38

REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI

Embed Size (px)

DESCRIPTION

İŞ DÜNYASININ KURUMSAL KIYMETLER E-DERGİSİ

Citation preview

Page 1: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI
Page 2: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI

İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu:

Ertan Acar Medya İlişkileri Danışmanlığı adına

Ertan Acar•

Genel Yayın Yönetmeni:Nurgül Koca Acar

•Yayın Koordinatörü:Abdullah Sarıkuzu

•Yayın Kurulu:

Fatih Acer, Prof. Dr. Faruk Şen, Mehmet Canıtatlı, Çiğdem Penn,

Osman Yılmaz, Metin KocaProf. Dr. Haluk Gürgen

•İletişim Adresleri:

Esentepe Mah. Kasap Sok.Aslan Apt. No:11 D:7 Şişli/İstanbul

•Yazı İşleri:

[email protected]

Reklam Satış: Özge Konci

Telefon: 0212 272 51 51Fax: 0212 272 49 50

E-mail: [email protected]

Web: www.reportturk.com•

ABD TemsilcisiProf. Dr. Tevfik Dalgıç Dallas, Texas, USATel: 214-212 43 43

e-mail:[email protected]

İngiltere Temsilcisi:Vehbi Koca

10 Avocet Close, Se1 5En London/UKTel: +44 (0)20 7232 0291

•Bursa Temsilcisi:

Bigworks Creative Strategy AgencyKükürtlü Mah. Kükürtlü Cad. Yeşilkent Sitesi

No:70 A Blok D:2 Osmangazi / BURSATel: 0224 234 33 99

•Sayfa Tasarım

V2 Medya İletişim•

Dijital Yayın PlatformuDijimecmua

• REPORTTURK Basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.

• Köşe ve makalelerdeki yorum, bilgi ve haberlere ilişkin sorumluluk yazarına aittir.

• REPORTTURK’te yayınlanan yazıların her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

AbdullahSarıkuzu

ED

İT

ÖR

DE

N

Temmuz sayımızda yine dopdolu bir REPORTTURK ile karşınızdayız. Bu sayımızda

kapağımıza Randstad’ın Workmonitor Araştırması’nı taşıdık. Türkiye’nin de dahil

olduğu 32 ülkeyi kapsayan yılın ikinci araştırmasında yeni bir iş bulmada eğitimden

ziyade deneyimin daha önemli olduğu ortaya çıktı.

Deloitte Türkiye, perakende sektörünü mercek altına aldığı yeni raporunu yayınla-

dı. Rapora göre, kişi başına düşen harcanabilir gelirin hızla artması ve kredi kartı

kullanımının gittikçe yaygınlaşması ile birlikte perakende sektöründeki kuvvetli

yükseliş devam edecek. Türkiye perakende sektörünün büyüklüğünün 2012

yılı sonu itibariyle 300 milyar dolara ulaşmasının beklendiği belirtilen raporda,

sektörün 2013-2017 yılları arasında yıllık birleşik büyüme oranının %10 olacağı

değerlendiriliyor.

Yılın ilk çeyreğinde sigortacılardan rekor büyüme geldi. Ekonomi ilk çeyrekte

yüzde 3 ile beklentilerin üzerinde büyürken, sigorta sektörü 6,5 milyar TL’lik prim

üreterek, yüzde 27.32 ile rekor büyüme gerçekleştirdi. Sektörün toplam bilanço

kârlılığı ise yüzde 44 arttı.

Bankalararası Kart Merkezi (BKM), Mayıs 2013 dönemine ait kartlı ödeme sistemi

istatistiklerini yayımladı. 2013 Mayıs sonu itibarı ile Türkiye’de 95,1 milyon adet

banka kartı, 56,4 milyon adet de kredi kartı bulunuyor. Dünyada en gelişmiş kartlı

ödeme sistemlerinden birine sahip olan Türkiye’deki sağlıklı büyüme sadece kart

sayıları ile de sınırlı değil. Kartlar ile ödeme yapılmasını sağlayan POS cihazları da

2,24 milyon adede ulaştı.

Köşe yazarlarımız bu ay sizler için yine birbirinden değerli makaleler kaleme aldı.

Prof. Dr. Faruk Şen yazısında Almanya’da devam eden Nazi davasını ve bu davaya

medyanın ilgisini anlatırken, Tevfik Dalgıç ise örnek bir devlet adamı olan Enda

Kenny’i kaleme aldı. Dr. İnci Şen’in sağlık turizmini ele aldığı bu ay ki makalesinde

dünyada ve ülkemizde sağlık turizmine yapılan harcamaları okuyabilirsiniz.

İtibar Atölyesi Başkanı Ertan Acar, “Dünya markaları yaratmak” başlıklı makalesin-

de Dünyanın en değerli 100 markası arasında neden Türk markalarının olmadığını

ve sebeplerini sorguluyor. Merve Seçkin Mayıs ayında gazete ve dergilerin en çok

yer verdiği Sosyal Sorumluluk projelerini açıklarken, İDA Başkanı Ali Cem İlhan

gezi parkı protestolarını şirketler ve markalar açısından ele alıyor.

Dolu dolu içeriğimiz ile karşınızda olduğumuz Haziran sayımızda hepinize keyifli

okumalar diliyorum.

