33
Sağlık Araç Gereçleri ve Üretim Sağlık Güvenlik ve Çevre Yönetim Sistemleri ÇARE Medplast-S Çare Sağlık Güvenlik Müh. Müş. San. Tic. Ltd’nin bir kuruluşudur. Çubuk Yolu Güldarpı Köyü 06760 Çubuk / Ankara - Tel: +90 312 827 14 12 (pbx) Fax: +90 312 827 14 14 www.medplast.com.tr / [email protected] Profesyonellerin tercih ettiği şırınga...

Profesyonellerin tercih ettiği şırınga - ekoteknikisg.com · Piyasada herkes bir şekilde para kazanmak için var, herkes iş kıyafetleriyle sabahın köründe yollara bunun

  • Upload
    others

  • View
    6

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Profesyonellerin tercih ettiği şırınga - ekoteknikisg.com · Piyasada herkes bir şekilde para kazanmak için var, herkes iş kıyafetleriyle sabahın köründe yollara bunun

Sağlık Araç Gereçleri ve Üretim

Sağlık Güvenlik ve Çevre Yönetim Sistemleri

ÇAREMedplast-S Çare Sağlık Güvenlik Müh. Müş. San. Tic. Ltd’nin bir kuruluşudur.

Çubuk Yolu Güldarpı Köyü 06760 Çubuk / Ankara - Tel: +90 312 827 14 12 (pbx) Fax: +90 312 827 14 14

www.medplast.com.tr / [email protected]

Profesyonellerin tercih ettiği şırınga...

Page 2: Profesyonellerin tercih ettiği şırınga - ekoteknikisg.com · Piyasada herkes bir şekilde para kazanmak için var, herkes iş kıyafetleriyle sabahın köründe yollara bunun

22

İrem Nurgül Durmuş

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü[email protected]

Hayatın olmazsa olmazıdır: PARA

Bir çok insan sevmez parayı, “be-nim için para önemli değil” demek övünülecek bir söz gibi söylenir. Hem parasız hiçbir şey yapamaz hem de parayı aşağılar dururuz. “Para insanın elinin kiri” deriz sanki temiz kalma-mızı para sağlamıyor gibi; “kiminin parası, kiminin duası” deriz sanki parası olanın duası geçmezmiş gibi, “Çok laf yalansız, çok mal haramsız olmaz” deriz, Koç gibi, Sabancı gibi binlerce kişiye istihdam sağlayıp ülke-mize nefes alma imkanı sağlayan bu çalışkan insanları baş hırsız ilan eder gibi. Bu örnekler artar da gider.

Bir gün durup farketmemiz gereken, paranın da bir ruhu olduğudur. Pa-ranın da insan gibi kendisini anlayan ve kendisine saygı duyana geldiğidir. Paranın önemini anlamayan zihinlere para gelmez, gelse de fayda vermez, fayda verse de uzun sürmez.

Şu an bu yazıyı yazdığım bilgisayar, sizin bu yazıyı okuduğunuz dergi, kağıt, matbaa, mürekkep hepsi para enerjisinin bize birer lütfu. Üzerimiz-deki kıyafetlerimiz, fabrikada işlenen kumaş, o kumaşı sağlayan pamuk tarlaları, o pamuk tarlasında çalışan işçilerin yataktan kalkıp çalışmaya gitme sebebi, hepsi Para.

Para konusunda biraz derin düşü-nebilsek, paranın insana en büyük lütuf olduğunu anlar, aslında insanı hayvandan ayıran özelliğin para kaza-

nabilme yetisi olduğunu farkeder ve bu zamana dek para hakkındaki tüm fikirlerimizi değiştiririz.

Bireysel fikrimdir ki, ancak o zaman İSG’de de istenen noktaya gelebiliriz. Alaka kuramayıp, şaşıranlar olabilir? Ben bu evrenin ruhuna inanıyorum. İhlâs Sûresi’nden ve genel anlamıyla tüm Kuran-ı Kerim’den anladığım odur ki, Allah Ehad’dır, Samed’dir, Lemyelid Velem Yuled’tir, göklerde bir yerde değil, gözümüzün gördüğü görmediği her zerrededir, var oluşun tamamında onun ruhu vardır. Ve ev-rende kötü gördüğümüz her olgu, her kavram ya da her insan bize gördüğü-müz gibi yansıyacaktır. Paraya insanın elinin kiri olarak baktığımız için, para bize ancak kirlilik getiriyor. OSGB’ler ve diğer hizmet sunucular, kir gördü-ğü para için hizmet sunarken verdiği faydayı ön plana alamıyor. Oysa parayı daha gerçekçi bir bakış açısıyla, “borç senetleri” gibi algılayabiliriz. Örneğin şu an elimde bir kağıt 100 TL var. Bu kağıt paraya bakınca, evrenin bana emeğimin karşılığı olarak 100 TL borçlu olduğunu, yani bana 100 liralık bir borç senedi verdiğini anlıyorum. Bu senedimle dilersem gidip ekmek, peynir, zeytin alabilirim, dilersem gidip bu senetle kızıma oyuncak ala-bilirim, bir yetimi sevindirmek üzere ona bağışlayabilirim ya da artırıp çoğaltıp evrene daha büyük katkılar sunup daha büyük senetler kazana-bilirim. Bu benim iradem. Ancak bir de evrenin iradesi var (daha İslâmi bir söylemde bulunursak, Allah’ın

iradesi de var. Külli İrade.) Bu evrenin iradesi adalet sağlayıcıdır. Yani ben bu 100 TL’lik borç senedini kazanmamı sağlayan eylemi gerçekleştirirken, evrene çok fayda vermemişsem, (işçilere ölçüm yapmış ama aslında gerçek anlamda ölçüm yapmamış, sadece mevzuatı yerine getirmişsem) evren de bana fayda vermiyor. Ölçü-lebilen 100 TL görünen boyutu, bir de görünmeyen boyutu, ne kadar fayda verdiysek, evrenin de karşılığında bize o kadar fayda vereceğidir.

Sisteme hiçbir fayda sunmaksızın, sadece para için yapılan işlerden kazanılan para karşılığında, sistem de bize hiçbir fayda sunmaksızın para-mızı harcayıp eritecektir. Bu sebeple 6331 Sayılı İSG Kanunu çıktı çıkalı, bir sürü firmalar para için açılıyor, sistemden fayda alamıyor kapanı-yor, kanun fikirde muhteşem olduğu halde, işleyişte pek de fayda vere-miyor, ortada senetler, kağıt paraları dolanıyor ama kimse ne fayda veriyor, ne de faydasını görüyor.

Bu sayı dosya konumuz hem kalite hem bütçe dengesi nasıl sağlanacak? sorusuna yanıt arıyor. Bu sorunun yanıtına benim en genel bakışım bu şekilde. Ancak bakalım uzmanları-mız neler söylemiş. Artık 6331 Sayılı Kanun’un faydasını görmeyi diliyo-ruz, artık gerçekten İSG’de istenen noktaya gelmek istiyoruz. Bu isteğin gerçekleşmesine yönelik bu sayı dergimize yazan tüm yazarlarımıza sonsuz teşekkür ederim.

Page 3: Profesyonellerin tercih ettiği şırınga - ekoteknikisg.com · Piyasada herkes bir şekilde para kazanmak için var, herkes iş kıyafetleriyle sabahın köründe yollara bunun

4 5

Yayın KuruluDoç Dr. F. Nur Eriş, İSG Uzmanı Kemal Çetinkaya, Uz.Dr. Mehmet Ergin,

Çevre Uzmanı Hüseyin Gelmez, İş Güvenliği Uzmanı Ziya Koç,

Dr. Tahir Soydal (İş Sağlığı Bilim Doktoru)

Danışma KuruluProf. Dr. Recep Akdur, Yıldırım Akpınar(Çal.Bak.Eski Teftiş Kurulu Baş.),

Prof. Dr. Sefer Aycan, Uz. Dr. Cebrail Şimşek, Ziya Demir, Dr. Hınç Yılmaz, Doç. Dr. Tayfun Güngör,

Doç. Dr. Tevfik Pınar, Prof. Dr. Kadirhan Sunguroğlu, Uz. Dr. Engin Tutkun, Prof. Dr. Aytül Çakmak, Doç. Dr. Mehmet Uğurlu, Doç. Dr. Halil Murat Ünver,

Doç. Dr Yusuf Üste

Görsel Yönetmenİrem Nurgül Durmuş

Yayın İdare Merkeziİvedik Cad. No:110 Yenimahalle - AnkaraTel: 0312 344 01 96 - Fax: 0312 343 66 46

Yayın TürüYaygın - Süreli / ISSN: 2146 - 9407

Baskı ve CTP Kalıp Özyurt Matbaacılık

Basım Tarihi: 15.01.2017Abonelik: Tel: 0 312 344 01 96 (pbx)

EKOTEKNİK İSG DERGİ EKİBİMİZ - KÜNYE

İmtiyaz SahibiEkoteknik İş Sağlığı Güvenliği ve

Çevre Hizmetleri Adına Halis Yolcu

Editör Yadigâr Yolcu

Kazaların Çevresel ve Teknik Araştırması Bilim Uzmanı

Sorumlu Yazı İşleri Müdürüİrem Nurgül Durmuş

SAĞLIK SAYFASI

58 Sağlık Bakanı Recep Akdağ, 2016 Yılını Değerlendirdi

62 Ekoteknik İSG Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Uz. Dr. Mehmet ERGİN: Parkinson Hastalığının Nedeni, Bağırsak Florası Mı?

07 İsg İşverenleri Derneği’nden Genel Müdür İsmail Gerim’e Ziyaret

ÇEVRE SAYFALARI 50 Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan Sıkı Denetim

50 Zehir saçan egzozlar için 1 MİLYON LİRA CEZA

KÜNYEMİZ... Haber

38 RÖPORTAJ: Hakan Erdoğan - ‘’Yapan Senden Üstün Değildir’’ Bilinciyle İSG Sınavlarında Başarı Yakalamak

Özel Röportaj

Ekoteknik İSG Dergisi’nin amacı, iş sağlığı güvenliği ve çevre konularında özellikle uygulayıcı konumdakilerin deneyimlerini ve izlenimlerini belgelemek, birikimlerin

paylaşılmasını sağlamak ve yeni ufuklar açarak başvurulabilecek bir kaynak yaratmaktır. Üç ayda bir yayınlanır. Yayının telif hakkı Ekoteknik İş Sağlığı Güvenliği

ve Çevre Ölçüm Teknolojileri Ltd. Şti’ne aittir. Dergi içeriğinin tamamen ya da kısmen elektronik, mekanik veya başka biçimde çoğaltılması Ekoteknik’in iznine

tabidir. Yayınlanan yazı ve reklamların sorumluluğu sahiplerine aittir.

İÇİNDEKİLER...

08 İSG’de Hem Kalite, Hem Bütçe Dengesi Nasıl Sağlanır?

10 RÖPORTAJ: Emekli Baş İş Müfettişi, Bilirkişi ve İSG İşverenleri Derneği Başkanı Tahir Sinanoğlu - Dünyada Genelinde ve Avrupa Ülkeleri İçinde Maalesef İyi Bir Durumda Değiliz

18 RÖPORTAJ: Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkan Yardımcısı Doç. Dr. M. Kemal Başaralı - İSG Uygulamalarını Sadece Bir Kanun Diye Değil, Değerler Açısından Bir Hak Olduğunu Kavramak Gerekir.

20 Kimya Yük. Müh. / A Sınıfı İSG Uzmanı, E. İş Başmüfettişi E. İş Teftiş İstanbul Grup Bşk. Yrd. Özlem Özkılıç - YANICI VE PATLAYICI TOZLARLA

YAPILAN ÇALIŞMALARI NE KADAR YÖNETEBİLİYORUZ? Un, Şeker, Ahşap Tozu, Mag nezyum, Çinko Tozu Patlar mı?

26 İş Güvenliği Koordinatörü, Makina Mühendisi / A Sınıfı IG Uzmanı Mansur Ziya Koç - İş Kazaları Da Önceki Yıllara Oranla Rekor Artışlarla Devam Etmektedir

30 Draeger Safety, İK-Kalite- Pazarlama Müdürü Pelin Korkmaz - Her şeyi düşün dünüz mü?–Kapalı alanlarda güvenli çalışmak için uzman ipuçları

36 İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Cemal Gökçe - İSG, Günlük Politikalarla Değil, Sürekliliği ve Devamlılığı Sağlanacak Politikalarla Oluşturulmalıdır

Dosya Konumuz

42 YARGITAY KARARLARI: Kazaları Önlemek, Ödemekten Daha Ucuzdur

46 SMMM-Bağımsız Denetçi Mehmet Aydın - Konut Teslimlerinden Doğan KDV İadeleri

54 Çevre Mühendisleri Odası Genel Başkanı Baran BOZOĞLU - Almanya’da Büyük Kriz; Kömür Sahası Şehri Yutuyor

Özel Makale

Page 4: Profesyonellerin tercih ettiği şırınga - ekoteknikisg.com · Piyasada herkes bir şekilde para kazanmak için var, herkes iş kıyafetleriyle sabahın köründe yollara bunun

Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan İş Sağlığı Güvenliği Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Sayın İsmail Gerim’in yeni Genel Müdür ola-rak atanması münasebeti ile 31.02.2017 tarihinde İSG İşverenleri Derneği tarafından ziyaret edilmiş olup yeni görevi ile ilgili kendisi tebrik edilmiş ve istişarelerde bulunulmuştur.

İsg İşverenleri Derneği’nden Genel Müdür İsmail Gerim’e Ziyaret

Dergimizin Editörü Sayın Yadigar Yolcu’nun da üye olduğu İsg İşverenleri Derneği, yeni Genel Müdür

İsmail GERİM’i ziyaret etti. Bu anlamlı ve keyifli ziyarette, İSG İşverenleri Derneği olarak, yeni Genel Müdür İsmail Gerim’e yeni görevinin hayırlı olması temennisi sunulup iyi dileklerde bulunulurken, aynı zamanda yeniden İSG İşveren-leri Derneği’ni tanıtma imkânı da

sağlanmış oldu.

Ziyarete, İSG İşverenleri Dernek Baş-kanı ile beraber dernek üyelerinin bir kısmı katılmıştır. Katılan üyeler, Ekoteknik İSG, Ankara Uzman İSG, Ekoteknik Çevre Laboratuvarı, Çetka firmalarının yetkilileridir. Faydalı bir görüşme olan bu ziya-rette, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü’nün organizasyonu ile sektörde faaliyet gösteren dernekle-

rin bir iş sağlığı ve güvenliği hiz-metlerinin iyileştirilmesine yönelik düzenlediği çalıştaya İSG İşverenleri Derneği de davet edilmiştir.

Ziyaret bitiminde Dernek Başkanı Tahir SİNANOĞLU hem olumlu geçen bu görüşme için hem de daveti için Sayın Genel Müdür İsmail Gerim’e teşekkürlerini sunmuştur. Bu vesile ile biz de Sayın Genel Müdürümüzü tebrik eder, yeni görevinde başarılar dileriz.

7

Page 5: Profesyonellerin tercih ettiği şırınga - ekoteknikisg.com · Piyasada herkes bir şekilde para kazanmak için var, herkes iş kıyafetleriyle sabahın köründe yollara bunun

9

NEDEN İSG’de

istenen noktaya bir türlü

gelemiyoruz?

DOSYA KONUSU:

Bu sayı merceğimize özel bir DOSYA KONUSU aldık. Üretim, Kalite – İSG ve Çev-re ilişkilerinde neden bir türlü istenen noktaya gelemediğimizi sorguluyoruz.

Bizim şahsi kanaatimiz istediğimiz noktaya gelememe sebebimizin kalite ve para olgularını birbiri ile uyumlu ilerletemiyor oluşumuzdur.

Daha da açık ifadeyle, devlet İSG anlamında bir kanun çıkarıyor ve “Bunla-rı yapın” diyor. Ancak işverenler mümkün olduğunca maliyet kısmak istiyor, bununla ilgili ekstra para harcamak istemiyor. Bu sefer hizmet sunucular da en ucuza kaçmaya meylediyor. Bir OSGB olabilecek en düşük fiyatı vermek için, en ucuza kaçıyor. Piyasada bir çok tıbbı tetkik ve taramalarda da en ucuza kaçarken kalite tamamen düşebiliyor. Sebep, para kazanma kaygısı varken kaliteyi düşürmektir.

Piyasada herkes bir şekilde para kazanmak için var, herkes iş kıyafetleriyle sabahın köründe yollara bunun için düşüyor, bu sebeple para kaygısını tama-men yok saymak pek mümkün olmayabilir ancak, nasıl olacak da para kaygı-sı varken kaliteyi yükseltmeyi de sağlayabileceğiz? Özel şirketler / OSGB’ler doğal olarak “önce ben kazanmalıyım” diye düşünüyorken, bu işte milli ser-maye de yokken, devletin “bunlar zorunlu, bunları yapın” demesi üzerine hem kalite hem bütçe dengesi nasıl sağlanacak? Bu konuda dengeye gelen firmalar bunu nasıl ayarlamışlar? Dünyada bu denge nasıl sağlanmıştır? Bu konuda başarılı ülkeler bu dengeyi nasıl kurmuşlardır?

1) Emekli Baş İş Müfet-tişi, Bilirkişi ve İş Sağ-lığı ve Güvenliği İşve-renler Derneği Başkanı Tahir Sinanoğlu

2) Halk Sağlığı Kurumu Başkan Yardımcısı Doç. Dr. M. Kemal BAŞARALI

3) Kimya Yük. Müh. / A Sınıfı İSG Uzmanı / ÇSGB / E. İş Başmüfettişi E. İş Teftiş İstanbul Grup Bşk. Yrd. Özlem Özkılıç

4) İş Güvenliği Koordi-natörü Makina Mühen-disi / A Sınıfı IG Uzmanı

Mansur Ziya Koç

5) Draeger Safety İK-Kalite-Pazarlama Mü-dürü Pelin Korkmaz

6) İnşaat Mühendisle-ri Odası Başkanı Cemal Gökçe

DOSYAMIZA KATKIDA BULUNAN UZMAN GÖRÜŞ SAHİPLERİ:

8

Page 6: Profesyonellerin tercih ettiği şırınga - ekoteknikisg.com · Piyasada herkes bir şekilde para kazanmak için var, herkes iş kıyafetleriyle sabahın köründe yollara bunun

1110

Dünyada Genelinde ve Avrupa Ülkeleri İçinde

Maalesef İyi Bir Durumda Değiliz

Röportaj: Gazeteci İrem Nurgül Durmuş

6331 Sayılı İSG Kanunu çıkalı artık yıllar oldu. Peki, ülke olarak İSG konularında ne kadar ilerledik? Dengeleri ne kadar kurabildik? Neleri değiştirebildik? konularını aydınlatmak amacıyla bu sayı dosya konumuzu açtık. Ve konuya hakimliğinden dolayı, Emekli Baş İş Müfettişi, Bilirkişi ve İş Sağlığı ve Güvenliği İşverenler Derneği Başkanı Tahir Sinanoğlu’nu ziyaret ettik. İşte Başkan Sinanoğlu ile keyifli söyleşimiz:

İş Sağlığı ve Güvenliği İşverenler Derneği’nin başkanı olarak, size göre, Türkiye iş güvenliği noktasında gerek Dünyada ve gerekse Avrupa’da iş kazaları, mevzuat ve denetim olarak hangi noktadadır? Sizin Türkiye’yi görmek istediğiniz nokta neresidir? Bunlar için hangi politi-kaların izlenmesi gerekir? Dernek olarak sizin yakın ve uzak dönem planlarınız nelerdir?

Teknolojinin baş döndürücü bir hızla gelişip daha fazla mal ve hizmet üretilen dünyamızda buna para-lel olarak da iş kazaları ve meslek hastalıkları maalesef devamlı bir artış göstermektedir. Bilim ve teknolojideki gelişmeler sanayileşme ve kalkınma

getirirken çalışanın sağlığı ve güven-liğini koruyacak önlemler açısından da tam bir paralellik sağlanamamıştır. Bu gün için, sanayileşme sürecini de aşan gelişmiş ülkelere baktığımız-da, iş sağlığı ve güvenliği yönünden iyi durumda oldukları görülse de gelişmekte olan ülkelerde durum aynı olmayıp, bu ülkelerde ise, işyerleri hala çalışanların sağlığını bozan ve güvenliğini tehlikeye düşüren çok fazla etmenle doludur. Bunda, eğitil-memiş iş gücü, yüksek teknolojiden yararlanamamak, topluma genel an-lamdaki sağlık ve güvenlik bilincinin verilememiş olması, yasal düzenle-melerin olmaması/eksik olması veya mevzuatın amacına yönelik çalışma yaşamında yer bulamaması gibi para-

metreler etkili olmaktadır.

İş kazası ve meslek hastalıklarında 2016 yılına ait istatistikî sonuçlar henüz açıklanmadı. 2015 yılıyla ilgili 5510 Sayılı Kanun 4-1/A Maddesi kap-samındaki sigortalılardan; İş Kazası geçirenlerin toplamı 241.547 olup Meslek Hastalığındaki toplam rakam ise 510 olarak belirtilmiştir.

Bu rakamlardan iş kazlarına baktığı-mızda; Dünyada genelinde ve Avrupa ülkeleri içinde maalesef iyi bir durum-da değiliz. Meslek hastalıklarına, Sos-yal Güvenlik Kurumu Başkanlığı ve Sağlık Bakanlığı istatistikleri ışığında baktığımızda çok kötü durumda olma-dığımızı görsek de maalesef bunlar

gerçekleri bize tam olarak yansıtama-maktadır. Çünkü vakaların büyük bir çoğunluğu kayıtlara girmemektedir.

Bundaki şiddeti, farklı olmakla birlikte birden çok parametre etkili olmaktadır. Meslek hastalığına duçar olan çalışan dahi bunun mesleki ol-duğunun farkına varamadan yaşamını yitirebilmektedir. Bu sebeple meslek hastalıklarını değerlendirirken kayıt-lara bakarak değerlendirme yaparsak yanılmış oluruz. Bu değerler zaman zaman İLO toplantılarında ülkemizi temsilen katılanların yaptıkları açıkla-malarda yer verilmesinde zor du-rumda bıraktığı belirtilmiştir. Çünkü gerçek, kayıt-lara yansıyan rakamsal boyutun çok çok üzerin-dedir. Mevcut duruma ba-karak bekle-nen meslek hastalığı sayısı ile belirlenen meslek has-talığı vakası arasında fark çok fazladır. Meslek has-talığındaki gerçeğin ortaya çıkması açısından ise gerek Sağlık Bakanlığı ve gerekse de Çalışma Sosyal Güven-lik Bakanlığı bünyesinde çalışmalar yapılsa da bu çalışmalar, lokal ve belirli meslek grubu üzerinde gerçek-leştirilmiş olup ülke çapındaki boyutu ve sayısal değerleri tam olarak ortaya koymaktan uzaktır.

İş kazalarına baktığımızda ise, meslek hastalıkları istatistiklerinde olduğu gibi büyük oranda bir çelişki olma-yıp yaşanan iş kazalarından tamamı olmasa da büyük bir çoğunluğu Sos-

yal Güvenlik Kurumu istatistiklerine girebilmektedir. Bu iş kazası istatis-tikleri, tam olmasa da durumumuzu ortaya koyan bilgiyi verebilmektedir. Bu bilgilerin ışığında ise diğer ülke-lerle kıyaslama yapmanın bizi üzeceği gerçekleriyle karşı karşıya gelmek-teyiz. Bu durumu uzun uzun sayısal değerlerle açıklamak beni mutsuz ediyor. Ama iyi durumda olmadığımız gerçeğini de bilmemizde yarar var

Sorunuzun, mevzuat hususuna gelin-ce, çok geçmişe gitmeden bu günkü yürürlükteki mevzuat açısından baktı-ğımızda, iş kazası konusu hala sadece Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın

uhdesindeki bir sorun olarak görme yanılgısı devam etmektedir. İş Sağlığı açısından Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı düzenleme ve aldığı sorumluluklar olsa da bu alanda da iki bakanlığın iş birliği çabaları meslek hastalıklarının önlenmesi yönünde istenen faydayı ortaya koyamamıştır.

