırtıcı olansa
iki soumlzcuumlğuumln hem Homeros ve hem de Hesiodos metinlerinde kimi zaman
birbirleri yerine kullanılabilmiş olmasıdır Sonuccedil olarak bu durum bizi daha ccedilok
Burnet gibi araştırmacıların goumlruumlşleri iccedilin bir temsil olarak seccediltiğimiz Vernantrsquoı
aşarak daha geniş kapsamlı bir mit tanımı yapmaya zorlar7
Guumlnuumlmuumlzde ldquomitolojirdquo diye adlandırdığımız disiplininin gelişimindeki en kritik
noktalarda goumlruumlşlerine başvurabileceğimiz başlıca duumlşuumlnuumlrlerden biri olan Mircea
Eliade miti ndashher ne kadar o da Vernant gibi yalnızca bir ldquotanımlama girişiminderdquo
bulunduğunu soumlylese dendash tarihin belli bir doumlnemine oumlzguuml ldquokarşıtrdquo kavramlarından
değil bizzat kendisinden hareketle tanımlama yolunu tercih eder Eliadersquonin
tutumu miti ldquomasalrdquo veya ldquouydurmardquo anlamlarına atıfta bulunan iccedileriklerden
arındırmanın yanında onun sırf kutsal olanla ilişkili bir kavranışını da beraberinde
getirmiştir Fakat kuumlltuumlrel bir oumlğe olarak mitin karşılıklarının Eliadersquonin tarifinden
hareketle ccedilok daha isabetli ve kapsamlı bir ccedilerccedileveye oturduğu inkacircr edilemez
Bu her şeyden oumlnce mitin herhangi bir dolayıma başvurmadan doğrudan
kendisini tanımlama girişimidir Bizzat yazarın ldquoen kapsayıcı ve muumlkemmele
yakınrdquo diye nitelediği tanım şoumlyledir
Mit kutsal bir oumlykuumlyuuml anlatır en eski zamanda ldquobaşlangıccediltakirdquo masallara oumlzguuml zamanda olup bitmiş bir olayı anlatır Bir başka deyişle mit Doğauumlstuuml
7 Vernantrsquoın sıkı bir Burnet takipccedilisi olduğunu pek ccedilok tartışmasından ve referans tercihinden anlamak muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan Burnet eski Yunan duumlşuumlnuumlrleri konusunda soumlzuumlnuuml ettiğimiz logos-mitos goumlruumlşuumlnuumln en buumlyuumlk temsilcisi olarak ele alınabilir Burnetrsquoın okuru başta Early Greek Philosophy (1890) olmak uumlzere neredeyse buumltuumln yapıtlarında İyonyarsquoda doğan ldquoYunan mucizesirdquonin accedilık savunusuyla karşı karşıya kalır Bu ccedilalışmamızda soumlz konusu goumlruumlşuumln temsilcisi olarak Vernantrsquoı seccedilmemizin başlıca nedeni Burnetrsquoin herhangi bir mit-mitoloji tartışmasına girmeksizin Yunan bilimselliğini slogan duumlzeyinde savunmuş olmasıdır Boumlyleyken Vernantrsquoın ccedilok değerli incelemeleri doğrudan mit ve mitolojinin felsefeyle ilişkisini konu almakla kalmaz aynı zamanda Burnetrsquoa goumlre ccedilok daha tafsilatlı ve kuramsal bir metot izler
12
Varlıkların başarıları sayesinde ister eksiksiz olarak buumltuumln gerccedileklik yani Kozmos olsun isterse onun yalnızca bir parccedilası (soumlzgelimi bir ada bir bitki tuumlruuml bir insan davranışı bir kurum) olsun bir gerccedilekliğin nasıl yaşama geccediltiğini dile getirir Demek ki mit her zaman bir ldquoyaratılışrdquoın oumlykuumlsuumlduumlr Bir şeyin nasıl yaratıldığını nasıl var olmaya başladığını anlatır (Eliade 2014 17)
Anlaşılacağı uumlzere Eliadersquoye goumlre mitin buumltuumlnuumlyle kutsal oluşu onun gerccedilekliğini
de zorunlu hacircle getirir Vernantrsquoın yaptığı ve bir ccedileşit ldquogerccedilek-dışırdquolığa vardırdığı
tanımlamanın aksine Eliadersquonin tanımında kadim mitlerle modern bilimsel
duumlşuumlnce arasındaki ilişkinin değil herhangi bir ccedilağdaki herhangi bir toplulukla o
toplulukccedila yaratılan mit arasındaki ilişkinin tasvir edildiğine dikkat edilmelidir İki
duumlşuumlnuumlruumln mit oumlzelinde ldquogerccedileklikrdquo kategorisine yuumlkledikleri anlamlar arasındaki
fark bu şekilde anlaşılır hacircle gelebilir Ccediluumlnkuuml modern ccedilağda mite gerccedileklikle
oumlrtuumlşmesi noktasında nasıl bir anlam yuumlklenirse yuumlklensin Antikccedilağ
toplumlarındaki mit-gerccedileklik ilişkisine dair algı hiccedilbir şekilde değişmeyecektir
Sonuccedil olarak ldquomitrdquo ve ldquomitik duumlşuumlncerdquo iccedilin Eliadersquonin oumlnerdiği bu tanımın her
durumda geccedilerli evrensel bir arayışın sonucu olduğunu ve bu arayışın onu daha
genel-geccediler bir tanım hacircline getirdiğini soumlyleyebiliriz
Eliade kurduğu bu mit ve gerccedileklik ilişkisinden hareket ederek ilkel toplumlardan
oumlrnekler verir ccedilişe oturma biccedilimlerinden tahıl pişirme usullerine varıncaya kadar
birccedilok guumlnluumlk rutinin kaynağının ldquodoğauumlstuuml varlıkrdquola insan arasında beliren bir
oumlrnek alma ilişkisi olduğunu ortaya koyar (Eliade 2014 18-19) Oumlte yandan mitin
ne olduğunu Eliadersquoye soran bir okurun zihninde hayli kritik bir soru işaretinin
belirmesi de ihtimal dahilindedir Onun mit iccedilin oumlnerdiği bu tanımlamanın bizi
aslında bir din tanımına yaklaştırıp yaklaştırmadığı
Bu kritik sorunun cevabı olumludur Ancak bu cevap mit ve din arasındaki
ayrımın hiccedil de belirgin olmadığı olamayacağı gerccedileğiyle yan yana koyulmalıdır
Boumlylelikle anlaşılacaktır ki buumltuumln oumlrnekleriyle mit ve din arasındaki bu iccedil iccedile ve
hatta birbirleri olma durumu mitle gerccedileklik arasında bizim benimsediğimiz ilişki
bakımından herhangi bir sorun teşkil etmek şoumlyle dursun bu ilişkiyi destekleyen
birccedilok arguumlmanı daha baştan sunacak zenginliktedir Gerccedilekte dinin hassasiyetle
kurgulanmış ve ilişkilendirilmiş mitlerden oluşan sistemli bir derleme olması bile
13
onu hiccedilbir tartışmaya girmeden ldquomitrdquo başlığı altına koyabilmek iccedilin tek başına
yeterlidir
Bununla beraber mit doğauumlstuuml-kutsal oumlğeler barındırsın ya da barındırmasın bir
tasvir ve aktarım aracı olarak duumlşuumlnuumllduumlğuuml suumlrece doğa fenomenleriyle veya
tarihsel gerccedileklikle daima oumlrtuumlşme iccedilinde karşımıza ccedilıkacaktır Oumlrneğin iki farklı
miti iccediliccedile geccedilmiş bulduğumuz Buumlyuumlk İskenderrsquoin Gordion duumlğuumlmuumlnuuml kılıcıyla
boumllduumlğuuml hikacircye tarihte gerccedilekleşmiş bir olaylar silsilesini aktardığı şuumlpheli
olmakla birlikte bir komutan ve huumlkuumlmdar olarak İskenderrsquoin benimsediği askeri
youmlntemi etkileyici bir tarzda tasvir etmektedir İskender belki de o duumlğuumlmuuml hiccedil
goumlrmuumlş değildi hatta o duumlğuumlmuumln varlığı bile tartışma konusu olabilir Ama
İskenderrsquoin zekacircsından ccedilok kılıcının guumlcuumlne guumlvenen ve bu guumlveni hiccedil de boşa
ccedilıkmamış bir devlet adamı olduğu kuşkusuzdur
Din ve mit arasındaki ilişkiyi Eliadersquonin ldquokozmik dinrdquo kavramının seyrinde accedilıkccedila
goumlsterdiği gibi tek tek mitlerden sistemli bir dine geccediliş olarak da goumlrebiliriz
ldquoKozmik dinrdquo tezini şu şekilde oumlzetlemek muumlmkuumlnduumlr Neolitik devrimle birlikte
doğada baştan verili olmayan bir beslenme kaynağı olarak tarım uumlruumlnuuml zaman
algısıyla ve zaman birimlerinin tanımıyla ilgili yeni sistemler yaratma zorunluluğu
doğurur Ccediluumlnkuuml av hayvanlarının aksine toprağı ekip biccedilme yoluyla elde edilen
tahıl ve meyvelerin hangi mevsimde nasıl davranacakları hangi şekli alacakları
bir kelimeyle ne zaman tuumlketilebilir hacircle gelecekleri dakik biccedilimde bellidir ve
şansa bırakılamaz İlk ccediliftccedili toplumların bu periyotları yani guumlnuumln yanısıra ay ve
mevsim birimlerini tespit etmesi artık zorunludur Bunun sonucunda ilk tarım
toplumlarında doumlnguumlsel bir zaman kavrayışı gelişmeye başlamıştır Boumlylece
Eliadersquonin ldquokozmik dinrdquo adını verdiği inanma biccedilimi doğanın suumlrekli
yenilenmesinden oluş ve bozuluşu periyodik biccedilimde tekrarlamasından ileri
gelen esasında doğanın taklidine dayanan bir mitik rituumleller toplamını ifade eder
Bu rituumleller arasında herhangi bir meyvenin başlangıccedil hikacircyesindeki bir cinayeti
yeniden canlandırmak gibi birtakım anımsama senaryoları vardır ve bu tekil
senaryoların şu veya bu şekilde bir araya gelmesi dinlerin oluşması iccedilin elverişli
zemini hazırlamıştır
14
Bazı durumlarda bu arkaik senaryolar yeni dinsel yaratımların doğmasını sağlayacaktır (Eleusis Yunan-Doğu mysteriaları) (hellip) Tarım kuumlltuumlrleri ldquokozmik dinrdquo adı verilebilecek olguyu geliştirir ccediluumlnkuuml dinsel etkinlik merkezicirc gizemin etrafında yoğunlaşmıştır Duumlnyanın duumlzenli aralıklarla yenilenmesi (Eliade 2012 s 55)
Aşağıda etraflıca değineceğimiz uumlzere bizim iccedilin asıl muumlhim nokta şudur
Eliadersquonin mit ve gerccedileklik kurgusu mitin oumlncelikle insan zihnindeki ve nihayet
toplumdaki ndashbunun bir kabile veya klan olması da pekacirclacirc muumlmkuumlnduumlrndash iş goumlrme
biccedilimine Vernantrsquoa kıyasla ccedilok daha genelgeccediler mitin kendisini temele alan bir
tarzda ışık tutmaktadır
Antikccedilağrsquodaki mit ve gerccedileklik kavrayışını modern ccedilağın bilim paradigmalarından
ve tarihsel yargılarından arındırarak anlamamız başka tuumlrluuml muumlmkuumln
goumlruumlnmemektedir Eliadersquonin tespitine ek olarak diyebiliriz ki mit Antikccedilağrsquoda
yaşayan birey iccedilin aktardığı olayların doğauumlstuuml veya hayatın olağan akışına
aykırı olmasına bakılmaksızın her durumda gerccedilekti Bazı durumlarda
gerccedileklikle hiccedilbir biccedilimde oumlrtuumlşmediği bilinse bile bireylerin her birinin bilincinde
ve nihayet topluluğun kolektif bilincinde gerccedilek gibi işliyordu Buna karşılık bazı
durumlarda tam anlamıyla gerccedilekti ama dahil olduğu kurgusal buumltuumlnde
gerccedileklikle oumlrtuumlşmeyi şu veya bu şekilde reddederek bir ldquomitrdquo olduğunu suumlrekli
hatırlatıyordu
Bu durumun mitin tanımında baştan verili olan bir ldquoparadoksrdquo gibi nitelenmesi de
muumlmkuumlnduumlr Mitin olgulara dayanan bir gerccedilekliğinden soumlz edilemez baştan
sona doğru olduğu soumlylenemez bir kelimeyle mit bize gerccedileklerden soumlz etmez
Buna rağmen gerccedilekliğin de oumltesine geccedilen bir guumlce sahiptir ve varlığını da tam
olarak bu guumlce borccedilludur (Dowden 1992 s 2)
Campbellrsquoin bu guumlccedilten anladığı mit vasıtasıyla gerccedileklik ve insan hayatı arasında
kurulan bağdır Yazar mitin modern anlamını hikacircye anlatıcılığıyla bir tutarken
hikacircyelerin gerccedileklikle okur arasındaki uyumu sağladığını duumlşuumlnmektedir Bu
lsquohikacircyersquoden yalnızca miti değil aynı zamanda modern romanları da anlamak
gerekmektedir Nitekim Campbell soumlzuumlnuumln devamında Buddharsquodan Platonrsquodan
15
Yunan anlatılarından vs soumlz etmenin yanında Thomas Mannrsquoın Tonio Kroumlgerrsquoini
de bu lsquohikacircyersquoye bir oumlrnek olarak goumlsterir
Campbellrsquoin oumlrneğinden hareketle denebilir ki okur aslında hikacircyenin gerccedileklikle
tarihsel olgularla birebir oumlrtuumlşmediğinden haberdar olsa da mitle arasında
kurduğu bağ tıpkı Dowdenrsquoin dediği gibi gerccedilekliği ve doğruluk kriterlerini aşacak
guumlccediltedir
Son tahlilde en azından antik doumlnem mitleri iccedilin soumlylenebilecekleri şu şekilde
oumlzetleyebiliriz Her bir doğa evren vs goumlzlemi uumlzerine soumlylenen mit daima
fenomenin başlangıcına ilk nedenlerine ilişkin soruları aydınlatıyor ve birbirine
eklenen hikacircyelerle birlikte buumlyuumlk (ccediloğu durumda adına ldquodinrdquo denilen) bir mitler
oumlrguumlsuuml ortaya ccedilıkıyordu Bu oumlrguuml sayesinde bireylerin etrafındaki sosyal kuumlltuumlrel
ve guumlndelik buumltuumln gerccedileklik eksiksiz biccedilimde yeniden inşa edilmekteydi
11 Mit ve mitolojiyi logos bağlamında tanımlama girişimleri
Bu noktada birini Vernantrsquola diğerini Eliadersquoyle oumlrneklediğimiz iki modern ldquomitrdquo
kavrayışı arasında yapacağımız tercihin nedenlerinin daha anlaşılır olması adına
İyonya logosrsquou bağlamındaki mit tartışmasını derinleştirmek gerekmektedir
Vernantrsquoın kuşkucu bir bakışla soumlylenirse ldquoYunan mucizesirdquo fikrinin oumlrtuumlk bir
savunmasına hasredilmiş gibi goumlruumlnen Les origines de la penseacutee grecque
(Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları) adlı uumlnluuml kitabı karşılaştırmalı mitolojinin
kurucusu sayılan Georges Dumeacutezil editoumlrluumlğuumlndeki ldquoMythes et Religionsrdquo (mitler
ve dinler) başlıklı seri dahilinde 1962 yılında yayınlanmıştır8 Bununla birlikte
oumlzellikle felsefe bağlamında bir mit araştırması guumlndeme geldiğinde yaygın kabul
goumlren bu ldquomucizerdquo yaklaşımının tarihi Vernantrsquotan en az bir yuumlzyıl daha geriye
uumlnluuml Fransız duumlşuumlnuumlr Ernest Renanrsquoa gider ldquoYunan mucizesirdquo kavramını
literatuumlre kazandıran kişi bizzat Renanrsquodır Renan Avrupalı aydın ve duumlşuumlnuumlrler
8 Eserin Tuumlrkccedileye Huumlsen Portakal tarafından yapılan ccedilevirisinde ccedilevirmenin oumlnsoumlzuumlnuumln başlığı muhtemelen kitabın adından ziyade iccedileriğine atıfla Yunan Mucizesinin Kaynaklarırsquodır (Cem Yayınları 2017)
16
uumlzerinde buumlyuumlk etkiye sahip bir tarihccedili ve filolog olması bir yana Roumlnesansrsquoın
hemen ardından antik Yunanrsquoa duyulan ilgiyi sistemli bir ideolojiye doumlnuumlştuumlrmuumlş
olan sosyal bilimcidir
Renan gibi bazı Avrupalı duumlşuumlnuumlrlerin el birliğiyle inşa ettiği Hellenist atmosferde
mitin İyonyarsquoda doğup Atinarsquoda olgunlaştığı bilinen Batı rasyonelliğinin yani
logosrsquoun karşısına koyulması ve boumlylelikle kısmicirc bir zeminde tanımlanması
geleneksel hacircle gelmiştir En iyimser bir şekilde ifade edilirse Yunan
duumlşuumlnuumlrlerinin mitik duumlşuumlnmeyi aşmak konusunda goumlsterdikleri soumlylenen
mucizevi başarı inancı Renancı mucize yaklaşımından hareketle veya bu
yaklaşıma paralel gelişme imkacircnı bulmuştur
Alabildiğine lirik bir uumlslupla yazdığı bir anı yazısından Ernest Renanrsquoın Atinarsquodaki
Akropolisrsquoe ziyareti sonrasında şaşırtıcı bir hızla Kuduumls hayranlığından Atina
hayranlığına suumlruumlklenmesi ve bunun neticesinde ortaya ccedilıkan Atina-Kuduumls
tezinin izlerini takip etmek muumlmkuumlnduumlr Yazar Akropolisrsquote Yakarış adlı bu
yazısında 1865 yılındaki Atina gezisinden oumlnceki ruh hacirclini şu soumlzlerle dile getirir
O ana kadar yeryuumlzuumlnde muumlkemmelliğin hiccedil var olmadığını duumlşuumlnmuumlş muumlkemmelliğe ancak ucundan kıyısından yaklaşan şeylerin şurada burada tesaduumlfen goumlruumlnuumlr olabileceğine inanmıştım Yahudi halkının goumlzuumlmde yeri her zaman başka olan İsarsquoya ve Hristiyanlığa da yol goumlsteren muumlstesna yazgısına rağmen soumlzde mucizelere olan inancımı da yitireli ccedilok zaman olmuştu (Renan 1897 s 38)
Renan sonraki doumlnemlerde buumlyuumlk tartışmaların odağına yerleşecek ldquoYunan
mucizesirdquo fikrinin doğmasından hemen oumlnceki ruh hacirclini bu cuumlmlelerle tasvir
ederken kapılacağı yeni ruh hacirclinden buumlsbuumltuumln habersiz olduğunu ve hatta boumlyle
bir beklenti veya umudunun hiccedil kalmadığını goumlstermek ister gibidir Belki de eski
ruh hacirclinin boumlylesine coşkulu bir tasvirini yaparken az sonrasında daha coşkulu
biccedilimde tasvir edeceği yeni ruh hacirclini bir kelimeyle ldquomucizerdquo duumlşuumlncesini ccedilok
daha buumlyuumlleyici hacircle getirmeyi ummaktadır Kısacası bu bir hazırlıktır ve hazırlığı
yapılan değişimin goumlrkemine layık oumllccedilekte olması gerekmektedir Buumltuumln mucize
ve dogmalardan kurtulmuş fakat Tevrat ve Kuduumls hayranlığını henuumlz yitirmemiş
ldquorasyonelrdquo bir duumlşuumlnuumlr Atinarsquodaki atmosferi soluduktan sonra yeryuumlzuumlnde
ldquorasyonelrdquo bir mucizenin ndashbir defalığına bile olsandash meydana geldiğine iman
edecek Akropolisrsquoteki o mucizevicirc saatlerin ardından antik Yunan uygarlığında
17
ortaya ccedilıkan aydınlanmayı sadece Batı duumlnyasının değil buumltuumln medeniyetlerin
yol goumlstericisi olarak savunmaya karar verecektir Nitekim yukarıdaki cuumlmlelerin
devamı şoumlyledir
Ama o anda birdenbire Yahudi Mucizesinin hemen yanıbaşında Yunan Mucizesi kendini goumlsterdi Bir defaya mahsus olabilecek daha oumlnce hiccedil kimsenin goumlrmediği bundan sonra da hiccedil kimsenin goumlremeyeceği fakat etkileri ebediyen suumlrecek bir olaydı bu guumlzelliğin hiccedilbir yerel ya da millicirc lekeyle kirlenmemiş
oumlluumlmsuumlz bir hacircli (Renan 1897 s 38)
Goumlruumllduumlğuuml gibi yazarın zihninde tasavvuru oumlnceden mevcut bir mucize daha
guumlccedilluuml ve goumlrkemli bir başka mucize tarafından bozguna uğratılmış safdışı
edilmiştir Bu cuumlmleleri okumakla rasyonellik iddiasını elden bırakmaksızın
İsarsquonın mucizesine tanık olduğunu soumlyleyen ve bunu insanlara anlatmayı ldquokutsalrdquo
bir oumldev telakki eden Aziz Paulusrsquou okumak arasında yarattıkları hisler
bakımından bir fark yoktur Nitekim goumlzardı edilmemelidir ki Yukarıdaki
cuumlmlelerin yazarı Renan 19 yuumlzyılda Fransarsquoda Monteignersquoden iki Voltairersquoden
bir yuumlzyıl sonra yaşamış saygın bir filozoftu Montesquieu ve Comtersquou
bilmekteydi Nietzschersquonin ccedilağdaşıydı uumlstelik bilimsel anlamda guumlvenini de
kazanmıştı (krş Nietzsche 1967 39-8)
Akropolisrsquote Yakarışrsquoın bu cuumlmleleri doğa ve evren konularında anlama yetisinin
yalnızca ratio kısmını kullanma iddiasındaki Avrupalı bir duumlşuumlnuumlruumln rasyonel
temellendirmesini yapmaktan aciz kaldığı bununla birlikte azizlerine ve
peygamberlerine kulak vermekten bitkin duumlştuumlğuuml bir mitten kısmen de olsa
vazgeccedilerek rasyonel temellendirilmesi kolay modern bilimler ve felsefenin
ccedilağdaş youmlnuumlnuuml de Roumlnesansrsquotan itibaren tayin etmiş bir başka mite sarıldığı anın
kayıtları olarak okunmalıdır Kuduumlsrsquote yakarışın yerini Akropolisrsquote yakarışın
alması uumlstelik bu yakarışın yerel ve ulusal kaygılardan arınarak ndashyazarın kendi
metaforuna goumlre Pentelikon mermeri antik Yunan heykeltıraşları tarafından
lekesiz bir işccedililikle işlenmiştirndash evrensel bir ccedilehreye buumlruumlnmesi bir mitten başka
bir mite sıccedilrayış suumlrecini goumlzlerimizin oumlnuumlnde anbean canlandırmaktadır
Bunun yanında belli bir felseficirc tavrın tarihsel arka planını yansıtabilmek adına
zorunlu olarak değinmekten başka oumlzel bir Renan tartışmasından uzak kalmak
iccedilin yeterince nedenimiz vardır Oumlncelikle kabul etmek gerekir ki felsefenin kendi
18
oumlzel alanında inşa edilmek istenen herhangi bir logos-mitos ilişkisi Renanrsquoın ve
meseleye aynı perspektiften bakan yazarların şahsicirc veya ideolojik duumlşuumlncesine
hiccedilbir karşı arguumlman borccedillu değildir En genel bir oumlrnekle İyonya biliminin ortaya
ccedilıkışıyla kavramsallaşan μῦθοςrsquotan buumlsbuumltuumln arınmış bir felsefeyi konu alan bir
ccedilalışma hatta boumlyle bir felsefenin buumltuumln imkacircn ve ihtimallerini reddeden bir tez
bile araştırmacısını Renanrsquoın şahsicirc antik Yunan kavrayışıyla karşı karşıya
getirmese gerektir ldquoYunan mucizesirdquo boumlyle bir tez iccedilin olsa olsa dolaylı bir durak
olabilir burada bizim yaptığımız da budur Kaldı ki boumlylesine geniş kapsamlı bir
araştırmanın verimli ufuklarını Yunan mucizesi gibi romantik bir yaklaşımı inkacircr
ccedilabasına indirgemek hiccedil de makul olmaz Sonuccedil itibariyle boumlyle bir ccedilalışmada
Yunan mucizesini savunanların romantik fikirleriyle değil ilk Yunan filozofları
hakkındaki belli birtakım iddialarıyla hesaplaşmak gerekmektedir
Bu zorunlu karşılaşmayı oumlnceden kestirmenin kolaylığı da kabul edilsin Bir eski
Yunan felsefe tarihi araştırması olmasından oumltuumlruuml başlangıcını Homerik-Hesiodik
ccedilağla işaretlemek durumunda olduğumuz bu ccedilalışmada Renan bahsinde kem
kuumlm etmeden ortaya koyabileceğimiz yegacircne itiraz İyonya bilimi ve felsefesinin
uumlruumlnuuml olan eski Yunan entelektuumlel tipinin tamamıyla rasyonel bir duumlşuumlnuumlşte
olduğuna dair fantastik iddiayla muhataptır Aynı zamanda bu entelektuumlel tipinin
duumlşuumlncesinin buumltuumlnuumlyle kendisinden menkul birdenbire ortaya ccedilıktığı youmlnuumlnde
ccedilok daha fantastik bir iddiayla da muhataptır Mucizeci antik Yunan kavrayışını
yukarıdaki paragraflarda yeterince oumlzetlemiş olarak bu kavrayışa itirazımızı da
aşağıda birkaccedil paragrafla oumlzetleyeceğiz
12 Antik Yunan duumlşuumlncesinin mitik koumlkenleri hakkında tartışmalar
Ccedilalışmamızın başlığı accedilısından hayli yerinde bir giriş olarak ldquoYunan mucizesirdquonin
felseficirc youmlnuumlne yapılan itirazların ccediloğu Platonrsquoa atfedilen Epinomisrsquoteki şu
cuumlmleden hareket eder ldquoŞunu soumlylemeye hakkımız var [λάβωμεν] Hellenler
barbarlardan aldıkları her şeyi daha iyi bir sonuca vardırırlarrdquo (987d-e)
19
Epinomisrsquoin yazarının şayet Platon değilse bile bu cuumlmleyi Yasalarrsquoın en
başından itibaren aklıbaşındalığı temsil eden karakter olan Atinalı Yabancırsquoya
soumlyletecek kadar Akademiarsquoya sadık bir Platon tilmizi veya takipccedilisi olduğuna
kuşku yoktur Bu nedenle otantikliği en tartışmalı diyaloglardan biri olması bizim
accedilımızdan sorun teşkil etmez nihayet Atinalı Yabancırsquonın bu cuumlmleyle Platonrsquoun
sağlığındaki Akademiarsquonın goumlruumlşuumlnuuml temsil ettiğini biliyoruz
Atinalı Yabancırsquonın bu cuumlmlesinin taşıdığı anlam bakımından bizim ccedilağımızdaki
kavranışıyla 5 yuumlzyıl Atinarsquosındaki kavranışı arasında buumlyuumlk fark vardır ve bu
farkı hesaba katmak antik Yunanrsquoa duyulan sevgi ve saygının tarih boyunca
uğradığı değişimi anlamamıza yardımcıdır Cuumlmlede geccedilen λάβωμεν fiilinden
hareketle Atinalının boumlyle buumlyuumlk bir iddiada bulunma hakkını saklı tutma
ccedilabasına bakılırsa Atinarsquoda o doumlnemde etkin olan bazı grupların itirazlarıyla
karşılaşma hazırlığı soumlz konusudur Bu gruplar belki antik Mısır bilgelerine
hayranlık duyan Yunan duumlşuumlnuumlrlerinden belki de Frig veya başka bir Anadolu
medeniyetine goumlnuumll vermiş şair ve yazarlardan meydana geliyordu bunu
bilemiyoruz Fakat Atinalı Yabancı Giritli ve Spartalı arkadaşlarına λάβωμεν
(sahip ccedilıkıyoruz elimizde tutuyoruz) diye seslenirken iddiasını bu ccedilevrelerin
saldırılarına karşı guumlvenceye almanın peşindedir Kısacası bu cuumlmle 5 yuumlzyıl
Atinarsquosında yaşayan Hellen bilincine sahip ve yuumlreği Hellen sevgisiyle dolu her
entelektuumlele hitap eden antik bir ldquoHellenciliğinrdquo en naif ifadesidir
Bununla birlikte evvela Roumlnesans ve ardından modern doumlnemde yaygınlaşan
yeni bir Hellenizmin etkisiyle bu cuumlmleden anlaşılan her şey tepetaklak olmuş
cuumlmleye olumsuz bir iccedilerik yuumlklenmiş ve bu itibarla lsquoYunan mucizesirsquo tezine arka
ccedilıkan yazarlar tarafından hep goumlrmezden gelinmiştir Bu tutumun arka planında
antik Yunanrsquoın bilim ve felsefe devriminin yine Yunan koumlkenli olduğuna bu
devrimde herhangi bir başka ulus veya uygarlığın katkısının bulunmadığına dair
peşin huumlkuumlm yatar Epinomis cuumlmlesindeki ldquodevraldığı mirası artıran daha iyi
sonuccedillara vardıran Hellenrdquo vurgusuna rağmen
Bu konuda Jaegerrsquoin ccedilok faydalı ccediloumlzuumlmlemeler iccedileren İlk Yunan Filozoflarında
Tanrı Duumlşuumlncesi adlı eseri muumlhim bir yanlış yorumlamayı da goumlzler oumlnuumlne serer
Buna goumlre ldquodoğardquo (Natur) ve ldquodoğa filozoflarırdquo (Naturphilosophen) ifadesi ndashki bu
20
adlandırmanın Antikccedilağrsquodaki sahibi Aristotelesrsquotirndash bizim ccedilağımızda ldquohatalı bir
modernizasyonrdquoa uğratılmıştır Ccediluumlnkuuml φύσιςrsquoin koumlkuuml olan φάναιrsquoın anlamı
buumlyuumlme oluşmadır ve ldquodoğardquo biccediliminde ccedilevirdiğimiz soumlzcuumlk aslında ldquokoumlken
gelişmerdquo benzeri bizim ccedilağımızda anlaşılması imkacircnsız bir Yunan kavrayışına
karşılık gelir Jaegerrsquoe goumlre φύσις eski Yunanlardaki ldquosoyutrdquo kavrayışlardan
(Abstraktbildungen) biriydi (Jaeger 2011 s 40)
Jaegerrsquoin tercih ettiği bu ldquosoyutrdquo soumlzcuumlğuumlnuumln tam olarak ne demeye geldiğini
anlamak guumlccedil goumlruumlnebilir Bununla birlikte Jaeger ldquomitikrdquo duumlşuumlnme biccedilimlerinin her
tuumlrluumlsuumlnden bağımsız anlamaya oumlzen goumlsterdiği Miletoslu doğa filozoflarının
guumlnuumlmuumlzde anlaşıldığı biccedilimiyle birer materyalist olmadıklarını kanıtlama
ccedilabasından da geri durmaz Nitekim aynı yazıda γένεσιςrsquoi de bu minvalde
değerlendirdikten hemen sonra Homerosrsquoun Ὠκεανόςrsquou ile Thalesrsquoin ὕδωρrsquou
arasında doğruluğunun tartışmaya accedilık kalmasını bilinccedilli olarak goumlze alır gibi
kesin bir sınır belirlemeye girişir buna goumlre Thales ldquoherşeyin sudan geldiği
youmlnuumlndeki sezgisini (Erkenntnis)rdquo herhangi bir mitik veya alegorik ifadeye
başvurmadan dile getirmiştir Ccediluumlnkuuml Thalesrsquoin suyu Homerosrsquounkinin aksine
goumlzle goumlruumlluumlr duumlnyanın ndashduyulur alanınndash bir parccedilasıdır
Bununla birlikte ilerleyen satırlarda Thalesrsquoin bu oumlğretisinin onu buguumln
ldquometafizikccedilirdquo ve ldquoteologrdquo olarak nitelediğimiz duumlşuumlnuumlrlerle aynı başlık altına
koyacağını da kabul edecektir Buna mecburdur ccediluumlnkuuml παντᾷ πλήρη θεῶν
(DK11a22) ifadesinin yakamızı bırakması başka tuumlrluuml muumlmkuumln olmaz
İyonyalı doğa duumlşuumlnuumlrleri mitik koumlkenlerden etkilenmiş olmakla beraber onların
buumltuumln mitik inanışlara olumlu baktıkları veya bu duumlşuumlnme biccedilimini buumlsbuumltuumln
benimsedikleri elbette iddia edilemez Mitlere karşı mesafeli tutumları her şeyden
oumlnce logosrsquoun dayattığı bir zorunluluktu
Jaeger de İyonyalıların bu tavrını logos lehine yorumlar ama bu yorumu
temellendirmek adına az oumlncekinde olduğu gibi yine Homerosrsquola İyonya
arasındaki nicel bir farka başvurmak zorunda kalır Thalesrsquoin ὕδωρrsquou Homerosrsquoun
Ὠκεανόςrsquounun aksine kosmosrsquoun her yerini dolduran θεοίrsquodur Jaegerrsquoin
21
duumlşuumlncesine goumlre bu fark Thalesrsquoin oumlğretisini bir mit olmaktan kurtarmaya
muktedirdir
Anaksimenes iccedilin bu tartışmalar Thalesrsquole ccedilok benzer olmakla beraber mesele
Anaksimandros olduğunda İyonya bilimselliğinin bize miras bıraktığı ve bu ccedilağda
ccediloumlzuumllmesi en guumlccedil en buumlyuumlk soru işaretiyle karşı karşıyayızdır Su veya hava gibi
duyulur alandaki en temel oumlgelerden birini seccedilmek yerine ἀπείρων gibi muğlak
tartışmaya accedilık bir ldquoşeyirdquo ἀρχή olarak belirleyen Anaksimandros (Simplikios
Phys 2413 DK12a9) Aristotelesrsquoin kendisine yakıştırdığı ldquodoğa filozofurdquo
unvanını boşa ccedilıkarırcasına logosrsquoun ve deney-goumlzlem alanının oumltesine geccedilen
bir oumlnerme ortaya koymuştur
Jaegerrsquoin Thales bahsinde ldquoErkenntnisrdquo diye adlandırdığı θεοί yaklaşımının
Anaksimandrosrsquotaki bir karşılığı da bu olsa gerektir Yine φύσιςrsquoin Aristoteles iccedilin
de bir ldquosoyutrdquo kavrama karşılık geldiği Jaegerrsquoin tezini doğrular biccedilimde
Anaksimandrosrsquoa bu unvanı rahatlıkla yakıştırabilmesinden anlaşılabilir Oumlte
yandan teredduumltsuumlz diyebiliriz ki ἀπείρων ilk defa Anaksimandrosrsquota karşımıza
ccedilıktığına goumlre onu eski bir mit veya alegorik anlatıyla ilişkilendirmek olanaklı
değildir Bu durumda antik doumlnemdeki mit kavrayışını araştırırken bu oumlğretinin
bize katkısı hangi bağlamda ve tam olarak ne olabilir
Kendisi başlıbaşına bir belirsizlik olan bu kavramın izini guumlnuumlmuumlze kalan bir tek
fragmanın yardımıyla suumlrmenin zorluğu hatta imkacircnsızlığı tartışmasızdır Fakat
yine de bu konuda buumlsbuumltuumln ccedilaresiz olduğumuz soumlylenemez İlk felsefe tarihccedilisi
dolayısıyla aynı zamanda Platon oumlncesi filozoflar iccedilin ilk başvuru kaynağımız olan
Aristotelesrsquoin onlara dair kavrayışına bu noktada bir defa daha koşulsuz
guumlvenmemiz gerekecektir Kavramın tartışmamıza hangi bağlamda dahil
edilebileceğine ilişkin sorumuzu cevaplamak iccedilin Fizikrsquoteki ldquosonsuzrdquo başlığı altıda
geccedilen şu berrak cuumlmle tek başına yeterlidir
Sonsuzluk tanrısal (θεῖον) bir şey de olsa gerek ccediluumlnkuuml Anaksimandros ile ccediloğu doğabilimcisinin dediği gibi oumlluumlmsuumlz ortadan kalkmayan bir şey (Aristoteles 2012 203b14)
Bu soumlzler yalnızca İyonya doğa duumlşuumlnuumlrlerinin değil aynı zamanda Aristotelesrsquoin
doumlnemine kadar gelen suumlreccedilte buumltuumln Antikccedilağ bilginlerinin Miletos arkhersquosine
22
ilişkin algısını resmetmesi bakımından bizim iccedilin oumlnemlidir Bunun yanında
Thalesrsquoin πλήρη θεῶν doğası Aristotelesrsquoin bu cuumlmlesiyle yan yana
okunduğunda anlamı daha belirgin hacircle gelmektedir
Cornford Anaksimandrosrsquoun ἀπείρων oumlğretisiyle kadim mitik duumlşuumlnce arasında
organik bir bağ kurarken Parmenidesccedili Moira oumlğretisinden hareket etmesinin
yanında başlıca guumlvencesi Aristotelesrsquoin Fizikrsquote aktardığı Eleatik bir ifadeydi
ldquoHer şeyi ccedilepeccedilevre sarıp her şeyi youmlnetiyorrdquo (Fizik 203b12) Bu cuumlmledeki
περιέχω ve κυβερνάω fiillerinden Cornford İyonya devrimiyle mitik tanrıların
ldquoortadan kaybolmasınınrdquo ardından geride kalan tanrısal ruh toumlzuumlrsquonuuml anlar
ccedilepeccedilevre saran ve youmlneten şey yani soumlz konusu toumlz doğrudan doğruya
