115
Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe Anabilim Dalı PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ Birdal AKAR Doktora Tezi Ankara, 2019

PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ

  • Upload
    others

  • View
    19

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ

Hacettepe Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml

Felsefe Anabilim Dalı

PLATONrsquoUN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ

Birdal AKAR

Doktora Tezi

Ankara 2019

PLATONrsquoUN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ

Birdal AKAR

Hacettepe Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml

Felsefe Anabilim Dalı

Doktora Tezi

Ankara 2019

TEŞEKKUumlR

Adlarını burada tek tek anmanın imkacircnsız olduğu her bir Beytepeli hocamın oumlmuumlr boyu

oumlzlemle anacağım her bir dersiyle gitgide imkacircn bulan olgunlaşan ve nihayet vuumlcuda

gelen bu ccedilalışma varlığını ilk olarak kılavuzluğumu sabır ve oumlzveriyle uumlstlenmiş olan

sevgili ustam Cemal Guumlzelrsquoin şahsında o guumlzel insanlara borccedilludur İkinci olarak

yazdığım ve ccedilevirdiğim her cuumlmlede sesini yeniden işittiğim her hatırlayışta uyarı ve

oumlnerilerinin yeni kıymetlerini yeni faydalarını keşfettiğim sevgili hocam Saffet Babuumlrrsquoe

borccedilludur Uumlccediluumlncuuml ve son olarak olağanuumlstuuml guumlzel ama bir o kadar da hızlı geccedilip giden

guumlnlerin telaşında yan yana gelmiş bulunduğum bazı guumlzel insanlara guumlzeller guumlzeli

hayvanlara borccedilludur Buguumlnden sonra gittiğim her yere bu anıları da beraberimde

goumltuumlreceğim bilinsin isterim meğerki can tenden uccedilup gitmiş olsun

v

OumlZET

AKAR Birdal Platonrsquoun Felsefesinde Mitolojinin İşlevi Doktora Tezi Ankara 2019

Geleneksel anlayışa goumlre antik Yunan felsefesini karakterize eden MOuml 7 yuumlzyıl İyonya

felsefesi ilk hareket noktasını kadim Yunan şiirinde bir kelimeyle mitik anlatılarda

bulmuştur Bu anlatılar filozofun araştırma nesnelerini belirlediği gibi araştırma

youmlntemlerine de ccediloğu zaman nuumlfuz etmiş ve pek ccedilok bakımdan metinlerin arka planı

hacircline gelmiştir Bu durumu kabullenmek felsefe tarihccedilileri iccedilin pek kolay olmamış

oumlzellikle kıta felsefesinde bu geleneksel anlayış egemenliğini yakın doumlnemlere kadar

koruyabilmiştir Fakat gerek filolojideki gerekse buumltuumln sosyal bilimlerdeki dramatik

ilerlemenin en verimli sonuccedillarından biri olarak 20 yuumlzyılın ikinci yarısından itibaren

Avruparsquoda ortaya koyulan pek ccedilok felsefe tarihi araştırmasında İyonya felsefesi ve onu

takip eden Yunan felsefelerinde mitin ve mitolojinin belirleyici varlığı geniş oumllccediluumlde kabul

goumlrmuumlştuumlr

Bununla birlikte buumltuumln bir İlkccedilağ Yunan felsefesi tarihinde mitin ve mitolojinin hem

kurucu hem de temellendirici işlevinin en belirgin biccedilimde ortaya ccedilıktığı felsefe Platonrsquoa

aittir Bu itibarla elinizdeki ccedilalışmada ilk olarak mit ve mitolojinin tanımı yapılmakta ve

bunların felseficirc duumlşuumlnce uumlzerindeki etkisi genel hatlarıyla ortaya koyulmakta ardından

Platonrsquoa kadar gelen suumlreccedilte filozofların duumlşuumlncelerindeki mit ve mitoloji etkileri belli

oumlrnekler yardımıyla irdelenmekte son olarak Platonrsquoun felsefesinde beliren hem geccedilmiş

felsefelerle hem de kendi doktrinleriyle ilişkili belli başlı mitik oumlgeler antik Yunan dilinin

verdiği imkacircnlardan da elden geldiğince faydalanılarak mercek altına alınmaktadır

Bu araştırmanın nihai aşamasında mitolojinin Platonrsquoun felsefesindeki işlevinin yardımcı

bir arguumlman veya alelade bir ifade youmlntemi olmaktan ccedilok en basit oumlrnekle ldquoRuhgoumlccediluumlrdquo

doktrininde goumlruumllduumlğuuml gibi kurucu ve karakterize edici bir youmlnuuml haiz olduğu sonucuna

varılmaktadır

Anahtar Soumlzcuumlkler

Platon Platon Oumlncesi Felsefe Mit Mitoloji

vi

ABSTRACT

AKAR Birdal The Function of Mythology in Platorsquos Philosophy Ph D Dissertation

Ankara 2019

The Ionian philosophy of 7th century BC which according to traditional compherension

has characterised the whole philosophy of ancient Greece has found its point of

departure in archaic Greek poetry ie the mythic narrations As these narrations had

generally provided the philosophers with their matter of investigation they also had

frequently interpenetrated the research methods of them and thus become the

background of their own texts in many ways It has not been for philosophy historians to

indigenise this fact and so the traditional comprehension especially among the

continental philosophical communities continued its decisiveness untill recently

decades However as a very fruitful outcome of the dramatical improvement in both

philology and all social sciences in many philosophical papers which have been written

since second half of 20th century in Europe the decisive existence of myth and

mythology in Ionian philosophy and its consecutives has been widely approved

After all in the whole history of ancient Greece philosophy it is that of Plato in which the

constituent and grounding functions of myth and mythology have risen in the most

distinctly way In this respect firstly the description of myth and mythology is made and

their effects on philosophycal thought are generally presented secondly the effects of

myth and mythology in the thoughts of pre-Platonic philosophers are examined under

favour of particular examples and finally the certain mythical items which arise in Platorsquos

philosophy relatedly to both predecessorsrsquo and his own doctrines also by taking the

advantages of ancient Greek language are put under the scope within this study

As a result of this research process the main conclusion is stated like following The

function of mythology in Platorsquos philosophy is a constituent and characterising one rather

than being an auxilary argument or ordinary expression method just as seen in the

simplest example the ldquometempsychosisrdquo doctrine

Keywords

Plato Pre-Platonic Philosophy Myth Mythology

vii

İCcedilİNDEKİLER

KABUL VE ONAYhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipi

YAYIMLAMA VE FİKRİ MUumlLKİYET HAKLARI BEYANIhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipii

ETİK BEYANhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipiii

TEŞEKKUumlR helliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipiv

OumlZEThelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipv

ABSTRACThelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipvi

İCcedilİNDEKİLERhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipvii

GİRİŞhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip1

1BOumlLUumlM ldquoMİTrdquo VE ldquoMİTOLOJİrdquo TANIMININ İMKAcircNLARI SORUNLARI10

2 BOumlLUumlM ANTİKCcedilAĞrsquoDA μῦθος VE λόγος KAVRAYIŞI helliphelliphelliphelliphelliphelliphellip31

3 BOumlLUumlM PLATONrsquoUN DİYALOGLARINDA MİThelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip46

SONUCcedil PLATONrsquoUN KAYIP KOumlPEĞİhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip89

KAYNAKCcedilAhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip98

EK 1 ORİJİNALLİK RAPORUhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip104

EK 2 ETİK KOMİSYON MUAFİYET FORMUhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip105

1

GİRİŞ

Felseficirc Bir Mitoloji Araştırmasının Gerekliliği Uumlzerine

Yapısalcı antropolojinin buumlyuumlk kuramcısı Leacutevi-Strauss bir yandan mitin bir

illuumlzyon olup insanda evreni anlayabileceği yanılgısına neden olduğunu kabul

ederken bir yandan da modern toplumda mitin yerini ldquotarihrdquoin aldığını ve onunla

aynı işlevi goumlrduumlğuumlnuuml tespit eder (Leacutevi-Strauss 2013 s 51) Bu kendisini

modern bilim paradigmaları ve eleştirmenlerce kuşatılmış hisseden bir

antropoloğun modern tarih anlatısını ldquomitrdquo olarak goumlrduumlğuumlnuuml nispeten naif kabul

edilmesi kolay cuumlmlelerle accedilıklama girişimidir Bununla birlikte Straussrsquoun bu

tercihi en basit deyişle sosyal bilimcilerin son yuumlzyılda karşı karşıya kaldığı bir

anlamlandırma krizine de işaret etmektedir Guumlnuumlmuumlzde sosyal bilimlerin yaygın

kavrayış biccedilimiyle mitten ayırıcı unsurlarını saptamak artık ciddi anlamda

guumlccedilleşmiştir ve Leacutevi-Straussrsquoun mit bağlamında oumlnerdiği bu modern kavrayış

biccedilimi iki duumlnya savaşını takip eden suumlreccedilte 20 yuumlzyılın ikinci yarısında iccediline

en ccedilok da sosyal bilimcilerin duumlştuumlğuuml bir ikilemin sonucu olarak okunmalıdır Tarih

ve felsefe aslında birer mit midir

Bu soruya hiccedil ccedilekinmeksizin ve ldquobilimselrdquo arguumlmanlarla desteklenmiş bir ldquoevetrdquo

cevabı verebilme luumlksuuml kimbilir gelecek yuumlzyılın antropolog ve filozoflarının

payına duumlşer Fakat guumlnuumlmuumlz iccedilin konuşacak olursak duumlşuumlnuumlrler adına boumlyle bir

imkacircndan henuumlz soumlz edemiyoruz Nitekim bu tarz bir girişimin sahibini Leacutevi-

Straussrsquoun ve diğer yapısalcı duumlşuumlnuumlrlerin maruz kaldığından ccedilok daha katı

eleştirilerle karşı karşıya getirmesi olasıdır Her şeyden oumlnce bu tarz bir girişimin

ccedilağımızdaki bilimsel kriterlerle değerlendirilemeyeceğinden soumlz edilebilecektir

Bununla birlikte bu muhtemel olumsuzlukları daha baştan savuşturmak iccedilin

kullanışlı bir youmlntemden de buumlsbuumltuumln mahrum değiliz Leacutevi-Straussrsquoun yukarıda

oumlrneklediğimiz tutumu da bu youmlntemin ilk habercilerindendir Buguumln tarih ve

felsefenin birer mit olduğu iddiasının altından kalkmak guumlccedil olabilir ama ldquotarih ve

felsefe mit midirrdquo sorusunu başaşağı ccedilevirerek zaman kipinde hassas bir

değişikliğe gitmek kulaklara ccedilok daha makul gelebilecek bir cevap sunar Mit bir

zamanlar hem tarih hem de felsefeydi

2

En azından bir zamanlar oumlyleydi geccedilmiş zaman kipini kullanmak zorundayız

Ama iyi tarafından bakmayı deneyerek şunu da soumlyleyebiliyoruz Bir defa ldquotarih

ve felseferdquo dedikten sonra yine geccedilmiş zamanlar iccedilin geccedilerli olmak uumlzere buumltuumln

sosyal bilimlerin ldquomitrdquo olduğunu soumlylememize imkacircn vardır

Soumlzuumlnuuml ettiğimiz tarih ve felsefenin mit olduğu geccedilmiş zamanları kapatan

doumlnem ccediloğu zaman Aristotelesccedili paradigmanın yıkıldığı Newton ccedilağıyla

işaretlenir Bunun oumlncesinde yukarıda geccedilmiş zamanlar diye nitelediğimiz ve

mitik duumlşuumlncenin egemen olduğu doumlneme gelince bilhassa Batı uygarlığı

oumlzelinde kilisenin hem bilim hem de felsefe iccedilin otorite olduğu doumlnemi de iccediline

alan Homerosrsquotan 17 yuumlzyılın başlarına kadar uzanan ccedilok uzun bir suumlreccedilten

bahsetme gerekliliği soumlz konusudur

Bu suumlreccedil iccedilinde mit suumlrekli biccedilim değiştirerek bilimsel tartışmaların politikanın

toplumsal ve guumlndelik hayatın oumlnde gelen belirleyicisi olmuştu Antikccedilağrsquoda

yaşamış bir tarih ve edebiyat okurunda Hesiodosrsquoun yarattığı etkiyle Ortaccedilağrsquoda

yaşamış bir felsefeci tıpccedilı ya da soyluda Tevratrsquoın ilk başlangıca dair

hikacircyelerinin yarattığı etki gerccedileklikle birebir oumlrtuumlştuumlkleri youmlnuumlndeki inanccedil

bakımından aynı olmuştu Bu okurların her ikisi de ldquotarihrdquo ve ldquohakikatrdquo telakkilerini

bir şekilde ellerine tutuşturulan metinlerin etkisiyle belirlemiş ve kendi hayatlarını

ailelerinin ve hatta yurttaşlarının hayatlarını buna goumlre duumlzenleme yoluna

gitmişlerdi

Bilim ccedilağının başlamasıyla birlikte gelişen ve 20 yuumlzyılın başlarına kadar uzanan

suumlreccedilteyse gerek entelektuumlel ccedilevrelerde ve gerekse halk nezdinde mitlere ilişkin

bu algı dramatik bir değişime uğramış goumlruumlnmektedir Bilimsel devrimlerin sarsıcı

etkileri altında ldquomitikrdquo olduğuna karar verilen anlatı ve duumlşuumlnme biccedilimlerine bakış

accedilısı alaşağı olmuş genel anlamda ldquomitrdquo hakkındaki duumlşuumlnceler hızla dışlayıcı

olumsuz bir ccedilehreye buumlruumlnmuumlştuumlr Bu ccedilerccedilevede gelişen modern ldquomitrdquo

kategorisine eski yeni pek ccedilok tarih ve felsefe anlatısı bilimsel kabul teorem ve

aksiyom aynı anda eklenmiştir Her şeyin sudan geldiği Romalıların soyunun bir

kurdun emzirdiği kardeşlerden tuumlrediği ldquobuumltuumlnrdquouumln ay-altı ve ay-uumlstuuml biccediliminde iki

farklı toumlzuuml olduğuhellip hatta yakın doumlnemlerde matematikte yaşanan buumlyuumlk

devrimlerle birlikte uumlccedilgenin iccedil accedilıları toplamının iki dik accedilıya eşit ve asal sayıların

3

sonsuz olduğu gibi pek ccedilok oumlnerme ve yasa İsarsquonın tanrının oğlu olduğu

kabuluumlyle aynı minvalde değerlendirilmeye başlamıştır1 Bununla birlikte ccedilok

geccedilmeden 19 yuumlzyılın sonlarında Newton ccedilağının da her ccedilağ gibi ndashsırf mit

konusunda değil pek ccedilok başka konuda dandash zamanı gelince kapanmak uumlzere

accedilılmış olduğu anlaşılacaktır

Bilhassa 20 yuumlzyılın başlarında Newtoncu paradigmaların her alanda hızlıca

aşınmaya uğramasıyla birlikte tarih boyunca uumlretilmiş ve guumlnuumlmuumlze kadar

ayakta kalmayı başarmış mitlerin ldquosaccedilmalık uydurmardquo2 diye nitelenerek bir

kenara atıldığı doumlnem kapanmaya yuumlz tutmuş ve sosyal bilimciler iccedilin pek ccedilok

araştırma konusunda mitle bilimi aynı başlıklar altında tartışma zorunluluğu

doğmuştur Boumlylece bir suumlre sonra ldquomitolojirdquo sahasındaki araştırmaların sosyal

bilimler iccedilin sağladığı yarar ve kolaylıklar tartışmasız hacircle gelecektir Bu suumlreccedilte

mitik oumlgelerin ve kuumlltlerin yalnızca yazının keşfinden oumlnceki doumlnemler iccedilin değil

aynı zamanda yazının yaygın biccedilimde kullanıldığı buumltuumln doumlnemler iccedilin de farklı

ulus ve uygarlıklar arasındaki sosyal kuumlltuumlrel ekonomik ilişkilerin oumlzguumln birer

vakanuumlvisi olduğu anlaşılacaktır

1 ldquoMitrdquo soumlzcuumlğuumlnuumln popuumller kullanım biccedilimleri hiccedil de hafife alınmayacak bazı kanıtlar sunsa da burada soumlzgelişi Amerikarsquonın Vietnam Savaşırsquondan galip ayrıldığı veya her ayın belli doumlnemlerinde Merkuumlrrsquouumln duumlnya etrafında saat youmlnuumlnde doumlnmeye başladığı gibi ldquomitikrdquo duumlşuumlncelerden soumlz etmeyi gerekli bulmuyoruz Aslında bazı mit araştırmacıları tarafından soumlzcuumlğuumln popuumller anlamına yuumlklenen bu olumsuz iccedilerik eleştirilmiş ve hatta ldquomitrdquo soumlzcuumlğuuml bile reddedilerek kasıtlı biccedilimde mythosrsquoun tercih edildiği olmuştur Boumlyleyken ldquomitrdquoin popuumller anlamlarının buumltuumln pejoratif tarafları bir yana bize goumlre popuumller mitlerin ortaya ccedilıkma biccedilimleriyle ldquomitrdquo diye tanımladığımız kadim metinler ve kuumlltlerin soumlzgelişi goumlkkubbenin Atlasrsquoın sırtında durduğu duumlşuumlncesinin ortaya ccedilıkma biccedilimleri arasındaki ilkece benzerliğin goumlz oumlnuumlnde bulundurulması gerekmektedir 2 Antik Yunan koumlkenli mythos soumlzcuumlğuumlnden tuumlretilen ldquomitrdquo kavramının bu ikisi dışındaki anlamları genellikle sanat uumlretimine atıfladır Bununla beraber kavramın edebiyat tarihindeki seruumlveni yani kurgursquoyu ccedilağrıştıran anlamları tartışmamızın dışında kalmaktadır Fakat hacirclacirc bu bağlamda soumlz etmemiz gereken bazı istisnai durumlar vardır Oumlrneğin Latincenin egemen olduğu yaklaşık bin yıllık suumlreccedilte Batı toplumlarında mythos soumlzcuumlğuumlnuumln uzun bir uykuya dalmış olması buna oumlrnektir Nitekim Latin uygarlıkları antik Yunanların mythos diye adlandırdıkları edebi eserler dışında hiccedilbir şey iccedilin herhangi bir kavrama ihtiyaccedil duymamış gibidir Latinler mythos yerine fabula soumlzcuumlğuumlnuuml tercih etmekle mythosrsquoun Yunan antik ccedilağındaki sanat anlamıyla sınırlanmış bir kavrayış ortaya koyarlar Bu ccedilarpıcı tespiti Von Hendyrsquoe borccedillu olmakla birlikte durumun bizim tartışmamız iccedilin oumlnemine aşağıda değineceğiz Edebiyat sahasına oumlzel olarak son derece ayrıntılı ve faydalı bir tartışma iccedilinse yazarın The Modern Construction of Myth isimli eserine bakılabilir

4

Guumlnuumlmuumlzde karşılaştırmalı mitoloji ccedilalışmalarının sunduğu birtakım verilerin

birkaccedil yuumlzyıldır genel-geccediler kabul edilen bazı tarih kurgularını ldquorestore etmeyirdquo

gerektirecek yeni keşifleri haber vermesi buna oumlrnektir

Buguumln Frazerrsquoin devrim niteliğindeki Altın Dalrsquoının yayımlanmasının uumlzerinden

yuumlz yirmi yılı aşkın bir suumlre geccedilmiştir Schliemannrsquoın Troiarsquoyı keşfi de aşağı yukarı

aynı yaştadır Cornfordrsquoun uzunca bir suumlre sessizliğe mahkum edilen Yunan

felsefesi ccedilalışmaları 1900rsquolerin başına nihayet İyonya bilimselliğinin mitik

iccedileriğinin genel kabuluuml aynı yuumlzyılın ikinci yarısına denk gelir Aşağıda etraflıca

inceleyeceğimiz uumlzere ldquomitrdquo ve ldquomitolojirdquo kavramlarının iccedileriği bu gelişmelerle

birlikte ikinci bir defa yenilenmiş sonuccedil olarak mitik duumlşuumlnce ve anlatıların

bilimsel faaliyetler accedilısından oumlnemi ccedilok daha belirgin hacircle gelmiştir

ldquoMitrdquo kavramının iccedileriğinde meydana gelen bu yenilenmeyi Roumlnesansrsquola birlikte

ldquobilimrdquo ve ldquofelseferdquonin yaşadığı yenilenmeye benzer biccedilimde bir tuumlr eskiye doumlnuumlş

olarak goumlrmek ccedilok daha isabetlidir Ccediluumlnkuuml bunu deyim yerindeyse mitin yeniden

canlanması biccediliminde meydana geldiği iccedilin hemen oumlncesindeki iki yuumlzyılı aşkın

suumlre boyunca gelişen mit yaklaşımlarının antik ve klasik doumlnemde mevcut

yaklaşımla ikame edilmesi biccediliminde oumlzetlemek de muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan

boumlyle bir yenilenme her bir klasik doumlnem yazarının mit kavrayışını buguumlnuumln bakış

accedilısından değil kendi doumlneminde hacirckim olan bakış accedilısından ele alma miti

ldquosıradanrdquo bir Antikccedilağ bireyi gibi anlama zorunluluğunu da beraberinde getirir

Mitleri konu alan bir bilim disiplinine ihtiyaccedil da bu youmlnde şekillenmiştir

Bu disipline ldquomitolojirdquo adı verilmiştir ancak ldquofelseferdquo ve ldquobilimrdquoin koumlkenleri olan

φιλοσοφία ve ἐπιστήμη-τέχνη soumlzcuumlklerinin tarihsel seruumlveninden farklı biccedilimde

ldquomitolojirdquo ile antik Yunanca koumlkleri olan μυθολογία μυθολόγημα veya μυθολογεύω

soumlzcuumlkleri arasında bir anlam oumlrtuumlşmesinden pek de kolay soumlz edilemez

Homerosrsquoun destanlarında da sıklıkla geccedilen bu soumlzcuumlklerin iccedileriği guumlnuumlmuumlzdeki

gibi herhangi bir mit veya hikacircye araştırması bilimine karşılık gelmediği gibi mitin

yalnızca anlatma ve uumlretmeyle ilişkili edimlerine goumlndermede bulunur Bu

nedenle antik Yunancadaki karşılığından epeyi farklı biccedilimde guumlnuumlmuumlz modern

bilimlerinin adlandırılma tarzına uygun olarak ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki -loji ekinin

5

λέγω fiiline nispeten daha uzak ldquobiyolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki -loji ekine ccedilok daha yakın

bir işlev goumlrduumlğuumlnuuml soumlyleyebiliriz

Bununla beraber ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlnuumln guumlnuumlmuumlzdeki anlamıyla antik doumlnemdeki

anlamı arasındaki bu belirgin farkın bizi bir yanılgıya suumlruumlklemesine de izin

vermememiz gerekir Bu yanılgı ccediloğu zaman antik yazarların miti mitolojik bir

yaklaşımla ele almadıkları duumlşuumlncesiyle ortaya ccedilıkar Oysa buumlyuumlk tragedya ozanı

Sophoklesrsquoin Homerosrsquotan esinlenerek baştan yarattığı Kral Oidipousrsquotan

Platonrsquoun Orpheusccedilu anlatılardan esinlenerek baştan yarattığı Lethersquoye kadar

pek ccedilok oumlrnek guumlnuumlmuumlz sosyal bilimlerinde ve sanatlarında ortaya koyulan

mitoloji yaklaşımlarının antik doumlnemdeki varlığını bize accedilık biccedilimde

goumlstermektedir Bir cuumlmleyle oumlzetlemek gerekirse mitolojiye işlevsel yaklaşım

modern doumlnemle sınırlı olmayıp İyonya aydınlanmasından itibaren Antikccedilağrsquoın

neredeyse her doumlneminde kendini goumlstermiştir

Mitin suumlrekli değiştirdiği biccedilimleri ldquoTanrırsquonın maskelerirdquo olarak adlandıran

Campbellrsquoin 1960rsquoların başında yayınladığı bir sınıflandırma mitolojiyi işlevsel

ccedilerccedilevede ccediloumlzuumlmlemeyi amaccedillayan her araştırmacı iccedilin yeterince aydınlatıcı ve

guumlzergacirch belirleyici olması bakımından burada uzun uzun anılmaya değerdir

Yaratıcı Mitolojirsquonin son boumlluumlmlerinden birini oluşturan Yeni Mitolojilere Doğru adlı

yazıya Campbell şu soumlzlerle başlar

Artık eski beş bin yıllık Suumlmer malikanesinin hacirclacirc parccedilaları iccedilimizde bulunan

dağılmış yıkıntılarının oumltesinde ŞİMDİ ve BURDA bulunan taze duumlnyada

ortaya ccedilıkan yeni mitoloji yaklaşımlarına ilişkin bir şeyler soumlylemeye

ccedilalışmanın zamanı geldi (Campbell 1991 s 615)

Bu yazının oumlncesinde yaptığı altı yuumlz sayfayı aşkın ccediloumlzuumlmleme farklı kuumlltuumlrlerden

ccedilok ccedileşitli mitik oumlgeleri birbiriyle karşılaştırarak bunlar arasındaki ilişkiyi irdeler

Oumlnceki uumlccedil cilt de farklı coğraficirc kuumlltuumlrler temelinde yine mitik oumlgelerin

ccediloumlzuumlmlemelerine adanmıştır Bu bakımdan son ciltteki Yeni Mitolojilere Doğru

başlıklı boumlluumlmde yazar bu devasa birikim uumlzerinden konuşmaktadır ve soumlzlerinde

yer yer felsefeye rasyonaliteye theoria alanına ince goumlndermelere de rastlamak

muumlmkuumlnduumlr

6

Mitolojinin Campbell tarafından tespit edilen doumlrt farklı işlevi (function) aynı

zamanda doumlrt farklı yaklaşıma (prospect) karşılık gelmektedir Yazar bunları

sırasıyla metafizik-mistik yaklaşım kozmolojik yaklaşım toplumsal yaklaşım ve

son olarak psikolojik saha (sphere) olarak adlandırır

Metafizik-mistik yaklaşım insanın duumlnyadaki varlığını anlamlandırma ccedilabası

olarak ortaya ccedilıkar Yukarıdaki alıntıda Campbellrsquoin ldquoinsan hayatıyla gerccedileklik

arasındaki bağrdquo olarak andığı işleviyle mit insanın duumlnyadaki varlığının

nedenlerine ve kosmosrsquotaki yerine ilişkin sorularına cevap vermektedir Daha

sonrasında oumlrneğin Schopenhauerrsquoin ldquoher şeyin kendi tarzında buumltuumln duumlnya

olmasırdquo ve Kuzalırsquonın ccedilemberiyle Gnostik İncilrsquodeki İsarsquonın ldquobir parccedila odun yakın

ben oradayımrdquo soumlzlerinin mit tarafından insana cevap olarak sunulan bu aşkın

gizemin farklı maskeleri olarak tanımlandığını goumlruumlruumlz

Metafizik-mistik yaklaşımın uumlstuumlne kurulacak biccedilimde kozmolojik yaklaşımın

nihai amacı buumltuumlnluumlkluuml bir evren imgesi ortaya koymaktır Campbell bu yaklaşımı

accedilıklarken keşifler ccedilağının ilk doumlnemlerindeki bazı bilim adamlarının evren

imgesine ccedilok isabetli goumlndermeler yaparak bunlarla mit arasında mevcut ccedilok

ccedilarpıcı ortaklıkları serimler Oumlrneğin Kolombrsquoun zihnindeki ldquoCennetrdquo kavramı

evrende gerccedilek bir yere (Araf Dağırsquonın doruğuna) karşılık gelmekteydi ve bunun

esinleyicisi Dantersquoden başkası değildi Aquinas ise aynı cennetin bu duumlnyada

olduğunu goumlstermeye ccedilalışarak şoumlyle diyordu ldquoCennetin bulunduğu yer aşılması

imkacircnsız dağların denizlerin veya sıcak bir uumllkenin oumltesinde insan yerleşimden

ayrılmış olmalı ki topografyacılar yazılarında o yerden soumlz etmiyorlarrdquo3 Ama

Campbellrsquoin kozmolojik işlevle alakalı en ccedilarpıcı tespiti herhalde şudur

ldquoPlatonrsquoun idea adını verdiği birccedilok şey buguumln bizim iccedilin batıl inanccediltırrdquo4 Kolombrsquou

takiben Kopernicus Newton Kant vs ile devam eden bilimsel devrimler

suumlreciyle deney alanındaki mikro-kozmosla deney alanını aşan makro-kozmos

3 Krş Summa Theologica I102Art1 İnsanın ikameti uumlzerine cennet nerededir (Aquinas 1920 ss760-61) 4 Campbell bu duumlşuumlnceyi Ananda K Coomaraswayrsquodan oumlduumlnccedil alarak kendi mitoloji incelemesinin en isabetli yerinde metafizik-mistik işlev tartışmasında savunuyor (The Christian and Oriental or True Philosophy of Art (Londra Luzac and Company ss 32-33)) Burada dikkat ccedilekilen nokta tıpkı az oumlncesinde bahsi geccedilen Kolomb Aquinas Augustinus vs gibi Platonrsquoun da logos temelli duumlşuumlnen bir ldquobilimrdquo figuumlruuml olmasıdır

7

arasındaki irtibatı sağlayan mitin uumlstuumlnluumlğuuml sarsılmış olur (Campbell 1991 s

617 vd)

Mitolojinin hassasiyetle tespit edilen bu doumlrt işlevi arasında ilk ikisinin uumlzerine

kurulan uumlccediluumlncuuml yaklaşım olarak toplumsal işlev Campbell tarafından Nietzscheci

bir perspektifle Nietzschersquonin felseficirc devrimine kadar suumlregelen tarih doumlneminin

bir tasviri gibidir Toplumsal işlev kurulu duumlzenin geccedilerliliği ve korunmasını

garanti altına almaya doumlnuumlktuumlr (Campbell 1991 s 627) Campbell herhangi bir

karşılaştırmaya girmemiş olmakla beraber toplumsal mitoloji yaklaşımını

Nietzschersquonin suumlruuml (herd) kavramı etrafında inşa etmesi bize goumlre Platonrsquoa

nispetle geliştirilmiş bir mit konumlandırmasının sonucudur

Oumlzellikle modern doumlnemde Batı felsefesiyle alakalı ccediloumlzuumlmleme akıl yuumlruumltme ve

spekuumllasyonlar ccediloğunlukla Platonrsquoa goumlre veya Platonrsquoa karşı yapıldığı iccedilin aynı

geleneğin sınırları iccedilinde ortaya koyulacak bir mitoloji araştırmasının da Platonrsquola

şu veya bu şekilde ilişkili olması kaccedilınılmazdır Bu Platonrsquoun felsefesinin tek

başına Batı felsefesinin genel olarak fenomenlerle arasındaki irtibatını

karakterize etmesinden ileri gelir Hacircliyle mit ve mitoloji de felsefi bir araştırmanın

nesnesi olduğu durumlarda ele alınıp irdelenecekleri ilk mecra Platonrsquodur

Bundan kastımız Platonrsquodan sonra gelişen ve yayılma imkacircnı bulan felsefe

geleneklerinin kendi doumlnemlerindeki mitik oumlgelerle bağını Platonculuğun mit ve

mitolojiyle bağına benzer biccedilimde kurmuş olduklarıdır

Bu ccedilalışmada ccedilizdiğimiz ccedilerccedileve dahilinde bir filozof olarak Platonrsquoun mit ve

mitolojiyle bağı Campbellrsquoin doumlrt işlev sınıflandırması temelinde ilk olarak

buumltuumlnluumlkluuml bir evren imgesi ortaya koymayı amaccedil edinen kozmolojik yaklaşımda

ve ikinci olarak da toplumsal yaklaşımda goumlruumlnuumlr hacircle gelmektedir Platonrsquoun

felsefesini inşa eden kurucu oumlgelerden5 yola ccedilıkarak ondaki bu mitoloji

5 Bunların başında hiccedil şuumlphesiz insanın oumlzuumlnuuml teşkil eden oumlluumlmsuumlz ruh gelmektedir Yazılı Yunan kuumlltuumlr duumlnyasında ilk defa Platonrsquoda karşılaştığımız bu ruh varolma tarzı bakımından Platonrsquoun ontoloji ve kozmoloji duumlşuumlncesinin temelini teşkil ederken iyiye-koumltuumlye youmlnelmenin karar vericisi ve kurtuluş veya cezanın nesnesi olmak bakımındansa Platonrsquoun etik-politik duumlşuumlncesi iccedilin elverişli zemini meydana getirmiştir Başka bir deyişle Platonrsquodaki anamnesis oumlğretisi bilgi-varlık goumlruumlşuumlnuumln temeliyken ruhun oumlte duumlnya yolculuğu oumlğretisi (bilgi ve varlık goumlruumlşuumlyle birlikte aynı zamanda) etik-politik goumlruumlşuumlnuumln temelidir ve bu temellerin her ikisi de asıl koumlkenini Yunan kuumlltuumlr duumlnyasında diğer oumlrneklerine yalnızca soumlzluuml ezoterik geleneklerde rastladığımız oumlluumlmsuumlz bir ruh duumlşuumlncesinde bulur Ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuuml olan bu ortak koumlken Platonrsquoun sistemindeki buumltuumln

8

yaklaşımları arasında herhangi bir oumlncelik-sonralık ilişkisi belirlemek pek

muumlmkuumln goumlruumlnmese bile aynı kurucu oumlgelerin kuumlltuumlrel koumlkenlerine doğru

yapılacak her araştırmanın bizi onun felsefesinin gayrıresmicirc kaynaklarına bir

adım daha yaklaştıracağından kuşku yoktur

Bu ccedilalışmada Platonrsquoun yapıtlarındaki mitik oumlgelerin yalnızca belli bir kısmını

mercek altına alabilmiş olmamız ccedilalışmanın hacmi goumlz oumlnuumlnde bulundurularak

hoş goumlruumllmelidir Nitekim Platonrsquodaki mitik oumlgelerin tamamını bizim izlediğimiz

youmlntemle irdeleyecek bir ccedilalışmanın belli bir sayfa hatta cilt sayısıyla

sınırlandırılması pek muumlmkuumln goumlruumlnmemektedir Oumlte yandan diyaloglardaki mitik

oumlgeleri birbiri ardına serimlemek her birinin uumlstlendiği roluuml ve işlevi soumlzluumlkccediluuml bir

yaklaşımla ortaya koymak muumlmkuumlnduumlr ki mevcut literatuumlrde bu konuda

başvurulabilecek pek ccedilok kaynaktan ve değerli incelemeden soumlz edilebilir Bizim

burada irdeleyeceğimiz mitleri belirlerken goumlzettiğimiz oumllccediluumlt ortaya koyduğumuz

iddialar iccedilin ne eksik ne fazla alabildiğine isabetli bir oumlrneklem oluşturmaya

doumlnuumlktuumlr Bu itibarla soumlzgelişi Timaiosrsquota soumlzuuml edilen ldquoevrenin ruhurdquo goumlruumlşuumlnuuml

ele alırken herhangi bir vesileyle Deukalionrsquoa değinmekle aynı hikacircyenin

Kritiasrsquotaki pasajlarına değinmek zorunda olmadığımız kanaatine varmışsak

okurun anlayış ve tecessuumlsuumlne sığındığımızdandır Yine soumlzgelişi Artemis

Gyges uumlccedil işlevli ruh yaklaşımı yine uumlccedil işlevli devlet duumlzeni ve hatta genel

anlamıyla Orfik oumlgeler bahsinde de pekacirclacirc soumlz edebiliriz

Bu ccedilalışmayla şimdilik yalnıza pey akccedilesini oumldemiş olmayı umduğumuz

ccediloumlzuumlmlemelerin nihai amacı6 Platonrsquoun ontolojik epistemolojik ve etik

doktrinlerini kurarken birincil hareket noktası ve temellendirme aracı olarak

mitolojiye başvurduğunu ortaya koymaktır Buna goumlre mitolojinin Campbellrsquoin

sınıflandırmasına goumlre kozmolojik ve toplumsal işlevleri Platonrsquoun daima el

altında bulundurduğu sıklıkla başvurduğu işlevler arasındadır

oumlgeleri birbiriyle aynı oumlncelik seviyesine taşır ve her biri bir diğerine mecbur duumlğuumlmlerden oluşan bir oumlruumlntuuml meydana getirir 6 Nitekim Platonrsquoun mit ve mitolojiyle bağını ilgilendiren bir iddia yukarıdaki satırlarda da ortaya koyduğumuz gibi buumltuumln Batı felsefesi iccedilin kuşatıcı bir iddiadır Takdir edilecektir ki bu durum buradaki ccediloumlzuumlmlemelerin Platonrsquodan ilham alan buumltuumln felsefi ndashve hatta dinindash geleneklere de uygulanması gerekliliğini doğurur Bu bakımdan Platonrsquoda mitolojinin işlevini araştıran birkaccedil tez ccedilalışmasının ileriye doumlnuumlk yeni araştırmaların hızlandırıcısı olması umulur

9

Son tahlilde sırasıyla mitik duumlşuumlnmenin mitin ve nihayet mitolojinin olgulara

dayalı araştırma sahaları olan tarih ve arkeolojide olduğu kadar olgulardan

bağımsız bir araştırma sahası olan felsefede de oumlnemli bir yer işgal ettiği gerccedileği

karşımızda belirmiştir Bu gerccedileğin ndashen azından elinizdeki ccedilalışmanın ccedilizmeye

ccedilalıştığı ccedilerccedileve iccedilindendash modern mitoloji araştırmalarının okuma katmanını

belirlemesi guumlnuumlmuumlze ulaşan antik metinlerinse bu sistemin ağırlık merkezini

ifade etmesi umulur Ve umulur ki boumlylece felsefenin ve pek ccedilok sosyal bilim

sahasının mitolojiye kopmaz bağlarla bağlı olduğu daha anlaşılır hacircle gelecektir

Buradan ccedilıkarılabilecek son oumlnermeye gelince belki şudur Mitolojisiz bir Platonrsquou

anlamak en az Platonrsquosuz bir felsefe tarihini anlamak kadar guumlccediltuumlr

10

1 BOumlLUumlM

ldquoMİTrdquo VE ldquoMİTOLOJİrdquo TANIMININ İMKAcircNLARI SORUNLARI

Bir bilim disiplini olarak mitoloji araştırma nesnesi ve yaklaşım tarzlarına

dayanarak farklı biccedilimlerde tanımlanmaya elverişlidir Kavrama farklı

bağlamlarda yuumlklenen muhtelif iccedilerikler nedeniyle ccedilok tanımlı olması da tabiidir

Bununla birlikte metinlere doğrudan başlık olarak seccedililmesi ccedilok eskilere gitmese

de ldquomitolojirdquonin modern doumlnemde ortaya ccedilıkmış ve gelenekten yoksun bir

algılanışı olduğunu soumlylemek muumlmkuumln değildir Her şeyden oumlnce Homeros

kuumllliyatı dahil olmak uumlzere birccedilok antik metinde hem kendisi olarak hem de

tuumlrevleri biccediliminde karşımıza ccedilıkan ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuuml Yunan Antikccedilağrsquoını baştan

sona kat etmiş ve doumlnem yazarlarının guumlndeminde en az buguumlnuumln yazarlarındaki

kadar geniş bir yer tutmuştur Oumlte yandan ldquomitolojirdquonin Antikccedilağrsquodaki birbirinden

farklı anlamları ne kadar accedilık ve anlaşılırsa modern ccedilağdaki anlamlarının da o

derecede belirsiz bir soumlzcuumlk olması genel bir tanımını yapmayı ccedilok daha guumlccedil

hacircle getirir Ccedilağımızda ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki bu bulanıklığın birtakım

sebeplerinden kabaca soumlz ettik ancak bu sebeplere de kaynaklık teşkil eden asıl

sebep ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlnuumln koumlkuuml olan ldquomitrdquo kavramını tanımlamakta karşılaşılan

guumlccedilluumlklerdir Buumltuumln bu guumlccedilluumlkler nedeniyle ldquomitolojirdquo iccedilin tanım yapma girişimleri

ccediloğu zaman kısmicirc bir soumlzluumlk karşılığı vermekten oumlteye gidememiştir

Vernant mitin tanımını yaparken soumlzuumln daha başında onun Batı geleneğinin bir

keşfi olduğunu iddia etmekle birlikte bir ansiklopedist accedilıklığında hareket

etmekten kaccedilınır Bu ihtiyatlı tutumunun gerisinde modern doumlnemde μῦθοςrsquoun

tek anlamlı algılanışına karşılık λόγοςrsquoun ccedilok anlamlı algılanışı yatar Bir Antikccedilağ

dili iccedilin modern ccedilağda hazırlanmış soumlzluumlklerin hiccedilbir zaman ccediloumlzuumlme

kavuşturamayacağı bu problem Vernantrsquoı mitin kuşbakışı goumlruumlnuumlmuumlnuuml muumlmkuumln

olduğunca geniş tutmaya zorlamış goumlruumlnmektedir Nitekim miti diğer kuumlltuumlrel ve

felseficirc oumlğelerden ayıran kendine oumlzguuml bir anlamından soumlz etmek yerine ldquomit

olmayanlarrdquo diye adlandırdığı gerccedilek-dışı ve akıl-dışı olmak uumlzere iki kavramın

karşısına sırayla yerleştirerek tarif etme yolunu tutar (Vernant 2017b 233)

11

Burada soumlzuuml edilen ldquogerccedilekrdquo ve ldquoakılcırdquo kategorilerinin Yunancadaki logosrsquoun

soumlzluumlk maddesinde iccedilerildiği duumlşuumlnuumlluumlrse Vernantrsquoın buumltuumln ccedilabalarına rağmen

kısmicirc kalan bu mit tanımının MOuml 7 yuumlzyılda İyonyarsquoda doğup Yunan

coğrafyasına yayılan λόγοςlsquoun modern algılanışından doğan bir μῦθος kavramına

karşılık geldiği soumlylenebilir

Boumlyleyken gerek λόγοςlsquoun ve gerekse μῦθοςrsquoun MOuml 7 yuumlzyıl ve oumlncesindeki

kullanımlarına bakıldığında iki kavram arasında iccedilerik bakımından herhangi bir

gerilim ya da karşıtlık bulunmadığını goumlrmek zor değildir Daha şaşırtıcı olansa

iki soumlzcuumlğuumln hem Homeros ve hem de Hesiodos metinlerinde kimi zaman

birbirleri yerine kullanılabilmiş olmasıdır Sonuccedil olarak bu durum bizi daha ccedilok

Burnet gibi araştırmacıların goumlruumlşleri iccedilin bir temsil olarak seccediltiğimiz Vernantrsquoı

aşarak daha geniş kapsamlı bir mit tanımı yapmaya zorlar7

Guumlnuumlmuumlzde ldquomitolojirdquo diye adlandırdığımız disiplininin gelişimindeki en kritik

noktalarda goumlruumlşlerine başvurabileceğimiz başlıca duumlşuumlnuumlrlerden biri olan Mircea

Eliade miti ndashher ne kadar o da Vernant gibi yalnızca bir ldquotanımlama girişiminderdquo

bulunduğunu soumlylese dendash tarihin belli bir doumlnemine oumlzguuml ldquokarşıtrdquo kavramlarından

değil bizzat kendisinden hareketle tanımlama yolunu tercih eder Eliadersquonin

tutumu miti ldquomasalrdquo veya ldquouydurmardquo anlamlarına atıfta bulunan iccedileriklerden

arındırmanın yanında onun sırf kutsal olanla ilişkili bir kavranışını da beraberinde

getirmiştir Fakat kuumlltuumlrel bir oumlğe olarak mitin karşılıklarının Eliadersquonin tarifinden

hareketle ccedilok daha isabetli ve kapsamlı bir ccedilerccedileveye oturduğu inkacircr edilemez

Bu her şeyden oumlnce mitin herhangi bir dolayıma başvurmadan doğrudan

kendisini tanımlama girişimidir Bizzat yazarın ldquoen kapsayıcı ve muumlkemmele

yakınrdquo diye nitelediği tanım şoumlyledir

Mit kutsal bir oumlykuumlyuuml anlatır en eski zamanda ldquobaşlangıccediltakirdquo masallara oumlzguuml zamanda olup bitmiş bir olayı anlatır Bir başka deyişle mit Doğauumlstuuml

7 Vernantrsquoın sıkı bir Burnet takipccedilisi olduğunu pek ccedilok tartışmasından ve referans tercihinden anlamak muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan Burnet eski Yunan duumlşuumlnuumlrleri konusunda soumlzuumlnuuml ettiğimiz logos-mitos goumlruumlşuumlnuumln en buumlyuumlk temsilcisi olarak ele alınabilir Burnetrsquoın okuru başta Early Greek Philosophy (1890) olmak uumlzere neredeyse buumltuumln yapıtlarında İyonyarsquoda doğan ldquoYunan mucizesirdquonin accedilık savunusuyla karşı karşıya kalır Bu ccedilalışmamızda soumlz konusu goumlruumlşuumln temsilcisi olarak Vernantrsquoı seccedilmemizin başlıca nedeni Burnetrsquoin herhangi bir mit-mitoloji tartışmasına girmeksizin Yunan bilimselliğini slogan duumlzeyinde savunmuş olmasıdır Boumlyleyken Vernantrsquoın ccedilok değerli incelemeleri doğrudan mit ve mitolojinin felsefeyle ilişkisini konu almakla kalmaz aynı zamanda Burnetrsquoa goumlre ccedilok daha tafsilatlı ve kuramsal bir metot izler

12

Varlıkların başarıları sayesinde ister eksiksiz olarak buumltuumln gerccedileklik yani Kozmos olsun isterse onun yalnızca bir parccedilası (soumlzgelimi bir ada bir bitki tuumlruuml bir insan davranışı bir kurum) olsun bir gerccedilekliğin nasıl yaşama geccediltiğini dile getirir Demek ki mit her zaman bir ldquoyaratılışrdquoın oumlykuumlsuumlduumlr Bir şeyin nasıl yaratıldığını nasıl var olmaya başladığını anlatır (Eliade 2014 17)

Anlaşılacağı uumlzere Eliadersquoye goumlre mitin buumltuumlnuumlyle kutsal oluşu onun gerccedilekliğini

de zorunlu hacircle getirir Vernantrsquoın yaptığı ve bir ccedileşit ldquogerccedilek-dışırdquolığa vardırdığı

tanımlamanın aksine Eliadersquonin tanımında kadim mitlerle modern bilimsel

duumlşuumlnce arasındaki ilişkinin değil herhangi bir ccedilağdaki herhangi bir toplulukla o

toplulukccedila yaratılan mit arasındaki ilişkinin tasvir edildiğine dikkat edilmelidir İki

duumlşuumlnuumlruumln mit oumlzelinde ldquogerccedileklikrdquo kategorisine yuumlkledikleri anlamlar arasındaki

fark bu şekilde anlaşılır hacircle gelebilir Ccediluumlnkuuml modern ccedilağda mite gerccedileklikle

oumlrtuumlşmesi noktasında nasıl bir anlam yuumlklenirse yuumlklensin Antikccedilağ

toplumlarındaki mit-gerccedileklik ilişkisine dair algı hiccedilbir şekilde değişmeyecektir

Sonuccedil olarak ldquomitrdquo ve ldquomitik duumlşuumlncerdquo iccedilin Eliadersquonin oumlnerdiği bu tanımın her

durumda geccedilerli evrensel bir arayışın sonucu olduğunu ve bu arayışın onu daha

genel-geccediler bir tanım hacircline getirdiğini soumlyleyebiliriz

Eliade kurduğu bu mit ve gerccedileklik ilişkisinden hareket ederek ilkel toplumlardan

oumlrnekler verir ccedilişe oturma biccedilimlerinden tahıl pişirme usullerine varıncaya kadar

birccedilok guumlnluumlk rutinin kaynağının ldquodoğauumlstuuml varlıkrdquola insan arasında beliren bir

oumlrnek alma ilişkisi olduğunu ortaya koyar (Eliade 2014 18-19) Oumlte yandan mitin

ne olduğunu Eliadersquoye soran bir okurun zihninde hayli kritik bir soru işaretinin

belirmesi de ihtimal dahilindedir Onun mit iccedilin oumlnerdiği bu tanımlamanın bizi

aslında bir din tanımına yaklaştırıp yaklaştırmadığı

Bu kritik sorunun cevabı olumludur Ancak bu cevap mit ve din arasındaki

ayrımın hiccedil de belirgin olmadığı olamayacağı gerccedileğiyle yan yana koyulmalıdır

Boumlylelikle anlaşılacaktır ki buumltuumln oumlrnekleriyle mit ve din arasındaki bu iccedil iccedile ve

hatta birbirleri olma durumu mitle gerccedileklik arasında bizim benimsediğimiz ilişki

bakımından herhangi bir sorun teşkil etmek şoumlyle dursun bu ilişkiyi destekleyen

birccedilok arguumlmanı daha baştan sunacak zenginliktedir Gerccedilekte dinin hassasiyetle

kurgulanmış ve ilişkilendirilmiş mitlerden oluşan sistemli bir derleme olması bile

13

onu hiccedilbir tartışmaya girmeden ldquomitrdquo başlığı altına koyabilmek iccedilin tek başına

yeterlidir

Bununla beraber mit doğauumlstuuml-kutsal oumlğeler barındırsın ya da barındırmasın bir

tasvir ve aktarım aracı olarak duumlşuumlnuumllduumlğuuml suumlrece doğa fenomenleriyle veya

tarihsel gerccedileklikle daima oumlrtuumlşme iccedilinde karşımıza ccedilıkacaktır Oumlrneğin iki farklı

miti iccediliccedile geccedilmiş bulduğumuz Buumlyuumlk İskenderrsquoin Gordion duumlğuumlmuumlnuuml kılıcıyla

boumllduumlğuuml hikacircye tarihte gerccedilekleşmiş bir olaylar silsilesini aktardığı şuumlpheli

olmakla birlikte bir komutan ve huumlkuumlmdar olarak İskenderrsquoin benimsediği askeri

youmlntemi etkileyici bir tarzda tasvir etmektedir İskender belki de o duumlğuumlmuuml hiccedil

goumlrmuumlş değildi hatta o duumlğuumlmuumln varlığı bile tartışma konusu olabilir Ama

İskenderrsquoin zekacircsından ccedilok kılıcının guumlcuumlne guumlvenen ve bu guumlveni hiccedil de boşa

ccedilıkmamış bir devlet adamı olduğu kuşkusuzdur

Din ve mit arasındaki ilişkiyi Eliadersquonin ldquokozmik dinrdquo kavramının seyrinde accedilıkccedila

goumlsterdiği gibi tek tek mitlerden sistemli bir dine geccediliş olarak da goumlrebiliriz

ldquoKozmik dinrdquo tezini şu şekilde oumlzetlemek muumlmkuumlnduumlr Neolitik devrimle birlikte

doğada baştan verili olmayan bir beslenme kaynağı olarak tarım uumlruumlnuuml zaman

algısıyla ve zaman birimlerinin tanımıyla ilgili yeni sistemler yaratma zorunluluğu

doğurur Ccediluumlnkuuml av hayvanlarının aksine toprağı ekip biccedilme yoluyla elde edilen

tahıl ve meyvelerin hangi mevsimde nasıl davranacakları hangi şekli alacakları

bir kelimeyle ne zaman tuumlketilebilir hacircle gelecekleri dakik biccedilimde bellidir ve

şansa bırakılamaz İlk ccediliftccedili toplumların bu periyotları yani guumlnuumln yanısıra ay ve

mevsim birimlerini tespit etmesi artık zorunludur Bunun sonucunda ilk tarım

toplumlarında doumlnguumlsel bir zaman kavrayışı gelişmeye başlamıştır Boumlylece

Eliadersquonin ldquokozmik dinrdquo adını verdiği inanma biccedilimi doğanın suumlrekli

yenilenmesinden oluş ve bozuluşu periyodik biccedilimde tekrarlamasından ileri

gelen esasında doğanın taklidine dayanan bir mitik rituumleller toplamını ifade eder

Bu rituumleller arasında herhangi bir meyvenin başlangıccedil hikacircyesindeki bir cinayeti

yeniden canlandırmak gibi birtakım anımsama senaryoları vardır ve bu tekil

senaryoların şu veya bu şekilde bir araya gelmesi dinlerin oluşması iccedilin elverişli

zemini hazırlamıştır

14

Bazı durumlarda bu arkaik senaryolar yeni dinsel yaratımların doğmasını sağlayacaktır (Eleusis Yunan-Doğu mysteriaları) (hellip) Tarım kuumlltuumlrleri ldquokozmik dinrdquo adı verilebilecek olguyu geliştirir ccediluumlnkuuml dinsel etkinlik merkezicirc gizemin etrafında yoğunlaşmıştır Duumlnyanın duumlzenli aralıklarla yenilenmesi (Eliade 2012 s 55)

Aşağıda etraflıca değineceğimiz uumlzere bizim iccedilin asıl muumlhim nokta şudur

Eliadersquonin mit ve gerccedileklik kurgusu mitin oumlncelikle insan zihnindeki ve nihayet

toplumdaki ndashbunun bir kabile veya klan olması da pekacirclacirc muumlmkuumlnduumlrndash iş goumlrme

biccedilimine Vernantrsquoa kıyasla ccedilok daha genelgeccediler mitin kendisini temele alan bir

tarzda ışık tutmaktadır

Antikccedilağrsquodaki mit ve gerccedileklik kavrayışını modern ccedilağın bilim paradigmalarından

ve tarihsel yargılarından arındırarak anlamamız başka tuumlrluuml muumlmkuumln

goumlruumlnmemektedir Eliadersquonin tespitine ek olarak diyebiliriz ki mit Antikccedilağrsquoda

yaşayan birey iccedilin aktardığı olayların doğauumlstuuml veya hayatın olağan akışına

aykırı olmasına bakılmaksızın her durumda gerccedilekti Bazı durumlarda

gerccedileklikle hiccedilbir biccedilimde oumlrtuumlşmediği bilinse bile bireylerin her birinin bilincinde

ve nihayet topluluğun kolektif bilincinde gerccedilek gibi işliyordu Buna karşılık bazı

durumlarda tam anlamıyla gerccedilekti ama dahil olduğu kurgusal buumltuumlnde

gerccedileklikle oumlrtuumlşmeyi şu veya bu şekilde reddederek bir ldquomitrdquo olduğunu suumlrekli

hatırlatıyordu

Bu durumun mitin tanımında baştan verili olan bir ldquoparadoksrdquo gibi nitelenmesi de

muumlmkuumlnduumlr Mitin olgulara dayanan bir gerccedilekliğinden soumlz edilemez baştan

sona doğru olduğu soumlylenemez bir kelimeyle mit bize gerccedileklerden soumlz etmez

Buna rağmen gerccedilekliğin de oumltesine geccedilen bir guumlce sahiptir ve varlığını da tam

olarak bu guumlce borccedilludur (Dowden 1992 s 2)

Campbellrsquoin bu guumlccedilten anladığı mit vasıtasıyla gerccedileklik ve insan hayatı arasında

kurulan bağdır Yazar mitin modern anlamını hikacircye anlatıcılığıyla bir tutarken

hikacircyelerin gerccedileklikle okur arasındaki uyumu sağladığını duumlşuumlnmektedir Bu

lsquohikacircyersquoden yalnızca miti değil aynı zamanda modern romanları da anlamak

gerekmektedir Nitekim Campbell soumlzuumlnuumln devamında Buddharsquodan Platonrsquodan

15

Yunan anlatılarından vs soumlz etmenin yanında Thomas Mannrsquoın Tonio Kroumlgerrsquoini

de bu lsquohikacircyersquoye bir oumlrnek olarak goumlsterir

Campbellrsquoin oumlrneğinden hareketle denebilir ki okur aslında hikacircyenin gerccedileklikle

tarihsel olgularla birebir oumlrtuumlşmediğinden haberdar olsa da mitle arasında

kurduğu bağ tıpkı Dowdenrsquoin dediği gibi gerccedilekliği ve doğruluk kriterlerini aşacak

guumlccediltedir

Son tahlilde en azından antik doumlnem mitleri iccedilin soumlylenebilecekleri şu şekilde

oumlzetleyebiliriz Her bir doğa evren vs goumlzlemi uumlzerine soumlylenen mit daima

fenomenin başlangıcına ilk nedenlerine ilişkin soruları aydınlatıyor ve birbirine

eklenen hikacircyelerle birlikte buumlyuumlk (ccediloğu durumda adına ldquodinrdquo denilen) bir mitler

oumlrguumlsuuml ortaya ccedilıkıyordu Bu oumlrguuml sayesinde bireylerin etrafındaki sosyal kuumlltuumlrel

ve guumlndelik buumltuumln gerccedileklik eksiksiz biccedilimde yeniden inşa edilmekteydi

11 Mit ve mitolojiyi logos bağlamında tanımlama girişimleri

Bu noktada birini Vernantrsquola diğerini Eliadersquoyle oumlrneklediğimiz iki modern ldquomitrdquo

kavrayışı arasında yapacağımız tercihin nedenlerinin daha anlaşılır olması adına

İyonya logosrsquou bağlamındaki mit tartışmasını derinleştirmek gerekmektedir

Vernantrsquoın kuşkucu bir bakışla soumlylenirse ldquoYunan mucizesirdquo fikrinin oumlrtuumlk bir

savunmasına hasredilmiş gibi goumlruumlnen Les origines de la penseacutee grecque

(Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları) adlı uumlnluuml kitabı karşılaştırmalı mitolojinin

kurucusu sayılan Georges Dumeacutezil editoumlrluumlğuumlndeki ldquoMythes et Religionsrdquo (mitler

ve dinler) başlıklı seri dahilinde 1962 yılında yayınlanmıştır8 Bununla birlikte

oumlzellikle felsefe bağlamında bir mit araştırması guumlndeme geldiğinde yaygın kabul

goumlren bu ldquomucizerdquo yaklaşımının tarihi Vernantrsquotan en az bir yuumlzyıl daha geriye

uumlnluuml Fransız duumlşuumlnuumlr Ernest Renanrsquoa gider ldquoYunan mucizesirdquo kavramını

literatuumlre kazandıran kişi bizzat Renanrsquodır Renan Avrupalı aydın ve duumlşuumlnuumlrler

8 Eserin Tuumlrkccedileye Huumlsen Portakal tarafından yapılan ccedilevirisinde ccedilevirmenin oumlnsoumlzuumlnuumln başlığı muhtemelen kitabın adından ziyade iccedileriğine atıfla Yunan Mucizesinin Kaynaklarırsquodır (Cem Yayınları 2017)

16

uumlzerinde buumlyuumlk etkiye sahip bir tarihccedili ve filolog olması bir yana Roumlnesansrsquoın

hemen ardından antik Yunanrsquoa duyulan ilgiyi sistemli bir ideolojiye doumlnuumlştuumlrmuumlş

olan sosyal bilimcidir

Renan gibi bazı Avrupalı duumlşuumlnuumlrlerin el birliğiyle inşa ettiği Hellenist atmosferde

mitin İyonyarsquoda doğup Atinarsquoda olgunlaştığı bilinen Batı rasyonelliğinin yani

logosrsquoun karşısına koyulması ve boumlylelikle kısmicirc bir zeminde tanımlanması

geleneksel hacircle gelmiştir En iyimser bir şekilde ifade edilirse Yunan

duumlşuumlnuumlrlerinin mitik duumlşuumlnmeyi aşmak konusunda goumlsterdikleri soumlylenen

mucizevi başarı inancı Renancı mucize yaklaşımından hareketle veya bu

yaklaşıma paralel gelişme imkacircnı bulmuştur

Alabildiğine lirik bir uumlslupla yazdığı bir anı yazısından Ernest Renanrsquoın Atinarsquodaki

Akropolisrsquoe ziyareti sonrasında şaşırtıcı bir hızla Kuduumls hayranlığından Atina

hayranlığına suumlruumlklenmesi ve bunun neticesinde ortaya ccedilıkan Atina-Kuduumls

tezinin izlerini takip etmek muumlmkuumlnduumlr Yazar Akropolisrsquote Yakarış adlı bu

yazısında 1865 yılındaki Atina gezisinden oumlnceki ruh hacirclini şu soumlzlerle dile getirir

O ana kadar yeryuumlzuumlnde muumlkemmelliğin hiccedil var olmadığını duumlşuumlnmuumlş muumlkemmelliğe ancak ucundan kıyısından yaklaşan şeylerin şurada burada tesaduumlfen goumlruumlnuumlr olabileceğine inanmıştım Yahudi halkının goumlzuumlmde yeri her zaman başka olan İsarsquoya ve Hristiyanlığa da yol goumlsteren muumlstesna yazgısına rağmen soumlzde mucizelere olan inancımı da yitireli ccedilok zaman olmuştu (Renan 1897 s 38)

Renan sonraki doumlnemlerde buumlyuumlk tartışmaların odağına yerleşecek ldquoYunan

mucizesirdquo fikrinin doğmasından hemen oumlnceki ruh hacirclini bu cuumlmlelerle tasvir

ederken kapılacağı yeni ruh hacirclinden buumlsbuumltuumln habersiz olduğunu ve hatta boumlyle

bir beklenti veya umudunun hiccedil kalmadığını goumlstermek ister gibidir Belki de eski

ruh hacirclinin boumlylesine coşkulu bir tasvirini yaparken az sonrasında daha coşkulu

biccedilimde tasvir edeceği yeni ruh hacirclini bir kelimeyle ldquomucizerdquo duumlşuumlncesini ccedilok

daha buumlyuumlleyici hacircle getirmeyi ummaktadır Kısacası bu bir hazırlıktır ve hazırlığı

yapılan değişimin goumlrkemine layık oumllccedilekte olması gerekmektedir Buumltuumln mucize

ve dogmalardan kurtulmuş fakat Tevrat ve Kuduumls hayranlığını henuumlz yitirmemiş

ldquorasyonelrdquo bir duumlşuumlnuumlr Atinarsquodaki atmosferi soluduktan sonra yeryuumlzuumlnde

ldquorasyonelrdquo bir mucizenin ndashbir defalığına bile olsandash meydana geldiğine iman

edecek Akropolisrsquoteki o mucizevicirc saatlerin ardından antik Yunan uygarlığında

17

ortaya ccedilıkan aydınlanmayı sadece Batı duumlnyasının değil buumltuumln medeniyetlerin

yol goumlstericisi olarak savunmaya karar verecektir Nitekim yukarıdaki cuumlmlelerin

devamı şoumlyledir

Ama o anda birdenbire Yahudi Mucizesinin hemen yanıbaşında Yunan Mucizesi kendini goumlsterdi Bir defaya mahsus olabilecek daha oumlnce hiccedil kimsenin goumlrmediği bundan sonra da hiccedil kimsenin goumlremeyeceği fakat etkileri ebediyen suumlrecek bir olaydı bu guumlzelliğin hiccedilbir yerel ya da millicirc lekeyle kirlenmemiş

oumlluumlmsuumlz bir hacircli (Renan 1897 s 38)

Goumlruumllduumlğuuml gibi yazarın zihninde tasavvuru oumlnceden mevcut bir mucize daha

guumlccedilluuml ve goumlrkemli bir başka mucize tarafından bozguna uğratılmış safdışı

edilmiştir Bu cuumlmleleri okumakla rasyonellik iddiasını elden bırakmaksızın

İsarsquonın mucizesine tanık olduğunu soumlyleyen ve bunu insanlara anlatmayı ldquokutsalrdquo

bir oumldev telakki eden Aziz Paulusrsquou okumak arasında yarattıkları hisler

bakımından bir fark yoktur Nitekim goumlzardı edilmemelidir ki Yukarıdaki

cuumlmlelerin yazarı Renan 19 yuumlzyılda Fransarsquoda Monteignersquoden iki Voltairersquoden

bir yuumlzyıl sonra yaşamış saygın bir filozoftu Montesquieu ve Comtersquou

bilmekteydi Nietzschersquonin ccedilağdaşıydı uumlstelik bilimsel anlamda guumlvenini de

kazanmıştı (krş Nietzsche 1967 39-8)

Akropolisrsquote Yakarışrsquoın bu cuumlmleleri doğa ve evren konularında anlama yetisinin

yalnızca ratio kısmını kullanma iddiasındaki Avrupalı bir duumlşuumlnuumlruumln rasyonel

temellendirmesini yapmaktan aciz kaldığı bununla birlikte azizlerine ve

peygamberlerine kulak vermekten bitkin duumlştuumlğuuml bir mitten kısmen de olsa

vazgeccedilerek rasyonel temellendirilmesi kolay modern bilimler ve felsefenin

ccedilağdaş youmlnuumlnuuml de Roumlnesansrsquotan itibaren tayin etmiş bir başka mite sarıldığı anın

kayıtları olarak okunmalıdır Kuduumlsrsquote yakarışın yerini Akropolisrsquote yakarışın

alması uumlstelik bu yakarışın yerel ve ulusal kaygılardan arınarak ndashyazarın kendi

metaforuna goumlre Pentelikon mermeri antik Yunan heykeltıraşları tarafından

lekesiz bir işccedililikle işlenmiştirndash evrensel bir ccedilehreye buumlruumlnmesi bir mitten başka

bir mite sıccedilrayış suumlrecini goumlzlerimizin oumlnuumlnde anbean canlandırmaktadır

Bunun yanında belli bir felseficirc tavrın tarihsel arka planını yansıtabilmek adına

zorunlu olarak değinmekten başka oumlzel bir Renan tartışmasından uzak kalmak

iccedilin yeterince nedenimiz vardır Oumlncelikle kabul etmek gerekir ki felsefenin kendi

18

oumlzel alanında inşa edilmek istenen herhangi bir logos-mitos ilişkisi Renanrsquoın ve

meseleye aynı perspektiften bakan yazarların şahsicirc veya ideolojik duumlşuumlncesine

hiccedilbir karşı arguumlman borccedillu değildir En genel bir oumlrnekle İyonya biliminin ortaya

ccedilıkışıyla kavramsallaşan μῦθοςrsquotan buumlsbuumltuumln arınmış bir felsefeyi konu alan bir

ccedilalışma hatta boumlyle bir felsefenin buumltuumln imkacircn ve ihtimallerini reddeden bir tez

bile araştırmacısını Renanrsquoın şahsicirc antik Yunan kavrayışıyla karşı karşıya

getirmese gerektir ldquoYunan mucizesirdquo boumlyle bir tez iccedilin olsa olsa dolaylı bir durak

olabilir burada bizim yaptığımız da budur Kaldı ki boumlylesine geniş kapsamlı bir

araştırmanın verimli ufuklarını Yunan mucizesi gibi romantik bir yaklaşımı inkacircr

ccedilabasına indirgemek hiccedil de makul olmaz Sonuccedil itibariyle boumlyle bir ccedilalışmada

Yunan mucizesini savunanların romantik fikirleriyle değil ilk Yunan filozofları

hakkındaki belli birtakım iddialarıyla hesaplaşmak gerekmektedir

Bu zorunlu karşılaşmayı oumlnceden kestirmenin kolaylığı da kabul edilsin Bir eski

Yunan felsefe tarihi araştırması olmasından oumltuumlruuml başlangıcını Homerik-Hesiodik

ccedilağla işaretlemek durumunda olduğumuz bu ccedilalışmada Renan bahsinde kem

kuumlm etmeden ortaya koyabileceğimiz yegacircne itiraz İyonya bilimi ve felsefesinin

uumlruumlnuuml olan eski Yunan entelektuumlel tipinin tamamıyla rasyonel bir duumlşuumlnuumlşte

olduğuna dair fantastik iddiayla muhataptır Aynı zamanda bu entelektuumlel tipinin

duumlşuumlncesinin buumltuumlnuumlyle kendisinden menkul birdenbire ortaya ccedilıktığı youmlnuumlnde

ccedilok daha fantastik bir iddiayla da muhataptır Mucizeci antik Yunan kavrayışını

yukarıdaki paragraflarda yeterince oumlzetlemiş olarak bu kavrayışa itirazımızı da

aşağıda birkaccedil paragrafla oumlzetleyeceğiz

12 Antik Yunan duumlşuumlncesinin mitik koumlkenleri hakkında tartışmalar

Ccedilalışmamızın başlığı accedilısından hayli yerinde bir giriş olarak ldquoYunan mucizesirdquonin

felseficirc youmlnuumlne yapılan itirazların ccediloğu Platonrsquoa atfedilen Epinomisrsquoteki şu

cuumlmleden hareket eder ldquoŞunu soumlylemeye hakkımız var [λάβωμεν] Hellenler

barbarlardan aldıkları her şeyi daha iyi bir sonuca vardırırlarrdquo (987d-e)

19

Epinomisrsquoin yazarının şayet Platon değilse bile bu cuumlmleyi Yasalarrsquoın en

başından itibaren aklıbaşındalığı temsil eden karakter olan Atinalı Yabancırsquoya

soumlyletecek kadar Akademiarsquoya sadık bir Platon tilmizi veya takipccedilisi olduğuna

kuşku yoktur Bu nedenle otantikliği en tartışmalı diyaloglardan biri olması bizim

accedilımızdan sorun teşkil etmez nihayet Atinalı Yabancırsquonın bu cuumlmleyle Platonrsquoun

sağlığındaki Akademiarsquonın goumlruumlşuumlnuuml temsil ettiğini biliyoruz

Atinalı Yabancırsquonın bu cuumlmlesinin taşıdığı anlam bakımından bizim ccedilağımızdaki

kavranışıyla 5 yuumlzyıl Atinarsquosındaki kavranışı arasında buumlyuumlk fark vardır ve bu

farkı hesaba katmak antik Yunanrsquoa duyulan sevgi ve saygının tarih boyunca

uğradığı değişimi anlamamıza yardımcıdır Cuumlmlede geccedilen λάβωμεν fiilinden

hareketle Atinalının boumlyle buumlyuumlk bir iddiada bulunma hakkını saklı tutma

ccedilabasına bakılırsa Atinarsquoda o doumlnemde etkin olan bazı grupların itirazlarıyla

karşılaşma hazırlığı soumlz konusudur Bu gruplar belki antik Mısır bilgelerine

hayranlık duyan Yunan duumlşuumlnuumlrlerinden belki de Frig veya başka bir Anadolu

medeniyetine goumlnuumll vermiş şair ve yazarlardan meydana geliyordu bunu

bilemiyoruz Fakat Atinalı Yabancı Giritli ve Spartalı arkadaşlarına λάβωμεν

(sahip ccedilıkıyoruz elimizde tutuyoruz) diye seslenirken iddiasını bu ccedilevrelerin

saldırılarına karşı guumlvenceye almanın peşindedir Kısacası bu cuumlmle 5 yuumlzyıl

Atinarsquosında yaşayan Hellen bilincine sahip ve yuumlreği Hellen sevgisiyle dolu her

entelektuumlele hitap eden antik bir ldquoHellenciliğinrdquo en naif ifadesidir

Bununla birlikte evvela Roumlnesans ve ardından modern doumlnemde yaygınlaşan

yeni bir Hellenizmin etkisiyle bu cuumlmleden anlaşılan her şey tepetaklak olmuş

cuumlmleye olumsuz bir iccedilerik yuumlklenmiş ve bu itibarla lsquoYunan mucizesirsquo tezine arka

ccedilıkan yazarlar tarafından hep goumlrmezden gelinmiştir Bu tutumun arka planında

antik Yunanrsquoın bilim ve felsefe devriminin yine Yunan koumlkenli olduğuna bu

devrimde herhangi bir başka ulus veya uygarlığın katkısının bulunmadığına dair

peşin huumlkuumlm yatar Epinomis cuumlmlesindeki ldquodevraldığı mirası artıran daha iyi

sonuccedillara vardıran Hellenrdquo vurgusuna rağmen

Bu konuda Jaegerrsquoin ccedilok faydalı ccediloumlzuumlmlemeler iccedileren İlk Yunan Filozoflarında

Tanrı Duumlşuumlncesi adlı eseri muumlhim bir yanlış yorumlamayı da goumlzler oumlnuumlne serer

Buna goumlre ldquodoğardquo (Natur) ve ldquodoğa filozoflarırdquo (Naturphilosophen) ifadesi ndashki bu

20

adlandırmanın Antikccedilağrsquodaki sahibi Aristotelesrsquotirndash bizim ccedilağımızda ldquohatalı bir

modernizasyonrdquoa uğratılmıştır Ccediluumlnkuuml φύσιςrsquoin koumlkuuml olan φάναιrsquoın anlamı

buumlyuumlme oluşmadır ve ldquodoğardquo biccediliminde ccedilevirdiğimiz soumlzcuumlk aslında ldquokoumlken

gelişmerdquo benzeri bizim ccedilağımızda anlaşılması imkacircnsız bir Yunan kavrayışına

karşılık gelir Jaegerrsquoe goumlre φύσις eski Yunanlardaki ldquosoyutrdquo kavrayışlardan

(Abstraktbildungen) biriydi (Jaeger 2011 s 40)

Jaegerrsquoin tercih ettiği bu ldquosoyutrdquo soumlzcuumlğuumlnuumln tam olarak ne demeye geldiğini

anlamak guumlccedil goumlruumlnebilir Bununla birlikte Jaeger ldquomitikrdquo duumlşuumlnme biccedilimlerinin her

tuumlrluumlsuumlnden bağımsız anlamaya oumlzen goumlsterdiği Miletoslu doğa filozoflarının

guumlnuumlmuumlzde anlaşıldığı biccedilimiyle birer materyalist olmadıklarını kanıtlama

ccedilabasından da geri durmaz Nitekim aynı yazıda γένεσιςrsquoi de bu minvalde

değerlendirdikten hemen sonra Homerosrsquoun Ὠκεανόςrsquou ile Thalesrsquoin ὕδωρrsquou

arasında doğruluğunun tartışmaya accedilık kalmasını bilinccedilli olarak goumlze alır gibi

kesin bir sınır belirlemeye girişir buna goumlre Thales ldquoherşeyin sudan geldiği

youmlnuumlndeki sezgisini (Erkenntnis)rdquo herhangi bir mitik veya alegorik ifadeye

başvurmadan dile getirmiştir Ccediluumlnkuuml Thalesrsquoin suyu Homerosrsquounkinin aksine

goumlzle goumlruumlluumlr duumlnyanın ndashduyulur alanınndash bir parccedilasıdır

Bununla birlikte ilerleyen satırlarda Thalesrsquoin bu oumlğretisinin onu buguumln

ldquometafizikccedilirdquo ve ldquoteologrdquo olarak nitelediğimiz duumlşuumlnuumlrlerle aynı başlık altına

koyacağını da kabul edecektir Buna mecburdur ccediluumlnkuuml παντᾷ πλήρη θεῶν

(DK11a22) ifadesinin yakamızı bırakması başka tuumlrluuml muumlmkuumln olmaz

İyonyalı doğa duumlşuumlnuumlrleri mitik koumlkenlerden etkilenmiş olmakla beraber onların

buumltuumln mitik inanışlara olumlu baktıkları veya bu duumlşuumlnme biccedilimini buumlsbuumltuumln

benimsedikleri elbette iddia edilemez Mitlere karşı mesafeli tutumları her şeyden

oumlnce logosrsquoun dayattığı bir zorunluluktu

Jaeger de İyonyalıların bu tavrını logos lehine yorumlar ama bu yorumu

temellendirmek adına az oumlncekinde olduğu gibi yine Homerosrsquola İyonya

arasındaki nicel bir farka başvurmak zorunda kalır Thalesrsquoin ὕδωρrsquou Homerosrsquoun

Ὠκεανόςrsquounun aksine kosmosrsquoun her yerini dolduran θεοίrsquodur Jaegerrsquoin

21

duumlşuumlncesine goumlre bu fark Thalesrsquoin oumlğretisini bir mit olmaktan kurtarmaya

muktedirdir

Anaksimenes iccedilin bu tartışmalar Thalesrsquole ccedilok benzer olmakla beraber mesele

Anaksimandros olduğunda İyonya bilimselliğinin bize miras bıraktığı ve bu ccedilağda

ccediloumlzuumllmesi en guumlccedil en buumlyuumlk soru işaretiyle karşı karşıyayızdır Su veya hava gibi

duyulur alandaki en temel oumlgelerden birini seccedilmek yerine ἀπείρων gibi muğlak

tartışmaya accedilık bir ldquoşeyirdquo ἀρχή olarak belirleyen Anaksimandros (Simplikios

Phys 2413 DK12a9) Aristotelesrsquoin kendisine yakıştırdığı ldquodoğa filozofurdquo

unvanını boşa ccedilıkarırcasına logosrsquoun ve deney-goumlzlem alanının oumltesine geccedilen

bir oumlnerme ortaya koymuştur

Jaegerrsquoin Thales bahsinde ldquoErkenntnisrdquo diye adlandırdığı θεοί yaklaşımının

Anaksimandrosrsquotaki bir karşılığı da bu olsa gerektir Yine φύσιςrsquoin Aristoteles iccedilin

de bir ldquosoyutrdquo kavrama karşılık geldiği Jaegerrsquoin tezini doğrular biccedilimde

Anaksimandrosrsquoa bu unvanı rahatlıkla yakıştırabilmesinden anlaşılabilir Oumlte

yandan teredduumltsuumlz diyebiliriz ki ἀπείρων ilk defa Anaksimandrosrsquota karşımıza

ccedilıktığına goumlre onu eski bir mit veya alegorik anlatıyla ilişkilendirmek olanaklı

değildir Bu durumda antik doumlnemdeki mit kavrayışını araştırırken bu oumlğretinin

bize katkısı hangi bağlamda ve tam olarak ne olabilir

Kendisi başlıbaşına bir belirsizlik olan bu kavramın izini guumlnuumlmuumlze kalan bir tek

fragmanın yardımıyla suumlrmenin zorluğu hatta imkacircnsızlığı tartışmasızdır Fakat

yine de bu konuda buumlsbuumltuumln ccedilaresiz olduğumuz soumlylenemez İlk felsefe tarihccedilisi

dolayısıyla aynı zamanda Platon oumlncesi filozoflar iccedilin ilk başvuru kaynağımız olan

Aristotelesrsquoin onlara dair kavrayışına bu noktada bir defa daha koşulsuz

guumlvenmemiz gerekecektir Kavramın tartışmamıza hangi bağlamda dahil

edilebileceğine ilişkin sorumuzu cevaplamak iccedilin Fizikrsquoteki ldquosonsuzrdquo başlığı altıda

geccedilen şu berrak cuumlmle tek başına yeterlidir

Sonsuzluk tanrısal (θεῖον) bir şey de olsa gerek ccediluumlnkuuml Anaksimandros ile ccediloğu doğabilimcisinin dediği gibi oumlluumlmsuumlz ortadan kalkmayan bir şey (Aristoteles 2012 203b14)

Bu soumlzler yalnızca İyonya doğa duumlşuumlnuumlrlerinin değil aynı zamanda Aristotelesrsquoin

doumlnemine kadar gelen suumlreccedilte buumltuumln Antikccedilağ bilginlerinin Miletos arkhersquosine

22

ilişkin algısını resmetmesi bakımından bizim iccedilin oumlnemlidir Bunun yanında

Thalesrsquoin πλήρη θεῶν doğası Aristotelesrsquoin bu cuumlmlesiyle yan yana

okunduğunda anlamı daha belirgin hacircle gelmektedir

Cornford Anaksimandrosrsquoun ἀπείρων oumlğretisiyle kadim mitik duumlşuumlnce arasında

organik bir bağ kurarken Parmenidesccedili Moira oumlğretisinden hareket etmesinin

yanında başlıca guumlvencesi Aristotelesrsquoin Fizikrsquote aktardığı Eleatik bir ifadeydi

ldquoHer şeyi ccedilepeccedilevre sarıp her şeyi youmlnetiyorrdquo (Fizik 203b12) Bu cuumlmledeki

περιέχω ve κυβερνάω fiillerinden Cornford İyonya devrimiyle mitik tanrıların

ldquoortadan kaybolmasınınrdquo ardından geride kalan tanrısal ruh toumlzuumlrsquonuuml anlar

ccedilepeccedilevre saran ve youmlneten şey yani soumlz konusu toumlz doğrudan doğruya

φύσιςrsquotir (Cornford 1912 s 146) Boumlylece Jaegerrsquode ifadesini bulduğumuz antik

Yunan doğa kavrayışının ldquosoyutrdquo youmlnuuml Cornfordrsquoun ccediloumlzuumlmlemesinde ifadesini

daha accedilık biccedilimde bulur Cornford bu φύσις kavrayışını ldquosoyutrdquo diye nitelemek

yerine doğrudan doğruya ldquomitikrdquo sıfatını kullanır

Sonuccedil olarak fragmanlar ve tanıklıklar ἀρχήrsquonin tanrısal başka bir deyişle aşkın

olana goumlnderen youmlnuumlnuuml aydınlatarak İyonyarsquoda yalnızca bilimsel duumlşuumlncenin

değil aynı zamanda yeni bir theologiarsquonın da ortaya ccedilıktığını goumlstermektedir

Genel olarak bu ldquomucizevicircrdquo bilimselliğin mitik oumlzelliklere de sahip olup olmadığı

konusunda Cornfordrsquoun araştırmaları fevkalade yol goumlstericidir

Jaegerrsquoin felsefeyi bilhassa İyonya oumlzelinde mitten ayırma girişiminin

oumlluumlmsuumlzluumlğe ek olarak ldquosonradan meydana gelmemişrdquo bir kelimeyle ezeli bir

tanrısallık kavrayışı uumlzerinde temellendirildiğini goumlzden kaccedilırmamak gerekir Bu

keşif ccedilarpıcı olmasına ccedilarpıcıdır fakat yine de Miletosrsquou olgunlaşmış bir

rasyonellikle bağdaştırmak iccedilin yetersiz olduğu kuşkusuzdur Miletosrsquota ortaya

ccedilıkan yeni ldquotanrısal varlıkrdquo herhangi bir biccedilimde doğmamıştı ve zamanlar uumlstuumlyduuml

ancak yine de mitik duumlşuumlnmenin uumlruumlnuumlyduuml ve bu yolla yapılan devrim eski bir

theogoniarsquonın karşısına yeni bir theologiarsquonın koyulmasından ibaretti

Jaeger soumlzuumlnuuml ettiğimiz iddiayı dile getirirken şunları yazar

ἀπείρων goumlrduumlğuumlmuumlz uumlzere aynı zamanda hiccedil meydana gelmemiş bir

şeydir Bu buumltuumln şeylerin koumlkenindeki ilk ilke kavramına bilhassa uygun bir

oumlzelliktir Mitsel duumlşuumlncede tanrıların en temel ayırt edici oumlzelliği insanlar

23

gibi oumlluumlmluuml olmamalarıdır buna karşılık başka bakımlardan insan kılığında

temsil edilirler Rasyonel duumlşuumlnce ise her şey iccedilin kendisinin koumlkeni

olmayan bir koumlken arayarak oumlluumlmsuumlz ve tanrısal bir varlık fikrine varmıştır

(Jaeger 2011 s 50)

Bu rasyonel duumlşuumlnce İyonyarsquoda doğan felsefedir Buradaki rasyonelrsquoin ratiorsquosu

elbette İyonya logosrsquouydu Jaegerrsquoin İyonyalılar konusunda goumlzardı ettiği mitik

yaklaşım da zaten bu rasyonel duumlşuumlnceyle ulaşılan tanrısal varlık fikri olup

Cornfordrsquoun tespit ettiği ldquotanrısal ruh toumlzuumlrdquonden başka bir şey de değildir Uumlstelik

yalnızca Miletos arkhersquosiyle sınırlı kalmayacak buumltuumln antik Yunan tarihi boyunca

suumlruumlp gidecektir

Sonuccedil olarak Thalesrsquoin ὕδωρ oumlğretisindeki her şeyin tanrılarla dolu olduğu

oumlnermesinin Thales veya ondan oumlncekiler tarafından yapılmış deney-goumlzlem

sonucunda ortaya ccedilıkması beklenemez Bu tanrısallık Thalesrsquoin suyun kendi

başına davranan ve neye doğru ldquooluşuprdquo neyden doğru ldquobozulacağınardquo karar

veren bir ἀρχή olduğu fikrinden hareketle ifade ettiği mitik bir ccediloumlzuumlm denemesidir

Thales bu savında duyuların nesnesi olamayacak boyutlardaki başka bir deyişle

var olduğu bilinen değil var olduğuna inanılan minik su taneciklerine yuumlklenmiş

bir tanrısal guumlccedilten soumlz etmektedir Anaksimandrosrsquoun ἀπείρωνrsquou ve goumlkleri

Pythagorasrsquoın sayıları ve kozmik muumlziği Anaksagorasrsquoın νοῦςrsquou gibi antik Yunan

doğacılarının birccedilok oumlğretisi iccedilin de bu durumdan soumlz edebiliriz Oumlzellikle antik

Yunan filozoflarının ldquokozmolojirdquo kabul edilen ve fakat ldquokozmogonirdquo niteliğini henuumlz

buumltuumlnuumlyle yitirmemiş kosmos kavrayışlarında mitik yaklaşım apaccedilık goumlruumlnuumlr

Dahası aşağıdaki boumlluumlmlerde değineceğimiz gibi bu duruma en fazla oumlrneğin

goumlruumllebileceği yer İyonyalı seleflerinden en az iki yuumlzyıl sonra Atinarsquoda yaşamış

olan Platonrsquoun kosmos oumlğretisidir

Tartışmanın odağında olduğu soumlylenebilse de Thalesrsquoin veya ilk doğa

filozoflarından herhangi birinin guumlnuumlmuumlz insanına ccedilok şaşırtıcı goumlruumlnen ve ccediloğu

zaman modern anlamda ldquobilimselrdquo diye nitelendirilen herhangi bir kozmik

oumlnermesinin İyonya aydınlanmasından yuumlzyıllar oumlnce Suumlmerrsquode Mısırrsquoda

Tevratrsquota veya başka bir mitik kaynakta geccediliyor olması felsefe-mit ilişkisini ele

alma tarzımızı değiştirmez Aksine kaynağını ilk olarak Cornfordrsquoda bulduğumuz

bu tespit İyonyarsquoya atfedilen olgunlaşmış rasyonelliğe karşı bir oumlnerme

24

huumlkmuumlndedir Fakat bize goumlre mesele ilk Yunan filozoflarının beslendikleri

kaynak her ne olursa olsun duumlşuumlncelerinin hacirclacirc mitik olmasıdır Gerek İyonya

duumlşuumlnuumlrleri ve gerekse Homeros Hesiodos ve Babilli Mısırlı mit anlatıcıları

tarafından soumlylenmiş doğa-evren oumlğretileri mitik duumlşuumlnmenin birer uumlruumlnuumlduumlr

Antik Mezopotamyarsquodaki herhangi bir goumlkbilim fikriyle Anaksimenesrsquoteki goumlkler

kuramının modern bilimsel kriterlere uzaklığı birebir aynıdır Her ikisinde de belli

başlı duumlşuumlnce ve oumlğretiler aynı şablonlar uumlzerine kurulu olup her ikisi de benzer

biccedilimde gelişen hadiselerden soumlz ederler

Bu benzerliği ortaya koymak iccedilin Cornfordrsquoun 1912rsquode ve oumlluumlmuumlnden sonra

1952rsquode yayınlanan iki başyapıtında olduğu gibi ilk Yunan duumlşuumlnuumlrlerinin Suumlmer

veya Mısırrsquodan aldıkları esinleri motifleri bir bir sayıp doumlkmek de şart değildir

Kesin olan şudur 7 yuumlzyılda İyonyarsquoda başlayan ve ileriki boumlluumlmlerde

inceleyeceğimiz uumlzere Platonrsquoda olgunluğa erişen bu mitik-bilimsel ve mitik-felseficirc

yaklaşım bilim tarihinde Kopernik devrimine ve felsefe tarihinde Nietzschersquoye

kadar kesintisiz suumlrecektir Oumlte yandan antik Yunan duumlşuumlncesinin Mezopotamya

koumlkenli olup olmadığına dair tartışmaların iddia sahiplerine 20 yuumlzyılın ilk yarısı

boyunca deyim yerindeyse ağır bedeller oumldettiğine kısaca da olsa değinmek

gerekir

13 ldquoYunan Mucizesirdquonin belirleyiciliği Burnet-Cornford oumlrneği

Yukarıda mit hakkındaki tanımlarını karşılaştırdığımız iki isimden Eliade mit ve

dinler tarihccedilisi Vernant ise antropolog ve eski Yunan tarihccedilisidir Vernantrsquoın 1962

tarihli ilk kitabının başlığı Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynaklarırsquoydı ve benzer biccedilimde

ondan tam elli yıl oumlnce 1912rsquode yayınlanan bir başka kitabın Cornfordrsquoun From

Religion To Philosophy adlı eserinin alt başlığı da A Study in the Origins of

Western Speculationrsquodu Cornfordrsquoun bu kitapta incelediği temel mesele

Vernantrsquoınkiyle birebir aynı goumlruumlnmektedir Hatta oumlluumlmuumlnden sonra 1952 yılında

Cambridgersquode Principium Sapientiae başlığıyla basılan eserinin alt başlığı

25

Vernantrsquoınkiyle neredeyse aynı biccedilimde The Origins of Greek Philosophical

Thoughtrsquotur

Şuumlphesiz gerek Vernant ve gerekse Cornford antik Yunan tarihi felsefesi ve

mitolojisi konularında Avruparsquonın en buumlyuumlk otoriteleri arasındadırlar

Ccedilalışmalarında benzer veya aynı temalara eğilmiş olmaları da bu bakımdan ccedilok

doğaldır Ancak aralarında yalnızca benzerlikten soumlz edemeyiz son derece

belirgin birtakım farklar da soumlz konusudur Uumlstelik bizim iddiamızı doğrudan

ilgilendiren fark elli yıllık bir zaman aralığından ccedilok daha goumlruumlnuumlr ve ccedilok daha

oumlnemlidir İki felsefe tarihccedilisi ilk Yunan filozoflarındaki duumlşuumlncenin koumlkenleri

konusunda birbirleriyle taban tabana zıt duumlşuumlncelere sahiptirler

Sırf mit tanımlaması hakkında soumlylediklerimizin ışığında bile duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde

Vernantrsquoın bu konudaki tavrını tahmin etmek zor değildir Buna karşılık Cornford

Principium Sapientiaersquode Hesiodosrsquoun titan savaşları anlatısını uzun uzun

alıntılayarak yorumladıktan sonra buumlyuumlk bir suumlrpriz yaparak Hesiodosrsquoun Asya

ve Babilrsquodeki koumlkenleri hakkındaki tezini bir anda karşımıza ccedilıkarıverir (Cornford

1952 s 220) Cornfordrsquoun iddiasına goumlre her iki kitabında da ilk Yunan

filozoflarının kuumlltuumlrel ortamını ve esinlerini hazırlamış olduğunu accedilık biccedilimde iddia

edeceği buumlyuumlk ozan Hesiodosrsquoun meşhur titanlar savaşının asıl kaynağı Asyalı

Hitit-Hurricirc uygarlıkları uumlzerinden Yunan kuumlltuumlr duumlnyasına girmiş olan Babilli

Marduk-Tiamat mitidir

Bize Burnet ve Cornford arasında bir karşılaştırma yapmanın bu mesele iccedilin ne

denli accedilıklayıcı olduğunu oumlğreten George Thomson Yunan felsefesinin ortaya

ccedilıkış aşamalarını incelediği kitabı İlk Filozoflarrsquoda Asya-Babil ccedilıkışını buumlyuumlk bir

başarı olarak selamlarken daha sonrasında bunun Cornfordun başına gelenlerin

başlıca sebebi olduğunu oumlfkeyle bağırmaktan da geri durmaz Uumlstelik Thomsonrsquoa

goumlre Cornfordrsquoun oumlmruuml yetse uzun yıllar goumlrmezden gelinerek

ldquocezalandırılmasınardquo neden olan bu tez Asya-Babilrsquole sınırlı kalmayacak Hint ve

Ccedilinrsquoe de uzanacaktı

Enuma Elishrsquoi Hesiodosrsquoun Theogoniarsquosını ve ilk Yunan filozoflarını

duumlşuumlnce tarihindeki devamlı suumlrecin belirli aşamaları olarak ortaya

ccedilıkarmak Cornfordrsquoun başarısıydı (hellip) Bitirmeden bıraktığı Principium

26

Sapientiae adlı yapıtının sonuccedillarından araştırmalarını Platonculuğun

daha iccedillerine doğru değil daha uzağa Hint ve Ccedilin felsefelerine goumltuumlrmek

niyetinde olduğu accedilıkccedila anlaşılmaktadır (Thomson 1997 s 180)

Bu Yunan mucizesi fikriyle paralel gelişen ve oumlzguumlnluumlk konusunu tartışmaya bile

tahammuumllsuumlz Hellen kavrayışına karşı accedilılan bir bayraktı ve daha oumlnce de

soumlylediğimiz gibi Thomsonrsquoun analizinden anlaşıldığına goumlre Cornfordrsquoun

yapıtlarına Batı duumlnyası tarafından uygulanan bir ambargoyla sonuccedillanmıştı

Thomson yukarıdaki cuumlmlelerin devamında Cornfordrsquou bir başka Yunan felsefesi

uzmanı olan Burnetrsquola karşılaştırırken şunları yazar

hellip onun (Cornfordrsquoun) yapıtlarını akademik ccedilevrelerde etkisi ccedilok daha

buumlyuumlk olmuş bir rakibininkiyle karşılaştırmakla başlayayım işe Cornfordrsquoun

From Religion to Philosophy adlı yapıtı da 1912 yılında yayımlanmış

olmasına karşın buguumlne kadar (1955) bir daha basılmadı Burnetrsquoın Early

Greek Philosophyrsquosi ilk kez 1892rsquode yayımlandı ikinci baskısı 1908rsquode

uumlccediluumlncuumlsuuml 1920rsquode ccedilıktı Aynı yazarın Greek Philosophy from Thales to

Plato adlı yapıtı 1914rsquode yayımlandı ve birccedilok kez yeniden basıldı Bu

kitapta Cornfordrsquoun yapıtına hiccedil değinilmemektedir (Thomson 1997 s

182)

Thomsonrsquoın oumlfkesi bununla bitmez Burnetrsquoın hışmına bizzat uğradığı

durumlardan da oumlrnek verir Dikkat edilmelidir ki burada Cornfordrsquoun ve bizzat

kendisinin Burnet karşısında maruz kaldıkları zorluğu okurla paylaşmasındaki

asıl amaccedil Yunan felseficirc duumlşuumlncesinin mitik koumlkenlerini ortaya ccedilıkarmanın veya

bu gibi ihtimallerden soumlz etmenin Avruparsquodaki akademi ccedilevrelerinde yarattığı

hoşnutsuzluğu goumlzler oumlnuumlne sermektir

Cornfordrsquoun tarihte binlerce yıl geriye giderek uumlstelik felsefe ve tarihle sınırlı

kalmayıp farklı disiplinlerin verilerinden de yoğun biccedilimde yararlanarak ortaya

koyduğu titiz koumlken araştırmasına karşılık Burnet Greek Philosophy from Thales

to Platorsquoda Babil Mısır Hint felsefesinden soumlz etmenin gereksizliği duumlşuumlncesini

ccedilekinmeden ifade etmekte Uzakdoğu felsefesinden bahsetmeye ise hiccedil ihtiyaccedil

bile duymamaktadır Ama herhalde bu duumlşuumlncesinin ccedilekirdeğini meydana getiren

ve onu boumlyle davranmaya zorlayan ilke yine Thomson tarafından aynı metinde

aktarılan 1920 tarihli şu soumlzleriyle net biccedilimde ortaya ccedilıkmaktadır

hellip ldquobilim duumlnya uumlzerinde Yunan tarzında duumlşuumlnmektirrdquo demek onun yeterli

bir tanımıdır İşte bunun iccedilindir ki bilim Yunanistan etkisi altına girmiş olan

27

halklar dışında hiccedilbir yerde hiccedilbir zaman var olmamıştır (akt Thomson

1997 s 183)

Oumlte yandan hiccedil şaşırtıcı olmamakla birlikte tıpkı Thomsonrsquoun yukarıda Burnet

iccedilin soumlylediği gibi Vernantrsquoın Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları adlı 1962 tarihli

kitabında da Cornfordrsquoun ne 1912 tarihli From Religion to Philosophyrsquosinin ne de

1952 tarihli Principiumrsquounun adı geccediler O tarihlerde ccediloktan muumlteveffa olmuş

yazarın kendi adı bile hiccedilbir vesileyle anılmaz

Vernantrsquoın Cornfordrsquou anmasına son derece ilginccediltir ama 1965rsquote yayınlanan bir

kitabında bizzat yaptığı yeni bir Cornford-Burnet karşılaştırmasında rastlarız Bu

Eski Yunanrsquoda Mit ve Duumlşuumlnce adlı kitabın Arkaik Yunanistanrsquoda Pozitivist

Duumlşuumlncenin Oluşumu başlıklı boumlluumlmuumlduumlr

Tıpkı on yıl oumlncesinde yayınlanmış Thomsonrsquoa ait karşılaştırmada olduğu gibi

Vernantrsquoın yaptığı karşılaştırmada da esas mesele ldquoYunan mucizesirdquo

tartışmasıdır Ancak bu defa hiccedil beklenmedik biccedilimde daha ilk sayfadan itibaren

Yunan mucizesine karşı mesafeli hatta eleştirel tavırdaki bir Vernantrsquola

karşılaşırız Dahası yazının accedilılış cuumlmlesi şoumlyledir ldquoRasyonel duumlşuumlnce guumlya

resmi bir kimlik belgesine sahiptirrdquo Vernantrsquoa goumlre bu kimlik belgesinde ldquoguumlyardquo

rasyonel duumlşuumlncenin doğum yeri olarak İyonya adı geccedilmektedir Yazar ilk

sayfada Yunan mucizesi fikrinin ortaya ccedilıkışını resmettikten sonra onun ne

olduğunu şu soumlzlerle accedilıklar

Yunan ldquomucizesirdquonin anlamı şudur İyonya filozoflarının duumlşuumlncesinde

zamanlar uumlstuuml bir akıl yuumlruumltme peyda olmuş Boumlylelikle logosrsquoun ortaya

ccedilıkışı tarihin akışında sıradışı bir suumlreksizliğe neden olmuş Bunların

sonucunda felsefe geccedilmişi olmaksızın duumlnyaya gelen ve sırtında

geccedilmişten yuumlkuuml olmayan bir yolcu gibi goumlruumllmuumlş herhangi bir seleften ve

bağlantıdan bağımsız mutlak bir başlangıccedil gibi alınmıştır (Vernant 2006

s 371)

Elbette bu cuumlmlelerin hepsinin başına bu ccedilok ccedilarpıcı ldquoguumlyardquo kelimesini koyabiliriz

ve hiccedilbir okur bu durumu yadırgamaz Daha sonraki satırlarda Vernant Batı

duumlnyasının artık bu inanışı suumlrduumlremeyeceğini accedilıkccedila ifade eder Birebir kendi

soumlzleriyle aklın (şuumlphesiz bununla ldquoevrenselrdquo bir logos kastedilmektedir)

uumlstuumlndeki bu Yunan ldquotekelinerdquo duyulan guumlvenin ldquoson elli yıllık suumlreccedilterdquo altı

oyulmuştur

28

Vernant bu ccediloumlkuumlşuumln sebeplerini modern doğa bilimlerinde meydana gelen krizin

klasik mantığı koumlkuumlnden sarsması ve Batırsquonın kendisi dışındaki Ccedilin ve Hindistan

gibi bazı kadim ruhccediluluk gelenekleriyle iccediliccedile geccedilmesi vs biccediliminde sıralar Sonuccedil

olarak Batı uygarlığı kendi geccedilmişini ve duumlşuumlncesinin koumlkenlerini şu veya bu

şekilde sorgulamaya başlamıştır

Bu minvalde bir dizi cuumlmlenin ardından beklenen itirafı bir anda yapıverir Batı

duumlnyasının kendi duumlşuumlnce koumlkenlerini sorguladığı bu suumlreccedilte takvimlerde iki kritik

tarih soumlz konusudur Cornfordrsquoun From Religion to Philosophyrsquosinin yayınlandığı

1912 ve Principium Sapientiaersquosinin yayınlandığı 1952 yılları (Vernant 2006 s

372)

Vernant Batırsquoda başlayan bu sorgulamanın tarihini doğrudan doğruya

Cornfordrsquoun yapıtları uumlzerinde okumuş goumlruumlnmektedir Cornfordrsquoun ilk itirazının

yayınlandığı 1912rsquoden Vernantrsquoın bu soumlzlerinin yayınlandığı 1965rsquoe kadar geccedilen

suumlre soumlzuumlnuuml ettiği ldquoson elli yılrdquoa karşılık gelmektedir

Vernantrsquoın okuru boumlylelikle ldquoYunan mucizesirdquo iddiasının bizzat Cornford eliyle

ccediluumlruumltuumllduumlğuuml ve o guumlne değin hep goumlrmezden gelinmiş suumlrece geccedil de olsa şahitlik

etmiştir Bunun anlamı şudur Cornfordrsquoun 1912rsquode oumlne suumlrduumlğuuml ve oumlluumlmuumlnden

sonra 1952rsquode yayınlanan yeni eseriyle ikinci ve son defa guumlndeme getirdiği

Yunan duumlşuumlncesinin mitik koumlkenlerine dahası Doğu menşeli mitik koumlkenlerine

ilişkin tez deyim yerindeyse resmicirc bir makam duumlzeyinde kabul goumlrmuumlştuumlr

Yunan ve Roma mitleri uumlzerine yapılan araştırmaların ldquomitolojirdquo disiplini iccedilin ccedilok

albenili bir vitrin meydana getirdiği son yuumlzyılda yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz

ccediloumlkuumlşuumln bize ifade ettiği ccedilok muumlhim bir kırılma soumlz konusudur Vernant gibi bir

otoritenin bu cuumlmleleri bundan boumlyle Babil ve Asya kaynaklı mitlere aynı goumlzle

bakılamayacağının daha da oumlnemlisi antik Yunan uygarlığını aşarak yakın veya

uzak bazı coğrafyaları kapsayacak yeni bir kuumlltuumlrel miras paradigmasının

mazbatasıdır Artık mesele logos kavramını merkeze almaktan ccedilıkarak

başlıbaşına bir ldquomitrdquo ve ldquomitolojirdquo tartışmasına doumlnuumlşecektir

29

14 Sonuccedil olarak mit ve mitoloji

Yukarıda yaptığımız ccediloumlzuumlmlemeler ışığında mit ve mitolojiye ilişkin kendi

yaklaşımımızı ortaya koyma imkacircnı artık belirmiştir diyebiliriz Bu tanımlamayı

kavramın kendisinden hareketle ve mitle mitolojiyi birbirleri vasıtasıyla

anlamlandırarak yapmamız muumlmkuumln goumlruumlnmektedir Sonuccedil olarak mitoloji kadim

halklarca yaratılmış mitleri inceleyen tarihsel olgularla oumlrtuumlşmeleri bakımından

doğruluk derecelerini araştıran birbirleri arasındaki alışveriş ilişkilerini saptayan

ve farklı kuumlltuumlrlerde ortaya ccedilıkmış motifleri karşılaştıran bilimsel bir disiplindir

Yaptığımız bu tanımlama aynı zamanda felsefe tarihiyle ilgilenirken mitolojiyle

kurabileceğimiz hatta bazı durumlarda kurmak zorunda kalacağımız işlevsel

irtibatı da bir youmlnuumlyle accedilıklığa kavuşturmaktadır Mitoloji bilhassa son yuumlzyılda

başta tarih olmak uumlzere sosyal bilimlerin birccediloğunu ve kadim kuumlltuumlr araştırmalarını

şekillendirmeye başlamış bir araştırma sahasıdır Bu durum aynı zamanda

mitlere bakış accedilısının bu yuumlzyılın başlarında buumlyuumlk oumllccediluumlde değiştiğinin de bir

goumlstergesidir

Eliade bu değişmeyi 1960rsquoların başında yayınlanan Mitlerin Oumlzellikleri başlıklı

incelemenin daha ilk cuumlmlelerinde dile getirir tarihiniyse 1900rsquolerin başı olarak

işaretler (Eliade 2014 s 11) Ayrıntılı biccedilimde belirtmemiş olsa da Eliadersquonin bu

değişmeyi resmederken dayanak noktalarından birinin tarih biliminin ve henuumlz

gelişmekte olan arkeoloji ve antropolojinin 19 yuumlzyılın başlarından itibaren

mitolojiyle kurduğu dirsek teması olduğundan şuumlphe edemeyiz Bunun modern

ccedilağdaki belki de ilk ve en belirgin oumlrneği Schliemannrsquoın Troya kalıntılarını ararken

Homerosrsquoun metinlerini takip etmiş olmasıdır Bu 19 yuumlzyılın başlarında henuumlz

kurulma aşamasında olan modern arkeolojinin tarihindeki en buumlyuumlk

ilerlemelerden birini mitlerden ilham alarak gerccedilekleştirdiği anlamına gelir

Elbette Eliade mitlere bakış accedilısının 20 yuumlzyıl başlarında geccedilirdiği değişimi

Newton ccedilağından 19 yuumlzyıla kadar suumlregelen mit algısına goumlre ccedilizer Eliadersquonin

tespitine goumlre ldquomitrdquo kavramı soumlz konusu doumlnemde yaygınlaşmış olan ldquouydurma

kurmacardquo anlamından sıyrılmış ve arkaik toplumlarda algılandığı biccedilimi yeniden

30

kazanmıştır Bunun sebebi yukarıda da soumlylediğimiz gibi mitin ccedileşitli bilim

sahalarında deyim yerindeyse birdenbire işlevsellik kazanması olduğundan

Eliadersquonin tespitini modern ccedilağda bir tarihle sınırlandırması şaşırtıcı değildir

Bununla birlikte soumlz konusu durumun bizi klasik mit kavrayışını benzer bir bakış

accedilısıyla irdelemeye sevk etmesi de normal karşılanacaktır

Başka bir deyişle klasik doumlnem filozoflarında ve yazarlarında mitin değil

mitolojinin tespitini amaccedillayan bir araştırmanın gerekliliği soumlz konusudur Nitekim

ancak boumlyle bir araştırmanın neticesi olarak belli bazı Antikccedilağ yazarlarının mite

yuumlklediği işlevsel roluuml ve bu yakıştırmanın nedenlerini goumlstermeyi nihayet

Platonrsquoun mitik yaklaşımının ilk oumlrneklerini de ortaya koymuş olmayı umuyoruz

Bilhassa 5 yuumlzyıl Atinarsquosında boumlyle bir mitik yaklaşımın varlığını oumlrneklemek

Platonrsquoun tanrısal mitlerini ve daha sonrasında bu mitlerin uumlzerine bina ettiği

devlet-toplum modelini anlamamızı oumlnemli oumllccediluumlde kolaylaştıracaktır

31

2 BOumlLUumlM

ANTİKCcedilAĞrsquoDA μῦθος VE λόγος KAVRAYIŞI

Eliadersquonin saptaması olan ve 1900rsquolerin başını işaret eden tarihin belli başlı

filozoflar uumlzerinden klasik doumlneme doğru genişletilebileceğinden şuumlphelenmek

iccedilin ccedilok az nedenimiz vardır Nitekim MS 2 yuumlzyıla gelinceye kadarki doumlnemde

bilhassa antik okurların fazlaca rağbet ettiği tarih metinlerinde kimi mitlerin

peşinen bir başlangıccedil koumlken olarak anlatıldığına ccedilok sık rastlanır Elbette bu

durumun antik tarih yazarı tarafından mitin tarihte gerccedilekten vaki bir olay olarak

kabul edildiği anlamına gelip gelmediği sorusu aşağıda ele alacağımız bazı

istisnalar dışında ne yazık ki cevapsız kalmaktadır Ancak antik doumlnem tarih

yazılarında mitle kurulan irtibat o doumlnemdeki tarih okurlarının miti gerccedilek bir

tarihicirc olay bir kelimeyle hakikat kabul ettiğini tartışmasız biccedilimde ortaya koyar

Buna ek olarak antik doumlnemdeki tarih yazarları ve okurları arasında filozofların

da bulunduğunu hep aklımızda tutmamız gerekir

Genel-geccediler bir ldquomitrdquo kavrayışı ne sağlamlıkta inşa edilmiş olursa olsun mit ve

mitolojiye ilişkin herhangi bir tartışma hacirclacirc antik Yunan uygarlığının kavrayış ve

kavramsallaştırma tarzlarıyla iş goumlrmek durumundadır Bu zorunluluğun logosrsquoa

atıf yapan pek ccedilok yanından soumlz edilebilir ancak sırf logos temelli olmadığı

bilhassa filozof ve yazarlar bahsinde ccedilok daha accedilık hacircle gelir Oumlte yandan goumlz

ardı edilemeyecek ilk kuumlltuumlrel kırılma mitin diğer kuumlltuumlrel yaratım ve duumlşuumlnme

biccedilimlerinden ayrılarak bu adla anılmaya başlamasıdır Bu kırılma yine Yunan

Antikccedilağrsquoında oumlzellikle MOuml 6 ve 5 yuumlzyıllarda yaşamış duumlşuumlnuumlrlerin

metinlerinde goumlz oumlnuumlndedir

Antik Yunan duumlşuumlnuumlrleri tarafından μῦθος diye adlandırılan bu biccedilemin

metinlerinde ve sonraki yuumlzyıllarda onların etkisi altında yazılan yeni metinlerde

pejoratif bir tarzda yer yer alaycı bir bakışla ele alındığına da rastlamak

muumlmkuumlnduumlr Fakat bu muumlnferit yaklaşımlara dayanarak yukarıda etraflıca

tartıştığımız μῦθος-λόγος karşıtlığı ve hatta ccedilatışması youmlnuumlnde bir duumlşuumlnceye

genel-geccedilerlik kazandırmak imkacircn dahilinde değildir Yine de bu duumlşuumlncenin

32

doğruluğunu yukarıda değindiğimiz hatalı yaklaşımlardan bağımsız biccedilimde tekil

oumlrnekler uumlzerinden de sınama gerekliliğini kabul ediyoruz

Doğal olarak bu gereklilik bizi Antikccedilağ Yunan duumlnyasında iki kavramın nasıl

algılandığını ve anlamlandırıldığını belli yazarların metinleri uumlzerinden

araştırmaya zorlamaktadır Oumlte yandan bu algı ve anlamlandırmaları doğru

biccedilimde ccediloumlzuumlmleyebilmek soumlzcuumlklerin elde kayıtlı bulunan ilk kullanım biccedilimlerini

irdelemeyi de gerektirecektir Bu amaccedilla Homerik ve Hesiodik metinlerde kısa

bir incelemeye aşağıdaki boumlluumlmlerde girişeceğiz Ancak daha oumlncesinde burada

bilhassa MOuml 7 yuumlzyıldaki İyonya aydınlanmasını takip eden suumlreccedilte mitten

yararlanma biccedilimlerine bazı oumlnde gelen Yunan tarih yazarlarından vereceğimiz

oumlrneklerin antik kuumlltuumlrde mite yuumlklenen anlamı ortaya koyması noktasında

doumlnemin yalnızca entelektuumlellerinin tutumunu değil aynı zamanda onlardan

beslenen okuryazar kitlesinin tutumunu da goumlstermesini oumlnemsiyoruz

21 Antikccedilağ tarihccedililerinde mitolojik yaklaşım oumlrnekleri

Antikccedilağrsquoın okur-yazar manzarasını Eliadersquonin teziyle yanyana koyduğumuzda

karşımızda guumlccedil bir sorunun belirmesi kaccedilınılmazdır 19 yuumlzyıl ve oumlncesinde

başka bir deyişle buumltuumln klasik doumlnemde ccedileşitli mitoloji yaklaşımlarından soumlz

edilebildiğine goumlre bunları 20 yuumlzyıldaki bakış accedilısından farklı ndashhatta belki ilkelndash

kılan tam olarak nedir

Mite yaklaşımların tarihinden soumlz edebilmemiz onu diğer kuumlltuumlrel oumlğelerden

ayıran hepsiyle arasındaki farkı ortaya koyacak bir davranış biccedilimini belirlemeye

bağlıdır Oumlrneğin şiir devlet yasa adalet gibi gerccedilekliği tarihsel verilerle

desteklenen uumlretim biccedilimleri iccedilin boumlyle bir kriter belirlemek zor olmayacaktır

ancak mit iccedilin oumlzellikle de antik Yunan tarihinde soumlzuumlnuuml ettiğimiz uumlretim

biccedilimlerinden farklı olarak onun nasıl iş goumlrduumlğuumlnden değil ona nasıl

yaklaşıldığından soumlz etmemiz gerekecektir Bu durum bizi mitle diğer kuumlltuumlrel

oumlğeler arasındaki ilişkiyi ccediloumlzuumlmlemeye mecbur bırakmaktadır

33

Bu işi yaparken ccedilok faydalı bazı yol işaretlerine sahibiz Soumlzgelimi tragedyanın

mite sıradan yurttaşların goumlzuumlyle bakılınca ortaya ccedilıkan bir biccedilem olduğunu

bilmek (Vernant ve Naquet 2012 411) onunla mit arasındaki ilişkiyi

belirlememizde kolaylık sağladığı gibi demosrsquoun mitle kurduğu ilişkiyi

anlamamıza da oumlnemli oumllccediluumlde imkacircn sağlar Bu tespitten hareketle tragedya

eserlerinde geleneksel bir oumlge olan mitlerin ccedilokccedila işlenmiş olmasının nedenlerini

karara bağlamamız kolaylaşır Kitleler miti eğlenceli ve yararlı bulduklarından

mitleri işleyen sahne eserleri buumlyuumlk ilgi goumlrmekte ve beğenilmektedir Bu

durumun tragedya yazarına izleyici sayısını arttırmak iccedilin ne yapması gerektiğini

goumlsterdiği de accedilıktır ki aynı sebeple tragedya konu olarak ccediloğunlukla geleneksel

mitik anlatılara başvurmuştur

Benzer bir durum o doumlnemde ccedilokccedila ilgi goumlren tarih yazıları iccedilin de soumlz

konusudur Herodotosrsquoun Kadmosrsquou Helen yurduna gelen ilk Yunanlı olarak

anlattığı satırların kaynağı herhangi bir atıfta bulunmasa da o doumlnemde Yunan

coğrafyasında yaygınlık kazanmış muhtemelen doğu koumlkenli mitlerdir Uumlstelik

Herodotos bunu anlatırken aynı konudaki başka mitleri dayanaksız oldukları

gerekccedilesiyle reddeder ve kendi tezini ldquoderin araştırmalarla bulduğunurdquo

(ἀναπυνθανόμενος εὑρίσκω) soumlyleme cesaretini goumlsterir (Herodotus 1920 v57)

Bize de modern okurlar olarak bu satırlarda farklı mitler arasında ldquotarih-bilimselrdquo

kriterlere goumlre bir karşılaştırma ve elemenin nasıl yapıldığını hayretler iccedilinde

izlemek kalır

Kadmos kimin metnine girerse girsin daima mitik bir kahramandır ve onun

adından soumlz etmek bile yuumlzeysel ya da derin buumltuumln araştırmaların yazılı veya

soumlzluuml birtakım mitleri derlemekten ibaret olduğunu anlamamız iccedilin yeterlidir

Aynı Kadmosrsquoa dair duumlzyazıların yani mitle tarihin iccedil iccedile geccediltiği tarih anlatılarının

bir başka oumlrneğini de Herodotosrsquoun ccedilağdaşı olan başka bir Yunan tarihccedilisi

Thukididesrsquote goumlruumlruumlz Thukididesrsquoin iddiası Kadmosoğullarının ilk yerleştikleri

Hellen toprağı olan Boiotiarsquodan suumlrguumln edilmelerinin Troiarsquonın duumlşuumlşuumlnden atmış

yıl sonraya denk geldiğidir (Thucydides 1942 i12 krş İlyada iv385 vd)

34

Cornfordrsquoun Thukididesrsquoi ldquotarihccedilirdquo (historicus) ve ldquomit ustasırdquo (mythicus) olmak

uumlzere iki ana başlık altında incelediği Thucydides Mythistoricus Eliadersquonin

muumlkemmel eseri Mitlerin Oumlzelliklerirsquonin yayınlanmasından 56 yıl oumlnce 1907rsquode

yayınlanmıştı ve son derece ilginccedil bir şekilde eserin ithaf sayfasında meşhur bir

Theaitetos cuumlmlesine goumlnderme vardı hellip bu ruumlyaya karşılık başka bir ruumlyayı işit

(Platon 2016 201d)9

Hatırlanacağı uumlzere bu Sokratesrsquoin bilginin ne olduğu tartışmasına ilişkin

diyalogu bitiren tiradının ilk cuumlmlesidir Cornfordrsquoun cuumlmleyi uyarladığı biccedilime

gelince yeni bir ruumlyanın ikame ettiği eski ruumlyaların hem sayıca kalabalık hem

daha guumlzel olduklarının teslimi gibidir Guumlzel pek ccedilok ruumlyanın yerine yeni bir

ruumlya10 Aynı kitabın kapak sayfasındaki epigraf da bir başka ccedilarpıcı cuumlmledir ve

bu kez birebir Thukididesrsquoten alıntılanmıştır hellip ve belki bunların mitoslara

benzemeyişi bir hoşnutsuzluk yaratacaktır (krş Thucydides 1942 1224)

Cornford bu cuumlmleyi vurgulayarak Thukydidesrsquoin mitlerin ilginccedil ve eğlenceli

olmalarına karşılık tarihsel gerccedileklikle oumlrtuumlşmediğinden serzenişini okur

tarafından kitap boyunca goumlz oumlnuumlnde tutmasını istemektedir Nitekim

Thukydidesrsquoin sitemi hafife alınacak gibi değildir dahası MOuml 5 yuumlzyıl

Atinarsquosındaki yazar figuumlruumlnuumln en zorlu accedilmazlarından birine işaret etmektedir

Bunun nedeni okurun henuumlz yaygınlaşmakta olan duumlzyazı tuumlruumlnden talep ettiği

mitik iccedileriktir Thukydidesrsquoin mitoslara karşı tavır alması Vernantrsquoın olağanuumlstuuml

tespitiyle onları metin iccedilin gereksiz bir suumlsleme olarak goumlrmesinden ileri gelir

(Vernant 2015 s 240)

Atinarsquonın kuumlltuumlr ortamında daha ccedilok ozanların egemen olduğu 5 yuumlzyıl

başlarında İyonya koumlkenli Herodotosrsquoun incelemelerini iccedileren duumlzyazılar az ccedilok

tanınmaktaydı Bununla birlikte Atinarsquodaki okur yine İyonya koumlkenli bir başka

duumlzyazı tuumlruuml olan felsefeyle de peyderpey aşina olmaya başlamıştı Bununla

beraber kentte duumlzyazının tam anlamıyla yaygınlaştığı tanındığı doumlnemi 5

yuumlzyılın ikinci yarısında patlak veren Peloponnesos Savaşırsquoyla işaretlemek

muumlmkuumlnduumlr Bu savaşın abidevi anlatıcısı Thukidides de Atinarsquoda şiirden

9 ἄκουε δὴ ὄναρ ἀντὶ ὀνείρατος 10 Cornfordrsquoun uyarladığı biccedilim şoumlyle ὄναρ ἀντὶ ὀνείρατῶν πολλῶν και καλῶν

35

duumlzyazıya geccedilişin koumlşe taşlarından biridir Bir diğeri buumlyuumlk hatip ve soumlylev yazarı

Gorgias da savaşın devam ettiği yıllarda 60rsquolı yaşlarındayken Sicilyalı yurttaşları

tarafından Lakedaimonlara karşı muumlttefiki olunmak istenen Atinarsquoya diplomatik

elccedili olarak goumlnderilmiştir11

Sonuccedil olarak Yunan coğrafyasında soumlzluuml gelenekten yazılı aktarıma geccediliş ve

ardından duumlzyazının goumlruumllmeye başlaması mitlerin goumlrduumlğuuml ilgiyi hiccedilbir şekilde

azaltmamıştır Daha oumlncesinde lir ozanlarının ve rhapsodların soumlylediği vezinli

soumlzlerde mitik oumlğeler goumlrmekten epeyi hoşlanan kitlenin aynı zevki duumlzyazı

metinlerde de aramaya devam ettiğini bu uumlslubun iki oumlnderi sayılabilecek

Herodotosrsquota ve Thukididesrsquote ccedilok rahat goumlrebiliyoruz Yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz

Thukidides cuumlmlesi bunun belki de en ccedilarpıcı goumlstergesidir

Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer husus Yunan tarihinin en buumlyuumlk mitler

derlemesi olan Homeros metinlerinin Yunan tarih yazarları iccedilin başlıca referans

kaynağı olmasıdır Bu durum bize o doumlnemin tarihccedililerinin goumlzuumlnde Homerik

destanların bir mit olmaktan ccedilıkarak deyim yerindeyse Troia savaşının objektif

bir kroniği hacircline geldiğini duumlşuumlnduumlrebilir Bunda Homerosrsquoun Yunanların

goumlzuumlndeki buumlyuumlk saygınlığının payı buumlyuumlktuumlr fakat yine de goumlz oumlnuumlnde

bulundurulması gereken asıl nokta soumlz konusu tarihccedililerin Homerosrsquoa veya

herhangi bir başka mit anlatıcısına değil genel anlamda mite nasıl

yaklaştıklarıdır

Başka bir şekilde ifade edersek bu anıt eserin yazıldığı ve elden ele dolaştırılıp

ezberlendiği yaklaşık beş yuumlzyıllık doumlnemde mit ve tarih arasındaki ayrım bizim

ccedilağımızdaki gibi kesin sınırlarla belirlenmiş değildi Bunu soumlylerken soumlzgelişi

Herodotosrsquoun kendi doumlneminde ya da birkaccedil on yıl oumlncesinde bir olaydan soumlz

ederken ortaya koyduğu uumlslup ve yaklaşımın Homerosrsquoun anlatısından ldquohiccedilbir

11 Kranz Gorgiasrsquoın Atinarsquoya gelişini 427 yılına tarihlendirir Buna goumlre Leontinoili elccedililerin başı Gorgias aynı zamanda retorik sanatının yaratıcısı olarak Atinalılara daha oumlnce hiccedil duymadıkları guumlzellikte bir uumlslupla soumlylev vermiş bu sayede hayranlıklarını kazanarak onları ittifaka ldquoikna etmiştirrdquo (Kranz 1994 s196) Fragmanda bu yenilikler arasında sayılan ldquoeş ritimli kafiyeli ve zıtlıklar barındıran cuumlmlelerrdquo vurgusuna bakılırsa antik Yunan duumlzyazısının baş mimarlarından biri olan Gorgiasrsquoın soumlylevlerinde bir ccedileşit duumlz-şiir uumlslubunu tercih ettiği duumlşuumlnuumllebilir Buna karşılık aynı uumlslubu Platonrsquoun diyaloglarındaki uzun konuşmalarında goumlremeyişimiz de duumlşuumlnduumlruumlcuumlduumlr

36

şekilderdquo ayrı tutulamayacağını kastetmiyoruz Fakat Homerosrsquoun metninin

Herodotos ve Thukydidesrsquoin yaşadıkları ccedilağda tarih araştırmalarına yol

goumlsterecek pek ccedilok veri iccedileren tarih biliminin rasyonel youmlntemleriyle şu veya bu

şekilde oumlrtuumlşen bir anlatı olduğu hiccedilbir zaman kesinkes reddedilememiştir

Aslına bakılırsa benzer bir durumdan buguumln iccedilin de soumlz etmek muumlmkuumln

goumlruumlnmektedir Antikccedilağrsquoda Homerosrsquoun metni yaygın olarak bir tarih kaydı gibi

okunmaktaydı ve guumlnuumlmuumlzde de bu metnin satır aralarına birtakım ipuccedillarının

gizlendiği duumlşuumlncesiyle derin filolojik ccediloumlzuumlmlemeler yapılmakta antik Yunanrsquoın

kuumlltuumlruumlnuumln coğrafyasının toplumsal yaşamının kodları bu metinlerden

devşirilebilmektedir Troia kentinde yuumlruumltuumllen arkeolojik araştırmalar veya Ege

havzasının gerccedileğe uygun bir modern tasvirini hedefleyen projeler iccedilin

Homerosrsquoun zengin metninin hacirclacirc en buumlyuumlk ilham kaynağı olması şaşırtıcı

değildir

Bilimsel ve etik tutumu tartışmalı olsa da Troiarsquoyı modern ccedilağ insanıyla

buluşturduğuna inanılan Heinrich Schliemannrsquoı bu keşfe vardıran işaret

arkeolojik bir yuumlzey araştırması veya bulgular değil yine Homerosrsquoun

metinleriydi12 Payne onun Homerosrsquou ccedilocukluğunda sarhoş bir değirmenciden

duyduğunu ve Troia araştırmalarının ilk esin kaynağının bu olay olduğunu aktarır

(Payne 1959 s70) Bilinen adı Tuumlrkccedilede ldquokoumlrrdquo anlamına gelen Homeros

(ὅμερος) bu ilk duumlnya savaşını veya vuku bulduğu yerleri gerccedilekten goumlrmuumlş

muumlduumlr bunu hiccedilbir zaman bilemeyeceğiz Fakat onun buumlyuumlk mit-destanında bu

mekacircnlarla ilgili aktardığı bilgilerle gerccedilekte olanların şu veya bu kadar oumlrtuumlşmesi

bu konuda hacirclacirc en fazla ona guumlvenmemizi zorunlu hacircle getirmektedir

12 Schliemannrsquoın Homerosrsquoun metinlerini metot olarak kullanmasıyla ilgili Azra Erhatrsquoın İlyada iccedilin yazdığı harikulade oumlnsoumlz yol goumlsterici olabilir Erhat burada ldquoHomeros Acircşığırdquo diye selamladığı Schliemannrsquoın seruumlvenini şu soumlzlerle anlatır ldquohellip en sonunda Latince ve eski Yunancayı da soumlkuumlp emeline kavuşmak yani Homerosrsquoun Troyarsquosını bulmak uumlzere yola ccedilıkar Yıl 1870 Schliemann elinde bir İlyada bir de Odysseia metni Ccedilanakkalersquoye varırhelliprdquo Goumlruumllduumlğuuml gibi Troyarsquoyı arayan Schliemannrsquoın Homerosrsquotan başka bir rehberi yoktur Daha sonrasında Erhat mitolojirsquonin ndashkendi deyimiyle filolojindash bilimle bitişmesini şu soumlzlerle aktarıyor ldquoSchliemannrsquoın accediltığı ccedilığır verimli oldu İki bilim kolunun birleşmesine yol accediltı Buguumln İlyadarsquonın efsaneye dayanan bir destan olduğunu bilmekle birlikte bu destanın tarihsel temellere dayandığına ve filoloji ile arkeoloji araştırmalarını el ele yuumlruumlterek bu temelleri bir guumln aydınlatabileceğimize inanıyoruzrdquo (Homeros 2005 ss 20-23)

37

Schliemann modern ccedilağın entelektuumlel bir figuumlruumlyduuml ve kendi kuumlltuumlrel ortamında

filolojinin mitolojinin eski Yunan araştırmalarının ilerlemiş olmasından

yararlanarak arkeoloji tarihine geccedilen bu buumlyuumlk başarıya imza atmıştı Boumlyleyken

MS 2 yuumlzyıl gezgin yazarı coğrafyacı Pausaniasrsquoın Yunan Yurdunun

Tasvirirsquonde Mikenrsquodeki aslanlı kapıyı ve Kiklops duvarlarını ararken izlediği

youmlntem Schliemannrsquoın Troya harabelerini ararken izlediği youmlntemle birebir

aynıdır Aşağıdaki cuumlmlelerde bahsi geccedilen ve Pausaniasrsquoa surları kimin yaptığını

haber veren (λέγουσιν - derler) kişilerin yerel mit anlatıcıları olduğunu anlamak

zor değildir

hellip uumlzerinde aslanların olduğu kapı da dahil olmak uumlzere şehir surlarının bir

kısmı hacirclacirc ayaktadır Bunların da tıpkı Protios adına dikilen Tiryns surları

gibi Kykloplarca yapıldığını soumlylerler (Pausanias 1918 2165)13

Oysa soumlz konusu buumlyuumlk kesme taşlı duvarların guumlnuumlmuumlz arkeolojisinde Miken

duvar işccedililiğinin karakteristiği olduğu bilinmektedir Doumlnem halkının ldquobu

buumlyuumlkluumlkteki taşları ancak Kiklopslar kaldırabilirdi hacircliyle duvarları Kiklopslar

yaptırdquo şeklinde oumlzetlenebilecek mitik inancı boumlylece doumlnemin tarihccedilisinin

coğrafyacısının ve bir kelimeyle sosyal bilimcisinin metinlerinde yer bulmuştur

Oumlte yandan Thebesrsquoin kurucu kralı Kadmos baştan sona mitiktir14 o kadar ki kızı

Semele Zeusrsquoun sevgililerinden biridir Miken duvarlarını yapan kişilerse

olağanuumlstuuml guumlccedilte ve devasa kesme taşları kaldırabilen Ouranos ve Gaiarsquonın15

ccedilocukları olan Kiklopslardır Bu anlattıklarımız goumlz oumlnuumlnde bulundurulduğunda

sırf 5 yuumlzyıl Atinarsquosı değil buumltuumln bir Antikccedilağ iccedilin mitolojinin tarihinin mitlerin

tarihinden ccedilok daha belirleyici bir konuma sahip olduğu goumlruumllecektir

Thomson evlilik kurumunu Yunanlar arasında tesis eden Pelasg kralı Kekropsrsquou

anlattıktan sonra eski Yunancanın fonetik tarihinden hareketle Anadolu Kafkasya

ve Etruumlsklerle arasında bir ilişki kurar ve ardından Hint-Avrupa kavramının

kendisinin bile yeniden goumlzden geccedilirilmesi gerekebileceğini tespit eder Bu mitik

anlatıların mevcut tarih kurgusundaki muhtemel hataları duumlzeltebilmesine bir

13 Aynı anlatının Pausaniasrsquotan yaklaşık bir yuumlzyıl oumlncesindeki bir versiyonu iccedilin bkz (Pliny the Elder 1906 vii 195) Pliniusrsquoa goumlre antik Yunanlar o buumlyuumlkluumlkteki taştan kuleleri ancak Kiklopsların yapabileceğine inanıyordu ve bu inancın asıl kaynağıysa kuleleri ilk diken kişilerin Kiklopslar olduğunu soumlyleyen Aristotelesrsquomiş 14 krş İlyada iv385 Odysseia v333 Theogonia 936 15 Uumlccedil tuumlrluuml Kiklopsların hepsinin mitik koumlkeni olarak (krş Theogonia 139 Odysseia ix105)

38

oumlrnektir Elbette boumlylesine geniş ccedilaplı bir değişikliğe kalkışmak iccedilin daha ccedilok

araştırma yapılması gerekmektedir ve Thomson da aynı satırların devamında

bunu kabul ettiğini soumlyler Fakat soumlz konusu başlığı kapatırken şunları yazması

mitolojinin sosyal bilimler iccedilin oumlnemini bir kez daha vurgulamak bakımından

kayda değerdir

Ben burada yalnızca Egersquonin ilk halklarıyla ilgili eski Yunan geleneklerinin

bilgisizce kaleme alınmış yazılar ya da eskiccedilağlara değgin palavralar diye

nitelendirilerek bir yana atılmaması gerektiği noktasında diretmek

istiyorum Bu ayrıntılar bir araya getirildiğinde arkeoloji ve dilbilim

araştırmalarının ortaya ccedilıkardığı goumlruumlnuumlmle uygunluk goumlsteren tutarlı bir

resim oluşmaktadır (Thomson 2007 s 167)

Thomsonrsquoın bu tespitine tuumlmuumlyle katılarak son tahlilde soumlylemek istediğimiz

şudur Schliemann ve Pausaniasrsquoın birarada değerlendirilmesi bize mitolojik

yaklaşımın biri antik ve diğeri modern ccedilağdan olmak uumlzere tıpatıp aynı olan iki

oumlrneğini sunar Bununla beraber Herodotos ve Thukydidesrsquoin metinlerinde

yalnızca Kadmos hakkında değil ldquoilk başlangıccedilrdquo konularının guumlndeme geldiği her

başlık altında doğrudan mitik anlatılara başvurulduğunu goumlruumlruumlz Dolayısıyla mitik

oumlgeler okurun metne ve anlatıcıya olan ilgisini artırdığı gibi logos temelli

rasyonel bir izahı yapılamayan arkaik doumlnemlere ilişkin soru işaretlerini ortadan

kaldırmak iccedilin de tarihccedilinin sığınabileceği en emin limandı bununla birlikte ne

tarih yazarı ne de tarih okuru mitlerin tarih olgularıyla buumlsbuumltuumln ccedilelişik olduğunu

duumlşuumlnmekteydi

22 Mitik duumlşuumlncenin Yunanlı koumlkleri

Miletos doumlneminden itibaren İyonya Atina ve İtalya boumllgelerinde yaşamış filozof

ve yazarların aynı zamanda sıradan yurttaşların da felsefe metinlerinde geccedilen

μῦθος ve λόγος soumlzcuumlklerini kavrama biccedilimlerine dair bir araştırma her hacircluumlkacircrda

Homeros ve Hesiodosrsquotan başlamak zorundadır Ccediluumlnkuuml MOuml 7 yuumlzyıldan

itibaren Yunan şehirlerinde mite karşı bir logos değil bir mitoloji gelişmeye

başlamıştır ve bu mitoloji mevcut mitik birikimlerin logos suumlzgecinden geccedilirilerek

reddedilmesi yeniden duumlzenlenmesi veya farklı işlevleriyle metne katılması

39

biccediliminde kendini belli etmiştir Bununla birlikte Homerosrsquoun veya Hesiodosrsquoun

metinlerinin kendilerinden sonraki doumlnemde İyonyarsquoda ortaya ccedilıkan logos

kavrayışından yoksun oluşunu onların yapıtlarında genel anlamda bir logosrsquoun iş

başında olmayışına vardırmaksa hem anakronik hem de felsefece kavrayışa ters

duumlşen bir tutumdur Onlarda mit-logos bağlamında bir eksiklik olarak oumlne

suumlruumllebilecek belki de tek şey miti ndashelbette logos aracılığıylandash rasyonelleştirmeye

veya saf dışı bırakmaya hiccedilbir şekilde ihtiyaccedil duymamış olmalarıydı

İyonyarsquoda ortaya ccedilıkan mitoloji yaklaşımı ve sonrasında farklı Yunan

coğrafyalarından bulduğu karşılık bilim ve duumlşuumlnce tarihinin sıccedilrama anları

arasında sayılabilir Bu sıccedilramanın logosrsquola ilişkisi ve ona borcu şimdilik bir yana

bırakılırsa İyonyarsquoda vuku bulan hadise iccedilin bir cuumlmlede şunu soumlyleyebiliriz

Duumlşuumlnce tarihi MOuml 7 yuumlzyıla kadar bir Yunan logosrsquounu değil bu logos

ccedilerccedilevesinde gelişen ve yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz mitoloji yaklaşımını

beklemiştir

İlginccediltir ama İyonya bilimsel duumlşuumlncesinin doğuşundan oumlnceki doumlnemde başka

bir deyişle Homerik-Hesiodik ccedilağda μῦθος kavramının karşılığı guumlnuumlmuumlzdeki gibi

doğauumlstuuml kahramanlar olaylar ve fantastik kurgulardan meydana gelmiyordu

μῦθος soumlzcuumlğuumlnuumln guumlnuumlmuumlzde anlaşıldığı biccedilimde karşılanma ihtiyacı ilk olarak

Homeros ve Hesiodosrsquotan iki yuumlzyıl sonra Yunan duumlşuumlnuumlr ve yazarları tarafından

hissedilmiş ve soumlzcuumlk ccediloğunlukla bu bağlamda kullanılmaya başlamıştı Bu

itibarla μῦθοςrsquoun anlam bakımından muhtelif kavramları ndashhatta λόγοςrsquou bilendash

karşıladığı iki yuumlzyıllık Homerik-Hesiodik doumlnem hesaba katıldığında onun

doğruluğa ccedilok daha yakın bir seruumlvenini yazmak muumlmkuumln hacircle gelecektir Bunun

yanında Diels-Kranz geleneğine uyarak Homerosrsquoun da filozof olduğu kabul

edilirse Homerosccedilu anlamdaki μῦθοςrsquoun felsefeyle aşağı yukarı yaşıt olduğunu

soumlyleme imkacircnı doğar

Ne ki yanlı bir uumlslup tartışmada İyonya devrimi merkeze alındığı oumllccediluumlde μῦθος-

λόγος tartışmasında da varlığını belli eder Nitekim doumlnemin İyonyarsquosındaki genel

manzara ve birkaccedil yuumlzyıl sonrasında Atinarsquoda meydana gelen trajedi

duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde Batılı anlamda bilim ve felsefenin her şeyden oumlnce mitik

duumlşuumlncenin egemenliğindeki bir atmosferde doğduğu ve bu doğar doğmaz da

40

felsefe tarihi boyunca suumlruumlp gidecek bir muumlcadeleye atıldığı youmlnuumlnde bir izlenimin

doğması kaccedilınılmazdır

Soumlzuumlnuuml ettiğimiz bu izlenimin haklı gerekccedileleri de ccediloktur her şeyden oumlnce

felsefe daha ilk ortaya ccedilıktığı anda halkla ve politik organizasyonla daha da oumltesi

tapınak ve gelenekle sıkıntılı ilişkiler iccedilinde olmuştur Guumlndelik hayatın buumltuumln

oumlğeleriyle birlikte toplumu şekillendiren şehir-devlet kurumları her ccedilağ gibi

Antikccedilağrsquoda da egemen guumlcuumln yoğunlaşma noktaları olduğundan taraflardan

birinin felsefe olduğu bir muumlcadelenin ortaya ccedilıkması tabiidir İlk filozoflardan

bazılarının savundukları hakikat uğrunda toplum yargılarına ve geleneklere karşı

fedakacircrca ortaya koydukları muumlcadelenin tarih boyunca pek ccedilok bilim ve

duumlşuumlnce ccedilevresi tarafından onurlandırılması bundandır Benzer biccedilimde

Ortaccedilağrsquoın kapanması ve Hellenizm duumlşuumlncesinin canlanmasıyla birlikte ldquoİyonya

bilimselliğininrdquo modern bilimler iccedilin bir ilk oumlrnek hacircline gelmesi de bundandır

Oumlte yandan Antikccedilağrsquoda ortaya ccedilıktığı duumlşuumlnuumllen herhangi bir μῦθος-λόγος

karşıtlığının μῦθοςrsquou ve mitik duumlşuumlnmeyi buumltuumlnuumlyle reddetmeye ortadan

kaldırmaya doumlnuumlk olduğu iddiası buguumln ikna edici goumlruumlnmemektedir Kaldı ki

felsefenin başlangıcına dair birccedilok ders kitabında genişccedile yer verilen μῦθος-

λόγος karşıtlığı μῦθος soumlzcuumlğuumlnuumln yalnızca felseficirc duumlşuumlncenin belirmesinden

oumlnceki doumlnemlerde taşıdığı anlamların uumlstelik bir kısmı uumlzerinde cereyan

etmiştir Nasıl ki İyonyarsquonın goumlrkemli ccedilağından oumlnce Yunan şehirlerinde Yunan

duumlşuumlncesinde ve edebiyatında λόγοςrsquoun kendisinin değil ama taşıdığı

anlamlardan birkaccedilının yokluğundan soumlz edilebiliyorsa aynı şekilde o ccedilağın

sonrasında pek ccedilok şehirde ortaya ccedilıkan Yunan felsefe geleneklerinde de

μῦθοςrsquoun kendisinin değil taşıdığı anlamlardan birkaccedilının safdışı edildiğinden

veya bunun iccedilin ccedilaba goumlsterildiğinden soumlz etmek muumlmkuumlnduumlr

Thalesrsquoten itibaren yaşamış ve felsefe tarihccedilileri tarafından ldquofilozofrdquo diye anılan

buumltuumln eski duumlşuumlnuumlrlerin halkla politik iktidarla yasayla dini inanccedillar ve kuumlltuumlrel

mirasla ilişkileri ndashguumlnuumlmuumlze ulaşan metinlerin kısıtlı oluşuna rağmenndash dikkatle

incelendiğinde yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz muumlcadelenin oumlzellikle 19 ve 20

yuumlzyıllardaki felsefe ve bilim tarihi okumalarından kaynaklı bazı oumlnyargıların

etkisinde μῦθοςrsquoun buumltuumln anlamlarına karşı verilmişccedilesine bir goumlruumlntuuml kazandığı

41

ccedilabucak goumlruumllecektir Yaygın bir kanı olarak bu yakın bir tarihe kadar antik Yunan

felsefesi okumalarına ccediloğu bakımdan tahakkuumlm etmiş durumdaydı

Bununla birlikte aynı meseledeki bir tartışmanın ideolojilerden arınmış ya da en

azından felseficirc bir nitelik taşıyan kısımlarında akıllara ilk oumlnce ldquobilimsel

duumlşuumlncerdquonin başlangıcına dair sorunun gelmesi tabiidir Batılı anlamda bilimsel

duumlşuumlncenin İyonya felsefesiyle başlatılması bir gelenektir ve yukarıdaki

tartışmalarımızda bu geleneğin kurucu oumlgesi olan ldquobaşlangıccedilrdquo tespitine herhangi

bir itirazda bulunduğumuz duumlşuumlnuumllmemelidir Oumlte yandan geleneğin sonucu olan

bir kanıdan ayrıca soumlz edilebilir ve sorunlu goumlruumlnen de budur 7 yuumlzyılda

İyonyarsquoda Thalesrsquoin sorduğu ilk felseficirc soruyla birlikte λόγοςrsquoun mucizevicirc bir

şekilde ortaya ccedilıkarak μῦθοςrsquou ortadan kaldırdığına dair meşhur iddia

Bu iddianın bir youmlnuumlnuuml en azından Yunan mucizesi anlayışıyla şekillenen

biccedilimini yukarıda etraflıca irdelemiş ve Vernantrsquoın tespitiyle son bulduğunu ortaya

koymuştuk (Vernant 2006 s 371) Son olarak buraya kadar soumlylediklerimiz

ışığında kavramların Homerik ve Hesiodik kullanımlarını irdelemeye sıra

gelmiştir

23 Homeros ve Hesiodosrsquota λόγος ve μῦθος

Kavramsallaştırmalarını temalarını araştırma sahalarını goumlz oumlnuumlnde

bulundurarak hem felsefe hem de buumltuumln oumlteki entelektuumlel faaliyetler biccedilimindeki

antik Yunan duumlşuumlncesinin ilk teşekkuumll zemini ve daha sonraki uzun bir suumlre

boyunca beslendiği kaynağın arkaik Yunan şiiri olduğu kuşkusuzdur Bu arkaik

şiiriyse genel olarak lsquoHomeros-Hesiodosrsquo başlığı altında toplamak muumlmkuumlnduumlr

Homerik metinlerde μῦθος ve λόγος soumlzcuumlkleri sonraki yuumlzyıllardaki anlamlarına

nispetle accedilık tartışmasız bir goumlruumlntuuml ccedilizer Bu durum soumlzcuumlklerin yazı diliyle

henuumlz ccedilok tanışık olmayışına yorulabilir Ancak Homeros yazmalarında geccedilen

her kavramın en az beş yuumlz yıl oumlncesine uzanan bir soumlzluuml gelenek geccedilmişine

sahip olduğu goumlzden kaccedilırılmamalıdır Başka bir ifadeyle Homerosrsquoun yazılı

42

varlığı iccedilinde geccedilen her bir soumlzcuumlğuuml Yunan halkının guumlnluumlk hayatında ccedilok

eskilerden beri mevcut olan en az bir varlığın karşılığı olarak sonraki yuumlzyıllara

bırakmıştır Bu durum μῦθος ve λόγος iccedilin de geccedilerlidir Oumlte yandan metnin uzun

soluklu ve ccedilok youmlnluuml olması kendine oumlzguuml soumlz dağarını meydana getiren

soumlzcuumlklerin o doumlnemin Yunancasındaki muumlmkuumln kullanım biccedilimlerinin neredeyse

tamamını bilmemize imkacircn tanır Bu yalnızca farklı soumlzluumlk anlamlarını değil

gramer bakımından buumltuumln kural ve incelikleri de kapsayan bir imkacircndır

λόγος soumlzcuumlğuumlnuumln buumltuumln bir Homeros kuumllliyatında yalnızca iki dizede yer

bulabilmiş olması ilginccediltir Bunların her ikisi de soumlzcuumlğuumln ldquosoumlz konuşmardquo

anlamında ccediloğul dativ hacirclidir İlyada xv395rsquote καὶ τὸν ἔτερπε λόγοις (ndashve onu

hoşnut ediyordu soumlzleriyle) Odysseia i55rsquoteyse αἰεὶ δὲ μαλακοῖσι καὶ αἱμυλίοισι

λόγοισιν (ndashtatlı ve okşayıcı soumlzlerle suumlrekli buumlyuumlluumlyordu)

Bu durum daha ilk bakışta bizi metaforik bir ldquologos yokluğurdquo duumlşuumlncesine

suumlruumlkleyebilecek bir tuzağı andırır Başka bir deyişle Homeros iccedilin hazırlanacak

hiccedilbir soumlzluumlkte λόγος maddesinin ldquosoumlz konuşmardquo anlamları dışında bir

karşılığının bulunmayacak olması dehşet vericidir

Boumlyleyken soumlzcuumlğuumln koumlkuuml olan λέγειν fiilinin neredeyse her ccedilekimi ve λόγος

dışındaki neredeyse buumltuumln tuumlrevleri İlyada ve Odysseiarsquonın şurasına burasına

rastgele serpiştirilmiş gibi suumlrekli karşımıza ccedilıkar durur Bu durumda Homeros

şiirinde λόγοςrsquoun ccedilok sayıdaki anlamını hangi soumlzcuumlklerle vermiştir

Oumlrneğin λόγοςrsquoun ldquoakılrdquo anlamının Homeros kuumllliyatında hangi soumlzcuumlkle

karşılandığını araştıracak olursak işimiz ccedilok zor değildir Nitekim νόοςrsquou yine

bunun νοῦς biccedilimini hatta fiil koumlkuuml olan νοέωrsquoyu daha ilk bakışta metnin pek ccedilok

yerinde bulabiliriz Soumlzcuumlğuumln tuumlrevlerinden νόημα da her iki cildin pek ccedilok

dizesinde karşımıza ccedilıkar Yine νοέω tuumlrevi olan γνώριμος γνωτός soumlzcuumlkleri de

Homeros tarafından sıkccedila kullanılmıştır Bununla beraber νοέω ve tuumlrevlerinin

hiccedilbir kullanımında μῦθοςrsquoun karşıtı olan bir ldquoakılrdquo anlamına atıf goumlremeyiz

λόγοςrsquoun Homerosrsquotaki varlığının bu denli sınırlı olmasına karşılık μῦθοςrsquoun her

bir casusrsquounun yuumlzlerce kullanımıyla karşılaşmak ccedilok daha şaşırtıcıdır Yukarıda

ele aldığımız ve nihayet anakronik diye nitelediğimiz bazı yanlış kanıların etkisi

43

altındaki bir okur tarafından bu durum μῦθος egemenliğindeki bir ccedilağın ozanı iccedilin

normal goumlruumllebilir Boumlyleyken aynı okur o ccedilağda kullanılan μῦθοςrsquola şayet

varlığından soumlz edebilecekse λόγος egemenliğindeki doumlnemde kullanılan μῦθος

arasında herhangi bir ilişki bulunmaması gerektiğini de baştan kabul etmelidir

Başka bir deyişle eğer 7 yuumlzyıldan itibaren Yunan kuumlltuumlr duumlnyasının λόγος

egemenliğine girdiği kabul ediliyorsa bu yeni paradigmanın yarattığı μῦθοςrsquoun da

eskisinden buumltuumlnuumlyle farklı yepyeni bir karşılığı olmak zorundadır

Homerosrsquota geccedilen μῦθοςrsquoların neredeyse hepsi ldquokişilerin başından geccedilen

olaylarrdquo vs geleneksel anlamları bir kenara bırakılırsa soumlylev konuşma hesap

duumlşuumlnce gibi tamamı eski Yunanca soumlzluumlklerdeki λόγος maddesinde yazılı

bulunan anlamlara goumlnderme yapar Bu μῦθος- λόγος tartışması bağlamında

Homerosrsquoun bize yaptığı en buumlyuumlk suumlrprizdir

Destanda λόγοςrsquoun birincil anlamlarından ldquosoumlz konuşmardquo iccedilin μῦθος kullandığı

yerler şoumlyledir İlyada v493rsquote δάκε δὲ φρένας Ἕκτορι μῦθος (ndashve bu konuşma

iğneledi Hektorrsquoun yuumlreğini) viii525rsquote μῦθος δ᾽ ὃς μὲν νῦν ὑγιὴς εἰρημένος ἔστω

(ndashşimdilik soumlylenecek en sağlıklı soumlz budur) xii80rsquode ἅδε δ᾽ Ἕκτορι μῦθος

ἀπήμων (ndashve bu konuşma hoşuna gitti Hektorrsquoun) xiii748rsquode bir oumlncekiyle birebir

aynı dize ve anlamda ixx242rsquode ἅμα μῦθος ἔην τετέλεστο δὲ ἔργον (ndashsoumlz

soumlylendiği anda iş tamama ermişti) Odysseia i358rsquode μῦθος δ᾽ ἄνδρεσσι

μελήσει πᾶσι (ndashsoumlylevse sadece erkeklerin işidir) viii185rsquote θυμοδακὴς γὰρ

μῦθος ἐπώτρυνας δέ με εἰπών (ndashccediluumlnkuuml yaptığın konuşma iğneledi yuumlreğimi)

xvi385rsquoteεἰ δ᾽ ὑμῖν ὅδε μῦθος ἀφανδάνει (ndasheğer canınızı sıktıysa bu soumlzuumlm)

xvii57rsquode τῇ δ᾽ ἄπτερος ἔπλετο μῦθος (ndashama sonrasında kanatsız kaldı soumlzuuml)

xviii50rsquode τοῖσιν δ᾽ ἐπιήνδανε μῦθος (ndashve hoşlarına gitti bu soumlz) xviii290rsquoda bir

oumlncekiyle aynı ifade ve aynı anlamda ixx29rsquoda xvii57rsquodekiyle birebir aynı ifade

ve aynı anlamda xx247rsquode xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda

xxi143 xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda xxi269 yine

xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda xxi386 xvii57rsquodekiyle birebir

aynı ifade ve aynı anlamda xxii398 xvii57rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı

anlamda xxiii49 ἀλλ᾽ οὐκ ἔσθ᾽ ὅδε μῦθος ἐτήτυμος (ndashama bu soumlz doğru değil)

xxiv465 οὐ γὰρ σφιν ἅδε μῦθος ἐνὶ φρεσίν (ndashccediluumlnkuuml inanmamışlardı bu soumlze)

44

Oumlte yandan μῦθος bazı dizelerde ldquokarşılıklı konuşmardquo olarak (oumlrn İlyada iv214

vd) bazılarındaysa geleneksel anlamıyla uygun biccedilimde kahramanların

başından geccedilen ve sonradan anlatılan hikacircye (oumlrn Odysseia iii95 xi492) olarak

geccedilmektedir

Destanın bazı yerlerindeyse μῦθοςrsquou duumlşuumlnce niyet tasarı anlamlarında

goumlruumlruumlz İlyada i545-546rsquoda μὴ δὴ πάντας ἐμοὺς ἐπιέλπεο μύθους εἰδήσειν (ndash

iccedilimden geccedileni bilmeye heveslenme) Odysseia iv676 οὐδ᾽ ἄρα Πηνελόπεια

πολὺν χρόνον ἦεν ἄπυστος μύθων (ndashPenelopeiarsquonın bu planlardan habersizliği

ccedilok suumlrmedi)

Oumlte yandan Odysseiarsquonın bir yerindeyse zaferden sonra eve doumlnmek iccedilin

gemilerine binmiş olan Argoslular Agamemnon tarafından aniden toplantıya

ccedilağrılmıştır ve bu toplantının ldquonedenirdquo iii145rsquote yine μῦθος soumlzcuumlğuumlyle verilir

μῦθον μυθείσθην τοῦ εἵνεκα λαὸν ἄγειραν (ndashikisi beraber anlattı adamları neden

topladıklarını) Dikkat edilirse bu dizede hem ldquonedenrdquo soumlzcuumlğuuml hem de

ldquoanlatmakrdquo fiili μῦθndash koumlkluumlduumlr

μῦθndash koumlkluuml soumlzcuumlklerin kullanıldığı yerler iki ciltte toplam beş yuumlzden fazladır ve

bunlardan iki tanesiyse μῦθος ve λόγοςrsquoun birleşmesiyle tuumlretilmiş μυθολογεύω

fiilidir Bu Odysseiarsquoda Odysseusrsquoun Kirkersquoden Kalypsorsquoya gelinceye kadar

başından geccedilenleri anlattığı on ikinci kitaptır ve μυθολογεύωrsquonun her iki kullanımı

da kitabın son doumlrt dizesinde ardarda gelir Liddell-Scott soumlzcuumlğuumln tek kullanımı

olarak Homerosrsquoun bu dizelerini goumlstermekte ve anlamını ldquoharfi harfine anlatmakrdquo

şeklinde vermektedir (Liddell amp Scott 1883 s 983)

Hesiodosrsquoa gelince λέγειν vs gibi koumlkteş soumlzcuumlkler dışında λόγοςrsquoun kullanıldığı

yerler her iki kitapta toplam beş dizedir Bunlar sırasıyla Theogonia 229rsquodaki

Erisrsquoten doğan tanrıccedila kızlarından ψευδής Λόγος (ndashyalan soumlz) 890rsquodaki αἱμυλίοισι

λόγοισιν (ndashayartıcı soumlzlerlehellip) İşler ve Guumlnler 78rsquodeki birebir aynı ifade 106rsquodaki

ἕτερόν hellip λόγον (ndashbaşka soumlzhellip) ve 789rsquodaki yine Theogonia 890rsquodakiyle birebir

aynı ifadedir Sonuccedil olarak λόγοςrsquoun kısıtlı kullanımı Homeros gibi Hesiodos iccedilin

de geccedilerlidir ve yine aynı şekilde yalnızca ldquosoumlz konuşmardquo anlamına karşılık

gelmektedir

45

Yukarıda Homerosrsquotaki νόος iccedilin yaptığımız incelemeyi Hesiodosrsquoun metnine

uyguladığımızda λόγοςrsquoun ldquoakıl duumlşuumlnmerdquo vs anlamlarını karşılayan bu soumlzcuumlk

bir kez daha aynı oumlruumlntuumlyle karşımıza ccedilıkacaktır İlyada ve Odysseiarsquoda olduğuna

benzer biccedilimde burada da νόος soumlzcuumlğuuml λόγοςrsquoun yokluğunu hissettirmemiştir

Theogoniarsquoda dokuz İşler ve Guumlnlerrsquodeyse on ayrı dizede olmak uumlzere toplam

on dokuz defa kullanılmıştır Ayrıca νοέω fiili ve bunun isim hacircli νόημα da her iki

kitapta sıklıkla karşımıza ccedilıkar

Bu metinlerde de μῦθος ve koumlkteşlerine bakıldığı zaman Homerosrsquola yine benzer

biccedilimde Theogonia (24 165 663) ve İşler ve Guumlnlerrsquode (10 194 205) toplam

altı farklı dizede soumlz konuşma ve anlatmak (μυθέομαι) anlamlarında kullanıldığı

goumlruumlluumlr

Homeros ve Hesiodosrsquota λόγοςrsquoun belli anlamlarına μῦθοςrsquola verilen bu karşılık

şiir diline oumlzguuml bir kullanım olmaktan ccedilok soumlzcuumlğuumln İyonya devrimi oumlncesindeki

kavranışını bizim iccedilin accedilıklığa kavuşturan guumlndelik bir kullanım biccedilimini

vermektedir Her iki ozanın dizelerinde μῦθος soumlzcuumlğuumlyle karşılanan soumlylemek

soumlz soumlylev karşılıklı konuşma ve neden gibi aslında λόγοςrsquoun listesinde yer alan

anlamlar Homerik-Hesiodik doumlnemde iki kavram arasında herhangi bir

ayrışmanın zıtlaşmanın soumlz konusu olmadığını goumlstermesi bakımından dikkat

ccedilekicidir

46

3 BOumlLUumlM

PLATONrsquoUN DİYALOGLARINDA MİT

Yukarıda bazı Yunan tarihccedili ve yazarlar iccedilin ortaya koyduğumuz mitoloji

yaklaşımını en olgun hacircliyle ve logosrsquola iccedil iccedile geccedilmiş biccedilimde goumlrebileceğimiz

anti Yunan figuumlruuml Platonrsquodur Soumlzgelişi Phaidrosrsquota Boreasrsquoın Oreithuiarsquoyı kaccedilırma

mitiyle ilgili soumlylenenler (Platon 2014 229b vd) 5 yuumlzyıl metinlerinde karşımıza

ccedilıkan mitoloji yaklaşımları arasında en ccedilarpıcı oumlrneklerden biridir Burada

Sokrates bir mitin anlattıklarından hareketle kendi doumlneminin Atinarsquosını mitik

ccedilağlardaki Atinarsquoyla başarılı biccedilimde oumlrtuumlştuumlruumlr ve kanıt olarak da tıpkı

Pausaniasrsquoın aslanlı kapıdaki dev kesme taşları goumlstermesi gibi Artemis

tapınağına giden yol uumlstuumlndeki Boreas sunağını goumlsterir

Başka pek ccedilok oumllccediluumltuumlnden soumlz edilebilir olmakla beraber klasik doumlnemdeki

mitoloji yaklaşımlarının olumlu veya olumsuz diye sınıflandırabilme imkacircnımız

irdelenen mitin doğruluğuna yazar tarafından guumlven duyulup duyulmadığıyla

ilgilidir Platonrsquoun yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz pasajının devamında Phaidrosrsquoun

ldquobu hikacircyenin doğru olduğuna inanıp inanmadığı (πείθω)rdquo sorusuyla metne

birdenbire dahil edilen Platoncu mitoloji yaklaşımı ilk oumlnce mitte geccedilen doğa

tasvirlerinden yola ccedilıkarak Oreithuiarsquonın kaccedilırıldığı yeri belirler buna karşılık

hemen sonrasında Sokratik ironinin oumlrneklerinden birini sahneye koyarak

doumlnemin Yunan mitleriyle arasındaki mesafeyi vurgulama yoluna gider

Boreas mitine karşı bu tavır λόγος ve μῦθος arasında uumlccedil yuumlzyıldan fazladır

devam etmekte olan gerilimin Platonrsquoda cisimleşmiş hacircli olarak okunabilir

Nitekim bu satırların devamında Platonrsquoun bu hikacircyeye boumlylesine şuumlpheci hatta

alaycı yaklaşmasının nedenleri accedilıkccedila goumlruumllecektir Mit her şeyden oumlnce kimi

zaman şoumlyle kimi zaman boumlyle anlatılan bir hikacircyedir Uumlstelik tuhaf anlaşılmaz

uğursuz varlıklardan soumlz etmektedir Bu nedenle mitlerle uğraşmak keskin kafalı

ve gayretli kişilere duumlşer (229d-230a)

47

Bu cuumlmleleri tersinden okumak bize Sokratesrsquoin guumlya mitle uğraşmaktan

μυθολόγημαrsquodan geri durmasının nedenlerini daha accedilık biccedilimde goumlsterir

Platoncu anlamda olsun veya olmasın λόγος bu oumlykuumllerde anlatılanların

hakikatle oumlrtuumlşmesinin muumlmkuumln olmadığını bildirdiğinden bu pasajda mit

karşısında Sokrates gibi guumlven duyan (πιστέω) ve hoşnut (χαρίεντα ἡγοῦμαι)

bununla birlikte sakınımlı bir yaklaşım muumlmkuumln yaklaşımların en doğrusu gibi

goumlsterilmiş olur Bize goumlre bu mitleri irdeleyen ve onlara bir yaklaşım belirleyen

yanlarından oumltuumlruuml guumlccedilluuml bir mitolojinin ifadesidir

Platonrsquoun miti dışlar gibi goumlruumlnen ama iccedilselleştirmiş felsefesi Vernantrsquoa goumlre onu

ldquosoumlzcuumlğuumln tam anlamıyla felsefe dilinin hem berisinde hem de oumltesinde olanları

accedilıklama aracı olarak seccedilkin bir yer verecektirrdquo (Vernant 2015 s 254) Bu bakış

Platonrsquoun felsefesinin mitle ilişkisini saptamasıyla son derece isabetliyken mitin

yalnızca soumlylem guumlcuumlnden yararlanan bir Platonrsquou resmetmesiyle eksiktir Bu

eksiklikle beraber Vernantrsquoın mitolog Platonrsquou Devletrsquoteki Lidyalı Gygesrsquoten

Devlet Adamırsquondaki genccedilleşen nesilden veya Phaidrosrsquotaki Mısır tanrıları

muumlnakaşasından soumlz eden bir Platon hacircline gelir Oumlrnekleri ccediloğaltmak

muumlmkuumlnduumlr ama burada ccedilizilen resimde cafcaflı giysilerinden ve goumlrkemli

teccedilhizatından soyundurulmuş ccedilırccedilıplak bir Platon karşımızda durmaktadır

Devletrsquote Hint koumlkenli uumlccedil sınıflı toplum yapısını oumlneren Timaiosrsquota tanrılarla diğer

varolanlar arasında katı bir hiyerarşi belirleyen Phaidonrsquoda ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuumlnuuml

Orfik arguumlmanlarla temellendiren yine Devletrsquote aynı meseleyi oumlte-duumlnyacılık

uumlzerinde inşa eden Platon bu resimde karanlıkta kalmıştır Mitler vasıtasıyla

boumlylesine buumlyuumlk ve yepyeni bir evren kuran bir Platonrsquodan soumlz ediyorsak onun

felsefesinde mit alelade bir accedilıklama aracı olmanın ccedilok oumltesine geccedilmiş

durumdadır

48

31 Platonrsquoun Felsefesinde Mitin Belirmesi

Homerosrsquoun baştan sona mitik olan duumlnyası μῦθοςrsquola hiccedilbir bakımdan ccedilelişik ya

da herhangi bir mitoloji yaklaşımına karşı korumacı olmadığı gibi (henuumlz

lsquomitolojirsquonin varlığı soumlz konusu olmadığından boumlyle bir durum zaten olanaksızdı)

anlattığı olay veya kişilere μυθικός sıfatının yakıştırılması iccedilin kendisinden ccedilok

sonraki yuumlzyılları beklemek gerekecektir Sokrates Platon ve Aristotelesrsquoin

yaşadığı 5 yuumlzyıl Atinarsquosına gelindiğindeyse artık İlyada ve Odysseiarsquonın yazıya

aktarılmasının uumlzerinden uumlccedil ila doumlrt yuumlzyıl geccedilmiş μῦθος soumlzcuumlğuumlyle tuumlrevlerinin

anlamı koumlr ozanınkinden epeyi uzağa duumlşmuumlştuumlr16 Geccedilen suumlre zarfında İyonya

duumlşuumlnuumlrlerinin arkhesinden Elealıların rasyonel tanrı fikrine kadar devrim

niteliğinde sayılabilecek pek ccedilok felsefi keşif gerek kitaplar gerek gezgin

filozofların tartışmaları vasıtasıyla Atinarsquodaki kuumlltuumlr ortamlarına deyim yerindeyse

boca edilmiştir Yine aynı yuumlzyıllar iccedilinde sırasıyla Solon Kleisthenes ve

Periklesrsquoin yaptığı politik devrimlerle Atinarsquoda demokrasi kurumu yerleşmiş

zaman zaman beliren devlet krizlerine rağmen işler durumdadır O kadar ki 5

yuumlzyılda Atina Platonrsquoun deyişiyle adeta bir παντοπώλιον πολιτειῶνrsquoa (devlet

duumlzenleri panayırı ndash557d) doumlnmuumlş durumdadır Ccediloğu soylu ve varlıklı ailelerin

ccedilocuğu olan politikos adayı genccediller gelecekleri adına buumlyuumlk vaatlerde bulunan

Sofist filozofların peşinden ayrılmamakta onların dilinden doumlkuumllen yeni

kavramlar eski mitler dizeler ve oumlzdeyişler her guumlnuumln yeni tartışma konusunu

belirlemektedir Oumlnderleri eski şairler olan bu gezgin oumlğretmenlerin belirlediği

oumlzguumlr tartışma ortamlarında yuumlzlerce yıllık gelenekler tanrı hikacircyeleri toumlre ve

adetler saygısızca anılmakta hatta Protagoras oumlrneğinde goumlrduumlğuumlmuumlz gibi

tanrılar bazen tartışmaya değer bile bulunmamaktadır Ortaya ccedilıkan bu yeni

siyasal ortamda Attika soylularının geccedilmiş masallardan oumlzlemle hatırladıkları

16 Oumlrneğin Phaidrosrsquota (265c) Erosrsquou yuumlceltmek adına soumlylenen oumlvguumlye Goumlkyuumlzuuml Uumlzerinersquode (284a) ise goumlkyuumlzuumlnuuml Atlasrsquoın desteklediğini anlatan hikacircyeye (buradaki ldquohikacircyerdquo yine μῦθοςrsquotan başkası değildir) yazarlar tarafından μυθικός sıfatı yakıştırılmıştır Metinlerin bağlamına goumlre Platonrsquoun kullandığı μυθικόςrsquoun ldquodestansırdquo yani ldquogeleneksel μῦθοςrsquoa uygunrdquo Aristotelesrsquoin kullandığı μυθικόςrsquoun ise bu goumlruumlşle ccedilelişmeyecek biccedilimde ldquogerccedileklikle bağdaşmayan hikacircye uyarıncardquo anlamlarına geldiğini goumlruumlyoruz

49

altın ccedilağın uumlzerine kuumll serpilmiş gibidir Buumltuumln bu manzarayı Platonrsquoun

diyaloglarda bize sunduğu agora fotoğraflarından accedilıkccedila goumlrebiliyoruz

Bununla birlikte pek ccediloğu demokrat ve ldquosekuumllerrdquo filozoflarla dolup taşan 5 yuumlzyıl

Atinarsquosında olsak da bu ccedilalışmanın başından itibaren benimsediğimiz

perspektifin elverdiği oumllccediluumlde diyalogların her birinde bizi oumlzguumln bir tanrıya

vardırabilecek sayısız patika ağzı goumlrmemiz muumlmkuumlnduumlr O kadar ki Platonrsquoun

yazıları Atinarsquonın şehir planına benzer biccedilimde haritalandırılacak olsa neredeyse

buumltuumln sokak başlarına bu patika ağızlarından biri denk duumlşebilirdi

Nietzsche Batı duumlnyasının son iki yuumlzyıldaki Platon algısını şekillendirecek

biccedilimde İyinin ve Koumltuumlnuumln Oumltesindersquoye oumlnsoumlzuumlnde dile getirdiği artık neredeyse

herkesccedile bilinen ldquohalkın Platonculuğu Hristiyanlıkrdquo tespitiyle (Nietzsche 1999

13) Batılı okuruna bir daha hiccedilbir zaman eski guumlven duygusunu verememek

uumlzere Platon kuumllliyatını Kitab-ı Mukaddesrsquole aynı rafa kaldırmayı başarmıştır

Batı uygarlığının 19 yuumlzyıla kadar geccedilirmiş olduğu suumlreccedil ve buumlyuumlk toplumsal

travmalar goumlz oumlnuumlne alındığında Nietzschersquonin Platonrsquoa youmlnelttiği bu sert

ldquoruhbanlıkrdquo ithamının nedenleri epeyi fazlalaşacaktır Oumlte yandan Nietzschersquoden

sonraki ccedilağda yetişen ve Nietzscheci yorumu benimseyen duumlşuumlnuumlrler aynı

travmalarla bizzat tanışık olmasalar da Platonrsquoun bu ldquoruhbanlıkrdquo youmlnuumlnuuml ccedilok

daha derinlemesine irdelemiş tartışmışlardır Nietzsche Platonrsquoun ldquoruhbanlıkrdquo

youmlnuumlnuuml felsefesinin buumltuumlncuumll yapısını goumlz oumlnuumlnde tutarak tespit ederken onun

halefi olan duumlşuumlnuumlr ve araştırmacılar aynı konudaki tartışmalarının ccediloğunu

diyaloglara sık aralıklarla ve dağınık biccedilimde yerleştirilmiş kimi goumlruumlnuumlr kimi gizli

olan mitler etrafında kurgulamaktadır Herhalde bunun iki sebebinden soumlz

edilebilir biri klasik filolojinin son yuumlzyılda kat ettiği hayranlık veren mesafe

diğeriyse Platonrsquoun anlattığı irili ufaklı mitlerin nihayet bir araya gelerek

ldquoPlatonculukrdquo adı verilen devasa yapıyı oluşturduğunun keşfi ve kabuluumlduumlr

Guthriersquonin tespitiyle diyaloglar felsefenin dinin ve şiirin benzersiz bir

birleşiminden meydana gelirler (Guthrie 1955 s 333) Oumlte yandan dinin ve şiirin

diyaloglarda felsefeyle yan yana gelmesinin başlıca nedeni Platonrsquoun yaşadığı

doumlnemde Atinarsquodaki politik ccedilalkantılar ve filozoflardaki biteviye duumlzen arayışı

olduğundan Platonrsquoda mitlerin bir başka deyişle dinin belirmesine tanık

50

olacağımız zemin yine politik olmak durumundadır Bu nedenle her ne kadar

sonraki başlıklar altında politikaya daha tafsilatlı değineceksek olsak da buradaki

Platonik mitler tartışmasının başında mitlerin ilk başlatıcısı olan Devletrsquoin II

Kitabına birkaccedil paragrafla değinmemiz gerekmektedir

Devletrsquoin genel olarak da diyaloglarda oumlngoumlruumllen devlet duumlzeninin işleyişine

bakıldığında belli bir dinin ldquoyasardquo eliyle yuumlruumlrluumlğe koyulmadığı goumlruumlluumlr Ancak oumlte

yandan bu doğru tespit Platonrsquoun dine yaklaşımını ccediloumlzuumlmleyen araştırmacılar

iccedilin fevkalade yanlış bazı oumlnkabullerin de kaynağı durumundadır Nitekim Platon

Devletrsquote Yasalarrsquoda veya herhangi bir diyalogunda adı koyulmuş belli bir dini

inancın nomos vasıtasıyla guumlvence altına alınmasını oumlnermez fakat bu onun din

konusunda kayıtsız bir toplum oumlngoumlrduumlğuuml anlamına gelmemektedir Yukarıda

değindiğimiz gibi dinin kurumsallaşmasının Platonrsquoun devleti iccedilin ccediloğu

bakımlardan vazgeccedililmez oluşu Devletrsquoin daha ilk boumlluumlmlerinde accedilık biccedilimde

ortaya ccedilıkacaktır

Gerccedilekten de Platonrsquoun Kallipolisrsquoi ne kadar sade teferruattan uzak bir

başlangıccedilla kurulursa kurulsun onda dini bir yapının tartışma goumltuumlrmez

gerekliliğini sezmemiz fazla zaman almayacaktır Bizzat Platonrsquoun 369b

paragrafından itibaren betimlemeye başladığı suumlreci kısaca oumlzetlersek polisrsquoin

oluşmasını kaccedilınılmaz hacircle getiren ilk etken her bir insanın kendi eksiklerini

karşılamakta yetersiz kalması bu eksiklerin sayıca ccediloğalması nedeniyle de

birccedilok insanın bir araya gelmesidir Platonrsquoda işte bu kadar goumlsterişsiz yalın bir

başlangıccedilla polisrsquoin varlığından soumlz etme imkacircnı buluruz Bu yalınlık bir suumlreliğine

devam eder ve bu suumlre zarfında topluluktaki ilişkiler suumlrekli en sıradan ihtiyaccedil ve

alış-verişler uumlzerinden kurulur Sırasıyla yiyecek barınak giysi Fakat bu

ihtiyaccedillar bile aslında hiccedil de kuumlccediluumlk olmayan bir emekler silsilesi meydana

getirecektir Boumlylece ilk karmaşık sistemlerden biri olan goumlrev dağılımının ortaya

ccedilıkması kaccedilınılmaz olacaktır Az sonrasında Glaukonrsquoun isteğiyle yurttaşların

yaşamlarını rahat yataklar ccedileşitli meyveler etler yemek masası ve goumlsterişli

eşyalar gibi luumlks hayatın oumlgeleriyle rahatlatmaya başlayınca bu karmaşıklığın

boyutu daha da buumlyuumlr Sokrates devletine bunların her birini goumlnuumllsuumlzce dahil

etmektedir ve dahil edilen her yeni oumlge yeni birccedilok ihtiyacı da beraberinde

51

getirmektedir Oumlrneğin Sokratesrsquoin başta pek yanaşmadığı et yemekleri

Glaukonrsquoun isteğiyle devlette serbest bırakılınca artık hekimlere de ihtiyaccedil

duyulacağı anlaşılmış olur (373d) Bir zincirleme hacirclinde ihtiyaccedillar arttıkccedila

masraflar da artar ve yeterli sayıda hayvan otlatmak ve ekip biccedilmek iccedilin yeni

toprak arayışları başlar Bu durumsa savaşların habercisidir Oumlte yandan savaş

devleti koruyabilecek buumltuumln donanımlara sahip bekccedililere ihtiyaccedil duyulacağı

anlamına gelir Bu donanımlarsa devletin ilk kurulduğu guumlnlerdeki ihtiyaccedillar

kadar yalın ve goumlsterişsiz değildir Nitekim bekccedililerin aynı anda hem filozof hem

tutkulu hem ccedilevik hem de guumlccedilluuml olması gerekmektedir Devletin en temel

kurumlarından biri olan eğitim boumlylelikle zorunlu hacircle gelmiştir

Platon ccedilocuk yaşlardaki eğitime başlanacak muumlfredat olarak ldquoeskilerden buguumlne

suumlruumlp gelen en iyi yetiştirme tarzırdquo dediği beden eğitimi ve muumlziği oumlnerdikten

sonra bu muumlziğe hikacircyeyi17 de dahil eder ve mitin18 Platonrsquoun felsefesindeki

seruumlveni boumlylece başlamış olur (376e) Hemen ardından mitin doğru veya yalan

olduğuna bakılmaksızın faydalı olduğu suumlrece ccedilocuklara anlatılması gerektiğini

soumlyleyecektir

Bu paragraf aynı zamanda Platonrsquoun Devletrsquoindeki meşhur şair ambargosunun

da ilk belirdiği yerdir Uumlstelik Platon bu ambargoyu Yunan mitlerinin başlıca iki

kaynağı Hesiodos ve Homerosrsquoun adlarını doğrudan vererek duyurur nitekim

onlar tanrıları ve mitik kahramanları gerccedilekte olduklarından farklı goumlstererek

ccedilocukların ve genccedillerin yalan yanlış yetişmesine neden olurlar Oysa şairlerin

yapması gereken tanrıları her nasılsalar oumlyle tasvir etmektir Tanrı iyi olduğu iccedilin

koumltuumlnuumln sebebi olamaz muumlkemmel olduğu iccedilin değişmez ve farklı kılıklara

buumlruumlnmez insanlara yalan soumlylemez ve onları kandırmaz Oumlte yandan yurttaşlar

17 Burada ldquohikacircyerdquo soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγος soumlzcuumlğuumlnuumln tercih edilmiş olması dikkat ccedilekicidir 18 Guthriersquonin yukarıda atıf yaptığımız tespitinden hareketle buna bir ccedileşit din de diyebiliriz Nitekim Platonrsquoun filozof kralının halka anlatacağı mitlerin oumlnemli bir kısmı kutsal olana goumlnderme yapar dolayısıyla tanrının guumlya φύσιςrsquoe yerleştirdiği hakikati bulup ccedilıkarır ve halka goumlsterir Devletrsquoin 427brsquosindeki bir nevi ldquolaikrdquo devlet anlayışına doumlnuumlk soumlzlere gelince ndashki bu aynı zamanda νομοθέτης olan filozofun tapınak kurma ve rituumleller koyma işinden geri durmasıdırndash aslında yeni bir teolojiden bahseden Platonrsquoun felsefesinde aşağıda değineceğimiz uumlzere Sokratesrsquoin sadık bir Olympos dindarı olmasına benzer biccedilimde bir ccedilelişki olarak kendini goumlsterir Mit ve dinden aynı şeyleri anlayacağımızı birinci boumlluumlmde belirtmiştik ki Sokratesrsquoin 427brsquode tapınakla ilgili ldquoyasardquo koyma işlerini tanrı Apollonrsquoa tevdi etmesi Platonrsquoun mitolojik yaklaşımına bir başka oumlrnektir

52

yiğit olmaları ve oumlluumlmden korkmamaları gerektiği iccedilin Hadesrsquoin korkunccedil yurdunu

veya oumlluumlm acısıyla kıvranan kahramanları anlatan şiirler de yasaktır (379b-388d)

Şaire getirilen bu yasak mit anlatma yetkisini elinden almak anlamına gelir

Devletin bu yaptırımını Platon 385crsquode ldquokoro vermemekrdquo (χορον μὴ διδόναι)

deyimiyle ifade eder yani devlet şairden desteğini ccedilekmektedir Oumlte yandan

νομός mit anlatma bir kelimeyle yalan soumlyleme (ψεύσασθαι) yetkisini yalnızca

devleti youmlnetenlere tanıyacaktır (389b)

Bununla beraber Platon anlattığı veya anlattırdığı bir mitin yalan (ψεῦδος)

olduğunu nadiren itiraf eder ve bunun ilk oumlrneği de Devletrsquoteki ldquosoylu yalanrdquo

(γενναῖος ψευδομένος) meşhur ldquotoprağın oğullarırdquo mitidir Sokrates bunu

inanılması ccedilok zor bir mit olarak tanıtırken bu yalanı soumlyleme succedilunu da şairlerin

uumlzerine yıkıverir

32 Yeni tanrılar icat etmek

Geleneksel teolojinin Platonrsquoda şahit olduğumuz bu reddiyesi başka bir teoloji

inşa edeceği anlamına gelir Nitekim Sokratesrsquoe youmlneltilen ldquoyeni tanrılar icat

etmerdquo succedillaması da bu yeni teoloji inşasının bir sonucudur Ksenophon

Sokratesrsquoten Anılarrsquoın ilk satırlarında bu konuya değinirken hem boumlyle bir

succedillamaya ccedilok şaşırdığını soumlyler hem de succedillamanın asıl dayanağının ldquodevletin

tanrılarına sadık olanrdquo Sokratesrsquoin ara sıra soumlzuumlnuuml ettiği kendisine yol goumlsteren

bir daimonion olduğu tahmininde bulunur ldquoDoğrusu Sokratesrsquoin kendi iccedilindeki bir

daimonionrsquoun yol goumlstericiliğinden soumlz ettiği kulaktan kulağa yayılmıştıhelliprdquo

(Ksenophon 1921 112)19

19 Ksenophonrsquoun bu tahmini Euthyphronrsquoda da doğrulanmaktadır (3a) Oumlte yandan bu daimonion iccedilin diyaloglardaki bazı oumlrnekler şoumlyledir Theaitetos 151a ἐνίοις μὲν τὸ γιγνόμενόν μοι δαιμόνιον ἀποκωλύει συνεῖναι (ndashkendi daimonionrsquoum onların kimileriyle birlikte olmaktan beni alıkoydu) Euthyphron 3b μανθάνω ὦ Σώκρατες ὅτι δὴ σὺ τὸ δαιμόνιον φῂς σαυτῷ ἑκάστοτε γίγνεσθαι (ndashanlıyorum Sokrates seni her defasında bir daimonionrsquoun tuttuğunu soumlyluumlyorsun) Savunma 40brsquodeki τὸ τοῦ θεοῦ σημεῖον da Sokratesrsquoin bu varlık iccedilin kullandığı bir diğer addır

53

Bu Sokratik δαιμόνιονrsquou geleneksel Yunan dinindeki δαίμωνrsquola bir tutmak zorlama

bir yorumdur Zaten Sokratesrsquoin diyalogların değişik yerlerinde aktardığı biccedilimiyle

bu daimonion kişisel tanrı olan daimocircnrsquodan farklı olarak yazgı veya talihini

belirlemediği gibi Sokratesrsquoe yapması gerekenleri değil yapmaması gerekenleri

soumlylemektedir (krş Liddell amp Scott 1884 s 322) Bununla birlikte Ksenophonrsquoun

aynı boumlluumlmde anlattığına goumlre Sokrates bir yandan devletin inandığı tanrılara

(οὓς ἡ πόλις νομίζει θεούς) inanmış ve bu inanış uyarınca tapınakta ve evinde sık

sık kurban kesmiş hatta zaman zaman kacirchinlere danıştığı bile olmuş diğer

yandansa kacirchinlik geleneğinde Yunanların en fazla başvurduğu tarla ev evlilik

itibar gibi konularda dinden bu şekilde bir beklentiye kapılmanın akıl dışı olduğunu

accedilık accedilık soumlylemekten ccedilekinmemiştir

Bu bir ccedilelişki olarak goumlruumllebilir Ancak arka planda bizi buguumlne kadar

duumlşuumlnduumlrmekle beraber artık aşina olduğumuz Kriton şablonu yatar nomos adil

davranmamıştır ama yine de bir yurttaş olarak Sokratesrsquoin mecburicirc istikameti

ona boyun eğmektir Devletrsquoin yukarıda alıntıladığımız pasajının hemen

devamında gelen ldquotanrırdquo tanımlarıyla20 da ccedilelişik olması hesaba katılırsa

Sokratesin Olympos panteonuna sadık dindar bir yurttaş olması dini inancı

resmicirc bir kurum bir nomos olarak tanıma eğiliminde olduğunu goumlsterir Bu nomos

telakkisi sayesindedir ki Platonrsquoun oumlrnek insanı tıpkı Atinalı yargıccedilların adil

olmadıklarını bile bile Kritonrsquoun yalvarmalarını geri ccedilevirdiği gibi Olympos

tanrılarının gerccedilek olmadıklarını bile bile kurban kesme ve kacirchine danışma

rituumlellerine duumlzenli olarak katılmayı suumlrduumlruumlr

Kehanet konusu Sokratesrsquoin phusis-nomos karşıtlığında tuttuğu safı belirlemek

iccedilin bize oumlnemli arguumlmanlar sunmaktadır Bunların en başındaysa hiccedil şuumlphesiz

iki kehanet vardır Biri yukarıda soumlz ettiğimiz daimonion diğeriyse Sokratesrsquoin

Khairephon aracılığıyla oumlğrendiği meşhur Delphoi kehaneti

Platonrsquoun yazdığı Savunmarsquonın 20e ve sonraki kısımlarında Sokrates soumlzlerini bu

konudaki beyanlara ayırır Anlattığına goumlre Khairephon ndashgoumlruumlnuumlşte kendi

20 382arsquodan itibaren goumlrduumlğuumlmuumlz bu tanımlamalar oumlzetle tanrının biccedilim değiştiremeyen aldatmayan zaafları olmayan bir varlık olması Homerik-Hesiodik teolojiye bir itiraz olmasının yanında apaccedilık bir İtalyan felsefesi bilhassa Ksenofanes etkisi altındadır

54

kararıylandash gidip Delphoi kacirchinine ldquoSokratesrsquoten daha bilge birinin olup olmadığınırdquo

danışır kacirchin kadının cevabı şaşırtmaz Sokratesrsquoten daha bilgesi yoktur

Sokrates bu mitik arguumlmanın ardından kehanet hakkında kendi akıl yuumlruumltmeleri

sonucunda vardığı kararı da accedilıklamaktan geri durmaz Başka bir deyişle ldquoen

bilgerdquo olduğuna dair iddiasını oumlnce mit aracılığıyla ve ardından diyalektik

youmlntemle kanıtlama yoluna gider Atinarsquoda ldquobilgerdquo diye anılan her adamın kapısını

ayrı ayrı ccedilalar hepsinin bilgeliğini soru-cevap youmlntemini (διαλέγομαι) kullanarak

sigaya ccedileker diyalektiğin vardırdığı sonuccedil da mitinkiyle aynıdır

Sokratesrsquoin bu anlattıklarının ldquomitikrdquo diye nitelediğimiz kehanet kısmı Platonrsquoun

buumltuumln diyaloglarında ortaya koyduğu mitoloji yaklaşımının adeta ccedilekirdeğini

esasını teşkil eder Nitekim Sokratesrsquoin kehanet meselesine giriş yaptığı 20ersquonin

son cuumlmleleri şoumlyledir

οὐ γὰρ ἐμὸν ἐρῶ τὸν λόγον ὃν ἂν λέγω ἀλλ᾽ εἰς ἀξιόχρεων ὑμῖν τὸν λέγοντα

ἀνοίσω τῆς γὰρ ἐμῆς εἰ δή τίς ἐστιν σοφία καὶ οἵα μάρτυρα ὑμῖν παρέξομαι

τὸν θεὸν τὸν ἐν Δελφοῖς ndashCcediluumlnkuuml konuştuğum soumlzler kendi soumlylediklerim

değil aksine sizin pek guumlvenmeye değer bulduğunuz birinin soumlyledikleridir

Şayet benimki gibisine de bilgelik denebilecekse buna Delphoirsquodeki tanrıyı

şahit goumlstereceğim (Savunma 20e)

Bu Sokratesrsquoin tıpkı ldquodevlet tanrılarırdquo iccedilin kurbanlar kesmesinde olduğu gibi

kurumsal nomos guumlvencesi altındaki bir Olympos tapınağından icazet talep ettiği

anlardan biridir Lysiasrsquoın ısrarlarına rağmen Atina yargıccedilları oumlnuumlnde sofistik bir

savunma yapmayı reddeden Sokrates (Laertios 2013 II40) succedilsuzluğunu

ıspatlamak adına mite başvurmaktan ccedilekinmemiştir Ccediluumlnkuuml onun dindarlığı

φύσιςrsquoin değil νομόςrsquoun uumlzerinde biccedilimlenmiş devletin ve hukuğun talep ettiği

uylaşıma dayalı bir dindarlıktır Platonrsquoun oumlngoumlrduumlğuuml ὁσιότης veya εὐσέβεια da

bundan başkası değildir (krş Devlet 382a vd)

Sonuccedil olarak Sokrates metaforik de olsa bu duruşmanın belli başlı yerlerinde

Atina yargıccedillarına değil ama Atina tanrılarına yakarıştadır Fakat başka tuumlrluuml

davranabilir miydi Denilebilir ki bu tapınaktan icazet almaya ccedilalışan filozoflar

iccedilin ilk ve tek oumlrnek değildir Nitekim doğrudur yazdığı kitabı goumltuumlruumlp Artemisrsquoin

sunağına bırakan Herakleitosrsquou hatırlayalım Oumlte yandan bunun aksi

oumlrneklerinden de soumlz etmek muumlmkuumlnduumlr Yine Sokrates gibi goumlccedilmen olarak

55

Atinarsquoya gelen Protagoras ve Anaksagoras tapınak ve politik iktidarla burun

buruna geldiklerinde mitolojiye başvurmayı akıllarından bile geccedilirmemişlerdir

Anaksagoras guumlneşin alevde kızdırılmış bir maden kuumllccedilesi olduğunu

soumlylediğinde Periklesrsquoin muhalifi olan Diopeithes bunu fırsat bilerek filozofu

mahkemeye vermiştir gerekccedilesiyse tanrısal bir goumlk cismi hakkında bilgiler

oumlğretmeye kalkışmasıdır Bunun uumlzerine Anaksagoras mitolojiye başvurup da

Atina tanrılarından icazet alma yoluna gitmez şehri terk eder (Kranz 1994 s

145) Protagoras da tanrıların oumlluumlmluumller tarafından hiccedilbir şekilde anlaşılıp

bilinemeyeceğini soumlyleyince Atinalılar tarafından kitapları toplatılarak yakılır ve en

sonunda suumlrguumlne goumlnderilirken herhangi bir mitolojik yaklaşıma sarılma

girişiminde bulunmayacaktır (Kranz 1994 s 193 krş Theaitetos 162e)

Bununla birlikte Sokratesrsquoin tarihin en uumlnluuml duruşmasında ortaya koyduğu bu

mitolojik tavırla karşılaştırabileceğimiz en iyi oumlrnek Platonrsquodan yaklaşık iki yuumlzyıl

oumlnce ve yine Delphoi tapınağı etrafında doumlnen Thalesrsquoin ldquobilgeler bilgesirdquo

unvanını ısrarla reddetme hikacircyesidir

Laertiosrsquoun aktardığı eğlenceli hikacircyeye goumlre İyonyalı genccediller Miletoslu

balıkccedilılardan bir ağ satın almışlar ve avlanırken ağlarına bir uumlccedilayak takılmıştır

Bunun uumlzerine Delphoi kacirchinine birini yollamışlar ve tanrıdan kehanet

beklemişler Gelen cevaba goumlre uumlccedilayağı ldquoherkesin en bilgesinerdquo (τίς σοφίῃ

πάντων πρῶτος) vermelilermiş Herkes bu bilgenin Thales olduğunda hemfikir

olduğu iccedilin uumlccedilayak ona goumlnderilmiş Fakat Thales bu payeyi kendisine uygun

bulmadığından uumlccedilayağı başkasına vermiş ve o da bir başkasına boumlylece uumlccedilayak

en sonunda Solonrsquoa ulaşmış Yine Laertiosrsquoun aktardığı aynı hikacircyenin başka bir

versiyonunda bir Arkadyalının oumlluumlrken ldquobilgelerin en yararlısınardquo verilsin diye

kupa Thalesrsquoe getirilmiş Thales bir oumlnceki versiyonda olduğu gibi kupayı yine bir

başkasına vermiş ama bu defa kupa doumlnuumlp dolaştıktan sonra yeniden Thalesrsquoe

gelmiş (Laertios 2013 I28-29)

Goumlruumllduumlğuuml gibi bu oumlrnekte bir devlet tapınağı olan Delphoi tarafından ldquoen bilgerdquo

unvanı kendisine verilmiş bir İyonya filozofunun bu yuumlce payeyi ısrarla

reddettiğine şahit oluruz Accedilıktır ki bu olay tarihsel gerccedileklikle alakasız bir mitse

56

bile Thalesrsquoin tapınakla boumlyle yakın bir icazet takdis ilişkisi kurmaktan kaccedilmasını

metaforik biccedilimde goumlstermektedir

33 Protagorasrsquoın Erdem Miti ve Sokratesrsquole Aynılaşması

Platonrsquoun hem Devletrsquote hem de Yasalarrsquoda kurduğu iki politeia iccedilin de νομόςrsquoun

mutlak belirleyiciliğini benimsediği kuşkusuzdur Kallipolisrsquote νομός youmlnetici

filozoflardan uumlretici zanaatkacircrlara kadar istisnasız her yurttaş iccedilin bağlayıcıdır

Oumlrneğin 519drsquode filozofların yeniden mağaraya inmeleri ve oradaki tutsakları

kurtarıp aydınlığa ccedilıkarmaları gerektiğini soumlyleyen Sokratesrsquoe Glaukon bunun

onları muumlmkuumln olandan daha koumltuuml bir hayata zorlamak anlamına geleceği

cevabını verince Sokrates νομόςrsquotan ne anladığını accedilıkccedila ortaya koyan şu

cuumlmleyi soumlyler

Bir defa daha unuttun ki sevgili dostum νομός devletteki hiccedilbir sınıfın oumlzel

mutluluğunu sağlamaya ccedilalışmaz onun amacı mutluluğu devletin tamamı

iccedilin uumlretip ortaya ccedilıkarmak ikna veya zorlama yoluyla (πειθοῖ τε καὶ ἀνάγκῃ)

yurttaşlar arasında uyum sağlamak(tır)hellip (Devlet 520e)

Burada νομόςrsquoun ikna guumlcuumlnuuml diyalektikten ve mitten zorlama guumlcuumlnuumlyse kolluk

kuvvetinden alacağından şuumlphe etmek iccedilin bir nedenimiz yoktur Bununla birlikte

devletin buumltuumlnluumlğuumlnuuml koruyan ve yurttaşları bir arada tutan tek guumlcuumln νομός

olduğundan da şuumlphe edemeyiz

Kallipolisrsquoteki νομόςrsquoun ilkel toplumsal ilişkiler ve işboumlluumlmuumlyle birlikte ortaya ccedilıkıp

ccediloğaldığı şablon Magnesiarsquoda da kendini tekrar eder Ancak Yasalarrsquoda

oumlrneklemenin yapıldığı yer ccedilok eski geccedilmişte insanların bir araya geldikleri ilk an

tasarısına dayanan bir zihin deneyi değil mitik bir anlatının bu iş iccedilin sunduğu ccedilok

daha geniş bir hayali zemindir Tufan (κατακλυσμός) salgın hastalık (νόσος)

tuumlruumlnden ldquoeski soumlylentilerderdquo (οἱ παλαιοὶ λόγοι)21 geccedilen ve sonucunda insan

soyundan ccedilok az kişinin kaldığı olaylar (676b vd ayrıca krş Timaios 22b Kritias

21 Platon tıpkı Devlet 373drsquode olduğu gibi Yasalarrsquoın burasında da ldquosoumlylentirdquo soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγοςrsquou tercih ediyor

57

112a vd) Oumlte yandan Yasalarrsquoda da hikacircye Devletrsquotekiyle benzer biccedilimde ilerler

ve insanların kalabalıklar hacirclinde bir arada yaşamaya başlamasıyla karmaşık

politika organizasyonlarının dolayısıyla νομόςrsquoun nasıl zorunlu bir ihtiyaccedil hacircline

geldiğini goumlstermeye ccedilalışır

Politika bahsinde de değineceğimiz gibi 5 yuumlzyılda Atinarsquonın iki buumlyuumlk felsefi

ekoluuml olan Sokratesccedililerin ve Sofistlerin ikisi birden mevcut duumlzenden hoşnutsuz

olduklarını olaylar veya eserler vasıtasıyla bir şekilde belli etmişlerdir Bunlardan

ilki devletin mevcut νομόςrsquounun δικαιοσύνη erdemini taşımadığı ikincisiyse bu

νομόςrsquoun φύσιςrsquole hiccedilbir zaman bağdaşamayacağı fikirlerinden hareketle rejim

karşıtı bir perspektif ortaya koyar Sokratesccedililerin hoşnutsuzluğunun birinci ve en

buumlyuumlk kanıtı olarak Savunmarsquodan Phaidonrsquoa giden suumlreccedil goumlsterilebileceği gibi

Sofistlerin hoşnutsuzluğunu ise ilkin Sofist Protagorasrsquoın yukarıda değindiğimiz

suumlrguumln hikacircyesinden ikinci olarak da diyaloglarda satır aralarından

ccedilıkarabildiğimiz arguumlmanlardan tespit edebiliriz Oumlte yandan bu hoşnutsuzlukta

ortak olsalar bile din ve devlet işlerinde φύσις ve νομός ayrılığı noktasında

Sokratesccedililerle Sofistlerin dahil oldukları saflar her zaman karşı karşıyadır

Nitekim yukarıda νομόςrsquoun Devletrsquote ve Yasalarrsquoda zorunlu olarak ortaya ccedilıkışı

bahsinde soumlylediğimiz gibi Platon νομόςrsquoun varlığını değil adaletsizliğini

eleştirirken Sofistlerin rahatsızlığı doğrudan doğruya νομόςrsquoun varlığıyla ilgilidir

Platonrsquoa goumlre νομός ve yaptırımları iyi22 Sofistlere goumlreyse φύσιςrsquoe aykırı olduğu

iccedilin koumltuumlduumlr Diyaloglarda bu konuda iki ekol arasındaki zıtlaşmayı en net

biccedilimde Protagoras ve Gorgiasrsquota goumlrebiliriz

Bunların bilhassa birincisinde Sokratesrsquole başta Protagoras olmak uumlzere birkaccedil

buumlyuumlk Sofist arasındaki tartışmanın esas konusu erdemin oumlğretilebilirliği olmakla

beraber konuşmaların etrafında doumlnuumlp durduğu kavramlar iyiliğin kaynağı olarak

φύσις ve νομός aynı zamanda bu νομόςrsquola beraber bahsi accedilılan νομοθέτηςrsquotir

Hatırlanacağı gibi erdemleriyle meşhur devlet adamı Perikles kendi ccedilocuklarına

bu erdemliliği ne oumlğretebilmiş ne de miras bırakabilmiştir (320a ayrıca krş

Menon 93b vd) Bu durum erdemin φύσιςrsquote olduğunu soumlyleyen Protagorasrsquoı da

22 Kritonrsquoda goumlrduumlğuumlmuumlz gibi νομόςrsquoun yaptırımı Sokratesrsquoe baldıran zehiri iccedilirmeye bile varmışken hacirclacirc lsquoiyirsquodir ki Sokrates bundan kaccedilmayı aklından geccedilirmez

58

onun νομόςrsquola garanti altına alınabileceğini duumlşuumlnen Sokratesrsquoi de zor durumda

bırakacaktır En nihayetinde her ikisi de savundukları iddiadan oumlduumln verircesine

hatta bir bakıma iddialarını birbirleri arasında değiş-tokuş etmiş gibi tartışmayı

sonlandırırlar

Diyalogun başlarında Sokrates Protagorasrsquotan erdemin oumlğretilebileceğini

goumlstermesini herkesin oumlnuumlnde ve accedilık yuumlrekli bir ısrarla isteyince yaşlı adamın

koltukları kabarmıştır Şoumlyle sorar

hellip Sokrates bunu senden esirgemem ama nasıl goumlstereceğimi soumlyle yaşlı

bir adamın kendisinden daha genccedil adamlara μῦθος anlatması gibi mi

yoksa λόγοςrsquola adım adım giderek mi (320c)

Toplantıdakiler bunun kararını Protagorasrsquoa bırakınca yaşlı adam ldquoelbette μῦθος

dinlemekten hoşlanırsınızrdquo diyerek anlatmaya koyulur 320d-322d paragrafları

boyunca aktarılan hikacircye oumlzetle Prometheus ile Epimetheusrsquoa verilen

yetenekleri ilk insanlar arasında eşit paylaştırma goumlrevinin Epimetheusrsquoun

beceriksizliği yuumlzuumlnden başarısızlıkla sonuccedillanması yeteneklerin adaletsiz

dağıtımı sonucu insanlar arasında guumlccedil dengesizliğinin belirmesi ve boumlylece

birbirlerini yok etmeye başlamaları nihayet Zeusrsquoun insanların buumlsbuumltuumln ortadan

kalkacağı kaygısıyla Hermesrsquoe insanları utanma (αἰδώς) ve adaletle (δίκη)

donatma goumlrevini vermesini konu alır

Goumlrevi kabul eden Hermes Zeusrsquoa bu iki duyguyu tıpkı τέχνηrsquoler gibi farklı farklı

insanlarda mı yoksa hepsinde mi olacak biccedilimde pay edeceğini sorunca Zeus

herkesin payını almasını buyurur

Hepsi payını alsın ccediluumlnkuuml diğer τέχνηrsquoler gibi bundan da azlar pay alırsa

devletler meydana gelemez Ardından onlar iccedilin benden şu νομόςrsquou koy

Utanma ve adaletten payını alamayanlar devletteki bir hastalık gibi goumlruumlluumlp

oumllduumlruumlleceklerdir (Protagoras 322d)

Bu mitik kısım Protagorasrsquola Sokrates arasındaki Sofist-filozof ayrımının

bulanıklaştığı neredeyse ortadan kalktığı ilk yerdir Ccediluumlnkuuml bilindiği gibi bu mitle

ccedilok benzer biccedilimde Platon da ilk diyalogundan son diyaloguna kadar başta iyi

olmak uumlzere adalet oumllccediluumlluumlluumlk bilgelik cesaret gibi ideaların hepsinin bilgisinin

ruhta bulunduğunu soumlylemektedir Bununla beraber Sokratesrsquoin erdemler

konusunda Protagorasrsquola ayrı duumlştuumlğuuml tek yer yani soumlzuumlnuuml ettiğimiz bulanıklığı

59

bir nebze de olsa giderebilecek yegacircne ayrım erdemin oumlğretilebilir (διδακτόν)

olup olmadığı tartışmasında ortaya ccedilıkar Fakat yine de Protagoras ve Platoncu

erdemler arasındaki benzerliğin ccedilok daha ileri gittiği pasajlar hacirclacirc vardır Oumlrneğin

322ersquode Protagoras adalet (δικαιοσύνη) ve oumllccediluumlluumlluumlkten (σωφροσύνη) kendi

oumlngoumlrduumlğuuml erdemler olarak soumlz eder Bunlar aslında Protagorasrsquoın daha geride

319arsquoda oumlğrettiğini soumlylediği lsquopolitika sanatırsquonın (πολιτική τέχνή) iccedileriğinde

mevcutturlar Nitekim Protagoras diyalogun akışında bunları yer yer lsquopolitik

erdemlerrsquo (ἀρετή πολιτική) diye de adlandıracaktır

Bununla beraber yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Protagoras mitinde Sokrates ve

Protagoras arasında beliren tam da meseleyi kapatırken anmaya değer

fevkalade ccedilarpıcı bir benzerlikten daha soumlz edebiliriz Bilindiği uumlzere felsefe

tarihinde Protagoras ve Menon Euthydemos ve Gorgiasrsquola birlikte aynı

doumlrtlemenin diyalogları olarak ele alınmıştır Benzer biccedilimde erdemin oumlğretilebilir

olup olmadığı sorusu Menonrsquoda olduğu gibi Protagorasrsquota da ccediloumlzuumlmsuumlz

kalmaktadır Her ikisinde diyalogda da kendi erdemliliğini ccedilocuklarına vermekte

başarısız devlet adamları ccedilarpıcı bir sorun olarak belirmekte bu itibarla her

ikisinde de bilginin doğuştan (εν τῃ φύσῃ) gelip gelmediği tartışma konusu

edilmektedir Ancak iki diyalog arasındaki en ilgi ccedilekici benzerlik hacirclacirc şudur

Protagorasrsquota yaşlı Protagorasrsquoa soumlyletilen mitteki Zeusrsquoun Hermes eliyle

insanlara utanma ve adaleti pay ettiği ve pay alamayanların yasayla

cezalandırıldığı kısımlar Menonrsquoda Sokratesrsquoe soumlyletilen bir cuumlmleyle birebir

oumlrtuumlşmekte oumlzetle Menonrsquodaki Sokrates cuumlmlesi apaccedilık biccedilimde Protagorasrsquotaki

Sofist mitine atıf yapmaktadır

Bu akıl yuumlruumltmemizden şu ortaya ccedilıkıyor ey Menon Erdem bizde insanlar

arasında pay edilmiş bir tanrı parccedilası olarak goumlruumlnuumlşe gelir elbette ondan

payını almış olanlar iccedilin (Menon 100b)

60

34 Platonrsquoun felsefesinde ψυχή

Sokratesrsquoin katlini tasarlayan Olympos dindarlarıyla Platon arasındaki en buumlyuumlk

farklardan biri ψυχή kavrayışından ileri gelir Diyalogların kimi yerlerinde bu

kavrayış farkı Orpheus dizeleri hacirclinde veya Pythagorasccedilı bir tanrı imgesi olarak

accedilığa ccedilıkar ve her iki durumda da etik etrafında doumlnuumllen asıl mihverdir

Diyalogların bazı başka yerlerindeyse Platonrsquoa oumlzguuml ψυχήrsquoyi mitik bir anlatının

oumlgesi olarak goumlruumlruumlz Bu yerler bize ccediloğunlukla etiğin yanında epistemolojik bir

ccedilerccedileve de sunar Oumlte yandan bu kavramın Homerik-Hesiodik doumlnemlerde ldquoruhrdquo

diye karşılama imkacircnından henuumlz soumlz edemediğimiz iccedilin en azından Platon

bahsi accedilılıncaya kadar ψυχή şeklinde yazmayı uygun buluyoruz

Homerosrsquoun duumlnyasında ψυχή bizim alıştığımız hacircliyle ldquobedenrdquo karşıtı bir ldquoruhrdquo

olarak tasarlanmamıştır Buna goumlre ψυχήrsquonin buumltuumln yetileri yalnızca kişinin

hayata olduğu suumlre iccedilinde etkin ve olanaklıdır oumlluumlmuumln gelmesiyle birlikte kişinin

varlığı her anlamda ortadan kalkmış olur (Rohde 1925 s 5) Bunun anlamı

Homerosrsquota bizim geleneksel kavrayışımızın aksine oumlluumlm sonrasında ψυχή

olarak gidilecek bir ceza-oumlduumll veya son yargı yerinin bulunmadığıdır Bu

bakımdan ψυχή sadece yaşayanlar duumlnyasındaki canlılığı bedenin hareket

edebildiği ve yaşamsal faaliyetlerini yerine getirebildiği oumlluumlm oumlncesi hacirclini ifade

eder Eski Yunanca soumlzluumlklerinde soumlzcuumlğuumln ilk sıralardaki karşılığının ccediloğu

zaman ldquohayatrdquo olması da bundandır Bununla birlikte Homerik ψυχήrsquonin bazı

bakımlardan geleneksel ldquoruhrdquo kavrayışıyla oumlrtuumlştuumlğuuml noktalar da yok değildir

Oumlrneğin oumlluumlnce ruh bedenden ndashağız ya da accedilılan bir yara yoluylandash ayrılan

biccedilimce belli belirsiz yarı goumlruumlnuumlr bir duman (İlyada xxiii100) ya da goumllge

(Odysseia xi207) gibi ele avuca gelmeyen uccedilucu bir varlıktır Hesiodosrsquoun

ψυχήrsquosine gelince bize Homerosrsquounkine goumlre ccedilok daha kısıtlı bir inceleme imkacircnı

sunar Nitekim soumlzcuumlk Theogonia ve İşler ve Guumlnlerrsquoin tamamında yalnızca bir

defa geccedilmektedir χρήματα γὰρ ψυχὴ πέλεται δειλοῖσι βροτοῖσιν(ndashccediluumlnkuuml para

hayatıdır zavallı yoksulların) Bu ise soumlzcuumlğuumln yine Homerosrsquotaki anlamlarından

birine uygun olarak kullanıldığını goumlsterir Bununla birlikte Hesiodosrsquota ve

Homerosrsquota Hades uumllkesinin varlığı aynı zamanda Odysseiarsquonın XI kitabında

61

Odysseusrsquoun bu uumllkeye vardığını ve oumlluumllerle buluşup konuştuğunu anlatan

dizeler Homerik doumlnemde bir oumlte-duumlnya tasavvurunu tartışmasız hacircle getirir

getirmesine ancak son tahlilde goumlz oumlnuumlnde bulundurulması gereken en oumlnemli

nokta Homerik-Hesiodik ψυχήrsquonin oumlte-duumlnyadaki yaşamla ilişkisinin bizim

geleneksel ldquoruhrdquo imgesine yuumlklediğimiz anlamdan buumlsbuumltuumln farklı oluşudur

Ancak Platonrsquoa gelindiğindedir ki ψυχήrsquoyi artık ldquoruhrdquo diye karşılama imkacircnından

soumlz edebiliriz Ccediluumlnkuuml ψυχήrsquonin oumlte-duumlnyalarla ve hatta oumlluumlmsuumlzluumlkle olan bağı

Platonrsquoda goumlruumlnuumlr hacircle gelmiştir Onun ψυχήrsquoden anladığı şey Homerosrsquotaki gibi

bedene canlılık ve hareket etme kabiliyeti vermekle sınırlı bir yaşamsal parccedila

değil insanın oumlluumlmsuumlz yanıdır Başka bir deyişle Platonrsquoun ψυχήrsquosi bilme

arzulama duyum karar verme vs yetilerin yanında ve en oumlnemlisi olarak bir oumlte-

duumlnya tasarımıyla anlaşılır hacircle gelebilmektedir Bu tasarımın merkezindeyse

ruhgoumlccediluuml miti bulunur

a) Phaidon Devlet ve Gorgiasrsquota ruhun yolculuğu

Sokrates Phaidon 63crsquode kendisi iccedilin uumlzuumllen dostlarına ve oumlğrencilerine

soumlylediğine goumlre oumlluumlmden sonra gerccedilekten iyi birer efendi olan tanrılarla

buluşacağından hiccedilbir şeyden olmadığı kadar emindir (διϊσχυρίζομαι) Burada

kullanılan fiilin ldquobel bağlamak guumlvenmekrdquo anlamından da anlaşılacağı uumlzere

Sokratesrsquoe bu cuumlmledeki guumlven hissini veren şey bir akıl yuumlruumltme veya logos

etkinliği değil mitik bir oumlğretidir Dolayısıyla bir epistemersquoye hatta pistisrsquoe bile

değil sezgisel bir tasdiklemeye işaret eder İnsanın beden kısmı oumllecektir fakat

ruh kısmı oumlluumlmsuumlzduumlr

Ruhun oumlluumlmsuumlz olduğundan başka diyaloglarda da soumlz edilmektedir fakat

Phaidonrsquou bu konuda ilk sıraya getiren oumlzelliği bu oumlluumlmsuumlzluumlk goumlruumlşuuml bağlamında

ima ettiği kaynağının alabildiğine gizemli ve ilginccedil olmasıdır

Elbette diğer diyaloglarda aynı bilgi kaynağına yapılan oumlrtuumlk veya şiirsel atıflar

goumlz oumlnuumlne alındığında Phaidonrsquodaki accedilıklamayı bir itiraf olarak

62

değerlendiremeyiz Kaldı ki Platonrsquoun yazma tarzı ccediloğunlukla herhangi bir

tedbirin veya ccedilekincenin etkisi altına girmez Buna karşılık Phaidon Platoncu

ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuuml oumlğretisinin kaynağının gizli bir erginlenme topluluğu

olduğunu bu topluluğun kendine oumlzguuml dinicirc rituumlellerde bulunduğunu accedilıkccedila

soumlyleyen tek diyalogdur Son tahlilde Phaidonrsquoun kritik pasajlarından biri olan

69crsquode geccedilen aşağıdaki cuumlmleler Platonrsquoun ruh goumlruumlşuumlne kaynaklık eden bu

gizemli topluluğa oumlvguumlyle doludur

hellip oumllccediluumlluumlluumlk adalet cesaret ve aklı başındalığın kendisi de birer arınma

(καθαρμός) yoludur Bu durumda gizem dinlerini (τελετή) kuran insanlar

cahil kişiler olmasalar gerek Aslına bakılırsa bu kişiler uzun zaman oumlnce

ldquoher kim erginlenmeden ve tamamlanmadan Hadesrsquoe gider o kişi ccedilamurda

yatar her kim arınmış ve tamamlanmış varır oraya tanrılarla birlikte otururrdquo

derken bir şey ima etmektedirler (Phaidon 69c vd)

Phaidonrsquoun bu cuumlmleleri soumlzuuml edilen gizem dininin ldquoerginlenmerdquo kavramını

filozofluk yeteneğiyle ldquoarınmardquo kavramınıysa Platonik doumlrt temel erdemle

oumlrtuumlştuumlrme ccedilabasının accedilık bir ifadesidir Bu gizemli topluluğun kimler olduğu

sorusuna karşılıksa ancak bazı tahminler yuumlruumltuumllebilir Oumlrneğin yukarıdaki

cuumlmlelerde geccedilen genel duumlşuumlnceyi Pythagorasccedilılıkla oumlrtuumlştuumlrmemize imkacircn

veren ortak noktalardan soumlz edilebilir Benzer biccedilimde Platoncu erdemlerin birer

ldquoκαθαρμός yolurdquo olarak dillendirilmesi de kulaklarımızı Empedoklesccedili tınılarla

doldurmaktadır Fakat son tahlilde bu pasaj felsefenin bir gizem dininin

şablonunda bir erginlenme tarikatının rituumlelleriyle kavranışına oumlrnektir Tam da

bunu doğrulayacak biccedilimde paragrafın devamı şu şekildedir

Erginlenmeler sırasında soumlylendiği gibi Dinsel toumlrenlerde asa taşıyan

ccediloktur gerccedilek inanansa az Bence bu azınlıktaki kimseler doğru şekilde

felsefe yapanlardan başkası değildir (69d)

Her şeyden oumlnce yukarıdaki cuumlmlelerin diyalogun son kısmındaki ldquoHades

yolculuğurdquo miti iccedilin yalnızca bir hazırlık huumlkmuumlnde olduğu goumlzden

kaccedilırılmamalıdır Oumlte yandan bu hazırlık epeyi uzun suumlrer ve bizi belli gerccedilek bir

gizem kuumlltuumlne atıflarda bulunan ccedilok daha şaşırtıcı suumlrprizlerle bir suumlre daha

meşgul etmeyi suumlrduumlruumlr Oumlrneğin Hades yolculuğu bahsine gelmeden bu ruh

goumlruumlşuumlnuumln ruhgoumlccediluuml inancını benimseyenlere ait olduğu uumlstelik bu goumlruumlşuumln

63

kaynağının da ldquoeski bir oumlğretirdquo (παλαιός λόγος)23 olduğu alabildiğine duru

cuumlmleler sayesinde apaccedilık karşımızda belirir

Ruhun buradan oraya (Hadesrsquoe) gittiğini sonra buraya geri doumlnduumlğuumlnuuml

yani onun oumllenlerden doğduğunu dile getirir bu oumlğreti Yaşayanların

oumllenlerden yeniden doğdukları kabul edilirse bizim ruhlarımızın da orada

bulunmuş olması gerekmez mi Olmasalardı yeniden de doğamazlardı

(79c)

Sokratesrsquoin okur iccedilin yaptığı bu oumln hazırlıkların neticesinde Phaidonrsquoun mitik

esasını teşkil eden ve 107crsquoden itibaren başlayan Hades yolculuğu kısmına

geldiğimizde diyaloglardaki buumltuumln oumlte-duumlnya tasvirleri arasında en ilginccedil ve

gizemli olanıyla karşı karşıya kalırız Soumlz konusu mite goumlre oumlluumlmden sonra ruh

Hadesrsquoe doğru yola ccedilıkarken ona bir kılavuz yol goumlsterecektir Bu kılavuz onu

yaşarken ve oumllduumlkten sonra bir kelimeyle daima goumlzeten yanından ayrılmayan

kendi oumlzel daimocircnrsquoudur Her ruhun kendi daimocircnrsquou onu duumlnya hayatında

eylediklerine bakarak ya ccedilok kolay rahat bir yoldan veya ccedilok zor ccedilileli bir yoldan

Hadesrsquoe vardıracaktır Bununla birlikte ilginccedil olan bir başka nokta bu pasajlarda

oumlğretinin kaynağından hiccedilbir şekilde bahsedilmiyor olmasıdır Hatta aktarımlar

edilgin kipteki λέγεται fiiliyle yapılır ve bu soumlzlerin sahibi veya sahipleri hakkında

hiccedilbir malumat verilmez

Phaidonrsquoun oumlte-duumlnya tasviri soumlzgelişi Devletrsquoteki Er veya Phaidrosrsquotaki ruhun

yolculuğu gibi Platonik mitlere goumlre epeyi karanlık goumlruumlnebilir buna karşılık

gerccedilekten de ketum bir diyalog olduğunu soumlylemek guumlccediltuumlr Ccediluumlnkuuml yukarıda

soumlylediğimiz gibi satır aralarında mitin kaynağını daha ilk bakışta ccedilağrıştıran

veya ele veren bazı oumlgeler yine de mevcuttur Oumlrneğin arınmarsquonın bize ilk elden

anımsattığı Empedoklesrsquole gizem dini soumlzcuumlğuumlnuuml yanyana koyduğumuzda

akıllara gelecek ilk kaynak Orpheus tabletleridir24

23 Dikkat ccedilekici bir şekilde yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Devlet ve Yasalarrsquoda geccedilen oumlrneklere ek olarak Platonrsquoun anlatacağı ldquomitrdquo iccedilin μῦθος yerine λόγος soumlzcuumlğuumlnuuml tercih ettiği bir yer daha 24 Bernabeacute Derveni Papiruumlsuumlrsquonuumln ccedilok yıpranmış olan 6 suumltunundaki bir oumlte-duumlnya tasviri olan ldquohellipdualar ve kurbanlar ruhu yatıştırır magosrsquoların efsunu da yoluna ccedilıkan daimonrsquoları uzaklaştırır o daimonrsquolar ki intikam dolu ruhlardırrdquo dizesinde geccedilen daimonrsquola Phaidonrsquodaki Hades yolunun kılavuzu olan daimonrsquou eşleştirerek bu mitin Orfik koumlkenli olduğunu oumlne suumlrer (Bernabeacute 2013 s 129)

64

Platonrsquodaki bu tınıların Pythagorasccedilı ve Empedoklesccedili koumlkenlerine ilişkin

Jaegerrsquoin guumlccedilluuml tespitleri vardır Uumlstelik Jaeger Orpheusccedilu ruh anlayışının

yalnızca Platonrsquoda değil Aristotelesrsquote de belirgin olduğunu soumlyler ve felsefi

teolojinin Platon ve Aristotelesrsquoten itibaren tanrının varlığıyla ilgili rasyonel

arguumlmanlarını ruhla kutsal arasındaki manevi ilişkiye dayandırdığını beyan eder

Bu ruh goumlruumlşuumlnuumln gelişim suumlrecinin ilk doumlnemlerinde gizem oumlğretileri ve

erginlenme ayinleri olduğu fikrini Jaeger de paylaşmaktadır

hellip gizem dinine ilgi goumlsteren ilk duumlşuumlnce okulu Platonculuk değildi

Orpheusccedilu ruhgoumlccediluuml teorisine onu olağanuumlstuuml bir şekilde kendi

matematiksel araştırmalarıyla ilişkilendiren Pythagorasrsquota da

rastlanabileceği gayet iyi bilinmektedir Pythagorasccedilı yaşam kuralları buumltuumln

ayrıntılarıyla benzemese de Orpheusccediluların βίοςrsquounu hatırlatmaktadır (hellip)

Parmenides Herakleitos ve Empedokles Orpheusccediluluğun ruh teorisine

aşina olduklarını hissettirmektedirler (Jaeger 2011 s 130)

Bu tartışmalar ışığında Platonrsquoun Phaidonrsquoda ortaya koyduğu ruh anlayışının

koumlkeni evvelkine nispeten netlik kazanmış olur Oumlte yandan Olympos

panteonuyla accedilık biccedilimde ccedilelişen bu ruh anlayışı genel olarak diyaloglardaki

diğer ruh tasvirlerinde de varlığını belli eder ve mitlerin bir kısmında Olympik

oumlgelerden sıkccedila bahsedilmesi de bu gerccedileğin uumlstuumlnuuml oumlrtmez Jaeger de ldquoruhun

kutsallığırdquo oumlğretisinin koumlkenlerini sorguladığı bir yazısında bizim yukarıda

Homerik-Hesiodik ve dolayısıyla Olymposccedilu oumlğretilerden ayırarak vurguladığımız

ve temsilini Platonrsquoda verdiğimiz ruh anlayışının MOuml 6 yuumlzyılda başladığını oumlne

suumlrmektedir uumlstelik aynı ruh anlayışıyla Yunan mitlerindeki ruh anlayışı arasında

mevcut benzerliği de kabul ederek

Ruh hakkındaki Yunan mitleri felsefi anlayışın bir meyvesi değildi daha

ziyade (hellip) dinicirc hareketten kaynaklanmaktaydı Ne var ki felsefeyle

tamamen aynı doğrultudaydı Bu hareketin etkisi doumlrt başı mamur bir dinsel

dogmanın felsefe tarafından benimsenmesinden ziyade ruha ilişkin dinsel

inanccedilların entelektuumlel planda oumlzguumlrce dışavurumu şeklini aldı Bu her

haluumlkarda soumlz konusu inanccedilların felsefi duumlşuumlnceye kendini ifade

edebileceği yeni bir youmlnelim sağladığı anlamına geliyordu (Jaeger 2011 s

116)

Bu bir bakıma felsefi ruhbilimi ve teolojinin birincil kaynağının mitler olduğunun

tespitidir Nitekim aynı yazıda Jaeger yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Rohdeci ψυχή

anlayışını bilhassa Homeros bahsinde ele alırken eleştirel bir tutumla Homerik

65

ve yeni Yunanlı ndashyani Platonikndash ruh anlayışları arasında da bir benzerlik

yakalama arayışına girmektedir Eleştirisinin temel dayanağının ne olduğuna

gelince ndashilginccedil bir şekilde Odysseiarsquonın XI kitabına hiccedil değinmeksizinndash İlyadarsquonın

ilk beş dizesini kanıt olarak sunmakla yetinir Bu dizelere goumlre insanın ψυχήrsquosi

yani goumllgesi oumllduumlkten sonra Hadesrsquoe atılacak ldquokendisirdquo (αὐτός) ise kurda kuşa

yem olacaktır (i3-5) Bununla birlikte Jaeger yukarıda sorun hacircline getirdiğimiz

konuyla paralel biccedilimde Homerosrsquoun duumlnyasında insanın Hadesrsquoe ψυχή olarak

mı yoksa başka bir varlık olarak mı gittiğinin yeterince aydınlatılmadığını kabul

eder Nitekim yukarıda soumlylediğimiz gibi

Bizim ldquoruhrdquo ldquobilinccedil şuurrdquo olarak adlandırdığımız ve sonraki Yunanların da

ψυχή soumlzcuumlğuumlnden anladıkları şeyi ifade etmek iccedilin Homeros hiccedilbir zaman

bu soumlzcuumlğuuml kullanmaz O bunu θύμος soumlzcuumlğuumlyle veya kalbe diyaframa

veya insanın duygusal veya iradi tepkileriyle ilgili başka organlara işaret

eden soumlzcuumlklerle ifade eder Buna karşılık ψυχή soumlzcuumlğuuml ccediloğu zaman

yaşayan insanlarla ilgili olarak yaşam anlamında kullanılır (Jaeger 2011

s 117)

Boumlyleyken yeni Yunan ψυχήrsquosinin temsili olarak goumlrduumlğuumlmuumlz Platonrsquoda ruhun

oumlluumlmsuumlzluumlğuumlnuuml ve dolaşımını anlatan bir diğer oumlte-duumlnya tasviri olan Devletrsquoin X

kitabındaki Er mitinin (614b-621d) Homerosrsquoun aksine bu konuda son derece

accedilık ve net olduğu soumlylenebilir Her şeyden oumlnce tıpkı Phaidonrsquodaki Hades

yolculuğu gibi Er hikacircyesi de bizzat ldquoruhun yolculuğurdquo uumlzerine kurulmuş bir

anlatıdır Platonrsquoun bu mitlerin neredeyse her yerinde ψυχή soumlzcuumlğuumlnuuml oumlzne

olarak kullanması oumlte duumlnyaya giden varlığın insanın ruh yanı olduğuna dair

buumltuumln şuumlpheleri ortadan kaldırmıştır Aynı durumdan uumlstelik en kuumlccediluumlk bir

teredduumlte kapılmaksızın Phaidrosrsquoun 245 pasajında başlayan yolculuk bahsinde

de soumlz edebiliriz

Phaidon mitinde olduğu gibi Errsquodeki oumlte-duumlnyanın da Orpheus tabletlerinde

anlatılanla benzerliği dikkat ccedilekicidir Guthrie Platonrsquoun yeraltı duumlnyasıyla altın

tabletlerdeki yeraltı duumlnyası arasındaki benzerlikleri bir bir sıraladıktan sonra her

ikisindeki dini imgelerin rahatlıkla birbirleriyle eşleştirilebileceğini oumlne suumlrer

(Guthrie 1952 s 177) Nitekim Orfik ruhun doumlnguumlsuuml Platonrsquoun Errsquode anlattığına

ccedilok benzer biccedilimde Hadesrsquoe gidip hesaplar goumlruumllduumlkten sonra yeniden

66

yaşayanların duumlnyasına doumlnme ve bu doumlnguumlnuumln ebediyen tekrarlanması uumlzerine

kuruludur 474 Orfik fragman aşağıdaki gibidir

Bunlar Mnemosynersquonin eseridir Ruh Hadesrsquoin iyi yapılı koumlşkuumlne gitmek

uumlzere yoldayken sağında bir pınar goumlruumlr ve pınarın başında beyaz bir servi

ağacı dikilidir Burada ruhlar aşağılara inerek kendilerini ferahlatırlar Fakat

bu pınarın yakınından bile geccedilmemelisin az sonra Mnemosynersquonin

goumlluumlnden fışkıran tatlı suyu goumlreceksin Goumlluumln kıyısında muhafızlar

beklemektedir ve sağlam bir basiretle sana ne diye kasvetli Hadesrsquoin

karanlıklarında gezindiğini sorarlar Onlara de ki ldquoBen Yerrsquole yıldızlı Goumlkrsquouumln

ccedilocuğuyum susuzluktan oumllmek uumlzereyim Yol verin de inip Mnemosynersquonin

goumlluumlnden tatlı sularını iccedileyimrdquo Onlarsa emin olmak iccedilin yeraltının

kraliccedilesine danışacaklar ardından iccedilesin diye sana Mnemosynersquonin tatlı

sularından verecekler Boumlylece suyu iccediler iccedilmez sen de diğer erginlerin ve

ermişlerin yuumlceliğe yuumlruumlduumlğuuml kutsal yola gireceksin

Altın tabletlerdeki bu fragmanla Er miti arasında unutma-anımsama ikiliği yol

kenarında beliren ve pınarlara inen sapaklar iccedilince unutmaya veya anımsamaya

yol accedilan pınar suları ruhlarda şiddetli susuzluğa yol accedilan yuumlruumlyuumlşler ortak oumlgeler

arasında sıralanabilir

Bununla birlikte Phaidonrsquodaki ruh anlatısıyla Devlet ve Phaidrosrsquotaki muadilleri

arasındaki bir gizemlilik farkından soumlz etmemiz luumlzumludur ki bu ancak Platon

felsefesinin kendi sınırları iccedilinde ruh tasvirleri arasındaki bir gerilim olarak ele

alınabilir Bu meselede ldquogizemrdquo oumlğesinin oumlnemli olmasının nedeni Phaidonrsquoda

yer yer beliren oumlte-duumlnyanın ne menem bir yer olduğuna ilişkin kararsızlık ve

habersizliktir25 Buna karşılık Devletrsquoteki ruh miti alabildiğine accedilık mitik

duumlşuumlnuumlşuumln buumltuumln imkacircnlarından yararlanan rahat bir soumlylev olarak karşımıza

ccedilıkar Phaidonrsquodaki Hades yolculuğu pek ccedilok karanlık oumlrtuumlk belirsiz ve uumlrkuumltuumlcuuml

nokta barındırmasına karşılık Er miti oumlte duumlnyanın haritasını bile ccedilizmemize

olanak verecek accedilıklık ve netlikte bir anlatıma uumlsluba sahiptir Koumltuuml ve iyi

davranışların cezası ve muumlkacircfatı accedilıkccedila anlatılmakla kalmaz yine bu mit

bağlamında ve X kitapta ruhun kaccedil yıllık suumlrelerle oumlluumller yurdunda kalıp yeniden

yaşayanların duumlnyasına doumlneceği bile hesaplı biccedilimde verilir Oysa Phaidon

erdemli yaşamayı daha ccedilok bir ldquoumutrdquo uumlzerine kurulmuş biccedilimde oumlnermektedir

25 Aynı bilinmezci tavrı Savunmarsquonın son cuumlmlesinde de accedilıkccedila goumlrebiliyoruz ldquoAyrılma vakti geldi ben oumllmeye siz yaşamaya Bizim iccedilin hangisinin daha iyi olduğuna gelince tanrıdan başka hiccedil kimseye accedilık değildirrdquo (42a)

67

Sevgili Simmias işte bu anlattıklarımızdan dolayı erdemli ve aklı başında

bir yaşam suumlrmek iccedilin her şeyi yapmak gerek Ccediluumlnkuuml oumlduumll (ἆθλον) guumlzel

umut (ἐλπὶς) buumlyuumlktuumlr Ama her şeyin tamı tamına benim şimdi anlattığım

gibi olduğunu inatla savunmak da akıl sahibi bir adama yakışmaz Fakat

madem ruhun oumlluumlmsuumlz olduğu ortaya ccedilıktı o zaman ruhlarımızın ve onların

meskenlerinin de boumlyle ya da buna benzer olması olasıdır bence dahası

boumlyle olduğuna inanmak goumlze alınması gereken bir risktir Guumlzel bir risktir

(κίνδυνος) bu kişi bunları sihirli soumlzlermişccedilesine kendine tekrar etmelidir

Oumlykuumlyuuml (μῦθος) bu kadar uzatarak anlatmamın nedeni de budur (114c

vd)26

Oumlte-duumlnyadaki ceza ve oumlduumll konularında hiccedil de emin olunamamakla birlikte Orfik

oumlğelerin ccedilok belirgin olması bakımından diğerlerinden ayrılan bu Phaidon mitini

Platonrsquoun yukarıdaki paragrafta goumlrduumlğuumlmuumlz gibi boumlyle sahipsiz bırakmasına

karşılık Gorgiasrsquoın son kısmında yine Sokratesrsquoin ağzından anlattığı bir oumlte-

duumlnya mitine başlarken şu cuumlmleyi okuruz

Kulak ver o hacirclde Hani gerccedilekten iyi λόγοςrsquolar iccedilin derler ya Herhalde sen

bunun μῦθος olduğunu duumlşuumlneceksin bense λόγος Ccediluumlnkuuml anlatacaklarımı

hakikat gibi anlatacağım (523a)27

Her ne kadar ilk cuumlmlede Homerosrsquoun adı anılıyorsa da bu mitin kesin kaynağı

belli değildir Bununla birlikte Gorgiasrsquota da Orpheus kuumlltuumlne accedilıkccedila atıfta

bulunan bazı yerler de vardır oumlrneğin 493arsquoda ldquoBilgelerden işittiğime goumlrehelliprdquo diye

başlayan ve ldquobedenin mezar olduğurdquo28 youmlnuumlndeki Orpheusccedilu ilkeden yola ccedilıkan

hikacircye boumlyledir Bu konuda Olympiodorosrsquoun tespiti şoumlyledir

Sokrates diyor ldquoEuripides yaşamak oumllmektir der oumllmek de yaşamakrdquo

Demek ki ruhun bedene hayat verebilmek iccedilin hayatsızlıktan da pay

alması gerekiyor (hellip) Pythagorasccedilıların bu duumlşuumlnceleri semboliktir kuumlccediluumlk

bir mit olarak şu cuumlmleden doğar ldquoŞimdi burada oumlluumlyuumlz bir mezarda

kapatılmış olarakrdquo (akt Uždavinys 2011 s 94)

Phaidon Devlet Gorgias ve Phaidros Platonrsquoun ruhun tasviri ve oumlzelliklerini farklı

bakımlardan tartışma konusu edindiği diyaloglardır Oumlte yandan bunlardan ilk uumlccedil

tanesi ruhun yalnızca oumlzelliklerinden bahsetmekle kalmayıp oumlte-duumlnya

yolculuğuna da mitler vasıtasıyla değindikleri iccedilin Phaidrosrsquotan ayrılırlar

26 Platon bu defa sahiplendiği ve doğruluğunu kanıtlamaya ccedilaba harcadığı mitlerde her zaman yaptığını yapmıyor ve λόγοςrsquou değil μῦθοςrsquou tercih ediyor 27 Mit-hikacircye soumlzcuumlğuumlnuuml karşılamak iccedilin μῦθος yerine λόγοςrsquoun tercih edildiği bir yer daha 28 Orfik Pythagorasccedilılardan bir kelime oyunu olarak uumlnlenmiş meşhur σῶμα σῆμα (ndashbeden mezardır) soumlzuumlne atıf

68

Dolayısıyla Phaidrosrsquotaki kanatlı atların ccedilektiği araba mitini bu başlık altında ele

almamız gereksizdir Bununla birlikte Phaidon Devlet ve Gorgias ruha ilişkin

mitlerin Phaidrosrsquotaki gibi diyalektik youmlnteme yardımcı birer ldquometaforrdquo olarak işe

koşulduğu diyaloglar değildir Her uumlccedil diyalogda da birbirleriyle aralarındaki

belirgin farklara ve ccedilelişik goumlruumlnen tasvirlere rağmen birer oumlte-duumlnya imajı inşa

edilmiştir Oumlte yandan her uumlccedil diyalogda da Homerik ve Olymposccedilu ruh

anlayışından buumlsbuumltuumln farklı biccedilimde ruh insanın asıl ve oumlluumlmsuumlz yanı olarak bu

duumlnyayı olduğu gibi oumlte-duumlnyayı da gezinen bir oumlge olarak betimlenmiştir

Uumlccedil diyalogda da goumlruumllduumlğuuml uumlzere deney ve goumlzlemin oumltesindeki ldquobilgirdquo alanının

nesnelerinden biri olan oumlte-duumlnya Platonrsquoun felsefesinde mitten başka hiccedilbir

dayanağı olmayan bir kurucu oumlge olarak merkezicirc oumlneme sahiptir Oumlte-duumlnya

Platonrsquoun felsefesindeki bu goumlz ardı edilemeyen oumlnemini elbette Platoncu

anamnesis temelli epistemolojinin uumlzerinde inşa edildiği ruhgoumlccediluuml oumlğretisine

borccedilludur Yukarıda goumlruumllduumlğuuml gibi bu oumlğretinin esas kaynağı Orpheusccediluluk

olduğuna goumlre soumlylediklerimizden ccedilıkan sonucu bir cuumlmleyle şu şekilde

oumlzetleyebiliriz Orfik oumlğretiler yani mit bir başka ifadeyle mitoloji yaklaşımı

Platonrsquoun felsefesinin buumltuumln katmanlarında buumlyuumlk bir etkiye sahiptir ve bu

felsefenin esasını teşkil etmektedir

Platonrsquoun ψυχή kavrayışı etrafında geliştirdiğimiz bu mitler tartışmasının bir diğer

sonucu da onun mitoloji yaklaşımının yani mitolojiye yuumlklediği işlevlerin sabit

olmadığı zaman zaman değişikliğe uğradığı veya Platonrsquoun kendisi tarafından

revize edildiğidir Tıpkı mitleri Orpheus ilahilerinden veya kadim Hint

geleneklerinden esinlenerek alıp değiştirdiği kendi felsefesine uyarladığı ve

yeniden yazdığı gibi yaptığı her mit yorumunda mitoloji yaklaşımı ve mitolojiye

yuumlklediği işlev de değişikliğe uğramış yazar tarafından diyalogların temaları

bağlamında tartışmanın birbirinden farklı yuumlklerini taşıyabilecek duruma

getirilmiştir Platonrsquoda zaman zaman oumlrneğin Homerik goumlruumlnen fakat ψυχήrsquoyi

Orpheusccedilu bir kavrayışla ele alan mitler goumlrmemizin asıl nedeni de budur

Bununla benzer bir başka duruma oumlrnek olması bakımından hemen uumlstteki

Gorgias cuumlmlesiyle (523a) yukarıdaki sayfalarda dipnotlarla dikkat ccedilektiğimiz ve

Devlet 373d Yasalar 676b ve Phaidon 79brsquode geccedilen cuumlmlelerde ldquohikacircyerdquo

69

soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγος tercihinin yapılmış olması buna karşılık yine

uumlstteki Phaidon 114c vdrsquoda geccedilen cuumlmledeyse tam tersine bu kez aynı soumlzcuumlk

iccedilin λόγος yerine μῦθοςrsquoun tercih edilmesi Platonrsquoun mitoloji yaklaşımının

geccedilirdiği değişimleri daha anlaşılır kılması bakımından oumlnemlidir

Son tahlilde Platonrsquoun mitlerinin oumlte-duumlnya tanrı ve din bakımlarından analizi

aynı ve benzer mitlerin politika bakımından analizi iccedilin yapılabilecek en faydalı

hazırlıklardan biridir Ccediluumlnkuuml bu incelemeler Platonrsquoun ἀγοράrsquosında bilge oumllccediluumlluuml

yiğit ve nihayet adil goumlzuumlyle bakılmaya layık olan καλὸς κrsquoἀγαθός bir Yunan

yurttaşını anlamamızı kolaylaştırmıştır Boumlylelikle Platonrsquoun bu erdemli yurttaş

iccedilin oumlngoumlrduumlğuuml politik duumlzenin koumlkeninde yatan bazı mitleri incelemeye sıra

gelmiştir

b) Platonrsquoun teolojisi Yeni ruh kavrayışından yeni tanrı kavrayışına

Jaegerrsquoe goumlre bir Abstraktbildung olan antik Yunan φύσιςrsquoinde ifadesini bulmuş

her şey tanrılarla doludur oumlnermesi aradan geccedilen iki yuumlzyılın ardından Platonrsquoun

Yasalarrsquoında (899b) ldquotarihsel bir anlamrdquo bulur (Jaeger 2011 s 41) Jaegerrsquoin

arguumlmanlarına bakıldığında Platonrsquoun bu referansını tanrıyı ndashdaha geniş bir

anlamda tanrısal olanındash başlangıccedilsız-sonsuz bir varlık olarak kavrayan yeni

ldquorasyonelrdquo İyonya teolojisinin antik Yunan felsefesindeki kabul belgesi olarak

değerlendirdiği anlaşılır Gerccedilekten de Yasalarrsquoın soumlz konusu pasajında Thalesrsquoin

cuumlmlesi birebir alıntılanmıştır fakat Platonrsquoun soumlz konusu pasajdaki akıl

yuumlruumltmesi ὕδωρ veya genel anlamda ἀρχή bahsinden hayli uzak bir yere duumlşer

Dahası Platonrsquoun Thalesrsquoe yaptığı referans goumlk cisimlerinin tanrısallığına

ilişkindir

Soumlz konusu pasajda goumlk cisimleri buumltuumln lsquoiyirsquoler (ἀγαθαὶ) ve buumltuumln erdemlerin

taşıyıcıları (πᾶσαν ἀρετήν) olarak tanrılarla bir tutulmaktır onlar bu cisimlerin

iccedilinde (ἐν σώμασιν) goumlklerin duumlzenleyicisi olarak vardır (ἐνοῦσαι) ne tarzda

70

varolduklarına gelince ya yaşayan varlıklar (εἴτε hellip ζῷα ὄντα) veya başka

biccedilimlerde (εἴτε ὅπῃ τε καὶ ὅπως)

Cuumlmle bazı bakımlardan muğlaktır Biz tanrıların goumlksel cisimlerde bulunan

ψυχαὶ ve duumlzenleyici varlıklar olduğundan eminizdir buna karşılık εἴτε hellip εἴτε

yapısından anlaşıldığı uumlzere onların bu cisimlerdeki bulunma tarzlarından emin

olamayız Oumlte yandan ccedilok dikkat ccedileken bu bilinmezciliğine rağmen soumlz konusu

cuumlmle 5 yuumlzyıl Atinarsquosında egemen olan dinin goumlk cisimlerine tanrısallık atfetme

geleneğini guumlccedilluuml biccedilimde seslendirmektedir Nitekim soumlzler Atinalı Yabancırsquonın

ağzından doumlkuumlluumlr ve meydan okuyan bir uumlsluptadırἔσθ᾽ ὅστις ταῦτα ὁμολογῶν

ὑπομενεῖ μὴ θεῶν εἶναι πλήρη πάντα (ndashboumlyleyken her şeyin tanrılarla dolu

olmadığı fikrini benimseyecek kim vardır)

Bu meydan okumanın oumlrneğin yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz ve Atinarsquodan

kaccedilmasıyla sonuccedillanan ldquoguumlneşin alevde kızdırılmış bir maden kuumllccedilesi olduğurdquo

tezinden oumltuumlruuml Anaksagorasrsquoa hitaben yapıldığı duumlşuumlnuumllebilir (Kranz 1994 s

145) Veya tanrıların bilinebilir felsefece duumlşuumlnuumllebilir varlıklar olduğunu

reddeden sofist Protagoras da akıllara gelebilir Bir başka ihtimal olarak

diyaloglarda hiccedilbir şekilde adı geccedilmeyen ve Laertiosrsquoun aktardığına bakılırsa

bizzat Platon tarafından kitapları yakılmak istenen Demokritosrsquotan da (Laertios

2013 ix40) soumlz edebiliriz Ancak bunların hepsi de Platonrsquoun artık uzağında ve

geccedilmişindeki duumlşuumlnuumlrlerdir Gerccedilekte yine ψυχή etrafında doumlnen bu tartışmanın

nirengi noktasını meydana getiren bu cuumlmlede Platonrsquoun isim vermeden meydan

okuduğu filozof ccedilok daha yakınındadır Aristoteles

Bilindiği gibi Ruh Uumlzerinersquonin I kitabı ruha başka bir varlık tarafından hareket

ettirilme ve kendi kendine hareket etme niteliklerini yuumlkleyen antik Yunan duumlşuumlnuumlr

ve ekollerinin eleştirisine ayrılmıştır Aristoteles bu eleştirilerden bazılarını accedilıkccedila

isim vererek bazılarını da isim vermeden yapar Platon da ismini vermeyerek

eleştirdiği filozoflardan biridir ancak yine de yuumlzeysel bir Platon bilgisine sahip

herhangi bir okur bile soumlz konusu paragrafları okurken yapılan işin sert bir Platon

eleştirisi olduğunu fark etmekte gecikmeyecektir Her şeyden oumlnce eleştiri

Thalesrsquoin yukarıda geccedilen meşhur cuumlmlesi etrafında gelişir ve Aristoteles bu

goumlruumlşe katılan filozofları hedef alır gibi davranarak şunları yazar

71

Bazıları da onun (ruhun) evrende (ἐν τῷ ὅλῳ) ve eriyik biccedilimde (μεμῖχθαι)

karışmış olduğunu soumlylerler ki bunların başını herhalde her şeyin tanrılarla

dolu olduğunu soumlyleyen Thales ccedilekmektedir Ancak bu goumlruumlşuumln de bazı

accedilmazları var Nitekim ruh havada veya ateşteyken bir canlı meydana

getirmiyor (οὐ ποιεῖ ζῷον) ama bunların karışımındayken meydana

getiriyor ve uumlstelik onlar birincilerdekini ikincilerdekinden daha uumlstuumln

goumlruumlyorlar Yine buradan hareketle dediklerine goumlre havadaki ruhun

neden canlılardakinden daha uumlstuumln ve daha oumlluumlmsuumlz olduğunu da sorarız

(Ruh Uumlzerine 411a)

Batı duumlnyasındaki bazı uumlnluuml ccedilevirilerden ve eleştirel basımlardan anlaşıldığı

kadarıyla Platonrsquoun Yasalar 899brsquodeki Thales referansı her soumlz konusu

edildiğinde Aristotelesrsquoin bu paragrafını hatırlatmak alışılagelmiş bir tutumdur

Oumlte yandan bazı felsefe tarihccedilileri iccedilin bu cuumlmlelerin muhatabı doğrudan

doğruya Jaegerrsquoin Yasalar ve Epinomisrsquoteki kavrayışla bir tuttuğu ldquorasyonelrdquo

İyonya teolojisidir Fakat bununla birlikte Aristotelesrsquoin bu eleştirisinin Platonrsquou

hedef aldığına ilişkin elimizdeki tek belge Thalesrsquoin cuumlmlesi olamaz Nitekim Ruh

Uumlzerinersquode bu eleştirinin hemen oumlncesindeki cuumlmlelere bakıldığında yine

Platonrsquoda goumlrmeye alışık olduğumuz diğer bir grupla Orpheusccedilularla karşılaşırız

Aristoteles 410brsquode ruhun doğadaki bazı oumlgelerden oluştuğu ve her durumda

hareket ettirici olduğu29 youmlnuumlndeki goumlruumlşleri eleştirdikten sonra benzer bir itirazın

akıl (νοῦς) ve algılama yetisinin (αἰσθητικόν) oumlgelerden geldiğini duumlşuumlnenler iccedilin

de yapılabileceğini soumlyler nitekim bitkiler de oumlgelerden meydana gelmiş

olmasına karşılık hareket etme ve algılama yetileri yoktur Dolayısıyla

Aristotelesrsquoin vardığı sonuca goumlre Thales ve bu cuumlmlesinin ardından giden

duumlşuumlnuumlrlerin iddiaları buumltuumlnluumlkluuml bir ruh kavramı iccedilin değil ruhun yalnızca bazı

tuumlrleri iccedilin geccedilerlidir Orpheusccedilulukla ilgili paragraf bu ccediloumlzuumlmlemenin hemen

ardından başlar

Aynı durum Orpheusccedilu denilen şiirlerdeki bazı duumlşuumlnceler iccedilin de soumlz

konusudur Nitekim bunların soumlylediğine goumlre ruh tıpkı soluklanan

canlılarda olduğu gibi ruumlzgarlarla taşınarak evrenin iccedilinden geccedilermiş Ama

bu durum bitkiler iccedilin ve soluklanmayan bazı hayvanlar iccedilin hiccedil de geccedilerli

29 Aristotelesrsquoe goumlre onların bu soumlyledikleri ruhun her durumu iccedilin geccedilerli değildir (οὐ περί πάσης λέγουσι ψυχῆς) Ccediluumlnkuuml ldquoalgılayanlarınrdquo hepsi hareketli değildir oumlrneğin bazı hayvanlar oldukları yere sabittirler (μόνιμα hellip κατὰ τόπον) Bu durumda ruhun her durumda hareket ettirici olduğu iddiası ccediloumlker ccediluumlnkuuml hareket ruh kavramının geneline yuumlklenememekte olup yalnızca hayvanları hareket ettiren bir formuna oumlzguumlduumlr

72

olmaz bu duumlşuumlnceyi savunanlar bunu goumlzden kaccedilırırlar (Ruh Uumlzerine

410b)

Orpheusccedilu ruh oumlğretisinin ve Thalesccedili her şey tanrılarla doludur oumlnermesinin bu

şekilde ardarda gelmesinden anlaşıldığı gibi Aristoteles doğadaki oumlgelerin ruhun

taşıyıcısı olduğu veveya ruhun doğadaki oumlgelerden geldiği iddiasını canlı ve

cansız varlıklardan oumlrneklerle ccediluumlruumltmeye ccedilalışırken Orpheusccedilulukla İyonya doğa

duumlşuumlncesini aynı kategoriye koyarak anlamıştır Ancak Thalesrsquoin doğa

duumlşuumlncesiyle Orpheusrsquoun ruh oumlğretisinin tek bir ortaklığından soumlz edilebilir o da

Platonrsquodur Bu itibarla Aristotelesrsquoin ruh kavrayışının Platonrsquounkiyle karşı karşıya

geldiği noktada Orpheusccedilu ve İyonyalı ruh kavrayışlarının ccedilakıştığı yer olan

Timaios bir kelimeyle ψυχὴ κόσμου bulunmaktadır

c) Timaiosrsquota ldquoEvrenin Ruhurdquo

Timaios Platonrsquoun mitlerinden soumlz edildiğinde akla gelen ilk diyaloglardan biridir

ve bu hiccedil de haksız bir şoumlhret sayılmaz En az Devletrsquoin X kitabı Şoumllen ve

Phaidros kadar o da mitik zenginliğiyle dikkat ccedileker Bununla birlikte Timaiosrsquoun

mitleri Platonrsquoun bu ccedilalışmada soumlzuumlnuuml ettiğimiz mitolojik yaklaşımını belirgin ve

anlaşılır kılmak adına sunduğu imkacircnlardan oumltuumlruuml pek ccedilok diyalogu aşarak oumln

plana ccedilıkar Her şeyden oumlnce Timaiosrsquoun etrafında oumlruumlntuumllendiği asıl tema

kosmosrsquotur ve bilindiği gibi bu mitolojinin araştırma konuları arasında ccediloğu

zaman ilk sıraları işgal eder

Bununla birlikte Timaiosrsquotaki Sokrates bizim alışık olduğumuz gibi alaycı

rahatsız edici karşısındakini konuşmaya zorlayan ve suumlrekli sorular sorarak

yanlışları duumlzelten Sokrates değildir Aksine pek suskundur ve koumlşesine ccedilekilmiş

hacirclde Timaiosrsquoun uzun soumlylevini dinler Hatırlanacağı gibi Protagorasrsquota uzun

soumlylevlere dayanamayıp toplantıyı terk etmeye davranan Gorgiasrsquota tartışmak

iccedilin karşılıklı soru-cevap youmlntemini şart koşan da aynı Sokratesrsquoti

Sokratesrsquoin Timaiosrsquotaki suskunluğu Sofistrsquote ve Theaitetosrsquota da sergilediği

soumlylenecek olsa bunun sebebi her iki diyalogda da tek bir karakterin değil ikişer

73

karakterin ve uzun soumlylevler biccediliminde değil karşılıklı soru-cevap youmlntemiyle

yaptığı tartışmaları dinlemiş olmasıdır

Bununla beraber Timaiosrsquoun giriş kısmında Devlet diyalogu hakkında hayli uzun

konuşan Sokratesrsquoin soumlzlerini bitirirken kendi goumlrevini yerine getirdiğini ndashkurguya

goumlre orada bulunanlara oumlnceki guumln iyi bir devlet ve yurttaşları hakkında buumltuumln

bildiklerini anlatmıştırndash ve şimdi de aynı şeyi Timaios Kritias ve Hermokratesrsquoten

beklediğini soumlylemesi Platon tarafından bu suskunluğun nedeni olarak

goumlsterilmektedir (20c)

Timaiosrsquola ilgili bir diğer dikkat ccedilekici nokta başkarakter Timaiosrsquoun kim olduğuyla

alakalı soru işaretleridir Bazı antik duumlşuumlnuumlrlere goumlre gerccedilekten yaşamıştı

oumlrneğin Cicero De Re Publicarsquoda ondan gerccedilek biri gibi soumlz etmekle kalmaz

Sokratesrsquoin İtalyarsquoya gelerek onunla soumlyleştiğini aktarır (Cicero 2006 i16)30

Sokrates onu Lokroslu bir devlet adamı ve filozof olarak tanıtır her iki alandaki

başarılarını yere goumlğe sığdıramaz Bununla beraber Timaiosrsquoun bu diyalogdaki

geometri ve felsefe tarzı tarihin her doumlneminde Platon okurlarına onun

Pythagorasccedilı bir filozof olduğunu duumlşuumlnduumlrmuumlştuumlr Hatta Laertius onun aslında

Pythagorasrsquoın oumlğrencisi Philolaos olduğu rivayetini iki farklı kaynaktan aktarır

Philolaos maddesindeki ilgili paragraf şoumlyledir

Bir tek kitap yazmıştır Hermipposrsquoa goumlre bir yazar filozof Platonrsquoun

Sicilyarsquoya Dionysosrsquoun yanına geldiğinde Philolaosrsquoun akrabalarından kırk

guumlmuumlş İskenderiye minasına bu kitabı aldığını ve Timaios adlı eserini buna

dayanarak yazdığını soumlyluumlyormuş Bazıları da Platonrsquoun bu kitabı

Dionysosrsquotan Philolaosrsquoun oumlğrencilerinden bir delikanlının hapisten

ccedilıkmasını sağladığı iccedilin aldığını soumlylerler (Laertius 2011 viii85)

Timaiosrsquoun gerccedilek kişi olduğunu kesin dille reddeden Cornford ise duumlşuumlncesini

Platonrsquoun anlattığı oumllccediluumlde başarılı bir felsefeci ve devlet adamının hiccedilbir tarih

kaydında iz bırakmamış olmasının imkacircnsızlığına dayandırır (Cornford 1997 s

2)

30Timaios diyalogu ndashkurguya goumlrendash Atinarsquoda geccedilmektedir

74

Oumlte yandan Platonrsquoun Timaios adlı bu devlet adamı ve filozofu ldquoLokroslurdquo diye

tanıtması (20a) mitik bir kahraman olan Lokrosrsquola birlikte duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde

kurgusal bir figuumlr olma ihtimali daha da guumlccedillenmektedir Nitekim bilindiği gibi

Timaiosrsquola yalnızca Platonrsquoun iki diyaloğunda Timaios ve Kritiasrsquota karşılaşırız

Bu diyalogların her ikisinde de Deukalion miti soumlz konusu edilmektedir Oumlte

yandan Plutarkhosrsquoun bu bilgileri goumlz oumlnuumlnde bulundurarak okuyacağımız bir

Moralia paragrafında şunlar yazıyor

Lokrosların tahta koumlpeği ne anlama geliyor Lokros Fuskiosrsquoun Fuskios da

Amphiktionrsquoun oğluydu Lokrosrsquola Kabyarsquodan Opos doğmuştu Opos

babasıyla yarışa kalkıştı bunun uumlzerine kacirchine gitti arkasına pek ccedilok

yurttaşı alıp goumlccedil ederek yeni bir şehir kurma işini danıştı Tanrı ona tahta

bir koumlpek tarafından ısırılacağı yere şehir kurmasını soumlyledi Lokros denizi

aşıp karşı kıyıya ulaşınca bir dikenli ccedilalıya (κυνόσβατος)31 bastı ve orada

ağrıdan kıvranarak guumlnler geccedilirdi Bu suumlrede etrafı tanıdı ve daha

sonrasında Ozolai Lokroslarının yurdu olan Fuskus ve Huanteiarsquoyı kurdu

(Plutarch 1957 294e-s 193)

Plutarkhosrsquoun Lokrosrsquoun dedesi olduğunu soumlylediği Amphiktionrsquoun ise Yunan

Nuhrsquou Deukalionrsquoun Pyrrharsquodan doğan oğlu ve aynı zamanda Prometheusrsquoun da

torunu olduğunu Apollodoros bize Bibliothekarsquosında bildiriyor (Apollodorus

1921 i72)

Başka bir deyişle mitik kaynaklar bize Timaiosrsquoun geldiği şehir olan İtalyarsquonın

guumlneyindeki antik Lokrosrsquoun Deukalionrsquoun torunları tarafından kurulduğunu

anlatmaktadır Bununla beraber Timaios karakterinin etrafında kurduğu iki

diyaloga bakınca Platonrsquoun bu mitten habersiz olması olanaksız goumlruumlnmektedir

Sonuccedilta bu derinlikte mitik oumlgelerle oumlruumlluuml Timaios iccedilin kullanılan ldquodiyalogrdquo başlığı

yalnızca biccedilimsel oumlzelliğine atıfla anlamlı olabilir Timaiosrsquoun kurgusu oumlteki

diyalogların aksine diyalektik youmlntemle ccedilatılmamıştır Sokratesrsquoin soumlzuuml kendisine

bırakmasıyla 27crsquoden itibaren ndashSthephanus numaralandırmasına goumlrendash 65 sayfa

boyunca konuşur ve diyalog bu uzun soumlylevle sona erer Timaiosrsquoun soumlylevi

diyalogun geri kalan kısmının yaklaşık altı katı uzunluğa karşılık gelmektedir ve

kesildiği tek yer Sokratesrsquoin soumlylediği şu soumlzlerdir

31 Yuncanca soumlzcuumlk birebir ccedileviriyle koumlpek ccedilileği Kehanetin Oposrsquou ısıracağını haber verdiği tahta koumlpek (ξυλίνη κύων) meğer ayağına dikenleri batan bu ccedilalıymış

75

Pek iyi şeyler soumlyledin Timaios Baştan sona hepsini senin buyurduğun

(κελεύεις) şekilde kabul etmemiz gerekiyor Yaptığın bu giriş konuşmasını

hayranlıkla benimsiyoruz luumltfen bizim iccedilin meseleyi sonuna kadar konuş

(29d)

Timaiosrsquoun her soumlzuumlnuuml kayıtsız şartsız kabul ettiğinin beyanı olan bu soumlzlerin

ardından Sokrates sessizliğe goumlmuumlluumlr ve boumlylelikle Lokroslunun anlatacağı buumltuumln

mitler onun dolayısıyla Platonrsquoun himayesine girmiş olur Bununla beraber

Timaiosrsquoun anlattıklarının mit mi yoksa hakikat mi olduğu konusunda Sokratesrsquoin

daha accedilık bir cuumlmlesini de bu soumlzlerin birkaccedil sayfa gerisinde işitiriz Kritias

Sokratesrsquoe şoumlyle seslenir

hellip Bize duumln μῦθος iccedilinde tarif ettiğin yurttaşları ve devleti buguumln burada

hakikatte varolan bir şeye doumlnuumlştuumlreceğiz ve senin duumlşlediğin o devletin

rahibin (ὁ ἱερεύς) anlattığı atalarımızın gerccedilek devleti olduğunu

soumlyleyeceğiz İkisi her bakımdan birbirine tam uyacak ve biz senin

anlattığın yurttaşların eskiden gerccedilekten de yaşadıklarını soumlylerken

sesimizdeki uyum hiccedil bozulmayacak Şimdi hikacircyemizin (λόγος) akla uygun

(κατὰ νοῦν) olup olmadığına bakalım Sokrates ccediluumlnkuuml değilse yerine

anlatacak başka bir şey bulmamız gerekiyor (26c-d)

Ve Sokratesrsquoin Kritiasrsquoa verdiği coşkulu karşılık

Buguumln adına kurbanların kesildiği tanrıccedilaya32 bu denli yaraşır bir hikacircye

olduğuna goumlre başka ne konuşalım ki Uumlstelik bu uydurulmuş bir μῦθος

değil bizim iccedilin her bakımdan hakikatle oumlrtuumlşen bir λόγος olacak (26e)

Platonrsquoun Sokratesrsquoe soumlylettiği bu soumlzler tam 65 sayfa boyunca hiccedilbir itirazla

karşılaşmadan konuşma hakkını Timaiosrsquoa tanımak iccedilin bir hazırlıktır Nitekim

Savunmarsquodaki Sokratesrsquoi saymazsak başka hiccedilbir diyalogda hiccedilbir konuşmacıya

boumlyle bir hak verilmiş değildir Oumlte yandan Sokrates Timaiosrsquoun ndashve sonraki

diyalogda Kritiasrsquoınndash anlatacaklarının μῦθος değil λόγος olacağını soumlylerken

Timaiosrsquoun az sonra soumlylediği bir cuumlmleyle bunların aslında λόγος olmayanları da

kapsadığını goumlruumlveririz Bunun sonucu olarak Timaios ve Kritiasrsquotan dinlediğimiz

hikacircyelerin Platonrsquoun felsefesindeki bağlamı birdenbire karanlığa goumlmuumllmuumlş olur

32 Cornfordrsquoun Proklosrsquoun (i84) izinden giderek yaptığı yoruma goumlre diyalog tanrıccedila Athena adına duumlzenlenen bir festival olan Panathenaea guumlnuumlnde geccedilmektedir (Cornford 1997 s 363) Oumlte yandan Cornford değinmez ancak Haziran ayının ilk guumlnlerinde duumlzenlenen Panathenaea festivalinin Artemis onuruna duumlzenlenen Bendideiarsquonın hemen ardındaki guumlne denk geldiği bilinmektedir (akt John Burnet 1903 21a-n1) Devletrsquoteki Bendideia hatırlanırsa Timaiosrsquoun girişinde oumlzetlenen kitabın Devlet olduğuna kuşku kalmıyor

76

Benim duumlşuumlnceme goumlre evvela şunları birbirlerinden ayırmalı Daima var

olan (τὸ ὂν ἀεί) ama oluşa (γένεσις) sahip olmayan şey nedir ve daima oluş

hacirclinde olan (γιγνόμενον) ama hiccedilbir zaman var olmayan şey nedir

Bunlardan biri λόγοςrsquolu akıl yuumlruumltmeyle (νοήσει) kavranabilirken ndashccediluumlnkuuml

daima aynı biccedilimde var olandır diğeriyse λόγοςrsquosuz algılar yoluyla

(αἰσθήσεως) duumlşuumlnuumllendir ndashccediluumlnkuuml oluş ve bozuluş hacirclindedir hiccedilbir zaman

gerccedilekten (ὄντως) var olan değildir (28a)

Bu paragraf yukarıdaki tartışmada Jaegerrsquoin Platonrsquoa İyonyarsquonın mirası olduğunu

oumlne suumlrduumlğuuml ve Yasalar 899b ile işaretlediği (Jaeger 2011 s 41) başlangıcı ve

sonu olmayan tanrısal varlığa dair rasyonel duumlşuumlncenin ccedilok daha accedilık bir

ifadesidir ve bize goumlre burada mitik bir tanrısallığa Cornfordrsquoun deyişiyle ldquomitin

ardında kalan tanrısal ruh toumlzuumlrdquone (Cornford 1907 s 146) vardıran bir akıl

yuumlruumltme soumlz konusudur Boumlylelikle Platonrsquoun tanrı mitlerinden soumlz ederken ψυχή

bir an olsun guumlndemimizden duumlşmediği gibi en az diğer diyaloglar kadar

Timaiosrsquoun da mitik oumlgeleri bizi şimdiye kadar pek ccedilok kez guumlndemde tuttuğumuz

ldquogizem dinirdquoni bir defa daha duumlşuumlnmeye zorlar

Timaios oumlzelinde bu gizemin izini suumlrerken Aristotelesrsquoin Ruh Uumlzerinersquodeki

(411a) itirazından ccedilıkardıklarımıza ek olarak Neoplatonizm okulunun en yetkili

isimlerinden biri olan Proklosrsquoun da yol goumlstericiliğinden soumlz edilebilir33 Nitekim

Proklosrsquoun Platonrsquou ldquotanrısal Platonrdquodur (ὁ θεῖος Πλάτων) ve bu Neoplatonizmin

karakteristiği olarak yazdıklarını tanrıdan esinlendiği anlamına gelir Yine

Proklosrsquoa goumlre tanrının Platonrsquoa ne esinlediğini anlamak iccedilin bakmamız gereken

yer Orpheusccedilu oumlğretiyi Timaiosrsquola dolaysız biccedilimde birleştiren doğadaki ldquoneden-

etkirdquo ilkesinin (πᾶν δὲ αὖ τὸ γιγνόμενον ὑπ᾽ αἰτίου τινὸς ἐξ ἀνάγκης γίγνεσθαι ndash

oluşan her şeyin bir nedenden oluşması zorunlu 28a) temellendirme arguumlmanı

33 Proklos MS 5 yuumlzyıl yeni Platonculuğunun tanrı kavrayışını ele alan Theologianın Oumlgeleri (Στοιχείωσις θεολογική)rsquonden başka doğrudan Platonrsquoun tanrı kavrayışına youmlnelen Platonrsquoa Goumlre Theologia (Περὶ τῆς κατὰ Πλάτωνα θεολογίας) ve başta Timaios olmak uumlzere Parmenides Devlet Kratylos gibi diyaloglar iccedilin yaptığı incelemelerde bize hem Ortaccedilağrsquodaki Platon algısını tafsilatlı biccedilimde resmetmesi hem de bizzat Platonrsquoun ruh ve tanrı algısı uumlzerine pek kıymetli ccediloumlzuumlmlemeler sunması bakımından Platonculuğun mihenk taşı sayılabilecek duumlşuumlnuumlrlerden biridir Elbette Proklosrsquoun Platonrsquouna başvururken tarihsel doumlnem farkının yarattığı birtakım riskler nedeniyle daha temkinli adımlar atmamız gerekir fakat oumlte yandan mevcut diyalogları Proklosrsquoun yorumlarıyla doğrudan karşılaştırabilme şansı goumlz ardı edilmemelidir Bu bizi herhangi bir Ortaccedilağ Platonrsquoundan uzak tutacak en buumlyuumlk imkacircndır O doumlnemin duumlşuumlnuumlrleri iccedilin ne literatuumlr ne de filolojinin gelişmişliği bakımından boumlyle bir imkacircn soumlz konusu değildi Bununla beraber Orpheusccedilu bir Platonrsquoun izlerini yalnızca Proklosrsquota değil Plotinosrsquota Porphuriosrsquota ve İamblikhosrsquota da suumlrmek muumlmkuumlnduumlr Boumlyleyken Proklosrsquoun Timaios yorumunda demiourgosrsquou doğrudan Orpheusrsquola ilişkilendirmesi bize ondan bahsetme zorunluluğu hissettiriyor

77

olarak Demiourgosrsquotur Bilindiği gibi Platon doğadaki neden-etki ilkesini

Demiourgosrsquola accedilıklarken onun παράδειγμα olarak idealarla bağını kurmak

durumunda kalır ve nihayetinde ldquoideaları tanıyan bilen akılrdquo (νοῦς ἐνούσας ἰδέας)

ifadesini kullanır (39e) Buumltuumln oluşun nedeni olarak suumlrekli ilkoumlrneklere bakan

(βλέπων ἀεί hellip παραδείγματι) bir zanaatkacircr tanrı Bu ise doğrudan doğruya

hareketli ve aynı zamanda hareket ettirici bir ψυχήrsquoye goumlndermedir34 tıpkı

Aristoteles gibi Proklos da Platonrsquoun bu tanımını Orpheusrsquoa bağlayacaktır

(Timaios 13115 vd)

Oumlte yandan her şeyin iyi olmasını isteyen tanrı (βουληθεὶς γὰρ ὁ θεὸς ἀγαθὰ μὲν

πάντα) goumlruumlnenler (ὁρατῶν) iccedilin ldquoiyirdquo olmanın şartının buumltuumlnleri (ὅλον) birbirleriyle

karşılaştırmak olduğunu bunun şartının da akıl (νοῦς) olduğunu aklın şartının

ise ruh (ψυχή) olduğunu bizzat kendisi akıl yuumlruumlterek bulmuştur (λογισάμενος

οὖν ηὕρισκεν) İşte demiourgosrsquoun bizzat kurduğu bu akıl yuumlruumltme zincirlemesi

onu her şeye ruh ve akıl vermeye goumltuumlrmuumlştuumlr Timaiosrsquota bu zincirlemenin tarif

edildiği cuumlmleleri takip eden son cuumlmle hem demiourgos hem de evrenin ruhu

iccedilin soumlylenenleri accedilık biccedilimde oumlzetler niteliktedir

hellip κατὰ λόγον τὸν εἰκότα δεῖ λέγειν τόνδε τὸν κόσμον ζῷον ἔμψυχον ἔννουν

τε τῇ ἀληθείᾳ διὰ τὴν τοῦ θεοῦ γενέσθαι πρόνοιαν ndashhellip bu akıl yuumlruumltmenin

sonucuna goumlre şunu soumlylemek gerekir gerccedilekten de bu evren ruhlu ve akıl

sahibi bir canlı olarak tanrının oumlngoumlruumlsuumlyle oluşmuştur (Timaios 30b-c)

Boumlylece Platonrsquoa goumlre ζῷον κόσμος yani ldquocanlı evrenrdquo bir etkidir bu etkinin

nedeniyse τοῦ θεοῦ πρόνοια zanaatkacircr ldquotanrının oumlngoumlruumlsuumlrdquo Nihayet canlı ve

akıl sahibi evrenin Platonrsquoun ifadesiyle κόσμος ζῷον ἔμψυχος ἔννουςrsquoun

Aristotelesrsquoe hem Orpheusrsquou hem de Thalesrsquoi hatırlatması ardından bu ikisi

uumlzerinden Platonrsquoun ruh goumlruumlşuumlne itirazda bulunması bu soumlylediklerimiz ışığında

ccedilok daha anlaşılır hacircle geliyor

34 Hatırlanacağı gibi Aristotelesrsquoin Ruh Uumlzerine-411rsquodeki itirazının nedeni bu ldquoruh hareketirdquoydi

78

35 Platonrsquoun Politik Kurgusunda Mitin Etkileri

Biccedilimce birer tiyatro eseri olan diyalogların neredeyse hepsinde daha ilk

satırlardan başlamak uumlzere polisrsquoin belirgin unsurlarından oluşan bir dekor

goumlruumlruumlz Bu şehir manzarası genellikle diyalogun bitişine kadar aynı kalır ve

tartışılan temel konularla bir şekilde ilişkili olduğu goumlruumlluumlr

Theaitetos Sofist Devlet Adamı ve Lysisrsquote Yunan genccedillerinin şehirleri iccedilin vaat

ettikleri fedakacircrlık ve başarıyı şimdiden kanıtladıkları palaistra meydanı dekordur

diyaloglar boyunca genccedil adamların bilgi konusunda sofistliği değil gerccedilek

felsefeyi amaccedillamalarının gereği tartışılacaktır Euthyphronrsquoda polisrsquoin dini ve adli

meselelerinin goumlruumlşuumllduumlğuuml Stoa Basileos dekordur Sokratesrsquole kacirchin

Euthyphron succedil ve din-dinsizlik konularında konuşurlar Devletrsquote şehrin

aşağısındaki liman kentinde Artemis onuruna duumlzenlenen Bendideia ve

Kefalosrsquoun evindeki kurban ibadeti dekordur karakterler iyi bir devletin nasıl

kurulacağını yasalarının dininin toplumsal sınıflarının nasıl duumlzenleneceğini bir

kelimeyle adaletin nasıl tesis edilmesi gerektiğini konuşurlar Timaios ve Kritiasrsquota

dekor olarak her Haziran ayının ilk guumlnlerinde Devletrsquoteki Bendideiarsquoyı takip eden

tarihte tanrıccedila Athena onuruna duumlzenlenen ve Panathenaea vardır ve bizzat

Kritias yapacakları konuşmanın tanrıccedila onuruna soumlylenen bir ilahi yerine

sayılacağını soumlyler Yine Parmenidesrsquote dekorda Panathenaea etkinliklerinin

olması tanrıccedila Athena ile İtalyan filozofların ilgisini duumlşuumlnduumlruumlr (krş Cornford

1997 ss II ve 363) Protagorasrsquota birinci dekor Sokratesrsquoin ldquoyalnız başınardquo

uyuduğu kendi evi ikinci dekorsa Protagorasrsquoın etrafında geniş bir hayran

kitlesinin halelendiği Kalliasrsquoın evidir metinde filozofun yalnızlığıyla Sofistin

kalabalıklığı yoğun biccedilimde hissedilir Benzer biccedilimde Gorgiasrsquota dekor halka

accedilık bir meydandır ve Sofist retoriğinin bir kelimeyle demagogiarsquonın ne olduğu

tartışılır Kriton Phaidon ve Savunmarsquodaki dekor da tıpkı Euthyphronrsquoda olduğu

gibi polisrsquoe adaletin dağıtıldığı merkezicirc yapılardır Şoumllenrsquode dekor her kesimden

bilgili kişilerin katıldığı şair Agathon tarafından duumlzenlenen iccedilkili bir ziyafettir ve

konuşmalar Erosrsquoa sanat-hakikat ilişkisine tragedya ve şiire dairdir Şehrin

dışında geccedilenlere bir diğer oumlrnek olan Phaidros surların dibinde başlar kır

79

yollarında yuumlruumlmenin sağlık iccedilin yararından soumlz edilerek İlios ccedilayı boyunca

yuumlruumlnuumlr ve sohbet bir ccedilınarın dibinde devam eder diyalog boyunca şehir ve

şehirdışı meselesine goumlndermeler vardır Yasalar da şehirdışı bir dekora sahiptir

ancak farklı biccedilimde Mekacircn İda Dağırsquonda Knossosrsquotan Dikte mağarasındaki

Zeus tapınağına giden yoldur ve filozofun yeniden mağaraya başka bir deyişle

şehre doumlnmesini anımsatır gibidir

Bu oumlrnekler birccedilok diyalog uumlzerinden ccediloğaltılabileceği gibi mekacircn-iccedilerik

ccediloumlzuumlmlemeleri de istenildiği kadar derinleştirilebilir Bununla birlikte kesin olan

diyaloglarda bireylerin polis ve politika ile kurdukları ilişkinin daima esas zemini

teşkil etmesidir

Daima polis ve oumlgelerine atıfta bulunan bu dekorların iccedilinde gidip gelen konuşan

alkışlayan veya oy kullanan karakterlere gelince bunların da 5 yuumlzyıl Atinarsquosının

politik duumlzeninde ccedilok oumlnemli tartışmaların aktoumlruuml ve konusu olmaları Platonrsquoun

yalnızca dekorunun değil aynı zamanda rol dağıtımının da politik eksenli

olduğuna işaret eder Bu rollerin ccediloğunluğuysa Sofist duumlşuumlnuumlrlere verilmiştir35

İlk bakışta Sofistlerin etkinliği iccedilin son derece elverişli olduğu duumlşuumlnuumllen Atina

demokrasi duumlzeninde gerccedilekte hem onların hem de Platonrsquoun hoşnutsuz olduğu

bazı oumlgelerden yukarıda kısaca bahsetmiştik Protagorasrsquotaki φύσις ve νομός

tartışmasından yola ccedilıkılarak ccedilizilebilecek bu tema oumlzellikle νομόςrsquoun ortaya

ccedilıkışı ve felsefenin tartışma konularından biri hacircline gelmesi bakımından Atina

demokrasisinin mimarları sayılan devlet adamlarından Solon Kleisthenes ve

Periklesrsquoin reformlarına kadar gider Bu itibarla Platonrsquodaki rejim eleştirilerinin

birincil bağlamı Atinarsquoda işleyen demokrasinin adaletsiz bir youmlnetim biccedilimi

olduğudur

35 Sofistlerin diyaloglardaki varlığını doğrudan konuşmacı oldukları oumlrneklerle sınırlandırmıyoruz Nitekim boumlyle bir sınırlandırma diyalogların kavramsal ccedilerccedilevelerinin ciddi anlamda ihmal edildiği anlamına gelir Bu bakımdan oumlrneğin Protagorasrsquoın Protagorasrsquotaki varlığıyla Theaitetosrsquotaki varlığı arasında ağırlığı bakımından hiccedil fark yoktur Ccediluumlnkuuml her iki diyalogun da muumlhim bir kısmında Sokratesrsquoin tartıştığı duumlşuumlncelerini ccediluumlruumlttuumlğuuml kişi bizzat Protagorasrsquotır Aynı durum Menonrsquodaki Gorgias Phaidrosrsquotaki Lysias veya Sophist Savunma vbrsquodeki adı anılmayan buumltuumln Sofistler iccedilin de geccedilerlidir

80

a) Platonrsquoun politik nostaljisi Eski Attika

Platon 7 Mektuprsquota Atinarsquonın politik duumlzenindeki ccedilalkantıları adaletsizlikleri

goumlrduumlkten ve nihayet haksızlığa ldquobuumltuumln insanların en az layık olanırdquo (325b) dostu

Sokratesrsquoin oumlluumlmuumlne şahit olduktan sonra politikadan uumlmidini iyice kestiğini

soumlyler Mektupta anlattığına goumlre buumltuumln bunlarla birlikte politik idarecilerin de

yaptıklarını goumlrduumlkccedile politika işleri ona ccedilok daha zor goumlruumlnmeye başlamıştı

ccediluumlnkuuml insanın dostları ve guumlveneceği yoldaşları olmadıkccedila bu işlere

kalkışması imkacircnsızdı boumlyle kişiler her zaman el altında olmadığı gibi

arayıp bulmak da kolay değildi Devletimiz artık atalarımızın gelenek ve

ilkelerine goumlre (ἐν τοῖς τῶν πατέρων ἤθεσιν καὶ ἐπιτηδεύμασιν)

youmlnetilmiyordu Dahası hem yazılı hem de geleneksel yasalar (τῶν νόμων

γράμματα καὶ ἔθη) şaşırtıcı bir hızla bozuluyor veya yuumlruumlrluumlkten

kaldırılıyordu (Mektuplar 325d)

Platonrsquoun Syrakusairsquodeki Dionrsquoun dostlarına hitaben yazdığı bu soumlzler eski

Atinarsquoya duyduğu oumlzlemin accedilık bir ifadesidir Fakat bu eski Atina kendi ifadesiyle

τῶν πατέρων ndashatalarınndash Atinarsquosı en azından Gorgias ve Protagorasrsquotaki

Periklesrsquoin νομόςrsquounu hedef alan eleştirilerden anladığımız kadarıyla birkaccedil yuumlzyıl

oumlncesinin Atinarsquosı değildir Nitekim demokrasinin kurucularına youmlnelttiği bu tarz

eleştiriler onun πᾰτέρεςrsquoinin demokrasinin tesisinden ccedilok oumlnce ilkel Attika kabile

duumlzeninin henuumlz bozulmamış olduğu zamanlarda yaşayan kişiler olduğunu

duumlşuumlnduumlruumlr Bu durum Platonrsquoun φύσιςrsquoe oumlzlem duyan Sofistlerle de kısmen

paylaştığı bir nostaljidir nitekim Sofistlere goumlre ndashHippiasrsquoın dediği gibindash yurttaşlık

yasadan değil tıpkı akrabalık gibi doğadan gelir oysa insanları guumlden bir zorba

olarak yasa (τύραννος τῶν ἀνθρώπων) bizi daima doğaya karşı gelmeye zorlar

(Gorgias 337d)

Kojin Karatani kabile toplumlarında yerleşik hayata geccedilişin buumlyuumlnuumln gelişimini

beraberinde getirdiğini oumlne suumlrer Bu yeni hayat tarzıyla ortaya ccedilıkan ve binlerce

insanın birarada işbirliği ve alış-veriş yaparak yaşamasını gerektiren duumlzende

buumlyuumlcuumlden rahibe rahipten başrahibe ve en sonunda kral-rahibe doğru ilerleyen

bir tarihsel silsile belirmiştir (Karatani 2017 s 11) Bu ilkel devlet duumlzeninde

tanrılar aşkın varlıklar olmakla birlikte kral figuumlruuml tanrı tarafından atanmış olup

81

yurttaşlar onun bilgeliğinden ve kararlarının doğruluğundan hiccedilbir şekilde şuumlphe

edemeyecektir İster animistik-şamanik olsun ister sistemli bir din uumlzerinde

yuumlkselmiş olsun bu tuumlr bir devlet duumlzeninin mitik temeller uumlzerine kurulu olduğu

tartışmasızdır Başka bir ifadeyle bu devletin yurttaşlarının mevcut duumlzene ve

baştan belirlenmiş olan yazgılarına boyun eğmesini sağlayabilecek mitten başka

hiccedilbir ilkeden soumlz edemiyoruz Oumlte yandan bu mitler toplumsal duumlzenin

devamına kesintisine başarı veya başarısızlığına goumlre ya daha da guumlccedillenmekte

ya tuumlmuumlyle terk edilmekte veya başka mitlerle birleşerek yeni kuumlltler ortaya

ccedilıkarmaktadır Karatani yine İzonomirsquode eski Yunan toplumlarında mitin ilkel

politik oumlrguumltlenmeyle bu karşılıklı ilişkisini Yahudi tarihinden bir oumlrnek vererek

anlatır Buna goumlre

Yahudi halkları başlangıccedilta nomadik bir kabile konfederasyonu hacirclindeydi

Ardından tek tanrı olan Yehovarsquonın ismi altında birleştiler ve bu tanrıyla

ahitleştiler Fakat bu bir bozulma değildir Aynı suumlreci Mezopotamya

kentlerinde ve Yunan polisrsquolerinde de goumlzlemleriz Belli sayıdaki koumly veya

kabilelerin bir şehir devleti oluşturmak uumlzere birleşmesi yeni ve ortak bir

tanrının ifadesini de beraberinde getirir Bu bir ccedileşit toplumsal soumlzleşmedir

(Karatani 2017 s 13)36

Thomson da benzer biccedilimde eski Yunan tarihi ccedilalışmalarında Attika kabile

duumlzeninin bir tuumlr fratri uumlzerinde temellendiğini aktarır (Thomson 2007 s 99)

Savaştaki ordu duumlzeninin bir yansıması olan bu kabile hiyerarşisinin Atina

demokrasisinden yaklaşık beş yuumlzyıl daha eski olan Homeros ccedilağında hacirclacirc

goumlruumllduumlğuumlnuuml İlyadarsquoda Akhaların ldquokabile kabile ve fratri fratrirdquo savaş duumlzeni

almasından anladığımızı yine Thomson aynı sayfada tespit etmektedir Ayrıca

Atinarsquonın en yakın ataları olan kabile duumlzenindeki bu halkların da yukarıda soumlzuumlnuuml

ettiğimiz kral-rahip duumlzeninde hatta bazı totemik gelenekleri suumlrduumlrerek

yaşadıklarını aktarır Attikalılar dacirchil olmakla birlikte ccedileşitli topluluklar uumlzerinde

yaptığı inceleme iccedilin Kabileden Devlete adlı boumlluumlmuumln tamamını ayırmıştır (2007

s 80 vd)

36 Aynı durumu Kramerrsquoin anlattığı Suumlmer panteonunun oluşum suumlrecinde de goumlzlemleyebiliriz Buna goumlre başlangıccedilta birbirinden bağımsız her bir Suumlmer şehir devletinin kendi tanrısı varken bunların aralarındaki muumlcadeleler kimini daha guumlccedilluuml kimini daha zayıf bir tanrı hacircline getiriyordu En sonunda bu şehirlerin merkezi youmlnetim etrafında birleşmeleriyle Suumlmer panteonu meydana gelmiştir (Detaylı bilgi iccedilin bkz Kramer 2016)

82

Platonrsquoun ldquoatalarrdquo diye andığı ve Sofistlerin de oumlzlemini duyduğu doumlnemler bunlar

olmalıdır Nitekim 7-6 yuumlzyıllarda İyonyarsquodaki felsefi ve Atinarsquodaki politik

devrimlerin ardından Yunan yurdunda hiccedilbir şey eskisi gibi olmayacaktı

Boumlylelikle Thales ve oumlğrencilerinin İyonyarsquoda ortaya koyduğu yeni duumlşuumlnme

biccedilimiyle birlikte 7 yuumlzyıl sonlarında Solonrsquoun Atinarsquoda kalkıştığı toprak reformu

hamleleri Ege havzasında demokrasinin ortaya ccedilıkışının ilk işaretleri olarak

yorumlanır Bunların ikisi arasındaki organik ilişkiyi Thomson kurar Ona goumlre her

ne kadar toprağın yeniden boumlluumlştuumlruumllmesi youmlntemi Libya kıyılarındaki Kyrenersquode

daha oumlnceki tarihlerde uygulanmış olsa da (Thomson 2007 s 309) bunun

İyonya koumlkenli ldquoisonomiardquo duumlşuumlncesine dolayısıyla demokratik bir rejime youmlnelik

ilk uygulanışı Atinarsquodaki Solon doumlnemidir Nitekim Thomson bir başka ccedilalışması

olan İlk Filozoflarrsquoda Solon yuumlzyılını demokratik ideolojinin ilk defa kendini

goumlsterdiği tarih olarak belirler ve bu ideolojinin okumasını Solonrsquola beraber iki

filozof olarak Thales ve Anaksimandros uumlzerinden yapar (1997 s 253) Benzer

biccedilimde izonominin tarihinin İyonyarsquoda başladığına ilişkin Karatani de

Thomsonrsquola aynı fikirdedir ve Atinarsquonın demokrasinin anayurdu olduğu tezini o da

reddeder (2017 s 21)

Demokrasinin ortaya ccedilıkışında diğer iki oumlnemli uğraksa 6 yuumlzyılın sonlarında

soybağlarının belirleyiciliğini ortadan kaldırarak yurttaşlık bağını νομόςrsquoun

guumlvencesi altına alan Atinalı arkhon Kleisthenes ve demokrasi uygulamalarında

rakipleri tarafından popuumllizmle succedillanacak kadar ileri gitmiş olan 5 yuumlzyılın en

buumlyuumlk devlet adamı Periklesrsquotir Bu uzun tarihsel suumlreccedil goumlz oumlnuumlne getirildiğinde

kadim Miken kral-tanrılar doumlneminden Attikarsquodaki rahip-krallar doumlnemine

ardından İyonya koumlkenli izonomiye ve sonrasında Atina koumlkenli demokrasiye

doğru 5 yuumlzyıl Atinarsquosındaki politik duumlzenin tarihsel gelişiminde en oumlnemli

duraklar sırasıyla İyonya filozofları Solon Kleisthenes ve Periklesrsquotir

Platonrsquoun zihninde bu suumlrecin Devletrsquoin VIII kitabında anlatılan ve Kallipolisrsquoten

tiran devletine doğru giden meşhur ccediloumlkuumlş suumlreciyle oumlrtuumlşmesi bilhassa

Sokratesrsquoin oumllduumlruumllduumlğuuml doumlnemde kaccedilınılmaz hacircle gelmiş olmalıdır Nitekim

Timaiosrsquoun giriş kısmında Mısırlı rahibin Solonrsquoa ccedilıkışması da bunu doğrular

gibidir 26c-d paragrafından oumlğrendiğimiz ve yukarıda da değindiğimiz gibi bu

83

diyalogda Kritias Hermokrates ve Timaiosrsquoun amacı Sokratesrsquoin bir guumln oumlnce

kendilerine anlattığı ndashve Devlet diyalogunda aktarılanndash uumltopik devletin ve

yurttaşlarının aslında ccedilok eskilerde ve gerccedilekten yaşamış olduklarını

goumlstermekti Kritiasrsquoın hikacircyeyi anlatmaya şoumlyle başlıyor

O hacirclde şimdi bir zamanlar yedi bilgelerden Solonrsquoun anlattığı ve hacircliyle

saccedilma (ἄτοπος) bile olsa baştan sona doğru (ἀληθής) olan şu hikacircyeyi

(λόγος) dinle Sokrates Solon pek ccedilok şiirinde de soumlzuumlnuuml ettiği gibi buumlyuumlk

dedemiz Dropidesrsquoin akrabası ve ccedilok yakın dostuydu Dropidesrsquoin yaşlılık

guumlnlerinde hatırlayıp dedemiz Kritiasrsquoa anlattığına goumlre ccedilok eski

zamanlarda bu şehirde pek buumlyuumlk ve goumlrkemli işler yapılmış ama insanlar

zamanla bunları yok etmiş ve unutmuş Boumlyleyken bize en yaraşır iş bunları

duumlzguumlnce hatırlayıp anlatarak sana olan minnet borcumuzu oumldemek ve

boumlylece tanrıccedilayı37 da bu festival guumlnuumlnde tıpkı duumlzguumln ve doğru bir ilahi

soumlyler gibi onuruna yakışır biccedilimde oumlvmuumlş olmaktır (Timaios 28d-21a)

Ardından dedesi Kritiasrsquoın Apaturia38 festivali iccedilin duumlzenlenen bir şiir

yarışmasında bir vesileyle Solonrsquoun şairliğini hatırlayıp şoumlyle anlattığını soumlyluumlyor

hellip (Solon) buraya doumlnduumlğuumlnde karşılaştığı ayaklanma ve diğer fenalıklarla

uğraşmak zorunda kalmayıp da Mısırrsquodan yanında getirdiği hikacircyeyi (λόγος)

tamamlayabilseydi uumlnuumlne ne Hesiodos yetişebilirdi ne de Homeros (hellip)

Mısır Deltarsquosında Nilrsquoin ikiye boumlluumlnduumlğuuml bir yerde Saitikos diye bir duumlzluumlk

varmış ve bu duumlzluumlkteki en buumlyuumlk şehrin adı Saisrsquomiş ndashki kral Amasisrsquoin

doğduğu yerdirndash ve dediklerine goumlre kurucusu Neith adındaki tanrıccedilaymış

bu da onların fikrinde Hellenlerin Athenarsquosıdır Bu insanların Atinalıları pek

sevdiği ve bir şekilde buradakilerle akraba oldukları soumlylenir Solon buraya

yolculuğunda o insanlar tarafından epeyi onurlandırıldığını anlatmış

sonrasında onların kutsal soumlzlerde (τῶν ἱερέων) tecruumlbeli rahiplerine eskiler

hakkında sorular sorunca boumlyle şeyler konusunda ne kendisinin ne de

diğer Yunanların neredeyse hiccedil bilmediğini goumlrmuumlş Bir defasında onları en

eskiler hakkında konuşturmak hevesiyle bizim en eskilerimizden laf accedilmış

ve ilk insan olduğu soumlylenen Phroneosrsquoumuz Niobersquomiz hakkında

konuşmaya başlamış sonra tufanı Deukalionrsquoı Purrharsquoyı ve nasıl hayatta

kaldıklarını anlatmakla (μυθολογεῖν) onların soyundan gelenleri saymakla

sonra da bu olaylar uumlzerinden geccedilen seneleri hesaplamaya ccedilalışmakla

devam etmiş Bunun uumlzerine rahipler arasından pek yaşlı biri demiş ldquoAh

Solon Solon Siz Yunanlar hep ccedilocuksunuz hiccedil yaşlı kalmadı Yunanlar

arasındardquo Beriki bu soumlzleri işitince sormuş ldquoBununla ne demek istiyorsunrdquo

Rahip cevap olarak demiş ldquoHepiniz de ruh olarak genccedilsiniz Hiccedilbirinizde

ne en eskilerden işitilmiş bir soumlz (δόξα) ne zamana karşı durabilmiş bir ders

(μάθημα) var (Timaios 21d-22b)

37 Tanrıccedila Athena 38 Dionysos onuruna duumlzenlenen dini bayram Bu bayramın uumlccediluumlncuuml guumlnuumlnde o yıl doğan ccedilocuklara ad koyulup her biri kayıt altına alınıyor

84

Yunanların tarih bilincini kuumlccediluumlmseyen Mısırlı rahip bu soumlzlerin ardından

geccedilmişte halkların nasıl ortadan kalktığına ilişkin bir konuşma yapar ve hem

kendilerinin hem de Yunanların ortak geccedilmişlerine ait tufan teması etrafında

şekillenmiş bir hikacircye anlatır Sonrasında tufandan oumlnceki Atinarsquonın ihtişamından

ve başarılarından soumlz eder ancak hayatta kalanlar yazı sanatını bilmediğinden

bunların unutulduğunu soumlyler39

Bu mitleri okuduğumuzda tarih kayıtlarının değil mitik anlatıların aktardığı devlet

duumlzenlerinin Platonrsquoun duumlşuumlnde ihtişamla arzıendam ettiğini anlamak zor değildir

Kaldı ki Platonrsquoun mitik geccedilmişe oumlzlemi yalnızca politik bir oumlrguumltlenme sınıflı yapı

gibi geniş ccedilerccedileveli kuşbakışı goumlruumlntuumllerle ilgili değildir Soumlzgelişi Devlet ve

Timaiosrsquota uumlst uumlste vurgulanan kadınların ortak kullanımıyla ilgili goumlruumlşuumlnuumln bile

mitik bir koumlkeninden soumlz edilebilir Yunan mitik anlatılarında her şey gibi evliliğin

de ilk koumlkenine bir mitik hadiseyle yer verilmiştir hacircliyle bu hadisenin oumlncesinde

kadınlar erkeklerin ortak malıydı Bu komuumlnal duumlzen Herodotosrsquota geccediltiği

biccedilimiyle goumlz oumlnuumlne alınınca meselenin 5 yuumlzyıl Atina entelektuumlelinin zihnindeki

karşılığını hayal etmek ccedilok zor değildir Thomson aktarıyor

ldquoİskityalı Agathyrislerderdquo diyor Herodotos ldquokadın herkesindir boumlylece

herkes birbiriyle kardeş olur ve bu genel akrabalık karşılıklı kıskanccedillık ve

kin duygularını kaldırırrdquo Kadınların ortaklaşalığının muumllkiyetin

ortaklaşalığıyla el ele yuumlruumlduumlğuuml duumlşuumlncesi hiccedil de yabancı değildi Bu

duumlşuumlnceye Aristophanes ve Platonrsquoda yeniden rastlarız (Thomson 2007 s

132)40

Bu konuda Aristotelesrsquoin de tarih kayıtları soumlz konusudur Oumlte yandan tarih

dışında mitik kayıtlara oumlrnek olarak evliliği Yunan halkına oumlğreten Atina kralı

(Pelasg oumlnderi) Kekropsrsquoun hikacircyesi meşhurdur Yine Thomson şoumlyle yazıyor

Evliliğin kurucusu olduğu soumlylenen ilk Atina kralı Kekropsrsquola ilgili bir

geleneği işte bu bilgilerin ışığında yorumlamamız gerekir Kekropsrsquotan oumlnce

ldquoevlilik diye bir şey yoktu cinsel ilişki rastgele olduğundan ne ccedilocuklar

babalarını tanıyordu ne de babalar ccedilocuklarını Ccedilocuklar analarının adını

alıyorlardırdquo (Thomson 2007 s 134)

39 Krş Yasalar 677c 40 Krş Herodotus Tarihler iv104 Platon Devlet 416d ve Timaios 18b Aristophanes Plutos 510-626

85

Bu kadarının bile Platonrsquoun mitik anlatılara bakarak tarihsiz bir geccedilmişe duyduğu

oumlzlemi kapıldığı politik nostaljiyi daha belirgin ve anlaşılır kılmak iccedilin yeterli

olduğu kanaatindeyiz

b) Yeni bir aktarım aracı olarak duumlzyazının etkileri

Vernantrsquoın Yunan polisrsquoinin oluşum suumlrecini irdelediği bir yazısı bizim iccedilin yol

goumlstericidir Buna goumlre polis ruhunu meydana getiren temel motif logosrsquoun yani

kanıtlayıcı soumlzuumln evvela yazıya geccedilmesi ve ardından buumltuumln demosrsquoun ortak malı

hacircline gelmesidir (Vernant 2017a 49-50) Bu bir ccedileşit kuumlltuumlrel yayılımı ifade eder

ve tıpkı oumlnceki yuumlzyıllarda Homeros ve Hesiodosrsquoun soumlzluuml gelenek yoluyla buumltuumln

Yunan coğrafyasına yayılması gibi bu defa yasaların ve felsefe metinlerinin

demosrsquoa yayılması anlamına gelir Bununla beraber İyonya ve İtalya

filozoflarının en iyi oumlrnekle de Pythagorasrsquoın ezoterik gelenekleri bu yayılımın

tabii bir neticesi olarak oumlnemli oumllccediluumlde tahribata uğramış olmalıdır Başka bir

deyişle Yunan coğrafyasında yazılı anlatımın yaygınlaşması sonucunda

ldquofelseferdquo adı verilen buumltuumln uğraşlar oumlzguumln ezoterik tavrını terk etmek zorunda

kalmış ve agora ile daha da oumlnemlisi politik oumlrguumltlenmeyle iccedil iccedile geccedilmiştir 5

yuumlzyıl Atinarsquosında Anaksagorasrsquoın Peri Phuseosrsquounun isteyen herkes tarafından

ccedilarşılarda ucuz bir fiyatla satın alınabileceğini Sokratesrsquoten işitiriz (Savunma

26d) Bu yazı aracılığıyla filozofların en gizli oumlğretilerine her Yunan yurttaşının

hatta koumllelerin bile kolaylıkla ulaşabildiği anlamına gelir

Goumlruumlnuumlşe goumlre felsefenin yapılma biccedilimlerini değiştiren bu kuumlltuumlrel yayılım o

doumlnemin felsefe ccedilevresini meydana getiren Sofistleri ve Platonrsquou bir tedbir

geliştirmeye sevk etmişti Sofist okul bu tedbiri demokratik iktidarla ve halkla sıkı

ilişkiler geliştirmelerine imkacircn sunan retorikte bulmuştur Platonrsquoa gelince onun

oumlngoumlruumlsuuml farklı bir mecraya başvurmasına neden olur mit

Kuumlltuumlrel yayılım Vernantrsquoın analizlerinde ldquobilgerdquo figuumlruumlnuumln herhangi birine

mektup yazdığı veya kitabını halka malettiği bir sahneyle somutlaşmış goumlruumlnuumlr

86

Daha oumlnceki yuumlzyıllarda perdelerin arkasında veya kamuya kapalı mekacircnlarda

mutlaka erginlenmiş bir grup tilmizine seslenen bilge artık zihnindeki buumltuumln her

şeyi polisrsquote herkesin goumlrebileceği bir şekilde accedilığa vurmakta boumlylece bazı

buumlyuumlk tehlikeleri de goumlze almaktadır

Burada artık soumlz konusu olan birkaccedil seccedilkin insana ayrılan ve tanrısal bir

luumltfu kolaylaştıran dinsel bir giz değildir Kuşkusuz bilgenin gerccedileği tıpkı

dinsel gizem gibi sıradan insanları aşan temel bir accedilınlamadır gerccedilekliğin

ortaya ccedilıkmasıdır ama bilgelik yazıya teslim edilirken bu mezheplerin gizli

ccedilemberinden soumlkuumlluumlp alınır guumln ışığında tuumlm sitenin goumlruumlşuumlne sunulur

(Vernant 2017a s51)

Bu noktada tespitimizi eleştirmeye imkacircn sunan bazı istisnalardan da soumlz

edilebilir Bu istisnalar iccedilin en iyi ve tek başına yeterli oumlrnekse Ross ve Cherniss

arasındaki tartışmadır Chernissrsquoin 1945 tarihli The Riddle of the Early

Academyrsquodeki iddiası Aristotelesrsquoin tanıdığı Platonrsquola bizim bildiğimiz Platon

arasında beliren farkların Aristotelesrsquoin diyalogları yanlış anlamış veya yanlış

yorumlamış olmasından ileri geldiğidir Başka bir deyişle Chernissrsquoin diyaloglar

hakkındaki tezi Platonrsquoun herhangi bir yazıya aktarılmamış oumlğretisinden soumlz

edilemeyeceğidir ve Aristoteles de Platonrsquou tıpkı bizim gibi diyalogların imkacircn

verdiği biccedilimde ve oumllccediluumlde bilmektedir (Cherniss 1944 s 51 vd) Bu iddiaya

karşılık Ross Aristotelesrsquoin Platonrsquodan soumlzluuml biccedilimde edindiği bazı bilgilerin

varlığına kanıt olarak dokuz farklı paragrafı birbiri ardına sıralar ve Chernissrsquoin

tezini belirgin bir şekilde ccediloumlkertir (Ross 2016 ss 102-5)

Bununla birlikte boumlyle bir istisna 5 yuumlzyıl Atina bilgeleri iccedilin ileri suumlrduumlğuumlmuumlz

iddiayla hiccedilbir şekilde ccedilelişik değildir Platonrsquoun soumlzluuml bir aktarım yoluna

başvurmuş olması her şeyden oumlnce onun duumlşuumlncesini polisrsquoin goumlruumlşlerine accedilmış

olduğu gerccedileğini ortadan kaldırmaz Dahası bir kısmının otantikliği tartışmalı bile

olsa otuza yakın diyalogu kaleme aldığı ve bunu her Yunan yurttaşının erişimine

sunduğu gerccedileğini hiccedilbir şekilde ortadan kaldırmaz Sadece Platon değil buumltuumln

Sofistler de oumlğretmendiler ve kendi okullarında veya farklı toplanma yerlerinde

halktan kişilere dersler vermekteydiler Bu onların soumlzluuml aktarım youmlnteminden

yararlanmış olduklarını goumlsterir ve Platon da meseleleri oumlğrencilerinin oumlnuumlnde ele

alırken diyaloglarda okuduğumuzdan kısmen farklı tespitlerde bulunmuş olması

tuhaf değildir

87

Oumlte yandan Rossrsquola buumltuumlnuumlyle hemfikir olsak bile (ki bu Platonrsquoun agrapha

dogmatarsquosının duumlşuumlnuumlluumlp taşınılmış kasıtlı olduğu anlamına gelecektir)

Platonrsquoun eserlerinin halka accedilık olan kısmı ezici bir ccediloğunluğa sahiptir Tek

başına bu durum bile Akademiarsquodaki oumlğretmen Platonrsquola Elearsquodaki ezoterik oumlnder