İş hayatında deneyim eğitimin önüne geçti

Nurgül KocaAcar

ED

IT

ÖR

DE

N

Yunanistan’ın en büyük şirketi olan Coca-Cola Hellenic (CCH) Atina borsa-sından çıkıp, Londra borsasında işlem görmeye devam edeceğini ve şirketin merkezini de İsviçre’ye taşıyacağını açıkladı. Biz de bu nedenle kemer sıkma politikaları yüzünden sıkıntılı günler yaşayan Yunanistan’a dikkat çekmek için Kasım ayı sayımızda kapağımıza, Coca-Cola komşuyu terk ediyor başlığı ile sizleri karşılamak istedik.Merve Seçkin’in kaleme aldığı yazısında ayın en çok konuşulan KSS projelerini inceleyen Medya Takip Merkezi (MTM)’nin her ay düzenli olarak Reporttürk için hazırladığı medya araştırmasına göre, Eylül ayında gazete ve dergilerin en fazla yer verdiği KSS projesi “Fıstığımız Bol Olsun” nun medya yolculuğundaki başarı hikayesi anlatılıyor.Türkiye-Avrupa Eğitim ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı başkanı Prof.Dr.Faruk Şen’in makalesi “Afrika ve Güney Afrika’da faaliyetlerimiz” başlığı ile bu ay ki sayımızda yerini alıyor. Davranış bilimleri ve aynı zamanda psikiyatri uzmanı olan Dr.İnci Şen ise kalem aldığı yazısında “2012 Yılına girerken Türkiye’de sağlık sorunları Avrupa’ya göre daha iyi bir gelişme gösteriyor” konusu ile sağlık sorunlarımıza farklı bir pence-reden bakarken, çözüm önerisi ile de ilgi çekiyor.Texas Üniversitesi İşletme Fakültesi öğretim üyesi Prof.Dr.Tevfik Dalgıç’ın Ka-sım ayı sayımızda yer alan makalesinde işlediği konu Amerika’da alkol yasağı, anayasa maddesi oldu ama anayasa maddesi olmasına karşın kanun maddesi-nin uygulanmasının gerçekte mümkün olmadığının anlatıldığı yazıda; bu tarzda kanun maddelerinin Osmanlı’da olduğu gibi baskı ve zorla, kanun yoluyla insan-ların yaşamına müdahale etmenin geri tepebileceğinin, hatta bir karşıt hareket doğuracağının belirtisi olduğu anlatılıyor.Haberlerimizden bazılarına gelince “Aydınlı’dan Rusya’ya 28 mağaza”, “Car-refour ‘a sürpriz talip”,Türkiye’den organik pamuk talebinde patlama”, “Suriye ekonomisi nefes alamıyor”, “Afrika Çinliler’in ‘taklit pazarı’ oldu”, “dijital gıda kuponu geliyor”, “Apple’a patent şoku” başlıkları ile ilginizi çekeceğini umdu-ğumuz bir sayı hazırladık. Devamı ve daha fazlası Reporttürk E-Dergi Kasım sayısında…

•Yayın Kurulu:

•İletişim Adresleri:

Esentepe Mah. Kasap Sok. Aslan Apt. No:11 D:7 Şişli/İst

•Yazı İşleri:

[email protected]

•Web: www.reportturk.com

•Telefon:

0212.272.51.51•

Fax: 0212.272.49.50

•Ankara Temsilcisi:

Abdullah KuşPortakal Çiçeği Sokak Ansera İş Merkezi

No 17/66 Çankaya /AnkaraTelefon: 0312.440.49.57

•Abd Temsilcisi:

Prof. Dr. Tevfik DalgıçDallas, Texas, USATel-214-2124343

e-mail:[email protected]

İngiltere Temsilcisi: Vehbi Koca

10 Avocet Close, Se1 5En London/UkTelefon: +44 (0)20 7232 0291

•Dijital Yayın Platformu:

Dijimecmua•

Sayfa Tasarım: V2 Medya İletişim

• REPORTTURK Basin meslek ilkelerine uymaya soz vermistir.• Kose ve makalerdeki yorum, bilgi ve haberlere iliskin sorumluluk yazirina aittir.

İmtiyaz Sahibi:Ertan Acar Medya İlişkileri Danışmanlığı adına

Ertan Acar●

Genel Yayın YönetmeniNurgül Koca Acar

Yayın KoordinatörüOnur Pulat

Yayın Koordinatör YardımcısıF. Nur Şen

Sorumlu Yazı İşleri MüdürüMetin Koca

Reklam Satış:

Büşra Yıldız

● REPORTTURK Basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.

● Köşe ve makalelerdeki yorum, bilgi ve haberlere ilişkin sorumluluk yazarına aittir.

Adnan Dalgakıran, Ali Eren, Fatih Acer,Kemal Yamankaradeniz, Tufan Darbaz, Prof. Dr. Faruk Şen, Mehmet Canıtatlı,

Dr. Yusuf Adıguzel, Çiğdem Penn, Osman Yılmaz, Metin Koca

Coca-Cola komşuyu terk ediyor

Page 3: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI
Page 4: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI

İçindekiler

KISA KISA

İSO görev dağılımını tamamlandı

e-vize’ye 103 bin kişi başvurdu

Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) değeri

sabit fiyatlarla Her eve özel 3G geliyor

Her eve özel 3G geliyor

Avrupa bankalarına 60 milyar

Euro’luk kurtarma

İşe Gidiyorum, Tasarrufu Öğreniyorum

6

MAKALELER PROF. DR. TEVFİK DALGIÇ

Bir devlet adamlığı örneği DR. İNCİ ŞEN

Sağlık turizminde dışa açılımda başarılıyız ALİ CEM İLHAN

Şirketler ve markalar açısından gezi parkı protestoları

MERVE SEÇKİNBasında en çok konuşulan KSS projeleri

ERTAN ACARDünya markaları yaratmak

PROF. DR. FARUK ŞENTürkiye Almanya’daki Nazi davasını unuttu mu?