φύσιςrsquotir (Cornford 1912 s 146) Boumlylece Jaegerrsquode ifadesini bulduğumuz antik
Yunan doğa kavrayışının ldquosoyutrdquo youmlnuuml Cornfordrsquoun ccediloumlzuumlmlemesinde ifadesini
daha accedilık biccedilimde bulur Cornford bu φύσις kavrayışını ldquosoyutrdquo diye nitelemek
yerine doğrudan doğruya ldquomitikrdquo sıfatını kullanır
Sonuccedil olarak fragmanlar ve tanıklıklar ἀρχήrsquonin tanrısal başka bir deyişle aşkın
olana goumlnderen youmlnuumlnuuml aydınlatarak İyonyarsquoda yalnızca bilimsel duumlşuumlncenin
değil aynı zamanda yeni bir theologiarsquonın da ortaya ccedilıktığını goumlstermektedir
Genel olarak bu ldquomucizevicircrdquo bilimselliğin mitik oumlzelliklere de sahip olup olmadığı
konusunda Cornfordrsquoun araştırmaları fevkalade yol goumlstericidir
Jaegerrsquoin felsefeyi bilhassa İyonya oumlzelinde mitten ayırma girişiminin
oumlluumlmsuumlzluumlğe ek olarak ldquosonradan meydana gelmemişrdquo bir kelimeyle ezeli bir
tanrısallık kavrayışı uumlzerinde temellendirildiğini goumlzden kaccedilırmamak gerekir Bu
keşif ccedilarpıcı olmasına ccedilarpıcıdır fakat yine de Miletosrsquou olgunlaşmış bir
rasyonellikle bağdaştırmak iccedilin yetersiz olduğu kuşkusuzdur Miletosrsquota ortaya
ccedilıkan yeni ldquotanrısal varlıkrdquo herhangi bir biccedilimde doğmamıştı ve zamanlar uumlstuumlyduuml
ancak yine de mitik duumlşuumlnmenin uumlruumlnuumlyduuml ve bu yolla yapılan devrim eski bir
theogoniarsquonın karşısına yeni bir theologiarsquonın koyulmasından ibaretti
Jaeger soumlzuumlnuuml ettiğimiz iddiayı dile getirirken şunları yazar
ἀπείρων goumlrduumlğuumlmuumlz uumlzere aynı zamanda hiccedil meydana gelmemiş bir
şeydir Bu buumltuumln şeylerin koumlkenindeki ilk ilke kavramına bilhassa uygun bir
oumlzelliktir Mitsel duumlşuumlncede tanrıların en temel ayırt edici oumlzelliği insanlar
23
gibi oumlluumlmluuml olmamalarıdır buna karşılık başka bakımlardan insan kılığında
temsil edilirler Rasyonel duumlşuumlnce ise her şey iccedilin kendisinin koumlkeni
olmayan bir koumlken arayarak oumlluumlmsuumlz ve tanrısal bir varlık fikrine varmıştır
(Jaeger 2011 s 50)
Bu rasyonel duumlşuumlnce İyonyarsquoda doğan felsefedir Buradaki rasyonelrsquoin ratiorsquosu
elbette İyonya logosrsquouydu Jaegerrsquoin İyonyalılar konusunda goumlzardı ettiği mitik
yaklaşım da zaten bu rasyonel duumlşuumlnceyle ulaşılan tanrısal varlık fikri olup
Cornfordrsquoun tespit ettiği ldquotanrısal ruh toumlzuumlrdquonden başka bir şey de değildir Uumlstelik
yalnızca Miletos arkhersquosiyle sınırlı kalmayacak buumltuumln antik Yunan tarihi boyunca
suumlruumlp gidecektir
Sonuccedil olarak Thalesrsquoin ὕδωρ oumlğretisindeki her şeyin tanrılarla dolu olduğu
oumlnermesinin Thales veya ondan oumlncekiler tarafından yapılmış deney-goumlzlem
sonucunda ortaya ccedilıkması beklenemez Bu tanrısallık Thalesrsquoin suyun kendi
başına davranan ve neye doğru ldquooluşuprdquo neyden doğru ldquobozulacağınardquo karar
veren bir ἀρχή olduğu fikrinden hareketle ifade ettiği mitik bir ccediloumlzuumlm denemesidir
Thales bu savında duyuların nesnesi olamayacak boyutlardaki başka bir deyişle
var olduğu bilinen değil var olduğuna inanılan minik su taneciklerine yuumlklenmiş
bir tanrısal guumlccedilten soumlz etmektedir Anaksimandrosrsquoun ἀπείρωνrsquou ve goumlkleri
Pythagorasrsquoın sayıları ve kozmik muumlziği Anaksagorasrsquoın νοῦςrsquou gibi antik Yunan
doğacılarının birccedilok oumlğretisi iccedilin de bu durumdan soumlz edebiliriz Oumlzellikle antik
Yunan filozoflarının ldquokozmolojirdquo kabul edilen ve fakat ldquokozmogonirdquo niteliğini henuumlz
buumltuumlnuumlyle yitirmemiş kosmos kavrayışlarında mitik yaklaşım apaccedilık goumlruumlnuumlr
Dahası aşağıdaki boumlluumlmlerde değineceğimiz gibi bu duruma en fazla oumlrneğin
goumlruumllebileceği yer İyonyalı seleflerinden en az iki yuumlzyıl sonra Atinarsquoda yaşamış
olan Platonrsquoun kosmos oumlğretisidir
Tartışmanın odağında olduğu soumlylenebilse de Thalesrsquoin veya ilk doğa
filozoflarından herhangi birinin guumlnuumlmuumlz insanına ccedilok şaşırtıcı goumlruumlnen ve ccediloğu
zaman modern anlamda ldquobilimselrdquo diye nitelendirilen herhangi bir kozmik
oumlnermesinin İyonya aydınlanmasından yuumlzyıllar oumlnce Suumlmerrsquode Mısırrsquoda
Tevratrsquota veya başka bir mitik kaynakta geccediliyor olması felsefe-mit ilişkisini ele
alma tarzımızı değiştirmez Aksine kaynağını ilk olarak Cornfordrsquoda bulduğumuz
bu tespit İyonyarsquoya atfedilen olgunlaşmış rasyonelliğe karşı bir oumlnerme
24
huumlkmuumlndedir Fakat bize goumlre mesele ilk Yunan filozoflarının beslendikleri
kaynak her ne olursa olsun duumlşuumlncelerinin hacirclacirc mitik olmasıdır Gerek İyonya
duumlşuumlnuumlrleri ve gerekse Homeros Hesiodos ve Babilli Mısırlı mit anlatıcıları
tarafından soumlylenmiş doğa-evren oumlğretileri mitik duumlşuumlnmenin birer uumlruumlnuumlduumlr
Antik Mezopotamyarsquodaki herhangi bir goumlkbilim fikriyle Anaksimenesrsquoteki goumlkler
kuramının modern bilimsel kriterlere uzaklığı birebir aynıdır Her ikisinde de belli
başlı duumlşuumlnce ve oumlğretiler aynı şablonlar uumlzerine kurulu olup her ikisi de benzer
biccedilimde gelişen hadiselerden soumlz ederler
Bu benzerliği ortaya koymak iccedilin Cornfordrsquoun 1912rsquode ve oumlluumlmuumlnden sonra
1952rsquode yayınlanan iki başyapıtında olduğu gibi ilk Yunan duumlşuumlnuumlrlerinin Suumlmer
veya Mısırrsquodan aldıkları esinleri motifleri bir bir sayıp doumlkmek de şart değildir
Kesin olan şudur 7 yuumlzyılda İyonyarsquoda başlayan ve ileriki boumlluumlmlerde
inceleyeceğimiz uumlzere Platonrsquoda olgunluğa erişen bu mitik-bilimsel ve mitik-felseficirc
yaklaşım bilim tarihinde Kopernik devrimine ve felsefe tarihinde Nietzschersquoye
kadar kesintisiz suumlrecektir Oumlte yandan antik Yunan duumlşuumlncesinin Mezopotamya
koumlkenli olup olmadığına dair tartışmaların iddia sahiplerine 20 yuumlzyılın ilk yarısı
boyunca deyim yerindeyse ağır bedeller oumldettiğine kısaca da olsa değinmek
gerekir
13 ldquoYunan Mucizesirdquonin belirleyiciliği Burnet-Cornford oumlrneği
Yukarıda mit hakkındaki tanımlarını karşılaştırdığımız iki isimden Eliade mit ve
dinler tarihccedilisi Vernant ise antropolog ve eski Yunan tarihccedilisidir Vernantrsquoın 1962
tarihli ilk kitabının başlığı Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynaklarırsquoydı ve benzer biccedilimde
ondan tam elli yıl oumlnce 1912rsquode yayınlanan bir başka kitabın Cornfordrsquoun From
Religion To Philosophy adlı eserinin alt başlığı da A Study in the Origins of
Western Speculationrsquodu Cornfordrsquoun bu kitapta incelediği temel mesele
Vernantrsquoınkiyle birebir aynı goumlruumlnmektedir Hatta oumlluumlmuumlnden sonra 1952 yılında
Cambridgersquode Principium Sapientiae başlığıyla basılan eserinin alt başlığı
25
Vernantrsquoınkiyle neredeyse aynı biccedilimde The Origins of Greek Philosophical
Thoughtrsquotur
Şuumlphesiz gerek Vernant ve gerekse Cornford antik Yunan tarihi felsefesi ve
mitolojisi konularında Avruparsquonın en buumlyuumlk otoriteleri arasındadırlar
Ccedilalışmalarında benzer veya aynı temalara eğilmiş olmaları da bu bakımdan ccedilok
doğaldır Ancak aralarında yalnızca benzerlikten soumlz edemeyiz son derece
belirgin birtakım farklar da soumlz konusudur Uumlstelik bizim iddiamızı doğrudan
ilgilendiren fark elli yıllık bir zaman aralığından ccedilok daha goumlruumlnuumlr ve ccedilok daha
oumlnemlidir İki felsefe tarihccedilisi ilk Yunan filozoflarındaki duumlşuumlncenin koumlkenleri
konusunda birbirleriyle taban tabana zıt duumlşuumlncelere sahiptirler
Sırf mit tanımlaması hakkında soumlylediklerimizin ışığında bile duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde
Vernantrsquoın bu konudaki tavrını tahmin etmek zor değildir Buna karşılık Cornford
Principium Sapientiaersquode Hesiodosrsquoun titan savaşları anlatısını uzun uzun
alıntılayarak yorumladıktan sonra buumlyuumlk bir suumlrpriz yaparak Hesiodosrsquoun Asya
ve Babilrsquodeki koumlkenleri hakkındaki tezini bir anda karşımıza ccedilıkarıverir (Cornford
1952 s 220) Cornfordrsquoun iddiasına goumlre her iki kitabında da ilk Yunan
filozoflarının kuumlltuumlrel ortamını ve esinlerini hazırlamış olduğunu accedilık biccedilimde iddia
edeceği buumlyuumlk ozan Hesiodosrsquoun meşhur titanlar savaşının asıl kaynağı Asyalı
Hitit-Hurricirc uygarlıkları uumlzerinden Yunan kuumlltuumlr duumlnyasına girmiş olan Babilli
Marduk-Tiamat mitidir
Bize Burnet ve Cornford arasında bir karşılaştırma yapmanın bu mesele iccedilin ne
denli accedilıklayıcı olduğunu oumlğreten George Thomson Yunan felsefesinin ortaya
ccedilıkış aşamalarını incelediği kitabı İlk Filozoflarrsquoda Asya-Babil ccedilıkışını buumlyuumlk bir
başarı olarak selamlarken daha sonrasında bunun Cornfordun başına gelenlerin
başlıca sebebi olduğunu oumlfkeyle bağırmaktan da geri durmaz Uumlstelik Thomsonrsquoa
goumlre Cornfordrsquoun oumlmruuml yetse uzun yıllar goumlrmezden gelinerek
ldquocezalandırılmasınardquo neden olan bu tez Asya-Babilrsquole sınırlı kalmayacak Hint ve
Ccedilinrsquoe de uzanacaktı
Enuma Elishrsquoi Hesiodosrsquoun Theogoniarsquosını ve ilk Yunan filozoflarını
duumlşuumlnce tarihindeki devamlı suumlrecin belirli aşamaları olarak ortaya
ccedilıkarmak Cornfordrsquoun başarısıydı (hellip) Bitirmeden bıraktığı Principium
26
Sapientiae adlı yapıtının sonuccedillarından araştırmalarını Platonculuğun
daha iccedillerine doğru değil daha uzağa Hint ve Ccedilin felsefelerine goumltuumlrmek
niyetinde olduğu accedilıkccedila anlaşılmaktadır (Thomson 1997 s 180)
Bu Yunan mucizesi fikriyle paralel gelişen ve oumlzguumlnluumlk konusunu tartışmaya bile
tahammuumllsuumlz Hellen kavrayışına karşı accedilılan bir bayraktı ve daha oumlnce de
soumlylediğimiz gibi Thomsonrsquoun analizinden anlaşıldığına goumlre Cornfordrsquoun
yapıtlarına Batı duumlnyası tarafından uygulanan bir ambargoyla sonuccedillanmıştı
Thomson yukarıdaki cuumlmlelerin devamında Cornfordrsquou bir başka Yunan felsefesi
uzmanı olan Burnetrsquola karşılaştırırken şunları yazar
hellip onun (Cornfordrsquoun) yapıtlarını akademik ccedilevrelerde etkisi ccedilok daha
buumlyuumlk olmuş bir rakibininkiyle karşılaştırmakla başlayayım işe Cornfordrsquoun
From Religion to Philosophy adlı yapıtı da 1912 yılında yayımlanmış
olmasına karşın buguumlne kadar (1955) bir daha basılmadı Burnetrsquoın Early
Greek Philosophyrsquosi ilk kez 1892rsquode yayımlandı ikinci baskısı 1908rsquode
uumlccediluumlncuumlsuuml 1920rsquode ccedilıktı Aynı yazarın Greek Philosophy from Thales to
Plato adlı yapıtı 1914rsquode yayımlandı ve birccedilok kez yeniden basıldı Bu
kitapta Cornfordrsquoun yapıtına hiccedil değinilmemektedir (Thomson 1997 s
182)
Thomsonrsquoın oumlfkesi bununla bitmez Burnetrsquoın hışmına bizzat uğradığı
durumlardan da oumlrnek verir Dikkat edilmelidir ki burada Cornfordrsquoun ve bizzat
kendisinin Burnet karşısında maruz kaldıkları zorluğu okurla paylaşmasındaki
asıl amaccedil Yunan felseficirc duumlşuumlncesinin mitik koumlkenlerini ortaya ccedilıkarmanın veya
bu gibi ihtimallerden soumlz etmenin Avruparsquodaki akademi ccedilevrelerinde yarattığı
hoşnutsuzluğu goumlzler oumlnuumlne sermektir
Cornfordrsquoun tarihte binlerce yıl geriye giderek uumlstelik felsefe ve tarihle sınırlı
kalmayıp farklı disiplinlerin verilerinden de yoğun biccedilimde yararlanarak ortaya
koyduğu titiz koumlken araştırmasına karşılık Burnet Greek Philosophy from Thales
to Platorsquoda Babil Mısır Hint felsefesinden soumlz etmenin gereksizliği duumlşuumlncesini
ccedilekinmeden ifade etmekte Uzakdoğu felsefesinden bahsetmeye ise hiccedil ihtiyaccedil
bile duymamaktadır Ama herhalde bu duumlşuumlncesinin ccedilekirdeğini meydana getiren
ve onu boumlyle davranmaya zorlayan ilke yine Thomson tarafından aynı metinde
aktarılan 1920 tarihli şu soumlzleriyle net biccedilimde ortaya ccedilıkmaktadır
hellip ldquobilim duumlnya uumlzerinde Yunan tarzında duumlşuumlnmektirrdquo demek onun yeterli
bir tanımıdır İşte bunun iccedilindir ki bilim Yunanistan etkisi altına girmiş olan
27
halklar dışında hiccedilbir yerde hiccedilbir zaman var olmamıştır (akt Thomson
1997 s 183)
Oumlte yandan hiccedil şaşırtıcı olmamakla birlikte tıpkı Thomsonrsquoun yukarıda Burnet
iccedilin soumlylediği gibi Vernantrsquoın Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları adlı 1962 tarihli
kitabında da Cornfordrsquoun ne 1912 tarihli From Religion to Philosophyrsquosinin ne de
1952 tarihli Principiumrsquounun adı geccediler O tarihlerde ccediloktan muumlteveffa olmuş
yazarın kendi adı bile hiccedilbir vesileyle anılmaz
Vernantrsquoın Cornfordrsquou anmasına son derece ilginccediltir ama 1965rsquote yayınlanan bir
kitabında bizzat yaptığı yeni bir Cornford-Burnet karşılaştırmasında rastlarız Bu
Eski Yunanrsquoda Mit ve Duumlşuumlnce adlı kitabın Arkaik Yunanistanrsquoda Pozitivist
Duumlşuumlncenin Oluşumu başlıklı boumlluumlmuumlduumlr
Tıpkı on yıl oumlncesinde yayınlanmış Thomsonrsquoa ait karşılaştırmada olduğu gibi
Vernantrsquoın yaptığı karşılaştırmada da esas mesele ldquoYunan mucizesirdquo
tartışmasıdır Ancak bu defa hiccedil beklenmedik biccedilimde daha ilk sayfadan itibaren
Yunan mucizesine karşı mesafeli hatta eleştirel tavırdaki bir Vernantrsquola
karşılaşırız Dahası yazının accedilılış cuumlmlesi şoumlyledir ldquoRasyonel duumlşuumlnce guumlya
resmi bir kimlik belgesine sahiptirrdquo Vernantrsquoa goumlre bu kimlik belgesinde ldquoguumlyardquo
rasyonel duumlşuumlncenin doğum yeri olarak İyonya adı geccedilmektedir Yazar ilk
sayfada Yunan mucizesi fikrinin ortaya ccedilıkışını resmettikten sonra onun ne
olduğunu şu soumlzlerle accedilıklar
Yunan ldquomucizesirdquonin anlamı şudur İyonya filozoflarının duumlşuumlncesinde
zamanlar uumlstuuml bir akıl yuumlruumltme peyda olmuş Boumlylelikle logosrsquoun ortaya
ccedilıkışı tarihin akışında sıradışı bir suumlreksizliğe neden olmuş Bunların
sonucunda felsefe geccedilmişi olmaksızın duumlnyaya gelen ve sırtında
geccedilmişten yuumlkuuml olmayan bir yolcu gibi goumlruumllmuumlş herhangi bir seleften ve
bağlantıdan bağımsız mutlak bir başlangıccedil gibi alınmıştır (Vernant 2006
s 371)
Elbette bu cuumlmlelerin hepsinin başına bu ccedilok ccedilarpıcı ldquoguumlyardquo kelimesini koyabiliriz
ve hiccedilbir okur bu durumu yadırgamaz Daha sonraki satırlarda Vernant Batı
duumlnyasının artık bu inanışı suumlrduumlremeyeceğini accedilıkccedila ifade eder Birebir kendi
soumlzleriyle aklın (şuumlphesiz bununla ldquoevrenselrdquo bir logos kastedilmektedir)
uumlstuumlndeki bu Yunan ldquotekelinerdquo duyulan guumlvenin ldquoson elli yıllık suumlreccedilterdquo altı
oyulmuştur
28
Vernant bu ccediloumlkuumlşuumln sebeplerini modern doğa bilimlerinde meydana gelen krizin
klasik mantığı koumlkuumlnden sarsması ve Batırsquonın kendisi dışındaki Ccedilin ve Hindistan
gibi bazı kadim ruhccediluluk gelenekleriyle iccediliccedile geccedilmesi vs biccediliminde sıralar Sonuccedil
olarak Batı uygarlığı kendi geccedilmişini ve duumlşuumlncesinin koumlkenlerini şu veya bu
şekilde sorgulamaya başlamıştır
Bu minvalde bir dizi cuumlmlenin ardından beklenen itirafı bir anda yapıverir Batı
duumlnyasının kendi duumlşuumlnce koumlkenlerini sorguladığı bu suumlreccedilte takvimlerde iki kritik
tarih soumlz konusudur Cornfordrsquoun From Religion to Philosophyrsquosinin yayınlandığı
1912 ve Principium Sapientiaersquosinin yayınlandığı 1952 yılları (Vernant 2006 s
372)
Vernant Batırsquoda başlayan bu sorgulamanın tarihini doğrudan doğruya
Cornfordrsquoun yapıtları uumlzerinde okumuş goumlruumlnmektedir Cornfordrsquoun ilk itirazının
yayınlandığı 1912rsquoden Vernantrsquoın bu soumlzlerinin yayınlandığı 1965rsquoe kadar geccedilen
suumlre soumlzuumlnuuml ettiği ldquoson elli yılrdquoa karşılık gelmektedir
Vernantrsquoın okuru boumlylelikle ldquoYunan mucizesirdquo iddiasının bizzat Cornford eliyle
ccediluumlruumltuumllduumlğuuml ve o guumlne değin hep goumlrmezden gelinmiş suumlrece geccedil de olsa şahitlik
etmiştir Bunun anlamı şudur Cornfordrsquoun 1912rsquode oumlne suumlrduumlğuuml ve oumlluumlmuumlnden
sonra 1952rsquode yayınlanan yeni eseriyle ikinci ve son defa guumlndeme getirdiği
Yunan duumlşuumlncesinin mitik koumlkenlerine dahası Doğu menşeli mitik koumlkenlerine
ilişkin tez deyim yerindeyse resmicirc bir makam duumlzeyinde kabul goumlrmuumlştuumlr
Yunan ve Roma mitleri uumlzerine yapılan araştırmaların ldquomitolojirdquo disiplini iccedilin ccedilok
albenili bir vitrin meydana getirdiği son yuumlzyılda yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz
ccediloumlkuumlşuumln bize ifade ettiği ccedilok muumlhim bir kırılma soumlz konusudur Vernant gibi bir
otoritenin bu cuumlmleleri bundan boumlyle Babil ve Asya kaynaklı mitlere aynı goumlzle
bakılamayacağının daha da oumlnemlisi antik Yunan uygarlığını aşarak yakın veya
uzak bazı coğrafyaları kapsayacak yeni bir kuumlltuumlrel miras paradigmasının
mazbatasıdır Artık mesele logos kavramını merkeze almaktan ccedilıkarak
başlıbaşına bir ldquomitrdquo ve ldquomitolojirdquo tartışmasına doumlnuumlşecektir
29
14 Sonuccedil olarak mit ve mitoloji
Yukarıda yaptığımız ccediloumlzuumlmlemeler ışığında mit ve mitolojiye ilişkin kendi
yaklaşımımızı ortaya koyma imkacircnı artık belirmiştir diyebiliriz Bu tanımlamayı
kavramın kendisinden hareketle ve mitle mitolojiyi birbirleri vasıtasıyla
anlamlandırarak yapmamız muumlmkuumln goumlruumlnmektedir Sonuccedil olarak mitoloji kadim
halklarca yaratılmış mitleri inceleyen tarihsel olgularla oumlrtuumlşmeleri bakımından
doğruluk derecelerini araştıran birbirleri arasındaki alışveriş ilişkilerini saptayan
ve farklı kuumlltuumlrlerde ortaya ccedilıkmış motifleri karşılaştıran bilimsel bir disiplindir
Yaptığımız bu tanımlama aynı zamanda felsefe tarihiyle ilgilenirken mitolojiyle
kurabileceğimiz hatta bazı durumlarda kurmak zorunda kalacağımız işlevsel
irtibatı da bir youmlnuumlyle accedilıklığa kavuşturmaktadır Mitoloji bilhassa son yuumlzyılda
başta tarih olmak uumlzere sosyal bilimlerin birccediloğunu ve kadim kuumlltuumlr araştırmalarını
şekillendirmeye başlamış bir araştırma sahasıdır Bu durum aynı zamanda
mitlere bakış accedilısının bu yuumlzyılın başlarında buumlyuumlk oumllccediluumlde değiştiğinin de bir
goumlstergesidir
Eliade bu değişmeyi 1960rsquoların başında yayınlanan Mitlerin Oumlzellikleri başlıklı
incelemenin daha ilk cuumlmlelerinde dile getirir tarihiniyse 1900rsquolerin başı olarak
işaretler (Eliade 2014 s 11) Ayrıntılı biccedilimde belirtmemiş olsa da Eliadersquonin bu
değişmeyi resmederken dayanak noktalarından birinin tarih biliminin ve henuumlz
gelişmekte olan arkeoloji ve antropolojinin 19 yuumlzyılın başlarından itibaren
mitolojiyle kurduğu dirsek teması olduğundan şuumlphe edemeyiz Bunun modern
ccedilağdaki belki de ilk ve en belirgin oumlrneği Schliemannrsquoın Troya kalıntılarını ararken
Homerosrsquoun metinlerini takip etmiş olmasıdır Bu 19 yuumlzyılın başlarında henuumlz
kurulma aşamasında olan modern arkeolojinin tarihindeki en buumlyuumlk
ilerlemelerden birini mitlerden ilham alarak gerccedilekleştirdiği anlamına gelir
Elbette Eliade mitlere bakış accedilısının 20 yuumlzyıl başlarında geccedilirdiği değişimi
Newton ccedilağından 19 yuumlzyıla kadar suumlregelen mit algısına goumlre ccedilizer Eliadersquonin
tespitine goumlre ldquomitrdquo kavramı soumlz konusu doumlnemde yaygınlaşmış olan ldquouydurma
kurmacardquo anlamından sıyrılmış ve arkaik toplumlarda algılandığı biccedilimi yeniden
30
kazanmıştır Bunun sebebi yukarıda da soumlylediğimiz gibi mitin ccedileşitli bilim
sahalarında deyim yerindeyse birdenbire işlevsellik kazanması olduğundan
Eliadersquonin tespitini modern ccedilağda bir tarihle sınırlandırması şaşırtıcı değildir
Bununla birlikte soumlz konusu durumun bizi klasik mit kavrayışını benzer bir bakış
accedilısıyla irdelemeye sevk etmesi de normal karşılanacaktır
Başka bir deyişle klasik doumlnem filozoflarında ve yazarlarında mitin değil
mitolojinin tespitini amaccedillayan bir araştırmanın gerekliliği soumlz konusudur Nitekim
ancak boumlyle bir araştırmanın neticesi olarak belli bazı Antikccedilağ yazarlarının mite
yuumlklediği işlevsel roluuml ve bu yakıştırmanın nedenlerini goumlstermeyi nihayet
Platonrsquoun mitik yaklaşımının ilk oumlrneklerini de ortaya koymuş olmayı umuyoruz
Bilhassa 5 yuumlzyıl Atinarsquosında boumlyle bir mitik yaklaşımın varlığını oumlrneklemek
Platonrsquoun tanrısal mitlerini ve daha sonrasında bu mitlerin uumlzerine bina ettiği
devlet-toplum modelini anlamamızı oumlnemli oumllccediluumlde kolaylaştıracaktır
31
2 BOumlLUumlM
ANTİKCcedilAĞrsquoDA μῦθος VE λόγος KAVRAYIŞI
Eliadersquonin saptaması olan ve 1900rsquolerin başını işaret eden tarihin belli başlı
filozoflar uumlzerinden klasik doumlneme doğru genişletilebileceğinden şuumlphelenmek
iccedilin ccedilok az nedenimiz vardır Nitekim MS 2 yuumlzyıla gelinceye kadarki doumlnemde
bilhassa antik okurların fazlaca rağbet ettiği tarih metinlerinde kimi mitlerin
peşinen bir başlangıccedil koumlken olarak anlatıldığına ccedilok sık rastlanır Elbette bu
durumun antik tarih yazarı tarafından mitin tarihte gerccedilekten vaki bir olay olarak
kabul edildiği anlamına gelip gelmediği sorusu aşağıda ele alacağımız bazı
istisnalar dışında ne yazık ki cevapsız kalmaktadır Ancak antik doumlnem tarih
yazılarında mitle kurulan irtibat o doumlnemdeki tarih okurlarının miti gerccedilek bir
tarihicirc olay bir kelimeyle hakikat kabul ettiğini tartışmasız biccedilimde ortaya koyar
Buna ek olarak antik doumlnemdeki tarih yazarları ve okurları arasında filozofların
da bulunduğunu hep aklımızda tutmamız gerekir
Genel-geccediler bir ldquomitrdquo kavrayışı ne sağlamlıkta inşa edilmiş olursa olsun mit ve
mitolojiye ilişkin herhangi bir tartışma hacirclacirc antik Yunan uygarlığının kavrayış ve
kavramsallaştırma tarzlarıyla iş goumlrmek durumundadır Bu zorunluluğun logosrsquoa
atıf yapan pek ccedilok yanından soumlz edilebilir ancak sırf logos temelli olmadığı
bilhassa filozof ve yazarlar bahsinde ccedilok daha accedilık hacircle gelir Oumlte yandan goumlz
ardı edilemeyecek ilk kuumlltuumlrel kırılma mitin diğer kuumlltuumlrel yaratım ve duumlşuumlnme
biccedilimlerinden ayrılarak bu adla anılmaya başlamasıdır Bu kırılma yine Yunan
Antikccedilağrsquoında oumlzellikle MOuml 6 ve 5 yuumlzyıllarda yaşamış duumlşuumlnuumlrlerin
metinlerinde goumlz oumlnuumlndedir
Antik Yunan duumlşuumlnuumlrleri tarafından μῦθος diye adlandırılan bu biccedilemin
metinlerinde ve sonraki yuumlzyıllarda onların etkisi altında yazılan yeni metinlerde
pejoratif bir tarzda yer yer alaycı bir bakışla ele alındığına da rastlamak
muumlmkuumlnduumlr Fakat bu muumlnferit yaklaşımlara dayanarak yukarıda etraflıca
tartıştığımız μῦθος-λόγος karşıtlığı ve hatta ccedilatışması youmlnuumlnde bir duumlşuumlnceye
genel-geccedilerlik kazandırmak imkacircn dahilinde değildir Yine de bu duumlşuumlncenin
32
doğruluğunu yukarıda değindiğimiz hatalı yaklaşımlardan bağımsız biccedilimde tekil
oumlrnekler uumlzerinden de sınama gerekliliğini kabul ediyoruz
Doğal olarak bu gereklilik bizi Antikccedilağ Yunan duumlnyasında iki kavramın nasıl
algılandığını ve anlamlandırıldığını belli yazarların metinleri uumlzerinden
araştırmaya zorlamaktadır Oumlte yandan bu algı ve anlamlandırmaları doğru
biccedilimde ccediloumlzuumlmleyebilmek soumlzcuumlklerin elde kayıtlı bulunan ilk kullanım biccedilimlerini
irdelemeyi de gerektirecektir Bu amaccedilla Homerik ve Hesiodik metinlerde kısa
bir incelemeye aşağıdaki boumlluumlmlerde girişeceğiz Ancak daha oumlncesinde burada
bilhassa MOuml 7 yuumlzyıldaki İyonya aydınlanmasını takip eden suumlreccedilte mitten
yararlanma biccedilimlerine bazı oumlnde gelen Yunan tarih yazarlarından vereceğimiz
oumlrneklerin antik kuumlltuumlrde mite yuumlklenen anlamı ortaya koyması noktasında
doumlnemin yalnızca entelektuumlellerinin tutumunu değil aynı zamanda onlardan
beslenen okuryazar kitlesinin tutumunu da goumlstermesini oumlnemsiyoruz
21 Antikccedilağ tarihccedililerinde mitolojik yaklaşım oumlrnekleri
Antikccedilağrsquoın okur-yazar manzarasını Eliadersquonin teziyle yanyana koyduğumuzda
karşımızda guumlccedil bir sorunun belirmesi kaccedilınılmazdır 19 yuumlzyıl ve oumlncesinde
başka bir deyişle buumltuumln klasik doumlnemde ccedileşitli mitoloji yaklaşımlarından soumlz
edilebildiğine goumlre bunları 20 yuumlzyıldaki bakış accedilısından farklı ndashhatta belki ilkelndash
kılan tam olarak nedir
Mite yaklaşımların tarihinden soumlz edebilmemiz onu diğer kuumlltuumlrel oumlğelerden
ayıran hepsiyle arasındaki farkı ortaya koyacak bir davranış biccedilimini belirlemeye
bağlıdır Oumlrneğin şiir devlet yasa adalet gibi gerccedilekliği tarihsel verilerle
desteklenen uumlretim biccedilimleri iccedilin boumlyle bir kriter belirlemek zor olmayacaktır
ancak mit iccedilin oumlzellikle de antik Yunan tarihinde soumlzuumlnuuml ettiğimiz uumlretim
biccedilimlerinden farklı olarak onun nasıl iş goumlrduumlğuumlnden değil ona nasıl
yaklaşıldığından soumlz etmemiz gerekecektir Bu durum bizi mitle diğer kuumlltuumlrel
oumlğeler arasındaki ilişkiyi ccediloumlzuumlmlemeye mecbur bırakmaktadır
33
Bu işi yaparken ccedilok faydalı bazı yol işaretlerine sahibiz Soumlzgelimi tragedyanın
mite sıradan yurttaşların goumlzuumlyle bakılınca ortaya ccedilıkan bir biccedilem olduğunu
bilmek (Vernant ve Naquet 2012 411) onunla mit arasındaki ilişkiyi
belirlememizde kolaylık sağladığı gibi demosrsquoun mitle kurduğu ilişkiyi
anlamamıza da oumlnemli oumllccediluumlde imkacircn sağlar Bu tespitten hareketle tragedya
eserlerinde geleneksel bir oumlge olan mitlerin ccedilokccedila işlenmiş olmasının nedenlerini
karara bağlamamız kolaylaşır Kitleler miti eğlenceli ve yararlı bulduklarından
mitleri işleyen sahne eserleri buumlyuumlk ilgi goumlrmekte ve beğenilmektedir Bu
durumun tragedya yazarına izleyici sayısını arttırmak iccedilin ne yapması gerektiğini
goumlsterdiği de accedilıktır ki aynı sebeple tragedya konu olarak ccediloğunlukla geleneksel
mitik anlatılara başvurmuştur
Benzer bir durum o doumlnemde ccedilokccedila ilgi goumlren tarih yazıları iccedilin de soumlz
konusudur Herodotosrsquoun Kadmosrsquou Helen yurduna gelen ilk Yunanlı olarak
anlattığı satırların kaynağı herhangi bir atıfta bulunmasa da o doumlnemde Yunan
coğrafyasında yaygınlık kazanmış muhtemelen doğu koumlkenli mitlerdir Uumlstelik
Herodotos bunu anlatırken aynı konudaki başka mitleri dayanaksız oldukları
gerekccedilesiyle reddeder ve kendi tezini ldquoderin araştırmalarla bulduğunurdquo
(ἀναπυνθανόμενος εὑρίσκω) soumlyleme cesaretini goumlsterir (Herodotus 1920 v57)
Bize de modern okurlar olarak bu satırlarda farklı mitler arasında ldquotarih-bilimselrdquo
kriterlere goumlre bir karşılaştırma ve elemenin nasıl yapıldığını hayretler iccedilinde
izlemek kalır
Kadmos kimin metnine girerse girsin daima mitik bir kahramandır ve onun
adından soumlz etmek bile yuumlzeysel ya da derin buumltuumln araştırmaların yazılı veya
soumlzluuml birtakım mitleri derlemekten ibaret olduğunu anlamamız iccedilin yeterlidir
Aynı Kadmosrsquoa dair duumlzyazıların yani mitle tarihin iccedil iccedile geccediltiği tarih anlatılarının
bir başka oumlrneğini de Herodotosrsquoun ccedilağdaşı olan başka bir Yunan tarihccedilisi
Thukididesrsquote goumlruumlruumlz Thukididesrsquoin iddiası Kadmosoğullarının ilk yerleştikleri
Hellen toprağı olan Boiotiarsquodan suumlrguumln edilmelerinin Troiarsquonın duumlşuumlşuumlnden atmış
yıl sonraya denk geldiğidir (Thucydides 1942 i12 krş İlyada iv385 vd)
34
Cornfordrsquoun Thukididesrsquoi ldquotarihccedilirdquo (historicus) ve ldquomit ustasırdquo (mythicus) olmak
uumlzere iki ana başlık altında incelediği Thucydides Mythistoricus Eliadersquonin
muumlkemmel eseri Mitlerin Oumlzelliklerirsquonin yayınlanmasından 56 yıl oumlnce 1907rsquode
yayınlanmıştı ve son derece ilginccedil bir şekilde eserin ithaf sayfasında meşhur bir
Theaitetos cuumlmlesine goumlnderme vardı hellip bu ruumlyaya karşılık başka bir ruumlyayı işit
(Platon 2016 201d)9
Hatırlanacağı uumlzere bu Sokratesrsquoin bilginin ne olduğu tartışmasına ilişkin
diyalogu bitiren tiradının ilk cuumlmlesidir Cornfordrsquoun cuumlmleyi uyarladığı biccedilime
gelince yeni bir ruumlyanın ikame ettiği eski ruumlyaların hem sayıca kalabalık hem
daha guumlzel olduklarının teslimi gibidir Guumlzel pek ccedilok ruumlyanın yerine yeni bir
ruumlya10 Aynı kitabın kapak sayfasındaki epigraf da bir başka ccedilarpıcı cuumlmledir ve
bu kez birebir Thukididesrsquoten alıntılanmıştır hellip ve belki bunların mitoslara
benzemeyişi bir hoşnutsuzluk yaratacaktır (krş Thucydides 1942 1224)
Cornford bu cuumlmleyi vurgulayarak Thukydidesrsquoin mitlerin ilginccedil ve eğlenceli
olmalarına karşılık tarihsel gerccedileklikle oumlrtuumlşmediğinden serzenişini okur
tarafından kitap boyunca goumlz oumlnuumlnde tutmasını istemektedir Nitekim
Thukydidesrsquoin sitemi hafife alınacak gibi değildir dahası MOuml 5 yuumlzyıl
Atinarsquosındaki yazar figuumlruumlnuumln en zorlu accedilmazlarından birine işaret etmektedir