Pythagoras arasındaki farkı belirginleştirmek iccedilin yeterlidir

Vernantrsquoın soumlzluuml gelenekten yazıya geccediliş formuumlluumlndeki genel manzara bize şunu

anlatır Eski Yunan halkları yeni polisrsquoler inşa ettikleri sırada Miken soylu kral-

tanrılar ccediloktan tarihe karışmış bulunuyordu Bu tarihsel olgu polis yasalarının

ezici rasyonalitesi ve aynı zamanda kral-lider iccedilin de bağlayıcı olması gibi pek

ccedilok ldquolaikrdquo pratikle de desteklenmektedir Oumlte yandan aynı sayfalarda Vernantrsquoın

bu laikleşmenin dini politikadan buumlsbuumltuumln tasfiye edebilecek kadar guumlccedilluuml

olmadığına dair farkındalığını anlamak hacirclacirc muumlmkuumlnduumlr

Oumlzetle Yunan polisrsquoleri buumltuumlnuumlyle din ve tanrısallık ilkeleri uumlzerine bina edilmiş

Miken toplum organizasyonlarına goumlre ccedilok daha duumlnyevicirc sekuumller olmakla birlikte

dinin birtakım kurucu ve duumlzenleyici işlevlerini de muhafaza etmek durumunda

kalmışlardır Nitekim o doumlnemde bile yurttaşların iktidara koşulsuz itaatini ve

yasayı makul bulmasını guumlvence altına alacak başka bir metottan soumlz etmek

olanaksızdır

Bir siyaset felsefesi olarak Platonrsquoun devlet projesi ilk boumlluumlmde belirttiğimiz uumlzere

mitik geccedilmişten derin etkiler taşımasının yanında aynı geccedilmişi yeniden

canlandırmaya doumlnuumlk nostaljik bir youmlntemi de benimsemiş goumlruumlnmektedir 5

yuumlzyılda yaşamış vasat bir Atinalı yazarın bile erişebileceği eldeki hazır Yunan

tarihi literatuumlruumlnuuml goumlz oumlnuumlnde bulunduracak olursak Platonrsquoun bu nostaljik

yaklaşımının nedenlerini bir ldquoyozlaşmardquo daha doğru bir ifadeyle ldquodekadansrdquo

duumlşuumlncesinde aramamız gerekir Nitekim bu tarih anlatısı ldquooumlzlenenrdquo

başlangıccediltaki oumlrneklerini mitik gelenekten devşirerek suumlrekli bir altın ccedilağdan soumlz

eden duumlşuumlş suumlrecini de hicivci bir youmlntemle betimleyen buumlyuumlk bir mitoloji olarak

karşımıza ccedilıkar Platonrsquoun bu hikacircye iccedilin başvurduğu birincil kaynaksa Kronosrsquoun

altın ccedilağına oumlvguumllerin ustası Hesiodosrsquotur

88

Aristotelesrsquoin meşhur bir mitik anlatıyı bize pek şaşırtıcı biccedilimde ldquotarihrdquo olarak

anlattığı bir yazısında Dumezilrsquoin olağanuumlstuuml bir tespiti olan uumlccedil işlevli Hint-Avrupa

devlet modelinin Yunan siyasi duumlnyasındaki ccediloumlkuumlş suumlrecine şahit oluruz

(Atinalıların Devleti 32) Bu meşhur komutan İonrsquoun hikacircyesidir Oumlzetle kralın

başarısızlığı uumlzerine halkın ccedilağrısıyla karşısında birdenbire ordu belirmiş bu

başarısızlığın bedelini de yetkilerini orduyla paylaşarak oumldemiştir41

Sonuccedil olarak tarih oumlncesi Miken krallarının ccediloğunda goumlruumllen ve tanrı-kralı mutlak

soumlz sahibi ve otorite olarak tayin eden uumlccedil işlevli kast temelli Hint-Avrupa

modelinin ccediloumlktuumlğuuml coğrafya 7-6-5 yuumlzyıllardaki İyonya-Atina hattıdır bunun

oumlncesine ilişkin soumlzuuml edilen tarihlerse genellikle mitik anlatılara goumlndermede

bulunur Bu ccediloumlkuumlşle birlikte yetki paylaşımını esas alan yeni bir izonomi-

demokrasi Platonrsquoa goumlreyse Kallipolisrsquoe uzak ve tiranlığa yakın koumltuuml bir devlet

modeli ortaya ccedilıkacaktır

41 Hikacircyenin etraflı bir oumlrneği iccedilin 1 yuumlzyıl coğrafyacısı Strabonrsquoun Geographica isimli eserine bakılabilir (Strabo 1877 1013) Strabon bir ldquobilimcirdquo olmasının yanında hikacircyesini Aristoteles Demosthenes gibi kayıtlara başvurarak mitik anlatıdan bilimsel metne doğru şekillendirme yolunu seccediler ve yine Thukydides Plutharkhos Pausanias vs oumlrneklerde olduğu gibi bir Antikccedilağ sosyal bilimciliği tavrı ortaya koyar

89

SONUCcedil

1 Platonrsquoun kayıp koumlpeği

Her okurun dikkatini ccedilekmesi zor olabilir ama diyalogları baştan sona dolaşan

bazı koumlşe başlarında ansızın karşımıza ccedilıkan huzursuz bir koumlpek vardır Antik

Yunan mitlerindeki hayvanlardan biri olmadığı kesindir ve kendisini o kadar az

ele verir ki ne cinsini ne de milliyetini soumlylemek kolaydır Bir tek Gorgiasrsquota Mısır

koumlkenli tanrılardan biri olduğuna ilişkin bir işaret yakalarız Sokrates soumlz arasında

birden haykırır μὰ τὸν κύνα τὸν Αἰγυπτίων θεόν ndashMısırlıların tanrısı koumlpeğe

andolsun kihellip Ccediloğu zaman Herarsquonın Zeusrsquoun Apollonrsquoun Kharitlerin ve başka

Olimpik varlıklarının adına yemin ettiğini goumlrduumlğuumlmuumlz Sokrates arada bir boumlyle

yabancı bir varlığa dahası bir koumlpeğe yemin ederek bizi şaşkınlığa uğratır

Ccedilağdaşları arasında aynı yemini bir tek Aristophanesrsquoin Eşek Arılarırsquonda

Sosiasrsquoın ağzından işitiriz μὰ τὸν κύναhellip (83) Bununla beraber Aristophanesrsquoin

bu oyunu 422 tarihliyken ondan bir yıl oumlnce yazdığı ve karakterlerinden biri

Sokrates olan Bulutlarrsquoın bir yerinde bu defa filozofun yeminleriyle alay

edercesine onu tek cuumlmlede ldquoNefes Khaos ve Havayardquo yemin ettirir μὰ τὴν

Ἀναπνοὴν μὰ τὸ Χάος μὰ τὸν Ἀέραhellip (Bulutlar 627) Sokratesrsquoin hem kendi

ccedilağında hem de bizim ccedilağımızda hayli dikkat ccedilekici olan başka yeminlerine de

rastlamamız muumlmkuumlnduumlr oumlrneğin Phaidrosrsquota ccedilınar ağacına yemin ettiğini

goumlruumlruumlz Ancak bu yeminlerin hiccedilbiri koumlpek yemini kadar ilgi ccedilekici ve kışkırtıcı

değildirSokratesrsquoin diyaloglarda koumlpeğe ettiği yeminler şoumlyledir

Savunma 22aνὴ τὸν κύνα ndashkoumlpeğe andolsun ki yemin edilen Atinarsquoda bilge olduğu soumlylenen hiccedil kimsenin aslında bilge olmadığını bizzat tecruumlbe ettiği

Phaidros 228bνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Phaidrosrsquoun şayet kısa olsa tekrar tekrar okumaktan buumltuumln soumlylevi ezberlemiş olacağı

Devlet 399eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Devletteki fuzuli buumltuumln zevkleri ortadan kaldırdıkları

90

Devlet 567dνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Adeimantosrsquoun eşekarılarından soumlz ettiği

Devlet 592aνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Filozofun politikadan uzak durmak isteyeceği

Phaidon 98eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen verilen her tuumlrluuml cezayı ccedilekmenin kaccedilmaktan daha iyi ve asilce olduğunu duumlşuumlnduumlğuuml

Kratylos 411bνὴ τὸν κύναndash yemin edilen O anda aklında eskiden adları bulan kişilerin şimdinin filozoflarına benzediği youmlnuumlnde bir duumlşuumlncenin doğduğu

Gorgias 461aνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Konuyu yeterince tartışmanın uzun zaman alacağı

Gorgias 466cνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Polosrsquoun soumlylediği soumlzlerle fikirlerini mi accedilıkladığını yoksa kendisine soru mu sorduğunu anlamadığı

Kharmides 172eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Soumlylediklerinin bizzat kendisini de şaşırttığı

Buumlyuumlk Hippias 287eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Hippiasrsquoın cevabını beğendiği

Buumlyuumlk Hippias 298cνὴ τὸν κύναndash anlamsız konuşup da anlamlı konuşmuş gibi davranmaması iccedilin Hippiasrsquoı uyarırken

Lysis 211eνὴ τὸν κύναndash iyi bir dostu Dariusrsquoun buumltuumln altınlarına tercih edeceği

Bu yeminin farklı soumlylenişteki tek oumlrneği Gorgias 482brsquodedir

μὰ τὸν κύνα τὸν Αἰγυπτίων θεόνndash Mısırlıların tanrısı koumlpeğe andolsun kihellip yemin edilen Ceza ccedilekmenin koumltuuml olduğunu duumlşuumlnen Kalliklesrsquoin ccedilelişkiye duumlşeceği

Yeminin bu kullanımlarını birbiriyle ne kadar ilişkilendirirsek ilişkilendirelim bize

Platonrsquoun ironik kurgusunun eseri olduklarına dair herhangi bir işaret vermemekle

birlikte sırf Aristophanesrsquoin iğnelemeleri Sokratesrsquoin bu yemini gerccedilekten de sık

sık kullandığını goumlstermeye yeterlidir Bununla birlikte Yasalarrsquoda anlatılan

yeminle (ὅρκος) ilgili bir miti Sokratesrsquoin ccedilok sevdiği bu yeminle birarada

değerlendirmek bize Platonrsquoun bu ccedilalışma boyunca ortaya koymaya ccedilalıştığımız

mitolojik yaklaşımını destekleyecek bir arguumlman daha sunacaktır Soumlz konusu

mit tanrısal yargıccedil Rhadamantysrsquouumln yemin konusunda aldığı bir kararı anlatır

hellip O guumlnkuuml insanların ccediloğunluğu tanrıların soyundan geldikleri iccedilin doğal

olarak tanrıların varlığına accedilıkccedila inandıklarını goumlruumlyordu zaten kendisi de

bunlardan biriydi Anlaşılan insanlardan değil ancak tanrılardan yargıccedil

olabileceğini duumlşuumlnuumlyor bu nedenle de davaları kolayca ve ccedilabucak

sonuccedillandırıyordu nitekim davalı taraflara dava konusunda yemin ettirip

91

ccedilabucak ve kesin olarak davayı kapatıyordu Buguumln ise dediğimiz gibi

insanların bazısı kesinlikle tanrılara inanmıyor bazısı da (tanrıların) bizimle

ilgilenmediklerini duumlşuumlnuumlyor sayıca en fazla ve en koumltuuml olan bazılarının

duumlşuumlncesine goumlre ise tanrılar biraz kurban bolca yuumlze guumllme karşılığında

insanlara yuumlkluuml para kaldırmaya yardım ederler ve onları ağır cezalardan

kurtarırlar demek ki Rhadamantysrsquouumln davalardaki youmlntemi buguumlnkuuml

insanlar iccedilin elverişli değildir (Yasalar 948b-c)

Bu soumlzler Platonrsquoun yaşadığı doumlnemde Atina toplumundaki ldquodindarlıkrdquo

anlayışının yozlaştığını insanların dini ccediloğu zaman gizli ahlacircksızlıkları iccedilin bir kılıf

olarak kullandığını buna karşılık inananların da tanrıların affına sığınmayı her

durumda abarttığını goumlsterir Oumlte yandan Platonrsquoun dinle ilişkili mitlerin toplumsal

youmlnuumlne Devletrsquote olduğundan daha mesafeli olmakla birlikte hacirclacirc buumlyuumlk oumlnem

verdiğini de goumlsterir Nitekim burada Platonrsquoun Magnesiarsquoda oumlngoumlrduumlğuuml yeni

yasalardan birini goumlruumlruumlz tanrılar adına edilen yeminler hiccedilbir şekilde gerccedileğin

delili olarak kabul edilmeyecektir

Sokratesrsquoin Atinalı yurttaşlarının tanrı olduğuna inanmasının pek makul

goumlruumlnmediği birtakım varlıklara yemin etmiş olması farklı bakımlardan

değerlendirilebilir Ama oumlzellikle νὴ τὸν κύνα yemininde Yunanlar iccedilin hiccedil de

bağlayıcı olmayan yabancı kaynaklı bir tanrı mitine tam da Sokratesccedili ironiyle

bağdaşır biccedilimde yeminin hakikat iccedilin delil olarak sunulmasının eleştirisi olarak

başvurulmuş gibidir

2 Yurttaş filozof yasakoyucu ve mit

Bu sıradışı tutumun birbirini sonuccedil olarak getiren iki nedeninden soumlz etmek

muumlmkuumlnduumlr İlki Yunan toplumunda mitlerin gerccedilekliğe ilişkin dayanaklarını

genellikle hayatın olağan akışından seccedilmemiş olmalarıdır İkincisi bunun bir

sonucu ve aynı zamanda pekiştiricisi olarak mitlerin guumlnluumlk hayatın rutinlerine

rasyonel pratiklerine ve temelde laik olan herhangi bir mekanizmasına muumldahale

etmekten geri durmalarıdır Mitle guumlnluumlk hayat arasında kurulan ve ikisinin ilkece

ayrılmasına dayanan bu ilişkinin sonucu olarak yasakoyucu-duumlşuumlnuumlr figuumlruuml ve

92

sıradan yurttaş figuumlruuml arasında ortaya ccedilıkan etkileşim birbirinden farklı gelişmiştir

Yasakoyucu veya duumlşuumlnuumlruumln mitinde hep daha sakınımlı hakikat olma iddiasını

rasyonel alanda sınamaya accedilmayan bir tavır goumlrmemizin nedeni de budur

Sıradan Yunan yurttaşının mitiyse yasakoyucunun ve duumlşuumlnuumlruumln anlattığı mitten

daha ileriye gitmediği gibi kendi hakikatini rasyonel alanda kanıtlamaya da

kalkışmaz fakat guumlnluumlk hayatın akışına yine aynı otoritenin ccedilizdiği sınırlar iccedilinde

muumldahalede bulunmaktan da geri durmaz

Ccediloktanrılı toplumlarda panteonların yaşadığı değişim suumlreccedilleri bunun oumlrnekleriyle

doludur Buumlyuumlk bir savaş veya antlaşma neticesinde panteona yasakoyucu

tarafından yeni bir tanrı veya bir kuumllt koyulur veya bunun tersi olur Artık sıradan

yurttaşların bu yeniliğe hızlı biccedilimde uyum sağlamaları gerekecektir

Homerik kuumlltuumlruumln yetiştirdiği Yunanlı bireyin goumlzuumlnde tanrısal guumlccedillerin doğadaki

nedensellik ve yasa ilişkilerine ndashbu ilişkilerin ilk başlangıccedilta o da ldquoilk kuşakrdquo

tanrılarca kurulmuş olması dışındandash muumldahalesi onları değiştirmesi ve

duumlzenlemesi tasavvuru imkacircnsız bir olguydu Duumlnya duumlzeni ve kosmos yasaları

bizzat tanrılar eliyle değil ilk kuşak tanrılar (titanlar) ve onların soyları arasındaki

muumlcadeleyle kısacası doğa fenomenleriyle ccedilok benzer bir ccedilatışma sonucunda

ortaya ccedilıkmış ya da istenirse tesis edilmişti Hacirclihazırda egemen olan tanrılar

ccedilok daha oumlnceden tesis edilmiş bir doğa yasaları duumlzenine tabiydiler bu yasalar

uumlzerinde herhangi bir tasarrufa sahip değildiler

Bununla birlikte yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz yasakoyucu ve mit ilişkisinin istisnai

durumlar iccedilin soumlz konusu olduğunu goumlz oumlnuumlnde bulundurmak gerekir Nitekim

Yunan coğrafyasında ilk kıvılcımları filozofların bireysel fikirlerinde parlayan

mitolojik yaklaşım sıradan Yunan yurttaşı şoumlyle dursun tarih yazıcıları şairler ve

devlet adamları duumlzeyine bile sirayet edememiş bilhassa 5 yuumlzyıldaki Sofist ve

Platoncu aydınlanmalar doumlnemi boyunca Yunan kuumlltuumlruuml mitlerle hesaplaşmasını

ancak filozoflar eliyle gerccedilekleştirmek durumunda kalmıştır Bunların başını

Sofistler ccedilekmekle birlikte buumltuumln zıtlıklarına rağmen yine de Sofist kuumlltuumlruumln bir

uumlruumlnuuml olan Sokratik duumlşuumlnce soumlz konusu mitolojik yaklaşımın sığ bir akarsuyun

menderesler ccedilizmesi gibi ağır ve zikzaklı bir ilerleyişle Sofist inkacircr tutumundan

Platonik faydacı tutuma ndashCampbellci deyişle mitolojinin kozmolojik ve toplumsal

93

işlevlerinendash doğru yol almasını sağlamıştır Sofistler mitlerin birer safsata

olduğunu bilerek reddediyorken Platon onların ndashen azından Olimpik olanlarınınndash

safsata olduğunu bilerek toplumsal ve politik alanda faydalarına başvuruyordu

Yukarıda yaptığımız ayrımda Yunan yurttaşlarının bir tipine ldquosıradanrdquo sıfatını

yakıştırmanın zorunluluğunu da temellendirmemiz gerekir Nitekim boumlyle bir

yakıştırmada sıradan yurttaşın Yunancadaki ldquoyalınrdquo anlamına gelen ἁπλῶςrsquoun

buumltuumln olumsuz anlamıyla birlikte ndashccediluumlnkuuml hayatını yalın yani Platoncu anlamdaki

ldquosorgulamardquo eyleminden bir kelimeyle felsefe etkinliğinden uzak geccedilirmektedirndash

başka mesleklerde ccedilok buumlyuumlk başarılara imza atabileceğini goumlz oumlnuumlnde

bulundurmak bizi seccedilkincilik yaklaşımından kurtaracaktır

Soumlzgelişi Alkibiades Sokratesrsquoin buumltuumln ccedilabalarına rağmen felsefe sanatında

ilerleyememiş olsa da Atinarsquonın diğer devletlerle ilişkisine youmln verecek derecede

nuumlfuzlu bir komutan ve devlet adamı olmayı başarabilmişti Bununla beraber

Alkibiadesrsquoin tam karşıt oumlrneği olarak duumlşuumlnebileceğimiz Theaitetosrsquoa gelince

toplumsal veya politik anlamda kendisine şoumlhret ve onur kazandıran hiccedilbir

başarısı olmadığı hacirclde diyalektik sanatındaki uumlstuumln yeteneğiyle Sokratesrsquoin

hayranlığını kazanmış ona sık sık adından soumlz ettirmişti En azından bir

zamanlar şan ve onur elde etmekte ccedilok başarılı buumlyuumlk meclislerde herkesin

goumlzdesi ve idoluuml olan Alkibiades Yunan yurttaşları arasında ldquosıradanrdquo tanımımızı

karşılarken alabildiğine sade bir hayat yaşayan agorarsquoda adı sanı bilinmeyen ve

genccedil yaşta katıldığı bir savaşta hem salgın hastalıktan hem de aldığı yaradan acı

ccedilekerek oumllen ama felsefe sanatında pek yetenekli ve başarılı Theaitetos Yunan

yurttaşları arasında ldquosıradanrdquo tanımına hiccedil de iccedilin uygun bir figuumlr değildir Bu

bakımdan Platonrsquoun ccedilağında dikkatimizi ccedileken herhangi bir ismin mitle irtibatını

irdelerken felseficirc duumlşuumlnceyle Platoncu anlamda soumlylenecek olursa ldquodiyalektikrdquo

sanatıyla ilgisi bizim iccedilin birinci oumllccediluumlt olmak durumundadır

Sıradan Yunan yurttaşının mitle ilişkisini irdelemeye imkacircn veren pek ccedilok kayıt

guumlnuumlmuumlze sağlıklı biccedilimde ulaşmıştır Uumlstelik bunlar sanatsal kurgu veya

edebiyat alanındaki eserlerle sınırlı değildir o ccedilağdan guumlnuumlmuumlze varlığını

suumlrduumlrmuumlş pek ccedilok yasa metni tarih anlatısı biyografi ve mektup da Yunan

94

toplumlarında mitle kurulan ilişkiyi buumltuumln perspektiflerden incelememize yardımcı

oumlğeler iccedilerir42

Eski Yunan dilinde ldquohikacircyerdquo soumlzcuumlğuumlnuumln karşılığı olarak kullanılan μῦθοςrsquotan

başka bir de ἱστορία soumlzcuumlğuumlnuumln varlığı dikkat ccedilekicidir Platon ve Aristoteles bu

soumlzcuumlğuuml ccediloğu yerde ldquoaraştırmardquo anlamında kullanmışlardır fakat soumlzcuumlğuumln

Avrupa dillerindeki yazgısını Herodotosrsquoun ona yuumlklediği ldquoderlenen bilgiler

toplamırdquo tuumlruumlnden bir anlam belirlemiş goumlruumlnmektedir Nitekim birkaccedil yuumlzyıl

sonrasında Plutarkhosrsquoun kullanımıyla artık guumlnuumlmuumlzde geccedilerli olan ldquotarihrdquo

biliminin adı hacircline gelmiştir Bu durum Yunan entelektuumlelinin ldquotarihrdquo denen bir

araştırma sahasını biccedilimlendirirken ona yakıştırdığı birincil niteliği ccedilok guumlzel

accedilıklar Tarih onu yazan ve okuyan her Yunanlının goumlzuumlnde bir ldquohikacircyedenrdquo

ibaretti Uumlstelik birinci dereceden bir tanıklığa ihtiyaccedil duymuyordu ccediluumlnkuuml

neredeyse buumltuumln Yunan tarih yazarlarının metodu aynıydı Tarihini yazacakları

coğrafi boumllgelere ziyarette bulunarak yerel halkın ve duumlşuumlnuumlrlerin konuyla alakalı

rivayetlerini fikirlerini toplayıp kayıt altına almak

Sonuccedil olarak mitoloji tarihin neredeyse her doumlneminde iccedilinde buumltuumln bilimlerin

kısılıp kaldığı bir ccedilıkmaz olarak kendini belli eder Bu ccedilıkmazın temel kaynağı

bilimsel duumlşuumlnmenin duyulur alanla sınırlanmış dar ccedilerccedilevesidir Bu insanın

deney ve goumlzlemini zaman ve uzay bakımından sonsuza eriştiremeyeceği

duyularının hakikatle oumlrtuumlştuumlğuumlnden asla emin olamayacağı bir ccedilerccedilevedir Akıl

bu sınırlı ccedilerccedilevenin dışına ccedilıkma zorunluluğunu guumlndelik hayatın her sahasında

insana dayatmış ve sonuccedil olarak mitik duumlşuumlnce suumlrekli başka adlar altında

42 Bunlar da anmaya fırsat bulamadığımız ve mitlerin ilk kaynağı olan bazı edebicirc metinler gibi listelere sığmayacak kadar kalabalıktır Oumlrneğin buumlyuumlk tragedya yazarları kendi kurgusal eserlerini kadim mitlerle suumlslemekten ccedilok hoşlanırlar Hatta bazı mitleri birbirinden kuumlccediluumlk farklarla birden fazla Yunan şairinden okumak muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan kimi hatıra ve biyografi yazılarında ndashki bunların aklımıza ilk gelen oumlrneği yukarıda da aynı bağlamda değindiğimiz Ksenophonrsquoun ccediloğuna birinci derecede tanıklık ederek derlediği ilginccedil Sokrates hatıralarıdırndash Yunan mitlerinin inanccedillara ve guumlnluumlk hayatın bazı rutinlerine nasıl nuumlfuz ettiğini goumlrebiliriz Buumlyuumlk Yunan tarihccedilileri Herodotos ve Thukididesrsquoin yapıtlarında hatta daha sonraki yuumlzyıllarda yaşamış Plutarkhosrsquoun eserlerinde mitlerin belirleyici ve epeyi ağırlıklı olduğunu da goumlrebiliriz Platonrsquoun mektuplarında da mitlerden izler goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Yasa iccedilin akla ilk gelen oumlrnekse iki farklı mitosun ccedilatışma alanı olarak okumaya elverişli goumlruumlnen Sokratesrsquoin Savunmasırsquonda şahit olduğumuz Atina yasalarının mit kaynaklı gelenek konusundaki korumacı tutumu olabilir Sonuccedil olarak burada saydığımız yazı tuumlrleri sıradan Yunan yurttaşının hayatına ışık tutmaktaydı kaldı ki elimizde bu hayat tarzını goumlzlemleyebileceğimiz bunlardan başka bir olanağın varlığından da soumlz edemiyoruz

95

insanın doğayı ve evreni anlamlandırma ccedilabasına bir şekilde dahil olmayı

başarmıştır

Aslına bakılırsa mitik duumlşuumlncenin bu muumldahalesi Kopernik devriminden sonra

hatta teknoloji ve uzay ccedilağında bile azalmaya uğramış goumlruumlnmez Son birkaccedil

yuumlzyılda buumlyuumlk sıccedilramalarla ilerleyen bilimlerin etkisiyle kozmoloji matematik ve

hatta biyoloji sahalarında uumlretilen birccedilok teoriyle guumlnuumlmuumlzden birkaccedil bin yıl oumlnce

yazıya geccedilirilmiş kozmogoni aritmetik tarım hatta hayvanlar ve insanın ortaya

ccedilıkışını anlatan kadim mitler arasında belki de tek fark eski ccedilağlarda yaşayan

insanların ruhunu etki altına almış bir huşu-korku duygusundan ibarettir Eski ve

yeni paradigmalar arasındaki oumlrtuumlşmenin kaynağı tıpkı binlerce yıl oumlncesinde

olduğu gibi uzay ccedilağında da deney alanının ndashzamanla ne kadar genişlemiş

olursa olsunndash aynı sınırlı ccedilerccedileve iccedilinde olmasıdır

Boumlylelikle insanda logos daima iş başında olduğundan Suumlmer devrinde tarım

faaliyetlerinde kullanılan en basit bir karasaban iccedilin bir başlangıccedil accedilıklamasına

duyulan ihtiyaccedilla 20 yuumlzyılda ldquoevrenin başlangıcı nedirrdquo tuumlruumlnden pek

karmaşık bir bilmecenin ccediloumlzuumlmuumlne duyulan ihtiyaccedil arasında nitelik bakımından

hiccedilbir fark kalmaz Bu ihtiyaccedilların her ikisi de aynı meraktan doğmuştur her ikisi

de aynı merakın sırf nicelik bakımından birbirinden farklı olan sonuccedillardır

Bununla birlikte iki ihtiyacın giderilme biccedilimleri arasında yine sırf nicelik

bakımından farklılıklar bulunması kurduğumuz analojiyi hiccedilbir bakımdan

tartışmaya accedilmaz Nitekim ilkinde tanrı Enlilrsquoin insana luumltufta bulunması ve buna

karşılık insanın Enlilrsquoe duyduğu minnettarlık (Kramer 1961 42) ikincisindeyse

uzay ve zamanın yaklaşık 14 milyar yıl oumlnceki muhtemel yokluğu ve bu durumun

gelecekte doğurabileceği kıyamet senaryoları uzun uzadıya ve aynı kesinlik

doğruluk derecesinde dile getirilir Nihayet gerek Enlilrsquoin insanlara karasabanı

oumlğretmesi gerek Buumlyuumlk Patlamarsquonın uzay ve zamanı ortaya ccedilıkarması doğayı

bir suumlre goumlzlemledikten sonra baş goumlsteren zihin kurgularının meyvesidir Her iki

hikacircyeleme de deney alanının dışında duumlşleme yoluyla resmedilmiş olay

oumlrguumllerine dayanmaktadır

96

3 Son soumlz

Nihayet Platonrsquoun felsefesinde mitin ve mitolojinin yeri bir yurttaş olarak onun

veya Sokratesrsquoin dindarca-dine aykırı tutumlarından ziyade bu buumlyuumlk felsefenin

kurucu oumlgelerine bakılarak irdelenmek durumundadır Platonrsquoun felsefesine bu

tarzdaki her felsefi bakışın bizi goumltuumlreceği yerse mitolojinin işlevlerinin birbirinden

farklı accedilığa ccedilıkma biccedilimleridir Her ne kadar bu ccedilalışma oumlzelinde guumlzergacirch

belirleyici olarak Campbellrsquoin işlev sınıflandırmasındaki iki maddeye başvurmakla

yetinmiş olsak da Platonrsquoun felsefesinde mitik oumlgelerin daha başka işlevlerinin

de ccediloumlzuumlmlemeye accedilık olduğu bu bakımdan gerek Platonculuğun ve gerekse

sonraki Platoncu geleneklerin mitik ve mitolojik tartışmalar iccedilin alabildiğine

verimli daha oumlnemlisi mecburi bir alan meydana getirdiği şuumlphesizdir

Veyne antik doumlnemde yaşamış bir Yunanlının mitle irtibatını şu şekilde sabitler

O miti ya kocakarı masalları olarak goumlruumlr ya da gerccedilekleşmesi zor olağanuumlstuuml

birtakım olaylar olarak fakat bu ikinci durumda anlatılanın tarihsel gerccedilek mi

yoksa uydurma mı olduğunu tartışmanın da anlamsız olduğu youmlnuumlnde bir tavır

ortaya koyar (Veyne 2015 s39) Bu Yunanlılardan biri de Platonrsquodu ve ne yazık

ki onun bu iki kesimden hangisine dahil olduğuna ilişkin elimizde ndashsoumlzgelişi

Euhemeros Pausanias veya Miletoslu Hekataiosrsquota olduğu kadarndash kesin bir veri

bulunmamaktadır Ancak bununla birlikte bu kesinliği vermeyecek bile olsa onun

mite işlevsel bir yaklaşımda olduğunu ve hem felsefeyi hem guumlnluumlk hayatı hem

de siyaset doktrinini kurgularken mitin pek ccedilok işlevinden yararlanmaya giriştiğini

metinlerden apaccedilık biccedilimde anlayabiliyoruz Dahası yukarıdaki sayfalarda

etraflıca değindiğimiz gibi metinleri derinlemesine incelediğimiz zaman onun 5

yuumlzyıl Yunanistanrsquoında huumlkuumlm suumlren pek ccedilok mitik ve teolojik gelenek arasında

belli bir gruba ndashzaman zaman işlevlerinden yararlanmak ve zaman zaman ldquoiman

etmekrdquo bakımındanndash belli ayrıcalıklar tanıdığını goumlruumlyoruz Bu itibarla Platonrsquoun

mitlerle sıkı bir oumlruumlntuuml iccedilinde olan ldquofelsefirdquo metni hem kendi zihin haritasının hem

de 5 yuumlzyıl Yunanistanrsquoının kuumlltuumlrel haritasının karanlıkta kalmış yanlarını

aydınlatmak iccedilin benzersiz bir kaynak huumlkmuumlndedir

97

Burada yeniden ve ısrarla altı ccedilizilmelidir ki yukarıda da yer yer değindiğimiz gibi

diyaloglardaki oumlrtuumlk kalmış ezoterik gelenekler bağlamında ccediloumlzuumlmlenecek bir

Platonculuğun bizi bireysel anlamda mitik reflekslere sahip bir Platonrsquoa ve

Sokratesrsquoe vardırma ihtimali var Sokrates ve Platon batı felsefesinin bu iki buumlyuumlk

ldquokurucurdquo figuumlruuml en nihayetinde kendi toplumlarının birer ldquoerdemlirdquo uumlyesi ve

devletlerinin erdemli birer yurttaşıydı Her ikisi de sıradan Yunan yurttaşlarıyla

aynı agorarsquoda dolaşıp soumlyleşti alışveriş yaptılar Sıradan Yunan yurttaşlarıyla

aynı savaşları goumlrduumller aynı tapınaklara girdiler ve aynı devlet adamları

tarafından youmlnetildiler Onların felsefi etkinliklerinin bu ortaklıktan geniş oumllccediluumlde

pay almamış olması imkacircn dahilinde değildir buguumln Augustinusrsquoun Tanrı

Devletirsquoni veya Kantrsquoın Pratik Aklın Eleştirisirsquoni okurken goumlzardı edemeyeceğimiz

bir Hristiyanlık gerccedileği ne kadar soumlz konusuysa pek ccedilok ilkccedilağ duumlşuumlnuumlruumlnuuml ve

bilhassa Platonrsquou okurken goumlzardı edemeyeceğimiz bir Orfizm ve Olympos

gerccedileği de o kadar soumlz konusudur

Diyalogların bize sunduğu imkacircnlar ışığında Sokratesrsquoin veya Platonrsquoun

Mısırlıların ulu koumlpeğine inandıklarını duumlşuumlnmek elbette akıl dışıdır Her ikisinde

de boumlylesi bir inancı Veynersquonin sınıflandırdığı ldquotarihsel gerccedileklik-uydurmalıkrdquo

tartışmasını askıya alan Yunan yurttaş figuumlruumlyle de accedilıklamak muumlmkuumln değildir

Oumlte yandan Yasalarrsquoda ortaya koyulan yemin-mahkeme ilişkisi ve bu ilişkiyi

irdelerken başvurulan ldquotanrısal yargıccedillarrdquo miti koumlpek adına ndashkendisine hiccedil de

iman etmeksizinndash yemin eden filozofun mitle ve mitolojiyle iccediliccedile kurduğu felsefi

oumlruumlntuumlyuuml ortaya koymak iccedilin tek başına yeterlidir

Koumlpeğin gerccedilekte hangi koumlpek olduğu hatta koumlpek bile olup olmadığı veya adına

yemin etmenin o doumlnemdeki yaygınlığı gibi pek ccedilok tartışma accedilılabilir ancak

koumlpeğin bir ldquomitrdquo olduğu ve filozofun buradaki etkinliğinin bir ldquomitolojirdquo olduğu

tartışmaya accedilılamaz apaccedilık ortadadır Platonrsquoun seslendiği koumlpek belki bu buumlyuumlk

ve karmaşık manzaranın bir yerlerinde kayıptır ama duumlşuumlnen hayvan onun

kayıp koumlpeğine tarihin her doumlneminde aynı şekilde seslenmeye devam edecektir

98

KAYNAKCcedilA

Apollodorus (1921) The Library with an English Translation in 2 Volumes (S J

Frazer trans) Cambridge Harvard University Press

Aristophanes (1930) The Acharnians the Clouds the Knights the Wasps with

an English translation (B B Rogers trans) London William Heinemann

Ltd

Aristoteles (2009a) Fizik (S Babuumlr ccedilev) İstanbul Yapı Kredi Yayınları

Aristoteles (2009b) Nikomakhosrsquoa Etik (S Babuumlr ccedilev) Ankara BilgeSu

Yayınları

Aristoteles (2012) Poietika(N Kalaycı ccedilev) İstanbul Pharmakon Kitap

Aristoteles (1920) Athenaion Politeia ed Kenyon Oxford

Aristotle (2008) Metaphysics Books 10-14 Oeconomica Magna Moralia (H

Tredennick G C Armstrong trans) London Loeb Classical Library

Aristotle (2004a) On the Soul Parva Naturalia On Breath(W S Hett trans)

London Loeb Classical Library

Aristotle (2004b) Politics (H Rackham trans) London Loeb Classical Library

Bernabeacute A (2013) Poetae epici Graeci Testimonia et fragmenta Berlin De

Gruyter

Burkert W(2004) Babylon Memphis Persepolis Eastern Contexts of Greek

Culture New York Harvard University Press

Burnet J (1890) Early Greek Philosophy London Adam and Charles Black

Campbell J (1991) The Power of Myth with Bill Moyers New York Anchor

Books

Campbell J (1994) Yaratıcı Mitoloji Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev)

Ankara İmge Yayınları

Campbell J (2003) Batı Mitolojisi Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev)

Ankara İmge Yayınları

Campbell J (2001) İlkel Mitoloji Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev) Ankara

İmge Yayınları

99

Cherniss H (1944) Aristotlersquos Criticism of Plato and the Academy Vol1

Baltimore The John Hopkins Press

Cicero M Tullius (2006) De Republica De Legibus Cato Maior de Senectute

Laelius de Amicitia (J G P Powell trans) New York Oxford University

Press

Coomaraswamy A K (2011) Christian and Oriental Philosophy of Art New York

Dover Publications

Cornford F M (1907) Thucydides Mythistoricus London E Arnold

Cornford F M (1912) From Religion to Philosophy A Study in the Origins of

Western Speculation London E Arnold

Cornford F M (1952) Principium Sapientiae The Origins of Greek Philosophical

Thought Cambridge Cambridge University Press

Cornford F M (1997) Platorsquos Cosmology The Timaeus of Plato Indiana

Hackett Publishing Co

Diels H Kranz W (1961) Die Fragmente der Vorsokratiker 3 Banden Frankfurt

am Main Weidmannsche Verlagsbuchhandlung

Dowden K (1992) The Uses of Greek Mythology New York Routledge

Ebeling H (1885) Lexicon HomericumI-II London Williams and Norgate

Eliade M (2014) Mitlerin Oumlzellikleri(S Rifat ccedilev) İstanbul Alfa Yayınları

Eliade M (2013) Dinsel İnanccedillar ve Duumlşuumlnceler Tarihi Cilt 1 Taş Devrinden

Eleusis Mysterialarına (A Berktay ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi

Guthrie W K C (1955) The Greeks and Their Gods Boston Beacon Press

Guthrie W K C (1997a) A History of Greek Philosophy Volume 1 The Earlier

Presocratics and the Pythagoreansrdquo Cambridge Cambridge University

Press

Guthrie W K C (1997b) A History of Greek Philosophy Volume 2 The

Presocratic Tradition from Parmenides to Democritus Cambridge

Cambridge University Press

Guthrie W K C (1997c) A History of Greek Philosophy Volume 4 Plato The

Man and his Dialogues Earlier Period Cambridge Cambridge University

Press

100

Herodotus (1920) The Histories with an English translation (A D Godley trans)

Cambridge Harvard University Press

Hesiod Theogony Works and Days Testimonia with an English translation (G

W Most trans)Cambridge Harvard University Press

Homer (1924) Iliad in two volumes with an English translation(A T Murray

trans) Cambridge MA Harvard University Press

Homer (1919) Odyssey in two volumes with an English translation (A T Murray

trans) Cambridge MA Harvard University Press

Homeros (2005a) İlyada (A Erhat A Kadir ccedilev) İstanbul Can Yayınları

Homeros (2005b) Odysseia (A Erhat A Kadir ccedilev) İstanbul Can Yayınları

Jaeger W (1948) The Theology of the Early Greek Philosophers (E S

Robinson trans) London Clarendon Press

Jaeger W (1953) Die Theologie der Fruumlhen Griechischen Denker Stuttgart W

Kohlhammer

Jaeger W (1948) Aristotle Fundamentals of the History of His Development

OxfordOxford University Press

Jaeger W (2011) İlk Yunan Filozoflarında Tanrı Duumlşuumlncesi (G Ayas ccedilev)

İstanbul İthaki Yayınevi

Karatani Kojin (2017) Isonomia and the Origins of Philosophy (J A Murphy

trans) Durham Duke University Press

Karatani Kojin (2019) İzonomi ve Felsefenin Koumlkenleri (A N Bingoumll ccedilev)

İstanbul Metis Yayınları

Kramer S N (2007) Sumerian Mythology A study of Spiritual and Literary

Achievement in the Third Millenium BC London Forgotten Books

Kramer S N (2002) Suumlmerler Tarihleri Kuumlltuumlrleri ve Karakterleri (Ouml Buze

ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi

Kranz W (1994) Antik Felsefe (S Y Baydur ccedilev) İstanbul Sosyal Yayınları

Ksenophon (1997) Sokratesten Anılar (C Şentuna ccedilev) Ankara Tuumlrk Tarih

Kurumu Yayınları

Laertios D (2013) Uumlnluuml Filozofların Yaşamları ve Oumlğretileri (C Şentuna ccedilev)

İstanbul Yapı Kredi Yayınları

101

Liddell H ve diğerleri (1883) A Greek-English Lexicon Oxford Clarendon

Press

Nietzsche F (1966) Beyond Good and Evil (W Kaufmann trans) New York

Vintage Books

Nietzsche F (1967) Fruumlhling 1878 bis November 1879 Menschliches

Allzumenschliches zweiter Band Nachgelassene Fragmente 4 Berlinde

Grutyer

Nietzsche F (1999) Jenseits von Gut und Boumlse Zur Genealogie der Moral

Bonn Deutscher Taschenbug Verlag de Gruyter

Pausanias (1918) Description of Greece with an English Translation in 4

Volumes (WHS Jones LittD and HA Ormerod MA trans) London

William Heinemann Ltd

Payne R (1959) The gold of Troy the story of Heinrich Schliemann and the

buried cities of ancient GreeceNew YorkCcedil Funk amp Wagnalls

Plato (2002a) Charmides Alcibiades 1 amp 2 Hipparchus The Lovers Theages

Minos Epinomis(W R M Lambtrans)London Loeb Classical Library

Plato (2002b) Cratylus Parmenides Greater Hippias Lesser Hippias(HN

Fowler trans) London Loeb Classical Library

Plato (2002c) Euthyphro Apology Crito Phaedo Phaedrusrdquo (HN Fowler

trans) London Loeb Classical Library

Plato (2002d) Laches Protagoras Meno Euthydemus(W R M Lamb trans)

London Loeb Classical Library

Plato (2002e) Lysis Symposium Gorgias(W R M Lamb trans) London Loeb

Classical Library

Plato (2002f) Republic Volume I Books 1-5(CE Jones W Preddy trans)

LondonLoeb Classical Library

Plato (2002g) Republic Volume II Books 6-10(CE Jones W Preddy trans)

LondonLoeb Classical Library

Plato (2002h) ldquoStatesman Philebus Ionrdquo (HN Fowler trans) London Loeb

Classical Library

Plato (2002i) Theaetetus Sophist(HN Fowler trans) London Loeb Classical

Library

102

Plato (2002j) Timaeus Critias Cleitophon Menexenus Epistles(R G Bury

trans) LondonLoeb Classical Library

Platon (2014) Parmenides(S Babuumlrccedilev) Ankara İmge Kitabevi Yayınları

Platon (1998) Yasalar Yunanca Aslı İle ndash 2 Cilt (C Şentuna S Babuumlr ccedilev)

İstanbul Kabalcı Yayınevi

Platon (2012) Phaidon Ruh Uumlzerine (N Kalaycı ccedilev) İstanbul Kabalcı

Yayınevi

Plutarch (1957) Moralia with an English Translation in 14 Volumes (F C

Babbitt trans) London Harvard University Press

Proclus (1820) The commentaries on the Timaeus of Plato in five books

containing a treasury of Pythagoric and Platonic physiology (T Taylor

trans) London the Author

Renan Ernest (1897) Recollections of My Youth (C B Pitman trans)London

Chapman and Hall

Rohde E (1925) Psyche The Cult of Souls and Belief in Immortality Among the

Greeksrdquo (W B Hills trans) New York Kegan Paul Trench Trubner amp Co

Ltd

Ross D (2016) Platonrsquoun Yazılı Olmayan Oumlğretileri (Oumlzne 24 Kitap-Bahar

2016 iccedilinde ss 101-111 (C Sabancı ccedilev) Konya Ccedilizgi Kitabevi

Simplicius (2014) On Aristotles Physics (P Huby CCW Taylor trans)

London Bloomsbury

Stewart J A (2001) The Myths of PlatoLondonBarnes and Noble Inc

Strabo (1877) Geographica(A Meineke trans) Leipzig Teubner

Levi-Strauss C (2013) Mit ve Anlam (G Y Demir ccedilev) İstanbul İthaki

Yayınevi

Thomae Aquinatis (1920) Summa Theologica Pars Prima Romae Typographia

Forzani et S

Thomson G (1997) İlk Filozoflar Eski Yunan Toplumu Uumlzerine İncelemeler (M

H Doğan ccedilev) İstanbul Payel Yayınları

Thomson G (2007) Tarihoumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler

(C Uumlster Ccedilev) İstanbul Homer Kitabevi

103

Thucydides (1942) Historiae in two volumes trans (H S Jones J E Powell

trans) Oxford Oxford University Press

Uzdaviyns A (2011) Orpheus and the Roots of Platonism London The

Matheson Thrust

Vernant J P (1962) Les origines de la penseacutee grecque ed Georges Dumeacutezil

PUF Paris

Vernant J P (2006) Myth and Thought among the Greeks (J Lloyd J Fort

trans) New York Zone Books

Vernant J P (2015) Eski Yunanrsquoda Mit ve Din (M Erşen ccedilev) İstanbul Alfa

Yayınları

Vernant J P (2017a) Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları (H Portakal ccedilev)

İstanbul Cem Yayınları

Vernant J P (2017b) Eski Yunanrsquoda Mit ve Toplum (ME Oumlzcan ccedilev) İstanbul

Alfa Yayınları

Vernant J P Naquet P V (2012) Eski Yunanrsquoda Mit ve Tragedya (S Tamguumlccedil

R F Ccedilam ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi

Veyne P (2015) Yunanlar Kendi Mitlerine İnanmışlar mıydı (M Alkan ccedilev)

İstanbul Alfa Yayınları

Von Hendy A (2001) The Modern Construction of Myth Indiana Indiana

University Press

Xenophon (2013) Memorabilia Oeconomicus Symposium Apology (E C

Marchant O J Toddtrans) London Loeb Classical Library

104

EK 1 Orijinallik Raporu

105

EK 2 Etik KurulKomisyon izni ya da Muafiyet Formu

Page 2: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ

PLATONrsquoUN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ

Birdal AKAR

Hacettepe Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml

Felsefe Anabilim Dalı

Doktora Tezi

Ankara 2019

TEŞEKKUumlR

Adlarını burada tek tek anmanın imkacircnsız olduğu her bir Beytepeli hocamın oumlmuumlr boyu

oumlzlemle anacağım her bir dersiyle gitgide imkacircn bulan olgunlaşan ve nihayet vuumlcuda

gelen bu ccedilalışma varlığını ilk olarak kılavuzluğumu sabır ve oumlzveriyle uumlstlenmiş olan

sevgili ustam Cemal Guumlzelrsquoin şahsında o guumlzel insanlara borccedilludur İkinci olarak

yazdığım ve ccedilevirdiğim her cuumlmlede sesini yeniden işittiğim her hatırlayışta uyarı ve

oumlnerilerinin yeni kıymetlerini yeni faydalarını keşfettiğim sevgili hocam Saffet Babuumlrrsquoe

borccedilludur Uumlccediluumlncuuml ve son olarak olağanuumlstuuml guumlzel ama bir o kadar da hızlı geccedilip giden

guumlnlerin telaşında yan yana gelmiş bulunduğum bazı guumlzel insanlara guumlzeller guumlzeli

hayvanlara borccedilludur Buguumlnden sonra gittiğim her yere bu anıları da beraberimde

goumltuumlreceğim bilinsin isterim meğerki can tenden uccedilup gitmiş olsun

v

OumlZET

AKAR Birdal Platonrsquoun Felsefesinde Mitolojinin İşlevi Doktora Tezi Ankara 2019

Geleneksel anlayışa goumlre antik Yunan felsefesini karakterize eden MOuml 7 yuumlzyıl İyonya

felsefesi ilk hareket noktasını kadim Yunan şiirinde bir kelimeyle mitik anlatılarda

bulmuştur Bu anlatılar filozofun araştırma nesnelerini belirlediği gibi araştırma

youmlntemlerine de ccediloğu zaman nuumlfuz etmiş ve pek ccedilok bakımdan metinlerin arka planı

hacircline gelmiştir Bu durumu kabullenmek felsefe tarihccedilileri iccedilin pek kolay olmamış

oumlzellikle kıta felsefesinde bu geleneksel anlayış egemenliğini yakın doumlnemlere kadar

koruyabilmiştir Fakat gerek filolojideki gerekse buumltuumln sosyal bilimlerdeki dramatik

ilerlemenin en verimli sonuccedillarından biri olarak 20 yuumlzyılın ikinci yarısından itibaren

Avruparsquoda ortaya koyulan pek ccedilok felsefe tarihi araştırmasında İyonya felsefesi ve onu

takip eden Yunan felsefelerinde mitin ve mitolojinin belirleyici varlığı geniş oumllccediluumlde kabul

goumlrmuumlştuumlr

Bununla birlikte buumltuumln bir İlkccedilağ Yunan felsefesi tarihinde mitin ve mitolojinin hem

kurucu hem de temellendirici işlevinin en belirgin biccedilimde ortaya ccedilıktığı felsefe Platonrsquoa

aittir Bu itibarla elinizdeki ccedilalışmada ilk olarak mit ve mitolojinin tanımı yapılmakta ve

bunların felseficirc duumlşuumlnce uumlzerindeki etkisi genel hatlarıyla ortaya koyulmakta ardından

Platonrsquoa kadar gelen suumlreccedilte filozofların duumlşuumlncelerindeki mit ve mitoloji etkileri belli

oumlrnekler yardımıyla irdelenmekte son olarak Platonrsquoun felsefesinde beliren hem geccedilmiş

felsefelerle hem de kendi doktrinleriyle ilişkili belli başlı mitik oumlgeler antik Yunan dilinin

verdiği imkacircnlardan da elden geldiğince faydalanılarak mercek altına alınmaktadır

Bu araştırmanın nihai aşamasında mitolojinin Platonrsquoun felsefesindeki işlevinin yardımcı

bir arguumlman veya alelade bir ifade youmlntemi olmaktan ccedilok en basit oumlrnekle ldquoRuhgoumlccediluumlrdquo

doktrininde goumlruumllduumlğuuml gibi kurucu ve karakterize edici bir youmlnuuml haiz olduğu sonucuna

varılmaktadır

Anahtar Soumlzcuumlkler

Platon Platon Oumlncesi Felsefe Mit Mitoloji

vi

ABSTRACT

AKAR Birdal The Function of Mythology in Platorsquos Philosophy Ph D Dissertation

Ankara 2019

The Ionian philosophy of 7th century BC which according to traditional compherension

has characterised the whole philosophy of ancient Greece has found its point of

departure in archaic Greek poetry ie the mythic narrations As these narrations had

generally provided the philosophers with their matter of investigation they also had

frequently interpenetrated the research methods of them and thus become the

background of their own texts in many ways It has not been for philosophy historians to

indigenise this fact and so the traditional comprehension especially among the

continental philosophical communities continued its decisiveness untill recently

decades However as a very fruitful outcome of the dramatical improvement in both

philology and all social sciences in many philosophical papers which have been written

since second half of 20th century in Europe the decisive existence of myth and

mythology in Ionian philosophy and its consecutives has been widely approved

After all in the whole history of ancient Greece philosophy it is that of Plato in which the

constituent and grounding functions of myth and mythology have risen in the most

distinctly way In this respect firstly the description of myth and mythology is made and

their effects on philosophycal thought are generally presented secondly the effects of

myth and mythology in the thoughts of pre-Platonic philosophers are examined under

favour of particular examples and finally the certain mythical items which arise in Platorsquos

philosophy relatedly to both predecessorsrsquo and his own doctrines also by taking the

advantages of ancient Greek language are put under the scope within this study

As a result of this research process the main conclusion is stated like following The

function of mythology in Platorsquos philosophy is a constituent and characterising one rather

than being an auxilary argument or ordinary expression method just as seen in the

simplest example the ldquometempsychosisrdquo doctrine

Keywords

Plato Pre-Platonic Philosophy Myth Mythology

vii

İCcedilİNDEKİLER

KABUL VE ONAYhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipi

YAYIMLAMA VE FİKRİ MUumlLKİYET HAKLARI BEYANIhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipii

ETİK BEYANhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipiii

TEŞEKKUumlR helliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipiv

OumlZEThelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipv

ABSTRACThelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipvi

İCcedilİNDEKİLERhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipvii

GİRİŞhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip1

1BOumlLUumlM ldquoMİTrdquo VE ldquoMİTOLOJİrdquo TANIMININ İMKAcircNLARI SORUNLARI10

2 BOumlLUumlM ANTİKCcedilAĞrsquoDA μῦθος VE λόγος KAVRAYIŞI helliphelliphelliphelliphelliphelliphellip31

3 BOumlLUumlM PLATONrsquoUN DİYALOGLARINDA MİThelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip46

SONUCcedil PLATONrsquoUN KAYIP KOumlPEĞİhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip89

KAYNAKCcedilAhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip98

EK 1 ORİJİNALLİK RAPORUhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip104

EK 2 ETİK KOMİSYON MUAFİYET FORMUhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip105

1

GİRİŞ

Felseficirc Bir Mitoloji Araştırmasının Gerekliliği Uumlzerine

Yapısalcı antropolojinin buumlyuumlk kuramcısı Leacutevi-Strauss bir yandan mitin bir

illuumlzyon olup insanda evreni anlayabileceği yanılgısına neden olduğunu kabul

ederken bir yandan da modern toplumda mitin yerini ldquotarihrdquoin aldığını ve onunla

aynı işlevi goumlrduumlğuumlnuuml tespit eder (Leacutevi-Strauss 2013 s 51) Bu kendisini

modern bilim paradigmaları ve eleştirmenlerce kuşatılmış hisseden bir

antropoloğun modern tarih anlatısını ldquomitrdquo olarak goumlrduumlğuumlnuuml nispeten naif kabul

edilmesi kolay cuumlmlelerle accedilıklama girişimidir Bununla birlikte Straussrsquoun bu

tercihi en basit deyişle sosyal bilimcilerin son yuumlzyılda karşı karşıya kaldığı bir

anlamlandırma krizine de işaret etmektedir Guumlnuumlmuumlzde sosyal bilimlerin yaygın

kavrayış biccedilimiyle mitten ayırıcı unsurlarını saptamak artık ciddi anlamda

guumlccedilleşmiştir ve Leacutevi-Straussrsquoun mit bağlamında oumlnerdiği bu modern kavrayış

biccedilimi iki duumlnya savaşını takip eden suumlreccedilte 20 yuumlzyılın ikinci yarısında iccediline

en ccedilok da sosyal bilimcilerin duumlştuumlğuuml bir ikilemin sonucu olarak okunmalıdır Tarih

ve felsefe aslında birer mit midir

Bu soruya hiccedil ccedilekinmeksizin ve ldquobilimselrdquo arguumlmanlarla desteklenmiş bir ldquoevetrdquo

cevabı verebilme luumlksuuml kimbilir gelecek yuumlzyılın antropolog ve filozoflarının

payına duumlşer Fakat guumlnuumlmuumlz iccedilin konuşacak olursak duumlşuumlnuumlrler adına boumlyle bir

imkacircndan henuumlz soumlz edemiyoruz Nitekim bu tarz bir girişimin sahibini Leacutevi-

Straussrsquoun ve diğer yapısalcı duumlşuumlnuumlrlerin maruz kaldığından ccedilok daha katı

eleştirilerle karşı karşıya getirmesi olasıdır Her şeyden oumlnce bu tarz bir girişimin

ccedilağımızdaki bilimsel kriterlerle değerlendirilemeyeceğinden soumlz edilebilecektir

Bununla birlikte bu muhtemel olumsuzlukları daha baştan savuşturmak iccedilin

kullanışlı bir youmlntemden de buumlsbuumltuumln mahrum değiliz Leacutevi-Straussrsquoun yukarıda

oumlrneklediğimiz tutumu da bu youmlntemin ilk habercilerindendir Buguumln tarih ve

felsefenin birer mit olduğu iddiasının altından kalkmak guumlccedil olabilir ama ldquotarih ve

felsefe mit midirrdquo sorusunu başaşağı ccedilevirerek zaman kipinde hassas bir

değişikliğe gitmek kulaklara ccedilok daha makul gelebilecek bir cevap sunar Mit bir

zamanlar hem tarih hem de felsefeydi

2

En azından bir zamanlar oumlyleydi geccedilmiş zaman kipini kullanmak zorundayız

Ama iyi tarafından bakmayı deneyerek şunu da soumlyleyebiliyoruz Bir defa ldquotarih

ve felseferdquo dedikten sonra yine geccedilmiş zamanlar iccedilin geccedilerli olmak uumlzere buumltuumln

sosyal bilimlerin ldquomitrdquo olduğunu soumlylememize imkacircn vardır

Soumlzuumlnuuml ettiğimiz tarih ve felsefenin mit olduğu geccedilmiş zamanları kapatan

doumlnem ccediloğu zaman Aristotelesccedili paradigmanın yıkıldığı Newton ccedilağıyla

işaretlenir Bunun oumlncesinde yukarıda geccedilmiş zamanlar diye nitelediğimiz ve

mitik duumlşuumlncenin egemen olduğu doumlneme gelince bilhassa Batı uygarlığı

oumlzelinde kilisenin hem bilim hem de felsefe iccedilin otorite olduğu doumlnemi de iccediline

alan Homerosrsquotan 17 yuumlzyılın başlarına kadar uzanan ccedilok uzun bir suumlreccedilten

bahsetme gerekliliği soumlz konusudur

Bu suumlreccedil iccedilinde mit suumlrekli biccedilim değiştirerek bilimsel tartışmaların politikanın

toplumsal ve guumlndelik hayatın oumlnde gelen belirleyicisi olmuştu Antikccedilağrsquoda

yaşamış bir tarih ve edebiyat okurunda Hesiodosrsquoun yarattığı etkiyle Ortaccedilağrsquoda

yaşamış bir felsefeci tıpccedilı ya da soyluda Tevratrsquoın ilk başlangıca dair

hikacircyelerinin yarattığı etki gerccedileklikle birebir oumlrtuumlştuumlkleri youmlnuumlndeki inanccedil

bakımından aynı olmuştu Bu okurların her ikisi de ldquotarihrdquo ve ldquohakikatrdquo telakkilerini

bir şekilde ellerine tutuşturulan metinlerin etkisiyle belirlemiş ve kendi hayatlarını

ailelerinin ve hatta yurttaşlarının hayatlarını buna goumlre duumlzenleme yoluna

gitmişlerdi

Bilim ccedilağının başlamasıyla birlikte gelişen ve 20 yuumlzyılın başlarına kadar uzanan

suumlreccedilteyse gerek entelektuumlel ccedilevrelerde ve gerekse halk nezdinde mitlere ilişkin

bu algı dramatik bir değişime uğramış goumlruumlnmektedir Bilimsel devrimlerin sarsıcı

etkileri altında ldquomitikrdquo olduğuna karar verilen anlatı ve duumlşuumlnme biccedilimlerine bakış

accedilısı alaşağı olmuş genel anlamda ldquomitrdquo hakkındaki duumlşuumlnceler hızla dışlayıcı

olumsuz bir ccedilehreye buumlruumlnmuumlştuumlr Bu ccedilerccedilevede gelişen modern ldquomitrdquo

kategorisine eski yeni pek ccedilok tarih ve felsefe anlatısı bilimsel kabul teorem ve

aksiyom aynı anda eklenmiştir Her şeyin sudan geldiği Romalıların soyunun bir

kurdun emzirdiği kardeşlerden tuumlrediği ldquobuumltuumlnrdquouumln ay-altı ve ay-uumlstuuml biccediliminde iki

farklı toumlzuuml olduğuhellip hatta yakın doumlnemlerde matematikte yaşanan buumlyuumlk

devrimlerle birlikte uumlccedilgenin iccedil accedilıları toplamının iki dik accedilıya eşit ve asal sayıların

3

sonsuz olduğu gibi pek ccedilok oumlnerme ve yasa İsarsquonın tanrının oğlu olduğu

kabuluumlyle aynı minvalde değerlendirilmeye başlamıştır1 Bununla birlikte ccedilok

geccedilmeden 19 yuumlzyılın sonlarında Newton ccedilağının da her ccedilağ gibi ndashsırf mit

konusunda değil pek ccedilok başka konuda dandash zamanı gelince kapanmak uumlzere

accedilılmış olduğu anlaşılacaktır

Bilhassa 20 yuumlzyılın başlarında Newtoncu paradigmaların her alanda hızlıca

aşınmaya uğramasıyla birlikte tarih boyunca uumlretilmiş ve guumlnuumlmuumlze kadar

ayakta kalmayı başarmış mitlerin ldquosaccedilmalık uydurmardquo2 diye nitelenerek bir

kenara atıldığı doumlnem kapanmaya yuumlz tutmuş ve sosyal bilimciler iccedilin pek ccedilok

araştırma konusunda mitle bilimi aynı başlıklar altında tartışma zorunluluğu

doğmuştur Boumlylece bir suumlre sonra ldquomitolojirdquo sahasındaki araştırmaların sosyal

bilimler iccedilin sağladığı yarar ve kolaylıklar tartışmasız hacircle gelecektir Bu suumlreccedilte

mitik oumlgelerin ve kuumlltlerin yalnızca yazının keşfinden oumlnceki doumlnemler iccedilin değil

aynı zamanda yazının yaygın biccedilimde kullanıldığı buumltuumln doumlnemler iccedilin de farklı

ulus ve uygarlıklar arasındaki sosyal kuumlltuumlrel ekonomik ilişkilerin oumlzguumln birer

vakanuumlvisi olduğu anlaşılacaktır

1 ldquoMitrdquo soumlzcuumlğuumlnuumln popuumller kullanım biccedilimleri hiccedil de hafife alınmayacak bazı kanıtlar sunsa da burada soumlzgelişi Amerikarsquonın Vietnam Savaşırsquondan galip ayrıldığı veya her ayın belli doumlnemlerinde Merkuumlrrsquouumln duumlnya etrafında saat youmlnuumlnde doumlnmeye başladığı gibi ldquomitikrdquo duumlşuumlncelerden soumlz etmeyi gerekli bulmuyoruz Aslında bazı mit araştırmacıları tarafından soumlzcuumlğuumln popuumller anlamına yuumlklenen bu olumsuz iccedilerik eleştirilmiş ve hatta ldquomitrdquo soumlzcuumlğuuml bile reddedilerek kasıtlı biccedilimde mythosrsquoun tercih edildiği olmuştur Boumlyleyken ldquomitrdquoin popuumller anlamlarının buumltuumln pejoratif tarafları bir yana bize goumlre popuumller mitlerin ortaya ccedilıkma biccedilimleriyle ldquomitrdquo diye tanımladığımız kadim metinler ve kuumlltlerin soumlzgelişi goumlkkubbenin Atlasrsquoın sırtında durduğu duumlşuumlncesinin ortaya ccedilıkma biccedilimleri arasındaki ilkece benzerliğin goumlz oumlnuumlnde bulundurulması gerekmektedir 2 Antik Yunan koumlkenli mythos soumlzcuumlğuumlnden tuumlretilen ldquomitrdquo kavramının bu ikisi dışındaki anlamları genellikle sanat uumlretimine atıfladır Bununla beraber kavramın edebiyat tarihindeki seruumlveni yani kurgursquoyu ccedilağrıştıran anlamları tartışmamızın dışında kalmaktadır Fakat hacirclacirc bu bağlamda soumlz etmemiz gereken bazı istisnai durumlar vardır Oumlrneğin Latincenin egemen olduğu yaklaşık bin yıllık suumlreccedilte Batı toplumlarında mythos soumlzcuumlğuumlnuumln uzun bir uykuya dalmış olması buna oumlrnektir Nitekim Latin uygarlıkları antik Yunanların mythos diye adlandırdıkları edebi eserler dışında hiccedilbir şey iccedilin herhangi bir kavrama ihtiyaccedil duymamış gibidir Latinler mythos yerine fabula soumlzcuumlğuumlnuuml tercih etmekle mythosrsquoun Yunan antik ccedilağındaki sanat anlamıyla sınırlanmış bir kavrayış ortaya koyarlar Bu ccedilarpıcı tespiti Von Hendyrsquoe borccedillu olmakla birlikte durumun bizim tartışmamız iccedilin oumlnemine aşağıda değineceğiz Edebiyat sahasına oumlzel olarak son derece ayrıntılı ve faydalı bir tartışma iccedilinse yazarın The Modern Construction of Myth isimli eserine bakılabilir

4

Guumlnuumlmuumlzde karşılaştırmalı mitoloji ccedilalışmalarının sunduğu birtakım verilerin

birkaccedil yuumlzyıldır genel-geccediler kabul edilen bazı tarih kurgularını ldquorestore etmeyirdquo

gerektirecek yeni keşifleri haber vermesi buna oumlrnektir

Buguumln Frazerrsquoin devrim niteliğindeki Altın Dalrsquoının yayımlanmasının uumlzerinden

yuumlz yirmi yılı aşkın bir suumlre geccedilmiştir Schliemannrsquoın Troiarsquoyı keşfi de aşağı yukarı

aynı yaştadır Cornfordrsquoun uzunca bir suumlre sessizliğe mahkum edilen Yunan

felsefesi ccedilalışmaları 1900rsquolerin başına nihayet İyonya bilimselliğinin mitik

iccedileriğinin genel kabuluuml aynı yuumlzyılın ikinci yarısına denk gelir Aşağıda etraflıca

inceleyeceğimiz uumlzere ldquomitrdquo ve ldquomitolojirdquo kavramlarının iccedileriği bu gelişmelerle

birlikte ikinci bir defa yenilenmiş sonuccedil olarak mitik duumlşuumlnce ve anlatıların

bilimsel faaliyetler accedilısından oumlnemi ccedilok daha belirgin hacircle gelmiştir

ldquoMitrdquo kavramının iccedileriğinde meydana gelen bu yenilenmeyi Roumlnesansrsquola birlikte

ldquobilimrdquo ve ldquofelseferdquonin yaşadığı yenilenmeye benzer biccedilimde bir tuumlr eskiye doumlnuumlş

olarak goumlrmek ccedilok daha isabetlidir Ccediluumlnkuuml bunu deyim yerindeyse mitin yeniden

canlanması biccediliminde meydana geldiği iccedilin hemen oumlncesindeki iki yuumlzyılı aşkın

suumlre boyunca gelişen mit yaklaşımlarının antik ve klasik doumlnemde mevcut

yaklaşımla ikame edilmesi biccediliminde oumlzetlemek de muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan

boumlyle bir yenilenme her bir klasik doumlnem yazarının mit kavrayışını buguumlnuumln bakış

accedilısından değil kendi doumlneminde hacirckim olan bakış accedilısından ele alma miti

ldquosıradanrdquo bir Antikccedilağ bireyi gibi anlama zorunluluğunu da beraberinde getirir

Mitleri konu alan bir bilim disiplinine ihtiyaccedil da bu youmlnde şekillenmiştir

Bu disipline ldquomitolojirdquo adı verilmiştir ancak ldquofelseferdquo ve ldquobilimrdquoin koumlkenleri olan

φιλοσοφία ve ἐπιστήμη-τέχνη soumlzcuumlklerinin tarihsel seruumlveninden farklı biccedilimde

ldquomitolojirdquo ile antik Yunanca koumlkleri olan μυθολογία μυθολόγημα veya μυθολογεύω

soumlzcuumlkleri arasında bir anlam oumlrtuumlşmesinden pek de kolay soumlz edilemez

Homerosrsquoun destanlarında da sıklıkla geccedilen bu soumlzcuumlklerin iccedileriği guumlnuumlmuumlzdeki

gibi herhangi bir mit veya hikacircye araştırması bilimine karşılık gelmediği gibi mitin

yalnızca anlatma ve uumlretmeyle ilişkili edimlerine goumlndermede bulunur Bu

nedenle antik Yunancadaki karşılığından epeyi farklı biccedilimde guumlnuumlmuumlz modern

bilimlerinin adlandırılma tarzına uygun olarak ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki -loji ekinin

5

λέγω fiiline nispeten daha uzak ldquobiyolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki -loji ekine ccedilok daha yakın

bir işlev goumlrduumlğuumlnuuml soumlyleyebiliriz

Bununla beraber ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlnuumln guumlnuumlmuumlzdeki anlamıyla antik doumlnemdeki

anlamı arasındaki bu belirgin farkın bizi bir yanılgıya suumlruumlklemesine de izin

vermememiz gerekir Bu yanılgı ccediloğu zaman antik yazarların miti mitolojik bir

yaklaşımla ele almadıkları duumlşuumlncesiyle ortaya ccedilıkar Oysa buumlyuumlk tragedya ozanı

Sophoklesrsquoin Homerosrsquotan esinlenerek baştan yarattığı Kral Oidipousrsquotan

Platonrsquoun Orpheusccedilu anlatılardan esinlenerek baştan yarattığı Lethersquoye kadar

pek ccedilok oumlrnek guumlnuumlmuumlz sosyal bilimlerinde ve sanatlarında ortaya koyulan

mitoloji yaklaşımlarının antik doumlnemdeki varlığını bize accedilık biccedilimde

goumlstermektedir Bir cuumlmleyle oumlzetlemek gerekirse mitolojiye işlevsel yaklaşım

modern doumlnemle sınırlı olmayıp İyonya aydınlanmasından itibaren Antikccedilağrsquoın

neredeyse her doumlneminde kendini goumlstermiştir

Mitin suumlrekli değiştirdiği biccedilimleri ldquoTanrırsquonın maskelerirdquo olarak adlandıran

Campbellrsquoin 1960rsquoların başında yayınladığı bir sınıflandırma mitolojiyi işlevsel

ccedilerccedilevede ccediloumlzuumlmlemeyi amaccedillayan her araştırmacı iccedilin yeterince aydınlatıcı ve

guumlzergacirch belirleyici olması bakımından burada uzun uzun anılmaya değerdir

Yaratıcı Mitolojirsquonin son boumlluumlmlerinden birini oluşturan Yeni Mitolojilere Doğru adlı

yazıya Campbell şu soumlzlerle başlar

Artık eski beş bin yıllık Suumlmer malikanesinin hacirclacirc parccedilaları iccedilimizde bulunan

dağılmış yıkıntılarının oumltesinde ŞİMDİ ve BURDA bulunan taze duumlnyada

ortaya ccedilıkan yeni mitoloji yaklaşımlarına ilişkin bir şeyler soumlylemeye

ccedilalışmanın zamanı geldi (Campbell 1991 s 615)

Bu yazının oumlncesinde yaptığı altı yuumlz sayfayı aşkın ccediloumlzuumlmleme farklı kuumlltuumlrlerden

ccedilok ccedileşitli mitik oumlgeleri birbiriyle karşılaştırarak bunlar arasındaki ilişkiyi irdeler

Oumlnceki uumlccedil cilt de farklı coğraficirc kuumlltuumlrler temelinde yine mitik oumlgelerin

ccediloumlzuumlmlemelerine adanmıştır Bu bakımdan son ciltteki Yeni Mitolojilere Doğru

başlıklı boumlluumlmde yazar bu devasa birikim uumlzerinden konuşmaktadır ve soumlzlerinde

yer yer felsefeye rasyonaliteye theoria alanına ince goumlndermelere de rastlamak

muumlmkuumlnduumlr

6

Mitolojinin Campbell tarafından tespit edilen doumlrt farklı işlevi (function) aynı

zamanda doumlrt farklı yaklaşıma (prospect) karşılık gelmektedir Yazar bunları

sırasıyla metafizik-mistik yaklaşım kozmolojik yaklaşım toplumsal yaklaşım ve

son olarak psikolojik saha (sphere) olarak adlandırır

Metafizik-mistik yaklaşım insanın duumlnyadaki varlığını anlamlandırma ccedilabası

olarak ortaya ccedilıkar Yukarıdaki alıntıda Campbellrsquoin ldquoinsan hayatıyla gerccedileklik

arasındaki bağrdquo olarak andığı işleviyle mit insanın duumlnyadaki varlığının

nedenlerine ve kosmosrsquotaki yerine ilişkin sorularına cevap vermektedir Daha

sonrasında oumlrneğin Schopenhauerrsquoin ldquoher şeyin kendi tarzında buumltuumln duumlnya

olmasırdquo ve Kuzalırsquonın ccedilemberiyle Gnostik İncilrsquodeki İsarsquonın ldquobir parccedila odun yakın

ben oradayımrdquo soumlzlerinin mit tarafından insana cevap olarak sunulan bu aşkın

gizemin farklı maskeleri olarak tanımlandığını goumlruumlruumlz

Metafizik-mistik yaklaşımın uumlstuumlne kurulacak biccedilimde kozmolojik yaklaşımın

nihai amacı buumltuumlnluumlkluuml bir evren imgesi ortaya koymaktır Campbell bu yaklaşımı

accedilıklarken keşifler ccedilağının ilk doumlnemlerindeki bazı bilim adamlarının evren

imgesine ccedilok isabetli goumlndermeler yaparak bunlarla mit arasında mevcut ccedilok

ccedilarpıcı ortaklıkları serimler Oumlrneğin Kolombrsquoun zihnindeki ldquoCennetrdquo kavramı

evrende gerccedilek bir yere (Araf Dağırsquonın doruğuna) karşılık gelmekteydi ve bunun

esinleyicisi Dantersquoden başkası değildi Aquinas ise aynı cennetin bu duumlnyada

olduğunu goumlstermeye ccedilalışarak şoumlyle diyordu ldquoCennetin bulunduğu yer aşılması

imkacircnsız dağların denizlerin veya sıcak bir uumllkenin oumltesinde insan yerleşimden

ayrılmış olmalı ki topografyacılar yazılarında o yerden soumlz etmiyorlarrdquo3 Ama

Campbellrsquoin kozmolojik işlevle alakalı en ccedilarpıcı tespiti herhalde şudur

ldquoPlatonrsquoun idea adını verdiği birccedilok şey buguumln bizim iccedilin batıl inanccediltırrdquo4 Kolombrsquou

takiben Kopernicus Newton Kant vs ile devam eden bilimsel devrimler

suumlreciyle deney alanındaki mikro-kozmosla deney alanını aşan makro-kozmos

3 Krş Summa Theologica I102Art1 İnsanın ikameti uumlzerine cennet nerededir (Aquinas 1920 ss760-61) 4 Campbell bu duumlşuumlnceyi Ananda K Coomaraswayrsquodan oumlduumlnccedil alarak kendi mitoloji incelemesinin en isabetli yerinde metafizik-mistik işlev tartışmasında savunuyor (The Christian and Oriental or True Philosophy of Art (Londra Luzac and Company ss 32-33)) Burada dikkat ccedilekilen nokta tıpkı az oumlncesinde bahsi geccedilen Kolomb Aquinas Augustinus vs gibi Platonrsquoun da logos temelli duumlşuumlnen bir ldquobilimrdquo figuumlruuml olmasıdır

7

arasındaki irtibatı sağlayan mitin uumlstuumlnluumlğuuml sarsılmış olur (Campbell 1991 s

617 vd)

Mitolojinin hassasiyetle tespit edilen bu doumlrt işlevi arasında ilk ikisinin uumlzerine

kurulan uumlccediluumlncuuml yaklaşım olarak toplumsal işlev Campbell tarafından Nietzscheci

bir perspektifle Nietzschersquonin felseficirc devrimine kadar suumlregelen tarih doumlneminin

bir tasviri gibidir Toplumsal işlev kurulu duumlzenin geccedilerliliği ve korunmasını

garanti altına almaya doumlnuumlktuumlr (Campbell 1991 s 627) Campbell herhangi bir

karşılaştırmaya girmemiş olmakla beraber toplumsal mitoloji yaklaşımını

Nietzschersquonin suumlruuml (herd) kavramı etrafında inşa etmesi bize goumlre Platonrsquoa

nispetle geliştirilmiş bir mit konumlandırmasının sonucudur

Oumlzellikle modern doumlnemde Batı felsefesiyle alakalı ccediloumlzuumlmleme akıl yuumlruumltme ve

spekuumllasyonlar ccediloğunlukla Platonrsquoa goumlre veya Platonrsquoa karşı yapıldığı iccedilin aynı

geleneğin sınırları iccedilinde ortaya koyulacak bir mitoloji araştırmasının da Platonrsquola

şu veya bu şekilde ilişkili olması kaccedilınılmazdır Bu Platonrsquoun felsefesinin tek

başına Batı felsefesinin genel olarak fenomenlerle arasındaki irtibatını

karakterize etmesinden ileri gelir Hacircliyle mit ve mitoloji de felsefi bir araştırmanın

nesnesi olduğu durumlarda ele alınıp irdelenecekleri ilk mecra Platonrsquodur

Bundan kastımız Platonrsquodan sonra gelişen ve yayılma imkacircnı bulan felsefe

geleneklerinin kendi doumlnemlerindeki mitik oumlgelerle bağını Platonculuğun mit ve

mitolojiyle bağına benzer biccedilimde kurmuş olduklarıdır

Bu ccedilalışmada ccedilizdiğimiz ccedilerccedileve dahilinde bir filozof olarak Platonrsquoun mit ve

mitolojiyle bağı Campbellrsquoin doumlrt işlev sınıflandırması temelinde ilk olarak

buumltuumlnluumlkluuml bir evren imgesi ortaya koymayı amaccedil edinen kozmolojik yaklaşımda

ve ikinci olarak da toplumsal yaklaşımda goumlruumlnuumlr hacircle gelmektedir Platonrsquoun

felsefesini inşa eden kurucu oumlgelerden5 yola ccedilıkarak ondaki bu mitoloji

5 Bunların başında hiccedil şuumlphesiz insanın oumlzuumlnuuml teşkil eden oumlluumlmsuumlz ruh gelmektedir Yazılı Yunan kuumlltuumlr duumlnyasında ilk defa Platonrsquoda karşılaştığımız bu ruh varolma tarzı bakımından Platonrsquoun ontoloji ve kozmoloji duumlşuumlncesinin temelini teşkil ederken iyiye-koumltuumlye youmlnelmenin karar vericisi ve kurtuluş veya cezanın nesnesi olmak bakımındansa Platonrsquoun etik-politik duumlşuumlncesi iccedilin elverişli zemini meydana getirmiştir Başka bir deyişle Platonrsquodaki anamnesis oumlğretisi bilgi-varlık goumlruumlşuumlnuumln temeliyken ruhun oumlte duumlnya yolculuğu oumlğretisi (bilgi ve varlık goumlruumlşuumlyle birlikte aynı zamanda) etik-politik goumlruumlşuumlnuumln temelidir ve bu temellerin her ikisi de asıl koumlkenini Yunan kuumlltuumlr duumlnyasında diğer oumlrneklerine yalnızca soumlzluuml ezoterik geleneklerde rastladığımız oumlluumlmsuumlz bir ruh duumlşuumlncesinde bulur Ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuuml olan bu ortak koumlken Platonrsquoun sistemindeki buumltuumln

8

yaklaşımları arasında herhangi bir oumlncelik-sonralık ilişkisi belirlemek pek

muumlmkuumln goumlruumlnmese bile aynı kurucu oumlgelerin kuumlltuumlrel koumlkenlerine doğru

yapılacak her araştırmanın bizi onun felsefesinin gayrıresmicirc kaynaklarına bir

adım daha yaklaştıracağından kuşku yoktur

Bu ccedilalışmada Platonrsquoun yapıtlarındaki mitik oumlgelerin yalnızca belli bir kısmını

mercek altına alabilmiş olmamız ccedilalışmanın hacmi goumlz oumlnuumlnde bulundurularak

hoş goumlruumllmelidir Nitekim Platonrsquodaki mitik oumlgelerin tamamını bizim izlediğimiz

youmlntemle irdeleyecek bir ccedilalışmanın belli bir sayfa hatta cilt sayısıyla

sınırlandırılması pek muumlmkuumln goumlruumlnmemektedir Oumlte yandan diyaloglardaki mitik

oumlgeleri birbiri ardına serimlemek her birinin uumlstlendiği roluuml ve işlevi soumlzluumlkccediluuml bir

yaklaşımla ortaya koymak muumlmkuumlnduumlr ki mevcut literatuumlrde bu konuda

başvurulabilecek pek ccedilok kaynaktan ve değerli incelemeden soumlz edilebilir Bizim

burada irdeleyeceğimiz mitleri belirlerken goumlzettiğimiz oumllccediluumlt ortaya koyduğumuz

iddialar iccedilin ne eksik ne fazla alabildiğine isabetli bir oumlrneklem oluşturmaya

doumlnuumlktuumlr Bu itibarla soumlzgelişi Timaiosrsquota soumlzuuml edilen ldquoevrenin ruhurdquo goumlruumlşuumlnuuml

ele alırken herhangi bir vesileyle Deukalionrsquoa değinmekle aynı hikacircyenin

Kritiasrsquotaki pasajlarına değinmek zorunda olmadığımız kanaatine varmışsak

okurun anlayış ve tecessuumlsuumlne sığındığımızdandır Yine soumlzgelişi Artemis

Gyges uumlccedil işlevli ruh yaklaşımı yine uumlccedil işlevli devlet duumlzeni ve hatta genel

anlamıyla Orfik oumlgeler bahsinde de pekacirclacirc soumlz edebiliriz

Bu ccedilalışmayla şimdilik yalnıza pey akccedilesini oumldemiş olmayı umduğumuz

ccediloumlzuumlmlemelerin nihai amacı6 Platonrsquoun ontolojik epistemolojik ve etik

doktrinlerini kurarken birincil hareket noktası ve temellendirme aracı olarak

mitolojiye başvurduğunu ortaya koymaktır Buna goumlre mitolojinin Campbellrsquoin

sınıflandırmasına goumlre kozmolojik ve toplumsal işlevleri Platonrsquoun daima el

altında bulundurduğu sıklıkla başvurduğu işlevler arasındadır

oumlgeleri birbiriyle aynı oumlncelik seviyesine taşır ve her biri bir diğerine mecbur duumlğuumlmlerden oluşan bir oumlruumlntuuml meydana getirir 6 Nitekim Platonrsquoun mit ve mitolojiyle bağını ilgilendiren bir iddia yukarıdaki satırlarda da ortaya koyduğumuz gibi buumltuumln Batı felsefesi iccedilin kuşatıcı bir iddiadır Takdir edilecektir ki bu durum buradaki ccediloumlzuumlmlemelerin Platonrsquodan ilham alan buumltuumln felsefi ndashve hatta dinindash geleneklere de uygulanması gerekliliğini doğurur Bu bakımdan Platonrsquoda mitolojinin işlevini araştıran birkaccedil tez ccedilalışmasının ileriye doumlnuumlk yeni araştırmaların hızlandırıcısı olması umulur

9

Son tahlilde sırasıyla mitik duumlşuumlnmenin mitin ve nihayet mitolojinin olgulara

dayalı araştırma sahaları olan tarih ve arkeolojide olduğu kadar olgulardan

bağımsız bir araştırma sahası olan felsefede de oumlnemli bir yer işgal ettiği gerccedileği

karşımızda belirmiştir Bu gerccedileğin ndashen azından elinizdeki ccedilalışmanın ccedilizmeye

ccedilalıştığı ccedilerccedileve iccedilindendash modern mitoloji araştırmalarının okuma katmanını

belirlemesi guumlnuumlmuumlze ulaşan antik metinlerinse bu sistemin ağırlık merkezini

ifade etmesi umulur Ve umulur ki boumlylece felsefenin ve pek ccedilok sosyal bilim

sahasının mitolojiye kopmaz bağlarla bağlı olduğu daha anlaşılır hacircle gelecektir

Buradan ccedilıkarılabilecek son oumlnermeye gelince belki şudur Mitolojisiz bir Platonrsquou

anlamak en az Platonrsquosuz bir felsefe tarihini anlamak kadar guumlccediltuumlr

10

1 BOumlLUumlM

ldquoMİTrdquo VE ldquoMİTOLOJİrdquo TANIMININ İMKAcircNLARI SORUNLARI

Bir bilim disiplini olarak mitoloji araştırma nesnesi ve yaklaşım tarzlarına

dayanarak farklı biccedilimlerde tanımlanmaya elverişlidir Kavrama farklı

bağlamlarda yuumlklenen muhtelif iccedilerikler nedeniyle ccedilok tanımlı olması da tabiidir

Bununla birlikte metinlere doğrudan başlık olarak seccedililmesi ccedilok eskilere gitmese

de ldquomitolojirdquonin modern doumlnemde ortaya ccedilıkmış ve gelenekten yoksun bir

algılanışı olduğunu soumlylemek muumlmkuumln değildir Her şeyden oumlnce Homeros

kuumllliyatı dahil olmak uumlzere birccedilok antik metinde hem kendisi olarak hem de

tuumlrevleri biccediliminde karşımıza ccedilıkan ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuuml Yunan Antikccedilağrsquoını baştan

sona kat etmiş ve doumlnem yazarlarının guumlndeminde en az buguumlnuumln yazarlarındaki

kadar geniş bir yer tutmuştur Oumlte yandan ldquomitolojirdquonin Antikccedilağrsquodaki birbirinden

farklı anlamları ne kadar accedilık ve anlaşılırsa modern ccedilağdaki anlamlarının da o

derecede belirsiz bir soumlzcuumlk olması genel bir tanımını yapmayı ccedilok daha guumlccedil

hacircle getirir Ccedilağımızda ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki bu bulanıklığın birtakım

sebeplerinden kabaca soumlz ettik ancak bu sebeplere de kaynaklık teşkil eden asıl

sebep ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlnuumln koumlkuuml olan ldquomitrdquo kavramını tanımlamakta karşılaşılan

guumlccedilluumlklerdir Buumltuumln bu guumlccedilluumlkler nedeniyle ldquomitolojirdquo iccedilin tanım yapma girişimleri

ccediloğu zaman kısmicirc bir soumlzluumlk karşılığı vermekten oumlteye gidememiştir

Vernant mitin tanımını yaparken soumlzuumln daha başında onun Batı geleneğinin bir

keşfi olduğunu iddia etmekle birlikte bir ansiklopedist accedilıklığında hareket

etmekten kaccedilınır Bu ihtiyatlı tutumunun gerisinde modern doumlnemde μῦθοςrsquoun

tek anlamlı algılanışına karşılık λόγοςrsquoun ccedilok anlamlı algılanışı yatar Bir Antikccedilağ

dili iccedilin modern ccedilağda hazırlanmış soumlzluumlklerin hiccedilbir zaman ccediloumlzuumlme

kavuşturamayacağı bu problem Vernantrsquoı mitin kuşbakışı goumlruumlnuumlmuumlnuuml muumlmkuumln

olduğunca geniş tutmaya zorlamış goumlruumlnmektedir Nitekim miti diğer kuumlltuumlrel ve

felseficirc oumlğelerden ayıran kendine oumlzguuml bir anlamından soumlz etmek yerine ldquomit

olmayanlarrdquo diye adlandırdığı gerccedilek-dışı ve akıl-dışı olmak uumlzere iki kavramın

karşısına sırayla yerleştirerek tarif etme yolunu tutar (Vernant 2017b 233)

11

Burada soumlzuuml edilen ldquogerccedilekrdquo ve ldquoakılcırdquo kategorilerinin Yunancadaki logosrsquoun

soumlzluumlk maddesinde iccedilerildiği duumlşuumlnuumlluumlrse Vernantrsquoın buumltuumln ccedilabalarına rağmen

kısmicirc kalan bu mit tanımının MOuml 7 yuumlzyılda İyonyarsquoda doğup Yunan

coğrafyasına yayılan λόγοςlsquoun modern algılanışından doğan bir μῦθος kavramına

karşılık geldiği soumlylenebilir

Boumlyleyken gerek λόγοςlsquoun ve gerekse μῦθοςrsquoun MOuml 7 yuumlzyıl ve oumlncesindeki

kullanımlarına bakıldığında iki kavram arasında iccedilerik bakımından herhangi bir

gerilim ya da karşıtlık bulunmadığını goumlrmek zor değildir Daha şaşırtıcı olansa

iki soumlzcuumlğuumln hem Homeros ve hem de Hesiodos metinlerinde kimi zaman

birbirleri yerine kullanılabilmiş olmasıdır Sonuccedil olarak bu durum bizi daha ccedilok

Burnet gibi araştırmacıların goumlruumlşleri iccedilin bir temsil olarak seccediltiğimiz Vernantrsquoı

aşarak daha geniş kapsamlı bir mit tanımı yapmaya zorlar7

Guumlnuumlmuumlzde ldquomitolojirdquo diye adlandırdığımız disiplininin gelişimindeki en kritik

noktalarda goumlruumlşlerine başvurabileceğimiz başlıca duumlşuumlnuumlrlerden biri olan Mircea

Eliade miti ndashher ne kadar o da Vernant gibi yalnızca bir ldquotanımlama girişiminderdquo

bulunduğunu soumlylese dendash tarihin belli bir doumlnemine oumlzguuml ldquokarşıtrdquo kavramlarından

değil bizzat kendisinden hareketle tanımlama yolunu tercih eder Eliadersquonin

tutumu miti ldquomasalrdquo veya ldquouydurmardquo anlamlarına atıfta bulunan iccedileriklerden

arındırmanın yanında onun sırf kutsal olanla ilişkili bir kavranışını da beraberinde

getirmiştir Fakat kuumlltuumlrel bir oumlğe olarak mitin karşılıklarının Eliadersquonin tarifinden

hareketle ccedilok daha isabetli ve kapsamlı bir ccedilerccedileveye oturduğu inkacircr edilemez

Bu her şeyden oumlnce mitin herhangi bir dolayıma başvurmadan doğrudan

kendisini tanımlama girişimidir Bizzat yazarın ldquoen kapsayıcı ve muumlkemmele

yakınrdquo diye nitelediği tanım şoumlyledir

Mit kutsal bir oumlykuumlyuuml anlatır en eski zamanda ldquobaşlangıccediltakirdquo masallara oumlzguuml zamanda olup bitmiş bir olayı anlatır Bir başka deyişle mit Doğauumlstuuml

7 Vernantrsquoın sıkı bir Burnet takipccedilisi olduğunu pek ccedilok tartışmasından ve referans tercihinden anlamak muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan Burnet eski Yunan duumlşuumlnuumlrleri konusunda soumlzuumlnuuml ettiğimiz logos-mitos goumlruumlşuumlnuumln en buumlyuumlk temsilcisi olarak ele alınabilir Burnetrsquoın okuru başta Early Greek Philosophy (1890) olmak uumlzere neredeyse buumltuumln yapıtlarında İyonyarsquoda doğan ldquoYunan mucizesirdquonin accedilık savunusuyla karşı karşıya kalır Bu ccedilalışmamızda soumlz konusu goumlruumlşuumln temsilcisi olarak Vernantrsquoı seccedilmemizin başlıca nedeni Burnetrsquoin herhangi bir mit-mitoloji tartışmasına girmeksizin Yunan bilimselliğini slogan duumlzeyinde savunmuş olmasıdır Boumlyleyken Vernantrsquoın ccedilok değerli incelemeleri doğrudan mit ve mitolojinin felsefeyle ilişkisini konu almakla kalmaz aynı zamanda Burnetrsquoa goumlre ccedilok daha tafsilatlı ve kuramsal bir metot izler

12

Varlıkların başarıları sayesinde ister eksiksiz olarak buumltuumln gerccedileklik yani Kozmos olsun isterse onun yalnızca bir parccedilası (soumlzgelimi bir ada bir bitki tuumlruuml bir insan davranışı bir kurum) olsun bir gerccedilekliğin nasıl yaşama geccediltiğini dile getirir Demek ki mit her zaman bir ldquoyaratılışrdquoın oumlykuumlsuumlduumlr Bir şeyin nasıl yaratıldığını nasıl var olmaya başladığını anlatır (Eliade 2014 17)

Anlaşılacağı uumlzere Eliadersquoye goumlre mitin buumltuumlnuumlyle kutsal oluşu onun gerccedilekliğini

de zorunlu hacircle getirir Vernantrsquoın yaptığı ve bir ccedileşit ldquogerccedilek-dışırdquolığa vardırdığı

tanımlamanın aksine Eliadersquonin tanımında kadim mitlerle modern bilimsel

duumlşuumlnce arasındaki ilişkinin değil herhangi bir ccedilağdaki herhangi bir toplulukla o

toplulukccedila yaratılan mit arasındaki ilişkinin tasvir edildiğine dikkat edilmelidir İki

duumlşuumlnuumlruumln mit oumlzelinde ldquogerccedileklikrdquo kategorisine yuumlkledikleri anlamlar arasındaki

fark bu şekilde anlaşılır hacircle gelebilir Ccediluumlnkuuml modern ccedilağda mite gerccedileklikle

oumlrtuumlşmesi noktasında nasıl bir anlam yuumlklenirse yuumlklensin Antikccedilağ

toplumlarındaki mit-gerccedileklik ilişkisine dair algı hiccedilbir şekilde değişmeyecektir

Sonuccedil olarak ldquomitrdquo ve ldquomitik duumlşuumlncerdquo iccedilin Eliadersquonin oumlnerdiği bu tanımın her

durumda geccedilerli evrensel bir arayışın sonucu olduğunu ve bu arayışın onu daha

genel-geccediler bir tanım hacircline getirdiğini soumlyleyebiliriz

Eliade kurduğu bu mit ve gerccedileklik ilişkisinden hareket ederek ilkel toplumlardan

oumlrnekler verir ccedilişe oturma biccedilimlerinden tahıl pişirme usullerine varıncaya kadar

birccedilok guumlnluumlk rutinin kaynağının ldquodoğauumlstuuml varlıkrdquola insan arasında beliren bir

oumlrnek alma ilişkisi olduğunu ortaya koyar (Eliade 2014 18-19) Oumlte yandan mitin

ne olduğunu Eliadersquoye soran bir okurun zihninde hayli kritik bir soru işaretinin

belirmesi de ihtimal dahilindedir Onun mit iccedilin oumlnerdiği bu tanımlamanın bizi

aslında bir din tanımına yaklaştırıp yaklaştırmadığı

Bu kritik sorunun cevabı olumludur Ancak bu cevap mit ve din arasındaki

ayrımın hiccedil de belirgin olmadığı olamayacağı gerccedileğiyle yan yana koyulmalıdır

Boumlylelikle anlaşılacaktır ki buumltuumln oumlrnekleriyle mit ve din arasındaki bu iccedil iccedile ve

hatta birbirleri olma durumu mitle gerccedileklik arasında bizim benimsediğimiz ilişki

bakımından herhangi bir sorun teşkil etmek şoumlyle dursun bu ilişkiyi destekleyen

birccedilok arguumlmanı daha baştan sunacak zenginliktedir Gerccedilekte dinin hassasiyetle

kurgulanmış ve ilişkilendirilmiş mitlerden oluşan sistemli bir derleme olması bile

13

onu hiccedilbir tartışmaya girmeden ldquomitrdquo başlığı altına koyabilmek iccedilin tek başına

yeterlidir

Bununla beraber mit doğauumlstuuml-kutsal oumlğeler barındırsın ya da barındırmasın bir

tasvir ve aktarım aracı olarak duumlşuumlnuumllduumlğuuml suumlrece doğa fenomenleriyle veya

tarihsel gerccedileklikle daima oumlrtuumlşme iccedilinde karşımıza ccedilıkacaktır Oumlrneğin iki farklı

miti iccediliccedile geccedilmiş bulduğumuz Buumlyuumlk İskenderrsquoin Gordion duumlğuumlmuumlnuuml kılıcıyla

boumllduumlğuuml hikacircye tarihte gerccedilekleşmiş bir olaylar silsilesini aktardığı şuumlpheli

olmakla birlikte bir komutan ve huumlkuumlmdar olarak İskenderrsquoin benimsediği askeri

youmlntemi etkileyici bir tarzda tasvir etmektedir İskender belki de o duumlğuumlmuuml hiccedil

goumlrmuumlş değildi hatta o duumlğuumlmuumln varlığı bile tartışma konusu olabilir Ama

İskenderrsquoin zekacircsından ccedilok kılıcının guumlcuumlne guumlvenen ve bu guumlveni hiccedil de boşa

ccedilıkmamış bir devlet adamı olduğu kuşkusuzdur

Din ve mit arasındaki ilişkiyi Eliadersquonin ldquokozmik dinrdquo kavramının seyrinde accedilıkccedila

goumlsterdiği gibi tek tek mitlerden sistemli bir dine geccediliş olarak da goumlrebiliriz

ldquoKozmik dinrdquo tezini şu şekilde oumlzetlemek muumlmkuumlnduumlr Neolitik devrimle birlikte

doğada baştan verili olmayan bir beslenme kaynağı olarak tarım uumlruumlnuuml zaman

algısıyla ve zaman birimlerinin tanımıyla ilgili yeni sistemler yaratma zorunluluğu

doğurur Ccediluumlnkuuml av hayvanlarının aksine toprağı ekip biccedilme yoluyla elde edilen

tahıl ve meyvelerin hangi mevsimde nasıl davranacakları hangi şekli alacakları

bir kelimeyle ne zaman tuumlketilebilir hacircle gelecekleri dakik biccedilimde bellidir ve

şansa bırakılamaz İlk ccediliftccedili toplumların bu periyotları yani guumlnuumln yanısıra ay ve

mevsim birimlerini tespit etmesi artık zorunludur Bunun sonucunda ilk tarım

toplumlarında doumlnguumlsel bir zaman kavrayışı gelişmeye başlamıştır Boumlylece

Eliadersquonin ldquokozmik dinrdquo adını verdiği inanma biccedilimi doğanın suumlrekli

yenilenmesinden oluş ve bozuluşu periyodik biccedilimde tekrarlamasından ileri

gelen esasında doğanın taklidine dayanan bir mitik rituumleller toplamını ifade eder

Bu rituumleller arasında herhangi bir meyvenin başlangıccedil hikacircyesindeki bir cinayeti

yeniden canlandırmak gibi birtakım anımsama senaryoları vardır ve bu tekil

senaryoların şu veya bu şekilde bir araya gelmesi dinlerin oluşması iccedilin elverişli

zemini hazırlamıştır

14

Bazı durumlarda bu arkaik senaryolar yeni dinsel yaratımların doğmasını sağlayacaktır (Eleusis Yunan-Doğu mysteriaları) (hellip) Tarım kuumlltuumlrleri ldquokozmik dinrdquo adı verilebilecek olguyu geliştirir ccediluumlnkuuml dinsel etkinlik merkezicirc gizemin etrafında yoğunlaşmıştır Duumlnyanın duumlzenli aralıklarla yenilenmesi (Eliade 2012 s 55)

Aşağıda etraflıca değineceğimiz uumlzere bizim iccedilin asıl muumlhim nokta şudur

Eliadersquonin mit ve gerccedileklik kurgusu mitin oumlncelikle insan zihnindeki ve nihayet

toplumdaki ndashbunun bir kabile veya klan olması da pekacirclacirc muumlmkuumlnduumlrndash iş goumlrme

biccedilimine Vernantrsquoa kıyasla ccedilok daha genelgeccediler mitin kendisini temele alan bir

tarzda ışık tutmaktadır

Antikccedilağrsquodaki mit ve gerccedileklik kavrayışını modern ccedilağın bilim paradigmalarından

ve tarihsel yargılarından arındırarak anlamamız başka tuumlrluuml muumlmkuumln

goumlruumlnmemektedir Eliadersquonin tespitine ek olarak diyebiliriz ki mit Antikccedilağrsquoda

yaşayan birey iccedilin aktardığı olayların doğauumlstuuml veya hayatın olağan akışına

aykırı olmasına bakılmaksızın her durumda gerccedilekti Bazı durumlarda

gerccedileklikle hiccedilbir biccedilimde oumlrtuumlşmediği bilinse bile bireylerin her birinin bilincinde

ve nihayet topluluğun kolektif bilincinde gerccedilek gibi işliyordu Buna karşılık bazı

durumlarda tam anlamıyla gerccedilekti ama dahil olduğu kurgusal buumltuumlnde

gerccedileklikle oumlrtuumlşmeyi şu veya bu şekilde reddederek bir ldquomitrdquo olduğunu suumlrekli

hatırlatıyordu

Bu durumun mitin tanımında baştan verili olan bir ldquoparadoksrdquo gibi nitelenmesi de

muumlmkuumlnduumlr Mitin olgulara dayanan bir gerccedilekliğinden soumlz edilemez baştan

sona doğru olduğu soumlylenemez bir kelimeyle mit bize gerccedileklerden soumlz etmez

Buna rağmen gerccedilekliğin de oumltesine geccedilen bir guumlce sahiptir ve varlığını da tam

olarak bu guumlce borccedilludur (Dowden 1992 s 2)

Campbellrsquoin bu guumlccedilten anladığı mit vasıtasıyla gerccedileklik ve insan hayatı arasında

kurulan bağdır Yazar mitin modern anlamını hikacircye anlatıcılığıyla bir tutarken

hikacircyelerin gerccedileklikle okur arasındaki uyumu sağladığını duumlşuumlnmektedir Bu

lsquohikacircyersquoden yalnızca miti değil aynı zamanda modern romanları da anlamak

gerekmektedir Nitekim Campbell soumlzuumlnuumln devamında Buddharsquodan Platonrsquodan

15

Yunan anlatılarından vs soumlz etmenin yanında Thomas Mannrsquoın Tonio Kroumlgerrsquoini

de bu lsquohikacircyersquoye bir oumlrnek olarak goumlsterir

Campbellrsquoin oumlrneğinden hareketle denebilir ki okur aslında hikacircyenin gerccedileklikle

tarihsel olgularla birebir oumlrtuumlşmediğinden haberdar olsa da mitle arasında

kurduğu bağ tıpkı Dowdenrsquoin dediği gibi gerccedilekliği ve doğruluk kriterlerini aşacak

guumlccediltedir

Son tahlilde en azından antik doumlnem mitleri iccedilin soumlylenebilecekleri şu şekilde

oumlzetleyebiliriz Her bir doğa evren vs goumlzlemi uumlzerine soumlylenen mit daima

fenomenin başlangıcına ilk nedenlerine ilişkin soruları aydınlatıyor ve birbirine

eklenen hikacircyelerle birlikte buumlyuumlk (ccediloğu durumda adına ldquodinrdquo denilen) bir mitler

oumlrguumlsuuml ortaya ccedilıkıyordu Bu oumlrguuml sayesinde bireylerin etrafındaki sosyal kuumlltuumlrel

ve guumlndelik buumltuumln gerccedileklik eksiksiz biccedilimde yeniden inşa edilmekteydi

11 Mit ve mitolojiyi logos bağlamında tanımlama girişimleri

Bu noktada birini Vernantrsquola diğerini Eliadersquoyle oumlrneklediğimiz iki modern ldquomitrdquo

kavrayışı arasında yapacağımız tercihin nedenlerinin daha anlaşılır olması adına

İyonya logosrsquou bağlamındaki mit tartışmasını derinleştirmek gerekmektedir

Vernantrsquoın kuşkucu bir bakışla soumlylenirse ldquoYunan mucizesirdquo fikrinin oumlrtuumlk bir

savunmasına hasredilmiş gibi goumlruumlnen Les origines de la penseacutee grecque

(Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları) adlı uumlnluuml kitabı karşılaştırmalı mitolojinin

kurucusu sayılan Georges Dumeacutezil editoumlrluumlğuumlndeki ldquoMythes et Religionsrdquo (mitler

ve dinler) başlıklı seri dahilinde 1962 yılında yayınlanmıştır8 Bununla birlikte

oumlzellikle felsefe bağlamında bir mit araştırması guumlndeme geldiğinde yaygın kabul

goumlren bu ldquomucizerdquo yaklaşımının tarihi Vernantrsquotan en az bir yuumlzyıl daha geriye

uumlnluuml Fransız duumlşuumlnuumlr Ernest Renanrsquoa gider ldquoYunan mucizesirdquo kavramını

literatuumlre kazandıran kişi bizzat Renanrsquodır Renan Avrupalı aydın ve duumlşuumlnuumlrler

8 Eserin Tuumlrkccedileye Huumlsen Portakal tarafından yapılan ccedilevirisinde ccedilevirmenin oumlnsoumlzuumlnuumln başlığı muhtemelen kitabın adından ziyade iccedileriğine atıfla Yunan Mucizesinin Kaynaklarırsquodır (Cem Yayınları 2017)

16

uumlzerinde buumlyuumlk etkiye sahip bir tarihccedili ve filolog olması bir yana Roumlnesansrsquoın

hemen ardından antik Yunanrsquoa duyulan ilgiyi sistemli bir ideolojiye doumlnuumlştuumlrmuumlş

olan sosyal bilimcidir

Renan gibi bazı Avrupalı duumlşuumlnuumlrlerin el birliğiyle inşa ettiği Hellenist atmosferde

mitin İyonyarsquoda doğup Atinarsquoda olgunlaştığı bilinen Batı rasyonelliğinin yani

logosrsquoun karşısına koyulması ve boumlylelikle kısmicirc bir zeminde tanımlanması

geleneksel hacircle gelmiştir En iyimser bir şekilde ifade edilirse Yunan

duumlşuumlnuumlrlerinin mitik duumlşuumlnmeyi aşmak konusunda goumlsterdikleri soumlylenen

mucizevi başarı inancı Renancı mucize yaklaşımından hareketle veya bu

yaklaşıma paralel gelişme imkacircnı bulmuştur

Alabildiğine lirik bir uumlslupla yazdığı bir anı yazısından Ernest Renanrsquoın Atinarsquodaki

Akropolisrsquoe ziyareti sonrasında şaşırtıcı bir hızla Kuduumls hayranlığından Atina

hayranlığına suumlruumlklenmesi ve bunun neticesinde ortaya ccedilıkan Atina-Kuduumls

tezinin izlerini takip etmek muumlmkuumlnduumlr Yazar Akropolisrsquote Yakarış adlı bu

yazısında 1865 yılındaki Atina gezisinden oumlnceki ruh hacirclini şu soumlzlerle dile getirir

O ana kadar yeryuumlzuumlnde muumlkemmelliğin hiccedil var olmadığını duumlşuumlnmuumlş muumlkemmelliğe ancak ucundan kıyısından yaklaşan şeylerin şurada burada tesaduumlfen goumlruumlnuumlr olabileceğine inanmıştım Yahudi halkının goumlzuumlmde yeri her zaman başka olan İsarsquoya ve Hristiyanlığa da yol goumlsteren muumlstesna yazgısına rağmen soumlzde mucizelere olan inancımı da yitireli ccedilok zaman olmuştu (Renan 1897 s 38)

Renan sonraki doumlnemlerde buumlyuumlk tartışmaların odağına yerleşecek ldquoYunan

mucizesirdquo fikrinin doğmasından hemen oumlnceki ruh hacirclini bu cuumlmlelerle tasvir

ederken kapılacağı yeni ruh hacirclinden buumlsbuumltuumln habersiz olduğunu ve hatta boumlyle

bir beklenti veya umudunun hiccedil kalmadığını goumlstermek ister gibidir Belki de eski

ruh hacirclinin boumlylesine coşkulu bir tasvirini yaparken az sonrasında daha coşkulu

biccedilimde tasvir edeceği yeni ruh hacirclini bir kelimeyle ldquomucizerdquo duumlşuumlncesini ccedilok

daha buumlyuumlleyici hacircle getirmeyi ummaktadır Kısacası bu bir hazırlıktır ve hazırlığı

yapılan değişimin goumlrkemine layık oumllccedilekte olması gerekmektedir Buumltuumln mucize

ve dogmalardan kurtulmuş fakat Tevrat ve Kuduumls hayranlığını henuumlz yitirmemiş

ldquorasyonelrdquo bir duumlşuumlnuumlr Atinarsquodaki atmosferi soluduktan sonra yeryuumlzuumlnde

ldquorasyonelrdquo bir mucizenin ndashbir defalığına bile olsandash meydana geldiğine iman

edecek Akropolisrsquoteki o mucizevicirc saatlerin ardından antik Yunan uygarlığında

17

ortaya ccedilıkan aydınlanmayı sadece Batı duumlnyasının değil buumltuumln medeniyetlerin

yol goumlstericisi olarak savunmaya karar verecektir Nitekim yukarıdaki cuumlmlelerin

devamı şoumlyledir

Ama o anda birdenbire Yahudi Mucizesinin hemen yanıbaşında Yunan Mucizesi kendini goumlsterdi Bir defaya mahsus olabilecek daha oumlnce hiccedil kimsenin goumlrmediği bundan sonra da hiccedil kimsenin goumlremeyeceği fakat etkileri ebediyen suumlrecek bir olaydı bu guumlzelliğin hiccedilbir yerel ya da millicirc lekeyle kirlenmemiş

oumlluumlmsuumlz bir hacircli (Renan 1897 s 38)

Goumlruumllduumlğuuml gibi yazarın zihninde tasavvuru oumlnceden mevcut bir mucize daha

guumlccedilluuml ve goumlrkemli bir başka mucize tarafından bozguna uğratılmış safdışı

edilmiştir Bu cuumlmleleri okumakla rasyonellik iddiasını elden bırakmaksızın

İsarsquonın mucizesine tanık olduğunu soumlyleyen ve bunu insanlara anlatmayı ldquokutsalrdquo

bir oumldev telakki eden Aziz Paulusrsquou okumak arasında yarattıkları hisler

bakımından bir fark yoktur Nitekim goumlzardı edilmemelidir ki Yukarıdaki

cuumlmlelerin yazarı Renan 19 yuumlzyılda Fransarsquoda Monteignersquoden iki Voltairersquoden

bir yuumlzyıl sonra yaşamış saygın bir filozoftu Montesquieu ve Comtersquou

bilmekteydi Nietzschersquonin ccedilağdaşıydı uumlstelik bilimsel anlamda guumlvenini de

kazanmıştı (krş Nietzsche 1967 39-8)

Akropolisrsquote Yakarışrsquoın bu cuumlmleleri doğa ve evren konularında anlama yetisinin

yalnızca ratio kısmını kullanma iddiasındaki Avrupalı bir duumlşuumlnuumlruumln rasyonel

temellendirmesini yapmaktan aciz kaldığı bununla birlikte azizlerine ve

peygamberlerine kulak vermekten bitkin duumlştuumlğuuml bir mitten kısmen de olsa

vazgeccedilerek rasyonel temellendirilmesi kolay modern bilimler ve felsefenin

ccedilağdaş youmlnuumlnuuml de Roumlnesansrsquotan itibaren tayin etmiş bir başka mite sarıldığı anın

kayıtları olarak okunmalıdır Kuduumlsrsquote yakarışın yerini Akropolisrsquote yakarışın

alması uumlstelik bu yakarışın yerel ve ulusal kaygılardan arınarak ndashyazarın kendi

metaforuna goumlre Pentelikon mermeri antik Yunan heykeltıraşları tarafından

lekesiz bir işccedililikle işlenmiştirndash evrensel bir ccedilehreye buumlruumlnmesi bir mitten başka

bir mite sıccedilrayış suumlrecini goumlzlerimizin oumlnuumlnde anbean canlandırmaktadır

Bunun yanında belli bir felseficirc tavrın tarihsel arka planını yansıtabilmek adına

zorunlu olarak değinmekten başka oumlzel bir Renan tartışmasından uzak kalmak

iccedilin yeterince nedenimiz vardır Oumlncelikle kabul etmek gerekir ki felsefenin kendi

18

oumlzel alanında inşa edilmek istenen herhangi bir logos-mitos ilişkisi Renanrsquoın ve

meseleye aynı perspektiften bakan yazarların şahsicirc veya ideolojik duumlşuumlncesine

hiccedilbir karşı arguumlman borccedillu değildir En genel bir oumlrnekle İyonya biliminin ortaya

ccedilıkışıyla kavramsallaşan μῦθοςrsquotan buumlsbuumltuumln arınmış bir felsefeyi konu alan bir

ccedilalışma hatta boumlyle bir felsefenin buumltuumln imkacircn ve ihtimallerini reddeden bir tez

bile araştırmacısını Renanrsquoın şahsicirc antik Yunan kavrayışıyla karşı karşıya

getirmese gerektir ldquoYunan mucizesirdquo boumlyle bir tez iccedilin olsa olsa dolaylı bir durak

olabilir burada bizim yaptığımız da budur Kaldı ki boumlylesine geniş kapsamlı bir

araştırmanın verimli ufuklarını Yunan mucizesi gibi romantik bir yaklaşımı inkacircr

ccedilabasına indirgemek hiccedil de makul olmaz Sonuccedil itibariyle boumlyle bir ccedilalışmada

Yunan mucizesini savunanların romantik fikirleriyle değil ilk Yunan filozofları

hakkındaki belli birtakım iddialarıyla hesaplaşmak gerekmektedir

Bu zorunlu karşılaşmayı oumlnceden kestirmenin kolaylığı da kabul edilsin Bir eski

Yunan felsefe tarihi araştırması olmasından oumltuumlruuml başlangıcını Homerik-Hesiodik

ccedilağla işaretlemek durumunda olduğumuz bu ccedilalışmada Renan bahsinde kem

kuumlm etmeden ortaya koyabileceğimiz yegacircne itiraz İyonya bilimi ve felsefesinin

uumlruumlnuuml olan eski Yunan entelektuumlel tipinin tamamıyla rasyonel bir duumlşuumlnuumlşte

olduğuna dair fantastik iddiayla muhataptır Aynı zamanda bu entelektuumlel tipinin

duumlşuumlncesinin buumltuumlnuumlyle kendisinden menkul birdenbire ortaya ccedilıktığı youmlnuumlnde

ccedilok daha fantastik bir iddiayla da muhataptır Mucizeci antik Yunan kavrayışını

yukarıdaki paragraflarda yeterince oumlzetlemiş olarak bu kavrayışa itirazımızı da

aşağıda birkaccedil paragrafla oumlzetleyeceğiz

12 Antik Yunan duumlşuumlncesinin mitik koumlkenleri hakkında tartışmalar

Ccedilalışmamızın başlığı accedilısından hayli yerinde bir giriş olarak ldquoYunan mucizesirdquonin

felseficirc youmlnuumlne yapılan itirazların ccediloğu Platonrsquoa atfedilen Epinomisrsquoteki şu

cuumlmleden hareket eder ldquoŞunu soumlylemeye hakkımız var [λάβωμεν] Hellenler

barbarlardan aldıkları her şeyi daha iyi bir sonuca vardırırlarrdquo (987d-e)

19

Epinomisrsquoin yazarının şayet Platon değilse bile bu cuumlmleyi Yasalarrsquoın en

başından itibaren aklıbaşındalığı temsil eden karakter olan Atinalı Yabancırsquoya

soumlyletecek kadar Akademiarsquoya sadık bir Platon tilmizi veya takipccedilisi olduğuna

kuşku yoktur Bu nedenle otantikliği en tartışmalı diyaloglardan biri olması bizim

accedilımızdan sorun teşkil etmez nihayet Atinalı Yabancırsquonın bu cuumlmleyle Platonrsquoun

sağlığındaki Akademiarsquonın goumlruumlşuumlnuuml temsil ettiğini biliyoruz

Atinalı Yabancırsquonın bu cuumlmlesinin taşıdığı anlam bakımından bizim ccedilağımızdaki

kavranışıyla 5 yuumlzyıl Atinarsquosındaki kavranışı arasında buumlyuumlk fark vardır ve bu

farkı hesaba katmak antik Yunanrsquoa duyulan sevgi ve saygının tarih boyunca

uğradığı değişimi anlamamıza yardımcıdır Cuumlmlede geccedilen λάβωμεν fiilinden

hareketle Atinalının boumlyle buumlyuumlk bir iddiada bulunma hakkını saklı tutma

ccedilabasına bakılırsa Atinarsquoda o doumlnemde etkin olan bazı grupların itirazlarıyla

karşılaşma hazırlığı soumlz konusudur Bu gruplar belki antik Mısır bilgelerine

hayranlık duyan Yunan duumlşuumlnuumlrlerinden belki de Frig veya başka bir Anadolu

medeniyetine goumlnuumll vermiş şair ve yazarlardan meydana geliyordu bunu

bilemiyoruz Fakat Atinalı Yabancı Giritli ve Spartalı arkadaşlarına λάβωμεν

(sahip ccedilıkıyoruz elimizde tutuyoruz) diye seslenirken iddiasını bu ccedilevrelerin

saldırılarına karşı guumlvenceye almanın peşindedir Kısacası bu cuumlmle 5 yuumlzyıl

Atinarsquosında yaşayan Hellen bilincine sahip ve yuumlreği Hellen sevgisiyle dolu her

entelektuumlele hitap eden antik bir ldquoHellenciliğinrdquo en naif ifadesidir

Bununla birlikte evvela Roumlnesans ve ardından modern doumlnemde yaygınlaşan

yeni bir Hellenizmin etkisiyle bu cuumlmleden anlaşılan her şey tepetaklak olmuş

cuumlmleye olumsuz bir iccedilerik yuumlklenmiş ve bu itibarla lsquoYunan mucizesirsquo tezine arka

ccedilıkan yazarlar tarafından hep goumlrmezden gelinmiştir Bu tutumun arka planında

antik Yunanrsquoın bilim ve felsefe devriminin yine Yunan koumlkenli olduğuna bu

devrimde herhangi bir başka ulus veya uygarlığın katkısının bulunmadığına dair

peşin huumlkuumlm yatar Epinomis cuumlmlesindeki ldquodevraldığı mirası artıran daha iyi

sonuccedillara vardıran Hellenrdquo vurgusuna rağmen

Bu konuda Jaegerrsquoin ccedilok faydalı ccediloumlzuumlmlemeler iccedileren İlk Yunan Filozoflarında

Tanrı Duumlşuumlncesi adlı eseri muumlhim bir yanlış yorumlamayı da goumlzler oumlnuumlne serer

Buna goumlre ldquodoğardquo (Natur) ve ldquodoğa filozoflarırdquo (Naturphilosophen) ifadesi ndashki bu

20

adlandırmanın Antikccedilağrsquodaki sahibi Aristotelesrsquotirndash bizim ccedilağımızda ldquohatalı bir

modernizasyonrdquoa uğratılmıştır Ccediluumlnkuuml φύσιςrsquoin koumlkuuml olan φάναιrsquoın anlamı

buumlyuumlme oluşmadır ve ldquodoğardquo biccediliminde ccedilevirdiğimiz soumlzcuumlk aslında ldquokoumlken

gelişmerdquo benzeri bizim ccedilağımızda anlaşılması imkacircnsız bir Yunan kavrayışına

karşılık gelir Jaegerrsquoe goumlre φύσις eski Yunanlardaki ldquosoyutrdquo kavrayışlardan

(Abstraktbildungen) biriydi (Jaeger 2011 s 40)

Jaegerrsquoin tercih ettiği bu ldquosoyutrdquo soumlzcuumlğuumlnuumln tam olarak ne demeye geldiğini

anlamak guumlccedil goumlruumlnebilir Bununla birlikte Jaeger ldquomitikrdquo duumlşuumlnme biccedilimlerinin her

tuumlrluumlsuumlnden bağımsız anlamaya oumlzen goumlsterdiği Miletoslu doğa filozoflarının

guumlnuumlmuumlzde anlaşıldığı biccedilimiyle birer materyalist olmadıklarını kanıtlama

ccedilabasından da geri durmaz Nitekim aynı yazıda γένεσιςrsquoi de bu minvalde

değerlendirdikten hemen sonra Homerosrsquoun Ὠκεανόςrsquou ile Thalesrsquoin ὕδωρrsquou

arasında doğruluğunun tartışmaya accedilık kalmasını bilinccedilli olarak goumlze alır gibi

kesin bir sınır belirlemeye girişir buna goumlre Thales ldquoherşeyin sudan geldiği

youmlnuumlndeki sezgisini (Erkenntnis)rdquo herhangi bir mitik veya alegorik ifadeye

başvurmadan dile getirmiştir Ccediluumlnkuuml Thalesrsquoin suyu Homerosrsquounkinin aksine

goumlzle goumlruumlluumlr duumlnyanın ndashduyulur alanınndash bir parccedilasıdır

Bununla birlikte ilerleyen satırlarda Thalesrsquoin bu oumlğretisinin onu buguumln

ldquometafizikccedilirdquo ve ldquoteologrdquo olarak nitelediğimiz duumlşuumlnuumlrlerle aynı başlık altına

koyacağını da kabul edecektir Buna mecburdur ccediluumlnkuuml παντᾷ πλήρη θεῶν

(DK11a22) ifadesinin yakamızı bırakması başka tuumlrluuml muumlmkuumln olmaz

İyonyalı doğa duumlşuumlnuumlrleri mitik koumlkenlerden etkilenmiş olmakla beraber onların

buumltuumln mitik inanışlara olumlu baktıkları veya bu duumlşuumlnme biccedilimini buumlsbuumltuumln

benimsedikleri elbette iddia edilemez Mitlere karşı mesafeli tutumları her şeyden

oumlnce logosrsquoun dayattığı bir zorunluluktu

Jaeger de İyonyalıların bu tavrını logos lehine yorumlar ama bu yorumu

temellendirmek adına az oumlncekinde olduğu gibi yine Homerosrsquola İyonya

arasındaki nicel bir farka başvurmak zorunda kalır Thalesrsquoin ὕδωρrsquou Homerosrsquoun

Ὠκεανόςrsquounun aksine kosmosrsquoun her yerini dolduran θεοίrsquodur Jaegerrsquoin

21

duumlşuumlncesine goumlre bu fark Thalesrsquoin oumlğretisini bir mit olmaktan kurtarmaya

muktedirdir

Anaksimenes iccedilin bu tartışmalar Thalesrsquole ccedilok benzer olmakla beraber mesele

Anaksimandros olduğunda İyonya bilimselliğinin bize miras bıraktığı ve bu ccedilağda

ccediloumlzuumllmesi en guumlccedil en buumlyuumlk soru işaretiyle karşı karşıyayızdır Su veya hava gibi

duyulur alandaki en temel oumlgelerden birini seccedilmek yerine ἀπείρων gibi muğlak

tartışmaya accedilık bir ldquoşeyirdquo ἀρχή olarak belirleyen Anaksimandros (Simplikios

Phys 2413 DK12a9) Aristotelesrsquoin kendisine yakıştırdığı ldquodoğa filozofurdquo

unvanını boşa ccedilıkarırcasına logosrsquoun ve deney-goumlzlem alanının oumltesine geccedilen

bir oumlnerme ortaya koymuştur

Jaegerrsquoin Thales bahsinde ldquoErkenntnisrdquo diye adlandırdığı θεοί yaklaşımının

Anaksimandrosrsquotaki bir karşılığı da bu olsa gerektir Yine φύσιςrsquoin Aristoteles iccedilin

de bir ldquosoyutrdquo kavrama karşılık geldiği Jaegerrsquoin tezini doğrular biccedilimde

Anaksimandrosrsquoa bu unvanı rahatlıkla yakıştırabilmesinden anlaşılabilir Oumlte

yandan teredduumltsuumlz diyebiliriz ki ἀπείρων ilk defa Anaksimandrosrsquota karşımıza

ccedilıktığına goumlre onu eski bir mit veya alegorik anlatıyla ilişkilendirmek olanaklı

değildir Bu durumda antik doumlnemdeki mit kavrayışını araştırırken bu oumlğretinin

bize katkısı hangi bağlamda ve tam olarak ne olabilir

Kendisi başlıbaşına bir belirsizlik olan bu kavramın izini guumlnuumlmuumlze kalan bir tek

fragmanın yardımıyla suumlrmenin zorluğu hatta imkacircnsızlığı tartışmasızdır Fakat

yine de bu konuda buumlsbuumltuumln ccedilaresiz olduğumuz soumlylenemez İlk felsefe tarihccedilisi

dolayısıyla aynı zamanda Platon oumlncesi filozoflar iccedilin ilk başvuru kaynağımız olan

Aristotelesrsquoin onlara dair kavrayışına bu noktada bir defa daha koşulsuz

guumlvenmemiz gerekecektir Kavramın tartışmamıza hangi bağlamda dahil

edilebileceğine ilişkin sorumuzu cevaplamak iccedilin Fizikrsquoteki ldquosonsuzrdquo başlığı altıda

geccedilen şu berrak cuumlmle tek başına yeterlidir

Sonsuzluk tanrısal (θεῖον) bir şey de olsa gerek ccediluumlnkuuml Anaksimandros ile ccediloğu doğabilimcisinin dediği gibi oumlluumlmsuumlz ortadan kalkmayan bir şey (Aristoteles 2012 203b14)

Bu soumlzler yalnızca İyonya doğa duumlşuumlnuumlrlerinin değil aynı zamanda Aristotelesrsquoin

doumlnemine kadar gelen suumlreccedilte buumltuumln Antikccedilağ bilginlerinin Miletos arkhersquosine

22

ilişkin algısını resmetmesi bakımından bizim iccedilin oumlnemlidir Bunun yanında

Thalesrsquoin πλήρη θεῶν doğası Aristotelesrsquoin bu cuumlmlesiyle yan yana

okunduğunda anlamı daha belirgin hacircle gelmektedir

Cornford Anaksimandrosrsquoun ἀπείρων oumlğretisiyle kadim mitik duumlşuumlnce arasında

organik bir bağ kurarken Parmenidesccedili Moira oumlğretisinden hareket etmesinin

yanında başlıca guumlvencesi Aristotelesrsquoin Fizikrsquote aktardığı Eleatik bir ifadeydi

ldquoHer şeyi ccedilepeccedilevre sarıp her şeyi youmlnetiyorrdquo (Fizik 203b12) Bu cuumlmledeki

περιέχω ve κυβερνάω fiillerinden Cornford İyonya devrimiyle mitik tanrıların

ldquoortadan kaybolmasınınrdquo ardından geride kalan tanrısal ruh toumlzuumlrsquonuuml anlar

ccedilepeccedilevre saran ve youmlneten şey yani soumlz konusu toumlz doğrudan doğruya

φύσιςrsquotir (Cornford 1912 s 146) Boumlylece Jaegerrsquode ifadesini bulduğumuz antik

Yunan doğa kavrayışının ldquosoyutrdquo youmlnuuml Cornfordrsquoun ccediloumlzuumlmlemesinde ifadesini

daha accedilık biccedilimde bulur Cornford bu φύσις kavrayışını ldquosoyutrdquo diye nitelemek

yerine doğrudan doğruya ldquomitikrdquo sıfatını kullanır

Sonuccedil olarak fragmanlar ve tanıklıklar ἀρχήrsquonin tanrısal başka bir deyişle aşkın

olana goumlnderen youmlnuumlnuuml aydınlatarak İyonyarsquoda yalnızca bilimsel duumlşuumlncenin

değil aynı zamanda yeni bir theologiarsquonın da ortaya ccedilıktığını goumlstermektedir

Genel olarak bu ldquomucizevicircrdquo bilimselliğin mitik oumlzelliklere de sahip olup olmadığı

konusunda Cornfordrsquoun araştırmaları fevkalade yol goumlstericidir

Jaegerrsquoin felsefeyi bilhassa İyonya oumlzelinde mitten ayırma girişiminin

oumlluumlmsuumlzluumlğe ek olarak ldquosonradan meydana gelmemişrdquo bir kelimeyle ezeli bir

tanrısallık kavrayışı uumlzerinde temellendirildiğini goumlzden kaccedilırmamak gerekir Bu

keşif ccedilarpıcı olmasına ccedilarpıcıdır fakat yine de Miletosrsquou olgunlaşmış bir

rasyonellikle bağdaştırmak iccedilin yetersiz olduğu kuşkusuzdur Miletosrsquota ortaya

ccedilıkan yeni ldquotanrısal varlıkrdquo herhangi bir biccedilimde doğmamıştı ve zamanlar uumlstuumlyduuml

ancak yine de mitik duumlşuumlnmenin uumlruumlnuumlyduuml ve bu yolla yapılan devrim eski bir

theogoniarsquonın karşısına yeni bir theologiarsquonın koyulmasından ibaretti

Jaeger soumlzuumlnuuml ettiğimiz iddiayı dile getirirken şunları yazar

ἀπείρων goumlrduumlğuumlmuumlz uumlzere aynı zamanda hiccedil meydana gelmemiş bir

şeydir Bu buumltuumln şeylerin koumlkenindeki ilk ilke kavramına bilhassa uygun bir

oumlzelliktir Mitsel duumlşuumlncede tanrıların en temel ayırt edici oumlzelliği insanlar

23

gibi oumlluumlmluuml olmamalarıdır buna karşılık başka bakımlardan insan kılığında

temsil edilirler Rasyonel duumlşuumlnce ise her şey iccedilin kendisinin koumlkeni

olmayan bir koumlken arayarak oumlluumlmsuumlz ve tanrısal bir varlık fikrine varmıştır

(Jaeger 2011 s 50)

Bu rasyonel duumlşuumlnce İyonyarsquoda doğan felsefedir Buradaki rasyonelrsquoin ratiorsquosu

elbette İyonya logosrsquouydu Jaegerrsquoin İyonyalılar konusunda goumlzardı ettiği mitik

yaklaşım da zaten bu rasyonel duumlşuumlnceyle ulaşılan tanrısal varlık fikri olup

Cornfordrsquoun tespit ettiği ldquotanrısal ruh toumlzuumlrdquonden başka bir şey de değildir Uumlstelik

yalnızca Miletos arkhersquosiyle sınırlı kalmayacak buumltuumln antik Yunan tarihi boyunca

suumlruumlp gidecektir

Sonuccedil olarak Thalesrsquoin ὕδωρ oumlğretisindeki her şeyin tanrılarla dolu olduğu

oumlnermesinin Thales veya ondan oumlncekiler tarafından yapılmış deney-goumlzlem

sonucunda ortaya ccedilıkması beklenemez Bu tanrısallık Thalesrsquoin suyun kendi

başına davranan ve neye doğru ldquooluşuprdquo neyden doğru ldquobozulacağınardquo karar

veren bir ἀρχή olduğu fikrinden hareketle ifade ettiği mitik bir ccediloumlzuumlm denemesidir

Thales bu savında duyuların nesnesi olamayacak boyutlardaki başka bir deyişle

var olduğu bilinen değil var olduğuna inanılan minik su taneciklerine yuumlklenmiş

bir tanrısal guumlccedilten soumlz etmektedir Anaksimandrosrsquoun ἀπείρωνrsquou ve goumlkleri

Pythagorasrsquoın sayıları ve kozmik muumlziği Anaksagorasrsquoın νοῦςrsquou gibi antik Yunan

doğacılarının birccedilok oumlğretisi iccedilin de bu durumdan soumlz edebiliriz Oumlzellikle antik

Yunan filozoflarının ldquokozmolojirdquo kabul edilen ve fakat ldquokozmogonirdquo niteliğini henuumlz

buumltuumlnuumlyle yitirmemiş kosmos kavrayışlarında mitik yaklaşım apaccedilık goumlruumlnuumlr

Dahası aşağıdaki boumlluumlmlerde değineceğimiz gibi bu duruma en fazla oumlrneğin

goumlruumllebileceği yer İyonyalı seleflerinden en az iki yuumlzyıl sonra Atinarsquoda yaşamış

olan Platonrsquoun kosmos oumlğretisidir

Tartışmanın odağında olduğu soumlylenebilse de Thalesrsquoin veya ilk doğa

filozoflarından herhangi birinin guumlnuumlmuumlz insanına ccedilok şaşırtıcı goumlruumlnen ve ccediloğu

zaman modern anlamda ldquobilimselrdquo diye nitelendirilen herhangi bir kozmik

oumlnermesinin İyonya aydınlanmasından yuumlzyıllar oumlnce Suumlmerrsquode Mısırrsquoda

Tevratrsquota veya başka bir mitik kaynakta geccediliyor olması felsefe-mit ilişkisini ele

alma tarzımızı değiştirmez Aksine kaynağını ilk olarak Cornfordrsquoda bulduğumuz

bu tespit İyonyarsquoya atfedilen olgunlaşmış rasyonelliğe karşı bir oumlnerme

24

huumlkmuumlndedir Fakat bize goumlre mesele ilk Yunan filozoflarının beslendikleri

kaynak her ne olursa olsun duumlşuumlncelerinin hacirclacirc mitik olmasıdır Gerek İyonya

duumlşuumlnuumlrleri ve gerekse Homeros Hesiodos ve Babilli Mısırlı mit anlatıcıları

tarafından soumlylenmiş doğa-evren oumlğretileri mitik duumlşuumlnmenin birer uumlruumlnuumlduumlr

Antik Mezopotamyarsquodaki herhangi bir goumlkbilim fikriyle Anaksimenesrsquoteki goumlkler

kuramının modern bilimsel kriterlere uzaklığı birebir aynıdır Her ikisinde de belli

başlı duumlşuumlnce ve oumlğretiler aynı şablonlar uumlzerine kurulu olup her ikisi de benzer

biccedilimde gelişen hadiselerden soumlz ederler

Bu benzerliği ortaya koymak iccedilin Cornfordrsquoun 1912rsquode ve oumlluumlmuumlnden sonra

1952rsquode yayınlanan iki başyapıtında olduğu gibi ilk Yunan duumlşuumlnuumlrlerinin Suumlmer

veya Mısırrsquodan aldıkları esinleri motifleri bir bir sayıp doumlkmek de şart değildir

Kesin olan şudur 7 yuumlzyılda İyonyarsquoda başlayan ve ileriki boumlluumlmlerde

inceleyeceğimiz uumlzere Platonrsquoda olgunluğa erişen bu mitik-bilimsel ve mitik-felseficirc

yaklaşım bilim tarihinde Kopernik devrimine ve felsefe tarihinde Nietzschersquoye

kadar kesintisiz suumlrecektir Oumlte yandan antik Yunan duumlşuumlncesinin Mezopotamya

koumlkenli olup olmadığına dair tartışmaların iddia sahiplerine 20 yuumlzyılın ilk yarısı

boyunca deyim yerindeyse ağır bedeller oumldettiğine kısaca da olsa değinmek

gerekir

13 ldquoYunan Mucizesirdquonin belirleyiciliği Burnet-Cornford oumlrneği

Yukarıda mit hakkındaki tanımlarını karşılaştırdığımız iki isimden Eliade mit ve

dinler tarihccedilisi Vernant ise antropolog ve eski Yunan tarihccedilisidir Vernantrsquoın 1962

tarihli ilk kitabının başlığı Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynaklarırsquoydı ve benzer biccedilimde

ondan tam elli yıl oumlnce 1912rsquode yayınlanan bir başka kitabın Cornfordrsquoun From

Religion To Philosophy adlı eserinin alt başlığı da A Study in the Origins of

Western Speculationrsquodu Cornfordrsquoun bu kitapta incelediği temel mesele

Vernantrsquoınkiyle birebir aynı goumlruumlnmektedir Hatta oumlluumlmuumlnden sonra 1952 yılında

Cambridgersquode Principium Sapientiae başlığıyla basılan eserinin alt başlığı

25

Vernantrsquoınkiyle neredeyse aynı biccedilimde The Origins of Greek Philosophical

Thoughtrsquotur

Şuumlphesiz gerek Vernant ve gerekse Cornford antik Yunan tarihi felsefesi ve

mitolojisi konularında Avruparsquonın en buumlyuumlk otoriteleri arasındadırlar

Ccedilalışmalarında benzer veya aynı temalara eğilmiş olmaları da bu bakımdan ccedilok

doğaldır Ancak aralarında yalnızca benzerlikten soumlz edemeyiz son derece

belirgin birtakım farklar da soumlz konusudur Uumlstelik bizim iddiamızı doğrudan

ilgilendiren fark elli yıllık bir zaman aralığından ccedilok daha goumlruumlnuumlr ve ccedilok daha

oumlnemlidir İki felsefe tarihccedilisi ilk Yunan filozoflarındaki duumlşuumlncenin koumlkenleri

konusunda birbirleriyle taban tabana zıt duumlşuumlncelere sahiptirler

Sırf mit tanımlaması hakkında soumlylediklerimizin ışığında bile duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde

Vernantrsquoın bu konudaki tavrını tahmin etmek zor değildir Buna karşılık Cornford

Principium Sapientiaersquode Hesiodosrsquoun titan savaşları anlatısını uzun uzun

alıntılayarak yorumladıktan sonra buumlyuumlk bir suumlrpriz yaparak Hesiodosrsquoun Asya

ve Babilrsquodeki koumlkenleri hakkındaki tezini bir anda karşımıza ccedilıkarıverir (Cornford

1952 s 220) Cornfordrsquoun iddiasına goumlre her iki kitabında da ilk Yunan

filozoflarının kuumlltuumlrel ortamını ve esinlerini hazırlamış olduğunu accedilık biccedilimde iddia

edeceği buumlyuumlk ozan Hesiodosrsquoun meşhur titanlar savaşının asıl kaynağı Asyalı

Hitit-Hurricirc uygarlıkları uumlzerinden Yunan kuumlltuumlr duumlnyasına girmiş olan Babilli

Marduk-Tiamat mitidir

Bize Burnet ve Cornford arasında bir karşılaştırma yapmanın bu mesele iccedilin ne

denli accedilıklayıcı olduğunu oumlğreten George Thomson Yunan felsefesinin ortaya

ccedilıkış aşamalarını incelediği kitabı İlk Filozoflarrsquoda Asya-Babil ccedilıkışını buumlyuumlk bir

başarı olarak selamlarken daha sonrasında bunun Cornfordun başına gelenlerin

başlıca sebebi olduğunu oumlfkeyle bağırmaktan da geri durmaz Uumlstelik Thomsonrsquoa

goumlre Cornfordrsquoun oumlmruuml yetse uzun yıllar goumlrmezden gelinerek

ldquocezalandırılmasınardquo neden olan bu tez Asya-Babilrsquole sınırlı kalmayacak Hint ve

Ccedilinrsquoe de uzanacaktı

Enuma Elishrsquoi Hesiodosrsquoun Theogoniarsquosını ve ilk Yunan filozoflarını

duumlşuumlnce tarihindeki devamlı suumlrecin belirli aşamaları olarak ortaya

ccedilıkarmak Cornfordrsquoun başarısıydı (hellip) Bitirmeden bıraktığı Principium

26

Sapientiae adlı yapıtının sonuccedillarından araştırmalarını Platonculuğun

daha iccedillerine doğru değil daha uzağa Hint ve Ccedilin felsefelerine goumltuumlrmek

niyetinde olduğu accedilıkccedila anlaşılmaktadır (Thomson 1997 s 180)

Bu Yunan mucizesi fikriyle paralel gelişen ve oumlzguumlnluumlk konusunu tartışmaya bile

tahammuumllsuumlz Hellen kavrayışına karşı accedilılan bir bayraktı ve daha oumlnce de

soumlylediğimiz gibi Thomsonrsquoun analizinden anlaşıldığına goumlre Cornfordrsquoun

yapıtlarına Batı duumlnyası tarafından uygulanan bir ambargoyla sonuccedillanmıştı

Thomson yukarıdaki cuumlmlelerin devamında Cornfordrsquou bir başka Yunan felsefesi

uzmanı olan Burnetrsquola karşılaştırırken şunları yazar

hellip onun (Cornfordrsquoun) yapıtlarını akademik ccedilevrelerde etkisi ccedilok daha

buumlyuumlk olmuş bir rakibininkiyle karşılaştırmakla başlayayım işe Cornfordrsquoun

From Religion to Philosophy adlı yapıtı da 1912 yılında yayımlanmış

olmasına karşın buguumlne kadar (1955) bir daha basılmadı Burnetrsquoın Early

Greek Philosophyrsquosi ilk kez 1892rsquode yayımlandı ikinci baskısı 1908rsquode

uumlccediluumlncuumlsuuml 1920rsquode ccedilıktı Aynı yazarın Greek Philosophy from Thales to

Plato adlı yapıtı 1914rsquode yayımlandı ve birccedilok kez yeniden basıldı Bu

kitapta Cornfordrsquoun yapıtına hiccedil değinilmemektedir (Thomson 1997 s

182)

Thomsonrsquoın oumlfkesi bununla bitmez Burnetrsquoın hışmına bizzat uğradığı

durumlardan da oumlrnek verir Dikkat edilmelidir ki burada Cornfordrsquoun ve bizzat

kendisinin Burnet karşısında maruz kaldıkları zorluğu okurla paylaşmasındaki

asıl amaccedil Yunan felseficirc duumlşuumlncesinin mitik koumlkenlerini ortaya ccedilıkarmanın veya

bu gibi ihtimallerden soumlz etmenin Avruparsquodaki akademi ccedilevrelerinde yarattığı

hoşnutsuzluğu goumlzler oumlnuumlne sermektir

Cornfordrsquoun tarihte binlerce yıl geriye giderek uumlstelik felsefe ve tarihle sınırlı

kalmayıp farklı disiplinlerin verilerinden de yoğun biccedilimde yararlanarak ortaya

koyduğu titiz koumlken araştırmasına karşılık Burnet Greek Philosophy from Thales

to Platorsquoda Babil Mısır Hint felsefesinden soumlz etmenin gereksizliği duumlşuumlncesini

ccedilekinmeden ifade etmekte Uzakdoğu felsefesinden bahsetmeye ise hiccedil ihtiyaccedil

bile duymamaktadır Ama herhalde bu duumlşuumlncesinin ccedilekirdeğini meydana getiren

ve onu boumlyle davranmaya zorlayan ilke yine Thomson tarafından aynı metinde

aktarılan 1920 tarihli şu soumlzleriyle net biccedilimde ortaya ccedilıkmaktadır

hellip ldquobilim duumlnya uumlzerinde Yunan tarzında duumlşuumlnmektirrdquo demek onun yeterli

bir tanımıdır İşte bunun iccedilindir ki bilim Yunanistan etkisi altına girmiş olan

27

halklar dışında hiccedilbir yerde hiccedilbir zaman var olmamıştır (akt Thomson

1997 s 183)

Oumlte yandan hiccedil şaşırtıcı olmamakla birlikte tıpkı Thomsonrsquoun yukarıda Burnet

iccedilin soumlylediği gibi Vernantrsquoın Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları adlı 1962 tarihli

kitabında da Cornfordrsquoun ne 1912 tarihli From Religion to Philosophyrsquosinin ne de

1952 tarihli Principiumrsquounun adı geccediler O tarihlerde ccediloktan muumlteveffa olmuş

yazarın kendi adı bile hiccedilbir vesileyle anılmaz

Vernantrsquoın Cornfordrsquou anmasına son derece ilginccediltir ama 1965rsquote yayınlanan bir

kitabında bizzat yaptığı yeni bir Cornford-Burnet karşılaştırmasında rastlarız Bu

Eski Yunanrsquoda Mit ve Duumlşuumlnce adlı kitabın Arkaik Yunanistanrsquoda Pozitivist

Duumlşuumlncenin Oluşumu başlıklı boumlluumlmuumlduumlr

Tıpkı on yıl oumlncesinde yayınlanmış Thomsonrsquoa ait karşılaştırmada olduğu gibi

Vernantrsquoın yaptığı karşılaştırmada da esas mesele ldquoYunan mucizesirdquo

tartışmasıdır Ancak bu defa hiccedil beklenmedik biccedilimde daha ilk sayfadan itibaren

Yunan mucizesine karşı mesafeli hatta eleştirel tavırdaki bir Vernantrsquola

karşılaşırız Dahası yazının accedilılış cuumlmlesi şoumlyledir ldquoRasyonel duumlşuumlnce guumlya

resmi bir kimlik belgesine sahiptirrdquo Vernantrsquoa goumlre bu kimlik belgesinde ldquoguumlyardquo

rasyonel duumlşuumlncenin doğum yeri olarak İyonya adı geccedilmektedir Yazar ilk

sayfada Yunan mucizesi fikrinin ortaya ccedilıkışını resmettikten sonra onun ne

olduğunu şu soumlzlerle accedilıklar

Yunan ldquomucizesirdquonin anlamı şudur İyonya filozoflarının duumlşuumlncesinde

zamanlar uumlstuuml bir akıl yuumlruumltme peyda olmuş Boumlylelikle logosrsquoun ortaya

ccedilıkışı tarihin akışında sıradışı bir suumlreksizliğe neden olmuş Bunların

sonucunda felsefe geccedilmişi olmaksızın duumlnyaya gelen ve sırtında

geccedilmişten yuumlkuuml olmayan bir yolcu gibi goumlruumllmuumlş herhangi bir seleften ve

bağlantıdan bağımsız mutlak bir başlangıccedil gibi alınmıştır (Vernant 2006

s 371)

Elbette bu cuumlmlelerin hepsinin başına bu ccedilok ccedilarpıcı ldquoguumlyardquo kelimesini koyabiliriz

ve hiccedilbir okur bu durumu yadırgamaz Daha sonraki satırlarda Vernant Batı

duumlnyasının artık bu inanışı suumlrduumlremeyeceğini accedilıkccedila ifade eder Birebir kendi

soumlzleriyle aklın (şuumlphesiz bununla ldquoevrenselrdquo bir logos kastedilmektedir)

uumlstuumlndeki bu Yunan ldquotekelinerdquo duyulan guumlvenin ldquoson elli yıllık suumlreccedilterdquo altı

oyulmuştur

28

Vernant bu ccediloumlkuumlşuumln sebeplerini modern doğa bilimlerinde meydana gelen krizin

klasik mantığı koumlkuumlnden sarsması ve Batırsquonın kendisi dışındaki Ccedilin ve Hindistan

gibi bazı kadim ruhccediluluk gelenekleriyle iccediliccedile geccedilmesi vs biccediliminde sıralar Sonuccedil

olarak Batı uygarlığı kendi geccedilmişini ve duumlşuumlncesinin koumlkenlerini şu veya bu

şekilde sorgulamaya başlamıştır

Bu minvalde bir dizi cuumlmlenin ardından beklenen itirafı bir anda yapıverir Batı

duumlnyasının kendi duumlşuumlnce koumlkenlerini sorguladığı bu suumlreccedilte takvimlerde iki kritik

tarih soumlz konusudur Cornfordrsquoun From Religion to Philosophyrsquosinin yayınlandığı

1912 ve Principium Sapientiaersquosinin yayınlandığı 1952 yılları (Vernant 2006 s

372)

Vernant Batırsquoda başlayan bu sorgulamanın tarihini doğrudan doğruya

Cornfordrsquoun yapıtları uumlzerinde okumuş goumlruumlnmektedir Cornfordrsquoun ilk itirazının

yayınlandığı 1912rsquoden Vernantrsquoın bu soumlzlerinin yayınlandığı 1965rsquoe kadar geccedilen

suumlre soumlzuumlnuuml ettiği ldquoson elli yılrdquoa karşılık gelmektedir

Vernantrsquoın okuru boumlylelikle ldquoYunan mucizesirdquo iddiasının bizzat Cornford eliyle

ccediluumlruumltuumllduumlğuuml ve o guumlne değin hep goumlrmezden gelinmiş suumlrece geccedil de olsa şahitlik

etmiştir Bunun anlamı şudur Cornfordrsquoun 1912rsquode oumlne suumlrduumlğuuml ve oumlluumlmuumlnden

sonra 1952rsquode yayınlanan yeni eseriyle ikinci ve son defa guumlndeme getirdiği

Yunan duumlşuumlncesinin mitik koumlkenlerine dahası Doğu menşeli mitik koumlkenlerine

ilişkin tez deyim yerindeyse resmicirc bir makam duumlzeyinde kabul goumlrmuumlştuumlr

Yunan ve Roma mitleri uumlzerine yapılan araştırmaların ldquomitolojirdquo disiplini iccedilin ccedilok

albenili bir vitrin meydana getirdiği son yuumlzyılda yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz

ccediloumlkuumlşuumln bize ifade ettiği ccedilok muumlhim bir kırılma soumlz konusudur Vernant gibi bir

otoritenin bu cuumlmleleri bundan boumlyle Babil ve Asya kaynaklı mitlere aynı goumlzle

bakılamayacağının daha da oumlnemlisi antik Yunan uygarlığını aşarak yakın veya

uzak bazı coğrafyaları kapsayacak yeni bir kuumlltuumlrel miras paradigmasının

mazbatasıdır Artık mesele logos kavramını merkeze almaktan ccedilıkarak

başlıbaşına bir ldquomitrdquo ve ldquomitolojirdquo tartışmasına doumlnuumlşecektir

29

14 Sonuccedil olarak mit ve mitoloji

Yukarıda yaptığımız ccediloumlzuumlmlemeler ışığında mit ve mitolojiye ilişkin kendi

yaklaşımımızı ortaya koyma imkacircnı artık belirmiştir diyebiliriz Bu tanımlamayı

kavramın kendisinden hareketle ve mitle mitolojiyi birbirleri vasıtasıyla

anlamlandırarak yapmamız muumlmkuumln goumlruumlnmektedir Sonuccedil olarak mitoloji kadim

halklarca yaratılmış mitleri inceleyen tarihsel olgularla oumlrtuumlşmeleri bakımından

doğruluk derecelerini araştıran birbirleri arasındaki alışveriş ilişkilerini saptayan

ve farklı kuumlltuumlrlerde ortaya ccedilıkmış motifleri karşılaştıran bilimsel bir disiplindir

Yaptığımız bu tanımlama aynı zamanda felsefe tarihiyle ilgilenirken mitolojiyle

kurabileceğimiz hatta bazı durumlarda kurmak zorunda kalacağımız işlevsel

irtibatı da bir youmlnuumlyle accedilıklığa kavuşturmaktadır Mitoloji bilhassa son yuumlzyılda

başta tarih olmak uumlzere sosyal bilimlerin birccediloğunu ve kadim kuumlltuumlr araştırmalarını

şekillendirmeye başlamış bir araştırma sahasıdır Bu durum aynı zamanda

mitlere bakış accedilısının bu yuumlzyılın başlarında buumlyuumlk oumllccediluumlde değiştiğinin de bir

goumlstergesidir

Eliade bu değişmeyi 1960rsquoların başında yayınlanan Mitlerin Oumlzellikleri başlıklı

incelemenin daha ilk cuumlmlelerinde dile getirir tarihiniyse 1900rsquolerin başı olarak

işaretler (Eliade 2014 s 11) Ayrıntılı biccedilimde belirtmemiş olsa da Eliadersquonin bu

değişmeyi resmederken dayanak noktalarından birinin tarih biliminin ve henuumlz

gelişmekte olan arkeoloji ve antropolojinin 19 yuumlzyılın başlarından itibaren

mitolojiyle kurduğu dirsek teması olduğundan şuumlphe edemeyiz Bunun modern

ccedilağdaki belki de ilk ve en belirgin oumlrneği Schliemannrsquoın Troya kalıntılarını ararken

Homerosrsquoun metinlerini takip etmiş olmasıdır Bu 19 yuumlzyılın başlarında henuumlz

kurulma aşamasında olan modern arkeolojinin tarihindeki en buumlyuumlk

ilerlemelerden birini mitlerden ilham alarak gerccedilekleştirdiği anlamına gelir

Elbette Eliade mitlere bakış accedilısının 20 yuumlzyıl başlarında geccedilirdiği değişimi

Newton ccedilağından 19 yuumlzyıla kadar suumlregelen mit algısına goumlre ccedilizer Eliadersquonin

tespitine goumlre ldquomitrdquo kavramı soumlz konusu doumlnemde yaygınlaşmış olan ldquouydurma

kurmacardquo anlamından sıyrılmış ve arkaik toplumlarda algılandığı biccedilimi yeniden

30

kazanmıştır Bunun sebebi yukarıda da soumlylediğimiz gibi mitin ccedileşitli bilim

sahalarında deyim yerindeyse birdenbire işlevsellik kazanması olduğundan

Eliadersquonin tespitini modern ccedilağda bir tarihle sınırlandırması şaşırtıcı değildir

Bununla birlikte soumlz konusu durumun bizi klasik mit kavrayışını benzer bir bakış

accedilısıyla irdelemeye sevk etmesi de normal karşılanacaktır

Başka bir deyişle klasik doumlnem filozoflarında ve yazarlarında mitin değil

mitolojinin tespitini amaccedillayan bir araştırmanın gerekliliği soumlz konusudur Nitekim

ancak boumlyle bir araştırmanın neticesi olarak belli bazı Antikccedilağ yazarlarının mite

yuumlklediği işlevsel roluuml ve bu yakıştırmanın nedenlerini goumlstermeyi nihayet

Platonrsquoun mitik yaklaşımının ilk oumlrneklerini de ortaya koymuş olmayı umuyoruz

Bilhassa 5 yuumlzyıl Atinarsquosında boumlyle bir mitik yaklaşımın varlığını oumlrneklemek

Platonrsquoun tanrısal mitlerini ve daha sonrasında bu mitlerin uumlzerine bina ettiği

devlet-toplum modelini anlamamızı oumlnemli oumllccediluumlde kolaylaştıracaktır

31

2 BOumlLUumlM

ANTİKCcedilAĞrsquoDA μῦθος VE λόγος KAVRAYIŞI

Eliadersquonin saptaması olan ve 1900rsquolerin başını işaret eden tarihin belli başlı

filozoflar uumlzerinden klasik doumlneme doğru genişletilebileceğinden şuumlphelenmek

iccedilin ccedilok az nedenimiz vardır Nitekim MS 2 yuumlzyıla gelinceye kadarki doumlnemde

bilhassa antik okurların fazlaca rağbet ettiği tarih metinlerinde kimi mitlerin

peşinen bir başlangıccedil koumlken olarak anlatıldığına ccedilok sık rastlanır Elbette bu

durumun antik tarih yazarı tarafından mitin tarihte gerccedilekten vaki bir olay olarak

kabul edildiği anlamına gelip gelmediği sorusu aşağıda ele alacağımız bazı

istisnalar dışında ne yazık ki cevapsız kalmaktadır Ancak antik doumlnem tarih

yazılarında mitle kurulan irtibat o doumlnemdeki tarih okurlarının miti gerccedilek bir

tarihicirc olay bir kelimeyle hakikat kabul ettiğini tartışmasız biccedilimde ortaya koyar

Buna ek olarak antik doumlnemdeki tarih yazarları ve okurları arasında filozofların

da bulunduğunu hep aklımızda tutmamız gerekir

Genel-geccediler bir ldquomitrdquo kavrayışı ne sağlamlıkta inşa edilmiş olursa olsun mit ve

mitolojiye ilişkin herhangi bir tartışma hacirclacirc antik Yunan uygarlığının kavrayış ve

kavramsallaştırma tarzlarıyla iş goumlrmek durumundadır Bu zorunluluğun logosrsquoa

atıf yapan pek ccedilok yanından soumlz edilebilir ancak sırf logos temelli olmadığı

bilhassa filozof ve yazarlar bahsinde ccedilok daha accedilık hacircle gelir Oumlte yandan goumlz

ardı edilemeyecek ilk kuumlltuumlrel kırılma mitin diğer kuumlltuumlrel yaratım ve duumlşuumlnme

biccedilimlerinden ayrılarak bu adla anılmaya başlamasıdır Bu kırılma yine Yunan

Antikccedilağrsquoında oumlzellikle MOuml 6 ve 5 yuumlzyıllarda yaşamış duumlşuumlnuumlrlerin

metinlerinde goumlz oumlnuumlndedir

Antik Yunan duumlşuumlnuumlrleri tarafından μῦθος diye adlandırılan bu biccedilemin

metinlerinde ve sonraki yuumlzyıllarda onların etkisi altında yazılan yeni metinlerde

pejoratif bir tarzda yer yer alaycı bir bakışla ele alındığına da rastlamak

muumlmkuumlnduumlr Fakat bu muumlnferit yaklaşımlara dayanarak yukarıda etraflıca

tartıştığımız μῦθος-λόγος karşıtlığı ve hatta ccedilatışması youmlnuumlnde bir duumlşuumlnceye

genel-geccedilerlik kazandırmak imkacircn dahilinde değildir Yine de bu duumlşuumlncenin

32

doğruluğunu yukarıda değindiğimiz hatalı yaklaşımlardan bağımsız biccedilimde tekil

oumlrnekler uumlzerinden de sınama gerekliliğini kabul ediyoruz

Doğal olarak bu gereklilik bizi Antikccedilağ Yunan duumlnyasında iki kavramın nasıl

algılandığını ve anlamlandırıldığını belli yazarların metinleri uumlzerinden

araştırmaya zorlamaktadır Oumlte yandan bu algı ve anlamlandırmaları doğru

biccedilimde ccediloumlzuumlmleyebilmek soumlzcuumlklerin elde kayıtlı bulunan ilk kullanım biccedilimlerini

irdelemeyi de gerektirecektir Bu amaccedilla Homerik ve Hesiodik metinlerde kısa

bir incelemeye aşağıdaki boumlluumlmlerde girişeceğiz Ancak daha oumlncesinde burada

bilhassa MOuml 7 yuumlzyıldaki İyonya aydınlanmasını takip eden suumlreccedilte mitten

yararlanma biccedilimlerine bazı oumlnde gelen Yunan tarih yazarlarından vereceğimiz

oumlrneklerin antik kuumlltuumlrde mite yuumlklenen anlamı ortaya koyması noktasında

doumlnemin yalnızca entelektuumlellerinin tutumunu değil aynı zamanda onlardan

beslenen okuryazar kitlesinin tutumunu da goumlstermesini oumlnemsiyoruz

21 Antikccedilağ tarihccedililerinde mitolojik yaklaşım oumlrnekleri

Antikccedilağrsquoın okur-yazar manzarasını Eliadersquonin teziyle yanyana koyduğumuzda

karşımızda guumlccedil bir sorunun belirmesi kaccedilınılmazdır 19 yuumlzyıl ve oumlncesinde

başka bir deyişle buumltuumln klasik doumlnemde ccedileşitli mitoloji yaklaşımlarından soumlz

edilebildiğine goumlre bunları 20 yuumlzyıldaki bakış accedilısından farklı ndashhatta belki ilkelndash

kılan tam olarak nedir

Mite yaklaşımların tarihinden soumlz edebilmemiz onu diğer kuumlltuumlrel oumlğelerden

ayıran hepsiyle arasındaki farkı ortaya koyacak bir davranış biccedilimini belirlemeye

bağlıdır Oumlrneğin şiir devlet yasa adalet gibi gerccedilekliği tarihsel verilerle

desteklenen uumlretim biccedilimleri iccedilin boumlyle bir kriter belirlemek zor olmayacaktır

ancak mit iccedilin oumlzellikle de antik Yunan tarihinde soumlzuumlnuuml ettiğimiz uumlretim

biccedilimlerinden farklı olarak onun nasıl iş goumlrduumlğuumlnden değil ona nasıl

yaklaşıldığından soumlz etmemiz gerekecektir Bu durum bizi mitle diğer kuumlltuumlrel

oumlğeler arasındaki ilişkiyi ccediloumlzuumlmlemeye mecbur bırakmaktadır

33

Bu işi yaparken ccedilok faydalı bazı yol işaretlerine sahibiz Soumlzgelimi tragedyanın

mite sıradan yurttaşların goumlzuumlyle bakılınca ortaya ccedilıkan bir biccedilem olduğunu

bilmek (Vernant ve Naquet 2012 411) onunla mit arasındaki ilişkiyi

belirlememizde kolaylık sağladığı gibi demosrsquoun mitle kurduğu ilişkiyi

anlamamıza da oumlnemli oumllccediluumlde imkacircn sağlar Bu tespitten hareketle tragedya

eserlerinde geleneksel bir oumlge olan mitlerin ccedilokccedila işlenmiş olmasının nedenlerini

karara bağlamamız kolaylaşır Kitleler miti eğlenceli ve yararlı bulduklarından

mitleri işleyen sahne eserleri buumlyuumlk ilgi goumlrmekte ve beğenilmektedir Bu

durumun tragedya yazarına izleyici sayısını arttırmak iccedilin ne yapması gerektiğini

goumlsterdiği de accedilıktır ki aynı sebeple tragedya konu olarak ccediloğunlukla geleneksel

mitik anlatılara başvurmuştur

Benzer bir durum o doumlnemde ccedilokccedila ilgi goumlren tarih yazıları iccedilin de soumlz

konusudur Herodotosrsquoun Kadmosrsquou Helen yurduna gelen ilk Yunanlı olarak

anlattığı satırların kaynağı herhangi bir atıfta bulunmasa da o doumlnemde Yunan

coğrafyasında yaygınlık kazanmış muhtemelen doğu koumlkenli mitlerdir Uumlstelik

Herodotos bunu anlatırken aynı konudaki başka mitleri dayanaksız oldukları

gerekccedilesiyle reddeder ve kendi tezini ldquoderin araştırmalarla bulduğunurdquo

(ἀναπυνθανόμενος εὑρίσκω) soumlyleme cesaretini goumlsterir (Herodotus 1920 v57)

Bize de modern okurlar olarak bu satırlarda farklı mitler arasında ldquotarih-bilimselrdquo

kriterlere goumlre bir karşılaştırma ve elemenin nasıl yapıldığını hayretler iccedilinde

izlemek kalır

Kadmos kimin metnine girerse girsin daima mitik bir kahramandır ve onun

adından soumlz etmek bile yuumlzeysel ya da derin buumltuumln araştırmaların yazılı veya

soumlzluuml birtakım mitleri derlemekten ibaret olduğunu anlamamız iccedilin yeterlidir

Aynı Kadmosrsquoa dair duumlzyazıların yani mitle tarihin iccedil iccedile geccediltiği tarih anlatılarının

bir başka oumlrneğini de Herodotosrsquoun ccedilağdaşı olan başka bir Yunan tarihccedilisi

Thukididesrsquote goumlruumlruumlz Thukididesrsquoin iddiası Kadmosoğullarının ilk yerleştikleri

Hellen toprağı olan Boiotiarsquodan suumlrguumln edilmelerinin Troiarsquonın duumlşuumlşuumlnden atmış

yıl sonraya denk geldiğidir (Thucydides 1942 i12 krş İlyada iv385 vd)

34

Cornfordrsquoun Thukididesrsquoi ldquotarihccedilirdquo (historicus) ve ldquomit ustasırdquo (mythicus) olmak

uumlzere iki ana başlık altında incelediği Thucydides Mythistoricus Eliadersquonin

muumlkemmel eseri Mitlerin Oumlzelliklerirsquonin yayınlanmasından 56 yıl oumlnce 1907rsquode

yayınlanmıştı ve son derece ilginccedil bir şekilde eserin ithaf sayfasında meşhur bir

Theaitetos cuumlmlesine goumlnderme vardı hellip bu ruumlyaya karşılık başka bir ruumlyayı işit

(Platon 2016 201d)9

Hatırlanacağı uumlzere bu Sokratesrsquoin bilginin ne olduğu tartışmasına ilişkin

diyalogu bitiren tiradının ilk cuumlmlesidir Cornfordrsquoun cuumlmleyi uyarladığı biccedilime

gelince yeni bir ruumlyanın ikame ettiği eski ruumlyaların hem sayıca kalabalık hem

daha guumlzel olduklarının teslimi gibidir Guumlzel pek ccedilok ruumlyanın yerine yeni bir

ruumlya10 Aynı kitabın kapak sayfasındaki epigraf da bir başka ccedilarpıcı cuumlmledir ve

bu kez birebir Thukididesrsquoten alıntılanmıştır hellip ve belki bunların mitoslara

benzemeyişi bir hoşnutsuzluk yaratacaktır (krş Thucydides 1942 1224)

Cornford bu cuumlmleyi vurgulayarak Thukydidesrsquoin mitlerin ilginccedil ve eğlenceli

olmalarına karşılık tarihsel gerccedileklikle oumlrtuumlşmediğinden serzenişini okur

tarafından kitap boyunca goumlz oumlnuumlnde tutmasını istemektedir Nitekim

Thukydidesrsquoin sitemi hafife alınacak gibi değildir dahası MOuml 5 yuumlzyıl

Atinarsquosındaki yazar figuumlruumlnuumln en zorlu accedilmazlarından birine işaret etmektedir

Bunun nedeni okurun henuumlz yaygınlaşmakta olan duumlzyazı tuumlruumlnden talep ettiği

mitik iccedileriktir Thukydidesrsquoin mitoslara karşı tavır alması Vernantrsquoın olağanuumlstuuml

tespitiyle onları metin iccedilin gereksiz bir suumlsleme olarak goumlrmesinden ileri gelir

(Vernant 2015 s 240)

Atinarsquonın kuumlltuumlr ortamında daha ccedilok ozanların egemen olduğu 5 yuumlzyıl

başlarında İyonya koumlkenli Herodotosrsquoun incelemelerini iccedileren duumlzyazılar az ccedilok

tanınmaktaydı Bununla birlikte Atinarsquodaki okur yine İyonya koumlkenli bir başka

duumlzyazı tuumlruuml olan felsefeyle de peyderpey aşina olmaya başlamıştı Bununla

beraber kentte duumlzyazının tam anlamıyla yaygınlaştığı tanındığı doumlnemi 5

yuumlzyılın ikinci yarısında patlak veren Peloponnesos Savaşırsquoyla işaretlemek

muumlmkuumlnduumlr Bu savaşın abidevi anlatıcısı Thukidides de Atinarsquoda şiirden

9 ἄκουε δὴ ὄναρ ἀντὶ ὀνείρατος 10 Cornfordrsquoun uyarladığı biccedilim şoumlyle ὄναρ ἀντὶ ὀνείρατῶν πολλῶν και καλῶν

35

duumlzyazıya geccedilişin koumlşe taşlarından biridir Bir diğeri buumlyuumlk hatip ve soumlylev yazarı

Gorgias da savaşın devam ettiği yıllarda 60rsquolı yaşlarındayken Sicilyalı yurttaşları

tarafından Lakedaimonlara karşı muumlttefiki olunmak istenen Atinarsquoya diplomatik

elccedili olarak goumlnderilmiştir11

Sonuccedil olarak Yunan coğrafyasında soumlzluuml gelenekten yazılı aktarıma geccediliş ve

ardından duumlzyazının goumlruumllmeye başlaması mitlerin goumlrduumlğuuml ilgiyi hiccedilbir şekilde

azaltmamıştır Daha oumlncesinde lir ozanlarının ve rhapsodların soumlylediği vezinli

soumlzlerde mitik oumlğeler goumlrmekten epeyi hoşlanan kitlenin aynı zevki duumlzyazı

metinlerde de aramaya devam ettiğini bu uumlslubun iki oumlnderi sayılabilecek

Herodotosrsquota ve Thukididesrsquote ccedilok rahat goumlrebiliyoruz Yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz

Thukidides cuumlmlesi bunun belki de en ccedilarpıcı goumlstergesidir

Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer husus Yunan tarihinin en buumlyuumlk mitler

derlemesi olan Homeros metinlerinin Yunan tarih yazarları iccedilin başlıca referans

kaynağı olmasıdır Bu durum bize o doumlnemin tarihccedililerinin goumlzuumlnde Homerik

destanların bir mit olmaktan ccedilıkarak deyim yerindeyse Troia savaşının objektif

bir kroniği hacircline geldiğini duumlşuumlnduumlrebilir Bunda Homerosrsquoun Yunanların

goumlzuumlndeki buumlyuumlk saygınlığının payı buumlyuumlktuumlr fakat yine de goumlz oumlnuumlnde

bulundurulması gereken asıl nokta soumlz konusu tarihccedililerin Homerosrsquoa veya

herhangi bir başka mit anlatıcısına değil genel anlamda mite nasıl

yaklaştıklarıdır

Başka bir şekilde ifade edersek bu anıt eserin yazıldığı ve elden ele dolaştırılıp

ezberlendiği yaklaşık beş yuumlzyıllık doumlnemde mit ve tarih arasındaki ayrım bizim

ccedilağımızdaki gibi kesin sınırlarla belirlenmiş değildi Bunu soumlylerken soumlzgelişi

Herodotosrsquoun kendi doumlneminde ya da birkaccedil on yıl oumlncesinde bir olaydan soumlz

ederken ortaya koyduğu uumlslup ve yaklaşımın Homerosrsquoun anlatısından ldquohiccedilbir

11 Kranz Gorgiasrsquoın Atinarsquoya gelişini 427 yılına tarihlendirir Buna goumlre Leontinoili elccedililerin başı Gorgias aynı zamanda retorik sanatının yaratıcısı olarak Atinalılara daha oumlnce hiccedil duymadıkları guumlzellikte bir uumlslupla soumlylev vermiş bu sayede hayranlıklarını kazanarak onları ittifaka ldquoikna etmiştirrdquo (Kranz 1994 s196) Fragmanda bu yenilikler arasında sayılan ldquoeş ritimli kafiyeli ve zıtlıklar barındıran cuumlmlelerrdquo vurgusuna bakılırsa antik Yunan duumlzyazısının baş mimarlarından biri olan Gorgiasrsquoın soumlylevlerinde bir ccedileşit duumlz-şiir uumlslubunu tercih ettiği duumlşuumlnuumllebilir Buna karşılık aynı uumlslubu Platonrsquoun diyaloglarındaki uzun konuşmalarında goumlremeyişimiz de duumlşuumlnduumlruumlcuumlduumlr

36

şekilderdquo ayrı tutulamayacağını kastetmiyoruz Fakat Homerosrsquoun metninin

Herodotos ve Thukydidesrsquoin yaşadıkları ccedilağda tarih araştırmalarına yol

goumlsterecek pek ccedilok veri iccedileren tarih biliminin rasyonel youmlntemleriyle şu veya bu

şekilde oumlrtuumlşen bir anlatı olduğu hiccedilbir zaman kesinkes reddedilememiştir

Aslına bakılırsa benzer bir durumdan buguumln iccedilin de soumlz etmek muumlmkuumln

goumlruumlnmektedir Antikccedilağrsquoda Homerosrsquoun metni yaygın olarak bir tarih kaydı gibi

okunmaktaydı ve guumlnuumlmuumlzde de bu metnin satır aralarına birtakım ipuccedillarının

gizlendiği duumlşuumlncesiyle derin filolojik ccediloumlzuumlmlemeler yapılmakta antik Yunanrsquoın

kuumlltuumlruumlnuumln coğrafyasının toplumsal yaşamının kodları bu metinlerden

devşirilebilmektedir Troia kentinde yuumlruumltuumllen arkeolojik araştırmalar veya Ege

havzasının gerccedileğe uygun bir modern tasvirini hedefleyen projeler iccedilin

Homerosrsquoun zengin metninin hacirclacirc en buumlyuumlk ilham kaynağı olması şaşırtıcı

değildir

Bilimsel ve etik tutumu tartışmalı olsa da Troiarsquoyı modern ccedilağ insanıyla

buluşturduğuna inanılan Heinrich Schliemannrsquoı bu keşfe vardıran işaret

arkeolojik bir yuumlzey araştırması veya bulgular değil yine Homerosrsquoun

metinleriydi12 Payne onun Homerosrsquou ccedilocukluğunda sarhoş bir değirmenciden

duyduğunu ve Troia araştırmalarının ilk esin kaynağının bu olay olduğunu aktarır

(Payne 1959 s70) Bilinen adı Tuumlrkccedilede ldquokoumlrrdquo anlamına gelen Homeros

(ὅμερος) bu ilk duumlnya savaşını veya vuku bulduğu yerleri gerccedilekten goumlrmuumlş

muumlduumlr bunu hiccedilbir zaman bilemeyeceğiz Fakat onun buumlyuumlk mit-destanında bu

mekacircnlarla ilgili aktardığı bilgilerle gerccedilekte olanların şu veya bu kadar oumlrtuumlşmesi

bu konuda hacirclacirc en fazla ona guumlvenmemizi zorunlu hacircle getirmektedir

12 Schliemannrsquoın Homerosrsquoun metinlerini metot olarak kullanmasıyla ilgili Azra Erhatrsquoın İlyada iccedilin yazdığı harikulade oumlnsoumlz yol goumlsterici olabilir Erhat burada ldquoHomeros Acircşığırdquo diye selamladığı Schliemannrsquoın seruumlvenini şu soumlzlerle anlatır ldquohellip en sonunda Latince ve eski Yunancayı da soumlkuumlp emeline kavuşmak yani Homerosrsquoun Troyarsquosını bulmak uumlzere yola ccedilıkar Yıl 1870 Schliemann elinde bir İlyada bir de Odysseia metni Ccedilanakkalersquoye varırhelliprdquo Goumlruumllduumlğuuml gibi Troyarsquoyı arayan Schliemannrsquoın Homerosrsquotan başka bir rehberi yoktur Daha sonrasında Erhat mitolojirsquonin ndashkendi deyimiyle filolojindash bilimle bitişmesini şu soumlzlerle aktarıyor ldquoSchliemannrsquoın accediltığı ccedilığır verimli oldu İki bilim kolunun birleşmesine yol accediltı Buguumln İlyadarsquonın efsaneye dayanan bir destan olduğunu bilmekle birlikte bu destanın tarihsel temellere dayandığına ve filoloji ile arkeoloji araştırmalarını el ele yuumlruumlterek bu temelleri bir guumln aydınlatabileceğimize inanıyoruzrdquo (Homeros 2005 ss 20-23)

37

Schliemann modern ccedilağın entelektuumlel bir figuumlruumlyduuml ve kendi kuumlltuumlrel ortamında

filolojinin mitolojinin eski Yunan araştırmalarının ilerlemiş olmasından

yararlanarak arkeoloji tarihine geccedilen bu buumlyuumlk başarıya imza atmıştı Boumlyleyken

MS 2 yuumlzyıl gezgin yazarı coğrafyacı Pausaniasrsquoın Yunan Yurdunun

Tasvirirsquonde Mikenrsquodeki aslanlı kapıyı ve Kiklops duvarlarını ararken izlediği

youmlntem Schliemannrsquoın Troya harabelerini ararken izlediği youmlntemle birebir

aynıdır Aşağıdaki cuumlmlelerde bahsi geccedilen ve Pausaniasrsquoa surları kimin yaptığını

haber veren (λέγουσιν - derler) kişilerin yerel mit anlatıcıları olduğunu anlamak

zor değildir

hellip uumlzerinde aslanların olduğu kapı da dahil olmak uumlzere şehir surlarının bir

kısmı hacirclacirc ayaktadır Bunların da tıpkı Protios adına dikilen Tiryns surları

gibi Kykloplarca yapıldığını soumlylerler (Pausanias 1918 2165)13

Oysa soumlz konusu buumlyuumlk kesme taşlı duvarların guumlnuumlmuumlz arkeolojisinde Miken

duvar işccedililiğinin karakteristiği olduğu bilinmektedir Doumlnem halkının ldquobu

buumlyuumlkluumlkteki taşları ancak Kiklopslar kaldırabilirdi hacircliyle duvarları Kiklopslar

yaptırdquo şeklinde oumlzetlenebilecek mitik inancı boumlylece doumlnemin tarihccedilisinin

coğrafyacısının ve bir kelimeyle sosyal bilimcisinin metinlerinde yer bulmuştur

Oumlte yandan Thebesrsquoin kurucu kralı Kadmos baştan sona mitiktir14 o kadar ki kızı

Semele Zeusrsquoun sevgililerinden biridir Miken duvarlarını yapan kişilerse

olağanuumlstuuml guumlccedilte ve devasa kesme taşları kaldırabilen Ouranos ve Gaiarsquonın15

ccedilocukları olan Kiklopslardır Bu anlattıklarımız goumlz oumlnuumlnde bulundurulduğunda

sırf 5 yuumlzyıl Atinarsquosı değil buumltuumln bir Antikccedilağ iccedilin mitolojinin tarihinin mitlerin

tarihinden ccedilok daha belirleyici bir konuma sahip olduğu goumlruumllecektir

Thomson evlilik kurumunu Yunanlar arasında tesis eden Pelasg kralı Kekropsrsquou

anlattıktan sonra eski Yunancanın fonetik tarihinden hareketle Anadolu Kafkasya

ve Etruumlsklerle arasında bir ilişki kurar ve ardından Hint-Avrupa kavramının

kendisinin bile yeniden goumlzden geccedilirilmesi gerekebileceğini tespit eder Bu mitik

anlatıların mevcut tarih kurgusundaki muhtemel hataları duumlzeltebilmesine bir

13 Aynı anlatının Pausaniasrsquotan yaklaşık bir yuumlzyıl oumlncesindeki bir versiyonu iccedilin bkz (Pliny the Elder 1906 vii 195) Pliniusrsquoa goumlre antik Yunanlar o buumlyuumlkluumlkteki taştan kuleleri ancak Kiklopsların yapabileceğine inanıyordu ve bu inancın asıl kaynağıysa kuleleri ilk diken kişilerin Kiklopslar olduğunu soumlyleyen Aristotelesrsquomiş 14 krş İlyada iv385 Odysseia v333 Theogonia 936 15 Uumlccedil tuumlrluuml Kiklopsların hepsinin mitik koumlkeni olarak (krş Theogonia 139 Odysseia ix105)

38

oumlrnektir Elbette boumlylesine geniş ccedilaplı bir değişikliğe kalkışmak iccedilin daha ccedilok

araştırma yapılması gerekmektedir ve Thomson da aynı satırların devamında

bunu kabul ettiğini soumlyler Fakat soumlz konusu başlığı kapatırken şunları yazması

mitolojinin sosyal bilimler iccedilin oumlnemini bir kez daha vurgulamak bakımından

kayda değerdir

Ben burada yalnızca Egersquonin ilk halklarıyla ilgili eski Yunan geleneklerinin

bilgisizce kaleme alınmış yazılar ya da eskiccedilağlara değgin palavralar diye

nitelendirilerek bir yana atılmaması gerektiği noktasında diretmek

istiyorum Bu ayrıntılar bir araya getirildiğinde arkeoloji ve dilbilim

araştırmalarının ortaya ccedilıkardığı goumlruumlnuumlmle uygunluk goumlsteren tutarlı bir

resim oluşmaktadır (Thomson 2007 s 167)

Thomsonrsquoın bu tespitine tuumlmuumlyle katılarak son tahlilde soumlylemek istediğimiz

şudur Schliemann ve Pausaniasrsquoın birarada değerlendirilmesi bize mitolojik

yaklaşımın biri antik ve diğeri modern ccedilağdan olmak uumlzere tıpatıp aynı olan iki

oumlrneğini sunar Bununla beraber Herodotos ve Thukydidesrsquoin metinlerinde

yalnızca Kadmos hakkında değil ldquoilk başlangıccedilrdquo konularının guumlndeme geldiği her

başlık altında doğrudan mitik anlatılara başvurulduğunu goumlruumlruumlz Dolayısıyla mitik

oumlgeler okurun metne ve anlatıcıya olan ilgisini artırdığı gibi logos temelli

rasyonel bir izahı yapılamayan arkaik doumlnemlere ilişkin soru işaretlerini ortadan

kaldırmak iccedilin de tarihccedilinin sığınabileceği en emin limandı bununla birlikte ne

tarih yazarı ne de tarih okuru mitlerin tarih olgularıyla buumlsbuumltuumln ccedilelişik olduğunu

duumlşuumlnmekteydi

22 Mitik duumlşuumlncenin Yunanlı koumlkleri

Miletos doumlneminden itibaren İyonya Atina ve İtalya boumllgelerinde yaşamış filozof

ve yazarların aynı zamanda sıradan yurttaşların da felsefe metinlerinde geccedilen

μῦθος ve λόγος soumlzcuumlklerini kavrama biccedilimlerine dair bir araştırma her hacircluumlkacircrda

Homeros ve Hesiodosrsquotan başlamak zorundadır Ccediluumlnkuuml MOuml 7 yuumlzyıldan

itibaren Yunan şehirlerinde mite karşı bir logos değil bir mitoloji gelişmeye

başlamıştır ve bu mitoloji mevcut mitik birikimlerin logos suumlzgecinden geccedilirilerek

reddedilmesi yeniden duumlzenlenmesi veya farklı işlevleriyle metne katılması

39

biccediliminde kendini belli etmiştir Bununla birlikte Homerosrsquoun veya Hesiodosrsquoun

metinlerinin kendilerinden sonraki doumlnemde İyonyarsquoda ortaya ccedilıkan logos

kavrayışından yoksun oluşunu onların yapıtlarında genel anlamda bir logosrsquoun iş

başında olmayışına vardırmaksa hem anakronik hem de felsefece kavrayışa ters

duumlşen bir tutumdur Onlarda mit-logos bağlamında bir eksiklik olarak oumlne

suumlruumllebilecek belki de tek şey miti ndashelbette logos aracılığıylandash rasyonelleştirmeye

veya saf dışı bırakmaya hiccedilbir şekilde ihtiyaccedil duymamış olmalarıydı

İyonyarsquoda ortaya ccedilıkan mitoloji yaklaşımı ve sonrasında farklı Yunan

coğrafyalarından bulduğu karşılık bilim ve duumlşuumlnce tarihinin sıccedilrama anları

arasında sayılabilir Bu sıccedilramanın logosrsquola ilişkisi ve ona borcu şimdilik bir yana

bırakılırsa İyonyarsquoda vuku bulan hadise iccedilin bir cuumlmlede şunu soumlyleyebiliriz

Duumlşuumlnce tarihi MOuml 7 yuumlzyıla kadar bir Yunan logosrsquounu değil bu logos

ccedilerccedilevesinde gelişen ve yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz mitoloji yaklaşımını

beklemiştir

İlginccediltir ama İyonya bilimsel duumlşuumlncesinin doğuşundan oumlnceki doumlnemde başka

bir deyişle Homerik-Hesiodik ccedilağda μῦθος kavramının karşılığı guumlnuumlmuumlzdeki gibi

doğauumlstuuml kahramanlar olaylar ve fantastik kurgulardan meydana gelmiyordu

μῦθος soumlzcuumlğuumlnuumln guumlnuumlmuumlzde anlaşıldığı biccedilimde karşılanma ihtiyacı ilk olarak

Homeros ve Hesiodosrsquotan iki yuumlzyıl sonra Yunan duumlşuumlnuumlr ve yazarları tarafından

hissedilmiş ve soumlzcuumlk ccediloğunlukla bu bağlamda kullanılmaya başlamıştı Bu

itibarla μῦθοςrsquoun anlam bakımından muhtelif kavramları ndashhatta λόγοςrsquou bilendash

karşıladığı iki yuumlzyıllık Homerik-Hesiodik doumlnem hesaba katıldığında onun

doğruluğa ccedilok daha yakın bir seruumlvenini yazmak muumlmkuumln hacircle gelecektir Bunun

yanında Diels-Kranz geleneğine uyarak Homerosrsquoun da filozof olduğu kabul

edilirse Homerosccedilu anlamdaki μῦθοςrsquoun felsefeyle aşağı yukarı yaşıt olduğunu

soumlyleme imkacircnı doğar

Ne ki yanlı bir uumlslup tartışmada İyonya devrimi merkeze alındığı oumllccediluumlde μῦθος-

λόγος tartışmasında da varlığını belli eder Nitekim doumlnemin İyonyarsquosındaki genel

manzara ve birkaccedil yuumlzyıl sonrasında Atinarsquoda meydana gelen trajedi

duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde Batılı anlamda bilim ve felsefenin her şeyden oumlnce mitik

duumlşuumlncenin egemenliğindeki bir atmosferde doğduğu ve bu doğar doğmaz da

40

felsefe tarihi boyunca suumlruumlp gidecek bir muumlcadeleye atıldığı youmlnuumlnde bir izlenimin

doğması kaccedilınılmazdır

Soumlzuumlnuuml ettiğimiz bu izlenimin haklı gerekccedileleri de ccediloktur her şeyden oumlnce

felsefe daha ilk ortaya ccedilıktığı anda halkla ve politik organizasyonla daha da oumltesi

tapınak ve gelenekle sıkıntılı ilişkiler iccedilinde olmuştur Guumlndelik hayatın buumltuumln

oumlğeleriyle birlikte toplumu şekillendiren şehir-devlet kurumları her ccedilağ gibi

Antikccedilağrsquoda da egemen guumlcuumln yoğunlaşma noktaları olduğundan taraflardan

birinin felsefe olduğu bir muumlcadelenin ortaya ccedilıkması tabiidir İlk filozoflardan

bazılarının savundukları hakikat uğrunda toplum yargılarına ve geleneklere karşı

fedakacircrca ortaya koydukları muumlcadelenin tarih boyunca pek ccedilok bilim ve

duumlşuumlnce ccedilevresi tarafından onurlandırılması bundandır Benzer biccedilimde

Ortaccedilağrsquoın kapanması ve Hellenizm duumlşuumlncesinin canlanmasıyla birlikte ldquoİyonya

bilimselliğininrdquo modern bilimler iccedilin bir ilk oumlrnek hacircline gelmesi de bundandır

Oumlte yandan Antikccedilağrsquoda ortaya ccedilıktığı duumlşuumlnuumllen herhangi bir μῦθος-λόγος

karşıtlığının μῦθοςrsquou ve mitik duumlşuumlnmeyi buumltuumlnuumlyle reddetmeye ortadan

kaldırmaya doumlnuumlk olduğu iddiası buguumln ikna edici goumlruumlnmemektedir Kaldı ki

felsefenin başlangıcına dair birccedilok ders kitabında genişccedile yer verilen μῦθος-

λόγος karşıtlığı μῦθος soumlzcuumlğuumlnuumln yalnızca felseficirc duumlşuumlncenin belirmesinden

oumlnceki doumlnemlerde taşıdığı anlamların uumlstelik bir kısmı uumlzerinde cereyan

etmiştir Nasıl ki İyonyarsquonın goumlrkemli ccedilağından oumlnce Yunan şehirlerinde Yunan

duumlşuumlncesinde ve edebiyatında λόγοςrsquoun kendisinin değil ama taşıdığı

anlamlardan birkaccedilının yokluğundan soumlz edilebiliyorsa aynı şekilde o ccedilağın

sonrasında pek ccedilok şehirde ortaya ccedilıkan Yunan felsefe geleneklerinde de

μῦθοςrsquoun kendisinin değil taşıdığı anlamlardan birkaccedilının safdışı edildiğinden

veya bunun iccedilin ccedilaba goumlsterildiğinden soumlz etmek muumlmkuumlnduumlr

Thalesrsquoten itibaren yaşamış ve felsefe tarihccedilileri tarafından ldquofilozofrdquo diye anılan

buumltuumln eski duumlşuumlnuumlrlerin halkla politik iktidarla yasayla dini inanccedillar ve kuumlltuumlrel

mirasla ilişkileri ndashguumlnuumlmuumlze ulaşan metinlerin kısıtlı oluşuna rağmenndash dikkatle

incelendiğinde yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz muumlcadelenin oumlzellikle 19 ve 20

yuumlzyıllardaki felsefe ve bilim tarihi okumalarından kaynaklı bazı oumlnyargıların

etkisinde μῦθοςrsquoun buumltuumln anlamlarına karşı verilmişccedilesine bir goumlruumlntuuml kazandığı

41

ccedilabucak goumlruumllecektir Yaygın bir kanı olarak bu yakın bir tarihe kadar antik Yunan

felsefesi okumalarına ccediloğu bakımdan tahakkuumlm etmiş durumdaydı

Bununla birlikte aynı meseledeki bir tartışmanın ideolojilerden arınmış ya da en

azından felseficirc bir nitelik taşıyan kısımlarında akıllara ilk oumlnce ldquobilimsel

duumlşuumlncerdquonin başlangıcına dair sorunun gelmesi tabiidir Batılı anlamda bilimsel

duumlşuumlncenin İyonya felsefesiyle başlatılması bir gelenektir ve yukarıdaki

tartışmalarımızda bu geleneğin kurucu oumlgesi olan ldquobaşlangıccedilrdquo tespitine herhangi

bir itirazda bulunduğumuz duumlşuumlnuumllmemelidir Oumlte yandan geleneğin sonucu olan

bir kanıdan ayrıca soumlz edilebilir ve sorunlu goumlruumlnen de budur 7 yuumlzyılda

İyonyarsquoda Thalesrsquoin sorduğu ilk felseficirc soruyla birlikte λόγοςrsquoun mucizevicirc bir

şekilde ortaya ccedilıkarak μῦθοςrsquou ortadan kaldırdığına dair meşhur iddia

Bu iddianın bir youmlnuumlnuuml en azından Yunan mucizesi anlayışıyla şekillenen

biccedilimini yukarıda etraflıca irdelemiş ve Vernantrsquoın tespitiyle son bulduğunu ortaya

koymuştuk (Vernant 2006 s 371) Son olarak buraya kadar soumlylediklerimiz

ışığında kavramların Homerik ve Hesiodik kullanımlarını irdelemeye sıra

gelmiştir

23 Homeros ve Hesiodosrsquota λόγος ve μῦθος

Kavramsallaştırmalarını temalarını araştırma sahalarını goumlz oumlnuumlnde

bulundurarak hem felsefe hem de buumltuumln oumlteki entelektuumlel faaliyetler biccedilimindeki

antik Yunan duumlşuumlncesinin ilk teşekkuumll zemini ve daha sonraki uzun bir suumlre

boyunca beslendiği kaynağın arkaik Yunan şiiri olduğu kuşkusuzdur Bu arkaik

şiiriyse genel olarak lsquoHomeros-Hesiodosrsquo başlığı altında toplamak muumlmkuumlnduumlr

Homerik metinlerde μῦθος ve λόγος soumlzcuumlkleri sonraki yuumlzyıllardaki anlamlarına

nispetle accedilık tartışmasız bir goumlruumlntuuml ccedilizer Bu durum soumlzcuumlklerin yazı diliyle

henuumlz ccedilok tanışık olmayışına yorulabilir Ancak Homeros yazmalarında geccedilen

her kavramın en az beş yuumlz yıl oumlncesine uzanan bir soumlzluuml gelenek geccedilmişine

sahip olduğu goumlzden kaccedilırılmamalıdır Başka bir ifadeyle Homerosrsquoun yazılı

42

varlığı iccedilinde geccedilen her bir soumlzcuumlğuuml Yunan halkının guumlnluumlk hayatında ccedilok

eskilerden beri mevcut olan en az bir varlığın karşılığı olarak sonraki yuumlzyıllara

bırakmıştır Bu durum μῦθος ve λόγος iccedilin de geccedilerlidir Oumlte yandan metnin uzun

soluklu ve ccedilok youmlnluuml olması kendine oumlzguuml soumlz dağarını meydana getiren

soumlzcuumlklerin o doumlnemin Yunancasındaki muumlmkuumln kullanım biccedilimlerinin neredeyse

tamamını bilmemize imkacircn tanır Bu yalnızca farklı soumlzluumlk anlamlarını değil

gramer bakımından buumltuumln kural ve incelikleri de kapsayan bir imkacircndır

λόγος soumlzcuumlğuumlnuumln buumltuumln bir Homeros kuumllliyatında yalnızca iki dizede yer

bulabilmiş olması ilginccediltir Bunların her ikisi de soumlzcuumlğuumln ldquosoumlz konuşmardquo

anlamında ccediloğul dativ hacirclidir İlyada xv395rsquote καὶ τὸν ἔτερπε λόγοις (ndashve onu

hoşnut ediyordu soumlzleriyle) Odysseia i55rsquoteyse αἰεὶ δὲ μαλακοῖσι καὶ αἱμυλίοισι

λόγοισιν (ndashtatlı ve okşayıcı soumlzlerle suumlrekli buumlyuumlluumlyordu)

Bu durum daha ilk bakışta bizi metaforik bir ldquologos yokluğurdquo duumlşuumlncesine

suumlruumlkleyebilecek bir tuzağı andırır Başka bir deyişle Homeros iccedilin hazırlanacak

hiccedilbir soumlzluumlkte λόγος maddesinin ldquosoumlz konuşmardquo anlamları dışında bir

karşılığının bulunmayacak olması dehşet vericidir

Boumlyleyken soumlzcuumlğuumln koumlkuuml olan λέγειν fiilinin neredeyse her ccedilekimi ve λόγος

dışındaki neredeyse buumltuumln tuumlrevleri İlyada ve Odysseiarsquonın şurasına burasına

rastgele serpiştirilmiş gibi suumlrekli karşımıza ccedilıkar durur Bu durumda Homeros

şiirinde λόγοςrsquoun ccedilok sayıdaki anlamını hangi soumlzcuumlklerle vermiştir

Oumlrneğin λόγοςrsquoun ldquoakılrdquo anlamının Homeros kuumllliyatında hangi soumlzcuumlkle

karşılandığını araştıracak olursak işimiz ccedilok zor değildir Nitekim νόοςrsquou yine

bunun νοῦς biccedilimini hatta fiil koumlkuuml olan νοέωrsquoyu daha ilk bakışta metnin pek ccedilok

yerinde bulabiliriz Soumlzcuumlğuumln tuumlrevlerinden νόημα da her iki cildin pek ccedilok

dizesinde karşımıza ccedilıkar Yine νοέω tuumlrevi olan γνώριμος γνωτός soumlzcuumlkleri de

Homeros tarafından sıkccedila kullanılmıştır Bununla beraber νοέω ve tuumlrevlerinin

hiccedilbir kullanımında μῦθοςrsquoun karşıtı olan bir ldquoakılrdquo anlamına atıf goumlremeyiz

λόγοςrsquoun Homerosrsquotaki varlığının bu denli sınırlı olmasına karşılık μῦθοςrsquoun her

bir casusrsquounun yuumlzlerce kullanımıyla karşılaşmak ccedilok daha şaşırtıcıdır Yukarıda

ele aldığımız ve nihayet anakronik diye nitelediğimiz bazı yanlış kanıların etkisi

43

altındaki bir okur tarafından bu durum μῦθος egemenliğindeki bir ccedilağın ozanı iccedilin

normal goumlruumllebilir Boumlyleyken aynı okur o ccedilağda kullanılan μῦθοςrsquola şayet

varlığından soumlz edebilecekse λόγος egemenliğindeki doumlnemde kullanılan μῦθος

arasında herhangi bir ilişki bulunmaması gerektiğini de baştan kabul etmelidir

Başka bir deyişle eğer 7 yuumlzyıldan itibaren Yunan kuumlltuumlr duumlnyasının λόγος

egemenliğine girdiği kabul ediliyorsa bu yeni paradigmanın yarattığı μῦθοςrsquoun da

eskisinden buumltuumlnuumlyle farklı yepyeni bir karşılığı olmak zorundadır

Homerosrsquota geccedilen μῦθοςrsquoların neredeyse hepsi ldquokişilerin başından geccedilen

olaylarrdquo vs geleneksel anlamları bir kenara bırakılırsa soumlylev konuşma hesap

duumlşuumlnce gibi tamamı eski Yunanca soumlzluumlklerdeki λόγος maddesinde yazılı

bulunan anlamlara goumlnderme yapar Bu μῦθος- λόγος tartışması bağlamında

Homerosrsquoun bize yaptığı en buumlyuumlk suumlrprizdir

Destanda λόγοςrsquoun birincil anlamlarından ldquosoumlz konuşmardquo iccedilin μῦθος kullandığı

yerler şoumlyledir İlyada v493rsquote δάκε δὲ φρένας Ἕκτορι μῦθος (ndashve bu konuşma

iğneledi Hektorrsquoun yuumlreğini) viii525rsquote μῦθος δ᾽ ὃς μὲν νῦν ὑγιὴς εἰρημένος ἔστω

(ndashşimdilik soumlylenecek en sağlıklı soumlz budur) xii80rsquode ἅδε δ᾽ Ἕκτορι μῦθος

ἀπήμων (ndashve bu konuşma hoşuna gitti Hektorrsquoun) xiii748rsquode bir oumlncekiyle birebir

aynı dize ve anlamda ixx242rsquode ἅμα μῦθος ἔην τετέλεστο δὲ ἔργον (ndashsoumlz

soumlylendiği anda iş tamama ermişti) Odysseia i358rsquode μῦθος δ᾽ ἄνδρεσσι

μελήσει πᾶσι (ndashsoumlylevse sadece erkeklerin işidir) viii185rsquote θυμοδακὴς γὰρ

μῦθος ἐπώτρυνας δέ με εἰπών (ndashccediluumlnkuuml yaptığın konuşma iğneledi yuumlreğimi)

xvi385rsquoteεἰ δ᾽ ὑμῖν ὅδε μῦθος ἀφανδάνει (ndasheğer canınızı sıktıysa bu soumlzuumlm)

xvii57rsquode τῇ δ᾽ ἄπτερος ἔπλετο μῦθος (ndashama sonrasında kanatsız kaldı soumlzuuml)

xviii50rsquode τοῖσιν δ᾽ ἐπιήνδανε μῦθος (ndashve hoşlarına gitti bu soumlz) xviii290rsquoda bir

oumlncekiyle aynı ifade ve aynı anlamda ixx29rsquoda xvii57rsquodekiyle birebir aynı ifade

ve aynı anlamda xx247rsquode xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda

xxi143 xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda xxi269 yine

xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda xxi386 xvii57rsquodekiyle birebir

aynı ifade ve aynı anlamda xxii398 xvii57rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı

anlamda xxiii49 ἀλλ᾽ οὐκ ἔσθ᾽ ὅδε μῦθος ἐτήτυμος (ndashama bu soumlz doğru değil)

xxiv465 οὐ γὰρ σφιν ἅδε μῦθος ἐνὶ φρεσίν (ndashccediluumlnkuuml inanmamışlardı bu soumlze)

44

Oumlte yandan μῦθος bazı dizelerde ldquokarşılıklı konuşmardquo olarak (oumlrn İlyada iv214

vd) bazılarındaysa geleneksel anlamıyla uygun biccedilimde kahramanların

başından geccedilen ve sonradan anlatılan hikacircye (oumlrn Odysseia iii95 xi492) olarak

geccedilmektedir

Destanın bazı yerlerindeyse μῦθοςrsquou duumlşuumlnce niyet tasarı anlamlarında

goumlruumlruumlz İlyada i545-546rsquoda μὴ δὴ πάντας ἐμοὺς ἐπιέλπεο μύθους εἰδήσειν (ndash

iccedilimden geccedileni bilmeye heveslenme) Odysseia iv676 οὐδ᾽ ἄρα Πηνελόπεια

πολὺν χρόνον ἦεν ἄπυστος μύθων (ndashPenelopeiarsquonın bu planlardan habersizliği

ccedilok suumlrmedi)

Oumlte yandan Odysseiarsquonın bir yerindeyse zaferden sonra eve doumlnmek iccedilin

gemilerine binmiş olan Argoslular Agamemnon tarafından aniden toplantıya

ccedilağrılmıştır ve bu toplantının ldquonedenirdquo iii145rsquote yine μῦθος soumlzcuumlğuumlyle verilir

μῦθον μυθείσθην τοῦ εἵνεκα λαὸν ἄγειραν (ndashikisi beraber anlattı adamları neden

topladıklarını) Dikkat edilirse bu dizede hem ldquonedenrdquo soumlzcuumlğuuml hem de

ldquoanlatmakrdquo fiili μῦθndash koumlkluumlduumlr

μῦθndash koumlkluuml soumlzcuumlklerin kullanıldığı yerler iki ciltte toplam beş yuumlzden fazladır ve

bunlardan iki tanesiyse μῦθος ve λόγοςrsquoun birleşmesiyle tuumlretilmiş μυθολογεύω

fiilidir Bu Odysseiarsquoda Odysseusrsquoun Kirkersquoden Kalypsorsquoya gelinceye kadar

başından geccedilenleri anlattığı on ikinci kitaptır ve μυθολογεύωrsquonun her iki kullanımı

da kitabın son doumlrt dizesinde ardarda gelir Liddell-Scott soumlzcuumlğuumln tek kullanımı

olarak Homerosrsquoun bu dizelerini goumlstermekte ve anlamını ldquoharfi harfine anlatmakrdquo

şeklinde vermektedir (Liddell amp Scott 1883 s 983)

Hesiodosrsquoa gelince λέγειν vs gibi koumlkteş soumlzcuumlkler dışında λόγοςrsquoun kullanıldığı

yerler her iki kitapta toplam beş dizedir Bunlar sırasıyla Theogonia 229rsquodaki

Erisrsquoten doğan tanrıccedila kızlarından ψευδής Λόγος (ndashyalan soumlz) 890rsquodaki αἱμυλίοισι

λόγοισιν (ndashayartıcı soumlzlerlehellip) İşler ve Guumlnler 78rsquodeki birebir aynı ifade 106rsquodaki

ἕτερόν hellip λόγον (ndashbaşka soumlzhellip) ve 789rsquodaki yine Theogonia 890rsquodakiyle birebir

aynı ifadedir Sonuccedil olarak λόγοςrsquoun kısıtlı kullanımı Homeros gibi Hesiodos iccedilin

de geccedilerlidir ve yine aynı şekilde yalnızca ldquosoumlz konuşmardquo anlamına karşılık

gelmektedir

45

Yukarıda Homerosrsquotaki νόος iccedilin yaptığımız incelemeyi Hesiodosrsquoun metnine

uyguladığımızda λόγοςrsquoun ldquoakıl duumlşuumlnmerdquo vs anlamlarını karşılayan bu soumlzcuumlk

bir kez daha aynı oumlruumlntuumlyle karşımıza ccedilıkacaktır İlyada ve Odysseiarsquoda olduğuna

benzer biccedilimde burada da νόος soumlzcuumlğuuml λόγοςrsquoun yokluğunu hissettirmemiştir

Theogoniarsquoda dokuz İşler ve Guumlnlerrsquodeyse on ayrı dizede olmak uumlzere toplam

on dokuz defa kullanılmıştır Ayrıca νοέω fiili ve bunun isim hacircli νόημα da her iki

kitapta sıklıkla karşımıza ccedilıkar

Bu metinlerde de μῦθος ve koumlkteşlerine bakıldığı zaman Homerosrsquola yine benzer

biccedilimde Theogonia (24 165 663) ve İşler ve Guumlnlerrsquode (10 194 205) toplam

altı farklı dizede soumlz konuşma ve anlatmak (μυθέομαι) anlamlarında kullanıldığı

goumlruumlluumlr

Homeros ve Hesiodosrsquota λόγοςrsquoun belli anlamlarına μῦθοςrsquola verilen bu karşılık

şiir diline oumlzguuml bir kullanım olmaktan ccedilok soumlzcuumlğuumln İyonya devrimi oumlncesindeki

kavranışını bizim iccedilin accedilıklığa kavuşturan guumlndelik bir kullanım biccedilimini

vermektedir Her iki ozanın dizelerinde μῦθος soumlzcuumlğuumlyle karşılanan soumlylemek

soumlz soumlylev karşılıklı konuşma ve neden gibi aslında λόγοςrsquoun listesinde yer alan

anlamlar Homerik-Hesiodik doumlnemde iki kavram arasında herhangi bir

ayrışmanın zıtlaşmanın soumlz konusu olmadığını goumlstermesi bakımından dikkat

ccedilekicidir

46

3 BOumlLUumlM

PLATONrsquoUN DİYALOGLARINDA MİT

Yukarıda bazı Yunan tarihccedili ve yazarlar iccedilin ortaya koyduğumuz mitoloji

yaklaşımını en olgun hacircliyle ve logosrsquola iccedil iccedile geccedilmiş biccedilimde goumlrebileceğimiz

anti Yunan figuumlruuml Platonrsquodur Soumlzgelişi Phaidrosrsquota Boreasrsquoın Oreithuiarsquoyı kaccedilırma

mitiyle ilgili soumlylenenler (Platon 2014 229b vd) 5 yuumlzyıl metinlerinde karşımıza

ccedilıkan mitoloji yaklaşımları arasında en ccedilarpıcı oumlrneklerden biridir Burada

Sokrates bir mitin anlattıklarından hareketle kendi doumlneminin Atinarsquosını mitik

ccedilağlardaki Atinarsquoyla başarılı biccedilimde oumlrtuumlştuumlruumlr ve kanıt olarak da tıpkı

Pausaniasrsquoın aslanlı kapıdaki dev kesme taşları goumlstermesi gibi Artemis

tapınağına giden yol uumlstuumlndeki Boreas sunağını goumlsterir

Başka pek ccedilok oumllccediluumltuumlnden soumlz edilebilir olmakla beraber klasik doumlnemdeki

mitoloji yaklaşımlarının olumlu veya olumsuz diye sınıflandırabilme imkacircnımız

irdelenen mitin doğruluğuna yazar tarafından guumlven duyulup duyulmadığıyla

ilgilidir Platonrsquoun yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz pasajının devamında Phaidrosrsquoun

ldquobu hikacircyenin doğru olduğuna inanıp inanmadığı (πείθω)rdquo sorusuyla metne

birdenbire dahil edilen Platoncu mitoloji yaklaşımı ilk oumlnce mitte geccedilen doğa

tasvirlerinden yola ccedilıkarak Oreithuiarsquonın kaccedilırıldığı yeri belirler buna karşılık

hemen sonrasında Sokratik ironinin oumlrneklerinden birini sahneye koyarak

doumlnemin Yunan mitleriyle arasındaki mesafeyi vurgulama yoluna gider

Boreas mitine karşı bu tavır λόγος ve μῦθος arasında uumlccedil yuumlzyıldan fazladır

devam etmekte olan gerilimin Platonrsquoda cisimleşmiş hacircli olarak okunabilir

Nitekim bu satırların devamında Platonrsquoun bu hikacircyeye boumlylesine şuumlpheci hatta

alaycı yaklaşmasının nedenleri accedilıkccedila goumlruumllecektir Mit her şeyden oumlnce kimi

zaman şoumlyle kimi zaman boumlyle anlatılan bir hikacircyedir Uumlstelik tuhaf anlaşılmaz

uğursuz varlıklardan soumlz etmektedir Bu nedenle mitlerle uğraşmak keskin kafalı

ve gayretli kişilere duumlşer (229d-230a)

47

Bu cuumlmleleri tersinden okumak bize Sokratesrsquoin guumlya mitle uğraşmaktan

μυθολόγημαrsquodan geri durmasının nedenlerini daha accedilık biccedilimde goumlsterir

Platoncu anlamda olsun veya olmasın λόγος bu oumlykuumllerde anlatılanların

hakikatle oumlrtuumlşmesinin muumlmkuumln olmadığını bildirdiğinden bu pasajda mit

karşısında Sokrates gibi guumlven duyan (πιστέω) ve hoşnut (χαρίεντα ἡγοῦμαι)

bununla birlikte sakınımlı bir yaklaşım muumlmkuumln yaklaşımların en doğrusu gibi

goumlsterilmiş olur Bize goumlre bu mitleri irdeleyen ve onlara bir yaklaşım belirleyen

yanlarından oumltuumlruuml guumlccedilluuml bir mitolojinin ifadesidir

Platonrsquoun miti dışlar gibi goumlruumlnen ama iccedilselleştirmiş felsefesi Vernantrsquoa goumlre onu

ldquosoumlzcuumlğuumln tam anlamıyla felsefe dilinin hem berisinde hem de oumltesinde olanları

accedilıklama aracı olarak seccedilkin bir yer verecektirrdquo (Vernant 2015 s 254) Bu bakış

Platonrsquoun felsefesinin mitle ilişkisini saptamasıyla son derece isabetliyken mitin

yalnızca soumlylem guumlcuumlnden yararlanan bir Platonrsquou resmetmesiyle eksiktir Bu

eksiklikle beraber Vernantrsquoın mitolog Platonrsquou Devletrsquoteki Lidyalı Gygesrsquoten

Devlet Adamırsquondaki genccedilleşen nesilden veya Phaidrosrsquotaki Mısır tanrıları

muumlnakaşasından soumlz eden bir Platon hacircline gelir Oumlrnekleri ccediloğaltmak

muumlmkuumlnduumlr ama burada ccedilizilen resimde cafcaflı giysilerinden ve goumlrkemli

teccedilhizatından soyundurulmuş ccedilırccedilıplak bir Platon karşımızda durmaktadır

Devletrsquote Hint koumlkenli uumlccedil sınıflı toplum yapısını oumlneren Timaiosrsquota tanrılarla diğer

varolanlar arasında katı bir hiyerarşi belirleyen Phaidonrsquoda ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuumlnuuml

Orfik arguumlmanlarla temellendiren yine Devletrsquote aynı meseleyi oumlte-duumlnyacılık

uumlzerinde inşa eden Platon bu resimde karanlıkta kalmıştır Mitler vasıtasıyla

boumlylesine buumlyuumlk ve yepyeni bir evren kuran bir Platonrsquodan soumlz ediyorsak onun

felsefesinde mit alelade bir accedilıklama aracı olmanın ccedilok oumltesine geccedilmiş

durumdadır

48

31 Platonrsquoun Felsefesinde Mitin Belirmesi

Homerosrsquoun baştan sona mitik olan duumlnyası μῦθοςrsquola hiccedilbir bakımdan ccedilelişik ya

da herhangi bir mitoloji yaklaşımına karşı korumacı olmadığı gibi (henuumlz

lsquomitolojirsquonin varlığı soumlz konusu olmadığından boumlyle bir durum zaten olanaksızdı)

anlattığı olay veya kişilere μυθικός sıfatının yakıştırılması iccedilin kendisinden ccedilok

sonraki yuumlzyılları beklemek gerekecektir Sokrates Platon ve Aristotelesrsquoin

yaşadığı 5 yuumlzyıl Atinarsquosına gelindiğindeyse artık İlyada ve Odysseiarsquonın yazıya

aktarılmasının uumlzerinden uumlccedil ila doumlrt yuumlzyıl geccedilmiş μῦθος soumlzcuumlğuumlyle tuumlrevlerinin

anlamı koumlr ozanınkinden epeyi uzağa duumlşmuumlştuumlr16 Geccedilen suumlre zarfında İyonya

duumlşuumlnuumlrlerinin arkhesinden Elealıların rasyonel tanrı fikrine kadar devrim

niteliğinde sayılabilecek pek ccedilok felsefi keşif gerek kitaplar gerek gezgin

filozofların tartışmaları vasıtasıyla Atinarsquodaki kuumlltuumlr ortamlarına deyim yerindeyse

boca edilmiştir Yine aynı yuumlzyıllar iccedilinde sırasıyla Solon Kleisthenes ve

Periklesrsquoin yaptığı politik devrimlerle Atinarsquoda demokrasi kurumu yerleşmiş

zaman zaman beliren devlet krizlerine rağmen işler durumdadır O kadar ki 5

yuumlzyılda Atina Platonrsquoun deyişiyle adeta bir παντοπώλιον πολιτειῶνrsquoa (devlet

duumlzenleri panayırı ndash557d) doumlnmuumlş durumdadır Ccediloğu soylu ve varlıklı ailelerin

ccedilocuğu olan politikos adayı genccediller gelecekleri adına buumlyuumlk vaatlerde bulunan

Sofist filozofların peşinden ayrılmamakta onların dilinden doumlkuumllen yeni

kavramlar eski mitler dizeler ve oumlzdeyişler her guumlnuumln yeni tartışma konusunu

belirlemektedir Oumlnderleri eski şairler olan bu gezgin oumlğretmenlerin belirlediği

oumlzguumlr tartışma ortamlarında yuumlzlerce yıllık gelenekler tanrı hikacircyeleri toumlre ve

adetler saygısızca anılmakta hatta Protagoras oumlrneğinde goumlrduumlğuumlmuumlz gibi

tanrılar bazen tartışmaya değer bile bulunmamaktadır Ortaya ccedilıkan bu yeni

siyasal ortamda Attika soylularının geccedilmiş masallardan oumlzlemle hatırladıkları

16 Oumlrneğin Phaidrosrsquota (265c) Erosrsquou yuumlceltmek adına soumlylenen oumlvguumlye Goumlkyuumlzuuml Uumlzerinersquode (284a) ise goumlkyuumlzuumlnuuml Atlasrsquoın desteklediğini anlatan hikacircyeye (buradaki ldquohikacircyerdquo yine μῦθοςrsquotan başkası değildir) yazarlar tarafından μυθικός sıfatı yakıştırılmıştır Metinlerin bağlamına goumlre Platonrsquoun kullandığı μυθικόςrsquoun ldquodestansırdquo yani ldquogeleneksel μῦθοςrsquoa uygunrdquo Aristotelesrsquoin kullandığı μυθικόςrsquoun ise bu goumlruumlşle ccedilelişmeyecek biccedilimde ldquogerccedileklikle bağdaşmayan hikacircye uyarıncardquo anlamlarına geldiğini goumlruumlyoruz

49

altın ccedilağın uumlzerine kuumll serpilmiş gibidir Buumltuumln bu manzarayı Platonrsquoun

diyaloglarda bize sunduğu agora fotoğraflarından accedilıkccedila goumlrebiliyoruz

Bununla birlikte pek ccediloğu demokrat ve ldquosekuumllerrdquo filozoflarla dolup taşan 5 yuumlzyıl

Atinarsquosında olsak da bu ccedilalışmanın başından itibaren benimsediğimiz

perspektifin elverdiği oumllccediluumlde diyalogların her birinde bizi oumlzguumln bir tanrıya

vardırabilecek sayısız patika ağzı goumlrmemiz muumlmkuumlnduumlr O kadar ki Platonrsquoun

yazıları Atinarsquonın şehir planına benzer biccedilimde haritalandırılacak olsa neredeyse

buumltuumln sokak başlarına bu patika ağızlarından biri denk duumlşebilirdi

Nietzsche Batı duumlnyasının son iki yuumlzyıldaki Platon algısını şekillendirecek

biccedilimde İyinin ve Koumltuumlnuumln Oumltesindersquoye oumlnsoumlzuumlnde dile getirdiği artık neredeyse

herkesccedile bilinen ldquohalkın Platonculuğu Hristiyanlıkrdquo tespitiyle (Nietzsche 1999

13) Batılı okuruna bir daha hiccedilbir zaman eski guumlven duygusunu verememek

uumlzere Platon kuumllliyatını Kitab-ı Mukaddesrsquole aynı rafa kaldırmayı başarmıştır

Batı uygarlığının 19 yuumlzyıla kadar geccedilirmiş olduğu suumlreccedil ve buumlyuumlk toplumsal

travmalar goumlz oumlnuumlne alındığında Nietzschersquonin Platonrsquoa youmlnelttiği bu sert

ldquoruhbanlıkrdquo ithamının nedenleri epeyi fazlalaşacaktır Oumlte yandan Nietzschersquoden

sonraki ccedilağda yetişen ve Nietzscheci yorumu benimseyen duumlşuumlnuumlrler aynı

travmalarla bizzat tanışık olmasalar da Platonrsquoun bu ldquoruhbanlıkrdquo youmlnuumlnuuml ccedilok

daha derinlemesine irdelemiş tartışmışlardır Nietzsche Platonrsquoun ldquoruhbanlıkrdquo

youmlnuumlnuuml felsefesinin buumltuumlncuumll yapısını goumlz oumlnuumlnde tutarak tespit ederken onun

halefi olan duumlşuumlnuumlr ve araştırmacılar aynı konudaki tartışmalarının ccediloğunu

diyaloglara sık aralıklarla ve dağınık biccedilimde yerleştirilmiş kimi goumlruumlnuumlr kimi gizli

olan mitler etrafında kurgulamaktadır Herhalde bunun iki sebebinden soumlz

edilebilir biri klasik filolojinin son yuumlzyılda kat ettiği hayranlık veren mesafe

diğeriyse Platonrsquoun anlattığı irili ufaklı mitlerin nihayet bir araya gelerek

ldquoPlatonculukrdquo adı verilen devasa yapıyı oluşturduğunun keşfi ve kabuluumlduumlr

Guthriersquonin tespitiyle diyaloglar felsefenin dinin ve şiirin benzersiz bir

birleşiminden meydana gelirler (Guthrie 1955 s 333) Oumlte yandan dinin ve şiirin

diyaloglarda felsefeyle yan yana gelmesinin başlıca nedeni Platonrsquoun yaşadığı

doumlnemde Atinarsquodaki politik ccedilalkantılar ve filozoflardaki biteviye duumlzen arayışı

olduğundan Platonrsquoda mitlerin bir başka deyişle dinin belirmesine tanık

50

olacağımız zemin yine politik olmak durumundadır Bu nedenle her ne kadar

sonraki başlıklar altında politikaya daha tafsilatlı değineceksek olsak da buradaki

Platonik mitler tartışmasının başında mitlerin ilk başlatıcısı olan Devletrsquoin II

Kitabına birkaccedil paragrafla değinmemiz gerekmektedir

Devletrsquoin genel olarak da diyaloglarda oumlngoumlruumllen devlet duumlzeninin işleyişine

bakıldığında belli bir dinin ldquoyasardquo eliyle yuumlruumlrluumlğe koyulmadığı goumlruumlluumlr Ancak oumlte

yandan bu doğru tespit Platonrsquoun dine yaklaşımını ccediloumlzuumlmleyen araştırmacılar

iccedilin fevkalade yanlış bazı oumlnkabullerin de kaynağı durumundadır Nitekim Platon

Devletrsquote Yasalarrsquoda veya herhangi bir diyalogunda adı koyulmuş belli bir dini

inancın nomos vasıtasıyla guumlvence altına alınmasını oumlnermez fakat bu onun din

konusunda kayıtsız bir toplum oumlngoumlrduumlğuuml anlamına gelmemektedir Yukarıda

değindiğimiz gibi dinin kurumsallaşmasının Platonrsquoun devleti iccedilin ccediloğu

bakımlardan vazgeccedililmez oluşu Devletrsquoin daha ilk boumlluumlmlerinde accedilık biccedilimde

ortaya ccedilıkacaktır

Gerccedilekten de Platonrsquoun Kallipolisrsquoi ne kadar sade teferruattan uzak bir

başlangıccedilla kurulursa kurulsun onda dini bir yapının tartışma goumltuumlrmez

gerekliliğini sezmemiz fazla zaman almayacaktır Bizzat Platonrsquoun 369b

paragrafından itibaren betimlemeye başladığı suumlreci kısaca oumlzetlersek polisrsquoin

oluşmasını kaccedilınılmaz hacircle getiren ilk etken her bir insanın kendi eksiklerini

karşılamakta yetersiz kalması bu eksiklerin sayıca ccediloğalması nedeniyle de

birccedilok insanın bir araya gelmesidir Platonrsquoda işte bu kadar goumlsterişsiz yalın bir

başlangıccedilla polisrsquoin varlığından soumlz etme imkacircnı buluruz Bu yalınlık bir suumlreliğine

devam eder ve bu suumlre zarfında topluluktaki ilişkiler suumlrekli en sıradan ihtiyaccedil ve

alış-verişler uumlzerinden kurulur Sırasıyla yiyecek barınak giysi Fakat bu

ihtiyaccedillar bile aslında hiccedil de kuumlccediluumlk olmayan bir emekler silsilesi meydana

getirecektir Boumlylece ilk karmaşık sistemlerden biri olan goumlrev dağılımının ortaya

ccedilıkması kaccedilınılmaz olacaktır Az sonrasında Glaukonrsquoun isteğiyle yurttaşların

yaşamlarını rahat yataklar ccedileşitli meyveler etler yemek masası ve goumlsterişli

eşyalar gibi luumlks hayatın oumlgeleriyle rahatlatmaya başlayınca bu karmaşıklığın

boyutu daha da buumlyuumlr Sokrates devletine bunların her birini goumlnuumllsuumlzce dahil

etmektedir ve dahil edilen her yeni oumlge yeni birccedilok ihtiyacı da beraberinde

51

getirmektedir Oumlrneğin Sokratesrsquoin başta pek yanaşmadığı et yemekleri

Glaukonrsquoun isteğiyle devlette serbest bırakılınca artık hekimlere de ihtiyaccedil

duyulacağı anlaşılmış olur (373d) Bir zincirleme hacirclinde ihtiyaccedillar arttıkccedila

masraflar da artar ve yeterli sayıda hayvan otlatmak ve ekip biccedilmek iccedilin yeni

toprak arayışları başlar Bu durumsa savaşların habercisidir Oumlte yandan savaş

devleti koruyabilecek buumltuumln donanımlara sahip bekccedililere ihtiyaccedil duyulacağı

anlamına gelir Bu donanımlarsa devletin ilk kurulduğu guumlnlerdeki ihtiyaccedillar

kadar yalın ve goumlsterişsiz değildir Nitekim bekccedililerin aynı anda hem filozof hem

tutkulu hem ccedilevik hem de guumlccedilluuml olması gerekmektedir Devletin en temel

kurumlarından biri olan eğitim boumlylelikle zorunlu hacircle gelmiştir

Platon ccedilocuk yaşlardaki eğitime başlanacak muumlfredat olarak ldquoeskilerden buguumlne

suumlruumlp gelen en iyi yetiştirme tarzırdquo dediği beden eğitimi ve muumlziği oumlnerdikten

sonra bu muumlziğe hikacircyeyi17 de dahil eder ve mitin18 Platonrsquoun felsefesindeki

seruumlveni boumlylece başlamış olur (376e) Hemen ardından mitin doğru veya yalan

olduğuna bakılmaksızın faydalı olduğu suumlrece ccedilocuklara anlatılması gerektiğini

soumlyleyecektir

Bu paragraf aynı zamanda Platonrsquoun Devletrsquoindeki meşhur şair ambargosunun

da ilk belirdiği yerdir Uumlstelik Platon bu ambargoyu Yunan mitlerinin başlıca iki

kaynağı Hesiodos ve Homerosrsquoun adlarını doğrudan vererek duyurur nitekim

onlar tanrıları ve mitik kahramanları gerccedilekte olduklarından farklı goumlstererek

ccedilocukların ve genccedillerin yalan yanlış yetişmesine neden olurlar Oysa şairlerin

yapması gereken tanrıları her nasılsalar oumlyle tasvir etmektir Tanrı iyi olduğu iccedilin

koumltuumlnuumln sebebi olamaz muumlkemmel olduğu iccedilin değişmez ve farklı kılıklara

buumlruumlnmez insanlara yalan soumlylemez ve onları kandırmaz Oumlte yandan yurttaşlar

17 Burada ldquohikacircyerdquo soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγος soumlzcuumlğuumlnuumln tercih edilmiş olması dikkat ccedilekicidir 18 Guthriersquonin yukarıda atıf yaptığımız tespitinden hareketle buna bir ccedileşit din de diyebiliriz Nitekim Platonrsquoun filozof kralının halka anlatacağı mitlerin oumlnemli bir kısmı kutsal olana goumlnderme yapar dolayısıyla tanrının guumlya φύσιςrsquoe yerleştirdiği hakikati bulup ccedilıkarır ve halka goumlsterir Devletrsquoin 427brsquosindeki bir nevi ldquolaikrdquo devlet anlayışına doumlnuumlk soumlzlere gelince ndashki bu aynı zamanda νομοθέτης olan filozofun tapınak kurma ve rituumleller koyma işinden geri durmasıdırndash aslında yeni bir teolojiden bahseden Platonrsquoun felsefesinde aşağıda değineceğimiz uumlzere Sokratesrsquoin sadık bir Olympos dindarı olmasına benzer biccedilimde bir ccedilelişki olarak kendini goumlsterir Mit ve dinden aynı şeyleri anlayacağımızı birinci boumlluumlmde belirtmiştik ki Sokratesrsquoin 427brsquode tapınakla ilgili ldquoyasardquo koyma işlerini tanrı Apollonrsquoa tevdi etmesi Platonrsquoun mitolojik yaklaşımına bir başka oumlrnektir

52

yiğit olmaları ve oumlluumlmden korkmamaları gerektiği iccedilin Hadesrsquoin korkunccedil yurdunu

veya oumlluumlm acısıyla kıvranan kahramanları anlatan şiirler de yasaktır (379b-388d)

Şaire getirilen bu yasak mit anlatma yetkisini elinden almak anlamına gelir

Devletin bu yaptırımını Platon 385crsquode ldquokoro vermemekrdquo (χορον μὴ διδόναι)

deyimiyle ifade eder yani devlet şairden desteğini ccedilekmektedir Oumlte yandan

νομός mit anlatma bir kelimeyle yalan soumlyleme (ψεύσασθαι) yetkisini yalnızca

devleti youmlnetenlere tanıyacaktır (389b)

Bununla beraber Platon anlattığı veya anlattırdığı bir mitin yalan (ψεῦδος)

olduğunu nadiren itiraf eder ve bunun ilk oumlrneği de Devletrsquoteki ldquosoylu yalanrdquo

(γενναῖος ψευδομένος) meşhur ldquotoprağın oğullarırdquo mitidir Sokrates bunu

inanılması ccedilok zor bir mit olarak tanıtırken bu yalanı soumlyleme succedilunu da şairlerin

uumlzerine yıkıverir

32 Yeni tanrılar icat etmek

Geleneksel teolojinin Platonrsquoda şahit olduğumuz bu reddiyesi başka bir teoloji

inşa edeceği anlamına gelir Nitekim Sokratesrsquoe youmlneltilen ldquoyeni tanrılar icat

etmerdquo succedillaması da bu yeni teoloji inşasının bir sonucudur Ksenophon

Sokratesrsquoten Anılarrsquoın ilk satırlarında bu konuya değinirken hem boumlyle bir

succedillamaya ccedilok şaşırdığını soumlyler hem de succedillamanın asıl dayanağının ldquodevletin

tanrılarına sadık olanrdquo Sokratesrsquoin ara sıra soumlzuumlnuuml ettiği kendisine yol goumlsteren

bir daimonion olduğu tahmininde bulunur ldquoDoğrusu Sokratesrsquoin kendi iccedilindeki bir

daimonionrsquoun yol goumlstericiliğinden soumlz ettiği kulaktan kulağa yayılmıştıhelliprdquo

(Ksenophon 1921 112)19

19 Ksenophonrsquoun bu tahmini Euthyphronrsquoda da doğrulanmaktadır (3a) Oumlte yandan bu daimonion iccedilin diyaloglardaki bazı oumlrnekler şoumlyledir Theaitetos 151a ἐνίοις μὲν τὸ γιγνόμενόν μοι δαιμόνιον ἀποκωλύει συνεῖναι (ndashkendi daimonionrsquoum onların kimileriyle birlikte olmaktan beni alıkoydu) Euthyphron 3b μανθάνω ὦ Σώκρατες ὅτι δὴ σὺ τὸ δαιμόνιον φῂς σαυτῷ ἑκάστοτε γίγνεσθαι (ndashanlıyorum Sokrates seni her defasında bir daimonionrsquoun tuttuğunu soumlyluumlyorsun) Savunma 40brsquodeki τὸ τοῦ θεοῦ σημεῖον da Sokratesrsquoin bu varlık iccedilin kullandığı bir diğer addır

53

Bu Sokratik δαιμόνιονrsquou geleneksel Yunan dinindeki δαίμωνrsquola bir tutmak zorlama

bir yorumdur Zaten Sokratesrsquoin diyalogların değişik yerlerinde aktardığı biccedilimiyle

bu daimonion kişisel tanrı olan daimocircnrsquodan farklı olarak yazgı veya talihini

belirlemediği gibi Sokratesrsquoe yapması gerekenleri değil yapmaması gerekenleri

soumlylemektedir (krş Liddell amp Scott 1884 s 322) Bununla birlikte Ksenophonrsquoun

aynı boumlluumlmde anlattığına goumlre Sokrates bir yandan devletin inandığı tanrılara

(οὓς ἡ πόλις νομίζει θεούς) inanmış ve bu inanış uyarınca tapınakta ve evinde sık

sık kurban kesmiş hatta zaman zaman kacirchinlere danıştığı bile olmuş diğer

yandansa kacirchinlik geleneğinde Yunanların en fazla başvurduğu tarla ev evlilik

itibar gibi konularda dinden bu şekilde bir beklentiye kapılmanın akıl dışı olduğunu

accedilık accedilık soumlylemekten ccedilekinmemiştir

Bu bir ccedilelişki olarak goumlruumllebilir Ancak arka planda bizi buguumlne kadar

duumlşuumlnduumlrmekle beraber artık aşina olduğumuz Kriton şablonu yatar nomos adil

davranmamıştır ama yine de bir yurttaş olarak Sokratesrsquoin mecburicirc istikameti

ona boyun eğmektir Devletrsquoin yukarıda alıntıladığımız pasajının hemen

devamında gelen ldquotanrırdquo tanımlarıyla20 da ccedilelişik olması hesaba katılırsa

Sokratesin Olympos panteonuna sadık dindar bir yurttaş olması dini inancı

resmicirc bir kurum bir nomos olarak tanıma eğiliminde olduğunu goumlsterir Bu nomos

telakkisi sayesindedir ki Platonrsquoun oumlrnek insanı tıpkı Atinalı yargıccedilların adil

olmadıklarını bile bile Kritonrsquoun yalvarmalarını geri ccedilevirdiği gibi Olympos

tanrılarının gerccedilek olmadıklarını bile bile kurban kesme ve kacirchine danışma

rituumlellerine duumlzenli olarak katılmayı suumlrduumlruumlr

Kehanet konusu Sokratesrsquoin phusis-nomos karşıtlığında tuttuğu safı belirlemek

iccedilin bize oumlnemli arguumlmanlar sunmaktadır Bunların en başındaysa hiccedil şuumlphesiz

iki kehanet vardır Biri yukarıda soumlz ettiğimiz daimonion diğeriyse Sokratesrsquoin

Khairephon aracılığıyla oumlğrendiği meşhur Delphoi kehaneti

Platonrsquoun yazdığı Savunmarsquonın 20e ve sonraki kısımlarında Sokrates soumlzlerini bu

konudaki beyanlara ayırır Anlattığına goumlre Khairephon ndashgoumlruumlnuumlşte kendi

20 382arsquodan itibaren goumlrduumlğuumlmuumlz bu tanımlamalar oumlzetle tanrının biccedilim değiştiremeyen aldatmayan zaafları olmayan bir varlık olması Homerik-Hesiodik teolojiye bir itiraz olmasının yanında apaccedilık bir İtalyan felsefesi bilhassa Ksenofanes etkisi altındadır

54

kararıylandash gidip Delphoi kacirchinine ldquoSokratesrsquoten daha bilge birinin olup olmadığınırdquo

danışır kacirchin kadının cevabı şaşırtmaz Sokratesrsquoten daha bilgesi yoktur

Sokrates bu mitik arguumlmanın ardından kehanet hakkında kendi akıl yuumlruumltmeleri

sonucunda vardığı kararı da accedilıklamaktan geri durmaz Başka bir deyişle ldquoen

bilgerdquo olduğuna dair iddiasını oumlnce mit aracılığıyla ve ardından diyalektik

youmlntemle kanıtlama yoluna gider Atinarsquoda ldquobilgerdquo diye anılan her adamın kapısını

ayrı ayrı ccedilalar hepsinin bilgeliğini soru-cevap youmlntemini (διαλέγομαι) kullanarak

sigaya ccedileker diyalektiğin vardırdığı sonuccedil da mitinkiyle aynıdır

Sokratesrsquoin bu anlattıklarının ldquomitikrdquo diye nitelediğimiz kehanet kısmı Platonrsquoun

buumltuumln diyaloglarında ortaya koyduğu mitoloji yaklaşımının adeta ccedilekirdeğini

esasını teşkil eder Nitekim Sokratesrsquoin kehanet meselesine giriş yaptığı 20ersquonin

son cuumlmleleri şoumlyledir

οὐ γὰρ ἐμὸν ἐρῶ τὸν λόγον ὃν ἂν λέγω ἀλλ᾽ εἰς ἀξιόχρεων ὑμῖν τὸν λέγοντα

ἀνοίσω τῆς γὰρ ἐμῆς εἰ δή τίς ἐστιν σοφία καὶ οἵα μάρτυρα ὑμῖν παρέξομαι

τὸν θεὸν τὸν ἐν Δελφοῖς ndashCcediluumlnkuuml konuştuğum soumlzler kendi soumlylediklerim

değil aksine sizin pek guumlvenmeye değer bulduğunuz birinin soumlyledikleridir

Şayet benimki gibisine de bilgelik denebilecekse buna Delphoirsquodeki tanrıyı

şahit goumlstereceğim (Savunma 20e)

Bu Sokratesrsquoin tıpkı ldquodevlet tanrılarırdquo iccedilin kurbanlar kesmesinde olduğu gibi

kurumsal nomos guumlvencesi altındaki bir Olympos tapınağından icazet talep ettiği

anlardan biridir Lysiasrsquoın ısrarlarına rağmen Atina yargıccedilları oumlnuumlnde sofistik bir

savunma yapmayı reddeden Sokrates (Laertios 2013 II40) succedilsuzluğunu

ıspatlamak adına mite başvurmaktan ccedilekinmemiştir Ccediluumlnkuuml onun dindarlığı

φύσιςrsquoin değil νομόςrsquoun uumlzerinde biccedilimlenmiş devletin ve hukuğun talep ettiği

uylaşıma dayalı bir dindarlıktır Platonrsquoun oumlngoumlrduumlğuuml ὁσιότης veya εὐσέβεια da

bundan başkası değildir (krş Devlet 382a vd)

Sonuccedil olarak Sokrates metaforik de olsa bu duruşmanın belli başlı yerlerinde

Atina yargıccedillarına değil ama Atina tanrılarına yakarıştadır Fakat başka tuumlrluuml

davranabilir miydi Denilebilir ki bu tapınaktan icazet almaya ccedilalışan filozoflar

iccedilin ilk ve tek oumlrnek değildir Nitekim doğrudur yazdığı kitabı goumltuumlruumlp Artemisrsquoin

sunağına bırakan Herakleitosrsquou hatırlayalım Oumlte yandan bunun aksi

oumlrneklerinden de soumlz etmek muumlmkuumlnduumlr Yine Sokrates gibi goumlccedilmen olarak

55

Atinarsquoya gelen Protagoras ve Anaksagoras tapınak ve politik iktidarla burun

buruna geldiklerinde mitolojiye başvurmayı akıllarından bile geccedilirmemişlerdir

Anaksagoras guumlneşin alevde kızdırılmış bir maden kuumllccedilesi olduğunu

soumlylediğinde Periklesrsquoin muhalifi olan Diopeithes bunu fırsat bilerek filozofu

mahkemeye vermiştir gerekccedilesiyse tanrısal bir goumlk cismi hakkında bilgiler

oumlğretmeye kalkışmasıdır Bunun uumlzerine Anaksagoras mitolojiye başvurup da

Atina tanrılarından icazet alma yoluna gitmez şehri terk eder (Kranz 1994 s

145) Protagoras da tanrıların oumlluumlmluumller tarafından hiccedilbir şekilde anlaşılıp

bilinemeyeceğini soumlyleyince Atinalılar tarafından kitapları toplatılarak yakılır ve en

sonunda suumlrguumlne goumlnderilirken herhangi bir mitolojik yaklaşıma sarılma

girişiminde bulunmayacaktır (Kranz 1994 s 193 krş Theaitetos 162e)

Bununla birlikte Sokratesrsquoin tarihin en uumlnluuml duruşmasında ortaya koyduğu bu

mitolojik tavırla karşılaştırabileceğimiz en iyi oumlrnek Platonrsquodan yaklaşık iki yuumlzyıl

oumlnce ve yine Delphoi tapınağı etrafında doumlnen Thalesrsquoin ldquobilgeler bilgesirdquo

unvanını ısrarla reddetme hikacircyesidir

Laertiosrsquoun aktardığı eğlenceli hikacircyeye goumlre İyonyalı genccediller Miletoslu

balıkccedilılardan bir ağ satın almışlar ve avlanırken ağlarına bir uumlccedilayak takılmıştır

Bunun uumlzerine Delphoi kacirchinine birini yollamışlar ve tanrıdan kehanet

beklemişler Gelen cevaba goumlre uumlccedilayağı ldquoherkesin en bilgesinerdquo (τίς σοφίῃ

πάντων πρῶτος) vermelilermiş Herkes bu bilgenin Thales olduğunda hemfikir

olduğu iccedilin uumlccedilayak ona goumlnderilmiş Fakat Thales bu payeyi kendisine uygun

bulmadığından uumlccedilayağı başkasına vermiş ve o da bir başkasına boumlylece uumlccedilayak

en sonunda Solonrsquoa ulaşmış Yine Laertiosrsquoun aktardığı aynı hikacircyenin başka bir

versiyonunda bir Arkadyalının oumlluumlrken ldquobilgelerin en yararlısınardquo verilsin diye

kupa Thalesrsquoe getirilmiş Thales bir oumlnceki versiyonda olduğu gibi kupayı yine bir

başkasına vermiş ama bu defa kupa doumlnuumlp dolaştıktan sonra yeniden Thalesrsquoe

gelmiş (Laertios 2013 I28-29)

Goumlruumllduumlğuuml gibi bu oumlrnekte bir devlet tapınağı olan Delphoi tarafından ldquoen bilgerdquo

unvanı kendisine verilmiş bir İyonya filozofunun bu yuumlce payeyi ısrarla

reddettiğine şahit oluruz Accedilıktır ki bu olay tarihsel gerccedileklikle alakasız bir mitse

56

bile Thalesrsquoin tapınakla boumlyle yakın bir icazet takdis ilişkisi kurmaktan kaccedilmasını

metaforik biccedilimde goumlstermektedir

33 Protagorasrsquoın Erdem Miti ve Sokratesrsquole Aynılaşması

Platonrsquoun hem Devletrsquote hem de Yasalarrsquoda kurduğu iki politeia iccedilin de νομόςrsquoun

mutlak belirleyiciliğini benimsediği kuşkusuzdur Kallipolisrsquote νομός youmlnetici

filozoflardan uumlretici zanaatkacircrlara kadar istisnasız her yurttaş iccedilin bağlayıcıdır

Oumlrneğin 519drsquode filozofların yeniden mağaraya inmeleri ve oradaki tutsakları

kurtarıp aydınlığa ccedilıkarmaları gerektiğini soumlyleyen Sokratesrsquoe Glaukon bunun

onları muumlmkuumln olandan daha koumltuuml bir hayata zorlamak anlamına geleceği

cevabını verince Sokrates νομόςrsquotan ne anladığını accedilıkccedila ortaya koyan şu

cuumlmleyi soumlyler

Bir defa daha unuttun ki sevgili dostum νομός devletteki hiccedilbir sınıfın oumlzel

mutluluğunu sağlamaya ccedilalışmaz onun amacı mutluluğu devletin tamamı

iccedilin uumlretip ortaya ccedilıkarmak ikna veya zorlama yoluyla (πειθοῖ τε καὶ ἀνάγκῃ)

yurttaşlar arasında uyum sağlamak(tır)hellip (Devlet 520e)

Burada νομόςrsquoun ikna guumlcuumlnuuml diyalektikten ve mitten zorlama guumlcuumlnuumlyse kolluk

kuvvetinden alacağından şuumlphe etmek iccedilin bir nedenimiz yoktur Bununla birlikte

devletin buumltuumlnluumlğuumlnuuml koruyan ve yurttaşları bir arada tutan tek guumlcuumln νομός

olduğundan da şuumlphe edemeyiz

Kallipolisrsquoteki νομόςrsquoun ilkel toplumsal ilişkiler ve işboumlluumlmuumlyle birlikte ortaya ccedilıkıp

ccediloğaldığı şablon Magnesiarsquoda da kendini tekrar eder Ancak Yasalarrsquoda

oumlrneklemenin yapıldığı yer ccedilok eski geccedilmişte insanların bir araya geldikleri ilk an

tasarısına dayanan bir zihin deneyi değil mitik bir anlatının bu iş iccedilin sunduğu ccedilok

daha geniş bir hayali zemindir Tufan (κατακλυσμός) salgın hastalık (νόσος)

tuumlruumlnden ldquoeski soumlylentilerderdquo (οἱ παλαιοὶ λόγοι)21 geccedilen ve sonucunda insan

soyundan ccedilok az kişinin kaldığı olaylar (676b vd ayrıca krş Timaios 22b Kritias

21 Platon tıpkı Devlet 373drsquode olduğu gibi Yasalarrsquoın burasında da ldquosoumlylentirdquo soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγοςrsquou tercih ediyor

57

112a vd) Oumlte yandan Yasalarrsquoda da hikacircye Devletrsquotekiyle benzer biccedilimde ilerler

ve insanların kalabalıklar hacirclinde bir arada yaşamaya başlamasıyla karmaşık

politika organizasyonlarının dolayısıyla νομόςrsquoun nasıl zorunlu bir ihtiyaccedil hacircline

geldiğini goumlstermeye ccedilalışır

Politika bahsinde de değineceğimiz gibi 5 yuumlzyılda Atinarsquonın iki buumlyuumlk felsefi

ekoluuml olan Sokratesccedililerin ve Sofistlerin ikisi birden mevcut duumlzenden hoşnutsuz

olduklarını olaylar veya eserler vasıtasıyla bir şekilde belli etmişlerdir Bunlardan

ilki devletin mevcut νομόςrsquounun δικαιοσύνη erdemini taşımadığı ikincisiyse bu

νομόςrsquoun φύσιςrsquole hiccedilbir zaman bağdaşamayacağı fikirlerinden hareketle rejim

karşıtı bir perspektif ortaya koyar Sokratesccedililerin hoşnutsuzluğunun birinci ve en

buumlyuumlk kanıtı olarak Savunmarsquodan Phaidonrsquoa giden suumlreccedil goumlsterilebileceği gibi

Sofistlerin hoşnutsuzluğunu ise ilkin Sofist Protagorasrsquoın yukarıda değindiğimiz

suumlrguumln hikacircyesinden ikinci olarak da diyaloglarda satır aralarından

ccedilıkarabildiğimiz arguumlmanlardan tespit edebiliriz Oumlte yandan bu hoşnutsuzlukta

ortak olsalar bile din ve devlet işlerinde φύσις ve νομός ayrılığı noktasında

Sokratesccedililerle Sofistlerin dahil oldukları saflar her zaman karşı karşıyadır

Nitekim yukarıda νομόςrsquoun Devletrsquote ve Yasalarrsquoda zorunlu olarak ortaya ccedilıkışı

bahsinde soumlylediğimiz gibi Platon νομόςrsquoun varlığını değil adaletsizliğini

eleştirirken Sofistlerin rahatsızlığı doğrudan doğruya νομόςrsquoun varlığıyla ilgilidir

Platonrsquoa goumlre νομός ve yaptırımları iyi22 Sofistlere goumlreyse φύσιςrsquoe aykırı olduğu

iccedilin koumltuumlduumlr Diyaloglarda bu konuda iki ekol arasındaki zıtlaşmayı en net

biccedilimde Protagoras ve Gorgiasrsquota goumlrebiliriz

Bunların bilhassa birincisinde Sokratesrsquole başta Protagoras olmak uumlzere birkaccedil

buumlyuumlk Sofist arasındaki tartışmanın esas konusu erdemin oumlğretilebilirliği olmakla

beraber konuşmaların etrafında doumlnuumlp durduğu kavramlar iyiliğin kaynağı olarak

φύσις ve νομός aynı zamanda bu νομόςrsquola beraber bahsi accedilılan νομοθέτηςrsquotir

Hatırlanacağı gibi erdemleriyle meşhur devlet adamı Perikles kendi ccedilocuklarına

bu erdemliliği ne oumlğretebilmiş ne de miras bırakabilmiştir (320a ayrıca krş

Menon 93b vd) Bu durum erdemin φύσιςrsquote olduğunu soumlyleyen Protagorasrsquoı da

22 Kritonrsquoda goumlrduumlğuumlmuumlz gibi νομόςrsquoun yaptırımı Sokratesrsquoe baldıran zehiri iccedilirmeye bile varmışken hacirclacirc lsquoiyirsquodir ki Sokrates bundan kaccedilmayı aklından geccedilirmez

58

onun νομόςrsquola garanti altına alınabileceğini duumlşuumlnen Sokratesrsquoi de zor durumda

bırakacaktır En nihayetinde her ikisi de savundukları iddiadan oumlduumln verircesine

hatta bir bakıma iddialarını birbirleri arasında değiş-tokuş etmiş gibi tartışmayı

sonlandırırlar

Diyalogun başlarında Sokrates Protagorasrsquotan erdemin oumlğretilebileceğini

goumlstermesini herkesin oumlnuumlnde ve accedilık yuumlrekli bir ısrarla isteyince yaşlı adamın

koltukları kabarmıştır Şoumlyle sorar

hellip Sokrates bunu senden esirgemem ama nasıl goumlstereceğimi soumlyle yaşlı

bir adamın kendisinden daha genccedil adamlara μῦθος anlatması gibi mi

yoksa λόγοςrsquola adım adım giderek mi (320c)

Toplantıdakiler bunun kararını Protagorasrsquoa bırakınca yaşlı adam ldquoelbette μῦθος

dinlemekten hoşlanırsınızrdquo diyerek anlatmaya koyulur 320d-322d paragrafları

boyunca aktarılan hikacircye oumlzetle Prometheus ile Epimetheusrsquoa verilen

yetenekleri ilk insanlar arasında eşit paylaştırma goumlrevinin Epimetheusrsquoun

beceriksizliği yuumlzuumlnden başarısızlıkla sonuccedillanması yeteneklerin adaletsiz

dağıtımı sonucu insanlar arasında guumlccedil dengesizliğinin belirmesi ve boumlylece

birbirlerini yok etmeye başlamaları nihayet Zeusrsquoun insanların buumlsbuumltuumln ortadan

kalkacağı kaygısıyla Hermesrsquoe insanları utanma (αἰδώς) ve adaletle (δίκη)

donatma goumlrevini vermesini konu alır

Goumlrevi kabul eden Hermes Zeusrsquoa bu iki duyguyu tıpkı τέχνηrsquoler gibi farklı farklı

insanlarda mı yoksa hepsinde mi olacak biccedilimde pay edeceğini sorunca Zeus

herkesin payını almasını buyurur

Hepsi payını alsın ccediluumlnkuuml diğer τέχνηrsquoler gibi bundan da azlar pay alırsa

devletler meydana gelemez Ardından onlar iccedilin benden şu νομόςrsquou koy

Utanma ve adaletten payını alamayanlar devletteki bir hastalık gibi goumlruumlluumlp

oumllduumlruumlleceklerdir (Protagoras 322d)

Bu mitik kısım Protagorasrsquola Sokrates arasındaki Sofist-filozof ayrımının

bulanıklaştığı neredeyse ortadan kalktığı ilk yerdir Ccediluumlnkuuml bilindiği gibi bu mitle

ccedilok benzer biccedilimde Platon da ilk diyalogundan son diyaloguna kadar başta iyi

olmak uumlzere adalet oumllccediluumlluumlluumlk bilgelik cesaret gibi ideaların hepsinin bilgisinin

ruhta bulunduğunu soumlylemektedir Bununla beraber Sokratesrsquoin erdemler

konusunda Protagorasrsquola ayrı duumlştuumlğuuml tek yer yani soumlzuumlnuuml ettiğimiz bulanıklığı

59

bir nebze de olsa giderebilecek yegacircne ayrım erdemin oumlğretilebilir (διδακτόν)

olup olmadığı tartışmasında ortaya ccedilıkar Fakat yine de Protagoras ve Platoncu

erdemler arasındaki benzerliğin ccedilok daha ileri gittiği pasajlar hacirclacirc vardır Oumlrneğin

322ersquode Protagoras adalet (δικαιοσύνη) ve oumllccediluumlluumlluumlkten (σωφροσύνη) kendi

oumlngoumlrduumlğuuml erdemler olarak soumlz eder Bunlar aslında Protagorasrsquoın daha geride

319arsquoda oumlğrettiğini soumlylediği lsquopolitika sanatırsquonın (πολιτική τέχνή) iccedileriğinde

mevcutturlar Nitekim Protagoras diyalogun akışında bunları yer yer lsquopolitik

erdemlerrsquo (ἀρετή πολιτική) diye de adlandıracaktır

Bununla beraber yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Protagoras mitinde Sokrates ve

Protagoras arasında beliren tam da meseleyi kapatırken anmaya değer

fevkalade ccedilarpıcı bir benzerlikten daha soumlz edebiliriz Bilindiği uumlzere felsefe

tarihinde Protagoras ve Menon Euthydemos ve Gorgiasrsquola birlikte aynı

doumlrtlemenin diyalogları olarak ele alınmıştır Benzer biccedilimde erdemin oumlğretilebilir

olup olmadığı sorusu Menonrsquoda olduğu gibi Protagorasrsquota da ccediloumlzuumlmsuumlz

kalmaktadır Her ikisinde diyalogda da kendi erdemliliğini ccedilocuklarına vermekte

başarısız devlet adamları ccedilarpıcı bir sorun olarak belirmekte bu itibarla her

ikisinde de bilginin doğuştan (εν τῃ φύσῃ) gelip gelmediği tartışma konusu

edilmektedir Ancak iki diyalog arasındaki en ilgi ccedilekici benzerlik hacirclacirc şudur

Protagorasrsquota yaşlı Protagorasrsquoa soumlyletilen mitteki Zeusrsquoun Hermes eliyle

insanlara utanma ve adaleti pay ettiği ve pay alamayanların yasayla

cezalandırıldığı kısımlar Menonrsquoda Sokratesrsquoe soumlyletilen bir cuumlmleyle birebir

oumlrtuumlşmekte oumlzetle Menonrsquodaki Sokrates cuumlmlesi apaccedilık biccedilimde Protagorasrsquotaki

Sofist mitine atıf yapmaktadır

Bu akıl yuumlruumltmemizden şu ortaya ccedilıkıyor ey Menon Erdem bizde insanlar

arasında pay edilmiş bir tanrı parccedilası olarak goumlruumlnuumlşe gelir elbette ondan

payını almış olanlar iccedilin (Menon 100b)

60

34 Platonrsquoun felsefesinde ψυχή

Sokratesrsquoin katlini tasarlayan Olympos dindarlarıyla Platon arasındaki en buumlyuumlk

farklardan biri ψυχή kavrayışından ileri gelir Diyalogların kimi yerlerinde bu

kavrayış farkı Orpheus dizeleri hacirclinde veya Pythagorasccedilı bir tanrı imgesi olarak

accedilığa ccedilıkar ve her iki durumda da etik etrafında doumlnuumllen asıl mihverdir

Diyalogların bazı başka yerlerindeyse Platonrsquoa oumlzguuml ψυχήrsquoyi mitik bir anlatının

oumlgesi olarak goumlruumlruumlz Bu yerler bize ccediloğunlukla etiğin yanında epistemolojik bir

ccedilerccedileve de sunar Oumlte yandan bu kavramın Homerik-Hesiodik doumlnemlerde ldquoruhrdquo

diye karşılama imkacircnından henuumlz soumlz edemediğimiz iccedilin en azından Platon

bahsi accedilılıncaya kadar ψυχή şeklinde yazmayı uygun buluyoruz

Homerosrsquoun duumlnyasında ψυχή bizim alıştığımız hacircliyle ldquobedenrdquo karşıtı bir ldquoruhrdquo

olarak tasarlanmamıştır Buna goumlre ψυχήrsquonin buumltuumln yetileri yalnızca kişinin

hayata olduğu suumlre iccedilinde etkin ve olanaklıdır oumlluumlmuumln gelmesiyle birlikte kişinin

varlığı her anlamda ortadan kalkmış olur (Rohde 1925 s 5) Bunun anlamı

Homerosrsquota bizim geleneksel kavrayışımızın aksine oumlluumlm sonrasında ψυχή

olarak gidilecek bir ceza-oumlduumll veya son yargı yerinin bulunmadığıdır Bu

bakımdan ψυχή sadece yaşayanlar duumlnyasındaki canlılığı bedenin hareket

edebildiği ve yaşamsal faaliyetlerini yerine getirebildiği oumlluumlm oumlncesi hacirclini ifade

eder Eski Yunanca soumlzluumlklerinde soumlzcuumlğuumln ilk sıralardaki karşılığının ccediloğu

zaman ldquohayatrdquo olması da bundandır Bununla birlikte Homerik ψυχήrsquonin bazı

bakımlardan geleneksel ldquoruhrdquo kavrayışıyla oumlrtuumlştuumlğuuml noktalar da yok değildir

Oumlrneğin oumlluumlnce ruh bedenden ndashağız ya da accedilılan bir yara yoluylandash ayrılan

biccedilimce belli belirsiz yarı goumlruumlnuumlr bir duman (İlyada xxiii100) ya da goumllge

(Odysseia xi207) gibi ele avuca gelmeyen uccedilucu bir varlıktır Hesiodosrsquoun

ψυχήrsquosine gelince bize Homerosrsquounkine goumlre ccedilok daha kısıtlı bir inceleme imkacircnı

sunar Nitekim soumlzcuumlk Theogonia ve İşler ve Guumlnlerrsquoin tamamında yalnızca bir

defa geccedilmektedir χρήματα γὰρ ψυχὴ πέλεται δειλοῖσι βροτοῖσιν(ndashccediluumlnkuuml para

hayatıdır zavallı yoksulların) Bu ise soumlzcuumlğuumln yine Homerosrsquotaki anlamlarından

birine uygun olarak kullanıldığını goumlsterir Bununla birlikte Hesiodosrsquota ve

Homerosrsquota Hades uumllkesinin varlığı aynı zamanda Odysseiarsquonın XI kitabında

61

Odysseusrsquoun bu uumllkeye vardığını ve oumlluumllerle buluşup konuştuğunu anlatan

dizeler Homerik doumlnemde bir oumlte-duumlnya tasavvurunu tartışmasız hacircle getirir

getirmesine ancak son tahlilde goumlz oumlnuumlnde bulundurulması gereken en oumlnemli

nokta Homerik-Hesiodik ψυχήrsquonin oumlte-duumlnyadaki yaşamla ilişkisinin bizim

geleneksel ldquoruhrdquo imgesine yuumlklediğimiz anlamdan buumlsbuumltuumln farklı oluşudur

Ancak Platonrsquoa gelindiğindedir ki ψυχήrsquoyi artık ldquoruhrdquo diye karşılama imkacircnından

soumlz edebiliriz Ccediluumlnkuuml ψυχήrsquonin oumlte-duumlnyalarla ve hatta oumlluumlmsuumlzluumlkle olan bağı

Platonrsquoda goumlruumlnuumlr hacircle gelmiştir Onun ψυχήrsquoden anladığı şey Homerosrsquotaki gibi

bedene canlılık ve hareket etme kabiliyeti vermekle sınırlı bir yaşamsal parccedila

değil insanın oumlluumlmsuumlz yanıdır Başka bir deyişle Platonrsquoun ψυχήrsquosi bilme

arzulama duyum karar verme vs yetilerin yanında ve en oumlnemlisi olarak bir oumlte-

duumlnya tasarımıyla anlaşılır hacircle gelebilmektedir Bu tasarımın merkezindeyse

ruhgoumlccediluuml miti bulunur

a) Phaidon Devlet ve Gorgiasrsquota ruhun yolculuğu

Sokrates Phaidon 63crsquode kendisi iccedilin uumlzuumllen dostlarına ve oumlğrencilerine

soumlylediğine goumlre oumlluumlmden sonra gerccedilekten iyi birer efendi olan tanrılarla

buluşacağından hiccedilbir şeyden olmadığı kadar emindir (διϊσχυρίζομαι) Burada

kullanılan fiilin ldquobel bağlamak guumlvenmekrdquo anlamından da anlaşılacağı uumlzere

Sokratesrsquoe bu cuumlmledeki guumlven hissini veren şey bir akıl yuumlruumltme veya logos

etkinliği değil mitik bir oumlğretidir Dolayısıyla bir epistemersquoye hatta pistisrsquoe bile

değil sezgisel bir tasdiklemeye işaret eder İnsanın beden kısmı oumllecektir fakat

ruh kısmı oumlluumlmsuumlzduumlr

Ruhun oumlluumlmsuumlz olduğundan başka diyaloglarda da soumlz edilmektedir fakat

Phaidonrsquou bu konuda ilk sıraya getiren oumlzelliği bu oumlluumlmsuumlzluumlk goumlruumlşuuml bağlamında

ima ettiği kaynağının alabildiğine gizemli ve ilginccedil olmasıdır

Elbette diğer diyaloglarda aynı bilgi kaynağına yapılan oumlrtuumlk veya şiirsel atıflar

goumlz oumlnuumlne alındığında Phaidonrsquodaki accedilıklamayı bir itiraf olarak

62

değerlendiremeyiz Kaldı ki Platonrsquoun yazma tarzı ccediloğunlukla herhangi bir

tedbirin veya ccedilekincenin etkisi altına girmez Buna karşılık Phaidon Platoncu

ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuuml oumlğretisinin kaynağının gizli bir erginlenme topluluğu

olduğunu bu topluluğun kendine oumlzguuml dinicirc rituumlellerde bulunduğunu accedilıkccedila

soumlyleyen tek diyalogdur Son tahlilde Phaidonrsquoun kritik pasajlarından biri olan

69crsquode geccedilen aşağıdaki cuumlmleler Platonrsquoun ruh goumlruumlşuumlne kaynaklık eden bu

gizemli topluluğa oumlvguumlyle doludur

hellip oumllccediluumlluumlluumlk adalet cesaret ve aklı başındalığın kendisi de birer arınma

(καθαρμός) yoludur Bu durumda gizem dinlerini (τελετή) kuran insanlar

cahil kişiler olmasalar gerek Aslına bakılırsa bu kişiler uzun zaman oumlnce

ldquoher kim erginlenmeden ve tamamlanmadan Hadesrsquoe gider o kişi ccedilamurda

yatar her kim arınmış ve tamamlanmış varır oraya tanrılarla birlikte otururrdquo

derken bir şey ima etmektedirler (Phaidon 69c vd)

Phaidonrsquoun bu cuumlmleleri soumlzuuml edilen gizem dininin ldquoerginlenmerdquo kavramını

filozofluk yeteneğiyle ldquoarınmardquo kavramınıysa Platonik doumlrt temel erdemle

oumlrtuumlştuumlrme ccedilabasının accedilık bir ifadesidir Bu gizemli topluluğun kimler olduğu

sorusuna karşılıksa ancak bazı tahminler yuumlruumltuumllebilir Oumlrneğin yukarıdaki

cuumlmlelerde geccedilen genel duumlşuumlnceyi Pythagorasccedilılıkla oumlrtuumlştuumlrmemize imkacircn

veren ortak noktalardan soumlz edilebilir Benzer biccedilimde Platoncu erdemlerin birer

ldquoκαθαρμός yolurdquo olarak dillendirilmesi de kulaklarımızı Empedoklesccedili tınılarla

doldurmaktadır Fakat son tahlilde bu pasaj felsefenin bir gizem dininin

şablonunda bir erginlenme tarikatının rituumlelleriyle kavranışına oumlrnektir Tam da

bunu doğrulayacak biccedilimde paragrafın devamı şu şekildedir

Erginlenmeler sırasında soumlylendiği gibi Dinsel toumlrenlerde asa taşıyan

ccediloktur gerccedilek inanansa az Bence bu azınlıktaki kimseler doğru şekilde

felsefe yapanlardan başkası değildir (69d)

Her şeyden oumlnce yukarıdaki cuumlmlelerin diyalogun son kısmındaki ldquoHades

yolculuğurdquo miti iccedilin yalnızca bir hazırlık huumlkmuumlnde olduğu goumlzden

kaccedilırılmamalıdır Oumlte yandan bu hazırlık epeyi uzun suumlrer ve bizi belli gerccedilek bir

gizem kuumlltuumlne atıflarda bulunan ccedilok daha şaşırtıcı suumlrprizlerle bir suumlre daha

meşgul etmeyi suumlrduumlruumlr Oumlrneğin Hades yolculuğu bahsine gelmeden bu ruh

goumlruumlşuumlnuumln ruhgoumlccediluuml inancını benimseyenlere ait olduğu uumlstelik bu goumlruumlşuumln

63

kaynağının da ldquoeski bir oumlğretirdquo (παλαιός λόγος)23 olduğu alabildiğine duru

cuumlmleler sayesinde apaccedilık karşımızda belirir

Ruhun buradan oraya (Hadesrsquoe) gittiğini sonra buraya geri doumlnduumlğuumlnuuml

yani onun oumllenlerden doğduğunu dile getirir bu oumlğreti Yaşayanların

oumllenlerden yeniden doğdukları kabul edilirse bizim ruhlarımızın da orada

bulunmuş olması gerekmez mi Olmasalardı yeniden de doğamazlardı

(79c)

Sokratesrsquoin okur iccedilin yaptığı bu oumln hazırlıkların neticesinde Phaidonrsquoun mitik

esasını teşkil eden ve 107crsquoden itibaren başlayan Hades yolculuğu kısmına

geldiğimizde diyaloglardaki buumltuumln oumlte-duumlnya tasvirleri arasında en ilginccedil ve

gizemli olanıyla karşı karşıya kalırız Soumlz konusu mite goumlre oumlluumlmden sonra ruh

Hadesrsquoe doğru yola ccedilıkarken ona bir kılavuz yol goumlsterecektir Bu kılavuz onu

yaşarken ve oumllduumlkten sonra bir kelimeyle daima goumlzeten yanından ayrılmayan

kendi oumlzel daimocircnrsquoudur Her ruhun kendi daimocircnrsquou onu duumlnya hayatında

eylediklerine bakarak ya ccedilok kolay rahat bir yoldan veya ccedilok zor ccedilileli bir yoldan

Hadesrsquoe vardıracaktır Bununla birlikte ilginccedil olan bir başka nokta bu pasajlarda

oumlğretinin kaynağından hiccedilbir şekilde bahsedilmiyor olmasıdır Hatta aktarımlar

edilgin kipteki λέγεται fiiliyle yapılır ve bu soumlzlerin sahibi veya sahipleri hakkında

hiccedilbir malumat verilmez

Phaidonrsquoun oumlte-duumlnya tasviri soumlzgelişi Devletrsquoteki Er veya Phaidrosrsquotaki ruhun

yolculuğu gibi Platonik mitlere goumlre epeyi karanlık goumlruumlnebilir buna karşılık

gerccedilekten de ketum bir diyalog olduğunu soumlylemek guumlccediltuumlr Ccediluumlnkuuml yukarıda

soumlylediğimiz gibi satır aralarında mitin kaynağını daha ilk bakışta ccedilağrıştıran

veya ele veren bazı oumlgeler yine de mevcuttur Oumlrneğin arınmarsquonın bize ilk elden

anımsattığı Empedoklesrsquole gizem dini soumlzcuumlğuumlnuuml yanyana koyduğumuzda

akıllara gelecek ilk kaynak Orpheus tabletleridir24

23 Dikkat ccedilekici bir şekilde yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Devlet ve Yasalarrsquoda geccedilen oumlrneklere ek olarak Platonrsquoun anlatacağı ldquomitrdquo iccedilin μῦθος yerine λόγος soumlzcuumlğuumlnuuml tercih ettiği bir yer daha 24 Bernabeacute Derveni Papiruumlsuumlrsquonuumln ccedilok yıpranmış olan 6 suumltunundaki bir oumlte-duumlnya tasviri olan ldquohellipdualar ve kurbanlar ruhu yatıştırır magosrsquoların efsunu da yoluna ccedilıkan daimonrsquoları uzaklaştırır o daimonrsquolar ki intikam dolu ruhlardırrdquo dizesinde geccedilen daimonrsquola Phaidonrsquodaki Hades yolunun kılavuzu olan daimonrsquou eşleştirerek bu mitin Orfik koumlkenli olduğunu oumlne suumlrer (Bernabeacute 2013 s 129)

64

Platonrsquodaki bu tınıların Pythagorasccedilı ve Empedoklesccedili koumlkenlerine ilişkin

Jaegerrsquoin guumlccedilluuml tespitleri vardır Uumlstelik Jaeger Orpheusccedilu ruh anlayışının

yalnızca Platonrsquoda değil Aristotelesrsquote de belirgin olduğunu soumlyler ve felsefi

teolojinin Platon ve Aristotelesrsquoten itibaren tanrının varlığıyla ilgili rasyonel

arguumlmanlarını ruhla kutsal arasındaki manevi ilişkiye dayandırdığını beyan eder

Bu ruh goumlruumlşuumlnuumln gelişim suumlrecinin ilk doumlnemlerinde gizem oumlğretileri ve

erginlenme ayinleri olduğu fikrini Jaeger de paylaşmaktadır

hellip gizem dinine ilgi goumlsteren ilk duumlşuumlnce okulu Platonculuk değildi

Orpheusccedilu ruhgoumlccediluuml teorisine onu olağanuumlstuuml bir şekilde kendi

matematiksel araştırmalarıyla ilişkilendiren Pythagorasrsquota da

rastlanabileceği gayet iyi bilinmektedir Pythagorasccedilı yaşam kuralları buumltuumln

ayrıntılarıyla benzemese de Orpheusccediluların βίοςrsquounu hatırlatmaktadır (hellip)

Parmenides Herakleitos ve Empedokles Orpheusccediluluğun ruh teorisine

aşina olduklarını hissettirmektedirler (Jaeger 2011 s 130)

Bu tartışmalar ışığında Platonrsquoun Phaidonrsquoda ortaya koyduğu ruh anlayışının

koumlkeni evvelkine nispeten netlik kazanmış olur Oumlte yandan Olympos

panteonuyla accedilık biccedilimde ccedilelişen bu ruh anlayışı genel olarak diyaloglardaki

diğer ruh tasvirlerinde de varlığını belli eder ve mitlerin bir kısmında Olympik

oumlgelerden sıkccedila bahsedilmesi de bu gerccedileğin uumlstuumlnuuml oumlrtmez Jaeger de ldquoruhun

kutsallığırdquo oumlğretisinin koumlkenlerini sorguladığı bir yazısında bizim yukarıda

Homerik-Hesiodik ve dolayısıyla Olymposccedilu oumlğretilerden ayırarak vurguladığımız

ve temsilini Platonrsquoda verdiğimiz ruh anlayışının MOuml 6 yuumlzyılda başladığını oumlne

suumlrmektedir uumlstelik aynı ruh anlayışıyla Yunan mitlerindeki ruh anlayışı arasında

mevcut benzerliği de kabul ederek

Ruh hakkındaki Yunan mitleri felsefi anlayışın bir meyvesi değildi daha

ziyade (hellip) dinicirc hareketten kaynaklanmaktaydı Ne var ki felsefeyle

tamamen aynı doğrultudaydı Bu hareketin etkisi doumlrt başı mamur bir dinsel

dogmanın felsefe tarafından benimsenmesinden ziyade ruha ilişkin dinsel

inanccedilların entelektuumlel planda oumlzguumlrce dışavurumu şeklini aldı Bu her

haluumlkarda soumlz konusu inanccedilların felsefi duumlşuumlnceye kendini ifade

edebileceği yeni bir youmlnelim sağladığı anlamına geliyordu (Jaeger 2011 s

116)

Bu bir bakıma felsefi ruhbilimi ve teolojinin birincil kaynağının mitler olduğunun

tespitidir Nitekim aynı yazıda Jaeger yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Rohdeci ψυχή

anlayışını bilhassa Homeros bahsinde ele alırken eleştirel bir tutumla Homerik

65

ve yeni Yunanlı ndashyani Platonikndash ruh anlayışları arasında da bir benzerlik

yakalama arayışına girmektedir Eleştirisinin temel dayanağının ne olduğuna

gelince ndashilginccedil bir şekilde Odysseiarsquonın XI kitabına hiccedil değinmeksizinndash İlyadarsquonın

ilk beş dizesini kanıt olarak sunmakla yetinir Bu dizelere goumlre insanın ψυχήrsquosi

yani goumllgesi oumllduumlkten sonra Hadesrsquoe atılacak ldquokendisirdquo (αὐτός) ise kurda kuşa

yem olacaktır (i3-5) Bununla birlikte Jaeger yukarıda sorun hacircline getirdiğimiz

konuyla paralel biccedilimde Homerosrsquoun duumlnyasında insanın Hadesrsquoe ψυχή olarak

mı yoksa başka bir varlık olarak mı gittiğinin yeterince aydınlatılmadığını kabul

eder Nitekim yukarıda soumlylediğimiz gibi

Bizim ldquoruhrdquo ldquobilinccedil şuurrdquo olarak adlandırdığımız ve sonraki Yunanların da

ψυχή soumlzcuumlğuumlnden anladıkları şeyi ifade etmek iccedilin Homeros hiccedilbir zaman

bu soumlzcuumlğuuml kullanmaz O bunu θύμος soumlzcuumlğuumlyle veya kalbe diyaframa

veya insanın duygusal veya iradi tepkileriyle ilgili başka organlara işaret

eden soumlzcuumlklerle ifade eder Buna karşılık ψυχή soumlzcuumlğuuml ccediloğu zaman

yaşayan insanlarla ilgili olarak yaşam anlamında kullanılır (Jaeger 2011

s 117)

Boumlyleyken yeni Yunan ψυχήrsquosinin temsili olarak goumlrduumlğuumlmuumlz Platonrsquoda ruhun

oumlluumlmsuumlzluumlğuumlnuuml ve dolaşımını anlatan bir diğer oumlte-duumlnya tasviri olan Devletrsquoin X

kitabındaki Er mitinin (614b-621d) Homerosrsquoun aksine bu konuda son derece

accedilık ve net olduğu soumlylenebilir Her şeyden oumlnce tıpkı Phaidonrsquodaki Hades

yolculuğu gibi Er hikacircyesi de bizzat ldquoruhun yolculuğurdquo uumlzerine kurulmuş bir

anlatıdır Platonrsquoun bu mitlerin neredeyse her yerinde ψυχή soumlzcuumlğuumlnuuml oumlzne

olarak kullanması oumlte duumlnyaya giden varlığın insanın ruh yanı olduğuna dair

buumltuumln şuumlpheleri ortadan kaldırmıştır Aynı durumdan uumlstelik en kuumlccediluumlk bir

teredduumlte kapılmaksızın Phaidrosrsquoun 245 pasajında başlayan yolculuk bahsinde

de soumlz edebiliriz

Phaidon mitinde olduğu gibi Errsquodeki oumlte-duumlnyanın da Orpheus tabletlerinde

anlatılanla benzerliği dikkat ccedilekicidir Guthrie Platonrsquoun yeraltı duumlnyasıyla altın

tabletlerdeki yeraltı duumlnyası arasındaki benzerlikleri bir bir sıraladıktan sonra her

ikisindeki dini imgelerin rahatlıkla birbirleriyle eşleştirilebileceğini oumlne suumlrer

(Guthrie 1952 s 177) Nitekim Orfik ruhun doumlnguumlsuuml Platonrsquoun Errsquode anlattığına

ccedilok benzer biccedilimde Hadesrsquoe gidip hesaplar goumlruumllduumlkten sonra yeniden

66

yaşayanların duumlnyasına doumlnme ve bu doumlnguumlnuumln ebediyen tekrarlanması uumlzerine

kuruludur 474 Orfik fragman aşağıdaki gibidir

Bunlar Mnemosynersquonin eseridir Ruh Hadesrsquoin iyi yapılı koumlşkuumlne gitmek

uumlzere yoldayken sağında bir pınar goumlruumlr ve pınarın başında beyaz bir servi

ağacı dikilidir Burada ruhlar aşağılara inerek kendilerini ferahlatırlar Fakat

bu pınarın yakınından bile geccedilmemelisin az sonra Mnemosynersquonin

goumlluumlnden fışkıran tatlı suyu goumlreceksin Goumlluumln kıyısında muhafızlar

beklemektedir ve sağlam bir basiretle sana ne diye kasvetli Hadesrsquoin

karanlıklarında gezindiğini sorarlar Onlara de ki ldquoBen Yerrsquole yıldızlı Goumlkrsquouumln

ccedilocuğuyum susuzluktan oumllmek uumlzereyim Yol verin de inip Mnemosynersquonin

goumlluumlnden tatlı sularını iccedileyimrdquo Onlarsa emin olmak iccedilin yeraltının

kraliccedilesine danışacaklar ardından iccedilesin diye sana Mnemosynersquonin tatlı

sularından verecekler Boumlylece suyu iccediler iccedilmez sen de diğer erginlerin ve

ermişlerin yuumlceliğe yuumlruumlduumlğuuml kutsal yola gireceksin

Altın tabletlerdeki bu fragmanla Er miti arasında unutma-anımsama ikiliği yol

kenarında beliren ve pınarlara inen sapaklar iccedilince unutmaya veya anımsamaya

yol accedilan pınar suları ruhlarda şiddetli susuzluğa yol accedilan yuumlruumlyuumlşler ortak oumlgeler

arasında sıralanabilir

Bununla birlikte Phaidonrsquodaki ruh anlatısıyla Devlet ve Phaidrosrsquotaki muadilleri

arasındaki bir gizemlilik farkından soumlz etmemiz luumlzumludur ki bu ancak Platon

felsefesinin kendi sınırları iccedilinde ruh tasvirleri arasındaki bir gerilim olarak ele

alınabilir Bu meselede ldquogizemrdquo oumlğesinin oumlnemli olmasının nedeni Phaidonrsquoda

yer yer beliren oumlte-duumlnyanın ne menem bir yer olduğuna ilişkin kararsızlık ve

habersizliktir25 Buna karşılık Devletrsquoteki ruh miti alabildiğine accedilık mitik

duumlşuumlnuumlşuumln buumltuumln imkacircnlarından yararlanan rahat bir soumlylev olarak karşımıza

ccedilıkar Phaidonrsquodaki Hades yolculuğu pek ccedilok karanlık oumlrtuumlk belirsiz ve uumlrkuumltuumlcuuml

nokta barındırmasına karşılık Er miti oumlte duumlnyanın haritasını bile ccedilizmemize

olanak verecek accedilıklık ve netlikte bir anlatıma uumlsluba sahiptir Koumltuuml ve iyi

davranışların cezası ve muumlkacircfatı accedilıkccedila anlatılmakla kalmaz yine bu mit

bağlamında ve X kitapta ruhun kaccedil yıllık suumlrelerle oumlluumller yurdunda kalıp yeniden

yaşayanların duumlnyasına doumlneceği bile hesaplı biccedilimde verilir Oysa Phaidon

erdemli yaşamayı daha ccedilok bir ldquoumutrdquo uumlzerine kurulmuş biccedilimde oumlnermektedir

25 Aynı bilinmezci tavrı Savunmarsquonın son cuumlmlesinde de accedilıkccedila goumlrebiliyoruz ldquoAyrılma vakti geldi ben oumllmeye siz yaşamaya Bizim iccedilin hangisinin daha iyi olduğuna gelince tanrıdan başka hiccedil kimseye accedilık değildirrdquo (42a)

67

Sevgili Simmias işte bu anlattıklarımızdan dolayı erdemli ve aklı başında

bir yaşam suumlrmek iccedilin her şeyi yapmak gerek Ccediluumlnkuuml oumlduumll (ἆθλον) guumlzel

umut (ἐλπὶς) buumlyuumlktuumlr Ama her şeyin tamı tamına benim şimdi anlattığım

gibi olduğunu inatla savunmak da akıl sahibi bir adama yakışmaz Fakat

madem ruhun oumlluumlmsuumlz olduğu ortaya ccedilıktı o zaman ruhlarımızın ve onların

meskenlerinin de boumlyle ya da buna benzer olması olasıdır bence dahası

boumlyle olduğuna inanmak goumlze alınması gereken bir risktir Guumlzel bir risktir

(κίνδυνος) bu kişi bunları sihirli soumlzlermişccedilesine kendine tekrar etmelidir

Oumlykuumlyuuml (μῦθος) bu kadar uzatarak anlatmamın nedeni de budur (114c

vd)26

Oumlte-duumlnyadaki ceza ve oumlduumll konularında hiccedil de emin olunamamakla birlikte Orfik

oumlğelerin ccedilok belirgin olması bakımından diğerlerinden ayrılan bu Phaidon mitini

Platonrsquoun yukarıdaki paragrafta goumlrduumlğuumlmuumlz gibi boumlyle sahipsiz bırakmasına

karşılık Gorgiasrsquoın son kısmında yine Sokratesrsquoin ağzından anlattığı bir oumlte-

duumlnya mitine başlarken şu cuumlmleyi okuruz

Kulak ver o hacirclde Hani gerccedilekten iyi λόγοςrsquolar iccedilin derler ya Herhalde sen

bunun μῦθος olduğunu duumlşuumlneceksin bense λόγος Ccediluumlnkuuml anlatacaklarımı

hakikat gibi anlatacağım (523a)27

Her ne kadar ilk cuumlmlede Homerosrsquoun adı anılıyorsa da bu mitin kesin kaynağı

belli değildir Bununla birlikte Gorgiasrsquota da Orpheus kuumlltuumlne accedilıkccedila atıfta

bulunan bazı yerler de vardır oumlrneğin 493arsquoda ldquoBilgelerden işittiğime goumlrehelliprdquo diye

başlayan ve ldquobedenin mezar olduğurdquo28 youmlnuumlndeki Orpheusccedilu ilkeden yola ccedilıkan

hikacircye boumlyledir Bu konuda Olympiodorosrsquoun tespiti şoumlyledir

Sokrates diyor ldquoEuripides yaşamak oumllmektir der oumllmek de yaşamakrdquo

Demek ki ruhun bedene hayat verebilmek iccedilin hayatsızlıktan da pay

alması gerekiyor (hellip) Pythagorasccedilıların bu duumlşuumlnceleri semboliktir kuumlccediluumlk

bir mit olarak şu cuumlmleden doğar ldquoŞimdi burada oumlluumlyuumlz bir mezarda

kapatılmış olarakrdquo (akt Uždavinys 2011 s 94)

Phaidon Devlet Gorgias ve Phaidros Platonrsquoun ruhun tasviri ve oumlzelliklerini farklı

bakımlardan tartışma konusu edindiği diyaloglardır Oumlte yandan bunlardan ilk uumlccedil

tanesi ruhun yalnızca oumlzelliklerinden bahsetmekle kalmayıp oumlte-duumlnya

yolculuğuna da mitler vasıtasıyla değindikleri iccedilin Phaidrosrsquotan ayrılırlar

26 Platon bu defa sahiplendiği ve doğruluğunu kanıtlamaya ccedilaba harcadığı mitlerde her zaman yaptığını yapmıyor ve λόγοςrsquou değil μῦθοςrsquou tercih ediyor 27 Mit-hikacircye soumlzcuumlğuumlnuuml karşılamak iccedilin μῦθος yerine λόγοςrsquoun tercih edildiği bir yer daha 28 Orfik Pythagorasccedilılardan bir kelime oyunu olarak uumlnlenmiş meşhur σῶμα σῆμα (ndashbeden mezardır) soumlzuumlne atıf

68

Dolayısıyla Phaidrosrsquotaki kanatlı atların ccedilektiği araba mitini bu başlık altında ele

almamız gereksizdir Bununla birlikte Phaidon Devlet ve Gorgias ruha ilişkin

mitlerin Phaidrosrsquotaki gibi diyalektik youmlnteme yardımcı birer ldquometaforrdquo olarak işe

koşulduğu diyaloglar değildir Her uumlccedil diyalogda da birbirleriyle aralarındaki

belirgin farklara ve ccedilelişik goumlruumlnen tasvirlere rağmen birer oumlte-duumlnya imajı inşa

edilmiştir Oumlte yandan her uumlccedil diyalogda da Homerik ve Olymposccedilu ruh

anlayışından buumlsbuumltuumln farklı biccedilimde ruh insanın asıl ve oumlluumlmsuumlz yanı olarak bu

duumlnyayı olduğu gibi oumlte-duumlnyayı da gezinen bir oumlge olarak betimlenmiştir

Uumlccedil diyalogda da goumlruumllduumlğuuml uumlzere deney ve goumlzlemin oumltesindeki ldquobilgirdquo alanının

nesnelerinden biri olan oumlte-duumlnya Platonrsquoun felsefesinde mitten başka hiccedilbir

dayanağı olmayan bir kurucu oumlge olarak merkezicirc oumlneme sahiptir Oumlte-duumlnya

Platonrsquoun felsefesindeki bu goumlz ardı edilemeyen oumlnemini elbette Platoncu

anamnesis temelli epistemolojinin uumlzerinde inşa edildiği ruhgoumlccediluuml oumlğretisine

borccedilludur Yukarıda goumlruumllduumlğuuml gibi bu oumlğretinin esas kaynağı Orpheusccediluluk

olduğuna goumlre soumlylediklerimizden ccedilıkan sonucu bir cuumlmleyle şu şekilde

oumlzetleyebiliriz Orfik oumlğretiler yani mit bir başka ifadeyle mitoloji yaklaşımı

Platonrsquoun felsefesinin buumltuumln katmanlarında buumlyuumlk bir etkiye sahiptir ve bu

felsefenin esasını teşkil etmektedir

Platonrsquoun ψυχή kavrayışı etrafında geliştirdiğimiz bu mitler tartışmasının bir diğer

sonucu da onun mitoloji yaklaşımının yani mitolojiye yuumlklediği işlevlerin sabit

olmadığı zaman zaman değişikliğe uğradığı veya Platonrsquoun kendisi tarafından

revize edildiğidir Tıpkı mitleri Orpheus ilahilerinden veya kadim Hint

geleneklerinden esinlenerek alıp değiştirdiği kendi felsefesine uyarladığı ve

yeniden yazdığı gibi yaptığı her mit yorumunda mitoloji yaklaşımı ve mitolojiye

yuumlklediği işlev de değişikliğe uğramış yazar tarafından diyalogların temaları

bağlamında tartışmanın birbirinden farklı yuumlklerini taşıyabilecek duruma

getirilmiştir Platonrsquoda zaman zaman oumlrneğin Homerik goumlruumlnen fakat ψυχήrsquoyi

Orpheusccedilu bir kavrayışla ele alan mitler goumlrmemizin asıl nedeni de budur

Bununla benzer bir başka duruma oumlrnek olması bakımından hemen uumlstteki

Gorgias cuumlmlesiyle (523a) yukarıdaki sayfalarda dipnotlarla dikkat ccedilektiğimiz ve

Devlet 373d Yasalar 676b ve Phaidon 79brsquode geccedilen cuumlmlelerde ldquohikacircyerdquo

69

soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγος tercihinin yapılmış olması buna karşılık yine

uumlstteki Phaidon 114c vdrsquoda geccedilen cuumlmledeyse tam tersine bu kez aynı soumlzcuumlk

iccedilin λόγος yerine μῦθοςrsquoun tercih edilmesi Platonrsquoun mitoloji yaklaşımının

geccedilirdiği değişimleri daha anlaşılır kılması bakımından oumlnemlidir

Son tahlilde Platonrsquoun mitlerinin oumlte-duumlnya tanrı ve din bakımlarından analizi

aynı ve benzer mitlerin politika bakımından analizi iccedilin yapılabilecek en faydalı

hazırlıklardan biridir Ccediluumlnkuuml bu incelemeler Platonrsquoun ἀγοράrsquosında bilge oumllccediluumlluuml

yiğit ve nihayet adil goumlzuumlyle bakılmaya layık olan καλὸς κrsquoἀγαθός bir Yunan

yurttaşını anlamamızı kolaylaştırmıştır Boumlylelikle Platonrsquoun bu erdemli yurttaş

iccedilin oumlngoumlrduumlğuuml politik duumlzenin koumlkeninde yatan bazı mitleri incelemeye sıra

gelmiştir

b) Platonrsquoun teolojisi Yeni ruh kavrayışından yeni tanrı kavrayışına

Jaegerrsquoe goumlre bir Abstraktbildung olan antik Yunan φύσιςrsquoinde ifadesini bulmuş

her şey tanrılarla doludur oumlnermesi aradan geccedilen iki yuumlzyılın ardından Platonrsquoun

Yasalarrsquoında (899b) ldquotarihsel bir anlamrdquo bulur (Jaeger 2011 s 41) Jaegerrsquoin

arguumlmanlarına bakıldığında Platonrsquoun bu referansını tanrıyı ndashdaha geniş bir

anlamda tanrısal olanındash başlangıccedilsız-sonsuz bir varlık olarak kavrayan yeni

ldquorasyonelrdquo İyonya teolojisinin antik Yunan felsefesindeki kabul belgesi olarak

değerlendirdiği anlaşılır Gerccedilekten de Yasalarrsquoın soumlz konusu pasajında Thalesrsquoin

cuumlmlesi birebir alıntılanmıştır fakat Platonrsquoun soumlz konusu pasajdaki akıl

yuumlruumltmesi ὕδωρ veya genel anlamda ἀρχή bahsinden hayli uzak bir yere duumlşer

Dahası Platonrsquoun Thalesrsquoe yaptığı referans goumlk cisimlerinin tanrısallığına

ilişkindir

Soumlz konusu pasajda goumlk cisimleri buumltuumln lsquoiyirsquoler (ἀγαθαὶ) ve buumltuumln erdemlerin

taşıyıcıları (πᾶσαν ἀρετήν) olarak tanrılarla bir tutulmaktır onlar bu cisimlerin

iccedilinde (ἐν σώμασιν) goumlklerin duumlzenleyicisi olarak vardır (ἐνοῦσαι) ne tarzda

70

varolduklarına gelince ya yaşayan varlıklar (εἴτε hellip ζῷα ὄντα) veya başka

biccedilimlerde (εἴτε ὅπῃ τε καὶ ὅπως)

Cuumlmle bazı bakımlardan muğlaktır Biz tanrıların goumlksel cisimlerde bulunan

ψυχαὶ ve duumlzenleyici varlıklar olduğundan eminizdir buna karşılık εἴτε hellip εἴτε

yapısından anlaşıldığı uumlzere onların bu cisimlerdeki bulunma tarzlarından emin

olamayız Oumlte yandan ccedilok dikkat ccedileken bu bilinmezciliğine rağmen soumlz konusu

cuumlmle 5 yuumlzyıl Atinarsquosında egemen olan dinin goumlk cisimlerine tanrısallık atfetme

geleneğini guumlccedilluuml biccedilimde seslendirmektedir Nitekim soumlzler Atinalı Yabancırsquonın

ağzından doumlkuumlluumlr ve meydan okuyan bir uumlsluptadırἔσθ᾽ ὅστις ταῦτα ὁμολογῶν

ὑπομενεῖ μὴ θεῶν εἶναι πλήρη πάντα (ndashboumlyleyken her şeyin tanrılarla dolu

olmadığı fikrini benimseyecek kim vardır)

Bu meydan okumanın oumlrneğin yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz ve Atinarsquodan

kaccedilmasıyla sonuccedillanan ldquoguumlneşin alevde kızdırılmış bir maden kuumllccedilesi olduğurdquo

tezinden oumltuumlruuml Anaksagorasrsquoa hitaben yapıldığı duumlşuumlnuumllebilir (Kranz 1994 s

145) Veya tanrıların bilinebilir felsefece duumlşuumlnuumllebilir varlıklar olduğunu

reddeden sofist Protagoras da akıllara gelebilir Bir başka ihtimal olarak

diyaloglarda hiccedilbir şekilde adı geccedilmeyen ve Laertiosrsquoun aktardığına bakılırsa

bizzat Platon tarafından kitapları yakılmak istenen Demokritosrsquotan da (Laertios

2013 ix40) soumlz edebiliriz Ancak bunların hepsi de Platonrsquoun artık uzağında ve

geccedilmişindeki duumlşuumlnuumlrlerdir Gerccedilekte yine ψυχή etrafında doumlnen bu tartışmanın

nirengi noktasını meydana getiren bu cuumlmlede Platonrsquoun isim vermeden meydan

okuduğu filozof ccedilok daha yakınındadır Aristoteles

Bilindiği gibi Ruh Uumlzerinersquonin I kitabı ruha başka bir varlık tarafından hareket

ettirilme ve kendi kendine hareket etme niteliklerini yuumlkleyen antik Yunan duumlşuumlnuumlr

ve ekollerinin eleştirisine ayrılmıştır Aristoteles bu eleştirilerden bazılarını accedilıkccedila

isim vererek bazılarını da isim vermeden yapar Platon da ismini vermeyerek

eleştirdiği filozoflardan biridir ancak yine de yuumlzeysel bir Platon bilgisine sahip

herhangi bir okur bile soumlz konusu paragrafları okurken yapılan işin sert bir Platon

eleştirisi olduğunu fark etmekte gecikmeyecektir Her şeyden oumlnce eleştiri

Thalesrsquoin yukarıda geccedilen meşhur cuumlmlesi etrafında gelişir ve Aristoteles bu

goumlruumlşe katılan filozofları hedef alır gibi davranarak şunları yazar

71

Bazıları da onun (ruhun) evrende (ἐν τῷ ὅλῳ) ve eriyik biccedilimde (μεμῖχθαι)

karışmış olduğunu soumlylerler ki bunların başını herhalde her şeyin tanrılarla

dolu olduğunu soumlyleyen Thales ccedilekmektedir Ancak bu goumlruumlşuumln de bazı

accedilmazları var Nitekim ruh havada veya ateşteyken bir canlı meydana

getirmiyor (οὐ ποιεῖ ζῷον) ama bunların karışımındayken meydana

getiriyor ve uumlstelik onlar birincilerdekini ikincilerdekinden daha uumlstuumln

goumlruumlyorlar Yine buradan hareketle dediklerine goumlre havadaki ruhun

neden canlılardakinden daha uumlstuumln ve daha oumlluumlmsuumlz olduğunu da sorarız

(Ruh Uumlzerine 411a)

Batı duumlnyasındaki bazı uumlnluuml ccedilevirilerden ve eleştirel basımlardan anlaşıldığı

kadarıyla Platonrsquoun Yasalar 899brsquodeki Thales referansı her soumlz konusu

edildiğinde Aristotelesrsquoin bu paragrafını hatırlatmak alışılagelmiş bir tutumdur

Oumlte yandan bazı felsefe tarihccedilileri iccedilin bu cuumlmlelerin muhatabı doğrudan

doğruya Jaegerrsquoin Yasalar ve Epinomisrsquoteki kavrayışla bir tuttuğu ldquorasyonelrdquo

İyonya teolojisidir Fakat bununla birlikte Aristotelesrsquoin bu eleştirisinin Platonrsquou

hedef aldığına ilişkin elimizdeki tek belge Thalesrsquoin cuumlmlesi olamaz Nitekim Ruh

Uumlzerinersquode bu eleştirinin hemen oumlncesindeki cuumlmlelere bakıldığında yine

Platonrsquoda goumlrmeye alışık olduğumuz diğer bir grupla Orpheusccedilularla karşılaşırız

Aristoteles 410brsquode ruhun doğadaki bazı oumlgelerden oluştuğu ve her durumda

hareket ettirici olduğu29 youmlnuumlndeki goumlruumlşleri eleştirdikten sonra benzer bir itirazın

akıl (νοῦς) ve algılama yetisinin (αἰσθητικόν) oumlgelerden geldiğini duumlşuumlnenler iccedilin

de yapılabileceğini soumlyler nitekim bitkiler de oumlgelerden meydana gelmiş

olmasına karşılık hareket etme ve algılama yetileri yoktur Dolayısıyla

Aristotelesrsquoin vardığı sonuca goumlre Thales ve bu cuumlmlesinin ardından giden

duumlşuumlnuumlrlerin iddiaları buumltuumlnluumlkluuml bir ruh kavramı iccedilin değil ruhun yalnızca bazı

tuumlrleri iccedilin geccedilerlidir Orpheusccedilulukla ilgili paragraf bu ccediloumlzuumlmlemenin hemen

ardından başlar

Aynı durum Orpheusccedilu denilen şiirlerdeki bazı duumlşuumlnceler iccedilin de soumlz

konusudur Nitekim bunların soumlylediğine goumlre ruh tıpkı soluklanan

canlılarda olduğu gibi ruumlzgarlarla taşınarak evrenin iccedilinden geccedilermiş Ama

bu durum bitkiler iccedilin ve soluklanmayan bazı hayvanlar iccedilin hiccedil de geccedilerli

29 Aristotelesrsquoe goumlre onların bu soumlyledikleri ruhun her durumu iccedilin geccedilerli değildir (οὐ περί πάσης λέγουσι ψυχῆς) Ccediluumlnkuuml ldquoalgılayanlarınrdquo hepsi hareketli değildir oumlrneğin bazı hayvanlar oldukları yere sabittirler (μόνιμα hellip κατὰ τόπον) Bu durumda ruhun her durumda hareket ettirici olduğu iddiası ccediloumlker ccediluumlnkuuml hareket ruh kavramının geneline yuumlklenememekte olup yalnızca hayvanları hareket ettiren bir formuna oumlzguumlduumlr

72

olmaz bu duumlşuumlnceyi savunanlar bunu goumlzden kaccedilırırlar (Ruh Uumlzerine

410b)

Orpheusccedilu ruh oumlğretisinin ve Thalesccedili her şey tanrılarla doludur oumlnermesinin bu

şekilde ardarda gelmesinden anlaşıldığı gibi Aristoteles doğadaki oumlgelerin ruhun

taşıyıcısı olduğu veveya ruhun doğadaki oumlgelerden geldiği iddiasını canlı ve

cansız varlıklardan oumlrneklerle ccediluumlruumltmeye ccedilalışırken Orpheusccedilulukla İyonya doğa

duumlşuumlncesini aynı kategoriye koyarak anlamıştır Ancak Thalesrsquoin doğa

duumlşuumlncesiyle Orpheusrsquoun ruh oumlğretisinin tek bir ortaklığından soumlz edilebilir o da

Platonrsquodur Bu itibarla Aristotelesrsquoin ruh kavrayışının Platonrsquounkiyle karşı karşıya

geldiği noktada Orpheusccedilu ve İyonyalı ruh kavrayışlarının ccedilakıştığı yer olan

Timaios bir kelimeyle ψυχὴ κόσμου bulunmaktadır

c) Timaiosrsquota ldquoEvrenin Ruhurdquo

Timaios Platonrsquoun mitlerinden soumlz edildiğinde akla gelen ilk diyaloglardan biridir

ve bu hiccedil de haksız bir şoumlhret sayılmaz En az Devletrsquoin X kitabı Şoumllen ve

Phaidros kadar o da mitik zenginliğiyle dikkat ccedileker Bununla birlikte Timaiosrsquoun

mitleri Platonrsquoun bu ccedilalışmada soumlzuumlnuuml ettiğimiz mitolojik yaklaşımını belirgin ve

anlaşılır kılmak adına sunduğu imkacircnlardan oumltuumlruuml pek ccedilok diyalogu aşarak oumln

plana ccedilıkar Her şeyden oumlnce Timaiosrsquoun etrafında oumlruumlntuumllendiği asıl tema

kosmosrsquotur ve bilindiği gibi bu mitolojinin araştırma konuları arasında ccediloğu

zaman ilk sıraları işgal eder

Bununla birlikte Timaiosrsquotaki Sokrates bizim alışık olduğumuz gibi alaycı

rahatsız edici karşısındakini konuşmaya zorlayan ve suumlrekli sorular sorarak

yanlışları duumlzelten Sokrates değildir Aksine pek suskundur ve koumlşesine ccedilekilmiş

hacirclde Timaiosrsquoun uzun soumlylevini dinler Hatırlanacağı gibi Protagorasrsquota uzun

soumlylevlere dayanamayıp toplantıyı terk etmeye davranan Gorgiasrsquota tartışmak

iccedilin karşılıklı soru-cevap youmlntemini şart koşan da aynı Sokratesrsquoti

Sokratesrsquoin Timaiosrsquotaki suskunluğu Sofistrsquote ve Theaitetosrsquota da sergilediği

soumlylenecek olsa bunun sebebi her iki diyalogda da tek bir karakterin değil ikişer

73

karakterin ve uzun soumlylevler biccediliminde değil karşılıklı soru-cevap youmlntemiyle

yaptığı tartışmaları dinlemiş olmasıdır

Bununla beraber Timaiosrsquoun giriş kısmında Devlet diyalogu hakkında hayli uzun

konuşan Sokratesrsquoin soumlzlerini bitirirken kendi goumlrevini yerine getirdiğini ndashkurguya

goumlre orada bulunanlara oumlnceki guumln iyi bir devlet ve yurttaşları hakkında buumltuumln

bildiklerini anlatmıştırndash ve şimdi de aynı şeyi Timaios Kritias ve Hermokratesrsquoten

beklediğini soumlylemesi Platon tarafından bu suskunluğun nedeni olarak

goumlsterilmektedir (20c)

Timaiosrsquola ilgili bir diğer dikkat ccedilekici nokta başkarakter Timaiosrsquoun kim olduğuyla

alakalı soru işaretleridir Bazı antik duumlşuumlnuumlrlere goumlre gerccedilekten yaşamıştı

oumlrneğin Cicero De Re Publicarsquoda ondan gerccedilek biri gibi soumlz etmekle kalmaz

Sokratesrsquoin İtalyarsquoya gelerek onunla soumlyleştiğini aktarır (Cicero 2006 i16)30

Sokrates onu Lokroslu bir devlet adamı ve filozof olarak tanıtır her iki alandaki

başarılarını yere goumlğe sığdıramaz Bununla beraber Timaiosrsquoun bu diyalogdaki

geometri ve felsefe tarzı tarihin her doumlneminde Platon okurlarına onun

Pythagorasccedilı bir filozof olduğunu duumlşuumlnduumlrmuumlştuumlr Hatta Laertius onun aslında

Pythagorasrsquoın oumlğrencisi Philolaos olduğu rivayetini iki farklı kaynaktan aktarır

Philolaos maddesindeki ilgili paragraf şoumlyledir

Bir tek kitap yazmıştır Hermipposrsquoa goumlre bir yazar filozof Platonrsquoun

Sicilyarsquoya Dionysosrsquoun yanına geldiğinde Philolaosrsquoun akrabalarından kırk

guumlmuumlş İskenderiye minasına bu kitabı aldığını ve Timaios adlı eserini buna

dayanarak yazdığını soumlyluumlyormuş Bazıları da Platonrsquoun bu kitabı

Dionysosrsquotan Philolaosrsquoun oumlğrencilerinden bir delikanlının hapisten

ccedilıkmasını sağladığı iccedilin aldığını soumlylerler (Laertius 2011 viii85)

Timaiosrsquoun gerccedilek kişi olduğunu kesin dille reddeden Cornford ise duumlşuumlncesini

Platonrsquoun anlattığı oumllccediluumlde başarılı bir felsefeci ve devlet adamının hiccedilbir tarih

kaydında iz bırakmamış olmasının imkacircnsızlığına dayandırır (Cornford 1997 s

2)

30Timaios diyalogu ndashkurguya goumlrendash Atinarsquoda geccedilmektedir

74

Oumlte yandan Platonrsquoun Timaios adlı bu devlet adamı ve filozofu ldquoLokroslurdquo diye

tanıtması (20a) mitik bir kahraman olan Lokrosrsquola birlikte duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde

kurgusal bir figuumlr olma ihtimali daha da guumlccedillenmektedir Nitekim bilindiği gibi

Timaiosrsquola yalnızca Platonrsquoun iki diyaloğunda Timaios ve Kritiasrsquota karşılaşırız

Bu diyalogların her ikisinde de Deukalion miti soumlz konusu edilmektedir Oumlte

yandan Plutarkhosrsquoun bu bilgileri goumlz oumlnuumlnde bulundurarak okuyacağımız bir

Moralia paragrafında şunlar yazıyor

Lokrosların tahta koumlpeği ne anlama geliyor Lokros Fuskiosrsquoun Fuskios da

Amphiktionrsquoun oğluydu Lokrosrsquola Kabyarsquodan Opos doğmuştu Opos

babasıyla yarışa kalkıştı bunun uumlzerine kacirchine gitti arkasına pek ccedilok

yurttaşı alıp goumlccedil ederek yeni bir şehir kurma işini danıştı Tanrı ona tahta

bir koumlpek tarafından ısırılacağı yere şehir kurmasını soumlyledi Lokros denizi

aşıp karşı kıyıya ulaşınca bir dikenli ccedilalıya (κυνόσβατος)31 bastı ve orada

ağrıdan kıvranarak guumlnler geccedilirdi Bu suumlrede etrafı tanıdı ve daha

sonrasında Ozolai Lokroslarının yurdu olan Fuskus ve Huanteiarsquoyı kurdu

(Plutarch 1957 294e-s 193)

Plutarkhosrsquoun Lokrosrsquoun dedesi olduğunu soumlylediği Amphiktionrsquoun ise Yunan

Nuhrsquou Deukalionrsquoun Pyrrharsquodan doğan oğlu ve aynı zamanda Prometheusrsquoun da

torunu olduğunu Apollodoros bize Bibliothekarsquosında bildiriyor (Apollodorus

1921 i72)

Başka bir deyişle mitik kaynaklar bize Timaiosrsquoun geldiği şehir olan İtalyarsquonın

guumlneyindeki antik Lokrosrsquoun Deukalionrsquoun torunları tarafından kurulduğunu

anlatmaktadır Bununla beraber Timaios karakterinin etrafında kurduğu iki

diyaloga bakınca Platonrsquoun bu mitten habersiz olması olanaksız goumlruumlnmektedir