26.01.2010 Tarihi’nde İş Sağlığı ve Güvenliği alanında İş Birliği Protokolü imzalanmışsa da, bu hayata geçiri-lememiş ve işyeri Hekimliği, diğer sağlık elemanı ve Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi çalışmalarında

ortaya birlikte bir şey koyulamamıştır. Ülkemizde hala işyeri hekimliği ile ilgili uygulamalar amaçlanan hedefe bir küçük adım dahi atılmadan yerin-de saymakta ve uygulamada poliklinik hizmetine dönüşmüştür. Aynı şekilde işe giriş sağlık raporu ve periyodik sağlık kontrolleri de amaçlanan faydayı ortaya koymaktan çok uzak olup, gerektiğinde ibraz edilecek bir evrak olarak görülüp düzenlenmek-tedir. Bu yürümeyen sorunlar herkes tarafından bilinmekte ise de bunlara çözüm getirilmemektedir. İki bakanlık arasında bir türlü toplumun önüne sorunlara çözüm getirecek verimli çalışmalar koyulamamıştır.

İş kazaları ve meslek hastalık-ları konusu tüm toplumu ilgilen-dirir. Mevzuat açısından her şeyi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yapacağı yasal düzenlemelere bırakmak da son derece yanlıştır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan-

lığı 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile kuralcı bir yaklaşım yerine önleyici yaklaşımı esas alarak bütün işyerlerini tüm çalışanları (istisnaları hariç) bu kanun kapsamına alarak yola çıkmışsa da, bu gün için hala bu kanuna bağlı bir Tüzük çıkarılamamış ve yaklaşık 36 adet Yönetmelik çıka-rılmışsa da bunlar da Avrupa birliği direktiflerinin birer çevirisi olmaktan öteye gidememiştir.

Avrupa Birliği ülkelerinde İş Kazası ve Meslek Hastalıkları konusu, tüm kesimlerin mevzuatını hazırlarken

Dünyada genelinde ve Avrupa ülkeleri içinde maalesef iyi bir durumda değiliz.

Meslek hastalıklarına, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı ve Sağlık Bakanlığı

istatistikleri ışığında baktığımızda çok kötü durumda olmadığımızı görsek de maalesef bunlar gerçekleri

bize tam olarak yansıtamamaktadır. Çünkü vakaların büyük bir çoğunluğu kayıtlara girmemektedir. Gerçek, kayıtlara yansıyan rakamsal boyutun

çok çok üzerindedir.

“Neden İSG’de bir türlü istenen noktaya gelemediğimizi” araştırırken, en yetkili isimlerle görüşmek istedik. Ve sektörü en ayrıntılarına kadar tanıyan, Emekli Baş İş Müfettişi, Bilirkişi ve İş Sağlığı ve Güvenliği İşverenler Derneği

Başkanı Tahir Sinanoğlu’na sorularımızı yönelttik. Biz ülke olarak nerede hata yapıyoruz? Neden bir türlü dengeleri kuramıyoruz?

RÖPORTAJ

Page 7: Profesyonellerin tercih ettiği şırınga - ekoteknikisg.com · Piyasada herkes bir şekilde para kazanmak için var, herkes iş kıyafetleriyle sabahın köründe yollara bunun

12

dikkate alındığından, direktifler yeterli olmaktadır. Ancak bizde durum aynı değildir. Bu sebeple bizde İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na bağlı ola-rak çıkarılan bu direktif çeviri olan yönetmelikler uygulamada dikkatten kaçabilmektedir. Bu yönetmeliklerde işaret edilen hususlar diğer kamu kurumlarının mevzuatında, ulusal standartlarda taban bulabilmesi ve orada buyurucu hükümler içinde ol-ması halinde elbette yeterli olacaktır.

Denetim olarak hangi noktada ol-duğumuz sorununuza cevabım, yine mevzuat açısından yapılacak düzen-lemeden geçmektedir. Çünkü çalış-ma hayatında iş sağlığı ve güvenliği konusunda denetim yapan iş müfettişi sayısı bence yeterlidir. Bu alandaki sorunları müfettiş sayısını artırarak çözemezsiniz. Sorunun çözümü dene-timde değildir. Ya da denetim meka-nizmasında aksayan yanlar iş kazası ve meslek hastalıklarını artırıyor diye-mezsiniz. Zaten 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çıkarılırken de kuralcı yaklaşımlardan ziyade önleyici yaklaşım esas alınmak istenmiştir. Önleyici yaklaşımda elbette deneti-me düşen görevler de vardır. Ancak önleyici yaklaşım tek başına denetim değildir. Denetim boyutunda bu gün için gördüğüm en büyük eksiklik ortak sağlık ve güvenlik birimlerinin bu hu-sustaki rolünün göz ardı edilmesi ya da tam anlamıyla destek görmeme-sidir. Aslında bu birimler esas olarak işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanları ile işyerlerinde çalışanların sağlığı ve

güvenli açısından denetim yapmakta-dır. Bu denetimlerle, devlet adına ya-pılan denetimler arasında bir uyum ve koordinasyona gerek vardır. Yine bu gün için denetim denetimi sağlayan İş Teftiş Kurulu Başkanlığı ile mevzuatın hazırlanması ve iş sağlığı ve güvenliği konularında aktif olan İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü arasında iş birliği, uyum ve ahenk açısından uzun süredir dışardan gözlenen ko-pukluğun giderilmesi şarttır. İş sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü yukarı-da sıralanan hususları yerine getirme yani mevzuattaki eksiklikleri giderme konusunu Ulusal ölçeğe taşıması ve yine denetim ayağına gerekli desteği verebilme adına personel açısından güçlendirilmesi de önemlidir.

İş sağlığı ve Güvenliği açısından benim Türkiye’yi görmek istediğim nokta, İş Sağlığı ve Güvenliği konu-suna insan odaklı bakıp, bu uğurda yapılması gerekenlerin aslında bir mevzuatın gereği olmaktan çok, evrensel değerleri ve insanı öne alan bir anlayışla yaklaşılıp yapılmasıdır. Bunun için de, mevzuatımızı geniş bir katılımcılarla yeniden gözden geçirip eksik yanlarını oradan kaldıracak iyileştirmeler yapmak, uygulamada aksayan hususlara doğru ve uygu-lanabilir çözümler bulmak, yasal düzenlemeleri yaparken ülke gerçek-lerinden ayrılmadan kurallar koymak gerekir.

Bunları yaparken, uygulanacak politika ise; İş Sağlığı ve Güvenliği

İş kazası istatistikleri, tam olmasa da durumumuzu

ortaya koyan bilgiyi vere-bilmektedir. Bu bilgilerin

ışığında ise diğer ülkelerle kıyaslama yapmanın bizi

üzeceği gerçekleriyle karşı karşıya gelmekteyiz. Bu

durumu uzun uzun sayısal değerlerle açıklamak beni

mutsuz ediyor. Ama iyi du-rumda olmadığımız gerçeğini

de bilmemizde yarar var.

konusunun sadece Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı görev alanı içinde olduğu yönündeki değerlendirmeleri yıkıp yine bu Bakanlığımızın önder-liğinde Ulusal İş Sağlığı ve Güven-liği Konseyi’nin hedeflerine yönelik çalışmalarının gözden geçirilip Eylem Planı’nda aksayan yanların desteklen-mesi ve gerek görülen yeni hususla-rın gündeme alınması, İş Sağlığı ve Güvenliği Konularında Ulusal Ölçekte medyadan yararlanıp dikkat çekip far-kındalık yaratma, İş Sağlığı ve Güven-liği Kültürünün oluşması açısından MEB ile ortak çalışmalar yapma, İş-yerinde İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili tedbirlerin alınmasında yükümlü kı-lınan işverenin ve işveren vekillerinin eğitilip bilgilendirilmesi ve ekonomik anlamda desteklenmesi, çalışanların mesleki yeterlilik sahibi olmalarının sağlanması, Devlet kurumlarının mevzuatlarında iş sağlığı ve güvenliği de değerlendirilip ön planda tutulması gibi hususlar ön plana çıkarılmasında yarar vardır.

Dernek olarak, elbette bu alanda yapmamız gereken ve yapacağımız çok şeylerin olduğuna inanıyoruz. Bir araya geliş amacımızda, bu alanda gördüğümüz olumsuzlukları, önce kendi içimizde tüm boyutlarıyla tartışıp, değerlendirmek ve eleştiriyle kalmayıp çözümleriyle birlikte konu-nun muhataplarını bilgilendirmek, iş sağlığı ve güvenliği odaklı, konferans panel, sempozyum gibi etkinlikler yapmak yapılmasına katkı vermek, TBMM çatısı altında iktidar ve ana

muhalefet partisi çalışma yaşamı ile ilgili komisyonlarla görüş alışverişin-de bulunma ve bunların dışında üyele-rimizle birlikte çeşitli sosyal etkinlik-lere katılım yapmaktayız. Kısa vade de derneğimizin tanıtımı ve yukarıda sıralanan aksiyonları almak uzun vadede üyelerimizin bunaltan sıkıntı-larına çözümlerin üretilmesi bakımın-dan muhatapları gerekli görüşmeleri yapmak olup niçin bunu uzun vadeye attığımızı sorarsanız da bunda, görüş-me talebinde bulunduğunuz siyasiler ve bürokratların randevu verebilmek için sayısal çokluğumuzu sorguladık-larını gördük. Zaten İSG alanındaki sorunlara bulunan cevaplar üyele-rimizi rahatlatacak ve böylece çoğu birlikte ortadan kalmış olacaktır.

Ülkemizde tehlikeli ve çok tehlikeli iş yeri sayısı yaklaşık 700.000 olduğu bu iş yerlerinden 200.000 iş yerinin iş güvenliği hizmeti aldığı yaklaşık 500.000 iş yerinin ise iş güvenliği hizmeti almadığı bilinmektedir. Bakanlık zaman zaman bu hizmeti almayanlar için idari para cezası uygulanacağı görsel ve yazılı basında açıklasa da bu güne kadar herhangi bir uygulama görülmemiştir. Bu konuda iş yerlerine bir yaptırım uygulanmamasını nasıl değerlendi-riyorsunuz? Bu durum ülkeyi nasıl etkiler?

Evet, görsel ve yazılı basında ben de zaman zaman bu tür haberlere rastlı-

yorum. Bakanlığın iş sağlığı ve güven-liği hizmetlerinin işyeri tarafından alı-nıp alınmadığını takibi çok kolay olup, bununla ilgili olarak işyerinde teftiş yapılmasına gerek olmayıp, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü’nün İSG Katip Programı’nda bu kayıtlara ulaşmak mümkün ve kolaydır. Diğer yandan da iş müfettişleri işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği konularında yaptıkları denetimde ve yine bununla ilgili olarak raporun yazımında uya-cakları kurallar İş Teftiş Rehberi’nde belirlenmiştir. Bu rehberin Dördün-cü Bölüm 3.6 Maddesi’nde teftişte mutlaka alınacak bilgiler arasında bu husus vardır. Yani müfettiş işyerinde İşyeri Hekimliği ve İş Güvenliği Uz-manlığı açısından hizmet alıp almadı-ğı sorgulanmakta ancak aynı rehberin İkinci Bölüm 4.4 Maddesi’nde teftiş süresi içinde tamamlanabilecek ve düzeltilebilecek mevzuata aykırılıklar-la ilgili olarak önel verilmesi uygu-lamasına yer verilmiş olup yakın ve hayati tehlike yoksa denetimi yapan müfettiş tespit ettiği mevzuata aykı-rılığın giderileceği işverence beyan edilmesi halinde, mevzuata aykırılık-ların işverence uygun sürede giderile-bileceğinin müfettişçe takdir edilmesi durumunda bir bildirim düzenlenerek teftişe ara verilip işverene süre veril-mektedir. Bundan dolayı da işveren bu yöndeki noksanlığı giderdiği an idari para cezasının muhatabı olmamakta-dır. Bu durum elbette işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı bulundurma ge-

reğine inanmayan ve bu durumu mali bir külfet olarak gören kişiler yeni bir teftişe kadar kurallara uymamaya devam edebilmektedir.

Sahada merdiven altı birçok OSGB olduğu bilinmektedir. Bu OSGB’ler bir C sınıfı Uzman ile bir doktoru yan yana getirip OSGB kurabilmekte ve maliyetin çok altında fiyat vererek bir taraftan haksız rekabete neden olurken, diğer tarafta iş güvenliği algısını olumsuz etkileyerek İSG de kaliteyi düşürmektedir. Zira bu OSGB’ler ya bildirim yapmamakta ya da iş yerlerinin e-devlet şifrele-rini alarak girdi çıktı yaparak hem iş yerlerini dolandırmakta hem de düzgün çalışan OSGB’leri de maddi manevi zor durumda bırakmaktadır-lar. Bu konuda neler yapılabilir? İSG İşverenleri için acil çözüm üretilmesi gereken bir konu değil midir bu? Bu duruma bakanlık bir çözüm getirmi-yorsa, bizler ne yapabiliriz?

Bu husus iş sağlığı ve güvenliği hizmeti sunmakta yetki almış olan ve aldığı yetkinin gerektirdiği sorumlu davranışı sergileyen OSGB’ler için cid-di bir sıkıntı olmaktadır. Bu OSGB’ler maalesef bizlerin yüz karası olup, doğru çalışanları işlerinden ettik-leri gibi kalitesiz hizmetle de bütün OSGB’leri zan altında bırakıp itibar kaybına uğramamıza sebep olmakta-dırlar. Bu güzel söyleşinin kalitesini düşürmeme adına yapılan yanlışları

26.01.2010 Tarihi’nde İş Sağlığı ve Güvenliği ala-nında İş Birliği Protokolü imzalanmışsa da, bu hayata geçirilememiş ve işyeri hekimliği, diğer sağlık elemanı ve Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi çalışmalarında ortaya birlikte bir şey koyulamamıştır. Ülkemizde hala işyeri hekimliği ile ilgili uygulamalar amaçlanan hedefe bir küçük adım dahi atılmadan yerinde saymakta ve uygu-lamada poliklinik hizmetine dönüşmüştür. Aynı şekilde işe giriş sağlık raporu ve periyodik sağlık kontrolleri de amaçlanan faydayı ortaya koymak-tan çok uzak olup, gerektiğinde ibraz edilecek bir evrak olarak görülüp düzenlenmektedir.

Page 8: Profesyonellerin tercih ettiği şırınga - ekoteknikisg.com · Piyasada herkes bir şekilde para kazanmak için var, herkes iş kıyafetleriyle sabahın köründe yollara bunun

14

tek tek sıralamak istemiyorum. Bu-rada hizmet alanların seçici olması, hizmet almadan kesilen faturaya ödenen paranın boşa gittiğini bilmesi gerekmektedir.

Yapılan sözleşmenin takipçisi olması, verdiğimiz hizmeti danışmanlıkla ka-rıştırmaması, atanan işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanının isg kâtip prog-ramında tanımlı olup olmadığını be-lirli aralıklarla kontrol etmesi, hizmet alamıyorsa hesabını sorması gerekir. Ancak çok düşük rakamlarla hizmet anlaşması yapılınca alan memnun satan memnun hesabı hizmetin de peşine düşülmediği görülmektedir. Bunun sonucunda maalesef iş kaza-ları ve meslek hastalıkları oluyor diye dizimize vurup sebebi başka yerlerde aramaya devam edeceğiz. Bu konuda yaşananlar Bakanlığın yetkililerine iletildi. Ancak çözüm üretilemedi. Bizlerin yapacağı bu kişileri gerçek yüzünü ortaya çıkarmak ve kalitemizle onların ne olduğunu ortaya koymak. Tabi biz bu arada çekilip gitmezsek.

İSG profesyoneli yetiştiren eğitim kurumlarının istenen ve beklenen faydayı sağlamadığı aşikardır. Hem eğitim kurumları konusunda, hem de İSG profesyonellerinin yetişmesi konusunda sizce nasıl bir çalışma düşünülmelidir? Amaca hizmet eden İSG paydaşları olan bizler neler yap-malıyız bu konuda?

Eğitim kurumlarında yaşanan süreç, bir tıkanma ya da A ve B belgeli İş Güvenliği Uzmanlar içinde fiili olarak uzmanlık yapanların az olması sebe-biyle karar verici veya öneride bulun-mayı yapanların getirdiği çözümlerle bu sona sürüklenmesinden bu günkü duruma gelmiştir. Aslında eğitim kurumları aksayan birkaç hususun düzeltilmesi ile amaçlanan hedefe

doğru gidiyordu. Ancak alınan karar-larla arz talep dengeleri bozulunca ve bir anda bu alana yatırım amaçlı giren çok fazla firma olunca yaprak dökümü başladı. İş Güvenliği Uzmanlarından C Belgelilerin B ve A Belgeleri için eğitim almadan sınava girme hakkı verilmesi bu kurumların iyileştirme göremeden sonlarını hazırladı.

Diğer yandan da beraberinde başka bir sorun getirdi. O güne kadar sadece sınava hazırlanan hiç pratiği olmayan ve az şey bilen, A ve B belgeli Uzman-lar çalışırken iş güvenliğini öğren-meye başladı ayrıca da bu gün için belgesi elinde, sınav hazırlığındaki bilgileri de unutmuş hala hiç çalışma yapmamış çok sayıda uzman meslek-taşlarım bulunmaktadır.

İSG Profesyonellerinde staj süresini uzatmak ve de bunu bu gün olduğu gibi değil, fiili olarak yapılıp emek ve-rilecek hale getirmek gerek. Böylece bu alanda gerçekten çalışmak isteyen aklını ve gönlünü bu işe vermek isteyenler ön plana çıkarken, belgeyi alıp cebime koyayım belki lazım eder diyenler de düşünmek zorunda kalıp sayısal çokluğa katkı veren kalabalık olmaktan çıkacaklardır. Staj konusu mutlaka mercek altına alınıp değer-lendirilmelidir.

Bizim bu sayıda asıl üzerinde dur-mak istediğimiz konu ise, Üretim, Kalite – İSG ve Çevre ilişkileridir. Bu anlamda bizim asıl anlamaya çalıştığımız konu, kalite ve paranın nasıl birbiri ile uyumlu ilerleyebile-ceğidir. Daha da açık ifadeyle, devlet İSG anlamında bir kanun çıkarıyor ve “Bunları yapın” diyor. Ancak işve-renler mümkün olduğunca maliyet kısmak istiyor, bununla ilgili ekstra para harcamak istemiyor. Bu sefer

hizmet sunucular da en ucuza kaç-maya meylediyor. Bir OSGB olabile-cek en düşük fiyatı vermek için, en ucuza kaçıyor ya da KKD’ler için de aynı durumları haberlerde defalarca duyabiliyoruz, yangından koruyucu kıyafeti güya giyiyorlar ancak bu sa-dece mevzuata uymak amaçlı olabili-yor ve muhtemelen bir yangın anında ilk o yangın koruyucu kendi yanıyor, yani kendini bile koruyamıyor. Sebep nedir? Sebep, para kazanma kay-gısı varken kaliteyi düşürmektir. Piyasada herkes bir şekilde para kazanmak için var, herkes iş kıya-fetleriyle sabahın köründe yollara bunun için düşüyor, bu sebeple para kaygısını tamamen yok saymak pek mümkün olmayabilir ancak, nasıl olacak da para kaygısı varken kalite-yi yükseltmeyi de sağlayabileceğiz? Yani, özel şirketler / osgb’ler doğal olarak “önce ben kazanmalıyım” diye düşünüyorken, bu işte milli sermaye de yokken, devletin “bunlar zorunlu, bunları yapın” demesi üzerine hem kalite hem bütçe dengesi nasıl sağ-lanacak? Bu konuda dengeye gelen firmalar bunu nasıl ayarlamışlar? Dünyada bu denge nasıl sağlanmış-tır? Bu konuda başarılı ülkeler bu dengeyi nasıl kurmuşlardır?

Kalite ve kazanç birbiriyle uyumlu ilerlemesi için, her işte olduğu gibi doğru planlama yapmak, ilerde ortaya çıkması muhtemel sorunları planla-ma sırasında görüp çözümlerini sorun olmadan önceden belirlemek gerekir. İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili olarak, yetki verilen alanı yönetenler ileriyi görmeden kendi fikirlerini beğenerek, kararlar alır, fikri olanlara, öngörü sahiplerine ve alanın uzmanlarına sır-tını dönüp kulaklarını tıkarsa, elbette sonuçta sıkıntı olacaktır. Ben böyle oldu demiyorum ancak gelinen nokta da ortadadır. Kontrol altına alınma-

Mevzuat açısından her şeyi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın

yapacağı yasal düzenlemelere bırakmak da son derece yanlıştır.

yan gücün işe yaramadığı gibi, bu tür organizasyonda çelişkiler önceden görülüp doğru planlama yapılmayınca başıboş kalan ve kontrol edilemeyen organizasyonda orman kanunu devre-ye girer. Anlık hesaplar baskın çıkar. Bunu sonucu, sizin sorunuzda çizdiği-niz tablo görünür. Yoksa İş Sağlığı ve Güvenliğinde yıllardır söylediğimiz bir husus vardır.

Kazaları ve meslek hastalıklarını ön-lemek ödemekten daha ucuz ve daha insancıldır. Aslında bu kadar basit. Bir iş kazasındaki tüm maliyete baktığı-mızda önlemek için yapılacak mas-rafın bunun çok çok altında olduğunu açıkça göreceğimiz gibi, beraberinde düzen ve tertiple birlikte kalite de ona paralel olarak geleceği gibi verimlilik-te de artış ortaya çıkmaktadır. Bunlar bilimsel gerçeklerdir.

Dünyada bu dengeyi sağlayanlar, öncelikle bir şey yapmış olmak için yola çıkmamışlar. Yapılacak işin dü-zenlemesinde, önce kolektif çalışmayı başlatıp, akademisyenler, işçi ve işveren örgütleri, sahada işin içinde aktif olarak bulunanlar ve toplum bilimcilerden ekip oluşturmuşlar. Bu geniş katılımlı çalışma grubu aynı alanda çalışma yapmış ve başarıy-la uygulanan modelleri incelemeye alırken, kendi toplumsal değerlerini de göz ardı etmemişler ve çalışmayı, kendi toplumları üzerine dizayn edip, talep ve arz durumlarının hesabını

yapıp, planlamadan sonra geçiş süreci belirleyip bu aşama-da da ortaya çıkan ve çıkabilecek sorunları bertaraf etmişlerdir. Planlanan sistemi anlık basit çözüm-lerle daha kötü hale getirmemişlerdir. So-run olduğu noktada, eğitim ve bilinçlen-dirmeyle birlikte demokrasi kültürü, katılımcı yaklaşım, denetim, eleştiri ve öneri sistematiğinde, çözümler üretebilmişlerdir.

6331 Sayılı Yasa ile başlayan süreçte, ülkemizde sanayici profili, çalışan profili, ülkedeki hekim sayısı, serti-fikalı işyeri hekimi sayısı, iş güven-liği uzmanı sayısı, ülkedeki işsizlik, çalışanların mesleki yeterlilikleri, istihdamda lokomotif olan sektörler gibi birçok faktör belli olup sonradan bunları etkileyecek harici öngörül-meyen durum da olmamıştır. Bu kadar bilinenler ışında, seçilen model uygulama hangisi olursa olsun yapıya uygun doğru planlama yapıldığında her şey kontrol altında giderdi. Ancak böyle olmadı bununla ilgili uyarıyı biz-zat şahsım ilgili kişilere A ve B Sınıfı uzman sayısı yeterli değil bununla ilgili çözüm önerilerimi ilettiğimde aldığım cevap ellerinde veriler olup buna göre sayılar ülke ihtiyacına yeti-yor şeklinde oldu ve bu sebeple önce

A Sınıfı uzmanı kıtlığına yakalandık.

Başta sayının yeteceğini iddia eden sayın yetkililer bunların yarıdan fazla-sının sorumluluk almak istemediğini veya kamuda esas işlerinde çalışmaya devam etiklerini ya da belgeyi bir şekil-de almış ama kullanmak istemediğini ilerde kullanacağını hesaba katmadı-lar. Yine ülkedeki İşyeri hekimi sayısını bilmemize ve bugünkü yapıda bir anda işyeri hekimliği hizmetini oturtu-lamayacağı görülmesine rağmen hekimlerin sürelerini artırarak Soma ve Ermenek kazalarındaki sıkıntıya çö-zümler getirir olarak sorunu daha da karmaşık hale getirip OSGB’leri ciddi bir işyeri hekimi sıkıntısında boğulma-ya itmişlerdir. Yine aynı şekilde sağlık memuru ve hemşirelere diğer sağlık elemanı belgesi alma zorunluluğu getirirken onlara sınavında, civanın buharlaşma sıcaklığı ya da kurşunun ergime sıcaklığını sorarak bir daha sınava girmeyecek ruh haline girmele-rine sebep olunmuştur.