Bunun nedeni okurun henuumlz yaygınlaşmakta olan duumlzyazı tuumlruumlnden talep ettiği
mitik iccedileriktir Thukydidesrsquoin mitoslara karşı tavır alması Vernantrsquoın olağanuumlstuuml
tespitiyle onları metin iccedilin gereksiz bir suumlsleme olarak goumlrmesinden ileri gelir
(Vernant 2015 s 240)
Atinarsquonın kuumlltuumlr ortamında daha ccedilok ozanların egemen olduğu 5 yuumlzyıl
başlarında İyonya koumlkenli Herodotosrsquoun incelemelerini iccedileren duumlzyazılar az ccedilok
tanınmaktaydı Bununla birlikte Atinarsquodaki okur yine İyonya koumlkenli bir başka
duumlzyazı tuumlruuml olan felsefeyle de peyderpey aşina olmaya başlamıştı Bununla
beraber kentte duumlzyazının tam anlamıyla yaygınlaştığı tanındığı doumlnemi 5
yuumlzyılın ikinci yarısında patlak veren Peloponnesos Savaşırsquoyla işaretlemek
muumlmkuumlnduumlr Bu savaşın abidevi anlatıcısı Thukidides de Atinarsquoda şiirden
9 ἄκουε δὴ ὄναρ ἀντὶ ὀνείρατος 10 Cornfordrsquoun uyarladığı biccedilim şoumlyle ὄναρ ἀντὶ ὀνείρατῶν πολλῶν και καλῶν
35
duumlzyazıya geccedilişin koumlşe taşlarından biridir Bir diğeri buumlyuumlk hatip ve soumlylev yazarı
Gorgias da savaşın devam ettiği yıllarda 60rsquolı yaşlarındayken Sicilyalı yurttaşları
tarafından Lakedaimonlara karşı muumlttefiki olunmak istenen Atinarsquoya diplomatik
elccedili olarak goumlnderilmiştir11
Sonuccedil olarak Yunan coğrafyasında soumlzluuml gelenekten yazılı aktarıma geccediliş ve
ardından duumlzyazının goumlruumllmeye başlaması mitlerin goumlrduumlğuuml ilgiyi hiccedilbir şekilde
azaltmamıştır Daha oumlncesinde lir ozanlarının ve rhapsodların soumlylediği vezinli
soumlzlerde mitik oumlğeler goumlrmekten epeyi hoşlanan kitlenin aynı zevki duumlzyazı
metinlerde de aramaya devam ettiğini bu uumlslubun iki oumlnderi sayılabilecek
Herodotosrsquota ve Thukididesrsquote ccedilok rahat goumlrebiliyoruz Yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz
Thukidides cuumlmlesi bunun belki de en ccedilarpıcı goumlstergesidir
Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer husus Yunan tarihinin en buumlyuumlk mitler
derlemesi olan Homeros metinlerinin Yunan tarih yazarları iccedilin başlıca referans
kaynağı olmasıdır Bu durum bize o doumlnemin tarihccedililerinin goumlzuumlnde Homerik
destanların bir mit olmaktan ccedilıkarak deyim yerindeyse Troia savaşının objektif
bir kroniği hacircline geldiğini duumlşuumlnduumlrebilir Bunda Homerosrsquoun Yunanların
goumlzuumlndeki buumlyuumlk saygınlığının payı buumlyuumlktuumlr fakat yine de goumlz oumlnuumlnde
bulundurulması gereken asıl nokta soumlz konusu tarihccedililerin Homerosrsquoa veya
herhangi bir başka mit anlatıcısına değil genel anlamda mite nasıl
yaklaştıklarıdır
Başka bir şekilde ifade edersek bu anıt eserin yazıldığı ve elden ele dolaştırılıp
ezberlendiği yaklaşık beş yuumlzyıllık doumlnemde mit ve tarih arasındaki ayrım bizim
ccedilağımızdaki gibi kesin sınırlarla belirlenmiş değildi Bunu soumlylerken soumlzgelişi
Herodotosrsquoun kendi doumlneminde ya da birkaccedil on yıl oumlncesinde bir olaydan soumlz
ederken ortaya koyduğu uumlslup ve yaklaşımın Homerosrsquoun anlatısından ldquohiccedilbir
11 Kranz Gorgiasrsquoın Atinarsquoya gelişini 427 yılına tarihlendirir Buna goumlre Leontinoili elccedililerin başı Gorgias aynı zamanda retorik sanatının yaratıcısı olarak Atinalılara daha oumlnce hiccedil duymadıkları guumlzellikte bir uumlslupla soumlylev vermiş bu sayede hayranlıklarını kazanarak onları ittifaka ldquoikna etmiştirrdquo (Kranz 1994 s196) Fragmanda bu yenilikler arasında sayılan ldquoeş ritimli kafiyeli ve zıtlıklar barındıran cuumlmlelerrdquo vurgusuna bakılırsa antik Yunan duumlzyazısının baş mimarlarından biri olan Gorgiasrsquoın soumlylevlerinde bir ccedileşit duumlz-şiir uumlslubunu tercih ettiği duumlşuumlnuumllebilir Buna karşılık aynı uumlslubu Platonrsquoun diyaloglarındaki uzun konuşmalarında goumlremeyişimiz de duumlşuumlnduumlruumlcuumlduumlr
36
şekilderdquo ayrı tutulamayacağını kastetmiyoruz Fakat Homerosrsquoun metninin
Herodotos ve Thukydidesrsquoin yaşadıkları ccedilağda tarih araştırmalarına yol
goumlsterecek pek ccedilok veri iccedileren tarih biliminin rasyonel youmlntemleriyle şu veya bu
şekilde oumlrtuumlşen bir anlatı olduğu hiccedilbir zaman kesinkes reddedilememiştir
Aslına bakılırsa benzer bir durumdan buguumln iccedilin de soumlz etmek muumlmkuumln
goumlruumlnmektedir Antikccedilağrsquoda Homerosrsquoun metni yaygın olarak bir tarih kaydı gibi
okunmaktaydı ve guumlnuumlmuumlzde de bu metnin satır aralarına birtakım ipuccedillarının
gizlendiği duumlşuumlncesiyle derin filolojik ccediloumlzuumlmlemeler yapılmakta antik Yunanrsquoın
kuumlltuumlruumlnuumln coğrafyasının toplumsal yaşamının kodları bu metinlerden
devşirilebilmektedir Troia kentinde yuumlruumltuumllen arkeolojik araştırmalar veya Ege
havzasının gerccedileğe uygun bir modern tasvirini hedefleyen projeler iccedilin
Homerosrsquoun zengin metninin hacirclacirc en buumlyuumlk ilham kaynağı olması şaşırtıcı
değildir
Bilimsel ve etik tutumu tartışmalı olsa da Troiarsquoyı modern ccedilağ insanıyla
buluşturduğuna inanılan Heinrich Schliemannrsquoı bu keşfe vardıran işaret
arkeolojik bir yuumlzey araştırması veya bulgular değil yine Homerosrsquoun
metinleriydi12 Payne onun Homerosrsquou ccedilocukluğunda sarhoş bir değirmenciden
duyduğunu ve Troia araştırmalarının ilk esin kaynağının bu olay olduğunu aktarır
(Payne 1959 s70) Bilinen adı Tuumlrkccedilede ldquokoumlrrdquo anlamına gelen Homeros
(ὅμερος) bu ilk duumlnya savaşını veya vuku bulduğu yerleri gerccedilekten goumlrmuumlş
muumlduumlr bunu hiccedilbir zaman bilemeyeceğiz Fakat onun buumlyuumlk mit-destanında bu
mekacircnlarla ilgili aktardığı bilgilerle gerccedilekte olanların şu veya bu kadar oumlrtuumlşmesi
bu konuda hacirclacirc en fazla ona guumlvenmemizi zorunlu hacircle getirmektedir
12 Schliemannrsquoın Homerosrsquoun metinlerini metot olarak kullanmasıyla ilgili Azra Erhatrsquoın İlyada iccedilin yazdığı harikulade oumlnsoumlz yol goumlsterici olabilir Erhat burada ldquoHomeros Acircşığırdquo diye selamladığı Schliemannrsquoın seruumlvenini şu soumlzlerle anlatır ldquohellip en sonunda Latince ve eski Yunancayı da soumlkuumlp emeline kavuşmak yani Homerosrsquoun Troyarsquosını bulmak uumlzere yola ccedilıkar Yıl 1870 Schliemann elinde bir İlyada bir de Odysseia metni Ccedilanakkalersquoye varırhelliprdquo Goumlruumllduumlğuuml gibi Troyarsquoyı arayan Schliemannrsquoın Homerosrsquotan başka bir rehberi yoktur Daha sonrasında Erhat mitolojirsquonin ndashkendi deyimiyle filolojindash bilimle bitişmesini şu soumlzlerle aktarıyor ldquoSchliemannrsquoın accediltığı ccedilığır verimli oldu İki bilim kolunun birleşmesine yol accediltı Buguumln İlyadarsquonın efsaneye dayanan bir destan olduğunu bilmekle birlikte bu destanın tarihsel temellere dayandığına ve filoloji ile arkeoloji araştırmalarını el ele yuumlruumlterek bu temelleri bir guumln aydınlatabileceğimize inanıyoruzrdquo (Homeros 2005 ss 20-23)
37
Schliemann modern ccedilağın entelektuumlel bir figuumlruumlyduuml ve kendi kuumlltuumlrel ortamında
filolojinin mitolojinin eski Yunan araştırmalarının ilerlemiş olmasından
yararlanarak arkeoloji tarihine geccedilen bu buumlyuumlk başarıya imza atmıştı Boumlyleyken
MS 2 yuumlzyıl gezgin yazarı coğrafyacı Pausaniasrsquoın Yunan Yurdunun
Tasvirirsquonde Mikenrsquodeki aslanlı kapıyı ve Kiklops duvarlarını ararken izlediği
youmlntem Schliemannrsquoın Troya harabelerini ararken izlediği youmlntemle birebir
aynıdır Aşağıdaki cuumlmlelerde bahsi geccedilen ve Pausaniasrsquoa surları kimin yaptığını
haber veren (λέγουσιν - derler) kişilerin yerel mit anlatıcıları olduğunu anlamak
zor değildir
hellip uumlzerinde aslanların olduğu kapı da dahil olmak uumlzere şehir surlarının bir
kısmı hacirclacirc ayaktadır Bunların da tıpkı Protios adına dikilen Tiryns surları
gibi Kykloplarca yapıldığını soumlylerler (Pausanias 1918 2165)13
Oysa soumlz konusu buumlyuumlk kesme taşlı duvarların guumlnuumlmuumlz arkeolojisinde Miken
duvar işccedililiğinin karakteristiği olduğu bilinmektedir Doumlnem halkının ldquobu
buumlyuumlkluumlkteki taşları ancak Kiklopslar kaldırabilirdi hacircliyle duvarları Kiklopslar
yaptırdquo şeklinde oumlzetlenebilecek mitik inancı boumlylece doumlnemin tarihccedilisinin
coğrafyacısının ve bir kelimeyle sosyal bilimcisinin metinlerinde yer bulmuştur
Oumlte yandan Thebesrsquoin kurucu kralı Kadmos baştan sona mitiktir14 o kadar ki kızı
Semele Zeusrsquoun sevgililerinden biridir Miken duvarlarını yapan kişilerse
olağanuumlstuuml guumlccedilte ve devasa kesme taşları kaldırabilen Ouranos ve Gaiarsquonın15
ccedilocukları olan Kiklopslardır Bu anlattıklarımız goumlz oumlnuumlnde bulundurulduğunda
sırf 5 yuumlzyıl Atinarsquosı değil buumltuumln bir Antikccedilağ iccedilin mitolojinin tarihinin mitlerin
tarihinden ccedilok daha belirleyici bir konuma sahip olduğu goumlruumllecektir
Thomson evlilik kurumunu Yunanlar arasında tesis eden Pelasg kralı Kekropsrsquou
anlattıktan sonra eski Yunancanın fonetik tarihinden hareketle Anadolu Kafkasya
ve Etruumlsklerle arasında bir ilişki kurar ve ardından Hint-Avrupa kavramının
kendisinin bile yeniden goumlzden geccedilirilmesi gerekebileceğini tespit eder Bu mitik
anlatıların mevcut tarih kurgusundaki muhtemel hataları duumlzeltebilmesine bir
13 Aynı anlatının Pausaniasrsquotan yaklaşık bir yuumlzyıl oumlncesindeki bir versiyonu iccedilin bkz (Pliny the Elder 1906 vii 195) Pliniusrsquoa goumlre antik Yunanlar o buumlyuumlkluumlkteki taştan kuleleri ancak Kiklopsların yapabileceğine inanıyordu ve bu inancın asıl kaynağıysa kuleleri ilk diken kişilerin Kiklopslar olduğunu soumlyleyen Aristotelesrsquomiş 14 krş İlyada iv385 Odysseia v333 Theogonia 936 15 Uumlccedil tuumlrluuml Kiklopsların hepsinin mitik koumlkeni olarak (krş Theogonia 139 Odysseia ix105)
38
oumlrnektir Elbette boumlylesine geniş ccedilaplı bir değişikliğe kalkışmak iccedilin daha ccedilok
araştırma yapılması gerekmektedir ve Thomson da aynı satırların devamında
bunu kabul ettiğini soumlyler Fakat soumlz konusu başlığı kapatırken şunları yazması
mitolojinin sosyal bilimler iccedilin oumlnemini bir kez daha vurgulamak bakımından
kayda değerdir
Ben burada yalnızca Egersquonin ilk halklarıyla ilgili eski Yunan geleneklerinin
bilgisizce kaleme alınmış yazılar ya da eskiccedilağlara değgin palavralar diye
nitelendirilerek bir yana atılmaması gerektiği noktasında diretmek
istiyorum Bu ayrıntılar bir araya getirildiğinde arkeoloji ve dilbilim
araştırmalarının ortaya ccedilıkardığı goumlruumlnuumlmle uygunluk goumlsteren tutarlı bir
resim oluşmaktadır (Thomson 2007 s 167)
Thomsonrsquoın bu tespitine tuumlmuumlyle katılarak son tahlilde soumlylemek istediğimiz
şudur Schliemann ve Pausaniasrsquoın birarada değerlendirilmesi bize mitolojik
yaklaşımın biri antik ve diğeri modern ccedilağdan olmak uumlzere tıpatıp aynı olan iki
oumlrneğini sunar Bununla beraber Herodotos ve Thukydidesrsquoin metinlerinde
yalnızca Kadmos hakkında değil ldquoilk başlangıccedilrdquo konularının guumlndeme geldiği her
başlık altında doğrudan mitik anlatılara başvurulduğunu goumlruumlruumlz Dolayısıyla mitik
oumlgeler okurun metne ve anlatıcıya olan ilgisini artırdığı gibi logos temelli
rasyonel bir izahı yapılamayan arkaik doumlnemlere ilişkin soru işaretlerini ortadan
kaldırmak iccedilin de tarihccedilinin sığınabileceği en emin limandı bununla birlikte ne
tarih yazarı ne de tarih okuru mitlerin tarih olgularıyla buumlsbuumltuumln ccedilelişik olduğunu
duumlşuumlnmekteydi
22 Mitik duumlşuumlncenin Yunanlı koumlkleri
Miletos doumlneminden itibaren İyonya Atina ve İtalya boumllgelerinde yaşamış filozof
ve yazarların aynı zamanda sıradan yurttaşların da felsefe metinlerinde geccedilen
μῦθος ve λόγος soumlzcuumlklerini kavrama biccedilimlerine dair bir araştırma her hacircluumlkacircrda
Homeros ve Hesiodosrsquotan başlamak zorundadır Ccediluumlnkuuml MOuml 7 yuumlzyıldan
itibaren Yunan şehirlerinde mite karşı bir logos değil bir mitoloji gelişmeye
başlamıştır ve bu mitoloji mevcut mitik birikimlerin logos suumlzgecinden geccedilirilerek
reddedilmesi yeniden duumlzenlenmesi veya farklı işlevleriyle metne katılması
39
biccediliminde kendini belli etmiştir Bununla birlikte Homerosrsquoun veya Hesiodosrsquoun
metinlerinin kendilerinden sonraki doumlnemde İyonyarsquoda ortaya ccedilıkan logos
kavrayışından yoksun oluşunu onların yapıtlarında genel anlamda bir logosrsquoun iş
başında olmayışına vardırmaksa hem anakronik hem de felsefece kavrayışa ters
duumlşen bir tutumdur Onlarda mit-logos bağlamında bir eksiklik olarak oumlne
suumlruumllebilecek belki de tek şey miti ndashelbette logos aracılığıylandash rasyonelleştirmeye
veya saf dışı bırakmaya hiccedilbir şekilde ihtiyaccedil duymamış olmalarıydı
İyonyarsquoda ortaya ccedilıkan mitoloji yaklaşımı ve sonrasında farklı Yunan
coğrafyalarından bulduğu karşılık bilim ve duumlşuumlnce tarihinin sıccedilrama anları
arasında sayılabilir Bu sıccedilramanın logosrsquola ilişkisi ve ona borcu şimdilik bir yana
bırakılırsa İyonyarsquoda vuku bulan hadise iccedilin bir cuumlmlede şunu soumlyleyebiliriz
Duumlşuumlnce tarihi MOuml 7 yuumlzyıla kadar bir Yunan logosrsquounu değil bu logos
ccedilerccedilevesinde gelişen ve yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz mitoloji yaklaşımını
beklemiştir
İlginccediltir ama İyonya bilimsel duumlşuumlncesinin doğuşundan oumlnceki doumlnemde başka
bir deyişle Homerik-Hesiodik ccedilağda μῦθος kavramının karşılığı guumlnuumlmuumlzdeki gibi
doğauumlstuuml kahramanlar olaylar ve fantastik kurgulardan meydana gelmiyordu
μῦθος soumlzcuumlğuumlnuumln guumlnuumlmuumlzde anlaşıldığı biccedilimde karşılanma ihtiyacı ilk olarak
Homeros ve Hesiodosrsquotan iki yuumlzyıl sonra Yunan duumlşuumlnuumlr ve yazarları tarafından
hissedilmiş ve soumlzcuumlk ccediloğunlukla bu bağlamda kullanılmaya başlamıştı Bu
itibarla μῦθοςrsquoun anlam bakımından muhtelif kavramları ndashhatta λόγοςrsquou bilendash
karşıladığı iki yuumlzyıllık Homerik-Hesiodik doumlnem hesaba katıldığında onun
doğruluğa ccedilok daha yakın bir seruumlvenini yazmak muumlmkuumln hacircle gelecektir Bunun
yanında Diels-Kranz geleneğine uyarak Homerosrsquoun da filozof olduğu kabul
edilirse Homerosccedilu anlamdaki μῦθοςrsquoun felsefeyle aşağı yukarı yaşıt olduğunu
soumlyleme imkacircnı doğar
Ne ki yanlı bir uumlslup tartışmada İyonya devrimi merkeze alındığı oumllccediluumlde μῦθος-
λόγος tartışmasında da varlığını belli eder Nitekim doumlnemin İyonyarsquosındaki genel
manzara ve birkaccedil yuumlzyıl sonrasında Atinarsquoda meydana gelen trajedi
duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde Batılı anlamda bilim ve felsefenin her şeyden oumlnce mitik
duumlşuumlncenin egemenliğindeki bir atmosferde doğduğu ve bu doğar doğmaz da
40
felsefe tarihi boyunca suumlruumlp gidecek bir muumlcadeleye atıldığı youmlnuumlnde bir izlenimin
doğması kaccedilınılmazdır
Soumlzuumlnuuml ettiğimiz bu izlenimin haklı gerekccedileleri de ccediloktur her şeyden oumlnce
felsefe daha ilk ortaya ccedilıktığı anda halkla ve politik organizasyonla daha da oumltesi
tapınak ve gelenekle sıkıntılı ilişkiler iccedilinde olmuştur Guumlndelik hayatın buumltuumln
oumlğeleriyle birlikte toplumu şekillendiren şehir-devlet kurumları her ccedilağ gibi
Antikccedilağrsquoda da egemen guumlcuumln yoğunlaşma noktaları olduğundan taraflardan
birinin felsefe olduğu bir muumlcadelenin ortaya ccedilıkması tabiidir İlk filozoflardan
bazılarının savundukları hakikat uğrunda toplum yargılarına ve geleneklere karşı
fedakacircrca ortaya koydukları muumlcadelenin tarih boyunca pek ccedilok bilim ve
duumlşuumlnce ccedilevresi tarafından onurlandırılması bundandır Benzer biccedilimde
Ortaccedilağrsquoın kapanması ve Hellenizm duumlşuumlncesinin canlanmasıyla birlikte ldquoİyonya
bilimselliğininrdquo modern bilimler iccedilin bir ilk oumlrnek hacircline gelmesi de bundandır
Oumlte yandan Antikccedilağrsquoda ortaya ccedilıktığı duumlşuumlnuumllen herhangi bir μῦθος-λόγος
karşıtlığının μῦθοςrsquou ve mitik duumlşuumlnmeyi buumltuumlnuumlyle reddetmeye ortadan
kaldırmaya doumlnuumlk olduğu iddiası buguumln ikna edici goumlruumlnmemektedir Kaldı ki
felsefenin başlangıcına dair birccedilok ders kitabında genişccedile yer verilen μῦθος-
λόγος karşıtlığı μῦθος soumlzcuumlğuumlnuumln yalnızca felseficirc duumlşuumlncenin belirmesinden
oumlnceki doumlnemlerde taşıdığı anlamların uumlstelik bir kısmı uumlzerinde cereyan
etmiştir Nasıl ki İyonyarsquonın goumlrkemli ccedilağından oumlnce Yunan şehirlerinde Yunan
duumlşuumlncesinde ve edebiyatında λόγοςrsquoun kendisinin değil ama taşıdığı
anlamlardan birkaccedilının yokluğundan soumlz edilebiliyorsa aynı şekilde o ccedilağın
sonrasında pek ccedilok şehirde ortaya ccedilıkan Yunan felsefe geleneklerinde de
μῦθοςrsquoun kendisinin değil taşıdığı anlamlardan birkaccedilının safdışı edildiğinden
veya bunun iccedilin ccedilaba goumlsterildiğinden soumlz etmek muumlmkuumlnduumlr
Thalesrsquoten itibaren yaşamış ve felsefe tarihccedilileri tarafından ldquofilozofrdquo diye anılan
buumltuumln eski duumlşuumlnuumlrlerin halkla politik iktidarla yasayla dini inanccedillar ve kuumlltuumlrel
mirasla ilişkileri ndashguumlnuumlmuumlze ulaşan metinlerin kısıtlı oluşuna rağmenndash dikkatle
incelendiğinde yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz muumlcadelenin oumlzellikle 19 ve 20
yuumlzyıllardaki felsefe ve bilim tarihi okumalarından kaynaklı bazı oumlnyargıların
etkisinde μῦθοςrsquoun buumltuumln anlamlarına karşı verilmişccedilesine bir goumlruumlntuuml kazandığı
41
ccedilabucak goumlruumllecektir Yaygın bir kanı olarak bu yakın bir tarihe kadar antik Yunan
felsefesi okumalarına ccediloğu bakımdan tahakkuumlm etmiş durumdaydı
Bununla birlikte aynı meseledeki bir tartışmanın ideolojilerden arınmış ya da en
azından felseficirc bir nitelik taşıyan kısımlarında akıllara ilk oumlnce ldquobilimsel
duumlşuumlncerdquonin başlangıcına dair sorunun gelmesi tabiidir Batılı anlamda bilimsel
duumlşuumlncenin İyonya felsefesiyle başlatılması bir gelenektir ve yukarıdaki
tartışmalarımızda bu geleneğin kurucu oumlgesi olan ldquobaşlangıccedilrdquo tespitine herhangi
bir itirazda bulunduğumuz duumlşuumlnuumllmemelidir Oumlte yandan geleneğin sonucu olan
bir kanıdan ayrıca soumlz edilebilir ve sorunlu goumlruumlnen de budur 7 yuumlzyılda
İyonyarsquoda Thalesrsquoin sorduğu ilk felseficirc soruyla birlikte λόγοςrsquoun mucizevicirc bir
şekilde ortaya ccedilıkarak μῦθοςrsquou ortadan kaldırdığına dair meşhur iddia
Bu iddianın bir youmlnuumlnuuml en azından Yunan mucizesi anlayışıyla şekillenen
biccedilimini yukarıda etraflıca irdelemiş ve Vernantrsquoın tespitiyle son bulduğunu ortaya
koymuştuk (Vernant 2006 s 371) Son olarak buraya kadar soumlylediklerimiz
ışığında kavramların Homerik ve Hesiodik kullanımlarını irdelemeye sıra
gelmiştir
23 Homeros ve Hesiodosrsquota λόγος ve μῦθος
Kavramsallaştırmalarını temalarını araştırma sahalarını goumlz oumlnuumlnde
bulundurarak hem felsefe hem de buumltuumln oumlteki entelektuumlel faaliyetler biccedilimindeki
antik Yunan duumlşuumlncesinin ilk teşekkuumll zemini ve daha sonraki uzun bir suumlre
boyunca beslendiği kaynağın arkaik Yunan şiiri olduğu kuşkusuzdur Bu arkaik
şiiriyse genel olarak lsquoHomeros-Hesiodosrsquo başlığı altında toplamak muumlmkuumlnduumlr
Homerik metinlerde μῦθος ve λόγος soumlzcuumlkleri sonraki yuumlzyıllardaki anlamlarına
nispetle accedilık tartışmasız bir goumlruumlntuuml ccedilizer Bu durum soumlzcuumlklerin yazı diliyle
henuumlz ccedilok tanışık olmayışına yorulabilir Ancak Homeros yazmalarında geccedilen
her kavramın en az beş yuumlz yıl oumlncesine uzanan bir soumlzluuml gelenek geccedilmişine
sahip olduğu goumlzden kaccedilırılmamalıdır Başka bir ifadeyle Homerosrsquoun yazılı
42
varlığı iccedilinde geccedilen her bir soumlzcuumlğuuml Yunan halkının guumlnluumlk hayatında ccedilok
eskilerden beri mevcut olan en az bir varlığın karşılığı olarak sonraki yuumlzyıllara
bırakmıştır Bu durum μῦθος ve λόγος iccedilin de geccedilerlidir Oumlte yandan metnin uzun
soluklu ve ccedilok youmlnluuml olması kendine oumlzguuml soumlz dağarını meydana getiren
soumlzcuumlklerin o doumlnemin Yunancasındaki muumlmkuumln kullanım biccedilimlerinin neredeyse
tamamını bilmemize imkacircn tanır Bu yalnızca farklı soumlzluumlk anlamlarını değil
gramer bakımından buumltuumln kural ve incelikleri de kapsayan bir imkacircndır
λόγος soumlzcuumlğuumlnuumln buumltuumln bir Homeros kuumllliyatında yalnızca iki dizede yer
bulabilmiş olması ilginccediltir Bunların her ikisi de soumlzcuumlğuumln ldquosoumlz konuşmardquo
anlamında ccediloğul dativ hacirclidir İlyada xv395rsquote καὶ τὸν ἔτερπε λόγοις (ndashve onu
hoşnut ediyordu soumlzleriyle) Odysseia i55rsquoteyse αἰεὶ δὲ μαλακοῖσι καὶ αἱμυλίοισι
λόγοισιν (ndashtatlı ve okşayıcı soumlzlerle suumlrekli buumlyuumlluumlyordu)
Bu durum daha ilk bakışta bizi metaforik bir ldquologos yokluğurdquo duumlşuumlncesine
suumlruumlkleyebilecek bir tuzağı andırır Başka bir deyişle Homeros iccedilin hazırlanacak
hiccedilbir soumlzluumlkte λόγος maddesinin ldquosoumlz konuşmardquo anlamları dışında bir
karşılığının bulunmayacak olması dehşet vericidir
Boumlyleyken soumlzcuumlğuumln koumlkuuml olan λέγειν fiilinin neredeyse her ccedilekimi ve λόγος
dışındaki neredeyse buumltuumln tuumlrevleri İlyada ve Odysseiarsquonın şurasına burasına
rastgele serpiştirilmiş gibi suumlrekli karşımıza ccedilıkar durur Bu durumda Homeros
şiirinde λόγοςrsquoun ccedilok sayıdaki anlamını hangi soumlzcuumlklerle vermiştir
Oumlrneğin λόγοςrsquoun ldquoakılrdquo anlamının Homeros kuumllliyatında hangi soumlzcuumlkle
karşılandığını araştıracak olursak işimiz ccedilok zor değildir Nitekim νόοςrsquou yine
bunun νοῦς biccedilimini hatta fiil koumlkuuml olan νοέωrsquoyu daha ilk bakışta metnin pek ccedilok
yerinde bulabiliriz Soumlzcuumlğuumln tuumlrevlerinden νόημα da her iki cildin pek ccedilok
dizesinde karşımıza ccedilıkar Yine νοέω tuumlrevi olan γνώριμος γνωτός soumlzcuumlkleri de
Homeros tarafından sıkccedila kullanılmıştır Bununla beraber νοέω ve tuumlrevlerinin
hiccedilbir kullanımında μῦθοςrsquoun karşıtı olan bir ldquoakılrdquo anlamına atıf goumlremeyiz
λόγοςrsquoun Homerosrsquotaki varlığının bu denli sınırlı olmasına karşılık μῦθοςrsquoun her
bir casusrsquounun yuumlzlerce kullanımıyla karşılaşmak ccedilok daha şaşırtıcıdır Yukarıda
ele aldığımız ve nihayet anakronik diye nitelediğimiz bazı yanlış kanıların etkisi
43
altındaki bir okur tarafından bu durum μῦθος egemenliğindeki bir ccedilağın ozanı iccedilin
normal goumlruumllebilir Boumlyleyken aynı okur o ccedilağda kullanılan μῦθοςrsquola şayet
varlığından soumlz edebilecekse λόγος egemenliğindeki doumlnemde kullanılan μῦθος
arasında herhangi bir ilişki bulunmaması gerektiğini de baştan kabul etmelidir
Başka bir deyişle eğer 7 yuumlzyıldan itibaren Yunan kuumlltuumlr duumlnyasının λόγος
egemenliğine girdiği kabul ediliyorsa bu yeni paradigmanın yarattığı μῦθοςrsquoun da
eskisinden buumltuumlnuumlyle farklı yepyeni bir karşılığı olmak zorundadır
Homerosrsquota geccedilen μῦθοςrsquoların neredeyse hepsi ldquokişilerin başından geccedilen
olaylarrdquo vs geleneksel anlamları bir kenara bırakılırsa soumlylev konuşma hesap
duumlşuumlnce gibi tamamı eski Yunanca soumlzluumlklerdeki λόγος maddesinde yazılı
bulunan anlamlara goumlnderme yapar Bu μῦθος- λόγος tartışması bağlamında
Homerosrsquoun bize yaptığı en buumlyuumlk suumlrprizdir
Destanda λόγοςrsquoun birincil anlamlarından ldquosoumlz konuşmardquo iccedilin μῦθος kullandığı
yerler şoumlyledir İlyada v493rsquote δάκε δὲ φρένας Ἕκτορι μῦθος (ndashve bu konuşma
iğneledi Hektorrsquoun yuumlreğini) viii525rsquote μῦθος δ᾽ ὃς μὲν νῦν ὑγιὴς εἰρημένος ἔστω
(ndashşimdilik soumlylenecek en sağlıklı soumlz budur) xii80rsquode ἅδε δ᾽ Ἕκτορι μῦθος
ἀπήμων (ndashve bu konuşma hoşuna gitti Hektorrsquoun) xiii748rsquode bir oumlncekiyle birebir
aynı dize ve anlamda ixx242rsquode ἅμα μῦθος ἔην τετέλεστο δὲ ἔργον (ndashsoumlz
soumlylendiği anda iş tamama ermişti) Odysseia i358rsquode μῦθος δ᾽ ἄνδρεσσι
μελήσει πᾶσι (ndashsoumlylevse sadece erkeklerin işidir) viii185rsquote θυμοδακὴς γὰρ
μῦθος ἐπώτρυνας δέ με εἰπών (ndashccediluumlnkuuml yaptığın konuşma iğneledi yuumlreğimi)
xvi385rsquoteεἰ δ᾽ ὑμῖν ὅδε μῦθος ἀφανδάνει (ndasheğer canınızı sıktıysa bu soumlzuumlm)
xvii57rsquode τῇ δ᾽ ἄπτερος ἔπλετο μῦθος (ndashama sonrasında kanatsız kaldı soumlzuuml)
xviii50rsquode τοῖσιν δ᾽ ἐπιήνδανε μῦθος (ndashve hoşlarına gitti bu soumlz) xviii290rsquoda bir
oumlncekiyle aynı ifade ve aynı anlamda ixx29rsquoda xvii57rsquodekiyle birebir aynı ifade
ve aynı anlamda xx247rsquode xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda
xxi143 xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda xxi269 yine
xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda xxi386 xvii57rsquodekiyle birebir
aynı ifade ve aynı anlamda xxii398 xvii57rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı
anlamda xxiii49 ἀλλ᾽ οὐκ ἔσθ᾽ ὅδε μῦθος ἐτήτυμος (ndashama bu soumlz doğru değil)
xxiv465 οὐ γὰρ σφιν ἅδε μῦθος ἐνὶ φρεσίν (ndashccediluumlnkuuml inanmamışlardı bu soumlze)
44
Oumlte yandan μῦθος bazı dizelerde ldquokarşılıklı konuşmardquo olarak (oumlrn İlyada iv214
vd) bazılarındaysa geleneksel anlamıyla uygun biccedilimde kahramanların
başından geccedilen ve sonradan anlatılan hikacircye (oumlrn Odysseia iii95 xi492) olarak
geccedilmektedir
Destanın bazı yerlerindeyse μῦθοςrsquou duumlşuumlnce niyet tasarı anlamlarında
goumlruumlruumlz İlyada i545-546rsquoda μὴ δὴ πάντας ἐμοὺς ἐπιέλπεο μύθους εἰδήσειν (ndash
iccedilimden geccedileni bilmeye heveslenme) Odysseia iv676 οὐδ᾽ ἄρα Πηνελόπεια
πολὺν χρόνον ἦεν ἄπυστος μύθων (ndashPenelopeiarsquonın bu planlardan habersizliği
ccedilok suumlrmedi)
Oumlte yandan Odysseiarsquonın bir yerindeyse zaferden sonra eve doumlnmek iccedilin
gemilerine binmiş olan Argoslular Agamemnon tarafından aniden toplantıya
ccedilağrılmıştır ve bu toplantının ldquonedenirdquo iii145rsquote yine μῦθος soumlzcuumlğuumlyle verilir
μῦθον μυθείσθην τοῦ εἵνεκα λαὸν ἄγειραν (ndashikisi beraber anlattı adamları neden
topladıklarını) Dikkat edilirse bu dizede hem ldquonedenrdquo soumlzcuumlğuuml hem de
ldquoanlatmakrdquo fiili μῦθndash koumlkluumlduumlr
μῦθndash koumlkluuml soumlzcuumlklerin kullanıldığı yerler iki ciltte toplam beş yuumlzden fazladır ve
bunlardan iki tanesiyse μῦθος ve λόγοςrsquoun birleşmesiyle tuumlretilmiş μυθολογεύω
fiilidir Bu Odysseiarsquoda Odysseusrsquoun Kirkersquoden Kalypsorsquoya gelinceye kadar
başından geccedilenleri anlattığı on ikinci kitaptır ve μυθολογεύωrsquonun her iki kullanımı
da kitabın son doumlrt dizesinde ardarda gelir Liddell-Scott soumlzcuumlğuumln tek kullanımı
olarak Homerosrsquoun bu dizelerini goumlstermekte ve anlamını ldquoharfi harfine anlatmakrdquo
şeklinde vermektedir (Liddell amp Scott 1883 s 983)
Hesiodosrsquoa gelince λέγειν vs gibi koumlkteş soumlzcuumlkler dışında λόγοςrsquoun kullanıldığı
yerler her iki kitapta toplam beş dizedir Bunlar sırasıyla Theogonia 229rsquodaki
Erisrsquoten doğan tanrıccedila kızlarından ψευδής Λόγος (ndashyalan soumlz) 890rsquodaki αἱμυλίοισι
λόγοισιν (ndashayartıcı soumlzlerlehellip) İşler ve Guumlnler 78rsquodeki birebir aynı ifade 106rsquodaki
ἕτερόν hellip λόγον (ndashbaşka soumlzhellip) ve 789rsquodaki yine Theogonia 890rsquodakiyle birebir
aynı ifadedir Sonuccedil olarak λόγοςrsquoun kısıtlı kullanımı Homeros gibi Hesiodos iccedilin
de geccedilerlidir ve yine aynı şekilde yalnızca ldquosoumlz konuşmardquo anlamına karşılık
gelmektedir
45
Yukarıda Homerosrsquotaki νόος iccedilin yaptığımız incelemeyi Hesiodosrsquoun metnine
uyguladığımızda λόγοςrsquoun ldquoakıl duumlşuumlnmerdquo vs anlamlarını karşılayan bu soumlzcuumlk
bir kez daha aynı oumlruumlntuumlyle karşımıza ccedilıkacaktır İlyada ve Odysseiarsquoda olduğuna
benzer biccedilimde burada da νόος soumlzcuumlğuuml λόγοςrsquoun yokluğunu hissettirmemiştir
Theogoniarsquoda dokuz İşler ve Guumlnlerrsquodeyse on ayrı dizede olmak uumlzere toplam
on dokuz defa kullanılmıştır Ayrıca νοέω fiili ve bunun isim hacircli νόημα da her iki
kitapta sıklıkla karşımıza ccedilıkar
Bu metinlerde de μῦθος ve koumlkteşlerine bakıldığı zaman Homerosrsquola yine benzer
biccedilimde Theogonia (24 165 663) ve İşler ve Guumlnlerrsquode (10 194 205) toplam
altı farklı dizede soumlz konuşma ve anlatmak (μυθέομαι) anlamlarında kullanıldığı
goumlruumlluumlr
Homeros ve Hesiodosrsquota λόγοςrsquoun belli anlamlarına μῦθοςrsquola verilen bu karşılık
şiir diline oumlzguuml bir kullanım olmaktan ccedilok soumlzcuumlğuumln İyonya devrimi oumlncesindeki
kavranışını bizim iccedilin accedilıklığa kavuşturan guumlndelik bir kullanım biccedilimini
vermektedir Her iki ozanın dizelerinde μῦθος soumlzcuumlğuumlyle karşılanan soumlylemek
soumlz soumlylev karşılıklı konuşma ve neden gibi aslında λόγοςrsquoun listesinde yer alan
anlamlar Homerik-Hesiodik doumlnemde iki kavram arasında herhangi bir