Sonuccedilta bu derinlikte mitik oumlgelerle oumlruumlluuml Timaios iccedilin kullanılan ldquodiyalogrdquo başlığı

yalnızca biccedilimsel oumlzelliğine atıfla anlamlı olabilir Timaiosrsquoun kurgusu oumlteki

diyalogların aksine diyalektik youmlntemle ccedilatılmamıştır Sokratesrsquoin soumlzuuml kendisine

bırakmasıyla 27crsquoden itibaren ndashSthephanus numaralandırmasına goumlrendash 65 sayfa

boyunca konuşur ve diyalog bu uzun soumlylevle sona erer Timaiosrsquoun soumlylevi

diyalogun geri kalan kısmının yaklaşık altı katı uzunluğa karşılık gelmektedir ve

kesildiği tek yer Sokratesrsquoin soumlylediği şu soumlzlerdir

31 Yuncanca soumlzcuumlk birebir ccedileviriyle koumlpek ccedilileği Kehanetin Oposrsquou ısıracağını haber verdiği tahta koumlpek (ξυλίνη κύων) meğer ayağına dikenleri batan bu ccedilalıymış

75

Pek iyi şeyler soumlyledin Timaios Baştan sona hepsini senin buyurduğun

(κελεύεις) şekilde kabul etmemiz gerekiyor Yaptığın bu giriş konuşmasını

hayranlıkla benimsiyoruz luumltfen bizim iccedilin meseleyi sonuna kadar konuş

(29d)

Timaiosrsquoun her soumlzuumlnuuml kayıtsız şartsız kabul ettiğinin beyanı olan bu soumlzlerin

ardından Sokrates sessizliğe goumlmuumlluumlr ve boumlylelikle Lokroslunun anlatacağı buumltuumln

mitler onun dolayısıyla Platonrsquoun himayesine girmiş olur Bununla beraber

Timaiosrsquoun anlattıklarının mit mi yoksa hakikat mi olduğu konusunda Sokratesrsquoin

daha accedilık bir cuumlmlesini de bu soumlzlerin birkaccedil sayfa gerisinde işitiriz Kritias

Sokratesrsquoe şoumlyle seslenir

hellip Bize duumln μῦθος iccedilinde tarif ettiğin yurttaşları ve devleti buguumln burada

hakikatte varolan bir şeye doumlnuumlştuumlreceğiz ve senin duumlşlediğin o devletin

rahibin (ὁ ἱερεύς) anlattığı atalarımızın gerccedilek devleti olduğunu

soumlyleyeceğiz İkisi her bakımdan birbirine tam uyacak ve biz senin

anlattığın yurttaşların eskiden gerccedilekten de yaşadıklarını soumlylerken

sesimizdeki uyum hiccedil bozulmayacak Şimdi hikacircyemizin (λόγος) akla uygun

(κατὰ νοῦν) olup olmadığına bakalım Sokrates ccediluumlnkuuml değilse yerine

anlatacak başka bir şey bulmamız gerekiyor (26c-d)

Ve Sokratesrsquoin Kritiasrsquoa verdiği coşkulu karşılık

Buguumln adına kurbanların kesildiği tanrıccedilaya32 bu denli yaraşır bir hikacircye

olduğuna goumlre başka ne konuşalım ki Uumlstelik bu uydurulmuş bir μῦθος

değil bizim iccedilin her bakımdan hakikatle oumlrtuumlşen bir λόγος olacak (26e)

Platonrsquoun Sokratesrsquoe soumlylettiği bu soumlzler tam 65 sayfa boyunca hiccedilbir itirazla

karşılaşmadan konuşma hakkını Timaiosrsquoa tanımak iccedilin bir hazırlıktır Nitekim

Savunmarsquodaki Sokratesrsquoi saymazsak başka hiccedilbir diyalogda hiccedilbir konuşmacıya

boumlyle bir hak verilmiş değildir Oumlte yandan Sokrates Timaiosrsquoun ndashve sonraki

diyalogda Kritiasrsquoınndash anlatacaklarının μῦθος değil λόγος olacağını soumlylerken

Timaiosrsquoun az sonra soumlylediği bir cuumlmleyle bunların aslında λόγος olmayanları da

kapsadığını goumlruumlveririz Bunun sonucu olarak Timaios ve Kritiasrsquotan dinlediğimiz

hikacircyelerin Platonrsquoun felsefesindeki bağlamı birdenbire karanlığa goumlmuumllmuumlş olur

32 Cornfordrsquoun Proklosrsquoun (i84) izinden giderek yaptığı yoruma goumlre diyalog tanrıccedila Athena adına duumlzenlenen bir festival olan Panathenaea guumlnuumlnde geccedilmektedir (Cornford 1997 s 363) Oumlte yandan Cornford değinmez ancak Haziran ayının ilk guumlnlerinde duumlzenlenen Panathenaea festivalinin Artemis onuruna duumlzenlenen Bendideiarsquonın hemen ardındaki guumlne denk geldiği bilinmektedir (akt John Burnet 1903 21a-n1) Devletrsquoteki Bendideia hatırlanırsa Timaiosrsquoun girişinde oumlzetlenen kitabın Devlet olduğuna kuşku kalmıyor

76

Benim duumlşuumlnceme goumlre evvela şunları birbirlerinden ayırmalı Daima var

olan (τὸ ὂν ἀεί) ama oluşa (γένεσις) sahip olmayan şey nedir ve daima oluş

hacirclinde olan (γιγνόμενον) ama hiccedilbir zaman var olmayan şey nedir

Bunlardan biri λόγοςrsquolu akıl yuumlruumltmeyle (νοήσει) kavranabilirken ndashccediluumlnkuuml

daima aynı biccedilimde var olandır diğeriyse λόγοςrsquosuz algılar yoluyla

(αἰσθήσεως) duumlşuumlnuumllendir ndashccediluumlnkuuml oluş ve bozuluş hacirclindedir hiccedilbir zaman

gerccedilekten (ὄντως) var olan değildir (28a)

Bu paragraf yukarıdaki tartışmada Jaegerrsquoin Platonrsquoa İyonyarsquonın mirası olduğunu

oumlne suumlrduumlğuuml ve Yasalar 899b ile işaretlediği (Jaeger 2011 s 41) başlangıcı ve

sonu olmayan tanrısal varlığa dair rasyonel duumlşuumlncenin ccedilok daha accedilık bir

ifadesidir ve bize goumlre burada mitik bir tanrısallığa Cornfordrsquoun deyişiyle ldquomitin

ardında kalan tanrısal ruh toumlzuumlrdquone (Cornford 1907 s 146) vardıran bir akıl

yuumlruumltme soumlz konusudur Boumlylelikle Platonrsquoun tanrı mitlerinden soumlz ederken ψυχή

bir an olsun guumlndemimizden duumlşmediği gibi en az diğer diyaloglar kadar

Timaiosrsquoun da mitik oumlgeleri bizi şimdiye kadar pek ccedilok kez guumlndemde tuttuğumuz

ldquogizem dinirdquoni bir defa daha duumlşuumlnmeye zorlar

Timaios oumlzelinde bu gizemin izini suumlrerken Aristotelesrsquoin Ruh Uumlzerinersquodeki

(411a) itirazından ccedilıkardıklarımıza ek olarak Neoplatonizm okulunun en yetkili

isimlerinden biri olan Proklosrsquoun da yol goumlstericiliğinden soumlz edilebilir33 Nitekim

Proklosrsquoun Platonrsquou ldquotanrısal Platonrdquodur (ὁ θεῖος Πλάτων) ve bu Neoplatonizmin

karakteristiği olarak yazdıklarını tanrıdan esinlendiği anlamına gelir Yine

Proklosrsquoa goumlre tanrının Platonrsquoa ne esinlediğini anlamak iccedilin bakmamız gereken

yer Orpheusccedilu oumlğretiyi Timaiosrsquola dolaysız biccedilimde birleştiren doğadaki ldquoneden-

etkirdquo ilkesinin (πᾶν δὲ αὖ τὸ γιγνόμενον ὑπ᾽ αἰτίου τινὸς ἐξ ἀνάγκης γίγνεσθαι ndash

oluşan her şeyin bir nedenden oluşması zorunlu 28a) temellendirme arguumlmanı

33 Proklos MS 5 yuumlzyıl yeni Platonculuğunun tanrı kavrayışını ele alan Theologianın Oumlgeleri (Στοιχείωσις θεολογική)rsquonden başka doğrudan Platonrsquoun tanrı kavrayışına youmlnelen Platonrsquoa Goumlre Theologia (Περὶ τῆς κατὰ Πλάτωνα θεολογίας) ve başta Timaios olmak uumlzere Parmenides Devlet Kratylos gibi diyaloglar iccedilin yaptığı incelemelerde bize hem Ortaccedilağrsquodaki Platon algısını tafsilatlı biccedilimde resmetmesi hem de bizzat Platonrsquoun ruh ve tanrı algısı uumlzerine pek kıymetli ccediloumlzuumlmlemeler sunması bakımından Platonculuğun mihenk taşı sayılabilecek duumlşuumlnuumlrlerden biridir Elbette Proklosrsquoun Platonrsquouna başvururken tarihsel doumlnem farkının yarattığı birtakım riskler nedeniyle daha temkinli adımlar atmamız gerekir fakat oumlte yandan mevcut diyalogları Proklosrsquoun yorumlarıyla doğrudan karşılaştırabilme şansı goumlz ardı edilmemelidir Bu bizi herhangi bir Ortaccedilağ Platonrsquoundan uzak tutacak en buumlyuumlk imkacircndır O doumlnemin duumlşuumlnuumlrleri iccedilin ne literatuumlr ne de filolojinin gelişmişliği bakımından boumlyle bir imkacircn soumlz konusu değildi Bununla beraber Orpheusccedilu bir Platonrsquoun izlerini yalnızca Proklosrsquota değil Plotinosrsquota Porphuriosrsquota ve İamblikhosrsquota da suumlrmek muumlmkuumlnduumlr Boumlyleyken Proklosrsquoun Timaios yorumunda demiourgosrsquou doğrudan Orpheusrsquola ilişkilendirmesi bize ondan bahsetme zorunluluğu hissettiriyor

77

olarak Demiourgosrsquotur Bilindiği gibi Platon doğadaki neden-etki ilkesini

Demiourgosrsquola accedilıklarken onun παράδειγμα olarak idealarla bağını kurmak

durumunda kalır ve nihayetinde ldquoideaları tanıyan bilen akılrdquo (νοῦς ἐνούσας ἰδέας)

ifadesini kullanır (39e) Buumltuumln oluşun nedeni olarak suumlrekli ilkoumlrneklere bakan

(βλέπων ἀεί hellip παραδείγματι) bir zanaatkacircr tanrı Bu ise doğrudan doğruya

hareketli ve aynı zamanda hareket ettirici bir ψυχήrsquoye goumlndermedir34 tıpkı

Aristoteles gibi Proklos da Platonrsquoun bu tanımını Orpheusrsquoa bağlayacaktır

(Timaios 13115 vd)

Oumlte yandan her şeyin iyi olmasını isteyen tanrı (βουληθεὶς γὰρ ὁ θεὸς ἀγαθὰ μὲν

πάντα) goumlruumlnenler (ὁρατῶν) iccedilin ldquoiyirdquo olmanın şartının buumltuumlnleri (ὅλον) birbirleriyle

karşılaştırmak olduğunu bunun şartının da akıl (νοῦς) olduğunu aklın şartının

ise ruh (ψυχή) olduğunu bizzat kendisi akıl yuumlruumlterek bulmuştur (λογισάμενος

οὖν ηὕρισκεν) İşte demiourgosrsquoun bizzat kurduğu bu akıl yuumlruumltme zincirlemesi

onu her şeye ruh ve akıl vermeye goumltuumlrmuumlştuumlr Timaiosrsquota bu zincirlemenin tarif

edildiği cuumlmleleri takip eden son cuumlmle hem demiourgos hem de evrenin ruhu

iccedilin soumlylenenleri accedilık biccedilimde oumlzetler niteliktedir

hellip κατὰ λόγον τὸν εἰκότα δεῖ λέγειν τόνδε τὸν κόσμον ζῷον ἔμψυχον ἔννουν

τε τῇ ἀληθείᾳ διὰ τὴν τοῦ θεοῦ γενέσθαι πρόνοιαν ndashhellip bu akıl yuumlruumltmenin

sonucuna goumlre şunu soumlylemek gerekir gerccedilekten de bu evren ruhlu ve akıl

sahibi bir canlı olarak tanrının oumlngoumlruumlsuumlyle oluşmuştur (Timaios 30b-c)

Boumlylece Platonrsquoa goumlre ζῷον κόσμος yani ldquocanlı evrenrdquo bir etkidir bu etkinin

nedeniyse τοῦ θεοῦ πρόνοια zanaatkacircr ldquotanrının oumlngoumlruumlsuumlrdquo Nihayet canlı ve

akıl sahibi evrenin Platonrsquoun ifadesiyle κόσμος ζῷον ἔμψυχος ἔννουςrsquoun

Aristotelesrsquoe hem Orpheusrsquou hem de Thalesrsquoi hatırlatması ardından bu ikisi

uumlzerinden Platonrsquoun ruh goumlruumlşuumlne itirazda bulunması bu soumlylediklerimiz ışığında

ccedilok daha anlaşılır hacircle geliyor

34 Hatırlanacağı gibi Aristotelesrsquoin Ruh Uumlzerine-411rsquodeki itirazının nedeni bu ldquoruh hareketirdquoydi

78

35 Platonrsquoun Politik Kurgusunda Mitin Etkileri

Biccedilimce birer tiyatro eseri olan diyalogların neredeyse hepsinde daha ilk

satırlardan başlamak uumlzere polisrsquoin belirgin unsurlarından oluşan bir dekor

goumlruumlruumlz Bu şehir manzarası genellikle diyalogun bitişine kadar aynı kalır ve

tartışılan temel konularla bir şekilde ilişkili olduğu goumlruumlluumlr

Theaitetos Sofist Devlet Adamı ve Lysisrsquote Yunan genccedillerinin şehirleri iccedilin vaat

ettikleri fedakacircrlık ve başarıyı şimdiden kanıtladıkları palaistra meydanı dekordur

diyaloglar boyunca genccedil adamların bilgi konusunda sofistliği değil gerccedilek

felsefeyi amaccedillamalarının gereği tartışılacaktır Euthyphronrsquoda polisrsquoin dini ve adli

meselelerinin goumlruumlşuumllduumlğuuml Stoa Basileos dekordur Sokratesrsquole kacirchin

Euthyphron succedil ve din-dinsizlik konularında konuşurlar Devletrsquote şehrin

aşağısındaki liman kentinde Artemis onuruna duumlzenlenen Bendideia ve

Kefalosrsquoun evindeki kurban ibadeti dekordur karakterler iyi bir devletin nasıl

kurulacağını yasalarının dininin toplumsal sınıflarının nasıl duumlzenleneceğini bir

kelimeyle adaletin nasıl tesis edilmesi gerektiğini konuşurlar Timaios ve Kritiasrsquota

dekor olarak her Haziran ayının ilk guumlnlerinde Devletrsquoteki Bendideiarsquoyı takip eden

tarihte tanrıccedila Athena onuruna duumlzenlenen ve Panathenaea vardır ve bizzat

Kritias yapacakları konuşmanın tanrıccedila onuruna soumlylenen bir ilahi yerine

sayılacağını soumlyler Yine Parmenidesrsquote dekorda Panathenaea etkinliklerinin

olması tanrıccedila Athena ile İtalyan filozofların ilgisini duumlşuumlnduumlruumlr (krş Cornford

1997 ss II ve 363) Protagorasrsquota birinci dekor Sokratesrsquoin ldquoyalnız başınardquo

uyuduğu kendi evi ikinci dekorsa Protagorasrsquoın etrafında geniş bir hayran

kitlesinin halelendiği Kalliasrsquoın evidir metinde filozofun yalnızlığıyla Sofistin

kalabalıklığı yoğun biccedilimde hissedilir Benzer biccedilimde Gorgiasrsquota dekor halka

accedilık bir meydandır ve Sofist retoriğinin bir kelimeyle demagogiarsquonın ne olduğu

tartışılır Kriton Phaidon ve Savunmarsquodaki dekor da tıpkı Euthyphronrsquoda olduğu

gibi polisrsquoe adaletin dağıtıldığı merkezicirc yapılardır Şoumllenrsquode dekor her kesimden

bilgili kişilerin katıldığı şair Agathon tarafından duumlzenlenen iccedilkili bir ziyafettir ve

konuşmalar Erosrsquoa sanat-hakikat ilişkisine tragedya ve şiire dairdir Şehrin

dışında geccedilenlere bir diğer oumlrnek olan Phaidros surların dibinde başlar kır

79

yollarında yuumlruumlmenin sağlık iccedilin yararından soumlz edilerek İlios ccedilayı boyunca

yuumlruumlnuumlr ve sohbet bir ccedilınarın dibinde devam eder diyalog boyunca şehir ve

şehirdışı meselesine goumlndermeler vardır Yasalar da şehirdışı bir dekora sahiptir

ancak farklı biccedilimde Mekacircn İda Dağırsquonda Knossosrsquotan Dikte mağarasındaki

Zeus tapınağına giden yoldur ve filozofun yeniden mağaraya başka bir deyişle

şehre doumlnmesini anımsatır gibidir

Bu oumlrnekler birccedilok diyalog uumlzerinden ccediloğaltılabileceği gibi mekacircn-iccedilerik

ccediloumlzuumlmlemeleri de istenildiği kadar derinleştirilebilir Bununla birlikte kesin olan

diyaloglarda bireylerin polis ve politika ile kurdukları ilişkinin daima esas zemini

teşkil etmesidir

Daima polis ve oumlgelerine atıfta bulunan bu dekorların iccedilinde gidip gelen konuşan

alkışlayan veya oy kullanan karakterlere gelince bunların da 5 yuumlzyıl Atinarsquosının

politik duumlzeninde ccedilok oumlnemli tartışmaların aktoumlruuml ve konusu olmaları Platonrsquoun

yalnızca dekorunun değil aynı zamanda rol dağıtımının da politik eksenli

olduğuna işaret eder Bu rollerin ccediloğunluğuysa Sofist duumlşuumlnuumlrlere verilmiştir35

İlk bakışta Sofistlerin etkinliği iccedilin son derece elverişli olduğu duumlşuumlnuumllen Atina

demokrasi duumlzeninde gerccedilekte hem onların hem de Platonrsquoun hoşnutsuz olduğu

bazı oumlgelerden yukarıda kısaca bahsetmiştik Protagorasrsquotaki φύσις ve νομός

tartışmasından yola ccedilıkılarak ccedilizilebilecek bu tema oumlzellikle νομόςrsquoun ortaya

ccedilıkışı ve felsefenin tartışma konularından biri hacircline gelmesi bakımından Atina

demokrasisinin mimarları sayılan devlet adamlarından Solon Kleisthenes ve

Periklesrsquoin reformlarına kadar gider Bu itibarla Platonrsquodaki rejim eleştirilerinin

birincil bağlamı Atinarsquoda işleyen demokrasinin adaletsiz bir youmlnetim biccedilimi

olduğudur

35 Sofistlerin diyaloglardaki varlığını doğrudan konuşmacı oldukları oumlrneklerle sınırlandırmıyoruz Nitekim boumlyle bir sınırlandırma diyalogların kavramsal ccedilerccedilevelerinin ciddi anlamda ihmal edildiği anlamına gelir Bu bakımdan oumlrneğin Protagorasrsquoın Protagorasrsquotaki varlığıyla Theaitetosrsquotaki varlığı arasında ağırlığı bakımından hiccedil fark yoktur Ccediluumlnkuuml her iki diyalogun da muumlhim bir kısmında Sokratesrsquoin tartıştığı duumlşuumlncelerini ccediluumlruumlttuumlğuuml kişi bizzat Protagorasrsquotır Aynı durum Menonrsquodaki Gorgias Phaidrosrsquotaki Lysias veya Sophist Savunma vbrsquodeki adı anılmayan buumltuumln Sofistler iccedilin de geccedilerlidir

80

a) Platonrsquoun politik nostaljisi Eski Attika

Platon 7 Mektuprsquota Atinarsquonın politik duumlzenindeki ccedilalkantıları adaletsizlikleri

goumlrduumlkten ve nihayet haksızlığa ldquobuumltuumln insanların en az layık olanırdquo (325b) dostu

Sokratesrsquoin oumlluumlmuumlne şahit olduktan sonra politikadan uumlmidini iyice kestiğini

soumlyler Mektupta anlattığına goumlre buumltuumln bunlarla birlikte politik idarecilerin de

yaptıklarını goumlrduumlkccedile politika işleri ona ccedilok daha zor goumlruumlnmeye başlamıştı

ccediluumlnkuuml insanın dostları ve guumlveneceği yoldaşları olmadıkccedila bu işlere

kalkışması imkacircnsızdı boumlyle kişiler her zaman el altında olmadığı gibi

arayıp bulmak da kolay değildi Devletimiz artık atalarımızın gelenek ve

ilkelerine goumlre (ἐν τοῖς τῶν πατέρων ἤθεσιν καὶ ἐπιτηδεύμασιν)

youmlnetilmiyordu Dahası hem yazılı hem de geleneksel yasalar (τῶν νόμων

γράμματα καὶ ἔθη) şaşırtıcı bir hızla bozuluyor veya yuumlruumlrluumlkten

kaldırılıyordu (Mektuplar 325d)

Platonrsquoun Syrakusairsquodeki Dionrsquoun dostlarına hitaben yazdığı bu soumlzler eski

Atinarsquoya duyduğu oumlzlemin accedilık bir ifadesidir Fakat bu eski Atina kendi ifadesiyle

τῶν πατέρων ndashatalarınndash Atinarsquosı en azından Gorgias ve Protagorasrsquotaki

Periklesrsquoin νομόςrsquounu hedef alan eleştirilerden anladığımız kadarıyla birkaccedil yuumlzyıl

oumlncesinin Atinarsquosı değildir Nitekim demokrasinin kurucularına youmlnelttiği bu tarz

eleştiriler onun πᾰτέρεςrsquoinin demokrasinin tesisinden ccedilok oumlnce ilkel Attika kabile

duumlzeninin henuumlz bozulmamış olduğu zamanlarda yaşayan kişiler olduğunu

duumlşuumlnduumlruumlr Bu durum Platonrsquoun φύσιςrsquoe oumlzlem duyan Sofistlerle de kısmen

paylaştığı bir nostaljidir nitekim Sofistlere goumlre ndashHippiasrsquoın dediği gibindash yurttaşlık

yasadan değil tıpkı akrabalık gibi doğadan gelir oysa insanları guumlden bir zorba

olarak yasa (τύραννος τῶν ἀνθρώπων) bizi daima doğaya karşı gelmeye zorlar

(Gorgias 337d)

Kojin Karatani kabile toplumlarında yerleşik hayata geccedilişin buumlyuumlnuumln gelişimini

beraberinde getirdiğini oumlne suumlrer Bu yeni hayat tarzıyla ortaya ccedilıkan ve binlerce

insanın birarada işbirliği ve alış-veriş yaparak yaşamasını gerektiren duumlzende

buumlyuumlcuumlden rahibe rahipten başrahibe ve en sonunda kral-rahibe doğru ilerleyen

bir tarihsel silsile belirmiştir (Karatani 2017 s 11) Bu ilkel devlet duumlzeninde

tanrılar aşkın varlıklar olmakla birlikte kral figuumlruuml tanrı tarafından atanmış olup

81

yurttaşlar onun bilgeliğinden ve kararlarının doğruluğundan hiccedilbir şekilde şuumlphe

edemeyecektir İster animistik-şamanik olsun ister sistemli bir din uumlzerinde

yuumlkselmiş olsun bu tuumlr bir devlet duumlzeninin mitik temeller uumlzerine kurulu olduğu

tartışmasızdır Başka bir ifadeyle bu devletin yurttaşlarının mevcut duumlzene ve

baştan belirlenmiş olan yazgılarına boyun eğmesini sağlayabilecek mitten başka

hiccedilbir ilkeden soumlz edemiyoruz Oumlte yandan bu mitler toplumsal duumlzenin

devamına kesintisine başarı veya başarısızlığına goumlre ya daha da guumlccedillenmekte

ya tuumlmuumlyle terk edilmekte veya başka mitlerle birleşerek yeni kuumlltler ortaya

ccedilıkarmaktadır Karatani yine İzonomirsquode eski Yunan toplumlarında mitin ilkel

politik oumlrguumltlenmeyle bu karşılıklı ilişkisini Yahudi tarihinden bir oumlrnek vererek

anlatır Buna goumlre

Yahudi halkları başlangıccedilta nomadik bir kabile konfederasyonu hacirclindeydi

Ardından tek tanrı olan Yehovarsquonın ismi altında birleştiler ve bu tanrıyla

ahitleştiler Fakat bu bir bozulma değildir Aynı suumlreci Mezopotamya

kentlerinde ve Yunan polisrsquolerinde de goumlzlemleriz Belli sayıdaki koumly veya

kabilelerin bir şehir devleti oluşturmak uumlzere birleşmesi yeni ve ortak bir

tanrının ifadesini de beraberinde getirir Bu bir ccedileşit toplumsal soumlzleşmedir

(Karatani 2017 s 13)36

Thomson da benzer biccedilimde eski Yunan tarihi ccedilalışmalarında Attika kabile

duumlzeninin bir tuumlr fratri uumlzerinde temellendiğini aktarır (Thomson 2007 s 99)

Savaştaki ordu duumlzeninin bir yansıması olan bu kabile hiyerarşisinin Atina

demokrasisinden yaklaşık beş yuumlzyıl daha eski olan Homeros ccedilağında hacirclacirc

goumlruumllduumlğuumlnuuml İlyadarsquoda Akhaların ldquokabile kabile ve fratri fratrirdquo savaş duumlzeni

almasından anladığımızı yine Thomson aynı sayfada tespit etmektedir Ayrıca

Atinarsquonın en yakın ataları olan kabile duumlzenindeki bu halkların da yukarıda soumlzuumlnuuml

ettiğimiz kral-rahip duumlzeninde hatta bazı totemik gelenekleri suumlrduumlrerek

yaşadıklarını aktarır Attikalılar dacirchil olmakla birlikte ccedileşitli topluluklar uumlzerinde

yaptığı inceleme iccedilin Kabileden Devlete adlı boumlluumlmuumln tamamını ayırmıştır (2007

s 80 vd)

36 Aynı durumu Kramerrsquoin anlattığı Suumlmer panteonunun oluşum suumlrecinde de goumlzlemleyebiliriz Buna goumlre başlangıccedilta birbirinden bağımsız her bir Suumlmer şehir devletinin kendi tanrısı varken bunların aralarındaki muumlcadeleler kimini daha guumlccedilluuml kimini daha zayıf bir tanrı hacircline getiriyordu En sonunda bu şehirlerin merkezi youmlnetim etrafında birleşmeleriyle Suumlmer panteonu meydana gelmiştir (Detaylı bilgi iccedilin bkz Kramer 2016)

82

Platonrsquoun ldquoatalarrdquo diye andığı ve Sofistlerin de oumlzlemini duyduğu doumlnemler bunlar

olmalıdır Nitekim 7-6 yuumlzyıllarda İyonyarsquodaki felsefi ve Atinarsquodaki politik

devrimlerin ardından Yunan yurdunda hiccedilbir şey eskisi gibi olmayacaktı

Boumlylelikle Thales ve oumlğrencilerinin İyonyarsquoda ortaya koyduğu yeni duumlşuumlnme

biccedilimiyle birlikte 7 yuumlzyıl sonlarında Solonrsquoun Atinarsquoda kalkıştığı toprak reformu

hamleleri Ege havzasında demokrasinin ortaya ccedilıkışının ilk işaretleri olarak

yorumlanır Bunların ikisi arasındaki organik ilişkiyi Thomson kurar Ona goumlre her

ne kadar toprağın yeniden boumlluumlştuumlruumllmesi youmlntemi Libya kıyılarındaki Kyrenersquode

daha oumlnceki tarihlerde uygulanmış olsa da (Thomson 2007 s 309) bunun

İyonya koumlkenli ldquoisonomiardquo duumlşuumlncesine dolayısıyla demokratik bir rejime youmlnelik

ilk uygulanışı Atinarsquodaki Solon doumlnemidir Nitekim Thomson bir başka ccedilalışması

olan İlk Filozoflarrsquoda Solon yuumlzyılını demokratik ideolojinin ilk defa kendini

goumlsterdiği tarih olarak belirler ve bu ideolojinin okumasını Solonrsquola beraber iki

filozof olarak Thales ve Anaksimandros uumlzerinden yapar (1997 s 253) Benzer

biccedilimde izonominin tarihinin İyonyarsquoda başladığına ilişkin Karatani de

Thomsonrsquola aynı fikirdedir ve Atinarsquonın demokrasinin anayurdu olduğu tezini o da

reddeder (2017 s 21)

Demokrasinin ortaya ccedilıkışında diğer iki oumlnemli uğraksa 6 yuumlzyılın sonlarında

soybağlarının belirleyiciliğini ortadan kaldırarak yurttaşlık bağını νομόςrsquoun

guumlvencesi altına alan Atinalı arkhon Kleisthenes ve demokrasi uygulamalarında

rakipleri tarafından popuumllizmle succedillanacak kadar ileri gitmiş olan 5 yuumlzyılın en

buumlyuumlk devlet adamı Periklesrsquotir Bu uzun tarihsel suumlreccedil goumlz oumlnuumlne getirildiğinde

kadim Miken kral-tanrılar doumlneminden Attikarsquodaki rahip-krallar doumlnemine

ardından İyonya koumlkenli izonomiye ve sonrasında Atina koumlkenli demokrasiye

doğru 5 yuumlzyıl Atinarsquosındaki politik duumlzenin tarihsel gelişiminde en oumlnemli

duraklar sırasıyla İyonya filozofları Solon Kleisthenes ve Periklesrsquotir

Platonrsquoun zihninde bu suumlrecin Devletrsquoin VIII kitabında anlatılan ve Kallipolisrsquoten

tiran devletine doğru giden meşhur ccediloumlkuumlş suumlreciyle oumlrtuumlşmesi bilhassa

Sokratesrsquoin oumllduumlruumllduumlğuuml doumlnemde kaccedilınılmaz hacircle gelmiş olmalıdır Nitekim

Timaiosrsquoun giriş kısmında Mısırlı rahibin Solonrsquoa ccedilıkışması da bunu doğrular

gibidir 26c-d paragrafından oumlğrendiğimiz ve yukarıda da değindiğimiz gibi bu

83

diyalogda Kritias Hermokrates ve Timaiosrsquoun amacı Sokratesrsquoin bir guumln oumlnce

kendilerine anlattığı ndashve Devlet diyalogunda aktarılanndash uumltopik devletin ve

yurttaşlarının aslında ccedilok eskilerde ve gerccedilekten yaşamış olduklarını

goumlstermekti Kritiasrsquoın hikacircyeyi anlatmaya şoumlyle başlıyor

O hacirclde şimdi bir zamanlar yedi bilgelerden Solonrsquoun anlattığı ve hacircliyle

saccedilma (ἄτοπος) bile olsa baştan sona doğru (ἀληθής) olan şu hikacircyeyi

(λόγος) dinle Sokrates Solon pek ccedilok şiirinde de soumlzuumlnuuml ettiği gibi buumlyuumlk

dedemiz Dropidesrsquoin akrabası ve ccedilok yakın dostuydu Dropidesrsquoin yaşlılık

guumlnlerinde hatırlayıp dedemiz Kritiasrsquoa anlattığına goumlre ccedilok eski

zamanlarda bu şehirde pek buumlyuumlk ve goumlrkemli işler yapılmış ama insanlar

zamanla bunları yok etmiş ve unutmuş Boumlyleyken bize en yaraşır iş bunları

duumlzguumlnce hatırlayıp anlatarak sana olan minnet borcumuzu oumldemek ve

boumlylece tanrıccedilayı37 da bu festival guumlnuumlnde tıpkı duumlzguumln ve doğru bir ilahi

soumlyler gibi onuruna yakışır biccedilimde oumlvmuumlş olmaktır (Timaios 28d-21a)

Ardından dedesi Kritiasrsquoın Apaturia38 festivali iccedilin duumlzenlenen bir şiir

yarışmasında bir vesileyle Solonrsquoun şairliğini hatırlayıp şoumlyle anlattığını soumlyluumlyor

hellip (Solon) buraya doumlnduumlğuumlnde karşılaştığı ayaklanma ve diğer fenalıklarla

uğraşmak zorunda kalmayıp da Mısırrsquodan yanında getirdiği hikacircyeyi (λόγος)

tamamlayabilseydi uumlnuumlne ne Hesiodos yetişebilirdi ne de Homeros (hellip)

Mısır Deltarsquosında Nilrsquoin ikiye boumlluumlnduumlğuuml bir yerde Saitikos diye bir duumlzluumlk

varmış ve bu duumlzluumlkteki en buumlyuumlk şehrin adı Saisrsquomiş ndashki kral Amasisrsquoin

doğduğu yerdirndash ve dediklerine goumlre kurucusu Neith adındaki tanrıccedilaymış

bu da onların fikrinde Hellenlerin Athenarsquosıdır Bu insanların Atinalıları pek

sevdiği ve bir şekilde buradakilerle akraba oldukları soumlylenir Solon buraya

yolculuğunda o insanlar tarafından epeyi onurlandırıldığını anlatmış

sonrasında onların kutsal soumlzlerde (τῶν ἱερέων) tecruumlbeli rahiplerine eskiler

hakkında sorular sorunca boumlyle şeyler konusunda ne kendisinin ne de

diğer Yunanların neredeyse hiccedil bilmediğini goumlrmuumlş Bir defasında onları en

eskiler hakkında konuşturmak hevesiyle bizim en eskilerimizden laf accedilmış

ve ilk insan olduğu soumlylenen Phroneosrsquoumuz Niobersquomiz hakkında

konuşmaya başlamış sonra tufanı Deukalionrsquoı Purrharsquoyı ve nasıl hayatta

kaldıklarını anlatmakla (μυθολογεῖν) onların soyundan gelenleri saymakla

sonra da bu olaylar uumlzerinden geccedilen seneleri hesaplamaya ccedilalışmakla

devam etmiş Bunun uumlzerine rahipler arasından pek yaşlı biri demiş ldquoAh

Solon Solon Siz Yunanlar hep ccedilocuksunuz hiccedil yaşlı kalmadı Yunanlar

arasındardquo Beriki bu soumlzleri işitince sormuş ldquoBununla ne demek istiyorsunrdquo

Rahip cevap olarak demiş ldquoHepiniz de ruh olarak genccedilsiniz Hiccedilbirinizde

ne en eskilerden işitilmiş bir soumlz (δόξα) ne zamana karşı durabilmiş bir ders

(μάθημα) var (Timaios 21d-22b)

37 Tanrıccedila Athena 38 Dionysos onuruna duumlzenlenen dini bayram Bu bayramın uumlccediluumlncuuml guumlnuumlnde o yıl doğan ccedilocuklara ad koyulup her biri kayıt altına alınıyor

84

Yunanların tarih bilincini kuumlccediluumlmseyen Mısırlı rahip bu soumlzlerin ardından

geccedilmişte halkların nasıl ortadan kalktığına ilişkin bir konuşma yapar ve hem

kendilerinin hem de Yunanların ortak geccedilmişlerine ait tufan teması etrafında

şekillenmiş bir hikacircye anlatır Sonrasında tufandan oumlnceki Atinarsquonın ihtişamından

ve başarılarından soumlz eder ancak hayatta kalanlar yazı sanatını bilmediğinden

bunların unutulduğunu soumlyler39

Bu mitleri okuduğumuzda tarih kayıtlarının değil mitik anlatıların aktardığı devlet

duumlzenlerinin Platonrsquoun duumlşuumlnde ihtişamla arzıendam ettiğini anlamak zor değildir

Kaldı ki Platonrsquoun mitik geccedilmişe oumlzlemi yalnızca politik bir oumlrguumltlenme sınıflı yapı

gibi geniş ccedilerccedileveli kuşbakışı goumlruumlntuumllerle ilgili değildir Soumlzgelişi Devlet ve

Timaiosrsquota uumlst uumlste vurgulanan kadınların ortak kullanımıyla ilgili goumlruumlşuumlnuumln bile

mitik bir koumlkeninden soumlz edilebilir Yunan mitik anlatılarında her şey gibi evliliğin

de ilk koumlkenine bir mitik hadiseyle yer verilmiştir hacircliyle bu hadisenin oumlncesinde

kadınlar erkeklerin ortak malıydı Bu komuumlnal duumlzen Herodotosrsquota geccediltiği

biccedilimiyle goumlz oumlnuumlne alınınca meselenin 5 yuumlzyıl Atina entelektuumlelinin zihnindeki

karşılığını hayal etmek ccedilok zor değildir Thomson aktarıyor

ldquoİskityalı Agathyrislerderdquo diyor Herodotos ldquokadın herkesindir boumlylece

herkes birbiriyle kardeş olur ve bu genel akrabalık karşılıklı kıskanccedillık ve

kin duygularını kaldırırrdquo Kadınların ortaklaşalığının muumllkiyetin

ortaklaşalığıyla el ele yuumlruumlduumlğuuml duumlşuumlncesi hiccedil de yabancı değildi Bu

duumlşuumlnceye Aristophanes ve Platonrsquoda yeniden rastlarız (Thomson 2007 s

132)40

Bu konuda Aristotelesrsquoin de tarih kayıtları soumlz konusudur Oumlte yandan tarih

dışında mitik kayıtlara oumlrnek olarak evliliği Yunan halkına oumlğreten Atina kralı

(Pelasg oumlnderi) Kekropsrsquoun hikacircyesi meşhurdur Yine Thomson şoumlyle yazıyor

Evliliğin kurucusu olduğu soumlylenen ilk Atina kralı Kekropsrsquola ilgili bir

geleneği işte bu bilgilerin ışığında yorumlamamız gerekir Kekropsrsquotan oumlnce

ldquoevlilik diye bir şey yoktu cinsel ilişki rastgele olduğundan ne ccedilocuklar

babalarını tanıyordu ne de babalar ccedilocuklarını Ccedilocuklar analarının adını

alıyorlardırdquo (Thomson 2007 s 134)

39 Krş Yasalar 677c 40 Krş Herodotus Tarihler iv104 Platon Devlet 416d ve Timaios 18b Aristophanes Plutos 510-626

85

Bu kadarının bile Platonrsquoun mitik anlatılara bakarak tarihsiz bir geccedilmişe duyduğu

oumlzlemi kapıldığı politik nostaljiyi daha belirgin ve anlaşılır kılmak iccedilin yeterli

olduğu kanaatindeyiz

b) Yeni bir aktarım aracı olarak duumlzyazının etkileri

Vernantrsquoın Yunan polisrsquoinin oluşum suumlrecini irdelediği bir yazısı bizim iccedilin yol

goumlstericidir Buna goumlre polis ruhunu meydana getiren temel motif logosrsquoun yani

kanıtlayıcı soumlzuumln evvela yazıya geccedilmesi ve ardından buumltuumln demosrsquoun ortak malı

hacircline gelmesidir (Vernant 2017a 49-50) Bu bir ccedileşit kuumlltuumlrel yayılımı ifade eder

ve tıpkı oumlnceki yuumlzyıllarda Homeros ve Hesiodosrsquoun soumlzluuml gelenek yoluyla buumltuumln

Yunan coğrafyasına yayılması gibi bu defa yasaların ve felsefe metinlerinin

demosrsquoa yayılması anlamına gelir Bununla beraber İyonya ve İtalya

filozoflarının en iyi oumlrnekle de Pythagorasrsquoın ezoterik gelenekleri bu yayılımın

tabii bir neticesi olarak oumlnemli oumllccediluumlde tahribata uğramış olmalıdır Başka bir

deyişle Yunan coğrafyasında yazılı anlatımın yaygınlaşması sonucunda

ldquofelseferdquo adı verilen buumltuumln uğraşlar oumlzguumln ezoterik tavrını terk etmek zorunda

kalmış ve agora ile daha da oumlnemlisi politik oumlrguumltlenmeyle iccedil iccedile geccedilmiştir 5

yuumlzyıl Atinarsquosında Anaksagorasrsquoın Peri Phuseosrsquounun isteyen herkes tarafından

ccedilarşılarda ucuz bir fiyatla satın alınabileceğini Sokratesrsquoten işitiriz (Savunma

26d) Bu yazı aracılığıyla filozofların en gizli oumlğretilerine her Yunan yurttaşının

hatta koumllelerin bile kolaylıkla ulaşabildiği anlamına gelir

Goumlruumlnuumlşe goumlre felsefenin yapılma biccedilimlerini değiştiren bu kuumlltuumlrel yayılım o

doumlnemin felsefe ccedilevresini meydana getiren Sofistleri ve Platonrsquou bir tedbir

geliştirmeye sevk etmişti Sofist okul bu tedbiri demokratik iktidarla ve halkla sıkı

ilişkiler geliştirmelerine imkacircn sunan retorikte bulmuştur Platonrsquoa gelince onun

oumlngoumlruumlsuuml farklı bir mecraya başvurmasına neden olur mit

Kuumlltuumlrel yayılım Vernantrsquoın analizlerinde ldquobilgerdquo figuumlruumlnuumln herhangi birine

mektup yazdığı veya kitabını halka malettiği bir sahneyle somutlaşmış goumlruumlnuumlr

86

Daha oumlnceki yuumlzyıllarda perdelerin arkasında veya kamuya kapalı mekacircnlarda

mutlaka erginlenmiş bir grup tilmizine seslenen bilge artık zihnindeki buumltuumln her

şeyi polisrsquote herkesin goumlrebileceği bir şekilde accedilığa vurmakta boumlylece bazı

buumlyuumlk tehlikeleri de goumlze almaktadır

Burada artık soumlz konusu olan birkaccedil seccedilkin insana ayrılan ve tanrısal bir

luumltfu kolaylaştıran dinsel bir giz değildir Kuşkusuz bilgenin gerccedileği tıpkı

dinsel gizem gibi sıradan insanları aşan temel bir accedilınlamadır gerccedilekliğin

ortaya ccedilıkmasıdır ama bilgelik yazıya teslim edilirken bu mezheplerin gizli

ccedilemberinden soumlkuumlluumlp alınır guumln ışığında tuumlm sitenin goumlruumlşuumlne sunulur

(Vernant 2017a s51)

Bu noktada tespitimizi eleştirmeye imkacircn sunan bazı istisnalardan da soumlz

edilebilir Bu istisnalar iccedilin en iyi ve tek başına yeterli oumlrnekse Ross ve Cherniss

arasındaki tartışmadır Chernissrsquoin 1945 tarihli The Riddle of the Early

Academyrsquodeki iddiası Aristotelesrsquoin tanıdığı Platonrsquola bizim bildiğimiz Platon

arasında beliren farkların Aristotelesrsquoin diyalogları yanlış anlamış veya yanlış

yorumlamış olmasından ileri geldiğidir Başka bir deyişle Chernissrsquoin diyaloglar

hakkındaki tezi Platonrsquoun herhangi bir yazıya aktarılmamış oumlğretisinden soumlz

edilemeyeceğidir ve Aristoteles de Platonrsquou tıpkı bizim gibi diyalogların imkacircn

verdiği biccedilimde ve oumllccediluumlde bilmektedir (Cherniss 1944 s 51 vd) Bu iddiaya

karşılık Ross Aristotelesrsquoin Platonrsquodan soumlzluuml biccedilimde edindiği bazı bilgilerin

varlığına kanıt olarak dokuz farklı paragrafı birbiri ardına sıralar ve Chernissrsquoin

tezini belirgin bir şekilde ccediloumlkertir (Ross 2016 ss 102-5)

Bununla birlikte boumlyle bir istisna 5 yuumlzyıl Atina bilgeleri iccedilin ileri suumlrduumlğuumlmuumlz

iddiayla hiccedilbir şekilde ccedilelişik değildir Platonrsquoun soumlzluuml bir aktarım yoluna

başvurmuş olması her şeyden oumlnce onun duumlşuumlncesini polisrsquoin goumlruumlşlerine accedilmış

olduğu gerccedileğini ortadan kaldırmaz Dahası bir kısmının otantikliği tartışmalı bile

olsa otuza yakın diyalogu kaleme aldığı ve bunu her Yunan yurttaşının erişimine

sunduğu gerccedileğini hiccedilbir şekilde ortadan kaldırmaz Sadece Platon değil buumltuumln

Sofistler de oumlğretmendiler ve kendi okullarında veya farklı toplanma yerlerinde

halktan kişilere dersler vermekteydiler Bu onların soumlzluuml aktarım youmlnteminden

yararlanmış olduklarını goumlsterir ve Platon da meseleleri oumlğrencilerinin oumlnuumlnde ele

alırken diyaloglarda okuduğumuzdan kısmen farklı tespitlerde bulunmuş olması

tuhaf değildir

87

Oumlte yandan Rossrsquola buumltuumlnuumlyle hemfikir olsak bile (ki bu Platonrsquoun agrapha

dogmatarsquosının duumlşuumlnuumlluumlp taşınılmış kasıtlı olduğu anlamına gelecektir)

Platonrsquoun eserlerinin halka accedilık olan kısmı ezici bir ccediloğunluğa sahiptir Tek

başına bu durum bile Akademiarsquodaki oumlğretmen Platonrsquola Elearsquodaki ezoterik oumlnder

Pythagoras arasındaki farkı belirginleştirmek iccedilin yeterlidir

Vernantrsquoın soumlzluuml gelenekten yazıya geccediliş formuumlluumlndeki genel manzara bize şunu

anlatır Eski Yunan halkları yeni polisrsquoler inşa ettikleri sırada Miken soylu kral-

tanrılar ccediloktan tarihe karışmış bulunuyordu Bu tarihsel olgu polis yasalarının

ezici rasyonalitesi ve aynı zamanda kral-lider iccedilin de bağlayıcı olması gibi pek

ccedilok ldquolaikrdquo pratikle de desteklenmektedir Oumlte yandan aynı sayfalarda Vernantrsquoın

bu laikleşmenin dini politikadan buumlsbuumltuumln tasfiye edebilecek kadar guumlccedilluuml

olmadığına dair farkındalığını anlamak hacirclacirc muumlmkuumlnduumlr

Oumlzetle Yunan polisrsquoleri buumltuumlnuumlyle din ve tanrısallık ilkeleri uumlzerine bina edilmiş

Miken toplum organizasyonlarına goumlre ccedilok daha duumlnyevicirc sekuumller olmakla birlikte

dinin birtakım kurucu ve duumlzenleyici işlevlerini de muhafaza etmek durumunda

kalmışlardır Nitekim o doumlnemde bile yurttaşların iktidara koşulsuz itaatini ve

yasayı makul bulmasını guumlvence altına alacak başka bir metottan soumlz etmek

olanaksızdır

Bir siyaset felsefesi olarak Platonrsquoun devlet projesi ilk boumlluumlmde belirttiğimiz uumlzere

mitik geccedilmişten derin etkiler taşımasının yanında aynı geccedilmişi yeniden

canlandırmaya doumlnuumlk nostaljik bir youmlntemi de benimsemiş goumlruumlnmektedir 5

yuumlzyılda yaşamış vasat bir Atinalı yazarın bile erişebileceği eldeki hazır Yunan

tarihi literatuumlruumlnuuml goumlz oumlnuumlnde bulunduracak olursak Platonrsquoun bu nostaljik

yaklaşımının nedenlerini bir ldquoyozlaşmardquo daha doğru bir ifadeyle ldquodekadansrdquo

duumlşuumlncesinde aramamız gerekir Nitekim bu tarih anlatısı ldquooumlzlenenrdquo

başlangıccediltaki oumlrneklerini mitik gelenekten devşirerek suumlrekli bir altın ccedilağdan soumlz

eden duumlşuumlş suumlrecini de hicivci bir youmlntemle betimleyen buumlyuumlk bir mitoloji olarak

karşımıza ccedilıkar Platonrsquoun bu hikacircye iccedilin başvurduğu birincil kaynaksa Kronosrsquoun

altın ccedilağına oumlvguumllerin ustası Hesiodosrsquotur

88

Aristotelesrsquoin meşhur bir mitik anlatıyı bize pek şaşırtıcı biccedilimde ldquotarihrdquo olarak

anlattığı bir yazısında Dumezilrsquoin olağanuumlstuuml bir tespiti olan uumlccedil işlevli Hint-Avrupa

devlet modelinin Yunan siyasi duumlnyasındaki ccediloumlkuumlş suumlrecine şahit oluruz

(Atinalıların Devleti 32) Bu meşhur komutan İonrsquoun hikacircyesidir Oumlzetle kralın

başarısızlığı uumlzerine halkın ccedilağrısıyla karşısında birdenbire ordu belirmiş bu

başarısızlığın bedelini de yetkilerini orduyla paylaşarak oumldemiştir41

Sonuccedil olarak tarih oumlncesi Miken krallarının ccediloğunda goumlruumllen ve tanrı-kralı mutlak

soumlz sahibi ve otorite olarak tayin eden uumlccedil işlevli kast temelli Hint-Avrupa

modelinin ccediloumlktuumlğuuml coğrafya 7-6-5 yuumlzyıllardaki İyonya-Atina hattıdır bunun

oumlncesine ilişkin soumlzuuml edilen tarihlerse genellikle mitik anlatılara goumlndermede

bulunur Bu ccediloumlkuumlşle birlikte yetki paylaşımını esas alan yeni bir izonomi-

demokrasi Platonrsquoa goumlreyse Kallipolisrsquoe uzak ve tiranlığa yakın koumltuuml bir devlet

modeli ortaya ccedilıkacaktır

41 Hikacircyenin etraflı bir oumlrneği iccedilin 1 yuumlzyıl coğrafyacısı Strabonrsquoun Geographica isimli eserine bakılabilir (Strabo 1877 1013) Strabon bir ldquobilimcirdquo olmasının yanında hikacircyesini Aristoteles Demosthenes gibi kayıtlara başvurarak mitik anlatıdan bilimsel metne doğru şekillendirme yolunu seccediler ve yine Thukydides Plutharkhos Pausanias vs oumlrneklerde olduğu gibi bir Antikccedilağ sosyal bilimciliği tavrı ortaya koyar

89

SONUCcedil

1 Platonrsquoun kayıp koumlpeği

Her okurun dikkatini ccedilekmesi zor olabilir ama diyalogları baştan sona dolaşan

bazı koumlşe başlarında ansızın karşımıza ccedilıkan huzursuz bir koumlpek vardır Antik

Yunan mitlerindeki hayvanlardan biri olmadığı kesindir ve kendisini o kadar az

ele verir ki ne cinsini ne de milliyetini soumlylemek kolaydır Bir tek Gorgiasrsquota Mısır

koumlkenli tanrılardan biri olduğuna ilişkin bir işaret yakalarız Sokrates soumlz arasında

birden haykırır μὰ τὸν κύνα τὸν Αἰγυπτίων θεόν ndashMısırlıların tanrısı koumlpeğe

andolsun kihellip Ccediloğu zaman Herarsquonın Zeusrsquoun Apollonrsquoun Kharitlerin ve başka

Olimpik varlıklarının adına yemin ettiğini goumlrduumlğuumlmuumlz Sokrates arada bir boumlyle

yabancı bir varlığa dahası bir koumlpeğe yemin ederek bizi şaşkınlığa uğratır

Ccedilağdaşları arasında aynı yemini bir tek Aristophanesrsquoin Eşek Arılarırsquonda

Sosiasrsquoın ağzından işitiriz μὰ τὸν κύναhellip (83) Bununla beraber Aristophanesrsquoin

bu oyunu 422 tarihliyken ondan bir yıl oumlnce yazdığı ve karakterlerinden biri

Sokrates olan Bulutlarrsquoın bir yerinde bu defa filozofun yeminleriyle alay

edercesine onu tek cuumlmlede ldquoNefes Khaos ve Havayardquo yemin ettirir μὰ τὴν

Ἀναπνοὴν μὰ τὸ Χάος μὰ τὸν Ἀέραhellip (Bulutlar 627) Sokratesrsquoin hem kendi

ccedilağında hem de bizim ccedilağımızda hayli dikkat ccedilekici olan başka yeminlerine de

rastlamamız muumlmkuumlnduumlr oumlrneğin Phaidrosrsquota ccedilınar ağacına yemin ettiğini

goumlruumlruumlz Ancak bu yeminlerin hiccedilbiri koumlpek yemini kadar ilgi ccedilekici ve kışkırtıcı

değildirSokratesrsquoin diyaloglarda koumlpeğe ettiği yeminler şoumlyledir

Savunma 22aνὴ τὸν κύνα ndashkoumlpeğe andolsun ki yemin edilen Atinarsquoda bilge olduğu soumlylenen hiccedil kimsenin aslında bilge olmadığını bizzat tecruumlbe ettiği

Phaidros 228bνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Phaidrosrsquoun şayet kısa olsa tekrar tekrar okumaktan buumltuumln soumlylevi ezberlemiş olacağı

Devlet 399eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Devletteki fuzuli buumltuumln zevkleri ortadan kaldırdıkları

90

Devlet 567dνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Adeimantosrsquoun eşekarılarından soumlz ettiği

Devlet 592aνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Filozofun politikadan uzak durmak isteyeceği

Phaidon 98eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen verilen her tuumlrluuml cezayı ccedilekmenin kaccedilmaktan daha iyi ve asilce olduğunu duumlşuumlnduumlğuuml

Kratylos 411bνὴ τὸν κύναndash yemin edilen O anda aklında eskiden adları bulan kişilerin şimdinin filozoflarına benzediği youmlnuumlnde bir duumlşuumlncenin doğduğu

Gorgias 461aνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Konuyu yeterince tartışmanın uzun zaman alacağı

Gorgias 466cνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Polosrsquoun soumlylediği soumlzlerle fikirlerini mi accedilıkladığını yoksa kendisine soru mu sorduğunu anlamadığı

Kharmides 172eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Soumlylediklerinin bizzat kendisini de şaşırttığı

Buumlyuumlk Hippias 287eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Hippiasrsquoın cevabını beğendiği

Buumlyuumlk Hippias 298cνὴ τὸν κύναndash anlamsız konuşup da anlamlı konuşmuş gibi davranmaması iccedilin Hippiasrsquoı uyarırken

Lysis 211eνὴ τὸν κύναndash iyi bir dostu Dariusrsquoun buumltuumln altınlarına tercih edeceği

Bu yeminin farklı soumlylenişteki tek oumlrneği Gorgias 482brsquodedir

μὰ τὸν κύνα τὸν Αἰγυπτίων θεόνndash Mısırlıların tanrısı koumlpeğe andolsun kihellip yemin edilen Ceza ccedilekmenin koumltuuml olduğunu duumlşuumlnen Kalliklesrsquoin ccedilelişkiye duumlşeceği

Yeminin bu kullanımlarını birbiriyle ne kadar ilişkilendirirsek ilişkilendirelim bize

Platonrsquoun ironik kurgusunun eseri olduklarına dair herhangi bir işaret vermemekle

birlikte sırf Aristophanesrsquoin iğnelemeleri Sokratesrsquoin bu yemini gerccedilekten de sık

sık kullandığını goumlstermeye yeterlidir Bununla birlikte Yasalarrsquoda anlatılan

yeminle (ὅρκος) ilgili bir miti Sokratesrsquoin ccedilok sevdiği bu yeminle birarada

değerlendirmek bize Platonrsquoun bu ccedilalışma boyunca ortaya koymaya ccedilalıştığımız

mitolojik yaklaşımını destekleyecek bir arguumlman daha sunacaktır Soumlz konusu

mit tanrısal yargıccedil Rhadamantysrsquouumln yemin konusunda aldığı bir kararı anlatır

hellip O guumlnkuuml insanların ccediloğunluğu tanrıların soyundan geldikleri iccedilin doğal

olarak tanrıların varlığına accedilıkccedila inandıklarını goumlruumlyordu zaten kendisi de

bunlardan biriydi Anlaşılan insanlardan değil ancak tanrılardan yargıccedil

olabileceğini duumlşuumlnuumlyor bu nedenle de davaları kolayca ve ccedilabucak

sonuccedillandırıyordu nitekim davalı taraflara dava konusunda yemin ettirip

91

ccedilabucak ve kesin olarak davayı kapatıyordu Buguumln ise dediğimiz gibi

insanların bazısı kesinlikle tanrılara inanmıyor bazısı da (tanrıların) bizimle

ilgilenmediklerini duumlşuumlnuumlyor sayıca en fazla ve en koumltuuml olan bazılarının

duumlşuumlncesine goumlre ise tanrılar biraz kurban bolca yuumlze guumllme karşılığında

insanlara yuumlkluuml para kaldırmaya yardım ederler ve onları ağır cezalardan

kurtarırlar demek ki Rhadamantysrsquouumln davalardaki youmlntemi buguumlnkuuml

insanlar iccedilin elverişli değildir (Yasalar 948b-c)

Bu soumlzler Platonrsquoun yaşadığı doumlnemde Atina toplumundaki ldquodindarlıkrdquo

anlayışının yozlaştığını insanların dini ccediloğu zaman gizli ahlacircksızlıkları iccedilin bir kılıf

olarak kullandığını buna karşılık inananların da tanrıların affına sığınmayı her

durumda abarttığını goumlsterir Oumlte yandan Platonrsquoun dinle ilişkili mitlerin toplumsal

youmlnuumlne Devletrsquote olduğundan daha mesafeli olmakla birlikte hacirclacirc buumlyuumlk oumlnem

verdiğini de goumlsterir Nitekim burada Platonrsquoun Magnesiarsquoda oumlngoumlrduumlğuuml yeni

yasalardan birini goumlruumlruumlz tanrılar adına edilen yeminler hiccedilbir şekilde gerccedileğin

delili olarak kabul edilmeyecektir

Sokratesrsquoin Atinalı yurttaşlarının tanrı olduğuna inanmasının pek makul

goumlruumlnmediği birtakım varlıklara yemin etmiş olması farklı bakımlardan

değerlendirilebilir Ama oumlzellikle νὴ τὸν κύνα yemininde Yunanlar iccedilin hiccedil de

bağlayıcı olmayan yabancı kaynaklı bir tanrı mitine tam da Sokratesccedili ironiyle

bağdaşır biccedilimde yeminin hakikat iccedilin delil olarak sunulmasının eleştirisi olarak

başvurulmuş gibidir

2 Yurttaş filozof yasakoyucu ve mit

Bu sıradışı tutumun birbirini sonuccedil olarak getiren iki nedeninden soumlz etmek

muumlmkuumlnduumlr İlki Yunan toplumunda mitlerin gerccedilekliğe ilişkin dayanaklarını

genellikle hayatın olağan akışından seccedilmemiş olmalarıdır İkincisi bunun bir

sonucu ve aynı zamanda pekiştiricisi olarak mitlerin guumlnluumlk hayatın rutinlerine

rasyonel pratiklerine ve temelde laik olan herhangi bir mekanizmasına muumldahale

etmekten geri durmalarıdır Mitle guumlnluumlk hayat arasında kurulan ve ikisinin ilkece

ayrılmasına dayanan bu ilişkinin sonucu olarak yasakoyucu-duumlşuumlnuumlr figuumlruuml ve

92

sıradan yurttaş figuumlruuml arasında ortaya ccedilıkan etkileşim birbirinden farklı gelişmiştir

Yasakoyucu veya duumlşuumlnuumlruumln mitinde hep daha sakınımlı hakikat olma iddiasını

rasyonel alanda sınamaya accedilmayan bir tavır goumlrmemizin nedeni de budur

Sıradan Yunan yurttaşının mitiyse yasakoyucunun ve duumlşuumlnuumlruumln anlattığı mitten

daha ileriye gitmediği gibi kendi hakikatini rasyonel alanda kanıtlamaya da

kalkışmaz fakat guumlnluumlk hayatın akışına yine aynı otoritenin ccedilizdiği sınırlar iccedilinde

muumldahalede bulunmaktan da geri durmaz

Ccediloktanrılı toplumlarda panteonların yaşadığı değişim suumlreccedilleri bunun oumlrnekleriyle

doludur Buumlyuumlk bir savaş veya antlaşma neticesinde panteona yasakoyucu

tarafından yeni bir tanrı veya bir kuumllt koyulur veya bunun tersi olur Artık sıradan

yurttaşların bu yeniliğe hızlı biccedilimde uyum sağlamaları gerekecektir

Homerik kuumlltuumlruumln yetiştirdiği Yunanlı bireyin goumlzuumlnde tanrısal guumlccedillerin doğadaki

nedensellik ve yasa ilişkilerine ndashbu ilişkilerin ilk başlangıccedilta o da ldquoilk kuşakrdquo

tanrılarca kurulmuş olması dışındandash muumldahalesi onları değiştirmesi ve

duumlzenlemesi tasavvuru imkacircnsız bir olguydu Duumlnya duumlzeni ve kosmos yasaları

bizzat tanrılar eliyle değil ilk kuşak tanrılar (titanlar) ve onların soyları arasındaki

muumlcadeleyle kısacası doğa fenomenleriyle ccedilok benzer bir ccedilatışma sonucunda

ortaya ccedilıkmış ya da istenirse tesis edilmişti Hacirclihazırda egemen olan tanrılar

ccedilok daha oumlnceden tesis edilmiş bir doğa yasaları duumlzenine tabiydiler bu yasalar

uumlzerinde herhangi bir tasarrufa sahip değildiler

Bununla birlikte yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz yasakoyucu ve mit ilişkisinin istisnai

durumlar iccedilin soumlz konusu olduğunu goumlz oumlnuumlnde bulundurmak gerekir Nitekim

Yunan coğrafyasında ilk kıvılcımları filozofların bireysel fikirlerinde parlayan

mitolojik yaklaşım sıradan Yunan yurttaşı şoumlyle dursun tarih yazıcıları şairler ve

devlet adamları duumlzeyine bile sirayet edememiş bilhassa 5 yuumlzyıldaki Sofist ve

Platoncu aydınlanmalar doumlnemi boyunca Yunan kuumlltuumlruuml mitlerle hesaplaşmasını

ancak filozoflar eliyle gerccedilekleştirmek durumunda kalmıştır Bunların başını

Sofistler ccedilekmekle birlikte buumltuumln zıtlıklarına rağmen yine de Sofist kuumlltuumlruumln bir

uumlruumlnuuml olan Sokratik duumlşuumlnce soumlz konusu mitolojik yaklaşımın sığ bir akarsuyun

menderesler ccedilizmesi gibi ağır ve zikzaklı bir ilerleyişle Sofist inkacircr tutumundan

Platonik faydacı tutuma ndashCampbellci deyişle mitolojinin kozmolojik ve toplumsal

93

işlevlerinendash doğru yol almasını sağlamıştır Sofistler mitlerin birer safsata

olduğunu bilerek reddediyorken Platon onların ndashen azından Olimpik olanlarınınndash

safsata olduğunu bilerek toplumsal ve politik alanda faydalarına başvuruyordu

Yukarıda yaptığımız ayrımda Yunan yurttaşlarının bir tipine ldquosıradanrdquo sıfatını

yakıştırmanın zorunluluğunu da temellendirmemiz gerekir Nitekim boumlyle bir

yakıştırmada sıradan yurttaşın Yunancadaki ldquoyalınrdquo anlamına gelen ἁπλῶςrsquoun

buumltuumln olumsuz anlamıyla birlikte ndashccediluumlnkuuml hayatını yalın yani Platoncu anlamdaki

ldquosorgulamardquo eyleminden bir kelimeyle felsefe etkinliğinden uzak geccedilirmektedirndash

başka mesleklerde ccedilok buumlyuumlk başarılara imza atabileceğini goumlz oumlnuumlnde

bulundurmak bizi seccedilkincilik yaklaşımından kurtaracaktır

Soumlzgelişi Alkibiades Sokratesrsquoin buumltuumln ccedilabalarına rağmen felsefe sanatında

ilerleyememiş olsa da Atinarsquonın diğer devletlerle ilişkisine youmln verecek derecede

nuumlfuzlu bir komutan ve devlet adamı olmayı başarabilmişti Bununla beraber

Alkibiadesrsquoin tam karşıt oumlrneği olarak duumlşuumlnebileceğimiz Theaitetosrsquoa gelince

toplumsal veya politik anlamda kendisine şoumlhret ve onur kazandıran hiccedilbir

başarısı olmadığı hacirclde diyalektik sanatındaki uumlstuumln yeteneğiyle Sokratesrsquoin

hayranlığını kazanmış ona sık sık adından soumlz ettirmişti En azından bir

zamanlar şan ve onur elde etmekte ccedilok başarılı buumlyuumlk meclislerde herkesin

goumlzdesi ve idoluuml olan Alkibiades Yunan yurttaşları arasında ldquosıradanrdquo tanımımızı

karşılarken alabildiğine sade bir hayat yaşayan agorarsquoda adı sanı bilinmeyen ve

genccedil yaşta katıldığı bir savaşta hem salgın hastalıktan hem de aldığı yaradan acı

ccedilekerek oumllen ama felsefe sanatında pek yetenekli ve başarılı Theaitetos Yunan

yurttaşları arasında ldquosıradanrdquo tanımına hiccedil de iccedilin uygun bir figuumlr değildir Bu

bakımdan Platonrsquoun ccedilağında dikkatimizi ccedileken herhangi bir ismin mitle irtibatını

irdelerken felseficirc duumlşuumlnceyle Platoncu anlamda soumlylenecek olursa ldquodiyalektikrdquo

sanatıyla ilgisi bizim iccedilin birinci oumllccediluumlt olmak durumundadır

Sıradan Yunan yurttaşının mitle ilişkisini irdelemeye imkacircn veren pek ccedilok kayıt

guumlnuumlmuumlze sağlıklı biccedilimde ulaşmıştır Uumlstelik bunlar sanatsal kurgu veya

edebiyat alanındaki eserlerle sınırlı değildir o ccedilağdan guumlnuumlmuumlze varlığını

suumlrduumlrmuumlş pek ccedilok yasa metni tarih anlatısı biyografi ve mektup da Yunan

94

toplumlarında mitle kurulan ilişkiyi buumltuumln perspektiflerden incelememize yardımcı

oumlğeler iccedilerir42

Eski Yunan dilinde ldquohikacircyerdquo soumlzcuumlğuumlnuumln karşılığı olarak kullanılan μῦθοςrsquotan

başka bir de ἱστορία soumlzcuumlğuumlnuumln varlığı dikkat ccedilekicidir Platon ve Aristoteles bu

soumlzcuumlğuuml ccediloğu yerde ldquoaraştırmardquo anlamında kullanmışlardır fakat soumlzcuumlğuumln

Avrupa dillerindeki yazgısını Herodotosrsquoun ona yuumlklediği ldquoderlenen bilgiler

toplamırdquo tuumlruumlnden bir anlam belirlemiş goumlruumlnmektedir Nitekim birkaccedil yuumlzyıl

sonrasında Plutarkhosrsquoun kullanımıyla artık guumlnuumlmuumlzde geccedilerli olan ldquotarihrdquo

biliminin adı hacircline gelmiştir Bu durum Yunan entelektuumlelinin ldquotarihrdquo denen bir

araştırma sahasını biccedilimlendirirken ona yakıştırdığı birincil niteliği ccedilok guumlzel

accedilıklar Tarih onu yazan ve okuyan her Yunanlının goumlzuumlnde bir ldquohikacircyedenrdquo

ibaretti Uumlstelik birinci dereceden bir tanıklığa ihtiyaccedil duymuyordu ccediluumlnkuuml

neredeyse buumltuumln Yunan tarih yazarlarının metodu aynıydı Tarihini yazacakları

coğrafi boumllgelere ziyarette bulunarak yerel halkın ve duumlşuumlnuumlrlerin konuyla alakalı

rivayetlerini fikirlerini toplayıp kayıt altına almak

Sonuccedil olarak mitoloji tarihin neredeyse her doumlneminde iccedilinde buumltuumln bilimlerin

kısılıp kaldığı bir ccedilıkmaz olarak kendini belli eder Bu ccedilıkmazın temel kaynağı

bilimsel duumlşuumlnmenin duyulur alanla sınırlanmış dar ccedilerccedilevesidir Bu insanın

deney ve goumlzlemini zaman ve uzay bakımından sonsuza eriştiremeyeceği

duyularının hakikatle oumlrtuumlştuumlğuumlnden asla emin olamayacağı bir ccedilerccedilevedir Akıl

bu sınırlı ccedilerccedilevenin dışına ccedilıkma zorunluluğunu guumlndelik hayatın her sahasında

insana dayatmış ve sonuccedil olarak mitik duumlşuumlnce suumlrekli başka adlar altında

42 Bunlar da anmaya fırsat bulamadığımız ve mitlerin ilk kaynağı olan bazı edebicirc metinler gibi listelere sığmayacak kadar kalabalıktır Oumlrneğin buumlyuumlk tragedya yazarları kendi kurgusal eserlerini kadim mitlerle suumlslemekten ccedilok hoşlanırlar Hatta bazı mitleri birbirinden kuumlccediluumlk farklarla birden fazla Yunan şairinden okumak muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan kimi hatıra ve biyografi yazılarında ndashki bunların aklımıza ilk gelen oumlrneği yukarıda da aynı bağlamda değindiğimiz Ksenophonrsquoun ccediloğuna birinci derecede tanıklık ederek derlediği ilginccedil Sokrates hatıralarıdırndash Yunan mitlerinin inanccedillara ve guumlnluumlk hayatın bazı rutinlerine nasıl nuumlfuz ettiğini goumlrebiliriz Buumlyuumlk Yunan tarihccedilileri Herodotos ve Thukididesrsquoin yapıtlarında hatta daha sonraki yuumlzyıllarda yaşamış Plutarkhosrsquoun eserlerinde mitlerin belirleyici ve epeyi ağırlıklı olduğunu da goumlrebiliriz Platonrsquoun mektuplarında da mitlerden izler goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Yasa iccedilin akla ilk gelen oumlrnekse iki farklı mitosun ccedilatışma alanı olarak okumaya elverişli goumlruumlnen Sokratesrsquoin Savunmasırsquonda şahit olduğumuz Atina yasalarının mit kaynaklı gelenek konusundaki korumacı tutumu olabilir Sonuccedil olarak burada saydığımız yazı tuumlrleri sıradan Yunan yurttaşının hayatına ışık tutmaktaydı kaldı ki elimizde bu hayat tarzını goumlzlemleyebileceğimiz bunlardan başka bir olanağın varlığından da soumlz edemiyoruz

95

insanın doğayı ve evreni anlamlandırma ccedilabasına bir şekilde dahil olmayı

başarmıştır

Aslına bakılırsa mitik duumlşuumlncenin bu muumldahalesi Kopernik devriminden sonra

hatta teknoloji ve uzay ccedilağında bile azalmaya uğramış goumlruumlnmez Son birkaccedil

yuumlzyılda buumlyuumlk sıccedilramalarla ilerleyen bilimlerin etkisiyle kozmoloji matematik ve

hatta biyoloji sahalarında uumlretilen birccedilok teoriyle guumlnuumlmuumlzden birkaccedil bin yıl oumlnce

yazıya geccedilirilmiş kozmogoni aritmetik tarım hatta hayvanlar ve insanın ortaya

ccedilıkışını anlatan kadim mitler arasında belki de tek fark eski ccedilağlarda yaşayan

insanların ruhunu etki altına almış bir huşu-korku duygusundan ibarettir Eski ve

yeni paradigmalar arasındaki oumlrtuumlşmenin kaynağı tıpkı binlerce yıl oumlncesinde

olduğu gibi uzay ccedilağında da deney alanının ndashzamanla ne kadar genişlemiş

olursa olsunndash aynı sınırlı ccedilerccedileve iccedilinde olmasıdır

Boumlylelikle insanda logos daima iş başında olduğundan Suumlmer devrinde tarım

faaliyetlerinde kullanılan en basit bir karasaban iccedilin bir başlangıccedil accedilıklamasına

duyulan ihtiyaccedilla 20 yuumlzyılda ldquoevrenin başlangıcı nedirrdquo tuumlruumlnden pek

karmaşık bir bilmecenin ccediloumlzuumlmuumlne duyulan ihtiyaccedil arasında nitelik bakımından

hiccedilbir fark kalmaz Bu ihtiyaccedilların her ikisi de aynı meraktan doğmuştur her ikisi

de aynı merakın sırf nicelik bakımından birbirinden farklı olan sonuccedillardır

Bununla birlikte iki ihtiyacın giderilme biccedilimleri arasında yine sırf nicelik

bakımından farklılıklar bulunması kurduğumuz analojiyi hiccedilbir bakımdan

tartışmaya accedilmaz Nitekim ilkinde tanrı Enlilrsquoin insana luumltufta bulunması ve buna

karşılık insanın Enlilrsquoe duyduğu minnettarlık (Kramer 1961 42) ikincisindeyse

uzay ve zamanın yaklaşık 14 milyar yıl oumlnceki muhtemel yokluğu ve bu durumun

gelecekte doğurabileceği kıyamet senaryoları uzun uzadıya ve aynı kesinlik

doğruluk derecesinde dile getirilir Nihayet gerek Enlilrsquoin insanlara karasabanı

oumlğretmesi gerek Buumlyuumlk Patlamarsquonın uzay ve zamanı ortaya ccedilıkarması doğayı

bir suumlre goumlzlemledikten sonra baş goumlsteren zihin kurgularının meyvesidir Her iki

hikacircyeleme de deney alanının dışında duumlşleme yoluyla resmedilmiş olay

oumlrguumllerine dayanmaktadır

96

3 Son soumlz

Nihayet Platonrsquoun felsefesinde mitin ve mitolojinin yeri bir yurttaş olarak onun

veya Sokratesrsquoin dindarca-dine aykırı tutumlarından ziyade bu buumlyuumlk felsefenin

kurucu oumlgelerine bakılarak irdelenmek durumundadır Platonrsquoun felsefesine bu

tarzdaki her felsefi bakışın bizi goumltuumlreceği yerse mitolojinin işlevlerinin birbirinden

farklı accedilığa ccedilıkma biccedilimleridir Her ne kadar bu ccedilalışma oumlzelinde guumlzergacirch

belirleyici olarak Campbellrsquoin işlev sınıflandırmasındaki iki maddeye başvurmakla

yetinmiş olsak da Platonrsquoun felsefesinde mitik oumlgelerin daha başka işlevlerinin

de ccediloumlzuumlmlemeye accedilık olduğu bu bakımdan gerek Platonculuğun ve gerekse

sonraki Platoncu geleneklerin mitik ve mitolojik tartışmalar iccedilin alabildiğine

verimli daha oumlnemlisi mecburi bir alan meydana getirdiği şuumlphesizdir

Veyne antik doumlnemde yaşamış bir Yunanlının mitle irtibatını şu şekilde sabitler

O miti ya kocakarı masalları olarak goumlruumlr ya da gerccedilekleşmesi zor olağanuumlstuuml

birtakım olaylar olarak fakat bu ikinci durumda anlatılanın tarihsel gerccedilek mi

yoksa uydurma mı olduğunu tartışmanın da anlamsız olduğu youmlnuumlnde bir tavır

ortaya koyar (Veyne 2015 s39) Bu Yunanlılardan biri de Platonrsquodu ve ne yazık

ki onun bu iki kesimden hangisine dahil olduğuna ilişkin elimizde ndashsoumlzgelişi

Euhemeros Pausanias veya Miletoslu Hekataiosrsquota olduğu kadarndash kesin bir veri

bulunmamaktadır Ancak bununla birlikte bu kesinliği vermeyecek bile olsa onun

mite işlevsel bir yaklaşımda olduğunu ve hem felsefeyi hem guumlnluumlk hayatı hem

de siyaset doktrinini kurgularken mitin pek ccedilok işlevinden yararlanmaya giriştiğini

metinlerden apaccedilık biccedilimde anlayabiliyoruz Dahası yukarıdaki sayfalarda

etraflıca değindiğimiz gibi metinleri derinlemesine incelediğimiz zaman onun 5

yuumlzyıl Yunanistanrsquoında huumlkuumlm suumlren pek ccedilok mitik ve teolojik gelenek arasında

belli bir gruba ndashzaman zaman işlevlerinden yararlanmak ve zaman zaman ldquoiman

etmekrdquo bakımındanndash belli ayrıcalıklar tanıdığını goumlruumlyoruz Bu itibarla Platonrsquoun

mitlerle sıkı bir oumlruumlntuuml iccedilinde olan ldquofelsefirdquo metni hem kendi zihin haritasının hem

de 5 yuumlzyıl Yunanistanrsquoının kuumlltuumlrel haritasının karanlıkta kalmış yanlarını

aydınlatmak iccedilin benzersiz bir kaynak huumlkmuumlndedir

97

Burada yeniden ve ısrarla altı ccedilizilmelidir ki yukarıda da yer yer değindiğimiz gibi

diyaloglardaki oumlrtuumlk kalmış ezoterik gelenekler bağlamında ccediloumlzuumlmlenecek bir

Platonculuğun bizi bireysel anlamda mitik reflekslere sahip bir Platonrsquoa ve

Sokratesrsquoe vardırma ihtimali var Sokrates ve Platon batı felsefesinin bu iki buumlyuumlk

ldquokurucurdquo figuumlruuml en nihayetinde kendi toplumlarının birer ldquoerdemlirdquo uumlyesi ve

devletlerinin erdemli birer yurttaşıydı Her ikisi de sıradan Yunan yurttaşlarıyla

aynı agorarsquoda dolaşıp soumlyleşti alışveriş yaptılar Sıradan Yunan yurttaşlarıyla

aynı savaşları goumlrduumller aynı tapınaklara girdiler ve aynı devlet adamları

tarafından youmlnetildiler Onların felsefi etkinliklerinin bu ortaklıktan geniş oumllccediluumlde

pay almamış olması imkacircn dahilinde değildir buguumln Augustinusrsquoun Tanrı

Devletirsquoni veya Kantrsquoın Pratik Aklın Eleştirisirsquoni okurken goumlzardı edemeyeceğimiz

bir Hristiyanlık gerccedileği ne kadar soumlz konusuysa pek ccedilok ilkccedilağ duumlşuumlnuumlruumlnuuml ve

bilhassa Platonrsquou okurken goumlzardı edemeyeceğimiz bir Orfizm ve Olympos

gerccedileği de o kadar soumlz konusudur

Diyalogların bize sunduğu imkacircnlar ışığında Sokratesrsquoin veya Platonrsquoun

Mısırlıların ulu koumlpeğine inandıklarını duumlşuumlnmek elbette akıl dışıdır Her ikisinde

de boumlylesi bir inancı Veynersquonin sınıflandırdığı ldquotarihsel gerccedileklik-uydurmalıkrdquo

tartışmasını askıya alan Yunan yurttaş figuumlruumlyle de accedilıklamak muumlmkuumln değildir

Oumlte yandan Yasalarrsquoda ortaya koyulan yemin-mahkeme ilişkisi ve bu ilişkiyi

irdelerken başvurulan ldquotanrısal yargıccedillarrdquo miti koumlpek adına ndashkendisine hiccedil de

iman etmeksizinndash yemin eden filozofun mitle ve mitolojiyle iccediliccedile kurduğu felsefi

oumlruumlntuumlyuuml ortaya koymak iccedilin tek başına yeterlidir

Koumlpeğin gerccedilekte hangi koumlpek olduğu hatta koumlpek bile olup olmadığı veya adına

yemin etmenin o doumlnemdeki yaygınlığı gibi pek ccedilok tartışma accedilılabilir ancak

koumlpeğin bir ldquomitrdquo olduğu ve filozofun buradaki etkinliğinin bir ldquomitolojirdquo olduğu

tartışmaya accedilılamaz apaccedilık ortadadır Platonrsquoun seslendiği koumlpek belki bu buumlyuumlk

ve karmaşık manzaranın bir yerlerinde kayıptır ama duumlşuumlnen hayvan onun

kayıp koumlpeğine tarihin her doumlneminde aynı şekilde seslenmeye devam edecektir

98

KAYNAKCcedilA

Apollodorus (1921) The Library with an English Translation in 2 Volumes (S J

Frazer trans) Cambridge Harvard University Press

Aristophanes (1930) The Acharnians the Clouds the Knights the Wasps with

an English translation (B B Rogers trans) London William Heinemann

Ltd

Aristoteles (2009a) Fizik (S Babuumlr ccedilev) İstanbul Yapı Kredi Yayınları

Aristoteles (2009b) Nikomakhosrsquoa Etik (S Babuumlr ccedilev) Ankara BilgeSu

Yayınları

Aristoteles (2012) Poietika(N Kalaycı ccedilev) İstanbul Pharmakon Kitap

Aristoteles (1920) Athenaion Politeia ed Kenyon Oxford

Aristotle (2008) Metaphysics Books 10-14 Oeconomica Magna Moralia (H

Tredennick G C Armstrong trans) London Loeb Classical Library

Aristotle (2004a) On the Soul Parva Naturalia On Breath(W S Hett trans)

London Loeb Classical Library

Aristotle (2004b) Politics (H Rackham trans) London Loeb Classical Library

Bernabeacute A (2013) Poetae epici Graeci Testimonia et fragmenta Berlin De

Gruyter

Burkert W(2004) Babylon Memphis Persepolis Eastern Contexts of Greek

Culture New York Harvard University Press

Burnet J (1890) Early Greek Philosophy London Adam and Charles Black

Campbell J (1991) The Power of Myth with Bill Moyers New York Anchor

Books

Campbell J (1994) Yaratıcı Mitoloji Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev)

Ankara İmge Yayınları

Campbell J (2003) Batı Mitolojisi Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev)

Ankara İmge Yayınları

Campbell J (2001) İlkel Mitoloji Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev) Ankara

İmge Yayınları

99

Cherniss H (1944) Aristotlersquos Criticism of Plato and the Academy Vol1

Baltimore The John Hopkins Press

Cicero M Tullius (2006) De Republica De Legibus Cato Maior de Senectute

Laelius de Amicitia (J G P Powell trans) New York Oxford University

Press

Coomaraswamy A K (2011) Christian and Oriental Philosophy of Art New York

Dover Publications

Cornford F M (1907) Thucydides Mythistoricus London E Arnold

Cornford F M (1912) From Religion to Philosophy A Study in the Origins of

Western Speculation London E Arnold

Cornford F M (1952) Principium Sapientiae The Origins of Greek Philosophical

Thought Cambridge Cambridge University Press

Cornford F M (1997) Platorsquos Cosmology The Timaeus of Plato Indiana

Hackett Publishing Co

Diels H Kranz W (1961) Die Fragmente der Vorsokratiker 3 Banden Frankfurt

am Main Weidmannsche Verlagsbuchhandlung

Dowden K (1992) The Uses of Greek Mythology New York Routledge

Ebeling H (1885) Lexicon HomericumI-II London Williams and Norgate

Eliade M (2014) Mitlerin Oumlzellikleri(S Rifat ccedilev) İstanbul Alfa Yayınları

Eliade M (2013) Dinsel İnanccedillar ve Duumlşuumlnceler Tarihi Cilt 1 Taş Devrinden

Eleusis Mysterialarına (A Berktay ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi

Guthrie W K C (1955) The Greeks and Their Gods Boston Beacon Press

Guthrie W K C (1997a) A History of Greek Philosophy Volume 1 The Earlier

Presocratics and the Pythagoreansrdquo Cambridge Cambridge University

Press

Guthrie W K C (1997b) A History of Greek Philosophy Volume 2 The

Presocratic Tradition from Parmenides to Democritus Cambridge

Cambridge University Press

Guthrie W K C (1997c) A History of Greek Philosophy Volume 4 Plato The

Man and his Dialogues Earlier Period Cambridge Cambridge University

Press

100

Herodotus (1920) The Histories with an English translation (A D Godley trans)

Cambridge Harvard University Press

Hesiod Theogony Works and Days Testimonia with an English translation (G

W Most trans)Cambridge Harvard University Press

Homer (1924) Iliad in two volumes with an English translation(A T Murray

trans) Cambridge MA Harvard University Press

Homer (1919) Odyssey in two volumes with an English translation (A T Murray

trans) Cambridge MA Harvard University Press

Homeros (2005a) İlyada (A Erhat A Kadir ccedilev) İstanbul Can Yayınları

Homeros (2005b) Odysseia (A Erhat A Kadir ccedilev) İstanbul Can Yayınları

Jaeger W (1948) The Theology of the Early Greek Philosophers (E S

Robinson trans) London Clarendon Press

Jaeger W (1953) Die Theologie der Fruumlhen Griechischen Denker Stuttgart W

Kohlhammer

Jaeger W (1948) Aristotle Fundamentals of the History of His Development

OxfordOxford University Press

Jaeger W (2011) İlk Yunan Filozoflarında Tanrı Duumlşuumlncesi (G Ayas ccedilev)

İstanbul İthaki Yayınevi

Karatani Kojin (2017) Isonomia and the Origins of Philosophy (J A Murphy

trans) Durham Duke University Press

Karatani Kojin (2019) İzonomi ve Felsefenin Koumlkenleri (A N Bingoumll ccedilev)

İstanbul Metis Yayınları

Kramer S N (2007) Sumerian Mythology A study of Spiritual and Literary

Achievement in the Third Millenium BC London Forgotten Books

Kramer S N (2002) Suumlmerler Tarihleri Kuumlltuumlrleri ve Karakterleri (Ouml Buze

ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi

Kranz W (1994) Antik Felsefe (S Y Baydur ccedilev) İstanbul Sosyal Yayınları

Ksenophon (1997) Sokratesten Anılar (C Şentuna ccedilev) Ankara Tuumlrk Tarih

Kurumu Yayınları

Laertios D (2013) Uumlnluuml Filozofların Yaşamları ve Oumlğretileri (C Şentuna ccedilev)

İstanbul Yapı Kredi Yayınları

101

Liddell H ve diğerleri (1883) A Greek-English Lexicon Oxford Clarendon

Press

Nietzsche F (1966) Beyond Good and Evil (W Kaufmann trans) New York

Vintage Books

Nietzsche F (1967) Fruumlhling 1878 bis November 1879 Menschliches

Allzumenschliches zweiter Band Nachgelassene Fragmente 4 Berlinde

Grutyer

Nietzsche F (1999) Jenseits von Gut und Boumlse Zur Genealogie der Moral

Bonn Deutscher Taschenbug Verlag de Gruyter

Pausanias (1918) Description of Greece with an English Translation in 4

Volumes (WHS Jones LittD and HA Ormerod MA trans) London

William Heinemann Ltd

Payne R (1959) The gold of Troy the story of Heinrich Schliemann and the

buried cities of ancient GreeceNew YorkCcedil Funk amp Wagnalls

Plato (2002a) Charmides Alcibiades 1 amp 2 Hipparchus The Lovers Theages

Minos Epinomis(W R M Lambtrans)London Loeb Classical Library

Plato (2002b) Cratylus Parmenides Greater Hippias Lesser Hippias(HN

Fowler trans) London Loeb Classical Library

Plato (2002c) Euthyphro Apology Crito Phaedo Phaedrusrdquo (HN Fowler

trans) London Loeb Classical Library

Plato (2002d) Laches Protagoras Meno Euthydemus(W R M Lamb trans)

London Loeb Classical Library

Plato (2002e) Lysis Symposium Gorgias(W R M Lamb trans) London Loeb

Classical Library

Plato (2002f) Republic Volume I Books 1-5(CE Jones W Preddy trans)

LondonLoeb Classical Library

Plato (2002g) Republic Volume II Books 6-10(CE Jones W Preddy trans)

LondonLoeb Classical Library

Plato (2002h) ldquoStatesman Philebus Ionrdquo (HN Fowler trans) London Loeb

Classical Library

Plato (2002i) Theaetetus Sophist(HN Fowler trans) London Loeb Classical

Library

102

Plato (2002j) Timaeus Critias Cleitophon Menexenus Epistles(R G Bury

trans) LondonLoeb Classical Library

Platon (2014) Parmenides(S Babuumlrccedilev) Ankara İmge Kitabevi Yayınları

Platon (1998) Yasalar Yunanca Aslı İle ndash 2 Cilt (C Şentuna S Babuumlr ccedilev)

İstanbul Kabalcı Yayınevi

Platon (2012) Phaidon Ruh Uumlzerine (N Kalaycı ccedilev) İstanbul Kabalcı

Yayınevi

Plutarch (1957) Moralia with an English Translation in 14 Volumes (F C

Babbitt trans) London Harvard University Press

Proclus (1820) The commentaries on the Timaeus of Plato in five books

containing a treasury of Pythagoric and Platonic physiology (T Taylor

trans) London the Author

Renan Ernest (1897) Recollections of My Youth (C B Pitman trans)London

Chapman and Hall

Rohde E (1925) Psyche The Cult of Souls and Belief in Immortality Among the

Greeksrdquo (W B Hills trans) New York Kegan Paul Trench Trubner amp Co

Ltd

Ross D (2016) Platonrsquoun Yazılı Olmayan Oumlğretileri (Oumlzne 24 Kitap-Bahar

2016 iccedilinde ss 101-111 (C Sabancı ccedilev) Konya Ccedilizgi Kitabevi

Simplicius (2014) On Aristotles Physics (P Huby CCW Taylor trans)

London Bloomsbury

Stewart J A (2001) The Myths of PlatoLondonBarnes and Noble Inc

Strabo (1877) Geographica(A Meineke trans) Leipzig Teubner

Levi-Strauss C (2013) Mit ve Anlam (G Y Demir ccedilev) İstanbul İthaki

Yayınevi

Thomae Aquinatis (1920) Summa Theologica Pars Prima Romae Typographia

Forzani et S

Thomson G (1997) İlk Filozoflar Eski Yunan Toplumu Uumlzerine İncelemeler (M

H Doğan ccedilev) İstanbul Payel Yayınları

Thomson G (2007) Tarihoumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler

(C Uumlster Ccedilev) İstanbul Homer Kitabevi

103

Thucydides (1942) Historiae in two volumes trans (H S Jones J E Powell

trans) Oxford Oxford University Press

Uzdaviyns A (2011) Orpheus and the Roots of Platonism London The

Matheson Thrust

Vernant J P (1962) Les origines de la penseacutee grecque ed Georges Dumeacutezil

PUF Paris

Vernant J P (2006) Myth and Thought among the Greeks (J Lloyd J Fort

trans) New York Zone Books

Vernant J P (2015) Eski Yunanrsquoda Mit ve Din (M Erşen ccedilev) İstanbul Alfa

Yayınları

Vernant J P (2017a) Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları (H Portakal ccedilev)

İstanbul Cem Yayınları

Vernant J P (2017b) Eski Yunanrsquoda Mit ve Toplum (ME Oumlzcan ccedilev) İstanbul

Alfa Yayınları

Vernant J P Naquet P V (2012) Eski Yunanrsquoda Mit ve Tragedya (S Tamguumlccedil

R F Ccedilam ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi

Veyne P (2015) Yunanlar Kendi Mitlerine İnanmışlar mıydı (M Alkan ccedilev)

İstanbul Alfa Yayınları

Von Hendy A (2001) The Modern Construction of Myth Indiana Indiana

University Press

Xenophon (2013) Memorabilia Oeconomicus Symposium Apology (E C

Marchant O J Toddtrans) London Loeb Classical Library

104

EK 1 Orijinallik Raporu

105

EK 2 Etik KurulKomisyon izni ya da Muafiyet Formu

Page 3: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ

TEŞEKKUumlR

Adlarını burada tek tek anmanın imkacircnsız olduğu her bir Beytepeli hocamın oumlmuumlr boyu

oumlzlemle anacağım her bir dersiyle gitgide imkacircn bulan olgunlaşan ve nihayet vuumlcuda

gelen bu ccedilalışma varlığını ilk olarak kılavuzluğumu sabır ve oumlzveriyle uumlstlenmiş olan

sevgili ustam Cemal Guumlzelrsquoin şahsında o guumlzel insanlara borccedilludur İkinci olarak

yazdığım ve ccedilevirdiğim her cuumlmlede sesini yeniden işittiğim her hatırlayışta uyarı ve

oumlnerilerinin yeni kıymetlerini yeni faydalarını keşfettiğim sevgili hocam Saffet Babuumlrrsquoe

borccedilludur Uumlccediluumlncuuml ve son olarak olağanuumlstuuml guumlzel ama bir o kadar da hızlı geccedilip giden

guumlnlerin telaşında yan yana gelmiş bulunduğum bazı guumlzel insanlara guumlzeller guumlzeli

hayvanlara borccedilludur Buguumlnden sonra gittiğim her yere bu anıları da beraberimde

goumltuumlreceğim bilinsin isterim meğerki can tenden uccedilup gitmiş olsun

v

OumlZET

AKAR Birdal Platonrsquoun Felsefesinde Mitolojinin İşlevi Doktora Tezi Ankara 2019

Geleneksel anlayışa goumlre antik Yunan felsefesini karakterize eden MOuml 7 yuumlzyıl İyonya

felsefesi ilk hareket noktasını kadim Yunan şiirinde bir kelimeyle mitik anlatılarda

bulmuştur Bu anlatılar filozofun araştırma nesnelerini belirlediği gibi araştırma

youmlntemlerine de ccediloğu zaman nuumlfuz etmiş ve pek ccedilok bakımdan metinlerin arka planı

hacircline gelmiştir Bu durumu kabullenmek felsefe tarihccedilileri iccedilin pek kolay olmamış

oumlzellikle kıta felsefesinde bu geleneksel anlayış egemenliğini yakın doumlnemlere kadar

koruyabilmiştir Fakat gerek filolojideki gerekse buumltuumln sosyal bilimlerdeki dramatik

ilerlemenin en verimli sonuccedillarından biri olarak 20 yuumlzyılın ikinci yarısından itibaren

Avruparsquoda ortaya koyulan pek ccedilok felsefe tarihi araştırmasında İyonya felsefesi ve onu

takip eden Yunan felsefelerinde mitin ve mitolojinin belirleyici varlığı geniş oumllccediluumlde kabul

goumlrmuumlştuumlr

Bununla birlikte buumltuumln bir İlkccedilağ Yunan felsefesi tarihinde mitin ve mitolojinin hem

kurucu hem de temellendirici işlevinin en belirgin biccedilimde ortaya ccedilıktığı felsefe Platonrsquoa

aittir Bu itibarla elinizdeki ccedilalışmada ilk olarak mit ve mitolojinin tanımı yapılmakta ve

bunların felseficirc duumlşuumlnce uumlzerindeki etkisi genel hatlarıyla ortaya koyulmakta ardından

Platonrsquoa kadar gelen suumlreccedilte filozofların duumlşuumlncelerindeki mit ve mitoloji etkileri belli

oumlrnekler yardımıyla irdelenmekte son olarak Platonrsquoun felsefesinde beliren hem geccedilmiş

felsefelerle hem de kendi doktrinleriyle ilişkili belli başlı mitik oumlgeler antik Yunan dilinin

verdiği imkacircnlardan da elden geldiğince faydalanılarak mercek altına alınmaktadır

Bu araştırmanın nihai aşamasında mitolojinin Platonrsquoun felsefesindeki işlevinin yardımcı

bir arguumlman veya alelade bir ifade youmlntemi olmaktan ccedilok en basit oumlrnekle ldquoRuhgoumlccediluumlrdquo

doktrininde goumlruumllduumlğuuml gibi kurucu ve karakterize edici bir youmlnuuml haiz olduğu sonucuna

varılmaktadır

Anahtar Soumlzcuumlkler

Platon Platon Oumlncesi Felsefe Mit Mitoloji

vi

ABSTRACT

AKAR Birdal The Function of Mythology in Platorsquos Philosophy Ph D Dissertation

Ankara 2019

The Ionian philosophy of 7th century BC which according to traditional compherension

has characterised the whole philosophy of ancient Greece has found its point of

departure in archaic Greek poetry ie the mythic narrations As these narrations had

generally provided the philosophers with their matter of investigation they also had

frequently interpenetrated the research methods of them and thus become the

background of their own texts in many ways It has not been for philosophy historians to

indigenise this fact and so the traditional comprehension especially among the

continental philosophical communities continued its decisiveness untill recently

decades However as a very fruitful outcome of the dramatical improvement in both

philology and all social sciences in many philosophical papers which have been written

since second half of 20th century in Europe the decisive existence of myth and

mythology in Ionian philosophy and its consecutives has been widely approved

After all in the whole history of ancient Greece philosophy it is that of Plato in which the

constituent and grounding functions of myth and mythology have risen in the most

distinctly way In this respect firstly the description of myth and mythology is made and

their effects on philosophycal thought are generally presented secondly the effects of

myth and mythology in the thoughts of pre-Platonic philosophers are examined under

favour of particular examples and finally the certain mythical items which arise in Platorsquos

philosophy relatedly to both predecessorsrsquo and his own doctrines also by taking the

advantages of ancient Greek language are put under the scope within this study

As a result of this research process the main conclusion is stated like following The

function of mythology in Platorsquos philosophy is a constituent and characterising one rather

than being an auxilary argument or ordinary expression method just as seen in the

simplest example the ldquometempsychosisrdquo doctrine

Keywords

Plato Pre-Platonic Philosophy Myth Mythology

vii

İCcedilİNDEKİLER

KABUL VE ONAYhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipi

YAYIMLAMA VE FİKRİ MUumlLKİYET HAKLARI BEYANIhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipii

ETİK BEYANhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipiii

TEŞEKKUumlR helliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipiv

OumlZEThelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipv

ABSTRACThelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipvi

İCcedilİNDEKİLERhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipvii

GİRİŞhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip1

1BOumlLUumlM ldquoMİTrdquo VE ldquoMİTOLOJİrdquo TANIMININ İMKAcircNLARI SORUNLARI10

2 BOumlLUumlM ANTİKCcedilAĞrsquoDA μῦθος VE λόγος KAVRAYIŞI helliphelliphelliphelliphelliphelliphellip31

3 BOumlLUumlM PLATONrsquoUN DİYALOGLARINDA MİThelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip46

SONUCcedil PLATONrsquoUN KAYIP KOumlPEĞİhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip89

KAYNAKCcedilAhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip98

EK 1 ORİJİNALLİK RAPORUhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip104

EK 2 ETİK KOMİSYON MUAFİYET FORMUhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip105

1

GİRİŞ

Felseficirc Bir Mitoloji Araştırmasının Gerekliliği Uumlzerine

Yapısalcı antropolojinin buumlyuumlk kuramcısı Leacutevi-Strauss bir yandan mitin bir

illuumlzyon olup insanda evreni anlayabileceği yanılgısına neden olduğunu kabul

ederken bir yandan da modern toplumda mitin yerini ldquotarihrdquoin aldığını ve onunla

aynı işlevi goumlrduumlğuumlnuuml tespit eder (Leacutevi-Strauss 2013 s 51) Bu kendisini

modern bilim paradigmaları ve eleştirmenlerce kuşatılmış hisseden bir

antropoloğun modern tarih anlatısını ldquomitrdquo olarak goumlrduumlğuumlnuuml nispeten naif kabul

edilmesi kolay cuumlmlelerle accedilıklama girişimidir Bununla birlikte Straussrsquoun bu

tercihi en basit deyişle sosyal bilimcilerin son yuumlzyılda karşı karşıya kaldığı bir

anlamlandırma krizine de işaret etmektedir Guumlnuumlmuumlzde sosyal bilimlerin yaygın

kavrayış biccedilimiyle mitten ayırıcı unsurlarını saptamak artık ciddi anlamda

guumlccedilleşmiştir ve Leacutevi-Straussrsquoun mit bağlamında oumlnerdiği bu modern kavrayış

biccedilimi iki duumlnya savaşını takip eden suumlreccedilte 20 yuumlzyılın ikinci yarısında iccediline

en ccedilok da sosyal bilimcilerin duumlştuumlğuuml bir ikilemin sonucu olarak okunmalıdır Tarih

ve felsefe aslında birer mit midir

Bu soruya hiccedil ccedilekinmeksizin ve ldquobilimselrdquo arguumlmanlarla desteklenmiş bir ldquoevetrdquo

cevabı verebilme luumlksuuml kimbilir gelecek yuumlzyılın antropolog ve filozoflarının

payına duumlşer Fakat guumlnuumlmuumlz iccedilin konuşacak olursak duumlşuumlnuumlrler adına boumlyle bir

imkacircndan henuumlz soumlz edemiyoruz Nitekim bu tarz bir girişimin sahibini Leacutevi-

Straussrsquoun ve diğer yapısalcı duumlşuumlnuumlrlerin maruz kaldığından ccedilok daha katı

eleştirilerle karşı karşıya getirmesi olasıdır Her şeyden oumlnce bu tarz bir girişimin

ccedilağımızdaki bilimsel kriterlerle değerlendirilemeyeceğinden soumlz edilebilecektir

Bununla birlikte bu muhtemel olumsuzlukları daha baştan savuşturmak iccedilin

kullanışlı bir youmlntemden de buumlsbuumltuumln mahrum değiliz Leacutevi-Straussrsquoun yukarıda

oumlrneklediğimiz tutumu da bu youmlntemin ilk habercilerindendir Buguumln tarih ve

felsefenin birer mit olduğu iddiasının altından kalkmak guumlccedil olabilir ama ldquotarih ve

felsefe mit midirrdquo sorusunu başaşağı ccedilevirerek zaman kipinde hassas bir

değişikliğe gitmek kulaklara ccedilok daha makul gelebilecek bir cevap sunar Mit bir

zamanlar hem tarih hem de felsefeydi

2

En azından bir zamanlar oumlyleydi geccedilmiş zaman kipini kullanmak zorundayız

Ama iyi tarafından bakmayı deneyerek şunu da soumlyleyebiliyoruz Bir defa ldquotarih

ve felseferdquo dedikten sonra yine geccedilmiş zamanlar iccedilin geccedilerli olmak uumlzere buumltuumln

sosyal bilimlerin ldquomitrdquo olduğunu soumlylememize imkacircn vardır

Soumlzuumlnuuml ettiğimiz tarih ve felsefenin mit olduğu geccedilmiş zamanları kapatan

doumlnem ccediloğu zaman Aristotelesccedili paradigmanın yıkıldığı Newton ccedilağıyla

işaretlenir Bunun oumlncesinde yukarıda geccedilmiş zamanlar diye nitelediğimiz ve

mitik duumlşuumlncenin egemen olduğu doumlneme gelince bilhassa Batı uygarlığı

oumlzelinde kilisenin hem bilim hem de felsefe iccedilin otorite olduğu doumlnemi de iccediline

alan Homerosrsquotan 17 yuumlzyılın başlarına kadar uzanan ccedilok uzun bir suumlreccedilten

bahsetme gerekliliği soumlz konusudur

Bu suumlreccedil iccedilinde mit suumlrekli biccedilim değiştirerek bilimsel tartışmaların politikanın

toplumsal ve guumlndelik hayatın oumlnde gelen belirleyicisi olmuştu Antikccedilağrsquoda

yaşamış bir tarih ve edebiyat okurunda Hesiodosrsquoun yarattığı etkiyle Ortaccedilağrsquoda

yaşamış bir felsefeci tıpccedilı ya da soyluda Tevratrsquoın ilk başlangıca dair

hikacircyelerinin yarattığı etki gerccedileklikle birebir oumlrtuumlştuumlkleri youmlnuumlndeki inanccedil

bakımından aynı olmuştu Bu okurların her ikisi de ldquotarihrdquo ve ldquohakikatrdquo telakkilerini

bir şekilde ellerine tutuşturulan metinlerin etkisiyle belirlemiş ve kendi hayatlarını

ailelerinin ve hatta yurttaşlarının hayatlarını buna goumlre duumlzenleme yoluna

gitmişlerdi

Bilim ccedilağının başlamasıyla birlikte gelişen ve 20 yuumlzyılın başlarına kadar uzanan

suumlreccedilteyse gerek entelektuumlel ccedilevrelerde ve gerekse halk nezdinde mitlere ilişkin

bu algı dramatik bir değişime uğramış goumlruumlnmektedir Bilimsel devrimlerin sarsıcı

etkileri altında ldquomitikrdquo olduğuna karar verilen anlatı ve duumlşuumlnme biccedilimlerine bakış

accedilısı alaşağı olmuş genel anlamda ldquomitrdquo hakkındaki duumlşuumlnceler hızla dışlayıcı

olumsuz bir ccedilehreye buumlruumlnmuumlştuumlr Bu ccedilerccedilevede gelişen modern ldquomitrdquo

kategorisine eski yeni pek ccedilok tarih ve felsefe anlatısı bilimsel kabul teorem ve

aksiyom aynı anda eklenmiştir Her şeyin sudan geldiği Romalıların soyunun bir

kurdun emzirdiği kardeşlerden tuumlrediği ldquobuumltuumlnrdquouumln ay-altı ve ay-uumlstuuml biccediliminde iki

farklı toumlzuuml olduğuhellip hatta yakın doumlnemlerde matematikte yaşanan buumlyuumlk

devrimlerle birlikte uumlccedilgenin iccedil accedilıları toplamının iki dik accedilıya eşit ve asal sayıların

3

sonsuz olduğu gibi pek ccedilok oumlnerme ve yasa İsarsquonın tanrının oğlu olduğu

kabuluumlyle aynı minvalde değerlendirilmeye başlamıştır1 Bununla birlikte ccedilok

geccedilmeden 19 yuumlzyılın sonlarında Newton ccedilağının da her ccedilağ gibi ndashsırf mit

konusunda değil pek ccedilok başka konuda dandash zamanı gelince kapanmak uumlzere

accedilılmış olduğu anlaşılacaktır

Bilhassa 20 yuumlzyılın başlarında Newtoncu paradigmaların her alanda hızlıca

aşınmaya uğramasıyla birlikte tarih boyunca uumlretilmiş ve guumlnuumlmuumlze kadar

ayakta kalmayı başarmış mitlerin ldquosaccedilmalık uydurmardquo2 diye nitelenerek bir

kenara atıldığı doumlnem kapanmaya yuumlz tutmuş ve sosyal bilimciler iccedilin pek ccedilok

araştırma konusunda mitle bilimi aynı başlıklar altında tartışma zorunluluğu

doğmuştur Boumlylece bir suumlre sonra ldquomitolojirdquo sahasındaki araştırmaların sosyal

bilimler iccedilin sağladığı yarar ve kolaylıklar tartışmasız hacircle gelecektir Bu suumlreccedilte

mitik oumlgelerin ve kuumlltlerin yalnızca yazının keşfinden oumlnceki doumlnemler iccedilin değil

aynı zamanda yazının yaygın biccedilimde kullanıldığı buumltuumln doumlnemler iccedilin de farklı

ulus ve uygarlıklar arasındaki sosyal kuumlltuumlrel ekonomik ilişkilerin oumlzguumln birer

vakanuumlvisi olduğu anlaşılacaktır

1 ldquoMitrdquo soumlzcuumlğuumlnuumln popuumller kullanım biccedilimleri hiccedil de hafife alınmayacak bazı kanıtlar sunsa da burada soumlzgelişi Amerikarsquonın Vietnam Savaşırsquondan galip ayrıldığı veya her ayın belli doumlnemlerinde Merkuumlrrsquouumln duumlnya etrafında saat youmlnuumlnde doumlnmeye başladığı gibi ldquomitikrdquo duumlşuumlncelerden soumlz etmeyi gerekli bulmuyoruz Aslında bazı mit araştırmacıları tarafından soumlzcuumlğuumln popuumller anlamına yuumlklenen bu olumsuz iccedilerik eleştirilmiş ve hatta ldquomitrdquo soumlzcuumlğuuml bile reddedilerek kasıtlı biccedilimde mythosrsquoun tercih edildiği olmuştur Boumlyleyken ldquomitrdquoin popuumller anlamlarının buumltuumln pejoratif tarafları bir yana bize goumlre popuumller mitlerin ortaya ccedilıkma biccedilimleriyle ldquomitrdquo diye tanımladığımız kadim metinler ve kuumlltlerin soumlzgelişi goumlkkubbenin Atlasrsquoın sırtında durduğu duumlşuumlncesinin ortaya ccedilıkma biccedilimleri arasındaki ilkece benzerliğin goumlz oumlnuumlnde bulundurulması gerekmektedir 2 Antik Yunan koumlkenli mythos soumlzcuumlğuumlnden tuumlretilen ldquomitrdquo kavramının bu ikisi dışındaki anlamları genellikle sanat uumlretimine atıfladır Bununla beraber kavramın edebiyat tarihindeki seruumlveni yani kurgursquoyu ccedilağrıştıran anlamları tartışmamızın dışında kalmaktadır Fakat hacirclacirc bu bağlamda soumlz etmemiz gereken bazı istisnai durumlar vardır Oumlrneğin Latincenin egemen olduğu yaklaşık bin yıllık suumlreccedilte Batı toplumlarında mythos soumlzcuumlğuumlnuumln uzun bir uykuya dalmış olması buna oumlrnektir Nitekim Latin uygarlıkları antik Yunanların mythos diye adlandırdıkları edebi eserler dışında hiccedilbir şey iccedilin herhangi bir kavrama ihtiyaccedil duymamış gibidir Latinler mythos yerine fabula soumlzcuumlğuumlnuuml tercih etmekle mythosrsquoun Yunan antik ccedilağındaki sanat anlamıyla sınırlanmış bir kavrayış ortaya koyarlar Bu ccedilarpıcı tespiti Von Hendyrsquoe borccedillu olmakla birlikte durumun bizim tartışmamız iccedilin oumlnemine aşağıda değineceğiz Edebiyat sahasına oumlzel olarak son derece ayrıntılı ve faydalı bir tartışma iccedilinse yazarın The Modern Construction of Myth isimli eserine bakılabilir

4

Guumlnuumlmuumlzde karşılaştırmalı mitoloji ccedilalışmalarının sunduğu birtakım verilerin

birkaccedil yuumlzyıldır genel-geccediler kabul edilen bazı tarih kurgularını ldquorestore etmeyirdquo

gerektirecek yeni keşifleri haber vermesi buna oumlrnektir

Buguumln Frazerrsquoin devrim niteliğindeki Altın Dalrsquoının yayımlanmasının uumlzerinden

yuumlz yirmi yılı aşkın bir suumlre geccedilmiştir Schliemannrsquoın Troiarsquoyı keşfi de aşağı yukarı

aynı yaştadır Cornfordrsquoun uzunca bir suumlre sessizliğe mahkum edilen Yunan

felsefesi ccedilalışmaları 1900rsquolerin başına nihayet İyonya bilimselliğinin mitik

iccedileriğinin genel kabuluuml aynı yuumlzyılın ikinci yarısına denk gelir Aşağıda etraflıca

inceleyeceğimiz uumlzere ldquomitrdquo ve ldquomitolojirdquo kavramlarının iccedileriği bu gelişmelerle

birlikte ikinci bir defa yenilenmiş sonuccedil olarak mitik duumlşuumlnce ve anlatıların

bilimsel faaliyetler accedilısından oumlnemi ccedilok daha belirgin hacircle gelmiştir

ldquoMitrdquo kavramının iccedileriğinde meydana gelen bu yenilenmeyi Roumlnesansrsquola birlikte

ldquobilimrdquo ve ldquofelseferdquonin yaşadığı yenilenmeye benzer biccedilimde bir tuumlr eskiye doumlnuumlş

olarak goumlrmek ccedilok daha isabetlidir Ccediluumlnkuuml bunu deyim yerindeyse mitin yeniden

canlanması biccediliminde meydana geldiği iccedilin hemen oumlncesindeki iki yuumlzyılı aşkın

suumlre boyunca gelişen mit yaklaşımlarının antik ve klasik doumlnemde mevcut

yaklaşımla ikame edilmesi biccediliminde oumlzetlemek de muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan

boumlyle bir yenilenme her bir klasik doumlnem yazarının mit kavrayışını buguumlnuumln bakış

accedilısından değil kendi doumlneminde hacirckim olan bakış accedilısından ele alma miti

ldquosıradanrdquo bir Antikccedilağ bireyi gibi anlama zorunluluğunu da beraberinde getirir

Mitleri konu alan bir bilim disiplinine ihtiyaccedil da bu youmlnde şekillenmiştir

Bu disipline ldquomitolojirdquo adı verilmiştir ancak ldquofelseferdquo ve ldquobilimrdquoin koumlkenleri olan

φιλοσοφία ve ἐπιστήμη-τέχνη soumlzcuumlklerinin tarihsel seruumlveninden farklı biccedilimde

ldquomitolojirdquo ile antik Yunanca koumlkleri olan μυθολογία μυθολόγημα veya μυθολογεύω

soumlzcuumlkleri arasında bir anlam oumlrtuumlşmesinden pek de kolay soumlz edilemez

Homerosrsquoun destanlarında da sıklıkla geccedilen bu soumlzcuumlklerin iccedileriği guumlnuumlmuumlzdeki

gibi herhangi bir mit veya hikacircye araştırması bilimine karşılık gelmediği gibi mitin

yalnızca anlatma ve uumlretmeyle ilişkili edimlerine goumlndermede bulunur Bu

nedenle antik Yunancadaki karşılığından epeyi farklı biccedilimde guumlnuumlmuumlz modern

bilimlerinin adlandırılma tarzına uygun olarak ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki -loji ekinin

5

λέγω fiiline nispeten daha uzak ldquobiyolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki -loji ekine ccedilok daha yakın

bir işlev goumlrduumlğuumlnuuml soumlyleyebiliriz

Bununla beraber ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlnuumln guumlnuumlmuumlzdeki anlamıyla antik doumlnemdeki

anlamı arasındaki bu belirgin farkın bizi bir yanılgıya suumlruumlklemesine de izin

vermememiz gerekir Bu yanılgı ccediloğu zaman antik yazarların miti mitolojik bir

yaklaşımla ele almadıkları duumlşuumlncesiyle ortaya ccedilıkar Oysa buumlyuumlk tragedya ozanı

Sophoklesrsquoin Homerosrsquotan esinlenerek baştan yarattığı Kral Oidipousrsquotan

Platonrsquoun Orpheusccedilu anlatılardan esinlenerek baştan yarattığı Lethersquoye kadar

pek ccedilok oumlrnek guumlnuumlmuumlz sosyal bilimlerinde ve sanatlarında ortaya koyulan

mitoloji yaklaşımlarının antik doumlnemdeki varlığını bize accedilık biccedilimde

goumlstermektedir Bir cuumlmleyle oumlzetlemek gerekirse mitolojiye işlevsel yaklaşım

modern doumlnemle sınırlı olmayıp İyonya aydınlanmasından itibaren Antikccedilağrsquoın

neredeyse her doumlneminde kendini goumlstermiştir

Mitin suumlrekli değiştirdiği biccedilimleri ldquoTanrırsquonın maskelerirdquo olarak adlandıran

Campbellrsquoin 1960rsquoların başında yayınladığı bir sınıflandırma mitolojiyi işlevsel

ccedilerccedilevede ccediloumlzuumlmlemeyi amaccedillayan her araştırmacı iccedilin yeterince aydınlatıcı ve

guumlzergacirch belirleyici olması bakımından burada uzun uzun anılmaya değerdir

Yaratıcı Mitolojirsquonin son boumlluumlmlerinden birini oluşturan Yeni Mitolojilere Doğru adlı

yazıya Campbell şu soumlzlerle başlar

Artık eski beş bin yıllık Suumlmer malikanesinin hacirclacirc parccedilaları iccedilimizde bulunan

dağılmış yıkıntılarının oumltesinde ŞİMDİ ve BURDA bulunan taze duumlnyada

ortaya ccedilıkan yeni mitoloji yaklaşımlarına ilişkin bir şeyler soumlylemeye

ccedilalışmanın zamanı geldi (Campbell 1991 s 615)

Bu yazının oumlncesinde yaptığı altı yuumlz sayfayı aşkın ccediloumlzuumlmleme farklı kuumlltuumlrlerden

ccedilok ccedileşitli mitik oumlgeleri birbiriyle karşılaştırarak bunlar arasındaki ilişkiyi irdeler

Oumlnceki uumlccedil cilt de farklı coğraficirc kuumlltuumlrler temelinde yine mitik oumlgelerin

ccediloumlzuumlmlemelerine adanmıştır Bu bakımdan son ciltteki Yeni Mitolojilere Doğru

başlıklı boumlluumlmde yazar bu devasa birikim uumlzerinden konuşmaktadır ve soumlzlerinde

yer yer felsefeye rasyonaliteye theoria alanına ince goumlndermelere de rastlamak

muumlmkuumlnduumlr

6

Mitolojinin Campbell tarafından tespit edilen doumlrt farklı işlevi (function) aynı

zamanda doumlrt farklı yaklaşıma (prospect) karşılık gelmektedir Yazar bunları

sırasıyla metafizik-mistik yaklaşım kozmolojik yaklaşım toplumsal yaklaşım ve

son olarak psikolojik saha (sphere) olarak adlandırır

Metafizik-mistik yaklaşım insanın duumlnyadaki varlığını anlamlandırma ccedilabası

olarak ortaya ccedilıkar Yukarıdaki alıntıda Campbellrsquoin ldquoinsan hayatıyla gerccedileklik

arasındaki bağrdquo olarak andığı işleviyle mit insanın duumlnyadaki varlığının

nedenlerine ve kosmosrsquotaki yerine ilişkin sorularına cevap vermektedir Daha

sonrasında oumlrneğin Schopenhauerrsquoin ldquoher şeyin kendi tarzında buumltuumln duumlnya

olmasırdquo ve Kuzalırsquonın ccedilemberiyle Gnostik İncilrsquodeki İsarsquonın ldquobir parccedila odun yakın

ben oradayımrdquo soumlzlerinin mit tarafından insana cevap olarak sunulan bu aşkın

gizemin farklı maskeleri olarak tanımlandığını goumlruumlruumlz

Metafizik-mistik yaklaşımın uumlstuumlne kurulacak biccedilimde kozmolojik yaklaşımın

nihai amacı buumltuumlnluumlkluuml bir evren imgesi ortaya koymaktır Campbell bu yaklaşımı

accedilıklarken keşifler ccedilağının ilk doumlnemlerindeki bazı bilim adamlarının evren

imgesine ccedilok isabetli goumlndermeler yaparak bunlarla mit arasında mevcut ccedilok

ccedilarpıcı ortaklıkları serimler Oumlrneğin Kolombrsquoun zihnindeki ldquoCennetrdquo kavramı

evrende gerccedilek bir yere (Araf Dağırsquonın doruğuna) karşılık gelmekteydi ve bunun

esinleyicisi Dantersquoden başkası değildi Aquinas ise aynı cennetin bu duumlnyada

olduğunu goumlstermeye ccedilalışarak şoumlyle diyordu ldquoCennetin bulunduğu yer aşılması

imkacircnsız dağların denizlerin veya sıcak bir uumllkenin oumltesinde insan yerleşimden

ayrılmış olmalı ki topografyacılar yazılarında o yerden soumlz etmiyorlarrdquo3 Ama

Campbellrsquoin kozmolojik işlevle alakalı en ccedilarpıcı tespiti herhalde şudur

ldquoPlatonrsquoun idea adını verdiği birccedilok şey buguumln bizim iccedilin batıl inanccediltırrdquo4 Kolombrsquou

takiben Kopernicus Newton Kant vs ile devam eden bilimsel devrimler

suumlreciyle deney alanındaki mikro-kozmosla deney alanını aşan makro-kozmos

3 Krş Summa Theologica I102Art1 İnsanın ikameti uumlzerine cennet nerededir (Aquinas 1920 ss760-61) 4 Campbell bu duumlşuumlnceyi Ananda K Coomaraswayrsquodan oumlduumlnccedil alarak kendi mitoloji incelemesinin en isabetli yerinde metafizik-mistik işlev tartışmasında savunuyor (The Christian and Oriental or True Philosophy of Art (Londra Luzac and Company ss 32-33)) Burada dikkat ccedilekilen nokta tıpkı az oumlncesinde bahsi geccedilen Kolomb Aquinas Augustinus vs gibi Platonrsquoun da logos temelli duumlşuumlnen bir ldquobilimrdquo figuumlruuml olmasıdır

7

arasındaki irtibatı sağlayan mitin uumlstuumlnluumlğuuml sarsılmış olur (Campbell 1991 s

617 vd)

Mitolojinin hassasiyetle tespit edilen bu doumlrt işlevi arasında ilk ikisinin uumlzerine

kurulan uumlccediluumlncuuml yaklaşım olarak toplumsal işlev Campbell tarafından Nietzscheci

bir perspektifle Nietzschersquonin felseficirc devrimine kadar suumlregelen tarih doumlneminin

bir tasviri gibidir Toplumsal işlev kurulu duumlzenin geccedilerliliği ve korunmasını

garanti altına almaya doumlnuumlktuumlr (Campbell 1991 s 627) Campbell herhangi bir

karşılaştırmaya girmemiş olmakla beraber toplumsal mitoloji yaklaşımını

Nietzschersquonin suumlruuml (herd) kavramı etrafında inşa etmesi bize goumlre Platonrsquoa

nispetle geliştirilmiş bir mit konumlandırmasının sonucudur

Oumlzellikle modern doumlnemde Batı felsefesiyle alakalı ccediloumlzuumlmleme akıl yuumlruumltme ve

spekuumllasyonlar ccediloğunlukla Platonrsquoa goumlre veya Platonrsquoa karşı yapıldığı iccedilin aynı

geleneğin sınırları iccedilinde ortaya koyulacak bir mitoloji araştırmasının da Platonrsquola

şu veya bu şekilde ilişkili olması kaccedilınılmazdır Bu Platonrsquoun felsefesinin tek

başına Batı felsefesinin genel olarak fenomenlerle arasındaki irtibatını

karakterize etmesinden ileri gelir Hacircliyle mit ve mitoloji de felsefi bir araştırmanın

nesnesi olduğu durumlarda ele alınıp irdelenecekleri ilk mecra Platonrsquodur

Bundan kastımız Platonrsquodan sonra gelişen ve yayılma imkacircnı bulan felsefe

geleneklerinin kendi doumlnemlerindeki mitik oumlgelerle bağını Platonculuğun mit ve

mitolojiyle bağına benzer biccedilimde kurmuş olduklarıdır

Bu ccedilalışmada ccedilizdiğimiz ccedilerccedileve dahilinde bir filozof olarak Platonrsquoun mit ve

mitolojiyle bağı Campbellrsquoin doumlrt işlev sınıflandırması temelinde ilk olarak

buumltuumlnluumlkluuml bir evren imgesi ortaya koymayı amaccedil edinen kozmolojik yaklaşımda

ve ikinci olarak da toplumsal yaklaşımda goumlruumlnuumlr hacircle gelmektedir Platonrsquoun

felsefesini inşa eden kurucu oumlgelerden5 yola ccedilıkarak ondaki bu mitoloji

5 Bunların başında hiccedil şuumlphesiz insanın oumlzuumlnuuml teşkil eden oumlluumlmsuumlz ruh gelmektedir Yazılı Yunan kuumlltuumlr duumlnyasında ilk defa Platonrsquoda karşılaştığımız bu ruh varolma tarzı bakımından Platonrsquoun ontoloji ve kozmoloji duumlşuumlncesinin temelini teşkil ederken iyiye-koumltuumlye youmlnelmenin karar vericisi ve kurtuluş veya cezanın nesnesi olmak bakımındansa Platonrsquoun etik-politik duumlşuumlncesi iccedilin elverişli zemini meydana getirmiştir Başka bir deyişle Platonrsquodaki anamnesis oumlğretisi bilgi-varlık goumlruumlşuumlnuumln temeliyken ruhun oumlte duumlnya yolculuğu oumlğretisi (bilgi ve varlık goumlruumlşuumlyle birlikte aynı zamanda) etik-politik goumlruumlşuumlnuumln temelidir ve bu temellerin her ikisi de asıl koumlkenini Yunan kuumlltuumlr duumlnyasında diğer oumlrneklerine yalnızca soumlzluuml ezoterik geleneklerde rastladığımız oumlluumlmsuumlz bir ruh duumlşuumlncesinde bulur Ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuuml olan bu ortak koumlken Platonrsquoun sistemindeki buumltuumln

8

yaklaşımları arasında herhangi bir oumlncelik-sonralık ilişkisi belirlemek pek

muumlmkuumln goumlruumlnmese bile aynı kurucu oumlgelerin kuumlltuumlrel koumlkenlerine doğru

yapılacak her araştırmanın bizi onun felsefesinin gayrıresmicirc kaynaklarına bir

adım daha yaklaştıracağından kuşku yoktur

Bu ccedilalışmada Platonrsquoun yapıtlarındaki mitik oumlgelerin yalnızca belli bir kısmını

mercek altına alabilmiş olmamız ccedilalışmanın hacmi goumlz oumlnuumlnde bulundurularak

hoş goumlruumllmelidir Nitekim Platonrsquodaki mitik oumlgelerin tamamını bizim izlediğimiz

youmlntemle irdeleyecek bir ccedilalışmanın belli bir sayfa hatta cilt sayısıyla

sınırlandırılması pek muumlmkuumln goumlruumlnmemektedir Oumlte yandan diyaloglardaki mitik

oumlgeleri birbiri ardına serimlemek her birinin uumlstlendiği roluuml ve işlevi soumlzluumlkccediluuml bir

yaklaşımla ortaya koymak muumlmkuumlnduumlr ki mevcut literatuumlrde bu konuda

başvurulabilecek pek ccedilok kaynaktan ve değerli incelemeden soumlz edilebilir Bizim

burada irdeleyeceğimiz mitleri belirlerken goumlzettiğimiz oumllccediluumlt ortaya koyduğumuz

iddialar iccedilin ne eksik ne fazla alabildiğine isabetli bir oumlrneklem oluşturmaya

doumlnuumlktuumlr Bu itibarla soumlzgelişi Timaiosrsquota soumlzuuml edilen ldquoevrenin ruhurdquo goumlruumlşuumlnuuml

ele alırken herhangi bir vesileyle Deukalionrsquoa değinmekle aynı hikacircyenin

Kritiasrsquotaki pasajlarına değinmek zorunda olmadığımız kanaatine varmışsak

okurun anlayış ve tecessuumlsuumlne sığındığımızdandır Yine soumlzgelişi Artemis

Gyges uumlccedil işlevli ruh yaklaşımı yine uumlccedil işlevli devlet duumlzeni ve hatta genel

anlamıyla Orfik oumlgeler bahsinde de pekacirclacirc soumlz edebiliriz

Bu ccedilalışmayla şimdilik yalnıza pey akccedilesini oumldemiş olmayı umduğumuz

ccediloumlzuumlmlemelerin nihai amacı6 Platonrsquoun ontolojik epistemolojik ve etik

doktrinlerini kurarken birincil hareket noktası ve temellendirme aracı olarak

mitolojiye başvurduğunu ortaya koymaktır Buna goumlre mitolojinin Campbellrsquoin

sınıflandırmasına goumlre kozmolojik ve toplumsal işlevleri Platonrsquoun daima el

altında bulundurduğu sıklıkla başvurduğu işlevler arasındadır

oumlgeleri birbiriyle aynı oumlncelik seviyesine taşır ve her biri bir diğerine mecbur duumlğuumlmlerden oluşan bir oumlruumlntuuml meydana getirir 6 Nitekim Platonrsquoun mit ve mitolojiyle bağını ilgilendiren bir iddia yukarıdaki satırlarda da ortaya koyduğumuz gibi buumltuumln Batı felsefesi iccedilin kuşatıcı bir iddiadır Takdir edilecektir ki bu durum buradaki ccediloumlzuumlmlemelerin Platonrsquodan ilham alan buumltuumln felsefi ndashve hatta dinindash geleneklere de uygulanması gerekliliğini doğurur Bu bakımdan Platonrsquoda mitolojinin işlevini araştıran birkaccedil tez ccedilalışmasının ileriye doumlnuumlk yeni araştırmaların hızlandırıcısı olması umulur

9

Son tahlilde sırasıyla mitik duumlşuumlnmenin mitin ve nihayet mitolojinin olgulara

dayalı araştırma sahaları olan tarih ve arkeolojide olduğu kadar olgulardan

bağımsız bir araştırma sahası olan felsefede de oumlnemli bir yer işgal ettiği gerccedileği

karşımızda belirmiştir Bu gerccedileğin ndashen azından elinizdeki ccedilalışmanın ccedilizmeye

ccedilalıştığı ccedilerccedileve iccedilindendash modern mitoloji araştırmalarının okuma katmanını

belirlemesi guumlnuumlmuumlze ulaşan antik metinlerinse bu sistemin ağırlık merkezini

ifade etmesi umulur Ve umulur ki boumlylece felsefenin ve pek ccedilok sosyal bilim

sahasının mitolojiye kopmaz bağlarla bağlı olduğu daha anlaşılır hacircle gelecektir

Buradan ccedilıkarılabilecek son oumlnermeye gelince belki şudur Mitolojisiz bir Platonrsquou

anlamak en az Platonrsquosuz bir felsefe tarihini anlamak kadar guumlccediltuumlr

10

1 BOumlLUumlM

ldquoMİTrdquo VE ldquoMİTOLOJİrdquo TANIMININ İMKAcircNLARI SORUNLARI

Bir bilim disiplini olarak mitoloji araştırma nesnesi ve yaklaşım tarzlarına

dayanarak farklı biccedilimlerde tanımlanmaya elverişlidir Kavrama farklı

bağlamlarda yuumlklenen muhtelif iccedilerikler nedeniyle ccedilok tanımlı olması da tabiidir

Bununla birlikte metinlere doğrudan başlık olarak seccedililmesi ccedilok eskilere gitmese

de ldquomitolojirdquonin modern doumlnemde ortaya ccedilıkmış ve gelenekten yoksun bir

algılanışı olduğunu soumlylemek muumlmkuumln değildir Her şeyden oumlnce Homeros

kuumllliyatı dahil olmak uumlzere birccedilok antik metinde hem kendisi olarak hem de

tuumlrevleri biccediliminde karşımıza ccedilıkan ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuuml Yunan Antikccedilağrsquoını baştan

sona kat etmiş ve doumlnem yazarlarının guumlndeminde en az buguumlnuumln yazarlarındaki

kadar geniş bir yer tutmuştur Oumlte yandan ldquomitolojirdquonin Antikccedilağrsquodaki birbirinden

farklı anlamları ne kadar accedilık ve anlaşılırsa modern ccedilağdaki anlamlarının da o

derecede belirsiz bir soumlzcuumlk olması genel bir tanımını yapmayı ccedilok daha guumlccedil

hacircle getirir Ccedilağımızda ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki bu bulanıklığın birtakım

sebeplerinden kabaca soumlz ettik ancak bu sebeplere de kaynaklık teşkil eden asıl

sebep ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlnuumln koumlkuuml olan ldquomitrdquo kavramını tanımlamakta karşılaşılan

guumlccedilluumlklerdir Buumltuumln bu guumlccedilluumlkler nedeniyle ldquomitolojirdquo iccedilin tanım yapma girişimleri

ccediloğu zaman kısmicirc bir soumlzluumlk karşılığı vermekten oumlteye gidememiştir

Vernant mitin tanımını yaparken soumlzuumln daha başında onun Batı geleneğinin bir

keşfi olduğunu iddia etmekle birlikte bir ansiklopedist accedilıklığında hareket

etmekten kaccedilınır Bu ihtiyatlı tutumunun gerisinde modern doumlnemde μῦθοςrsquoun

tek anlamlı algılanışına karşılık λόγοςrsquoun ccedilok anlamlı algılanışı yatar Bir Antikccedilağ

dili iccedilin modern ccedilağda hazırlanmış soumlzluumlklerin hiccedilbir zaman ccediloumlzuumlme

kavuşturamayacağı bu problem Vernantrsquoı mitin kuşbakışı goumlruumlnuumlmuumlnuuml muumlmkuumln

olduğunca geniş tutmaya zorlamış goumlruumlnmektedir Nitekim miti diğer kuumlltuumlrel ve

felseficirc oumlğelerden ayıran kendine oumlzguuml bir anlamından soumlz etmek yerine ldquomit

olmayanlarrdquo diye adlandırdığı gerccedilek-dışı ve akıl-dışı olmak uumlzere iki kavramın

karşısına sırayla yerleştirerek tarif etme yolunu tutar (Vernant 2017b 233)

11

Burada soumlzuuml edilen ldquogerccedilekrdquo ve ldquoakılcırdquo kategorilerinin Yunancadaki logosrsquoun

soumlzluumlk maddesinde iccedilerildiği duumlşuumlnuumlluumlrse Vernantrsquoın buumltuumln ccedilabalarına rağmen

kısmicirc kalan bu mit tanımının MOuml 7 yuumlzyılda İyonyarsquoda doğup Yunan

coğrafyasına yayılan λόγοςlsquoun modern algılanışından doğan bir μῦθος kavramına

karşılık geldiği soumlylenebilir

Boumlyleyken gerek λόγοςlsquoun ve gerekse μῦθοςrsquoun MOuml 7 yuumlzyıl ve oumlncesindeki

kullanımlarına bakıldığında iki kavram arasında iccedilerik bakımından herhangi bir

gerilim ya da karşıtlık bulunmadığını goumlrmek zor değildir Daha şaşırtıcı olansa

iki soumlzcuumlğuumln hem Homeros ve hem de Hesiodos metinlerinde kimi zaman

birbirleri yerine kullanılabilmiş olmasıdır Sonuccedil olarak bu durum bizi daha ccedilok

Burnet gibi araştırmacıların goumlruumlşleri iccedilin bir temsil olarak seccediltiğimiz Vernantrsquoı

aşarak daha geniş kapsamlı bir mit tanımı yapmaya zorlar7

Guumlnuumlmuumlzde ldquomitolojirdquo diye adlandırdığımız disiplininin gelişimindeki en kritik

noktalarda goumlruumlşlerine başvurabileceğimiz başlıca duumlşuumlnuumlrlerden biri olan Mircea

Eliade miti ndashher ne kadar o da Vernant gibi yalnızca bir ldquotanımlama girişiminderdquo

bulunduğunu soumlylese dendash tarihin belli bir doumlnemine oumlzguuml ldquokarşıtrdquo kavramlarından

değil bizzat kendisinden hareketle tanımlama yolunu tercih eder Eliadersquonin

tutumu miti ldquomasalrdquo veya ldquouydurmardquo anlamlarına atıfta bulunan iccedileriklerden

arındırmanın yanında onun sırf kutsal olanla ilişkili bir kavranışını da beraberinde

getirmiştir Fakat kuumlltuumlrel bir oumlğe olarak mitin karşılıklarının Eliadersquonin tarifinden

hareketle ccedilok daha isabetli ve kapsamlı bir ccedilerccedileveye oturduğu inkacircr edilemez

Bu her şeyden oumlnce mitin herhangi bir dolayıma başvurmadan doğrudan

kendisini tanımlama girişimidir Bizzat yazarın ldquoen kapsayıcı ve muumlkemmele

yakınrdquo diye nitelediği tanım şoumlyledir

Mit kutsal bir oumlykuumlyuuml anlatır en eski zamanda ldquobaşlangıccediltakirdquo masallara oumlzguuml zamanda olup bitmiş bir olayı anlatır Bir başka deyişle mit Doğauumlstuuml

7 Vernantrsquoın sıkı bir Burnet takipccedilisi olduğunu pek ccedilok tartışmasından ve referans tercihinden anlamak muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan Burnet eski Yunan duumlşuumlnuumlrleri konusunda soumlzuumlnuuml ettiğimiz logos-mitos goumlruumlşuumlnuumln en buumlyuumlk temsilcisi olarak ele alınabilir Burnetrsquoın okuru başta Early Greek Philosophy (1890) olmak uumlzere neredeyse buumltuumln yapıtlarında İyonyarsquoda doğan ldquoYunan mucizesirdquonin accedilık savunusuyla karşı karşıya kalır Bu ccedilalışmamızda soumlz konusu goumlruumlşuumln temsilcisi olarak Vernantrsquoı seccedilmemizin başlıca nedeni Burnetrsquoin herhangi bir mit-mitoloji tartışmasına girmeksizin Yunan bilimselliğini slogan duumlzeyinde savunmuş olmasıdır Boumlyleyken Vernantrsquoın ccedilok değerli incelemeleri doğrudan mit ve mitolojinin felsefeyle ilişkisini konu almakla kalmaz aynı zamanda Burnetrsquoa goumlre ccedilok daha tafsilatlı ve kuramsal bir metot izler

12

Varlıkların başarıları sayesinde ister eksiksiz olarak buumltuumln gerccedileklik yani Kozmos olsun isterse onun yalnızca bir parccedilası (soumlzgelimi bir ada bir bitki tuumlruuml bir insan davranışı bir kurum) olsun bir gerccedilekliğin nasıl yaşama geccediltiğini dile getirir Demek ki mit her zaman bir ldquoyaratılışrdquoın oumlykuumlsuumlduumlr Bir şeyin nasıl yaratıldığını nasıl var olmaya başladığını anlatır (Eliade 2014 17)

Anlaşılacağı uumlzere Eliadersquoye goumlre mitin buumltuumlnuumlyle kutsal oluşu onun gerccedilekliğini

de zorunlu hacircle getirir Vernantrsquoın yaptığı ve bir ccedileşit ldquogerccedilek-dışırdquolığa vardırdığı

tanımlamanın aksine Eliadersquonin tanımında kadim mitlerle modern bilimsel

duumlşuumlnce arasındaki ilişkinin değil herhangi bir ccedilağdaki herhangi bir toplulukla o

toplulukccedila yaratılan mit arasındaki ilişkinin tasvir edildiğine dikkat edilmelidir İki

duumlşuumlnuumlruumln mit oumlzelinde ldquogerccedileklikrdquo kategorisine yuumlkledikleri anlamlar arasındaki

fark bu şekilde anlaşılır hacircle gelebilir Ccediluumlnkuuml modern ccedilağda mite gerccedileklikle

oumlrtuumlşmesi noktasında nasıl bir anlam yuumlklenirse yuumlklensin Antikccedilağ

toplumlarındaki mit-gerccedileklik ilişkisine dair algı hiccedilbir şekilde değişmeyecektir

Sonuccedil olarak ldquomitrdquo ve ldquomitik duumlşuumlncerdquo iccedilin Eliadersquonin oumlnerdiği bu tanımın her

durumda geccedilerli evrensel bir arayışın sonucu olduğunu ve bu arayışın onu daha

genel-geccediler bir tanım hacircline getirdiğini soumlyleyebiliriz

Eliade kurduğu bu mit ve gerccedileklik ilişkisinden hareket ederek ilkel toplumlardan

oumlrnekler verir ccedilişe oturma biccedilimlerinden tahıl pişirme usullerine varıncaya kadar

birccedilok guumlnluumlk rutinin kaynağının ldquodoğauumlstuuml varlıkrdquola insan arasında beliren bir

oumlrnek alma ilişkisi olduğunu ortaya koyar (Eliade 2014 18-19) Oumlte yandan mitin

ne olduğunu Eliadersquoye soran bir okurun zihninde hayli kritik bir soru işaretinin

belirmesi de ihtimal dahilindedir Onun mit iccedilin oumlnerdiği bu tanımlamanın bizi

aslında bir din tanımına yaklaştırıp yaklaştırmadığı

Bu kritik sorunun cevabı olumludur Ancak bu cevap mit ve din arasındaki

ayrımın hiccedil de belirgin olmadığı olamayacağı gerccedileğiyle yan yana koyulmalıdır

Boumlylelikle anlaşılacaktır ki buumltuumln oumlrnekleriyle mit ve din arasındaki bu iccedil iccedile ve

hatta birbirleri olma durumu mitle gerccedileklik arasında bizim benimsediğimiz ilişki

bakımından herhangi bir sorun teşkil etmek şoumlyle dursun bu ilişkiyi destekleyen

birccedilok arguumlmanı daha baştan sunacak zenginliktedir Gerccedilekte dinin hassasiyetle

kurgulanmış ve ilişkilendirilmiş mitlerden oluşan sistemli bir derleme olması bile

13

onu hiccedilbir tartışmaya girmeden ldquomitrdquo başlığı altına koyabilmek iccedilin tek başına

yeterlidir

Bununla beraber mit doğauumlstuuml-kutsal oumlğeler barındırsın ya da barındırmasın bir

tasvir ve aktarım aracı olarak duumlşuumlnuumllduumlğuuml suumlrece doğa fenomenleriyle veya

tarihsel gerccedileklikle daima oumlrtuumlşme iccedilinde karşımıza ccedilıkacaktır Oumlrneğin iki farklı

miti iccediliccedile geccedilmiş bulduğumuz Buumlyuumlk İskenderrsquoin Gordion duumlğuumlmuumlnuuml kılıcıyla

boumllduumlğuuml hikacircye tarihte gerccedilekleşmiş bir olaylar silsilesini aktardığı şuumlpheli

olmakla birlikte bir komutan ve huumlkuumlmdar olarak İskenderrsquoin benimsediği askeri

youmlntemi etkileyici bir tarzda tasvir etmektedir İskender belki de o duumlğuumlmuuml hiccedil

goumlrmuumlş değildi hatta o duumlğuumlmuumln varlığı bile tartışma konusu olabilir Ama

İskenderrsquoin zekacircsından ccedilok kılıcının guumlcuumlne guumlvenen ve bu guumlveni hiccedil de boşa

ccedilıkmamış bir devlet adamı olduğu kuşkusuzdur

Din ve mit arasındaki ilişkiyi Eliadersquonin ldquokozmik dinrdquo kavramının seyrinde accedilıkccedila

goumlsterdiği gibi tek tek mitlerden sistemli bir dine geccediliş olarak da goumlrebiliriz

ldquoKozmik dinrdquo tezini şu şekilde oumlzetlemek muumlmkuumlnduumlr Neolitik devrimle birlikte

doğada baştan verili olmayan bir beslenme kaynağı olarak tarım uumlruumlnuuml zaman

algısıyla ve zaman birimlerinin tanımıyla ilgili yeni sistemler yaratma zorunluluğu

doğurur Ccediluumlnkuuml av hayvanlarının aksine toprağı ekip biccedilme yoluyla elde edilen

tahıl ve meyvelerin hangi mevsimde nasıl davranacakları hangi şekli alacakları

bir kelimeyle ne zaman tuumlketilebilir hacircle gelecekleri dakik biccedilimde bellidir ve

şansa bırakılamaz İlk ccediliftccedili toplumların bu periyotları yani guumlnuumln yanısıra ay ve

mevsim birimlerini tespit etmesi artık zorunludur Bunun sonucunda ilk tarım

toplumlarında doumlnguumlsel bir zaman kavrayışı gelişmeye başlamıştır Boumlylece

Eliadersquonin ldquokozmik dinrdquo adını verdiği inanma biccedilimi doğanın suumlrekli

yenilenmesinden oluş ve bozuluşu periyodik biccedilimde tekrarlamasından ileri

gelen esasında doğanın taklidine dayanan bir mitik rituumleller toplamını ifade eder

Bu rituumleller arasında herhangi bir meyvenin başlangıccedil hikacircyesindeki bir cinayeti

yeniden canlandırmak gibi birtakım anımsama senaryoları vardır ve bu tekil

senaryoların şu veya bu şekilde bir araya gelmesi dinlerin oluşması iccedilin elverişli

zemini hazırlamıştır

14

Bazı durumlarda bu arkaik senaryolar yeni dinsel yaratımların doğmasını sağlayacaktır (Eleusis Yunan-Doğu mysteriaları) (hellip) Tarım kuumlltuumlrleri ldquokozmik dinrdquo adı verilebilecek olguyu geliştirir ccediluumlnkuuml dinsel etkinlik merkezicirc gizemin etrafında yoğunlaşmıştır Duumlnyanın duumlzenli aralıklarla yenilenmesi (Eliade 2012 s 55)

Aşağıda etraflıca değineceğimiz uumlzere bizim iccedilin asıl muumlhim nokta şudur

Eliadersquonin mit ve gerccedileklik kurgusu mitin oumlncelikle insan zihnindeki ve nihayet

toplumdaki ndashbunun bir kabile veya klan olması da pekacirclacirc muumlmkuumlnduumlrndash iş goumlrme

biccedilimine Vernantrsquoa kıyasla ccedilok daha genelgeccediler mitin kendisini temele alan bir

tarzda ışık tutmaktadır

Antikccedilağrsquodaki mit ve gerccedileklik kavrayışını modern ccedilağın bilim paradigmalarından

ve tarihsel yargılarından arındırarak anlamamız başka tuumlrluuml muumlmkuumln

goumlruumlnmemektedir Eliadersquonin tespitine ek olarak diyebiliriz ki mit Antikccedilağrsquoda

yaşayan birey iccedilin aktardığı olayların doğauumlstuuml veya hayatın olağan akışına

aykırı olmasına bakılmaksızın her durumda gerccedilekti Bazı durumlarda

gerccedileklikle hiccedilbir biccedilimde oumlrtuumlşmediği bilinse bile bireylerin her birinin bilincinde

ve nihayet topluluğun kolektif bilincinde gerccedilek gibi işliyordu Buna karşılık bazı

durumlarda tam anlamıyla gerccedilekti ama dahil olduğu kurgusal buumltuumlnde

gerccedileklikle oumlrtuumlşmeyi şu veya bu şekilde reddederek bir ldquomitrdquo olduğunu suumlrekli

hatırlatıyordu

Bu durumun mitin tanımında baştan verili olan bir ldquoparadoksrdquo gibi nitelenmesi de

muumlmkuumlnduumlr Mitin olgulara dayanan bir gerccedilekliğinden soumlz edilemez baştan

sona doğru olduğu soumlylenemez bir kelimeyle mit bize gerccedileklerden soumlz etmez

Buna rağmen gerccedilekliğin de oumltesine geccedilen bir guumlce sahiptir ve varlığını da tam

olarak bu guumlce borccedilludur (Dowden 1992 s 2)

Campbellrsquoin bu guumlccedilten anladığı mit vasıtasıyla gerccedileklik ve insan hayatı arasında

kurulan bağdır Yazar mitin modern anlamını hikacircye anlatıcılığıyla bir tutarken

hikacircyelerin gerccedileklikle okur arasındaki uyumu sağladığını duumlşuumlnmektedir Bu

lsquohikacircyersquoden yalnızca miti değil aynı zamanda modern romanları da anlamak

gerekmektedir Nitekim Campbell soumlzuumlnuumln devamında Buddharsquodan Platonrsquodan

15

Yunan anlatılarından vs soumlz etmenin yanında Thomas Mannrsquoın Tonio Kroumlgerrsquoini

de bu lsquohikacircyersquoye bir oumlrnek olarak goumlsterir

Campbellrsquoin oumlrneğinden hareketle denebilir ki okur aslında hikacircyenin gerccedileklikle

tarihsel olgularla birebir oumlrtuumlşmediğinden haberdar olsa da mitle arasında

kurduğu bağ tıpkı Dowdenrsquoin dediği gibi gerccedilekliği ve doğruluk kriterlerini aşacak

guumlccediltedir

Son tahlilde en azından antik doumlnem mitleri iccedilin soumlylenebilecekleri şu şekilde

oumlzetleyebiliriz Her bir doğa evren vs goumlzlemi uumlzerine soumlylenen mit daima

fenomenin başlangıcına ilk nedenlerine ilişkin soruları aydınlatıyor ve birbirine

eklenen hikacircyelerle birlikte buumlyuumlk (ccediloğu durumda adına ldquodinrdquo denilen) bir mitler

oumlrguumlsuuml ortaya ccedilıkıyordu Bu oumlrguuml sayesinde bireylerin etrafındaki sosyal kuumlltuumlrel

ve guumlndelik buumltuumln gerccedileklik eksiksiz biccedilimde yeniden inşa edilmekteydi

11 Mit ve mitolojiyi logos bağlamında tanımlama girişimleri

Bu noktada birini Vernantrsquola diğerini Eliadersquoyle oumlrneklediğimiz iki modern ldquomitrdquo

kavrayışı arasında yapacağımız tercihin nedenlerinin daha anlaşılır olması adına

İyonya logosrsquou bağlamındaki mit tartışmasını derinleştirmek gerekmektedir

Vernantrsquoın kuşkucu bir bakışla soumlylenirse ldquoYunan mucizesirdquo fikrinin oumlrtuumlk bir

savunmasına hasredilmiş gibi goumlruumlnen Les origines de la penseacutee grecque

(Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları) adlı uumlnluuml kitabı karşılaştırmalı mitolojinin

kurucusu sayılan Georges Dumeacutezil editoumlrluumlğuumlndeki ldquoMythes et Religionsrdquo (mitler

ve dinler) başlıklı seri dahilinde 1962 yılında yayınlanmıştır8 Bununla birlikte

oumlzellikle felsefe bağlamında bir mit araştırması guumlndeme geldiğinde yaygın kabul

goumlren bu ldquomucizerdquo yaklaşımının tarihi Vernantrsquotan en az bir yuumlzyıl daha geriye

uumlnluuml Fransız duumlşuumlnuumlr Ernest Renanrsquoa gider ldquoYunan mucizesirdquo kavramını

literatuumlre kazandıran kişi bizzat Renanrsquodır Renan Avrupalı aydın ve duumlşuumlnuumlrler

8 Eserin Tuumlrkccedileye Huumlsen Portakal tarafından yapılan ccedilevirisinde ccedilevirmenin oumlnsoumlzuumlnuumln başlığı muhtemelen kitabın adından ziyade iccedileriğine atıfla Yunan Mucizesinin Kaynaklarırsquodır (Cem Yayınları 2017)

16

uumlzerinde buumlyuumlk etkiye sahip bir tarihccedili ve filolog olması bir yana Roumlnesansrsquoın

hemen ardından antik Yunanrsquoa duyulan ilgiyi sistemli bir ideolojiye doumlnuumlştuumlrmuumlş

olan sosyal bilimcidir

Renan gibi bazı Avrupalı duumlşuumlnuumlrlerin el birliğiyle inşa ettiği Hellenist atmosferde

mitin İyonyarsquoda doğup Atinarsquoda olgunlaştığı bilinen Batı rasyonelliğinin yani

logosrsquoun karşısına koyulması ve boumlylelikle kısmicirc bir zeminde tanımlanması

geleneksel hacircle gelmiştir En iyimser bir şekilde ifade edilirse Yunan

duumlşuumlnuumlrlerinin mitik duumlşuumlnmeyi aşmak konusunda goumlsterdikleri soumlylenen

mucizevi başarı inancı Renancı mucize yaklaşımından hareketle veya bu

yaklaşıma paralel gelişme imkacircnı bulmuştur

Alabildiğine lirik bir uumlslupla yazdığı bir anı yazısından Ernest Renanrsquoın Atinarsquodaki

Akropolisrsquoe ziyareti sonrasında şaşırtıcı bir hızla Kuduumls hayranlığından Atina

hayranlığına suumlruumlklenmesi ve bunun neticesinde ortaya ccedilıkan Atina-Kuduumls

tezinin izlerini takip etmek muumlmkuumlnduumlr Yazar Akropolisrsquote Yakarış adlı bu

yazısında 1865 yılındaki Atina gezisinden oumlnceki ruh hacirclini şu soumlzlerle dile getirir

O ana kadar yeryuumlzuumlnde muumlkemmelliğin hiccedil var olmadığını duumlşuumlnmuumlş muumlkemmelliğe ancak ucundan kıyısından yaklaşan şeylerin şurada burada tesaduumlfen goumlruumlnuumlr olabileceğine inanmıştım Yahudi halkının goumlzuumlmde yeri her zaman başka olan İsarsquoya ve Hristiyanlığa da yol goumlsteren muumlstesna yazgısına rağmen soumlzde mucizelere olan inancımı da yitireli ccedilok zaman olmuştu (Renan 1897 s 38)

Renan sonraki doumlnemlerde buumlyuumlk tartışmaların odağına yerleşecek ldquoYunan

mucizesirdquo fikrinin doğmasından hemen oumlnceki ruh hacirclini bu cuumlmlelerle tasvir

ederken kapılacağı yeni ruh hacirclinden buumlsbuumltuumln habersiz olduğunu ve hatta boumlyle

bir beklenti veya umudunun hiccedil kalmadığını goumlstermek ister gibidir Belki de eski

ruh hacirclinin boumlylesine coşkulu bir tasvirini yaparken az sonrasında daha coşkulu

biccedilimde tasvir edeceği yeni ruh hacirclini bir kelimeyle ldquomucizerdquo duumlşuumlncesini ccedilok

daha buumlyuumlleyici hacircle getirmeyi ummaktadır Kısacası bu bir hazırlıktır ve hazırlığı

yapılan değişimin goumlrkemine layık oumllccedilekte olması gerekmektedir Buumltuumln mucize

ve dogmalardan kurtulmuş fakat Tevrat ve Kuduumls hayranlığını henuumlz yitirmemiş

ldquorasyonelrdquo bir duumlşuumlnuumlr Atinarsquodaki atmosferi soluduktan sonra yeryuumlzuumlnde

ldquorasyonelrdquo bir mucizenin ndashbir defalığına bile olsandash meydana geldiğine iman

edecek Akropolisrsquoteki o mucizevicirc saatlerin ardından antik Yunan uygarlığında

17

ortaya ccedilıkan aydınlanmayı sadece Batı duumlnyasının değil buumltuumln medeniyetlerin

yol goumlstericisi olarak savunmaya karar verecektir Nitekim yukarıdaki cuumlmlelerin

devamı şoumlyledir

Ama o anda birdenbire Yahudi Mucizesinin hemen yanıbaşında Yunan Mucizesi kendini goumlsterdi Bir defaya mahsus olabilecek daha oumlnce hiccedil kimsenin goumlrmediği bundan sonra da hiccedil kimsenin goumlremeyeceği fakat etkileri ebediyen suumlrecek bir olaydı bu guumlzelliğin hiccedilbir yerel ya da millicirc lekeyle kirlenmemiş

oumlluumlmsuumlz bir hacircli (Renan 1897 s 38)

Goumlruumllduumlğuuml gibi yazarın zihninde tasavvuru oumlnceden mevcut bir mucize daha

guumlccedilluuml ve goumlrkemli bir başka mucize tarafından bozguna uğratılmış safdışı

edilmiştir Bu cuumlmleleri okumakla rasyonellik iddiasını elden bırakmaksızın

İsarsquonın mucizesine tanık olduğunu soumlyleyen ve bunu insanlara anlatmayı ldquokutsalrdquo

bir oumldev telakki eden Aziz Paulusrsquou okumak arasında yarattıkları hisler

bakımından bir fark yoktur Nitekim goumlzardı edilmemelidir ki Yukarıdaki

cuumlmlelerin yazarı Renan 19 yuumlzyılda Fransarsquoda Monteignersquoden iki Voltairersquoden

bir yuumlzyıl sonra yaşamış saygın bir filozoftu Montesquieu ve Comtersquou

bilmekteydi Nietzschersquonin ccedilağdaşıydı uumlstelik bilimsel anlamda guumlvenini de

kazanmıştı (krş Nietzsche 1967 39-8)

Akropolisrsquote Yakarışrsquoın bu cuumlmleleri doğa ve evren konularında anlama yetisinin

yalnızca ratio kısmını kullanma iddiasındaki Avrupalı bir duumlşuumlnuumlruumln rasyonel

temellendirmesini yapmaktan aciz kaldığı bununla birlikte azizlerine ve

peygamberlerine kulak vermekten bitkin duumlştuumlğuuml bir mitten kısmen de olsa

vazgeccedilerek rasyonel temellendirilmesi kolay modern bilimler ve felsefenin

ccedilağdaş youmlnuumlnuuml de Roumlnesansrsquotan itibaren tayin etmiş bir başka mite sarıldığı anın

kayıtları olarak okunmalıdır Kuduumlsrsquote yakarışın yerini Akropolisrsquote yakarışın

alması uumlstelik bu yakarışın yerel ve ulusal kaygılardan arınarak ndashyazarın kendi

metaforuna goumlre Pentelikon mermeri antik Yunan heykeltıraşları tarafından

lekesiz bir işccedililikle işlenmiştirndash evrensel bir ccedilehreye buumlruumlnmesi bir mitten başka

bir mite sıccedilrayış suumlrecini goumlzlerimizin oumlnuumlnde anbean canlandırmaktadır

Bunun yanında belli bir felseficirc tavrın tarihsel arka planını yansıtabilmek adına

zorunlu olarak değinmekten başka oumlzel bir Renan tartışmasından uzak kalmak

iccedilin yeterince nedenimiz vardır Oumlncelikle kabul etmek gerekir ki felsefenin kendi

18

oumlzel alanında inşa edilmek istenen herhangi bir logos-mitos ilişkisi Renanrsquoın ve

meseleye aynı perspektiften bakan yazarların şahsicirc veya ideolojik duumlşuumlncesine

hiccedilbir karşı arguumlman borccedillu değildir En genel bir oumlrnekle İyonya biliminin ortaya

ccedilıkışıyla kavramsallaşan μῦθοςrsquotan buumlsbuumltuumln arınmış bir felsefeyi konu alan bir

ccedilalışma hatta boumlyle bir felsefenin buumltuumln imkacircn ve ihtimallerini reddeden bir tez

bile araştırmacısını Renanrsquoın şahsicirc antik Yunan kavrayışıyla karşı karşıya

getirmese gerektir ldquoYunan mucizesirdquo boumlyle bir tez iccedilin olsa olsa dolaylı bir durak

olabilir burada bizim yaptığımız da budur Kaldı ki boumlylesine geniş kapsamlı bir

araştırmanın verimli ufuklarını Yunan mucizesi gibi romantik bir yaklaşımı inkacircr

ccedilabasına indirgemek hiccedil de makul olmaz Sonuccedil itibariyle boumlyle bir ccedilalışmada

Yunan mucizesini savunanların romantik fikirleriyle değil ilk Yunan filozofları

hakkındaki belli birtakım iddialarıyla hesaplaşmak gerekmektedir

Bu zorunlu karşılaşmayı oumlnceden kestirmenin kolaylığı da kabul edilsin Bir eski

Yunan felsefe tarihi araştırması olmasından oumltuumlruuml başlangıcını Homerik-Hesiodik

ccedilağla işaretlemek durumunda olduğumuz bu ccedilalışmada Renan bahsinde kem

kuumlm etmeden ortaya koyabileceğimiz yegacircne itiraz İyonya bilimi ve felsefesinin

uumlruumlnuuml olan eski Yunan entelektuumlel tipinin tamamıyla rasyonel bir duumlşuumlnuumlşte

olduğuna dair fantastik iddiayla muhataptır Aynı zamanda bu entelektuumlel tipinin

duumlşuumlncesinin buumltuumlnuumlyle kendisinden menkul birdenbire ortaya ccedilıktığı youmlnuumlnde

ccedilok daha fantastik bir iddiayla da muhataptır Mucizeci antik Yunan kavrayışını

yukarıdaki paragraflarda yeterince oumlzetlemiş olarak bu kavrayışa itirazımızı da

aşağıda birkaccedil paragrafla oumlzetleyeceğiz

12 Antik Yunan duumlşuumlncesinin mitik koumlkenleri hakkında tartışmalar

Ccedilalışmamızın başlığı accedilısından hayli yerinde bir giriş olarak ldquoYunan mucizesirdquonin

felseficirc youmlnuumlne yapılan itirazların ccediloğu Platonrsquoa atfedilen Epinomisrsquoteki şu

cuumlmleden hareket eder ldquoŞunu soumlylemeye hakkımız var [λάβωμεν] Hellenler

barbarlardan aldıkları her şeyi daha iyi bir sonuca vardırırlarrdquo (987d-e)

19

Epinomisrsquoin yazarının şayet Platon değilse bile bu cuumlmleyi Yasalarrsquoın en

başından itibaren aklıbaşındalığı temsil eden karakter olan Atinalı Yabancırsquoya

soumlyletecek kadar Akademiarsquoya sadık bir Platon tilmizi veya takipccedilisi olduğuna

kuşku yoktur Bu nedenle otantikliği en tartışmalı diyaloglardan biri olması bizim

accedilımızdan sorun teşkil etmez nihayet Atinalı Yabancırsquonın bu cuumlmleyle Platonrsquoun

sağlığındaki Akademiarsquonın goumlruumlşuumlnuuml temsil ettiğini biliyoruz

Atinalı Yabancırsquonın bu cuumlmlesinin taşıdığı anlam bakımından bizim ccedilağımızdaki

kavranışıyla 5 yuumlzyıl Atinarsquosındaki kavranışı arasında buumlyuumlk fark vardır ve bu

farkı hesaba katmak antik Yunanrsquoa duyulan sevgi ve saygının tarih boyunca

uğradığı değişimi anlamamıza yardımcıdır Cuumlmlede geccedilen λάβωμεν fiilinden

hareketle Atinalının boumlyle buumlyuumlk bir iddiada bulunma hakkını saklı tutma

ccedilabasına bakılırsa Atinarsquoda o doumlnemde etkin olan bazı grupların itirazlarıyla

karşılaşma hazırlığı soumlz konusudur Bu gruplar belki antik Mısır bilgelerine

hayranlık duyan Yunan duumlşuumlnuumlrlerinden belki de Frig veya başka bir Anadolu

medeniyetine goumlnuumll vermiş şair ve yazarlardan meydana geliyordu bunu

bilemiyoruz Fakat Atinalı Yabancı Giritli ve Spartalı arkadaşlarına λάβωμεν

(sahip ccedilıkıyoruz elimizde tutuyoruz) diye seslenirken iddiasını bu ccedilevrelerin

saldırılarına karşı guumlvenceye almanın peşindedir Kısacası bu cuumlmle 5 yuumlzyıl

Atinarsquosında yaşayan Hellen bilincine sahip ve yuumlreği Hellen sevgisiyle dolu her

entelektuumlele hitap eden antik bir ldquoHellenciliğinrdquo en naif ifadesidir

Bununla birlikte evvela Roumlnesans ve ardından modern doumlnemde yaygınlaşan

yeni bir Hellenizmin etkisiyle bu cuumlmleden anlaşılan her şey tepetaklak olmuş

cuumlmleye olumsuz bir iccedilerik yuumlklenmiş ve bu itibarla lsquoYunan mucizesirsquo tezine arka

ccedilıkan yazarlar tarafından hep goumlrmezden gelinmiştir Bu tutumun arka planında

antik Yunanrsquoın bilim ve felsefe devriminin yine Yunan koumlkenli olduğuna bu

devrimde herhangi bir başka ulus veya uygarlığın katkısının bulunmadığına dair

peşin huumlkuumlm yatar Epinomis cuumlmlesindeki ldquodevraldığı mirası artıran daha iyi

sonuccedillara vardıran Hellenrdquo vurgusuna rağmen

Bu konuda Jaegerrsquoin ccedilok faydalı ccediloumlzuumlmlemeler iccedileren İlk Yunan Filozoflarında

Tanrı Duumlşuumlncesi adlı eseri muumlhim bir yanlış yorumlamayı da goumlzler oumlnuumlne serer

Buna goumlre ldquodoğardquo (Natur) ve ldquodoğa filozoflarırdquo (Naturphilosophen) ifadesi ndashki bu

20

adlandırmanın Antikccedilağrsquodaki sahibi Aristotelesrsquotirndash bizim ccedilağımızda ldquohatalı bir

modernizasyonrdquoa uğratılmıştır Ccediluumlnkuuml φύσιςrsquoin koumlkuuml olan φάναιrsquoın anlamı

buumlyuumlme oluşmadır ve ldquodoğardquo biccediliminde ccedilevirdiğimiz soumlzcuumlk aslında ldquokoumlken

gelişmerdquo benzeri bizim ccedilağımızda anlaşılması imkacircnsız bir Yunan kavrayışına

karşılık gelir Jaegerrsquoe goumlre φύσις eski Yunanlardaki ldquosoyutrdquo kavrayışlardan

(Abstraktbildungen) biriydi (Jaeger 2011 s 40)

Jaegerrsquoin tercih ettiği bu ldquosoyutrdquo soumlzcuumlğuumlnuumln tam olarak ne demeye geldiğini

anlamak guumlccedil goumlruumlnebilir Bununla birlikte Jaeger ldquomitikrdquo duumlşuumlnme biccedilimlerinin her

tuumlrluumlsuumlnden bağımsız anlamaya oumlzen goumlsterdiği Miletoslu doğa filozoflarının

guumlnuumlmuumlzde anlaşıldığı biccedilimiyle birer materyalist olmadıklarını kanıtlama

ccedilabasından da geri durmaz Nitekim aynı yazıda γένεσιςrsquoi de bu minvalde

değerlendirdikten hemen sonra Homerosrsquoun Ὠκεανόςrsquou ile Thalesrsquoin ὕδωρrsquou

arasında doğruluğunun tartışmaya accedilık kalmasını bilinccedilli olarak goumlze alır gibi

kesin bir sınır belirlemeye girişir buna goumlre Thales ldquoherşeyin sudan geldiği

youmlnuumlndeki sezgisini (Erkenntnis)rdquo herhangi bir mitik veya alegorik ifadeye

başvurmadan dile getirmiştir Ccediluumlnkuuml Thalesrsquoin suyu Homerosrsquounkinin aksine

goumlzle goumlruumlluumlr duumlnyanın ndashduyulur alanınndash bir parccedilasıdır

Bununla birlikte ilerleyen satırlarda Thalesrsquoin bu oumlğretisinin onu buguumln

ldquometafizikccedilirdquo ve ldquoteologrdquo olarak nitelediğimiz duumlşuumlnuumlrlerle aynı başlık altına

koyacağını da kabul edecektir Buna mecburdur ccediluumlnkuuml παντᾷ πλήρη θεῶν

(DK11a22) ifadesinin yakamızı bırakması başka tuumlrluuml muumlmkuumln olmaz

İyonyalı doğa duumlşuumlnuumlrleri mitik koumlkenlerden etkilenmiş olmakla beraber onların

buumltuumln mitik inanışlara olumlu baktıkları veya bu duumlşuumlnme biccedilimini buumlsbuumltuumln

benimsedikleri elbette iddia edilemez Mitlere karşı mesafeli tutumları her şeyden

oumlnce logosrsquoun dayattığı bir zorunluluktu

Jaeger de İyonyalıların bu tavrını logos lehine yorumlar ama bu yorumu

temellendirmek adına az oumlncekinde olduğu gibi yine Homerosrsquola İyonya

arasındaki nicel bir farka başvurmak zorunda kalır Thalesrsquoin ὕδωρrsquou Homerosrsquoun

Ὠκεανόςrsquounun aksine kosmosrsquoun her yerini dolduran θεοίrsquodur Jaegerrsquoin

21

duumlşuumlncesine goumlre bu fark Thalesrsquoin oumlğretisini bir mit olmaktan kurtarmaya

muktedirdir

Anaksimenes iccedilin bu tartışmalar Thalesrsquole ccedilok benzer olmakla beraber mesele

Anaksimandros olduğunda İyonya bilimselliğinin bize miras bıraktığı ve bu ccedilağda

ccediloumlzuumllmesi en guumlccedil en buumlyuumlk soru işaretiyle karşı karşıyayızdır Su veya hava gibi

duyulur alandaki en temel oumlgelerden birini seccedilmek yerine ἀπείρων gibi muğlak

tartışmaya accedilık bir ldquoşeyirdquo ἀρχή olarak belirleyen Anaksimandros (Simplikios

Phys 2413 DK12a9) Aristotelesrsquoin kendisine yakıştırdığı ldquodoğa filozofurdquo

unvanını boşa ccedilıkarırcasına logosrsquoun ve deney-goumlzlem alanının oumltesine geccedilen

bir oumlnerme ortaya koymuştur

Jaegerrsquoin Thales bahsinde ldquoErkenntnisrdquo diye adlandırdığı θεοί yaklaşımının

Anaksimandrosrsquotaki bir karşılığı da bu olsa gerektir Yine φύσιςrsquoin Aristoteles iccedilin

de bir ldquosoyutrdquo kavrama karşılık geldiği Jaegerrsquoin tezini doğrular biccedilimde

Anaksimandrosrsquoa bu unvanı rahatlıkla yakıştırabilmesinden anlaşılabilir Oumlte

yandan teredduumltsuumlz diyebiliriz ki ἀπείρων ilk defa Anaksimandrosrsquota karşımıza

ccedilıktığına goumlre onu eski bir mit veya alegorik anlatıyla ilişkilendirmek olanaklı

değildir Bu durumda antik doumlnemdeki mit kavrayışını araştırırken bu oumlğretinin

bize katkısı hangi bağlamda ve tam olarak ne olabilir

Kendisi başlıbaşına bir belirsizlik olan bu kavramın izini guumlnuumlmuumlze kalan bir tek

fragmanın yardımıyla suumlrmenin zorluğu hatta imkacircnsızlığı tartışmasızdır Fakat

yine de bu konuda buumlsbuumltuumln ccedilaresiz olduğumuz soumlylenemez İlk felsefe tarihccedilisi

dolayısıyla aynı zamanda Platon oumlncesi filozoflar iccedilin ilk başvuru kaynağımız olan

Aristotelesrsquoin onlara dair kavrayışına bu noktada bir defa daha koşulsuz

guumlvenmemiz gerekecektir Kavramın tartışmamıza hangi bağlamda dahil

edilebileceğine ilişkin sorumuzu cevaplamak iccedilin Fizikrsquoteki ldquosonsuzrdquo başlığı altıda

geccedilen şu berrak cuumlmle tek başına yeterlidir

Sonsuzluk tanrısal (θεῖον) bir şey de olsa gerek ccediluumlnkuuml Anaksimandros ile ccediloğu doğabilimcisinin dediği gibi oumlluumlmsuumlz ortadan kalkmayan bir şey (Aristoteles 2012 203b14)

Bu soumlzler yalnızca İyonya doğa duumlşuumlnuumlrlerinin değil aynı zamanda Aristotelesrsquoin

doumlnemine kadar gelen suumlreccedilte buumltuumln Antikccedilağ bilginlerinin Miletos arkhersquosine

22

ilişkin algısını resmetmesi bakımından bizim iccedilin oumlnemlidir Bunun yanında

Thalesrsquoin πλήρη θεῶν doğası Aristotelesrsquoin bu cuumlmlesiyle yan yana

okunduğunda anlamı daha belirgin hacircle gelmektedir

Cornford Anaksimandrosrsquoun ἀπείρων oumlğretisiyle kadim mitik duumlşuumlnce arasında

organik bir bağ kurarken Parmenidesccedili Moira oumlğretisinden hareket etmesinin

yanında başlıca guumlvencesi Aristotelesrsquoin Fizikrsquote aktardığı Eleatik bir ifadeydi

ldquoHer şeyi ccedilepeccedilevre sarıp her şeyi youmlnetiyorrdquo (Fizik 203b12) Bu cuumlmledeki

περιέχω ve κυβερνάω fiillerinden Cornford İyonya devrimiyle mitik tanrıların

ldquoortadan kaybolmasınınrdquo ardından geride kalan tanrısal ruh toumlzuumlrsquonuuml anlar

ccedilepeccedilevre saran ve youmlneten şey yani soumlz konusu toumlz doğrudan doğruya

φύσιςrsquotir (Cornford 1912 s 146) Boumlylece Jaegerrsquode ifadesini bulduğumuz antik

Yunan doğa kavrayışının ldquosoyutrdquo youmlnuuml Cornfordrsquoun ccediloumlzuumlmlemesinde ifadesini

daha accedilık biccedilimde bulur Cornford bu φύσις kavrayışını ldquosoyutrdquo diye nitelemek

yerine doğrudan doğruya ldquomitikrdquo sıfatını kullanır

Sonuccedil olarak fragmanlar ve tanıklıklar ἀρχήrsquonin tanrısal başka bir deyişle aşkın

olana goumlnderen youmlnuumlnuuml aydınlatarak İyonyarsquoda yalnızca bilimsel duumlşuumlncenin

değil aynı zamanda yeni bir theologiarsquonın da ortaya ccedilıktığını goumlstermektedir

Genel olarak bu ldquomucizevicircrdquo bilimselliğin mitik oumlzelliklere de sahip olup olmadığı

konusunda Cornfordrsquoun araştırmaları fevkalade yol goumlstericidir

Jaegerrsquoin felsefeyi bilhassa İyonya oumlzelinde mitten ayırma girişiminin

oumlluumlmsuumlzluumlğe ek olarak ldquosonradan meydana gelmemişrdquo bir kelimeyle ezeli bir

tanrısallık kavrayışı uumlzerinde temellendirildiğini goumlzden kaccedilırmamak gerekir Bu

keşif ccedilarpıcı olmasına ccedilarpıcıdır fakat yine de Miletosrsquou olgunlaşmış bir

rasyonellikle bağdaştırmak iccedilin yetersiz olduğu kuşkusuzdur Miletosrsquota ortaya

ccedilıkan yeni ldquotanrısal varlıkrdquo herhangi bir biccedilimde doğmamıştı ve zamanlar uumlstuumlyduuml

ancak yine de mitik duumlşuumlnmenin uumlruumlnuumlyduuml ve bu yolla yapılan devrim eski bir

theogoniarsquonın karşısına yeni bir theologiarsquonın koyulmasından ibaretti

Jaeger soumlzuumlnuuml ettiğimiz iddiayı dile getirirken şunları yazar

ἀπείρων goumlrduumlğuumlmuumlz uumlzere aynı zamanda hiccedil meydana gelmemiş bir

şeydir Bu buumltuumln şeylerin koumlkenindeki ilk ilke kavramına bilhassa uygun bir

oumlzelliktir Mitsel duumlşuumlncede tanrıların en temel ayırt edici oumlzelliği insanlar

23

gibi oumlluumlmluuml olmamalarıdır buna karşılık başka bakımlardan insan kılığında

temsil edilirler Rasyonel duumlşuumlnce ise her şey iccedilin kendisinin koumlkeni

olmayan bir koumlken arayarak oumlluumlmsuumlz ve tanrısal bir varlık fikrine varmıştır

(Jaeger 2011 s 50)

Bu rasyonel duumlşuumlnce İyonyarsquoda doğan felsefedir Buradaki rasyonelrsquoin ratiorsquosu

elbette İyonya logosrsquouydu Jaegerrsquoin İyonyalılar konusunda goumlzardı ettiği mitik

yaklaşım da zaten bu rasyonel duumlşuumlnceyle ulaşılan tanrısal varlık fikri olup

Cornfordrsquoun tespit ettiği ldquotanrısal ruh toumlzuumlrdquonden başka bir şey de değildir Uumlstelik

yalnızca Miletos arkhersquosiyle sınırlı kalmayacak buumltuumln antik Yunan tarihi boyunca

suumlruumlp gidecektir

Sonuccedil olarak Thalesrsquoin ὕδωρ oumlğretisindeki her şeyin tanrılarla dolu olduğu

oumlnermesinin Thales veya ondan oumlncekiler tarafından yapılmış deney-goumlzlem

sonucunda ortaya ccedilıkması beklenemez Bu tanrısallık Thalesrsquoin suyun kendi

başına davranan ve neye doğru ldquooluşuprdquo neyden doğru ldquobozulacağınardquo karar

veren bir ἀρχή olduğu fikrinden hareketle ifade ettiği mitik bir ccediloumlzuumlm denemesidir

Thales bu savında duyuların nesnesi olamayacak boyutlardaki başka bir deyişle

var olduğu bilinen değil var olduğuna inanılan minik su taneciklerine yuumlklenmiş

bir tanrısal guumlccedilten soumlz etmektedir Anaksimandrosrsquoun ἀπείρωνrsquou ve goumlkleri

Pythagorasrsquoın sayıları ve kozmik muumlziği Anaksagorasrsquoın νοῦςrsquou gibi antik Yunan

doğacılarının birccedilok oumlğretisi iccedilin de bu durumdan soumlz edebiliriz Oumlzellikle antik

Yunan filozoflarının ldquokozmolojirdquo kabul edilen ve fakat ldquokozmogonirdquo niteliğini henuumlz

buumltuumlnuumlyle yitirmemiş kosmos kavrayışlarında mitik yaklaşım apaccedilık goumlruumlnuumlr

Dahası aşağıdaki boumlluumlmlerde değineceğimiz gibi bu duruma en fazla oumlrneğin

goumlruumllebileceği yer İyonyalı seleflerinden en az iki yuumlzyıl sonra Atinarsquoda yaşamış

olan Platonrsquoun kosmos oumlğretisidir

Tartışmanın odağında olduğu soumlylenebilse de Thalesrsquoin veya ilk doğa

filozoflarından herhangi birinin guumlnuumlmuumlz insanına ccedilok şaşırtıcı goumlruumlnen ve ccediloğu

zaman modern anlamda ldquobilimselrdquo diye nitelendirilen herhangi bir kozmik

oumlnermesinin İyonya aydınlanmasından yuumlzyıllar oumlnce Suumlmerrsquode Mısırrsquoda

Tevratrsquota veya başka bir mitik kaynakta geccediliyor olması felsefe-mit ilişkisini ele

alma tarzımızı değiştirmez Aksine kaynağını ilk olarak Cornfordrsquoda bulduğumuz

bu tespit İyonyarsquoya atfedilen olgunlaşmış rasyonelliğe karşı bir oumlnerme

24

huumlkmuumlndedir Fakat bize goumlre mesele ilk Yunan filozoflarının beslendikleri

kaynak her ne olursa olsun duumlşuumlncelerinin hacirclacirc mitik olmasıdır Gerek İyonya

duumlşuumlnuumlrleri ve gerekse Homeros Hesiodos ve Babilli Mısırlı mit anlatıcıları

tarafından soumlylenmiş doğa-evren oumlğretileri mitik duumlşuumlnmenin birer uumlruumlnuumlduumlr

Antik Mezopotamyarsquodaki herhangi bir goumlkbilim fikriyle Anaksimenesrsquoteki goumlkler

kuramının modern bilimsel kriterlere uzaklığı birebir aynıdır Her ikisinde de belli

başlı duumlşuumlnce ve oumlğretiler aynı şablonlar uumlzerine kurulu olup her ikisi de benzer

biccedilimde gelişen hadiselerden soumlz ederler

Bu benzerliği ortaya koymak iccedilin Cornfordrsquoun 1912rsquode ve oumlluumlmuumlnden sonra

1952rsquode yayınlanan iki başyapıtında olduğu gibi ilk Yunan duumlşuumlnuumlrlerinin Suumlmer

veya Mısırrsquodan aldıkları esinleri motifleri bir bir sayıp doumlkmek de şart değildir

Kesin olan şudur 7 yuumlzyılda İyonyarsquoda başlayan ve ileriki boumlluumlmlerde

inceleyeceğimiz uumlzere Platonrsquoda olgunluğa erişen bu mitik-bilimsel ve mitik-felseficirc

yaklaşım bilim tarihinde Kopernik devrimine ve felsefe tarihinde Nietzschersquoye

kadar kesintisiz suumlrecektir Oumlte yandan antik Yunan duumlşuumlncesinin Mezopotamya

koumlkenli olup olmadığına dair tartışmaların iddia sahiplerine 20 yuumlzyılın ilk yarısı

boyunca deyim yerindeyse ağır bedeller oumldettiğine kısaca da olsa değinmek

gerekir

13 ldquoYunan Mucizesirdquonin belirleyiciliği Burnet-Cornford oumlrneği

Yukarıda mit hakkındaki tanımlarını karşılaştırdığımız iki isimden Eliade mit ve

dinler tarihccedilisi Vernant ise antropolog ve eski Yunan tarihccedilisidir Vernantrsquoın 1962

tarihli ilk kitabının başlığı Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynaklarırsquoydı ve benzer biccedilimde

ondan tam elli yıl oumlnce 1912rsquode yayınlanan bir başka kitabın Cornfordrsquoun From

Religion To Philosophy adlı eserinin alt başlığı da A Study in the Origins of

Western Speculationrsquodu Cornfordrsquoun bu kitapta incelediği temel mesele

Vernantrsquoınkiyle birebir aynı goumlruumlnmektedir Hatta oumlluumlmuumlnden sonra 1952 yılında

Cambridgersquode Principium Sapientiae başlığıyla basılan eserinin alt başlığı

25

Vernantrsquoınkiyle neredeyse aynı biccedilimde The Origins of Greek Philosophical

Thoughtrsquotur

Şuumlphesiz gerek Vernant ve gerekse Cornford antik Yunan tarihi felsefesi ve

mitolojisi konularında Avruparsquonın en buumlyuumlk otoriteleri arasındadırlar

Ccedilalışmalarında benzer veya aynı temalara eğilmiş olmaları da bu bakımdan ccedilok

doğaldır Ancak aralarında yalnızca benzerlikten soumlz edemeyiz son derece

belirgin birtakım farklar da soumlz konusudur Uumlstelik bizim iddiamızı doğrudan

ilgilendiren fark elli yıllık bir zaman aralığından ccedilok daha goumlruumlnuumlr ve ccedilok daha

oumlnemlidir İki felsefe tarihccedilisi ilk Yunan filozoflarındaki duumlşuumlncenin koumlkenleri

konusunda birbirleriyle taban tabana zıt duumlşuumlncelere sahiptirler

Sırf mit tanımlaması hakkında soumlylediklerimizin ışığında bile duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde

Vernantrsquoın bu konudaki tavrını tahmin etmek zor değildir Buna karşılık Cornford

Principium Sapientiaersquode Hesiodosrsquoun titan savaşları anlatısını uzun uzun

alıntılayarak yorumladıktan sonra buumlyuumlk bir suumlrpriz yaparak Hesiodosrsquoun Asya

ve Babilrsquodeki koumlkenleri hakkındaki tezini bir anda karşımıza ccedilıkarıverir (Cornford

1952 s 220) Cornfordrsquoun iddiasına goumlre her iki kitabında da ilk Yunan

filozoflarının kuumlltuumlrel ortamını ve esinlerini hazırlamış olduğunu accedilık biccedilimde iddia

edeceği buumlyuumlk ozan Hesiodosrsquoun meşhur titanlar savaşının asıl kaynağı Asyalı

Hitit-Hurricirc uygarlıkları uumlzerinden Yunan kuumlltuumlr duumlnyasına girmiş olan Babilli

Marduk-Tiamat mitidir

Bize Burnet ve Cornford arasında bir karşılaştırma yapmanın bu mesele iccedilin ne

denli accedilıklayıcı olduğunu oumlğreten George Thomson Yunan felsefesinin ortaya

ccedilıkış aşamalarını incelediği kitabı İlk Filozoflarrsquoda Asya-Babil ccedilıkışını buumlyuumlk bir

başarı olarak selamlarken daha sonrasında bunun Cornfordun başına gelenlerin

başlıca sebebi olduğunu oumlfkeyle bağırmaktan da geri durmaz Uumlstelik Thomsonrsquoa

goumlre Cornfordrsquoun oumlmruuml yetse uzun yıllar goumlrmezden gelinerek

ldquocezalandırılmasınardquo neden olan bu tez Asya-Babilrsquole sınırlı kalmayacak Hint ve

Ccedilinrsquoe de uzanacaktı

Enuma Elishrsquoi Hesiodosrsquoun Theogoniarsquosını ve ilk Yunan filozoflarını

duumlşuumlnce tarihindeki devamlı suumlrecin belirli aşamaları olarak ortaya

ccedilıkarmak Cornfordrsquoun başarısıydı (hellip) Bitirmeden bıraktığı Principium

26

Sapientiae adlı yapıtının sonuccedillarından araştırmalarını Platonculuğun

daha iccedillerine doğru değil daha uzağa Hint ve Ccedilin felsefelerine goumltuumlrmek

niyetinde olduğu accedilıkccedila anlaşılmaktadır (Thomson 1997 s 180)

Bu Yunan mucizesi fikriyle paralel gelişen ve oumlzguumlnluumlk konusunu tartışmaya bile

tahammuumllsuumlz Hellen kavrayışına karşı accedilılan bir bayraktı ve daha oumlnce de

soumlylediğimiz gibi Thomsonrsquoun analizinden anlaşıldığına goumlre Cornfordrsquoun

yapıtlarına Batı duumlnyası tarafından uygulanan bir ambargoyla sonuccedillanmıştı

Thomson yukarıdaki cuumlmlelerin devamında Cornfordrsquou bir başka Yunan felsefesi

uzmanı olan Burnetrsquola karşılaştırırken şunları yazar

hellip onun (Cornfordrsquoun) yapıtlarını akademik ccedilevrelerde etkisi ccedilok daha

buumlyuumlk olmuş bir rakibininkiyle karşılaştırmakla başlayayım işe Cornfordrsquoun

From Religion to Philosophy adlı yapıtı da 1912 yılında yayımlanmış

olmasına karşın buguumlne kadar (1955) bir daha basılmadı Burnetrsquoın Early

Greek Philosophyrsquosi ilk kez 1892rsquode yayımlandı ikinci baskısı 1908rsquode

uumlccediluumlncuumlsuuml 1920rsquode ccedilıktı Aynı yazarın Greek Philosophy from Thales to

Plato adlı yapıtı 1914rsquode yayımlandı ve birccedilok kez yeniden basıldı Bu

kitapta Cornfordrsquoun yapıtına hiccedil değinilmemektedir (Thomson 1997 s

182)

Thomsonrsquoın oumlfkesi bununla bitmez Burnetrsquoın hışmına bizzat uğradığı

durumlardan da oumlrnek verir Dikkat edilmelidir ki burada Cornfordrsquoun ve bizzat

kendisinin Burnet karşısında maruz kaldıkları zorluğu okurla paylaşmasındaki

asıl amaccedil Yunan felseficirc duumlşuumlncesinin mitik koumlkenlerini ortaya ccedilıkarmanın veya

bu gibi ihtimallerden soumlz etmenin Avruparsquodaki akademi ccedilevrelerinde yarattığı

hoşnutsuzluğu goumlzler oumlnuumlne sermektir

Cornfordrsquoun tarihte binlerce yıl geriye giderek uumlstelik felsefe ve tarihle sınırlı

kalmayıp farklı disiplinlerin verilerinden de yoğun biccedilimde yararlanarak ortaya

koyduğu titiz koumlken araştırmasına karşılık Burnet Greek Philosophy from Thales

to Platorsquoda Babil Mısır Hint felsefesinden soumlz etmenin gereksizliği duumlşuumlncesini

ccedilekinmeden ifade etmekte Uzakdoğu felsefesinden bahsetmeye ise hiccedil ihtiyaccedil

bile duymamaktadır Ama herhalde bu duumlşuumlncesinin ccedilekirdeğini meydana getiren

ve onu boumlyle davranmaya zorlayan ilke yine Thomson tarafından aynı metinde

aktarılan 1920 tarihli şu soumlzleriyle net biccedilimde ortaya ccedilıkmaktadır

hellip ldquobilim duumlnya uumlzerinde Yunan tarzında duumlşuumlnmektirrdquo demek onun yeterli

bir tanımıdır İşte bunun iccedilindir ki bilim Yunanistan etkisi altına girmiş olan

27

halklar dışında hiccedilbir yerde hiccedilbir zaman var olmamıştır (akt Thomson

1997 s 183)

Oumlte yandan hiccedil şaşırtıcı olmamakla birlikte tıpkı Thomsonrsquoun yukarıda Burnet

iccedilin soumlylediği gibi Vernantrsquoın Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları adlı 1962 tarihli

kitabında da Cornfordrsquoun ne 1912 tarihli From Religion to Philosophyrsquosinin ne de

1952 tarihli Principiumrsquounun adı geccediler O tarihlerde ccediloktan muumlteveffa olmuş

yazarın kendi adı bile hiccedilbir vesileyle anılmaz

Vernantrsquoın Cornfordrsquou anmasına son derece ilginccediltir ama 1965rsquote yayınlanan bir

kitabında bizzat yaptığı yeni bir Cornford-Burnet karşılaştırmasında rastlarız Bu

Eski Yunanrsquoda Mit ve Duumlşuumlnce adlı kitabın Arkaik Yunanistanrsquoda Pozitivist

Duumlşuumlncenin Oluşumu başlıklı boumlluumlmuumlduumlr

Tıpkı on yıl oumlncesinde yayınlanmış Thomsonrsquoa ait karşılaştırmada olduğu gibi

Vernantrsquoın yaptığı karşılaştırmada da esas mesele ldquoYunan mucizesirdquo

tartışmasıdır Ancak bu defa hiccedil beklenmedik biccedilimde daha ilk sayfadan itibaren

Yunan mucizesine karşı mesafeli hatta eleştirel tavırdaki bir Vernantrsquola

karşılaşırız Dahası yazının accedilılış cuumlmlesi şoumlyledir ldquoRasyonel duumlşuumlnce guumlya

resmi bir kimlik belgesine sahiptirrdquo Vernantrsquoa goumlre bu kimlik belgesinde ldquoguumlyardquo

rasyonel duumlşuumlncenin doğum yeri olarak İyonya adı geccedilmektedir Yazar ilk

sayfada Yunan mucizesi fikrinin ortaya ccedilıkışını resmettikten sonra onun ne

olduğunu şu soumlzlerle accedilıklar

Yunan ldquomucizesirdquonin anlamı şudur İyonya filozoflarının duumlşuumlncesinde

zamanlar uumlstuuml bir akıl yuumlruumltme peyda olmuş Boumlylelikle logosrsquoun ortaya

ccedilıkışı tarihin akışında sıradışı bir suumlreksizliğe neden olmuş Bunların

sonucunda felsefe geccedilmişi olmaksızın duumlnyaya gelen ve sırtında

geccedilmişten yuumlkuuml olmayan bir yolcu gibi goumlruumllmuumlş herhangi bir seleften ve

bağlantıdan bağımsız mutlak bir başlangıccedil gibi alınmıştır (Vernant 2006

s 371)

Elbette bu cuumlmlelerin hepsinin başına bu ccedilok ccedilarpıcı ldquoguumlyardquo kelimesini koyabiliriz

ve hiccedilbir okur bu durumu yadırgamaz Daha sonraki satırlarda Vernant Batı

duumlnyasının artık bu inanışı suumlrduumlremeyeceğini accedilıkccedila ifade eder Birebir kendi

soumlzleriyle aklın (şuumlphesiz bununla ldquoevrenselrdquo bir logos kastedilmektedir)

uumlstuumlndeki bu Yunan ldquotekelinerdquo duyulan guumlvenin ldquoson elli yıllık suumlreccedilterdquo altı

oyulmuştur

28

Vernant bu ccediloumlkuumlşuumln sebeplerini modern doğa bilimlerinde meydana gelen krizin

klasik mantığı koumlkuumlnden sarsması ve Batırsquonın kendisi dışındaki Ccedilin ve Hindistan

gibi bazı kadim ruhccediluluk gelenekleriyle iccediliccedile geccedilmesi vs biccediliminde sıralar Sonuccedil

olarak Batı uygarlığı kendi geccedilmişini ve duumlşuumlncesinin koumlkenlerini şu veya bu

şekilde sorgulamaya başlamıştır

Bu minvalde bir dizi cuumlmlenin ardından beklenen itirafı bir anda yapıverir Batı

duumlnyasının kendi duumlşuumlnce koumlkenlerini sorguladığı bu suumlreccedilte takvimlerde iki kritik

tarih soumlz konusudur Cornfordrsquoun From Religion to Philosophyrsquosinin yayınlandığı

1912 ve Principium Sapientiaersquosinin yayınlandığı 1952 yılları (Vernant 2006 s

372)

Vernant Batırsquoda başlayan bu sorgulamanın tarihini doğrudan doğruya

Cornfordrsquoun yapıtları uumlzerinde okumuş goumlruumlnmektedir Cornfordrsquoun ilk itirazının

yayınlandığı 1912rsquoden Vernantrsquoın bu soumlzlerinin yayınlandığı 1965rsquoe kadar geccedilen

suumlre soumlzuumlnuuml ettiği ldquoson elli yılrdquoa karşılık gelmektedir

Vernantrsquoın okuru boumlylelikle ldquoYunan mucizesirdquo iddiasının bizzat Cornford eliyle

ccediluumlruumltuumllduumlğuuml ve o guumlne değin hep goumlrmezden gelinmiş suumlrece geccedil de olsa şahitlik

etmiştir Bunun anlamı şudur Cornfordrsquoun 1912rsquode oumlne suumlrduumlğuuml ve oumlluumlmuumlnden

sonra 1952rsquode yayınlanan yeni eseriyle ikinci ve son defa guumlndeme getirdiği

Yunan duumlşuumlncesinin mitik koumlkenlerine dahası Doğu menşeli mitik koumlkenlerine

ilişkin tez deyim yerindeyse resmicirc bir makam duumlzeyinde kabul goumlrmuumlştuumlr

Yunan ve Roma mitleri uumlzerine yapılan araştırmaların ldquomitolojirdquo disiplini iccedilin ccedilok

albenili bir vitrin meydana getirdiği son yuumlzyılda yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz

ccediloumlkuumlşuumln bize ifade ettiği ccedilok muumlhim bir kırılma soumlz konusudur Vernant gibi bir

otoritenin bu cuumlmleleri bundan boumlyle Babil ve Asya kaynaklı mitlere aynı goumlzle

bakılamayacağının daha da oumlnemlisi antik Yunan uygarlığını aşarak yakın veya

uzak bazı coğrafyaları kapsayacak yeni bir kuumlltuumlrel miras paradigmasının

mazbatasıdır Artık mesele logos kavramını merkeze almaktan ccedilıkarak

başlıbaşına bir ldquomitrdquo ve ldquomitolojirdquo tartışmasına doumlnuumlşecektir

29

14 Sonuccedil olarak mit ve mitoloji

Yukarıda yaptığımız ccediloumlzuumlmlemeler ışığında mit ve mitolojiye ilişkin kendi

yaklaşımımızı ortaya koyma imkacircnı artık belirmiştir diyebiliriz Bu tanımlamayı

kavramın kendisinden hareketle ve mitle mitolojiyi birbirleri vasıtasıyla

anlamlandırarak yapmamız muumlmkuumln goumlruumlnmektedir Sonuccedil olarak mitoloji kadim

halklarca yaratılmış mitleri inceleyen tarihsel olgularla oumlrtuumlşmeleri bakımından

doğruluk derecelerini araştıran birbirleri arasındaki alışveriş ilişkilerini saptayan

ve farklı kuumlltuumlrlerde ortaya ccedilıkmış motifleri karşılaştıran bilimsel bir disiplindir

Yaptığımız bu tanımlama aynı zamanda felsefe tarihiyle ilgilenirken mitolojiyle

kurabileceğimiz hatta bazı durumlarda kurmak zorunda kalacağımız işlevsel

irtibatı da bir youmlnuumlyle accedilıklığa kavuşturmaktadır Mitoloji bilhassa son yuumlzyılda

başta tarih olmak uumlzere sosyal bilimlerin birccediloğunu ve kadim kuumlltuumlr araştırmalarını

şekillendirmeye başlamış bir araştırma sahasıdır Bu durum aynı zamanda

mitlere bakış accedilısının bu yuumlzyılın başlarında buumlyuumlk oumllccediluumlde değiştiğinin de bir

goumlstergesidir

Eliade bu değişmeyi 1960rsquoların başında yayınlanan Mitlerin Oumlzellikleri başlıklı

incelemenin daha ilk cuumlmlelerinde dile getirir tarihiniyse 1900rsquolerin başı olarak

işaretler (Eliade 2014 s 11) Ayrıntılı biccedilimde belirtmemiş olsa da Eliadersquonin bu

değişmeyi resmederken dayanak noktalarından birinin tarih biliminin ve henuumlz

gelişmekte olan arkeoloji ve antropolojinin 19 yuumlzyılın başlarından itibaren

mitolojiyle kurduğu dirsek teması olduğundan şuumlphe edemeyiz Bunun modern

ccedilağdaki belki de ilk ve en belirgin oumlrneği Schliemannrsquoın Troya kalıntılarını ararken

Homerosrsquoun metinlerini takip etmiş olmasıdır Bu 19 yuumlzyılın başlarında henuumlz

kurulma aşamasında olan modern arkeolojinin tarihindeki en buumlyuumlk

ilerlemelerden birini mitlerden ilham alarak gerccedilekleştirdiği anlamına gelir

Elbette Eliade mitlere bakış accedilısının 20 yuumlzyıl başlarında geccedilirdiği değişimi

Newton ccedilağından 19 yuumlzyıla kadar suumlregelen mit algısına goumlre ccedilizer Eliadersquonin

tespitine goumlre ldquomitrdquo kavramı soumlz konusu doumlnemde yaygınlaşmış olan ldquouydurma

kurmacardquo anlamından sıyrılmış ve arkaik toplumlarda algılandığı biccedilimi yeniden

30

kazanmıştır Bunun sebebi yukarıda da soumlylediğimiz gibi mitin ccedileşitli bilim

sahalarında deyim yerindeyse birdenbire işlevsellik kazanması olduğundan

Eliadersquonin tespitini modern ccedilağda bir tarihle sınırlandırması şaşırtıcı değildir

Bununla birlikte soumlz konusu durumun bizi klasik mit kavrayışını benzer bir bakış

accedilısıyla irdelemeye sevk etmesi de normal karşılanacaktır

Başka bir deyişle klasik doumlnem filozoflarında ve yazarlarında mitin değil

mitolojinin tespitini amaccedillayan bir araştırmanın gerekliliği soumlz konusudur Nitekim

ancak boumlyle bir araştırmanın neticesi olarak belli bazı Antikccedilağ yazarlarının mite

yuumlklediği işlevsel roluuml ve bu yakıştırmanın nedenlerini goumlstermeyi nihayet

Platonrsquoun mitik yaklaşımının ilk oumlrneklerini de ortaya koymuş olmayı umuyoruz

Bilhassa 5 yuumlzyıl Atinarsquosında boumlyle bir mitik yaklaşımın varlığını oumlrneklemek

Platonrsquoun tanrısal mitlerini ve daha sonrasında bu mitlerin uumlzerine bina ettiği

devlet-toplum modelini anlamamızı oumlnemli oumllccediluumlde kolaylaştıracaktır

31

2 BOumlLUumlM

ANTİKCcedilAĞrsquoDA μῦθος VE λόγος KAVRAYIŞI

Eliadersquonin saptaması olan ve 1900rsquolerin başını işaret eden tarihin belli başlı

filozoflar uumlzerinden klasik doumlneme doğru genişletilebileceğinden şuumlphelenmek

iccedilin ccedilok az nedenimiz vardır Nitekim MS 2 yuumlzyıla gelinceye kadarki doumlnemde

bilhassa antik okurların fazlaca rağbet ettiği tarih metinlerinde kimi mitlerin

peşinen bir başlangıccedil koumlken olarak anlatıldığına ccedilok sık rastlanır Elbette bu

durumun antik tarih yazarı tarafından mitin tarihte gerccedilekten vaki bir olay olarak

kabul edildiği anlamına gelip gelmediği sorusu aşağıda ele alacağımız bazı

istisnalar dışında ne yazık ki cevapsız kalmaktadır Ancak antik doumlnem tarih

yazılarında mitle kurulan irtibat o doumlnemdeki tarih okurlarının miti gerccedilek bir

tarihicirc olay bir kelimeyle hakikat kabul ettiğini tartışmasız biccedilimde ortaya koyar

Buna ek olarak antik doumlnemdeki tarih yazarları ve okurları arasında filozofların

da bulunduğunu hep aklımızda tutmamız gerekir

Genel-geccediler bir ldquomitrdquo kavrayışı ne sağlamlıkta inşa edilmiş olursa olsun mit ve

mitolojiye ilişkin herhangi bir tartışma hacirclacirc antik Yunan uygarlığının kavrayış ve

kavramsallaştırma tarzlarıyla iş goumlrmek durumundadır Bu zorunluluğun logosrsquoa

atıf yapan pek ccedilok yanından soumlz edilebilir ancak sırf logos temelli olmadığı

bilhassa filozof ve yazarlar bahsinde ccedilok daha accedilık hacircle gelir Oumlte yandan goumlz

ardı edilemeyecek ilk kuumlltuumlrel kırılma mitin diğer kuumlltuumlrel yaratım ve duumlşuumlnme

biccedilimlerinden ayrılarak bu adla anılmaya başlamasıdır Bu kırılma yine Yunan

Antikccedilağrsquoında oumlzellikle MOuml 6 ve 5 yuumlzyıllarda yaşamış duumlşuumlnuumlrlerin

metinlerinde goumlz oumlnuumlndedir

Antik Yunan duumlşuumlnuumlrleri tarafından μῦθος diye adlandırılan bu biccedilemin

metinlerinde ve sonraki yuumlzyıllarda onların etkisi altında yazılan yeni metinlerde

pejoratif bir tarzda yer yer alaycı bir bakışla ele alındığına da rastlamak

muumlmkuumlnduumlr Fakat bu muumlnferit yaklaşımlara dayanarak yukarıda etraflıca

tartıştığımız μῦθος-λόγος karşıtlığı ve hatta ccedilatışması youmlnuumlnde bir duumlşuumlnceye

genel-geccedilerlik kazandırmak imkacircn dahilinde değildir Yine de bu duumlşuumlncenin

32

doğruluğunu yukarıda değindiğimiz hatalı yaklaşımlardan bağımsız biccedilimde tekil

oumlrnekler uumlzerinden de sınama gerekliliğini kabul ediyoruz

Doğal olarak bu gereklilik bizi Antikccedilağ Yunan duumlnyasında iki kavramın nasıl

algılandığını ve anlamlandırıldığını belli yazarların metinleri uumlzerinden

araştırmaya zorlamaktadır Oumlte yandan bu algı ve anlamlandırmaları doğru

biccedilimde ccediloumlzuumlmleyebilmek soumlzcuumlklerin elde kayıtlı bulunan ilk kullanım biccedilimlerini

irdelemeyi de gerektirecektir Bu amaccedilla Homerik ve Hesiodik metinlerde kısa

bir incelemeye aşağıdaki boumlluumlmlerde girişeceğiz Ancak daha oumlncesinde burada

bilhassa MOuml 7 yuumlzyıldaki İyonya aydınlanmasını takip eden suumlreccedilte mitten

yararlanma biccedilimlerine bazı oumlnde gelen Yunan tarih yazarlarından vereceğimiz

oumlrneklerin antik kuumlltuumlrde mite yuumlklenen anlamı ortaya koyması noktasında

doumlnemin yalnızca entelektuumlellerinin tutumunu değil aynı zamanda onlardan

beslenen okuryazar kitlesinin tutumunu da goumlstermesini oumlnemsiyoruz

21 Antikccedilağ tarihccedililerinde mitolojik yaklaşım oumlrnekleri

Antikccedilağrsquoın okur-yazar manzarasını Eliadersquonin teziyle yanyana koyduğumuzda

karşımızda guumlccedil bir sorunun belirmesi kaccedilınılmazdır 19 yuumlzyıl ve oumlncesinde

başka bir deyişle buumltuumln klasik doumlnemde ccedileşitli mitoloji yaklaşımlarından soumlz

edilebildiğine goumlre bunları 20 yuumlzyıldaki bakış accedilısından farklı ndashhatta belki ilkelndash

kılan tam olarak nedir

Mite yaklaşımların tarihinden soumlz edebilmemiz onu diğer kuumlltuumlrel oumlğelerden

ayıran hepsiyle arasındaki farkı ortaya koyacak bir davranış biccedilimini belirlemeye

bağlıdır Oumlrneğin şiir devlet yasa adalet gibi gerccedilekliği tarihsel verilerle

desteklenen uumlretim biccedilimleri iccedilin boumlyle bir kriter belirlemek zor olmayacaktır

ancak mit iccedilin oumlzellikle de antik Yunan tarihinde soumlzuumlnuuml ettiğimiz uumlretim

biccedilimlerinden farklı olarak onun nasıl iş goumlrduumlğuumlnden değil ona nasıl

yaklaşıldığından soumlz etmemiz gerekecektir Bu durum bizi mitle diğer kuumlltuumlrel

oumlğeler arasındaki ilişkiyi ccediloumlzuumlmlemeye mecbur bırakmaktadır

33

Bu işi yaparken ccedilok faydalı bazı yol işaretlerine sahibiz Soumlzgelimi tragedyanın

mite sıradan yurttaşların goumlzuumlyle bakılınca ortaya ccedilıkan bir biccedilem olduğunu

bilmek (Vernant ve Naquet 2012 411) onunla mit arasındaki ilişkiyi

belirlememizde kolaylık sağladığı gibi demosrsquoun mitle kurduğu ilişkiyi

anlamamıza da oumlnemli oumllccediluumlde imkacircn sağlar Bu tespitten hareketle tragedya

eserlerinde geleneksel bir oumlge olan mitlerin ccedilokccedila işlenmiş olmasının nedenlerini

karara bağlamamız kolaylaşır Kitleler miti eğlenceli ve yararlı bulduklarından

mitleri işleyen sahne eserleri buumlyuumlk ilgi goumlrmekte ve beğenilmektedir Bu

durumun tragedya yazarına izleyici sayısını arttırmak iccedilin ne yapması gerektiğini

goumlsterdiği de accedilıktır ki aynı sebeple tragedya konu olarak ccediloğunlukla geleneksel

mitik anlatılara başvurmuştur

Benzer bir durum o doumlnemde ccedilokccedila ilgi goumlren tarih yazıları iccedilin de soumlz

konusudur Herodotosrsquoun Kadmosrsquou Helen yurduna gelen ilk Yunanlı olarak

anlattığı satırların kaynağı herhangi bir atıfta bulunmasa da o doumlnemde Yunan

coğrafyasında yaygınlık kazanmış muhtemelen doğu koumlkenli mitlerdir Uumlstelik

Herodotos bunu anlatırken aynı konudaki başka mitleri dayanaksız oldukları

gerekccedilesiyle reddeder ve kendi tezini ldquoderin araştırmalarla bulduğunurdquo

(ἀναπυνθανόμενος εὑρίσκω) soumlyleme cesaretini goumlsterir (Herodotus 1920 v57)

Bize de modern okurlar olarak bu satırlarda farklı mitler arasında ldquotarih-bilimselrdquo

kriterlere goumlre bir karşılaştırma ve elemenin nasıl yapıldığını hayretler iccedilinde

izlemek kalır

Kadmos kimin metnine girerse girsin daima mitik bir kahramandır ve onun

adından soumlz etmek bile yuumlzeysel ya da derin buumltuumln araştırmaların yazılı veya

soumlzluuml birtakım mitleri derlemekten ibaret olduğunu anlamamız iccedilin yeterlidir

Aynı Kadmosrsquoa dair duumlzyazıların yani mitle tarihin iccedil iccedile geccediltiği tarih anlatılarının

bir başka oumlrneğini de Herodotosrsquoun ccedilağdaşı olan başka bir Yunan tarihccedilisi

Thukididesrsquote goumlruumlruumlz Thukididesrsquoin iddiası Kadmosoğullarının ilk yerleştikleri

Hellen toprağı olan Boiotiarsquodan suumlrguumln edilmelerinin Troiarsquonın duumlşuumlşuumlnden atmış

yıl sonraya denk geldiğidir (Thucydides 1942 i12 krş İlyada iv385 vd)

34

Cornfordrsquoun Thukididesrsquoi ldquotarihccedilirdquo (historicus) ve ldquomit ustasırdquo (mythicus) olmak

uumlzere iki ana başlık altında incelediği Thucydides Mythistoricus Eliadersquonin

muumlkemmel eseri Mitlerin Oumlzelliklerirsquonin yayınlanmasından 56 yıl oumlnce 1907rsquode

yayınlanmıştı ve son derece ilginccedil bir şekilde eserin ithaf sayfasında meşhur bir

Theaitetos cuumlmlesine goumlnderme vardı hellip bu ruumlyaya karşılık başka bir ruumlyayı işit

(Platon 2016 201d)9

Hatırlanacağı uumlzere bu Sokratesrsquoin bilginin ne olduğu tartışmasına ilişkin

diyalogu bitiren tiradının ilk cuumlmlesidir Cornfordrsquoun cuumlmleyi uyarladığı biccedilime

gelince yeni bir ruumlyanın ikame ettiği eski ruumlyaların hem sayıca kalabalık hem

daha guumlzel olduklarının teslimi gibidir Guumlzel pek ccedilok ruumlyanın yerine yeni bir

ruumlya10 Aynı kitabın kapak sayfasındaki epigraf da bir başka ccedilarpıcı cuumlmledir ve

bu kez birebir Thukididesrsquoten alıntılanmıştır hellip ve belki bunların mitoslara

benzemeyişi bir hoşnutsuzluk yaratacaktır (krş Thucydides 1942 1224)

Cornford bu cuumlmleyi vurgulayarak Thukydidesrsquoin mitlerin ilginccedil ve eğlenceli

olmalarına karşılık tarihsel gerccedileklikle oumlrtuumlşmediğinden serzenişini okur

tarafından kitap boyunca goumlz oumlnuumlnde tutmasını istemektedir Nitekim

Thukydidesrsquoin sitemi hafife alınacak gibi değildir dahası MOuml 5 yuumlzyıl

Atinarsquosındaki yazar figuumlruumlnuumln en zorlu accedilmazlarından birine işaret etmektedir

Bunun nedeni okurun henuumlz yaygınlaşmakta olan duumlzyazı tuumlruumlnden talep ettiği

mitik iccedileriktir Thukydidesrsquoin mitoslara karşı tavır alması Vernantrsquoın olağanuumlstuuml

tespitiyle onları metin iccedilin gereksiz bir suumlsleme olarak goumlrmesinden ileri gelir

(Vernant 2015 s 240)

Atinarsquonın kuumlltuumlr ortamında daha ccedilok ozanların egemen olduğu 5 yuumlzyıl

başlarında İyonya koumlkenli Herodotosrsquoun incelemelerini iccedileren duumlzyazılar az ccedilok

tanınmaktaydı Bununla birlikte Atinarsquodaki okur yine İyonya koumlkenli bir başka

duumlzyazı tuumlruuml olan felsefeyle de peyderpey aşina olmaya başlamıştı Bununla

beraber kentte duumlzyazının tam anlamıyla yaygınlaştığı tanındığı doumlnemi 5

yuumlzyılın ikinci yarısında patlak veren Peloponnesos Savaşırsquoyla işaretlemek

muumlmkuumlnduumlr Bu savaşın abidevi anlatıcısı Thukidides de Atinarsquoda şiirden

9 ἄκουε δὴ ὄναρ ἀντὶ ὀνείρατος 10 Cornfordrsquoun uyarladığı biccedilim şoumlyle ὄναρ ἀντὶ ὀνείρατῶν πολλῶν και καλῶν

35

duumlzyazıya geccedilişin koumlşe taşlarından biridir Bir diğeri buumlyuumlk hatip ve soumlylev yazarı

Gorgias da savaşın devam ettiği yıllarda 60rsquolı yaşlarındayken Sicilyalı yurttaşları

tarafından Lakedaimonlara karşı muumlttefiki olunmak istenen Atinarsquoya diplomatik

elccedili olarak goumlnderilmiştir11

Sonuccedil olarak Yunan coğrafyasında soumlzluuml gelenekten yazılı aktarıma geccediliş ve

ardından duumlzyazının goumlruumllmeye başlaması mitlerin goumlrduumlğuuml ilgiyi hiccedilbir şekilde

azaltmamıştır Daha oumlncesinde lir ozanlarının ve rhapsodların soumlylediği vezinli

soumlzlerde mitik oumlğeler goumlrmekten epeyi hoşlanan kitlenin aynı zevki duumlzyazı

metinlerde de aramaya devam ettiğini bu uumlslubun iki oumlnderi sayılabilecek

Herodotosrsquota ve Thukididesrsquote ccedilok rahat goumlrebiliyoruz Yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz

Thukidides cuumlmlesi bunun belki de en ccedilarpıcı goumlstergesidir

Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer husus Yunan tarihinin en buumlyuumlk mitler

derlemesi olan Homeros metinlerinin Yunan tarih yazarları iccedilin başlıca referans

kaynağı olmasıdır Bu durum bize o doumlnemin tarihccedililerinin goumlzuumlnde Homerik

destanların bir mit olmaktan ccedilıkarak deyim yerindeyse Troia savaşının objektif

bir kroniği hacircline geldiğini duumlşuumlnduumlrebilir Bunda Homerosrsquoun Yunanların

goumlzuumlndeki buumlyuumlk saygınlığının payı buumlyuumlktuumlr fakat yine de goumlz oumlnuumlnde

bulundurulması gereken asıl nokta soumlz konusu tarihccedililerin Homerosrsquoa veya

herhangi bir başka mit anlatıcısına değil genel anlamda mite nasıl

yaklaştıklarıdır

Başka bir şekilde ifade edersek bu anıt eserin yazıldığı ve elden ele dolaştırılıp

ezberlendiği yaklaşık beş yuumlzyıllık doumlnemde mit ve tarih arasındaki ayrım bizim

ccedilağımızdaki gibi kesin sınırlarla belirlenmiş değildi Bunu soumlylerken soumlzgelişi

Herodotosrsquoun kendi doumlneminde ya da birkaccedil on yıl oumlncesinde bir olaydan soumlz

ederken ortaya koyduğu uumlslup ve yaklaşımın Homerosrsquoun anlatısından ldquohiccedilbir

11 Kranz Gorgiasrsquoın Atinarsquoya gelişini 427 yılına tarihlendirir Buna goumlre Leontinoili elccedililerin başı Gorgias aynı zamanda retorik sanatının yaratıcısı olarak Atinalılara daha oumlnce hiccedil duymadıkları guumlzellikte bir uumlslupla soumlylev vermiş bu sayede hayranlıklarını kazanarak onları ittifaka ldquoikna etmiştirrdquo (Kranz 1994 s196) Fragmanda bu yenilikler arasında sayılan ldquoeş ritimli kafiyeli ve zıtlıklar barındıran cuumlmlelerrdquo vurgusuna bakılırsa antik Yunan duumlzyazısının baş mimarlarından biri olan Gorgiasrsquoın soumlylevlerinde bir ccedileşit duumlz-şiir uumlslubunu tercih ettiği duumlşuumlnuumllebilir Buna karşılık aynı uumlslubu Platonrsquoun diyaloglarındaki uzun konuşmalarında goumlremeyişimiz de duumlşuumlnduumlruumlcuumlduumlr

36

şekilderdquo ayrı tutulamayacağını kastetmiyoruz Fakat Homerosrsquoun metninin

Herodotos ve Thukydidesrsquoin yaşadıkları ccedilağda tarih araştırmalarına yol

goumlsterecek pek ccedilok veri iccedileren tarih biliminin rasyonel youmlntemleriyle şu veya bu

şekilde oumlrtuumlşen bir anlatı olduğu hiccedilbir zaman kesinkes reddedilememiştir

Aslına bakılırsa benzer bir durumdan buguumln iccedilin de soumlz etmek muumlmkuumln

goumlruumlnmektedir Antikccedilağrsquoda Homerosrsquoun metni yaygın olarak bir tarih kaydı gibi

okunmaktaydı ve guumlnuumlmuumlzde de bu metnin satır aralarına birtakım ipuccedillarının

gizlendiği duumlşuumlncesiyle derin filolojik ccediloumlzuumlmlemeler yapılmakta antik Yunanrsquoın

kuumlltuumlruumlnuumln coğrafyasının toplumsal yaşamının kodları bu metinlerden

devşirilebilmektedir Troia kentinde yuumlruumltuumllen arkeolojik araştırmalar veya Ege

havzasının gerccedileğe uygun bir modern tasvirini hedefleyen projeler iccedilin

Homerosrsquoun zengin metninin hacirclacirc en buumlyuumlk ilham kaynağı olması şaşırtıcı

değildir

Bilimsel ve etik tutumu tartışmalı olsa da Troiarsquoyı modern ccedilağ insanıyla

buluşturduğuna inanılan Heinrich Schliemannrsquoı bu keşfe vardıran işaret

arkeolojik bir yuumlzey araştırması veya bulgular değil yine Homerosrsquoun

metinleriydi12 Payne onun Homerosrsquou ccedilocukluğunda sarhoş bir değirmenciden

duyduğunu ve Troia araştırmalarının ilk esin kaynağının bu olay olduğunu aktarır

(Payne 1959 s70) Bilinen adı Tuumlrkccedilede ldquokoumlrrdquo anlamına gelen Homeros

(ὅμερος) bu ilk duumlnya savaşını veya vuku bulduğu yerleri gerccedilekten goumlrmuumlş

muumlduumlr bunu hiccedilbir zaman bilemeyeceğiz Fakat onun buumlyuumlk mit-destanında bu

mekacircnlarla ilgili aktardığı bilgilerle gerccedilekte olanların şu veya bu kadar oumlrtuumlşmesi

bu konuda hacirclacirc en fazla ona guumlvenmemizi zorunlu hacircle getirmektedir

12 Schliemannrsquoın Homerosrsquoun metinlerini metot olarak kullanmasıyla ilgili Azra Erhatrsquoın İlyada iccedilin yazdığı harikulade oumlnsoumlz yol goumlsterici olabilir Erhat burada ldquoHomeros Acircşığırdquo diye selamladığı Schliemannrsquoın seruumlvenini şu soumlzlerle anlatır ldquohellip en sonunda Latince ve eski Yunancayı da soumlkuumlp emeline kavuşmak yani Homerosrsquoun Troyarsquosını bulmak uumlzere yola ccedilıkar Yıl 1870 Schliemann elinde bir İlyada bir de Odysseia metni Ccedilanakkalersquoye varırhelliprdquo Goumlruumllduumlğuuml gibi Troyarsquoyı arayan Schliemannrsquoın Homerosrsquotan başka bir rehberi yoktur Daha sonrasında Erhat mitolojirsquonin ndashkendi deyimiyle filolojindash bilimle bitişmesini şu soumlzlerle aktarıyor ldquoSchliemannrsquoın accediltığı ccedilığır verimli oldu İki bilim kolunun birleşmesine yol accediltı Buguumln İlyadarsquonın efsaneye dayanan bir destan olduğunu bilmekle birlikte bu destanın tarihsel temellere dayandığına ve filoloji ile arkeoloji araştırmalarını el ele yuumlruumlterek bu temelleri bir guumln aydınlatabileceğimize inanıyoruzrdquo (Homeros 2005 ss 20-23)

37

Schliemann modern ccedilağın entelektuumlel bir figuumlruumlyduuml ve kendi kuumlltuumlrel ortamında

filolojinin mitolojinin eski Yunan araştırmalarının ilerlemiş olmasından

yararlanarak arkeoloji tarihine geccedilen bu buumlyuumlk başarıya imza atmıştı Boumlyleyken

MS 2 yuumlzyıl gezgin yazarı coğrafyacı Pausaniasrsquoın Yunan Yurdunun

Tasvirirsquonde Mikenrsquodeki aslanlı kapıyı ve Kiklops duvarlarını ararken izlediği

youmlntem Schliemannrsquoın Troya harabelerini ararken izlediği youmlntemle birebir

aynıdır Aşağıdaki cuumlmlelerde bahsi geccedilen ve Pausaniasrsquoa surları kimin yaptığını

haber veren (λέγουσιν - derler) kişilerin yerel mit anlatıcıları olduğunu anlamak

zor değildir

hellip uumlzerinde aslanların olduğu kapı da dahil olmak uumlzere şehir surlarının bir

kısmı hacirclacirc ayaktadır Bunların da tıpkı Protios adına dikilen Tiryns surları

gibi Kykloplarca yapıldığını soumlylerler (Pausanias 1918 2165)13

Oysa soumlz konusu buumlyuumlk kesme taşlı duvarların guumlnuumlmuumlz arkeolojisinde Miken

duvar işccedililiğinin karakteristiği olduğu bilinmektedir Doumlnem halkının ldquobu

buumlyuumlkluumlkteki taşları ancak Kiklopslar kaldırabilirdi hacircliyle duvarları Kiklopslar

yaptırdquo şeklinde oumlzetlenebilecek mitik inancı boumlylece doumlnemin tarihccedilisinin

coğrafyacısının ve bir kelimeyle sosyal bilimcisinin metinlerinde yer bulmuştur

Oumlte yandan Thebesrsquoin kurucu kralı Kadmos baştan sona mitiktir14 o kadar ki kızı

Semele Zeusrsquoun sevgililerinden biridir Miken duvarlarını yapan kişilerse

olağanuumlstuuml guumlccedilte ve devasa kesme taşları kaldırabilen Ouranos ve Gaiarsquonın15

ccedilocukları olan Kiklopslardır Bu anlattıklarımız goumlz oumlnuumlnde bulundurulduğunda

sırf 5 yuumlzyıl Atinarsquosı değil buumltuumln bir Antikccedilağ iccedilin mitolojinin tarihinin mitlerin

tarihinden ccedilok daha belirleyici bir konuma sahip olduğu goumlruumllecektir

Thomson evlilik kurumunu Yunanlar arasında tesis eden Pelasg kralı Kekropsrsquou

anlattıktan sonra eski Yunancanın fonetik tarihinden hareketle Anadolu Kafkasya

ve Etruumlsklerle arasında bir ilişki kurar ve ardından Hint-Avrupa kavramının

kendisinin bile yeniden goumlzden geccedilirilmesi gerekebileceğini tespit eder Bu mitik

anlatıların mevcut tarih kurgusundaki muhtemel hataları duumlzeltebilmesine bir

13 Aynı anlatının Pausaniasrsquotan yaklaşık bir yuumlzyıl oumlncesindeki bir versiyonu iccedilin bkz (Pliny the Elder 1906 vii 195) Pliniusrsquoa goumlre antik Yunanlar o buumlyuumlkluumlkteki taştan kuleleri ancak Kiklopsların yapabileceğine inanıyordu ve bu inancın asıl kaynağıysa kuleleri ilk diken kişilerin Kiklopslar olduğunu soumlyleyen Aristotelesrsquomiş 14 krş İlyada iv385 Odysseia v333 Theogonia 936 15 Uumlccedil tuumlrluuml Kiklopsların hepsinin mitik koumlkeni olarak (krş Theogonia 139 Odysseia ix105)

38

oumlrnektir Elbette boumlylesine geniş ccedilaplı bir değişikliğe kalkışmak iccedilin daha ccedilok

araştırma yapılması gerekmektedir ve Thomson da aynı satırların devamında

bunu kabul ettiğini soumlyler Fakat soumlz konusu başlığı kapatırken şunları yazması

mitolojinin sosyal bilimler iccedilin oumlnemini bir kez daha vurgulamak bakımından

kayda değerdir

Ben burada yalnızca Egersquonin ilk halklarıyla ilgili eski Yunan geleneklerinin

bilgisizce kaleme alınmış yazılar ya da eskiccedilağlara değgin palavralar diye

nitelendirilerek bir yana atılmaması gerektiği noktasında diretmek

istiyorum Bu ayrıntılar bir araya getirildiğinde arkeoloji ve dilbilim

araştırmalarının ortaya ccedilıkardığı goumlruumlnuumlmle uygunluk goumlsteren tutarlı bir

resim oluşmaktadır (Thomson 2007 s 167)

Thomsonrsquoın bu tespitine tuumlmuumlyle katılarak son tahlilde soumlylemek istediğimiz

şudur Schliemann ve Pausaniasrsquoın birarada değerlendirilmesi bize mitolojik

yaklaşımın biri antik ve diğeri modern ccedilağdan olmak uumlzere tıpatıp aynı olan iki

oumlrneğini sunar Bununla beraber Herodotos ve Thukydidesrsquoin metinlerinde

yalnızca Kadmos hakkında değil ldquoilk başlangıccedilrdquo konularının guumlndeme geldiği her

başlık altında doğrudan mitik anlatılara başvurulduğunu goumlruumlruumlz Dolayısıyla mitik

oumlgeler okurun metne ve anlatıcıya olan ilgisini artırdığı gibi logos temelli

rasyonel bir izahı yapılamayan arkaik doumlnemlere ilişkin soru işaretlerini ortadan

kaldırmak iccedilin de tarihccedilinin sığınabileceği en emin limandı bununla birlikte ne

tarih yazarı ne de tarih okuru mitlerin tarih olgularıyla buumlsbuumltuumln ccedilelişik olduğunu

duumlşuumlnmekteydi

22 Mitik duumlşuumlncenin Yunanlı koumlkleri

Miletos doumlneminden itibaren İyonya Atina ve İtalya boumllgelerinde yaşamış filozof

ve yazarların aynı zamanda sıradan yurttaşların da felsefe metinlerinde geccedilen

μῦθος ve λόγος soumlzcuumlklerini kavrama biccedilimlerine dair bir araştırma her hacircluumlkacircrda

Homeros ve Hesiodosrsquotan başlamak zorundadır Ccediluumlnkuuml MOuml 7 yuumlzyıldan

itibaren Yunan şehirlerinde mite karşı bir logos değil bir mitoloji gelişmeye

başlamıştır ve bu mitoloji mevcut mitik birikimlerin logos suumlzgecinden geccedilirilerek

reddedilmesi yeniden duumlzenlenmesi veya farklı işlevleriyle metne katılması

39

biccediliminde kendini belli etmiştir Bununla birlikte Homerosrsquoun veya Hesiodosrsquoun

metinlerinin kendilerinden sonraki doumlnemde İyonyarsquoda ortaya ccedilıkan logos

kavrayışından yoksun oluşunu onların yapıtlarında genel anlamda bir logosrsquoun iş

başında olmayışına vardırmaksa hem anakronik hem de felsefece kavrayışa ters

duumlşen bir tutumdur Onlarda mit-logos bağlamında bir eksiklik olarak oumlne

suumlruumllebilecek belki de tek şey miti ndashelbette logos aracılığıylandash rasyonelleştirmeye

veya saf dışı bırakmaya hiccedilbir şekilde ihtiyaccedil duymamış olmalarıydı

İyonyarsquoda ortaya ccedilıkan mitoloji yaklaşımı ve sonrasında farklı Yunan

coğrafyalarından bulduğu karşılık bilim ve duumlşuumlnce tarihinin sıccedilrama anları

arasında sayılabilir Bu sıccedilramanın logosrsquola ilişkisi ve ona borcu şimdilik bir yana

bırakılırsa İyonyarsquoda vuku bulan hadise iccedilin bir cuumlmlede şunu soumlyleyebiliriz

Duumlşuumlnce tarihi MOuml 7 yuumlzyıla kadar bir Yunan logosrsquounu değil bu logos

ccedilerccedilevesinde gelişen ve yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz mitoloji yaklaşımını

beklemiştir

İlginccediltir ama İyonya bilimsel duumlşuumlncesinin doğuşundan oumlnceki doumlnemde başka

bir deyişle Homerik-Hesiodik ccedilağda μῦθος kavramının karşılığı guumlnuumlmuumlzdeki gibi

doğauumlstuuml kahramanlar olaylar ve fantastik kurgulardan meydana gelmiyordu

μῦθος soumlzcuumlğuumlnuumln guumlnuumlmuumlzde anlaşıldığı biccedilimde karşılanma ihtiyacı ilk olarak

Homeros ve Hesiodosrsquotan iki yuumlzyıl sonra Yunan duumlşuumlnuumlr ve yazarları tarafından

hissedilmiş ve soumlzcuumlk ccediloğunlukla bu bağlamda kullanılmaya başlamıştı Bu

itibarla μῦθοςrsquoun anlam bakımından muhtelif kavramları ndashhatta λόγοςrsquou bilendash

karşıladığı iki yuumlzyıllık Homerik-Hesiodik doumlnem hesaba katıldığında onun

doğruluğa ccedilok daha yakın bir seruumlvenini yazmak muumlmkuumln hacircle gelecektir Bunun

yanında Diels-Kranz geleneğine uyarak Homerosrsquoun da filozof olduğu kabul

edilirse Homerosccedilu anlamdaki μῦθοςrsquoun felsefeyle aşağı yukarı yaşıt olduğunu

soumlyleme imkacircnı doğar

Ne ki yanlı bir uumlslup tartışmada İyonya devrimi merkeze alındığı oumllccediluumlde μῦθος-

λόγος tartışmasında da varlığını belli eder Nitekim doumlnemin İyonyarsquosındaki genel

manzara ve birkaccedil yuumlzyıl sonrasında Atinarsquoda meydana gelen trajedi

duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde Batılı anlamda bilim ve felsefenin her şeyden oumlnce mitik

duumlşuumlncenin egemenliğindeki bir atmosferde doğduğu ve bu doğar doğmaz da

40

felsefe tarihi boyunca suumlruumlp gidecek bir muumlcadeleye atıldığı youmlnuumlnde bir izlenimin

doğması kaccedilınılmazdır

Soumlzuumlnuuml ettiğimiz bu izlenimin haklı gerekccedileleri de ccediloktur her şeyden oumlnce

felsefe daha ilk ortaya ccedilıktığı anda halkla ve politik organizasyonla daha da oumltesi

tapınak ve gelenekle sıkıntılı ilişkiler iccedilinde olmuştur Guumlndelik hayatın buumltuumln

oumlğeleriyle birlikte toplumu şekillendiren şehir-devlet kurumları her ccedilağ gibi

Antikccedilağrsquoda da egemen guumlcuumln yoğunlaşma noktaları olduğundan taraflardan

birinin felsefe olduğu bir muumlcadelenin ortaya ccedilıkması tabiidir İlk filozoflardan

bazılarının savundukları hakikat uğrunda toplum yargılarına ve geleneklere karşı

fedakacircrca ortaya koydukları muumlcadelenin tarih boyunca pek ccedilok bilim ve

duumlşuumlnce ccedilevresi tarafından onurlandırılması bundandır Benzer biccedilimde

Ortaccedilağrsquoın kapanması ve Hellenizm duumlşuumlncesinin canlanmasıyla birlikte ldquoİyonya

bilimselliğininrdquo modern bilimler iccedilin bir ilk oumlrnek hacircline gelmesi de bundandır

Oumlte yandan Antikccedilağrsquoda ortaya ccedilıktığı duumlşuumlnuumllen herhangi bir μῦθος-λόγος

karşıtlığının μῦθοςrsquou ve mitik duumlşuumlnmeyi buumltuumlnuumlyle reddetmeye ortadan

kaldırmaya doumlnuumlk olduğu iddiası buguumln ikna edici goumlruumlnmemektedir Kaldı ki

felsefenin başlangıcına dair birccedilok ders kitabında genişccedile yer verilen μῦθος-

λόγος karşıtlığı μῦθος soumlzcuumlğuumlnuumln yalnızca felseficirc duumlşuumlncenin belirmesinden

oumlnceki doumlnemlerde taşıdığı anlamların uumlstelik bir kısmı uumlzerinde cereyan

etmiştir Nasıl ki İyonyarsquonın goumlrkemli ccedilağından oumlnce Yunan şehirlerinde Yunan

duumlşuumlncesinde ve edebiyatında λόγοςrsquoun kendisinin değil ama taşıdığı

anlamlardan birkaccedilının yokluğundan soumlz edilebiliyorsa aynı şekilde o ccedilağın

sonrasında pek ccedilok şehirde ortaya ccedilıkan Yunan felsefe geleneklerinde de

μῦθοςrsquoun kendisinin değil taşıdığı anlamlardan birkaccedilının safdışı edildiğinden

veya bunun iccedilin ccedilaba goumlsterildiğinden soumlz etmek muumlmkuumlnduumlr

Thalesrsquoten itibaren yaşamış ve felsefe tarihccedilileri tarafından ldquofilozofrdquo diye anılan

buumltuumln eski duumlşuumlnuumlrlerin halkla politik iktidarla yasayla dini inanccedillar ve kuumlltuumlrel

mirasla ilişkileri ndashguumlnuumlmuumlze ulaşan metinlerin kısıtlı oluşuna rağmenndash dikkatle

incelendiğinde yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz muumlcadelenin oumlzellikle 19 ve 20

yuumlzyıllardaki felsefe ve bilim tarihi okumalarından kaynaklı bazı oumlnyargıların

etkisinde μῦθοςrsquoun buumltuumln anlamlarına karşı verilmişccedilesine bir goumlruumlntuuml kazandığı

41

ccedilabucak goumlruumllecektir Yaygın bir kanı olarak bu yakın bir tarihe kadar antik Yunan

felsefesi okumalarına ccediloğu bakımdan tahakkuumlm etmiş durumdaydı

Bununla birlikte aynı meseledeki bir tartışmanın ideolojilerden arınmış ya da en

azından felseficirc bir nitelik taşıyan kısımlarında akıllara ilk oumlnce ldquobilimsel

duumlşuumlncerdquonin başlangıcına dair sorunun gelmesi tabiidir Batılı anlamda bilimsel

duumlşuumlncenin İyonya felsefesiyle başlatılması bir gelenektir ve yukarıdaki

tartışmalarımızda bu geleneğin kurucu oumlgesi olan ldquobaşlangıccedilrdquo tespitine herhangi

bir itirazda bulunduğumuz duumlşuumlnuumllmemelidir Oumlte yandan geleneğin sonucu olan

bir kanıdan ayrıca soumlz edilebilir ve sorunlu goumlruumlnen de budur 7 yuumlzyılda

İyonyarsquoda Thalesrsquoin sorduğu ilk felseficirc soruyla birlikte λόγοςrsquoun mucizevicirc bir

şekilde ortaya ccedilıkarak μῦθοςrsquou ortadan kaldırdığına dair meşhur iddia

Bu iddianın bir youmlnuumlnuuml en azından Yunan mucizesi anlayışıyla şekillenen

biccedilimini yukarıda etraflıca irdelemiş ve Vernantrsquoın tespitiyle son bulduğunu ortaya

koymuştuk (Vernant 2006 s 371) Son olarak buraya kadar soumlylediklerimiz

ışığında kavramların Homerik ve Hesiodik kullanımlarını irdelemeye sıra

gelmiştir

23 Homeros ve Hesiodosrsquota λόγος ve μῦθος

Kavramsallaştırmalarını temalarını araştırma sahalarını goumlz oumlnuumlnde

bulundurarak hem felsefe hem de buumltuumln oumlteki entelektuumlel faaliyetler biccedilimindeki

antik Yunan duumlşuumlncesinin ilk teşekkuumll zemini ve daha sonraki uzun bir suumlre

boyunca beslendiği kaynağın arkaik Yunan şiiri olduğu kuşkusuzdur Bu arkaik

şiiriyse genel olarak lsquoHomeros-Hesiodosrsquo başlığı altında toplamak muumlmkuumlnduumlr

Homerik metinlerde μῦθος ve λόγος soumlzcuumlkleri sonraki yuumlzyıllardaki anlamlarına

nispetle accedilık tartışmasız bir goumlruumlntuuml ccedilizer Bu durum soumlzcuumlklerin yazı diliyle

henuumlz ccedilok tanışık olmayışına yorulabilir Ancak Homeros yazmalarında geccedilen

her kavramın en az beş yuumlz yıl oumlncesine uzanan bir soumlzluuml gelenek geccedilmişine

sahip olduğu goumlzden kaccedilırılmamalıdır Başka bir ifadeyle Homerosrsquoun yazılı

42

varlığı iccedilinde geccedilen her bir soumlzcuumlğuuml Yunan halkının guumlnluumlk hayatında ccedilok

eskilerden beri mevcut olan en az bir varlığın karşılığı olarak sonraki yuumlzyıllara

bırakmıştır Bu durum μῦθος ve λόγος iccedilin de geccedilerlidir Oumlte yandan metnin uzun

soluklu ve ccedilok youmlnluuml olması kendine oumlzguuml soumlz dağarını meydana getiren

soumlzcuumlklerin o doumlnemin Yunancasındaki muumlmkuumln kullanım biccedilimlerinin neredeyse

tamamını bilmemize imkacircn tanır Bu yalnızca farklı soumlzluumlk anlamlarını değil

gramer bakımından buumltuumln kural ve incelikleri de kapsayan bir imkacircndır

λόγος soumlzcuumlğuumlnuumln buumltuumln bir Homeros kuumllliyatında yalnızca iki dizede yer

bulabilmiş olması ilginccediltir Bunların her ikisi de soumlzcuumlğuumln ldquosoumlz konuşmardquo

anlamında ccediloğul dativ hacirclidir İlyada xv395rsquote καὶ τὸν ἔτερπε λόγοις (ndashve onu

hoşnut ediyordu soumlzleriyle) Odysseia i55rsquoteyse αἰεὶ δὲ μαλακοῖσι καὶ αἱμυλίοισι

λόγοισιν (ndashtatlı ve okşayıcı soumlzlerle suumlrekli buumlyuumlluumlyordu)

Bu durum daha ilk bakışta bizi metaforik bir ldquologos yokluğurdquo duumlşuumlncesine

suumlruumlkleyebilecek bir tuzağı andırır Başka bir deyişle Homeros iccedilin hazırlanacak

hiccedilbir soumlzluumlkte λόγος maddesinin ldquosoumlz konuşmardquo anlamları dışında bir

karşılığının bulunmayacak olması dehşet vericidir

Boumlyleyken soumlzcuumlğuumln koumlkuuml olan λέγειν fiilinin neredeyse her ccedilekimi ve λόγος

dışındaki neredeyse buumltuumln tuumlrevleri İlyada ve Odysseiarsquonın şurasına burasına

rastgele serpiştirilmiş gibi suumlrekli karşımıza ccedilıkar durur Bu durumda Homeros

şiirinde λόγοςrsquoun ccedilok sayıdaki anlamını hangi soumlzcuumlklerle vermiştir

Oumlrneğin λόγοςrsquoun ldquoakılrdquo anlamının Homeros kuumllliyatında hangi soumlzcuumlkle

karşılandığını araştıracak olursak işimiz ccedilok zor değildir Nitekim νόοςrsquou yine

bunun νοῦς biccedilimini hatta fiil koumlkuuml olan νοέωrsquoyu daha ilk bakışta metnin pek ccedilok

yerinde bulabiliriz Soumlzcuumlğuumln tuumlrevlerinden νόημα da her iki cildin pek ccedilok

dizesinde karşımıza ccedilıkar Yine νοέω tuumlrevi olan γνώριμος γνωτός soumlzcuumlkleri de

Homeros tarafından sıkccedila kullanılmıştır Bununla beraber νοέω ve tuumlrevlerinin

hiccedilbir kullanımında μῦθοςrsquoun karşıtı olan bir ldquoakılrdquo anlamına atıf goumlremeyiz

λόγοςrsquoun Homerosrsquotaki varlığının bu denli sınırlı olmasına karşılık μῦθοςrsquoun her

bir casusrsquounun yuumlzlerce kullanımıyla karşılaşmak ccedilok daha şaşırtıcıdır Yukarıda

ele aldığımız ve nihayet anakronik diye nitelediğimiz bazı yanlış kanıların etkisi

43

altındaki bir okur tarafından bu durum μῦθος egemenliğindeki bir ccedilağın ozanı iccedilin

normal goumlruumllebilir Boumlyleyken aynı okur o ccedilağda kullanılan μῦθοςrsquola şayet

varlığından soumlz edebilecekse λόγος egemenliğindeki doumlnemde kullanılan μῦθος

arasında herhangi bir ilişki bulunmaması gerektiğini de baştan kabul etmelidir

Başka bir deyişle eğer 7 yuumlzyıldan itibaren Yunan kuumlltuumlr duumlnyasının λόγος

egemenliğine girdiği kabul ediliyorsa bu yeni paradigmanın yarattığı μῦθοςrsquoun da

eskisinden buumltuumlnuumlyle farklı yepyeni bir karşılığı olmak zorundadır

Homerosrsquota geccedilen μῦθοςrsquoların neredeyse hepsi ldquokişilerin başından geccedilen

olaylarrdquo vs geleneksel anlamları bir kenara bırakılırsa soumlylev konuşma hesap

duumlşuumlnce gibi tamamı eski Yunanca soumlzluumlklerdeki λόγος maddesinde yazılı

bulunan anlamlara goumlnderme yapar Bu μῦθος- λόγος tartışması bağlamında

Homerosrsquoun bize yaptığı en buumlyuumlk suumlrprizdir

Destanda λόγοςrsquoun birincil anlamlarından ldquosoumlz konuşmardquo iccedilin μῦθος kullandığı

yerler şoumlyledir İlyada v493rsquote δάκε δὲ φρένας Ἕκτορι μῦθος (ndashve bu konuşma

iğneledi Hektorrsquoun yuumlreğini) viii525rsquote μῦθος δ᾽ ὃς μὲν νῦν ὑγιὴς εἰρημένος ἔστω

(ndashşimdilik soumlylenecek en sağlıklı soumlz budur) xii80rsquode ἅδε δ᾽ Ἕκτορι μῦθος

ἀπήμων (ndashve bu konuşma hoşuna gitti Hektorrsquoun) xiii748rsquode bir oumlncekiyle birebir

aynı dize ve anlamda ixx242rsquode ἅμα μῦθος ἔην τετέλεστο δὲ ἔργον (ndashsoumlz

soumlylendiği anda iş tamama ermişti) Odysseia i358rsquode μῦθος δ᾽ ἄνδρεσσι

μελήσει πᾶσι (ndashsoumlylevse sadece erkeklerin işidir) viii185rsquote θυμοδακὴς γὰρ

μῦθος ἐπώτρυνας δέ με εἰπών (ndashccediluumlnkuuml yaptığın konuşma iğneledi yuumlreğimi)

xvi385rsquoteεἰ δ᾽ ὑμῖν ὅδε μῦθος ἀφανδάνει (ndasheğer canınızı sıktıysa bu soumlzuumlm)

xvii57rsquode τῇ δ᾽ ἄπτερος ἔπλετο μῦθος (ndashama sonrasında kanatsız kaldı soumlzuuml)

xviii50rsquode τοῖσιν δ᾽ ἐπιήνδανε μῦθος (ndashve hoşlarına gitti bu soumlz) xviii290rsquoda bir

oumlncekiyle aynı ifade ve aynı anlamda ixx29rsquoda xvii57rsquodekiyle birebir aynı ifade

ve aynı anlamda xx247rsquode xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda

xxi143 xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda xxi269 yine

xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda xxi386 xvii57rsquodekiyle birebir

aynı ifade ve aynı anlamda xxii398 xvii57rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı

anlamda xxiii49 ἀλλ᾽ οὐκ ἔσθ᾽ ὅδε μῦθος ἐτήτυμος (ndashama bu soumlz doğru değil)

xxiv465 οὐ γὰρ σφιν ἅδε μῦθος ἐνὶ φρεσίν (ndashccediluumlnkuuml inanmamışlardı bu soumlze)

44

Oumlte yandan μῦθος bazı dizelerde ldquokarşılıklı konuşmardquo olarak (oumlrn İlyada iv214

vd) bazılarındaysa geleneksel anlamıyla uygun biccedilimde kahramanların

başından geccedilen ve sonradan anlatılan hikacircye (oumlrn Odysseia iii95 xi492) olarak

geccedilmektedir

Destanın bazı yerlerindeyse μῦθοςrsquou duumlşuumlnce niyet tasarı anlamlarında

goumlruumlruumlz İlyada i545-546rsquoda μὴ δὴ πάντας ἐμοὺς ἐπιέλπεο μύθους εἰδήσειν (ndash

iccedilimden geccedileni bilmeye heveslenme) Odysseia iv676 οὐδ᾽ ἄρα Πηνελόπεια

πολὺν χρόνον ἦεν ἄπυστος μύθων (ndashPenelopeiarsquonın bu planlardan habersizliği

ccedilok suumlrmedi)

Oumlte yandan Odysseiarsquonın bir yerindeyse zaferden sonra eve doumlnmek iccedilin

gemilerine binmiş olan Argoslular Agamemnon tarafından aniden toplantıya

ccedilağrılmıştır ve bu toplantının ldquonedenirdquo iii145rsquote yine μῦθος soumlzcuumlğuumlyle verilir

μῦθον μυθείσθην τοῦ εἵνεκα λαὸν ἄγειραν (ndashikisi beraber anlattı adamları neden

topladıklarını) Dikkat edilirse bu dizede hem ldquonedenrdquo soumlzcuumlğuuml hem de

ldquoanlatmakrdquo fiili μῦθndash koumlkluumlduumlr

μῦθndash koumlkluuml soumlzcuumlklerin kullanıldığı yerler iki ciltte toplam beş yuumlzden fazladır ve

bunlardan iki tanesiyse μῦθος ve λόγοςrsquoun birleşmesiyle tuumlretilmiş μυθολογεύω

fiilidir Bu Odysseiarsquoda Odysseusrsquoun Kirkersquoden Kalypsorsquoya gelinceye kadar

başından geccedilenleri anlattığı on ikinci kitaptır ve μυθολογεύωrsquonun her iki kullanımı

da kitabın son doumlrt dizesinde ardarda gelir Liddell-Scott soumlzcuumlğuumln tek kullanımı

olarak Homerosrsquoun bu dizelerini goumlstermekte ve anlamını ldquoharfi harfine anlatmakrdquo

şeklinde vermektedir (Liddell amp Scott 1883 s 983)

Hesiodosrsquoa gelince λέγειν vs gibi koumlkteş soumlzcuumlkler dışında λόγοςrsquoun kullanıldığı

yerler her iki kitapta toplam beş dizedir Bunlar sırasıyla Theogonia 229rsquodaki

Erisrsquoten doğan tanrıccedila kızlarından ψευδής Λόγος (ndashyalan soumlz) 890rsquodaki αἱμυλίοισι

λόγοισιν (ndashayartıcı soumlzlerlehellip) İşler ve Guumlnler 78rsquodeki birebir aynı ifade 106rsquodaki

ἕτερόν hellip λόγον (ndashbaşka soumlzhellip) ve 789rsquodaki yine Theogonia 890rsquodakiyle birebir

aynı ifadedir Sonuccedil olarak λόγοςrsquoun kısıtlı kullanımı Homeros gibi Hesiodos iccedilin

de geccedilerlidir ve yine aynı şekilde yalnızca ldquosoumlz konuşmardquo anlamına karşılık

gelmektedir

45

Yukarıda Homerosrsquotaki νόος iccedilin yaptığımız incelemeyi Hesiodosrsquoun metnine

uyguladığımızda λόγοςrsquoun ldquoakıl duumlşuumlnmerdquo vs anlamlarını karşılayan bu soumlzcuumlk

bir kez daha aynı oumlruumlntuumlyle karşımıza ccedilıkacaktır İlyada ve Odysseiarsquoda olduğuna

benzer biccedilimde burada da νόος soumlzcuumlğuuml λόγοςrsquoun yokluğunu hissettirmemiştir

Theogoniarsquoda dokuz İşler ve Guumlnlerrsquodeyse on ayrı dizede olmak uumlzere toplam

on dokuz defa kullanılmıştır Ayrıca νοέω fiili ve bunun isim hacircli νόημα da her iki

kitapta sıklıkla karşımıza ccedilıkar

Bu metinlerde de μῦθος ve koumlkteşlerine bakıldığı zaman Homerosrsquola yine benzer

biccedilimde Theogonia (24 165 663) ve İşler ve Guumlnlerrsquode (10 194 205) toplam

altı farklı dizede soumlz konuşma ve anlatmak (μυθέομαι) anlamlarında kullanıldığı

goumlruumlluumlr

Homeros ve Hesiodosrsquota λόγοςrsquoun belli anlamlarına μῦθοςrsquola verilen bu karşılık

şiir diline oumlzguuml bir kullanım olmaktan ccedilok soumlzcuumlğuumln İyonya devrimi oumlncesindeki

kavranışını bizim iccedilin accedilıklığa kavuşturan guumlndelik bir kullanım biccedilimini

vermektedir Her iki ozanın dizelerinde μῦθος soumlzcuumlğuumlyle karşılanan soumlylemek

soumlz soumlylev karşılıklı konuşma ve neden gibi aslında λόγοςrsquoun listesinde yer alan

anlamlar Homerik-Hesiodik doumlnemde iki kavram arasında herhangi bir

ayrışmanın zıtlaşmanın soumlz konusu olmadığını goumlstermesi bakımından dikkat

ccedilekicidir

46

3 BOumlLUumlM

PLATONrsquoUN DİYALOGLARINDA MİT

Yukarıda bazı Yunan tarihccedili ve yazarlar iccedilin ortaya koyduğumuz mitoloji

yaklaşımını en olgun hacircliyle ve logosrsquola iccedil iccedile geccedilmiş biccedilimde goumlrebileceğimiz

anti Yunan figuumlruuml Platonrsquodur Soumlzgelişi Phaidrosrsquota Boreasrsquoın Oreithuiarsquoyı kaccedilırma

mitiyle ilgili soumlylenenler (Platon 2014 229b vd) 5 yuumlzyıl metinlerinde karşımıza

ccedilıkan mitoloji yaklaşımları arasında en ccedilarpıcı oumlrneklerden biridir Burada

Sokrates bir mitin anlattıklarından hareketle kendi doumlneminin Atinarsquosını mitik

ccedilağlardaki Atinarsquoyla başarılı biccedilimde oumlrtuumlştuumlruumlr ve kanıt olarak da tıpkı

Pausaniasrsquoın aslanlı kapıdaki dev kesme taşları goumlstermesi gibi Artemis

tapınağına giden yol uumlstuumlndeki Boreas sunağını goumlsterir

Başka pek ccedilok oumllccediluumltuumlnden soumlz edilebilir olmakla beraber klasik doumlnemdeki

mitoloji yaklaşımlarının olumlu veya olumsuz diye sınıflandırabilme imkacircnımız

irdelenen mitin doğruluğuna yazar tarafından guumlven duyulup duyulmadığıyla

ilgilidir Platonrsquoun yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz pasajının devamında Phaidrosrsquoun

ldquobu hikacircyenin doğru olduğuna inanıp inanmadığı (πείθω)rdquo sorusuyla metne

birdenbire dahil edilen Platoncu mitoloji yaklaşımı ilk oumlnce mitte geccedilen doğa

tasvirlerinden yola ccedilıkarak Oreithuiarsquonın kaccedilırıldığı yeri belirler buna karşılık

hemen sonrasında Sokratik ironinin oumlrneklerinden birini sahneye koyarak

doumlnemin Yunan mitleriyle arasındaki mesafeyi vurgulama yoluna gider

Boreas mitine karşı bu tavır λόγος ve μῦθος arasında uumlccedil yuumlzyıldan fazladır

devam etmekte olan gerilimin Platonrsquoda cisimleşmiş hacircli olarak okunabilir

Nitekim bu satırların devamında Platonrsquoun bu hikacircyeye boumlylesine şuumlpheci hatta

alaycı yaklaşmasının nedenleri accedilıkccedila goumlruumllecektir Mit her şeyden oumlnce kimi

zaman şoumlyle kimi zaman boumlyle anlatılan bir hikacircyedir Uumlstelik tuhaf anlaşılmaz

uğursuz varlıklardan soumlz etmektedir Bu nedenle mitlerle uğraşmak keskin kafalı

ve gayretli kişilere duumlşer (229d-230a)

47

Bu cuumlmleleri tersinden okumak bize Sokratesrsquoin guumlya mitle uğraşmaktan

μυθολόγημαrsquodan geri durmasının nedenlerini daha accedilık biccedilimde goumlsterir

Platoncu anlamda olsun veya olmasın λόγος bu oumlykuumllerde anlatılanların

hakikatle oumlrtuumlşmesinin muumlmkuumln olmadığını bildirdiğinden bu pasajda mit

karşısında Sokrates gibi guumlven duyan (πιστέω) ve hoşnut (χαρίεντα ἡγοῦμαι)

bununla birlikte sakınımlı bir yaklaşım muumlmkuumln yaklaşımların en doğrusu gibi

goumlsterilmiş olur Bize goumlre bu mitleri irdeleyen ve onlara bir yaklaşım belirleyen

yanlarından oumltuumlruuml guumlccedilluuml bir mitolojinin ifadesidir

Platonrsquoun miti dışlar gibi goumlruumlnen ama iccedilselleştirmiş felsefesi Vernantrsquoa goumlre onu

ldquosoumlzcuumlğuumln tam anlamıyla felsefe dilinin hem berisinde hem de oumltesinde olanları

accedilıklama aracı olarak seccedilkin bir yer verecektirrdquo (Vernant 2015 s 254) Bu bakış

Platonrsquoun felsefesinin mitle ilişkisini saptamasıyla son derece isabetliyken mitin

yalnızca soumlylem guumlcuumlnden yararlanan bir Platonrsquou resmetmesiyle eksiktir Bu

eksiklikle beraber Vernantrsquoın mitolog Platonrsquou Devletrsquoteki Lidyalı Gygesrsquoten

Devlet Adamırsquondaki genccedilleşen nesilden veya Phaidrosrsquotaki Mısır tanrıları

muumlnakaşasından soumlz eden bir Platon hacircline gelir Oumlrnekleri ccediloğaltmak

muumlmkuumlnduumlr ama burada ccedilizilen resimde cafcaflı giysilerinden ve goumlrkemli

teccedilhizatından soyundurulmuş ccedilırccedilıplak bir Platon karşımızda durmaktadır

Devletrsquote Hint koumlkenli uumlccedil sınıflı toplum yapısını oumlneren Timaiosrsquota tanrılarla diğer

varolanlar arasında katı bir hiyerarşi belirleyen Phaidonrsquoda ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuumlnuuml

Orfik arguumlmanlarla temellendiren yine Devletrsquote aynı meseleyi oumlte-duumlnyacılık

uumlzerinde inşa eden Platon bu resimde karanlıkta kalmıştır Mitler vasıtasıyla

boumlylesine buumlyuumlk ve yepyeni bir evren kuran bir Platonrsquodan soumlz ediyorsak onun

felsefesinde mit alelade bir accedilıklama aracı olmanın ccedilok oumltesine geccedilmiş

durumdadır

48

31 Platonrsquoun Felsefesinde Mitin Belirmesi

Homerosrsquoun baştan sona mitik olan duumlnyası μῦθοςrsquola hiccedilbir bakımdan ccedilelişik ya

da herhangi bir mitoloji yaklaşımına karşı korumacı olmadığı gibi (henuumlz

lsquomitolojirsquonin varlığı soumlz konusu olmadığından boumlyle bir durum zaten olanaksızdı)

anlattığı olay veya kişilere μυθικός sıfatının yakıştırılması iccedilin kendisinden ccedilok

sonraki yuumlzyılları beklemek gerekecektir Sokrates Platon ve Aristotelesrsquoin

yaşadığı 5 yuumlzyıl Atinarsquosına gelindiğindeyse artık İlyada ve Odysseiarsquonın yazıya

aktarılmasının uumlzerinden uumlccedil ila doumlrt yuumlzyıl geccedilmiş μῦθος soumlzcuumlğuumlyle tuumlrevlerinin

anlamı koumlr ozanınkinden epeyi uzağa duumlşmuumlştuumlr16 Geccedilen suumlre zarfında İyonya

duumlşuumlnuumlrlerinin arkhesinden Elealıların rasyonel tanrı fikrine kadar devrim

niteliğinde sayılabilecek pek ccedilok felsefi keşif gerek kitaplar gerek gezgin

filozofların tartışmaları vasıtasıyla Atinarsquodaki kuumlltuumlr ortamlarına deyim yerindeyse

boca edilmiştir Yine aynı yuumlzyıllar iccedilinde sırasıyla Solon Kleisthenes ve

Periklesrsquoin yaptığı politik devrimlerle Atinarsquoda demokrasi kurumu yerleşmiş

zaman zaman beliren devlet krizlerine rağmen işler durumdadır O kadar ki 5

yuumlzyılda Atina Platonrsquoun deyişiyle adeta bir παντοπώλιον πολιτειῶνrsquoa (devlet

duumlzenleri panayırı ndash557d) doumlnmuumlş durumdadır Ccediloğu soylu ve varlıklı ailelerin

ccedilocuğu olan politikos adayı genccediller gelecekleri adına buumlyuumlk vaatlerde bulunan

Sofist filozofların peşinden ayrılmamakta onların dilinden doumlkuumllen yeni

kavramlar eski mitler dizeler ve oumlzdeyişler her guumlnuumln yeni tartışma konusunu

belirlemektedir Oumlnderleri eski şairler olan bu gezgin oumlğretmenlerin belirlediği

oumlzguumlr tartışma ortamlarında yuumlzlerce yıllık gelenekler tanrı hikacircyeleri toumlre ve

adetler saygısızca anılmakta hatta Protagoras oumlrneğinde goumlrduumlğuumlmuumlz gibi

tanrılar bazen tartışmaya değer bile bulunmamaktadır Ortaya ccedilıkan bu yeni

siyasal ortamda Attika soylularının geccedilmiş masallardan oumlzlemle hatırladıkları

16 Oumlrneğin Phaidrosrsquota (265c) Erosrsquou yuumlceltmek adına soumlylenen oumlvguumlye Goumlkyuumlzuuml Uumlzerinersquode (284a) ise goumlkyuumlzuumlnuuml Atlasrsquoın desteklediğini anlatan hikacircyeye (buradaki ldquohikacircyerdquo yine μῦθοςrsquotan başkası değildir) yazarlar tarafından μυθικός sıfatı yakıştırılmıştır Metinlerin bağlamına goumlre Platonrsquoun kullandığı μυθικόςrsquoun ldquodestansırdquo yani ldquogeleneksel μῦθοςrsquoa uygunrdquo Aristotelesrsquoin kullandığı μυθικόςrsquoun ise bu goumlruumlşle ccedilelişmeyecek biccedilimde ldquogerccedileklikle bağdaşmayan hikacircye uyarıncardquo anlamlarına geldiğini goumlruumlyoruz

49

altın ccedilağın uumlzerine kuumll serpilmiş gibidir Buumltuumln bu manzarayı Platonrsquoun

diyaloglarda bize sunduğu agora fotoğraflarından accedilıkccedila goumlrebiliyoruz

Bununla birlikte pek ccediloğu demokrat ve ldquosekuumllerrdquo filozoflarla dolup taşan 5 yuumlzyıl

Atinarsquosında olsak da bu ccedilalışmanın başından itibaren benimsediğimiz

perspektifin elverdiği oumllccediluumlde diyalogların her birinde bizi oumlzguumln bir tanrıya

vardırabilecek sayısız patika ağzı goumlrmemiz muumlmkuumlnduumlr O kadar ki Platonrsquoun

yazıları Atinarsquonın şehir planına benzer biccedilimde haritalandırılacak olsa neredeyse

buumltuumln sokak başlarına bu patika ağızlarından biri denk duumlşebilirdi

Nietzsche Batı duumlnyasının son iki yuumlzyıldaki Platon algısını şekillendirecek

biccedilimde İyinin ve Koumltuumlnuumln Oumltesindersquoye oumlnsoumlzuumlnde dile getirdiği artık neredeyse

herkesccedile bilinen ldquohalkın Platonculuğu Hristiyanlıkrdquo tespitiyle (Nietzsche 1999

13) Batılı okuruna bir daha hiccedilbir zaman eski guumlven duygusunu verememek

uumlzere Platon kuumllliyatını Kitab-ı Mukaddesrsquole aynı rafa kaldırmayı başarmıştır

Batı uygarlığının 19 yuumlzyıla kadar geccedilirmiş olduğu suumlreccedil ve buumlyuumlk toplumsal

travmalar goumlz oumlnuumlne alındığında Nietzschersquonin Platonrsquoa youmlnelttiği bu sert

ldquoruhbanlıkrdquo ithamının nedenleri epeyi fazlalaşacaktır Oumlte yandan Nietzschersquoden

sonraki ccedilağda yetişen ve Nietzscheci yorumu benimseyen duumlşuumlnuumlrler aynı

travmalarla bizzat tanışık olmasalar da Platonrsquoun bu ldquoruhbanlıkrdquo youmlnuumlnuuml ccedilok

daha derinlemesine irdelemiş tartışmışlardır Nietzsche Platonrsquoun ldquoruhbanlıkrdquo

youmlnuumlnuuml felsefesinin buumltuumlncuumll yapısını goumlz oumlnuumlnde tutarak tespit ederken onun

halefi olan duumlşuumlnuumlr ve araştırmacılar aynı konudaki tartışmalarının ccediloğunu

diyaloglara sık aralıklarla ve dağınık biccedilimde yerleştirilmiş kimi goumlruumlnuumlr kimi gizli

olan mitler etrafında kurgulamaktadır Herhalde bunun iki sebebinden soumlz

edilebilir biri klasik filolojinin son yuumlzyılda kat ettiği hayranlık veren mesafe

diğeriyse Platonrsquoun anlattığı irili ufaklı mitlerin nihayet bir araya gelerek

ldquoPlatonculukrdquo adı verilen devasa yapıyı oluşturduğunun keşfi ve kabuluumlduumlr

Guthriersquonin tespitiyle diyaloglar felsefenin dinin ve şiirin benzersiz bir

birleşiminden meydana gelirler (Guthrie 1955 s 333) Oumlte yandan dinin ve şiirin

diyaloglarda felsefeyle yan yana gelmesinin başlıca nedeni Platonrsquoun yaşadığı

doumlnemde Atinarsquodaki politik ccedilalkantılar ve filozoflardaki biteviye duumlzen arayışı

olduğundan Platonrsquoda mitlerin bir başka deyişle dinin belirmesine tanık

50

olacağımız zemin yine politik olmak durumundadır Bu nedenle her ne kadar

sonraki başlıklar altında politikaya daha tafsilatlı değineceksek olsak da buradaki

Platonik mitler tartışmasının başında mitlerin ilk başlatıcısı olan Devletrsquoin II

Kitabına birkaccedil paragrafla değinmemiz gerekmektedir

Devletrsquoin genel olarak da diyaloglarda oumlngoumlruumllen devlet duumlzeninin işleyişine

bakıldığında belli bir dinin ldquoyasardquo eliyle yuumlruumlrluumlğe koyulmadığı goumlruumlluumlr Ancak oumlte

yandan bu doğru tespit Platonrsquoun dine yaklaşımını ccediloumlzuumlmleyen araştırmacılar

iccedilin fevkalade yanlış bazı oumlnkabullerin de kaynağı durumundadır Nitekim Platon

Devletrsquote Yasalarrsquoda veya herhangi bir diyalogunda adı koyulmuş belli bir dini

inancın nomos vasıtasıyla guumlvence altına alınmasını oumlnermez fakat bu onun din

konusunda kayıtsız bir toplum oumlngoumlrduumlğuuml anlamına gelmemektedir Yukarıda

değindiğimiz gibi dinin kurumsallaşmasının Platonrsquoun devleti iccedilin ccediloğu

bakımlardan vazgeccedililmez oluşu Devletrsquoin daha ilk boumlluumlmlerinde accedilık biccedilimde

ortaya ccedilıkacaktır

Gerccedilekten de Platonrsquoun Kallipolisrsquoi ne kadar sade teferruattan uzak bir

başlangıccedilla kurulursa kurulsun onda dini bir yapının tartışma goumltuumlrmez

gerekliliğini sezmemiz fazla zaman almayacaktır Bizzat Platonrsquoun 369b

paragrafından itibaren betimlemeye başladığı suumlreci kısaca oumlzetlersek polisrsquoin

oluşmasını kaccedilınılmaz hacircle getiren ilk etken her bir insanın kendi eksiklerini

karşılamakta yetersiz kalması bu eksiklerin sayıca ccediloğalması nedeniyle de

birccedilok insanın bir araya gelmesidir Platonrsquoda işte bu kadar goumlsterişsiz yalın bir

başlangıccedilla polisrsquoin varlığından soumlz etme imkacircnı buluruz Bu yalınlık bir suumlreliğine

devam eder ve bu suumlre zarfında topluluktaki ilişkiler suumlrekli en sıradan ihtiyaccedil ve

alış-verişler uumlzerinden kurulur Sırasıyla yiyecek barınak giysi Fakat bu

ihtiyaccedillar bile aslında hiccedil de kuumlccediluumlk olmayan bir emekler silsilesi meydana

getirecektir Boumlylece ilk karmaşık sistemlerden biri olan goumlrev dağılımının ortaya

ccedilıkması kaccedilınılmaz olacaktır Az sonrasında Glaukonrsquoun isteğiyle yurttaşların

yaşamlarını rahat yataklar ccedileşitli meyveler etler yemek masası ve goumlsterişli

eşyalar gibi luumlks hayatın oumlgeleriyle rahatlatmaya başlayınca bu karmaşıklığın

boyutu daha da buumlyuumlr Sokrates devletine bunların her birini goumlnuumllsuumlzce dahil

etmektedir ve dahil edilen her yeni oumlge yeni birccedilok ihtiyacı da beraberinde

51

getirmektedir Oumlrneğin Sokratesrsquoin başta pek yanaşmadığı et yemekleri

Glaukonrsquoun isteğiyle devlette serbest bırakılınca artık hekimlere de ihtiyaccedil

duyulacağı anlaşılmış olur (373d) Bir zincirleme hacirclinde ihtiyaccedillar arttıkccedila

masraflar da artar ve yeterli sayıda hayvan otlatmak ve ekip biccedilmek iccedilin yeni

toprak arayışları başlar Bu durumsa savaşların habercisidir Oumlte yandan savaş

devleti koruyabilecek buumltuumln donanımlara sahip bekccedililere ihtiyaccedil duyulacağı

anlamına gelir Bu donanımlarsa devletin ilk kurulduğu guumlnlerdeki ihtiyaccedillar

kadar yalın ve goumlsterişsiz değildir Nitekim bekccedililerin aynı anda hem filozof hem

tutkulu hem ccedilevik hem de guumlccedilluuml olması gerekmektedir Devletin en temel

kurumlarından biri olan eğitim boumlylelikle zorunlu hacircle gelmiştir

Platon ccedilocuk yaşlardaki eğitime başlanacak muumlfredat olarak ldquoeskilerden buguumlne

suumlruumlp gelen en iyi yetiştirme tarzırdquo dediği beden eğitimi ve muumlziği oumlnerdikten

sonra bu muumlziğe hikacircyeyi17 de dahil eder ve mitin18 Platonrsquoun felsefesindeki

seruumlveni boumlylece başlamış olur (376e) Hemen ardından mitin doğru veya yalan

olduğuna bakılmaksızın faydalı olduğu suumlrece ccedilocuklara anlatılması gerektiğini

soumlyleyecektir

Bu paragraf aynı zamanda Platonrsquoun Devletrsquoindeki meşhur şair ambargosunun

da ilk belirdiği yerdir Uumlstelik Platon bu ambargoyu Yunan mitlerinin başlıca iki

kaynağı Hesiodos ve Homerosrsquoun adlarını doğrudan vererek duyurur nitekim

onlar tanrıları ve mitik kahramanları gerccedilekte olduklarından farklı goumlstererek

ccedilocukların ve genccedillerin yalan yanlış yetişmesine neden olurlar Oysa şairlerin

yapması gereken tanrıları her nasılsalar oumlyle tasvir etmektir Tanrı iyi olduğu iccedilin

koumltuumlnuumln sebebi olamaz muumlkemmel olduğu iccedilin değişmez ve farklı kılıklara

buumlruumlnmez insanlara yalan soumlylemez ve onları kandırmaz Oumlte yandan yurttaşlar

17 Burada ldquohikacircyerdquo soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγος soumlzcuumlğuumlnuumln tercih edilmiş olması dikkat ccedilekicidir 18 Guthriersquonin yukarıda atıf yaptığımız tespitinden hareketle buna bir ccedileşit din de diyebiliriz Nitekim Platonrsquoun filozof kralının halka anlatacağı mitlerin oumlnemli bir kısmı kutsal olana goumlnderme yapar dolayısıyla tanrının guumlya φύσιςrsquoe yerleştirdiği hakikati bulup ccedilıkarır ve halka goumlsterir Devletrsquoin 427brsquosindeki bir nevi ldquolaikrdquo devlet anlayışına doumlnuumlk soumlzlere gelince ndashki bu aynı zamanda νομοθέτης olan filozofun tapınak kurma ve rituumleller koyma işinden geri durmasıdırndash aslında yeni bir teolojiden bahseden Platonrsquoun felsefesinde aşağıda değineceğimiz uumlzere Sokratesrsquoin sadık bir Olympos dindarı olmasına benzer biccedilimde bir ccedilelişki olarak kendini goumlsterir Mit ve dinden aynı şeyleri anlayacağımızı birinci boumlluumlmde belirtmiştik ki Sokratesrsquoin 427brsquode tapınakla ilgili ldquoyasardquo koyma işlerini tanrı Apollonrsquoa tevdi etmesi Platonrsquoun mitolojik yaklaşımına bir başka oumlrnektir

52

yiğit olmaları ve oumlluumlmden korkmamaları gerektiği iccedilin Hadesrsquoin korkunccedil yurdunu

veya oumlluumlm acısıyla kıvranan kahramanları anlatan şiirler de yasaktır (379b-388d)

Şaire getirilen bu yasak mit anlatma yetkisini elinden almak anlamına gelir

Devletin bu yaptırımını Platon 385crsquode ldquokoro vermemekrdquo (χορον μὴ διδόναι)

deyimiyle ifade eder yani devlet şairden desteğini ccedilekmektedir Oumlte yandan

νομός mit anlatma bir kelimeyle yalan soumlyleme (ψεύσασθαι) yetkisini yalnızca

devleti youmlnetenlere tanıyacaktır (389b)

Bununla beraber Platon anlattığı veya anlattırdığı bir mitin yalan (ψεῦδος)

olduğunu nadiren itiraf eder ve bunun ilk oumlrneği de Devletrsquoteki ldquosoylu yalanrdquo

(γενναῖος ψευδομένος) meşhur ldquotoprağın oğullarırdquo mitidir Sokrates bunu

inanılması ccedilok zor bir mit olarak tanıtırken bu yalanı soumlyleme succedilunu da şairlerin

uumlzerine yıkıverir

32 Yeni tanrılar icat etmek

Geleneksel teolojinin Platonrsquoda şahit olduğumuz bu reddiyesi başka bir teoloji

inşa edeceği anlamına gelir Nitekim Sokratesrsquoe youmlneltilen ldquoyeni tanrılar icat

etmerdquo succedillaması da bu yeni teoloji inşasının bir sonucudur Ksenophon

Sokratesrsquoten Anılarrsquoın ilk satırlarında bu konuya değinirken hem boumlyle bir

succedillamaya ccedilok şaşırdığını soumlyler hem de succedillamanın asıl dayanağının ldquodevletin

tanrılarına sadık olanrdquo Sokratesrsquoin ara sıra soumlzuumlnuuml ettiği kendisine yol goumlsteren

bir daimonion olduğu tahmininde bulunur ldquoDoğrusu Sokratesrsquoin kendi iccedilindeki bir

daimonionrsquoun yol goumlstericiliğinden soumlz ettiği kulaktan kulağa yayılmıştıhelliprdquo

(Ksenophon 1921 112)19

19 Ksenophonrsquoun bu tahmini Euthyphronrsquoda da doğrulanmaktadır (3a) Oumlte yandan bu daimonion iccedilin diyaloglardaki bazı oumlrnekler şoumlyledir Theaitetos 151a ἐνίοις μὲν τὸ γιγνόμενόν μοι δαιμόνιον ἀποκωλύει συνεῖναι (ndashkendi daimonionrsquoum onların kimileriyle birlikte olmaktan beni alıkoydu) Euthyphron 3b μανθάνω ὦ Σώκρατες ὅτι δὴ σὺ τὸ δαιμόνιον φῂς σαυτῷ ἑκάστοτε γίγνεσθαι (ndashanlıyorum Sokrates seni her defasında bir daimonionrsquoun tuttuğunu soumlyluumlyorsun) Savunma 40brsquodeki τὸ τοῦ θεοῦ σημεῖον da Sokratesrsquoin bu varlık iccedilin kullandığı bir diğer addır

53

Bu Sokratik δαιμόνιονrsquou geleneksel Yunan dinindeki δαίμωνrsquola bir tutmak zorlama

bir yorumdur Zaten Sokratesrsquoin diyalogların değişik yerlerinde aktardığı biccedilimiyle

bu daimonion kişisel tanrı olan daimocircnrsquodan farklı olarak yazgı veya talihini

belirlemediği gibi Sokratesrsquoe yapması gerekenleri değil yapmaması gerekenleri

soumlylemektedir (krş Liddell amp Scott 1884 s 322) Bununla birlikte Ksenophonrsquoun

aynı boumlluumlmde anlattığına goumlre Sokrates bir yandan devletin inandığı tanrılara

(οὓς ἡ πόλις νομίζει θεούς) inanmış ve bu inanış uyarınca tapınakta ve evinde sık

sık kurban kesmiş hatta zaman zaman kacirchinlere danıştığı bile olmuş diğer

yandansa kacirchinlik geleneğinde Yunanların en fazla başvurduğu tarla ev evlilik

itibar gibi konularda dinden bu şekilde bir beklentiye kapılmanın akıl dışı olduğunu

accedilık accedilık soumlylemekten ccedilekinmemiştir

Bu bir ccedilelişki olarak goumlruumllebilir Ancak arka planda bizi buguumlne kadar

duumlşuumlnduumlrmekle beraber artık aşina olduğumuz Kriton şablonu yatar nomos adil

davranmamıştır ama yine de bir yurttaş olarak Sokratesrsquoin mecburicirc istikameti

ona boyun eğmektir Devletrsquoin yukarıda alıntıladığımız pasajının hemen

devamında gelen ldquotanrırdquo tanımlarıyla20 da ccedilelişik olması hesaba katılırsa

Sokratesin Olympos panteonuna sadık dindar bir yurttaş olması dini inancı

resmicirc bir kurum bir nomos olarak tanıma eğiliminde olduğunu goumlsterir Bu nomos

telakkisi sayesindedir ki Platonrsquoun oumlrnek insanı tıpkı Atinalı yargıccedilların adil

olmadıklarını bile bile Kritonrsquoun yalvarmalarını geri ccedilevirdiği gibi Olympos

tanrılarının gerccedilek olmadıklarını bile bile kurban kesme ve kacirchine danışma

rituumlellerine duumlzenli olarak katılmayı suumlrduumlruumlr

Kehanet konusu Sokratesrsquoin phusis-nomos karşıtlığında tuttuğu safı belirlemek

iccedilin bize oumlnemli arguumlmanlar sunmaktadır Bunların en başındaysa hiccedil şuumlphesiz

iki kehanet vardır Biri yukarıda soumlz ettiğimiz daimonion diğeriyse Sokratesrsquoin

Khairephon aracılığıyla oumlğrendiği meşhur Delphoi kehaneti

Platonrsquoun yazdığı Savunmarsquonın 20e ve sonraki kısımlarında Sokrates soumlzlerini bu

konudaki beyanlara ayırır Anlattığına goumlre Khairephon ndashgoumlruumlnuumlşte kendi

20 382arsquodan itibaren goumlrduumlğuumlmuumlz bu tanımlamalar oumlzetle tanrının biccedilim değiştiremeyen aldatmayan zaafları olmayan bir varlık olması Homerik-Hesiodik teolojiye bir itiraz olmasının yanında apaccedilık bir İtalyan felsefesi bilhassa Ksenofanes etkisi altındadır

54

kararıylandash gidip Delphoi kacirchinine ldquoSokratesrsquoten daha bilge birinin olup olmadığınırdquo

danışır kacirchin kadının cevabı şaşırtmaz Sokratesrsquoten daha bilgesi yoktur

Sokrates bu mitik arguumlmanın ardından kehanet hakkında kendi akıl yuumlruumltmeleri

sonucunda vardığı kararı da accedilıklamaktan geri durmaz Başka bir deyişle ldquoen

bilgerdquo olduğuna dair iddiasını oumlnce mit aracılığıyla ve ardından diyalektik

youmlntemle kanıtlama yoluna gider Atinarsquoda ldquobilgerdquo diye anılan her adamın kapısını

ayrı ayrı ccedilalar hepsinin bilgeliğini soru-cevap youmlntemini (διαλέγομαι) kullanarak

sigaya ccedileker diyalektiğin vardırdığı sonuccedil da mitinkiyle aynıdır

Sokratesrsquoin bu anlattıklarının ldquomitikrdquo diye nitelediğimiz kehanet kısmı Platonrsquoun

buumltuumln diyaloglarında ortaya koyduğu mitoloji yaklaşımının adeta ccedilekirdeğini

esasını teşkil eder Nitekim Sokratesrsquoin kehanet meselesine giriş yaptığı 20ersquonin

son cuumlmleleri şoumlyledir

οὐ γὰρ ἐμὸν ἐρῶ τὸν λόγον ὃν ἂν λέγω ἀλλ᾽ εἰς ἀξιόχρεων ὑμῖν τὸν λέγοντα

ἀνοίσω τῆς γὰρ ἐμῆς εἰ δή τίς ἐστιν σοφία καὶ οἵα μάρτυρα ὑμῖν παρέξομαι

τὸν θεὸν τὸν ἐν Δελφοῖς ndashCcediluumlnkuuml konuştuğum soumlzler kendi soumlylediklerim

değil aksine sizin pek guumlvenmeye değer bulduğunuz birinin soumlyledikleridir

Şayet benimki gibisine de bilgelik denebilecekse buna Delphoirsquodeki tanrıyı

şahit goumlstereceğim (Savunma 20e)

Bu Sokratesrsquoin tıpkı ldquodevlet tanrılarırdquo iccedilin kurbanlar kesmesinde olduğu gibi

kurumsal nomos guumlvencesi altındaki bir Olympos tapınağından icazet talep ettiği

anlardan biridir Lysiasrsquoın ısrarlarına rağmen Atina yargıccedilları oumlnuumlnde sofistik bir

savunma yapmayı reddeden Sokrates (Laertios 2013 II40) succedilsuzluğunu

ıspatlamak adına mite başvurmaktan ccedilekinmemiştir Ccediluumlnkuuml onun dindarlığı

φύσιςrsquoin değil νομόςrsquoun uumlzerinde biccedilimlenmiş devletin ve hukuğun talep ettiği

uylaşıma dayalı bir dindarlıktır Platonrsquoun oumlngoumlrduumlğuuml ὁσιότης veya εὐσέβεια da

bundan başkası değildir (krş Devlet 382a vd)

Sonuccedil olarak Sokrates metaforik de olsa bu duruşmanın belli başlı yerlerinde

Atina yargıccedillarına değil ama Atina tanrılarına yakarıştadır Fakat başka tuumlrluuml

davranabilir miydi Denilebilir ki bu tapınaktan icazet almaya ccedilalışan filozoflar

iccedilin ilk ve tek oumlrnek değildir Nitekim doğrudur yazdığı kitabı goumltuumlruumlp Artemisrsquoin

sunağına bırakan Herakleitosrsquou hatırlayalım Oumlte yandan bunun aksi

oumlrneklerinden de soumlz etmek muumlmkuumlnduumlr Yine Sokrates gibi goumlccedilmen olarak

55

Atinarsquoya gelen Protagoras ve Anaksagoras tapınak ve politik iktidarla burun

buruna geldiklerinde mitolojiye başvurmayı akıllarından bile geccedilirmemişlerdir

Anaksagoras guumlneşin alevde kızdırılmış bir maden kuumllccedilesi olduğunu

soumlylediğinde Periklesrsquoin muhalifi olan Diopeithes bunu fırsat bilerek filozofu

mahkemeye vermiştir gerekccedilesiyse tanrısal bir goumlk cismi hakkında bilgiler

oumlğretmeye kalkışmasıdır Bunun uumlzerine Anaksagoras mitolojiye başvurup da

Atina tanrılarından icazet alma yoluna gitmez şehri terk eder (Kranz 1994 s

145) Protagoras da tanrıların oumlluumlmluumller tarafından hiccedilbir şekilde anlaşılıp

bilinemeyeceğini soumlyleyince Atinalılar tarafından kitapları toplatılarak yakılır ve en

sonunda suumlrguumlne goumlnderilirken herhangi bir mitolojik yaklaşıma sarılma

girişiminde bulunmayacaktır (Kranz 1994 s 193 krş Theaitetos 162e)

Bununla birlikte Sokratesrsquoin tarihin en uumlnluuml duruşmasında ortaya koyduğu bu

mitolojik tavırla karşılaştırabileceğimiz en iyi oumlrnek Platonrsquodan yaklaşık iki yuumlzyıl

oumlnce ve yine Delphoi tapınağı etrafında doumlnen Thalesrsquoin ldquobilgeler bilgesirdquo

unvanını ısrarla reddetme hikacircyesidir

Laertiosrsquoun aktardığı eğlenceli hikacircyeye goumlre İyonyalı genccediller Miletoslu

balıkccedilılardan bir ağ satın almışlar ve avlanırken ağlarına bir uumlccedilayak takılmıştır

Bunun uumlzerine Delphoi kacirchinine birini yollamışlar ve tanrıdan kehanet

beklemişler Gelen cevaba goumlre uumlccedilayağı ldquoherkesin en bilgesinerdquo (τίς σοφίῃ

πάντων πρῶτος) vermelilermiş Herkes bu bilgenin Thales olduğunda hemfikir

olduğu iccedilin uumlccedilayak ona goumlnderilmiş Fakat Thales bu payeyi kendisine uygun

bulmadığından uumlccedilayağı başkasına vermiş ve o da bir başkasına boumlylece uumlccedilayak

en sonunda Solonrsquoa ulaşmış Yine Laertiosrsquoun aktardığı aynı hikacircyenin başka bir

versiyonunda bir Arkadyalının oumlluumlrken ldquobilgelerin en yararlısınardquo verilsin diye

kupa Thalesrsquoe getirilmiş Thales bir oumlnceki versiyonda olduğu gibi kupayı yine bir

başkasına vermiş ama bu defa kupa doumlnuumlp dolaştıktan sonra yeniden Thalesrsquoe

gelmiş (Laertios 2013 I28-29)

Goumlruumllduumlğuuml gibi bu oumlrnekte bir devlet tapınağı olan Delphoi tarafından ldquoen bilgerdquo

unvanı kendisine verilmiş bir İyonya filozofunun bu yuumlce payeyi ısrarla

reddettiğine şahit oluruz Accedilıktır ki bu olay tarihsel gerccedileklikle alakasız bir mitse

56

bile Thalesrsquoin tapınakla boumlyle yakın bir icazet takdis ilişkisi kurmaktan kaccedilmasını

metaforik biccedilimde goumlstermektedir

33 Protagorasrsquoın Erdem Miti ve Sokratesrsquole Aynılaşması

Platonrsquoun hem Devletrsquote hem de Yasalarrsquoda kurduğu iki politeia iccedilin de νομόςrsquoun

mutlak belirleyiciliğini benimsediği kuşkusuzdur Kallipolisrsquote νομός youmlnetici

filozoflardan uumlretici zanaatkacircrlara kadar istisnasız her yurttaş iccedilin bağlayıcıdır

Oumlrneğin 519drsquode filozofların yeniden mağaraya inmeleri ve oradaki tutsakları

kurtarıp aydınlığa ccedilıkarmaları gerektiğini soumlyleyen Sokratesrsquoe Glaukon bunun

onları muumlmkuumln olandan daha koumltuuml bir hayata zorlamak anlamına geleceği

cevabını verince Sokrates νομόςrsquotan ne anladığını accedilıkccedila ortaya koyan şu

cuumlmleyi soumlyler

Bir defa daha unuttun ki sevgili dostum νομός devletteki hiccedilbir sınıfın oumlzel

mutluluğunu sağlamaya ccedilalışmaz onun amacı mutluluğu devletin tamamı

iccedilin uumlretip ortaya ccedilıkarmak ikna veya zorlama yoluyla (πειθοῖ τε καὶ ἀνάγκῃ)

yurttaşlar arasında uyum sağlamak(tır)hellip (Devlet 520e)

Burada νομόςrsquoun ikna guumlcuumlnuuml diyalektikten ve mitten zorlama guumlcuumlnuumlyse kolluk

kuvvetinden alacağından şuumlphe etmek iccedilin bir nedenimiz yoktur Bununla birlikte

devletin buumltuumlnluumlğuumlnuuml koruyan ve yurttaşları bir arada tutan tek guumlcuumln νομός

olduğundan da şuumlphe edemeyiz

Kallipolisrsquoteki νομόςrsquoun ilkel toplumsal ilişkiler ve işboumlluumlmuumlyle birlikte ortaya ccedilıkıp

ccediloğaldığı şablon Magnesiarsquoda da kendini tekrar eder Ancak Yasalarrsquoda

oumlrneklemenin yapıldığı yer ccedilok eski geccedilmişte insanların bir araya geldikleri ilk an

tasarısına dayanan bir zihin deneyi değil mitik bir anlatının bu iş iccedilin sunduğu ccedilok

daha geniş bir hayali zemindir Tufan (κατακλυσμός) salgın hastalık (νόσος)

tuumlruumlnden ldquoeski soumlylentilerderdquo (οἱ παλαιοὶ λόγοι)21 geccedilen ve sonucunda insan

soyundan ccedilok az kişinin kaldığı olaylar (676b vd ayrıca krş Timaios 22b Kritias

21 Platon tıpkı Devlet 373drsquode olduğu gibi Yasalarrsquoın burasında da ldquosoumlylentirdquo soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγοςrsquou tercih ediyor

57

112a vd) Oumlte yandan Yasalarrsquoda da hikacircye Devletrsquotekiyle benzer biccedilimde ilerler

ve insanların kalabalıklar hacirclinde bir arada yaşamaya başlamasıyla karmaşık

politika organizasyonlarının dolayısıyla νομόςrsquoun nasıl zorunlu bir ihtiyaccedil hacircline

geldiğini goumlstermeye ccedilalışır

Politika bahsinde de değineceğimiz gibi 5 yuumlzyılda Atinarsquonın iki buumlyuumlk felsefi

ekoluuml olan Sokratesccedililerin ve Sofistlerin ikisi birden mevcut duumlzenden hoşnutsuz

olduklarını olaylar veya eserler vasıtasıyla bir şekilde belli etmişlerdir Bunlardan

ilki devletin mevcut νομόςrsquounun δικαιοσύνη erdemini taşımadığı ikincisiyse bu

νομόςrsquoun φύσιςrsquole hiccedilbir zaman bağdaşamayacağı fikirlerinden hareketle rejim

karşıtı bir perspektif ortaya koyar Sokratesccedililerin hoşnutsuzluğunun birinci ve en

buumlyuumlk kanıtı olarak Savunmarsquodan Phaidonrsquoa giden suumlreccedil goumlsterilebileceği gibi

Sofistlerin hoşnutsuzluğunu ise ilkin Sofist Protagorasrsquoın yukarıda değindiğimiz

suumlrguumln hikacircyesinden ikinci olarak da diyaloglarda satır aralarından

ccedilıkarabildiğimiz arguumlmanlardan tespit edebiliriz Oumlte yandan bu hoşnutsuzlukta

ortak olsalar bile din ve devlet işlerinde φύσις ve νομός ayrılığı noktasında

Sokratesccedililerle Sofistlerin dahil oldukları saflar her zaman karşı karşıyadır

Nitekim yukarıda νομόςrsquoun Devletrsquote ve Yasalarrsquoda zorunlu olarak ortaya ccedilıkışı

bahsinde soumlylediğimiz gibi Platon νομόςrsquoun varlığını değil adaletsizliğini

eleştirirken Sofistlerin rahatsızlığı doğrudan doğruya νομόςrsquoun varlığıyla ilgilidir

Platonrsquoa goumlre νομός ve yaptırımları iyi22 Sofistlere goumlreyse φύσιςrsquoe aykırı olduğu

iccedilin koumltuumlduumlr Diyaloglarda bu konuda iki ekol arasındaki zıtlaşmayı en net

biccedilimde Protagoras ve Gorgiasrsquota goumlrebiliriz

Bunların bilhassa birincisinde Sokratesrsquole başta Protagoras olmak uumlzere birkaccedil

buumlyuumlk Sofist arasındaki tartışmanın esas konusu erdemin oumlğretilebilirliği olmakla

beraber konuşmaların etrafında doumlnuumlp durduğu kavramlar iyiliğin kaynağı olarak

φύσις ve νομός aynı zamanda bu νομόςrsquola beraber bahsi accedilılan νομοθέτηςrsquotir

Hatırlanacağı gibi erdemleriyle meşhur devlet adamı Perikles kendi ccedilocuklarına

bu erdemliliği ne oumlğretebilmiş ne de miras bırakabilmiştir (320a ayrıca krş

Menon 93b vd) Bu durum erdemin φύσιςrsquote olduğunu soumlyleyen Protagorasrsquoı da

22 Kritonrsquoda goumlrduumlğuumlmuumlz gibi νομόςrsquoun yaptırımı Sokratesrsquoe baldıran zehiri iccedilirmeye bile varmışken hacirclacirc lsquoiyirsquodir ki Sokrates bundan kaccedilmayı aklından geccedilirmez

58

onun νομόςrsquola garanti altına alınabileceğini duumlşuumlnen Sokratesrsquoi de zor durumda

bırakacaktır En nihayetinde her ikisi de savundukları iddiadan oumlduumln verircesine

hatta bir bakıma iddialarını birbirleri arasında değiş-tokuş etmiş gibi tartışmayı

sonlandırırlar

Diyalogun başlarında Sokrates Protagorasrsquotan erdemin oumlğretilebileceğini

goumlstermesini herkesin oumlnuumlnde ve accedilık yuumlrekli bir ısrarla isteyince yaşlı adamın

koltukları kabarmıştır Şoumlyle sorar

hellip Sokrates bunu senden esirgemem ama nasıl goumlstereceğimi soumlyle yaşlı

bir adamın kendisinden daha genccedil adamlara μῦθος anlatması gibi mi

yoksa λόγοςrsquola adım adım giderek mi (320c)

Toplantıdakiler bunun kararını Protagorasrsquoa bırakınca yaşlı adam ldquoelbette μῦθος

dinlemekten hoşlanırsınızrdquo diyerek anlatmaya koyulur 320d-322d paragrafları

boyunca aktarılan hikacircye oumlzetle Prometheus ile Epimetheusrsquoa verilen

yetenekleri ilk insanlar arasında eşit paylaştırma goumlrevinin Epimetheusrsquoun

beceriksizliği yuumlzuumlnden başarısızlıkla sonuccedillanması yeteneklerin adaletsiz

dağıtımı sonucu insanlar arasında guumlccedil dengesizliğinin belirmesi ve boumlylece

birbirlerini yok etmeye başlamaları nihayet Zeusrsquoun insanların buumlsbuumltuumln ortadan

kalkacağı kaygısıyla Hermesrsquoe insanları utanma (αἰδώς) ve adaletle (δίκη)

donatma goumlrevini vermesini konu alır

Goumlrevi kabul eden Hermes Zeusrsquoa bu iki duyguyu tıpkı τέχνηrsquoler gibi farklı farklı

insanlarda mı yoksa hepsinde mi olacak biccedilimde pay edeceğini sorunca Zeus

herkesin payını almasını buyurur

Hepsi payını alsın ccediluumlnkuuml diğer τέχνηrsquoler gibi bundan da azlar pay alırsa

devletler meydana gelemez Ardından onlar iccedilin benden şu νομόςrsquou koy

Utanma ve adaletten payını alamayanlar devletteki bir hastalık gibi goumlruumlluumlp

oumllduumlruumlleceklerdir (Protagoras 322d)

Bu mitik kısım Protagorasrsquola Sokrates arasındaki Sofist-filozof ayrımının

bulanıklaştığı neredeyse ortadan kalktığı ilk yerdir Ccediluumlnkuuml bilindiği gibi bu mitle

ccedilok benzer biccedilimde Platon da ilk diyalogundan son diyaloguna kadar başta iyi

olmak uumlzere adalet oumllccediluumlluumlluumlk bilgelik cesaret gibi ideaların hepsinin bilgisinin

ruhta bulunduğunu soumlylemektedir Bununla beraber Sokratesrsquoin erdemler

konusunda Protagorasrsquola ayrı duumlştuumlğuuml tek yer yani soumlzuumlnuuml ettiğimiz bulanıklığı

59

bir nebze de olsa giderebilecek yegacircne ayrım erdemin oumlğretilebilir (διδακτόν)

olup olmadığı tartışmasında ortaya ccedilıkar Fakat yine de Protagoras ve Platoncu

erdemler arasındaki benzerliğin ccedilok daha ileri gittiği pasajlar hacirclacirc vardır Oumlrneğin

322ersquode Protagoras adalet (δικαιοσύνη) ve oumllccediluumlluumlluumlkten (σωφροσύνη) kendi

oumlngoumlrduumlğuuml erdemler olarak soumlz eder Bunlar aslında Protagorasrsquoın daha geride

319arsquoda oumlğrettiğini soumlylediği lsquopolitika sanatırsquonın (πολιτική τέχνή) iccedileriğinde

mevcutturlar Nitekim Protagoras diyalogun akışında bunları yer yer lsquopolitik

erdemlerrsquo (ἀρετή πολιτική) diye de adlandıracaktır

Bununla beraber yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Protagoras mitinde Sokrates ve

Protagoras arasında beliren tam da meseleyi kapatırken anmaya değer

fevkalade ccedilarpıcı bir benzerlikten daha soumlz edebiliriz Bilindiği uumlzere felsefe

tarihinde Protagoras ve Menon Euthydemos ve Gorgiasrsquola birlikte aynı

doumlrtlemenin diyalogları olarak ele alınmıştır Benzer biccedilimde erdemin oumlğretilebilir

olup olmadığı sorusu Menonrsquoda olduğu gibi Protagorasrsquota da ccediloumlzuumlmsuumlz

kalmaktadır Her ikisinde diyalogda da kendi erdemliliğini ccedilocuklarına vermekte

başarısız devlet adamları ccedilarpıcı bir sorun olarak belirmekte bu itibarla her

ikisinde de bilginin doğuştan (εν τῃ φύσῃ) gelip gelmediği tartışma konusu

edilmektedir Ancak iki diyalog arasındaki en ilgi ccedilekici benzerlik hacirclacirc şudur

Protagorasrsquota yaşlı Protagorasrsquoa soumlyletilen mitteki Zeusrsquoun Hermes eliyle

insanlara utanma ve adaleti pay ettiği ve pay alamayanların yasayla

cezalandırıldığı kısımlar Menonrsquoda Sokratesrsquoe soumlyletilen bir cuumlmleyle birebir

oumlrtuumlşmekte oumlzetle Menonrsquodaki Sokrates cuumlmlesi apaccedilık biccedilimde Protagorasrsquotaki

Sofist mitine atıf yapmaktadır

Bu akıl yuumlruumltmemizden şu ortaya ccedilıkıyor ey Menon Erdem bizde insanlar

arasında pay edilmiş bir tanrı parccedilası olarak goumlruumlnuumlşe gelir elbette ondan

payını almış olanlar iccedilin (Menon 100b)

60

34 Platonrsquoun felsefesinde ψυχή

Sokratesrsquoin katlini tasarlayan Olympos dindarlarıyla Platon arasındaki en buumlyuumlk

farklardan biri ψυχή kavrayışından ileri gelir Diyalogların kimi yerlerinde bu

kavrayış farkı Orpheus dizeleri hacirclinde veya Pythagorasccedilı bir tanrı imgesi olarak

accedilığa ccedilıkar ve her iki durumda da etik etrafında doumlnuumllen asıl mihverdir

Diyalogların bazı başka yerlerindeyse Platonrsquoa oumlzguuml ψυχήrsquoyi mitik bir anlatının

oumlgesi olarak goumlruumlruumlz Bu yerler bize ccediloğunlukla etiğin yanında epistemolojik bir

ccedilerccedileve de sunar Oumlte yandan bu kavramın Homerik-Hesiodik doumlnemlerde ldquoruhrdquo

diye karşılama imkacircnından henuumlz soumlz edemediğimiz iccedilin en azından Platon

bahsi accedilılıncaya kadar ψυχή şeklinde yazmayı uygun buluyoruz

Homerosrsquoun duumlnyasında ψυχή bizim alıştığımız hacircliyle ldquobedenrdquo karşıtı bir ldquoruhrdquo

olarak tasarlanmamıştır Buna goumlre ψυχήrsquonin buumltuumln yetileri yalnızca kişinin

hayata olduğu suumlre iccedilinde etkin ve olanaklıdır oumlluumlmuumln gelmesiyle birlikte kişinin

varlığı her anlamda ortadan kalkmış olur (Rohde 1925 s 5) Bunun anlamı

Homerosrsquota bizim geleneksel kavrayışımızın aksine oumlluumlm sonrasında ψυχή

olarak gidilecek bir ceza-oumlduumll veya son yargı yerinin bulunmadığıdır Bu

bakımdan ψυχή sadece yaşayanlar duumlnyasındaki canlılığı bedenin hareket

edebildiği ve yaşamsal faaliyetlerini yerine getirebildiği oumlluumlm oumlncesi hacirclini ifade

eder Eski Yunanca soumlzluumlklerinde soumlzcuumlğuumln ilk sıralardaki karşılığının ccediloğu

zaman ldquohayatrdquo olması da bundandır Bununla birlikte Homerik ψυχήrsquonin bazı

bakımlardan geleneksel ldquoruhrdquo kavrayışıyla oumlrtuumlştuumlğuuml noktalar da yok değildir

Oumlrneğin oumlluumlnce ruh bedenden ndashağız ya da accedilılan bir yara yoluylandash ayrılan

biccedilimce belli belirsiz yarı goumlruumlnuumlr bir duman (İlyada xxiii100) ya da goumllge

(Odysseia xi207) gibi ele avuca gelmeyen uccedilucu bir varlıktır Hesiodosrsquoun

ψυχήrsquosine gelince bize Homerosrsquounkine goumlre ccedilok daha kısıtlı bir inceleme imkacircnı

sunar Nitekim soumlzcuumlk Theogonia ve İşler ve Guumlnlerrsquoin tamamında yalnızca bir

defa geccedilmektedir χρήματα γὰρ ψυχὴ πέλεται δειλοῖσι βροτοῖσιν(ndashccediluumlnkuuml para

hayatıdır zavallı yoksulların) Bu ise soumlzcuumlğuumln yine Homerosrsquotaki anlamlarından

birine uygun olarak kullanıldığını goumlsterir Bununla birlikte Hesiodosrsquota ve

Homerosrsquota Hades uumllkesinin varlığı aynı zamanda Odysseiarsquonın XI kitabında

61

Odysseusrsquoun bu uumllkeye vardığını ve oumlluumllerle buluşup konuştuğunu anlatan

dizeler Homerik doumlnemde bir oumlte-duumlnya tasavvurunu tartışmasız hacircle getirir

getirmesine ancak son tahlilde goumlz oumlnuumlnde bulundurulması gereken en oumlnemli

nokta Homerik-Hesiodik ψυχήrsquonin oumlte-duumlnyadaki yaşamla ilişkisinin bizim

geleneksel ldquoruhrdquo imgesine yuumlklediğimiz anlamdan buumlsbuumltuumln farklı oluşudur

Ancak Platonrsquoa gelindiğindedir ki ψυχήrsquoyi artık ldquoruhrdquo diye karşılama imkacircnından

soumlz edebiliriz Ccediluumlnkuuml ψυχήrsquonin oumlte-duumlnyalarla ve hatta oumlluumlmsuumlzluumlkle olan bağı

Platonrsquoda goumlruumlnuumlr hacircle gelmiştir Onun ψυχήrsquoden anladığı şey Homerosrsquotaki gibi

bedene canlılık ve hareket etme kabiliyeti vermekle sınırlı bir yaşamsal parccedila

değil insanın oumlluumlmsuumlz yanıdır Başka bir deyişle Platonrsquoun ψυχήrsquosi bilme

arzulama duyum karar verme vs yetilerin yanında ve en oumlnemlisi olarak bir oumlte-

duumlnya tasarımıyla anlaşılır hacircle gelebilmektedir Bu tasarımın merkezindeyse

ruhgoumlccediluuml miti bulunur

a) Phaidon Devlet ve Gorgiasrsquota ruhun yolculuğu

Sokrates Phaidon 63crsquode kendisi iccedilin uumlzuumllen dostlarına ve oumlğrencilerine

soumlylediğine goumlre oumlluumlmden sonra gerccedilekten iyi birer efendi olan tanrılarla

buluşacağından hiccedilbir şeyden olmadığı kadar emindir (διϊσχυρίζομαι) Burada

kullanılan fiilin ldquobel bağlamak guumlvenmekrdquo anlamından da anlaşılacağı uumlzere

Sokratesrsquoe bu cuumlmledeki guumlven hissini veren şey bir akıl yuumlruumltme veya logos

etkinliği değil mitik bir oumlğretidir Dolayısıyla bir epistemersquoye hatta pistisrsquoe bile

değil sezgisel bir tasdiklemeye işaret eder İnsanın beden kısmı oumllecektir fakat

ruh kısmı oumlluumlmsuumlzduumlr

Ruhun oumlluumlmsuumlz olduğundan başka diyaloglarda da soumlz edilmektedir fakat

Phaidonrsquou bu konuda ilk sıraya getiren oumlzelliği bu oumlluumlmsuumlzluumlk goumlruumlşuuml bağlamında

ima ettiği kaynağının alabildiğine gizemli ve ilginccedil olmasıdır

Elbette diğer diyaloglarda aynı bilgi kaynağına yapılan oumlrtuumlk veya şiirsel atıflar

goumlz oumlnuumlne alındığında Phaidonrsquodaki accedilıklamayı bir itiraf olarak