Denetim yapan iş müfettişi sayısı bence yeterlidir. Bu alandaki sorunları

müfettiş sayısını artırarak çözemezsiniz. Sorunun çözümü

denetimde değildir.

15

Page 9: Profesyonellerin tercih ettiği şırınga - ekoteknikisg.com · Piyasada herkes bir şekilde para kazanmak için var, herkes iş kıyafetleriyle sabahın köründe yollara bunun

16

Çok düşük rakamlarla hizmet anlaşması yapılınca alan memnun satan memnun hesabı hizmetin de peşine düşülmediği görülmektedir. Bunun

sonucunda maalesef iş kazaları ve meslek hastalıkları oluyor diye dizimize vurup sebebi başka yerlerde aramaya devam edeceğiz. Bu

konuda yaşananlar Bakanlığın yetkililerine iletildi. Ancak çözüm üretilemedi.

Yine Soma’daki maden ocağında meydana gelen olaydan sonra İş güvenliği uzmanlarının süresini artı-rarak bir çözüm üretmiş görünüldü. Ancak yaşanan bu olayla uzmanların işyerindeki çalışma süresi arasında hiçbir illiyet olmayıp anılan işyerinde tam zamanlı iş güvenliği uzmanları vardı. Bu değişiklik kararları sistemi tıkarken çalışma yaşamının ana öğe-lerinden olan yatırımcı yada sanayicini bilgilendirilmesi boyutunu da maa-lesef göz ardı ettik. Elbette sermaye, yaptığı yatırımdan kar etmek isteye-cektir. Kâr etmeyecekse niçin yatırım yapsın. Önce iş güvenliği sloganıyla üretime yaklaşılırken bunun aslında Kârdan sonraki bir önce olduğunu çünkü iş güvenliğinin karlılığı da beraberinde getirdiğini anlatmak ge-rekir. Bu durumda da konuya yönelik bilgilendirilen müteşebbis tabiî ki kaliteli hizmeti seçecektir. Tıpkı ben ucuz mal alacak kadar zengin değilim diyen İngiliz tüketicisi gibi.

Sorunuzdaki işaret ettiğiniz çelişki çıkmadan önlenebilirdi. Ancak maa-lesef işçilerin eğitimi ile ilgili koca bir yönetmelik çıkarılıp, yine 6331 Sayılı Kanun’un 16. ve 17. Maddeleri buna ayrılırken işverenin eğitilip bilgilendi-rilmesi ve bilinçlendirilmesi açısından tek bir madde dahi konulmamıştır. 6331 Sayılı Kanun topluma anlatılma-ya çalışılmışa da iş sağlığı ve güvenliği hususu önemi ve gereği açısından sonuç alıcı hedefe yönelik aksiyonlar tam olarak yapılamayıp doğru algılar da oluşturulamamıştır. Hala bugün işverenlerin bir kısmının; bu güne kadar iş güvenliği yoktu yoktu bu gün çıktı derken yıllardır üzerinde çalış-tığımız bu alandan habersiz olarak

üretim yaptığı görülmektedir. Elbette bilgisiz ve konu hakkında bilinçsiz kişi iş güvenliği önlemlerine yönelik yaptı-rımları masraf kapısı ve lüzumsuz bir dayatma olarak görecektir. Bu sebep-le de hizmet veren OSGB’ye, kendi-sine öneride bulunan yol gösteren İSG profesyonelleri için onlara gerek yok gönderme ve bu işi en ucuz kaça yaparsın diyebilecektir. Yine bugün 2, 5 TL’ye baret olduğu gibi 50 TL’ye de baretin olduğu ortamda bilinçsiz işverenin çalışanına 1/20 oranında fiyat farkı olan kalitesiz baret alıp vererek yükümlülükten kurtulaca-ğını sanmaktadır. Eğer; işvereni İSG konusunda eğitip bilgilendirir İSG profesyonellerinin eleştiri ve öneri-lerine açık, gerekli önlemleri alması gerektiğini kavrayabilecek bilinç düzeyine getirip, bir yandan da piyasa gözetim ve denetimi ile de standart dışı kişisel koruyucu imalat ve satı-şını önleyebildiğimizde; ne bu çelişki yaşanır nede iş kazası sayısındaki artış görülür.

Bir başka bakışla da insanın, sağlığı ve güvenliğinden ödün veren bir an-layıştaki çalışma yaşamında, sana-yileşme, kalkınma , çalışma barışı, üründe kalite, refah ve mutluluk görülemez.

Bu çelişkilere bakarak karamsar olmaya da gerek yok; bu gün için geç kalınmış bir durum olmayıp, iş sağlığı ve güvenliği profesyonelleri vasıtasıyla işverenin bilgilendirilmesi ve bilinç-lendirilmesi yasaya veya çıkarılacak İş sağlığı ve Güvenliği Tüzüğüne aktarı-labilir, iş sağlığı ve güvenliği açısından örnek olacak işyerlerine çeşitli des-tekler verilerek teşvikler yapılabilir.

Bu güne kadar, eksik ve yanlış uy-gulama ve sıkışılan noktada getirilen doğru olmayan çözümler maalesef İş sağlığı ve Güvenliği Kanunuyla amaç-lanan iyileştirmelerin, ürününü alma-mıza engel olmuştur. Ancak bu demek değildir ki hiç kazanımımız olmadı. Aslında aksayan yanlar düzeltilirse, mevcut kazanımlarla çok kısa zaman çok büyük mesafe kat edilip iş kazası ve meslek hastalığı açısından rakam-lar aşağı çekilir. Bunun için öncelikle, OSGB’lere Çalışma ve Sosyal Güven-lik Bakanlığı’nı temsil ettiği kimliği teslim edip sorunlarına çözüm getirip, buraları bir ticari işletme olma yerine Bakanlığın öncü güçleri ve ileri birim-leri gözüyle bakmak, zabıta mantığıyla OSGB denetletmek yerine işi layıkıyla yapıp yapmadığını ölçmeye yönelik de-netimlerin muhatabı kılmak, tespit ve öneri defterini elektronik ortama taşı-yıp yazılanların işverenin bilgisayarına düşmesi sağlanırken Bakanlıktaki bir bilgisayara da düşmesi sağlanıp İSG Profesyonellerini muhbirlikten kurta-rıp, Bakanlığı yanında yer verip, OSGB yer değiştirdiğinde belgesine yeni adresi yazmak için astronomik rakam-lar alarak bunaltmayıp, yine yüzde 18 gibi bir KDV yükü altında ezilip, yüksek ücretli elemanlar istihdam edip insan hayatı ve sağlığı ile mücadele verirken sigorta primleri altında ezilmesine çözümler getirmekle buraların hizmet gücü ve kalitesi artırılıp değerlendiri-lebilmelidir. Çünkü bu gidiş bir çöküşe doğrudur. Bu güne kadar yapılanlar heba olmamalıdır. Bakanlık OSGB leri emrindeki bir ordu gibi düşünüp değerlendirmelidir. Bunu için de önce OSGB’lerin yüzlerine her zaman kapalı olan kapılar açılıp sıkıntılarına kulak verilmesi gerekir.

Tahir Sinanoğlu Kimdir?

1959 Elazığ doğumlu olan Tahir Sinanoğlu, daha küçüklüğünde babasının devlet memuru olması sebebiyle ülkemizin birçok bölgesinde değişik il ve ilçelerde bulunmuş, her bölgemizin kültürü ile tanışma fırsatı bulmuş. Yüksek eğitimini Fırat Üni-versitesi Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümünde tamamlayan Sinanoğlu, 1984 yılında İş Müfettiş Yardımcısı olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde çalışmaya başlayıp burada, işyerleri denetimi, çeşitli projeler ve iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri ile dolu dolu geçen 29 yılın sonunda, 2011 yılında Baş İş Müfettişi olarak emekli olmuş.

Ankara’da İSGO (İş Sağlığı ve Güvenliği Organizasyonu) unvanlı bir işyeri açarak ülke çapında iş sağlığı ve güvenliği odaklı çalışmalar yapıp birçok projede görev alan Sinanoğlu, 2013 yılında, 6331 Sayılı Yasa ile gelen yeni düzenlemeler gereği şahıs firması yanında İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetler Yönetmeliği gereği hizmet verebilmek adına Saygın OSGB İş Sağlığı ve Güvenliği Çevre Danışmanlığı Mühendislik San. ve Tic. Ltd. Şti.’ni kurup Ortak Sağlık ve Güvenlik birimi olarak işyerlerine iş sağlığı ve hizmetleri sunucuları arasına katıl-mış.

Bu gün itibarıyla 15 kişilik çalışma grubuyla birlikte iş sağlığı ve güvenliği alanında bir çok güzide kuruluşa hizmet vermeye devam ediyor. İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili olarak birikimle-rini kamunun ve yargının hizmetine sunmak amacıyla Ankara Adliyesi bünyesinde özellikle İş mahkemelerinde 1990 yılında başladığım Bilirkişilik hizmetlerini halen ilk günkü gayret ve heyecanla sürdürmeye devam eden Sinanoğlu, bu alanla ilgili bir kitap yazma düşüncesini eyleme dönüştürdüyse de çalışmaları devam etmektedir.

Sosyal aktivite olarak da tüm hayatına hükmeden İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili olarak, mevzuattaki yeni düzenlemelerle beraber uygulamada ortaya çıkan olumsuzlukların gideril-mesi için “OSGB’ler olarak ne yapabiliriz?” diye sohbetler ettiğimiz değerli dostu Sayın Yadigar YOLCU’nun getirdiği öneri ve daha sonraki değerli katkılarıyla, kurulan İş Sağlığı ve Güvenliği İşverenler Derneği’nin Başkanı olarak da bir görevi sürdürmeye devam etmektedir.

İSG Profesyonellerini Davet Ediyoruz

Nitelikli hizmet sunucuların alanında donanımlı uzmanlar ve diğer OSGB’lerle birleşerek, dernekler ya da vakıflar aracılığıyla bir araya gelerek ülkemizdeki İSG Kültürü’nün yaygınlaşmasına hizmet etmesi gerekir. Bir araya gelerek çözüm aramak ve bir güç oluşturup sorunları üst makamlara iletmek daha da kolay çözüm önerileri üretmeyi ve üretilen önerileri hayata geçirmeyi kolaylaştırır.

6331 Sayılı İSG Kanunu yayınlandıktan sonra, halen güçlü bir halka, bir zincir oluşturulamadı. Tüm bunlar olunca da ülkemiz için gerçekten kaliteli hizmetler ne yazık ki üretilemedi.

İSG alanında ayrılık içerisinde olduğumuz için sürekli felaketler doğuyor ve yayılıyor. Sonuç olarak, kalıcı olmak ve ileriye bakılmak isteniyorsa, herkesin bugünkü bakış açısını bir kez daha gözden geçirmesi gerekir. Yoksa temel sorunlar çözülemez. Şimdi tüm İSG profesyonellerini derneğimize üye olmaya davet ediyoruz.

www.isgisverenleri.org - [email protected]

17

İSGİşverenleri

Derneği

Page 10: Profesyonellerin tercih ettiği şırınga - ekoteknikisg.com · Piyasada herkes bir şekilde para kazanmak için var, herkes iş kıyafetleriyle sabahın köründe yollara bunun

18 19

İSG Uygulamalarını Sadece Bir Kanun Diye Değil, Değerler Açısından Bir Hak Olduğunu

Kavramak Gerekir.

Röportaj: Gazeteci İrem Nurgül Durmuş

Halk Sağlığı Kurumu, 2011 yılında 663 Sayılı Kanun Hükmünde Ka-rarname ile kurulmuştur. Kurulumu sonrasında bünyesinde otuz daire başkanlığı oluşturulmuştur, bu dairelerden biride Çalışan Sağlığı ve Güvenliği Daire Başkanlığı’dır.

2012 yılından itibaren faaliyet yürütmektedir bu alanda en önem-li çalışmaları, iş sağlığı güvenliği hizmetlerinin geliştirilmesi ve meslek hastalıkları bildirimlerinin artırılarak uluslararası stan-dartlarda toplanmasına destek olmaktır.

Doç. Dr. M. Kemal BAŞARALI Kimdir? 1971 yılında İstanbul’da doğdu. İlkokulu İstanbul’da orta ve lise tahsilini Konya’da tamamladı. Ortaokul ve lise tahsili sırasında Konya sebze-meyve halinde ve pazarlarında pazarcılık yaptı. 1995 yılında KTÜ Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Uzun yıllar acil heki-mi olarak Konya’da görev yaptı. 2005-2009 arasında Konya’da işyeri hekimliği yaptı. 2007 yılında Konya Meram Tıp Fakültesi’nde Biyokimya Doktora progra-mını tamamladı. 2009-2011 arasında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Yardımcı Doçent olarak çalıştı. 2013- 2016 yılları arasında Mersin İl Sağlık Müdürü olarak görev yaptı. Ocak 2014’te Doçent unvanını aldı. Ocak 2016’da Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkan Yardım-cısı olarak atandı. Halen Tüketici ve Çalışan Güvenliği Başkan Yardımcılığı görevini sürdürmektedir. Alanında birçok makalesi ve bildirisi bulunan BAŞARALI İngilizce ve Arapça bilmektedir.

İş sağlığı güvenliği ile çalışan sağlığı ortak paydaları ya da ayrıştığı husus-lar nelerdir?

Tamamen ortak paydadır Ayrıştığı bir husus bulunmamaktadır. Biri diğerin-den ayrılamaz parçalardır.

Sağlık Bakanlığı’nın iş sağlığı güvenliği konusundaki çalışmaları nelerdir?

Bilindiği gibi Türkiye Halk Sağlığı Kurumu bünyesinde toplum sağlığı merkezlerimiz kamu adına iş sağlığı güvenliği hizmeti verebilme yetkisi almıştır. Bu yetkiyi bugüne kadar 67 ilimizde 84 Toplum sağlığı merkezi almıştır. Merkezlerimiz bugün itibariy-le 1200 işyeri ve 20.000 çalışan hizmet vermektedir bu hizmetleri geliştirmek amacıyla faaliyetler yürütüyoruz. Ön-celikle bu hizmeti veren başta işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanlarımızın niteliklerini artırma konusunda çalış-malar yapıyoruz. Ayrıca bu hizmetleri

sunmayı kolaylaştıracak ve geliştire-cek imkânları sağlamaya çalışıyoruz.

Bir taraftan Hollanda Belçika ülkeleriy-le çalışan sağlığı ve güvenliği alanında proje yürütmekteyiz projenin eğitimle ilgili kısmını tamamladık. Bu yıl eğitim alan personelimizin araştırmaları ile ilgili çalışmalarımıza devam edeceğiz.

Hekimlerimize yönelik meslek hastalıklarının farkındalığına yönelik meslek ve yapılan işin sorgulama alış-kanlığını artırma ve bu sorgulamanın takibini yapıyoruz.

Çalışma Bakanlığı, ilgili birimleri ve Sosyal Güvenlik Kurumu ile birlikte çalışmalar yürütüyoruz.

Başbakanlık genelgesi ile yürürlüğe giren çok paydaşlı sağlık sorumlulu-ğunu geliştirme programının onuncu başlığı iş sağlığı güvenliği hizmetle-rinin geliştirilmesidir. Bu kapsamda ilgili bakanlık üniversite ve kurumlar-

la iş birliği içerisinde bu alandaki be-lirlenmiş olan insan kaynakları, insan kaynakları niteliğinin artırılması, yapı-sal değişikliklerin düzenlenmesi ve bu alandaki aksaklıkları tespit edilerek giderilmesi sağlamaktır.

İş sağlığı güvenliği hizmeti sunan toplum sağlığı merkezleri beklentiye cevap verdi mi? Ve tsm’lerin sayısı artacak mı? Ne gibi düzenlemeler ya da eklemeler de yapılacak?

İSG hizmeti veren Toplum Sağlığı Merkezi sayımız şu an için yeterli, ilerleyen süreçte ihtiyaca göre bu sayı tekrar değerlendirilebilir.

Osgb’ler aynı zamanda sağlık hizmeti sunucularıdır. Bu anlamda bu kuru-luşları ayrıca denetlemeyi ve stan-dartlarını yükseltmeyi düşünüyor musunuz?

Ortak sağlık güvenlik birimleri iş sağlığı ve güvenliği (İSG) hizmeti sunan yerler

olmakla birlikte kuruluş, denetim vb. iş ve işlemleri 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve ilgili mevzuatında belirlenmiş olup, yetkilisi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’dır.

İş sağlığı kapsamında yapılan Tıbbi tetkiklerin yapılması ve Uygulaması ile ilgili yıllardır tartışmalar var. Mo-bil sağlık ve Osgb’lerde yerleşik sabit olarak bu işlemler nasıl yapılacak, bu konuda çıkarılan genelge sahada çok tartışmaya neden oldu. Bu konu-da neler söylemek istersiniz?

İş sağlığı kapsamında çalışanların sağlık gözetiminin yapılması kanuni zo-runluluktur. Bu zorunluluk kapsamında periyodik sağlık muayenesi içerisine çalışanların tetkik ve tahlilleri girmek-tedir. Sahada yaşanan gezici araç ile iş sağlığı hizmeti verilmesi konusu çözülmesi gereken bir mesele olarak karşımızda durduğundan 29 Nisan 2016 tarihli 2016/7 sayılı “Gezici İSG Hizmetleri” Genelgesi yayımlanmıştır. Bu genelge il İSG hizmetlerinin gerek OSGB’ce gerek işyerlerince çalışanlara işyeri ortamında gözetilerek meslek hastalıklarına yönelik daha sağlıklı koruma tedbirlerinin alınması amaç-lanmıştır. Tüm iş ve işlemlerin gezici olarak nasıl yapılması gerektiği genel-gede tek tek hüküm altına alınmıştır.

Osgb’lere bir radyoloji ya da diğer branşlardaki laboratuarlarla an-laşma yapmak şartı ile mobil araç

bulundurma, tetkik yapma yetkisi ve-rildi. Ancak zaten yetkisi olan radyo-loji ya da diğer branş laboratuvarları iş sağlığı tetkiki yapmak üzere mobil araç izni verilmedi mi? Bu genelgeyi nasıl anlamalıyız?

Mobil iş sağlığı ve güvenliği araçlarını kullanma yetkisi sadece ve sadece İSG hizmetleri yürüten OSGB ve İSGB’ lere verilmiştir. Diğer laboratuvar veya görüntüleme merkezlerinin hizmet kapsamına göre iş ve işlemleri yürü-tüldüğünden bu merkez veya labora-tuvarlara mobil araç kullanma yetkisi verilmemiştir. Çünkü İş sağlığı ve gü-venliği hizmetlerini yürütmekle görevli kurumlar OSGB’ ler ve İSGB’ lerdir.

Bizim bu sayı asıl üzerinde durmak istediğimiz konu, Üretim, Kalite – İSG ve Çevre ilişkileridir. Devlet İSG anla-mında bir kanun çıkarıyor ve “Bun-ları yapın” diyor. Ancak işverenler mümkün olduğunca maliyet kısmak istiyor. Hizmet sunucular da en ucuza kaçmaya meylediyor. Bir OSGB olabi-lecek en düşük fiyatı vermek için, en ucuza kaçıyor. Piyasada bir çok tıbbı tetkik ve taramalarda da en ucuza kaçarken kalite tamamen düşebi-liyor. Nasıl olacak da para kaygısı varken kaliteyi yükseltmeyi de sağ-layabileceğiz? Bu konuda dengeye gelen firmalar bunu nasıl ayarlamış-lar? Dünyada bu denge nasıl sağlan-mıştır? Bu konuda başarılı ülkeler bu dengeyi nasıl kurmuşlardır?

Bu sayınızda ele almış olduğunuz bu başlıklar çok önemli Çalışan Sağlığı ve Güvenliği hizmetlerine önem ver-diğinizde kalitede doğrudan artmakta Sonuçta bu üretime çalışan mem-nuniyetine ve dolayısıyla da işveren memnuniyetine çok büyük bir katkı sunmaktadır. 2012’de Çalışma Ba-kanlığı tarafından yayınlanan bu konu uluslararası standartlara uygun tüm ihtiyaçları karşılayacak yeterliktedir.

Bizim sorularımız bu kadar, sizin eklemek istedikleriniz varsa ya da dergimiz aracılığıyla iletmek istedik-leriniz varsa onları da alabilir miyiz?

Burada önemli olan kanunun özünü anlamak, uygulamaları sadece bir kanun gereği diye değil aynı zamanda değerler açısından bir hak olduğunu da kavramak gerekir. Kanun bunu is-terken hem çalışan hem işveren hem de sosyal devlet yönünden ele almış. Bu yükümlülükleri yerine getirdiğimiz de hem işimizin kalitesini yükselt-miş hem çalışanımıza değer vermiş, hem de işveren yükümlülüklerini yerine getirmiş oluyoruz. Ülkemizde, muhteşem iyi uygulama örnekleri yer almaktadır. Birçok işyerimizde işverenlerimizin, İş sağlığı ve güven-liği profesyonellerinin bu uygulama-ları keşfederek kendi işyerlerinde uygulamaları faydalı olacaktır. Ayrıca ülkemizin birçok iyi uygulamalarının uluslararası mecrada örnek alınması dileğiyle teşekkür ederim.

Page 11: Profesyonellerin tercih ettiği şırınga - ekoteknikisg.com · Piyasada herkes bir şekilde para kazanmak için var, herkes iş kıyafetleriyle sabahın köründe yollara bunun

20 21

MAKALE

YANICI VE PATLAYICI TOZLARLA YAPILAN ÇALIŞMALARI NE KADAR YÖNETEBİLİYORUZ?

Un, Şeker, Ahşap Tozu, Magnezyum, Çinko Tozu Patlar mı?

Patlayıcı ortamlarda uygun olmayan elektriksel ekipmanların kullanılması ve kontrol önlemlerinin alınmaması söz konusu sanayi tesislerinde görev yapan çalışanlar için büyük tehdit oluşturmak-tadır. Tesisin bütünlüğün kaybedilmesi olasılığına karşı ekipmanların değiştiril-mesi maliyetinin çok küçük kalacağı unutulmamalıdır.

Patlayıcı ortam; yanıcı maddelerin gaz, buhar, sis ve tozlarının atmos-ferik şartlar altında hava ile oluş-turduğu ve herhangi bir tutuşturucu kaynakla temasında tümüyle yanabi-len karışımı ifade eder.

Yanıcı ve parlayıcı sıvı buharları ile gazların yangın ve patlama olayla-rındaki rölü oldukça fazladır. Henüz yeteri kadar anlaşılamamış endüst-

Un, Şeker, Ahşap Tozu vb. Tozların Patlayıcı Olduğunu Biliyor Muydunuz?

1. Yanıcı Toz: Şeker, buğday unu, yulaf unu, arpa unu, nişasta, ahşap tozu, mağnezyum, demir, kömür vb. 500 mikron ve altı partiküller. Bir tozun patlayıcı olarak tanımlanmaması için Kst değerinin sıfır olması gerekir,2. Oksijen: Bir yükseltici (oksidant) maddenin varlığı (örneğin hava gibi),3. Askıda Katı: Tozun bir patlamayı meydana getirebilmesi için hava içinde askıda katı olması gerekmektedir. Fakat kapalı bir alan içindeki toz tabakaları da bir patlama potansiyeli yaratmaktadır,4. Kapalı Alan: Toz patlamaları deflegrasyon ve detonasyon şeklinde iki şekilde meydana gelebilir. Detonasyon şeklinde patlama için kapalı alanda patlamanın gerçekleşmesi gerekir. Kapalı alanlarda toz patlamasından daha fazla korkulması gerekmektedir,5. Ateşleme Kaynağı: Diğer dört bileşenin var olduğu bir ortamda son olarak ateşleme kaynağı gereklidir. Ateşleme kaynağı; bir elevatör kafasında veya konveyörde aşırı aşınmış olan bir yatak, bir kayışın sürtünmesi, exproof olmayan bir aletten çıkan bir elektrik arkı, bir elektriksel kısa devre, statik elektrik, sigara çakmağı veya yakılmış bir sigara, kaynak, metal ile metal kıvılcımlar, yıldırım vb. nedenler olabilir.