ayrışmanın zıtlaşmanın soumlz konusu olmadığını goumlstermesi bakımından dikkat
ccedilekicidir
46
3 BOumlLUumlM
PLATONrsquoUN DİYALOGLARINDA MİT
Yukarıda bazı Yunan tarihccedili ve yazarlar iccedilin ortaya koyduğumuz mitoloji
yaklaşımını en olgun hacircliyle ve logosrsquola iccedil iccedile geccedilmiş biccedilimde goumlrebileceğimiz
anti Yunan figuumlruuml Platonrsquodur Soumlzgelişi Phaidrosrsquota Boreasrsquoın Oreithuiarsquoyı kaccedilırma
mitiyle ilgili soumlylenenler (Platon 2014 229b vd) 5 yuumlzyıl metinlerinde karşımıza
ccedilıkan mitoloji yaklaşımları arasında en ccedilarpıcı oumlrneklerden biridir Burada
Sokrates bir mitin anlattıklarından hareketle kendi doumlneminin Atinarsquosını mitik
ccedilağlardaki Atinarsquoyla başarılı biccedilimde oumlrtuumlştuumlruumlr ve kanıt olarak da tıpkı
Pausaniasrsquoın aslanlı kapıdaki dev kesme taşları goumlstermesi gibi Artemis
tapınağına giden yol uumlstuumlndeki Boreas sunağını goumlsterir
Başka pek ccedilok oumllccediluumltuumlnden soumlz edilebilir olmakla beraber klasik doumlnemdeki
mitoloji yaklaşımlarının olumlu veya olumsuz diye sınıflandırabilme imkacircnımız
irdelenen mitin doğruluğuna yazar tarafından guumlven duyulup duyulmadığıyla
ilgilidir Platonrsquoun yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz pasajının devamında Phaidrosrsquoun
ldquobu hikacircyenin doğru olduğuna inanıp inanmadığı (πείθω)rdquo sorusuyla metne
birdenbire dahil edilen Platoncu mitoloji yaklaşımı ilk oumlnce mitte geccedilen doğa
tasvirlerinden yola ccedilıkarak Oreithuiarsquonın kaccedilırıldığı yeri belirler buna karşılık
hemen sonrasında Sokratik ironinin oumlrneklerinden birini sahneye koyarak
doumlnemin Yunan mitleriyle arasındaki mesafeyi vurgulama yoluna gider
Boreas mitine karşı bu tavır λόγος ve μῦθος arasında uumlccedil yuumlzyıldan fazladır
devam etmekte olan gerilimin Platonrsquoda cisimleşmiş hacircli olarak okunabilir
Nitekim bu satırların devamında Platonrsquoun bu hikacircyeye boumlylesine şuumlpheci hatta
alaycı yaklaşmasının nedenleri accedilıkccedila goumlruumllecektir Mit her şeyden oumlnce kimi
zaman şoumlyle kimi zaman boumlyle anlatılan bir hikacircyedir Uumlstelik tuhaf anlaşılmaz
uğursuz varlıklardan soumlz etmektedir Bu nedenle mitlerle uğraşmak keskin kafalı
ve gayretli kişilere duumlşer (229d-230a)
47
Bu cuumlmleleri tersinden okumak bize Sokratesrsquoin guumlya mitle uğraşmaktan
μυθολόγημαrsquodan geri durmasının nedenlerini daha accedilık biccedilimde goumlsterir
Platoncu anlamda olsun veya olmasın λόγος bu oumlykuumllerde anlatılanların
hakikatle oumlrtuumlşmesinin muumlmkuumln olmadığını bildirdiğinden bu pasajda mit
karşısında Sokrates gibi guumlven duyan (πιστέω) ve hoşnut (χαρίεντα ἡγοῦμαι)
bununla birlikte sakınımlı bir yaklaşım muumlmkuumln yaklaşımların en doğrusu gibi
goumlsterilmiş olur Bize goumlre bu mitleri irdeleyen ve onlara bir yaklaşım belirleyen
yanlarından oumltuumlruuml guumlccedilluuml bir mitolojinin ifadesidir
Platonrsquoun miti dışlar gibi goumlruumlnen ama iccedilselleştirmiş felsefesi Vernantrsquoa goumlre onu
ldquosoumlzcuumlğuumln tam anlamıyla felsefe dilinin hem berisinde hem de oumltesinde olanları
accedilıklama aracı olarak seccedilkin bir yer verecektirrdquo (Vernant 2015 s 254) Bu bakış
Platonrsquoun felsefesinin mitle ilişkisini saptamasıyla son derece isabetliyken mitin
yalnızca soumlylem guumlcuumlnden yararlanan bir Platonrsquou resmetmesiyle eksiktir Bu
eksiklikle beraber Vernantrsquoın mitolog Platonrsquou Devletrsquoteki Lidyalı Gygesrsquoten
Devlet Adamırsquondaki genccedilleşen nesilden veya Phaidrosrsquotaki Mısır tanrıları
muumlnakaşasından soumlz eden bir Platon hacircline gelir Oumlrnekleri ccediloğaltmak
muumlmkuumlnduumlr ama burada ccedilizilen resimde cafcaflı giysilerinden ve goumlrkemli
teccedilhizatından soyundurulmuş ccedilırccedilıplak bir Platon karşımızda durmaktadır
Devletrsquote Hint koumlkenli uumlccedil sınıflı toplum yapısını oumlneren Timaiosrsquota tanrılarla diğer
varolanlar arasında katı bir hiyerarşi belirleyen Phaidonrsquoda ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuumlnuuml
Orfik arguumlmanlarla temellendiren yine Devletrsquote aynı meseleyi oumlte-duumlnyacılık
uumlzerinde inşa eden Platon bu resimde karanlıkta kalmıştır Mitler vasıtasıyla
boumlylesine buumlyuumlk ve yepyeni bir evren kuran bir Platonrsquodan soumlz ediyorsak onun
felsefesinde mit alelade bir accedilıklama aracı olmanın ccedilok oumltesine geccedilmiş
durumdadır
48
31 Platonrsquoun Felsefesinde Mitin Belirmesi
Homerosrsquoun baştan sona mitik olan duumlnyası μῦθοςrsquola hiccedilbir bakımdan ccedilelişik ya
da herhangi bir mitoloji yaklaşımına karşı korumacı olmadığı gibi (henuumlz
lsquomitolojirsquonin varlığı soumlz konusu olmadığından boumlyle bir durum zaten olanaksızdı)
anlattığı olay veya kişilere μυθικός sıfatının yakıştırılması iccedilin kendisinden ccedilok
sonraki yuumlzyılları beklemek gerekecektir Sokrates Platon ve Aristotelesrsquoin
yaşadığı 5 yuumlzyıl Atinarsquosına gelindiğindeyse artık İlyada ve Odysseiarsquonın yazıya
aktarılmasının uumlzerinden uumlccedil ila doumlrt yuumlzyıl geccedilmiş μῦθος soumlzcuumlğuumlyle tuumlrevlerinin
anlamı koumlr ozanınkinden epeyi uzağa duumlşmuumlştuumlr16 Geccedilen suumlre zarfında İyonya
duumlşuumlnuumlrlerinin arkhesinden Elealıların rasyonel tanrı fikrine kadar devrim
niteliğinde sayılabilecek pek ccedilok felsefi keşif gerek kitaplar gerek gezgin
filozofların tartışmaları vasıtasıyla Atinarsquodaki kuumlltuumlr ortamlarına deyim yerindeyse
boca edilmiştir Yine aynı yuumlzyıllar iccedilinde sırasıyla Solon Kleisthenes ve
Periklesrsquoin yaptığı politik devrimlerle Atinarsquoda demokrasi kurumu yerleşmiş
zaman zaman beliren devlet krizlerine rağmen işler durumdadır O kadar ki 5
yuumlzyılda Atina Platonrsquoun deyişiyle adeta bir παντοπώλιον πολιτειῶνrsquoa (devlet
duumlzenleri panayırı ndash557d) doumlnmuumlş durumdadır Ccediloğu soylu ve varlıklı ailelerin
ccedilocuğu olan politikos adayı genccediller gelecekleri adına buumlyuumlk vaatlerde bulunan
Sofist filozofların peşinden ayrılmamakta onların dilinden doumlkuumllen yeni
kavramlar eski mitler dizeler ve oumlzdeyişler her guumlnuumln yeni tartışma konusunu
belirlemektedir Oumlnderleri eski şairler olan bu gezgin oumlğretmenlerin belirlediği
oumlzguumlr tartışma ortamlarında yuumlzlerce yıllık gelenekler tanrı hikacircyeleri toumlre ve
adetler saygısızca anılmakta hatta Protagoras oumlrneğinde goumlrduumlğuumlmuumlz gibi
tanrılar bazen tartışmaya değer bile bulunmamaktadır Ortaya ccedilıkan bu yeni
siyasal ortamda Attika soylularının geccedilmiş masallardan oumlzlemle hatırladıkları
16 Oumlrneğin Phaidrosrsquota (265c) Erosrsquou yuumlceltmek adına soumlylenen oumlvguumlye Goumlkyuumlzuuml Uumlzerinersquode (284a) ise goumlkyuumlzuumlnuuml Atlasrsquoın desteklediğini anlatan hikacircyeye (buradaki ldquohikacircyerdquo yine μῦθοςrsquotan başkası değildir) yazarlar tarafından μυθικός sıfatı yakıştırılmıştır Metinlerin bağlamına goumlre Platonrsquoun kullandığı μυθικόςrsquoun ldquodestansırdquo yani ldquogeleneksel μῦθοςrsquoa uygunrdquo Aristotelesrsquoin kullandığı μυθικόςrsquoun ise bu goumlruumlşle ccedilelişmeyecek biccedilimde ldquogerccedileklikle bağdaşmayan hikacircye uyarıncardquo anlamlarına geldiğini goumlruumlyoruz
49
altın ccedilağın uumlzerine kuumll serpilmiş gibidir Buumltuumln bu manzarayı Platonrsquoun
diyaloglarda bize sunduğu agora fotoğraflarından accedilıkccedila goumlrebiliyoruz
Bununla birlikte pek ccediloğu demokrat ve ldquosekuumllerrdquo filozoflarla dolup taşan 5 yuumlzyıl
Atinarsquosında olsak da bu ccedilalışmanın başından itibaren benimsediğimiz
perspektifin elverdiği oumllccediluumlde diyalogların her birinde bizi oumlzguumln bir tanrıya
vardırabilecek sayısız patika ağzı goumlrmemiz muumlmkuumlnduumlr O kadar ki Platonrsquoun
yazıları Atinarsquonın şehir planına benzer biccedilimde haritalandırılacak olsa neredeyse
buumltuumln sokak başlarına bu patika ağızlarından biri denk duumlşebilirdi
Nietzsche Batı duumlnyasının son iki yuumlzyıldaki Platon algısını şekillendirecek
biccedilimde İyinin ve Koumltuumlnuumln Oumltesindersquoye oumlnsoumlzuumlnde dile getirdiği artık neredeyse
herkesccedile bilinen ldquohalkın Platonculuğu Hristiyanlıkrdquo tespitiyle (Nietzsche 1999
13) Batılı okuruna bir daha hiccedilbir zaman eski guumlven duygusunu verememek
uumlzere Platon kuumllliyatını Kitab-ı Mukaddesrsquole aynı rafa kaldırmayı başarmıştır
Batı uygarlığının 19 yuumlzyıla kadar geccedilirmiş olduğu suumlreccedil ve buumlyuumlk toplumsal
travmalar goumlz oumlnuumlne alındığında Nietzschersquonin Platonrsquoa youmlnelttiği bu sert
ldquoruhbanlıkrdquo ithamının nedenleri epeyi fazlalaşacaktır Oumlte yandan Nietzschersquoden
sonraki ccedilağda yetişen ve Nietzscheci yorumu benimseyen duumlşuumlnuumlrler aynı
travmalarla bizzat tanışık olmasalar da Platonrsquoun bu ldquoruhbanlıkrdquo youmlnuumlnuuml ccedilok
daha derinlemesine irdelemiş tartışmışlardır Nietzsche Platonrsquoun ldquoruhbanlıkrdquo
youmlnuumlnuuml felsefesinin buumltuumlncuumll yapısını goumlz oumlnuumlnde tutarak tespit ederken onun
halefi olan duumlşuumlnuumlr ve araştırmacılar aynı konudaki tartışmalarının ccediloğunu
diyaloglara sık aralıklarla ve dağınık biccedilimde yerleştirilmiş kimi goumlruumlnuumlr kimi gizli
olan mitler etrafında kurgulamaktadır Herhalde bunun iki sebebinden soumlz
edilebilir biri klasik filolojinin son yuumlzyılda kat ettiği hayranlık veren mesafe
diğeriyse Platonrsquoun anlattığı irili ufaklı mitlerin nihayet bir araya gelerek
ldquoPlatonculukrdquo adı verilen devasa yapıyı oluşturduğunun keşfi ve kabuluumlduumlr
Guthriersquonin tespitiyle diyaloglar felsefenin dinin ve şiirin benzersiz bir
birleşiminden meydana gelirler (Guthrie 1955 s 333) Oumlte yandan dinin ve şiirin
diyaloglarda felsefeyle yan yana gelmesinin başlıca nedeni Platonrsquoun yaşadığı
doumlnemde Atinarsquodaki politik ccedilalkantılar ve filozoflardaki biteviye duumlzen arayışı
olduğundan Platonrsquoda mitlerin bir başka deyişle dinin belirmesine tanık
50
olacağımız zemin yine politik olmak durumundadır Bu nedenle her ne kadar
sonraki başlıklar altında politikaya daha tafsilatlı değineceksek olsak da buradaki
Platonik mitler tartışmasının başında mitlerin ilk başlatıcısı olan Devletrsquoin II
Kitabına birkaccedil paragrafla değinmemiz gerekmektedir
Devletrsquoin genel olarak da diyaloglarda oumlngoumlruumllen devlet duumlzeninin işleyişine
bakıldığında belli bir dinin ldquoyasardquo eliyle yuumlruumlrluumlğe koyulmadığı goumlruumlluumlr Ancak oumlte
yandan bu doğru tespit Platonrsquoun dine yaklaşımını ccediloumlzuumlmleyen araştırmacılar
iccedilin fevkalade yanlış bazı oumlnkabullerin de kaynağı durumundadır Nitekim Platon
Devletrsquote Yasalarrsquoda veya herhangi bir diyalogunda adı koyulmuş belli bir dini
inancın nomos vasıtasıyla guumlvence altına alınmasını oumlnermez fakat bu onun din
konusunda kayıtsız bir toplum oumlngoumlrduumlğuuml anlamına gelmemektedir Yukarıda
değindiğimiz gibi dinin kurumsallaşmasının Platonrsquoun devleti iccedilin ccediloğu
bakımlardan vazgeccedililmez oluşu Devletrsquoin daha ilk boumlluumlmlerinde accedilık biccedilimde
ortaya ccedilıkacaktır
Gerccedilekten de Platonrsquoun Kallipolisrsquoi ne kadar sade teferruattan uzak bir
başlangıccedilla kurulursa kurulsun onda dini bir yapının tartışma goumltuumlrmez
gerekliliğini sezmemiz fazla zaman almayacaktır Bizzat Platonrsquoun 369b
paragrafından itibaren betimlemeye başladığı suumlreci kısaca oumlzetlersek polisrsquoin
oluşmasını kaccedilınılmaz hacircle getiren ilk etken her bir insanın kendi eksiklerini
karşılamakta yetersiz kalması bu eksiklerin sayıca ccediloğalması nedeniyle de
birccedilok insanın bir araya gelmesidir Platonrsquoda işte bu kadar goumlsterişsiz yalın bir
başlangıccedilla polisrsquoin varlığından soumlz etme imkacircnı buluruz Bu yalınlık bir suumlreliğine
devam eder ve bu suumlre zarfında topluluktaki ilişkiler suumlrekli en sıradan ihtiyaccedil ve
alış-verişler uumlzerinden kurulur Sırasıyla yiyecek barınak giysi Fakat bu
ihtiyaccedillar bile aslında hiccedil de kuumlccediluumlk olmayan bir emekler silsilesi meydana
getirecektir Boumlylece ilk karmaşık sistemlerden biri olan goumlrev dağılımının ortaya
ccedilıkması kaccedilınılmaz olacaktır Az sonrasında Glaukonrsquoun isteğiyle yurttaşların
yaşamlarını rahat yataklar ccedileşitli meyveler etler yemek masası ve goumlsterişli
eşyalar gibi luumlks hayatın oumlgeleriyle rahatlatmaya başlayınca bu karmaşıklığın
boyutu daha da buumlyuumlr Sokrates devletine bunların her birini goumlnuumllsuumlzce dahil
etmektedir ve dahil edilen her yeni oumlge yeni birccedilok ihtiyacı da beraberinde
51
getirmektedir Oumlrneğin Sokratesrsquoin başta pek yanaşmadığı et yemekleri
Glaukonrsquoun isteğiyle devlette serbest bırakılınca artık hekimlere de ihtiyaccedil
duyulacağı anlaşılmış olur (373d) Bir zincirleme hacirclinde ihtiyaccedillar arttıkccedila
masraflar da artar ve yeterli sayıda hayvan otlatmak ve ekip biccedilmek iccedilin yeni
toprak arayışları başlar Bu durumsa savaşların habercisidir Oumlte yandan savaş
devleti koruyabilecek buumltuumln donanımlara sahip bekccedililere ihtiyaccedil duyulacağı
anlamına gelir Bu donanımlarsa devletin ilk kurulduğu guumlnlerdeki ihtiyaccedillar
kadar yalın ve goumlsterişsiz değildir Nitekim bekccedililerin aynı anda hem filozof hem
tutkulu hem ccedilevik hem de guumlccedilluuml olması gerekmektedir Devletin en temel
kurumlarından biri olan eğitim boumlylelikle zorunlu hacircle gelmiştir
Platon ccedilocuk yaşlardaki eğitime başlanacak muumlfredat olarak ldquoeskilerden buguumlne
suumlruumlp gelen en iyi yetiştirme tarzırdquo dediği beden eğitimi ve muumlziği oumlnerdikten
sonra bu muumlziğe hikacircyeyi17 de dahil eder ve mitin18 Platonrsquoun felsefesindeki
seruumlveni boumlylece başlamış olur (376e) Hemen ardından mitin doğru veya yalan
olduğuna bakılmaksızın faydalı olduğu suumlrece ccedilocuklara anlatılması gerektiğini
soumlyleyecektir
Bu paragraf aynı zamanda Platonrsquoun Devletrsquoindeki meşhur şair ambargosunun
da ilk belirdiği yerdir Uumlstelik Platon bu ambargoyu Yunan mitlerinin başlıca iki
kaynağı Hesiodos ve Homerosrsquoun adlarını doğrudan vererek duyurur nitekim
onlar tanrıları ve mitik kahramanları gerccedilekte olduklarından farklı goumlstererek
ccedilocukların ve genccedillerin yalan yanlış yetişmesine neden olurlar Oysa şairlerin
yapması gereken tanrıları her nasılsalar oumlyle tasvir etmektir Tanrı iyi olduğu iccedilin
koumltuumlnuumln sebebi olamaz muumlkemmel olduğu iccedilin değişmez ve farklı kılıklara
buumlruumlnmez insanlara yalan soumlylemez ve onları kandırmaz Oumlte yandan yurttaşlar
17 Burada ldquohikacircyerdquo soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγος soumlzcuumlğuumlnuumln tercih edilmiş olması dikkat ccedilekicidir 18 Guthriersquonin yukarıda atıf yaptığımız tespitinden hareketle buna bir ccedileşit din de diyebiliriz Nitekim Platonrsquoun filozof kralının halka anlatacağı mitlerin oumlnemli bir kısmı kutsal olana goumlnderme yapar dolayısıyla tanrının guumlya φύσιςrsquoe yerleştirdiği hakikati bulup ccedilıkarır ve halka goumlsterir Devletrsquoin 427brsquosindeki bir nevi ldquolaikrdquo devlet anlayışına doumlnuumlk soumlzlere gelince ndashki bu aynı zamanda νομοθέτης olan filozofun tapınak kurma ve rituumleller koyma işinden geri durmasıdırndash aslında yeni bir teolojiden bahseden Platonrsquoun felsefesinde aşağıda değineceğimiz uumlzere Sokratesrsquoin sadık bir Olympos dindarı olmasına benzer biccedilimde bir ccedilelişki olarak kendini goumlsterir Mit ve dinden aynı şeyleri anlayacağımızı birinci boumlluumlmde belirtmiştik ki Sokratesrsquoin 427brsquode tapınakla ilgili ldquoyasardquo koyma işlerini tanrı Apollonrsquoa tevdi etmesi Platonrsquoun mitolojik yaklaşımına bir başka oumlrnektir
52
yiğit olmaları ve oumlluumlmden korkmamaları gerektiği iccedilin Hadesrsquoin korkunccedil yurdunu
veya oumlluumlm acısıyla kıvranan kahramanları anlatan şiirler de yasaktır (379b-388d)
Şaire getirilen bu yasak mit anlatma yetkisini elinden almak anlamına gelir
Devletin bu yaptırımını Platon 385crsquode ldquokoro vermemekrdquo (χορον μὴ διδόναι)
deyimiyle ifade eder yani devlet şairden desteğini ccedilekmektedir Oumlte yandan
νομός mit anlatma bir kelimeyle yalan soumlyleme (ψεύσασθαι) yetkisini yalnızca
devleti youmlnetenlere tanıyacaktır (389b)
Bununla beraber Platon anlattığı veya anlattırdığı bir mitin yalan (ψεῦδος)
olduğunu nadiren itiraf eder ve bunun ilk oumlrneği de Devletrsquoteki ldquosoylu yalanrdquo
(γενναῖος ψευδομένος) meşhur ldquotoprağın oğullarırdquo mitidir Sokrates bunu
inanılması ccedilok zor bir mit olarak tanıtırken bu yalanı soumlyleme succedilunu da şairlerin
uumlzerine yıkıverir
32 Yeni tanrılar icat etmek
Geleneksel teolojinin Platonrsquoda şahit olduğumuz bu reddiyesi başka bir teoloji
inşa edeceği anlamına gelir Nitekim Sokratesrsquoe youmlneltilen ldquoyeni tanrılar icat
etmerdquo succedillaması da bu yeni teoloji inşasının bir sonucudur Ksenophon
Sokratesrsquoten Anılarrsquoın ilk satırlarında bu konuya değinirken hem boumlyle bir
succedillamaya ccedilok şaşırdığını soumlyler hem de succedillamanın asıl dayanağının ldquodevletin
tanrılarına sadık olanrdquo Sokratesrsquoin ara sıra soumlzuumlnuuml ettiği kendisine yol goumlsteren
bir daimonion olduğu tahmininde bulunur ldquoDoğrusu Sokratesrsquoin kendi iccedilindeki bir
daimonionrsquoun yol goumlstericiliğinden soumlz ettiği kulaktan kulağa yayılmıştıhelliprdquo
(Ksenophon 1921 112)19
19 Ksenophonrsquoun bu tahmini Euthyphronrsquoda da doğrulanmaktadır (3a) Oumlte yandan bu daimonion iccedilin diyaloglardaki bazı oumlrnekler şoumlyledir Theaitetos 151a ἐνίοις μὲν τὸ γιγνόμενόν μοι δαιμόνιον ἀποκωλύει συνεῖναι (ndashkendi daimonionrsquoum onların kimileriyle birlikte olmaktan beni alıkoydu) Euthyphron 3b μανθάνω ὦ Σώκρατες ὅτι δὴ σὺ τὸ δαιμόνιον φῂς σαυτῷ ἑκάστοτε γίγνεσθαι (ndashanlıyorum Sokrates seni her defasında bir daimonionrsquoun tuttuğunu soumlyluumlyorsun) Savunma 40brsquodeki τὸ τοῦ θεοῦ σημεῖον da Sokratesrsquoin bu varlık iccedilin kullandığı bir diğer addır
53
Bu Sokratik δαιμόνιονrsquou geleneksel Yunan dinindeki δαίμωνrsquola bir tutmak zorlama
bir yorumdur Zaten Sokratesrsquoin diyalogların değişik yerlerinde aktardığı biccedilimiyle
bu daimonion kişisel tanrı olan daimocircnrsquodan farklı olarak yazgı veya talihini
belirlemediği gibi Sokratesrsquoe yapması gerekenleri değil yapmaması gerekenleri
soumlylemektedir (krş Liddell amp Scott 1884 s 322) Bununla birlikte Ksenophonrsquoun
aynı boumlluumlmde anlattığına goumlre Sokrates bir yandan devletin inandığı tanrılara
(οὓς ἡ πόλις νομίζει θεούς) inanmış ve bu inanış uyarınca tapınakta ve evinde sık
sık kurban kesmiş hatta zaman zaman kacirchinlere danıştığı bile olmuş diğer
yandansa kacirchinlik geleneğinde Yunanların en fazla başvurduğu tarla ev evlilik
itibar gibi konularda dinden bu şekilde bir beklentiye kapılmanın akıl dışı olduğunu
accedilık accedilık soumlylemekten ccedilekinmemiştir
Bu bir ccedilelişki olarak goumlruumllebilir Ancak arka planda bizi buguumlne kadar
duumlşuumlnduumlrmekle beraber artık aşina olduğumuz Kriton şablonu yatar nomos adil
davranmamıştır ama yine de bir yurttaş olarak Sokratesrsquoin mecburicirc istikameti
ona boyun eğmektir Devletrsquoin yukarıda alıntıladığımız pasajının hemen
devamında gelen ldquotanrırdquo tanımlarıyla20 da ccedilelişik olması hesaba katılırsa
Sokratesin Olympos panteonuna sadık dindar bir yurttaş olması dini inancı
resmicirc bir kurum bir nomos olarak tanıma eğiliminde olduğunu goumlsterir Bu nomos
telakkisi sayesindedir ki Platonrsquoun oumlrnek insanı tıpkı Atinalı yargıccedilların adil
olmadıklarını bile bile Kritonrsquoun yalvarmalarını geri ccedilevirdiği gibi Olympos
tanrılarının gerccedilek olmadıklarını bile bile kurban kesme ve kacirchine danışma
rituumlellerine duumlzenli olarak katılmayı suumlrduumlruumlr
Kehanet konusu Sokratesrsquoin phusis-nomos karşıtlığında tuttuğu safı belirlemek
iccedilin bize oumlnemli arguumlmanlar sunmaktadır Bunların en başındaysa hiccedil şuumlphesiz
iki kehanet vardır Biri yukarıda soumlz ettiğimiz daimonion diğeriyse Sokratesrsquoin
Khairephon aracılığıyla oumlğrendiği meşhur Delphoi kehaneti
Platonrsquoun yazdığı Savunmarsquonın 20e ve sonraki kısımlarında Sokrates soumlzlerini bu
konudaki beyanlara ayırır Anlattığına goumlre Khairephon ndashgoumlruumlnuumlşte kendi
20 382arsquodan itibaren goumlrduumlğuumlmuumlz bu tanımlamalar oumlzetle tanrının biccedilim değiştiremeyen aldatmayan zaafları olmayan bir varlık olması Homerik-Hesiodik teolojiye bir itiraz olmasının yanında apaccedilık bir İtalyan felsefesi bilhassa Ksenofanes etkisi altındadır
54
kararıylandash gidip Delphoi kacirchinine ldquoSokratesrsquoten daha bilge birinin olup olmadığınırdquo
danışır kacirchin kadının cevabı şaşırtmaz Sokratesrsquoten daha bilgesi yoktur
Sokrates bu mitik arguumlmanın ardından kehanet hakkında kendi akıl yuumlruumltmeleri
sonucunda vardığı kararı da accedilıklamaktan geri durmaz Başka bir deyişle ldquoen
bilgerdquo olduğuna dair iddiasını oumlnce mit aracılığıyla ve ardından diyalektik
youmlntemle kanıtlama yoluna gider Atinarsquoda ldquobilgerdquo diye anılan her adamın kapısını
ayrı ayrı ccedilalar hepsinin bilgeliğini soru-cevap youmlntemini (διαλέγομαι) kullanarak
sigaya ccedileker diyalektiğin vardırdığı sonuccedil da mitinkiyle aynıdır
Sokratesrsquoin bu anlattıklarının ldquomitikrdquo diye nitelediğimiz kehanet kısmı Platonrsquoun
buumltuumln diyaloglarında ortaya koyduğu mitoloji yaklaşımının adeta ccedilekirdeğini
esasını teşkil eder Nitekim Sokratesrsquoin kehanet meselesine giriş yaptığı 20ersquonin
son cuumlmleleri şoumlyledir
οὐ γὰρ ἐμὸν ἐρῶ τὸν λόγον ὃν ἂν λέγω ἀλλ᾽ εἰς ἀξιόχρεων ὑμῖν τὸν λέγοντα
ἀνοίσω τῆς γὰρ ἐμῆς εἰ δή τίς ἐστιν σοφία καὶ οἵα μάρτυρα ὑμῖν παρέξομαι
τὸν θεὸν τὸν ἐν Δελφοῖς ndashCcediluumlnkuuml konuştuğum soumlzler kendi soumlylediklerim
değil aksine sizin pek guumlvenmeye değer bulduğunuz birinin soumlyledikleridir
Şayet benimki gibisine de bilgelik denebilecekse buna Delphoirsquodeki tanrıyı
şahit goumlstereceğim (Savunma 20e)
Bu Sokratesrsquoin tıpkı ldquodevlet tanrılarırdquo iccedilin kurbanlar kesmesinde olduğu gibi
kurumsal nomos guumlvencesi altındaki bir Olympos tapınağından icazet talep ettiği
anlardan biridir Lysiasrsquoın ısrarlarına rağmen Atina yargıccedilları oumlnuumlnde sofistik bir
savunma yapmayı reddeden Sokrates (Laertios 2013 II40) succedilsuzluğunu
ıspatlamak adına mite başvurmaktan ccedilekinmemiştir Ccediluumlnkuuml onun dindarlığı
φύσιςrsquoin değil νομόςrsquoun uumlzerinde biccedilimlenmiş devletin ve hukuğun talep ettiği
uylaşıma dayalı bir dindarlıktır Platonrsquoun oumlngoumlrduumlğuuml ὁσιότης veya εὐσέβεια da
bundan başkası değildir (krş Devlet 382a vd)
Sonuccedil olarak Sokrates metaforik de olsa bu duruşmanın belli başlı yerlerinde
Atina yargıccedillarına değil ama Atina tanrılarına yakarıştadır Fakat başka tuumlrluuml
davranabilir miydi Denilebilir ki bu tapınaktan icazet almaya ccedilalışan filozoflar
iccedilin ilk ve tek oumlrnek değildir Nitekim doğrudur yazdığı kitabı goumltuumlruumlp Artemisrsquoin
sunağına bırakan Herakleitosrsquou hatırlayalım Oumlte yandan bunun aksi
oumlrneklerinden de soumlz etmek muumlmkuumlnduumlr Yine Sokrates gibi goumlccedilmen olarak
55
Atinarsquoya gelen Protagoras ve Anaksagoras tapınak ve politik iktidarla burun
buruna geldiklerinde mitolojiye başvurmayı akıllarından bile geccedilirmemişlerdir
Anaksagoras guumlneşin alevde kızdırılmış bir maden kuumllccedilesi olduğunu
soumlylediğinde Periklesrsquoin muhalifi olan Diopeithes bunu fırsat bilerek filozofu
mahkemeye vermiştir gerekccedilesiyse tanrısal bir goumlk cismi hakkında bilgiler
oumlğretmeye kalkışmasıdır Bunun uumlzerine Anaksagoras mitolojiye başvurup da
Atina tanrılarından icazet alma yoluna gitmez şehri terk eder (Kranz 1994 s
145) Protagoras da tanrıların oumlluumlmluumller tarafından hiccedilbir şekilde anlaşılıp
bilinemeyeceğini soumlyleyince Atinalılar tarafından kitapları toplatılarak yakılır ve en
sonunda suumlrguumlne goumlnderilirken herhangi bir mitolojik yaklaşıma sarılma
girişiminde bulunmayacaktır (Kranz 1994 s 193 krş Theaitetos 162e)
Bununla birlikte Sokratesrsquoin tarihin en uumlnluuml duruşmasında ortaya koyduğu bu
mitolojik tavırla karşılaştırabileceğimiz en iyi oumlrnek Platonrsquodan yaklaşık iki yuumlzyıl
oumlnce ve yine Delphoi tapınağı etrafında doumlnen Thalesrsquoin ldquobilgeler bilgesirdquo
unvanını ısrarla reddetme hikacircyesidir
Laertiosrsquoun aktardığı eğlenceli hikacircyeye goumlre İyonyalı genccediller Miletoslu
balıkccedilılardan bir ağ satın almışlar ve avlanırken ağlarına bir uumlccedilayak takılmıştır
Bunun uumlzerine Delphoi kacirchinine birini yollamışlar ve tanrıdan kehanet
beklemişler Gelen cevaba goumlre uumlccedilayağı ldquoherkesin en bilgesinerdquo (τίς σοφίῃ
πάντων πρῶτος) vermelilermiş Herkes bu bilgenin Thales olduğunda hemfikir
olduğu iccedilin uumlccedilayak ona goumlnderilmiş Fakat Thales bu payeyi kendisine uygun
bulmadığından uumlccedilayağı başkasına vermiş ve o da bir başkasına boumlylece uumlccedilayak
en sonunda Solonrsquoa ulaşmış Yine Laertiosrsquoun aktardığı aynı hikacircyenin başka bir
versiyonunda bir Arkadyalının oumlluumlrken ldquobilgelerin en yararlısınardquo verilsin diye
kupa Thalesrsquoe getirilmiş Thales bir oumlnceki versiyonda olduğu gibi kupayı yine bir
başkasına vermiş ama bu defa kupa doumlnuumlp dolaştıktan sonra yeniden Thalesrsquoe
gelmiş (Laertios 2013 I28-29)
Goumlruumllduumlğuuml gibi bu oumlrnekte bir devlet tapınağı olan Delphoi tarafından ldquoen bilgerdquo
unvanı kendisine verilmiş bir İyonya filozofunun bu yuumlce payeyi ısrarla
reddettiğine şahit oluruz Accedilıktır ki bu olay tarihsel gerccedileklikle alakasız bir mitse
56
bile Thalesrsquoin tapınakla boumlyle yakın bir icazet takdis ilişkisi kurmaktan kaccedilmasını
metaforik biccedilimde goumlstermektedir
33 Protagorasrsquoın Erdem Miti ve Sokratesrsquole Aynılaşması
Platonrsquoun hem Devletrsquote hem de Yasalarrsquoda kurduğu iki politeia iccedilin de νομόςrsquoun
mutlak belirleyiciliğini benimsediği kuşkusuzdur Kallipolisrsquote νομός youmlnetici
filozoflardan uumlretici zanaatkacircrlara kadar istisnasız her yurttaş iccedilin bağlayıcıdır
Oumlrneğin 519drsquode filozofların yeniden mağaraya inmeleri ve oradaki tutsakları
kurtarıp aydınlığa ccedilıkarmaları gerektiğini soumlyleyen Sokratesrsquoe Glaukon bunun
onları muumlmkuumln olandan daha koumltuuml bir hayata zorlamak anlamına geleceği
cevabını verince Sokrates νομόςrsquotan ne anladığını accedilıkccedila ortaya koyan şu
cuumlmleyi soumlyler
Bir defa daha unuttun ki sevgili dostum νομός devletteki hiccedilbir sınıfın oumlzel
mutluluğunu sağlamaya ccedilalışmaz onun amacı mutluluğu devletin tamamı
iccedilin uumlretip ortaya ccedilıkarmak ikna veya zorlama yoluyla (πειθοῖ τε καὶ ἀνάγκῃ)
yurttaşlar arasında uyum sağlamak(tır)hellip (Devlet 520e)
Burada νομόςrsquoun ikna guumlcuumlnuuml diyalektikten ve mitten zorlama guumlcuumlnuumlyse kolluk
kuvvetinden alacağından şuumlphe etmek iccedilin bir nedenimiz yoktur Bununla birlikte
devletin buumltuumlnluumlğuumlnuuml koruyan ve yurttaşları bir arada tutan tek guumlcuumln νομός
olduğundan da şuumlphe edemeyiz
Kallipolisrsquoteki νομόςrsquoun ilkel toplumsal ilişkiler ve işboumlluumlmuumlyle birlikte ortaya ccedilıkıp
ccediloğaldığı şablon Magnesiarsquoda da kendini tekrar eder Ancak Yasalarrsquoda
oumlrneklemenin yapıldığı yer ccedilok eski geccedilmişte insanların bir araya geldikleri ilk an
tasarısına dayanan bir zihin deneyi değil mitik bir anlatının bu iş iccedilin sunduğu ccedilok
daha geniş bir hayali zemindir Tufan (κατακλυσμός) salgın hastalık (νόσος)
tuumlruumlnden ldquoeski soumlylentilerderdquo (οἱ παλαιοὶ λόγοι)21 geccedilen ve sonucunda insan
soyundan ccedilok az kişinin kaldığı olaylar (676b vd ayrıca krş Timaios 22b Kritias
21 Platon tıpkı Devlet 373drsquode olduğu gibi Yasalarrsquoın burasında da ldquosoumlylentirdquo soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγοςrsquou tercih ediyor
57
112a vd) Oumlte yandan Yasalarrsquoda da hikacircye Devletrsquotekiyle benzer biccedilimde ilerler
ve insanların kalabalıklar hacirclinde bir arada yaşamaya başlamasıyla karmaşık
politika organizasyonlarının dolayısıyla νομόςrsquoun nasıl zorunlu bir ihtiyaccedil hacircline
geldiğini goumlstermeye ccedilalışır
Politika bahsinde de değineceğimiz gibi 5 yuumlzyılda Atinarsquonın iki buumlyuumlk felsefi
ekoluuml olan Sokratesccedililerin ve Sofistlerin ikisi birden mevcut duumlzenden hoşnutsuz
olduklarını olaylar veya eserler vasıtasıyla bir şekilde belli etmişlerdir Bunlardan
ilki devletin mevcut νομόςrsquounun δικαιοσύνη erdemini taşımadığı ikincisiyse bu
νομόςrsquoun φύσιςrsquole hiccedilbir zaman bağdaşamayacağı fikirlerinden hareketle rejim