62

değerlendiremeyiz Kaldı ki Platonrsquoun yazma tarzı ccediloğunlukla herhangi bir

tedbirin veya ccedilekincenin etkisi altına girmez Buna karşılık Phaidon Platoncu

ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuuml oumlğretisinin kaynağının gizli bir erginlenme topluluğu

olduğunu bu topluluğun kendine oumlzguuml dinicirc rituumlellerde bulunduğunu accedilıkccedila

soumlyleyen tek diyalogdur Son tahlilde Phaidonrsquoun kritik pasajlarından biri olan

69crsquode geccedilen aşağıdaki cuumlmleler Platonrsquoun ruh goumlruumlşuumlne kaynaklık eden bu

gizemli topluluğa oumlvguumlyle doludur

hellip oumllccediluumlluumlluumlk adalet cesaret ve aklı başındalığın kendisi de birer arınma

(καθαρμός) yoludur Bu durumda gizem dinlerini (τελετή) kuran insanlar

cahil kişiler olmasalar gerek Aslına bakılırsa bu kişiler uzun zaman oumlnce

ldquoher kim erginlenmeden ve tamamlanmadan Hadesrsquoe gider o kişi ccedilamurda

yatar her kim arınmış ve tamamlanmış varır oraya tanrılarla birlikte otururrdquo

derken bir şey ima etmektedirler (Phaidon 69c vd)

Phaidonrsquoun bu cuumlmleleri soumlzuuml edilen gizem dininin ldquoerginlenmerdquo kavramını

filozofluk yeteneğiyle ldquoarınmardquo kavramınıysa Platonik doumlrt temel erdemle

oumlrtuumlştuumlrme ccedilabasının accedilık bir ifadesidir Bu gizemli topluluğun kimler olduğu

sorusuna karşılıksa ancak bazı tahminler yuumlruumltuumllebilir Oumlrneğin yukarıdaki

cuumlmlelerde geccedilen genel duumlşuumlnceyi Pythagorasccedilılıkla oumlrtuumlştuumlrmemize imkacircn

veren ortak noktalardan soumlz edilebilir Benzer biccedilimde Platoncu erdemlerin birer

ldquoκαθαρμός yolurdquo olarak dillendirilmesi de kulaklarımızı Empedoklesccedili tınılarla

doldurmaktadır Fakat son tahlilde bu pasaj felsefenin bir gizem dininin

şablonunda bir erginlenme tarikatının rituumlelleriyle kavranışına oumlrnektir Tam da

bunu doğrulayacak biccedilimde paragrafın devamı şu şekildedir

Erginlenmeler sırasında soumlylendiği gibi Dinsel toumlrenlerde asa taşıyan

ccediloktur gerccedilek inanansa az Bence bu azınlıktaki kimseler doğru şekilde

felsefe yapanlardan başkası değildir (69d)

Her şeyden oumlnce yukarıdaki cuumlmlelerin diyalogun son kısmındaki ldquoHades

yolculuğurdquo miti iccedilin yalnızca bir hazırlık huumlkmuumlnde olduğu goumlzden

kaccedilırılmamalıdır Oumlte yandan bu hazırlık epeyi uzun suumlrer ve bizi belli gerccedilek bir

gizem kuumlltuumlne atıflarda bulunan ccedilok daha şaşırtıcı suumlrprizlerle bir suumlre daha

meşgul etmeyi suumlrduumlruumlr Oumlrneğin Hades yolculuğu bahsine gelmeden bu ruh

goumlruumlşuumlnuumln ruhgoumlccediluuml inancını benimseyenlere ait olduğu uumlstelik bu goumlruumlşuumln

63

kaynağının da ldquoeski bir oumlğretirdquo (παλαιός λόγος)23 olduğu alabildiğine duru

cuumlmleler sayesinde apaccedilık karşımızda belirir

Ruhun buradan oraya (Hadesrsquoe) gittiğini sonra buraya geri doumlnduumlğuumlnuuml

yani onun oumllenlerden doğduğunu dile getirir bu oumlğreti Yaşayanların

oumllenlerden yeniden doğdukları kabul edilirse bizim ruhlarımızın da orada

bulunmuş olması gerekmez mi Olmasalardı yeniden de doğamazlardı

(79c)

Sokratesrsquoin okur iccedilin yaptığı bu oumln hazırlıkların neticesinde Phaidonrsquoun mitik

esasını teşkil eden ve 107crsquoden itibaren başlayan Hades yolculuğu kısmına

geldiğimizde diyaloglardaki buumltuumln oumlte-duumlnya tasvirleri arasında en ilginccedil ve

gizemli olanıyla karşı karşıya kalırız Soumlz konusu mite goumlre oumlluumlmden sonra ruh

Hadesrsquoe doğru yola ccedilıkarken ona bir kılavuz yol goumlsterecektir Bu kılavuz onu

yaşarken ve oumllduumlkten sonra bir kelimeyle daima goumlzeten yanından ayrılmayan

kendi oumlzel daimocircnrsquoudur Her ruhun kendi daimocircnrsquou onu duumlnya hayatında

eylediklerine bakarak ya ccedilok kolay rahat bir yoldan veya ccedilok zor ccedilileli bir yoldan

Hadesrsquoe vardıracaktır Bununla birlikte ilginccedil olan bir başka nokta bu pasajlarda

oumlğretinin kaynağından hiccedilbir şekilde bahsedilmiyor olmasıdır Hatta aktarımlar

edilgin kipteki λέγεται fiiliyle yapılır ve bu soumlzlerin sahibi veya sahipleri hakkında

hiccedilbir malumat verilmez

Phaidonrsquoun oumlte-duumlnya tasviri soumlzgelişi Devletrsquoteki Er veya Phaidrosrsquotaki ruhun

yolculuğu gibi Platonik mitlere goumlre epeyi karanlık goumlruumlnebilir buna karşılık

gerccedilekten de ketum bir diyalog olduğunu soumlylemek guumlccediltuumlr Ccediluumlnkuuml yukarıda

soumlylediğimiz gibi satır aralarında mitin kaynağını daha ilk bakışta ccedilağrıştıran

veya ele veren bazı oumlgeler yine de mevcuttur Oumlrneğin arınmarsquonın bize ilk elden

anımsattığı Empedoklesrsquole gizem dini soumlzcuumlğuumlnuuml yanyana koyduğumuzda

akıllara gelecek ilk kaynak Orpheus tabletleridir24

23 Dikkat ccedilekici bir şekilde yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Devlet ve Yasalarrsquoda geccedilen oumlrneklere ek olarak Platonrsquoun anlatacağı ldquomitrdquo iccedilin μῦθος yerine λόγος soumlzcuumlğuumlnuuml tercih ettiği bir yer daha 24 Bernabeacute Derveni Papiruumlsuumlrsquonuumln ccedilok yıpranmış olan 6 suumltunundaki bir oumlte-duumlnya tasviri olan ldquohellipdualar ve kurbanlar ruhu yatıştırır magosrsquoların efsunu da yoluna ccedilıkan daimonrsquoları uzaklaştırır o daimonrsquolar ki intikam dolu ruhlardırrdquo dizesinde geccedilen daimonrsquola Phaidonrsquodaki Hades yolunun kılavuzu olan daimonrsquou eşleştirerek bu mitin Orfik koumlkenli olduğunu oumlne suumlrer (Bernabeacute 2013 s 129)

64

Platonrsquodaki bu tınıların Pythagorasccedilı ve Empedoklesccedili koumlkenlerine ilişkin

Jaegerrsquoin guumlccedilluuml tespitleri vardır Uumlstelik Jaeger Orpheusccedilu ruh anlayışının

yalnızca Platonrsquoda değil Aristotelesrsquote de belirgin olduğunu soumlyler ve felsefi

teolojinin Platon ve Aristotelesrsquoten itibaren tanrının varlığıyla ilgili rasyonel

arguumlmanlarını ruhla kutsal arasındaki manevi ilişkiye dayandırdığını beyan eder

Bu ruh goumlruumlşuumlnuumln gelişim suumlrecinin ilk doumlnemlerinde gizem oumlğretileri ve

erginlenme ayinleri olduğu fikrini Jaeger de paylaşmaktadır

hellip gizem dinine ilgi goumlsteren ilk duumlşuumlnce okulu Platonculuk değildi

Orpheusccedilu ruhgoumlccediluuml teorisine onu olağanuumlstuuml bir şekilde kendi

matematiksel araştırmalarıyla ilişkilendiren Pythagorasrsquota da

rastlanabileceği gayet iyi bilinmektedir Pythagorasccedilı yaşam kuralları buumltuumln

ayrıntılarıyla benzemese de Orpheusccediluların βίοςrsquounu hatırlatmaktadır (hellip)

Parmenides Herakleitos ve Empedokles Orpheusccediluluğun ruh teorisine

aşina olduklarını hissettirmektedirler (Jaeger 2011 s 130)

Bu tartışmalar ışığında Platonrsquoun Phaidonrsquoda ortaya koyduğu ruh anlayışının

koumlkeni evvelkine nispeten netlik kazanmış olur Oumlte yandan Olympos

panteonuyla accedilık biccedilimde ccedilelişen bu ruh anlayışı genel olarak diyaloglardaki

diğer ruh tasvirlerinde de varlığını belli eder ve mitlerin bir kısmında Olympik

oumlgelerden sıkccedila bahsedilmesi de bu gerccedileğin uumlstuumlnuuml oumlrtmez Jaeger de ldquoruhun

kutsallığırdquo oumlğretisinin koumlkenlerini sorguladığı bir yazısında bizim yukarıda

Homerik-Hesiodik ve dolayısıyla Olymposccedilu oumlğretilerden ayırarak vurguladığımız

ve temsilini Platonrsquoda verdiğimiz ruh anlayışının MOuml 6 yuumlzyılda başladığını oumlne

suumlrmektedir uumlstelik aynı ruh anlayışıyla Yunan mitlerindeki ruh anlayışı arasında

mevcut benzerliği de kabul ederek

Ruh hakkındaki Yunan mitleri felsefi anlayışın bir meyvesi değildi daha

ziyade (hellip) dinicirc hareketten kaynaklanmaktaydı Ne var ki felsefeyle

tamamen aynı doğrultudaydı Bu hareketin etkisi doumlrt başı mamur bir dinsel

dogmanın felsefe tarafından benimsenmesinden ziyade ruha ilişkin dinsel

inanccedilların entelektuumlel planda oumlzguumlrce dışavurumu şeklini aldı Bu her

haluumlkarda soumlz konusu inanccedilların felsefi duumlşuumlnceye kendini ifade

edebileceği yeni bir youmlnelim sağladığı anlamına geliyordu (Jaeger 2011 s

116)

Bu bir bakıma felsefi ruhbilimi ve teolojinin birincil kaynağının mitler olduğunun

tespitidir Nitekim aynı yazıda Jaeger yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Rohdeci ψυχή

anlayışını bilhassa Homeros bahsinde ele alırken eleştirel bir tutumla Homerik

65

ve yeni Yunanlı ndashyani Platonikndash ruh anlayışları arasında da bir benzerlik

yakalama arayışına girmektedir Eleştirisinin temel dayanağının ne olduğuna

gelince ndashilginccedil bir şekilde Odysseiarsquonın XI kitabına hiccedil değinmeksizinndash İlyadarsquonın

ilk beş dizesini kanıt olarak sunmakla yetinir Bu dizelere goumlre insanın ψυχήrsquosi

yani goumllgesi oumllduumlkten sonra Hadesrsquoe atılacak ldquokendisirdquo (αὐτός) ise kurda kuşa

yem olacaktır (i3-5) Bununla birlikte Jaeger yukarıda sorun hacircline getirdiğimiz

konuyla paralel biccedilimde Homerosrsquoun duumlnyasında insanın Hadesrsquoe ψυχή olarak

mı yoksa başka bir varlık olarak mı gittiğinin yeterince aydınlatılmadığını kabul

eder Nitekim yukarıda soumlylediğimiz gibi

Bizim ldquoruhrdquo ldquobilinccedil şuurrdquo olarak adlandırdığımız ve sonraki Yunanların da

ψυχή soumlzcuumlğuumlnden anladıkları şeyi ifade etmek iccedilin Homeros hiccedilbir zaman

bu soumlzcuumlğuuml kullanmaz O bunu θύμος soumlzcuumlğuumlyle veya kalbe diyaframa

veya insanın duygusal veya iradi tepkileriyle ilgili başka organlara işaret

eden soumlzcuumlklerle ifade eder Buna karşılık ψυχή soumlzcuumlğuuml ccediloğu zaman

yaşayan insanlarla ilgili olarak yaşam anlamında kullanılır (Jaeger 2011

s 117)

Boumlyleyken yeni Yunan ψυχήrsquosinin temsili olarak goumlrduumlğuumlmuumlz Platonrsquoda ruhun

oumlluumlmsuumlzluumlğuumlnuuml ve dolaşımını anlatan bir diğer oumlte-duumlnya tasviri olan Devletrsquoin X

kitabındaki Er mitinin (614b-621d) Homerosrsquoun aksine bu konuda son derece

accedilık ve net olduğu soumlylenebilir Her şeyden oumlnce tıpkı Phaidonrsquodaki Hades

yolculuğu gibi Er hikacircyesi de bizzat ldquoruhun yolculuğurdquo uumlzerine kurulmuş bir

anlatıdır Platonrsquoun bu mitlerin neredeyse her yerinde ψυχή soumlzcuumlğuumlnuuml oumlzne

olarak kullanması oumlte duumlnyaya giden varlığın insanın ruh yanı olduğuna dair

buumltuumln şuumlpheleri ortadan kaldırmıştır Aynı durumdan uumlstelik en kuumlccediluumlk bir

teredduumlte kapılmaksızın Phaidrosrsquoun 245 pasajında başlayan yolculuk bahsinde

de soumlz edebiliriz

Phaidon mitinde olduğu gibi Errsquodeki oumlte-duumlnyanın da Orpheus tabletlerinde

anlatılanla benzerliği dikkat ccedilekicidir Guthrie Platonrsquoun yeraltı duumlnyasıyla altın

tabletlerdeki yeraltı duumlnyası arasındaki benzerlikleri bir bir sıraladıktan sonra her

ikisindeki dini imgelerin rahatlıkla birbirleriyle eşleştirilebileceğini oumlne suumlrer

(Guthrie 1952 s 177) Nitekim Orfik ruhun doumlnguumlsuuml Platonrsquoun Errsquode anlattığına

ccedilok benzer biccedilimde Hadesrsquoe gidip hesaplar goumlruumllduumlkten sonra yeniden

66

yaşayanların duumlnyasına doumlnme ve bu doumlnguumlnuumln ebediyen tekrarlanması uumlzerine

kuruludur 474 Orfik fragman aşağıdaki gibidir

Bunlar Mnemosynersquonin eseridir Ruh Hadesrsquoin iyi yapılı koumlşkuumlne gitmek

uumlzere yoldayken sağında bir pınar goumlruumlr ve pınarın başında beyaz bir servi

ağacı dikilidir Burada ruhlar aşağılara inerek kendilerini ferahlatırlar Fakat

bu pınarın yakınından bile geccedilmemelisin az sonra Mnemosynersquonin

goumlluumlnden fışkıran tatlı suyu goumlreceksin Goumlluumln kıyısında muhafızlar

beklemektedir ve sağlam bir basiretle sana ne diye kasvetli Hadesrsquoin

karanlıklarında gezindiğini sorarlar Onlara de ki ldquoBen Yerrsquole yıldızlı Goumlkrsquouumln

ccedilocuğuyum susuzluktan oumllmek uumlzereyim Yol verin de inip Mnemosynersquonin

goumlluumlnden tatlı sularını iccedileyimrdquo Onlarsa emin olmak iccedilin yeraltının

kraliccedilesine danışacaklar ardından iccedilesin diye sana Mnemosynersquonin tatlı

sularından verecekler Boumlylece suyu iccediler iccedilmez sen de diğer erginlerin ve

ermişlerin yuumlceliğe yuumlruumlduumlğuuml kutsal yola gireceksin

Altın tabletlerdeki bu fragmanla Er miti arasında unutma-anımsama ikiliği yol

kenarında beliren ve pınarlara inen sapaklar iccedilince unutmaya veya anımsamaya

yol accedilan pınar suları ruhlarda şiddetli susuzluğa yol accedilan yuumlruumlyuumlşler ortak oumlgeler

arasında sıralanabilir

Bununla birlikte Phaidonrsquodaki ruh anlatısıyla Devlet ve Phaidrosrsquotaki muadilleri

arasındaki bir gizemlilik farkından soumlz etmemiz luumlzumludur ki bu ancak Platon

felsefesinin kendi sınırları iccedilinde ruh tasvirleri arasındaki bir gerilim olarak ele

alınabilir Bu meselede ldquogizemrdquo oumlğesinin oumlnemli olmasının nedeni Phaidonrsquoda

yer yer beliren oumlte-duumlnyanın ne menem bir yer olduğuna ilişkin kararsızlık ve

habersizliktir25 Buna karşılık Devletrsquoteki ruh miti alabildiğine accedilık mitik

duumlşuumlnuumlşuumln buumltuumln imkacircnlarından yararlanan rahat bir soumlylev olarak karşımıza

ccedilıkar Phaidonrsquodaki Hades yolculuğu pek ccedilok karanlık oumlrtuumlk belirsiz ve uumlrkuumltuumlcuuml

nokta barındırmasına karşılık Er miti oumlte duumlnyanın haritasını bile ccedilizmemize

olanak verecek accedilıklık ve netlikte bir anlatıma uumlsluba sahiptir Koumltuuml ve iyi

davranışların cezası ve muumlkacircfatı accedilıkccedila anlatılmakla kalmaz yine bu mit

bağlamında ve X kitapta ruhun kaccedil yıllık suumlrelerle oumlluumller yurdunda kalıp yeniden

yaşayanların duumlnyasına doumlneceği bile hesaplı biccedilimde verilir Oysa Phaidon

erdemli yaşamayı daha ccedilok bir ldquoumutrdquo uumlzerine kurulmuş biccedilimde oumlnermektedir

25 Aynı bilinmezci tavrı Savunmarsquonın son cuumlmlesinde de accedilıkccedila goumlrebiliyoruz ldquoAyrılma vakti geldi ben oumllmeye siz yaşamaya Bizim iccedilin hangisinin daha iyi olduğuna gelince tanrıdan başka hiccedil kimseye accedilık değildirrdquo (42a)

67

Sevgili Simmias işte bu anlattıklarımızdan dolayı erdemli ve aklı başında

bir yaşam suumlrmek iccedilin her şeyi yapmak gerek Ccediluumlnkuuml oumlduumll (ἆθλον) guumlzel

umut (ἐλπὶς) buumlyuumlktuumlr Ama her şeyin tamı tamına benim şimdi anlattığım

gibi olduğunu inatla savunmak da akıl sahibi bir adama yakışmaz Fakat

madem ruhun oumlluumlmsuumlz olduğu ortaya ccedilıktı o zaman ruhlarımızın ve onların

meskenlerinin de boumlyle ya da buna benzer olması olasıdır bence dahası

boumlyle olduğuna inanmak goumlze alınması gereken bir risktir Guumlzel bir risktir

(κίνδυνος) bu kişi bunları sihirli soumlzlermişccedilesine kendine tekrar etmelidir

Oumlykuumlyuuml (μῦθος) bu kadar uzatarak anlatmamın nedeni de budur (114c

vd)26

Oumlte-duumlnyadaki ceza ve oumlduumll konularında hiccedil de emin olunamamakla birlikte Orfik

oumlğelerin ccedilok belirgin olması bakımından diğerlerinden ayrılan bu Phaidon mitini

Platonrsquoun yukarıdaki paragrafta goumlrduumlğuumlmuumlz gibi boumlyle sahipsiz bırakmasına

karşılık Gorgiasrsquoın son kısmında yine Sokratesrsquoin ağzından anlattığı bir oumlte-

duumlnya mitine başlarken şu cuumlmleyi okuruz

Kulak ver o hacirclde Hani gerccedilekten iyi λόγοςrsquolar iccedilin derler ya Herhalde sen

bunun μῦθος olduğunu duumlşuumlneceksin bense λόγος Ccediluumlnkuuml anlatacaklarımı

hakikat gibi anlatacağım (523a)27

Her ne kadar ilk cuumlmlede Homerosrsquoun adı anılıyorsa da bu mitin kesin kaynağı

belli değildir Bununla birlikte Gorgiasrsquota da Orpheus kuumlltuumlne accedilıkccedila atıfta

bulunan bazı yerler de vardır oumlrneğin 493arsquoda ldquoBilgelerden işittiğime goumlrehelliprdquo diye

başlayan ve ldquobedenin mezar olduğurdquo28 youmlnuumlndeki Orpheusccedilu ilkeden yola ccedilıkan

hikacircye boumlyledir Bu konuda Olympiodorosrsquoun tespiti şoumlyledir

Sokrates diyor ldquoEuripides yaşamak oumllmektir der oumllmek de yaşamakrdquo

Demek ki ruhun bedene hayat verebilmek iccedilin hayatsızlıktan da pay

alması gerekiyor (hellip) Pythagorasccedilıların bu duumlşuumlnceleri semboliktir kuumlccediluumlk

bir mit olarak şu cuumlmleden doğar ldquoŞimdi burada oumlluumlyuumlz bir mezarda

kapatılmış olarakrdquo (akt Uždavinys 2011 s 94)

Phaidon Devlet Gorgias ve Phaidros Platonrsquoun ruhun tasviri ve oumlzelliklerini farklı

bakımlardan tartışma konusu edindiği diyaloglardır Oumlte yandan bunlardan ilk uumlccedil

tanesi ruhun yalnızca oumlzelliklerinden bahsetmekle kalmayıp oumlte-duumlnya

yolculuğuna da mitler vasıtasıyla değindikleri iccedilin Phaidrosrsquotan ayrılırlar

26 Platon bu defa sahiplendiği ve doğruluğunu kanıtlamaya ccedilaba harcadığı mitlerde her zaman yaptığını yapmıyor ve λόγοςrsquou değil μῦθοςrsquou tercih ediyor 27 Mit-hikacircye soumlzcuumlğuumlnuuml karşılamak iccedilin μῦθος yerine λόγοςrsquoun tercih edildiği bir yer daha 28 Orfik Pythagorasccedilılardan bir kelime oyunu olarak uumlnlenmiş meşhur σῶμα σῆμα (ndashbeden mezardır) soumlzuumlne atıf

68

Dolayısıyla Phaidrosrsquotaki kanatlı atların ccedilektiği araba mitini bu başlık altında ele

almamız gereksizdir Bununla birlikte Phaidon Devlet ve Gorgias ruha ilişkin

mitlerin Phaidrosrsquotaki gibi diyalektik youmlnteme yardımcı birer ldquometaforrdquo olarak işe

koşulduğu diyaloglar değildir Her uumlccedil diyalogda da birbirleriyle aralarındaki

belirgin farklara ve ccedilelişik goumlruumlnen tasvirlere rağmen birer oumlte-duumlnya imajı inşa

edilmiştir Oumlte yandan her uumlccedil diyalogda da Homerik ve Olymposccedilu ruh

anlayışından buumlsbuumltuumln farklı biccedilimde ruh insanın asıl ve oumlluumlmsuumlz yanı olarak bu

duumlnyayı olduğu gibi oumlte-duumlnyayı da gezinen bir oumlge olarak betimlenmiştir

Uumlccedil diyalogda da goumlruumllduumlğuuml uumlzere deney ve goumlzlemin oumltesindeki ldquobilgirdquo alanının

nesnelerinden biri olan oumlte-duumlnya Platonrsquoun felsefesinde mitten başka hiccedilbir

dayanağı olmayan bir kurucu oumlge olarak merkezicirc oumlneme sahiptir Oumlte-duumlnya

Platonrsquoun felsefesindeki bu goumlz ardı edilemeyen oumlnemini elbette Platoncu

anamnesis temelli epistemolojinin uumlzerinde inşa edildiği ruhgoumlccediluuml oumlğretisine

borccedilludur Yukarıda goumlruumllduumlğuuml gibi bu oumlğretinin esas kaynağı Orpheusccediluluk

olduğuna goumlre soumlylediklerimizden ccedilıkan sonucu bir cuumlmleyle şu şekilde

oumlzetleyebiliriz Orfik oumlğretiler yani mit bir başka ifadeyle mitoloji yaklaşımı

Platonrsquoun felsefesinin buumltuumln katmanlarında buumlyuumlk bir etkiye sahiptir ve bu

felsefenin esasını teşkil etmektedir

Platonrsquoun ψυχή kavrayışı etrafında geliştirdiğimiz bu mitler tartışmasının bir diğer

sonucu da onun mitoloji yaklaşımının yani mitolojiye yuumlklediği işlevlerin sabit

olmadığı zaman zaman değişikliğe uğradığı veya Platonrsquoun kendisi tarafından

revize edildiğidir Tıpkı mitleri Orpheus ilahilerinden veya kadim Hint

geleneklerinden esinlenerek alıp değiştirdiği kendi felsefesine uyarladığı ve

yeniden yazdığı gibi yaptığı her mit yorumunda mitoloji yaklaşımı ve mitolojiye

yuumlklediği işlev de değişikliğe uğramış yazar tarafından diyalogların temaları

bağlamında tartışmanın birbirinden farklı yuumlklerini taşıyabilecek duruma

getirilmiştir Platonrsquoda zaman zaman oumlrneğin Homerik goumlruumlnen fakat ψυχήrsquoyi

Orpheusccedilu bir kavrayışla ele alan mitler goumlrmemizin asıl nedeni de budur

Bununla benzer bir başka duruma oumlrnek olması bakımından hemen uumlstteki

Gorgias cuumlmlesiyle (523a) yukarıdaki sayfalarda dipnotlarla dikkat ccedilektiğimiz ve

Devlet 373d Yasalar 676b ve Phaidon 79brsquode geccedilen cuumlmlelerde ldquohikacircyerdquo

69

soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγος tercihinin yapılmış olması buna karşılık yine

uumlstteki Phaidon 114c vdrsquoda geccedilen cuumlmledeyse tam tersine bu kez aynı soumlzcuumlk

iccedilin λόγος yerine μῦθοςrsquoun tercih edilmesi Platonrsquoun mitoloji yaklaşımının

geccedilirdiği değişimleri daha anlaşılır kılması bakımından oumlnemlidir

Son tahlilde Platonrsquoun mitlerinin oumlte-duumlnya tanrı ve din bakımlarından analizi

aynı ve benzer mitlerin politika bakımından analizi iccedilin yapılabilecek en faydalı

hazırlıklardan biridir Ccediluumlnkuuml bu incelemeler Platonrsquoun ἀγοράrsquosında bilge oumllccediluumlluuml

yiğit ve nihayet adil goumlzuumlyle bakılmaya layık olan καλὸς κrsquoἀγαθός bir Yunan

yurttaşını anlamamızı kolaylaştırmıştır Boumlylelikle Platonrsquoun bu erdemli yurttaş

iccedilin oumlngoumlrduumlğuuml politik duumlzenin koumlkeninde yatan bazı mitleri incelemeye sıra

gelmiştir

b) Platonrsquoun teolojisi Yeni ruh kavrayışından yeni tanrı kavrayışına

Jaegerrsquoe goumlre bir Abstraktbildung olan antik Yunan φύσιςrsquoinde ifadesini bulmuş

her şey tanrılarla doludur oumlnermesi aradan geccedilen iki yuumlzyılın ardından Platonrsquoun

Yasalarrsquoında (899b) ldquotarihsel bir anlamrdquo bulur (Jaeger 2011 s 41) Jaegerrsquoin

arguumlmanlarına bakıldığında Platonrsquoun bu referansını tanrıyı ndashdaha geniş bir

anlamda tanrısal olanındash başlangıccedilsız-sonsuz bir varlık olarak kavrayan yeni

ldquorasyonelrdquo İyonya teolojisinin antik Yunan felsefesindeki kabul belgesi olarak

değerlendirdiği anlaşılır Gerccedilekten de Yasalarrsquoın soumlz konusu pasajında Thalesrsquoin

cuumlmlesi birebir alıntılanmıştır fakat Platonrsquoun soumlz konusu pasajdaki akıl

yuumlruumltmesi ὕδωρ veya genel anlamda ἀρχή bahsinden hayli uzak bir yere duumlşer

Dahası Platonrsquoun Thalesrsquoe yaptığı referans goumlk cisimlerinin tanrısallığına

ilişkindir

Soumlz konusu pasajda goumlk cisimleri buumltuumln lsquoiyirsquoler (ἀγαθαὶ) ve buumltuumln erdemlerin

taşıyıcıları (πᾶσαν ἀρετήν) olarak tanrılarla bir tutulmaktır onlar bu cisimlerin

iccedilinde (ἐν σώμασιν) goumlklerin duumlzenleyicisi olarak vardır (ἐνοῦσαι) ne tarzda

70

varolduklarına gelince ya yaşayan varlıklar (εἴτε hellip ζῷα ὄντα) veya başka

biccedilimlerde (εἴτε ὅπῃ τε καὶ ὅπως)

Cuumlmle bazı bakımlardan muğlaktır Biz tanrıların goumlksel cisimlerde bulunan

ψυχαὶ ve duumlzenleyici varlıklar olduğundan eminizdir buna karşılık εἴτε hellip εἴτε

yapısından anlaşıldığı uumlzere onların bu cisimlerdeki bulunma tarzlarından emin

olamayız Oumlte yandan ccedilok dikkat ccedileken bu bilinmezciliğine rağmen soumlz konusu

cuumlmle 5 yuumlzyıl Atinarsquosında egemen olan dinin goumlk cisimlerine tanrısallık atfetme

geleneğini guumlccedilluuml biccedilimde seslendirmektedir Nitekim soumlzler Atinalı Yabancırsquonın

ağzından doumlkuumlluumlr ve meydan okuyan bir uumlsluptadırἔσθ᾽ ὅστις ταῦτα ὁμολογῶν

ὑπομενεῖ μὴ θεῶν εἶναι πλήρη πάντα (ndashboumlyleyken her şeyin tanrılarla dolu

olmadığı fikrini benimseyecek kim vardır)

Bu meydan okumanın oumlrneğin yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz ve Atinarsquodan

kaccedilmasıyla sonuccedillanan ldquoguumlneşin alevde kızdırılmış bir maden kuumllccedilesi olduğurdquo

tezinden oumltuumlruuml Anaksagorasrsquoa hitaben yapıldığı duumlşuumlnuumllebilir (Kranz 1994 s

145) Veya tanrıların bilinebilir felsefece duumlşuumlnuumllebilir varlıklar olduğunu

reddeden sofist Protagoras da akıllara gelebilir Bir başka ihtimal olarak

diyaloglarda hiccedilbir şekilde adı geccedilmeyen ve Laertiosrsquoun aktardığına bakılırsa

bizzat Platon tarafından kitapları yakılmak istenen Demokritosrsquotan da (Laertios

2013 ix40) soumlz edebiliriz Ancak bunların hepsi de Platonrsquoun artık uzağında ve

geccedilmişindeki duumlşuumlnuumlrlerdir Gerccedilekte yine ψυχή etrafında doumlnen bu tartışmanın

nirengi noktasını meydana getiren bu cuumlmlede Platonrsquoun isim vermeden meydan

okuduğu filozof ccedilok daha yakınındadır Aristoteles

Bilindiği gibi Ruh Uumlzerinersquonin I kitabı ruha başka bir varlık tarafından hareket

ettirilme ve kendi kendine hareket etme niteliklerini yuumlkleyen antik Yunan duumlşuumlnuumlr

ve ekollerinin eleştirisine ayrılmıştır Aristoteles bu eleştirilerden bazılarını accedilıkccedila

isim vererek bazılarını da isim vermeden yapar Platon da ismini vermeyerek

eleştirdiği filozoflardan biridir ancak yine de yuumlzeysel bir Platon bilgisine sahip

herhangi bir okur bile soumlz konusu paragrafları okurken yapılan işin sert bir Platon

eleştirisi olduğunu fark etmekte gecikmeyecektir Her şeyden oumlnce eleştiri

Thalesrsquoin yukarıda geccedilen meşhur cuumlmlesi etrafında gelişir ve Aristoteles bu

goumlruumlşe katılan filozofları hedef alır gibi davranarak şunları yazar

71

Bazıları da onun (ruhun) evrende (ἐν τῷ ὅλῳ) ve eriyik biccedilimde (μεμῖχθαι)

karışmış olduğunu soumlylerler ki bunların başını herhalde her şeyin tanrılarla

dolu olduğunu soumlyleyen Thales ccedilekmektedir Ancak bu goumlruumlşuumln de bazı

accedilmazları var Nitekim ruh havada veya ateşteyken bir canlı meydana

getirmiyor (οὐ ποιεῖ ζῷον) ama bunların karışımındayken meydana

getiriyor ve uumlstelik onlar birincilerdekini ikincilerdekinden daha uumlstuumln

goumlruumlyorlar Yine buradan hareketle dediklerine goumlre havadaki ruhun

neden canlılardakinden daha uumlstuumln ve daha oumlluumlmsuumlz olduğunu da sorarız

(Ruh Uumlzerine 411a)

Batı duumlnyasındaki bazı uumlnluuml ccedilevirilerden ve eleştirel basımlardan anlaşıldığı

kadarıyla Platonrsquoun Yasalar 899brsquodeki Thales referansı her soumlz konusu

edildiğinde Aristotelesrsquoin bu paragrafını hatırlatmak alışılagelmiş bir tutumdur

Oumlte yandan bazı felsefe tarihccedilileri iccedilin bu cuumlmlelerin muhatabı doğrudan

doğruya Jaegerrsquoin Yasalar ve Epinomisrsquoteki kavrayışla bir tuttuğu ldquorasyonelrdquo

İyonya teolojisidir Fakat bununla birlikte Aristotelesrsquoin bu eleştirisinin Platonrsquou

hedef aldığına ilişkin elimizdeki tek belge Thalesrsquoin cuumlmlesi olamaz Nitekim Ruh

Uumlzerinersquode bu eleştirinin hemen oumlncesindeki cuumlmlelere bakıldığında yine

Platonrsquoda goumlrmeye alışık olduğumuz diğer bir grupla Orpheusccedilularla karşılaşırız

Aristoteles 410brsquode ruhun doğadaki bazı oumlgelerden oluştuğu ve her durumda

hareket ettirici olduğu29 youmlnuumlndeki goumlruumlşleri eleştirdikten sonra benzer bir itirazın

akıl (νοῦς) ve algılama yetisinin (αἰσθητικόν) oumlgelerden geldiğini duumlşuumlnenler iccedilin

de yapılabileceğini soumlyler nitekim bitkiler de oumlgelerden meydana gelmiş

olmasına karşılık hareket etme ve algılama yetileri yoktur Dolayısıyla

Aristotelesrsquoin vardığı sonuca goumlre Thales ve bu cuumlmlesinin ardından giden

duumlşuumlnuumlrlerin iddiaları buumltuumlnluumlkluuml bir ruh kavramı iccedilin değil ruhun yalnızca bazı

tuumlrleri iccedilin geccedilerlidir Orpheusccedilulukla ilgili paragraf bu ccediloumlzuumlmlemenin hemen

ardından başlar

Aynı durum Orpheusccedilu denilen şiirlerdeki bazı duumlşuumlnceler iccedilin de soumlz

konusudur Nitekim bunların soumlylediğine goumlre ruh tıpkı soluklanan

canlılarda olduğu gibi ruumlzgarlarla taşınarak evrenin iccedilinden geccedilermiş Ama

bu durum bitkiler iccedilin ve soluklanmayan bazı hayvanlar iccedilin hiccedil de geccedilerli

29 Aristotelesrsquoe goumlre onların bu soumlyledikleri ruhun her durumu iccedilin geccedilerli değildir (οὐ περί πάσης λέγουσι ψυχῆς) Ccediluumlnkuuml ldquoalgılayanlarınrdquo hepsi hareketli değildir oumlrneğin bazı hayvanlar oldukları yere sabittirler (μόνιμα hellip κατὰ τόπον) Bu durumda ruhun her durumda hareket ettirici olduğu iddiası ccediloumlker ccediluumlnkuuml hareket ruh kavramının geneline yuumlklenememekte olup yalnızca hayvanları hareket ettiren bir formuna oumlzguumlduumlr

72

olmaz bu duumlşuumlnceyi savunanlar bunu goumlzden kaccedilırırlar (Ruh Uumlzerine

410b)

Orpheusccedilu ruh oumlğretisinin ve Thalesccedili her şey tanrılarla doludur oumlnermesinin bu

şekilde ardarda gelmesinden anlaşıldığı gibi Aristoteles doğadaki oumlgelerin ruhun

taşıyıcısı olduğu veveya ruhun doğadaki oumlgelerden geldiği iddiasını canlı ve

cansız varlıklardan oumlrneklerle ccediluumlruumltmeye ccedilalışırken Orpheusccedilulukla İyonya doğa

duumlşuumlncesini aynı kategoriye koyarak anlamıştır Ancak Thalesrsquoin doğa

duumlşuumlncesiyle Orpheusrsquoun ruh oumlğretisinin tek bir ortaklığından soumlz edilebilir o da

Platonrsquodur Bu itibarla Aristotelesrsquoin ruh kavrayışının Platonrsquounkiyle karşı karşıya

geldiği noktada Orpheusccedilu ve İyonyalı ruh kavrayışlarının ccedilakıştığı yer olan

Timaios bir kelimeyle ψυχὴ κόσμου bulunmaktadır

c) Timaiosrsquota ldquoEvrenin Ruhurdquo

Timaios Platonrsquoun mitlerinden soumlz edildiğinde akla gelen ilk diyaloglardan biridir

ve bu hiccedil de haksız bir şoumlhret sayılmaz En az Devletrsquoin X kitabı Şoumllen ve

Phaidros kadar o da mitik zenginliğiyle dikkat ccedileker Bununla birlikte Timaiosrsquoun

mitleri Platonrsquoun bu ccedilalışmada soumlzuumlnuuml ettiğimiz mitolojik yaklaşımını belirgin ve

anlaşılır kılmak adına sunduğu imkacircnlardan oumltuumlruuml pek ccedilok diyalogu aşarak oumln

plana ccedilıkar Her şeyden oumlnce Timaiosrsquoun etrafında oumlruumlntuumllendiği asıl tema

kosmosrsquotur ve bilindiği gibi bu mitolojinin araştırma konuları arasında ccediloğu

zaman ilk sıraları işgal eder

Bununla birlikte Timaiosrsquotaki Sokrates bizim alışık olduğumuz gibi alaycı

rahatsız edici karşısındakini konuşmaya zorlayan ve suumlrekli sorular sorarak

yanlışları duumlzelten Sokrates değildir Aksine pek suskundur ve koumlşesine ccedilekilmiş

hacirclde Timaiosrsquoun uzun soumlylevini dinler Hatırlanacağı gibi Protagorasrsquota uzun

soumlylevlere dayanamayıp toplantıyı terk etmeye davranan Gorgiasrsquota tartışmak

iccedilin karşılıklı soru-cevap youmlntemini şart koşan da aynı Sokratesrsquoti

Sokratesrsquoin Timaiosrsquotaki suskunluğu Sofistrsquote ve Theaitetosrsquota da sergilediği

soumlylenecek olsa bunun sebebi her iki diyalogda da tek bir karakterin değil ikişer

73

karakterin ve uzun soumlylevler biccediliminde değil karşılıklı soru-cevap youmlntemiyle

yaptığı tartışmaları dinlemiş olmasıdır

Bununla beraber Timaiosrsquoun giriş kısmında Devlet diyalogu hakkında hayli uzun

konuşan Sokratesrsquoin soumlzlerini bitirirken kendi goumlrevini yerine getirdiğini ndashkurguya

goumlre orada bulunanlara oumlnceki guumln iyi bir devlet ve yurttaşları hakkında buumltuumln

bildiklerini anlatmıştırndash ve şimdi de aynı şeyi Timaios Kritias ve Hermokratesrsquoten

beklediğini soumlylemesi Platon tarafından bu suskunluğun nedeni olarak

goumlsterilmektedir (20c)

Timaiosrsquola ilgili bir diğer dikkat ccedilekici nokta başkarakter Timaiosrsquoun kim olduğuyla

alakalı soru işaretleridir Bazı antik duumlşuumlnuumlrlere goumlre gerccedilekten yaşamıştı

oumlrneğin Cicero De Re Publicarsquoda ondan gerccedilek biri gibi soumlz etmekle kalmaz

Sokratesrsquoin İtalyarsquoya gelerek onunla soumlyleştiğini aktarır (Cicero 2006 i16)30

Sokrates onu Lokroslu bir devlet adamı ve filozof olarak tanıtır her iki alandaki

başarılarını yere goumlğe sığdıramaz Bununla beraber Timaiosrsquoun bu diyalogdaki

geometri ve felsefe tarzı tarihin her doumlneminde Platon okurlarına onun

Pythagorasccedilı bir filozof olduğunu duumlşuumlnduumlrmuumlştuumlr Hatta Laertius onun aslında

Pythagorasrsquoın oumlğrencisi Philolaos olduğu rivayetini iki farklı kaynaktan aktarır

Philolaos maddesindeki ilgili paragraf şoumlyledir

Bir tek kitap yazmıştır Hermipposrsquoa goumlre bir yazar filozof Platonrsquoun

Sicilyarsquoya Dionysosrsquoun yanına geldiğinde Philolaosrsquoun akrabalarından kırk

guumlmuumlş İskenderiye minasına bu kitabı aldığını ve Timaios adlı eserini buna

dayanarak yazdığını soumlyluumlyormuş Bazıları da Platonrsquoun bu kitabı

Dionysosrsquotan Philolaosrsquoun oumlğrencilerinden bir delikanlının hapisten

ccedilıkmasını sağladığı iccedilin aldığını soumlylerler (Laertius 2011 viii85)

Timaiosrsquoun gerccedilek kişi olduğunu kesin dille reddeden Cornford ise duumlşuumlncesini

Platonrsquoun anlattığı oumllccediluumlde başarılı bir felsefeci ve devlet adamının hiccedilbir tarih

kaydında iz bırakmamış olmasının imkacircnsızlığına dayandırır (Cornford 1997 s

2)

30Timaios diyalogu ndashkurguya goumlrendash Atinarsquoda geccedilmektedir

74

Oumlte yandan Platonrsquoun Timaios adlı bu devlet adamı ve filozofu ldquoLokroslurdquo diye

tanıtması (20a) mitik bir kahraman olan Lokrosrsquola birlikte duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde

kurgusal bir figuumlr olma ihtimali daha da guumlccedillenmektedir Nitekim bilindiği gibi

Timaiosrsquola yalnızca Platonrsquoun iki diyaloğunda Timaios ve Kritiasrsquota karşılaşırız

Bu diyalogların her ikisinde de Deukalion miti soumlz konusu edilmektedir Oumlte

yandan Plutarkhosrsquoun bu bilgileri goumlz oumlnuumlnde bulundurarak okuyacağımız bir

Moralia paragrafında şunlar yazıyor

Lokrosların tahta koumlpeği ne anlama geliyor Lokros Fuskiosrsquoun Fuskios da

Amphiktionrsquoun oğluydu Lokrosrsquola Kabyarsquodan Opos doğmuştu Opos

babasıyla yarışa kalkıştı bunun uumlzerine kacirchine gitti arkasına pek ccedilok

yurttaşı alıp goumlccedil ederek yeni bir şehir kurma işini danıştı Tanrı ona tahta

bir koumlpek tarafından ısırılacağı yere şehir kurmasını soumlyledi Lokros denizi

aşıp karşı kıyıya ulaşınca bir dikenli ccedilalıya (κυνόσβατος)31 bastı ve orada

ağrıdan kıvranarak guumlnler geccedilirdi Bu suumlrede etrafı tanıdı ve daha

sonrasında Ozolai Lokroslarının yurdu olan Fuskus ve Huanteiarsquoyı kurdu

(Plutarch 1957 294e-s 193)

Plutarkhosrsquoun Lokrosrsquoun dedesi olduğunu soumlylediği Amphiktionrsquoun ise Yunan

Nuhrsquou Deukalionrsquoun Pyrrharsquodan doğan oğlu ve aynı zamanda Prometheusrsquoun da

torunu olduğunu Apollodoros bize Bibliothekarsquosında bildiriyor (Apollodorus

1921 i72)

Başka bir deyişle mitik kaynaklar bize Timaiosrsquoun geldiği şehir olan İtalyarsquonın

guumlneyindeki antik Lokrosrsquoun Deukalionrsquoun torunları tarafından kurulduğunu

anlatmaktadır Bununla beraber Timaios karakterinin etrafında kurduğu iki

diyaloga bakınca Platonrsquoun bu mitten habersiz olması olanaksız goumlruumlnmektedir

Sonuccedilta bu derinlikte mitik oumlgelerle oumlruumlluuml Timaios iccedilin kullanılan ldquodiyalogrdquo başlığı

yalnızca biccedilimsel oumlzelliğine atıfla anlamlı olabilir Timaiosrsquoun kurgusu oumlteki

diyalogların aksine diyalektik youmlntemle ccedilatılmamıştır Sokratesrsquoin soumlzuuml kendisine

bırakmasıyla 27crsquoden itibaren ndashSthephanus numaralandırmasına goumlrendash 65 sayfa

boyunca konuşur ve diyalog bu uzun soumlylevle sona erer Timaiosrsquoun soumlylevi

diyalogun geri kalan kısmının yaklaşık altı katı uzunluğa karşılık gelmektedir ve

kesildiği tek yer Sokratesrsquoin soumlylediği şu soumlzlerdir

31 Yuncanca soumlzcuumlk birebir ccedileviriyle koumlpek ccedilileği Kehanetin Oposrsquou ısıracağını haber verdiği tahta koumlpek (ξυλίνη κύων) meğer ayağına dikenleri batan bu ccedilalıymış

75

Pek iyi şeyler soumlyledin Timaios Baştan sona hepsini senin buyurduğun

(κελεύεις) şekilde kabul etmemiz gerekiyor Yaptığın bu giriş konuşmasını

hayranlıkla benimsiyoruz luumltfen bizim iccedilin meseleyi sonuna kadar konuş

(29d)

Timaiosrsquoun her soumlzuumlnuuml kayıtsız şartsız kabul ettiğinin beyanı olan bu soumlzlerin

ardından Sokrates sessizliğe goumlmuumlluumlr ve boumlylelikle Lokroslunun anlatacağı buumltuumln

mitler onun dolayısıyla Platonrsquoun himayesine girmiş olur Bununla beraber

Timaiosrsquoun anlattıklarının mit mi yoksa hakikat mi olduğu konusunda Sokratesrsquoin

daha accedilık bir cuumlmlesini de bu soumlzlerin birkaccedil sayfa gerisinde işitiriz Kritias

Sokratesrsquoe şoumlyle seslenir

hellip Bize duumln μῦθος iccedilinde tarif ettiğin yurttaşları ve devleti buguumln burada

hakikatte varolan bir şeye doumlnuumlştuumlreceğiz ve senin duumlşlediğin o devletin

rahibin (ὁ ἱερεύς) anlattığı atalarımızın gerccedilek devleti olduğunu

soumlyleyeceğiz İkisi her bakımdan birbirine tam uyacak ve biz senin

anlattığın yurttaşların eskiden gerccedilekten de yaşadıklarını soumlylerken

sesimizdeki uyum hiccedil bozulmayacak Şimdi hikacircyemizin (λόγος) akla uygun

(κατὰ νοῦν) olup olmadığına bakalım Sokrates ccediluumlnkuuml değilse yerine

anlatacak başka bir şey bulmamız gerekiyor (26c-d)

Ve Sokratesrsquoin Kritiasrsquoa verdiği coşkulu karşılık

Buguumln adına kurbanların kesildiği tanrıccedilaya32 bu denli yaraşır bir hikacircye

olduğuna goumlre başka ne konuşalım ki Uumlstelik bu uydurulmuş bir μῦθος

değil bizim iccedilin her bakımdan hakikatle oumlrtuumlşen bir λόγος olacak (26e)

Platonrsquoun Sokratesrsquoe soumlylettiği bu soumlzler tam 65 sayfa boyunca hiccedilbir itirazla

karşılaşmadan konuşma hakkını Timaiosrsquoa tanımak iccedilin bir hazırlıktır Nitekim

Savunmarsquodaki Sokratesrsquoi saymazsak başka hiccedilbir diyalogda hiccedilbir konuşmacıya

boumlyle bir hak verilmiş değildir Oumlte yandan Sokrates Timaiosrsquoun ndashve sonraki

diyalogda Kritiasrsquoınndash anlatacaklarının μῦθος değil λόγος olacağını soumlylerken

Timaiosrsquoun az sonra soumlylediği bir cuumlmleyle bunların aslında λόγος olmayanları da

kapsadığını goumlruumlveririz Bunun sonucu olarak Timaios ve Kritiasrsquotan dinlediğimiz

hikacircyelerin Platonrsquoun felsefesindeki bağlamı birdenbire karanlığa goumlmuumllmuumlş olur

32 Cornfordrsquoun Proklosrsquoun (i84) izinden giderek yaptığı yoruma goumlre diyalog tanrıccedila Athena adına duumlzenlenen bir festival olan Panathenaea guumlnuumlnde geccedilmektedir (Cornford 1997 s 363) Oumlte yandan Cornford değinmez ancak Haziran ayının ilk guumlnlerinde duumlzenlenen Panathenaea festivalinin Artemis onuruna duumlzenlenen Bendideiarsquonın hemen ardındaki guumlne denk geldiği bilinmektedir (akt John Burnet 1903 21a-n1) Devletrsquoteki Bendideia hatırlanırsa Timaiosrsquoun girişinde oumlzetlenen kitabın Devlet olduğuna kuşku kalmıyor

76

Benim duumlşuumlnceme goumlre evvela şunları birbirlerinden ayırmalı Daima var

olan (τὸ ὂν ἀεί) ama oluşa (γένεσις) sahip olmayan şey nedir ve daima oluş

hacirclinde olan (γιγνόμενον) ama hiccedilbir zaman var olmayan şey nedir

Bunlardan biri λόγοςrsquolu akıl yuumlruumltmeyle (νοήσει) kavranabilirken ndashccediluumlnkuuml

daima aynı biccedilimde var olandır diğeriyse λόγοςrsquosuz algılar yoluyla

(αἰσθήσεως) duumlşuumlnuumllendir ndashccediluumlnkuuml oluş ve bozuluş hacirclindedir hiccedilbir zaman

gerccedilekten (ὄντως) var olan değildir (28a)

Bu paragraf yukarıdaki tartışmada Jaegerrsquoin Platonrsquoa İyonyarsquonın mirası olduğunu

oumlne suumlrduumlğuuml ve Yasalar 899b ile işaretlediği (Jaeger 2011 s 41) başlangıcı ve

sonu olmayan tanrısal varlığa dair rasyonel duumlşuumlncenin ccedilok daha accedilık bir

ifadesidir ve bize goumlre burada mitik bir tanrısallığa Cornfordrsquoun deyişiyle ldquomitin

ardında kalan tanrısal ruh toumlzuumlrdquone (Cornford 1907 s 146) vardıran bir akıl

yuumlruumltme soumlz konusudur Boumlylelikle Platonrsquoun tanrı mitlerinden soumlz ederken ψυχή

bir an olsun guumlndemimizden duumlşmediği gibi en az diğer diyaloglar kadar

Timaiosrsquoun da mitik oumlgeleri bizi şimdiye kadar pek ccedilok kez guumlndemde tuttuğumuz

ldquogizem dinirdquoni bir defa daha duumlşuumlnmeye zorlar

Timaios oumlzelinde bu gizemin izini suumlrerken Aristotelesrsquoin Ruh Uumlzerinersquodeki

(411a) itirazından ccedilıkardıklarımıza ek olarak Neoplatonizm okulunun en yetkili

isimlerinden biri olan Proklosrsquoun da yol goumlstericiliğinden soumlz edilebilir33 Nitekim

Proklosrsquoun Platonrsquou ldquotanrısal Platonrdquodur (ὁ θεῖος Πλάτων) ve bu Neoplatonizmin

karakteristiği olarak yazdıklarını tanrıdan esinlendiği anlamına gelir Yine

Proklosrsquoa goumlre tanrının Platonrsquoa ne esinlediğini anlamak iccedilin bakmamız gereken

yer Orpheusccedilu oumlğretiyi Timaiosrsquola dolaysız biccedilimde birleştiren doğadaki ldquoneden-

etkirdquo ilkesinin (πᾶν δὲ αὖ τὸ γιγνόμενον ὑπ᾽ αἰτίου τινὸς ἐξ ἀνάγκης γίγνεσθαι ndash

oluşan her şeyin bir nedenden oluşması zorunlu 28a) temellendirme arguumlmanı

33 Proklos MS 5 yuumlzyıl yeni Platonculuğunun tanrı kavrayışını ele alan Theologianın Oumlgeleri (Στοιχείωσις θεολογική)rsquonden başka doğrudan Platonrsquoun tanrı kavrayışına youmlnelen Platonrsquoa Goumlre Theologia (Περὶ τῆς κατὰ Πλάτωνα θεολογίας) ve başta Timaios olmak uumlzere Parmenides Devlet Kratylos gibi diyaloglar iccedilin yaptığı incelemelerde bize hem Ortaccedilağrsquodaki Platon algısını tafsilatlı biccedilimde resmetmesi hem de bizzat Platonrsquoun ruh ve tanrı algısı uumlzerine pek kıymetli ccediloumlzuumlmlemeler sunması bakımından Platonculuğun mihenk taşı sayılabilecek duumlşuumlnuumlrlerden biridir Elbette Proklosrsquoun Platonrsquouna başvururken tarihsel doumlnem farkının yarattığı birtakım riskler nedeniyle daha temkinli adımlar atmamız gerekir fakat oumlte yandan mevcut diyalogları Proklosrsquoun yorumlarıyla doğrudan karşılaştırabilme şansı goumlz ardı edilmemelidir Bu bizi herhangi bir Ortaccedilağ Platonrsquoundan uzak tutacak en buumlyuumlk imkacircndır O doumlnemin duumlşuumlnuumlrleri iccedilin ne literatuumlr ne de filolojinin gelişmişliği bakımından boumlyle bir imkacircn soumlz konusu değildi Bununla beraber Orpheusccedilu bir Platonrsquoun izlerini yalnızca Proklosrsquota değil Plotinosrsquota Porphuriosrsquota ve İamblikhosrsquota da suumlrmek muumlmkuumlnduumlr Boumlyleyken Proklosrsquoun Timaios yorumunda demiourgosrsquou doğrudan Orpheusrsquola ilişkilendirmesi bize ondan bahsetme zorunluluğu hissettiriyor

77

olarak Demiourgosrsquotur Bilindiği gibi Platon doğadaki neden-etki ilkesini

Demiourgosrsquola accedilıklarken onun παράδειγμα olarak idealarla bağını kurmak

durumunda kalır ve nihayetinde ldquoideaları tanıyan bilen akılrdquo (νοῦς ἐνούσας ἰδέας)

ifadesini kullanır (39e) Buumltuumln oluşun nedeni olarak suumlrekli ilkoumlrneklere bakan

(βλέπων ἀεί hellip παραδείγματι) bir zanaatkacircr tanrı Bu ise doğrudan doğruya

hareketli ve aynı zamanda hareket ettirici bir ψυχήrsquoye goumlndermedir34 tıpkı

Aristoteles gibi Proklos da Platonrsquoun bu tanımını Orpheusrsquoa bağlayacaktır

(Timaios 13115 vd)

Oumlte yandan her şeyin iyi olmasını isteyen tanrı (βουληθεὶς γὰρ ὁ θεὸς ἀγαθὰ μὲν

πάντα) goumlruumlnenler (ὁρατῶν) iccedilin ldquoiyirdquo olmanın şartının buumltuumlnleri (ὅλον) birbirleriyle

karşılaştırmak olduğunu bunun şartının da akıl (νοῦς) olduğunu aklın şartının

ise ruh (ψυχή) olduğunu bizzat kendisi akıl yuumlruumlterek bulmuştur (λογισάμενος

οὖν ηὕρισκεν) İşte demiourgosrsquoun bizzat kurduğu bu akıl yuumlruumltme zincirlemesi

onu her şeye ruh ve akıl vermeye goumltuumlrmuumlştuumlr Timaiosrsquota bu zincirlemenin tarif

edildiği cuumlmleleri takip eden son cuumlmle hem demiourgos hem de evrenin ruhu

iccedilin soumlylenenleri accedilık biccedilimde oumlzetler niteliktedir

hellip κατὰ λόγον τὸν εἰκότα δεῖ λέγειν τόνδε τὸν κόσμον ζῷον ἔμψυχον ἔννουν

τε τῇ ἀληθείᾳ διὰ τὴν τοῦ θεοῦ γενέσθαι πρόνοιαν ndashhellip bu akıl yuumlruumltmenin

sonucuna goumlre şunu soumlylemek gerekir gerccedilekten de bu evren ruhlu ve akıl

sahibi bir canlı olarak tanrının oumlngoumlruumlsuumlyle oluşmuştur (Timaios 30b-c)

Boumlylece Platonrsquoa goumlre ζῷον κόσμος yani ldquocanlı evrenrdquo bir etkidir bu etkinin

nedeniyse τοῦ θεοῦ πρόνοια zanaatkacircr ldquotanrının oumlngoumlruumlsuumlrdquo Nihayet canlı ve

akıl sahibi evrenin Platonrsquoun ifadesiyle κόσμος ζῷον ἔμψυχος ἔννουςrsquoun

Aristotelesrsquoe hem Orpheusrsquou hem de Thalesrsquoi hatırlatması ardından bu ikisi

uumlzerinden Platonrsquoun ruh goumlruumlşuumlne itirazda bulunması bu soumlylediklerimiz ışığında

ccedilok daha anlaşılır hacircle geliyor

34 Hatırlanacağı gibi Aristotelesrsquoin Ruh Uumlzerine-411rsquodeki itirazının nedeni bu ldquoruh hareketirdquoydi

78

35 Platonrsquoun Politik Kurgusunda Mitin Etkileri

Biccedilimce birer tiyatro eseri olan diyalogların neredeyse hepsinde daha ilk

satırlardan başlamak uumlzere polisrsquoin belirgin unsurlarından oluşan bir dekor

goumlruumlruumlz Bu şehir manzarası genellikle diyalogun bitişine kadar aynı kalır ve

tartışılan temel konularla bir şekilde ilişkili olduğu goumlruumlluumlr

Theaitetos Sofist Devlet Adamı ve Lysisrsquote Yunan genccedillerinin şehirleri iccedilin vaat

ettikleri fedakacircrlık ve başarıyı şimdiden kanıtladıkları palaistra meydanı dekordur

diyaloglar boyunca genccedil adamların bilgi konusunda sofistliği değil gerccedilek

felsefeyi amaccedillamalarının gereği tartışılacaktır Euthyphronrsquoda polisrsquoin dini ve adli

meselelerinin goumlruumlşuumllduumlğuuml Stoa Basileos dekordur Sokratesrsquole kacirchin

Euthyphron succedil ve din-dinsizlik konularında konuşurlar Devletrsquote şehrin

aşağısındaki liman kentinde Artemis onuruna duumlzenlenen Bendideia ve

Kefalosrsquoun evindeki kurban ibadeti dekordur karakterler iyi bir devletin nasıl

kurulacağını yasalarının dininin toplumsal sınıflarının nasıl duumlzenleneceğini bir

kelimeyle adaletin nasıl tesis edilmesi gerektiğini konuşurlar Timaios ve Kritiasrsquota

dekor olarak her Haziran ayının ilk guumlnlerinde Devletrsquoteki Bendideiarsquoyı takip eden

tarihte tanrıccedila Athena onuruna duumlzenlenen ve Panathenaea vardır ve bizzat

Kritias yapacakları konuşmanın tanrıccedila onuruna soumlylenen bir ilahi yerine

sayılacağını soumlyler Yine Parmenidesrsquote dekorda Panathenaea etkinliklerinin

olması tanrıccedila Athena ile İtalyan filozofların ilgisini duumlşuumlnduumlruumlr (krş Cornford

1997 ss II ve 363) Protagorasrsquota birinci dekor Sokratesrsquoin ldquoyalnız başınardquo

uyuduğu kendi evi ikinci dekorsa Protagorasrsquoın etrafında geniş bir hayran

kitlesinin halelendiği Kalliasrsquoın evidir metinde filozofun yalnızlığıyla Sofistin

kalabalıklığı yoğun biccedilimde hissedilir Benzer biccedilimde Gorgiasrsquota dekor halka

accedilık bir meydandır ve Sofist retoriğinin bir kelimeyle demagogiarsquonın ne olduğu

tartışılır Kriton Phaidon ve Savunmarsquodaki dekor da tıpkı Euthyphronrsquoda olduğu

gibi polisrsquoe adaletin dağıtıldığı merkezicirc yapılardır Şoumllenrsquode dekor her kesimden

bilgili kişilerin katıldığı şair Agathon tarafından duumlzenlenen iccedilkili bir ziyafettir ve

konuşmalar Erosrsquoa sanat-hakikat ilişkisine tragedya ve şiire dairdir Şehrin

dışında geccedilenlere bir diğer oumlrnek olan Phaidros surların dibinde başlar kır

79

yollarında yuumlruumlmenin sağlık iccedilin yararından soumlz edilerek İlios ccedilayı boyunca

yuumlruumlnuumlr ve sohbet bir ccedilınarın dibinde devam eder diyalog boyunca şehir ve

şehirdışı meselesine goumlndermeler vardır Yasalar da şehirdışı bir dekora sahiptir

ancak farklı biccedilimde Mekacircn İda Dağırsquonda Knossosrsquotan Dikte mağarasındaki

Zeus tapınağına giden yoldur ve filozofun yeniden mağaraya başka bir deyişle

şehre doumlnmesini anımsatır gibidir

Bu oumlrnekler birccedilok diyalog uumlzerinden ccediloğaltılabileceği gibi mekacircn-iccedilerik

ccediloumlzuumlmlemeleri de istenildiği kadar derinleştirilebilir Bununla birlikte kesin olan

diyaloglarda bireylerin polis ve politika ile kurdukları ilişkinin daima esas zemini

teşkil etmesidir

Daima polis ve oumlgelerine atıfta bulunan bu dekorların iccedilinde gidip gelen konuşan

alkışlayan veya oy kullanan karakterlere gelince bunların da 5 yuumlzyıl Atinarsquosının

politik duumlzeninde ccedilok oumlnemli tartışmaların aktoumlruuml ve konusu olmaları Platonrsquoun

yalnızca dekorunun değil aynı zamanda rol dağıtımının da politik eksenli

olduğuna işaret eder Bu rollerin ccediloğunluğuysa Sofist duumlşuumlnuumlrlere verilmiştir35

İlk bakışta Sofistlerin etkinliği iccedilin son derece elverişli olduğu duumlşuumlnuumllen Atina

demokrasi duumlzeninde gerccedilekte hem onların hem de Platonrsquoun hoşnutsuz olduğu

bazı oumlgelerden yukarıda kısaca bahsetmiştik Protagorasrsquotaki φύσις ve νομός

tartışmasından yola ccedilıkılarak ccedilizilebilecek bu tema oumlzellikle νομόςrsquoun ortaya

ccedilıkışı ve felsefenin tartışma konularından biri hacircline gelmesi bakımından Atina

demokrasisinin mimarları sayılan devlet adamlarından Solon Kleisthenes ve

Periklesrsquoin reformlarına kadar gider Bu itibarla Platonrsquodaki rejim eleştirilerinin

birincil bağlamı Atinarsquoda işleyen demokrasinin adaletsiz bir youmlnetim biccedilimi

olduğudur

35 Sofistlerin diyaloglardaki varlığını doğrudan konuşmacı oldukları oumlrneklerle sınırlandırmıyoruz Nitekim boumlyle bir sınırlandırma diyalogların kavramsal ccedilerccedilevelerinin ciddi anlamda ihmal edildiği anlamına gelir Bu bakımdan oumlrneğin Protagorasrsquoın Protagorasrsquotaki varlığıyla Theaitetosrsquotaki varlığı arasında ağırlığı bakımından hiccedil fark yoktur Ccediluumlnkuuml her iki diyalogun da muumlhim bir kısmında Sokratesrsquoin tartıştığı duumlşuumlncelerini ccediluumlruumlttuumlğuuml kişi bizzat Protagorasrsquotır Aynı durum Menonrsquodaki Gorgias Phaidrosrsquotaki Lysias veya Sophist Savunma vbrsquodeki adı anılmayan buumltuumln Sofistler iccedilin de geccedilerlidir

80

a) Platonrsquoun politik nostaljisi Eski Attika

Platon 7 Mektuprsquota Atinarsquonın politik duumlzenindeki ccedilalkantıları adaletsizlikleri

goumlrduumlkten ve nihayet haksızlığa ldquobuumltuumln insanların en az layık olanırdquo (325b) dostu

Sokratesrsquoin oumlluumlmuumlne şahit olduktan sonra politikadan uumlmidini iyice kestiğini

soumlyler Mektupta anlattığına goumlre buumltuumln bunlarla birlikte politik idarecilerin de

yaptıklarını goumlrduumlkccedile politika işleri ona ccedilok daha zor goumlruumlnmeye başlamıştı

ccediluumlnkuuml insanın dostları ve guumlveneceği yoldaşları olmadıkccedila bu işlere

kalkışması imkacircnsızdı boumlyle kişiler her zaman el altında olmadığı gibi

arayıp bulmak da kolay değildi Devletimiz artık atalarımızın gelenek ve

ilkelerine goumlre (ἐν τοῖς τῶν πατέρων ἤθεσιν καὶ ἐπιτηδεύμασιν)

youmlnetilmiyordu Dahası hem yazılı hem de geleneksel yasalar (τῶν νόμων

γράμματα καὶ ἔθη) şaşırtıcı bir hızla bozuluyor veya yuumlruumlrluumlkten

kaldırılıyordu (Mektuplar 325d)

Platonrsquoun Syrakusairsquodeki Dionrsquoun dostlarına hitaben yazdığı bu soumlzler eski

Atinarsquoya duyduğu oumlzlemin accedilık bir ifadesidir Fakat bu eski Atina kendi ifadesiyle

τῶν πατέρων ndashatalarınndash Atinarsquosı en azından Gorgias ve Protagorasrsquotaki

Periklesrsquoin νομόςrsquounu hedef alan eleştirilerden anladığımız kadarıyla birkaccedil yuumlzyıl

oumlncesinin Atinarsquosı değildir Nitekim demokrasinin kurucularına youmlnelttiği bu tarz

eleştiriler onun πᾰτέρεςrsquoinin demokrasinin tesisinden ccedilok oumlnce ilkel Attika kabile

duumlzeninin henuumlz bozulmamış olduğu zamanlarda yaşayan kişiler olduğunu

duumlşuumlnduumlruumlr Bu durum Platonrsquoun φύσιςrsquoe oumlzlem duyan Sofistlerle de kısmen

paylaştığı bir nostaljidir nitekim Sofistlere goumlre ndashHippiasrsquoın dediği gibindash yurttaşlık

yasadan değil tıpkı akrabalık gibi doğadan gelir oysa insanları guumlden bir zorba

olarak yasa (τύραννος τῶν ἀνθρώπων) bizi daima doğaya karşı gelmeye zorlar

(Gorgias 337d)

Kojin Karatani kabile toplumlarında yerleşik hayata geccedilişin buumlyuumlnuumln gelişimini

beraberinde getirdiğini oumlne suumlrer Bu yeni hayat tarzıyla ortaya ccedilıkan ve binlerce

insanın birarada işbirliği ve alış-veriş yaparak yaşamasını gerektiren duumlzende

buumlyuumlcuumlden rahibe rahipten başrahibe ve en sonunda kral-rahibe doğru ilerleyen

bir tarihsel silsile belirmiştir (Karatani 2017 s 11) Bu ilkel devlet duumlzeninde

tanrılar aşkın varlıklar olmakla birlikte kral figuumlruuml tanrı tarafından atanmış olup

81

yurttaşlar onun bilgeliğinden ve kararlarının doğruluğundan hiccedilbir şekilde şuumlphe

edemeyecektir İster animistik-şamanik olsun ister sistemli bir din uumlzerinde

yuumlkselmiş olsun bu tuumlr bir devlet duumlzeninin mitik temeller uumlzerine kurulu olduğu

tartışmasızdır Başka bir ifadeyle bu devletin yurttaşlarının mevcut duumlzene ve

baştan belirlenmiş olan yazgılarına boyun eğmesini sağlayabilecek mitten başka

hiccedilbir ilkeden soumlz edemiyoruz Oumlte yandan bu mitler toplumsal duumlzenin

devamına kesintisine başarı veya başarısızlığına goumlre ya daha da guumlccedillenmekte

ya tuumlmuumlyle terk edilmekte veya başka mitlerle birleşerek yeni kuumlltler ortaya

ccedilıkarmaktadır Karatani yine İzonomirsquode eski Yunan toplumlarında mitin ilkel

politik oumlrguumltlenmeyle bu karşılıklı ilişkisini Yahudi tarihinden bir oumlrnek vererek

anlatır Buna goumlre

Yahudi halkları başlangıccedilta nomadik bir kabile konfederasyonu hacirclindeydi

Ardından tek tanrı olan Yehovarsquonın ismi altında birleştiler ve bu tanrıyla

ahitleştiler Fakat bu bir bozulma değildir Aynı suumlreci Mezopotamya

kentlerinde ve Yunan polisrsquolerinde de goumlzlemleriz Belli sayıdaki koumly veya

kabilelerin bir şehir devleti oluşturmak uumlzere birleşmesi yeni ve ortak bir

tanrının ifadesini de beraberinde getirir Bu bir ccedileşit toplumsal soumlzleşmedir

(Karatani 2017 s 13)36

Thomson da benzer biccedilimde eski Yunan tarihi ccedilalışmalarında Attika kabile

duumlzeninin bir tuumlr fratri uumlzerinde temellendiğini aktarır (Thomson 2007 s 99)

Savaştaki ordu duumlzeninin bir yansıması olan bu kabile hiyerarşisinin Atina

demokrasisinden yaklaşık beş yuumlzyıl daha eski olan Homeros ccedilağında hacirclacirc

goumlruumllduumlğuumlnuuml İlyadarsquoda Akhaların ldquokabile kabile ve fratri fratrirdquo savaş duumlzeni

almasından anladığımızı yine Thomson aynı sayfada tespit etmektedir Ayrıca

Atinarsquonın en yakın ataları olan kabile duumlzenindeki bu halkların da yukarıda soumlzuumlnuuml

ettiğimiz kral-rahip duumlzeninde hatta bazı totemik gelenekleri suumlrduumlrerek

yaşadıklarını aktarır Attikalılar dacirchil olmakla birlikte ccedileşitli topluluklar uumlzerinde

yaptığı inceleme iccedilin Kabileden Devlete adlı boumlluumlmuumln tamamını ayırmıştır (2007

s 80 vd)

36 Aynı durumu Kramerrsquoin anlattığı Suumlmer panteonunun oluşum suumlrecinde de goumlzlemleyebiliriz Buna goumlre başlangıccedilta birbirinden bağımsız her bir Suumlmer şehir devletinin kendi tanrısı varken bunların aralarındaki muumlcadeleler kimini daha guumlccedilluuml kimini daha zayıf bir tanrı hacircline getiriyordu En sonunda bu şehirlerin merkezi youmlnetim etrafında birleşmeleriyle Suumlmer panteonu meydana gelmiştir (Detaylı bilgi iccedilin bkz Kramer 2016)

82

Platonrsquoun ldquoatalarrdquo diye andığı ve Sofistlerin de oumlzlemini duyduğu doumlnemler bunlar

olmalıdır Nitekim 7-6 yuumlzyıllarda İyonyarsquodaki felsefi ve Atinarsquodaki politik

devrimlerin ardından Yunan yurdunda hiccedilbir şey eskisi gibi olmayacaktı

Boumlylelikle Thales ve oumlğrencilerinin İyonyarsquoda ortaya koyduğu yeni duumlşuumlnme

biccedilimiyle birlikte 7 yuumlzyıl sonlarında Solonrsquoun Atinarsquoda kalkıştığı toprak reformu

hamleleri Ege havzasında demokrasinin ortaya ccedilıkışının ilk işaretleri olarak

yorumlanır Bunların ikisi arasındaki organik ilişkiyi Thomson kurar Ona goumlre her

ne kadar toprağın yeniden boumlluumlştuumlruumllmesi youmlntemi Libya kıyılarındaki Kyrenersquode

daha oumlnceki tarihlerde uygulanmış olsa da (Thomson 2007 s 309) bunun

İyonya koumlkenli ldquoisonomiardquo duumlşuumlncesine dolayısıyla demokratik bir rejime youmlnelik

ilk uygulanışı Atinarsquodaki Solon doumlnemidir Nitekim Thomson bir başka ccedilalışması

olan İlk Filozoflarrsquoda Solon yuumlzyılını demokratik ideolojinin ilk defa kendini

goumlsterdiği tarih olarak belirler ve bu ideolojinin okumasını Solonrsquola beraber iki

filozof olarak Thales ve Anaksimandros uumlzerinden yapar (1997 s 253) Benzer

biccedilimde izonominin tarihinin İyonyarsquoda başladığına ilişkin Karatani de

Thomsonrsquola aynı fikirdedir ve Atinarsquonın demokrasinin anayurdu olduğu tezini o da

reddeder (2017 s 21)

Demokrasinin ortaya ccedilıkışında diğer iki oumlnemli uğraksa 6 yuumlzyılın sonlarında

soybağlarının belirleyiciliğini ortadan kaldırarak yurttaşlık bağını νομόςrsquoun

guumlvencesi altına alan Atinalı arkhon Kleisthenes ve demokrasi uygulamalarında

rakipleri tarafından popuumllizmle succedillanacak kadar ileri gitmiş olan 5 yuumlzyılın en

buumlyuumlk devlet adamı Periklesrsquotir Bu uzun tarihsel suumlreccedil goumlz oumlnuumlne getirildiğinde

kadim Miken kral-tanrılar doumlneminden Attikarsquodaki rahip-krallar doumlnemine

ardından İyonya koumlkenli izonomiye ve sonrasında Atina koumlkenli demokrasiye

doğru 5 yuumlzyıl Atinarsquosındaki politik duumlzenin tarihsel gelişiminde en oumlnemli

duraklar sırasıyla İyonya filozofları Solon Kleisthenes ve Periklesrsquotir

Platonrsquoun zihninde bu suumlrecin Devletrsquoin VIII kitabında anlatılan ve Kallipolisrsquoten

tiran devletine doğru giden meşhur ccediloumlkuumlş suumlreciyle oumlrtuumlşmesi bilhassa

Sokratesrsquoin oumllduumlruumllduumlğuuml doumlnemde kaccedilınılmaz hacircle gelmiş olmalıdır Nitekim

Timaiosrsquoun giriş kısmında Mısırlı rahibin Solonrsquoa ccedilıkışması da bunu doğrular

gibidir 26c-d paragrafından oumlğrendiğimiz ve yukarıda da değindiğimiz gibi bu

83

diyalogda Kritias Hermokrates ve Timaiosrsquoun amacı Sokratesrsquoin bir guumln oumlnce

kendilerine anlattığı ndashve Devlet diyalogunda aktarılanndash uumltopik devletin ve

yurttaşlarının aslında ccedilok eskilerde ve gerccedilekten yaşamış olduklarını

goumlstermekti Kritiasrsquoın hikacircyeyi anlatmaya şoumlyle başlıyor

O hacirclde şimdi bir zamanlar yedi bilgelerden Solonrsquoun anlattığı ve hacircliyle

saccedilma (ἄτοπος) bile olsa baştan sona doğru (ἀληθής) olan şu hikacircyeyi

(λόγος) dinle Sokrates Solon pek ccedilok şiirinde de soumlzuumlnuuml ettiği gibi buumlyuumlk

dedemiz Dropidesrsquoin akrabası ve ccedilok yakın dostuydu Dropidesrsquoin yaşlılık

guumlnlerinde hatırlayıp dedemiz Kritiasrsquoa anlattığına goumlre ccedilok eski

zamanlarda bu şehirde pek buumlyuumlk ve goumlrkemli işler yapılmış ama insanlar

zamanla bunları yok etmiş ve unutmuş Boumlyleyken bize en yaraşır iş bunları

duumlzguumlnce hatırlayıp anlatarak sana olan minnet borcumuzu oumldemek ve

boumlylece tanrıccedilayı37 da bu festival guumlnuumlnde tıpkı duumlzguumln ve doğru bir ilahi

soumlyler gibi onuruna yakışır biccedilimde oumlvmuumlş olmaktır (Timaios 28d-21a)

Ardından dedesi Kritiasrsquoın Apaturia38 festivali iccedilin duumlzenlenen bir şiir

yarışmasında bir vesileyle Solonrsquoun şairliğini hatırlayıp şoumlyle anlattığını soumlyluumlyor

hellip (Solon) buraya doumlnduumlğuumlnde karşılaştığı ayaklanma ve diğer fenalıklarla

uğraşmak zorunda kalmayıp da Mısırrsquodan yanında getirdiği hikacircyeyi (λόγος)

tamamlayabilseydi uumlnuumlne ne Hesiodos yetişebilirdi ne de Homeros (hellip)

Mısır Deltarsquosında Nilrsquoin ikiye boumlluumlnduumlğuuml bir yerde Saitikos diye bir duumlzluumlk

varmış ve bu duumlzluumlkteki en buumlyuumlk şehrin adı Saisrsquomiş ndashki kral Amasisrsquoin

doğduğu yerdirndash ve dediklerine goumlre kurucusu Neith adındaki tanrıccedilaymış

bu da onların fikrinde Hellenlerin Athenarsquosıdır Bu insanların Atinalıları pek

sevdiği ve bir şekilde buradakilerle akraba oldukları soumlylenir Solon buraya

yolculuğunda o insanlar tarafından epeyi onurlandırıldığını anlatmış

sonrasında onların kutsal soumlzlerde (τῶν ἱερέων) tecruumlbeli rahiplerine eskiler

hakkında sorular sorunca boumlyle şeyler konusunda ne kendisinin ne de

diğer Yunanların neredeyse hiccedil bilmediğini goumlrmuumlş Bir defasında onları en

eskiler hakkında konuşturmak hevesiyle bizim en eskilerimizden laf accedilmış

ve ilk insan olduğu soumlylenen Phroneosrsquoumuz Niobersquomiz hakkında

konuşmaya başlamış sonra tufanı Deukalionrsquoı Purrharsquoyı ve nasıl hayatta

kaldıklarını anlatmakla (μυθολογεῖν) onların soyundan gelenleri saymakla

sonra da bu olaylar uumlzerinden geccedilen seneleri hesaplamaya ccedilalışmakla

devam etmiş Bunun uumlzerine rahipler arasından pek yaşlı biri demiş ldquoAh

Solon Solon Siz Yunanlar hep ccedilocuksunuz hiccedil yaşlı kalmadı Yunanlar

arasındardquo Beriki bu soumlzleri işitince sormuş ldquoBununla ne demek istiyorsunrdquo

Rahip cevap olarak demiş ldquoHepiniz de ruh olarak genccedilsiniz Hiccedilbirinizde

ne en eskilerden işitilmiş bir soumlz (δόξα) ne zamana karşı durabilmiş bir ders

(μάθημα) var (Timaios 21d-22b)

37 Tanrıccedila Athena 38 Dionysos onuruna duumlzenlenen dini bayram Bu bayramın uumlccediluumlncuuml guumlnuumlnde o yıl doğan ccedilocuklara ad koyulup her biri kayıt altına alınıyor

84

Yunanların tarih bilincini kuumlccediluumlmseyen Mısırlı rahip bu soumlzlerin ardından

geccedilmişte halkların nasıl ortadan kalktığına ilişkin bir konuşma yapar ve hem

kendilerinin hem de Yunanların ortak geccedilmişlerine ait tufan teması etrafında

şekillenmiş bir hikacircye anlatır Sonrasında tufandan oumlnceki Atinarsquonın ihtişamından

ve başarılarından soumlz eder ancak hayatta kalanlar yazı sanatını bilmediğinden

bunların unutulduğunu soumlyler39

Bu mitleri okuduğumuzda tarih kayıtlarının değil mitik anlatıların aktardığı devlet

duumlzenlerinin Platonrsquoun duumlşuumlnde ihtişamla arzıendam ettiğini anlamak zor değildir

Kaldı ki Platonrsquoun mitik geccedilmişe oumlzlemi yalnızca politik bir oumlrguumltlenme sınıflı yapı

gibi geniş ccedilerccedileveli kuşbakışı goumlruumlntuumllerle ilgili değildir Soumlzgelişi Devlet ve

Timaiosrsquota uumlst uumlste vurgulanan kadınların ortak kullanımıyla ilgili goumlruumlşuumlnuumln bile

mitik bir koumlkeninden soumlz edilebilir Yunan mitik anlatılarında her şey gibi evliliğin

de ilk koumlkenine bir mitik hadiseyle yer verilmiştir hacircliyle bu hadisenin oumlncesinde

kadınlar erkeklerin ortak malıydı Bu komuumlnal duumlzen Herodotosrsquota geccediltiği

biccedilimiyle goumlz oumlnuumlne alınınca meselenin 5 yuumlzyıl Atina entelektuumlelinin zihnindeki

karşılığını hayal etmek ccedilok zor değildir Thomson aktarıyor

ldquoİskityalı Agathyrislerderdquo diyor Herodotos ldquokadın herkesindir boumlylece

herkes birbiriyle kardeş olur ve bu genel akrabalık karşılıklı kıskanccedillık ve

kin duygularını kaldırırrdquo Kadınların ortaklaşalığının muumllkiyetin

ortaklaşalığıyla el ele yuumlruumlduumlğuuml duumlşuumlncesi hiccedil de yabancı değildi Bu

duumlşuumlnceye Aristophanes ve Platonrsquoda yeniden rastlarız (Thomson 2007 s

132)40

Bu konuda Aristotelesrsquoin de tarih kayıtları soumlz konusudur Oumlte yandan tarih

dışında mitik kayıtlara oumlrnek olarak evliliği Yunan halkına oumlğreten Atina kralı

(Pelasg oumlnderi) Kekropsrsquoun hikacircyesi meşhurdur Yine Thomson şoumlyle yazıyor

Evliliğin kurucusu olduğu soumlylenen ilk Atina kralı Kekropsrsquola ilgili bir

geleneği işte bu bilgilerin ışığında yorumlamamız gerekir Kekropsrsquotan oumlnce

ldquoevlilik diye bir şey yoktu cinsel ilişki rastgele olduğundan ne ccedilocuklar

babalarını tanıyordu ne de babalar ccedilocuklarını Ccedilocuklar analarının adını

alıyorlardırdquo (Thomson 2007 s 134)

39 Krş Yasalar 677c 40 Krş Herodotus Tarihler iv104 Platon Devlet 416d ve Timaios 18b Aristophanes Plutos 510-626

85

Bu kadarının bile Platonrsquoun mitik anlatılara bakarak tarihsiz bir geccedilmişe duyduğu

oumlzlemi kapıldığı politik nostaljiyi daha belirgin ve anlaşılır kılmak iccedilin yeterli

olduğu kanaatindeyiz

b) Yeni bir aktarım aracı olarak duumlzyazının etkileri

Vernantrsquoın Yunan polisrsquoinin oluşum suumlrecini irdelediği bir yazısı bizim iccedilin yol

goumlstericidir Buna goumlre polis ruhunu meydana getiren temel motif logosrsquoun yani

kanıtlayıcı soumlzuumln evvela yazıya geccedilmesi ve ardından buumltuumln demosrsquoun ortak malı

hacircline gelmesidir (Vernant 2017a 49-50) Bu bir ccedileşit kuumlltuumlrel yayılımı ifade eder

ve tıpkı oumlnceki yuumlzyıllarda Homeros ve Hesiodosrsquoun soumlzluuml gelenek yoluyla buumltuumln

Yunan coğrafyasına yayılması gibi bu defa yasaların ve felsefe metinlerinin

demosrsquoa yayılması anlamına gelir Bununla beraber İyonya ve İtalya

filozoflarının en iyi oumlrnekle de Pythagorasrsquoın ezoterik gelenekleri bu yayılımın

tabii bir neticesi olarak oumlnemli oumllccediluumlde tahribata uğramış olmalıdır Başka bir

deyişle Yunan coğrafyasında yazılı anlatımın yaygınlaşması sonucunda

ldquofelseferdquo adı verilen buumltuumln uğraşlar oumlzguumln ezoterik tavrını terk etmek zorunda

kalmış ve agora ile daha da oumlnemlisi politik oumlrguumltlenmeyle iccedil iccedile geccedilmiştir 5

yuumlzyıl Atinarsquosında Anaksagorasrsquoın Peri Phuseosrsquounun isteyen herkes tarafından

ccedilarşılarda ucuz bir fiyatla satın alınabileceğini Sokratesrsquoten işitiriz (Savunma

26d) Bu yazı aracılığıyla filozofların en gizli oumlğretilerine her Yunan yurttaşının

hatta koumllelerin bile kolaylıkla ulaşabildiği anlamına gelir

Goumlruumlnuumlşe goumlre felsefenin yapılma biccedilimlerini değiştiren bu kuumlltuumlrel yayılım o

doumlnemin felsefe ccedilevresini meydana getiren Sofistleri ve Platonrsquou bir tedbir

geliştirmeye sevk etmişti Sofist okul bu tedbiri demokratik iktidarla ve halkla sıkı

ilişkiler geliştirmelerine imkacircn sunan retorikte bulmuştur Platonrsquoa gelince onun

oumlngoumlruumlsuuml farklı bir mecraya başvurmasına neden olur mit

Kuumlltuumlrel yayılım Vernantrsquoın analizlerinde ldquobilgerdquo figuumlruumlnuumln herhangi birine

mektup yazdığı veya kitabını halka malettiği bir sahneyle somutlaşmış goumlruumlnuumlr

86

Daha oumlnceki yuumlzyıllarda perdelerin arkasında veya kamuya kapalı mekacircnlarda

mutlaka erginlenmiş bir grup tilmizine seslenen bilge artık zihnindeki buumltuumln her

şeyi polisrsquote herkesin goumlrebileceği bir şekilde accedilığa vurmakta boumlylece bazı

buumlyuumlk tehlikeleri de goumlze almaktadır

Burada artık soumlz konusu olan birkaccedil seccedilkin insana ayrılan ve tanrısal bir

luumltfu kolaylaştıran dinsel bir giz değildir Kuşkusuz bilgenin gerccedileği tıpkı

dinsel gizem gibi sıradan insanları aşan temel bir accedilınlamadır gerccedilekliğin

ortaya ccedilıkmasıdır ama bilgelik yazıya teslim edilirken bu mezheplerin gizli

ccedilemberinden soumlkuumlluumlp alınır guumln ışığında tuumlm sitenin goumlruumlşuumlne sunulur

(Vernant 2017a s51)

Bu noktada tespitimizi eleştirmeye imkacircn sunan bazı istisnalardan da soumlz

edilebilir Bu istisnalar iccedilin en iyi ve tek başına yeterli oumlrnekse Ross ve Cherniss

arasındaki tartışmadır Chernissrsquoin 1945 tarihli The Riddle of the Early

Academyrsquodeki iddiası Aristotelesrsquoin tanıdığı Platonrsquola bizim bildiğimiz Platon

arasında beliren farkların Aristotelesrsquoin diyalogları yanlış anlamış veya yanlış

yorumlamış olmasından ileri geldiğidir Başka bir deyişle Chernissrsquoin diyaloglar

hakkındaki tezi Platonrsquoun herhangi bir yazıya aktarılmamış oumlğretisinden soumlz

edilemeyeceğidir ve Aristoteles de Platonrsquou tıpkı bizim gibi diyalogların imkacircn

verdiği biccedilimde ve oumllccediluumlde bilmektedir (Cherniss 1944 s 51 vd) Bu iddiaya

karşılık Ross Aristotelesrsquoin Platonrsquodan soumlzluuml biccedilimde edindiği bazı bilgilerin

varlığına kanıt olarak dokuz farklı paragrafı birbiri ardına sıralar ve Chernissrsquoin

tezini belirgin bir şekilde ccediloumlkertir (Ross 2016 ss 102-5)

Bununla birlikte boumlyle bir istisna 5 yuumlzyıl Atina bilgeleri iccedilin ileri suumlrduumlğuumlmuumlz

iddiayla hiccedilbir şekilde ccedilelişik değildir Platonrsquoun soumlzluuml bir aktarım yoluna

başvurmuş olması her şeyden oumlnce onun duumlşuumlncesini polisrsquoin goumlruumlşlerine accedilmış

olduğu gerccedileğini ortadan kaldırmaz Dahası bir kısmının otantikliği tartışmalı bile

olsa otuza yakın diyalogu kaleme aldığı ve bunu her Yunan yurttaşının erişimine

sunduğu gerccedileğini hiccedilbir şekilde ortadan kaldırmaz Sadece Platon değil buumltuumln

Sofistler de oumlğretmendiler ve kendi okullarında veya farklı toplanma yerlerinde

halktan kişilere dersler vermekteydiler Bu onların soumlzluuml aktarım youmlnteminden

yararlanmış olduklarını goumlsterir ve Platon da meseleleri oumlğrencilerinin oumlnuumlnde ele

alırken diyaloglarda okuduğumuzdan kısmen farklı tespitlerde bulunmuş olması

tuhaf değildir

87

Oumlte yandan Rossrsquola buumltuumlnuumlyle hemfikir olsak bile (ki bu Platonrsquoun agrapha

dogmatarsquosının duumlşuumlnuumlluumlp taşınılmış kasıtlı olduğu anlamına gelecektir)

Platonrsquoun eserlerinin halka accedilık olan kısmı ezici bir ccediloğunluğa sahiptir Tek

başına bu durum bile Akademiarsquodaki oumlğretmen Platonrsquola Elearsquodaki ezoterik oumlnder

Pythagoras arasındaki farkı belirginleştirmek iccedilin yeterlidir

Vernantrsquoın soumlzluuml gelenekten yazıya geccediliş formuumlluumlndeki genel manzara bize şunu

anlatır Eski Yunan halkları yeni polisrsquoler inşa ettikleri sırada Miken soylu kral-

tanrılar ccediloktan tarihe karışmış bulunuyordu Bu tarihsel olgu polis yasalarının

ezici rasyonalitesi ve aynı zamanda kral-lider iccedilin de bağlayıcı olması gibi pek

ccedilok ldquolaikrdquo pratikle de desteklenmektedir Oumlte yandan aynı sayfalarda Vernantrsquoın

bu laikleşmenin dini politikadan buumlsbuumltuumln tasfiye edebilecek kadar guumlccedilluuml

olmadığına dair farkındalığını anlamak hacirclacirc muumlmkuumlnduumlr

Oumlzetle Yunan polisrsquoleri buumltuumlnuumlyle din ve tanrısallık ilkeleri uumlzerine bina edilmiş

Miken toplum organizasyonlarına goumlre ccedilok daha duumlnyevicirc sekuumller olmakla birlikte

dinin birtakım kurucu ve duumlzenleyici işlevlerini de muhafaza etmek durumunda

kalmışlardır Nitekim o doumlnemde bile yurttaşların iktidara koşulsuz itaatini ve

yasayı makul bulmasını guumlvence altına alacak başka bir metottan soumlz etmek

olanaksızdır

Bir siyaset felsefesi olarak Platonrsquoun devlet projesi ilk boumlluumlmde belirttiğimiz uumlzere

mitik geccedilmişten derin etkiler taşımasının yanında aynı geccedilmişi yeniden

canlandırmaya doumlnuumlk nostaljik bir youmlntemi de benimsemiş goumlruumlnmektedir 5

yuumlzyılda yaşamış vasat bir Atinalı yazarın bile erişebileceği eldeki hazır Yunan

tarihi literatuumlruumlnuuml goumlz oumlnuumlnde bulunduracak olursak Platonrsquoun bu nostaljik

yaklaşımının nedenlerini bir ldquoyozlaşmardquo daha doğru bir ifadeyle ldquodekadansrdquo

duumlşuumlncesinde aramamız gerekir Nitekim bu tarih anlatısı ldquooumlzlenenrdquo

başlangıccediltaki oumlrneklerini mitik gelenekten devşirerek suumlrekli bir altın ccedilağdan soumlz

eden duumlşuumlş suumlrecini de hicivci bir youmlntemle betimleyen buumlyuumlk bir mitoloji olarak

karşımıza ccedilıkar Platonrsquoun bu hikacircye iccedilin başvurduğu birincil kaynaksa Kronosrsquoun

altın ccedilağına oumlvguumllerin ustası Hesiodosrsquotur

88

Aristotelesrsquoin meşhur bir mitik anlatıyı bize pek şaşırtıcı biccedilimde ldquotarihrdquo olarak

anlattığı bir yazısında Dumezilrsquoin olağanuumlstuuml bir tespiti olan uumlccedil işlevli Hint-Avrupa

devlet modelinin Yunan siyasi duumlnyasındaki ccediloumlkuumlş suumlrecine şahit oluruz

(Atinalıların Devleti 32) Bu meşhur komutan İonrsquoun hikacircyesidir Oumlzetle kralın

başarısızlığı uumlzerine halkın ccedilağrısıyla karşısında birdenbire ordu belirmiş bu

başarısızlığın bedelini de yetkilerini orduyla paylaşarak oumldemiştir41

Sonuccedil olarak tarih oumlncesi Miken krallarının ccediloğunda goumlruumllen ve tanrı-kralı mutlak

soumlz sahibi ve otorite olarak tayin eden uumlccedil işlevli kast temelli Hint-Avrupa

modelinin ccediloumlktuumlğuuml coğrafya 7-6-5 yuumlzyıllardaki İyonya-Atina hattıdır bunun

oumlncesine ilişkin soumlzuuml edilen tarihlerse genellikle mitik anlatılara goumlndermede

bulunur Bu ccediloumlkuumlşle birlikte yetki paylaşımını esas alan yeni bir izonomi-

demokrasi Platonrsquoa goumlreyse Kallipolisrsquoe uzak ve tiranlığa yakın koumltuuml bir devlet

modeli ortaya ccedilıkacaktır

41 Hikacircyenin etraflı bir oumlrneği iccedilin 1 yuumlzyıl coğrafyacısı Strabonrsquoun Geographica isimli eserine bakılabilir (Strabo 1877 1013) Strabon bir ldquobilimcirdquo olmasının yanında hikacircyesini Aristoteles Demosthenes gibi kayıtlara başvurarak mitik anlatıdan bilimsel metne doğru şekillendirme yolunu seccediler ve yine Thukydides Plutharkhos Pausanias vs oumlrneklerde olduğu gibi bir Antikccedilağ sosyal bilimciliği tavrı ortaya koyar

89

SONUCcedil

1 Platonrsquoun kayıp koumlpeği

Her okurun dikkatini ccedilekmesi zor olabilir ama diyalogları baştan sona dolaşan

bazı koumlşe başlarında ansızın karşımıza ccedilıkan huzursuz bir koumlpek vardır Antik

Yunan mitlerindeki hayvanlardan biri olmadığı kesindir ve kendisini o kadar az

ele verir ki ne cinsini ne de milliyetini soumlylemek kolaydır Bir tek Gorgiasrsquota Mısır

koumlkenli tanrılardan biri olduğuna ilişkin bir işaret yakalarız Sokrates soumlz arasında

birden haykırır μὰ τὸν κύνα τὸν Αἰγυπτίων θεόν ndashMısırlıların tanrısı koumlpeğe

andolsun kihellip Ccediloğu zaman Herarsquonın Zeusrsquoun Apollonrsquoun Kharitlerin ve başka

Olimpik varlıklarının adına yemin ettiğini goumlrduumlğuumlmuumlz Sokrates arada bir boumlyle

yabancı bir varlığa dahası bir koumlpeğe yemin ederek bizi şaşkınlığa uğratır

Ccedilağdaşları arasında aynı yemini bir tek Aristophanesrsquoin Eşek Arılarırsquonda

Sosiasrsquoın ağzından işitiriz μὰ τὸν κύναhellip (83) Bununla beraber Aristophanesrsquoin

bu oyunu 422 tarihliyken ondan bir yıl oumlnce yazdığı ve karakterlerinden biri

Sokrates olan Bulutlarrsquoın bir yerinde bu defa filozofun yeminleriyle alay

edercesine onu tek cuumlmlede ldquoNefes Khaos ve Havayardquo yemin ettirir μὰ τὴν

Ἀναπνοὴν μὰ τὸ Χάος μὰ τὸν Ἀέραhellip (Bulutlar 627) Sokratesrsquoin hem kendi

ccedilağında hem de bizim ccedilağımızda hayli dikkat ccedilekici olan başka yeminlerine de

rastlamamız muumlmkuumlnduumlr oumlrneğin Phaidrosrsquota ccedilınar ağacına yemin ettiğini

goumlruumlruumlz Ancak bu yeminlerin hiccedilbiri koumlpek yemini kadar ilgi ccedilekici ve kışkırtıcı

değildirSokratesrsquoin diyaloglarda koumlpeğe ettiği yeminler şoumlyledir

Savunma 22aνὴ τὸν κύνα ndashkoumlpeğe andolsun ki yemin edilen Atinarsquoda bilge olduğu soumlylenen hiccedil kimsenin aslında bilge olmadığını bizzat tecruumlbe ettiği

Phaidros 228bνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Phaidrosrsquoun şayet kısa olsa tekrar tekrar okumaktan buumltuumln soumlylevi ezberlemiş olacağı

Devlet 399eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Devletteki fuzuli buumltuumln zevkleri ortadan kaldırdıkları

90

Devlet 567dνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Adeimantosrsquoun eşekarılarından soumlz ettiği

Devlet 592aνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Filozofun politikadan uzak durmak isteyeceği

Phaidon 98eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen verilen her tuumlrluuml cezayı ccedilekmenin kaccedilmaktan daha iyi ve asilce olduğunu duumlşuumlnduumlğuuml

Kratylos 411bνὴ τὸν κύναndash yemin edilen O anda aklında eskiden adları bulan kişilerin şimdinin filozoflarına benzediği youmlnuumlnde bir duumlşuumlncenin doğduğu

Gorgias 461aνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Konuyu yeterince tartışmanın uzun zaman alacağı

Gorgias 466cνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Polosrsquoun soumlylediği soumlzlerle fikirlerini mi accedilıkladığını yoksa kendisine soru mu sorduğunu anlamadığı

Kharmides 172eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Soumlylediklerinin bizzat kendisini de şaşırttığı

Buumlyuumlk Hippias 287eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Hippiasrsquoın cevabını beğendiği

Buumlyuumlk Hippias 298cνὴ τὸν κύναndash anlamsız konuşup da anlamlı konuşmuş gibi davranmaması iccedilin Hippiasrsquoı uyarırken

Lysis 211eνὴ τὸν κύναndash iyi bir dostu Dariusrsquoun buumltuumln altınlarına tercih edeceği

Bu yeminin farklı soumlylenişteki tek oumlrneği Gorgias 482brsquodedir

μὰ τὸν κύνα τὸν Αἰγυπτίων θεόνndash Mısırlıların tanrısı koumlpeğe andolsun kihellip yemin edilen Ceza ccedilekmenin koumltuuml olduğunu duumlşuumlnen Kalliklesrsquoin ccedilelişkiye duumlşeceği

Yeminin bu kullanımlarını birbiriyle ne kadar ilişkilendirirsek ilişkilendirelim bize

Platonrsquoun ironik kurgusunun eseri olduklarına dair herhangi bir işaret vermemekle

birlikte sırf Aristophanesrsquoin iğnelemeleri Sokratesrsquoin bu yemini gerccedilekten de sık

sık kullandığını goumlstermeye yeterlidir Bununla birlikte Yasalarrsquoda anlatılan

yeminle (ὅρκος) ilgili bir miti Sokratesrsquoin ccedilok sevdiği bu yeminle birarada

değerlendirmek bize Platonrsquoun bu ccedilalışma boyunca ortaya koymaya ccedilalıştığımız

mitolojik yaklaşımını destekleyecek bir arguumlman daha sunacaktır Soumlz konusu

mit tanrısal yargıccedil Rhadamantysrsquouumln yemin konusunda aldığı bir kararı anlatır

hellip O guumlnkuuml insanların ccediloğunluğu tanrıların soyundan geldikleri iccedilin doğal

olarak tanrıların varlığına accedilıkccedila inandıklarını goumlruumlyordu zaten kendisi de

bunlardan biriydi Anlaşılan insanlardan değil ancak tanrılardan yargıccedil

olabileceğini duumlşuumlnuumlyor bu nedenle de davaları kolayca ve ccedilabucak

sonuccedillandırıyordu nitekim davalı taraflara dava konusunda yemin ettirip

91

ccedilabucak ve kesin olarak davayı kapatıyordu Buguumln ise dediğimiz gibi

insanların bazısı kesinlikle tanrılara inanmıyor bazısı da (tanrıların) bizimle

ilgilenmediklerini duumlşuumlnuumlyor sayıca en fazla ve en koumltuuml olan bazılarının

duumlşuumlncesine goumlre ise tanrılar biraz kurban bolca yuumlze guumllme karşılığında

insanlara yuumlkluuml para kaldırmaya yardım ederler ve onları ağır cezalardan

kurtarırlar demek ki Rhadamantysrsquouumln davalardaki youmlntemi buguumlnkuuml

insanlar iccedilin elverişli değildir (Yasalar 948b-c)

Bu soumlzler Platonrsquoun yaşadığı doumlnemde Atina toplumundaki ldquodindarlıkrdquo

anlayışının yozlaştığını insanların dini ccediloğu zaman gizli ahlacircksızlıkları iccedilin bir kılıf

olarak kullandığını buna karşılık inananların da tanrıların affına sığınmayı her

durumda abarttığını goumlsterir Oumlte yandan Platonrsquoun dinle ilişkili mitlerin toplumsal

youmlnuumlne Devletrsquote olduğundan daha mesafeli olmakla birlikte hacirclacirc buumlyuumlk oumlnem

verdiğini de goumlsterir Nitekim burada Platonrsquoun Magnesiarsquoda oumlngoumlrduumlğuuml yeni

yasalardan birini goumlruumlruumlz tanrılar adına edilen yeminler hiccedilbir şekilde gerccedileğin

delili olarak kabul edilmeyecektir

Sokratesrsquoin Atinalı yurttaşlarının tanrı olduğuna inanmasının pek makul

goumlruumlnmediği birtakım varlıklara yemin etmiş olması farklı bakımlardan

değerlendirilebilir Ama oumlzellikle νὴ τὸν κύνα yemininde Yunanlar iccedilin hiccedil de

bağlayıcı olmayan yabancı kaynaklı bir tanrı mitine tam da Sokratesccedili ironiyle

bağdaşır biccedilimde yeminin hakikat iccedilin delil olarak sunulmasının eleştirisi olarak

başvurulmuş gibidir

2 Yurttaş filozof yasakoyucu ve mit

Bu sıradışı tutumun birbirini sonuccedil olarak getiren iki nedeninden soumlz etmek

muumlmkuumlnduumlr İlki Yunan toplumunda mitlerin gerccedilekliğe ilişkin dayanaklarını

genellikle hayatın olağan akışından seccedilmemiş olmalarıdır İkincisi bunun bir

sonucu ve aynı zamanda pekiştiricisi olarak mitlerin guumlnluumlk hayatın rutinlerine

rasyonel pratiklerine ve temelde laik olan herhangi bir mekanizmasına muumldahale

etmekten geri durmalarıdır Mitle guumlnluumlk hayat arasında kurulan ve ikisinin ilkece

ayrılmasına dayanan bu ilişkinin sonucu olarak yasakoyucu-duumlşuumlnuumlr figuumlruuml ve

92

sıradan yurttaş figuumlruuml arasında ortaya ccedilıkan etkileşim birbirinden farklı gelişmiştir

Yasakoyucu veya duumlşuumlnuumlruumln mitinde hep daha sakınımlı hakikat olma iddiasını

rasyonel alanda sınamaya accedilmayan bir tavır goumlrmemizin nedeni de budur

Sıradan Yunan yurttaşının mitiyse yasakoyucunun ve duumlşuumlnuumlruumln anlattığı mitten

daha ileriye gitmediği gibi kendi hakikatini rasyonel alanda kanıtlamaya da

kalkışmaz fakat guumlnluumlk hayatın akışına yine aynı otoritenin ccedilizdiği sınırlar iccedilinde

muumldahalede bulunmaktan da geri durmaz

Ccediloktanrılı toplumlarda panteonların yaşadığı değişim suumlreccedilleri bunun oumlrnekleriyle

doludur Buumlyuumlk bir savaş veya antlaşma neticesinde panteona yasakoyucu

tarafından yeni bir tanrı veya bir kuumllt koyulur veya bunun tersi olur Artık sıradan

yurttaşların bu yeniliğe hızlı biccedilimde uyum sağlamaları gerekecektir

Homerik kuumlltuumlruumln yetiştirdiği Yunanlı bireyin goumlzuumlnde tanrısal guumlccedillerin doğadaki

nedensellik ve yasa ilişkilerine ndashbu ilişkilerin ilk başlangıccedilta o da ldquoilk kuşakrdquo

tanrılarca kurulmuş olması dışındandash muumldahalesi onları değiştirmesi ve

duumlzenlemesi tasavvuru imkacircnsız bir olguydu Duumlnya duumlzeni ve kosmos yasaları

bizzat tanrılar eliyle değil ilk kuşak tanrılar (titanlar) ve onların soyları arasındaki

muumlcadeleyle kısacası doğa fenomenleriyle ccedilok benzer bir ccedilatışma sonucunda

ortaya ccedilıkmış ya da istenirse tesis edilmişti Hacirclihazırda egemen olan tanrılar

ccedilok daha oumlnceden tesis edilmiş bir doğa yasaları duumlzenine tabiydiler bu yasalar

uumlzerinde herhangi bir tasarrufa sahip değildiler

Bununla birlikte yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz yasakoyucu ve mit ilişkisinin istisnai

durumlar iccedilin soumlz konusu olduğunu goumlz oumlnuumlnde bulundurmak gerekir Nitekim

Yunan coğrafyasında ilk kıvılcımları filozofların bireysel fikirlerinde parlayan

mitolojik yaklaşım sıradan Yunan yurttaşı şoumlyle dursun tarih yazıcıları şairler ve

devlet adamları duumlzeyine bile sirayet edememiş bilhassa 5 yuumlzyıldaki Sofist ve

Platoncu aydınlanmalar doumlnemi boyunca Yunan kuumlltuumlruuml mitlerle hesaplaşmasını

ancak filozoflar eliyle gerccedilekleştirmek durumunda kalmıştır Bunların başını

Sofistler ccedilekmekle birlikte buumltuumln zıtlıklarına rağmen yine de Sofist kuumlltuumlruumln bir

uumlruumlnuuml olan Sokratik duumlşuumlnce soumlz konusu mitolojik yaklaşımın sığ bir akarsuyun

menderesler ccedilizmesi gibi ağır ve zikzaklı bir ilerleyişle Sofist inkacircr tutumundan

Platonik faydacı tutuma ndashCampbellci deyişle mitolojinin kozmolojik ve toplumsal

93

işlevlerinendash doğru yol almasını sağlamıştır Sofistler mitlerin birer safsata

olduğunu bilerek reddediyorken Platon onların ndashen azından Olimpik olanlarınınndash

safsata olduğunu bilerek toplumsal ve politik alanda faydalarına başvuruyordu

Yukarıda yaptığımız ayrımda Yunan yurttaşlarının bir tipine ldquosıradanrdquo sıfatını

yakıştırmanın zorunluluğunu da temellendirmemiz gerekir Nitekim boumlyle bir

yakıştırmada sıradan yurttaşın Yunancadaki ldquoyalınrdquo anlamına gelen ἁπλῶςrsquoun

buumltuumln olumsuz anlamıyla birlikte ndashccediluumlnkuuml hayatını yalın yani Platoncu anlamdaki

ldquosorgulamardquo eyleminden bir kelimeyle felsefe etkinliğinden uzak geccedilirmektedirndash

başka mesleklerde ccedilok buumlyuumlk başarılara imza atabileceğini goumlz oumlnuumlnde

bulundurmak bizi seccedilkincilik yaklaşımından kurtaracaktır

Soumlzgelişi Alkibiades Sokratesrsquoin buumltuumln ccedilabalarına rağmen felsefe sanatında

ilerleyememiş olsa da Atinarsquonın diğer devletlerle ilişkisine youmln verecek derecede

nuumlfuzlu bir komutan ve devlet adamı olmayı başarabilmişti Bununla beraber

Alkibiadesrsquoin tam karşıt oumlrneği olarak duumlşuumlnebileceğimiz Theaitetosrsquoa gelince

toplumsal veya politik anlamda kendisine şoumlhret ve onur kazandıran hiccedilbir

başarısı olmadığı hacirclde diyalektik sanatındaki uumlstuumln yeteneğiyle Sokratesrsquoin

hayranlığını kazanmış ona sık sık adından soumlz ettirmişti En azından bir

zamanlar şan ve onur elde etmekte ccedilok başarılı buumlyuumlk meclislerde herkesin

goumlzdesi ve idoluuml olan Alkibiades Yunan yurttaşları arasında ldquosıradanrdquo tanımımızı

karşılarken alabildiğine sade bir hayat yaşayan agorarsquoda adı sanı bilinmeyen ve

genccedil yaşta katıldığı bir savaşta hem salgın hastalıktan hem de aldığı yaradan acı

ccedilekerek oumllen ama felsefe sanatında pek yetenekli ve başarılı Theaitetos Yunan

yurttaşları arasında ldquosıradanrdquo tanımına hiccedil de iccedilin uygun bir figuumlr değildir Bu

bakımdan Platonrsquoun ccedilağında dikkatimizi ccedileken herhangi bir ismin mitle irtibatını

irdelerken felseficirc duumlşuumlnceyle Platoncu anlamda soumlylenecek olursa ldquodiyalektikrdquo

sanatıyla ilgisi bizim iccedilin birinci oumllccediluumlt olmak durumundadır

Sıradan Yunan yurttaşının mitle ilişkisini irdelemeye imkacircn veren pek ccedilok kayıt

guumlnuumlmuumlze sağlıklı biccedilimde ulaşmıştır Uumlstelik bunlar sanatsal kurgu veya

edebiyat alanındaki eserlerle sınırlı değildir o ccedilağdan guumlnuumlmuumlze varlığını

suumlrduumlrmuumlş pek ccedilok yasa metni tarih anlatısı biyografi ve mektup da Yunan

94

toplumlarında mitle kurulan ilişkiyi buumltuumln perspektiflerden incelememize yardımcı

oumlğeler iccedilerir42

Eski Yunan dilinde ldquohikacircyerdquo soumlzcuumlğuumlnuumln karşılığı olarak kullanılan μῦθοςrsquotan

başka bir de ἱστορία soumlzcuumlğuumlnuumln varlığı dikkat ccedilekicidir Platon ve Aristoteles bu

soumlzcuumlğuuml ccediloğu yerde ldquoaraştırmardquo anlamında kullanmışlardır fakat soumlzcuumlğuumln

Avrupa dillerindeki yazgısını Herodotosrsquoun ona yuumlklediği ldquoderlenen bilgiler

toplamırdquo tuumlruumlnden bir anlam belirlemiş goumlruumlnmektedir Nitekim birkaccedil yuumlzyıl

sonrasında Plutarkhosrsquoun kullanımıyla artık guumlnuumlmuumlzde geccedilerli olan ldquotarihrdquo

biliminin adı hacircline gelmiştir Bu durum Yunan entelektuumlelinin ldquotarihrdquo denen bir

araştırma sahasını biccedilimlendirirken ona yakıştırdığı birincil niteliği ccedilok guumlzel

accedilıklar Tarih onu yazan ve okuyan her Yunanlının goumlzuumlnde bir ldquohikacircyedenrdquo

ibaretti Uumlstelik birinci dereceden bir tanıklığa ihtiyaccedil duymuyordu ccediluumlnkuuml

neredeyse buumltuumln Yunan tarih yazarlarının metodu aynıydı Tarihini yazacakları

coğrafi boumllgelere ziyarette bulunarak yerel halkın ve duumlşuumlnuumlrlerin konuyla alakalı

rivayetlerini fikirlerini toplayıp kayıt altına almak

Sonuccedil olarak mitoloji tarihin neredeyse her doumlneminde iccedilinde buumltuumln bilimlerin

kısılıp kaldığı bir ccedilıkmaz olarak kendini belli eder Bu ccedilıkmazın temel kaynağı

bilimsel duumlşuumlnmenin duyulur alanla sınırlanmış dar ccedilerccedilevesidir Bu insanın

deney ve goumlzlemini zaman ve uzay bakımından sonsuza eriştiremeyeceği

duyularının hakikatle oumlrtuumlştuumlğuumlnden asla emin olamayacağı bir ccedilerccedilevedir Akıl

bu sınırlı ccedilerccedilevenin dışına ccedilıkma zorunluluğunu guumlndelik hayatın her sahasında

insana dayatmış ve sonuccedil olarak mitik duumlşuumlnce suumlrekli başka adlar altında

42 Bunlar da anmaya fırsat bulamadığımız ve mitlerin ilk kaynağı olan bazı edebicirc metinler gibi listelere sığmayacak kadar kalabalıktır Oumlrneğin buumlyuumlk tragedya yazarları kendi kurgusal eserlerini kadim mitlerle suumlslemekten ccedilok hoşlanırlar Hatta bazı mitleri birbirinden kuumlccediluumlk farklarla birden fazla Yunan şairinden okumak muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan kimi hatıra ve biyografi yazılarında ndashki bunların aklımıza ilk gelen oumlrneği yukarıda da aynı bağlamda değindiğimiz Ksenophonrsquoun ccediloğuna birinci derecede tanıklık ederek derlediği ilginccedil Sokrates hatıralarıdırndash Yunan mitlerinin inanccedillara ve guumlnluumlk hayatın bazı rutinlerine nasıl nuumlfuz ettiğini goumlrebiliriz Buumlyuumlk Yunan tarihccedilileri Herodotos ve Thukididesrsquoin yapıtlarında hatta daha sonraki yuumlzyıllarda yaşamış Plutarkhosrsquoun eserlerinde mitlerin belirleyici ve epeyi ağırlıklı olduğunu da goumlrebiliriz Platonrsquoun mektuplarında da mitlerden izler goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Yasa iccedilin akla ilk gelen oumlrnekse iki farklı mitosun ccedilatışma alanı olarak okumaya elverişli goumlruumlnen Sokratesrsquoin Savunmasırsquonda şahit olduğumuz Atina yasalarının mit kaynaklı gelenek konusundaki korumacı tutumu olabilir Sonuccedil olarak burada saydığımız yazı tuumlrleri sıradan Yunan yurttaşının hayatına ışık tutmaktaydı kaldı ki elimizde bu hayat tarzını goumlzlemleyebileceğimiz bunlardan başka bir olanağın varlığından da soumlz edemiyoruz

95

insanın doğayı ve evreni anlamlandırma ccedilabasına bir şekilde dahil olmayı

başarmıştır

Aslına bakılırsa mitik duumlşuumlncenin bu muumldahalesi Kopernik devriminden sonra

hatta teknoloji ve uzay ccedilağında bile azalmaya uğramış goumlruumlnmez Son birkaccedil

yuumlzyılda buumlyuumlk sıccedilramalarla ilerleyen bilimlerin etkisiyle kozmoloji matematik ve

hatta biyoloji sahalarında uumlretilen birccedilok teoriyle guumlnuumlmuumlzden birkaccedil bin yıl oumlnce

yazıya geccedilirilmiş kozmogoni aritmetik tarım hatta hayvanlar ve insanın ortaya

ccedilıkışını anlatan kadim mitler arasında belki de tek fark eski ccedilağlarda yaşayan

insanların ruhunu etki altına almış bir huşu-korku duygusundan ibarettir Eski ve

yeni paradigmalar arasındaki oumlrtuumlşmenin kaynağı tıpkı binlerce yıl oumlncesinde

olduğu gibi uzay ccedilağında da deney alanının ndashzamanla ne kadar genişlemiş

olursa olsunndash aynı sınırlı ccedilerccedileve iccedilinde olmasıdır

Boumlylelikle insanda logos daima iş başında olduğundan Suumlmer devrinde tarım

faaliyetlerinde kullanılan en basit bir karasaban iccedilin bir başlangıccedil accedilıklamasına

duyulan ihtiyaccedilla 20 yuumlzyılda ldquoevrenin başlangıcı nedirrdquo tuumlruumlnden pek

karmaşık bir bilmecenin ccediloumlzuumlmuumlne duyulan ihtiyaccedil arasında nitelik bakımından

hiccedilbir fark kalmaz Bu ihtiyaccedilların her ikisi de aynı meraktan doğmuştur her ikisi

de aynı merakın sırf nicelik bakımından birbirinden farklı olan sonuccedillardır

Bununla birlikte iki ihtiyacın giderilme biccedilimleri arasında yine sırf nicelik

bakımından farklılıklar bulunması kurduğumuz analojiyi hiccedilbir bakımdan

tartışmaya accedilmaz Nitekim ilkinde tanrı Enlilrsquoin insana luumltufta bulunması ve buna

karşılık insanın Enlilrsquoe duyduğu minnettarlık (Kramer 1961 42) ikincisindeyse

uzay ve zamanın yaklaşık 14 milyar yıl oumlnceki muhtemel yokluğu ve bu durumun

gelecekte doğurabileceği kıyamet senaryoları uzun uzadıya ve aynı kesinlik

doğruluk derecesinde dile getirilir Nihayet gerek Enlilrsquoin insanlara karasabanı

oumlğretmesi gerek Buumlyuumlk Patlamarsquonın uzay ve zamanı ortaya ccedilıkarması doğayı

bir suumlre goumlzlemledikten sonra baş goumlsteren zihin kurgularının meyvesidir Her iki

hikacircyeleme de deney alanının dışında duumlşleme yoluyla resmedilmiş olay

oumlrguumllerine dayanmaktadır

96

3 Son soumlz

Nihayet Platonrsquoun felsefesinde mitin ve mitolojinin yeri bir yurttaş olarak onun

veya Sokratesrsquoin dindarca-dine aykırı tutumlarından ziyade bu buumlyuumlk felsefenin

kurucu oumlgelerine bakılarak irdelenmek durumundadır Platonrsquoun felsefesine bu

tarzdaki her felsefi bakışın bizi goumltuumlreceği yerse mitolojinin işlevlerinin birbirinden

farklı accedilığa ccedilıkma biccedilimleridir Her ne kadar bu ccedilalışma oumlzelinde guumlzergacirch

belirleyici olarak Campbellrsquoin işlev sınıflandırmasındaki iki maddeye başvurmakla

yetinmiş olsak da Platonrsquoun felsefesinde mitik oumlgelerin daha başka işlevlerinin

de ccediloumlzuumlmlemeye accedilık olduğu bu bakımdan gerek Platonculuğun ve gerekse

sonraki Platoncu geleneklerin mitik ve mitolojik tartışmalar iccedilin alabildiğine

verimli daha oumlnemlisi mecburi bir alan meydana getirdiği şuumlphesizdir

Veyne antik doumlnemde yaşamış bir Yunanlının mitle irtibatını şu şekilde sabitler

O miti ya kocakarı masalları olarak goumlruumlr ya da gerccedilekleşmesi zor olağanuumlstuuml

birtakım olaylar olarak fakat bu ikinci durumda anlatılanın tarihsel gerccedilek mi

yoksa uydurma mı olduğunu tartışmanın da anlamsız olduğu youmlnuumlnde bir tavır

ortaya koyar (Veyne 2015 s39) Bu Yunanlılardan biri de Platonrsquodu ve ne yazık

ki onun bu iki kesimden hangisine dahil olduğuna ilişkin elimizde ndashsoumlzgelişi

Euhemeros Pausanias veya Miletoslu Hekataiosrsquota olduğu kadarndash kesin bir veri

bulunmamaktadır Ancak bununla birlikte bu kesinliği vermeyecek bile olsa onun

mite işlevsel bir yaklaşımda olduğunu ve hem felsefeyi hem guumlnluumlk hayatı hem

de siyaset doktrinini kurgularken mitin pek ccedilok işlevinden yararlanmaya giriştiğini

metinlerden apaccedilık biccedilimde anlayabiliyoruz Dahası yukarıdaki sayfalarda

etraflıca değindiğimiz gibi metinleri derinlemesine incelediğimiz zaman onun 5

yuumlzyıl Yunanistanrsquoında huumlkuumlm suumlren pek ccedilok mitik ve teolojik gelenek arasında

belli bir gruba ndashzaman zaman işlevlerinden yararlanmak ve zaman zaman ldquoiman

etmekrdquo bakımındanndash belli ayrıcalıklar tanıdığını goumlruumlyoruz Bu itibarla Platonrsquoun

mitlerle sıkı bir oumlruumlntuuml iccedilinde olan ldquofelsefirdquo metni hem kendi zihin haritasının hem

de 5 yuumlzyıl Yunanistanrsquoının kuumlltuumlrel haritasının karanlıkta kalmış yanlarını

aydınlatmak iccedilin benzersiz bir kaynak huumlkmuumlndedir

97

Burada yeniden ve ısrarla altı ccedilizilmelidir ki yukarıda da yer yer değindiğimiz gibi

diyaloglardaki oumlrtuumlk kalmış ezoterik gelenekler bağlamında ccediloumlzuumlmlenecek bir

Platonculuğun bizi bireysel anlamda mitik reflekslere sahip bir Platonrsquoa ve

Sokratesrsquoe vardırma ihtimali var Sokrates ve Platon batı felsefesinin bu iki buumlyuumlk

ldquokurucurdquo figuumlruuml en nihayetinde kendi toplumlarının birer ldquoerdemlirdquo uumlyesi ve

devletlerinin erdemli birer yurttaşıydı Her ikisi de sıradan Yunan yurttaşlarıyla

aynı agorarsquoda dolaşıp soumlyleşti alışveriş yaptılar Sıradan Yunan yurttaşlarıyla

aynı savaşları goumlrduumller aynı tapınaklara girdiler ve aynı devlet adamları

tarafından youmlnetildiler Onların felsefi etkinliklerinin bu ortaklıktan geniş oumllccediluumlde

pay almamış olması imkacircn dahilinde değildir buguumln Augustinusrsquoun Tanrı

Devletirsquoni veya Kantrsquoın Pratik Aklın Eleştirisirsquoni okurken goumlzardı edemeyeceğimiz

bir Hristiyanlık gerccedileği ne kadar soumlz konusuysa pek ccedilok ilkccedilağ duumlşuumlnuumlruumlnuuml ve

bilhassa Platonrsquou okurken goumlzardı edemeyeceğimiz bir Orfizm ve Olympos

gerccedileği de o kadar soumlz konusudur

Diyalogların bize sunduğu imkacircnlar ışığında Sokratesrsquoin veya Platonrsquoun

Mısırlıların ulu koumlpeğine inandıklarını duumlşuumlnmek elbette akıl dışıdır Her ikisinde

de boumlylesi bir inancı Veynersquonin sınıflandırdığı ldquotarihsel gerccedileklik-uydurmalıkrdquo

tartışmasını askıya alan Yunan yurttaş figuumlruumlyle de accedilıklamak muumlmkuumln değildir

Oumlte yandan Yasalarrsquoda ortaya koyulan yemin-mahkeme ilişkisi ve bu ilişkiyi

irdelerken başvurulan ldquotanrısal yargıccedillarrdquo miti koumlpek adına ndashkendisine hiccedil de

iman etmeksizinndash yemin eden filozofun mitle ve mitolojiyle iccediliccedile kurduğu felsefi

oumlruumlntuumlyuuml ortaya koymak iccedilin tek başına yeterlidir

Koumlpeğin gerccedilekte hangi koumlpek olduğu hatta koumlpek bile olup olmadığı veya adına

yemin etmenin o doumlnemdeki yaygınlığı gibi pek ccedilok tartışma accedilılabilir ancak

koumlpeğin bir ldquomitrdquo olduğu ve filozofun buradaki etkinliğinin bir ldquomitolojirdquo olduğu

tartışmaya accedilılamaz apaccedilık ortadadır Platonrsquoun seslendiği koumlpek belki bu buumlyuumlk

ve karmaşık manzaranın bir yerlerinde kayıptır ama duumlşuumlnen hayvan onun

kayıp koumlpeğine tarihin her doumlneminde aynı şekilde seslenmeye devam edecektir

98

KAYNAKCcedilA

Apollodorus (1921) The Library with an English Translation in 2 Volumes (S J

Frazer trans) Cambridge Harvard University Press

Aristophanes (1930) The Acharnians the Clouds the Knights the Wasps with

an English translation (B B Rogers trans) London William Heinemann

Ltd

Aristoteles (2009a) Fizik (S Babuumlr ccedilev) İstanbul Yapı Kredi Yayınları

Aristoteles (2009b) Nikomakhosrsquoa Etik (S Babuumlr ccedilev) Ankara BilgeSu

Yayınları

Aristoteles (2012) Poietika(N Kalaycı ccedilev) İstanbul Pharmakon Kitap

Aristoteles (1920) Athenaion Politeia ed Kenyon Oxford

Aristotle (2008) Metaphysics Books 10-14 Oeconomica Magna Moralia (H

Tredennick G C Armstrong trans) London Loeb Classical Library

Aristotle (2004a) On the Soul Parva Naturalia On Breath(W S Hett trans)

London Loeb Classical Library

Aristotle (2004b) Politics (H Rackham trans) London Loeb Classical Library

Bernabeacute A (2013) Poetae epici Graeci Testimonia et fragmenta Berlin De

Gruyter

Burkert W(2004) Babylon Memphis Persepolis Eastern Contexts of Greek

Culture New York Harvard University Press

Burnet J (1890) Early Greek Philosophy London Adam and Charles Black

Campbell J (1991) The Power of Myth with Bill Moyers New York Anchor

Books

Campbell J (1994) Yaratıcı Mitoloji Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev)

Ankara İmge Yayınları

Campbell J (2003) Batı Mitolojisi Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev)

Ankara İmge Yayınları

Campbell J (2001) İlkel Mitoloji Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev) Ankara

İmge Yayınları

99

Cherniss H (1944) Aristotlersquos Criticism of Plato and the Academy Vol1

Baltimore The John Hopkins Press

Cicero M Tullius (2006) De Republica De Legibus Cato Maior de Senectute

Laelius de Amicitia (J G P Powell trans) New York Oxford University

Press

Coomaraswamy A K (2011) Christian and Oriental Philosophy of Art New York

Dover Publications

Cornford F M (1907) Thucydides Mythistoricus London E Arnold

Cornford F M (1912) From Religion to Philosophy A Study in the Origins of

Western Speculation London E Arnold

Cornford F M (1952) Principium Sapientiae The Origins of Greek Philosophical

Thought Cambridge Cambridge University Press

Cornford F M (1997) Platorsquos Cosmology The Timaeus of Plato Indiana

Hackett Publishing Co

Diels H Kranz W (1961) Die Fragmente der Vorsokratiker 3 Banden Frankfurt

am Main Weidmannsche Verlagsbuchhandlung

Dowden K (1992) The Uses of Greek Mythology New York Routledge

Ebeling H (1885) Lexicon HomericumI-II London Williams and Norgate

Eliade M (2014) Mitlerin Oumlzellikleri(S Rifat ccedilev) İstanbul Alfa Yayınları

Eliade M (2013) Dinsel İnanccedillar ve Duumlşuumlnceler Tarihi Cilt 1 Taş Devrinden

Eleusis Mysterialarına (A Berktay ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi

Guthrie W K C (1955) The Greeks and Their Gods Boston Beacon Press

Guthrie W K C (1997a) A History of Greek Philosophy Volume 1 The Earlier

Presocratics and the Pythagoreansrdquo Cambridge Cambridge University

Press

Guthrie W K C (1997b) A History of Greek Philosophy Volume 2 The

Presocratic Tradition from Parmenides to Democritus Cambridge

Cambridge University Press

Guthrie W K C (1997c) A History of Greek Philosophy Volume 4 Plato The

Man and his Dialogues Earlier Period Cambridge Cambridge University

Press

100

Herodotus (1920) The Histories with an English translation (A D Godley trans)

Cambridge Harvard University Press

Hesiod Theogony Works and Days Testimonia with an English translation (G

W Most trans)Cambridge Harvard University Press

Homer (1924) Iliad in two volumes with an English translation(A T Murray

trans) Cambridge MA Harvard University Press

Homer (1919) Odyssey in two volumes with an English translation (A T Murray

trans) Cambridge MA Harvard University Press

Homeros (2005a) İlyada (A Erhat A Kadir ccedilev) İstanbul Can Yayınları

Homeros (2005b) Odysseia (A Erhat A Kadir ccedilev) İstanbul Can Yayınları

Jaeger W (1948) The Theology of the Early Greek Philosophers (E S

Robinson trans) London Clarendon Press

Jaeger W (1953) Die Theologie der Fruumlhen Griechischen Denker Stuttgart W

Kohlhammer

Jaeger W (1948) Aristotle Fundamentals of the History of His Development

OxfordOxford University Press

Jaeger W (2011) İlk Yunan Filozoflarında Tanrı Duumlşuumlncesi (G Ayas ccedilev)

İstanbul İthaki Yayınevi

Karatani Kojin (2017) Isonomia and the Origins of Philosophy (J A Murphy

trans) Durham Duke University Press

Karatani Kojin (2019) İzonomi ve Felsefenin Koumlkenleri (A N Bingoumll ccedilev)

İstanbul Metis Yayınları

Kramer S N (2007) Sumerian Mythology A study of Spiritual and Literary

Achievement in the Third Millenium BC London Forgotten Books

Kramer S N (2002) Suumlmerler Tarihleri Kuumlltuumlrleri ve Karakterleri (Ouml Buze

ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi

Kranz W (1994) Antik Felsefe (S Y Baydur ccedilev) İstanbul Sosyal Yayınları

Ksenophon (1997) Sokratesten Anılar (C Şentuna ccedilev) Ankara Tuumlrk Tarih

Kurumu Yayınları

Laertios D (2013) Uumlnluuml Filozofların Yaşamları ve Oumlğretileri (C Şentuna ccedilev)

İstanbul Yapı Kredi Yayınları

101

Liddell H ve diğerleri (1883) A Greek-English Lexicon Oxford Clarendon

Press

Nietzsche F (1966) Beyond Good and Evil (W Kaufmann trans) New York

Vintage Books

Nietzsche F (1967) Fruumlhling 1878 bis November 1879 Menschliches

Allzumenschliches zweiter Band Nachgelassene Fragmente 4 Berlinde

Grutyer

Nietzsche F (1999) Jenseits von Gut und Boumlse Zur Genealogie der Moral

Bonn Deutscher Taschenbug Verlag de Gruyter

Pausanias (1918) Description of Greece with an English Translation in 4

Volumes (WHS Jones LittD and HA Ormerod MA trans) London

William Heinemann Ltd

Payne R (1959) The gold of Troy the story of Heinrich Schliemann and the

buried cities of ancient GreeceNew YorkCcedil Funk amp Wagnalls

Plato (2002a) Charmides Alcibiades 1 amp 2 Hipparchus The Lovers Theages

Minos Epinomis(W R M Lambtrans)London Loeb Classical Library

Plato (2002b) Cratylus Parmenides Greater Hippias Lesser Hippias(HN

Fowler trans) London Loeb Classical Library

Plato (2002c) Euthyphro Apology Crito Phaedo Phaedrusrdquo (HN Fowler

trans) London Loeb Classical Library

Plato (2002d) Laches Protagoras Meno Euthydemus(W R M Lamb trans)

London Loeb Classical Library

Plato (2002e) Lysis Symposium Gorgias(W R M Lamb trans) London Loeb

Classical Library

Plato (2002f) Republic Volume I Books 1-5(CE Jones W Preddy trans)

LondonLoeb Classical Library

Plato (2002g) Republic Volume II Books 6-10(CE Jones W Preddy trans)

LondonLoeb Classical Library

Plato (2002h) ldquoStatesman Philebus Ionrdquo (HN Fowler trans) London Loeb

Classical Library

Plato (2002i) Theaetetus Sophist(HN Fowler trans) London Loeb Classical

Library

102

Plato (2002j) Timaeus Critias Cleitophon Menexenus Epistles(R G Bury

trans) LondonLoeb Classical Library

Platon (2014) Parmenides(S Babuumlrccedilev) Ankara İmge Kitabevi Yayınları

Platon (1998) Yasalar Yunanca Aslı İle ndash 2 Cilt (C Şentuna S Babuumlr ccedilev)

İstanbul Kabalcı Yayınevi

Platon (2012) Phaidon Ruh Uumlzerine (N Kalaycı ccedilev) İstanbul Kabalcı

Yayınevi

Plutarch (1957) Moralia with an English Translation in 14 Volumes (F C

Babbitt trans) London Harvard University Press

Proclus (1820) The commentaries on the Timaeus of Plato in five books

containing a treasury of Pythagoric and Platonic physiology (T Taylor

trans) London the Author

Renan Ernest (1897) Recollections of My Youth (C B Pitman trans)London

Chapman and Hall

Rohde E (1925) Psyche The Cult of Souls and Belief in Immortality Among the

Greeksrdquo (W B Hills trans) New York Kegan Paul Trench Trubner amp Co

Ltd

Ross D (2016) Platonrsquoun Yazılı Olmayan Oumlğretileri (Oumlzne 24 Kitap-Bahar

2016 iccedilinde ss 101-111 (C Sabancı ccedilev) Konya Ccedilizgi Kitabevi

Simplicius (2014) On Aristotles Physics (P Huby CCW Taylor trans)

London Bloomsbury

Stewart J A (2001) The Myths of PlatoLondonBarnes and Noble Inc

Strabo (1877) Geographica(A Meineke trans) Leipzig Teubner

Levi-Strauss C (2013) Mit ve Anlam (G Y Demir ccedilev) İstanbul İthaki

Yayınevi

Thomae Aquinatis (1920) Summa Theologica Pars Prima Romae Typographia

Forzani et S

Thomson G (1997) İlk Filozoflar Eski Yunan Toplumu Uumlzerine İncelemeler (M

H Doğan ccedilev) İstanbul Payel Yayınları

Thomson G (2007) Tarihoumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler

(C Uumlster Ccedilev) İstanbul Homer Kitabevi

103

Thucydides (1942) Historiae in two volumes trans (H S Jones J E Powell

trans) Oxford Oxford University Press

Uzdaviyns A (2011) Orpheus and the Roots of Platonism London The

Matheson Thrust

Vernant J P (1962) Les origines de la penseacutee grecque ed Georges Dumeacutezil

PUF Paris

Vernant J P (2006) Myth and Thought among the Greeks (J Lloyd J Fort

trans) New York Zone Books

Vernant J P (2015) Eski Yunanrsquoda Mit ve Din (M Erşen ccedilev) İstanbul Alfa

Yayınları

Vernant J P (2017a) Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları (H Portakal ccedilev)

İstanbul Cem Yayınları

Vernant J P (2017b) Eski Yunanrsquoda Mit ve Toplum (ME Oumlzcan ccedilev) İstanbul

Alfa Yayınları

Vernant J P Naquet P V (2012) Eski Yunanrsquoda Mit ve Tragedya (S Tamguumlccedil

R F Ccedilam ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi

Veyne P (2015) Yunanlar Kendi Mitlerine İnanmışlar mıydı (M Alkan ccedilev)

İstanbul Alfa Yayınları

Von Hendy A (2001) The Modern Construction of Myth Indiana Indiana

University Press

Xenophon (2013) Memorabilia Oeconomicus Symposium Apology (E C

Marchant O J Toddtrans) London Loeb Classical Library

104

EK 1 Orijinallik Raporu

105

EK 2 Etik KurulKomisyon izni ya da Muafiyet Formu

Page 4: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ

v

OumlZET

AKAR Birdal Platonrsquoun Felsefesinde Mitolojinin İşlevi Doktora Tezi Ankara 2019

Geleneksel anlayışa goumlre antik Yunan felsefesini karakterize eden MOuml 7 yuumlzyıl İyonya

felsefesi ilk hareket noktasını kadim Yunan şiirinde bir kelimeyle mitik anlatılarda

bulmuştur Bu anlatılar filozofun araştırma nesnelerini belirlediği gibi araştırma

youmlntemlerine de ccediloğu zaman nuumlfuz etmiş ve pek ccedilok bakımdan metinlerin arka planı

hacircline gelmiştir Bu durumu kabullenmek felsefe tarihccedilileri iccedilin pek kolay olmamış

oumlzellikle kıta felsefesinde bu geleneksel anlayış egemenliğini yakın doumlnemlere kadar

koruyabilmiştir Fakat gerek filolojideki gerekse buumltuumln sosyal bilimlerdeki dramatik

ilerlemenin en verimli sonuccedillarından biri olarak 20 yuumlzyılın ikinci yarısından itibaren

Avruparsquoda ortaya koyulan pek ccedilok felsefe tarihi araştırmasında İyonya felsefesi ve onu

takip eden Yunan felsefelerinde mitin ve mitolojinin belirleyici varlığı geniş oumllccediluumlde kabul

goumlrmuumlştuumlr

Bununla birlikte buumltuumln bir İlkccedilağ Yunan felsefesi tarihinde mitin ve mitolojinin hem

kurucu hem de temellendirici işlevinin en belirgin biccedilimde ortaya ccedilıktığı felsefe Platonrsquoa

aittir Bu itibarla elinizdeki ccedilalışmada ilk olarak mit ve mitolojinin tanımı yapılmakta ve

bunların felseficirc duumlşuumlnce uumlzerindeki etkisi genel hatlarıyla ortaya koyulmakta ardından

Platonrsquoa kadar gelen suumlreccedilte filozofların duumlşuumlncelerindeki mit ve mitoloji etkileri belli

oumlrnekler yardımıyla irdelenmekte son olarak Platonrsquoun felsefesinde beliren hem geccedilmiş

felsefelerle hem de kendi doktrinleriyle ilişkili belli başlı mitik oumlgeler antik Yunan dilinin

verdiği imkacircnlardan da elden geldiğince faydalanılarak mercek altına alınmaktadır

Bu araştırmanın nihai aşamasında mitolojinin Platonrsquoun felsefesindeki işlevinin yardımcı

bir arguumlman veya alelade bir ifade youmlntemi olmaktan ccedilok en basit oumlrnekle ldquoRuhgoumlccediluumlrdquo

doktrininde goumlruumllduumlğuuml gibi kurucu ve karakterize edici bir youmlnuuml haiz olduğu sonucuna

varılmaktadır

Anahtar Soumlzcuumlkler

Platon Platon Oumlncesi Felsefe Mit Mitoloji

vi

ABSTRACT

AKAR Birdal The Function of Mythology in Platorsquos Philosophy Ph D Dissertation

Ankara 2019

The Ionian philosophy of 7th century BC which according to traditional compherension

has characterised the whole philosophy of ancient Greece has found its point of

departure in archaic Greek poetry ie the mythic narrations As these narrations had

generally provided the philosophers with their matter of investigation they also had

frequently interpenetrated the research methods of them and thus become the

background of their own texts in many ways It has not been for philosophy historians to

indigenise this fact and so the traditional comprehension especially among the

continental philosophical communities continued its decisiveness untill recently

decades However as a very fruitful outcome of the dramatical improvement in both

philology and all social sciences in many philosophical papers which have been written

since second half of 20th century in Europe the decisive existence of myth and

mythology in Ionian philosophy and its consecutives has been widely approved

After all in the whole history of ancient Greece philosophy it is that of Plato in which the

constituent and grounding functions of myth and mythology have risen in the most

distinctly way In this respect firstly the description of myth and mythology is made and

their effects on philosophycal thought are generally presented secondly the effects of

myth and mythology in the thoughts of pre-Platonic philosophers are examined under

favour of particular examples and finally the certain mythical items which arise in Platorsquos

philosophy relatedly to both predecessorsrsquo and his own doctrines also by taking the

advantages of ancient Greek language are put under the scope within this study

As a result of this research process the main conclusion is stated like following The

function of mythology in Platorsquos philosophy is a constituent and characterising one rather

than being an auxilary argument or ordinary expression method just as seen in the

simplest example the ldquometempsychosisrdquo doctrine

Keywords

Plato Pre-Platonic Philosophy Myth Mythology

vii

İCcedilİNDEKİLER

KABUL VE ONAYhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipi

YAYIMLAMA VE FİKRİ MUumlLKİYET HAKLARI BEYANIhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipii

ETİK BEYANhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipiii

TEŞEKKUumlR helliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipiv

OumlZEThelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipv

ABSTRACThelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipvi

İCcedilİNDEKİLERhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipvii

GİRİŞhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip1

1BOumlLUumlM ldquoMİTrdquo VE ldquoMİTOLOJİrdquo TANIMININ İMKAcircNLARI SORUNLARI10

2 BOumlLUumlM ANTİKCcedilAĞrsquoDA μῦθος VE λόγος KAVRAYIŞI helliphelliphelliphelliphelliphelliphellip31

3 BOumlLUumlM PLATONrsquoUN DİYALOGLARINDA MİThelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip46

SONUCcedil PLATONrsquoUN KAYIP KOumlPEĞİhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip89

KAYNAKCcedilAhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip98

EK 1 ORİJİNALLİK RAPORUhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip104

EK 2 ETİK KOMİSYON MUAFİYET FORMUhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip105

1

GİRİŞ

Felseficirc Bir Mitoloji Araştırmasının Gerekliliği Uumlzerine

Yapısalcı antropolojinin buumlyuumlk kuramcısı Leacutevi-Strauss bir yandan mitin bir

illuumlzyon olup insanda evreni anlayabileceği yanılgısına neden olduğunu kabul

ederken bir yandan da modern toplumda mitin yerini ldquotarihrdquoin aldığını ve onunla

aynı işlevi goumlrduumlğuumlnuuml tespit eder (Leacutevi-Strauss 2013 s 51) Bu kendisini

modern bilim paradigmaları ve eleştirmenlerce kuşatılmış hisseden bir

antropoloğun modern tarih anlatısını ldquomitrdquo olarak goumlrduumlğuumlnuuml nispeten naif kabul

edilmesi kolay cuumlmlelerle accedilıklama girişimidir Bununla birlikte Straussrsquoun bu

tercihi en basit deyişle sosyal bilimcilerin son yuumlzyılda karşı karşıya kaldığı bir

anlamlandırma krizine de işaret etmektedir Guumlnuumlmuumlzde sosyal bilimlerin yaygın

kavrayış biccedilimiyle mitten ayırıcı unsurlarını saptamak artık ciddi anlamda

guumlccedilleşmiştir ve Leacutevi-Straussrsquoun mit bağlamında oumlnerdiği bu modern kavrayış

biccedilimi iki duumlnya savaşını takip eden suumlreccedilte 20 yuumlzyılın ikinci yarısında iccediline

en ccedilok da sosyal bilimcilerin duumlştuumlğuuml bir ikilemin sonucu olarak okunmalıdır Tarih

ve felsefe aslında birer mit midir

Bu soruya hiccedil ccedilekinmeksizin ve ldquobilimselrdquo arguumlmanlarla desteklenmiş bir ldquoevetrdquo

cevabı verebilme luumlksuuml kimbilir gelecek yuumlzyılın antropolog ve filozoflarının

payına duumlşer Fakat guumlnuumlmuumlz iccedilin konuşacak olursak duumlşuumlnuumlrler adına boumlyle bir

imkacircndan henuumlz soumlz edemiyoruz Nitekim bu tarz bir girişimin sahibini Leacutevi-

Straussrsquoun ve diğer yapısalcı duumlşuumlnuumlrlerin maruz kaldığından ccedilok daha katı

eleştirilerle karşı karşıya getirmesi olasıdır Her şeyden oumlnce bu tarz bir girişimin

ccedilağımızdaki bilimsel kriterlerle değerlendirilemeyeceğinden soumlz edilebilecektir

Bununla birlikte bu muhtemel olumsuzlukları daha baştan savuşturmak iccedilin

kullanışlı bir youmlntemden de buumlsbuumltuumln mahrum değiliz Leacutevi-Straussrsquoun yukarıda

oumlrneklediğimiz tutumu da bu youmlntemin ilk habercilerindendir Buguumln tarih ve

felsefenin birer mit olduğu iddiasının altından kalkmak guumlccedil olabilir ama ldquotarih ve

felsefe mit midirrdquo sorusunu başaşağı ccedilevirerek zaman kipinde hassas bir

değişikliğe gitmek kulaklara ccedilok daha makul gelebilecek bir cevap sunar Mit bir

zamanlar hem tarih hem de felsefeydi

2

En azından bir zamanlar oumlyleydi geccedilmiş zaman kipini kullanmak zorundayız

Ama iyi tarafından bakmayı deneyerek şunu da soumlyleyebiliyoruz Bir defa ldquotarih

ve felseferdquo dedikten sonra yine geccedilmiş zamanlar iccedilin geccedilerli olmak uumlzere buumltuumln

sosyal bilimlerin ldquomitrdquo olduğunu soumlylememize imkacircn vardır

Soumlzuumlnuuml ettiğimiz tarih ve felsefenin mit olduğu geccedilmiş zamanları kapatan

doumlnem ccediloğu zaman Aristotelesccedili paradigmanın yıkıldığı Newton ccedilağıyla

işaretlenir Bunun oumlncesinde yukarıda geccedilmiş zamanlar diye nitelediğimiz ve

mitik duumlşuumlncenin egemen olduğu doumlneme gelince bilhassa Batı uygarlığı

oumlzelinde kilisenin hem bilim hem de felsefe iccedilin otorite olduğu doumlnemi de iccediline

alan Homerosrsquotan 17 yuumlzyılın başlarına kadar uzanan ccedilok uzun bir suumlreccedilten

bahsetme gerekliliği soumlz konusudur

Bu suumlreccedil iccedilinde mit suumlrekli biccedilim değiştirerek bilimsel tartışmaların politikanın

toplumsal ve guumlndelik hayatın oumlnde gelen belirleyicisi olmuştu Antikccedilağrsquoda

yaşamış bir tarih ve edebiyat okurunda Hesiodosrsquoun yarattığı etkiyle Ortaccedilağrsquoda

yaşamış bir felsefeci tıpccedilı ya da soyluda Tevratrsquoın ilk başlangıca dair

hikacircyelerinin yarattığı etki gerccedileklikle birebir oumlrtuumlştuumlkleri youmlnuumlndeki inanccedil

bakımından aynı olmuştu Bu okurların her ikisi de ldquotarihrdquo ve ldquohakikatrdquo telakkilerini

bir şekilde ellerine tutuşturulan metinlerin etkisiyle belirlemiş ve kendi hayatlarını

ailelerinin ve hatta yurttaşlarının hayatlarını buna goumlre duumlzenleme yoluna

gitmişlerdi

Bilim ccedilağının başlamasıyla birlikte gelişen ve 20 yuumlzyılın başlarına kadar uzanan

suumlreccedilteyse gerek entelektuumlel ccedilevrelerde ve gerekse halk nezdinde mitlere ilişkin

bu algı dramatik bir değişime uğramış goumlruumlnmektedir Bilimsel devrimlerin sarsıcı

etkileri altında ldquomitikrdquo olduğuna karar verilen anlatı ve duumlşuumlnme biccedilimlerine bakış

accedilısı alaşağı olmuş genel anlamda ldquomitrdquo hakkındaki duumlşuumlnceler hızla dışlayıcı

olumsuz bir ccedilehreye buumlruumlnmuumlştuumlr Bu ccedilerccedilevede gelişen modern ldquomitrdquo

kategorisine eski yeni pek ccedilok tarih ve felsefe anlatısı bilimsel kabul teorem ve

aksiyom aynı anda eklenmiştir Her şeyin sudan geldiği Romalıların soyunun bir

kurdun emzirdiği kardeşlerden tuumlrediği ldquobuumltuumlnrdquouumln ay-altı ve ay-uumlstuuml biccediliminde iki

farklı toumlzuuml olduğuhellip hatta yakın doumlnemlerde matematikte yaşanan buumlyuumlk

devrimlerle birlikte uumlccedilgenin iccedil accedilıları toplamının iki dik accedilıya eşit ve asal sayıların

3

sonsuz olduğu gibi pek ccedilok oumlnerme ve yasa İsarsquonın tanrının oğlu olduğu

kabuluumlyle aynı minvalde değerlendirilmeye başlamıştır1 Bununla birlikte ccedilok

geccedilmeden 19 yuumlzyılın sonlarında Newton ccedilağının da her ccedilağ gibi ndashsırf mit

konusunda değil pek ccedilok başka konuda dandash zamanı gelince kapanmak uumlzere

accedilılmış olduğu anlaşılacaktır

Bilhassa 20 yuumlzyılın başlarında Newtoncu paradigmaların her alanda hızlıca

aşınmaya uğramasıyla birlikte tarih boyunca uumlretilmiş ve guumlnuumlmuumlze kadar

ayakta kalmayı başarmış mitlerin ldquosaccedilmalık uydurmardquo2 diye nitelenerek bir

kenara atıldığı doumlnem kapanmaya yuumlz tutmuş ve sosyal bilimciler iccedilin pek ccedilok

araştırma konusunda mitle bilimi aynı başlıklar altında tartışma zorunluluğu

doğmuştur Boumlylece bir suumlre sonra ldquomitolojirdquo sahasındaki araştırmaların sosyal

bilimler iccedilin sağladığı yarar ve kolaylıklar tartışmasız hacircle gelecektir Bu suumlreccedilte

mitik oumlgelerin ve kuumlltlerin yalnızca yazının keşfinden oumlnceki doumlnemler iccedilin değil

aynı zamanda yazının yaygın biccedilimde kullanıldığı buumltuumln doumlnemler iccedilin de farklı

ulus ve uygarlıklar arasındaki sosyal kuumlltuumlrel ekonomik ilişkilerin oumlzguumln birer

vakanuumlvisi olduğu anlaşılacaktır

1 ldquoMitrdquo soumlzcuumlğuumlnuumln popuumller kullanım biccedilimleri hiccedil de hafife alınmayacak bazı kanıtlar sunsa da burada soumlzgelişi Amerikarsquonın Vietnam Savaşırsquondan galip ayrıldığı veya her ayın belli doumlnemlerinde Merkuumlrrsquouumln duumlnya etrafında saat youmlnuumlnde doumlnmeye başladığı gibi ldquomitikrdquo duumlşuumlncelerden soumlz etmeyi gerekli bulmuyoruz Aslında bazı mit araştırmacıları tarafından soumlzcuumlğuumln popuumller anlamına yuumlklenen bu olumsuz iccedilerik eleştirilmiş ve hatta ldquomitrdquo soumlzcuumlğuuml bile reddedilerek kasıtlı biccedilimde mythosrsquoun tercih edildiği olmuştur Boumlyleyken ldquomitrdquoin popuumller anlamlarının buumltuumln pejoratif tarafları bir yana bize goumlre popuumller mitlerin ortaya ccedilıkma biccedilimleriyle ldquomitrdquo diye tanımladığımız kadim metinler ve kuumlltlerin soumlzgelişi goumlkkubbenin Atlasrsquoın sırtında durduğu duumlşuumlncesinin ortaya ccedilıkma biccedilimleri arasındaki ilkece benzerliğin goumlz oumlnuumlnde bulundurulması gerekmektedir 2 Antik Yunan koumlkenli mythos soumlzcuumlğuumlnden tuumlretilen ldquomitrdquo kavramının bu ikisi dışındaki anlamları genellikle sanat uumlretimine atıfladır Bununla beraber kavramın edebiyat tarihindeki seruumlveni yani kurgursquoyu ccedilağrıştıran anlamları tartışmamızın dışında kalmaktadır Fakat hacirclacirc bu bağlamda soumlz etmemiz gereken bazı istisnai durumlar vardır Oumlrneğin Latincenin egemen olduğu yaklaşık bin yıllık suumlreccedilte Batı toplumlarında mythos soumlzcuumlğuumlnuumln uzun bir uykuya dalmış olması buna oumlrnektir Nitekim Latin uygarlıkları antik Yunanların mythos diye adlandırdıkları edebi eserler dışında hiccedilbir şey iccedilin herhangi bir kavrama ihtiyaccedil duymamış gibidir Latinler mythos yerine fabula soumlzcuumlğuumlnuuml tercih etmekle mythosrsquoun Yunan antik ccedilağındaki sanat anlamıyla sınırlanmış bir kavrayış ortaya koyarlar Bu ccedilarpıcı tespiti Von Hendyrsquoe borccedillu olmakla birlikte durumun bizim tartışmamız iccedilin oumlnemine aşağıda değineceğiz Edebiyat sahasına oumlzel olarak son derece ayrıntılı ve faydalı bir tartışma iccedilinse yazarın The Modern Construction of Myth isimli eserine bakılabilir

4

Guumlnuumlmuumlzde karşılaştırmalı mitoloji ccedilalışmalarının sunduğu birtakım verilerin

birkaccedil yuumlzyıldır genel-geccediler kabul edilen bazı tarih kurgularını ldquorestore etmeyirdquo

gerektirecek yeni keşifleri haber vermesi buna oumlrnektir

Buguumln Frazerrsquoin devrim niteliğindeki Altın Dalrsquoının yayımlanmasının uumlzerinden

yuumlz yirmi yılı aşkın bir suumlre geccedilmiştir Schliemannrsquoın Troiarsquoyı keşfi de aşağı yukarı

aynı yaştadır Cornfordrsquoun uzunca bir suumlre sessizliğe mahkum edilen Yunan

felsefesi ccedilalışmaları 1900rsquolerin başına nihayet İyonya bilimselliğinin mitik

iccedileriğinin genel kabuluuml aynı yuumlzyılın ikinci yarısına denk gelir Aşağıda etraflıca

inceleyeceğimiz uumlzere ldquomitrdquo ve ldquomitolojirdquo kavramlarının iccedileriği bu gelişmelerle

birlikte ikinci bir defa yenilenmiş sonuccedil olarak mitik duumlşuumlnce ve anlatıların

bilimsel faaliyetler accedilısından oumlnemi ccedilok daha belirgin hacircle gelmiştir

ldquoMitrdquo kavramının iccedileriğinde meydana gelen bu yenilenmeyi Roumlnesansrsquola birlikte

ldquobilimrdquo ve ldquofelseferdquonin yaşadığı yenilenmeye benzer biccedilimde bir tuumlr eskiye doumlnuumlş

olarak goumlrmek ccedilok daha isabetlidir Ccediluumlnkuuml bunu deyim yerindeyse mitin yeniden

canlanması biccediliminde meydana geldiği iccedilin hemen oumlncesindeki iki yuumlzyılı aşkın

suumlre boyunca gelişen mit yaklaşımlarının antik ve klasik doumlnemde mevcut

yaklaşımla ikame edilmesi biccediliminde oumlzetlemek de muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan

boumlyle bir yenilenme her bir klasik doumlnem yazarının mit kavrayışını buguumlnuumln bakış

accedilısından değil kendi doumlneminde hacirckim olan bakış accedilısından ele alma miti

ldquosıradanrdquo bir Antikccedilağ bireyi gibi anlama zorunluluğunu da beraberinde getirir

Mitleri konu alan bir bilim disiplinine ihtiyaccedil da bu youmlnde şekillenmiştir

Bu disipline ldquomitolojirdquo adı verilmiştir ancak ldquofelseferdquo ve ldquobilimrdquoin koumlkenleri olan

φιλοσοφία ve ἐπιστήμη-τέχνη soumlzcuumlklerinin tarihsel seruumlveninden farklı biccedilimde

ldquomitolojirdquo ile antik Yunanca koumlkleri olan μυθολογία μυθολόγημα veya μυθολογεύω

soumlzcuumlkleri arasında bir anlam oumlrtuumlşmesinden pek de kolay soumlz edilemez

Homerosrsquoun destanlarında da sıklıkla geccedilen bu soumlzcuumlklerin iccedileriği guumlnuumlmuumlzdeki

gibi herhangi bir mit veya hikacircye araştırması bilimine karşılık gelmediği gibi mitin

yalnızca anlatma ve uumlretmeyle ilişkili edimlerine goumlndermede bulunur Bu

nedenle antik Yunancadaki karşılığından epeyi farklı biccedilimde guumlnuumlmuumlz modern

bilimlerinin adlandırılma tarzına uygun olarak ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki -loji ekinin

5

λέγω fiiline nispeten daha uzak ldquobiyolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki -loji ekine ccedilok daha yakın

bir işlev goumlrduumlğuumlnuuml soumlyleyebiliriz

Bununla beraber ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlnuumln guumlnuumlmuumlzdeki anlamıyla antik doumlnemdeki

anlamı arasındaki bu belirgin farkın bizi bir yanılgıya suumlruumlklemesine de izin

vermememiz gerekir Bu yanılgı ccediloğu zaman antik yazarların miti mitolojik bir

yaklaşımla ele almadıkları duumlşuumlncesiyle ortaya ccedilıkar Oysa buumlyuumlk tragedya ozanı

Sophoklesrsquoin Homerosrsquotan esinlenerek baştan yarattığı Kral Oidipousrsquotan

Platonrsquoun Orpheusccedilu anlatılardan esinlenerek baştan yarattığı Lethersquoye kadar

pek ccedilok oumlrnek guumlnuumlmuumlz sosyal bilimlerinde ve sanatlarında ortaya koyulan

mitoloji yaklaşımlarının antik doumlnemdeki varlığını bize accedilık biccedilimde

goumlstermektedir Bir cuumlmleyle oumlzetlemek gerekirse mitolojiye işlevsel yaklaşım

modern doumlnemle sınırlı olmayıp İyonya aydınlanmasından itibaren Antikccedilağrsquoın

neredeyse her doumlneminde kendini goumlstermiştir

Mitin suumlrekli değiştirdiği biccedilimleri ldquoTanrırsquonın maskelerirdquo olarak adlandıran

Campbellrsquoin 1960rsquoların başında yayınladığı bir sınıflandırma mitolojiyi işlevsel

ccedilerccedilevede ccediloumlzuumlmlemeyi amaccedillayan her araştırmacı iccedilin yeterince aydınlatıcı ve

guumlzergacirch belirleyici olması bakımından burada uzun uzun anılmaya değerdir

Yaratıcı Mitolojirsquonin son boumlluumlmlerinden birini oluşturan Yeni Mitolojilere Doğru adlı

yazıya Campbell şu soumlzlerle başlar

Artık eski beş bin yıllık Suumlmer malikanesinin hacirclacirc parccedilaları iccedilimizde bulunan

dağılmış yıkıntılarının oumltesinde ŞİMDİ ve BURDA bulunan taze duumlnyada

ortaya ccedilıkan yeni mitoloji yaklaşımlarına ilişkin bir şeyler soumlylemeye

ccedilalışmanın zamanı geldi (Campbell 1991 s 615)

Bu yazının oumlncesinde yaptığı altı yuumlz sayfayı aşkın ccediloumlzuumlmleme farklı kuumlltuumlrlerden

ccedilok ccedileşitli mitik oumlgeleri birbiriyle karşılaştırarak bunlar arasındaki ilişkiyi irdeler

Oumlnceki uumlccedil cilt de farklı coğraficirc kuumlltuumlrler temelinde yine mitik oumlgelerin

ccediloumlzuumlmlemelerine adanmıştır Bu bakımdan son ciltteki Yeni Mitolojilere Doğru

başlıklı boumlluumlmde yazar bu devasa birikim uumlzerinden konuşmaktadır ve soumlzlerinde

yer yer felsefeye rasyonaliteye theoria alanına ince goumlndermelere de rastlamak

muumlmkuumlnduumlr

6

Mitolojinin Campbell tarafından tespit edilen doumlrt farklı işlevi (function) aynı

zamanda doumlrt farklı yaklaşıma (prospect) karşılık gelmektedir Yazar bunları

sırasıyla metafizik-mistik yaklaşım kozmolojik yaklaşım toplumsal yaklaşım ve

son olarak psikolojik saha (sphere) olarak adlandırır

Metafizik-mistik yaklaşım insanın duumlnyadaki varlığını anlamlandırma ccedilabası

olarak ortaya ccedilıkar Yukarıdaki alıntıda Campbellrsquoin ldquoinsan hayatıyla gerccedileklik

arasındaki bağrdquo olarak andığı işleviyle mit insanın duumlnyadaki varlığının

nedenlerine ve kosmosrsquotaki yerine ilişkin sorularına cevap vermektedir Daha

sonrasında oumlrneğin Schopenhauerrsquoin ldquoher şeyin kendi tarzında buumltuumln duumlnya

olmasırdquo ve Kuzalırsquonın ccedilemberiyle Gnostik İncilrsquodeki İsarsquonın ldquobir parccedila odun yakın

ben oradayımrdquo soumlzlerinin mit tarafından insana cevap olarak sunulan bu aşkın

gizemin farklı maskeleri olarak tanımlandığını goumlruumlruumlz

Metafizik-mistik yaklaşımın uumlstuumlne kurulacak biccedilimde kozmolojik yaklaşımın

nihai amacı buumltuumlnluumlkluuml bir evren imgesi ortaya koymaktır Campbell bu yaklaşımı

accedilıklarken keşifler ccedilağının ilk doumlnemlerindeki bazı bilim adamlarının evren

imgesine ccedilok isabetli goumlndermeler yaparak bunlarla mit arasında mevcut ccedilok

ccedilarpıcı ortaklıkları serimler Oumlrneğin Kolombrsquoun zihnindeki ldquoCennetrdquo kavramı

evrende gerccedilek bir yere (Araf Dağırsquonın doruğuna) karşılık gelmekteydi ve bunun

esinleyicisi Dantersquoden başkası değildi Aquinas ise aynı cennetin bu duumlnyada

olduğunu goumlstermeye ccedilalışarak şoumlyle diyordu ldquoCennetin bulunduğu yer aşılması

imkacircnsız dağların denizlerin veya sıcak bir uumllkenin oumltesinde insan yerleşimden

ayrılmış olmalı ki topografyacılar yazılarında o yerden soumlz etmiyorlarrdquo3 Ama

Campbellrsquoin kozmolojik işlevle alakalı en ccedilarpıcı tespiti herhalde şudur

ldquoPlatonrsquoun idea adını verdiği birccedilok şey buguumln bizim iccedilin batıl inanccediltırrdquo4 Kolombrsquou

takiben Kopernicus Newton Kant vs ile devam eden bilimsel devrimler

suumlreciyle deney alanındaki mikro-kozmosla deney alanını aşan makro-kozmos

3 Krş Summa Theologica I102Art1 İnsanın ikameti uumlzerine cennet nerededir (Aquinas 1920 ss760-61) 4 Campbell bu duumlşuumlnceyi Ananda K Coomaraswayrsquodan oumlduumlnccedil alarak kendi mitoloji incelemesinin en isabetli yerinde metafizik-mistik işlev tartışmasında savunuyor (The Christian and Oriental or True Philosophy of Art (Londra Luzac and Company ss 32-33)) Burada dikkat ccedilekilen nokta tıpkı az oumlncesinde bahsi geccedilen Kolomb Aquinas Augustinus vs gibi Platonrsquoun da logos temelli duumlşuumlnen bir ldquobilimrdquo figuumlruuml olmasıdır

7

arasındaki irtibatı sağlayan mitin uumlstuumlnluumlğuuml sarsılmış olur (Campbell 1991 s

617 vd)

Mitolojinin hassasiyetle tespit edilen bu doumlrt işlevi arasında ilk ikisinin uumlzerine

kurulan uumlccediluumlncuuml yaklaşım olarak toplumsal işlev Campbell tarafından Nietzscheci

bir perspektifle Nietzschersquonin felseficirc devrimine kadar suumlregelen tarih doumlneminin

bir tasviri gibidir Toplumsal işlev kurulu duumlzenin geccedilerliliği ve korunmasını

garanti altına almaya doumlnuumlktuumlr (Campbell 1991 s 627) Campbell herhangi bir

karşılaştırmaya girmemiş olmakla beraber toplumsal mitoloji yaklaşımını

Nietzschersquonin suumlruuml (herd) kavramı etrafında inşa etmesi bize goumlre Platonrsquoa

nispetle geliştirilmiş bir mit konumlandırmasının sonucudur

Oumlzellikle modern doumlnemde Batı felsefesiyle alakalı ccediloumlzuumlmleme akıl yuumlruumltme ve

spekuumllasyonlar ccediloğunlukla Platonrsquoa goumlre veya Platonrsquoa karşı yapıldığı iccedilin aynı

geleneğin sınırları iccedilinde ortaya koyulacak bir mitoloji araştırmasının da Platonrsquola

şu veya bu şekilde ilişkili olması kaccedilınılmazdır Bu Platonrsquoun felsefesinin tek

başına Batı felsefesinin genel olarak fenomenlerle arasındaki irtibatını

karakterize etmesinden ileri gelir Hacircliyle mit ve mitoloji de felsefi bir araştırmanın

nesnesi olduğu durumlarda ele alınıp irdelenecekleri ilk mecra Platonrsquodur

Bundan kastımız Platonrsquodan sonra gelişen ve yayılma imkacircnı bulan felsefe

geleneklerinin kendi doumlnemlerindeki mitik oumlgelerle bağını Platonculuğun mit ve

mitolojiyle bağına benzer biccedilimde kurmuş olduklarıdır

Bu ccedilalışmada ccedilizdiğimiz ccedilerccedileve dahilinde bir filozof olarak Platonrsquoun mit ve

mitolojiyle bağı Campbellrsquoin doumlrt işlev sınıflandırması temelinde ilk olarak

buumltuumlnluumlkluuml bir evren imgesi ortaya koymayı amaccedil edinen kozmolojik yaklaşımda

ve ikinci olarak da toplumsal yaklaşımda goumlruumlnuumlr hacircle gelmektedir Platonrsquoun

felsefesini inşa eden kurucu oumlgelerden5 yola ccedilıkarak ondaki bu mitoloji

5 Bunların başında hiccedil şuumlphesiz insanın oumlzuumlnuuml teşkil eden oumlluumlmsuumlz ruh gelmektedir Yazılı Yunan kuumlltuumlr duumlnyasında ilk defa Platonrsquoda karşılaştığımız bu ruh varolma tarzı bakımından Platonrsquoun ontoloji ve kozmoloji duumlşuumlncesinin temelini teşkil ederken iyiye-koumltuumlye youmlnelmenin karar vericisi ve kurtuluş veya cezanın nesnesi olmak bakımındansa Platonrsquoun etik-politik duumlşuumlncesi iccedilin elverişli zemini meydana getirmiştir Başka bir deyişle Platonrsquodaki anamnesis oumlğretisi bilgi-varlık goumlruumlşuumlnuumln temeliyken ruhun oumlte duumlnya yolculuğu oumlğretisi (bilgi ve varlık goumlruumlşuumlyle birlikte aynı zamanda) etik-politik goumlruumlşuumlnuumln temelidir ve bu temellerin her ikisi de asıl koumlkenini Yunan kuumlltuumlr duumlnyasında diğer oumlrneklerine yalnızca soumlzluuml ezoterik geleneklerde rastladığımız oumlluumlmsuumlz bir ruh duumlşuumlncesinde bulur Ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuuml olan bu ortak koumlken Platonrsquoun sistemindeki buumltuumln

8

yaklaşımları arasında herhangi bir oumlncelik-sonralık ilişkisi belirlemek pek

muumlmkuumln goumlruumlnmese bile aynı kurucu oumlgelerin kuumlltuumlrel koumlkenlerine doğru

yapılacak her araştırmanın bizi onun felsefesinin gayrıresmicirc kaynaklarına bir

adım daha yaklaştıracağından kuşku yoktur

Bu ccedilalışmada Platonrsquoun yapıtlarındaki mitik oumlgelerin yalnızca belli bir kısmını

mercek altına alabilmiş olmamız ccedilalışmanın hacmi goumlz oumlnuumlnde bulundurularak

hoş goumlruumllmelidir Nitekim Platonrsquodaki mitik oumlgelerin tamamını bizim izlediğimiz

youmlntemle irdeleyecek bir ccedilalışmanın belli bir sayfa hatta cilt sayısıyla

sınırlandırılması pek muumlmkuumln goumlruumlnmemektedir Oumlte yandan diyaloglardaki mitik

oumlgeleri birbiri ardına serimlemek her birinin uumlstlendiği roluuml ve işlevi soumlzluumlkccediluuml bir

yaklaşımla ortaya koymak muumlmkuumlnduumlr ki mevcut literatuumlrde bu konuda

başvurulabilecek pek ccedilok kaynaktan ve değerli incelemeden soumlz edilebilir Bizim

burada irdeleyeceğimiz mitleri belirlerken goumlzettiğimiz oumllccediluumlt ortaya koyduğumuz

iddialar iccedilin ne eksik ne fazla alabildiğine isabetli bir oumlrneklem oluşturmaya

doumlnuumlktuumlr Bu itibarla soumlzgelişi Timaiosrsquota soumlzuuml edilen ldquoevrenin ruhurdquo goumlruumlşuumlnuuml

ele alırken herhangi bir vesileyle Deukalionrsquoa değinmekle aynı hikacircyenin

Kritiasrsquotaki pasajlarına değinmek zorunda olmadığımız kanaatine varmışsak

okurun anlayış ve tecessuumlsuumlne sığındığımızdandır Yine soumlzgelişi Artemis

Gyges uumlccedil işlevli ruh yaklaşımı yine uumlccedil işlevli devlet duumlzeni ve hatta genel

anlamıyla Orfik oumlgeler bahsinde de pekacirclacirc soumlz edebiliriz

Bu ccedilalışmayla şimdilik yalnıza pey akccedilesini oumldemiş olmayı umduğumuz

ccediloumlzuumlmlemelerin nihai amacı6 Platonrsquoun ontolojik epistemolojik ve etik

doktrinlerini kurarken birincil hareket noktası ve temellendirme aracı olarak

mitolojiye başvurduğunu ortaya koymaktır Buna goumlre mitolojinin Campbellrsquoin

sınıflandırmasına goumlre kozmolojik ve toplumsal işlevleri Platonrsquoun daima el

altında bulundurduğu sıklıkla başvurduğu işlevler arasındadır

oumlgeleri birbiriyle aynı oumlncelik seviyesine taşır ve her biri bir diğerine mecbur duumlğuumlmlerden oluşan bir oumlruumlntuuml meydana getirir 6 Nitekim Platonrsquoun mit ve mitolojiyle bağını ilgilendiren bir iddia yukarıdaki satırlarda da ortaya koyduğumuz gibi buumltuumln Batı felsefesi iccedilin kuşatıcı bir iddiadır Takdir edilecektir ki bu durum buradaki ccediloumlzuumlmlemelerin Platonrsquodan ilham alan buumltuumln felsefi ndashve hatta dinindash geleneklere de uygulanması gerekliliğini doğurur Bu bakımdan Platonrsquoda mitolojinin işlevini araştıran birkaccedil tez ccedilalışmasının ileriye doumlnuumlk yeni araştırmaların hızlandırıcısı olması umulur

9

Son tahlilde sırasıyla mitik duumlşuumlnmenin mitin ve nihayet mitolojinin olgulara

dayalı araştırma sahaları olan tarih ve arkeolojide olduğu kadar olgulardan

bağımsız bir araştırma sahası olan felsefede de oumlnemli bir yer işgal ettiği gerccedileği

karşımızda belirmiştir Bu gerccedileğin ndashen azından elinizdeki ccedilalışmanın ccedilizmeye

ccedilalıştığı ccedilerccedileve iccedilindendash modern mitoloji araştırmalarının okuma katmanını

belirlemesi guumlnuumlmuumlze ulaşan antik metinlerinse bu sistemin ağırlık merkezini

ifade etmesi umulur Ve umulur ki boumlylece felsefenin ve pek ccedilok sosyal bilim

sahasının mitolojiye kopmaz bağlarla bağlı olduğu daha anlaşılır hacircle gelecektir

Buradan ccedilıkarılabilecek son oumlnermeye gelince belki şudur Mitolojisiz bir Platonrsquou

anlamak en az Platonrsquosuz bir felsefe tarihini anlamak kadar guumlccediltuumlr

10

1 BOumlLUumlM

ldquoMİTrdquo VE ldquoMİTOLOJİrdquo TANIMININ İMKAcircNLARI SORUNLARI

Bir bilim disiplini olarak mitoloji araştırma nesnesi ve yaklaşım tarzlarına

dayanarak farklı biccedilimlerde tanımlanmaya elverişlidir Kavrama farklı

bağlamlarda yuumlklenen muhtelif iccedilerikler nedeniyle ccedilok tanımlı olması da tabiidir

Bununla birlikte metinlere doğrudan başlık olarak seccedililmesi ccedilok eskilere gitmese

de ldquomitolojirdquonin modern doumlnemde ortaya ccedilıkmış ve gelenekten yoksun bir

algılanışı olduğunu soumlylemek muumlmkuumln değildir Her şeyden oumlnce Homeros

kuumllliyatı dahil olmak uumlzere birccedilok antik metinde hem kendisi olarak hem de

tuumlrevleri biccediliminde karşımıza ccedilıkan ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuuml Yunan Antikccedilağrsquoını baştan

sona kat etmiş ve doumlnem yazarlarının guumlndeminde en az buguumlnuumln yazarlarındaki

kadar geniş bir yer tutmuştur Oumlte yandan ldquomitolojirdquonin Antikccedilağrsquodaki birbirinden

farklı anlamları ne kadar accedilık ve anlaşılırsa modern ccedilağdaki anlamlarının da o

derecede belirsiz bir soumlzcuumlk olması genel bir tanımını yapmayı ccedilok daha guumlccedil

hacircle getirir Ccedilağımızda ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki bu bulanıklığın birtakım

sebeplerinden kabaca soumlz ettik ancak bu sebeplere de kaynaklık teşkil eden asıl

sebep ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlnuumln koumlkuuml olan ldquomitrdquo kavramını tanımlamakta karşılaşılan

guumlccedilluumlklerdir Buumltuumln bu guumlccedilluumlkler nedeniyle ldquomitolojirdquo iccedilin tanım yapma girişimleri

ccediloğu zaman kısmicirc bir soumlzluumlk karşılığı vermekten oumlteye gidememiştir

Vernant mitin tanımını yaparken soumlzuumln daha başında onun Batı geleneğinin bir

keşfi olduğunu iddia etmekle birlikte bir ansiklopedist accedilıklığında hareket

etmekten kaccedilınır Bu ihtiyatlı tutumunun gerisinde modern doumlnemde μῦθοςrsquoun

tek anlamlı algılanışına karşılık λόγοςrsquoun ccedilok anlamlı algılanışı yatar Bir Antikccedilağ

dili iccedilin modern ccedilağda hazırlanmış soumlzluumlklerin hiccedilbir zaman ccediloumlzuumlme

kavuşturamayacağı bu problem Vernantrsquoı mitin kuşbakışı goumlruumlnuumlmuumlnuuml muumlmkuumln

olduğunca geniş tutmaya zorlamış goumlruumlnmektedir Nitekim miti diğer kuumlltuumlrel ve

felseficirc oumlğelerden ayıran kendine oumlzguuml bir anlamından soumlz etmek yerine ldquomit

olmayanlarrdquo diye adlandırdığı gerccedilek-dışı ve akıl-dışı olmak uumlzere iki kavramın

karşısına sırayla yerleştirerek tarif etme yolunu tutar (Vernant 2017b 233)

11

Burada soumlzuuml edilen ldquogerccedilekrdquo ve ldquoakılcırdquo kategorilerinin Yunancadaki logosrsquoun

soumlzluumlk maddesinde iccedilerildiği duumlşuumlnuumlluumlrse Vernantrsquoın buumltuumln ccedilabalarına rağmen

kısmicirc kalan bu mit tanımının MOuml 7 yuumlzyılda İyonyarsquoda doğup Yunan

coğrafyasına yayılan λόγοςlsquoun modern algılanışından doğan bir μῦθος kavramına

karşılık geldiği soumlylenebilir

Boumlyleyken gerek λόγοςlsquoun ve gerekse μῦθοςrsquoun MOuml 7 yuumlzyıl ve oumlncesindeki

kullanımlarına bakıldığında iki kavram arasında iccedilerik bakımından herhangi bir

gerilim ya da karşıtlık bulunmadığını goumlrmek zor değildir Daha şaşırtıcı olansa

iki soumlzcuumlğuumln hem Homeros ve hem de Hesiodos metinlerinde kimi zaman

birbirleri yerine kullanılabilmiş olmasıdır Sonuccedil olarak bu durum bizi daha ccedilok

Burnet gibi araştırmacıların goumlruumlşleri iccedilin bir temsil olarak seccediltiğimiz Vernantrsquoı

aşarak daha geniş kapsamlı bir mit tanımı yapmaya zorlar7

Guumlnuumlmuumlzde ldquomitolojirdquo diye adlandırdığımız disiplininin gelişimindeki en kritik

noktalarda goumlruumlşlerine başvurabileceğimiz başlıca duumlşuumlnuumlrlerden biri olan Mircea

Eliade miti ndashher ne kadar o da Vernant gibi yalnızca bir ldquotanımlama girişiminderdquo

bulunduğunu soumlylese dendash tarihin belli bir doumlnemine oumlzguuml ldquokarşıtrdquo kavramlarından

değil bizzat kendisinden hareketle tanımlama yolunu tercih eder Eliadersquonin

tutumu miti ldquomasalrdquo veya ldquouydurmardquo anlamlarına atıfta bulunan iccedileriklerden

arındırmanın yanında onun sırf kutsal olanla ilişkili bir kavranışını da beraberinde

getirmiştir Fakat kuumlltuumlrel bir oumlğe olarak mitin karşılıklarının Eliadersquonin tarifinden

hareketle ccedilok daha isabetli ve kapsamlı bir ccedilerccedileveye oturduğu inkacircr edilemez

Bu her şeyden oumlnce mitin herhangi bir dolayıma başvurmadan doğrudan

kendisini tanımlama girişimidir Bizzat yazarın ldquoen kapsayıcı ve muumlkemmele

yakınrdquo diye nitelediği tanım şoumlyledir

Mit kutsal bir oumlykuumlyuuml anlatır en eski zamanda ldquobaşlangıccediltakirdquo masallara oumlzguuml zamanda olup bitmiş bir olayı anlatır Bir başka deyişle mit Doğauumlstuuml

7 Vernantrsquoın sıkı bir Burnet takipccedilisi olduğunu pek ccedilok tartışmasından ve referans tercihinden anlamak muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan Burnet eski Yunan duumlşuumlnuumlrleri konusunda soumlzuumlnuuml ettiğimiz logos-mitos goumlruumlşuumlnuumln en buumlyuumlk temsilcisi olarak ele alınabilir Burnetrsquoın okuru başta Early Greek Philosophy (1890) olmak uumlzere neredeyse buumltuumln yapıtlarında İyonyarsquoda doğan ldquoYunan mucizesirdquonin accedilık savunusuyla karşı karşıya kalır Bu ccedilalışmamızda soumlz konusu goumlruumlşuumln temsilcisi olarak Vernantrsquoı seccedilmemizin başlıca nedeni Burnetrsquoin herhangi bir mit-mitoloji tartışmasına girmeksizin Yunan bilimselliğini slogan duumlzeyinde savunmuş olmasıdır Boumlyleyken Vernantrsquoın ccedilok değerli incelemeleri doğrudan mit ve mitolojinin felsefeyle ilişkisini konu almakla kalmaz aynı zamanda Burnetrsquoa goumlre ccedilok daha tafsilatlı ve kuramsal bir metot izler

12

Varlıkların başarıları sayesinde ister eksiksiz olarak buumltuumln gerccedileklik yani Kozmos olsun isterse onun yalnızca bir parccedilası (soumlzgelimi bir ada bir bitki tuumlruuml bir insan davranışı bir kurum) olsun bir gerccedilekliğin nasıl yaşama geccediltiğini dile getirir Demek ki mit her zaman bir ldquoyaratılışrdquoın oumlykuumlsuumlduumlr Bir şeyin nasıl yaratıldığını nasıl var olmaya başladığını anlatır (Eliade 2014 17)

Anlaşılacağı uumlzere Eliadersquoye goumlre mitin buumltuumlnuumlyle kutsal oluşu onun gerccedilekliğini

de zorunlu hacircle getirir Vernantrsquoın yaptığı ve bir ccedileşit ldquogerccedilek-dışırdquolığa vardırdığı

tanımlamanın aksine Eliadersquonin tanımında kadim mitlerle modern bilimsel

duumlşuumlnce arasındaki ilişkinin değil herhangi bir ccedilağdaki herhangi bir toplulukla o

toplulukccedila yaratılan mit arasındaki ilişkinin tasvir edildiğine dikkat edilmelidir İki

duumlşuumlnuumlruumln mit oumlzelinde ldquogerccedileklikrdquo kategorisine yuumlkledikleri anlamlar arasındaki

fark bu şekilde anlaşılır hacircle gelebilir Ccediluumlnkuuml modern ccedilağda mite gerccedileklikle

oumlrtuumlşmesi noktasında nasıl bir anlam yuumlklenirse yuumlklensin Antikccedilağ

toplumlarındaki mit-gerccedileklik ilişkisine dair algı hiccedilbir şekilde değişmeyecektir

Sonuccedil olarak ldquomitrdquo ve ldquomitik duumlşuumlncerdquo iccedilin Eliadersquonin oumlnerdiği bu tanımın her

durumda geccedilerli evrensel bir arayışın sonucu olduğunu ve bu arayışın onu daha

genel-geccediler bir tanım hacircline getirdiğini soumlyleyebiliriz

Eliade kurduğu bu mit ve gerccedileklik ilişkisinden hareket ederek ilkel toplumlardan

oumlrnekler verir ccedilişe oturma biccedilimlerinden tahıl pişirme usullerine varıncaya kadar

birccedilok guumlnluumlk rutinin kaynağının ldquodoğauumlstuuml varlıkrdquola insan arasında beliren bir

oumlrnek alma ilişkisi olduğunu ortaya koyar (Eliade 2014 18-19) Oumlte yandan mitin

ne olduğunu Eliadersquoye soran bir okurun zihninde hayli kritik bir soru işaretinin

belirmesi de ihtimal dahilindedir Onun mit iccedilin oumlnerdiği bu tanımlamanın bizi

aslında bir din tanımına yaklaştırıp yaklaştırmadığı

Bu kritik sorunun cevabı olumludur Ancak bu cevap mit ve din arasındaki

ayrımın hiccedil de belirgin olmadığı olamayacağı gerccedileğiyle yan yana koyulmalıdır

Boumlylelikle anlaşılacaktır ki buumltuumln oumlrnekleriyle mit ve din arasındaki bu iccedil iccedile ve

hatta birbirleri olma durumu mitle gerccedileklik arasında bizim benimsediğimiz ilişki

bakımından herhangi bir sorun teşkil etmek şoumlyle dursun bu ilişkiyi destekleyen

birccedilok arguumlmanı daha baştan sunacak zenginliktedir Gerccedilekte dinin hassasiyetle

kurgulanmış ve ilişkilendirilmiş mitlerden oluşan sistemli bir derleme olması bile

13

onu hiccedilbir tartışmaya girmeden ldquomitrdquo başlığı altına koyabilmek iccedilin tek başına

yeterlidir

Bununla beraber mit doğauumlstuuml-kutsal oumlğeler barındırsın ya da barındırmasın bir

tasvir ve aktarım aracı olarak duumlşuumlnuumllduumlğuuml suumlrece doğa fenomenleriyle veya

tarihsel gerccedileklikle daima oumlrtuumlşme iccedilinde karşımıza ccedilıkacaktır Oumlrneğin iki farklı

miti iccediliccedile geccedilmiş bulduğumuz Buumlyuumlk İskenderrsquoin Gordion duumlğuumlmuumlnuuml kılıcıyla

boumllduumlğuuml hikacircye tarihte gerccedilekleşmiş bir olaylar silsilesini aktardığı şuumlpheli

olmakla birlikte bir komutan ve huumlkuumlmdar olarak İskenderrsquoin benimsediği askeri

youmlntemi etkileyici bir tarzda tasvir etmektedir İskender belki de o duumlğuumlmuuml hiccedil

goumlrmuumlş değildi hatta o duumlğuumlmuumln varlığı bile tartışma konusu olabilir Ama

İskenderrsquoin zekacircsından ccedilok kılıcının guumlcuumlne guumlvenen ve bu guumlveni hiccedil de boşa

ccedilıkmamış bir devlet adamı olduğu kuşkusuzdur

Din ve mit arasındaki ilişkiyi Eliadersquonin ldquokozmik dinrdquo kavramının seyrinde accedilıkccedila

goumlsterdiği gibi tek tek mitlerden sistemli bir dine geccediliş olarak da goumlrebiliriz

ldquoKozmik dinrdquo tezini şu şekilde oumlzetlemek muumlmkuumlnduumlr Neolitik devrimle birlikte

doğada baştan verili olmayan bir beslenme kaynağı olarak tarım uumlruumlnuuml zaman

algısıyla ve zaman birimlerinin tanımıyla ilgili yeni sistemler yaratma zorunluluğu

doğurur Ccediluumlnkuuml av hayvanlarının aksine toprağı ekip biccedilme yoluyla elde edilen

tahıl ve meyvelerin hangi mevsimde nasıl davranacakları hangi şekli alacakları

bir kelimeyle ne zaman tuumlketilebilir hacircle gelecekleri dakik biccedilimde bellidir ve

şansa bırakılamaz İlk ccediliftccedili toplumların bu periyotları yani guumlnuumln yanısıra ay ve

mevsim birimlerini tespit etmesi artık zorunludur Bunun sonucunda ilk tarım

toplumlarında doumlnguumlsel bir zaman kavrayışı gelişmeye başlamıştır Boumlylece

Eliadersquonin ldquokozmik dinrdquo adını verdiği inanma biccedilimi doğanın suumlrekli

yenilenmesinden oluş ve bozuluşu periyodik biccedilimde tekrarlamasından ileri

gelen esasında doğanın taklidine dayanan bir mitik rituumleller toplamını ifade eder

Bu rituumleller arasında herhangi bir meyvenin başlangıccedil hikacircyesindeki bir cinayeti

yeniden canlandırmak gibi birtakım anımsama senaryoları vardır ve bu tekil

senaryoların şu veya bu şekilde bir araya gelmesi dinlerin oluşması iccedilin elverişli

zemini hazırlamıştır

14

Bazı durumlarda bu arkaik senaryolar yeni dinsel yaratımların doğmasını sağlayacaktır (Eleusis Yunan-Doğu mysteriaları) (hellip) Tarım kuumlltuumlrleri ldquokozmik dinrdquo adı verilebilecek olguyu geliştirir ccediluumlnkuuml dinsel etkinlik merkezicirc gizemin etrafında yoğunlaşmıştır Duumlnyanın duumlzenli aralıklarla yenilenmesi (Eliade 2012 s 55)

Aşağıda etraflıca değineceğimiz uumlzere bizim iccedilin asıl muumlhim nokta şudur

Eliadersquonin mit ve gerccedileklik kurgusu mitin oumlncelikle insan zihnindeki ve nihayet

toplumdaki ndashbunun bir kabile veya klan olması da pekacirclacirc muumlmkuumlnduumlrndash iş goumlrme

biccedilimine Vernantrsquoa kıyasla ccedilok daha genelgeccediler mitin kendisini temele alan bir

tarzda ışık tutmaktadır

Antikccedilağrsquodaki mit ve gerccedileklik kavrayışını modern ccedilağın bilim paradigmalarından

ve tarihsel yargılarından arındırarak anlamamız başka tuumlrluuml muumlmkuumln

goumlruumlnmemektedir Eliadersquonin tespitine ek olarak diyebiliriz ki mit Antikccedilağrsquoda

yaşayan birey iccedilin aktardığı olayların doğauumlstuuml veya hayatın olağan akışına

aykırı olmasına bakılmaksızın her durumda gerccedilekti Bazı durumlarda

gerccedileklikle hiccedilbir biccedilimde oumlrtuumlşmediği bilinse bile bireylerin her birinin bilincinde

ve nihayet topluluğun kolektif bilincinde gerccedilek gibi işliyordu Buna karşılık bazı

durumlarda tam anlamıyla gerccedilekti ama dahil olduğu kurgusal buumltuumlnde

gerccedileklikle oumlrtuumlşmeyi şu veya bu şekilde reddederek bir ldquomitrdquo olduğunu suumlrekli

hatırlatıyordu

Bu durumun mitin tanımında baştan verili olan bir ldquoparadoksrdquo gibi nitelenmesi de

muumlmkuumlnduumlr Mitin olgulara dayanan bir gerccedilekliğinden soumlz edilemez baştan

sona doğru olduğu soumlylenemez bir kelimeyle mit bize gerccedileklerden soumlz etmez

Buna rağmen gerccedilekliğin de oumltesine geccedilen bir guumlce sahiptir ve varlığını da tam

olarak bu guumlce borccedilludur (Dowden 1992 s 2)

Campbellrsquoin bu guumlccedilten anladığı mit vasıtasıyla gerccedileklik ve insan hayatı arasında

kurulan bağdır Yazar mitin modern anlamını hikacircye anlatıcılığıyla bir tutarken

hikacircyelerin gerccedileklikle okur arasındaki uyumu sağladığını duumlşuumlnmektedir Bu

lsquohikacircyersquoden yalnızca miti değil aynı zamanda modern romanları da anlamak

gerekmektedir Nitekim Campbell soumlzuumlnuumln devamında Buddharsquodan Platonrsquodan

15

Yunan anlatılarından vs soumlz etmenin yanında Thomas Mannrsquoın Tonio Kroumlgerrsquoini

de bu lsquohikacircyersquoye bir oumlrnek olarak goumlsterir

Campbellrsquoin oumlrneğinden hareketle denebilir ki okur aslında hikacircyenin gerccedileklikle

tarihsel olgularla birebir oumlrtuumlşmediğinden haberdar olsa da mitle arasında

kurduğu bağ tıpkı Dowdenrsquoin dediği gibi gerccedilekliği ve doğruluk kriterlerini aşacak

guumlccediltedir

Son tahlilde en azından antik doumlnem mitleri iccedilin soumlylenebilecekleri şu şekilde

oumlzetleyebiliriz Her bir doğa evren vs goumlzlemi uumlzerine soumlylenen mit daima

fenomenin başlangıcına ilk nedenlerine ilişkin soruları aydınlatıyor ve birbirine

eklenen hikacircyelerle birlikte buumlyuumlk (ccediloğu durumda adına ldquodinrdquo denilen) bir mitler

oumlrguumlsuuml ortaya ccedilıkıyordu Bu oumlrguuml sayesinde bireylerin etrafındaki sosyal kuumlltuumlrel

ve guumlndelik buumltuumln gerccedileklik eksiksiz biccedilimde yeniden inşa edilmekteydi

11 Mit ve mitolojiyi logos bağlamında tanımlama girişimleri

Bu noktada birini Vernantrsquola diğerini Eliadersquoyle oumlrneklediğimiz iki modern ldquomitrdquo

kavrayışı arasında yapacağımız tercihin nedenlerinin daha anlaşılır olması adına

İyonya logosrsquou bağlamındaki mit tartışmasını derinleştirmek gerekmektedir

Vernantrsquoın kuşkucu bir bakışla soumlylenirse ldquoYunan mucizesirdquo fikrinin oumlrtuumlk bir

savunmasına hasredilmiş gibi goumlruumlnen Les origines de la penseacutee grecque

(Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları) adlı uumlnluuml kitabı karşılaştırmalı mitolojinin

kurucusu sayılan Georges Dumeacutezil editoumlrluumlğuumlndeki ldquoMythes et Religionsrdquo (mitler

ve dinler) başlıklı seri dahilinde 1962 yılında yayınlanmıştır8 Bununla birlikte

oumlzellikle felsefe bağlamında bir mit araştırması guumlndeme geldiğinde yaygın kabul

goumlren bu ldquomucizerdquo yaklaşımının tarihi Vernantrsquotan en az bir yuumlzyıl daha geriye

uumlnluuml Fransız duumlşuumlnuumlr Ernest Renanrsquoa gider ldquoYunan mucizesirdquo kavramını

literatuumlre kazandıran kişi bizzat Renanrsquodır Renan Avrupalı aydın ve duumlşuumlnuumlrler

8 Eserin Tuumlrkccedileye Huumlsen Portakal tarafından yapılan ccedilevirisinde ccedilevirmenin oumlnsoumlzuumlnuumln başlığı muhtemelen kitabın adından ziyade iccedileriğine atıfla Yunan Mucizesinin Kaynaklarırsquodır (Cem Yayınları 2017)

16

uumlzerinde buumlyuumlk etkiye sahip bir tarihccedili ve filolog olması bir yana Roumlnesansrsquoın

hemen ardından antik Yunanrsquoa duyulan ilgiyi sistemli bir ideolojiye doumlnuumlştuumlrmuumlş

olan sosyal bilimcidir

Renan gibi bazı Avrupalı duumlşuumlnuumlrlerin el birliğiyle inşa ettiği Hellenist atmosferde

mitin İyonyarsquoda doğup Atinarsquoda olgunlaştığı bilinen Batı rasyonelliğinin yani

logosrsquoun karşısına koyulması ve boumlylelikle kısmicirc bir zeminde tanımlanması

geleneksel hacircle gelmiştir En iyimser bir şekilde ifade edilirse Yunan

duumlşuumlnuumlrlerinin mitik duumlşuumlnmeyi aşmak konusunda goumlsterdikleri soumlylenen

mucizevi başarı inancı Renancı mucize yaklaşımından hareketle veya bu

yaklaşıma paralel gelişme imkacircnı bulmuştur

Alabildiğine lirik bir uumlslupla yazdığı bir anı yazısından Ernest Renanrsquoın Atinarsquodaki

Akropolisrsquoe ziyareti sonrasında şaşırtıcı bir hızla Kuduumls hayranlığından Atina

hayranlığına suumlruumlklenmesi ve bunun neticesinde ortaya ccedilıkan Atina-Kuduumls

tezinin izlerini takip etmek muumlmkuumlnduumlr Yazar Akropolisrsquote Yakarış adlı bu

yazısında 1865 yılındaki Atina gezisinden oumlnceki ruh hacirclini şu soumlzlerle dile getirir

O ana kadar yeryuumlzuumlnde muumlkemmelliğin hiccedil var olmadığını duumlşuumlnmuumlş muumlkemmelliğe ancak ucundan kıyısından yaklaşan şeylerin şurada burada tesaduumlfen goumlruumlnuumlr olabileceğine inanmıştım Yahudi halkının goumlzuumlmde yeri her zaman başka olan İsarsquoya ve Hristiyanlığa da yol goumlsteren muumlstesna yazgısına rağmen soumlzde mucizelere olan inancımı da yitireli ccedilok zaman olmuştu (Renan 1897 s 38)

Renan sonraki doumlnemlerde buumlyuumlk tartışmaların odağına yerleşecek ldquoYunan

mucizesirdquo fikrinin doğmasından hemen oumlnceki ruh hacirclini bu cuumlmlelerle tasvir

ederken kapılacağı yeni ruh hacirclinden buumlsbuumltuumln habersiz olduğunu ve hatta boumlyle

bir beklenti veya umudunun hiccedil kalmadığını goumlstermek ister gibidir Belki de eski

ruh hacirclinin boumlylesine coşkulu bir tasvirini yaparken az sonrasında daha coşkulu

biccedilimde tasvir edeceği yeni ruh hacirclini bir kelimeyle ldquomucizerdquo duumlşuumlncesini ccedilok

daha buumlyuumlleyici hacircle getirmeyi ummaktadır Kısacası bu bir hazırlıktır ve hazırlığı

yapılan değişimin goumlrkemine layık oumllccedilekte olması gerekmektedir Buumltuumln mucize

ve dogmalardan kurtulmuş fakat Tevrat ve Kuduumls hayranlığını henuumlz yitirmemiş

ldquorasyonelrdquo bir duumlşuumlnuumlr Atinarsquodaki atmosferi soluduktan sonra yeryuumlzuumlnde

ldquorasyonelrdquo bir mucizenin ndashbir defalığına bile olsandash meydana geldiğine iman

edecek Akropolisrsquoteki o mucizevicirc saatlerin ardından antik Yunan uygarlığında

17

ortaya ccedilıkan aydınlanmayı sadece Batı duumlnyasının değil buumltuumln medeniyetlerin

yol goumlstericisi olarak savunmaya karar verecektir Nitekim yukarıdaki cuumlmlelerin

devamı şoumlyledir

Ama o anda birdenbire Yahudi Mucizesinin hemen yanıbaşında Yunan Mucizesi kendini goumlsterdi Bir defaya mahsus olabilecek daha oumlnce hiccedil kimsenin goumlrmediği bundan sonra da hiccedil kimsenin goumlremeyeceği fakat etkileri ebediyen suumlrecek bir olaydı bu guumlzelliğin hiccedilbir yerel ya da millicirc lekeyle kirlenmemiş

oumlluumlmsuumlz bir hacircli (Renan 1897 s 38)

Goumlruumllduumlğuuml gibi yazarın zihninde tasavvuru oumlnceden mevcut bir mucize daha

guumlccedilluuml ve goumlrkemli bir başka mucize tarafından bozguna uğratılmış safdışı

edilmiştir Bu cuumlmleleri okumakla rasyonellik iddiasını elden bırakmaksızın

İsarsquonın mucizesine tanık olduğunu soumlyleyen ve bunu insanlara anlatmayı ldquokutsalrdquo

bir oumldev telakki eden Aziz Paulusrsquou okumak arasında yarattıkları hisler

bakımından bir fark yoktur Nitekim goumlzardı edilmemelidir ki Yukarıdaki

cuumlmlelerin yazarı Renan 19 yuumlzyılda Fransarsquoda Monteignersquoden iki Voltairersquoden

bir yuumlzyıl sonra yaşamış saygın bir filozoftu Montesquieu ve Comtersquou

bilmekteydi Nietzschersquonin ccedilağdaşıydı uumlstelik bilimsel anlamda guumlvenini de

kazanmıştı (krş Nietzsche 1967 39-8)

Akropolisrsquote Yakarışrsquoın bu cuumlmleleri doğa ve evren konularında anlama yetisinin

yalnızca ratio kısmını kullanma iddiasındaki Avrupalı bir duumlşuumlnuumlruumln rasyonel

temellendirmesini yapmaktan aciz kaldığı bununla birlikte azizlerine ve

peygamberlerine kulak vermekten bitkin duumlştuumlğuuml bir mitten kısmen de olsa

vazgeccedilerek rasyonel temellendirilmesi kolay modern bilimler ve felsefenin

ccedilağdaş youmlnuumlnuuml de Roumlnesansrsquotan itibaren tayin etmiş bir başka mite sarıldığı anın

kayıtları olarak okunmalıdır Kuduumlsrsquote yakarışın yerini Akropolisrsquote yakarışın

alması uumlstelik bu yakarışın yerel ve ulusal kaygılardan arınarak ndashyazarın kendi

metaforuna goumlre Pentelikon mermeri antik Yunan heykeltıraşları tarafından

lekesiz bir işccedililikle işlenmiştirndash evrensel bir ccedilehreye buumlruumlnmesi bir mitten başka

bir mite sıccedilrayış suumlrecini goumlzlerimizin oumlnuumlnde anbean canlandırmaktadır

Bunun yanında belli bir felseficirc tavrın tarihsel arka planını yansıtabilmek adına

zorunlu olarak değinmekten başka oumlzel bir Renan tartışmasından uzak kalmak

iccedilin yeterince nedenimiz vardır Oumlncelikle kabul etmek gerekir ki felsefenin kendi

18

oumlzel alanında inşa edilmek istenen herhangi bir logos-mitos ilişkisi Renanrsquoın ve

meseleye aynı perspektiften bakan yazarların şahsicirc veya ideolojik duumlşuumlncesine

hiccedilbir karşı arguumlman borccedillu değildir En genel bir oumlrnekle İyonya biliminin ortaya

ccedilıkışıyla kavramsallaşan μῦθοςrsquotan buumlsbuumltuumln arınmış bir felsefeyi konu alan bir

ccedilalışma hatta boumlyle bir felsefenin buumltuumln imkacircn ve ihtimallerini reddeden bir tez

bile araştırmacısını Renanrsquoın şahsicirc antik Yunan kavrayışıyla karşı karşıya

getirmese gerektir ldquoYunan mucizesirdquo boumlyle bir tez iccedilin olsa olsa dolaylı bir durak

olabilir burada bizim yaptığımız da budur Kaldı ki boumlylesine geniş kapsamlı bir

araştırmanın verimli ufuklarını Yunan mucizesi gibi romantik bir yaklaşımı inkacircr

ccedilabasına indirgemek hiccedil de makul olmaz Sonuccedil itibariyle boumlyle bir ccedilalışmada

Yunan mucizesini savunanların romantik fikirleriyle değil ilk Yunan filozofları

hakkındaki belli birtakım iddialarıyla hesaplaşmak gerekmektedir

Bu zorunlu karşılaşmayı oumlnceden kestirmenin kolaylığı da kabul edilsin Bir eski

Yunan felsefe tarihi araştırması olmasından oumltuumlruuml başlangıcını Homerik-Hesiodik

ccedilağla işaretlemek durumunda olduğumuz bu ccedilalışmada Renan bahsinde kem

kuumlm etmeden ortaya koyabileceğimiz yegacircne itiraz İyonya bilimi ve felsefesinin

uumlruumlnuuml olan eski Yunan entelektuumlel tipinin tamamıyla rasyonel bir duumlşuumlnuumlşte

olduğuna dair fantastik iddiayla muhataptır Aynı zamanda bu entelektuumlel tipinin

duumlşuumlncesinin buumltuumlnuumlyle kendisinden menkul birdenbire ortaya ccedilıktığı youmlnuumlnde

ccedilok daha fantastik bir iddiayla da muhataptır Mucizeci antik Yunan kavrayışını

yukarıdaki paragraflarda yeterince oumlzetlemiş olarak bu kavrayışa itirazımızı da

aşağıda birkaccedil paragrafla oumlzetleyeceğiz

12 Antik Yunan duumlşuumlncesinin mitik koumlkenleri hakkında tartışmalar

Ccedilalışmamızın başlığı accedilısından hayli yerinde bir giriş olarak ldquoYunan mucizesirdquonin

felseficirc youmlnuumlne yapılan itirazların ccediloğu Platonrsquoa atfedilen Epinomisrsquoteki şu

cuumlmleden hareket eder ldquoŞunu soumlylemeye hakkımız var [λάβωμεν] Hellenler

barbarlardan aldıkları her şeyi daha iyi bir sonuca vardırırlarrdquo (987d-e)

19

Epinomisrsquoin yazarının şayet Platon değilse bile bu cuumlmleyi Yasalarrsquoın en

başından itibaren aklıbaşındalığı temsil eden karakter olan Atinalı Yabancırsquoya

soumlyletecek kadar Akademiarsquoya sadık bir Platon tilmizi veya takipccedilisi olduğuna

kuşku yoktur Bu nedenle otantikliği en tartışmalı diyaloglardan biri olması bizim

accedilımızdan sorun teşkil etmez nihayet Atinalı Yabancırsquonın bu cuumlmleyle Platonrsquoun

sağlığındaki Akademiarsquonın goumlruumlşuumlnuuml temsil ettiğini biliyoruz

Atinalı Yabancırsquonın bu cuumlmlesinin taşıdığı anlam bakımından bizim ccedilağımızdaki

kavranışıyla 5 yuumlzyıl Atinarsquosındaki kavranışı arasında buumlyuumlk fark vardır ve bu

farkı hesaba katmak antik Yunanrsquoa duyulan sevgi ve saygının tarih boyunca

uğradığı değişimi anlamamıza yardımcıdır Cuumlmlede geccedilen λάβωμεν fiilinden

hareketle Atinalının boumlyle buumlyuumlk bir iddiada bulunma hakkını saklı tutma

ccedilabasına bakılırsa Atinarsquoda o doumlnemde etkin olan bazı grupların itirazlarıyla

karşılaşma hazırlığı soumlz konusudur Bu gruplar belki antik Mısır bilgelerine

hayranlık duyan Yunan duumlşuumlnuumlrlerinden belki de Frig veya başka bir Anadolu

medeniyetine goumlnuumll vermiş şair ve yazarlardan meydana geliyordu bunu

bilemiyoruz Fakat Atinalı Yabancı Giritli ve Spartalı arkadaşlarına λάβωμεν

(sahip ccedilıkıyoruz elimizde tutuyoruz) diye seslenirken iddiasını bu ccedilevrelerin

saldırılarına karşı guumlvenceye almanın peşindedir Kısacası bu cuumlmle 5 yuumlzyıl

Atinarsquosında yaşayan Hellen bilincine sahip ve yuumlreği Hellen sevgisiyle dolu her

entelektuumlele hitap eden antik bir ldquoHellenciliğinrdquo en naif ifadesidir

Bununla birlikte evvela Roumlnesans ve ardından modern doumlnemde yaygınlaşan

yeni bir Hellenizmin etkisiyle bu cuumlmleden anlaşılan her şey tepetaklak olmuş

cuumlmleye olumsuz bir iccedilerik yuumlklenmiş ve bu itibarla lsquoYunan mucizesirsquo tezine arka

ccedilıkan yazarlar tarafından hep goumlrmezden gelinmiştir Bu tutumun arka planında

antik Yunanrsquoın bilim ve felsefe devriminin yine Yunan koumlkenli olduğuna bu

devrimde herhangi bir başka ulus veya uygarlığın katkısının bulunmadığına dair

peşin huumlkuumlm yatar Epinomis cuumlmlesindeki ldquodevraldığı mirası artıran daha iyi

sonuccedillara vardıran Hellenrdquo vurgusuna rağmen

Bu konuda Jaegerrsquoin ccedilok faydalı ccediloumlzuumlmlemeler iccedileren İlk Yunan Filozoflarında

Tanrı Duumlşuumlncesi adlı eseri muumlhim bir yanlış yorumlamayı da goumlzler oumlnuumlne serer

Buna goumlre ldquodoğardquo (Natur) ve ldquodoğa filozoflarırdquo (Naturphilosophen) ifadesi ndashki bu

20

adlandırmanın Antikccedilağrsquodaki sahibi Aristotelesrsquotirndash bizim ccedilağımızda ldquohatalı bir

modernizasyonrdquoa uğratılmıştır Ccediluumlnkuuml φύσιςrsquoin koumlkuuml olan φάναιrsquoın anlamı

buumlyuumlme oluşmadır ve ldquodoğardquo biccediliminde ccedilevirdiğimiz soumlzcuumlk aslında ldquokoumlken

gelişmerdquo benzeri bizim ccedilağımızda anlaşılması imkacircnsız bir Yunan kavrayışına

karşılık gelir Jaegerrsquoe goumlre φύσις eski Yunanlardaki ldquosoyutrdquo kavrayışlardan

(Abstraktbildungen) biriydi (Jaeger 2011 s 40)

Jaegerrsquoin tercih ettiği bu ldquosoyutrdquo soumlzcuumlğuumlnuumln tam olarak ne demeye geldiğini

anlamak guumlccedil goumlruumlnebilir Bununla birlikte Jaeger ldquomitikrdquo duumlşuumlnme biccedilimlerinin her

tuumlrluumlsuumlnden bağımsız anlamaya oumlzen goumlsterdiği Miletoslu doğa filozoflarının

guumlnuumlmuumlzde anlaşıldığı biccedilimiyle birer materyalist olmadıklarını kanıtlama

ccedilabasından da geri durmaz Nitekim aynı yazıda γένεσιςrsquoi de bu minvalde

değerlendirdikten hemen sonra Homerosrsquoun Ὠκεανόςrsquou ile Thalesrsquoin ὕδωρrsquou

arasında doğruluğunun tartışmaya accedilık kalmasını bilinccedilli olarak goumlze alır gibi

kesin bir sınır belirlemeye girişir buna goumlre Thales ldquoherşeyin sudan geldiği

youmlnuumlndeki sezgisini (Erkenntnis)rdquo herhangi bir mitik veya alegorik ifadeye

başvurmadan dile getirmiştir Ccediluumlnkuuml Thalesrsquoin suyu Homerosrsquounkinin aksine

goumlzle goumlruumlluumlr duumlnyanın ndashduyulur alanınndash bir parccedilasıdır

Bununla birlikte ilerleyen satırlarda Thalesrsquoin bu oumlğretisinin onu buguumln

ldquometafizikccedilirdquo ve ldquoteologrdquo olarak nitelediğimiz duumlşuumlnuumlrlerle aynı başlık altına

koyacağını da kabul edecektir Buna mecburdur ccediluumlnkuuml παντᾷ πλήρη θεῶν

(DK11a22) ifadesinin yakamızı bırakması başka tuumlrluuml muumlmkuumln olmaz

İyonyalı doğa duumlşuumlnuumlrleri mitik koumlkenlerden etkilenmiş olmakla beraber onların

buumltuumln mitik inanışlara olumlu baktıkları veya bu duumlşuumlnme biccedilimini buumlsbuumltuumln

benimsedikleri elbette iddia edilemez Mitlere karşı mesafeli tutumları her şeyden

oumlnce logosrsquoun dayattığı bir zorunluluktu

Jaeger de İyonyalıların bu tavrını logos lehine yorumlar ama bu yorumu

temellendirmek adına az oumlncekinde olduğu gibi yine Homerosrsquola İyonya

arasındaki nicel bir farka başvurmak zorunda kalır Thalesrsquoin ὕδωρrsquou Homerosrsquoun

Ὠκεανόςrsquounun aksine kosmosrsquoun her yerini dolduran θεοίrsquodur Jaegerrsquoin

21

duumlşuumlncesine goumlre bu fark Thalesrsquoin oumlğretisini bir mit olmaktan kurtarmaya

muktedirdir

Anaksimenes iccedilin bu tartışmalar Thalesrsquole ccedilok benzer olmakla beraber mesele

Anaksimandros olduğunda İyonya bilimselliğinin bize miras bıraktığı ve bu ccedilağda

ccediloumlzuumllmesi en guumlccedil en buumlyuumlk soru işaretiyle karşı karşıyayızdır Su veya hava gibi

duyulur alandaki en temel oumlgelerden birini seccedilmek yerine ἀπείρων gibi muğlak

tartışmaya accedilık bir ldquoşeyirdquo ἀρχή olarak belirleyen Anaksimandros (Simplikios

Phys 2413 DK12a9) Aristotelesrsquoin kendisine yakıştırdığı ldquodoğa filozofurdquo

unvanını boşa ccedilıkarırcasına logosrsquoun ve deney-goumlzlem alanının oumltesine geccedilen

bir oumlnerme ortaya koymuştur

Jaegerrsquoin Thales bahsinde ldquoErkenntnisrdquo diye adlandırdığı θεοί yaklaşımının

Anaksimandrosrsquotaki bir karşılığı da bu olsa gerektir Yine φύσιςrsquoin Aristoteles iccedilin

de bir ldquosoyutrdquo kavrama karşılık geldiği Jaegerrsquoin tezini doğrular biccedilimde

Anaksimandrosrsquoa bu unvanı rahatlıkla yakıştırabilmesinden anlaşılabilir Oumlte

yandan teredduumltsuumlz diyebiliriz ki ἀπείρων ilk defa Anaksimandrosrsquota karşımıza

ccedilıktığına goumlre onu eski bir mit veya alegorik anlatıyla ilişkilendirmek olanaklı

değildir Bu durumda antik doumlnemdeki mit kavrayışını araştırırken bu oumlğretinin

bize katkısı hangi bağlamda ve tam olarak ne olabilir

Kendisi başlıbaşına bir belirsizlik olan bu kavramın izini guumlnuumlmuumlze kalan bir tek

fragmanın yardımıyla suumlrmenin zorluğu hatta imkacircnsızlığı tartışmasızdır Fakat

yine de bu konuda buumlsbuumltuumln ccedilaresiz olduğumuz soumlylenemez İlk felsefe tarihccedilisi

dolayısıyla aynı zamanda Platon oumlncesi filozoflar iccedilin ilk başvuru kaynağımız olan

Aristotelesrsquoin onlara dair kavrayışına bu noktada bir defa daha koşulsuz

guumlvenmemiz gerekecektir Kavramın tartışmamıza hangi bağlamda dahil

edilebileceğine ilişkin sorumuzu cevaplamak iccedilin Fizikrsquoteki ldquosonsuzrdquo başlığı altıda

geccedilen şu berrak cuumlmle tek başına yeterlidir

Sonsuzluk tanrısal (θεῖον) bir şey de olsa gerek ccediluumlnkuuml Anaksimandros ile ccediloğu doğabilimcisinin dediği gibi oumlluumlmsuumlz ortadan kalkmayan bir şey (Aristoteles 2012 203b14)

Bu soumlzler yalnızca İyonya doğa duumlşuumlnuumlrlerinin değil aynı zamanda Aristotelesrsquoin

doumlnemine kadar gelen suumlreccedilte buumltuumln Antikccedilağ bilginlerinin Miletos arkhersquosine

22

ilişkin algısını resmetmesi bakımından bizim iccedilin oumlnemlidir Bunun yanında

Thalesrsquoin πλήρη θεῶν doğası Aristotelesrsquoin bu cuumlmlesiyle yan yana

okunduğunda anlamı daha belirgin hacircle gelmektedir

Cornford Anaksimandrosrsquoun ἀπείρων oumlğretisiyle kadim mitik duumlşuumlnce arasında

organik bir bağ kurarken Parmenidesccedili Moira oumlğretisinden hareket etmesinin

yanında başlıca guumlvencesi Aristotelesrsquoin Fizikrsquote aktardığı Eleatik bir ifadeydi

ldquoHer şeyi ccedilepeccedilevre sarıp her şeyi youmlnetiyorrdquo (Fizik 203b12) Bu cuumlmledeki

περιέχω ve κυβερνάω fiillerinden Cornford İyonya devrimiyle mitik tanrıların

ldquoortadan kaybolmasınınrdquo ardından geride kalan tanrısal ruh toumlzuumlrsquonuuml anlar

ccedilepeccedilevre saran ve youmlneten şey yani soumlz konusu toumlz doğrudan doğruya

φύσιςrsquotir (Cornford 1912 s 146) Boumlylece Jaegerrsquode ifadesini bulduğumuz antik

Yunan doğa kavrayışının ldquosoyutrdquo youmlnuuml Cornfordrsquoun ccediloumlzuumlmlemesinde ifadesini

daha accedilık biccedilimde bulur Cornford bu φύσις kavrayışını ldquosoyutrdquo diye nitelemek

yerine doğrudan doğruya ldquomitikrdquo sıfatını kullanır

Sonuccedil olarak fragmanlar ve tanıklıklar ἀρχήrsquonin tanrısal başka bir deyişle aşkın

olana goumlnderen youmlnuumlnuuml aydınlatarak İyonyarsquoda yalnızca bilimsel duumlşuumlncenin

değil aynı zamanda yeni bir theologiarsquonın da ortaya ccedilıktığını goumlstermektedir

Genel olarak bu ldquomucizevicircrdquo bilimselliğin mitik oumlzelliklere de sahip olup olmadığı

konusunda Cornfordrsquoun araştırmaları fevkalade yol goumlstericidir

Jaegerrsquoin felsefeyi bilhassa İyonya oumlzelinde mitten ayırma girişiminin

oumlluumlmsuumlzluumlğe ek olarak ldquosonradan meydana gelmemişrdquo bir kelimeyle ezeli bir

tanrısallık kavrayışı uumlzerinde temellendirildiğini goumlzden kaccedilırmamak gerekir Bu

keşif ccedilarpıcı olmasına ccedilarpıcıdır fakat yine de Miletosrsquou olgunlaşmış bir

rasyonellikle bağdaştırmak iccedilin yetersiz olduğu kuşkusuzdur Miletosrsquota ortaya

ccedilıkan yeni ldquotanrısal varlıkrdquo herhangi bir biccedilimde doğmamıştı ve zamanlar uumlstuumlyduuml

ancak yine de mitik duumlşuumlnmenin uumlruumlnuumlyduuml ve bu yolla yapılan devrim eski bir

theogoniarsquonın karşısına yeni bir theologiarsquonın koyulmasından ibaretti

Jaeger soumlzuumlnuuml ettiğimiz iddiayı dile getirirken şunları yazar

ἀπείρων goumlrduumlğuumlmuumlz uumlzere aynı zamanda hiccedil meydana gelmemiş bir

şeydir Bu buumltuumln şeylerin koumlkenindeki ilk ilke kavramına bilhassa uygun bir

oumlzelliktir Mitsel duumlşuumlncede tanrıların en temel ayırt edici oumlzelliği insanlar

23

gibi oumlluumlmluuml olmamalarıdır buna karşılık başka bakımlardan insan kılığında

temsil edilirler Rasyonel duumlşuumlnce ise her şey iccedilin kendisinin koumlkeni

olmayan bir koumlken arayarak oumlluumlmsuumlz ve tanrısal bir varlık fikrine varmıştır

(Jaeger 2011 s 50)

Bu rasyonel duumlşuumlnce İyonyarsquoda doğan felsefedir Buradaki rasyonelrsquoin ratiorsquosu

elbette İyonya logosrsquouydu Jaegerrsquoin İyonyalılar konusunda goumlzardı ettiği mitik

yaklaşım da zaten bu rasyonel duumlşuumlnceyle ulaşılan tanrısal varlık fikri olup

Cornfordrsquoun tespit ettiği ldquotanrısal ruh toumlzuumlrdquonden başka bir şey de değildir Uumlstelik

yalnızca Miletos arkhersquosiyle sınırlı kalmayacak buumltuumln antik Yunan tarihi boyunca

suumlruumlp gidecektir

Sonuccedil olarak Thalesrsquoin ὕδωρ oumlğretisindeki her şeyin tanrılarla dolu olduğu

oumlnermesinin Thales veya ondan oumlncekiler tarafından yapılmış deney-goumlzlem

sonucunda ortaya ccedilıkması beklenemez Bu tanrısallık Thalesrsquoin suyun kendi

başına davranan ve neye doğru ldquooluşuprdquo neyden doğru ldquobozulacağınardquo karar

veren bir ἀρχή olduğu fikrinden hareketle ifade ettiği mitik bir ccediloumlzuumlm denemesidir

Thales bu savında duyuların nesnesi olamayacak boyutlardaki başka bir deyişle

var olduğu bilinen değil var olduğuna inanılan minik su taneciklerine yuumlklenmiş

bir tanrısal guumlccedilten soumlz etmektedir Anaksimandrosrsquoun ἀπείρωνrsquou ve goumlkleri

Pythagorasrsquoın sayıları ve kozmik muumlziği Anaksagorasrsquoın νοῦςrsquou gibi antik Yunan

doğacılarının birccedilok oumlğretisi iccedilin de bu durumdan soumlz edebiliriz Oumlzellikle antik

Yunan filozoflarının ldquokozmolojirdquo kabul edilen ve fakat ldquokozmogonirdquo niteliğini henuumlz

buumltuumlnuumlyle yitirmemiş kosmos kavrayışlarında mitik yaklaşım apaccedilık goumlruumlnuumlr

Dahası aşağıdaki boumlluumlmlerde değineceğimiz gibi bu duruma en fazla oumlrneğin

goumlruumllebileceği yer İyonyalı seleflerinden en az iki yuumlzyıl sonra Atinarsquoda yaşamış

olan Platonrsquoun kosmos oumlğretisidir

Tartışmanın odağında olduğu soumlylenebilse de Thalesrsquoin veya ilk doğa

filozoflarından herhangi birinin guumlnuumlmuumlz insanına ccedilok şaşırtıcı goumlruumlnen ve ccediloğu

zaman modern anlamda ldquobilimselrdquo diye nitelendirilen herhangi bir kozmik

oumlnermesinin İyonya aydınlanmasından yuumlzyıllar oumlnce Suumlmerrsquode Mısırrsquoda

Tevratrsquota veya başka bir mitik kaynakta geccediliyor olması felsefe-mit ilişkisini ele

alma tarzımızı değiştirmez Aksine kaynağını ilk olarak Cornfordrsquoda bulduğumuz

bu tespit İyonyarsquoya atfedilen olgunlaşmış rasyonelliğe karşı bir oumlnerme

24

huumlkmuumlndedir Fakat bize goumlre mesele ilk Yunan filozoflarının beslendikleri

kaynak her ne olursa olsun duumlşuumlncelerinin hacirclacirc mitik olmasıdır Gerek İyonya

duumlşuumlnuumlrleri ve gerekse Homeros Hesiodos ve Babilli Mısırlı mit anlatıcıları

tarafından soumlylenmiş doğa-evren oumlğretileri mitik duumlşuumlnmenin birer uumlruumlnuumlduumlr

Antik Mezopotamyarsquodaki herhangi bir goumlkbilim fikriyle Anaksimenesrsquoteki goumlkler

kuramının modern bilimsel kriterlere uzaklığı birebir aynıdır Her ikisinde de belli

başlı duumlşuumlnce ve oumlğretiler aynı şablonlar uumlzerine kurulu olup her ikisi de benzer

biccedilimde gelişen hadiselerden soumlz ederler

Bu benzerliği ortaya koymak iccedilin Cornfordrsquoun 1912rsquode ve oumlluumlmuumlnden sonra

1952rsquode yayınlanan iki başyapıtında olduğu gibi ilk Yunan duumlşuumlnuumlrlerinin Suumlmer

veya Mısırrsquodan aldıkları esinleri motifleri bir bir sayıp doumlkmek de şart değildir

Kesin olan şudur 7 yuumlzyılda İyonyarsquoda başlayan ve ileriki boumlluumlmlerde

inceleyeceğimiz uumlzere Platonrsquoda olgunluğa erişen bu mitik-bilimsel ve mitik-felseficirc

yaklaşım bilim tarihinde Kopernik devrimine ve felsefe tarihinde Nietzschersquoye

kadar kesintisiz suumlrecektir Oumlte yandan antik Yunan duumlşuumlncesinin Mezopotamya

koumlkenli olup olmadığına dair tartışmaların iddia sahiplerine 20 yuumlzyılın ilk yarısı

boyunca deyim yerindeyse ağır bedeller oumldettiğine kısaca da olsa değinmek

gerekir

13 ldquoYunan Mucizesirdquonin belirleyiciliği Burnet-Cornford oumlrneği

Yukarıda mit hakkındaki tanımlarını karşılaştırdığımız iki isimden Eliade mit ve

dinler tarihccedilisi Vernant ise antropolog ve eski Yunan tarihccedilisidir Vernantrsquoın 1962

tarihli ilk kitabının başlığı Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynaklarırsquoydı ve benzer biccedilimde

ondan tam elli yıl oumlnce 1912rsquode yayınlanan bir başka kitabın Cornfordrsquoun From

Religion To Philosophy adlı eserinin alt başlığı da A Study in the Origins of

Western Speculationrsquodu Cornfordrsquoun bu kitapta incelediği temel mesele

Vernantrsquoınkiyle birebir aynı goumlruumlnmektedir Hatta oumlluumlmuumlnden sonra 1952 yılında

Cambridgersquode Principium Sapientiae başlığıyla basılan eserinin alt başlığı

25

Vernantrsquoınkiyle neredeyse aynı biccedilimde The Origins of Greek Philosophical

Thoughtrsquotur

Şuumlphesiz gerek Vernant ve gerekse Cornford antik Yunan tarihi felsefesi ve

mitolojisi konularında Avruparsquonın en buumlyuumlk otoriteleri arasındadırlar

Ccedilalışmalarında benzer veya aynı temalara eğilmiş olmaları da bu bakımdan ccedilok

doğaldır Ancak aralarında yalnızca benzerlikten soumlz edemeyiz son derece

belirgin birtakım farklar da soumlz konusudur Uumlstelik bizim iddiamızı doğrudan

ilgilendiren fark elli yıllık bir zaman aralığından ccedilok daha goumlruumlnuumlr ve ccedilok daha

oumlnemlidir İki felsefe tarihccedilisi ilk Yunan filozoflarındaki duumlşuumlncenin koumlkenleri

konusunda birbirleriyle taban tabana zıt duumlşuumlncelere sahiptirler

Sırf mit tanımlaması hakkında soumlylediklerimizin ışığında bile duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde

Vernantrsquoın bu konudaki tavrını tahmin etmek zor değildir Buna karşılık Cornford

Principium Sapientiaersquode Hesiodosrsquoun titan savaşları anlatısını uzun uzun

alıntılayarak yorumladıktan sonra buumlyuumlk bir suumlrpriz yaparak Hesiodosrsquoun Asya

ve Babilrsquodeki koumlkenleri hakkındaki tezini bir anda karşımıza ccedilıkarıverir (Cornford

1952 s 220) Cornfordrsquoun iddiasına goumlre her iki kitabında da ilk Yunan

filozoflarının kuumlltuumlrel ortamını ve esinlerini hazırlamış olduğunu accedilık biccedilimde iddia

edeceği buumlyuumlk ozan Hesiodosrsquoun meşhur titanlar savaşının asıl kaynağı Asyalı

Hitit-Hurricirc uygarlıkları uumlzerinden Yunan kuumlltuumlr duumlnyasına girmiş olan Babilli

Marduk-Tiamat mitidir

Bize Burnet ve Cornford arasında bir karşılaştırma yapmanın bu mesele iccedilin ne

denli accedilıklayıcı olduğunu oumlğreten George Thomson Yunan felsefesinin ortaya

ccedilıkış aşamalarını incelediği kitabı İlk Filozoflarrsquoda Asya-Babil ccedilıkışını buumlyuumlk bir

başarı olarak selamlarken daha sonrasında bunun Cornfordun başına gelenlerin

başlıca sebebi olduğunu oumlfkeyle bağırmaktan da geri durmaz Uumlstelik Thomsonrsquoa

goumlre Cornfordrsquoun oumlmruuml yetse uzun yıllar goumlrmezden gelinerek

ldquocezalandırılmasınardquo neden olan bu tez Asya-Babilrsquole sınırlı kalmayacak Hint ve

Ccedilinrsquoe de uzanacaktı

Enuma Elishrsquoi Hesiodosrsquoun Theogoniarsquosını ve ilk Yunan filozoflarını

duumlşuumlnce tarihindeki devamlı suumlrecin belirli aşamaları olarak ortaya

ccedilıkarmak Cornfordrsquoun başarısıydı (hellip) Bitirmeden bıraktığı Principium

26

Sapientiae adlı yapıtının sonuccedillarından araştırmalarını Platonculuğun

daha iccedillerine doğru değil daha uzağa Hint ve Ccedilin felsefelerine goumltuumlrmek

niyetinde olduğu accedilıkccedila anlaşılmaktadır (Thomson 1997 s 180)

Bu Yunan mucizesi fikriyle paralel gelişen ve oumlzguumlnluumlk konusunu tartışmaya bile

tahammuumllsuumlz Hellen kavrayışına karşı accedilılan bir bayraktı ve daha oumlnce de

soumlylediğimiz gibi Thomsonrsquoun analizinden anlaşıldığına goumlre Cornfordrsquoun

yapıtlarına Batı duumlnyası tarafından uygulanan bir ambargoyla sonuccedillanmıştı

Thomson yukarıdaki cuumlmlelerin devamında Cornfordrsquou bir başka Yunan felsefesi

uzmanı olan Burnetrsquola karşılaştırırken şunları yazar

hellip onun (Cornfordrsquoun) yapıtlarını akademik ccedilevrelerde etkisi ccedilok daha

buumlyuumlk olmuş bir rakibininkiyle karşılaştırmakla başlayayım işe Cornfordrsquoun

From Religion to Philosophy adlı yapıtı da 1912 yılında yayımlanmış

olmasına karşın buguumlne kadar (1955) bir daha basılmadı Burnetrsquoın Early

Greek Philosophyrsquosi ilk kez 1892rsquode yayımlandı ikinci baskısı 1908rsquode

uumlccediluumlncuumlsuuml 1920rsquode ccedilıktı Aynı yazarın Greek Philosophy from Thales to

Plato adlı yapıtı 1914rsquode yayımlandı ve birccedilok kez yeniden basıldı Bu

kitapta Cornfordrsquoun yapıtına hiccedil değinilmemektedir (Thomson 1997 s

182)

Thomsonrsquoın oumlfkesi bununla bitmez Burnetrsquoın hışmına bizzat uğradığı

durumlardan da oumlrnek verir Dikkat edilmelidir ki burada Cornfordrsquoun ve bizzat

kendisinin Burnet karşısında maruz kaldıkları zorluğu okurla paylaşmasındaki

asıl amaccedil Yunan felseficirc duumlşuumlncesinin mitik koumlkenlerini ortaya ccedilıkarmanın veya

bu gibi ihtimallerden soumlz etmenin Avruparsquodaki akademi ccedilevrelerinde yarattığı

hoşnutsuzluğu goumlzler oumlnuumlne sermektir

Cornfordrsquoun tarihte binlerce yıl geriye giderek uumlstelik felsefe ve tarihle sınırlı

kalmayıp farklı disiplinlerin verilerinden de yoğun biccedilimde yararlanarak ortaya

koyduğu titiz koumlken araştırmasına karşılık Burnet Greek Philosophy from Thales

to Platorsquoda Babil Mısır Hint felsefesinden soumlz etmenin gereksizliği duumlşuumlncesini

ccedilekinmeden ifade etmekte Uzakdoğu felsefesinden bahsetmeye ise hiccedil ihtiyaccedil

bile duymamaktadır Ama herhalde bu duumlşuumlncesinin ccedilekirdeğini meydana getiren

ve onu boumlyle davranmaya zorlayan ilke yine Thomson tarafından aynı metinde

aktarılan 1920 tarihli şu soumlzleriyle net biccedilimde ortaya ccedilıkmaktadır

hellip ldquobilim duumlnya uumlzerinde Yunan tarzında duumlşuumlnmektirrdquo demek onun yeterli

bir tanımıdır İşte bunun iccedilindir ki bilim Yunanistan etkisi altına girmiş olan

27

halklar dışında hiccedilbir yerde hiccedilbir zaman var olmamıştır (akt Thomson

1997 s 183)

Oumlte yandan hiccedil şaşırtıcı olmamakla birlikte tıpkı Thomsonrsquoun yukarıda Burnet

iccedilin soumlylediği gibi Vernantrsquoın Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları adlı 1962 tarihli

kitabında da Cornfordrsquoun ne 1912 tarihli From Religion to Philosophyrsquosinin ne de

1952 tarihli Principiumrsquounun adı geccediler O tarihlerde ccediloktan muumlteveffa olmuş

yazarın kendi adı bile hiccedilbir vesileyle anılmaz

Vernantrsquoın Cornfordrsquou anmasına son derece ilginccediltir ama 1965rsquote yayınlanan bir

kitabında bizzat yaptığı yeni bir Cornford-Burnet karşılaştırmasında rastlarız Bu

Eski Yunanrsquoda Mit ve Duumlşuumlnce adlı kitabın Arkaik Yunanistanrsquoda Pozitivist

Duumlşuumlncenin Oluşumu başlıklı boumlluumlmuumlduumlr

Tıpkı on yıl oumlncesinde yayınlanmış Thomsonrsquoa ait karşılaştırmada olduğu gibi

Vernantrsquoın yaptığı karşılaştırmada da esas mesele ldquoYunan mucizesirdquo

tartışmasıdır Ancak bu defa hiccedil beklenmedik biccedilimde daha ilk sayfadan itibaren

Yunan mucizesine karşı mesafeli hatta eleştirel tavırdaki bir Vernantrsquola

karşılaşırız Dahası yazının accedilılış cuumlmlesi şoumlyledir ldquoRasyonel duumlşuumlnce guumlya

resmi bir kimlik belgesine sahiptirrdquo Vernantrsquoa goumlre bu kimlik belgesinde ldquoguumlyardquo

rasyonel duumlşuumlncenin doğum yeri olarak İyonya adı geccedilmektedir Yazar ilk

sayfada Yunan mucizesi fikrinin ortaya ccedilıkışını resmettikten sonra onun ne

olduğunu şu soumlzlerle accedilıklar

Yunan ldquomucizesirdquonin anlamı şudur İyonya filozoflarının duumlşuumlncesinde

zamanlar uumlstuuml bir akıl yuumlruumltme peyda olmuş Boumlylelikle logosrsquoun ortaya

ccedilıkışı tarihin akışında sıradışı bir suumlreksizliğe neden olmuş Bunların

sonucunda felsefe geccedilmişi olmaksızın duumlnyaya gelen ve sırtında

geccedilmişten yuumlkuuml olmayan bir yolcu gibi goumlruumllmuumlş herhangi bir seleften ve

bağlantıdan bağımsız mutlak bir başlangıccedil gibi alınmıştır (Vernant 2006

s 371)

Elbette bu cuumlmlelerin hepsinin başına bu ccedilok ccedilarpıcı ldquoguumlyardquo kelimesini koyabiliriz

ve hiccedilbir okur bu durumu yadırgamaz Daha sonraki satırlarda Vernant Batı

duumlnyasının artık bu inanışı suumlrduumlremeyeceğini accedilıkccedila ifade eder Birebir kendi

soumlzleriyle aklın (şuumlphesiz bununla ldquoevrenselrdquo bir logos kastedilmektedir)

uumlstuumlndeki bu Yunan ldquotekelinerdquo duyulan guumlvenin ldquoson elli yıllık suumlreccedilterdquo altı

oyulmuştur

28

Vernant bu ccediloumlkuumlşuumln sebeplerini modern doğa bilimlerinde meydana gelen krizin

klasik mantığı koumlkuumlnden sarsması ve Batırsquonın kendisi dışındaki Ccedilin ve Hindistan

gibi bazı kadim ruhccediluluk gelenekleriyle iccediliccedile geccedilmesi vs biccediliminde sıralar Sonuccedil

olarak Batı uygarlığı kendi geccedilmişini ve duumlşuumlncesinin koumlkenlerini şu veya bu

şekilde sorgulamaya başlamıştır

Bu minvalde bir dizi cuumlmlenin ardından beklenen itirafı bir anda yapıverir Batı

duumlnyasının kendi duumlşuumlnce koumlkenlerini sorguladığı bu suumlreccedilte takvimlerde iki kritik

tarih soumlz konusudur Cornfordrsquoun From Religion to Philosophyrsquosinin yayınlandığı

1912 ve Principium Sapientiaersquosinin yayınlandığı 1952 yılları (Vernant 2006 s

372)

Vernant Batırsquoda başlayan bu sorgulamanın tarihini doğrudan doğruya

Cornfordrsquoun yapıtları uumlzerinde okumuş goumlruumlnmektedir Cornfordrsquoun ilk itirazının

yayınlandığı 1912rsquoden Vernantrsquoın bu soumlzlerinin yayınlandığı 1965rsquoe kadar geccedilen

suumlre soumlzuumlnuuml ettiği ldquoson elli yılrdquoa karşılık gelmektedir

Vernantrsquoın okuru boumlylelikle ldquoYunan mucizesirdquo iddiasının bizzat Cornford eliyle

ccediluumlruumltuumllduumlğuuml ve o guumlne değin hep goumlrmezden gelinmiş suumlrece geccedil de olsa şahitlik

etmiştir Bunun anlamı şudur Cornfordrsquoun 1912rsquode oumlne suumlrduumlğuuml ve oumlluumlmuumlnden

sonra 1952rsquode yayınlanan yeni eseriyle ikinci ve son defa guumlndeme getirdiği

Yunan duumlşuumlncesinin mitik koumlkenlerine dahası Doğu menşeli mitik koumlkenlerine

ilişkin tez deyim yerindeyse resmicirc bir makam duumlzeyinde kabul goumlrmuumlştuumlr

Yunan ve Roma mitleri uumlzerine yapılan araştırmaların ldquomitolojirdquo disiplini iccedilin ccedilok

albenili bir vitrin meydana getirdiği son yuumlzyılda yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz

ccediloumlkuumlşuumln bize ifade ettiği ccedilok muumlhim bir kırılma soumlz konusudur Vernant gibi bir

otoritenin bu cuumlmleleri bundan boumlyle Babil ve Asya kaynaklı mitlere aynı goumlzle

bakılamayacağının daha da oumlnemlisi antik Yunan uygarlığını aşarak yakın veya

uzak bazı coğrafyaları kapsayacak yeni bir kuumlltuumlrel miras paradigmasının

mazbatasıdır Artık mesele logos kavramını merkeze almaktan ccedilıkarak

başlıbaşına bir ldquomitrdquo ve ldquomitolojirdquo tartışmasına doumlnuumlşecektir

29

14 Sonuccedil olarak mit ve mitoloji

Yukarıda yaptığımız ccediloumlzuumlmlemeler ışığında mit ve mitolojiye ilişkin kendi

yaklaşımımızı ortaya koyma imkacircnı artık belirmiştir diyebiliriz Bu tanımlamayı

kavramın kendisinden hareketle ve mitle mitolojiyi birbirleri vasıtasıyla

anlamlandırarak yapmamız muumlmkuumln goumlruumlnmektedir Sonuccedil olarak mitoloji kadim

halklarca yaratılmış mitleri inceleyen tarihsel olgularla oumlrtuumlşmeleri bakımından

doğruluk derecelerini araştıran birbirleri arasındaki alışveriş ilişkilerini saptayan

ve farklı kuumlltuumlrlerde ortaya ccedilıkmış motifleri karşılaştıran bilimsel bir disiplindir

Yaptığımız bu tanımlama aynı zamanda felsefe tarihiyle ilgilenirken mitolojiyle

kurabileceğimiz hatta bazı durumlarda kurmak zorunda kalacağımız işlevsel

irtibatı da bir youmlnuumlyle accedilıklığa kavuşturmaktadır Mitoloji bilhassa son yuumlzyılda

başta tarih olmak uumlzere sosyal bilimlerin birccediloğunu ve kadim kuumlltuumlr araştırmalarını

şekillendirmeye başlamış bir araştırma sahasıdır Bu durum aynı zamanda

mitlere bakış accedilısının bu yuumlzyılın başlarında buumlyuumlk oumllccediluumlde değiştiğinin de bir

goumlstergesidir

Eliade bu değişmeyi 1960rsquoların başında yayınlanan Mitlerin Oumlzellikleri başlıklı

incelemenin daha ilk cuumlmlelerinde dile getirir tarihiniyse 1900rsquolerin başı olarak

işaretler (Eliade 2014 s 11) Ayrıntılı biccedilimde belirtmemiş olsa da Eliadersquonin bu

değişmeyi resmederken dayanak noktalarından birinin tarih biliminin ve henuumlz

gelişmekte olan arkeoloji ve antropolojinin 19 yuumlzyılın başlarından itibaren

mitolojiyle kurduğu dirsek teması olduğundan şuumlphe edemeyiz Bunun modern

ccedilağdaki belki de ilk ve en belirgin oumlrneği Schliemannrsquoın Troya kalıntılarını ararken

Homerosrsquoun metinlerini takip etmiş olmasıdır Bu 19 yuumlzyılın başlarında henuumlz

kurulma aşamasında olan modern arkeolojinin tarihindeki en buumlyuumlk

ilerlemelerden birini mitlerden ilham alarak gerccedilekleştirdiği anlamına gelir

Elbette Eliade mitlere bakış accedilısının 20 yuumlzyıl başlarında geccedilirdiği değişimi

Newton ccedilağından 19 yuumlzyıla kadar suumlregelen mit algısına goumlre ccedilizer Eliadersquonin

tespitine goumlre ldquomitrdquo kavramı soumlz konusu doumlnemde yaygınlaşmış olan ldquouydurma

kurmacardquo anlamından sıyrılmış ve arkaik toplumlarda algılandığı biccedilimi yeniden

30

kazanmıştır Bunun sebebi yukarıda da soumlylediğimiz gibi mitin ccedileşitli bilim

sahalarında deyim yerindeyse birdenbire işlevsellik kazanması olduğundan

Eliadersquonin tespitini modern ccedilağda bir tarihle sınırlandırması şaşırtıcı değildir

Bununla birlikte soumlz konusu durumun bizi klasik mit kavrayışını benzer bir bakış

accedilısıyla irdelemeye sevk etmesi de normal karşılanacaktır

Başka bir deyişle klasik doumlnem filozoflarında ve yazarlarında mitin değil

mitolojinin tespitini amaccedillayan bir araştırmanın gerekliliği soumlz konusudur Nitekim

ancak boumlyle bir araştırmanın neticesi olarak belli bazı Antikccedilağ yazarlarının mite

yuumlklediği işlevsel roluuml ve bu yakıştırmanın nedenlerini goumlstermeyi nihayet

Platonrsquoun mitik yaklaşımının ilk oumlrneklerini de ortaya koymuş olmayı umuyoruz

Bilhassa 5 yuumlzyıl Atinarsquosında boumlyle bir mitik yaklaşımın varlığını oumlrneklemek

Platonrsquoun tanrısal mitlerini ve daha sonrasında bu mitlerin uumlzerine bina ettiği

devlet-toplum modelini anlamamızı oumlnemli oumllccediluumlde kolaylaştıracaktır

31

2 BOumlLUumlM

ANTİKCcedilAĞrsquoDA μῦθος VE λόγος KAVRAYIŞI

Eliadersquonin saptaması olan ve 1900rsquolerin başını işaret eden tarihin belli başlı

filozoflar uumlzerinden klasik doumlneme doğru genişletilebileceğinden şuumlphelenmek

iccedilin ccedilok az nedenimiz vardır Nitekim MS 2 yuumlzyıla gelinceye kadarki doumlnemde

bilhassa antik okurların fazlaca rağbet ettiği tarih metinlerinde kimi mitlerin

peşinen bir başlangıccedil koumlken olarak anlatıldığına ccedilok sık rastlanır Elbette bu

durumun antik tarih yazarı tarafından mitin tarihte gerccedilekten vaki bir olay olarak

kabul edildiği anlamına gelip gelmediği sorusu aşağıda ele alacağımız bazı

istisnalar dışında ne yazık ki cevapsız kalmaktadır Ancak antik doumlnem tarih

yazılarında mitle kurulan irtibat o doumlnemdeki tarih okurlarının miti gerccedilek bir

tarihicirc olay bir kelimeyle hakikat kabul ettiğini tartışmasız biccedilimde ortaya koyar

Buna ek olarak antik doumlnemdeki tarih yazarları ve okurları arasında filozofların

da bulunduğunu hep aklımızda tutmamız gerekir

Genel-geccediler bir ldquomitrdquo kavrayışı ne sağlamlıkta inşa edilmiş olursa olsun mit ve

mitolojiye ilişkin herhangi bir tartışma hacirclacirc antik Yunan uygarlığının kavrayış ve

kavramsallaştırma tarzlarıyla iş goumlrmek durumundadır Bu zorunluluğun logosrsquoa

atıf yapan pek ccedilok yanından soumlz edilebilir ancak sırf logos temelli olmadığı

bilhassa filozof ve yazarlar bahsinde ccedilok daha accedilık hacircle gelir Oumlte yandan goumlz

ardı edilemeyecek ilk kuumlltuumlrel kırılma mitin diğer kuumlltuumlrel yaratım ve duumlşuumlnme

biccedilimlerinden ayrılarak bu adla anılmaya başlamasıdır Bu kırılma yine Yunan

Antikccedilağrsquoında oumlzellikle MOuml 6 ve 5 yuumlzyıllarda yaşamış duumlşuumlnuumlrlerin

metinlerinde goumlz oumlnuumlndedir

Antik Yunan duumlşuumlnuumlrleri tarafından μῦθος diye adlandırılan bu biccedilemin

metinlerinde ve sonraki yuumlzyıllarda onların etkisi altında yazılan yeni metinlerde

pejoratif bir tarzda yer yer alaycı bir bakışla ele alındığına da rastlamak

muumlmkuumlnduumlr Fakat bu muumlnferit yaklaşımlara dayanarak yukarıda etraflıca

tartıştığımız μῦθος-λόγος karşıtlığı ve hatta ccedilatışması youmlnuumlnde bir duumlşuumlnceye

genel-geccedilerlik kazandırmak imkacircn dahilinde değildir Yine de bu duumlşuumlncenin

32

doğruluğunu yukarıda değindiğimiz hatalı yaklaşımlardan bağımsız biccedilimde tekil

oumlrnekler uumlzerinden de sınama gerekliliğini kabul ediyoruz

Doğal olarak bu gereklilik bizi Antikccedilağ Yunan duumlnyasında iki kavramın nasıl

algılandığını ve anlamlandırıldığını belli yazarların metinleri uumlzerinden

araştırmaya zorlamaktadır Oumlte yandan bu algı ve anlamlandırmaları doğru

biccedilimde ccediloumlzuumlmleyebilmek soumlzcuumlklerin elde kayıtlı bulunan ilk kullanım biccedilimlerini

irdelemeyi de gerektirecektir Bu amaccedilla Homerik ve Hesiodik metinlerde kısa

bir incelemeye aşağıdaki boumlluumlmlerde girişeceğiz Ancak daha oumlncesinde burada

bilhassa MOuml 7 yuumlzyıldaki İyonya aydınlanmasını takip eden suumlreccedilte mitten

yararlanma biccedilimlerine bazı oumlnde gelen Yunan tarih yazarlarından vereceğimiz

oumlrneklerin antik kuumlltuumlrde mite yuumlklenen anlamı ortaya koyması noktasında

doumlnemin yalnızca entelektuumlellerinin tutumunu değil aynı zamanda onlardan

beslenen okuryazar kitlesinin tutumunu da goumlstermesini oumlnemsiyoruz

21 Antikccedilağ tarihccedililerinde mitolojik yaklaşım oumlrnekleri

Antikccedilağrsquoın okur-yazar manzarasını Eliadersquonin teziyle yanyana koyduğumuzda

karşımızda guumlccedil bir sorunun belirmesi kaccedilınılmazdır 19 yuumlzyıl ve oumlncesinde

başka bir deyişle buumltuumln klasik doumlnemde ccedileşitli mitoloji yaklaşımlarından soumlz

edilebildiğine goumlre bunları 20 yuumlzyıldaki bakış accedilısından farklı ndashhatta belki ilkelndash

kılan tam olarak nedir

Mite yaklaşımların tarihinden soumlz edebilmemiz onu diğer kuumlltuumlrel oumlğelerden

ayıran hepsiyle arasındaki farkı ortaya koyacak bir davranış biccedilimini belirlemeye

bağlıdır Oumlrneğin şiir devlet yasa adalet gibi gerccedilekliği tarihsel verilerle

desteklenen uumlretim biccedilimleri iccedilin boumlyle bir kriter belirlemek zor olmayacaktır

ancak mit iccedilin oumlzellikle de antik Yunan tarihinde soumlzuumlnuuml ettiğimiz uumlretim

biccedilimlerinden farklı olarak onun nasıl iş goumlrduumlğuumlnden değil ona nasıl

yaklaşıldığından soumlz etmemiz gerekecektir Bu durum bizi mitle diğer kuumlltuumlrel

oumlğeler arasındaki ilişkiyi ccediloumlzuumlmlemeye mecbur bırakmaktadır

33

Bu işi yaparken ccedilok faydalı bazı yol işaretlerine sahibiz Soumlzgelimi tragedyanın

mite sıradan yurttaşların goumlzuumlyle bakılınca ortaya ccedilıkan bir biccedilem olduğunu

bilmek (Vernant ve Naquet 2012 411) onunla mit arasındaki ilişkiyi

belirlememizde kolaylık sağladığı gibi demosrsquoun mitle kurduğu ilişkiyi

anlamamıza da oumlnemli oumllccediluumlde imkacircn sağlar Bu tespitten hareketle tragedya

eserlerinde geleneksel bir oumlge olan mitlerin ccedilokccedila işlenmiş olmasının nedenlerini

karara bağlamamız kolaylaşır Kitleler miti eğlenceli ve yararlı bulduklarından

mitleri işleyen sahne eserleri buumlyuumlk ilgi goumlrmekte ve beğenilmektedir Bu

durumun tragedya yazarına izleyici sayısını arttırmak iccedilin ne yapması gerektiğini

goumlsterdiği de accedilıktır ki aynı sebeple tragedya konu olarak ccediloğunlukla geleneksel

mitik anlatılara başvurmuştur

Benzer bir durum o doumlnemde ccedilokccedila ilgi goumlren tarih yazıları iccedilin de soumlz

konusudur Herodotosrsquoun Kadmosrsquou Helen yurduna gelen ilk Yunanlı olarak

anlattığı satırların kaynağı herhangi bir atıfta bulunmasa da o doumlnemde Yunan

coğrafyasında yaygınlık kazanmış muhtemelen doğu koumlkenli mitlerdir Uumlstelik

Herodotos bunu anlatırken aynı konudaki başka mitleri dayanaksız oldukları

gerekccedilesiyle reddeder ve kendi tezini ldquoderin araştırmalarla bulduğunurdquo

(ἀναπυνθανόμενος εὑρίσκω) soumlyleme cesaretini goumlsterir (Herodotus 1920 v57)

Bize de modern okurlar olarak bu satırlarda farklı mitler arasında ldquotarih-bilimselrdquo

kriterlere goumlre bir karşılaştırma ve elemenin nasıl yapıldığını hayretler iccedilinde

izlemek kalır

Kadmos kimin metnine girerse girsin daima mitik bir kahramandır ve onun

adından soumlz etmek bile yuumlzeysel ya da derin buumltuumln araştırmaların yazılı veya

soumlzluuml birtakım mitleri derlemekten ibaret olduğunu anlamamız iccedilin yeterlidir

Aynı Kadmosrsquoa dair duumlzyazıların yani mitle tarihin iccedil iccedile geccediltiği tarih anlatılarının

bir başka oumlrneğini de Herodotosrsquoun ccedilağdaşı olan başka bir Yunan tarihccedilisi

Thukididesrsquote goumlruumlruumlz Thukididesrsquoin iddiası Kadmosoğullarının ilk yerleştikleri

Hellen toprağı olan Boiotiarsquodan suumlrguumln edilmelerinin Troiarsquonın duumlşuumlşuumlnden atmış

yıl sonraya denk geldiğidir (Thucydides 1942 i12 krş İlyada iv385 vd)

34

Cornfordrsquoun Thukididesrsquoi ldquotarihccedilirdquo (historicus) ve ldquomit ustasırdquo (mythicus) olmak

uumlzere iki ana başlık altında incelediği Thucydides Mythistoricus Eliadersquonin

muumlkemmel eseri Mitlerin Oumlzelliklerirsquonin yayınlanmasından 56 yıl oumlnce 1907rsquode

yayınlanmıştı ve son derece ilginccedil bir şekilde eserin ithaf sayfasında meşhur bir

Theaitetos cuumlmlesine goumlnderme vardı hellip bu ruumlyaya karşılık başka bir ruumlyayı işit

(Platon 2016 201d)9

Hatırlanacağı uumlzere bu Sokratesrsquoin bilginin ne olduğu tartışmasına ilişkin

diyalogu bitiren tiradının ilk cuumlmlesidir Cornfordrsquoun cuumlmleyi uyarladığı biccedilime

gelince yeni bir ruumlyanın ikame ettiği eski ruumlyaların hem sayıca kalabalık hem

daha guumlzel olduklarının teslimi gibidir Guumlzel pek ccedilok ruumlyanın yerine yeni bir

ruumlya10 Aynı kitabın kapak sayfasındaki epigraf da bir başka ccedilarpıcı cuumlmledir ve

bu kez birebir Thukididesrsquoten alıntılanmıştır hellip ve belki bunların mitoslara

benzemeyişi bir hoşnutsuzluk yaratacaktır (krş Thucydides 1942 1224)

Cornford bu cuumlmleyi vurgulayarak Thukydidesrsquoin mitlerin ilginccedil ve eğlenceli

olmalarına karşılık tarihsel gerccedileklikle oumlrtuumlşmediğinden serzenişini okur

tarafından kitap boyunca goumlz oumlnuumlnde tutmasını istemektedir Nitekim

Thukydidesrsquoin sitemi hafife alınacak gibi değildir dahası MOuml 5 yuumlzyıl

Atinarsquosındaki yazar figuumlruumlnuumln en zorlu accedilmazlarından birine işaret etmektedir

Bunun nedeni okurun henuumlz yaygınlaşmakta olan duumlzyazı tuumlruumlnden talep ettiği

mitik iccedileriktir Thukydidesrsquoin mitoslara karşı tavır alması Vernantrsquoın olağanuumlstuuml

tespitiyle onları metin iccedilin gereksiz bir suumlsleme olarak goumlrmesinden ileri gelir

(Vernant 2015 s 240)

Atinarsquonın kuumlltuumlr ortamında daha ccedilok ozanların egemen olduğu 5 yuumlzyıl

başlarında İyonya koumlkenli Herodotosrsquoun incelemelerini iccedileren duumlzyazılar az ccedilok

tanınmaktaydı Bununla birlikte Atinarsquodaki okur yine İyonya koumlkenli bir başka

duumlzyazı tuumlruuml olan felsefeyle de peyderpey aşina olmaya başlamıştı Bununla

beraber kentte duumlzyazının tam anlamıyla yaygınlaştığı tanındığı doumlnemi 5

yuumlzyılın ikinci yarısında patlak veren Peloponnesos Savaşırsquoyla işaretlemek

muumlmkuumlnduumlr Bu savaşın abidevi anlatıcısı Thukidides de Atinarsquoda şiirden

9 ἄκουε δὴ ὄναρ ἀντὶ ὀνείρατος 10 Cornfordrsquoun uyarladığı biccedilim şoumlyle ὄναρ ἀντὶ ὀνείρατῶν πολλῶν και καλῶν

35

duumlzyazıya geccedilişin koumlşe taşlarından biridir Bir diğeri buumlyuumlk hatip ve soumlylev yazarı

Gorgias da savaşın devam ettiği yıllarda 60rsquolı yaşlarındayken Sicilyalı yurttaşları

tarafından Lakedaimonlara karşı muumlttefiki olunmak istenen Atinarsquoya diplomatik

elccedili olarak goumlnderilmiştir11

Sonuccedil olarak Yunan coğrafyasında soumlzluuml gelenekten yazılı aktarıma geccediliş ve

ardından duumlzyazının goumlruumllmeye başlaması mitlerin goumlrduumlğuuml ilgiyi hiccedilbir şekilde

azaltmamıştır Daha oumlncesinde lir ozanlarının ve rhapsodların soumlylediği vezinli

soumlzlerde mitik oumlğeler goumlrmekten epeyi hoşlanan kitlenin aynı zevki duumlzyazı

metinlerde de aramaya devam ettiğini bu uumlslubun iki oumlnderi sayılabilecek

Herodotosrsquota ve Thukididesrsquote ccedilok rahat goumlrebiliyoruz Yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz

Thukidides cuumlmlesi bunun belki de en ccedilarpıcı goumlstergesidir

Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer husus Yunan tarihinin en buumlyuumlk mitler

derlemesi olan Homeros metinlerinin Yunan tarih yazarları iccedilin başlıca referans

kaynağı olmasıdır Bu durum bize o doumlnemin tarihccedililerinin goumlzuumlnde Homerik

destanların bir mit olmaktan ccedilıkarak deyim yerindeyse Troia savaşının objektif

bir kroniği hacircline geldiğini duumlşuumlnduumlrebilir Bunda Homerosrsquoun Yunanların

goumlzuumlndeki buumlyuumlk saygınlığının payı buumlyuumlktuumlr fakat yine de goumlz oumlnuumlnde

bulundurulması gereken asıl nokta soumlz konusu tarihccedililerin Homerosrsquoa veya

herhangi bir başka mit anlatıcısına değil genel anlamda mite nasıl

yaklaştıklarıdır

Başka bir şekilde ifade edersek bu anıt eserin yazıldığı ve elden ele dolaştırılıp

ezberlendiği yaklaşık beş yuumlzyıllık doumlnemde mit ve tarih arasındaki ayrım bizim

ccedilağımızdaki gibi kesin sınırlarla belirlenmiş değildi Bunu soumlylerken soumlzgelişi

Herodotosrsquoun kendi doumlneminde ya da birkaccedil on yıl oumlncesinde bir olaydan soumlz

ederken ortaya koyduğu uumlslup ve yaklaşımın Homerosrsquoun anlatısından ldquohiccedilbir

11 Kranz Gorgiasrsquoın Atinarsquoya gelişini 427 yılına tarihlendirir Buna goumlre Leontinoili elccedililerin başı Gorgias aynı zamanda retorik sanatının yaratıcısı olarak Atinalılara daha oumlnce hiccedil duymadıkları guumlzellikte bir uumlslupla soumlylev vermiş bu sayede hayranlıklarını kazanarak onları ittifaka ldquoikna etmiştirrdquo (Kranz 1994 s196) Fragmanda bu yenilikler arasında sayılan ldquoeş ritimli kafiyeli ve zıtlıklar barındıran cuumlmlelerrdquo vurgusuna bakılırsa antik Yunan duumlzyazısının baş mimarlarından biri olan Gorgiasrsquoın soumlylevlerinde bir ccedileşit duumlz-şiir uumlslubunu tercih ettiği duumlşuumlnuumllebilir Buna karşılık aynı uumlslubu Platonrsquoun diyaloglarındaki uzun konuşmalarında goumlremeyişimiz de duumlşuumlnduumlruumlcuumlduumlr

36

şekilderdquo ayrı tutulamayacağını kastetmiyoruz Fakat Homerosrsquoun metninin

Herodotos ve Thukydidesrsquoin yaşadıkları ccedilağda tarih araştırmalarına yol

goumlsterecek pek ccedilok veri iccedileren tarih biliminin rasyonel youmlntemleriyle şu veya bu

şekilde oumlrtuumlşen bir anlatı olduğu hiccedilbir zaman kesinkes reddedilememiştir

Aslına bakılırsa benzer bir durumdan buguumln iccedilin de soumlz etmek muumlmkuumln

goumlruumlnmektedir Antikccedilağrsquoda Homerosrsquoun metni yaygın olarak bir tarih kaydı gibi

okunmaktaydı ve guumlnuumlmuumlzde de bu metnin satır aralarına birtakım ipuccedillarının

gizlendiği duumlşuumlncesiyle derin filolojik ccediloumlzuumlmlemeler yapılmakta antik Yunanrsquoın

kuumlltuumlruumlnuumln coğrafyasının toplumsal yaşamının kodları bu metinlerden

devşirilebilmektedir Troia kentinde yuumlruumltuumllen arkeolojik araştırmalar veya Ege

havzasının gerccedileğe uygun bir modern tasvirini hedefleyen projeler iccedilin

Homerosrsquoun zengin metninin hacirclacirc en buumlyuumlk ilham kaynağı olması şaşırtıcı

değildir

Bilimsel ve etik tutumu tartışmalı olsa da Troiarsquoyı modern ccedilağ insanıyla

buluşturduğuna inanılan Heinrich Schliemannrsquoı bu keşfe vardıran işaret

arkeolojik bir yuumlzey araştırması veya bulgular değil yine Homerosrsquoun

metinleriydi12 Payne onun Homerosrsquou ccedilocukluğunda sarhoş bir değirmenciden

duyduğunu ve Troia araştırmalarının ilk esin kaynağının bu olay olduğunu aktarır

(Payne 1959 s70) Bilinen adı Tuumlrkccedilede ldquokoumlrrdquo anlamına gelen Homeros

(ὅμερος) bu ilk duumlnya savaşını veya vuku bulduğu yerleri gerccedilekten goumlrmuumlş

muumlduumlr bunu hiccedilbir zaman bilemeyeceğiz Fakat onun buumlyuumlk mit-destanında bu

mekacircnlarla ilgili aktardığı bilgilerle gerccedilekte olanların şu veya bu kadar oumlrtuumlşmesi

bu konuda hacirclacirc en fazla ona guumlvenmemizi zorunlu hacircle getirmektedir

12 Schliemannrsquoın Homerosrsquoun metinlerini metot olarak kullanmasıyla ilgili Azra Erhatrsquoın İlyada iccedilin yazdığı harikulade oumlnsoumlz yol goumlsterici olabilir Erhat burada ldquoHomeros Acircşığırdquo diye selamladığı Schliemannrsquoın seruumlvenini şu soumlzlerle anlatır ldquohellip en sonunda Latince ve eski Yunancayı da soumlkuumlp emeline kavuşmak yani Homerosrsquoun Troyarsquosını bulmak uumlzere yola ccedilıkar Yıl 1870 Schliemann elinde bir İlyada bir de Odysseia metni Ccedilanakkalersquoye varırhelliprdquo Goumlruumllduumlğuuml gibi Troyarsquoyı arayan Schliemannrsquoın Homerosrsquotan başka bir rehberi yoktur Daha sonrasında Erhat mitolojirsquonin ndashkendi deyimiyle filolojindash bilimle bitişmesini şu soumlzlerle aktarıyor ldquoSchliemannrsquoın accediltığı ccedilığır verimli oldu İki bilim kolunun birleşmesine yol accediltı Buguumln İlyadarsquonın efsaneye dayanan bir destan olduğunu bilmekle birlikte bu destanın tarihsel temellere dayandığına ve filoloji ile arkeoloji araştırmalarını el ele yuumlruumlterek bu temelleri bir guumln aydınlatabileceğimize inanıyoruzrdquo (Homeros 2005 ss 20-23)

37

Schliemann modern ccedilağın entelektuumlel bir figuumlruumlyduuml ve kendi kuumlltuumlrel ortamında

filolojinin mitolojinin eski Yunan araştırmalarının ilerlemiş olmasından

yararlanarak arkeoloji tarihine geccedilen bu buumlyuumlk başarıya imza atmıştı Boumlyleyken

MS 2 yuumlzyıl gezgin yazarı coğrafyacı Pausaniasrsquoın Yunan Yurdunun

Tasvirirsquonde Mikenrsquodeki aslanlı kapıyı ve Kiklops duvarlarını ararken izlediği

youmlntem Schliemannrsquoın Troya harabelerini ararken izlediği youmlntemle birebir

aynıdır Aşağıdaki cuumlmlelerde bahsi geccedilen ve Pausaniasrsquoa surları kimin yaptığını

haber veren (λέγουσιν - derler) kişilerin yerel mit anlatıcıları olduğunu anlamak

zor değildir

hellip uumlzerinde aslanların olduğu kapı da dahil olmak uumlzere şehir surlarının bir

kısmı hacirclacirc ayaktadır Bunların da tıpkı Protios adına dikilen Tiryns surları

gibi Kykloplarca yapıldığını soumlylerler (Pausanias 1918 2165)13

Oysa soumlz konusu buumlyuumlk kesme taşlı duvarların guumlnuumlmuumlz arkeolojisinde Miken

duvar işccedililiğinin karakteristiği olduğu bilinmektedir Doumlnem halkının ldquobu

buumlyuumlkluumlkteki taşları ancak Kiklopslar kaldırabilirdi hacircliyle duvarları Kiklopslar

yaptırdquo şeklinde oumlzetlenebilecek mitik inancı boumlylece doumlnemin tarihccedilisinin

coğrafyacısının ve bir kelimeyle sosyal bilimcisinin metinlerinde yer bulmuştur

Oumlte yandan Thebesrsquoin kurucu kralı Kadmos baştan sona mitiktir14 o kadar ki kızı

Semele Zeusrsquoun sevgililerinden biridir Miken duvarlarını yapan kişilerse

olağanuumlstuuml guumlccedilte ve devasa kesme taşları kaldırabilen Ouranos ve Gaiarsquonın15

ccedilocukları olan Kiklopslardır Bu anlattıklarımız goumlz oumlnuumlnde bulundurulduğunda

sırf 5 yuumlzyıl Atinarsquosı değil buumltuumln bir Antikccedilağ iccedilin mitolojinin tarihinin mitlerin

tarihinden ccedilok daha belirleyici bir konuma sahip olduğu goumlruumllecektir

Thomson evlilik kurumunu Yunanlar arasında tesis eden Pelasg kralı Kekropsrsquou

anlattıktan sonra eski Yunancanın fonetik tarihinden hareketle Anadolu Kafkasya

ve Etruumlsklerle arasında bir ilişki kurar ve ardından Hint-Avrupa kavramının

kendisinin bile yeniden goumlzden geccedilirilmesi gerekebileceğini tespit eder Bu mitik

anlatıların mevcut tarih kurgusundaki muhtemel hataları duumlzeltebilmesine bir

13 Aynı anlatının Pausaniasrsquotan yaklaşık bir yuumlzyıl oumlncesindeki bir versiyonu iccedilin bkz (Pliny the Elder 1906 vii 195) Pliniusrsquoa goumlre antik Yunanlar o buumlyuumlkluumlkteki taştan kuleleri ancak Kiklopsların yapabileceğine inanıyordu ve bu inancın asıl kaynağıysa kuleleri ilk diken kişilerin Kiklopslar olduğunu soumlyleyen Aristotelesrsquomiş 14 krş İlyada iv385 Odysseia v333 Theogonia 936 15 Uumlccedil tuumlrluuml Kiklopsların hepsinin mitik koumlkeni olarak (krş Theogonia 139 Odysseia ix105)

38

oumlrnektir Elbette boumlylesine geniş ccedilaplı bir değişikliğe kalkışmak iccedilin daha ccedilok

araştırma yapılması gerekmektedir ve Thomson da aynı satırların devamında

bunu kabul ettiğini soumlyler Fakat soumlz konusu başlığı kapatırken şunları yazması

mitolojinin sosyal bilimler iccedilin oumlnemini bir kez daha vurgulamak bakımından

kayda değerdir

Ben burada yalnızca Egersquonin ilk halklarıyla ilgili eski Yunan geleneklerinin

bilgisizce kaleme alınmış yazılar ya da eskiccedilağlara değgin palavralar diye

nitelendirilerek bir yana atılmaması gerektiği noktasında diretmek

istiyorum Bu ayrıntılar bir araya getirildiğinde arkeoloji ve dilbilim

araştırmalarının ortaya ccedilıkardığı goumlruumlnuumlmle uygunluk goumlsteren tutarlı bir

resim oluşmaktadır (Thomson 2007 s 167)

Thomsonrsquoın bu tespitine tuumlmuumlyle katılarak son tahlilde soumlylemek istediğimiz

şudur Schliemann ve Pausaniasrsquoın birarada değerlendirilmesi bize mitolojik

yaklaşımın biri antik ve diğeri modern ccedilağdan olmak uumlzere tıpatıp aynı olan iki

oumlrneğini sunar Bununla beraber Herodotos ve Thukydidesrsquoin metinlerinde

yalnızca Kadmos hakkında değil ldquoilk başlangıccedilrdquo konularının guumlndeme geldiği her

başlık altında doğrudan mitik anlatılara başvurulduğunu goumlruumlruumlz Dolayısıyla mitik

oumlgeler okurun metne ve anlatıcıya olan ilgisini artırdığı gibi logos temelli

rasyonel bir izahı yapılamayan arkaik doumlnemlere ilişkin soru işaretlerini ortadan

kaldırmak iccedilin de tarihccedilinin sığınabileceği en emin limandı bununla birlikte ne

tarih yazarı ne de tarih okuru mitlerin tarih olgularıyla buumlsbuumltuumln ccedilelişik olduğunu

duumlşuumlnmekteydi

22 Mitik duumlşuumlncenin Yunanlı koumlkleri

Miletos doumlneminden itibaren İyonya Atina ve İtalya boumllgelerinde yaşamış filozof

ve yazarların aynı zamanda sıradan yurttaşların da felsefe metinlerinde geccedilen

μῦθος ve λόγος soumlzcuumlklerini kavrama biccedilimlerine dair bir araştırma her hacircluumlkacircrda

Homeros ve Hesiodosrsquotan başlamak zorundadır Ccediluumlnkuuml MOuml 7 yuumlzyıldan

itibaren Yunan şehirlerinde mite karşı bir logos değil bir mitoloji gelişmeye

başlamıştır ve bu mitoloji mevcut mitik birikimlerin logos suumlzgecinden geccedilirilerek

reddedilmesi yeniden duumlzenlenmesi veya farklı işlevleriyle metne katılması

39

biccediliminde kendini belli etmiştir Bununla birlikte Homerosrsquoun veya Hesiodosrsquoun

metinlerinin kendilerinden sonraki doumlnemde İyonyarsquoda ortaya ccedilıkan logos

kavrayışından yoksun oluşunu onların yapıtlarında genel anlamda bir logosrsquoun iş

başında olmayışına vardırmaksa hem anakronik hem de felsefece kavrayışa ters

duumlşen bir tutumdur Onlarda mit-logos bağlamında bir eksiklik olarak oumlne

suumlruumllebilecek belki de tek şey miti ndashelbette logos aracılığıylandash rasyonelleştirmeye

veya saf dışı bırakmaya hiccedilbir şekilde ihtiyaccedil duymamış olmalarıydı

İyonyarsquoda ortaya ccedilıkan mitoloji yaklaşımı ve sonrasında farklı Yunan

coğrafyalarından bulduğu karşılık bilim ve duumlşuumlnce tarihinin sıccedilrama anları

arasında sayılabilir Bu sıccedilramanın logosrsquola ilişkisi ve ona borcu şimdilik bir yana

bırakılırsa İyonyarsquoda vuku bulan hadise iccedilin bir cuumlmlede şunu soumlyleyebiliriz

Duumlşuumlnce tarihi MOuml 7 yuumlzyıla kadar bir Yunan logosrsquounu değil bu logos

ccedilerccedilevesinde gelişen ve yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz mitoloji yaklaşımını

beklemiştir

İlginccediltir ama İyonya bilimsel duumlşuumlncesinin doğuşundan oumlnceki doumlnemde başka

bir deyişle Homerik-Hesiodik ccedilağda μῦθος kavramının karşılığı guumlnuumlmuumlzdeki gibi

doğauumlstuuml kahramanlar olaylar ve fantastik kurgulardan meydana gelmiyordu

μῦθος soumlzcuumlğuumlnuumln guumlnuumlmuumlzde anlaşıldığı biccedilimde karşılanma ihtiyacı ilk olarak

Homeros ve Hesiodosrsquotan iki yuumlzyıl sonra Yunan duumlşuumlnuumlr ve yazarları tarafından

hissedilmiş ve soumlzcuumlk ccediloğunlukla bu bağlamda kullanılmaya başlamıştı Bu

itibarla μῦθοςrsquoun anlam bakımından muhtelif kavramları ndashhatta λόγοςrsquou bilendash

karşıladığı iki yuumlzyıllık Homerik-Hesiodik doumlnem hesaba katıldığında onun

doğruluğa ccedilok daha yakın bir seruumlvenini yazmak muumlmkuumln hacircle gelecektir Bunun

yanında Diels-Kranz geleneğine uyarak Homerosrsquoun da filozof olduğu kabul

edilirse Homerosccedilu anlamdaki μῦθοςrsquoun felsefeyle aşağı yukarı yaşıt olduğunu

soumlyleme imkacircnı doğar

Ne ki yanlı bir uumlslup tartışmada İyonya devrimi merkeze alındığı oumllccediluumlde μῦθος-

λόγος tartışmasında da varlığını belli eder Nitekim doumlnemin İyonyarsquosındaki genel

manzara ve birkaccedil yuumlzyıl sonrasında Atinarsquoda meydana gelen trajedi

duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde Batılı anlamda bilim ve felsefenin her şeyden oumlnce mitik

duumlşuumlncenin egemenliğindeki bir atmosferde doğduğu ve bu doğar doğmaz da

40

felsefe tarihi boyunca suumlruumlp gidecek bir muumlcadeleye atıldığı youmlnuumlnde bir izlenimin

doğması kaccedilınılmazdır

Soumlzuumlnuuml ettiğimiz bu izlenimin haklı gerekccedileleri de ccediloktur her şeyden oumlnce

felsefe daha ilk ortaya ccedilıktığı anda halkla ve politik organizasyonla daha da oumltesi

tapınak ve gelenekle sıkıntılı ilişkiler iccedilinde olmuştur Guumlndelik hayatın buumltuumln

oumlğeleriyle birlikte toplumu şekillendiren şehir-devlet kurumları her ccedilağ gibi

Antikccedilağrsquoda da egemen guumlcuumln yoğunlaşma noktaları olduğundan taraflardan

birinin felsefe olduğu bir muumlcadelenin ortaya ccedilıkması tabiidir İlk filozoflardan

bazılarının savundukları hakikat uğrunda toplum yargılarına ve geleneklere karşı

fedakacircrca ortaya koydukları muumlcadelenin tarih boyunca pek ccedilok bilim ve

duumlşuumlnce ccedilevresi tarafından onurlandırılması bundandır Benzer biccedilimde

Ortaccedilağrsquoın kapanması ve Hellenizm duumlşuumlncesinin canlanmasıyla birlikte ldquoİyonya

bilimselliğininrdquo modern bilimler iccedilin bir ilk oumlrnek hacircline gelmesi de bundandır

Oumlte yandan Antikccedilağrsquoda ortaya ccedilıktığı duumlşuumlnuumllen herhangi bir μῦθος-λόγος

karşıtlığının μῦθοςrsquou ve mitik duumlşuumlnmeyi buumltuumlnuumlyle reddetmeye ortadan

kaldırmaya doumlnuumlk olduğu iddiası buguumln ikna edici goumlruumlnmemektedir Kaldı ki

felsefenin başlangıcına dair birccedilok ders kitabında genişccedile yer verilen μῦθος-

λόγος karşıtlığı μῦθος soumlzcuumlğuumlnuumln yalnızca felseficirc duumlşuumlncenin belirmesinden

oumlnceki doumlnemlerde taşıdığı anlamların uumlstelik bir kısmı uumlzerinde cereyan

etmiştir Nasıl ki İyonyarsquonın goumlrkemli ccedilağından oumlnce Yunan şehirlerinde Yunan

duumlşuumlncesinde ve edebiyatında λόγοςrsquoun kendisinin değil ama taşıdığı

anlamlardan birkaccedilının yokluğundan soumlz edilebiliyorsa aynı şekilde o ccedilağın

sonrasında pek ccedilok şehirde ortaya ccedilıkan Yunan felsefe geleneklerinde de

μῦθοςrsquoun kendisinin değil taşıdığı anlamlardan birkaccedilının safdışı edildiğinden

veya bunun iccedilin ccedilaba goumlsterildiğinden soumlz etmek muumlmkuumlnduumlr

Thalesrsquoten itibaren yaşamış ve felsefe tarihccedilileri tarafından ldquofilozofrdquo diye anılan

buumltuumln eski duumlşuumlnuumlrlerin halkla politik iktidarla yasayla dini inanccedillar ve kuumlltuumlrel

mirasla ilişkileri ndashguumlnuumlmuumlze ulaşan metinlerin kısıtlı oluşuna rağmenndash dikkatle

incelendiğinde yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz muumlcadelenin oumlzellikle 19 ve 20

yuumlzyıllardaki felsefe ve bilim tarihi okumalarından kaynaklı bazı oumlnyargıların

etkisinde μῦθοςrsquoun buumltuumln anlamlarına karşı verilmişccedilesine bir goumlruumlntuuml kazandığı

41

ccedilabucak goumlruumllecektir Yaygın bir kanı olarak bu yakın bir tarihe kadar antik Yunan

felsefesi okumalarına ccediloğu bakımdan tahakkuumlm etmiş durumdaydı

Bununla birlikte aynı meseledeki bir tartışmanın ideolojilerden arınmış ya da en

azından felseficirc bir nitelik taşıyan kısımlarında akıllara ilk oumlnce ldquobilimsel

duumlşuumlncerdquonin başlangıcına dair sorunun gelmesi tabiidir Batılı anlamda bilimsel

duumlşuumlncenin İyonya felsefesiyle başlatılması bir gelenektir ve yukarıdaki

tartışmalarımızda bu geleneğin kurucu oumlgesi olan ldquobaşlangıccedilrdquo tespitine herhangi

bir itirazda bulunduğumuz duumlşuumlnuumllmemelidir Oumlte yandan geleneğin sonucu olan

bir kanıdan ayrıca soumlz edilebilir ve sorunlu goumlruumlnen de budur 7 yuumlzyılda

İyonyarsquoda Thalesrsquoin sorduğu ilk felseficirc soruyla birlikte λόγοςrsquoun mucizevicirc bir

şekilde ortaya ccedilıkarak μῦθοςrsquou ortadan kaldırdığına dair meşhur iddia

Bu iddianın bir youmlnuumlnuuml en azından Yunan mucizesi anlayışıyla şekillenen

biccedilimini yukarıda etraflıca irdelemiş ve Vernantrsquoın tespitiyle son bulduğunu ortaya

koymuştuk (Vernant 2006 s 371) Son olarak buraya kadar soumlylediklerimiz

ışığında kavramların Homerik ve Hesiodik kullanımlarını irdelemeye sıra

gelmiştir

23 Homeros ve Hesiodosrsquota λόγος ve μῦθος

Kavramsallaştırmalarını temalarını araştırma sahalarını goumlz oumlnuumlnde

bulundurarak hem felsefe hem de buumltuumln oumlteki entelektuumlel faaliyetler biccedilimindeki

antik Yunan duumlşuumlncesinin ilk teşekkuumll zemini ve daha sonraki uzun bir suumlre

boyunca beslendiği kaynağın arkaik Yunan şiiri olduğu kuşkusuzdur Bu arkaik

şiiriyse genel olarak lsquoHomeros-Hesiodosrsquo başlığı altında toplamak muumlmkuumlnduumlr

Homerik metinlerde μῦθος ve λόγος soumlzcuumlkleri sonraki yuumlzyıllardaki anlamlarına

nispetle accedilık tartışmasız bir goumlruumlntuuml ccedilizer Bu durum soumlzcuumlklerin yazı diliyle

henuumlz ccedilok tanışık olmayışına yorulabilir Ancak Homeros yazmalarında geccedilen

her kavramın en az beş yuumlz yıl oumlncesine uzanan bir soumlzluuml gelenek geccedilmişine

sahip olduğu goumlzden kaccedilırılmamalıdır Başka bir ifadeyle Homerosrsquoun yazılı

42

varlığı iccedilinde geccedilen her bir soumlzcuumlğuuml Yunan halkının guumlnluumlk hayatında ccedilok

eskilerden beri mevcut olan en az bir varlığın karşılığı olarak sonraki yuumlzyıllara

bırakmıştır Bu durum μῦθος ve λόγος iccedilin de geccedilerlidir Oumlte yandan metnin uzun

soluklu ve ccedilok youmlnluuml olması kendine oumlzguuml soumlz dağarını meydana getiren

soumlzcuumlklerin o doumlnemin Yunancasındaki muumlmkuumln kullanım biccedilimlerinin neredeyse

tamamını bilmemize imkacircn tanır Bu yalnızca farklı soumlzluumlk anlamlarını değil

gramer bakımından buumltuumln kural ve incelikleri de kapsayan bir imkacircndır

λόγος soumlzcuumlğuumlnuumln buumltuumln bir Homeros kuumllliyatında yalnızca iki dizede yer

bulabilmiş olması ilginccediltir Bunların her ikisi de soumlzcuumlğuumln ldquosoumlz konuşmardquo

anlamında ccediloğul dativ hacirclidir İlyada xv395rsquote καὶ τὸν ἔτερπε λόγοις (ndashve onu

hoşnut ediyordu soumlzleriyle) Odysseia i55rsquoteyse αἰεὶ δὲ μαλακοῖσι καὶ αἱμυλίοισι

λόγοισιν (ndashtatlı ve okşayıcı soumlzlerle suumlrekli buumlyuumlluumlyordu)

Bu durum daha ilk bakışta bizi metaforik bir ldquologos yokluğurdquo duumlşuumlncesine

suumlruumlkleyebilecek bir tuzağı andırır Başka bir deyişle Homeros iccedilin hazırlanacak

hiccedilbir soumlzluumlkte λόγος maddesinin ldquosoumlz konuşmardquo anlamları dışında bir

karşılığının bulunmayacak olması dehşet vericidir

Boumlyleyken soumlzcuumlğuumln koumlkuuml olan λέγειν fiilinin neredeyse her ccedilekimi ve λόγος

dışındaki neredeyse buumltuumln tuumlrevleri İlyada ve Odysseiarsquonın şurasına burasına

rastgele serpiştirilmiş gibi suumlrekli karşımıza ccedilıkar durur Bu durumda Homeros

şiirinde λόγοςrsquoun ccedilok sayıdaki anlamını hangi soumlzcuumlklerle vermiştir

Oumlrneğin λόγοςrsquoun ldquoakılrdquo anlamının Homeros kuumllliyatında hangi soumlzcuumlkle

karşılandığını araştıracak olursak işimiz ccedilok zor değildir Nitekim νόοςrsquou yine

bunun νοῦς biccedilimini hatta fiil koumlkuuml olan νοέωrsquoyu daha ilk bakışta metnin pek ccedilok

yerinde bulabiliriz Soumlzcuumlğuumln tuumlrevlerinden νόημα da her iki cildin pek ccedilok

dizesinde karşımıza ccedilıkar Yine νοέω tuumlrevi olan γνώριμος γνωτός soumlzcuumlkleri de

Homeros tarafından sıkccedila kullanılmıştır Bununla beraber νοέω ve tuumlrevlerinin

hiccedilbir kullanımında μῦθοςrsquoun karşıtı olan bir ldquoakılrdquo anlamına atıf goumlremeyiz

λόγοςrsquoun Homerosrsquotaki varlığının bu denli sınırlı olmasına karşılık μῦθοςrsquoun her

bir casusrsquounun yuumlzlerce kullanımıyla karşılaşmak ccedilok daha şaşırtıcıdır Yukarıda

ele aldığımız ve nihayet anakronik diye nitelediğimiz bazı yanlış kanıların etkisi

43

altındaki bir okur tarafından bu durum μῦθος egemenliğindeki bir ccedilağın ozanı iccedilin

normal goumlruumllebilir Boumlyleyken aynı okur o ccedilağda kullanılan μῦθοςrsquola şayet

varlığından soumlz edebilecekse λόγος egemenliğindeki doumlnemde kullanılan μῦθος

arasında herhangi bir ilişki bulunmaması gerektiğini de baştan kabul etmelidir

Başka bir deyişle eğer 7 yuumlzyıldan itibaren Yunan kuumlltuumlr duumlnyasının λόγος

egemenliğine girdiği kabul ediliyorsa bu yeni paradigmanın yarattığı μῦθοςrsquoun da

eskisinden buumltuumlnuumlyle farklı yepyeni bir karşılığı olmak zorundadır

Homerosrsquota geccedilen μῦθοςrsquoların neredeyse hepsi ldquokişilerin başından geccedilen

olaylarrdquo vs geleneksel anlamları bir kenara bırakılırsa soumlylev konuşma hesap

duumlşuumlnce gibi tamamı eski Yunanca soumlzluumlklerdeki λόγος maddesinde yazılı

bulunan anlamlara goumlnderme yapar Bu μῦθος- λόγος tartışması bağlamında

Homerosrsquoun bize yaptığı en buumlyuumlk suumlrprizdir

Destanda λόγοςrsquoun birincil anlamlarından ldquosoumlz konuşmardquo iccedilin μῦθος kullandığı

yerler şoumlyledir İlyada v493rsquote δάκε δὲ φρένας Ἕκτορι μῦθος (ndashve bu konuşma

iğneledi Hektorrsquoun yuumlreğini) viii525rsquote μῦθος δ᾽ ὃς μὲν νῦν ὑγιὴς εἰρημένος ἔστω

(ndashşimdilik soumlylenecek en sağlıklı soumlz budur) xii80rsquode ἅδε δ᾽ Ἕκτορι μῦθος

ἀπήμων (ndashve bu konuşma hoşuna gitti Hektorrsquoun) xiii748rsquode bir oumlncekiyle birebir

aynı dize ve anlamda ixx242rsquode ἅμα μῦθος ἔην τετέλεστο δὲ ἔργον (ndashsoumlz

soumlylendiği anda iş tamama ermişti) Odysseia i358rsquode μῦθος δ᾽ ἄνδρεσσι

μελήσει πᾶσι (ndashsoumlylevse sadece erkeklerin işidir) viii185rsquote θυμοδακὴς γὰρ

μῦθος ἐπώτρυνας δέ με εἰπών (ndashccediluumlnkuuml yaptığın konuşma iğneledi yuumlreğimi)

xvi385rsquoteεἰ δ᾽ ὑμῖν ὅδε μῦθος ἀφανδάνει (ndasheğer canınızı sıktıysa bu soumlzuumlm)

xvii57rsquode τῇ δ᾽ ἄπτερος ἔπλετο μῦθος (ndashama sonrasında kanatsız kaldı soumlzuuml)

xviii50rsquode τοῖσιν δ᾽ ἐπιήνδανε μῦθος (ndashve hoşlarına gitti bu soumlz) xviii290rsquoda bir

oumlncekiyle aynı ifade ve aynı anlamda ixx29rsquoda xvii57rsquodekiyle birebir aynı ifade

ve aynı anlamda xx247rsquode xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda

xxi143 xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda xxi269 yine

xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda xxi386 xvii57rsquodekiyle birebir

aynı ifade ve aynı anlamda xxii398 xvii57rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı

anlamda xxiii49 ἀλλ᾽ οὐκ ἔσθ᾽ ὅδε μῦθος ἐτήτυμος (ndashama bu soumlz doğru değil)

xxiv465 οὐ γὰρ σφιν ἅδε μῦθος ἐνὶ φρεσίν (ndashccediluumlnkuuml inanmamışlardı bu soumlze)

44

Oumlte yandan μῦθος bazı dizelerde ldquokarşılıklı konuşmardquo olarak (oumlrn İlyada iv214

vd) bazılarındaysa geleneksel anlamıyla uygun biccedilimde kahramanların

başından geccedilen ve sonradan anlatılan hikacircye (oumlrn Odysseia iii95 xi492) olarak

geccedilmektedir

Destanın bazı yerlerindeyse μῦθοςrsquou duumlşuumlnce niyet tasarı anlamlarında

goumlruumlruumlz İlyada i545-546rsquoda μὴ δὴ πάντας ἐμοὺς ἐπιέλπεο μύθους εἰδήσειν (ndash

iccedilimden geccedileni bilmeye heveslenme) Odysseia iv676 οὐδ᾽ ἄρα Πηνελόπεια

πολὺν χρόνον ἦεν ἄπυστος μύθων (ndashPenelopeiarsquonın bu planlardan habersizliği

ccedilok suumlrmedi)

Oumlte yandan Odysseiarsquonın bir yerindeyse zaferden sonra eve doumlnmek iccedilin

gemilerine binmiş olan Argoslular Agamemnon tarafından aniden toplantıya

ccedilağrılmıştır ve bu toplantının ldquonedenirdquo iii145rsquote yine μῦθος soumlzcuumlğuumlyle verilir

μῦθον μυθείσθην τοῦ εἵνεκα λαὸν ἄγειραν (ndashikisi beraber anlattı adamları neden

topladıklarını) Dikkat edilirse bu dizede hem ldquonedenrdquo soumlzcuumlğuuml hem de

ldquoanlatmakrdquo fiili μῦθndash koumlkluumlduumlr

μῦθndash koumlkluuml soumlzcuumlklerin kullanıldığı yerler iki ciltte toplam beş yuumlzden fazladır ve

bunlardan iki tanesiyse μῦθος ve λόγοςrsquoun birleşmesiyle tuumlretilmiş μυθολογεύω

fiilidir Bu Odysseiarsquoda Odysseusrsquoun Kirkersquoden Kalypsorsquoya gelinceye kadar

başından geccedilenleri anlattığı on ikinci kitaptır ve μυθολογεύωrsquonun her iki kullanımı

da kitabın son doumlrt dizesinde ardarda gelir Liddell-Scott soumlzcuumlğuumln tek kullanımı

olarak Homerosrsquoun bu dizelerini goumlstermekte ve anlamını ldquoharfi harfine anlatmakrdquo

şeklinde vermektedir (Liddell amp Scott 1883 s 983)

Hesiodosrsquoa gelince λέγειν vs gibi koumlkteş soumlzcuumlkler dışında λόγοςrsquoun kullanıldığı

yerler her iki kitapta toplam beş dizedir Bunlar sırasıyla Theogonia 229rsquodaki

Erisrsquoten doğan tanrıccedila kızlarından ψευδής Λόγος (ndashyalan soumlz) 890rsquodaki αἱμυλίοισι

λόγοισιν (ndashayartıcı soumlzlerlehellip) İşler ve Guumlnler 78rsquodeki birebir aynı ifade 106rsquodaki

ἕτερόν hellip λόγον (ndashbaşka soumlzhellip) ve 789rsquodaki yine Theogonia 890rsquodakiyle birebir

aynı ifadedir Sonuccedil olarak λόγοςrsquoun kısıtlı kullanımı Homeros gibi Hesiodos iccedilin

de geccedilerlidir ve yine aynı şekilde yalnızca ldquosoumlz konuşmardquo anlamına karşılık

gelmektedir

45

Yukarıda Homerosrsquotaki νόος iccedilin yaptığımız incelemeyi Hesiodosrsquoun metnine

uyguladığımızda λόγοςrsquoun ldquoakıl duumlşuumlnmerdquo vs anlamlarını karşılayan bu soumlzcuumlk

bir kez daha aynı oumlruumlntuumlyle karşımıza ccedilıkacaktır İlyada ve Odysseiarsquoda olduğuna

benzer biccedilimde burada da νόος soumlzcuumlğuuml λόγοςrsquoun yokluğunu hissettirmemiştir

Theogoniarsquoda dokuz İşler ve Guumlnlerrsquodeyse on ayrı dizede olmak uumlzere toplam

on dokuz defa kullanılmıştır Ayrıca νοέω fiili ve bunun isim hacircli νόημα da her iki

kitapta sıklıkla karşımıza ccedilıkar

Bu metinlerde de μῦθος ve koumlkteşlerine bakıldığı zaman Homerosrsquola yine benzer

biccedilimde Theogonia (24 165 663) ve İşler ve Guumlnlerrsquode (10 194 205) toplam

altı farklı dizede soumlz konuşma ve anlatmak (μυθέομαι) anlamlarında kullanıldığı

goumlruumlluumlr

Homeros ve Hesiodosrsquota λόγοςrsquoun belli anlamlarına μῦθοςrsquola verilen bu karşılık

şiir diline oumlzguuml bir kullanım olmaktan ccedilok soumlzcuumlğuumln İyonya devrimi oumlncesindeki

kavranışını bizim iccedilin accedilıklığa kavuşturan guumlndelik bir kullanım biccedilimini

vermektedir Her iki ozanın dizelerinde μῦθος soumlzcuumlğuumlyle karşılanan soumlylemek

soumlz soumlylev karşılıklı konuşma ve neden gibi aslında λόγοςrsquoun listesinde yer alan

anlamlar Homerik-Hesiodik doumlnemde iki kavram arasında herhangi bir

ayrışmanın zıtlaşmanın soumlz konusu olmadığını goumlstermesi bakımından dikkat

ccedilekicidir

46

3 BOumlLUumlM

PLATONrsquoUN DİYALOGLARINDA MİT

Yukarıda bazı Yunan tarihccedili ve yazarlar iccedilin ortaya koyduğumuz mitoloji

yaklaşımını en olgun hacircliyle ve logosrsquola iccedil iccedile geccedilmiş biccedilimde goumlrebileceğimiz

anti Yunan figuumlruuml Platonrsquodur Soumlzgelişi Phaidrosrsquota Boreasrsquoın Oreithuiarsquoyı kaccedilırma

mitiyle ilgili soumlylenenler (Platon 2014 229b vd) 5 yuumlzyıl metinlerinde karşımıza

ccedilıkan mitoloji yaklaşımları arasında en ccedilarpıcı oumlrneklerden biridir Burada

Sokrates bir mitin anlattıklarından hareketle kendi doumlneminin Atinarsquosını mitik

ccedilağlardaki Atinarsquoyla başarılı biccedilimde oumlrtuumlştuumlruumlr ve kanıt olarak da tıpkı

Pausaniasrsquoın aslanlı kapıdaki dev kesme taşları goumlstermesi gibi Artemis

tapınağına giden yol uumlstuumlndeki Boreas sunağını goumlsterir

Başka pek ccedilok oumllccediluumltuumlnden soumlz edilebilir olmakla beraber klasik doumlnemdeki

mitoloji yaklaşımlarının olumlu veya olumsuz diye sınıflandırabilme imkacircnımız

irdelenen mitin doğruluğuna yazar tarafından guumlven duyulup duyulmadığıyla

ilgilidir Platonrsquoun yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz pasajının devamında Phaidrosrsquoun

ldquobu hikacircyenin doğru olduğuna inanıp inanmadığı (πείθω)rdquo sorusuyla metne

birdenbire dahil edilen Platoncu mitoloji yaklaşımı ilk oumlnce mitte geccedilen doğa

tasvirlerinden yola ccedilıkarak Oreithuiarsquonın kaccedilırıldığı yeri belirler buna karşılık

hemen sonrasında Sokratik ironinin oumlrneklerinden birini sahneye koyarak

doumlnemin Yunan mitleriyle arasındaki mesafeyi vurgulama yoluna gider

Boreas mitine karşı bu tavır λόγος ve μῦθος arasında uumlccedil yuumlzyıldan fazladır

devam etmekte olan gerilimin Platonrsquoda cisimleşmiş hacircli olarak okunabilir

Nitekim bu satırların devamında Platonrsquoun bu hikacircyeye boumlylesine şuumlpheci hatta

alaycı yaklaşmasının nedenleri accedilıkccedila goumlruumllecektir Mit her şeyden oumlnce kimi

zaman şoumlyle kimi zaman boumlyle anlatılan bir hikacircyedir Uumlstelik tuhaf anlaşılmaz

uğursuz varlıklardan soumlz etmektedir Bu nedenle mitlerle uğraşmak keskin kafalı

ve gayretli kişilere duumlşer (229d-230a)

47

Bu cuumlmleleri tersinden okumak bize Sokratesrsquoin guumlya mitle uğraşmaktan

μυθολόγημαrsquodan geri durmasının nedenlerini daha accedilık biccedilimde goumlsterir

Platoncu anlamda olsun veya olmasın λόγος bu oumlykuumllerde anlatılanların

hakikatle oumlrtuumlşmesinin muumlmkuumln olmadığını bildirdiğinden bu pasajda mit

karşısında Sokrates gibi guumlven duyan (πιστέω) ve hoşnut (χαρίεντα ἡγοῦμαι)

bununla birlikte sakınımlı bir yaklaşım muumlmkuumln yaklaşımların en doğrusu gibi

goumlsterilmiş olur Bize goumlre bu mitleri irdeleyen ve onlara bir yaklaşım belirleyen

yanlarından oumltuumlruuml guumlccedilluuml bir mitolojinin ifadesidir

Platonrsquoun miti dışlar gibi goumlruumlnen ama iccedilselleştirmiş felsefesi Vernantrsquoa goumlre onu

ldquosoumlzcuumlğuumln tam anlamıyla felsefe dilinin hem berisinde hem de oumltesinde olanları

accedilıklama aracı olarak seccedilkin bir yer verecektirrdquo (Vernant 2015 s 254) Bu bakış

Platonrsquoun felsefesinin mitle ilişkisini saptamasıyla son derece isabetliyken mitin

yalnızca soumlylem guumlcuumlnden yararlanan bir Platonrsquou resmetmesiyle eksiktir Bu

eksiklikle beraber Vernantrsquoın mitolog Platonrsquou Devletrsquoteki Lidyalı Gygesrsquoten

Devlet Adamırsquondaki genccedilleşen nesilden veya Phaidrosrsquotaki Mısır tanrıları

muumlnakaşasından soumlz eden bir Platon hacircline gelir Oumlrnekleri ccediloğaltmak

muumlmkuumlnduumlr ama burada ccedilizilen resimde cafcaflı giysilerinden ve goumlrkemli

teccedilhizatından soyundurulmuş ccedilırccedilıplak bir Platon karşımızda durmaktadır

Devletrsquote Hint koumlkenli uumlccedil sınıflı toplum yapısını oumlneren Timaiosrsquota tanrılarla diğer

varolanlar arasında katı bir hiyerarşi belirleyen Phaidonrsquoda ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuumlnuuml

Orfik arguumlmanlarla temellendiren yine Devletrsquote aynı meseleyi oumlte-duumlnyacılık

uumlzerinde inşa eden Platon bu resimde karanlıkta kalmıştır Mitler vasıtasıyla

boumlylesine buumlyuumlk ve yepyeni bir evren kuran bir Platonrsquodan soumlz ediyorsak onun

felsefesinde mit alelade bir accedilıklama aracı olmanın ccedilok oumltesine geccedilmiş

durumdadır

48

31 Platonrsquoun Felsefesinde Mitin Belirmesi

Homerosrsquoun baştan sona mitik olan duumlnyası μῦθοςrsquola hiccedilbir bakımdan ccedilelişik ya

da herhangi bir mitoloji yaklaşımına karşı korumacı olmadığı gibi (henuumlz

lsquomitolojirsquonin varlığı soumlz konusu olmadığından boumlyle bir durum zaten olanaksızdı)

anlattığı olay veya kişilere μυθικός sıfatının yakıştırılması iccedilin kendisinden ccedilok

sonraki yuumlzyılları beklemek gerekecektir Sokrates Platon ve Aristotelesrsquoin

yaşadığı 5 yuumlzyıl Atinarsquosına gelindiğindeyse artık İlyada ve Odysseiarsquonın yazıya

aktarılmasının uumlzerinden uumlccedil ila doumlrt yuumlzyıl geccedilmiş μῦθος soumlzcuumlğuumlyle tuumlrevlerinin

anlamı koumlr ozanınkinden epeyi uzağa duumlşmuumlştuumlr16 Geccedilen suumlre zarfında İyonya

duumlşuumlnuumlrlerinin arkhesinden Elealıların rasyonel tanrı fikrine kadar devrim

niteliğinde sayılabilecek pek ccedilok felsefi keşif gerek kitaplar gerek gezgin

filozofların tartışmaları vasıtasıyla Atinarsquodaki kuumlltuumlr ortamlarına deyim yerindeyse

boca edilmiştir Yine aynı yuumlzyıllar iccedilinde sırasıyla Solon Kleisthenes ve

Periklesrsquoin yaptığı politik devrimlerle Atinarsquoda demokrasi kurumu yerleşmiş

zaman zaman beliren devlet krizlerine rağmen işler durumdadır O kadar ki 5

yuumlzyılda Atina Platonrsquoun deyişiyle adeta bir παντοπώλιον πολιτειῶνrsquoa (devlet

duumlzenleri panayırı ndash557d) doumlnmuumlş durumdadır Ccediloğu soylu ve varlıklı ailelerin

ccedilocuğu olan politikos adayı genccediller gelecekleri adına buumlyuumlk vaatlerde bulunan

Sofist filozofların peşinden ayrılmamakta onların dilinden doumlkuumllen yeni

kavramlar eski mitler dizeler ve oumlzdeyişler her guumlnuumln yeni tartışma konusunu

belirlemektedir Oumlnderleri eski şairler olan bu gezgin oumlğretmenlerin belirlediği

oumlzguumlr tartışma ortamlarında yuumlzlerce yıllık gelenekler tanrı hikacircyeleri toumlre ve

adetler saygısızca anılmakta hatta Protagoras oumlrneğinde goumlrduumlğuumlmuumlz gibi

tanrılar bazen tartışmaya değer bile bulunmamaktadır Ortaya ccedilıkan bu yeni

siyasal ortamda Attika soylularının geccedilmiş masallardan oumlzlemle hatırladıkları

16 Oumlrneğin Phaidrosrsquota (265c) Erosrsquou yuumlceltmek adına soumlylenen oumlvguumlye Goumlkyuumlzuuml Uumlzerinersquode (284a) ise goumlkyuumlzuumlnuuml Atlasrsquoın desteklediğini anlatan hikacircyeye (buradaki ldquohikacircyerdquo yine μῦθοςrsquotan başkası değildir) yazarlar tarafından μυθικός sıfatı yakıştırılmıştır Metinlerin bağlamına goumlre Platonrsquoun kullandığı μυθικόςrsquoun ldquodestansırdquo yani ldquogeleneksel μῦθοςrsquoa uygunrdquo Aristotelesrsquoin kullandığı μυθικόςrsquoun ise bu goumlruumlşle ccedilelişmeyecek biccedilimde ldquogerccedileklikle bağdaşmayan hikacircye uyarıncardquo anlamlarına geldiğini goumlruumlyoruz

