17
İSLÂM TARİHÇİLERİ DERNEĞİ ŞANLIURFA ŞUBESİ ŞANLIURFA İL MÜFTÜLÜĞÜ Prof. Dr. Mehmet Şeker

Prof. Dr. Mehmet Şeker - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D256876/2016/2016_ERTANMH.pdf · Yönünü, Orta Asya' dan batıya doğru çeviren Türk devlet politiği, ... Mesut'un,

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • İSLÂM TARİHÇİLERİ DERNEĞİŞANLIURFA ŞUBESİ ŞANLIURFA İL MÜFTÜLÜĞÜ

    Prof. Dr. Mehmet Şeker

  • Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal işler Müdürlüğü Kültür Yayınlan No: 2 -Bilim 2.

    İslam Tarihi ve Medeniyetinde Şanlıurfa Sempozyıımu Tebliğleri: -II-ISBN: 978-975-8168-20-9 Talrun Numarası: 978-975-8165-18-6 Mizanpaj/Kapak: Gelişim Ofset - Şanlıurfu Baskı: Semih Ofset Matbaacılık- Ankara Ocak 2017 - İlaveli 2. Baskı Kapak:ta bulunan ve sempozyum için hazırlanan Arapça logo Hattat Mustafa Kaçar'a aittir. Açılımı: İsiilm Tarihi ve Medeniyetinde Şanlıurfa

  • 52

    Kolonizatör Türk Dervişlerinden Şeyh Mesut Horasani (XII. Yüzyılın Ortaları) Zaviyesi ve Urfa'daki Yeri

    Mustafa Hakkı Ertau* Anadolu'nun Türkleştirilmesi ve Müslümanlaştırılması Koloni kelimesi, yeni yerleşim yerlerinde yerleşmek ve iskan anlamını taşıyan bir

    kavramdır. "Kendi memleketlerini bırakıp bir başka memlekette yerleşenler topluluğu" 37, " ... göç eden topluluk veya topluluğun yerleştiği yer" 38 manasını da taşımaktadır. Genel manada ise, kolonizııtör kavramı, bir hedef, bir gaye uğruna, farklı bir coğrafyaya yerleşen topluluk manasını taşımaktadır. Zaviye ise, ''köşe, bucak ve küçük tekke'' karşılığını taşıyan bir terim olarak kullanılmaktadır. 39

    Tiirk devletleri tarihinde kolonizıısyon hareketlerini ve olgusunu incelemeden, fütuhat, yayılma ve yerleşme politikaları hakkında konuşmak çok eksik ve yetersiz değerlendirmelerin önünü açar. Kolonize politiği ve stratejisinin, kısa siireli olması veya kısa bir dönemi kapsaması düşüncesi, kavramın manası ve ideolojik yanı ile ters düşmektedir.

    Yönünü, Orta Asya' dan batıya doğru çeviren Türk devlet politiği, uzun soluklu bir yerleşim ve fütuhat düşüncesinin stratejisi gereği, Tiirk ve İslfun killtiirünü yaymak ve tespit edilen bölgelere yerleşerek, yöre halkım, sosyal, kültürel ve düşünce olarak, İslam kültiirüne ve Tiirk kültiirüne hazırlamak için çok büyük, ve stratejik bir düşünceyi devreye sokınuşlardır. Bu düşüncenin maddi ve manevi boyutları, Tiirk devletlerinin cihan mefkuresi tarilıinde görülmüş ve yaşanmıştır.

    Doğudan batıya doğru gelişen bu koloııize ve nüfus hareketlerinin, gelecekteki fütuhatların daha uzun soluklu ve yerleşik olmasını sağlamak için ciddi bir altyapı oluşturmayı amaçladığı görülmektedir. Selçuklular döneminde belirginleşen bu siyasi hareketin, bir iskan politikasının alt yapısını oluşturduğunu veya stratejilerini belirlediğini söyleyebiliriz.

    Anadolu'da, muhtelif tarihlerde vukua geldiği bilinen mühim hacimlerdeki nüfus hareketlerinden başka, vuku bulan olayların ilmi bir şekilde anlaşılması için, aynı şekilde önemli olan, Anadolu' daki nüfusun göçebe, köylü ve şehirli nisbetleriyle; orta Asya, Mısır, Suriye ve Rusya arasındaki büyük mulıaceret ve ticaret yolları üzerinde kurulmuş olan Selçuklu devletinio ekonomik ve kültürel terakkileri gibi önemli siyasi meseleleri gözden geçirmenin son derece gerekli olduğu düşünülmektedir. Aynca Moğol İstiliisıyla, Anadoluda vuku bulan yeni siyasi vaziyetlerin üzerinde de durulması lazım geldiği, ilim dünyası tarafından tartışılmaktadır. 4o