Özlem ÖzkılıçÖnder Akademi A.Ş.Kimya Yük. Müh. / A Sınıfı İş Güvenliği UzmanıÇalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı / E. İş Başmüfettişi E. İş Teftiş İstanbul Grup Bşk. [email protected]

Toz patlamaları ve mekanizmaları ile patlayıcı tozlar hakkında bilinç düzeyi ne yazık ki henüz tam oluş-mamıştır. Örneğin; un, şeker patlar mı? Diye sorulduğunda birçok kişi şaşkınlıkla bu soruya hayır cevabı vermektedir. Konunun uzmanları hariç, günlük yaşamı esnasında bu bilgi ile karşılaşmamış birçok

kişi bu konuya şaşkınlıkla cevap vermektedir. Ancak bu durum riski ve durumun vehametini daha da artırmaktadır.

Toz patlamaları genellikle işletmelerde ince partikül boyutundaki tozun nak-letme noktalarında, silolarda, kovalı elevatörler veya kapalı konveyörler

içinde meydana gelmektedir. Buralarda ekipman içinde veya üzerin-de bulunan toz partikülleri; boşaltma, yüksekten düşme, çalkalanma veya doldurma vb. işlemler esnasında pat-lama meydana gelmektedir. Bir tozun patlamasının meydana gelmesi için şu beş temel fiziki unsurun bulunması zorunludur:

riyel kaza nedenlerinden birisi de toz patlamalarıdır. Kömür, bıçkı talaşı, tohum, un, şeker, alüminyum tozla-rının bulunduğu endüstriyel ortamlarda ciddi toz patla-ması tehlikesi bulunmakta-dır. Toz patlamaları, yara-lanma, ölüm ve maddi hasar gibi ciddi sonuçlara neden olabilmektedir.

Toz patlaması mekanizmasının da bilinmesi önemlidir. Toz patlamaları birincil ve ikincil patlamalar olmak üzere iki ayrı patlama safhası şeklinde gerçekleşir. Birincil ve ikincil patlama-lar genellikle birbirine çok yakındır (bir saniye aralıkla) ve bu yüzden de bunlar tek bir patlama veya seri patlamalar şeklinde duyulabilir. Birincil patlama, tozu ateşleyen ısı kaynağı ile havada-ki tozun kapalı bir yerde buluşması ve birbiriyle temas etmesiyle oluşur. İlk patlama sonucunda oluşan şok dalgası, proses ekipmanları, zemin, koridorlar, tüneller, boru kanalları vb. ekipmanlar üzerindeki tabakalanmış tozu havaya kaldırır. Hızla hareket eden bir alev cephesi, havada taşınan tozu bir yapı içinden ilerlerken tutuş-turarak, basınç dalgasını izler. Birincil patlama kaynağından gelen tozun bir kısmı, ikincil patlamalar için ilave yakıt sağlayarak basınç dalgaları ile taşınır.

Patlama başladıktan sonra yeterli ya-kıt ve kapalı yerde tutulma söz konusu olduğu sürece, sürekli seri patlamalar meydana gelmektedir. Bundan dolayı bir toz patlaması, iyi havalandırma, etkisizleştirme, temizlik şartlarının sağlanması sayesinde bir birincil patlama ile sınırlı tutulursa, ikincil patlama olduğunda hasar birinciye

Page 12: Profesyonellerin tercih ettiği şırınga - ekoteknikisg.com · Piyasada herkes bir şekilde para kazanmak için var, herkes iş kıyafetleriyle sabahın köründe yollara bunun

22 23

nazaran çok daha az olmaktadır.

Koruyucu Önlemler İhmal Ediliyor

Dünyada ve sanayimizde yaşanan yangın ve patlamalar, özellikle tehlikeli kimyasallar, tozlar ve patlayıcı ortam-larla ilgili alınması gereken önlemlerin ne kadar can alıcı hususlar olduğunu bir kez daha göstermiştir. İşletmeleri ve çalışanlarını tehdit eden, zarara uğratan ve üzen bir çok yangın ve pat-lama, kazanın meydana geldiği andan itibaren büyük sansasyonel haber yaratmakta ancak bir süre sonra gün-celliklerini ve önemini koruyamamak-ta ve unutulmaktadır, bu nedenle de alınması gereken koruyucu önlemler büyük oranda ihmal edilmektedir. Yönetmelikler gereğince işverenler; kimyasal maddelerle çalışmalarda, işçilerin bu maddelere maruziyetini önlemek, bunun mümkün olmadığı hallerde en aza indirmek, yangın, parlama ve patlamaların önüne geç-mek ve kimyasalların tehlikelerinden korumak için gerekli tüm önlemleri almakla yükümlüdür.

Patlamaların önlenmesi ve bunlar-dan korunmayı sağlamak amacıyla işverenlerin “Çalışanların Patlayıcı Ortamların Tehlikelerinden Korunma-sı Hakkında Yönetmelik”’de belirti-len temel ilkelere ve verilen öncelik sırasına uyarak, yapılan işlemlerin doğasına uygun olan teknik ve orga-nizasyona yönelik önlemleri almaları gerekmektedir. Bunlar;

• Patlayıcı ortam oluşmasını önlemek,• Yapılan işlemlerin doğası gereği patlayıcı ortam oluşmasının önlenme-si mümkün değilse patlayıcı ortamın tutuşmasını önlemek,• İşçilerin sağlık ve güvenliklerini sağlayacak şekilde patlamanın zararlı etkilerini azaltacak önlemleri almaktır.

Bu önlemler, gerektiğinde patlamanın yayılmasını önleyecek tedbirlerle bir-likte alınmalıdır ve alınan bu tedbir-ler düzenli aralıklarla ve işyerindeki önemli değişikliklerden sonra yeniden gözden geçirilmelidir. Yine “Çalışanla-rın Patlayıcı Ortamların Tehlikelerinden Korunması Hakkında Yönetmelik” gerekliliklerinden birisi de “Patlama Riskinin Değerlendirilmesi”dir. Bu bağ-lamda işverenler patlayıcı ortamdan kaynaklanan riskleri de değerlendirir-ken şu hususları dikkate almalıdırlar;

• Patlayıcı ortam oluşma ihtimali ve bu ortamın kalıcılığı,• Statik elektrik de dahil tutuşturucu kaynakların bulunma, aktif ve etkili hale gelme ihtimalleri,• İşyerinde bulunan tesis, kullanılan maddeler, prosesler ile bunların muh-temel karşılıklı etkileşimleri,• Olabilecek patlamanın etkisinin büyüklüğü.

Patlamadan Korunma Dokümanı

İşyerinde muhtemel patlayıcı ortam-larla ilgili değerlendirme yapan ve bu alanlarda kullanılacak ekipmanlara karar verilmesini sağlayan işverene yönetmelik gereğince yapılan tüm değerlendirmeler, sınıflandırılan alan-lar, kullanılan ekipmanlar ve alınan önlemlerle ilgili olarak bir döküman hazırlanması yükümlülüğü de ver-miştir. Bu döküman ise “Patlamadan Korunma Dokümanı” olarak anılan belgelerdir.

Patlamadan Korunma Dokümanında, yönetmelik gereğince bazı özel husus-ların değerlendirilmesi ve bu hususla-ra dökümanın içeriğinde yer veril-mesi gerekmektedir. Bu dökümanda işveren, yürürlükteki mevzuata göre hazırladığı patlama risk değerlendir-

mesini, dökümanları ve benzeri diğer raporları birlikte ele alabilecektir.Bu dökümanda özellikle;

• Patlama riskinin belirlendiği ve değerlendirildiği,• Yönetmelikte belirlenen yükümlü-lüklerin yerine getirilmesi için alına-cak önlemler,• İşyerinde yönetmeliğe göre sınıflan-dırılmış yerler,• Ek-2 ve Ek-3’te verilen asgari ge-reklerin uygulanacağı yerler,• Çalışma yerleri ile uyarı cihazları da dahil iş ekipmanının tasarımı, işletil-mesi, kontrol ve bakımının güvenlik kurallarına uygun olarak sağlandığı,• İşyerinde kullanılan tüm ekipmanın “İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağ-lık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği” ne uygun olduğu,hususları yazılı olarak yer almalıdır.

Patlamadan Korunma Dokümanı

İnsanlar işyerlerinde tehlike altındalar. Her an her şey olabilir, bir patlamay-la dünyanın en kutsalı olan “insan” alevler içinde yanıp gidebilir. Peki neden? Patlamadan Korunma Dökümanları neler yazıyor? Uygulamada nerede eksik-lerimiz var? Neden balon gibi patlıyoruz? Neden korunamıyoruz? diye Kimya Yük. Müh. / A Sınıfı İSG Uzmanı / ÇSGB / E. İş Başmüfettişi E. İş Teftiş İstanbul

Grup Bşk. Yrd. Özlem Özkılıç’a sorduk.

Patlamadan korunma dokümanı, işin başlamasından önce hazırlanmalı ve işyerinde, iş ekipmanında veya organizasyonunda önemli değişiklik, genişleme veya tadilat yapıldığında yeniden gözden geçirilerek güncelleş-tirilmelidir.

Patlayıcı Ortamlarda Kullanılacak Elektriksel Ekipmanlar

Risk değerlendirmesine göre hazırlanan patlamadan korunma dokümanında aksi belirtilmemesi halinde patlayıcı ortam oluşabilecek tüm yerlerdeki ekipman ve koruyucu sistemler, Muhtemel Patlayıcı Or-tamda Kullanılan Teçhizat ve Koruy-ucu Sistemlerle İlgili Yönetmelikte (2014/34/EU) belirtilen kategorilere göre seçilmek zorundadır. Buna göre;

Bölge 0 veya Bölge 20: Kategori 1 ekipman,

Bölge 1 veya Bölge 21: Kategori 1 veya 2 ekipman,

Bölge 2 veya Bölge 22: Kategori 1, 2 veya 3 ekipman.

Başta Avrupa olmak üzere dünyanın

birçok bölgesinde patlayıcı or-tam sınıflandırması “Bölge” (Zone) sistemine göre Interna-tional Electrotechnical Comis-sion (IEC) ve tarafından yayınlanan ilkeler ve standartlar çerçevesinde gerçekleştirilmektedir. Patlama korumalı bölgelerin tanımlanması ve burada kullanılabilecek ele-krikli malzemelerin bu ortam-lara uygunluğu için çalışmalar uluslararası IEC komitesi tarafından yapılmaktadır. EN 60079 ile EN 80079 ve takip eden seri numaralı ve elektriksel patlamaya karşı koruma ile ilgilenen Avrupa standartları TC31 teknik komitesi tarafından geliştirilmiş ve Avrupa birliği ülkeler-inde ulusal standartlar olarak kabul edilmişlerdir. IEC yayınları, ulusal ve bölgesel standartları yönlendirmeyi amaçlayan tavsiyelerle ilgili yasal düzenlemelere sahiptir.

Mekanik Kısımlar İçin de Ex Uygun-luk Sertifikası Gerekmektedir.

Resmi Gazete’de 2013 yılı itibari ile yayınlanmış olan “Çalışanların Patlayıcı Ortamların Tehlikelerinden Korunması Hakkında Yönetmelik”te 2003 yılında yayınlanmış olan eski

yönetmelikten farklı olarak sadece elektrik ve elektronik kısımlar için değil mekanik kısımlar için de Ex uygunluk sertifikası istenilmektedir.

Yönetmelik’in EK - 2 “Çalışanların Sağlık ve Güvenliklerinin Patlayıcı Ortam Risklerinden Korunması İçin Asgari Gerekler” madde 2.4’de tesis, ekipman, koruyucu sistemler ve bun-larla bağlantılı cihazların patlayıcı ortamda güvenle kullanılabileceğinin, Patlamadan Korunma Dokümanında belirtilmesi halinde bunlar hizmete sokulabilir denilmektedir. Bu kural 30/12/2006 tarihli ve 26392 sayılı Resmî Gazete’nin 4 üncü mükerre-rinde yayımlanan Muhtemel Patlayıcı Ortamda Kullanılan Teçhizat ve Ko-ruyucu Sistemlerle İlgili Yönetmeli-ğe (2014/34/EU) göre ekipman veya koruyucu sistem sayılmayan ancak tesiste yerleştirildikleri yerlerde kendileri bir tutuşturma tehlikesi oluşturan iş ekipmanları ve bağ-lantı elemanları için de geçerlidir. Bağlantı elemanlarında herhangi bir karışıklığa meydan vermemek için gerekli önlem alınır denmektedir.

Yönetmelik incelendiğinde “tesiste yerleştirildikleri yerlerde kendileri bir tutuşturma tehlikesi oluşturan iş ekipmanları ve bağlantı elemanları için de geçerlidir.” tabiri kullanıl-mıştır. Bu durum birçok işletmeyi zora sokacaktır, çünkü henüz elekt-rik ve elektronik ekipmanlarını dahi exproof ekipmanlar ile değiştirmemiş işyerleri motorların metal kısımla-rını, kullandıkları el aletlerini vb. Ex uygunluk sertifikası olmadan kulla-namayacaktır.

Page 13: Profesyonellerin tercih ettiği şırınga - ekoteknikisg.com · Piyasada herkes bir şekilde para kazanmak için var, herkes iş kıyafetleriyle sabahın köründe yollara bunun

24 25

Ex Ekipmanların Bakımı, Testi ve Ku-rulumunu Yapacak Personelin Eğitimi

Muhtemel Patlayıcı Ortamda Kullanı-lan Teçhizat ve Koruyucu Sistemlerle İlgili Yönetmelikte (2014/34/EU) ve EN 60079-19 çerçevesinde bakım ele-manlarının ya da exproof ekipmanla-rın testini ya da kurulumunu yapacak personelin 2014/34/EU direktifi, EN 60079-0, EN 60079-14, EN 60079-17 ve EN 60079-19 standartları çerçe-vesinde eğitilmesi gerekmektedir. Çalışanların Patlayıcı Ortamların Tehlikelerinden Korunması Hakkında Yönetmelik”te EK-2 madde 2.5.’de ise patlama riskini en aza indirmek ve olası bir patlamada, patlamayı kontrol altına almak, işyerine ve iş ekipman-larına yayılmasını en aza indirebil-mek için; işyerleri, iş ekipmanları ve bunlarla bağlantılı tüm cihazların tasarımı, inşası, montajı ve yerleşti-rilmesi, bakım, onarım ve işletilme-sinde gerekli tüm önlemler alınır. Her bakım ve onarım sonrasında tesisin, ekipmanların veya koruyucu sistem-lerin Muhtemel Patlayıcı Ortamda Kullanılan Teçhizat ve Koruyucu Sistemlerle İlgili Yönetmeliğe (94/9/AT) uygunluğunun devam edip etme-diği, bağlantılarının ve montajlarının durumu kontrol edilir. İşyerlerinde patlamanın fiziksel tesirlerinden çalışanların etkilenme riskini en aza indirmek için uygun önlemler alın-ması gerekmektedir denilmektedir.

Muhtemel Patlayıcı Ortamda Kulla-nılan Teçhizat ve Koruyucu Sistem-lerle İlgili Yönetmelikte (2014/34/EU) yeni yönetmeliğimizin de aynı amaca uygun olarak bakım, test ve kurulum aşamasında ehil kişilerce kontrol istediğini görmekteyiz. Bu bağlamda; 2014/34/EU çerçevesinde sisteme dahil olmak isteyen test kuruluşları, bakım personelleri, kurulum yapacak perseonellerin sertifikalandırılmaları gerekmektedir.

Ekipmanların Uyumlaştırılması Sorunu

ATEX direktifleri olarak anılan direktifler, ülkemizde her nekadar yönetmelik olarak yayınlanmış olsa da işyerlerinin birçoğunda yanıcı, parlayıcı sıvı, gaz ve toz kimyasal kullanılan alanlardaki prosesler ve ekipmalar bu direktifler yürürlüğe girmeden çok önce yapılmıştır ve kullanılan elektriksel ekipmanlar yeni yönetmeliklere göre uygun değildir. Bu tesislerde kullanılan elektriksel ekipmanların uygun ekipmanlarla değiştirilmesi maliyet gerektirmektedir. Ancak tehlikenin büyüklüğü düşünüldüğünde ve hem tesisin tamamı hem de bu tesisteki tüm çalışanların kaybedilebileceği düşünüldüğünde söz konusu ekipmanların uygun ekipmanlarla değiştirilmesi çok küçük bir maaliyet olarak kalacaktır.

İşyerlerinde patlayıcı ortam sınıflamasını yapıcak olan teknik kadroların, patlayıcı ortam “Bölge”lerinin belirlemesini doğru yapamaması durumunda ise bu alanlarda kullanılacak Ex ekipman seçiminin de doğru yapılamayacağı açıktır. Kanaatimce, özellikle muhtemel patlayıcı ortamlarda risk değerlendirmesi, patlayıcı ortam sınıflandırması ve uygun ekipmanların seçimini yapıcak olan teknik kadrolar ile bu alanlarda denetim görevini yürütecek iş müfettişlerinin standart-lar konusunda eğitimi ve bilgi düzey-leri de kritik önem taşımaktadır.

Muhtemel patlayıcı ortam ihtiva eden işletmelerde bu alanlarla ilgili değerlendirmelerin yapılmaması, bu alanlarda kullanım için uygun olmayan elektriksel ekipmanların kullanılması ve kontrol önlemlerinin uygulanmıyor olması sanayimiz ve bu sanayi tesislerinde görev yapan çalışanlarımız için büyük tehdit oluşturmaktadır. Özellikle çalışma koşullarının düzeltilmesi açısından işçi-işveren-devlet üçlüsünün işbirliği üzerinde durmak gerekli ve zorun-ludur. İşverenler, gerekli ve zorunlu olarak teknik önlemleri almak ve örgütlenmeyi gerçekleştirmek; devlet ise gerekli denetimi yapmak, gereken yasaları çıkarmak ve ger-ekli müesseseleri kurarak, teknik çalışmaları yapmak zorundadır.

Kaynakça:

• ÖZKILIÇ, Ö., ATEX Direktifleri Çerçevesinde Patlayıcı Ortam Sınıflandırma ve Patlayıcı Ortam Risk Değerlendirmesi, Sempozyum Tebliğleri Ki-tabı, Çimento Sektöründe İş Sağlığı ve Güvenliği Sempozyumu, İzmir, Kasım 2008• Muhtemel Patlayıcı Ortamda Kullanılan Techi-zat ve Koruyucu Sistemler ile ilgili Yönetmelik• Çalışanların Patlayıcı Ortamların Tehlikelerin-den Korunması Hakkında Yönetmelik

EKOTEKNİK İSG Mühendislik Ekibi, yasal olarak yaptırma mecburiyeti bulunan

periyodik test ve kontroller ile de hizmet sunmaktadır.

Bu test ve kontrollerin güvenilir kuruluşlarda, sağlıklı sonuçlarla yapılması

sizi ve firmanızı korur.

Lütfen hizmet aldığınız kuruluşa dikkat ediniz.

Kaldırma Aracı Periyodik Test ve Kontrolleri:

- Vinç Periyodik Test ve Kontrolü, - Forklift Periyodik Test ve Kontrolü, - Caraskal Periyodik Test ve Kontrolü,- Yük Asansörü Periyodik Test ve Kontrolü,- Lift Periyodik Test ve Kontrolü, - Transpalet, Kriko vb Periyodik Test ve Kontrolleri, - Halat & Sapan Periyodik Test ve Kontrolleri.

Basınçlı Kap Periyodik Test ve Kontrolleri:

- Kalorifer ve Buhar Kazanları Periyo-dik Test ve Kontrolü, - Hidrofor Periyodik Test ve Kontrolü, - Genleşme Tankı Periyodik Test ve Kontrolü,- Boyler Periyodik Test ve Kontrolü,- Otoklav Periyodik Test ve Kontrolü,- Kompresör Periyodik Test ve Kont-rolü,- Emniyet Valfi Periyodik Test ve Kontrolü.

Elektrik Tesisatı Periyodik Test ve Kontrolleri:

- Elektrik ve Aydınlatma Tesisatı Topraklama Kontrolü, - Paratoner Topraklama Kontrolü, - Elektrik ve Aydınlatma Tesisatı Kontrolü.

Diğer:- Katodik Koruma- Havalandırma Tesisatı Kontrolü- Çelik Halat Yük Hesabı ve Seçimi Danışmanlık Hizmetleri

Page 14: Profesyonellerin tercih ettiği şırınga - ekoteknikisg.com · Piyasada herkes bir şekilde para kazanmak için var, herkes iş kıyafetleriyle sabahın köründe yollara bunun

KAZAANALİZİKAZAANALİZİ

26 27

Mansur Ziya Koç İş Güvenliği KoordinatörüMakina Mühendisi / A Sınıfı IG Uzmanı

İş Kazaları Da Önceki Yıllara Oranla Rekor Artışlarla Devam Etmektedir

S.G.K verilerine göre ölümlü iş kazaları aşağıda

görüldüğü gibi her yıl artarak devam etmektedir.

2011 yılında iş kazalarında 1700 çalışan hayatını kaybetti.2012 yılında iş kazalarında 745 çalışan hayatını kaybetti.

2013 yılında iş kazalarında 1360 çalışan hayatını kaybetti. 2014 yılında iş kazalarında 1626 çalışan hayatını kaybetti.2015 yılında iş kazalarında 1730 çalışan hayatını kaybetti.2016 yılında iş kazalarında 1970 çalışan hayatını kaybetti.

Neden her yıl iş kazaları artarak devam ediyor sorusuna cevap verebilmek için

sorunları dört ayrı kategoride ele almak gerekir.

a) Çalışanların iş güvenliği bilinç ve kültürüne sahip olmaması,

İşyerindeki güvenlik önlemlerinin en zayıf halkasının insan olduğu ve her zaman en az güvenilir faktör olduğu göz önüne alınarak önlemlerin alın-ması gerektiğini hepimiz bilmekteyiz. Çünkü insanın yaradılış itibariyle son derece güçlü ve şartlara kolay uyum sağlayan mükemmel yapısına rağ-men, unutkanlık, dalgınlık, umursa-mazlık veya algılama yetersizliği gibi bir takım olumsuz zaafları da bulun-maktadır. Çalışanların bu olumsuz zaafları ve akıl almaz cesaretleri iş kazalarının yaşanmasını kaçınılmaz kılmaktadır. Şayet gerekli tedbirleri almakta gecikir isek kazaları önlemek için zamanımız kalmayabilir. İş yerin-de proaktif bir yaklaşım muhtemel tehlikelerin belirlenmesi acısından önemli olacaktır. Ancak bunun sağlıklı yapılabilmesi için o iş yerinde pozitif güvenlik kültürünün oturmuş olması gerekmektedir. Pozitif güvenlik kültü-rü, bireyleri olumsuz sonuçlara karşı

duyarlı olmaya ve özenli davranmaya teşvik eder. İşletme açısından, pozitif bir güvenlik kültürünü geliştirmek ve sürdürmek, bir yönetim politikası olmalıdır. Pozitif güvenlik kültürünün ortak özellikleri arasında İş sağlığı ve güvenliği, öncelikler arasında kabul edilir. İnsanlar riskler konusundaki doğru algılamaları paylaşır, iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin aynı olumlu tu-tumları benimserler. Bütün çalışanlar, iş güvenliğine gerçekten inanır ve bu konudaki rolünün ne olduğunu bilir. Daha doğrusu iş güvenliği bir ekip çalışması olmalıdır. Ancak her zaman örgütsel güvenlik sistemlerini devre dışı bırakabilecek bireysel hataların ortaya çıkabileceğinin dikkate alınma-sı ve bir şeylerin ters gidebileceğinin sürekli göz önünde bulundurulması asla unutulmamalıdır.

Bu nedenle 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 4. Maddesinin a fıkrasında işveren Mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilme-si dâhil her türlü tedbirin alınması,

organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şart-lara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalış-malar yapmakla görevlendirilmiştir. Yine aynı maddenin b fıkrasında ise işyerinde alınan iş sağlığı ve güven-liği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izlemekle, denetlemekle ve uygun-suzlukların giderilmesini sağlamakla görevlendirilmiştir. Şayet işveren bu yükümlülüklerini yerine getirirse ve iş yerinde iş güvenliği kültürünü oluşturmak için eğitim ve denetimle-ri düzenli olarak organize ederse iş kazalarında yükselme yerine gerileme başlayacaktır.

b) Sahada yeterli sayıda yetişmiş yetkin uzman olmayışı.

İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre 17.543 A sınıfı, 11.414 B Sınıfı ve 70.000 civa-rında ise C Sınıfı sertifikasına sahip uzman bulunduğu belirtilmektedir.

İş Güvenliği Koordinatörü / Makina Mühendisi / A Sınıfı IG Uzmanı Mansur Ziya Koç’a göre; kanun ve yönetmeliklerin çıkarılması sorunu çözmemektedir. Bakanlık müfettişlerinin denetimlerini arttırmaları ve denetimlerde

iş güvenliği uzmanlarını tamamlayıcı destek vermeleri sağlanmalıdır.

Page 15: Profesyonellerin tercih ettiği şırınga - ekoteknikisg.com · Piyasada herkes bir şekilde para kazanmak için var, herkes iş kıyafetleriyle sabahın köründe yollara bunun

28 29

Ancak bunlardan 8.000 A Sınıfı, 7.200 B Sınıfı ve 15.819 C Sınıfı uzmanın aktif olarak çalıştığı bilinmektedir. Aynı zamanda tehlikeli iş kollarına bakmakla yükümlü olan 5400 civa-rında B sınıfı uzmanın A sınıfı uzman yerine çok tehlikeli işlere baktığı ve az tehlikeli iş kollarına bakmakla yükümlü olan 9.600 civarında C sınıfı uzmanın tehlikeli iş yerlerine baktığı tahmin edilmektedir. Yani tehlike sınıf derecesi yüksek olan yerlerin dene-timini, gerçekten henüz o seviyeye gelmemiş uzmanlara denetlettirerek kazalara davetiye çıkartılmıştır.

Birde buna 2014 yılı itibari ile prim gün sayısına bakarak sahada hiç çalışmadan C sınıfı belgesine sahip uzmanlara bir sınavla A ve B sınıfı uzmanlık sertifikasının verilmesi ile sahaya binlerce İş Güvenliği konu-sunda hiç bir tecrübeye sahip olma-yan uzmanların girmesine neden olmuştur.

Ülkemizde iş güvenliği uzmanlığı bir amaç olmaktan cıkmış olup almış ol-duğu mesleki eğitim doğrultusunda iş bulamayan işsizlere istihdam yaratma durumuna gelmiştir. Sektörün günah keçileri de bu uzmanlar olmuştur.

Kazaları önlemek için sahaya binlerce uzmanı sürmek çözüm olmamış aksi-ne almış olduğu eğitim doğrultusunda iş bulamayan mühendis ve teknik elemanlarımızı hâkim karşısında “Bu adamı niye öldürdün?” suçlaması ile karşı karşıya getirmiştir.

6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenli-ği Kanunu’nun 8 Maddesi’nin 3. Fıkrası’nda ‘’Hizmet sunan kuruluş-lar ile işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanları, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin yürütülmesindeki ih-mallerinden dolayı, hizmet sundukları işverene karşı sorumludur.” denil-mektedir. Bu madde bile iş güvenliği uzmanlarının içinde bulundukları ağır koşulları açıkça göstermektedir.

Kazaları önlemek sahaya yeterli sayıda uzman sürmekle değil sıkı bir eğitimden geçmiş liyakatlı uzman-ların yetiştirilmesi ve mesleki etik değerlerini ön planda tutarak uzman

atamalarının yapılması ile mümkün-dür. Örneğin bir kimyacının maden sektörüne veya inşaat sektörüne atanması önlenmelidir.

Sonuç olarak kazaların ve meslek hastalıklarının önlenmesi için saha-daki uzmanların sayısını arttırmak çö-züm olmamıştır. İş kollarında mesleki branşlaşmaya gidilmesi en azından bir uzmanın sahaya çıkmadan önce altı ay süreyle sektörel bazda staj yapması sağlanmalıdır. Yapılan staj bazında da görevlendirme yapılma-sının iş kazalarının azalmasında bir nebze çare olacağı düşünülmelidir.

c) Alt yapısı olmayan ve etik çalışma-yan OSGB’lerin kurulması,

Yeterli bilgi birikimi ve donanıma sahip olmadan kurulan ve sayıları 2000’i geçen ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden birçoğunun önceliği kısa zamanda çok para kazanma hırslarıdır. Bu da hizmet kalitesinin düşmesine ve kazaların artmasına neden olmuştur. Mevcut mevzuat bir C sınıfı uzman, bir doktor ve bir yardım-cı sağlık görevlisinin yan yana gelmesi ile Ortak Sağlık Birimi açabilmektedir. İşin acı tarafı ise bu OSGB’ler bildirim yapmadığı gibi firma ziyaretlerini de yerine getirmemekte ve çalışanların sağlık tetkiklerini yapmadan fiziki mu-ayene ile işe giriş ve periyodik sağlık raporlarını vermektedir. Merdiven altı tabirini kullanmak zorunda olduğu-muz bu tür OSGB’lerin kurulması zorlaştırılmalı en azından beş yıllık deneyimi olan bir A sınıfı uzman aran-malı ve Bakanlıkça sıkı denetimlere tabi olmalıdırlar.

d) İşverenlerin iş güvenliğini ted-birleri alınmasında mali külfete girmemesi

İş güvenliği uzmanlarının asli görevi işverene iş yerindeki riskleri bildir-mek ve alınması gereken önlemler konusunda rehberlik etmektir. Uz-manların iş yerindeki tespit ettikleri riskler ve alınması gereken önlemle-rin yerine getirilmesi için bir yaptırım gücü bulunmamaktadır. Bilindiği gibi, işyeri yönetimi, her anlamda işverene aittir. İşçi alımından malzeme alımına

kadar her konuda son sözü işveren söyler. İşyerinde her zaman asıl belir-leyen işveren olmuştur. Tespit edilen riskler için iş güvenliği uzmanı tara-fından önerilen tedbirleri yerine getir-meyen de işverendir. Ancak iş kazası ve meslek hastalıklarından sorumlu tutulan da iş güvenliği uzmanları ile işyeri hekimleridir. İşverenler azami kar peşinde koştukları için çalışan-ların en temel hakkı olan sağlıklı bir ortamda çalışma hakkını ihmal et-mektedirler. Kurumsal firmalar hariç diğer firmalar İş güvenliği konusunda mali yatırım yapmamakta yaratmış olduğu güvensiz ortamda üretime devam etmektedirler. Oysa Kanunun 13 maddesinde çalışanın çalışmaktan kaçınma hakkı şu şekilde düzen-lenmiştir. ‘’ Ciddi ve yakın tehlike ile karşı karşıya kalan çalışanlar kurula, kurulun bulunmadığı işyerlerinde ise işverene başvurarak durumun tespit edilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep edebilir. Kurul acilen toplanarak, işveren ise derhâl kararını verir ve durumu tutanakla tespit eder. Karar, çalışana ve çalışan temsilcisine yazılı olarak bildirilir. ‘’ denilmektedir. Yine kanunun 18. Maddesinin a fıkrasında ise işverenin “Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği konusunda teklif getirme hakkının sağlanması, görüşlerinin alınarak katılımlarının sağlanması” ile ilgili yükümlülük getirmesine rağmen pratikte her iki maddenin uy-gulanması mümkün değildir. Çalışan-ların söz hakkı yoktur, işinden olma, güvencesizlik vb. kaygılar ile çalışma yaşamının emek aleyhine örgütlenmiş olması bu konunun önündeki başlıca engelleri oluşturmuştur. Sonuç olarak işveren uzmanı dinlemez, çalışanı dinlemez hatta konuşturmaz bile. Uzmanların yapamadıklarını bakanlık müfettişleri 20 gün içerisinde yaptı-rabilmektedirler. Zira tek bir raporla yüklü miktarda para cezası veya iş yerini kapatma yetkileri vardır.

Sonuç olarak kanun ve yönetme-liklerin çıkarılması sorunu çözme-mektedir. Bakanlık müfettişlerinin denetimlerini arttırmaları ve de-netimlerde iş güvenliği uzmanla-rını tamamlayıcı destek vermeleri sağlanmalıdır.

Bu sayımızda yine sıkça rastlanan bir iş kazasının nedenleri ile önlemlerini inceleyeceğiz.

İSTATİSTİKÎ BİLGİLER Kazanın Olduğu Sektör: Mermer İmalatıKaza Tarihi: 14.12.2016 Kaza Günü: Çarşamba Kaza Saati: 14.30 Kazalının Yaşı: 35Kazalının Cinsiyeti: ErkekKazalının İş Tanımı: Çivi çakma makinesi ile çalışmaKaza Sonucu: Yaralanma

KAZA ÖYKÜSÜMermer işleme fabrikasında imalatı tamamlanmış mermer plakaların ahşap sandıklar içine yerleştirilmesi sonrasında ambalaj kapağının çakılması gerekmektedir. Marangozhaneden çivi tabancasını alan Z.A tabancayı tetiği basılı olarak taşımaktadır. Çivi tabancası temas tetiklemelidir. Tabancanın özelliklerini bilmeyen Z.A, tabancanın namlusunun bacağına temas etmesi ile güvenlik kilidi açılan tabancadan çıkan çivinin bacağına saplanmasıyla yaralanmış ve 10 gün iş kaybına neden olmuştur.

KAZANIN NEDENİ1- Tabancanın özelliklerini bilmeyen yetkisiz bir çalışanın tabancayı kullanması.2- Çalışanın gerekli dikkat ve özeni göstermemesi.

UZMANIN ÖNERİLERİ

1- Yetkisiz kullanımın önüne geçilmeli.2- Güvenli kullanım talimatı hazırlanarak marangozhaneye asılmalı.3- Çalışana iş başı eğitimi verilerek kayıt altına alınmalı.4- İmalatçının işletme ve kullanma talimatları dikkatlice okunmalı.5- Arızalı tabanca arıza giderilene kadar kullanılmamalı. 6- Tabanca uygun hava basıncı aralığı içinde çalıştırılmalı.7- Elleriniz ve vücudunuz çivi çıkış yerinden uzak tutulmalı. 8- Yapı iskelesi ve merdivenlerde kesinlikle kullanılmamalı.9- Hava kompresörü dışında herhangi bir güç kaynağı kullanılmamalı.10- Hava tedarik bağlantısını kestikten ve alet kullanımda değilken hazne boşaltılmalı.11- Vidaların sıkılığı denetlenmeli.12- İşin kenara yakın kısımlarında ve köşelerinde, ince malzemelere çivi-leme işlemi yapılmamalı.13- Amacınız çivileme yapmak değilse tetiğe dokunulmamalı. 14- Çivi çıkış yeri asla kendinize ve diğer personele doğrultulmamalı. 15- Diğer çivilerin üzerine çivileme yapılmamalı.16- Kullanımdan sonra haznede kalan tüm çiviler daima çıkarılmalı..17- Temas tetiklemeli bir alet kullanıyorsanız, temas tetikleme mekaniz-masının çalışması sık sık kontrol edilmeli.18- Çatılarda veya benzeri eğimli yüzeylerde çivileme yaparken, çivileme işlemine alt kı-sımdan başlayıp ve aşamalı olarak yukarı-ya doğru çıkılmalı. Ayağınızın bastığı yeri kaybetme ihtimalinden dolayı, tersine çivileme işlemi tehlikeli olacaktır.19- Her zaman aletin içinde çivi bulunduğu var sayılmalı.

Page 16: Profesyonellerin tercih ettiği şırınga - ekoteknikisg.com · Piyasada herkes bir şekilde para kazanmak için var, herkes iş kıyafetleriyle sabahın köründe yollara bunun

30 31

ANALİZ

Her şeyi düşündünüz mü?–Kapalı alanlarda güvenliçalışmak için uzman ipuçları

Dar alan, oksijensiz ortam ve tehlikeli maddeler: Kanal, baca ve kuyu gibi kapalı alanlara giren işçiler, güvenli bir şekilde dışarı çıkabileceklerinden emin olmak durumundadırlar.

Kapalı Alanlarda Tehlike Pusuda Bekler

Sulu çamur, tortu ve nesnelerin neden olduğu tıkanmalar; zararlı maddeler ve çöpün, yapılar ve teknik sistem-lerde neden olduğu hasarlar. Atık su arıtma sektöründe kanal ve bacalarıntemizlenmesi, bakımı ve onarımı sıkça yapılan ancak rutin olmayan işlerdir. Çünkü bu “kapalı alanlara” girme zorunluluğu işçilerin karşı karşıya kaldıkları en tehlikeli işlerden biridir. Bununla birlikte nereler kapalı alan tanımına girer ve bu nedenle özellikle tehlikeli kabul edilir?

Aşağıdaki tanım Alman yasal sigorta kurumunun “Tanklarda, silolarda ve kapalı alanlarda çalışma (BGR 117-1)” mevzuatından alınmıştır:

Bir alan,– Ekseriya kalıcı duvarlarla kapatıl-

mışsa,– hava alışverişi azsa,– ve normal tehlike seviyesini aşan maddeler, kontaminasyon,bileşikler veya sistemlerden kaynak-lanan tehlikeler mevcutsakapalı alan olarak tanımlanır.

Almanya’da atık su arıtma sektörün-deki kapalı alanlarda çalışmak içinbelirli düzenlemeler geçerlidir: Alman Yasal Kaza Sigortası Kurumutarafından yayınlanmış bir rehber olan BGR 1262, sadece atık su drenaj sis-temlerine ve kontrol bacalarına giriş ile ilgili değildir, atık su ile temas eden diğer yapıları da ilgilendirir: Havuzlar, sulu çamur siloları, çürütücüler ve pompa kuyuları, vb. kapalı alanlarda çalışmak deneyimli bir ekip ve prati-ğin yanı sıra gerekli teknik cihazları da gerektirir. Ancak o zaman odalardaölçüm yaparak zehirli veya patlayıcı maddeleri tahliye etmek ve

gerekli kurtarma işlemlerini başlat-mak mümkün olur. Çok sayıdaülkede, kapalı alanlara girerek çalışan işçilerin uygun eğitim sertifikasına sahip olması zorunludur. Buna gaz ölçüm aygıtlarının kullanımı ve kişisel koruyucu donanım hakkında tam bilgi sahibi olmak dahildir.

Dünya genelinde kapalı alan girişi ile ilgili yılda ortalama 200 ölüm vakasıBM’in Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve ABD İş Güvenliği ve Sağlı-ğı İdaresi (OSHA) dünya genelinde endüstri, ziraat ve özel konutlarda-ki kapalı alanlarda meydana gelen kazalarda her yıl yaklaşık 200 kişinin yaşamını yitirdiğini tahmin etmektedir.

Bu kazaların yaklaşık üçte ikisine zehirli ortam neden olmaktadır;bu vakaların yüzde 70’inde zehirli or-tamın, kapalı alana henüz girilmeden mevcut olduğu görülmektedir.

“Neden İSG’de bir türlü istenen noktaya gelemediğimizi” sorguladığımız bu dosya konumuzda, ülkemizdeki en kaliteli KKD markalarından olan Draeger Safety’den de görüş almak istedik. Biz ülke olarak nerede hata yapıyoruz?

Neden bir türlü dengeleri kuramıyoruz? sorumuzu Almanya ile de kıyaslama ve farklı bakış açıları yakalama şansı yakaladık. Bu farkındalık için Draeger

Safety İK - Kalite _ Pazarlama Müdürü Pelin Korkmaz’a teşekkür ederiz.

Pelin KorkmazDraeger SafetyİK-Kalite-Pazarlama Müdürü

Page 17: Profesyonellerin tercih ettiği şırınga - ekoteknikisg.com · Piyasada herkes bir şekilde para kazanmak için var, herkes iş kıyafetleriyle sabahın köründe yollara bunun

32 33

Ulusal resmi istatistikler nadiren tüm kazaları içermekte ve ayrıntılı so-nuçlara (yaralanma türü, yaralanma ciddiyeti, ölümler) yer vermektedir. Berkeley Üniversitesi, California/ABD tarafından yapılan bir çalışmaya göre en yüksek kaza oranlarına sahipdurumlar şu şekildedir: Onarım ve bakım işi (kayıtlı vakaların yüzde24’ü), temizlik işi (yüzde 12) ve kont-roller (yüzde 11).

Kazaların en sık görülen nedenleri nelerdir?

Atık su arıtma sektöründe kapalı alan girişi sırasında meydana gelen kaza-ların nedenleri çeşitlilik göstermek-tedir: Bunların arasında tehlikenin hiç veya yeterince değerlendirilmemesi,tehlikenin hafife alınması veya tüm düzenlemelere rağmen kapalı alan giriş işi konusundan eğitim almamış personelin kullanılması yer almakta-dır. Diğer potansiyel nedenler arasın-da kanal veya yapıdaki gaz konsant-rasyonlarının düşük tahmin edilmesi (oksijen içeriği - OX, patlama riski - EX, toksisite - TOX) ya da çürümeve fermantasyon süreçleri gibi bek-lenmeyen biyolojik süreçlersayılabilir.

Oksijen eksikliği nedeniyle bilinç kaybı ve boğulma, cilt, ağız ve solunum sistemi yoluyla zehirli bakteri veya virüslerin vücuda girme riski mevcut-

tur. Örneğin kusurlu bağlantılardan kaynaklanan düşmeler veya çalışma ortamındaki zararlı maddelerden dolayı artan materyal aşınması ne-deniyle kazalar da meydana gelebilir. Kıvılcım yapabilecek elektrik makine-leri gibi tutuşturma kaynaklarınınkullanılması da tehlikeli olabilir.Tüm güvenlik önlemlerine rağmen içerideki şartlar yüzde yüz kesinlikte tahmin edilemeyeceğinden kapalı alanlara girmek beraberinde dai-ma riskler taşır. Bu nedenle kapalı alanlarda çalışma yapılmadan önce kazaları önlemeye yardımcı olmak içinişin kapalı alanın dışından yapılıp yapılamayacağı mutlaka kontroledilmelidir.

Doğru gaz ölçümlerinin alınması - ama nasıl?

İşçiler ve/veya nezaretçiler kapalı alanlarda nasıl davranacaklarıkonusunda eğitim almış olabilirler, ancak gaz ölçüm cihazını kullanma konusundaki bilgileri yetersiz olabilir. Söz konusu çalışmaya hemen başla-madan önce kapalı alandaki ortamın kontrol edilmesi söz konusu oldu-ğunda bile bilgi, beceri ve deneyim genellikle eksiktir. Değerlendirmedeki hatalara genellikle ölçümün yanlış yerden alınması neden olur: Bir baca-ya girmeden önce CO2 veya çürütücü gazın (CH4, CO2, H2S, O2 ve H2 karışı-mı) oluşmuş ve farklı yüksekliklerde

çökmüş olma ihtimali vardır. Başka bir ifadeyle güvenli bir yerden ölçül-düğünde ortam güvenli gözükebilir,ancak çalışan kuyuda eğildiğinde teh-likeli gaz konsantrasyonlarınamaruz kalabilir.

Bu nedenle bu alanlardaki işçilerin daima doğrudan vücutlarının üzerinde bir mobil gaz ölçüm cihazı taşımaları önemlidir. Atık su artırma tesislerin-de çürütücü gazlara ilaveten CH4 ve CO2 ile H2S dahil olmak üzere belirli konsantrasyonlarda yanıcı ve/veyazehirli gazlar da sıklıkla bulunur. Çürütücü gaz oluşumu oksijen yeter-sizliğine de yol açar. Örneğin kaynak makinesinde sızıntı yapan hatlardan kaynaklanan yüksek oksijen konsant-rasyonu, yağların kendiliğinden yan-masına ve patlamalara neden olabilir.

Kazalar potansiyel olarak hatalı sen-sörlerin kullanılmasından da mey-dana gelebilir; örneğin bir patlayıcı sensörü sadece patlayıcı gaz konsant-rasyonunun olup olmadığını tespit eder. Bazı zehirli konsantrasyonlar o kadar düşüktür ki, zehirlenme riski mevcut olmasına rağmen bu gazlar patlayıcı sensörü tarafından tespitedilmezler. Çünkü patlayıcı sensörü, patlama riskini tespit etmek içinnormal şartlarda sadece hacim yüz-deliğini ölçer. Ppm (milyonda birparça) aralığında bile olabilecek ze-hirlenme riskini göstermez.

Bu amaçla, solvent buharlarını ppm aralığında bile ölçebilen özel foto-iyo-nizasyon detektörleri (PID sensörleri) kullanılmalıdır. Hayat kurtaran tüm bu yönler sadece uygun bilgi, deneyim ve eğitimle elde edilebilir.

Kurtarma çalışmaları neden çok risklidir?

Kapalı alan girişi ile ilgili ölümlerin çoğu, kurtarma çalışmaları sırasında meydana gelir: Çalışma arkadaşları, ilk önce durumu dikkatlice değerlen-dirmeden genellikle ezbere hareket ederler. Kurtarıcılar da genellikle, çalışma arkadaşlarını çökertme tankında tehlikeye sokan aynı nedenle ölürler; örneğin yeterli solunumkoruması olmadan kurtarmaya çalış-ması durumunda kurtarıcıyı daetkileyebilen gaz kaynaklı bilinç kaybı nedeniyle.

Bir kaza meydana geldiğinde küçük giriş açıklığı,yetersiz görüş gibi kapalı alan girişi ile ilgili sınırlamalar ve ayrıca genellikle yetersiz ekipman, kurtarma çabalarını güçleştirir. Kapalı alanlarda, özellikle zehirli veya oksi-jen açısından yetersiz ortamlardaki kazazedeleri kurtarmak söz konusu

olduğunda her saniye değerlidir.

Kazalardan daha iyi nasıl sakınılabilir?

Kapalı alanda çalışırken kazaları ön-lemede önemli ön koşullardan birtanesi eğitimdir. Bu eğitim tercihen hem teorik hem de uygulamalıolmalı ve çalışma ortamındaki tipik durumu simüle etmelidir. Eğitim,gerekli gaz ölçümlerinin yapılması ve kişisel koruyucu donanımıntakılması ile başlamalı, giriş ve çıkış talimleri ile sona ermelidir.Katılımcılar ayrıca stres altında ve kapalı alandaki kötü görüş şartlarıaltında doğru hareket tarzı ve bilinci kapalı ve yaralı kişilerin tahliyeedilmesi konularında da eğitim alma-lıdır. Burada gösterilen idealtipik kapalı alan giriş prosedürü planı-nın bilinmesi, güvenli giriş içineksiksiz hazırlanmaya yardımcıdır.

Daima bir kurtarma planı hazırlanmalıdır

Ayrıca belirli acil durum planları pratikte genellikle mevcut değildir veya çalışanlar planlara aşina değildir. Açık mekan kurtarma ekipleri kapalı

alanda kurtarma konusunda yet-erli eğitime sahip olmayabilirler, bu nedenle bu kurtarma çalışmaları ile ilişkili yüksek riskler göz önünde tutulduğunda zaman gerektirenhazırlıklar yapmak zorundadırlar. Hayatların kurtarılmasının hızlıreaksiyon gerektirdiği bir ortamda bu durum, kurtarma işlemlerininbaşlamasını kayda değer ölçüde geciktirerek potansiyel olarakölümcül sonuçlara neden olabilir. Bu nedenle bu tür işler için önceden “faraziye” planı oluşturmak oldukça önemlidir. Ve her ihtimale karşı, solu-num koruma ve diğer donanımlarla olay yerine gelecek eğitimli bir kur-tarma ekibinin hazır bulundurulmasıgerekmektedir.

Kural olarak kurum içi iş sağlığı ve güvenliği personeli, çalışmaya başlamadan önce sahadaki ekiple be-lirli kurtarma senaryolarını konuşmak ve uygulamaktan sorumludur. Bu nedenle bu tür kurtarma planları her zaman duruma özgüdür. Dräger Aka-demi, tesis operatörlerini ve iş sağlığı ve güvenliği personelini bu zorlugörevde desteklemek için portföyüne “Güvenlik ve Acil Durum Yönetimi” programını eklemiştir.