karşıtı bir perspektif ortaya koyar Sokratesccedililerin hoşnutsuzluğunun birinci ve en
buumlyuumlk kanıtı olarak Savunmarsquodan Phaidonrsquoa giden suumlreccedil goumlsterilebileceği gibi
Sofistlerin hoşnutsuzluğunu ise ilkin Sofist Protagorasrsquoın yukarıda değindiğimiz
suumlrguumln hikacircyesinden ikinci olarak da diyaloglarda satır aralarından
ccedilıkarabildiğimiz arguumlmanlardan tespit edebiliriz Oumlte yandan bu hoşnutsuzlukta
ortak olsalar bile din ve devlet işlerinde φύσις ve νομός ayrılığı noktasında
Sokratesccedililerle Sofistlerin dahil oldukları saflar her zaman karşı karşıyadır
Nitekim yukarıda νομόςrsquoun Devletrsquote ve Yasalarrsquoda zorunlu olarak ortaya ccedilıkışı
bahsinde soumlylediğimiz gibi Platon νομόςrsquoun varlığını değil adaletsizliğini
eleştirirken Sofistlerin rahatsızlığı doğrudan doğruya νομόςrsquoun varlığıyla ilgilidir
Platonrsquoa goumlre νομός ve yaptırımları iyi22 Sofistlere goumlreyse φύσιςrsquoe aykırı olduğu
iccedilin koumltuumlduumlr Diyaloglarda bu konuda iki ekol arasındaki zıtlaşmayı en net
biccedilimde Protagoras ve Gorgiasrsquota goumlrebiliriz
Bunların bilhassa birincisinde Sokratesrsquole başta Protagoras olmak uumlzere birkaccedil
buumlyuumlk Sofist arasındaki tartışmanın esas konusu erdemin oumlğretilebilirliği olmakla
beraber konuşmaların etrafında doumlnuumlp durduğu kavramlar iyiliğin kaynağı olarak
φύσις ve νομός aynı zamanda bu νομόςrsquola beraber bahsi accedilılan νομοθέτηςrsquotir
Hatırlanacağı gibi erdemleriyle meşhur devlet adamı Perikles kendi ccedilocuklarına
bu erdemliliği ne oumlğretebilmiş ne de miras bırakabilmiştir (320a ayrıca krş
Menon 93b vd) Bu durum erdemin φύσιςrsquote olduğunu soumlyleyen Protagorasrsquoı da
22 Kritonrsquoda goumlrduumlğuumlmuumlz gibi νομόςrsquoun yaptırımı Sokratesrsquoe baldıran zehiri iccedilirmeye bile varmışken hacirclacirc lsquoiyirsquodir ki Sokrates bundan kaccedilmayı aklından geccedilirmez
58
onun νομόςrsquola garanti altına alınabileceğini duumlşuumlnen Sokratesrsquoi de zor durumda
bırakacaktır En nihayetinde her ikisi de savundukları iddiadan oumlduumln verircesine
hatta bir bakıma iddialarını birbirleri arasında değiş-tokuş etmiş gibi tartışmayı
sonlandırırlar
Diyalogun başlarında Sokrates Protagorasrsquotan erdemin oumlğretilebileceğini
goumlstermesini herkesin oumlnuumlnde ve accedilık yuumlrekli bir ısrarla isteyince yaşlı adamın
koltukları kabarmıştır Şoumlyle sorar
hellip Sokrates bunu senden esirgemem ama nasıl goumlstereceğimi soumlyle yaşlı
bir adamın kendisinden daha genccedil adamlara μῦθος anlatması gibi mi
yoksa λόγοςrsquola adım adım giderek mi (320c)
Toplantıdakiler bunun kararını Protagorasrsquoa bırakınca yaşlı adam ldquoelbette μῦθος
dinlemekten hoşlanırsınızrdquo diyerek anlatmaya koyulur 320d-322d paragrafları
boyunca aktarılan hikacircye oumlzetle Prometheus ile Epimetheusrsquoa verilen
yetenekleri ilk insanlar arasında eşit paylaştırma goumlrevinin Epimetheusrsquoun
beceriksizliği yuumlzuumlnden başarısızlıkla sonuccedillanması yeteneklerin adaletsiz
dağıtımı sonucu insanlar arasında guumlccedil dengesizliğinin belirmesi ve boumlylece
birbirlerini yok etmeye başlamaları nihayet Zeusrsquoun insanların buumlsbuumltuumln ortadan
kalkacağı kaygısıyla Hermesrsquoe insanları utanma (αἰδώς) ve adaletle (δίκη)
donatma goumlrevini vermesini konu alır
Goumlrevi kabul eden Hermes Zeusrsquoa bu iki duyguyu tıpkı τέχνηrsquoler gibi farklı farklı
insanlarda mı yoksa hepsinde mi olacak biccedilimde pay edeceğini sorunca Zeus
herkesin payını almasını buyurur
Hepsi payını alsın ccediluumlnkuuml diğer τέχνηrsquoler gibi bundan da azlar pay alırsa
devletler meydana gelemez Ardından onlar iccedilin benden şu νομόςrsquou koy
Utanma ve adaletten payını alamayanlar devletteki bir hastalık gibi goumlruumlluumlp
oumllduumlruumlleceklerdir (Protagoras 322d)
Bu mitik kısım Protagorasrsquola Sokrates arasındaki Sofist-filozof ayrımının
bulanıklaştığı neredeyse ortadan kalktığı ilk yerdir Ccediluumlnkuuml bilindiği gibi bu mitle
ccedilok benzer biccedilimde Platon da ilk diyalogundan son diyaloguna kadar başta iyi
olmak uumlzere adalet oumllccediluumlluumlluumlk bilgelik cesaret gibi ideaların hepsinin bilgisinin
ruhta bulunduğunu soumlylemektedir Bununla beraber Sokratesrsquoin erdemler
konusunda Protagorasrsquola ayrı duumlştuumlğuuml tek yer yani soumlzuumlnuuml ettiğimiz bulanıklığı
59
bir nebze de olsa giderebilecek yegacircne ayrım erdemin oumlğretilebilir (διδακτόν)
olup olmadığı tartışmasında ortaya ccedilıkar Fakat yine de Protagoras ve Platoncu
erdemler arasındaki benzerliğin ccedilok daha ileri gittiği pasajlar hacirclacirc vardır Oumlrneğin
322ersquode Protagoras adalet (δικαιοσύνη) ve oumllccediluumlluumlluumlkten (σωφροσύνη) kendi
oumlngoumlrduumlğuuml erdemler olarak soumlz eder Bunlar aslında Protagorasrsquoın daha geride
319arsquoda oumlğrettiğini soumlylediği lsquopolitika sanatırsquonın (πολιτική τέχνή) iccedileriğinde
mevcutturlar Nitekim Protagoras diyalogun akışında bunları yer yer lsquopolitik
erdemlerrsquo (ἀρετή πολιτική) diye de adlandıracaktır
Bununla beraber yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Protagoras mitinde Sokrates ve
Protagoras arasında beliren tam da meseleyi kapatırken anmaya değer
fevkalade ccedilarpıcı bir benzerlikten daha soumlz edebiliriz Bilindiği uumlzere felsefe
tarihinde Protagoras ve Menon Euthydemos ve Gorgiasrsquola birlikte aynı
doumlrtlemenin diyalogları olarak ele alınmıştır Benzer biccedilimde erdemin oumlğretilebilir
olup olmadığı sorusu Menonrsquoda olduğu gibi Protagorasrsquota da ccediloumlzuumlmsuumlz
kalmaktadır Her ikisinde diyalogda da kendi erdemliliğini ccedilocuklarına vermekte
başarısız devlet adamları ccedilarpıcı bir sorun olarak belirmekte bu itibarla her
ikisinde de bilginin doğuştan (εν τῃ φύσῃ) gelip gelmediği tartışma konusu
edilmektedir Ancak iki diyalog arasındaki en ilgi ccedilekici benzerlik hacirclacirc şudur
Protagorasrsquota yaşlı Protagorasrsquoa soumlyletilen mitteki Zeusrsquoun Hermes eliyle
insanlara utanma ve adaleti pay ettiği ve pay alamayanların yasayla
cezalandırıldığı kısımlar Menonrsquoda Sokratesrsquoe soumlyletilen bir cuumlmleyle birebir
oumlrtuumlşmekte oumlzetle Menonrsquodaki Sokrates cuumlmlesi apaccedilık biccedilimde Protagorasrsquotaki
Sofist mitine atıf yapmaktadır
Bu akıl yuumlruumltmemizden şu ortaya ccedilıkıyor ey Menon Erdem bizde insanlar
arasında pay edilmiş bir tanrı parccedilası olarak goumlruumlnuumlşe gelir elbette ondan
payını almış olanlar iccedilin (Menon 100b)
60
34 Platonrsquoun felsefesinde ψυχή
Sokratesrsquoin katlini tasarlayan Olympos dindarlarıyla Platon arasındaki en buumlyuumlk
farklardan biri ψυχή kavrayışından ileri gelir Diyalogların kimi yerlerinde bu
kavrayış farkı Orpheus dizeleri hacirclinde veya Pythagorasccedilı bir tanrı imgesi olarak
accedilığa ccedilıkar ve her iki durumda da etik etrafında doumlnuumllen asıl mihverdir
Diyalogların bazı başka yerlerindeyse Platonrsquoa oumlzguuml ψυχήrsquoyi mitik bir anlatının
oumlgesi olarak goumlruumlruumlz Bu yerler bize ccediloğunlukla etiğin yanında epistemolojik bir
ccedilerccedileve de sunar Oumlte yandan bu kavramın Homerik-Hesiodik doumlnemlerde ldquoruhrdquo
diye karşılama imkacircnından henuumlz soumlz edemediğimiz iccedilin en azından Platon
bahsi accedilılıncaya kadar ψυχή şeklinde yazmayı uygun buluyoruz
Homerosrsquoun duumlnyasında ψυχή bizim alıştığımız hacircliyle ldquobedenrdquo karşıtı bir ldquoruhrdquo
olarak tasarlanmamıştır Buna goumlre ψυχήrsquonin buumltuumln yetileri yalnızca kişinin
hayata olduğu suumlre iccedilinde etkin ve olanaklıdır oumlluumlmuumln gelmesiyle birlikte kişinin
varlığı her anlamda ortadan kalkmış olur (Rohde 1925 s 5) Bunun anlamı
Homerosrsquota bizim geleneksel kavrayışımızın aksine oumlluumlm sonrasında ψυχή
olarak gidilecek bir ceza-oumlduumll veya son yargı yerinin bulunmadığıdır Bu
bakımdan ψυχή sadece yaşayanlar duumlnyasındaki canlılığı bedenin hareket
edebildiği ve yaşamsal faaliyetlerini yerine getirebildiği oumlluumlm oumlncesi hacirclini ifade
eder Eski Yunanca soumlzluumlklerinde soumlzcuumlğuumln ilk sıralardaki karşılığının ccediloğu
zaman ldquohayatrdquo olması da bundandır Bununla birlikte Homerik ψυχήrsquonin bazı
bakımlardan geleneksel ldquoruhrdquo kavrayışıyla oumlrtuumlştuumlğuuml noktalar da yok değildir
Oumlrneğin oumlluumlnce ruh bedenden ndashağız ya da accedilılan bir yara yoluylandash ayrılan
biccedilimce belli belirsiz yarı goumlruumlnuumlr bir duman (İlyada xxiii100) ya da goumllge
(Odysseia xi207) gibi ele avuca gelmeyen uccedilucu bir varlıktır Hesiodosrsquoun
ψυχήrsquosine gelince bize Homerosrsquounkine goumlre ccedilok daha kısıtlı bir inceleme imkacircnı
sunar Nitekim soumlzcuumlk Theogonia ve İşler ve Guumlnlerrsquoin tamamında yalnızca bir
defa geccedilmektedir χρήματα γὰρ ψυχὴ πέλεται δειλοῖσι βροτοῖσιν(ndashccediluumlnkuuml para
hayatıdır zavallı yoksulların) Bu ise soumlzcuumlğuumln yine Homerosrsquotaki anlamlarından
birine uygun olarak kullanıldığını goumlsterir Bununla birlikte Hesiodosrsquota ve
Homerosrsquota Hades uumllkesinin varlığı aynı zamanda Odysseiarsquonın XI kitabında
61
Odysseusrsquoun bu uumllkeye vardığını ve oumlluumllerle buluşup konuştuğunu anlatan
dizeler Homerik doumlnemde bir oumlte-duumlnya tasavvurunu tartışmasız hacircle getirir
getirmesine ancak son tahlilde goumlz oumlnuumlnde bulundurulması gereken en oumlnemli
nokta Homerik-Hesiodik ψυχήrsquonin oumlte-duumlnyadaki yaşamla ilişkisinin bizim
geleneksel ldquoruhrdquo imgesine yuumlklediğimiz anlamdan buumlsbuumltuumln farklı oluşudur
Ancak Platonrsquoa gelindiğindedir ki ψυχήrsquoyi artık ldquoruhrdquo diye karşılama imkacircnından
soumlz edebiliriz Ccediluumlnkuuml ψυχήrsquonin oumlte-duumlnyalarla ve hatta oumlluumlmsuumlzluumlkle olan bağı
Platonrsquoda goumlruumlnuumlr hacircle gelmiştir Onun ψυχήrsquoden anladığı şey Homerosrsquotaki gibi
bedene canlılık ve hareket etme kabiliyeti vermekle sınırlı bir yaşamsal parccedila
değil insanın oumlluumlmsuumlz yanıdır Başka bir deyişle Platonrsquoun ψυχήrsquosi bilme
arzulama duyum karar verme vs yetilerin yanında ve en oumlnemlisi olarak bir oumlte-
duumlnya tasarımıyla anlaşılır hacircle gelebilmektedir Bu tasarımın merkezindeyse
ruhgoumlccediluuml miti bulunur
a) Phaidon Devlet ve Gorgiasrsquota ruhun yolculuğu
Sokrates Phaidon 63crsquode kendisi iccedilin uumlzuumllen dostlarına ve oumlğrencilerine
soumlylediğine goumlre oumlluumlmden sonra gerccedilekten iyi birer efendi olan tanrılarla
buluşacağından hiccedilbir şeyden olmadığı kadar emindir (διϊσχυρίζομαι) Burada
kullanılan fiilin ldquobel bağlamak guumlvenmekrdquo anlamından da anlaşılacağı uumlzere
Sokratesrsquoe bu cuumlmledeki guumlven hissini veren şey bir akıl yuumlruumltme veya logos
etkinliği değil mitik bir oumlğretidir Dolayısıyla bir epistemersquoye hatta pistisrsquoe bile
değil sezgisel bir tasdiklemeye işaret eder İnsanın beden kısmı oumllecektir fakat
ruh kısmı oumlluumlmsuumlzduumlr
Ruhun oumlluumlmsuumlz olduğundan başka diyaloglarda da soumlz edilmektedir fakat
Phaidonrsquou bu konuda ilk sıraya getiren oumlzelliği bu oumlluumlmsuumlzluumlk goumlruumlşuuml bağlamında
ima ettiği kaynağının alabildiğine gizemli ve ilginccedil olmasıdır
Elbette diğer diyaloglarda aynı bilgi kaynağına yapılan oumlrtuumlk veya şiirsel atıflar
goumlz oumlnuumlne alındığında Phaidonrsquodaki accedilıklamayı bir itiraf olarak
62
değerlendiremeyiz Kaldı ki Platonrsquoun yazma tarzı ccediloğunlukla herhangi bir
tedbirin veya ccedilekincenin etkisi altına girmez Buna karşılık Phaidon Platoncu
ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuuml oumlğretisinin kaynağının gizli bir erginlenme topluluğu
olduğunu bu topluluğun kendine oumlzguuml dinicirc rituumlellerde bulunduğunu accedilıkccedila
soumlyleyen tek diyalogdur Son tahlilde Phaidonrsquoun kritik pasajlarından biri olan
69crsquode geccedilen aşağıdaki cuumlmleler Platonrsquoun ruh goumlruumlşuumlne kaynaklık eden bu
gizemli topluluğa oumlvguumlyle doludur
hellip oumllccediluumlluumlluumlk adalet cesaret ve aklı başındalığın kendisi de birer arınma
(καθαρμός) yoludur Bu durumda gizem dinlerini (τελετή) kuran insanlar
cahil kişiler olmasalar gerek Aslına bakılırsa bu kişiler uzun zaman oumlnce
ldquoher kim erginlenmeden ve tamamlanmadan Hadesrsquoe gider o kişi ccedilamurda
yatar her kim arınmış ve tamamlanmış varır oraya tanrılarla birlikte otururrdquo
derken bir şey ima etmektedirler (Phaidon 69c vd)
Phaidonrsquoun bu cuumlmleleri soumlzuuml edilen gizem dininin ldquoerginlenmerdquo kavramını
filozofluk yeteneğiyle ldquoarınmardquo kavramınıysa Platonik doumlrt temel erdemle
oumlrtuumlştuumlrme ccedilabasının accedilık bir ifadesidir Bu gizemli topluluğun kimler olduğu
sorusuna karşılıksa ancak bazı tahminler yuumlruumltuumllebilir Oumlrneğin yukarıdaki
cuumlmlelerde geccedilen genel duumlşuumlnceyi Pythagorasccedilılıkla oumlrtuumlştuumlrmemize imkacircn
veren ortak noktalardan soumlz edilebilir Benzer biccedilimde Platoncu erdemlerin birer
ldquoκαθαρμός yolurdquo olarak dillendirilmesi de kulaklarımızı Empedoklesccedili tınılarla
doldurmaktadır Fakat son tahlilde bu pasaj felsefenin bir gizem dininin
şablonunda bir erginlenme tarikatının rituumlelleriyle kavranışına oumlrnektir Tam da
bunu doğrulayacak biccedilimde paragrafın devamı şu şekildedir
Erginlenmeler sırasında soumlylendiği gibi Dinsel toumlrenlerde asa taşıyan
ccediloktur gerccedilek inanansa az Bence bu azınlıktaki kimseler doğru şekilde
felsefe yapanlardan başkası değildir (69d)
Her şeyden oumlnce yukarıdaki cuumlmlelerin diyalogun son kısmındaki ldquoHades
yolculuğurdquo miti iccedilin yalnızca bir hazırlık huumlkmuumlnde olduğu goumlzden
kaccedilırılmamalıdır Oumlte yandan bu hazırlık epeyi uzun suumlrer ve bizi belli gerccedilek bir
gizem kuumlltuumlne atıflarda bulunan ccedilok daha şaşırtıcı suumlrprizlerle bir suumlre daha
meşgul etmeyi suumlrduumlruumlr Oumlrneğin Hades yolculuğu bahsine gelmeden bu ruh
goumlruumlşuumlnuumln ruhgoumlccediluuml inancını benimseyenlere ait olduğu uumlstelik bu goumlruumlşuumln
63
kaynağının da ldquoeski bir oumlğretirdquo (παλαιός λόγος)23 olduğu alabildiğine duru
cuumlmleler sayesinde apaccedilık karşımızda belirir
Ruhun buradan oraya (Hadesrsquoe) gittiğini sonra buraya geri doumlnduumlğuumlnuuml
yani onun oumllenlerden doğduğunu dile getirir bu oumlğreti Yaşayanların
oumllenlerden yeniden doğdukları kabul edilirse bizim ruhlarımızın da orada
bulunmuş olması gerekmez mi Olmasalardı yeniden de doğamazlardı
(79c)
Sokratesrsquoin okur iccedilin yaptığı bu oumln hazırlıkların neticesinde Phaidonrsquoun mitik
esasını teşkil eden ve 107crsquoden itibaren başlayan Hades yolculuğu kısmına
geldiğimizde diyaloglardaki buumltuumln oumlte-duumlnya tasvirleri arasında en ilginccedil ve
gizemli olanıyla karşı karşıya kalırız Soumlz konusu mite goumlre oumlluumlmden sonra ruh
Hadesrsquoe doğru yola ccedilıkarken ona bir kılavuz yol goumlsterecektir Bu kılavuz onu
yaşarken ve oumllduumlkten sonra bir kelimeyle daima goumlzeten yanından ayrılmayan
kendi oumlzel daimocircnrsquoudur Her ruhun kendi daimocircnrsquou onu duumlnya hayatında
eylediklerine bakarak ya ccedilok kolay rahat bir yoldan veya ccedilok zor ccedilileli bir yoldan
Hadesrsquoe vardıracaktır Bununla birlikte ilginccedil olan bir başka nokta bu pasajlarda
oumlğretinin kaynağından hiccedilbir şekilde bahsedilmiyor olmasıdır Hatta aktarımlar
edilgin kipteki λέγεται fiiliyle yapılır ve bu soumlzlerin sahibi veya sahipleri hakkında
hiccedilbir malumat verilmez
Phaidonrsquoun oumlte-duumlnya tasviri soumlzgelişi Devletrsquoteki Er veya Phaidrosrsquotaki ruhun
yolculuğu gibi Platonik mitlere goumlre epeyi karanlık goumlruumlnebilir buna karşılık
gerccedilekten de ketum bir diyalog olduğunu soumlylemek guumlccediltuumlr Ccediluumlnkuuml yukarıda
soumlylediğimiz gibi satır aralarında mitin kaynağını daha ilk bakışta ccedilağrıştıran
veya ele veren bazı oumlgeler yine de mevcuttur Oumlrneğin arınmarsquonın bize ilk elden
anımsattığı Empedoklesrsquole gizem dini soumlzcuumlğuumlnuuml yanyana koyduğumuzda
akıllara gelecek ilk kaynak Orpheus tabletleridir24
23 Dikkat ccedilekici bir şekilde yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Devlet ve Yasalarrsquoda geccedilen oumlrneklere ek olarak Platonrsquoun anlatacağı ldquomitrdquo iccedilin μῦθος yerine λόγος soumlzcuumlğuumlnuuml tercih ettiği bir yer daha 24 Bernabeacute Derveni Papiruumlsuumlrsquonuumln ccedilok yıpranmış olan 6 suumltunundaki bir oumlte-duumlnya tasviri olan ldquohellipdualar ve kurbanlar ruhu yatıştırır magosrsquoların efsunu da yoluna ccedilıkan daimonrsquoları uzaklaştırır o daimonrsquolar ki intikam dolu ruhlardırrdquo dizesinde geccedilen daimonrsquola Phaidonrsquodaki Hades yolunun kılavuzu olan daimonrsquou eşleştirerek bu mitin Orfik koumlkenli olduğunu oumlne suumlrer (Bernabeacute 2013 s 129)
64
Platonrsquodaki bu tınıların Pythagorasccedilı ve Empedoklesccedili koumlkenlerine ilişkin
Jaegerrsquoin guumlccedilluuml tespitleri vardır Uumlstelik Jaeger Orpheusccedilu ruh anlayışının
yalnızca Platonrsquoda değil Aristotelesrsquote de belirgin olduğunu soumlyler ve felsefi
teolojinin Platon ve Aristotelesrsquoten itibaren tanrının varlığıyla ilgili rasyonel
arguumlmanlarını ruhla kutsal arasındaki manevi ilişkiye dayandırdığını beyan eder
Bu ruh goumlruumlşuumlnuumln gelişim suumlrecinin ilk doumlnemlerinde gizem oumlğretileri ve
erginlenme ayinleri olduğu fikrini Jaeger de paylaşmaktadır
hellip gizem dinine ilgi goumlsteren ilk duumlşuumlnce okulu Platonculuk değildi
Orpheusccedilu ruhgoumlccediluuml teorisine onu olağanuumlstuuml bir şekilde kendi
matematiksel araştırmalarıyla ilişkilendiren Pythagorasrsquota da
rastlanabileceği gayet iyi bilinmektedir Pythagorasccedilı yaşam kuralları buumltuumln
ayrıntılarıyla benzemese de Orpheusccediluların βίοςrsquounu hatırlatmaktadır (hellip)
Parmenides Herakleitos ve Empedokles Orpheusccediluluğun ruh teorisine
aşina olduklarını hissettirmektedirler (Jaeger 2011 s 130)
Bu tartışmalar ışığında Platonrsquoun Phaidonrsquoda ortaya koyduğu ruh anlayışının
koumlkeni evvelkine nispeten netlik kazanmış olur Oumlte yandan Olympos
panteonuyla accedilık biccedilimde ccedilelişen bu ruh anlayışı genel olarak diyaloglardaki
diğer ruh tasvirlerinde de varlığını belli eder ve mitlerin bir kısmında Olympik
oumlgelerden sıkccedila bahsedilmesi de bu gerccedileğin uumlstuumlnuuml oumlrtmez Jaeger de ldquoruhun
kutsallığırdquo oumlğretisinin koumlkenlerini sorguladığı bir yazısında bizim yukarıda
Homerik-Hesiodik ve dolayısıyla Olymposccedilu oumlğretilerden ayırarak vurguladığımız
ve temsilini Platonrsquoda verdiğimiz ruh anlayışının MOuml 6 yuumlzyılda başladığını oumlne
suumlrmektedir uumlstelik aynı ruh anlayışıyla Yunan mitlerindeki ruh anlayışı arasında
mevcut benzerliği de kabul ederek
Ruh hakkındaki Yunan mitleri felsefi anlayışın bir meyvesi değildi daha
ziyade (hellip) dinicirc hareketten kaynaklanmaktaydı Ne var ki felsefeyle
tamamen aynı doğrultudaydı Bu hareketin etkisi doumlrt başı mamur bir dinsel
dogmanın felsefe tarafından benimsenmesinden ziyade ruha ilişkin dinsel
inanccedilların entelektuumlel planda oumlzguumlrce dışavurumu şeklini aldı Bu her
haluumlkarda soumlz konusu inanccedilların felsefi duumlşuumlnceye kendini ifade
edebileceği yeni bir youmlnelim sağladığı anlamına geliyordu (Jaeger 2011 s
116)
Bu bir bakıma felsefi ruhbilimi ve teolojinin birincil kaynağının mitler olduğunun
tespitidir Nitekim aynı yazıda Jaeger yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Rohdeci ψυχή
anlayışını bilhassa Homeros bahsinde ele alırken eleştirel bir tutumla Homerik
65
ve yeni Yunanlı ndashyani Platonikndash ruh anlayışları arasında da bir benzerlik
yakalama arayışına girmektedir Eleştirisinin temel dayanağının ne olduğuna
gelince ndashilginccedil bir şekilde Odysseiarsquonın XI kitabına hiccedil değinmeksizinndash İlyadarsquonın
ilk beş dizesini kanıt olarak sunmakla yetinir Bu dizelere goumlre insanın ψυχήrsquosi
yani goumllgesi oumllduumlkten sonra Hadesrsquoe atılacak ldquokendisirdquo (αὐτός) ise kurda kuşa
yem olacaktır (i3-5) Bununla birlikte Jaeger yukarıda sorun hacircline getirdiğimiz
konuyla paralel biccedilimde Homerosrsquoun duumlnyasında insanın Hadesrsquoe ψυχή olarak
mı yoksa başka bir varlık olarak mı gittiğinin yeterince aydınlatılmadığını kabul
eder Nitekim yukarıda soumlylediğimiz gibi
Bizim ldquoruhrdquo ldquobilinccedil şuurrdquo olarak adlandırdığımız ve sonraki Yunanların da
ψυχή soumlzcuumlğuumlnden anladıkları şeyi ifade etmek iccedilin Homeros hiccedilbir zaman
bu soumlzcuumlğuuml kullanmaz O bunu θύμος soumlzcuumlğuumlyle veya kalbe diyaframa
veya insanın duygusal veya iradi tepkileriyle ilgili başka organlara işaret
eden soumlzcuumlklerle ifade eder Buna karşılık ψυχή soumlzcuumlğuuml ccediloğu zaman
yaşayan insanlarla ilgili olarak yaşam anlamında kullanılır (Jaeger 2011
s 117)
Boumlyleyken yeni Yunan ψυχήrsquosinin temsili olarak goumlrduumlğuumlmuumlz Platonrsquoda ruhun
oumlluumlmsuumlzluumlğuumlnuuml ve dolaşımını anlatan bir diğer oumlte-duumlnya tasviri olan Devletrsquoin X
kitabındaki Er mitinin (614b-621d) Homerosrsquoun aksine bu konuda son derece
accedilık ve net olduğu soumlylenebilir Her şeyden oumlnce tıpkı Phaidonrsquodaki Hades
yolculuğu gibi Er hikacircyesi de bizzat ldquoruhun yolculuğurdquo uumlzerine kurulmuş bir
anlatıdır Platonrsquoun bu mitlerin neredeyse her yerinde ψυχή soumlzcuumlğuumlnuuml oumlzne
olarak kullanması oumlte duumlnyaya giden varlığın insanın ruh yanı olduğuna dair
buumltuumln şuumlpheleri ortadan kaldırmıştır Aynı durumdan uumlstelik en kuumlccediluumlk bir
teredduumlte kapılmaksızın Phaidrosrsquoun 245 pasajında başlayan yolculuk bahsinde
de soumlz edebiliriz
Phaidon mitinde olduğu gibi Errsquodeki oumlte-duumlnyanın da Orpheus tabletlerinde
anlatılanla benzerliği dikkat ccedilekicidir Guthrie Platonrsquoun yeraltı duumlnyasıyla altın
tabletlerdeki yeraltı duumlnyası arasındaki benzerlikleri bir bir sıraladıktan sonra her
ikisindeki dini imgelerin rahatlıkla birbirleriyle eşleştirilebileceğini oumlne suumlrer
(Guthrie 1952 s 177) Nitekim Orfik ruhun doumlnguumlsuuml Platonrsquoun Errsquode anlattığına
ccedilok benzer biccedilimde Hadesrsquoe gidip hesaplar goumlruumllduumlkten sonra yeniden
66
yaşayanların duumlnyasına doumlnme ve bu doumlnguumlnuumln ebediyen tekrarlanması uumlzerine
kuruludur 474 Orfik fragman aşağıdaki gibidir
Bunlar Mnemosynersquonin eseridir Ruh Hadesrsquoin iyi yapılı koumlşkuumlne gitmek
uumlzere yoldayken sağında bir pınar goumlruumlr ve pınarın başında beyaz bir servi
ağacı dikilidir Burada ruhlar aşağılara inerek kendilerini ferahlatırlar Fakat
bu pınarın yakınından bile geccedilmemelisin az sonra Mnemosynersquonin
goumlluumlnden fışkıran tatlı suyu goumlreceksin Goumlluumln kıyısında muhafızlar
beklemektedir ve sağlam bir basiretle sana ne diye kasvetli Hadesrsquoin
karanlıklarında gezindiğini sorarlar Onlara de ki ldquoBen Yerrsquole yıldızlı Goumlkrsquouumln
ccedilocuğuyum susuzluktan oumllmek uumlzereyim Yol verin de inip Mnemosynersquonin
goumlluumlnden tatlı sularını iccedileyimrdquo Onlarsa emin olmak iccedilin yeraltının
kraliccedilesine danışacaklar ardından iccedilesin diye sana Mnemosynersquonin tatlı
sularından verecekler Boumlylece suyu iccediler iccedilmez sen de diğer erginlerin ve
ermişlerin yuumlceliğe yuumlruumlduumlğuuml kutsal yola gireceksin
Altın tabletlerdeki bu fragmanla Er miti arasında unutma-anımsama ikiliği yol
kenarında beliren ve pınarlara inen sapaklar iccedilince unutmaya veya anımsamaya
yol accedilan pınar suları ruhlarda şiddetli susuzluğa yol accedilan yuumlruumlyuumlşler ortak oumlgeler
arasında sıralanabilir
Bununla birlikte Phaidonrsquodaki ruh anlatısıyla Devlet ve Phaidrosrsquotaki muadilleri
arasındaki bir gizemlilik farkından soumlz etmemiz luumlzumludur ki bu ancak Platon
felsefesinin kendi sınırları iccedilinde ruh tasvirleri arasındaki bir gerilim olarak ele
alınabilir Bu meselede ldquogizemrdquo oumlğesinin oumlnemli olmasının nedeni Phaidonrsquoda
yer yer beliren oumlte-duumlnyanın ne menem bir yer olduğuna ilişkin kararsızlık ve
habersizliktir25 Buna karşılık Devletrsquoteki ruh miti alabildiğine accedilık mitik
duumlşuumlnuumlşuumln buumltuumln imkacircnlarından yararlanan rahat bir soumlylev olarak karşımıza
ccedilıkar Phaidonrsquodaki Hades yolculuğu pek ccedilok karanlık oumlrtuumlk belirsiz ve uumlrkuumltuumlcuuml
nokta barındırmasına karşılık Er miti oumlte duumlnyanın haritasını bile ccedilizmemize
olanak verecek accedilıklık ve netlikte bir anlatıma uumlsluba sahiptir Koumltuuml ve iyi
davranışların cezası ve muumlkacircfatı accedilıkccedila anlatılmakla kalmaz yine bu mit
bağlamında ve X kitapta ruhun kaccedil yıllık suumlrelerle oumlluumller yurdunda kalıp yeniden
yaşayanların duumlnyasına doumlneceği bile hesaplı biccedilimde verilir Oysa Phaidon
erdemli yaşamayı daha ccedilok bir ldquoumutrdquo uumlzerine kurulmuş biccedilimde oumlnermektedir
25 Aynı bilinmezci tavrı Savunmarsquonın son cuumlmlesinde de accedilıkccedila goumlrebiliyoruz ldquoAyrılma vakti geldi ben oumllmeye siz yaşamaya Bizim iccedilin hangisinin daha iyi olduğuna gelince tanrıdan başka hiccedil kimseye accedilık değildirrdquo (42a)
67
Sevgili Simmias işte bu anlattıklarımızdan dolayı erdemli ve aklı başında
bir yaşam suumlrmek iccedilin her şeyi yapmak gerek Ccediluumlnkuuml oumlduumll (ἆθλον) guumlzel
umut (ἐλπὶς) buumlyuumlktuumlr Ama her şeyin tamı tamına benim şimdi anlattığım
gibi olduğunu inatla savunmak da akıl sahibi bir adama yakışmaz Fakat
madem ruhun oumlluumlmsuumlz olduğu ortaya ccedilıktı o zaman ruhlarımızın ve onların
meskenlerinin de boumlyle ya da buna benzer olması olasıdır bence dahası
boumlyle olduğuna inanmak goumlze alınması gereken bir risktir Guumlzel bir risktir
(κίνδυνος) bu kişi bunları sihirli soumlzlermişccedilesine kendine tekrar etmelidir
Oumlykuumlyuuml (μῦθος) bu kadar uzatarak anlatmamın nedeni de budur (114c
vd)26
Oumlte-duumlnyadaki ceza ve oumlduumll konularında hiccedil de emin olunamamakla birlikte Orfik
oumlğelerin ccedilok belirgin olması bakımından diğerlerinden ayrılan bu Phaidon mitini
Platonrsquoun yukarıdaki paragrafta goumlrduumlğuumlmuumlz gibi boumlyle sahipsiz bırakmasına
karşılık Gorgiasrsquoın son kısmında yine Sokratesrsquoin ağzından anlattığı bir oumlte-
duumlnya mitine başlarken şu cuumlmleyi okuruz
Kulak ver o hacirclde Hani gerccedilekten iyi λόγοςrsquolar iccedilin derler ya Herhalde sen
bunun μῦθος olduğunu duumlşuumlneceksin bense λόγος Ccediluumlnkuuml anlatacaklarımı
hakikat gibi anlatacağım (523a)27
Her ne kadar ilk cuumlmlede Homerosrsquoun adı anılıyorsa da bu mitin kesin kaynağı
belli değildir Bununla birlikte Gorgiasrsquota da Orpheus kuumlltuumlne accedilıkccedila atıfta
bulunan bazı yerler de vardır oumlrneğin 493arsquoda ldquoBilgelerden işittiğime goumlrehelliprdquo diye
başlayan ve ldquobedenin mezar olduğurdquo28 youmlnuumlndeki Orpheusccedilu ilkeden yola ccedilıkan
hikacircye boumlyledir Bu konuda Olympiodorosrsquoun tespiti şoumlyledir
Sokrates diyor ldquoEuripides yaşamak oumllmektir der oumllmek de yaşamakrdquo
Demek ki ruhun bedene hayat verebilmek iccedilin hayatsızlıktan da pay
alması gerekiyor (hellip) Pythagorasccedilıların bu duumlşuumlnceleri semboliktir kuumlccediluumlk
bir mit olarak şu cuumlmleden doğar ldquoŞimdi burada oumlluumlyuumlz bir mezarda
kapatılmış olarakrdquo (akt Uždavinys 2011 s 94)
Phaidon Devlet Gorgias ve Phaidros Platonrsquoun ruhun tasviri ve oumlzelliklerini farklı
bakımlardan tartışma konusu edindiği diyaloglardır Oumlte yandan bunlardan ilk uumlccedil
tanesi ruhun yalnızca oumlzelliklerinden bahsetmekle kalmayıp oumlte-duumlnya
yolculuğuna da mitler vasıtasıyla değindikleri iccedilin Phaidrosrsquotan ayrılırlar
26 Platon bu defa sahiplendiği ve doğruluğunu kanıtlamaya ccedilaba harcadığı mitlerde her zaman yaptığını yapmıyor ve λόγοςrsquou değil μῦθοςrsquou tercih ediyor 27 Mit-hikacircye soumlzcuumlğuumlnuuml karşılamak iccedilin μῦθος yerine λόγοςrsquoun tercih edildiği bir yer daha 28 Orfik Pythagorasccedilılardan bir kelime oyunu olarak uumlnlenmiş meşhur σῶμα σῆμα (ndashbeden mezardır) soumlzuumlne atıf
68
Dolayısıyla Phaidrosrsquotaki kanatlı atların ccedilektiği araba mitini bu başlık altında ele
almamız gereksizdir Bununla birlikte Phaidon Devlet ve Gorgias ruha ilişkin
mitlerin Phaidrosrsquotaki gibi diyalektik youmlnteme yardımcı birer ldquometaforrdquo olarak işe
koşulduğu diyaloglar değildir Her uumlccedil diyalogda da birbirleriyle aralarındaki
belirgin farklara ve ccedilelişik goumlruumlnen tasvirlere rağmen birer oumlte-duumlnya imajı inşa
edilmiştir Oumlte yandan her uumlccedil diyalogda da Homerik ve Olymposccedilu ruh
anlayışından buumlsbuumltuumln farklı biccedilimde ruh insanın asıl ve oumlluumlmsuumlz yanı olarak bu
duumlnyayı olduğu gibi oumlte-duumlnyayı da gezinen bir oumlge olarak betimlenmiştir