    Abbasiler döneminde yoğunlaşan Arap-Türk münasebetleri sonucu, Türklerin Abbasilerin, "Hassa Ordusu"nu büyük oranda teşekkül ettirdiği bilinmektedir. Bilhassa Mu'tasım'dan sonra Irak'taki Tiirklerin sayısı oldukça artımştır. İsllim'ı hızla ve topluluklar halinde kabul edip cihad aşkına bürünen, Maveraunnehir ve Horasan yöresindeki Türkler, batı ya doğru akınlar yaparak, Anadolu içlerine kadar ulaşmayı amaçlamışlar ve XI. yüzyıldan itibaren Anadolu toprakları, siyasi açıdan önemli değişikliklere sahne olmaya başlamıştır. Bölgeye yerleşen Türkler, sürekli olarak Horasan ve Orta Asya'dan gelen yeni kafilelerle desteklenmişlerdir. Başlangıçta, bağunsız Tiirkınen gruplann başlattığı akınlar, sonralan Selçuklular tarafından, özellikle Anadolu'ya doğru, 1016-1021 yıllarında yoğımluk lrazımmıştır.

    * Yrd. Doç. Dr. Batman Üniversitesi. 37 Hayat Büyük Tfük Sözlüğü, s. 740 (İst. Hayat Yayınlan). 38 Doğan, Mehmet, Büyük Tilıl

  • Kolonizatör Türk Dervişlerinden Şeyh Mesut Horasani (XII. Yüzyılın Ortaları) Zaviyesi ve Urfa'daki Yeri

    53

    Bazı yerlerde Türkler, nüfus itibariyle, önemli sayıya ulaş!Dlşlardır. Bunun tabii sonucu olarak, Anadoluda oluşan siyasi güç dengesinde, Türklerin önemi ve gücü artmıştır. Tuğrul Bey (v. 456/1063) ve Alparslan'ın (v. 465/1072) kaınutasında, birbiri ardınca sürdürülen fetib hareketleri, 1071 'de Selçuklu Sultanı Alparslan'm Bizans imparatoru, Romanos Diogenes'e (Romen Diyojen) galip gelmesiyle neticelenmiş, Anadolu'nun tamamının fethi hareketi başlatıllDlştır. Fetihler ve iskan politikaları ile başlayan Anadolu'nun Müslümanlaşması, on dördüncü yüzyılın ortalarına kadar devam etmiştir. 4ı

    Anadolu Selçuklu Devletinin kurulması Anadolu' da siyası ve içtimai hayatın sağlam bir zemine oturmasına yol açmış ve Anadoluyu, Türk ve İslfun kültür coğrafyası konumuna büründürmüştür. Xl. yüzyılın sonlarından itibaren kısa zamanda göçebe Türkmen kafileleri Türkistan ve Horasan yöresinden kalkıp Anadolu'ya gelmiştir. "Harezm, Horasan ve Azerbaycan üzerinden Anadolu'ya kitleler halinde göç eden zümreler arasında çok sayıda mutasavvıf, alinı ve sanatkar bulunmaktaydı. Göçebe Türkıııen kafileleri Anadolu topraklarına yayılırken, hemen hemen ayın tarihlerde, stratajik önemi bulunan birçok noktalara tekkesini kıırup i'rşada koyulan şeyh ve kolonizatör dervişler de Anadolu'yu bir ağ gibi sarmaya başladılar. Onların olumlu katkıları sonucu, bir yandan Anadolu'da Türk devletinin teşekkülü sağlam temellere oturtulurken, diğer yandan İsUim'm yayılması, milli birlik ve bütünlüğün muhafazası gerçekleştirilmekteydi. Şehir ve kasabalara yerleşen tarikat zümreleri, başta bürokrat ve entellektüel zümreler olmak üzere halk kitleleri ile yakın temas kurmaktaydılar. Tarikat zünıreleri gibi, medrese ve diğer içtimai müesseselerin de daha çok Şehirlerde yoğunlaşması, şehir halklarının göçebe ve köy halklarına oranla daha yüksek dini kültüre sahip bulunması sonucunu doğuruyordu. Şehir merkezlerinden uzak muhitlerde ikamet eden ve dini bilgileri oldukça zayıf, ananelerine son derece bağlı Türkınenler ise, kendilerinden olan şeyh ve dervişleri örnek almakta ve hayatlarım onların direktifleri doğrultıısunda idame ettirmekteydi42