20

22

26

28

30

32

KAPAK İş hayatında deneyim eğitimin önüne

geçti

HABER Banka kartları POS’ları sevdi

HABER Perakende sektörü yabancı yatırımcının merce-

ğinde

1012141619 HABER

e-ticaret profesyonellerine göre başarının sırrı ‘Müşteri ilişkilerinde’

HABER Sigortacılardan rekor büyüme

HABER İstanbul Ticaret Üniversitesi 12 yaşında

8

Page 5: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI
Page 6: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI

İSO görev dağılımını tamamlandıYaklaşık 13 bin üyesi ile iş dünyasının ülkemizdeki en güçlü sivil toplum kuruluşlarından biri olan İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) yeni yönetimi görev dağılımını tamamladı. İSO Meclisi tarafından Erdal Bahçıvan’ın Yönetim Ku-rulu Başkanı seçilmesinin ardından bir araya gelen yeni İSO Yönetim Kurulu, Mustafa Özkazanç 1. ve Adnan Dalgakıran da 2. İSO Başkan Yardımcılığı’na, İrfan Özhamaratlı da İSO’nun yeni dönem Saymanlığı’na getirdi.Türkiye iş dünyasının güçlü toplum kuruluşu İSO’da yeni yönetim görev da-ğılımını tamamladı. Geçtiğimiz Mayıs ayındaki seçimlerde Erdal Bahçıvan’ın 104 Meclis Üyesi’nin 59’unun oyunu alarak Yönetim Kurulu Başkanlığına getirilmesi ve listesinin de Yönetim Kurulu’na seçilmesinin ardından önceki günlerde bir araya gelen yeni İSO yönetimi görev dağılımını yaptı. Buna göre; İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın vekilliklerine yönetim kurulu üyeleri Mustafa Özkazanç ve Adnan Dalgakıran, yeni dönem İSO Saymanlığı’na İrfan Özhamaratlı getirildi. Başkan Bahçıvan ve Başkan Yardımcıları Özkazanç ve Dalgakıran ile Sayman Özhamaratlı dışında İSO Yönetim Kurulu’nda Nahit Kemalbay, Sultan Tepe, Ali Eren, Sadık Ayhan Saruhan, Ali Ulvi Orhan, Bekir Yelken ve Mehmet Ata Ceylan üye olarak görev yapıyor.

Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) değeri sabit fiyatlarla %3,0, cari fiyatlarla %9,5 arttı Üretim yöntemiyle gayri safi yurtiçi hasıla tahmininde, 2013 yılı birinci üç aylık çeyreği bir önceki yılın aynı çeyreğine göre sabit fiyatlarla %3,0’lık artışla 28 075 Milyon TL oldu.Üretim yöntemiyle gayri safi yurtiçi hasıla tahmininde, 2013 yılı birinci üç aylık çeyreği bir önceki yılın aynı çeyreğine göre cari fiyatlarla %9,5’lik artışla 357 854 Milyon TL oldu. Takvim etkisinden arındırılmış sabit fiyatlarla GSYH 2013 yılı birinci üç aylık çeyreği bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %3,7’lik artış gösterirken, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH değeri bir önceki çeyreğe göre %1,6 oldu.

e-vize’ye 103 bin kişi başvurdu

Türkiye’ye turistik ve ticari amaçlı seyahatler için geçerli olan 17 Nisan’da

başlayan e-vize’ye uygulamasına başvurularda patlama oldu. Kısa sürede

uygulamaya 103 bin kişi başvurdu. Sınır kapıları ve havaalanlarında kuyruk-

ların önüne geçmeyi amaçlayan uygulama kapsamında bir haftada 2 bine

yakın kişiye vize verilmişti. 20 Haziran’da sadece bir gün içinde verilen e-vize

sayısı 3 bin 686’yı buldu. e-vize kapsamında toplanan harç miktarı da 2 mil-

yon 167 bin doları geçti.

6 | REPORTTURK / Temmuz 2013

KISA

KSI

A

Page 7: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI

Her eve özel 3G geliyor

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, 3G’nin çekmediği yer bırakmayacaklarını belirterek, “Artık her evin ADSL gibi kendine özel 3G hizmeti olacak. Femtocell ile her eve, kuruma ya da siteye özel 3G bağlanabilecek. Artık vatandaşımız uygun fiyata kişiye özel 3G’ye kavuşacak” dedi. Bilgi Tek-nolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK), mobil şebekelerde kullanılan femtocell cihazlarına ilişkin düzenleme yaptığını belirten Yıldırım, azami çıkış gücü 100 miliwatt ve altında olan femto cihazla-rının evlerdeki ADSL modemlere benze-diğine işaret etti. Bakan Yıldırım, şöyle devam etti: “Bu cihazlardan telsiz ücreti de almayacağımız için operatörlerden bu cihazları alacak olan vatandaşlarımız 3G hizmetini daha uygun fiyata alabile-cekler. Femtocell sistemleri, kablosuz şebekeden bağımsız olması nedeniyle işletmecilerin şebeke karışıklığını azal-tacak.”

İşe Gidiyorum, Tasarrufu ÖğreniyorumAnadolu Hayat Emeklilik, tasarrufun önemini anlatmak amacıyla çalışanlarının çocuklarını genel müdürlük binasında ağırladı. “İşe Gidiyorum, Tasarrufu Öğreni-yorum” etkinliği kapsamında çocuklar anne ve babalarını iş yerinde ziyaret etti, Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü Mete Uğurlu ile bir araya geldi, atölyelere katıldı ve Sunay Akın ile tasarruf üzerine sohbet etti. Anadolu Hayat Genel Mü-dürü Mete Uğurlu’nun ev sahipliğinde gerçekleştirilen “İşe Gidiyorum, Tasarrufu Öğreniyorum” etkinliği kapsamında çocuklar tasarruf bilincine yönelik el işi atöl-yesine katılarak hem kendi kumbaralarını tasarladılar hem de geri dönüşüm mal-zemelerinden kendilerine oyuncak yaptılar. Etkinliklerin yanı sıra Sunay Akın’ın da katıldığı aktivitede çocuklarla Sunay Akın arasında hoş bir sohbet gerçekleş-ti. Çocuklarda küçük yaşta tasarruf bilincini oluşturmak ve hep merak ettikleri ebeveynlerinin iş yerlerini görmeleri için bir fırsat yaratmak amacıyla bu etkinliği gerçekleştirdiklerini söyleyen Mete Uğurlu, çocuklara ziyaretleri için teşekkür etti ve anne-babalarının iş yerlerinde keyifli zaman geçirmelerini diledi.