Page 18: Profesyonellerin tercih ettiği şırınga - ekoteknikisg.com · Piyasada herkes bir şekilde para kazanmak için var, herkes iş kıyafetleriyle sabahın köründe yollara bunun

34

Atık su arıtma tesislerindeki kapalı alanlarda, çalışma sırasında hayatı tehdit eden ölümcül kazaların sayısını sürekli olarak azaltmak mümkün olmalıdır. Bunu başarmanın yolu, ilgili iş sağlığı ve güvenliği yönergelerine, tesis dahilindeki tehlike ve önlem listelerine, münferit çalışma talimat-larına ve gerekli eğitim sertifikalarına riayet etmekten geçer. Çünkü: Bu alanlara giren herkes, dışarı yeniden güvenle çıkabileceklerine gerçekten güvenmek zorundadırlar.

35

Draeger Safety Korunma Teknolojileri Ltd. Şti

Konrad Adenauer Cad. No: 54/A-B, Yıldız, Çankaya

06550 Ankara www.draeger.com

KAPALI ALAN KAZALARINI ÖNLEMEK İÇİN 5 İPUCU

1) Önceden kontrol: Kapalı alan girişine yönelik ulusal olarak geçerli standartlar karşılanıyor mu? Alman Yasal Kaza Sigortası Kurumu Reh-beri BGR 117’ye göre kapalı alanlara girmek, iznin yanı sıra çalışma talimatı gerek-tirir. Veya sık sık yapılan ve daima aynı tehlike ve güvenlik önlemlerini içeren iş için salt bir çalışma talimatı. Atık su arıtma tesisleri için ayrıca BGR 126’daki özel bilgilere de riayet etmeniz gerekir.

2) Alarm ve kurtarma planı mevcut mu? Tarif ettiği ön-lemler baştan sona düşünül-dü mü?

3) Sorumluluklar açık mı? Kim neden sorumlu? Bir şef var mı ve güvenlikle ilgili tüm sorular için herkes bu kişinin kim olduğunu biliyor mu?

4) Çalışanlar o işe yönelik eği-tim aldı mı? Gerekli tüm serti-fikalara sahipler mi? Çalışan-lar kişisel koruyucu donanım, kurtarma kemeri, kurtarma vinci konularında eğitimli mi? Eğitim düzenli olarak tekrar-lanıyor mu? Eğitim gerçekçi ve gerçek durumları yansıtıyor mu?

5) Gaz ölçümü ile ilgili olarak: Bunun için gerekli çalışma ta-limatı da mevcut mu? Uygun sertifikalı çalışanlar ve uygun donanım mevcut mu?

Page 19: Profesyonellerin tercih ettiği şırınga - ekoteknikisg.com · Piyasada herkes bir şekilde para kazanmak için var, herkes iş kıyafetleriyle sabahın köründe yollara bunun

36 37

MAKALE Cemal Gökçe İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı

İSG, Günlük Politikalarla Değil,

Sürekliliği ve Devamlılığı Sağlanacak

Politikalarla Oluşturulmalıdır

Sağlık ve güvenlik konusu çalışma yaşamımız içerisinde büyük bir yere sahiptir. Sosyal gelişmenin ve çalışma yaşamının en önemli ögeleri olarak görülmektedir. Meslek hastalıklarının ve iş kaza-larının yaşanmaması için sağlıklı ve güvenli bir ortamın oluştu-rulmasına ihtiyaç var. Güvenli ve sağlıklı çalışma ortamlarının oluşabilmesi için de ortak bir çalışmanın yapılması gerekmekte-dir. Başta devlet olmak üzere iş sahipleri, çalışanlar ve denetim elemanlarına büyük sorumluluklar düşmektedir. Bir yanıyla iş sağlığı ve güvenliği konusu toplumsal bir olaydır.

Toplum da iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili geniş bir kültürün oluşması ve farkındalık bilin-cinin oluşması gerekmektedir.

Bu kapsamda toplumun farklı kesim-lerinin örgütlü olması, yaşanacak olan sorunları işin başında azaltır veya or-tadan kaldırır. Ne yazık ki ülkemiz de çalışırken yaşamını yitiren işçi sayısı giderek artıyor.

2014 yılında tarihimizin en büyük ölümlü kazası olan Soma’nın yanında birçok toplu işçi ölümleri gerçekleş-miş ve 1886 işçi yaşamını yitirmiş-tir.2015 yılında bir Soma yaşanma-masına rağmen 1730 işçi, geçtiğimiz 2016 yılında da 1970 işçi çalışırken yaşamını yitirmiştir. Ne yazık ki iş

kazaları ve işçi ölümleri azalması ge-rekirken giderek artmaktadır. 2016 yılı içerisinde yaşamını yitirenlerin 1682’si işçi ve memur,288 ise çiftçi ve esnaf-tır. En çok ölümlerin gerçekleştiği iş kolları ise güvencesizliğin ve sendi-kalaşmanın en az olduğu işkollarında yaşanmaktadır. 2016 yılı içerisinde yaşamını yitirenlerin 442’si inşaat işçisi, 339’u tarım sektöründe çalı-şanlar, 265 taşımacılık, 124 ticaret/büro, 109 belediye ve 96 işçi ise metal işçisi olarak iş kazalarında yaşamla-rını yitirmişlerdir. 2016 yılında 1970 işçinin çalışırken yaşamını yitirmesi ve bunların büyük bir kısmının inşaat sektörünün çalışanı olması sorunun büyüklüğünü ve önemini önümüze koymaktadır.

Uluslararası Çalışma Örgütü verile-rine göre inşaat işçileri diğer sek-törler de çalışan işçilere oranla 3-4 kat daha fazla kazaya uğrama riski taşıyorlar. Türkiye’de inşaat sektörü, diğer sektörler arasında iş kazasının fazlalığı bakımından ön sıralarda yer aldığı gibi, ölümlü iş kazalarında da en ön sırada yer almaktadır. Yapılan araştırmalar iş kazalarının en az %52 sinin önlenebilecek kazalar olduğunu ortaya koymaktadır. Diğer kazaların ise sistemli bir çalışma ile önlenebile-ceği rahatlıkla söylenebilir. Anlaşılıyor ki İşçi Sağlığı ve İş Güvenliğine ilişkin sorunların yeterli ölçü kavranmadığı, kavransa bile sorunların bir başka-sına transfer edilerek gerekli olan önlemlerin alınmadığı görülmektedir.

İnşaat Sektörü

İnşaat Sektörü, İşyeri Tehlike Sı-nıfları Tebliği’ne göre çok tehlikeli bir sınıfta yer almaktadır. Çalışma koşulları bakımından birçok tehlike ve riski içinde taşımaktadır. Meydana gelen iş kazaları ve ölümler bakımın-dan tüm sektörler içerisinde birinci sırada yer alıyor. Tüm iş kazalarının %1,6’sı ölümlü kaza olarak karşımıza çıkarken, bu oran inşaat sektöründe yaklaşık olarak %5 olarak gerçekleş-mektedir. Yine iş kazası sonucunda meydana gelen ölümlerin yaklaşık %34’ü inşaat(yapı)işkolunda meydana gelmektedir. Bu durum, yapı işlerinde iş sağlığı ve iş güvenliği konusunda gerekli önlemlerin alınmamasının yanında, örgütlenme ve bilinç eksikli-ğinin olduğunu da ortaya koymaktadır.

Meydana gelen kazalar incelendiğin-de, çalışanların sağlık ve güvenliğine karşı en büyük sorun yüksekte yapılan çalışmalar nedeniyle yaşanan ölümlü kazalardır. Çalışanlar sık sık yük-sekten düşme riski ile karşı karşıya kalıyorlar. İskeleden düşme nedeniyle oluşan kazalar, yüksekten düşme ka-zalarının ilk sırasında yer almaktadır.

İş güvenliği ve çalışanların can güven-liği konusu ticari kaygılar nedeniyle göz ardı edilmektedir. Oysa çalışan-ların sağlığının ve can güvenliğinin

korunması yasal bir zorunluluktur. Yasal düzenlemelerin yanında, bilime, bilgiye ve mühendisliye dayalı bir denetim sisteminin yeterince işle-mediği, işletilmediği de bir gerçektir. Ayrıca iş sağlığı ve iş güvenliği konusu sadece yasalara uyulması gereken bir zorunluluk olmaktan da başka bir şeydir. Aynı zamanda bir bilinç ve bir örgütlenme konusudur. Yapı sektö-ründe bulunan tüm aktörlerin örgütlü olması, işlerin bilim ve mühendislik ilkelerine bağlı olarak yürütülmesini kolaylaştırır. İşverenler İşçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili olarak alınması gereken önlemleri, ticari kaygıdan hareketle bir maliyet konusu olarak görmektedir.

Burada temel olan konu daha ucuza daha verimli ve yüksek getirisi olan bir işgücü sağlamaktır. Bu nedenle gerekli sağlık ve güvenlik önlemlerin-den kaçınılarak daha hızlı bir iş düzeni oluşturulmaktadır. Ayrıca, iş prog-ramlarının gerektirdiği bir çalışma düzeni yerine iç içe geçen bir çalışma sistemi tercih edilmektedir.

Her çalışma grubunun (taşeronun) kendi işini önemsemesi nedeniyle işlerin bir birleriyle olan ilişkileri ve güvenlikleri ortadan kalkmaktadır.Bu durum gerekli denetim mekanizmala-rının çalışmasını veya çalıştırılmasını engellemektedir.

Sonuç Olarak

İş kazalarını önlemenin en temel yolu kazayı yaratan ve yaratacak olan ne-denlerin ortadan kaldırılmasıdır.

Çalışma düzeni içerisinde işçilerin kaldıkları yerlerin gerekli sağlık ve güvenlik koşullarının sağlanması, gerekse çalışma alanlarında gerekli güvenlik önlemlerinin alınması gerek-mektedir. Bu tür önlemler bir maliyet konusu olarak görülmemelidir.

Çalışanların insanca yaşamını sürdü-rebileceği bir üretim düzeni sağla-mak gerekiyor. Rekabet edememek, maliyetleri düşürmek gibi nedenlerin hiçbirisi sağlık ve güvenliğin önüne geçmemelidir. Her şey insan içindir. İnsanları yaşatarak üretim yapma bilgisini ve kültürünü kazanmak ge-rekir. Bu durum kendiliğinden olmaz. Gerekli yasal ve denetim mekaniz-malarının oluşturulması gerekiyor. İşverene bağlı iş güvenliği uzmanı ve ücretini işverenin ödediği bir yapı denetim sistemi gerekli önlemleri alamaz, aldıramaz.

İş sağlığı ve iş güvenliği günlük politi-kalarla değil, sürekliliği ve devamlılığı sağlanacak politikalarla oluşturulma-sı gerekir.

Page 20: Profesyonellerin tercih ettiği şırınga - ekoteknikisg.com · Piyasada herkes bir şekilde para kazanmak için var, herkes iş kıyafetleriyle sabahın köründe yollara bunun

Sürekli okuyun,

Araştırın,

Kendinizi yenileyin

Ve Unutmayın

“YAPAN SİZDEN ÜSTÜN DEĞİLDİR’’

38 39

‘’Yapan Senden Üstün Değildir’’ Bilinciyle İSG Sınavlarında

Başarı Yakalamak

Belgelendirme için sınavlara giren İSG

Profesyonellerinden Hakan Erdoğan

ismini duymayan çok azdır. Erdoğan,

sosyal medyada kurduğu sınavla-

ra hazırlık platformu ile insanlara

gönüllü hocalık yapmasının yanı sıra,

soru deneme özet notlar ve tablolar

hazırlamakla kalmayıp sınav koçluğu

yaparak insanları motive ediyor. Tüm

bunlar bizim de dikkatimizi çektiği

için Hakan Erdoğan’ı daha yakından

tanıyalım istedik. Ve ziyaret edip so-

rularımızı yönelttik:

Röportaj: İG Uzmanı & Çevre Mühendisi Tuğba Kanat

İSG Profesyonellerine sınavlarda yar-dımcı olma fikri nasıl oluştu?

Yaklaşık 4 yıldır soru ve doküman pay-laşıyorum. Kendim sınava hazırlanırken piyasada yeterli doküman olmadığını gördüm. Mevcut olanların ise hem gün-cel olmadığını hem de pahalı olduğunu gördüm. Sonra paylaştığım bu dokü-mantasyondan hazırlananların başa-rılı olup dönüş yapmalarından dolayı paylaşımlarım devam etti ve bugüne kadar geldik.

Bu iş sizin profesyonel işiniz mi yoksa hobiniz gibi mi? Yani daha da açık bir ifadeyle bu işten para kazanıyor musunuz?

Tamamen ücretsizdir yaptığım hizmet-ler. Uzaktan eğitim yapalım, kurs verin para verelim vb talepleri oldu ama biz bir bardak çay bir hayır dua temen-nisiyle yola çıktık ve hiç birini kabul etmedim. Maddi bir beklentim yoktur ve olmadı. Biz fedakârlık ediyoruz. Malu-munuz fedakârlık karşılıklı olana denir. Biri feda ediyor diğer kar ediyorsa ona ticaret denir. Eğer bir şeyler öğren-diysek bir şeyleri tecrübe edindiysek birilerine öğreterek bilgiyi paylaşarak ülkemize olan görevimizi de yerine getirmiş ve yetkin isg profesyonelleri yetiştirmiş oluruz. Esasen ilminizin zekatını da dinimiz gereği ödememiz lazımdır.

Sektördeki profesyonel eğitim kurumlarının eğitimlerini nasıl buluyorsunuz?

Maalesef verilen eğitimlerin birçoğu ezber kökenli analitik çözümden uzak tamamen yasal mevzuatı yerine getirme amaçlı ve en önemlisi para kazanma odaklı-dır. Bakınız B sınıfı bir grup üyesinin yazdıkları:

“Geçen hafta bir projede gö-revlendirilmek için yapmış olduğum iş görüşmesinde yabancı proje yöneticisi toolbox, introduction gibi cevapları olan ne aldığım lisansüstü eğitim aşamasında ne de İSG sınavına çalışırken karşılaşmadığım sorular sordu. Haklı olarak tecrübesiz olduğumu işe uygun olmadığımı söyledi. İSG içeriği ve saha uygulamaları hakkın-da bana önerebileceğiniz kaynak var mıdır acaba.’’

Benim ne demek istediğimi özetliyor aslında. Birçok uzman arkadaşımız eğitim sürecinde iş izni (permit PTW), iş başı konuşması (tool box), çalışma metodu (method of statement), kritik yük kaldırma, sapancı (rigger) vb ter-minolojisinden uzak kalmaktadır. Öz eleştiri yapılırsa eğiticilerinde birçoğu bu konuları bilmiyor.

Yine örnek verecek olur-sak kapalı alanın ne demek olduğunu biliyor ama prosedür nasıl hazırlanır bilmiyor. Kurumda teo-rik anlatılıp geçiliyor. Çalışma nasıl yapılacak, içeride kaza olduğunda kurtarma nasıl yapılacak, iş izni nasıl olacak, kkd neye göre seçilecek vb konularını bilmiyor.

Page 21: Profesyonellerin tercih ettiği şırınga - ekoteknikisg.com · Piyasada herkes bir şekilde para kazanmak için var, herkes iş kıyafetleriyle sabahın köründe yollara bunun

40

Sonuç olarak uygulamaya yönelik eğitimlerin verilmesi gerekir. Yüksek lisans programlarında bile olmaması ise acı bir gerçek.

İnsanların size olan ilgisini nasıl buluyorsunuz, ilişkileriniz sınav bit-tikten sonra da devam ediyor mu?

Günde 1000 civarı mesaj alıyorum. Sorunlarını ileten de oluyor teşek-kürlerini sunan da. Herkese yardım etmeye cevap vermeye çalışıyorum. Her gittiğimiz ilde tanışmak için gelen teveccüh gösteren çok arkadaşımız var. Zaten sınav grubu haricinde de eğitimlerimiz mevcuttur.

Şu an itibariyle tamamının 1 yıllık mazisi olmasına rağmen kurduğum gruplarda

* İSG SINAVLARINA HAZIRLIK PLATFORMU grubumuzda 20 bin üye* İSG SAHA UYGULAMALARI VE DOKÜMANTASYON PAYLAŞIMI grubumuzda 11 bin üye* İSG TEKNİK İNGİLİZCE grubumuzda 7 bin 5 yüz üye * NEBOSH & IOSH TRAINING grubumuzda ise 2 bin kişi var. Gruplar gün geçtikçe çok hızlı büyümektedir.

Görüldüğü üzere sınav sonrasında da yetkinliğin artırılması adına tecrübe ve dokümanların paylaşıldığı, uluslararası mevzuatların çevirisinin yapıldığı ve isg profesyonellerine İngilizce öğretildiği ve yurtdışı eğitim sınavlarına hazırlık yapıldığı grupları-mızda mevcuttur. Sosyal medyayı bilgi amaçlı kullanmaktayız. Her şey ücret-sizdir. Bakanlığımızın çabalarına ben-de şahsım olarak bu şekilde katkıda bulunmaya çalışıyorum. Gruplarımın hiçbir dernek ya da oluşumla ilgisi ve bağı yoktur. Tüm grup yöneticisi arkadaşlarımız gönüllülük esasıyla çalışmaktadırlar.

Sınavlara hazırlık konusunda insanlara yardımcı olmaya devam edecek misi-niz, bu konuda hedefleriniz var mı?

Aralık 2016 sınavında çok yüksek başarı sağladık. Tüm sınıflarda birin-

Hakan Erdoğan: “Her şey ücretsizdir. Bakanlığı-mızın çabalarına bende şahsım olarak bu şekilde katkıda bulunmaya çalışıyorum. Gruplarımın hiç-bir dernek ya da oluşumla ilgisi ve bağı yoktur. Tüm grup yöneticisi arkadaşlarımız gönüllülük esasıyla çalışmaktadırlar”

cilerde bizi takip eden arkadaşlarımız oldu. Sınava hazırlık grubumuz devam edecektir. Hatta 2017 ISG 1 sınavı hazırlıklarımızda başlamıştır. Hedefi-miz arkadaşlarımızın ‘’yapan senden üstün değildir’’ bilinciyle sınavda başarılı olmalarıdır. Grup yöneticisi arkadaşlarımızın da özverili katkı-larıyla sürekli iyileşme ve gelişme sağlayacağımıza inancım tamdır.

Sınavlara hazırlananlar sizin kay-naklarınıza nerelerden ulaşabilirler?

Facebook’da İSG SINAVLARINA HAZIRLIK PLATFORMU’ndan ulaşabi-lirler. Dilerlerse diğer gruplarımızı da takip edebilirler.

* İSG SAHA UYGULAMALARI VE DO-KÜMANTASYON PAYLAŞIMI * İSG TEKNİK İNGİLİZCE * NEBOSH & IOSH TRAINING

Vakit nasıl buluyorsunuz?

En sık sorulan soru bu aslında. Çok az uyuyorum ve televizyon izlemiyorum. İş güvenliği ile ilgili ulusal ve ulusla-rarası çalışmaları bilgileri takip edi-yor, sürekli okuyorum. Toplum olarak bahane üretmeyi son anda bir şeyleri yapmayı çok seviyoruz. Ama ben kendi adıma plansız yaşamayı sevmiyorum.

Bizim sorularımız bu kadar, sizin eklemek istedikleriniz varsa ya da dergimiz aracılığıyla iletmek istedik-leriniz varsa onları da alabilir miyiz? Sınavlara hazırlananlara küçük tüyolarınız var mı?

Sınav sisteminin farklı olmasını nebosh’a benzer olmasını çok ister-dim. Yani adayı düşünmeye sevk ede-cek çözüm üretebilecek soruları ihtiva etmesini. Arada ki farkı görmeniz için bir nebosh sınavında sorulmuş teknik soruyu paylaşayım.

“Geçen hafta bir projede görevlendirilmek için yapmış olduğum iş görüşmesinde yabancı proje yöneticisi toolbox, introduction gibi cevapları olan ne aldığım lisansüstü eğitim aşamasında ne de İSG sınavına ça-lışırken karşılaşmadığım sorular sordu. Haklı olarak tecrübesiz olduğumu işe uygun olmadığımı söyledi. İSG içeriği ve saha uygulamaları hakkında bana önerebile-ceğiniz kaynak var mıdır acaba?’’

ÖRNEK SORULMUŞ NEBOSH SORUSU:

Taşınabilir elektrikli matkap işçiler tarafından kullanılıyor.

(a) mevcut olabilecek tehlikeleri tanımlayınız (4)

(b) riski azaltmak için alınması gereken önlemle-ri ana hatlarıyla belirleyiniz. (4)

Sınava hazırlanma planlı ve programlı bir çalışma gerektirir. Kanunlar, Yönetmelikler, tebliğler ve diğer konular oldukça adet ve sayfa sayısı ola-rak yer tutmaktadır. İş şansa bırakılmak istenmiyorsa düzenli çalışma şarttır. Bizi takip edebilirler. Son sınavda 15’e yakın soru benzer ve aynı geldi. 45 Soruda Tablo özet ile sorularımızın içinde bilgi olarak vardır.

Konuşulacak yazılacak şok şey var ama son olarak şunu belirtmek istiyorum. Sürekli okuyun, araştırın, kendinizi yenileyin ve unutmayın “YAPAN SİZDEN ÜSTÜN DEĞİLDİR’’

Son olarak, bana bu röportaj olanağını verdiğiniz için Ekoteknik İSG Dergisi’ne ve tüm ekibinize tekrar teşekkür ederim.

Hakan Erdoğan Kimdir? Hakan Erdoğan, 1977 Amasya doğumlu. Çukurova Üniversitesi Makine Mühendisliği (İngilizce) mezunu. 10 yıla yakın Türk Silah Kuvvetleri bünyesinde görev icra etmiş. Milli silah projesinin tasarımdan üretim sürecine kadar olan her aşamasında Aselsan, SSM ve Otokar ile ortak çalışmalara iştirak etmiş. Hakan Erdoğan: “Bu görevlere ilaveten ek görev olarak yaptığım Risk değerlendirme subayı ve yer emniyet subayı görevleri irdelendiğinde bir nevi iş güvenliği uzmanlığıdır” diyor.

Erdoğan, TSK’dan ayrıldıktan sonra Türkiye’nin en büyük konveyör fabrikalarının birinde üretim müdürlüğü ve iş güvenliği sorumlusu olarak çalışmış. Kısa bir dönem Türkiye’nin en önemli İSG firmalarından olan Ekoteknik İSG’de de çalışan Ha-kan Erdoğan, akabinde Rusya’da Volgograd Deep Conversıon Project ve Propane Dehidrogenasyon Tesisi (PDH) projele-rinde grup şefliği ve iş güvenliği sorumlusu (HSE manager) olarak çalışmış. Hakan Erdoğan bu dönem için: “Ortalama en az 3 bin kişinin çalıştığı bu projeleri sıfır ölümlü kaza ile tamamladık. Çalışanlarımız Türk, Rus, Hintli, Tatar, Kırgız, Kazak vb birçok farklı ulus vatandaşıydı. Rusya’da projeler devam ederken izinlerde ülkemize döndüğümde A Sınıfı İş Güvenliği Belgesi’ni ve NEBOSH İş Güvenliği Sertifikası’nı edindim” diyor.

Sınavları derece yaparak kazanan Hakan Erdoğan, aynı süreçte yine online OSHA Academy’den 132 saatlik eğitim sonunda Occupational Safety and Health Profes-sional sertifikasını, 192 saatlik eğitim sonrasında Construction Safety and Health Professional sertfikasını, 233 saatlik Oil and Gas Safety and Health Professional ve Train-The-Trainer (Eğitici Eğitmen) sertifi-kalarını edinmiş.

Yine ülkemizde eğitici eğitmen sertifikası, 9001, 14001, 18001, 50001 gibi sertifikala-rı da alan Hakan Erdoğan, Uludağ ve Işık Üniversitesi’nin ortak yaptığı iş güvenliği yüksek lisansını da bitirmiş.

Hakan Erdoğan çok iyi derece İngilizce ve başlangıç seviye Rusça bilmektedir.

Page 22: Profesyonellerin tercih ettiği şırınga - ekoteknikisg.com · Piyasada herkes bir şekilde para kazanmak için var, herkes iş kıyafetleriyle sabahın köründe yollara bunun

424242

YARGITAYKARARLARI

DEVLET KANUN ÇIKARMIŞ KİME NE, KAN DAMLAR İŞÇİNİN EMEĞİNE...

PEKİ SONRA?

PEKİ YASALAR...