    Osmanlı Devlet-i Aliyyesinin kuruluşu meselesinde ve bu oluşumun öncesindeki

    hadiselerde, iskan ve kolonize hareketlerinin büyük rolü olduğu gözükmektedir.4l Konuyu biliı:mıel boyutlarda tartışan Ömer Lütfi Barkan, "Kolonizatör Türk Dervişleri" isimli makalesinde, bu konuyu etraflı bir şekilde incelemiş ve birçok ilim adamlarının görüşlerine de makalesinde yer vermiştir. Mesela, Fuad Köprülü'ye göre, bu asırlarda Anadolu ve Osmanlıların yaşadıkları uç beylikleri ile diğer Türk ve Müslüman dünyası sıkı bir münasebet halinde bulunmakta idi. Bu devirde putperest Moğollara karşı, İsldmlaşmakta devam eden ve Anadolu'da etkinliği bulunan "Altın Ordu devleti ile, Suriye ve Mısır Memlüklan ve İslllınTürk aleminin her tarafı, Anadolu ile sıkı bir münasebet halinde bulunmakta idi. Hudutların yalmz göçebe değil, Tiirk-islam dünyasının her tarafindan gelmiş şehirli unsurları ve o meyanda ulema, şeyh ve zanast sahibi her türlü muhacir kafilelerini cezbetıniş olması, bu noktai nazarı

    teyid etmekte" dir, demektedir. 44 Anadoluda, Osmanlı Devletinin kurulmakta olduğu zamanlarda, devlet olma adına, var

    olma ve kıırumsallaşmanın temelleri atılırken, Anadolu'daki uç beylikleri, Türk ve İslllın dünyasının her tarafından gelmiş her sınıftan ve meslekten insanlarla dolmaya başladı. İran, Mısır Kının ve Asya medreselerinden çıkan hocalar, orta ve şarki Anadolu' dan gelmiş Selçuki ve İlhami bürokrasisine mensup şahsiyetler, muhtelif tarikatlerin mümessilleri, İslam şövalye ve misyonerleri diyebileceğimiz dervişler. Bunlar arasında bilhassa, Paşazade tarihinde, Gaziyam Rum, diğer tarihlerde Alpler, (kahmaran, muharib ınfuıasına) veya Alp Erenler narın altında zikredilen ve daha İsll\miyetten evvel bütün Türk dünyasında mevcut olan eski ve geniş bir

    41 Öz.köse, Kadir, Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilL VJI/1, s. 250, Sivas, 2003. 42 Öik.öse, Kadir, Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt. VIl/1, s. 254. 43 Barkan, ômer Lütfi, a.g.e. s. 3. 44 Barkan, ômer Lütfi, a.g.e. s. 4.

  • Urfa’da Tasavvuf -II-On Birinci Bölüm

    54

    teşkilata mensup Türk şövalyeleri mevcuttu ... Ahıyli.nı Rum yani Anadolu Ahileri, Horasan Erenleri de denilen Abdalan Rum, yani «abdal» ve «baba» ismini taşıyan ve bilhassa Türkmen kabileleri arasında telkinatta bulunan ve umumiyetle Osmanlı Padişalılanyla bütün haıplere iştirak etmiş bulunan, yiğit tabiatlı dervişler bulunmakta idi. Aşık Paşazade tarihinin, Bacıyli.nı Rum yani Anadolu kadınlan'm ele alacak olursak, banlann her birinin Türk ve İslam dünyasının her tarafında şubeleri olan ve tarikat geleneklerine sahip olduğunu görürüz. Kökleri, geniş Türk ve İslim dünyasına yayılmış olan bu gibi teşkillltlar vasıtasıyla her tarafla temas halinde bulunan Osmanlıların ise, Anadoludaki birçok unsurlann tecrübelerinden istifade etmiş olduklanna şüphe yoktur. Burada, uç beyliklerindeki köylerde de bilhassa şubeleri olan Ahi ve dervişan teşkiliitlannın, Anadoludaki faaliyetlerinin, sosyo-kültürel olarak, Osmanlı

    imparatorluğunun kunılmıısında büyük rol oynamış olduğu da görülmektedir.45

    Şeyh Mesut Horasani-Nişaburi Bu dönemde, Dünyanın birçok noktasına, İsllim dinini yaymak üzere, Türkistan

    bölgesinden yola çıkan "Kolonizatör Türk Dervişleri"nin, Anadolu ve Balkanlarda Türk varlığının güçlenmesi ve İslilmlaşması için bir kolonize hareket içinde oldukları görülmektedir.

    Urfa'da Şeyh Mesut Horasani,46 Suruçta, Şeyh Müslim, 47 bölge açısından örnek verilirken, Balkanlarda çok sayıda Dervişin varlığı, bu tebliğ hareketinin sosyal ve siyasi yönlerini göstermektedir. Ellerinde silah olmayan, ve yöre halkına yardmı eden bu dervişler, yöre insanına Türk insanını ve İsliim inancım ulaştırarak, gelecekteki fütuhatlann alt yapısını oluşturmuşlardır. Anadoludan Balkanlara kadar uzanan bir uzun yolu, yüksek idealler uğruna katederek gitmişler ve gittikleri yerleri imar ve ihya ederek yöreye ve bölgeye değer

    katmışlardır. Mesela, Bosna Hersekte, Mostar'da zaviyesi olan San Saltuk, 48 Fatih sultan Mehmedin, Bosna bölgesini fetlıini kolaylaştınmştır.