Avrupa bankalarına 60 milyar Euro’luk kurtarmaAvrupa’da ülkelerden sonra şimdi de ban-kaları krizden kurtarma operasyonu başlıyor. Bu doğrultuda Kurtarma Fonu’ndan ban-kalara 60 milyar Euro’luk kaynak aktarıldı. Avrupa Maliye Bakanları, Euro Bölgesi hü-kümetlerinin 500 milyar Euro’luk fona kendi sermayelerinden katkı yapmaları durumunda bankaları doğrudan yeniden bütçelendirmesi konusunda anlaştı. Liderler, diğer Euro Böl-gesi ülkelerinin de İrlanda, İspanya ve Güney Kıbrıs’ın kaderini paylaşmamaları için bu adı-mı attı.

Page 8: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI

HABER

8 | REPORTTURK / Temmuz 2013

Deneyim

eğitimin önüne geçtiRandstad, Workmonitor Araştırması ile iş dünyasının nabzını ölç-

meye devam ediyor. Türkiye’nin de dahil olduğu 32 ülkeyi kap-

sayan yılın ikinci araştırmasında yeni bir iş bulmada eğitimden

ziyade deneyimin daha önemli olduğu ortaya çıktı. Araştırmaya

katılan işveren ve çalışanların yüzde 81’i, yeni bir iş bulmada

eğitimden ziyade deneyimin önemli olduğunu söylerken, küresel

olarak çalışanlarda işini kaybetme korkusu gözlemlendi. Genç ve

yaşlı istihdamı, kişisel motivasyon, iş gücü dolaşımının da ölçüm-

lendiği ikinci workmonitor sonuçlarına göre çalışanların işsiz kal-

maktansa, eğitim düzeyinin altında ya da geçici bir işte çalışmayı

tercih edeceği ortaya çıktı.

Dünyanın lider insan kaynakları danışmanlık şirketlerinden Rand-

stad, Avrupa, Asya Pasifik ve Amerika kıtalarını içeren, Türkiye’nin

de dahil olduğu 32 ülkeyi kapsayan yılın ikinci workmonitor araş-

tırmasını yayınladı. 10 yıldır aralıksız olarak yılda 4 kez iş dünyası

eğilimlerinin ölçümlendiği araştırma sonuçlarına göre, uygun bir

iş bulmada deneyimin eğitimden daha önemli olduğu ortaya çıktı.

Araştırmaya katılan işveren ve çalışanların yüzde 81’i, yeni bir

iş bulmada eğitimden ziyade deneyimin daha önemli olduğuna

inandığını söyledi. On binlerce çalışanın katıldığı araştırmada en

Page 9: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI

Temmuz 2013 / REPORTTURK | 9

HABER

çok deneyimli işçi arayan ülke % 92 ile Çin olurken, Hindistan ve

Birleşik Krallık % 91 ile ikinciliği paylaştı. Türkiye’de ise bu oran %

85 olarak ölçümlendi. Danimarka ve Norveç’te çalışanların yarısı

ise eğitime karşı deneyimin ağır bastığına inanıyor.

İş bulma gençler için mi yaşlılar için mi daha zor?İş dünyasında önemli bulguların ve ilgi çekici sonuçların ortaya

çıktığı Workmonitor araştırmasında, küresel olarak araştırmaya

katılanların üçte ikisi, 25 yaşın altındaki gençlerin uygun bir iş

bulmada her geçen gün daha da zorlandığını belirtti. X kuşağının

ardından Y kuşağının da iş hayatına girmesi ile birlikte üç farklı ku-

şaktan insanın birlikte çalıştığını ve hızlı bir değişimin başladığını

söyleyen Randstad Türkiye Genel Müdürü Altuğ Yaka, “Günümüz

iş dünyasına baktığımızda teknolojinin damgasını vurduğu, 3 ku-

şaklı şirketlerin arttığı, önemli bir dönüşümün başladığı döneme-

ce girdik. Yılın ikinci workmonitor araştırmasında 25 yaş altındaki

gençlerin deneyimleri nedeni ile iş bulmakta zorluk çektiği ortaya

çıksa da, küresel olarak şirketlerin dörtte üçü genç çalışanları

istihdam etmek istiyor. Meksika, Birleşik Krallık, Fransa, Almanya

Norveç ve Türkiye’deki şirketlerin % 80’den fazlası gençlerle yü-

rümeyi, Macaristan, Singapur, ABD, Çek Cumhuriyeti, Slovakya

ve Doğu Avrupa’da ise 25 yaş üstü, deneyimli çalışanlarla ilerle-

meyi düşünüyor. Araştırmadaki diğer önemli bir bulgu ise küresel

olarak gençlerin % 80’lik bir bölümü genellikle eğitim seviyeleri-

nin altındaki işleri kabul etmesiydi” açıklamasını yaptı .

“İşsiz kalmaktansa geçici bir işim olmasını tercih

ederim”

Tüm dünyada çalışanların neredeyse % 75’i geçici işlerin kadrolu

iş için bir atlama taşı olabileceğini düşünüyor. Bu düşüncenin en

fazla olduğu ülkelerin başında % 89’la Malezya, % 88’le Fransa

ve Polonya geliyor. Geçici iş ilişkisine Çek Cumhuriyeti, Yunanis-

tan ve Macaristanlı çalışanların sıcak bakmadığını belirten Altuğ

Yaka, “Küresel olarak çalışanların % 70’ten fazlası geçici işin,

kadrolu işe geçişte bir atlama taşı olabileceğini düşünüyor ve

işsiz kalmaktansa geçici bir işlerinin olmasını tercih edeceklerini

belirtiyor. Türkiye’de de bu oran % 79’la hayli yüksek. Öte yan-

dan mobilite, internet ve sosyal ağ kullanımının yaygınlaşması

ile çalışanlar istihdam şirketlerine daha fazla yönelmeye başladı.

Mobilite merkezli yaşam sürecinde, neredeyse kimseyi masa

başında yakalayamadığınız bugünlerde iş başvuruları artık cep

telefonlarından, tabletlerden gerçekleştiriliyor. Dünya genelinde

iş bulmak için yaklaşık her 10 çalışandan 8’i bu altyapıya sahip

olan istihdam şirketini tercih ediyor. Bu oran Brezilya’da % 93,

Meksika’da % 89, İspanya’da % 87, Türkiye’de % 79, İsveç’te 55,

Almanya’da ise % 56” dedi.