Kazaları Önlemek, Ödemekten Daha Ucuzdur

YHGKEsas : 2013/21-2214Karar : 2014/419Tarih : 28.03.2014

İŞ KAZASINDA VEFAT EDEN İŞCİNİN EŞİNE MANEVİ TAZMİNAT TAK-DİRİ MANEVİ TAZMİNAT ( İş Kazasında Ölen İşcinin Eşine )

İş kazasında vefat eden sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkin davada:

Ölümü ile sonuçlanan olayın meydana gelmesinde davacıların yakı-nının % 10 oranında, işverenlerin ise % 90 oranında kusurlu olduğu hususları da değerlendirilerek; Davacı eş için, 20.000,00 TL, manevi tazminat takdiri az bulunmuştur. TMK.4BK.47TBK.56

Taraflar arasındaki “maddi ve manevi taz-minat” davasından dolayı yapılan yargıla-ma sonunda;

Trabzon İş Mahkemesi’nce davanın kıs-men kabulüne dair verilen 30.06.2011 gün ve 2009/28 E., 2011/415 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekillri tarafından iste-nilmesi üzerine,

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 29.11.2012 gün ve 2011/14084 E., 2012/21667 K. sayılı ilamı ile;

(...1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davalı ile Hülya D... dışındaki dava-cıların tüm, davacı Hülya D...’in aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,

2-Dava 13.11.2008 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece: davacı eş ve çocukların maddi ve zararları sigorta tahsisleri peşin sermaye değeri ile karşılandığından, mad-di tazminat istemlerinin reddine, davacı eş ve çocukların manevi tazminat istemleri-nin ise kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı ve davalı taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Temyizin kapsam ve nedenleri dikkate alındığında Yerel Mahkemenin maddi tazminat isteminin reddine ilişkin kararı isabetlidir. Ne var ki davacı eş H.D. yara-rına manevi tazminatın takdirinde hataya

düşüldüğü, manevi tazminatın az takdir olunduğu görülmektedir.

Davacıların eşi ve babası olan sigortalı A...İ...D...’in öldüğü iş kazasında sigortalı-nın % 10, davalı asıl işveren Özel İdarenin % 40, dava dışı taşeronun ise % 50 ora-nında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.

Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmü-ne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nite-lik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir.

O halde, bu tazminatın sınırı onun ama-cına göre belirlenmelidir. Takdir edile-cek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İç-tihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre de-ğişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan neden-leri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.

Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi

43

Page 23: Profesyonellerin tercih ettiği şırınga - ekoteknikisg.com · Piyasada herkes bir şekilde para kazanmak için var, herkes iş kıyafetleriyle sabahın köründe yollara bunun

44

zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.

Hakimin bu takdir hakkını kullanır-ken, ülkenin ekonomik koşulları ta-rafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı, olay ve dava tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın mane-vi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez.

Bu ilkeler gözetildiğinde davacı H...D... yararına hüküm altına alınan manevi tazminatın az olduğu açıkça belli olmaktadır.

Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınma-dan, manevi tazminatların takdirinde yanılgıya düşülerek ve özellikle davacı H...D... yararına manevi tazminatın az takdiri suretiyle yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O halde, davacı H...D... vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları ka-bul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır....)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yar-gılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Taraf vekilleri Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, maddi ve manevi tazminat iste-mine ilişkindir.

Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle, müvekkillerinin yakınları olan A.İ.D`in 13.11.2008 tarihinde davalı tarafından yapılmakta olan yol çalış-ması sırasında meydana gelen iş ka-zasında öldüğünü, belirterek, eş H.D. için 100,00 TL maddi 120.000,00 TL manevi, çocuklar Abdullah ve Yase-min için ayrı ayrı 100,00’er TL maddi ve 80.000,00’er TL manevi ve çocuk-lar Nermin, Melek, Caner ve Dilek için ayrı ayrı 80.000,00’er TL manevi

tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı Trabzon İl Özel İdaresi vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu tazminat talebine neden olan 13.11.2008 tarihinde meydana gelen olayda müvekkili kurumca iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alındığı gibi bu konuda da işçilere eğitim de verildiğini, ancak İşçi Sağlığı ve İş Gü-venliği Tüzüğünün 2 ve 499 maddesi ile çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkın-da Yönetmeliğin 5. maddesi gereğince A.İ.D`in üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediğini ve bu nedenle de manevi tazminat talebinin hukuki dayanağının olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

Yerel Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile maddi tazminat talebinin; zarar sosyal güvenlik kurumu ta-rafından karşılandığından reddine, eş H.D. için 20.000,00 TL, çocuklar için ayrı ayrı 15.000,00’er TL manevi tazminatın 13.11.2008 olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacılara ödenme-sine, dair verilen karar, taraf vekille-rinin temyizi üzerine, Özel Daire’ce yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuş; Mahkemece, eş için takdir edilen manevi tazminat yönünden önceki kararda direnilmiştir.

Direnme hükmünü, taraf vekilleri temyize getirmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kuru-lu önüne gelen uyuşmazlık; iş kazası nedeniyle ölen işçinin eşine takdir edilen manevi tazminat miktarının az olup olmadığı noktasında toplan-maktadır.

Manevi tazminat isteminin temelinde, davalıların haksız eylemi yatmaktadır. Bilindiği üzere, haksız eylemin unsur-ları; zarar, fiil ile zarar arasında illiyet bağı, fiilin hukuka aykırı olmasından ibarettir.

Öte yandan, mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu`nun 47. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.) maddesinde düzenlenen manevi tazminatta kusu-run gerekmediği, ancak takdirde etkili olabileceği, 22.6.1966 tarih ve 1966/7

Esas 1966/7 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça vurgu-lanmıştır. Bu kararın gerekçesinde, taktir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda taktir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.

Yine BK 47 (TBK 56). maddesi hük-müne göre; hâkimin özel halleri göz önünde tutarak, manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vere-ceği tutar adalete uygun olmalıdır. Bu para tutarı, aslında ne tazminat ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi, kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine, zarara uğrayanda bir huzur duygusu uyan-dırmayı, aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden, tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygu-sunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.

Manevi tazminat, duyulan elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nisbetin-de iadesini amaçladığından hâkim, M.K.nun 4. maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullana-rak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir.

Hâkim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekono-mik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, maluliyet oranını, beden gücü kaybı nedeniyle duyulan ve ileride du-yulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir (Hukuk Genel Kurulunun 28.05.2003 gün 2033/21-368-355 ve 23.06.2004 gün 2004/13-291-370 sayılı kararları).

Somut olayın incelenmesinde, 13.11.2008 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle, davacıların yakınının ölümü ile sonuçlanan olayın meydana gelmesinde davacıların yakınının % 10 oranında, işverenlerin ise % 90 ora-nında kusurlu olduğu hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunma-larına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere, olayın meydana geldiği tarihteki paranın alım gücü dikkate alındığında davacı H.D. yararına hük-medilen manevi tazminat miktarının az olduğunun anlaşılmasına göre, Hu-kuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilme-si usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozul-malıdır.

Davacı Hülya D. vekilinin temyiz itiraz-larının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında göste-rilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince (BOZULMA-SINA), istek halinde temyiz peşin har-cının geri verilmesine, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8/3.fıkrası uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.YHGK 28.03.2014 - K.2014/419

Senaryo

Şirket yapısı: - Yıllık ciro : 1 milyon TL (300 işgünü/yıl) - Kar marjı: %5- Çalışan sayısı: 5- Personel maliyeti: 3 bin 108 TL - Çalışan başına düşen ciro miktarı: 200 bin TL

İş kazası50–70 TL değerinde burnu çelik koru-malı bot kullanmayan işçilerden birinin ayağına, 25 kg. ağırlığında bir koli düşer ve ayak parmakları kırılır.

İş kazası maliyeti • Kaza maliyeti: 1.413.79 TL• Soruşturma maliyeti: 53.32 TL • Hasar maliyeti: 105.92 TL • Değiştirme maliyeti: 1.200.15 TL • Verimlilik kaybı maliyeti: 2.219.95 TL • Ceza ve tazminatlar: 0 TL (bu örnekte herhangi bir ceza ve tazminat doğmadığı varsayılmıştır, ancak uzuv kaybı, geçici/

kalıcı özürlülük, ölüm gibi sonuçlara göre ceza ve tazminatlar ciddi rakamla-ra ulaşacaktır) • Kazanın toplam maliyetinin karşılan-ması için gerekli ilave ciro ihtiyacı: 99 bin 862 lira 60 kuruş • İtibar zedelenmesi maliyeti • Makroekonomik kayıplar

Bu basit örneğin de gösterdiği gibi, 60 TL’lik bir koruyucu malzeme eksikliği, 5 bin liralık bir ek maliyete ve 100 bin li-ralık ilave ciro ihtiyacına neden olmakta. Ayrıca, %5 kar marjı ile çalışan bir şirket olarak, 100 bin liralık ciro kaybını telafi etmek için, 95 bin liralık yeni bir maliyet kaynağı yaratma zorunluluğu da açıkça gözükmektedir.

İş kazası ve meslek hastalıklarının direkt maliyetleri, dolaylı maliyetlerin yarısı ile %25 i arasında bir oran teşkil etmektedir. Diğer bir deyiş ile direkt maliyetler buz dağının sadece görünen

kısmını oluşturmaktadır. Ayrıca fırsat ve finansman maliyetleri boyutu da eklendiğinde, buzdağının görünme-yen kısmının büyüklüğü daha belirgin biçimde ortaya çıkmakta, bin katını aşan örneklerin de var olduğu bilinmektedir.

İş kazası ve meslek hastalıklarının makroekonomik maliyet boyutu ise doğrudan ülke refahını etkilemekte ve ölçülmesi için gerekli veri ve mo-del altyapısının da kurulmuş olmasını gerektiriyor.

Avrupa ülkeleri arasında 1’inci sıraya, dünya ülkeleri arasında 3. sıraya yerleşen ülkemizde, bu konudaki ayrıntılı istatistik, yayın ve anlamlı rapor eksiklikleri, farkın-dalığı artırmanın önemli bir engeli olarak gözükmekte. Küresel İlkeler Sözleşmesi yaptırımlarının, ihracat üzerindeki iptal olasılıklarının, ihracatçı şirketler ve ülke ekonomisine getireceği ilave maliyeti de ayrıca hesaba katmak gerekir.

45

Herhangi bir ceza ve tazminat doğmadığını varsayarsak bile, yine önlemek ödemekten daha ucuzdur.

Page 24: Profesyonellerin tercih ettiği şırınga - ekoteknikisg.com · Piyasada herkes bir şekilde para kazanmak için var, herkes iş kıyafetleriyle sabahın köründe yollara bunun

4746

MAKALE Mehmet AydınSMMM-Bağımsız Denetç[email protected]

Konut

Teslimlerinden

Doğan

İadeleri

MAKALE

Ülkemizde genel KDV oranı yüzde 18 olup, bazı ürünlerde KDV oranı Bakanlar Kurulu tarafından 1 ve 8 olarak belirlenebilmek-tedir. İnşaat sektörünün canlandırılması, yeni konut satışlarının arttırılması ile alıcıların fazla KDV ödememeleri gibi sebeplerle sosyal konut olarak tabir edilen 150 m2 altındaki konut satış-larında KDV oranı 1’e düşürülmüştür. Bu duruma bir istisna da 01.01.2013 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere düzenleme getirilmiştir. Bu düzen-lemeye göre; 01.01.2013 tarihinden sonra yapı ruhsatı almış olan, 150 metrekarenin altındaki konutlarda emlak vergisine tabi arsa birim metrekare değerleri 500 TL’nin altında olanlar yüzde 1, 500 TL ile 1.000 TL arasında olanlar yüzde 8, 1.000 TL’nin üstünde olanlar yüzde 18 oranında katma değer vergisine tabi olacaktır. 150 m2 üstü konut teslimleri ile her türlü işyeri teslim-leri yüzde 18 KDV oranına tabidir.

150 m2 altındaki konut satışlarının KDV oranı yüzde 1 olması ve bu yapı-ların inşası için giderlerin büyük bir kısmının yüzde 18 KDV oranına tabi olması sebebiyle KDV yükü müte-ahhit firma üzerinde kalmaktadır. Yüklenilen KDV ile hesaplanan KDV arasındaki fark incelemelerin tamam-lanması ile müteahhit firmaya iade edilebilmektedir. Bu tutarın hesaplan-masında önem arz eden bazı huşuları aşağıda kaleme alınmıştır.

Firma iade KDV tutarını nakden veya mahsuben talep edebilmektedir. İnşaat sektöründe faaliyet gösteren firmalar genel olarak nakden iade prosedürünü tercih etmektedirler. Dolayısıyla iade hakkı, satışın gerçek-leştiği takvim yılını takip eden yıl doğ-maktadır. İade hakkının takip eden yıl Ocak ayından Kasım ayına kadar veri-len KDV beyannamesinde belirtilerek talep edilmesi gerekmektedir. Talep edilmediği durumda iade hakkından vazgeçilmiş sayılacaktır. 2016 yılında satışı gerçekleşen iadelerin talebi için firmalar bu dönemde çalışmalarına hız vermiş durumdadır.

150 m²’nin altındaki konut teslimleri-ne yönelik iade taleplerinde, konutun inşası esnasında yapılan harcamalar nedeniyle yüklenilen vergiler iade hesabına dahil edilmektedir. Konutun yapımı için zorunlu olmayan çocuk parkı, peyzaj, kamelya, spor alanları

gibi harcamalara ait yüklenilen vergi-ler iade hesabına dâhil edilmeyecek-tir. Bazı hallerde inşaat çalışmalarının öncesinde arazinin düzeltilmesi, ze-min sağlamlaştırılması, istinat duvarı gibi, yapılması zorunlu giderler ortaya çıkmaktadır. Bu gibi zorunlu gider-lere ait KDV iade hesabında dikkate alınacaktır. İnşaat için yapılan tüm inşaat giderler dikkate alınarak iade hesaplaması oluşturulur. Bu tutarlara genel üretim ve yönetim giderleri ile ATİK için yüklenilen KDV’den de pay verilebilmektedir. İade hesaplama-sında; inşaat için yapılan harcamalara ait giderler, yapı ruhsatı tarihinden başlayarak mantıklı bir sıra ile iler-leyerek konut teslimine kadar geçen sürede dikkate alınır. Yapı ruhsatı öncesinde yapılan harcamaların iade hesaplamasına dâhil edilemeyeceği tabiidir. Konut tesliminde ise tapuya tescili teslim anlamına gelmekte iken, tapu tescili öncesi kişinin kullanımı-na tahsis edilmesi de teslim hükmü doğurmaktadır.

Konutların satış tutarında emsal-lere uygunluk aranmaktadır. Düşük tutarlı fatura düzenlenmesinin tespiti halinde gerekli düzeltme işlemle-rinin tamamlanması gerekecektir. Buda hem kurumlar vergisi hem de KDV açısından risk teşkil etmektedir. Ayrıca firmanın takas yöntemi ile satış yapmış olmasının da bir önemi bu-lunmamaktadır. Bu duruma en uygun

örnek arsa sahibine arsa bedeli ola-rak teslim edilen konut veya işyeridir. Emsaline uygunluk şartı bu durumda da aranmaktadır.

İnşaat sürecinde yapılan harcama-lar nedeniyle yüklenilen KDV her bir bağımsız bölümün maliyetlerine göre ayrı ayrı hesaplanmaktadır. Yapılan konut inşaatı için yüklenilen KDV, iade hesaplamasına dâhil edilirken sadece teslimi gerçekleşmiş konutlar dikkate alınmaktadır. Diğer bir ifadeyle henüz satışı gerçekleşmeyen konutların üstünde kalan KDV tutarlarının iade-sinin talep edilmesi mümkün değildir. Satışa konu olan bağımsız bölümlerin üzerindeki yüklenilen KDV tutarları ile satışları nedeniyle tahsil edilen KDV düşüldükten sonra kalan tutar iadeye konu edilecektir.

İade hesaplamasında bir diğer önemli husus ise devreden KDV tutarlarının iade talep edilen tutardan yüksek ol-ması gerekmektedir. Eğer bir dönem-de devreden KDV iadesi talep edilecek tutarın altında kalıyorsa iade, devre-den KDV tutarı olarak alınabilecektir.

Her yıl Bakanlar Kurulunca tespit edilen iade sınırını aşan vergiler iade edilebilmektedir. Bu tutar 2016 satışlarından doğan 2017 yılında talep edilecek iade talepleri için 20.600,00.-TL’dir. Bu tutarın üstündeki iade talepleri dikkate alınacaktır.

Page 25: Profesyonellerin tercih ettiği şırınga - ekoteknikisg.com · Piyasada herkes bir şekilde para kazanmak için var, herkes iş kıyafetleriyle sabahın köründe yollara bunun

PROKSİMAL YAPI SİSTEMLERİNDEN ALABİLECEĞİNİZ HİZMETLER:* PVC KAPI PENCERE SİSTEMLERİ * ALÜMİNYUM CEPHE SİSTEMLERİ * KAPAKLI ALÜMİNYUM CEPHE SİSTEMLERİ * YARI KAPAKLI ALÜMİNYUM CEPHE SİSTEMLERİ * STRÜKTÜREL SİLİKONLU ALÜMİNYUM STİCK CEPHE SİSTEMİ * KASETLİ STRÜKTÜREL SİLİKONLU * ALÜMİNYUM STİCK CEPHE SİSTEMİ * CAM BALKON SİSTEMLERİ (CAMLAMA SİSTEMLERİ) * KATLANIR CAM BALKON SİSTEMLERİ * SÜRME CAM BALKON SİSTEMLERİ * ISICAMLI CAM BALKON SİSTEMLERİ * VİTRİN CAMLAMA SİSTEMLERİ * KIŞ BAHÇESİ SİSTEMLERİ * TENTE SİSTEMLERİ * MEMBRAN YAPILAR * PERGOLA SİSTEMLERİ * ALÜMİNYUM KAPI SİSTEMLERİ * SÜRME ALÜMİNYUM KAPI SİSTEMLERİ * KATLANIR ALÜMİNYUM KAPI SİSTEMLERİ

PROKSİMAL

www.proksimal.com / [email protected]

www.proksimalyapi.com / [email protected]

Size özel mekanlar tasarlar...

YAPI SİSTEMLERİ İNŞAAT TAAHHÜT TİC. LTD. ŞTİ.

* PVC Kapı ve Pencere Sistemleri* Alüminyum Doğrama Sistemleri * Cam Balkon Kapama Sistemleri * Dış Cephe Kaplama Sistemleri * Pergole Sistemleri * Kış Bahçesi

ERGAZİ MAH. 1695 CAD. 1819 SOK. NO: 3 BATIKENT - YENİMAHALLE / Ankara Tel: +90 312 815 26 22 (pbx) Fax: +90 312 815 26 23

Page 26: Profesyonellerin tercih ettiği şırınga - ekoteknikisg.com · Piyasada herkes bir şekilde para kazanmak için var, herkes iş kıyafetleriyle sabahın köründe yollara bunun

50 51

Çevre ve Şehircilik

Bakanlığı’ndan Sıkı DenetimÇevre ve Şehircilik Bakanlığı 2016 yılında yaptığı denetimlerle görevini eksik

veya kusurlu yapan“Yapı Denetim” firmalarına göz açtırmadı.

Bakanlık 2016 yılında ülke genelinde yapmış olduğu 19 bin 960 adet dene-tim sonucu yapı denetim firmalarına 3 milyon 927 bin 679 TL idari para cezası uyguladı. Bakanlık ayrıca yedi adet firmanın belgesini iptal etti. İki yüz kırk firmanın da yeni iş almasını men etti. 2016 yılında “Yapı Denetimi” kanunu

çerçevesinde ayrıca 1122 mühendis ve mimara denetçi belgesi verilirken 31 adet laboratuvara da izin belgesi verildi. Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki; “Bakanlığımız 2011 yılından bugüne kadar 37 bin 694 adet özel sektöre ait şantiyelerin

denetimini gerçekleştirdi. Yapılan denetimler sonucu 677 adet yapı denetim kuruluşunun belgesi iptal edildi” dedi. Bakan Özhaseki ayrıca 1599 adet aktif yapı denetim kuruluşu ve 28 bin 145 adet de denetçi belgesine sahip mi-mar ve mühendis olduğunu sözlerine ekledi.

Zehir saçan egzozlar için 1 MİLYON LİRA CEZAÇevre ve Şehircilik Bakanlığınca geçen yıl gerçekleştirilen denetimlerde, egzoz sınır değerini aşan ya da emisyon ölçümü yaptırılmayan araçların sahiplerine 1 milyon 124 bin 151 lira idari ceza verildi.

Bakanlık trafikte seyreden motorlu kara taşıtlardan kaynaklanan egzozun neden olduğu hava kirliliğinin etkile-rinden canlıları ve çevreyi korumak amacıyla araçları sıkı denetime aldı. Denetimlerde, egzoz emisyon ölçümü yaptırılmayan ya da sınır değerleri

aşan taşıtların sahiplerine idari para cezası verildi. Buna göre, 2016’da gerçekleştirilen 52 bin 774 aracın egzoz denetimin-de, emisyon ölçümü yaptırılmayan veya sınır değerlerini aşan araçların sahiplerine toplam 1 milyon 124 bin

151 lira idari ceza uygulandı. Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, konuya ilişkin olarak, “Ülkemizde hava kirliliğinin oluşmasında önemli bir etken olan motorlu kara taşıtların-dan kaynaklı emisyonların denetimleri sıklaşarak devam ediyor.” değerlen-dirmesinde bulundu.

Page 27: Profesyonellerin tercih ettiği şırınga - ekoteknikisg.com · Piyasada herkes bir şekilde para kazanmak için var, herkes iş kıyafetleriyle sabahın köründe yollara bunun

ww

w.e

kote

knik

isg.

com

/ w

ww

.eko

tekn

ikce

vre.

com

TÜRKAK Akreditasyonu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı veİSGÜM yetki belgemizle

İSG Mevzuatı kapsamında; toz, gürültü, termal konfor, aydınlatma, titreşim, iç ortam gaz Çevre Mevzuatı kapsamında; emisyon, imisyon ve gürültü

ölçümleri konusunda hizmetinizdeyiz.

Ekoteknik İSG Çevre Laboratuvarı

Page 28: Profesyonellerin tercih ettiği şırınga - ekoteknikisg.com · Piyasada herkes bir şekilde para kazanmak için var, herkes iş kıyafetleriyle sabahın köründe yollara bunun

54 55

MAKALE Baran BOZOĞLUÇevre Mühendisleri Odası Genel Başkanı

MAKALE

Almanya’da

Büyük Kriz;

Kömür Sahası

Şehri YutuyorEnerji ve çevre sorunlarına dair ve hatta son zamanlarda özel-likle iklim değişikliği hakkında birçok haber basında yer alıyor. Birçok rapor açıklanıyor; konuyla ilgili kişi ve kurumlar haberleri ve raporları heyecanla takip ediyor.

Raporlar ve haberler içe-risinde belki de en dikkat çeken Almanya’nın yenilene-bilir temiz enerji kaynakla-rına dair ne kadar ilerlediği ve iklim değişikliğine karşı mücadele ettiği… Neredey-se yüzde 100 yenilenebilir temiz enerji kullanmaya başladığı, nükleer santralleri terk ettiği, kömürden vaz geçtiği, termik santralleri kullanmadığı gibi haberleri bulmak çok kolay. Bunlar büyük oranda doğru olabilir ancak bazı gerçeklerin de yeterince ortaya konmadığı-nı görmek mümkün.

Almanya’nın kömürden de termik santrallerle elektrik üretiminden de tam olarak vazgeçmediğini bizzat ye-

rinde görme fırsatı buldum.