    Şeyh Mesut Horasani veya Nişaburi, Horasan bölgesinden Anadoluya gelerek, bir plan çerçevesinde Urfaya yerleştiği, kurduğu medrese- zaviyesinden anlaşılmaktadır. Nişabur, güoümüzde, İran'ın doğusunda, Türkmenistan'a sınır bir il olup, IOOO'li yıllarda, Selçuklu Devleti topraklarında olan bir şehrin adıdır. Şeyh Mesut, Medrese yakınındaki Kaya kitabesinde, ismımn sonunda,"Nişaburi" ekinden dolayı, Nişabur'da doğduğu varsayılmaktadır. Horasan ise, Nişabur'u da içine alan bölgenin adıdır. Dolayısı ile, Şeyh Mesut'un, Horasani veya Nişaburi olarak anılması yanlış ohnayıp her iki tanmılama da doğru olarak nitelendirilmelidir. Tam olarak hangi tarihte geldiği, kesin olarak bilinmemekle beraber, Zaviyenin-Medresenin yanındaki mağaraya oyulan kitabedeki tarih, Hicri 579, miladi, 1183 tarihini göstermektedir. Yapı aslında, zaviyeden ziyade, küçük bir medreseyi andırmaktadır.

    45 n.ooın, ôıııer Liitli, a.g.e. s. 5. % Şeyh Mesut lfurasaııi Türbesi-Medresesi, Eyyübiye mb. Urill. 47 Şeyh Müslim Tiiibesi, Surııç-Urfiı. 48 San Saltuk Zaviyesi, Mostar- Bosna-Hersek.

  • Kolonizatör Türk Dervişlerinden Şeyh Mesut Horasani (XII. Yüzyılın Ortaları) Zaviyesi ve Urfa'daki Yeri

    55

    Şeyh Mesud Ziviyesi- Urfa

    49

    50

    SO Şeyh Me&Ut Horasani Zaviyesi, iç ıruıkım açık kııhhe g6riiıı1i1sf1. Fotııpf: Fevzi Işıklar, 2016.

    49 Şeyh MewtHorıısaııi. Zırviyesi. Byyiib:iyc-Urfa. Fotoğraf Fevzi Işıklar, Urfa. 2016.

  • Urfa’da Tasavvuf -II-On Birinci Bölüm

    56

    51

    Urfa' daki türbe ve medrese tarzındaki yaptlann en eski tarihlisi olan yapı, dört eyvanlı, kapalı, Selçuklu medreseleri tarzında inşa edilmiştir. Ortada bulı.man kubbenin üstü açık olup özellikle gün ışığından azami dere

  • Kolonizatör Türk Dervişlerinden Şeyh Mesut Horasani (XII. Yüzyılın Ortaları) Zaviyesi ve Urfa'daki Yeri

    57

    Doğu tarafındaki eyvanın alt kısmındaki odada, Şeyh Mesut'un mezarı, eyvan içerisinde de sandukası bulunmaktadır. Şeyh Mesut, Anadolunun İslfu:ı:ılaşmasım ve halkın mezheplerle tanışmasını sağlayan, Hoca Ahmet Yesevi'nin Anadoluya yayılan öğrencilerinden biri olduğu düşünülmektedir. Yeni yerleşim yerleri oluşturmak ve İsllimiyeti yaymak için Nişaburdım

    Anadoluya gelerek, halka İsllimiyeti öğretmekle görevlendirilmiştir. 52

    Şeyh Mesud Horasani'nin Urfa'ya gelmesi, Urfa'nın Büyük Selçuklu Devleti'ne bağlı Halep Türk Atabeğliği, Zengi'ler tarafindım fethinden soma gerçekleşmiş ohnası kuvvetle muhtemeldir. Bu sebeple Urfa'nm, siyasi-yönetim olarak fethi ve fetihlerden sonra el değiştirme konularını incelemek gerekir.

    Musul ve Halep'te hüküm süren İınadüddin Zengi'nin, Urfa'yı fethi, 26 Cemııziyelahir 539/24 Aralık 1144 tarihindedir. Urfa valiliğine Ali Küçük getirilmiş ve emrine bir garnizon ile yedi kumandan verilmiştir. Bu durum Hicri, 541-Miladi 1146 yılına kadar, İınadüddin Zengi ile, daha sonra diğer hükümdar ve kumandanlarca sürdürülen bölgedeki Türk hakimiyetinin tesisinde bir dönüm noktası olmuştur. Il. Joscelin 1146 Ekiminde şehri tekrar geri almaya çalışsa da başarılı olamamıştır. Nureddin Mahmud b. Zengi'nin vefatıyla II. Seyfeddin Gazi burayı ele geçirmiştir. (569/1174) Ardından Selahaddin-i Eyyübl'nin idaresine giren şehir ve çevresi (578/1182) bir müddet Eyyübiler'le Musul Atabegleri ve Artuklular arasındaki mücadelelere sahne olmuştur. Daha sonra Anadolu Selçukluları ile Eyyübiler hakimiyet için çekişme içine girmiştir. I. Alaeddin Keykubad Urfa'yı bu sırada alınış, (632/1235), fakat dört ay sonra Eyyübiler şehri yeniden ele geçirmişlerdir. Ardından Harizmliler, Siverek ve Sarnsat'ı yağmaladıktan sonra Urfa, Harran ve Suruç'a hakim olmuşlardır. Şehir H-638' M-1241 yılında tekrar Eyyüb'ilerin eline geçmiştir. Moğollar 649/1251 tarihinde şehri ve çevresini yağmalamış, 658/1260 yılında ise, bölge Hülagu'ya teslim olmuştur. 53