Uumlccedil diyalogda da goumlruumllduumlğuuml uumlzere deney ve goumlzlemin oumltesindeki ldquobilgirdquo alanının
nesnelerinden biri olan oumlte-duumlnya Platonrsquoun felsefesinde mitten başka hiccedilbir
dayanağı olmayan bir kurucu oumlge olarak merkezicirc oumlneme sahiptir Oumlte-duumlnya
Platonrsquoun felsefesindeki bu goumlz ardı edilemeyen oumlnemini elbette Platoncu
anamnesis temelli epistemolojinin uumlzerinde inşa edildiği ruhgoumlccediluuml oumlğretisine
borccedilludur Yukarıda goumlruumllduumlğuuml gibi bu oumlğretinin esas kaynağı Orpheusccediluluk
olduğuna goumlre soumlylediklerimizden ccedilıkan sonucu bir cuumlmleyle şu şekilde
oumlzetleyebiliriz Orfik oumlğretiler yani mit bir başka ifadeyle mitoloji yaklaşımı
Platonrsquoun felsefesinin buumltuumln katmanlarında buumlyuumlk bir etkiye sahiptir ve bu
felsefenin esasını teşkil etmektedir
Platonrsquoun ψυχή kavrayışı etrafında geliştirdiğimiz bu mitler tartışmasının bir diğer
sonucu da onun mitoloji yaklaşımının yani mitolojiye yuumlklediği işlevlerin sabit
olmadığı zaman zaman değişikliğe uğradığı veya Platonrsquoun kendisi tarafından
revize edildiğidir Tıpkı mitleri Orpheus ilahilerinden veya kadim Hint
geleneklerinden esinlenerek alıp değiştirdiği kendi felsefesine uyarladığı ve
yeniden yazdığı gibi yaptığı her mit yorumunda mitoloji yaklaşımı ve mitolojiye
yuumlklediği işlev de değişikliğe uğramış yazar tarafından diyalogların temaları
bağlamında tartışmanın birbirinden farklı yuumlklerini taşıyabilecek duruma
getirilmiştir Platonrsquoda zaman zaman oumlrneğin Homerik goumlruumlnen fakat ψυχήrsquoyi
Orpheusccedilu bir kavrayışla ele alan mitler goumlrmemizin asıl nedeni de budur
Bununla benzer bir başka duruma oumlrnek olması bakımından hemen uumlstteki
Gorgias cuumlmlesiyle (523a) yukarıdaki sayfalarda dipnotlarla dikkat ccedilektiğimiz ve
Devlet 373d Yasalar 676b ve Phaidon 79brsquode geccedilen cuumlmlelerde ldquohikacircyerdquo
69
soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγος tercihinin yapılmış olması buna karşılık yine
uumlstteki Phaidon 114c vdrsquoda geccedilen cuumlmledeyse tam tersine bu kez aynı soumlzcuumlk
iccedilin λόγος yerine μῦθοςrsquoun tercih edilmesi Platonrsquoun mitoloji yaklaşımının
geccedilirdiği değişimleri daha anlaşılır kılması bakımından oumlnemlidir
Son tahlilde Platonrsquoun mitlerinin oumlte-duumlnya tanrı ve din bakımlarından analizi
aynı ve benzer mitlerin politika bakımından analizi iccedilin yapılabilecek en faydalı
hazırlıklardan biridir Ccediluumlnkuuml bu incelemeler Platonrsquoun ἀγοράrsquosında bilge oumllccediluumlluuml
yiğit ve nihayet adil goumlzuumlyle bakılmaya layık olan καλὸς κrsquoἀγαθός bir Yunan
yurttaşını anlamamızı kolaylaştırmıştır Boumlylelikle Platonrsquoun bu erdemli yurttaş
iccedilin oumlngoumlrduumlğuuml politik duumlzenin koumlkeninde yatan bazı mitleri incelemeye sıra
gelmiştir
b) Platonrsquoun teolojisi Yeni ruh kavrayışından yeni tanrı kavrayışına
Jaegerrsquoe goumlre bir Abstraktbildung olan antik Yunan φύσιςrsquoinde ifadesini bulmuş
her şey tanrılarla doludur oumlnermesi aradan geccedilen iki yuumlzyılın ardından Platonrsquoun
Yasalarrsquoında (899b) ldquotarihsel bir anlamrdquo bulur (Jaeger 2011 s 41) Jaegerrsquoin
arguumlmanlarına bakıldığında Platonrsquoun bu referansını tanrıyı ndashdaha geniş bir
anlamda tanrısal olanındash başlangıccedilsız-sonsuz bir varlık olarak kavrayan yeni
ldquorasyonelrdquo İyonya teolojisinin antik Yunan felsefesindeki kabul belgesi olarak
değerlendirdiği anlaşılır Gerccedilekten de Yasalarrsquoın soumlz konusu pasajında Thalesrsquoin
cuumlmlesi birebir alıntılanmıştır fakat Platonrsquoun soumlz konusu pasajdaki akıl
yuumlruumltmesi ὕδωρ veya genel anlamda ἀρχή bahsinden hayli uzak bir yere duumlşer
Dahası Platonrsquoun Thalesrsquoe yaptığı referans goumlk cisimlerinin tanrısallığına
ilişkindir
Soumlz konusu pasajda goumlk cisimleri buumltuumln lsquoiyirsquoler (ἀγαθαὶ) ve buumltuumln erdemlerin
taşıyıcıları (πᾶσαν ἀρετήν) olarak tanrılarla bir tutulmaktır onlar bu cisimlerin
iccedilinde (ἐν σώμασιν) goumlklerin duumlzenleyicisi olarak vardır (ἐνοῦσαι) ne tarzda
70
varolduklarına gelince ya yaşayan varlıklar (εἴτε hellip ζῷα ὄντα) veya başka
biccedilimlerde (εἴτε ὅπῃ τε καὶ ὅπως)
Cuumlmle bazı bakımlardan muğlaktır Biz tanrıların goumlksel cisimlerde bulunan
ψυχαὶ ve duumlzenleyici varlıklar olduğundan eminizdir buna karşılık εἴτε hellip εἴτε
yapısından anlaşıldığı uumlzere onların bu cisimlerdeki bulunma tarzlarından emin
olamayız Oumlte yandan ccedilok dikkat ccedileken bu bilinmezciliğine rağmen soumlz konusu
cuumlmle 5 yuumlzyıl Atinarsquosında egemen olan dinin goumlk cisimlerine tanrısallık atfetme
geleneğini guumlccedilluuml biccedilimde seslendirmektedir Nitekim soumlzler Atinalı Yabancırsquonın
ağzından doumlkuumlluumlr ve meydan okuyan bir uumlsluptadırἔσθ᾽ ὅστις ταῦτα ὁμολογῶν
ὑπομενεῖ μὴ θεῶν εἶναι πλήρη πάντα (ndashboumlyleyken her şeyin tanrılarla dolu
olmadığı fikrini benimseyecek kim vardır)
Bu meydan okumanın oumlrneğin yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz ve Atinarsquodan
kaccedilmasıyla sonuccedillanan ldquoguumlneşin alevde kızdırılmış bir maden kuumllccedilesi olduğurdquo
tezinden oumltuumlruuml Anaksagorasrsquoa hitaben yapıldığı duumlşuumlnuumllebilir (Kranz 1994 s
145) Veya tanrıların bilinebilir felsefece duumlşuumlnuumllebilir varlıklar olduğunu
reddeden sofist Protagoras da akıllara gelebilir Bir başka ihtimal olarak
diyaloglarda hiccedilbir şekilde adı geccedilmeyen ve Laertiosrsquoun aktardığına bakılırsa
bizzat Platon tarafından kitapları yakılmak istenen Demokritosrsquotan da (Laertios
2013 ix40) soumlz edebiliriz Ancak bunların hepsi de Platonrsquoun artık uzağında ve
geccedilmişindeki duumlşuumlnuumlrlerdir Gerccedilekte yine ψυχή etrafında doumlnen bu tartışmanın
nirengi noktasını meydana getiren bu cuumlmlede Platonrsquoun isim vermeden meydan
okuduğu filozof ccedilok daha yakınındadır Aristoteles
Bilindiği gibi Ruh Uumlzerinersquonin I kitabı ruha başka bir varlık tarafından hareket
ettirilme ve kendi kendine hareket etme niteliklerini yuumlkleyen antik Yunan duumlşuumlnuumlr
ve ekollerinin eleştirisine ayrılmıştır Aristoteles bu eleştirilerden bazılarını accedilıkccedila
isim vererek bazılarını da isim vermeden yapar Platon da ismini vermeyerek
eleştirdiği filozoflardan biridir ancak yine de yuumlzeysel bir Platon bilgisine sahip
herhangi bir okur bile soumlz konusu paragrafları okurken yapılan işin sert bir Platon
eleştirisi olduğunu fark etmekte gecikmeyecektir Her şeyden oumlnce eleştiri
Thalesrsquoin yukarıda geccedilen meşhur cuumlmlesi etrafında gelişir ve Aristoteles bu
goumlruumlşe katılan filozofları hedef alır gibi davranarak şunları yazar
71
Bazıları da onun (ruhun) evrende (ἐν τῷ ὅλῳ) ve eriyik biccedilimde (μεμῖχθαι)
karışmış olduğunu soumlylerler ki bunların başını herhalde her şeyin tanrılarla
dolu olduğunu soumlyleyen Thales ccedilekmektedir Ancak bu goumlruumlşuumln de bazı
accedilmazları var Nitekim ruh havada veya ateşteyken bir canlı meydana
getirmiyor (οὐ ποιεῖ ζῷον) ama bunların karışımındayken meydana
getiriyor ve uumlstelik onlar birincilerdekini ikincilerdekinden daha uumlstuumln
goumlruumlyorlar Yine buradan hareketle dediklerine goumlre havadaki ruhun
neden canlılardakinden daha uumlstuumln ve daha oumlluumlmsuumlz olduğunu da sorarız
(Ruh Uumlzerine 411a)
Batı duumlnyasındaki bazı uumlnluuml ccedilevirilerden ve eleştirel basımlardan anlaşıldığı
kadarıyla Platonrsquoun Yasalar 899brsquodeki Thales referansı her soumlz konusu
edildiğinde Aristotelesrsquoin bu paragrafını hatırlatmak alışılagelmiş bir tutumdur
Oumlte yandan bazı felsefe tarihccedilileri iccedilin bu cuumlmlelerin muhatabı doğrudan
doğruya Jaegerrsquoin Yasalar ve Epinomisrsquoteki kavrayışla bir tuttuğu ldquorasyonelrdquo
İyonya teolojisidir Fakat bununla birlikte Aristotelesrsquoin bu eleştirisinin Platonrsquou
hedef aldığına ilişkin elimizdeki tek belge Thalesrsquoin cuumlmlesi olamaz Nitekim Ruh
Uumlzerinersquode bu eleştirinin hemen oumlncesindeki cuumlmlelere bakıldığında yine
Platonrsquoda goumlrmeye alışık olduğumuz diğer bir grupla Orpheusccedilularla karşılaşırız
Aristoteles 410brsquode ruhun doğadaki bazı oumlgelerden oluştuğu ve her durumda
hareket ettirici olduğu29 youmlnuumlndeki goumlruumlşleri eleştirdikten sonra benzer bir itirazın
akıl (νοῦς) ve algılama yetisinin (αἰσθητικόν) oumlgelerden geldiğini duumlşuumlnenler iccedilin
de yapılabileceğini soumlyler nitekim bitkiler de oumlgelerden meydana gelmiş
olmasına karşılık hareket etme ve algılama yetileri yoktur Dolayısıyla
Aristotelesrsquoin vardığı sonuca goumlre Thales ve bu cuumlmlesinin ardından giden
duumlşuumlnuumlrlerin iddiaları buumltuumlnluumlkluuml bir ruh kavramı iccedilin değil ruhun yalnızca bazı
tuumlrleri iccedilin geccedilerlidir Orpheusccedilulukla ilgili paragraf bu ccediloumlzuumlmlemenin hemen
ardından başlar
Aynı durum Orpheusccedilu denilen şiirlerdeki bazı duumlşuumlnceler iccedilin de soumlz
konusudur Nitekim bunların soumlylediğine goumlre ruh tıpkı soluklanan
canlılarda olduğu gibi ruumlzgarlarla taşınarak evrenin iccedilinden geccedilermiş Ama
bu durum bitkiler iccedilin ve soluklanmayan bazı hayvanlar iccedilin hiccedil de geccedilerli
29 Aristotelesrsquoe goumlre onların bu soumlyledikleri ruhun her durumu iccedilin geccedilerli değildir (οὐ περί πάσης λέγουσι ψυχῆς) Ccediluumlnkuuml ldquoalgılayanlarınrdquo hepsi hareketli değildir oumlrneğin bazı hayvanlar oldukları yere sabittirler (μόνιμα hellip κατὰ τόπον) Bu durumda ruhun her durumda hareket ettirici olduğu iddiası ccediloumlker ccediluumlnkuuml hareket ruh kavramının geneline yuumlklenememekte olup yalnızca hayvanları hareket ettiren bir formuna oumlzguumlduumlr
72
olmaz bu duumlşuumlnceyi savunanlar bunu goumlzden kaccedilırırlar (Ruh Uumlzerine
410b)
Orpheusccedilu ruh oumlğretisinin ve Thalesccedili her şey tanrılarla doludur oumlnermesinin bu
şekilde ardarda gelmesinden anlaşıldığı gibi Aristoteles doğadaki oumlgelerin ruhun
taşıyıcısı olduğu veveya ruhun doğadaki oumlgelerden geldiği iddiasını canlı ve
cansız varlıklardan oumlrneklerle ccediluumlruumltmeye ccedilalışırken Orpheusccedilulukla İyonya doğa
duumlşuumlncesini aynı kategoriye koyarak anlamıştır Ancak Thalesrsquoin doğa
duumlşuumlncesiyle Orpheusrsquoun ruh oumlğretisinin tek bir ortaklığından soumlz edilebilir o da
Platonrsquodur Bu itibarla Aristotelesrsquoin ruh kavrayışının Platonrsquounkiyle karşı karşıya
geldiği noktada Orpheusccedilu ve İyonyalı ruh kavrayışlarının ccedilakıştığı yer olan
Timaios bir kelimeyle ψυχὴ κόσμου bulunmaktadır
c) Timaiosrsquota ldquoEvrenin Ruhurdquo
Timaios Platonrsquoun mitlerinden soumlz edildiğinde akla gelen ilk diyaloglardan biridir
ve bu hiccedil de haksız bir şoumlhret sayılmaz En az Devletrsquoin X kitabı Şoumllen ve
Phaidros kadar o da mitik zenginliğiyle dikkat ccedileker Bununla birlikte Timaiosrsquoun
mitleri Platonrsquoun bu ccedilalışmada soumlzuumlnuuml ettiğimiz mitolojik yaklaşımını belirgin ve
anlaşılır kılmak adına sunduğu imkacircnlardan oumltuumlruuml pek ccedilok diyalogu aşarak oumln
plana ccedilıkar Her şeyden oumlnce Timaiosrsquoun etrafında oumlruumlntuumllendiği asıl tema
kosmosrsquotur ve bilindiği gibi bu mitolojinin araştırma konuları arasında ccediloğu
zaman ilk sıraları işgal eder
Bununla birlikte Timaiosrsquotaki Sokrates bizim alışık olduğumuz gibi alaycı
rahatsız edici karşısındakini konuşmaya zorlayan ve suumlrekli sorular sorarak
yanlışları duumlzelten Sokrates değildir Aksine pek suskundur ve koumlşesine ccedilekilmiş
hacirclde Timaiosrsquoun uzun soumlylevini dinler Hatırlanacağı gibi Protagorasrsquota uzun
soumlylevlere dayanamayıp toplantıyı terk etmeye davranan Gorgiasrsquota tartışmak
iccedilin karşılıklı soru-cevap youmlntemini şart koşan da aynı Sokratesrsquoti
Sokratesrsquoin Timaiosrsquotaki suskunluğu Sofistrsquote ve Theaitetosrsquota da sergilediği
soumlylenecek olsa bunun sebebi her iki diyalogda da tek bir karakterin değil ikişer
73
karakterin ve uzun soumlylevler biccediliminde değil karşılıklı soru-cevap youmlntemiyle
yaptığı tartışmaları dinlemiş olmasıdır
Bununla beraber Timaiosrsquoun giriş kısmında Devlet diyalogu hakkında hayli uzun
konuşan Sokratesrsquoin soumlzlerini bitirirken kendi goumlrevini yerine getirdiğini ndashkurguya
goumlre orada bulunanlara oumlnceki guumln iyi bir devlet ve yurttaşları hakkında buumltuumln
bildiklerini anlatmıştırndash ve şimdi de aynı şeyi Timaios Kritias ve Hermokratesrsquoten
beklediğini soumlylemesi Platon tarafından bu suskunluğun nedeni olarak
goumlsterilmektedir (20c)
Timaiosrsquola ilgili bir diğer dikkat ccedilekici nokta başkarakter Timaiosrsquoun kim olduğuyla
alakalı soru işaretleridir Bazı antik duumlşuumlnuumlrlere goumlre gerccedilekten yaşamıştı
oumlrneğin Cicero De Re Publicarsquoda ondan gerccedilek biri gibi soumlz etmekle kalmaz
Sokratesrsquoin İtalyarsquoya gelerek onunla soumlyleştiğini aktarır (Cicero 2006 i16)30
Sokrates onu Lokroslu bir devlet adamı ve filozof olarak tanıtır her iki alandaki
başarılarını yere goumlğe sığdıramaz Bununla beraber Timaiosrsquoun bu diyalogdaki
geometri ve felsefe tarzı tarihin her doumlneminde Platon okurlarına onun
Pythagorasccedilı bir filozof olduğunu duumlşuumlnduumlrmuumlştuumlr Hatta Laertius onun aslında
Pythagorasrsquoın oumlğrencisi Philolaos olduğu rivayetini iki farklı kaynaktan aktarır
Philolaos maddesindeki ilgili paragraf şoumlyledir
Bir tek kitap yazmıştır Hermipposrsquoa goumlre bir yazar filozof Platonrsquoun
Sicilyarsquoya Dionysosrsquoun yanına geldiğinde Philolaosrsquoun akrabalarından kırk
guumlmuumlş İskenderiye minasına bu kitabı aldığını ve Timaios adlı eserini buna
dayanarak yazdığını soumlyluumlyormuş Bazıları da Platonrsquoun bu kitabı
Dionysosrsquotan Philolaosrsquoun oumlğrencilerinden bir delikanlının hapisten
ccedilıkmasını sağladığı iccedilin aldığını soumlylerler (Laertius 2011 viii85)
Timaiosrsquoun gerccedilek kişi olduğunu kesin dille reddeden Cornford ise duumlşuumlncesini
Platonrsquoun anlattığı oumllccediluumlde başarılı bir felsefeci ve devlet adamının hiccedilbir tarih
kaydında iz bırakmamış olmasının imkacircnsızlığına dayandırır (Cornford 1997 s
2)
30Timaios diyalogu ndashkurguya goumlrendash Atinarsquoda geccedilmektedir
74
Oumlte yandan Platonrsquoun Timaios adlı bu devlet adamı ve filozofu ldquoLokroslurdquo diye
tanıtması (20a) mitik bir kahraman olan Lokrosrsquola birlikte duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde
kurgusal bir figuumlr olma ihtimali daha da guumlccedillenmektedir Nitekim bilindiği gibi
Timaiosrsquola yalnızca Platonrsquoun iki diyaloğunda Timaios ve Kritiasrsquota karşılaşırız
Bu diyalogların her ikisinde de Deukalion miti soumlz konusu edilmektedir Oumlte
yandan Plutarkhosrsquoun bu bilgileri goumlz oumlnuumlnde bulundurarak okuyacağımız bir
Moralia paragrafında şunlar yazıyor
Lokrosların tahta koumlpeği ne anlama geliyor Lokros Fuskiosrsquoun Fuskios da
Amphiktionrsquoun oğluydu Lokrosrsquola Kabyarsquodan Opos doğmuştu Opos
babasıyla yarışa kalkıştı bunun uumlzerine kacirchine gitti arkasına pek ccedilok
yurttaşı alıp goumlccedil ederek yeni bir şehir kurma işini danıştı Tanrı ona tahta
bir koumlpek tarafından ısırılacağı yere şehir kurmasını soumlyledi Lokros denizi
aşıp karşı kıyıya ulaşınca bir dikenli ccedilalıya (κυνόσβατος)31 bastı ve orada
ağrıdan kıvranarak guumlnler geccedilirdi Bu suumlrede etrafı tanıdı ve daha
sonrasında Ozolai Lokroslarının yurdu olan Fuskus ve Huanteiarsquoyı kurdu
(Plutarch 1957 294e-s 193)
Plutarkhosrsquoun Lokrosrsquoun dedesi olduğunu soumlylediği Amphiktionrsquoun ise Yunan
Nuhrsquou Deukalionrsquoun Pyrrharsquodan doğan oğlu ve aynı zamanda Prometheusrsquoun da
torunu olduğunu Apollodoros bize Bibliothekarsquosında bildiriyor (Apollodorus
1921 i72)
Başka bir deyişle mitik kaynaklar bize Timaiosrsquoun geldiği şehir olan İtalyarsquonın
guumlneyindeki antik Lokrosrsquoun Deukalionrsquoun torunları tarafından kurulduğunu
anlatmaktadır Bununla beraber Timaios karakterinin etrafında kurduğu iki
diyaloga bakınca Platonrsquoun bu mitten habersiz olması olanaksız goumlruumlnmektedir
Sonuccedilta bu derinlikte mitik oumlgelerle oumlruumlluuml Timaios iccedilin kullanılan ldquodiyalogrdquo başlığı
yalnızca biccedilimsel oumlzelliğine atıfla anlamlı olabilir Timaiosrsquoun kurgusu oumlteki
diyalogların aksine diyalektik youmlntemle ccedilatılmamıştır Sokratesrsquoin soumlzuuml kendisine
bırakmasıyla 27crsquoden itibaren ndashSthephanus numaralandırmasına goumlrendash 65 sayfa
boyunca konuşur ve diyalog bu uzun soumlylevle sona erer Timaiosrsquoun soumlylevi
diyalogun geri kalan kısmının yaklaşık altı katı uzunluğa karşılık gelmektedir ve
kesildiği tek yer Sokratesrsquoin soumlylediği şu soumlzlerdir
31 Yuncanca soumlzcuumlk birebir ccedileviriyle koumlpek ccedilileği Kehanetin Oposrsquou ısıracağını haber verdiği tahta koumlpek (ξυλίνη κύων) meğer ayağına dikenleri batan bu ccedilalıymış
75
Pek iyi şeyler soumlyledin Timaios Baştan sona hepsini senin buyurduğun
(κελεύεις) şekilde kabul etmemiz gerekiyor Yaptığın bu giriş konuşmasını
hayranlıkla benimsiyoruz luumltfen bizim iccedilin meseleyi sonuna kadar konuş
(29d)
Timaiosrsquoun her soumlzuumlnuuml kayıtsız şartsız kabul ettiğinin beyanı olan bu soumlzlerin
ardından Sokrates sessizliğe goumlmuumlluumlr ve boumlylelikle Lokroslunun anlatacağı buumltuumln
mitler onun dolayısıyla Platonrsquoun himayesine girmiş olur Bununla beraber
Timaiosrsquoun anlattıklarının mit mi yoksa hakikat mi olduğu konusunda Sokratesrsquoin
daha accedilık bir cuumlmlesini de bu soumlzlerin birkaccedil sayfa gerisinde işitiriz Kritias
Sokratesrsquoe şoumlyle seslenir
hellip Bize duumln μῦθος iccedilinde tarif ettiğin yurttaşları ve devleti buguumln burada
hakikatte varolan bir şeye doumlnuumlştuumlreceğiz ve senin duumlşlediğin o devletin
rahibin (ὁ ἱερεύς) anlattığı atalarımızın gerccedilek devleti olduğunu
soumlyleyeceğiz İkisi her bakımdan birbirine tam uyacak ve biz senin
anlattığın yurttaşların eskiden gerccedilekten de yaşadıklarını soumlylerken
sesimizdeki uyum hiccedil bozulmayacak Şimdi hikacircyemizin (λόγος) akla uygun
(κατὰ νοῦν) olup olmadığına bakalım Sokrates ccediluumlnkuuml değilse yerine
anlatacak başka bir şey bulmamız gerekiyor (26c-d)
Ve Sokratesrsquoin Kritiasrsquoa verdiği coşkulu karşılık
Buguumln adına kurbanların kesildiği tanrıccedilaya32 bu denli yaraşır bir hikacircye
olduğuna goumlre başka ne konuşalım ki Uumlstelik bu uydurulmuş bir μῦθος
değil bizim iccedilin her bakımdan hakikatle oumlrtuumlşen bir λόγος olacak (26e)
Platonrsquoun Sokratesrsquoe soumlylettiği bu soumlzler tam 65 sayfa boyunca hiccedilbir itirazla
karşılaşmadan konuşma hakkını Timaiosrsquoa tanımak iccedilin bir hazırlıktır Nitekim
Savunmarsquodaki Sokratesrsquoi saymazsak başka hiccedilbir diyalogda hiccedilbir konuşmacıya
boumlyle bir hak verilmiş değildir Oumlte yandan Sokrates Timaiosrsquoun ndashve sonraki
diyalogda Kritiasrsquoınndash anlatacaklarının μῦθος değil λόγος olacağını soumlylerken
Timaiosrsquoun az sonra soumlylediği bir cuumlmleyle bunların aslında λόγος olmayanları da
kapsadığını goumlruumlveririz Bunun sonucu olarak Timaios ve Kritiasrsquotan dinlediğimiz
hikacircyelerin Platonrsquoun felsefesindeki bağlamı birdenbire karanlığa goumlmuumllmuumlş olur
32 Cornfordrsquoun Proklosrsquoun (i84) izinden giderek yaptığı yoruma goumlre diyalog tanrıccedila Athena adına duumlzenlenen bir festival olan Panathenaea guumlnuumlnde geccedilmektedir (Cornford 1997 s 363) Oumlte yandan Cornford değinmez ancak Haziran ayının ilk guumlnlerinde duumlzenlenen Panathenaea festivalinin Artemis onuruna duumlzenlenen Bendideiarsquonın hemen ardındaki guumlne denk geldiği bilinmektedir (akt John Burnet 1903 21a-n1) Devletrsquoteki Bendideia hatırlanırsa Timaiosrsquoun girişinde oumlzetlenen kitabın Devlet olduğuna kuşku kalmıyor
76
Benim duumlşuumlnceme goumlre evvela şunları birbirlerinden ayırmalı Daima var
olan (τὸ ὂν ἀεί) ama oluşa (γένεσις) sahip olmayan şey nedir ve daima oluş
hacirclinde olan (γιγνόμενον) ama hiccedilbir zaman var olmayan şey nedir
Bunlardan biri λόγοςrsquolu akıl yuumlruumltmeyle (νοήσει) kavranabilirken ndashccediluumlnkuuml
daima aynı biccedilimde var olandır diğeriyse λόγοςrsquosuz algılar yoluyla
(αἰσθήσεως) duumlşuumlnuumllendir ndashccediluumlnkuuml oluş ve bozuluş hacirclindedir hiccedilbir zaman
gerccedilekten (ὄντως) var olan değildir (28a)
Bu paragraf yukarıdaki tartışmada Jaegerrsquoin Platonrsquoa İyonyarsquonın mirası olduğunu
oumlne suumlrduumlğuuml ve Yasalar 899b ile işaretlediği (Jaeger 2011 s 41) başlangıcı ve
sonu olmayan tanrısal varlığa dair rasyonel duumlşuumlncenin ccedilok daha accedilık bir
ifadesidir ve bize goumlre burada mitik bir tanrısallığa Cornfordrsquoun deyişiyle ldquomitin
ardında kalan tanrısal ruh toumlzuumlrdquone (Cornford 1907 s 146) vardıran bir akıl
yuumlruumltme soumlz konusudur Boumlylelikle Platonrsquoun tanrı mitlerinden soumlz ederken ψυχή
bir an olsun guumlndemimizden duumlşmediği gibi en az diğer diyaloglar kadar
Timaiosrsquoun da mitik oumlgeleri bizi şimdiye kadar pek ccedilok kez guumlndemde tuttuğumuz
ldquogizem dinirdquoni bir defa daha duumlşuumlnmeye zorlar
Timaios oumlzelinde bu gizemin izini suumlrerken Aristotelesrsquoin Ruh Uumlzerinersquodeki
(411a) itirazından ccedilıkardıklarımıza ek olarak Neoplatonizm okulunun en yetkili
isimlerinden biri olan Proklosrsquoun da yol goumlstericiliğinden soumlz edilebilir33 Nitekim
Proklosrsquoun Platonrsquou ldquotanrısal Platonrdquodur (ὁ θεῖος Πλάτων) ve bu Neoplatonizmin
karakteristiği olarak yazdıklarını tanrıdan esinlendiği anlamına gelir Yine
Proklosrsquoa goumlre tanrının Platonrsquoa ne esinlediğini anlamak iccedilin bakmamız gereken
yer Orpheusccedilu oumlğretiyi Timaiosrsquola dolaysız biccedilimde birleştiren doğadaki ldquoneden-
etkirdquo ilkesinin (πᾶν δὲ αὖ τὸ γιγνόμενον ὑπ᾽ αἰτίου τινὸς ἐξ ἀνάγκης γίγνεσθαι ndash
oluşan her şeyin bir nedenden oluşması zorunlu 28a) temellendirme arguumlmanı
33 Proklos MS 5 yuumlzyıl yeni Platonculuğunun tanrı kavrayışını ele alan Theologianın Oumlgeleri (Στοιχείωσις θεολογική)rsquonden başka doğrudan Platonrsquoun tanrı kavrayışına youmlnelen Platonrsquoa Goumlre Theologia (Περὶ τῆς κατὰ Πλάτωνα θεολογίας) ve başta Timaios olmak uumlzere Parmenides Devlet Kratylos gibi diyaloglar iccedilin yaptığı incelemelerde bize hem Ortaccedilağrsquodaki Platon algısını tafsilatlı biccedilimde resmetmesi hem de bizzat Platonrsquoun ruh ve tanrı algısı uumlzerine pek kıymetli ccediloumlzuumlmlemeler sunması bakımından Platonculuğun mihenk taşı sayılabilecek duumlşuumlnuumlrlerden biridir Elbette Proklosrsquoun Platonrsquouna başvururken tarihsel doumlnem farkının yarattığı birtakım riskler nedeniyle daha temkinli adımlar atmamız gerekir fakat oumlte yandan mevcut diyalogları Proklosrsquoun yorumlarıyla doğrudan karşılaştırabilme şansı goumlz ardı edilmemelidir Bu bizi herhangi bir Ortaccedilağ Platonrsquoundan uzak tutacak en buumlyuumlk imkacircndır O doumlnemin duumlşuumlnuumlrleri iccedilin ne literatuumlr ne de filolojinin gelişmişliği bakımından boumlyle bir imkacircn soumlz konusu değildi Bununla beraber Orpheusccedilu bir Platonrsquoun izlerini yalnızca Proklosrsquota değil Plotinosrsquota Porphuriosrsquota ve İamblikhosrsquota da suumlrmek muumlmkuumlnduumlr Boumlyleyken Proklosrsquoun Timaios yorumunda demiourgosrsquou doğrudan Orpheusrsquola ilişkilendirmesi bize ondan bahsetme zorunluluğu hissettiriyor
77
olarak Demiourgosrsquotur Bilindiği gibi Platon doğadaki neden-etki ilkesini
Demiourgosrsquola accedilıklarken onun παράδειγμα olarak idealarla bağını kurmak
durumunda kalır ve nihayetinde ldquoideaları tanıyan bilen akılrdquo (νοῦς ἐνούσας ἰδέας)
ifadesini kullanır (39e) Buumltuumln oluşun nedeni olarak suumlrekli ilkoumlrneklere bakan
(βλέπων ἀεί hellip παραδείγματι) bir zanaatkacircr tanrı Bu ise doğrudan doğruya
hareketli ve aynı zamanda hareket ettirici bir ψυχήrsquoye goumlndermedir34 tıpkı
Aristoteles gibi Proklos da Platonrsquoun bu tanımını Orpheusrsquoa bağlayacaktır
(Timaios 13115 vd)
Oumlte yandan her şeyin iyi olmasını isteyen tanrı (βουληθεὶς γὰρ ὁ θεὸς ἀγαθὰ μὲν
πάντα) goumlruumlnenler (ὁρατῶν) iccedilin ldquoiyirdquo olmanın şartının buumltuumlnleri (ὅλον) birbirleriyle
karşılaştırmak olduğunu bunun şartının da akıl (νοῦς) olduğunu aklın şartının
ise ruh (ψυχή) olduğunu bizzat kendisi akıl yuumlruumlterek bulmuştur (λογισάμενος
οὖν ηὕρισκεν) İşte demiourgosrsquoun bizzat kurduğu bu akıl yuumlruumltme zincirlemesi
onu her şeye ruh ve akıl vermeye goumltuumlrmuumlştuumlr Timaiosrsquota bu zincirlemenin tarif
edildiği cuumlmleleri takip eden son cuumlmle hem demiourgos hem de evrenin ruhu
iccedilin soumlylenenleri accedilık biccedilimde oumlzetler niteliktedir
hellip κατὰ λόγον τὸν εἰκότα δεῖ λέγειν τόνδε τὸν κόσμον ζῷον ἔμψυχον ἔννουν
τε τῇ ἀληθείᾳ διὰ τὴν τοῦ θεοῦ γενέσθαι πρόνοιαν ndashhellip bu akıl yuumlruumltmenin
sonucuna goumlre şunu soumlylemek gerekir gerccedilekten de bu evren ruhlu ve akıl
sahibi bir canlı olarak tanrının oumlngoumlruumlsuumlyle oluşmuştur (Timaios 30b-c)
Boumlylece Platonrsquoa goumlre ζῷον κόσμος yani ldquocanlı evrenrdquo bir etkidir bu etkinin
nedeniyse τοῦ θεοῦ πρόνοια zanaatkacircr ldquotanrının oumlngoumlruumlsuumlrdquo Nihayet canlı ve
akıl sahibi evrenin Platonrsquoun ifadesiyle κόσμος ζῷον ἔμψυχος ἔννουςrsquoun
Aristotelesrsquoe hem Orpheusrsquou hem de Thalesrsquoi hatırlatması ardından bu ikisi
uumlzerinden Platonrsquoun ruh goumlruumlşuumlne itirazda bulunması bu soumlylediklerimiz ışığında
ccedilok daha anlaşılır hacircle geliyor
34 Hatırlanacağı gibi Aristotelesrsquoin Ruh Uumlzerine-411rsquodeki itirazının nedeni bu ldquoruh hareketirdquoydi
78
35 Platonrsquoun Politik Kurgusunda Mitin Etkileri
Biccedilimce birer tiyatro eseri olan diyalogların neredeyse hepsinde daha ilk
satırlardan başlamak uumlzere polisrsquoin belirgin unsurlarından oluşan bir dekor
goumlruumlruumlz Bu şehir manzarası genellikle diyalogun bitişine kadar aynı kalır ve
tartışılan temel konularla bir şekilde ilişkili olduğu goumlruumlluumlr
Theaitetos Sofist Devlet Adamı ve Lysisrsquote Yunan genccedillerinin şehirleri iccedilin vaat
ettikleri fedakacircrlık ve başarıyı şimdiden kanıtladıkları palaistra meydanı dekordur
diyaloglar boyunca genccedil adamların bilgi konusunda sofistliği değil gerccedilek
felsefeyi amaccedillamalarının gereği tartışılacaktır Euthyphronrsquoda polisrsquoin dini ve adli
meselelerinin goumlruumlşuumllduumlğuuml Stoa Basileos dekordur Sokratesrsquole kacirchin
Euthyphron succedil ve din-dinsizlik konularında konuşurlar Devletrsquote şehrin
aşağısındaki liman kentinde Artemis onuruna duumlzenlenen Bendideia ve
Kefalosrsquoun evindeki kurban ibadeti dekordur karakterler iyi bir devletin nasıl
kurulacağını yasalarının dininin toplumsal sınıflarının nasıl duumlzenleneceğini bir
kelimeyle adaletin nasıl tesis edilmesi gerektiğini konuşurlar Timaios ve Kritiasrsquota
dekor olarak her Haziran ayının ilk guumlnlerinde Devletrsquoteki Bendideiarsquoyı takip eden
tarihte tanrıccedila Athena onuruna duumlzenlenen ve Panathenaea vardır ve bizzat
Kritias yapacakları konuşmanın tanrıccedila onuruna soumlylenen bir ilahi yerine
sayılacağını soumlyler Yine Parmenidesrsquote dekorda Panathenaea etkinliklerinin
olması tanrıccedila Athena ile İtalyan filozofların ilgisini duumlşuumlnduumlruumlr (krş Cornford
1997 ss II ve 363) Protagorasrsquota birinci dekor Sokratesrsquoin ldquoyalnız başınardquo
uyuduğu kendi evi ikinci dekorsa Protagorasrsquoın etrafında geniş bir hayran
kitlesinin halelendiği Kalliasrsquoın evidir metinde filozofun yalnızlığıyla Sofistin
kalabalıklığı yoğun biccedilimde hissedilir Benzer biccedilimde Gorgiasrsquota dekor halka
accedilık bir meydandır ve Sofist retoriğinin bir kelimeyle demagogiarsquonın ne olduğu
tartışılır Kriton Phaidon ve Savunmarsquodaki dekor da tıpkı Euthyphronrsquoda olduğu
gibi polisrsquoe adaletin dağıtıldığı merkezicirc yapılardır Şoumllenrsquode dekor her kesimden
bilgili kişilerin katıldığı şair Agathon tarafından duumlzenlenen iccedilkili bir ziyafettir ve
konuşmalar Erosrsquoa sanat-hakikat ilişkisine tragedya ve şiire dairdir Şehrin
dışında geccedilenlere bir diğer oumlrnek olan Phaidros surların dibinde başlar kır
79
yollarında yuumlruumlmenin sağlık iccedilin yararından soumlz edilerek İlios ccedilayı boyunca
yuumlruumlnuumlr ve sohbet bir ccedilınarın dibinde devam eder diyalog boyunca şehir ve
şehirdışı meselesine goumlndermeler vardır Yasalar da şehirdışı bir dekora sahiptir
ancak farklı biccedilimde Mekacircn İda Dağırsquonda Knossosrsquotan Dikte mağarasındaki
Zeus tapınağına giden yoldur ve filozofun yeniden mağaraya başka bir deyişle
şehre doumlnmesini anımsatır gibidir
Bu oumlrnekler birccedilok diyalog uumlzerinden ccediloğaltılabileceği gibi mekacircn-iccedilerik
ccediloumlzuumlmlemeleri de istenildiği kadar derinleştirilebilir Bununla birlikte kesin olan