49

altın ccedilağın uumlzerine kuumll serpilmiş gibidir Buumltuumln bu manzarayı Platonrsquoun

diyaloglarda bize sunduğu agora fotoğraflarından accedilıkccedila goumlrebiliyoruz

Bununla birlikte pek ccediloğu demokrat ve ldquosekuumllerrdquo filozoflarla dolup taşan 5 yuumlzyıl

Atinarsquosında olsak da bu ccedilalışmanın başından itibaren benimsediğimiz

perspektifin elverdiği oumllccediluumlde diyalogların her birinde bizi oumlzguumln bir tanrıya

vardırabilecek sayısız patika ağzı goumlrmemiz muumlmkuumlnduumlr O kadar ki Platonrsquoun

yazıları Atinarsquonın şehir planına benzer biccedilimde haritalandırılacak olsa neredeyse

buumltuumln sokak başlarına bu patika ağızlarından biri denk duumlşebilirdi

Nietzsche Batı duumlnyasının son iki yuumlzyıldaki Platon algısını şekillendirecek

biccedilimde İyinin ve Koumltuumlnuumln Oumltesindersquoye oumlnsoumlzuumlnde dile getirdiği artık neredeyse

herkesccedile bilinen ldquohalkın Platonculuğu Hristiyanlıkrdquo tespitiyle (Nietzsche 1999

13) Batılı okuruna bir daha hiccedilbir zaman eski guumlven duygusunu verememek

uumlzere Platon kuumllliyatını Kitab-ı Mukaddesrsquole aynı rafa kaldırmayı başarmıştır

Batı uygarlığının 19 yuumlzyıla kadar geccedilirmiş olduğu suumlreccedil ve buumlyuumlk toplumsal

travmalar goumlz oumlnuumlne alındığında Nietzschersquonin Platonrsquoa youmlnelttiği bu sert

ldquoruhbanlıkrdquo ithamının nedenleri epeyi fazlalaşacaktır Oumlte yandan Nietzschersquoden

sonraki ccedilağda yetişen ve Nietzscheci yorumu benimseyen duumlşuumlnuumlrler aynı

travmalarla bizzat tanışık olmasalar da Platonrsquoun bu ldquoruhbanlıkrdquo youmlnuumlnuuml ccedilok

daha derinlemesine irdelemiş tartışmışlardır Nietzsche Platonrsquoun ldquoruhbanlıkrdquo

youmlnuumlnuuml felsefesinin buumltuumlncuumll yapısını goumlz oumlnuumlnde tutarak tespit ederken onun

halefi olan duumlşuumlnuumlr ve araştırmacılar aynı konudaki tartışmalarının ccediloğunu

diyaloglara sık aralıklarla ve dağınık biccedilimde yerleştirilmiş kimi goumlruumlnuumlr kimi gizli

olan mitler etrafında kurgulamaktadır Herhalde bunun iki sebebinden soumlz

edilebilir biri klasik filolojinin son yuumlzyılda kat ettiği hayranlık veren mesafe

diğeriyse Platonrsquoun anlattığı irili ufaklı mitlerin nihayet bir araya gelerek

ldquoPlatonculukrdquo adı verilen devasa yapıyı oluşturduğunun keşfi ve kabuluumlduumlr

Guthriersquonin tespitiyle diyaloglar felsefenin dinin ve şiirin benzersiz bir

birleşiminden meydana gelirler (Guthrie 1955 s 333) Oumlte yandan dinin ve şiirin

diyaloglarda felsefeyle yan yana gelmesinin başlıca nedeni Platonrsquoun yaşadığı

doumlnemde Atinarsquodaki politik ccedilalkantılar ve filozoflardaki biteviye duumlzen arayışı

olduğundan Platonrsquoda mitlerin bir başka deyişle dinin belirmesine tanık

50

olacağımız zemin yine politik olmak durumundadır Bu nedenle her ne kadar

sonraki başlıklar altında politikaya daha tafsilatlı değineceksek olsak da buradaki

Platonik mitler tartışmasının başında mitlerin ilk başlatıcısı olan Devletrsquoin II

Kitabına birkaccedil paragrafla değinmemiz gerekmektedir

Devletrsquoin genel olarak da diyaloglarda oumlngoumlruumllen devlet duumlzeninin işleyişine

bakıldığında belli bir dinin ldquoyasardquo eliyle yuumlruumlrluumlğe koyulmadığı goumlruumlluumlr Ancak oumlte

yandan bu doğru tespit Platonrsquoun dine yaklaşımını ccediloumlzuumlmleyen araştırmacılar

iccedilin fevkalade yanlış bazı oumlnkabullerin de kaynağı durumundadır Nitekim Platon

Devletrsquote Yasalarrsquoda veya herhangi bir diyalogunda adı koyulmuş belli bir dini

inancın nomos vasıtasıyla guumlvence altına alınmasını oumlnermez fakat bu onun din

konusunda kayıtsız bir toplum oumlngoumlrduumlğuuml anlamına gelmemektedir Yukarıda

değindiğimiz gibi dinin kurumsallaşmasının Platonrsquoun devleti iccedilin ccediloğu

bakımlardan vazgeccedililmez oluşu Devletrsquoin daha ilk boumlluumlmlerinde accedilık biccedilimde

ortaya ccedilıkacaktır

Gerccedilekten de Platonrsquoun Kallipolisrsquoi ne kadar sade teferruattan uzak bir

başlangıccedilla kurulursa kurulsun onda dini bir yapının tartışma goumltuumlrmez

gerekliliğini sezmemiz fazla zaman almayacaktır Bizzat Platonrsquoun 369b

paragrafından itibaren betimlemeye başladığı suumlreci kısaca oumlzetlersek polisrsquoin

oluşmasını kaccedilınılmaz hacircle getiren ilk etken her bir insanın kendi eksiklerini

karşılamakta yetersiz kalması bu eksiklerin sayıca ccediloğalması nedeniyle de

birccedilok insanın bir araya gelmesidir Platonrsquoda işte bu kadar goumlsterişsiz yalın bir

başlangıccedilla polisrsquoin varlığından soumlz etme imkacircnı buluruz Bu yalınlık bir suumlreliğine

devam eder ve bu suumlre zarfında topluluktaki ilişkiler suumlrekli en sıradan ihtiyaccedil ve

alış-verişler uumlzerinden kurulur Sırasıyla yiyecek barınak giysi Fakat bu

ihtiyaccedillar bile aslında hiccedil de kuumlccediluumlk olmayan bir emekler silsilesi meydana

getirecektir Boumlylece ilk karmaşık sistemlerden biri olan goumlrev dağılımının ortaya

ccedilıkması kaccedilınılmaz olacaktır Az sonrasında Glaukonrsquoun isteğiyle yurttaşların

yaşamlarını rahat yataklar ccedileşitli meyveler etler yemek masası ve goumlsterişli

eşyalar gibi luumlks hayatın oumlgeleriyle rahatlatmaya başlayınca bu karmaşıklığın

boyutu daha da buumlyuumlr Sokrates devletine bunların her birini goumlnuumllsuumlzce dahil

etmektedir ve dahil edilen her yeni oumlge yeni birccedilok ihtiyacı da beraberinde

51

getirmektedir Oumlrneğin Sokratesrsquoin başta pek yanaşmadığı et yemekleri

Glaukonrsquoun isteğiyle devlette serbest bırakılınca artık hekimlere de ihtiyaccedil

duyulacağı anlaşılmış olur (373d) Bir zincirleme hacirclinde ihtiyaccedillar arttıkccedila

masraflar da artar ve yeterli sayıda hayvan otlatmak ve ekip biccedilmek iccedilin yeni

toprak arayışları başlar Bu durumsa savaşların habercisidir Oumlte yandan savaş

devleti koruyabilecek buumltuumln donanımlara sahip bekccedililere ihtiyaccedil duyulacağı

anlamına gelir Bu donanımlarsa devletin ilk kurulduğu guumlnlerdeki ihtiyaccedillar

kadar yalın ve goumlsterişsiz değildir Nitekim bekccedililerin aynı anda hem filozof hem

tutkulu hem ccedilevik hem de guumlccedilluuml olması gerekmektedir Devletin en temel

kurumlarından biri olan eğitim boumlylelikle zorunlu hacircle gelmiştir

Platon ccedilocuk yaşlardaki eğitime başlanacak muumlfredat olarak ldquoeskilerden buguumlne

suumlruumlp gelen en iyi yetiştirme tarzırdquo dediği beden eğitimi ve muumlziği oumlnerdikten

sonra bu muumlziğe hikacircyeyi17 de dahil eder ve mitin18 Platonrsquoun felsefesindeki

seruumlveni boumlylece başlamış olur (376e) Hemen ardından mitin doğru veya yalan

olduğuna bakılmaksızın faydalı olduğu suumlrece ccedilocuklara anlatılması gerektiğini

soumlyleyecektir

Bu paragraf aynı zamanda Platonrsquoun Devletrsquoindeki meşhur şair ambargosunun

da ilk belirdiği yerdir Uumlstelik Platon bu ambargoyu Yunan mitlerinin başlıca iki

kaynağı Hesiodos ve Homerosrsquoun adlarını doğrudan vererek duyurur nitekim

onlar tanrıları ve mitik kahramanları gerccedilekte olduklarından farklı goumlstererek

ccedilocukların ve genccedillerin yalan yanlış yetişmesine neden olurlar Oysa şairlerin

yapması gereken tanrıları her nasılsalar oumlyle tasvir etmektir Tanrı iyi olduğu iccedilin

koumltuumlnuumln sebebi olamaz muumlkemmel olduğu iccedilin değişmez ve farklı kılıklara

buumlruumlnmez insanlara yalan soumlylemez ve onları kandırmaz Oumlte yandan yurttaşlar

17 Burada ldquohikacircyerdquo soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγος soumlzcuumlğuumlnuumln tercih edilmiş olması dikkat ccedilekicidir 18 Guthriersquonin yukarıda atıf yaptığımız tespitinden hareketle buna bir ccedileşit din de diyebiliriz Nitekim Platonrsquoun filozof kralının halka anlatacağı mitlerin oumlnemli bir kısmı kutsal olana goumlnderme yapar dolayısıyla tanrının guumlya φύσιςrsquoe yerleştirdiği hakikati bulup ccedilıkarır ve halka goumlsterir Devletrsquoin 427brsquosindeki bir nevi ldquolaikrdquo devlet anlayışına doumlnuumlk soumlzlere gelince ndashki bu aynı zamanda νομοθέτης olan filozofun tapınak kurma ve rituumleller koyma işinden geri durmasıdırndash aslında yeni bir teolojiden bahseden Platonrsquoun felsefesinde aşağıda değineceğimiz uumlzere Sokratesrsquoin sadık bir Olympos dindarı olmasına benzer biccedilimde bir ccedilelişki olarak kendini goumlsterir Mit ve dinden aynı şeyleri anlayacağımızı birinci boumlluumlmde belirtmiştik ki Sokratesrsquoin 427brsquode tapınakla ilgili ldquoyasardquo koyma işlerini tanrı Apollonrsquoa tevdi etmesi Platonrsquoun mitolojik yaklaşımına bir başka oumlrnektir

52

yiğit olmaları ve oumlluumlmden korkmamaları gerektiği iccedilin Hadesrsquoin korkunccedil yurdunu

veya oumlluumlm acısıyla kıvranan kahramanları anlatan şiirler de yasaktır (379b-388d)

Şaire getirilen bu yasak mit anlatma yetkisini elinden almak anlamına gelir

Devletin bu yaptırımını Platon 385crsquode ldquokoro vermemekrdquo (χορον μὴ διδόναι)

deyimiyle ifade eder yani devlet şairden desteğini ccedilekmektedir Oumlte yandan

νομός mit anlatma bir kelimeyle yalan soumlyleme (ψεύσασθαι) yetkisini yalnızca

devleti youmlnetenlere tanıyacaktır (389b)

Bununla beraber Platon anlattığı veya anlattırdığı bir mitin yalan (ψεῦδος)

olduğunu nadiren itiraf eder ve bunun ilk oumlrneği de Devletrsquoteki ldquosoylu yalanrdquo

(γενναῖος ψευδομένος) meşhur ldquotoprağın oğullarırdquo mitidir Sokrates bunu

inanılması ccedilok zor bir mit olarak tanıtırken bu yalanı soumlyleme succedilunu da şairlerin

uumlzerine yıkıverir

32 Yeni tanrılar icat etmek

Geleneksel teolojinin Platonrsquoda şahit olduğumuz bu reddiyesi başka bir teoloji

inşa edeceği anlamına gelir Nitekim Sokratesrsquoe youmlneltilen ldquoyeni tanrılar icat

etmerdquo succedillaması da bu yeni teoloji inşasının bir sonucudur Ksenophon

Sokratesrsquoten Anılarrsquoın ilk satırlarında bu konuya değinirken hem boumlyle bir

succedillamaya ccedilok şaşırdığını soumlyler hem de succedillamanın asıl dayanağının ldquodevletin

tanrılarına sadık olanrdquo Sokratesrsquoin ara sıra soumlzuumlnuuml ettiği kendisine yol goumlsteren

bir daimonion olduğu tahmininde bulunur ldquoDoğrusu Sokratesrsquoin kendi iccedilindeki bir

daimonionrsquoun yol goumlstericiliğinden soumlz ettiği kulaktan kulağa yayılmıştıhelliprdquo

(Ksenophon 1921 112)19

19 Ksenophonrsquoun bu tahmini Euthyphronrsquoda da doğrulanmaktadır (3a) Oumlte yandan bu daimonion iccedilin diyaloglardaki bazı oumlrnekler şoumlyledir Theaitetos 151a ἐνίοις μὲν τὸ γιγνόμενόν μοι δαιμόνιον ἀποκωλύει συνεῖναι (ndashkendi daimonionrsquoum onların kimileriyle birlikte olmaktan beni alıkoydu) Euthyphron 3b μανθάνω ὦ Σώκρατες ὅτι δὴ σὺ τὸ δαιμόνιον φῂς σαυτῷ ἑκάστοτε γίγνεσθαι (ndashanlıyorum Sokrates seni her defasında bir daimonionrsquoun tuttuğunu soumlyluumlyorsun) Savunma 40brsquodeki τὸ τοῦ θεοῦ σημεῖον da Sokratesrsquoin bu varlık iccedilin kullandığı bir diğer addır

53

Bu Sokratik δαιμόνιονrsquou geleneksel Yunan dinindeki δαίμωνrsquola bir tutmak zorlama

bir yorumdur Zaten Sokratesrsquoin diyalogların değişik yerlerinde aktardığı biccedilimiyle

bu daimonion kişisel tanrı olan daimocircnrsquodan farklı olarak yazgı veya talihini

belirlemediği gibi Sokratesrsquoe yapması gerekenleri değil yapmaması gerekenleri

soumlylemektedir (krş Liddell amp Scott 1884 s 322) Bununla birlikte Ksenophonrsquoun

aynı boumlluumlmde anlattığına goumlre Sokrates bir yandan devletin inandığı tanrılara

(οὓς ἡ πόλις νομίζει θεούς) inanmış ve bu inanış uyarınca tapınakta ve evinde sık

sık kurban kesmiş hatta zaman zaman kacirchinlere danıştığı bile olmuş diğer

yandansa kacirchinlik geleneğinde Yunanların en fazla başvurduğu tarla ev evlilik

itibar gibi konularda dinden bu şekilde bir beklentiye kapılmanın akıl dışı olduğunu

accedilık accedilık soumlylemekten ccedilekinmemiştir

Bu bir ccedilelişki olarak goumlruumllebilir Ancak arka planda bizi buguumlne kadar

duumlşuumlnduumlrmekle beraber artık aşina olduğumuz Kriton şablonu yatar nomos adil

davranmamıştır ama yine de bir yurttaş olarak Sokratesrsquoin mecburicirc istikameti

ona boyun eğmektir Devletrsquoin yukarıda alıntıladığımız pasajının hemen

devamında gelen ldquotanrırdquo tanımlarıyla20 da ccedilelişik olması hesaba katılırsa

Sokratesin Olympos panteonuna sadık dindar bir yurttaş olması dini inancı

resmicirc bir kurum bir nomos olarak tanıma eğiliminde olduğunu goumlsterir Bu nomos

telakkisi sayesindedir ki Platonrsquoun oumlrnek insanı tıpkı Atinalı yargıccedilların adil

olmadıklarını bile bile Kritonrsquoun yalvarmalarını geri ccedilevirdiği gibi Olympos

tanrılarının gerccedilek olmadıklarını bile bile kurban kesme ve kacirchine danışma

rituumlellerine duumlzenli olarak katılmayı suumlrduumlruumlr

Kehanet konusu Sokratesrsquoin phusis-nomos karşıtlığında tuttuğu safı belirlemek

iccedilin bize oumlnemli arguumlmanlar sunmaktadır Bunların en başındaysa hiccedil şuumlphesiz

iki kehanet vardır Biri yukarıda soumlz ettiğimiz daimonion diğeriyse Sokratesrsquoin

Khairephon aracılığıyla oumlğrendiği meşhur Delphoi kehaneti

Platonrsquoun yazdığı Savunmarsquonın 20e ve sonraki kısımlarında Sokrates soumlzlerini bu

konudaki beyanlara ayırır Anlattığına goumlre Khairephon ndashgoumlruumlnuumlşte kendi

20 382arsquodan itibaren goumlrduumlğuumlmuumlz bu tanımlamalar oumlzetle tanrının biccedilim değiştiremeyen aldatmayan zaafları olmayan bir varlık olması Homerik-Hesiodik teolojiye bir itiraz olmasının yanında apaccedilık bir İtalyan felsefesi bilhassa Ksenofanes etkisi altındadır

54

kararıylandash gidip Delphoi kacirchinine ldquoSokratesrsquoten daha bilge birinin olup olmadığınırdquo

danışır kacirchin kadının cevabı şaşırtmaz Sokratesrsquoten daha bilgesi yoktur

Sokrates bu mitik arguumlmanın ardından kehanet hakkında kendi akıl yuumlruumltmeleri

sonucunda vardığı kararı da accedilıklamaktan geri durmaz Başka bir deyişle ldquoen

bilgerdquo olduğuna dair iddiasını oumlnce mit aracılığıyla ve ardından diyalektik

youmlntemle kanıtlama yoluna gider Atinarsquoda ldquobilgerdquo diye anılan her adamın kapısını

ayrı ayrı ccedilalar hepsinin bilgeliğini soru-cevap youmlntemini (διαλέγομαι) kullanarak

sigaya ccedileker diyalektiğin vardırdığı sonuccedil da mitinkiyle aynıdır

Sokratesrsquoin bu anlattıklarının ldquomitikrdquo diye nitelediğimiz kehanet kısmı Platonrsquoun

buumltuumln diyaloglarında ortaya koyduğu mitoloji yaklaşımının adeta ccedilekirdeğini

esasını teşkil eder Nitekim Sokratesrsquoin kehanet meselesine giriş yaptığı 20ersquonin

son cuumlmleleri şoumlyledir

οὐ γὰρ ἐμὸν ἐρῶ τὸν λόγον ὃν ἂν λέγω ἀλλ᾽ εἰς ἀξιόχρεων ὑμῖν τὸν λέγοντα

ἀνοίσω τῆς γὰρ ἐμῆς εἰ δή τίς ἐστιν σοφία καὶ οἵα μάρτυρα ὑμῖν παρέξομαι

τὸν θεὸν τὸν ἐν Δελφοῖς ndashCcediluumlnkuuml konuştuğum soumlzler kendi soumlylediklerim

değil aksine sizin pek guumlvenmeye değer bulduğunuz birinin soumlyledikleridir

Şayet benimki gibisine de bilgelik denebilecekse buna Delphoirsquodeki tanrıyı

şahit goumlstereceğim (Savunma 20e)

Bu Sokratesrsquoin tıpkı ldquodevlet tanrılarırdquo iccedilin kurbanlar kesmesinde olduğu gibi

kurumsal nomos guumlvencesi altındaki bir Olympos tapınağından icazet talep ettiği

anlardan biridir Lysiasrsquoın ısrarlarına rağmen Atina yargıccedilları oumlnuumlnde sofistik bir

savunma yapmayı reddeden Sokrates (Laertios 2013 II40) succedilsuzluğunu

ıspatlamak adına mite başvurmaktan ccedilekinmemiştir Ccediluumlnkuuml onun dindarlığı

φύσιςrsquoin değil νομόςrsquoun uumlzerinde biccedilimlenmiş devletin ve hukuğun talep ettiği

uylaşıma dayalı bir dindarlıktır Platonrsquoun oumlngoumlrduumlğuuml ὁσιότης veya εὐσέβεια da

bundan başkası değildir (krş Devlet 382a vd)

Sonuccedil olarak Sokrates metaforik de olsa bu duruşmanın belli başlı yerlerinde

Atina yargıccedillarına değil ama Atina tanrılarına yakarıştadır Fakat başka tuumlrluuml

davranabilir miydi Denilebilir ki bu tapınaktan icazet almaya ccedilalışan filozoflar

iccedilin ilk ve tek oumlrnek değildir Nitekim doğrudur yazdığı kitabı goumltuumlruumlp Artemisrsquoin

sunağına bırakan Herakleitosrsquou hatırlayalım Oumlte yandan bunun aksi

oumlrneklerinden de soumlz etmek muumlmkuumlnduumlr Yine Sokrates gibi goumlccedilmen olarak

55

Atinarsquoya gelen Protagoras ve Anaksagoras tapınak ve politik iktidarla burun

buruna geldiklerinde mitolojiye başvurmayı akıllarından bile geccedilirmemişlerdir

Anaksagoras guumlneşin alevde kızdırılmış bir maden kuumllccedilesi olduğunu

soumlylediğinde Periklesrsquoin muhalifi olan Diopeithes bunu fırsat bilerek filozofu

mahkemeye vermiştir gerekccedilesiyse tanrısal bir goumlk cismi hakkında bilgiler

oumlğretmeye kalkışmasıdır Bunun uumlzerine Anaksagoras mitolojiye başvurup da

Atina tanrılarından icazet alma yoluna gitmez şehri terk eder (Kranz 1994 s

145) Protagoras da tanrıların oumlluumlmluumller tarafından hiccedilbir şekilde anlaşılıp

bilinemeyeceğini soumlyleyince Atinalılar tarafından kitapları toplatılarak yakılır ve en

sonunda suumlrguumlne goumlnderilirken herhangi bir mitolojik yaklaşıma sarılma

girişiminde bulunmayacaktır (Kranz 1994 s 193 krş Theaitetos 162e)

Bununla birlikte Sokratesrsquoin tarihin en uumlnluuml duruşmasında ortaya koyduğu bu

mitolojik tavırla karşılaştırabileceğimiz en iyi oumlrnek Platonrsquodan yaklaşık iki yuumlzyıl

oumlnce ve yine Delphoi tapınağı etrafında doumlnen Thalesrsquoin ldquobilgeler bilgesirdquo

unvanını ısrarla reddetme hikacircyesidir

Laertiosrsquoun aktardığı eğlenceli hikacircyeye goumlre İyonyalı genccediller Miletoslu

balıkccedilılardan bir ağ satın almışlar ve avlanırken ağlarına bir uumlccedilayak takılmıştır

Bunun uumlzerine Delphoi kacirchinine birini yollamışlar ve tanrıdan kehanet

beklemişler Gelen cevaba goumlre uumlccedilayağı ldquoherkesin en bilgesinerdquo (τίς σοφίῃ

πάντων πρῶτος) vermelilermiş Herkes bu bilgenin Thales olduğunda hemfikir

olduğu iccedilin uumlccedilayak ona goumlnderilmiş Fakat Thales bu payeyi kendisine uygun

bulmadığından uumlccedilayağı başkasına vermiş ve o da bir başkasına boumlylece uumlccedilayak

en sonunda Solonrsquoa ulaşmış Yine Laertiosrsquoun aktardığı aynı hikacircyenin başka bir

versiyonunda bir Arkadyalının oumlluumlrken ldquobilgelerin en yararlısınardquo verilsin diye

kupa Thalesrsquoe getirilmiş Thales bir oumlnceki versiyonda olduğu gibi kupayı yine bir

başkasına vermiş ama bu defa kupa doumlnuumlp dolaştıktan sonra yeniden Thalesrsquoe

gelmiş (Laertios 2013 I28-29)

Goumlruumllduumlğuuml gibi bu oumlrnekte bir devlet tapınağı olan Delphoi tarafından ldquoen bilgerdquo

unvanı kendisine verilmiş bir İyonya filozofunun bu yuumlce payeyi ısrarla

reddettiğine şahit oluruz Accedilıktır ki bu olay tarihsel gerccedileklikle alakasız bir mitse

56

bile Thalesrsquoin tapınakla boumlyle yakın bir icazet takdis ilişkisi kurmaktan kaccedilmasını

metaforik biccedilimde goumlstermektedir

33 Protagorasrsquoın Erdem Miti ve Sokratesrsquole Aynılaşması

Platonrsquoun hem Devletrsquote hem de Yasalarrsquoda kurduğu iki politeia iccedilin de νομόςrsquoun

mutlak belirleyiciliğini benimsediği kuşkusuzdur Kallipolisrsquote νομός youmlnetici

filozoflardan uumlretici zanaatkacircrlara kadar istisnasız her yurttaş iccedilin bağlayıcıdır

Oumlrneğin 519drsquode filozofların yeniden mağaraya inmeleri ve oradaki tutsakları

kurtarıp aydınlığa ccedilıkarmaları gerektiğini soumlyleyen Sokratesrsquoe Glaukon bunun

onları muumlmkuumln olandan daha koumltuuml bir hayata zorlamak anlamına geleceği

cevabını verince Sokrates νομόςrsquotan ne anladığını accedilıkccedila ortaya koyan şu

cuumlmleyi soumlyler

Bir defa daha unuttun ki sevgili dostum νομός devletteki hiccedilbir sınıfın oumlzel

mutluluğunu sağlamaya ccedilalışmaz onun amacı mutluluğu devletin tamamı

iccedilin uumlretip ortaya ccedilıkarmak ikna veya zorlama yoluyla (πειθοῖ τε καὶ ἀνάγκῃ)

yurttaşlar arasında uyum sağlamak(tır)hellip (Devlet 520e)

Burada νομόςrsquoun ikna guumlcuumlnuuml diyalektikten ve mitten zorlama guumlcuumlnuumlyse kolluk

kuvvetinden alacağından şuumlphe etmek iccedilin bir nedenimiz yoktur Bununla birlikte

devletin buumltuumlnluumlğuumlnuuml koruyan ve yurttaşları bir arada tutan tek guumlcuumln νομός

olduğundan da şuumlphe edemeyiz

Kallipolisrsquoteki νομόςrsquoun ilkel toplumsal ilişkiler ve işboumlluumlmuumlyle birlikte ortaya ccedilıkıp

ccediloğaldığı şablon Magnesiarsquoda da kendini tekrar eder Ancak Yasalarrsquoda

oumlrneklemenin yapıldığı yer ccedilok eski geccedilmişte insanların bir araya geldikleri ilk an

tasarısına dayanan bir zihin deneyi değil mitik bir anlatının bu iş iccedilin sunduğu ccedilok

daha geniş bir hayali zemindir Tufan (κατακλυσμός) salgın hastalık (νόσος)

tuumlruumlnden ldquoeski soumlylentilerderdquo (οἱ παλαιοὶ λόγοι)21 geccedilen ve sonucunda insan

soyundan ccedilok az kişinin kaldığı olaylar (676b vd ayrıca krş Timaios 22b Kritias

21 Platon tıpkı Devlet 373drsquode olduğu gibi Yasalarrsquoın burasında da ldquosoumlylentirdquo soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγοςrsquou tercih ediyor

57

112a vd) Oumlte yandan Yasalarrsquoda da hikacircye Devletrsquotekiyle benzer biccedilimde ilerler

ve insanların kalabalıklar hacirclinde bir arada yaşamaya başlamasıyla karmaşık

politika organizasyonlarının dolayısıyla νομόςrsquoun nasıl zorunlu bir ihtiyaccedil hacircline

geldiğini goumlstermeye ccedilalışır

Politika bahsinde de değineceğimiz gibi 5 yuumlzyılda Atinarsquonın iki buumlyuumlk felsefi

ekoluuml olan Sokratesccedililerin ve Sofistlerin ikisi birden mevcut duumlzenden hoşnutsuz

olduklarını olaylar veya eserler vasıtasıyla bir şekilde belli etmişlerdir Bunlardan

ilki devletin mevcut νομόςrsquounun δικαιοσύνη erdemini taşımadığı ikincisiyse bu

νομόςrsquoun φύσιςrsquole hiccedilbir zaman bağdaşamayacağı fikirlerinden hareketle rejim

karşıtı bir perspektif ortaya koyar Sokratesccedililerin hoşnutsuzluğunun birinci ve en

buumlyuumlk kanıtı olarak Savunmarsquodan Phaidonrsquoa giden suumlreccedil goumlsterilebileceği gibi

Sofistlerin hoşnutsuzluğunu ise ilkin Sofist Protagorasrsquoın yukarıda değindiğimiz

suumlrguumln hikacircyesinden ikinci olarak da diyaloglarda satır aralarından

ccedilıkarabildiğimiz arguumlmanlardan tespit edebiliriz Oumlte yandan bu hoşnutsuzlukta

ortak olsalar bile din ve devlet işlerinde φύσις ve νομός ayrılığı noktasında

Sokratesccedililerle Sofistlerin dahil oldukları saflar her zaman karşı karşıyadır

Nitekim yukarıda νομόςrsquoun Devletrsquote ve Yasalarrsquoda zorunlu olarak ortaya ccedilıkışı

bahsinde soumlylediğimiz gibi Platon νομόςrsquoun varlığını değil adaletsizliğini

eleştirirken Sofistlerin rahatsızlığı doğrudan doğruya νομόςrsquoun varlığıyla ilgilidir

Platonrsquoa goumlre νομός ve yaptırımları iyi22 Sofistlere goumlreyse φύσιςrsquoe aykırı olduğu

iccedilin koumltuumlduumlr Diyaloglarda bu konuda iki ekol arasındaki zıtlaşmayı en net

biccedilimde Protagoras ve Gorgiasrsquota goumlrebiliriz

Bunların bilhassa birincisinde Sokratesrsquole başta Protagoras olmak uumlzere birkaccedil

buumlyuumlk Sofist arasındaki tartışmanın esas konusu erdemin oumlğretilebilirliği olmakla

beraber konuşmaların etrafında doumlnuumlp durduğu kavramlar iyiliğin kaynağı olarak

φύσις ve νομός aynı zamanda bu νομόςrsquola beraber bahsi accedilılan νομοθέτηςrsquotir

Hatırlanacağı gibi erdemleriyle meşhur devlet adamı Perikles kendi ccedilocuklarına

bu erdemliliği ne oumlğretebilmiş ne de miras bırakabilmiştir (320a ayrıca krş

Menon 93b vd) Bu durum erdemin φύσιςrsquote olduğunu soumlyleyen Protagorasrsquoı da

22 Kritonrsquoda goumlrduumlğuumlmuumlz gibi νομόςrsquoun yaptırımı Sokratesrsquoe baldıran zehiri iccedilirmeye bile varmışken hacirclacirc lsquoiyirsquodir ki Sokrates bundan kaccedilmayı aklından geccedilirmez

58

onun νομόςrsquola garanti altına alınabileceğini duumlşuumlnen Sokratesrsquoi de zor durumda

bırakacaktır En nihayetinde her ikisi de savundukları iddiadan oumlduumln verircesine

hatta bir bakıma iddialarını birbirleri arasında değiş-tokuş etmiş gibi tartışmayı

sonlandırırlar

Diyalogun başlarında Sokrates Protagorasrsquotan erdemin oumlğretilebileceğini

goumlstermesini herkesin oumlnuumlnde ve accedilık yuumlrekli bir ısrarla isteyince yaşlı adamın

koltukları kabarmıştır Şoumlyle sorar

hellip Sokrates bunu senden esirgemem ama nasıl goumlstereceğimi soumlyle yaşlı

bir adamın kendisinden daha genccedil adamlara μῦθος anlatması gibi mi

yoksa λόγοςrsquola adım adım giderek mi (320c)

Toplantıdakiler bunun kararını Protagorasrsquoa bırakınca yaşlı adam ldquoelbette μῦθος

dinlemekten hoşlanırsınızrdquo diyerek anlatmaya koyulur 320d-322d paragrafları

boyunca aktarılan hikacircye oumlzetle Prometheus ile Epimetheusrsquoa verilen

yetenekleri ilk insanlar arasında eşit paylaştırma goumlrevinin Epimetheusrsquoun

beceriksizliği yuumlzuumlnden başarısızlıkla sonuccedillanması yeteneklerin adaletsiz

dağıtımı sonucu insanlar arasında guumlccedil dengesizliğinin belirmesi ve boumlylece

birbirlerini yok etmeye başlamaları nihayet Zeusrsquoun insanların buumlsbuumltuumln ortadan

kalkacağı kaygısıyla Hermesrsquoe insanları utanma (αἰδώς) ve adaletle (δίκη)

donatma goumlrevini vermesini konu alır

Goumlrevi kabul eden Hermes Zeusrsquoa bu iki duyguyu tıpkı τέχνηrsquoler gibi farklı farklı

insanlarda mı yoksa hepsinde mi olacak biccedilimde pay edeceğini sorunca Zeus

herkesin payını almasını buyurur

Hepsi payını alsın ccediluumlnkuuml diğer τέχνηrsquoler gibi bundan da azlar pay alırsa

devletler meydana gelemez Ardından onlar iccedilin benden şu νομόςrsquou koy

Utanma ve adaletten payını alamayanlar devletteki bir hastalık gibi goumlruumlluumlp

oumllduumlruumlleceklerdir (Protagoras 322d)

Bu mitik kısım Protagorasrsquola Sokrates arasındaki Sofist-filozof ayrımının

bulanıklaştığı neredeyse ortadan kalktığı ilk yerdir Ccediluumlnkuuml bilindiği gibi bu mitle

ccedilok benzer biccedilimde Platon da ilk diyalogundan son diyaloguna kadar başta iyi

olmak uumlzere adalet oumllccediluumlluumlluumlk bilgelik cesaret gibi ideaların hepsinin bilgisinin

ruhta bulunduğunu soumlylemektedir Bununla beraber Sokratesrsquoin erdemler

konusunda Protagorasrsquola ayrı duumlştuumlğuuml tek yer yani soumlzuumlnuuml ettiğimiz bulanıklığı

59

bir nebze de olsa giderebilecek yegacircne ayrım erdemin oumlğretilebilir (διδακτόν)

olup olmadığı tartışmasında ortaya ccedilıkar Fakat yine de Protagoras ve Platoncu

erdemler arasındaki benzerliğin ccedilok daha ileri gittiği pasajlar hacirclacirc vardır Oumlrneğin

322ersquode Protagoras adalet (δικαιοσύνη) ve oumllccediluumlluumlluumlkten (σωφροσύνη) kendi

oumlngoumlrduumlğuuml erdemler olarak soumlz eder Bunlar aslında Protagorasrsquoın daha geride

319arsquoda oumlğrettiğini soumlylediği lsquopolitika sanatırsquonın (πολιτική τέχνή) iccedileriğinde

mevcutturlar Nitekim Protagoras diyalogun akışında bunları yer yer lsquopolitik

erdemlerrsquo (ἀρετή πολιτική) diye de adlandıracaktır

Bununla beraber yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Protagoras mitinde Sokrates ve

Protagoras arasında beliren tam da meseleyi kapatırken anmaya değer

fevkalade ccedilarpıcı bir benzerlikten daha soumlz edebiliriz Bilindiği uumlzere felsefe

tarihinde Protagoras ve Menon Euthydemos ve Gorgiasrsquola birlikte aynı

doumlrtlemenin diyalogları olarak ele alınmıştır Benzer biccedilimde erdemin oumlğretilebilir

olup olmadığı sorusu Menonrsquoda olduğu gibi Protagorasrsquota da ccediloumlzuumlmsuumlz

kalmaktadır Her ikisinde diyalogda da kendi erdemliliğini ccedilocuklarına vermekte

başarısız devlet adamları ccedilarpıcı bir sorun olarak belirmekte bu itibarla her

ikisinde de bilginin doğuştan (εν τῃ φύσῃ) gelip gelmediği tartışma konusu

edilmektedir Ancak iki diyalog arasındaki en ilgi ccedilekici benzerlik hacirclacirc şudur

Protagorasrsquota yaşlı Protagorasrsquoa soumlyletilen mitteki Zeusrsquoun Hermes eliyle

insanlara utanma ve adaleti pay ettiği ve pay alamayanların yasayla

cezalandırıldığı kısımlar Menonrsquoda Sokratesrsquoe soumlyletilen bir cuumlmleyle birebir

oumlrtuumlşmekte oumlzetle Menonrsquodaki Sokrates cuumlmlesi apaccedilık biccedilimde Protagorasrsquotaki

Sofist mitine atıf yapmaktadır

Bu akıl yuumlruumltmemizden şu ortaya ccedilıkıyor ey Menon Erdem bizde insanlar

arasında pay edilmiş bir tanrı parccedilası olarak goumlruumlnuumlşe gelir elbette ondan

payını almış olanlar iccedilin (Menon 100b)

60

34 Platonrsquoun felsefesinde ψυχή

Sokratesrsquoin katlini tasarlayan Olympos dindarlarıyla Platon arasındaki en buumlyuumlk

farklardan biri ψυχή kavrayışından ileri gelir Diyalogların kimi yerlerinde bu

kavrayış farkı Orpheus dizeleri hacirclinde veya Pythagorasccedilı bir tanrı imgesi olarak

accedilığa ccedilıkar ve her iki durumda da etik etrafında doumlnuumllen asıl mihverdir

Diyalogların bazı başka yerlerindeyse Platonrsquoa oumlzguuml ψυχήrsquoyi mitik bir anlatının

oumlgesi olarak goumlruumlruumlz Bu yerler bize ccediloğunlukla etiğin yanında epistemolojik bir

ccedilerccedileve de sunar Oumlte yandan bu kavramın Homerik-Hesiodik doumlnemlerde ldquoruhrdquo

diye karşılama imkacircnından henuumlz soumlz edemediğimiz iccedilin en azından Platon

bahsi accedilılıncaya kadar ψυχή şeklinde yazmayı uygun buluyoruz

Homerosrsquoun duumlnyasında ψυχή bizim alıştığımız hacircliyle ldquobedenrdquo karşıtı bir ldquoruhrdquo

olarak tasarlanmamıştır Buna goumlre ψυχήrsquonin buumltuumln yetileri yalnızca kişinin

hayata olduğu suumlre iccedilinde etkin ve olanaklıdır oumlluumlmuumln gelmesiyle birlikte kişinin

varlığı her anlamda ortadan kalkmış olur (Rohde 1925 s 5) Bunun anlamı

Homerosrsquota bizim geleneksel kavrayışımızın aksine oumlluumlm sonrasında ψυχή

olarak gidilecek bir ceza-oumlduumll veya son yargı yerinin bulunmadığıdır Bu

bakımdan ψυχή sadece yaşayanlar duumlnyasındaki canlılığı bedenin hareket

edebildiği ve yaşamsal faaliyetlerini yerine getirebildiği oumlluumlm oumlncesi hacirclini ifade

eder Eski Yunanca soumlzluumlklerinde soumlzcuumlğuumln ilk sıralardaki karşılığının ccediloğu

zaman ldquohayatrdquo olması da bundandır Bununla birlikte Homerik ψυχήrsquonin bazı

bakımlardan geleneksel ldquoruhrdquo kavrayışıyla oumlrtuumlştuumlğuuml noktalar da yok değildir

Oumlrneğin oumlluumlnce ruh bedenden ndashağız ya da accedilılan bir yara yoluylandash ayrılan

biccedilimce belli belirsiz yarı goumlruumlnuumlr bir duman (İlyada xxiii100) ya da goumllge

(Odysseia xi207) gibi ele avuca gelmeyen uccedilucu bir varlıktır Hesiodosrsquoun

ψυχήrsquosine gelince bize Homerosrsquounkine goumlre ccedilok daha kısıtlı bir inceleme imkacircnı

sunar Nitekim soumlzcuumlk Theogonia ve İşler ve Guumlnlerrsquoin tamamında yalnızca bir

defa geccedilmektedir χρήματα γὰρ ψυχὴ πέλεται δειλοῖσι βροτοῖσιν(ndashccediluumlnkuuml para

hayatıdır zavallı yoksulların) Bu ise soumlzcuumlğuumln yine Homerosrsquotaki anlamlarından

birine uygun olarak kullanıldığını goumlsterir Bununla birlikte Hesiodosrsquota ve

Homerosrsquota Hades uumllkesinin varlığı aynı zamanda Odysseiarsquonın XI kitabında

61

Odysseusrsquoun bu uumllkeye vardığını ve oumlluumllerle buluşup konuştuğunu anlatan

dizeler Homerik doumlnemde bir oumlte-duumlnya tasavvurunu tartışmasız hacircle getirir

getirmesine ancak son tahlilde goumlz oumlnuumlnde bulundurulması gereken en oumlnemli

nokta Homerik-Hesiodik ψυχήrsquonin oumlte-duumlnyadaki yaşamla ilişkisinin bizim

geleneksel ldquoruhrdquo imgesine yuumlklediğimiz anlamdan buumlsbuumltuumln farklı oluşudur

Ancak Platonrsquoa gelindiğindedir ki ψυχήrsquoyi artık ldquoruhrdquo diye karşılama imkacircnından

soumlz edebiliriz Ccediluumlnkuuml ψυχήrsquonin oumlte-duumlnyalarla ve hatta oumlluumlmsuumlzluumlkle olan bağı

Platonrsquoda goumlruumlnuumlr hacircle gelmiştir Onun ψυχήrsquoden anladığı şey Homerosrsquotaki gibi

bedene canlılık ve hareket etme kabiliyeti vermekle sınırlı bir yaşamsal parccedila

değil insanın oumlluumlmsuumlz yanıdır Başka bir deyişle Platonrsquoun ψυχήrsquosi bilme

arzulama duyum karar verme vs yetilerin yanında ve en oumlnemlisi olarak bir oumlte-

duumlnya tasarımıyla anlaşılır hacircle gelebilmektedir Bu tasarımın merkezindeyse

ruhgoumlccediluuml miti bulunur

a) Phaidon Devlet ve Gorgiasrsquota ruhun yolculuğu

Sokrates Phaidon 63crsquode kendisi iccedilin uumlzuumllen dostlarına ve oumlğrencilerine

soumlylediğine goumlre oumlluumlmden sonra gerccedilekten iyi birer efendi olan tanrılarla

buluşacağından hiccedilbir şeyden olmadığı kadar emindir (διϊσχυρίζομαι) Burada

kullanılan fiilin ldquobel bağlamak guumlvenmekrdquo anlamından da anlaşılacağı uumlzere

Sokratesrsquoe bu cuumlmledeki guumlven hissini veren şey bir akıl yuumlruumltme veya logos

etkinliği değil mitik bir oumlğretidir Dolayısıyla bir epistemersquoye hatta pistisrsquoe bile

değil sezgisel bir tasdiklemeye işaret eder İnsanın beden kısmı oumllecektir fakat

ruh kısmı oumlluumlmsuumlzduumlr

Ruhun oumlluumlmsuumlz olduğundan başka diyaloglarda da soumlz edilmektedir fakat

Phaidonrsquou bu konuda ilk sıraya getiren oumlzelliği bu oumlluumlmsuumlzluumlk goumlruumlşuuml bağlamında

ima ettiği kaynağının alabildiğine gizemli ve ilginccedil olmasıdır

Elbette diğer diyaloglarda aynı bilgi kaynağına yapılan oumlrtuumlk veya şiirsel atıflar

goumlz oumlnuumlne alındığında Phaidonrsquodaki accedilıklamayı bir itiraf olarak

62

değerlendiremeyiz Kaldı ki Platonrsquoun yazma tarzı ccediloğunlukla herhangi bir

tedbirin veya ccedilekincenin etkisi altına girmez Buna karşılık Phaidon Platoncu

ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuuml oumlğretisinin kaynağının gizli bir erginlenme topluluğu

olduğunu bu topluluğun kendine oumlzguuml dinicirc rituumlellerde bulunduğunu accedilıkccedila

soumlyleyen tek diyalogdur Son tahlilde Phaidonrsquoun kritik pasajlarından biri olan

69crsquode geccedilen aşağıdaki cuumlmleler Platonrsquoun ruh goumlruumlşuumlne kaynaklık eden bu

gizemli topluluğa oumlvguumlyle doludur

hellip oumllccediluumlluumlluumlk adalet cesaret ve aklı başındalığın kendisi de birer arınma

(καθαρμός) yoludur Bu durumda gizem dinlerini (τελετή) kuran insanlar

cahil kişiler olmasalar gerek Aslına bakılırsa bu kişiler uzun zaman oumlnce

ldquoher kim erginlenmeden ve tamamlanmadan Hadesrsquoe gider o kişi ccedilamurda

yatar her kim arınmış ve tamamlanmış varır oraya tanrılarla birlikte otururrdquo

derken bir şey ima etmektedirler (Phaidon 69c vd)

Phaidonrsquoun bu cuumlmleleri soumlzuuml edilen gizem dininin ldquoerginlenmerdquo kavramını

filozofluk yeteneğiyle ldquoarınmardquo kavramınıysa Platonik doumlrt temel erdemle

oumlrtuumlştuumlrme ccedilabasının accedilık bir ifadesidir Bu gizemli topluluğun kimler olduğu

sorusuna karşılıksa ancak bazı tahminler yuumlruumltuumllebilir Oumlrneğin yukarıdaki

cuumlmlelerde geccedilen genel duumlşuumlnceyi Pythagorasccedilılıkla oumlrtuumlştuumlrmemize imkacircn

veren ortak noktalardan soumlz edilebilir Benzer biccedilimde Platoncu erdemlerin birer

ldquoκαθαρμός yolurdquo olarak dillendirilmesi de kulaklarımızı Empedoklesccedili tınılarla

doldurmaktadır Fakat son tahlilde bu pasaj felsefenin bir gizem dininin

şablonunda bir erginlenme tarikatının rituumlelleriyle kavranışına oumlrnektir Tam da

bunu doğrulayacak biccedilimde paragrafın devamı şu şekildedir

Erginlenmeler sırasında soumlylendiği gibi Dinsel toumlrenlerde asa taşıyan

ccediloktur gerccedilek inanansa az Bence bu azınlıktaki kimseler doğru şekilde

felsefe yapanlardan başkası değildir (69d)

Her şeyden oumlnce yukarıdaki cuumlmlelerin diyalogun son kısmındaki ldquoHades

yolculuğurdquo miti iccedilin yalnızca bir hazırlık huumlkmuumlnde olduğu goumlzden

kaccedilırılmamalıdır Oumlte yandan bu hazırlık epeyi uzun suumlrer ve bizi belli gerccedilek bir

gizem kuumlltuumlne atıflarda bulunan ccedilok daha şaşırtıcı suumlrprizlerle bir suumlre daha

meşgul etmeyi suumlrduumlruumlr Oumlrneğin Hades yolculuğu bahsine gelmeden bu ruh

goumlruumlşuumlnuumln ruhgoumlccediluuml inancını benimseyenlere ait olduğu uumlstelik bu goumlruumlşuumln

63

kaynağının da ldquoeski bir oumlğretirdquo (παλαιός λόγος)23 olduğu alabildiğine duru

cuumlmleler sayesinde apaccedilık karşımızda belirir

Ruhun buradan oraya (Hadesrsquoe) gittiğini sonra buraya geri doumlnduumlğuumlnuuml

yani onun oumllenlerden doğduğunu dile getirir bu oumlğreti Yaşayanların

oumllenlerden yeniden doğdukları kabul edilirse bizim ruhlarımızın da orada

bulunmuş olması gerekmez mi Olmasalardı yeniden de doğamazlardı

(79c)

Sokratesrsquoin okur iccedilin yaptığı bu oumln hazırlıkların neticesinde Phaidonrsquoun mitik

esasını teşkil eden ve 107crsquoden itibaren başlayan Hades yolculuğu kısmına

geldiğimizde diyaloglardaki buumltuumln oumlte-duumlnya tasvirleri arasında en ilginccedil ve

gizemli olanıyla karşı karşıya kalırız Soumlz konusu mite goumlre oumlluumlmden sonra ruh

Hadesrsquoe doğru yola ccedilıkarken ona bir kılavuz yol goumlsterecektir Bu kılavuz onu

yaşarken ve oumllduumlkten sonra bir kelimeyle daima goumlzeten yanından ayrılmayan

kendi oumlzel daimocircnrsquoudur Her ruhun kendi daimocircnrsquou onu duumlnya hayatında

eylediklerine bakarak ya ccedilok kolay rahat bir yoldan veya ccedilok zor ccedilileli bir yoldan

Hadesrsquoe vardıracaktır Bununla birlikte ilginccedil olan bir başka nokta bu pasajlarda

oumlğretinin kaynağından hiccedilbir şekilde bahsedilmiyor olmasıdır Hatta aktarımlar

edilgin kipteki λέγεται fiiliyle yapılır ve bu soumlzlerin sahibi veya sahipleri hakkında

hiccedilbir malumat verilmez

Phaidonrsquoun oumlte-duumlnya tasviri soumlzgelişi Devletrsquoteki Er veya Phaidrosrsquotaki ruhun

yolculuğu gibi Platonik mitlere goumlre epeyi karanlık goumlruumlnebilir buna karşılık

gerccedilekten de ketum bir diyalog olduğunu soumlylemek guumlccediltuumlr Ccediluumlnkuuml yukarıda

soumlylediğimiz gibi satır aralarında mitin kaynağını daha ilk bakışta ccedilağrıştıran

veya ele veren bazı oumlgeler yine de mevcuttur Oumlrneğin arınmarsquonın bize ilk elden

anımsattığı Empedoklesrsquole gizem dini soumlzcuumlğuumlnuuml yanyana koyduğumuzda

akıllara gelecek ilk kaynak Orpheus tabletleridir24

23 Dikkat ccedilekici bir şekilde yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Devlet ve Yasalarrsquoda geccedilen oumlrneklere ek olarak Platonrsquoun anlatacağı ldquomitrdquo iccedilin μῦθος yerine λόγος soumlzcuumlğuumlnuuml tercih ettiği bir yer daha 24 Bernabeacute Derveni Papiruumlsuumlrsquonuumln ccedilok yıpranmış olan 6 suumltunundaki bir oumlte-duumlnya tasviri olan ldquohellipdualar ve kurbanlar ruhu yatıştırır magosrsquoların efsunu da yoluna ccedilıkan daimonrsquoları uzaklaştırır o daimonrsquolar ki intikam dolu ruhlardırrdquo dizesinde geccedilen daimonrsquola Phaidonrsquodaki Hades yolunun kılavuzu olan daimonrsquou eşleştirerek bu mitin Orfik koumlkenli olduğunu oumlne suumlrer (Bernabeacute 2013 s 129)

64

Platonrsquodaki bu tınıların Pythagorasccedilı ve Empedoklesccedili koumlkenlerine ilişkin

Jaegerrsquoin guumlccedilluuml tespitleri vardır Uumlstelik Jaeger Orpheusccedilu ruh anlayışının

yalnızca Platonrsquoda değil Aristotelesrsquote de belirgin olduğunu soumlyler ve felsefi

teolojinin Platon ve Aristotelesrsquoten itibaren tanrının varlığıyla ilgili rasyonel

arguumlmanlarını ruhla kutsal arasındaki manevi ilişkiye dayandırdığını beyan eder

Bu ruh goumlruumlşuumlnuumln gelişim suumlrecinin ilk doumlnemlerinde gizem oumlğretileri ve

erginlenme ayinleri olduğu fikrini Jaeger de paylaşmaktadır

hellip gizem dinine ilgi goumlsteren ilk duumlşuumlnce okulu Platonculuk değildi

Orpheusccedilu ruhgoumlccediluuml teorisine onu olağanuumlstuuml bir şekilde kendi

matematiksel araştırmalarıyla ilişkilendiren Pythagorasrsquota da

rastlanabileceği gayet iyi bilinmektedir Pythagorasccedilı yaşam kuralları buumltuumln

ayrıntılarıyla benzemese de Orpheusccediluların βίοςrsquounu hatırlatmaktadır (hellip)

Parmenides Herakleitos ve Empedokles Orpheusccediluluğun ruh teorisine

aşina olduklarını hissettirmektedirler (Jaeger 2011 s 130)

Bu tartışmalar ışığında Platonrsquoun Phaidonrsquoda ortaya koyduğu ruh anlayışının

koumlkeni evvelkine nispeten netlik kazanmış olur Oumlte yandan Olympos

panteonuyla accedilık biccedilimde ccedilelişen bu ruh anlayışı genel olarak diyaloglardaki

diğer ruh tasvirlerinde de varlığını belli eder ve mitlerin bir kısmında Olympik

oumlgelerden sıkccedila bahsedilmesi de bu gerccedileğin uumlstuumlnuuml oumlrtmez Jaeger de ldquoruhun

kutsallığırdquo oumlğretisinin koumlkenlerini sorguladığı bir yazısında bizim yukarıda

Homerik-Hesiodik ve dolayısıyla Olymposccedilu oumlğretilerden ayırarak vurguladığımız

ve temsilini Platonrsquoda verdiğimiz ruh anlayışının MOuml 6 yuumlzyılda başladığını oumlne

suumlrmektedir uumlstelik aynı ruh anlayışıyla Yunan mitlerindeki ruh anlayışı arasında

mevcut benzerliği de kabul ederek

Ruh hakkındaki Yunan mitleri felsefi anlayışın bir meyvesi değildi daha

ziyade (hellip) dinicirc hareketten kaynaklanmaktaydı Ne var ki felsefeyle

tamamen aynı doğrultudaydı Bu hareketin etkisi doumlrt başı mamur bir dinsel

dogmanın felsefe tarafından benimsenmesinden ziyade ruha ilişkin dinsel

inanccedilların entelektuumlel planda oumlzguumlrce dışavurumu şeklini aldı Bu her

haluumlkarda soumlz konusu inanccedilların felsefi duumlşuumlnceye kendini ifade

edebileceği yeni bir youmlnelim sağladığı anlamına geliyordu (Jaeger 2011 s

116)

Bu bir bakıma felsefi ruhbilimi ve teolojinin birincil kaynağının mitler olduğunun

tespitidir Nitekim aynı yazıda Jaeger yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Rohdeci ψυχή

anlayışını bilhassa Homeros bahsinde ele alırken eleştirel bir tutumla Homerik

65

ve yeni Yunanlı ndashyani Platonikndash ruh anlayışları arasında da bir benzerlik

yakalama arayışına girmektedir Eleştirisinin temel dayanağının ne olduğuna

gelince ndashilginccedil bir şekilde Odysseiarsquonın XI kitabına hiccedil değinmeksizinndash İlyadarsquonın

ilk beş dizesini kanıt olarak sunmakla yetinir Bu dizelere goumlre insanın ψυχήrsquosi

yani goumllgesi oumllduumlkten sonra Hadesrsquoe atılacak ldquokendisirdquo (αὐτός) ise kurda kuşa

yem olacaktır (i3-5) Bununla birlikte Jaeger yukarıda sorun hacircline getirdiğimiz

konuyla paralel biccedilimde Homerosrsquoun duumlnyasında insanın Hadesrsquoe ψυχή olarak

mı yoksa başka bir varlık olarak mı gittiğinin yeterince aydınlatılmadığını kabul

eder Nitekim yukarıda soumlylediğimiz gibi

Bizim ldquoruhrdquo ldquobilinccedil şuurrdquo olarak adlandırdığımız ve sonraki Yunanların da

ψυχή soumlzcuumlğuumlnden anladıkları şeyi ifade etmek iccedilin Homeros hiccedilbir zaman

bu soumlzcuumlğuuml kullanmaz O bunu θύμος soumlzcuumlğuumlyle veya kalbe diyaframa

veya insanın duygusal veya iradi tepkileriyle ilgili başka organlara işaret

eden soumlzcuumlklerle ifade eder Buna karşılık ψυχή soumlzcuumlğuuml ccediloğu zaman

yaşayan insanlarla ilgili olarak yaşam anlamında kullanılır (Jaeger 2011

s 117)

Boumlyleyken yeni Yunan ψυχήrsquosinin temsili olarak goumlrduumlğuumlmuumlz Platonrsquoda ruhun

oumlluumlmsuumlzluumlğuumlnuuml ve dolaşımını anlatan bir diğer oumlte-duumlnya tasviri olan Devletrsquoin X

kitabındaki Er mitinin (614b-621d) Homerosrsquoun aksine bu konuda son derece

accedilık ve net olduğu soumlylenebilir Her şeyden oumlnce tıpkı Phaidonrsquodaki Hades

yolculuğu gibi Er hikacircyesi de bizzat ldquoruhun yolculuğurdquo uumlzerine kurulmuş bir

anlatıdır Platonrsquoun bu mitlerin neredeyse her yerinde ψυχή soumlzcuumlğuumlnuuml oumlzne

olarak kullanması oumlte duumlnyaya giden varlığın insanın ruh yanı olduğuna dair

buumltuumln şuumlpheleri ortadan kaldırmıştır Aynı durumdan uumlstelik en kuumlccediluumlk bir

teredduumlte kapılmaksızın Phaidrosrsquoun 245 pasajında başlayan yolculuk bahsinde

de soumlz edebiliriz

Phaidon mitinde olduğu gibi Errsquodeki oumlte-duumlnyanın da Orpheus tabletlerinde

anlatılanla benzerliği dikkat ccedilekicidir Guthrie Platonrsquoun yeraltı duumlnyasıyla altın

tabletlerdeki yeraltı duumlnyası arasındaki benzerlikleri bir bir sıraladıktan sonra her

ikisindeki dini imgelerin rahatlıkla birbirleriyle eşleştirilebileceğini oumlne suumlrer

(Guthrie 1952 s 177) Nitekim Orfik ruhun doumlnguumlsuuml Platonrsquoun Errsquode anlattığına

ccedilok benzer biccedilimde Hadesrsquoe gidip hesaplar goumlruumllduumlkten sonra yeniden

66

yaşayanların duumlnyasına doumlnme ve bu doumlnguumlnuumln ebediyen tekrarlanması uumlzerine

kuruludur 474 Orfik fragman aşağıdaki gibidir

Bunlar Mnemosynersquonin eseridir Ruh Hadesrsquoin iyi yapılı koumlşkuumlne gitmek

uumlzere yoldayken sağında bir pınar goumlruumlr ve pınarın başında beyaz bir servi

ağacı dikilidir Burada ruhlar aşağılara inerek kendilerini ferahlatırlar Fakat

bu pınarın yakınından bile geccedilmemelisin az sonra Mnemosynersquonin

goumlluumlnden fışkıran tatlı suyu goumlreceksin Goumlluumln kıyısında muhafızlar

beklemektedir ve sağlam bir basiretle sana ne diye kasvetli Hadesrsquoin

karanlıklarında gezindiğini sorarlar Onlara de ki ldquoBen Yerrsquole yıldızlı Goumlkrsquouumln

ccedilocuğuyum susuzluktan oumllmek uumlzereyim Yol verin de inip Mnemosynersquonin

goumlluumlnden tatlı sularını iccedileyimrdquo Onlarsa emin olmak iccedilin yeraltının

kraliccedilesine danışacaklar ardından iccedilesin diye sana Mnemosynersquonin tatlı

sularından verecekler Boumlylece suyu iccediler iccedilmez sen de diğer erginlerin ve

ermişlerin yuumlceliğe yuumlruumlduumlğuuml kutsal yola gireceksin

Altın tabletlerdeki bu fragmanla Er miti arasında unutma-anımsama ikiliği yol

kenarında beliren ve pınarlara inen sapaklar iccedilince unutmaya veya anımsamaya

yol accedilan pınar suları ruhlarda şiddetli susuzluğa yol accedilan yuumlruumlyuumlşler ortak oumlgeler

arasında sıralanabilir

Bununla birlikte Phaidonrsquodaki ruh anlatısıyla Devlet ve Phaidrosrsquotaki muadilleri

arasındaki bir gizemlilik farkından soumlz etmemiz luumlzumludur ki bu ancak Platon

felsefesinin kendi sınırları iccedilinde ruh tasvirleri arasındaki bir gerilim olarak ele

alınabilir Bu meselede ldquogizemrdquo oumlğesinin oumlnemli olmasının nedeni Phaidonrsquoda

yer yer beliren oumlte-duumlnyanın ne menem bir yer olduğuna ilişkin kararsızlık ve

habersizliktir25 Buna karşılık Devletrsquoteki ruh miti alabildiğine accedilık mitik

duumlşuumlnuumlşuumln buumltuumln imkacircnlarından yararlanan rahat bir soumlylev olarak karşımıza

ccedilıkar Phaidonrsquodaki Hades yolculuğu pek ccedilok karanlık oumlrtuumlk belirsiz ve uumlrkuumltuumlcuuml

nokta barındırmasına karşılık Er miti oumlte duumlnyanın haritasını bile ccedilizmemize

olanak verecek accedilıklık ve netlikte bir anlatıma uumlsluba sahiptir Koumltuuml ve iyi

davranışların cezası ve muumlkacircfatı accedilıkccedila anlatılmakla kalmaz yine bu mit

bağlamında ve X kitapta ruhun kaccedil yıllık suumlrelerle oumlluumller yurdunda kalıp yeniden

yaşayanların duumlnyasına doumlneceği bile hesaplı biccedilimde verilir Oysa Phaidon

erdemli yaşamayı daha ccedilok bir ldquoumutrdquo uumlzerine kurulmuş biccedilimde oumlnermektedir

25 Aynı bilinmezci tavrı Savunmarsquonın son cuumlmlesinde de accedilıkccedila goumlrebiliyoruz ldquoAyrılma vakti geldi ben oumllmeye siz yaşamaya Bizim iccedilin hangisinin daha iyi olduğuna gelince tanrıdan başka hiccedil kimseye accedilık değildirrdquo (42a)

67

Sevgili Simmias işte bu anlattıklarımızdan dolayı erdemli ve aklı başında

bir yaşam suumlrmek iccedilin her şeyi yapmak gerek Ccediluumlnkuuml oumlduumll (ἆθλον) guumlzel

umut (ἐλπὶς) buumlyuumlktuumlr Ama her şeyin tamı tamına benim şimdi anlattığım

gibi olduğunu inatla savunmak da akıl sahibi bir adama yakışmaz Fakat

madem ruhun oumlluumlmsuumlz olduğu ortaya ccedilıktı o zaman ruhlarımızın ve onların

meskenlerinin de boumlyle ya da buna benzer olması olasıdır bence dahası

boumlyle olduğuna inanmak goumlze alınması gereken bir risktir Guumlzel bir risktir

(κίνδυνος) bu kişi bunları sihirli soumlzlermişccedilesine kendine tekrar etmelidir

Oumlykuumlyuuml (μῦθος) bu kadar uzatarak anlatmamın nedeni de budur (114c

vd)26

Oumlte-duumlnyadaki ceza ve oumlduumll konularında hiccedil de emin olunamamakla birlikte Orfik

oumlğelerin ccedilok belirgin olması bakımından diğerlerinden ayrılan bu Phaidon mitini

Platonrsquoun yukarıdaki paragrafta goumlrduumlğuumlmuumlz gibi boumlyle sahipsiz bırakmasına

karşılık Gorgiasrsquoın son kısmında yine Sokratesrsquoin ağzından anlattığı bir oumlte-

duumlnya mitine başlarken şu cuumlmleyi okuruz

Kulak ver o hacirclde Hani gerccedilekten iyi λόγοςrsquolar iccedilin derler ya Herhalde sen

bunun μῦθος olduğunu duumlşuumlneceksin bense λόγος Ccediluumlnkuuml anlatacaklarımı

hakikat gibi anlatacağım (523a)27

Her ne kadar ilk cuumlmlede Homerosrsquoun adı anılıyorsa da bu mitin kesin kaynağı

belli değildir Bununla birlikte Gorgiasrsquota da Orpheus kuumlltuumlne accedilıkccedila atıfta

bulunan bazı yerler de vardır oumlrneğin 493arsquoda ldquoBilgelerden işittiğime goumlrehelliprdquo diye

başlayan ve ldquobedenin mezar olduğurdquo28 youmlnuumlndeki Orpheusccedilu ilkeden yola ccedilıkan

hikacircye boumlyledir Bu konuda Olympiodorosrsquoun tespiti şoumlyledir

Sokrates diyor ldquoEuripides yaşamak oumllmektir der oumllmek de yaşamakrdquo

Demek ki ruhun bedene hayat verebilmek iccedilin hayatsızlıktan da pay

alması gerekiyor (hellip) Pythagorasccedilıların bu duumlşuumlnceleri semboliktir kuumlccediluumlk

bir mit olarak şu cuumlmleden doğar ldquoŞimdi burada oumlluumlyuumlz bir mezarda

kapatılmış olarakrdquo (akt Uždavinys 2011 s 94)

Phaidon Devlet Gorgias ve Phaidros Platonrsquoun ruhun tasviri ve oumlzelliklerini farklı

bakımlardan tartışma konusu edindiği diyaloglardır Oumlte yandan bunlardan ilk uumlccedil

tanesi ruhun yalnızca oumlzelliklerinden bahsetmekle kalmayıp oumlte-duumlnya

yolculuğuna da mitler vasıtasıyla değindikleri iccedilin Phaidrosrsquotan ayrılırlar

26 Platon bu defa sahiplendiği ve doğruluğunu kanıtlamaya ccedilaba harcadığı mitlerde her zaman yaptığını yapmıyor ve λόγοςrsquou değil μῦθοςrsquou tercih ediyor 27 Mit-hikacircye soumlzcuumlğuumlnuuml karşılamak iccedilin μῦθος yerine λόγοςrsquoun tercih edildiği bir yer daha 28 Orfik Pythagorasccedilılardan bir kelime oyunu olarak uumlnlenmiş meşhur σῶμα σῆμα (ndashbeden mezardır) soumlzuumlne atıf

68

Dolayısıyla Phaidrosrsquotaki kanatlı atların ccedilektiği araba mitini bu başlık altında ele

almamız gereksizdir Bununla birlikte Phaidon Devlet ve Gorgias ruha ilişkin

mitlerin Phaidrosrsquotaki gibi diyalektik youmlnteme yardımcı birer ldquometaforrdquo olarak işe

koşulduğu diyaloglar değildir Her uumlccedil diyalogda da birbirleriyle aralarındaki

belirgin farklara ve ccedilelişik goumlruumlnen tasvirlere rağmen birer oumlte-duumlnya imajı inşa

edilmiştir Oumlte yandan her uumlccedil diyalogda da Homerik ve Olymposccedilu ruh

anlayışından buumlsbuumltuumln farklı biccedilimde ruh insanın asıl ve oumlluumlmsuumlz yanı olarak bu

duumlnyayı olduğu gibi oumlte-duumlnyayı da gezinen bir oumlge olarak betimlenmiştir

Uumlccedil diyalogda da goumlruumllduumlğuuml uumlzere deney ve goumlzlemin oumltesindeki ldquobilgirdquo alanının

nesnelerinden biri olan oumlte-duumlnya Platonrsquoun felsefesinde mitten başka hiccedilbir

dayanağı olmayan bir kurucu oumlge olarak merkezicirc oumlneme sahiptir Oumlte-duumlnya

Platonrsquoun felsefesindeki bu goumlz ardı edilemeyen oumlnemini elbette Platoncu

anamnesis temelli epistemolojinin uumlzerinde inşa edildiği ruhgoumlccediluuml oumlğretisine

borccedilludur Yukarıda goumlruumllduumlğuuml gibi bu oumlğretinin esas kaynağı Orpheusccediluluk

olduğuna goumlre soumlylediklerimizden ccedilıkan sonucu bir cuumlmleyle şu şekilde

oumlzetleyebiliriz Orfik oumlğretiler yani mit bir başka ifadeyle mitoloji yaklaşımı

Platonrsquoun felsefesinin buumltuumln katmanlarında buumlyuumlk bir etkiye sahiptir ve bu

felsefenin esasını teşkil etmektedir

Platonrsquoun ψυχή kavrayışı etrafında geliştirdiğimiz bu mitler tartışmasının bir diğer

sonucu da onun mitoloji yaklaşımının yani mitolojiye yuumlklediği işlevlerin sabit

olmadığı zaman zaman değişikliğe uğradığı veya Platonrsquoun kendisi tarafından

revize edildiğidir Tıpkı mitleri Orpheus ilahilerinden veya kadim Hint

geleneklerinden esinlenerek alıp değiştirdiği kendi felsefesine uyarladığı ve

yeniden yazdığı gibi yaptığı her mit yorumunda mitoloji yaklaşımı ve mitolojiye

yuumlklediği işlev de değişikliğe uğramış yazar tarafından diyalogların temaları

bağlamında tartışmanın birbirinden farklı yuumlklerini taşıyabilecek duruma

getirilmiştir Platonrsquoda zaman zaman oumlrneğin Homerik goumlruumlnen fakat ψυχήrsquoyi

Orpheusccedilu bir kavrayışla ele alan mitler goumlrmemizin asıl nedeni de budur

Bununla benzer bir başka duruma oumlrnek olması bakımından hemen uumlstteki

Gorgias cuumlmlesiyle (523a) yukarıdaki sayfalarda dipnotlarla dikkat ccedilektiğimiz ve

Devlet 373d Yasalar 676b ve Phaidon 79brsquode geccedilen cuumlmlelerde ldquohikacircyerdquo

69

soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγος tercihinin yapılmış olması buna karşılık yine

uumlstteki Phaidon 114c vdrsquoda geccedilen cuumlmledeyse tam tersine bu kez aynı soumlzcuumlk

iccedilin λόγος yerine μῦθοςrsquoun tercih edilmesi Platonrsquoun mitoloji yaklaşımının

geccedilirdiği değişimleri daha anlaşılır kılması bakımından oumlnemlidir

Son tahlilde Platonrsquoun mitlerinin oumlte-duumlnya tanrı ve din bakımlarından analizi

aynı ve benzer mitlerin politika bakımından analizi iccedilin yapılabilecek en faydalı

hazırlıklardan biridir Ccediluumlnkuuml bu incelemeler Platonrsquoun ἀγοράrsquosında bilge oumllccediluumlluuml

yiğit ve nihayet adil goumlzuumlyle bakılmaya layık olan καλὸς κrsquoἀγαθός bir Yunan

yurttaşını anlamamızı kolaylaştırmıştır Boumlylelikle Platonrsquoun bu erdemli yurttaş

iccedilin oumlngoumlrduumlğuuml politik duumlzenin koumlkeninde yatan bazı mitleri incelemeye sıra

gelmiştir

b) Platonrsquoun teolojisi Yeni ruh kavrayışından yeni tanrı kavrayışına

Jaegerrsquoe goumlre bir Abstraktbildung olan antik Yunan φύσιςrsquoinde ifadesini bulmuş

her şey tanrılarla doludur oumlnermesi aradan geccedilen iki yuumlzyılın ardından Platonrsquoun

Yasalarrsquoında (899b) ldquotarihsel bir anlamrdquo bulur (Jaeger 2011 s 41) Jaegerrsquoin

arguumlmanlarına bakıldığında Platonrsquoun bu referansını tanrıyı ndashdaha geniş bir

anlamda tanrısal olanındash başlangıccedilsız-sonsuz bir varlık olarak kavrayan yeni

ldquorasyonelrdquo İyonya teolojisinin antik Yunan felsefesindeki kabul belgesi olarak

değerlendirdiği anlaşılır Gerccedilekten de Yasalarrsquoın soumlz konusu pasajında Thalesrsquoin

cuumlmlesi birebir alıntılanmıştır fakat Platonrsquoun soumlz konusu pasajdaki akıl

yuumlruumltmesi ὕδωρ veya genel anlamda ἀρχή bahsinden hayli uzak bir yere duumlşer

Dahası Platonrsquoun Thalesrsquoe yaptığı referans goumlk cisimlerinin tanrısallığına

ilişkindir

Soumlz konusu pasajda goumlk cisimleri buumltuumln lsquoiyirsquoler (ἀγαθαὶ) ve buumltuumln erdemlerin

taşıyıcıları (πᾶσαν ἀρετήν) olarak tanrılarla bir tutulmaktır onlar bu cisimlerin

iccedilinde (ἐν σώμασιν) goumlklerin duumlzenleyicisi olarak vardır (ἐνοῦσαι) ne tarzda

70

varolduklarına gelince ya yaşayan varlıklar (εἴτε hellip ζῷα ὄντα) veya başka

biccedilimlerde (εἴτε ὅπῃ τε καὶ ὅπως)

Cuumlmle bazı bakımlardan muğlaktır Biz tanrıların goumlksel cisimlerde bulunan

ψυχαὶ ve duumlzenleyici varlıklar olduğundan eminizdir buna karşılık εἴτε hellip εἴτε

yapısından anlaşıldığı uumlzere onların bu cisimlerdeki bulunma tarzlarından emin

olamayız Oumlte yandan ccedilok dikkat ccedileken bu bilinmezciliğine rağmen soumlz konusu

cuumlmle 5 yuumlzyıl Atinarsquosında egemen olan dinin goumlk cisimlerine tanrısallık atfetme

geleneğini guumlccedilluuml biccedilimde seslendirmektedir Nitekim soumlzler Atinalı Yabancırsquonın

ağzından doumlkuumlluumlr ve meydan okuyan bir uumlsluptadırἔσθ᾽ ὅστις ταῦτα ὁμολογῶν

ὑπομενεῖ μὴ θεῶν εἶναι πλήρη πάντα (ndashboumlyleyken her şeyin tanrılarla dolu

olmadığı fikrini benimseyecek kim vardır)

Bu meydan okumanın oumlrneğin yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz ve Atinarsquodan

kaccedilmasıyla sonuccedillanan ldquoguumlneşin alevde kızdırılmış bir maden kuumllccedilesi olduğurdquo

tezinden oumltuumlruuml Anaksagorasrsquoa hitaben yapıldığı duumlşuumlnuumllebilir (Kranz 1994 s

145) Veya tanrıların bilinebilir felsefece duumlşuumlnuumllebilir varlıklar olduğunu

reddeden sofist Protagoras da akıllara gelebilir Bir başka ihtimal olarak

diyaloglarda hiccedilbir şekilde adı geccedilmeyen ve Laertiosrsquoun aktardığına bakılırsa

bizzat Platon tarafından kitapları yakılmak istenen Demokritosrsquotan da (Laertios

2013 ix40) soumlz edebiliriz Ancak bunların hepsi de Platonrsquoun artık uzağında ve

geccedilmişindeki duumlşuumlnuumlrlerdir Gerccedilekte yine ψυχή etrafında doumlnen bu tartışmanın

nirengi noktasını meydana getiren bu cuumlmlede Platonrsquoun isim vermeden meydan

okuduğu filozof ccedilok daha yakınındadır Aristoteles

Bilindiği gibi Ruh Uumlzerinersquonin I kitabı ruha başka bir varlık tarafından hareket

ettirilme ve kendi kendine hareket etme niteliklerini yuumlkleyen antik Yunan duumlşuumlnuumlr

ve ekollerinin eleştirisine ayrılmıştır Aristoteles bu eleştirilerden bazılarını accedilıkccedila

isim vererek bazılarını da isim vermeden yapar Platon da ismini vermeyerek

eleştirdiği filozoflardan biridir ancak yine de yuumlzeysel bir Platon bilgisine sahip

herhangi bir okur bile soumlz konusu paragrafları okurken yapılan işin sert bir Platon

eleştirisi olduğunu fark etmekte gecikmeyecektir Her şeyden oumlnce eleştiri

Thalesrsquoin yukarıda geccedilen meşhur cuumlmlesi etrafında gelişir ve Aristoteles bu

goumlruumlşe katılan filozofları hedef alır gibi davranarak şunları yazar

71

Bazıları da onun (ruhun) evrende (ἐν τῷ ὅλῳ) ve eriyik biccedilimde (μεμῖχθαι)

karışmış olduğunu soumlylerler ki bunların başını herhalde her şeyin tanrılarla

dolu olduğunu soumlyleyen Thales ccedilekmektedir Ancak bu goumlruumlşuumln de bazı

accedilmazları var Nitekim ruh havada veya ateşteyken bir canlı meydana

getirmiyor (οὐ ποιεῖ ζῷον) ama bunların karışımındayken meydana

getiriyor ve uumlstelik onlar birincilerdekini ikincilerdekinden daha uumlstuumln

goumlruumlyorlar Yine buradan hareketle dediklerine goumlre havadaki ruhun

neden canlılardakinden daha uumlstuumln ve daha oumlluumlmsuumlz olduğunu da sorarız

(Ruh Uumlzerine 411a)

Batı duumlnyasındaki bazı uumlnluuml ccedilevirilerden ve eleştirel basımlardan anlaşıldığı

kadarıyla Platonrsquoun Yasalar 899brsquodeki Thales referansı her soumlz konusu

edildiğinde Aristotelesrsquoin bu paragrafını hatırlatmak alışılagelmiş bir tutumdur

Oumlte yandan bazı felsefe tarihccedilileri iccedilin bu cuumlmlelerin muhatabı doğrudan

doğruya Jaegerrsquoin Yasalar ve Epinomisrsquoteki kavrayışla bir tuttuğu ldquorasyonelrdquo

İyonya teolojisidir Fakat bununla birlikte Aristotelesrsquoin bu eleştirisinin Platonrsquou

hedef aldığına ilişkin elimizdeki tek belge Thalesrsquoin cuumlmlesi olamaz Nitekim Ruh

Uumlzerinersquode bu eleştirinin hemen oumlncesindeki cuumlmlelere bakıldığında yine

Platonrsquoda goumlrmeye alışık olduğumuz diğer bir grupla Orpheusccedilularla karşılaşırız

Aristoteles 410brsquode ruhun doğadaki bazı oumlgelerden oluştuğu ve her durumda

hareket ettirici olduğu29 youmlnuumlndeki goumlruumlşleri eleştirdikten sonra benzer bir itirazın

akıl (νοῦς) ve algılama yetisinin (αἰσθητικόν) oumlgelerden geldiğini duumlşuumlnenler iccedilin

de yapılabileceğini soumlyler nitekim bitkiler de oumlgelerden meydana gelmiş

olmasına karşılık hareket etme ve algılama yetileri yoktur Dolayısıyla

Aristotelesrsquoin vardığı sonuca goumlre Thales ve bu cuumlmlesinin ardından giden

duumlşuumlnuumlrlerin iddiaları buumltuumlnluumlkluuml bir ruh kavramı iccedilin değil ruhun yalnızca bazı

tuumlrleri iccedilin geccedilerlidir Orpheusccedilulukla ilgili paragraf bu ccediloumlzuumlmlemenin hemen

ardından başlar

Aynı durum Orpheusccedilu denilen şiirlerdeki bazı duumlşuumlnceler iccedilin de soumlz

konusudur Nitekim bunların soumlylediğine goumlre ruh tıpkı soluklanan

canlılarda olduğu gibi ruumlzgarlarla taşınarak evrenin iccedilinden geccedilermiş Ama

bu durum bitkiler iccedilin ve soluklanmayan bazı hayvanlar iccedilin hiccedil de geccedilerli

29 Aristotelesrsquoe goumlre onların bu soumlyledikleri ruhun her durumu iccedilin geccedilerli değildir (οὐ περί πάσης λέγουσι ψυχῆς) Ccediluumlnkuuml ldquoalgılayanlarınrdquo hepsi hareketli değildir oumlrneğin bazı hayvanlar oldukları yere sabittirler (μόνιμα hellip κατὰ τόπον) Bu durumda ruhun her durumda hareket ettirici olduğu iddiası ccediloumlker ccediluumlnkuuml hareket ruh kavramının geneline yuumlklenememekte olup yalnızca hayvanları hareket ettiren bir formuna oumlzguumlduumlr

72

olmaz bu duumlşuumlnceyi savunanlar bunu goumlzden kaccedilırırlar (Ruh Uumlzerine

410b)

Orpheusccedilu ruh oumlğretisinin ve Thalesccedili her şey tanrılarla doludur oumlnermesinin bu

şekilde ardarda gelmesinden anlaşıldığı gibi Aristoteles doğadaki oumlgelerin ruhun

taşıyıcısı olduğu veveya ruhun doğadaki oumlgelerden geldiği iddiasını canlı ve

cansız varlıklardan oumlrneklerle ccediluumlruumltmeye ccedilalışırken Orpheusccedilulukla İyonya doğa

duumlşuumlncesini aynı kategoriye koyarak anlamıştır Ancak Thalesrsquoin doğa

duumlşuumlncesiyle Orpheusrsquoun ruh oumlğretisinin tek bir ortaklığından soumlz edilebilir o da

Platonrsquodur Bu itibarla Aristotelesrsquoin ruh kavrayışının Platonrsquounkiyle karşı karşıya

geldiği noktada Orpheusccedilu ve İyonyalı ruh kavrayışlarının ccedilakıştığı yer olan

Timaios bir kelimeyle ψυχὴ κόσμου bulunmaktadır

c) Timaiosrsquota ldquoEvrenin Ruhurdquo

Timaios Platonrsquoun mitlerinden soumlz edildiğinde akla gelen ilk diyaloglardan biridir

ve bu hiccedil de haksız bir şoumlhret sayılmaz En az Devletrsquoin X kitabı Şoumllen ve

Phaidros kadar o da mitik zenginliğiyle dikkat ccedileker Bununla birlikte Timaiosrsquoun

mitleri Platonrsquoun bu ccedilalışmada soumlzuumlnuuml ettiğimiz mitolojik yaklaşımını belirgin ve

anlaşılır kılmak adına sunduğu imkacircnlardan oumltuumlruuml pek ccedilok diyalogu aşarak oumln

plana ccedilıkar Her şeyden oumlnce Timaiosrsquoun etrafında oumlruumlntuumllendiği asıl tema

kosmosrsquotur ve bilindiği gibi bu mitolojinin araştırma konuları arasında ccediloğu

zaman ilk sıraları işgal eder

Bununla birlikte Timaiosrsquotaki Sokrates bizim alışık olduğumuz gibi alaycı

rahatsız edici karşısındakini konuşmaya zorlayan ve suumlrekli sorular sorarak

yanlışları duumlzelten Sokrates değildir Aksine pek suskundur ve koumlşesine ccedilekilmiş

hacirclde Timaiosrsquoun uzun soumlylevini dinler Hatırlanacağı gibi Protagorasrsquota uzun

soumlylevlere dayanamayıp toplantıyı terk etmeye davranan Gorgiasrsquota tartışmak

iccedilin karşılıklı soru-cevap youmlntemini şart koşan da aynı Sokratesrsquoti

Sokratesrsquoin Timaiosrsquotaki suskunluğu Sofistrsquote ve Theaitetosrsquota da sergilediği

soumlylenecek olsa bunun sebebi her iki diyalogda da tek bir karakterin değil ikişer

73

karakterin ve uzun soumlylevler biccediliminde değil karşılıklı soru-cevap youmlntemiyle

yaptığı tartışmaları dinlemiş olmasıdır

Bununla beraber Timaiosrsquoun giriş kısmında Devlet diyalogu hakkında hayli uzun

konuşan Sokratesrsquoin soumlzlerini bitirirken kendi goumlrevini yerine getirdiğini ndashkurguya

goumlre orada bulunanlara oumlnceki guumln iyi bir devlet ve yurttaşları hakkında buumltuumln

bildiklerini anlatmıştırndash ve şimdi de aynı şeyi Timaios Kritias ve Hermokratesrsquoten

beklediğini soumlylemesi Platon tarafından bu suskunluğun nedeni olarak

goumlsterilmektedir (20c)

Timaiosrsquola ilgili bir diğer dikkat ccedilekici nokta başkarakter Timaiosrsquoun kim olduğuyla

alakalı soru işaretleridir Bazı antik duumlşuumlnuumlrlere goumlre gerccedilekten yaşamıştı

oumlrneğin Cicero De Re Publicarsquoda ondan gerccedilek biri gibi soumlz etmekle kalmaz

Sokratesrsquoin İtalyarsquoya gelerek onunla soumlyleştiğini aktarır (Cicero 2006 i16)30

Sokrates onu Lokroslu bir devlet adamı ve filozof olarak tanıtır her iki alandaki

başarılarını yere goumlğe sığdıramaz Bununla beraber Timaiosrsquoun bu diyalogdaki

geometri ve felsefe tarzı tarihin her doumlneminde Platon okurlarına onun

Pythagorasccedilı bir filozof olduğunu duumlşuumlnduumlrmuumlştuumlr Hatta Laertius onun aslında

Pythagorasrsquoın oumlğrencisi Philolaos olduğu rivayetini iki farklı kaynaktan aktarır

Philolaos maddesindeki ilgili paragraf şoumlyledir

Bir tek kitap yazmıştır Hermipposrsquoa goumlre bir yazar filozof Platonrsquoun

Sicilyarsquoya Dionysosrsquoun yanına geldiğinde Philolaosrsquoun akrabalarından kırk

guumlmuumlş İskenderiye minasına bu kitabı aldığını ve Timaios adlı eserini buna

dayanarak yazdığını soumlyluumlyormuş Bazıları da Platonrsquoun bu kitabı

Dionysosrsquotan Philolaosrsquoun oumlğrencilerinden bir delikanlının hapisten

ccedilıkmasını sağladığı iccedilin aldığını soumlylerler (Laertius 2011 viii85)

Timaiosrsquoun gerccedilek kişi olduğunu kesin dille reddeden Cornford ise duumlşuumlncesini

Platonrsquoun anlattığı oumllccediluumlde başarılı bir felsefeci ve devlet adamının hiccedilbir tarih

kaydında iz bırakmamış olmasının imkacircnsızlığına dayandırır (Cornford 1997 s

2)

30Timaios diyalogu ndashkurguya goumlrendash Atinarsquoda geccedilmektedir

74

Oumlte yandan Platonrsquoun Timaios adlı bu devlet adamı ve filozofu ldquoLokroslurdquo diye

tanıtması (20a) mitik bir kahraman olan Lokrosrsquola birlikte duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde

kurgusal bir figuumlr olma ihtimali daha da guumlccedillenmektedir Nitekim bilindiği gibi

Timaiosrsquola yalnızca Platonrsquoun iki diyaloğunda Timaios ve Kritiasrsquota karşılaşırız

Bu diyalogların her ikisinde de Deukalion miti soumlz konusu edilmektedir Oumlte

yandan Plutarkhosrsquoun bu bilgileri goumlz oumlnuumlnde bulundurarak okuyacağımız bir

Moralia paragrafında şunlar yazıyor

Lokrosların tahta koumlpeği ne anlama geliyor Lokros Fuskiosrsquoun Fuskios da

Amphiktionrsquoun oğluydu Lokrosrsquola Kabyarsquodan Opos doğmuştu Opos

babasıyla yarışa kalkıştı bunun uumlzerine kacirchine gitti arkasına pek ccedilok

yurttaşı alıp goumlccedil ederek yeni bir şehir kurma işini danıştı Tanrı ona tahta

bir koumlpek tarafından ısırılacağı yere şehir kurmasını soumlyledi Lokros denizi

aşıp karşı kıyıya ulaşınca bir dikenli ccedilalıya (κυνόσβατος)31 bastı ve orada

ağrıdan kıvranarak guumlnler geccedilirdi Bu suumlrede etrafı tanıdı ve daha

sonrasında Ozolai Lokroslarının yurdu olan Fuskus ve Huanteiarsquoyı kurdu

(Plutarch 1957 294e-s 193)

Plutarkhosrsquoun Lokrosrsquoun dedesi olduğunu soumlylediği Amphiktionrsquoun ise Yunan

Nuhrsquou Deukalionrsquoun Pyrrharsquodan doğan oğlu ve aynı zamanda Prometheusrsquoun da

torunu olduğunu Apollodoros bize Bibliothekarsquosında bildiriyor (Apollodorus

1921 i72)

Başka bir deyişle mitik kaynaklar bize Timaiosrsquoun geldiği şehir olan İtalyarsquonın

guumlneyindeki antik Lokrosrsquoun Deukalionrsquoun torunları tarafından kurulduğunu

anlatmaktadır Bununla beraber Timaios karakterinin etrafında kurduğu iki

diyaloga bakınca Platonrsquoun bu mitten habersiz olması olanaksız goumlruumlnmektedir

Sonuccedilta bu derinlikte mitik oumlgelerle oumlruumlluuml Timaios iccedilin kullanılan ldquodiyalogrdquo başlığı

yalnızca biccedilimsel oumlzelliğine atıfla anlamlı olabilir Timaiosrsquoun kurgusu oumlteki

diyalogların aksine diyalektik youmlntemle ccedilatılmamıştır Sokratesrsquoin soumlzuuml kendisine

bırakmasıyla 27crsquoden itibaren ndashSthephanus numaralandırmasına goumlrendash 65 sayfa

boyunca konuşur ve diyalog bu uzun soumlylevle sona erer Timaiosrsquoun soumlylevi

diyalogun geri kalan kısmının yaklaşık altı katı uzunluğa karşılık gelmektedir ve

kesildiği tek yer Sokratesrsquoin soumlylediği şu soumlzlerdir

31 Yuncanca soumlzcuumlk birebir ccedileviriyle koumlpek ccedilileği Kehanetin Oposrsquou ısıracağını haber verdiği tahta koumlpek (ξυλίνη κύων) meğer ayağına dikenleri batan bu ccedilalıymış

75

Pek iyi şeyler soumlyledin Timaios Baştan sona hepsini senin buyurduğun

(κελεύεις) şekilde kabul etmemiz gerekiyor Yaptığın bu giriş konuşmasını

hayranlıkla benimsiyoruz luumltfen bizim iccedilin meseleyi sonuna kadar konuş

(29d)

Timaiosrsquoun her soumlzuumlnuuml kayıtsız şartsız kabul ettiğinin beyanı olan bu soumlzlerin

ardından Sokrates sessizliğe goumlmuumlluumlr ve boumlylelikle Lokroslunun anlatacağı buumltuumln

mitler onun dolayısıyla Platonrsquoun himayesine girmiş olur Bununla beraber

Timaiosrsquoun anlattıklarının mit mi yoksa hakikat mi olduğu konusunda Sokratesrsquoin

daha accedilık bir cuumlmlesini de bu soumlzlerin birkaccedil sayfa gerisinde işitiriz Kritias

Sokratesrsquoe şoumlyle seslenir

hellip Bize duumln μῦθος iccedilinde tarif ettiğin yurttaşları ve devleti buguumln burada

hakikatte varolan bir şeye doumlnuumlştuumlreceğiz ve senin duumlşlediğin o devletin

rahibin (ὁ ἱερεύς) anlattığı atalarımızın gerccedilek devleti olduğunu

soumlyleyeceğiz İkisi her bakımdan birbirine tam uyacak ve biz senin

anlattığın yurttaşların eskiden gerccedilekten de yaşadıklarını soumlylerken

sesimizdeki uyum hiccedil bozulmayacak Şimdi hikacircyemizin (λόγος) akla uygun

(κατὰ νοῦν) olup olmadığına bakalım Sokrates ccediluumlnkuuml değilse yerine

anlatacak başka bir şey bulmamız gerekiyor (26c-d)

Ve Sokratesrsquoin Kritiasrsquoa verdiği coşkulu karşılık

Buguumln adına kurbanların kesildiği tanrıccedilaya32 bu denli yaraşır bir hikacircye

olduğuna goumlre başka ne konuşalım ki Uumlstelik bu uydurulmuş bir μῦθος

değil bizim iccedilin her bakımdan hakikatle oumlrtuumlşen bir λόγος olacak (26e)

Platonrsquoun Sokratesrsquoe soumlylettiği bu soumlzler tam 65 sayfa boyunca hiccedilbir itirazla

karşılaşmadan konuşma hakkını Timaiosrsquoa tanımak iccedilin bir hazırlıktır Nitekim

Savunmarsquodaki Sokratesrsquoi saymazsak başka hiccedilbir diyalogda hiccedilbir konuşmacıya

boumlyle bir hak verilmiş değildir Oumlte yandan Sokrates Timaiosrsquoun ndashve sonraki

diyalogda Kritiasrsquoınndash anlatacaklarının μῦθος değil λόγος olacağını soumlylerken

Timaiosrsquoun az sonra soumlylediği bir cuumlmleyle bunların aslında λόγος olmayanları da

kapsadığını goumlruumlveririz Bunun sonucu olarak Timaios ve Kritiasrsquotan dinlediğimiz

hikacircyelerin Platonrsquoun felsefesindeki bağlamı birdenbire karanlığa goumlmuumllmuumlş olur

32 Cornfordrsquoun Proklosrsquoun (i84) izinden giderek yaptığı yoruma goumlre diyalog tanrıccedila Athena adına duumlzenlenen bir festival olan Panathenaea guumlnuumlnde geccedilmektedir (Cornford 1997 s 363) Oumlte yandan Cornford değinmez ancak Haziran ayının ilk guumlnlerinde duumlzenlenen Panathenaea festivalinin Artemis onuruna duumlzenlenen Bendideiarsquonın hemen ardındaki guumlne denk geldiği bilinmektedir (akt John Burnet 1903 21a-n1) Devletrsquoteki Bendideia hatırlanırsa Timaiosrsquoun girişinde oumlzetlenen kitabın Devlet olduğuna kuşku kalmıyor

76

Benim duumlşuumlnceme goumlre evvela şunları birbirlerinden ayırmalı Daima var

olan (τὸ ὂν ἀεί) ama oluşa (γένεσις) sahip olmayan şey nedir ve daima oluş

hacirclinde olan (γιγνόμενον) ama hiccedilbir zaman var olmayan şey nedir

Bunlardan biri λόγοςrsquolu akıl yuumlruumltmeyle (νοήσει) kavranabilirken ndashccediluumlnkuuml

daima aynı biccedilimde var olandır diğeriyse λόγοςrsquosuz algılar yoluyla

(αἰσθήσεως) duumlşuumlnuumllendir ndashccediluumlnkuuml oluş ve bozuluş hacirclindedir hiccedilbir zaman

gerccedilekten (ὄντως) var olan değildir (28a)

Bu paragraf yukarıdaki tartışmada Jaegerrsquoin Platonrsquoa İyonyarsquonın mirası olduğunu

oumlne suumlrduumlğuuml ve Yasalar 899b ile işaretlediği (Jaeger 2011 s 41) başlangıcı ve

sonu olmayan tanrısal varlığa dair rasyonel duumlşuumlncenin ccedilok daha accedilık bir

ifadesidir ve bize goumlre burada mitik bir tanrısallığa Cornfordrsquoun deyişiyle ldquomitin

ardında kalan tanrısal ruh toumlzuumlrdquone (Cornford 1907 s 146) vardıran bir akıl

yuumlruumltme soumlz konusudur Boumlylelikle Platonrsquoun tanrı mitlerinden soumlz ederken ψυχή

bir an olsun guumlndemimizden duumlşmediği gibi en az diğer diyaloglar kadar

Timaiosrsquoun da mitik oumlgeleri bizi şimdiye kadar pek ccedilok kez guumlndemde tuttuğumuz

ldquogizem dinirdquoni bir defa daha duumlşuumlnmeye zorlar

Timaios oumlzelinde bu gizemin izini suumlrerken Aristotelesrsquoin Ruh Uumlzerinersquodeki

(411a) itirazından ccedilıkardıklarımıza ek olarak Neoplatonizm okulunun en yetkili

isimlerinden biri olan Proklosrsquoun da yol goumlstericiliğinden soumlz edilebilir33 Nitekim

Proklosrsquoun Platonrsquou ldquotanrısal Platonrdquodur (ὁ θεῖος Πλάτων) ve bu Neoplatonizmin

karakteristiği olarak yazdıklarını tanrıdan esinlendiği anlamına gelir Yine

Proklosrsquoa goumlre tanrının Platonrsquoa ne esinlediğini anlamak iccedilin bakmamız gereken

yer Orpheusccedilu oumlğretiyi Timaiosrsquola dolaysız biccedilimde birleştiren doğadaki ldquoneden-

etkirdquo ilkesinin (πᾶν δὲ αὖ τὸ γιγνόμενον ὑπ᾽ αἰτίου τινὸς ἐξ ἀνάγκης γίγνεσθαι ndash

oluşan her şeyin bir nedenden oluşması zorunlu 28a) temellendirme arguumlmanı

33 Proklos MS 5 yuumlzyıl yeni Platonculuğunun tanrı kavrayışını ele alan Theologianın Oumlgeleri (Στοιχείωσις θεολογική)rsquonden başka doğrudan Platonrsquoun tanrı kavrayışına youmlnelen Platonrsquoa Goumlre Theologia (Περὶ τῆς κατὰ Πλάτωνα θεολογίας) ve başta Timaios olmak uumlzere Parmenides Devlet Kratylos gibi diyaloglar iccedilin yaptığı incelemelerde bize hem Ortaccedilağrsquodaki Platon algısını tafsilatlı biccedilimde resmetmesi hem de bizzat Platonrsquoun ruh ve tanrı algısı uumlzerine pek kıymetli ccediloumlzuumlmlemeler sunması bakımından Platonculuğun mihenk taşı sayılabilecek duumlşuumlnuumlrlerden biridir Elbette Proklosrsquoun Platonrsquouna başvururken tarihsel doumlnem farkının yarattığı birtakım riskler nedeniyle daha temkinli adımlar atmamız gerekir fakat oumlte yandan mevcut diyalogları Proklosrsquoun yorumlarıyla doğrudan karşılaştırabilme şansı goumlz ardı edilmemelidir Bu bizi herhangi bir Ortaccedilağ Platonrsquoundan uzak tutacak en buumlyuumlk imkacircndır O doumlnemin duumlşuumlnuumlrleri iccedilin ne literatuumlr ne de filolojinin gelişmişliği bakımından boumlyle bir imkacircn soumlz konusu değildi Bununla beraber Orpheusccedilu bir Platonrsquoun izlerini yalnızca Proklosrsquota değil Plotinosrsquota Porphuriosrsquota ve İamblikhosrsquota da suumlrmek muumlmkuumlnduumlr Boumlyleyken Proklosrsquoun Timaios yorumunda demiourgosrsquou doğrudan Orpheusrsquola ilişkilendirmesi bize ondan bahsetme zorunluluğu hissettiriyor

77

olarak Demiourgosrsquotur Bilindiği gibi Platon doğadaki neden-etki ilkesini

Demiourgosrsquola accedilıklarken onun παράδειγμα olarak idealarla bağını kurmak

durumunda kalır ve nihayetinde ldquoideaları tanıyan bilen akılrdquo (νοῦς ἐνούσας ἰδέας)

ifadesini kullanır (39e) Buumltuumln oluşun nedeni olarak suumlrekli ilkoumlrneklere bakan

(βλέπων ἀεί hellip παραδείγματι) bir zanaatkacircr tanrı Bu ise doğrudan doğruya

hareketli ve aynı zamanda hareket ettirici bir ψυχήrsquoye goumlndermedir34 tıpkı

Aristoteles gibi Proklos da Platonrsquoun bu tanımını Orpheusrsquoa bağlayacaktır

(Timaios 13115 vd)

Oumlte yandan her şeyin iyi olmasını isteyen tanrı (βουληθεὶς γὰρ ὁ θεὸς ἀγαθὰ μὲν

πάντα) goumlruumlnenler (ὁρατῶν) iccedilin ldquoiyirdquo olmanın şartının buumltuumlnleri (ὅλον) birbirleriyle

karşılaştırmak olduğunu bunun şartının da akıl (νοῦς) olduğunu aklın şartının

ise ruh (ψυχή) olduğunu bizzat kendisi akıl yuumlruumlterek bulmuştur (λογισάμενος

οὖν ηὕρισκεν) İşte demiourgosrsquoun bizzat kurduğu bu akıl yuumlruumltme zincirlemesi

onu her şeye ruh ve akıl vermeye goumltuumlrmuumlştuumlr Timaiosrsquota bu zincirlemenin tarif

edildiği cuumlmleleri takip eden son cuumlmle hem demiourgos hem de evrenin ruhu

iccedilin soumlylenenleri accedilık biccedilimde oumlzetler niteliktedir

hellip κατὰ λόγον τὸν εἰκότα δεῖ λέγειν τόνδε τὸν κόσμον ζῷον ἔμψυχον ἔννουν

τε τῇ ἀληθείᾳ διὰ τὴν τοῦ θεοῦ γενέσθαι πρόνοιαν ndashhellip bu akıl yuumlruumltmenin

sonucuna goumlre şunu soumlylemek gerekir gerccedilekten de bu evren ruhlu ve akıl

sahibi bir canlı olarak tanrının oumlngoumlruumlsuumlyle oluşmuştur (Timaios 30b-c)

Boumlylece Platonrsquoa goumlre ζῷον κόσμος yani ldquocanlı evrenrdquo bir etkidir bu etkinin

nedeniyse τοῦ θεοῦ πρόνοια zanaatkacircr ldquotanrının oumlngoumlruumlsuumlrdquo Nihayet canlı ve

akıl sahibi evrenin Platonrsquoun ifadesiyle κόσμος ζῷον ἔμψυχος ἔννουςrsquoun

Aristotelesrsquoe hem Orpheusrsquou hem de Thalesrsquoi hatırlatması ardından bu ikisi

uumlzerinden Platonrsquoun ruh goumlruumlşuumlne itirazda bulunması bu soumlylediklerimiz ışığında

ccedilok daha anlaşılır hacircle geliyor

34 Hatırlanacağı gibi Aristotelesrsquoin Ruh Uumlzerine-411rsquodeki itirazının nedeni bu ldquoruh hareketirdquoydi

78

35 Platonrsquoun Politik Kurgusunda Mitin Etkileri

Biccedilimce birer tiyatro eseri olan diyalogların neredeyse hepsinde daha ilk

satırlardan başlamak uumlzere polisrsquoin belirgin unsurlarından oluşan bir dekor

goumlruumlruumlz Bu şehir manzarası genellikle diyalogun bitişine kadar aynı kalır ve

tartışılan temel konularla bir şekilde ilişkili olduğu goumlruumlluumlr

Theaitetos Sofist Devlet Adamı ve Lysisrsquote Yunan genccedillerinin şehirleri iccedilin vaat

ettikleri fedakacircrlık ve başarıyı şimdiden kanıtladıkları palaistra meydanı dekordur

diyaloglar boyunca genccedil adamların bilgi konusunda sofistliği değil gerccedilek

felsefeyi amaccedillamalarının gereği tartışılacaktır Euthyphronrsquoda polisrsquoin dini ve adli

meselelerinin goumlruumlşuumllduumlğuuml Stoa Basileos dekordur Sokratesrsquole kacirchin

Euthyphron succedil ve din-dinsizlik konularında konuşurlar Devletrsquote şehrin

aşağısındaki liman kentinde Artemis onuruna duumlzenlenen Bendideia ve

Kefalosrsquoun evindeki kurban ibadeti dekordur karakterler iyi bir devletin nasıl

kurulacağını yasalarının dininin toplumsal sınıflarının nasıl duumlzenleneceğini bir

kelimeyle adaletin nasıl tesis edilmesi gerektiğini konuşurlar Timaios ve Kritiasrsquota

dekor olarak her Haziran ayının ilk guumlnlerinde Devletrsquoteki Bendideiarsquoyı takip eden

tarihte tanrıccedila Athena onuruna duumlzenlenen ve Panathenaea vardır ve bizzat

Kritias yapacakları konuşmanın tanrıccedila onuruna soumlylenen bir ilahi yerine

sayılacağını soumlyler Yine Parmenidesrsquote dekorda Panathenaea etkinliklerinin

olması tanrıccedila Athena ile İtalyan filozofların ilgisini duumlşuumlnduumlruumlr (krş Cornford

1997 ss II ve 363) Protagorasrsquota birinci dekor Sokratesrsquoin ldquoyalnız başınardquo

uyuduğu kendi evi ikinci dekorsa Protagorasrsquoın etrafında geniş bir hayran

kitlesinin halelendiği Kalliasrsquoın evidir metinde filozofun yalnızlığıyla Sofistin

kalabalıklığı yoğun biccedilimde hissedilir Benzer biccedilimde Gorgiasrsquota dekor halka

accedilık bir meydandır ve Sofist retoriğinin bir kelimeyle demagogiarsquonın ne olduğu

tartışılır Kriton Phaidon ve Savunmarsquodaki dekor da tıpkı Euthyphronrsquoda olduğu

gibi polisrsquoe adaletin dağıtıldığı merkezicirc yapılardır Şoumllenrsquode dekor her kesimden

bilgili kişilerin katıldığı şair Agathon tarafından duumlzenlenen iccedilkili bir ziyafettir ve

konuşmalar Erosrsquoa sanat-hakikat ilişkisine tragedya ve şiire dairdir Şehrin

dışında geccedilenlere bir diğer oumlrnek olan Phaidros surların dibinde başlar kır

79

yollarında yuumlruumlmenin sağlık iccedilin yararından soumlz edilerek İlios ccedilayı boyunca

yuumlruumlnuumlr ve sohbet bir ccedilınarın dibinde devam eder diyalog boyunca şehir ve

şehirdışı meselesine goumlndermeler vardır Yasalar da şehirdışı bir dekora sahiptir

ancak farklı biccedilimde Mekacircn İda Dağırsquonda Knossosrsquotan Dikte mağarasındaki

Zeus tapınağına giden yoldur ve filozofun yeniden mağaraya başka bir deyişle

şehre doumlnmesini anımsatır gibidir

Bu oumlrnekler birccedilok diyalog uumlzerinden ccediloğaltılabileceği gibi mekacircn-iccedilerik

ccediloumlzuumlmlemeleri de istenildiği kadar derinleştirilebilir Bununla birlikte kesin olan

diyaloglarda bireylerin polis ve politika ile kurdukları ilişkinin daima esas zemini

teşkil etmesidir

Daima polis ve oumlgelerine atıfta bulunan bu dekorların iccedilinde gidip gelen konuşan

alkışlayan veya oy kullanan karakterlere gelince bunların da 5 yuumlzyıl Atinarsquosının

politik duumlzeninde ccedilok oumlnemli tartışmaların aktoumlruuml ve konusu olmaları Platonrsquoun

yalnızca dekorunun değil aynı zamanda rol dağıtımının da politik eksenli

olduğuna işaret eder Bu rollerin ccediloğunluğuysa Sofist duumlşuumlnuumlrlere verilmiştir35

İlk bakışta Sofistlerin etkinliği iccedilin son derece elverişli olduğu duumlşuumlnuumllen Atina

demokrasi duumlzeninde gerccedilekte hem onların hem de Platonrsquoun hoşnutsuz olduğu

bazı oumlgelerden yukarıda kısaca bahsetmiştik Protagorasrsquotaki φύσις ve νομός

tartışmasından yola ccedilıkılarak ccedilizilebilecek bu tema oumlzellikle νομόςrsquoun ortaya

ccedilıkışı ve felsefenin tartışma konularından biri hacircline gelmesi bakımından Atina

demokrasisinin mimarları sayılan devlet adamlarından Solon Kleisthenes ve

Periklesrsquoin reformlarına kadar gider Bu itibarla Platonrsquodaki rejim eleştirilerinin

birincil bağlamı Atinarsquoda işleyen demokrasinin adaletsiz bir youmlnetim biccedilimi

olduğudur

35 Sofistlerin diyaloglardaki varlığını doğrudan konuşmacı oldukları oumlrneklerle sınırlandırmıyoruz Nitekim boumlyle bir sınırlandırma diyalogların kavramsal ccedilerccedilevelerinin ciddi anlamda ihmal edildiği anlamına gelir Bu bakımdan oumlrneğin Protagorasrsquoın Protagorasrsquotaki varlığıyla Theaitetosrsquotaki varlığı arasında ağırlığı bakımından hiccedil fark yoktur Ccediluumlnkuuml her iki diyalogun da muumlhim bir kısmında Sokratesrsquoin tartıştığı duumlşuumlncelerini ccediluumlruumlttuumlğuuml kişi bizzat Protagorasrsquotır Aynı durum Menonrsquodaki Gorgias Phaidrosrsquotaki Lysias veya Sophist Savunma vbrsquodeki adı anılmayan buumltuumln Sofistler iccedilin de geccedilerlidir

80

a) Platonrsquoun politik nostaljisi Eski Attika

Platon 7 Mektuprsquota Atinarsquonın politik duumlzenindeki ccedilalkantıları adaletsizlikleri

goumlrduumlkten ve nihayet haksızlığa ldquobuumltuumln insanların en az layık olanırdquo (325b) dostu

Sokratesrsquoin oumlluumlmuumlne şahit olduktan sonra politikadan uumlmidini iyice kestiğini

soumlyler Mektupta anlattığına goumlre buumltuumln bunlarla birlikte politik idarecilerin de

yaptıklarını goumlrduumlkccedile politika işleri ona ccedilok daha zor goumlruumlnmeye başlamıştı

ccediluumlnkuuml insanın dostları ve guumlveneceği yoldaşları olmadıkccedila bu işlere

kalkışması imkacircnsızdı boumlyle kişiler her zaman el altında olmadığı gibi

arayıp bulmak da kolay değildi Devletimiz artık atalarımızın gelenek ve

ilkelerine goumlre (ἐν τοῖς τῶν πατέρων ἤθεσιν καὶ ἐπιτηδεύμασιν)

youmlnetilmiyordu Dahası hem yazılı hem de geleneksel yasalar (τῶν νόμων

γράμματα καὶ ἔθη) şaşırtıcı bir hızla bozuluyor veya yuumlruumlrluumlkten

kaldırılıyordu (Mektuplar 325d)

Platonrsquoun Syrakusairsquodeki Dionrsquoun dostlarına hitaben yazdığı bu soumlzler eski

Atinarsquoya duyduğu oumlzlemin accedilık bir ifadesidir Fakat bu eski Atina kendi ifadesiyle

τῶν πατέρων ndashatalarınndash Atinarsquosı en azından Gorgias ve Protagorasrsquotaki

Periklesrsquoin νομόςrsquounu hedef alan eleştirilerden anladığımız kadarıyla birkaccedil yuumlzyıl

oumlncesinin Atinarsquosı değildir Nitekim demokrasinin kurucularına youmlnelttiği bu tarz

eleştiriler onun πᾰτέρεςrsquoinin demokrasinin tesisinden ccedilok oumlnce ilkel Attika kabile

duumlzeninin henuumlz bozulmamış olduğu zamanlarda yaşayan kişiler olduğunu

duumlşuumlnduumlruumlr Bu durum Platonrsquoun φύσιςrsquoe oumlzlem duyan Sofistlerle de kısmen

paylaştığı bir nostaljidir nitekim Sofistlere goumlre ndashHippiasrsquoın dediği gibindash yurttaşlık

yasadan değil tıpkı akrabalık gibi doğadan gelir oysa insanları guumlden bir zorba

olarak yasa (τύραννος τῶν ἀνθρώπων) bizi daima doğaya karşı gelmeye zorlar

(Gorgias 337d)

Kojin Karatani kabile toplumlarında yerleşik hayata geccedilişin buumlyuumlnuumln gelişimini

beraberinde getirdiğini oumlne suumlrer Bu yeni hayat tarzıyla ortaya ccedilıkan ve binlerce

insanın birarada işbirliği ve alış-veriş yaparak yaşamasını gerektiren duumlzende

buumlyuumlcuumlden rahibe rahipten başrahibe ve en sonunda kral-rahibe doğru ilerleyen

bir tarihsel silsile belirmiştir (Karatani 2017 s 11) Bu ilkel devlet duumlzeninde

tanrılar aşkın varlıklar olmakla birlikte kral figuumlruuml tanrı tarafından atanmış olup

81

yurttaşlar onun bilgeliğinden ve kararlarının doğruluğundan hiccedilbir şekilde şuumlphe

edemeyecektir İster animistik-şamanik olsun ister sistemli bir din uumlzerinde

yuumlkselmiş olsun bu tuumlr bir devlet duumlzeninin mitik temeller uumlzerine kurulu olduğu

tartışmasızdır Başka bir ifadeyle bu devletin yurttaşlarının mevcut duumlzene ve

baştan belirlenmiş olan yazgılarına boyun eğmesini sağlayabilecek mitten başka

hiccedilbir ilkeden soumlz edemiyoruz Oumlte yandan bu mitler toplumsal duumlzenin

devamına kesintisine başarı veya başarısızlığına goumlre ya daha da guumlccedillenmekte

ya tuumlmuumlyle terk edilmekte veya başka mitlerle birleşerek yeni kuumlltler ortaya

ccedilıkarmaktadır Karatani yine İzonomirsquode eski Yunan toplumlarında mitin ilkel

politik oumlrguumltlenmeyle bu karşılıklı ilişkisini Yahudi tarihinden bir oumlrnek vererek

anlatır Buna goumlre

Yahudi halkları başlangıccedilta nomadik bir kabile konfederasyonu hacirclindeydi

Ardından tek tanrı olan Yehovarsquonın ismi altında birleştiler ve bu tanrıyla

ahitleştiler Fakat bu bir bozulma değildir Aynı suumlreci Mezopotamya

kentlerinde ve Yunan polisrsquolerinde de goumlzlemleriz Belli sayıdaki koumly veya

kabilelerin bir şehir devleti oluşturmak uumlzere birleşmesi yeni ve ortak bir

tanrının ifadesini de beraberinde getirir Bu bir ccedileşit toplumsal soumlzleşmedir

(Karatani 2017 s 13)36

Thomson da benzer biccedilimde eski Yunan tarihi ccedilalışmalarında Attika kabile

duumlzeninin bir tuumlr fratri uumlzerinde temellendiğini aktarır (Thomson 2007 s 99)

Savaştaki ordu duumlzeninin bir yansıması olan bu kabile hiyerarşisinin Atina

demokrasisinden yaklaşık beş yuumlzyıl daha eski olan Homeros ccedilağında hacirclacirc

goumlruumllduumlğuumlnuuml İlyadarsquoda Akhaların ldquokabile kabile ve fratri fratrirdquo savaş duumlzeni

almasından anladığımızı yine Thomson aynı sayfada tespit etmektedir Ayrıca

Atinarsquonın en yakın ataları olan kabile duumlzenindeki bu halkların da yukarıda soumlzuumlnuuml

ettiğimiz kral-rahip duumlzeninde hatta bazı totemik gelenekleri suumlrduumlrerek

yaşadıklarını aktarır Attikalılar dacirchil olmakla birlikte ccedileşitli topluluklar uumlzerinde

yaptığı inceleme iccedilin Kabileden Devlete adlı boumlluumlmuumln tamamını ayırmıştır (2007

s 80 vd)

36 Aynı durumu Kramerrsquoin anlattığı Suumlmer panteonunun oluşum suumlrecinde de goumlzlemleyebiliriz Buna goumlre başlangıccedilta birbirinden bağımsız her bir Suumlmer şehir devletinin kendi tanrısı varken bunların aralarındaki muumlcadeleler kimini daha guumlccedilluuml kimini daha zayıf bir tanrı hacircline getiriyordu En sonunda bu şehirlerin merkezi youmlnetim etrafında birleşmeleriyle Suumlmer panteonu meydana gelmiştir (Detaylı bilgi iccedilin bkz Kramer 2016)

82

Platonrsquoun ldquoatalarrdquo diye andığı ve Sofistlerin de oumlzlemini duyduğu doumlnemler bunlar

olmalıdır Nitekim 7-6 yuumlzyıllarda İyonyarsquodaki felsefi ve Atinarsquodaki politik

devrimlerin ardından Yunan yurdunda hiccedilbir şey eskisi gibi olmayacaktı

Boumlylelikle Thales ve oumlğrencilerinin İyonyarsquoda ortaya koyduğu yeni duumlşuumlnme

biccedilimiyle birlikte 7 yuumlzyıl sonlarında Solonrsquoun Atinarsquoda kalkıştığı toprak reformu

hamleleri Ege havzasında demokrasinin ortaya ccedilıkışının ilk işaretleri olarak

yorumlanır Bunların ikisi arasındaki organik ilişkiyi Thomson kurar Ona goumlre her

ne kadar toprağın yeniden boumlluumlştuumlruumllmesi youmlntemi Libya kıyılarındaki Kyrenersquode

daha oumlnceki tarihlerde uygulanmış olsa da (Thomson 2007 s 309) bunun

İyonya koumlkenli ldquoisonomiardquo duumlşuumlncesine dolayısıyla demokratik bir rejime youmlnelik

ilk uygulanışı Atinarsquodaki Solon doumlnemidir Nitekim Thomson bir başka ccedilalışması

olan İlk Filozoflarrsquoda Solon yuumlzyılını demokratik ideolojinin ilk defa kendini

goumlsterdiği tarih olarak belirler ve bu ideolojinin okumasını Solonrsquola beraber iki

filozof olarak Thales ve Anaksimandros uumlzerinden yapar (1997 s 253) Benzer

biccedilimde izonominin tarihinin İyonyarsquoda başladığına ilişkin Karatani de

Thomsonrsquola aynı fikirdedir ve Atinarsquonın demokrasinin anayurdu olduğu tezini o da

reddeder (2017 s 21)

Demokrasinin ortaya ccedilıkışında diğer iki oumlnemli uğraksa 6 yuumlzyılın sonlarında

soybağlarının belirleyiciliğini ortadan kaldırarak yurttaşlık bağını νομόςrsquoun

guumlvencesi altına alan Atinalı arkhon Kleisthenes ve demokrasi uygulamalarında

rakipleri tarafından popuumllizmle succedillanacak kadar ileri gitmiş olan 5 yuumlzyılın en

buumlyuumlk devlet adamı Periklesrsquotir Bu uzun tarihsel suumlreccedil goumlz oumlnuumlne getirildiğinde

kadim Miken kral-tanrılar doumlneminden Attikarsquodaki rahip-krallar doumlnemine

ardından İyonya koumlkenli izonomiye ve sonrasında Atina koumlkenli demokrasiye

doğru 5 yuumlzyıl Atinarsquosındaki politik duumlzenin tarihsel gelişiminde en oumlnemli

duraklar sırasıyla İyonya filozofları Solon Kleisthenes ve Periklesrsquotir

Platonrsquoun zihninde bu suumlrecin Devletrsquoin VIII kitabında anlatılan ve Kallipolisrsquoten

tiran devletine doğru giden meşhur ccediloumlkuumlş suumlreciyle oumlrtuumlşmesi bilhassa

Sokratesrsquoin oumllduumlruumllduumlğuuml doumlnemde kaccedilınılmaz hacircle gelmiş olmalıdır Nitekim

Timaiosrsquoun giriş kısmında Mısırlı rahibin Solonrsquoa ccedilıkışması da bunu doğrular

gibidir 26c-d paragrafından oumlğrendiğimiz ve yukarıda da değindiğimiz gibi bu

83

diyalogda Kritias Hermokrates ve Timaiosrsquoun amacı Sokratesrsquoin bir guumln oumlnce

kendilerine anlattığı ndashve Devlet diyalogunda aktarılanndash uumltopik devletin ve

yurttaşlarının aslında ccedilok eskilerde ve gerccedilekten yaşamış olduklarını

goumlstermekti Kritiasrsquoın hikacircyeyi anlatmaya şoumlyle başlıyor

O hacirclde şimdi bir zamanlar yedi bilgelerden Solonrsquoun anlattığı ve hacircliyle

saccedilma (ἄτοπος) bile olsa baştan sona doğru (ἀληθής) olan şu hikacircyeyi

(λόγος) dinle Sokrates Solon pek ccedilok şiirinde de soumlzuumlnuuml ettiği gibi buumlyuumlk

dedemiz Dropidesrsquoin akrabası ve ccedilok yakın dostuydu Dropidesrsquoin yaşlılık

guumlnlerinde hatırlayıp dedemiz Kritiasrsquoa anlattığına goumlre ccedilok eski

zamanlarda bu şehirde pek buumlyuumlk ve goumlrkemli işler yapılmış ama insanlar

zamanla bunları yok etmiş ve unutmuş Boumlyleyken bize en yaraşır iş bunları

duumlzguumlnce hatırlayıp anlatarak sana olan minnet borcumuzu oumldemek ve

boumlylece tanrıccedilayı37 da bu festival guumlnuumlnde tıpkı duumlzguumln ve doğru bir ilahi

soumlyler gibi onuruna yakışır biccedilimde oumlvmuumlş olmaktır (Timaios 28d-21a)

Ardından dedesi Kritiasrsquoın Apaturia38 festivali iccedilin duumlzenlenen bir şiir

yarışmasında bir vesileyle Solonrsquoun şairliğini hatırlayıp şoumlyle anlattığını soumlyluumlyor

hellip (Solon) buraya doumlnduumlğuumlnde karşılaştığı ayaklanma ve diğer fenalıklarla

uğraşmak zorunda kalmayıp da Mısırrsquodan yanında getirdiği hikacircyeyi (λόγος)

tamamlayabilseydi uumlnuumlne ne Hesiodos yetişebilirdi ne de Homeros (hellip)

Mısır Deltarsquosında Nilrsquoin ikiye boumlluumlnduumlğuuml bir yerde Saitikos diye bir duumlzluumlk

varmış ve bu duumlzluumlkteki en buumlyuumlk şehrin adı Saisrsquomiş ndashki kral Amasisrsquoin

doğduğu yerdirndash ve dediklerine goumlre kurucusu Neith adındaki tanrıccedilaymış

bu da onların fikrinde Hellenlerin Athenarsquosıdır Bu insanların Atinalıları pek

sevdiği ve bir şekilde buradakilerle akraba oldukları soumlylenir Solon buraya

yolculuğunda o insanlar tarafından epeyi onurlandırıldığını anlatmış

sonrasında onların kutsal soumlzlerde (τῶν ἱερέων) tecruumlbeli rahiplerine eskiler

hakkında sorular sorunca boumlyle şeyler konusunda ne kendisinin ne de

diğer Yunanların neredeyse hiccedil bilmediğini goumlrmuumlş Bir defasında onları en

eskiler hakkında konuşturmak hevesiyle bizim en eskilerimizden laf accedilmış

ve ilk insan olduğu soumlylenen Phroneosrsquoumuz Niobersquomiz hakkında

konuşmaya başlamış sonra tufanı Deukalionrsquoı Purrharsquoyı ve nasıl hayatta

kaldıklarını anlatmakla (μυθολογεῖν) onların soyundan gelenleri saymakla

sonra da bu olaylar uumlzerinden geccedilen seneleri hesaplamaya ccedilalışmakla

devam etmiş Bunun uumlzerine rahipler arasından pek yaşlı biri demiş ldquoAh

Solon Solon Siz Yunanlar hep ccedilocuksunuz hiccedil yaşlı kalmadı Yunanlar

arasındardquo Beriki bu soumlzleri işitince sormuş ldquoBununla ne demek istiyorsunrdquo

Rahip cevap olarak demiş ldquoHepiniz de ruh olarak genccedilsiniz Hiccedilbirinizde

ne en eskilerden işitilmiş bir soumlz (δόξα) ne zamana karşı durabilmiş bir ders

(μάθημα) var (Timaios 21d-22b)

37 Tanrıccedila Athena 38 Dionysos onuruna duumlzenlenen dini bayram Bu bayramın uumlccediluumlncuuml guumlnuumlnde o yıl doğan ccedilocuklara ad koyulup her biri kayıt altına alınıyor

84

Yunanların tarih bilincini kuumlccediluumlmseyen Mısırlı rahip bu soumlzlerin ardından

geccedilmişte halkların nasıl ortadan kalktığına ilişkin bir konuşma yapar ve hem

kendilerinin hem de Yunanların ortak geccedilmişlerine ait tufan teması etrafında

şekillenmiş bir hikacircye anlatır Sonrasında tufandan oumlnceki Atinarsquonın ihtişamından

ve başarılarından soumlz eder ancak hayatta kalanlar yazı sanatını bilmediğinden

bunların unutulduğunu soumlyler39

Bu mitleri okuduğumuzda tarih kayıtlarının değil mitik anlatıların aktardığı devlet

duumlzenlerinin Platonrsquoun duumlşuumlnde ihtişamla arzıendam ettiğini anlamak zor değildir

Kaldı ki Platonrsquoun mitik geccedilmişe oumlzlemi yalnızca politik bir oumlrguumltlenme sınıflı yapı

gibi geniş ccedilerccedileveli kuşbakışı goumlruumlntuumllerle ilgili değildir Soumlzgelişi Devlet ve

Timaiosrsquota uumlst uumlste vurgulanan kadınların ortak kullanımıyla ilgili goumlruumlşuumlnuumln bile

mitik bir koumlkeninden soumlz edilebilir Yunan mitik anlatılarında her şey gibi evliliğin

de ilk koumlkenine bir mitik hadiseyle yer verilmiştir hacircliyle bu hadisenin oumlncesinde

kadınlar erkeklerin ortak malıydı Bu komuumlnal duumlzen Herodotosrsquota geccediltiği

biccedilimiyle goumlz oumlnuumlne alınınca meselenin 5 yuumlzyıl Atina entelektuumlelinin zihnindeki

karşılığını hayal etmek ccedilok zor değildir Thomson aktarıyor

ldquoİskityalı Agathyrislerderdquo diyor Herodotos ldquokadın herkesindir boumlylece

herkes birbiriyle kardeş olur ve bu genel akrabalık karşılıklı kıskanccedillık ve

kin duygularını kaldırırrdquo Kadınların ortaklaşalığının muumllkiyetin

ortaklaşalığıyla el ele yuumlruumlduumlğuuml duumlşuumlncesi hiccedil de yabancı değildi Bu

duumlşuumlnceye Aristophanes ve Platonrsquoda yeniden rastlarız (Thomson 2007 s

132)40

Bu konuda Aristotelesrsquoin de tarih kayıtları soumlz konusudur Oumlte yandan tarih

dışında mitik kayıtlara oumlrnek olarak evliliği Yunan halkına oumlğreten Atina kralı

(Pelasg oumlnderi) Kekropsrsquoun hikacircyesi meşhurdur Yine Thomson şoumlyle yazıyor

Evliliğin kurucusu olduğu soumlylenen ilk Atina kralı Kekropsrsquola ilgili bir

geleneği işte bu bilgilerin ışığında yorumlamamız gerekir Kekropsrsquotan oumlnce

ldquoevlilik diye bir şey yoktu cinsel ilişki rastgele olduğundan ne ccedilocuklar

babalarını tanıyordu ne de babalar ccedilocuklarını Ccedilocuklar analarının adını

alıyorlardırdquo (Thomson 2007 s 134)

39 Krş Yasalar 677c 40 Krş Herodotus Tarihler iv104 Platon Devlet 416d ve Timaios 18b Aristophanes Plutos 510-626

85

Bu kadarının bile Platonrsquoun mitik anlatılara bakarak tarihsiz bir geccedilmişe duyduğu

oumlzlemi kapıldığı politik nostaljiyi daha belirgin ve anlaşılır kılmak iccedilin yeterli

olduğu kanaatindeyiz

b) Yeni bir aktarım aracı olarak duumlzyazının etkileri

Vernantrsquoın Yunan polisrsquoinin oluşum suumlrecini irdelediği bir yazısı bizim iccedilin yol

goumlstericidir Buna goumlre polis ruhunu meydana getiren temel motif logosrsquoun yani

kanıtlayıcı soumlzuumln evvela yazıya geccedilmesi ve ardından buumltuumln demosrsquoun ortak malı

hacircline gelmesidir (Vernant 2017a 49-50) Bu bir ccedileşit kuumlltuumlrel yayılımı ifade eder

ve tıpkı oumlnceki yuumlzyıllarda Homeros ve Hesiodosrsquoun soumlzluuml gelenek yoluyla buumltuumln

Yunan coğrafyasına yayılması gibi bu defa yasaların ve felsefe metinlerinin

demosrsquoa yayılması anlamına gelir Bununla beraber İyonya ve İtalya

filozoflarının en iyi oumlrnekle de Pythagorasrsquoın ezoterik gelenekleri bu yayılımın

tabii bir neticesi olarak oumlnemli oumllccediluumlde tahribata uğramış olmalıdır Başka bir

deyişle Yunan coğrafyasında yazılı anlatımın yaygınlaşması sonucunda

ldquofelseferdquo adı verilen buumltuumln uğraşlar oumlzguumln ezoterik tavrını terk etmek zorunda

kalmış ve agora ile daha da oumlnemlisi politik oumlrguumltlenmeyle iccedil iccedile geccedilmiştir 5

yuumlzyıl Atinarsquosında Anaksagorasrsquoın Peri Phuseosrsquounun isteyen herkes tarafından

ccedilarşılarda ucuz bir fiyatla satın alınabileceğini Sokratesrsquoten işitiriz (Savunma

26d) Bu yazı aracılığıyla filozofların en gizli oumlğretilerine her Yunan yurttaşının

hatta koumllelerin bile kolaylıkla ulaşabildiği anlamına gelir

Goumlruumlnuumlşe goumlre felsefenin yapılma biccedilimlerini değiştiren bu kuumlltuumlrel yayılım o

doumlnemin felsefe ccedilevresini meydana getiren Sofistleri ve Platonrsquou bir tedbir

geliştirmeye sevk etmişti Sofist okul bu tedbiri demokratik iktidarla ve halkla sıkı

ilişkiler geliştirmelerine imkacircn sunan retorikte bulmuştur Platonrsquoa gelince onun

oumlngoumlruumlsuuml farklı bir mecraya başvurmasına neden olur mit

Kuumlltuumlrel yayılım Vernantrsquoın analizlerinde ldquobilgerdquo figuumlruumlnuumln herhangi birine

mektup yazdığı veya kitabını halka malettiği bir sahneyle somutlaşmış goumlruumlnuumlr

86

Daha oumlnceki yuumlzyıllarda perdelerin arkasında veya kamuya kapalı mekacircnlarda

mutlaka erginlenmiş bir grup tilmizine seslenen bilge artık zihnindeki buumltuumln her

şeyi polisrsquote herkesin goumlrebileceği bir şekilde accedilığa vurmakta boumlylece bazı

buumlyuumlk tehlikeleri de goumlze almaktadır

Burada artık soumlz konusu olan birkaccedil seccedilkin insana ayrılan ve tanrısal bir

luumltfu kolaylaştıran dinsel bir giz değildir Kuşkusuz bilgenin gerccedileği tıpkı

dinsel gizem gibi sıradan insanları aşan temel bir accedilınlamadır gerccedilekliğin

ortaya ccedilıkmasıdır ama bilgelik yazıya teslim edilirken bu mezheplerin gizli

ccedilemberinden soumlkuumlluumlp alınır guumln ışığında tuumlm sitenin goumlruumlşuumlne sunulur

(Vernant 2017a s51)

Bu noktada tespitimizi eleştirmeye imkacircn sunan bazı istisnalardan da soumlz

edilebilir Bu istisnalar iccedilin en iyi ve tek başına yeterli oumlrnekse Ross ve Cherniss

arasındaki tartışmadır Chernissrsquoin 1945 tarihli The Riddle of the Early

Academyrsquodeki iddiası Aristotelesrsquoin tanıdığı Platonrsquola bizim bildiğimiz Platon

arasında beliren farkların Aristotelesrsquoin diyalogları yanlış anlamış veya yanlış

yorumlamış olmasından ileri geldiğidir Başka bir deyişle Chernissrsquoin diyaloglar

hakkındaki tezi Platonrsquoun herhangi bir yazıya aktarılmamış oumlğretisinden soumlz

edilemeyeceğidir ve Aristoteles de Platonrsquou tıpkı bizim gibi diyalogların imkacircn

verdiği biccedilimde ve oumllccediluumlde bilmektedir (Cherniss 1944 s 51 vd) Bu iddiaya

karşılık Ross Aristotelesrsquoin Platonrsquodan soumlzluuml biccedilimde edindiği bazı bilgilerin

varlığına kanıt olarak dokuz farklı paragrafı birbiri ardına sıralar ve Chernissrsquoin

tezini belirgin bir şekilde ccediloumlkertir (Ross 2016 ss 102-5)

Bununla birlikte boumlyle bir istisna 5 yuumlzyıl Atina bilgeleri iccedilin ileri suumlrduumlğuumlmuumlz

iddiayla hiccedilbir şekilde ccedilelişik değildir Platonrsquoun soumlzluuml bir aktarım yoluna

başvurmuş olması her şeyden oumlnce onun duumlşuumlncesini polisrsquoin goumlruumlşlerine accedilmış

olduğu gerccedileğini ortadan kaldırmaz Dahası bir kısmının otantikliği tartışmalı bile

olsa otuza yakın diyalogu kaleme aldığı ve bunu her Yunan yurttaşının erişimine

sunduğu gerccedileğini hiccedilbir şekilde ortadan kaldırmaz Sadece Platon değil buumltuumln

Sofistler de oumlğretmendiler ve kendi okullarında veya farklı toplanma yerlerinde

halktan kişilere dersler vermekteydiler Bu onların soumlzluuml aktarım youmlnteminden

yararlanmış olduklarını goumlsterir ve Platon da meseleleri oumlğrencilerinin oumlnuumlnde ele

alırken diyaloglarda okuduğumuzdan kısmen farklı tespitlerde bulunmuş olması

tuhaf değildir

87

Oumlte yandan Rossrsquola buumltuumlnuumlyle hemfikir olsak bile (ki bu Platonrsquoun agrapha

dogmatarsquosının duumlşuumlnuumlluumlp taşınılmış kasıtlı olduğu anlamına gelecektir)

Platonrsquoun eserlerinin halka accedilık olan kısmı ezici bir ccediloğunluğa sahiptir Tek

başına bu durum bile Akademiarsquodaki oumlğretmen Platonrsquola Elearsquodaki ezoterik oumlnder

Pythagoras arasındaki farkı belirginleştirmek iccedilin yeterlidir

Vernantrsquoın soumlzluuml gelenekten yazıya geccediliş formuumlluumlndeki genel manzara bize şunu

anlatır Eski Yunan halkları yeni polisrsquoler inşa ettikleri sırada Miken soylu kral-

tanrılar ccediloktan tarihe karışmış bulunuyordu Bu tarihsel olgu polis yasalarının

ezici rasyonalitesi ve aynı zamanda kral-lider iccedilin de bağlayıcı olması gibi pek

ccedilok ldquolaikrdquo pratikle de desteklenmektedir Oumlte yandan aynı sayfalarda Vernantrsquoın

bu laikleşmenin dini politikadan buumlsbuumltuumln tasfiye edebilecek kadar guumlccedilluuml

olmadığına dair farkındalığını anlamak hacirclacirc muumlmkuumlnduumlr

Oumlzetle Yunan polisrsquoleri buumltuumlnuumlyle din ve tanrısallık ilkeleri uumlzerine bina edilmiş

Miken toplum organizasyonlarına goumlre ccedilok daha duumlnyevicirc sekuumller olmakla birlikte

dinin birtakım kurucu ve duumlzenleyici işlevlerini de muhafaza etmek durumunda

kalmışlardır Nitekim o doumlnemde bile yurttaşların iktidara koşulsuz itaatini ve

yasayı makul bulmasını guumlvence altına alacak başka bir metottan soumlz etmek

olanaksızdır

Bir siyaset felsefesi olarak Platonrsquoun devlet projesi ilk boumlluumlmde belirttiğimiz uumlzere

mitik geccedilmişten derin etkiler taşımasının yanında aynı geccedilmişi yeniden

canlandırmaya doumlnuumlk nostaljik bir youmlntemi de benimsemiş goumlruumlnmektedir 5

yuumlzyılda yaşamış vasat bir Atinalı yazarın bile erişebileceği eldeki hazır Yunan

tarihi literatuumlruumlnuuml goumlz oumlnuumlnde bulunduracak olursak Platonrsquoun bu nostaljik

yaklaşımının nedenlerini bir ldquoyozlaşmardquo daha doğru bir ifadeyle ldquodekadansrdquo

duumlşuumlncesinde aramamız gerekir Nitekim bu tarih anlatısı ldquooumlzlenenrdquo

başlangıccediltaki oumlrneklerini mitik gelenekten devşirerek suumlrekli bir altın ccedilağdan soumlz

eden duumlşuumlş suumlrecini de hicivci bir youmlntemle betimleyen buumlyuumlk bir mitoloji olarak

karşımıza ccedilıkar Platonrsquoun bu hikacircye iccedilin başvurduğu birincil kaynaksa Kronosrsquoun

altın ccedilağına oumlvguumllerin ustası Hesiodosrsquotur

88

Aristotelesrsquoin meşhur bir mitik anlatıyı bize pek şaşırtıcı biccedilimde ldquotarihrdquo olarak

anlattığı bir yazısında Dumezilrsquoin olağanuumlstuuml bir tespiti olan uumlccedil işlevli Hint-Avrupa

devlet modelinin Yunan siyasi duumlnyasındaki ccediloumlkuumlş suumlrecine şahit oluruz

(Atinalıların Devleti 32) Bu meşhur komutan İonrsquoun hikacircyesidir Oumlzetle kralın

başarısızlığı uumlzerine halkın ccedilağrısıyla karşısında birdenbire ordu belirmiş bu

başarısızlığın bedelini de yetkilerini orduyla paylaşarak oumldemiştir41

Sonuccedil olarak tarih oumlncesi Miken krallarının ccediloğunda goumlruumllen ve tanrı-kralı mutlak

soumlz sahibi ve otorite olarak tayin eden uumlccedil işlevli kast temelli Hint-Avrupa

modelinin ccediloumlktuumlğuuml coğrafya 7-6-5 yuumlzyıllardaki İyonya-Atina hattıdır bunun

oumlncesine ilişkin soumlzuuml edilen tarihlerse genellikle mitik anlatılara goumlndermede

bulunur Bu ccediloumlkuumlşle birlikte yetki paylaşımını esas alan yeni bir izonomi-

demokrasi Platonrsquoa goumlreyse Kallipolisrsquoe uzak ve tiranlığa yakın koumltuuml bir devlet

modeli ortaya ccedilıkacaktır

41 Hikacircyenin etraflı bir oumlrneği iccedilin 1 yuumlzyıl coğrafyacısı Strabonrsquoun Geographica isimli eserine bakılabilir (Strabo 1877 1013) Strabon bir ldquobilimcirdquo olmasının yanında hikacircyesini Aristoteles Demosthenes gibi kayıtlara başvurarak mitik anlatıdan bilimsel metne doğru şekillendirme yolunu seccediler ve yine Thukydides Plutharkhos Pausanias vs oumlrneklerde olduğu gibi bir Antikccedilağ sosyal bilimciliği tavrı ortaya koyar

89

SONUCcedil

1 Platonrsquoun kayıp koumlpeği

Her okurun dikkatini ccedilekmesi zor olabilir ama diyalogları baştan sona dolaşan

bazı koumlşe başlarında ansızın karşımıza ccedilıkan huzursuz bir koumlpek vardır Antik

Yunan mitlerindeki hayvanlardan biri olmadığı kesindir ve kendisini o kadar az

ele verir ki ne cinsini ne de milliyetini soumlylemek kolaydır Bir tek Gorgiasrsquota Mısır

koumlkenli tanrılardan biri olduğuna ilişkin bir işaret yakalarız Sokrates soumlz arasında

birden haykırır μὰ τὸν κύνα τὸν Αἰγυπτίων θεόν ndashMısırlıların tanrısı koumlpeğe

andolsun kihellip Ccediloğu zaman Herarsquonın Zeusrsquoun Apollonrsquoun Kharitlerin ve başka

Olimpik varlıklarının adına yemin ettiğini goumlrduumlğuumlmuumlz Sokrates arada bir boumlyle

yabancı bir varlığa dahası bir koumlpeğe yemin ederek bizi şaşkınlığa uğratır

Ccedilağdaşları arasında aynı yemini bir tek Aristophanesrsquoin Eşek Arılarırsquonda

Sosiasrsquoın ağzından işitiriz μὰ τὸν κύναhellip (83) Bununla beraber Aristophanesrsquoin

bu oyunu 422 tarihliyken ondan bir yıl oumlnce yazdığı ve karakterlerinden biri

Sokrates olan Bulutlarrsquoın bir yerinde bu defa filozofun yeminleriyle alay

edercesine onu tek cuumlmlede ldquoNefes Khaos ve Havayardquo yemin ettirir μὰ τὴν

Ἀναπνοὴν μὰ τὸ Χάος μὰ τὸν Ἀέραhellip (Bulutlar 627) Sokratesrsquoin hem kendi

ccedilağında hem de bizim ccedilağımızda hayli dikkat ccedilekici olan başka yeminlerine de

rastlamamız muumlmkuumlnduumlr oumlrneğin Phaidrosrsquota ccedilınar ağacına yemin ettiğini

goumlruumlruumlz Ancak bu yeminlerin hiccedilbiri koumlpek yemini kadar ilgi ccedilekici ve kışkırtıcı

değildirSokratesrsquoin diyaloglarda koumlpeğe ettiği yeminler şoumlyledir

Savunma 22aνὴ τὸν κύνα ndashkoumlpeğe andolsun ki yemin edilen Atinarsquoda bilge olduğu soumlylenen hiccedil kimsenin aslında bilge olmadığını bizzat tecruumlbe ettiği

Phaidros 228bνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Phaidrosrsquoun şayet kısa olsa tekrar tekrar okumaktan buumltuumln soumlylevi ezberlemiş olacağı

Devlet 399eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Devletteki fuzuli buumltuumln zevkleri ortadan kaldırdıkları

90

Devlet 567dνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Adeimantosrsquoun eşekarılarından soumlz ettiği

Devlet 592aνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Filozofun politikadan uzak durmak isteyeceği

Phaidon 98eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen verilen her tuumlrluuml cezayı ccedilekmenin kaccedilmaktan daha iyi ve asilce olduğunu duumlşuumlnduumlğuuml

Kratylos 411bνὴ τὸν κύναndash yemin edilen O anda aklında eskiden adları bulan kişilerin şimdinin filozoflarına benzediği youmlnuumlnde bir duumlşuumlncenin doğduğu

Gorgias 461aνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Konuyu yeterince tartışmanın uzun zaman alacağı

Gorgias 466cνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Polosrsquoun soumlylediği soumlzlerle fikirlerini mi accedilıkladığını yoksa kendisine soru mu sorduğunu anlamadığı

Kharmides 172eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Soumlylediklerinin bizzat kendisini de şaşırttığı

Buumlyuumlk Hippias 287eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Hippiasrsquoın cevabını beğendiği

Buumlyuumlk Hippias 298cνὴ τὸν κύναndash anlamsız konuşup da anlamlı konuşmuş gibi davranmaması iccedilin Hippiasrsquoı uyarırken

Lysis 211eνὴ τὸν κύναndash iyi bir dostu Dariusrsquoun buumltuumln altınlarına tercih edeceği

Bu yeminin farklı soumlylenişteki tek oumlrneği Gorgias 482brsquodedir

μὰ τὸν κύνα τὸν Αἰγυπτίων θεόνndash Mısırlıların tanrısı koumlpeğe andolsun kihellip yemin edilen Ceza ccedilekmenin koumltuuml olduğunu duumlşuumlnen Kalliklesrsquoin ccedilelişkiye duumlşeceği

Yeminin bu kullanımlarını birbiriyle ne kadar ilişkilendirirsek ilişkilendirelim bize

Platonrsquoun ironik kurgusunun eseri olduklarına dair herhangi bir işaret vermemekle

birlikte sırf Aristophanesrsquoin iğnelemeleri Sokratesrsquoin bu yemini gerccedilekten de sık

sık kullandığını goumlstermeye yeterlidir Bununla birlikte Yasalarrsquoda anlatılan

yeminle (ὅρκος) ilgili bir miti Sokratesrsquoin ccedilok sevdiği bu yeminle birarada

değerlendirmek bize Platonrsquoun bu ccedilalışma boyunca ortaya koymaya ccedilalıştığımız

mitolojik yaklaşımını destekleyecek bir arguumlman daha sunacaktır Soumlz konusu

mit tanrısal yargıccedil Rhadamantysrsquouumln yemin konusunda aldığı bir kararı anlatır

hellip O guumlnkuuml insanların ccediloğunluğu tanrıların soyundan geldikleri iccedilin doğal

olarak tanrıların varlığına accedilıkccedila inandıklarını goumlruumlyordu zaten kendisi de

bunlardan biriydi Anlaşılan insanlardan değil ancak tanrılardan yargıccedil

olabileceğini duumlşuumlnuumlyor bu nedenle de davaları kolayca ve ccedilabucak

sonuccedillandırıyordu nitekim davalı taraflara dava konusunda yemin ettirip

91

ccedilabucak ve kesin olarak davayı kapatıyordu Buguumln ise dediğimiz gibi

insanların bazısı kesinlikle tanrılara inanmıyor bazısı da (tanrıların) bizimle

ilgilenmediklerini duumlşuumlnuumlyor sayıca en fazla ve en koumltuuml olan bazılarının

duumlşuumlncesine goumlre ise tanrılar biraz kurban bolca yuumlze guumllme karşılığında

insanlara yuumlkluuml para kaldırmaya yardım ederler ve onları ağır cezalardan

kurtarırlar demek ki Rhadamantysrsquouumln davalardaki youmlntemi buguumlnkuuml

insanlar iccedilin elverişli değildir (Yasalar 948b-c)

Bu soumlzler Platonrsquoun yaşadığı doumlnemde Atina toplumundaki ldquodindarlıkrdquo

anlayışının yozlaştığını insanların dini ccediloğu zaman gizli ahlacircksızlıkları iccedilin bir kılıf

olarak kullandığını buna karşılık inananların da tanrıların affına sığınmayı her

durumda abarttığını goumlsterir Oumlte yandan Platonrsquoun dinle ilişkili mitlerin toplumsal

youmlnuumlne Devletrsquote olduğundan daha mesafeli olmakla birlikte hacirclacirc buumlyuumlk oumlnem

verdiğini de goumlsterir Nitekim burada Platonrsquoun Magnesiarsquoda oumlngoumlrduumlğuuml yeni

yasalardan birini goumlruumlruumlz tanrılar adına edilen yeminler hiccedilbir şekilde gerccedileğin

delili olarak kabul edilmeyecektir

Sokratesrsquoin Atinalı yurttaşlarının tanrı olduğuna inanmasının pek makul

goumlruumlnmediği birtakım varlıklara yemin etmiş olması farklı bakımlardan

değerlendirilebilir Ama oumlzellikle νὴ τὸν κύνα yemininde Yunanlar iccedilin hiccedil de

bağlayıcı olmayan yabancı kaynaklı bir tanrı mitine tam da Sokratesccedili ironiyle

bağdaşır biccedilimde yeminin hakikat iccedilin delil olarak sunulmasının eleştirisi olarak

başvurulmuş gibidir

2 Yurttaş filozof yasakoyucu ve mit

Bu sıradışı tutumun birbirini sonuccedil olarak getiren iki nedeninden soumlz etmek

muumlmkuumlnduumlr İlki Yunan toplumunda mitlerin gerccedilekliğe ilişkin dayanaklarını

genellikle hayatın olağan akışından seccedilmemiş olmalarıdır İkincisi bunun bir

sonucu ve aynı zamanda pekiştiricisi olarak mitlerin guumlnluumlk hayatın rutinlerine

rasyonel pratiklerine ve temelde laik olan herhangi bir mekanizmasına muumldahale

etmekten geri durmalarıdır Mitle guumlnluumlk hayat arasında kurulan ve ikisinin ilkece

ayrılmasına dayanan bu ilişkinin sonucu olarak yasakoyucu-duumlşuumlnuumlr figuumlruuml ve

92

sıradan yurttaş figuumlruuml arasında ortaya ccedilıkan etkileşim birbirinden farklı gelişmiştir

Yasakoyucu veya duumlşuumlnuumlruumln mitinde hep daha sakınımlı hakikat olma iddiasını

rasyonel alanda sınamaya accedilmayan bir tavır goumlrmemizin nedeni de budur

Sıradan Yunan yurttaşının mitiyse yasakoyucunun ve duumlşuumlnuumlruumln anlattığı mitten

daha ileriye gitmediği gibi kendi hakikatini rasyonel alanda kanıtlamaya da

kalkışmaz fakat guumlnluumlk hayatın akışına yine aynı otoritenin ccedilizdiği sınırlar iccedilinde

muumldahalede bulunmaktan da geri durmaz

Ccediloktanrılı toplumlarda panteonların yaşadığı değişim suumlreccedilleri bunun oumlrnekleriyle

doludur Buumlyuumlk bir savaş veya antlaşma neticesinde panteona yasakoyucu

tarafından yeni bir tanrı veya bir kuumllt koyulur veya bunun tersi olur Artık sıradan

yurttaşların bu yeniliğe hızlı biccedilimde uyum sağlamaları gerekecektir

Homerik kuumlltuumlruumln yetiştirdiği Yunanlı bireyin goumlzuumlnde tanrısal guumlccedillerin doğadaki

nedensellik ve yasa ilişkilerine ndashbu ilişkilerin ilk başlangıccedilta o da ldquoilk kuşakrdquo

tanrılarca kurulmuş olması dışındandash muumldahalesi onları değiştirmesi ve

duumlzenlemesi tasavvuru imkacircnsız bir olguydu Duumlnya duumlzeni ve kosmos yasaları

bizzat tanrılar eliyle değil ilk kuşak tanrılar (titanlar) ve onların soyları arasındaki

muumlcadeleyle kısacası doğa fenomenleriyle ccedilok benzer bir ccedilatışma sonucunda

ortaya ccedilıkmış ya da istenirse tesis edilmişti Hacirclihazırda egemen olan tanrılar

ccedilok daha oumlnceden tesis edilmiş bir doğa yasaları duumlzenine tabiydiler bu yasalar

uumlzerinde herhangi bir tasarrufa sahip değildiler

Bununla birlikte yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz yasakoyucu ve mit ilişkisinin istisnai

durumlar iccedilin soumlz konusu olduğunu goumlz oumlnuumlnde bulundurmak gerekir Nitekim

Yunan coğrafyasında ilk kıvılcımları filozofların bireysel fikirlerinde parlayan

mitolojik yaklaşım sıradan Yunan yurttaşı şoumlyle dursun tarih yazıcıları şairler ve

devlet adamları duumlzeyine bile sirayet edememiş bilhassa 5 yuumlzyıldaki Sofist ve

Platoncu aydınlanmalar doumlnemi boyunca Yunan kuumlltuumlruuml mitlerle hesaplaşmasını

ancak filozoflar eliyle gerccedilekleştirmek durumunda kalmıştır Bunların başını

Sofistler ccedilekmekle birlikte buumltuumln zıtlıklarına rağmen yine de Sofist kuumlltuumlruumln bir

uumlruumlnuuml olan Sokratik duumlşuumlnce soumlz konusu mitolojik yaklaşımın sığ bir akarsuyun

menderesler ccedilizmesi gibi ağır ve zikzaklı bir ilerleyişle Sofist inkacircr tutumundan

Platonik faydacı tutuma ndashCampbellci deyişle mitolojinin kozmolojik ve toplumsal

93

işlevlerinendash doğru yol almasını sağlamıştır Sofistler mitlerin birer safsata

olduğunu bilerek reddediyorken Platon onların ndashen azından Olimpik olanlarınınndash

safsata olduğunu bilerek toplumsal ve politik alanda faydalarına başvuruyordu

Yukarıda yaptığımız ayrımda Yunan yurttaşlarının bir tipine ldquosıradanrdquo sıfatını

yakıştırmanın zorunluluğunu da temellendirmemiz gerekir Nitekim boumlyle bir

yakıştırmada sıradan yurttaşın Yunancadaki ldquoyalınrdquo anlamına gelen ἁπλῶςrsquoun

buumltuumln olumsuz anlamıyla birlikte ndashccediluumlnkuuml hayatını yalın yani Platoncu anlamdaki

ldquosorgulamardquo eyleminden bir kelimeyle felsefe etkinliğinden uzak geccedilirmektedirndash

başka mesleklerde ccedilok buumlyuumlk başarılara imza atabileceğini goumlz oumlnuumlnde

bulundurmak bizi seccedilkincilik yaklaşımından kurtaracaktır

Soumlzgelişi Alkibiades Sokratesrsquoin buumltuumln ccedilabalarına rağmen felsefe sanatında

ilerleyememiş olsa da Atinarsquonın diğer devletlerle ilişkisine youmln verecek derecede

nuumlfuzlu bir komutan ve devlet adamı olmayı başarabilmişti Bununla beraber

Alkibiadesrsquoin tam karşıt oumlrneği olarak duumlşuumlnebileceğimiz Theaitetosrsquoa gelince

toplumsal veya politik anlamda kendisine şoumlhret ve onur kazandıran hiccedilbir

başarısı olmadığı hacirclde diyalektik sanatındaki uumlstuumln yeteneğiyle Sokratesrsquoin

hayranlığını kazanmış ona sık sık adından soumlz ettirmişti En azından bir

zamanlar şan ve onur elde etmekte ccedilok başarılı buumlyuumlk meclislerde herkesin

goumlzdesi ve idoluuml olan Alkibiades Yunan yurttaşları arasında ldquosıradanrdquo tanımımızı

karşılarken alabildiğine sade bir hayat yaşayan agorarsquoda adı sanı bilinmeyen ve

genccedil yaşta katıldığı bir savaşta hem salgın hastalıktan hem de aldığı yaradan acı

ccedilekerek oumllen ama felsefe sanatında pek yetenekli ve başarılı Theaitetos Yunan

yurttaşları arasında ldquosıradanrdquo tanımına hiccedil de iccedilin uygun bir figuumlr değildir Bu

bakımdan Platonrsquoun ccedilağında dikkatimizi ccedileken herhangi bir ismin mitle irtibatını

irdelerken felseficirc duumlşuumlnceyle Platoncu anlamda soumlylenecek olursa ldquodiyalektikrdquo

sanatıyla ilgisi bizim iccedilin birinci oumllccediluumlt olmak durumundadır

Sıradan Yunan yurttaşının mitle ilişkisini irdelemeye imkacircn veren pek ccedilok kayıt

guumlnuumlmuumlze sağlıklı biccedilimde ulaşmıştır Uumlstelik bunlar sanatsal kurgu veya

edebiyat alanındaki eserlerle sınırlı değildir o ccedilağdan guumlnuumlmuumlze varlığını

suumlrduumlrmuumlş pek ccedilok yasa metni tarih anlatısı biyografi ve mektup da Yunan

94

toplumlarında mitle kurulan ilişkiyi buumltuumln perspektiflerden incelememize yardımcı

oumlğeler iccedilerir42

Eski Yunan dilinde ldquohikacircyerdquo soumlzcuumlğuumlnuumln karşılığı olarak kullanılan μῦθοςrsquotan

başka bir de ἱστορία soumlzcuumlğuumlnuumln varlığı dikkat ccedilekicidir Platon ve Aristoteles bu

soumlzcuumlğuuml ccediloğu yerde ldquoaraştırmardquo anlamında kullanmışlardır fakat soumlzcuumlğuumln

Avrupa dillerindeki yazgısını Herodotosrsquoun ona yuumlklediği ldquoderlenen bilgiler

toplamırdquo tuumlruumlnden bir anlam belirlemiş goumlruumlnmektedir Nitekim birkaccedil yuumlzyıl

sonrasında Plutarkhosrsquoun kullanımıyla artık guumlnuumlmuumlzde geccedilerli olan ldquotarihrdquo

biliminin adı hacircline gelmiştir Bu durum Yunan entelektuumlelinin ldquotarihrdquo denen bir

araştırma sahasını biccedilimlendirirken ona yakıştırdığı birincil niteliği ccedilok guumlzel

accedilıklar Tarih onu yazan ve okuyan her Yunanlının goumlzuumlnde bir ldquohikacircyedenrdquo

ibaretti Uumlstelik birinci dereceden bir tanıklığa ihtiyaccedil duymuyordu ccediluumlnkuuml

neredeyse buumltuumln Yunan tarih yazarlarının metodu aynıydı Tarihini yazacakları

coğrafi boumllgelere ziyarette bulunarak yerel halkın ve duumlşuumlnuumlrlerin konuyla alakalı

rivayetlerini fikirlerini toplayıp kayıt altına almak

Sonuccedil olarak mitoloji tarihin neredeyse her doumlneminde iccedilinde buumltuumln bilimlerin

kısılıp kaldığı bir ccedilıkmaz olarak kendini belli eder Bu ccedilıkmazın temel kaynağı

bilimsel duumlşuumlnmenin duyulur alanla sınırlanmış dar ccedilerccedilevesidir Bu insanın

deney ve goumlzlemini zaman ve uzay bakımından sonsuza eriştiremeyeceği

duyularının hakikatle oumlrtuumlştuumlğuumlnden asla emin olamayacağı bir ccedilerccedilevedir Akıl

bu sınırlı ccedilerccedilevenin dışına ccedilıkma zorunluluğunu guumlndelik hayatın her sahasında

insana dayatmış ve sonuccedil olarak mitik duumlşuumlnce suumlrekli başka adlar altında

42 Bunlar da anmaya fırsat bulamadığımız ve mitlerin ilk kaynağı olan bazı edebicirc metinler gibi listelere sığmayacak kadar kalabalıktır Oumlrneğin buumlyuumlk tragedya yazarları kendi kurgusal eserlerini kadim mitlerle suumlslemekten ccedilok hoşlanırlar Hatta bazı mitleri birbirinden kuumlccediluumlk farklarla birden fazla Yunan şairinden okumak muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan kimi hatıra ve biyografi yazılarında ndashki bunların aklımıza ilk gelen oumlrneği yukarıda da aynı bağlamda değindiğimiz Ksenophonrsquoun ccediloğuna birinci derecede tanıklık ederek derlediği ilginccedil Sokrates hatıralarıdırndash Yunan mitlerinin inanccedillara ve guumlnluumlk hayatın bazı rutinlerine nasıl nuumlfuz ettiğini goumlrebiliriz Buumlyuumlk Yunan tarihccedilileri Herodotos ve Thukididesrsquoin yapıtlarında hatta daha sonraki yuumlzyıllarda yaşamış Plutarkhosrsquoun eserlerinde mitlerin belirleyici ve epeyi ağırlıklı olduğunu da goumlrebiliriz Platonrsquoun mektuplarında da mitlerden izler goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Yasa iccedilin akla ilk gelen oumlrnekse iki farklı mitosun ccedilatışma alanı olarak okumaya elverişli goumlruumlnen Sokratesrsquoin Savunmasırsquonda şahit olduğumuz Atina yasalarının mit kaynaklı gelenek konusundaki korumacı tutumu olabilir Sonuccedil olarak burada saydığımız yazı tuumlrleri sıradan Yunan yurttaşının hayatına ışık tutmaktaydı kaldı ki elimizde bu hayat tarzını goumlzlemleyebileceğimiz bunlardan başka bir olanağın varlığından da soumlz edemiyoruz

95

insanın doğayı ve evreni anlamlandırma ccedilabasına bir şekilde dahil olmayı

başarmıştır

Aslına bakılırsa mitik duumlşuumlncenin bu muumldahalesi Kopernik devriminden sonra

hatta teknoloji ve uzay ccedilağında bile azalmaya uğramış goumlruumlnmez Son birkaccedil

yuumlzyılda buumlyuumlk sıccedilramalarla ilerleyen bilimlerin etkisiyle kozmoloji matematik ve

hatta biyoloji sahalarında uumlretilen birccedilok teoriyle guumlnuumlmuumlzden birkaccedil bin yıl oumlnce

yazıya geccedilirilmiş kozmogoni aritmetik tarım hatta hayvanlar ve insanın ortaya

ccedilıkışını anlatan kadim mitler arasında belki de tek fark eski ccedilağlarda yaşayan

insanların ruhunu etki altına almış bir huşu-korku duygusundan ibarettir Eski ve

yeni paradigmalar arasındaki oumlrtuumlşmenin kaynağı tıpkı binlerce yıl oumlncesinde

olduğu gibi uzay ccedilağında da deney alanının ndashzamanla ne kadar genişlemiş

olursa olsunndash aynı sınırlı ccedilerccedileve iccedilinde olmasıdır

Boumlylelikle insanda logos daima iş başında olduğundan Suumlmer devrinde tarım

faaliyetlerinde kullanılan en basit bir karasaban iccedilin bir başlangıccedil accedilıklamasına

duyulan ihtiyaccedilla 20 yuumlzyılda ldquoevrenin başlangıcı nedirrdquo tuumlruumlnden pek

karmaşık bir bilmecenin ccediloumlzuumlmuumlne duyulan ihtiyaccedil arasında nitelik bakımından

hiccedilbir fark kalmaz Bu ihtiyaccedilların her ikisi de aynı meraktan doğmuştur her ikisi

de aynı merakın sırf nicelik bakımından birbirinden farklı olan sonuccedillardır

Bununla birlikte iki ihtiyacın giderilme biccedilimleri arasında yine sırf nicelik

bakımından farklılıklar bulunması kurduğumuz analojiyi hiccedilbir bakımdan

tartışmaya accedilmaz Nitekim ilkinde tanrı Enlilrsquoin insana luumltufta bulunması ve buna

karşılık insanın Enlilrsquoe duyduğu minnettarlık (Kramer 1961 42) ikincisindeyse

uzay ve zamanın yaklaşık 14 milyar yıl oumlnceki muhtemel yokluğu ve bu durumun

gelecekte doğurabileceği kıyamet senaryoları uzun uzadıya ve aynı kesinlik

doğruluk derecesinde dile getirilir Nihayet gerek Enlilrsquoin insanlara karasabanı

oumlğretmesi gerek Buumlyuumlk Patlamarsquonın uzay ve zamanı ortaya ccedilıkarması doğayı

bir suumlre goumlzlemledikten sonra baş goumlsteren zihin kurgularının meyvesidir Her iki

hikacircyeleme de deney alanının dışında duumlşleme yoluyla resmedilmiş olay

oumlrguumllerine dayanmaktadır

96

3 Son soumlz

Nihayet Platonrsquoun felsefesinde mitin ve mitolojinin yeri bir yurttaş olarak onun

veya Sokratesrsquoin dindarca-dine aykırı tutumlarından ziyade bu buumlyuumlk felsefenin

kurucu oumlgelerine bakılarak irdelenmek durumundadır Platonrsquoun felsefesine bu

tarzdaki her felsefi bakışın bizi goumltuumlreceği yerse mitolojinin işlevlerinin birbirinden

farklı accedilığa ccedilıkma biccedilimleridir Her ne kadar bu ccedilalışma oumlzelinde guumlzergacirch

belirleyici olarak Campbellrsquoin işlev sınıflandırmasındaki iki maddeye başvurmakla

yetinmiş olsak da Platonrsquoun felsefesinde mitik oumlgelerin daha başka işlevlerinin

de ccediloumlzuumlmlemeye accedilık olduğu bu bakımdan gerek Platonculuğun ve gerekse

sonraki Platoncu geleneklerin mitik ve mitolojik tartışmalar iccedilin alabildiğine

verimli daha oumlnemlisi mecburi bir alan meydana getirdiği şuumlphesizdir

Veyne antik doumlnemde yaşamış bir Yunanlının mitle irtibatını şu şekilde sabitler

O miti ya kocakarı masalları olarak goumlruumlr ya da gerccedilekleşmesi zor olağanuumlstuuml

birtakım olaylar olarak fakat bu ikinci durumda anlatılanın tarihsel gerccedilek mi

yoksa uydurma mı olduğunu tartışmanın da anlamsız olduğu youmlnuumlnde bir tavır

ortaya koyar (Veyne 2015 s39) Bu Yunanlılardan biri de Platonrsquodu ve ne yazık

ki onun bu iki kesimden hangisine dahil olduğuna ilişkin elimizde ndashsoumlzgelişi

Euhemeros Pausanias veya Miletoslu Hekataiosrsquota olduğu kadarndash kesin bir veri

bulunmamaktadır Ancak bununla birlikte bu kesinliği vermeyecek bile olsa onun

mite işlevsel bir yaklaşımda olduğunu ve hem felsefeyi hem guumlnluumlk hayatı hem

de siyaset doktrinini kurgularken mitin pek ccedilok işlevinden yararlanmaya giriştiğini

metinlerden apaccedilık biccedilimde anlayabiliyoruz Dahası yukarıdaki sayfalarda

etraflıca değindiğimiz gibi metinleri derinlemesine incelediğimiz zaman onun 5

yuumlzyıl Yunanistanrsquoında huumlkuumlm suumlren pek ccedilok mitik ve teolojik gelenek arasında

belli bir gruba ndashzaman zaman işlevlerinden yararlanmak ve zaman zaman ldquoiman

etmekrdquo bakımındanndash belli ayrıcalıklar tanıdığını goumlruumlyoruz Bu itibarla Platonrsquoun

mitlerle sıkı bir oumlruumlntuuml iccedilinde olan ldquofelsefirdquo metni hem kendi zihin haritasının hem

de 5 yuumlzyıl Yunanistanrsquoının kuumlltuumlrel haritasının karanlıkta kalmış yanlarını

aydınlatmak iccedilin benzersiz bir kaynak huumlkmuumlndedir

97

Burada yeniden ve ısrarla altı ccedilizilmelidir ki yukarıda da yer yer değindiğimiz gibi

diyaloglardaki oumlrtuumlk kalmış ezoterik gelenekler bağlamında ccediloumlzuumlmlenecek bir

Platonculuğun bizi bireysel anlamda mitik reflekslere sahip bir Platonrsquoa ve

Sokratesrsquoe vardırma ihtimali var Sokrates ve Platon batı felsefesinin bu iki buumlyuumlk

ldquokurucurdquo figuumlruuml en nihayetinde kendi toplumlarının birer ldquoerdemlirdquo uumlyesi ve

devletlerinin erdemli birer yurttaşıydı Her ikisi de sıradan Yunan yurttaşlarıyla

aynı agorarsquoda dolaşıp soumlyleşti alışveriş yaptılar Sıradan Yunan yurttaşlarıyla

aynı savaşları goumlrduumller aynı tapınaklara girdiler ve aynı devlet adamları

tarafından youmlnetildiler Onların felsefi etkinliklerinin bu ortaklıktan geniş oumllccediluumlde

pay almamış olması imkacircn dahilinde değildir buguumln Augustinusrsquoun Tanrı

Devletirsquoni veya Kantrsquoın Pratik Aklın Eleştirisirsquoni okurken goumlzardı edemeyeceğimiz

bir Hristiyanlık gerccedileği ne kadar soumlz konusuysa pek ccedilok ilkccedilağ duumlşuumlnuumlruumlnuuml ve

bilhassa Platonrsquou okurken goumlzardı edemeyeceğimiz bir Orfizm ve Olympos

gerccedileği de o kadar soumlz konusudur

Diyalogların bize sunduğu imkacircnlar ışığında Sokratesrsquoin veya Platonrsquoun

Mısırlıların ulu koumlpeğine inandıklarını duumlşuumlnmek elbette akıl dışıdır Her ikisinde

de boumlylesi bir inancı Veynersquonin sınıflandırdığı ldquotarihsel gerccedileklik-uydurmalıkrdquo

tartışmasını askıya alan Yunan yurttaş figuumlruumlyle de accedilıklamak muumlmkuumln değildir

Oumlte yandan Yasalarrsquoda ortaya koyulan yemin-mahkeme ilişkisi ve bu ilişkiyi

irdelerken başvurulan ldquotanrısal yargıccedillarrdquo miti koumlpek adına ndashkendisine hiccedil de

iman etmeksizinndash yemin eden filozofun mitle ve mitolojiyle iccediliccedile kurduğu felsefi

oumlruumlntuumlyuuml ortaya koymak iccedilin tek başına yeterlidir

Koumlpeğin gerccedilekte hangi koumlpek olduğu hatta koumlpek bile olup olmadığı veya adına

yemin etmenin o doumlnemdeki yaygınlığı gibi pek ccedilok tartışma accedilılabilir ancak

koumlpeğin bir ldquomitrdquo olduğu ve filozofun buradaki etkinliğinin bir ldquomitolojirdquo olduğu

tartışmaya accedilılamaz apaccedilık ortadadır Platonrsquoun seslendiği koumlpek belki bu buumlyuumlk

ve karmaşık manzaranın bir yerlerinde kayıptır ama duumlşuumlnen hayvan onun

kayıp koumlpeğine tarihin her doumlneminde aynı şekilde seslenmeye devam edecektir

98

KAYNAKCcedilA

Apollodorus (1921) The Library with an English Translation in 2 Volumes (S J

Frazer trans) Cambridge Harvard University Press

Aristophanes (1930) The Acharnians the Clouds the Knights the Wasps with

an English translation (B B Rogers trans) London William Heinemann

Ltd

Aristoteles (2009a) Fizik (S Babuumlr ccedilev) İstanbul Yapı Kredi Yayınları

Aristoteles (2009b) Nikomakhosrsquoa Etik (S Babuumlr ccedilev) Ankara BilgeSu

Yayınları

Aristoteles (2012) Poietika(N Kalaycı ccedilev) İstanbul Pharmakon Kitap

Aristoteles (1920) Athenaion Politeia ed Kenyon Oxford

Aristotle (2008) Metaphysics Books 10-14 Oeconomica Magna Moralia (H

Tredennick G C Armstrong trans) London Loeb Classical Library

Aristotle (2004a) On the Soul Parva Naturalia On Breath(W S Hett trans)

London Loeb Classical Library

Aristotle (2004b) Politics (H Rackham trans) London Loeb Classical Library

Bernabeacute A (2013) Poetae epici Graeci Testimonia et fragmenta Berlin De

Gruyter

Burkert W(2004) Babylon Memphis Persepolis Eastern Contexts of Greek

Culture New York Harvard University Press

Burnet J (1890) Early Greek Philosophy London Adam and Charles Black

Campbell J (1991) The Power of Myth with Bill Moyers New York Anchor

Books

Campbell J (1994) Yaratıcı Mitoloji Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev)

Ankara İmge Yayınları

Campbell J (2003) Batı Mitolojisi Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev)

Ankara İmge Yayınları

Campbell J (2001) İlkel Mitoloji Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev) Ankara

İmge Yayınları

99

Cherniss H (1944) Aristotlersquos Criticism of Plato and the Academy Vol1

Baltimore The John Hopkins Press

Cicero M Tullius (2006) De Republica De Legibus Cato Maior de Senectute

Laelius de Amicitia (J G P Powell trans) New York Oxford University

Press

Coomaraswamy A K (2011) Christian and Oriental Philosophy of Art New York

Dover Publications

Cornford F M (1907) Thucydides Mythistoricus London E Arnold

Cornford F M (1912) From Religion to Philosophy A Study in the Origins of

Western Speculation London E Arnold

Cornford F M (1952) Principium Sapientiae The Origins of Greek Philosophical

Thought Cambridge Cambridge University Press

Cornford F M (1997) Platorsquos Cosmology The Timaeus of Plato Indiana

Hackett Publishing Co

Diels H Kranz W (1961) Die Fragmente der Vorsokratiker 3 Banden Frankfurt

am Main Weidmannsche Verlagsbuchhandlung

Dowden K (1992) The Uses of Greek Mythology New York Routledge

Ebeling H (1885) Lexicon HomericumI-II London Williams and Norgate

Eliade M (2014) Mitlerin Oumlzellikleri(S Rifat ccedilev) İstanbul Alfa Yayınları

Eliade M (2013) Dinsel İnanccedillar ve Duumlşuumlnceler Tarihi Cilt 1 Taş Devrinden

Eleusis Mysterialarına (A Berktay ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi

Guthrie W K C (1955) The Greeks and Their Gods Boston Beacon Press

Guthrie W K C (1997a) A History of Greek Philosophy Volume 1 The Earlier

Presocratics and the Pythagoreansrdquo Cambridge Cambridge University

Press

Guthrie W K C (1997b) A History of Greek Philosophy Volume 2 The

Presocratic Tradition from Parmenides to Democritus Cambridge

Cambridge University Press

Guthrie W K C (1997c) A History of Greek Philosophy Volume 4 Plato The

Man and his Dialogues Earlier Period Cambridge Cambridge University

Press

100

Herodotus (1920) The Histories with an English translation (A D Godley trans)

Cambridge Harvard University Press

Hesiod Theogony Works and Days Testimonia with an English translation (G

W Most trans)Cambridge Harvard University Press

Homer (1924) Iliad in two volumes with an English translation(A T Murray

trans) Cambridge MA Harvard University Press

Homer (1919) Odyssey in two volumes with an English translation (A T Murray

trans) Cambridge MA Harvard University Press

Homeros (2005a) İlyada (A Erhat A Kadir ccedilev) İstanbul Can Yayınları

Homeros (2005b) Odysseia (A Erhat A Kadir ccedilev) İstanbul Can Yayınları

Jaeger W (1948) The Theology of the Early Greek Philosophers (E S

Robinson trans) London Clarendon Press

Jaeger W (1953) Die Theologie der Fruumlhen Griechischen Denker Stuttgart W

Kohlhammer

Jaeger W (1948) Aristotle Fundamentals of the History of His Development

OxfordOxford University Press

Jaeger W (2011) İlk Yunan Filozoflarında Tanrı Duumlşuumlncesi (G Ayas ccedilev)

İstanbul İthaki Yayınevi

Karatani Kojin (2017) Isonomia and the Origins of Philosophy (J A Murphy

trans) Durham Duke University Press

Karatani Kojin (2019) İzonomi ve Felsefenin Koumlkenleri (A N Bingoumll ccedilev)

İstanbul Metis Yayınları

Kramer S N (2007) Sumerian Mythology A study of Spiritual and Literary

Achievement in the Third Millenium BC London Forgotten Books

Kramer S N (2002) Suumlmerler Tarihleri Kuumlltuumlrleri ve Karakterleri (Ouml Buze

ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi

Kranz W (1994) Antik Felsefe (S Y Baydur ccedilev) İstanbul Sosyal Yayınları

Ksenophon (1997) Sokratesten Anılar (C Şentuna ccedilev) Ankara Tuumlrk Tarih

Kurumu Yayınları

Laertios D (2013) Uumlnluuml Filozofların Yaşamları ve Oumlğretileri (C Şentuna ccedilev)

İstanbul Yapı Kredi Yayınları

101

Liddell H ve diğerleri (1883) A Greek-English Lexicon Oxford Clarendon

Press

Nietzsche F (1966) Beyond Good and Evil (W Kaufmann trans) New York

Vintage Books

Nietzsche F (1967) Fruumlhling 1878 bis November 1879 Menschliches

Allzumenschliches zweiter Band Nachgelassene Fragmente 4 Berlinde

Grutyer

Nietzsche F (1999) Jenseits von Gut und Boumlse Zur Genealogie der Moral

Bonn Deutscher Taschenbug Verlag de Gruyter

Pausanias (1918) Description of Greece with an English Translation in 4

Volumes (WHS Jones LittD and HA Ormerod MA trans) London

William Heinemann Ltd

Payne R (1959) The gold of Troy the story of Heinrich Schliemann and the

buried cities of ancient GreeceNew YorkCcedil Funk amp Wagnalls

Plato (2002a) Charmides Alcibiades 1 amp 2 Hipparchus The Lovers Theages

Minos Epinomis(W R M Lambtrans)London Loeb Classical Library

Plato (2002b) Cratylus Parmenides Greater Hippias Lesser Hippias(HN

Fowler trans) London Loeb Classical Library

Plato (2002c) Euthyphro Apology Crito Phaedo Phaedrusrdquo (HN Fowler

trans) London Loeb Classical Library

Plato (2002d) Laches Protagoras Meno Euthydemus(W R M Lamb trans)

London Loeb Classical Library

Plato (2002e) Lysis Symposium Gorgias(W R M Lamb trans) London Loeb

Classical Library

Plato (2002f) Republic Volume I Books 1-5(CE Jones W Preddy trans)

LondonLoeb Classical Library

Plato (2002g) Republic Volume II Books 6-10(CE Jones W Preddy trans)

LondonLoeb Classical Library

Plato (2002h) ldquoStatesman Philebus Ionrdquo (HN Fowler trans) London Loeb

Classical Library

Plato (2002i) Theaetetus Sophist(HN Fowler trans) London Loeb Classical

Library

102

Plato (2002j) Timaeus Critias Cleitophon Menexenus Epistles(R G Bury

trans) LondonLoeb Classical Library

Platon (2014) Parmenides(S Babuumlrccedilev) Ankara İmge Kitabevi Yayınları

Platon (1998) Yasalar Yunanca Aslı İle ndash 2 Cilt (C Şentuna S Babuumlr ccedilev)

İstanbul Kabalcı Yayınevi

Platon (2012) Phaidon Ruh Uumlzerine (N Kalaycı ccedilev) İstanbul Kabalcı

Yayınevi

Plutarch (1957) Moralia with an English Translation in 14 Volumes (F C

Babbitt trans) London Harvard University Press

Proclus (1820) The commentaries on the Timaeus of Plato in five books

containing a treasury of Pythagoric and Platonic physiology (T Taylor

trans) London the Author

Renan Ernest (1897) Recollections of My Youth (C B Pitman trans)London

Chapman and Hall

Rohde E (1925) Psyche The Cult of Souls and Belief in Immortality Among the

Greeksrdquo (W B Hills trans) New York Kegan Paul Trench Trubner amp Co

Ltd

Ross D (2016) Platonrsquoun Yazılı Olmayan Oumlğretileri (Oumlzne 24 Kitap-Bahar

2016 iccedilinde ss 101-111 (C Sabancı ccedilev) Konya Ccedilizgi Kitabevi

Simplicius (2014) On Aristotles Physics (P Huby CCW Taylor trans)

London Bloomsbury

Stewart J A (2001) The Myths of PlatoLondonBarnes and Noble Inc

Strabo (1877) Geographica(A Meineke trans) Leipzig Teubner

Levi-Strauss C (2013) Mit ve Anlam (G Y Demir ccedilev) İstanbul İthaki

Yayınevi

Thomae Aquinatis (1920) Summa Theologica Pars Prima Romae Typographia

Forzani et S

Thomson G (1997) İlk Filozoflar Eski Yunan Toplumu Uumlzerine İncelemeler (M

H Doğan ccedilev) İstanbul Payel Yayınları

Thomson G (2007) Tarihoumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler

(C Uumlster Ccedilev) İstanbul Homer Kitabevi

103

Thucydides (1942) Historiae in two volumes trans (H S Jones J E Powell

trans) Oxford Oxford University Press

Uzdaviyns A (2011) Orpheus and the Roots of Platonism London The

Matheson Thrust

Vernant J P (1962) Les origines de la penseacutee grecque ed Georges Dumeacutezil

PUF Paris

Vernant J P (2006) Myth and Thought among the Greeks (J Lloyd J Fort

trans) New York Zone Books

Vernant J P (2015) Eski Yunanrsquoda Mit ve Din (M Erşen ccedilev) İstanbul Alfa

Yayınları

Vernant J P (2017a) Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları (H Portakal ccedilev)

İstanbul Cem Yayınları

Vernant J P (2017b) Eski Yunanrsquoda Mit ve Toplum (ME Oumlzcan ccedilev) İstanbul

Alfa Yayınları

Vernant J P Naquet P V (2012) Eski Yunanrsquoda Mit ve Tragedya (S Tamguumlccedil

R F Ccedilam ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi

Veyne P (2015) Yunanlar Kendi Mitlerine İnanmışlar mıydı (M Alkan ccedilev)

İstanbul Alfa Yayınları

Von Hendy A (2001) The Modern Construction of Myth Indiana Indiana

University Press

Xenophon (2013) Memorabilia Oeconomicus Symposium Apology (E C

Marchant O J Toddtrans) London Loeb Classical Library

104

EK 1 Orijinallik Raporu

105

EK 2 Etik KurulKomisyon izni ya da Muafiyet Formu

Page 5: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ

vi

ABSTRACT

AKAR Birdal The Function of Mythology in Platorsquos Philosophy Ph D Dissertation

Ankara 2019

The Ionian philosophy of 7th century BC which according to traditional compherension

has characterised the whole philosophy of ancient Greece has found its point of

departure in archaic Greek poetry ie the mythic narrations As these narrations had

generally provided the philosophers with their matter of investigation they also had

frequently interpenetrated the research methods of them and thus become the

background of their own texts in many ways It has not been for philosophy historians to

indigenise this fact and so the traditional comprehension especially among the

continental philosophical communities continued its decisiveness untill recently

decades However as a very fruitful outcome of the dramatical improvement in both

philology and all social sciences in many philosophical papers which have been written

since second half of 20th century in Europe the decisive existence of myth and

mythology in Ionian philosophy and its consecutives has been widely approved

After all in the whole history of ancient Greece philosophy it is that of Plato in which the

constituent and grounding functions of myth and mythology have risen in the most

distinctly way In this respect firstly the description of myth and mythology is made and

their effects on philosophycal thought are generally presented secondly the effects of

myth and mythology in the thoughts of pre-Platonic philosophers are examined under

favour of particular examples and finally the certain mythical items which arise in Platorsquos

philosophy relatedly to both predecessorsrsquo and his own doctrines also by taking the

advantages of ancient Greek language are put under the scope within this study

As a result of this research process the main conclusion is stated like following The

function of mythology in Platorsquos philosophy is a constituent and characterising one rather

than being an auxilary argument or ordinary expression method just as seen in the

simplest example the ldquometempsychosisrdquo doctrine

Keywords

Plato Pre-Platonic Philosophy Myth Mythology

vii

İCcedilİNDEKİLER

KABUL VE ONAYhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipi

YAYIMLAMA VE FİKRİ MUumlLKİYET HAKLARI BEYANIhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipii

ETİK BEYANhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipiii

TEŞEKKUumlR helliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipiv

OumlZEThelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipv

ABSTRACThelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipvi

İCcedilİNDEKİLERhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipvii

GİRİŞhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip1

1BOumlLUumlM ldquoMİTrdquo VE ldquoMİTOLOJİrdquo TANIMININ İMKAcircNLARI SORUNLARI10

2 BOumlLUumlM ANTİKCcedilAĞrsquoDA μῦθος VE λόγος KAVRAYIŞI helliphelliphelliphelliphelliphelliphellip31

3 BOumlLUumlM PLATONrsquoUN DİYALOGLARINDA MİThelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip46

SONUCcedil PLATONrsquoUN KAYIP KOumlPEĞİhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip89

KAYNAKCcedilAhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip98

EK 1 ORİJİNALLİK RAPORUhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip104

EK 2 ETİK KOMİSYON MUAFİYET FORMUhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip105

1

GİRİŞ

Felseficirc Bir Mitoloji Araştırmasının Gerekliliği Uumlzerine

Yapısalcı antropolojinin buumlyuumlk kuramcısı Leacutevi-Strauss bir yandan mitin bir

illuumlzyon olup insanda evreni anlayabileceği yanılgısına neden olduğunu kabul

ederken bir yandan da modern toplumda mitin yerini ldquotarihrdquoin aldığını ve onunla

aynı işlevi goumlrduumlğuumlnuuml tespit eder (Leacutevi-Strauss 2013 s 51) Bu kendisini

modern bilim paradigmaları ve eleştirmenlerce kuşatılmış hisseden bir

antropoloğun modern tarih anlatısını ldquomitrdquo olarak goumlrduumlğuumlnuuml nispeten naif kabul

edilmesi kolay cuumlmlelerle accedilıklama girişimidir Bununla birlikte Straussrsquoun bu

tercihi en basit deyişle sosyal bilimcilerin son yuumlzyılda karşı karşıya kaldığı bir

anlamlandırma krizine de işaret etmektedir Guumlnuumlmuumlzde sosyal bilimlerin yaygın

kavrayış biccedilimiyle mitten ayırıcı unsurlarını saptamak artık ciddi anlamda

guumlccedilleşmiştir ve Leacutevi-Straussrsquoun mit bağlamında oumlnerdiği bu modern kavrayış

biccedilimi iki duumlnya savaşını takip eden suumlreccedilte 20 yuumlzyılın ikinci yarısında iccediline

en ccedilok da sosyal bilimcilerin duumlştuumlğuuml bir ikilemin sonucu olarak okunmalıdır Tarih

ve felsefe aslında birer mit midir

Bu soruya hiccedil ccedilekinmeksizin ve ldquobilimselrdquo arguumlmanlarla desteklenmiş bir ldquoevetrdquo

cevabı verebilme luumlksuuml kimbilir gelecek yuumlzyılın antropolog ve filozoflarının

payına duumlşer Fakat guumlnuumlmuumlz iccedilin konuşacak olursak duumlşuumlnuumlrler adına boumlyle bir

imkacircndan henuumlz soumlz edemiyoruz Nitekim bu tarz bir girişimin sahibini Leacutevi-

Straussrsquoun ve diğer yapısalcı duumlşuumlnuumlrlerin maruz kaldığından ccedilok daha katı

eleştirilerle karşı karşıya getirmesi olasıdır Her şeyden oumlnce bu tarz bir girişimin

ccedilağımızdaki bilimsel kriterlerle değerlendirilemeyeceğinden soumlz edilebilecektir

Bununla birlikte bu muhtemel olumsuzlukları daha baştan savuşturmak iccedilin

kullanışlı bir youmlntemden de buumlsbuumltuumln mahrum değiliz Leacutevi-Straussrsquoun yukarıda

oumlrneklediğimiz tutumu da bu youmlntemin ilk habercilerindendir Buguumln tarih ve

felsefenin birer mit olduğu iddiasının altından kalkmak guumlccedil olabilir ama ldquotarih ve

felsefe mit midirrdquo sorusunu başaşağı ccedilevirerek zaman kipinde hassas bir

değişikliğe gitmek kulaklara ccedilok daha makul gelebilecek bir cevap sunar Mit bir

zamanlar hem tarih hem de felsefeydi

2

En azından bir zamanlar oumlyleydi geccedilmiş zaman kipini kullanmak zorundayız

Ama iyi tarafından bakmayı deneyerek şunu da soumlyleyebiliyoruz Bir defa ldquotarih

ve felseferdquo dedikten sonra yine geccedilmiş zamanlar iccedilin geccedilerli olmak uumlzere buumltuumln

sosyal bilimlerin ldquomitrdquo olduğunu soumlylememize imkacircn vardır

Soumlzuumlnuuml ettiğimiz tarih ve felsefenin mit olduğu geccedilmiş zamanları kapatan

doumlnem ccediloğu zaman Aristotelesccedili paradigmanın yıkıldığı Newton ccedilağıyla

işaretlenir Bunun oumlncesinde yukarıda geccedilmiş zamanlar diye nitelediğimiz ve

mitik duumlşuumlncenin egemen olduğu doumlneme gelince bilhassa Batı uygarlığı

oumlzelinde kilisenin hem bilim hem de felsefe iccedilin otorite olduğu doumlnemi de iccediline

alan Homerosrsquotan 17 yuumlzyılın başlarına kadar uzanan ccedilok uzun bir suumlreccedilten

bahsetme gerekliliği soumlz konusudur

Bu suumlreccedil iccedilinde mit suumlrekli biccedilim değiştirerek bilimsel tartışmaların politikanın

toplumsal ve guumlndelik hayatın oumlnde gelen belirleyicisi olmuştu Antikccedilağrsquoda

yaşamış bir tarih ve edebiyat okurunda Hesiodosrsquoun yarattığı etkiyle Ortaccedilağrsquoda

yaşamış bir felsefeci tıpccedilı ya da soyluda Tevratrsquoın ilk başlangıca dair

hikacircyelerinin yarattığı etki gerccedileklikle birebir oumlrtuumlştuumlkleri youmlnuumlndeki inanccedil

bakımından aynı olmuştu Bu okurların her ikisi de ldquotarihrdquo ve ldquohakikatrdquo telakkilerini

bir şekilde ellerine tutuşturulan metinlerin etkisiyle belirlemiş ve kendi hayatlarını

ailelerinin ve hatta yurttaşlarının hayatlarını buna goumlre duumlzenleme yoluna

gitmişlerdi

Bilim ccedilağının başlamasıyla birlikte gelişen ve 20 yuumlzyılın başlarına kadar uzanan

suumlreccedilteyse gerek entelektuumlel ccedilevrelerde ve gerekse halk nezdinde mitlere ilişkin

bu algı dramatik bir değişime uğramış goumlruumlnmektedir Bilimsel devrimlerin sarsıcı

etkileri altında ldquomitikrdquo olduğuna karar verilen anlatı ve duumlşuumlnme biccedilimlerine bakış

accedilısı alaşağı olmuş genel anlamda ldquomitrdquo hakkındaki duumlşuumlnceler hızla dışlayıcı

olumsuz bir ccedilehreye buumlruumlnmuumlştuumlr Bu ccedilerccedilevede gelişen modern ldquomitrdquo

kategorisine eski yeni pek ccedilok tarih ve felsefe anlatısı bilimsel kabul teorem ve

aksiyom aynı anda eklenmiştir Her şeyin sudan geldiği Romalıların soyunun bir

kurdun emzirdiği kardeşlerden tuumlrediği ldquobuumltuumlnrdquouumln ay-altı ve ay-uumlstuuml biccediliminde iki

farklı toumlzuuml olduğuhellip hatta yakın doumlnemlerde matematikte yaşanan buumlyuumlk

devrimlerle birlikte uumlccedilgenin iccedil accedilıları toplamının iki dik accedilıya eşit ve asal sayıların

3

sonsuz olduğu gibi pek ccedilok oumlnerme ve yasa İsarsquonın tanrının oğlu olduğu

kabuluumlyle aynı minvalde değerlendirilmeye başlamıştır1 Bununla birlikte ccedilok

geccedilmeden 19 yuumlzyılın sonlarında Newton ccedilağının da her ccedilağ gibi ndashsırf mit

konusunda değil pek ccedilok başka konuda dandash zamanı gelince kapanmak uumlzere

accedilılmış olduğu anlaşılacaktır

Bilhassa 20 yuumlzyılın başlarında Newtoncu paradigmaların her alanda hızlıca

aşınmaya uğramasıyla birlikte tarih boyunca uumlretilmiş ve guumlnuumlmuumlze kadar

ayakta kalmayı başarmış mitlerin ldquosaccedilmalık uydurmardquo2 diye nitelenerek bir

kenara atıldığı doumlnem kapanmaya yuumlz tutmuş ve sosyal bilimciler iccedilin pek ccedilok

araştırma konusunda mitle bilimi aynı başlıklar altında tartışma zorunluluğu

doğmuştur Boumlylece bir suumlre sonra ldquomitolojirdquo sahasındaki araştırmaların sosyal

bilimler iccedilin sağladığı yarar ve kolaylıklar tartışmasız hacircle gelecektir Bu suumlreccedilte

mitik oumlgelerin ve kuumlltlerin yalnızca yazının keşfinden oumlnceki doumlnemler iccedilin değil

aynı zamanda yazının yaygın biccedilimde kullanıldığı buumltuumln doumlnemler iccedilin de farklı

ulus ve uygarlıklar arasındaki sosyal kuumlltuumlrel ekonomik ilişkilerin oumlzguumln birer

vakanuumlvisi olduğu anlaşılacaktır

1 ldquoMitrdquo soumlzcuumlğuumlnuumln popuumller kullanım biccedilimleri hiccedil de hafife alınmayacak bazı kanıtlar sunsa da burada soumlzgelişi Amerikarsquonın Vietnam Savaşırsquondan galip ayrıldığı veya her ayın belli doumlnemlerinde Merkuumlrrsquouumln duumlnya etrafında saat youmlnuumlnde doumlnmeye başladığı gibi ldquomitikrdquo duumlşuumlncelerden soumlz etmeyi gerekli bulmuyoruz Aslında bazı mit araştırmacıları tarafından soumlzcuumlğuumln popuumller anlamına yuumlklenen bu olumsuz iccedilerik eleştirilmiş ve hatta ldquomitrdquo soumlzcuumlğuuml bile reddedilerek kasıtlı biccedilimde mythosrsquoun tercih edildiği olmuştur Boumlyleyken ldquomitrdquoin popuumller anlamlarının buumltuumln pejoratif tarafları bir yana bize goumlre popuumller mitlerin ortaya ccedilıkma biccedilimleriyle ldquomitrdquo diye tanımladığımız kadim metinler ve kuumlltlerin soumlzgelişi goumlkkubbenin Atlasrsquoın sırtında durduğu duumlşuumlncesinin ortaya ccedilıkma biccedilimleri arasındaki ilkece benzerliğin goumlz oumlnuumlnde bulundurulması gerekmektedir 2 Antik Yunan koumlkenli mythos soumlzcuumlğuumlnden tuumlretilen ldquomitrdquo kavramının bu ikisi dışındaki anlamları genellikle sanat uumlretimine atıfladır Bununla beraber kavramın edebiyat tarihindeki seruumlveni yani kurgursquoyu ccedilağrıştıran anlamları tartışmamızın dışında kalmaktadır Fakat hacirclacirc bu bağlamda soumlz etmemiz gereken bazı istisnai durumlar vardır Oumlrneğin Latincenin egemen olduğu yaklaşık bin yıllık suumlreccedilte Batı toplumlarında mythos soumlzcuumlğuumlnuumln uzun bir uykuya dalmış olması buna oumlrnektir Nitekim Latin uygarlıkları antik Yunanların mythos diye adlandırdıkları edebi eserler dışında hiccedilbir şey iccedilin herhangi bir kavrama ihtiyaccedil duymamış gibidir Latinler mythos yerine fabula soumlzcuumlğuumlnuuml tercih etmekle mythosrsquoun Yunan antik ccedilağındaki sanat anlamıyla sınırlanmış bir kavrayış ortaya koyarlar Bu ccedilarpıcı tespiti Von Hendyrsquoe borccedillu olmakla birlikte durumun bizim tartışmamız iccedilin oumlnemine aşağıda değineceğiz Edebiyat sahasına oumlzel olarak son derece ayrıntılı ve faydalı bir tartışma iccedilinse yazarın The Modern Construction of Myth isimli eserine bakılabilir

4

Guumlnuumlmuumlzde karşılaştırmalı mitoloji ccedilalışmalarının sunduğu birtakım verilerin

birkaccedil yuumlzyıldır genel-geccediler kabul edilen bazı tarih kurgularını ldquorestore etmeyirdquo

gerektirecek yeni keşifleri haber vermesi buna oumlrnektir

Buguumln Frazerrsquoin devrim niteliğindeki Altın Dalrsquoının yayımlanmasının uumlzerinden

yuumlz yirmi yılı aşkın bir suumlre geccedilmiştir Schliemannrsquoın Troiarsquoyı keşfi de aşağı yukarı

aynı yaştadır Cornfordrsquoun uzunca bir suumlre sessizliğe mahkum edilen Yunan

felsefesi ccedilalışmaları 1900rsquolerin başına nihayet İyonya bilimselliğinin mitik

iccedileriğinin genel kabuluuml aynı yuumlzyılın ikinci yarısına denk gelir Aşağıda etraflıca

inceleyeceğimiz uumlzere ldquomitrdquo ve ldquomitolojirdquo kavramlarının iccedileriği bu gelişmelerle

birlikte ikinci bir defa yenilenmiş sonuccedil olarak mitik duumlşuumlnce ve anlatıların

bilimsel faaliyetler accedilısından oumlnemi ccedilok daha belirgin hacircle gelmiştir

ldquoMitrdquo kavramının iccedileriğinde meydana gelen bu yenilenmeyi Roumlnesansrsquola birlikte

ldquobilimrdquo ve ldquofelseferdquonin yaşadığı yenilenmeye benzer biccedilimde bir tuumlr eskiye doumlnuumlş

olarak goumlrmek ccedilok daha isabetlidir Ccediluumlnkuuml bunu deyim yerindeyse mitin yeniden

canlanması biccediliminde meydana geldiği iccedilin hemen oumlncesindeki iki yuumlzyılı aşkın

suumlre boyunca gelişen mit yaklaşımlarının antik ve klasik doumlnemde mevcut

yaklaşımla ikame edilmesi biccediliminde oumlzetlemek de muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan

boumlyle bir yenilenme her bir klasik doumlnem yazarının mit kavrayışını buguumlnuumln bakış

accedilısından değil kendi doumlneminde hacirckim olan bakış accedilısından ele alma miti

ldquosıradanrdquo bir Antikccedilağ bireyi gibi anlama zorunluluğunu da beraberinde getirir

Mitleri konu alan bir bilim disiplinine ihtiyaccedil da bu youmlnde şekillenmiştir

Bu disipline ldquomitolojirdquo adı verilmiştir ancak ldquofelseferdquo ve ldquobilimrdquoin koumlkenleri olan

φιλοσοφία ve ἐπιστήμη-τέχνη soumlzcuumlklerinin tarihsel seruumlveninden farklı biccedilimde

ldquomitolojirdquo ile antik Yunanca koumlkleri olan μυθολογία μυθολόγημα veya μυθολογεύω

soumlzcuumlkleri arasında bir anlam oumlrtuumlşmesinden pek de kolay soumlz edilemez

Homerosrsquoun destanlarında da sıklıkla geccedilen bu soumlzcuumlklerin iccedileriği guumlnuumlmuumlzdeki

gibi herhangi bir mit veya hikacircye araştırması bilimine karşılık gelmediği gibi mitin

yalnızca anlatma ve uumlretmeyle ilişkili edimlerine goumlndermede bulunur Bu

nedenle antik Yunancadaki karşılığından epeyi farklı biccedilimde guumlnuumlmuumlz modern

bilimlerinin adlandırılma tarzına uygun olarak ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki -loji ekinin

5

λέγω fiiline nispeten daha uzak ldquobiyolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki -loji ekine ccedilok daha yakın

bir işlev goumlrduumlğuumlnuuml soumlyleyebiliriz

Bununla beraber ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlnuumln guumlnuumlmuumlzdeki anlamıyla antik doumlnemdeki

anlamı arasındaki bu belirgin farkın bizi bir yanılgıya suumlruumlklemesine de izin

vermememiz gerekir Bu yanılgı ccediloğu zaman antik yazarların miti mitolojik bir

yaklaşımla ele almadıkları duumlşuumlncesiyle ortaya ccedilıkar Oysa buumlyuumlk tragedya ozanı

Sophoklesrsquoin Homerosrsquotan esinlenerek baştan yarattığı Kral Oidipousrsquotan

Platonrsquoun Orpheusccedilu anlatılardan esinlenerek baştan yarattığı Lethersquoye kadar

pek ccedilok oumlrnek guumlnuumlmuumlz sosyal bilimlerinde ve sanatlarında ortaya koyulan

mitoloji yaklaşımlarının antik doumlnemdeki varlığını bize accedilık biccedilimde

goumlstermektedir Bir cuumlmleyle oumlzetlemek gerekirse mitolojiye işlevsel yaklaşım

modern doumlnemle sınırlı olmayıp İyonya aydınlanmasından itibaren Antikccedilağrsquoın

neredeyse her doumlneminde kendini goumlstermiştir

Mitin suumlrekli değiştirdiği biccedilimleri ldquoTanrırsquonın maskelerirdquo olarak adlandıran

Campbellrsquoin 1960rsquoların başında yayınladığı bir sınıflandırma mitolojiyi işlevsel

ccedilerccedilevede ccediloumlzuumlmlemeyi amaccedillayan her araştırmacı iccedilin yeterince aydınlatıcı ve

guumlzergacirch belirleyici olması bakımından burada uzun uzun anılmaya değerdir

Yaratıcı Mitolojirsquonin son boumlluumlmlerinden birini oluşturan Yeni Mitolojilere Doğru adlı

yazıya Campbell şu soumlzlerle başlar

Artık eski beş bin yıllık Suumlmer malikanesinin hacirclacirc parccedilaları iccedilimizde bulunan

dağılmış yıkıntılarının oumltesinde ŞİMDİ ve BURDA bulunan taze duumlnyada

ortaya ccedilıkan yeni mitoloji yaklaşımlarına ilişkin bir şeyler soumlylemeye

ccedilalışmanın zamanı geldi (Campbell 1991 s 615)

Bu yazının oumlncesinde yaptığı altı yuumlz sayfayı aşkın ccediloumlzuumlmleme farklı kuumlltuumlrlerden

ccedilok ccedileşitli mitik oumlgeleri birbiriyle karşılaştırarak bunlar arasındaki ilişkiyi irdeler

Oumlnceki uumlccedil cilt de farklı coğraficirc kuumlltuumlrler temelinde yine mitik oumlgelerin

ccediloumlzuumlmlemelerine adanmıştır Bu bakımdan son ciltteki Yeni Mitolojilere Doğru

başlıklı boumlluumlmde yazar bu devasa birikim uumlzerinden konuşmaktadır ve soumlzlerinde

yer yer felsefeye rasyonaliteye theoria alanına ince goumlndermelere de rastlamak

muumlmkuumlnduumlr

6

Mitolojinin Campbell tarafından tespit edilen doumlrt farklı işlevi (function) aynı

zamanda doumlrt farklı yaklaşıma (prospect) karşılık gelmektedir Yazar bunları

sırasıyla metafizik-mistik yaklaşım kozmolojik yaklaşım toplumsal yaklaşım ve

son olarak psikolojik saha (sphere) olarak adlandırır

Metafizik-mistik yaklaşım insanın duumlnyadaki varlığını anlamlandırma ccedilabası

olarak ortaya ccedilıkar Yukarıdaki alıntıda Campbellrsquoin ldquoinsan hayatıyla gerccedileklik

arasındaki bağrdquo olarak andığı işleviyle mit insanın duumlnyadaki varlığının

nedenlerine ve kosmosrsquotaki yerine ilişkin sorularına cevap vermektedir Daha

sonrasında oumlrneğin Schopenhauerrsquoin ldquoher şeyin kendi tarzında buumltuumln duumlnya

olmasırdquo ve Kuzalırsquonın ccedilemberiyle Gnostik İncilrsquodeki İsarsquonın ldquobir parccedila odun yakın

ben oradayımrdquo soumlzlerinin mit tarafından insana cevap olarak sunulan bu aşkın

gizemin farklı maskeleri olarak tanımlandığını goumlruumlruumlz

Metafizik-mistik yaklaşımın uumlstuumlne kurulacak biccedilimde kozmolojik yaklaşımın

nihai amacı buumltuumlnluumlkluuml bir evren imgesi ortaya koymaktır Campbell bu yaklaşımı

accedilıklarken keşifler ccedilağının ilk doumlnemlerindeki bazı bilim adamlarının evren

imgesine ccedilok isabetli goumlndermeler yaparak bunlarla mit arasında mevcut ccedilok

ccedilarpıcı ortaklıkları serimler Oumlrneğin Kolombrsquoun zihnindeki ldquoCennetrdquo kavramı

evrende gerccedilek bir yere (Araf Dağırsquonın doruğuna) karşılık gelmekteydi ve bunun

esinleyicisi Dantersquoden başkası değildi Aquinas ise aynı cennetin bu duumlnyada

olduğunu goumlstermeye ccedilalışarak şoumlyle diyordu ldquoCennetin bulunduğu yer aşılması

imkacircnsız dağların denizlerin veya sıcak bir uumllkenin oumltesinde insan yerleşimden

ayrılmış olmalı ki topografyacılar yazılarında o yerden soumlz etmiyorlarrdquo3 Ama

Campbellrsquoin kozmolojik işlevle alakalı en ccedilarpıcı tespiti herhalde şudur

ldquoPlatonrsquoun idea adını verdiği birccedilok şey buguumln bizim iccedilin batıl inanccediltırrdquo4 Kolombrsquou

takiben Kopernicus Newton Kant vs ile devam eden bilimsel devrimler

suumlreciyle deney alanındaki mikro-kozmosla deney alanını aşan makro-kozmos

3 Krş Summa Theologica I102Art1 İnsanın ikameti uumlzerine cennet nerededir (Aquinas 1920 ss760-61) 4 Campbell bu duumlşuumlnceyi Ananda K Coomaraswayrsquodan oumlduumlnccedil alarak kendi mitoloji incelemesinin en isabetli yerinde metafizik-mistik işlev tartışmasında savunuyor (The Christian and Oriental or True Philosophy of Art (Londra Luzac and Company ss 32-33)) Burada dikkat ccedilekilen nokta tıpkı az oumlncesinde bahsi geccedilen Kolomb Aquinas Augustinus vs gibi Platonrsquoun da logos temelli duumlşuumlnen bir ldquobilimrdquo figuumlruuml olmasıdır

7

arasındaki irtibatı sağlayan mitin uumlstuumlnluumlğuuml sarsılmış olur (Campbell 1991 s

617 vd)

Mitolojinin hassasiyetle tespit edilen bu doumlrt işlevi arasında ilk ikisinin uumlzerine

kurulan uumlccediluumlncuuml yaklaşım olarak toplumsal işlev Campbell tarafından Nietzscheci

bir perspektifle Nietzschersquonin felseficirc devrimine kadar suumlregelen tarih doumlneminin

bir tasviri gibidir Toplumsal işlev kurulu duumlzenin geccedilerliliği ve korunmasını

garanti altına almaya doumlnuumlktuumlr (Campbell 1991 s 627) Campbell herhangi bir

karşılaştırmaya girmemiş olmakla beraber toplumsal mitoloji yaklaşımını

Nietzschersquonin suumlruuml (herd) kavramı etrafında inşa etmesi bize goumlre Platonrsquoa

nispetle geliştirilmiş bir mit konumlandırmasının sonucudur

Oumlzellikle modern doumlnemde Batı felsefesiyle alakalı ccediloumlzuumlmleme akıl yuumlruumltme ve

spekuumllasyonlar ccediloğunlukla Platonrsquoa goumlre veya Platonrsquoa karşı yapıldığı iccedilin aynı

geleneğin sınırları iccedilinde ortaya koyulacak bir mitoloji araştırmasının da Platonrsquola

şu veya bu şekilde ilişkili olması kaccedilınılmazdır Bu Platonrsquoun felsefesinin tek

başına Batı felsefesinin genel olarak fenomenlerle arasındaki irtibatını

karakterize etmesinden ileri gelir Hacircliyle mit ve mitoloji de felsefi bir araştırmanın

nesnesi olduğu durumlarda ele alınıp irdelenecekleri ilk mecra Platonrsquodur

Bundan kastımız Platonrsquodan sonra gelişen ve yayılma imkacircnı bulan felsefe

geleneklerinin kendi doumlnemlerindeki mitik oumlgelerle bağını Platonculuğun mit ve

mitolojiyle bağına benzer biccedilimde kurmuş olduklarıdır

Bu ccedilalışmada ccedilizdiğimiz ccedilerccedileve dahilinde bir filozof olarak Platonrsquoun mit ve

mitolojiyle bağı Campbellrsquoin doumlrt işlev sınıflandırması temelinde ilk olarak

buumltuumlnluumlkluuml bir evren imgesi ortaya koymayı amaccedil edinen kozmolojik yaklaşımda

ve ikinci olarak da toplumsal yaklaşımda goumlruumlnuumlr hacircle gelmektedir Platonrsquoun

felsefesini inşa eden kurucu oumlgelerden5 yola ccedilıkarak ondaki bu mitoloji

5 Bunların başında hiccedil şuumlphesiz insanın oumlzuumlnuuml teşkil eden oumlluumlmsuumlz ruh gelmektedir Yazılı Yunan kuumlltuumlr duumlnyasında ilk defa Platonrsquoda karşılaştığımız bu ruh varolma tarzı bakımından Platonrsquoun ontoloji ve kozmoloji duumlşuumlncesinin temelini teşkil ederken iyiye-koumltuumlye youmlnelmenin karar vericisi ve kurtuluş veya cezanın nesnesi olmak bakımındansa Platonrsquoun etik-politik duumlşuumlncesi iccedilin elverişli zemini meydana getirmiştir Başka bir deyişle Platonrsquodaki anamnesis oumlğretisi bilgi-varlık goumlruumlşuumlnuumln temeliyken ruhun oumlte duumlnya yolculuğu oumlğretisi (bilgi ve varlık goumlruumlşuumlyle birlikte aynı zamanda) etik-politik goumlruumlşuumlnuumln temelidir ve bu temellerin her ikisi de asıl koumlkenini Yunan kuumlltuumlr duumlnyasında diğer oumlrneklerine yalnızca soumlzluuml ezoterik geleneklerde rastladığımız oumlluumlmsuumlz bir ruh duumlşuumlncesinde bulur Ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuuml olan bu ortak koumlken Platonrsquoun sistemindeki buumltuumln

8

yaklaşımları arasında herhangi bir oumlncelik-sonralık ilişkisi belirlemek pek

muumlmkuumln goumlruumlnmese bile aynı kurucu oumlgelerin kuumlltuumlrel koumlkenlerine doğru

yapılacak her araştırmanın bizi onun felsefesinin gayrıresmicirc kaynaklarına bir

adım daha yaklaştıracağından kuşku yoktur

Bu ccedilalışmada Platonrsquoun yapıtlarındaki mitik oumlgelerin yalnızca belli bir kısmını

mercek altına alabilmiş olmamız ccedilalışmanın hacmi goumlz oumlnuumlnde bulundurularak

hoş goumlruumllmelidir Nitekim Platonrsquodaki mitik oumlgelerin tamamını bizim izlediğimiz

youmlntemle irdeleyecek bir ccedilalışmanın belli bir sayfa hatta cilt sayısıyla

sınırlandırılması pek muumlmkuumln goumlruumlnmemektedir Oumlte yandan diyaloglardaki mitik

oumlgeleri birbiri ardına serimlemek her birinin uumlstlendiği roluuml ve işlevi soumlzluumlkccediluuml bir

yaklaşımla ortaya koymak muumlmkuumlnduumlr ki mevcut literatuumlrde bu konuda

başvurulabilecek pek ccedilok kaynaktan ve değerli incelemeden soumlz edilebilir Bizim

burada irdeleyeceğimiz mitleri belirlerken goumlzettiğimiz oumllccediluumlt ortaya koyduğumuz

iddialar iccedilin ne eksik ne fazla alabildiğine isabetli bir oumlrneklem oluşturmaya

doumlnuumlktuumlr Bu itibarla soumlzgelişi Timaiosrsquota soumlzuuml edilen ldquoevrenin ruhurdquo goumlruumlşuumlnuuml

ele alırken herhangi bir vesileyle Deukalionrsquoa değinmekle aynı hikacircyenin

Kritiasrsquotaki pasajlarına değinmek zorunda olmadığımız kanaatine varmışsak

okurun anlayış ve tecessuumlsuumlne sığındığımızdandır Yine soumlzgelişi Artemis

Gyges uumlccedil işlevli ruh yaklaşımı yine uumlccedil işlevli devlet duumlzeni ve hatta genel

anlamıyla Orfik oumlgeler bahsinde de pekacirclacirc soumlz edebiliriz

Bu ccedilalışmayla şimdilik yalnıza pey akccedilesini oumldemiş olmayı umduğumuz

ccediloumlzuumlmlemelerin nihai amacı6 Platonrsquoun ontolojik epistemolojik ve etik

doktrinlerini kurarken birincil hareket noktası ve temellendirme aracı olarak

mitolojiye başvurduğunu ortaya koymaktır Buna goumlre mitolojinin Campbellrsquoin

sınıflandırmasına goumlre kozmolojik ve toplumsal işlevleri Platonrsquoun daima el

altında bulundurduğu sıklıkla başvurduğu işlevler arasındadır

oumlgeleri birbiriyle aynı oumlncelik seviyesine taşır ve her biri bir diğerine mecbur duumlğuumlmlerden oluşan bir oumlruumlntuuml meydana getirir 6 Nitekim Platonrsquoun mit ve mitolojiyle bağını ilgilendiren bir iddia yukarıdaki satırlarda da ortaya koyduğumuz gibi buumltuumln Batı felsefesi iccedilin kuşatıcı bir iddiadır Takdir edilecektir ki bu durum buradaki ccediloumlzuumlmlemelerin Platonrsquodan ilham alan buumltuumln felsefi ndashve hatta dinindash geleneklere de uygulanması gerekliliğini doğurur Bu bakımdan Platonrsquoda mitolojinin işlevini araştıran birkaccedil tez ccedilalışmasının ileriye doumlnuumlk yeni araştırmaların hızlandırıcısı olması umulur

9

Son tahlilde sırasıyla mitik duumlşuumlnmenin mitin ve nihayet mitolojinin olgulara

dayalı araştırma sahaları olan tarih ve arkeolojide olduğu kadar olgulardan

bağımsız bir araştırma sahası olan felsefede de oumlnemli bir yer işgal ettiği gerccedileği

karşımızda belirmiştir Bu gerccedileğin ndashen azından elinizdeki ccedilalışmanın ccedilizmeye

ccedilalıştığı ccedilerccedileve iccedilindendash modern mitoloji araştırmalarının okuma katmanını

belirlemesi guumlnuumlmuumlze ulaşan antik metinlerinse bu sistemin ağırlık merkezini

ifade etmesi umulur Ve umulur ki boumlylece felsefenin ve pek ccedilok sosyal bilim

sahasının mitolojiye kopmaz bağlarla bağlı olduğu daha anlaşılır hacircle gelecektir

Buradan ccedilıkarılabilecek son oumlnermeye gelince belki şudur Mitolojisiz bir Platonrsquou

anlamak en az Platonrsquosuz bir felsefe tarihini anlamak kadar guumlccediltuumlr

10

1 BOumlLUumlM

ldquoMİTrdquo VE ldquoMİTOLOJİrdquo TANIMININ İMKAcircNLARI SORUNLARI

Bir bilim disiplini olarak mitoloji araştırma nesnesi ve yaklaşım tarzlarına

dayanarak farklı biccedilimlerde tanımlanmaya elverişlidir Kavrama farklı

bağlamlarda yuumlklenen muhtelif iccedilerikler nedeniyle ccedilok tanımlı olması da tabiidir

Bununla birlikte metinlere doğrudan başlık olarak seccedililmesi ccedilok eskilere gitmese

de ldquomitolojirdquonin modern doumlnemde ortaya ccedilıkmış ve gelenekten yoksun bir

algılanışı olduğunu soumlylemek muumlmkuumln değildir Her şeyden oumlnce Homeros

kuumllliyatı dahil olmak uumlzere birccedilok antik metinde hem kendisi olarak hem de

tuumlrevleri biccediliminde karşımıza ccedilıkan ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuuml Yunan Antikccedilağrsquoını baştan

sona kat etmiş ve doumlnem yazarlarının guumlndeminde en az buguumlnuumln yazarlarındaki

kadar geniş bir yer tutmuştur Oumlte yandan ldquomitolojirdquonin Antikccedilağrsquodaki birbirinden

farklı anlamları ne kadar accedilık ve anlaşılırsa modern ccedilağdaki anlamlarının da o

derecede belirsiz bir soumlzcuumlk olması genel bir tanımını yapmayı ccedilok daha guumlccedil

hacircle getirir Ccedilağımızda ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki bu bulanıklığın birtakım

sebeplerinden kabaca soumlz ettik ancak bu sebeplere de kaynaklık teşkil eden asıl

sebep ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlnuumln koumlkuuml olan ldquomitrdquo kavramını tanımlamakta karşılaşılan

guumlccedilluumlklerdir Buumltuumln bu guumlccedilluumlkler nedeniyle ldquomitolojirdquo iccedilin tanım yapma girişimleri

ccediloğu zaman kısmicirc bir soumlzluumlk karşılığı vermekten oumlteye gidememiştir

Vernant mitin tanımını yaparken soumlzuumln daha başında onun Batı geleneğinin bir

keşfi olduğunu iddia etmekle birlikte bir ansiklopedist accedilıklığında hareket

etmekten kaccedilınır Bu ihtiyatlı tutumunun gerisinde modern doumlnemde μῦθοςrsquoun

tek anlamlı algılanışına karşılık λόγοςrsquoun ccedilok anlamlı algılanışı yatar Bir Antikccedilağ

dili iccedilin modern ccedilağda hazırlanmış soumlzluumlklerin hiccedilbir zaman ccediloumlzuumlme

kavuşturamayacağı bu problem Vernantrsquoı mitin kuşbakışı goumlruumlnuumlmuumlnuuml muumlmkuumln

olduğunca geniş tutmaya zorlamış goumlruumlnmektedir Nitekim miti diğer kuumlltuumlrel ve

felseficirc oumlğelerden ayıran kendine oumlzguuml bir anlamından soumlz etmek yerine ldquomit

olmayanlarrdquo diye adlandırdığı gerccedilek-dışı ve akıl-dışı olmak uumlzere iki kavramın

karşısına sırayla yerleştirerek tarif etme yolunu tutar (Vernant 2017b 233)

11

Burada soumlzuuml edilen ldquogerccedilekrdquo ve ldquoakılcırdquo kategorilerinin Yunancadaki logosrsquoun

soumlzluumlk maddesinde iccedilerildiği duumlşuumlnuumlluumlrse Vernantrsquoın buumltuumln ccedilabalarına rağmen

kısmicirc kalan bu mit tanımının MOuml 7 yuumlzyılda İyonyarsquoda doğup Yunan

coğrafyasına yayılan λόγοςlsquoun modern algılanışından doğan bir μῦθος kavramına

karşılık geldiği soumlylenebilir

Boumlyleyken gerek λόγοςlsquoun ve gerekse μῦθοςrsquoun MOuml 7 yuumlzyıl ve oumlncesindeki

kullanımlarına bakıldığında iki kavram arasında iccedilerik bakımından herhangi bir

gerilim ya da karşıtlık bulunmadığını goumlrmek zor değildir Daha şaşırtıcı olansa

iki soumlzcuumlğuumln hem Homeros ve hem de Hesiodos metinlerinde kimi zaman

birbirleri yerine kullanılabilmiş olmasıdır Sonuccedil olarak bu durum bizi daha ccedilok

Burnet gibi araştırmacıların goumlruumlşleri iccedilin bir temsil olarak seccediltiğimiz Vernantrsquoı

aşarak daha geniş kapsamlı bir mit tanımı yapmaya zorlar7

Guumlnuumlmuumlzde ldquomitolojirdquo diye adlandırdığımız disiplininin gelişimindeki en kritik

noktalarda goumlruumlşlerine başvurabileceğimiz başlıca duumlşuumlnuumlrlerden biri olan Mircea

Eliade miti ndashher ne kadar o da Vernant gibi yalnızca bir ldquotanımlama girişiminderdquo

bulunduğunu soumlylese dendash tarihin belli bir doumlnemine oumlzguuml ldquokarşıtrdquo kavramlarından

değil bizzat kendisinden hareketle tanımlama yolunu tercih eder Eliadersquonin

tutumu miti ldquomasalrdquo veya ldquouydurmardquo anlamlarına atıfta bulunan iccedileriklerden

arındırmanın yanında onun sırf kutsal olanla ilişkili bir kavranışını da beraberinde

getirmiştir Fakat kuumlltuumlrel bir oumlğe olarak mitin karşılıklarının Eliadersquonin tarifinden

hareketle ccedilok daha isabetli ve kapsamlı bir ccedilerccedileveye oturduğu inkacircr edilemez

Bu her şeyden oumlnce mitin herhangi bir dolayıma başvurmadan doğrudan

kendisini tanımlama girişimidir Bizzat yazarın ldquoen kapsayıcı ve muumlkemmele

yakınrdquo diye nitelediği tanım şoumlyledir

Mit kutsal bir oumlykuumlyuuml anlatır en eski zamanda ldquobaşlangıccediltakirdquo masallara oumlzguuml zamanda olup bitmiş bir olayı anlatır Bir başka deyişle mit Doğauumlstuuml

7 Vernantrsquoın sıkı bir Burnet takipccedilisi olduğunu pek ccedilok tartışmasından ve referans tercihinden anlamak muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan Burnet eski Yunan duumlşuumlnuumlrleri konusunda soumlzuumlnuuml ettiğimiz logos-mitos goumlruumlşuumlnuumln en buumlyuumlk temsilcisi olarak ele alınabilir Burnetrsquoın okuru başta Early Greek Philosophy (1890) olmak uumlzere neredeyse buumltuumln yapıtlarında İyonyarsquoda doğan ldquoYunan mucizesirdquonin accedilık savunusuyla karşı karşıya kalır Bu ccedilalışmamızda soumlz konusu goumlruumlşuumln temsilcisi olarak Vernantrsquoı seccedilmemizin başlıca nedeni Burnetrsquoin herhangi bir mit-mitoloji tartışmasına girmeksizin Yunan bilimselliğini slogan duumlzeyinde savunmuş olmasıdır Boumlyleyken Vernantrsquoın ccedilok değerli incelemeleri doğrudan mit ve mitolojinin felsefeyle ilişkisini konu almakla kalmaz aynı zamanda Burnetrsquoa goumlre ccedilok daha tafsilatlı ve kuramsal bir metot izler

12

Varlıkların başarıları sayesinde ister eksiksiz olarak buumltuumln gerccedileklik yani Kozmos olsun isterse onun yalnızca bir parccedilası (soumlzgelimi bir ada bir bitki tuumlruuml bir insan davranışı bir kurum) olsun bir gerccedilekliğin nasıl yaşama geccediltiğini dile getirir Demek ki mit her zaman bir ldquoyaratılışrdquoın oumlykuumlsuumlduumlr Bir şeyin nasıl yaratıldığını nasıl var olmaya başladığını anlatır (Eliade 2014 17)

Anlaşılacağı uumlzere Eliadersquoye goumlre mitin buumltuumlnuumlyle kutsal oluşu onun gerccedilekliğini

de zorunlu hacircle getirir Vernantrsquoın yaptığı ve bir ccedileşit ldquogerccedilek-dışırdquolığa vardırdığı

tanımlamanın aksine Eliadersquonin tanımında kadim mitlerle modern bilimsel

duumlşuumlnce arasındaki ilişkinin değil herhangi bir ccedilağdaki herhangi bir toplulukla o

toplulukccedila yaratılan mit arasındaki ilişkinin tasvir edildiğine dikkat edilmelidir İki

duumlşuumlnuumlruumln mit oumlzelinde ldquogerccedileklikrdquo kategorisine yuumlkledikleri anlamlar arasındaki

fark bu şekilde anlaşılır hacircle gelebilir Ccediluumlnkuuml modern ccedilağda mite gerccedileklikle

oumlrtuumlşmesi noktasında nasıl bir anlam yuumlklenirse yuumlklensin Antikccedilağ

toplumlarındaki mit-gerccedileklik ilişkisine dair algı hiccedilbir şekilde değişmeyecektir

Sonuccedil olarak ldquomitrdquo ve ldquomitik duumlşuumlncerdquo iccedilin Eliadersquonin oumlnerdiği bu tanımın her

durumda geccedilerli evrensel bir arayışın sonucu olduğunu ve bu arayışın onu daha

genel-geccediler bir tanım hacircline getirdiğini soumlyleyebiliriz

Eliade kurduğu bu mit ve gerccedileklik ilişkisinden hareket ederek ilkel toplumlardan

oumlrnekler verir ccedilişe oturma biccedilimlerinden tahıl pişirme usullerine varıncaya kadar

birccedilok guumlnluumlk rutinin kaynağının ldquodoğauumlstuuml varlıkrdquola insan arasında beliren bir

oumlrnek alma ilişkisi olduğunu ortaya koyar (Eliade 2014 18-19) Oumlte yandan mitin

ne olduğunu Eliadersquoye soran bir okurun zihninde hayli kritik bir soru işaretinin

belirmesi de ihtimal dahilindedir Onun mit iccedilin oumlnerdiği bu tanımlamanın bizi

aslında bir din tanımına yaklaştırıp yaklaştırmadığı

Bu kritik sorunun cevabı olumludur Ancak bu cevap mit ve din arasındaki

ayrımın hiccedil de belirgin olmadığı olamayacağı gerccedileğiyle yan yana koyulmalıdır

Boumlylelikle anlaşılacaktır ki buumltuumln oumlrnekleriyle mit ve din arasındaki bu iccedil iccedile ve

hatta birbirleri olma durumu mitle gerccedileklik arasında bizim benimsediğimiz ilişki

bakımından herhangi bir sorun teşkil etmek şoumlyle dursun bu ilişkiyi destekleyen

birccedilok arguumlmanı daha baştan sunacak zenginliktedir Gerccedilekte dinin hassasiyetle

kurgulanmış ve ilişkilendirilmiş mitlerden oluşan sistemli bir derleme olması bile

13

onu hiccedilbir tartışmaya girmeden ldquomitrdquo başlığı altına koyabilmek iccedilin tek başına

yeterlidir

Bununla beraber mit doğauumlstuuml-kutsal oumlğeler barındırsın ya da barındırmasın bir

tasvir ve aktarım aracı olarak duumlşuumlnuumllduumlğuuml suumlrece doğa fenomenleriyle veya

tarihsel gerccedileklikle daima oumlrtuumlşme iccedilinde karşımıza ccedilıkacaktır Oumlrneğin iki farklı

miti iccediliccedile geccedilmiş bulduğumuz Buumlyuumlk İskenderrsquoin Gordion duumlğuumlmuumlnuuml kılıcıyla

boumllduumlğuuml hikacircye tarihte gerccedilekleşmiş bir olaylar silsilesini aktardığı şuumlpheli

olmakla birlikte bir komutan ve huumlkuumlmdar olarak İskenderrsquoin benimsediği askeri

youmlntemi etkileyici bir tarzda tasvir etmektedir İskender belki de o duumlğuumlmuuml hiccedil

goumlrmuumlş değildi hatta o duumlğuumlmuumln varlığı bile tartışma konusu olabilir Ama

İskenderrsquoin zekacircsından ccedilok kılıcının guumlcuumlne guumlvenen ve bu guumlveni hiccedil de boşa

ccedilıkmamış bir devlet adamı olduğu kuşkusuzdur

Din ve mit arasındaki ilişkiyi Eliadersquonin ldquokozmik dinrdquo kavramının seyrinde accedilıkccedila

goumlsterdiği gibi tek tek mitlerden sistemli bir dine geccediliş olarak da goumlrebiliriz

ldquoKozmik dinrdquo tezini şu şekilde oumlzetlemek muumlmkuumlnduumlr Neolitik devrimle birlikte

doğada baştan verili olmayan bir beslenme kaynağı olarak tarım uumlruumlnuuml zaman

algısıyla ve zaman birimlerinin tanımıyla ilgili yeni sistemler yaratma zorunluluğu

doğurur Ccediluumlnkuuml av hayvanlarının aksine toprağı ekip biccedilme yoluyla elde edilen

tahıl ve meyvelerin hangi mevsimde nasıl davranacakları hangi şekli alacakları

bir kelimeyle ne zaman tuumlketilebilir hacircle gelecekleri dakik biccedilimde bellidir ve

şansa bırakılamaz İlk ccediliftccedili toplumların bu periyotları yani guumlnuumln yanısıra ay ve

mevsim birimlerini tespit etmesi artık zorunludur Bunun sonucunda ilk tarım

toplumlarında doumlnguumlsel bir zaman kavrayışı gelişmeye başlamıştır Boumlylece

Eliadersquonin ldquokozmik dinrdquo adını verdiği inanma biccedilimi doğanın suumlrekli

yenilenmesinden oluş ve bozuluşu periyodik biccedilimde tekrarlamasından ileri

gelen esasında doğanın taklidine dayanan bir mitik rituumleller toplamını ifade eder

Bu rituumleller arasında herhangi bir meyvenin başlangıccedil hikacircyesindeki bir cinayeti

yeniden canlandırmak gibi birtakım anımsama senaryoları vardır ve bu tekil

senaryoların şu veya bu şekilde bir araya gelmesi dinlerin oluşması iccedilin elverişli

zemini hazırlamıştır

14

Bazı durumlarda bu arkaik senaryolar yeni dinsel yaratımların doğmasını sağlayacaktır (Eleusis Yunan-Doğu mysteriaları) (hellip) Tarım kuumlltuumlrleri ldquokozmik dinrdquo adı verilebilecek olguyu geliştirir ccediluumlnkuuml dinsel etkinlik merkezicirc gizemin etrafında yoğunlaşmıştır Duumlnyanın duumlzenli aralıklarla yenilenmesi (Eliade 2012 s 55)

Aşağıda etraflıca değineceğimiz uumlzere bizim iccedilin asıl muumlhim nokta şudur

Eliadersquonin mit ve gerccedileklik kurgusu mitin oumlncelikle insan zihnindeki ve nihayet

toplumdaki ndashbunun bir kabile veya klan olması da pekacirclacirc muumlmkuumlnduumlrndash iş goumlrme

biccedilimine Vernantrsquoa kıyasla ccedilok daha genelgeccediler mitin kendisini temele alan bir

tarzda ışık tutmaktadır

Antikccedilağrsquodaki mit ve gerccedileklik kavrayışını modern ccedilağın bilim paradigmalarından

ve tarihsel yargılarından arındırarak anlamamız başka tuumlrluuml muumlmkuumln

goumlruumlnmemektedir Eliadersquonin tespitine ek olarak diyebiliriz ki mit Antikccedilağrsquoda

yaşayan birey iccedilin aktardığı olayların doğauumlstuuml veya hayatın olağan akışına

aykırı olmasına bakılmaksızın her durumda gerccedilekti Bazı durumlarda

gerccedileklikle hiccedilbir biccedilimde oumlrtuumlşmediği bilinse bile bireylerin her birinin bilincinde

ve nihayet topluluğun kolektif bilincinde gerccedilek gibi işliyordu Buna karşılık bazı

durumlarda tam anlamıyla gerccedilekti ama dahil olduğu kurgusal buumltuumlnde

gerccedileklikle oumlrtuumlşmeyi şu veya bu şekilde reddederek bir ldquomitrdquo olduğunu suumlrekli

hatırlatıyordu

Bu durumun mitin tanımında baştan verili olan bir ldquoparadoksrdquo gibi nitelenmesi de

muumlmkuumlnduumlr Mitin olgulara dayanan bir gerccedilekliğinden soumlz edilemez baştan

sona doğru olduğu soumlylenemez bir kelimeyle mit bize gerccedileklerden soumlz etmez

Buna rağmen gerccedilekliğin de oumltesine geccedilen bir guumlce sahiptir ve varlığını da tam

olarak bu guumlce borccedilludur (Dowden 1992 s 2)

Campbellrsquoin bu guumlccedilten anladığı mit vasıtasıyla gerccedileklik ve insan hayatı arasında

kurulan bağdır Yazar mitin modern anlamını hikacircye anlatıcılığıyla bir tutarken

hikacircyelerin gerccedileklikle okur arasındaki uyumu sağladığını duumlşuumlnmektedir Bu

lsquohikacircyersquoden yalnızca miti değil aynı zamanda modern romanları da anlamak

gerekmektedir Nitekim Campbell soumlzuumlnuumln devamında Buddharsquodan Platonrsquodan

15

Yunan anlatılarından vs soumlz etmenin yanında Thomas Mannrsquoın Tonio Kroumlgerrsquoini

de bu lsquohikacircyersquoye bir oumlrnek olarak goumlsterir

Campbellrsquoin oumlrneğinden hareketle denebilir ki okur aslında hikacircyenin gerccedileklikle

tarihsel olgularla birebir oumlrtuumlşmediğinden haberdar olsa da mitle arasında

kurduğu bağ tıpkı Dowdenrsquoin dediği gibi gerccedilekliği ve doğruluk kriterlerini aşacak

guumlccediltedir

Son tahlilde en azından antik doumlnem mitleri iccedilin soumlylenebilecekleri şu şekilde

oumlzetleyebiliriz Her bir doğa evren vs goumlzlemi uumlzerine soumlylenen mit daima

fenomenin başlangıcına ilk nedenlerine ilişkin soruları aydınlatıyor ve birbirine

eklenen hikacircyelerle birlikte buumlyuumlk (ccediloğu durumda adına ldquodinrdquo denilen) bir mitler

oumlrguumlsuuml ortaya ccedilıkıyordu Bu oumlrguuml sayesinde bireylerin etrafındaki sosyal kuumlltuumlrel

ve guumlndelik buumltuumln gerccedileklik eksiksiz biccedilimde yeniden inşa edilmekteydi

11 Mit ve mitolojiyi logos bağlamında tanımlama girişimleri

Bu noktada birini Vernantrsquola diğerini Eliadersquoyle oumlrneklediğimiz iki modern ldquomitrdquo

kavrayışı arasında yapacağımız tercihin nedenlerinin daha anlaşılır olması adına

İyonya logosrsquou bağlamındaki mit tartışmasını derinleştirmek gerekmektedir

Vernantrsquoın kuşkucu bir bakışla soumlylenirse ldquoYunan mucizesirdquo fikrinin oumlrtuumlk bir

savunmasına hasredilmiş gibi goumlruumlnen Les origines de la penseacutee grecque

(Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları) adlı uumlnluuml kitabı karşılaştırmalı mitolojinin

kurucusu sayılan Georges Dumeacutezil editoumlrluumlğuumlndeki ldquoMythes et Religionsrdquo (mitler

ve dinler) başlıklı seri dahilinde 1962 yılında yayınlanmıştır8 Bununla birlikte

oumlzellikle felsefe bağlamında bir mit araştırması guumlndeme geldiğinde yaygın kabul

goumlren bu ldquomucizerdquo yaklaşımının tarihi Vernantrsquotan en az bir yuumlzyıl daha geriye

uumlnluuml Fransız duumlşuumlnuumlr Ernest Renanrsquoa gider ldquoYunan mucizesirdquo kavramını

literatuumlre kazandıran kişi bizzat Renanrsquodır Renan Avrupalı aydın ve duumlşuumlnuumlrler

8 Eserin Tuumlrkccedileye Huumlsen Portakal tarafından yapılan ccedilevirisinde ccedilevirmenin oumlnsoumlzuumlnuumln başlığı muhtemelen kitabın adından ziyade iccedileriğine atıfla Yunan Mucizesinin Kaynaklarırsquodır (Cem Yayınları 2017)

16

uumlzerinde buumlyuumlk etkiye sahip bir tarihccedili ve filolog olması bir yana Roumlnesansrsquoın

hemen ardından antik Yunanrsquoa duyulan ilgiyi sistemli bir ideolojiye doumlnuumlştuumlrmuumlş

olan sosyal bilimcidir

Renan gibi bazı Avrupalı duumlşuumlnuumlrlerin el birliğiyle inşa ettiği Hellenist atmosferde

mitin İyonyarsquoda doğup Atinarsquoda olgunlaştığı bilinen Batı rasyonelliğinin yani

logosrsquoun karşısına koyulması ve boumlylelikle kısmicirc bir zeminde tanımlanması

geleneksel hacircle gelmiştir En iyimser bir şekilde ifade edilirse Yunan

duumlşuumlnuumlrlerinin mitik duumlşuumlnmeyi aşmak konusunda goumlsterdikleri soumlylenen

mucizevi başarı inancı Renancı mucize yaklaşımından hareketle veya bu

yaklaşıma paralel gelişme imkacircnı bulmuştur

Alabildiğine lirik bir uumlslupla yazdığı bir anı yazısından Ernest Renanrsquoın Atinarsquodaki

Akropolisrsquoe ziyareti sonrasında şaşırtıcı bir hızla Kuduumls hayranlığından Atina

hayranlığına suumlruumlklenmesi ve bunun neticesinde ortaya ccedilıkan Atina-Kuduumls

tezinin izlerini takip etmek muumlmkuumlnduumlr Yazar Akropolisrsquote Yakarış adlı bu

yazısında 1865 yılındaki Atina gezisinden oumlnceki ruh hacirclini şu soumlzlerle dile getirir

O ana kadar yeryuumlzuumlnde muumlkemmelliğin hiccedil var olmadığını duumlşuumlnmuumlş muumlkemmelliğe ancak ucundan kıyısından yaklaşan şeylerin şurada burada tesaduumlfen goumlruumlnuumlr olabileceğine inanmıştım Yahudi halkının goumlzuumlmde yeri her zaman başka olan İsarsquoya ve Hristiyanlığa da yol goumlsteren muumlstesna yazgısına rağmen soumlzde mucizelere olan inancımı da yitireli ccedilok zaman olmuştu (Renan 1897 s 38)

Renan sonraki doumlnemlerde buumlyuumlk tartışmaların odağına yerleşecek ldquoYunan

mucizesirdquo fikrinin doğmasından hemen oumlnceki ruh hacirclini bu cuumlmlelerle tasvir

ederken kapılacağı yeni ruh hacirclinden buumlsbuumltuumln habersiz olduğunu ve hatta boumlyle

bir beklenti veya umudunun hiccedil kalmadığını goumlstermek ister gibidir Belki de eski

ruh hacirclinin boumlylesine coşkulu bir tasvirini yaparken az sonrasında daha coşkulu

biccedilimde tasvir edeceği yeni ruh hacirclini bir kelimeyle ldquomucizerdquo duumlşuumlncesini ccedilok

daha buumlyuumlleyici hacircle getirmeyi ummaktadır Kısacası bu bir hazırlıktır ve hazırlığı

yapılan değişimin goumlrkemine layık oumllccedilekte olması gerekmektedir Buumltuumln mucize

ve dogmalardan kurtulmuş fakat Tevrat ve Kuduumls hayranlığını henuumlz yitirmemiş

ldquorasyonelrdquo bir duumlşuumlnuumlr Atinarsquodaki atmosferi soluduktan sonra yeryuumlzuumlnde

ldquorasyonelrdquo bir mucizenin ndashbir defalığına bile olsandash meydana geldiğine iman

edecek Akropolisrsquoteki o mucizevicirc saatlerin ardından antik Yunan uygarlığında

17

ortaya ccedilıkan aydınlanmayı sadece Batı duumlnyasının değil buumltuumln medeniyetlerin

yol goumlstericisi olarak savunmaya karar verecektir Nitekim yukarıdaki cuumlmlelerin

devamı şoumlyledir

Ama o anda birdenbire Yahudi Mucizesinin hemen yanıbaşında Yunan Mucizesi kendini goumlsterdi Bir defaya mahsus olabilecek daha oumlnce hiccedil kimsenin goumlrmediği bundan sonra da hiccedil kimsenin goumlremeyeceği fakat etkileri ebediyen suumlrecek bir olaydı bu guumlzelliğin hiccedilbir yerel ya da millicirc lekeyle kirlenmemiş

oumlluumlmsuumlz bir hacircli (Renan 1897 s 38)

Goumlruumllduumlğuuml gibi yazarın zihninde tasavvuru oumlnceden mevcut bir mucize daha

guumlccedilluuml ve goumlrkemli bir başka mucize tarafından bozguna uğratılmış safdışı

edilmiştir Bu cuumlmleleri okumakla rasyonellik iddiasını elden bırakmaksızın

İsarsquonın mucizesine tanık olduğunu soumlyleyen ve bunu insanlara anlatmayı ldquokutsalrdquo

bir oumldev telakki eden Aziz Paulusrsquou okumak arasında yarattıkları hisler

bakımından bir fark yoktur Nitekim goumlzardı edilmemelidir ki Yukarıdaki

cuumlmlelerin yazarı Renan 19 yuumlzyılda Fransarsquoda Monteignersquoden iki Voltairersquoden

bir yuumlzyıl sonra yaşamış saygın bir filozoftu Montesquieu ve Comtersquou

bilmekteydi Nietzschersquonin ccedilağdaşıydı uumlstelik bilimsel anlamda guumlvenini de

kazanmıştı (krş Nietzsche 1967 39-8)

Akropolisrsquote Yakarışrsquoın bu cuumlmleleri doğa ve evren konularında anlama yetisinin

yalnızca ratio kısmını kullanma iddiasındaki Avrupalı bir duumlşuumlnuumlruumln rasyonel

temellendirmesini yapmaktan aciz kaldığı bununla birlikte azizlerine ve

peygamberlerine kulak vermekten bitkin duumlştuumlğuuml bir mitten kısmen de olsa

vazgeccedilerek rasyonel temellendirilmesi kolay modern bilimler ve felsefenin

ccedilağdaş youmlnuumlnuuml de Roumlnesansrsquotan itibaren tayin etmiş bir başka mite sarıldığı anın

kayıtları olarak okunmalıdır Kuduumlsrsquote yakarışın yerini Akropolisrsquote yakarışın

alması uumlstelik bu yakarışın yerel ve ulusal kaygılardan arınarak ndashyazarın kendi

metaforuna goumlre Pentelikon mermeri antik Yunan heykeltıraşları tarafından

lekesiz bir işccedililikle işlenmiştirndash evrensel bir ccedilehreye buumlruumlnmesi bir mitten başka

bir mite sıccedilrayış suumlrecini goumlzlerimizin oumlnuumlnde anbean canlandırmaktadır

Bunun yanında belli bir felseficirc tavrın tarihsel arka planını yansıtabilmek adına

zorunlu olarak değinmekten başka oumlzel bir Renan tartışmasından uzak kalmak

iccedilin yeterince nedenimiz vardır Oumlncelikle kabul etmek gerekir ki felsefenin kendi

18

oumlzel alanında inşa edilmek istenen herhangi bir logos-mitos ilişkisi Renanrsquoın ve

meseleye aynı perspektiften bakan yazarların şahsicirc veya ideolojik duumlşuumlncesine

hiccedilbir karşı arguumlman borccedillu değildir En genel bir oumlrnekle İyonya biliminin ortaya

ccedilıkışıyla kavramsallaşan μῦθοςrsquotan buumlsbuumltuumln arınmış bir felsefeyi konu alan bir

ccedilalışma hatta boumlyle bir felsefenin buumltuumln imkacircn ve ihtimallerini reddeden bir tez

bile araştırmacısını Renanrsquoın şahsicirc antik Yunan kavrayışıyla karşı karşıya

getirmese gerektir ldquoYunan mucizesirdquo boumlyle bir tez iccedilin olsa olsa dolaylı bir durak

olabilir burada bizim yaptığımız da budur Kaldı ki boumlylesine geniş kapsamlı bir

araştırmanın verimli ufuklarını Yunan mucizesi gibi romantik bir yaklaşımı inkacircr

ccedilabasına indirgemek hiccedil de makul olmaz Sonuccedil itibariyle boumlyle bir ccedilalışmada

Yunan mucizesini savunanların romantik fikirleriyle değil ilk Yunan filozofları

hakkındaki belli birtakım iddialarıyla hesaplaşmak gerekmektedir

Bu zorunlu karşılaşmayı oumlnceden kestirmenin kolaylığı da kabul edilsin Bir eski

Yunan felsefe tarihi araştırması olmasından oumltuumlruuml başlangıcını Homerik-Hesiodik

ccedilağla işaretlemek durumunda olduğumuz bu ccedilalışmada Renan bahsinde kem

kuumlm etmeden ortaya koyabileceğimiz yegacircne itiraz İyonya bilimi ve felsefesinin

uumlruumlnuuml olan eski Yunan entelektuumlel tipinin tamamıyla rasyonel bir duumlşuumlnuumlşte

olduğuna dair fantastik iddiayla muhataptır Aynı zamanda bu entelektuumlel tipinin

duumlşuumlncesinin buumltuumlnuumlyle kendisinden menkul birdenbire ortaya ccedilıktığı youmlnuumlnde

ccedilok daha fantastik bir iddiayla da muhataptır Mucizeci antik Yunan kavrayışını

yukarıdaki paragraflarda yeterince oumlzetlemiş olarak bu kavrayışa itirazımızı da

aşağıda birkaccedil paragrafla oumlzetleyeceğiz

12 Antik Yunan duumlşuumlncesinin mitik koumlkenleri hakkında tartışmalar

Ccedilalışmamızın başlığı accedilısından hayli yerinde bir giriş olarak ldquoYunan mucizesirdquonin

felseficirc youmlnuumlne yapılan itirazların ccediloğu Platonrsquoa atfedilen Epinomisrsquoteki şu

cuumlmleden hareket eder ldquoŞunu soumlylemeye hakkımız var [λάβωμεν] Hellenler

barbarlardan aldıkları her şeyi daha iyi bir sonuca vardırırlarrdquo (987d-e)

19

Epinomisrsquoin yazarının şayet Platon değilse bile bu cuumlmleyi Yasalarrsquoın en

başından itibaren aklıbaşındalığı temsil eden karakter olan Atinalı Yabancırsquoya

soumlyletecek kadar Akademiarsquoya sadık bir Platon tilmizi veya takipccedilisi olduğuna

kuşku yoktur Bu nedenle otantikliği en tartışmalı diyaloglardan biri olması bizim

accedilımızdan sorun teşkil etmez nihayet Atinalı Yabancırsquonın bu cuumlmleyle Platonrsquoun

sağlığındaki Akademiarsquonın goumlruumlşuumlnuuml temsil ettiğini biliyoruz

Atinalı Yabancırsquonın bu cuumlmlesinin taşıdığı anlam bakımından bizim ccedilağımızdaki

kavranışıyla 5 yuumlzyıl Atinarsquosındaki kavranışı arasında buumlyuumlk fark vardır ve bu

farkı hesaba katmak antik Yunanrsquoa duyulan sevgi ve saygının tarih boyunca

uğradığı değişimi anlamamıza yardımcıdır Cuumlmlede geccedilen λάβωμεν fiilinden

hareketle Atinalının boumlyle buumlyuumlk bir iddiada bulunma hakkını saklı tutma

ccedilabasına bakılırsa Atinarsquoda o doumlnemde etkin olan bazı grupların itirazlarıyla

karşılaşma hazırlığı soumlz konusudur Bu gruplar belki antik Mısır bilgelerine

hayranlık duyan Yunan duumlşuumlnuumlrlerinden belki de Frig veya başka bir Anadolu

medeniyetine goumlnuumll vermiş şair ve yazarlardan meydana geliyordu bunu

bilemiyoruz Fakat Atinalı Yabancı Giritli ve Spartalı arkadaşlarına λάβωμεν

(sahip ccedilıkıyoruz elimizde tutuyoruz) diye seslenirken iddiasını bu ccedilevrelerin

saldırılarına karşı guumlvenceye almanın peşindedir Kısacası bu cuumlmle 5 yuumlzyıl

Atinarsquosında yaşayan Hellen bilincine sahip ve yuumlreği Hellen sevgisiyle dolu her

entelektuumlele hitap eden antik bir ldquoHellenciliğinrdquo en naif ifadesidir

Bununla birlikte evvela Roumlnesans ve ardından modern doumlnemde yaygınlaşan

yeni bir Hellenizmin etkisiyle bu cuumlmleden anlaşılan her şey tepetaklak olmuş

cuumlmleye olumsuz bir iccedilerik yuumlklenmiş ve bu itibarla lsquoYunan mucizesirsquo tezine arka

ccedilıkan yazarlar tarafından hep goumlrmezden gelinmiştir Bu tutumun arka planında

antik Yunanrsquoın bilim ve felsefe devriminin yine Yunan koumlkenli olduğuna bu

devrimde herhangi bir başka ulus veya uygarlığın katkısının bulunmadığına dair

peşin huumlkuumlm yatar Epinomis cuumlmlesindeki ldquodevraldığı mirası artıran daha iyi

sonuccedillara vardıran Hellenrdquo vurgusuna rağmen

Bu konuda Jaegerrsquoin ccedilok faydalı ccediloumlzuumlmlemeler iccedileren İlk Yunan Filozoflarında

Tanrı Duumlşuumlncesi adlı eseri muumlhim bir yanlış yorumlamayı da goumlzler oumlnuumlne serer

Buna goumlre ldquodoğardquo (Natur) ve ldquodoğa filozoflarırdquo (Naturphilosophen) ifadesi ndashki bu

20

adlandırmanın Antikccedilağrsquodaki sahibi Aristotelesrsquotirndash bizim ccedilağımızda ldquohatalı bir

modernizasyonrdquoa uğratılmıştır Ccediluumlnkuuml φύσιςrsquoin koumlkuuml olan φάναιrsquoın anlamı

buumlyuumlme oluşmadır ve ldquodoğardquo biccediliminde ccedilevirdiğimiz soumlzcuumlk aslında ldquokoumlken

gelişmerdquo benzeri bizim ccedilağımızda anlaşılması imkacircnsız bir Yunan kavrayışına

karşılık gelir Jaegerrsquoe goumlre φύσις eski Yunanlardaki ldquosoyutrdquo kavrayışlardan

(Abstraktbildungen) biriydi (Jaeger 2011 s 40)

Jaegerrsquoin tercih ettiği bu ldquosoyutrdquo soumlzcuumlğuumlnuumln tam olarak ne demeye geldiğini

anlamak guumlccedil goumlruumlnebilir Bununla birlikte Jaeger ldquomitikrdquo duumlşuumlnme biccedilimlerinin her

tuumlrluumlsuumlnden bağımsız anlamaya oumlzen goumlsterdiği Miletoslu doğa filozoflarının

guumlnuumlmuumlzde anlaşıldığı biccedilimiyle birer materyalist olmadıklarını kanıtlama

ccedilabasından da geri durmaz Nitekim aynı yazıda γένεσιςrsquoi de bu minvalde

değerlendirdikten hemen sonra Homerosrsquoun Ὠκεανόςrsquou ile Thalesrsquoin ὕδωρrsquou

arasında doğruluğunun tartışmaya accedilık kalmasını bilinccedilli olarak goumlze alır gibi

kesin bir sınır belirlemeye girişir buna goumlre Thales ldquoherşeyin sudan geldiği

youmlnuumlndeki sezgisini (Erkenntnis)rdquo herhangi bir mitik veya alegorik ifadeye

başvurmadan dile getirmiştir Ccediluumlnkuuml Thalesrsquoin suyu Homerosrsquounkinin aksine

goumlzle goumlruumlluumlr duumlnyanın ndashduyulur alanınndash bir parccedilasıdır

Bununla birlikte ilerleyen satırlarda Thalesrsquoin bu oumlğretisinin onu buguumln

ldquometafizikccedilirdquo ve ldquoteologrdquo olarak nitelediğimiz duumlşuumlnuumlrlerle aynı başlık altına

koyacağını da kabul edecektir Buna mecburdur ccediluumlnkuuml παντᾷ πλήρη θεῶν

(DK11a22) ifadesinin yakamızı bırakması başka tuumlrluuml muumlmkuumln olmaz

İyonyalı doğa duumlşuumlnuumlrleri mitik koumlkenlerden etkilenmiş olmakla beraber onların

buumltuumln mitik inanışlara olumlu baktıkları veya bu duumlşuumlnme biccedilimini buumlsbuumltuumln

benimsedikleri elbette iddia edilemez Mitlere karşı mesafeli tutumları her şeyden

oumlnce logosrsquoun dayattığı bir zorunluluktu

Jaeger de İyonyalıların bu tavrını logos lehine yorumlar ama bu yorumu

temellendirmek adına az oumlncekinde olduğu gibi yine Homerosrsquola İyonya

arasındaki nicel bir farka başvurmak zorunda kalır Thalesrsquoin ὕδωρrsquou Homerosrsquoun

Ὠκεανόςrsquounun aksine kosmosrsquoun her yerini dolduran θεοίrsquodur Jaegerrsquoin

21

duumlşuumlncesine goumlre bu fark Thalesrsquoin oumlğretisini bir mit olmaktan kurtarmaya

muktedirdir

Anaksimenes iccedilin bu tartışmalar Thalesrsquole ccedilok benzer olmakla beraber mesele

Anaksimandros olduğunda İyonya bilimselliğinin bize miras bıraktığı ve bu ccedilağda

ccediloumlzuumllmesi en guumlccedil en buumlyuumlk soru işaretiyle karşı karşıyayızdır Su veya hava gibi

duyulur alandaki en temel oumlgelerden birini seccedilmek yerine ἀπείρων gibi muğlak

tartışmaya accedilık bir ldquoşeyirdquo ἀρχή olarak belirleyen Anaksimandros (Simplikios

Phys 2413 DK12a9) Aristotelesrsquoin kendisine yakıştırdığı ldquodoğa filozofurdquo

unvanını boşa ccedilıkarırcasına logosrsquoun ve deney-goumlzlem alanının oumltesine geccedilen

bir oumlnerme ortaya koymuştur

Jaegerrsquoin Thales bahsinde ldquoErkenntnisrdquo diye adlandırdığı θεοί yaklaşımının

Anaksimandrosrsquotaki bir karşılığı da bu olsa gerektir Yine φύσιςrsquoin Aristoteles iccedilin

de bir ldquosoyutrdquo kavrama karşılık geldiği Jaegerrsquoin tezini doğrular biccedilimde

Anaksimandrosrsquoa bu unvanı rahatlıkla yakıştırabilmesinden anlaşılabilir Oumlte

yandan teredduumltsuumlz diyebiliriz ki ἀπείρων ilk defa Anaksimandrosrsquota karşımıza

ccedilıktığına goumlre onu eski bir mit veya alegorik anlatıyla ilişkilendirmek olanaklı

değildir Bu durumda antik doumlnemdeki mit kavrayışını araştırırken bu oumlğretinin

bize katkısı hangi bağlamda ve tam olarak ne olabilir

Kendisi başlıbaşına bir belirsizlik olan bu kavramın izini guumlnuumlmuumlze kalan bir tek

fragmanın yardımıyla suumlrmenin zorluğu hatta imkacircnsızlığı tartışmasızdır Fakat

yine de bu konuda buumlsbuumltuumln ccedilaresiz olduğumuz soumlylenemez İlk felsefe tarihccedilisi

dolayısıyla aynı zamanda Platon oumlncesi filozoflar iccedilin ilk başvuru kaynağımız olan

Aristotelesrsquoin onlara dair kavrayışına bu noktada bir defa daha koşulsuz

guumlvenmemiz gerekecektir Kavramın tartışmamıza hangi bağlamda dahil

edilebileceğine ilişkin sorumuzu cevaplamak iccedilin Fizikrsquoteki ldquosonsuzrdquo başlığı altıda

geccedilen şu berrak cuumlmle tek başına yeterlidir

Sonsuzluk tanrısal (θεῖον) bir şey de olsa gerek ccediluumlnkuuml Anaksimandros ile ccediloğu doğabilimcisinin dediği gibi oumlluumlmsuumlz ortadan kalkmayan bir şey (Aristoteles 2012 203b14)

Bu soumlzler yalnızca İyonya doğa duumlşuumlnuumlrlerinin değil aynı zamanda Aristotelesrsquoin

doumlnemine kadar gelen suumlreccedilte buumltuumln Antikccedilağ bilginlerinin Miletos arkhersquosine

22

ilişkin algısını resmetmesi bakımından bizim iccedilin oumlnemlidir Bunun yanında

Thalesrsquoin πλήρη θεῶν doğası Aristotelesrsquoin bu cuumlmlesiyle yan yana

okunduğunda anlamı daha belirgin hacircle gelmektedir

Cornford Anaksimandrosrsquoun ἀπείρων oumlğretisiyle kadim mitik duumlşuumlnce arasında

organik bir bağ kurarken Parmenidesccedili Moira oumlğretisinden hareket etmesinin

yanında başlıca guumlvencesi Aristotelesrsquoin Fizikrsquote aktardığı Eleatik bir ifadeydi

ldquoHer şeyi ccedilepeccedilevre sarıp her şeyi youmlnetiyorrdquo (Fizik 203b12) Bu cuumlmledeki

περιέχω ve κυβερνάω fiillerinden Cornford İyonya devrimiyle mitik tanrıların

ldquoortadan kaybolmasınınrdquo ardından geride kalan tanrısal ruh toumlzuumlrsquonuuml anlar

ccedilepeccedilevre saran ve youmlneten şey yani soumlz konusu toumlz doğrudan doğruya

φύσιςrsquotir (Cornford 1912 s 146) Boumlylece Jaegerrsquode ifadesini bulduğumuz antik

Yunan doğa kavrayışının ldquosoyutrdquo youmlnuuml Cornfordrsquoun ccediloumlzuumlmlemesinde ifadesini

daha accedilık biccedilimde bulur Cornford bu φύσις kavrayışını ldquosoyutrdquo diye nitelemek

yerine doğrudan doğruya ldquomitikrdquo sıfatını kullanır

Sonuccedil olarak fragmanlar ve tanıklıklar ἀρχήrsquonin tanrısal başka bir deyişle aşkın

olana goumlnderen youmlnuumlnuuml aydınlatarak İyonyarsquoda yalnızca bilimsel duumlşuumlncenin

değil aynı zamanda yeni bir theologiarsquonın da ortaya ccedilıktığını goumlstermektedir

Genel olarak bu ldquomucizevicircrdquo bilimselliğin mitik oumlzelliklere de sahip olup olmadığı

konusunda Cornfordrsquoun araştırmaları fevkalade yol goumlstericidir

Jaegerrsquoin felsefeyi bilhassa İyonya oumlzelinde mitten ayırma girişiminin

oumlluumlmsuumlzluumlğe ek olarak ldquosonradan meydana gelmemişrdquo bir kelimeyle ezeli bir

tanrısallık kavrayışı uumlzerinde temellendirildiğini goumlzden kaccedilırmamak gerekir Bu

keşif ccedilarpıcı olmasına ccedilarpıcıdır fakat yine de Miletosrsquou olgunlaşmış bir

rasyonellikle bağdaştırmak iccedilin yetersiz olduğu kuşkusuzdur Miletosrsquota ortaya

ccedilıkan yeni ldquotanrısal varlıkrdquo herhangi bir biccedilimde doğmamıştı ve zamanlar uumlstuumlyduuml

ancak yine de mitik duumlşuumlnmenin uumlruumlnuumlyduuml ve bu yolla yapılan devrim eski bir

theogoniarsquonın karşısına yeni bir theologiarsquonın koyulmasından ibaretti

Jaeger soumlzuumlnuuml ettiğimiz iddiayı dile getirirken şunları yazar

ἀπείρων goumlrduumlğuumlmuumlz uumlzere aynı zamanda hiccedil meydana gelmemiş bir

şeydir Bu buumltuumln şeylerin koumlkenindeki ilk ilke kavramına bilhassa uygun bir

oumlzelliktir Mitsel duumlşuumlncede tanrıların en temel ayırt edici oumlzelliği insanlar

23

gibi oumlluumlmluuml olmamalarıdır buna karşılık başka bakımlardan insan kılığında

temsil edilirler Rasyonel duumlşuumlnce ise her şey iccedilin kendisinin koumlkeni

olmayan bir koumlken arayarak oumlluumlmsuumlz ve tanrısal bir varlık fikrine varmıştır

(Jaeger 2011 s 50)

Bu rasyonel duumlşuumlnce İyonyarsquoda doğan felsefedir Buradaki rasyonelrsquoin ratiorsquosu

elbette İyonya logosrsquouydu Jaegerrsquoin İyonyalılar konusunda goumlzardı ettiği mitik

yaklaşım da zaten bu rasyonel duumlşuumlnceyle ulaşılan tanrısal varlık fikri olup

Cornfordrsquoun tespit ettiği ldquotanrısal ruh toumlzuumlrdquonden başka bir şey de değildir Uumlstelik

yalnızca Miletos arkhersquosiyle sınırlı kalmayacak buumltuumln antik Yunan tarihi boyunca

suumlruumlp gidecektir

Sonuccedil olarak Thalesrsquoin ὕδωρ oumlğretisindeki her şeyin tanrılarla dolu olduğu

oumlnermesinin Thales veya ondan oumlncekiler tarafından yapılmış deney-goumlzlem

sonucunda ortaya ccedilıkması beklenemez Bu tanrısallık Thalesrsquoin suyun kendi

başına davranan ve neye doğru ldquooluşuprdquo neyden doğru ldquobozulacağınardquo karar

veren bir ἀρχή olduğu fikrinden hareketle ifade ettiği mitik bir ccediloumlzuumlm denemesidir

Thales bu savında duyuların nesnesi olamayacak boyutlardaki başka bir deyişle

var olduğu bilinen değil var olduğuna inanılan minik su taneciklerine yuumlklenmiş

bir tanrısal guumlccedilten soumlz etmektedir Anaksimandrosrsquoun ἀπείρωνrsquou ve goumlkleri

Pythagorasrsquoın sayıları ve kozmik muumlziği Anaksagorasrsquoın νοῦςrsquou gibi antik Yunan

doğacılarının birccedilok oumlğretisi iccedilin de bu durumdan soumlz edebiliriz Oumlzellikle antik

Yunan filozoflarının ldquokozmolojirdquo kabul edilen ve fakat ldquokozmogonirdquo niteliğini henuumlz

buumltuumlnuumlyle yitirmemiş kosmos kavrayışlarında mitik yaklaşım apaccedilık goumlruumlnuumlr

Dahası aşağıdaki boumlluumlmlerde değineceğimiz gibi bu duruma en fazla oumlrneğin

goumlruumllebileceği yer İyonyalı seleflerinden en az iki yuumlzyıl sonra Atinarsquoda yaşamış

olan Platonrsquoun kosmos oumlğretisidir

Tartışmanın odağında olduğu soumlylenebilse de Thalesrsquoin veya ilk doğa

filozoflarından herhangi birinin guumlnuumlmuumlz insanına ccedilok şaşırtıcı goumlruumlnen ve ccediloğu

zaman modern anlamda ldquobilimselrdquo diye nitelendirilen herhangi bir kozmik

oumlnermesinin İyonya aydınlanmasından yuumlzyıllar oumlnce Suumlmerrsquode Mısırrsquoda

Tevratrsquota veya başka bir mitik kaynakta geccediliyor olması felsefe-mit ilişkisini ele

alma tarzımızı değiştirmez Aksine kaynağını ilk olarak Cornfordrsquoda bulduğumuz

bu tespit İyonyarsquoya atfedilen olgunlaşmış rasyonelliğe karşı bir oumlnerme

24

huumlkmuumlndedir Fakat bize goumlre mesele ilk Yunan filozoflarının beslendikleri

kaynak her ne olursa olsun duumlşuumlncelerinin hacirclacirc mitik olmasıdır Gerek İyonya

duumlşuumlnuumlrleri ve gerekse Homeros Hesiodos ve Babilli Mısırlı mit anlatıcıları

tarafından soumlylenmiş doğa-evren oumlğretileri mitik duumlşuumlnmenin birer uumlruumlnuumlduumlr

Antik Mezopotamyarsquodaki herhangi bir goumlkbilim fikriyle Anaksimenesrsquoteki goumlkler

kuramının modern bilimsel kriterlere uzaklığı birebir aynıdır Her ikisinde de belli

başlı duumlşuumlnce ve oumlğretiler aynı şablonlar uumlzerine kurulu olup her ikisi de benzer

biccedilimde gelişen hadiselerden soumlz ederler

Bu benzerliği ortaya koymak iccedilin Cornfordrsquoun 1912rsquode ve oumlluumlmuumlnden sonra

1952rsquode yayınlanan iki başyapıtında olduğu gibi ilk Yunan duumlşuumlnuumlrlerinin Suumlmer

veya Mısırrsquodan aldıkları esinleri motifleri bir bir sayıp doumlkmek de şart değildir

Kesin olan şudur 7 yuumlzyılda İyonyarsquoda başlayan ve ileriki boumlluumlmlerde

inceleyeceğimiz uumlzere Platonrsquoda olgunluğa erişen bu mitik-bilimsel ve mitik-felseficirc

yaklaşım bilim tarihinde Kopernik devrimine ve felsefe tarihinde Nietzschersquoye

kadar kesintisiz suumlrecektir Oumlte yandan antik Yunan duumlşuumlncesinin Mezopotamya

koumlkenli olup olmadığına dair tartışmaların iddia sahiplerine 20 yuumlzyılın ilk yarısı

boyunca deyim yerindeyse ağır bedeller oumldettiğine kısaca da olsa değinmek

gerekir

13 ldquoYunan Mucizesirdquonin belirleyiciliği Burnet-Cornford oumlrneği

Yukarıda mit hakkındaki tanımlarını karşılaştırdığımız iki isimden Eliade mit ve

dinler tarihccedilisi Vernant ise antropolog ve eski Yunan tarihccedilisidir Vernantrsquoın 1962

tarihli ilk kitabının başlığı Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynaklarırsquoydı ve benzer biccedilimde

ondan tam elli yıl oumlnce 1912rsquode yayınlanan bir başka kitabın Cornfordrsquoun From

Religion To Philosophy adlı eserinin alt başlığı da A Study in the Origins of

Western Speculationrsquodu Cornfordrsquoun bu kitapta incelediği temel mesele

Vernantrsquoınkiyle birebir aynı goumlruumlnmektedir Hatta oumlluumlmuumlnden sonra 1952 yılında

Cambridgersquode Principium Sapientiae başlığıyla basılan eserinin alt başlığı

25

Vernantrsquoınkiyle neredeyse aynı biccedilimde The Origins of Greek Philosophical

Thoughtrsquotur

Şuumlphesiz gerek Vernant ve gerekse Cornford antik Yunan tarihi felsefesi ve

mitolojisi konularında Avruparsquonın en buumlyuumlk otoriteleri arasındadırlar

Ccedilalışmalarında benzer veya aynı temalara eğilmiş olmaları da bu bakımdan ccedilok

doğaldır Ancak aralarında yalnızca benzerlikten soumlz edemeyiz son derece

belirgin birtakım farklar da soumlz konusudur Uumlstelik bizim iddiamızı doğrudan

ilgilendiren fark elli yıllık bir zaman aralığından ccedilok daha goumlruumlnuumlr ve ccedilok daha

oumlnemlidir İki felsefe tarihccedilisi ilk Yunan filozoflarındaki duumlşuumlncenin koumlkenleri

konusunda birbirleriyle taban tabana zıt duumlşuumlncelere sahiptirler

Sırf mit tanımlaması hakkında soumlylediklerimizin ışığında bile duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde

Vernantrsquoın bu konudaki tavrını tahmin etmek zor değildir Buna karşılık Cornford

Principium Sapientiaersquode Hesiodosrsquoun titan savaşları anlatısını uzun uzun

alıntılayarak yorumladıktan sonra buumlyuumlk bir suumlrpriz yaparak Hesiodosrsquoun Asya

ve Babilrsquodeki koumlkenleri hakkındaki tezini bir anda karşımıza ccedilıkarıverir (Cornford

1952 s 220) Cornfordrsquoun iddiasına goumlre her iki kitabında da ilk Yunan

filozoflarının kuumlltuumlrel ortamını ve esinlerini hazırlamış olduğunu accedilık biccedilimde iddia

edeceği buumlyuumlk ozan Hesiodosrsquoun meşhur titanlar savaşının asıl kaynağı Asyalı

Hitit-Hurricirc uygarlıkları uumlzerinden Yunan kuumlltuumlr duumlnyasına girmiş olan Babilli

Marduk-Tiamat mitidir

Bize Burnet ve Cornford arasında bir karşılaştırma yapmanın bu mesele iccedilin ne

denli accedilıklayıcı olduğunu oumlğreten George Thomson Yunan felsefesinin ortaya

ccedilıkış aşamalarını incelediği kitabı İlk Filozoflarrsquoda Asya-Babil ccedilıkışını buumlyuumlk bir

başarı olarak selamlarken daha sonrasında bunun Cornfordun başına gelenlerin

başlıca sebebi olduğunu oumlfkeyle bağırmaktan da geri durmaz Uumlstelik Thomsonrsquoa

goumlre Cornfordrsquoun oumlmruuml yetse uzun yıllar goumlrmezden gelinerek

ldquocezalandırılmasınardquo neden olan bu tez Asya-Babilrsquole sınırlı kalmayacak Hint ve

Ccedilinrsquoe de uzanacaktı

Enuma Elishrsquoi Hesiodosrsquoun Theogoniarsquosını ve ilk Yunan filozoflarını

duumlşuumlnce tarihindeki devamlı suumlrecin belirli aşamaları olarak ortaya

ccedilıkarmak Cornfordrsquoun başarısıydı (hellip) Bitirmeden bıraktığı Principium

26

Sapientiae adlı yapıtının sonuccedillarından araştırmalarını Platonculuğun

daha iccedillerine doğru değil daha uzağa Hint ve Ccedilin felsefelerine goumltuumlrmek

niyetinde olduğu accedilıkccedila anlaşılmaktadır (Thomson 1997 s 180)

Bu Yunan mucizesi fikriyle paralel gelişen ve oumlzguumlnluumlk konusunu tartışmaya bile

tahammuumllsuumlz Hellen kavrayışına karşı accedilılan bir bayraktı ve daha oumlnce de

soumlylediğimiz gibi Thomsonrsquoun analizinden anlaşıldığına goumlre Cornfordrsquoun

yapıtlarına Batı duumlnyası tarafından uygulanan bir ambargoyla sonuccedillanmıştı

Thomson yukarıdaki cuumlmlelerin devamında Cornfordrsquou bir başka Yunan felsefesi

uzmanı olan Burnetrsquola karşılaştırırken şunları yazar

hellip onun (Cornfordrsquoun) yapıtlarını akademik ccedilevrelerde etkisi ccedilok daha

buumlyuumlk olmuş bir rakibininkiyle karşılaştırmakla başlayayım işe Cornfordrsquoun

From Religion to Philosophy adlı yapıtı da 1912 yılında yayımlanmış

olmasına karşın buguumlne kadar (1955) bir daha basılmadı Burnetrsquoın Early

Greek Philosophyrsquosi ilk kez 1892rsquode yayımlandı ikinci baskısı 1908rsquode

uumlccediluumlncuumlsuuml 1920rsquode ccedilıktı Aynı yazarın Greek Philosophy from Thales to

Plato adlı yapıtı 1914rsquode yayımlandı ve birccedilok kez yeniden basıldı Bu

kitapta Cornfordrsquoun yapıtına hiccedil değinilmemektedir (Thomson 1997 s

182)

Thomsonrsquoın oumlfkesi bununla bitmez Burnetrsquoın hışmına bizzat uğradığı

durumlardan da oumlrnek verir Dikkat edilmelidir ki burada Cornfordrsquoun ve bizzat

kendisinin Burnet karşısında maruz kaldıkları zorluğu okurla paylaşmasındaki

asıl amaccedil Yunan felseficirc duumlşuumlncesinin mitik koumlkenlerini ortaya ccedilıkarmanın veya

bu gibi ihtimallerden soumlz etmenin Avruparsquodaki akademi ccedilevrelerinde yarattığı

hoşnutsuzluğu goumlzler oumlnuumlne sermektir

Cornfordrsquoun tarihte binlerce yıl geriye giderek uumlstelik felsefe ve tarihle sınırlı

kalmayıp farklı disiplinlerin verilerinden de yoğun biccedilimde yararlanarak ortaya

koyduğu titiz koumlken araştırmasına karşılık Burnet Greek Philosophy from Thales

to Platorsquoda Babil Mısır Hint felsefesinden soumlz etmenin gereksizliği duumlşuumlncesini

ccedilekinmeden ifade etmekte Uzakdoğu felsefesinden bahsetmeye ise hiccedil ihtiyaccedil

bile duymamaktadır Ama herhalde bu duumlşuumlncesinin ccedilekirdeğini meydana getiren

ve onu boumlyle davranmaya zorlayan ilke yine Thomson tarafından aynı metinde

aktarılan 1920 tarihli şu soumlzleriyle net biccedilimde ortaya ccedilıkmaktadır

hellip ldquobilim duumlnya uumlzerinde Yunan tarzında duumlşuumlnmektirrdquo demek onun yeterli

bir tanımıdır İşte bunun iccedilindir ki bilim Yunanistan etkisi altına girmiş olan

27

halklar dışında hiccedilbir yerde hiccedilbir zaman var olmamıştır (akt Thomson

1997 s 183)

Oumlte yandan hiccedil şaşırtıcı olmamakla birlikte tıpkı Thomsonrsquoun yukarıda Burnet

iccedilin soumlylediği gibi Vernantrsquoın Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları adlı 1962 tarihli

kitabında da Cornfordrsquoun ne 1912 tarihli From Religion to Philosophyrsquosinin ne de

1952 tarihli Principiumrsquounun adı geccediler O tarihlerde ccediloktan muumlteveffa olmuş

yazarın kendi adı bile hiccedilbir vesileyle anılmaz

Vernantrsquoın Cornfordrsquou anmasına son derece ilginccediltir ama 1965rsquote yayınlanan bir

kitabında bizzat yaptığı yeni bir Cornford-Burnet karşılaştırmasında rastlarız Bu

Eski Yunanrsquoda Mit ve Duumlşuumlnce adlı kitabın Arkaik Yunanistanrsquoda Pozitivist

Duumlşuumlncenin Oluşumu başlıklı boumlluumlmuumlduumlr

Tıpkı on yıl oumlncesinde yayınlanmış Thomsonrsquoa ait karşılaştırmada olduğu gibi

Vernantrsquoın yaptığı karşılaştırmada da esas mesele ldquoYunan mucizesirdquo

tartışmasıdır Ancak bu defa hiccedil beklenmedik biccedilimde daha ilk sayfadan itibaren

Yunan mucizesine karşı mesafeli hatta eleştirel tavırdaki bir Vernantrsquola

karşılaşırız Dahası yazının accedilılış cuumlmlesi şoumlyledir ldquoRasyonel duumlşuumlnce guumlya

resmi bir kimlik belgesine sahiptirrdquo Vernantrsquoa goumlre bu kimlik belgesinde ldquoguumlyardquo

rasyonel duumlşuumlncenin doğum yeri olarak İyonya adı geccedilmektedir Yazar ilk

sayfada Yunan mucizesi fikrinin ortaya ccedilıkışını resmettikten sonra onun ne

olduğunu şu soumlzlerle accedilıklar

Yunan ldquomucizesirdquonin anlamı şudur İyonya filozoflarının duumlşuumlncesinde

zamanlar uumlstuuml bir akıl yuumlruumltme peyda olmuş Boumlylelikle logosrsquoun ortaya

ccedilıkışı tarihin akışında sıradışı bir suumlreksizliğe neden olmuş Bunların

sonucunda felsefe geccedilmişi olmaksızın duumlnyaya gelen ve sırtında

geccedilmişten yuumlkuuml olmayan bir yolcu gibi goumlruumllmuumlş herhangi bir seleften ve

bağlantıdan bağımsız mutlak bir başlangıccedil gibi alınmıştır (Vernant 2006

s 371)

Elbette bu cuumlmlelerin hepsinin başına bu ccedilok ccedilarpıcı ldquoguumlyardquo kelimesini koyabiliriz

ve hiccedilbir okur bu durumu yadırgamaz Daha sonraki satırlarda Vernant Batı

duumlnyasının artık bu inanışı suumlrduumlremeyeceğini accedilıkccedila ifade eder Birebir kendi

soumlzleriyle aklın (şuumlphesiz bununla ldquoevrenselrdquo bir logos kastedilmektedir)

uumlstuumlndeki bu Yunan ldquotekelinerdquo duyulan guumlvenin ldquoson elli yıllık suumlreccedilterdquo altı

oyulmuştur

28

Vernant bu ccediloumlkuumlşuumln sebeplerini modern doğa bilimlerinde meydana gelen krizin

klasik mantığı koumlkuumlnden sarsması ve Batırsquonın kendisi dışındaki Ccedilin ve Hindistan

gibi bazı kadim ruhccediluluk gelenekleriyle iccediliccedile geccedilmesi vs biccediliminde sıralar Sonuccedil

olarak Batı uygarlığı kendi geccedilmişini ve duumlşuumlncesinin koumlkenlerini şu veya bu

şekilde sorgulamaya başlamıştır

Bu minvalde bir dizi cuumlmlenin ardından beklenen itirafı bir anda yapıverir Batı

duumlnyasının kendi duumlşuumlnce koumlkenlerini sorguladığı bu suumlreccedilte takvimlerde iki kritik

tarih soumlz konusudur Cornfordrsquoun From Religion to Philosophyrsquosinin yayınlandığı

1912 ve Principium Sapientiaersquosinin yayınlandığı 1952 yılları (Vernant 2006 s

372)

Vernant Batırsquoda başlayan bu sorgulamanın tarihini doğrudan doğruya

Cornfordrsquoun yapıtları uumlzerinde okumuş goumlruumlnmektedir Cornfordrsquoun ilk itirazının

yayınlandığı 1912rsquoden Vernantrsquoın bu soumlzlerinin yayınlandığı 1965rsquoe kadar geccedilen

suumlre soumlzuumlnuuml ettiği ldquoson elli yılrdquoa karşılık gelmektedir

Vernantrsquoın okuru boumlylelikle ldquoYunan mucizesirdquo iddiasının bizzat Cornford eliyle

ccediluumlruumltuumllduumlğuuml ve o guumlne değin hep goumlrmezden gelinmiş suumlrece geccedil de olsa şahitlik

etmiştir Bunun anlamı şudur Cornfordrsquoun 1912rsquode oumlne suumlrduumlğuuml ve oumlluumlmuumlnden

sonra 1952rsquode yayınlanan yeni eseriyle ikinci ve son defa guumlndeme getirdiği

Yunan duumlşuumlncesinin mitik koumlkenlerine dahası Doğu menşeli mitik koumlkenlerine

ilişkin tez deyim yerindeyse resmicirc bir makam duumlzeyinde kabul goumlrmuumlştuumlr

Yunan ve Roma mitleri uumlzerine yapılan araştırmaların ldquomitolojirdquo disiplini iccedilin ccedilok

albenili bir vitrin meydana getirdiği son yuumlzyılda yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz

ccediloumlkuumlşuumln bize ifade ettiği ccedilok muumlhim bir kırılma soumlz konusudur Vernant gibi bir

otoritenin bu cuumlmleleri bundan boumlyle Babil ve Asya kaynaklı mitlere aynı goumlzle

bakılamayacağının daha da oumlnemlisi antik Yunan uygarlığını aşarak yakın veya

uzak bazı coğrafyaları kapsayacak yeni bir kuumlltuumlrel miras paradigmasının

mazbatasıdır Artık mesele logos kavramını merkeze almaktan ccedilıkarak

başlıbaşına bir ldquomitrdquo ve ldquomitolojirdquo tartışmasına doumlnuumlşecektir

29

14 Sonuccedil olarak mit ve mitoloji

Yukarıda yaptığımız ccediloumlzuumlmlemeler ışığında mit ve mitolojiye ilişkin kendi

yaklaşımımızı ortaya koyma imkacircnı artık belirmiştir diyebiliriz Bu tanımlamayı

kavramın kendisinden hareketle ve mitle mitolojiyi birbirleri vasıtasıyla

anlamlandırarak yapmamız muumlmkuumln goumlruumlnmektedir Sonuccedil olarak mitoloji kadim

halklarca yaratılmış mitleri inceleyen tarihsel olgularla oumlrtuumlşmeleri bakımından

doğruluk derecelerini araştıran birbirleri arasındaki alışveriş ilişkilerini saptayan

ve farklı kuumlltuumlrlerde ortaya ccedilıkmış motifleri karşılaştıran bilimsel bir disiplindir

Yaptığımız bu tanımlama aynı zamanda felsefe tarihiyle ilgilenirken mitolojiyle

kurabileceğimiz hatta bazı durumlarda kurmak zorunda kalacağımız işlevsel

irtibatı da bir youmlnuumlyle accedilıklığa kavuşturmaktadır Mitoloji bilhassa son yuumlzyılda

başta tarih olmak uumlzere sosyal bilimlerin birccediloğunu ve kadim kuumlltuumlr araştırmalarını

şekillendirmeye başlamış bir araştırma sahasıdır Bu durum aynı zamanda

mitlere bakış accedilısının bu yuumlzyılın başlarında buumlyuumlk oumllccediluumlde değiştiğinin de bir

goumlstergesidir

Eliade bu değişmeyi 1960rsquoların başında yayınlanan Mitlerin Oumlzellikleri başlıklı

incelemenin daha ilk cuumlmlelerinde dile getirir tarihiniyse 1900rsquolerin başı olarak

işaretler (Eliade 2014 s 11) Ayrıntılı biccedilimde belirtmemiş olsa da Eliadersquonin bu

değişmeyi resmederken dayanak noktalarından birinin tarih biliminin ve henuumlz

gelişmekte olan arkeoloji ve antropolojinin 19 yuumlzyılın başlarından itibaren

mitolojiyle kurduğu dirsek teması olduğundan şuumlphe edemeyiz Bunun modern

ccedilağdaki belki de ilk ve en belirgin oumlrneği Schliemannrsquoın Troya kalıntılarını ararken

Homerosrsquoun metinlerini takip etmiş olmasıdır Bu 19 yuumlzyılın başlarında henuumlz

kurulma aşamasında olan modern arkeolojinin tarihindeki en buumlyuumlk

ilerlemelerden birini mitlerden ilham alarak gerccedilekleştirdiği anlamına gelir

Elbette Eliade mitlere bakış accedilısının 20 yuumlzyıl başlarında geccedilirdiği değişimi

Newton ccedilağından 19 yuumlzyıla kadar suumlregelen mit algısına goumlre ccedilizer Eliadersquonin

tespitine goumlre ldquomitrdquo kavramı soumlz konusu doumlnemde yaygınlaşmış olan ldquouydurma

kurmacardquo anlamından sıyrılmış ve arkaik toplumlarda algılandığı biccedilimi yeniden

30

kazanmıştır Bunun sebebi yukarıda da soumlylediğimiz gibi mitin ccedileşitli bilim

sahalarında deyim yerindeyse birdenbire işlevsellik kazanması olduğundan

Eliadersquonin tespitini modern ccedilağda bir tarihle sınırlandırması şaşırtıcı değildir

Bununla birlikte soumlz konusu durumun bizi klasik mit kavrayışını benzer bir bakış

accedilısıyla irdelemeye sevk etmesi de normal karşılanacaktır

Başka bir deyişle klasik doumlnem filozoflarında ve yazarlarında mitin değil

mitolojinin tespitini amaccedillayan bir araştırmanın gerekliliği soumlz konusudur Nitekim

ancak boumlyle bir araştırmanın neticesi olarak belli bazı Antikccedilağ yazarlarının mite

yuumlklediği işlevsel roluuml ve bu yakıştırmanın nedenlerini goumlstermeyi nihayet

Platonrsquoun mitik yaklaşımının ilk oumlrneklerini de ortaya koymuş olmayı umuyoruz

Bilhassa 5 yuumlzyıl Atinarsquosında boumlyle bir mitik yaklaşımın varlığını oumlrneklemek

Platonrsquoun tanrısal mitlerini ve daha sonrasında bu mitlerin uumlzerine bina ettiği

devlet-toplum modelini anlamamızı oumlnemli oumllccediluumlde kolaylaştıracaktır

31

2 BOumlLUumlM

ANTİKCcedilAĞrsquoDA μῦθος VE λόγος KAVRAYIŞI

Eliadersquonin saptaması olan ve 1900rsquolerin başını işaret eden tarihin belli başlı

filozoflar uumlzerinden klasik doumlneme doğru genişletilebileceğinden şuumlphelenmek

iccedilin ccedilok az nedenimiz vardır Nitekim MS 2 yuumlzyıla gelinceye kadarki doumlnemde

bilhassa antik okurların fazlaca rağbet ettiği tarih metinlerinde kimi mitlerin

peşinen bir başlangıccedil koumlken olarak anlatıldığına ccedilok sık rastlanır Elbette bu

durumun antik tarih yazarı tarafından mitin tarihte gerccedilekten vaki bir olay olarak

kabul edildiği anlamına gelip gelmediği sorusu aşağıda ele alacağımız bazı

istisnalar dışında ne yazık ki cevapsız kalmaktadır Ancak antik doumlnem tarih

yazılarında mitle kurulan irtibat o doumlnemdeki tarih okurlarının miti gerccedilek bir

tarihicirc olay bir kelimeyle hakikat kabul ettiğini tartışmasız biccedilimde ortaya koyar

Buna ek olarak antik doumlnemdeki tarih yazarları ve okurları arasında filozofların

da bulunduğunu hep aklımızda tutmamız gerekir

Genel-geccediler bir ldquomitrdquo kavrayışı ne sağlamlıkta inşa edilmiş olursa olsun mit ve

mitolojiye ilişkin herhangi bir tartışma hacirclacirc antik Yunan uygarlığının kavrayış ve

kavramsallaştırma tarzlarıyla iş goumlrmek durumundadır Bu zorunluluğun logosrsquoa

atıf yapan pek ccedilok yanından soumlz edilebilir ancak sırf logos temelli olmadığı

bilhassa filozof ve yazarlar bahsinde ccedilok daha accedilık hacircle gelir Oumlte yandan goumlz

ardı edilemeyecek ilk kuumlltuumlrel kırılma mitin diğer kuumlltuumlrel yaratım ve duumlşuumlnme

biccedilimlerinden ayrılarak bu adla anılmaya başlamasıdır Bu kırılma yine Yunan

Antikccedilağrsquoında oumlzellikle MOuml 6 ve 5 yuumlzyıllarda yaşamış duumlşuumlnuumlrlerin

metinlerinde goumlz oumlnuumlndedir

Antik Yunan duumlşuumlnuumlrleri tarafından μῦθος diye adlandırılan bu biccedilemin

metinlerinde ve sonraki yuumlzyıllarda onların etkisi altında yazılan yeni metinlerde

pejoratif bir tarzda yer yer alaycı bir bakışla ele alındığına da rastlamak

muumlmkuumlnduumlr Fakat bu muumlnferit yaklaşımlara dayanarak yukarıda etraflıca

tartıştığımız μῦθος-λόγος karşıtlığı ve hatta ccedilatışması youmlnuumlnde bir duumlşuumlnceye

genel-geccedilerlik kazandırmak imkacircn dahilinde değildir Yine de bu duumlşuumlncenin

32

doğruluğunu yukarıda değindiğimiz hatalı yaklaşımlardan bağımsız biccedilimde tekil

oumlrnekler uumlzerinden de sınama gerekliliğini kabul ediyoruz

Doğal olarak bu gereklilik bizi Antikccedilağ Yunan duumlnyasında iki kavramın nasıl

algılandığını ve anlamlandırıldığını belli yazarların metinleri uumlzerinden

araştırmaya zorlamaktadır Oumlte yandan bu algı ve anlamlandırmaları doğru

biccedilimde ccediloumlzuumlmleyebilmek soumlzcuumlklerin elde kayıtlı bulunan ilk kullanım biccedilimlerini

irdelemeyi de gerektirecektir Bu amaccedilla Homerik ve Hesiodik metinlerde kısa

bir incelemeye aşağıdaki boumlluumlmlerde girişeceğiz Ancak daha oumlncesinde burada

bilhassa MOuml 7 yuumlzyıldaki İyonya aydınlanmasını takip eden suumlreccedilte mitten

yararlanma biccedilimlerine bazı oumlnde gelen Yunan tarih yazarlarından vereceğimiz

oumlrneklerin antik kuumlltuumlrde mite yuumlklenen anlamı ortaya koyması noktasında

doumlnemin yalnızca entelektuumlellerinin tutumunu değil aynı zamanda onlardan

beslenen okuryazar kitlesinin tutumunu da goumlstermesini oumlnemsiyoruz

21 Antikccedilağ tarihccedililerinde mitolojik yaklaşım oumlrnekleri

Antikccedilağrsquoın okur-yazar manzarasını Eliadersquonin teziyle yanyana koyduğumuzda

karşımızda guumlccedil bir sorunun belirmesi kaccedilınılmazdır 19 yuumlzyıl ve oumlncesinde

başka bir deyişle buumltuumln klasik doumlnemde ccedileşitli mitoloji yaklaşımlarından soumlz

edilebildiğine goumlre bunları 20 yuumlzyıldaki bakış accedilısından farklı ndashhatta belki ilkelndash

kılan tam olarak nedir

Mite yaklaşımların tarihinden soumlz edebilmemiz onu diğer kuumlltuumlrel oumlğelerden

ayıran hepsiyle arasındaki farkı ortaya koyacak bir davranış biccedilimini belirlemeye

bağlıdır Oumlrneğin şiir devlet yasa adalet gibi gerccedilekliği tarihsel verilerle

desteklenen uumlretim biccedilimleri iccedilin boumlyle bir kriter belirlemek zor olmayacaktır

ancak mit iccedilin oumlzellikle de antik Yunan tarihinde soumlzuumlnuuml ettiğimiz uumlretim

biccedilimlerinden farklı olarak onun nasıl iş goumlrduumlğuumlnden değil ona nasıl

yaklaşıldığından soumlz etmemiz gerekecektir Bu durum bizi mitle diğer kuumlltuumlrel

oumlğeler arasındaki ilişkiyi ccediloumlzuumlmlemeye mecbur bırakmaktadır

33

Bu işi yaparken ccedilok faydalı bazı yol işaretlerine sahibiz Soumlzgelimi tragedyanın

mite sıradan yurttaşların goumlzuumlyle bakılınca ortaya ccedilıkan bir biccedilem olduğunu

bilmek (Vernant ve Naquet 2012 411) onunla mit arasındaki ilişkiyi

belirlememizde kolaylık sağladığı gibi demosrsquoun mitle kurduğu ilişkiyi

anlamamıza da oumlnemli oumllccediluumlde imkacircn sağlar Bu tespitten hareketle tragedya

eserlerinde geleneksel bir oumlge olan mitlerin ccedilokccedila işlenmiş olmasının nedenlerini

karara bağlamamız kolaylaşır Kitleler miti eğlenceli ve yararlı bulduklarından

mitleri işleyen sahne eserleri buumlyuumlk ilgi goumlrmekte ve beğenilmektedir Bu

durumun tragedya yazarına izleyici sayısını arttırmak iccedilin ne yapması gerektiğini

goumlsterdiği de accedilıktır ki aynı sebeple tragedya konu olarak ccediloğunlukla geleneksel

mitik anlatılara başvurmuştur

Benzer bir durum o doumlnemde ccedilokccedila ilgi goumlren tarih yazıları iccedilin de soumlz

konusudur Herodotosrsquoun Kadmosrsquou Helen yurduna gelen ilk Yunanlı olarak

anlattığı satırların kaynağı herhangi bir atıfta bulunmasa da o doumlnemde Yunan

coğrafyasında yaygınlık kazanmış muhtemelen doğu koumlkenli mitlerdir Uumlstelik

Herodotos bunu anlatırken aynı konudaki başka mitleri dayanaksız oldukları

gerekccedilesiyle reddeder ve kendi tezini ldquoderin araştırmalarla bulduğunurdquo

(ἀναπυνθανόμενος εὑρίσκω) soumlyleme cesaretini goumlsterir (Herodotus 1920 v57)

Bize de modern okurlar olarak bu satırlarda farklı mitler arasında ldquotarih-bilimselrdquo

kriterlere goumlre bir karşılaştırma ve elemenin nasıl yapıldığını hayretler iccedilinde

izlemek kalır

Kadmos kimin metnine girerse girsin daima mitik bir kahramandır ve onun

adından soumlz etmek bile yuumlzeysel ya da derin buumltuumln araştırmaların yazılı veya

soumlzluuml birtakım mitleri derlemekten ibaret olduğunu anlamamız iccedilin yeterlidir

Aynı Kadmosrsquoa dair duumlzyazıların yani mitle tarihin iccedil iccedile geccediltiği tarih anlatılarının

bir başka oumlrneğini de Herodotosrsquoun ccedilağdaşı olan başka bir Yunan tarihccedilisi

Thukididesrsquote goumlruumlruumlz Thukididesrsquoin iddiası Kadmosoğullarının ilk yerleştikleri

Hellen toprağı olan Boiotiarsquodan suumlrguumln edilmelerinin Troiarsquonın duumlşuumlşuumlnden atmış

yıl sonraya denk geldiğidir (Thucydides 1942 i12 krş İlyada iv385 vd)

34

Cornfordrsquoun Thukididesrsquoi ldquotarihccedilirdquo (historicus) ve ldquomit ustasırdquo (mythicus) olmak

uumlzere iki ana başlık altında incelediği Thucydides Mythistoricus Eliadersquonin

muumlkemmel eseri Mitlerin Oumlzelliklerirsquonin yayınlanmasından 56 yıl oumlnce 1907rsquode

yayınlanmıştı ve son derece ilginccedil bir şekilde eserin ithaf sayfasında meşhur bir

Theaitetos cuumlmlesine goumlnderme vardı hellip bu ruumlyaya karşılık başka bir ruumlyayı işit

(Platon 2016 201d)9

Hatırlanacağı uumlzere bu Sokratesrsquoin bilginin ne olduğu tartışmasına ilişkin

diyalogu bitiren tiradının ilk cuumlmlesidir Cornfordrsquoun cuumlmleyi uyarladığı biccedilime

gelince yeni bir ruumlyanın ikame ettiği eski ruumlyaların hem sayıca kalabalık hem

daha guumlzel olduklarının teslimi gibidir Guumlzel pek ccedilok ruumlyanın yerine yeni bir

ruumlya10 Aynı kitabın kapak sayfasındaki epigraf da bir başka ccedilarpıcı cuumlmledir ve

bu kez birebir Thukididesrsquoten alıntılanmıştır hellip ve belki bunların mitoslara

benzemeyişi bir hoşnutsuzluk yaratacaktır (krş Thucydides 1942 1224)

Cornford bu cuumlmleyi vurgulayarak Thukydidesrsquoin mitlerin ilginccedil ve eğlenceli

olmalarına karşılık tarihsel gerccedileklikle oumlrtuumlşmediğinden serzenişini okur

tarafından kitap boyunca goumlz oumlnuumlnde tutmasını istemektedir Nitekim

Thukydidesrsquoin sitemi hafife alınacak gibi değildir dahası MOuml 5 yuumlzyıl

Atinarsquosındaki yazar figuumlruumlnuumln en zorlu accedilmazlarından birine işaret etmektedir

Bunun nedeni okurun henuumlz yaygınlaşmakta olan duumlzyazı tuumlruumlnden talep ettiği

mitik iccedileriktir Thukydidesrsquoin mitoslara karşı tavır alması Vernantrsquoın olağanuumlstuuml

tespitiyle onları metin iccedilin gereksiz bir suumlsleme olarak goumlrmesinden ileri gelir

(Vernant 2015 s 240)

Atinarsquonın kuumlltuumlr ortamında daha ccedilok ozanların egemen olduğu 5 yuumlzyıl

başlarında İyonya koumlkenli Herodotosrsquoun incelemelerini iccedileren duumlzyazılar az ccedilok

tanınmaktaydı Bununla birlikte Atinarsquodaki okur yine İyonya koumlkenli bir başka

duumlzyazı tuumlruuml olan felsefeyle de peyderpey aşina olmaya başlamıştı Bununla

beraber kentte duumlzyazının tam anlamıyla yaygınlaştığı tanındığı doumlnemi 5

yuumlzyılın ikinci yarısında patlak veren Peloponnesos Savaşırsquoyla işaretlemek

muumlmkuumlnduumlr Bu savaşın abidevi anlatıcısı Thukidides de Atinarsquoda şiirden

9 ἄκουε δὴ ὄναρ ἀντὶ ὀνείρατος 10 Cornfordrsquoun uyarladığı biccedilim şoumlyle ὄναρ ἀντὶ ὀνείρατῶν πολλῶν και καλῶν

35

duumlzyazıya geccedilişin koumlşe taşlarından biridir Bir diğeri buumlyuumlk hatip ve soumlylev yazarı

Gorgias da savaşın devam ettiği yıllarda 60rsquolı yaşlarındayken Sicilyalı yurttaşları

tarafından Lakedaimonlara karşı muumlttefiki olunmak istenen Atinarsquoya diplomatik

elccedili olarak goumlnderilmiştir11

Sonuccedil olarak Yunan coğrafyasında soumlzluuml gelenekten yazılı aktarıma geccediliş ve

ardından duumlzyazının goumlruumllmeye başlaması mitlerin goumlrduumlğuuml ilgiyi hiccedilbir şekilde

azaltmamıştır Daha oumlncesinde lir ozanlarının ve rhapsodların soumlylediği vezinli

soumlzlerde mitik oumlğeler goumlrmekten epeyi hoşlanan kitlenin aynı zevki duumlzyazı

metinlerde de aramaya devam ettiğini bu uumlslubun iki oumlnderi sayılabilecek

Herodotosrsquota ve Thukididesrsquote ccedilok rahat goumlrebiliyoruz Yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz

Thukidides cuumlmlesi bunun belki de en ccedilarpıcı goumlstergesidir

Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer husus Yunan tarihinin en buumlyuumlk mitler

derlemesi olan Homeros metinlerinin Yunan tarih yazarları iccedilin başlıca referans

kaynağı olmasıdır Bu durum bize o doumlnemin tarihccedililerinin goumlzuumlnde Homerik

destanların bir mit olmaktan ccedilıkarak deyim yerindeyse Troia savaşının objektif

bir kroniği hacircline geldiğini duumlşuumlnduumlrebilir Bunda Homerosrsquoun Yunanların

goumlzuumlndeki buumlyuumlk saygınlığının payı buumlyuumlktuumlr fakat yine de goumlz oumlnuumlnde

bulundurulması gereken asıl nokta soumlz konusu tarihccedililerin Homerosrsquoa veya

herhangi bir başka mit anlatıcısına değil genel anlamda mite nasıl

yaklaştıklarıdır

Başka bir şekilde ifade edersek bu anıt eserin yazıldığı ve elden ele dolaştırılıp

ezberlendiği yaklaşık beş yuumlzyıllık doumlnemde mit ve tarih arasındaki ayrım bizim

ccedilağımızdaki gibi kesin sınırlarla belirlenmiş değildi Bunu soumlylerken soumlzgelişi

Herodotosrsquoun kendi doumlneminde ya da birkaccedil on yıl oumlncesinde bir olaydan soumlz

ederken ortaya koyduğu uumlslup ve yaklaşımın Homerosrsquoun anlatısından ldquohiccedilbir

11 Kranz Gorgiasrsquoın Atinarsquoya gelişini 427 yılına tarihlendirir Buna goumlre Leontinoili elccedililerin başı Gorgias aynı zamanda retorik sanatının yaratıcısı olarak Atinalılara daha oumlnce hiccedil duymadıkları guumlzellikte bir uumlslupla soumlylev vermiş bu sayede hayranlıklarını kazanarak onları ittifaka ldquoikna etmiştirrdquo (Kranz 1994 s196) Fragmanda bu yenilikler arasında sayılan ldquoeş ritimli kafiyeli ve zıtlıklar barındıran cuumlmlelerrdquo vurgusuna bakılırsa antik Yunan duumlzyazısının baş mimarlarından biri olan Gorgiasrsquoın soumlylevlerinde bir ccedileşit duumlz-şiir uumlslubunu tercih ettiği duumlşuumlnuumllebilir Buna karşılık aynı uumlslubu Platonrsquoun diyaloglarındaki uzun konuşmalarında goumlremeyişimiz de duumlşuumlnduumlruumlcuumlduumlr

36

şekilderdquo ayrı tutulamayacağını kastetmiyoruz Fakat Homerosrsquoun metninin

Herodotos ve Thukydidesrsquoin yaşadıkları ccedilağda tarih araştırmalarına yol

goumlsterecek pek ccedilok veri iccedileren tarih biliminin rasyonel youmlntemleriyle şu veya bu

şekilde oumlrtuumlşen bir anlatı olduğu hiccedilbir zaman kesinkes reddedilememiştir

Aslına bakılırsa benzer bir durumdan buguumln iccedilin de soumlz etmek muumlmkuumln

goumlruumlnmektedir Antikccedilağrsquoda Homerosrsquoun metni yaygın olarak bir tarih kaydı gibi

okunmaktaydı ve guumlnuumlmuumlzde de bu metnin satır aralarına birtakım ipuccedillarının

gizlendiği duumlşuumlncesiyle derin filolojik ccediloumlzuumlmlemeler yapılmakta antik Yunanrsquoın

kuumlltuumlruumlnuumln coğrafyasının toplumsal yaşamının kodları bu metinlerden

devşirilebilmektedir Troia kentinde yuumlruumltuumllen arkeolojik araştırmalar veya Ege

havzasının gerccedileğe uygun bir modern tasvirini hedefleyen projeler iccedilin

Homerosrsquoun zengin metninin hacirclacirc en buumlyuumlk ilham kaynağı olması şaşırtıcı

değildir

Bilimsel ve etik tutumu tartışmalı olsa da Troiarsquoyı modern ccedilağ insanıyla

buluşturduğuna inanılan Heinrich Schliemannrsquoı bu keşfe vardıran işaret

arkeolojik bir yuumlzey araştırması veya bulgular değil yine Homerosrsquoun

metinleriydi12 Payne onun Homerosrsquou ccedilocukluğunda sarhoş bir değirmenciden

duyduğunu ve Troia araştırmalarının ilk esin kaynağının bu olay olduğunu aktarır

(Payne 1959 s70) Bilinen adı Tuumlrkccedilede ldquokoumlrrdquo anlamına gelen Homeros