    Şeyh Mesut Horasani Medresesi'nin yapını süresi, yanında bulunan mağaradaki kitabe tarihi, Şeyh Mesud'un Zengiler döneminde Urfaya geldiğini göstermektedir. Tabi daha sonra

    Urfa' mn Eyyubiler in eline geçmesi, Şeyh Mesud'ıın yaşam ve faaliyet alanını ortadan kaldırmamıştır. Bilakis desteklemiş olması gerekir. Çünkü Medresede, İslilm ilimlerinin verilmesi ve Yapının korunması bu düşüncemizi güçlendirmektedir. Bazı araştırmacıların, Şeyh Mesut Kitabesini, Eyyubiler Devletinin ve döneminin eseri gibi göstermesini, Yapının inşa tarihi açısından doğru bulmamaktayız. 54

    52 Rızvanoğlu, M. Said, Kültür ve inançlar Diyarı Şa.nlıurfa, s. 54 (Şanlıum Valiliği, n Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yayınlan, Şehir Kiw.plığı Dizisi, No-26, Şruılıurliı, 2013).

    53 Turan Ahmel Ne-mü, "Şanlıurfa", DİA. c, 38, s. 338.

  • Urfa’da Tasavvuf -II-On Birinci Bölüm

    58

    Urfa - Şeyh Mesud .ziviyesi Samıcı•nın 579/1183 Tarihli KitibesiSS

    Kitabe metni ~}1.;,rıır)ı ...lıı ı-ı

    ıJJJı eı.,,...ıı ~ ~ u .lJ J.ı1w ~ ~,,_,. .4ıı WJ ı)I

    aı,:.ıı .J ıS»tı....ılı ~

    '~' e:-1 aw """"' I J •••

    S6~JJl~J

    S4 MWid Y-ubel, Uıü'dal!DEı!ki Byy(lbt-İsltmKil8beııi.: Şeyh MCllUdl'Aviycııi. Saı:mcı. www.mulidylıkBel.çom SS Urfa-Şeyh MeeudZ4viyeııi Sımııcı'ıım 579/1183 Tarihli Ki:tJbesi Fotopft: Fevzi J.fıklıır, Urta, 2016. S6 Yllksel, Milfid, Urfa' da I!ıı 1!aki EyyClb!-İııllııı Ki:dhai: Şeyh Meawi Zlvi)ui Samıcı. www.ımıfid.yukııel.com

  • Kolonizatör Türk Dervişlerinden Şeyh Mesut Horasani (XII. Yüzyılın Ortaları) Zaviyesi ve Urfa'daki Yeri

    59

    ''Bismillahirrahm.anirra Allah'ın rahmetine muhtic, fakir, Nişabmlu Said Hengel'in oğlu Mes'ud bu Sarnıcın

    yapımından firiğ olup inşasını Recep ayının onlu günlerinden Pa:zac günü. Sene beş yüz yetmiş dokuzda. tamama erdirdi. Allah'm rahmeti, illiyeti onun üzerine olsun. Onun ve tüm mü'miıilerin yardımcısı olsun." (Not: Buradaki. tarih, 579 yılı Recep ayının onlu günlerinde, Pazar günü. 11 Recep veya 18 Receb'e tekabül etmektedir. Bu durumda Miladi takvimle 30 Elcim 1183 veya 6:K..uım1183'e karşılık gelmek«:dir).S7

    58

    Şeyh Mesut Zaviyesi-Medresesi'nin kuz.ey ve batı cephelerinde bulunan kitabeler, sonraki tarihlerde yapılan tamiratlar ile alakalıdır. 1129/1717 tarihli kitabe tamiratın Kubadlıvıde ômer bey tarafından yapıldığı yazılıdır. Batı duvarındaki kitabede ise tarih düşülmemiş olup, zamanın Urfa Valisi Ali Paşa tarafından tamir edildiği belirtilmektedir. Kitabenin son satın, 29 Zilhicce 1096/26 Kasım 1685 tarihini işaret etmek«:dir. s9

    Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı bünyesinde bulunan belgelerde, maalesef, Şeyh Mesut'a ait ilk dönemlere dair belgeye rastlanılmamıştır. Bunun birinci sebebi, Şeyh Mesut Nişaburi'nin Selçuklular döneminde Anadoluya gelmesi ve Osmanh Devletinin kııruluş öncesinde yaşamasıdır.