diyaloglarda bireylerin polis ve politika ile kurdukları ilişkinin daima esas zemini
teşkil etmesidir
Daima polis ve oumlgelerine atıfta bulunan bu dekorların iccedilinde gidip gelen konuşan
alkışlayan veya oy kullanan karakterlere gelince bunların da 5 yuumlzyıl Atinarsquosının
politik duumlzeninde ccedilok oumlnemli tartışmaların aktoumlruuml ve konusu olmaları Platonrsquoun
yalnızca dekorunun değil aynı zamanda rol dağıtımının da politik eksenli
olduğuna işaret eder Bu rollerin ccediloğunluğuysa Sofist duumlşuumlnuumlrlere verilmiştir35
İlk bakışta Sofistlerin etkinliği iccedilin son derece elverişli olduğu duumlşuumlnuumllen Atina
demokrasi duumlzeninde gerccedilekte hem onların hem de Platonrsquoun hoşnutsuz olduğu
bazı oumlgelerden yukarıda kısaca bahsetmiştik Protagorasrsquotaki φύσις ve νομός
tartışmasından yola ccedilıkılarak ccedilizilebilecek bu tema oumlzellikle νομόςrsquoun ortaya
ccedilıkışı ve felsefenin tartışma konularından biri hacircline gelmesi bakımından Atina
demokrasisinin mimarları sayılan devlet adamlarından Solon Kleisthenes ve
Periklesrsquoin reformlarına kadar gider Bu itibarla Platonrsquodaki rejim eleştirilerinin
birincil bağlamı Atinarsquoda işleyen demokrasinin adaletsiz bir youmlnetim biccedilimi
olduğudur
35 Sofistlerin diyaloglardaki varlığını doğrudan konuşmacı oldukları oumlrneklerle sınırlandırmıyoruz Nitekim boumlyle bir sınırlandırma diyalogların kavramsal ccedilerccedilevelerinin ciddi anlamda ihmal edildiği anlamına gelir Bu bakımdan oumlrneğin Protagorasrsquoın Protagorasrsquotaki varlığıyla Theaitetosrsquotaki varlığı arasında ağırlığı bakımından hiccedil fark yoktur Ccediluumlnkuuml her iki diyalogun da muumlhim bir kısmında Sokratesrsquoin tartıştığı duumlşuumlncelerini ccediluumlruumlttuumlğuuml kişi bizzat Protagorasrsquotır Aynı durum Menonrsquodaki Gorgias Phaidrosrsquotaki Lysias veya Sophist Savunma vbrsquodeki adı anılmayan buumltuumln Sofistler iccedilin de geccedilerlidir
80
a) Platonrsquoun politik nostaljisi Eski Attika
Platon 7 Mektuprsquota Atinarsquonın politik duumlzenindeki ccedilalkantıları adaletsizlikleri
goumlrduumlkten ve nihayet haksızlığa ldquobuumltuumln insanların en az layık olanırdquo (325b) dostu
Sokratesrsquoin oumlluumlmuumlne şahit olduktan sonra politikadan uumlmidini iyice kestiğini
soumlyler Mektupta anlattığına goumlre buumltuumln bunlarla birlikte politik idarecilerin de
yaptıklarını goumlrduumlkccedile politika işleri ona ccedilok daha zor goumlruumlnmeye başlamıştı
ccediluumlnkuuml insanın dostları ve guumlveneceği yoldaşları olmadıkccedila bu işlere
kalkışması imkacircnsızdı boumlyle kişiler her zaman el altında olmadığı gibi
arayıp bulmak da kolay değildi Devletimiz artık atalarımızın gelenek ve
ilkelerine goumlre (ἐν τοῖς τῶν πατέρων ἤθεσιν καὶ ἐπιτηδεύμασιν)
youmlnetilmiyordu Dahası hem yazılı hem de geleneksel yasalar (τῶν νόμων
γράμματα καὶ ἔθη) şaşırtıcı bir hızla bozuluyor veya yuumlruumlrluumlkten
kaldırılıyordu (Mektuplar 325d)
Platonrsquoun Syrakusairsquodeki Dionrsquoun dostlarına hitaben yazdığı bu soumlzler eski
Atinarsquoya duyduğu oumlzlemin accedilık bir ifadesidir Fakat bu eski Atina kendi ifadesiyle
τῶν πατέρων ndashatalarınndash Atinarsquosı en azından Gorgias ve Protagorasrsquotaki
Periklesrsquoin νομόςrsquounu hedef alan eleştirilerden anladığımız kadarıyla birkaccedil yuumlzyıl
oumlncesinin Atinarsquosı değildir Nitekim demokrasinin kurucularına youmlnelttiği bu tarz
eleştiriler onun πᾰτέρεςrsquoinin demokrasinin tesisinden ccedilok oumlnce ilkel Attika kabile
duumlzeninin henuumlz bozulmamış olduğu zamanlarda yaşayan kişiler olduğunu
duumlşuumlnduumlruumlr Bu durum Platonrsquoun φύσιςrsquoe oumlzlem duyan Sofistlerle de kısmen
paylaştığı bir nostaljidir nitekim Sofistlere goumlre ndashHippiasrsquoın dediği gibindash yurttaşlık
yasadan değil tıpkı akrabalık gibi doğadan gelir oysa insanları guumlden bir zorba
olarak yasa (τύραννος τῶν ἀνθρώπων) bizi daima doğaya karşı gelmeye zorlar
(Gorgias 337d)
Kojin Karatani kabile toplumlarında yerleşik hayata geccedilişin buumlyuumlnuumln gelişimini
beraberinde getirdiğini oumlne suumlrer Bu yeni hayat tarzıyla ortaya ccedilıkan ve binlerce
insanın birarada işbirliği ve alış-veriş yaparak yaşamasını gerektiren duumlzende
buumlyuumlcuumlden rahibe rahipten başrahibe ve en sonunda kral-rahibe doğru ilerleyen
bir tarihsel silsile belirmiştir (Karatani 2017 s 11) Bu ilkel devlet duumlzeninde
tanrılar aşkın varlıklar olmakla birlikte kral figuumlruuml tanrı tarafından atanmış olup
81
yurttaşlar onun bilgeliğinden ve kararlarının doğruluğundan hiccedilbir şekilde şuumlphe
edemeyecektir İster animistik-şamanik olsun ister sistemli bir din uumlzerinde
yuumlkselmiş olsun bu tuumlr bir devlet duumlzeninin mitik temeller uumlzerine kurulu olduğu
tartışmasızdır Başka bir ifadeyle bu devletin yurttaşlarının mevcut duumlzene ve
baştan belirlenmiş olan yazgılarına boyun eğmesini sağlayabilecek mitten başka
hiccedilbir ilkeden soumlz edemiyoruz Oumlte yandan bu mitler toplumsal duumlzenin
devamına kesintisine başarı veya başarısızlığına goumlre ya daha da guumlccedillenmekte
ya tuumlmuumlyle terk edilmekte veya başka mitlerle birleşerek yeni kuumlltler ortaya
ccedilıkarmaktadır Karatani yine İzonomirsquode eski Yunan toplumlarında mitin ilkel
politik oumlrguumltlenmeyle bu karşılıklı ilişkisini Yahudi tarihinden bir oumlrnek vererek
anlatır Buna goumlre
Yahudi halkları başlangıccedilta nomadik bir kabile konfederasyonu hacirclindeydi
Ardından tek tanrı olan Yehovarsquonın ismi altında birleştiler ve bu tanrıyla
ahitleştiler Fakat bu bir bozulma değildir Aynı suumlreci Mezopotamya
kentlerinde ve Yunan polisrsquolerinde de goumlzlemleriz Belli sayıdaki koumly veya
kabilelerin bir şehir devleti oluşturmak uumlzere birleşmesi yeni ve ortak bir
tanrının ifadesini de beraberinde getirir Bu bir ccedileşit toplumsal soumlzleşmedir
(Karatani 2017 s 13)36
Thomson da benzer biccedilimde eski Yunan tarihi ccedilalışmalarında Attika kabile
duumlzeninin bir tuumlr fratri uumlzerinde temellendiğini aktarır (Thomson 2007 s 99)
Savaştaki ordu duumlzeninin bir yansıması olan bu kabile hiyerarşisinin Atina
demokrasisinden yaklaşık beş yuumlzyıl daha eski olan Homeros ccedilağında hacirclacirc
goumlruumllduumlğuumlnuuml İlyadarsquoda Akhaların ldquokabile kabile ve fratri fratrirdquo savaş duumlzeni
almasından anladığımızı yine Thomson aynı sayfada tespit etmektedir Ayrıca
Atinarsquonın en yakın ataları olan kabile duumlzenindeki bu halkların da yukarıda soumlzuumlnuuml
ettiğimiz kral-rahip duumlzeninde hatta bazı totemik gelenekleri suumlrduumlrerek
yaşadıklarını aktarır Attikalılar dacirchil olmakla birlikte ccedileşitli topluluklar uumlzerinde
yaptığı inceleme iccedilin Kabileden Devlete adlı boumlluumlmuumln tamamını ayırmıştır (2007
s 80 vd)
36 Aynı durumu Kramerrsquoin anlattığı Suumlmer panteonunun oluşum suumlrecinde de goumlzlemleyebiliriz Buna goumlre başlangıccedilta birbirinden bağımsız her bir Suumlmer şehir devletinin kendi tanrısı varken bunların aralarındaki muumlcadeleler kimini daha guumlccedilluuml kimini daha zayıf bir tanrı hacircline getiriyordu En sonunda bu şehirlerin merkezi youmlnetim etrafında birleşmeleriyle Suumlmer panteonu meydana gelmiştir (Detaylı bilgi iccedilin bkz Kramer 2016)
82
Platonrsquoun ldquoatalarrdquo diye andığı ve Sofistlerin de oumlzlemini duyduğu doumlnemler bunlar
olmalıdır Nitekim 7-6 yuumlzyıllarda İyonyarsquodaki felsefi ve Atinarsquodaki politik
devrimlerin ardından Yunan yurdunda hiccedilbir şey eskisi gibi olmayacaktı
Boumlylelikle Thales ve oumlğrencilerinin İyonyarsquoda ortaya koyduğu yeni duumlşuumlnme
biccedilimiyle birlikte 7 yuumlzyıl sonlarında Solonrsquoun Atinarsquoda kalkıştığı toprak reformu
hamleleri Ege havzasında demokrasinin ortaya ccedilıkışının ilk işaretleri olarak
yorumlanır Bunların ikisi arasındaki organik ilişkiyi Thomson kurar Ona goumlre her
ne kadar toprağın yeniden boumlluumlştuumlruumllmesi youmlntemi Libya kıyılarındaki Kyrenersquode
daha oumlnceki tarihlerde uygulanmış olsa da (Thomson 2007 s 309) bunun
İyonya koumlkenli ldquoisonomiardquo duumlşuumlncesine dolayısıyla demokratik bir rejime youmlnelik
ilk uygulanışı Atinarsquodaki Solon doumlnemidir Nitekim Thomson bir başka ccedilalışması
olan İlk Filozoflarrsquoda Solon yuumlzyılını demokratik ideolojinin ilk defa kendini
goumlsterdiği tarih olarak belirler ve bu ideolojinin okumasını Solonrsquola beraber iki
filozof olarak Thales ve Anaksimandros uumlzerinden yapar (1997 s 253) Benzer
biccedilimde izonominin tarihinin İyonyarsquoda başladığına ilişkin Karatani de
Thomsonrsquola aynı fikirdedir ve Atinarsquonın demokrasinin anayurdu olduğu tezini o da
reddeder (2017 s 21)
Demokrasinin ortaya ccedilıkışında diğer iki oumlnemli uğraksa 6 yuumlzyılın sonlarında
soybağlarının belirleyiciliğini ortadan kaldırarak yurttaşlık bağını νομόςrsquoun
guumlvencesi altına alan Atinalı arkhon Kleisthenes ve demokrasi uygulamalarında
rakipleri tarafından popuumllizmle succedillanacak kadar ileri gitmiş olan 5 yuumlzyılın en
buumlyuumlk devlet adamı Periklesrsquotir Bu uzun tarihsel suumlreccedil goumlz oumlnuumlne getirildiğinde
kadim Miken kral-tanrılar doumlneminden Attikarsquodaki rahip-krallar doumlnemine
ardından İyonya koumlkenli izonomiye ve sonrasında Atina koumlkenli demokrasiye
doğru 5 yuumlzyıl Atinarsquosındaki politik duumlzenin tarihsel gelişiminde en oumlnemli
duraklar sırasıyla İyonya filozofları Solon Kleisthenes ve Periklesrsquotir
Platonrsquoun zihninde bu suumlrecin Devletrsquoin VIII kitabında anlatılan ve Kallipolisrsquoten
tiran devletine doğru giden meşhur ccediloumlkuumlş suumlreciyle oumlrtuumlşmesi bilhassa
Sokratesrsquoin oumllduumlruumllduumlğuuml doumlnemde kaccedilınılmaz hacircle gelmiş olmalıdır Nitekim
Timaiosrsquoun giriş kısmında Mısırlı rahibin Solonrsquoa ccedilıkışması da bunu doğrular
gibidir 26c-d paragrafından oumlğrendiğimiz ve yukarıda da değindiğimiz gibi bu
83
diyalogda Kritias Hermokrates ve Timaiosrsquoun amacı Sokratesrsquoin bir guumln oumlnce
kendilerine anlattığı ndashve Devlet diyalogunda aktarılanndash uumltopik devletin ve
yurttaşlarının aslında ccedilok eskilerde ve gerccedilekten yaşamış olduklarını
goumlstermekti Kritiasrsquoın hikacircyeyi anlatmaya şoumlyle başlıyor
O hacirclde şimdi bir zamanlar yedi bilgelerden Solonrsquoun anlattığı ve hacircliyle
saccedilma (ἄτοπος) bile olsa baştan sona doğru (ἀληθής) olan şu hikacircyeyi
(λόγος) dinle Sokrates Solon pek ccedilok şiirinde de soumlzuumlnuuml ettiği gibi buumlyuumlk
dedemiz Dropidesrsquoin akrabası ve ccedilok yakın dostuydu Dropidesrsquoin yaşlılık
guumlnlerinde hatırlayıp dedemiz Kritiasrsquoa anlattığına goumlre ccedilok eski
zamanlarda bu şehirde pek buumlyuumlk ve goumlrkemli işler yapılmış ama insanlar
zamanla bunları yok etmiş ve unutmuş Boumlyleyken bize en yaraşır iş bunları
duumlzguumlnce hatırlayıp anlatarak sana olan minnet borcumuzu oumldemek ve
boumlylece tanrıccedilayı37 da bu festival guumlnuumlnde tıpkı duumlzguumln ve doğru bir ilahi
soumlyler gibi onuruna yakışır biccedilimde oumlvmuumlş olmaktır (Timaios 28d-21a)
Ardından dedesi Kritiasrsquoın Apaturia38 festivali iccedilin duumlzenlenen bir şiir
yarışmasında bir vesileyle Solonrsquoun şairliğini hatırlayıp şoumlyle anlattığını soumlyluumlyor
hellip (Solon) buraya doumlnduumlğuumlnde karşılaştığı ayaklanma ve diğer fenalıklarla
uğraşmak zorunda kalmayıp da Mısırrsquodan yanında getirdiği hikacircyeyi (λόγος)
tamamlayabilseydi uumlnuumlne ne Hesiodos yetişebilirdi ne de Homeros (hellip)
Mısır Deltarsquosında Nilrsquoin ikiye boumlluumlnduumlğuuml bir yerde Saitikos diye bir duumlzluumlk
varmış ve bu duumlzluumlkteki en buumlyuumlk şehrin adı Saisrsquomiş ndashki kral Amasisrsquoin
doğduğu yerdirndash ve dediklerine goumlre kurucusu Neith adındaki tanrıccedilaymış
bu da onların fikrinde Hellenlerin Athenarsquosıdır Bu insanların Atinalıları pek
sevdiği ve bir şekilde buradakilerle akraba oldukları soumlylenir Solon buraya
yolculuğunda o insanlar tarafından epeyi onurlandırıldığını anlatmış
sonrasında onların kutsal soumlzlerde (τῶν ἱερέων) tecruumlbeli rahiplerine eskiler
hakkında sorular sorunca boumlyle şeyler konusunda ne kendisinin ne de
diğer Yunanların neredeyse hiccedil bilmediğini goumlrmuumlş Bir defasında onları en
eskiler hakkında konuşturmak hevesiyle bizim en eskilerimizden laf accedilmış
ve ilk insan olduğu soumlylenen Phroneosrsquoumuz Niobersquomiz hakkında
konuşmaya başlamış sonra tufanı Deukalionrsquoı Purrharsquoyı ve nasıl hayatta
kaldıklarını anlatmakla (μυθολογεῖν) onların soyundan gelenleri saymakla
sonra da bu olaylar uumlzerinden geccedilen seneleri hesaplamaya ccedilalışmakla
devam etmiş Bunun uumlzerine rahipler arasından pek yaşlı biri demiş ldquoAh
Solon Solon Siz Yunanlar hep ccedilocuksunuz hiccedil yaşlı kalmadı Yunanlar
arasındardquo Beriki bu soumlzleri işitince sormuş ldquoBununla ne demek istiyorsunrdquo
Rahip cevap olarak demiş ldquoHepiniz de ruh olarak genccedilsiniz Hiccedilbirinizde
ne en eskilerden işitilmiş bir soumlz (δόξα) ne zamana karşı durabilmiş bir ders
(μάθημα) var (Timaios 21d-22b)
37 Tanrıccedila Athena 38 Dionysos onuruna duumlzenlenen dini bayram Bu bayramın uumlccediluumlncuuml guumlnuumlnde o yıl doğan ccedilocuklara ad koyulup her biri kayıt altına alınıyor
84
Yunanların tarih bilincini kuumlccediluumlmseyen Mısırlı rahip bu soumlzlerin ardından
geccedilmişte halkların nasıl ortadan kalktığına ilişkin bir konuşma yapar ve hem
kendilerinin hem de Yunanların ortak geccedilmişlerine ait tufan teması etrafında
şekillenmiş bir hikacircye anlatır Sonrasında tufandan oumlnceki Atinarsquonın ihtişamından
ve başarılarından soumlz eder ancak hayatta kalanlar yazı sanatını bilmediğinden
bunların unutulduğunu soumlyler39
Bu mitleri okuduğumuzda tarih kayıtlarının değil mitik anlatıların aktardığı devlet
duumlzenlerinin Platonrsquoun duumlşuumlnde ihtişamla arzıendam ettiğini anlamak zor değildir
Kaldı ki Platonrsquoun mitik geccedilmişe oumlzlemi yalnızca politik bir oumlrguumltlenme sınıflı yapı
gibi geniş ccedilerccedileveli kuşbakışı goumlruumlntuumllerle ilgili değildir Soumlzgelişi Devlet ve
Timaiosrsquota uumlst uumlste vurgulanan kadınların ortak kullanımıyla ilgili goumlruumlşuumlnuumln bile
mitik bir koumlkeninden soumlz edilebilir Yunan mitik anlatılarında her şey gibi evliliğin
de ilk koumlkenine bir mitik hadiseyle yer verilmiştir hacircliyle bu hadisenin oumlncesinde
kadınlar erkeklerin ortak malıydı Bu komuumlnal duumlzen Herodotosrsquota geccediltiği
biccedilimiyle goumlz oumlnuumlne alınınca meselenin 5 yuumlzyıl Atina entelektuumlelinin zihnindeki
karşılığını hayal etmek ccedilok zor değildir Thomson aktarıyor
ldquoİskityalı Agathyrislerderdquo diyor Herodotos ldquokadın herkesindir boumlylece
herkes birbiriyle kardeş olur ve bu genel akrabalık karşılıklı kıskanccedillık ve
kin duygularını kaldırırrdquo Kadınların ortaklaşalığının muumllkiyetin
ortaklaşalığıyla el ele yuumlruumlduumlğuuml duumlşuumlncesi hiccedil de yabancı değildi Bu
duumlşuumlnceye Aristophanes ve Platonrsquoda yeniden rastlarız (Thomson 2007 s
132)40
Bu konuda Aristotelesrsquoin de tarih kayıtları soumlz konusudur Oumlte yandan tarih
dışında mitik kayıtlara oumlrnek olarak evliliği Yunan halkına oumlğreten Atina kralı
(Pelasg oumlnderi) Kekropsrsquoun hikacircyesi meşhurdur Yine Thomson şoumlyle yazıyor
Evliliğin kurucusu olduğu soumlylenen ilk Atina kralı Kekropsrsquola ilgili bir
geleneği işte bu bilgilerin ışığında yorumlamamız gerekir Kekropsrsquotan oumlnce
ldquoevlilik diye bir şey yoktu cinsel ilişki rastgele olduğundan ne ccedilocuklar
babalarını tanıyordu ne de babalar ccedilocuklarını Ccedilocuklar analarının adını
alıyorlardırdquo (Thomson 2007 s 134)
39 Krş Yasalar 677c 40 Krş Herodotus Tarihler iv104 Platon Devlet 416d ve Timaios 18b Aristophanes Plutos 510-626
85
Bu kadarının bile Platonrsquoun mitik anlatılara bakarak tarihsiz bir geccedilmişe duyduğu
oumlzlemi kapıldığı politik nostaljiyi daha belirgin ve anlaşılır kılmak iccedilin yeterli
olduğu kanaatindeyiz
b) Yeni bir aktarım aracı olarak duumlzyazının etkileri
Vernantrsquoın Yunan polisrsquoinin oluşum suumlrecini irdelediği bir yazısı bizim iccedilin yol
goumlstericidir Buna goumlre polis ruhunu meydana getiren temel motif logosrsquoun yani
kanıtlayıcı soumlzuumln evvela yazıya geccedilmesi ve ardından buumltuumln demosrsquoun ortak malı
hacircline gelmesidir (Vernant 2017a 49-50) Bu bir ccedileşit kuumlltuumlrel yayılımı ifade eder
ve tıpkı oumlnceki yuumlzyıllarda Homeros ve Hesiodosrsquoun soumlzluuml gelenek yoluyla buumltuumln
Yunan coğrafyasına yayılması gibi bu defa yasaların ve felsefe metinlerinin
demosrsquoa yayılması anlamına gelir Bununla beraber İyonya ve İtalya
filozoflarının en iyi oumlrnekle de Pythagorasrsquoın ezoterik gelenekleri bu yayılımın
tabii bir neticesi olarak oumlnemli oumllccediluumlde tahribata uğramış olmalıdır Başka bir
deyişle Yunan coğrafyasında yazılı anlatımın yaygınlaşması sonucunda
ldquofelseferdquo adı verilen buumltuumln uğraşlar oumlzguumln ezoterik tavrını terk etmek zorunda
kalmış ve agora ile daha da oumlnemlisi politik oumlrguumltlenmeyle iccedil iccedile geccedilmiştir 5
yuumlzyıl Atinarsquosında Anaksagorasrsquoın Peri Phuseosrsquounun isteyen herkes tarafından
ccedilarşılarda ucuz bir fiyatla satın alınabileceğini Sokratesrsquoten işitiriz (Savunma
26d) Bu yazı aracılığıyla filozofların en gizli oumlğretilerine her Yunan yurttaşının
hatta koumllelerin bile kolaylıkla ulaşabildiği anlamına gelir
Goumlruumlnuumlşe goumlre felsefenin yapılma biccedilimlerini değiştiren bu kuumlltuumlrel yayılım o
doumlnemin felsefe ccedilevresini meydana getiren Sofistleri ve Platonrsquou bir tedbir
geliştirmeye sevk etmişti Sofist okul bu tedbiri demokratik iktidarla ve halkla sıkı
ilişkiler geliştirmelerine imkacircn sunan retorikte bulmuştur Platonrsquoa gelince onun
oumlngoumlruumlsuuml farklı bir mecraya başvurmasına neden olur mit
Kuumlltuumlrel yayılım Vernantrsquoın analizlerinde ldquobilgerdquo figuumlruumlnuumln herhangi birine
mektup yazdığı veya kitabını halka malettiği bir sahneyle somutlaşmış goumlruumlnuumlr
86
Daha oumlnceki yuumlzyıllarda perdelerin arkasında veya kamuya kapalı mekacircnlarda
mutlaka erginlenmiş bir grup tilmizine seslenen bilge artık zihnindeki buumltuumln her
şeyi polisrsquote herkesin goumlrebileceği bir şekilde accedilığa vurmakta boumlylece bazı
buumlyuumlk tehlikeleri de goumlze almaktadır
Burada artık soumlz konusu olan birkaccedil seccedilkin insana ayrılan ve tanrısal bir
luumltfu kolaylaştıran dinsel bir giz değildir Kuşkusuz bilgenin gerccedileği tıpkı
dinsel gizem gibi sıradan insanları aşan temel bir accedilınlamadır gerccedilekliğin
ortaya ccedilıkmasıdır ama bilgelik yazıya teslim edilirken bu mezheplerin gizli
ccedilemberinden soumlkuumlluumlp alınır guumln ışığında tuumlm sitenin goumlruumlşuumlne sunulur
(Vernant 2017a s51)
Bu noktada tespitimizi eleştirmeye imkacircn sunan bazı istisnalardan da soumlz
edilebilir Bu istisnalar iccedilin en iyi ve tek başına yeterli oumlrnekse Ross ve Cherniss
arasındaki tartışmadır Chernissrsquoin 1945 tarihli The Riddle of the Early
Academyrsquodeki iddiası Aristotelesrsquoin tanıdığı Platonrsquola bizim bildiğimiz Platon
arasında beliren farkların Aristotelesrsquoin diyalogları yanlış anlamış veya yanlış
yorumlamış olmasından ileri geldiğidir Başka bir deyişle Chernissrsquoin diyaloglar
hakkındaki tezi Platonrsquoun herhangi bir yazıya aktarılmamış oumlğretisinden soumlz
edilemeyeceğidir ve Aristoteles de Platonrsquou tıpkı bizim gibi diyalogların imkacircn
verdiği biccedilimde ve oumllccediluumlde bilmektedir (Cherniss 1944 s 51 vd) Bu iddiaya
karşılık Ross Aristotelesrsquoin Platonrsquodan soumlzluuml biccedilimde edindiği bazı bilgilerin
varlığına kanıt olarak dokuz farklı paragrafı birbiri ardına sıralar ve Chernissrsquoin
tezini belirgin bir şekilde ccediloumlkertir (Ross 2016 ss 102-5)
Bununla birlikte boumlyle bir istisna 5 yuumlzyıl Atina bilgeleri iccedilin ileri suumlrduumlğuumlmuumlz
iddiayla hiccedilbir şekilde ccedilelişik değildir Platonrsquoun soumlzluuml bir aktarım yoluna
başvurmuş olması her şeyden oumlnce onun duumlşuumlncesini polisrsquoin goumlruumlşlerine accedilmış
olduğu gerccedileğini ortadan kaldırmaz Dahası bir kısmının otantikliği tartışmalı bile
olsa otuza yakın diyalogu kaleme aldığı ve bunu her Yunan yurttaşının erişimine
sunduğu gerccedileğini hiccedilbir şekilde ortadan kaldırmaz Sadece Platon değil buumltuumln
Sofistler de oumlğretmendiler ve kendi okullarında veya farklı toplanma yerlerinde
halktan kişilere dersler vermekteydiler Bu onların soumlzluuml aktarım youmlnteminden
yararlanmış olduklarını goumlsterir ve Platon da meseleleri oumlğrencilerinin oumlnuumlnde ele
alırken diyaloglarda okuduğumuzdan kısmen farklı tespitlerde bulunmuş olması
tuhaf değildir
87
Oumlte yandan Rossrsquola buumltuumlnuumlyle hemfikir olsak bile (ki bu Platonrsquoun agrapha
dogmatarsquosının duumlşuumlnuumlluumlp taşınılmış kasıtlı olduğu anlamına gelecektir)
Platonrsquoun eserlerinin halka accedilık olan kısmı ezici bir ccediloğunluğa sahiptir Tek
başına bu durum bile Akademiarsquodaki oumlğretmen Platonrsquola Elearsquodaki ezoterik oumlnder
Pythagoras arasındaki farkı belirginleştirmek iccedilin yeterlidir
Vernantrsquoın soumlzluuml gelenekten yazıya geccediliş formuumlluumlndeki genel manzara bize şunu
anlatır Eski Yunan halkları yeni polisrsquoler inşa ettikleri sırada Miken soylu kral-
tanrılar ccediloktan tarihe karışmış bulunuyordu Bu tarihsel olgu polis yasalarının
ezici rasyonalitesi ve aynı zamanda kral-lider iccedilin de bağlayıcı olması gibi pek
ccedilok ldquolaikrdquo pratikle de desteklenmektedir Oumlte yandan aynı sayfalarda Vernantrsquoın
bu laikleşmenin dini politikadan buumlsbuumltuumln tasfiye edebilecek kadar guumlccedilluuml
olmadığına dair farkındalığını anlamak hacirclacirc muumlmkuumlnduumlr
Oumlzetle Yunan polisrsquoleri buumltuumlnuumlyle din ve tanrısallık ilkeleri uumlzerine bina edilmiş
Miken toplum organizasyonlarına goumlre ccedilok daha duumlnyevicirc sekuumller olmakla birlikte
dinin birtakım kurucu ve duumlzenleyici işlevlerini de muhafaza etmek durumunda
kalmışlardır Nitekim o doumlnemde bile yurttaşların iktidara koşulsuz itaatini ve
yasayı makul bulmasını guumlvence altına alacak başka bir metottan soumlz etmek
olanaksızdır
Bir siyaset felsefesi olarak Platonrsquoun devlet projesi ilk boumlluumlmde belirttiğimiz uumlzere
mitik geccedilmişten derin etkiler taşımasının yanında aynı geccedilmişi yeniden
canlandırmaya doumlnuumlk nostaljik bir youmlntemi de benimsemiş goumlruumlnmektedir 5
yuumlzyılda yaşamış vasat bir Atinalı yazarın bile erişebileceği eldeki hazır Yunan
tarihi literatuumlruumlnuuml goumlz oumlnuumlnde bulunduracak olursak Platonrsquoun bu nostaljik
yaklaşımının nedenlerini bir ldquoyozlaşmardquo daha doğru bir ifadeyle ldquodekadansrdquo
duumlşuumlncesinde aramamız gerekir Nitekim bu tarih anlatısı ldquooumlzlenenrdquo
başlangıccediltaki oumlrneklerini mitik gelenekten devşirerek suumlrekli bir altın ccedilağdan soumlz
eden duumlşuumlş suumlrecini de hicivci bir youmlntemle betimleyen buumlyuumlk bir mitoloji olarak
karşımıza ccedilıkar Platonrsquoun bu hikacircye iccedilin başvurduğu birincil kaynaksa Kronosrsquoun
altın ccedilağına oumlvguumllerin ustası Hesiodosrsquotur
88
Aristotelesrsquoin meşhur bir mitik anlatıyı bize pek şaşırtıcı biccedilimde ldquotarihrdquo olarak
anlattığı bir yazısında Dumezilrsquoin olağanuumlstuuml bir tespiti olan uumlccedil işlevli Hint-Avrupa
devlet modelinin Yunan siyasi duumlnyasındaki ccediloumlkuumlş suumlrecine şahit oluruz
(Atinalıların Devleti 32) Bu meşhur komutan İonrsquoun hikacircyesidir Oumlzetle kralın
başarısızlığı uumlzerine halkın ccedilağrısıyla karşısında birdenbire ordu belirmiş bu
başarısızlığın bedelini de yetkilerini orduyla paylaşarak oumldemiştir41
Sonuccedil olarak tarih oumlncesi Miken krallarının ccediloğunda goumlruumllen ve tanrı-kralı mutlak
soumlz sahibi ve otorite olarak tayin eden uumlccedil işlevli kast temelli Hint-Avrupa
modelinin ccediloumlktuumlğuuml coğrafya 7-6-5 yuumlzyıllardaki İyonya-Atina hattıdır bunun
oumlncesine ilişkin soumlzuuml edilen tarihlerse genellikle mitik anlatılara goumlndermede
bulunur Bu ccediloumlkuumlşle birlikte yetki paylaşımını esas alan yeni bir izonomi-
demokrasi Platonrsquoa goumlreyse Kallipolisrsquoe uzak ve tiranlığa yakın koumltuuml bir devlet
modeli ortaya ccedilıkacaktır
41 Hikacircyenin etraflı bir oumlrneği iccedilin 1 yuumlzyıl coğrafyacısı Strabonrsquoun Geographica isimli eserine bakılabilir (Strabo 1877 1013) Strabon bir ldquobilimcirdquo olmasının yanında hikacircyesini Aristoteles Demosthenes gibi kayıtlara başvurarak mitik anlatıdan bilimsel metne doğru şekillendirme yolunu seccediler ve yine Thukydides Plutharkhos Pausanias vs oumlrneklerde olduğu gibi bir Antikccedilağ sosyal bilimciliği tavrı ortaya koyar
89
SONUCcedil
1 Platonrsquoun kayıp koumlpeği
Her okurun dikkatini ccedilekmesi zor olabilir ama diyalogları baştan sona dolaşan
bazı koumlşe başlarında ansızın karşımıza ccedilıkan huzursuz bir koumlpek vardır Antik
Yunan mitlerindeki hayvanlardan biri olmadığı kesindir ve kendisini o kadar az
ele verir ki ne cinsini ne de milliyetini soumlylemek kolaydır Bir tek Gorgiasrsquota Mısır
koumlkenli tanrılardan biri olduğuna ilişkin bir işaret yakalarız Sokrates soumlz arasında
birden haykırır μὰ τὸν κύνα τὸν Αἰγυπτίων θεόν ndashMısırlıların tanrısı koumlpeğe
andolsun kihellip Ccediloğu zaman Herarsquonın Zeusrsquoun Apollonrsquoun Kharitlerin ve başka
Olimpik varlıklarının adına yemin ettiğini goumlrduumlğuumlmuumlz Sokrates arada bir boumlyle
yabancı bir varlığa dahası bir koumlpeğe yemin ederek bizi şaşkınlığa uğratır
Ccedilağdaşları arasında aynı yemini bir tek Aristophanesrsquoin Eşek Arılarırsquonda
Sosiasrsquoın ağzından işitiriz μὰ τὸν κύναhellip (83) Bununla beraber Aristophanesrsquoin
bu oyunu 422 tarihliyken ondan bir yıl oumlnce yazdığı ve karakterlerinden biri
Sokrates olan Bulutlarrsquoın bir yerinde bu defa filozofun yeminleriyle alay
edercesine onu tek cuumlmlede ldquoNefes Khaos ve Havayardquo yemin ettirir μὰ τὴν
Ἀναπνοὴν μὰ τὸ Χάος μὰ τὸν Ἀέραhellip (Bulutlar 627) Sokratesrsquoin hem kendi
ccedilağında hem de bizim ccedilağımızda hayli dikkat ccedilekici olan başka yeminlerine de
rastlamamız muumlmkuumlnduumlr oumlrneğin Phaidrosrsquota ccedilınar ağacına yemin ettiğini
goumlruumlruumlz Ancak bu yeminlerin hiccedilbiri koumlpek yemini kadar ilgi ccedilekici ve kışkırtıcı
değildirSokratesrsquoin diyaloglarda koumlpeğe ettiği yeminler şoumlyledir
Savunma 22aνὴ τὸν κύνα ndashkoumlpeğe andolsun ki yemin edilen Atinarsquoda bilge olduğu soumlylenen hiccedil kimsenin aslında bilge olmadığını bizzat tecruumlbe ettiği
Phaidros 228bνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Phaidrosrsquoun şayet kısa olsa tekrar tekrar okumaktan buumltuumln soumlylevi ezberlemiş olacağı
Devlet 399eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Devletteki fuzuli buumltuumln zevkleri ortadan kaldırdıkları
90
Devlet 567dνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Adeimantosrsquoun eşekarılarından soumlz ettiği
Devlet 592aνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Filozofun politikadan uzak durmak isteyeceği
Phaidon 98eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen verilen her tuumlrluuml cezayı ccedilekmenin kaccedilmaktan daha iyi ve asilce olduğunu duumlşuumlnduumlğuuml
Kratylos 411bνὴ τὸν κύναndash yemin edilen O anda aklında eskiden adları bulan kişilerin şimdinin filozoflarına benzediği youmlnuumlnde bir duumlşuumlncenin doğduğu
Gorgias 461aνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Konuyu yeterince tartışmanın uzun zaman alacağı
Gorgias 466cνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Polosrsquoun soumlylediği soumlzlerle fikirlerini mi accedilıkladığını yoksa kendisine soru mu sorduğunu anlamadığı
Kharmides 172eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Soumlylediklerinin bizzat kendisini de şaşırttığı
Buumlyuumlk Hippias 287eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Hippiasrsquoın cevabını beğendiği
Buumlyuumlk Hippias 298cνὴ τὸν κύναndash anlamsız konuşup da anlamlı konuşmuş gibi davranmaması iccedilin Hippiasrsquoı uyarırken
Lysis 211eνὴ τὸν κύναndash iyi bir dostu Dariusrsquoun buumltuumln altınlarına tercih edeceği
Bu yeminin farklı soumlylenişteki tek oumlrneği Gorgias 482brsquodedir
μὰ τὸν κύνα τὸν Αἰγυπτίων θεόνndash Mısırlıların tanrısı koumlpeğe andolsun kihellip yemin edilen Ceza ccedilekmenin koumltuuml olduğunu duumlşuumlnen Kalliklesrsquoin ccedilelişkiye duumlşeceği
Yeminin bu kullanımlarını birbiriyle ne kadar ilişkilendirirsek ilişkilendirelim bize
Platonrsquoun ironik kurgusunun eseri olduklarına dair herhangi bir işaret vermemekle
birlikte sırf Aristophanesrsquoin iğnelemeleri Sokratesrsquoin bu yemini gerccedilekten de sık