İşini kaybetme korkusu artıyor

Workmonitor Araştırması’nda öne çıkan diğer bir konu ise iş sürekliliğin-

deki güven üzerineydi. Küresel olarak işinin güvende olduğuna inanan-

ların sayısı oldukça düşük çıktı. Ekonomik koşulların kötü olduğu Yuna-

nistan’daki çalışanların % 94’ü işlerinin güvencede olmadığını belirtirken

Macaristan % 93 ile ikinci sırada, İspanya ise % 91 ile üçüncü sırada yer

aldı. Türkiye’de ise bu oran % 75’i geçmedi. Brezilya, Norveç ve İsveçli

çalışanlar ise diğer ülkelere nazaran kendilerini daha güvende hissettik-

lerini belirtti.

Page 10: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI

HABER

10 | REPORTTURK / Temmuz 2013

Banka kartları POS’ları sevdiBankalararası Kart Merkezi (BKM), Mayıs 2013 dönemine ait kartlı ödeme sistemi istatistiklerini yayımladı. 2013 Ma-yıs sonu itibarı ile Türkiye’de 95,1 milyon adet banka kartı, 56,4 milyon adet de kredi kartı bulunuyor. Dünyada en ge-lişmiş kartlı ödeme sistemlerinden birine sahip olan Türkiye’deki sağlıklı büyüme sadece kart sayıları ile de sınırlı değil. Kartlar ile ödeme yapılmasını sağlayan POS cihazları da 2,24 milyon adede ulaşırken artık para çekmek dışında birçok işlemin de yapılabildiği ATM ağı da genişlemeye devam etti. Mayıs ayı sonunda ATM sayısı 39 bin adede yaklaştı.

BKM verileri, banka kartlarının artık para çekmek dışında alışveriş amaçlı da yoğun olarak kullanıldığını gösteriyor. Ma-yıs 2013 döneminde gerçekleşen 287 milyon adet kartlı alışveriş işleminin yüzde 18’i banka kartları ile yapıldı. Banka kartı ile yapılan işlemlerde 1,8 milyar TL tutarında alışveriş gerçekleşirken geçen yılın aynı dönemine göre büyüme oranı yüzde 40 oldu. Öte yandan banka kartları ortalamada 36 TL tutarında ödemelerde kullanılırken kredi kartı ile ödemelerde bu değer 145 TL seviyesinde:

Tablo 1: Banka Kartı ve Kredi Kartı Sayıları Gelişimi (Milyon Adet)Kart Adetleri (Milyon Adet) Mayıs 2012 Aralık 2012 Mayıs 2013

Banka Kartı 86,6 91,3 95,1

Kredi Kartı 52,8 54,3 56,4

Toplam 139,4 145,6 151,5

Tablo 2: POS ve ATM Sayıları Gelişimi (Milyon Adet)POS ve ATM Sayıları (Milyon Adet) Mayıs 2012 Aralık 2012 Mayıs 2013

POS 2,01 2,13 2,24

ATM 33,8 36,3 38,6

Tablo 3: Alışveriş İşlemleri Mayıs 2013 DeğerleriAlışveriş Adedi Alışveriş Tutarı Ortalama İşlem(Milyon Adet) (Milyar TL) Tutarı (TL)

Banka Kartı 51,4 1,8 35,9

Kredi Kartı 235,3 34,0 144,6

Toplam 286,7 35,9 125,1

Page 11: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI

Temmuz 2013 / REPORTTURK | 11

Banka kartları POS’ları sevdi

İnternetten alışveriş hızla artmayı sürdürüyorKartlı ödeme sistemlerinin en önemli başlıklarından biri ise internette yapılan kartlı ödemeler. BKM verilerine göre, 2013 Mayıs döneminde bir önceki yıla göre büyüme yüzde 36 oldu.Motorlu taşıtlar vergisi (MTV), emlak vergisi gibi periyodik kamu ödemelerinin yapıldığı dönemlerde zirve yapan, bu nedenle aydan aya inişli-çıkışlı bir trende sahip olan internette yapılan kartlı ödemeler; kart sahiplerinin internet alışve-rişlerini her geçen yıl daha fazla tercih etmesinin de etkisiyle kartlı ödemeler içindeki payını da arttırmayı sürdürüyor.

Temassız kart sayısı 12 milyonu geçtiBKM, yaptığı açıklamada temassız kart ve temassız işlem verilerini de duyurdu. Buna göre piyasadaki kredi kartlarının 10,2 milyonu ile temassız ödeme yapılabiliyor. Bu sayı tüm kredi kartlarının yüzde 18’i ile temassız ödeme yapılabildiği anlamına geliyor. Temassız banka kartı sayısı ise 2 milyona ulaştı.

Tablo 4: Banka Kartının Alışveriş İşlemleri İçindeki PayıBanka Kartının Kartlı Alışverişler İçindeki Payı Mayıs 2012 Mayıs 2013

Alışveriş Adedi İçindeki Oranı 14,0% 17,9%

Tablo 5: İnternette Yapılan Kartlı Ödemelerin Yıllık Gelişimi 2009 2010 2011 2012 2013 İlk 5 Ay 2013-Tahmin

İnternette Yapılan Kartlı Ödeme Hacmi (Milyar TL) 9,1 12,9 18,7 25,2 13,4 34,5

İşlem Adedi (Milyon Adet) 57,2 75,4 102,3 133,0 67,5 160,8

Tablo 6: İnternette Yapılan Kartlı Ödemelerin Aylık Gelişimi 2012 Mayıs 2013 Mayıs Değişim

İnternette Yapılan KartlıÖdeme Hacmi (Milyar TL) 2,1 2,9 36%

İşlem Adedi (Milyon Adet) 10,8 14,2 32%

Tablo 7: Temassız Kart Sayıları Gelişimi (Milyon Adet)Temassız Kart Sayıları (Milyon Adet) 2012 Mayıs 2013 Mayıs Değişim

Temassız Kredi Kartı 6,8 10,2 51%

Temassız Banka Kartı 1,1 2,0 89%

Toplam Temassız Kart Sayısı 7,8 12,2 5%

Page 12: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI

HABER

12 | REPORTTURK / Temmuz 2013

Perakende sektörü yabancı yatırımcının merceğindeTürkiye’de denetim, vergi, danışmanlık, kurumsal finans-

man ve kurumsal risk alanlarında 27’nci hizmet yılını

dolduran Deloitte Türkiye, perakende sektörünü mercek

altına aldığı yeni raporunu yayınladı. Rapora göre, kişi ba-

şına düşen harcanabilir gelirin hızla artması ve kredi kartı

kullanımının gittikçe yaygınlaşması ile birlikte perakende

sektöründeki kuvvetli yükseliş devam ediyor.