    Osmanlı Devletinin kuruluşundan sonra yaşanan, Anadolu'nun Mogollar tarafından istilası, ve Mogollann yıkıcı faaliyetleri, özellikle Selçuklu Devletinden kalan belgeler başta olmak il7.ere, ciddi zayiata sebep olmuştur. Günümüzde, Selçuklu Devlet kayıtlannın büyük bölümünün mevcut olmamasuım sebebi bu işgal ve istila hareketi olarak gösterilmektedir.

    S7 Yükııel. Müfid, Urfiı.'da :&. Eaki ~ - idam Kitabc:ııi: Şcıyh MCIJ\ıd Z'Aviyaıi Sanııeı. www:ımıfidyulıııc:Lcom S8 Uı:fiı..Şoyh Mesud Z.iviyeııi Samıeı'mn vo 1 IS3 Tarihli Kidlbosi iç mekan g6rllıııasö foıoinıf; Fevzi Işıldıır. S9 Karıık:af, Mahmut. Şaıı1ıurta vo lıçeleriı:ıde Kilııbc:Jcr, ıı.. 2S4-25S (Şaıılıurta Belediyeıri, Kiiltiir ve l!jiıim Mödüı:lüğü Yaymlan. No:12, Aııkııra, 2001).

  • Urfa’da Tasavvuf -II-On Birinci Bölüm

    60

    'l BOA, IB-EV-00040-04595 ·001

    R BQA, Al!S""'D. iV, ıoc,ıtUO~ 61BQA,1E. BY. 40'4'9!'·1 (Mıoccjimll).

  • Kolonizatör Türk Dervişlerinden Şeyh Mesut Horasani (XII. Yüzyılın Ortaları) Zaviyesi ve Urfa'daki Yeri

    61

    Ruha'da ~ Mesud Z&viyeıı!'ıılıı. dOıt ~ vıızJfe Do~ S~d MııRl1iı ümrlıı.do olup ve çdıeJdo modt1l:ıı Şeyh Mesud BcıruAııt Uviyesi.'ııiıı. bqlı:a kaydı buhııııııadılı Aııııdohı MlılıAııeberi'ndon derbııAr olonmnll• mllc:oıddedeıı byd w ~iııco tııvdh obınmak Wbıııda bin yQz yiımi dokuz !ICDC1li R•m•dn°" Şaif'in on ilı:i:ıı.ci gQıı:O. lirilıiylc mııvıımıh m'6ıı-ı lıiiml!ytlıı sadır olmağla özr·i şer'tai olmadmıa ml'il> iw1ıd!!m eımı:yiip bi'l·fi'l edi-i hiclınet eylemek şaıuyla ber8t yııwmak lçiiıı I~ tediı'e wrildL

    [Miihiir:] Twekbli: ıı!a lıJllild ıılıdübA Mııhaıımccl€l.

    '

    • •

    ~BOA,l.ı!. Bv.-.,_1 ~ lıııioUıt..ı;ı.,qı.h). ~)Jl()A.IB.BV.,-4(11419$-3W\Ç ' ~

  • Urfa’da Tasavvuf -II-On Birinci Bölüm

    62

    Nişlln-ı şerif-i !ilişlln ve siiml' meldln-ı sultiln1 tuğr!i-yı garr!i-yı cihlln-sitiln-ı hilkfu11 neffeze bi-avni 'r-Rabbilııi ..... hükmü oldurki,

    Medfue-i Ruha haricinde cebelde medffuı Şeyh Mesud Horasiinl Ziiviyesi 'nin vazife-i mu' ayyene ile zaviyediirı olan Üveys n!i ehi olup hidmet-i mezkı'.l.reye müstalıikk olmadığından gayn müteveffii-yı mezbfuu ziyiirete varan müslimiinlara cevr ve eziyyet idüp ziiyir? olanlar mezbilrdan teşekki e1meleriyle hidmet-i mezbürdan rer olunup yeri erbab-ı istihkfilı:dan işbu rlifi' -i tevki' -i refi'u'ş-şan-ı hliklln1 kıdvetü's-suleha'i's-slilikin Halil zide sallihuhü her vechle müstalıikk ve sfilih ve mütedeyyin olmağla hidınet-i mezkı'.l.re vaz1fe-i mu'ayyene ile mezbüra tevcih ve berllt verilmek recasma kıdvetii lruziiti '1-müslimln Ruhli kııdlsı mevlana Ebubekir zide fazlühü arz e1meğin Ruha'da Şeyh Mesud Zaviyesi'nin dört akça vazife ile meşihati Seyyid Mustafa üzerinde olup ve cebelde medfiln Şeyh Mesud Horasiinl Zaviyesi'nin başka kaydı bulunmadığı Anadolu Muhasebesi'nden derkeniir olmağla müceddeden kayd ve mücebince tevcih olunmak fermlimm olmağın hakkında mezid-i iniiyet-i pildişahanem zuhüra getürüp mevliinii-yı mfunli-ileyhin arzı ve bin yüz yirmi dokuz senesi Ramaziln-ı Şerifi'nin on ikinci günü tilrihiyle muvarrah verilen ru'üs-ı hümiiyünum mücebince özr-i şer'1si olmadıkça na'ib istihdanı e1meyüp bi'n-nefs edii-yı hidınet eylemek şartıyla bu beriit-ı hümiiyünu verdim ve buyurdum ki, mezbür Halil zide sallihuhü varup vazife-i mu'ayyene ile zaviyediir olup ed!i-yı hidmet eyledikden sonra bundan evvel vazife-i mu'ayyene ile ziiviyedil:r olanlar ne vechle mutasarrıf olagelmiş ise mezbür dahi ol-minvfil üzre vazife-i mu'ayyenesin evkiif-ı mezbür malısfilünden alup mutasarrıf ola. Şöyle bileler ıılamet-i şerife i'timiid kılalar. Talırlren fi'l-yevmi's-silııi aşer şehr-i Ramazan li-sene tis'a ve işrin ve mi'e ve elf.64