(ὅμερος) bu ilk duumlnya savaşını veya vuku bulduğu yerleri gerccedilekten goumlrmuumlş

muumlduumlr bunu hiccedilbir zaman bilemeyeceğiz Fakat onun buumlyuumlk mit-destanında bu

mekacircnlarla ilgili aktardığı bilgilerle gerccedilekte olanların şu veya bu kadar oumlrtuumlşmesi

bu konuda hacirclacirc en fazla ona guumlvenmemizi zorunlu hacircle getirmektedir

12 Schliemannrsquoın Homerosrsquoun metinlerini metot olarak kullanmasıyla ilgili Azra Erhatrsquoın İlyada iccedilin yazdığı harikulade oumlnsoumlz yol goumlsterici olabilir Erhat burada ldquoHomeros Acircşığırdquo diye selamladığı Schliemannrsquoın seruumlvenini şu soumlzlerle anlatır ldquohellip en sonunda Latince ve eski Yunancayı da soumlkuumlp emeline kavuşmak yani Homerosrsquoun Troyarsquosını bulmak uumlzere yola ccedilıkar Yıl 1870 Schliemann elinde bir İlyada bir de Odysseia metni Ccedilanakkalersquoye varırhelliprdquo Goumlruumllduumlğuuml gibi Troyarsquoyı arayan Schliemannrsquoın Homerosrsquotan başka bir rehberi yoktur Daha sonrasında Erhat mitolojirsquonin ndashkendi deyimiyle filolojindash bilimle bitişmesini şu soumlzlerle aktarıyor ldquoSchliemannrsquoın accediltığı ccedilığır verimli oldu İki bilim kolunun birleşmesine yol accediltı Buguumln İlyadarsquonın efsaneye dayanan bir destan olduğunu bilmekle birlikte bu destanın tarihsel temellere dayandığına ve filoloji ile arkeoloji araştırmalarını el ele yuumlruumlterek bu temelleri bir guumln aydınlatabileceğimize inanıyoruzrdquo (Homeros 2005 ss 20-23)

37

Schliemann modern ccedilağın entelektuumlel bir figuumlruumlyduuml ve kendi kuumlltuumlrel ortamında

filolojinin mitolojinin eski Yunan araştırmalarının ilerlemiş olmasından

yararlanarak arkeoloji tarihine geccedilen bu buumlyuumlk başarıya imza atmıştı Boumlyleyken

MS 2 yuumlzyıl gezgin yazarı coğrafyacı Pausaniasrsquoın Yunan Yurdunun

Tasvirirsquonde Mikenrsquodeki aslanlı kapıyı ve Kiklops duvarlarını ararken izlediği

youmlntem Schliemannrsquoın Troya harabelerini ararken izlediği youmlntemle birebir

aynıdır Aşağıdaki cuumlmlelerde bahsi geccedilen ve Pausaniasrsquoa surları kimin yaptığını

haber veren (λέγουσιν - derler) kişilerin yerel mit anlatıcıları olduğunu anlamak

zor değildir

hellip uumlzerinde aslanların olduğu kapı da dahil olmak uumlzere şehir surlarının bir

kısmı hacirclacirc ayaktadır Bunların da tıpkı Protios adına dikilen Tiryns surları

gibi Kykloplarca yapıldığını soumlylerler (Pausanias 1918 2165)13

Oysa soumlz konusu buumlyuumlk kesme taşlı duvarların guumlnuumlmuumlz arkeolojisinde Miken

duvar işccedililiğinin karakteristiği olduğu bilinmektedir Doumlnem halkının ldquobu

buumlyuumlkluumlkteki taşları ancak Kiklopslar kaldırabilirdi hacircliyle duvarları Kiklopslar

yaptırdquo şeklinde oumlzetlenebilecek mitik inancı boumlylece doumlnemin tarihccedilisinin

coğrafyacısının ve bir kelimeyle sosyal bilimcisinin metinlerinde yer bulmuştur

Oumlte yandan Thebesrsquoin kurucu kralı Kadmos baştan sona mitiktir14 o kadar ki kızı

Semele Zeusrsquoun sevgililerinden biridir Miken duvarlarını yapan kişilerse

olağanuumlstuuml guumlccedilte ve devasa kesme taşları kaldırabilen Ouranos ve Gaiarsquonın15

ccedilocukları olan Kiklopslardır Bu anlattıklarımız goumlz oumlnuumlnde bulundurulduğunda

sırf 5 yuumlzyıl Atinarsquosı değil buumltuumln bir Antikccedilağ iccedilin mitolojinin tarihinin mitlerin

tarihinden ccedilok daha belirleyici bir konuma sahip olduğu goumlruumllecektir

Thomson evlilik kurumunu Yunanlar arasında tesis eden Pelasg kralı Kekropsrsquou

anlattıktan sonra eski Yunancanın fonetik tarihinden hareketle Anadolu Kafkasya

ve Etruumlsklerle arasında bir ilişki kurar ve ardından Hint-Avrupa kavramının

kendisinin bile yeniden goumlzden geccedilirilmesi gerekebileceğini tespit eder Bu mitik

anlatıların mevcut tarih kurgusundaki muhtemel hataları duumlzeltebilmesine bir

13 Aynı anlatının Pausaniasrsquotan yaklaşık bir yuumlzyıl oumlncesindeki bir versiyonu iccedilin bkz (Pliny the Elder 1906 vii 195) Pliniusrsquoa goumlre antik Yunanlar o buumlyuumlkluumlkteki taştan kuleleri ancak Kiklopsların yapabileceğine inanıyordu ve bu inancın asıl kaynağıysa kuleleri ilk diken kişilerin Kiklopslar olduğunu soumlyleyen Aristotelesrsquomiş 14 krş İlyada iv385 Odysseia v333 Theogonia 936 15 Uumlccedil tuumlrluuml Kiklopsların hepsinin mitik koumlkeni olarak (krş Theogonia 139 Odysseia ix105)

38

oumlrnektir Elbette boumlylesine geniş ccedilaplı bir değişikliğe kalkışmak iccedilin daha ccedilok

araştırma yapılması gerekmektedir ve Thomson da aynı satırların devamında

bunu kabul ettiğini soumlyler Fakat soumlz konusu başlığı kapatırken şunları yazması

mitolojinin sosyal bilimler iccedilin oumlnemini bir kez daha vurgulamak bakımından

kayda değerdir

Ben burada yalnızca Egersquonin ilk halklarıyla ilgili eski Yunan geleneklerinin

bilgisizce kaleme alınmış yazılar ya da eskiccedilağlara değgin palavralar diye

nitelendirilerek bir yana atılmaması gerektiği noktasında diretmek

istiyorum Bu ayrıntılar bir araya getirildiğinde arkeoloji ve dilbilim

araştırmalarının ortaya ccedilıkardığı goumlruumlnuumlmle uygunluk goumlsteren tutarlı bir

resim oluşmaktadır (Thomson 2007 s 167)

Thomsonrsquoın bu tespitine tuumlmuumlyle katılarak son tahlilde soumlylemek istediğimiz

şudur Schliemann ve Pausaniasrsquoın birarada değerlendirilmesi bize mitolojik

yaklaşımın biri antik ve diğeri modern ccedilağdan olmak uumlzere tıpatıp aynı olan iki

oumlrneğini sunar Bununla beraber Herodotos ve Thukydidesrsquoin metinlerinde

yalnızca Kadmos hakkında değil ldquoilk başlangıccedilrdquo konularının guumlndeme geldiği her

başlık altında doğrudan mitik anlatılara başvurulduğunu goumlruumlruumlz Dolayısıyla mitik

oumlgeler okurun metne ve anlatıcıya olan ilgisini artırdığı gibi logos temelli

rasyonel bir izahı yapılamayan arkaik doumlnemlere ilişkin soru işaretlerini ortadan

kaldırmak iccedilin de tarihccedilinin sığınabileceği en emin limandı bununla birlikte ne

tarih yazarı ne de tarih okuru mitlerin tarih olgularıyla buumlsbuumltuumln ccedilelişik olduğunu

duumlşuumlnmekteydi

22 Mitik duumlşuumlncenin Yunanlı koumlkleri

Miletos doumlneminden itibaren İyonya Atina ve İtalya boumllgelerinde yaşamış filozof

ve yazarların aynı zamanda sıradan yurttaşların da felsefe metinlerinde geccedilen

μῦθος ve λόγος soumlzcuumlklerini kavrama biccedilimlerine dair bir araştırma her hacircluumlkacircrda

Homeros ve Hesiodosrsquotan başlamak zorundadır Ccediluumlnkuuml MOuml 7 yuumlzyıldan

itibaren Yunan şehirlerinde mite karşı bir logos değil bir mitoloji gelişmeye

başlamıştır ve bu mitoloji mevcut mitik birikimlerin logos suumlzgecinden geccedilirilerek

reddedilmesi yeniden duumlzenlenmesi veya farklı işlevleriyle metne katılması

39

biccediliminde kendini belli etmiştir Bununla birlikte Homerosrsquoun veya Hesiodosrsquoun

metinlerinin kendilerinden sonraki doumlnemde İyonyarsquoda ortaya ccedilıkan logos

kavrayışından yoksun oluşunu onların yapıtlarında genel anlamda bir logosrsquoun iş

başında olmayışına vardırmaksa hem anakronik hem de felsefece kavrayışa ters

duumlşen bir tutumdur Onlarda mit-logos bağlamında bir eksiklik olarak oumlne

suumlruumllebilecek belki de tek şey miti ndashelbette logos aracılığıylandash rasyonelleştirmeye

veya saf dışı bırakmaya hiccedilbir şekilde ihtiyaccedil duymamış olmalarıydı

İyonyarsquoda ortaya ccedilıkan mitoloji yaklaşımı ve sonrasında farklı Yunan

coğrafyalarından bulduğu karşılık bilim ve duumlşuumlnce tarihinin sıccedilrama anları

arasında sayılabilir Bu sıccedilramanın logosrsquola ilişkisi ve ona borcu şimdilik bir yana

bırakılırsa İyonyarsquoda vuku bulan hadise iccedilin bir cuumlmlede şunu soumlyleyebiliriz

Duumlşuumlnce tarihi MOuml 7 yuumlzyıla kadar bir Yunan logosrsquounu değil bu logos

ccedilerccedilevesinde gelişen ve yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz mitoloji yaklaşımını

beklemiştir

İlginccediltir ama İyonya bilimsel duumlşuumlncesinin doğuşundan oumlnceki doumlnemde başka

bir deyişle Homerik-Hesiodik ccedilağda μῦθος kavramının karşılığı guumlnuumlmuumlzdeki gibi

doğauumlstuuml kahramanlar olaylar ve fantastik kurgulardan meydana gelmiyordu

μῦθος soumlzcuumlğuumlnuumln guumlnuumlmuumlzde anlaşıldığı biccedilimde karşılanma ihtiyacı ilk olarak

Homeros ve Hesiodosrsquotan iki yuumlzyıl sonra Yunan duumlşuumlnuumlr ve yazarları tarafından

hissedilmiş ve soumlzcuumlk ccediloğunlukla bu bağlamda kullanılmaya başlamıştı Bu

itibarla μῦθοςrsquoun anlam bakımından muhtelif kavramları ndashhatta λόγοςrsquou bilendash

karşıladığı iki yuumlzyıllık Homerik-Hesiodik doumlnem hesaba katıldığında onun

doğruluğa ccedilok daha yakın bir seruumlvenini yazmak muumlmkuumln hacircle gelecektir Bunun

yanında Diels-Kranz geleneğine uyarak Homerosrsquoun da filozof olduğu kabul

edilirse Homerosccedilu anlamdaki μῦθοςrsquoun felsefeyle aşağı yukarı yaşıt olduğunu

soumlyleme imkacircnı doğar

Ne ki yanlı bir uumlslup tartışmada İyonya devrimi merkeze alındığı oumllccediluumlde μῦθος-

λόγος tartışmasında da varlığını belli eder Nitekim doumlnemin İyonyarsquosındaki genel

manzara ve birkaccedil yuumlzyıl sonrasında Atinarsquoda meydana gelen trajedi

duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde Batılı anlamda bilim ve felsefenin her şeyden oumlnce mitik

duumlşuumlncenin egemenliğindeki bir atmosferde doğduğu ve bu doğar doğmaz da

40

felsefe tarihi boyunca suumlruumlp gidecek bir muumlcadeleye atıldığı youmlnuumlnde bir izlenimin

doğması kaccedilınılmazdır

Soumlzuumlnuuml ettiğimiz bu izlenimin haklı gerekccedileleri de ccediloktur her şeyden oumlnce

felsefe daha ilk ortaya ccedilıktığı anda halkla ve politik organizasyonla daha da oumltesi

tapınak ve gelenekle sıkıntılı ilişkiler iccedilinde olmuştur Guumlndelik hayatın buumltuumln

oumlğeleriyle birlikte toplumu şekillendiren şehir-devlet kurumları her ccedilağ gibi

Antikccedilağrsquoda da egemen guumlcuumln yoğunlaşma noktaları olduğundan taraflardan

birinin felsefe olduğu bir muumlcadelenin ortaya ccedilıkması tabiidir İlk filozoflardan

bazılarının savundukları hakikat uğrunda toplum yargılarına ve geleneklere karşı

fedakacircrca ortaya koydukları muumlcadelenin tarih boyunca pek ccedilok bilim ve

duumlşuumlnce ccedilevresi tarafından onurlandırılması bundandır Benzer biccedilimde

Ortaccedilağrsquoın kapanması ve Hellenizm duumlşuumlncesinin canlanmasıyla birlikte ldquoİyonya

bilimselliğininrdquo modern bilimler iccedilin bir ilk oumlrnek hacircline gelmesi de bundandır

Oumlte yandan Antikccedilağrsquoda ortaya ccedilıktığı duumlşuumlnuumllen herhangi bir μῦθος-λόγος

karşıtlığının μῦθοςrsquou ve mitik duumlşuumlnmeyi buumltuumlnuumlyle reddetmeye ortadan

kaldırmaya doumlnuumlk olduğu iddiası buguumln ikna edici goumlruumlnmemektedir Kaldı ki

felsefenin başlangıcına dair birccedilok ders kitabında genişccedile yer verilen μῦθος-

λόγος karşıtlığı μῦθος soumlzcuumlğuumlnuumln yalnızca felseficirc duumlşuumlncenin belirmesinden

oumlnceki doumlnemlerde taşıdığı anlamların uumlstelik bir kısmı uumlzerinde cereyan

etmiştir Nasıl ki İyonyarsquonın goumlrkemli ccedilağından oumlnce Yunan şehirlerinde Yunan

duumlşuumlncesinde ve edebiyatında λόγοςrsquoun kendisinin değil ama taşıdığı

anlamlardan birkaccedilının yokluğundan soumlz edilebiliyorsa aynı şekilde o ccedilağın

sonrasında pek ccedilok şehirde ortaya ccedilıkan Yunan felsefe geleneklerinde de

μῦθοςrsquoun kendisinin değil taşıdığı anlamlardan birkaccedilının safdışı edildiğinden

veya bunun iccedilin ccedilaba goumlsterildiğinden soumlz etmek muumlmkuumlnduumlr

Thalesrsquoten itibaren yaşamış ve felsefe tarihccedilileri tarafından ldquofilozofrdquo diye anılan

buumltuumln eski duumlşuumlnuumlrlerin halkla politik iktidarla yasayla dini inanccedillar ve kuumlltuumlrel

mirasla ilişkileri ndashguumlnuumlmuumlze ulaşan metinlerin kısıtlı oluşuna rağmenndash dikkatle

incelendiğinde yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz muumlcadelenin oumlzellikle 19 ve 20

yuumlzyıllardaki felsefe ve bilim tarihi okumalarından kaynaklı bazı oumlnyargıların

etkisinde μῦθοςrsquoun buumltuumln anlamlarına karşı verilmişccedilesine bir goumlruumlntuuml kazandığı

41

ccedilabucak goumlruumllecektir Yaygın bir kanı olarak bu yakın bir tarihe kadar antik Yunan

felsefesi okumalarına ccediloğu bakımdan tahakkuumlm etmiş durumdaydı

Bununla birlikte aynı meseledeki bir tartışmanın ideolojilerden arınmış ya da en

azından felseficirc bir nitelik taşıyan kısımlarında akıllara ilk oumlnce ldquobilimsel

duumlşuumlncerdquonin başlangıcına dair sorunun gelmesi tabiidir Batılı anlamda bilimsel

duumlşuumlncenin İyonya felsefesiyle başlatılması bir gelenektir ve yukarıdaki

tartışmalarımızda bu geleneğin kurucu oumlgesi olan ldquobaşlangıccedilrdquo tespitine herhangi

bir itirazda bulunduğumuz duumlşuumlnuumllmemelidir Oumlte yandan geleneğin sonucu olan

bir kanıdan ayrıca soumlz edilebilir ve sorunlu goumlruumlnen de budur 7 yuumlzyılda

İyonyarsquoda Thalesrsquoin sorduğu ilk felseficirc soruyla birlikte λόγοςrsquoun mucizevicirc bir

şekilde ortaya ccedilıkarak μῦθοςrsquou ortadan kaldırdığına dair meşhur iddia

Bu iddianın bir youmlnuumlnuuml en azından Yunan mucizesi anlayışıyla şekillenen

biccedilimini yukarıda etraflıca irdelemiş ve Vernantrsquoın tespitiyle son bulduğunu ortaya

koymuştuk (Vernant 2006 s 371) Son olarak buraya kadar soumlylediklerimiz

ışığında kavramların Homerik ve Hesiodik kullanımlarını irdelemeye sıra

gelmiştir

23 Homeros ve Hesiodosrsquota λόγος ve μῦθος

Kavramsallaştırmalarını temalarını araştırma sahalarını goumlz oumlnuumlnde

bulundurarak hem felsefe hem de buumltuumln oumlteki entelektuumlel faaliyetler biccedilimindeki

antik Yunan duumlşuumlncesinin ilk teşekkuumll zemini ve daha sonraki uzun bir suumlre

boyunca beslendiği kaynağın arkaik Yunan şiiri olduğu kuşkusuzdur Bu arkaik

şiiriyse genel olarak lsquoHomeros-Hesiodosrsquo başlığı altında toplamak muumlmkuumlnduumlr

Homerik metinlerde μῦθος ve λόγος soumlzcuumlkleri sonraki yuumlzyıllardaki anlamlarına

nispetle accedilık tartışmasız bir goumlruumlntuuml ccedilizer Bu durum soumlzcuumlklerin yazı diliyle

henuumlz ccedilok tanışık olmayışına yorulabilir Ancak Homeros yazmalarında geccedilen

her kavramın en az beş yuumlz yıl oumlncesine uzanan bir soumlzluuml gelenek geccedilmişine

sahip olduğu goumlzden kaccedilırılmamalıdır Başka bir ifadeyle Homerosrsquoun yazılı

42

varlığı iccedilinde geccedilen her bir soumlzcuumlğuuml Yunan halkının guumlnluumlk hayatında ccedilok

eskilerden beri mevcut olan en az bir varlığın karşılığı olarak sonraki yuumlzyıllara

bırakmıştır Bu durum μῦθος ve λόγος iccedilin de geccedilerlidir Oumlte yandan metnin uzun

soluklu ve ccedilok youmlnluuml olması kendine oumlzguuml soumlz dağarını meydana getiren

soumlzcuumlklerin o doumlnemin Yunancasındaki muumlmkuumln kullanım biccedilimlerinin neredeyse

tamamını bilmemize imkacircn tanır Bu yalnızca farklı soumlzluumlk anlamlarını değil

gramer bakımından buumltuumln kural ve incelikleri de kapsayan bir imkacircndır

λόγος soumlzcuumlğuumlnuumln buumltuumln bir Homeros kuumllliyatında yalnızca iki dizede yer

bulabilmiş olması ilginccediltir Bunların her ikisi de soumlzcuumlğuumln ldquosoumlz konuşmardquo

anlamında ccediloğul dativ hacirclidir İlyada xv395rsquote καὶ τὸν ἔτερπε λόγοις (ndashve onu

hoşnut ediyordu soumlzleriyle) Odysseia i55rsquoteyse αἰεὶ δὲ μαλακοῖσι καὶ αἱμυλίοισι

λόγοισιν (ndashtatlı ve okşayıcı soumlzlerle suumlrekli buumlyuumlluumlyordu)

Bu durum daha ilk bakışta bizi metaforik bir ldquologos yokluğurdquo duumlşuumlncesine

suumlruumlkleyebilecek bir tuzağı andırır Başka bir deyişle Homeros iccedilin hazırlanacak

hiccedilbir soumlzluumlkte λόγος maddesinin ldquosoumlz konuşmardquo anlamları dışında bir

karşılığının bulunmayacak olması dehşet vericidir

Boumlyleyken soumlzcuumlğuumln koumlkuuml olan λέγειν fiilinin neredeyse her ccedilekimi ve λόγος

dışındaki neredeyse buumltuumln tuumlrevleri İlyada ve Odysseiarsquonın şurasına burasına

rastgele serpiştirilmiş gibi suumlrekli karşımıza ccedilıkar durur Bu durumda Homeros

şiirinde λόγοςrsquoun ccedilok sayıdaki anlamını hangi soumlzcuumlklerle vermiştir

Oumlrneğin λόγοςrsquoun ldquoakılrdquo anlamının Homeros kuumllliyatında hangi soumlzcuumlkle

karşılandığını araştıracak olursak işimiz ccedilok zor değildir Nitekim νόοςrsquou yine

bunun νοῦς biccedilimini hatta fiil koumlkuuml olan νοέωrsquoyu daha ilk bakışta metnin pek ccedilok

yerinde bulabiliriz Soumlzcuumlğuumln tuumlrevlerinden νόημα da her iki cildin pek ccedilok

dizesinde karşımıza ccedilıkar Yine νοέω tuumlrevi olan γνώριμος γνωτός soumlzcuumlkleri de

Homeros tarafından sıkccedila kullanılmıştır Bununla beraber νοέω ve tuumlrevlerinin

hiccedilbir kullanımında μῦθοςrsquoun karşıtı olan bir ldquoakılrdquo anlamına atıf goumlremeyiz

λόγοςrsquoun Homerosrsquotaki varlığının bu denli sınırlı olmasına karşılık μῦθοςrsquoun her

bir casusrsquounun yuumlzlerce kullanımıyla karşılaşmak ccedilok daha şaşırtıcıdır Yukarıda

ele aldığımız ve nihayet anakronik diye nitelediğimiz bazı yanlış kanıların etkisi

43

altındaki bir okur tarafından bu durum μῦθος egemenliğindeki bir ccedilağın ozanı iccedilin

normal goumlruumllebilir Boumlyleyken aynı okur o ccedilağda kullanılan μῦθοςrsquola şayet

varlığından soumlz edebilecekse λόγος egemenliğindeki doumlnemde kullanılan μῦθος

arasında herhangi bir ilişki bulunmaması gerektiğini de baştan kabul etmelidir

Başka bir deyişle eğer 7 yuumlzyıldan itibaren Yunan kuumlltuumlr duumlnyasının λόγος

egemenliğine girdiği kabul ediliyorsa bu yeni paradigmanın yarattığı μῦθοςrsquoun da

eskisinden buumltuumlnuumlyle farklı yepyeni bir karşılığı olmak zorundadır

Homerosrsquota geccedilen μῦθοςrsquoların neredeyse hepsi ldquokişilerin başından geccedilen

olaylarrdquo vs geleneksel anlamları bir kenara bırakılırsa soumlylev konuşma hesap

duumlşuumlnce gibi tamamı eski Yunanca soumlzluumlklerdeki λόγος maddesinde yazılı

bulunan anlamlara goumlnderme yapar Bu μῦθος- λόγος tartışması bağlamında

Homerosrsquoun bize yaptığı en buumlyuumlk suumlrprizdir

Destanda λόγοςrsquoun birincil anlamlarından ldquosoumlz konuşmardquo iccedilin μῦθος kullandığı

yerler şoumlyledir İlyada v493rsquote δάκε δὲ φρένας Ἕκτορι μῦθος (ndashve bu konuşma

iğneledi Hektorrsquoun yuumlreğini) viii525rsquote μῦθος δ᾽ ὃς μὲν νῦν ὑγιὴς εἰρημένος ἔστω

(ndashşimdilik soumlylenecek en sağlıklı soumlz budur) xii80rsquode ἅδε δ᾽ Ἕκτορι μῦθος

ἀπήμων (ndashve bu konuşma hoşuna gitti Hektorrsquoun) xiii748rsquode bir oumlncekiyle birebir

aynı dize ve anlamda ixx242rsquode ἅμα μῦθος ἔην τετέλεστο δὲ ἔργον (ndashsoumlz

soumlylendiği anda iş tamama ermişti) Odysseia i358rsquode μῦθος δ᾽ ἄνδρεσσι

μελήσει πᾶσι (ndashsoumlylevse sadece erkeklerin işidir) viii185rsquote θυμοδακὴς γὰρ

μῦθος ἐπώτρυνας δέ με εἰπών (ndashccediluumlnkuuml yaptığın konuşma iğneledi yuumlreğimi)

xvi385rsquoteεἰ δ᾽ ὑμῖν ὅδε μῦθος ἀφανδάνει (ndasheğer canınızı sıktıysa bu soumlzuumlm)

xvii57rsquode τῇ δ᾽ ἄπτερος ἔπλετο μῦθος (ndashama sonrasında kanatsız kaldı soumlzuuml)

xviii50rsquode τοῖσιν δ᾽ ἐπιήνδανε μῦθος (ndashve hoşlarına gitti bu soumlz) xviii290rsquoda bir

oumlncekiyle aynı ifade ve aynı anlamda ixx29rsquoda xvii57rsquodekiyle birebir aynı ifade

ve aynı anlamda xx247rsquode xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda

xxi143 xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda xxi269 yine

xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda xxi386 xvii57rsquodekiyle birebir

aynı ifade ve aynı anlamda xxii398 xvii57rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı

anlamda xxiii49 ἀλλ᾽ οὐκ ἔσθ᾽ ὅδε μῦθος ἐτήτυμος (ndashama bu soumlz doğru değil)

xxiv465 οὐ γὰρ σφιν ἅδε μῦθος ἐνὶ φρεσίν (ndashccediluumlnkuuml inanmamışlardı bu soumlze)

44

Oumlte yandan μῦθος bazı dizelerde ldquokarşılıklı konuşmardquo olarak (oumlrn İlyada iv214

vd) bazılarındaysa geleneksel anlamıyla uygun biccedilimde kahramanların

başından geccedilen ve sonradan anlatılan hikacircye (oumlrn Odysseia iii95 xi492) olarak

geccedilmektedir

Destanın bazı yerlerindeyse μῦθοςrsquou duumlşuumlnce niyet tasarı anlamlarında

goumlruumlruumlz İlyada i545-546rsquoda μὴ δὴ πάντας ἐμοὺς ἐπιέλπεο μύθους εἰδήσειν (ndash

iccedilimden geccedileni bilmeye heveslenme) Odysseia iv676 οὐδ᾽ ἄρα Πηνελόπεια

πολὺν χρόνον ἦεν ἄπυστος μύθων (ndashPenelopeiarsquonın bu planlardan habersizliği

ccedilok suumlrmedi)

Oumlte yandan Odysseiarsquonın bir yerindeyse zaferden sonra eve doumlnmek iccedilin

gemilerine binmiş olan Argoslular Agamemnon tarafından aniden toplantıya

ccedilağrılmıştır ve bu toplantının ldquonedenirdquo iii145rsquote yine μῦθος soumlzcuumlğuumlyle verilir

μῦθον μυθείσθην τοῦ εἵνεκα λαὸν ἄγειραν (ndashikisi beraber anlattı adamları neden

topladıklarını) Dikkat edilirse bu dizede hem ldquonedenrdquo soumlzcuumlğuuml hem de

ldquoanlatmakrdquo fiili μῦθndash koumlkluumlduumlr

μῦθndash koumlkluuml soumlzcuumlklerin kullanıldığı yerler iki ciltte toplam beş yuumlzden fazladır ve

bunlardan iki tanesiyse μῦθος ve λόγοςrsquoun birleşmesiyle tuumlretilmiş μυθολογεύω

fiilidir Bu Odysseiarsquoda Odysseusrsquoun Kirkersquoden Kalypsorsquoya gelinceye kadar

başından geccedilenleri anlattığı on ikinci kitaptır ve μυθολογεύωrsquonun her iki kullanımı

da kitabın son doumlrt dizesinde ardarda gelir Liddell-Scott soumlzcuumlğuumln tek kullanımı

olarak Homerosrsquoun bu dizelerini goumlstermekte ve anlamını ldquoharfi harfine anlatmakrdquo

şeklinde vermektedir (Liddell amp Scott 1883 s 983)

Hesiodosrsquoa gelince λέγειν vs gibi koumlkteş soumlzcuumlkler dışında λόγοςrsquoun kullanıldığı

yerler her iki kitapta toplam beş dizedir Bunlar sırasıyla Theogonia 229rsquodaki

Erisrsquoten doğan tanrıccedila kızlarından ψευδής Λόγος (ndashyalan soumlz) 890rsquodaki αἱμυλίοισι

λόγοισιν (ndashayartıcı soumlzlerlehellip) İşler ve Guumlnler 78rsquodeki birebir aynı ifade 106rsquodaki

ἕτερόν hellip λόγον (ndashbaşka soumlzhellip) ve 789rsquodaki yine Theogonia 890rsquodakiyle birebir

aynı ifadedir Sonuccedil olarak λόγοςrsquoun kısıtlı kullanımı Homeros gibi Hesiodos iccedilin

de geccedilerlidir ve yine aynı şekilde yalnızca ldquosoumlz konuşmardquo anlamına karşılık

gelmektedir

45

Yukarıda Homerosrsquotaki νόος iccedilin yaptığımız incelemeyi Hesiodosrsquoun metnine

uyguladığımızda λόγοςrsquoun ldquoakıl duumlşuumlnmerdquo vs anlamlarını karşılayan bu soumlzcuumlk

bir kez daha aynı oumlruumlntuumlyle karşımıza ccedilıkacaktır İlyada ve Odysseiarsquoda olduğuna

benzer biccedilimde burada da νόος soumlzcuumlğuuml λόγοςrsquoun yokluğunu hissettirmemiştir

Theogoniarsquoda dokuz İşler ve Guumlnlerrsquodeyse on ayrı dizede olmak uumlzere toplam

on dokuz defa kullanılmıştır Ayrıca νοέω fiili ve bunun isim hacircli νόημα da her iki

kitapta sıklıkla karşımıza ccedilıkar

Bu metinlerde de μῦθος ve koumlkteşlerine bakıldığı zaman Homerosrsquola yine benzer

biccedilimde Theogonia (24 165 663) ve İşler ve Guumlnlerrsquode (10 194 205) toplam

altı farklı dizede soumlz konuşma ve anlatmak (μυθέομαι) anlamlarında kullanıldığı

goumlruumlluumlr

Homeros ve Hesiodosrsquota λόγοςrsquoun belli anlamlarına μῦθοςrsquola verilen bu karşılık

şiir diline oumlzguuml bir kullanım olmaktan ccedilok soumlzcuumlğuumln İyonya devrimi oumlncesindeki

kavranışını bizim iccedilin accedilıklığa kavuşturan guumlndelik bir kullanım biccedilimini

vermektedir Her iki ozanın dizelerinde μῦθος soumlzcuumlğuumlyle karşılanan soumlylemek

soumlz soumlylev karşılıklı konuşma ve neden gibi aslında λόγοςrsquoun listesinde yer alan

anlamlar Homerik-Hesiodik doumlnemde iki kavram arasında herhangi bir

ayrışmanın zıtlaşmanın soumlz konusu olmadığını goumlstermesi bakımından dikkat

ccedilekicidir

46

3 BOumlLUumlM

PLATONrsquoUN DİYALOGLARINDA MİT

Yukarıda bazı Yunan tarihccedili ve yazarlar iccedilin ortaya koyduğumuz mitoloji

yaklaşımını en olgun hacircliyle ve logosrsquola iccedil iccedile geccedilmiş biccedilimde goumlrebileceğimiz

anti Yunan figuumlruuml Platonrsquodur Soumlzgelişi Phaidrosrsquota Boreasrsquoın Oreithuiarsquoyı kaccedilırma

mitiyle ilgili soumlylenenler (Platon 2014 229b vd) 5 yuumlzyıl metinlerinde karşımıza

ccedilıkan mitoloji yaklaşımları arasında en ccedilarpıcı oumlrneklerden biridir Burada

Sokrates bir mitin anlattıklarından hareketle kendi doumlneminin Atinarsquosını mitik

ccedilağlardaki Atinarsquoyla başarılı biccedilimde oumlrtuumlştuumlruumlr ve kanıt olarak da tıpkı

Pausaniasrsquoın aslanlı kapıdaki dev kesme taşları goumlstermesi gibi Artemis

tapınağına giden yol uumlstuumlndeki Boreas sunağını goumlsterir

Başka pek ccedilok oumllccediluumltuumlnden soumlz edilebilir olmakla beraber klasik doumlnemdeki

mitoloji yaklaşımlarının olumlu veya olumsuz diye sınıflandırabilme imkacircnımız

irdelenen mitin doğruluğuna yazar tarafından guumlven duyulup duyulmadığıyla

ilgilidir Platonrsquoun yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz pasajının devamında Phaidrosrsquoun

ldquobu hikacircyenin doğru olduğuna inanıp inanmadığı (πείθω)rdquo sorusuyla metne

birdenbire dahil edilen Platoncu mitoloji yaklaşımı ilk oumlnce mitte geccedilen doğa

tasvirlerinden yola ccedilıkarak Oreithuiarsquonın kaccedilırıldığı yeri belirler buna karşılık

hemen sonrasında Sokratik ironinin oumlrneklerinden birini sahneye koyarak

doumlnemin Yunan mitleriyle arasındaki mesafeyi vurgulama yoluna gider

Boreas mitine karşı bu tavır λόγος ve μῦθος arasında uumlccedil yuumlzyıldan fazladır

devam etmekte olan gerilimin Platonrsquoda cisimleşmiş hacircli olarak okunabilir

Nitekim bu satırların devamında Platonrsquoun bu hikacircyeye boumlylesine şuumlpheci hatta

alaycı yaklaşmasının nedenleri accedilıkccedila goumlruumllecektir Mit her şeyden oumlnce kimi

zaman şoumlyle kimi zaman boumlyle anlatılan bir hikacircyedir Uumlstelik tuhaf anlaşılmaz

uğursuz varlıklardan soumlz etmektedir Bu nedenle mitlerle uğraşmak keskin kafalı

ve gayretli kişilere duumlşer (229d-230a)

47

Bu cuumlmleleri tersinden okumak bize Sokratesrsquoin guumlya mitle uğraşmaktan

μυθολόγημαrsquodan geri durmasının nedenlerini daha accedilık biccedilimde goumlsterir

Platoncu anlamda olsun veya olmasın λόγος bu oumlykuumllerde anlatılanların

hakikatle oumlrtuumlşmesinin muumlmkuumln olmadığını bildirdiğinden bu pasajda mit

karşısında Sokrates gibi guumlven duyan (πιστέω) ve hoşnut (χαρίεντα ἡγοῦμαι)

bununla birlikte sakınımlı bir yaklaşım muumlmkuumln yaklaşımların en doğrusu gibi

goumlsterilmiş olur Bize goumlre bu mitleri irdeleyen ve onlara bir yaklaşım belirleyen

yanlarından oumltuumlruuml guumlccedilluuml bir mitolojinin ifadesidir

Platonrsquoun miti dışlar gibi goumlruumlnen ama iccedilselleştirmiş felsefesi Vernantrsquoa goumlre onu

ldquosoumlzcuumlğuumln tam anlamıyla felsefe dilinin hem berisinde hem de oumltesinde olanları

accedilıklama aracı olarak seccedilkin bir yer verecektirrdquo (Vernant 2015 s 254) Bu bakış

Platonrsquoun felsefesinin mitle ilişkisini saptamasıyla son derece isabetliyken mitin

yalnızca soumlylem guumlcuumlnden yararlanan bir Platonrsquou resmetmesiyle eksiktir Bu

eksiklikle beraber Vernantrsquoın mitolog Platonrsquou Devletrsquoteki Lidyalı Gygesrsquoten

Devlet Adamırsquondaki genccedilleşen nesilden veya Phaidrosrsquotaki Mısır tanrıları

muumlnakaşasından soumlz eden bir Platon hacircline gelir Oumlrnekleri ccediloğaltmak

muumlmkuumlnduumlr ama burada ccedilizilen resimde cafcaflı giysilerinden ve goumlrkemli

teccedilhizatından soyundurulmuş ccedilırccedilıplak bir Platon karşımızda durmaktadır

Devletrsquote Hint koumlkenli uumlccedil sınıflı toplum yapısını oumlneren Timaiosrsquota tanrılarla diğer

varolanlar arasında katı bir hiyerarşi belirleyen Phaidonrsquoda ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuumlnuuml

Orfik arguumlmanlarla temellendiren yine Devletrsquote aynı meseleyi oumlte-duumlnyacılık

uumlzerinde inşa eden Platon bu resimde karanlıkta kalmıştır Mitler vasıtasıyla

boumlylesine buumlyuumlk ve yepyeni bir evren kuran bir Platonrsquodan soumlz ediyorsak onun

felsefesinde mit alelade bir accedilıklama aracı olmanın ccedilok oumltesine geccedilmiş

durumdadır

48

31 Platonrsquoun Felsefesinde Mitin Belirmesi

Homerosrsquoun baştan sona mitik olan duumlnyası μῦθοςrsquola hiccedilbir bakımdan ccedilelişik ya

da herhangi bir mitoloji yaklaşımına karşı korumacı olmadığı gibi (henuumlz

lsquomitolojirsquonin varlığı soumlz konusu olmadığından boumlyle bir durum zaten olanaksızdı)

anlattığı olay veya kişilere μυθικός sıfatının yakıştırılması iccedilin kendisinden ccedilok

sonraki yuumlzyılları beklemek gerekecektir Sokrates Platon ve Aristotelesrsquoin

yaşadığı 5 yuumlzyıl Atinarsquosına gelindiğindeyse artık İlyada ve Odysseiarsquonın yazıya

aktarılmasının uumlzerinden uumlccedil ila doumlrt yuumlzyıl geccedilmiş μῦθος soumlzcuumlğuumlyle tuumlrevlerinin

anlamı koumlr ozanınkinden epeyi uzağa duumlşmuumlştuumlr16 Geccedilen suumlre zarfında İyonya

duumlşuumlnuumlrlerinin arkhesinden Elealıların rasyonel tanrı fikrine kadar devrim

niteliğinde sayılabilecek pek ccedilok felsefi keşif gerek kitaplar gerek gezgin

filozofların tartışmaları vasıtasıyla Atinarsquodaki kuumlltuumlr ortamlarına deyim yerindeyse

boca edilmiştir Yine aynı yuumlzyıllar iccedilinde sırasıyla Solon Kleisthenes ve

Periklesrsquoin yaptığı politik devrimlerle Atinarsquoda demokrasi kurumu yerleşmiş

zaman zaman beliren devlet krizlerine rağmen işler durumdadır O kadar ki 5

yuumlzyılda Atina Platonrsquoun deyişiyle adeta bir παντοπώλιον πολιτειῶνrsquoa (devlet

duumlzenleri panayırı ndash557d) doumlnmuumlş durumdadır Ccediloğu soylu ve varlıklı ailelerin

ccedilocuğu olan politikos adayı genccediller gelecekleri adına buumlyuumlk vaatlerde bulunan

Sofist filozofların peşinden ayrılmamakta onların dilinden doumlkuumllen yeni

kavramlar eski mitler dizeler ve oumlzdeyişler her guumlnuumln yeni tartışma konusunu

belirlemektedir Oumlnderleri eski şairler olan bu gezgin oumlğretmenlerin belirlediği

oumlzguumlr tartışma ortamlarında yuumlzlerce yıllık gelenekler tanrı hikacircyeleri toumlre ve

adetler saygısızca anılmakta hatta Protagoras oumlrneğinde goumlrduumlğuumlmuumlz gibi

tanrılar bazen tartışmaya değer bile bulunmamaktadır Ortaya ccedilıkan bu yeni

siyasal ortamda Attika soylularının geccedilmiş masallardan oumlzlemle hatırladıkları

16 Oumlrneğin Phaidrosrsquota (265c) Erosrsquou yuumlceltmek adına soumlylenen oumlvguumlye Goumlkyuumlzuuml Uumlzerinersquode (284a) ise goumlkyuumlzuumlnuuml Atlasrsquoın desteklediğini anlatan hikacircyeye (buradaki ldquohikacircyerdquo yine μῦθοςrsquotan başkası değildir) yazarlar tarafından μυθικός sıfatı yakıştırılmıştır Metinlerin bağlamına goumlre Platonrsquoun kullandığı μυθικόςrsquoun ldquodestansırdquo yani ldquogeleneksel μῦθοςrsquoa uygunrdquo Aristotelesrsquoin kullandığı μυθικόςrsquoun ise bu goumlruumlşle ccedilelişmeyecek biccedilimde ldquogerccedileklikle bağdaşmayan hikacircye uyarıncardquo anlamlarına geldiğini goumlruumlyoruz

49

altın ccedilağın uumlzerine kuumll serpilmiş gibidir Buumltuumln bu manzarayı Platonrsquoun

diyaloglarda bize sunduğu agora fotoğraflarından accedilıkccedila goumlrebiliyoruz

Bununla birlikte pek ccediloğu demokrat ve ldquosekuumllerrdquo filozoflarla dolup taşan 5 yuumlzyıl

Atinarsquosında olsak da bu ccedilalışmanın başından itibaren benimsediğimiz

perspektifin elverdiği oumllccediluumlde diyalogların her birinde bizi oumlzguumln bir tanrıya

vardırabilecek sayısız patika ağzı goumlrmemiz muumlmkuumlnduumlr O kadar ki Platonrsquoun

yazıları Atinarsquonın şehir planına benzer biccedilimde haritalandırılacak olsa neredeyse

buumltuumln sokak başlarına bu patika ağızlarından biri denk duumlşebilirdi

Nietzsche Batı duumlnyasının son iki yuumlzyıldaki Platon algısını şekillendirecek

biccedilimde İyinin ve Koumltuumlnuumln Oumltesindersquoye oumlnsoumlzuumlnde dile getirdiği artık neredeyse

herkesccedile bilinen ldquohalkın Platonculuğu Hristiyanlıkrdquo tespitiyle (Nietzsche 1999

13) Batılı okuruna bir daha hiccedilbir zaman eski guumlven duygusunu verememek

uumlzere Platon kuumllliyatını Kitab-ı Mukaddesrsquole aynı rafa kaldırmayı başarmıştır

Batı uygarlığının 19 yuumlzyıla kadar geccedilirmiş olduğu suumlreccedil ve buumlyuumlk toplumsal

travmalar goumlz oumlnuumlne alındığında Nietzschersquonin Platonrsquoa youmlnelttiği bu sert

ldquoruhbanlıkrdquo ithamının nedenleri epeyi fazlalaşacaktır Oumlte yandan Nietzschersquoden

sonraki ccedilağda yetişen ve Nietzscheci yorumu benimseyen duumlşuumlnuumlrler aynı

travmalarla bizzat tanışık olmasalar da Platonrsquoun bu ldquoruhbanlıkrdquo youmlnuumlnuuml ccedilok

daha derinlemesine irdelemiş tartışmışlardır Nietzsche Platonrsquoun ldquoruhbanlıkrdquo

youmlnuumlnuuml felsefesinin buumltuumlncuumll yapısını goumlz oumlnuumlnde tutarak tespit ederken onun

halefi olan duumlşuumlnuumlr ve araştırmacılar aynı konudaki tartışmalarının ccediloğunu

diyaloglara sık aralıklarla ve dağınık biccedilimde yerleştirilmiş kimi goumlruumlnuumlr kimi gizli

olan mitler etrafında kurgulamaktadır Herhalde bunun iki sebebinden soumlz

edilebilir biri klasik filolojinin son yuumlzyılda kat ettiği hayranlık veren mesafe

diğeriyse Platonrsquoun anlattığı irili ufaklı mitlerin nihayet bir araya gelerek

ldquoPlatonculukrdquo adı verilen devasa yapıyı oluşturduğunun keşfi ve kabuluumlduumlr

Guthriersquonin tespitiyle diyaloglar felsefenin dinin ve şiirin benzersiz bir

birleşiminden meydana gelirler (Guthrie 1955 s 333) Oumlte yandan dinin ve şiirin

diyaloglarda felsefeyle yan yana gelmesinin başlıca nedeni Platonrsquoun yaşadığı

doumlnemde Atinarsquodaki politik ccedilalkantılar ve filozoflardaki biteviye duumlzen arayışı

olduğundan Platonrsquoda mitlerin bir başka deyişle dinin belirmesine tanık

50

olacağımız zemin yine politik olmak durumundadır Bu nedenle her ne kadar

sonraki başlıklar altında politikaya daha tafsilatlı değineceksek olsak da buradaki

Platonik mitler tartışmasının başında mitlerin ilk başlatıcısı olan Devletrsquoin II

Kitabına birkaccedil paragrafla değinmemiz gerekmektedir

Devletrsquoin genel olarak da diyaloglarda oumlngoumlruumllen devlet duumlzeninin işleyişine

bakıldığında belli bir dinin ldquoyasardquo eliyle yuumlruumlrluumlğe koyulmadığı goumlruumlluumlr Ancak oumlte

yandan bu doğru tespit Platonrsquoun dine yaklaşımını ccediloumlzuumlmleyen araştırmacılar

iccedilin fevkalade yanlış bazı oumlnkabullerin de kaynağı durumundadır Nitekim Platon

Devletrsquote Yasalarrsquoda veya herhangi bir diyalogunda adı koyulmuş belli bir dini

inancın nomos vasıtasıyla guumlvence altına alınmasını oumlnermez fakat bu onun din

konusunda kayıtsız bir toplum oumlngoumlrduumlğuuml anlamına gelmemektedir Yukarıda

değindiğimiz gibi dinin kurumsallaşmasının Platonrsquoun devleti iccedilin ccediloğu

bakımlardan vazgeccedililmez oluşu Devletrsquoin daha ilk boumlluumlmlerinde accedilık biccedilimde

ortaya ccedilıkacaktır

Gerccedilekten de Platonrsquoun Kallipolisrsquoi ne kadar sade teferruattan uzak bir

başlangıccedilla kurulursa kurulsun onda dini bir yapının tartışma goumltuumlrmez

gerekliliğini sezmemiz fazla zaman almayacaktır Bizzat Platonrsquoun 369b

paragrafından itibaren betimlemeye başladığı suumlreci kısaca oumlzetlersek polisrsquoin

oluşmasını kaccedilınılmaz hacircle getiren ilk etken her bir insanın kendi eksiklerini

karşılamakta yetersiz kalması bu eksiklerin sayıca ccediloğalması nedeniyle de

birccedilok insanın bir araya gelmesidir Platonrsquoda işte bu kadar goumlsterişsiz yalın bir

başlangıccedilla polisrsquoin varlığından soumlz etme imkacircnı buluruz Bu yalınlık bir suumlreliğine

devam eder ve bu suumlre zarfında topluluktaki ilişkiler suumlrekli en sıradan ihtiyaccedil ve

alış-verişler uumlzerinden kurulur Sırasıyla yiyecek barınak giysi Fakat bu

ihtiyaccedillar bile aslında hiccedil de kuumlccediluumlk olmayan bir emekler silsilesi meydana

getirecektir Boumlylece ilk karmaşık sistemlerden biri olan goumlrev dağılımının ortaya

ccedilıkması kaccedilınılmaz olacaktır Az sonrasında Glaukonrsquoun isteğiyle yurttaşların

yaşamlarını rahat yataklar ccedileşitli meyveler etler yemek masası ve goumlsterişli

eşyalar gibi luumlks hayatın oumlgeleriyle rahatlatmaya başlayınca bu karmaşıklığın

boyutu daha da buumlyuumlr Sokrates devletine bunların her birini goumlnuumllsuumlzce dahil

etmektedir ve dahil edilen her yeni oumlge yeni birccedilok ihtiyacı da beraberinde

51

getirmektedir Oumlrneğin Sokratesrsquoin başta pek yanaşmadığı et yemekleri

Glaukonrsquoun isteğiyle devlette serbest bırakılınca artık hekimlere de ihtiyaccedil

duyulacağı anlaşılmış olur (373d) Bir zincirleme hacirclinde ihtiyaccedillar arttıkccedila

masraflar da artar ve yeterli sayıda hayvan otlatmak ve ekip biccedilmek iccedilin yeni

toprak arayışları başlar Bu durumsa savaşların habercisidir Oumlte yandan savaş

devleti koruyabilecek buumltuumln donanımlara sahip bekccedililere ihtiyaccedil duyulacağı

anlamına gelir Bu donanımlarsa devletin ilk kurulduğu guumlnlerdeki ihtiyaccedillar

kadar yalın ve goumlsterişsiz değildir Nitekim bekccedililerin aynı anda hem filozof hem

tutkulu hem ccedilevik hem de guumlccedilluuml olması gerekmektedir Devletin en temel

kurumlarından biri olan eğitim boumlylelikle zorunlu hacircle gelmiştir

Platon ccedilocuk yaşlardaki eğitime başlanacak muumlfredat olarak ldquoeskilerden buguumlne

suumlruumlp gelen en iyi yetiştirme tarzırdquo dediği beden eğitimi ve muumlziği oumlnerdikten

sonra bu muumlziğe hikacircyeyi17 de dahil eder ve mitin18 Platonrsquoun felsefesindeki

seruumlveni boumlylece başlamış olur (376e) Hemen ardından mitin doğru veya yalan

olduğuna bakılmaksızın faydalı olduğu suumlrece ccedilocuklara anlatılması gerektiğini

soumlyleyecektir

Bu paragraf aynı zamanda Platonrsquoun Devletrsquoindeki meşhur şair ambargosunun

da ilk belirdiği yerdir Uumlstelik Platon bu ambargoyu Yunan mitlerinin başlıca iki

kaynağı Hesiodos ve Homerosrsquoun adlarını doğrudan vererek duyurur nitekim

onlar tanrıları ve mitik kahramanları gerccedilekte olduklarından farklı goumlstererek

ccedilocukların ve genccedillerin yalan yanlış yetişmesine neden olurlar Oysa şairlerin

yapması gereken tanrıları her nasılsalar oumlyle tasvir etmektir Tanrı iyi olduğu iccedilin

koumltuumlnuumln sebebi olamaz muumlkemmel olduğu iccedilin değişmez ve farklı kılıklara

buumlruumlnmez insanlara yalan soumlylemez ve onları kandırmaz Oumlte yandan yurttaşlar

17 Burada ldquohikacircyerdquo soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγος soumlzcuumlğuumlnuumln tercih edilmiş olması dikkat ccedilekicidir 18 Guthriersquonin yukarıda atıf yaptığımız tespitinden hareketle buna bir ccedileşit din de diyebiliriz Nitekim Platonrsquoun filozof kralının halka anlatacağı mitlerin oumlnemli bir kısmı kutsal olana goumlnderme yapar dolayısıyla tanrının guumlya φύσιςrsquoe yerleştirdiği hakikati bulup ccedilıkarır ve halka goumlsterir Devletrsquoin 427brsquosindeki bir nevi ldquolaikrdquo devlet anlayışına doumlnuumlk soumlzlere gelince ndashki bu aynı zamanda νομοθέτης olan filozofun tapınak kurma ve rituumleller koyma işinden geri durmasıdırndash aslında yeni bir teolojiden bahseden Platonrsquoun felsefesinde aşağıda değineceğimiz uumlzere Sokratesrsquoin sadık bir Olympos dindarı olmasına benzer biccedilimde bir ccedilelişki olarak kendini goumlsterir Mit ve dinden aynı şeyleri anlayacağımızı birinci boumlluumlmde belirtmiştik ki Sokratesrsquoin 427brsquode tapınakla ilgili ldquoyasardquo koyma işlerini tanrı Apollonrsquoa tevdi etmesi Platonrsquoun mitolojik yaklaşımına bir başka oumlrnektir

52

yiğit olmaları ve oumlluumlmden korkmamaları gerektiği iccedilin Hadesrsquoin korkunccedil yurdunu

veya oumlluumlm acısıyla kıvranan kahramanları anlatan şiirler de yasaktır (379b-388d)

Şaire getirilen bu yasak mit anlatma yetkisini elinden almak anlamına gelir

Devletin bu yaptırımını Platon 385crsquode ldquokoro vermemekrdquo (χορον μὴ διδόναι)

deyimiyle ifade eder yani devlet şairden desteğini ccedilekmektedir Oumlte yandan

νομός mit anlatma bir kelimeyle yalan soumlyleme (ψεύσασθαι) yetkisini yalnızca

devleti youmlnetenlere tanıyacaktır (389b)

Bununla beraber Platon anlattığı veya anlattırdığı bir mitin yalan (ψεῦδος)

olduğunu nadiren itiraf eder ve bunun ilk oumlrneği de Devletrsquoteki ldquosoylu yalanrdquo

(γενναῖος ψευδομένος) meşhur ldquotoprağın oğullarırdquo mitidir Sokrates bunu

inanılması ccedilok zor bir mit olarak tanıtırken bu yalanı soumlyleme succedilunu da şairlerin

uumlzerine yıkıverir

32 Yeni tanrılar icat etmek

Geleneksel teolojinin Platonrsquoda şahit olduğumuz bu reddiyesi başka bir teoloji

inşa edeceği anlamına gelir Nitekim Sokratesrsquoe youmlneltilen ldquoyeni tanrılar icat

etmerdquo succedillaması da bu yeni teoloji inşasının bir sonucudur Ksenophon

Sokratesrsquoten Anılarrsquoın ilk satırlarında bu konuya değinirken hem boumlyle bir

succedillamaya ccedilok şaşırdığını soumlyler hem de succedillamanın asıl dayanağının ldquodevletin

tanrılarına sadık olanrdquo Sokratesrsquoin ara sıra soumlzuumlnuuml ettiği kendisine yol goumlsteren

bir daimonion olduğu tahmininde bulunur ldquoDoğrusu Sokratesrsquoin kendi iccedilindeki bir

daimonionrsquoun yol goumlstericiliğinden soumlz ettiği kulaktan kulağa yayılmıştıhelliprdquo

(Ksenophon 1921 112)19

19 Ksenophonrsquoun bu tahmini Euthyphronrsquoda da doğrulanmaktadır (3a) Oumlte yandan bu daimonion iccedilin diyaloglardaki bazı oumlrnekler şoumlyledir Theaitetos 151a ἐνίοις μὲν τὸ γιγνόμενόν μοι δαιμόνιον ἀποκωλύει συνεῖναι (ndashkendi daimonionrsquoum onların kimileriyle birlikte olmaktan beni alıkoydu) Euthyphron 3b μανθάνω ὦ Σώκρατες ὅτι δὴ σὺ τὸ δαιμόνιον φῂς σαυτῷ ἑκάστοτε γίγνεσθαι (ndashanlıyorum Sokrates seni her defasında bir daimonionrsquoun tuttuğunu soumlyluumlyorsun) Savunma 40brsquodeki τὸ τοῦ θεοῦ σημεῖον da Sokratesrsquoin bu varlık iccedilin kullandığı bir diğer addır

53

Bu Sokratik δαιμόνιονrsquou geleneksel Yunan dinindeki δαίμωνrsquola bir tutmak zorlama

bir yorumdur Zaten Sokratesrsquoin diyalogların değişik yerlerinde aktardığı biccedilimiyle

bu daimonion kişisel tanrı olan daimocircnrsquodan farklı olarak yazgı veya talihini

belirlemediği gibi Sokratesrsquoe yapması gerekenleri değil yapmaması gerekenleri

soumlylemektedir (krş Liddell amp Scott 1884 s 322) Bununla birlikte Ksenophonrsquoun

aynı boumlluumlmde anlattığına goumlre Sokrates bir yandan devletin inandığı tanrılara

(οὓς ἡ πόλις νομίζει θεούς) inanmış ve bu inanış uyarınca tapınakta ve evinde sık

sık kurban kesmiş hatta zaman zaman kacirchinlere danıştığı bile olmuş diğer

yandansa kacirchinlik geleneğinde Yunanların en fazla başvurduğu tarla ev evlilik

itibar gibi konularda dinden bu şekilde bir beklentiye kapılmanın akıl dışı olduğunu

accedilık accedilık soumlylemekten ccedilekinmemiştir

Bu bir ccedilelişki olarak goumlruumllebilir Ancak arka planda bizi buguumlne kadar

duumlşuumlnduumlrmekle beraber artık aşina olduğumuz Kriton şablonu yatar nomos adil

davranmamıştır ama yine de bir yurttaş olarak Sokratesrsquoin mecburicirc istikameti

ona boyun eğmektir Devletrsquoin yukarıda alıntıladığımız pasajının hemen

devamında gelen ldquotanrırdquo tanımlarıyla20 da ccedilelişik olması hesaba katılırsa

Sokratesin Olympos panteonuna sadık dindar bir yurttaş olması dini inancı

resmicirc bir kurum bir nomos olarak tanıma eğiliminde olduğunu goumlsterir Bu nomos

telakkisi sayesindedir ki Platonrsquoun oumlrnek insanı tıpkı Atinalı yargıccedilların adil

olmadıklarını bile bile Kritonrsquoun yalvarmalarını geri ccedilevirdiği gibi Olympos

tanrılarının gerccedilek olmadıklarını bile bile kurban kesme ve kacirchine danışma

rituumlellerine duumlzenli olarak katılmayı suumlrduumlruumlr

Kehanet konusu Sokratesrsquoin phusis-nomos karşıtlığında tuttuğu safı belirlemek

iccedilin bize oumlnemli arguumlmanlar sunmaktadır Bunların en başındaysa hiccedil şuumlphesiz

iki kehanet vardır Biri yukarıda soumlz ettiğimiz daimonion diğeriyse Sokratesrsquoin

Khairephon aracılığıyla oumlğrendiği meşhur Delphoi kehaneti

Platonrsquoun yazdığı Savunmarsquonın 20e ve sonraki kısımlarında Sokrates soumlzlerini bu

konudaki beyanlara ayırır Anlattığına goumlre Khairephon ndashgoumlruumlnuumlşte kendi

20 382arsquodan itibaren goumlrduumlğuumlmuumlz bu tanımlamalar oumlzetle tanrının biccedilim değiştiremeyen aldatmayan zaafları olmayan bir varlık olması Homerik-Hesiodik teolojiye bir itiraz olmasının yanında apaccedilık bir İtalyan felsefesi bilhassa Ksenofanes etkisi altındadır

54

kararıylandash gidip Delphoi kacirchinine ldquoSokratesrsquoten daha bilge birinin olup olmadığınırdquo

danışır kacirchin kadının cevabı şaşırtmaz Sokratesrsquoten daha bilgesi yoktur

Sokrates bu mitik arguumlmanın ardından kehanet hakkında kendi akıl yuumlruumltmeleri

sonucunda vardığı kararı da accedilıklamaktan geri durmaz Başka bir deyişle ldquoen

bilgerdquo olduğuna dair iddiasını oumlnce mit aracılığıyla ve ardından diyalektik

youmlntemle kanıtlama yoluna gider Atinarsquoda ldquobilgerdquo diye anılan her adamın kapısını

ayrı ayrı ccedilalar hepsinin bilgeliğini soru-cevap youmlntemini (διαλέγομαι) kullanarak

sigaya ccedileker diyalektiğin vardırdığı sonuccedil da mitinkiyle aynıdır

Sokratesrsquoin bu anlattıklarının ldquomitikrdquo diye nitelediğimiz kehanet kısmı Platonrsquoun

buumltuumln diyaloglarında ortaya koyduğu mitoloji yaklaşımının adeta ccedilekirdeğini

esasını teşkil eder Nitekim Sokratesrsquoin kehanet meselesine giriş yaptığı 20ersquonin

son cuumlmleleri şoumlyledir

οὐ γὰρ ἐμὸν ἐρῶ τὸν λόγον ὃν ἂν λέγω ἀλλ᾽ εἰς ἀξιόχρεων ὑμῖν τὸν λέγοντα

ἀνοίσω τῆς γὰρ ἐμῆς εἰ δή τίς ἐστιν σοφία καὶ οἵα μάρτυρα ὑμῖν παρέξομαι

τὸν θεὸν τὸν ἐν Δελφοῖς ndashCcediluumlnkuuml konuştuğum soumlzler kendi soumlylediklerim

değil aksine sizin pek guumlvenmeye değer bulduğunuz birinin soumlyledikleridir

Şayet benimki gibisine de bilgelik denebilecekse buna Delphoirsquodeki tanrıyı

şahit goumlstereceğim (Savunma 20e)

Bu Sokratesrsquoin tıpkı ldquodevlet tanrılarırdquo iccedilin kurbanlar kesmesinde olduğu gibi

kurumsal nomos guumlvencesi altındaki bir Olympos tapınağından icazet talep ettiği

anlardan biridir Lysiasrsquoın ısrarlarına rağmen Atina yargıccedilları oumlnuumlnde sofistik bir

savunma yapmayı reddeden Sokrates (Laertios 2013 II40) succedilsuzluğunu

ıspatlamak adına mite başvurmaktan ccedilekinmemiştir Ccediluumlnkuuml onun dindarlığı

φύσιςrsquoin değil νομόςrsquoun uumlzerinde biccedilimlenmiş devletin ve hukuğun talep ettiği

uylaşıma dayalı bir dindarlıktır Platonrsquoun oumlngoumlrduumlğuuml ὁσιότης veya εὐσέβεια da

bundan başkası değildir (krş Devlet 382a vd)

Sonuccedil olarak Sokrates metaforik de olsa bu duruşmanın belli başlı yerlerinde

Atina yargıccedillarına değil ama Atina tanrılarına yakarıştadır Fakat başka tuumlrluuml

davranabilir miydi Denilebilir ki bu tapınaktan icazet almaya ccedilalışan filozoflar

iccedilin ilk ve tek oumlrnek değildir Nitekim doğrudur yazdığı kitabı goumltuumlruumlp Artemisrsquoin

sunağına bırakan Herakleitosrsquou hatırlayalım Oumlte yandan bunun aksi

oumlrneklerinden de soumlz etmek muumlmkuumlnduumlr Yine Sokrates gibi goumlccedilmen olarak

55

Atinarsquoya gelen Protagoras ve Anaksagoras tapınak ve politik iktidarla burun

buruna geldiklerinde mitolojiye başvurmayı akıllarından bile geccedilirmemişlerdir

Anaksagoras guumlneşin alevde kızdırılmış bir maden kuumllccedilesi olduğunu

soumlylediğinde Periklesrsquoin muhalifi olan Diopeithes bunu fırsat bilerek filozofu

mahkemeye vermiştir gerekccedilesiyse tanrısal bir goumlk cismi hakkında bilgiler

oumlğretmeye kalkışmasıdır Bunun uumlzerine Anaksagoras mitolojiye başvurup da

Atina tanrılarından icazet alma yoluna gitmez şehri terk eder (Kranz 1994 s

145) Protagoras da tanrıların oumlluumlmluumller tarafından hiccedilbir şekilde anlaşılıp

bilinemeyeceğini soumlyleyince Atinalılar tarafından kitapları toplatılarak yakılır ve en

sonunda suumlrguumlne goumlnderilirken herhangi bir mitolojik yaklaşıma sarılma

girişiminde bulunmayacaktır (Kranz 1994 s 193 krş Theaitetos 162e)

Bununla birlikte Sokratesrsquoin tarihin en uumlnluuml duruşmasında ortaya koyduğu bu

mitolojik tavırla karşılaştırabileceğimiz en iyi oumlrnek Platonrsquodan yaklaşık iki yuumlzyıl

oumlnce ve yine Delphoi tapınağı etrafında doumlnen Thalesrsquoin ldquobilgeler bilgesirdquo

unvanını ısrarla reddetme hikacircyesidir

Laertiosrsquoun aktardığı eğlenceli hikacircyeye goumlre İyonyalı genccediller Miletoslu

balıkccedilılardan bir ağ satın almışlar ve avlanırken ağlarına bir uumlccedilayak takılmıştır

Bunun uumlzerine Delphoi kacirchinine birini yollamışlar ve tanrıdan kehanet

beklemişler Gelen cevaba goumlre uumlccedilayağı ldquoherkesin en bilgesinerdquo (τίς σοφίῃ

πάντων πρῶτος) vermelilermiş Herkes bu bilgenin Thales olduğunda hemfikir

olduğu iccedilin uumlccedilayak ona goumlnderilmiş Fakat Thales bu payeyi kendisine uygun

bulmadığından uumlccedilayağı başkasına vermiş ve o da bir başkasına boumlylece uumlccedilayak

en sonunda Solonrsquoa ulaşmış Yine Laertiosrsquoun aktardığı aynı hikacircyenin başka bir

versiyonunda bir Arkadyalının oumlluumlrken ldquobilgelerin en yararlısınardquo verilsin diye

kupa Thalesrsquoe getirilmiş Thales bir oumlnceki versiyonda olduğu gibi kupayı yine bir

başkasına vermiş ama bu defa kupa doumlnuumlp dolaştıktan sonra yeniden Thalesrsquoe

gelmiş (Laertios 2013 I28-29)

Goumlruumllduumlğuuml gibi bu oumlrnekte bir devlet tapınağı olan Delphoi tarafından ldquoen bilgerdquo

unvanı kendisine verilmiş bir İyonya filozofunun bu yuumlce payeyi ısrarla

reddettiğine şahit oluruz Accedilıktır ki bu olay tarihsel gerccedileklikle alakasız bir mitse

56

bile Thalesrsquoin tapınakla boumlyle yakın bir icazet takdis ilişkisi kurmaktan kaccedilmasını

metaforik biccedilimde goumlstermektedir

33 Protagorasrsquoın Erdem Miti ve Sokratesrsquole Aynılaşması

Platonrsquoun hem Devletrsquote hem de Yasalarrsquoda kurduğu iki politeia iccedilin de νομόςrsquoun

mutlak belirleyiciliğini benimsediği kuşkusuzdur Kallipolisrsquote νομός youmlnetici

filozoflardan uumlretici zanaatkacircrlara kadar istisnasız her yurttaş iccedilin bağlayıcıdır

Oumlrneğin 519drsquode filozofların yeniden mağaraya inmeleri ve oradaki tutsakları

kurtarıp aydınlığa ccedilıkarmaları gerektiğini soumlyleyen Sokratesrsquoe Glaukon bunun

onları muumlmkuumln olandan daha koumltuuml bir hayata zorlamak anlamına geleceği

cevabını verince Sokrates νομόςrsquotan ne anladığını accedilıkccedila ortaya koyan şu

cuumlmleyi soumlyler

Bir defa daha unuttun ki sevgili dostum νομός devletteki hiccedilbir sınıfın oumlzel

mutluluğunu sağlamaya ccedilalışmaz onun amacı mutluluğu devletin tamamı

iccedilin uumlretip ortaya ccedilıkarmak ikna veya zorlama yoluyla (πειθοῖ τε καὶ ἀνάγκῃ)

yurttaşlar arasında uyum sağlamak(tır)hellip (Devlet 520e)

Burada νομόςrsquoun ikna guumlcuumlnuuml diyalektikten ve mitten zorlama guumlcuumlnuumlyse kolluk

kuvvetinden alacağından şuumlphe etmek iccedilin bir nedenimiz yoktur Bununla birlikte

devletin buumltuumlnluumlğuumlnuuml koruyan ve yurttaşları bir arada tutan tek guumlcuumln νομός

olduğundan da şuumlphe edemeyiz

Kallipolisrsquoteki νομόςrsquoun ilkel toplumsal ilişkiler ve işboumlluumlmuumlyle birlikte ortaya ccedilıkıp

ccediloğaldığı şablon Magnesiarsquoda da kendini tekrar eder Ancak Yasalarrsquoda

oumlrneklemenin yapıldığı yer ccedilok eski geccedilmişte insanların bir araya geldikleri ilk an

tasarısına dayanan bir zihin deneyi değil mitik bir anlatının bu iş iccedilin sunduğu ccedilok

daha geniş bir hayali zemindir Tufan (κατακλυσμός) salgın hastalık (νόσος)

tuumlruumlnden ldquoeski soumlylentilerderdquo (οἱ παλαιοὶ λόγοι)21 geccedilen ve sonucunda insan

soyundan ccedilok az kişinin kaldığı olaylar (676b vd ayrıca krş Timaios 22b Kritias

21 Platon tıpkı Devlet 373drsquode olduğu gibi Yasalarrsquoın burasında da ldquosoumlylentirdquo soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγοςrsquou tercih ediyor

57

112a vd) Oumlte yandan Yasalarrsquoda da hikacircye Devletrsquotekiyle benzer biccedilimde ilerler

ve insanların kalabalıklar hacirclinde bir arada yaşamaya başlamasıyla karmaşık

politika organizasyonlarının dolayısıyla νομόςrsquoun nasıl zorunlu bir ihtiyaccedil hacircline

geldiğini goumlstermeye ccedilalışır

Politika bahsinde de değineceğimiz gibi 5 yuumlzyılda Atinarsquonın iki buumlyuumlk felsefi

ekoluuml olan Sokratesccedililerin ve Sofistlerin ikisi birden mevcut duumlzenden hoşnutsuz

olduklarını olaylar veya eserler vasıtasıyla bir şekilde belli etmişlerdir Bunlardan

ilki devletin mevcut νομόςrsquounun δικαιοσύνη erdemini taşımadığı ikincisiyse bu

νομόςrsquoun φύσιςrsquole hiccedilbir zaman bağdaşamayacağı fikirlerinden hareketle rejim

karşıtı bir perspektif ortaya koyar Sokratesccedililerin hoşnutsuzluğunun birinci ve en

buumlyuumlk kanıtı olarak Savunmarsquodan Phaidonrsquoa giden suumlreccedil goumlsterilebileceği gibi

Sofistlerin hoşnutsuzluğunu ise ilkin Sofist Protagorasrsquoın yukarıda değindiğimiz

suumlrguumln hikacircyesinden ikinci olarak da diyaloglarda satır aralarından

ccedilıkarabildiğimiz arguumlmanlardan tespit edebiliriz Oumlte yandan bu hoşnutsuzlukta

ortak olsalar bile din ve devlet işlerinde φύσις ve νομός ayrılığı noktasında

Sokratesccedililerle Sofistlerin dahil oldukları saflar her zaman karşı karşıyadır

Nitekim yukarıda νομόςrsquoun Devletrsquote ve Yasalarrsquoda zorunlu olarak ortaya ccedilıkışı

bahsinde soumlylediğimiz gibi Platon νομόςrsquoun varlığını değil adaletsizliğini

eleştirirken Sofistlerin rahatsızlığı doğrudan doğruya νομόςrsquoun varlığıyla ilgilidir

Platonrsquoa goumlre νομός ve yaptırımları iyi22 Sofistlere goumlreyse φύσιςrsquoe aykırı olduğu

iccedilin koumltuumlduumlr Diyaloglarda bu konuda iki ekol arasındaki zıtlaşmayı en net

biccedilimde Protagoras ve Gorgiasrsquota goumlrebiliriz

Bunların bilhassa birincisinde Sokratesrsquole başta Protagoras olmak uumlzere birkaccedil

buumlyuumlk Sofist arasındaki tartışmanın esas konusu erdemin oumlğretilebilirliği olmakla

beraber konuşmaların etrafında doumlnuumlp durduğu kavramlar iyiliğin kaynağı olarak

φύσις ve νομός aynı zamanda bu νομόςrsquola beraber bahsi accedilılan νομοθέτηςrsquotir

Hatırlanacağı gibi erdemleriyle meşhur devlet adamı Perikles kendi ccedilocuklarına

bu erdemliliği ne oumlğretebilmiş ne de miras bırakabilmiştir (320a ayrıca krş

Menon 93b vd) Bu durum erdemin φύσιςrsquote olduğunu soumlyleyen Protagorasrsquoı da

22 Kritonrsquoda goumlrduumlğuumlmuumlz gibi νομόςrsquoun yaptırımı Sokratesrsquoe baldıran zehiri iccedilirmeye bile varmışken hacirclacirc lsquoiyirsquodir ki Sokrates bundan kaccedilmayı aklından geccedilirmez

58

onun νομόςrsquola garanti altına alınabileceğini duumlşuumlnen Sokratesrsquoi de zor durumda

bırakacaktır En nihayetinde her ikisi de savundukları iddiadan oumlduumln verircesine

hatta bir bakıma iddialarını birbirleri arasında değiş-tokuş etmiş gibi tartışmayı

sonlandırırlar

Diyalogun başlarında Sokrates Protagorasrsquotan erdemin oumlğretilebileceğini

goumlstermesini herkesin oumlnuumlnde ve accedilık yuumlrekli bir ısrarla isteyince yaşlı adamın

koltukları kabarmıştır Şoumlyle sorar

hellip Sokrates bunu senden esirgemem ama nasıl goumlstereceğimi soumlyle yaşlı

bir adamın kendisinden daha genccedil adamlara μῦθος anlatması gibi mi

yoksa λόγοςrsquola adım adım giderek mi (320c)

Toplantıdakiler bunun kararını Protagorasrsquoa bırakınca yaşlı adam ldquoelbette μῦθος

dinlemekten hoşlanırsınızrdquo diyerek anlatmaya koyulur 320d-322d paragrafları

boyunca aktarılan hikacircye oumlzetle Prometheus ile Epimetheusrsquoa verilen

yetenekleri ilk insanlar arasında eşit paylaştırma goumlrevinin Epimetheusrsquoun

beceriksizliği yuumlzuumlnden başarısızlıkla sonuccedillanması yeteneklerin adaletsiz

dağıtımı sonucu insanlar arasında guumlccedil dengesizliğinin belirmesi ve boumlylece

birbirlerini yok etmeye başlamaları nihayet Zeusrsquoun insanların buumlsbuumltuumln ortadan

kalkacağı kaygısıyla Hermesrsquoe insanları utanma (αἰδώς) ve adaletle (δίκη)

donatma goumlrevini vermesini konu alır

Goumlrevi kabul eden Hermes Zeusrsquoa bu iki duyguyu tıpkı τέχνηrsquoler gibi farklı farklı

insanlarda mı yoksa hepsinde mi olacak biccedilimde pay edeceğini sorunca Zeus

herkesin payını almasını buyurur

Hepsi payını alsın ccediluumlnkuuml diğer τέχνηrsquoler gibi bundan da azlar pay alırsa

devletler meydana gelemez Ardından onlar iccedilin benden şu νομόςrsquou koy

Utanma ve adaletten payını alamayanlar devletteki bir hastalık gibi goumlruumlluumlp

oumllduumlruumlleceklerdir (Protagoras 322d)

Bu mitik kısım Protagorasrsquola Sokrates arasındaki Sofist-filozof ayrımının

bulanıklaştığı neredeyse ortadan kalktığı ilk yerdir Ccediluumlnkuuml bilindiği gibi bu mitle

ccedilok benzer biccedilimde Platon da ilk diyalogundan son diyaloguna kadar başta iyi

olmak uumlzere adalet oumllccediluumlluumlluumlk bilgelik cesaret gibi ideaların hepsinin bilgisinin

ruhta bulunduğunu soumlylemektedir Bununla beraber Sokratesrsquoin erdemler

konusunda Protagorasrsquola ayrı duumlştuumlğuuml tek yer yani soumlzuumlnuuml ettiğimiz bulanıklığı

59

bir nebze de olsa giderebilecek yegacircne ayrım erdemin oumlğretilebilir (διδακτόν)

olup olmadığı tartışmasında ortaya ccedilıkar Fakat yine de Protagoras ve Platoncu

erdemler arasındaki benzerliğin ccedilok daha ileri gittiği pasajlar hacirclacirc vardır Oumlrneğin

322ersquode Protagoras adalet (δικαιοσύνη) ve oumllccediluumlluumlluumlkten (σωφροσύνη) kendi

oumlngoumlrduumlğuuml erdemler olarak soumlz eder Bunlar aslında Protagorasrsquoın daha geride

319arsquoda oumlğrettiğini soumlylediği lsquopolitika sanatırsquonın (πολιτική τέχνή) iccedileriğinde

mevcutturlar Nitekim Protagoras diyalogun akışında bunları yer yer lsquopolitik

erdemlerrsquo (ἀρετή πολιτική) diye de adlandıracaktır

Bununla beraber yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Protagoras mitinde Sokrates ve

Protagoras arasında beliren tam da meseleyi kapatırken anmaya değer

fevkalade ccedilarpıcı bir benzerlikten daha soumlz edebiliriz Bilindiği uumlzere felsefe

tarihinde Protagoras ve Menon Euthydemos ve Gorgiasrsquola birlikte aynı

doumlrtlemenin diyalogları olarak ele alınmıştır Benzer biccedilimde erdemin oumlğretilebilir

olup olmadığı sorusu Menonrsquoda olduğu gibi Protagorasrsquota da ccediloumlzuumlmsuumlz

kalmaktadır Her ikisinde diyalogda da kendi erdemliliğini ccedilocuklarına vermekte

başarısız devlet adamları ccedilarpıcı bir sorun olarak belirmekte bu itibarla her

ikisinde de bilginin doğuştan (εν τῃ φύσῃ) gelip gelmediği tartışma konusu

edilmektedir Ancak iki diyalog arasındaki en ilgi ccedilekici benzerlik hacirclacirc şudur

Protagorasrsquota yaşlı Protagorasrsquoa soumlyletilen mitteki Zeusrsquoun Hermes eliyle

insanlara utanma ve adaleti pay ettiği ve pay alamayanların yasayla

cezalandırıldığı kısımlar Menonrsquoda Sokratesrsquoe soumlyletilen bir cuumlmleyle birebir

oumlrtuumlşmekte oumlzetle Menonrsquodaki Sokrates cuumlmlesi apaccedilık biccedilimde Protagorasrsquotaki

Sofist mitine atıf yapmaktadır

Bu akıl yuumlruumltmemizden şu ortaya ccedilıkıyor ey Menon Erdem bizde insanlar

arasında pay edilmiş bir tanrı parccedilası olarak goumlruumlnuumlşe gelir elbette ondan

payını almış olanlar iccedilin (Menon 100b)

60

34 Platonrsquoun felsefesinde ψυχή

Sokratesrsquoin katlini tasarlayan Olympos dindarlarıyla Platon arasındaki en buumlyuumlk

farklardan biri ψυχή kavrayışından ileri gelir Diyalogların kimi yerlerinde bu

kavrayış farkı Orpheus dizeleri hacirclinde veya Pythagorasccedilı bir tanrı imgesi olarak

accedilığa ccedilıkar ve her iki durumda da etik etrafında doumlnuumllen asıl mihverdir

Diyalogların bazı başka yerlerindeyse Platonrsquoa oumlzguuml ψυχήrsquoyi mitik bir anlatının

oumlgesi olarak goumlruumlruumlz Bu yerler bize ccediloğunlukla etiğin yanında epistemolojik bir

ccedilerccedileve de sunar Oumlte yandan bu kavramın Homerik-Hesiodik doumlnemlerde ldquoruhrdquo

diye karşılama imkacircnından henuumlz soumlz edemediğimiz iccedilin en azından Platon

bahsi accedilılıncaya kadar ψυχή şeklinde yazmayı uygun buluyoruz

Homerosrsquoun duumlnyasında ψυχή bizim alıştığımız hacircliyle ldquobedenrdquo karşıtı bir ldquoruhrdquo

olarak tasarlanmamıştır Buna goumlre ψυχήrsquonin buumltuumln yetileri yalnızca kişinin

hayata olduğu suumlre iccedilinde etkin ve olanaklıdır oumlluumlmuumln gelmesiyle birlikte kişinin

varlığı her anlamda ortadan kalkmış olur (Rohde 1925 s 5) Bunun anlamı

Homerosrsquota bizim geleneksel kavrayışımızın aksine oumlluumlm sonrasında ψυχή

olarak gidilecek bir ceza-oumlduumll veya son yargı yerinin bulunmadığıdır Bu

bakımdan ψυχή sadece yaşayanlar duumlnyasındaki canlılığı bedenin hareket

edebildiği ve yaşamsal faaliyetlerini yerine getirebildiği oumlluumlm oumlncesi hacirclini ifade

eder Eski Yunanca soumlzluumlklerinde soumlzcuumlğuumln ilk sıralardaki karşılığının ccediloğu

zaman ldquohayatrdquo olması da bundandır Bununla birlikte Homerik ψυχήrsquonin bazı

bakımlardan geleneksel ldquoruhrdquo kavrayışıyla oumlrtuumlştuumlğuuml noktalar da yok değildir

Oumlrneğin oumlluumlnce ruh bedenden ndashağız ya da accedilılan bir yara yoluylandash ayrılan

biccedilimce belli belirsiz yarı goumlruumlnuumlr bir duman (İlyada xxiii100) ya da goumllge

(Odysseia xi207) gibi ele avuca gelmeyen uccedilucu bir varlıktır Hesiodosrsquoun

ψυχήrsquosine gelince bize Homerosrsquounkine goumlre ccedilok daha kısıtlı bir inceleme imkacircnı

sunar Nitekim soumlzcuumlk Theogonia ve İşler ve Guumlnlerrsquoin tamamında yalnızca bir

defa geccedilmektedir χρήματα γὰρ ψυχὴ πέλεται δειλοῖσι βροτοῖσιν(ndashccediluumlnkuuml para

hayatıdır zavallı yoksulların) Bu ise soumlzcuumlğuumln yine Homerosrsquotaki anlamlarından

birine uygun olarak kullanıldığını goumlsterir Bununla birlikte Hesiodosrsquota ve

Homerosrsquota Hades uumllkesinin varlığı aynı zamanda Odysseiarsquonın XI kitabında

61

Odysseusrsquoun bu uumllkeye vardığını ve oumlluumllerle buluşup konuştuğunu anlatan

dizeler Homerik doumlnemde bir oumlte-duumlnya tasavvurunu tartışmasız hacircle getirir

getirmesine ancak son tahlilde goumlz oumlnuumlnde bulundurulması gereken en oumlnemli

nokta Homerik-Hesiodik ψυχήrsquonin oumlte-duumlnyadaki yaşamla ilişkisinin bizim

geleneksel ldquoruhrdquo imgesine yuumlklediğimiz anlamdan buumlsbuumltuumln farklı oluşudur

Ancak Platonrsquoa gelindiğindedir ki ψυχήrsquoyi artık ldquoruhrdquo diye karşılama imkacircnından

soumlz edebiliriz Ccediluumlnkuuml ψυχήrsquonin oumlte-duumlnyalarla ve hatta oumlluumlmsuumlzluumlkle olan bağı

Platonrsquoda goumlruumlnuumlr hacircle gelmiştir Onun ψυχήrsquoden anladığı şey Homerosrsquotaki gibi

bedene canlılık ve hareket etme kabiliyeti vermekle sınırlı bir yaşamsal parccedila

değil insanın oumlluumlmsuumlz yanıdır Başka bir deyişle Platonrsquoun ψυχήrsquosi bilme

arzulama duyum karar verme vs yetilerin yanında ve en oumlnemlisi olarak bir oumlte-

duumlnya tasarımıyla anlaşılır hacircle gelebilmektedir Bu tasarımın merkezindeyse

ruhgoumlccediluuml miti bulunur

a) Phaidon Devlet ve Gorgiasrsquota ruhun yolculuğu

Sokrates Phaidon 63crsquode kendisi iccedilin uumlzuumllen dostlarına ve oumlğrencilerine

soumlylediğine goumlre oumlluumlmden sonra gerccedilekten iyi birer efendi olan tanrılarla

buluşacağından hiccedilbir şeyden olmadığı kadar emindir (διϊσχυρίζομαι) Burada

kullanılan fiilin ldquobel bağlamak guumlvenmekrdquo anlamından da anlaşılacağı uumlzere

Sokratesrsquoe bu cuumlmledeki guumlven hissini veren şey bir akıl yuumlruumltme veya logos

etkinliği değil mitik bir oumlğretidir Dolayısıyla bir epistemersquoye hatta pistisrsquoe bile

değil sezgisel bir tasdiklemeye işaret eder İnsanın beden kısmı oumllecektir fakat

ruh kısmı oumlluumlmsuumlzduumlr

Ruhun oumlluumlmsuumlz olduğundan başka diyaloglarda da soumlz edilmektedir fakat

Phaidonrsquou bu konuda ilk sıraya getiren oumlzelliği bu oumlluumlmsuumlzluumlk goumlruumlşuuml bağlamında

ima ettiği kaynağının alabildiğine gizemli ve ilginccedil olmasıdır

Elbette diğer diyaloglarda aynı bilgi kaynağına yapılan oumlrtuumlk veya şiirsel atıflar

goumlz oumlnuumlne alındığında Phaidonrsquodaki accedilıklamayı bir itiraf olarak

62

değerlendiremeyiz Kaldı ki Platonrsquoun yazma tarzı ccediloğunlukla herhangi bir

tedbirin veya ccedilekincenin etkisi altına girmez Buna karşılık Phaidon Platoncu

ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuuml oumlğretisinin kaynağının gizli bir erginlenme topluluğu

olduğunu bu topluluğun kendine oumlzguuml dinicirc rituumlellerde bulunduğunu accedilıkccedila

soumlyleyen tek diyalogdur Son tahlilde Phaidonrsquoun kritik pasajlarından biri olan

69crsquode geccedilen aşağıdaki cuumlmleler Platonrsquoun ruh goumlruumlşuumlne kaynaklık eden bu

gizemli topluluğa oumlvguumlyle doludur

hellip oumllccediluumlluumlluumlk adalet cesaret ve aklı başındalığın kendisi de birer arınma

(καθαρμός) yoludur Bu durumda gizem dinlerini (τελετή) kuran insanlar

cahil kişiler olmasalar gerek Aslına bakılırsa bu kişiler uzun zaman oumlnce

ldquoher kim erginlenmeden ve tamamlanmadan Hadesrsquoe gider o kişi ccedilamurda

yatar her kim arınmış ve tamamlanmış varır oraya tanrılarla birlikte otururrdquo

derken bir şey ima etmektedirler (Phaidon 69c vd)

Phaidonrsquoun bu cuumlmleleri soumlzuuml edilen gizem dininin ldquoerginlenmerdquo kavramını

filozofluk yeteneğiyle ldquoarınmardquo kavramınıysa Platonik doumlrt temel erdemle

oumlrtuumlştuumlrme ccedilabasının accedilık bir ifadesidir Bu gizemli topluluğun kimler olduğu

sorusuna karşılıksa ancak bazı tahminler yuumlruumltuumllebilir Oumlrneğin yukarıdaki

cuumlmlelerde geccedilen genel duumlşuumlnceyi Pythagorasccedilılıkla oumlrtuumlştuumlrmemize imkacircn

veren ortak noktalardan soumlz edilebilir Benzer biccedilimde Platoncu erdemlerin birer

ldquoκαθαρμός yolurdquo olarak dillendirilmesi de kulaklarımızı Empedoklesccedili tınılarla

doldurmaktadır Fakat son tahlilde bu pasaj felsefenin bir gizem dininin

şablonunda bir erginlenme tarikatının rituumlelleriyle kavranışına oumlrnektir Tam da

bunu doğrulayacak biccedilimde paragrafın devamı şu şekildedir

Erginlenmeler sırasında soumlylendiği gibi Dinsel toumlrenlerde asa taşıyan

ccediloktur gerccedilek inanansa az Bence bu azınlıktaki kimseler doğru şekilde

felsefe yapanlardan başkası değildir (69d)

Her şeyden oumlnce yukarıdaki cuumlmlelerin diyalogun son kısmındaki ldquoHades

yolculuğurdquo miti iccedilin yalnızca bir hazırlık huumlkmuumlnde olduğu goumlzden

kaccedilırılmamalıdır Oumlte yandan bu hazırlık epeyi uzun suumlrer ve bizi belli gerccedilek bir

gizem kuumlltuumlne atıflarda bulunan ccedilok daha şaşırtıcı suumlrprizlerle bir suumlre daha

meşgul etmeyi suumlrduumlruumlr Oumlrneğin Hades yolculuğu bahsine gelmeden bu ruh

goumlruumlşuumlnuumln ruhgoumlccediluuml inancını benimseyenlere ait olduğu uumlstelik bu goumlruumlşuumln

63

kaynağının da ldquoeski bir oumlğretirdquo (παλαιός λόγος)23 olduğu alabildiğine duru

cuumlmleler sayesinde apaccedilık karşımızda belirir

Ruhun buradan oraya (Hadesrsquoe) gittiğini sonra buraya geri doumlnduumlğuumlnuuml

yani onun oumllenlerden doğduğunu dile getirir bu oumlğreti Yaşayanların

oumllenlerden yeniden doğdukları kabul edilirse bizim ruhlarımızın da orada

bulunmuş olması gerekmez mi Olmasalardı yeniden de doğamazlardı

(79c)

Sokratesrsquoin okur iccedilin yaptığı bu oumln hazırlıkların neticesinde Phaidonrsquoun mitik

esasını teşkil eden ve 107crsquoden itibaren başlayan Hades yolculuğu kısmına

geldiğimizde diyaloglardaki buumltuumln oumlte-duumlnya tasvirleri arasında en ilginccedil ve

gizemli olanıyla karşı karşıya kalırız Soumlz konusu mite goumlre oumlluumlmden sonra ruh

Hadesrsquoe doğru yola ccedilıkarken ona bir kılavuz yol goumlsterecektir Bu kılavuz onu

yaşarken ve oumllduumlkten sonra bir kelimeyle daima goumlzeten yanından ayrılmayan

kendi oumlzel daimocircnrsquoudur Her ruhun kendi daimocircnrsquou onu duumlnya hayatında

eylediklerine bakarak ya ccedilok kolay rahat bir yoldan veya ccedilok zor ccedilileli bir yoldan

Hadesrsquoe vardıracaktır Bununla birlikte ilginccedil olan bir başka nokta bu pasajlarda

oumlğretinin kaynağından hiccedilbir şekilde bahsedilmiyor olmasıdır Hatta aktarımlar

edilgin kipteki λέγεται fiiliyle yapılır ve bu soumlzlerin sahibi veya sahipleri hakkında

hiccedilbir malumat verilmez

Phaidonrsquoun oumlte-duumlnya tasviri soumlzgelişi Devletrsquoteki Er veya Phaidrosrsquotaki ruhun

yolculuğu gibi Platonik mitlere goumlre epeyi karanlık goumlruumlnebilir buna karşılık

gerccedilekten de ketum bir diyalog olduğunu soumlylemek guumlccediltuumlr Ccediluumlnkuuml yukarıda

soumlylediğimiz gibi satır aralarında mitin kaynağını daha ilk bakışta ccedilağrıştıran

veya ele veren bazı oumlgeler yine de mevcuttur Oumlrneğin arınmarsquonın bize ilk elden

anımsattığı Empedoklesrsquole gizem dini soumlzcuumlğuumlnuuml yanyana koyduğumuzda

akıllara gelecek ilk kaynak Orpheus tabletleridir24

23 Dikkat ccedilekici bir şekilde yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Devlet ve Yasalarrsquoda geccedilen oumlrneklere ek olarak Platonrsquoun anlatacağı ldquomitrdquo iccedilin μῦθος yerine λόγος soumlzcuumlğuumlnuuml tercih ettiği bir yer daha 24 Bernabeacute Derveni Papiruumlsuumlrsquonuumln ccedilok yıpranmış olan 6 suumltunundaki bir oumlte-duumlnya tasviri olan ldquohellipdualar ve kurbanlar ruhu yatıştırır magosrsquoların efsunu da yoluna ccedilıkan daimonrsquoları uzaklaştırır o daimonrsquolar ki intikam dolu ruhlardırrdquo dizesinde geccedilen daimonrsquola Phaidonrsquodaki Hades yolunun kılavuzu olan daimonrsquou eşleştirerek bu mitin Orfik koumlkenli olduğunu oumlne suumlrer (Bernabeacute 2013 s 129)

64

Platonrsquodaki bu tınıların Pythagorasccedilı ve Empedoklesccedili koumlkenlerine ilişkin

Jaegerrsquoin guumlccedilluuml tespitleri vardır Uumlstelik Jaeger Orpheusccedilu ruh anlayışının

yalnızca Platonrsquoda değil Aristotelesrsquote de belirgin olduğunu soumlyler ve felsefi

teolojinin Platon ve Aristotelesrsquoten itibaren tanrının varlığıyla ilgili rasyonel

arguumlmanlarını ruhla kutsal arasındaki manevi ilişkiye dayandırdığını beyan eder

Bu ruh goumlruumlşuumlnuumln gelişim suumlrecinin ilk doumlnemlerinde gizem oumlğretileri ve

erginlenme ayinleri olduğu fikrini Jaeger de paylaşmaktadır

hellip gizem dinine ilgi goumlsteren ilk duumlşuumlnce okulu Platonculuk değildi

Orpheusccedilu ruhgoumlccediluuml teorisine onu olağanuumlstuuml bir şekilde kendi

matematiksel araştırmalarıyla ilişkilendiren Pythagorasrsquota da

rastlanabileceği gayet iyi bilinmektedir Pythagorasccedilı yaşam kuralları buumltuumln

ayrıntılarıyla benzemese de Orpheusccediluların βίοςrsquounu hatırlatmaktadır (hellip)

Parmenides Herakleitos ve Empedokles Orpheusccediluluğun ruh teorisine

aşina olduklarını hissettirmektedirler (Jaeger 2011 s 130)

Bu tartışmalar ışığında Platonrsquoun Phaidonrsquoda ortaya koyduğu ruh anlayışının

koumlkeni evvelkine nispeten netlik kazanmış olur Oumlte yandan Olympos

panteonuyla accedilık biccedilimde ccedilelişen bu ruh anlayışı genel olarak diyaloglardaki

diğer ruh tasvirlerinde de varlığını belli eder ve mitlerin bir kısmında Olympik

oumlgelerden sıkccedila bahsedilmesi de bu gerccedileğin uumlstuumlnuuml oumlrtmez Jaeger de ldquoruhun

kutsallığırdquo oumlğretisinin koumlkenlerini sorguladığı bir yazısında bizim yukarıda

Homerik-Hesiodik ve dolayısıyla Olymposccedilu oumlğretilerden ayırarak vurguladığımız

ve temsilini Platonrsquoda verdiğimiz ruh anlayışının MOuml 6 yuumlzyılda başladığını oumlne

suumlrmektedir uumlstelik aynı ruh anlayışıyla Yunan mitlerindeki ruh anlayışı arasında

mevcut benzerliği de kabul ederek

Ruh hakkındaki Yunan mitleri felsefi anlayışın bir meyvesi değildi daha

ziyade (hellip) dinicirc hareketten kaynaklanmaktaydı Ne var ki felsefeyle

tamamen aynı doğrultudaydı Bu hareketin etkisi doumlrt başı mamur bir dinsel

dogmanın felsefe tarafından benimsenmesinden ziyade ruha ilişkin dinsel

inanccedilların entelektuumlel planda oumlzguumlrce dışavurumu şeklini aldı Bu her

haluumlkarda soumlz konusu inanccedilların felsefi duumlşuumlnceye kendini ifade

edebileceği yeni bir youmlnelim sağladığı anlamına geliyordu (Jaeger 2011 s

116)

Bu bir bakıma felsefi ruhbilimi ve teolojinin birincil kaynağının mitler olduğunun

tespitidir Nitekim aynı yazıda Jaeger yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Rohdeci ψυχή

anlayışını bilhassa Homeros bahsinde ele alırken eleştirel bir tutumla Homerik

65

ve yeni Yunanlı ndashyani Platonikndash ruh anlayışları arasında da bir benzerlik

yakalama arayışına girmektedir Eleştirisinin temel dayanağının ne olduğuna

gelince ndashilginccedil bir şekilde Odysseiarsquonın XI kitabına hiccedil değinmeksizinndash İlyadarsquonın

ilk beş dizesini kanıt olarak sunmakla yetinir Bu dizelere goumlre insanın ψυχήrsquosi

yani goumllgesi oumllduumlkten sonra Hadesrsquoe atılacak ldquokendisirdquo (αὐτός) ise kurda kuşa

yem olacaktır (i3-5) Bununla birlikte Jaeger yukarıda sorun hacircline getirdiğimiz

konuyla paralel biccedilimde Homerosrsquoun duumlnyasında insanın Hadesrsquoe ψυχή olarak

mı yoksa başka bir varlık olarak mı gittiğinin yeterince aydınlatılmadığını kabul

eder Nitekim yukarıda soumlylediğimiz gibi

Bizim ldquoruhrdquo ldquobilinccedil şuurrdquo olarak adlandırdığımız ve sonraki Yunanların da

ψυχή soumlzcuumlğuumlnden anladıkları şeyi ifade etmek iccedilin Homeros hiccedilbir zaman

bu soumlzcuumlğuuml kullanmaz O bunu θύμος soumlzcuumlğuumlyle veya kalbe diyaframa

veya insanın duygusal veya iradi tepkileriyle ilgili başka organlara işaret

eden soumlzcuumlklerle ifade eder Buna karşılık ψυχή soumlzcuumlğuuml ccediloğu zaman

yaşayan insanlarla ilgili olarak yaşam anlamında kullanılır (Jaeger 2011

s 117)

Boumlyleyken yeni Yunan ψυχήrsquosinin temsili olarak goumlrduumlğuumlmuumlz Platonrsquoda ruhun

oumlluumlmsuumlzluumlğuumlnuuml ve dolaşımını anlatan bir diğer oumlte-duumlnya tasviri olan Devletrsquoin X

kitabındaki Er mitinin (614b-621d) Homerosrsquoun aksine bu konuda son derece

accedilık ve net olduğu soumlylenebilir Her şeyden oumlnce tıpkı Phaidonrsquodaki Hades

yolculuğu gibi Er hikacircyesi de bizzat ldquoruhun yolculuğurdquo uumlzerine kurulmuş bir

anlatıdır Platonrsquoun bu mitlerin neredeyse her yerinde ψυχή soumlzcuumlğuumlnuuml oumlzne

olarak kullanması oumlte duumlnyaya giden varlığın insanın ruh yanı olduğuna dair

buumltuumln şuumlpheleri ortadan kaldırmıştır Aynı durumdan uumlstelik en kuumlccediluumlk bir

teredduumlte kapılmaksızın Phaidrosrsquoun 245 pasajında başlayan yolculuk bahsinde

de soumlz edebiliriz

Phaidon mitinde olduğu gibi Errsquodeki oumlte-duumlnyanın da Orpheus tabletlerinde

anlatılanla benzerliği dikkat ccedilekicidir Guthrie Platonrsquoun yeraltı duumlnyasıyla altın

tabletlerdeki yeraltı duumlnyası arasındaki benzerlikleri bir bir sıraladıktan sonra her

ikisindeki dini imgelerin rahatlıkla birbirleriyle eşleştirilebileceğini oumlne suumlrer

(Guthrie 1952 s 177) Nitekim Orfik ruhun doumlnguumlsuuml Platonrsquoun Errsquode anlattığına

ccedilok benzer biccedilimde Hadesrsquoe gidip hesaplar goumlruumllduumlkten sonra yeniden

66

yaşayanların duumlnyasına doumlnme ve bu doumlnguumlnuumln ebediyen tekrarlanması uumlzerine

kuruludur 474 Orfik fragman aşağıdaki gibidir

Bunlar Mnemosynersquonin eseridir Ruh Hadesrsquoin iyi yapılı koumlşkuumlne gitmek

uumlzere yoldayken sağında bir pınar goumlruumlr ve pınarın başında beyaz bir servi

ağacı dikilidir Burada ruhlar aşağılara inerek kendilerini ferahlatırlar Fakat

bu pınarın yakınından bile geccedilmemelisin az sonra Mnemosynersquonin

goumlluumlnden fışkıran tatlı suyu goumlreceksin Goumlluumln kıyısında muhafızlar

beklemektedir ve sağlam bir basiretle sana ne diye kasvetli Hadesrsquoin

karanlıklarında gezindiğini sorarlar Onlara de ki ldquoBen Yerrsquole yıldızlı Goumlkrsquouumln

ccedilocuğuyum susuzluktan oumllmek uumlzereyim Yol verin de inip Mnemosynersquonin

goumlluumlnden tatlı sularını iccedileyimrdquo Onlarsa emin olmak iccedilin yeraltının

kraliccedilesine danışacaklar ardından iccedilesin diye sana Mnemosynersquonin tatlı

sularından verecekler Boumlylece suyu iccediler iccedilmez sen de diğer erginlerin ve

ermişlerin yuumlceliğe yuumlruumlduumlğuuml kutsal yola gireceksin

Altın tabletlerdeki bu fragmanla Er miti arasında unutma-anımsama ikiliği yol

kenarında beliren ve pınarlara inen sapaklar iccedilince unutmaya veya anımsamaya

yol accedilan pınar suları ruhlarda şiddetli susuzluğa yol accedilan yuumlruumlyuumlşler ortak oumlgeler

arasında sıralanabilir

Bununla birlikte Phaidonrsquodaki ruh anlatısıyla Devlet ve Phaidrosrsquotaki muadilleri

arasındaki bir gizemlilik farkından soumlz etmemiz luumlzumludur ki bu ancak Platon

felsefesinin kendi sınırları iccedilinde ruh tasvirleri arasındaki bir gerilim olarak ele

alınabilir Bu meselede ldquogizemrdquo oumlğesinin oumlnemli olmasının nedeni Phaidonrsquoda

yer yer beliren oumlte-duumlnyanın ne menem bir yer olduğuna ilişkin kararsızlık ve

habersizliktir25 Buna karşılık Devletrsquoteki ruh miti alabildiğine accedilık mitik

duumlşuumlnuumlşuumln buumltuumln imkacircnlarından yararlanan rahat bir soumlylev olarak karşımıza

ccedilıkar Phaidonrsquodaki Hades yolculuğu pek ccedilok karanlık oumlrtuumlk belirsiz ve uumlrkuumltuumlcuuml

nokta barındırmasına karşılık Er miti oumlte duumlnyanın haritasını bile ccedilizmemize

olanak verecek accedilıklık ve netlikte bir anlatıma uumlsluba sahiptir Koumltuuml ve iyi

davranışların cezası ve muumlkacircfatı accedilıkccedila anlatılmakla kalmaz yine bu mit

bağlamında ve X kitapta ruhun kaccedil yıllık suumlrelerle oumlluumller yurdunda kalıp yeniden

yaşayanların duumlnyasına doumlneceği bile hesaplı biccedilimde verilir Oysa Phaidon

erdemli yaşamayı daha ccedilok bir ldquoumutrdquo uumlzerine kurulmuş biccedilimde oumlnermektedir

25 Aynı bilinmezci tavrı Savunmarsquonın son cuumlmlesinde de accedilıkccedila goumlrebiliyoruz ldquoAyrılma vakti geldi ben oumllmeye siz yaşamaya Bizim iccedilin hangisinin daha iyi olduğuna gelince tanrıdan başka hiccedil kimseye accedilık değildirrdquo (42a)

67

Sevgili Simmias işte bu anlattıklarımızdan dolayı erdemli ve aklı başında

bir yaşam suumlrmek iccedilin her şeyi yapmak gerek Ccediluumlnkuuml oumlduumll (ἆθλον) guumlzel

umut (ἐλπὶς) buumlyuumlktuumlr Ama her şeyin tamı tamına benim şimdi anlattığım

gibi olduğunu inatla savunmak da akıl sahibi bir adama yakışmaz Fakat

madem ruhun oumlluumlmsuumlz olduğu ortaya ccedilıktı o zaman ruhlarımızın ve onların

meskenlerinin de boumlyle ya da buna benzer olması olasıdır bence dahası

boumlyle olduğuna inanmak goumlze alınması gereken bir risktir Guumlzel bir risktir

(κίνδυνος) bu kişi bunları sihirli soumlzlermişccedilesine kendine tekrar etmelidir

Oumlykuumlyuuml (μῦθος) bu kadar uzatarak anlatmamın nedeni de budur (114c

vd)26

Oumlte-duumlnyadaki ceza ve oumlduumll konularında hiccedil de emin olunamamakla birlikte Orfik

oumlğelerin ccedilok belirgin olması bakımından diğerlerinden ayrılan bu Phaidon mitini

Platonrsquoun yukarıdaki paragrafta goumlrduumlğuumlmuumlz gibi boumlyle sahipsiz bırakmasına

karşılık Gorgiasrsquoın son kısmında yine Sokratesrsquoin ağzından anlattığı bir oumlte-

duumlnya mitine başlarken şu cuumlmleyi okuruz

Kulak ver o hacirclde Hani gerccedilekten iyi λόγοςrsquolar iccedilin derler ya Herhalde sen

bunun μῦθος olduğunu duumlşuumlneceksin bense λόγος Ccediluumlnkuuml anlatacaklarımı

hakikat gibi anlatacağım (523a)27

Her ne kadar ilk cuumlmlede Homerosrsquoun adı anılıyorsa da bu mitin kesin kaynağı

belli değildir Bununla birlikte Gorgiasrsquota da Orpheus kuumlltuumlne accedilıkccedila atıfta

bulunan bazı yerler de vardır oumlrneğin 493arsquoda ldquoBilgelerden işittiğime goumlrehelliprdquo diye

başlayan ve ldquobedenin mezar olduğurdquo28 youmlnuumlndeki Orpheusccedilu ilkeden yola ccedilıkan

hikacircye boumlyledir Bu konuda Olympiodorosrsquoun tespiti şoumlyledir

Sokrates diyor ldquoEuripides yaşamak oumllmektir der oumllmek de yaşamakrdquo

Demek ki ruhun bedene hayat verebilmek iccedilin hayatsızlıktan da pay

alması gerekiyor (hellip) Pythagorasccedilıların bu duumlşuumlnceleri semboliktir kuumlccediluumlk

bir mit olarak şu cuumlmleden doğar ldquoŞimdi burada oumlluumlyuumlz bir mezarda

kapatılmış olarakrdquo (akt Uždavinys 2011 s 94)

Phaidon Devlet Gorgias ve Phaidros Platonrsquoun ruhun tasviri ve oumlzelliklerini farklı

bakımlardan tartışma konusu edindiği diyaloglardır Oumlte yandan bunlardan ilk uumlccedil

tanesi ruhun yalnızca oumlzelliklerinden bahsetmekle kalmayıp oumlte-duumlnya

yolculuğuna da mitler vasıtasıyla değindikleri iccedilin Phaidrosrsquotan ayrılırlar

26 Platon bu defa sahiplendiği ve doğruluğunu kanıtlamaya ccedilaba harcadığı mitlerde her zaman yaptığını yapmıyor ve λόγοςrsquou değil μῦθοςrsquou tercih ediyor 27 Mit-hikacircye soumlzcuumlğuumlnuuml karşılamak iccedilin μῦθος yerine λόγοςrsquoun tercih edildiği bir yer daha 28 Orfik Pythagorasccedilılardan bir kelime oyunu olarak uumlnlenmiş meşhur σῶμα σῆμα (ndashbeden mezardır) soumlzuumlne atıf

68

Dolayısıyla Phaidrosrsquotaki kanatlı atların ccedilektiği araba mitini bu başlık altında ele

almamız gereksizdir Bununla birlikte Phaidon Devlet ve Gorgias ruha ilişkin

mitlerin Phaidrosrsquotaki gibi diyalektik youmlnteme yardımcı birer ldquometaforrdquo olarak işe

koşulduğu diyaloglar değildir Her uumlccedil diyalogda da birbirleriyle aralarındaki

belirgin farklara ve ccedilelişik goumlruumlnen tasvirlere rağmen birer oumlte-duumlnya imajı inşa

edilmiştir Oumlte yandan her uumlccedil diyalogda da Homerik ve Olymposccedilu ruh

anlayışından buumlsbuumltuumln farklı biccedilimde ruh insanın asıl ve oumlluumlmsuumlz yanı olarak bu

duumlnyayı olduğu gibi oumlte-duumlnyayı da gezinen bir oumlge olarak betimlenmiştir

Uumlccedil diyalogda da goumlruumllduumlğuuml uumlzere deney ve goumlzlemin oumltesindeki ldquobilgirdquo alanının

nesnelerinden biri olan oumlte-duumlnya Platonrsquoun felsefesinde mitten başka hiccedilbir

dayanağı olmayan bir kurucu oumlge olarak merkezicirc oumlneme sahiptir Oumlte-duumlnya

Platonrsquoun felsefesindeki bu goumlz ardı edilemeyen oumlnemini elbette Platoncu

anamnesis temelli epistemolojinin uumlzerinde inşa edildiği ruhgoumlccediluuml oumlğretisine

borccedilludur Yukarıda goumlruumllduumlğuuml gibi bu oumlğretinin esas kaynağı Orpheusccediluluk

olduğuna goumlre soumlylediklerimizden ccedilıkan sonucu bir cuumlmleyle şu şekilde

oumlzetleyebiliriz Orfik oumlğretiler yani mit bir başka ifadeyle mitoloji yaklaşımı

Platonrsquoun felsefesinin buumltuumln katmanlarında buumlyuumlk bir etkiye sahiptir ve bu

felsefenin esasını teşkil etmektedir

Platonrsquoun ψυχή kavrayışı etrafında geliştirdiğimiz bu mitler tartışmasının bir diğer

sonucu da onun mitoloji yaklaşımının yani mitolojiye yuumlklediği işlevlerin sabit

olmadığı zaman zaman değişikliğe uğradığı veya Platonrsquoun kendisi tarafından

revize edildiğidir Tıpkı mitleri Orpheus ilahilerinden veya kadim Hint

geleneklerinden esinlenerek alıp değiştirdiği kendi felsefesine uyarladığı ve

yeniden yazdığı gibi yaptığı her mit yorumunda mitoloji yaklaşımı ve mitolojiye

yuumlklediği işlev de değişikliğe uğramış yazar tarafından diyalogların temaları

bağlamında tartışmanın birbirinden farklı yuumlklerini taşıyabilecek duruma

getirilmiştir Platonrsquoda zaman zaman oumlrneğin Homerik goumlruumlnen fakat ψυχήrsquoyi

Orpheusccedilu bir kavrayışla ele alan mitler goumlrmemizin asıl nedeni de budur

Bununla benzer bir başka duruma oumlrnek olması bakımından hemen uumlstteki

Gorgias cuumlmlesiyle (523a) yukarıdaki sayfalarda dipnotlarla dikkat ccedilektiğimiz ve

Devlet 373d Yasalar 676b ve Phaidon 79brsquode geccedilen cuumlmlelerde ldquohikacircyerdquo

69

soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγος tercihinin yapılmış olması buna karşılık yine

uumlstteki Phaidon 114c vdrsquoda geccedilen cuumlmledeyse tam tersine bu kez aynı soumlzcuumlk

iccedilin λόγος yerine μῦθοςrsquoun tercih edilmesi Platonrsquoun mitoloji yaklaşımının

geccedilirdiği değişimleri daha anlaşılır kılması bakımından oumlnemlidir

Son tahlilde Platonrsquoun mitlerinin oumlte-duumlnya tanrı ve din bakımlarından analizi

aynı ve benzer mitlerin politika bakımından analizi iccedilin yapılabilecek en faydalı

hazırlıklardan biridir Ccediluumlnkuuml bu incelemeler Platonrsquoun ἀγοράrsquosında bilge oumllccediluumlluuml

yiğit ve nihayet adil goumlzuumlyle bakılmaya layık olan καλὸς κrsquoἀγαθός bir Yunan

yurttaşını anlamamızı kolaylaştırmıştır Boumlylelikle Platonrsquoun bu erdemli yurttaş

iccedilin oumlngoumlrduumlğuuml politik duumlzenin koumlkeninde yatan bazı mitleri incelemeye sıra

gelmiştir

b) Platonrsquoun teolojisi Yeni ruh kavrayışından yeni tanrı kavrayışına

Jaegerrsquoe goumlre bir Abstraktbildung olan antik Yunan φύσιςrsquoinde ifadesini bulmuş

her şey tanrılarla doludur oumlnermesi aradan geccedilen iki yuumlzyılın ardından Platonrsquoun

Yasalarrsquoında (899b) ldquotarihsel bir anlamrdquo bulur (Jaeger 2011 s 41) Jaegerrsquoin

arguumlmanlarına bakıldığında Platonrsquoun bu referansını tanrıyı ndashdaha geniş bir

anlamda tanrısal olanındash başlangıccedilsız-sonsuz bir varlık olarak kavrayan yeni

ldquorasyonelrdquo İyonya teolojisinin antik Yunan felsefesindeki kabul belgesi olarak

değerlendirdiği anlaşılır Gerccedilekten de Yasalarrsquoın soumlz konusu pasajında Thalesrsquoin

cuumlmlesi birebir alıntılanmıştır fakat Platonrsquoun soumlz konusu pasajdaki akıl

yuumlruumltmesi ὕδωρ veya genel anlamda ἀρχή bahsinden hayli uzak bir yere duumlşer

Dahası Platonrsquoun Thalesrsquoe yaptığı referans goumlk cisimlerinin tanrısallığına

ilişkindir

Soumlz konusu pasajda goumlk cisimleri buumltuumln lsquoiyirsquoler (ἀγαθαὶ) ve buumltuumln erdemlerin

taşıyıcıları (πᾶσαν ἀρετήν) olarak tanrılarla bir tutulmaktır onlar bu cisimlerin

iccedilinde (ἐν σώμασιν) goumlklerin duumlzenleyicisi olarak vardır (ἐνοῦσαι) ne tarzda

70

varolduklarına gelince ya yaşayan varlıklar (εἴτε hellip ζῷα ὄντα) veya başka

biccedilimlerde (εἴτε ὅπῃ τε καὶ ὅπως)

Cuumlmle bazı bakımlardan muğlaktır Biz tanrıların goumlksel cisimlerde bulunan

ψυχαὶ ve duumlzenleyici varlıklar olduğundan eminizdir buna karşılık εἴτε hellip εἴτε

yapısından anlaşıldığı uumlzere onların bu cisimlerdeki bulunma tarzlarından emin

olamayız Oumlte yandan ccedilok dikkat ccedileken bu bilinmezciliğine rağmen soumlz konusu

cuumlmle 5 yuumlzyıl Atinarsquosında egemen olan dinin goumlk cisimlerine tanrısallık atfetme

geleneğini guumlccedilluuml biccedilimde seslendirmektedir Nitekim soumlzler Atinalı Yabancırsquonın

ağzından doumlkuumlluumlr ve meydan okuyan bir uumlsluptadırἔσθ᾽ ὅστις ταῦτα ὁμολογῶν

ὑπομενεῖ μὴ θεῶν εἶναι πλήρη πάντα (ndashboumlyleyken her şeyin tanrılarla dolu

olmadığı fikrini benimseyecek kim vardır)

Bu meydan okumanın oumlrneğin yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz ve Atinarsquodan

kaccedilmasıyla sonuccedillanan ldquoguumlneşin alevde kızdırılmış bir maden kuumllccedilesi olduğurdquo

tezinden oumltuumlruuml Anaksagorasrsquoa hitaben yapıldığı duumlşuumlnuumllebilir (Kranz 1994 s

145) Veya tanrıların bilinebilir felsefece duumlşuumlnuumllebilir varlıklar olduğunu

reddeden sofist Protagoras da akıllara gelebilir Bir başka ihtimal olarak

diyaloglarda hiccedilbir şekilde adı geccedilmeyen ve Laertiosrsquoun aktardığına bakılırsa

bizzat Platon tarafından kitapları yakılmak istenen Demokritosrsquotan da (Laertios

2013 ix40) soumlz edebiliriz Ancak bunların hepsi de Platonrsquoun artık uzağında ve

geccedilmişindeki duumlşuumlnuumlrlerdir Gerccedilekte yine ψυχή etrafında doumlnen bu tartışmanın

nirengi noktasını meydana getiren bu cuumlmlede Platonrsquoun isim vermeden meydan

okuduğu filozof ccedilok daha yakınındadır Aristoteles

Bilindiği gibi Ruh Uumlzerinersquonin I kitabı ruha başka bir varlık tarafından hareket

ettirilme ve kendi kendine hareket etme niteliklerini yuumlkleyen antik Yunan duumlşuumlnuumlr

ve ekollerinin eleştirisine ayrılmıştır Aristoteles bu eleştirilerden bazılarını accedilıkccedila

isim vererek bazılarını da isim vermeden yapar Platon da ismini vermeyerek

eleştirdiği filozoflardan biridir ancak yine de yuumlzeysel bir Platon bilgisine sahip

herhangi bir okur bile soumlz konusu paragrafları okurken yapılan işin sert bir Platon

eleştirisi olduğunu fark etmekte gecikmeyecektir Her şeyden oumlnce eleştiri

Thalesrsquoin yukarıda geccedilen meşhur cuumlmlesi etrafında gelişir ve Aristoteles bu

goumlruumlşe katılan filozofları hedef alır gibi davranarak şunları yazar

71

Bazıları da onun (ruhun) evrende (ἐν τῷ ὅλῳ) ve eriyik biccedilimde (μεμῖχθαι)

karışmış olduğunu soumlylerler ki bunların başını herhalde her şeyin tanrılarla

dolu olduğunu soumlyleyen Thales ccedilekmektedir Ancak bu goumlruumlşuumln de bazı

accedilmazları var Nitekim ruh havada veya ateşteyken bir canlı meydana

getirmiyor (οὐ ποιεῖ ζῷον) ama bunların karışımındayken meydana

getiriyor ve uumlstelik onlar birincilerdekini ikincilerdekinden daha uumlstuumln

goumlruumlyorlar Yine buradan hareketle dediklerine goumlre havadaki ruhun

neden canlılardakinden daha uumlstuumln ve daha oumlluumlmsuumlz olduğunu da sorarız

(Ruh Uumlzerine 411a)

Batı duumlnyasındaki bazı uumlnluuml ccedilevirilerden ve eleştirel basımlardan anlaşıldığı

kadarıyla Platonrsquoun Yasalar 899brsquodeki Thales referansı her soumlz konusu

edildiğinde Aristotelesrsquoin bu paragrafını hatırlatmak alışılagelmiş bir tutumdur

Oumlte yandan bazı felsefe tarihccedilileri iccedilin bu cuumlmlelerin muhatabı doğrudan

doğruya Jaegerrsquoin Yasalar ve Epinomisrsquoteki kavrayışla bir tuttuğu ldquorasyonelrdquo

İyonya teolojisidir Fakat bununla birlikte Aristotelesrsquoin bu eleştirisinin Platonrsquou

hedef aldığına ilişkin elimizdeki tek belge Thalesrsquoin cuumlmlesi olamaz Nitekim Ruh

Uumlzerinersquode bu eleştirinin hemen oumlncesindeki cuumlmlelere bakıldığında yine

Platonrsquoda goumlrmeye alışık olduğumuz diğer bir grupla Orpheusccedilularla karşılaşırız

Aristoteles 410brsquode ruhun doğadaki bazı oumlgelerden oluştuğu ve her durumda

hareket ettirici olduğu29 youmlnuumlndeki goumlruumlşleri eleştirdikten sonra benzer bir itirazın

akıl (νοῦς) ve algılama yetisinin (αἰσθητικόν) oumlgelerden geldiğini duumlşuumlnenler iccedilin

de yapılabileceğini soumlyler nitekim bitkiler de oumlgelerden meydana gelmiş

olmasına karşılık hareket etme ve algılama yetileri yoktur Dolayısıyla

Aristotelesrsquoin vardığı sonuca goumlre Thales ve bu cuumlmlesinin ardından giden

duumlşuumlnuumlrlerin iddiaları buumltuumlnluumlkluuml bir ruh kavramı iccedilin değil ruhun yalnızca bazı

tuumlrleri iccedilin geccedilerlidir Orpheusccedilulukla ilgili paragraf bu ccediloumlzuumlmlemenin hemen

ardından başlar

Aynı durum Orpheusccedilu denilen şiirlerdeki bazı duumlşuumlnceler iccedilin de soumlz

konusudur Nitekim bunların soumlylediğine goumlre ruh tıpkı soluklanan

canlılarda olduğu gibi ruumlzgarlarla taşınarak evrenin iccedilinden geccedilermiş Ama

bu durum bitkiler iccedilin ve soluklanmayan bazı hayvanlar iccedilin hiccedil de geccedilerli

29 Aristotelesrsquoe goumlre onların bu soumlyledikleri ruhun her durumu iccedilin geccedilerli değildir (οὐ περί πάσης λέγουσι ψυχῆς) Ccediluumlnkuuml ldquoalgılayanlarınrdquo hepsi hareketli değildir oumlrneğin bazı hayvanlar oldukları yere sabittirler (μόνιμα hellip κατὰ τόπον) Bu durumda ruhun her durumda hareket ettirici olduğu iddiası ccediloumlker ccediluumlnkuuml hareket ruh kavramının geneline yuumlklenememekte olup yalnızca hayvanları hareket ettiren bir formuna oumlzguumlduumlr

72

olmaz bu duumlşuumlnceyi savunanlar bunu goumlzden kaccedilırırlar (Ruh Uumlzerine

410b)

Orpheusccedilu ruh oumlğretisinin ve Thalesccedili her şey tanrılarla doludur oumlnermesinin bu

şekilde ardarda gelmesinden anlaşıldığı gibi Aristoteles doğadaki oumlgelerin ruhun

taşıyıcısı olduğu veveya ruhun doğadaki oumlgelerden geldiği iddiasını canlı ve

cansız varlıklardan oumlrneklerle ccediluumlruumltmeye ccedilalışırken Orpheusccedilulukla İyonya doğa

duumlşuumlncesini aynı kategoriye koyarak anlamıştır Ancak Thalesrsquoin doğa

duumlşuumlncesiyle Orpheusrsquoun ruh oumlğretisinin tek bir ortaklığından soumlz edilebilir o da

Platonrsquodur Bu itibarla Aristotelesrsquoin ruh kavrayışının Platonrsquounkiyle karşı karşıya

geldiği noktada Orpheusccedilu ve İyonyalı ruh kavrayışlarının ccedilakıştığı yer olan

Timaios bir kelimeyle ψυχὴ κόσμου bulunmaktadır

c) Timaiosrsquota ldquoEvrenin Ruhurdquo

Timaios Platonrsquoun mitlerinden soumlz edildiğinde akla gelen ilk diyaloglardan biridir

ve bu hiccedil de haksız bir şoumlhret sayılmaz En az Devletrsquoin X kitabı Şoumllen ve

Phaidros kadar o da mitik zenginliğiyle dikkat ccedileker Bununla birlikte Timaiosrsquoun

mitleri Platonrsquoun bu ccedilalışmada soumlzuumlnuuml ettiğimiz mitolojik yaklaşımını belirgin ve

anlaşılır kılmak adına sunduğu imkacircnlardan oumltuumlruuml pek ccedilok diyalogu aşarak oumln

plana ccedilıkar Her şeyden oumlnce Timaiosrsquoun etrafında oumlruumlntuumllendiği asıl tema

kosmosrsquotur ve bilindiği gibi bu mitolojinin araştırma konuları arasında ccediloğu

zaman ilk sıraları işgal eder

Bununla birlikte Timaiosrsquotaki Sokrates bizim alışık olduğumuz gibi alaycı

rahatsız edici karşısındakini konuşmaya zorlayan ve suumlrekli sorular sorarak

yanlışları duumlzelten Sokrates değildir Aksine pek suskundur ve koumlşesine ccedilekilmiş

hacirclde Timaiosrsquoun uzun soumlylevini dinler Hatırlanacağı gibi Protagorasrsquota uzun

soumlylevlere dayanamayıp toplantıyı terk etmeye davranan Gorgiasrsquota tartışmak

iccedilin karşılıklı soru-cevap youmlntemini şart koşan da aynı Sokratesrsquoti

Sokratesrsquoin Timaiosrsquotaki suskunluğu Sofistrsquote ve Theaitetosrsquota da sergilediği

soumlylenecek olsa bunun sebebi her iki diyalogda da tek bir karakterin değil ikişer

73

karakterin ve uzun soumlylevler biccediliminde değil karşılıklı soru-cevap youmlntemiyle

yaptığı tartışmaları dinlemiş olmasıdır

Bununla beraber Timaiosrsquoun giriş kısmında Devlet diyalogu hakkında hayli uzun

konuşan Sokratesrsquoin soumlzlerini bitirirken kendi goumlrevini yerine getirdiğini ndashkurguya

goumlre orada bulunanlara oumlnceki guumln iyi bir devlet ve yurttaşları hakkında buumltuumln

bildiklerini anlatmıştırndash ve şimdi de aynı şeyi Timaios Kritias ve Hermokratesrsquoten

beklediğini soumlylemesi Platon tarafından bu suskunluğun nedeni olarak

goumlsterilmektedir (20c)

Timaiosrsquola ilgili bir diğer dikkat ccedilekici nokta başkarakter Timaiosrsquoun kim olduğuyla

alakalı soru işaretleridir Bazı antik duumlşuumlnuumlrlere goumlre gerccedilekten yaşamıştı

oumlrneğin Cicero De Re Publicarsquoda ondan gerccedilek biri gibi soumlz etmekle kalmaz

Sokratesrsquoin İtalyarsquoya gelerek onunla soumlyleştiğini aktarır (Cicero 2006 i16)30

Sokrates onu Lokroslu bir devlet adamı ve filozof olarak tanıtır her iki alandaki

başarılarını yere goumlğe sığdıramaz Bununla beraber Timaiosrsquoun bu diyalogdaki

geometri ve felsefe tarzı tarihin her doumlneminde Platon okurlarına onun

Pythagorasccedilı bir filozof olduğunu duumlşuumlnduumlrmuumlştuumlr Hatta Laertius onun aslında

Pythagorasrsquoın oumlğrencisi Philolaos olduğu rivayetini iki farklı kaynaktan aktarır

Philolaos maddesindeki ilgili paragraf şoumlyledir

Bir tek kitap yazmıştır Hermipposrsquoa goumlre bir yazar filozof Platonrsquoun

Sicilyarsquoya Dionysosrsquoun yanına geldiğinde Philolaosrsquoun akrabalarından kırk

guumlmuumlş İskenderiye minasına bu kitabı aldığını ve Timaios adlı eserini buna

dayanarak yazdığını soumlyluumlyormuş Bazıları da Platonrsquoun bu kitabı

Dionysosrsquotan Philolaosrsquoun oumlğrencilerinden bir delikanlının hapisten

ccedilıkmasını sağladığı iccedilin aldığını soumlylerler (Laertius 2011 viii85)

Timaiosrsquoun gerccedilek kişi olduğunu kesin dille reddeden Cornford ise duumlşuumlncesini

Platonrsquoun anlattığı oumllccediluumlde başarılı bir felsefeci ve devlet adamının hiccedilbir tarih

kaydında iz bırakmamış olmasının imkacircnsızlığına dayandırır (Cornford 1997 s

2)

30Timaios diyalogu ndashkurguya goumlrendash Atinarsquoda geccedilmektedir

74

Oumlte yandan Platonrsquoun Timaios adlı bu devlet adamı ve filozofu ldquoLokroslurdquo diye

tanıtması (20a) mitik bir kahraman olan Lokrosrsquola birlikte duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde

kurgusal bir figuumlr olma ihtimali daha da guumlccedillenmektedir Nitekim bilindiği gibi

Timaiosrsquola yalnızca Platonrsquoun iki diyaloğunda Timaios ve Kritiasrsquota karşılaşırız

Bu diyalogların her ikisinde de Deukalion miti soumlz konusu edilmektedir Oumlte

yandan Plutarkhosrsquoun bu bilgileri goumlz oumlnuumlnde bulundurarak okuyacağımız bir

Moralia paragrafında şunlar yazıyor

Lokrosların tahta koumlpeği ne anlama geliyor Lokros Fuskiosrsquoun Fuskios da

Amphiktionrsquoun oğluydu Lokrosrsquola Kabyarsquodan Opos doğmuştu Opos

babasıyla yarışa kalkıştı bunun uumlzerine kacirchine gitti arkasına pek ccedilok

yurttaşı alıp goumlccedil ederek yeni bir şehir kurma işini danıştı Tanrı ona tahta

bir koumlpek tarafından ısırılacağı yere şehir kurmasını soumlyledi Lokros denizi

aşıp karşı kıyıya ulaşınca bir dikenli ccedilalıya (κυνόσβατος)31 bastı ve orada

ağrıdan kıvranarak guumlnler geccedilirdi Bu suumlrede etrafı tanıdı ve daha

sonrasında Ozolai Lokroslarının yurdu olan Fuskus ve Huanteiarsquoyı kurdu

(Plutarch 1957 294e-s 193)

Plutarkhosrsquoun Lokrosrsquoun dedesi olduğunu soumlylediği Amphiktionrsquoun ise Yunan

Nuhrsquou Deukalionrsquoun Pyrrharsquodan doğan oğlu ve aynı zamanda Prometheusrsquoun da

torunu olduğunu Apollodoros bize Bibliothekarsquosında bildiriyor (Apollodorus

1921 i72)

Başka bir deyişle mitik kaynaklar bize Timaiosrsquoun geldiği şehir olan İtalyarsquonın

guumlneyindeki antik Lokrosrsquoun Deukalionrsquoun torunları tarafından kurulduğunu

anlatmaktadır Bununla beraber Timaios karakterinin etrafında kurduğu iki

diyaloga bakınca Platonrsquoun bu mitten habersiz olması olanaksız goumlruumlnmektedir

Sonuccedilta bu derinlikte mitik oumlgelerle oumlruumlluuml Timaios iccedilin kullanılan ldquodiyalogrdquo başlığı

yalnızca biccedilimsel oumlzelliğine atıfla anlamlı olabilir Timaiosrsquoun kurgusu oumlteki

diyalogların aksine diyalektik youmlntemle ccedilatılmamıştır Sokratesrsquoin soumlzuuml kendisine

bırakmasıyla 27crsquoden itibaren ndashSthephanus numaralandırmasına goumlrendash 65 sayfa

boyunca konuşur ve diyalog bu uzun soumlylevle sona erer Timaiosrsquoun soumlylevi

diyalogun geri kalan kısmının yaklaşık altı katı uzunluğa karşılık gelmektedir ve

kesildiği tek yer Sokratesrsquoin soumlylediği şu soumlzlerdir

31 Yuncanca soumlzcuumlk birebir ccedileviriyle koumlpek ccedilileği Kehanetin Oposrsquou ısıracağını haber verdiği tahta koumlpek (ξυλίνη κύων) meğer ayağına dikenleri batan bu ccedilalıymış

75

Pek iyi şeyler soumlyledin Timaios Baştan sona hepsini senin buyurduğun

(κελεύεις) şekilde kabul etmemiz gerekiyor Yaptığın bu giriş konuşmasını

hayranlıkla benimsiyoruz luumltfen bizim iccedilin meseleyi sonuna kadar konuş

(29d)

Timaiosrsquoun her soumlzuumlnuuml kayıtsız şartsız kabul ettiğinin beyanı olan bu soumlzlerin

ardından Sokrates sessizliğe goumlmuumlluumlr ve boumlylelikle Lokroslunun anlatacağı buumltuumln

mitler onun dolayısıyla Platonrsquoun himayesine girmiş olur Bununla beraber

Timaiosrsquoun anlattıklarının mit mi yoksa hakikat mi olduğu konusunda Sokratesrsquoin

daha accedilık bir cuumlmlesini de bu soumlzlerin birkaccedil sayfa gerisinde işitiriz Kritias

Sokratesrsquoe şoumlyle seslenir

hellip Bize duumln μῦθος iccedilinde tarif ettiğin yurttaşları ve devleti buguumln burada

hakikatte varolan bir şeye doumlnuumlştuumlreceğiz ve senin duumlşlediğin o devletin

rahibin (ὁ ἱερεύς) anlattığı atalarımızın gerccedilek devleti olduğunu

soumlyleyeceğiz İkisi her bakımdan birbirine tam uyacak ve biz senin

anlattığın yurttaşların eskiden gerccedilekten de yaşadıklarını soumlylerken

sesimizdeki uyum hiccedil bozulmayacak Şimdi hikacircyemizin (λόγος) akla uygun

(κατὰ νοῦν) olup olmadığına bakalım Sokrates ccediluumlnkuuml değilse yerine

anlatacak başka bir şey bulmamız gerekiyor (26c-d)

Ve Sokratesrsquoin Kritiasrsquoa verdiği coşkulu karşılık

Buguumln adına kurbanların kesildiği tanrıccedilaya32 bu denli yaraşır bir hikacircye

olduğuna goumlre başka ne konuşalım ki Uumlstelik bu uydurulmuş bir μῦθος

değil bizim iccedilin her bakımdan hakikatle oumlrtuumlşen bir λόγος olacak (26e)

Platonrsquoun Sokratesrsquoe soumlylettiği bu soumlzler tam 65 sayfa boyunca hiccedilbir itirazla

karşılaşmadan konuşma hakkını Timaiosrsquoa tanımak iccedilin bir hazırlıktır Nitekim

Savunmarsquodaki Sokratesrsquoi saymazsak başka hiccedilbir diyalogda hiccedilbir konuşmacıya

boumlyle bir hak verilmiş değildir Oumlte yandan Sokrates Timaiosrsquoun ndashve sonraki

diyalogda Kritiasrsquoınndash anlatacaklarının μῦθος değil λόγος olacağını soumlylerken

Timaiosrsquoun az sonra soumlylediği bir cuumlmleyle bunların aslında λόγος olmayanları da

kapsadığını goumlruumlveririz Bunun sonucu olarak Timaios ve Kritiasrsquotan dinlediğimiz

hikacircyelerin Platonrsquoun felsefesindeki bağlamı birdenbire karanlığa goumlmuumllmuumlş olur

32 Cornfordrsquoun Proklosrsquoun (i84) izinden giderek yaptığı yoruma goumlre diyalog tanrıccedila Athena adına duumlzenlenen bir festival olan Panathenaea guumlnuumlnde geccedilmektedir (Cornford 1997 s 363) Oumlte yandan Cornford değinmez ancak Haziran ayının ilk guumlnlerinde duumlzenlenen Panathenaea festivalinin Artemis onuruna duumlzenlenen Bendideiarsquonın hemen ardındaki guumlne denk geldiği bilinmektedir (akt John Burnet 1903 21a-n1) Devletrsquoteki Bendideia hatırlanırsa Timaiosrsquoun girişinde oumlzetlenen kitabın Devlet olduğuna kuşku kalmıyor

76

Benim duumlşuumlnceme goumlre evvela şunları birbirlerinden ayırmalı Daima var

olan (τὸ ὂν ἀεί) ama oluşa (γένεσις) sahip olmayan şey nedir ve daima oluş

hacirclinde olan (γιγνόμενον) ama hiccedilbir zaman var olmayan şey nedir

Bunlardan biri λόγοςrsquolu akıl yuumlruumltmeyle (νοήσει) kavranabilirken ndashccediluumlnkuuml

daima aynı biccedilimde var olandır diğeriyse λόγοςrsquosuz algılar yoluyla

(αἰσθήσεως) duumlşuumlnuumllendir ndashccediluumlnkuuml oluş ve bozuluş hacirclindedir hiccedilbir zaman

gerccedilekten (ὄντως) var olan değildir (28a)

Bu paragraf yukarıdaki tartışmada Jaegerrsquoin Platonrsquoa İyonyarsquonın mirası olduğunu

oumlne suumlrduumlğuuml ve Yasalar 899b ile işaretlediği (Jaeger 2011 s 41) başlangıcı ve

sonu olmayan tanrısal varlığa dair rasyonel duumlşuumlncenin ccedilok daha accedilık bir

ifadesidir ve bize goumlre burada mitik bir tanrısallığa Cornfordrsquoun deyişiyle ldquomitin

ardında kalan tanrısal ruh toumlzuumlrdquone (Cornford 1907 s 146) vardıran bir akıl

yuumlruumltme soumlz konusudur Boumlylelikle Platonrsquoun tanrı mitlerinden soumlz ederken ψυχή

bir an olsun guumlndemimizden duumlşmediği gibi en az diğer diyaloglar kadar

Timaiosrsquoun da mitik oumlgeleri bizi şimdiye kadar pek ccedilok kez guumlndemde tuttuğumuz

ldquogizem dinirdquoni bir defa daha duumlşuumlnmeye zorlar

Timaios oumlzelinde bu gizemin izini suumlrerken Aristotelesrsquoin Ruh Uumlzerinersquodeki

(411a) itirazından ccedilıkardıklarımıza ek olarak Neoplatonizm okulunun en yetkili

isimlerinden biri olan Proklosrsquoun da yol goumlstericiliğinden soumlz edilebilir33 Nitekim

Proklosrsquoun Platonrsquou ldquotanrısal Platonrdquodur (ὁ θεῖος Πλάτων) ve bu Neoplatonizmin

karakteristiği olarak yazdıklarını tanrıdan esinlendiği anlamına gelir Yine

Proklosrsquoa goumlre tanrının Platonrsquoa ne esinlediğini anlamak iccedilin bakmamız gereken

yer Orpheusccedilu oumlğretiyi Timaiosrsquola dolaysız biccedilimde birleştiren doğadaki ldquoneden-

etkirdquo ilkesinin (πᾶν δὲ αὖ τὸ γιγνόμενον ὑπ᾽ αἰτίου τινὸς ἐξ ἀνάγκης γίγνεσθαι ndash

oluşan her şeyin bir nedenden oluşması zorunlu 28a) temellendirme arguumlmanı

33 Proklos MS 5 yuumlzyıl yeni Platonculuğunun tanrı kavrayışını ele alan Theologianın Oumlgeleri (Στοιχείωσις θεολογική)rsquonden başka doğrudan Platonrsquoun tanrı kavrayışına youmlnelen Platonrsquoa Goumlre Theologia (Περὶ τῆς κατὰ Πλάτωνα θεολογίας) ve başta Timaios olmak uumlzere Parmenides Devlet Kratylos gibi diyaloglar iccedilin yaptığı incelemelerde bize hem Ortaccedilağrsquodaki Platon algısını tafsilatlı biccedilimde resmetmesi hem de bizzat Platonrsquoun ruh ve tanrı algısı uumlzerine pek kıymetli ccediloumlzuumlmlemeler sunması bakımından Platonculuğun mihenk taşı sayılabilecek duumlşuumlnuumlrlerden biridir Elbette Proklosrsquoun Platonrsquouna başvururken tarihsel doumlnem farkının yarattığı birtakım riskler nedeniyle daha temkinli adımlar atmamız gerekir fakat oumlte yandan mevcut diyalogları Proklosrsquoun yorumlarıyla doğrudan karşılaştırabilme şansı goumlz ardı edilmemelidir Bu bizi herhangi bir Ortaccedilağ Platonrsquoundan uzak tutacak en buumlyuumlk imkacircndır O doumlnemin duumlşuumlnuumlrleri iccedilin ne literatuumlr ne de filolojinin gelişmişliği bakımından boumlyle bir imkacircn soumlz konusu değildi Bununla beraber Orpheusccedilu bir Platonrsquoun izlerini yalnızca Proklosrsquota değil Plotinosrsquota Porphuriosrsquota ve İamblikhosrsquota da suumlrmek muumlmkuumlnduumlr Boumlyleyken Proklosrsquoun Timaios yorumunda demiourgosrsquou doğrudan Orpheusrsquola ilişkilendirmesi bize ondan bahsetme zorunluluğu hissettiriyor

77

olarak Demiourgosrsquotur Bilindiği gibi Platon doğadaki neden-etki ilkesini

Demiourgosrsquola accedilıklarken onun παράδειγμα olarak idealarla bağını kurmak

durumunda kalır ve nihayetinde ldquoideaları tanıyan bilen akılrdquo (νοῦς ἐνούσας ἰδέας)

ifadesini kullanır (39e) Buumltuumln oluşun nedeni olarak suumlrekli ilkoumlrneklere bakan

(βλέπων ἀεί hellip παραδείγματι) bir zanaatkacircr tanrı Bu ise doğrudan doğruya

hareketli ve aynı zamanda hareket ettirici bir ψυχήrsquoye goumlndermedir34 tıpkı

Aristoteles gibi Proklos da Platonrsquoun bu tanımını Orpheusrsquoa bağlayacaktır

(Timaios 13115 vd)

Oumlte yandan her şeyin iyi olmasını isteyen tanrı (βουληθεὶς γὰρ ὁ θεὸς ἀγαθὰ μὲν

πάντα) goumlruumlnenler (ὁρατῶν) iccedilin ldquoiyirdquo olmanın şartının buumltuumlnleri (ὅλον) birbirleriyle

karşılaştırmak olduğunu bunun şartının da akıl (νοῦς) olduğunu aklın şartının

ise ruh (ψυχή) olduğunu bizzat kendisi akıl yuumlruumlterek bulmuştur (λογισάμενος

οὖν ηὕρισκεν) İşte demiourgosrsquoun bizzat kurduğu bu akıl yuumlruumltme zincirlemesi

onu her şeye ruh ve akıl vermeye goumltuumlrmuumlştuumlr Timaiosrsquota bu zincirlemenin tarif

edildiği cuumlmleleri takip eden son cuumlmle hem demiourgos hem de evrenin ruhu

iccedilin soumlylenenleri accedilık biccedilimde oumlzetler niteliktedir

hellip κατὰ λόγον τὸν εἰκότα δεῖ λέγειν τόνδε τὸν κόσμον ζῷον ἔμψυχον ἔννουν

τε τῇ ἀληθείᾳ διὰ τὴν τοῦ θεοῦ γενέσθαι πρόνοιαν ndashhellip bu akıl yuumlruumltmenin

sonucuna goumlre şunu soumlylemek gerekir gerccedilekten de bu evren ruhlu ve akıl

sahibi bir canlı olarak tanrının oumlngoumlruumlsuumlyle oluşmuştur (Timaios 30b-c)

Boumlylece Platonrsquoa goumlre ζῷον κόσμος yani ldquocanlı evrenrdquo bir etkidir bu etkinin

nedeniyse τοῦ θεοῦ πρόνοια zanaatkacircr ldquotanrının oumlngoumlruumlsuumlrdquo Nihayet canlı ve

akıl sahibi evrenin Platonrsquoun ifadesiyle κόσμος ζῷον ἔμψυχος ἔννουςrsquoun

Aristotelesrsquoe hem Orpheusrsquou hem de Thalesrsquoi hatırlatması ardından bu ikisi

uumlzerinden Platonrsquoun ruh goumlruumlşuumlne itirazda bulunması bu soumlylediklerimiz ışığında

ccedilok daha anlaşılır hacircle geliyor

34 Hatırlanacağı gibi Aristotelesrsquoin Ruh Uumlzerine-411rsquodeki itirazının nedeni bu ldquoruh hareketirdquoydi

78

35 Platonrsquoun Politik Kurgusunda Mitin Etkileri

Biccedilimce birer tiyatro eseri olan diyalogların neredeyse hepsinde daha ilk

satırlardan başlamak uumlzere polisrsquoin belirgin unsurlarından oluşan bir dekor

goumlruumlruumlz Bu şehir manzarası genellikle diyalogun bitişine kadar aynı kalır ve

tartışılan temel konularla bir şekilde ilişkili olduğu goumlruumlluumlr

Theaitetos Sofist Devlet Adamı ve Lysisrsquote Yunan genccedillerinin şehirleri iccedilin vaat

ettikleri fedakacircrlık ve başarıyı şimdiden kanıtladıkları palaistra meydanı dekordur

diyaloglar boyunca genccedil adamların bilgi konusunda sofistliği değil gerccedilek

felsefeyi amaccedillamalarının gereği tartışılacaktır Euthyphronrsquoda polisrsquoin dini ve adli

meselelerinin goumlruumlşuumllduumlğuuml Stoa Basileos dekordur Sokratesrsquole kacirchin

Euthyphron succedil ve din-dinsizlik konularında konuşurlar Devletrsquote şehrin

aşağısındaki liman kentinde Artemis onuruna duumlzenlenen Bendideia ve

Kefalosrsquoun evindeki kurban ibadeti dekordur karakterler iyi bir devletin nasıl

kurulacağını yasalarının dininin toplumsal sınıflarının nasıl duumlzenleneceğini bir

kelimeyle adaletin nasıl tesis edilmesi gerektiğini konuşurlar Timaios ve Kritiasrsquota

dekor olarak her Haziran ayının ilk guumlnlerinde Devletrsquoteki Bendideiarsquoyı takip eden

tarihte tanrıccedila Athena onuruna duumlzenlenen ve Panathenaea vardır ve bizzat

Kritias yapacakları konuşmanın tanrıccedila onuruna soumlylenen bir ilahi yerine

sayılacağını soumlyler Yine Parmenidesrsquote dekorda Panathenaea etkinliklerinin

olması tanrıccedila Athena ile İtalyan filozofların ilgisini duumlşuumlnduumlruumlr (krş Cornford

1997 ss II ve 363) Protagorasrsquota birinci dekor Sokratesrsquoin ldquoyalnız başınardquo

uyuduğu kendi evi ikinci dekorsa Protagorasrsquoın etrafında geniş bir hayran

kitlesinin halelendiği Kalliasrsquoın evidir metinde filozofun yalnızlığıyla Sofistin

kalabalıklığı yoğun biccedilimde hissedilir Benzer biccedilimde Gorgiasrsquota dekor halka

accedilık bir meydandır ve Sofist retoriğinin bir kelimeyle demagogiarsquonın ne olduğu

tartışılır Kriton Phaidon ve Savunmarsquodaki dekor da tıpkı Euthyphronrsquoda olduğu

gibi polisrsquoe adaletin dağıtıldığı merkezicirc yapılardır Şoumllenrsquode dekor her kesimden

bilgili kişilerin katıldığı şair Agathon tarafından duumlzenlenen iccedilkili bir ziyafettir ve

konuşmalar Erosrsquoa sanat-hakikat ilişkisine tragedya ve şiire dairdir Şehrin

dışında geccedilenlere bir diğer oumlrnek olan Phaidros surların dibinde başlar kır

79

yollarında yuumlruumlmenin sağlık iccedilin yararından soumlz edilerek İlios ccedilayı boyunca

yuumlruumlnuumlr ve sohbet bir ccedilınarın dibinde devam eder diyalog boyunca şehir ve

şehirdışı meselesine goumlndermeler vardır Yasalar da şehirdışı bir dekora sahiptir

ancak farklı biccedilimde Mekacircn İda Dağırsquonda Knossosrsquotan Dikte mağarasındaki

Zeus tapınağına giden yoldur ve filozofun yeniden mağaraya başka bir deyişle

şehre doumlnmesini anımsatır gibidir

Bu oumlrnekler birccedilok diyalog uumlzerinden ccediloğaltılabileceği gibi mekacircn-iccedilerik

ccediloumlzuumlmlemeleri de istenildiği kadar derinleştirilebilir Bununla birlikte kesin olan

diyaloglarda bireylerin polis ve politika ile kurdukları ilişkinin daima esas zemini

teşkil etmesidir

Daima polis ve oumlgelerine atıfta bulunan bu dekorların iccedilinde gidip gelen konuşan

alkışlayan veya oy kullanan karakterlere gelince bunların da 5 yuumlzyıl Atinarsquosının

politik duumlzeninde ccedilok oumlnemli tartışmaların aktoumlruuml ve konusu olmaları Platonrsquoun

yalnızca dekorunun değil aynı zamanda rol dağıtımının da politik eksenli

olduğuna işaret eder Bu rollerin ccediloğunluğuysa Sofist duumlşuumlnuumlrlere verilmiştir35

İlk bakışta Sofistlerin etkinliği iccedilin son derece elverişli olduğu duumlşuumlnuumllen Atina

demokrasi duumlzeninde gerccedilekte hem onların hem de Platonrsquoun hoşnutsuz olduğu

bazı oumlgelerden yukarıda kısaca bahsetmiştik Protagorasrsquotaki φύσις ve νομός

tartışmasından yola ccedilıkılarak ccedilizilebilecek bu tema oumlzellikle νομόςrsquoun ortaya

ccedilıkışı ve felsefenin tartışma konularından biri hacircline gelmesi bakımından Atina

demokrasisinin mimarları sayılan devlet adamlarından Solon Kleisthenes ve

Periklesrsquoin reformlarına kadar gider Bu itibarla Platonrsquodaki rejim eleştirilerinin

birincil bağlamı Atinarsquoda işleyen demokrasinin adaletsiz bir youmlnetim biccedilimi

olduğudur

35 Sofistlerin diyaloglardaki varlığını doğrudan konuşmacı oldukları oumlrneklerle sınırlandırmıyoruz Nitekim boumlyle bir sınırlandırma diyalogların kavramsal ccedilerccedilevelerinin ciddi anlamda ihmal edildiği anlamına gelir Bu bakımdan oumlrneğin Protagorasrsquoın Protagorasrsquotaki varlığıyla Theaitetosrsquotaki varlığı arasında ağırlığı bakımından hiccedil fark yoktur Ccediluumlnkuuml her iki diyalogun da muumlhim bir kısmında Sokratesrsquoin tartıştığı duumlşuumlncelerini ccediluumlruumlttuumlğuuml kişi bizzat Protagorasrsquotır Aynı durum Menonrsquodaki Gorgias Phaidrosrsquotaki Lysias veya Sophist Savunma vbrsquodeki adı anılmayan buumltuumln Sofistler iccedilin de geccedilerlidir

80

a) Platonrsquoun politik nostaljisi Eski Attika

Platon 7 Mektuprsquota Atinarsquonın politik duumlzenindeki ccedilalkantıları adaletsizlikleri

goumlrduumlkten ve nihayet haksızlığa ldquobuumltuumln insanların en az layık olanırdquo (325b) dostu

Sokratesrsquoin oumlluumlmuumlne şahit olduktan sonra politikadan uumlmidini iyice kestiğini

soumlyler Mektupta anlattığına goumlre buumltuumln bunlarla birlikte politik idarecilerin de

yaptıklarını goumlrduumlkccedile politika işleri ona ccedilok daha zor goumlruumlnmeye başlamıştı

ccediluumlnkuuml insanın dostları ve guumlveneceği yoldaşları olmadıkccedila bu işlere

kalkışması imkacircnsızdı boumlyle kişiler her zaman el altında olmadığı gibi

arayıp bulmak da kolay değildi Devletimiz artık atalarımızın gelenek ve

ilkelerine goumlre (ἐν τοῖς τῶν πατέρων ἤθεσιν καὶ ἐπιτηδεύμασιν)

youmlnetilmiyordu Dahası hem yazılı hem de geleneksel yasalar (τῶν νόμων

γράμματα καὶ ἔθη) şaşırtıcı bir hızla bozuluyor veya yuumlruumlrluumlkten

kaldırılıyordu (Mektuplar 325d)

Platonrsquoun Syrakusairsquodeki Dionrsquoun dostlarına hitaben yazdığı bu soumlzler eski

Atinarsquoya duyduğu oumlzlemin accedilık bir ifadesidir Fakat bu eski Atina kendi ifadesiyle

τῶν πατέρων ndashatalarınndash Atinarsquosı en azından Gorgias ve Protagorasrsquotaki

Periklesrsquoin νομόςrsquounu hedef alan eleştirilerden anladığımız kadarıyla birkaccedil yuumlzyıl

oumlncesinin Atinarsquosı değildir Nitekim demokrasinin kurucularına youmlnelttiği bu tarz

eleştiriler onun πᾰτέρεςrsquoinin demokrasinin tesisinden ccedilok oumlnce ilkel Attika kabile

duumlzeninin henuumlz bozulmamış olduğu zamanlarda yaşayan kişiler olduğunu

duumlşuumlnduumlruumlr Bu durum Platonrsquoun φύσιςrsquoe oumlzlem duyan Sofistlerle de kısmen

paylaştığı bir nostaljidir nitekim Sofistlere goumlre ndashHippiasrsquoın dediği gibindash yurttaşlık

yasadan değil tıpkı akrabalık gibi doğadan gelir oysa insanları guumlden bir zorba

olarak yasa (τύραννος τῶν ἀνθρώπων) bizi daima doğaya karşı gelmeye zorlar

(Gorgias 337d)

Kojin Karatani kabile toplumlarında yerleşik hayata geccedilişin buumlyuumlnuumln gelişimini

beraberinde getirdiğini oumlne suumlrer Bu yeni hayat tarzıyla ortaya ccedilıkan ve binlerce

insanın birarada işbirliği ve alış-veriş yaparak yaşamasını gerektiren duumlzende

buumlyuumlcuumlden rahibe rahipten başrahibe ve en sonunda kral-rahibe doğru ilerleyen

bir tarihsel silsile belirmiştir (Karatani 2017 s 11) Bu ilkel devlet duumlzeninde

tanrılar aşkın varlıklar olmakla birlikte kral figuumlruuml tanrı tarafından atanmış olup

81

yurttaşlar onun bilgeliğinden ve kararlarının doğruluğundan hiccedilbir şekilde şuumlphe

edemeyecektir İster animistik-şamanik olsun ister sistemli bir din uumlzerinde

yuumlkselmiş olsun bu tuumlr bir devlet duumlzeninin mitik temeller uumlzerine kurulu olduğu

tartışmasızdır Başka bir ifadeyle bu devletin yurttaşlarının mevcut duumlzene ve

baştan belirlenmiş olan yazgılarına boyun eğmesini sağlayabilecek mitten başka

hiccedilbir ilkeden soumlz edemiyoruz Oumlte yandan bu mitler toplumsal duumlzenin

devamına kesintisine başarı veya başarısızlığına goumlre ya daha da guumlccedillenmekte

ya tuumlmuumlyle terk edilmekte veya başka mitlerle birleşerek yeni kuumlltler ortaya

ccedilıkarmaktadır Karatani yine İzonomirsquode eski Yunan toplumlarında mitin ilkel

politik oumlrguumltlenmeyle bu karşılıklı ilişkisini Yahudi tarihinden bir oumlrnek vererek

anlatır Buna goumlre

Yahudi halkları başlangıccedilta nomadik bir kabile konfederasyonu hacirclindeydi

Ardından tek tanrı olan Yehovarsquonın ismi altında birleştiler ve bu tanrıyla

ahitleştiler Fakat bu bir bozulma değildir Aynı suumlreci Mezopotamya

kentlerinde ve Yunan polisrsquolerinde de goumlzlemleriz Belli sayıdaki koumly veya

kabilelerin bir şehir devleti oluşturmak uumlzere birleşmesi yeni ve ortak bir

tanrının ifadesini de beraberinde getirir Bu bir ccedileşit toplumsal soumlzleşmedir

(Karatani 2017 s 13)36

Thomson da benzer biccedilimde eski Yunan tarihi ccedilalışmalarında Attika kabile

duumlzeninin bir tuumlr fratri uumlzerinde temellendiğini aktarır (Thomson 2007 s 99)

Savaştaki ordu duumlzeninin bir yansıması olan bu kabile hiyerarşisinin Atina

demokrasisinden yaklaşık beş yuumlzyıl daha eski olan Homeros ccedilağında hacirclacirc

goumlruumllduumlğuumlnuuml İlyadarsquoda Akhaların ldquokabile kabile ve fratri fratrirdquo savaş duumlzeni

almasından anladığımızı yine Thomson aynı sayfada tespit etmektedir Ayrıca

Atinarsquonın en yakın ataları olan kabile duumlzenindeki bu halkların da yukarıda soumlzuumlnuuml

ettiğimiz kral-rahip duumlzeninde hatta bazı totemik gelenekleri suumlrduumlrerek

yaşadıklarını aktarır Attikalılar dacirchil olmakla birlikte ccedileşitli topluluklar uumlzerinde

yaptığı inceleme iccedilin Kabileden Devlete adlı boumlluumlmuumln tamamını ayırmıştır (2007

s 80 vd)

36 Aynı durumu Kramerrsquoin anlattığı Suumlmer panteonunun oluşum suumlrecinde de goumlzlemleyebiliriz Buna goumlre başlangıccedilta birbirinden bağımsız her bir Suumlmer şehir devletinin kendi tanrısı varken bunların aralarındaki muumlcadeleler kimini daha guumlccedilluuml kimini daha zayıf bir tanrı hacircline getiriyordu En sonunda bu şehirlerin merkezi youmlnetim etrafında birleşmeleriyle Suumlmer panteonu meydana gelmiştir (Detaylı bilgi iccedilin bkz Kramer 2016)

82

Platonrsquoun ldquoatalarrdquo diye andığı ve Sofistlerin de oumlzlemini duyduğu doumlnemler bunlar

olmalıdır Nitekim 7-6 yuumlzyıllarda İyonyarsquodaki felsefi ve Atinarsquodaki politik

devrimlerin ardından Yunan yurdunda hiccedilbir şey eskisi gibi olmayacaktı

Boumlylelikle Thales ve oumlğrencilerinin İyonyarsquoda ortaya koyduğu yeni duumlşuumlnme

biccedilimiyle birlikte 7 yuumlzyıl sonlarında Solonrsquoun Atinarsquoda kalkıştığı toprak reformu

hamleleri Ege havzasında demokrasinin ortaya ccedilıkışının ilk işaretleri olarak

yorumlanır Bunların ikisi arasındaki organik ilişkiyi Thomson kurar Ona goumlre her

ne kadar toprağın yeniden boumlluumlştuumlruumllmesi youmlntemi Libya kıyılarındaki Kyrenersquode

daha oumlnceki tarihlerde uygulanmış olsa da (Thomson 2007 s 309) bunun

İyonya koumlkenli ldquoisonomiardquo duumlşuumlncesine dolayısıyla demokratik bir rejime youmlnelik

ilk uygulanışı Atinarsquodaki Solon doumlnemidir Nitekim Thomson bir başka ccedilalışması

olan İlk Filozoflarrsquoda Solon yuumlzyılını demokratik ideolojinin ilk defa kendini

goumlsterdiği tarih olarak belirler ve bu ideolojinin okumasını Solonrsquola beraber iki

filozof olarak Thales ve Anaksimandros uumlzerinden yapar (1997 s 253) Benzer

biccedilimde izonominin tarihinin İyonyarsquoda başladığına ilişkin Karatani de

Thomsonrsquola aynı fikirdedir ve Atinarsquonın demokrasinin anayurdu olduğu tezini o da

reddeder (2017 s 21)

Demokrasinin ortaya ccedilıkışında diğer iki oumlnemli uğraksa 6 yuumlzyılın sonlarında

soybağlarının belirleyiciliğini ortadan kaldırarak yurttaşlık bağını νομόςrsquoun

guumlvencesi altına alan Atinalı arkhon Kleisthenes ve demokrasi uygulamalarında

rakipleri tarafından popuumllizmle succedillanacak kadar ileri gitmiş olan 5 yuumlzyılın en

buumlyuumlk devlet adamı Periklesrsquotir Bu uzun tarihsel suumlreccedil goumlz oumlnuumlne getirildiğinde

kadim Miken kral-tanrılar doumlneminden Attikarsquodaki rahip-krallar doumlnemine

ardından İyonya koumlkenli izonomiye ve sonrasında Atina koumlkenli demokrasiye

doğru 5 yuumlzyıl Atinarsquosındaki politik duumlzenin tarihsel gelişiminde en oumlnemli

duraklar sırasıyla İyonya filozofları Solon Kleisthenes ve Periklesrsquotir

Platonrsquoun zihninde bu suumlrecin Devletrsquoin VIII kitabında anlatılan ve Kallipolisrsquoten

tiran devletine doğru giden meşhur ccediloumlkuumlş suumlreciyle oumlrtuumlşmesi bilhassa

Sokratesrsquoin oumllduumlruumllduumlğuuml doumlnemde kaccedilınılmaz hacircle gelmiş olmalıdır Nitekim

Timaiosrsquoun giriş kısmında Mısırlı rahibin Solonrsquoa ccedilıkışması da bunu doğrular

gibidir 26c-d paragrafından oumlğrendiğimiz ve yukarıda da değindiğimiz gibi bu

83

diyalogda Kritias Hermokrates ve Timaiosrsquoun amacı Sokratesrsquoin bir guumln oumlnce

kendilerine anlattığı ndashve Devlet diyalogunda aktarılanndash uumltopik devletin ve

yurttaşlarının aslında ccedilok eskilerde ve gerccedilekten yaşamış olduklarını

goumlstermekti Kritiasrsquoın hikacircyeyi anlatmaya şoumlyle başlıyor

O hacirclde şimdi bir zamanlar yedi bilgelerden Solonrsquoun anlattığı ve hacircliyle

saccedilma (ἄτοπος) bile olsa baştan sona doğru (ἀληθής) olan şu hikacircyeyi

(λόγος) dinle Sokrates Solon pek ccedilok şiirinde de soumlzuumlnuuml ettiği gibi buumlyuumlk

dedemiz Dropidesrsquoin akrabası ve ccedilok yakın dostuydu Dropidesrsquoin yaşlılık

guumlnlerinde hatırlayıp dedemiz Kritiasrsquoa anlattığına goumlre ccedilok eski

zamanlarda bu şehirde pek buumlyuumlk ve goumlrkemli işler yapılmış ama insanlar

zamanla bunları yok etmiş ve unutmuş Boumlyleyken bize en yaraşır iş bunları

duumlzguumlnce hatırlayıp anlatarak sana olan minnet borcumuzu oumldemek ve

boumlylece tanrıccedilayı37 da bu festival guumlnuumlnde tıpkı duumlzguumln ve doğru bir ilahi

soumlyler gibi onuruna yakışır biccedilimde oumlvmuumlş olmaktır (Timaios 28d-21a)

Ardından dedesi Kritiasrsquoın Apaturia38 festivali iccedilin duumlzenlenen bir şiir

yarışmasında bir vesileyle Solonrsquoun şairliğini hatırlayıp şoumlyle anlattığını soumlyluumlyor

hellip (Solon) buraya doumlnduumlğuumlnde karşılaştığı ayaklanma ve diğer fenalıklarla

uğraşmak zorunda kalmayıp da Mısırrsquodan yanında getirdiği hikacircyeyi (λόγος)

tamamlayabilseydi uumlnuumlne ne Hesiodos yetişebilirdi ne de Homeros (hellip)

Mısır Deltarsquosında Nilrsquoin ikiye boumlluumlnduumlğuuml bir yerde Saitikos diye bir duumlzluumlk

varmış ve bu duumlzluumlkteki en buumlyuumlk şehrin adı Saisrsquomiş ndashki kral Amasisrsquoin

doğduğu yerdirndash ve dediklerine goumlre kurucusu Neith adındaki tanrıccedilaymış

bu da onların fikrinde Hellenlerin Athenarsquosıdır Bu insanların Atinalıları pek

sevdiği ve bir şekilde buradakilerle akraba oldukları soumlylenir Solon buraya

yolculuğunda o insanlar tarafından epeyi onurlandırıldığını anlatmış

sonrasında onların kutsal soumlzlerde (τῶν ἱερέων) tecruumlbeli rahiplerine eskiler

hakkında sorular sorunca boumlyle şeyler konusunda ne kendisinin ne de

diğer Yunanların neredeyse hiccedil bilmediğini goumlrmuumlş Bir defasında onları en

eskiler hakkında konuşturmak hevesiyle bizim en eskilerimizden laf accedilmış

ve ilk insan olduğu soumlylenen Phroneosrsquoumuz Niobersquomiz hakkında

konuşmaya başlamış sonra tufanı Deukalionrsquoı Purrharsquoyı ve nasıl hayatta

kaldıklarını anlatmakla (μυθολογεῖν) onların soyundan gelenleri saymakla

sonra da bu olaylar uumlzerinden geccedilen seneleri hesaplamaya ccedilalışmakla

devam etmiş Bunun uumlzerine rahipler arasından pek yaşlı biri demiş ldquoAh

Solon Solon Siz Yunanlar hep ccedilocuksunuz hiccedil yaşlı kalmadı Yunanlar

arasındardquo Beriki bu soumlzleri işitince sormuş ldquoBununla ne demek istiyorsunrdquo

Rahip cevap olarak demiş ldquoHepiniz de ruh olarak genccedilsiniz Hiccedilbirinizde

ne en eskilerden işitilmiş bir soumlz (δόξα) ne zamana karşı durabilmiş bir ders

(μάθημα) var (Timaios 21d-22b)

37 Tanrıccedila Athena 38 Dionysos onuruna duumlzenlenen dini bayram Bu bayramın uumlccediluumlncuuml guumlnuumlnde o yıl doğan ccedilocuklara ad koyulup her biri kayıt altına alınıyor

84

Yunanların tarih bilincini kuumlccediluumlmseyen Mısırlı rahip bu soumlzlerin ardından

geccedilmişte halkların nasıl ortadan kalktığına ilişkin bir konuşma yapar ve hem

kendilerinin hem de Yunanların ortak geccedilmişlerine ait tufan teması etrafında

şekillenmiş bir hikacircye anlatır Sonrasında tufandan oumlnceki Atinarsquonın ihtişamından

ve başarılarından soumlz eder ancak hayatta kalanlar yazı sanatını bilmediğinden

bunların unutulduğunu soumlyler39

Bu mitleri okuduğumuzda tarih kayıtlarının değil mitik anlatıların aktardığı devlet

duumlzenlerinin Platonrsquoun duumlşuumlnde ihtişamla arzıendam ettiğini anlamak zor değildir

Kaldı ki Platonrsquoun mitik geccedilmişe oumlzlemi yalnızca politik bir oumlrguumltlenme sınıflı yapı

gibi geniş ccedilerccedileveli kuşbakışı goumlruumlntuumllerle ilgili değildir Soumlzgelişi Devlet ve

Timaiosrsquota uumlst uumlste vurgulanan kadınların ortak kullanımıyla ilgili goumlruumlşuumlnuumln bile

mitik bir koumlkeninden soumlz edilebilir Yunan mitik anlatılarında her şey gibi evliliğin

de ilk koumlkenine bir mitik hadiseyle yer verilmiştir hacircliyle bu hadisenin oumlncesinde

kadınlar erkeklerin ortak malıydı Bu komuumlnal duumlzen Herodotosrsquota geccediltiği

biccedilimiyle goumlz oumlnuumlne alınınca meselenin 5 yuumlzyıl Atina entelektuumlelinin zihnindeki

karşılığını hayal etmek ccedilok zor değildir Thomson aktarıyor

ldquoİskityalı Agathyrislerderdquo diyor Herodotos ldquokadın herkesindir boumlylece

herkes birbiriyle kardeş olur ve bu genel akrabalık karşılıklı kıskanccedillık ve

kin duygularını kaldırırrdquo Kadınların ortaklaşalığının muumllkiyetin

ortaklaşalığıyla el ele yuumlruumlduumlğuuml duumlşuumlncesi hiccedil de yabancı değildi Bu

duumlşuumlnceye Aristophanes ve Platonrsquoda yeniden rastlarız (Thomson 2007 s

132)40

Bu konuda Aristotelesrsquoin de tarih kayıtları soumlz konusudur Oumlte yandan tarih

dışında mitik kayıtlara oumlrnek olarak evliliği Yunan halkına oumlğreten Atina kralı

(Pelasg oumlnderi) Kekropsrsquoun hikacircyesi meşhurdur Yine Thomson şoumlyle yazıyor

Evliliğin kurucusu olduğu soumlylenen ilk Atina kralı Kekropsrsquola ilgili bir

geleneği işte bu bilgilerin ışığında yorumlamamız gerekir Kekropsrsquotan oumlnce

ldquoevlilik diye bir şey yoktu cinsel ilişki rastgele olduğundan ne ccedilocuklar

babalarını tanıyordu ne de babalar ccedilocuklarını Ccedilocuklar analarının adını

alıyorlardırdquo (Thomson 2007 s 134)

39 Krş Yasalar 677c 40 Krş Herodotus Tarihler iv104 Platon Devlet 416d ve Timaios 18b Aristophanes Plutos 510-626

85

Bu kadarının bile Platonrsquoun mitik anlatılara bakarak tarihsiz bir geccedilmişe duyduğu

oumlzlemi kapıldığı politik nostaljiyi daha belirgin ve anlaşılır kılmak iccedilin yeterli

olduğu kanaatindeyiz

b) Yeni bir aktarım aracı olarak duumlzyazının etkileri

Vernantrsquoın Yunan polisrsquoinin oluşum suumlrecini irdelediği bir yazısı bizim iccedilin yol

goumlstericidir Buna goumlre polis ruhunu meydana getiren temel motif logosrsquoun yani

kanıtlayıcı soumlzuumln evvela yazıya geccedilmesi ve ardından buumltuumln demosrsquoun ortak malı

hacircline gelmesidir (Vernant 2017a 49-50) Bu bir ccedileşit kuumlltuumlrel yayılımı ifade eder

ve tıpkı oumlnceki yuumlzyıllarda Homeros ve Hesiodosrsquoun soumlzluuml gelenek yoluyla buumltuumln

Yunan coğrafyasına yayılması gibi bu defa yasaların ve felsefe metinlerinin

demosrsquoa yayılması anlamına gelir Bununla beraber İyonya ve İtalya

filozoflarının en iyi oumlrnekle de Pythagorasrsquoın ezoterik gelenekleri bu yayılımın

tabii bir neticesi olarak oumlnemli oumllccediluumlde tahribata uğramış olmalıdır Başka bir

deyişle Yunan coğrafyasında yazılı anlatımın yaygınlaşması sonucunda

ldquofelseferdquo adı verilen buumltuumln uğraşlar oumlzguumln ezoterik tavrını terk etmek zorunda

kalmış ve agora ile daha da oumlnemlisi politik oumlrguumltlenmeyle iccedil iccedile geccedilmiştir 5

yuumlzyıl Atinarsquosında Anaksagorasrsquoın Peri Phuseosrsquounun isteyen herkes tarafından

ccedilarşılarda ucuz bir fiyatla satın alınabileceğini Sokratesrsquoten işitiriz (Savunma

26d) Bu yazı aracılığıyla filozofların en gizli oumlğretilerine her Yunan yurttaşının

hatta koumllelerin bile kolaylıkla ulaşabildiği anlamına gelir

Goumlruumlnuumlşe goumlre felsefenin yapılma biccedilimlerini değiştiren bu kuumlltuumlrel yayılım o

doumlnemin felsefe ccedilevresini meydana getiren Sofistleri ve Platonrsquou bir tedbir

geliştirmeye sevk etmişti Sofist okul bu tedbiri demokratik iktidarla ve halkla sıkı

ilişkiler geliştirmelerine imkacircn sunan retorikte bulmuştur Platonrsquoa gelince onun

oumlngoumlruumlsuuml farklı bir mecraya başvurmasına neden olur mit

Kuumlltuumlrel yayılım Vernantrsquoın analizlerinde ldquobilgerdquo figuumlruumlnuumln herhangi birine

mektup yazdığı veya kitabını halka malettiği bir sahneyle somutlaşmış goumlruumlnuumlr

86

Daha oumlnceki yuumlzyıllarda perdelerin arkasında veya kamuya kapalı mekacircnlarda

mutlaka erginlenmiş bir grup tilmizine seslenen bilge artık zihnindeki buumltuumln her

şeyi polisrsquote herkesin goumlrebileceği bir şekilde accedilığa vurmakta boumlylece bazı

buumlyuumlk tehlikeleri de goumlze almaktadır

Burada artık soumlz konusu olan birkaccedil seccedilkin insana ayrılan ve tanrısal bir

luumltfu kolaylaştıran dinsel bir giz değildir Kuşkusuz bilgenin gerccedileği tıpkı

dinsel gizem gibi sıradan insanları aşan temel bir accedilınlamadır gerccedilekliğin

ortaya ccedilıkmasıdır ama bilgelik yazıya teslim edilirken bu mezheplerin gizli

ccedilemberinden soumlkuumlluumlp alınır guumln ışığında tuumlm sitenin goumlruumlşuumlne sunulur

(Vernant 2017a s51)

Bu noktada tespitimizi eleştirmeye imkacircn sunan bazı istisnalardan da soumlz

edilebilir Bu istisnalar iccedilin en iyi ve tek başına yeterli oumlrnekse Ross ve Cherniss

arasındaki tartışmadır Chernissrsquoin 1945 tarihli The Riddle of the Early

Academyrsquodeki iddiası Aristotelesrsquoin tanıdığı Platonrsquola bizim bildiğimiz Platon

arasında beliren farkların Aristotelesrsquoin diyalogları yanlış anlamış veya yanlış

yorumlamış olmasından ileri geldiğidir Başka bir deyişle Chernissrsquoin diyaloglar

hakkındaki tezi Platonrsquoun herhangi bir yazıya aktarılmamış oumlğretisinden soumlz

edilemeyeceğidir ve Aristoteles de Platonrsquou tıpkı bizim gibi diyalogların imkacircn

verdiği biccedilimde ve oumllccediluumlde bilmektedir (Cherniss 1944 s 51 vd) Bu iddiaya

karşılık Ross Aristotelesrsquoin Platonrsquodan soumlzluuml biccedilimde edindiği bazı bilgilerin

varlığına kanıt olarak dokuz farklı paragrafı birbiri ardına sıralar ve Chernissrsquoin

tezini belirgin bir şekilde ccediloumlkertir (Ross 2016 ss 102-5)

Bununla birlikte boumlyle bir istisna 5 yuumlzyıl Atina bilgeleri iccedilin ileri suumlrduumlğuumlmuumlz

iddiayla hiccedilbir şekilde ccedilelişik değildir Platonrsquoun soumlzluuml bir aktarım yoluna

başvurmuş olması her şeyden oumlnce onun duumlşuumlncesini polisrsquoin goumlruumlşlerine accedilmış

olduğu gerccedileğini ortadan kaldırmaz Dahası bir kısmının otantikliği tartışmalı bile

olsa otuza yakın diyalogu kaleme aldığı ve bunu her Yunan yurttaşının erişimine

sunduğu gerccedileğini hiccedilbir şekilde ortadan kaldırmaz Sadece Platon değil buumltuumln

Sofistler de oumlğretmendiler ve kendi okullarında veya farklı toplanma yerlerinde

halktan kişilere dersler vermekteydiler Bu onların soumlzluuml aktarım youmlnteminden

yararlanmış olduklarını goumlsterir ve Platon da meseleleri oumlğrencilerinin oumlnuumlnde ele

alırken diyaloglarda okuduğumuzdan kısmen farklı tespitlerde bulunmuş olması

tuhaf değildir

87

Oumlte yandan Rossrsquola buumltuumlnuumlyle hemfikir olsak bile (ki bu Platonrsquoun agrapha

dogmatarsquosının duumlşuumlnuumlluumlp taşınılmış kasıtlı olduğu anlamına gelecektir)

Platonrsquoun eserlerinin halka accedilık olan kısmı ezici bir ccediloğunluğa sahiptir Tek

başına bu durum bile Akademiarsquodaki oumlğretmen Platonrsquola Elearsquodaki ezoterik oumlnder

Pythagoras arasındaki farkı belirginleştirmek iccedilin yeterlidir

Vernantrsquoın soumlzluuml gelenekten yazıya geccediliş formuumlluumlndeki genel manzara bize şunu

anlatır Eski Yunan halkları yeni polisrsquoler inşa ettikleri sırada Miken soylu kral-

tanrılar ccediloktan tarihe karışmış bulunuyordu Bu tarihsel olgu polis yasalarının

ezici rasyonalitesi ve aynı zamanda kral-lider iccedilin de bağlayıcı olması gibi pek

ccedilok ldquolaikrdquo pratikle de desteklenmektedir Oumlte yandan aynı sayfalarda Vernantrsquoın

bu laikleşmenin dini politikadan buumlsbuumltuumln tasfiye edebilecek kadar guumlccedilluuml

olmadığına dair farkındalığını anlamak hacirclacirc muumlmkuumlnduumlr

Oumlzetle Yunan polisrsquoleri buumltuumlnuumlyle din ve tanrısallık ilkeleri uumlzerine bina edilmiş

Miken toplum organizasyonlarına goumlre ccedilok daha duumlnyevicirc sekuumller olmakla birlikte

dinin birtakım kurucu ve duumlzenleyici işlevlerini de muhafaza etmek durumunda

kalmışlardır Nitekim o doumlnemde bile yurttaşların iktidara koşulsuz itaatini ve

yasayı makul bulmasını guumlvence altına alacak başka bir metottan soumlz etmek

olanaksızdır

Bir siyaset felsefesi olarak Platonrsquoun devlet projesi ilk boumlluumlmde belirttiğimiz uumlzere

mitik geccedilmişten derin etkiler taşımasının yanında aynı geccedilmişi yeniden

canlandırmaya doumlnuumlk nostaljik bir youmlntemi de benimsemiş goumlruumlnmektedir 5

yuumlzyılda yaşamış vasat bir Atinalı yazarın bile erişebileceği eldeki hazır Yunan

tarihi literatuumlruumlnuuml goumlz oumlnuumlnde bulunduracak olursak Platonrsquoun bu nostaljik

yaklaşımının nedenlerini bir ldquoyozlaşmardquo daha doğru bir ifadeyle ldquodekadansrdquo

duumlşuumlncesinde aramamız gerekir Nitekim bu tarih anlatısı ldquooumlzlenenrdquo

başlangıccediltaki oumlrneklerini mitik gelenekten devşirerek suumlrekli bir altın ccedilağdan soumlz

eden duumlşuumlş suumlrecini de hicivci bir youmlntemle betimleyen buumlyuumlk bir mitoloji olarak

karşımıza ccedilıkar Platonrsquoun bu hikacircye iccedilin başvurduğu birincil kaynaksa Kronosrsquoun

altın ccedilağına oumlvguumllerin ustası Hesiodosrsquotur

88

Aristotelesrsquoin meşhur bir mitik anlatıyı bize pek şaşırtıcı biccedilimde ldquotarihrdquo olarak

anlattığı bir yazısında Dumezilrsquoin olağanuumlstuuml bir tespiti olan uumlccedil işlevli Hint-Avrupa

devlet modelinin Yunan siyasi duumlnyasındaki ccediloumlkuumlş suumlrecine şahit oluruz

(Atinalıların Devleti 32) Bu meşhur komutan İonrsquoun hikacircyesidir Oumlzetle kralın

başarısızlığı uumlzerine halkın ccedilağrısıyla karşısında birdenbire ordu belirmiş bu

başarısızlığın bedelini de yetkilerini orduyla paylaşarak oumldemiştir41

Sonuccedil olarak tarih oumlncesi Miken krallarının ccediloğunda goumlruumllen ve tanrı-kralı mutlak

soumlz sahibi ve otorite olarak tayin eden uumlccedil işlevli kast temelli Hint-Avrupa

modelinin ccediloumlktuumlğuuml coğrafya 7-6-5 yuumlzyıllardaki İyonya-Atina hattıdır bunun

oumlncesine ilişkin soumlzuuml edilen tarihlerse genellikle mitik anlatılara goumlndermede

bulunur Bu ccediloumlkuumlşle birlikte yetki paylaşımını esas alan yeni bir izonomi-

demokrasi Platonrsquoa goumlreyse Kallipolisrsquoe uzak ve tiranlığa yakın koumltuuml bir devlet

modeli ortaya ccedilıkacaktır

41 Hikacircyenin etraflı bir oumlrneği iccedilin 1 yuumlzyıl coğrafyacısı Strabonrsquoun Geographica isimli eserine bakılabilir (Strabo 1877 1013) Strabon bir ldquobilimcirdquo olmasının yanında hikacircyesini Aristoteles Demosthenes gibi kayıtlara başvurarak mitik anlatıdan bilimsel metne doğru şekillendirme yolunu seccediler ve yine Thukydides Plutharkhos Pausanias vs oumlrneklerde olduğu gibi bir Antikccedilağ sosyal bilimciliği tavrı ortaya koyar

89

SONUCcedil

1 Platonrsquoun kayıp koumlpeği

Her okurun dikkatini ccedilekmesi zor olabilir ama diyalogları baştan sona dolaşan

bazı koumlşe başlarında ansızın karşımıza ccedilıkan huzursuz bir koumlpek vardır Antik

Yunan mitlerindeki hayvanlardan biri olmadığı kesindir ve kendisini o kadar az

ele verir ki ne cinsini ne de milliyetini soumlylemek kolaydır Bir tek Gorgiasrsquota Mısır

koumlkenli tanrılardan biri olduğuna ilişkin bir işaret yakalarız Sokrates soumlz arasında

birden haykırır μὰ τὸν κύνα τὸν Αἰγυπτίων θεόν ndashMısırlıların tanrısı koumlpeğe

andolsun kihellip Ccediloğu zaman Herarsquonın Zeusrsquoun Apollonrsquoun Kharitlerin ve başka

Olimpik varlıklarının adına yemin ettiğini goumlrduumlğuumlmuumlz Sokrates arada bir boumlyle

yabancı bir varlığa dahası bir koumlpeğe yemin ederek bizi şaşkınlığa uğratır

Ccedilağdaşları arasında aynı yemini bir tek Aristophanesrsquoin Eşek Arılarırsquonda

Sosiasrsquoın ağzından işitiriz μὰ τὸν κύναhellip (83) Bununla beraber Aristophanesrsquoin

bu oyunu 422 tarihliyken ondan bir yıl oumlnce yazdığı ve karakterlerinden biri

Sokrates olan Bulutlarrsquoın bir yerinde bu defa filozofun yeminleriyle alay

edercesine onu tek cuumlmlede ldquoNefes Khaos ve Havayardquo yemin ettirir μὰ τὴν

Ἀναπνοὴν μὰ τὸ Χάος μὰ τὸν Ἀέραhellip (Bulutlar 627) Sokratesrsquoin hem kendi

ccedilağında hem de bizim ccedilağımızda hayli dikkat ccedilekici olan başka yeminlerine de

rastlamamız muumlmkuumlnduumlr oumlrneğin Phaidrosrsquota ccedilınar ağacına yemin ettiğini

goumlruumlruumlz Ancak bu yeminlerin hiccedilbiri koumlpek yemini kadar ilgi ccedilekici ve kışkırtıcı

değildirSokratesrsquoin diyaloglarda koumlpeğe ettiği yeminler şoumlyledir

Savunma 22aνὴ τὸν κύνα ndashkoumlpeğe andolsun ki yemin edilen Atinarsquoda bilge olduğu soumlylenen hiccedil kimsenin aslında bilge olmadığını bizzat tecruumlbe ettiği

Phaidros 228bνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Phaidrosrsquoun şayet kısa olsa tekrar tekrar okumaktan buumltuumln soumlylevi ezberlemiş olacağı

Devlet 399eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Devletteki fuzuli buumltuumln zevkleri ortadan kaldırdıkları

90

Devlet 567dνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Adeimantosrsquoun eşekarılarından soumlz ettiği

Devlet 592aνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Filozofun politikadan uzak durmak isteyeceği

Phaidon 98eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen verilen her tuumlrluuml cezayı ccedilekmenin kaccedilmaktan daha iyi ve asilce olduğunu duumlşuumlnduumlğuuml

Kratylos 411bνὴ τὸν κύναndash yemin edilen O anda aklında eskiden adları bulan kişilerin şimdinin filozoflarına benzediği youmlnuumlnde bir duumlşuumlncenin doğduğu

Gorgias 461aνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Konuyu yeterince tartışmanın uzun zaman alacağı

Gorgias 466cνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Polosrsquoun soumlylediği soumlzlerle fikirlerini mi accedilıkladığını yoksa kendisine soru mu sorduğunu anlamadığı

Kharmides 172eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Soumlylediklerinin bizzat kendisini de şaşırttığı

Buumlyuumlk Hippias 287eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Hippiasrsquoın cevabını beğendiği

Buumlyuumlk Hippias 298cνὴ τὸν κύναndash anlamsız konuşup da anlamlı konuşmuş gibi davranmaması iccedilin Hippiasrsquoı uyarırken

Lysis 211eνὴ τὸν κύναndash iyi bir dostu Dariusrsquoun buumltuumln altınlarına tercih edeceği

Bu yeminin farklı soumlylenişteki tek oumlrneği Gorgias 482brsquodedir

μὰ τὸν κύνα τὸν Αἰγυπτίων θεόνndash Mısırlıların tanrısı koumlpeğe andolsun kihellip yemin edilen Ceza ccedilekmenin koumltuuml olduğunu duumlşuumlnen Kalliklesrsquoin ccedilelişkiye duumlşeceği

Yeminin bu kullanımlarını birbiriyle ne kadar ilişkilendirirsek ilişkilendirelim bize

Platonrsquoun ironik kurgusunun eseri olduklarına dair herhangi bir işaret vermemekle

birlikte sırf Aristophanesrsquoin iğnelemeleri Sokratesrsquoin bu yemini gerccedilekten de sık

sık kullandığını goumlstermeye yeterlidir Bununla birlikte Yasalarrsquoda anlatılan

yeminle (ὅρκος) ilgili bir miti Sokratesrsquoin ccedilok sevdiği bu yeminle birarada

değerlendirmek bize Platonrsquoun bu ccedilalışma boyunca ortaya koymaya ccedilalıştığımız

mitolojik yaklaşımını destekleyecek bir arguumlman daha sunacaktır Soumlz konusu

mit tanrısal yargıccedil Rhadamantysrsquouumln yemin konusunda aldığı bir kararı anlatır

hellip O guumlnkuuml insanların ccediloğunluğu tanrıların soyundan geldikleri iccedilin doğal

olarak tanrıların varlığına accedilıkccedila inandıklarını goumlruumlyordu zaten kendisi de

bunlardan biriydi Anlaşılan insanlardan değil ancak tanrılardan yargıccedil

olabileceğini duumlşuumlnuumlyor bu nedenle de davaları kolayca ve ccedilabucak

sonuccedillandırıyordu nitekim davalı taraflara dava konusunda yemin ettirip

91

ccedilabucak ve kesin olarak davayı kapatıyordu Buguumln ise dediğimiz gibi

insanların bazısı kesinlikle tanrılara inanmıyor bazısı da (tanrıların) bizimle

ilgilenmediklerini duumlşuumlnuumlyor sayıca en fazla ve en koumltuuml olan bazılarının

duumlşuumlncesine goumlre ise tanrılar biraz kurban bolca yuumlze guumllme karşılığında

insanlara yuumlkluuml para kaldırmaya yardım ederler ve onları ağır cezalardan

kurtarırlar demek ki Rhadamantysrsquouumln davalardaki youmlntemi buguumlnkuuml

insanlar iccedilin elverişli değildir (Yasalar 948b-c)

Bu soumlzler Platonrsquoun yaşadığı doumlnemde Atina toplumundaki ldquodindarlıkrdquo

anlayışının yozlaştığını insanların dini ccediloğu zaman gizli ahlacircksızlıkları iccedilin bir kılıf

olarak kullandığını buna karşılık inananların da tanrıların affına sığınmayı her

durumda abarttığını goumlsterir Oumlte yandan Platonrsquoun dinle ilişkili mitlerin toplumsal

youmlnuumlne Devletrsquote olduğundan daha mesafeli olmakla birlikte hacirclacirc buumlyuumlk oumlnem

verdiğini de goumlsterir Nitekim burada Platonrsquoun Magnesiarsquoda oumlngoumlrduumlğuuml yeni

yasalardan birini goumlruumlruumlz tanrılar adına edilen yeminler hiccedilbir şekilde gerccedileğin

delili olarak kabul edilmeyecektir

Sokratesrsquoin Atinalı yurttaşlarının tanrı olduğuna inanmasının pek makul

goumlruumlnmediği birtakım varlıklara yemin etmiş olması farklı bakımlardan

değerlendirilebilir Ama oumlzellikle νὴ τὸν κύνα yemininde Yunanlar iccedilin hiccedil de

bağlayıcı olmayan yabancı kaynaklı bir tanrı mitine tam da Sokratesccedili ironiyle

bağdaşır biccedilimde yeminin hakikat iccedilin delil olarak sunulmasının eleştirisi olarak

başvurulmuş gibidir

2 Yurttaş filozof yasakoyucu ve mit

Bu sıradışı tutumun birbirini sonuccedil olarak getiren iki nedeninden soumlz etmek

muumlmkuumlnduumlr İlki Yunan toplumunda mitlerin gerccedilekliğe ilişkin dayanaklarını

genellikle hayatın olağan akışından seccedilmemiş olmalarıdır İkincisi bunun bir

sonucu ve aynı zamanda pekiştiricisi olarak mitlerin guumlnluumlk hayatın rutinlerine

rasyonel pratiklerine ve temelde laik olan herhangi bir mekanizmasına muumldahale

etmekten geri durmalarıdır Mitle guumlnluumlk hayat arasında kurulan ve ikisinin ilkece

ayrılmasına dayanan bu ilişkinin sonucu olarak yasakoyucu-duumlşuumlnuumlr figuumlruuml ve

92

sıradan yurttaş figuumlruuml arasında ortaya ccedilıkan etkileşim birbirinden farklı gelişmiştir

Yasakoyucu veya duumlşuumlnuumlruumln mitinde hep daha sakınımlı hakikat olma iddiasını

rasyonel alanda sınamaya accedilmayan bir tavır goumlrmemizin nedeni de budur

Sıradan Yunan yurttaşının mitiyse yasakoyucunun ve duumlşuumlnuumlruumln anlattığı mitten

daha ileriye gitmediği gibi kendi hakikatini rasyonel alanda kanıtlamaya da

kalkışmaz fakat guumlnluumlk hayatın akışına yine aynı otoritenin ccedilizdiği sınırlar iccedilinde

muumldahalede bulunmaktan da geri durmaz

Ccediloktanrılı toplumlarda panteonların yaşadığı değişim suumlreccedilleri bunun oumlrnekleriyle

doludur Buumlyuumlk bir savaş veya antlaşma neticesinde panteona yasakoyucu

tarafından yeni bir tanrı veya bir kuumllt koyulur veya bunun tersi olur Artık sıradan

yurttaşların bu yeniliğe hızlı biccedilimde uyum sağlamaları gerekecektir

Homerik kuumlltuumlruumln yetiştirdiği Yunanlı bireyin goumlzuumlnde tanrısal guumlccedillerin doğadaki

nedensellik ve yasa ilişkilerine ndashbu ilişkilerin ilk başlangıccedilta o da ldquoilk kuşakrdquo

tanrılarca kurulmuş olması dışındandash muumldahalesi onları değiştirmesi ve

duumlzenlemesi tasavvuru imkacircnsız bir olguydu Duumlnya duumlzeni ve kosmos yasaları

bizzat tanrılar eliyle değil ilk kuşak tanrılar (titanlar) ve onların soyları arasındaki

muumlcadeleyle kısacası doğa fenomenleriyle ccedilok benzer bir ccedilatışma sonucunda

ortaya ccedilıkmış ya da istenirse tesis edilmişti Hacirclihazırda egemen olan tanrılar

ccedilok daha oumlnceden tesis edilmiş bir doğa yasaları duumlzenine tabiydiler bu yasalar

uumlzerinde herhangi bir tasarrufa sahip değildiler

Bununla birlikte yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz yasakoyucu ve mit ilişkisinin istisnai

durumlar iccedilin soumlz konusu olduğunu goumlz oumlnuumlnde bulundurmak gerekir Nitekim

Yunan coğrafyasında ilk kıvılcımları filozofların bireysel fikirlerinde parlayan

mitolojik yaklaşım sıradan Yunan yurttaşı şoumlyle dursun tarih yazıcıları şairler ve

devlet adamları duumlzeyine bile sirayet edememiş bilhassa 5 yuumlzyıldaki Sofist ve

Platoncu aydınlanmalar doumlnemi boyunca Yunan kuumlltuumlruuml mitlerle hesaplaşmasını

ancak filozoflar eliyle gerccedilekleştirmek durumunda kalmıştır Bunların başını

Sofistler ccedilekmekle birlikte buumltuumln zıtlıklarına rağmen yine de Sofist kuumlltuumlruumln bir

uumlruumlnuuml olan Sokratik duumlşuumlnce soumlz konusu mitolojik yaklaşımın sığ bir akarsuyun

menderesler ccedilizmesi gibi ağır ve zikzaklı bir ilerleyişle Sofist inkacircr tutumundan

Platonik faydacı tutuma ndashCampbellci deyişle mitolojinin kozmolojik ve toplumsal

93

işlevlerinendash doğru yol almasını sağlamıştır Sofistler mitlerin birer safsata

olduğunu bilerek reddediyorken Platon onların ndashen azından Olimpik olanlarınınndash

safsata olduğunu bilerek toplumsal ve politik alanda faydalarına başvuruyordu

Yukarıda yaptığımız ayrımda Yunan yurttaşlarının bir tipine ldquosıradanrdquo sıfatını

yakıştırmanın zorunluluğunu da temellendirmemiz gerekir Nitekim boumlyle bir

yakıştırmada sıradan yurttaşın Yunancadaki ldquoyalınrdquo anlamına gelen ἁπλῶςrsquoun

buumltuumln olumsuz anlamıyla birlikte ndashccediluumlnkuuml hayatını yalın yani Platoncu anlamdaki

ldquosorgulamardquo eyleminden bir kelimeyle felsefe etkinliğinden uzak geccedilirmektedirndash

başka mesleklerde ccedilok buumlyuumlk başarılara imza atabileceğini goumlz oumlnuumlnde

bulundurmak bizi seccedilkincilik yaklaşımından kurtaracaktır

Soumlzgelişi Alkibiades Sokratesrsquoin buumltuumln ccedilabalarına rağmen felsefe sanatında

ilerleyememiş olsa da Atinarsquonın diğer devletlerle ilişkisine youmln verecek derecede

nuumlfuzlu bir komutan ve devlet adamı olmayı başarabilmişti Bununla beraber

Alkibiadesrsquoin tam karşıt oumlrneği olarak duumlşuumlnebileceğimiz Theaitetosrsquoa gelince

toplumsal veya politik anlamda kendisine şoumlhret ve onur kazandıran hiccedilbir

başarısı olmadığı hacirclde diyalektik sanatındaki uumlstuumln yeteneğiyle Sokratesrsquoin

hayranlığını kazanmış ona sık sık adından soumlz ettirmişti En azından bir

zamanlar şan ve onur elde etmekte ccedilok başarılı buumlyuumlk meclislerde herkesin

goumlzdesi ve idoluuml olan Alkibiades Yunan yurttaşları arasında ldquosıradanrdquo tanımımızı

karşılarken alabildiğine sade bir hayat yaşayan agorarsquoda adı sanı bilinmeyen ve

genccedil yaşta katıldığı bir savaşta hem salgın hastalıktan hem de aldığı yaradan acı

ccedilekerek oumllen ama felsefe sanatında pek yetenekli ve başarılı Theaitetos Yunan

yurttaşları arasında ldquosıradanrdquo tanımına hiccedil de iccedilin uygun bir figuumlr değildir Bu

bakımdan Platonrsquoun ccedilağında dikkatimizi ccedileken herhangi bir ismin mitle irtibatını

irdelerken felseficirc duumlşuumlnceyle Platoncu anlamda soumlylenecek olursa ldquodiyalektikrdquo

sanatıyla ilgisi bizim iccedilin birinci oumllccediluumlt olmak durumundadır

Sıradan Yunan yurttaşının mitle ilişkisini irdelemeye imkacircn veren pek ccedilok kayıt

guumlnuumlmuumlze sağlıklı biccedilimde ulaşmıştır Uumlstelik bunlar sanatsal kurgu veya

edebiyat alanındaki eserlerle sınırlı değildir o ccedilağdan guumlnuumlmuumlze varlığını

suumlrduumlrmuumlş pek ccedilok yasa metni tarih anlatısı biyografi ve mektup da Yunan

94

toplumlarında mitle kurulan ilişkiyi buumltuumln perspektiflerden incelememize yardımcı

oumlğeler iccedilerir42

Eski Yunan dilinde ldquohikacircyerdquo soumlzcuumlğuumlnuumln karşılığı olarak kullanılan μῦθοςrsquotan

başka bir de ἱστορία soumlzcuumlğuumlnuumln varlığı dikkat ccedilekicidir Platon ve Aristoteles bu

soumlzcuumlğuuml ccediloğu yerde ldquoaraştırmardquo anlamında kullanmışlardır fakat soumlzcuumlğuumln

Avrupa dillerindeki yazgısını Herodotosrsquoun ona yuumlklediği ldquoderlenen bilgiler

toplamırdquo tuumlruumlnden bir anlam belirlemiş goumlruumlnmektedir Nitekim birkaccedil yuumlzyıl

sonrasında Plutarkhosrsquoun kullanımıyla artık guumlnuumlmuumlzde geccedilerli olan ldquotarihrdquo

biliminin adı hacircline gelmiştir Bu durum Yunan entelektuumlelinin ldquotarihrdquo denen bir

araştırma sahasını biccedilimlendirirken ona yakıştırdığı birincil niteliği ccedilok guumlzel

accedilıklar Tarih onu yazan ve okuyan her Yunanlının goumlzuumlnde bir ldquohikacircyedenrdquo

ibaretti Uumlstelik birinci dereceden bir tanıklığa ihtiyaccedil duymuyordu ccediluumlnkuuml

neredeyse buumltuumln Yunan tarih yazarlarının metodu aynıydı Tarihini yazacakları

coğrafi boumllgelere ziyarette bulunarak yerel halkın ve duumlşuumlnuumlrlerin konuyla alakalı

rivayetlerini fikirlerini toplayıp kayıt altına almak

Sonuccedil olarak mitoloji tarihin neredeyse her doumlneminde iccedilinde buumltuumln bilimlerin

kısılıp kaldığı bir ccedilıkmaz olarak kendini belli eder Bu ccedilıkmazın temel kaynağı

bilimsel duumlşuumlnmenin duyulur alanla sınırlanmış dar ccedilerccedilevesidir Bu insanın

deney ve goumlzlemini zaman ve uzay bakımından sonsuza eriştiremeyeceği

duyularının hakikatle oumlrtuumlştuumlğuumlnden asla emin olamayacağı bir ccedilerccedilevedir Akıl

bu sınırlı ccedilerccedilevenin dışına ccedilıkma zorunluluğunu guumlndelik hayatın her sahasında

insana dayatmış ve sonuccedil olarak mitik duumlşuumlnce suumlrekli başka adlar altında

42 Bunlar da anmaya fırsat bulamadığımız ve mitlerin ilk kaynağı olan bazı edebicirc metinler gibi listelere sığmayacak kadar kalabalıktır Oumlrneğin buumlyuumlk tragedya yazarları kendi kurgusal eserlerini kadim mitlerle suumlslemekten ccedilok hoşlanırlar Hatta bazı mitleri birbirinden kuumlccediluumlk farklarla birden fazla Yunan şairinden okumak muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan kimi hatıra ve biyografi yazılarında ndashki bunların aklımıza ilk gelen oumlrneği yukarıda da aynı bağlamda değindiğimiz Ksenophonrsquoun ccediloğuna birinci derecede tanıklık ederek derlediği ilginccedil Sokrates hatıralarıdırndash Yunan mitlerinin inanccedillara ve guumlnluumlk hayatın bazı rutinlerine nasıl nuumlfuz ettiğini goumlrebiliriz Buumlyuumlk Yunan tarihccedilileri Herodotos ve Thukididesrsquoin yapıtlarında hatta daha sonraki yuumlzyıllarda yaşamış Plutarkhosrsquoun eserlerinde mitlerin belirleyici ve epeyi ağırlıklı olduğunu da goumlrebiliriz Platonrsquoun mektuplarında da mitlerden izler goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Yasa iccedilin akla ilk gelen oumlrnekse iki farklı mitosun ccedilatışma alanı olarak okumaya elverişli goumlruumlnen Sokratesrsquoin Savunmasırsquonda şahit olduğumuz Atina yasalarının mit kaynaklı gelenek konusundaki korumacı tutumu olabilir Sonuccedil olarak burada saydığımız yazı tuumlrleri sıradan Yunan yurttaşının hayatına ışık tutmaktaydı kaldı ki elimizde bu hayat tarzını goumlzlemleyebileceğimiz bunlardan başka bir olanağın varlığından da soumlz edemiyoruz

95

insanın doğayı ve evreni anlamlandırma ccedilabasına bir şekilde dahil olmayı

başarmıştır

Aslına bakılırsa mitik duumlşuumlncenin bu muumldahalesi Kopernik devriminden sonra

hatta teknoloji ve uzay ccedilağında bile azalmaya uğramış goumlruumlnmez Son birkaccedil

yuumlzyılda buumlyuumlk sıccedilramalarla ilerleyen bilimlerin etkisiyle kozmoloji matematik ve

hatta biyoloji sahalarında uumlretilen birccedilok teoriyle guumlnuumlmuumlzden birkaccedil bin yıl oumlnce

yazıya geccedilirilmiş kozmogoni aritmetik tarım hatta hayvanlar ve insanın ortaya

ccedilıkışını anlatan kadim mitler arasında belki de tek fark eski ccedilağlarda yaşayan

insanların ruhunu etki altına almış bir huşu-korku duygusundan ibarettir Eski ve

yeni paradigmalar arasındaki oumlrtuumlşmenin kaynağı tıpkı binlerce yıl oumlncesinde

olduğu gibi uzay ccedilağında da deney alanının ndashzamanla ne kadar genişlemiş

olursa olsunndash aynı sınırlı ccedilerccedileve iccedilinde olmasıdır

Boumlylelikle insanda logos daima iş başında olduğundan Suumlmer devrinde tarım

faaliyetlerinde kullanılan en basit bir karasaban iccedilin bir başlangıccedil accedilıklamasına

duyulan ihtiyaccedilla 20 yuumlzyılda ldquoevrenin başlangıcı nedirrdquo tuumlruumlnden pek

karmaşık bir bilmecenin ccediloumlzuumlmuumlne duyulan ihtiyaccedil arasında nitelik bakımından

hiccedilbir fark kalmaz Bu ihtiyaccedilların her ikisi de aynı meraktan doğmuştur her ikisi

de aynı merakın sırf nicelik bakımından birbirinden farklı olan sonuccedillardır

Bununla birlikte iki ihtiyacın giderilme biccedilimleri arasında yine sırf nicelik

bakımından farklılıklar bulunması kurduğumuz analojiyi hiccedilbir bakımdan

tartışmaya accedilmaz Nitekim ilkinde tanrı Enlilrsquoin insana luumltufta bulunması ve buna

karşılık insanın Enlilrsquoe duyduğu minnettarlık (Kramer 1961 42) ikincisindeyse

uzay ve zamanın yaklaşık 14 milyar yıl oumlnceki muhtemel yokluğu ve bu durumun

gelecekte doğurabileceği kıyamet senaryoları uzun uzadıya ve aynı kesinlik

doğruluk derecesinde dile getirilir Nihayet gerek Enlilrsquoin insanlara karasabanı

oumlğretmesi gerek Buumlyuumlk Patlamarsquonın uzay ve zamanı ortaya ccedilıkarması doğayı

bir suumlre goumlzlemledikten sonra baş goumlsteren zihin kurgularının meyvesidir Her iki

hikacircyeleme de deney alanının dışında duumlşleme yoluyla resmedilmiş olay

oumlrguumllerine dayanmaktadır

96

3 Son soumlz

Nihayet Platonrsquoun felsefesinde mitin ve mitolojinin yeri bir yurttaş olarak onun

veya Sokratesrsquoin dindarca-dine aykırı tutumlarından ziyade bu buumlyuumlk felsefenin

kurucu oumlgelerine bakılarak irdelenmek durumundadır Platonrsquoun felsefesine bu

tarzdaki her felsefi bakışın bizi goumltuumlreceği yerse mitolojinin işlevlerinin birbirinden

farklı accedilığa ccedilıkma biccedilimleridir Her ne kadar bu ccedilalışma oumlzelinde guumlzergacirch

belirleyici olarak Campbellrsquoin işlev sınıflandırmasındaki iki maddeye başvurmakla

yetinmiş olsak da Platonrsquoun felsefesinde mitik oumlgelerin daha başka işlevlerinin

de ccediloumlzuumlmlemeye accedilık olduğu bu bakımdan gerek Platonculuğun ve gerekse

sonraki Platoncu geleneklerin mitik ve mitolojik tartışmalar iccedilin alabildiğine

verimli daha oumlnemlisi mecburi bir alan meydana getirdiği şuumlphesizdir

Veyne antik doumlnemde yaşamış bir Yunanlının mitle irtibatını şu şekilde sabitler

O miti ya kocakarı masalları olarak goumlruumlr ya da gerccedilekleşmesi zor olağanuumlstuuml

birtakım olaylar olarak fakat bu ikinci durumda anlatılanın tarihsel gerccedilek mi

yoksa uydurma mı olduğunu tartışmanın da anlamsız olduğu youmlnuumlnde bir tavır

ortaya koyar (Veyne 2015 s39) Bu Yunanlılardan biri de Platonrsquodu ve ne yazık

ki onun bu iki kesimden hangisine dahil olduğuna ilişkin elimizde ndashsoumlzgelişi

Euhemeros Pausanias veya Miletoslu Hekataiosrsquota olduğu kadarndash kesin bir veri

bulunmamaktadır Ancak bununla birlikte bu kesinliği vermeyecek bile olsa onun

mite işlevsel bir yaklaşımda olduğunu ve hem felsefeyi hem guumlnluumlk hayatı hem

de siyaset doktrinini kurgularken mitin pek ccedilok işlevinden yararlanmaya giriştiğini

metinlerden apaccedilık biccedilimde anlayabiliyoruz Dahası yukarıdaki sayfalarda

etraflıca değindiğimiz gibi metinleri derinlemesine incelediğimiz zaman onun 5

yuumlzyıl Yunanistanrsquoında huumlkuumlm suumlren pek ccedilok mitik ve teolojik gelenek arasında

belli bir gruba ndashzaman zaman işlevlerinden yararlanmak ve zaman zaman ldquoiman

etmekrdquo bakımındanndash belli ayrıcalıklar tanıdığını goumlruumlyoruz Bu itibarla Platonrsquoun

mitlerle sıkı bir oumlruumlntuuml iccedilinde olan ldquofelsefirdquo metni hem kendi zihin haritasının hem

de 5 yuumlzyıl Yunanistanrsquoının kuumlltuumlrel haritasının karanlıkta kalmış yanlarını

aydınlatmak iccedilin benzersiz bir kaynak huumlkmuumlndedir

97

Burada yeniden ve ısrarla altı ccedilizilmelidir ki yukarıda da yer yer değindiğimiz gibi

diyaloglardaki oumlrtuumlk kalmış ezoterik gelenekler bağlamında ccediloumlzuumlmlenecek bir

Platonculuğun bizi bireysel anlamda mitik reflekslere sahip bir Platonrsquoa ve

Sokratesrsquoe vardırma ihtimali var Sokrates ve Platon batı felsefesinin bu iki buumlyuumlk

ldquokurucurdquo figuumlruuml en nihayetinde kendi toplumlarının birer ldquoerdemlirdquo uumlyesi ve

devletlerinin erdemli birer yurttaşıydı Her ikisi de sıradan Yunan yurttaşlarıyla

aynı agorarsquoda dolaşıp soumlyleşti alışveriş yaptılar Sıradan Yunan yurttaşlarıyla

aynı savaşları goumlrduumller aynı tapınaklara girdiler ve aynı devlet adamları

tarafından youmlnetildiler Onların felsefi etkinliklerinin bu ortaklıktan geniş oumllccediluumlde

pay almamış olması imkacircn dahilinde değildir buguumln Augustinusrsquoun Tanrı

Devletirsquoni veya Kantrsquoın Pratik Aklın Eleştirisirsquoni okurken goumlzardı edemeyeceğimiz

bir Hristiyanlık gerccedileği ne kadar soumlz konusuysa pek ccedilok ilkccedilağ duumlşuumlnuumlruumlnuuml ve

bilhassa Platonrsquou okurken goumlzardı edemeyeceğimiz bir Orfizm ve Olympos

gerccedileği de o kadar soumlz konusudur

Diyalogların bize sunduğu imkacircnlar ışığında Sokratesrsquoin veya Platonrsquoun

Mısırlıların ulu koumlpeğine inandıklarını duumlşuumlnmek elbette akıl dışıdır Her ikisinde

de boumlylesi bir inancı Veynersquonin sınıflandırdığı ldquotarihsel gerccedileklik-uydurmalıkrdquo

tartışmasını askıya alan Yunan yurttaş figuumlruumlyle de accedilıklamak muumlmkuumln değildir

Oumlte yandan Yasalarrsquoda ortaya koyulan yemin-mahkeme ilişkisi ve bu ilişkiyi

irdelerken başvurulan ldquotanrısal yargıccedillarrdquo miti koumlpek adına ndashkendisine hiccedil de

iman etmeksizinndash yemin eden filozofun mitle ve mitolojiyle iccediliccedile kurduğu felsefi

oumlruumlntuumlyuuml ortaya koymak iccedilin tek başına yeterlidir

Koumlpeğin gerccedilekte hangi koumlpek olduğu hatta koumlpek bile olup olmadığı veya adına

yemin etmenin o doumlnemdeki yaygınlığı gibi pek ccedilok tartışma accedilılabilir ancak

koumlpeğin bir ldquomitrdquo olduğu ve filozofun buradaki etkinliğinin bir ldquomitolojirdquo olduğu

tartışmaya accedilılamaz apaccedilık ortadadır Platonrsquoun seslendiği koumlpek belki bu buumlyuumlk

ve karmaşık manzaranın bir yerlerinde kayıptır ama duumlşuumlnen hayvan onun

kayıp koumlpeğine tarihin her doumlneminde aynı şekilde seslenmeye devam edecektir

98

KAYNAKCcedilA

Apollodorus (1921) The Library with an English Translation in 2 Volumes (S J

Frazer trans) Cambridge Harvard University Press

Aristophanes (1930) The Acharnians the Clouds the Knights the Wasps with

an English translation (B B Rogers trans) London William Heinemann

Ltd

Aristoteles (2009a) Fizik (S Babuumlr ccedilev) İstanbul Yapı Kredi Yayınları

Aristoteles (2009b) Nikomakhosrsquoa Etik (S Babuumlr ccedilev) Ankara BilgeSu

Yayınları

Aristoteles (2012) Poietika(N Kalaycı ccedilev) İstanbul Pharmakon Kitap

Aristoteles (1920) Athenaion Politeia ed Kenyon Oxford

Aristotle (2008) Metaphysics Books 10-14 Oeconomica Magna Moralia (H

Tredennick G C Armstrong trans) London Loeb Classical Library

Aristotle (2004a) On the Soul Parva Naturalia On Breath(W S Hett trans)

London Loeb Classical Library

Aristotle (2004b) Politics (H Rackham trans) London Loeb Classical Library

Bernabeacute A (2013) Poetae epici Graeci Testimonia et fragmenta Berlin De

Gruyter

Burkert W(2004) Babylon Memphis Persepolis Eastern Contexts of Greek

Culture New York Harvard University Press

Burnet J (1890) Early Greek Philosophy London Adam and Charles Black

Campbell J (1991) The Power of Myth with Bill Moyers New York Anchor

Books

Campbell J (1994) Yaratıcı Mitoloji Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev)

Ankara İmge Yayınları

Campbell J (2003) Batı Mitolojisi Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev)

Ankara İmge Yayınları

Campbell J (2001) İlkel Mitoloji Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev) Ankara

İmge Yayınları

99

Cherniss H (1944) Aristotlersquos Criticism of Plato and the Academy Vol1

Baltimore The John Hopkins Press

Cicero M Tullius (2006) De Republica De Legibus Cato Maior de Senectute

Laelius de Amicitia (J G P Powell trans) New York Oxford University

Press

Coomaraswamy A K (2011) Christian and Oriental Philosophy of Art New York

Dover Publications

Cornford F M (1907) Thucydides Mythistoricus London E Arnold

Cornford F M (1912) From Religion to Philosophy A Study in the Origins of

Western Speculation London E Arnold

Cornford F M (1952) Principium Sapientiae The Origins of Greek Philosophical

Thought Cambridge Cambridge University Press

Cornford F M (1997) Platorsquos Cosmology The Timaeus of Plato Indiana

Hackett Publishing Co

Diels H Kranz W (1961) Die Fragmente der Vorsokratiker 3 Banden Frankfurt

am Main Weidmannsche Verlagsbuchhandlung

Dowden K (1992) The Uses of Greek Mythology New York Routledge

Ebeling H (1885) Lexicon HomericumI-II London Williams and Norgate

Eliade M (2014) Mitlerin Oumlzellikleri(S Rifat ccedilev) İstanbul Alfa Yayınları

Eliade M (2013) Dinsel İnanccedillar ve Duumlşuumlnceler Tarihi Cilt 1 Taş Devrinden

Eleusis Mysterialarına (A Berktay ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi

Guthrie W K C (1955) The Greeks and Their Gods Boston Beacon Press

Guthrie W K C (1997a) A History of Greek Philosophy Volume 1 The Earlier

Presocratics and the Pythagoreansrdquo Cambridge Cambridge University

Press

Guthrie W K C (1997b) A History of Greek Philosophy Volume 2 The

Presocratic Tradition from Parmenides to Democritus Cambridge

Cambridge University Press

Guthrie W K C (1997c) A History of Greek Philosophy Volume 4 Plato The

Man and his Dialogues Earlier Period Cambridge Cambridge University

Press

100

Herodotus (1920) The Histories with an English translation (A D Godley trans)

Cambridge Harvard University Press

Hesiod Theogony Works and Days Testimonia with an English translation (G

W Most trans)Cambridge Harvard University Press

Homer (1924) Iliad in two volumes with an English translation(A T Murray

trans) Cambridge MA Harvard University Press

Homer (1919) Odyssey in two volumes with an English translation (A T Murray

trans) Cambridge MA Harvard University Press

Homeros (2005a) İlyada (A Erhat A Kadir ccedilev) İstanbul Can Yayınları

Homeros (2005b) Odysseia (A Erhat A Kadir ccedilev) İstanbul Can Yayınları

Jaeger W (1948) The Theology of the Early Greek Philosophers (E S

Robinson trans) London Clarendon Press

Jaeger W (1953) Die Theologie der Fruumlhen Griechischen Denker Stuttgart W

Kohlhammer

Jaeger W (1948) Aristotle Fundamentals of the History of His Development

OxfordOxford University Press

Jaeger W (2011) İlk Yunan Filozoflarında Tanrı Duumlşuumlncesi (G Ayas ccedilev)

İstanbul İthaki Yayınevi

Karatani Kojin (2017) Isonomia and the Origins of Philosophy (J A Murphy

trans) Durham Duke University Press

Karatani Kojin (2019) İzonomi ve Felsefenin Koumlkenleri (A N Bingoumll ccedilev)

İstanbul Metis Yayınları

Kramer S N (2007) Sumerian Mythology A study of Spiritual and Literary

Achievement in the Third Millenium BC London Forgotten Books

Kramer S N (2002) Suumlmerler Tarihleri Kuumlltuumlrleri ve Karakterleri (Ouml Buze

ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi

Kranz W (1994) Antik Felsefe (S Y Baydur ccedilev) İstanbul Sosyal Yayınları

Ksenophon (1997) Sokratesten Anılar (C Şentuna ccedilev) Ankara Tuumlrk Tarih

Kurumu Yayınları

Laertios D (2013) Uumlnluuml Filozofların Yaşamları ve Oumlğretileri (C Şentuna ccedilev)

İstanbul Yapı Kredi Yayınları

101

Liddell H ve diğerleri (1883) A Greek-English Lexicon Oxford Clarendon

Press

Nietzsche F (1966) Beyond Good and Evil (W Kaufmann trans) New York

Vintage Books

Nietzsche F (1967) Fruumlhling 1878 bis November 1879 Menschliches

Allzumenschliches zweiter Band Nachgelassene Fragmente 4 Berlinde

Grutyer

Nietzsche F (1999) Jenseits von Gut und Boumlse Zur Genealogie der Moral

Bonn Deutscher Taschenbug Verlag de Gruyter

Pausanias (1918) Description of Greece with an English Translation in 4

Volumes (WHS Jones LittD and HA Ormerod MA trans) London

William Heinemann Ltd

Payne R (1959) The gold of Troy the story of Heinrich Schliemann and the

buried cities of ancient GreeceNew YorkCcedil Funk amp Wagnalls

Plato (2002a) Charmides Alcibiades 1 amp 2 Hipparchus The Lovers Theages

Minos Epinomis(W R M Lambtrans)London Loeb Classical Library

Plato (2002b) Cratylus Parmenides Greater Hippias Lesser Hippias(HN

Fowler trans) London Loeb Classical Library

Plato (2002c) Euthyphro Apology Crito Phaedo Phaedrusrdquo (HN Fowler

trans) London Loeb Classical Library

Plato (2002d) Laches Protagoras Meno Euthydemus(W R M Lamb trans)

London Loeb Classical Library

Plato (2002e) Lysis Symposium Gorgias(W R M Lamb trans) London Loeb

Classical Library

Plato (2002f) Republic Volume I Books 1-5(CE Jones W Preddy trans)

LondonLoeb Classical Library

Plato (2002g) Republic Volume II Books 6-10(CE Jones W Preddy trans)

LondonLoeb Classical Library

Plato (2002h) ldquoStatesman Philebus Ionrdquo (HN Fowler trans) London Loeb

Classical Library

Plato (2002i) Theaetetus Sophist(HN Fowler trans) London Loeb Classical

Library

102

Plato (2002j) Timaeus Critias Cleitophon Menexenus Epistles(R G Bury

trans) LondonLoeb Classical Library

Platon (2014) Parmenides(S Babuumlrccedilev) Ankara İmge Kitabevi Yayınları

Platon (1998) Yasalar Yunanca Aslı İle ndash 2 Cilt (C Şentuna S Babuumlr ccedilev)

İstanbul Kabalcı Yayınevi

Platon (2012) Phaidon Ruh Uumlzerine (N Kalaycı ccedilev) İstanbul Kabalcı

Yayınevi

Plutarch (1957) Moralia with an English Translation in 14 Volumes (F C

Babbitt trans) London Harvard University Press

Proclus (1820) The commentaries on the Timaeus of Plato in five books

containing a treasury of Pythagoric and Platonic physiology (T Taylor

trans) London the Author

Renan Ernest (1897) Recollections of My Youth (C B Pitman trans)London

Chapman and Hall

Rohde E (1925) Psyche The Cult of Souls and Belief in Immortality Among the

Greeksrdquo (W B Hills trans) New York Kegan Paul Trench Trubner amp Co

Ltd

Ross D (2016) Platonrsquoun Yazılı Olmayan Oumlğretileri (Oumlzne 24 Kitap-Bahar

2016 iccedilinde ss 101-111 (C Sabancı ccedilev) Konya Ccedilizgi Kitabevi

Simplicius (2014) On Aristotles Physics (P Huby CCW Taylor trans)

London Bloomsbury

Stewart J A (2001) The Myths of PlatoLondonBarnes and Noble Inc

Strabo (1877) Geographica(A Meineke trans) Leipzig Teubner

Levi-Strauss C (2013) Mit ve Anlam (G Y Demir ccedilev) İstanbul İthaki

Yayınevi

Thomae Aquinatis (1920) Summa Theologica Pars Prima Romae Typographia

Forzani et S

Thomson G (1997) İlk Filozoflar Eski Yunan Toplumu Uumlzerine İncelemeler (M

H Doğan ccedilev) İstanbul Payel Yayınları

Thomson G (2007) Tarihoumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler

(C Uumlster Ccedilev) İstanbul Homer Kitabevi

103

Thucydides (1942) Historiae in two volumes trans (H S Jones J E Powell

trans) Oxford Oxford University Press

Uzdaviyns A (2011) Orpheus and the Roots of Platonism London The

Matheson Thrust

Vernant J P (1962) Les origines de la penseacutee grecque ed Georges Dumeacutezil

PUF Paris

Vernant J P (2006) Myth and Thought among the Greeks (J Lloyd J Fort

trans) New York Zone Books

Vernant J P (2015) Eski Yunanrsquoda Mit ve Din (M Erşen ccedilev) İstanbul Alfa

Yayınları

Vernant J P (2017a) Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları (H Portakal ccedilev)

İstanbul Cem Yayınları

Vernant J P (2017b) Eski Yunanrsquoda Mit ve Toplum (ME Oumlzcan ccedilev) İstanbul

Alfa Yayınları

Vernant J P Naquet P V (2012) Eski Yunanrsquoda Mit ve Tragedya (S Tamguumlccedil

R F Ccedilam ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi

Veyne P (2015) Yunanlar Kendi Mitlerine İnanmışlar mıydı (M Alkan ccedilev)

İstanbul Alfa Yayınları

Von Hendy A (2001) The Modern Construction of Myth Indiana Indiana

University Press

Xenophon (2013) Memorabilia Oeconomicus Symposium Apology (E C

Marchant O J Toddtrans) London Loeb Classical Library

104

EK 1 Orijinallik Raporu

105

EK 2 Etik KurulKomisyon izni ya da Muafiyet Formu

Page 6: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ

vii

İCcedilİNDEKİLER

KABUL VE ONAYhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipi

YAYIMLAMA VE FİKRİ MUumlLKİYET HAKLARI BEYANIhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipii

ETİK BEYANhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipiii

TEŞEKKUumlR helliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipiv

OumlZEThelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipv

ABSTRACThelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipvi

İCcedilİNDEKİLERhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellipvii

GİRİŞhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip1

1BOumlLUumlM ldquoMİTrdquo VE ldquoMİTOLOJİrdquo TANIMININ İMKAcircNLARI SORUNLARI10

2 BOumlLUumlM ANTİKCcedilAĞrsquoDA μῦθος VE λόγος KAVRAYIŞI helliphelliphelliphelliphelliphelliphellip31

3 BOumlLUumlM PLATONrsquoUN DİYALOGLARINDA MİThelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip46

SONUCcedil PLATONrsquoUN KAYIP KOumlPEĞİhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip89

KAYNAKCcedilAhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip98

EK 1 ORİJİNALLİK RAPORUhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip104

EK 2 ETİK KOMİSYON MUAFİYET FORMUhelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphelliphellip105

1

GİRİŞ

Felseficirc Bir Mitoloji Araştırmasının Gerekliliği Uumlzerine

Yapısalcı antropolojinin buumlyuumlk kuramcısı Leacutevi-Strauss bir yandan mitin bir

illuumlzyon olup insanda evreni anlayabileceği yanılgısına neden olduğunu kabul

ederken bir yandan da modern toplumda mitin yerini ldquotarihrdquoin aldığını ve onunla

aynı işlevi goumlrduumlğuumlnuuml tespit eder (Leacutevi-Strauss 2013 s 51) Bu kendisini

modern bilim paradigmaları ve eleştirmenlerce kuşatılmış hisseden bir

antropoloğun modern tarih anlatısını ldquomitrdquo olarak goumlrduumlğuumlnuuml nispeten naif kabul

edilmesi kolay cuumlmlelerle accedilıklama girişimidir Bununla birlikte Straussrsquoun bu

tercihi en basit deyişle sosyal bilimcilerin son yuumlzyılda karşı karşıya kaldığı bir

anlamlandırma krizine de işaret etmektedir Guumlnuumlmuumlzde sosyal bilimlerin yaygın

kavrayış biccedilimiyle mitten ayırıcı unsurlarını saptamak artık ciddi anlamda

guumlccedilleşmiştir ve Leacutevi-Straussrsquoun mit bağlamında oumlnerdiği bu modern kavrayış

biccedilimi iki duumlnya savaşını takip eden suumlreccedilte 20 yuumlzyılın ikinci yarısında iccediline

en ccedilok da sosyal bilimcilerin duumlştuumlğuuml bir ikilemin sonucu olarak okunmalıdır Tarih

ve felsefe aslında birer mit midir

Bu soruya hiccedil ccedilekinmeksizin ve ldquobilimselrdquo arguumlmanlarla desteklenmiş bir ldquoevetrdquo

cevabı verebilme luumlksuuml kimbilir gelecek yuumlzyılın antropolog ve filozoflarının

payına duumlşer Fakat guumlnuumlmuumlz iccedilin konuşacak olursak duumlşuumlnuumlrler adına boumlyle bir

imkacircndan henuumlz soumlz edemiyoruz Nitekim bu tarz bir girişimin sahibini Leacutevi-

Straussrsquoun ve diğer yapısalcı duumlşuumlnuumlrlerin maruz kaldığından ccedilok daha katı

eleştirilerle karşı karşıya getirmesi olasıdır Her şeyden oumlnce bu tarz bir girişimin

ccedilağımızdaki bilimsel kriterlerle değerlendirilemeyeceğinden soumlz edilebilecektir

Bununla birlikte bu muhtemel olumsuzlukları daha baştan savuşturmak iccedilin

kullanışlı bir youmlntemden de buumlsbuumltuumln mahrum değiliz Leacutevi-Straussrsquoun yukarıda

oumlrneklediğimiz tutumu da bu youmlntemin ilk habercilerindendir Buguumln tarih ve

felsefenin birer mit olduğu iddiasının altından kalkmak guumlccedil olabilir ama ldquotarih ve

felsefe mit midirrdquo sorusunu başaşağı ccedilevirerek zaman kipinde hassas bir

değişikliğe gitmek kulaklara ccedilok daha makul gelebilecek bir cevap sunar Mit bir

zamanlar hem tarih hem de felsefeydi

2

En azından bir zamanlar oumlyleydi geccedilmiş zaman kipini kullanmak zorundayız

Ama iyi tarafından bakmayı deneyerek şunu da soumlyleyebiliyoruz Bir defa ldquotarih

ve felseferdquo dedikten sonra yine geccedilmiş zamanlar iccedilin geccedilerli olmak uumlzere buumltuumln

sosyal bilimlerin ldquomitrdquo olduğunu soumlylememize imkacircn vardır

Soumlzuumlnuuml ettiğimiz tarih ve felsefenin mit olduğu geccedilmiş zamanları kapatan

doumlnem ccediloğu zaman Aristotelesccedili paradigmanın yıkıldığı Newton ccedilağıyla

işaretlenir Bunun oumlncesinde yukarıda geccedilmiş zamanlar diye nitelediğimiz ve

mitik duumlşuumlncenin egemen olduğu doumlneme gelince bilhassa Batı uygarlığı

oumlzelinde kilisenin hem bilim hem de felsefe iccedilin otorite olduğu doumlnemi de iccediline

alan Homerosrsquotan 17 yuumlzyılın başlarına kadar uzanan ccedilok uzun bir suumlreccedilten

bahsetme gerekliliği soumlz konusudur

Bu suumlreccedil iccedilinde mit suumlrekli biccedilim değiştirerek bilimsel tartışmaların politikanın

toplumsal ve guumlndelik hayatın oumlnde gelen belirleyicisi olmuştu Antikccedilağrsquoda

yaşamış bir tarih ve edebiyat okurunda Hesiodosrsquoun yarattığı etkiyle Ortaccedilağrsquoda

yaşamış bir felsefeci tıpccedilı ya da soyluda Tevratrsquoın ilk başlangıca dair

hikacircyelerinin yarattığı etki gerccedileklikle birebir oumlrtuumlştuumlkleri youmlnuumlndeki inanccedil

bakımından aynı olmuştu Bu okurların her ikisi de ldquotarihrdquo ve ldquohakikatrdquo telakkilerini

bir şekilde ellerine tutuşturulan metinlerin etkisiyle belirlemiş ve kendi hayatlarını

ailelerinin ve hatta yurttaşlarının hayatlarını buna goumlre duumlzenleme yoluna

gitmişlerdi

Bilim ccedilağının başlamasıyla birlikte gelişen ve 20 yuumlzyılın başlarına kadar uzanan

suumlreccedilteyse gerek entelektuumlel ccedilevrelerde ve gerekse halk nezdinde mitlere ilişkin

bu algı dramatik bir değişime uğramış goumlruumlnmektedir Bilimsel devrimlerin sarsıcı

etkileri altında ldquomitikrdquo olduğuna karar verilen anlatı ve duumlşuumlnme biccedilimlerine bakış

accedilısı alaşağı olmuş genel anlamda ldquomitrdquo hakkındaki duumlşuumlnceler hızla dışlayıcı

olumsuz bir ccedilehreye buumlruumlnmuumlştuumlr Bu ccedilerccedilevede gelişen modern ldquomitrdquo

kategorisine eski yeni pek ccedilok tarih ve felsefe anlatısı bilimsel kabul teorem ve

aksiyom aynı anda eklenmiştir Her şeyin sudan geldiği Romalıların soyunun bir

kurdun emzirdiği kardeşlerden tuumlrediği ldquobuumltuumlnrdquouumln ay-altı ve ay-uumlstuuml biccediliminde iki

farklı toumlzuuml olduğuhellip hatta yakın doumlnemlerde matematikte yaşanan buumlyuumlk

devrimlerle birlikte uumlccedilgenin iccedil accedilıları toplamının iki dik accedilıya eşit ve asal sayıların

3

sonsuz olduğu gibi pek ccedilok oumlnerme ve yasa İsarsquonın tanrının oğlu olduğu

kabuluumlyle aynı minvalde değerlendirilmeye başlamıştır1 Bununla birlikte ccedilok

geccedilmeden 19 yuumlzyılın sonlarında Newton ccedilağının da her ccedilağ gibi ndashsırf mit

konusunda değil pek ccedilok başka konuda dandash zamanı gelince kapanmak uumlzere

accedilılmış olduğu anlaşılacaktır

Bilhassa 20 yuumlzyılın başlarında Newtoncu paradigmaların her alanda hızlıca

aşınmaya uğramasıyla birlikte tarih boyunca uumlretilmiş ve guumlnuumlmuumlze kadar

ayakta kalmayı başarmış mitlerin ldquosaccedilmalık uydurmardquo2 diye nitelenerek bir

kenara atıldığı doumlnem kapanmaya yuumlz tutmuş ve sosyal bilimciler iccedilin pek ccedilok

araştırma konusunda mitle bilimi aynı başlıklar altında tartışma zorunluluğu

doğmuştur Boumlylece bir suumlre sonra ldquomitolojirdquo sahasındaki araştırmaların sosyal

bilimler iccedilin sağladığı yarar ve kolaylıklar tartışmasız hacircle gelecektir Bu suumlreccedilte

mitik oumlgelerin ve kuumlltlerin yalnızca yazının keşfinden oumlnceki doumlnemler iccedilin değil

aynı zamanda yazının yaygın biccedilimde kullanıldığı buumltuumln doumlnemler iccedilin de farklı

ulus ve uygarlıklar arasındaki sosyal kuumlltuumlrel ekonomik ilişkilerin oumlzguumln birer

vakanuumlvisi olduğu anlaşılacaktır

1 ldquoMitrdquo soumlzcuumlğuumlnuumln popuumller kullanım biccedilimleri hiccedil de hafife alınmayacak bazı kanıtlar sunsa da burada soumlzgelişi Amerikarsquonın Vietnam Savaşırsquondan galip ayrıldığı veya her ayın belli doumlnemlerinde Merkuumlrrsquouumln duumlnya etrafında saat youmlnuumlnde doumlnmeye başladığı gibi ldquomitikrdquo duumlşuumlncelerden soumlz etmeyi gerekli bulmuyoruz Aslında bazı mit araştırmacıları tarafından soumlzcuumlğuumln popuumller anlamına yuumlklenen bu olumsuz iccedilerik eleştirilmiş ve hatta ldquomitrdquo soumlzcuumlğuuml bile reddedilerek kasıtlı biccedilimde mythosrsquoun tercih edildiği olmuştur Boumlyleyken ldquomitrdquoin popuumller anlamlarının buumltuumln pejoratif tarafları bir yana bize goumlre popuumller mitlerin ortaya ccedilıkma biccedilimleriyle ldquomitrdquo diye tanımladığımız kadim metinler ve kuumlltlerin soumlzgelişi goumlkkubbenin Atlasrsquoın sırtında durduğu duumlşuumlncesinin ortaya ccedilıkma biccedilimleri arasındaki ilkece benzerliğin goumlz oumlnuumlnde bulundurulması gerekmektedir 2 Antik Yunan koumlkenli mythos soumlzcuumlğuumlnden tuumlretilen ldquomitrdquo kavramının bu ikisi dışındaki anlamları genellikle sanat uumlretimine atıfladır Bununla beraber kavramın edebiyat tarihindeki seruumlveni yani kurgursquoyu ccedilağrıştıran anlamları tartışmamızın dışında kalmaktadır Fakat hacirclacirc bu bağlamda soumlz etmemiz gereken bazı istisnai durumlar vardır Oumlrneğin Latincenin egemen olduğu yaklaşık bin yıllık suumlreccedilte Batı toplumlarında mythos soumlzcuumlğuumlnuumln uzun bir uykuya dalmış olması buna oumlrnektir Nitekim Latin uygarlıkları antik Yunanların mythos diye adlandırdıkları edebi eserler dışında hiccedilbir şey iccedilin herhangi bir kavrama ihtiyaccedil duymamış gibidir Latinler mythos yerine fabula soumlzcuumlğuumlnuuml tercih etmekle mythosrsquoun Yunan antik ccedilağındaki sanat anlamıyla sınırlanmış bir kavrayış ortaya koyarlar Bu ccedilarpıcı tespiti Von Hendyrsquoe borccedillu olmakla birlikte durumun bizim tartışmamız iccedilin oumlnemine aşağıda değineceğiz Edebiyat sahasına oumlzel olarak son derece ayrıntılı ve faydalı bir tartışma iccedilinse yazarın The Modern Construction of Myth isimli eserine bakılabilir

4

Guumlnuumlmuumlzde karşılaştırmalı mitoloji ccedilalışmalarının sunduğu birtakım verilerin

birkaccedil yuumlzyıldır genel-geccediler kabul edilen bazı tarih kurgularını ldquorestore etmeyirdquo

gerektirecek yeni keşifleri haber vermesi buna oumlrnektir

Buguumln Frazerrsquoin devrim niteliğindeki Altın Dalrsquoının yayımlanmasının uumlzerinden

yuumlz yirmi yılı aşkın bir suumlre geccedilmiştir Schliemannrsquoın Troiarsquoyı keşfi de aşağı yukarı

aynı yaştadır Cornfordrsquoun uzunca bir suumlre sessizliğe mahkum edilen Yunan

felsefesi ccedilalışmaları 1900rsquolerin başına nihayet İyonya bilimselliğinin mitik

iccedileriğinin genel kabuluuml aynı yuumlzyılın ikinci yarısına denk gelir Aşağıda etraflıca

inceleyeceğimiz uumlzere ldquomitrdquo ve ldquomitolojirdquo kavramlarının iccedileriği bu gelişmelerle

birlikte ikinci bir defa yenilenmiş sonuccedil olarak mitik duumlşuumlnce ve anlatıların

bilimsel faaliyetler accedilısından oumlnemi ccedilok daha belirgin hacircle gelmiştir

ldquoMitrdquo kavramının iccedileriğinde meydana gelen bu yenilenmeyi Roumlnesansrsquola birlikte

ldquobilimrdquo ve ldquofelseferdquonin yaşadığı yenilenmeye benzer biccedilimde bir tuumlr eskiye doumlnuumlş

olarak goumlrmek ccedilok daha isabetlidir Ccediluumlnkuuml bunu deyim yerindeyse mitin yeniden

canlanması biccediliminde meydana geldiği iccedilin hemen oumlncesindeki iki yuumlzyılı aşkın

suumlre boyunca gelişen mit yaklaşımlarının antik ve klasik doumlnemde mevcut

yaklaşımla ikame edilmesi biccediliminde oumlzetlemek de muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan

boumlyle bir yenilenme her bir klasik doumlnem yazarının mit kavrayışını buguumlnuumln bakış

accedilısından değil kendi doumlneminde hacirckim olan bakış accedilısından ele alma miti

ldquosıradanrdquo bir Antikccedilağ bireyi gibi anlama zorunluluğunu da beraberinde getirir

Mitleri konu alan bir bilim disiplinine ihtiyaccedil da bu youmlnde şekillenmiştir

Bu disipline ldquomitolojirdquo adı verilmiştir ancak ldquofelseferdquo ve ldquobilimrdquoin koumlkenleri olan

φιλοσοφία ve ἐπιστήμη-τέχνη soumlzcuumlklerinin tarihsel seruumlveninden farklı biccedilimde

ldquomitolojirdquo ile antik Yunanca koumlkleri olan μυθολογία μυθολόγημα veya μυθολογεύω

soumlzcuumlkleri arasında bir anlam oumlrtuumlşmesinden pek de kolay soumlz edilemez

Homerosrsquoun destanlarında da sıklıkla geccedilen bu soumlzcuumlklerin iccedileriği guumlnuumlmuumlzdeki

gibi herhangi bir mit veya hikacircye araştırması bilimine karşılık gelmediği gibi mitin

yalnızca anlatma ve uumlretmeyle ilişkili edimlerine goumlndermede bulunur Bu

nedenle antik Yunancadaki karşılığından epeyi farklı biccedilimde guumlnuumlmuumlz modern

bilimlerinin adlandırılma tarzına uygun olarak ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki -loji ekinin

5

λέγω fiiline nispeten daha uzak ldquobiyolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki -loji ekine ccedilok daha yakın

bir işlev goumlrduumlğuumlnuuml soumlyleyebiliriz

Bununla beraber ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlnuumln guumlnuumlmuumlzdeki anlamıyla antik doumlnemdeki

anlamı arasındaki bu belirgin farkın bizi bir yanılgıya suumlruumlklemesine de izin

vermememiz gerekir Bu yanılgı ccediloğu zaman antik yazarların miti mitolojik bir

yaklaşımla ele almadıkları duumlşuumlncesiyle ortaya ccedilıkar Oysa buumlyuumlk tragedya ozanı

Sophoklesrsquoin Homerosrsquotan esinlenerek baştan yarattığı Kral Oidipousrsquotan

Platonrsquoun Orpheusccedilu anlatılardan esinlenerek baştan yarattığı Lethersquoye kadar

pek ccedilok oumlrnek guumlnuumlmuumlz sosyal bilimlerinde ve sanatlarında ortaya koyulan

mitoloji yaklaşımlarının antik doumlnemdeki varlığını bize accedilık biccedilimde

goumlstermektedir Bir cuumlmleyle oumlzetlemek gerekirse mitolojiye işlevsel yaklaşım

modern doumlnemle sınırlı olmayıp İyonya aydınlanmasından itibaren Antikccedilağrsquoın

neredeyse her doumlneminde kendini goumlstermiştir

Mitin suumlrekli değiştirdiği biccedilimleri ldquoTanrırsquonın maskelerirdquo olarak adlandıran

Campbellrsquoin 1960rsquoların başında yayınladığı bir sınıflandırma mitolojiyi işlevsel

ccedilerccedilevede ccediloumlzuumlmlemeyi amaccedillayan her araştırmacı iccedilin yeterince aydınlatıcı ve

guumlzergacirch belirleyici olması bakımından burada uzun uzun anılmaya değerdir

Yaratıcı Mitolojirsquonin son boumlluumlmlerinden birini oluşturan Yeni Mitolojilere Doğru adlı

yazıya Campbell şu soumlzlerle başlar

Artık eski beş bin yıllık Suumlmer malikanesinin hacirclacirc parccedilaları iccedilimizde bulunan

dağılmış yıkıntılarının oumltesinde ŞİMDİ ve BURDA bulunan taze duumlnyada

ortaya ccedilıkan yeni mitoloji yaklaşımlarına ilişkin bir şeyler soumlylemeye

ccedilalışmanın zamanı geldi (Campbell 1991 s 615)

Bu yazının oumlncesinde yaptığı altı yuumlz sayfayı aşkın ccediloumlzuumlmleme farklı kuumlltuumlrlerden

ccedilok ccedileşitli mitik oumlgeleri birbiriyle karşılaştırarak bunlar arasındaki ilişkiyi irdeler

Oumlnceki uumlccedil cilt de farklı coğraficirc kuumlltuumlrler temelinde yine mitik oumlgelerin

ccediloumlzuumlmlemelerine adanmıştır Bu bakımdan son ciltteki Yeni Mitolojilere Doğru

başlıklı boumlluumlmde yazar bu devasa birikim uumlzerinden konuşmaktadır ve soumlzlerinde

yer yer felsefeye rasyonaliteye theoria alanına ince goumlndermelere de rastlamak

muumlmkuumlnduumlr

6

Mitolojinin Campbell tarafından tespit edilen doumlrt farklı işlevi (function) aynı

zamanda doumlrt farklı yaklaşıma (prospect) karşılık gelmektedir Yazar bunları

sırasıyla metafizik-mistik yaklaşım kozmolojik yaklaşım toplumsal yaklaşım ve

son olarak psikolojik saha (sphere) olarak adlandırır

Metafizik-mistik yaklaşım insanın duumlnyadaki varlığını anlamlandırma ccedilabası

olarak ortaya ccedilıkar Yukarıdaki alıntıda Campbellrsquoin ldquoinsan hayatıyla gerccedileklik

arasındaki bağrdquo olarak andığı işleviyle mit insanın duumlnyadaki varlığının

nedenlerine ve kosmosrsquotaki yerine ilişkin sorularına cevap vermektedir Daha

sonrasında oumlrneğin Schopenhauerrsquoin ldquoher şeyin kendi tarzında buumltuumln duumlnya

olmasırdquo ve Kuzalırsquonın ccedilemberiyle Gnostik İncilrsquodeki İsarsquonın ldquobir parccedila odun yakın

ben oradayımrdquo soumlzlerinin mit tarafından insana cevap olarak sunulan bu aşkın

gizemin farklı maskeleri olarak tanımlandığını goumlruumlruumlz

Metafizik-mistik yaklaşımın uumlstuumlne kurulacak biccedilimde kozmolojik yaklaşımın

nihai amacı buumltuumlnluumlkluuml bir evren imgesi ortaya koymaktır Campbell bu yaklaşımı

accedilıklarken keşifler ccedilağının ilk doumlnemlerindeki bazı bilim adamlarının evren

imgesine ccedilok isabetli goumlndermeler yaparak bunlarla mit arasında mevcut ccedilok

ccedilarpıcı ortaklıkları serimler Oumlrneğin Kolombrsquoun zihnindeki ldquoCennetrdquo kavramı

evrende gerccedilek bir yere (Araf Dağırsquonın doruğuna) karşılık gelmekteydi ve bunun

esinleyicisi Dantersquoden başkası değildi Aquinas ise aynı cennetin bu duumlnyada

olduğunu goumlstermeye ccedilalışarak şoumlyle diyordu ldquoCennetin bulunduğu yer aşılması

imkacircnsız dağların denizlerin veya sıcak bir uumllkenin oumltesinde insan yerleşimden

ayrılmış olmalı ki topografyacılar yazılarında o yerden soumlz etmiyorlarrdquo3 Ama

Campbellrsquoin kozmolojik işlevle alakalı en ccedilarpıcı tespiti herhalde şudur

ldquoPlatonrsquoun idea adını verdiği birccedilok şey buguumln bizim iccedilin batıl inanccediltırrdquo4 Kolombrsquou

takiben Kopernicus Newton Kant vs ile devam eden bilimsel devrimler

suumlreciyle deney alanındaki mikro-kozmosla deney alanını aşan makro-kozmos

3 Krş Summa Theologica I102Art1 İnsanın ikameti uumlzerine cennet nerededir (Aquinas 1920 ss760-61) 4 Campbell bu duumlşuumlnceyi Ananda K Coomaraswayrsquodan oumlduumlnccedil alarak kendi mitoloji incelemesinin en isabetli yerinde metafizik-mistik işlev tartışmasında savunuyor (The Christian and Oriental or True Philosophy of Art (Londra Luzac and Company ss 32-33)) Burada dikkat ccedilekilen nokta tıpkı az oumlncesinde bahsi geccedilen Kolomb Aquinas Augustinus vs gibi Platonrsquoun da logos temelli duumlşuumlnen bir ldquobilimrdquo figuumlruuml olmasıdır

7

arasındaki irtibatı sağlayan mitin uumlstuumlnluumlğuuml sarsılmış olur (Campbell 1991 s

617 vd)

Mitolojinin hassasiyetle tespit edilen bu doumlrt işlevi arasında ilk ikisinin uumlzerine

kurulan uumlccediluumlncuuml yaklaşım olarak toplumsal işlev Campbell tarafından Nietzscheci

bir perspektifle Nietzschersquonin felseficirc devrimine kadar suumlregelen tarih doumlneminin

bir tasviri gibidir Toplumsal işlev kurulu duumlzenin geccedilerliliği ve korunmasını

garanti altına almaya doumlnuumlktuumlr (Campbell 1991 s 627) Campbell herhangi bir

karşılaştırmaya girmemiş olmakla beraber toplumsal mitoloji yaklaşımını

Nietzschersquonin suumlruuml (herd) kavramı etrafında inşa etmesi bize goumlre Platonrsquoa

nispetle geliştirilmiş bir mit konumlandırmasının sonucudur

Oumlzellikle modern doumlnemde Batı felsefesiyle alakalı ccediloumlzuumlmleme akıl yuumlruumltme ve

spekuumllasyonlar ccediloğunlukla Platonrsquoa goumlre veya Platonrsquoa karşı yapıldığı iccedilin aynı

geleneğin sınırları iccedilinde ortaya koyulacak bir mitoloji araştırmasının da Platonrsquola

şu veya bu şekilde ilişkili olması kaccedilınılmazdır Bu Platonrsquoun felsefesinin tek

başına Batı felsefesinin genel olarak fenomenlerle arasındaki irtibatını

karakterize etmesinden ileri gelir Hacircliyle mit ve mitoloji de felsefi bir araştırmanın

nesnesi olduğu durumlarda ele alınıp irdelenecekleri ilk mecra Platonrsquodur

Bundan kastımız Platonrsquodan sonra gelişen ve yayılma imkacircnı bulan felsefe

geleneklerinin kendi doumlnemlerindeki mitik oumlgelerle bağını Platonculuğun mit ve

mitolojiyle bağına benzer biccedilimde kurmuş olduklarıdır

Bu ccedilalışmada ccedilizdiğimiz ccedilerccedileve dahilinde bir filozof olarak Platonrsquoun mit ve

mitolojiyle bağı Campbellrsquoin doumlrt işlev sınıflandırması temelinde ilk olarak

buumltuumlnluumlkluuml bir evren imgesi ortaya koymayı amaccedil edinen kozmolojik yaklaşımda

ve ikinci olarak da toplumsal yaklaşımda goumlruumlnuumlr hacircle gelmektedir Platonrsquoun

felsefesini inşa eden kurucu oumlgelerden5 yola ccedilıkarak ondaki bu mitoloji

5 Bunların başında hiccedil şuumlphesiz insanın oumlzuumlnuuml teşkil eden oumlluumlmsuumlz ruh gelmektedir Yazılı Yunan kuumlltuumlr duumlnyasında ilk defa Platonrsquoda karşılaştığımız bu ruh varolma tarzı bakımından Platonrsquoun ontoloji ve kozmoloji duumlşuumlncesinin temelini teşkil ederken iyiye-koumltuumlye youmlnelmenin karar vericisi ve kurtuluş veya cezanın nesnesi olmak bakımındansa Platonrsquoun etik-politik duumlşuumlncesi iccedilin elverişli zemini meydana getirmiştir Başka bir deyişle Platonrsquodaki anamnesis oumlğretisi bilgi-varlık goumlruumlşuumlnuumln temeliyken ruhun oumlte duumlnya yolculuğu oumlğretisi (bilgi ve varlık goumlruumlşuumlyle birlikte aynı zamanda) etik-politik goumlruumlşuumlnuumln temelidir ve bu temellerin her ikisi de asıl koumlkenini Yunan kuumlltuumlr duumlnyasında diğer oumlrneklerine yalnızca soumlzluuml ezoterik geleneklerde rastladığımız oumlluumlmsuumlz bir ruh duumlşuumlncesinde bulur Ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuuml olan bu ortak koumlken Platonrsquoun sistemindeki buumltuumln

8

yaklaşımları arasında herhangi bir oumlncelik-sonralık ilişkisi belirlemek pek

muumlmkuumln goumlruumlnmese bile aynı kurucu oumlgelerin kuumlltuumlrel koumlkenlerine doğru

yapılacak her araştırmanın bizi onun felsefesinin gayrıresmicirc kaynaklarına bir

adım daha yaklaştıracağından kuşku yoktur

Bu ccedilalışmada Platonrsquoun yapıtlarındaki mitik oumlgelerin yalnızca belli bir kısmını

mercek altına alabilmiş olmamız ccedilalışmanın hacmi goumlz oumlnuumlnde bulundurularak

hoş goumlruumllmelidir Nitekim Platonrsquodaki mitik oumlgelerin tamamını bizim izlediğimiz

youmlntemle irdeleyecek bir ccedilalışmanın belli bir sayfa hatta cilt sayısıyla

sınırlandırılması pek muumlmkuumln goumlruumlnmemektedir Oumlte yandan diyaloglardaki mitik

oumlgeleri birbiri ardına serimlemek her birinin uumlstlendiği roluuml ve işlevi soumlzluumlkccediluuml bir

yaklaşımla ortaya koymak muumlmkuumlnduumlr ki mevcut literatuumlrde bu konuda

başvurulabilecek pek ccedilok kaynaktan ve değerli incelemeden soumlz edilebilir Bizim

burada irdeleyeceğimiz mitleri belirlerken goumlzettiğimiz oumllccediluumlt ortaya koyduğumuz

iddialar iccedilin ne eksik ne fazla alabildiğine isabetli bir oumlrneklem oluşturmaya

doumlnuumlktuumlr Bu itibarla soumlzgelişi Timaiosrsquota soumlzuuml edilen ldquoevrenin ruhurdquo goumlruumlşuumlnuuml

ele alırken herhangi bir vesileyle Deukalionrsquoa değinmekle aynı hikacircyenin

Kritiasrsquotaki pasajlarına değinmek zorunda olmadığımız kanaatine varmışsak

okurun anlayış ve tecessuumlsuumlne sığındığımızdandır Yine soumlzgelişi Artemis

Gyges uumlccedil işlevli ruh yaklaşımı yine uumlccedil işlevli devlet duumlzeni ve hatta genel

anlamıyla Orfik oumlgeler bahsinde de pekacirclacirc soumlz edebiliriz

Bu ccedilalışmayla şimdilik yalnıza pey akccedilesini oumldemiş olmayı umduğumuz

ccediloumlzuumlmlemelerin nihai amacı6 Platonrsquoun ontolojik epistemolojik ve etik

doktrinlerini kurarken birincil hareket noktası ve temellendirme aracı olarak

mitolojiye başvurduğunu ortaya koymaktır Buna goumlre mitolojinin Campbellrsquoin

sınıflandırmasına goumlre kozmolojik ve toplumsal işlevleri Platonrsquoun daima el

altında bulundurduğu sıklıkla başvurduğu işlevler arasındadır

oumlgeleri birbiriyle aynı oumlncelik seviyesine taşır ve her biri bir diğerine mecbur duumlğuumlmlerden oluşan bir oumlruumlntuuml meydana getirir 6 Nitekim Platonrsquoun mit ve mitolojiyle bağını ilgilendiren bir iddia yukarıdaki satırlarda da ortaya koyduğumuz gibi buumltuumln Batı felsefesi iccedilin kuşatıcı bir iddiadır Takdir edilecektir ki bu durum buradaki ccediloumlzuumlmlemelerin Platonrsquodan ilham alan buumltuumln felsefi ndashve hatta dinindash geleneklere de uygulanması gerekliliğini doğurur Bu bakımdan Platonrsquoda mitolojinin işlevini araştıran birkaccedil tez ccedilalışmasının ileriye doumlnuumlk yeni araştırmaların hızlandırıcısı olması umulur

9

Son tahlilde sırasıyla mitik duumlşuumlnmenin mitin ve nihayet mitolojinin olgulara

dayalı araştırma sahaları olan tarih ve arkeolojide olduğu kadar olgulardan

bağımsız bir araştırma sahası olan felsefede de oumlnemli bir yer işgal ettiği gerccedileği

karşımızda belirmiştir Bu gerccedileğin ndashen azından elinizdeki ccedilalışmanın ccedilizmeye

ccedilalıştığı ccedilerccedileve iccedilindendash modern mitoloji araştırmalarının okuma katmanını

belirlemesi guumlnuumlmuumlze ulaşan antik metinlerinse bu sistemin ağırlık merkezini

ifade etmesi umulur Ve umulur ki boumlylece felsefenin ve pek ccedilok sosyal bilim

sahasının mitolojiye kopmaz bağlarla bağlı olduğu daha anlaşılır hacircle gelecektir

Buradan ccedilıkarılabilecek son oumlnermeye gelince belki şudur Mitolojisiz bir Platonrsquou

anlamak en az Platonrsquosuz bir felsefe tarihini anlamak kadar guumlccediltuumlr

10

1 BOumlLUumlM

ldquoMİTrdquo VE ldquoMİTOLOJİrdquo TANIMININ İMKAcircNLARI SORUNLARI

Bir bilim disiplini olarak mitoloji araştırma nesnesi ve yaklaşım tarzlarına

dayanarak farklı biccedilimlerde tanımlanmaya elverişlidir Kavrama farklı

bağlamlarda yuumlklenen muhtelif iccedilerikler nedeniyle ccedilok tanımlı olması da tabiidir

Bununla birlikte metinlere doğrudan başlık olarak seccedililmesi ccedilok eskilere gitmese

de ldquomitolojirdquonin modern doumlnemde ortaya ccedilıkmış ve gelenekten yoksun bir

algılanışı olduğunu soumlylemek muumlmkuumln değildir Her şeyden oumlnce Homeros

kuumllliyatı dahil olmak uumlzere birccedilok antik metinde hem kendisi olarak hem de

tuumlrevleri biccediliminde karşımıza ccedilıkan ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuuml Yunan Antikccedilağrsquoını baştan

sona kat etmiş ve doumlnem yazarlarının guumlndeminde en az buguumlnuumln yazarlarındaki

kadar geniş bir yer tutmuştur Oumlte yandan ldquomitolojirdquonin Antikccedilağrsquodaki birbirinden

farklı anlamları ne kadar accedilık ve anlaşılırsa modern ccedilağdaki anlamlarının da o

derecede belirsiz bir soumlzcuumlk olması genel bir tanımını yapmayı ccedilok daha guumlccedil

hacircle getirir Ccedilağımızda ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki bu bulanıklığın birtakım

sebeplerinden kabaca soumlz ettik ancak bu sebeplere de kaynaklık teşkil eden asıl

sebep ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlnuumln koumlkuuml olan ldquomitrdquo kavramını tanımlamakta karşılaşılan

guumlccedilluumlklerdir Buumltuumln bu guumlccedilluumlkler nedeniyle ldquomitolojirdquo iccedilin tanım yapma girişimleri

ccediloğu zaman kısmicirc bir soumlzluumlk karşılığı vermekten oumlteye gidememiştir

Vernant mitin tanımını yaparken soumlzuumln daha başında onun Batı geleneğinin bir

keşfi olduğunu iddia etmekle birlikte bir ansiklopedist accedilıklığında hareket

etmekten kaccedilınır Bu ihtiyatlı tutumunun gerisinde modern doumlnemde μῦθοςrsquoun

tek anlamlı algılanışına karşılık λόγοςrsquoun ccedilok anlamlı algılanışı yatar Bir Antikccedilağ

dili iccedilin modern ccedilağda hazırlanmış soumlzluumlklerin hiccedilbir zaman ccediloumlzuumlme

kavuşturamayacağı bu problem Vernantrsquoı mitin kuşbakışı goumlruumlnuumlmuumlnuuml muumlmkuumln

olduğunca geniş tutmaya zorlamış goumlruumlnmektedir Nitekim miti diğer kuumlltuumlrel ve

felseficirc oumlğelerden ayıran kendine oumlzguuml bir anlamından soumlz etmek yerine ldquomit

olmayanlarrdquo diye adlandırdığı gerccedilek-dışı ve akıl-dışı olmak uumlzere iki kavramın

karşısına sırayla yerleştirerek tarif etme yolunu tutar (Vernant 2017b 233)

11

Burada soumlzuuml edilen ldquogerccedilekrdquo ve ldquoakılcırdquo kategorilerinin Yunancadaki logosrsquoun

soumlzluumlk maddesinde iccedilerildiği duumlşuumlnuumlluumlrse Vernantrsquoın buumltuumln ccedilabalarına rağmen

kısmicirc kalan bu mit tanımının MOuml 7 yuumlzyılda İyonyarsquoda doğup Yunan

coğrafyasına yayılan λόγοςlsquoun modern algılanışından doğan bir μῦθος kavramına

karşılık geldiği soumlylenebilir

Boumlyleyken gerek λόγοςlsquoun ve gerekse μῦθοςrsquoun MOuml 7 yuumlzyıl ve oumlncesindeki

kullanımlarına bakıldığında iki kavram arasında iccedilerik bakımından herhangi bir

gerilim ya da karşıtlık bulunmadığını goumlrmek zor değildir Daha şaşırtıcı olansa

iki soumlzcuumlğuumln hem Homeros ve hem de Hesiodos metinlerinde kimi zaman

birbirleri yerine kullanılabilmiş olmasıdır Sonuccedil olarak bu durum bizi daha ccedilok

Burnet gibi araştırmacıların goumlruumlşleri iccedilin bir temsil olarak seccediltiğimiz Vernantrsquoı

aşarak daha geniş kapsamlı bir mit tanımı yapmaya zorlar7

Guumlnuumlmuumlzde ldquomitolojirdquo diye adlandırdığımız disiplininin gelişimindeki en kritik

noktalarda goumlruumlşlerine başvurabileceğimiz başlıca duumlşuumlnuumlrlerden biri olan Mircea

Eliade miti ndashher ne kadar o da Vernant gibi yalnızca bir ldquotanımlama girişiminderdquo

bulunduğunu soumlylese dendash tarihin belli bir doumlnemine oumlzguuml ldquokarşıtrdquo kavramlarından

değil bizzat kendisinden hareketle tanımlama yolunu tercih eder Eliadersquonin

tutumu miti ldquomasalrdquo veya ldquouydurmardquo anlamlarına atıfta bulunan iccedileriklerden

arındırmanın yanında onun sırf kutsal olanla ilişkili bir kavranışını da beraberinde

getirmiştir Fakat kuumlltuumlrel bir oumlğe olarak mitin karşılıklarının Eliadersquonin tarifinden

hareketle ccedilok daha isabetli ve kapsamlı bir ccedilerccedileveye oturduğu inkacircr edilemez

Bu her şeyden oumlnce mitin herhangi bir dolayıma başvurmadan doğrudan

kendisini tanımlama girişimidir Bizzat yazarın ldquoen kapsayıcı ve muumlkemmele

yakınrdquo diye nitelediği tanım şoumlyledir

Mit kutsal bir oumlykuumlyuuml anlatır en eski zamanda ldquobaşlangıccediltakirdquo masallara oumlzguuml zamanda olup bitmiş bir olayı anlatır Bir başka deyişle mit Doğauumlstuuml

7 Vernantrsquoın sıkı bir Burnet takipccedilisi olduğunu pek ccedilok tartışmasından ve referans tercihinden anlamak muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan Burnet eski Yunan duumlşuumlnuumlrleri konusunda soumlzuumlnuuml ettiğimiz logos-mitos goumlruumlşuumlnuumln en buumlyuumlk temsilcisi olarak ele alınabilir Burnetrsquoın okuru başta Early Greek Philosophy (1890) olmak uumlzere neredeyse buumltuumln yapıtlarında İyonyarsquoda doğan ldquoYunan mucizesirdquonin accedilık savunusuyla karşı karşıya kalır Bu ccedilalışmamızda soumlz konusu goumlruumlşuumln temsilcisi olarak Vernantrsquoı seccedilmemizin başlıca nedeni Burnetrsquoin herhangi bir mit-mitoloji tartışmasına girmeksizin Yunan bilimselliğini slogan duumlzeyinde savunmuş olmasıdır Boumlyleyken Vernantrsquoın ccedilok değerli incelemeleri doğrudan mit ve mitolojinin felsefeyle ilişkisini konu almakla kalmaz aynı zamanda Burnetrsquoa goumlre ccedilok daha tafsilatlı ve kuramsal bir metot izler

12

Varlıkların başarıları sayesinde ister eksiksiz olarak buumltuumln gerccedileklik yani Kozmos olsun isterse onun yalnızca bir parccedilası (soumlzgelimi bir ada bir bitki tuumlruuml bir insan davranışı bir kurum) olsun bir gerccedilekliğin nasıl yaşama geccediltiğini dile getirir Demek ki mit her zaman bir ldquoyaratılışrdquoın oumlykuumlsuumlduumlr Bir şeyin nasıl yaratıldığını nasıl var olmaya başladığını anlatır (Eliade 2014 17)

Anlaşılacağı uumlzere Eliadersquoye goumlre mitin buumltuumlnuumlyle kutsal oluşu onun gerccedilekliğini

de zorunlu hacircle getirir Vernantrsquoın yaptığı ve bir ccedileşit ldquogerccedilek-dışırdquolığa vardırdığı

tanımlamanın aksine Eliadersquonin tanımında kadim mitlerle modern bilimsel

duumlşuumlnce arasındaki ilişkinin değil herhangi bir ccedilağdaki herhangi bir toplulukla o

toplulukccedila yaratılan mit arasındaki ilişkinin tasvir edildiğine dikkat edilmelidir İki

duumlşuumlnuumlruumln mit oumlzelinde ldquogerccedileklikrdquo kategorisine yuumlkledikleri anlamlar arasındaki

fark bu şekilde anlaşılır hacircle gelebilir Ccediluumlnkuuml modern ccedilağda mite gerccedileklikle

oumlrtuumlşmesi noktasında nasıl bir anlam yuumlklenirse yuumlklensin Antikccedilağ

toplumlarındaki mit-gerccedileklik ilişkisine dair algı hiccedilbir şekilde değişmeyecektir

Sonuccedil olarak ldquomitrdquo ve ldquomitik duumlşuumlncerdquo iccedilin Eliadersquonin oumlnerdiği bu tanımın her

durumda geccedilerli evrensel bir arayışın sonucu olduğunu ve bu arayışın onu daha

genel-geccediler bir tanım hacircline getirdiğini soumlyleyebiliriz

Eliade kurduğu bu mit ve gerccedileklik ilişkisinden hareket ederek ilkel toplumlardan

oumlrnekler verir ccedilişe oturma biccedilimlerinden tahıl pişirme usullerine varıncaya kadar

birccedilok guumlnluumlk rutinin kaynağının ldquodoğauumlstuuml varlıkrdquola insan arasında beliren bir

oumlrnek alma ilişkisi olduğunu ortaya koyar (Eliade 2014 18-19) Oumlte yandan mitin

ne olduğunu Eliadersquoye soran bir okurun zihninde hayli kritik bir soru işaretinin

belirmesi de ihtimal dahilindedir Onun mit iccedilin oumlnerdiği bu tanımlamanın bizi

aslında bir din tanımına yaklaştırıp yaklaştırmadığı

Bu kritik sorunun cevabı olumludur Ancak bu cevap mit ve din arasındaki

ayrımın hiccedil de belirgin olmadığı olamayacağı gerccedileğiyle yan yana koyulmalıdır

Boumlylelikle anlaşılacaktır ki buumltuumln oumlrnekleriyle mit ve din arasındaki bu iccedil iccedile ve

hatta birbirleri olma durumu mitle gerccedileklik arasında bizim benimsediğimiz ilişki

bakımından herhangi bir sorun teşkil etmek şoumlyle dursun bu ilişkiyi destekleyen

birccedilok arguumlmanı daha baştan sunacak zenginliktedir Gerccedilekte dinin hassasiyetle

kurgulanmış ve ilişkilendirilmiş mitlerden oluşan sistemli bir derleme olması bile

13

onu hiccedilbir tartışmaya girmeden ldquomitrdquo başlığı altına koyabilmek iccedilin tek başına

yeterlidir

Bununla beraber mit doğauumlstuuml-kutsal oumlğeler barındırsın ya da barındırmasın bir

tasvir ve aktarım aracı olarak duumlşuumlnuumllduumlğuuml suumlrece doğa fenomenleriyle veya

tarihsel gerccedileklikle daima oumlrtuumlşme iccedilinde karşımıza ccedilıkacaktır Oumlrneğin iki farklı

miti iccediliccedile geccedilmiş bulduğumuz Buumlyuumlk İskenderrsquoin Gordion duumlğuumlmuumlnuuml kılıcıyla

boumllduumlğuuml hikacircye tarihte gerccedilekleşmiş bir olaylar silsilesini aktardığı şuumlpheli

olmakla birlikte bir komutan ve huumlkuumlmdar olarak İskenderrsquoin benimsediği askeri

youmlntemi etkileyici bir tarzda tasvir etmektedir İskender belki de o duumlğuumlmuuml hiccedil

goumlrmuumlş değildi hatta o duumlğuumlmuumln varlığı bile tartışma konusu olabilir Ama

İskenderrsquoin zekacircsından ccedilok kılıcının guumlcuumlne guumlvenen ve bu guumlveni hiccedil de boşa

ccedilıkmamış bir devlet adamı olduğu kuşkusuzdur

Din ve mit arasındaki ilişkiyi Eliadersquonin ldquokozmik dinrdquo kavramının seyrinde accedilıkccedila

goumlsterdiği gibi tek tek mitlerden sistemli bir dine geccediliş olarak da goumlrebiliriz

ldquoKozmik dinrdquo tezini şu şekilde oumlzetlemek muumlmkuumlnduumlr Neolitik devrimle birlikte

doğada baştan verili olmayan bir beslenme kaynağı olarak tarım uumlruumlnuuml zaman

algısıyla ve zaman birimlerinin tanımıyla ilgili yeni sistemler yaratma zorunluluğu

doğurur Ccediluumlnkuuml av hayvanlarının aksine toprağı ekip biccedilme yoluyla elde edilen

tahıl ve meyvelerin hangi mevsimde nasıl davranacakları hangi şekli alacakları

bir kelimeyle ne zaman tuumlketilebilir hacircle gelecekleri dakik biccedilimde bellidir ve

şansa bırakılamaz İlk ccediliftccedili toplumların bu periyotları yani guumlnuumln yanısıra ay ve

mevsim birimlerini tespit etmesi artık zorunludur Bunun sonucunda ilk tarım

toplumlarında doumlnguumlsel bir zaman kavrayışı gelişmeye başlamıştır Boumlylece

Eliadersquonin ldquokozmik dinrdquo adını verdiği inanma biccedilimi doğanın suumlrekli

yenilenmesinden oluş ve bozuluşu periyodik biccedilimde tekrarlamasından ileri

gelen esasında doğanın taklidine dayanan bir mitik rituumleller toplamını ifade eder

Bu rituumleller arasında herhangi bir meyvenin başlangıccedil hikacircyesindeki bir cinayeti

yeniden canlandırmak gibi birtakım anımsama senaryoları vardır ve bu tekil

senaryoların şu veya bu şekilde bir araya gelmesi dinlerin oluşması iccedilin elverişli

zemini hazırlamıştır

14

Bazı durumlarda bu arkaik senaryolar yeni dinsel yaratımların doğmasını sağlayacaktır (Eleusis Yunan-Doğu mysteriaları) (hellip) Tarım kuumlltuumlrleri ldquokozmik dinrdquo adı verilebilecek olguyu geliştirir ccediluumlnkuuml dinsel etkinlik merkezicirc gizemin etrafında yoğunlaşmıştır Duumlnyanın duumlzenli aralıklarla yenilenmesi (Eliade 2012 s 55)

Aşağıda etraflıca değineceğimiz uumlzere bizim iccedilin asıl muumlhim nokta şudur

Eliadersquonin mit ve gerccedileklik kurgusu mitin oumlncelikle insan zihnindeki ve nihayet

toplumdaki ndashbunun bir kabile veya klan olması da pekacirclacirc muumlmkuumlnduumlrndash iş goumlrme

biccedilimine Vernantrsquoa kıyasla ccedilok daha genelgeccediler mitin kendisini temele alan bir

tarzda ışık tutmaktadır

Antikccedilağrsquodaki mit ve gerccedileklik kavrayışını modern ccedilağın bilim paradigmalarından

ve tarihsel yargılarından arındırarak anlamamız başka tuumlrluuml muumlmkuumln

goumlruumlnmemektedir Eliadersquonin tespitine ek olarak diyebiliriz ki mit Antikccedilağrsquoda

yaşayan birey iccedilin aktardığı olayların doğauumlstuuml veya hayatın olağan akışına

aykırı olmasına bakılmaksızın her durumda gerccedilekti Bazı durumlarda

gerccedileklikle hiccedilbir biccedilimde oumlrtuumlşmediği bilinse bile bireylerin her birinin bilincinde

ve nihayet topluluğun kolektif bilincinde gerccedilek gibi işliyordu Buna karşılık bazı

durumlarda tam anlamıyla gerccedilekti ama dahil olduğu kurgusal buumltuumlnde

gerccedileklikle oumlrtuumlşmeyi şu veya bu şekilde reddederek bir ldquomitrdquo olduğunu suumlrekli

hatırlatıyordu

Bu durumun mitin tanımında baştan verili olan bir ldquoparadoksrdquo gibi nitelenmesi de

muumlmkuumlnduumlr Mitin olgulara dayanan bir gerccedilekliğinden soumlz edilemez baştan

sona doğru olduğu soumlylenemez bir kelimeyle mit bize gerccedileklerden soumlz etmez

Buna rağmen gerccedilekliğin de oumltesine geccedilen bir guumlce sahiptir ve varlığını da tam

olarak bu guumlce borccedilludur (Dowden 1992 s 2)

Campbellrsquoin bu guumlccedilten anladığı mit vasıtasıyla gerccedileklik ve insan hayatı arasında

kurulan bağdır Yazar mitin modern anlamını hikacircye anlatıcılığıyla bir tutarken

hikacircyelerin gerccedileklikle okur arasındaki uyumu sağladığını duumlşuumlnmektedir Bu

lsquohikacircyersquoden yalnızca miti değil aynı zamanda modern romanları da anlamak

gerekmektedir Nitekim Campbell soumlzuumlnuumln devamında Buddharsquodan Platonrsquodan

15

Yunan anlatılarından vs soumlz etmenin yanında Thomas Mannrsquoın Tonio Kroumlgerrsquoini

de bu lsquohikacircyersquoye bir oumlrnek olarak goumlsterir

Campbellrsquoin oumlrneğinden hareketle denebilir ki okur aslında hikacircyenin gerccedileklikle

tarihsel olgularla birebir oumlrtuumlşmediğinden haberdar olsa da mitle arasında

kurduğu bağ tıpkı Dowdenrsquoin dediği gibi gerccedilekliği ve doğruluk kriterlerini aşacak

guumlccediltedir

Son tahlilde en azından antik doumlnem mitleri iccedilin soumlylenebilecekleri şu şekilde

oumlzetleyebiliriz Her bir doğa evren vs goumlzlemi uumlzerine soumlylenen mit daima

fenomenin başlangıcına ilk nedenlerine ilişkin soruları aydınlatıyor ve birbirine

eklenen hikacircyelerle birlikte buumlyuumlk (ccediloğu durumda adına ldquodinrdquo denilen) bir mitler

oumlrguumlsuuml ortaya ccedilıkıyordu Bu oumlrguuml sayesinde bireylerin etrafındaki sosyal kuumlltuumlrel

ve guumlndelik buumltuumln gerccedileklik eksiksiz biccedilimde yeniden inşa edilmekteydi

11 Mit ve mitolojiyi logos bağlamında tanımlama girişimleri

Bu noktada birini Vernantrsquola diğerini Eliadersquoyle oumlrneklediğimiz iki modern ldquomitrdquo

kavrayışı arasında yapacağımız tercihin nedenlerinin daha anlaşılır olması adına

İyonya logosrsquou bağlamındaki mit tartışmasını derinleştirmek gerekmektedir

Vernantrsquoın kuşkucu bir bakışla soumlylenirse ldquoYunan mucizesirdquo fikrinin oumlrtuumlk bir

savunmasına hasredilmiş gibi goumlruumlnen Les origines de la penseacutee grecque

(Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları) adlı uumlnluuml kitabı karşılaştırmalı mitolojinin

kurucusu sayılan Georges Dumeacutezil editoumlrluumlğuumlndeki ldquoMythes et Religionsrdquo (mitler

ve dinler) başlıklı seri dahilinde 1962 yılında yayınlanmıştır8 Bununla birlikte

oumlzellikle felsefe bağlamında bir mit araştırması guumlndeme geldiğinde yaygın kabul

goumlren bu ldquomucizerdquo yaklaşımının tarihi Vernantrsquotan en az bir yuumlzyıl daha geriye

uumlnluuml Fransız duumlşuumlnuumlr Ernest Renanrsquoa gider ldquoYunan mucizesirdquo kavramını

literatuumlre kazandıran kişi bizzat Renanrsquodır Renan Avrupalı aydın ve duumlşuumlnuumlrler

8 Eserin Tuumlrkccedileye Huumlsen Portakal tarafından yapılan ccedilevirisinde ccedilevirmenin oumlnsoumlzuumlnuumln başlığı muhtemelen kitabın adından ziyade iccedileriğine atıfla Yunan Mucizesinin Kaynaklarırsquodır (Cem Yayınları 2017)

16

uumlzerinde buumlyuumlk etkiye sahip bir tarihccedili ve filolog olması bir yana Roumlnesansrsquoın

hemen ardından antik Yunanrsquoa duyulan ilgiyi sistemli bir ideolojiye doumlnuumlştuumlrmuumlş

olan sosyal bilimcidir

Renan gibi bazı Avrupalı duumlşuumlnuumlrlerin el birliğiyle inşa ettiği Hellenist atmosferde

mitin İyonyarsquoda doğup Atinarsquoda olgunlaştığı bilinen Batı rasyonelliğinin yani

logosrsquoun karşısına koyulması ve boumlylelikle kısmicirc bir zeminde tanımlanması

geleneksel hacircle gelmiştir En iyimser bir şekilde ifade edilirse Yunan

duumlşuumlnuumlrlerinin mitik duumlşuumlnmeyi aşmak konusunda goumlsterdikleri soumlylenen

mucizevi başarı inancı Renancı mucize yaklaşımından hareketle veya bu

yaklaşıma paralel gelişme imkacircnı bulmuştur

Alabildiğine lirik bir uumlslupla yazdığı bir anı yazısından Ernest Renanrsquoın Atinarsquodaki

Akropolisrsquoe ziyareti sonrasında şaşırtıcı bir hızla Kuduumls hayranlığından Atina

hayranlığına suumlruumlklenmesi ve bunun neticesinde ortaya ccedilıkan Atina-Kuduumls

tezinin izlerini takip etmek muumlmkuumlnduumlr Yazar Akropolisrsquote Yakarış adlı bu

yazısında 1865 yılındaki Atina gezisinden oumlnceki ruh hacirclini şu soumlzlerle dile getirir

O ana kadar yeryuumlzuumlnde muumlkemmelliğin hiccedil var olmadığını duumlşuumlnmuumlş muumlkemmelliğe ancak ucundan kıyısından yaklaşan şeylerin şurada burada tesaduumlfen goumlruumlnuumlr olabileceğine inanmıştım Yahudi halkının goumlzuumlmde yeri her zaman başka olan İsarsquoya ve Hristiyanlığa da yol goumlsteren muumlstesna yazgısına rağmen soumlzde mucizelere olan inancımı da yitireli ccedilok zaman olmuştu (Renan 1897 s 38)

Renan sonraki doumlnemlerde buumlyuumlk tartışmaların odağına yerleşecek ldquoYunan

mucizesirdquo fikrinin doğmasından hemen oumlnceki ruh hacirclini bu cuumlmlelerle tasvir

ederken kapılacağı yeni ruh hacirclinden buumlsbuumltuumln habersiz olduğunu ve hatta boumlyle

bir beklenti veya umudunun hiccedil kalmadığını goumlstermek ister gibidir Belki de eski

ruh hacirclinin boumlylesine coşkulu bir tasvirini yaparken az sonrasında daha coşkulu

biccedilimde tasvir edeceği yeni ruh hacirclini bir kelimeyle ldquomucizerdquo duumlşuumlncesini ccedilok

daha buumlyuumlleyici hacircle getirmeyi ummaktadır Kısacası bu bir hazırlıktır ve hazırlığı

yapılan değişimin goumlrkemine layık oumllccedilekte olması gerekmektedir Buumltuumln mucize

ve dogmalardan kurtulmuş fakat Tevrat ve Kuduumls hayranlığını henuumlz yitirmemiş

ldquorasyonelrdquo bir duumlşuumlnuumlr Atinarsquodaki atmosferi soluduktan sonra yeryuumlzuumlnde

ldquorasyonelrdquo bir mucizenin ndashbir defalığına bile olsandash meydana geldiğine iman

edecek Akropolisrsquoteki o mucizevicirc saatlerin ardından antik Yunan uygarlığında

17

ortaya ccedilıkan aydınlanmayı sadece Batı duumlnyasının değil buumltuumln medeniyetlerin

yol goumlstericisi olarak savunmaya karar verecektir Nitekim yukarıdaki cuumlmlelerin

devamı şoumlyledir

Ama o anda birdenbire Yahudi Mucizesinin hemen yanıbaşında Yunan Mucizesi kendini goumlsterdi Bir defaya mahsus olabilecek daha oumlnce hiccedil kimsenin goumlrmediği bundan sonra da hiccedil kimsenin goumlremeyeceği fakat etkileri ebediyen suumlrecek bir olaydı bu guumlzelliğin hiccedilbir yerel ya da millicirc lekeyle kirlenmemiş

oumlluumlmsuumlz bir hacircli (Renan 1897 s 38)

Goumlruumllduumlğuuml gibi yazarın zihninde tasavvuru oumlnceden mevcut bir mucize daha

guumlccedilluuml ve goumlrkemli bir başka mucize tarafından bozguna uğratılmış safdışı

edilmiştir Bu cuumlmleleri okumakla rasyonellik iddiasını elden bırakmaksızın

İsarsquonın mucizesine tanık olduğunu soumlyleyen ve bunu insanlara anlatmayı ldquokutsalrdquo

bir oumldev telakki eden Aziz Paulusrsquou okumak arasında yarattıkları hisler

bakımından bir fark yoktur Nitekim goumlzardı edilmemelidir ki Yukarıdaki

cuumlmlelerin yazarı Renan 19 yuumlzyılda Fransarsquoda Monteignersquoden iki Voltairersquoden

bir yuumlzyıl sonra yaşamış saygın bir filozoftu Montesquieu ve Comtersquou

bilmekteydi Nietzschersquonin ccedilağdaşıydı uumlstelik bilimsel anlamda guumlvenini de

kazanmıştı (krş Nietzsche 1967 39-8)

Akropolisrsquote Yakarışrsquoın bu cuumlmleleri doğa ve evren konularında anlama yetisinin

yalnızca ratio kısmını kullanma iddiasındaki Avrupalı bir duumlşuumlnuumlruumln rasyonel

temellendirmesini yapmaktan aciz kaldığı bununla birlikte azizlerine ve

peygamberlerine kulak vermekten bitkin duumlştuumlğuuml bir mitten kısmen de olsa

vazgeccedilerek rasyonel temellendirilmesi kolay modern bilimler ve felsefenin

ccedilağdaş youmlnuumlnuuml de Roumlnesansrsquotan itibaren tayin etmiş bir başka mite sarıldığı anın

kayıtları olarak okunmalıdır Kuduumlsrsquote yakarışın yerini Akropolisrsquote yakarışın

alması uumlstelik bu yakarışın yerel ve ulusal kaygılardan arınarak ndashyazarın kendi

metaforuna goumlre Pentelikon mermeri antik Yunan heykeltıraşları tarafından

lekesiz bir işccedililikle işlenmiştirndash evrensel bir ccedilehreye buumlruumlnmesi bir mitten başka

bir mite sıccedilrayış suumlrecini goumlzlerimizin oumlnuumlnde anbean canlandırmaktadır

Bunun yanında belli bir felseficirc tavrın tarihsel arka planını yansıtabilmek adına

zorunlu olarak değinmekten başka oumlzel bir Renan tartışmasından uzak kalmak

iccedilin yeterince nedenimiz vardır Oumlncelikle kabul etmek gerekir ki felsefenin kendi

18

oumlzel alanında inşa edilmek istenen herhangi bir logos-mitos ilişkisi Renanrsquoın ve

meseleye aynı perspektiften bakan yazarların şahsicirc veya ideolojik duumlşuumlncesine

hiccedilbir karşı arguumlman borccedillu değildir En genel bir oumlrnekle İyonya biliminin ortaya

ccedilıkışıyla kavramsallaşan μῦθοςrsquotan buumlsbuumltuumln arınmış bir felsefeyi konu alan bir

ccedilalışma hatta boumlyle bir felsefenin buumltuumln imkacircn ve ihtimallerini reddeden bir tez

bile araştırmacısını Renanrsquoın şahsicirc antik Yunan kavrayışıyla karşı karşıya

getirmese gerektir ldquoYunan mucizesirdquo boumlyle bir tez iccedilin olsa olsa dolaylı bir durak

olabilir burada bizim yaptığımız da budur Kaldı ki boumlylesine geniş kapsamlı bir

araştırmanın verimli ufuklarını Yunan mucizesi gibi romantik bir yaklaşımı inkacircr

ccedilabasına indirgemek hiccedil de makul olmaz Sonuccedil itibariyle boumlyle bir ccedilalışmada

Yunan mucizesini savunanların romantik fikirleriyle değil ilk Yunan filozofları

hakkındaki belli birtakım iddialarıyla hesaplaşmak gerekmektedir

Bu zorunlu karşılaşmayı oumlnceden kestirmenin kolaylığı da kabul edilsin Bir eski

Yunan felsefe tarihi araştırması olmasından oumltuumlruuml başlangıcını Homerik-Hesiodik

ccedilağla işaretlemek durumunda olduğumuz bu ccedilalışmada Renan bahsinde kem

kuumlm etmeden ortaya koyabileceğimiz yegacircne itiraz İyonya bilimi ve felsefesinin

uumlruumlnuuml olan eski Yunan entelektuumlel tipinin tamamıyla rasyonel bir duumlşuumlnuumlşte

olduğuna dair fantastik iddiayla muhataptır Aynı zamanda bu entelektuumlel tipinin

duumlşuumlncesinin buumltuumlnuumlyle kendisinden menkul birdenbire ortaya ccedilıktığı youmlnuumlnde

ccedilok daha fantastik bir iddiayla da muhataptır Mucizeci antik Yunan kavrayışını

yukarıdaki paragraflarda yeterince oumlzetlemiş olarak bu kavrayışa itirazımızı da

aşağıda birkaccedil paragrafla oumlzetleyeceğiz

12 Antik Yunan duumlşuumlncesinin mitik koumlkenleri hakkında tartışmalar

Ccedilalışmamızın başlığı accedilısından hayli yerinde bir giriş olarak ldquoYunan mucizesirdquonin

felseficirc youmlnuumlne yapılan itirazların ccediloğu Platonrsquoa atfedilen Epinomisrsquoteki şu

cuumlmleden hareket eder ldquoŞunu soumlylemeye hakkımız var [λάβωμεν] Hellenler

barbarlardan aldıkları her şeyi daha iyi bir sonuca vardırırlarrdquo (987d-e)

19

Epinomisrsquoin yazarının şayet Platon değilse bile bu cuumlmleyi Yasalarrsquoın en

başından itibaren aklıbaşındalığı temsil eden karakter olan Atinalı Yabancırsquoya

soumlyletecek kadar Akademiarsquoya sadık bir Platon tilmizi veya takipccedilisi olduğuna

kuşku yoktur Bu nedenle otantikliği en tartışmalı diyaloglardan biri olması bizim

accedilımızdan sorun teşkil etmez nihayet Atinalı Yabancırsquonın bu cuumlmleyle Platonrsquoun

sağlığındaki Akademiarsquonın goumlruumlşuumlnuuml temsil ettiğini biliyoruz

Atinalı Yabancırsquonın bu cuumlmlesinin taşıdığı anlam bakımından bizim ccedilağımızdaki

kavranışıyla 5 yuumlzyıl Atinarsquosındaki kavranışı arasında buumlyuumlk fark vardır ve bu

farkı hesaba katmak antik Yunanrsquoa duyulan sevgi ve saygının tarih boyunca

uğradığı değişimi anlamamıza yardımcıdır Cuumlmlede geccedilen λάβωμεν fiilinden

hareketle Atinalının boumlyle buumlyuumlk bir iddiada bulunma hakkını saklı tutma

ccedilabasına bakılırsa Atinarsquoda o doumlnemde etkin olan bazı grupların itirazlarıyla

karşılaşma hazırlığı soumlz konusudur Bu gruplar belki antik Mısır bilgelerine

hayranlık duyan Yunan duumlşuumlnuumlrlerinden belki de Frig veya başka bir Anadolu

medeniyetine goumlnuumll vermiş şair ve yazarlardan meydana geliyordu bunu

bilemiyoruz Fakat Atinalı Yabancı Giritli ve Spartalı arkadaşlarına λάβωμεν

(sahip ccedilıkıyoruz elimizde tutuyoruz) diye seslenirken iddiasını bu ccedilevrelerin

saldırılarına karşı guumlvenceye almanın peşindedir Kısacası bu cuumlmle 5 yuumlzyıl

Atinarsquosında yaşayan Hellen bilincine sahip ve yuumlreği Hellen sevgisiyle dolu her

entelektuumlele hitap eden antik bir ldquoHellenciliğinrdquo en naif ifadesidir

Bununla birlikte evvela Roumlnesans ve ardından modern doumlnemde yaygınlaşan

yeni bir Hellenizmin etkisiyle bu cuumlmleden anlaşılan her şey tepetaklak olmuş

cuumlmleye olumsuz bir iccedilerik yuumlklenmiş ve bu itibarla lsquoYunan mucizesirsquo tezine arka

ccedilıkan yazarlar tarafından hep goumlrmezden gelinmiştir Bu tutumun arka planında

antik Yunanrsquoın bilim ve felsefe devriminin yine Yunan koumlkenli olduğuna bu

devrimde herhangi bir başka ulus veya uygarlığın katkısının bulunmadığına dair

peşin huumlkuumlm yatar Epinomis cuumlmlesindeki ldquodevraldığı mirası artıran daha iyi

sonuccedillara vardıran Hellenrdquo vurgusuna rağmen

Bu konuda Jaegerrsquoin ccedilok faydalı ccediloumlzuumlmlemeler iccedileren İlk Yunan Filozoflarında

Tanrı Duumlşuumlncesi adlı eseri muumlhim bir yanlış yorumlamayı da goumlzler oumlnuumlne serer

Buna goumlre ldquodoğardquo (Natur) ve ldquodoğa filozoflarırdquo (Naturphilosophen) ifadesi ndashki bu

20

adlandırmanın Antikccedilağrsquodaki sahibi Aristotelesrsquotirndash bizim ccedilağımızda ldquohatalı bir

modernizasyonrdquoa uğratılmıştır Ccediluumlnkuuml φύσιςrsquoin koumlkuuml olan φάναιrsquoın anlamı

buumlyuumlme oluşmadır ve ldquodoğardquo biccediliminde ccedilevirdiğimiz soumlzcuumlk aslında ldquokoumlken

gelişmerdquo benzeri bizim ccedilağımızda anlaşılması imkacircnsız bir Yunan kavrayışına

karşılık gelir Jaegerrsquoe goumlre φύσις eski Yunanlardaki ldquosoyutrdquo kavrayışlardan

(Abstraktbildungen) biriydi (Jaeger 2011 s 40)

Jaegerrsquoin tercih ettiği bu ldquosoyutrdquo soumlzcuumlğuumlnuumln tam olarak ne demeye geldiğini

anlamak guumlccedil goumlruumlnebilir Bununla birlikte Jaeger ldquomitikrdquo duumlşuumlnme biccedilimlerinin her

tuumlrluumlsuumlnden bağımsız anlamaya oumlzen goumlsterdiği Miletoslu doğa filozoflarının

guumlnuumlmuumlzde anlaşıldığı biccedilimiyle birer materyalist olmadıklarını kanıtlama

ccedilabasından da geri durmaz Nitekim aynı yazıda γένεσιςrsquoi de bu minvalde

değerlendirdikten hemen sonra Homerosrsquoun Ὠκεανόςrsquou ile Thalesrsquoin ὕδωρrsquou

arasında doğruluğunun tartışmaya accedilık kalmasını bilinccedilli olarak goumlze alır gibi

kesin bir sınır belirlemeye girişir buna goumlre Thales ldquoherşeyin sudan geldiği

youmlnuumlndeki sezgisini (Erkenntnis)rdquo herhangi bir mitik veya alegorik ifadeye

başvurmadan dile getirmiştir Ccediluumlnkuuml Thalesrsquoin suyu Homerosrsquounkinin aksine

goumlzle goumlruumlluumlr duumlnyanın ndashduyulur alanınndash bir parccedilasıdır

Bununla birlikte ilerleyen satırlarda Thalesrsquoin bu oumlğretisinin onu buguumln

ldquometafizikccedilirdquo ve ldquoteologrdquo olarak nitelediğimiz duumlşuumlnuumlrlerle aynı başlık altına

koyacağını da kabul edecektir Buna mecburdur ccediluumlnkuuml παντᾷ πλήρη θεῶν

(DK11a22) ifadesinin yakamızı bırakması başka tuumlrluuml muumlmkuumln olmaz

İyonyalı doğa duumlşuumlnuumlrleri mitik koumlkenlerden etkilenmiş olmakla beraber onların

buumltuumln mitik inanışlara olumlu baktıkları veya bu duumlşuumlnme biccedilimini buumlsbuumltuumln

benimsedikleri elbette iddia edilemez Mitlere karşı mesafeli tutumları her şeyden

oumlnce logosrsquoun dayattığı bir zorunluluktu

Jaeger de İyonyalıların bu tavrını logos lehine yorumlar ama bu yorumu

temellendirmek adına az oumlncekinde olduğu gibi yine Homerosrsquola İyonya

arasındaki nicel bir farka başvurmak zorunda kalır Thalesrsquoin ὕδωρrsquou Homerosrsquoun

Ὠκεανόςrsquounun aksine kosmosrsquoun her yerini dolduran θεοίrsquodur Jaegerrsquoin

21

duumlşuumlncesine goumlre bu fark Thalesrsquoin oumlğretisini bir mit olmaktan kurtarmaya

muktedirdir

Anaksimenes iccedilin bu tartışmalar Thalesrsquole ccedilok benzer olmakla beraber mesele

Anaksimandros olduğunda İyonya bilimselliğinin bize miras bıraktığı ve bu ccedilağda

ccediloumlzuumllmesi en guumlccedil en buumlyuumlk soru işaretiyle karşı karşıyayızdır Su veya hava gibi

duyulur alandaki en temel oumlgelerden birini seccedilmek yerine ἀπείρων gibi muğlak

tartışmaya accedilık bir ldquoşeyirdquo ἀρχή olarak belirleyen Anaksimandros (Simplikios

Phys 2413 DK12a9) Aristotelesrsquoin kendisine yakıştırdığı ldquodoğa filozofurdquo

unvanını boşa ccedilıkarırcasına logosrsquoun ve deney-goumlzlem alanının oumltesine geccedilen

bir oumlnerme ortaya koymuştur

Jaegerrsquoin Thales bahsinde ldquoErkenntnisrdquo diye adlandırdığı θεοί yaklaşımının

Anaksimandrosrsquotaki bir karşılığı da bu olsa gerektir Yine φύσιςrsquoin Aristoteles iccedilin

de bir ldquosoyutrdquo kavrama karşılık geldiği Jaegerrsquoin tezini doğrular biccedilimde

Anaksimandrosrsquoa bu unvanı rahatlıkla yakıştırabilmesinden anlaşılabilir Oumlte

yandan teredduumltsuumlz diyebiliriz ki ἀπείρων ilk defa Anaksimandrosrsquota karşımıza

ccedilıktığına goumlre onu eski bir mit veya alegorik anlatıyla ilişkilendirmek olanaklı

değildir Bu durumda antik doumlnemdeki mit kavrayışını araştırırken bu oumlğretinin

bize katkısı hangi bağlamda ve tam olarak ne olabilir

Kendisi başlıbaşına bir belirsizlik olan bu kavramın izini guumlnuumlmuumlze kalan bir tek

fragmanın yardımıyla suumlrmenin zorluğu hatta imkacircnsızlığı tartışmasızdır Fakat

yine de bu konuda buumlsbuumltuumln ccedilaresiz olduğumuz soumlylenemez İlk felsefe tarihccedilisi

dolayısıyla aynı zamanda Platon oumlncesi filozoflar iccedilin ilk başvuru kaynağımız olan

Aristotelesrsquoin onlara dair kavrayışına bu noktada bir defa daha koşulsuz

guumlvenmemiz gerekecektir Kavramın tartışmamıza hangi bağlamda dahil

edilebileceğine ilişkin sorumuzu cevaplamak iccedilin Fizikrsquoteki ldquosonsuzrdquo başlığı altıda

geccedilen şu berrak cuumlmle tek başına yeterlidir

Sonsuzluk tanrısal (θεῖον) bir şey de olsa gerek ccediluumlnkuuml Anaksimandros ile ccediloğu doğabilimcisinin dediği gibi oumlluumlmsuumlz ortadan kalkmayan bir şey (Aristoteles 2012 203b14)

Bu soumlzler yalnızca İyonya doğa duumlşuumlnuumlrlerinin değil aynı zamanda Aristotelesrsquoin

doumlnemine kadar gelen suumlreccedilte buumltuumln Antikccedilağ bilginlerinin Miletos arkhersquosine

22

ilişkin algısını resmetmesi bakımından bizim iccedilin oumlnemlidir Bunun yanında

Thalesrsquoin πλήρη θεῶν doğası Aristotelesrsquoin bu cuumlmlesiyle yan yana

okunduğunda anlamı daha belirgin hacircle gelmektedir

Cornford Anaksimandrosrsquoun ἀπείρων oumlğretisiyle kadim mitik duumlşuumlnce arasında

organik bir bağ kurarken Parmenidesccedili Moira oumlğretisinden hareket etmesinin

yanında başlıca guumlvencesi Aristotelesrsquoin Fizikrsquote aktardığı Eleatik bir ifadeydi

ldquoHer şeyi ccedilepeccedilevre sarıp her şeyi youmlnetiyorrdquo (Fizik 203b12) Bu cuumlmledeki

περιέχω ve κυβερνάω fiillerinden Cornford İyonya devrimiyle mitik tanrıların

ldquoortadan kaybolmasınınrdquo ardından geride kalan tanrısal ruh toumlzuumlrsquonuuml anlar

ccedilepeccedilevre saran ve youmlneten şey yani soumlz konusu toumlz doğrudan doğruya

φύσιςrsquotir (Cornford 1912 s 146) Boumlylece Jaegerrsquode ifadesini bulduğumuz antik

Yunan doğa kavrayışının ldquosoyutrdquo youmlnuuml Cornfordrsquoun ccediloumlzuumlmlemesinde ifadesini

daha accedilık biccedilimde bulur Cornford bu φύσις kavrayışını ldquosoyutrdquo diye nitelemek

yerine doğrudan doğruya ldquomitikrdquo sıfatını kullanır

Sonuccedil olarak fragmanlar ve tanıklıklar ἀρχήrsquonin tanrısal başka bir deyişle aşkın

olana goumlnderen youmlnuumlnuuml aydınlatarak İyonyarsquoda yalnızca bilimsel duumlşuumlncenin

değil aynı zamanda yeni bir theologiarsquonın da ortaya ccedilıktığını goumlstermektedir

Genel olarak bu ldquomucizevicircrdquo bilimselliğin mitik oumlzelliklere de sahip olup olmadığı

konusunda Cornfordrsquoun araştırmaları fevkalade yol goumlstericidir

Jaegerrsquoin felsefeyi bilhassa İyonya oumlzelinde mitten ayırma girişiminin

oumlluumlmsuumlzluumlğe ek olarak ldquosonradan meydana gelmemişrdquo bir kelimeyle ezeli bir

tanrısallık kavrayışı uumlzerinde temellendirildiğini goumlzden kaccedilırmamak gerekir Bu

keşif ccedilarpıcı olmasına ccedilarpıcıdır fakat yine de Miletosrsquou olgunlaşmış bir

rasyonellikle bağdaştırmak iccedilin yetersiz olduğu kuşkusuzdur Miletosrsquota ortaya

ccedilıkan yeni ldquotanrısal varlıkrdquo herhangi bir biccedilimde doğmamıştı ve zamanlar uumlstuumlyduuml

ancak yine de mitik duumlşuumlnmenin uumlruumlnuumlyduuml ve bu yolla yapılan devrim eski bir

theogoniarsquonın karşısına yeni bir theologiarsquonın koyulmasından ibaretti

Jaeger soumlzuumlnuuml ettiğimiz iddiayı dile getirirken şunları yazar

ἀπείρων goumlrduumlğuumlmuumlz uumlzere aynı zamanda hiccedil meydana gelmemiş bir

şeydir Bu buumltuumln şeylerin koumlkenindeki ilk ilke kavramına bilhassa uygun bir

oumlzelliktir Mitsel duumlşuumlncede tanrıların en temel ayırt edici oumlzelliği insanlar

23

gibi oumlluumlmluuml olmamalarıdır buna karşılık başka bakımlardan insan kılığında

temsil edilirler Rasyonel duumlşuumlnce ise her şey iccedilin kendisinin koumlkeni

olmayan bir koumlken arayarak oumlluumlmsuumlz ve tanrısal bir varlık fikrine varmıştır

(Jaeger 2011 s 50)

Bu rasyonel duumlşuumlnce İyonyarsquoda doğan felsefedir Buradaki rasyonelrsquoin ratiorsquosu

elbette İyonya logosrsquouydu Jaegerrsquoin İyonyalılar konusunda goumlzardı ettiği mitik

yaklaşım da zaten bu rasyonel duumlşuumlnceyle ulaşılan tanrısal varlık fikri olup

Cornfordrsquoun tespit ettiği ldquotanrısal ruh toumlzuumlrdquonden başka bir şey de değildir Uumlstelik

yalnızca Miletos arkhersquosiyle sınırlı kalmayacak buumltuumln antik Yunan tarihi boyunca

suumlruumlp gidecektir

Sonuccedil olarak Thalesrsquoin ὕδωρ oumlğretisindeki her şeyin tanrılarla dolu olduğu

oumlnermesinin Thales veya ondan oumlncekiler tarafından yapılmış deney-goumlzlem

sonucunda ortaya ccedilıkması beklenemez Bu tanrısallık Thalesrsquoin suyun kendi

başına davranan ve neye doğru ldquooluşuprdquo neyden doğru ldquobozulacağınardquo karar

veren bir ἀρχή olduğu fikrinden hareketle ifade ettiği mitik bir ccediloumlzuumlm denemesidir

Thales bu savında duyuların nesnesi olamayacak boyutlardaki başka bir deyişle

var olduğu bilinen değil var olduğuna inanılan minik su taneciklerine yuumlklenmiş

bir tanrısal guumlccedilten soumlz etmektedir Anaksimandrosrsquoun ἀπείρωνrsquou ve goumlkleri

Pythagorasrsquoın sayıları ve kozmik muumlziği Anaksagorasrsquoın νοῦςrsquou gibi antik Yunan

doğacılarının birccedilok oumlğretisi iccedilin de bu durumdan soumlz edebiliriz Oumlzellikle antik

Yunan filozoflarının ldquokozmolojirdquo kabul edilen ve fakat ldquokozmogonirdquo niteliğini henuumlz

buumltuumlnuumlyle yitirmemiş kosmos kavrayışlarında mitik yaklaşım apaccedilık goumlruumlnuumlr