Türkiye perakende sektörünün büyüklüğünün 2012 yılı

sonu itibariyle 300 milyar dolara ulaşmasının beklendiği

belirtilen raporda, sektörün 2013-2017 yılları arasında

yıllık birleşik büyüme oranının %10 olacağı değerlendirili-

yor. Raporda ayrıca süpermarket ve AVM’lerde kredi ve

para kartlarla yapılan perakende alışverişlerinin ise son

altı yılda ortalama %12 büyüyerek 2012 yılında 28 milyar

dolarlık seviyeye ulaştığı belirtiliyor.

Raporu değerlendiren Deloitte Türkiye Kurumsal Finans-

man Ortağı Başak Vardar konuyla ilgili olarak “Harca-

nabilir gelir seviyesindeki artış, genç nüfus ve değişen

Page 13: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI

Temmuz 2013 / REPORTTURK | 13

HABER

tüketim alışkanlıkları perakende sektöründeki büyümeyi tetikleyen en önemli unsurlar. Promosyonlardaki çeşit-lilik, kredi kartı ve para kart kullanımı ve organize pera-kende alanındaki yatırımlar bunu destekliyor. Gıda, ev, online alışveriş, elektronik, tekstil ve diğer tüm peraken-de alanlarında önümüzdeki beş yıllık dönemde büyüme beklentisi ekonomideki büyüme projeksiyonlarının çok üzerinde. Ayrıca, hem yerli hem yabancı yatırımcıların satın alma ve birleşmeler bakımından son derece cazip bulduğu bir alan. Biz de Deloitte olarak perakende sek-töründeki bir oyuncunun ihtiyaç duyabileceği stratejilerin belirlenmesinden, operasyonel ve organizasyonel iyileş-tirmelerin uygulanmasına, değer tespiti ve satış ve satın alma danışmanlığından, vergi ve hukuki danışmanlığa, risk yönetimi ve iç kontrol ve denetiminden mali deneti-me kadar her türlü hizmeti sunabilecek şekilde konum-lanmış ve uzmanlaşmış durumdayız” dedi.

Gıda sektörü %8 büyüyecekTürkiye’deki perakende sektörünü birçok farklı açıdan masaya yatıran rapor, bu sene gıda sektörüne odakla-nıyor. Buna göre toplam perakende sektörünün yarısı büyüklüğüne sahip gıda sektöründe 2017’ye kadar yılda %8 büyüme yakalanacağı öngörülüyor.

Migros ve BİM kendi segmentlerinde birinciDeloitte’un raporunda, multi-format (birden çok formata sahip) perakendeciler, bölgesel zincir marketler, indirim marketleri ve mahalle bakkallarından oluşan Türk gıda perakendeciliği sektöründeki organize perakendenin pa-yının hala sınırlı olduğu değerlendirilmesi yapılıyor. Mig-ros, 900’ü aşkın mağaza ve altı formatıyla multi-format gıda perakendeciliğinde pazar lideri olarak öne çıkarken, CarrefourSA (243 mağaza ve üç format) ve Tesco Kipa (187 mağaza ve beş format) pazarın diğer büyük oyun-cuları olarak belirtiliyor. İndirim marketleri grubunda ise BİM, 3750’yi aşkın mağaza ve yaklaşık 10 milyar TL ciro ile Türkiye’nin en büyük gıda perakendecisi olma konu-munu sürdürüyor. Kendi grubunda ise BİM’i sırasıyla A101, Şok, DİA ve UCZ izliyor.

Birleşme ve satın almalar hız kesmiyorYabancı stratejik yatırımcıların ve özel sermaye fonla-rının Türkiye’nin büyüyen perakende markalarına olan ilgisine dikkat çeken rapora göre, 2012 yılı içerisinde 13 adet işlem ile 580 milyon dolarlık birleşme ve satın alma gerçekleştirildi. Bunun yanında, perakendedeki 6 adet finansal yatırımcı işlemi, fonların bu sektöre ilgisinin

kanıtı oldu. Yatırımcıların bu sektöre ilgisi sürüyor. Zira

2013 yılının ilk dört ayında da perakende sektöründe beş

adet birleşme ve satın alma işlemi görüldü. İnternet pe-

rakendeciliğinde ise yüksek yatırımcı iştahı devam etti

ve 2012 yılında 12 işlem gerçekleştirildi.

Gıdadaki 15 yatırımın 13’ü stratejikRaporda, Türkiye gıda perakendeciliği sektöründe son

beş yılda 15 birleşme ve satın alma işleminin gerçekleş-

tirildiği belirtiliyor. Raporda ayrıca söz konusu 15 işlemin

13’ünün stratejik yatırımcılar tarafından yapıldığının altı

çiziliyor. Segmentlere bakıldığında ise işlemlerin doku-

zunun süpermarketlere, dördünün indirim mağazalarına

ve ikisinin çok formatlı perakendecilik alanına ait olduğu

görülüyor.