    64 BOA, IE. EV., 4014595-3 (Belgenin latinize edilmiş hali).

  • Kolonizatör Türk Dervişlerinden Şeyh Mesut Horasani (XII. Yüzyılın Ortaları) Zaviyesi ve Urfa'daki Yeri

    63

    6S İE.EV •••• .SS-6103-1

    Der-i devlet-meldne arz-ı dl'i-i kemine oldur ki, lı.iric;.-i medine-i Rııhi'da mec1fOn e'izze-i lirimdan Şeyh Mesud bıd.diso sımıhd'l~ vaztt'cı-i mıı'ayyenesi:yle şeyh olan Halil kendi hüsn-i nziıııyla bımdan akdıım şeyh olup bir takrib ile üzerinden ı:ef' olımım ~ 'Oveys dl'i!cııinıı kaıır-ı yed ve feragat e1mııkle yino ımırldDııım fcriğından şııyh-i evveli 'Oveys dl'ilcırin.e tevcllı ve ibli bll)'UI1llmak rdıım.a ol Jö vili'-i hlldir bi-vııkO.'ihi dıır-i devlet-medl:ra inh9. olımur. Baııt fexm&n mm lehü'l-emrindir. Tııhrl:nm ft evbıt-ı Zi'l-kıı.' deti'ş-şerlfe li-sene sellisin ve mi'e ve elf.

    el-abdii.' d-di't li' d-devleti '1-aliyyeti Süleyman el-miivelle['l-]hililii.yye bi-ıııcdl'ne-i Rııhfl Mt2cebince teYcOı chwnak bılyurıddu. 19 Za[Zi'l-ka'de] sene [l] 131. 66

    65 BOA, İB. l!V, SS/6l

  • Urfa’da Tasavvuf -II-On Birinci Bölüm

    64

    61

    İE. EV - 55-6103 • 2

    Der·i devlet-meldııe arz.ı dA'l·i kemine oldur ki, hlric-i medlrıe·i Rnhl' da mediUıı. e'izze-i l::irlmdan Şeyh Mesud kııddise sırrulıd'l-ezfziıı wzrfe-i mıı'ayycncsiyle şeyh olan Halil kaıdi h!isıı.·i nz4sıyl.a lnmdaıı akdem şeyh olup bir uıl:ıib ile tlzeriııden rt:f' olımaıı. Şeyh Oveyıı dA'lleriııc kıısr-ı yed ve fcrtgat e1mekle yine meıldbmm fcriğıııdan şeyh-i evveli Oveys dA'llerirıc tevc1h ve ibki buyunı1mak redsma ol ki vü:i'-i h&ldir bi-vukQ'ilıt der-i devlet-m.edan inh1 oh.mur. Baki' fmnan mm lehii•t-emrindir. Tahrtren fi ev&sıt-1 Zi'l-ka'dcti'f-şe:rl'fe li-ııene sel4sin ve mi•e ve el!

    el-abdii 'd-cll't li' d-devl.cti'l-aliyycti Süleyman el-miivelle['l-]hilifi.yye bi-mcd!:xı~i Ruhi MGceb/nce teııcilı

  • Kolonizatör Türk Dervişlerinden Şeyh Mesut Horasani (XII. Yüzyılın Ortaları) Zaviyesi ve Urfa'daki Yeri

    65

    Sonuç Osmanlı Arşiv belgelerinde geçtiği şekliyle, Şeyh Mesut Horasani veya Nişaburi, Orta

    Asya'da Horasan bölgesinde bulunan Nişabur bölgesinde doğmuş bir Türk Alp-Erenidir. Hoca Ahmet Yesevi 'nin eğitiminden geçerek, İslam Dinini yaymak ve Selçuklu Türk Devletinin yayılma alanlarında, Türk-İslllm cihan hakimiyeti mefkuresini ve siyasi hakimiyetinin altyapısını oluşturmak üzere görevlendirilen çok sayıdaki dervişlerden biri olarak görülmelidir. Anadolu'nun ve Balkanların hemen hemen her noktasında ve bucağında bulunan silahsız bir milis ve İslam dinini yayan bir din alimi ve mücahitlerden biri olarak tanımlanabilir. Zaviyesinin bulunduğu alanın, bugün bile Urfa'mn dışında bir yer olması, 900 yıl önceki bir idealin ve kolonize hareketinin, ne denli mühim, ilginç ve zorluklarla dolu bir süreç olduğunu göstermektedir.