Dahası aşağıdaki boumlluumlmlerde değineceğimiz gibi bu duruma en fazla oumlrneğin

goumlruumllebileceği yer İyonyalı seleflerinden en az iki yuumlzyıl sonra Atinarsquoda yaşamış

olan Platonrsquoun kosmos oumlğretisidir

Tartışmanın odağında olduğu soumlylenebilse de Thalesrsquoin veya ilk doğa

filozoflarından herhangi birinin guumlnuumlmuumlz insanına ccedilok şaşırtıcı goumlruumlnen ve ccediloğu

zaman modern anlamda ldquobilimselrdquo diye nitelendirilen herhangi bir kozmik

oumlnermesinin İyonya aydınlanmasından yuumlzyıllar oumlnce Suumlmerrsquode Mısırrsquoda

Tevratrsquota veya başka bir mitik kaynakta geccediliyor olması felsefe-mit ilişkisini ele

alma tarzımızı değiştirmez Aksine kaynağını ilk olarak Cornfordrsquoda bulduğumuz

bu tespit İyonyarsquoya atfedilen olgunlaşmış rasyonelliğe karşı bir oumlnerme

24

huumlkmuumlndedir Fakat bize goumlre mesele ilk Yunan filozoflarının beslendikleri

kaynak her ne olursa olsun duumlşuumlncelerinin hacirclacirc mitik olmasıdır Gerek İyonya

duumlşuumlnuumlrleri ve gerekse Homeros Hesiodos ve Babilli Mısırlı mit anlatıcıları

tarafından soumlylenmiş doğa-evren oumlğretileri mitik duumlşuumlnmenin birer uumlruumlnuumlduumlr

Antik Mezopotamyarsquodaki herhangi bir goumlkbilim fikriyle Anaksimenesrsquoteki goumlkler

kuramının modern bilimsel kriterlere uzaklığı birebir aynıdır Her ikisinde de belli

başlı duumlşuumlnce ve oumlğretiler aynı şablonlar uumlzerine kurulu olup her ikisi de benzer

biccedilimde gelişen hadiselerden soumlz ederler

Bu benzerliği ortaya koymak iccedilin Cornfordrsquoun 1912rsquode ve oumlluumlmuumlnden sonra

1952rsquode yayınlanan iki başyapıtında olduğu gibi ilk Yunan duumlşuumlnuumlrlerinin Suumlmer

veya Mısırrsquodan aldıkları esinleri motifleri bir bir sayıp doumlkmek de şart değildir

Kesin olan şudur 7 yuumlzyılda İyonyarsquoda başlayan ve ileriki boumlluumlmlerde

inceleyeceğimiz uumlzere Platonrsquoda olgunluğa erişen bu mitik-bilimsel ve mitik-felseficirc

yaklaşım bilim tarihinde Kopernik devrimine ve felsefe tarihinde Nietzschersquoye

kadar kesintisiz suumlrecektir Oumlte yandan antik Yunan duumlşuumlncesinin Mezopotamya

koumlkenli olup olmadığına dair tartışmaların iddia sahiplerine 20 yuumlzyılın ilk yarısı

boyunca deyim yerindeyse ağır bedeller oumldettiğine kısaca da olsa değinmek

gerekir

13 ldquoYunan Mucizesirdquonin belirleyiciliği Burnet-Cornford oumlrneği

Yukarıda mit hakkındaki tanımlarını karşılaştırdığımız iki isimden Eliade mit ve

dinler tarihccedilisi Vernant ise antropolog ve eski Yunan tarihccedilisidir Vernantrsquoın 1962

tarihli ilk kitabının başlığı Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynaklarırsquoydı ve benzer biccedilimde

ondan tam elli yıl oumlnce 1912rsquode yayınlanan bir başka kitabın Cornfordrsquoun From

Religion To Philosophy adlı eserinin alt başlığı da A Study in the Origins of

Western Speculationrsquodu Cornfordrsquoun bu kitapta incelediği temel mesele

Vernantrsquoınkiyle birebir aynı goumlruumlnmektedir Hatta oumlluumlmuumlnden sonra 1952 yılında

Cambridgersquode Principium Sapientiae başlığıyla basılan eserinin alt başlığı

25

Vernantrsquoınkiyle neredeyse aynı biccedilimde The Origins of Greek Philosophical

Thoughtrsquotur

Şuumlphesiz gerek Vernant ve gerekse Cornford antik Yunan tarihi felsefesi ve

mitolojisi konularında Avruparsquonın en buumlyuumlk otoriteleri arasındadırlar

Ccedilalışmalarında benzer veya aynı temalara eğilmiş olmaları da bu bakımdan ccedilok

doğaldır Ancak aralarında yalnızca benzerlikten soumlz edemeyiz son derece

belirgin birtakım farklar da soumlz konusudur Uumlstelik bizim iddiamızı doğrudan

ilgilendiren fark elli yıllık bir zaman aralığından ccedilok daha goumlruumlnuumlr ve ccedilok daha

oumlnemlidir İki felsefe tarihccedilisi ilk Yunan filozoflarındaki duumlşuumlncenin koumlkenleri

konusunda birbirleriyle taban tabana zıt duumlşuumlncelere sahiptirler

Sırf mit tanımlaması hakkında soumlylediklerimizin ışığında bile duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde

Vernantrsquoın bu konudaki tavrını tahmin etmek zor değildir Buna karşılık Cornford

Principium Sapientiaersquode Hesiodosrsquoun titan savaşları anlatısını uzun uzun

alıntılayarak yorumladıktan sonra buumlyuumlk bir suumlrpriz yaparak Hesiodosrsquoun Asya

ve Babilrsquodeki koumlkenleri hakkındaki tezini bir anda karşımıza ccedilıkarıverir (Cornford

1952 s 220) Cornfordrsquoun iddiasına goumlre her iki kitabında da ilk Yunan

filozoflarının kuumlltuumlrel ortamını ve esinlerini hazırlamış olduğunu accedilık biccedilimde iddia

edeceği buumlyuumlk ozan Hesiodosrsquoun meşhur titanlar savaşının asıl kaynağı Asyalı

Hitit-Hurricirc uygarlıkları uumlzerinden Yunan kuumlltuumlr duumlnyasına girmiş olan Babilli

Marduk-Tiamat mitidir

Bize Burnet ve Cornford arasında bir karşılaştırma yapmanın bu mesele iccedilin ne

denli accedilıklayıcı olduğunu oumlğreten George Thomson Yunan felsefesinin ortaya

ccedilıkış aşamalarını incelediği kitabı İlk Filozoflarrsquoda Asya-Babil ccedilıkışını buumlyuumlk bir

başarı olarak selamlarken daha sonrasında bunun Cornfordun başına gelenlerin

başlıca sebebi olduğunu oumlfkeyle bağırmaktan da geri durmaz Uumlstelik Thomsonrsquoa

goumlre Cornfordrsquoun oumlmruuml yetse uzun yıllar goumlrmezden gelinerek

ldquocezalandırılmasınardquo neden olan bu tez Asya-Babilrsquole sınırlı kalmayacak Hint ve

Ccedilinrsquoe de uzanacaktı

Enuma Elishrsquoi Hesiodosrsquoun Theogoniarsquosını ve ilk Yunan filozoflarını

duumlşuumlnce tarihindeki devamlı suumlrecin belirli aşamaları olarak ortaya

ccedilıkarmak Cornfordrsquoun başarısıydı (hellip) Bitirmeden bıraktığı Principium

26

Sapientiae adlı yapıtının sonuccedillarından araştırmalarını Platonculuğun

daha iccedillerine doğru değil daha uzağa Hint ve Ccedilin felsefelerine goumltuumlrmek

niyetinde olduğu accedilıkccedila anlaşılmaktadır (Thomson 1997 s 180)

Bu Yunan mucizesi fikriyle paralel gelişen ve oumlzguumlnluumlk konusunu tartışmaya bile

tahammuumllsuumlz Hellen kavrayışına karşı accedilılan bir bayraktı ve daha oumlnce de

soumlylediğimiz gibi Thomsonrsquoun analizinden anlaşıldığına goumlre Cornfordrsquoun

yapıtlarına Batı duumlnyası tarafından uygulanan bir ambargoyla sonuccedillanmıştı

Thomson yukarıdaki cuumlmlelerin devamında Cornfordrsquou bir başka Yunan felsefesi

uzmanı olan Burnetrsquola karşılaştırırken şunları yazar

hellip onun (Cornfordrsquoun) yapıtlarını akademik ccedilevrelerde etkisi ccedilok daha

buumlyuumlk olmuş bir rakibininkiyle karşılaştırmakla başlayayım işe Cornfordrsquoun

From Religion to Philosophy adlı yapıtı da 1912 yılında yayımlanmış

olmasına karşın buguumlne kadar (1955) bir daha basılmadı Burnetrsquoın Early

Greek Philosophyrsquosi ilk kez 1892rsquode yayımlandı ikinci baskısı 1908rsquode

uumlccediluumlncuumlsuuml 1920rsquode ccedilıktı Aynı yazarın Greek Philosophy from Thales to

Plato adlı yapıtı 1914rsquode yayımlandı ve birccedilok kez yeniden basıldı Bu

kitapta Cornfordrsquoun yapıtına hiccedil değinilmemektedir (Thomson 1997 s

182)

Thomsonrsquoın oumlfkesi bununla bitmez Burnetrsquoın hışmına bizzat uğradığı

durumlardan da oumlrnek verir Dikkat edilmelidir ki burada Cornfordrsquoun ve bizzat

kendisinin Burnet karşısında maruz kaldıkları zorluğu okurla paylaşmasındaki

asıl amaccedil Yunan felseficirc duumlşuumlncesinin mitik koumlkenlerini ortaya ccedilıkarmanın veya

bu gibi ihtimallerden soumlz etmenin Avruparsquodaki akademi ccedilevrelerinde yarattığı

hoşnutsuzluğu goumlzler oumlnuumlne sermektir

Cornfordrsquoun tarihte binlerce yıl geriye giderek uumlstelik felsefe ve tarihle sınırlı

kalmayıp farklı disiplinlerin verilerinden de yoğun biccedilimde yararlanarak ortaya

koyduğu titiz koumlken araştırmasına karşılık Burnet Greek Philosophy from Thales

to Platorsquoda Babil Mısır Hint felsefesinden soumlz etmenin gereksizliği duumlşuumlncesini

ccedilekinmeden ifade etmekte Uzakdoğu felsefesinden bahsetmeye ise hiccedil ihtiyaccedil

bile duymamaktadır Ama herhalde bu duumlşuumlncesinin ccedilekirdeğini meydana getiren

ve onu boumlyle davranmaya zorlayan ilke yine Thomson tarafından aynı metinde

aktarılan 1920 tarihli şu soumlzleriyle net biccedilimde ortaya ccedilıkmaktadır

hellip ldquobilim duumlnya uumlzerinde Yunan tarzında duumlşuumlnmektirrdquo demek onun yeterli

bir tanımıdır İşte bunun iccedilindir ki bilim Yunanistan etkisi altına girmiş olan

27

halklar dışında hiccedilbir yerde hiccedilbir zaman var olmamıştır (akt Thomson

1997 s 183)

Oumlte yandan hiccedil şaşırtıcı olmamakla birlikte tıpkı Thomsonrsquoun yukarıda Burnet

iccedilin soumlylediği gibi Vernantrsquoın Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları adlı 1962 tarihli

kitabında da Cornfordrsquoun ne 1912 tarihli From Religion to Philosophyrsquosinin ne de

1952 tarihli Principiumrsquounun adı geccediler O tarihlerde ccediloktan muumlteveffa olmuş

yazarın kendi adı bile hiccedilbir vesileyle anılmaz

Vernantrsquoın Cornfordrsquou anmasına son derece ilginccediltir ama 1965rsquote yayınlanan bir

kitabında bizzat yaptığı yeni bir Cornford-Burnet karşılaştırmasında rastlarız Bu

Eski Yunanrsquoda Mit ve Duumlşuumlnce adlı kitabın Arkaik Yunanistanrsquoda Pozitivist

Duumlşuumlncenin Oluşumu başlıklı boumlluumlmuumlduumlr

Tıpkı on yıl oumlncesinde yayınlanmış Thomsonrsquoa ait karşılaştırmada olduğu gibi

Vernantrsquoın yaptığı karşılaştırmada da esas mesele ldquoYunan mucizesirdquo

tartışmasıdır Ancak bu defa hiccedil beklenmedik biccedilimde daha ilk sayfadan itibaren

Yunan mucizesine karşı mesafeli hatta eleştirel tavırdaki bir Vernantrsquola

karşılaşırız Dahası yazının accedilılış cuumlmlesi şoumlyledir ldquoRasyonel duumlşuumlnce guumlya

resmi bir kimlik belgesine sahiptirrdquo Vernantrsquoa goumlre bu kimlik belgesinde ldquoguumlyardquo

rasyonel duumlşuumlncenin doğum yeri olarak İyonya adı geccedilmektedir Yazar ilk

sayfada Yunan mucizesi fikrinin ortaya ccedilıkışını resmettikten sonra onun ne

olduğunu şu soumlzlerle accedilıklar

Yunan ldquomucizesirdquonin anlamı şudur İyonya filozoflarının duumlşuumlncesinde

zamanlar uumlstuuml bir akıl yuumlruumltme peyda olmuş Boumlylelikle logosrsquoun ortaya

ccedilıkışı tarihin akışında sıradışı bir suumlreksizliğe neden olmuş Bunların

sonucunda felsefe geccedilmişi olmaksızın duumlnyaya gelen ve sırtında

geccedilmişten yuumlkuuml olmayan bir yolcu gibi goumlruumllmuumlş herhangi bir seleften ve

bağlantıdan bağımsız mutlak bir başlangıccedil gibi alınmıştır (Vernant 2006

s 371)

Elbette bu cuumlmlelerin hepsinin başına bu ccedilok ccedilarpıcı ldquoguumlyardquo kelimesini koyabiliriz

ve hiccedilbir okur bu durumu yadırgamaz Daha sonraki satırlarda Vernant Batı

duumlnyasının artık bu inanışı suumlrduumlremeyeceğini accedilıkccedila ifade eder Birebir kendi

soumlzleriyle aklın (şuumlphesiz bununla ldquoevrenselrdquo bir logos kastedilmektedir)

uumlstuumlndeki bu Yunan ldquotekelinerdquo duyulan guumlvenin ldquoson elli yıllık suumlreccedilterdquo altı

oyulmuştur

28

Vernant bu ccediloumlkuumlşuumln sebeplerini modern doğa bilimlerinde meydana gelen krizin

klasik mantığı koumlkuumlnden sarsması ve Batırsquonın kendisi dışındaki Ccedilin ve Hindistan

gibi bazı kadim ruhccediluluk gelenekleriyle iccediliccedile geccedilmesi vs biccediliminde sıralar Sonuccedil

olarak Batı uygarlığı kendi geccedilmişini ve duumlşuumlncesinin koumlkenlerini şu veya bu

şekilde sorgulamaya başlamıştır

Bu minvalde bir dizi cuumlmlenin ardından beklenen itirafı bir anda yapıverir Batı

duumlnyasının kendi duumlşuumlnce koumlkenlerini sorguladığı bu suumlreccedilte takvimlerde iki kritik

tarih soumlz konusudur Cornfordrsquoun From Religion to Philosophyrsquosinin yayınlandığı

1912 ve Principium Sapientiaersquosinin yayınlandığı 1952 yılları (Vernant 2006 s

372)

Vernant Batırsquoda başlayan bu sorgulamanın tarihini doğrudan doğruya

Cornfordrsquoun yapıtları uumlzerinde okumuş goumlruumlnmektedir Cornfordrsquoun ilk itirazının

yayınlandığı 1912rsquoden Vernantrsquoın bu soumlzlerinin yayınlandığı 1965rsquoe kadar geccedilen

suumlre soumlzuumlnuuml ettiği ldquoson elli yılrdquoa karşılık gelmektedir

Vernantrsquoın okuru boumlylelikle ldquoYunan mucizesirdquo iddiasının bizzat Cornford eliyle

ccediluumlruumltuumllduumlğuuml ve o guumlne değin hep goumlrmezden gelinmiş suumlrece geccedil de olsa şahitlik

etmiştir Bunun anlamı şudur Cornfordrsquoun 1912rsquode oumlne suumlrduumlğuuml ve oumlluumlmuumlnden

sonra 1952rsquode yayınlanan yeni eseriyle ikinci ve son defa guumlndeme getirdiği

Yunan duumlşuumlncesinin mitik koumlkenlerine dahası Doğu menşeli mitik koumlkenlerine

ilişkin tez deyim yerindeyse resmicirc bir makam duumlzeyinde kabul goumlrmuumlştuumlr

Yunan ve Roma mitleri uumlzerine yapılan araştırmaların ldquomitolojirdquo disiplini iccedilin ccedilok

albenili bir vitrin meydana getirdiği son yuumlzyılda yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz

ccediloumlkuumlşuumln bize ifade ettiği ccedilok muumlhim bir kırılma soumlz konusudur Vernant gibi bir

otoritenin bu cuumlmleleri bundan boumlyle Babil ve Asya kaynaklı mitlere aynı goumlzle

bakılamayacağının daha da oumlnemlisi antik Yunan uygarlığını aşarak yakın veya

uzak bazı coğrafyaları kapsayacak yeni bir kuumlltuumlrel miras paradigmasının

mazbatasıdır Artık mesele logos kavramını merkeze almaktan ccedilıkarak

başlıbaşına bir ldquomitrdquo ve ldquomitolojirdquo tartışmasına doumlnuumlşecektir

29

14 Sonuccedil olarak mit ve mitoloji

Yukarıda yaptığımız ccediloumlzuumlmlemeler ışığında mit ve mitolojiye ilişkin kendi

yaklaşımımızı ortaya koyma imkacircnı artık belirmiştir diyebiliriz Bu tanımlamayı

kavramın kendisinden hareketle ve mitle mitolojiyi birbirleri vasıtasıyla

anlamlandırarak yapmamız muumlmkuumln goumlruumlnmektedir Sonuccedil olarak mitoloji kadim

halklarca yaratılmış mitleri inceleyen tarihsel olgularla oumlrtuumlşmeleri bakımından

doğruluk derecelerini araştıran birbirleri arasındaki alışveriş ilişkilerini saptayan

ve farklı kuumlltuumlrlerde ortaya ccedilıkmış motifleri karşılaştıran bilimsel bir disiplindir

Yaptığımız bu tanımlama aynı zamanda felsefe tarihiyle ilgilenirken mitolojiyle

kurabileceğimiz hatta bazı durumlarda kurmak zorunda kalacağımız işlevsel

irtibatı da bir youmlnuumlyle accedilıklığa kavuşturmaktadır Mitoloji bilhassa son yuumlzyılda

başta tarih olmak uumlzere sosyal bilimlerin birccediloğunu ve kadim kuumlltuumlr araştırmalarını

şekillendirmeye başlamış bir araştırma sahasıdır Bu durum aynı zamanda

mitlere bakış accedilısının bu yuumlzyılın başlarında buumlyuumlk oumllccediluumlde değiştiğinin de bir

goumlstergesidir

Eliade bu değişmeyi 1960rsquoların başında yayınlanan Mitlerin Oumlzellikleri başlıklı

incelemenin daha ilk cuumlmlelerinde dile getirir tarihiniyse 1900rsquolerin başı olarak

işaretler (Eliade 2014 s 11) Ayrıntılı biccedilimde belirtmemiş olsa da Eliadersquonin bu

değişmeyi resmederken dayanak noktalarından birinin tarih biliminin ve henuumlz

gelişmekte olan arkeoloji ve antropolojinin 19 yuumlzyılın başlarından itibaren

mitolojiyle kurduğu dirsek teması olduğundan şuumlphe edemeyiz Bunun modern

ccedilağdaki belki de ilk ve en belirgin oumlrneği Schliemannrsquoın Troya kalıntılarını ararken

Homerosrsquoun metinlerini takip etmiş olmasıdır Bu 19 yuumlzyılın başlarında henuumlz

kurulma aşamasında olan modern arkeolojinin tarihindeki en buumlyuumlk

ilerlemelerden birini mitlerden ilham alarak gerccedilekleştirdiği anlamına gelir

Elbette Eliade mitlere bakış accedilısının 20 yuumlzyıl başlarında geccedilirdiği değişimi

Newton ccedilağından 19 yuumlzyıla kadar suumlregelen mit algısına goumlre ccedilizer Eliadersquonin

tespitine goumlre ldquomitrdquo kavramı soumlz konusu doumlnemde yaygınlaşmış olan ldquouydurma

kurmacardquo anlamından sıyrılmış ve arkaik toplumlarda algılandığı biccedilimi yeniden

30

kazanmıştır Bunun sebebi yukarıda da soumlylediğimiz gibi mitin ccedileşitli bilim

sahalarında deyim yerindeyse birdenbire işlevsellik kazanması olduğundan

Eliadersquonin tespitini modern ccedilağda bir tarihle sınırlandırması şaşırtıcı değildir

Bununla birlikte soumlz konusu durumun bizi klasik mit kavrayışını benzer bir bakış

accedilısıyla irdelemeye sevk etmesi de normal karşılanacaktır

Başka bir deyişle klasik doumlnem filozoflarında ve yazarlarında mitin değil

mitolojinin tespitini amaccedillayan bir araştırmanın gerekliliği soumlz konusudur Nitekim

ancak boumlyle bir araştırmanın neticesi olarak belli bazı Antikccedilağ yazarlarının mite

yuumlklediği işlevsel roluuml ve bu yakıştırmanın nedenlerini goumlstermeyi nihayet

Platonrsquoun mitik yaklaşımının ilk oumlrneklerini de ortaya koymuş olmayı umuyoruz

Bilhassa 5 yuumlzyıl Atinarsquosında boumlyle bir mitik yaklaşımın varlığını oumlrneklemek

Platonrsquoun tanrısal mitlerini ve daha sonrasında bu mitlerin uumlzerine bina ettiği

devlet-toplum modelini anlamamızı oumlnemli oumllccediluumlde kolaylaştıracaktır

31

2 BOumlLUumlM

ANTİKCcedilAĞrsquoDA μῦθος VE λόγος KAVRAYIŞI

Eliadersquonin saptaması olan ve 1900rsquolerin başını işaret eden tarihin belli başlı

filozoflar uumlzerinden klasik doumlneme doğru genişletilebileceğinden şuumlphelenmek

iccedilin ccedilok az nedenimiz vardır Nitekim MS 2 yuumlzyıla gelinceye kadarki doumlnemde

bilhassa antik okurların fazlaca rağbet ettiği tarih metinlerinde kimi mitlerin

peşinen bir başlangıccedil koumlken olarak anlatıldığına ccedilok sık rastlanır Elbette bu

durumun antik tarih yazarı tarafından mitin tarihte gerccedilekten vaki bir olay olarak

kabul edildiği anlamına gelip gelmediği sorusu aşağıda ele alacağımız bazı

istisnalar dışında ne yazık ki cevapsız kalmaktadır Ancak antik doumlnem tarih

yazılarında mitle kurulan irtibat o doumlnemdeki tarih okurlarının miti gerccedilek bir

tarihicirc olay bir kelimeyle hakikat kabul ettiğini tartışmasız biccedilimde ortaya koyar

Buna ek olarak antik doumlnemdeki tarih yazarları ve okurları arasında filozofların

da bulunduğunu hep aklımızda tutmamız gerekir

Genel-geccediler bir ldquomitrdquo kavrayışı ne sağlamlıkta inşa edilmiş olursa olsun mit ve

mitolojiye ilişkin herhangi bir tartışma hacirclacirc antik Yunan uygarlığının kavrayış ve

kavramsallaştırma tarzlarıyla iş goumlrmek durumundadır Bu zorunluluğun logosrsquoa

atıf yapan pek ccedilok yanından soumlz edilebilir ancak sırf logos temelli olmadığı

bilhassa filozof ve yazarlar bahsinde ccedilok daha accedilık hacircle gelir Oumlte yandan goumlz

ardı edilemeyecek ilk kuumlltuumlrel kırılma mitin diğer kuumlltuumlrel yaratım ve duumlşuumlnme

biccedilimlerinden ayrılarak bu adla anılmaya başlamasıdır Bu kırılma yine Yunan

Antikccedilağrsquoında oumlzellikle MOuml 6 ve 5 yuumlzyıllarda yaşamış duumlşuumlnuumlrlerin

metinlerinde goumlz oumlnuumlndedir

Antik Yunan duumlşuumlnuumlrleri tarafından μῦθος diye adlandırılan bu biccedilemin

metinlerinde ve sonraki yuumlzyıllarda onların etkisi altında yazılan yeni metinlerde

pejoratif bir tarzda yer yer alaycı bir bakışla ele alındığına da rastlamak

muumlmkuumlnduumlr Fakat bu muumlnferit yaklaşımlara dayanarak yukarıda etraflıca

tartıştığımız μῦθος-λόγος karşıtlığı ve hatta ccedilatışması youmlnuumlnde bir duumlşuumlnceye

genel-geccedilerlik kazandırmak imkacircn dahilinde değildir Yine de bu duumlşuumlncenin

32

doğruluğunu yukarıda değindiğimiz hatalı yaklaşımlardan bağımsız biccedilimde tekil

oumlrnekler uumlzerinden de sınama gerekliliğini kabul ediyoruz

Doğal olarak bu gereklilik bizi Antikccedilağ Yunan duumlnyasında iki kavramın nasıl

algılandığını ve anlamlandırıldığını belli yazarların metinleri uumlzerinden

araştırmaya zorlamaktadır Oumlte yandan bu algı ve anlamlandırmaları doğru

biccedilimde ccediloumlzuumlmleyebilmek soumlzcuumlklerin elde kayıtlı bulunan ilk kullanım biccedilimlerini

irdelemeyi de gerektirecektir Bu amaccedilla Homerik ve Hesiodik metinlerde kısa

bir incelemeye aşağıdaki boumlluumlmlerde girişeceğiz Ancak daha oumlncesinde burada

bilhassa MOuml 7 yuumlzyıldaki İyonya aydınlanmasını takip eden suumlreccedilte mitten

yararlanma biccedilimlerine bazı oumlnde gelen Yunan tarih yazarlarından vereceğimiz

oumlrneklerin antik kuumlltuumlrde mite yuumlklenen anlamı ortaya koyması noktasında

doumlnemin yalnızca entelektuumlellerinin tutumunu değil aynı zamanda onlardan

beslenen okuryazar kitlesinin tutumunu da goumlstermesini oumlnemsiyoruz

21 Antikccedilağ tarihccedililerinde mitolojik yaklaşım oumlrnekleri

Antikccedilağrsquoın okur-yazar manzarasını Eliadersquonin teziyle yanyana koyduğumuzda

karşımızda guumlccedil bir sorunun belirmesi kaccedilınılmazdır 19 yuumlzyıl ve oumlncesinde

başka bir deyişle buumltuumln klasik doumlnemde ccedileşitli mitoloji yaklaşımlarından soumlz

edilebildiğine goumlre bunları 20 yuumlzyıldaki bakış accedilısından farklı ndashhatta belki ilkelndash

kılan tam olarak nedir

Mite yaklaşımların tarihinden soumlz edebilmemiz onu diğer kuumlltuumlrel oumlğelerden

ayıran hepsiyle arasındaki farkı ortaya koyacak bir davranış biccedilimini belirlemeye

bağlıdır Oumlrneğin şiir devlet yasa adalet gibi gerccedilekliği tarihsel verilerle

desteklenen uumlretim biccedilimleri iccedilin boumlyle bir kriter belirlemek zor olmayacaktır

ancak mit iccedilin oumlzellikle de antik Yunan tarihinde soumlzuumlnuuml ettiğimiz uumlretim

biccedilimlerinden farklı olarak onun nasıl iş goumlrduumlğuumlnden değil ona nasıl

yaklaşıldığından soumlz etmemiz gerekecektir Bu durum bizi mitle diğer kuumlltuumlrel

oumlğeler arasındaki ilişkiyi ccediloumlzuumlmlemeye mecbur bırakmaktadır

33

Bu işi yaparken ccedilok faydalı bazı yol işaretlerine sahibiz Soumlzgelimi tragedyanın

mite sıradan yurttaşların goumlzuumlyle bakılınca ortaya ccedilıkan bir biccedilem olduğunu

bilmek (Vernant ve Naquet 2012 411) onunla mit arasındaki ilişkiyi

belirlememizde kolaylık sağladığı gibi demosrsquoun mitle kurduğu ilişkiyi

anlamamıza da oumlnemli oumllccediluumlde imkacircn sağlar Bu tespitten hareketle tragedya

eserlerinde geleneksel bir oumlge olan mitlerin ccedilokccedila işlenmiş olmasının nedenlerini

karara bağlamamız kolaylaşır Kitleler miti eğlenceli ve yararlı bulduklarından

mitleri işleyen sahne eserleri buumlyuumlk ilgi goumlrmekte ve beğenilmektedir Bu

durumun tragedya yazarına izleyici sayısını arttırmak iccedilin ne yapması gerektiğini

goumlsterdiği de accedilıktır ki aynı sebeple tragedya konu olarak ccediloğunlukla geleneksel

mitik anlatılara başvurmuştur

Benzer bir durum o doumlnemde ccedilokccedila ilgi goumlren tarih yazıları iccedilin de soumlz

konusudur Herodotosrsquoun Kadmosrsquou Helen yurduna gelen ilk Yunanlı olarak

anlattığı satırların kaynağı herhangi bir atıfta bulunmasa da o doumlnemde Yunan

coğrafyasında yaygınlık kazanmış muhtemelen doğu koumlkenli mitlerdir Uumlstelik

Herodotos bunu anlatırken aynı konudaki başka mitleri dayanaksız oldukları

gerekccedilesiyle reddeder ve kendi tezini ldquoderin araştırmalarla bulduğunurdquo

(ἀναπυνθανόμενος εὑρίσκω) soumlyleme cesaretini goumlsterir (Herodotus 1920 v57)

Bize de modern okurlar olarak bu satırlarda farklı mitler arasında ldquotarih-bilimselrdquo

kriterlere goumlre bir karşılaştırma ve elemenin nasıl yapıldığını hayretler iccedilinde

izlemek kalır

Kadmos kimin metnine girerse girsin daima mitik bir kahramandır ve onun

adından soumlz etmek bile yuumlzeysel ya da derin buumltuumln araştırmaların yazılı veya

soumlzluuml birtakım mitleri derlemekten ibaret olduğunu anlamamız iccedilin yeterlidir

Aynı Kadmosrsquoa dair duumlzyazıların yani mitle tarihin iccedil iccedile geccediltiği tarih anlatılarının

bir başka oumlrneğini de Herodotosrsquoun ccedilağdaşı olan başka bir Yunan tarihccedilisi

Thukididesrsquote goumlruumlruumlz Thukididesrsquoin iddiası Kadmosoğullarının ilk yerleştikleri

Hellen toprağı olan Boiotiarsquodan suumlrguumln edilmelerinin Troiarsquonın duumlşuumlşuumlnden atmış

yıl sonraya denk geldiğidir (Thucydides 1942 i12 krş İlyada iv385 vd)

34

Cornfordrsquoun Thukididesrsquoi ldquotarihccedilirdquo (historicus) ve ldquomit ustasırdquo (mythicus) olmak

uumlzere iki ana başlık altında incelediği Thucydides Mythistoricus Eliadersquonin

muumlkemmel eseri Mitlerin Oumlzelliklerirsquonin yayınlanmasından 56 yıl oumlnce 1907rsquode

yayınlanmıştı ve son derece ilginccedil bir şekilde eserin ithaf sayfasında meşhur bir

Theaitetos cuumlmlesine goumlnderme vardı hellip bu ruumlyaya karşılık başka bir ruumlyayı işit

(Platon 2016 201d)9

Hatırlanacağı uumlzere bu Sokratesrsquoin bilginin ne olduğu tartışmasına ilişkin

diyalogu bitiren tiradının ilk cuumlmlesidir Cornfordrsquoun cuumlmleyi uyarladığı biccedilime

gelince yeni bir ruumlyanın ikame ettiği eski ruumlyaların hem sayıca kalabalık hem

daha guumlzel olduklarının teslimi gibidir Guumlzel pek ccedilok ruumlyanın yerine yeni bir

ruumlya10 Aynı kitabın kapak sayfasındaki epigraf da bir başka ccedilarpıcı cuumlmledir ve

bu kez birebir Thukididesrsquoten alıntılanmıştır hellip ve belki bunların mitoslara

benzemeyişi bir hoşnutsuzluk yaratacaktır (krş Thucydides 1942 1224)

Cornford bu cuumlmleyi vurgulayarak Thukydidesrsquoin mitlerin ilginccedil ve eğlenceli

olmalarına karşılık tarihsel gerccedileklikle oumlrtuumlşmediğinden serzenişini okur

tarafından kitap boyunca goumlz oumlnuumlnde tutmasını istemektedir Nitekim

Thukydidesrsquoin sitemi hafife alınacak gibi değildir dahası MOuml 5 yuumlzyıl

Atinarsquosındaki yazar figuumlruumlnuumln en zorlu accedilmazlarından birine işaret etmektedir

Bunun nedeni okurun henuumlz yaygınlaşmakta olan duumlzyazı tuumlruumlnden talep ettiği

mitik iccedileriktir Thukydidesrsquoin mitoslara karşı tavır alması Vernantrsquoın olağanuumlstuuml

tespitiyle onları metin iccedilin gereksiz bir suumlsleme olarak goumlrmesinden ileri gelir

(Vernant 2015 s 240)

Atinarsquonın kuumlltuumlr ortamında daha ccedilok ozanların egemen olduğu 5 yuumlzyıl

başlarında İyonya koumlkenli Herodotosrsquoun incelemelerini iccedileren duumlzyazılar az ccedilok

tanınmaktaydı Bununla birlikte Atinarsquodaki okur yine İyonya koumlkenli bir başka

duumlzyazı tuumlruuml olan felsefeyle de peyderpey aşina olmaya başlamıştı Bununla

beraber kentte duumlzyazının tam anlamıyla yaygınlaştığı tanındığı doumlnemi 5

yuumlzyılın ikinci yarısında patlak veren Peloponnesos Savaşırsquoyla işaretlemek

muumlmkuumlnduumlr Bu savaşın abidevi anlatıcısı Thukidides de Atinarsquoda şiirden

9 ἄκουε δὴ ὄναρ ἀντὶ ὀνείρατος 10 Cornfordrsquoun uyarladığı biccedilim şoumlyle ὄναρ ἀντὶ ὀνείρατῶν πολλῶν και καλῶν

35

duumlzyazıya geccedilişin koumlşe taşlarından biridir Bir diğeri buumlyuumlk hatip ve soumlylev yazarı

Gorgias da savaşın devam ettiği yıllarda 60rsquolı yaşlarındayken Sicilyalı yurttaşları

tarafından Lakedaimonlara karşı muumlttefiki olunmak istenen Atinarsquoya diplomatik

elccedili olarak goumlnderilmiştir11

Sonuccedil olarak Yunan coğrafyasında soumlzluuml gelenekten yazılı aktarıma geccediliş ve

ardından duumlzyazının goumlruumllmeye başlaması mitlerin goumlrduumlğuuml ilgiyi hiccedilbir şekilde

azaltmamıştır Daha oumlncesinde lir ozanlarının ve rhapsodların soumlylediği vezinli

soumlzlerde mitik oumlğeler goumlrmekten epeyi hoşlanan kitlenin aynı zevki duumlzyazı

metinlerde de aramaya devam ettiğini bu uumlslubun iki oumlnderi sayılabilecek

Herodotosrsquota ve Thukididesrsquote ccedilok rahat goumlrebiliyoruz Yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz

Thukidides cuumlmlesi bunun belki de en ccedilarpıcı goumlstergesidir

Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer husus Yunan tarihinin en buumlyuumlk mitler

derlemesi olan Homeros metinlerinin Yunan tarih yazarları iccedilin başlıca referans

kaynağı olmasıdır Bu durum bize o doumlnemin tarihccedililerinin goumlzuumlnde Homerik

destanların bir mit olmaktan ccedilıkarak deyim yerindeyse Troia savaşının objektif

bir kroniği hacircline geldiğini duumlşuumlnduumlrebilir Bunda Homerosrsquoun Yunanların

goumlzuumlndeki buumlyuumlk saygınlığının payı buumlyuumlktuumlr fakat yine de goumlz oumlnuumlnde

bulundurulması gereken asıl nokta soumlz konusu tarihccedililerin Homerosrsquoa veya

herhangi bir başka mit anlatıcısına değil genel anlamda mite nasıl

yaklaştıklarıdır

Başka bir şekilde ifade edersek bu anıt eserin yazıldığı ve elden ele dolaştırılıp

ezberlendiği yaklaşık beş yuumlzyıllık doumlnemde mit ve tarih arasındaki ayrım bizim

ccedilağımızdaki gibi kesin sınırlarla belirlenmiş değildi Bunu soumlylerken soumlzgelişi

Herodotosrsquoun kendi doumlneminde ya da birkaccedil on yıl oumlncesinde bir olaydan soumlz

ederken ortaya koyduğu uumlslup ve yaklaşımın Homerosrsquoun anlatısından ldquohiccedilbir

11 Kranz Gorgiasrsquoın Atinarsquoya gelişini 427 yılına tarihlendirir Buna goumlre Leontinoili elccedililerin başı Gorgias aynı zamanda retorik sanatının yaratıcısı olarak Atinalılara daha oumlnce hiccedil duymadıkları guumlzellikte bir uumlslupla soumlylev vermiş bu sayede hayranlıklarını kazanarak onları ittifaka ldquoikna etmiştirrdquo (Kranz 1994 s196) Fragmanda bu yenilikler arasında sayılan ldquoeş ritimli kafiyeli ve zıtlıklar barındıran cuumlmlelerrdquo vurgusuna bakılırsa antik Yunan duumlzyazısının baş mimarlarından biri olan Gorgiasrsquoın soumlylevlerinde bir ccedileşit duumlz-şiir uumlslubunu tercih ettiği duumlşuumlnuumllebilir Buna karşılık aynı uumlslubu Platonrsquoun diyaloglarındaki uzun konuşmalarında goumlremeyişimiz de duumlşuumlnduumlruumlcuumlduumlr

36

şekilderdquo ayrı tutulamayacağını kastetmiyoruz Fakat Homerosrsquoun metninin

Herodotos ve Thukydidesrsquoin yaşadıkları ccedilağda tarih araştırmalarına yol

goumlsterecek pek ccedilok veri iccedileren tarih biliminin rasyonel youmlntemleriyle şu veya bu

şekilde oumlrtuumlşen bir anlatı olduğu hiccedilbir zaman kesinkes reddedilememiştir

Aslına bakılırsa benzer bir durumdan buguumln iccedilin de soumlz etmek muumlmkuumln

goumlruumlnmektedir Antikccedilağrsquoda Homerosrsquoun metni yaygın olarak bir tarih kaydı gibi

okunmaktaydı ve guumlnuumlmuumlzde de bu metnin satır aralarına birtakım ipuccedillarının

gizlendiği duumlşuumlncesiyle derin filolojik ccediloumlzuumlmlemeler yapılmakta antik Yunanrsquoın

kuumlltuumlruumlnuumln coğrafyasının toplumsal yaşamının kodları bu metinlerden

devşirilebilmektedir Troia kentinde yuumlruumltuumllen arkeolojik araştırmalar veya Ege

havzasının gerccedileğe uygun bir modern tasvirini hedefleyen projeler iccedilin

Homerosrsquoun zengin metninin hacirclacirc en buumlyuumlk ilham kaynağı olması şaşırtıcı

değildir

Bilimsel ve etik tutumu tartışmalı olsa da Troiarsquoyı modern ccedilağ insanıyla

buluşturduğuna inanılan Heinrich Schliemannrsquoı bu keşfe vardıran işaret

arkeolojik bir yuumlzey araştırması veya bulgular değil yine Homerosrsquoun

metinleriydi12 Payne onun Homerosrsquou ccedilocukluğunda sarhoş bir değirmenciden

duyduğunu ve Troia araştırmalarının ilk esin kaynağının bu olay olduğunu aktarır

(Payne 1959 s70) Bilinen adı Tuumlrkccedilede ldquokoumlrrdquo anlamına gelen Homeros

(ὅμερος) bu ilk duumlnya savaşını veya vuku bulduğu yerleri gerccedilekten goumlrmuumlş

muumlduumlr bunu hiccedilbir zaman bilemeyeceğiz Fakat onun buumlyuumlk mit-destanında bu

mekacircnlarla ilgili aktardığı bilgilerle gerccedilekte olanların şu veya bu kadar oumlrtuumlşmesi

bu konuda hacirclacirc en fazla ona guumlvenmemizi zorunlu hacircle getirmektedir

12 Schliemannrsquoın Homerosrsquoun metinlerini metot olarak kullanmasıyla ilgili Azra Erhatrsquoın İlyada iccedilin yazdığı harikulade oumlnsoumlz yol goumlsterici olabilir Erhat burada ldquoHomeros Acircşığırdquo diye selamladığı Schliemannrsquoın seruumlvenini şu soumlzlerle anlatır ldquohellip en sonunda Latince ve eski Yunancayı da soumlkuumlp emeline kavuşmak yani Homerosrsquoun Troyarsquosını bulmak uumlzere yola ccedilıkar Yıl 1870 Schliemann elinde bir İlyada bir de Odysseia metni Ccedilanakkalersquoye varırhelliprdquo Goumlruumllduumlğuuml gibi Troyarsquoyı arayan Schliemannrsquoın Homerosrsquotan başka bir rehberi yoktur Daha sonrasında Erhat mitolojirsquonin ndashkendi deyimiyle filolojindash bilimle bitişmesini şu soumlzlerle aktarıyor ldquoSchliemannrsquoın accediltığı ccedilığır verimli oldu İki bilim kolunun birleşmesine yol accediltı Buguumln İlyadarsquonın efsaneye dayanan bir destan olduğunu bilmekle birlikte bu destanın tarihsel temellere dayandığına ve filoloji ile arkeoloji araştırmalarını el ele yuumlruumlterek bu temelleri bir guumln aydınlatabileceğimize inanıyoruzrdquo (Homeros 2005 ss 20-23)

37

Schliemann modern ccedilağın entelektuumlel bir figuumlruumlyduuml ve kendi kuumlltuumlrel ortamında

filolojinin mitolojinin eski Yunan araştırmalarının ilerlemiş olmasından

yararlanarak arkeoloji tarihine geccedilen bu buumlyuumlk başarıya imza atmıştı Boumlyleyken

MS 2 yuumlzyıl gezgin yazarı coğrafyacı Pausaniasrsquoın Yunan Yurdunun

Tasvirirsquonde Mikenrsquodeki aslanlı kapıyı ve Kiklops duvarlarını ararken izlediği

youmlntem Schliemannrsquoın Troya harabelerini ararken izlediği youmlntemle birebir

aynıdır Aşağıdaki cuumlmlelerde bahsi geccedilen ve Pausaniasrsquoa surları kimin yaptığını

haber veren (λέγουσιν - derler) kişilerin yerel mit anlatıcıları olduğunu anlamak

zor değildir

hellip uumlzerinde aslanların olduğu kapı da dahil olmak uumlzere şehir surlarının bir

kısmı hacirclacirc ayaktadır Bunların da tıpkı Protios adına dikilen Tiryns surları

gibi Kykloplarca yapıldığını soumlylerler (Pausanias 1918 2165)13

Oysa soumlz konusu buumlyuumlk kesme taşlı duvarların guumlnuumlmuumlz arkeolojisinde Miken

duvar işccedililiğinin karakteristiği olduğu bilinmektedir Doumlnem halkının ldquobu

buumlyuumlkluumlkteki taşları ancak Kiklopslar kaldırabilirdi hacircliyle duvarları Kiklopslar

yaptırdquo şeklinde oumlzetlenebilecek mitik inancı boumlylece doumlnemin tarihccedilisinin

coğrafyacısının ve bir kelimeyle sosyal bilimcisinin metinlerinde yer bulmuştur

Oumlte yandan Thebesrsquoin kurucu kralı Kadmos baştan sona mitiktir14 o kadar ki kızı

Semele Zeusrsquoun sevgililerinden biridir Miken duvarlarını yapan kişilerse

olağanuumlstuuml guumlccedilte ve devasa kesme taşları kaldırabilen Ouranos ve Gaiarsquonın15

ccedilocukları olan Kiklopslardır Bu anlattıklarımız goumlz oumlnuumlnde bulundurulduğunda

sırf 5 yuumlzyıl Atinarsquosı değil buumltuumln bir Antikccedilağ iccedilin mitolojinin tarihinin mitlerin

tarihinden ccedilok daha belirleyici bir konuma sahip olduğu goumlruumllecektir

Thomson evlilik kurumunu Yunanlar arasında tesis eden Pelasg kralı Kekropsrsquou

anlattıktan sonra eski Yunancanın fonetik tarihinden hareketle Anadolu Kafkasya

ve Etruumlsklerle arasında bir ilişki kurar ve ardından Hint-Avrupa kavramının

kendisinin bile yeniden goumlzden geccedilirilmesi gerekebileceğini tespit eder Bu mitik

anlatıların mevcut tarih kurgusundaki muhtemel hataları duumlzeltebilmesine bir

13 Aynı anlatının Pausaniasrsquotan yaklaşık bir yuumlzyıl oumlncesindeki bir versiyonu iccedilin bkz (Pliny the Elder 1906 vii 195) Pliniusrsquoa goumlre antik Yunanlar o buumlyuumlkluumlkteki taştan kuleleri ancak Kiklopsların yapabileceğine inanıyordu ve bu inancın asıl kaynağıysa kuleleri ilk diken kişilerin Kiklopslar olduğunu soumlyleyen Aristotelesrsquomiş 14 krş İlyada iv385 Odysseia v333 Theogonia 936 15 Uumlccedil tuumlrluuml Kiklopsların hepsinin mitik koumlkeni olarak (krş Theogonia 139 Odysseia ix105)

38

oumlrnektir Elbette boumlylesine geniş ccedilaplı bir değişikliğe kalkışmak iccedilin daha ccedilok

araştırma yapılması gerekmektedir ve Thomson da aynı satırların devamında

bunu kabul ettiğini soumlyler Fakat soumlz konusu başlığı kapatırken şunları yazması

mitolojinin sosyal bilimler iccedilin oumlnemini bir kez daha vurgulamak bakımından

kayda değerdir

Ben burada yalnızca Egersquonin ilk halklarıyla ilgili eski Yunan geleneklerinin

bilgisizce kaleme alınmış yazılar ya da eskiccedilağlara değgin palavralar diye

nitelendirilerek bir yana atılmaması gerektiği noktasında diretmek

istiyorum Bu ayrıntılar bir araya getirildiğinde arkeoloji ve dilbilim

araştırmalarının ortaya ccedilıkardığı goumlruumlnuumlmle uygunluk goumlsteren tutarlı bir

resim oluşmaktadır (Thomson 2007 s 167)

Thomsonrsquoın bu tespitine tuumlmuumlyle katılarak son tahlilde soumlylemek istediğimiz

şudur Schliemann ve Pausaniasrsquoın birarada değerlendirilmesi bize mitolojik

yaklaşımın biri antik ve diğeri modern ccedilağdan olmak uumlzere tıpatıp aynı olan iki

oumlrneğini sunar Bununla beraber Herodotos ve Thukydidesrsquoin metinlerinde

yalnızca Kadmos hakkında değil ldquoilk başlangıccedilrdquo konularının guumlndeme geldiği her

başlık altında doğrudan mitik anlatılara başvurulduğunu goumlruumlruumlz Dolayısıyla mitik

oumlgeler okurun metne ve anlatıcıya olan ilgisini artırdığı gibi logos temelli

rasyonel bir izahı yapılamayan arkaik doumlnemlere ilişkin soru işaretlerini ortadan

kaldırmak iccedilin de tarihccedilinin sığınabileceği en emin limandı bununla birlikte ne

tarih yazarı ne de tarih okuru mitlerin tarih olgularıyla buumlsbuumltuumln ccedilelişik olduğunu

duumlşuumlnmekteydi

22 Mitik duumlşuumlncenin Yunanlı koumlkleri

Miletos doumlneminden itibaren İyonya Atina ve İtalya boumllgelerinde yaşamış filozof

ve yazarların aynı zamanda sıradan yurttaşların da felsefe metinlerinde geccedilen

μῦθος ve λόγος soumlzcuumlklerini kavrama biccedilimlerine dair bir araştırma her hacircluumlkacircrda

Homeros ve Hesiodosrsquotan başlamak zorundadır Ccediluumlnkuuml MOuml 7 yuumlzyıldan

itibaren Yunan şehirlerinde mite karşı bir logos değil bir mitoloji gelişmeye

başlamıştır ve bu mitoloji mevcut mitik birikimlerin logos suumlzgecinden geccedilirilerek

reddedilmesi yeniden duumlzenlenmesi veya farklı işlevleriyle metne katılması

39

biccediliminde kendini belli etmiştir Bununla birlikte Homerosrsquoun veya Hesiodosrsquoun

metinlerinin kendilerinden sonraki doumlnemde İyonyarsquoda ortaya ccedilıkan logos

kavrayışından yoksun oluşunu onların yapıtlarında genel anlamda bir logosrsquoun iş

başında olmayışına vardırmaksa hem anakronik hem de felsefece kavrayışa ters

duumlşen bir tutumdur Onlarda mit-logos bağlamında bir eksiklik olarak oumlne

suumlruumllebilecek belki de tek şey miti ndashelbette logos aracılığıylandash rasyonelleştirmeye

veya saf dışı bırakmaya hiccedilbir şekilde ihtiyaccedil duymamış olmalarıydı

İyonyarsquoda ortaya ccedilıkan mitoloji yaklaşımı ve sonrasında farklı Yunan

coğrafyalarından bulduğu karşılık bilim ve duumlşuumlnce tarihinin sıccedilrama anları

arasında sayılabilir Bu sıccedilramanın logosrsquola ilişkisi ve ona borcu şimdilik bir yana

bırakılırsa İyonyarsquoda vuku bulan hadise iccedilin bir cuumlmlede şunu soumlyleyebiliriz

Duumlşuumlnce tarihi MOuml 7 yuumlzyıla kadar bir Yunan logosrsquounu değil bu logos

ccedilerccedilevesinde gelişen ve yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz mitoloji yaklaşımını

beklemiştir

İlginccediltir ama İyonya bilimsel duumlşuumlncesinin doğuşundan oumlnceki doumlnemde başka

bir deyişle Homerik-Hesiodik ccedilağda μῦθος kavramının karşılığı guumlnuumlmuumlzdeki gibi

doğauumlstuuml kahramanlar olaylar ve fantastik kurgulardan meydana gelmiyordu

μῦθος soumlzcuumlğuumlnuumln guumlnuumlmuumlzde anlaşıldığı biccedilimde karşılanma ihtiyacı ilk olarak

Homeros ve Hesiodosrsquotan iki yuumlzyıl sonra Yunan duumlşuumlnuumlr ve yazarları tarafından

hissedilmiş ve soumlzcuumlk ccediloğunlukla bu bağlamda kullanılmaya başlamıştı Bu

itibarla μῦθοςrsquoun anlam bakımından muhtelif kavramları ndashhatta λόγοςrsquou bilendash

karşıladığı iki yuumlzyıllık Homerik-Hesiodik doumlnem hesaba katıldığında onun

doğruluğa ccedilok daha yakın bir seruumlvenini yazmak muumlmkuumln hacircle gelecektir Bunun

yanında Diels-Kranz geleneğine uyarak Homerosrsquoun da filozof olduğu kabul

edilirse Homerosccedilu anlamdaki μῦθοςrsquoun felsefeyle aşağı yukarı yaşıt olduğunu

soumlyleme imkacircnı doğar

Ne ki yanlı bir uumlslup tartışmada İyonya devrimi merkeze alındığı oumllccediluumlde μῦθος-

λόγος tartışmasında da varlığını belli eder Nitekim doumlnemin İyonyarsquosındaki genel

manzara ve birkaccedil yuumlzyıl sonrasında Atinarsquoda meydana gelen trajedi

duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde Batılı anlamda bilim ve felsefenin her şeyden oumlnce mitik

duumlşuumlncenin egemenliğindeki bir atmosferde doğduğu ve bu doğar doğmaz da

40

felsefe tarihi boyunca suumlruumlp gidecek bir muumlcadeleye atıldığı youmlnuumlnde bir izlenimin

doğması kaccedilınılmazdır

Soumlzuumlnuuml ettiğimiz bu izlenimin haklı gerekccedileleri de ccediloktur her şeyden oumlnce

felsefe daha ilk ortaya ccedilıktığı anda halkla ve politik organizasyonla daha da oumltesi

tapınak ve gelenekle sıkıntılı ilişkiler iccedilinde olmuştur Guumlndelik hayatın buumltuumln

oumlğeleriyle birlikte toplumu şekillendiren şehir-devlet kurumları her ccedilağ gibi

Antikccedilağrsquoda da egemen guumlcuumln yoğunlaşma noktaları olduğundan taraflardan

birinin felsefe olduğu bir muumlcadelenin ortaya ccedilıkması tabiidir İlk filozoflardan

bazılarının savundukları hakikat uğrunda toplum yargılarına ve geleneklere karşı

fedakacircrca ortaya koydukları muumlcadelenin tarih boyunca pek ccedilok bilim ve

duumlşuumlnce ccedilevresi tarafından onurlandırılması bundandır Benzer biccedilimde

Ortaccedilağrsquoın kapanması ve Hellenizm duumlşuumlncesinin canlanmasıyla birlikte ldquoİyonya

bilimselliğininrdquo modern bilimler iccedilin bir ilk oumlrnek hacircline gelmesi de bundandır

Oumlte yandan Antikccedilağrsquoda ortaya ccedilıktığı duumlşuumlnuumllen herhangi bir μῦθος-λόγος

karşıtlığının μῦθοςrsquou ve mitik duumlşuumlnmeyi buumltuumlnuumlyle reddetmeye ortadan

kaldırmaya doumlnuumlk olduğu iddiası buguumln ikna edici goumlruumlnmemektedir Kaldı ki

felsefenin başlangıcına dair birccedilok ders kitabında genişccedile yer verilen μῦθος-

λόγος karşıtlığı μῦθος soumlzcuumlğuumlnuumln yalnızca felseficirc duumlşuumlncenin belirmesinden

oumlnceki doumlnemlerde taşıdığı anlamların uumlstelik bir kısmı uumlzerinde cereyan

etmiştir Nasıl ki İyonyarsquonın goumlrkemli ccedilağından oumlnce Yunan şehirlerinde Yunan

duumlşuumlncesinde ve edebiyatında λόγοςrsquoun kendisinin değil ama taşıdığı

anlamlardan birkaccedilının yokluğundan soumlz edilebiliyorsa aynı şekilde o ccedilağın

sonrasında pek ccedilok şehirde ortaya ccedilıkan Yunan felsefe geleneklerinde de

μῦθοςrsquoun kendisinin değil taşıdığı anlamlardan birkaccedilının safdışı edildiğinden

veya bunun iccedilin ccedilaba goumlsterildiğinden soumlz etmek muumlmkuumlnduumlr

Thalesrsquoten itibaren yaşamış ve felsefe tarihccedilileri tarafından ldquofilozofrdquo diye anılan

buumltuumln eski duumlşuumlnuumlrlerin halkla politik iktidarla yasayla dini inanccedillar ve kuumlltuumlrel

mirasla ilişkileri ndashguumlnuumlmuumlze ulaşan metinlerin kısıtlı oluşuna rağmenndash dikkatle

incelendiğinde yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz muumlcadelenin oumlzellikle 19 ve 20

yuumlzyıllardaki felsefe ve bilim tarihi okumalarından kaynaklı bazı oumlnyargıların

etkisinde μῦθοςrsquoun buumltuumln anlamlarına karşı verilmişccedilesine bir goumlruumlntuuml kazandığı

41

ccedilabucak goumlruumllecektir Yaygın bir kanı olarak bu yakın bir tarihe kadar antik Yunan

felsefesi okumalarına ccediloğu bakımdan tahakkuumlm etmiş durumdaydı

Bununla birlikte aynı meseledeki bir tartışmanın ideolojilerden arınmış ya da en

azından felseficirc bir nitelik taşıyan kısımlarında akıllara ilk oumlnce ldquobilimsel

duumlşuumlncerdquonin başlangıcına dair sorunun gelmesi tabiidir Batılı anlamda bilimsel

duumlşuumlncenin İyonya felsefesiyle başlatılması bir gelenektir ve yukarıdaki

tartışmalarımızda bu geleneğin kurucu oumlgesi olan ldquobaşlangıccedilrdquo tespitine herhangi

bir itirazda bulunduğumuz duumlşuumlnuumllmemelidir Oumlte yandan geleneğin sonucu olan

bir kanıdan ayrıca soumlz edilebilir ve sorunlu goumlruumlnen de budur 7 yuumlzyılda

İyonyarsquoda Thalesrsquoin sorduğu ilk felseficirc soruyla birlikte λόγοςrsquoun mucizevicirc bir

şekilde ortaya ccedilıkarak μῦθοςrsquou ortadan kaldırdığına dair meşhur iddia

Bu iddianın bir youmlnuumlnuuml en azından Yunan mucizesi anlayışıyla şekillenen

biccedilimini yukarıda etraflıca irdelemiş ve Vernantrsquoın tespitiyle son bulduğunu ortaya

koymuştuk (Vernant 2006 s 371) Son olarak buraya kadar soumlylediklerimiz

ışığında kavramların Homerik ve Hesiodik kullanımlarını irdelemeye sıra

gelmiştir

23 Homeros ve Hesiodosrsquota λόγος ve μῦθος

Kavramsallaştırmalarını temalarını araştırma sahalarını goumlz oumlnuumlnde

bulundurarak hem felsefe hem de buumltuumln oumlteki entelektuumlel faaliyetler biccedilimindeki

antik Yunan duumlşuumlncesinin ilk teşekkuumll zemini ve daha sonraki uzun bir suumlre

boyunca beslendiği kaynağın arkaik Yunan şiiri olduğu kuşkusuzdur Bu arkaik

şiiriyse genel olarak lsquoHomeros-Hesiodosrsquo başlığı altında toplamak muumlmkuumlnduumlr

Homerik metinlerde μῦθος ve λόγος soumlzcuumlkleri sonraki yuumlzyıllardaki anlamlarına

nispetle accedilık tartışmasız bir goumlruumlntuuml ccedilizer Bu durum soumlzcuumlklerin yazı diliyle

henuumlz ccedilok tanışık olmayışına yorulabilir Ancak Homeros yazmalarında geccedilen

her kavramın en az beş yuumlz yıl oumlncesine uzanan bir soumlzluuml gelenek geccedilmişine

sahip olduğu goumlzden kaccedilırılmamalıdır Başka bir ifadeyle Homerosrsquoun yazılı

42

varlığı iccedilinde geccedilen her bir soumlzcuumlğuuml Yunan halkının guumlnluumlk hayatında ccedilok

eskilerden beri mevcut olan en az bir varlığın karşılığı olarak sonraki yuumlzyıllara

bırakmıştır Bu durum μῦθος ve λόγος iccedilin de geccedilerlidir Oumlte yandan metnin uzun

soluklu ve ccedilok youmlnluuml olması kendine oumlzguuml soumlz dağarını meydana getiren

soumlzcuumlklerin o doumlnemin Yunancasındaki muumlmkuumln kullanım biccedilimlerinin neredeyse

tamamını bilmemize imkacircn tanır Bu yalnızca farklı soumlzluumlk anlamlarını değil

gramer bakımından buumltuumln kural ve incelikleri de kapsayan bir imkacircndır

λόγος soumlzcuumlğuumlnuumln buumltuumln bir Homeros kuumllliyatında yalnızca iki dizede yer

bulabilmiş olması ilginccediltir Bunların her ikisi de soumlzcuumlğuumln ldquosoumlz konuşmardquo

anlamında ccediloğul dativ hacirclidir İlyada xv395rsquote καὶ τὸν ἔτερπε λόγοις (ndashve onu

hoşnut ediyordu soumlzleriyle) Odysseia i55rsquoteyse αἰεὶ δὲ μαλακοῖσι καὶ αἱμυλίοισι

λόγοισιν (ndashtatlı ve okşayıcı soumlzlerle suumlrekli buumlyuumlluumlyordu)

Bu durum daha ilk bakışta bizi metaforik bir ldquologos yokluğurdquo duumlşuumlncesine

suumlruumlkleyebilecek bir tuzağı andırır Başka bir deyişle Homeros iccedilin hazırlanacak

hiccedilbir soumlzluumlkte λόγος maddesinin ldquosoumlz konuşmardquo anlamları dışında bir

karşılığının bulunmayacak olması dehşet vericidir

Boumlyleyken soumlzcuumlğuumln koumlkuuml olan λέγειν fiilinin neredeyse her ccedilekimi ve λόγος

dışındaki neredeyse buumltuumln tuumlrevleri İlyada ve Odysseiarsquonın şurasına burasına

rastgele serpiştirilmiş gibi suumlrekli karşımıza ccedilıkar durur Bu durumda Homeros

şiirinde λόγοςrsquoun ccedilok sayıdaki anlamını hangi soumlzcuumlklerle vermiştir

Oumlrneğin λόγοςrsquoun ldquoakılrdquo anlamının Homeros kuumllliyatında hangi soumlzcuumlkle

karşılandığını araştıracak olursak işimiz ccedilok zor değildir Nitekim νόοςrsquou yine

bunun νοῦς biccedilimini hatta fiil koumlkuuml olan νοέωrsquoyu daha ilk bakışta metnin pek ccedilok

yerinde bulabiliriz Soumlzcuumlğuumln tuumlrevlerinden νόημα da her iki cildin pek ccedilok

dizesinde karşımıza ccedilıkar Yine νοέω tuumlrevi olan γνώριμος γνωτός soumlzcuumlkleri de

Homeros tarafından sıkccedila kullanılmıştır Bununla beraber νοέω ve tuumlrevlerinin

hiccedilbir kullanımında μῦθοςrsquoun karşıtı olan bir ldquoakılrdquo anlamına atıf goumlremeyiz

λόγοςrsquoun Homerosrsquotaki varlığının bu denli sınırlı olmasına karşılık μῦθοςrsquoun her

bir casusrsquounun yuumlzlerce kullanımıyla karşılaşmak ccedilok daha şaşırtıcıdır Yukarıda

ele aldığımız ve nihayet anakronik diye nitelediğimiz bazı yanlış kanıların etkisi

43

altındaki bir okur tarafından bu durum μῦθος egemenliğindeki bir ccedilağın ozanı iccedilin

normal goumlruumllebilir Boumlyleyken aynı okur o ccedilağda kullanılan μῦθοςrsquola şayet

varlığından soumlz edebilecekse λόγος egemenliğindeki doumlnemde kullanılan μῦθος

arasında herhangi bir ilişki bulunmaması gerektiğini de baştan kabul etmelidir

Başka bir deyişle eğer 7 yuumlzyıldan itibaren Yunan kuumlltuumlr duumlnyasının λόγος

egemenliğine girdiği kabul ediliyorsa bu yeni paradigmanın yarattığı μῦθοςrsquoun da

eskisinden buumltuumlnuumlyle farklı yepyeni bir karşılığı olmak zorundadır

Homerosrsquota geccedilen μῦθοςrsquoların neredeyse hepsi ldquokişilerin başından geccedilen

olaylarrdquo vs geleneksel anlamları bir kenara bırakılırsa soumlylev konuşma hesap

duumlşuumlnce gibi tamamı eski Yunanca soumlzluumlklerdeki λόγος maddesinde yazılı

bulunan anlamlara goumlnderme yapar Bu μῦθος- λόγος tartışması bağlamında

Homerosrsquoun bize yaptığı en buumlyuumlk suumlrprizdir

Destanda λόγοςrsquoun birincil anlamlarından ldquosoumlz konuşmardquo iccedilin μῦθος kullandığı

yerler şoumlyledir İlyada v493rsquote δάκε δὲ φρένας Ἕκτορι μῦθος (ndashve bu konuşma

iğneledi Hektorrsquoun yuumlreğini) viii525rsquote μῦθος δ᾽ ὃς μὲν νῦν ὑγιὴς εἰρημένος ἔστω

(ndashşimdilik soumlylenecek en sağlıklı soumlz budur) xii80rsquode ἅδε δ᾽ Ἕκτορι μῦθος

ἀπήμων (ndashve bu konuşma hoşuna gitti Hektorrsquoun) xiii748rsquode bir oumlncekiyle birebir

aynı dize ve anlamda ixx242rsquode ἅμα μῦθος ἔην τετέλεστο δὲ ἔργον (ndashsoumlz

soumlylendiği anda iş tamama ermişti) Odysseia i358rsquode μῦθος δ᾽ ἄνδρεσσι

μελήσει πᾶσι (ndashsoumlylevse sadece erkeklerin işidir) viii185rsquote θυμοδακὴς γὰρ

μῦθος ἐπώτρυνας δέ με εἰπών (ndashccediluumlnkuuml yaptığın konuşma iğneledi yuumlreğimi)

xvi385rsquoteεἰ δ᾽ ὑμῖν ὅδε μῦθος ἀφανδάνει (ndasheğer canınızı sıktıysa bu soumlzuumlm)

xvii57rsquode τῇ δ᾽ ἄπτερος ἔπλετο μῦθος (ndashama sonrasında kanatsız kaldı soumlzuuml)

xviii50rsquode τοῖσιν δ᾽ ἐπιήνδανε μῦθος (ndashve hoşlarına gitti bu soumlz) xviii290rsquoda bir

oumlncekiyle aynı ifade ve aynı anlamda ixx29rsquoda xvii57rsquodekiyle birebir aynı ifade

ve aynı anlamda xx247rsquode xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda

xxi143 xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda xxi269 yine

xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda xxi386 xvii57rsquodekiyle birebir

aynı ifade ve aynı anlamda xxii398 xvii57rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı

anlamda xxiii49 ἀλλ᾽ οὐκ ἔσθ᾽ ὅδε μῦθος ἐτήτυμος (ndashama bu soumlz doğru değil)

xxiv465 οὐ γὰρ σφιν ἅδε μῦθος ἐνὶ φρεσίν (ndashccediluumlnkuuml inanmamışlardı bu soumlze)

44

Oumlte yandan μῦθος bazı dizelerde ldquokarşılıklı konuşmardquo olarak (oumlrn İlyada iv214

vd) bazılarındaysa geleneksel anlamıyla uygun biccedilimde kahramanların

başından geccedilen ve sonradan anlatılan hikacircye (oumlrn Odysseia iii95 xi492) olarak

geccedilmektedir

Destanın bazı yerlerindeyse μῦθοςrsquou duumlşuumlnce niyet tasarı anlamlarında

goumlruumlruumlz İlyada i545-546rsquoda μὴ δὴ πάντας ἐμοὺς ἐπιέλπεο μύθους εἰδήσειν (ndash

iccedilimden geccedileni bilmeye heveslenme) Odysseia iv676 οὐδ᾽ ἄρα Πηνελόπεια

πολὺν χρόνον ἦεν ἄπυστος μύθων (ndashPenelopeiarsquonın bu planlardan habersizliği

ccedilok suumlrmedi)

Oumlte yandan Odysseiarsquonın bir yerindeyse zaferden sonra eve doumlnmek iccedilin

gemilerine binmiş olan Argoslular Agamemnon tarafından aniden toplantıya

ccedilağrılmıştır ve bu toplantının ldquonedenirdquo iii145rsquote yine μῦθος soumlzcuumlğuumlyle verilir

μῦθον μυθείσθην τοῦ εἵνεκα λαὸν ἄγειραν (ndashikisi beraber anlattı adamları neden

topladıklarını) Dikkat edilirse bu dizede hem ldquonedenrdquo soumlzcuumlğuuml hem de

ldquoanlatmakrdquo fiili μῦθndash koumlkluumlduumlr

μῦθndash koumlkluuml soumlzcuumlklerin kullanıldığı yerler iki ciltte toplam beş yuumlzden fazladır ve

bunlardan iki tanesiyse μῦθος ve λόγοςrsquoun birleşmesiyle tuumlretilmiş μυθολογεύω

fiilidir Bu Odysseiarsquoda Odysseusrsquoun Kirkersquoden Kalypsorsquoya gelinceye kadar

başından geccedilenleri anlattığı on ikinci kitaptır ve μυθολογεύωrsquonun her iki kullanımı

da kitabın son doumlrt dizesinde ardarda gelir Liddell-Scott soumlzcuumlğuumln tek kullanımı

olarak Homerosrsquoun bu dizelerini goumlstermekte ve anlamını ldquoharfi harfine anlatmakrdquo

şeklinde vermektedir (Liddell amp Scott 1883 s 983)

Hesiodosrsquoa gelince λέγειν vs gibi koumlkteş soumlzcuumlkler dışında λόγοςrsquoun kullanıldığı

yerler her iki kitapta toplam beş dizedir Bunlar sırasıyla Theogonia 229rsquodaki

Erisrsquoten doğan tanrıccedila kızlarından ψευδής Λόγος (ndashyalan soumlz) 890rsquodaki αἱμυλίοισι

λόγοισιν (ndashayartıcı soumlzlerlehellip) İşler ve Guumlnler 78rsquodeki birebir aynı ifade 106rsquodaki

ἕτερόν hellip λόγον (ndashbaşka soumlzhellip) ve 789rsquodaki yine Theogonia 890rsquodakiyle birebir

aynı ifadedir Sonuccedil olarak λόγοςrsquoun kısıtlı kullanımı Homeros gibi Hesiodos iccedilin

de geccedilerlidir ve yine aynı şekilde yalnızca ldquosoumlz konuşmardquo anlamına karşılık

gelmektedir

45

Yukarıda Homerosrsquotaki νόος iccedilin yaptığımız incelemeyi Hesiodosrsquoun metnine

uyguladığımızda λόγοςrsquoun ldquoakıl duumlşuumlnmerdquo vs anlamlarını karşılayan bu soumlzcuumlk

bir kez daha aynı oumlruumlntuumlyle karşımıza ccedilıkacaktır İlyada ve Odysseiarsquoda olduğuna

benzer biccedilimde burada da νόος soumlzcuumlğuuml λόγοςrsquoun yokluğunu hissettirmemiştir

Theogoniarsquoda dokuz İşler ve Guumlnlerrsquodeyse on ayrı dizede olmak uumlzere toplam

on dokuz defa kullanılmıştır Ayrıca νοέω fiili ve bunun isim hacircli νόημα da her iki

kitapta sıklıkla karşımıza ccedilıkar

Bu metinlerde de μῦθος ve koumlkteşlerine bakıldığı zaman Homerosrsquola yine benzer

biccedilimde Theogonia (24 165 663) ve İşler ve Guumlnlerrsquode (10 194 205) toplam

altı farklı dizede soumlz konuşma ve anlatmak (μυθέομαι) anlamlarında kullanıldığı

goumlruumlluumlr

Homeros ve Hesiodosrsquota λόγοςrsquoun belli anlamlarına μῦθοςrsquola verilen bu karşılık

şiir diline oumlzguuml bir kullanım olmaktan ccedilok soumlzcuumlğuumln İyonya devrimi oumlncesindeki

kavranışını bizim iccedilin accedilıklığa kavuşturan guumlndelik bir kullanım biccedilimini

vermektedir Her iki ozanın dizelerinde μῦθος soumlzcuumlğuumlyle karşılanan soumlylemek

soumlz soumlylev karşılıklı konuşma ve neden gibi aslında λόγοςrsquoun listesinde yer alan

anlamlar Homerik-Hesiodik doumlnemde iki kavram arasında herhangi bir

ayrışmanın zıtlaşmanın soumlz konusu olmadığını goumlstermesi bakımından dikkat

ccedilekicidir

46

3 BOumlLUumlM

PLATONrsquoUN DİYALOGLARINDA MİT

Yukarıda bazı Yunan tarihccedili ve yazarlar iccedilin ortaya koyduğumuz mitoloji

yaklaşımını en olgun hacircliyle ve logosrsquola iccedil iccedile geccedilmiş biccedilimde goumlrebileceğimiz

anti Yunan figuumlruuml Platonrsquodur Soumlzgelişi Phaidrosrsquota Boreasrsquoın Oreithuiarsquoyı kaccedilırma

mitiyle ilgili soumlylenenler (Platon 2014 229b vd) 5 yuumlzyıl metinlerinde karşımıza

ccedilıkan mitoloji yaklaşımları arasında en ccedilarpıcı oumlrneklerden biridir Burada

Sokrates bir mitin anlattıklarından hareketle kendi doumlneminin Atinarsquosını mitik

ccedilağlardaki Atinarsquoyla başarılı biccedilimde oumlrtuumlştuumlruumlr ve kanıt olarak da tıpkı

Pausaniasrsquoın aslanlı kapıdaki dev kesme taşları goumlstermesi gibi Artemis

tapınağına giden yol uumlstuumlndeki Boreas sunağını goumlsterir

Başka pek ccedilok oumllccediluumltuumlnden soumlz edilebilir olmakla beraber klasik doumlnemdeki

mitoloji yaklaşımlarının olumlu veya olumsuz diye sınıflandırabilme imkacircnımız

irdelenen mitin doğruluğuna yazar tarafından guumlven duyulup duyulmadığıyla

ilgilidir Platonrsquoun yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz pasajının devamında Phaidrosrsquoun

ldquobu hikacircyenin doğru olduğuna inanıp inanmadığı (πείθω)rdquo sorusuyla metne

birdenbire dahil edilen Platoncu mitoloji yaklaşımı ilk oumlnce mitte geccedilen doğa

tasvirlerinden yola ccedilıkarak Oreithuiarsquonın kaccedilırıldığı yeri belirler buna karşılık

hemen sonrasında Sokratik ironinin oumlrneklerinden birini sahneye koyarak

doumlnemin Yunan mitleriyle arasındaki mesafeyi vurgulama yoluna gider

Boreas mitine karşı bu tavır λόγος ve μῦθος arasında uumlccedil yuumlzyıldan fazladır

devam etmekte olan gerilimin Platonrsquoda cisimleşmiş hacircli olarak okunabilir

Nitekim bu satırların devamında Platonrsquoun bu hikacircyeye boumlylesine şuumlpheci hatta

alaycı yaklaşmasının nedenleri accedilıkccedila goumlruumllecektir Mit her şeyden oumlnce kimi

zaman şoumlyle kimi zaman boumlyle anlatılan bir hikacircyedir Uumlstelik tuhaf anlaşılmaz

uğursuz varlıklardan soumlz etmektedir Bu nedenle mitlerle uğraşmak keskin kafalı

ve gayretli kişilere duumlşer (229d-230a)

47

Bu cuumlmleleri tersinden okumak bize Sokratesrsquoin guumlya mitle uğraşmaktan

μυθολόγημαrsquodan geri durmasının nedenlerini daha accedilık biccedilimde goumlsterir

Platoncu anlamda olsun veya olmasın λόγος bu oumlykuumllerde anlatılanların

hakikatle oumlrtuumlşmesinin muumlmkuumln olmadığını bildirdiğinden bu pasajda mit

karşısında Sokrates gibi guumlven duyan (πιστέω) ve hoşnut (χαρίεντα ἡγοῦμαι)

bununla birlikte sakınımlı bir yaklaşım muumlmkuumln yaklaşımların en doğrusu gibi

goumlsterilmiş olur Bize goumlre bu mitleri irdeleyen ve onlara bir yaklaşım belirleyen

yanlarından oumltuumlruuml guumlccedilluuml bir mitolojinin ifadesidir

Platonrsquoun miti dışlar gibi goumlruumlnen ama iccedilselleştirmiş felsefesi Vernantrsquoa goumlre onu

ldquosoumlzcuumlğuumln tam anlamıyla felsefe dilinin hem berisinde hem de oumltesinde olanları

accedilıklama aracı olarak seccedilkin bir yer verecektirrdquo (Vernant 2015 s 254) Bu bakış

Platonrsquoun felsefesinin mitle ilişkisini saptamasıyla son derece isabetliyken mitin

yalnızca soumlylem guumlcuumlnden yararlanan bir Platonrsquou resmetmesiyle eksiktir Bu

eksiklikle beraber Vernantrsquoın mitolog Platonrsquou Devletrsquoteki Lidyalı Gygesrsquoten

Devlet Adamırsquondaki genccedilleşen nesilden veya Phaidrosrsquotaki Mısır tanrıları

muumlnakaşasından soumlz eden bir Platon hacircline gelir Oumlrnekleri ccediloğaltmak

muumlmkuumlnduumlr ama burada ccedilizilen resimde cafcaflı giysilerinden ve goumlrkemli

teccedilhizatından soyundurulmuş ccedilırccedilıplak bir Platon karşımızda durmaktadır

Devletrsquote Hint koumlkenli uumlccedil sınıflı toplum yapısını oumlneren Timaiosrsquota tanrılarla diğer

varolanlar arasında katı bir hiyerarşi belirleyen Phaidonrsquoda ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuumlnuuml

Orfik arguumlmanlarla temellendiren yine Devletrsquote aynı meseleyi oumlte-duumlnyacılık

uumlzerinde inşa eden Platon bu resimde karanlıkta kalmıştır Mitler vasıtasıyla

boumlylesine buumlyuumlk ve yepyeni bir evren kuran bir Platonrsquodan soumlz ediyorsak onun

felsefesinde mit alelade bir accedilıklama aracı olmanın ccedilok oumltesine geccedilmiş

durumdadır

48

31 Platonrsquoun Felsefesinde Mitin Belirmesi

Homerosrsquoun baştan sona mitik olan duumlnyası μῦθοςrsquola hiccedilbir bakımdan ccedilelişik ya

da herhangi bir mitoloji yaklaşımına karşı korumacı olmadığı gibi (henuumlz

lsquomitolojirsquonin varlığı soumlz konusu olmadığından boumlyle bir durum zaten olanaksızdı)

anlattığı olay veya kişilere μυθικός sıfatının yakıştırılması iccedilin kendisinden ccedilok

sonraki yuumlzyılları beklemek gerekecektir Sokrates Platon ve Aristotelesrsquoin

yaşadığı 5 yuumlzyıl Atinarsquosına gelindiğindeyse artık İlyada ve Odysseiarsquonın yazıya

aktarılmasının uumlzerinden uumlccedil ila doumlrt yuumlzyıl geccedilmiş μῦθος soumlzcuumlğuumlyle tuumlrevlerinin

anlamı koumlr ozanınkinden epeyi uzağa duumlşmuumlştuumlr16 Geccedilen suumlre zarfında İyonya

duumlşuumlnuumlrlerinin arkhesinden Elealıların rasyonel tanrı fikrine kadar devrim

niteliğinde sayılabilecek pek ccedilok felsefi keşif gerek kitaplar gerek gezgin

filozofların tartışmaları vasıtasıyla Atinarsquodaki kuumlltuumlr ortamlarına deyim yerindeyse

boca edilmiştir Yine aynı yuumlzyıllar iccedilinde sırasıyla Solon Kleisthenes ve

Periklesrsquoin yaptığı politik devrimlerle Atinarsquoda demokrasi kurumu yerleşmiş

zaman zaman beliren devlet krizlerine rağmen işler durumdadır O kadar ki 5

yuumlzyılda Atina Platonrsquoun deyişiyle adeta bir παντοπώλιον πολιτειῶνrsquoa (devlet

duumlzenleri panayırı ndash557d) doumlnmuumlş durumdadır Ccediloğu soylu ve varlıklı ailelerin

ccedilocuğu olan politikos adayı genccediller gelecekleri adına buumlyuumlk vaatlerde bulunan

Sofist filozofların peşinden ayrılmamakta onların dilinden doumlkuumllen yeni

kavramlar eski mitler dizeler ve oumlzdeyişler her guumlnuumln yeni tartışma konusunu

belirlemektedir Oumlnderleri eski şairler olan bu gezgin oumlğretmenlerin belirlediği

oumlzguumlr tartışma ortamlarında yuumlzlerce yıllık gelenekler tanrı hikacircyeleri toumlre ve

adetler saygısızca anılmakta hatta Protagoras oumlrneğinde goumlrduumlğuumlmuumlz gibi

tanrılar bazen tartışmaya değer bile bulunmamaktadır Ortaya ccedilıkan bu yeni

siyasal ortamda Attika soylularının geccedilmiş masallardan oumlzlemle hatırladıkları

16 Oumlrneğin Phaidrosrsquota (265c) Erosrsquou yuumlceltmek adına soumlylenen oumlvguumlye Goumlkyuumlzuuml Uumlzerinersquode (284a) ise goumlkyuumlzuumlnuuml Atlasrsquoın desteklediğini anlatan hikacircyeye (buradaki ldquohikacircyerdquo yine μῦθοςrsquotan başkası değildir) yazarlar tarafından μυθικός sıfatı yakıştırılmıştır Metinlerin bağlamına goumlre Platonrsquoun kullandığı μυθικόςrsquoun ldquodestansırdquo yani ldquogeleneksel μῦθοςrsquoa uygunrdquo Aristotelesrsquoin kullandığı μυθικόςrsquoun ise bu goumlruumlşle ccedilelişmeyecek biccedilimde ldquogerccedileklikle bağdaşmayan hikacircye uyarıncardquo anlamlarına geldiğini goumlruumlyoruz

49

altın ccedilağın uumlzerine kuumll serpilmiş gibidir Buumltuumln bu manzarayı Platonrsquoun

diyaloglarda bize sunduğu agora fotoğraflarından accedilıkccedila goumlrebiliyoruz

Bununla birlikte pek ccediloğu demokrat ve ldquosekuumllerrdquo filozoflarla dolup taşan 5 yuumlzyıl

Atinarsquosında olsak da bu ccedilalışmanın başından itibaren benimsediğimiz

perspektifin elverdiği oumllccediluumlde diyalogların her birinde bizi oumlzguumln bir tanrıya

vardırabilecek sayısız patika ağzı goumlrmemiz muumlmkuumlnduumlr O kadar ki Platonrsquoun

yazıları Atinarsquonın şehir planına benzer biccedilimde haritalandırılacak olsa neredeyse

buumltuumln sokak başlarına bu patika ağızlarından biri denk duumlşebilirdi

Nietzsche Batı duumlnyasının son iki yuumlzyıldaki Platon algısını şekillendirecek

biccedilimde İyinin ve Koumltuumlnuumln Oumltesindersquoye oumlnsoumlzuumlnde dile getirdiği artık neredeyse

herkesccedile bilinen ldquohalkın Platonculuğu Hristiyanlıkrdquo tespitiyle (Nietzsche 1999

13) Batılı okuruna bir daha hiccedilbir zaman eski guumlven duygusunu verememek

uumlzere Platon kuumllliyatını Kitab-ı Mukaddesrsquole aynı rafa kaldırmayı başarmıştır

Batı uygarlığının 19 yuumlzyıla kadar geccedilirmiş olduğu suumlreccedil ve buumlyuumlk toplumsal

travmalar goumlz oumlnuumlne alındığında Nietzschersquonin Platonrsquoa youmlnelttiği bu sert

ldquoruhbanlıkrdquo ithamının nedenleri epeyi fazlalaşacaktır Oumlte yandan Nietzschersquoden

sonraki ccedilağda yetişen ve Nietzscheci yorumu benimseyen duumlşuumlnuumlrler aynı

travmalarla bizzat tanışık olmasalar da Platonrsquoun bu ldquoruhbanlıkrdquo youmlnuumlnuuml ccedilok

daha derinlemesine irdelemiş tartışmışlardır Nietzsche Platonrsquoun ldquoruhbanlıkrdquo

youmlnuumlnuuml felsefesinin buumltuumlncuumll yapısını goumlz oumlnuumlnde tutarak tespit ederken onun

halefi olan duumlşuumlnuumlr ve araştırmacılar aynı konudaki tartışmalarının ccediloğunu

diyaloglara sık aralıklarla ve dağınık biccedilimde yerleştirilmiş kimi goumlruumlnuumlr kimi gizli

olan mitler etrafında kurgulamaktadır Herhalde bunun iki sebebinden soumlz

edilebilir biri klasik filolojinin son yuumlzyılda kat ettiği hayranlık veren mesafe

diğeriyse Platonrsquoun anlattığı irili ufaklı mitlerin nihayet bir araya gelerek

ldquoPlatonculukrdquo adı verilen devasa yapıyı oluşturduğunun keşfi ve kabuluumlduumlr

Guthriersquonin tespitiyle diyaloglar felsefenin dinin ve şiirin benzersiz bir

birleşiminden meydana gelirler (Guthrie 1955 s 333) Oumlte yandan dinin ve şiirin

diyaloglarda felsefeyle yan yana gelmesinin başlıca nedeni Platonrsquoun yaşadığı

doumlnemde Atinarsquodaki politik ccedilalkantılar ve filozoflardaki biteviye duumlzen arayışı

olduğundan Platonrsquoda mitlerin bir başka deyişle dinin belirmesine tanık

50

olacağımız zemin yine politik olmak durumundadır Bu nedenle her ne kadar

sonraki başlıklar altında politikaya daha tafsilatlı değineceksek olsak da buradaki

Platonik mitler tartışmasının başında mitlerin ilk başlatıcısı olan Devletrsquoin II

Kitabına birkaccedil paragrafla değinmemiz gerekmektedir

Devletrsquoin genel olarak da diyaloglarda oumlngoumlruumllen devlet duumlzeninin işleyişine

bakıldığında belli bir dinin ldquoyasardquo eliyle yuumlruumlrluumlğe koyulmadığı goumlruumlluumlr Ancak oumlte

yandan bu doğru tespit Platonrsquoun dine yaklaşımını ccediloumlzuumlmleyen araştırmacılar

iccedilin fevkalade yanlış bazı oumlnkabullerin de kaynağı durumundadır Nitekim Platon

Devletrsquote Yasalarrsquoda veya herhangi bir diyalogunda adı koyulmuş belli bir dini

inancın nomos vasıtasıyla guumlvence altına alınmasını oumlnermez fakat bu onun din

konusunda kayıtsız bir toplum oumlngoumlrduumlğuuml anlamına gelmemektedir Yukarıda

değindiğimiz gibi dinin kurumsallaşmasının Platonrsquoun devleti iccedilin ccediloğu

bakımlardan vazgeccedililmez oluşu Devletrsquoin daha ilk boumlluumlmlerinde accedilık biccedilimde

ortaya ccedilıkacaktır

Gerccedilekten de Platonrsquoun Kallipolisrsquoi ne kadar sade teferruattan uzak bir

başlangıccedilla kurulursa kurulsun onda dini bir yapının tartışma goumltuumlrmez

gerekliliğini sezmemiz fazla zaman almayacaktır Bizzat Platonrsquoun 369b

paragrafından itibaren betimlemeye başladığı suumlreci kısaca oumlzetlersek polisrsquoin

oluşmasını kaccedilınılmaz hacircle getiren ilk etken her bir insanın kendi eksiklerini

karşılamakta yetersiz kalması bu eksiklerin sayıca ccediloğalması nedeniyle de

birccedilok insanın bir araya gelmesidir Platonrsquoda işte bu kadar goumlsterişsiz yalın bir

başlangıccedilla polisrsquoin varlığından soumlz etme imkacircnı buluruz Bu yalınlık bir suumlreliğine

devam eder ve bu suumlre zarfında topluluktaki ilişkiler suumlrekli en sıradan ihtiyaccedil ve

alış-verişler uumlzerinden kurulur Sırasıyla yiyecek barınak giysi Fakat bu

ihtiyaccedillar bile aslında hiccedil de kuumlccediluumlk olmayan bir emekler silsilesi meydana

getirecektir Boumlylece ilk karmaşık sistemlerden biri olan goumlrev dağılımının ortaya

ccedilıkması kaccedilınılmaz olacaktır Az sonrasında Glaukonrsquoun isteğiyle yurttaşların

yaşamlarını rahat yataklar ccedileşitli meyveler etler yemek masası ve goumlsterişli

eşyalar gibi luumlks hayatın oumlgeleriyle rahatlatmaya başlayınca bu karmaşıklığın

boyutu daha da buumlyuumlr Sokrates devletine bunların her birini goumlnuumllsuumlzce dahil

etmektedir ve dahil edilen her yeni oumlge yeni birccedilok ihtiyacı da beraberinde

51

getirmektedir Oumlrneğin Sokratesrsquoin başta pek yanaşmadığı et yemekleri

Glaukonrsquoun isteğiyle devlette serbest bırakılınca artık hekimlere de ihtiyaccedil

duyulacağı anlaşılmış olur (373d) Bir zincirleme hacirclinde ihtiyaccedillar arttıkccedila

masraflar da artar ve yeterli sayıda hayvan otlatmak ve ekip biccedilmek iccedilin yeni

toprak arayışları başlar Bu durumsa savaşların habercisidir Oumlte yandan savaş

devleti koruyabilecek buumltuumln donanımlara sahip bekccedililere ihtiyaccedil duyulacağı

anlamına gelir Bu donanımlarsa devletin ilk kurulduğu guumlnlerdeki ihtiyaccedillar

kadar yalın ve goumlsterişsiz değildir Nitekim bekccedililerin aynı anda hem filozof hem

tutkulu hem ccedilevik hem de guumlccedilluuml olması gerekmektedir Devletin en temel

kurumlarından biri olan eğitim boumlylelikle zorunlu hacircle gelmiştir

Platon ccedilocuk yaşlardaki eğitime başlanacak muumlfredat olarak ldquoeskilerden buguumlne

suumlruumlp gelen en iyi yetiştirme tarzırdquo dediği beden eğitimi ve muumlziği oumlnerdikten

sonra bu muumlziğe hikacircyeyi17 de dahil eder ve mitin18 Platonrsquoun felsefesindeki

seruumlveni boumlylece başlamış olur (376e) Hemen ardından mitin doğru veya yalan

olduğuna bakılmaksızın faydalı olduğu suumlrece ccedilocuklara anlatılması gerektiğini

soumlyleyecektir

Bu paragraf aynı zamanda Platonrsquoun Devletrsquoindeki meşhur şair ambargosunun

da ilk belirdiği yerdir Uumlstelik Platon bu ambargoyu Yunan mitlerinin başlıca iki

kaynağı Hesiodos ve Homerosrsquoun adlarını doğrudan vererek duyurur nitekim

onlar tanrıları ve mitik kahramanları gerccedilekte olduklarından farklı goumlstererek

ccedilocukların ve genccedillerin yalan yanlış yetişmesine neden olurlar Oysa şairlerin

yapması gereken tanrıları her nasılsalar oumlyle tasvir etmektir Tanrı iyi olduğu iccedilin

koumltuumlnuumln sebebi olamaz muumlkemmel olduğu iccedilin değişmez ve farklı kılıklara

buumlruumlnmez insanlara yalan soumlylemez ve onları kandırmaz Oumlte yandan yurttaşlar

17 Burada ldquohikacircyerdquo soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγος soumlzcuumlğuumlnuumln tercih edilmiş olması dikkat ccedilekicidir 18 Guthriersquonin yukarıda atıf yaptığımız tespitinden hareketle buna bir ccedileşit din de diyebiliriz Nitekim Platonrsquoun filozof kralının halka anlatacağı mitlerin oumlnemli bir kısmı kutsal olana goumlnderme yapar dolayısıyla tanrının guumlya φύσιςrsquoe yerleştirdiği hakikati bulup ccedilıkarır ve halka goumlsterir Devletrsquoin 427brsquosindeki bir nevi ldquolaikrdquo devlet anlayışına doumlnuumlk soumlzlere gelince ndashki bu aynı zamanda νομοθέτης olan filozofun tapınak kurma ve rituumleller koyma işinden geri durmasıdırndash aslında yeni bir teolojiden bahseden Platonrsquoun felsefesinde aşağıda değineceğimiz uumlzere Sokratesrsquoin sadık bir Olympos dindarı olmasına benzer biccedilimde bir ccedilelişki olarak kendini goumlsterir Mit ve dinden aynı şeyleri anlayacağımızı birinci boumlluumlmde belirtmiştik ki Sokratesrsquoin 427brsquode tapınakla ilgili ldquoyasardquo koyma işlerini tanrı Apollonrsquoa tevdi etmesi Platonrsquoun mitolojik yaklaşımına bir başka oumlrnektir

52

yiğit olmaları ve oumlluumlmden korkmamaları gerektiği iccedilin Hadesrsquoin korkunccedil yurdunu

veya oumlluumlm acısıyla kıvranan kahramanları anlatan şiirler de yasaktır (379b-388d)

Şaire getirilen bu yasak mit anlatma yetkisini elinden almak anlamına gelir

Devletin bu yaptırımını Platon 385crsquode ldquokoro vermemekrdquo (χορον μὴ διδόναι)

deyimiyle ifade eder yani devlet şairden desteğini ccedilekmektedir Oumlte yandan

νομός mit anlatma bir kelimeyle yalan soumlyleme (ψεύσασθαι) yetkisini yalnızca

devleti youmlnetenlere tanıyacaktır (389b)

Bununla beraber Platon anlattığı veya anlattırdığı bir mitin yalan (ψεῦδος)

olduğunu nadiren itiraf eder ve bunun ilk oumlrneği de Devletrsquoteki ldquosoylu yalanrdquo

(γενναῖος ψευδομένος) meşhur ldquotoprağın oğullarırdquo mitidir Sokrates bunu

inanılması ccedilok zor bir mit olarak tanıtırken bu yalanı soumlyleme succedilunu da şairlerin

uumlzerine yıkıverir

32 Yeni tanrılar icat etmek

Geleneksel teolojinin Platonrsquoda şahit olduğumuz bu reddiyesi başka bir teoloji

inşa edeceği anlamına gelir Nitekim Sokratesrsquoe youmlneltilen ldquoyeni tanrılar icat

etmerdquo succedillaması da bu yeni teoloji inşasının bir sonucudur Ksenophon

Sokratesrsquoten Anılarrsquoın ilk satırlarında bu konuya değinirken hem boumlyle bir

succedillamaya ccedilok şaşırdığını soumlyler hem de succedillamanın asıl dayanağının ldquodevletin

tanrılarına sadık olanrdquo Sokratesrsquoin ara sıra soumlzuumlnuuml ettiği kendisine yol goumlsteren

bir daimonion olduğu tahmininde bulunur ldquoDoğrusu Sokratesrsquoin kendi iccedilindeki bir

daimonionrsquoun yol goumlstericiliğinden soumlz ettiği kulaktan kulağa yayılmıştıhelliprdquo

(Ksenophon 1921 112)19

19 Ksenophonrsquoun bu tahmini Euthyphronrsquoda da doğrulanmaktadır (3a) Oumlte yandan bu daimonion iccedilin diyaloglardaki bazı oumlrnekler şoumlyledir Theaitetos 151a ἐνίοις μὲν τὸ γιγνόμενόν μοι δαιμόνιον ἀποκωλύει συνεῖναι (ndashkendi daimonionrsquoum onların kimileriyle birlikte olmaktan beni alıkoydu) Euthyphron 3b μανθάνω ὦ Σώκρατες ὅτι δὴ σὺ τὸ δαιμόνιον φῂς σαυτῷ ἑκάστοτε γίγνεσθαι (ndashanlıyorum Sokrates seni her defasında bir daimonionrsquoun tuttuğunu soumlyluumlyorsun) Savunma 40brsquodeki τὸ τοῦ θεοῦ σημεῖον da Sokratesrsquoin bu varlık iccedilin kullandığı bir diğer addır

53

Bu Sokratik δαιμόνιονrsquou geleneksel Yunan dinindeki δαίμωνrsquola bir tutmak zorlama

bir yorumdur Zaten Sokratesrsquoin diyalogların değişik yerlerinde aktardığı biccedilimiyle

bu daimonion kişisel tanrı olan daimocircnrsquodan farklı olarak yazgı veya talihini

belirlemediği gibi Sokratesrsquoe yapması gerekenleri değil yapmaması gerekenleri

soumlylemektedir (krş Liddell amp Scott 1884 s 322) Bununla birlikte Ksenophonrsquoun

aynı boumlluumlmde anlattığına goumlre Sokrates bir yandan devletin inandığı tanrılara

(οὓς ἡ πόλις νομίζει θεούς) inanmış ve bu inanış uyarınca tapınakta ve evinde sık

sık kurban kesmiş hatta zaman zaman kacirchinlere danıştığı bile olmuş diğer

yandansa kacirchinlik geleneğinde Yunanların en fazla başvurduğu tarla ev evlilik

itibar gibi konularda dinden bu şekilde bir beklentiye kapılmanın akıl dışı olduğunu

accedilık accedilık soumlylemekten ccedilekinmemiştir

Bu bir ccedilelişki olarak goumlruumllebilir Ancak arka planda bizi buguumlne kadar

duumlşuumlnduumlrmekle beraber artık aşina olduğumuz Kriton şablonu yatar nomos adil

davranmamıştır ama yine de bir yurttaş olarak Sokratesrsquoin mecburicirc istikameti

ona boyun eğmektir Devletrsquoin yukarıda alıntıladığımız pasajının hemen

devamında gelen ldquotanrırdquo tanımlarıyla20 da ccedilelişik olması hesaba katılırsa

Sokratesin Olympos panteonuna sadık dindar bir yurttaş olması dini inancı

resmicirc bir kurum bir nomos olarak tanıma eğiliminde olduğunu goumlsterir Bu nomos

telakkisi sayesindedir ki Platonrsquoun oumlrnek insanı tıpkı Atinalı yargıccedilların adil

olmadıklarını bile bile Kritonrsquoun yalvarmalarını geri ccedilevirdiği gibi Olympos

tanrılarının gerccedilek olmadıklarını bile bile kurban kesme ve kacirchine danışma

rituumlellerine duumlzenli olarak katılmayı suumlrduumlruumlr

Kehanet konusu Sokratesrsquoin phusis-nomos karşıtlığında tuttuğu safı belirlemek

iccedilin bize oumlnemli arguumlmanlar sunmaktadır Bunların en başındaysa hiccedil şuumlphesiz

iki kehanet vardır Biri yukarıda soumlz ettiğimiz daimonion diğeriyse Sokratesrsquoin

Khairephon aracılığıyla oumlğrendiği meşhur Delphoi kehaneti

Platonrsquoun yazdığı Savunmarsquonın 20e ve sonraki kısımlarında Sokrates soumlzlerini bu

konudaki beyanlara ayırır Anlattığına goumlre Khairephon ndashgoumlruumlnuumlşte kendi

20 382arsquodan itibaren goumlrduumlğuumlmuumlz bu tanımlamalar oumlzetle tanrının biccedilim değiştiremeyen aldatmayan zaafları olmayan bir varlık olması Homerik-Hesiodik teolojiye bir itiraz olmasının yanında apaccedilık bir İtalyan felsefesi bilhassa Ksenofanes etkisi altındadır

54

kararıylandash gidip Delphoi kacirchinine ldquoSokratesrsquoten daha bilge birinin olup olmadığınırdquo

danışır kacirchin kadının cevabı şaşırtmaz Sokratesrsquoten daha bilgesi yoktur

Sokrates bu mitik arguumlmanın ardından kehanet hakkında kendi akıl yuumlruumltmeleri

sonucunda vardığı kararı da accedilıklamaktan geri durmaz Başka bir deyişle ldquoen

bilgerdquo olduğuna dair iddiasını oumlnce mit aracılığıyla ve ardından diyalektik

youmlntemle kanıtlama yoluna gider Atinarsquoda ldquobilgerdquo diye anılan her adamın kapısını

ayrı ayrı ccedilalar hepsinin bilgeliğini soru-cevap youmlntemini (διαλέγομαι) kullanarak

sigaya ccedileker diyalektiğin vardırdığı sonuccedil da mitinkiyle aynıdır

Sokratesrsquoin bu anlattıklarının ldquomitikrdquo diye nitelediğimiz kehanet kısmı Platonrsquoun

buumltuumln diyaloglarında ortaya koyduğu mitoloji yaklaşımının adeta ccedilekirdeğini

esasını teşkil eder Nitekim Sokratesrsquoin kehanet meselesine giriş yaptığı 20ersquonin

son cuumlmleleri şoumlyledir

οὐ γὰρ ἐμὸν ἐρῶ τὸν λόγον ὃν ἂν λέγω ἀλλ᾽ εἰς ἀξιόχρεων ὑμῖν τὸν λέγοντα

ἀνοίσω τῆς γὰρ ἐμῆς εἰ δή τίς ἐστιν σοφία καὶ οἵα μάρτυρα ὑμῖν παρέξομαι

τὸν θεὸν τὸν ἐν Δελφοῖς ndashCcediluumlnkuuml konuştuğum soumlzler kendi soumlylediklerim

değil aksine sizin pek guumlvenmeye değer bulduğunuz birinin soumlyledikleridir

Şayet benimki gibisine de bilgelik denebilecekse buna Delphoirsquodeki tanrıyı

şahit goumlstereceğim (Savunma 20e)

Bu Sokratesrsquoin tıpkı ldquodevlet tanrılarırdquo iccedilin kurbanlar kesmesinde olduğu gibi

kurumsal nomos guumlvencesi altındaki bir Olympos tapınağından icazet talep ettiği

anlardan biridir Lysiasrsquoın ısrarlarına rağmen Atina yargıccedilları oumlnuumlnde sofistik bir

savunma yapmayı reddeden Sokrates (Laertios 2013 II40) succedilsuzluğunu

ıspatlamak adına mite başvurmaktan ccedilekinmemiştir Ccediluumlnkuuml onun dindarlığı

φύσιςrsquoin değil νομόςrsquoun uumlzerinde biccedilimlenmiş devletin ve hukuğun talep ettiği

uylaşıma dayalı bir dindarlıktır Platonrsquoun oumlngoumlrduumlğuuml ὁσιότης veya εὐσέβεια da

bundan başkası değildir (krş Devlet 382a vd)

Sonuccedil olarak Sokrates metaforik de olsa bu duruşmanın belli başlı yerlerinde

Atina yargıccedillarına değil ama Atina tanrılarına yakarıştadır Fakat başka tuumlrluuml

davranabilir miydi Denilebilir ki bu tapınaktan icazet almaya ccedilalışan filozoflar

iccedilin ilk ve tek oumlrnek değildir Nitekim doğrudur yazdığı kitabı goumltuumlruumlp Artemisrsquoin

sunağına bırakan Herakleitosrsquou hatırlayalım Oumlte yandan bunun aksi

oumlrneklerinden de soumlz etmek muumlmkuumlnduumlr Yine Sokrates gibi goumlccedilmen olarak

55

Atinarsquoya gelen Protagoras ve Anaksagoras tapınak ve politik iktidarla burun

buruna geldiklerinde mitolojiye başvurmayı akıllarından bile geccedilirmemişlerdir

Anaksagoras guumlneşin alevde kızdırılmış bir maden kuumllccedilesi olduğunu

soumlylediğinde Periklesrsquoin muhalifi olan Diopeithes bunu fırsat bilerek filozofu

mahkemeye vermiştir gerekccedilesiyse tanrısal bir goumlk cismi hakkında bilgiler

oumlğretmeye kalkışmasıdır Bunun uumlzerine Anaksagoras mitolojiye başvurup da

Atina tanrılarından icazet alma yoluna gitmez şehri terk eder (Kranz 1994 s

145) Protagoras da tanrıların oumlluumlmluumller tarafından hiccedilbir şekilde anlaşılıp

bilinemeyeceğini soumlyleyince Atinalılar tarafından kitapları toplatılarak yakılır ve en

sonunda suumlrguumlne goumlnderilirken herhangi bir mitolojik yaklaşıma sarılma

girişiminde bulunmayacaktır (Kranz 1994 s 193 krş Theaitetos 162e)

Bununla birlikte Sokratesrsquoin tarihin en uumlnluuml duruşmasında ortaya koyduğu bu

mitolojik tavırla karşılaştırabileceğimiz en iyi oumlrnek Platonrsquodan yaklaşık iki yuumlzyıl

oumlnce ve yine Delphoi tapınağı etrafında doumlnen Thalesrsquoin ldquobilgeler bilgesirdquo

unvanını ısrarla reddetme hikacircyesidir

Laertiosrsquoun aktardığı eğlenceli hikacircyeye goumlre İyonyalı genccediller Miletoslu

balıkccedilılardan bir ağ satın almışlar ve avlanırken ağlarına bir uumlccedilayak takılmıştır

Bunun uumlzerine Delphoi kacirchinine birini yollamışlar ve tanrıdan kehanet

beklemişler Gelen cevaba goumlre uumlccedilayağı ldquoherkesin en bilgesinerdquo (τίς σοφίῃ

πάντων πρῶτος) vermelilermiş Herkes bu bilgenin Thales olduğunda hemfikir

olduğu iccedilin uumlccedilayak ona goumlnderilmiş Fakat Thales bu payeyi kendisine uygun

bulmadığından uumlccedilayağı başkasına vermiş ve o da bir başkasına boumlylece uumlccedilayak

en sonunda Solonrsquoa ulaşmış Yine Laertiosrsquoun aktardığı aynı hikacircyenin başka bir

versiyonunda bir Arkadyalının oumlluumlrken ldquobilgelerin en yararlısınardquo verilsin diye

kupa Thalesrsquoe getirilmiş Thales bir oumlnceki versiyonda olduğu gibi kupayı yine bir

başkasına vermiş ama bu defa kupa doumlnuumlp dolaştıktan sonra yeniden Thalesrsquoe

gelmiş (Laertios 2013 I28-29)

Goumlruumllduumlğuuml gibi bu oumlrnekte bir devlet tapınağı olan Delphoi tarafından ldquoen bilgerdquo

unvanı kendisine verilmiş bir İyonya filozofunun bu yuumlce payeyi ısrarla

reddettiğine şahit oluruz Accedilıktır ki bu olay tarihsel gerccedileklikle alakasız bir mitse

56

bile Thalesrsquoin tapınakla boumlyle yakın bir icazet takdis ilişkisi kurmaktan kaccedilmasını

metaforik biccedilimde goumlstermektedir

33 Protagorasrsquoın Erdem Miti ve Sokratesrsquole Aynılaşması

Platonrsquoun hem Devletrsquote hem de Yasalarrsquoda kurduğu iki politeia iccedilin de νομόςrsquoun

mutlak belirleyiciliğini benimsediği kuşkusuzdur Kallipolisrsquote νομός youmlnetici

filozoflardan uumlretici zanaatkacircrlara kadar istisnasız her yurttaş iccedilin bağlayıcıdır

Oumlrneğin 519drsquode filozofların yeniden mağaraya inmeleri ve oradaki tutsakları

kurtarıp aydınlığa ccedilıkarmaları gerektiğini soumlyleyen Sokratesrsquoe Glaukon bunun

onları muumlmkuumln olandan daha koumltuuml bir hayata zorlamak anlamına geleceği

cevabını verince Sokrates νομόςrsquotan ne anladığını accedilıkccedila ortaya koyan şu

cuumlmleyi soumlyler

Bir defa daha unuttun ki sevgili dostum νομός devletteki hiccedilbir sınıfın oumlzel

mutluluğunu sağlamaya ccedilalışmaz onun amacı mutluluğu devletin tamamı

iccedilin uumlretip ortaya ccedilıkarmak ikna veya zorlama yoluyla (πειθοῖ τε καὶ ἀνάγκῃ)

yurttaşlar arasında uyum sağlamak(tır)hellip (Devlet 520e)

Burada νομόςrsquoun ikna guumlcuumlnuuml diyalektikten ve mitten zorlama guumlcuumlnuumlyse kolluk

kuvvetinden alacağından şuumlphe etmek iccedilin bir nedenimiz yoktur Bununla birlikte

devletin buumltuumlnluumlğuumlnuuml koruyan ve yurttaşları bir arada tutan tek guumlcuumln νομός

olduğundan da şuumlphe edemeyiz

Kallipolisrsquoteki νομόςrsquoun ilkel toplumsal ilişkiler ve işboumlluumlmuumlyle birlikte ortaya ccedilıkıp

ccediloğaldığı şablon Magnesiarsquoda da kendini tekrar eder Ancak Yasalarrsquoda

oumlrneklemenin yapıldığı yer ccedilok eski geccedilmişte insanların bir araya geldikleri ilk an

tasarısına dayanan bir zihin deneyi değil mitik bir anlatının bu iş iccedilin sunduğu ccedilok

daha geniş bir hayali zemindir Tufan (κατακλυσμός) salgın hastalık (νόσος)

tuumlruumlnden ldquoeski soumlylentilerderdquo (οἱ παλαιοὶ λόγοι)21 geccedilen ve sonucunda insan

soyundan ccedilok az kişinin kaldığı olaylar (676b vd ayrıca krş Timaios 22b Kritias

21 Platon tıpkı Devlet 373drsquode olduğu gibi Yasalarrsquoın burasında da ldquosoumlylentirdquo soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγοςrsquou tercih ediyor

57

112a vd) Oumlte yandan Yasalarrsquoda da hikacircye Devletrsquotekiyle benzer biccedilimde ilerler

ve insanların kalabalıklar hacirclinde bir arada yaşamaya başlamasıyla karmaşık

politika organizasyonlarının dolayısıyla νομόςrsquoun nasıl zorunlu bir ihtiyaccedil hacircline

geldiğini goumlstermeye ccedilalışır

Politika bahsinde de değineceğimiz gibi 5 yuumlzyılda Atinarsquonın iki buumlyuumlk felsefi

ekoluuml olan Sokratesccedililerin ve Sofistlerin ikisi birden mevcut duumlzenden hoşnutsuz

olduklarını olaylar veya eserler vasıtasıyla bir şekilde belli etmişlerdir Bunlardan

ilki devletin mevcut νομόςrsquounun δικαιοσύνη erdemini taşımadığı ikincisiyse bu

νομόςrsquoun φύσιςrsquole hiccedilbir zaman bağdaşamayacağı fikirlerinden hareketle rejim

karşıtı bir perspektif ortaya koyar Sokratesccedililerin hoşnutsuzluğunun birinci ve en

buumlyuumlk kanıtı olarak Savunmarsquodan Phaidonrsquoa giden suumlreccedil goumlsterilebileceği gibi

Sofistlerin hoşnutsuzluğunu ise ilkin Sofist Protagorasrsquoın yukarıda değindiğimiz

suumlrguumln hikacircyesinden ikinci olarak da diyaloglarda satır aralarından

ccedilıkarabildiğimiz arguumlmanlardan tespit edebiliriz Oumlte yandan bu hoşnutsuzlukta

ortak olsalar bile din ve devlet işlerinde φύσις ve νομός ayrılığı noktasında

Sokratesccedililerle Sofistlerin dahil oldukları saflar her zaman karşı karşıyadır

Nitekim yukarıda νομόςrsquoun Devletrsquote ve Yasalarrsquoda zorunlu olarak ortaya ccedilıkışı

bahsinde soumlylediğimiz gibi Platon νομόςrsquoun varlığını değil adaletsizliğini

eleştirirken Sofistlerin rahatsızlığı doğrudan doğruya νομόςrsquoun varlığıyla ilgilidir

Platonrsquoa goumlre νομός ve yaptırımları iyi22 Sofistlere goumlreyse φύσιςrsquoe aykırı olduğu

iccedilin koumltuumlduumlr Diyaloglarda bu konuda iki ekol arasındaki zıtlaşmayı en net

biccedilimde Protagoras ve Gorgiasrsquota goumlrebiliriz

Bunların bilhassa birincisinde Sokratesrsquole başta Protagoras olmak uumlzere birkaccedil

buumlyuumlk Sofist arasındaki tartışmanın esas konusu erdemin oumlğretilebilirliği olmakla

beraber konuşmaların etrafında doumlnuumlp durduğu kavramlar iyiliğin kaynağı olarak

φύσις ve νομός aynı zamanda bu νομόςrsquola beraber bahsi accedilılan νομοθέτηςrsquotir

Hatırlanacağı gibi erdemleriyle meşhur devlet adamı Perikles kendi ccedilocuklarına

bu erdemliliği ne oumlğretebilmiş ne de miras bırakabilmiştir (320a ayrıca krş

Menon 93b vd) Bu durum erdemin φύσιςrsquote olduğunu soumlyleyen Protagorasrsquoı da

22 Kritonrsquoda goumlrduumlğuumlmuumlz gibi νομόςrsquoun yaptırımı Sokratesrsquoe baldıran zehiri iccedilirmeye bile varmışken hacirclacirc lsquoiyirsquodir ki Sokrates bundan kaccedilmayı aklından geccedilirmez

58

onun νομόςrsquola garanti altına alınabileceğini duumlşuumlnen Sokratesrsquoi de zor durumda

bırakacaktır En nihayetinde her ikisi de savundukları iddiadan oumlduumln verircesine

hatta bir bakıma iddialarını birbirleri arasında değiş-tokuş etmiş gibi tartışmayı

sonlandırırlar

Diyalogun başlarında Sokrates Protagorasrsquotan erdemin oumlğretilebileceğini

goumlstermesini herkesin oumlnuumlnde ve accedilık yuumlrekli bir ısrarla isteyince yaşlı adamın

koltukları kabarmıştır Şoumlyle sorar

hellip Sokrates bunu senden esirgemem ama nasıl goumlstereceğimi soumlyle yaşlı

bir adamın kendisinden daha genccedil adamlara μῦθος anlatması gibi mi

yoksa λόγοςrsquola adım adım giderek mi (320c)

Toplantıdakiler bunun kararını Protagorasrsquoa bırakınca yaşlı adam ldquoelbette μῦθος

dinlemekten hoşlanırsınızrdquo diyerek anlatmaya koyulur 320d-322d paragrafları

boyunca aktarılan hikacircye oumlzetle Prometheus ile Epimetheusrsquoa verilen

yetenekleri ilk insanlar arasında eşit paylaştırma goumlrevinin Epimetheusrsquoun

beceriksizliği yuumlzuumlnden başarısızlıkla sonuccedillanması yeteneklerin adaletsiz

dağıtımı sonucu insanlar arasında guumlccedil dengesizliğinin belirmesi ve boumlylece

birbirlerini yok etmeye başlamaları nihayet Zeusrsquoun insanların buumlsbuumltuumln ortadan

kalkacağı kaygısıyla Hermesrsquoe insanları utanma (αἰδώς) ve adaletle (δίκη)

donatma goumlrevini vermesini konu alır

Goumlrevi kabul eden Hermes Zeusrsquoa bu iki duyguyu tıpkı τέχνηrsquoler gibi farklı farklı

insanlarda mı yoksa hepsinde mi olacak biccedilimde pay edeceğini sorunca Zeus

herkesin payını almasını buyurur

Hepsi payını alsın ccediluumlnkuuml diğer τέχνηrsquoler gibi bundan da azlar pay alırsa

devletler meydana gelemez Ardından onlar iccedilin benden şu νομόςrsquou koy

Utanma ve adaletten payını alamayanlar devletteki bir hastalık gibi goumlruumlluumlp

oumllduumlruumlleceklerdir (Protagoras 322d)

Bu mitik kısım Protagorasrsquola Sokrates arasındaki Sofist-filozof ayrımının

bulanıklaştığı neredeyse ortadan kalktığı ilk yerdir Ccediluumlnkuuml bilindiği gibi bu mitle

ccedilok benzer biccedilimde Platon da ilk diyalogundan son diyaloguna kadar başta iyi

olmak uumlzere adalet oumllccediluumlluumlluumlk bilgelik cesaret gibi ideaların hepsinin bilgisinin

ruhta bulunduğunu soumlylemektedir Bununla beraber Sokratesrsquoin erdemler

konusunda Protagorasrsquola ayrı duumlştuumlğuuml tek yer yani soumlzuumlnuuml ettiğimiz bulanıklığı

59

bir nebze de olsa giderebilecek yegacircne ayrım erdemin oumlğretilebilir (διδακτόν)

olup olmadığı tartışmasında ortaya ccedilıkar Fakat yine de Protagoras ve Platoncu

erdemler arasındaki benzerliğin ccedilok daha ileri gittiği pasajlar hacirclacirc vardır Oumlrneğin

322ersquode Protagoras adalet (δικαιοσύνη) ve oumllccediluumlluumlluumlkten (σωφροσύνη) kendi

oumlngoumlrduumlğuuml erdemler olarak soumlz eder Bunlar aslında Protagorasrsquoın daha geride

319arsquoda oumlğrettiğini soumlylediği lsquopolitika sanatırsquonın (πολιτική τέχνή) iccedileriğinde

mevcutturlar Nitekim Protagoras diyalogun akışında bunları yer yer lsquopolitik

erdemlerrsquo (ἀρετή πολιτική) diye de adlandıracaktır

Bununla beraber yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Protagoras mitinde Sokrates ve

Protagoras arasında beliren tam da meseleyi kapatırken anmaya değer

fevkalade ccedilarpıcı bir benzerlikten daha soumlz edebiliriz Bilindiği uumlzere felsefe

tarihinde Protagoras ve Menon Euthydemos ve Gorgiasrsquola birlikte aynı

doumlrtlemenin diyalogları olarak ele alınmıştır Benzer biccedilimde erdemin oumlğretilebilir

olup olmadığı sorusu Menonrsquoda olduğu gibi Protagorasrsquota da ccediloumlzuumlmsuumlz

kalmaktadır Her ikisinde diyalogda da kendi erdemliliğini ccedilocuklarına vermekte

başarısız devlet adamları ccedilarpıcı bir sorun olarak belirmekte bu itibarla her

ikisinde de bilginin doğuştan (εν τῃ φύσῃ) gelip gelmediği tartışma konusu

edilmektedir Ancak iki diyalog arasındaki en ilgi ccedilekici benzerlik hacirclacirc şudur

Protagorasrsquota yaşlı Protagorasrsquoa soumlyletilen mitteki Zeusrsquoun Hermes eliyle

insanlara utanma ve adaleti pay ettiği ve pay alamayanların yasayla

cezalandırıldığı kısımlar Menonrsquoda Sokratesrsquoe soumlyletilen bir cuumlmleyle birebir

oumlrtuumlşmekte oumlzetle Menonrsquodaki Sokrates cuumlmlesi apaccedilık biccedilimde Protagorasrsquotaki

Sofist mitine atıf yapmaktadır

Bu akıl yuumlruumltmemizden şu ortaya ccedilıkıyor ey Menon Erdem bizde insanlar

arasında pay edilmiş bir tanrı parccedilası olarak goumlruumlnuumlşe gelir elbette ondan

payını almış olanlar iccedilin (Menon 100b)

60

34 Platonrsquoun felsefesinde ψυχή

Sokratesrsquoin katlini tasarlayan Olympos dindarlarıyla Platon arasındaki en buumlyuumlk

farklardan biri ψυχή kavrayışından ileri gelir Diyalogların kimi yerlerinde bu

kavrayış farkı Orpheus dizeleri hacirclinde veya Pythagorasccedilı bir tanrı imgesi olarak

accedilığa ccedilıkar ve her iki durumda da etik etrafında doumlnuumllen asıl mihverdir

Diyalogların bazı başka yerlerindeyse Platonrsquoa oumlzguuml ψυχήrsquoyi mitik bir anlatının

oumlgesi olarak goumlruumlruumlz Bu yerler bize ccediloğunlukla etiğin yanında epistemolojik bir

ccedilerccedileve de sunar Oumlte yandan bu kavramın Homerik-Hesiodik doumlnemlerde ldquoruhrdquo

diye karşılama imkacircnından henuumlz soumlz edemediğimiz iccedilin en azından Platon

bahsi accedilılıncaya kadar ψυχή şeklinde yazmayı uygun buluyoruz

Homerosrsquoun duumlnyasında ψυχή bizim alıştığımız hacircliyle ldquobedenrdquo karşıtı bir ldquoruhrdquo

olarak tasarlanmamıştır Buna goumlre ψυχήrsquonin buumltuumln yetileri yalnızca kişinin

hayata olduğu suumlre iccedilinde etkin ve olanaklıdır oumlluumlmuumln gelmesiyle birlikte kişinin

varlığı her anlamda ortadan kalkmış olur (Rohde 1925 s 5) Bunun anlamı

Homerosrsquota bizim geleneksel kavrayışımızın aksine oumlluumlm sonrasında ψυχή

olarak gidilecek bir ceza-oumlduumll veya son yargı yerinin bulunmadığıdır Bu

bakımdan ψυχή sadece yaşayanlar duumlnyasındaki canlılığı bedenin hareket

edebildiği ve yaşamsal faaliyetlerini yerine getirebildiği oumlluumlm oumlncesi hacirclini ifade

eder Eski Yunanca soumlzluumlklerinde soumlzcuumlğuumln ilk sıralardaki karşılığının ccediloğu

zaman ldquohayatrdquo olması da bundandır Bununla birlikte Homerik ψυχήrsquonin bazı

bakımlardan geleneksel ldquoruhrdquo kavrayışıyla oumlrtuumlştuumlğuuml noktalar da yok değildir

Oumlrneğin oumlluumlnce ruh bedenden ndashağız ya da accedilılan bir yara yoluylandash ayrılan

biccedilimce belli belirsiz yarı goumlruumlnuumlr bir duman (İlyada xxiii100) ya da goumllge

(Odysseia xi207) gibi ele avuca gelmeyen uccedilucu bir varlıktır Hesiodosrsquoun

ψυχήrsquosine gelince bize Homerosrsquounkine goumlre ccedilok daha kısıtlı bir inceleme imkacircnı

sunar Nitekim soumlzcuumlk Theogonia ve İşler ve Guumlnlerrsquoin tamamında yalnızca bir

defa geccedilmektedir χρήματα γὰρ ψυχὴ πέλεται δειλοῖσι βροτοῖσιν(ndashccediluumlnkuuml para

hayatıdır zavallı yoksulların) Bu ise soumlzcuumlğuumln yine Homerosrsquotaki anlamlarından

birine uygun olarak kullanıldığını goumlsterir Bununla birlikte Hesiodosrsquota ve

Homerosrsquota Hades uumllkesinin varlığı aynı zamanda Odysseiarsquonın XI kitabında

61

Odysseusrsquoun bu uumllkeye vardığını ve oumlluumllerle buluşup konuştuğunu anlatan

dizeler Homerik doumlnemde bir oumlte-duumlnya tasavvurunu tartışmasız hacircle getirir

getirmesine ancak son tahlilde goumlz oumlnuumlnde bulundurulması gereken en oumlnemli

nokta Homerik-Hesiodik ψυχήrsquonin oumlte-duumlnyadaki yaşamla ilişkisinin bizim

geleneksel ldquoruhrdquo imgesine yuumlklediğimiz anlamdan buumlsbuumltuumln farklı oluşudur

Ancak Platonrsquoa gelindiğindedir ki ψυχήrsquoyi artık ldquoruhrdquo diye karşılama imkacircnından

soumlz edebiliriz Ccediluumlnkuuml ψυχήrsquonin oumlte-duumlnyalarla ve hatta oumlluumlmsuumlzluumlkle olan bağı

Platonrsquoda goumlruumlnuumlr hacircle gelmiştir Onun ψυχήrsquoden anladığı şey Homerosrsquotaki gibi

bedene canlılık ve hareket etme kabiliyeti vermekle sınırlı bir yaşamsal parccedila

değil insanın oumlluumlmsuumlz yanıdır Başka bir deyişle Platonrsquoun ψυχήrsquosi bilme

arzulama duyum karar verme vs yetilerin yanında ve en oumlnemlisi olarak bir oumlte-

duumlnya tasarımıyla anlaşılır hacircle gelebilmektedir Bu tasarımın merkezindeyse

ruhgoumlccediluuml miti bulunur

a) Phaidon Devlet ve Gorgiasrsquota ruhun yolculuğu

Sokrates Phaidon 63crsquode kendisi iccedilin uumlzuumllen dostlarına ve oumlğrencilerine

soumlylediğine goumlre oumlluumlmden sonra gerccedilekten iyi birer efendi olan tanrılarla

buluşacağından hiccedilbir şeyden olmadığı kadar emindir (διϊσχυρίζομαι) Burada

kullanılan fiilin ldquobel bağlamak guumlvenmekrdquo anlamından da anlaşılacağı uumlzere

Sokratesrsquoe bu cuumlmledeki guumlven hissini veren şey bir akıl yuumlruumltme veya logos

etkinliği değil mitik bir oumlğretidir Dolayısıyla bir epistemersquoye hatta pistisrsquoe bile

değil sezgisel bir tasdiklemeye işaret eder İnsanın beden kısmı oumllecektir fakat

ruh kısmı oumlluumlmsuumlzduumlr

Ruhun oumlluumlmsuumlz olduğundan başka diyaloglarda da soumlz edilmektedir fakat

Phaidonrsquou bu konuda ilk sıraya getiren oumlzelliği bu oumlluumlmsuumlzluumlk goumlruumlşuuml bağlamında

ima ettiği kaynağının alabildiğine gizemli ve ilginccedil olmasıdır

Elbette diğer diyaloglarda aynı bilgi kaynağına yapılan oumlrtuumlk veya şiirsel atıflar

goumlz oumlnuumlne alındığında Phaidonrsquodaki accedilıklamayı bir itiraf olarak

62

değerlendiremeyiz Kaldı ki Platonrsquoun yazma tarzı ccediloğunlukla herhangi bir

tedbirin veya ccedilekincenin etkisi altına girmez Buna karşılık Phaidon Platoncu

ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuuml oumlğretisinin kaynağının gizli bir erginlenme topluluğu

olduğunu bu topluluğun kendine oumlzguuml dinicirc rituumlellerde bulunduğunu accedilıkccedila

soumlyleyen tek diyalogdur Son tahlilde Phaidonrsquoun kritik pasajlarından biri olan

69crsquode geccedilen aşağıdaki cuumlmleler Platonrsquoun ruh goumlruumlşuumlne kaynaklık eden bu

gizemli topluluğa oumlvguumlyle doludur

hellip oumllccediluumlluumlluumlk adalet cesaret ve aklı başındalığın kendisi de birer arınma

(καθαρμός) yoludur Bu durumda gizem dinlerini (τελετή) kuran insanlar

cahil kişiler olmasalar gerek Aslına bakılırsa bu kişiler uzun zaman oumlnce

ldquoher kim erginlenmeden ve tamamlanmadan Hadesrsquoe gider o kişi ccedilamurda

yatar her kim arınmış ve tamamlanmış varır oraya tanrılarla birlikte otururrdquo

derken bir şey ima etmektedirler (Phaidon 69c vd)

Phaidonrsquoun bu cuumlmleleri soumlzuuml edilen gizem dininin ldquoerginlenmerdquo kavramını

filozofluk yeteneğiyle ldquoarınmardquo kavramınıysa Platonik doumlrt temel erdemle

oumlrtuumlştuumlrme ccedilabasının accedilık bir ifadesidir Bu gizemli topluluğun kimler olduğu

sorusuna karşılıksa ancak bazı tahminler yuumlruumltuumllebilir Oumlrneğin yukarıdaki

cuumlmlelerde geccedilen genel duumlşuumlnceyi Pythagorasccedilılıkla oumlrtuumlştuumlrmemize imkacircn

veren ortak noktalardan soumlz edilebilir Benzer biccedilimde Platoncu erdemlerin birer

ldquoκαθαρμός yolurdquo olarak dillendirilmesi de kulaklarımızı Empedoklesccedili tınılarla

doldurmaktadır Fakat son tahlilde bu pasaj felsefenin bir gizem dininin

şablonunda bir erginlenme tarikatının rituumlelleriyle kavranışına oumlrnektir Tam da

bunu doğrulayacak biccedilimde paragrafın devamı şu şekildedir

Erginlenmeler sırasında soumlylendiği gibi Dinsel toumlrenlerde asa taşıyan

ccediloktur gerccedilek inanansa az Bence bu azınlıktaki kimseler doğru şekilde

felsefe yapanlardan başkası değildir (69d)

Her şeyden oumlnce yukarıdaki cuumlmlelerin diyalogun son kısmındaki ldquoHades

yolculuğurdquo miti iccedilin yalnızca bir hazırlık huumlkmuumlnde olduğu goumlzden

kaccedilırılmamalıdır Oumlte yandan bu hazırlık epeyi uzun suumlrer ve bizi belli gerccedilek bir

gizem kuumlltuumlne atıflarda bulunan ccedilok daha şaşırtıcı suumlrprizlerle bir suumlre daha

meşgul etmeyi suumlrduumlruumlr Oumlrneğin Hades yolculuğu bahsine gelmeden bu ruh

goumlruumlşuumlnuumln ruhgoumlccediluuml inancını benimseyenlere ait olduğu uumlstelik bu goumlruumlşuumln

63

kaynağının da ldquoeski bir oumlğretirdquo (παλαιός λόγος)23 olduğu alabildiğine duru

cuumlmleler sayesinde apaccedilık karşımızda belirir

Ruhun buradan oraya (Hadesrsquoe) gittiğini sonra buraya geri doumlnduumlğuumlnuuml

yani onun oumllenlerden doğduğunu dile getirir bu oumlğreti Yaşayanların

oumllenlerden yeniden doğdukları kabul edilirse bizim ruhlarımızın da orada

bulunmuş olması gerekmez mi Olmasalardı yeniden de doğamazlardı

(79c)

Sokratesrsquoin okur iccedilin yaptığı bu oumln hazırlıkların neticesinde Phaidonrsquoun mitik

esasını teşkil eden ve 107crsquoden itibaren başlayan Hades yolculuğu kısmına

geldiğimizde diyaloglardaki buumltuumln oumlte-duumlnya tasvirleri arasında en ilginccedil ve

gizemli olanıyla karşı karşıya kalırız Soumlz konusu mite goumlre oumlluumlmden sonra ruh

Hadesrsquoe doğru yola ccedilıkarken ona bir kılavuz yol goumlsterecektir Bu kılavuz onu

yaşarken ve oumllduumlkten sonra bir kelimeyle daima goumlzeten yanından ayrılmayan

kendi oumlzel daimocircnrsquoudur Her ruhun kendi daimocircnrsquou onu duumlnya hayatında

eylediklerine bakarak ya ccedilok kolay rahat bir yoldan veya ccedilok zor ccedilileli bir yoldan

Hadesrsquoe vardıracaktır Bununla birlikte ilginccedil olan bir başka nokta bu pasajlarda

oumlğretinin kaynağından hiccedilbir şekilde bahsedilmiyor olmasıdır Hatta aktarımlar

edilgin kipteki λέγεται fiiliyle yapılır ve bu soumlzlerin sahibi veya sahipleri hakkında

hiccedilbir malumat verilmez

Phaidonrsquoun oumlte-duumlnya tasviri soumlzgelişi Devletrsquoteki Er veya Phaidrosrsquotaki ruhun

yolculuğu gibi Platonik mitlere goumlre epeyi karanlık goumlruumlnebilir buna karşılık

gerccedilekten de ketum bir diyalog olduğunu soumlylemek guumlccediltuumlr Ccediluumlnkuuml yukarıda

soumlylediğimiz gibi satır aralarında mitin kaynağını daha ilk bakışta ccedilağrıştıran

veya ele veren bazı oumlgeler yine de mevcuttur Oumlrneğin arınmarsquonın bize ilk elden

anımsattığı Empedoklesrsquole gizem dini soumlzcuumlğuumlnuuml yanyana koyduğumuzda

akıllara gelecek ilk kaynak Orpheus tabletleridir24

23 Dikkat ccedilekici bir şekilde yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Devlet ve Yasalarrsquoda geccedilen oumlrneklere ek olarak Platonrsquoun anlatacağı ldquomitrdquo iccedilin μῦθος yerine λόγος soumlzcuumlğuumlnuuml tercih ettiği bir yer daha 24 Bernabeacute Derveni Papiruumlsuumlrsquonuumln ccedilok yıpranmış olan 6 suumltunundaki bir oumlte-duumlnya tasviri olan ldquohellipdualar ve kurbanlar ruhu yatıştırır magosrsquoların efsunu da yoluna ccedilıkan daimonrsquoları uzaklaştırır o daimonrsquolar ki intikam dolu ruhlardırrdquo dizesinde geccedilen daimonrsquola Phaidonrsquodaki Hades yolunun kılavuzu olan daimonrsquou eşleştirerek bu mitin Orfik koumlkenli olduğunu oumlne suumlrer (Bernabeacute 2013 s 129)

64

Platonrsquodaki bu tınıların Pythagorasccedilı ve Empedoklesccedili koumlkenlerine ilişkin

Jaegerrsquoin guumlccedilluuml tespitleri vardır Uumlstelik Jaeger Orpheusccedilu ruh anlayışının

yalnızca Platonrsquoda değil Aristotelesrsquote de belirgin olduğunu soumlyler ve felsefi

teolojinin Platon ve Aristotelesrsquoten itibaren tanrının varlığıyla ilgili rasyonel

arguumlmanlarını ruhla kutsal arasındaki manevi ilişkiye dayandırdığını beyan eder

Bu ruh goumlruumlşuumlnuumln gelişim suumlrecinin ilk doumlnemlerinde gizem oumlğretileri ve

erginlenme ayinleri olduğu fikrini Jaeger de paylaşmaktadır

hellip gizem dinine ilgi goumlsteren ilk duumlşuumlnce okulu Platonculuk değildi

Orpheusccedilu ruhgoumlccediluuml teorisine onu olağanuumlstuuml bir şekilde kendi

matematiksel araştırmalarıyla ilişkilendiren Pythagorasrsquota da

rastlanabileceği gayet iyi bilinmektedir Pythagorasccedilı yaşam kuralları buumltuumln

ayrıntılarıyla benzemese de Orpheusccediluların βίοςrsquounu hatırlatmaktadır (hellip)

Parmenides Herakleitos ve Empedokles Orpheusccediluluğun ruh teorisine

aşina olduklarını hissettirmektedirler (Jaeger 2011 s 130)

Bu tartışmalar ışığında Platonrsquoun Phaidonrsquoda ortaya koyduğu ruh anlayışının

koumlkeni evvelkine nispeten netlik kazanmış olur Oumlte yandan Olympos

panteonuyla accedilık biccedilimde ccedilelişen bu ruh anlayışı genel olarak diyaloglardaki

diğer ruh tasvirlerinde de varlığını belli eder ve mitlerin bir kısmında Olympik

oumlgelerden sıkccedila bahsedilmesi de bu gerccedileğin uumlstuumlnuuml oumlrtmez Jaeger de ldquoruhun

kutsallığırdquo oumlğretisinin koumlkenlerini sorguladığı bir yazısında bizim yukarıda

Homerik-Hesiodik ve dolayısıyla Olymposccedilu oumlğretilerden ayırarak vurguladığımız

ve temsilini Platonrsquoda verdiğimiz ruh anlayışının MOuml 6 yuumlzyılda başladığını oumlne

suumlrmektedir uumlstelik aynı ruh anlayışıyla Yunan mitlerindeki ruh anlayışı arasında

mevcut benzerliği de kabul ederek

Ruh hakkındaki Yunan mitleri felsefi anlayışın bir meyvesi değildi daha

ziyade (hellip) dinicirc hareketten kaynaklanmaktaydı Ne var ki felsefeyle

tamamen aynı doğrultudaydı Bu hareketin etkisi doumlrt başı mamur bir dinsel

dogmanın felsefe tarafından benimsenmesinden ziyade ruha ilişkin dinsel

inanccedilların entelektuumlel planda oumlzguumlrce dışavurumu şeklini aldı Bu her

haluumlkarda soumlz konusu inanccedilların felsefi duumlşuumlnceye kendini ifade

edebileceği yeni bir youmlnelim sağladığı anlamına geliyordu (Jaeger 2011 s

116)

Bu bir bakıma felsefi ruhbilimi ve teolojinin birincil kaynağının mitler olduğunun

tespitidir Nitekim aynı yazıda Jaeger yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Rohdeci ψυχή

anlayışını bilhassa Homeros bahsinde ele alırken eleştirel bir tutumla Homerik

65

ve yeni Yunanlı ndashyani Platonikndash ruh anlayışları arasında da bir benzerlik

yakalama arayışına girmektedir Eleştirisinin temel dayanağının ne olduğuna

gelince ndashilginccedil bir şekilde Odysseiarsquonın XI kitabına hiccedil değinmeksizinndash İlyadarsquonın

ilk beş dizesini kanıt olarak sunmakla yetinir Bu dizelere goumlre insanın ψυχήrsquosi

yani goumllgesi oumllduumlkten sonra Hadesrsquoe atılacak ldquokendisirdquo (αὐτός) ise kurda kuşa

yem olacaktır (i3-5) Bununla birlikte Jaeger yukarıda sorun hacircline getirdiğimiz

konuyla paralel biccedilimde Homerosrsquoun duumlnyasında insanın Hadesrsquoe ψυχή olarak

mı yoksa başka bir varlık olarak mı gittiğinin yeterince aydınlatılmadığını kabul

eder Nitekim yukarıda soumlylediğimiz gibi

Bizim ldquoruhrdquo ldquobilinccedil şuurrdquo olarak adlandırdığımız ve sonraki Yunanların da

ψυχή soumlzcuumlğuumlnden anladıkları şeyi ifade etmek iccedilin Homeros hiccedilbir zaman

bu soumlzcuumlğuuml kullanmaz O bunu θύμος soumlzcuumlğuumlyle veya kalbe diyaframa

veya insanın duygusal veya iradi tepkileriyle ilgili başka organlara işaret

eden soumlzcuumlklerle ifade eder Buna karşılık ψυχή soumlzcuumlğuuml ccediloğu zaman

yaşayan insanlarla ilgili olarak yaşam anlamında kullanılır (Jaeger 2011

s 117)

Boumlyleyken yeni Yunan ψυχήrsquosinin temsili olarak goumlrduumlğuumlmuumlz Platonrsquoda ruhun

oumlluumlmsuumlzluumlğuumlnuuml ve dolaşımını anlatan bir diğer oumlte-duumlnya tasviri olan Devletrsquoin X

kitabındaki Er mitinin (614b-621d) Homerosrsquoun aksine bu konuda son derece

accedilık ve net olduğu soumlylenebilir Her şeyden oumlnce tıpkı Phaidonrsquodaki Hades

yolculuğu gibi Er hikacircyesi de bizzat ldquoruhun yolculuğurdquo uumlzerine kurulmuş bir

anlatıdır Platonrsquoun bu mitlerin neredeyse her yerinde ψυχή soumlzcuumlğuumlnuuml oumlzne

olarak kullanması oumlte duumlnyaya giden varlığın insanın ruh yanı olduğuna dair

buumltuumln şuumlpheleri ortadan kaldırmıştır Aynı durumdan uumlstelik en kuumlccediluumlk bir

teredduumlte kapılmaksızın Phaidrosrsquoun 245 pasajında başlayan yolculuk bahsinde

de soumlz edebiliriz

Phaidon mitinde olduğu gibi Errsquodeki oumlte-duumlnyanın da Orpheus tabletlerinde

anlatılanla benzerliği dikkat ccedilekicidir Guthrie Platonrsquoun yeraltı duumlnyasıyla altın

tabletlerdeki yeraltı duumlnyası arasındaki benzerlikleri bir bir sıraladıktan sonra her

ikisindeki dini imgelerin rahatlıkla birbirleriyle eşleştirilebileceğini oumlne suumlrer

(Guthrie 1952 s 177) Nitekim Orfik ruhun doumlnguumlsuuml Platonrsquoun Errsquode anlattığına

ccedilok benzer biccedilimde Hadesrsquoe gidip hesaplar goumlruumllduumlkten sonra yeniden

66

yaşayanların duumlnyasına doumlnme ve bu doumlnguumlnuumln ebediyen tekrarlanması uumlzerine

kuruludur 474 Orfik fragman aşağıdaki gibidir

Bunlar Mnemosynersquonin eseridir Ruh Hadesrsquoin iyi yapılı koumlşkuumlne gitmek

uumlzere yoldayken sağında bir pınar goumlruumlr ve pınarın başında beyaz bir servi

ağacı dikilidir Burada ruhlar aşağılara inerek kendilerini ferahlatırlar Fakat

bu pınarın yakınından bile geccedilmemelisin az sonra Mnemosynersquonin

goumlluumlnden fışkıran tatlı suyu goumlreceksin Goumlluumln kıyısında muhafızlar

beklemektedir ve sağlam bir basiretle sana ne diye kasvetli Hadesrsquoin

karanlıklarında gezindiğini sorarlar Onlara de ki ldquoBen Yerrsquole yıldızlı Goumlkrsquouumln

ccedilocuğuyum susuzluktan oumllmek uumlzereyim Yol verin de inip Mnemosynersquonin

goumlluumlnden tatlı sularını iccedileyimrdquo Onlarsa emin olmak iccedilin yeraltının

kraliccedilesine danışacaklar ardından iccedilesin diye sana Mnemosynersquonin tatlı

sularından verecekler Boumlylece suyu iccediler iccedilmez sen de diğer erginlerin ve

ermişlerin yuumlceliğe yuumlruumlduumlğuuml kutsal yola gireceksin

Altın tabletlerdeki bu fragmanla Er miti arasında unutma-anımsama ikiliği yol

kenarında beliren ve pınarlara inen sapaklar iccedilince unutmaya veya anımsamaya

yol accedilan pınar suları ruhlarda şiddetli susuzluğa yol accedilan yuumlruumlyuumlşler ortak oumlgeler

arasında sıralanabilir

Bununla birlikte Phaidonrsquodaki ruh anlatısıyla Devlet ve Phaidrosrsquotaki muadilleri

arasındaki bir gizemlilik farkından soumlz etmemiz luumlzumludur ki bu ancak Platon

felsefesinin kendi sınırları iccedilinde ruh tasvirleri arasındaki bir gerilim olarak ele

alınabilir Bu meselede ldquogizemrdquo oumlğesinin oumlnemli olmasının nedeni Phaidonrsquoda

yer yer beliren oumlte-duumlnyanın ne menem bir yer olduğuna ilişkin kararsızlık ve

habersizliktir25 Buna karşılık Devletrsquoteki ruh miti alabildiğine accedilık mitik

duumlşuumlnuumlşuumln buumltuumln imkacircnlarından yararlanan rahat bir soumlylev olarak karşımıza

ccedilıkar Phaidonrsquodaki Hades yolculuğu pek ccedilok karanlık oumlrtuumlk belirsiz ve uumlrkuumltuumlcuuml

nokta barındırmasına karşılık Er miti oumlte duumlnyanın haritasını bile ccedilizmemize

olanak verecek accedilıklık ve netlikte bir anlatıma uumlsluba sahiptir Koumltuuml ve iyi

davranışların cezası ve muumlkacircfatı accedilıkccedila anlatılmakla kalmaz yine bu mit

bağlamında ve X kitapta ruhun kaccedil yıllık suumlrelerle oumlluumller yurdunda kalıp yeniden

yaşayanların duumlnyasına doumlneceği bile hesaplı biccedilimde verilir Oysa Phaidon

erdemli yaşamayı daha ccedilok bir ldquoumutrdquo uumlzerine kurulmuş biccedilimde oumlnermektedir

25 Aynı bilinmezci tavrı Savunmarsquonın son cuumlmlesinde de accedilıkccedila goumlrebiliyoruz ldquoAyrılma vakti geldi ben oumllmeye siz yaşamaya Bizim iccedilin hangisinin daha iyi olduğuna gelince tanrıdan başka hiccedil kimseye accedilık değildirrdquo (42a)

67

Sevgili Simmias işte bu anlattıklarımızdan dolayı erdemli ve aklı başında

bir yaşam suumlrmek iccedilin her şeyi yapmak gerek Ccediluumlnkuuml oumlduumll (ἆθλον) guumlzel

umut (ἐλπὶς) buumlyuumlktuumlr Ama her şeyin tamı tamına benim şimdi anlattığım

gibi olduğunu inatla savunmak da akıl sahibi bir adama yakışmaz Fakat

madem ruhun oumlluumlmsuumlz olduğu ortaya ccedilıktı o zaman ruhlarımızın ve onların

meskenlerinin de boumlyle ya da buna benzer olması olasıdır bence dahası

boumlyle olduğuna inanmak goumlze alınması gereken bir risktir Guumlzel bir risktir

(κίνδυνος) bu kişi bunları sihirli soumlzlermişccedilesine kendine tekrar etmelidir

Oumlykuumlyuuml (μῦθος) bu kadar uzatarak anlatmamın nedeni de budur (114c

vd)26

Oumlte-duumlnyadaki ceza ve oumlduumll konularında hiccedil de emin olunamamakla birlikte Orfik

oumlğelerin ccedilok belirgin olması bakımından diğerlerinden ayrılan bu Phaidon mitini

Platonrsquoun yukarıdaki paragrafta goumlrduumlğuumlmuumlz gibi boumlyle sahipsiz bırakmasına

karşılık Gorgiasrsquoın son kısmında yine Sokratesrsquoin ağzından anlattığı bir oumlte-

duumlnya mitine başlarken şu cuumlmleyi okuruz

Kulak ver o hacirclde Hani gerccedilekten iyi λόγοςrsquolar iccedilin derler ya Herhalde sen

bunun μῦθος olduğunu duumlşuumlneceksin bense λόγος Ccediluumlnkuuml anlatacaklarımı

hakikat gibi anlatacağım (523a)27

Her ne kadar ilk cuumlmlede Homerosrsquoun adı anılıyorsa da bu mitin kesin kaynağı

belli değildir Bununla birlikte Gorgiasrsquota da Orpheus kuumlltuumlne accedilıkccedila atıfta

bulunan bazı yerler de vardır oumlrneğin 493arsquoda ldquoBilgelerden işittiğime goumlrehelliprdquo diye

başlayan ve ldquobedenin mezar olduğurdquo28 youmlnuumlndeki Orpheusccedilu ilkeden yola ccedilıkan

hikacircye boumlyledir Bu konuda Olympiodorosrsquoun tespiti şoumlyledir

Sokrates diyor ldquoEuripides yaşamak oumllmektir der oumllmek de yaşamakrdquo

Demek ki ruhun bedene hayat verebilmek iccedilin hayatsızlıktan da pay

alması gerekiyor (hellip) Pythagorasccedilıların bu duumlşuumlnceleri semboliktir kuumlccediluumlk

bir mit olarak şu cuumlmleden doğar ldquoŞimdi burada oumlluumlyuumlz bir mezarda

kapatılmış olarakrdquo (akt Uždavinys 2011 s 94)

Phaidon Devlet Gorgias ve Phaidros Platonrsquoun ruhun tasviri ve oumlzelliklerini farklı

bakımlardan tartışma konusu edindiği diyaloglardır Oumlte yandan bunlardan ilk uumlccedil

tanesi ruhun yalnızca oumlzelliklerinden bahsetmekle kalmayıp oumlte-duumlnya

yolculuğuna da mitler vasıtasıyla değindikleri iccedilin Phaidrosrsquotan ayrılırlar

26 Platon bu defa sahiplendiği ve doğruluğunu kanıtlamaya ccedilaba harcadığı mitlerde her zaman yaptığını yapmıyor ve λόγοςrsquou değil μῦθοςrsquou tercih ediyor 27 Mit-hikacircye soumlzcuumlğuumlnuuml karşılamak iccedilin μῦθος yerine λόγοςrsquoun tercih edildiği bir yer daha 28 Orfik Pythagorasccedilılardan bir kelime oyunu olarak uumlnlenmiş meşhur σῶμα σῆμα (ndashbeden mezardır) soumlzuumlne atıf

68

Dolayısıyla Phaidrosrsquotaki kanatlı atların ccedilektiği araba mitini bu başlık altında ele

almamız gereksizdir Bununla birlikte Phaidon Devlet ve Gorgias ruha ilişkin

mitlerin Phaidrosrsquotaki gibi diyalektik youmlnteme yardımcı birer ldquometaforrdquo olarak işe

koşulduğu diyaloglar değildir Her uumlccedil diyalogda da birbirleriyle aralarındaki

belirgin farklara ve ccedilelişik goumlruumlnen tasvirlere rağmen birer oumlte-duumlnya imajı inşa

edilmiştir Oumlte yandan her uumlccedil diyalogda da Homerik ve Olymposccedilu ruh

anlayışından buumlsbuumltuumln farklı biccedilimde ruh insanın asıl ve oumlluumlmsuumlz yanı olarak bu

duumlnyayı olduğu gibi oumlte-duumlnyayı da gezinen bir oumlge olarak betimlenmiştir

Uumlccedil diyalogda da goumlruumllduumlğuuml uumlzere deney ve goumlzlemin oumltesindeki ldquobilgirdquo alanının

nesnelerinden biri olan oumlte-duumlnya Platonrsquoun felsefesinde mitten başka hiccedilbir

dayanağı olmayan bir kurucu oumlge olarak merkezicirc oumlneme sahiptir Oumlte-duumlnya

Platonrsquoun felsefesindeki bu goumlz ardı edilemeyen oumlnemini elbette Platoncu

anamnesis temelli epistemolojinin uumlzerinde inşa edildiği ruhgoumlccediluuml oumlğretisine

borccedilludur Yukarıda goumlruumllduumlğuuml gibi bu oumlğretinin esas kaynağı Orpheusccediluluk

olduğuna goumlre soumlylediklerimizden ccedilıkan sonucu bir cuumlmleyle şu şekilde

oumlzetleyebiliriz Orfik oumlğretiler yani mit bir başka ifadeyle mitoloji yaklaşımı

Platonrsquoun felsefesinin buumltuumln katmanlarında buumlyuumlk bir etkiye sahiptir ve bu

felsefenin esasını teşkil etmektedir

Platonrsquoun ψυχή kavrayışı etrafında geliştirdiğimiz bu mitler tartışmasının bir diğer

sonucu da onun mitoloji yaklaşımının yani mitolojiye yuumlklediği işlevlerin sabit

olmadığı zaman zaman değişikliğe uğradığı veya Platonrsquoun kendisi tarafından

revize edildiğidir Tıpkı mitleri Orpheus ilahilerinden veya kadim Hint

geleneklerinden esinlenerek alıp değiştirdiği kendi felsefesine uyarladığı ve

yeniden yazdığı gibi yaptığı her mit yorumunda mitoloji yaklaşımı ve mitolojiye

yuumlklediği işlev de değişikliğe uğramış yazar tarafından diyalogların temaları

bağlamında tartışmanın birbirinden farklı yuumlklerini taşıyabilecek duruma

getirilmiştir Platonrsquoda zaman zaman oumlrneğin Homerik goumlruumlnen fakat ψυχήrsquoyi

Orpheusccedilu bir kavrayışla ele alan mitler goumlrmemizin asıl nedeni de budur

Bununla benzer bir başka duruma oumlrnek olması bakımından hemen uumlstteki

Gorgias cuumlmlesiyle (523a) yukarıdaki sayfalarda dipnotlarla dikkat ccedilektiğimiz ve

Devlet 373d Yasalar 676b ve Phaidon 79brsquode geccedilen cuumlmlelerde ldquohikacircyerdquo

69

soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγος tercihinin yapılmış olması buna karşılık yine

uumlstteki Phaidon 114c vdrsquoda geccedilen cuumlmledeyse tam tersine bu kez aynı soumlzcuumlk

iccedilin λόγος yerine μῦθοςrsquoun tercih edilmesi Platonrsquoun mitoloji yaklaşımının

geccedilirdiği değişimleri daha anlaşılır kılması bakımından oumlnemlidir

Son tahlilde Platonrsquoun mitlerinin oumlte-duumlnya tanrı ve din bakımlarından analizi

aynı ve benzer mitlerin politika bakımından analizi iccedilin yapılabilecek en faydalı

hazırlıklardan biridir Ccediluumlnkuuml bu incelemeler Platonrsquoun ἀγοράrsquosında bilge oumllccediluumlluuml

yiğit ve nihayet adil goumlzuumlyle bakılmaya layık olan καλὸς κrsquoἀγαθός bir Yunan

yurttaşını anlamamızı kolaylaştırmıştır Boumlylelikle Platonrsquoun bu erdemli yurttaş

iccedilin oumlngoumlrduumlğuuml politik duumlzenin koumlkeninde yatan bazı mitleri incelemeye sıra

gelmiştir

b) Platonrsquoun teolojisi Yeni ruh kavrayışından yeni tanrı kavrayışına

Jaegerrsquoe goumlre bir Abstraktbildung olan antik Yunan φύσιςrsquoinde ifadesini bulmuş

her şey tanrılarla doludur oumlnermesi aradan geccedilen iki yuumlzyılın ardından Platonrsquoun

Yasalarrsquoında (899b) ldquotarihsel bir anlamrdquo bulur (Jaeger 2011 s 41) Jaegerrsquoin

arguumlmanlarına bakıldığında Platonrsquoun bu referansını tanrıyı ndashdaha geniş bir

anlamda tanrısal olanındash başlangıccedilsız-sonsuz bir varlık olarak kavrayan yeni

ldquorasyonelrdquo İyonya teolojisinin antik Yunan felsefesindeki kabul belgesi olarak

değerlendirdiği anlaşılır Gerccedilekten de Yasalarrsquoın soumlz konusu pasajında Thalesrsquoin

cuumlmlesi birebir alıntılanmıştır fakat Platonrsquoun soumlz konusu pasajdaki akıl

yuumlruumltmesi ὕδωρ veya genel anlamda ἀρχή bahsinden hayli uzak bir yere duumlşer

Dahası Platonrsquoun Thalesrsquoe yaptığı referans goumlk cisimlerinin tanrısallığına

ilişkindir

Soumlz konusu pasajda goumlk cisimleri buumltuumln lsquoiyirsquoler (ἀγαθαὶ) ve buumltuumln erdemlerin

taşıyıcıları (πᾶσαν ἀρετήν) olarak tanrılarla bir tutulmaktır onlar bu cisimlerin

iccedilinde (ἐν σώμασιν) goumlklerin duumlzenleyicisi olarak vardır (ἐνοῦσαι) ne tarzda

70

varolduklarına gelince ya yaşayan varlıklar (εἴτε hellip ζῷα ὄντα) veya başka

biccedilimlerde (εἴτε ὅπῃ τε καὶ ὅπως)

Cuumlmle bazı bakımlardan muğlaktır Biz tanrıların goumlksel cisimlerde bulunan

ψυχαὶ ve duumlzenleyici varlıklar olduğundan eminizdir buna karşılık εἴτε hellip εἴτε

yapısından anlaşıldığı uumlzere onların bu cisimlerdeki bulunma tarzlarından emin

olamayız Oumlte yandan ccedilok dikkat ccedileken bu bilinmezciliğine rağmen soumlz konusu

cuumlmle 5 yuumlzyıl Atinarsquosında egemen olan dinin goumlk cisimlerine tanrısallık atfetme

geleneğini guumlccedilluuml biccedilimde seslendirmektedir Nitekim soumlzler Atinalı Yabancırsquonın

ağzından doumlkuumlluumlr ve meydan okuyan bir uumlsluptadırἔσθ᾽ ὅστις ταῦτα ὁμολογῶν

ὑπομενεῖ μὴ θεῶν εἶναι πλήρη πάντα (ndashboumlyleyken her şeyin tanrılarla dolu

olmadığı fikrini benimseyecek kim vardır)

Bu meydan okumanın oumlrneğin yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz ve Atinarsquodan

kaccedilmasıyla sonuccedillanan ldquoguumlneşin alevde kızdırılmış bir maden kuumllccedilesi olduğurdquo

tezinden oumltuumlruuml Anaksagorasrsquoa hitaben yapıldığı duumlşuumlnuumllebilir (Kranz 1994 s

145) Veya tanrıların bilinebilir felsefece duumlşuumlnuumllebilir varlıklar olduğunu

reddeden sofist Protagoras da akıllara gelebilir Bir başka ihtimal olarak

diyaloglarda hiccedilbir şekilde adı geccedilmeyen ve Laertiosrsquoun aktardığına bakılırsa

bizzat Platon tarafından kitapları yakılmak istenen Demokritosrsquotan da (Laertios

2013 ix40) soumlz edebiliriz Ancak bunların hepsi de Platonrsquoun artık uzağında ve

geccedilmişindeki duumlşuumlnuumlrlerdir Gerccedilekte yine ψυχή etrafında doumlnen bu tartışmanın

nirengi noktasını meydana getiren bu cuumlmlede Platonrsquoun isim vermeden meydan

okuduğu filozof ccedilok daha yakınındadır Aristoteles

Bilindiği gibi Ruh Uumlzerinersquonin I kitabı ruha başka bir varlık tarafından hareket

ettirilme ve kendi kendine hareket etme niteliklerini yuumlkleyen antik Yunan duumlşuumlnuumlr

ve ekollerinin eleştirisine ayrılmıştır Aristoteles bu eleştirilerden bazılarını accedilıkccedila

isim vererek bazılarını da isim vermeden yapar Platon da ismini vermeyerek

eleştirdiği filozoflardan biridir ancak yine de yuumlzeysel bir Platon bilgisine sahip

herhangi bir okur bile soumlz konusu paragrafları okurken yapılan işin sert bir Platon

eleştirisi olduğunu fark etmekte gecikmeyecektir Her şeyden oumlnce eleştiri

Thalesrsquoin yukarıda geccedilen meşhur cuumlmlesi etrafında gelişir ve Aristoteles bu

goumlruumlşe katılan filozofları hedef alır gibi davranarak şunları yazar

71

Bazıları da onun (ruhun) evrende (ἐν τῷ ὅλῳ) ve eriyik biccedilimde (μεμῖχθαι)

karışmış olduğunu soumlylerler ki bunların başını herhalde her şeyin tanrılarla

dolu olduğunu soumlyleyen Thales ccedilekmektedir Ancak bu goumlruumlşuumln de bazı

accedilmazları var Nitekim ruh havada veya ateşteyken bir canlı meydana

getirmiyor (οὐ ποιεῖ ζῷον) ama bunların karışımındayken meydana

getiriyor ve uumlstelik onlar birincilerdekini ikincilerdekinden daha uumlstuumln

goumlruumlyorlar Yine buradan hareketle dediklerine goumlre havadaki ruhun

neden canlılardakinden daha uumlstuumln ve daha oumlluumlmsuumlz olduğunu da sorarız

(Ruh Uumlzerine 411a)

Batı duumlnyasındaki bazı uumlnluuml ccedilevirilerden ve eleştirel basımlardan anlaşıldığı

kadarıyla Platonrsquoun Yasalar 899brsquodeki Thales referansı her soumlz konusu

edildiğinde Aristotelesrsquoin bu paragrafını hatırlatmak alışılagelmiş bir tutumdur

Oumlte yandan bazı felsefe tarihccedilileri iccedilin bu cuumlmlelerin muhatabı doğrudan

doğruya Jaegerrsquoin Yasalar ve Epinomisrsquoteki kavrayışla bir tuttuğu ldquorasyonelrdquo

İyonya teolojisidir Fakat bununla birlikte Aristotelesrsquoin bu eleştirisinin Platonrsquou

hedef aldığına ilişkin elimizdeki tek belge Thalesrsquoin cuumlmlesi olamaz Nitekim Ruh

Uumlzerinersquode bu eleştirinin hemen oumlncesindeki cuumlmlelere bakıldığında yine

Platonrsquoda goumlrmeye alışık olduğumuz diğer bir grupla Orpheusccedilularla karşılaşırız

Aristoteles 410brsquode ruhun doğadaki bazı oumlgelerden oluştuğu ve her durumda

hareket ettirici olduğu29 youmlnuumlndeki goumlruumlşleri eleştirdikten sonra benzer bir itirazın

akıl (νοῦς) ve algılama yetisinin (αἰσθητικόν) oumlgelerden geldiğini duumlşuumlnenler iccedilin

de yapılabileceğini soumlyler nitekim bitkiler de oumlgelerden meydana gelmiş

olmasına karşılık hareket etme ve algılama yetileri yoktur Dolayısıyla

Aristotelesrsquoin vardığı sonuca goumlre Thales ve bu cuumlmlesinin ardından giden

duumlşuumlnuumlrlerin iddiaları buumltuumlnluumlkluuml bir ruh kavramı iccedilin değil ruhun yalnızca bazı

tuumlrleri iccedilin geccedilerlidir Orpheusccedilulukla ilgili paragraf bu ccediloumlzuumlmlemenin hemen

ardından başlar

Aynı durum Orpheusccedilu denilen şiirlerdeki bazı duumlşuumlnceler iccedilin de soumlz

konusudur Nitekim bunların soumlylediğine goumlre ruh tıpkı soluklanan

canlılarda olduğu gibi ruumlzgarlarla taşınarak evrenin iccedilinden geccedilermiş Ama

bu durum bitkiler iccedilin ve soluklanmayan bazı hayvanlar iccedilin hiccedil de geccedilerli

29 Aristotelesrsquoe goumlre onların bu soumlyledikleri ruhun her durumu iccedilin geccedilerli değildir (οὐ περί πάσης λέγουσι ψυχῆς) Ccediluumlnkuuml ldquoalgılayanlarınrdquo hepsi hareketli değildir oumlrneğin bazı hayvanlar oldukları yere sabittirler (μόνιμα hellip κατὰ τόπον) Bu durumda ruhun her durumda hareket ettirici olduğu iddiası ccediloumlker ccediluumlnkuuml hareket ruh kavramının geneline yuumlklenememekte olup yalnızca hayvanları hareket ettiren bir formuna oumlzguumlduumlr

72

olmaz bu duumlşuumlnceyi savunanlar bunu goumlzden kaccedilırırlar (Ruh Uumlzerine

410b)

Orpheusccedilu ruh oumlğretisinin ve Thalesccedili her şey tanrılarla doludur oumlnermesinin bu

şekilde ardarda gelmesinden anlaşıldığı gibi Aristoteles doğadaki oumlgelerin ruhun

taşıyıcısı olduğu veveya ruhun doğadaki oumlgelerden geldiği iddiasını canlı ve

cansız varlıklardan oumlrneklerle ccediluumlruumltmeye ccedilalışırken Orpheusccedilulukla İyonya doğa

duumlşuumlncesini aynı kategoriye koyarak anlamıştır Ancak Thalesrsquoin doğa

duumlşuumlncesiyle Orpheusrsquoun ruh oumlğretisinin tek bir ortaklığından soumlz edilebilir o da

Platonrsquodur Bu itibarla Aristotelesrsquoin ruh kavrayışının Platonrsquounkiyle karşı karşıya

geldiği noktada Orpheusccedilu ve İyonyalı ruh kavrayışlarının ccedilakıştığı yer olan

Timaios bir kelimeyle ψυχὴ κόσμου bulunmaktadır

c) Timaiosrsquota ldquoEvrenin Ruhurdquo

Timaios Platonrsquoun mitlerinden soumlz edildiğinde akla gelen ilk diyaloglardan biridir

ve bu hiccedil de haksız bir şoumlhret sayılmaz En az Devletrsquoin X kitabı Şoumllen ve

Phaidros kadar o da mitik zenginliğiyle dikkat ccedileker Bununla birlikte Timaiosrsquoun

mitleri Platonrsquoun bu ccedilalışmada soumlzuumlnuuml ettiğimiz mitolojik yaklaşımını belirgin ve

anlaşılır kılmak adına sunduğu imkacircnlardan oumltuumlruuml pek ccedilok diyalogu aşarak oumln

plana ccedilıkar Her şeyden oumlnce Timaiosrsquoun etrafında oumlruumlntuumllendiği asıl tema

kosmosrsquotur ve bilindiği gibi bu mitolojinin araştırma konuları arasında ccediloğu

zaman ilk sıraları işgal eder

Bununla birlikte Timaiosrsquotaki Sokrates bizim alışık olduğumuz gibi alaycı

rahatsız edici karşısındakini konuşmaya zorlayan ve suumlrekli sorular sorarak

yanlışları duumlzelten Sokrates değildir Aksine pek suskundur ve koumlşesine ccedilekilmiş

hacirclde Timaiosrsquoun uzun soumlylevini dinler Hatırlanacağı gibi Protagorasrsquota uzun

soumlylevlere dayanamayıp toplantıyı terk etmeye davranan Gorgiasrsquota tartışmak

iccedilin karşılıklı soru-cevap youmlntemini şart koşan da aynı Sokratesrsquoti

Sokratesrsquoin Timaiosrsquotaki suskunluğu Sofistrsquote ve Theaitetosrsquota da sergilediği

soumlylenecek olsa bunun sebebi her iki diyalogda da tek bir karakterin değil ikişer

73

karakterin ve uzun soumlylevler biccediliminde değil karşılıklı soru-cevap youmlntemiyle

yaptığı tartışmaları dinlemiş olmasıdır

Bununla beraber Timaiosrsquoun giriş kısmında Devlet diyalogu hakkında hayli uzun

konuşan Sokratesrsquoin soumlzlerini bitirirken kendi goumlrevini yerine getirdiğini ndashkurguya

goumlre orada bulunanlara oumlnceki guumln iyi bir devlet ve yurttaşları hakkında buumltuumln

bildiklerini anlatmıştırndash ve şimdi de aynı şeyi Timaios Kritias ve Hermokratesrsquoten

beklediğini soumlylemesi Platon tarafından bu suskunluğun nedeni olarak

goumlsterilmektedir (20c)

Timaiosrsquola ilgili bir diğer dikkat ccedilekici nokta başkarakter Timaiosrsquoun kim olduğuyla

alakalı soru işaretleridir Bazı antik duumlşuumlnuumlrlere goumlre gerccedilekten yaşamıştı

oumlrneğin Cicero De Re Publicarsquoda ondan gerccedilek biri gibi soumlz etmekle kalmaz

Sokratesrsquoin İtalyarsquoya gelerek onunla soumlyleştiğini aktarır (Cicero 2006 i16)30

Sokrates onu Lokroslu bir devlet adamı ve filozof olarak tanıtır her iki alandaki

başarılarını yere goumlğe sığdıramaz Bununla beraber Timaiosrsquoun bu diyalogdaki

geometri ve felsefe tarzı tarihin her doumlneminde Platon okurlarına onun

Pythagorasccedilı bir filozof olduğunu duumlşuumlnduumlrmuumlştuumlr Hatta Laertius onun aslında

Pythagorasrsquoın oumlğrencisi Philolaos olduğu rivayetini iki farklı kaynaktan aktarır

Philolaos maddesindeki ilgili paragraf şoumlyledir

Bir tek kitap yazmıştır Hermipposrsquoa goumlre bir yazar filozof Platonrsquoun

Sicilyarsquoya Dionysosrsquoun yanına geldiğinde Philolaosrsquoun akrabalarından kırk

guumlmuumlş İskenderiye minasına bu kitabı aldığını ve Timaios adlı eserini buna

dayanarak yazdığını soumlyluumlyormuş Bazıları da Platonrsquoun bu kitabı

Dionysosrsquotan Philolaosrsquoun oumlğrencilerinden bir delikanlının hapisten

ccedilıkmasını sağladığı iccedilin aldığını soumlylerler (Laertius 2011 viii85)

Timaiosrsquoun gerccedilek kişi olduğunu kesin dille reddeden Cornford ise duumlşuumlncesini

Platonrsquoun anlattığı oumllccediluumlde başarılı bir felsefeci ve devlet adamının hiccedilbir tarih

kaydında iz bırakmamış olmasının imkacircnsızlığına dayandırır (Cornford 1997 s

2)

30Timaios diyalogu ndashkurguya goumlrendash Atinarsquoda geccedilmektedir

74

Oumlte yandan Platonrsquoun Timaios adlı bu devlet adamı ve filozofu ldquoLokroslurdquo diye

tanıtması (20a) mitik bir kahraman olan Lokrosrsquola birlikte duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde

kurgusal bir figuumlr olma ihtimali daha da guumlccedillenmektedir Nitekim bilindiği gibi

Timaiosrsquola yalnızca Platonrsquoun iki diyaloğunda Timaios ve Kritiasrsquota karşılaşırız

Bu diyalogların her ikisinde de Deukalion miti soumlz konusu edilmektedir Oumlte

yandan Plutarkhosrsquoun bu bilgileri goumlz oumlnuumlnde bulundurarak okuyacağımız bir

Moralia paragrafında şunlar yazıyor

Lokrosların tahta koumlpeği ne anlama geliyor Lokros Fuskiosrsquoun Fuskios da

Amphiktionrsquoun oğluydu Lokrosrsquola Kabyarsquodan Opos doğmuştu Opos

babasıyla yarışa kalkıştı bunun uumlzerine kacirchine gitti arkasına pek ccedilok

yurttaşı alıp goumlccedil ederek yeni bir şehir kurma işini danıştı Tanrı ona tahta

bir koumlpek tarafından ısırılacağı yere şehir kurmasını soumlyledi Lokros denizi

aşıp karşı kıyıya ulaşınca bir dikenli ccedilalıya (κυνόσβατος)31 bastı ve orada

ağrıdan kıvranarak guumlnler geccedilirdi Bu suumlrede etrafı tanıdı ve daha

sonrasında Ozolai Lokroslarının yurdu olan Fuskus ve Huanteiarsquoyı kurdu

(Plutarch 1957 294e-s 193)

Plutarkhosrsquoun Lokrosrsquoun dedesi olduğunu soumlylediği Amphiktionrsquoun ise Yunan

Nuhrsquou Deukalionrsquoun Pyrrharsquodan doğan oğlu ve aynı zamanda Prometheusrsquoun da

torunu olduğunu Apollodoros bize Bibliothekarsquosında bildiriyor (Apollodorus

1921 i72)

Başka bir deyişle mitik kaynaklar bize Timaiosrsquoun geldiği şehir olan İtalyarsquonın

guumlneyindeki antik Lokrosrsquoun Deukalionrsquoun torunları tarafından kurulduğunu

anlatmaktadır Bununla beraber Timaios karakterinin etrafında kurduğu iki

diyaloga bakınca Platonrsquoun bu mitten habersiz olması olanaksız goumlruumlnmektedir

Sonuccedilta bu derinlikte mitik oumlgelerle oumlruumlluuml Timaios iccedilin kullanılan ldquodiyalogrdquo başlığı

yalnızca biccedilimsel oumlzelliğine atıfla anlamlı olabilir Timaiosrsquoun kurgusu oumlteki

diyalogların aksine diyalektik youmlntemle ccedilatılmamıştır Sokratesrsquoin soumlzuuml kendisine

bırakmasıyla 27crsquoden itibaren ndashSthephanus numaralandırmasına goumlrendash 65 sayfa

boyunca konuşur ve diyalog bu uzun soumlylevle sona erer Timaiosrsquoun soumlylevi

diyalogun geri kalan kısmının yaklaşık altı katı uzunluğa karşılık gelmektedir ve

kesildiği tek yer Sokratesrsquoin soumlylediği şu soumlzlerdir

31 Yuncanca soumlzcuumlk birebir ccedileviriyle koumlpek ccedilileği Kehanetin Oposrsquou ısıracağını haber verdiği tahta koumlpek (ξυλίνη κύων) meğer ayağına dikenleri batan bu ccedilalıymış

75

Pek iyi şeyler soumlyledin Timaios Baştan sona hepsini senin buyurduğun

(κελεύεις) şekilde kabul etmemiz gerekiyor Yaptığın bu giriş konuşmasını

hayranlıkla benimsiyoruz luumltfen bizim iccedilin meseleyi sonuna kadar konuş

(29d)

Timaiosrsquoun her soumlzuumlnuuml kayıtsız şartsız kabul ettiğinin beyanı olan bu soumlzlerin

ardından Sokrates sessizliğe goumlmuumlluumlr ve boumlylelikle Lokroslunun anlatacağı buumltuumln

mitler onun dolayısıyla Platonrsquoun himayesine girmiş olur Bununla beraber

Timaiosrsquoun anlattıklarının mit mi yoksa hakikat mi olduğu konusunda Sokratesrsquoin

daha accedilık bir cuumlmlesini de bu soumlzlerin birkaccedil sayfa gerisinde işitiriz Kritias

Sokratesrsquoe şoumlyle seslenir

hellip Bize duumln μῦθος iccedilinde tarif ettiğin yurttaşları ve devleti buguumln burada

hakikatte varolan bir şeye doumlnuumlştuumlreceğiz ve senin duumlşlediğin o devletin

rahibin (ὁ ἱερεύς) anlattığı atalarımızın gerccedilek devleti olduğunu

soumlyleyeceğiz İkisi her bakımdan birbirine tam uyacak ve biz senin

anlattığın yurttaşların eskiden gerccedilekten de yaşadıklarını soumlylerken

sesimizdeki uyum hiccedil bozulmayacak Şimdi hikacircyemizin (λόγος) akla uygun

(κατὰ νοῦν) olup olmadığına bakalım Sokrates ccediluumlnkuuml değilse yerine

anlatacak başka bir şey bulmamız gerekiyor (26c-d)

Ve Sokratesrsquoin Kritiasrsquoa verdiği coşkulu karşılık

Buguumln adına kurbanların kesildiği tanrıccedilaya32 bu denli yaraşır bir hikacircye

olduğuna goumlre başka ne konuşalım ki Uumlstelik bu uydurulmuş bir μῦθος

değil bizim iccedilin her bakımdan hakikatle oumlrtuumlşen bir λόγος olacak (26e)

Platonrsquoun Sokratesrsquoe soumlylettiği bu soumlzler tam 65 sayfa boyunca hiccedilbir itirazla

karşılaşmadan konuşma hakkını Timaiosrsquoa tanımak iccedilin bir hazırlıktır Nitekim

Savunmarsquodaki Sokratesrsquoi saymazsak başka hiccedilbir diyalogda hiccedilbir konuşmacıya

boumlyle bir hak verilmiş değildir Oumlte yandan Sokrates Timaiosrsquoun ndashve sonraki

diyalogda Kritiasrsquoınndash anlatacaklarının μῦθος değil λόγος olacağını soumlylerken

Timaiosrsquoun az sonra soumlylediği bir cuumlmleyle bunların aslında λόγος olmayanları da

kapsadığını goumlruumlveririz Bunun sonucu olarak Timaios ve Kritiasrsquotan dinlediğimiz

hikacircyelerin Platonrsquoun felsefesindeki bağlamı birdenbire karanlığa goumlmuumllmuumlş olur

32 Cornfordrsquoun Proklosrsquoun (i84) izinden giderek yaptığı yoruma goumlre diyalog tanrıccedila Athena adına duumlzenlenen bir festival olan Panathenaea guumlnuumlnde geccedilmektedir (Cornford 1997 s 363) Oumlte yandan Cornford değinmez ancak Haziran ayının ilk guumlnlerinde duumlzenlenen Panathenaea festivalinin Artemis onuruna duumlzenlenen Bendideiarsquonın hemen ardındaki guumlne denk geldiği bilinmektedir (akt John Burnet 1903 21a-n1) Devletrsquoteki Bendideia hatırlanırsa Timaiosrsquoun girişinde oumlzetlenen kitabın Devlet olduğuna kuşku kalmıyor

76

Benim duumlşuumlnceme goumlre evvela şunları birbirlerinden ayırmalı Daima var

olan (τὸ ὂν ἀεί) ama oluşa (γένεσις) sahip olmayan şey nedir ve daima oluş

hacirclinde olan (γιγνόμενον) ama hiccedilbir zaman var olmayan şey nedir

Bunlardan biri λόγοςrsquolu akıl yuumlruumltmeyle (νοήσει) kavranabilirken ndashccediluumlnkuuml

daima aynı biccedilimde var olandır diğeriyse λόγοςrsquosuz algılar yoluyla

(αἰσθήσεως) duumlşuumlnuumllendir ndashccediluumlnkuuml oluş ve bozuluş hacirclindedir hiccedilbir zaman

gerccedilekten (ὄντως) var olan değildir (28a)

Bu paragraf yukarıdaki tartışmada Jaegerrsquoin Platonrsquoa İyonyarsquonın mirası olduğunu

oumlne suumlrduumlğuuml ve Yasalar 899b ile işaretlediği (Jaeger 2011 s 41) başlangıcı ve

sonu olmayan tanrısal varlığa dair rasyonel duumlşuumlncenin ccedilok daha accedilık bir

ifadesidir ve bize goumlre burada mitik bir tanrısallığa Cornfordrsquoun deyişiyle ldquomitin

ardında kalan tanrısal ruh toumlzuumlrdquone (Cornford 1907 s 146) vardıran bir akıl

yuumlruumltme soumlz konusudur Boumlylelikle Platonrsquoun tanrı mitlerinden soumlz ederken ψυχή

bir an olsun guumlndemimizden duumlşmediği gibi en az diğer diyaloglar kadar

Timaiosrsquoun da mitik oumlgeleri bizi şimdiye kadar pek ccedilok kez guumlndemde tuttuğumuz

ldquogizem dinirdquoni bir defa daha duumlşuumlnmeye zorlar

Timaios oumlzelinde bu gizemin izini suumlrerken Aristotelesrsquoin Ruh Uumlzerinersquodeki

(411a) itirazından ccedilıkardıklarımıza ek olarak Neoplatonizm okulunun en yetkili

isimlerinden biri olan Proklosrsquoun da yol goumlstericiliğinden soumlz edilebilir33 Nitekim

Proklosrsquoun Platonrsquou ldquotanrısal Platonrdquodur (ὁ θεῖος Πλάτων) ve bu Neoplatonizmin

karakteristiği olarak yazdıklarını tanrıdan esinlendiği anlamına gelir Yine

Proklosrsquoa goumlre tanrının Platonrsquoa ne esinlediğini anlamak iccedilin bakmamız gereken

yer Orpheusccedilu oumlğretiyi Timaiosrsquola dolaysız biccedilimde birleştiren doğadaki ldquoneden-

etkirdquo ilkesinin (πᾶν δὲ αὖ τὸ γιγνόμενον ὑπ᾽ αἰτίου τινὸς ἐξ ἀνάγκης γίγνεσθαι ndash

oluşan her şeyin bir nedenden oluşması zorunlu 28a) temellendirme arguumlmanı

33 Proklos MS 5 yuumlzyıl yeni Platonculuğunun tanrı kavrayışını ele alan Theologianın Oumlgeleri (Στοιχείωσις θεολογική)rsquonden başka doğrudan Platonrsquoun tanrı kavrayışına youmlnelen Platonrsquoa Goumlre Theologia (Περὶ τῆς κατὰ Πλάτωνα θεολογίας) ve başta Timaios olmak uumlzere Parmenides Devlet Kratylos gibi diyaloglar iccedilin yaptığı incelemelerde bize hem Ortaccedilağrsquodaki Platon algısını tafsilatlı biccedilimde resmetmesi hem de bizzat Platonrsquoun ruh ve tanrı algısı uumlzerine pek kıymetli ccediloumlzuumlmlemeler sunması bakımından Platonculuğun mihenk taşı sayılabilecek duumlşuumlnuumlrlerden biridir Elbette Proklosrsquoun Platonrsquouna başvururken tarihsel doumlnem farkının yarattığı birtakım riskler nedeniyle daha temkinli adımlar atmamız gerekir fakat oumlte yandan mevcut diyalogları Proklosrsquoun yorumlarıyla doğrudan karşılaştırabilme şansı goumlz ardı edilmemelidir Bu bizi herhangi bir Ortaccedilağ Platonrsquoundan uzak tutacak en buumlyuumlk imkacircndır O doumlnemin duumlşuumlnuumlrleri iccedilin ne literatuumlr ne de filolojinin gelişmişliği bakımından boumlyle bir imkacircn soumlz konusu değildi Bununla beraber Orpheusccedilu bir Platonrsquoun izlerini yalnızca Proklosrsquota değil Plotinosrsquota Porphuriosrsquota ve İamblikhosrsquota da suumlrmek muumlmkuumlnduumlr Boumlyleyken Proklosrsquoun Timaios yorumunda demiourgosrsquou doğrudan Orpheusrsquola ilişkilendirmesi bize ondan bahsetme zorunluluğu hissettiriyor

77

olarak Demiourgosrsquotur Bilindiği gibi Platon doğadaki neden-etki ilkesini

Demiourgosrsquola accedilıklarken onun παράδειγμα olarak idealarla bağını kurmak

durumunda kalır ve nihayetinde ldquoideaları tanıyan bilen akılrdquo (νοῦς ἐνούσας ἰδέας)

ifadesini kullanır (39e) Buumltuumln oluşun nedeni olarak suumlrekli ilkoumlrneklere bakan

(βλέπων ἀεί hellip παραδείγματι) bir zanaatkacircr tanrı Bu ise doğrudan doğruya

hareketli ve aynı zamanda hareket ettirici bir ψυχήrsquoye goumlndermedir34 tıpkı

Aristoteles gibi Proklos da Platonrsquoun bu tanımını Orpheusrsquoa bağlayacaktır

(Timaios 13115 vd)

Oumlte yandan her şeyin iyi olmasını isteyen tanrı (βουληθεὶς γὰρ ὁ θεὸς ἀγαθὰ μὲν

πάντα) goumlruumlnenler (ὁρατῶν) iccedilin ldquoiyirdquo olmanın şartının buumltuumlnleri (ὅλον) birbirleriyle

karşılaştırmak olduğunu bunun şartının da akıl (νοῦς) olduğunu aklın şartının

ise ruh (ψυχή) olduğunu bizzat kendisi akıl yuumlruumlterek bulmuştur (λογισάμενος

οὖν ηὕρισκεν) İşte demiourgosrsquoun bizzat kurduğu bu akıl yuumlruumltme zincirlemesi

onu her şeye ruh ve akıl vermeye goumltuumlrmuumlştuumlr Timaiosrsquota bu zincirlemenin tarif

edildiği cuumlmleleri takip eden son cuumlmle hem demiourgos hem de evrenin ruhu

iccedilin soumlylenenleri accedilık biccedilimde oumlzetler niteliktedir

hellip κατὰ λόγον τὸν εἰκότα δεῖ λέγειν τόνδε τὸν κόσμον ζῷον ἔμψυχον ἔννουν

τε τῇ ἀληθείᾳ διὰ τὴν τοῦ θεοῦ γενέσθαι πρόνοιαν ndashhellip bu akıl yuumlruumltmenin

sonucuna goumlre şunu soumlylemek gerekir gerccedilekten de bu evren ruhlu ve akıl

sahibi bir canlı olarak tanrının oumlngoumlruumlsuumlyle oluşmuştur (Timaios 30b-c)

Boumlylece Platonrsquoa goumlre ζῷον κόσμος yani ldquocanlı evrenrdquo bir etkidir bu etkinin

nedeniyse τοῦ θεοῦ πρόνοια zanaatkacircr ldquotanrının oumlngoumlruumlsuumlrdquo Nihayet canlı ve

akıl sahibi evrenin Platonrsquoun ifadesiyle κόσμος ζῷον ἔμψυχος ἔννουςrsquoun

Aristotelesrsquoe hem Orpheusrsquou hem de Thalesrsquoi hatırlatması ardından bu ikisi

uumlzerinden Platonrsquoun ruh goumlruumlşuumlne itirazda bulunması bu soumlylediklerimiz ışığında

ccedilok daha anlaşılır hacircle geliyor

34 Hatırlanacağı gibi Aristotelesrsquoin Ruh Uumlzerine-411rsquodeki itirazının nedeni bu ldquoruh hareketirdquoydi

78

35 Platonrsquoun Politik Kurgusunda Mitin Etkileri

Biccedilimce birer tiyatro eseri olan diyalogların neredeyse hepsinde daha ilk

satırlardan başlamak uumlzere polisrsquoin belirgin unsurlarından oluşan bir dekor

goumlruumlruumlz Bu şehir manzarası genellikle diyalogun bitişine kadar aynı kalır ve

tartışılan temel konularla bir şekilde ilişkili olduğu goumlruumlluumlr

Theaitetos Sofist Devlet Adamı ve Lysisrsquote Yunan genccedillerinin şehirleri iccedilin vaat

ettikleri fedakacircrlık ve başarıyı şimdiden kanıtladıkları palaistra meydanı dekordur

diyaloglar boyunca genccedil adamların bilgi konusunda sofistliği değil gerccedilek

felsefeyi amaccedillamalarının gereği tartışılacaktır Euthyphronrsquoda polisrsquoin dini ve adli

meselelerinin goumlruumlşuumllduumlğuuml Stoa Basileos dekordur Sokratesrsquole kacirchin

Euthyphron succedil ve din-dinsizlik konularında konuşurlar Devletrsquote şehrin

aşağısındaki liman kentinde Artemis onuruna duumlzenlenen Bendideia ve

Kefalosrsquoun evindeki kurban ibadeti dekordur karakterler iyi bir devletin nasıl

kurulacağını yasalarının dininin toplumsal sınıflarının nasıl duumlzenleneceğini bir

kelimeyle adaletin nasıl tesis edilmesi gerektiğini konuşurlar Timaios ve Kritiasrsquota

dekor olarak her Haziran ayının ilk guumlnlerinde Devletrsquoteki Bendideiarsquoyı takip eden

tarihte tanrıccedila Athena onuruna duumlzenlenen ve Panathenaea vardır ve bizzat

Kritias yapacakları konuşmanın tanrıccedila onuruna soumlylenen bir ilahi yerine

sayılacağını soumlyler Yine Parmenidesrsquote dekorda Panathenaea etkinliklerinin

olması tanrıccedila Athena ile İtalyan filozofların ilgisini duumlşuumlnduumlruumlr (krş Cornford

1997 ss II ve 363) Protagorasrsquota birinci dekor Sokratesrsquoin ldquoyalnız başınardquo

uyuduğu kendi evi ikinci dekorsa Protagorasrsquoın etrafında geniş bir hayran

kitlesinin halelendiği Kalliasrsquoın evidir metinde filozofun yalnızlığıyla Sofistin

kalabalıklığı yoğun biccedilimde hissedilir Benzer biccedilimde Gorgiasrsquota dekor halka

accedilık bir meydandır ve Sofist retoriğinin bir kelimeyle demagogiarsquonın ne olduğu

tartışılır Kriton Phaidon ve Savunmarsquodaki dekor da tıpkı Euthyphronrsquoda olduğu

gibi polisrsquoe adaletin dağıtıldığı merkezicirc yapılardır Şoumllenrsquode dekor her kesimden

bilgili kişilerin katıldığı şair Agathon tarafından duumlzenlenen iccedilkili bir ziyafettir ve

konuşmalar Erosrsquoa sanat-hakikat ilişkisine tragedya ve şiire dairdir Şehrin

dışında geccedilenlere bir diğer oumlrnek olan Phaidros surların dibinde başlar kır

79

yollarında yuumlruumlmenin sağlık iccedilin yararından soumlz edilerek İlios ccedilayı boyunca

yuumlruumlnuumlr ve sohbet bir ccedilınarın dibinde devam eder diyalog boyunca şehir ve

şehirdışı meselesine goumlndermeler vardır Yasalar da şehirdışı bir dekora sahiptir

ancak farklı biccedilimde Mekacircn İda Dağırsquonda Knossosrsquotan Dikte mağarasındaki

Zeus tapınağına giden yoldur ve filozofun yeniden mağaraya başka bir deyişle

şehre doumlnmesini anımsatır gibidir

Bu oumlrnekler birccedilok diyalog uumlzerinden ccediloğaltılabileceği gibi mekacircn-iccedilerik

ccediloumlzuumlmlemeleri de istenildiği kadar derinleştirilebilir Bununla birlikte kesin olan

diyaloglarda bireylerin polis ve politika ile kurdukları ilişkinin daima esas zemini

teşkil etmesidir

Daima polis ve oumlgelerine atıfta bulunan bu dekorların iccedilinde gidip gelen konuşan

alkışlayan veya oy kullanan karakterlere gelince bunların da 5 yuumlzyıl Atinarsquosının

politik duumlzeninde ccedilok oumlnemli tartışmaların aktoumlruuml ve konusu olmaları Platonrsquoun

yalnızca dekorunun değil aynı zamanda rol dağıtımının da politik eksenli

olduğuna işaret eder Bu rollerin ccediloğunluğuysa Sofist duumlşuumlnuumlrlere verilmiştir35

İlk bakışta Sofistlerin etkinliği iccedilin son derece elverişli olduğu duumlşuumlnuumllen Atina

demokrasi duumlzeninde gerccedilekte hem onların hem de Platonrsquoun hoşnutsuz olduğu

bazı oumlgelerden yukarıda kısaca bahsetmiştik Protagorasrsquotaki φύσις ve νομός

tartışmasından yola ccedilıkılarak ccedilizilebilecek bu tema oumlzellikle νομόςrsquoun ortaya

ccedilıkışı ve felsefenin tartışma konularından biri hacircline gelmesi bakımından Atina

demokrasisinin mimarları sayılan devlet adamlarından Solon Kleisthenes ve

Periklesrsquoin reformlarına kadar gider Bu itibarla Platonrsquodaki rejim eleştirilerinin

birincil bağlamı Atinarsquoda işleyen demokrasinin adaletsiz bir youmlnetim biccedilimi

olduğudur

35 Sofistlerin diyaloglardaki varlığını doğrudan konuşmacı oldukları oumlrneklerle sınırlandırmıyoruz Nitekim boumlyle bir sınırlandırma diyalogların kavramsal ccedilerccedilevelerinin ciddi anlamda ihmal edildiği anlamına gelir Bu bakımdan oumlrneğin Protagorasrsquoın Protagorasrsquotaki varlığıyla Theaitetosrsquotaki varlığı arasında ağırlığı bakımından hiccedil fark yoktur Ccediluumlnkuuml her iki diyalogun da muumlhim bir kısmında Sokratesrsquoin tartıştığı duumlşuumlncelerini ccediluumlruumlttuumlğuuml kişi bizzat Protagorasrsquotır Aynı durum Menonrsquodaki Gorgias Phaidrosrsquotaki Lysias veya Sophist Savunma vbrsquodeki adı anılmayan buumltuumln Sofistler iccedilin de geccedilerlidir

80

a) Platonrsquoun politik nostaljisi Eski Attika

Platon 7 Mektuprsquota Atinarsquonın politik duumlzenindeki ccedilalkantıları adaletsizlikleri

goumlrduumlkten ve nihayet haksızlığa ldquobuumltuumln insanların en az layık olanırdquo (325b) dostu

Sokratesrsquoin oumlluumlmuumlne şahit olduktan sonra politikadan uumlmidini iyice kestiğini

soumlyler Mektupta anlattığına goumlre buumltuumln bunlarla birlikte politik idarecilerin de

yaptıklarını goumlrduumlkccedile politika işleri ona ccedilok daha zor goumlruumlnmeye başlamıştı

ccediluumlnkuuml insanın dostları ve guumlveneceği yoldaşları olmadıkccedila bu işlere

kalkışması imkacircnsızdı boumlyle kişiler her zaman el altında olmadığı gibi

arayıp bulmak da kolay değildi Devletimiz artık atalarımızın gelenek ve

ilkelerine goumlre (ἐν τοῖς τῶν πατέρων ἤθεσιν καὶ ἐπιτηδεύμασιν)

youmlnetilmiyordu Dahası hem yazılı hem de geleneksel yasalar (τῶν νόμων

γράμματα καὶ ἔθη) şaşırtıcı bir hızla bozuluyor veya yuumlruumlrluumlkten

kaldırılıyordu (Mektuplar 325d)

Platonrsquoun Syrakusairsquodeki Dionrsquoun dostlarına hitaben yazdığı bu soumlzler eski

Atinarsquoya duyduğu oumlzlemin accedilık bir ifadesidir Fakat bu eski Atina kendi ifadesiyle

τῶν πατέρων ndashatalarınndash Atinarsquosı en azından Gorgias ve Protagorasrsquotaki

Periklesrsquoin νομόςrsquounu hedef alan eleştirilerden anladığımız kadarıyla birkaccedil yuumlzyıl

oumlncesinin Atinarsquosı değildir Nitekim demokrasinin kurucularına youmlnelttiği bu tarz

eleştiriler onun πᾰτέρεςrsquoinin demokrasinin tesisinden ccedilok oumlnce ilkel Attika kabile

duumlzeninin henuumlz bozulmamış olduğu zamanlarda yaşayan kişiler olduğunu

duumlşuumlnduumlruumlr Bu durum Platonrsquoun φύσιςrsquoe oumlzlem duyan Sofistlerle de kısmen

paylaştığı bir nostaljidir nitekim Sofistlere goumlre ndashHippiasrsquoın dediği gibindash yurttaşlık

yasadan değil tıpkı akrabalık gibi doğadan gelir oysa insanları guumlden bir zorba

olarak yasa (τύραννος τῶν ἀνθρώπων) bizi daima doğaya karşı gelmeye zorlar

(Gorgias 337d)

Kojin Karatani kabile toplumlarında yerleşik hayata geccedilişin buumlyuumlnuumln gelişimini

beraberinde getirdiğini oumlne suumlrer Bu yeni hayat tarzıyla ortaya ccedilıkan ve binlerce

insanın birarada işbirliği ve alış-veriş yaparak yaşamasını gerektiren duumlzende

buumlyuumlcuumlden rahibe rahipten başrahibe ve en sonunda kral-rahibe doğru ilerleyen

bir tarihsel silsile belirmiştir (Karatani 2017 s 11) Bu ilkel devlet duumlzeninde

tanrılar aşkın varlıklar olmakla birlikte kral figuumlruuml tanrı tarafından atanmış olup

81

yurttaşlar onun bilgeliğinden ve kararlarının doğruluğundan hiccedilbir şekilde şuumlphe

edemeyecektir İster animistik-şamanik olsun ister sistemli bir din uumlzerinde

yuumlkselmiş olsun bu tuumlr bir devlet duumlzeninin mitik temeller uumlzerine kurulu olduğu

tartışmasızdır Başka bir ifadeyle bu devletin yurttaşlarının mevcut duumlzene ve

baştan belirlenmiş olan yazgılarına boyun eğmesini sağlayabilecek mitten başka

hiccedilbir ilkeden soumlz edemiyoruz Oumlte yandan bu mitler toplumsal duumlzenin

devamına kesintisine başarı veya başarısızlığına goumlre ya daha da guumlccedillenmekte

ya tuumlmuumlyle terk edilmekte veya başka mitlerle birleşerek yeni kuumlltler ortaya

ccedilıkarmaktadır Karatani yine İzonomirsquode eski Yunan toplumlarında mitin ilkel

politik oumlrguumltlenmeyle bu karşılıklı ilişkisini Yahudi tarihinden bir oumlrnek vererek

anlatır Buna goumlre

Yahudi halkları başlangıccedilta nomadik bir kabile konfederasyonu hacirclindeydi

Ardından tek tanrı olan Yehovarsquonın ismi altında birleştiler ve bu tanrıyla

ahitleştiler Fakat bu bir bozulma değildir Aynı suumlreci Mezopotamya

kentlerinde ve Yunan polisrsquolerinde de goumlzlemleriz Belli sayıdaki koumly veya

kabilelerin bir şehir devleti oluşturmak uumlzere birleşmesi yeni ve ortak bir

tanrının ifadesini de beraberinde getirir Bu bir ccedileşit toplumsal soumlzleşmedir

(Karatani 2017 s 13)36

Thomson da benzer biccedilimde eski Yunan tarihi ccedilalışmalarında Attika kabile

duumlzeninin bir tuumlr fratri uumlzerinde temellendiğini aktarır (Thomson 2007 s 99)

Savaştaki ordu duumlzeninin bir yansıması olan bu kabile hiyerarşisinin Atina

demokrasisinden yaklaşık beş yuumlzyıl daha eski olan Homeros ccedilağında hacirclacirc

goumlruumllduumlğuumlnuuml İlyadarsquoda Akhaların ldquokabile kabile ve fratri fratrirdquo savaş duumlzeni

almasından anladığımızı yine Thomson aynı sayfada tespit etmektedir Ayrıca

Atinarsquonın en yakın ataları olan kabile duumlzenindeki bu halkların da yukarıda soumlzuumlnuuml

ettiğimiz kral-rahip duumlzeninde hatta bazı totemik gelenekleri suumlrduumlrerek

yaşadıklarını aktarır Attikalılar dacirchil olmakla birlikte ccedileşitli topluluklar uumlzerinde

yaptığı inceleme iccedilin Kabileden Devlete adlı boumlluumlmuumln tamamını ayırmıştır (2007

s 80 vd)

36 Aynı durumu Kramerrsquoin anlattığı Suumlmer panteonunun oluşum suumlrecinde de goumlzlemleyebiliriz Buna goumlre başlangıccedilta birbirinden bağımsız her bir Suumlmer şehir devletinin kendi tanrısı varken bunların aralarındaki muumlcadeleler kimini daha guumlccedilluuml kimini daha zayıf bir tanrı hacircline getiriyordu En sonunda bu şehirlerin merkezi youmlnetim etrafında birleşmeleriyle Suumlmer panteonu meydana gelmiştir (Detaylı bilgi iccedilin bkz Kramer 2016)

82

Platonrsquoun ldquoatalarrdquo diye andığı ve Sofistlerin de oumlzlemini duyduğu doumlnemler bunlar

olmalıdır Nitekim 7-6 yuumlzyıllarda İyonyarsquodaki felsefi ve Atinarsquodaki politik

devrimlerin ardından Yunan yurdunda hiccedilbir şey eskisi gibi olmayacaktı

Boumlylelikle Thales ve oumlğrencilerinin İyonyarsquoda ortaya koyduğu yeni duumlşuumlnme

biccedilimiyle birlikte 7 yuumlzyıl sonlarında Solonrsquoun Atinarsquoda kalkıştığı toprak reformu

hamleleri Ege havzasında demokrasinin ortaya ccedilıkışının ilk işaretleri olarak

yorumlanır Bunların ikisi arasındaki organik ilişkiyi Thomson kurar Ona goumlre her

ne kadar toprağın yeniden boumlluumlştuumlruumllmesi youmlntemi Libya kıyılarındaki Kyrenersquode

daha oumlnceki tarihlerde uygulanmış olsa da (Thomson 2007 s 309) bunun

İyonya koumlkenli ldquoisonomiardquo duumlşuumlncesine dolayısıyla demokratik bir rejime youmlnelik

ilk uygulanışı Atinarsquodaki Solon doumlnemidir Nitekim Thomson bir başka ccedilalışması

olan İlk Filozoflarrsquoda Solon yuumlzyılını demokratik ideolojinin ilk defa kendini

goumlsterdiği tarih olarak belirler ve bu ideolojinin okumasını Solonrsquola beraber iki

filozof olarak Thales ve Anaksimandros uumlzerinden yapar (1997 s 253) Benzer

biccedilimde izonominin tarihinin İyonyarsquoda başladığına ilişkin Karatani de

Thomsonrsquola aynı fikirdedir ve Atinarsquonın demokrasinin anayurdu olduğu tezini o da

reddeder (2017 s 21)

Demokrasinin ortaya ccedilıkışında diğer iki oumlnemli uğraksa 6 yuumlzyılın sonlarında

soybağlarının belirleyiciliğini ortadan kaldırarak yurttaşlık bağını νομόςrsquoun

guumlvencesi altına alan Atinalı arkhon Kleisthenes ve demokrasi uygulamalarında

rakipleri tarafından popuumllizmle succedillanacak kadar ileri gitmiş olan 5 yuumlzyılın en

buumlyuumlk devlet adamı Periklesrsquotir Bu uzun tarihsel suumlreccedil goumlz oumlnuumlne getirildiğinde

kadim Miken kral-tanrılar doumlneminden Attikarsquodaki rahip-krallar doumlnemine

ardından İyonya koumlkenli izonomiye ve sonrasında Atina koumlkenli demokrasiye

doğru 5 yuumlzyıl Atinarsquosındaki politik duumlzenin tarihsel gelişiminde en oumlnemli

duraklar sırasıyla İyonya filozofları Solon Kleisthenes ve Periklesrsquotir

Platonrsquoun zihninde bu suumlrecin Devletrsquoin VIII kitabında anlatılan ve Kallipolisrsquoten

tiran devletine doğru giden meşhur ccediloumlkuumlş suumlreciyle oumlrtuumlşmesi bilhassa

Sokratesrsquoin oumllduumlruumllduumlğuuml doumlnemde kaccedilınılmaz hacircle gelmiş olmalıdır Nitekim

Timaiosrsquoun giriş kısmında Mısırlı rahibin Solonrsquoa ccedilıkışması da bunu doğrular

gibidir 26c-d paragrafından oumlğrendiğimiz ve yukarıda da değindiğimiz gibi bu

83

diyalogda Kritias Hermokrates ve Timaiosrsquoun amacı Sokratesrsquoin bir guumln oumlnce

kendilerine anlattığı ndashve Devlet diyalogunda aktarılanndash uumltopik devletin ve

yurttaşlarının aslında ccedilok eskilerde ve gerccedilekten yaşamış olduklarını

goumlstermekti Kritiasrsquoın hikacircyeyi anlatmaya şoumlyle başlıyor

O hacirclde şimdi bir zamanlar yedi bilgelerden Solonrsquoun anlattığı ve hacircliyle

saccedilma (ἄτοπος) bile olsa baştan sona doğru (ἀληθής) olan şu hikacircyeyi

(λόγος) dinle Sokrates Solon pek ccedilok şiirinde de soumlzuumlnuuml ettiği gibi buumlyuumlk

dedemiz Dropidesrsquoin akrabası ve ccedilok yakın dostuydu Dropidesrsquoin yaşlılık

guumlnlerinde hatırlayıp dedemiz Kritiasrsquoa anlattığına goumlre ccedilok eski

zamanlarda bu şehirde pek buumlyuumlk ve goumlrkemli işler yapılmış ama insanlar

zamanla bunları yok etmiş ve unutmuş Boumlyleyken bize en yaraşır iş bunları

duumlzguumlnce hatırlayıp anlatarak sana olan minnet borcumuzu oumldemek ve

boumlylece tanrıccedilayı37 da bu festival guumlnuumlnde tıpkı duumlzguumln ve doğru bir ilahi

soumlyler gibi onuruna yakışır biccedilimde oumlvmuumlş olmaktır (Timaios 28d-21a)

Ardından dedesi Kritiasrsquoın Apaturia38 festivali iccedilin duumlzenlenen bir şiir

yarışmasında bir vesileyle Solonrsquoun şairliğini hatırlayıp şoumlyle anlattığını soumlyluumlyor

hellip (Solon) buraya doumlnduumlğuumlnde karşılaştığı ayaklanma ve diğer fenalıklarla

uğraşmak zorunda kalmayıp da Mısırrsquodan yanında getirdiği hikacircyeyi (λόγος)

tamamlayabilseydi uumlnuumlne ne Hesiodos yetişebilirdi ne de Homeros (hellip)

Mısır Deltarsquosında Nilrsquoin ikiye boumlluumlnduumlğuuml bir yerde Saitikos diye bir duumlzluumlk

varmış ve bu duumlzluumlkteki en buumlyuumlk şehrin adı Saisrsquomiş ndashki kral Amasisrsquoin

doğduğu yerdirndash ve dediklerine goumlre kurucusu Neith adındaki tanrıccedilaymış

bu da onların fikrinde Hellenlerin Athenarsquosıdır Bu insanların Atinalıları pek

sevdiği ve bir şekilde buradakilerle akraba oldukları soumlylenir Solon buraya

yolculuğunda o insanlar tarafından epeyi onurlandırıldığını anlatmış

sonrasında onların kutsal soumlzlerde (τῶν ἱερέων) tecruumlbeli rahiplerine eskiler

hakkında sorular sorunca boumlyle şeyler konusunda ne kendisinin ne de

diğer Yunanların neredeyse hiccedil bilmediğini goumlrmuumlş Bir defasında onları en

eskiler hakkında konuşturmak hevesiyle bizim en eskilerimizden laf accedilmış

ve ilk insan olduğu soumlylenen Phroneosrsquoumuz Niobersquomiz hakkında

konuşmaya başlamış sonra tufanı Deukalionrsquoı Purrharsquoyı ve nasıl hayatta

kaldıklarını anlatmakla (μυθολογεῖν) onların soyundan gelenleri saymakla

sonra da bu olaylar uumlzerinden geccedilen seneleri hesaplamaya ccedilalışmakla

devam etmiş Bunun uumlzerine rahipler arasından pek yaşlı biri demiş ldquoAh

Solon Solon Siz Yunanlar hep ccedilocuksunuz hiccedil yaşlı kalmadı Yunanlar

arasındardquo Beriki bu soumlzleri işitince sormuş ldquoBununla ne demek istiyorsunrdquo

Rahip cevap olarak demiş ldquoHepiniz de ruh olarak genccedilsiniz Hiccedilbirinizde

ne en eskilerden işitilmiş bir soumlz (δόξα) ne zamana karşı durabilmiş bir ders

(μάθημα) var (Timaios 21d-22b)

37 Tanrıccedila Athena 38 Dionysos onuruna duumlzenlenen dini bayram Bu bayramın uumlccediluumlncuuml guumlnuumlnde o yıl doğan ccedilocuklara ad koyulup her biri kayıt altına alınıyor

84

Yunanların tarih bilincini kuumlccediluumlmseyen Mısırlı rahip bu soumlzlerin ardından

geccedilmişte halkların nasıl ortadan kalktığına ilişkin bir konuşma yapar ve hem

kendilerinin hem de Yunanların ortak geccedilmişlerine ait tufan teması etrafında

şekillenmiş bir hikacircye anlatır Sonrasında tufandan oumlnceki Atinarsquonın ihtişamından

ve başarılarından soumlz eder ancak hayatta kalanlar yazı sanatını bilmediğinden

bunların unutulduğunu soumlyler39

Bu mitleri okuduğumuzda tarih kayıtlarının değil mitik anlatıların aktardığı devlet

duumlzenlerinin Platonrsquoun duumlşuumlnde ihtişamla arzıendam ettiğini anlamak zor değildir

Kaldı ki Platonrsquoun mitik geccedilmişe oumlzlemi yalnızca politik bir oumlrguumltlenme sınıflı yapı

gibi geniş ccedilerccedileveli kuşbakışı goumlruumlntuumllerle ilgili değildir Soumlzgelişi Devlet ve

Timaiosrsquota uumlst uumlste vurgulanan kadınların ortak kullanımıyla ilgili goumlruumlşuumlnuumln bile

mitik bir koumlkeninden soumlz edilebilir Yunan mitik anlatılarında her şey gibi evliliğin

de ilk koumlkenine bir mitik hadiseyle yer verilmiştir hacircliyle bu hadisenin oumlncesinde

kadınlar erkeklerin ortak malıydı Bu komuumlnal duumlzen Herodotosrsquota geccediltiği

biccedilimiyle goumlz oumlnuumlne alınınca meselenin 5 yuumlzyıl Atina entelektuumlelinin zihnindeki

karşılığını hayal etmek ccedilok zor değildir Thomson aktarıyor

ldquoİskityalı Agathyrislerderdquo diyor Herodotos ldquokadın herkesindir boumlylece

herkes birbiriyle kardeş olur ve bu genel akrabalık karşılıklı kıskanccedillık ve

kin duygularını kaldırırrdquo Kadınların ortaklaşalığının muumllkiyetin

ortaklaşalığıyla el ele yuumlruumlduumlğuuml duumlşuumlncesi hiccedil de yabancı değildi Bu

duumlşuumlnceye Aristophanes ve Platonrsquoda yeniden rastlarız (Thomson 2007 s

132)40

Bu konuda Aristotelesrsquoin de tarih kayıtları soumlz konusudur Oumlte yandan tarih

dışında mitik kayıtlara oumlrnek olarak evliliği Yunan halkına oumlğreten Atina kralı

(Pelasg oumlnderi) Kekropsrsquoun hikacircyesi meşhurdur Yine Thomson şoumlyle yazıyor

Evliliğin kurucusu olduğu soumlylenen ilk Atina kralı Kekropsrsquola ilgili bir

geleneği işte bu bilgilerin ışığında yorumlamamız gerekir Kekropsrsquotan oumlnce

ldquoevlilik diye bir şey yoktu cinsel ilişki rastgele olduğundan ne ccedilocuklar

babalarını tanıyordu ne de babalar ccedilocuklarını Ccedilocuklar analarının adını

alıyorlardırdquo (Thomson 2007 s 134)

39 Krş Yasalar 677c 40 Krş Herodotus Tarihler iv104 Platon Devlet 416d ve Timaios 18b Aristophanes Plutos 510-626

85

Bu kadarının bile Platonrsquoun mitik anlatılara bakarak tarihsiz bir geccedilmişe duyduğu

oumlzlemi kapıldığı politik nostaljiyi daha belirgin ve anlaşılır kılmak iccedilin yeterli

olduğu kanaatindeyiz

b) Yeni bir aktarım aracı olarak duumlzyazının etkileri

Vernantrsquoın Yunan polisrsquoinin oluşum suumlrecini irdelediği bir yazısı bizim iccedilin yol

goumlstericidir Buna goumlre polis ruhunu meydana getiren temel motif logosrsquoun yani

kanıtlayıcı soumlzuumln evvela yazıya geccedilmesi ve ardından buumltuumln demosrsquoun ortak malı

hacircline gelmesidir (Vernant 2017a 49-50) Bu bir ccedileşit kuumlltuumlrel yayılımı ifade eder

ve tıpkı oumlnceki yuumlzyıllarda Homeros ve Hesiodosrsquoun soumlzluuml gelenek yoluyla buumltuumln

Yunan coğrafyasına yayılması gibi bu defa yasaların ve felsefe metinlerinin

demosrsquoa yayılması anlamına gelir Bununla beraber İyonya ve İtalya

filozoflarının en iyi oumlrnekle de Pythagorasrsquoın ezoterik gelenekleri bu yayılımın

tabii bir neticesi olarak oumlnemli oumllccediluumlde tahribata uğramış olmalıdır Başka bir

deyişle Yunan coğrafyasında yazılı anlatımın yaygınlaşması sonucunda

ldquofelseferdquo adı verilen buumltuumln uğraşlar oumlzguumln ezoterik tavrını terk etmek zorunda

kalmış ve agora ile daha da oumlnemlisi politik oumlrguumltlenmeyle iccedil iccedile geccedilmiştir 5

yuumlzyıl Atinarsquosında Anaksagorasrsquoın Peri Phuseosrsquounun isteyen herkes tarafından

ccedilarşılarda ucuz bir fiyatla satın alınabileceğini Sokratesrsquoten işitiriz (Savunma

26d) Bu yazı aracılığıyla filozofların en gizli oumlğretilerine her Yunan yurttaşının

hatta koumllelerin bile kolaylıkla ulaşabildiği anlamına gelir

Goumlruumlnuumlşe goumlre felsefenin yapılma biccedilimlerini değiştiren bu kuumlltuumlrel yayılım o

doumlnemin felsefe ccedilevresini meydana getiren Sofistleri ve Platonrsquou bir tedbir

geliştirmeye sevk etmişti Sofist okul bu tedbiri demokratik iktidarla ve halkla sıkı

ilişkiler geliştirmelerine imkacircn sunan retorikte bulmuştur Platonrsquoa gelince onun

oumlngoumlruumlsuuml farklı bir mecraya başvurmasına neden olur mit

Kuumlltuumlrel yayılım Vernantrsquoın analizlerinde ldquobilgerdquo figuumlruumlnuumln herhangi birine

mektup yazdığı veya kitabını halka malettiği bir sahneyle somutlaşmış goumlruumlnuumlr

86

Daha oumlnceki yuumlzyıllarda perdelerin arkasında veya kamuya kapalı mekacircnlarda

mutlaka erginlenmiş bir grup tilmizine seslenen bilge artık zihnindeki buumltuumln her

şeyi polisrsquote herkesin goumlrebileceği bir şekilde accedilığa vurmakta boumlylece bazı

buumlyuumlk tehlikeleri de goumlze almaktadır

Burada artık soumlz konusu olan birkaccedil seccedilkin insana ayrılan ve tanrısal bir

luumltfu kolaylaştıran dinsel bir giz değildir Kuşkusuz bilgenin gerccedileği tıpkı

dinsel gizem gibi sıradan insanları aşan temel bir accedilınlamadır gerccedilekliğin

ortaya ccedilıkmasıdır ama bilgelik yazıya teslim edilirken bu mezheplerin gizli

ccedilemberinden soumlkuumlluumlp alınır guumln ışığında tuumlm sitenin goumlruumlşuumlne sunulur

(Vernant 2017a s51)

Bu noktada tespitimizi eleştirmeye imkacircn sunan bazı istisnalardan da soumlz

edilebilir Bu istisnalar iccedilin en iyi ve tek başına yeterli oumlrnekse Ross ve Cherniss

arasındaki tartışmadır Chernissrsquoin 1945 tarihli The Riddle of the Early

Academyrsquodeki iddiası Aristotelesrsquoin tanıdığı Platonrsquola bizim bildiğimiz Platon

arasında beliren farkların Aristotelesrsquoin diyalogları yanlış anlamış veya yanlış

yorumlamış olmasından ileri geldiğidir Başka bir deyişle Chernissrsquoin diyaloglar

hakkındaki tezi Platonrsquoun herhangi bir yazıya aktarılmamış oumlğretisinden soumlz

edilemeyeceğidir ve Aristoteles de Platonrsquou tıpkı bizim gibi diyalogların imkacircn

verdiği biccedilimde ve oumllccediluumlde bilmektedir (Cherniss 1944 s 51 vd) Bu iddiaya

karşılık Ross Aristotelesrsquoin Platonrsquodan soumlzluuml biccedilimde edindiği bazı bilgilerin

varlığına kanıt olarak dokuz farklı paragrafı birbiri ardına sıralar ve Chernissrsquoin

tezini belirgin bir şekilde ccediloumlkertir (Ross 2016 ss 102-5)

Bununla birlikte boumlyle bir istisna 5 yuumlzyıl Atina bilgeleri iccedilin ileri suumlrduumlğuumlmuumlz

iddiayla hiccedilbir şekilde ccedilelişik değildir Platonrsquoun soumlzluuml bir aktarım yoluna

başvurmuş olması her şeyden oumlnce onun duumlşuumlncesini polisrsquoin goumlruumlşlerine accedilmış

olduğu gerccedileğini ortadan kaldırmaz Dahası bir kısmının otantikliği tartışmalı bile

olsa otuza yakın diyalogu kaleme aldığı ve bunu her Yunan yurttaşının erişimine

sunduğu gerccedileğini hiccedilbir şekilde ortadan kaldırmaz Sadece Platon değil buumltuumln

Sofistler de oumlğretmendiler ve kendi okullarında veya farklı toplanma yerlerinde

halktan kişilere dersler vermekteydiler Bu onların soumlzluuml aktarım youmlnteminden

yararlanmış olduklarını goumlsterir ve Platon da meseleleri oumlğrencilerinin oumlnuumlnde ele

alırken diyaloglarda okuduğumuzdan kısmen farklı tespitlerde bulunmuş olması

tuhaf değildir

87

Oumlte yandan Rossrsquola buumltuumlnuumlyle hemfikir olsak bile (ki bu Platonrsquoun agrapha

dogmatarsquosının duumlşuumlnuumlluumlp taşınılmış kasıtlı olduğu anlamına gelecektir)

Platonrsquoun eserlerinin halka accedilık olan kısmı ezici bir ccediloğunluğa sahiptir Tek

başına bu durum bile Akademiarsquodaki oumlğretmen Platonrsquola Elearsquodaki ezoterik oumlnder

Pythagoras arasındaki farkı belirginleştirmek iccedilin yeterlidir

Vernantrsquoın soumlzluuml gelenekten yazıya geccediliş formuumlluumlndeki genel manzara bize şunu

anlatır Eski Yunan halkları yeni polisrsquoler inşa ettikleri sırada Miken soylu kral-

tanrılar ccediloktan tarihe karışmış bulunuyordu Bu tarihsel olgu polis yasalarının

ezici rasyonalitesi ve aynı zamanda kral-lider iccedilin de bağlayıcı olması gibi pek

ccedilok ldquolaikrdquo pratikle de desteklenmektedir Oumlte yandan aynı sayfalarda Vernantrsquoın

bu laikleşmenin dini politikadan buumlsbuumltuumln tasfiye edebilecek kadar guumlccedilluuml

olmadığına dair farkındalığını anlamak hacirclacirc muumlmkuumlnduumlr

Oumlzetle Yunan polisrsquoleri buumltuumlnuumlyle din ve tanrısallık ilkeleri uumlzerine bina edilmiş

Miken toplum organizasyonlarına goumlre ccedilok daha duumlnyevicirc sekuumller olmakla birlikte

dinin birtakım kurucu ve duumlzenleyici işlevlerini de muhafaza etmek durumunda

kalmışlardır Nitekim o doumlnemde bile yurttaşların iktidara koşulsuz itaatini ve

yasayı makul bulmasını guumlvence altına alacak başka bir metottan soumlz etmek

olanaksızdır

Bir siyaset felsefesi olarak Platonrsquoun devlet projesi ilk boumlluumlmde belirttiğimiz uumlzere

mitik geccedilmişten derin etkiler taşımasının yanında aynı geccedilmişi yeniden

canlandırmaya doumlnuumlk nostaljik bir youmlntemi de benimsemiş goumlruumlnmektedir 5

yuumlzyılda yaşamış vasat bir Atinalı yazarın bile erişebileceği eldeki hazır Yunan

tarihi literatuumlruumlnuuml goumlz oumlnuumlnde bulunduracak olursak Platonrsquoun bu nostaljik

yaklaşımının nedenlerini bir ldquoyozlaşmardquo daha doğru bir ifadeyle ldquodekadansrdquo

duumlşuumlncesinde aramamız gerekir Nitekim bu tarih anlatısı ldquooumlzlenenrdquo

başlangıccediltaki oumlrneklerini mitik gelenekten devşirerek suumlrekli bir altın ccedilağdan soumlz

eden duumlşuumlş suumlrecini de hicivci bir youmlntemle betimleyen buumlyuumlk bir mitoloji olarak

karşımıza ccedilıkar Platonrsquoun bu hikacircye iccedilin başvurduğu birincil kaynaksa Kronosrsquoun

altın ccedilağına oumlvguumllerin ustası Hesiodosrsquotur

88

Aristotelesrsquoin meşhur bir mitik anlatıyı bize pek şaşırtıcı biccedilimde ldquotarihrdquo olarak

anlattığı bir yazısında Dumezilrsquoin olağanuumlstuuml bir tespiti olan uumlccedil işlevli Hint-Avrupa

devlet modelinin Yunan siyasi duumlnyasındaki ccediloumlkuumlş suumlrecine şahit oluruz

(Atinalıların Devleti 32) Bu meşhur komutan İonrsquoun hikacircyesidir Oumlzetle kralın

başarısızlığı uumlzerine halkın ccedilağrısıyla karşısında birdenbire ordu belirmiş bu

başarısızlığın bedelini de yetkilerini orduyla paylaşarak oumldemiştir41

Sonuccedil olarak tarih oumlncesi Miken krallarının ccediloğunda goumlruumllen ve tanrı-kralı mutlak

soumlz sahibi ve otorite olarak tayin eden uumlccedil işlevli kast temelli Hint-Avrupa

modelinin ccediloumlktuumlğuuml coğrafya 7-6-5 yuumlzyıllardaki İyonya-Atina hattıdır bunun

oumlncesine ilişkin soumlzuuml edilen tarihlerse genellikle mitik anlatılara goumlndermede

bulunur Bu ccediloumlkuumlşle birlikte yetki paylaşımını esas alan yeni bir izonomi-

demokrasi Platonrsquoa goumlreyse Kallipolisrsquoe uzak ve tiranlığa yakın koumltuuml bir devlet

modeli ortaya ccedilıkacaktır

41 Hikacircyenin etraflı bir oumlrneği iccedilin 1 yuumlzyıl coğrafyacısı Strabonrsquoun Geographica isimli eserine bakılabilir (Strabo 1877 1013) Strabon bir ldquobilimcirdquo olmasının yanında hikacircyesini Aristoteles Demosthenes gibi kayıtlara başvurarak mitik anlatıdan bilimsel metne doğru şekillendirme yolunu seccediler ve yine Thukydides Plutharkhos Pausanias vs oumlrneklerde olduğu gibi bir Antikccedilağ sosyal bilimciliği tavrı ortaya koyar

89

SONUCcedil

1 Platonrsquoun kayıp koumlpeği

Her okurun dikkatini ccedilekmesi zor olabilir ama diyalogları baştan sona dolaşan

bazı koumlşe başlarında ansızın karşımıza ccedilıkan huzursuz bir koumlpek vardır Antik

Yunan mitlerindeki hayvanlardan biri olmadığı kesindir ve kendisini o kadar az

ele verir ki ne cinsini ne de milliyetini soumlylemek kolaydır Bir tek Gorgiasrsquota Mısır

koumlkenli tanrılardan biri olduğuna ilişkin bir işaret yakalarız Sokrates soumlz arasında

birden haykırır μὰ τὸν κύνα τὸν Αἰγυπτίων θεόν ndashMısırlıların tanrısı koumlpeğe

andolsun kihellip Ccediloğu zaman Herarsquonın Zeusrsquoun Apollonrsquoun Kharitlerin ve başka

Olimpik varlıklarının adına yemin ettiğini goumlrduumlğuumlmuumlz Sokrates arada bir boumlyle

yabancı bir varlığa dahası bir koumlpeğe yemin ederek bizi şaşkınlığa uğratır

Ccedilağdaşları arasında aynı yemini bir tek Aristophanesrsquoin Eşek Arılarırsquonda

Sosiasrsquoın ağzından işitiriz μὰ τὸν κύναhellip (83) Bununla beraber Aristophanesrsquoin

bu oyunu 422 tarihliyken ondan bir yıl oumlnce yazdığı ve karakterlerinden biri

Sokrates olan Bulutlarrsquoın bir yerinde bu defa filozofun yeminleriyle alay

edercesine onu tek cuumlmlede ldquoNefes Khaos ve Havayardquo yemin ettirir μὰ τὴν

Ἀναπνοὴν μὰ τὸ Χάος μὰ τὸν Ἀέραhellip (Bulutlar 627) Sokratesrsquoin hem kendi

ccedilağında hem de bizim ccedilağımızda hayli dikkat ccedilekici olan başka yeminlerine de

rastlamamız muumlmkuumlnduumlr oumlrneğin Phaidrosrsquota ccedilınar ağacına yemin ettiğini

goumlruumlruumlz Ancak bu yeminlerin hiccedilbiri koumlpek yemini kadar ilgi ccedilekici ve kışkırtıcı

değildirSokratesrsquoin diyaloglarda koumlpeğe ettiği yeminler şoumlyledir

Savunma 22aνὴ τὸν κύνα ndashkoumlpeğe andolsun ki yemin edilen Atinarsquoda bilge olduğu soumlylenen hiccedil kimsenin aslında bilge olmadığını bizzat tecruumlbe ettiği

Phaidros 228bνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Phaidrosrsquoun şayet kısa olsa tekrar tekrar okumaktan buumltuumln soumlylevi ezberlemiş olacağı

Devlet 399eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Devletteki fuzuli buumltuumln zevkleri ortadan kaldırdıkları

90

Devlet 567dνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Adeimantosrsquoun eşekarılarından soumlz ettiği

Devlet 592aνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Filozofun politikadan uzak durmak isteyeceği

Phaidon 98eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen verilen her tuumlrluuml cezayı ccedilekmenin kaccedilmaktan daha iyi ve asilce olduğunu duumlşuumlnduumlğuuml

Kratylos 411bνὴ τὸν κύναndash yemin edilen O anda aklında eskiden adları bulan kişilerin şimdinin filozoflarına benzediği youmlnuumlnde bir duumlşuumlncenin doğduğu

Gorgias 461aνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Konuyu yeterince tartışmanın uzun zaman alacağı

Gorgias 466cνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Polosrsquoun soumlylediği soumlzlerle fikirlerini mi accedilıkladığını yoksa kendisine soru mu sorduğunu anlamadığı

Kharmides 172eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Soumlylediklerinin bizzat kendisini de şaşırttığı

Buumlyuumlk Hippias 287eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Hippiasrsquoın cevabını beğendiği

Buumlyuumlk Hippias 298cνὴ τὸν κύναndash anlamsız konuşup da anlamlı konuşmuş gibi davranmaması iccedilin Hippiasrsquoı uyarırken

Lysis 211eνὴ τὸν κύναndash iyi bir dostu Dariusrsquoun buumltuumln altınlarına tercih edeceği

Bu yeminin farklı soumlylenişteki tek oumlrneği Gorgias 482brsquodedir

μὰ τὸν κύνα τὸν Αἰγυπτίων θεόνndash Mısırlıların tanrısı koumlpeğe andolsun kihellip yemin edilen Ceza ccedilekmenin koumltuuml olduğunu duumlşuumlnen Kalliklesrsquoin ccedilelişkiye duumlşeceği

Yeminin bu kullanımlarını birbiriyle ne kadar ilişkilendirirsek ilişkilendirelim bize

Platonrsquoun ironik kurgusunun eseri olduklarına dair herhangi bir işaret vermemekle

birlikte sırf Aristophanesrsquoin iğnelemeleri Sokratesrsquoin bu yemini gerccedilekten de sık

sık kullandığını goumlstermeye yeterlidir Bununla birlikte Yasalarrsquoda anlatılan

yeminle (ὅρκος) ilgili bir miti Sokratesrsquoin ccedilok sevdiği bu yeminle birarada

değerlendirmek bize Platonrsquoun bu ccedilalışma boyunca ortaya koymaya ccedilalıştığımız

mitolojik yaklaşımını destekleyecek bir arguumlman daha sunacaktır Soumlz konusu

mit tanrısal yargıccedil Rhadamantysrsquouumln yemin konusunda aldığı bir kararı anlatır

hellip O guumlnkuuml insanların ccediloğunluğu tanrıların soyundan geldikleri iccedilin doğal

olarak tanrıların varlığına accedilıkccedila inandıklarını goumlruumlyordu zaten kendisi de

bunlardan biriydi Anlaşılan insanlardan değil ancak tanrılardan yargıccedil

olabileceğini duumlşuumlnuumlyor bu nedenle de davaları kolayca ve ccedilabucak

sonuccedillandırıyordu nitekim davalı taraflara dava konusunda yemin ettirip

91

ccedilabucak ve kesin olarak davayı kapatıyordu Buguumln ise dediğimiz gibi

insanların bazısı kesinlikle tanrılara inanmıyor bazısı da (tanrıların) bizimle

ilgilenmediklerini duumlşuumlnuumlyor sayıca en fazla ve en koumltuuml olan bazılarının

duumlşuumlncesine goumlre ise tanrılar biraz kurban bolca yuumlze guumllme karşılığında

insanlara yuumlkluuml para kaldırmaya yardım ederler ve onları ağır cezalardan

kurtarırlar demek ki Rhadamantysrsquouumln davalardaki youmlntemi buguumlnkuuml

insanlar iccedilin elverişli değildir (Yasalar 948b-c)

Bu soumlzler Platonrsquoun yaşadığı doumlnemde Atina toplumundaki ldquodindarlıkrdquo

anlayışının yozlaştığını insanların dini ccediloğu zaman gizli ahlacircksızlıkları iccedilin bir kılıf

olarak kullandığını buna karşılık inananların da tanrıların affına sığınmayı her

durumda abarttığını goumlsterir Oumlte yandan Platonrsquoun dinle ilişkili mitlerin toplumsal

youmlnuumlne Devletrsquote olduğundan daha mesafeli olmakla birlikte hacirclacirc buumlyuumlk oumlnem

verdiğini de goumlsterir Nitekim burada Platonrsquoun Magnesiarsquoda oumlngoumlrduumlğuuml yeni

yasalardan birini goumlruumlruumlz tanrılar adına edilen yeminler hiccedilbir şekilde gerccedileğin

delili olarak kabul edilmeyecektir

Sokratesrsquoin Atinalı yurttaşlarının tanrı olduğuna inanmasının pek makul

goumlruumlnmediği birtakım varlıklara yemin etmiş olması farklı bakımlardan

değerlendirilebilir Ama oumlzellikle νὴ τὸν κύνα yemininde Yunanlar iccedilin hiccedil de

bağlayıcı olmayan yabancı kaynaklı bir tanrı mitine tam da Sokratesccedili ironiyle

bağdaşır biccedilimde yeminin hakikat iccedilin delil olarak sunulmasının eleştirisi olarak

başvurulmuş gibidir

2 Yurttaş filozof yasakoyucu ve mit

Bu sıradışı tutumun birbirini sonuccedil olarak getiren iki nedeninden soumlz etmek

muumlmkuumlnduumlr İlki Yunan toplumunda mitlerin gerccedilekliğe ilişkin dayanaklarını

genellikle hayatın olağan akışından seccedilmemiş olmalarıdır İkincisi bunun bir

sonucu ve aynı zamanda pekiştiricisi olarak mitlerin guumlnluumlk hayatın rutinlerine

rasyonel pratiklerine ve temelde laik olan herhangi bir mekanizmasına muumldahale

etmekten geri durmalarıdır Mitle guumlnluumlk hayat arasında kurulan ve ikisinin ilkece

ayrılmasına dayanan bu ilişkinin sonucu olarak yasakoyucu-duumlşuumlnuumlr figuumlruuml ve

92

sıradan yurttaş figuumlruuml arasında ortaya ccedilıkan etkileşim birbirinden farklı gelişmiştir

Yasakoyucu veya duumlşuumlnuumlruumln mitinde hep daha sakınımlı hakikat olma iddiasını

rasyonel alanda sınamaya accedilmayan bir tavır goumlrmemizin nedeni de budur

Sıradan Yunan yurttaşının mitiyse yasakoyucunun ve duumlşuumlnuumlruumln anlattığı mitten

daha ileriye gitmediği gibi kendi hakikatini rasyonel alanda kanıtlamaya da

kalkışmaz fakat guumlnluumlk hayatın akışına yine aynı otoritenin ccedilizdiği sınırlar iccedilinde

muumldahalede bulunmaktan da geri durmaz

Ccediloktanrılı toplumlarda panteonların yaşadığı değişim suumlreccedilleri bunun oumlrnekleriyle

doludur Buumlyuumlk bir savaş veya antlaşma neticesinde panteona yasakoyucu

tarafından yeni bir tanrı veya bir kuumllt koyulur veya bunun tersi olur Artık sıradan

yurttaşların bu yeniliğe hızlı biccedilimde uyum sağlamaları gerekecektir

Homerik kuumlltuumlruumln yetiştirdiği Yunanlı bireyin goumlzuumlnde tanrısal guumlccedillerin doğadaki

nedensellik ve yasa ilişkilerine ndashbu ilişkilerin ilk başlangıccedilta o da ldquoilk kuşakrdquo

tanrılarca kurulmuş olması dışındandash muumldahalesi onları değiştirmesi ve

duumlzenlemesi tasavvuru imkacircnsız bir olguydu Duumlnya duumlzeni ve kosmos yasaları

bizzat tanrılar eliyle değil ilk kuşak tanrılar (titanlar) ve onların soyları arasındaki

muumlcadeleyle kısacası doğa fenomenleriyle ccedilok benzer bir ccedilatışma sonucunda

ortaya ccedilıkmış ya da istenirse tesis edilmişti Hacirclihazırda egemen olan tanrılar

ccedilok daha oumlnceden tesis edilmiş bir doğa yasaları duumlzenine tabiydiler bu yasalar

uumlzerinde herhangi bir tasarrufa sahip değildiler

Bununla birlikte yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz yasakoyucu ve mit ilişkisinin istisnai

durumlar iccedilin soumlz konusu olduğunu goumlz oumlnuumlnde bulundurmak gerekir Nitekim

Yunan coğrafyasında ilk kıvılcımları filozofların bireysel fikirlerinde parlayan

mitolojik yaklaşım sıradan Yunan yurttaşı şoumlyle dursun tarih yazıcıları şairler ve

devlet adamları duumlzeyine bile sirayet edememiş bilhassa 5 yuumlzyıldaki Sofist ve

Platoncu aydınlanmalar doumlnemi boyunca Yunan kuumlltuumlruuml mitlerle hesaplaşmasını

ancak filozoflar eliyle gerccedilekleştirmek durumunda kalmıştır Bunların başını

Sofistler ccedilekmekle birlikte buumltuumln zıtlıklarına rağmen yine de Sofist kuumlltuumlruumln bir

uumlruumlnuuml olan Sokratik duumlşuumlnce soumlz konusu mitolojik yaklaşımın sığ bir akarsuyun

menderesler ccedilizmesi gibi ağır ve zikzaklı bir ilerleyişle Sofist inkacircr tutumundan

Platonik faydacı tutuma ndashCampbellci deyişle mitolojinin kozmolojik ve toplumsal

93

işlevlerinendash doğru yol almasını sağlamıştır Sofistler mitlerin birer safsata

olduğunu bilerek reddediyorken Platon onların ndashen azından Olimpik olanlarınınndash

safsata olduğunu bilerek toplumsal ve politik alanda faydalarına başvuruyordu

Yukarıda yaptığımız ayrımda Yunan yurttaşlarının bir tipine ldquosıradanrdquo sıfatını

yakıştırmanın zorunluluğunu da temellendirmemiz gerekir Nitekim boumlyle bir

yakıştırmada sıradan yurttaşın Yunancadaki ldquoyalınrdquo anlamına gelen ἁπλῶςrsquoun

buumltuumln olumsuz anlamıyla birlikte ndashccediluumlnkuuml hayatını yalın yani Platoncu anlamdaki

ldquosorgulamardquo eyleminden bir kelimeyle felsefe etkinliğinden uzak geccedilirmektedirndash

başka mesleklerde ccedilok buumlyuumlk başarılara imza atabileceğini goumlz oumlnuumlnde

bulundurmak bizi seccedilkincilik yaklaşımından kurtaracaktır

Soumlzgelişi Alkibiades Sokratesrsquoin buumltuumln ccedilabalarına rağmen felsefe sanatında

ilerleyememiş olsa da Atinarsquonın diğer devletlerle ilişkisine youmln verecek derecede

nuumlfuzlu bir komutan ve devlet adamı olmayı başarabilmişti Bununla beraber

Alkibiadesrsquoin tam karşıt oumlrneği olarak duumlşuumlnebileceğimiz Theaitetosrsquoa gelince

toplumsal veya politik anlamda kendisine şoumlhret ve onur kazandıran hiccedilbir

başarısı olmadığı hacirclde diyalektik sanatındaki uumlstuumln yeteneğiyle Sokratesrsquoin

hayranlığını kazanmış ona sık sık adından soumlz ettirmişti En azından bir

zamanlar şan ve onur elde etmekte ccedilok başarılı buumlyuumlk meclislerde herkesin

goumlzdesi ve idoluuml olan Alkibiades Yunan yurttaşları arasında ldquosıradanrdquo tanımımızı

karşılarken alabildiğine sade bir hayat yaşayan agorarsquoda adı sanı bilinmeyen ve

genccedil yaşta katıldığı bir savaşta hem salgın hastalıktan hem de aldığı yaradan acı

ccedilekerek oumllen ama felsefe sanatında pek yetenekli ve başarılı Theaitetos Yunan

yurttaşları arasında ldquosıradanrdquo tanımına hiccedil de iccedilin uygun bir figuumlr değildir Bu

bakımdan Platonrsquoun ccedilağında dikkatimizi ccedileken herhangi bir ismin mitle irtibatını

irdelerken felseficirc duumlşuumlnceyle Platoncu anlamda soumlylenecek olursa ldquodiyalektikrdquo

sanatıyla ilgisi bizim iccedilin birinci oumllccediluumlt olmak durumundadır

Sıradan Yunan yurttaşının mitle ilişkisini irdelemeye imkacircn veren pek ccedilok kayıt

guumlnuumlmuumlze sağlıklı biccedilimde ulaşmıştır Uumlstelik bunlar sanatsal kurgu veya

edebiyat alanındaki eserlerle sınırlı değildir o ccedilağdan guumlnuumlmuumlze varlığını

suumlrduumlrmuumlş pek ccedilok yasa metni tarih anlatısı biyografi ve mektup da Yunan

94

toplumlarında mitle kurulan ilişkiyi buumltuumln perspektiflerden incelememize yardımcı

oumlğeler iccedilerir42

Eski Yunan dilinde ldquohikacircyerdquo soumlzcuumlğuumlnuumln karşılığı olarak kullanılan μῦθοςrsquotan

başka bir de ἱστορία soumlzcuumlğuumlnuumln varlığı dikkat ccedilekicidir Platon ve Aristoteles bu

soumlzcuumlğuuml ccediloğu yerde ldquoaraştırmardquo anlamında kullanmışlardır fakat soumlzcuumlğuumln

Avrupa dillerindeki yazgısını Herodotosrsquoun ona yuumlklediği ldquoderlenen bilgiler

toplamırdquo tuumlruumlnden bir anlam belirlemiş goumlruumlnmektedir Nitekim birkaccedil yuumlzyıl

sonrasında Plutarkhosrsquoun kullanımıyla artık guumlnuumlmuumlzde geccedilerli olan ldquotarihrdquo

biliminin adı hacircline gelmiştir Bu durum Yunan entelektuumlelinin ldquotarihrdquo denen bir

araştırma sahasını biccedilimlendirirken ona yakıştırdığı birincil niteliği ccedilok guumlzel

accedilıklar Tarih onu yazan ve okuyan her Yunanlının goumlzuumlnde bir ldquohikacircyedenrdquo

ibaretti Uumlstelik birinci dereceden bir tanıklığa ihtiyaccedil duymuyordu ccediluumlnkuuml

neredeyse buumltuumln Yunan tarih yazarlarının metodu aynıydı Tarihini yazacakları

coğrafi boumllgelere ziyarette bulunarak yerel halkın ve duumlşuumlnuumlrlerin konuyla alakalı

rivayetlerini fikirlerini toplayıp kayıt altına almak

Sonuccedil olarak mitoloji tarihin neredeyse her doumlneminde iccedilinde buumltuumln bilimlerin

kısılıp kaldığı bir ccedilıkmaz olarak kendini belli eder Bu ccedilıkmazın temel kaynağı

bilimsel duumlşuumlnmenin duyulur alanla sınırlanmış dar ccedilerccedilevesidir Bu insanın

deney ve goumlzlemini zaman ve uzay bakımından sonsuza eriştiremeyeceği

duyularının hakikatle oumlrtuumlştuumlğuumlnden asla emin olamayacağı bir ccedilerccedilevedir Akıl

bu sınırlı ccedilerccedilevenin dışına ccedilıkma zorunluluğunu guumlndelik hayatın her sahasında

insana dayatmış ve sonuccedil olarak mitik duumlşuumlnce suumlrekli başka adlar altında

42 Bunlar da anmaya fırsat bulamadığımız ve mitlerin ilk kaynağı olan bazı edebicirc metinler gibi listelere sığmayacak kadar kalabalıktır Oumlrneğin buumlyuumlk tragedya yazarları kendi kurgusal eserlerini kadim mitlerle suumlslemekten ccedilok hoşlanırlar Hatta bazı mitleri birbirinden kuumlccediluumlk farklarla birden fazla Yunan şairinden okumak muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan kimi hatıra ve biyografi yazılarında ndashki bunların aklımıza ilk gelen oumlrneği yukarıda da aynı bağlamda değindiğimiz Ksenophonrsquoun ccediloğuna birinci derecede tanıklık ederek derlediği ilginccedil Sokrates hatıralarıdırndash Yunan mitlerinin inanccedillara ve guumlnluumlk hayatın bazı rutinlerine nasıl nuumlfuz ettiğini goumlrebiliriz Buumlyuumlk Yunan tarihccedilileri Herodotos ve Thukididesrsquoin yapıtlarında hatta daha sonraki yuumlzyıllarda yaşamış Plutarkhosrsquoun eserlerinde mitlerin belirleyici ve epeyi ağırlıklı olduğunu da goumlrebiliriz Platonrsquoun mektuplarında da mitlerden izler goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Yasa iccedilin akla ilk gelen oumlrnekse iki farklı mitosun ccedilatışma alanı olarak okumaya elverişli goumlruumlnen Sokratesrsquoin Savunmasırsquonda şahit olduğumuz Atina yasalarının mit kaynaklı gelenek konusundaki korumacı tutumu olabilir Sonuccedil olarak burada saydığımız yazı tuumlrleri sıradan Yunan yurttaşının hayatına ışık tutmaktaydı kaldı ki elimizde bu hayat tarzını goumlzlemleyebileceğimiz bunlardan başka bir olanağın varlığından da soumlz edemiyoruz

95

insanın doğayı ve evreni anlamlandırma ccedilabasına bir şekilde dahil olmayı

başarmıştır

Aslına bakılırsa mitik duumlşuumlncenin bu muumldahalesi Kopernik devriminden sonra

hatta teknoloji ve uzay ccedilağında bile azalmaya uğramış goumlruumlnmez Son birkaccedil

yuumlzyılda buumlyuumlk sıccedilramalarla ilerleyen bilimlerin etkisiyle kozmoloji matematik ve

hatta biyoloji sahalarında uumlretilen birccedilok teoriyle guumlnuumlmuumlzden birkaccedil bin yıl oumlnce

yazıya geccedilirilmiş kozmogoni aritmetik tarım hatta hayvanlar ve insanın ortaya

ccedilıkışını anlatan kadim mitler arasında belki de tek fark eski ccedilağlarda yaşayan

insanların ruhunu etki altına almış bir huşu-korku duygusundan ibarettir Eski ve

yeni paradigmalar arasındaki oumlrtuumlşmenin kaynağı tıpkı binlerce yıl oumlncesinde

olduğu gibi uzay ccedilağında da deney alanının ndashzamanla ne kadar genişlemiş

olursa olsunndash aynı sınırlı ccedilerccedileve iccedilinde olmasıdır

Boumlylelikle insanda logos daima iş başında olduğundan Suumlmer devrinde tarım

faaliyetlerinde kullanılan en basit bir karasaban iccedilin bir başlangıccedil accedilıklamasına

duyulan ihtiyaccedilla 20 yuumlzyılda ldquoevrenin başlangıcı nedirrdquo tuumlruumlnden pek

karmaşık bir bilmecenin ccediloumlzuumlmuumlne duyulan ihtiyaccedil arasında nitelik bakımından

hiccedilbir fark kalmaz Bu ihtiyaccedilların her ikisi de aynı meraktan doğmuştur her ikisi

de aynı merakın sırf nicelik bakımından birbirinden farklı olan sonuccedillardır

Bununla birlikte iki ihtiyacın giderilme biccedilimleri arasında yine sırf nicelik

bakımından farklılıklar bulunması kurduğumuz analojiyi hiccedilbir bakımdan

tartışmaya accedilmaz Nitekim ilkinde tanrı Enlilrsquoin insana luumltufta bulunması ve buna

karşılık insanın Enlilrsquoe duyduğu minnettarlık (Kramer 1961 42) ikincisindeyse

uzay ve zamanın yaklaşık 14 milyar yıl oumlnceki muhtemel yokluğu ve bu durumun

gelecekte doğurabileceği kıyamet senaryoları uzun uzadıya ve aynı kesinlik

doğruluk derecesinde dile getirilir Nihayet gerek Enlilrsquoin insanlara karasabanı

oumlğretmesi gerek Buumlyuumlk Patlamarsquonın uzay ve zamanı ortaya ccedilıkarması doğayı

bir suumlre goumlzlemledikten sonra baş goumlsteren zihin kurgularının meyvesidir Her iki

hikacircyeleme de deney alanının dışında duumlşleme yoluyla resmedilmiş olay

oumlrguumllerine dayanmaktadır

96

3 Son soumlz

Nihayet Platonrsquoun felsefesinde mitin ve mitolojinin yeri bir yurttaş olarak onun

veya Sokratesrsquoin dindarca-dine aykırı tutumlarından ziyade bu buumlyuumlk felsefenin

kurucu oumlgelerine bakılarak irdelenmek durumundadır Platonrsquoun felsefesine bu

tarzdaki her felsefi bakışın bizi goumltuumlreceği yerse mitolojinin işlevlerinin birbirinden

farklı accedilığa ccedilıkma biccedilimleridir Her ne kadar bu ccedilalışma oumlzelinde guumlzergacirch

belirleyici olarak Campbellrsquoin işlev sınıflandırmasındaki iki maddeye başvurmakla

yetinmiş olsak da Platonrsquoun felsefesinde mitik oumlgelerin daha başka işlevlerinin

de ccediloumlzuumlmlemeye accedilık olduğu bu bakımdan gerek Platonculuğun ve gerekse

sonraki Platoncu geleneklerin mitik ve mitolojik tartışmalar iccedilin alabildiğine

verimli daha oumlnemlisi mecburi bir alan meydana getirdiği şuumlphesizdir

Veyne antik doumlnemde yaşamış bir Yunanlının mitle irtibatını şu şekilde sabitler

O miti ya kocakarı masalları olarak goumlruumlr ya da gerccedilekleşmesi zor olağanuumlstuuml

birtakım olaylar olarak fakat bu ikinci durumda anlatılanın tarihsel gerccedilek mi

yoksa uydurma mı olduğunu tartışmanın da anlamsız olduğu youmlnuumlnde bir tavır

ortaya koyar (Veyne 2015 s39) Bu Yunanlılardan biri de Platonrsquodu ve ne yazık

ki onun bu iki kesimden hangisine dahil olduğuna ilişkin elimizde ndashsoumlzgelişi

Euhemeros Pausanias veya Miletoslu Hekataiosrsquota olduğu kadarndash kesin bir veri

bulunmamaktadır Ancak bununla birlikte bu kesinliği vermeyecek bile olsa onun

mite işlevsel bir yaklaşımda olduğunu ve hem felsefeyi hem guumlnluumlk hayatı hem

de siyaset doktrinini kurgularken mitin pek ccedilok işlevinden yararlanmaya giriştiğini

metinlerden apaccedilık biccedilimde anlayabiliyoruz Dahası yukarıdaki sayfalarda

etraflıca değindiğimiz gibi metinleri derinlemesine incelediğimiz zaman onun 5

yuumlzyıl Yunanistanrsquoında huumlkuumlm suumlren pek ccedilok mitik ve teolojik gelenek arasında

belli bir gruba ndashzaman zaman işlevlerinden yararlanmak ve zaman zaman ldquoiman

etmekrdquo bakımındanndash belli ayrıcalıklar tanıdığını goumlruumlyoruz Bu itibarla Platonrsquoun

mitlerle sıkı bir oumlruumlntuuml iccedilinde olan ldquofelsefirdquo metni hem kendi zihin haritasının hem

de 5 yuumlzyıl Yunanistanrsquoının kuumlltuumlrel haritasının karanlıkta kalmış yanlarını

aydınlatmak iccedilin benzersiz bir kaynak huumlkmuumlndedir

97

Burada yeniden ve ısrarla altı ccedilizilmelidir ki yukarıda da yer yer değindiğimiz gibi

diyaloglardaki oumlrtuumlk kalmış ezoterik gelenekler bağlamında ccediloumlzuumlmlenecek bir

Platonculuğun bizi bireysel anlamda mitik reflekslere sahip bir Platonrsquoa ve

Sokratesrsquoe vardırma ihtimali var Sokrates ve Platon batı felsefesinin bu iki buumlyuumlk

ldquokurucurdquo figuumlruuml en nihayetinde kendi toplumlarının birer ldquoerdemlirdquo uumlyesi ve

devletlerinin erdemli birer yurttaşıydı Her ikisi de sıradan Yunan yurttaşlarıyla

aynı agorarsquoda dolaşıp soumlyleşti alışveriş yaptılar Sıradan Yunan yurttaşlarıyla

aynı savaşları goumlrduumller aynı tapınaklara girdiler ve aynı devlet adamları

tarafından youmlnetildiler Onların felsefi etkinliklerinin bu ortaklıktan geniş oumllccediluumlde

pay almamış olması imkacircn dahilinde değildir buguumln Augustinusrsquoun Tanrı

Devletirsquoni veya Kantrsquoın Pratik Aklın Eleştirisirsquoni okurken goumlzardı edemeyeceğimiz

bir Hristiyanlık gerccedileği ne kadar soumlz konusuysa pek ccedilok ilkccedilağ duumlşuumlnuumlruumlnuuml ve

bilhassa Platonrsquou okurken goumlzardı edemeyeceğimiz bir Orfizm ve Olympos

gerccedileği de o kadar soumlz konusudur

Diyalogların bize sunduğu imkacircnlar ışığında Sokratesrsquoin veya Platonrsquoun

Mısırlıların ulu koumlpeğine inandıklarını duumlşuumlnmek elbette akıl dışıdır Her ikisinde

de boumlylesi bir inancı Veynersquonin sınıflandırdığı ldquotarihsel gerccedileklik-uydurmalıkrdquo

tartışmasını askıya alan Yunan yurttaş figuumlruumlyle de accedilıklamak muumlmkuumln değildir

Oumlte yandan Yasalarrsquoda ortaya koyulan yemin-mahkeme ilişkisi ve bu ilişkiyi

irdelerken başvurulan ldquotanrısal yargıccedillarrdquo miti koumlpek adına ndashkendisine hiccedil de

iman etmeksizinndash yemin eden filozofun mitle ve mitolojiyle iccediliccedile kurduğu felsefi

oumlruumlntuumlyuuml ortaya koymak iccedilin tek başına yeterlidir

Koumlpeğin gerccedilekte hangi koumlpek olduğu hatta koumlpek bile olup olmadığı veya adına

yemin etmenin o doumlnemdeki yaygınlığı gibi pek ccedilok tartışma accedilılabilir ancak

koumlpeğin bir ldquomitrdquo olduğu ve filozofun buradaki etkinliğinin bir ldquomitolojirdquo olduğu

tartışmaya accedilılamaz apaccedilık ortadadır Platonrsquoun seslendiği koumlpek belki bu buumlyuumlk

ve karmaşık manzaranın bir yerlerinde kayıptır ama duumlşuumlnen hayvan onun

kayıp koumlpeğine tarihin her doumlneminde aynı şekilde seslenmeye devam edecektir

98

KAYNAKCcedilA

Apollodorus (1921) The Library with an English Translation in 2 Volumes (S J

Frazer trans) Cambridge Harvard University Press

Aristophanes (1930) The Acharnians the Clouds the Knights the Wasps with

an English translation (B B Rogers trans) London William Heinemann

Ltd

Aristoteles (2009a) Fizik (S Babuumlr ccedilev) İstanbul Yapı Kredi Yayınları

Aristoteles (2009b) Nikomakhosrsquoa Etik (S Babuumlr ccedilev) Ankara BilgeSu

Yayınları

Aristoteles (2012) Poietika(N Kalaycı ccedilev) İstanbul Pharmakon Kitap

Aristoteles (1920) Athenaion Politeia ed Kenyon Oxford

Aristotle (2008) Metaphysics Books 10-14 Oeconomica Magna Moralia (H

Tredennick G C Armstrong trans) London Loeb Classical Library

Aristotle (2004a) On the Soul Parva Naturalia On Breath(W S Hett trans)

London Loeb Classical Library

Aristotle (2004b) Politics (H Rackham trans) London Loeb Classical Library

Bernabeacute A (2013) Poetae epici Graeci Testimonia et fragmenta Berlin De

Gruyter

Burkert W(2004) Babylon Memphis Persepolis Eastern Contexts of Greek

Culture New York Harvard University Press

Burnet J (1890) Early Greek Philosophy London Adam and Charles Black

Campbell J (1991) The Power of Myth with Bill Moyers New York Anchor

Books

Campbell J (1994) Yaratıcı Mitoloji Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev)

Ankara İmge Yayınları

Campbell J (2003) Batı Mitolojisi Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev)

Ankara İmge Yayınları

Campbell J (2001) İlkel Mitoloji Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev) Ankara

İmge Yayınları

99

Cherniss H (1944) Aristotlersquos Criticism of Plato and the Academy Vol1

Baltimore The John Hopkins Press

Cicero M Tullius (2006) De Republica De Legibus Cato Maior de Senectute

Laelius de Amicitia (J G P Powell trans) New York Oxford University

Press

Coomaraswamy A K (2011) Christian and Oriental Philosophy of Art New York

Dover Publications

Cornford F M (1907) Thucydides Mythistoricus London E Arnold

Cornford F M (1912) From Religion to Philosophy A Study in the Origins of

Western Speculation London E Arnold

Cornford F M (1952) Principium Sapientiae The Origins of Greek Philosophical

Thought Cambridge Cambridge University Press

Cornford F M (1997) Platorsquos Cosmology The Timaeus of Plato Indiana

Hackett Publishing Co

Diels H Kranz W (1961) Die Fragmente der Vorsokratiker 3 Banden Frankfurt

am Main Weidmannsche Verlagsbuchhandlung

Dowden K (1992) The Uses of Greek Mythology New York Routledge

Ebeling H (1885) Lexicon HomericumI-II London Williams and Norgate

Eliade M (2014) Mitlerin Oumlzellikleri(S Rifat ccedilev) İstanbul Alfa Yayınları

Eliade M (2013) Dinsel İnanccedillar ve Duumlşuumlnceler Tarihi Cilt 1 Taş Devrinden

Eleusis Mysterialarına (A Berktay ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi

Guthrie W K C (1955) The Greeks and Their Gods Boston Beacon Press

Guthrie W K C (1997a) A History of Greek Philosophy Volume 1 The Earlier

Presocratics and the Pythagoreansrdquo Cambridge Cambridge University

Press

Guthrie W K C (1997b) A History of Greek Philosophy Volume 2 The

Presocratic Tradition from Parmenides to Democritus Cambridge

Cambridge University Press

Guthrie W K C (1997c) A History of Greek Philosophy Volume 4 Plato The

Man and his Dialogues Earlier Period Cambridge Cambridge University

Press

100

Herodotus (1920) The Histories with an English translation (A D Godley trans)

Cambridge Harvard University Press

Hesiod Theogony Works and Days Testimonia with an English translation (G

W Most trans)Cambridge Harvard University Press

Homer (1924) Iliad in two volumes with an English translation(A T Murray

trans) Cambridge MA Harvard University Press

Homer (1919) Odyssey in two volumes with an English translation (A T Murray

trans) Cambridge MA Harvard University Press

Homeros (2005a) İlyada (A Erhat A Kadir ccedilev) İstanbul Can Yayınları

Homeros (2005b) Odysseia (A Erhat A Kadir ccedilev) İstanbul Can Yayınları

Jaeger W (1948) The Theology of the Early Greek Philosophers (E S

Robinson trans) London Clarendon Press

Jaeger W (1953) Die Theologie der Fruumlhen Griechischen Denker Stuttgart W

Kohlhammer

Jaeger W (1948) Aristotle Fundamentals of the History of His Development

OxfordOxford University Press

Jaeger W (2011) İlk Yunan Filozoflarında Tanrı Duumlşuumlncesi (G Ayas ccedilev)

İstanbul İthaki Yayınevi

Karatani Kojin (2017) Isonomia and the Origins of Philosophy (J A Murphy

trans) Durham Duke University Press

Karatani Kojin (2019) İzonomi ve Felsefenin Koumlkenleri (A N Bingoumll ccedilev)

İstanbul Metis Yayınları

Kramer S N (2007) Sumerian Mythology A study of Spiritual and Literary

Achievement in the Third Millenium BC London Forgotten Books

Kramer S N (2002) Suumlmerler Tarihleri Kuumlltuumlrleri ve Karakterleri (Ouml Buze

ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi

Kranz W (1994) Antik Felsefe (S Y Baydur ccedilev) İstanbul Sosyal Yayınları

Ksenophon (1997) Sokratesten Anılar (C Şentuna ccedilev) Ankara Tuumlrk Tarih

Kurumu Yayınları

Laertios D (2013) Uumlnluuml Filozofların Yaşamları ve Oumlğretileri (C Şentuna ccedilev)

İstanbul Yapı Kredi Yayınları

101

Liddell H ve diğerleri (1883) A Greek-English Lexicon Oxford Clarendon

Press

Nietzsche F (1966) Beyond Good and Evil (W Kaufmann trans) New York

Vintage Books

Nietzsche F (1967) Fruumlhling 1878 bis November 1879 Menschliches

Allzumenschliches zweiter Band Nachgelassene Fragmente 4 Berlinde

Grutyer

Nietzsche F (1999) Jenseits von Gut und Boumlse Zur Genealogie der Moral

Bonn Deutscher Taschenbug Verlag de Gruyter

Pausanias (1918) Description of Greece with an English Translation in 4

Volumes (WHS Jones LittD and HA Ormerod MA trans) London

William Heinemann Ltd

Payne R (1959) The gold of Troy the story of Heinrich Schliemann and the

buried cities of ancient GreeceNew YorkCcedil Funk amp Wagnalls

Plato (2002a) Charmides Alcibiades 1 amp 2 Hipparchus The Lovers Theages

Minos Epinomis(W R M Lambtrans)London Loeb Classical Library

Plato (2002b) Cratylus Parmenides Greater Hippias Lesser Hippias(HN

Fowler trans) London Loeb Classical Library

Plato (2002c) Euthyphro Apology Crito Phaedo Phaedrusrdquo (HN Fowler

trans) London Loeb Classical Library

Plato (2002d) Laches Protagoras Meno Euthydemus(W R M Lamb trans)

London Loeb Classical Library

Plato (2002e) Lysis Symposium Gorgias(W R M Lamb trans) London Loeb

Classical Library

Plato (2002f) Republic Volume I Books 1-5(CE Jones W Preddy trans)

LondonLoeb Classical Library

Plato (2002g) Republic Volume II Books 6-10(CE Jones W Preddy trans)

LondonLoeb Classical Library

Plato (2002h) ldquoStatesman Philebus Ionrdquo (HN Fowler trans) London Loeb

Classical Library

Plato (2002i) Theaetetus Sophist(HN Fowler trans) London Loeb Classical

Library

102

Plato (2002j) Timaeus Critias Cleitophon Menexenus Epistles(R G Bury

trans) LondonLoeb Classical Library

Platon (2014) Parmenides(S Babuumlrccedilev) Ankara İmge Kitabevi Yayınları

Platon (1998) Yasalar Yunanca Aslı İle ndash 2 Cilt (C Şentuna S Babuumlr ccedilev)

İstanbul Kabalcı Yayınevi

Platon (2012) Phaidon Ruh Uumlzerine (N Kalaycı ccedilev) İstanbul Kabalcı

Yayınevi

Plutarch (1957) Moralia with an English Translation in 14 Volumes (F C

Babbitt trans) London Harvard University Press

Proclus (1820) The commentaries on the Timaeus of Plato in five books

containing a treasury of Pythagoric and Platonic physiology (T Taylor

trans) London the Author

Renan Ernest (1897) Recollections of My Youth (C B Pitman trans)London

Chapman and Hall

Rohde E (1925) Psyche The Cult of Souls and Belief in Immortality Among the

Greeksrdquo (W B Hills trans) New York Kegan Paul Trench Trubner amp Co

Ltd

Ross D (2016) Platonrsquoun Yazılı Olmayan Oumlğretileri (Oumlzne 24 Kitap-Bahar

2016 iccedilinde ss 101-111 (C Sabancı ccedilev) Konya Ccedilizgi Kitabevi

Simplicius (2014) On Aristotles Physics (P Huby CCW Taylor trans)

London Bloomsbury

Stewart J A (2001) The Myths of PlatoLondonBarnes and Noble Inc

Strabo (1877) Geographica(A Meineke trans) Leipzig Teubner

Levi-Strauss C (2013) Mit ve Anlam (G Y Demir ccedilev) İstanbul İthaki

Yayınevi

Thomae Aquinatis (1920) Summa Theologica Pars Prima Romae Typographia

Forzani et S

Thomson G (1997) İlk Filozoflar Eski Yunan Toplumu Uumlzerine İncelemeler (M

H Doğan ccedilev) İstanbul Payel Yayınları

Thomson G (2007) Tarihoumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler

(C Uumlster Ccedilev) İstanbul Homer Kitabevi

103

Thucydides (1942) Historiae in two volumes trans (H S Jones J E Powell

trans) Oxford Oxford University Press

Uzdaviyns A (2011) Orpheus and the Roots of Platonism London The

Matheson Thrust

Vernant J P (1962) Les origines de la penseacutee grecque ed Georges Dumeacutezil

PUF Paris

Vernant J P (2006) Myth and Thought among the Greeks (J Lloyd J Fort

trans) New York Zone Books

Vernant J P (2015) Eski Yunanrsquoda Mit ve Din (M Erşen ccedilev) İstanbul Alfa

Yayınları

Vernant J P (2017a) Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları (H Portakal ccedilev)

İstanbul Cem Yayınları

Vernant J P (2017b) Eski Yunanrsquoda Mit ve Toplum (ME Oumlzcan ccedilev) İstanbul

Alfa Yayınları

Vernant J P Naquet P V (2012) Eski Yunanrsquoda Mit ve Tragedya (S Tamguumlccedil

R F Ccedilam ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi

Veyne P (2015) Yunanlar Kendi Mitlerine İnanmışlar mıydı (M Alkan ccedilev)

İstanbul Alfa Yayınları

Von Hendy A (2001) The Modern Construction of Myth Indiana Indiana

University Press

Xenophon (2013) Memorabilia Oeconomicus Symposium Apology (E C

Marchant O J Toddtrans) London Loeb Classical Library

104

EK 1 Orijinallik Raporu

105

EK 2 Etik KurulKomisyon izni ya da Muafiyet Formu

Page 7: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ

1

GİRİŞ

Felseficirc Bir Mitoloji Araştırmasının Gerekliliği Uumlzerine

Yapısalcı antropolojinin buumlyuumlk kuramcısı Leacutevi-Strauss bir yandan mitin bir

illuumlzyon olup insanda evreni anlayabileceği yanılgısına neden olduğunu kabul

ederken bir yandan da modern toplumda mitin yerini ldquotarihrdquoin aldığını ve onunla

aynı işlevi goumlrduumlğuumlnuuml tespit eder (Leacutevi-Strauss 2013 s 51) Bu kendisini

modern bilim paradigmaları ve eleştirmenlerce kuşatılmış hisseden bir

antropoloğun modern tarih anlatısını ldquomitrdquo olarak goumlrduumlğuumlnuuml nispeten naif kabul

edilmesi kolay cuumlmlelerle accedilıklama girişimidir Bununla birlikte Straussrsquoun bu

tercihi en basit deyişle sosyal bilimcilerin son yuumlzyılda karşı karşıya kaldığı bir

anlamlandırma krizine de işaret etmektedir Guumlnuumlmuumlzde sosyal bilimlerin yaygın

kavrayış biccedilimiyle mitten ayırıcı unsurlarını saptamak artık ciddi anlamda

guumlccedilleşmiştir ve Leacutevi-Straussrsquoun mit bağlamında oumlnerdiği bu modern kavrayış

biccedilimi iki duumlnya savaşını takip eden suumlreccedilte 20 yuumlzyılın ikinci yarısında iccediline

en ccedilok da sosyal bilimcilerin duumlştuumlğuuml bir ikilemin sonucu olarak okunmalıdır Tarih

ve felsefe aslında birer mit midir

Bu soruya hiccedil ccedilekinmeksizin ve ldquobilimselrdquo arguumlmanlarla desteklenmiş bir ldquoevetrdquo

cevabı verebilme luumlksuuml kimbilir gelecek yuumlzyılın antropolog ve filozoflarının

payına duumlşer Fakat guumlnuumlmuumlz iccedilin konuşacak olursak duumlşuumlnuumlrler adına boumlyle bir

imkacircndan henuumlz soumlz edemiyoruz Nitekim bu tarz bir girişimin sahibini Leacutevi-

Straussrsquoun ve diğer yapısalcı duumlşuumlnuumlrlerin maruz kaldığından ccedilok daha katı

eleştirilerle karşı karşıya getirmesi olasıdır Her şeyden oumlnce bu tarz bir girişimin

ccedilağımızdaki bilimsel kriterlerle değerlendirilemeyeceğinden soumlz edilebilecektir

Bununla birlikte bu muhtemel olumsuzlukları daha baştan savuşturmak iccedilin

kullanışlı bir youmlntemden de buumlsbuumltuumln mahrum değiliz Leacutevi-Straussrsquoun yukarıda

oumlrneklediğimiz tutumu da bu youmlntemin ilk habercilerindendir Buguumln tarih ve

felsefenin birer mit olduğu iddiasının altından kalkmak guumlccedil olabilir ama ldquotarih ve

felsefe mit midirrdquo sorusunu başaşağı ccedilevirerek zaman kipinde hassas bir

değişikliğe gitmek kulaklara ccedilok daha makul gelebilecek bir cevap sunar Mit bir

zamanlar hem tarih hem de felsefeydi

2

En azından bir zamanlar oumlyleydi geccedilmiş zaman kipini kullanmak zorundayız

Ama iyi tarafından bakmayı deneyerek şunu da soumlyleyebiliyoruz Bir defa ldquotarih

ve felseferdquo dedikten sonra yine geccedilmiş zamanlar iccedilin geccedilerli olmak uumlzere buumltuumln

sosyal bilimlerin ldquomitrdquo olduğunu soumlylememize imkacircn vardır

Soumlzuumlnuuml ettiğimiz tarih ve felsefenin mit olduğu geccedilmiş zamanları kapatan

doumlnem ccediloğu zaman Aristotelesccedili paradigmanın yıkıldığı Newton ccedilağıyla

işaretlenir Bunun oumlncesinde yukarıda geccedilmiş zamanlar diye nitelediğimiz ve

mitik duumlşuumlncenin egemen olduğu doumlneme gelince bilhassa Batı uygarlığı

oumlzelinde kilisenin hem bilim hem de felsefe iccedilin otorite olduğu doumlnemi de iccediline

alan Homerosrsquotan 17 yuumlzyılın başlarına kadar uzanan ccedilok uzun bir suumlreccedilten

bahsetme gerekliliği soumlz konusudur

Bu suumlreccedil iccedilinde mit suumlrekli biccedilim değiştirerek bilimsel tartışmaların politikanın

toplumsal ve guumlndelik hayatın oumlnde gelen belirleyicisi olmuştu Antikccedilağrsquoda

yaşamış bir tarih ve edebiyat okurunda Hesiodosrsquoun yarattığı etkiyle Ortaccedilağrsquoda

yaşamış bir felsefeci tıpccedilı ya da soyluda Tevratrsquoın ilk başlangıca dair

hikacircyelerinin yarattığı etki gerccedileklikle birebir oumlrtuumlştuumlkleri youmlnuumlndeki inanccedil

bakımından aynı olmuştu Bu okurların her ikisi de ldquotarihrdquo ve ldquohakikatrdquo telakkilerini

bir şekilde ellerine tutuşturulan metinlerin etkisiyle belirlemiş ve kendi hayatlarını

ailelerinin ve hatta yurttaşlarının hayatlarını buna goumlre duumlzenleme yoluna

gitmişlerdi

Bilim ccedilağının başlamasıyla birlikte gelişen ve 20 yuumlzyılın başlarına kadar uzanan

suumlreccedilteyse gerek entelektuumlel ccedilevrelerde ve gerekse halk nezdinde mitlere ilişkin

bu algı dramatik bir değişime uğramış goumlruumlnmektedir Bilimsel devrimlerin sarsıcı

etkileri altında ldquomitikrdquo olduğuna karar verilen anlatı ve duumlşuumlnme biccedilimlerine bakış

accedilısı alaşağı olmuş genel anlamda ldquomitrdquo hakkındaki duumlşuumlnceler hızla dışlayıcı

olumsuz bir ccedilehreye buumlruumlnmuumlştuumlr Bu ccedilerccedilevede gelişen modern ldquomitrdquo

kategorisine eski yeni pek ccedilok tarih ve felsefe anlatısı bilimsel kabul teorem ve

aksiyom aynı anda eklenmiştir Her şeyin sudan geldiği Romalıların soyunun bir

kurdun emzirdiği kardeşlerden tuumlrediği ldquobuumltuumlnrdquouumln ay-altı ve ay-uumlstuuml biccediliminde iki

farklı toumlzuuml olduğuhellip hatta yakın doumlnemlerde matematikte yaşanan buumlyuumlk

devrimlerle birlikte uumlccedilgenin iccedil accedilıları toplamının iki dik accedilıya eşit ve asal sayıların

3

sonsuz olduğu gibi pek ccedilok oumlnerme ve yasa İsarsquonın tanrının oğlu olduğu

kabuluumlyle aynı minvalde değerlendirilmeye başlamıştır1 Bununla birlikte ccedilok

geccedilmeden 19 yuumlzyılın sonlarında Newton ccedilağının da her ccedilağ gibi ndashsırf mit

konusunda değil pek ccedilok başka konuda dandash zamanı gelince kapanmak uumlzere

accedilılmış olduğu anlaşılacaktır

Bilhassa 20 yuumlzyılın başlarında Newtoncu paradigmaların her alanda hızlıca

aşınmaya uğramasıyla birlikte tarih boyunca uumlretilmiş ve guumlnuumlmuumlze kadar

ayakta kalmayı başarmış mitlerin ldquosaccedilmalık uydurmardquo2 diye nitelenerek bir

kenara atıldığı doumlnem kapanmaya yuumlz tutmuş ve sosyal bilimciler iccedilin pek ccedilok

araştırma konusunda mitle bilimi aynı başlıklar altında tartışma zorunluluğu

doğmuştur Boumlylece bir suumlre sonra ldquomitolojirdquo sahasındaki araştırmaların sosyal

bilimler iccedilin sağladığı yarar ve kolaylıklar tartışmasız hacircle gelecektir Bu suumlreccedilte

mitik oumlgelerin ve kuumlltlerin yalnızca yazının keşfinden oumlnceki doumlnemler iccedilin değil

aynı zamanda yazının yaygın biccedilimde kullanıldığı buumltuumln doumlnemler iccedilin de farklı

ulus ve uygarlıklar arasındaki sosyal kuumlltuumlrel ekonomik ilişkilerin oumlzguumln birer

vakanuumlvisi olduğu anlaşılacaktır

1 ldquoMitrdquo soumlzcuumlğuumlnuumln popuumller kullanım biccedilimleri hiccedil de hafife alınmayacak bazı kanıtlar sunsa da burada soumlzgelişi Amerikarsquonın Vietnam Savaşırsquondan galip ayrıldığı veya her ayın belli doumlnemlerinde Merkuumlrrsquouumln duumlnya etrafında saat youmlnuumlnde doumlnmeye başladığı gibi ldquomitikrdquo duumlşuumlncelerden soumlz etmeyi gerekli bulmuyoruz Aslında bazı mit araştırmacıları tarafından soumlzcuumlğuumln popuumller anlamına yuumlklenen bu olumsuz iccedilerik eleştirilmiş ve hatta ldquomitrdquo soumlzcuumlğuuml bile reddedilerek kasıtlı biccedilimde mythosrsquoun tercih edildiği olmuştur Boumlyleyken ldquomitrdquoin popuumller anlamlarının buumltuumln pejoratif tarafları bir yana bize goumlre popuumller mitlerin ortaya ccedilıkma biccedilimleriyle ldquomitrdquo diye tanımladığımız kadim metinler ve kuumlltlerin soumlzgelişi goumlkkubbenin Atlasrsquoın sırtında durduğu duumlşuumlncesinin ortaya ccedilıkma biccedilimleri arasındaki ilkece benzerliğin goumlz oumlnuumlnde bulundurulması gerekmektedir 2 Antik Yunan koumlkenli mythos soumlzcuumlğuumlnden tuumlretilen ldquomitrdquo kavramının bu ikisi dışındaki anlamları genellikle sanat uumlretimine atıfladır Bununla beraber kavramın edebiyat tarihindeki seruumlveni yani kurgursquoyu ccedilağrıştıran anlamları tartışmamızın dışında kalmaktadır Fakat hacirclacirc bu bağlamda soumlz etmemiz gereken bazı istisnai durumlar vardır Oumlrneğin Latincenin egemen olduğu yaklaşık bin yıllık suumlreccedilte Batı toplumlarında mythos soumlzcuumlğuumlnuumln uzun bir uykuya dalmış olması buna oumlrnektir Nitekim Latin uygarlıkları antik Yunanların mythos diye adlandırdıkları edebi eserler dışında hiccedilbir şey iccedilin herhangi bir kavrama ihtiyaccedil duymamış gibidir Latinler mythos yerine fabula soumlzcuumlğuumlnuuml tercih etmekle mythosrsquoun Yunan antik ccedilağındaki sanat anlamıyla sınırlanmış bir kavrayış ortaya koyarlar Bu ccedilarpıcı tespiti Von Hendyrsquoe borccedillu olmakla birlikte durumun bizim tartışmamız iccedilin oumlnemine aşağıda değineceğiz Edebiyat sahasına oumlzel olarak son derece ayrıntılı ve faydalı bir tartışma iccedilinse yazarın The Modern Construction of Myth isimli eserine bakılabilir

4

Guumlnuumlmuumlzde karşılaştırmalı mitoloji ccedilalışmalarının sunduğu birtakım verilerin

birkaccedil yuumlzyıldır genel-geccediler kabul edilen bazı tarih kurgularını ldquorestore etmeyirdquo

gerektirecek yeni keşifleri haber vermesi buna oumlrnektir

Buguumln Frazerrsquoin devrim niteliğindeki Altın Dalrsquoının yayımlanmasının uumlzerinden

yuumlz yirmi yılı aşkın bir suumlre geccedilmiştir Schliemannrsquoın Troiarsquoyı keşfi de aşağı yukarı

aynı yaştadır Cornfordrsquoun uzunca bir suumlre sessizliğe mahkum edilen Yunan

felsefesi ccedilalışmaları 1900rsquolerin başına nihayet İyonya bilimselliğinin mitik

iccedileriğinin genel kabuluuml aynı yuumlzyılın ikinci yarısına denk gelir Aşağıda etraflıca

inceleyeceğimiz uumlzere ldquomitrdquo ve ldquomitolojirdquo kavramlarının iccedileriği bu gelişmelerle

birlikte ikinci bir defa yenilenmiş sonuccedil olarak mitik duumlşuumlnce ve anlatıların

bilimsel faaliyetler accedilısından oumlnemi ccedilok daha belirgin hacircle gelmiştir

ldquoMitrdquo kavramının iccedileriğinde meydana gelen bu yenilenmeyi Roumlnesansrsquola birlikte

ldquobilimrdquo ve ldquofelseferdquonin yaşadığı yenilenmeye benzer biccedilimde bir tuumlr eskiye doumlnuumlş

olarak goumlrmek ccedilok daha isabetlidir Ccediluumlnkuuml bunu deyim yerindeyse mitin yeniden

canlanması biccediliminde meydana geldiği iccedilin hemen oumlncesindeki iki yuumlzyılı aşkın

suumlre boyunca gelişen mit yaklaşımlarının antik ve klasik doumlnemde mevcut

yaklaşımla ikame edilmesi biccediliminde oumlzetlemek de muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan

boumlyle bir yenilenme her bir klasik doumlnem yazarının mit kavrayışını buguumlnuumln bakış

accedilısından değil kendi doumlneminde hacirckim olan bakış accedilısından ele alma miti

ldquosıradanrdquo bir Antikccedilağ bireyi gibi anlama zorunluluğunu da beraberinde getirir

Mitleri konu alan bir bilim disiplinine ihtiyaccedil da bu youmlnde şekillenmiştir

Bu disipline ldquomitolojirdquo adı verilmiştir ancak ldquofelseferdquo ve ldquobilimrdquoin koumlkenleri olan

φιλοσοφία ve ἐπιστήμη-τέχνη soumlzcuumlklerinin tarihsel seruumlveninden farklı biccedilimde

ldquomitolojirdquo ile antik Yunanca koumlkleri olan μυθολογία μυθολόγημα veya μυθολογεύω

soumlzcuumlkleri arasında bir anlam oumlrtuumlşmesinden pek de kolay soumlz edilemez

Homerosrsquoun destanlarında da sıklıkla geccedilen bu soumlzcuumlklerin iccedileriği guumlnuumlmuumlzdeki

gibi herhangi bir mit veya hikacircye araştırması bilimine karşılık gelmediği gibi mitin

yalnızca anlatma ve uumlretmeyle ilişkili edimlerine goumlndermede bulunur Bu

nedenle antik Yunancadaki karşılığından epeyi farklı biccedilimde guumlnuumlmuumlz modern

bilimlerinin adlandırılma tarzına uygun olarak ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki -loji ekinin

5

λέγω fiiline nispeten daha uzak ldquobiyolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki -loji ekine ccedilok daha yakın

bir işlev goumlrduumlğuumlnuuml soumlyleyebiliriz

Bununla beraber ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlnuumln guumlnuumlmuumlzdeki anlamıyla antik doumlnemdeki

anlamı arasındaki bu belirgin farkın bizi bir yanılgıya suumlruumlklemesine de izin

vermememiz gerekir Bu yanılgı ccediloğu zaman antik yazarların miti mitolojik bir

yaklaşımla ele almadıkları duumlşuumlncesiyle ortaya ccedilıkar Oysa buumlyuumlk tragedya ozanı

Sophoklesrsquoin Homerosrsquotan esinlenerek baştan yarattığı Kral Oidipousrsquotan

Platonrsquoun Orpheusccedilu anlatılardan esinlenerek baştan yarattığı Lethersquoye kadar

pek ccedilok oumlrnek guumlnuumlmuumlz sosyal bilimlerinde ve sanatlarında ortaya koyulan

mitoloji yaklaşımlarının antik doumlnemdeki varlığını bize accedilık biccedilimde

goumlstermektedir Bir cuumlmleyle oumlzetlemek gerekirse mitolojiye işlevsel yaklaşım

modern doumlnemle sınırlı olmayıp İyonya aydınlanmasından itibaren Antikccedilağrsquoın

neredeyse her doumlneminde kendini goumlstermiştir

Mitin suumlrekli değiştirdiği biccedilimleri ldquoTanrırsquonın maskelerirdquo olarak adlandıran

Campbellrsquoin 1960rsquoların başında yayınladığı bir sınıflandırma mitolojiyi işlevsel

ccedilerccedilevede ccediloumlzuumlmlemeyi amaccedillayan her araştırmacı iccedilin yeterince aydınlatıcı ve

guumlzergacirch belirleyici olması bakımından burada uzun uzun anılmaya değerdir

Yaratıcı Mitolojirsquonin son boumlluumlmlerinden birini oluşturan Yeni Mitolojilere Doğru adlı

yazıya Campbell şu soumlzlerle başlar

Artık eski beş bin yıllık Suumlmer malikanesinin hacirclacirc parccedilaları iccedilimizde bulunan

dağılmış yıkıntılarının oumltesinde ŞİMDİ ve BURDA bulunan taze duumlnyada

ortaya ccedilıkan yeni mitoloji yaklaşımlarına ilişkin bir şeyler soumlylemeye

ccedilalışmanın zamanı geldi (Campbell 1991 s 615)

Bu yazının oumlncesinde yaptığı altı yuumlz sayfayı aşkın ccediloumlzuumlmleme farklı kuumlltuumlrlerden

ccedilok ccedileşitli mitik oumlgeleri birbiriyle karşılaştırarak bunlar arasındaki ilişkiyi irdeler

Oumlnceki uumlccedil cilt de farklı coğraficirc kuumlltuumlrler temelinde yine mitik oumlgelerin

ccediloumlzuumlmlemelerine adanmıştır Bu bakımdan son ciltteki Yeni Mitolojilere Doğru

başlıklı boumlluumlmde yazar bu devasa birikim uumlzerinden konuşmaktadır ve soumlzlerinde

yer yer felsefeye rasyonaliteye theoria alanına ince goumlndermelere de rastlamak

muumlmkuumlnduumlr

6

Mitolojinin Campbell tarafından tespit edilen doumlrt farklı işlevi (function) aynı

zamanda doumlrt farklı yaklaşıma (prospect) karşılık gelmektedir Yazar bunları

sırasıyla metafizik-mistik yaklaşım kozmolojik yaklaşım toplumsal yaklaşım ve

son olarak psikolojik saha (sphere) olarak adlandırır

Metafizik-mistik yaklaşım insanın duumlnyadaki varlığını anlamlandırma ccedilabası

olarak ortaya ccedilıkar Yukarıdaki alıntıda Campbellrsquoin ldquoinsan hayatıyla gerccedileklik

arasındaki bağrdquo olarak andığı işleviyle mit insanın duumlnyadaki varlığının

nedenlerine ve kosmosrsquotaki yerine ilişkin sorularına cevap vermektedir Daha

sonrasında oumlrneğin Schopenhauerrsquoin ldquoher şeyin kendi tarzında buumltuumln duumlnya

olmasırdquo ve Kuzalırsquonın ccedilemberiyle Gnostik İncilrsquodeki İsarsquonın ldquobir parccedila odun yakın

ben oradayımrdquo soumlzlerinin mit tarafından insana cevap olarak sunulan bu aşkın

gizemin farklı maskeleri olarak tanımlandığını goumlruumlruumlz

Metafizik-mistik yaklaşımın uumlstuumlne kurulacak biccedilimde kozmolojik yaklaşımın

nihai amacı buumltuumlnluumlkluuml bir evren imgesi ortaya koymaktır Campbell bu yaklaşımı

accedilıklarken keşifler ccedilağının ilk doumlnemlerindeki bazı bilim adamlarının evren

imgesine ccedilok isabetli goumlndermeler yaparak bunlarla mit arasında mevcut ccedilok

ccedilarpıcı ortaklıkları serimler Oumlrneğin Kolombrsquoun zihnindeki ldquoCennetrdquo kavramı

evrende gerccedilek bir yere (Araf Dağırsquonın doruğuna) karşılık gelmekteydi ve bunun

esinleyicisi Dantersquoden başkası değildi Aquinas ise aynı cennetin bu duumlnyada

olduğunu goumlstermeye ccedilalışarak şoumlyle diyordu ldquoCennetin bulunduğu yer aşılması

imkacircnsız dağların denizlerin veya sıcak bir uumllkenin oumltesinde insan yerleşimden

ayrılmış olmalı ki topografyacılar yazılarında o yerden soumlz etmiyorlarrdquo3 Ama

Campbellrsquoin kozmolojik işlevle alakalı en ccedilarpıcı tespiti herhalde şudur

ldquoPlatonrsquoun idea adını verdiği birccedilok şey buguumln bizim iccedilin batıl inanccediltırrdquo4 Kolombrsquou

takiben Kopernicus Newton Kant vs ile devam eden bilimsel devrimler

suumlreciyle deney alanındaki mikro-kozmosla deney alanını aşan makro-kozmos

3 Krş Summa Theologica I102Art1 İnsanın ikameti uumlzerine cennet nerededir (Aquinas 1920 ss760-61) 4 Campbell bu duumlşuumlnceyi Ananda K Coomaraswayrsquodan oumlduumlnccedil alarak kendi mitoloji incelemesinin en isabetli yerinde metafizik-mistik işlev tartışmasında savunuyor (The Christian and Oriental or True Philosophy of Art (Londra Luzac and Company ss 32-33)) Burada dikkat ccedilekilen nokta tıpkı az oumlncesinde bahsi geccedilen Kolomb Aquinas Augustinus vs gibi Platonrsquoun da logos temelli duumlşuumlnen bir ldquobilimrdquo figuumlruuml olmasıdır

7

arasındaki irtibatı sağlayan mitin uumlstuumlnluumlğuuml sarsılmış olur (Campbell 1991 s

617 vd)

Mitolojinin hassasiyetle tespit edilen bu doumlrt işlevi arasında ilk ikisinin uumlzerine

kurulan uumlccediluumlncuuml yaklaşım olarak toplumsal işlev Campbell tarafından Nietzscheci

bir perspektifle Nietzschersquonin felseficirc devrimine kadar suumlregelen tarih doumlneminin

bir tasviri gibidir Toplumsal işlev kurulu duumlzenin geccedilerliliği ve korunmasını

garanti altına almaya doumlnuumlktuumlr (Campbell 1991 s 627) Campbell herhangi bir

karşılaştırmaya girmemiş olmakla beraber toplumsal mitoloji yaklaşımını

Nietzschersquonin suumlruuml (herd) kavramı etrafında inşa etmesi bize goumlre Platonrsquoa

nispetle geliştirilmiş bir mit konumlandırmasının sonucudur

Oumlzellikle modern doumlnemde Batı felsefesiyle alakalı ccediloumlzuumlmleme akıl yuumlruumltme ve

spekuumllasyonlar ccediloğunlukla Platonrsquoa goumlre veya Platonrsquoa karşı yapıldığı iccedilin aynı

geleneğin sınırları iccedilinde ortaya koyulacak bir mitoloji araştırmasının da Platonrsquola

şu veya bu şekilde ilişkili olması kaccedilınılmazdır Bu Platonrsquoun felsefesinin tek

başına Batı felsefesinin genel olarak fenomenlerle arasındaki irtibatını

karakterize etmesinden ileri gelir Hacircliyle mit ve mitoloji de felsefi bir araştırmanın

nesnesi olduğu durumlarda ele alınıp irdelenecekleri ilk mecra Platonrsquodur

Bundan kastımız Platonrsquodan sonra gelişen ve yayılma imkacircnı bulan felsefe

geleneklerinin kendi doumlnemlerindeki mitik oumlgelerle bağını Platonculuğun mit ve

mitolojiyle bağına benzer biccedilimde kurmuş olduklarıdır

Bu ccedilalışmada ccedilizdiğimiz ccedilerccedileve dahilinde bir filozof olarak Platonrsquoun mit ve

mitolojiyle bağı Campbellrsquoin doumlrt işlev sınıflandırması temelinde ilk olarak

buumltuumlnluumlkluuml bir evren imgesi ortaya koymayı amaccedil edinen kozmolojik yaklaşımda

ve ikinci olarak da toplumsal yaklaşımda goumlruumlnuumlr hacircle gelmektedir Platonrsquoun

felsefesini inşa eden kurucu oumlgelerden5 yola ccedilıkarak ondaki bu mitoloji

5 Bunların başında hiccedil şuumlphesiz insanın oumlzuumlnuuml teşkil eden oumlluumlmsuumlz ruh gelmektedir Yazılı Yunan kuumlltuumlr duumlnyasında ilk defa Platonrsquoda karşılaştığımız bu ruh varolma tarzı bakımından Platonrsquoun ontoloji ve kozmoloji duumlşuumlncesinin temelini teşkil ederken iyiye-koumltuumlye youmlnelmenin karar vericisi ve kurtuluş veya cezanın nesnesi olmak bakımındansa Platonrsquoun etik-politik duumlşuumlncesi iccedilin elverişli zemini meydana getirmiştir Başka bir deyişle Platonrsquodaki anamnesis oumlğretisi bilgi-varlık goumlruumlşuumlnuumln temeliyken ruhun oumlte duumlnya yolculuğu oumlğretisi (bilgi ve varlık goumlruumlşuumlyle birlikte aynı zamanda) etik-politik goumlruumlşuumlnuumln temelidir ve bu temellerin her ikisi de asıl koumlkenini Yunan kuumlltuumlr duumlnyasında diğer oumlrneklerine yalnızca soumlzluuml ezoterik geleneklerde rastladığımız oumlluumlmsuumlz bir ruh duumlşuumlncesinde bulur Ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuuml olan bu ortak koumlken Platonrsquoun sistemindeki buumltuumln

8

yaklaşımları arasında herhangi bir oumlncelik-sonralık ilişkisi belirlemek pek

muumlmkuumln goumlruumlnmese bile aynı kurucu oumlgelerin kuumlltuumlrel koumlkenlerine doğru

yapılacak her araştırmanın bizi onun felsefesinin gayrıresmicirc kaynaklarına bir

adım daha yaklaştıracağından kuşku yoktur

Bu ccedilalışmada Platonrsquoun yapıtlarındaki mitik oumlgelerin yalnızca belli bir kısmını

mercek altına alabilmiş olmamız ccedilalışmanın hacmi goumlz oumlnuumlnde bulundurularak

hoş goumlruumllmelidir Nitekim Platonrsquodaki mitik oumlgelerin tamamını bizim izlediğimiz

youmlntemle irdeleyecek bir ccedilalışmanın belli bir sayfa hatta cilt sayısıyla

sınırlandırılması pek muumlmkuumln goumlruumlnmemektedir Oumlte yandan diyaloglardaki mitik

oumlgeleri birbiri ardına serimlemek her birinin uumlstlendiği roluuml ve işlevi soumlzluumlkccediluuml bir

yaklaşımla ortaya koymak muumlmkuumlnduumlr ki mevcut literatuumlrde bu konuda

başvurulabilecek pek ccedilok kaynaktan ve değerli incelemeden soumlz edilebilir Bizim

burada irdeleyeceğimiz mitleri belirlerken goumlzettiğimiz oumllccediluumlt ortaya koyduğumuz

iddialar iccedilin ne eksik ne fazla alabildiğine isabetli bir oumlrneklem oluşturmaya

doumlnuumlktuumlr Bu itibarla soumlzgelişi Timaiosrsquota soumlzuuml edilen ldquoevrenin ruhurdquo goumlruumlşuumlnuuml

ele alırken herhangi bir vesileyle Deukalionrsquoa değinmekle aynı hikacircyenin

Kritiasrsquotaki pasajlarına değinmek zorunda olmadığımız kanaatine varmışsak

okurun anlayış ve tecessuumlsuumlne sığındığımızdandır Yine soumlzgelişi Artemis

Gyges uumlccedil işlevli ruh yaklaşımı yine uumlccedil işlevli devlet duumlzeni ve hatta genel

anlamıyla Orfik oumlgeler bahsinde de pekacirclacirc soumlz edebiliriz

Bu ccedilalışmayla şimdilik yalnıza pey akccedilesini oumldemiş olmayı umduğumuz

ccediloumlzuumlmlemelerin nihai amacı6 Platonrsquoun ontolojik epistemolojik ve etik

doktrinlerini kurarken birincil hareket noktası ve temellendirme aracı olarak

mitolojiye başvurduğunu ortaya koymaktır Buna goumlre mitolojinin Campbellrsquoin

sınıflandırmasına goumlre kozmolojik ve toplumsal işlevleri Platonrsquoun daima el

altında bulundurduğu sıklıkla başvurduğu işlevler arasındadır

oumlgeleri birbiriyle aynı oumlncelik seviyesine taşır ve her biri bir diğerine mecbur duumlğuumlmlerden oluşan bir oumlruumlntuuml meydana getirir 6 Nitekim Platonrsquoun mit ve mitolojiyle bağını ilgilendiren bir iddia yukarıdaki satırlarda da ortaya koyduğumuz gibi buumltuumln Batı felsefesi iccedilin kuşatıcı bir iddiadır Takdir edilecektir ki bu durum buradaki ccediloumlzuumlmlemelerin Platonrsquodan ilham alan buumltuumln felsefi ndashve hatta dinindash geleneklere de uygulanması gerekliliğini doğurur Bu bakımdan Platonrsquoda mitolojinin işlevini araştıran birkaccedil tez ccedilalışmasının ileriye doumlnuumlk yeni araştırmaların hızlandırıcısı olması umulur

9

Son tahlilde sırasıyla mitik duumlşuumlnmenin mitin ve nihayet mitolojinin olgulara

dayalı araştırma sahaları olan tarih ve arkeolojide olduğu kadar olgulardan

bağımsız bir araştırma sahası olan felsefede de oumlnemli bir yer işgal ettiği gerccedileği

karşımızda belirmiştir Bu gerccedileğin ndashen azından elinizdeki ccedilalışmanın ccedilizmeye

ccedilalıştığı ccedilerccedileve iccedilindendash modern mitoloji araştırmalarının okuma katmanını

belirlemesi guumlnuumlmuumlze ulaşan antik metinlerinse bu sistemin ağırlık merkezini

ifade etmesi umulur Ve umulur ki boumlylece felsefenin ve pek ccedilok sosyal bilim

sahasının mitolojiye kopmaz bağlarla bağlı olduğu daha anlaşılır hacircle gelecektir

Buradan ccedilıkarılabilecek son oumlnermeye gelince belki şudur Mitolojisiz bir Platonrsquou

anlamak en az Platonrsquosuz bir felsefe tarihini anlamak kadar guumlccediltuumlr

10

1 BOumlLUumlM

ldquoMİTrdquo VE ldquoMİTOLOJİrdquo TANIMININ İMKAcircNLARI SORUNLARI

Bir bilim disiplini olarak mitoloji araştırma nesnesi ve yaklaşım tarzlarına

dayanarak farklı biccedilimlerde tanımlanmaya elverişlidir Kavrama farklı

bağlamlarda yuumlklenen muhtelif iccedilerikler nedeniyle ccedilok tanımlı olması da tabiidir

Bununla birlikte metinlere doğrudan başlık olarak seccedililmesi ccedilok eskilere gitmese

de ldquomitolojirdquonin modern doumlnemde ortaya ccedilıkmış ve gelenekten yoksun bir

algılanışı olduğunu soumlylemek muumlmkuumln değildir Her şeyden oumlnce Homeros

kuumllliyatı dahil olmak uumlzere birccedilok antik metinde hem kendisi olarak hem de

tuumlrevleri biccediliminde karşımıza ccedilıkan ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuuml Yunan Antikccedilağrsquoını baştan

sona kat etmiş ve doumlnem yazarlarının guumlndeminde en az buguumlnuumln yazarlarındaki

kadar geniş bir yer tutmuştur Oumlte yandan ldquomitolojirdquonin Antikccedilağrsquodaki birbirinden

farklı anlamları ne kadar accedilık ve anlaşılırsa modern ccedilağdaki anlamlarının da o

derecede belirsiz bir soumlzcuumlk olması genel bir tanımını yapmayı ccedilok daha guumlccedil

hacircle getirir Ccedilağımızda ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlndeki bu bulanıklığın birtakım

sebeplerinden kabaca soumlz ettik ancak bu sebeplere de kaynaklık teşkil eden asıl

sebep ldquomitolojirdquo soumlzcuumlğuumlnuumln koumlkuuml olan ldquomitrdquo kavramını tanımlamakta karşılaşılan

guumlccedilluumlklerdir Buumltuumln bu guumlccedilluumlkler nedeniyle ldquomitolojirdquo iccedilin tanım yapma girişimleri

ccediloğu zaman kısmicirc bir soumlzluumlk karşılığı vermekten oumlteye gidememiştir

Vernant mitin tanımını yaparken soumlzuumln daha başında onun Batı geleneğinin bir

keşfi olduğunu iddia etmekle birlikte bir ansiklopedist accedilıklığında hareket

etmekten kaccedilınır Bu ihtiyatlı tutumunun gerisinde modern doumlnemde μῦθοςrsquoun

tek anlamlı algılanışına karşılık λόγοςrsquoun ccedilok anlamlı algılanışı yatar Bir Antikccedilağ

dili iccedilin modern ccedilağda hazırlanmış soumlzluumlklerin hiccedilbir zaman ccediloumlzuumlme

kavuşturamayacağı bu problem Vernantrsquoı mitin kuşbakışı goumlruumlnuumlmuumlnuuml muumlmkuumln

olduğunca geniş tutmaya zorlamış goumlruumlnmektedir Nitekim miti diğer kuumlltuumlrel ve

felseficirc oumlğelerden ayıran kendine oumlzguuml bir anlamından soumlz etmek yerine ldquomit

olmayanlarrdquo diye adlandırdığı gerccedilek-dışı ve akıl-dışı olmak uumlzere iki kavramın

karşısına sırayla yerleştirerek tarif etme yolunu tutar (Vernant 2017b 233)

11

Burada soumlzuuml edilen ldquogerccedilekrdquo ve ldquoakılcırdquo kategorilerinin Yunancadaki logosrsquoun

soumlzluumlk maddesinde iccedilerildiği duumlşuumlnuumlluumlrse Vernantrsquoın buumltuumln ccedilabalarına rağmen

kısmicirc kalan bu mit tanımının MOuml 7 yuumlzyılda İyonyarsquoda doğup Yunan

coğrafyasına yayılan λόγοςlsquoun modern algılanışından doğan bir μῦθος kavramına

karşılık geldiği soumlylenebilir

Boumlyleyken gerek λόγοςlsquoun ve gerekse μῦθοςrsquoun MOuml 7 yuumlzyıl ve oumlncesindeki

kullanımlarına bakıldığında iki kavram arasında iccedilerik bakımından herhangi bir

gerilim ya da karşıtlık bulunmadığını goumlrmek zor değildir Daha şaşırtıcı olansa

iki soumlzcuumlğuumln hem Homeros ve hem de Hesiodos metinlerinde kimi zaman

birbirleri yerine kullanılabilmiş olmasıdır Sonuccedil olarak bu durum bizi daha ccedilok

Burnet gibi araştırmacıların goumlruumlşleri iccedilin bir temsil olarak seccediltiğimiz Vernantrsquoı

aşarak daha geniş kapsamlı bir mit tanımı yapmaya zorlar7

Guumlnuumlmuumlzde ldquomitolojirdquo diye adlandırdığımız disiplininin gelişimindeki en kritik

noktalarda goumlruumlşlerine başvurabileceğimiz başlıca duumlşuumlnuumlrlerden biri olan Mircea

Eliade miti ndashher ne kadar o da Vernant gibi yalnızca bir ldquotanımlama girişiminderdquo

bulunduğunu soumlylese dendash tarihin belli bir doumlnemine oumlzguuml ldquokarşıtrdquo kavramlarından

değil bizzat kendisinden hareketle tanımlama yolunu tercih eder Eliadersquonin

tutumu miti ldquomasalrdquo veya ldquouydurmardquo anlamlarına atıfta bulunan iccedileriklerden

arındırmanın yanında onun sırf kutsal olanla ilişkili bir kavranışını da beraberinde

getirmiştir Fakat kuumlltuumlrel bir oumlğe olarak mitin karşılıklarının Eliadersquonin tarifinden

hareketle ccedilok daha isabetli ve kapsamlı bir ccedilerccedileveye oturduğu inkacircr edilemez

Bu her şeyden oumlnce mitin herhangi bir dolayıma başvurmadan doğrudan

kendisini tanımlama girişimidir Bizzat yazarın ldquoen kapsayıcı ve muumlkemmele

yakınrdquo diye nitelediği tanım şoumlyledir

Mit kutsal bir oumlykuumlyuuml anlatır en eski zamanda ldquobaşlangıccediltakirdquo masallara oumlzguuml zamanda olup bitmiş bir olayı anlatır Bir başka deyişle mit Doğauumlstuuml

7 Vernantrsquoın sıkı bir Burnet takipccedilisi olduğunu pek ccedilok tartışmasından ve referans tercihinden anlamak muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan Burnet eski Yunan duumlşuumlnuumlrleri konusunda soumlzuumlnuuml ettiğimiz logos-mitos goumlruumlşuumlnuumln en buumlyuumlk temsilcisi olarak ele alınabilir Burnetrsquoın okuru başta Early Greek Philosophy (1890) olmak uumlzere neredeyse buumltuumln yapıtlarında İyonyarsquoda doğan ldquoYunan mucizesirdquonin accedilık savunusuyla karşı karşıya kalır Bu ccedilalışmamızda soumlz konusu goumlruumlşuumln temsilcisi olarak Vernantrsquoı seccedilmemizin başlıca nedeni Burnetrsquoin herhangi bir mit-mitoloji tartışmasına girmeksizin Yunan bilimselliğini slogan duumlzeyinde savunmuş olmasıdır Boumlyleyken Vernantrsquoın ccedilok değerli incelemeleri doğrudan mit ve mitolojinin felsefeyle ilişkisini konu almakla kalmaz aynı zamanda Burnetrsquoa goumlre ccedilok daha tafsilatlı ve kuramsal bir metot izler

12

Varlıkların başarıları sayesinde ister eksiksiz olarak buumltuumln gerccedileklik yani Kozmos olsun isterse onun yalnızca bir parccedilası (soumlzgelimi bir ada bir bitki tuumlruuml bir insan davranışı bir kurum) olsun bir gerccedilekliğin nasıl yaşama geccediltiğini dile getirir Demek ki mit her zaman bir ldquoyaratılışrdquoın oumlykuumlsuumlduumlr Bir şeyin nasıl yaratıldığını nasıl var olmaya başladığını anlatır (Eliade 2014 17)

Anlaşılacağı uumlzere Eliadersquoye goumlre mitin buumltuumlnuumlyle kutsal oluşu onun gerccedilekliğini

de zorunlu hacircle getirir Vernantrsquoın yaptığı ve bir ccedileşit ldquogerccedilek-dışırdquolığa vardırdığı

tanımlamanın aksine Eliadersquonin tanımında kadim mitlerle modern bilimsel

duumlşuumlnce arasındaki ilişkinin değil herhangi bir ccedilağdaki herhangi bir toplulukla o

toplulukccedila yaratılan mit arasındaki ilişkinin tasvir edildiğine dikkat edilmelidir İki

duumlşuumlnuumlruumln mit oumlzelinde ldquogerccedileklikrdquo kategorisine yuumlkledikleri anlamlar arasındaki

fark bu şekilde anlaşılır hacircle gelebilir Ccediluumlnkuuml modern ccedilağda mite gerccedileklikle

oumlrtuumlşmesi noktasında nasıl bir anlam yuumlklenirse yuumlklensin Antikccedilağ

toplumlarındaki mit-gerccedileklik ilişkisine dair algı hiccedilbir şekilde değişmeyecektir