Page 14: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI

HABER

14 | REPORTTURK / Temmuz 2013

Sigortacılardan rekor büyümeEkonomi ilk çeyrekte yüzde 3 ile beklentilerin üzerinde

büyürken, sigorta sektörü ise 6,5 milyar TL’lik prim üre-

terek, yüzde 27.32 ile rekor büyüme gerçekleştirdi. Sek-

törün toplam bilanço kârlılığı ise yüzde 44 arttı. Türkiye,

2013’ün ilk çeyreğinde yüzde 3 ile beklentilerin üzerinde

büyürken, aynı dönemde sigorta sektörü, yüzde 27.32

ile ekonominin yaklaşık 9 katı üzerinde, rekor büyüme

gerçekleştirdi. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TUİK)

açıkladığı verilere göre, bu yılın ilk üç aylık döneminde

ekonomi yüzde 3 büyüyerek, beklentilerin üzerine çıktı.

Açıklanan verilere göre de ilk çeyrekte en fazla büyüyen

sektör yüzde 13.7 ile oteller ve lokantalar olurken, ikinci

Page 15: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI

Temmuz 2013 / REPORTTURK | 15

HABER

sırayı yüzde 6.5 ile mali aracı kuruluşların faaliyetleri aldı. Aynı dönemde inşaat sektörü ise yüzde 5,9 büyüdü.Türkiye Sigorta Birliği’nin (TSB) açıkladığı resmi verilere göre ise sigorta sektörü, Ocak-Mart döneminde toplam 6.5 milyar TL prim üreterek, 2012’nin aynı dönemine oranla yüzde 27,32 büyüme gerçekleştirdi. Geçen yılın ilk çeyreğinde ise toplam prim üretimi 5,1 milyar TL ol-muştur. 2013’ün ilk üç ayında toplam prim üretiminin 5.6 milyar TL’si; kasko, trafik, konut, işyeri gibi hayat dışı sigortalardan kaynaklanırken, 1 milyar TL’ye yakını ise hayat sigortalarından kaynaklandı. Hayat dışı sigorta branşlarında büyüme yüzde 27.25, hayat sigortalarında ise büyüme yüzde 27.69 olarak gerçekleşti.

Kasko yüzde 20 büyüdüSon dönemde çok konuşulan kasko ve trafik sigortaların-daki büyüme ise, diğer yıllara göre farklılık gösterdi. Özel-likle trafik sigortasında büyümenin, genel sektör büyü-

mesinin üzerinde olması dikkat çekti. Trafik sigortasında geçen yılın ilk çeyreğinde sigorta şirketleri 754.9 milyon TL prim üretirken, 2013’ün aynı döneminde toplam 1.1 milyar TL’lik üretimle yüzde 50’ye yakın prim üretim artışı gerçekleştirdiler. Böylece trafik sigortasındaki prim bü-yümesi, yüzde 27.32’lik sektör büyümesinin de üzerinde oldu. Kasko sigortasında ise geçen yıl 1 milyar TL prim üreten sigortacılar, bu yılın Ocak-Mart döneminde 1.2 milyar TL üretim yaparak, yüzde 20’ye yakın büyüdüler.2013’ün ilk çeyreğinde ticari, sanayi ve konut sigortala-rını içine alan yangın branşında da sigorta şirketleri ciddi bir büyüme sergilediler. Bu branşta geçen yıl 700 milyon TL prim üreten şirketler, 2013’ün ilk üç ayında üretimi yüzde 28’in üzerinde artırarak, 900 milyon TL’ye yakın prim ürettiler.

162.6 milyon TL kâr Sigorta şirketlerinin ilk üç aydaki büyümesi, karlılığa da yansıdı. Sigortacılar, geçen yılın ilk çeyreğinde toplam 128,7 milyon TL kar elde ederken, bu yılın aynı dönemin-de karlılığı yüzde 27’ye yakın artırarak, 162,6 milyon TL kar açıkladılar. Toplam karın 129,5 milyon TL’si hayat dışı sigorta branşlarından, 79,3 milyonu da hayat sigortala-rından kaynaklandı. Sigorta sektörünün toplam bilanço karlılığı ise bu yılın ilk çeyreğinde geçen yıla oranla yüzde 44 arttı. Sigorta şirketleri ilk üç ayda 192 milyon TL’nin üzerinde bilanço karı açıkladı. Bu yılın ilk çeyreğinde dikkat çeken bir gelişme de son yıllarda özellikle sağlık sigortalarında kar eden sigorta şirketlerinin, bu dönem-de zarar etmeleri oldu. 2012’nin Ocak-Mart döneminde sağlık sigortalarından 21 milyon TL kar elde eden sigor-tacılar, bu yılın aynı döneminde topladıkları primle hasar-ları karşılayamayınca 17,6 milyon TL zarar ettiler.

Page 16: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI

HABER

16 | REPORTTURK / Temmuz 2013

İstanbul Ticaret Üniversitesi 12 yaşında

Eğitim öğretime hizmette 12 yaşına giren İstanbul Tica-ret Üniversitesi, bir eğitim öğretim yılını daha tamamladı. Üniversite, 2013-2014 eğitim sezonu finalini mezuniyet töreni ile gerçekleştirdi. 1.250 öğrencisini mezun eden üniversitede yeni dönem tanıtım hazırlıkları tamamlanır tamamlanmaz deyim yerindeyse sahaya çıkıldı.Eğitim öğretimde 12 yılı geride bırakan ve 2013-2014 eğitim öğretim yılının hazırlıklarına süratle devam eden İstanbul Ticaret Üniversitesi, yeni projeleri ve programla-rı ile eğitime olan duyarlılığını gözler önüne seriyor.