    Şeyh Mesut Horasani'nin aile soyu, hala Urfa' da yaşamaktadır. 'Behlül' ailesi bu soydan gelen bir ailedir. Bana bu çalışmada yardımcı olmaya çalışan, Şeyh Mesut'un torunlarından Suzan Behlül Hanımefendi, Yaklaşık 18, yıl önce vefat eden, arkadaşım, Celal Behlfil'ün, vefatında, tabutuna sanlan Şeyh Mesut Horasani Zaviyesi Sancağı'nın, cenaze telaşında kaybolduğunu veya çalındığım ifade etmişlerdir.

    Kaynaklar Abu Bekr İbn al-Zaki, Ravzat al-Kuttab va Hadikat al-Albab, Yayınlayan Ali Sevim, Ankara 1972. Ahmed Eflaki, Menakibü'l-Arifln, I-II, Türkçe çev. Tahsin Yazıcı, İstanbul 1989. Aksaray!, Müsiimeretü 'l-Ahbiir, neş:r. Osman Turan, Ankara 1944; Türkçe çev., M. N. Gençosman, Ankara 1943. Alaeddin Ata Melik Cilveyni, Tarih-i Cihangüşa, I-III, neşr. Mirza Muhammed Kazvin1, Leyden 1912, 1937;Türkçe çev. Mürsel Öztürk, Ankara 1988. Anonim Selçukniime, nşr. ve Türkçe çev. F. Nafiz Uzluk, Ankara 1952. Elvan Çelebi, Menfi/abu '/-Kudsiyye fi Meniisıbi '1-Ünsiyye, hazırlayanlar: İsmail E. Erünsal -Ahmet Yaşar Ocak, Ankara 1995. Hamdullah Müstcvfi Kazvini, Tarih-i Güz'ide, ncş:r. A. Hüseyin Ncvııl, Tahran 1339. İbn BTh1, el-Eviimirii 'l- Aliiiyye fi 'l-Umüri 'l-Aliiiyye, (tıpkı basım) hazırlayan: A. Sadık Erzi, Ankara 1956; Türkçe çev. Mürsel Öztilrk, el-Eviimirü 'l- Aliiiyye fi 'l-Umüri 'l-Aliiiyye (Selçukniime), I-II, Ankara 1996. Müneccimbaşı Ahmed b. Lütfullah, Cdmiu'd-Düvel, Türkçe çev. Ali öngül, Selçuklular Tarihi, I, İzmir 2000. Niğdeli Kadı Ahmed, Veledü 'ş-Şefik, c. I, çev. Ali Ertuğrul, Ankara 2015. Ravendi, Riihaü's-Südür ve Ayetü'l-Sürür, neşr. Muhammed İkbal, London 1921, Türkçe çev. Ahmed Ateş, Il, Ankara 1960. Reşidüddin, Ciimiü't-Teviirih, nşr. K. Jahn, Tarih-i Mübarek Gazani, London 1940; Ciimiü 't-Tevdrih, yay. Abdülkerim Ali oğlu Alizade, Bakü 1957. Sadreddin Ebü'l-Hasan Ali İbn Nasır İbn Ali Hüseyni, Ahbiirü'd-Devleti's-Selçukiyye,

    Türkçe çev. Necati Lügal, Ankara 1943. Yazıcızade 'Ali, Selçuk.name, Hazırlayan: Abdullah Bakır, Ankara 2014. Konu ile ilgili çalışmalarda Orta Çağ tarihi kaynaklan taranuuş, ancak Şeyh Mesut ile

    ilgili bir bulguya ulaşılamamıştır. Bunun sebebinin, Ortaçağ' daki kolonize hareketlerinin siyasi, dini ve stratejik öneme haiz olması ile yorumlanabilir. Çünkü, silahsız ve bir elinde, asası, diğer elinde Kitap olan bu zümre, bulunduğu yeri imar ederek ve inançlarını taşıyarak, bir sosyo-kültürel faaliyeti başarı ile yürütmüşlerdir. Anadolu'daki bin yıllık varlık bu sebeplerle mümkün olabilmiştir.

  • Urfa’da Tasavvuf -II-On Birinci Bölüm

    66

    Günümüzde, bir canıi, ve tiirbe olarak halkın ilgisini gösterdiği ve ziyaretlerini gerçekleştirdikleri, Şeyh Mesut Horasani zaviyesi, Türk-İslam varlığının bir nişanesi olarak varlığım devam ettirmektedir. Allah onlardan razı olsun.