Sonuccedil olarak ldquomitrdquo ve ldquomitik duumlşuumlncerdquo iccedilin Eliadersquonin oumlnerdiği bu tanımın her

durumda geccedilerli evrensel bir arayışın sonucu olduğunu ve bu arayışın onu daha

genel-geccediler bir tanım hacircline getirdiğini soumlyleyebiliriz

Eliade kurduğu bu mit ve gerccedileklik ilişkisinden hareket ederek ilkel toplumlardan

oumlrnekler verir ccedilişe oturma biccedilimlerinden tahıl pişirme usullerine varıncaya kadar

birccedilok guumlnluumlk rutinin kaynağının ldquodoğauumlstuuml varlıkrdquola insan arasında beliren bir

oumlrnek alma ilişkisi olduğunu ortaya koyar (Eliade 2014 18-19) Oumlte yandan mitin

ne olduğunu Eliadersquoye soran bir okurun zihninde hayli kritik bir soru işaretinin

belirmesi de ihtimal dahilindedir Onun mit iccedilin oumlnerdiği bu tanımlamanın bizi

aslında bir din tanımına yaklaştırıp yaklaştırmadığı

Bu kritik sorunun cevabı olumludur Ancak bu cevap mit ve din arasındaki

ayrımın hiccedil de belirgin olmadığı olamayacağı gerccedileğiyle yan yana koyulmalıdır

Boumlylelikle anlaşılacaktır ki buumltuumln oumlrnekleriyle mit ve din arasındaki bu iccedil iccedile ve

hatta birbirleri olma durumu mitle gerccedileklik arasında bizim benimsediğimiz ilişki

bakımından herhangi bir sorun teşkil etmek şoumlyle dursun bu ilişkiyi destekleyen

birccedilok arguumlmanı daha baştan sunacak zenginliktedir Gerccedilekte dinin hassasiyetle

kurgulanmış ve ilişkilendirilmiş mitlerden oluşan sistemli bir derleme olması bile

13

onu hiccedilbir tartışmaya girmeden ldquomitrdquo başlığı altına koyabilmek iccedilin tek başına

yeterlidir

Bununla beraber mit doğauumlstuuml-kutsal oumlğeler barındırsın ya da barındırmasın bir

tasvir ve aktarım aracı olarak duumlşuumlnuumllduumlğuuml suumlrece doğa fenomenleriyle veya

tarihsel gerccedileklikle daima oumlrtuumlşme iccedilinde karşımıza ccedilıkacaktır Oumlrneğin iki farklı

miti iccediliccedile geccedilmiş bulduğumuz Buumlyuumlk İskenderrsquoin Gordion duumlğuumlmuumlnuuml kılıcıyla

boumllduumlğuuml hikacircye tarihte gerccedilekleşmiş bir olaylar silsilesini aktardığı şuumlpheli

olmakla birlikte bir komutan ve huumlkuumlmdar olarak İskenderrsquoin benimsediği askeri

youmlntemi etkileyici bir tarzda tasvir etmektedir İskender belki de o duumlğuumlmuuml hiccedil

goumlrmuumlş değildi hatta o duumlğuumlmuumln varlığı bile tartışma konusu olabilir Ama

İskenderrsquoin zekacircsından ccedilok kılıcının guumlcuumlne guumlvenen ve bu guumlveni hiccedil de boşa

ccedilıkmamış bir devlet adamı olduğu kuşkusuzdur

Din ve mit arasındaki ilişkiyi Eliadersquonin ldquokozmik dinrdquo kavramının seyrinde accedilıkccedila

goumlsterdiği gibi tek tek mitlerden sistemli bir dine geccediliş olarak da goumlrebiliriz

ldquoKozmik dinrdquo tezini şu şekilde oumlzetlemek muumlmkuumlnduumlr Neolitik devrimle birlikte

doğada baştan verili olmayan bir beslenme kaynağı olarak tarım uumlruumlnuuml zaman

algısıyla ve zaman birimlerinin tanımıyla ilgili yeni sistemler yaratma zorunluluğu

doğurur Ccediluumlnkuuml av hayvanlarının aksine toprağı ekip biccedilme yoluyla elde edilen

tahıl ve meyvelerin hangi mevsimde nasıl davranacakları hangi şekli alacakları

bir kelimeyle ne zaman tuumlketilebilir hacircle gelecekleri dakik biccedilimde bellidir ve

şansa bırakılamaz İlk ccediliftccedili toplumların bu periyotları yani guumlnuumln yanısıra ay ve

mevsim birimlerini tespit etmesi artık zorunludur Bunun sonucunda ilk tarım

toplumlarında doumlnguumlsel bir zaman kavrayışı gelişmeye başlamıştır Boumlylece

Eliadersquonin ldquokozmik dinrdquo adını verdiği inanma biccedilimi doğanın suumlrekli

yenilenmesinden oluş ve bozuluşu periyodik biccedilimde tekrarlamasından ileri

gelen esasında doğanın taklidine dayanan bir mitik rituumleller toplamını ifade eder

Bu rituumleller arasında herhangi bir meyvenin başlangıccedil hikacircyesindeki bir cinayeti

yeniden canlandırmak gibi birtakım anımsama senaryoları vardır ve bu tekil

senaryoların şu veya bu şekilde bir araya gelmesi dinlerin oluşması iccedilin elverişli

zemini hazırlamıştır

14

Bazı durumlarda bu arkaik senaryolar yeni dinsel yaratımların doğmasını sağlayacaktır (Eleusis Yunan-Doğu mysteriaları) (hellip) Tarım kuumlltuumlrleri ldquokozmik dinrdquo adı verilebilecek olguyu geliştirir ccediluumlnkuuml dinsel etkinlik merkezicirc gizemin etrafında yoğunlaşmıştır Duumlnyanın duumlzenli aralıklarla yenilenmesi (Eliade 2012 s 55)

Aşağıda etraflıca değineceğimiz uumlzere bizim iccedilin asıl muumlhim nokta şudur

Eliadersquonin mit ve gerccedileklik kurgusu mitin oumlncelikle insan zihnindeki ve nihayet

toplumdaki ndashbunun bir kabile veya klan olması da pekacirclacirc muumlmkuumlnduumlrndash iş goumlrme

biccedilimine Vernantrsquoa kıyasla ccedilok daha genelgeccediler mitin kendisini temele alan bir

tarzda ışık tutmaktadır

Antikccedilağrsquodaki mit ve gerccedileklik kavrayışını modern ccedilağın bilim paradigmalarından

ve tarihsel yargılarından arındırarak anlamamız başka tuumlrluuml muumlmkuumln

goumlruumlnmemektedir Eliadersquonin tespitine ek olarak diyebiliriz ki mit Antikccedilağrsquoda

yaşayan birey iccedilin aktardığı olayların doğauumlstuuml veya hayatın olağan akışına

aykırı olmasına bakılmaksızın her durumda gerccedilekti Bazı durumlarda

gerccedileklikle hiccedilbir biccedilimde oumlrtuumlşmediği bilinse bile bireylerin her birinin bilincinde

ve nihayet topluluğun kolektif bilincinde gerccedilek gibi işliyordu Buna karşılık bazı

durumlarda tam anlamıyla gerccedilekti ama dahil olduğu kurgusal buumltuumlnde

gerccedileklikle oumlrtuumlşmeyi şu veya bu şekilde reddederek bir ldquomitrdquo olduğunu suumlrekli

hatırlatıyordu

Bu durumun mitin tanımında baştan verili olan bir ldquoparadoksrdquo gibi nitelenmesi de

muumlmkuumlnduumlr Mitin olgulara dayanan bir gerccedilekliğinden soumlz edilemez baştan

sona doğru olduğu soumlylenemez bir kelimeyle mit bize gerccedileklerden soumlz etmez

Buna rağmen gerccedilekliğin de oumltesine geccedilen bir guumlce sahiptir ve varlığını da tam

olarak bu guumlce borccedilludur (Dowden 1992 s 2)

Campbellrsquoin bu guumlccedilten anladığı mit vasıtasıyla gerccedileklik ve insan hayatı arasında

kurulan bağdır Yazar mitin modern anlamını hikacircye anlatıcılığıyla bir tutarken

hikacircyelerin gerccedileklikle okur arasındaki uyumu sağladığını duumlşuumlnmektedir Bu

lsquohikacircyersquoden yalnızca miti değil aynı zamanda modern romanları da anlamak

gerekmektedir Nitekim Campbell soumlzuumlnuumln devamında Buddharsquodan Platonrsquodan

15

Yunan anlatılarından vs soumlz etmenin yanında Thomas Mannrsquoın Tonio Kroumlgerrsquoini

de bu lsquohikacircyersquoye bir oumlrnek olarak goumlsterir

Campbellrsquoin oumlrneğinden hareketle denebilir ki okur aslında hikacircyenin gerccedileklikle

tarihsel olgularla birebir oumlrtuumlşmediğinden haberdar olsa da mitle arasında

kurduğu bağ tıpkı Dowdenrsquoin dediği gibi gerccedilekliği ve doğruluk kriterlerini aşacak

guumlccediltedir

Son tahlilde en azından antik doumlnem mitleri iccedilin soumlylenebilecekleri şu şekilde

oumlzetleyebiliriz Her bir doğa evren vs goumlzlemi uumlzerine soumlylenen mit daima

fenomenin başlangıcına ilk nedenlerine ilişkin soruları aydınlatıyor ve birbirine

eklenen hikacircyelerle birlikte buumlyuumlk (ccediloğu durumda adına ldquodinrdquo denilen) bir mitler

oumlrguumlsuuml ortaya ccedilıkıyordu Bu oumlrguuml sayesinde bireylerin etrafındaki sosyal kuumlltuumlrel

ve guumlndelik buumltuumln gerccedileklik eksiksiz biccedilimde yeniden inşa edilmekteydi

11 Mit ve mitolojiyi logos bağlamında tanımlama girişimleri

Bu noktada birini Vernantrsquola diğerini Eliadersquoyle oumlrneklediğimiz iki modern ldquomitrdquo

kavrayışı arasında yapacağımız tercihin nedenlerinin daha anlaşılır olması adına

İyonya logosrsquou bağlamındaki mit tartışmasını derinleştirmek gerekmektedir

Vernantrsquoın kuşkucu bir bakışla soumlylenirse ldquoYunan mucizesirdquo fikrinin oumlrtuumlk bir

savunmasına hasredilmiş gibi goumlruumlnen Les origines de la penseacutee grecque

(Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları) adlı uumlnluuml kitabı karşılaştırmalı mitolojinin

kurucusu sayılan Georges Dumeacutezil editoumlrluumlğuumlndeki ldquoMythes et Religionsrdquo (mitler

ve dinler) başlıklı seri dahilinde 1962 yılında yayınlanmıştır8 Bununla birlikte

oumlzellikle felsefe bağlamında bir mit araştırması guumlndeme geldiğinde yaygın kabul

goumlren bu ldquomucizerdquo yaklaşımının tarihi Vernantrsquotan en az bir yuumlzyıl daha geriye

uumlnluuml Fransız duumlşuumlnuumlr Ernest Renanrsquoa gider ldquoYunan mucizesirdquo kavramını

literatuumlre kazandıran kişi bizzat Renanrsquodır Renan Avrupalı aydın ve duumlşuumlnuumlrler

8 Eserin Tuumlrkccedileye Huumlsen Portakal tarafından yapılan ccedilevirisinde ccedilevirmenin oumlnsoumlzuumlnuumln başlığı muhtemelen kitabın adından ziyade iccedileriğine atıfla Yunan Mucizesinin Kaynaklarırsquodır (Cem Yayınları 2017)

16

uumlzerinde buumlyuumlk etkiye sahip bir tarihccedili ve filolog olması bir yana Roumlnesansrsquoın

hemen ardından antik Yunanrsquoa duyulan ilgiyi sistemli bir ideolojiye doumlnuumlştuumlrmuumlş

olan sosyal bilimcidir

Renan gibi bazı Avrupalı duumlşuumlnuumlrlerin el birliğiyle inşa ettiği Hellenist atmosferde

mitin İyonyarsquoda doğup Atinarsquoda olgunlaştığı bilinen Batı rasyonelliğinin yani

logosrsquoun karşısına koyulması ve boumlylelikle kısmicirc bir zeminde tanımlanması

geleneksel hacircle gelmiştir En iyimser bir şekilde ifade edilirse Yunan

duumlşuumlnuumlrlerinin mitik duumlşuumlnmeyi aşmak konusunda goumlsterdikleri soumlylenen

mucizevi başarı inancı Renancı mucize yaklaşımından hareketle veya bu

yaklaşıma paralel gelişme imkacircnı bulmuştur

Alabildiğine lirik bir uumlslupla yazdığı bir anı yazısından Ernest Renanrsquoın Atinarsquodaki

Akropolisrsquoe ziyareti sonrasında şaşırtıcı bir hızla Kuduumls hayranlığından Atina

hayranlığına suumlruumlklenmesi ve bunun neticesinde ortaya ccedilıkan Atina-Kuduumls

tezinin izlerini takip etmek muumlmkuumlnduumlr Yazar Akropolisrsquote Yakarış adlı bu

yazısında 1865 yılındaki Atina gezisinden oumlnceki ruh hacirclini şu soumlzlerle dile getirir

O ana kadar yeryuumlzuumlnde muumlkemmelliğin hiccedil var olmadığını duumlşuumlnmuumlş muumlkemmelliğe ancak ucundan kıyısından yaklaşan şeylerin şurada burada tesaduumlfen goumlruumlnuumlr olabileceğine inanmıştım Yahudi halkının goumlzuumlmde yeri her zaman başka olan İsarsquoya ve Hristiyanlığa da yol goumlsteren muumlstesna yazgısına rağmen soumlzde mucizelere olan inancımı da yitireli ccedilok zaman olmuştu (Renan 1897 s 38)

Renan sonraki doumlnemlerde buumlyuumlk tartışmaların odağına yerleşecek ldquoYunan

mucizesirdquo fikrinin doğmasından hemen oumlnceki ruh hacirclini bu cuumlmlelerle tasvir

ederken kapılacağı yeni ruh hacirclinden buumlsbuumltuumln habersiz olduğunu ve hatta boumlyle

bir beklenti veya umudunun hiccedil kalmadığını goumlstermek ister gibidir Belki de eski

ruh hacirclinin boumlylesine coşkulu bir tasvirini yaparken az sonrasında daha coşkulu

biccedilimde tasvir edeceği yeni ruh hacirclini bir kelimeyle ldquomucizerdquo duumlşuumlncesini ccedilok

daha buumlyuumlleyici hacircle getirmeyi ummaktadır Kısacası bu bir hazırlıktır ve hazırlığı

yapılan değişimin goumlrkemine layık oumllccedilekte olması gerekmektedir Buumltuumln mucize

ve dogmalardan kurtulmuş fakat Tevrat ve Kuduumls hayranlığını henuumlz yitirmemiş

ldquorasyonelrdquo bir duumlşuumlnuumlr Atinarsquodaki atmosferi soluduktan sonra yeryuumlzuumlnde

ldquorasyonelrdquo bir mucizenin ndashbir defalığına bile olsandash meydana geldiğine iman

edecek Akropolisrsquoteki o mucizevicirc saatlerin ardından antik Yunan uygarlığında

17

ortaya ccedilıkan aydınlanmayı sadece Batı duumlnyasının değil buumltuumln medeniyetlerin

yol goumlstericisi olarak savunmaya karar verecektir Nitekim yukarıdaki cuumlmlelerin

devamı şoumlyledir

Ama o anda birdenbire Yahudi Mucizesinin hemen yanıbaşında Yunan Mucizesi kendini goumlsterdi Bir defaya mahsus olabilecek daha oumlnce hiccedil kimsenin goumlrmediği bundan sonra da hiccedil kimsenin goumlremeyeceği fakat etkileri ebediyen suumlrecek bir olaydı bu guumlzelliğin hiccedilbir yerel ya da millicirc lekeyle kirlenmemiş

oumlluumlmsuumlz bir hacircli (Renan 1897 s 38)

Goumlruumllduumlğuuml gibi yazarın zihninde tasavvuru oumlnceden mevcut bir mucize daha

guumlccedilluuml ve goumlrkemli bir başka mucize tarafından bozguna uğratılmış safdışı

edilmiştir Bu cuumlmleleri okumakla rasyonellik iddiasını elden bırakmaksızın

İsarsquonın mucizesine tanık olduğunu soumlyleyen ve bunu insanlara anlatmayı ldquokutsalrdquo

bir oumldev telakki eden Aziz Paulusrsquou okumak arasında yarattıkları hisler

bakımından bir fark yoktur Nitekim goumlzardı edilmemelidir ki Yukarıdaki

cuumlmlelerin yazarı Renan 19 yuumlzyılda Fransarsquoda Monteignersquoden iki Voltairersquoden

bir yuumlzyıl sonra yaşamış saygın bir filozoftu Montesquieu ve Comtersquou

bilmekteydi Nietzschersquonin ccedilağdaşıydı uumlstelik bilimsel anlamda guumlvenini de

kazanmıştı (krş Nietzsche 1967 39-8)

Akropolisrsquote Yakarışrsquoın bu cuumlmleleri doğa ve evren konularında anlama yetisinin

yalnızca ratio kısmını kullanma iddiasındaki Avrupalı bir duumlşuumlnuumlruumln rasyonel

temellendirmesini yapmaktan aciz kaldığı bununla birlikte azizlerine ve

peygamberlerine kulak vermekten bitkin duumlştuumlğuuml bir mitten kısmen de olsa

vazgeccedilerek rasyonel temellendirilmesi kolay modern bilimler ve felsefenin

ccedilağdaş youmlnuumlnuuml de Roumlnesansrsquotan itibaren tayin etmiş bir başka mite sarıldığı anın

kayıtları olarak okunmalıdır Kuduumlsrsquote yakarışın yerini Akropolisrsquote yakarışın

alması uumlstelik bu yakarışın yerel ve ulusal kaygılardan arınarak ndashyazarın kendi

metaforuna goumlre Pentelikon mermeri antik Yunan heykeltıraşları tarafından

lekesiz bir işccedililikle işlenmiştirndash evrensel bir ccedilehreye buumlruumlnmesi bir mitten başka

bir mite sıccedilrayış suumlrecini goumlzlerimizin oumlnuumlnde anbean canlandırmaktadır

Bunun yanında belli bir felseficirc tavrın tarihsel arka planını yansıtabilmek adına

zorunlu olarak değinmekten başka oumlzel bir Renan tartışmasından uzak kalmak

iccedilin yeterince nedenimiz vardır Oumlncelikle kabul etmek gerekir ki felsefenin kendi

18

oumlzel alanında inşa edilmek istenen herhangi bir logos-mitos ilişkisi Renanrsquoın ve

meseleye aynı perspektiften bakan yazarların şahsicirc veya ideolojik duumlşuumlncesine

hiccedilbir karşı arguumlman borccedillu değildir En genel bir oumlrnekle İyonya biliminin ortaya

ccedilıkışıyla kavramsallaşan μῦθοςrsquotan buumlsbuumltuumln arınmış bir felsefeyi konu alan bir

ccedilalışma hatta boumlyle bir felsefenin buumltuumln imkacircn ve ihtimallerini reddeden bir tez

bile araştırmacısını Renanrsquoın şahsicirc antik Yunan kavrayışıyla karşı karşıya

getirmese gerektir ldquoYunan mucizesirdquo boumlyle bir tez iccedilin olsa olsa dolaylı bir durak

olabilir burada bizim yaptığımız da budur Kaldı ki boumlylesine geniş kapsamlı bir

araştırmanın verimli ufuklarını Yunan mucizesi gibi romantik bir yaklaşımı inkacircr

ccedilabasına indirgemek hiccedil de makul olmaz Sonuccedil itibariyle boumlyle bir ccedilalışmada

Yunan mucizesini savunanların romantik fikirleriyle değil ilk Yunan filozofları

hakkındaki belli birtakım iddialarıyla hesaplaşmak gerekmektedir

Bu zorunlu karşılaşmayı oumlnceden kestirmenin kolaylığı da kabul edilsin Bir eski

Yunan felsefe tarihi araştırması olmasından oumltuumlruuml başlangıcını Homerik-Hesiodik

ccedilağla işaretlemek durumunda olduğumuz bu ccedilalışmada Renan bahsinde kem

kuumlm etmeden ortaya koyabileceğimiz yegacircne itiraz İyonya bilimi ve felsefesinin

uumlruumlnuuml olan eski Yunan entelektuumlel tipinin tamamıyla rasyonel bir duumlşuumlnuumlşte

olduğuna dair fantastik iddiayla muhataptır Aynı zamanda bu entelektuumlel tipinin

duumlşuumlncesinin buumltuumlnuumlyle kendisinden menkul birdenbire ortaya ccedilıktığı youmlnuumlnde

ccedilok daha fantastik bir iddiayla da muhataptır Mucizeci antik Yunan kavrayışını

yukarıdaki paragraflarda yeterince oumlzetlemiş olarak bu kavrayışa itirazımızı da

aşağıda birkaccedil paragrafla oumlzetleyeceğiz

12 Antik Yunan duumlşuumlncesinin mitik koumlkenleri hakkında tartışmalar

Ccedilalışmamızın başlığı accedilısından hayli yerinde bir giriş olarak ldquoYunan mucizesirdquonin

felseficirc youmlnuumlne yapılan itirazların ccediloğu Platonrsquoa atfedilen Epinomisrsquoteki şu

cuumlmleden hareket eder ldquoŞunu soumlylemeye hakkımız var [λάβωμεν] Hellenler

barbarlardan aldıkları her şeyi daha iyi bir sonuca vardırırlarrdquo (987d-e)

19

Epinomisrsquoin yazarının şayet Platon değilse bile bu cuumlmleyi Yasalarrsquoın en

başından itibaren aklıbaşındalığı temsil eden karakter olan Atinalı Yabancırsquoya

soumlyletecek kadar Akademiarsquoya sadık bir Platon tilmizi veya takipccedilisi olduğuna

kuşku yoktur Bu nedenle otantikliği en tartışmalı diyaloglardan biri olması bizim

accedilımızdan sorun teşkil etmez nihayet Atinalı Yabancırsquonın bu cuumlmleyle Platonrsquoun

sağlığındaki Akademiarsquonın goumlruumlşuumlnuuml temsil ettiğini biliyoruz

Atinalı Yabancırsquonın bu cuumlmlesinin taşıdığı anlam bakımından bizim ccedilağımızdaki

kavranışıyla 5 yuumlzyıl Atinarsquosındaki kavranışı arasında buumlyuumlk fark vardır ve bu

farkı hesaba katmak antik Yunanrsquoa duyulan sevgi ve saygının tarih boyunca

uğradığı değişimi anlamamıza yardımcıdır Cuumlmlede geccedilen λάβωμεν fiilinden

hareketle Atinalının boumlyle buumlyuumlk bir iddiada bulunma hakkını saklı tutma

ccedilabasına bakılırsa Atinarsquoda o doumlnemde etkin olan bazı grupların itirazlarıyla

karşılaşma hazırlığı soumlz konusudur Bu gruplar belki antik Mısır bilgelerine

hayranlık duyan Yunan duumlşuumlnuumlrlerinden belki de Frig veya başka bir Anadolu

medeniyetine goumlnuumll vermiş şair ve yazarlardan meydana geliyordu bunu

bilemiyoruz Fakat Atinalı Yabancı Giritli ve Spartalı arkadaşlarına λάβωμεν

(sahip ccedilıkıyoruz elimizde tutuyoruz) diye seslenirken iddiasını bu ccedilevrelerin

saldırılarına karşı guumlvenceye almanın peşindedir Kısacası bu cuumlmle 5 yuumlzyıl

Atinarsquosında yaşayan Hellen bilincine sahip ve yuumlreği Hellen sevgisiyle dolu her

entelektuumlele hitap eden antik bir ldquoHellenciliğinrdquo en naif ifadesidir

Bununla birlikte evvela Roumlnesans ve ardından modern doumlnemde yaygınlaşan

yeni bir Hellenizmin etkisiyle bu cuumlmleden anlaşılan her şey tepetaklak olmuş

cuumlmleye olumsuz bir iccedilerik yuumlklenmiş ve bu itibarla lsquoYunan mucizesirsquo tezine arka

ccedilıkan yazarlar tarafından hep goumlrmezden gelinmiştir Bu tutumun arka planında

antik Yunanrsquoın bilim ve felsefe devriminin yine Yunan koumlkenli olduğuna bu

devrimde herhangi bir başka ulus veya uygarlığın katkısının bulunmadığına dair

peşin huumlkuumlm yatar Epinomis cuumlmlesindeki ldquodevraldığı mirası artıran daha iyi

sonuccedillara vardıran Hellenrdquo vurgusuna rağmen

Bu konuda Jaegerrsquoin ccedilok faydalı ccediloumlzuumlmlemeler iccedileren İlk Yunan Filozoflarında

Tanrı Duumlşuumlncesi adlı eseri muumlhim bir yanlış yorumlamayı da goumlzler oumlnuumlne serer

Buna goumlre ldquodoğardquo (Natur) ve ldquodoğa filozoflarırdquo (Naturphilosophen) ifadesi ndashki bu

20

adlandırmanın Antikccedilağrsquodaki sahibi Aristotelesrsquotirndash bizim ccedilağımızda ldquohatalı bir

modernizasyonrdquoa uğratılmıştır Ccediluumlnkuuml φύσιςrsquoin koumlkuuml olan φάναιrsquoın anlamı

buumlyuumlme oluşmadır ve ldquodoğardquo biccediliminde ccedilevirdiğimiz soumlzcuumlk aslında ldquokoumlken

gelişmerdquo benzeri bizim ccedilağımızda anlaşılması imkacircnsız bir Yunan kavrayışına

karşılık gelir Jaegerrsquoe goumlre φύσις eski Yunanlardaki ldquosoyutrdquo kavrayışlardan

(Abstraktbildungen) biriydi (Jaeger 2011 s 40)

Jaegerrsquoin tercih ettiği bu ldquosoyutrdquo soumlzcuumlğuumlnuumln tam olarak ne demeye geldiğini

anlamak guumlccedil goumlruumlnebilir Bununla birlikte Jaeger ldquomitikrdquo duumlşuumlnme biccedilimlerinin her

tuumlrluumlsuumlnden bağımsız anlamaya oumlzen goumlsterdiği Miletoslu doğa filozoflarının

guumlnuumlmuumlzde anlaşıldığı biccedilimiyle birer materyalist olmadıklarını kanıtlama

ccedilabasından da geri durmaz Nitekim aynı yazıda γένεσιςrsquoi de bu minvalde

değerlendirdikten hemen sonra Homerosrsquoun Ὠκεανόςrsquou ile Thalesrsquoin ὕδωρrsquou

arasında doğruluğunun tartışmaya accedilık kalmasını bilinccedilli olarak goumlze alır gibi

kesin bir sınır belirlemeye girişir buna goumlre Thales ldquoherşeyin sudan geldiği

youmlnuumlndeki sezgisini (Erkenntnis)rdquo herhangi bir mitik veya alegorik ifadeye

başvurmadan dile getirmiştir Ccediluumlnkuuml Thalesrsquoin suyu Homerosrsquounkinin aksine

goumlzle goumlruumlluumlr duumlnyanın ndashduyulur alanınndash bir parccedilasıdır

Bununla birlikte ilerleyen satırlarda Thalesrsquoin bu oumlğretisinin onu buguumln

ldquometafizikccedilirdquo ve ldquoteologrdquo olarak nitelediğimiz duumlşuumlnuumlrlerle aynı başlık altına

koyacağını da kabul edecektir Buna mecburdur ccediluumlnkuuml παντᾷ πλήρη θεῶν

(DK11a22) ifadesinin yakamızı bırakması başka tuumlrluuml muumlmkuumln olmaz

İyonyalı doğa duumlşuumlnuumlrleri mitik koumlkenlerden etkilenmiş olmakla beraber onların

buumltuumln mitik inanışlara olumlu baktıkları veya bu duumlşuumlnme biccedilimini buumlsbuumltuumln

benimsedikleri elbette iddia edilemez Mitlere karşı mesafeli tutumları her şeyden

oumlnce logosrsquoun dayattığı bir zorunluluktu

Jaeger de İyonyalıların bu tavrını logos lehine yorumlar ama bu yorumu

temellendirmek adına az oumlncekinde olduğu gibi yine Homerosrsquola İyonya

arasındaki nicel bir farka başvurmak zorunda kalır Thalesrsquoin ὕδωρrsquou Homerosrsquoun

Ὠκεανόςrsquounun aksine kosmosrsquoun her yerini dolduran θεοίrsquodur Jaegerrsquoin

21

duumlşuumlncesine goumlre bu fark Thalesrsquoin oumlğretisini bir mit olmaktan kurtarmaya

muktedirdir

Anaksimenes iccedilin bu tartışmalar Thalesrsquole ccedilok benzer olmakla beraber mesele

Anaksimandros olduğunda İyonya bilimselliğinin bize miras bıraktığı ve bu ccedilağda

ccediloumlzuumllmesi en guumlccedil en buumlyuumlk soru işaretiyle karşı karşıyayızdır Su veya hava gibi

duyulur alandaki en temel oumlgelerden birini seccedilmek yerine ἀπείρων gibi muğlak

tartışmaya accedilık bir ldquoşeyirdquo ἀρχή olarak belirleyen Anaksimandros (Simplikios

Phys 2413 DK12a9) Aristotelesrsquoin kendisine yakıştırdığı ldquodoğa filozofurdquo

unvanını boşa ccedilıkarırcasına logosrsquoun ve deney-goumlzlem alanının oumltesine geccedilen

bir oumlnerme ortaya koymuştur

Jaegerrsquoin Thales bahsinde ldquoErkenntnisrdquo diye adlandırdığı θεοί yaklaşımının

Anaksimandrosrsquotaki bir karşılığı da bu olsa gerektir Yine φύσιςrsquoin Aristoteles iccedilin

de bir ldquosoyutrdquo kavrama karşılık geldiği Jaegerrsquoin tezini doğrular biccedilimde

Anaksimandrosrsquoa bu unvanı rahatlıkla yakıştırabilmesinden anlaşılabilir Oumlte

yandan teredduumltsuumlz diyebiliriz ki ἀπείρων ilk defa Anaksimandrosrsquota karşımıza

ccedilıktığına goumlre onu eski bir mit veya alegorik anlatıyla ilişkilendirmek olanaklı

değildir Bu durumda antik doumlnemdeki mit kavrayışını araştırırken bu oumlğretinin

bize katkısı hangi bağlamda ve tam olarak ne olabilir

Kendisi başlıbaşına bir belirsizlik olan bu kavramın izini guumlnuumlmuumlze kalan bir tek

fragmanın yardımıyla suumlrmenin zorluğu hatta imkacircnsızlığı tartışmasızdır Fakat

yine de bu konuda buumlsbuumltuumln ccedilaresiz olduğumuz soumlylenemez İlk felsefe tarihccedilisi

dolayısıyla aynı zamanda Platon oumlncesi filozoflar iccedilin ilk başvuru kaynağımız olan

Aristotelesrsquoin onlara dair kavrayışına bu noktada bir defa daha koşulsuz

guumlvenmemiz gerekecektir Kavramın tartışmamıza hangi bağlamda dahil

edilebileceğine ilişkin sorumuzu cevaplamak iccedilin Fizikrsquoteki ldquosonsuzrdquo başlığı altıda

geccedilen şu berrak cuumlmle tek başına yeterlidir

Sonsuzluk tanrısal (θεῖον) bir şey de olsa gerek ccediluumlnkuuml Anaksimandros ile ccediloğu doğabilimcisinin dediği gibi oumlluumlmsuumlz ortadan kalkmayan bir şey (Aristoteles 2012 203b14)

Bu soumlzler yalnızca İyonya doğa duumlşuumlnuumlrlerinin değil aynı zamanda Aristotelesrsquoin

doumlnemine kadar gelen suumlreccedilte buumltuumln Antikccedilağ bilginlerinin Miletos arkhersquosine

22

ilişkin algısını resmetmesi bakımından bizim iccedilin oumlnemlidir Bunun yanında

Thalesrsquoin πλήρη θεῶν doğası Aristotelesrsquoin bu cuumlmlesiyle yan yana

okunduğunda anlamı daha belirgin hacircle gelmektedir

Cornford Anaksimandrosrsquoun ἀπείρων oumlğretisiyle kadim mitik duumlşuumlnce arasında

organik bir bağ kurarken Parmenidesccedili Moira oumlğretisinden hareket etmesinin

yanında başlıca guumlvencesi Aristotelesrsquoin Fizikrsquote aktardığı Eleatik bir ifadeydi

ldquoHer şeyi ccedilepeccedilevre sarıp her şeyi youmlnetiyorrdquo (Fizik 203b12) Bu cuumlmledeki

περιέχω ve κυβερνάω fiillerinden Cornford İyonya devrimiyle mitik tanrıların

ldquoortadan kaybolmasınınrdquo ardından geride kalan tanrısal ruh toumlzuumlrsquonuuml anlar

ccedilepeccedilevre saran ve youmlneten şey yani soumlz konusu toumlz doğrudan doğruya

φύσιςrsquotir (Cornford 1912 s 146) Boumlylece Jaegerrsquode ifadesini bulduğumuz antik

Yunan doğa kavrayışının ldquosoyutrdquo youmlnuuml Cornfordrsquoun ccediloumlzuumlmlemesinde ifadesini

daha accedilık biccedilimde bulur Cornford bu φύσις kavrayışını ldquosoyutrdquo diye nitelemek

yerine doğrudan doğruya ldquomitikrdquo sıfatını kullanır

Sonuccedil olarak fragmanlar ve tanıklıklar ἀρχήrsquonin tanrısal başka bir deyişle aşkın

olana goumlnderen youmlnuumlnuuml aydınlatarak İyonyarsquoda yalnızca bilimsel duumlşuumlncenin

değil aynı zamanda yeni bir theologiarsquonın da ortaya ccedilıktığını goumlstermektedir

Genel olarak bu ldquomucizevicircrdquo bilimselliğin mitik oumlzelliklere de sahip olup olmadığı

konusunda Cornfordrsquoun araştırmaları fevkalade yol goumlstericidir

Jaegerrsquoin felsefeyi bilhassa İyonya oumlzelinde mitten ayırma girişiminin

oumlluumlmsuumlzluumlğe ek olarak ldquosonradan meydana gelmemişrdquo bir kelimeyle ezeli bir

tanrısallık kavrayışı uumlzerinde temellendirildiğini goumlzden kaccedilırmamak gerekir Bu

keşif ccedilarpıcı olmasına ccedilarpıcıdır fakat yine de Miletosrsquou olgunlaşmış bir

rasyonellikle bağdaştırmak iccedilin yetersiz olduğu kuşkusuzdur Miletosrsquota ortaya

ccedilıkan yeni ldquotanrısal varlıkrdquo herhangi bir biccedilimde doğmamıştı ve zamanlar uumlstuumlyduuml

ancak yine de mitik duumlşuumlnmenin uumlruumlnuumlyduuml ve bu yolla yapılan devrim eski bir

theogoniarsquonın karşısına yeni bir theologiarsquonın koyulmasından ibaretti

Jaeger soumlzuumlnuuml ettiğimiz iddiayı dile getirirken şunları yazar

ἀπείρων goumlrduumlğuumlmuumlz uumlzere aynı zamanda hiccedil meydana gelmemiş bir

şeydir Bu buumltuumln şeylerin koumlkenindeki ilk ilke kavramına bilhassa uygun bir

oumlzelliktir Mitsel duumlşuumlncede tanrıların en temel ayırt edici oumlzelliği insanlar

23

gibi oumlluumlmluuml olmamalarıdır buna karşılık başka bakımlardan insan kılığında

temsil edilirler Rasyonel duumlşuumlnce ise her şey iccedilin kendisinin koumlkeni

olmayan bir koumlken arayarak oumlluumlmsuumlz ve tanrısal bir varlık fikrine varmıştır

(Jaeger 2011 s 50)

Bu rasyonel duumlşuumlnce İyonyarsquoda doğan felsefedir Buradaki rasyonelrsquoin ratiorsquosu

elbette İyonya logosrsquouydu Jaegerrsquoin İyonyalılar konusunda goumlzardı ettiği mitik

yaklaşım da zaten bu rasyonel duumlşuumlnceyle ulaşılan tanrısal varlık fikri olup

Cornfordrsquoun tespit ettiği ldquotanrısal ruh toumlzuumlrdquonden başka bir şey de değildir Uumlstelik

yalnızca Miletos arkhersquosiyle sınırlı kalmayacak buumltuumln antik Yunan tarihi boyunca

suumlruumlp gidecektir

Sonuccedil olarak Thalesrsquoin ὕδωρ oumlğretisindeki her şeyin tanrılarla dolu olduğu

oumlnermesinin Thales veya ondan oumlncekiler tarafından yapılmış deney-goumlzlem

sonucunda ortaya ccedilıkması beklenemez Bu tanrısallık Thalesrsquoin suyun kendi

başına davranan ve neye doğru ldquooluşuprdquo neyden doğru ldquobozulacağınardquo karar

veren bir ἀρχή olduğu fikrinden hareketle ifade ettiği mitik bir ccediloumlzuumlm denemesidir

Thales bu savında duyuların nesnesi olamayacak boyutlardaki başka bir deyişle

var olduğu bilinen değil var olduğuna inanılan minik su taneciklerine yuumlklenmiş

bir tanrısal guumlccedilten soumlz etmektedir Anaksimandrosrsquoun ἀπείρωνrsquou ve goumlkleri

Pythagorasrsquoın sayıları ve kozmik muumlziği Anaksagorasrsquoın νοῦςrsquou gibi antik Yunan

doğacılarının birccedilok oumlğretisi iccedilin de bu durumdan soumlz edebiliriz Oumlzellikle antik

Yunan filozoflarının ldquokozmolojirdquo kabul edilen ve fakat ldquokozmogonirdquo niteliğini henuumlz

buumltuumlnuumlyle yitirmemiş kosmos kavrayışlarında mitik yaklaşım apaccedilık goumlruumlnuumlr

Dahası aşağıdaki boumlluumlmlerde değineceğimiz gibi bu duruma en fazla oumlrneğin

goumlruumllebileceği yer İyonyalı seleflerinden en az iki yuumlzyıl sonra Atinarsquoda yaşamış

olan Platonrsquoun kosmos oumlğretisidir

Tartışmanın odağında olduğu soumlylenebilse de Thalesrsquoin veya ilk doğa

filozoflarından herhangi birinin guumlnuumlmuumlz insanına ccedilok şaşırtıcı goumlruumlnen ve ccediloğu

zaman modern anlamda ldquobilimselrdquo diye nitelendirilen herhangi bir kozmik

oumlnermesinin İyonya aydınlanmasından yuumlzyıllar oumlnce Suumlmerrsquode Mısırrsquoda

Tevratrsquota veya başka bir mitik kaynakta geccediliyor olması felsefe-mit ilişkisini ele

alma tarzımızı değiştirmez Aksine kaynağını ilk olarak Cornfordrsquoda bulduğumuz

bu tespit İyonyarsquoya atfedilen olgunlaşmış rasyonelliğe karşı bir oumlnerme

24

huumlkmuumlndedir Fakat bize goumlre mesele ilk Yunan filozoflarının beslendikleri

kaynak her ne olursa olsun duumlşuumlncelerinin hacirclacirc mitik olmasıdır Gerek İyonya

duumlşuumlnuumlrleri ve gerekse Homeros Hesiodos ve Babilli Mısırlı mit anlatıcıları

tarafından soumlylenmiş doğa-evren oumlğretileri mitik duumlşuumlnmenin birer uumlruumlnuumlduumlr

Antik Mezopotamyarsquodaki herhangi bir goumlkbilim fikriyle Anaksimenesrsquoteki goumlkler

kuramının modern bilimsel kriterlere uzaklığı birebir aynıdır Her ikisinde de belli

başlı duumlşuumlnce ve oumlğretiler aynı şablonlar uumlzerine kurulu olup her ikisi de benzer

biccedilimde gelişen hadiselerden soumlz ederler

Bu benzerliği ortaya koymak iccedilin Cornfordrsquoun 1912rsquode ve oumlluumlmuumlnden sonra

1952rsquode yayınlanan iki başyapıtında olduğu gibi ilk Yunan duumlşuumlnuumlrlerinin Suumlmer

veya Mısırrsquodan aldıkları esinleri motifleri bir bir sayıp doumlkmek de şart değildir

Kesin olan şudur 7 yuumlzyılda İyonyarsquoda başlayan ve ileriki boumlluumlmlerde

inceleyeceğimiz uumlzere Platonrsquoda olgunluğa erişen bu mitik-bilimsel ve mitik-felseficirc

yaklaşım bilim tarihinde Kopernik devrimine ve felsefe tarihinde Nietzschersquoye

kadar kesintisiz suumlrecektir Oumlte yandan antik Yunan duumlşuumlncesinin Mezopotamya

koumlkenli olup olmadığına dair tartışmaların iddia sahiplerine 20 yuumlzyılın ilk yarısı

boyunca deyim yerindeyse ağır bedeller oumldettiğine kısaca da olsa değinmek

gerekir

13 ldquoYunan Mucizesirdquonin belirleyiciliği Burnet-Cornford oumlrneği

Yukarıda mit hakkındaki tanımlarını karşılaştırdığımız iki isimden Eliade mit ve

dinler tarihccedilisi Vernant ise antropolog ve eski Yunan tarihccedilisidir Vernantrsquoın 1962

tarihli ilk kitabının başlığı Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynaklarırsquoydı ve benzer biccedilimde

ondan tam elli yıl oumlnce 1912rsquode yayınlanan bir başka kitabın Cornfordrsquoun From

Religion To Philosophy adlı eserinin alt başlığı da A Study in the Origins of

Western Speculationrsquodu Cornfordrsquoun bu kitapta incelediği temel mesele

Vernantrsquoınkiyle birebir aynı goumlruumlnmektedir Hatta oumlluumlmuumlnden sonra 1952 yılında

Cambridgersquode Principium Sapientiae başlığıyla basılan eserinin alt başlığı

25

Vernantrsquoınkiyle neredeyse aynı biccedilimde The Origins of Greek Philosophical

Thoughtrsquotur

Şuumlphesiz gerek Vernant ve gerekse Cornford antik Yunan tarihi felsefesi ve

mitolojisi konularında Avruparsquonın en buumlyuumlk otoriteleri arasındadırlar

Ccedilalışmalarında benzer veya aynı temalara eğilmiş olmaları da bu bakımdan ccedilok

doğaldır Ancak aralarında yalnızca benzerlikten soumlz edemeyiz son derece

belirgin birtakım farklar da soumlz konusudur Uumlstelik bizim iddiamızı doğrudan

ilgilendiren fark elli yıllık bir zaman aralığından ccedilok daha goumlruumlnuumlr ve ccedilok daha

oumlnemlidir İki felsefe tarihccedilisi ilk Yunan filozoflarındaki duumlşuumlncenin koumlkenleri

konusunda birbirleriyle taban tabana zıt duumlşuumlncelere sahiptirler

Sırf mit tanımlaması hakkında soumlylediklerimizin ışığında bile duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde

Vernantrsquoın bu konudaki tavrını tahmin etmek zor değildir Buna karşılık Cornford

Principium Sapientiaersquode Hesiodosrsquoun titan savaşları anlatısını uzun uzun

alıntılayarak yorumladıktan sonra buumlyuumlk bir suumlrpriz yaparak Hesiodosrsquoun Asya

ve Babilrsquodeki koumlkenleri hakkındaki tezini bir anda karşımıza ccedilıkarıverir (Cornford

1952 s 220) Cornfordrsquoun iddiasına goumlre her iki kitabında da ilk Yunan

filozoflarının kuumlltuumlrel ortamını ve esinlerini hazırlamış olduğunu accedilık biccedilimde iddia

edeceği buumlyuumlk ozan Hesiodosrsquoun meşhur titanlar savaşının asıl kaynağı Asyalı

Hitit-Hurricirc uygarlıkları uumlzerinden Yunan kuumlltuumlr duumlnyasına girmiş olan Babilli

Marduk-Tiamat mitidir

Bize Burnet ve Cornford arasında bir karşılaştırma yapmanın bu mesele iccedilin ne

denli accedilıklayıcı olduğunu oumlğreten George Thomson Yunan felsefesinin ortaya

ccedilıkış aşamalarını incelediği kitabı İlk Filozoflarrsquoda Asya-Babil ccedilıkışını buumlyuumlk bir

başarı olarak selamlarken daha sonrasında bunun Cornfordun başına gelenlerin

başlıca sebebi olduğunu oumlfkeyle bağırmaktan da geri durmaz Uumlstelik Thomsonrsquoa

goumlre Cornfordrsquoun oumlmruuml yetse uzun yıllar goumlrmezden gelinerek

ldquocezalandırılmasınardquo neden olan bu tez Asya-Babilrsquole sınırlı kalmayacak Hint ve

Ccedilinrsquoe de uzanacaktı

Enuma Elishrsquoi Hesiodosrsquoun Theogoniarsquosını ve ilk Yunan filozoflarını

duumlşuumlnce tarihindeki devamlı suumlrecin belirli aşamaları olarak ortaya

ccedilıkarmak Cornfordrsquoun başarısıydı (hellip) Bitirmeden bıraktığı Principium

26

Sapientiae adlı yapıtının sonuccedillarından araştırmalarını Platonculuğun

daha iccedillerine doğru değil daha uzağa Hint ve Ccedilin felsefelerine goumltuumlrmek

niyetinde olduğu accedilıkccedila anlaşılmaktadır (Thomson 1997 s 180)

Bu Yunan mucizesi fikriyle paralel gelişen ve oumlzguumlnluumlk konusunu tartışmaya bile

tahammuumllsuumlz Hellen kavrayışına karşı accedilılan bir bayraktı ve daha oumlnce de

soumlylediğimiz gibi Thomsonrsquoun analizinden anlaşıldığına goumlre Cornfordrsquoun

yapıtlarına Batı duumlnyası tarafından uygulanan bir ambargoyla sonuccedillanmıştı

Thomson yukarıdaki cuumlmlelerin devamında Cornfordrsquou bir başka Yunan felsefesi

uzmanı olan Burnetrsquola karşılaştırırken şunları yazar

hellip onun (Cornfordrsquoun) yapıtlarını akademik ccedilevrelerde etkisi ccedilok daha

buumlyuumlk olmuş bir rakibininkiyle karşılaştırmakla başlayayım işe Cornfordrsquoun

From Religion to Philosophy adlı yapıtı da 1912 yılında yayımlanmış

olmasına karşın buguumlne kadar (1955) bir daha basılmadı Burnetrsquoın Early

Greek Philosophyrsquosi ilk kez 1892rsquode yayımlandı ikinci baskısı 1908rsquode

uumlccediluumlncuumlsuuml 1920rsquode ccedilıktı Aynı yazarın Greek Philosophy from Thales to

Plato adlı yapıtı 1914rsquode yayımlandı ve birccedilok kez yeniden basıldı Bu

kitapta Cornfordrsquoun yapıtına hiccedil değinilmemektedir (Thomson 1997 s

182)

Thomsonrsquoın oumlfkesi bununla bitmez Burnetrsquoın hışmına bizzat uğradığı

durumlardan da oumlrnek verir Dikkat edilmelidir ki burada Cornfordrsquoun ve bizzat

kendisinin Burnet karşısında maruz kaldıkları zorluğu okurla paylaşmasındaki

asıl amaccedil Yunan felseficirc duumlşuumlncesinin mitik koumlkenlerini ortaya ccedilıkarmanın veya

bu gibi ihtimallerden soumlz etmenin Avruparsquodaki akademi ccedilevrelerinde yarattığı

hoşnutsuzluğu goumlzler oumlnuumlne sermektir

Cornfordrsquoun tarihte binlerce yıl geriye giderek uumlstelik felsefe ve tarihle sınırlı

kalmayıp farklı disiplinlerin verilerinden de yoğun biccedilimde yararlanarak ortaya

koyduğu titiz koumlken araştırmasına karşılık Burnet Greek Philosophy from Thales

to Platorsquoda Babil Mısır Hint felsefesinden soumlz etmenin gereksizliği duumlşuumlncesini

ccedilekinmeden ifade etmekte Uzakdoğu felsefesinden bahsetmeye ise hiccedil ihtiyaccedil

bile duymamaktadır Ama herhalde bu duumlşuumlncesinin ccedilekirdeğini meydana getiren

ve onu boumlyle davranmaya zorlayan ilke yine Thomson tarafından aynı metinde

aktarılan 1920 tarihli şu soumlzleriyle net biccedilimde ortaya ccedilıkmaktadır

hellip ldquobilim duumlnya uumlzerinde Yunan tarzında duumlşuumlnmektirrdquo demek onun yeterli

bir tanımıdır İşte bunun iccedilindir ki bilim Yunanistan etkisi altına girmiş olan

27

halklar dışında hiccedilbir yerde hiccedilbir zaman var olmamıştır (akt Thomson

1997 s 183)

Oumlte yandan hiccedil şaşırtıcı olmamakla birlikte tıpkı Thomsonrsquoun yukarıda Burnet

iccedilin soumlylediği gibi Vernantrsquoın Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları adlı 1962 tarihli

kitabında da Cornfordrsquoun ne 1912 tarihli From Religion to Philosophyrsquosinin ne de

1952 tarihli Principiumrsquounun adı geccediler O tarihlerde ccediloktan muumlteveffa olmuş

yazarın kendi adı bile hiccedilbir vesileyle anılmaz

Vernantrsquoın Cornfordrsquou anmasına son derece ilginccediltir ama 1965rsquote yayınlanan bir

kitabında bizzat yaptığı yeni bir Cornford-Burnet karşılaştırmasında rastlarız Bu

Eski Yunanrsquoda Mit ve Duumlşuumlnce adlı kitabın Arkaik Yunanistanrsquoda Pozitivist

Duumlşuumlncenin Oluşumu başlıklı boumlluumlmuumlduumlr

Tıpkı on yıl oumlncesinde yayınlanmış Thomsonrsquoa ait karşılaştırmada olduğu gibi

Vernantrsquoın yaptığı karşılaştırmada da esas mesele ldquoYunan mucizesirdquo

tartışmasıdır Ancak bu defa hiccedil beklenmedik biccedilimde daha ilk sayfadan itibaren

Yunan mucizesine karşı mesafeli hatta eleştirel tavırdaki bir Vernantrsquola

karşılaşırız Dahası yazının accedilılış cuumlmlesi şoumlyledir ldquoRasyonel duumlşuumlnce guumlya

resmi bir kimlik belgesine sahiptirrdquo Vernantrsquoa goumlre bu kimlik belgesinde ldquoguumlyardquo

rasyonel duumlşuumlncenin doğum yeri olarak İyonya adı geccedilmektedir Yazar ilk

sayfada Yunan mucizesi fikrinin ortaya ccedilıkışını resmettikten sonra onun ne

olduğunu şu soumlzlerle accedilıklar

Yunan ldquomucizesirdquonin anlamı şudur İyonya filozoflarının duumlşuumlncesinde

zamanlar uumlstuuml bir akıl yuumlruumltme peyda olmuş Boumlylelikle logosrsquoun ortaya

ccedilıkışı tarihin akışında sıradışı bir suumlreksizliğe neden olmuş Bunların

sonucunda felsefe geccedilmişi olmaksızın duumlnyaya gelen ve sırtında

geccedilmişten yuumlkuuml olmayan bir yolcu gibi goumlruumllmuumlş herhangi bir seleften ve

bağlantıdan bağımsız mutlak bir başlangıccedil gibi alınmıştır (Vernant 2006

s 371)

Elbette bu cuumlmlelerin hepsinin başına bu ccedilok ccedilarpıcı ldquoguumlyardquo kelimesini koyabiliriz

ve hiccedilbir okur bu durumu yadırgamaz Daha sonraki satırlarda Vernant Batı

duumlnyasının artık bu inanışı suumlrduumlremeyeceğini accedilıkccedila ifade eder Birebir kendi

soumlzleriyle aklın (şuumlphesiz bununla ldquoevrenselrdquo bir logos kastedilmektedir)

uumlstuumlndeki bu Yunan ldquotekelinerdquo duyulan guumlvenin ldquoson elli yıllık suumlreccedilterdquo altı

oyulmuştur

28

Vernant bu ccediloumlkuumlşuumln sebeplerini modern doğa bilimlerinde meydana gelen krizin

klasik mantığı koumlkuumlnden sarsması ve Batırsquonın kendisi dışındaki Ccedilin ve Hindistan

gibi bazı kadim ruhccediluluk gelenekleriyle iccediliccedile geccedilmesi vs biccediliminde sıralar Sonuccedil

olarak Batı uygarlığı kendi geccedilmişini ve duumlşuumlncesinin koumlkenlerini şu veya bu

şekilde sorgulamaya başlamıştır

Bu minvalde bir dizi cuumlmlenin ardından beklenen itirafı bir anda yapıverir Batı

duumlnyasının kendi duumlşuumlnce koumlkenlerini sorguladığı bu suumlreccedilte takvimlerde iki kritik

tarih soumlz konusudur Cornfordrsquoun From Religion to Philosophyrsquosinin yayınlandığı

1912 ve Principium Sapientiaersquosinin yayınlandığı 1952 yılları (Vernant 2006 s

372)

Vernant Batırsquoda başlayan bu sorgulamanın tarihini doğrudan doğruya

Cornfordrsquoun yapıtları uumlzerinde okumuş goumlruumlnmektedir Cornfordrsquoun ilk itirazının

yayınlandığı 1912rsquoden Vernantrsquoın bu soumlzlerinin yayınlandığı 1965rsquoe kadar geccedilen

suumlre soumlzuumlnuuml ettiği ldquoson elli yılrdquoa karşılık gelmektedir

Vernantrsquoın okuru boumlylelikle ldquoYunan mucizesirdquo iddiasının bizzat Cornford eliyle

ccediluumlruumltuumllduumlğuuml ve o guumlne değin hep goumlrmezden gelinmiş suumlrece geccedil de olsa şahitlik

etmiştir Bunun anlamı şudur Cornfordrsquoun 1912rsquode oumlne suumlrduumlğuuml ve oumlluumlmuumlnden

sonra 1952rsquode yayınlanan yeni eseriyle ikinci ve son defa guumlndeme getirdiği

Yunan duumlşuumlncesinin mitik koumlkenlerine dahası Doğu menşeli mitik koumlkenlerine

ilişkin tez deyim yerindeyse resmicirc bir makam duumlzeyinde kabul goumlrmuumlştuumlr

Yunan ve Roma mitleri uumlzerine yapılan araştırmaların ldquomitolojirdquo disiplini iccedilin ccedilok

albenili bir vitrin meydana getirdiği son yuumlzyılda yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz

ccediloumlkuumlşuumln bize ifade ettiği ccedilok muumlhim bir kırılma soumlz konusudur Vernant gibi bir

otoritenin bu cuumlmleleri bundan boumlyle Babil ve Asya kaynaklı mitlere aynı goumlzle

bakılamayacağının daha da oumlnemlisi antik Yunan uygarlığını aşarak yakın veya

uzak bazı coğrafyaları kapsayacak yeni bir kuumlltuumlrel miras paradigmasının

mazbatasıdır Artık mesele logos kavramını merkeze almaktan ccedilıkarak

başlıbaşına bir ldquomitrdquo ve ldquomitolojirdquo tartışmasına doumlnuumlşecektir

29

14 Sonuccedil olarak mit ve mitoloji

Yukarıda yaptığımız ccediloumlzuumlmlemeler ışığında mit ve mitolojiye ilişkin kendi

yaklaşımımızı ortaya koyma imkacircnı artık belirmiştir diyebiliriz Bu tanımlamayı

kavramın kendisinden hareketle ve mitle mitolojiyi birbirleri vasıtasıyla

anlamlandırarak yapmamız muumlmkuumln goumlruumlnmektedir Sonuccedil olarak mitoloji kadim

halklarca yaratılmış mitleri inceleyen tarihsel olgularla oumlrtuumlşmeleri bakımından

doğruluk derecelerini araştıran birbirleri arasındaki alışveriş ilişkilerini saptayan

ve farklı kuumlltuumlrlerde ortaya ccedilıkmış motifleri karşılaştıran bilimsel bir disiplindir

Yaptığımız bu tanımlama aynı zamanda felsefe tarihiyle ilgilenirken mitolojiyle

kurabileceğimiz hatta bazı durumlarda kurmak zorunda kalacağımız işlevsel

irtibatı da bir youmlnuumlyle accedilıklığa kavuşturmaktadır Mitoloji bilhassa son yuumlzyılda

başta tarih olmak uumlzere sosyal bilimlerin birccediloğunu ve kadim kuumlltuumlr araştırmalarını

şekillendirmeye başlamış bir araştırma sahasıdır Bu durum aynı zamanda

mitlere bakış accedilısının bu yuumlzyılın başlarında buumlyuumlk oumllccediluumlde değiştiğinin de bir

goumlstergesidir

Eliade bu değişmeyi 1960rsquoların başında yayınlanan Mitlerin Oumlzellikleri başlıklı

incelemenin daha ilk cuumlmlelerinde dile getirir tarihiniyse 1900rsquolerin başı olarak

işaretler (Eliade 2014 s 11) Ayrıntılı biccedilimde belirtmemiş olsa da Eliadersquonin bu

değişmeyi resmederken dayanak noktalarından birinin tarih biliminin ve henuumlz

gelişmekte olan arkeoloji ve antropolojinin 19 yuumlzyılın başlarından itibaren

mitolojiyle kurduğu dirsek teması olduğundan şuumlphe edemeyiz Bunun modern

ccedilağdaki belki de ilk ve en belirgin oumlrneği Schliemannrsquoın Troya kalıntılarını ararken

Homerosrsquoun metinlerini takip etmiş olmasıdır Bu 19 yuumlzyılın başlarında henuumlz

kurulma aşamasında olan modern arkeolojinin tarihindeki en buumlyuumlk

ilerlemelerden birini mitlerden ilham alarak gerccedilekleştirdiği anlamına gelir

Elbette Eliade mitlere bakış accedilısının 20 yuumlzyıl başlarında geccedilirdiği değişimi

Newton ccedilağından 19 yuumlzyıla kadar suumlregelen mit algısına goumlre ccedilizer Eliadersquonin

tespitine goumlre ldquomitrdquo kavramı soumlz konusu doumlnemde yaygınlaşmış olan ldquouydurma

kurmacardquo anlamından sıyrılmış ve arkaik toplumlarda algılandığı biccedilimi yeniden

30

kazanmıştır Bunun sebebi yukarıda da soumlylediğimiz gibi mitin ccedileşitli bilim

sahalarında deyim yerindeyse birdenbire işlevsellik kazanması olduğundan

Eliadersquonin tespitini modern ccedilağda bir tarihle sınırlandırması şaşırtıcı değildir

Bununla birlikte soumlz konusu durumun bizi klasik mit kavrayışını benzer bir bakış

accedilısıyla irdelemeye sevk etmesi de normal karşılanacaktır

Başka bir deyişle klasik doumlnem filozoflarında ve yazarlarında mitin değil

mitolojinin tespitini amaccedillayan bir araştırmanın gerekliliği soumlz konusudur Nitekim

ancak boumlyle bir araştırmanın neticesi olarak belli bazı Antikccedilağ yazarlarının mite

yuumlklediği işlevsel roluuml ve bu yakıştırmanın nedenlerini goumlstermeyi nihayet

Platonrsquoun mitik yaklaşımının ilk oumlrneklerini de ortaya koymuş olmayı umuyoruz

Bilhassa 5 yuumlzyıl Atinarsquosında boumlyle bir mitik yaklaşımın varlığını oumlrneklemek

Platonrsquoun tanrısal mitlerini ve daha sonrasında bu mitlerin uumlzerine bina ettiği

devlet-toplum modelini anlamamızı oumlnemli oumllccediluumlde kolaylaştıracaktır

31

2 BOumlLUumlM

ANTİKCcedilAĞrsquoDA μῦθος VE λόγος KAVRAYIŞI

Eliadersquonin saptaması olan ve 1900rsquolerin başını işaret eden tarihin belli başlı

filozoflar uumlzerinden klasik doumlneme doğru genişletilebileceğinden şuumlphelenmek

iccedilin ccedilok az nedenimiz vardır Nitekim MS 2 yuumlzyıla gelinceye kadarki doumlnemde

bilhassa antik okurların fazlaca rağbet ettiği tarih metinlerinde kimi mitlerin

peşinen bir başlangıccedil koumlken olarak anlatıldığına ccedilok sık rastlanır Elbette bu

durumun antik tarih yazarı tarafından mitin tarihte gerccedilekten vaki bir olay olarak

kabul edildiği anlamına gelip gelmediği sorusu aşağıda ele alacağımız bazı

istisnalar dışında ne yazık ki cevapsız kalmaktadır Ancak antik doumlnem tarih

yazılarında mitle kurulan irtibat o doumlnemdeki tarih okurlarının miti gerccedilek bir

tarihicirc olay bir kelimeyle hakikat kabul ettiğini tartışmasız biccedilimde ortaya koyar

Buna ek olarak antik doumlnemdeki tarih yazarları ve okurları arasında filozofların

da bulunduğunu hep aklımızda tutmamız gerekir

Genel-geccediler bir ldquomitrdquo kavrayışı ne sağlamlıkta inşa edilmiş olursa olsun mit ve

mitolojiye ilişkin herhangi bir tartışma hacirclacirc antik Yunan uygarlığının kavrayış ve

kavramsallaştırma tarzlarıyla iş goumlrmek durumundadır Bu zorunluluğun logosrsquoa

atıf yapan pek ccedilok yanından soumlz edilebilir ancak sırf logos temelli olmadığı

bilhassa filozof ve yazarlar bahsinde ccedilok daha accedilık hacircle gelir Oumlte yandan goumlz

ardı edilemeyecek ilk kuumlltuumlrel kırılma mitin diğer kuumlltuumlrel yaratım ve duumlşuumlnme

biccedilimlerinden ayrılarak bu adla anılmaya başlamasıdır Bu kırılma yine Yunan

Antikccedilağrsquoında oumlzellikle MOuml 6 ve 5 yuumlzyıllarda yaşamış duumlşuumlnuumlrlerin

metinlerinde goumlz oumlnuumlndedir

Antik Yunan duumlşuumlnuumlrleri tarafından μῦθος diye adlandırılan bu biccedilemin

metinlerinde ve sonraki yuumlzyıllarda onların etkisi altında yazılan yeni metinlerde

pejoratif bir tarzda yer yer alaycı bir bakışla ele alındığına da rastlamak

muumlmkuumlnduumlr Fakat bu muumlnferit yaklaşımlara dayanarak yukarıda etraflıca

tartıştığımız μῦθος-λόγος karşıtlığı ve hatta ccedilatışması youmlnuumlnde bir duumlşuumlnceye

genel-geccedilerlik kazandırmak imkacircn dahilinde değildir Yine de bu duumlşuumlncenin

32

doğruluğunu yukarıda değindiğimiz hatalı yaklaşımlardan bağımsız biccedilimde tekil

oumlrnekler uumlzerinden de sınama gerekliliğini kabul ediyoruz

Doğal olarak bu gereklilik bizi Antikccedilağ Yunan duumlnyasında iki kavramın nasıl

algılandığını ve anlamlandırıldığını belli yazarların metinleri uumlzerinden

araştırmaya zorlamaktadır Oumlte yandan bu algı ve anlamlandırmaları doğru

biccedilimde ccediloumlzuumlmleyebilmek soumlzcuumlklerin elde kayıtlı bulunan ilk kullanım biccedilimlerini

irdelemeyi de gerektirecektir Bu amaccedilla Homerik ve Hesiodik metinlerde kısa

bir incelemeye aşağıdaki boumlluumlmlerde girişeceğiz Ancak daha oumlncesinde burada

bilhassa MOuml 7 yuumlzyıldaki İyonya aydınlanmasını takip eden suumlreccedilte mitten

yararlanma biccedilimlerine bazı oumlnde gelen Yunan tarih yazarlarından vereceğimiz

oumlrneklerin antik kuumlltuumlrde mite yuumlklenen anlamı ortaya koyması noktasında

doumlnemin yalnızca entelektuumlellerinin tutumunu değil aynı zamanda onlardan

beslenen okuryazar kitlesinin tutumunu da goumlstermesini oumlnemsiyoruz

21 Antikccedilağ tarihccedililerinde mitolojik yaklaşım oumlrnekleri

Antikccedilağrsquoın okur-yazar manzarasını Eliadersquonin teziyle yanyana koyduğumuzda

karşımızda guumlccedil bir sorunun belirmesi kaccedilınılmazdır 19 yuumlzyıl ve oumlncesinde

başka bir deyişle buumltuumln klasik doumlnemde ccedileşitli mitoloji yaklaşımlarından soumlz

edilebildiğine goumlre bunları 20 yuumlzyıldaki bakış accedilısından farklı ndashhatta belki ilkelndash

kılan tam olarak nedir

Mite yaklaşımların tarihinden soumlz edebilmemiz onu diğer kuumlltuumlrel oumlğelerden

ayıran hepsiyle arasındaki farkı ortaya koyacak bir davranış biccedilimini belirlemeye

bağlıdır Oumlrneğin şiir devlet yasa adalet gibi gerccedilekliği tarihsel verilerle

desteklenen uumlretim biccedilimleri iccedilin boumlyle bir kriter belirlemek zor olmayacaktır

ancak mit iccedilin oumlzellikle de antik Yunan tarihinde soumlzuumlnuuml ettiğimiz uumlretim

biccedilimlerinden farklı olarak onun nasıl iş goumlrduumlğuumlnden değil ona nasıl

yaklaşıldığından soumlz etmemiz gerekecektir Bu durum bizi mitle diğer kuumlltuumlrel

oumlğeler arasındaki ilişkiyi ccediloumlzuumlmlemeye mecbur bırakmaktadır

33

Bu işi yaparken ccedilok faydalı bazı yol işaretlerine sahibiz Soumlzgelimi tragedyanın

mite sıradan yurttaşların goumlzuumlyle bakılınca ortaya ccedilıkan bir biccedilem olduğunu

bilmek (Vernant ve Naquet 2012 411) onunla mit arasındaki ilişkiyi

belirlememizde kolaylık sağladığı gibi demosrsquoun mitle kurduğu ilişkiyi

anlamamıza da oumlnemli oumllccediluumlde imkacircn sağlar Bu tespitten hareketle tragedya

eserlerinde geleneksel bir oumlge olan mitlerin ccedilokccedila işlenmiş olmasının nedenlerini

karara bağlamamız kolaylaşır Kitleler miti eğlenceli ve yararlı bulduklarından

mitleri işleyen sahne eserleri buumlyuumlk ilgi goumlrmekte ve beğenilmektedir Bu

durumun tragedya yazarına izleyici sayısını arttırmak iccedilin ne yapması gerektiğini

goumlsterdiği de accedilıktır ki aynı sebeple tragedya konu olarak ccediloğunlukla geleneksel

mitik anlatılara başvurmuştur

Benzer bir durum o doumlnemde ccedilokccedila ilgi goumlren tarih yazıları iccedilin de soumlz

konusudur Herodotosrsquoun Kadmosrsquou Helen yurduna gelen ilk Yunanlı olarak

anlattığı satırların kaynağı herhangi bir atıfta bulunmasa da o doumlnemde Yunan

coğrafyasında yaygınlık kazanmış muhtemelen doğu koumlkenli mitlerdir Uumlstelik

Herodotos bunu anlatırken aynı konudaki başka mitleri dayanaksız oldukları

gerekccedilesiyle reddeder ve kendi tezini ldquoderin araştırmalarla bulduğunurdquo

(ἀναπυνθανόμενος εὑρίσκω) soumlyleme cesaretini goumlsterir (Herodotus 1920 v57)

Bize de modern okurlar olarak bu satırlarda farklı mitler arasında ldquotarih-bilimselrdquo

kriterlere goumlre bir karşılaştırma ve elemenin nasıl yapıldığını hayretler iccedilinde

izlemek kalır

Kadmos kimin metnine girerse girsin daima mitik bir kahramandır ve onun

adından soumlz etmek bile yuumlzeysel ya da derin buumltuumln araştırmaların yazılı veya

soumlzluuml birtakım mitleri derlemekten ibaret olduğunu anlamamız iccedilin yeterlidir

Aynı Kadmosrsquoa dair duumlzyazıların yani mitle tarihin iccedil iccedile geccediltiği tarih anlatılarının

bir başka oumlrneğini de Herodotosrsquoun ccedilağdaşı olan başka bir Yunan tarihccedilisi

Thukididesrsquote goumlruumlruumlz Thukididesrsquoin iddiası Kadmosoğullarının ilk yerleştikleri

Hellen toprağı olan Boiotiarsquodan suumlrguumln edilmelerinin Troiarsquonın duumlşuumlşuumlnden atmış

yıl sonraya denk geldiğidir (Thucydides 1942 i12 krş İlyada iv385 vd)

34

Cornfordrsquoun Thukididesrsquoi ldquotarihccedilirdquo (historicus) ve ldquomit ustasırdquo (mythicus) olmak

uumlzere iki ana başlık altında incelediği Thucydides Mythistoricus Eliadersquonin

muumlkemmel eseri Mitlerin Oumlzelliklerirsquonin yayınlanmasından 56 yıl oumlnce 1907rsquode

yayınlanmıştı ve son derece ilginccedil bir şekilde eserin ithaf sayfasında meşhur bir

Theaitetos cuumlmlesine goumlnderme vardı hellip bu ruumlyaya karşılık başka bir ruumlyayı işit

(Platon 2016 201d)9

Hatırlanacağı uumlzere bu Sokratesrsquoin bilginin ne olduğu tartışmasına ilişkin

diyalogu bitiren tiradının ilk cuumlmlesidir Cornfordrsquoun cuumlmleyi uyarladığı biccedilime

gelince yeni bir ruumlyanın ikame ettiği eski ruumlyaların hem sayıca kalabalık hem

daha guumlzel olduklarının teslimi gibidir Guumlzel pek ccedilok ruumlyanın yerine yeni bir

ruumlya10 Aynı kitabın kapak sayfasındaki epigraf da bir başka ccedilarpıcı cuumlmledir ve

bu kez birebir Thukididesrsquoten alıntılanmıştır hellip ve belki bunların mitoslara

benzemeyişi bir hoşnutsuzluk yaratacaktır (krş Thucydides 1942 1224)

Cornford bu cuumlmleyi vurgulayarak Thukydidesrsquoin mitlerin ilginccedil ve eğlenceli

olmalarına karşılık tarihsel gerccedileklikle oumlrtuumlşmediğinden serzenişini okur

tarafından kitap boyunca goumlz oumlnuumlnde tutmasını istemektedir Nitekim

Thukydidesrsquoin sitemi hafife alınacak gibi değildir dahası MOuml 5 yuumlzyıl

Atinarsquosındaki yazar figuumlruumlnuumln en zorlu accedilmazlarından birine işaret etmektedir

Bunun nedeni okurun henuumlz yaygınlaşmakta olan duumlzyazı tuumlruumlnden talep ettiği

mitik iccedileriktir Thukydidesrsquoin mitoslara karşı tavır alması Vernantrsquoın olağanuumlstuuml

tespitiyle onları metin iccedilin gereksiz bir suumlsleme olarak goumlrmesinden ileri gelir

(Vernant 2015 s 240)

Atinarsquonın kuumlltuumlr ortamında daha ccedilok ozanların egemen olduğu 5 yuumlzyıl

başlarında İyonya koumlkenli Herodotosrsquoun incelemelerini iccedileren duumlzyazılar az ccedilok

tanınmaktaydı Bununla birlikte Atinarsquodaki okur yine İyonya koumlkenli bir başka

duumlzyazı tuumlruuml olan felsefeyle de peyderpey aşina olmaya başlamıştı Bununla

beraber kentte duumlzyazının tam anlamıyla yaygınlaştığı tanındığı doumlnemi 5

yuumlzyılın ikinci yarısında patlak veren Peloponnesos Savaşırsquoyla işaretlemek

muumlmkuumlnduumlr Bu savaşın abidevi anlatıcısı Thukidides de Atinarsquoda şiirden

9 ἄκουε δὴ ὄναρ ἀντὶ ὀνείρατος 10 Cornfordrsquoun uyarladığı biccedilim şoumlyle ὄναρ ἀντὶ ὀνείρατῶν πολλῶν και καλῶν

35

duumlzyazıya geccedilişin koumlşe taşlarından biridir Bir diğeri buumlyuumlk hatip ve soumlylev yazarı

Gorgias da savaşın devam ettiği yıllarda 60rsquolı yaşlarındayken Sicilyalı yurttaşları

tarafından Lakedaimonlara karşı muumlttefiki olunmak istenen Atinarsquoya diplomatik

elccedili olarak goumlnderilmiştir11

Sonuccedil olarak Yunan coğrafyasında soumlzluuml gelenekten yazılı aktarıma geccediliş ve

ardından duumlzyazının goumlruumllmeye başlaması mitlerin goumlrduumlğuuml ilgiyi hiccedilbir şekilde

azaltmamıştır Daha oumlncesinde lir ozanlarının ve rhapsodların soumlylediği vezinli

soumlzlerde mitik oumlğeler goumlrmekten epeyi hoşlanan kitlenin aynı zevki duumlzyazı

metinlerde de aramaya devam ettiğini bu uumlslubun iki oumlnderi sayılabilecek

Herodotosrsquota ve Thukididesrsquote ccedilok rahat goumlrebiliyoruz Yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz

Thukidides cuumlmlesi bunun belki de en ccedilarpıcı goumlstergesidir

Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer husus Yunan tarihinin en buumlyuumlk mitler

derlemesi olan Homeros metinlerinin Yunan tarih yazarları iccedilin başlıca referans

kaynağı olmasıdır Bu durum bize o doumlnemin tarihccedililerinin goumlzuumlnde Homerik

destanların bir mit olmaktan ccedilıkarak deyim yerindeyse Troia savaşının objektif

bir kroniği hacircline geldiğini duumlşuumlnduumlrebilir Bunda Homerosrsquoun Yunanların

goumlzuumlndeki buumlyuumlk saygınlığının payı buumlyuumlktuumlr fakat yine de goumlz oumlnuumlnde

bulundurulması gereken asıl nokta soumlz konusu tarihccedililerin Homerosrsquoa veya

herhangi bir başka mit anlatıcısına değil genel anlamda mite nasıl

yaklaştıklarıdır

Başka bir şekilde ifade edersek bu anıt eserin yazıldığı ve elden ele dolaştırılıp

ezberlendiği yaklaşık beş yuumlzyıllık doumlnemde mit ve tarih arasındaki ayrım bizim

ccedilağımızdaki gibi kesin sınırlarla belirlenmiş değildi Bunu soumlylerken soumlzgelişi

Herodotosrsquoun kendi doumlneminde ya da birkaccedil on yıl oumlncesinde bir olaydan soumlz

ederken ortaya koyduğu uumlslup ve yaklaşımın Homerosrsquoun anlatısından ldquohiccedilbir

11 Kranz Gorgiasrsquoın Atinarsquoya gelişini 427 yılına tarihlendirir Buna goumlre Leontinoili elccedililerin başı Gorgias aynı zamanda retorik sanatının yaratıcısı olarak Atinalılara daha oumlnce hiccedil duymadıkları guumlzellikte bir uumlslupla soumlylev vermiş bu sayede hayranlıklarını kazanarak onları ittifaka ldquoikna etmiştirrdquo (Kranz 1994 s196) Fragmanda bu yenilikler arasında sayılan ldquoeş ritimli kafiyeli ve zıtlıklar barındıran cuumlmlelerrdquo vurgusuna bakılırsa antik Yunan duumlzyazısının baş mimarlarından biri olan Gorgiasrsquoın soumlylevlerinde bir ccedileşit duumlz-şiir uumlslubunu tercih ettiği duumlşuumlnuumllebilir Buna karşılık aynı uumlslubu Platonrsquoun diyaloglarındaki uzun konuşmalarında goumlremeyişimiz de duumlşuumlnduumlruumlcuumlduumlr

36

şekilderdquo ayrı tutulamayacağını kastetmiyoruz Fakat Homerosrsquoun metninin

Herodotos ve Thukydidesrsquoin yaşadıkları ccedilağda tarih araştırmalarına yol

goumlsterecek pek ccedilok veri iccedileren tarih biliminin rasyonel youmlntemleriyle şu veya bu

şekilde oumlrtuumlşen bir anlatı olduğu hiccedilbir zaman kesinkes reddedilememiştir

Aslına bakılırsa benzer bir durumdan buguumln iccedilin de soumlz etmek muumlmkuumln

goumlruumlnmektedir Antikccedilağrsquoda Homerosrsquoun metni yaygın olarak bir tarih kaydı gibi

okunmaktaydı ve guumlnuumlmuumlzde de bu metnin satır aralarına birtakım ipuccedillarının

gizlendiği duumlşuumlncesiyle derin filolojik ccediloumlzuumlmlemeler yapılmakta antik Yunanrsquoın

kuumlltuumlruumlnuumln coğrafyasının toplumsal yaşamının kodları bu metinlerden

devşirilebilmektedir Troia kentinde yuumlruumltuumllen arkeolojik araştırmalar veya Ege

havzasının gerccedileğe uygun bir modern tasvirini hedefleyen projeler iccedilin

Homerosrsquoun zengin metninin hacirclacirc en buumlyuumlk ilham kaynağı olması şaşırtıcı

değildir

Bilimsel ve etik tutumu tartışmalı olsa da Troiarsquoyı modern ccedilağ insanıyla

buluşturduğuna inanılan Heinrich Schliemannrsquoı bu keşfe vardıran işaret

arkeolojik bir yuumlzey araştırması veya bulgular değil yine Homerosrsquoun

metinleriydi12 Payne onun Homerosrsquou ccedilocukluğunda sarhoş bir değirmenciden

duyduğunu ve Troia araştırmalarının ilk esin kaynağının bu olay olduğunu aktarır

(Payne 1959 s70) Bilinen adı Tuumlrkccedilede ldquokoumlrrdquo anlamına gelen Homeros

(ὅμερος) bu ilk duumlnya savaşını veya vuku bulduğu yerleri gerccedilekten goumlrmuumlş

muumlduumlr bunu hiccedilbir zaman bilemeyeceğiz Fakat onun buumlyuumlk mit-destanında bu

mekacircnlarla ilgili aktardığı bilgilerle gerccedilekte olanların şu veya bu kadar oumlrtuumlşmesi

bu konuda hacirclacirc en fazla ona guumlvenmemizi zorunlu hacircle getirmektedir

12 Schliemannrsquoın Homerosrsquoun metinlerini metot olarak kullanmasıyla ilgili Azra Erhatrsquoın İlyada iccedilin yazdığı harikulade oumlnsoumlz yol goumlsterici olabilir Erhat burada ldquoHomeros Acircşığırdquo diye selamladığı Schliemannrsquoın seruumlvenini şu soumlzlerle anlatır ldquohellip en sonunda Latince ve eski Yunancayı da soumlkuumlp emeline kavuşmak yani Homerosrsquoun Troyarsquosını bulmak uumlzere yola ccedilıkar Yıl 1870 Schliemann elinde bir İlyada bir de Odysseia metni Ccedilanakkalersquoye varırhelliprdquo Goumlruumllduumlğuuml gibi Troyarsquoyı arayan Schliemannrsquoın Homerosrsquotan başka bir rehberi yoktur Daha sonrasında Erhat mitolojirsquonin ndashkendi deyimiyle filolojindash bilimle bitişmesini şu soumlzlerle aktarıyor ldquoSchliemannrsquoın accediltığı ccedilığır verimli oldu İki bilim kolunun birleşmesine yol accediltı Buguumln İlyadarsquonın efsaneye dayanan bir destan olduğunu bilmekle birlikte bu destanın tarihsel temellere dayandığına ve filoloji ile arkeoloji araştırmalarını el ele yuumlruumlterek bu temelleri bir guumln aydınlatabileceğimize inanıyoruzrdquo (Homeros 2005 ss 20-23)

37

Schliemann modern ccedilağın entelektuumlel bir figuumlruumlyduuml ve kendi kuumlltuumlrel ortamında

filolojinin mitolojinin eski Yunan araştırmalarının ilerlemiş olmasından

yararlanarak arkeoloji tarihine geccedilen bu buumlyuumlk başarıya imza atmıştı Boumlyleyken

MS 2 yuumlzyıl gezgin yazarı coğrafyacı Pausaniasrsquoın Yunan Yurdunun

Tasvirirsquonde Mikenrsquodeki aslanlı kapıyı ve Kiklops duvarlarını ararken izlediği

youmlntem Schliemannrsquoın Troya harabelerini ararken izlediği youmlntemle birebir

aynıdır Aşağıdaki cuumlmlelerde bahsi geccedilen ve Pausaniasrsquoa surları kimin yaptığını

haber veren (λέγουσιν - derler) kişilerin yerel mit anlatıcıları olduğunu anlamak

zor değildir

hellip uumlzerinde aslanların olduğu kapı da dahil olmak uumlzere şehir surlarının bir

kısmı hacirclacirc ayaktadır Bunların da tıpkı Protios adına dikilen Tiryns surları

gibi Kykloplarca yapıldığını soumlylerler (Pausanias 1918 2165)13

Oysa soumlz konusu buumlyuumlk kesme taşlı duvarların guumlnuumlmuumlz arkeolojisinde Miken

duvar işccedililiğinin karakteristiği olduğu bilinmektedir Doumlnem halkının ldquobu

buumlyuumlkluumlkteki taşları ancak Kiklopslar kaldırabilirdi hacircliyle duvarları Kiklopslar

yaptırdquo şeklinde oumlzetlenebilecek mitik inancı boumlylece doumlnemin tarihccedilisinin

coğrafyacısının ve bir kelimeyle sosyal bilimcisinin metinlerinde yer bulmuştur

Oumlte yandan Thebesrsquoin kurucu kralı Kadmos baştan sona mitiktir14 o kadar ki kızı

Semele Zeusrsquoun sevgililerinden biridir Miken duvarlarını yapan kişilerse

olağanuumlstuuml guumlccedilte ve devasa kesme taşları kaldırabilen Ouranos ve Gaiarsquonın15

ccedilocukları olan Kiklopslardır Bu anlattıklarımız goumlz oumlnuumlnde bulundurulduğunda

sırf 5 yuumlzyıl Atinarsquosı değil buumltuumln bir Antikccedilağ iccedilin mitolojinin tarihinin mitlerin

tarihinden ccedilok daha belirleyici bir konuma sahip olduğu goumlruumllecektir

Thomson evlilik kurumunu Yunanlar arasında tesis eden Pelasg kralı Kekropsrsquou

anlattıktan sonra eski Yunancanın fonetik tarihinden hareketle Anadolu Kafkasya

ve Etruumlsklerle arasında bir ilişki kurar ve ardından Hint-Avrupa kavramının

kendisinin bile yeniden goumlzden geccedilirilmesi gerekebileceğini tespit eder Bu mitik

anlatıların mevcut tarih kurgusundaki muhtemel hataları duumlzeltebilmesine bir

13 Aynı anlatının Pausaniasrsquotan yaklaşık bir yuumlzyıl oumlncesindeki bir versiyonu iccedilin bkz (Pliny the Elder 1906 vii 195) Pliniusrsquoa goumlre antik Yunanlar o buumlyuumlkluumlkteki taştan kuleleri ancak Kiklopsların yapabileceğine inanıyordu ve bu inancın asıl kaynağıysa kuleleri ilk diken kişilerin Kiklopslar olduğunu soumlyleyen Aristotelesrsquomiş 14 krş İlyada iv385 Odysseia v333 Theogonia 936 15 Uumlccedil tuumlrluuml Kiklopsların hepsinin mitik koumlkeni olarak (krş Theogonia 139 Odysseia ix105)

38

oumlrnektir Elbette boumlylesine geniş ccedilaplı bir değişikliğe kalkışmak iccedilin daha ccedilok

araştırma yapılması gerekmektedir ve Thomson da aynı satırların devamında

bunu kabul ettiğini soumlyler Fakat soumlz konusu başlığı kapatırken şunları yazması

mitolojinin sosyal bilimler iccedilin oumlnemini bir kez daha vurgulamak bakımından

kayda değerdir

Ben burada yalnızca Egersquonin ilk halklarıyla ilgili eski Yunan geleneklerinin

bilgisizce kaleme alınmış yazılar ya da eskiccedilağlara değgin palavralar diye

nitelendirilerek bir yana atılmaması gerektiği noktasında diretmek

istiyorum Bu ayrıntılar bir araya getirildiğinde arkeoloji ve dilbilim

araştırmalarının ortaya ccedilıkardığı goumlruumlnuumlmle uygunluk goumlsteren tutarlı bir

resim oluşmaktadır (Thomson 2007 s 167)

Thomsonrsquoın bu tespitine tuumlmuumlyle katılarak son tahlilde soumlylemek istediğimiz

şudur Schliemann ve Pausaniasrsquoın birarada değerlendirilmesi bize mitolojik

yaklaşımın biri antik ve diğeri modern ccedilağdan olmak uumlzere tıpatıp aynı olan iki

oumlrneğini sunar Bununla beraber Herodotos ve Thukydidesrsquoin metinlerinde

yalnızca Kadmos hakkında değil ldquoilk başlangıccedilrdquo konularının guumlndeme geldiği her

başlık altında doğrudan mitik anlatılara başvurulduğunu goumlruumlruumlz Dolayısıyla mitik

oumlgeler okurun metne ve anlatıcıya olan ilgisini artırdığı gibi logos temelli

rasyonel bir izahı yapılamayan arkaik doumlnemlere ilişkin soru işaretlerini ortadan

kaldırmak iccedilin de tarihccedilinin sığınabileceği en emin limandı bununla birlikte ne

tarih yazarı ne de tarih okuru mitlerin tarih olgularıyla buumlsbuumltuumln ccedilelişik olduğunu

duumlşuumlnmekteydi

22 Mitik duumlşuumlncenin Yunanlı koumlkleri

Miletos doumlneminden itibaren İyonya Atina ve İtalya boumllgelerinde yaşamış filozof

ve yazarların aynı zamanda sıradan yurttaşların da felsefe metinlerinde geccedilen

μῦθος ve λόγος soumlzcuumlklerini kavrama biccedilimlerine dair bir araştırma her hacircluumlkacircrda

Homeros ve Hesiodosrsquotan başlamak zorundadır Ccediluumlnkuuml MOuml 7 yuumlzyıldan

itibaren Yunan şehirlerinde mite karşı bir logos değil bir mitoloji gelişmeye

başlamıştır ve bu mitoloji mevcut mitik birikimlerin logos suumlzgecinden geccedilirilerek

reddedilmesi yeniden duumlzenlenmesi veya farklı işlevleriyle metne katılması

39

biccediliminde kendini belli etmiştir Bununla birlikte Homerosrsquoun veya Hesiodosrsquoun

metinlerinin kendilerinden sonraki doumlnemde İyonyarsquoda ortaya ccedilıkan logos

kavrayışından yoksun oluşunu onların yapıtlarında genel anlamda bir logosrsquoun iş

başında olmayışına vardırmaksa hem anakronik hem de felsefece kavrayışa ters

duumlşen bir tutumdur Onlarda mit-logos bağlamında bir eksiklik olarak oumlne

suumlruumllebilecek belki de tek şey miti ndashelbette logos aracılığıylandash rasyonelleştirmeye

veya saf dışı bırakmaya hiccedilbir şekilde ihtiyaccedil duymamış olmalarıydı

İyonyarsquoda ortaya ccedilıkan mitoloji yaklaşımı ve sonrasında farklı Yunan

coğrafyalarından bulduğu karşılık bilim ve duumlşuumlnce tarihinin sıccedilrama anları

arasında sayılabilir Bu sıccedilramanın logosrsquola ilişkisi ve ona borcu şimdilik bir yana

bırakılırsa İyonyarsquoda vuku bulan hadise iccedilin bir cuumlmlede şunu soumlyleyebiliriz

Duumlşuumlnce tarihi MOuml 7 yuumlzyıla kadar bir Yunan logosrsquounu değil bu logos

ccedilerccedilevesinde gelişen ve yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz mitoloji yaklaşımını

beklemiştir

İlginccediltir ama İyonya bilimsel duumlşuumlncesinin doğuşundan oumlnceki doumlnemde başka

bir deyişle Homerik-Hesiodik ccedilağda μῦθος kavramının karşılığı guumlnuumlmuumlzdeki gibi

doğauumlstuuml kahramanlar olaylar ve fantastik kurgulardan meydana gelmiyordu

μῦθος soumlzcuumlğuumlnuumln guumlnuumlmuumlzde anlaşıldığı biccedilimde karşılanma ihtiyacı ilk olarak

Homeros ve Hesiodosrsquotan iki yuumlzyıl sonra Yunan duumlşuumlnuumlr ve yazarları tarafından

hissedilmiş ve soumlzcuumlk ccediloğunlukla bu bağlamda kullanılmaya başlamıştı Bu

itibarla μῦθοςrsquoun anlam bakımından muhtelif kavramları ndashhatta λόγοςrsquou bilendash

karşıladığı iki yuumlzyıllık Homerik-Hesiodik doumlnem hesaba katıldığında onun

doğruluğa ccedilok daha yakın bir seruumlvenini yazmak muumlmkuumln hacircle gelecektir Bunun

yanında Diels-Kranz geleneğine uyarak Homerosrsquoun da filozof olduğu kabul

edilirse Homerosccedilu anlamdaki μῦθοςrsquoun felsefeyle aşağı yukarı yaşıt olduğunu

soumlyleme imkacircnı doğar

Ne ki yanlı bir uumlslup tartışmada İyonya devrimi merkeze alındığı oumllccediluumlde μῦθος-

λόγος tartışmasında da varlığını belli eder Nitekim doumlnemin İyonyarsquosındaki genel

manzara ve birkaccedil yuumlzyıl sonrasında Atinarsquoda meydana gelen trajedi

duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde Batılı anlamda bilim ve felsefenin her şeyden oumlnce mitik

duumlşuumlncenin egemenliğindeki bir atmosferde doğduğu ve bu doğar doğmaz da

40

felsefe tarihi boyunca suumlruumlp gidecek bir muumlcadeleye atıldığı youmlnuumlnde bir izlenimin

doğması kaccedilınılmazdır

Soumlzuumlnuuml ettiğimiz bu izlenimin haklı gerekccedileleri de ccediloktur her şeyden oumlnce

felsefe daha ilk ortaya ccedilıktığı anda halkla ve politik organizasyonla daha da oumltesi

tapınak ve gelenekle sıkıntılı ilişkiler iccedilinde olmuştur Guumlndelik hayatın buumltuumln

oumlğeleriyle birlikte toplumu şekillendiren şehir-devlet kurumları her ccedilağ gibi

Antikccedilağrsquoda da egemen guumlcuumln yoğunlaşma noktaları olduğundan taraflardan

birinin felsefe olduğu bir muumlcadelenin ortaya ccedilıkması tabiidir İlk filozoflardan

bazılarının savundukları hakikat uğrunda toplum yargılarına ve geleneklere karşı

fedakacircrca ortaya koydukları muumlcadelenin tarih boyunca pek ccedilok bilim ve

duumlşuumlnce ccedilevresi tarafından onurlandırılması bundandır Benzer biccedilimde

Ortaccedilağrsquoın kapanması ve Hellenizm duumlşuumlncesinin canlanmasıyla birlikte ldquoİyonya

bilimselliğininrdquo modern bilimler iccedilin bir ilk oumlrnek hacircline gelmesi de bundandır

Oumlte yandan Antikccedilağrsquoda ortaya ccedilıktığı duumlşuumlnuumllen herhangi bir μῦθος-λόγος

karşıtlığının μῦθοςrsquou ve mitik duumlşuumlnmeyi buumltuumlnuumlyle reddetmeye ortadan

kaldırmaya doumlnuumlk olduğu iddiası buguumln ikna edici goumlruumlnmemektedir Kaldı ki

felsefenin başlangıcına dair birccedilok ders kitabında genişccedile yer verilen μῦθος-

λόγος karşıtlığı μῦθος soumlzcuumlğuumlnuumln yalnızca felseficirc duumlşuumlncenin belirmesinden

oumlnceki doumlnemlerde taşıdığı anlamların uumlstelik bir kısmı uumlzerinde cereyan

etmiştir Nasıl ki İyonyarsquonın goumlrkemli ccedilağından oumlnce Yunan şehirlerinde Yunan

duumlşuumlncesinde ve edebiyatında λόγοςrsquoun kendisinin değil ama taşıdığı

anlamlardan birkaccedilının yokluğundan soumlz edilebiliyorsa aynı şekilde o ccedilağın

sonrasında pek ccedilok şehirde ortaya ccedilıkan Yunan felsefe geleneklerinde de

μῦθοςrsquoun kendisinin değil taşıdığı anlamlardan birkaccedilının safdışı edildiğinden

veya bunun iccedilin ccedilaba goumlsterildiğinden soumlz etmek muumlmkuumlnduumlr

Thalesrsquoten itibaren yaşamış ve felsefe tarihccedilileri tarafından ldquofilozofrdquo diye anılan

buumltuumln eski duumlşuumlnuumlrlerin halkla politik iktidarla yasayla dini inanccedillar ve kuumlltuumlrel

mirasla ilişkileri ndashguumlnuumlmuumlze ulaşan metinlerin kısıtlı oluşuna rağmenndash dikkatle

incelendiğinde yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz muumlcadelenin oumlzellikle 19 ve 20

yuumlzyıllardaki felsefe ve bilim tarihi okumalarından kaynaklı bazı oumlnyargıların

etkisinde μῦθοςrsquoun buumltuumln anlamlarına karşı verilmişccedilesine bir goumlruumlntuuml kazandığı

41

ccedilabucak goumlruumllecektir Yaygın bir kanı olarak bu yakın bir tarihe kadar antik Yunan

felsefesi okumalarına ccediloğu bakımdan tahakkuumlm etmiş durumdaydı

Bununla birlikte aynı meseledeki bir tartışmanın ideolojilerden arınmış ya da en

azından felseficirc bir nitelik taşıyan kısımlarında akıllara ilk oumlnce ldquobilimsel

duumlşuumlncerdquonin başlangıcına dair sorunun gelmesi tabiidir Batılı anlamda bilimsel

duumlşuumlncenin İyonya felsefesiyle başlatılması bir gelenektir ve yukarıdaki

tartışmalarımızda bu geleneğin kurucu oumlgesi olan ldquobaşlangıccedilrdquo tespitine herhangi

bir itirazda bulunduğumuz duumlşuumlnuumllmemelidir Oumlte yandan geleneğin sonucu olan

bir kanıdan ayrıca soumlz edilebilir ve sorunlu goumlruumlnen de budur 7 yuumlzyılda

İyonyarsquoda Thalesrsquoin sorduğu ilk felseficirc soruyla birlikte λόγοςrsquoun mucizevicirc bir

şekilde ortaya ccedilıkarak μῦθοςrsquou ortadan kaldırdığına dair meşhur iddia

Bu iddianın bir youmlnuumlnuuml en azından Yunan mucizesi anlayışıyla şekillenen

biccedilimini yukarıda etraflıca irdelemiş ve Vernantrsquoın tespitiyle son bulduğunu ortaya

koymuştuk (Vernant 2006 s 371) Son olarak buraya kadar soumlylediklerimiz

ışığında kavramların Homerik ve Hesiodik kullanımlarını irdelemeye sıra

gelmiştir

23 Homeros ve Hesiodosrsquota λόγος ve μῦθος

Kavramsallaştırmalarını temalarını araştırma sahalarını goumlz oumlnuumlnde

bulundurarak hem felsefe hem de buumltuumln oumlteki entelektuumlel faaliyetler biccedilimindeki

antik Yunan duumlşuumlncesinin ilk teşekkuumll zemini ve daha sonraki uzun bir suumlre

boyunca beslendiği kaynağın arkaik Yunan şiiri olduğu kuşkusuzdur Bu arkaik

şiiriyse genel olarak lsquoHomeros-Hesiodosrsquo başlığı altında toplamak muumlmkuumlnduumlr

Homerik metinlerde μῦθος ve λόγος soumlzcuumlkleri sonraki yuumlzyıllardaki anlamlarına

nispetle accedilık tartışmasız bir goumlruumlntuuml ccedilizer Bu durum soumlzcuumlklerin yazı diliyle

henuumlz ccedilok tanışık olmayışına yorulabilir Ancak Homeros yazmalarında geccedilen

her kavramın en az beş yuumlz yıl oumlncesine uzanan bir soumlzluuml gelenek geccedilmişine

sahip olduğu goumlzden kaccedilırılmamalıdır Başka bir ifadeyle Homerosrsquoun yazılı

42

varlığı iccedilinde geccedilen her bir soumlzcuumlğuuml Yunan halkının guumlnluumlk hayatında ccedilok

eskilerden beri mevcut olan en az bir varlığın karşılığı olarak sonraki yuumlzyıllara

bırakmıştır Bu durum μῦθος ve λόγος iccedilin de geccedilerlidir Oumlte yandan metnin uzun

soluklu ve ccedilok youmlnluuml olması kendine oumlzguuml soumlz dağarını meydana getiren

soumlzcuumlklerin o doumlnemin Yunancasındaki muumlmkuumln kullanım biccedilimlerinin neredeyse

tamamını bilmemize imkacircn tanır Bu yalnızca farklı soumlzluumlk anlamlarını değil

gramer bakımından buumltuumln kural ve incelikleri de kapsayan bir imkacircndır

λόγος soumlzcuumlğuumlnuumln buumltuumln bir Homeros kuumllliyatında yalnızca iki dizede yer

bulabilmiş olması ilginccediltir Bunların her ikisi de soumlzcuumlğuumln ldquosoumlz konuşmardquo

anlamında ccediloğul dativ hacirclidir İlyada xv395rsquote καὶ τὸν ἔτερπε λόγοις (ndashve onu

hoşnut ediyordu soumlzleriyle) Odysseia i55rsquoteyse αἰεὶ δὲ μαλακοῖσι καὶ αἱμυλίοισι

λόγοισιν (ndashtatlı ve okşayıcı soumlzlerle suumlrekli buumlyuumlluumlyordu)

Bu durum daha ilk bakışta bizi metaforik bir ldquologos yokluğurdquo duumlşuumlncesine

suumlruumlkleyebilecek bir tuzağı andırır Başka bir deyişle Homeros iccedilin hazırlanacak

hiccedilbir soumlzluumlkte λόγος maddesinin ldquosoumlz konuşmardquo anlamları dışında bir

karşılığının bulunmayacak olması dehşet vericidir

Boumlyleyken soumlzcuumlğuumln koumlkuuml olan λέγειν fiilinin neredeyse her ccedilekimi ve λόγος

dışındaki neredeyse buumltuumln tuumlrevleri İlyada ve Odysseiarsquonın şurasına burasına

rastgele serpiştirilmiş gibi suumlrekli karşımıza ccedilıkar durur Bu durumda Homeros

şiirinde λόγοςrsquoun ccedilok sayıdaki anlamını hangi soumlzcuumlklerle vermiştir

Oumlrneğin λόγοςrsquoun ldquoakılrdquo anlamının Homeros kuumllliyatında hangi soumlzcuumlkle

karşılandığını araştıracak olursak işimiz ccedilok zor değildir Nitekim νόοςrsquou yine

bunun νοῦς biccedilimini hatta fiil koumlkuuml olan νοέωrsquoyu daha ilk bakışta metnin pek ccedilok

yerinde bulabiliriz Soumlzcuumlğuumln tuumlrevlerinden νόημα da her iki cildin pek ccedilok

dizesinde karşımıza ccedilıkar Yine νοέω tuumlrevi olan γνώριμος γνωτός soumlzcuumlkleri de

Homeros tarafından sıkccedila kullanılmıştır Bununla beraber νοέω ve tuumlrevlerinin

hiccedilbir kullanımında μῦθοςrsquoun karşıtı olan bir ldquoakılrdquo anlamına atıf goumlremeyiz

λόγοςrsquoun Homerosrsquotaki varlığının bu denli sınırlı olmasına karşılık μῦθοςrsquoun her

bir casusrsquounun yuumlzlerce kullanımıyla karşılaşmak ccedilok daha şaşırtıcıdır Yukarıda

ele aldığımız ve nihayet anakronik diye nitelediğimiz bazı yanlış kanıların etkisi

43

altındaki bir okur tarafından bu durum μῦθος egemenliğindeki bir ccedilağın ozanı iccedilin

normal goumlruumllebilir Boumlyleyken aynı okur o ccedilağda kullanılan μῦθοςrsquola şayet

varlığından soumlz edebilecekse λόγος egemenliğindeki doumlnemde kullanılan μῦθος

arasında herhangi bir ilişki bulunmaması gerektiğini de baştan kabul etmelidir

Başka bir deyişle eğer 7 yuumlzyıldan itibaren Yunan kuumlltuumlr duumlnyasının λόγος

egemenliğine girdiği kabul ediliyorsa bu yeni paradigmanın yarattığı μῦθοςrsquoun da

eskisinden buumltuumlnuumlyle farklı yepyeni bir karşılığı olmak zorundadır

Homerosrsquota geccedilen μῦθοςrsquoların neredeyse hepsi ldquokişilerin başından geccedilen

olaylarrdquo vs geleneksel anlamları bir kenara bırakılırsa soumlylev konuşma hesap

duumlşuumlnce gibi tamamı eski Yunanca soumlzluumlklerdeki λόγος maddesinde yazılı

bulunan anlamlara goumlnderme yapar Bu μῦθος- λόγος tartışması bağlamında

Homerosrsquoun bize yaptığı en buumlyuumlk suumlrprizdir

Destanda λόγοςrsquoun birincil anlamlarından ldquosoumlz konuşmardquo iccedilin μῦθος kullandığı

yerler şoumlyledir İlyada v493rsquote δάκε δὲ φρένας Ἕκτορι μῦθος (ndashve bu konuşma

iğneledi Hektorrsquoun yuumlreğini) viii525rsquote μῦθος δ᾽ ὃς μὲν νῦν ὑγιὴς εἰρημένος ἔστω

(ndashşimdilik soumlylenecek en sağlıklı soumlz budur) xii80rsquode ἅδε δ᾽ Ἕκτορι μῦθος

ἀπήμων (ndashve bu konuşma hoşuna gitti Hektorrsquoun) xiii748rsquode bir oumlncekiyle birebir

aynı dize ve anlamda ixx242rsquode ἅμα μῦθος ἔην τετέλεστο δὲ ἔργον (ndashsoumlz

soumlylendiği anda iş tamama ermişti) Odysseia i358rsquode μῦθος δ᾽ ἄνδρεσσι

μελήσει πᾶσι (ndashsoumlylevse sadece erkeklerin işidir) viii185rsquote θυμοδακὴς γὰρ

μῦθος ἐπώτρυνας δέ με εἰπών (ndashccediluumlnkuuml yaptığın konuşma iğneledi yuumlreğimi)

xvi385rsquoteεἰ δ᾽ ὑμῖν ὅδε μῦθος ἀφανδάνει (ndasheğer canınızı sıktıysa bu soumlzuumlm)

xvii57rsquode τῇ δ᾽ ἄπτερος ἔπλετο μῦθος (ndashama sonrasında kanatsız kaldı soumlzuuml)

xviii50rsquode τοῖσιν δ᾽ ἐπιήνδανε μῦθος (ndashve hoşlarına gitti bu soumlz) xviii290rsquoda bir

oumlncekiyle aynı ifade ve aynı anlamda ixx29rsquoda xvii57rsquodekiyle birebir aynı ifade

ve aynı anlamda xx247rsquode xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda

xxi143 xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda xxi269 yine

xviii50rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı anlamda xxi386 xvii57rsquodekiyle birebir

aynı ifade ve aynı anlamda xxii398 xvii57rsquodekiyle birebir aynı ifade ve aynı

anlamda xxiii49 ἀλλ᾽ οὐκ ἔσθ᾽ ὅδε μῦθος ἐτήτυμος (ndashama bu soumlz doğru değil)

xxiv465 οὐ γὰρ σφιν ἅδε μῦθος ἐνὶ φρεσίν (ndashccediluumlnkuuml inanmamışlardı bu soumlze)

44

Oumlte yandan μῦθος bazı dizelerde ldquokarşılıklı konuşmardquo olarak (oumlrn İlyada iv214

vd) bazılarındaysa geleneksel anlamıyla uygun biccedilimde kahramanların

başından geccedilen ve sonradan anlatılan hikacircye (oumlrn Odysseia iii95 xi492) olarak

geccedilmektedir

Destanın bazı yerlerindeyse μῦθοςrsquou duumlşuumlnce niyet tasarı anlamlarında

goumlruumlruumlz İlyada i545-546rsquoda μὴ δὴ πάντας ἐμοὺς ἐπιέλπεο μύθους εἰδήσειν (ndash

iccedilimden geccedileni bilmeye heveslenme) Odysseia iv676 οὐδ᾽ ἄρα Πηνελόπεια

πολὺν χρόνον ἦεν ἄπυστος μύθων (ndashPenelopeiarsquonın bu planlardan habersizliği

ccedilok suumlrmedi)

Oumlte yandan Odysseiarsquonın bir yerindeyse zaferden sonra eve doumlnmek iccedilin

gemilerine binmiş olan Argoslular Agamemnon tarafından aniden toplantıya

ccedilağrılmıştır ve bu toplantının ldquonedenirdquo iii145rsquote yine μῦθος soumlzcuumlğuumlyle verilir

μῦθον μυθείσθην τοῦ εἵνεκα λαὸν ἄγειραν (ndashikisi beraber anlattı adamları neden

topladıklarını) Dikkat edilirse bu dizede hem ldquonedenrdquo soumlzcuumlğuuml hem de

ldquoanlatmakrdquo fiili μῦθndash koumlkluumlduumlr

μῦθndash koumlkluuml soumlzcuumlklerin kullanıldığı yerler iki ciltte toplam beş yuumlzden fazladır ve

bunlardan iki tanesiyse μῦθος ve λόγοςrsquoun birleşmesiyle tuumlretilmiş μυθολογεύω

fiilidir Bu Odysseiarsquoda Odysseusrsquoun Kirkersquoden Kalypsorsquoya gelinceye kadar

başından geccedilenleri anlattığı on ikinci kitaptır ve μυθολογεύωrsquonun her iki kullanımı

da kitabın son doumlrt dizesinde ardarda gelir Liddell-Scott soumlzcuumlğuumln tek kullanımı

olarak Homerosrsquoun bu dizelerini goumlstermekte ve anlamını ldquoharfi harfine anlatmakrdquo

şeklinde vermektedir (Liddell amp Scott 1883 s 983)

Hesiodosrsquoa gelince λέγειν vs gibi koumlkteş soumlzcuumlkler dışında λόγοςrsquoun kullanıldığı

yerler her iki kitapta toplam beş dizedir Bunlar sırasıyla Theogonia 229rsquodaki

Erisrsquoten doğan tanrıccedila kızlarından ψευδής Λόγος (ndashyalan soumlz) 890rsquodaki αἱμυλίοισι

λόγοισιν (ndashayartıcı soumlzlerlehellip) İşler ve Guumlnler 78rsquodeki birebir aynı ifade 106rsquodaki

ἕτερόν hellip λόγον (ndashbaşka soumlzhellip) ve 789rsquodaki yine Theogonia 890rsquodakiyle birebir

aynı ifadedir Sonuccedil olarak λόγοςrsquoun kısıtlı kullanımı Homeros gibi Hesiodos iccedilin

de geccedilerlidir ve yine aynı şekilde yalnızca ldquosoumlz konuşmardquo anlamına karşılık

gelmektedir

45

Yukarıda Homerosrsquotaki νόος iccedilin yaptığımız incelemeyi Hesiodosrsquoun metnine

uyguladığımızda λόγοςrsquoun ldquoakıl duumlşuumlnmerdquo vs anlamlarını karşılayan bu soumlzcuumlk

bir kez daha aynı oumlruumlntuumlyle karşımıza ccedilıkacaktır İlyada ve Odysseiarsquoda olduğuna

benzer biccedilimde burada da νόος soumlzcuumlğuuml λόγοςrsquoun yokluğunu hissettirmemiştir

Theogoniarsquoda dokuz İşler ve Guumlnlerrsquodeyse on ayrı dizede olmak uumlzere toplam

on dokuz defa kullanılmıştır Ayrıca νοέω fiili ve bunun isim hacircli νόημα da her iki

kitapta sıklıkla karşımıza ccedilıkar

Bu metinlerde de μῦθος ve koumlkteşlerine bakıldığı zaman Homerosrsquola yine benzer

biccedilimde Theogonia (24 165 663) ve İşler ve Guumlnlerrsquode (10 194 205) toplam

altı farklı dizede soumlz konuşma ve anlatmak (μυθέομαι) anlamlarında kullanıldığı

goumlruumlluumlr

Homeros ve Hesiodosrsquota λόγοςrsquoun belli anlamlarına μῦθοςrsquola verilen bu karşılık

şiir diline oumlzguuml bir kullanım olmaktan ccedilok soumlzcuumlğuumln İyonya devrimi oumlncesindeki

kavranışını bizim iccedilin accedilıklığa kavuşturan guumlndelik bir kullanım biccedilimini

vermektedir Her iki ozanın dizelerinde μῦθος soumlzcuumlğuumlyle karşılanan soumlylemek

soumlz soumlylev karşılıklı konuşma ve neden gibi aslında λόγοςrsquoun listesinde yer alan

anlamlar Homerik-Hesiodik doumlnemde iki kavram arasında herhangi bir

ayrışmanın zıtlaşmanın soumlz konusu olmadığını goumlstermesi bakımından dikkat

ccedilekicidir

46

3 BOumlLUumlM

PLATONrsquoUN DİYALOGLARINDA MİT

Yukarıda bazı Yunan tarihccedili ve yazarlar iccedilin ortaya koyduğumuz mitoloji

yaklaşımını en olgun hacircliyle ve logosrsquola iccedil iccedile geccedilmiş biccedilimde goumlrebileceğimiz

anti Yunan figuumlruuml Platonrsquodur Soumlzgelişi Phaidrosrsquota Boreasrsquoın Oreithuiarsquoyı kaccedilırma

mitiyle ilgili soumlylenenler (Platon 2014 229b vd) 5 yuumlzyıl metinlerinde karşımıza

ccedilıkan mitoloji yaklaşımları arasında en ccedilarpıcı oumlrneklerden biridir Burada

Sokrates bir mitin anlattıklarından hareketle kendi doumlneminin Atinarsquosını mitik

ccedilağlardaki Atinarsquoyla başarılı biccedilimde oumlrtuumlştuumlruumlr ve kanıt olarak da tıpkı

Pausaniasrsquoın aslanlı kapıdaki dev kesme taşları goumlstermesi gibi Artemis

tapınağına giden yol uumlstuumlndeki Boreas sunağını goumlsterir

Başka pek ccedilok oumllccediluumltuumlnden soumlz edilebilir olmakla beraber klasik doumlnemdeki

mitoloji yaklaşımlarının olumlu veya olumsuz diye sınıflandırabilme imkacircnımız

irdelenen mitin doğruluğuna yazar tarafından guumlven duyulup duyulmadığıyla

ilgilidir Platonrsquoun yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz pasajının devamında Phaidrosrsquoun

ldquobu hikacircyenin doğru olduğuna inanıp inanmadığı (πείθω)rdquo sorusuyla metne

birdenbire dahil edilen Platoncu mitoloji yaklaşımı ilk oumlnce mitte geccedilen doğa

tasvirlerinden yola ccedilıkarak Oreithuiarsquonın kaccedilırıldığı yeri belirler buna karşılık

hemen sonrasında Sokratik ironinin oumlrneklerinden birini sahneye koyarak

doumlnemin Yunan mitleriyle arasındaki mesafeyi vurgulama yoluna gider

Boreas mitine karşı bu tavır λόγος ve μῦθος arasında uumlccedil yuumlzyıldan fazladır

devam etmekte olan gerilimin Platonrsquoda cisimleşmiş hacircli olarak okunabilir

Nitekim bu satırların devamında Platonrsquoun bu hikacircyeye boumlylesine şuumlpheci hatta

alaycı yaklaşmasının nedenleri accedilıkccedila goumlruumllecektir Mit her şeyden oumlnce kimi

zaman şoumlyle kimi zaman boumlyle anlatılan bir hikacircyedir Uumlstelik tuhaf anlaşılmaz

uğursuz varlıklardan soumlz etmektedir Bu nedenle mitlerle uğraşmak keskin kafalı

ve gayretli kişilere duumlşer (229d-230a)

47

Bu cuumlmleleri tersinden okumak bize Sokratesrsquoin guumlya mitle uğraşmaktan

μυθολόγημαrsquodan geri durmasının nedenlerini daha accedilık biccedilimde goumlsterir

Platoncu anlamda olsun veya olmasın λόγος bu oumlykuumllerde anlatılanların

hakikatle oumlrtuumlşmesinin muumlmkuumln olmadığını bildirdiğinden bu pasajda mit

karşısında Sokrates gibi guumlven duyan (πιστέω) ve hoşnut (χαρίεντα ἡγοῦμαι)

bununla birlikte sakınımlı bir yaklaşım muumlmkuumln yaklaşımların en doğrusu gibi

goumlsterilmiş olur Bize goumlre bu mitleri irdeleyen ve onlara bir yaklaşım belirleyen

yanlarından oumltuumlruuml guumlccedilluuml bir mitolojinin ifadesidir

Platonrsquoun miti dışlar gibi goumlruumlnen ama iccedilselleştirmiş felsefesi Vernantrsquoa goumlre onu

ldquosoumlzcuumlğuumln tam anlamıyla felsefe dilinin hem berisinde hem de oumltesinde olanları

accedilıklama aracı olarak seccedilkin bir yer verecektirrdquo (Vernant 2015 s 254) Bu bakış

Platonrsquoun felsefesinin mitle ilişkisini saptamasıyla son derece isabetliyken mitin

yalnızca soumlylem guumlcuumlnden yararlanan bir Platonrsquou resmetmesiyle eksiktir Bu

eksiklikle beraber Vernantrsquoın mitolog Platonrsquou Devletrsquoteki Lidyalı Gygesrsquoten

Devlet Adamırsquondaki genccedilleşen nesilden veya Phaidrosrsquotaki Mısır tanrıları

muumlnakaşasından soumlz eden bir Platon hacircline gelir Oumlrnekleri ccediloğaltmak

muumlmkuumlnduumlr ama burada ccedilizilen resimde cafcaflı giysilerinden ve goumlrkemli

teccedilhizatından soyundurulmuş ccedilırccedilıplak bir Platon karşımızda durmaktadır

Devletrsquote Hint koumlkenli uumlccedil sınıflı toplum yapısını oumlneren Timaiosrsquota tanrılarla diğer

varolanlar arasında katı bir hiyerarşi belirleyen Phaidonrsquoda ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuumlnuuml

Orfik arguumlmanlarla temellendiren yine Devletrsquote aynı meseleyi oumlte-duumlnyacılık

uumlzerinde inşa eden Platon bu resimde karanlıkta kalmıştır Mitler vasıtasıyla

boumlylesine buumlyuumlk ve yepyeni bir evren kuran bir Platonrsquodan soumlz ediyorsak onun

felsefesinde mit alelade bir accedilıklama aracı olmanın ccedilok oumltesine geccedilmiş

durumdadır

48

31 Platonrsquoun Felsefesinde Mitin Belirmesi

Homerosrsquoun baştan sona mitik olan duumlnyası μῦθοςrsquola hiccedilbir bakımdan ccedilelişik ya

da herhangi bir mitoloji yaklaşımına karşı korumacı olmadığı gibi (henuumlz

lsquomitolojirsquonin varlığı soumlz konusu olmadığından boumlyle bir durum zaten olanaksızdı)

anlattığı olay veya kişilere μυθικός sıfatının yakıştırılması iccedilin kendisinden ccedilok

sonraki yuumlzyılları beklemek gerekecektir Sokrates Platon ve Aristotelesrsquoin

yaşadığı 5 yuumlzyıl Atinarsquosına gelindiğindeyse artık İlyada ve Odysseiarsquonın yazıya

aktarılmasının uumlzerinden uumlccedil ila doumlrt yuumlzyıl geccedilmiş μῦθος soumlzcuumlğuumlyle tuumlrevlerinin

anlamı koumlr ozanınkinden epeyi uzağa duumlşmuumlştuumlr16 Geccedilen suumlre zarfında İyonya

duumlşuumlnuumlrlerinin arkhesinden Elealıların rasyonel tanrı fikrine kadar devrim

niteliğinde sayılabilecek pek ccedilok felsefi keşif gerek kitaplar gerek gezgin

filozofların tartışmaları vasıtasıyla Atinarsquodaki kuumlltuumlr ortamlarına deyim yerindeyse

boca edilmiştir Yine aynı yuumlzyıllar iccedilinde sırasıyla Solon Kleisthenes ve

Periklesrsquoin yaptığı politik devrimlerle Atinarsquoda demokrasi kurumu yerleşmiş

zaman zaman beliren devlet krizlerine rağmen işler durumdadır O kadar ki 5

yuumlzyılda Atina Platonrsquoun deyişiyle adeta bir παντοπώλιον πολιτειῶνrsquoa (devlet

duumlzenleri panayırı ndash557d) doumlnmuumlş durumdadır Ccediloğu soylu ve varlıklı ailelerin

ccedilocuğu olan politikos adayı genccediller gelecekleri adına buumlyuumlk vaatlerde bulunan

Sofist filozofların peşinden ayrılmamakta onların dilinden doumlkuumllen yeni

kavramlar eski mitler dizeler ve oumlzdeyişler her guumlnuumln yeni tartışma konusunu

belirlemektedir Oumlnderleri eski şairler olan bu gezgin oumlğretmenlerin belirlediği

oumlzguumlr tartışma ortamlarında yuumlzlerce yıllık gelenekler tanrı hikacircyeleri toumlre ve

adetler saygısızca anılmakta hatta Protagoras oumlrneğinde goumlrduumlğuumlmuumlz gibi

tanrılar bazen tartışmaya değer bile bulunmamaktadır Ortaya ccedilıkan bu yeni

siyasal ortamda Attika soylularının geccedilmiş masallardan oumlzlemle hatırladıkları

16 Oumlrneğin Phaidrosrsquota (265c) Erosrsquou yuumlceltmek adına soumlylenen oumlvguumlye Goumlkyuumlzuuml Uumlzerinersquode (284a) ise goumlkyuumlzuumlnuuml Atlasrsquoın desteklediğini anlatan hikacircyeye (buradaki ldquohikacircyerdquo yine μῦθοςrsquotan başkası değildir) yazarlar tarafından μυθικός sıfatı yakıştırılmıştır Metinlerin bağlamına goumlre Platonrsquoun kullandığı μυθικόςrsquoun ldquodestansırdquo yani ldquogeleneksel μῦθοςrsquoa uygunrdquo Aristotelesrsquoin kullandığı μυθικόςrsquoun ise bu goumlruumlşle ccedilelişmeyecek biccedilimde ldquogerccedileklikle bağdaşmayan hikacircye uyarıncardquo anlamlarına geldiğini goumlruumlyoruz

49

altın ccedilağın uumlzerine kuumll serpilmiş gibidir Buumltuumln bu manzarayı Platonrsquoun

diyaloglarda bize sunduğu agora fotoğraflarından accedilıkccedila goumlrebiliyoruz

Bununla birlikte pek ccediloğu demokrat ve ldquosekuumllerrdquo filozoflarla dolup taşan 5 yuumlzyıl

Atinarsquosında olsak da bu ccedilalışmanın başından itibaren benimsediğimiz

perspektifin elverdiği oumllccediluumlde diyalogların her birinde bizi oumlzguumln bir tanrıya

vardırabilecek sayısız patika ağzı goumlrmemiz muumlmkuumlnduumlr O kadar ki Platonrsquoun

yazıları Atinarsquonın şehir planına benzer biccedilimde haritalandırılacak olsa neredeyse

buumltuumln sokak başlarına bu patika ağızlarından biri denk duumlşebilirdi

Nietzsche Batı duumlnyasının son iki yuumlzyıldaki Platon algısını şekillendirecek

biccedilimde İyinin ve Koumltuumlnuumln Oumltesindersquoye oumlnsoumlzuumlnde dile getirdiği artık neredeyse

herkesccedile bilinen ldquohalkın Platonculuğu Hristiyanlıkrdquo tespitiyle (Nietzsche 1999

13) Batılı okuruna bir daha hiccedilbir zaman eski guumlven duygusunu verememek

uumlzere Platon kuumllliyatını Kitab-ı Mukaddesrsquole aynı rafa kaldırmayı başarmıştır

Batı uygarlığının 19 yuumlzyıla kadar geccedilirmiş olduğu suumlreccedil ve buumlyuumlk toplumsal

travmalar goumlz oumlnuumlne alındığında Nietzschersquonin Platonrsquoa youmlnelttiği bu sert

ldquoruhbanlıkrdquo ithamının nedenleri epeyi fazlalaşacaktır Oumlte yandan Nietzschersquoden

sonraki ccedilağda yetişen ve Nietzscheci yorumu benimseyen duumlşuumlnuumlrler aynı

travmalarla bizzat tanışık olmasalar da Platonrsquoun bu ldquoruhbanlıkrdquo youmlnuumlnuuml ccedilok

daha derinlemesine irdelemiş tartışmışlardır Nietzsche Platonrsquoun ldquoruhbanlıkrdquo

youmlnuumlnuuml felsefesinin buumltuumlncuumll yapısını goumlz oumlnuumlnde tutarak tespit ederken onun

halefi olan duumlşuumlnuumlr ve araştırmacılar aynı konudaki tartışmalarının ccediloğunu

diyaloglara sık aralıklarla ve dağınık biccedilimde yerleştirilmiş kimi goumlruumlnuumlr kimi gizli

olan mitler etrafında kurgulamaktadır Herhalde bunun iki sebebinden soumlz

edilebilir biri klasik filolojinin son yuumlzyılda kat ettiği hayranlık veren mesafe

diğeriyse Platonrsquoun anlattığı irili ufaklı mitlerin nihayet bir araya gelerek

ldquoPlatonculukrdquo adı verilen devasa yapıyı oluşturduğunun keşfi ve kabuluumlduumlr

Guthriersquonin tespitiyle diyaloglar felsefenin dinin ve şiirin benzersiz bir

birleşiminden meydana gelirler (Guthrie 1955 s 333) Oumlte yandan dinin ve şiirin

diyaloglarda felsefeyle yan yana gelmesinin başlıca nedeni Platonrsquoun yaşadığı

doumlnemde Atinarsquodaki politik ccedilalkantılar ve filozoflardaki biteviye duumlzen arayışı

olduğundan Platonrsquoda mitlerin bir başka deyişle dinin belirmesine tanık

50

olacağımız zemin yine politik olmak durumundadır Bu nedenle her ne kadar

sonraki başlıklar altında politikaya daha tafsilatlı değineceksek olsak da buradaki

Platonik mitler tartışmasının başında mitlerin ilk başlatıcısı olan Devletrsquoin II

Kitabına birkaccedil paragrafla değinmemiz gerekmektedir

Devletrsquoin genel olarak da diyaloglarda oumlngoumlruumllen devlet duumlzeninin işleyişine

bakıldığında belli bir dinin ldquoyasardquo eliyle yuumlruumlrluumlğe koyulmadığı goumlruumlluumlr Ancak oumlte

yandan bu doğru tespit Platonrsquoun dine yaklaşımını ccediloumlzuumlmleyen araştırmacılar

iccedilin fevkalade yanlış bazı oumlnkabullerin de kaynağı durumundadır Nitekim Platon

Devletrsquote Yasalarrsquoda veya herhangi bir diyalogunda adı koyulmuş belli bir dini

inancın nomos vasıtasıyla guumlvence altına alınmasını oumlnermez fakat bu onun din

konusunda kayıtsız bir toplum oumlngoumlrduumlğuuml anlamına gelmemektedir Yukarıda

değindiğimiz gibi dinin kurumsallaşmasının Platonrsquoun devleti iccedilin ccediloğu

bakımlardan vazgeccedililmez oluşu Devletrsquoin daha ilk boumlluumlmlerinde accedilık biccedilimde

ortaya ccedilıkacaktır

Gerccedilekten de Platonrsquoun Kallipolisrsquoi ne kadar sade teferruattan uzak bir

başlangıccedilla kurulursa kurulsun onda dini bir yapının tartışma goumltuumlrmez

gerekliliğini sezmemiz fazla zaman almayacaktır Bizzat Platonrsquoun 369b

paragrafından itibaren betimlemeye başladığı suumlreci kısaca oumlzetlersek polisrsquoin

oluşmasını kaccedilınılmaz hacircle getiren ilk etken her bir insanın kendi eksiklerini

karşılamakta yetersiz kalması bu eksiklerin sayıca ccediloğalması nedeniyle de

birccedilok insanın bir araya gelmesidir Platonrsquoda işte bu kadar goumlsterişsiz yalın bir

başlangıccedilla polisrsquoin varlığından soumlz etme imkacircnı buluruz Bu yalınlık bir suumlreliğine

devam eder ve bu suumlre zarfında topluluktaki ilişkiler suumlrekli en sıradan ihtiyaccedil ve

alış-verişler uumlzerinden kurulur Sırasıyla yiyecek barınak giysi Fakat bu

ihtiyaccedillar bile aslında hiccedil de kuumlccediluumlk olmayan bir emekler silsilesi meydana

getirecektir Boumlylece ilk karmaşık sistemlerden biri olan goumlrev dağılımının ortaya

ccedilıkması kaccedilınılmaz olacaktır Az sonrasında Glaukonrsquoun isteğiyle yurttaşların

yaşamlarını rahat yataklar ccedileşitli meyveler etler yemek masası ve goumlsterişli

eşyalar gibi luumlks hayatın oumlgeleriyle rahatlatmaya başlayınca bu karmaşıklığın

boyutu daha da buumlyuumlr Sokrates devletine bunların her birini goumlnuumllsuumlzce dahil

etmektedir ve dahil edilen her yeni oumlge yeni birccedilok ihtiyacı da beraberinde

51

getirmektedir Oumlrneğin Sokratesrsquoin başta pek yanaşmadığı et yemekleri

Glaukonrsquoun isteğiyle devlette serbest bırakılınca artık hekimlere de ihtiyaccedil

duyulacağı anlaşılmış olur (373d) Bir zincirleme hacirclinde ihtiyaccedillar arttıkccedila

masraflar da artar ve yeterli sayıda hayvan otlatmak ve ekip biccedilmek iccedilin yeni

toprak arayışları başlar Bu durumsa savaşların habercisidir Oumlte yandan savaş

devleti koruyabilecek buumltuumln donanımlara sahip bekccedililere ihtiyaccedil duyulacağı

anlamına gelir Bu donanımlarsa devletin ilk kurulduğu guumlnlerdeki ihtiyaccedillar

kadar yalın ve goumlsterişsiz değildir Nitekim bekccedililerin aynı anda hem filozof hem

tutkulu hem ccedilevik hem de guumlccedilluuml olması gerekmektedir Devletin en temel

kurumlarından biri olan eğitim boumlylelikle zorunlu hacircle gelmiştir

Platon ccedilocuk yaşlardaki eğitime başlanacak muumlfredat olarak ldquoeskilerden buguumlne

suumlruumlp gelen en iyi yetiştirme tarzırdquo dediği beden eğitimi ve muumlziği oumlnerdikten

sonra bu muumlziğe hikacircyeyi17 de dahil eder ve mitin18 Platonrsquoun felsefesindeki

seruumlveni boumlylece başlamış olur (376e) Hemen ardından mitin doğru veya yalan

olduğuna bakılmaksızın faydalı olduğu suumlrece ccedilocuklara anlatılması gerektiğini

soumlyleyecektir

Bu paragraf aynı zamanda Platonrsquoun Devletrsquoindeki meşhur şair ambargosunun

da ilk belirdiği yerdir Uumlstelik Platon bu ambargoyu Yunan mitlerinin başlıca iki

kaynağı Hesiodos ve Homerosrsquoun adlarını doğrudan vererek duyurur nitekim

onlar tanrıları ve mitik kahramanları gerccedilekte olduklarından farklı goumlstererek

ccedilocukların ve genccedillerin yalan yanlış yetişmesine neden olurlar Oysa şairlerin

yapması gereken tanrıları her nasılsalar oumlyle tasvir etmektir Tanrı iyi olduğu iccedilin

koumltuumlnuumln sebebi olamaz muumlkemmel olduğu iccedilin değişmez ve farklı kılıklara

buumlruumlnmez insanlara yalan soumlylemez ve onları kandırmaz Oumlte yandan yurttaşlar

17 Burada ldquohikacircyerdquo soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγος soumlzcuumlğuumlnuumln tercih edilmiş olması dikkat ccedilekicidir 18 Guthriersquonin yukarıda atıf yaptığımız tespitinden hareketle buna bir ccedileşit din de diyebiliriz Nitekim Platonrsquoun filozof kralının halka anlatacağı mitlerin oumlnemli bir kısmı kutsal olana goumlnderme yapar dolayısıyla tanrının guumlya φύσιςrsquoe yerleştirdiği hakikati bulup ccedilıkarır ve halka goumlsterir Devletrsquoin 427brsquosindeki bir nevi ldquolaikrdquo devlet anlayışına doumlnuumlk soumlzlere gelince ndashki bu aynı zamanda νομοθέτης olan filozofun tapınak kurma ve rituumleller koyma işinden geri durmasıdırndash aslında yeni bir teolojiden bahseden Platonrsquoun felsefesinde aşağıda değineceğimiz uumlzere Sokratesrsquoin sadık bir Olympos dindarı olmasına benzer biccedilimde bir ccedilelişki olarak kendini goumlsterir Mit ve dinden aynı şeyleri anlayacağımızı birinci boumlluumlmde belirtmiştik ki Sokratesrsquoin 427brsquode tapınakla ilgili ldquoyasardquo koyma işlerini tanrı Apollonrsquoa tevdi etmesi Platonrsquoun mitolojik yaklaşımına bir başka oumlrnektir

52

yiğit olmaları ve oumlluumlmden korkmamaları gerektiği iccedilin Hadesrsquoin korkunccedil yurdunu

veya oumlluumlm acısıyla kıvranan kahramanları anlatan şiirler de yasaktır (379b-388d)

Şaire getirilen bu yasak mit anlatma yetkisini elinden almak anlamına gelir

Devletin bu yaptırımını Platon 385crsquode ldquokoro vermemekrdquo (χορον μὴ διδόναι)

deyimiyle ifade eder yani devlet şairden desteğini ccedilekmektedir Oumlte yandan

νομός mit anlatma bir kelimeyle yalan soumlyleme (ψεύσασθαι) yetkisini yalnızca

devleti youmlnetenlere tanıyacaktır (389b)

Bununla beraber Platon anlattığı veya anlattırdığı bir mitin yalan (ψεῦδος)

olduğunu nadiren itiraf eder ve bunun ilk oumlrneği de Devletrsquoteki ldquosoylu yalanrdquo

(γενναῖος ψευδομένος) meşhur ldquotoprağın oğullarırdquo mitidir Sokrates bunu

inanılması ccedilok zor bir mit olarak tanıtırken bu yalanı soumlyleme succedilunu da şairlerin

uumlzerine yıkıverir

32 Yeni tanrılar icat etmek

Geleneksel teolojinin Platonrsquoda şahit olduğumuz bu reddiyesi başka bir teoloji

inşa edeceği anlamına gelir Nitekim Sokratesrsquoe youmlneltilen ldquoyeni tanrılar icat

etmerdquo succedillaması da bu yeni teoloji inşasının bir sonucudur Ksenophon

Sokratesrsquoten Anılarrsquoın ilk satırlarında bu konuya değinirken hem boumlyle bir

succedillamaya ccedilok şaşırdığını soumlyler hem de succedillamanın asıl dayanağının ldquodevletin

tanrılarına sadık olanrdquo Sokratesrsquoin ara sıra soumlzuumlnuuml ettiği kendisine yol goumlsteren

bir daimonion olduğu tahmininde bulunur ldquoDoğrusu Sokratesrsquoin kendi iccedilindeki bir

daimonionrsquoun yol goumlstericiliğinden soumlz ettiği kulaktan kulağa yayılmıştıhelliprdquo

(Ksenophon 1921 112)19

19 Ksenophonrsquoun bu tahmini Euthyphronrsquoda da doğrulanmaktadır (3a) Oumlte yandan bu daimonion iccedilin diyaloglardaki bazı oumlrnekler şoumlyledir Theaitetos 151a ἐνίοις μὲν τὸ γιγνόμενόν μοι δαιμόνιον ἀποκωλύει συνεῖναι (ndashkendi daimonionrsquoum onların kimileriyle birlikte olmaktan beni alıkoydu) Euthyphron 3b μανθάνω ὦ Σώκρατες ὅτι δὴ σὺ τὸ δαιμόνιον φῂς σαυτῷ ἑκάστοτε γίγνεσθαι (ndashanlıyorum Sokrates seni her defasında bir daimonionrsquoun tuttuğunu soumlyluumlyorsun) Savunma 40brsquodeki τὸ τοῦ θεοῦ σημεῖον da Sokratesrsquoin bu varlık iccedilin kullandığı bir diğer addır

53

Bu Sokratik δαιμόνιονrsquou geleneksel Yunan dinindeki δαίμωνrsquola bir tutmak zorlama

bir yorumdur Zaten Sokratesrsquoin diyalogların değişik yerlerinde aktardığı biccedilimiyle

bu daimonion kişisel tanrı olan daimocircnrsquodan farklı olarak yazgı veya talihini

belirlemediği gibi Sokratesrsquoe yapması gerekenleri değil yapmaması gerekenleri

soumlylemektedir (krş Liddell amp Scott 1884 s 322) Bununla birlikte Ksenophonrsquoun

aynı boumlluumlmde anlattığına goumlre Sokrates bir yandan devletin inandığı tanrılara

(οὓς ἡ πόλις νομίζει θεούς) inanmış ve bu inanış uyarınca tapınakta ve evinde sık

sık kurban kesmiş hatta zaman zaman kacirchinlere danıştığı bile olmuş diğer

yandansa kacirchinlik geleneğinde Yunanların en fazla başvurduğu tarla ev evlilik

itibar gibi konularda dinden bu şekilde bir beklentiye kapılmanın akıl dışı olduğunu

accedilık accedilık soumlylemekten ccedilekinmemiştir

Bu bir ccedilelişki olarak goumlruumllebilir Ancak arka planda bizi buguumlne kadar

duumlşuumlnduumlrmekle beraber artık aşina olduğumuz Kriton şablonu yatar nomos adil

davranmamıştır ama yine de bir yurttaş olarak Sokratesrsquoin mecburicirc istikameti

ona boyun eğmektir Devletrsquoin yukarıda alıntıladığımız pasajının hemen

devamında gelen ldquotanrırdquo tanımlarıyla20 da ccedilelişik olması hesaba katılırsa

Sokratesin Olympos panteonuna sadık dindar bir yurttaş olması dini inancı

resmicirc bir kurum bir nomos olarak tanıma eğiliminde olduğunu goumlsterir Bu nomos

telakkisi sayesindedir ki Platonrsquoun oumlrnek insanı tıpkı Atinalı yargıccedilların adil

olmadıklarını bile bile Kritonrsquoun yalvarmalarını geri ccedilevirdiği gibi Olympos

tanrılarının gerccedilek olmadıklarını bile bile kurban kesme ve kacirchine danışma

rituumlellerine duumlzenli olarak katılmayı suumlrduumlruumlr

Kehanet konusu Sokratesrsquoin phusis-nomos karşıtlığında tuttuğu safı belirlemek

iccedilin bize oumlnemli arguumlmanlar sunmaktadır Bunların en başındaysa hiccedil şuumlphesiz

iki kehanet vardır Biri yukarıda soumlz ettiğimiz daimonion diğeriyse Sokratesrsquoin

Khairephon aracılığıyla oumlğrendiği meşhur Delphoi kehaneti

Platonrsquoun yazdığı Savunmarsquonın 20e ve sonraki kısımlarında Sokrates soumlzlerini bu

konudaki beyanlara ayırır Anlattığına goumlre Khairephon ndashgoumlruumlnuumlşte kendi

20 382arsquodan itibaren goumlrduumlğuumlmuumlz bu tanımlamalar oumlzetle tanrının biccedilim değiştiremeyen aldatmayan zaafları olmayan bir varlık olması Homerik-Hesiodik teolojiye bir itiraz olmasının yanında apaccedilık bir İtalyan felsefesi bilhassa Ksenofanes etkisi altındadır

54

kararıylandash gidip Delphoi kacirchinine ldquoSokratesrsquoten daha bilge birinin olup olmadığınırdquo

danışır kacirchin kadının cevabı şaşırtmaz Sokratesrsquoten daha bilgesi yoktur

Sokrates bu mitik arguumlmanın ardından kehanet hakkında kendi akıl yuumlruumltmeleri

sonucunda vardığı kararı da accedilıklamaktan geri durmaz Başka bir deyişle ldquoen

bilgerdquo olduğuna dair iddiasını oumlnce mit aracılığıyla ve ardından diyalektik

youmlntemle kanıtlama yoluna gider Atinarsquoda ldquobilgerdquo diye anılan her adamın kapısını

ayrı ayrı ccedilalar hepsinin bilgeliğini soru-cevap youmlntemini (διαλέγομαι) kullanarak

sigaya ccedileker diyalektiğin vardırdığı sonuccedil da mitinkiyle aynıdır

Sokratesrsquoin bu anlattıklarının ldquomitikrdquo diye nitelediğimiz kehanet kısmı Platonrsquoun

buumltuumln diyaloglarında ortaya koyduğu mitoloji yaklaşımının adeta ccedilekirdeğini

esasını teşkil eder Nitekim Sokratesrsquoin kehanet meselesine giriş yaptığı 20ersquonin

son cuumlmleleri şoumlyledir

οὐ γὰρ ἐμὸν ἐρῶ τὸν λόγον ὃν ἂν λέγω ἀλλ᾽ εἰς ἀξιόχρεων ὑμῖν τὸν λέγοντα

ἀνοίσω τῆς γὰρ ἐμῆς εἰ δή τίς ἐστιν σοφία καὶ οἵα μάρτυρα ὑμῖν παρέξομαι

τὸν θεὸν τὸν ἐν Δελφοῖς ndashCcediluumlnkuuml konuştuğum soumlzler kendi soumlylediklerim

değil aksine sizin pek guumlvenmeye değer bulduğunuz birinin soumlyledikleridir

Şayet benimki gibisine de bilgelik denebilecekse buna Delphoirsquodeki tanrıyı

şahit goumlstereceğim (Savunma 20e)

Bu Sokratesrsquoin tıpkı ldquodevlet tanrılarırdquo iccedilin kurbanlar kesmesinde olduğu gibi

kurumsal nomos guumlvencesi altındaki bir Olympos tapınağından icazet talep ettiği

anlardan biridir Lysiasrsquoın ısrarlarına rağmen Atina yargıccedilları oumlnuumlnde sofistik bir

savunma yapmayı reddeden Sokrates (Laertios 2013 II40) succedilsuzluğunu

ıspatlamak adına mite başvurmaktan ccedilekinmemiştir Ccediluumlnkuuml onun dindarlığı

φύσιςrsquoin değil νομόςrsquoun uumlzerinde biccedilimlenmiş devletin ve hukuğun talep ettiği

uylaşıma dayalı bir dindarlıktır Platonrsquoun oumlngoumlrduumlğuuml ὁσιότης veya εὐσέβεια da

bundan başkası değildir (krş Devlet 382a vd)

Sonuccedil olarak Sokrates metaforik de olsa bu duruşmanın belli başlı yerlerinde

Atina yargıccedillarına değil ama Atina tanrılarına yakarıştadır Fakat başka tuumlrluuml

davranabilir miydi Denilebilir ki bu tapınaktan icazet almaya ccedilalışan filozoflar

iccedilin ilk ve tek oumlrnek değildir Nitekim doğrudur yazdığı kitabı goumltuumlruumlp Artemisrsquoin

sunağına bırakan Herakleitosrsquou hatırlayalım Oumlte yandan bunun aksi

oumlrneklerinden de soumlz etmek muumlmkuumlnduumlr Yine Sokrates gibi goumlccedilmen olarak

55

Atinarsquoya gelen Protagoras ve Anaksagoras tapınak ve politik iktidarla burun

buruna geldiklerinde mitolojiye başvurmayı akıllarından bile geccedilirmemişlerdir

Anaksagoras guumlneşin alevde kızdırılmış bir maden kuumllccedilesi olduğunu

soumlylediğinde Periklesrsquoin muhalifi olan Diopeithes bunu fırsat bilerek filozofu

mahkemeye vermiştir gerekccedilesiyse tanrısal bir goumlk cismi hakkında bilgiler

oumlğretmeye kalkışmasıdır Bunun uumlzerine Anaksagoras mitolojiye başvurup da

Atina tanrılarından icazet alma yoluna gitmez şehri terk eder (Kranz 1994 s

145) Protagoras da tanrıların oumlluumlmluumller tarafından hiccedilbir şekilde anlaşılıp

bilinemeyeceğini soumlyleyince Atinalılar tarafından kitapları toplatılarak yakılır ve en

sonunda suumlrguumlne goumlnderilirken herhangi bir mitolojik yaklaşıma sarılma

girişiminde bulunmayacaktır (Kranz 1994 s 193 krş Theaitetos 162e)

Bununla birlikte Sokratesrsquoin tarihin en uumlnluuml duruşmasında ortaya koyduğu bu

mitolojik tavırla karşılaştırabileceğimiz en iyi oumlrnek Platonrsquodan yaklaşık iki yuumlzyıl

oumlnce ve yine Delphoi tapınağı etrafında doumlnen Thalesrsquoin ldquobilgeler bilgesirdquo

unvanını ısrarla reddetme hikacircyesidir

Laertiosrsquoun aktardığı eğlenceli hikacircyeye goumlre İyonyalı genccediller Miletoslu

balıkccedilılardan bir ağ satın almışlar ve avlanırken ağlarına bir uumlccedilayak takılmıştır

Bunun uumlzerine Delphoi kacirchinine birini yollamışlar ve tanrıdan kehanet

beklemişler Gelen cevaba goumlre uumlccedilayağı ldquoherkesin en bilgesinerdquo (τίς σοφίῃ

πάντων πρῶτος) vermelilermiş Herkes bu bilgenin Thales olduğunda hemfikir

olduğu iccedilin uumlccedilayak ona goumlnderilmiş Fakat Thales bu payeyi kendisine uygun

bulmadığından uumlccedilayağı başkasına vermiş ve o da bir başkasına boumlylece uumlccedilayak

en sonunda Solonrsquoa ulaşmış Yine Laertiosrsquoun aktardığı aynı hikacircyenin başka bir

versiyonunda bir Arkadyalının oumlluumlrken ldquobilgelerin en yararlısınardquo verilsin diye

kupa Thalesrsquoe getirilmiş Thales bir oumlnceki versiyonda olduğu gibi kupayı yine bir

başkasına vermiş ama bu defa kupa doumlnuumlp dolaştıktan sonra yeniden Thalesrsquoe

gelmiş (Laertios 2013 I28-29)

Goumlruumllduumlğuuml gibi bu oumlrnekte bir devlet tapınağı olan Delphoi tarafından ldquoen bilgerdquo

unvanı kendisine verilmiş bir İyonya filozofunun bu yuumlce payeyi ısrarla

reddettiğine şahit oluruz Accedilıktır ki bu olay tarihsel gerccedileklikle alakasız bir mitse

56

bile Thalesrsquoin tapınakla boumlyle yakın bir icazet takdis ilişkisi kurmaktan kaccedilmasını

metaforik biccedilimde goumlstermektedir

33 Protagorasrsquoın Erdem Miti ve Sokratesrsquole Aynılaşması

Platonrsquoun hem Devletrsquote hem de Yasalarrsquoda kurduğu iki politeia iccedilin de νομόςrsquoun

mutlak belirleyiciliğini benimsediği kuşkusuzdur Kallipolisrsquote νομός youmlnetici

filozoflardan uumlretici zanaatkacircrlara kadar istisnasız her yurttaş iccedilin bağlayıcıdır

Oumlrneğin 519drsquode filozofların yeniden mağaraya inmeleri ve oradaki tutsakları

kurtarıp aydınlığa ccedilıkarmaları gerektiğini soumlyleyen Sokratesrsquoe Glaukon bunun

onları muumlmkuumln olandan daha koumltuuml bir hayata zorlamak anlamına geleceği

cevabını verince Sokrates νομόςrsquotan ne anladığını accedilıkccedila ortaya koyan şu

cuumlmleyi soumlyler

Bir defa daha unuttun ki sevgili dostum νομός devletteki hiccedilbir sınıfın oumlzel

mutluluğunu sağlamaya ccedilalışmaz onun amacı mutluluğu devletin tamamı

iccedilin uumlretip ortaya ccedilıkarmak ikna veya zorlama yoluyla (πειθοῖ τε καὶ ἀνάγκῃ)

yurttaşlar arasında uyum sağlamak(tır)hellip (Devlet 520e)

Burada νομόςrsquoun ikna guumlcuumlnuuml diyalektikten ve mitten zorlama guumlcuumlnuumlyse kolluk

kuvvetinden alacağından şuumlphe etmek iccedilin bir nedenimiz yoktur Bununla birlikte

devletin buumltuumlnluumlğuumlnuuml koruyan ve yurttaşları bir arada tutan tek guumlcuumln νομός

olduğundan da şuumlphe edemeyiz

Kallipolisrsquoteki νομόςrsquoun ilkel toplumsal ilişkiler ve işboumlluumlmuumlyle birlikte ortaya ccedilıkıp

ccediloğaldığı şablon Magnesiarsquoda da kendini tekrar eder Ancak Yasalarrsquoda

oumlrneklemenin yapıldığı yer ccedilok eski geccedilmişte insanların bir araya geldikleri ilk an

tasarısına dayanan bir zihin deneyi değil mitik bir anlatının bu iş iccedilin sunduğu ccedilok

daha geniş bir hayali zemindir Tufan (κατακλυσμός) salgın hastalık (νόσος)

tuumlruumlnden ldquoeski soumlylentilerderdquo (οἱ παλαιοὶ λόγοι)21 geccedilen ve sonucunda insan

soyundan ccedilok az kişinin kaldığı olaylar (676b vd ayrıca krş Timaios 22b Kritias

21 Platon tıpkı Devlet 373drsquode olduğu gibi Yasalarrsquoın burasında da ldquosoumlylentirdquo soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγοςrsquou tercih ediyor

57

112a vd) Oumlte yandan Yasalarrsquoda da hikacircye Devletrsquotekiyle benzer biccedilimde ilerler

ve insanların kalabalıklar hacirclinde bir arada yaşamaya başlamasıyla karmaşık

politika organizasyonlarının dolayısıyla νομόςrsquoun nasıl zorunlu bir ihtiyaccedil hacircline

geldiğini goumlstermeye ccedilalışır

Politika bahsinde de değineceğimiz gibi 5 yuumlzyılda Atinarsquonın iki buumlyuumlk felsefi

ekoluuml olan Sokratesccedililerin ve Sofistlerin ikisi birden mevcut duumlzenden hoşnutsuz

olduklarını olaylar veya eserler vasıtasıyla bir şekilde belli etmişlerdir Bunlardan

ilki devletin mevcut νομόςrsquounun δικαιοσύνη erdemini taşımadığı ikincisiyse bu

νομόςrsquoun φύσιςrsquole hiccedilbir zaman bağdaşamayacağı fikirlerinden hareketle rejim

karşıtı bir perspektif ortaya koyar Sokratesccedililerin hoşnutsuzluğunun birinci ve en

buumlyuumlk kanıtı olarak Savunmarsquodan Phaidonrsquoa giden suumlreccedil goumlsterilebileceği gibi

Sofistlerin hoşnutsuzluğunu ise ilkin Sofist Protagorasrsquoın yukarıda değindiğimiz

suumlrguumln hikacircyesinden ikinci olarak da diyaloglarda satır aralarından

ccedilıkarabildiğimiz arguumlmanlardan tespit edebiliriz Oumlte yandan bu hoşnutsuzlukta

ortak olsalar bile din ve devlet işlerinde φύσις ve νομός ayrılığı noktasında

Sokratesccedililerle Sofistlerin dahil oldukları saflar her zaman karşı karşıyadır

Nitekim yukarıda νομόςrsquoun Devletrsquote ve Yasalarrsquoda zorunlu olarak ortaya ccedilıkışı

bahsinde soumlylediğimiz gibi Platon νομόςrsquoun varlığını değil adaletsizliğini

eleştirirken Sofistlerin rahatsızlığı doğrudan doğruya νομόςrsquoun varlığıyla ilgilidir

Platonrsquoa goumlre νομός ve yaptırımları iyi22 Sofistlere goumlreyse φύσιςrsquoe aykırı olduğu

iccedilin koumltuumlduumlr Diyaloglarda bu konuda iki ekol arasındaki zıtlaşmayı en net

biccedilimde Protagoras ve Gorgiasrsquota goumlrebiliriz

Bunların bilhassa birincisinde Sokratesrsquole başta Protagoras olmak uumlzere birkaccedil

buumlyuumlk Sofist arasındaki tartışmanın esas konusu erdemin oumlğretilebilirliği olmakla

beraber konuşmaların etrafında doumlnuumlp durduğu kavramlar iyiliğin kaynağı olarak

φύσις ve νομός aynı zamanda bu νομόςrsquola beraber bahsi accedilılan νομοθέτηςrsquotir

Hatırlanacağı gibi erdemleriyle meşhur devlet adamı Perikles kendi ccedilocuklarına

bu erdemliliği ne oumlğretebilmiş ne de miras bırakabilmiştir (320a ayrıca krş

Menon 93b vd) Bu durum erdemin φύσιςrsquote olduğunu soumlyleyen Protagorasrsquoı da

22 Kritonrsquoda goumlrduumlğuumlmuumlz gibi νομόςrsquoun yaptırımı Sokratesrsquoe baldıran zehiri iccedilirmeye bile varmışken hacirclacirc lsquoiyirsquodir ki Sokrates bundan kaccedilmayı aklından geccedilirmez

58

onun νομόςrsquola garanti altına alınabileceğini duumlşuumlnen Sokratesrsquoi de zor durumda

bırakacaktır En nihayetinde her ikisi de savundukları iddiadan oumlduumln verircesine

hatta bir bakıma iddialarını birbirleri arasında değiş-tokuş etmiş gibi tartışmayı

sonlandırırlar

Diyalogun başlarında Sokrates Protagorasrsquotan erdemin oumlğretilebileceğini

goumlstermesini herkesin oumlnuumlnde ve accedilık yuumlrekli bir ısrarla isteyince yaşlı adamın

koltukları kabarmıştır Şoumlyle sorar

hellip Sokrates bunu senden esirgemem ama nasıl goumlstereceğimi soumlyle yaşlı

bir adamın kendisinden daha genccedil adamlara μῦθος anlatması gibi mi

yoksa λόγοςrsquola adım adım giderek mi (320c)

Toplantıdakiler bunun kararını Protagorasrsquoa bırakınca yaşlı adam ldquoelbette μῦθος

dinlemekten hoşlanırsınızrdquo diyerek anlatmaya koyulur 320d-322d paragrafları

boyunca aktarılan hikacircye oumlzetle Prometheus ile Epimetheusrsquoa verilen

yetenekleri ilk insanlar arasında eşit paylaştırma goumlrevinin Epimetheusrsquoun

beceriksizliği yuumlzuumlnden başarısızlıkla sonuccedillanması yeteneklerin adaletsiz

dağıtımı sonucu insanlar arasında guumlccedil dengesizliğinin belirmesi ve boumlylece

birbirlerini yok etmeye başlamaları nihayet Zeusrsquoun insanların buumlsbuumltuumln ortadan

kalkacağı kaygısıyla Hermesrsquoe insanları utanma (αἰδώς) ve adaletle (δίκη)

donatma goumlrevini vermesini konu alır

Goumlrevi kabul eden Hermes Zeusrsquoa bu iki duyguyu tıpkı τέχνηrsquoler gibi farklı farklı

insanlarda mı yoksa hepsinde mi olacak biccedilimde pay edeceğini sorunca Zeus

herkesin payını almasını buyurur

Hepsi payını alsın ccediluumlnkuuml diğer τέχνηrsquoler gibi bundan da azlar pay alırsa

devletler meydana gelemez Ardından onlar iccedilin benden şu νομόςrsquou koy

Utanma ve adaletten payını alamayanlar devletteki bir hastalık gibi goumlruumlluumlp

oumllduumlruumlleceklerdir (Protagoras 322d)

Bu mitik kısım Protagorasrsquola Sokrates arasındaki Sofist-filozof ayrımının

bulanıklaştığı neredeyse ortadan kalktığı ilk yerdir Ccediluumlnkuuml bilindiği gibi bu mitle

ccedilok benzer biccedilimde Platon da ilk diyalogundan son diyaloguna kadar başta iyi

olmak uumlzere adalet oumllccediluumlluumlluumlk bilgelik cesaret gibi ideaların hepsinin bilgisinin

ruhta bulunduğunu soumlylemektedir Bununla beraber Sokratesrsquoin erdemler

konusunda Protagorasrsquola ayrı duumlştuumlğuuml tek yer yani soumlzuumlnuuml ettiğimiz bulanıklığı

59

bir nebze de olsa giderebilecek yegacircne ayrım erdemin oumlğretilebilir (διδακτόν)

olup olmadığı tartışmasında ortaya ccedilıkar Fakat yine de Protagoras ve Platoncu

erdemler arasındaki benzerliğin ccedilok daha ileri gittiği pasajlar hacirclacirc vardır Oumlrneğin

322ersquode Protagoras adalet (δικαιοσύνη) ve oumllccediluumlluumlluumlkten (σωφροσύνη) kendi

oumlngoumlrduumlğuuml erdemler olarak soumlz eder Bunlar aslında Protagorasrsquoın daha geride

319arsquoda oumlğrettiğini soumlylediği lsquopolitika sanatırsquonın (πολιτική τέχνή) iccedileriğinde

mevcutturlar Nitekim Protagoras diyalogun akışında bunları yer yer lsquopolitik

erdemlerrsquo (ἀρετή πολιτική) diye de adlandıracaktır

Bununla beraber yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Protagoras mitinde Sokrates ve

Protagoras arasında beliren tam da meseleyi kapatırken anmaya değer

fevkalade ccedilarpıcı bir benzerlikten daha soumlz edebiliriz Bilindiği uumlzere felsefe

tarihinde Protagoras ve Menon Euthydemos ve Gorgiasrsquola birlikte aynı

doumlrtlemenin diyalogları olarak ele alınmıştır Benzer biccedilimde erdemin oumlğretilebilir

olup olmadığı sorusu Menonrsquoda olduğu gibi Protagorasrsquota da ccediloumlzuumlmsuumlz

kalmaktadır Her ikisinde diyalogda da kendi erdemliliğini ccedilocuklarına vermekte

başarısız devlet adamları ccedilarpıcı bir sorun olarak belirmekte bu itibarla her

ikisinde de bilginin doğuştan (εν τῃ φύσῃ) gelip gelmediği tartışma konusu

edilmektedir Ancak iki diyalog arasındaki en ilgi ccedilekici benzerlik hacirclacirc şudur

Protagorasrsquota yaşlı Protagorasrsquoa soumlyletilen mitteki Zeusrsquoun Hermes eliyle

insanlara utanma ve adaleti pay ettiği ve pay alamayanların yasayla

cezalandırıldığı kısımlar Menonrsquoda Sokratesrsquoe soumlyletilen bir cuumlmleyle birebir

oumlrtuumlşmekte oumlzetle Menonrsquodaki Sokrates cuumlmlesi apaccedilık biccedilimde Protagorasrsquotaki

Sofist mitine atıf yapmaktadır

Bu akıl yuumlruumltmemizden şu ortaya ccedilıkıyor ey Menon Erdem bizde insanlar

arasında pay edilmiş bir tanrı parccedilası olarak goumlruumlnuumlşe gelir elbette ondan

payını almış olanlar iccedilin (Menon 100b)

60

34 Platonrsquoun felsefesinde ψυχή

Sokratesrsquoin katlini tasarlayan Olympos dindarlarıyla Platon arasındaki en buumlyuumlk

farklardan biri ψυχή kavrayışından ileri gelir Diyalogların kimi yerlerinde bu

kavrayış farkı Orpheus dizeleri hacirclinde veya Pythagorasccedilı bir tanrı imgesi olarak

accedilığa ccedilıkar ve her iki durumda da etik etrafında doumlnuumllen asıl mihverdir

Diyalogların bazı başka yerlerindeyse Platonrsquoa oumlzguuml ψυχήrsquoyi mitik bir anlatının

oumlgesi olarak goumlruumlruumlz Bu yerler bize ccediloğunlukla etiğin yanında epistemolojik bir

ccedilerccedileve de sunar Oumlte yandan bu kavramın Homerik-Hesiodik doumlnemlerde ldquoruhrdquo

diye karşılama imkacircnından henuumlz soumlz edemediğimiz iccedilin en azından Platon

bahsi accedilılıncaya kadar ψυχή şeklinde yazmayı uygun buluyoruz

Homerosrsquoun duumlnyasında ψυχή bizim alıştığımız hacircliyle ldquobedenrdquo karşıtı bir ldquoruhrdquo

olarak tasarlanmamıştır Buna goumlre ψυχήrsquonin buumltuumln yetileri yalnızca kişinin

hayata olduğu suumlre iccedilinde etkin ve olanaklıdır oumlluumlmuumln gelmesiyle birlikte kişinin

varlığı her anlamda ortadan kalkmış olur (Rohde 1925 s 5) Bunun anlamı

Homerosrsquota bizim geleneksel kavrayışımızın aksine oumlluumlm sonrasında ψυχή

olarak gidilecek bir ceza-oumlduumll veya son yargı yerinin bulunmadığıdır Bu

bakımdan ψυχή sadece yaşayanlar duumlnyasındaki canlılığı bedenin hareket

edebildiği ve yaşamsal faaliyetlerini yerine getirebildiği oumlluumlm oumlncesi hacirclini ifade

eder Eski Yunanca soumlzluumlklerinde soumlzcuumlğuumln ilk sıralardaki karşılığının ccediloğu

zaman ldquohayatrdquo olması da bundandır Bununla birlikte Homerik ψυχήrsquonin bazı

bakımlardan geleneksel ldquoruhrdquo kavrayışıyla oumlrtuumlştuumlğuuml noktalar da yok değildir

Oumlrneğin oumlluumlnce ruh bedenden ndashağız ya da accedilılan bir yara yoluylandash ayrılan

biccedilimce belli belirsiz yarı goumlruumlnuumlr bir duman (İlyada xxiii100) ya da goumllge

(Odysseia xi207) gibi ele avuca gelmeyen uccedilucu bir varlıktır Hesiodosrsquoun

ψυχήrsquosine gelince bize Homerosrsquounkine goumlre ccedilok daha kısıtlı bir inceleme imkacircnı

sunar Nitekim soumlzcuumlk Theogonia ve İşler ve Guumlnlerrsquoin tamamında yalnızca bir

defa geccedilmektedir χρήματα γὰρ ψυχὴ πέλεται δειλοῖσι βροτοῖσιν(ndashccediluumlnkuuml para

hayatıdır zavallı yoksulların) Bu ise soumlzcuumlğuumln yine Homerosrsquotaki anlamlarından

birine uygun olarak kullanıldığını goumlsterir Bununla birlikte Hesiodosrsquota ve

Homerosrsquota Hades uumllkesinin varlığı aynı zamanda Odysseiarsquonın XI kitabında

61

Odysseusrsquoun bu uumllkeye vardığını ve oumlluumllerle buluşup konuştuğunu anlatan

dizeler Homerik doumlnemde bir oumlte-duumlnya tasavvurunu tartışmasız hacircle getirir

getirmesine ancak son tahlilde goumlz oumlnuumlnde bulundurulması gereken en oumlnemli

nokta Homerik-Hesiodik ψυχήrsquonin oumlte-duumlnyadaki yaşamla ilişkisinin bizim

geleneksel ldquoruhrdquo imgesine yuumlklediğimiz anlamdan buumlsbuumltuumln farklı oluşudur

Ancak Platonrsquoa gelindiğindedir ki ψυχήrsquoyi artık ldquoruhrdquo diye karşılama imkacircnından

soumlz edebiliriz Ccediluumlnkuuml ψυχήrsquonin oumlte-duumlnyalarla ve hatta oumlluumlmsuumlzluumlkle olan bağı

Platonrsquoda goumlruumlnuumlr hacircle gelmiştir Onun ψυχήrsquoden anladığı şey Homerosrsquotaki gibi

bedene canlılık ve hareket etme kabiliyeti vermekle sınırlı bir yaşamsal parccedila

değil insanın oumlluumlmsuumlz yanıdır Başka bir deyişle Platonrsquoun ψυχήrsquosi bilme

arzulama duyum karar verme vs yetilerin yanında ve en oumlnemlisi olarak bir oumlte-

duumlnya tasarımıyla anlaşılır hacircle gelebilmektedir Bu tasarımın merkezindeyse

ruhgoumlccediluuml miti bulunur

a) Phaidon Devlet ve Gorgiasrsquota ruhun yolculuğu

Sokrates Phaidon 63crsquode kendisi iccedilin uumlzuumllen dostlarına ve oumlğrencilerine

soumlylediğine goumlre oumlluumlmden sonra gerccedilekten iyi birer efendi olan tanrılarla

buluşacağından hiccedilbir şeyden olmadığı kadar emindir (διϊσχυρίζομαι) Burada

kullanılan fiilin ldquobel bağlamak guumlvenmekrdquo anlamından da anlaşılacağı uumlzere

Sokratesrsquoe bu cuumlmledeki guumlven hissini veren şey bir akıl yuumlruumltme veya logos

etkinliği değil mitik bir oumlğretidir Dolayısıyla bir epistemersquoye hatta pistisrsquoe bile

değil sezgisel bir tasdiklemeye işaret eder İnsanın beden kısmı oumllecektir fakat

ruh kısmı oumlluumlmsuumlzduumlr

Ruhun oumlluumlmsuumlz olduğundan başka diyaloglarda da soumlz edilmektedir fakat

Phaidonrsquou bu konuda ilk sıraya getiren oumlzelliği bu oumlluumlmsuumlzluumlk goumlruumlşuuml bağlamında

ima ettiği kaynağının alabildiğine gizemli ve ilginccedil olmasıdır

Elbette diğer diyaloglarda aynı bilgi kaynağına yapılan oumlrtuumlk veya şiirsel atıflar

goumlz oumlnuumlne alındığında Phaidonrsquodaki accedilıklamayı bir itiraf olarak

62

değerlendiremeyiz Kaldı ki Platonrsquoun yazma tarzı ccediloğunlukla herhangi bir

tedbirin veya ccedilekincenin etkisi altına girmez Buna karşılık Phaidon Platoncu

ruhun oumlluumlmsuumlzluumlğuuml oumlğretisinin kaynağının gizli bir erginlenme topluluğu

olduğunu bu topluluğun kendine oumlzguuml dinicirc rituumlellerde bulunduğunu accedilıkccedila

soumlyleyen tek diyalogdur Son tahlilde Phaidonrsquoun kritik pasajlarından biri olan

69crsquode geccedilen aşağıdaki cuumlmleler Platonrsquoun ruh goumlruumlşuumlne kaynaklık eden bu

gizemli topluluğa oumlvguumlyle doludur

hellip oumllccediluumlluumlluumlk adalet cesaret ve aklı başındalığın kendisi de birer arınma

(καθαρμός) yoludur Bu durumda gizem dinlerini (τελετή) kuran insanlar

cahil kişiler olmasalar gerek Aslına bakılırsa bu kişiler uzun zaman oumlnce

ldquoher kim erginlenmeden ve tamamlanmadan Hadesrsquoe gider o kişi ccedilamurda

yatar her kim arınmış ve tamamlanmış varır oraya tanrılarla birlikte otururrdquo

derken bir şey ima etmektedirler (Phaidon 69c vd)

Phaidonrsquoun bu cuumlmleleri soumlzuuml edilen gizem dininin ldquoerginlenmerdquo kavramını

filozofluk yeteneğiyle ldquoarınmardquo kavramınıysa Platonik doumlrt temel erdemle

oumlrtuumlştuumlrme ccedilabasının accedilık bir ifadesidir Bu gizemli topluluğun kimler olduğu

sorusuna karşılıksa ancak bazı tahminler yuumlruumltuumllebilir Oumlrneğin yukarıdaki

cuumlmlelerde geccedilen genel duumlşuumlnceyi Pythagorasccedilılıkla oumlrtuumlştuumlrmemize imkacircn

veren ortak noktalardan soumlz edilebilir Benzer biccedilimde Platoncu erdemlerin birer

ldquoκαθαρμός yolurdquo olarak dillendirilmesi de kulaklarımızı Empedoklesccedili tınılarla

doldurmaktadır Fakat son tahlilde bu pasaj felsefenin bir gizem dininin

şablonunda bir erginlenme tarikatının rituumlelleriyle kavranışına oumlrnektir Tam da

bunu doğrulayacak biccedilimde paragrafın devamı şu şekildedir

Erginlenmeler sırasında soumlylendiği gibi Dinsel toumlrenlerde asa taşıyan

ccediloktur gerccedilek inanansa az Bence bu azınlıktaki kimseler doğru şekilde

felsefe yapanlardan başkası değildir (69d)

Her şeyden oumlnce yukarıdaki cuumlmlelerin diyalogun son kısmındaki ldquoHades

yolculuğurdquo miti iccedilin yalnızca bir hazırlık huumlkmuumlnde olduğu goumlzden

kaccedilırılmamalıdır Oumlte yandan bu hazırlık epeyi uzun suumlrer ve bizi belli gerccedilek bir

gizem kuumlltuumlne atıflarda bulunan ccedilok daha şaşırtıcı suumlrprizlerle bir suumlre daha

meşgul etmeyi suumlrduumlruumlr Oumlrneğin Hades yolculuğu bahsine gelmeden bu ruh

goumlruumlşuumlnuumln ruhgoumlccediluuml inancını benimseyenlere ait olduğu uumlstelik bu goumlruumlşuumln

63

kaynağının da ldquoeski bir oumlğretirdquo (παλαιός λόγος)23 olduğu alabildiğine duru

cuumlmleler sayesinde apaccedilık karşımızda belirir

Ruhun buradan oraya (Hadesrsquoe) gittiğini sonra buraya geri doumlnduumlğuumlnuuml

yani onun oumllenlerden doğduğunu dile getirir bu oumlğreti Yaşayanların

oumllenlerden yeniden doğdukları kabul edilirse bizim ruhlarımızın da orada

bulunmuş olması gerekmez mi Olmasalardı yeniden de doğamazlardı

(79c)

Sokratesrsquoin okur iccedilin yaptığı bu oumln hazırlıkların neticesinde Phaidonrsquoun mitik

esasını teşkil eden ve 107crsquoden itibaren başlayan Hades yolculuğu kısmına

geldiğimizde diyaloglardaki buumltuumln oumlte-duumlnya tasvirleri arasında en ilginccedil ve

gizemli olanıyla karşı karşıya kalırız Soumlz konusu mite goumlre oumlluumlmden sonra ruh

Hadesrsquoe doğru yola ccedilıkarken ona bir kılavuz yol goumlsterecektir Bu kılavuz onu

yaşarken ve oumllduumlkten sonra bir kelimeyle daima goumlzeten yanından ayrılmayan

kendi oumlzel daimocircnrsquoudur Her ruhun kendi daimocircnrsquou onu duumlnya hayatında

eylediklerine bakarak ya ccedilok kolay rahat bir yoldan veya ccedilok zor ccedilileli bir yoldan

Hadesrsquoe vardıracaktır Bununla birlikte ilginccedil olan bir başka nokta bu pasajlarda

oumlğretinin kaynağından hiccedilbir şekilde bahsedilmiyor olmasıdır Hatta aktarımlar

edilgin kipteki λέγεται fiiliyle yapılır ve bu soumlzlerin sahibi veya sahipleri hakkında

hiccedilbir malumat verilmez

Phaidonrsquoun oumlte-duumlnya tasviri soumlzgelişi Devletrsquoteki Er veya Phaidrosrsquotaki ruhun

yolculuğu gibi Platonik mitlere goumlre epeyi karanlık goumlruumlnebilir buna karşılık

gerccedilekten de ketum bir diyalog olduğunu soumlylemek guumlccediltuumlr Ccediluumlnkuuml yukarıda

soumlylediğimiz gibi satır aralarında mitin kaynağını daha ilk bakışta ccedilağrıştıran

veya ele veren bazı oumlgeler yine de mevcuttur Oumlrneğin arınmarsquonın bize ilk elden

anımsattığı Empedoklesrsquole gizem dini soumlzcuumlğuumlnuuml yanyana koyduğumuzda

akıllara gelecek ilk kaynak Orpheus tabletleridir24

23 Dikkat ccedilekici bir şekilde yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Devlet ve Yasalarrsquoda geccedilen oumlrneklere ek olarak Platonrsquoun anlatacağı ldquomitrdquo iccedilin μῦθος yerine λόγος soumlzcuumlğuumlnuuml tercih ettiği bir yer daha 24 Bernabeacute Derveni Papiruumlsuumlrsquonuumln ccedilok yıpranmış olan 6 suumltunundaki bir oumlte-duumlnya tasviri olan ldquohellipdualar ve kurbanlar ruhu yatıştırır magosrsquoların efsunu da yoluna ccedilıkan daimonrsquoları uzaklaştırır o daimonrsquolar ki intikam dolu ruhlardırrdquo dizesinde geccedilen daimonrsquola Phaidonrsquodaki Hades yolunun kılavuzu olan daimonrsquou eşleştirerek bu mitin Orfik koumlkenli olduğunu oumlne suumlrer (Bernabeacute 2013 s 129)

64

Platonrsquodaki bu tınıların Pythagorasccedilı ve Empedoklesccedili koumlkenlerine ilişkin

Jaegerrsquoin guumlccedilluuml tespitleri vardır Uumlstelik Jaeger Orpheusccedilu ruh anlayışının

yalnızca Platonrsquoda değil Aristotelesrsquote de belirgin olduğunu soumlyler ve felsefi

teolojinin Platon ve Aristotelesrsquoten itibaren tanrının varlığıyla ilgili rasyonel

arguumlmanlarını ruhla kutsal arasındaki manevi ilişkiye dayandırdığını beyan eder

Bu ruh goumlruumlşuumlnuumln gelişim suumlrecinin ilk doumlnemlerinde gizem oumlğretileri ve

erginlenme ayinleri olduğu fikrini Jaeger de paylaşmaktadır

hellip gizem dinine ilgi goumlsteren ilk duumlşuumlnce okulu Platonculuk değildi

Orpheusccedilu ruhgoumlccediluuml teorisine onu olağanuumlstuuml bir şekilde kendi

matematiksel araştırmalarıyla ilişkilendiren Pythagorasrsquota da

rastlanabileceği gayet iyi bilinmektedir Pythagorasccedilı yaşam kuralları buumltuumln

ayrıntılarıyla benzemese de Orpheusccediluların βίοςrsquounu hatırlatmaktadır (hellip)

Parmenides Herakleitos ve Empedokles Orpheusccediluluğun ruh teorisine

aşina olduklarını hissettirmektedirler (Jaeger 2011 s 130)

Bu tartışmalar ışığında Platonrsquoun Phaidonrsquoda ortaya koyduğu ruh anlayışının

koumlkeni evvelkine nispeten netlik kazanmış olur Oumlte yandan Olympos

panteonuyla accedilık biccedilimde ccedilelişen bu ruh anlayışı genel olarak diyaloglardaki

diğer ruh tasvirlerinde de varlığını belli eder ve mitlerin bir kısmında Olympik

oumlgelerden sıkccedila bahsedilmesi de bu gerccedileğin uumlstuumlnuuml oumlrtmez Jaeger de ldquoruhun

kutsallığırdquo oumlğretisinin koumlkenlerini sorguladığı bir yazısında bizim yukarıda

Homerik-Hesiodik ve dolayısıyla Olymposccedilu oumlğretilerden ayırarak vurguladığımız

ve temsilini Platonrsquoda verdiğimiz ruh anlayışının MOuml 6 yuumlzyılda başladığını oumlne

suumlrmektedir uumlstelik aynı ruh anlayışıyla Yunan mitlerindeki ruh anlayışı arasında

mevcut benzerliği de kabul ederek

Ruh hakkındaki Yunan mitleri felsefi anlayışın bir meyvesi değildi daha

ziyade (hellip) dinicirc hareketten kaynaklanmaktaydı Ne var ki felsefeyle

tamamen aynı doğrultudaydı Bu hareketin etkisi doumlrt başı mamur bir dinsel

dogmanın felsefe tarafından benimsenmesinden ziyade ruha ilişkin dinsel

inanccedilların entelektuumlel planda oumlzguumlrce dışavurumu şeklini aldı Bu her

haluumlkarda soumlz konusu inanccedilların felsefi duumlşuumlnceye kendini ifade

edebileceği yeni bir youmlnelim sağladığı anlamına geliyordu (Jaeger 2011 s

116)

Bu bir bakıma felsefi ruhbilimi ve teolojinin birincil kaynağının mitler olduğunun

tespitidir Nitekim aynı yazıda Jaeger yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz Rohdeci ψυχή

anlayışını bilhassa Homeros bahsinde ele alırken eleştirel bir tutumla Homerik

65

ve yeni Yunanlı ndashyani Platonikndash ruh anlayışları arasında da bir benzerlik

yakalama arayışına girmektedir Eleştirisinin temel dayanağının ne olduğuna

gelince ndashilginccedil bir şekilde Odysseiarsquonın XI kitabına hiccedil değinmeksizinndash İlyadarsquonın

ilk beş dizesini kanıt olarak sunmakla yetinir Bu dizelere goumlre insanın ψυχήrsquosi

yani goumllgesi oumllduumlkten sonra Hadesrsquoe atılacak ldquokendisirdquo (αὐτός) ise kurda kuşa

yem olacaktır (i3-5) Bununla birlikte Jaeger yukarıda sorun hacircline getirdiğimiz

konuyla paralel biccedilimde Homerosrsquoun duumlnyasında insanın Hadesrsquoe ψυχή olarak

mı yoksa başka bir varlık olarak mı gittiğinin yeterince aydınlatılmadığını kabul

eder Nitekim yukarıda soumlylediğimiz gibi

Bizim ldquoruhrdquo ldquobilinccedil şuurrdquo olarak adlandırdığımız ve sonraki Yunanların da

ψυχή soumlzcuumlğuumlnden anladıkları şeyi ifade etmek iccedilin Homeros hiccedilbir zaman

bu soumlzcuumlğuuml kullanmaz O bunu θύμος soumlzcuumlğuumlyle veya kalbe diyaframa

veya insanın duygusal veya iradi tepkileriyle ilgili başka organlara işaret

eden soumlzcuumlklerle ifade eder Buna karşılık ψυχή soumlzcuumlğuuml ccediloğu zaman

yaşayan insanlarla ilgili olarak yaşam anlamında kullanılır (Jaeger 2011

s 117)

Boumlyleyken yeni Yunan ψυχήrsquosinin temsili olarak goumlrduumlğuumlmuumlz Platonrsquoda ruhun

oumlluumlmsuumlzluumlğuumlnuuml ve dolaşımını anlatan bir diğer oumlte-duumlnya tasviri olan Devletrsquoin X

kitabındaki Er mitinin (614b-621d) Homerosrsquoun aksine bu konuda son derece

accedilık ve net olduğu soumlylenebilir Her şeyden oumlnce tıpkı Phaidonrsquodaki Hades

yolculuğu gibi Er hikacircyesi de bizzat ldquoruhun yolculuğurdquo uumlzerine kurulmuş bir

anlatıdır Platonrsquoun bu mitlerin neredeyse her yerinde ψυχή soumlzcuumlğuumlnuuml oumlzne

olarak kullanması oumlte duumlnyaya giden varlığın insanın ruh yanı olduğuna dair

buumltuumln şuumlpheleri ortadan kaldırmıştır Aynı durumdan uumlstelik en kuumlccediluumlk bir

teredduumlte kapılmaksızın Phaidrosrsquoun 245 pasajında başlayan yolculuk bahsinde

de soumlz edebiliriz

Phaidon mitinde olduğu gibi Errsquodeki oumlte-duumlnyanın da Orpheus tabletlerinde

anlatılanla benzerliği dikkat ccedilekicidir Guthrie Platonrsquoun yeraltı duumlnyasıyla altın

tabletlerdeki yeraltı duumlnyası arasındaki benzerlikleri bir bir sıraladıktan sonra her

ikisindeki dini imgelerin rahatlıkla birbirleriyle eşleştirilebileceğini oumlne suumlrer

(Guthrie 1952 s 177) Nitekim Orfik ruhun doumlnguumlsuuml Platonrsquoun Errsquode anlattığına

ccedilok benzer biccedilimde Hadesrsquoe gidip hesaplar goumlruumllduumlkten sonra yeniden

66

yaşayanların duumlnyasına doumlnme ve bu doumlnguumlnuumln ebediyen tekrarlanması uumlzerine

kuruludur 474 Orfik fragman aşağıdaki gibidir

Bunlar Mnemosynersquonin eseridir Ruh Hadesrsquoin iyi yapılı koumlşkuumlne gitmek

uumlzere yoldayken sağında bir pınar goumlruumlr ve pınarın başında beyaz bir servi

ağacı dikilidir Burada ruhlar aşağılara inerek kendilerini ferahlatırlar Fakat

bu pınarın yakınından bile geccedilmemelisin az sonra Mnemosynersquonin

goumlluumlnden fışkıran tatlı suyu goumlreceksin Goumlluumln kıyısında muhafızlar

beklemektedir ve sağlam bir basiretle sana ne diye kasvetli Hadesrsquoin

karanlıklarında gezindiğini sorarlar Onlara de ki ldquoBen Yerrsquole yıldızlı Goumlkrsquouumln

ccedilocuğuyum susuzluktan oumllmek uumlzereyim Yol verin de inip Mnemosynersquonin

goumlluumlnden tatlı sularını iccedileyimrdquo Onlarsa emin olmak iccedilin yeraltının

kraliccedilesine danışacaklar ardından iccedilesin diye sana Mnemosynersquonin tatlı

sularından verecekler Boumlylece suyu iccediler iccedilmez sen de diğer erginlerin ve

ermişlerin yuumlceliğe yuumlruumlduumlğuuml kutsal yola gireceksin

Altın tabletlerdeki bu fragmanla Er miti arasında unutma-anımsama ikiliği yol

kenarında beliren ve pınarlara inen sapaklar iccedilince unutmaya veya anımsamaya

yol accedilan pınar suları ruhlarda şiddetli susuzluğa yol accedilan yuumlruumlyuumlşler ortak oumlgeler

arasında sıralanabilir

Bununla birlikte Phaidonrsquodaki ruh anlatısıyla Devlet ve Phaidrosrsquotaki muadilleri

arasındaki bir gizemlilik farkından soumlz etmemiz luumlzumludur ki bu ancak Platon

felsefesinin kendi sınırları iccedilinde ruh tasvirleri arasındaki bir gerilim olarak ele

alınabilir Bu meselede ldquogizemrdquo oumlğesinin oumlnemli olmasının nedeni Phaidonrsquoda

yer yer beliren oumlte-duumlnyanın ne menem bir yer olduğuna ilişkin kararsızlık ve

habersizliktir25 Buna karşılık Devletrsquoteki ruh miti alabildiğine accedilık mitik

duumlşuumlnuumlşuumln buumltuumln imkacircnlarından yararlanan rahat bir soumlylev olarak karşımıza

ccedilıkar Phaidonrsquodaki Hades yolculuğu pek ccedilok karanlık oumlrtuumlk belirsiz ve uumlrkuumltuumlcuuml

nokta barındırmasına karşılık Er miti oumlte duumlnyanın haritasını bile ccedilizmemize

olanak verecek accedilıklık ve netlikte bir anlatıma uumlsluba sahiptir Koumltuuml ve iyi

davranışların cezası ve muumlkacircfatı accedilıkccedila anlatılmakla kalmaz yine bu mit

bağlamında ve X kitapta ruhun kaccedil yıllık suumlrelerle oumlluumller yurdunda kalıp yeniden

yaşayanların duumlnyasına doumlneceği bile hesaplı biccedilimde verilir Oysa Phaidon

erdemli yaşamayı daha ccedilok bir ldquoumutrdquo uumlzerine kurulmuş biccedilimde oumlnermektedir

25 Aynı bilinmezci tavrı Savunmarsquonın son cuumlmlesinde de accedilıkccedila goumlrebiliyoruz ldquoAyrılma vakti geldi ben oumllmeye siz yaşamaya Bizim iccedilin hangisinin daha iyi olduğuna gelince tanrıdan başka hiccedil kimseye accedilık değildirrdquo (42a)

67

Sevgili Simmias işte bu anlattıklarımızdan dolayı erdemli ve aklı başında

bir yaşam suumlrmek iccedilin her şeyi yapmak gerek Ccediluumlnkuuml oumlduumll (ἆθλον) guumlzel

umut (ἐλπὶς) buumlyuumlktuumlr Ama her şeyin tamı tamına benim şimdi anlattığım

gibi olduğunu inatla savunmak da akıl sahibi bir adama yakışmaz Fakat

madem ruhun oumlluumlmsuumlz olduğu ortaya ccedilıktı o zaman ruhlarımızın ve onların

meskenlerinin de boumlyle ya da buna benzer olması olasıdır bence dahası

boumlyle olduğuna inanmak goumlze alınması gereken bir risktir Guumlzel bir risktir

(κίνδυνος) bu kişi bunları sihirli soumlzlermişccedilesine kendine tekrar etmelidir

Oumlykuumlyuuml (μῦθος) bu kadar uzatarak anlatmamın nedeni de budur (114c

vd)26

Oumlte-duumlnyadaki ceza ve oumlduumll konularında hiccedil de emin olunamamakla birlikte Orfik

oumlğelerin ccedilok belirgin olması bakımından diğerlerinden ayrılan bu Phaidon mitini

Platonrsquoun yukarıdaki paragrafta goumlrduumlğuumlmuumlz gibi boumlyle sahipsiz bırakmasına

karşılık Gorgiasrsquoın son kısmında yine Sokratesrsquoin ağzından anlattığı bir oumlte-

duumlnya mitine başlarken şu cuumlmleyi okuruz

Kulak ver o hacirclde Hani gerccedilekten iyi λόγοςrsquolar iccedilin derler ya Herhalde sen

bunun μῦθος olduğunu duumlşuumlneceksin bense λόγος Ccediluumlnkuuml anlatacaklarımı

hakikat gibi anlatacağım (523a)27

Her ne kadar ilk cuumlmlede Homerosrsquoun adı anılıyorsa da bu mitin kesin kaynağı

belli değildir Bununla birlikte Gorgiasrsquota da Orpheus kuumlltuumlne accedilıkccedila atıfta

bulunan bazı yerler de vardır oumlrneğin 493arsquoda ldquoBilgelerden işittiğime goumlrehelliprdquo diye

başlayan ve ldquobedenin mezar olduğurdquo28 youmlnuumlndeki Orpheusccedilu ilkeden yola ccedilıkan

hikacircye boumlyledir Bu konuda Olympiodorosrsquoun tespiti şoumlyledir

Sokrates diyor ldquoEuripides yaşamak oumllmektir der oumllmek de yaşamakrdquo

Demek ki ruhun bedene hayat verebilmek iccedilin hayatsızlıktan da pay

alması gerekiyor (hellip) Pythagorasccedilıların bu duumlşuumlnceleri semboliktir kuumlccediluumlk

bir mit olarak şu cuumlmleden doğar ldquoŞimdi burada oumlluumlyuumlz bir mezarda

kapatılmış olarakrdquo (akt Uždavinys 2011 s 94)

Phaidon Devlet Gorgias ve Phaidros Platonrsquoun ruhun tasviri ve oumlzelliklerini farklı

bakımlardan tartışma konusu edindiği diyaloglardır Oumlte yandan bunlardan ilk uumlccedil

tanesi ruhun yalnızca oumlzelliklerinden bahsetmekle kalmayıp oumlte-duumlnya

yolculuğuna da mitler vasıtasıyla değindikleri iccedilin Phaidrosrsquotan ayrılırlar

26 Platon bu defa sahiplendiği ve doğruluğunu kanıtlamaya ccedilaba harcadığı mitlerde her zaman yaptığını yapmıyor ve λόγοςrsquou değil μῦθοςrsquou tercih ediyor 27 Mit-hikacircye soumlzcuumlğuumlnuuml karşılamak iccedilin μῦθος yerine λόγοςrsquoun tercih edildiği bir yer daha 28 Orfik Pythagorasccedilılardan bir kelime oyunu olarak uumlnlenmiş meşhur σῶμα σῆμα (ndashbeden mezardır) soumlzuumlne atıf

68

Dolayısıyla Phaidrosrsquotaki kanatlı atların ccedilektiği araba mitini bu başlık altında ele

almamız gereksizdir Bununla birlikte Phaidon Devlet ve Gorgias ruha ilişkin

mitlerin Phaidrosrsquotaki gibi diyalektik youmlnteme yardımcı birer ldquometaforrdquo olarak işe

koşulduğu diyaloglar değildir Her uumlccedil diyalogda da birbirleriyle aralarındaki

belirgin farklara ve ccedilelişik goumlruumlnen tasvirlere rağmen birer oumlte-duumlnya imajı inşa

edilmiştir Oumlte yandan her uumlccedil diyalogda da Homerik ve Olymposccedilu ruh

anlayışından buumlsbuumltuumln farklı biccedilimde ruh insanın asıl ve oumlluumlmsuumlz yanı olarak bu

duumlnyayı olduğu gibi oumlte-duumlnyayı da gezinen bir oumlge olarak betimlenmiştir

Uumlccedil diyalogda da goumlruumllduumlğuuml uumlzere deney ve goumlzlemin oumltesindeki ldquobilgirdquo alanının

nesnelerinden biri olan oumlte-duumlnya Platonrsquoun felsefesinde mitten başka hiccedilbir

dayanağı olmayan bir kurucu oumlge olarak merkezicirc oumlneme sahiptir Oumlte-duumlnya

Platonrsquoun felsefesindeki bu goumlz ardı edilemeyen oumlnemini elbette Platoncu

anamnesis temelli epistemolojinin uumlzerinde inşa edildiği ruhgoumlccediluuml oumlğretisine

borccedilludur Yukarıda goumlruumllduumlğuuml gibi bu oumlğretinin esas kaynağı Orpheusccediluluk

olduğuna goumlre soumlylediklerimizden ccedilıkan sonucu bir cuumlmleyle şu şekilde

oumlzetleyebiliriz Orfik oumlğretiler yani mit bir başka ifadeyle mitoloji yaklaşımı

Platonrsquoun felsefesinin buumltuumln katmanlarında buumlyuumlk bir etkiye sahiptir ve bu

felsefenin esasını teşkil etmektedir

Platonrsquoun ψυχή kavrayışı etrafında geliştirdiğimiz bu mitler tartışmasının bir diğer

sonucu da onun mitoloji yaklaşımının yani mitolojiye yuumlklediği işlevlerin sabit

olmadığı zaman zaman değişikliğe uğradığı veya Platonrsquoun kendisi tarafından

revize edildiğidir Tıpkı mitleri Orpheus ilahilerinden veya kadim Hint

geleneklerinden esinlenerek alıp değiştirdiği kendi felsefesine uyarladığı ve

yeniden yazdığı gibi yaptığı her mit yorumunda mitoloji yaklaşımı ve mitolojiye

yuumlklediği işlev de değişikliğe uğramış yazar tarafından diyalogların temaları

bağlamında tartışmanın birbirinden farklı yuumlklerini taşıyabilecek duruma

getirilmiştir Platonrsquoda zaman zaman oumlrneğin Homerik goumlruumlnen fakat ψυχήrsquoyi

Orpheusccedilu bir kavrayışla ele alan mitler goumlrmemizin asıl nedeni de budur

Bununla benzer bir başka duruma oumlrnek olması bakımından hemen uumlstteki

Gorgias cuumlmlesiyle (523a) yukarıdaki sayfalarda dipnotlarla dikkat ccedilektiğimiz ve

Devlet 373d Yasalar 676b ve Phaidon 79brsquode geccedilen cuumlmlelerde ldquohikacircyerdquo

69

soumlzcuumlğuuml iccedilin μῦθος yerine λόγος tercihinin yapılmış olması buna karşılık yine

uumlstteki Phaidon 114c vdrsquoda geccedilen cuumlmledeyse tam tersine bu kez aynı soumlzcuumlk

iccedilin λόγος yerine μῦθοςrsquoun tercih edilmesi Platonrsquoun mitoloji yaklaşımının

geccedilirdiği değişimleri daha anlaşılır kılması bakımından oumlnemlidir

Son tahlilde Platonrsquoun mitlerinin oumlte-duumlnya tanrı ve din bakımlarından analizi

aynı ve benzer mitlerin politika bakımından analizi iccedilin yapılabilecek en faydalı

hazırlıklardan biridir Ccediluumlnkuuml bu incelemeler Platonrsquoun ἀγοράrsquosında bilge oumllccediluumlluuml

yiğit ve nihayet adil goumlzuumlyle bakılmaya layık olan καλὸς κrsquoἀγαθός bir Yunan

yurttaşını anlamamızı kolaylaştırmıştır Boumlylelikle Platonrsquoun bu erdemli yurttaş

iccedilin oumlngoumlrduumlğuuml politik duumlzenin koumlkeninde yatan bazı mitleri incelemeye sıra

gelmiştir

b) Platonrsquoun teolojisi Yeni ruh kavrayışından yeni tanrı kavrayışına

Jaegerrsquoe goumlre bir Abstraktbildung olan antik Yunan φύσιςrsquoinde ifadesini bulmuş

her şey tanrılarla doludur oumlnermesi aradan geccedilen iki yuumlzyılın ardından Platonrsquoun

Yasalarrsquoında (899b) ldquotarihsel bir anlamrdquo bulur (Jaeger 2011 s 41) Jaegerrsquoin

arguumlmanlarına bakıldığında Platonrsquoun bu referansını tanrıyı ndashdaha geniş bir

anlamda tanrısal olanındash başlangıccedilsız-sonsuz bir varlık olarak kavrayan yeni

ldquorasyonelrdquo İyonya teolojisinin antik Yunan felsefesindeki kabul belgesi olarak

değerlendirdiği anlaşılır Gerccedilekten de Yasalarrsquoın soumlz konusu pasajında Thalesrsquoin

cuumlmlesi birebir alıntılanmıştır fakat Platonrsquoun soumlz konusu pasajdaki akıl

yuumlruumltmesi ὕδωρ veya genel anlamda ἀρχή bahsinden hayli uzak bir yere duumlşer

Dahası Platonrsquoun Thalesrsquoe yaptığı referans goumlk cisimlerinin tanrısallığına

ilişkindir

Soumlz konusu pasajda goumlk cisimleri buumltuumln lsquoiyirsquoler (ἀγαθαὶ) ve buumltuumln erdemlerin

taşıyıcıları (πᾶσαν ἀρετήν) olarak tanrılarla bir tutulmaktır onlar bu cisimlerin

iccedilinde (ἐν σώμασιν) goumlklerin duumlzenleyicisi olarak vardır (ἐνοῦσαι) ne tarzda

70

varolduklarına gelince ya yaşayan varlıklar (εἴτε hellip ζῷα ὄντα) veya başka

biccedilimlerde (εἴτε ὅπῃ τε καὶ ὅπως)

Cuumlmle bazı bakımlardan muğlaktır Biz tanrıların goumlksel cisimlerde bulunan

ψυχαὶ ve duumlzenleyici varlıklar olduğundan eminizdir buna karşılık εἴτε hellip εἴτε

yapısından anlaşıldığı uumlzere onların bu cisimlerdeki bulunma tarzlarından emin

olamayız Oumlte yandan ccedilok dikkat ccedileken bu bilinmezciliğine rağmen soumlz konusu

cuumlmle 5 yuumlzyıl Atinarsquosında egemen olan dinin goumlk cisimlerine tanrısallık atfetme

geleneğini guumlccedilluuml biccedilimde seslendirmektedir Nitekim soumlzler Atinalı Yabancırsquonın

ağzından doumlkuumlluumlr ve meydan okuyan bir uumlsluptadırἔσθ᾽ ὅστις ταῦτα ὁμολογῶν

ὑπομενεῖ μὴ θεῶν εἶναι πλήρη πάντα (ndashboumlyleyken her şeyin tanrılarla dolu

olmadığı fikrini benimseyecek kim vardır)

Bu meydan okumanın oumlrneğin yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz ve Atinarsquodan

kaccedilmasıyla sonuccedillanan ldquoguumlneşin alevde kızdırılmış bir maden kuumllccedilesi olduğurdquo

tezinden oumltuumlruuml Anaksagorasrsquoa hitaben yapıldığı duumlşuumlnuumllebilir (Kranz 1994 s

145) Veya tanrıların bilinebilir felsefece duumlşuumlnuumllebilir varlıklar olduğunu

reddeden sofist Protagoras da akıllara gelebilir Bir başka ihtimal olarak

diyaloglarda hiccedilbir şekilde adı geccedilmeyen ve Laertiosrsquoun aktardığına bakılırsa

bizzat Platon tarafından kitapları yakılmak istenen Demokritosrsquotan da (Laertios

2013 ix40) soumlz edebiliriz Ancak bunların hepsi de Platonrsquoun artık uzağında ve

geccedilmişindeki duumlşuumlnuumlrlerdir Gerccedilekte yine ψυχή etrafında doumlnen bu tartışmanın

nirengi noktasını meydana getiren bu cuumlmlede Platonrsquoun isim vermeden meydan

okuduğu filozof ccedilok daha yakınındadır Aristoteles

Bilindiği gibi Ruh Uumlzerinersquonin I kitabı ruha başka bir varlık tarafından hareket

ettirilme ve kendi kendine hareket etme niteliklerini yuumlkleyen antik Yunan duumlşuumlnuumlr

ve ekollerinin eleştirisine ayrılmıştır Aristoteles bu eleştirilerden bazılarını accedilıkccedila

isim vererek bazılarını da isim vermeden yapar Platon da ismini vermeyerek

eleştirdiği filozoflardan biridir ancak yine de yuumlzeysel bir Platon bilgisine sahip

herhangi bir okur bile soumlz konusu paragrafları okurken yapılan işin sert bir Platon

eleştirisi olduğunu fark etmekte gecikmeyecektir Her şeyden oumlnce eleştiri

Thalesrsquoin yukarıda geccedilen meşhur cuumlmlesi etrafında gelişir ve Aristoteles bu

goumlruumlşe katılan filozofları hedef alır gibi davranarak şunları yazar

71

Bazıları da onun (ruhun) evrende (ἐν τῷ ὅλῳ) ve eriyik biccedilimde (μεμῖχθαι)

karışmış olduğunu soumlylerler ki bunların başını herhalde her şeyin tanrılarla

dolu olduğunu soumlyleyen Thales ccedilekmektedir Ancak bu goumlruumlşuumln de bazı

accedilmazları var Nitekim ruh havada veya ateşteyken bir canlı meydana

getirmiyor (οὐ ποιεῖ ζῷον) ama bunların karışımındayken meydana

getiriyor ve uumlstelik onlar birincilerdekini ikincilerdekinden daha uumlstuumln

goumlruumlyorlar Yine buradan hareketle dediklerine goumlre havadaki ruhun

neden canlılardakinden daha uumlstuumln ve daha oumlluumlmsuumlz olduğunu da sorarız

(Ruh Uumlzerine 411a)

Batı duumlnyasındaki bazı uumlnluuml ccedilevirilerden ve eleştirel basımlardan anlaşıldığı

kadarıyla Platonrsquoun Yasalar 899brsquodeki Thales referansı her soumlz konusu

edildiğinde Aristotelesrsquoin bu paragrafını hatırlatmak alışılagelmiş bir tutumdur

Oumlte yandan bazı felsefe tarihccedilileri iccedilin bu cuumlmlelerin muhatabı doğrudan

doğruya Jaegerrsquoin Yasalar ve Epinomisrsquoteki kavrayışla bir tuttuğu ldquorasyonelrdquo

İyonya teolojisidir Fakat bununla birlikte Aristotelesrsquoin bu eleştirisinin Platonrsquou

hedef aldığına ilişkin elimizdeki tek belge Thalesrsquoin cuumlmlesi olamaz Nitekim Ruh

Uumlzerinersquode bu eleştirinin hemen oumlncesindeki cuumlmlelere bakıldığında yine

Platonrsquoda goumlrmeye alışık olduğumuz diğer bir grupla Orpheusccedilularla karşılaşırız

Aristoteles 410brsquode ruhun doğadaki bazı oumlgelerden oluştuğu ve her durumda

hareket ettirici olduğu29 youmlnuumlndeki goumlruumlşleri eleştirdikten sonra benzer bir itirazın

akıl (νοῦς) ve algılama yetisinin (αἰσθητικόν) oumlgelerden geldiğini duumlşuumlnenler iccedilin

de yapılabileceğini soumlyler nitekim bitkiler de oumlgelerden meydana gelmiş

olmasına karşılık hareket etme ve algılama yetileri yoktur Dolayısıyla

Aristotelesrsquoin vardığı sonuca goumlre Thales ve bu cuumlmlesinin ardından giden

duumlşuumlnuumlrlerin iddiaları buumltuumlnluumlkluuml bir ruh kavramı iccedilin değil ruhun yalnızca bazı

tuumlrleri iccedilin geccedilerlidir Orpheusccedilulukla ilgili paragraf bu ccediloumlzuumlmlemenin hemen

ardından başlar

Aynı durum Orpheusccedilu denilen şiirlerdeki bazı duumlşuumlnceler iccedilin de soumlz

konusudur Nitekim bunların soumlylediğine goumlre ruh tıpkı soluklanan

canlılarda olduğu gibi ruumlzgarlarla taşınarak evrenin iccedilinden geccedilermiş Ama

bu durum bitkiler iccedilin ve soluklanmayan bazı hayvanlar iccedilin hiccedil de geccedilerli

29 Aristotelesrsquoe goumlre onların bu soumlyledikleri ruhun her durumu iccedilin geccedilerli değildir (οὐ περί πάσης λέγουσι ψυχῆς) Ccediluumlnkuuml ldquoalgılayanlarınrdquo hepsi hareketli değildir oumlrneğin bazı hayvanlar oldukları yere sabittirler (μόνιμα hellip κατὰ τόπον) Bu durumda ruhun her durumda hareket ettirici olduğu iddiası ccediloumlker ccediluumlnkuuml hareket ruh kavramının geneline yuumlklenememekte olup yalnızca hayvanları hareket ettiren bir formuna oumlzguumlduumlr

72

olmaz bu duumlşuumlnceyi savunanlar bunu goumlzden kaccedilırırlar (Ruh Uumlzerine

410b)

Orpheusccedilu ruh oumlğretisinin ve Thalesccedili her şey tanrılarla doludur oumlnermesinin bu

şekilde ardarda gelmesinden anlaşıldığı gibi Aristoteles doğadaki oumlgelerin ruhun

taşıyıcısı olduğu veveya ruhun doğadaki oumlgelerden geldiği iddiasını canlı ve

cansız varlıklardan oumlrneklerle ccediluumlruumltmeye ccedilalışırken Orpheusccedilulukla İyonya doğa

duumlşuumlncesini aynı kategoriye koyarak anlamıştır Ancak Thalesrsquoin doğa

duumlşuumlncesiyle Orpheusrsquoun ruh oumlğretisinin tek bir ortaklığından soumlz edilebilir o da

Platonrsquodur Bu itibarla Aristotelesrsquoin ruh kavrayışının Platonrsquounkiyle karşı karşıya

geldiği noktada Orpheusccedilu ve İyonyalı ruh kavrayışlarının ccedilakıştığı yer olan

Timaios bir kelimeyle ψυχὴ κόσμου bulunmaktadır

c) Timaiosrsquota ldquoEvrenin Ruhurdquo

Timaios Platonrsquoun mitlerinden soumlz edildiğinde akla gelen ilk diyaloglardan biridir

ve bu hiccedil de haksız bir şoumlhret sayılmaz En az Devletrsquoin X kitabı Şoumllen ve

Phaidros kadar o da mitik zenginliğiyle dikkat ccedileker Bununla birlikte Timaiosrsquoun

mitleri Platonrsquoun bu ccedilalışmada soumlzuumlnuuml ettiğimiz mitolojik yaklaşımını belirgin ve

anlaşılır kılmak adına sunduğu imkacircnlardan oumltuumlruuml pek ccedilok diyalogu aşarak oumln

plana ccedilıkar Her şeyden oumlnce Timaiosrsquoun etrafında oumlruumlntuumllendiği asıl tema

kosmosrsquotur ve bilindiği gibi bu mitolojinin araştırma konuları arasında ccediloğu

zaman ilk sıraları işgal eder

Bununla birlikte Timaiosrsquotaki Sokrates bizim alışık olduğumuz gibi alaycı

rahatsız edici karşısındakini konuşmaya zorlayan ve suumlrekli sorular sorarak

yanlışları duumlzelten Sokrates değildir Aksine pek suskundur ve koumlşesine ccedilekilmiş

hacirclde Timaiosrsquoun uzun soumlylevini dinler Hatırlanacağı gibi Protagorasrsquota uzun

soumlylevlere dayanamayıp toplantıyı terk etmeye davranan Gorgiasrsquota tartışmak

iccedilin karşılıklı soru-cevap youmlntemini şart koşan da aynı Sokratesrsquoti

Sokratesrsquoin Timaiosrsquotaki suskunluğu Sofistrsquote ve Theaitetosrsquota da sergilediği

soumlylenecek olsa bunun sebebi her iki diyalogda da tek bir karakterin değil ikişer

73

karakterin ve uzun soumlylevler biccediliminde değil karşılıklı soru-cevap youmlntemiyle

yaptığı tartışmaları dinlemiş olmasıdır

Bununla beraber Timaiosrsquoun giriş kısmında Devlet diyalogu hakkında hayli uzun

konuşan Sokratesrsquoin soumlzlerini bitirirken kendi goumlrevini yerine getirdiğini ndashkurguya

goumlre orada bulunanlara oumlnceki guumln iyi bir devlet ve yurttaşları hakkında buumltuumln

bildiklerini anlatmıştırndash ve şimdi de aynı şeyi Timaios Kritias ve Hermokratesrsquoten

beklediğini soumlylemesi Platon tarafından bu suskunluğun nedeni olarak

goumlsterilmektedir (20c)

Timaiosrsquola ilgili bir diğer dikkat ccedilekici nokta başkarakter Timaiosrsquoun kim olduğuyla

alakalı soru işaretleridir Bazı antik duumlşuumlnuumlrlere goumlre gerccedilekten yaşamıştı

oumlrneğin Cicero De Re Publicarsquoda ondan gerccedilek biri gibi soumlz etmekle kalmaz

Sokratesrsquoin İtalyarsquoya gelerek onunla soumlyleştiğini aktarır (Cicero 2006 i16)30

Sokrates onu Lokroslu bir devlet adamı ve filozof olarak tanıtır her iki alandaki

başarılarını yere goumlğe sığdıramaz Bununla beraber Timaiosrsquoun bu diyalogdaki

geometri ve felsefe tarzı tarihin her doumlneminde Platon okurlarına onun

Pythagorasccedilı bir filozof olduğunu duumlşuumlnduumlrmuumlştuumlr Hatta Laertius onun aslında

Pythagorasrsquoın oumlğrencisi Philolaos olduğu rivayetini iki farklı kaynaktan aktarır

Philolaos maddesindeki ilgili paragraf şoumlyledir

Bir tek kitap yazmıştır Hermipposrsquoa goumlre bir yazar filozof Platonrsquoun

Sicilyarsquoya Dionysosrsquoun yanına geldiğinde Philolaosrsquoun akrabalarından kırk

guumlmuumlş İskenderiye minasına bu kitabı aldığını ve Timaios adlı eserini buna

dayanarak yazdığını soumlyluumlyormuş Bazıları da Platonrsquoun bu kitabı

Dionysosrsquotan Philolaosrsquoun oumlğrencilerinden bir delikanlının hapisten

ccedilıkmasını sağladığı iccedilin aldığını soumlylerler (Laertius 2011 viii85)

Timaiosrsquoun gerccedilek kişi olduğunu kesin dille reddeden Cornford ise duumlşuumlncesini

Platonrsquoun anlattığı oumllccediluumlde başarılı bir felsefeci ve devlet adamının hiccedilbir tarih

kaydında iz bırakmamış olmasının imkacircnsızlığına dayandırır (Cornford 1997 s

2)

30Timaios diyalogu ndashkurguya goumlrendash Atinarsquoda geccedilmektedir

74

Oumlte yandan Platonrsquoun Timaios adlı bu devlet adamı ve filozofu ldquoLokroslurdquo diye

tanıtması (20a) mitik bir kahraman olan Lokrosrsquola birlikte duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde

kurgusal bir figuumlr olma ihtimali daha da guumlccedillenmektedir Nitekim bilindiği gibi

Timaiosrsquola yalnızca Platonrsquoun iki diyaloğunda Timaios ve Kritiasrsquota karşılaşırız

Bu diyalogların her ikisinde de Deukalion miti soumlz konusu edilmektedir Oumlte

yandan Plutarkhosrsquoun bu bilgileri goumlz oumlnuumlnde bulundurarak okuyacağımız bir

Moralia paragrafında şunlar yazıyor

Lokrosların tahta koumlpeği ne anlama geliyor Lokros Fuskiosrsquoun Fuskios da

Amphiktionrsquoun oğluydu Lokrosrsquola Kabyarsquodan Opos doğmuştu Opos

babasıyla yarışa kalkıştı bunun uumlzerine kacirchine gitti arkasına pek ccedilok

yurttaşı alıp goumlccedil ederek yeni bir şehir kurma işini danıştı Tanrı ona tahta

bir koumlpek tarafından ısırılacağı yere şehir kurmasını soumlyledi Lokros denizi

aşıp karşı kıyıya ulaşınca bir dikenli ccedilalıya (κυνόσβατος)31 bastı ve orada

ağrıdan kıvranarak guumlnler geccedilirdi Bu suumlrede etrafı tanıdı ve daha

sonrasında Ozolai Lokroslarının yurdu olan Fuskus ve Huanteiarsquoyı kurdu

(Plutarch 1957 294e-s 193)

Plutarkhosrsquoun Lokrosrsquoun dedesi olduğunu soumlylediği Amphiktionrsquoun ise Yunan

Nuhrsquou Deukalionrsquoun Pyrrharsquodan doğan oğlu ve aynı zamanda Prometheusrsquoun da

torunu olduğunu Apollodoros bize Bibliothekarsquosında bildiriyor (Apollodorus

1921 i72)

Başka bir deyişle mitik kaynaklar bize Timaiosrsquoun geldiği şehir olan İtalyarsquonın

guumlneyindeki antik Lokrosrsquoun Deukalionrsquoun torunları tarafından kurulduğunu

anlatmaktadır Bununla beraber Timaios karakterinin etrafında kurduğu iki

diyaloga bakınca Platonrsquoun bu mitten habersiz olması olanaksız goumlruumlnmektedir

Sonuccedilta bu derinlikte mitik oumlgelerle oumlruumlluuml Timaios iccedilin kullanılan ldquodiyalogrdquo başlığı

yalnızca biccedilimsel oumlzelliğine atıfla anlamlı olabilir Timaiosrsquoun kurgusu oumlteki

diyalogların aksine diyalektik youmlntemle ccedilatılmamıştır Sokratesrsquoin soumlzuuml kendisine

bırakmasıyla 27crsquoden itibaren ndashSthephanus numaralandırmasına goumlrendash 65 sayfa

boyunca konuşur ve diyalog bu uzun soumlylevle sona erer Timaiosrsquoun soumlylevi

diyalogun geri kalan kısmının yaklaşık altı katı uzunluğa karşılık gelmektedir ve

kesildiği tek yer Sokratesrsquoin soumlylediği şu soumlzlerdir

31 Yuncanca soumlzcuumlk birebir ccedileviriyle koumlpek ccedilileği Kehanetin Oposrsquou ısıracağını haber verdiği tahta koumlpek (ξυλίνη κύων) meğer ayağına dikenleri batan bu ccedilalıymış

75

Pek iyi şeyler soumlyledin Timaios Baştan sona hepsini senin buyurduğun

(κελεύεις) şekilde kabul etmemiz gerekiyor Yaptığın bu giriş konuşmasını

hayranlıkla benimsiyoruz luumltfen bizim iccedilin meseleyi sonuna kadar konuş

(29d)

Timaiosrsquoun her soumlzuumlnuuml kayıtsız şartsız kabul ettiğinin beyanı olan bu soumlzlerin

ardından Sokrates sessizliğe goumlmuumlluumlr ve boumlylelikle Lokroslunun anlatacağı buumltuumln

mitler onun dolayısıyla Platonrsquoun himayesine girmiş olur Bununla beraber

Timaiosrsquoun anlattıklarının mit mi yoksa hakikat mi olduğu konusunda Sokratesrsquoin

daha accedilık bir cuumlmlesini de bu soumlzlerin birkaccedil sayfa gerisinde işitiriz Kritias

Sokratesrsquoe şoumlyle seslenir

hellip Bize duumln μῦθος iccedilinde tarif ettiğin yurttaşları ve devleti buguumln burada

hakikatte varolan bir şeye doumlnuumlştuumlreceğiz ve senin duumlşlediğin o devletin

rahibin (ὁ ἱερεύς) anlattığı atalarımızın gerccedilek devleti olduğunu

soumlyleyeceğiz İkisi her bakımdan birbirine tam uyacak ve biz senin

anlattığın yurttaşların eskiden gerccedilekten de yaşadıklarını soumlylerken

sesimizdeki uyum hiccedil bozulmayacak Şimdi hikacircyemizin (λόγος) akla uygun

(κατὰ νοῦν) olup olmadığına bakalım Sokrates ccediluumlnkuuml değilse yerine

anlatacak başka bir şey bulmamız gerekiyor (26c-d)

Ve Sokratesrsquoin Kritiasrsquoa verdiği coşkulu karşılık

Buguumln adına kurbanların kesildiği tanrıccedilaya32 bu denli yaraşır bir hikacircye

olduğuna goumlre başka ne konuşalım ki Uumlstelik bu uydurulmuş bir μῦθος

değil bizim iccedilin her bakımdan hakikatle oumlrtuumlşen bir λόγος olacak (26e)

Platonrsquoun Sokratesrsquoe soumlylettiği bu soumlzler tam 65 sayfa boyunca hiccedilbir itirazla

karşılaşmadan konuşma hakkını Timaiosrsquoa tanımak iccedilin bir hazırlıktır Nitekim

Savunmarsquodaki Sokratesrsquoi saymazsak başka hiccedilbir diyalogda hiccedilbir konuşmacıya

boumlyle bir hak verilmiş değildir Oumlte yandan Sokrates Timaiosrsquoun ndashve sonraki

diyalogda Kritiasrsquoınndash anlatacaklarının μῦθος değil λόγος olacağını soumlylerken

Timaiosrsquoun az sonra soumlylediği bir cuumlmleyle bunların aslında λόγος olmayanları da

kapsadığını goumlruumlveririz Bunun sonucu olarak Timaios ve Kritiasrsquotan dinlediğimiz

hikacircyelerin Platonrsquoun felsefesindeki bağlamı birdenbire karanlığa goumlmuumllmuumlş olur

32 Cornfordrsquoun Proklosrsquoun (i84) izinden giderek yaptığı yoruma goumlre diyalog tanrıccedila Athena adına duumlzenlenen bir festival olan Panathenaea guumlnuumlnde geccedilmektedir (Cornford 1997 s 363) Oumlte yandan Cornford değinmez ancak Haziran ayının ilk guumlnlerinde duumlzenlenen Panathenaea festivalinin Artemis onuruna duumlzenlenen Bendideiarsquonın hemen ardındaki guumlne denk geldiği bilinmektedir (akt John Burnet 1903 21a-n1) Devletrsquoteki Bendideia hatırlanırsa Timaiosrsquoun girişinde oumlzetlenen kitabın Devlet olduğuna kuşku kalmıyor

76

Benim duumlşuumlnceme goumlre evvela şunları birbirlerinden ayırmalı Daima var

olan (τὸ ὂν ἀεί) ama oluşa (γένεσις) sahip olmayan şey nedir ve daima oluş

hacirclinde olan (γιγνόμενον) ama hiccedilbir zaman var olmayan şey nedir

Bunlardan biri λόγοςrsquolu akıl yuumlruumltmeyle (νοήσει) kavranabilirken ndashccediluumlnkuuml

daima aynı biccedilimde var olandır diğeriyse λόγοςrsquosuz algılar yoluyla

(αἰσθήσεως) duumlşuumlnuumllendir ndashccediluumlnkuuml oluş ve bozuluş hacirclindedir hiccedilbir zaman

gerccedilekten (ὄντως) var olan değildir (28a)

Bu paragraf yukarıdaki tartışmada Jaegerrsquoin Platonrsquoa İyonyarsquonın mirası olduğunu

oumlne suumlrduumlğuuml ve Yasalar 899b ile işaretlediği (Jaeger 2011 s 41) başlangıcı ve

sonu olmayan tanrısal varlığa dair rasyonel duumlşuumlncenin ccedilok daha accedilık bir

ifadesidir ve bize goumlre burada mitik bir tanrısallığa Cornfordrsquoun deyişiyle ldquomitin

ardında kalan tanrısal ruh toumlzuumlrdquone (Cornford 1907 s 146) vardıran bir akıl

yuumlruumltme soumlz konusudur Boumlylelikle Platonrsquoun tanrı mitlerinden soumlz ederken ψυχή

bir an olsun guumlndemimizden duumlşmediği gibi en az diğer diyaloglar kadar

Timaiosrsquoun da mitik oumlgeleri bizi şimdiye kadar pek ccedilok kez guumlndemde tuttuğumuz

ldquogizem dinirdquoni bir defa daha duumlşuumlnmeye zorlar

Timaios oumlzelinde bu gizemin izini suumlrerken Aristotelesrsquoin Ruh Uumlzerinersquodeki

(411a) itirazından ccedilıkardıklarımıza ek olarak Neoplatonizm okulunun en yetkili

isimlerinden biri olan Proklosrsquoun da yol goumlstericiliğinden soumlz edilebilir33 Nitekim

Proklosrsquoun Platonrsquou ldquotanrısal Platonrdquodur (ὁ θεῖος Πλάτων) ve bu Neoplatonizmin

karakteristiği olarak yazdıklarını tanrıdan esinlendiği anlamına gelir Yine

Proklosrsquoa goumlre tanrının Platonrsquoa ne esinlediğini anlamak iccedilin bakmamız gereken

yer Orpheusccedilu oumlğretiyi Timaiosrsquola dolaysız biccedilimde birleştiren doğadaki ldquoneden-

etkirdquo ilkesinin (πᾶν δὲ αὖ τὸ γιγνόμενον ὑπ᾽ αἰτίου τινὸς ἐξ ἀνάγκης γίγνεσθαι ndash

oluşan her şeyin bir nedenden oluşması zorunlu 28a) temellendirme arguumlmanı

33 Proklos MS 5 yuumlzyıl yeni Platonculuğunun tanrı kavrayışını ele alan Theologianın Oumlgeleri (Στοιχείωσις θεολογική)rsquonden başka doğrudan Platonrsquoun tanrı kavrayışına youmlnelen Platonrsquoa Goumlre Theologia (Περὶ τῆς κατὰ Πλάτωνα θεολογίας) ve başta Timaios olmak uumlzere Parmenides Devlet Kratylos gibi diyaloglar iccedilin yaptığı incelemelerde bize hem Ortaccedilağrsquodaki Platon algısını tafsilatlı biccedilimde resmetmesi hem de bizzat Platonrsquoun ruh ve tanrı algısı uumlzerine pek kıymetli ccediloumlzuumlmlemeler sunması bakımından Platonculuğun mihenk taşı sayılabilecek duumlşuumlnuumlrlerden biridir Elbette Proklosrsquoun Platonrsquouna başvururken tarihsel doumlnem farkının yarattığı birtakım riskler nedeniyle daha temkinli adımlar atmamız gerekir fakat oumlte yandan mevcut diyalogları Proklosrsquoun yorumlarıyla doğrudan karşılaştırabilme şansı goumlz ardı edilmemelidir Bu bizi herhangi bir Ortaccedilağ Platonrsquoundan uzak tutacak en buumlyuumlk imkacircndır O doumlnemin duumlşuumlnuumlrleri iccedilin ne literatuumlr ne de filolojinin gelişmişliği bakımından boumlyle bir imkacircn soumlz konusu değildi Bununla beraber Orpheusccedilu bir Platonrsquoun izlerini yalnızca Proklosrsquota değil Plotinosrsquota Porphuriosrsquota ve İamblikhosrsquota da suumlrmek muumlmkuumlnduumlr Boumlyleyken Proklosrsquoun Timaios yorumunda demiourgosrsquou doğrudan Orpheusrsquola ilişkilendirmesi bize ondan bahsetme zorunluluğu hissettiriyor

77

olarak Demiourgosrsquotur Bilindiği gibi Platon doğadaki neden-etki ilkesini

Demiourgosrsquola accedilıklarken onun παράδειγμα olarak idealarla bağını kurmak

durumunda kalır ve nihayetinde ldquoideaları tanıyan bilen akılrdquo (νοῦς ἐνούσας ἰδέας)

ifadesini kullanır (39e) Buumltuumln oluşun nedeni olarak suumlrekli ilkoumlrneklere bakan

(βλέπων ἀεί hellip παραδείγματι) bir zanaatkacircr tanrı Bu ise doğrudan doğruya

hareketli ve aynı zamanda hareket ettirici bir ψυχήrsquoye goumlndermedir34 tıpkı

Aristoteles gibi Proklos da Platonrsquoun bu tanımını Orpheusrsquoa bağlayacaktır

(Timaios 13115 vd)

Oumlte yandan her şeyin iyi olmasını isteyen tanrı (βουληθεὶς γὰρ ὁ θεὸς ἀγαθὰ μὲν

πάντα) goumlruumlnenler (ὁρατῶν) iccedilin ldquoiyirdquo olmanın şartının buumltuumlnleri (ὅλον) birbirleriyle

karşılaştırmak olduğunu bunun şartının da akıl (νοῦς) olduğunu aklın şartının

ise ruh (ψυχή) olduğunu bizzat kendisi akıl yuumlruumlterek bulmuştur (λογισάμενος

οὖν ηὕρισκεν) İşte demiourgosrsquoun bizzat kurduğu bu akıl yuumlruumltme zincirlemesi

onu her şeye ruh ve akıl vermeye goumltuumlrmuumlştuumlr Timaiosrsquota bu zincirlemenin tarif

edildiği cuumlmleleri takip eden son cuumlmle hem demiourgos hem de evrenin ruhu

iccedilin soumlylenenleri accedilık biccedilimde oumlzetler niteliktedir

hellip κατὰ λόγον τὸν εἰκότα δεῖ λέγειν τόνδε τὸν κόσμον ζῷον ἔμψυχον ἔννουν

τε τῇ ἀληθείᾳ διὰ τὴν τοῦ θεοῦ γενέσθαι πρόνοιαν ndashhellip bu akıl yuumlruumltmenin

sonucuna goumlre şunu soumlylemek gerekir gerccedilekten de bu evren ruhlu ve akıl

sahibi bir canlı olarak tanrının oumlngoumlruumlsuumlyle oluşmuştur (Timaios 30b-c)

Boumlylece Platonrsquoa goumlre ζῷον κόσμος yani ldquocanlı evrenrdquo bir etkidir bu etkinin

nedeniyse τοῦ θεοῦ πρόνοια zanaatkacircr ldquotanrının oumlngoumlruumlsuumlrdquo Nihayet canlı ve

akıl sahibi evrenin Platonrsquoun ifadesiyle κόσμος ζῷον ἔμψυχος ἔννουςrsquoun

Aristotelesrsquoe hem Orpheusrsquou hem de Thalesrsquoi hatırlatması ardından bu ikisi

uumlzerinden Platonrsquoun ruh goumlruumlşuumlne itirazda bulunması bu soumlylediklerimiz ışığında

ccedilok daha anlaşılır hacircle geliyor

34 Hatırlanacağı gibi Aristotelesrsquoin Ruh Uumlzerine-411rsquodeki itirazının nedeni bu ldquoruh hareketirdquoydi

78

35 Platonrsquoun Politik Kurgusunda Mitin Etkileri

Biccedilimce birer tiyatro eseri olan diyalogların neredeyse hepsinde daha ilk

satırlardan başlamak uumlzere polisrsquoin belirgin unsurlarından oluşan bir dekor

goumlruumlruumlz Bu şehir manzarası genellikle diyalogun bitişine kadar aynı kalır ve

tartışılan temel konularla bir şekilde ilişkili olduğu goumlruumlluumlr

Theaitetos Sofist Devlet Adamı ve Lysisrsquote Yunan genccedillerinin şehirleri iccedilin vaat

ettikleri fedakacircrlık ve başarıyı şimdiden kanıtladıkları palaistra meydanı dekordur

diyaloglar boyunca genccedil adamların bilgi konusunda sofistliği değil gerccedilek

felsefeyi amaccedillamalarının gereği tartışılacaktır Euthyphronrsquoda polisrsquoin dini ve adli

meselelerinin goumlruumlşuumllduumlğuuml Stoa Basileos dekordur Sokratesrsquole kacirchin

Euthyphron succedil ve din-dinsizlik konularında konuşurlar Devletrsquote şehrin

aşağısındaki liman kentinde Artemis onuruna duumlzenlenen Bendideia ve

Kefalosrsquoun evindeki kurban ibadeti dekordur karakterler iyi bir devletin nasıl

kurulacağını yasalarının dininin toplumsal sınıflarının nasıl duumlzenleneceğini bir

kelimeyle adaletin nasıl tesis edilmesi gerektiğini konuşurlar Timaios ve Kritiasrsquota

dekor olarak her Haziran ayının ilk guumlnlerinde Devletrsquoteki Bendideiarsquoyı takip eden

tarihte tanrıccedila Athena onuruna duumlzenlenen ve Panathenaea vardır ve bizzat

Kritias yapacakları konuşmanın tanrıccedila onuruna soumlylenen bir ilahi yerine

sayılacağını soumlyler Yine Parmenidesrsquote dekorda Panathenaea etkinliklerinin

olması tanrıccedila Athena ile İtalyan filozofların ilgisini duumlşuumlnduumlruumlr (krş Cornford

1997 ss II ve 363) Protagorasrsquota birinci dekor Sokratesrsquoin ldquoyalnız başınardquo

uyuduğu kendi evi ikinci dekorsa Protagorasrsquoın etrafında geniş bir hayran

kitlesinin halelendiği Kalliasrsquoın evidir metinde filozofun yalnızlığıyla Sofistin

kalabalıklığı yoğun biccedilimde hissedilir Benzer biccedilimde Gorgiasrsquota dekor halka

accedilık bir meydandır ve Sofist retoriğinin bir kelimeyle demagogiarsquonın ne olduğu

tartışılır Kriton Phaidon ve Savunmarsquodaki dekor da tıpkı Euthyphronrsquoda olduğu

gibi polisrsquoe adaletin dağıtıldığı merkezicirc yapılardır Şoumllenrsquode dekor her kesimden

bilgili kişilerin katıldığı şair Agathon tarafından duumlzenlenen iccedilkili bir ziyafettir ve

konuşmalar Erosrsquoa sanat-hakikat ilişkisine tragedya ve şiire dairdir Şehrin

dışında geccedilenlere bir diğer oumlrnek olan Phaidros surların dibinde başlar kır

79

yollarında yuumlruumlmenin sağlık iccedilin yararından soumlz edilerek İlios ccedilayı boyunca

yuumlruumlnuumlr ve sohbet bir ccedilınarın dibinde devam eder diyalog boyunca şehir ve

şehirdışı meselesine goumlndermeler vardır Yasalar da şehirdışı bir dekora sahiptir

ancak farklı biccedilimde Mekacircn İda Dağırsquonda Knossosrsquotan Dikte mağarasındaki

Zeus tapınağına giden yoldur ve filozofun yeniden mağaraya başka bir deyişle

şehre doumlnmesini anımsatır gibidir

Bu oumlrnekler birccedilok diyalog uumlzerinden ccediloğaltılabileceği gibi mekacircn-iccedilerik

ccediloumlzuumlmlemeleri de istenildiği kadar derinleştirilebilir Bununla birlikte kesin olan

diyaloglarda bireylerin polis ve politika ile kurdukları ilişkinin daima esas zemini

teşkil etmesidir

Daima polis ve oumlgelerine atıfta bulunan bu dekorların iccedilinde gidip gelen konuşan

alkışlayan veya oy kullanan karakterlere gelince bunların da 5 yuumlzyıl Atinarsquosının

politik duumlzeninde ccedilok oumlnemli tartışmaların aktoumlruuml ve konusu olmaları Platonrsquoun

yalnızca dekorunun değil aynı zamanda rol dağıtımının da politik eksenli

olduğuna işaret eder Bu rollerin ccediloğunluğuysa Sofist duumlşuumlnuumlrlere verilmiştir35

İlk bakışta Sofistlerin etkinliği iccedilin son derece elverişli olduğu duumlşuumlnuumllen Atina

demokrasi duumlzeninde gerccedilekte hem onların hem de Platonrsquoun hoşnutsuz olduğu

bazı oumlgelerden yukarıda kısaca bahsetmiştik Protagorasrsquotaki φύσις ve νομός

tartışmasından yola ccedilıkılarak ccedilizilebilecek bu tema oumlzellikle νομόςrsquoun ortaya

ccedilıkışı ve felsefenin tartışma konularından biri hacircline gelmesi bakımından Atina

demokrasisinin mimarları sayılan devlet adamlarından Solon Kleisthenes ve

Periklesrsquoin reformlarına kadar gider Bu itibarla Platonrsquodaki rejim eleştirilerinin

birincil bağlamı Atinarsquoda işleyen demokrasinin adaletsiz bir youmlnetim biccedilimi

olduğudur

35 Sofistlerin diyaloglardaki varlığını doğrudan konuşmacı oldukları oumlrneklerle sınırlandırmıyoruz Nitekim boumlyle bir sınırlandırma diyalogların kavramsal ccedilerccedilevelerinin ciddi anlamda ihmal edildiği anlamına gelir Bu bakımdan oumlrneğin Protagorasrsquoın Protagorasrsquotaki varlığıyla Theaitetosrsquotaki varlığı arasında ağırlığı bakımından hiccedil fark yoktur Ccediluumlnkuuml her iki diyalogun da muumlhim bir kısmında Sokratesrsquoin tartıştığı duumlşuumlncelerini ccediluumlruumlttuumlğuuml kişi bizzat Protagorasrsquotır Aynı durum Menonrsquodaki Gorgias Phaidrosrsquotaki Lysias veya Sophist Savunma vbrsquodeki adı anılmayan buumltuumln Sofistler iccedilin de geccedilerlidir

80

a) Platonrsquoun politik nostaljisi Eski Attika

Platon 7 Mektuprsquota Atinarsquonın politik duumlzenindeki ccedilalkantıları adaletsizlikleri

goumlrduumlkten ve nihayet haksızlığa ldquobuumltuumln insanların en az layık olanırdquo (325b) dostu

Sokratesrsquoin oumlluumlmuumlne şahit olduktan sonra politikadan uumlmidini iyice kestiğini

soumlyler Mektupta anlattığına goumlre buumltuumln bunlarla birlikte politik idarecilerin de

yaptıklarını goumlrduumlkccedile politika işleri ona ccedilok daha zor goumlruumlnmeye başlamıştı

ccediluumlnkuuml insanın dostları ve guumlveneceği yoldaşları olmadıkccedila bu işlere

kalkışması imkacircnsızdı boumlyle kişiler her zaman el altında olmadığı gibi

arayıp bulmak da kolay değildi Devletimiz artık atalarımızın gelenek ve

ilkelerine goumlre (ἐν τοῖς τῶν πατέρων ἤθεσιν καὶ ἐπιτηδεύμασιν)

youmlnetilmiyordu Dahası hem yazılı hem de geleneksel yasalar (τῶν νόμων

γράμματα καὶ ἔθη) şaşırtıcı bir hızla bozuluyor veya yuumlruumlrluumlkten

kaldırılıyordu (Mektuplar 325d)

Platonrsquoun Syrakusairsquodeki Dionrsquoun dostlarına hitaben yazdığı bu soumlzler eski

Atinarsquoya duyduğu oumlzlemin accedilık bir ifadesidir Fakat bu eski Atina kendi ifadesiyle

τῶν πατέρων ndashatalarınndash Atinarsquosı en azından Gorgias ve Protagorasrsquotaki

Periklesrsquoin νομόςrsquounu hedef alan eleştirilerden anladığımız kadarıyla birkaccedil yuumlzyıl

oumlncesinin Atinarsquosı değildir Nitekim demokrasinin kurucularına youmlnelttiği bu tarz

eleştiriler onun πᾰτέρεςrsquoinin demokrasinin tesisinden ccedilok oumlnce ilkel Attika kabile

duumlzeninin henuumlz bozulmamış olduğu zamanlarda yaşayan kişiler olduğunu

duumlşuumlnduumlruumlr Bu durum Platonrsquoun φύσιςrsquoe oumlzlem duyan Sofistlerle de kısmen

paylaştığı bir nostaljidir nitekim Sofistlere goumlre ndashHippiasrsquoın dediği gibindash yurttaşlık

yasadan değil tıpkı akrabalık gibi doğadan gelir oysa insanları guumlden bir zorba

olarak yasa (τύραννος τῶν ἀνθρώπων) bizi daima doğaya karşı gelmeye zorlar

(Gorgias 337d)

Kojin Karatani kabile toplumlarında yerleşik hayata geccedilişin buumlyuumlnuumln gelişimini

beraberinde getirdiğini oumlne suumlrer Bu yeni hayat tarzıyla ortaya ccedilıkan ve binlerce

insanın birarada işbirliği ve alış-veriş yaparak yaşamasını gerektiren duumlzende

buumlyuumlcuumlden rahibe rahipten başrahibe ve en sonunda kral-rahibe doğru ilerleyen

bir tarihsel silsile belirmiştir (Karatani 2017 s 11) Bu ilkel devlet duumlzeninde

tanrılar aşkın varlıklar olmakla birlikte kral figuumlruuml tanrı tarafından atanmış olup

81

yurttaşlar onun bilgeliğinden ve kararlarının doğruluğundan hiccedilbir şekilde şuumlphe

edemeyecektir İster animistik-şamanik olsun ister sistemli bir din uumlzerinde

yuumlkselmiş olsun bu tuumlr bir devlet duumlzeninin mitik temeller uumlzerine kurulu olduğu

tartışmasızdır Başka bir ifadeyle bu devletin yurttaşlarının mevcut duumlzene ve

baştan belirlenmiş olan yazgılarına boyun eğmesini sağlayabilecek mitten başka

hiccedilbir ilkeden soumlz edemiyoruz Oumlte yandan bu mitler toplumsal duumlzenin

devamına kesintisine başarı veya başarısızlığına goumlre ya daha da guumlccedillenmekte

ya tuumlmuumlyle terk edilmekte veya başka mitlerle birleşerek yeni kuumlltler ortaya

ccedilıkarmaktadır Karatani yine İzonomirsquode eski Yunan toplumlarında mitin ilkel

politik oumlrguumltlenmeyle bu karşılıklı ilişkisini Yahudi tarihinden bir oumlrnek vererek

anlatır Buna goumlre

Yahudi halkları başlangıccedilta nomadik bir kabile konfederasyonu hacirclindeydi

Ardından tek tanrı olan Yehovarsquonın ismi altında birleştiler ve bu tanrıyla

ahitleştiler Fakat bu bir bozulma değildir Aynı suumlreci Mezopotamya

kentlerinde ve Yunan polisrsquolerinde de goumlzlemleriz Belli sayıdaki koumly veya

kabilelerin bir şehir devleti oluşturmak uumlzere birleşmesi yeni ve ortak bir

tanrının ifadesini de beraberinde getirir Bu bir ccedileşit toplumsal soumlzleşmedir

(Karatani 2017 s 13)36

Thomson da benzer biccedilimde eski Yunan tarihi ccedilalışmalarında Attika kabile

duumlzeninin bir tuumlr fratri uumlzerinde temellendiğini aktarır (Thomson 2007 s 99)

Savaştaki ordu duumlzeninin bir yansıması olan bu kabile hiyerarşisinin Atina

demokrasisinden yaklaşık beş yuumlzyıl daha eski olan Homeros ccedilağında hacirclacirc

goumlruumllduumlğuumlnuuml İlyadarsquoda Akhaların ldquokabile kabile ve fratri fratrirdquo savaş duumlzeni

almasından anladığımızı yine Thomson aynı sayfada tespit etmektedir Ayrıca

Atinarsquonın en yakın ataları olan kabile duumlzenindeki bu halkların da yukarıda soumlzuumlnuuml

ettiğimiz kral-rahip duumlzeninde hatta bazı totemik gelenekleri suumlrduumlrerek

yaşadıklarını aktarır Attikalılar dacirchil olmakla birlikte ccedileşitli topluluklar uumlzerinde

yaptığı inceleme iccedilin Kabileden Devlete adlı boumlluumlmuumln tamamını ayırmıştır (2007

s 80 vd)

36 Aynı durumu Kramerrsquoin anlattığı Suumlmer panteonunun oluşum suumlrecinde de goumlzlemleyebiliriz Buna goumlre başlangıccedilta birbirinden bağımsız her bir Suumlmer şehir devletinin kendi tanrısı varken bunların aralarındaki muumlcadeleler kimini daha guumlccedilluuml kimini daha zayıf bir tanrı hacircline getiriyordu En sonunda bu şehirlerin merkezi youmlnetim etrafında birleşmeleriyle Suumlmer panteonu meydana gelmiştir (Detaylı bilgi iccedilin bkz Kramer 2016)

82

Platonrsquoun ldquoatalarrdquo diye andığı ve Sofistlerin de oumlzlemini duyduğu doumlnemler bunlar

olmalıdır Nitekim 7-6 yuumlzyıllarda İyonyarsquodaki felsefi ve Atinarsquodaki politik

devrimlerin ardından Yunan yurdunda hiccedilbir şey eskisi gibi olmayacaktı

Boumlylelikle Thales ve oumlğrencilerinin İyonyarsquoda ortaya koyduğu yeni duumlşuumlnme

biccedilimiyle birlikte 7 yuumlzyıl sonlarında Solonrsquoun Atinarsquoda kalkıştığı toprak reformu

hamleleri Ege havzasında demokrasinin ortaya ccedilıkışının ilk işaretleri olarak

yorumlanır Bunların ikisi arasındaki organik ilişkiyi Thomson kurar Ona goumlre her

ne kadar toprağın yeniden boumlluumlştuumlruumllmesi youmlntemi Libya kıyılarındaki Kyrenersquode

daha oumlnceki tarihlerde uygulanmış olsa da (Thomson 2007 s 309) bunun

İyonya koumlkenli ldquoisonomiardquo duumlşuumlncesine dolayısıyla demokratik bir rejime youmlnelik

ilk uygulanışı Atinarsquodaki Solon doumlnemidir Nitekim Thomson bir başka ccedilalışması

olan İlk Filozoflarrsquoda Solon yuumlzyılını demokratik ideolojinin ilk defa kendini

goumlsterdiği tarih olarak belirler ve bu ideolojinin okumasını Solonrsquola beraber iki

filozof olarak Thales ve Anaksimandros uumlzerinden yapar (1997 s 253) Benzer

biccedilimde izonominin tarihinin İyonyarsquoda başladığına ilişkin Karatani de

Thomsonrsquola aynı fikirdedir ve Atinarsquonın demokrasinin anayurdu olduğu tezini o da

reddeder (2017 s 21)

Demokrasinin ortaya ccedilıkışında diğer iki oumlnemli uğraksa 6 yuumlzyılın sonlarında

soybağlarının belirleyiciliğini ortadan kaldırarak yurttaşlık bağını νομόςrsquoun

guumlvencesi altına alan Atinalı arkhon Kleisthenes ve demokrasi uygulamalarında

rakipleri tarafından popuumllizmle succedillanacak kadar ileri gitmiş olan 5 yuumlzyılın en

buumlyuumlk devlet adamı Periklesrsquotir Bu uzun tarihsel suumlreccedil goumlz oumlnuumlne getirildiğinde

kadim Miken kral-tanrılar doumlneminden Attikarsquodaki rahip-krallar doumlnemine

ardından İyonya koumlkenli izonomiye ve sonrasında Atina koumlkenli demokrasiye

doğru 5 yuumlzyıl Atinarsquosındaki politik duumlzenin tarihsel gelişiminde en oumlnemli

duraklar sırasıyla İyonya filozofları Solon Kleisthenes ve Periklesrsquotir

Platonrsquoun zihninde bu suumlrecin Devletrsquoin VIII kitabında anlatılan ve Kallipolisrsquoten

tiran devletine doğru giden meşhur ccediloumlkuumlş suumlreciyle oumlrtuumlşmesi bilhassa

Sokratesrsquoin oumllduumlruumllduumlğuuml doumlnemde kaccedilınılmaz hacircle gelmiş olmalıdır Nitekim

Timaiosrsquoun giriş kısmında Mısırlı rahibin Solonrsquoa ccedilıkışması da bunu doğrular

gibidir 26c-d paragrafından oumlğrendiğimiz ve yukarıda da değindiğimiz gibi bu

83

diyalogda Kritias Hermokrates ve Timaiosrsquoun amacı Sokratesrsquoin bir guumln oumlnce

kendilerine anlattığı ndashve Devlet diyalogunda aktarılanndash uumltopik devletin ve

yurttaşlarının aslında ccedilok eskilerde ve gerccedilekten yaşamış olduklarını

goumlstermekti Kritiasrsquoın hikacircyeyi anlatmaya şoumlyle başlıyor

O hacirclde şimdi bir zamanlar yedi bilgelerden Solonrsquoun anlattığı ve hacircliyle

saccedilma (ἄτοπος) bile olsa baştan sona doğru (ἀληθής) olan şu hikacircyeyi

(λόγος) dinle Sokrates Solon pek ccedilok şiirinde de soumlzuumlnuuml ettiği gibi buumlyuumlk

dedemiz Dropidesrsquoin akrabası ve ccedilok yakın dostuydu Dropidesrsquoin yaşlılık

guumlnlerinde hatırlayıp dedemiz Kritiasrsquoa anlattığına goumlre ccedilok eski

zamanlarda bu şehirde pek buumlyuumlk ve goumlrkemli işler yapılmış ama insanlar

zamanla bunları yok etmiş ve unutmuş Boumlyleyken bize en yaraşır iş bunları

duumlzguumlnce hatırlayıp anlatarak sana olan minnet borcumuzu oumldemek ve

boumlylece tanrıccedilayı37 da bu festival guumlnuumlnde tıpkı duumlzguumln ve doğru bir ilahi

soumlyler gibi onuruna yakışır biccedilimde oumlvmuumlş olmaktır (Timaios 28d-21a)

Ardından dedesi Kritiasrsquoın Apaturia38 festivali iccedilin duumlzenlenen bir şiir

yarışmasında bir vesileyle Solonrsquoun şairliğini hatırlayıp şoumlyle anlattığını soumlyluumlyor

hellip (Solon) buraya doumlnduumlğuumlnde karşılaştığı ayaklanma ve diğer fenalıklarla

uğraşmak zorunda kalmayıp da Mısırrsquodan yanında getirdiği hikacircyeyi (λόγος)

tamamlayabilseydi uumlnuumlne ne Hesiodos yetişebilirdi ne de Homeros (hellip)

Mısır Deltarsquosında Nilrsquoin ikiye boumlluumlnduumlğuuml bir yerde Saitikos diye bir duumlzluumlk

varmış ve bu duumlzluumlkteki en buumlyuumlk şehrin adı Saisrsquomiş ndashki kral Amasisrsquoin

doğduğu yerdirndash ve dediklerine goumlre kurucusu Neith adındaki tanrıccedilaymış

bu da onların fikrinde Hellenlerin Athenarsquosıdır Bu insanların Atinalıları pek

sevdiği ve bir şekilde buradakilerle akraba oldukları soumlylenir Solon buraya

yolculuğunda o insanlar tarafından epeyi onurlandırıldığını anlatmış

sonrasında onların kutsal soumlzlerde (τῶν ἱερέων) tecruumlbeli rahiplerine eskiler

hakkında sorular sorunca boumlyle şeyler konusunda ne kendisinin ne de

diğer Yunanların neredeyse hiccedil bilmediğini goumlrmuumlş Bir defasında onları en

eskiler hakkında konuşturmak hevesiyle bizim en eskilerimizden laf accedilmış

ve ilk insan olduğu soumlylenen Phroneosrsquoumuz Niobersquomiz hakkında

konuşmaya başlamış sonra tufanı Deukalionrsquoı Purrharsquoyı ve nasıl hayatta

kaldıklarını anlatmakla (μυθολογεῖν) onların soyundan gelenleri saymakla

sonra da bu olaylar uumlzerinden geccedilen seneleri hesaplamaya ccedilalışmakla

devam etmiş Bunun uumlzerine rahipler arasından pek yaşlı biri demiş ldquoAh

Solon Solon Siz Yunanlar hep ccedilocuksunuz hiccedil yaşlı kalmadı Yunanlar

arasındardquo Beriki bu soumlzleri işitince sormuş ldquoBununla ne demek istiyorsunrdquo

Rahip cevap olarak demiş ldquoHepiniz de ruh olarak genccedilsiniz Hiccedilbirinizde

ne en eskilerden işitilmiş bir soumlz (δόξα) ne zamana karşı durabilmiş bir ders

(μάθημα) var (Timaios 21d-22b)

37 Tanrıccedila Athena 38 Dionysos onuruna duumlzenlenen dini bayram Bu bayramın uumlccediluumlncuuml guumlnuumlnde o yıl doğan ccedilocuklara ad koyulup her biri kayıt altına alınıyor

84

Yunanların tarih bilincini kuumlccediluumlmseyen Mısırlı rahip bu soumlzlerin ardından

geccedilmişte halkların nasıl ortadan kalktığına ilişkin bir konuşma yapar ve hem

kendilerinin hem de Yunanların ortak geccedilmişlerine ait tufan teması etrafında

şekillenmiş bir hikacircye anlatır Sonrasında tufandan oumlnceki Atinarsquonın ihtişamından

ve başarılarından soumlz eder ancak hayatta kalanlar yazı sanatını bilmediğinden

bunların unutulduğunu soumlyler39

Bu mitleri okuduğumuzda tarih kayıtlarının değil mitik anlatıların aktardığı devlet

duumlzenlerinin Platonrsquoun duumlşuumlnde ihtişamla arzıendam ettiğini anlamak zor değildir

Kaldı ki Platonrsquoun mitik geccedilmişe oumlzlemi yalnızca politik bir oumlrguumltlenme sınıflı yapı

gibi geniş ccedilerccedileveli kuşbakışı goumlruumlntuumllerle ilgili değildir Soumlzgelişi Devlet ve

Timaiosrsquota uumlst uumlste vurgulanan kadınların ortak kullanımıyla ilgili goumlruumlşuumlnuumln bile

mitik bir koumlkeninden soumlz edilebilir Yunan mitik anlatılarında her şey gibi evliliğin

de ilk koumlkenine bir mitik hadiseyle yer verilmiştir hacircliyle bu hadisenin oumlncesinde

kadınlar erkeklerin ortak malıydı Bu komuumlnal duumlzen Herodotosrsquota geccediltiği

biccedilimiyle goumlz oumlnuumlne alınınca meselenin 5 yuumlzyıl Atina entelektuumlelinin zihnindeki

karşılığını hayal etmek ccedilok zor değildir Thomson aktarıyor

ldquoİskityalı Agathyrislerderdquo diyor Herodotos ldquokadın herkesindir boumlylece

herkes birbiriyle kardeş olur ve bu genel akrabalık karşılıklı kıskanccedillık ve

kin duygularını kaldırırrdquo Kadınların ortaklaşalığının muumllkiyetin

ortaklaşalığıyla el ele yuumlruumlduumlğuuml duumlşuumlncesi hiccedil de yabancı değildi Bu

duumlşuumlnceye Aristophanes ve Platonrsquoda yeniden rastlarız (Thomson 2007 s

132)40

Bu konuda Aristotelesrsquoin de tarih kayıtları soumlz konusudur Oumlte yandan tarih

dışında mitik kayıtlara oumlrnek olarak evliliği Yunan halkına oumlğreten Atina kralı

(Pelasg oumlnderi) Kekropsrsquoun hikacircyesi meşhurdur Yine Thomson şoumlyle yazıyor

Evliliğin kurucusu olduğu soumlylenen ilk Atina kralı Kekropsrsquola ilgili bir

geleneği işte bu bilgilerin ışığında yorumlamamız gerekir Kekropsrsquotan oumlnce

ldquoevlilik diye bir şey yoktu cinsel ilişki rastgele olduğundan ne ccedilocuklar

babalarını tanıyordu ne de babalar ccedilocuklarını Ccedilocuklar analarının adını

alıyorlardırdquo (Thomson 2007 s 134)

39 Krş Yasalar 677c 40 Krş Herodotus Tarihler iv104 Platon Devlet 416d ve Timaios 18b Aristophanes Plutos 510-626

85

Bu kadarının bile Platonrsquoun mitik anlatılara bakarak tarihsiz bir geccedilmişe duyduğu

oumlzlemi kapıldığı politik nostaljiyi daha belirgin ve anlaşılır kılmak iccedilin yeterli

olduğu kanaatindeyiz

b) Yeni bir aktarım aracı olarak duumlzyazının etkileri

Vernantrsquoın Yunan polisrsquoinin oluşum suumlrecini irdelediği bir yazısı bizim iccedilin yol

goumlstericidir Buna goumlre polis ruhunu meydana getiren temel motif logosrsquoun yani

kanıtlayıcı soumlzuumln evvela yazıya geccedilmesi ve ardından buumltuumln demosrsquoun ortak malı

hacircline gelmesidir (Vernant 2017a 49-50) Bu bir ccedileşit kuumlltuumlrel yayılımı ifade eder

ve tıpkı oumlnceki yuumlzyıllarda Homeros ve Hesiodosrsquoun soumlzluuml gelenek yoluyla buumltuumln

Yunan coğrafyasına yayılması gibi bu defa yasaların ve felsefe metinlerinin

demosrsquoa yayılması anlamına gelir Bununla beraber İyonya ve İtalya

filozoflarının en iyi oumlrnekle de Pythagorasrsquoın ezoterik gelenekleri bu yayılımın

tabii bir neticesi olarak oumlnemli oumllccediluumlde tahribata uğramış olmalıdır Başka bir

deyişle Yunan coğrafyasında yazılı anlatımın yaygınlaşması sonucunda

ldquofelseferdquo adı verilen buumltuumln uğraşlar oumlzguumln ezoterik tavrını terk etmek zorunda

kalmış ve agora ile daha da oumlnemlisi politik oumlrguumltlenmeyle iccedil iccedile geccedilmiştir 5

yuumlzyıl Atinarsquosında Anaksagorasrsquoın Peri Phuseosrsquounun isteyen herkes tarafından

ccedilarşılarda ucuz bir fiyatla satın alınabileceğini Sokratesrsquoten işitiriz (Savunma

26d) Bu yazı aracılığıyla filozofların en gizli oumlğretilerine her Yunan yurttaşının

hatta koumllelerin bile kolaylıkla ulaşabildiği anlamına gelir

Goumlruumlnuumlşe goumlre felsefenin yapılma biccedilimlerini değiştiren bu kuumlltuumlrel yayılım o

doumlnemin felsefe ccedilevresini meydana getiren Sofistleri ve Platonrsquou bir tedbir

geliştirmeye sevk etmişti Sofist okul bu tedbiri demokratik iktidarla ve halkla sıkı

ilişkiler geliştirmelerine imkacircn sunan retorikte bulmuştur Platonrsquoa gelince onun

oumlngoumlruumlsuuml farklı bir mecraya başvurmasına neden olur mit

Kuumlltuumlrel yayılım Vernantrsquoın analizlerinde ldquobilgerdquo figuumlruumlnuumln herhangi birine

mektup yazdığı veya kitabını halka malettiği bir sahneyle somutlaşmış goumlruumlnuumlr

86

Daha oumlnceki yuumlzyıllarda perdelerin arkasında veya kamuya kapalı mekacircnlarda

mutlaka erginlenmiş bir grup tilmizine seslenen bilge artık zihnindeki buumltuumln her

şeyi polisrsquote herkesin goumlrebileceği bir şekilde accedilığa vurmakta boumlylece bazı

buumlyuumlk tehlikeleri de goumlze almaktadır

Burada artık soumlz konusu olan birkaccedil seccedilkin insana ayrılan ve tanrısal bir

luumltfu kolaylaştıran dinsel bir giz değildir Kuşkusuz bilgenin gerccedileği tıpkı

dinsel gizem gibi sıradan insanları aşan temel bir accedilınlamadır gerccedilekliğin

ortaya ccedilıkmasıdır ama bilgelik yazıya teslim edilirken bu mezheplerin gizli

ccedilemberinden soumlkuumlluumlp alınır guumln ışığında tuumlm sitenin goumlruumlşuumlne sunulur

(Vernant 2017a s51)

Bu noktada tespitimizi eleştirmeye imkacircn sunan bazı istisnalardan da soumlz

edilebilir Bu istisnalar iccedilin en iyi ve tek başına yeterli oumlrnekse Ross ve Cherniss

arasındaki tartışmadır Chernissrsquoin 1945 tarihli The Riddle of the Early

Academyrsquodeki iddiası Aristotelesrsquoin tanıdığı Platonrsquola bizim bildiğimiz Platon

arasında beliren farkların Aristotelesrsquoin diyalogları yanlış anlamış veya yanlış

yorumlamış olmasından ileri geldiğidir Başka bir deyişle Chernissrsquoin diyaloglar

hakkındaki tezi Platonrsquoun herhangi bir yazıya aktarılmamış oumlğretisinden soumlz

edilemeyeceğidir ve Aristoteles de Platonrsquou tıpkı bizim gibi diyalogların imkacircn

verdiği biccedilimde ve oumllccediluumlde bilmektedir (Cherniss 1944 s 51 vd) Bu iddiaya

karşılık Ross Aristotelesrsquoin Platonrsquodan soumlzluuml biccedilimde edindiği bazı bilgilerin

varlığına kanıt olarak dokuz farklı paragrafı birbiri ardına sıralar ve Chernissrsquoin

tezini belirgin bir şekilde ccediloumlkertir (Ross 2016 ss 102-5)

Bununla birlikte boumlyle bir istisna 5 yuumlzyıl Atina bilgeleri iccedilin ileri suumlrduumlğuumlmuumlz

iddiayla hiccedilbir şekilde ccedilelişik değildir Platonrsquoun soumlzluuml bir aktarım yoluna

başvurmuş olması her şeyden oumlnce onun duumlşuumlncesini polisrsquoin goumlruumlşlerine accedilmış

olduğu gerccedileğini ortadan kaldırmaz Dahası bir kısmının otantikliği tartışmalı bile

olsa otuza yakın diyalogu kaleme aldığı ve bunu her Yunan yurttaşının erişimine

sunduğu gerccedileğini hiccedilbir şekilde ortadan kaldırmaz Sadece Platon değil buumltuumln

Sofistler de oumlğretmendiler ve kendi okullarında veya farklı toplanma yerlerinde

halktan kişilere dersler vermekteydiler Bu onların soumlzluuml aktarım youmlnteminden

yararlanmış olduklarını goumlsterir ve Platon da meseleleri oumlğrencilerinin oumlnuumlnde ele

alırken diyaloglarda okuduğumuzdan kısmen farklı tespitlerde bulunmuş olması

tuhaf değildir

87

Oumlte yandan Rossrsquola buumltuumlnuumlyle hemfikir olsak bile (ki bu Platonrsquoun agrapha

dogmatarsquosının duumlşuumlnuumlluumlp taşınılmış kasıtlı olduğu anlamına gelecektir)

Platonrsquoun eserlerinin halka accedilık olan kısmı ezici bir ccediloğunluğa sahiptir Tek

başına bu durum bile Akademiarsquodaki oumlğretmen Platonrsquola Elearsquodaki ezoterik oumlnder

Pythagoras arasındaki farkı belirginleştirmek iccedilin yeterlidir

Vernantrsquoın soumlzluuml gelenekten yazıya geccediliş formuumlluumlndeki genel manzara bize şunu

anlatır Eski Yunan halkları yeni polisrsquoler inşa ettikleri sırada Miken soylu kral-

tanrılar ccediloktan tarihe karışmış bulunuyordu Bu tarihsel olgu polis yasalarının

ezici rasyonalitesi ve aynı zamanda kral-lider iccedilin de bağlayıcı olması gibi pek

ccedilok ldquolaikrdquo pratikle de desteklenmektedir Oumlte yandan aynı sayfalarda Vernantrsquoın

bu laikleşmenin dini politikadan buumlsbuumltuumln tasfiye edebilecek kadar guumlccedilluuml

olmadığına dair farkındalığını anlamak hacirclacirc muumlmkuumlnduumlr

Oumlzetle Yunan polisrsquoleri buumltuumlnuumlyle din ve tanrısallık ilkeleri uumlzerine bina edilmiş

Miken toplum organizasyonlarına goumlre ccedilok daha duumlnyevicirc sekuumller olmakla birlikte

dinin birtakım kurucu ve duumlzenleyici işlevlerini de muhafaza etmek durumunda

kalmışlardır Nitekim o doumlnemde bile yurttaşların iktidara koşulsuz itaatini ve

yasayı makul bulmasını guumlvence altına alacak başka bir metottan soumlz etmek

olanaksızdır

Bir siyaset felsefesi olarak Platonrsquoun devlet projesi ilk boumlluumlmde belirttiğimiz uumlzere

mitik geccedilmişten derin etkiler taşımasının yanında aynı geccedilmişi yeniden

canlandırmaya doumlnuumlk nostaljik bir youmlntemi de benimsemiş goumlruumlnmektedir 5

yuumlzyılda yaşamış vasat bir Atinalı yazarın bile erişebileceği eldeki hazır Yunan

tarihi literatuumlruumlnuuml goumlz oumlnuumlnde bulunduracak olursak Platonrsquoun bu nostaljik

yaklaşımının nedenlerini bir ldquoyozlaşmardquo daha doğru bir ifadeyle ldquodekadansrdquo

duumlşuumlncesinde aramamız gerekir Nitekim bu tarih anlatısı ldquooumlzlenenrdquo

başlangıccediltaki oumlrneklerini mitik gelenekten devşirerek suumlrekli bir altın ccedilağdan soumlz

eden duumlşuumlş suumlrecini de hicivci bir youmlntemle betimleyen buumlyuumlk bir mitoloji olarak

karşımıza ccedilıkar Platonrsquoun bu hikacircye iccedilin başvurduğu birincil kaynaksa Kronosrsquoun

altın ccedilağına oumlvguumllerin ustası Hesiodosrsquotur

88

Aristotelesrsquoin meşhur bir mitik anlatıyı bize pek şaşırtıcı biccedilimde ldquotarihrdquo olarak

anlattığı bir yazısında Dumezilrsquoin olağanuumlstuuml bir tespiti olan uumlccedil işlevli Hint-Avrupa

devlet modelinin Yunan siyasi duumlnyasındaki ccediloumlkuumlş suumlrecine şahit oluruz

(Atinalıların Devleti 32) Bu meşhur komutan İonrsquoun hikacircyesidir Oumlzetle kralın

başarısızlığı uumlzerine halkın ccedilağrısıyla karşısında birdenbire ordu belirmiş bu

başarısızlığın bedelini de yetkilerini orduyla paylaşarak oumldemiştir41

Sonuccedil olarak tarih oumlncesi Miken krallarının ccediloğunda goumlruumllen ve tanrı-kralı mutlak

soumlz sahibi ve otorite olarak tayin eden uumlccedil işlevli kast temelli Hint-Avrupa

modelinin ccediloumlktuumlğuuml coğrafya 7-6-5 yuumlzyıllardaki İyonya-Atina hattıdır bunun

oumlncesine ilişkin soumlzuuml edilen tarihlerse genellikle mitik anlatılara goumlndermede

bulunur Bu ccediloumlkuumlşle birlikte yetki paylaşımını esas alan yeni bir izonomi-

demokrasi Platonrsquoa goumlreyse Kallipolisrsquoe uzak ve tiranlığa yakın koumltuuml bir devlet

modeli ortaya ccedilıkacaktır

41 Hikacircyenin etraflı bir oumlrneği iccedilin 1 yuumlzyıl coğrafyacısı Strabonrsquoun Geographica isimli eserine bakılabilir (Strabo 1877 1013) Strabon bir ldquobilimcirdquo olmasının yanında hikacircyesini Aristoteles Demosthenes gibi kayıtlara başvurarak mitik anlatıdan bilimsel metne doğru şekillendirme yolunu seccediler ve yine Thukydides Plutharkhos Pausanias vs oumlrneklerde olduğu gibi bir Antikccedilağ sosyal bilimciliği tavrı ortaya koyar

89

SONUCcedil

1 Platonrsquoun kayıp koumlpeği

Her okurun dikkatini ccedilekmesi zor olabilir ama diyalogları baştan sona dolaşan

bazı koumlşe başlarında ansızın karşımıza ccedilıkan huzursuz bir koumlpek vardır Antik

Yunan mitlerindeki hayvanlardan biri olmadığı kesindir ve kendisini o kadar az

ele verir ki ne cinsini ne de milliyetini soumlylemek kolaydır Bir tek Gorgiasrsquota Mısır

koumlkenli tanrılardan biri olduğuna ilişkin bir işaret yakalarız Sokrates soumlz arasında

birden haykırır μὰ τὸν κύνα τὸν Αἰγυπτίων θεόν ndashMısırlıların tanrısı koumlpeğe

andolsun kihellip Ccediloğu zaman Herarsquonın Zeusrsquoun Apollonrsquoun Kharitlerin ve başka

Olimpik varlıklarının adına yemin ettiğini goumlrduumlğuumlmuumlz Sokrates arada bir boumlyle

yabancı bir varlığa dahası bir koumlpeğe yemin ederek bizi şaşkınlığa uğratır

Ccedilağdaşları arasında aynı yemini bir tek Aristophanesrsquoin Eşek Arılarırsquonda

Sosiasrsquoın ağzından işitiriz μὰ τὸν κύναhellip (83) Bununla beraber Aristophanesrsquoin

bu oyunu 422 tarihliyken ondan bir yıl oumlnce yazdığı ve karakterlerinden biri

Sokrates olan Bulutlarrsquoın bir yerinde bu defa filozofun yeminleriyle alay

edercesine onu tek cuumlmlede ldquoNefes Khaos ve Havayardquo yemin ettirir μὰ τὴν

Ἀναπνοὴν μὰ τὸ Χάος μὰ τὸν Ἀέραhellip (Bulutlar 627) Sokratesrsquoin hem kendi

ccedilağında hem de bizim ccedilağımızda hayli dikkat ccedilekici olan başka yeminlerine de

rastlamamız muumlmkuumlnduumlr oumlrneğin Phaidrosrsquota ccedilınar ağacına yemin ettiğini

goumlruumlruumlz Ancak bu yeminlerin hiccedilbiri koumlpek yemini kadar ilgi ccedilekici ve kışkırtıcı

değildirSokratesrsquoin diyaloglarda koumlpeğe ettiği yeminler şoumlyledir

Savunma 22aνὴ τὸν κύνα ndashkoumlpeğe andolsun ki yemin edilen Atinarsquoda bilge olduğu soumlylenen hiccedil kimsenin aslında bilge olmadığını bizzat tecruumlbe ettiği

Phaidros 228bνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Phaidrosrsquoun şayet kısa olsa tekrar tekrar okumaktan buumltuumln soumlylevi ezberlemiş olacağı

Devlet 399eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Devletteki fuzuli buumltuumln zevkleri ortadan kaldırdıkları

90

Devlet 567dνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Adeimantosrsquoun eşekarılarından soumlz ettiği

Devlet 592aνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Filozofun politikadan uzak durmak isteyeceği

Phaidon 98eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen verilen her tuumlrluuml cezayı ccedilekmenin kaccedilmaktan daha iyi ve asilce olduğunu duumlşuumlnduumlğuuml

Kratylos 411bνὴ τὸν κύναndash yemin edilen O anda aklında eskiden adları bulan kişilerin şimdinin filozoflarına benzediği youmlnuumlnde bir duumlşuumlncenin doğduğu

Gorgias 461aνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Konuyu yeterince tartışmanın uzun zaman alacağı

Gorgias 466cνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Polosrsquoun soumlylediği soumlzlerle fikirlerini mi accedilıkladığını yoksa kendisine soru mu sorduğunu anlamadığı

Kharmides 172eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Soumlylediklerinin bizzat kendisini de şaşırttığı

Buumlyuumlk Hippias 287eνὴ τὸν κύναndash yemin edilen Hippiasrsquoın cevabını beğendiği

Buumlyuumlk Hippias 298cνὴ τὸν κύναndash anlamsız konuşup da anlamlı konuşmuş gibi davranmaması iccedilin Hippiasrsquoı uyarırken

Lysis 211eνὴ τὸν κύναndash iyi bir dostu Dariusrsquoun buumltuumln altınlarına tercih edeceği

Bu yeminin farklı soumlylenişteki tek oumlrneği Gorgias 482brsquodedir

μὰ τὸν κύνα τὸν Αἰγυπτίων θεόνndash Mısırlıların tanrısı koumlpeğe andolsun kihellip yemin edilen Ceza ccedilekmenin koumltuuml olduğunu duumlşuumlnen Kalliklesrsquoin ccedilelişkiye duumlşeceği

Yeminin bu kullanımlarını birbiriyle ne kadar ilişkilendirirsek ilişkilendirelim bize

Platonrsquoun ironik kurgusunun eseri olduklarına dair herhangi bir işaret vermemekle

birlikte sırf Aristophanesrsquoin iğnelemeleri Sokratesrsquoin bu yemini gerccedilekten de sık

sık kullandığını goumlstermeye yeterlidir Bununla birlikte Yasalarrsquoda anlatılan

yeminle (ὅρκος) ilgili bir miti Sokratesrsquoin ccedilok sevdiği bu yeminle birarada

değerlendirmek bize Platonrsquoun bu ccedilalışma boyunca ortaya koymaya ccedilalıştığımız

mitolojik yaklaşımını destekleyecek bir arguumlman daha sunacaktır Soumlz konusu

mit tanrısal yargıccedil Rhadamantysrsquouumln yemin konusunda aldığı bir kararı anlatır

hellip O guumlnkuuml insanların ccediloğunluğu tanrıların soyundan geldikleri iccedilin doğal

olarak tanrıların varlığına accedilıkccedila inandıklarını goumlruumlyordu zaten kendisi de

bunlardan biriydi Anlaşılan insanlardan değil ancak tanrılardan yargıccedil

olabileceğini duumlşuumlnuumlyor bu nedenle de davaları kolayca ve ccedilabucak

sonuccedillandırıyordu nitekim davalı taraflara dava konusunda yemin ettirip

91

ccedilabucak ve kesin olarak davayı kapatıyordu Buguumln ise dediğimiz gibi

insanların bazısı kesinlikle tanrılara inanmıyor bazısı da (tanrıların) bizimle

ilgilenmediklerini duumlşuumlnuumlyor sayıca en fazla ve en koumltuuml olan bazılarının

duumlşuumlncesine goumlre ise tanrılar biraz kurban bolca yuumlze guumllme karşılığında

insanlara yuumlkluuml para kaldırmaya yardım ederler ve onları ağır cezalardan

kurtarırlar demek ki Rhadamantysrsquouumln davalardaki youmlntemi buguumlnkuuml

insanlar iccedilin elverişli değildir (Yasalar 948b-c)

Bu soumlzler Platonrsquoun yaşadığı doumlnemde Atina toplumundaki ldquodindarlıkrdquo

anlayışının yozlaştığını insanların dini ccediloğu zaman gizli ahlacircksızlıkları iccedilin bir kılıf

olarak kullandığını buna karşılık inananların da tanrıların affına sığınmayı her

durumda abarttığını goumlsterir Oumlte yandan Platonrsquoun dinle ilişkili mitlerin toplumsal

youmlnuumlne Devletrsquote olduğundan daha mesafeli olmakla birlikte hacirclacirc buumlyuumlk oumlnem

verdiğini de goumlsterir Nitekim burada Platonrsquoun Magnesiarsquoda oumlngoumlrduumlğuuml yeni

yasalardan birini goumlruumlruumlz tanrılar adına edilen yeminler hiccedilbir şekilde gerccedileğin

delili olarak kabul edilmeyecektir

Sokratesrsquoin Atinalı yurttaşlarının tanrı olduğuna inanmasının pek makul

goumlruumlnmediği birtakım varlıklara yemin etmiş olması farklı bakımlardan

değerlendirilebilir Ama oumlzellikle νὴ τὸν κύνα yemininde Yunanlar iccedilin hiccedil de

bağlayıcı olmayan yabancı kaynaklı bir tanrı mitine tam da Sokratesccedili ironiyle

bağdaşır biccedilimde yeminin hakikat iccedilin delil olarak sunulmasının eleştirisi olarak

başvurulmuş gibidir

2 Yurttaş filozof yasakoyucu ve mit

Bu sıradışı tutumun birbirini sonuccedil olarak getiren iki nedeninden soumlz etmek

muumlmkuumlnduumlr İlki Yunan toplumunda mitlerin gerccedilekliğe ilişkin dayanaklarını

genellikle hayatın olağan akışından seccedilmemiş olmalarıdır İkincisi bunun bir

sonucu ve aynı zamanda pekiştiricisi olarak mitlerin guumlnluumlk hayatın rutinlerine

rasyonel pratiklerine ve temelde laik olan herhangi bir mekanizmasına muumldahale

etmekten geri durmalarıdır Mitle guumlnluumlk hayat arasında kurulan ve ikisinin ilkece

ayrılmasına dayanan bu ilişkinin sonucu olarak yasakoyucu-duumlşuumlnuumlr figuumlruuml ve

92

sıradan yurttaş figuumlruuml arasında ortaya ccedilıkan etkileşim birbirinden farklı gelişmiştir

Yasakoyucu veya duumlşuumlnuumlruumln mitinde hep daha sakınımlı hakikat olma iddiasını

rasyonel alanda sınamaya accedilmayan bir tavır goumlrmemizin nedeni de budur

Sıradan Yunan yurttaşının mitiyse yasakoyucunun ve duumlşuumlnuumlruumln anlattığı mitten

daha ileriye gitmediği gibi kendi hakikatini rasyonel alanda kanıtlamaya da

kalkışmaz fakat guumlnluumlk hayatın akışına yine aynı otoritenin ccedilizdiği sınırlar iccedilinde

muumldahalede bulunmaktan da geri durmaz

Ccediloktanrılı toplumlarda panteonların yaşadığı değişim suumlreccedilleri bunun oumlrnekleriyle

doludur Buumlyuumlk bir savaş veya antlaşma neticesinde panteona yasakoyucu

tarafından yeni bir tanrı veya bir kuumllt koyulur veya bunun tersi olur Artık sıradan

yurttaşların bu yeniliğe hızlı biccedilimde uyum sağlamaları gerekecektir

Homerik kuumlltuumlruumln yetiştirdiği Yunanlı bireyin goumlzuumlnde tanrısal guumlccedillerin doğadaki

nedensellik ve yasa ilişkilerine ndashbu ilişkilerin ilk başlangıccedilta o da ldquoilk kuşakrdquo

tanrılarca kurulmuş olması dışındandash muumldahalesi onları değiştirmesi ve

duumlzenlemesi tasavvuru imkacircnsız bir olguydu Duumlnya duumlzeni ve kosmos yasaları

bizzat tanrılar eliyle değil ilk kuşak tanrılar (titanlar) ve onların soyları arasındaki

muumlcadeleyle kısacası doğa fenomenleriyle ccedilok benzer bir ccedilatışma sonucunda

ortaya ccedilıkmış ya da istenirse tesis edilmişti Hacirclihazırda egemen olan tanrılar

ccedilok daha oumlnceden tesis edilmiş bir doğa yasaları duumlzenine tabiydiler bu yasalar

uumlzerinde herhangi bir tasarrufa sahip değildiler

Bununla birlikte yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz yasakoyucu ve mit ilişkisinin istisnai

durumlar iccedilin soumlz konusu olduğunu goumlz oumlnuumlnde bulundurmak gerekir Nitekim

Yunan coğrafyasında ilk kıvılcımları filozofların bireysel fikirlerinde parlayan

mitolojik yaklaşım sıradan Yunan yurttaşı şoumlyle dursun tarih yazıcıları şairler ve

devlet adamları duumlzeyine bile sirayet edememiş bilhassa 5 yuumlzyıldaki Sofist ve

Platoncu aydınlanmalar doumlnemi boyunca Yunan kuumlltuumlruuml mitlerle hesaplaşmasını

ancak filozoflar eliyle gerccedilekleştirmek durumunda kalmıştır Bunların başını

Sofistler ccedilekmekle birlikte buumltuumln zıtlıklarına rağmen yine de Sofist kuumlltuumlruumln bir

uumlruumlnuuml olan Sokratik duumlşuumlnce soumlz konusu mitolojik yaklaşımın sığ bir akarsuyun

menderesler ccedilizmesi gibi ağır ve zikzaklı bir ilerleyişle Sofist inkacircr tutumundan

Platonik faydacı tutuma ndashCampbellci deyişle mitolojinin kozmolojik ve toplumsal

93

işlevlerinendash doğru yol almasını sağlamıştır Sofistler mitlerin birer safsata

olduğunu bilerek reddediyorken Platon onların ndashen azından Olimpik olanlarınınndash

safsata olduğunu bilerek toplumsal ve politik alanda faydalarına başvuruyordu

Yukarıda yaptığımız ayrımda Yunan yurttaşlarının bir tipine ldquosıradanrdquo sıfatını

yakıştırmanın zorunluluğunu da temellendirmemiz gerekir Nitekim boumlyle bir

yakıştırmada sıradan yurttaşın Yunancadaki ldquoyalınrdquo anlamına gelen ἁπλῶςrsquoun

buumltuumln olumsuz anlamıyla birlikte ndashccediluumlnkuuml hayatını yalın yani Platoncu anlamdaki

ldquosorgulamardquo eyleminden bir kelimeyle felsefe etkinliğinden uzak geccedilirmektedirndash

başka mesleklerde ccedilok buumlyuumlk başarılara imza atabileceğini goumlz oumlnuumlnde

bulundurmak bizi seccedilkincilik yaklaşımından kurtaracaktır

Soumlzgelişi Alkibiades Sokratesrsquoin buumltuumln ccedilabalarına rağmen felsefe sanatında

ilerleyememiş olsa da Atinarsquonın diğer devletlerle ilişkisine youmln verecek derecede

nuumlfuzlu bir komutan ve devlet adamı olmayı başarabilmişti Bununla beraber

Alkibiadesrsquoin tam karşıt oumlrneği olarak duumlşuumlnebileceğimiz Theaitetosrsquoa gelince

toplumsal veya politik anlamda kendisine şoumlhret ve onur kazandıran hiccedilbir

başarısı olmadığı hacirclde diyalektik sanatındaki uumlstuumln yeteneğiyle Sokratesrsquoin

hayranlığını kazanmış ona sık sık adından soumlz ettirmişti En azından bir

zamanlar şan ve onur elde etmekte ccedilok başarılı buumlyuumlk meclislerde herkesin

goumlzdesi ve idoluuml olan Alkibiades Yunan yurttaşları arasında ldquosıradanrdquo tanımımızı

karşılarken alabildiğine sade bir hayat yaşayan agorarsquoda adı sanı bilinmeyen ve

genccedil yaşta katıldığı bir savaşta hem salgın hastalıktan hem de aldığı yaradan acı

ccedilekerek oumllen ama felsefe sanatında pek yetenekli ve başarılı Theaitetos Yunan

yurttaşları arasında ldquosıradanrdquo tanımına hiccedil de iccedilin uygun bir figuumlr değildir Bu

bakımdan Platonrsquoun ccedilağında dikkatimizi ccedileken herhangi bir ismin mitle irtibatını

irdelerken felseficirc duumlşuumlnceyle Platoncu anlamda soumlylenecek olursa ldquodiyalektikrdquo

sanatıyla ilgisi bizim iccedilin birinci oumllccediluumlt olmak durumundadır

Sıradan Yunan yurttaşının mitle ilişkisini irdelemeye imkacircn veren pek ccedilok kayıt

guumlnuumlmuumlze sağlıklı biccedilimde ulaşmıştır Uumlstelik bunlar sanatsal kurgu veya

edebiyat alanındaki eserlerle sınırlı değildir o ccedilağdan guumlnuumlmuumlze varlığını

suumlrduumlrmuumlş pek ccedilok yasa metni tarih anlatısı biyografi ve mektup da Yunan

94

toplumlarında mitle kurulan ilişkiyi buumltuumln perspektiflerden incelememize yardımcı

oumlğeler iccedilerir42

Eski Yunan dilinde ldquohikacircyerdquo soumlzcuumlğuumlnuumln karşılığı olarak kullanılan μῦθοςrsquotan

başka bir de ἱστορία soumlzcuumlğuumlnuumln varlığı dikkat ccedilekicidir Platon ve Aristoteles bu

soumlzcuumlğuuml ccediloğu yerde ldquoaraştırmardquo anlamında kullanmışlardır fakat soumlzcuumlğuumln

Avrupa dillerindeki yazgısını Herodotosrsquoun ona yuumlklediği ldquoderlenen bilgiler

toplamırdquo tuumlruumlnden bir anlam belirlemiş goumlruumlnmektedir Nitekim birkaccedil yuumlzyıl

sonrasında Plutarkhosrsquoun kullanımıyla artık guumlnuumlmuumlzde geccedilerli olan ldquotarihrdquo

biliminin adı hacircline gelmiştir Bu durum Yunan entelektuumlelinin ldquotarihrdquo denen bir

araştırma sahasını biccedilimlendirirken ona yakıştırdığı birincil niteliği ccedilok guumlzel

accedilıklar Tarih onu yazan ve okuyan her Yunanlının goumlzuumlnde bir ldquohikacircyedenrdquo

ibaretti Uumlstelik birinci dereceden bir tanıklığa ihtiyaccedil duymuyordu ccediluumlnkuuml

neredeyse buumltuumln Yunan tarih yazarlarının metodu aynıydı Tarihini yazacakları

coğrafi boumllgelere ziyarette bulunarak yerel halkın ve duumlşuumlnuumlrlerin konuyla alakalı

rivayetlerini fikirlerini toplayıp kayıt altına almak

Sonuccedil olarak mitoloji tarihin neredeyse her doumlneminde iccedilinde buumltuumln bilimlerin

kısılıp kaldığı bir ccedilıkmaz olarak kendini belli eder Bu ccedilıkmazın temel kaynağı

bilimsel duumlşuumlnmenin duyulur alanla sınırlanmış dar ccedilerccedilevesidir Bu insanın

deney ve goumlzlemini zaman ve uzay bakımından sonsuza eriştiremeyeceği

duyularının hakikatle oumlrtuumlştuumlğuumlnden asla emin olamayacağı bir ccedilerccedilevedir Akıl

bu sınırlı ccedilerccedilevenin dışına ccedilıkma zorunluluğunu guumlndelik hayatın her sahasında

insana dayatmış ve sonuccedil olarak mitik duumlşuumlnce suumlrekli başka adlar altında

42 Bunlar da anmaya fırsat bulamadığımız ve mitlerin ilk kaynağı olan bazı edebicirc metinler gibi listelere sığmayacak kadar kalabalıktır Oumlrneğin buumlyuumlk tragedya yazarları kendi kurgusal eserlerini kadim mitlerle suumlslemekten ccedilok hoşlanırlar Hatta bazı mitleri birbirinden kuumlccediluumlk farklarla birden fazla Yunan şairinden okumak muumlmkuumlnduumlr Oumlte yandan kimi hatıra ve biyografi yazılarında ndashki bunların aklımıza ilk gelen oumlrneği yukarıda da aynı bağlamda değindiğimiz Ksenophonrsquoun ccediloğuna birinci derecede tanıklık ederek derlediği ilginccedil Sokrates hatıralarıdırndash Yunan mitlerinin inanccedillara ve guumlnluumlk hayatın bazı rutinlerine nasıl nuumlfuz ettiğini goumlrebiliriz Buumlyuumlk Yunan tarihccedilileri Herodotos ve Thukididesrsquoin yapıtlarında hatta daha sonraki yuumlzyıllarda yaşamış Plutarkhosrsquoun eserlerinde mitlerin belirleyici ve epeyi ağırlıklı olduğunu da goumlrebiliriz Platonrsquoun mektuplarında da mitlerden izler goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Yasa iccedilin akla ilk gelen oumlrnekse iki farklı mitosun ccedilatışma alanı olarak okumaya elverişli goumlruumlnen Sokratesrsquoin Savunmasırsquonda şahit olduğumuz Atina yasalarının mit kaynaklı gelenek konusundaki korumacı tutumu olabilir Sonuccedil olarak burada saydığımız yazı tuumlrleri sıradan Yunan yurttaşının hayatına ışık tutmaktaydı kaldı ki elimizde bu hayat tarzını goumlzlemleyebileceğimiz bunlardan başka bir olanağın varlığından da soumlz edemiyoruz

95

insanın doğayı ve evreni anlamlandırma ccedilabasına bir şekilde dahil olmayı

başarmıştır

Aslına bakılırsa mitik duumlşuumlncenin bu muumldahalesi Kopernik devriminden sonra

hatta teknoloji ve uzay ccedilağında bile azalmaya uğramış goumlruumlnmez Son birkaccedil

yuumlzyılda buumlyuumlk sıccedilramalarla ilerleyen bilimlerin etkisiyle kozmoloji matematik ve

hatta biyoloji sahalarında uumlretilen birccedilok teoriyle guumlnuumlmuumlzden birkaccedil bin yıl oumlnce

yazıya geccedilirilmiş kozmogoni aritmetik tarım hatta hayvanlar ve insanın ortaya

ccedilıkışını anlatan kadim mitler arasında belki de tek fark eski ccedilağlarda yaşayan

insanların ruhunu etki altına almış bir huşu-korku duygusundan ibarettir Eski ve

yeni paradigmalar arasındaki oumlrtuumlşmenin kaynağı tıpkı binlerce yıl oumlncesinde

olduğu gibi uzay ccedilağında da deney alanının ndashzamanla ne kadar genişlemiş

olursa olsunndash aynı sınırlı ccedilerccedileve iccedilinde olmasıdır

Boumlylelikle insanda logos daima iş başında olduğundan Suumlmer devrinde tarım

faaliyetlerinde kullanılan en basit bir karasaban iccedilin bir başlangıccedil accedilıklamasına

duyulan ihtiyaccedilla 20 yuumlzyılda ldquoevrenin başlangıcı nedirrdquo tuumlruumlnden pek

karmaşık bir bilmecenin ccediloumlzuumlmuumlne duyulan ihtiyaccedil arasında nitelik bakımından

hiccedilbir fark kalmaz Bu ihtiyaccedilların her ikisi de aynı meraktan doğmuştur her ikisi

de aynı merakın sırf nicelik bakımından birbirinden farklı olan sonuccedillardır

Bununla birlikte iki ihtiyacın giderilme biccedilimleri arasında yine sırf nicelik

bakımından farklılıklar bulunması kurduğumuz analojiyi hiccedilbir bakımdan

tartışmaya accedilmaz Nitekim ilkinde tanrı Enlilrsquoin insana luumltufta bulunması ve buna

karşılık insanın Enlilrsquoe duyduğu minnettarlık (Kramer 1961 42) ikincisindeyse

uzay ve zamanın yaklaşık 14 milyar yıl oumlnceki muhtemel yokluğu ve bu durumun

gelecekte doğurabileceği kıyamet senaryoları uzun uzadıya ve aynı kesinlik

doğruluk derecesinde dile getirilir Nihayet gerek Enlilrsquoin insanlara karasabanı

oumlğretmesi gerek Buumlyuumlk Patlamarsquonın uzay ve zamanı ortaya ccedilıkarması doğayı

bir suumlre goumlzlemledikten sonra baş goumlsteren zihin kurgularının meyvesidir Her iki

hikacircyeleme de deney alanının dışında duumlşleme yoluyla resmedilmiş olay

oumlrguumllerine dayanmaktadır

96

3 Son soumlz

Nihayet Platonrsquoun felsefesinde mitin ve mitolojinin yeri bir yurttaş olarak onun

veya Sokratesrsquoin dindarca-dine aykırı tutumlarından ziyade bu buumlyuumlk felsefenin

kurucu oumlgelerine bakılarak irdelenmek durumundadır Platonrsquoun felsefesine bu

tarzdaki her felsefi bakışın bizi goumltuumlreceği yerse mitolojinin işlevlerinin birbirinden

farklı accedilığa ccedilıkma biccedilimleridir Her ne kadar bu ccedilalışma oumlzelinde guumlzergacirch

belirleyici olarak Campbellrsquoin işlev sınıflandırmasındaki iki maddeye başvurmakla

yetinmiş olsak da Platonrsquoun felsefesinde mitik oumlgelerin daha başka işlevlerinin

de ccediloumlzuumlmlemeye accedilık olduğu bu bakımdan gerek Platonculuğun ve gerekse

sonraki Platoncu geleneklerin mitik ve mitolojik tartışmalar iccedilin alabildiğine

verimli daha oumlnemlisi mecburi bir alan meydana getirdiği şuumlphesizdir

Veyne antik doumlnemde yaşamış bir Yunanlının mitle irtibatını şu şekilde sabitler

O miti ya kocakarı masalları olarak goumlruumlr ya da gerccedilekleşmesi zor olağanuumlstuuml

birtakım olaylar olarak fakat bu ikinci durumda anlatılanın tarihsel gerccedilek mi

yoksa uydurma mı olduğunu tartışmanın da anlamsız olduğu youmlnuumlnde bir tavır

ortaya koyar (Veyne 2015 s39) Bu Yunanlılardan biri de Platonrsquodu ve ne yazık

ki onun bu iki kesimden hangisine dahil olduğuna ilişkin elimizde ndashsoumlzgelişi

Euhemeros Pausanias veya Miletoslu Hekataiosrsquota olduğu kadarndash kesin bir veri

bulunmamaktadır Ancak bununla birlikte bu kesinliği vermeyecek bile olsa onun

mite işlevsel bir yaklaşımda olduğunu ve hem felsefeyi hem guumlnluumlk hayatı hem

de siyaset doktrinini kurgularken mitin pek ccedilok işlevinden yararlanmaya giriştiğini

metinlerden apaccedilık biccedilimde anlayabiliyoruz Dahası yukarıdaki sayfalarda

etraflıca değindiğimiz gibi metinleri derinlemesine incelediğimiz zaman onun 5

yuumlzyıl Yunanistanrsquoında huumlkuumlm suumlren pek ccedilok mitik ve teolojik gelenek arasında

belli bir gruba ndashzaman zaman işlevlerinden yararlanmak ve zaman zaman ldquoiman

etmekrdquo bakımındanndash belli ayrıcalıklar tanıdığını goumlruumlyoruz Bu itibarla Platonrsquoun

mitlerle sıkı bir oumlruumlntuuml iccedilinde olan ldquofelsefirdquo metni hem kendi zihin haritasının hem

de 5 yuumlzyıl Yunanistanrsquoının kuumlltuumlrel haritasının karanlıkta kalmış yanlarını

aydınlatmak iccedilin benzersiz bir kaynak huumlkmuumlndedir

97

Burada yeniden ve ısrarla altı ccedilizilmelidir ki yukarıda da yer yer değindiğimiz gibi

diyaloglardaki oumlrtuumlk kalmış ezoterik gelenekler bağlamında ccediloumlzuumlmlenecek bir

Platonculuğun bizi bireysel anlamda mitik reflekslere sahip bir Platonrsquoa ve

Sokratesrsquoe vardırma ihtimali var Sokrates ve Platon batı felsefesinin bu iki buumlyuumlk

ldquokurucurdquo figuumlruuml en nihayetinde kendi toplumlarının birer ldquoerdemlirdquo uumlyesi ve

devletlerinin erdemli birer yurttaşıydı Her ikisi de sıradan Yunan yurttaşlarıyla

aynı agorarsquoda dolaşıp soumlyleşti alışveriş yaptılar Sıradan Yunan yurttaşlarıyla

aynı savaşları goumlrduumller aynı tapınaklara girdiler ve aynı devlet adamları

tarafından youmlnetildiler Onların felsefi etkinliklerinin bu ortaklıktan geniş oumllccediluumlde

pay almamış olması imkacircn dahilinde değildir buguumln Augustinusrsquoun Tanrı

Devletirsquoni veya Kantrsquoın Pratik Aklın Eleştirisirsquoni okurken goumlzardı edemeyeceğimiz

bir Hristiyanlık gerccedileği ne kadar soumlz konusuysa pek ccedilok ilkccedilağ duumlşuumlnuumlruumlnuuml ve

bilhassa Platonrsquou okurken goumlzardı edemeyeceğimiz bir Orfizm ve Olympos

gerccedileği de o kadar soumlz konusudur

Diyalogların bize sunduğu imkacircnlar ışığında Sokratesrsquoin veya Platonrsquoun

Mısırlıların ulu koumlpeğine inandıklarını duumlşuumlnmek elbette akıl dışıdır Her ikisinde

de boumlylesi bir inancı Veynersquonin sınıflandırdığı ldquotarihsel gerccedileklik-uydurmalıkrdquo

tartışmasını askıya alan Yunan yurttaş figuumlruumlyle de accedilıklamak muumlmkuumln değildir

Oumlte yandan Yasalarrsquoda ortaya koyulan yemin-mahkeme ilişkisi ve bu ilişkiyi

irdelerken başvurulan ldquotanrısal yargıccedillarrdquo miti koumlpek adına ndashkendisine hiccedil de

iman etmeksizinndash yemin eden filozofun mitle ve mitolojiyle iccediliccedile kurduğu felsefi

oumlruumlntuumlyuuml ortaya koymak iccedilin tek başına yeterlidir

Koumlpeğin gerccedilekte hangi koumlpek olduğu hatta koumlpek bile olup olmadığı veya adına

yemin etmenin o doumlnemdeki yaygınlığı gibi pek ccedilok tartışma accedilılabilir ancak

koumlpeğin bir ldquomitrdquo olduğu ve filozofun buradaki etkinliğinin bir ldquomitolojirdquo olduğu

tartışmaya accedilılamaz apaccedilık ortadadır Platonrsquoun seslendiği koumlpek belki bu buumlyuumlk

ve karmaşık manzaranın bir yerlerinde kayıptır ama duumlşuumlnen hayvan onun

kayıp koumlpeğine tarihin her doumlneminde aynı şekilde seslenmeye devam edecektir

98

KAYNAKCcedilA

Apollodorus (1921) The Library with an English Translation in 2 Volumes (S J

Frazer trans) Cambridge Harvard University Press

Aristophanes (1930) The Acharnians the Clouds the Knights the Wasps with

an English translation (B B Rogers trans) London William Heinemann

Ltd

Aristoteles (2009a) Fizik (S Babuumlr ccedilev) İstanbul Yapı Kredi Yayınları

Aristoteles (2009b) Nikomakhosrsquoa Etik (S Babuumlr ccedilev) Ankara BilgeSu

Yayınları

Aristoteles (2012) Poietika(N Kalaycı ccedilev) İstanbul Pharmakon Kitap

Aristoteles (1920) Athenaion Politeia ed Kenyon Oxford

Aristotle (2008) Metaphysics Books 10-14 Oeconomica Magna Moralia (H

Tredennick G C Armstrong trans) London Loeb Classical Library

Aristotle (2004a) On the Soul Parva Naturalia On Breath(W S Hett trans)

London Loeb Classical Library

Aristotle (2004b) Politics (H Rackham trans) London Loeb Classical Library

Bernabeacute A (2013) Poetae epici Graeci Testimonia et fragmenta Berlin De

Gruyter

Burkert W(2004) Babylon Memphis Persepolis Eastern Contexts of Greek

Culture New York Harvard University Press

Burnet J (1890) Early Greek Philosophy London Adam and Charles Black

Campbell J (1991) The Power of Myth with Bill Moyers New York Anchor

Books

Campbell J (1994) Yaratıcı Mitoloji Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev)

Ankara İmge Yayınları

Campbell J (2003) Batı Mitolojisi Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev)

Ankara İmge Yayınları

Campbell J (2001) İlkel Mitoloji Tanrının Maskeleri (K Emiroğlu Ccedilev) Ankara

İmge Yayınları

99

Cherniss H (1944) Aristotlersquos Criticism of Plato and the Academy Vol1

Baltimore The John Hopkins Press

Cicero M Tullius (2006) De Republica De Legibus Cato Maior de Senectute

Laelius de Amicitia (J G P Powell trans) New York Oxford University

Press

Coomaraswamy A K (2011) Christian and Oriental Philosophy of Art New York

Dover Publications

Cornford F M (1907) Thucydides Mythistoricus London E Arnold

Cornford F M (1912) From Religion to Philosophy A Study in the Origins of

Western Speculation London E Arnold

Cornford F M (1952) Principium Sapientiae The Origins of Greek Philosophical

Thought Cambridge Cambridge University Press

Cornford F M (1997) Platorsquos Cosmology The Timaeus of Plato Indiana

Hackett Publishing Co

Diels H Kranz W (1961) Die Fragmente der Vorsokratiker 3 Banden Frankfurt

am Main Weidmannsche Verlagsbuchhandlung

Dowden K (1992) The Uses of Greek Mythology New York Routledge

Ebeling H (1885) Lexicon HomericumI-II London Williams and Norgate

Eliade M (2014) Mitlerin Oumlzellikleri(S Rifat ccedilev) İstanbul Alfa Yayınları

Eliade M (2013) Dinsel İnanccedillar ve Duumlşuumlnceler Tarihi Cilt 1 Taş Devrinden

Eleusis Mysterialarına (A Berktay ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi

Guthrie W K C (1955) The Greeks and Their Gods Boston Beacon Press

Guthrie W K C (1997a) A History of Greek Philosophy Volume 1 The Earlier

Presocratics and the Pythagoreansrdquo Cambridge Cambridge University

Press

Guthrie W K C (1997b) A History of Greek Philosophy Volume 2 The

Presocratic Tradition from Parmenides to Democritus Cambridge

Cambridge University Press

Guthrie W K C (1997c) A History of Greek Philosophy Volume 4 Plato The

Man and his Dialogues Earlier Period Cambridge Cambridge University

Press

100

Herodotus (1920) The Histories with an English translation (A D Godley trans)

Cambridge Harvard University Press

Hesiod Theogony Works and Days Testimonia with an English translation (G

W Most trans)Cambridge Harvard University Press

Homer (1924) Iliad in two volumes with an English translation(A T Murray

trans) Cambridge MA Harvard University Press

Homer (1919) Odyssey in two volumes with an English translation (A T Murray

trans) Cambridge MA Harvard University Press

Homeros (2005a) İlyada (A Erhat A Kadir ccedilev) İstanbul Can Yayınları

Homeros (2005b) Odysseia (A Erhat A Kadir ccedilev) İstanbul Can Yayınları

Jaeger W (1948) The Theology of the Early Greek Philosophers (E S

Robinson trans) London Clarendon Press

Jaeger W (1953) Die Theologie der Fruumlhen Griechischen Denker Stuttgart W

Kohlhammer

Jaeger W (1948) Aristotle Fundamentals of the History of His Development

OxfordOxford University Press

Jaeger W (2011) İlk Yunan Filozoflarında Tanrı Duumlşuumlncesi (G Ayas ccedilev)

İstanbul İthaki Yayınevi

Karatani Kojin (2017) Isonomia and the Origins of Philosophy (J A Murphy

trans) Durham Duke University Press

Karatani Kojin (2019) İzonomi ve Felsefenin Koumlkenleri (A N Bingoumll ccedilev)

İstanbul Metis Yayınları

Kramer S N (2007) Sumerian Mythology A study of Spiritual and Literary

Achievement in the Third Millenium BC London Forgotten Books

Kramer S N (2002) Suumlmerler Tarihleri Kuumlltuumlrleri ve Karakterleri (Ouml Buze

ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi

Kranz W (1994) Antik Felsefe (S Y Baydur ccedilev) İstanbul Sosyal Yayınları

Ksenophon (1997) Sokratesten Anılar (C Şentuna ccedilev) Ankara Tuumlrk Tarih

Kurumu Yayınları

Laertios D (2013) Uumlnluuml Filozofların Yaşamları ve Oumlğretileri (C Şentuna ccedilev)

İstanbul Yapı Kredi Yayınları

101

Liddell H ve diğerleri (1883) A Greek-English Lexicon Oxford Clarendon

Press

Nietzsche F (1966) Beyond Good and Evil (W Kaufmann trans) New York

Vintage Books

Nietzsche F (1967) Fruumlhling 1878 bis November 1879 Menschliches

Allzumenschliches zweiter Band Nachgelassene Fragmente 4 Berlinde

Grutyer

Nietzsche F (1999) Jenseits von Gut und Boumlse Zur Genealogie der Moral

Bonn Deutscher Taschenbug Verlag de Gruyter

Pausanias (1918) Description of Greece with an English Translation in 4

Volumes (WHS Jones LittD and HA Ormerod MA trans) London

William Heinemann Ltd

Payne R (1959) The gold of Troy the story of Heinrich Schliemann and the

buried cities of ancient GreeceNew YorkCcedil Funk amp Wagnalls

Plato (2002a) Charmides Alcibiades 1 amp 2 Hipparchus The Lovers Theages

Minos Epinomis(W R M Lambtrans)London Loeb Classical Library

Plato (2002b) Cratylus Parmenides Greater Hippias Lesser Hippias(HN

Fowler trans) London Loeb Classical Library

Plato (2002c) Euthyphro Apology Crito Phaedo Phaedrusrdquo (HN Fowler

trans) London Loeb Classical Library

Plato (2002d) Laches Protagoras Meno Euthydemus(W R M Lamb trans)

London Loeb Classical Library

Plato (2002e) Lysis Symposium Gorgias(W R M Lamb trans) London Loeb

Classical Library

Plato (2002f) Republic Volume I Books 1-5(CE Jones W Preddy trans)

LondonLoeb Classical Library

Plato (2002g) Republic Volume II Books 6-10(CE Jones W Preddy trans)

LondonLoeb Classical Library

Plato (2002h) ldquoStatesman Philebus Ionrdquo (HN Fowler trans) London Loeb

Classical Library

Plato (2002i) Theaetetus Sophist(HN Fowler trans) London Loeb Classical

Library

102

Plato (2002j) Timaeus Critias Cleitophon Menexenus Epistles(R G Bury

trans) LondonLoeb Classical Library

Platon (2014) Parmenides(S Babuumlrccedilev) Ankara İmge Kitabevi Yayınları

Platon (1998) Yasalar Yunanca Aslı İle ndash 2 Cilt (C Şentuna S Babuumlr ccedilev)

İstanbul Kabalcı Yayınevi

Platon (2012) Phaidon Ruh Uumlzerine (N Kalaycı ccedilev) İstanbul Kabalcı

Yayınevi

Plutarch (1957) Moralia with an English Translation in 14 Volumes (F C

Babbitt trans) London Harvard University Press

Proclus (1820) The commentaries on the Timaeus of Plato in five books

containing a treasury of Pythagoric and Platonic physiology (T Taylor

trans) London the Author

Renan Ernest (1897) Recollections of My Youth (C B Pitman trans)London

Chapman and Hall

Rohde E (1925) Psyche The Cult of Souls and Belief in Immortality Among the

Greeksrdquo (W B Hills trans) New York Kegan Paul Trench Trubner amp Co

Ltd

Ross D (2016) Platonrsquoun Yazılı Olmayan Oumlğretileri (Oumlzne 24 Kitap-Bahar

2016 iccedilinde ss 101-111 (C Sabancı ccedilev) Konya Ccedilizgi Kitabevi

Simplicius (2014) On Aristotles Physics (P Huby CCW Taylor trans)

London Bloomsbury

Stewart J A (2001) The Myths of PlatoLondonBarnes and Noble Inc

Strabo (1877) Geographica(A Meineke trans) Leipzig Teubner

Levi-Strauss C (2013) Mit ve Anlam (G Y Demir ccedilev) İstanbul İthaki

Yayınevi

Thomae Aquinatis (1920) Summa Theologica Pars Prima Romae Typographia

Forzani et S

Thomson G (1997) İlk Filozoflar Eski Yunan Toplumu Uumlzerine İncelemeler (M

H Doğan ccedilev) İstanbul Payel Yayınları

Thomson G (2007) Tarihoumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler

(C Uumlster Ccedilev) İstanbul Homer Kitabevi

103

Thucydides (1942) Historiae in two volumes trans (H S Jones J E Powell

trans) Oxford Oxford University Press

Uzdaviyns A (2011) Orpheus and the Roots of Platonism London The

Matheson Thrust

Vernant J P (1962) Les origines de la penseacutee grecque ed Georges Dumeacutezil

PUF Paris

Vernant J P (2006) Myth and Thought among the Greeks (J Lloyd J Fort

trans) New York Zone Books

Vernant J P (2015) Eski Yunanrsquoda Mit ve Din (M Erşen ccedilev) İstanbul Alfa

Yayınları

Vernant J P (2017a) Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları (H Portakal ccedilev)

İstanbul Cem Yayınları

Vernant J P (2017b) Eski Yunanrsquoda Mit ve Toplum (ME Oumlzcan ccedilev) İstanbul

Alfa Yayınları

Vernant J P Naquet P V (2012) Eski Yunanrsquoda Mit ve Tragedya (S Tamguumlccedil

R F Ccedilam ccedilev) İstanbul Kabalcı Yayınevi

Veyne P (2015) Yunanlar Kendi Mitlerine İnanmışlar mıydı (M Alkan ccedilev)

İstanbul Alfa Yayınları

Von Hendy A (2001) The Modern Construction of Myth Indiana Indiana

University Press

Xenophon (2013) Memorabilia Oeconomicus Symposium Apology (E C

Marchant O J Toddtrans) London Loeb Classical Library

104

EK 1 Orijinallik Raporu

105

EK 2 Etik KurulKomisyon izni ya da Muafiyet Formu

Page 8: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 9: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 10: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 11: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 12: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 13: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 14: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 15: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 16: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 17: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 18: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 19: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 20: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 21: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 22: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 23: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 24: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 25: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 26: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 27: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 28: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 29: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 30: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 31: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 32: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 33: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 34: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 35: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 36: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 37: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 38: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 39: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 40: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 41: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 42: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 43: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 44: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 45: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 46: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 47: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 48: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 49: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 50: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 51: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 52: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 53: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 54: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 55: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 56: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 57: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 58: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 59: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 60: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 61: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 62: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 63: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 64: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 65: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 66: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 67: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 68: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 69: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 70: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 71: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 72: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 73: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 74: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 75: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 76: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 77: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 78: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 79: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 80: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 81: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 82: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 83: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 84: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 85: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 86: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 87: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 88: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 89: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 90: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 91: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 92: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 93: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 94: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 95: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 96: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 97: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 98: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 99: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 100: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 101: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 102: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 103: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 104: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 105: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 106: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 107: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 108: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 109: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 110: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ
Page 111: PLATON’UN FELSEFESİNDE MİTOLOJİNİN İŞLEVİ