sık kullandığını goumlstermeye yeterlidir Bununla birlikte Yasalarrsquoda anlatılan
yeminle (ὅρκος) ilgili bir miti Sokratesrsquoin ccedilok sevdiği bu yeminle birarada
değerlendirmek bize Platonrsquoun bu ccedilalışma boyunca ortaya koymaya ccedilalıştığımız
mitolojik yaklaşımını destekleyecek bir arguumlman daha sunacaktır Soumlz konusu
mit tanrısal yargıccedil Rhadamantysrsquouumln yemin konusunda aldığı bir kararı anlatır
hellip O guumlnkuuml insanların ccediloğunluğu tanrıların soyundan geldikleri iccedilin doğal
olarak tanrıların varlığına accedilıkccedila inandıklarını goumlruumlyordu zaten kendisi de
bunlardan biriydi Anlaşılan insanlardan değil ancak tanrılardan yargıccedil
olabileceğini duumlşuumlnuumlyor bu nedenle de davaları kolayca ve ccedilabucak
sonuccedillandırıyordu nitekim davalı taraflara dava konusunda yemin ettirip
91
ccedilabucak ve kesin olarak davayı kapatıyordu Buguumln ise dediğimiz gibi
insanların bazısı kesinlikle tanrılara inanmıyor bazısı da (tanrıların) bizimle
ilgilenmediklerini duumlşuumlnuumlyor sayıca en fazla ve en koumltuuml olan bazılarının
duumlşuumlncesine goumlre ise tanrılar biraz kurban bolca yuumlze guumllme karşılığında
insanlara yuumlkluuml para kaldırmaya yardım ederler ve onları ağır cezalardan
kurtarırlar demek ki Rhadamantysrsquouumln davalardaki youmlntemi buguumlnkuuml
insanlar iccedilin elverişli değildir (Yasalar 948b-c)
Bu soumlzler Platonrsquoun yaşadığı doumlnemde Atina toplumundaki ldquodindarlıkrdquo
anlayışının yozlaştığını insanların dini ccediloğu zaman gizli ahlacircksızlıkları iccedilin bir kılıf
olarak kullandığını buna karşılık inananların da tanrıların affına sığınmayı her
durumda abarttığını goumlsterir Oumlte yandan Platonrsquoun dinle ilişkili mitlerin toplumsal
youmlnuumlne Devletrsquote olduğundan daha mesafeli olmakla birlikte hacirclacirc buumlyuumlk oumlnem
verdiğini de goumlsterir Nitekim burada Platonrsquoun Magnesiarsquoda oumlngoumlrduumlğuuml yeni
yasalardan birini goumlruumlruumlz tanrılar adına edilen yeminler hiccedilbir şekilde gerccedileğin
delili olarak kabul edilmeyecektir
Sokratesrsquoin Atinalı yurttaşlarının tanrı olduğuna inanmasının pek makul
goumlruumlnmediği birtakım varlıklara yemin etmiş olması farklı bakımlardan
değerlendirilebilir Ama oumlzellikle νὴ τὸν κύνα yemininde Yunanlar iccedilin hiccedil de
bağlayıcı olmayan yabancı kaynaklı bir tanrı mitine tam da Sokratesccedili ironiyle
bağdaşır biccedilimde yeminin hakikat iccedilin delil olarak sunulmasının eleştirisi olarak
başvurulmuş gibidir
2 Yurttaş filozof yasakoyucu ve mit
Bu sıradışı tutumun birbirini sonuccedil olarak getiren iki nedeninden soumlz etmek
muumlmkuumlnduumlr İlki Yunan toplumunda mitlerin gerccedilekliğe ilişkin dayanaklarını
genellikle hayatın olağan akışından seccedilmemiş olmalarıdır İkincisi bunun bir
sonucu ve aynı zamanda pekiştiricisi olarak mitlerin guumlnluumlk hayatın rutinlerine
rasyonel pratiklerine ve temelde laik olan herhangi bir mekanizmasına muumldahale
etmekten geri durmalarıdır Mitle guumlnluumlk hayat arasında kurulan ve ikisinin ilkece
ayrılmasına dayanan bu ilişkinin sonucu olarak yasakoyucu-duumlşuumlnuumlr figuumlruuml ve
92
sıradan yurttaş figuumlruuml arasında ortaya ccedilıkan etkileşim birbirinden farklı gelişmiştir
Yasakoyucu veya duumlşuumlnuumlruumln mitinde hep daha sakınımlı hakikat olma iddiasını
rasyonel alanda sınamaya accedilmayan bir tavır goumlrmemizin nedeni de budur
Sıradan Yunan yurttaşının mitiyse yasakoyucunun ve duumlşuumlnuumlruumln anlattığı mitten
daha ileriye gitmediği gibi kendi hakikatini rasyonel alanda kanıtlamaya da
kalkışmaz fakat guumlnluumlk hayatın akışına yine aynı otoritenin ccedilizdiği sınırlar iccedilinde
muumldahalede bulunmaktan da geri durmaz
Ccediloktanrılı toplumlarda panteonların yaşadığı değişim suumlreccedilleri bunun oumlrnekleriyle
doludur Buumlyuumlk bir savaş veya antlaşma neticesinde panteona yasakoyucu
tarafından yeni bir tanrı veya bir kuumllt koyulur veya bunun tersi olur Artık sıradan
yurttaşların bu yeniliğe hızlı biccedilimde uyum sağlamaları gerekecektir
Homerik kuumlltuumlruumln yetiştirdiği Yunanlı bireyin goumlzuumlnde tanrısal guumlccedillerin doğadaki
nedensellik ve yasa ilişkilerine ndashbu ilişkilerin ilk başlangıccedilta o da ldquoilk kuşakrdquo
tanrılarca kurulmuş olması dışındandash muumldahalesi onları değiştirmesi ve
duumlzenlemesi tasavvuru imkacircnsız bir olguydu Duumlnya duumlzeni ve kosmos yasaları
bizzat tanrılar eliyle değil ilk kuşak tanrılar (titanlar) ve onların soyları arasındaki
muumlcadeleyle kısacası doğa fenomenleriyle ccedilok benzer bir ccedilatışma sonucunda
ortaya ccedilıkmış ya da istenirse tesis edilmişti Hacirclihazırda egemen olan tanrılar
ccedilok daha oumlnceden tesis edilmiş bir doğa yasaları duumlzenine tabiydiler bu yasalar
uumlzerinde herhangi bir tasarrufa sahip değildiler
Bununla birlikte yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz yasakoyucu ve mit ilişkisinin istisnai
durumlar iccedilin soumlz konusu olduğunu goumlz oumlnuumlnde bulundurmak gerekir Nitekim
Yunan coğrafyasında ilk kıvılcımları filozofların bireysel fikirlerinde parlayan
mitolojik yaklaşım sıradan Yunan yurttaşı şoumlyle dursun tarih yazıcıları şairler ve
devlet adamları duumlzeyine bile sirayet edememiş bilhassa 5 yuumlzyıldaki Sofist ve
Platoncu aydınlanmalar doumlnemi boyunca Yunan kuumlltuumlruuml mitlerle hesaplaşmasını
ancak filozoflar eliyle gerccedilekleştirmek durumunda kalmıştır Bunların başını
Sofistler ccedilekmekle birlikte buumltuumln zıtlıklarına rağmen yine de Sofist kuumlltuumlruumln bir
uumlruumlnuuml olan Sokratik duumlşuumlnce soumlz konusu mitolojik yaklaşımın sığ bir akarsuyun
menderesler ccedilizmesi gibi ağır ve zikzaklı bir ilerleyişle Sofist inkacircr tutumundan
Platonik faydacı tutuma ndashCampbellci deyişle mitolojinin kozmolojik ve toplumsal
93
işlevlerinendash doğru yol almasını sağlamıştır Sofistler mitlerin birer safsata
olduğunu bilerek reddediyorken Platon onların ndashen azından Olimpik olanlarınınndash
safsata olduğunu bilerek toplumsal ve politik alanda faydalarına başvuruyordu
Yukarıda yaptığımız ayrımda Yunan yurttaşlarının bir tipine ldquosıradanrdquo sıfatını
yakıştırmanın zorunluluğunu da temellendirmemiz gerekir Nitekim boumlyle bir
yakıştırmada sıradan yurttaşın Yunancadaki ldquoyalınrdquo anlamına gelen ἁπλῶςrsquoun
buumltuumln olumsuz anlamıyla birlikte ndashccediluumlnkuuml hayatını yalın yani Platoncu anlamdaki
ldquosorgulamardquo eyleminden bir kelimeyle felsefe etkinliğinden uzak geccedilirmektedirndash
başka mesleklerde ccedilok buumlyuumlk başarılara imza atabileceğini goumlz oumlnuumlnde
bulundurmak bizi seccedilkincilik yaklaşımından kurtaracaktır
Soumlzgelişi Alkibiades Sokratesrsquoin buumltuumln ccedilabalarına rağmen felsefe sanatında
ilerleyememiş olsa da Atinarsquonın diğer devletlerle ilişkisine youmln verecek derecede
nuumlfuzlu bir komutan ve devlet adamı olmayı başarabilmişti Bununla beraber
Alkibiadesrsquoin tam karşıt oumlrneği olarak duumlşuumlnebileceğimiz Theaitetosrsquoa gelince
toplumsal veya politik anlamda kendisine şoumlhret ve onur kazandıran hiccedilbir
başarısı olmadığı hacirclde diyalektik sanatındaki uumlstuumln yeteneğiyle Sokratesrsquoin
hayranlığını kazanmış ona sık sık adından soumlz ettirmişti En azından bir
zamanlar şan ve onur elde etmekte ccedilok başarılı buumlyuumlk meclislerde herkesin
goumlzdesi ve idoluuml olan Alkibiades Yunan yurttaşları arasında ldquosıradanrdquo tanımımızı
karşılarken alabildiğine sade bir hayat yaşayan agorarsquoda adı sanı bilinmeyen ve
genccedil yaşta katıldığı bir savaşta hem salgın hastalıktan hem de aldığı yaradan acı
ccedilekerek oumllen ama felsefe sanatında pek yetenekli ve başarılı Theaitetos Yunan
yurttaşları arasında ldquosıradanrdquo tanımına hiccedil de iccedilin uygun bir figuumlr değildir Bu
bakımdan Platonrsquoun ccedilağında dikkatimizi ccedileken herhangi bir ismin mitle irtibatını
irdelerken felseficirc duumlşuumlnceyle Platoncu anlamda soumlylenecek olursa ldquodiyalektikrdquo
sanatıyla ilgisi bizim iccedilin birinci oumllccediluumlt olmak durumundadır
Sıradan Yunan yurttaşının mitle ilişkisini irdelemeye imkacircn veren pek ccedilok kayıt
guumlnuumlmuumlze sağlıklı biccedilimde ulaşmıştır Uumlstelik bunlar sanatsal kurgu veya
edebiyat alanındaki eserlerle sınırlı değildir o ccedilağdan guumlnuumlmuumlze varlığını
suumlrduumlrmuumlş pek ccedilok yasa metni tarih anlatısı biyografi ve mektup da Yunan
94
toplumlarında mitle kurulan ilişkiyi buumltuumln perspektiflerden incelememize yardımcı
oumlğeler iccedilerir42
Eski Yunan dilinde ldquohikacircyerdquo soumlzcuumlğuumlnuumln karşılığı olarak kullanılan μῦθοςrsquotan
başka bir de ἱστορία soumlzcuumlğuumlnuumln varlığı dikkat ccedilekicidir Platon ve Aristoteles bu
soumlzcuumlğuuml ccediloğu yerde ldquoaraştırmardquo anlamında kullanmışlardır fakat soumlzcuumlğuumln
Avrupa dillerindeki yazgısını Herodotosrsquoun ona yuumlklediği ldquoderlenen bilgiler
toplamırdquo tuumlruumlnden bir anlam belirlemiş goumlruumlnmektedir Nitekim birkaccedil yuumlzyıl
sonrasında Plutarkhosrsquoun kullanımıyla artık guumlnuumlmuumlzde geccedilerli olan ldquotarihrdquo
biliminin adı hacircline gelmiştir Bu durum Yunan entelektuumlelinin ldquotarihrdquo denen bir
araştırma sahasını biccedilimlendirirken ona yakıştırdığı birincil niteliği ccedilok guumlzel
accedilıklar Tarih onu yazan ve okuyan her Yunanlının goumlzuumlnde bir ldquohikacircyedenrdquo
ibaretti Uumlstelik birinci dereceden bir tanıklığa ihtiyaccedil duymuyordu ccediluumlnkuuml
neredeyse buumltuumln Yunan tarih yazarlarının metodu aynıydı Tarihini yazacakları
coğrafi boumllgelere ziyarette bulunarak yerel halkın ve duumlşuumlnuumlrlerin konuyla alakalı
rivayetlerini fikirlerini toplayıp kayıt altına almak
Sonuccedil olarak mitoloji tarihin neredeyse her doumlneminde iccedilinde buumltuumln bilimlerin
kısılıp kaldığı bir ccedilıkmaz olarak kendini belli eder Bu ccedilıkmazın temel kaynağı
bilimsel duumlşuumlnmenin duyulur alanla sınırlanmış dar ccedilerccedilevesidir Bu insanın
deney ve goumlzlemini zaman ve uzay bakımından sonsuza eriştiremeyeceği
duyularının hakikatle oumlrtuumlştuumlğuumlnden asla emin olamayacağı bir ccedilerccedilevedir Akıl
bu sınırlı ccedilerccedilevenin dışına ccedilıkma zorunluluğunu guumlndelik hayatın her sahasında
insana dayatmış ve sonuccedil olarak mitik duumlşuumlnce suumlrekli başka adlar altında
42 Bunlar da anmaya fırsat bulamadığımız ve mitlerin ilk kaynağı olan bazı edebicirc metinler gibi listelere sığmayacak kadar kalabalıktır Oumlrneğin buumlyuumlk tragedya yazarları kendi kurgusal eserlerini kadim mitlerle suumlslemekten ccedilok hoşlanırlar Hatta bazı mitleri birbirinden kuumlccediluumlk farklarla birden fazla Yunan şairinden okumak muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan kimi hatıra ve biyografi yazılarında ndashki bunların aklımıza ilk gelen oumlrneği yukarıda da aynı bağlamda değindiğimiz Ksenophonrsquoun ccediloğuna birinci derecede tanıklık ederek derlediği ilginccedil Sokrates hatıralarıdırndash Yunan mitlerinin inanccedillara ve guumlnluumlk hayatın bazı rutinlerine nasıl nuumlfuz ettiğini goumlrebiliriz Buumlyuumlk Yunan tarihccedilileri Herodotos ve Thukididesrsquoin yapıtlarında hatta daha sonraki yuumlzyıllarda yaşamış Plutarkhosrsquoun eserlerinde mitlerin belirleyici ve epeyi ağırlıklı olduğunu da goumlrebiliriz Platonrsquoun mektuplarında da mitlerden izler goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Yasa iccedilin akla ilk gelen oumlrnekse iki farklı mitosun ccedilatışma alanı olarak okumaya elverişli goumlruumlnen Sokratesrsquoin Savunmasırsquonda şahit olduğumuz Atina yasalarının mit kaynaklı gelenek konusundaki korumacı tutumu olabilir Sonuccedil olarak burada saydığımız yazı tuumlrleri sıradan Yunan yurttaşının hayatına ışık tutmaktaydı kaldı ki elimizde bu hayat tarzını goumlzlemleyebileceğimiz bunlardan başka bir olanağın varlığından da soumlz edemiyoruz
95
insanın doğayı ve evreni anlamlandırma ccedilabasına bir şekilde dahil olmayı
başarmıştır
Aslına bakılırsa mitik duumlşuumlncenin bu muumldahalesi Kopernik devriminden sonra
hatta teknoloji ve uzay ccedilağında bile azalmaya uğramış goumlruumlnmez Son birkaccedil
yuumlzyılda buumlyuumlk sıccedilramalarla ilerleyen bilimlerin etkisiyle kozmoloji matematik ve
hatta biyoloji sahalarında uumlretilen birccedilok teoriyle guumlnuumlmuumlzden birkaccedil bin yıl oumlnce
yazıya geccedilirilmiş kozmogoni aritmetik tarım hatta hayvanlar ve insanın ortaya
ccedilıkışını anlatan kadim mitler arasında belki de tek fark eski ccedilağlarda yaşayan
insanların ruhunu etki altına almış bir huşu-korku duygusundan ibarettir Eski ve
yeni paradigmalar arasındaki oumlrtuumlşmenin kaynağı tıpkı binlerce yıl oumlncesinde
olduğu gibi uzay ccedilağında da deney alanının ndashzamanla ne kadar genişlemiş
olursa olsunndash aynı sınırlı ccedilerccedileve iccedilinde olmasıdır
Boumlylelikle insanda logos daima iş başında olduğundan Suumlmer devrinde tarım
faaliyetlerinde kullanılan en basit bir karasaban iccedilin bir başlangıccedil accedilıklamasına
duyulan ihtiyaccedilla 20 yuumlzyılda ldquoevrenin başlangıcı nedirrdquo tuumlruumlnden pek
karmaşık bir bilmecenin ccediloumlzuumlmuumlne duyulan ihtiyaccedil arasında nitelik bakımından
hiccedilbir fark kalmaz Bu ihtiyaccedilların her ikisi de aynı meraktan doğmuştur her ikisi
de aynı merakın sırf nicelik bakımından birbirinden farklı olan sonuccedillardır
Bununla birlikte iki ihtiyacın giderilme biccedilimleri arasında yine sırf nicelik
bakımından farklılıklar bulunması kurduğumuz analojiyi hiccedilbir bakımdan
tartışmaya accedilmaz Nitekim ilkinde tanrı Enlilrsquoin insana luumltufta bulunması ve buna
karşılık insanın Enlilrsquoe duyduğu minnettarlık (Kramer 1961 42) ikincisindeyse
uzay ve zamanın yaklaşık 14 milyar yıl oumlnceki muhtemel yokluğu ve bu durumun
gelecekte doğurabileceği kıyamet senaryoları uzun uzadıya ve aynı kesinlik
doğruluk derecesinde dile getirilir Nihayet gerek Enlilrsquoin insanlara karasabanı
oumlğretmesi gerek Buumlyuumlk Patlamarsquonın uzay ve zamanı ortaya ccedilıkarması doğayı
bir suumlre goumlzlemledikten sonra baş goumlsteren zihin kurgularının meyvesidir Her iki
hikacircyeleme de deney alanının dışında duumlşleme yoluyla resmedilmiş olay
oumlrguumllerine dayanmaktadır
96
3 Son soumlz
Nihayet Platonrsquoun felsefesinde mitin ve mitolojinin yeri bir yurttaş olarak onun
veya Sokratesrsquoin dindarca-dine aykırı tutumlarından ziyade bu buumlyuumlk felsefenin
kurucu oumlgelerine bakılarak irdelenmek durumundadır Platonrsquoun felsefesine bu
tarzdaki her felsefi bakışın bizi goumltuumlreceği yerse mitolojinin işlevlerinin birbirinden
farklı accedilığa ccedilıkma biccedilimleridir Her ne kadar bu ccedilalışma oumlzelinde guumlzergacirch
belirleyici olarak Campbellrsquoin işlev sınıflandırmasındaki iki maddeye başvurmakla
yetinmiş olsak da Platonrsquoun felsefesinde mitik oumlgelerin daha başka işlevlerinin
de ccediloumlzuumlmlemeye accedilık olduğu bu bakımdan gerek Platonculuğun ve gerekse
sonraki Platoncu geleneklerin mitik ve mitolojik tartışmalar iccedilin alabildiğine
verimli daha oumlnemlisi mecburi bir alan meydana getirdiği şuumlphesizdir
Veyne antik doumlnemde yaşamış bir Yunanlının mitle irtibatını şu şekilde sabitler
O miti ya kocakarı masalları olarak goumlruumlr ya da gerccedilekleşmesi zor olağanuumlstuuml
birtakım olaylar olarak fakat bu ikinci durumda anlatılanın tarihsel gerccedilek mi
yoksa uydurma mı olduğunu tartışmanın da anlamsız olduğu youmlnuumlnde bir tavır
ortaya koyar (Veyne 2015 s39) Bu Yunanlılardan biri de Platonrsquodu ve ne yazık
ki onun bu iki kesimden hangisine dahil olduğuna ilişkin elimizde ndashsoumlzgelişi
Euhemeros Pausanias veya Miletoslu Hekataiosrsquota olduğu kadarndash kesin bir veri
bulunmamaktadır Ancak bununla birlikte bu kesinliği vermeyecek bile olsa onun
mite işlevsel bir yaklaşımda olduğunu ve hem felsefeyi hem guumlnluumlk hayatı hem
de siyaset doktrinini kurgularken mitin pek ccedilok işlevinden yararlanmaya giriştiğini
metinlerden apaccedilık biccedilimde anlayabiliyoruz Dahası yukarıdaki sayfalarda
etraflıca değindiğimiz gibi metinleri derinlemesine incelediğimiz zaman onun 5
yuumlzyıl Yunanistanrsquoında huumlkuumlm suumlren pek ccedilok mitik ve teolojik gelenek arasında
belli bir gruba ndashzaman zaman işlevlerinden yararlanmak ve zaman zaman ldquoiman
etmekrdquo bakımındanndash belli ayrıcalıklar tanıdığını goumlruumlyoruz Bu itibarla Platonrsquoun
mitlerle sıkı bir oumlruumlntuuml iccedilinde olan ldquofelsefirdquo metni hem kendi zihin haritasının hem
de 5 yuumlzyıl Yunanistanrsquoının kuumlltuumlrel haritasının karanlıkta kalmış yanlarını
aydınlatmak iccedilin benzersiz bir kaynak huumlkmuumlndedir
97
Burada yeniden ve ısrarla altı ccedilizilmelidir ki yukarıda da yer yer değindiğimiz gibi
diyaloglardaki oumlrtuumlk kalmış ezoterik gelenekler bağlamında ccediloumlzuumlmlenecek bir
Platonculuğun bizi bireysel anlamda mitik reflekslere sahip bir Platonrsquoa ve
Sokratesrsquoe vardırma ihtimali var Sokrates ve Platon batı felsefesinin bu iki buumlyuumlk
ldquokurucurdquo figuumlruuml en nihayetinde kendi toplumlarının birer ldquoerdemlirdquo uumlyesi ve
devletlerinin erdemli birer yurttaşıydı Her ikisi de sıradan Yunan yurttaşlarıyla
aynı agorarsquoda dolaşıp soumlyleşti alışveriş yaptılar Sıradan Yunan yurttaşlarıyla
aynı savaşları goumlrduumller aynı tapınaklara girdiler ve aynı devlet adamları
tarafından youmlnetildiler Onların felsefi etkinliklerinin bu ortaklıktan geniş oumllccediluumlde
pay almamış olması imkacircn dahilinde değildir buguumln Augustinusrsquoun Tanrı
Devletirsquoni veya Kantrsquoın Pratik Aklın Eleştirisirsquoni okurken goumlzardı edemeyeceğimiz
bir Hristiyanlık gerccedileği ne kadar soumlz konusuysa pek ccedilok ilkccedilağ duumlşuumlnuumlruumlnuuml ve
bilhassa Platonrsquou okurken goumlzardı edemeyeceğimiz bir Orfizm ve Olympos
gerccedileği de o kadar soumlz konusudur
Diyalogların bize sunduğu imkacircnlar ışığında Sokratesrsquoin veya Platonrsquoun
Mısırlıların ulu koumlpeğine inandıklarını duumlşuumlnmek elbette akıl dışıdır Her ikisinde
de boumlylesi bir inancı Veynersquonin sınıflandırdığı ldquotarihsel gerccedileklik-uydurmalıkrdquo
tartışmasını askıya alan Yunan yurttaş figuumlruumlyle de accedilıklamak muumlmkuumln değildir
Oumlte yandan Yasalarrsquoda ortaya koyulan yemin-mahkeme ilişkisi ve bu ilişkiyi
irdelerken başvurulan ldquotanrısal yargıccedillarrdquo miti koumlpek adına ndashkendisine hiccedil de
iman etmeksizinndash yemin eden filozofun mitle ve mitolojiyle iccediliccedile kurduğu felsefi
oumlruumlntuumlyuuml ortaya koymak iccedilin tek başına yeterlidir
Koumlpeğin gerccedilekte hangi koumlpek olduğu hatta koumlpek bile olup olmadığı veya adına
yemin etmenin o doumlnemdeki yaygınlığı gibi pek ccedilok tartışma accedilılabilir ancak
koumlpeğin bir ldquomitrdquo olduğu ve filozofun buradaki etkinliğinin bir ldquomitolojirdquo olduğu
tartışmaya accedilılamaz apaccedilık ortadadır Platonrsquoun seslendiği koumlpek belki bu buumlyuumlk
ve karmaşık manzaranın bir yerlerinde kayıptır ama duumlşuumlnen hayvan onun
kayıp koumlpeğine tarihin her doumlneminde aynı şekilde seslenmeye devam edecektir
98
KAYNAKCcedilA
Apollodorus (1921) The Library with an English Translation in 2 Volumes (S J
Frazer trans) Cambridge Harvard University Press
Aristophanes (1930) The Acharnians the Clouds the Knights the Wasps with
an English translation (B B Rogers trans) London William Heinemann
Ltd
Aristoteles (2009a) Fizik (S Babuumlr ccedilev) İstanbul Yapı Kredi Yayınları
Aristoteles (2009b) Nikomakhosrsquoa Etik (S Babuumlr ccedilev) Ankara BilgeSu
Yayınları
Aristoteles (2012) Poietika(N Kalaycı ccedilev) İstanbul Pharmakon Kitap
Aristoteles (1920) Athenaion Politeia ed Kenyon Oxford
Aristotle (2008) Metaphysics Books 10-14 Oeconomica Magna Moralia (H
Tredennick G C Armstrong trans) London Loeb Classical Library
Aristotle (2004a) On the Soul Parva Naturalia On Breath(W S Hett trans)
London Loeb Classical Library
Aristotle (2004b) Politics (H Rackham trans) London Loeb Classical Library
Bernabeacute A (2013) Poetae epici Graeci Testimonia et fragmenta Berlin De
Gruyter
Burkert W(2004) Babylon Memphis Persepolis Eastern Contexts of Greek
Culture New York Harvard University Press
Burnet J (1890) Early Greek Philosophy London Adam and Charles Black
Campbell J (1991) The Power of Myth with Bill Moyers New York Anchor
Books
Campbell J (1994) Yaratıcı Mitoloji Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev)
Ankara İmge Yayınları
Campbell J (2003) Batı Mitolojisi Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev)
Ankara İmge Yayınları
Campbell J (2001) İlkel Mitoloji Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev) Ankara
İmge Yayınları
99
Cherniss H (1944) Aristotlersquos Criticism of Plato and the Academy Vol1
Baltimore The John Hopkins Press
Cicero M Tullius (2006) De Republica De Legibus Cato Maior de Senectute
Laelius de Amicitia (J G P Powell trans) New York Oxford University
Press
Coomaraswamy A K (2011) Christian and Oriental Philosophy of Art New York
Dover Publications
Cornford F M (1907) Thucydides Mythistoricus London E Arnold
Cornford F M (1912) From Religion to Philosophy A Study in the Origins of
Western Speculation London E Arnold
Cornford F M (1952) Principium Sapientiae The Origins of Greek Philosophical
Thought Cambridge Cambridge University Press
Cornford F M (1997) Platorsquos Cosmology The Timaeus of Plato Indiana
Hackett Publishing Co
Diels H Kranz W (1961) Die Fragmente der Vorsokratiker 3 Banden Frankfurt
am Main Weidmannsche Verlagsbuchhandlung
Dowden K (1992) The Uses of Greek Mythology New York Routledge
Ebeling H (1885) Lexicon HomericumI-II London Williams and Norgate
Eliade M (2014) Mitlerin Oumlzellikleri(S Rifat ccedilev) İstanbul Alfa Yayınları
Eliade M (2013) Dinsel İnanccedillar ve Duumlşuumlnceler Tarihi Cilt 1 Taş Devrinden
Eleusis Mysterialarına (A Berktay ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi
Guthrie W K C (1955) The Greeks and Their Gods Boston Beacon Press
Guthrie W K C (1997a) A History of Greek Philosophy Volume 1 The Earlier
Presocratics and the Pythagoreansrdquo Cambridge Cambridge University
Press
Guthrie W K C (1997b) A History of Greek Philosophy Volume 2 The
Presocratic Tradition from Parmenides to Democritus Cambridge
Cambridge University Press
Guthrie W K C (1997c) A History of Greek Philosophy Volume 4 Plato The
Man and his Dialogues Earlier Period Cambridge Cambridge University
Press
100
Herodotus (1920) The Histories with an English translation (A D Godley trans)
Cambridge Harvard University Press
Hesiod Theogony Works and Days Testimonia with an English translation (G
W Most trans)Cambridge Harvard University Press
Homer (1924) Iliad in two volumes with an English translation(A T Murray
trans) Cambridge MA Harvard University Press
Homer (1919) Odyssey in two volumes with an English translation (A T Murray
trans) Cambridge MA Harvard University Press
Homeros (2005a) İlyada (A Erhat A Kadir ccedilev) İstanbul Can Yayınları
Homeros (2005b) Odysseia (A Erhat A Kadir ccedilev) İstanbul Can Yayınları
Jaeger W (1948) The Theology of the Early Greek Philosophers (E S
Robinson trans) London Clarendon Press
Jaeger W (1953) Die Theologie der Fruumlhen Griechischen Denker Stuttgart W
Kohlhammer
Jaeger W (1948) Aristotle Fundamentals of the History of His Development
OxfordOxford University Press
Jaeger W (2011) İlk Yunan Filozoflarında Tanrı Duumlşuumlncesi (G Ayas ccedilev)
İstanbul İthaki Yayınevi
Karatani Kojin (2017) Isonomia and the Origins of Philosophy (J A Murphy
trans) Durham Duke University Press
Karatani Kojin (2019) İzonomi ve Felsefenin Koumlkenleri (A N Bingoumll ccedilev)
İstanbul Metis Yayınları
Kramer S N (2007) Sumerian Mythology A study of Spiritual and Literary
Achievement in the Third Millenium BC London Forgotten Books
Kramer S N (2002) Suumlmerler Tarihleri Kuumlltuumlrleri ve Karakterleri (Ouml Buze
ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi
Kranz W (1994) Antik Felsefe (S Y Baydur ccedilev) İstanbul Sosyal Yayınları
Ksenophon (1997) Sokratesten Anılar (C Şentuna ccedilev) Ankara Tuumlrk Tarih
Kurumu Yayınları
Laertios D (2013) Uumlnluuml Filozofların Yaşamları ve Oumlğretileri (C Şentuna ccedilev)
İstanbul Yapı Kredi Yayınları
101
Liddell H ve diğerleri (1883) A Greek-English Lexicon Oxford Clarendon
Press
Nietzsche F (1966) Beyond Good and Evil (W Kaufmann trans) New York
Vintage Books
Nietzsche F (1967) Fruumlhling 1878 bis November 1879 Menschliches
Allzumenschliches zweiter Band Nachgelassene Fragmente 4 Berlinde
Grutyer
Nietzsche F (1999) Jenseits von Gut und Boumlse Zur Genealogie der Moral
Bonn Deutscher Taschenbug Verlag de Gruyter
Pausanias (1918) Description of Greece with an English Translation in 4
Volumes (WHS Jones LittD and HA Ormerod MA trans) London
William Heinemann Ltd
Payne R (1959) The gold of Troy the story of Heinrich Schliemann and the
buried cities of ancient GreeceNew YorkCcedil Funk amp Wagnalls
Plato (2002a) Charmides Alcibiades 1 amp 2 Hipparchus The Lovers Theages
Minos Epinomis(W R M Lambtrans)London Loeb Classical Library
Plato (2002b) Cratylus Parmenides Greater Hippias Lesser Hippias(HN
Fowler trans) London Loeb Classical Library
Plato (2002c) Euthyphro Apology Crito Phaedo Phaedrusrdquo (HN Fowler
trans) London Loeb Classical Library
Plato (2002d) Laches Protagoras Meno Euthydemus(W R M Lamb trans)
London Loeb Classical Library
Plato (2002e) Lysis Symposium Gorgias(W R M Lamb trans) London Loeb
Classical Library
Plato (2002f) Republic Volume I Books 1-5(CE Jones W Preddy trans)
LondonLoeb Classical Library
Plato (2002g) Republic Volume II Books 6-10(CE Jones W Preddy trans)
LondonLoeb Classical Library
Plato (2002h) ldquoStatesman Philebus Ionrdquo (HN Fowler trans) London Loeb
Classical Library
Plato (2002i) Theaetetus Sophist(HN Fowler trans) London Loeb Classical
Library
102
Plato (2002j) Timaeus Critias Cleitophon Menexenus Epistles(R G Bury
trans) LondonLoeb Classical Library
Platon (2014) Parmenides(S Babuumlrccedilev) Ankara İmge Kitabevi Yayınları
Platon (1998) Yasalar Yunanca Aslı İle ndash 2 Cilt (C Şentuna S Babuumlr ccedilev)
İstanbul Kabalcı Yayınevi
Platon (2012) Phaidon Ruh Uumlzerine (N Kalaycı ccedilev) İstanbul Kabalcı
Yayınevi
Plutarch (1957) Moralia with an English Translation in 14 Volumes (F C
Babbitt trans) London Harvard University Press
Proclus (1820) The commentaries on the Timaeus of Plato in five books
containing a treasury of Pythagoric and Platonic physiology (T Taylor
trans) London the Author
Renan Ernest (1897) Recollections of My Youth (C B Pitman trans)London
Chapman and Hall
Rohde E (1925) Psyche The Cult of Souls and Belief in Immortality Among the
Greeksrdquo (W B Hills trans) New York Kegan Paul Trench Trubner amp Co
Ltd
Ross D (2016) Platonrsquoun Yazılı Olmayan Oumlğretileri (Oumlzne 24 Kitap-Bahar
2016 iccedilinde ss 101-111 (C Sabancı ccedilev) Konya Ccedilizgi Kitabevi
Simplicius (2014) On Aristotles Physics (P Huby CCW Taylor trans)
London Bloomsbury
Stewart J A (2001) The Myths of PlatoLondonBarnes and Noble Inc
Strabo (1877) Geographica(A Meineke trans) Leipzig Teubner
Levi-Strauss C (2013) Mit ve Anlam (G Y Demir ccedilev) İstanbul İthaki
Yayınevi
Thomae Aquinatis (1920) Summa Theologica Pars Prima Romae Typographia
Forzani et S
Thomson G (1997) İlk Filozoflar Eski Yunan Toplumu Uumlzerine İncelemeler (M
H Doğan ccedilev) İstanbul Payel Yayınları
Thomson G (2007) Tarihoumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler
(C Uumlster Ccedilev) İstanbul Homer Kitabevi
103
Thucydides (1942) Historiae in two volumes trans (H S Jones J E Powell
trans) Oxford Oxford University Press
Uzdaviyns A (2011) Orpheus and the Roots of Platonism London The
Matheson Thrust
Vernant J P (1962) Les origines de la penseacutee grecque ed Georges Dumeacutezil
PUF Paris
Vernant J P (2006) Myth and Thought among the Greeks (J Lloyd J Fort
trans) New York Zone Books
Vernant J P (2015) Eski Yunanrsquoda Mit ve Din (M Erşen ccedilev) İstanbul Alfa
Yayınları
Vernant J P (2017a) Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları (H Portakal ccedilev)
İstanbul Cem Yayınları
Vernant J P (2017b) Eski Yunanrsquoda Mit ve Toplum (ME Oumlzcan ccedilev) İstanbul
Alfa Yayınları
Vernant J P Naquet P V (2012) Eski Yunanrsquoda Mit ve Tragedya (S Tamguumlccedil
R F Ccedilam ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi
Veyne P (2015) Yunanlar Kendi Mitlerine İnanmışlar mıydı (M Alkan ccedilev)
İstanbul Alfa Yayınları
Von Hendy A (2001) The Modern Construction of Myth Indiana Indiana
University Press
Xenophon (2013) Memorabilia Oeconomicus Symposium Apology (E C
Marchant O J Toddtrans) London Loeb Classical Library
104
EK 1 Orijinallik Raporu
105
EK 2 Etik KurulKomisyon izni ya da Muafiyet Formu