11 Mayıs 2016 Çarşamba günü Almanya’da Berlin’in güney doğusunda Welzow, Proschim yerleşim alanında iklim değişikliği eylem ağı (CAN) tarafından düzenle-nen bilgi paylaşımı amaçlı toplantıya katılma fırsatım oldu. Dünyanın farklı bölge-lerinden iklim değişikliği so-rununu kendisine dert etmiş ve çözüm için çaba harcayan kişiler katılım sağladı. Top-lantının detayına girmeye-ceğim, yazının konusu değil ancak şunu söyleyebilirim ki dünyanın dört bir yanında iklim değişikliğine karşı far-kındalık yaratmak için çaba harcayan yüzlerce iyi insan bu etkinliklerde bilgi payla-

şımını sağlayarak ortak çalışmalar yaratmaya ça-lışıyorlar, önemli başarıla-rı da olduğu söylenebilir…

Konumuza dönecek olur-sak, Almanya Proschim’i de kapsayan Lausitz bölgesinde Welzow açık ocak maden sahası 1860 yılında başlıyor ve 1962 yılında 90 kilometrekare-lik devasa bir alanı kapsa-yarak işletilmeye devam ediliyor. Doğu Almanya’nın en büyük enerji kaynağı bu bölgede yapılandırılı-yor. Bunun içinde 137 köy yok oluyor, 35 bin insan yaşam alanlarını terk edi-yor ve tabii ki geleneksel yaşam biçimini de, gele-neklerini de...

137 köy yok oluyor, 35 bin insan yaşam alanlarını terk ediyor ve tabii ki geleneksel yaşam biçimini de, geleneklerini de...

Fotoğraf: Terkedilmiş Evler

Bu madeni yine iklim değişikliğine karşı çok iyi mücadele etti-ği vurgulanan İsveç’in devlet şirketi “Vatten-fall” (Türkçesi: Şelale) termik santrallerle birlikte işletiyor.

Bölgede Vattenfall’a ait dört termik sant-ral bulunuyor: Box-berg, Jänschwalde, Schwarze Pumpe and Lippendorf.

Sadece 1600 MW’lık (2 x 800 MW) Schwarze Pumpe’de günde;

- 600 vagon linyit kömürlü termik

santrale taşınıyor, - 72 milyon litre soğutma suyu tüke-tiliyor,- 30 bin ton sera gazı olan karbondi-oksit atmosfere veriliyor,- 1,1 kilogram civa doğaya veriliyor.

Açık ocak maden sahası nedeniyle terk edilen alanlarda yapay gölet-ler oluşmuş. Bu göletlerde yapılan ölçümlerde pH değerinin 2.6 – 3.1 çıktığı belirtiliyor. Göllerde canlı yok. Canlı olmadığı gibi çeperindeki doğal alanları da kirlilik ile tehdit ediyor. Maden sahasından çıkan posalarda ve sularda yüksek oranda demir var. Bu, toprağın renginden de rahatça anlaşılıyor. Bölgenin tarım alanlarının tam ortasında olduğunu da vurgula-mak lazım.

Vattenfall kendi internet site-sinde yaptığı açıklamada ise 2013 yılında toplamda 88.4 milyon ton CO2 doğaya verdiği-ni açıklıyor.

Fotoğraf: Mevcut Açık Ocak Madeni

Geceleri de devam eden madencilik faaliyetleri nedeniyle büyük bir gürültü kirliliği ve toz kirliliği olduğu, bölgede yaşayanlardan aldığım bilgiler arasında. Konaklarken ben de gece korkunç sesler duydum. Huzursuz bir uykuydu. Toza dair ise ölçüm yapmadan zaten burnunuzda hissediyorsunuz. Partikül madde oranının çok yüksek olduğu söylenebilir. Madenden kaynaklı tozu engellemek için kurulan fıskiye sisteminde demirli su kullanılıyor, bu da yeşil alanlar ve toprağa ulaşıyor…

Fotoğraf: Şehir merkezindeki madenden kaynaklı toz bulutu

Fotoğraf: Çölleşen Toprak

Page 29: Profesyonellerin tercih ettiği şırınga - ekoteknikisg.com · Piyasada herkes bir şekilde para kazanmak için var, herkes iş kıyafetleriyle sabahın köründe yollara bunun

57

İklim değişikliğine karşı yapılan onlarca toplantıya ve Paris Anlaşması’na rağmen Almanya önemli bir karar alıyor; bu madeni büyütmeyi, açık ocak kömür madenini genişletmeyi planlıyor ve karara bağlıyor. Halkın karşı çıkmasına rağmen…

Şekil: Sarı Alan; Mevcut Kömür Sahası, Kırmızı Alan; Planlanan Yeni Saha

Brandenburg eyaleti (maden sahası-nın bağlı olduğu) 2013 Mayıs ayının sonunda Vattenfall firmasının 200 mil-yon ton linyit çıkarabilmesi için maden sahasının genişletilmesi kararını aldı. Bu karar Proschim yerleşiminin boşaltılmasına ve 800 insanın evlerini terk etmesine sebep olacak. Saha ziyaretimizde rehberlik yapan ve uzun zamandır bölgede yaşayan, ma-den sahasının genişletilmesi ile bir-likte evini terk etmek zorunda kalacak olan Alexander Tetsch’in söyledikleri-ne göre bölgenin yerel meclisi de bu kararı destekledi. 13 sosyal demokrat üye evet derken muhafazakârları da kapsayan 6 üye karara hayır dedi. Belediye başkanının eşinin maden fir-masında çalışıyor olmasının da bunda etkisi olduğunu vurguladı Tetsch… Bölgede bulunan bazı evler ve kamu binaları ise şimdiden terk edilmiş. Geçmişte boş olan binalara ise vatan-daşlar herhangi bir yatırım yapmaya çekiniyorlar çünkü maden sahasına çok yakınlar. Evlerinin değerinin de düştüğünü vurguluyorlar…

Fotoğraf: Madenden Kaynaklı Kirlilik

Yeni açılacak maden sahası nedeniyle yerin 100 metre altına inen ve 16 km uzunluğunda beton duvar inşaatına da başlanmış durumda. 250 futbol sahasını kaplayacak kadar beton dökülecek… Tarım arazilerinin orta-sından geçecek bu duvarın amacı yer altı suyu geçişini ve olası su baskınla-rını önlemek… Yeni bir Berlin Duvarı inşası misali…

Diğer dikkat çekici konuysa hali hazır-da bölgede 1.1MW’lık güneş enerjisi ve 550 kW’lık biyogaz enerji tesisi bu-lunması. Bu tesisler de yok olacak… Yani bir yandan doğa yok edilip, sera gazı emisyonlarını arttıracak tesis ya-pılacakken, sera gazını azaltan ağaç-lar kesilecek ve sera gazını azaltmayı sağlayan yenilenebilir temiz enerji kaynakları da ortadan kaldırılacak…

Bölgede 15 MW’lık rüzgar enerji sant-rallerinin de olduğunu vurgulamak lazım. Yeni maden sahasının 2050’ye kadar termik santrallere kömür sağ-laması planlanıyor.

Vattenfall şirketi maden sahalarını ve termik santralleri satma yönünde bir eğilime sahip. Toplumsal baskı İsveç hükümetini de bu yönde bir karar vermeye itiyor. Çek Cumhuriyeti ve Almanya’dan şirketlerin bu işe aday olduğu belirtiliyor. Tabii işletmenin satılıyor olması sorunları çözmüyor ve Almanya’nın kömürden yana politika-sını değiştirmiyor…

Özetle…Paris Anlaşması dünya için bir umut. Kuşkusuz bütün ülkelerin daha fazla çaba harcaması, toplumun da bu çabaların artmasına teşvik olması gerekiyor. Çevre teknolojisinin ge-lişmesi, enerji üretiminde önceliğin yenilenebilir temiz enerji kaynakla-rından sağlanması ve hiç kuşkusuz en iyi enerji üretim biçimi olan enerji ve-

rimliliğinin geliştirilip hakim kılınması iklim değişikliği sorununun çözümün için vaz geçilmez. Ülkelerin samimi olması ise en önemli koşul.

Kendi ülkemde yenilenebilir temiz enerji tüketip başka ülkelere kirli enerji satmak ve grafiklerde bunu göstermemek ne kadar samimi?..Almanya ve kuşkusuz bazı AB ülke-leri çevre teknolojisinin gelişmesi ve enerji alanındaki ilerlemede öncü rol oynuyorlar. Birçok olumlu çalışma yapılıyor. Ancak bazı gerçeklerin de ortaya konmadığını ve samimi dav-ranılmadığını söyleyebiliriz. Welzow Proschim’de yaşanan olay bunun somut bir göstergesi. ÇED sürecinde halk karşı çıkmasına rağmen onay veriliyor, protesto eden çevrecilere davalar açılıyor, yüzlerce insan evini terk etmek zorunda kalıyor ve sera gazı miktarını milyonlarca ton arttı-racak işler yapılıyor… Bunu yapanlar da iklim değişikliği tartışmalarında

mangalda kül bırakmayan Almanya ve İsveç hükümetleri… Almanya’nın doğası da bizim doğamız, ağacı da, havası da… Bir insan olarak ve bir çevre mühendisi olarak Almanya’nın bu uygulamasından vaz geçmesi ve yanlış karardan dönmesi gerektiğini; ülkemizdeki çevrecilerin uluslararası faaliyetlerde bu sorunu dile getirme-sinin önemli olduğunu düşünüyorum. Oil Change International’ın Kasım 2016 yayımladığı Carbon Trap: How International Coal Finance Under-mines The Paris Agreement (Karbon Kapanı; Paris Anlaşmasının altında yatan kömür finansı) raporuna göre Paris Anlaşması’nın hedeflerinin yerine getirilebilmesi için henüz açığa çıkmamış fosil yakıtların yeryüzüne çıkarılmaması gerekiyor. Durum net. Artık kömürlü termik santrallerden vaz geçmenin zamanı geldi de geçiyor.

Dilerim hassasiyetlerimiz sadece kendi ülkemizle sınırlı kalmaz…

Yararlanılan Bazı Kaynaklar: * http://uk.reuters.com/article/germany-coal-idUKL6N0OK2AD20140603 * https://ejatlas.org/conflict/lignite-mining-welzow-sued-ii-welzow-proschim-germany * https://www.cleanenergywire.org/factsheets/vattenfalls-german-brown-coal-whats-being-sold-and-who-wants-buywww.tetsch.eu * https://corporate.vattenfall.com/press-and-media/news/2014/lignite-in-numbers/

www.ekoteknikisg.com - www.ekoteknikcevre.com

TÜRKAK Akreditasyonu ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı

yetki belgemizle

İSG Mevzuatı kapsamında; toz, gürültü, termal konfor, aydınlatma, titreşim, iç ortam gaz

Çevre Mevzuatı kapsamında; emisyon, imisyon ve gürültü ölçümleri konusunda hizmetinizdeyiz.

Ekoteknik Çevre Laboratuvarı

Page 30: Profesyonellerin tercih ettiği şırınga - ekoteknikisg.com · Piyasada herkes bir şekilde para kazanmak için var, herkes iş kıyafetleriyle sabahın köründe yollara bunun

58 59

Sağlık Bakanı

Recep Akdağ,

2016 Yılını DeğerlendirdiSağlık Bakanı Recep Akdağ, 2016 yılını değerlendirmek üzere Ankara’da bir basın toplantısı düzenledi. Akdağ, 2016 yılı sağlık alanında beklenti ve hedefler hakkında bilgi verdi.

Bakan Akdağ, “Bizim kendi alanımız-dan elde edilen plazmayla bir takım kan ürünleri, kan ilaçları şu anda bahsettiğimiz projelerden en önde olanıdır. Sosyal Güvenlik Kurumu, Türk Kızılay’ının topladığı kanlardan elde edilen plazmayı ürün haline dönüştürecek. Bunun ihale ile ilgili aşamalarından önemli bir bölümünü tamamlamış durumdayız. Zanne-diyorum 2017’nin ilk 6 ayı içinde bu plazma işini halletmiş olacağız. Yılda aşağı yukarı 1,5 milyar Türk lirası-na yakın bu ürünler dışarıdan ithal ediliyor. Bu ithal ürünleri böylece Türkiye’de üretmeye başlayacağız. Za-man içerisinde kendi plazmamızı yurt dışına göndererek ihaleyi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız Sosyal Güvenlik Kurumu yapacak, Sağlık Bakanlığı olarak biz teknik destek vereceğiz. Tomografi, MR, ultrason ve dijital önlemlerle alakalı, 2017 yılı içe-risinde bu hususta da belli bir noktaya gelmeyi ümit ediyoruz” diye konuştu.

Akdağ: “Sanıldığının aksine nezle ya da gribi yapan soğuk değil, vi-

rüslerdir. Yapacağımız iki ana tedbir var: Birincisi ellerimizin temizliğine her zamankinden daha fazla özen göstermeliyiz. Nezle ve grip sadece solunum yoluyla bulaşmaz. Ellerimizi iyice sabunlayarak yıkamak aslında sağlımızı korumanın en kestirme yollarından birisi. Grip aşıyla koruna-bildiğimiz bir hastalıktır, belli yaşın üstünde olanlarda, şeker hastalığı gibi hastalığı olanlarda grip aşısının yapılmasını önemsiyoruz ve ücret-siz olarak da yapıyoruz ama sağlıklı erişkinlerin grip aşısı yaptırması gerekmez. Çünkü her yıl grip mikrop-ları elbiselerini değiştiriyorlar. Grip nezleden daha ağırdır, yüksek ateş ve biraz daha yatağa bağlar. Ne nezle de ne de gripte antibiyotik kullanmak gerekmez. Şu anda Epidemi dediğimiz yaygın gribe yol açan, risk taşıyan bir virüs dünyada yok Türkiye’de de yok onun için hiç kimse bu hususta endişe etmesin.” ifadelerini kullandı.

Bakan Akdağ: “Hekimlerin çalışma şartlarını düzeltmek sağlıkta dönü-şüm programının ikinci faz progra-mında en önemli hedeflerden birisi. Aslında özellikle emeklilik maaşları-nın arttırılması, yıpranma payı veril-mesi hususunda ekonomi yönetimi ile bir mutabakata varmıştık. Fakat 2016-2017 ekonomi yönetimini dikkate

alarak bu hususta onlar biraz ağırdan almaya çalışıyorlar biz de bastırıyo-ruz. Suriyeli hekimler evet çalışacak-lar onlarla ilgili eğitim çalışmaları ve lisanlama çalışmalarını yürütüyoruz, birkaç ay içinde bitiririz. Özellik-le Göçmen Sağlığı Merkezlerinde çalışacaklar var. Bunların birçoğunun diplomalarıyla ilgili kayıt sıkıntıları var. Suriyeli göçmen kardeşlerimize hizmet vermeleri açısından onlara yeni bir lisanslama hattı açtık ama kısıtlı bir lisanslama hattı”

Bakan Akdağ: “Antibiyotik kullanımı, Avrupa’da reçetelerin yüzde 15’inde filan var bizde yüzde 30’unda var. Anti-biyotiği özellikle üst solunum enfeksi-yonlarında gereksiz kullanmayalım bir de doktorumuzu zorlamayalım. Şimdi bir taraftan farkındalık kampanyası ile bunu değiştirmeye çalışıyoruz. Bu programlarla biz bu sene çok büyük mesafe aldık.”

2017 yılında vatandaşların sağlığı için kritik adımlar atılacağını belirten Ba-kan Akdağ, “Bu projeyle Erzurum, bir taraftan bölgeye hizmet veren sağlık kompleksine sahip olacak, öbür taraf-tan da sağlık turizminin geliştiği çevre illerden gelen insanlarında hizmet alabileceği bir bölge olarak gelişecek” diye konuştu.

Bakan Akdağ: “Sağlıkta dönüşüm programının ikinci fazına başlıyoruz. Bunun çalışmalarını son 3 aydır çok yoğun biçimde yürütüyoruz. Saha-da bütün şehirlerimizi örnek olarak temsil edilebilecek şehirlerde ciddi bir çalışma yaptık” dedi.

Page 31: Profesyonellerin tercih ettiği şırınga - ekoteknikisg.com · Piyasada herkes bir şekilde para kazanmak için var, herkes iş kıyafetleriyle sabahın köründe yollara bunun

www.ekoteknikisg.com / [email protected]

Sağlık Bakanlığıyetki belgemizle

İhtiyaç duyduğunuz tüm testler, tetkikler ve raporlar

Yılların güvencesiyle EKOTEKNİK İSG TIBBİ TANI LABORATUVARINDA

Çalışanlarınız ve firmaniz Ekoteknik İSG ile güvenli ellerde

Ekoteknik İSG Tıbbi Tanı Laboratuvarı Firmanız için yapılması istenen İŞ SAĞLIĞI MUAYENELERİ TIBBİ TARAMA TEST VE TETKİKLERİ firmanızı maddi - manevi bir çok riskten korur. İlk işe alımlarda yaka-

lanan bir hastalık ile ya da mevcut çalışan personelde erken yakalanan bir belirti ile hem çalışan kişinin hayatı kurtulurken,

hem de firmanız ilerde ödeyeceği çok ciddi tazminatlardan korunur.

Lütfen bu test ve tetkikleri sadece yasal prosedür olarak yaptırmayın, güvenilir kuruluş EKOTEKNİK ile gerçek testler ve gerçek sonuçlarla insan hayatını ve şirketinizi koruyun.

EKOTEKNİK İSG Tıbbi Tanı Laboratuvarında ve Mobil Sağlık Araçlarında iş sağlığı güvenliği kapsa-mında ihtiyaç duyulan test ve tetkikler yapılmakta, çalışanlar doktor muayenesinden geçirilmektedir.

Bu Kapsamda Yapılan Testler, Tetkikler ve Raporlar:

- İşe giriş ve periyodik Sağlık Raporu- Akciğer Grafisi- Solunum Fonksiyon Testi- Odyometri- Portör Taraması

- HBs Ag (Sarılık Taraması) - Anti HBs- Tam Kan (18 Parametre)- Tam İdrar Tahlili- İdrarda Kurşun - İdrarda Fenol- İdrarda Hippürük Asit- Kanda Kurşun- Kan Grubu

- Karaciğer Fonksiyon Testleri- HCV- HIV Testi- EKG- Koruyucu Aşılar- Göz Muayenesi (Bilgisayarlı) vb. - Maruz Kalınan Riske Özel Diğer Tetkik ve İşlemler

Page 32: Profesyonellerin tercih ettiği şırınga - ekoteknikisg.com · Piyasada herkes bir şekilde para kazanmak için var, herkes iş kıyafetleriyle sabahın köründe yollara bunun

62

MAKALE Uz. Dr. Mehmet ERGİNEkoteknik İSGKlinik Mikrobiyoloji Uzmanı

Parkinson Hastalığının Nedeni, Bağırsak Florası Mı?

M.Ö. 450 yıllarında Hipokrat ‘’Bütün hastalıklar bağırsakta başlar’’

demiştir. Ve 2500 yıl önce tespit edilen bu gerçek günümüzde de

birçok çalışma ile desteklenmekte, bağırsak florasının önemi her

geçen gün daha da fazla önem kazanmaktadır.

Sağlıklı bir yaşam için ilk olarak, sağlıklı bir sindirim sistemine sahip olmak ilk ve vazgeçilmez unsurdur.

Bu sistemin iyi çalışması sonucu, vücudumuz için gerekli olan tüm gıda, mineral ve vitaminlerin yeterli düzey-de kullanılması ve zararlı maddele-rin vücudumuzdan uzaklaştırılması sağlanır. Sağlıklı bir sindirim sistemi için bağırsak florasının sağlıklı olması vazgeçilmezdir. Sağlıklı bir bağısak florası, içerdiği milyarlarca sayıdaki faydalı mikroorganizmalarla olmak-tadır. Bu sağlıklı bağırsak florasının, çeşitli nedenlerle (sağlıksız gıda tüke-timi, dengesiz beslenme vs.) bozul-ması, otoimmun ,allerjik ve nörolojik hastalıkların temelini oluşturmakta-dır. Son yılarda Parkinson hastalığının etiyolojisinde, bu bağırsak florasının bozukluğu saptanmıştır.

ABD bilim adamları Parkinson has-talığına, bağırsak florasının sebep olabileceğini bildirmişlerdir. California Teknoloji Üniversite’sinde yapılan araştırmada bağırsak florasında bulu-nan bakterilerin ‘parkinson’ hastalı-ğını etkilediğini gösterdi. Parkinsonlu hastalardan alınan bağırsak bakte-rilerinin verildiği farelerde hastalık belirtileri ağırlaşırken, sağlıklı insan-lardan alınan bağırsak bakterilerinin verildiği farelerde hiçbir klinik belirti olmadığı gözlemlenmiştir.

Parkinson hastalığı, ‘’alpha – synuc-lein’ adı verilen bir proteinin beyin hücrelerinde (nöronlar) birikimi sonucu fonksiyon bozukluğu oluşu-mu ile ortaya çıkıyor. Bu proteinler, Parkinson’lularda Lewey cisimcikleri olarak bilinen yapılarda birikerek, dopamin sinyalizasyonunu engelle-yerek hareket bozukluklarını artırıyor. Böylece, beyne aşama aşama zarar veren Parkinson hastalığının tedavisi bulunmuyor. Bu nedenle bu belirtilen araştımanın insan sağlığında önem

arzeden Parkinson hastalığının teda-visinde aşama olacabilecektir.

İnsan vücudunda bulunan ‘mikrobi-yom’olarak adlandırılan çeşitli bakte-ri, virüs, mantarların sağlığı doğrudan etkilediği biliniyor. Beyinle bağırsaklar arasındaki sinir bağlantılarının da bu bakterilerden etkilenmesi müm-kün olabilir. Bu araştırma Parkinson tedavisinde, beyine odaklanmak yerine bağırsak bakterilerini hedef alan yöntemlerin etkili olabileceğini düşündürüyor. Araştırmada, genle-riyle oynanan farelerin bir kısmının steril olmayan kafeslere, bir kısmı da normal kafeslere kondu. Sonuçta steril (mikropsuz) ortamda yetişen farelerin, beyin motor sistemlerinde daha az zarar görüldü ve kafesteki yapması gereken hareketleri normal bir şekilde yerine getirdi. Öte yandan, steril ortamda yetişen farelere, par-kinsonlu hastalardan alınan bağırsak flora bakterileri nakledildiğinde, hayvanların motor nöron sisteminin kötüleşdiği gözlendi.

Sonuç olarak, California Ünveritesinde araştırmacı Dr. Timoty Sampson gene-tik açıdan birebir aynı fareler arasın-daki tek farkın mikrobiyota (bağırsak florası) varlığı olduğuna işaret ederek, bu durumun ‘devrim niteliğinde’sözle-riyle değerlendirdi. Bulgunun gelecek-te, parkinsonun tedavisinde sindirim sistemini etkileyen ilaçların, hatta probiyotiklerin ve normal flora süspan-siyonlarının kullanılabilmesinin ümit verici olduğu belirtildi. Böylece, sağlıklı gıda tüketimi ve dengeli beslenmenin barsak florasına olumlu katkı sağla-dığı ve devamında yukarıda beliitildiği gibi Parkinson ve diğer nörolojik hastalıkların önlenmesinde önemli bir yer tuttuğu gözlemlenmektedir.

Bağırsak - Beyin İlişkisi

Bağırsaklarımız Beynimiz Kadar Önemlidir!

Page 33: Profesyonellerin tercih ettiği şırınga - ekoteknikisg.com · Piyasada herkes bir şekilde para kazanmak için var, herkes iş kıyafetleriyle sabahın köründe yollara bunun

Hayaline giden yolu bulursan,

Ulaşmak kolaydır.

Ne dilersen o olur.

www.iremnurguldurmus.com

“İstedim ama olmadı” gibi bir durum söz konusu olamaz. Bu imkansızdır. Çünkü çekim yasası, en az yer çekimi kanunu kadar gerçektir.

Ancak çekim yasasında da güçlü olan kazanır. Tıpkı pencereden aşağı attığın bir cisim ağacın dalına denk geldiğinde cisim güçlüyse ağacın dalı kırılır ve cisim yere düşer. Cisim hafif ise ağaç

dalı güçlüyse o zaman ağaçta asılı kalır ve yere düşmez. Bu durumda cismin yere düşmemesi yer çekimi kanunu olmadığı anlamına gelmez. Bir dilek dilediğinizde eğer içinizde ona dokunan ve onu engelleyen başka bir dilek varsa o dilek gerçekleşmez. Ulaşamadığımız her isteğimizin

onu engelleyen karşıt isteğini içimizde barındırıyoruz demektir.

Hadi şikayeti bırakın ve içinizdeki Yaratıcı ile tanışmaya niyet edin. Kendiniz için önemli yatırımlar yapın. Çünkü bugününüz yarınınızı yaratıyor.

0546 683 28 28 Cihangir Caddesi No:13 / 4 Subayevleri Ankara www.iremnurguldurmus.com