İstanbul Ticaret Üniversitesi’nin Eminönü ve Sütlüce kampüsleri tarihi yarımadanın kıyısında, tarihi mekânların ortasında, ticari merkezlerin hemen yanı başında yer alı-yor. İstanbul’un seçkin semtlerinden Üsküdar ve Küçük-yalı kampüsleriyle de öğrencilerine canlı bir şehir hayatı sunuluyor. Üniversite, bilimsel ve teknolojik gelişmelerin bilincinde, yeterli mesleki donanıma sahip, teoriyi ve pratiği hayatın gerçeklerinden kopmadan bütünleştiren evrensel bir eğitimi sağlama amacına doğru ilerliyor. Her yıl açılan yeni bölüm ve programların yanı sıra ulusla-rarası eğitim iş birliği anlaşmaları ve diğer akademik ça-lışmalara hız veren üniversitede, 6 fakülte ve bir Meslek Yüksek Okulu, 3 enstitü ve 15 adet uygulama ve araştır-ma merkezi bulunuyor.Akademik takvimin başlangıcında üniversitenin lisans ve ön lisans bölümlerine kayıt yaptıran öğrenciler girdikleri İngilizce Yeterlilik Sınavı’nda 60 ve üzerinde puan alırlar-sa fakülte ve yüksek okul programlarına başlıyor. 59 ve altında puan alanlar veya üniversitenin tanıdığı uluslara-rası bir İngilizce sınavında başarılı olduklarını belgeleye-meyenler yoğun İngilizce programına devam ediyor.

Eminönü’nde bankacılık okulu 2001 yılında İstanbul Ticaret Odası Eğitim ve Sosyal Hiz-metler Vakfı tarafından kurulan Üniversitenin Eminönü, Üsküdar, Sütlüce ve Küçükyalı’da eğitim veren toplam 4 yerleşkesi ve 6 fakültesi bulunuyor. Fen Edebiyat Fa-kültesi, Uygulamalı Bilimler Fakültesi ve İngilizce Hazırlık Bölümü Üsküdar’da; Hukuk, Ticari Bilimler ve İletişim Fakültesi Sütlüce’de; Mühendislik ve Tasarım Fakültesi ile Meslek Yüksek Okulu Küçükyalı’da hizmet veriyor. Ayrıca Ziraat Bankası ile yapılan protokol çerçevesinde Eminönü’nde Bankacılık Okulu açıldı. Enstitü sayısı ise Fen Bilimleri, Sosyal Bilimler ve Dış Ticaret olmak üzere üç tane. Öğrenci sayısı 6 bin 500’ü bulan üniversitede 293 akademik ve 220 idari personel bulunuyor.

Page 17: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI

Temmuz 2013 / REPORTTURK | 17

HABER

Öğrencileri şanslıÜniversitenin bütün öğretim elemanları dikkate alın-dığında öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı 20’ye kadar indi. Birinci sınıftan son sınıfa kadar her 20 öğrenciye bir öğretim elemanını danışman olarak vere-bilme imkanı bulunuyor. Üniversitedeki yabancı öğrenci sayısı günden güne artıyor. Bu yıl 28 ülkeden 200’e yakın öğrenci öğrenim görüyor. Önümüzdeki dönemde lisans ve yüksek lisansta Türk öğrencilerinin yanı sıra çevre ve komşu ülkelerden de öğrenci alınması konusunda çalış-malar devam ediyor. Erasmus’la uluslararası ofisi zengin-leştiren üniversite yönetimi, üniversitenin dışa açılımını ve uluslararasılaşmasının hızını arttırdı. Uluslararası öğ-rencilerin rehberlik ve koordinasyon hizmetini verirken, çeşitli projeler geliştirip yürüten Uluslararası ofis, sadece bu yıl 8 uluslararası tanıtım fuarına katıldı. Bologna ve Adek iş güdümü yeniden yapılandırıldı. Öte yandan öğ-renciler İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde eğitim görme-nin ayrıcalığını aldığı burslarla daha çok hissediyor. Ba-şarının ödüllendirildiği sisteme göre oluşturulmuş burslar web sayfasında ilan ediliyor.

Ticari diplomasiİstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazım Ekren, yükseklisans ve doktorada kaliteli farklılık ürete-

bilmek için değişik alanlarda uzmanlaşmanın önemine dikkat çekiyor. Ekren, konuya ilişkin şu bilgileri veriyor: “Üniversitemizin yüksek lisans ve doktorada diğer üni-versitelerden en önemli ayırt edici özelliği, başka hiçbir üniversitede olmayan Dış Ticaret Enstitüsü’dür. Ensti-tümüz şu andaki konumu ile uluslararası finansman ve uluslararası ticaret alanında yüksek lisans programları açıyoruz. Belki de Türkiye’de ilk defa olacak, ticari diplo-masi dediğimiz ekonomiyi, finansı, uluslararası ilişkileri, hukuku interdisipliner bir ortamda bir araya getirecek, yurt dışında yatırım yapan şirketlerde çalışmak isteyen kişilere yönelik müzakere, ticaret ve finansman teknikle-rini, hepsinden önemlisi de kurumsal ve finansal istihba-rat dediğimiz şirketleri nasıl değerlendireceği konusunda da bu programda özel dersler alacaklar. Bu birinci farklı-lığımız. İkinci farklılık ise, finansal ekonomi dediğimiz bir doktora programı başlattık. Burada da düşündüğümüz temel yaklaşım, genel olarak ortak dersleri alsınlar, ka-muda finansal ekonomi çalışmak isteyen, özel sektörde çalışmak isteyen ya da kamuda finansal eğitimi almak isteyenler için seçimlik dersler koyduk. Bunu şunun için söylüyorum. Üniversitenin hem lisansını farklılaştırmayı düşünüyoruz, hem de gelecek olan akademisyenleri, bireysel yetkinlikleri artırmak için de doktora ve lisansüs-tünde farklılaştırmayı düşünüyoruz.”

Page 18: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI

HABER

18 | REPORTTURK / Temmuz 2013

Sosyal donatılarÜniversite bünyesinde oluşturulan yeni kampüsler-le öğretim üyelerine, öğrencilere ve idari personele modern ve daha sosyal mekânlar sağlama fırsatı doğ-du. Üniversitenin merkez konferans salonunu Sütlüce Kampüsü’nde hizmete girdi. Yine Sütlüce Kampüsü’nde 3 bin 500 metrekarelik kütüphane bulunuyor. Öğrenciler sadece eğitim öğretim döneminde değil, hafta sonları sınav dönemlerinde arzu ederlerse akşam saatlerinde burada ders çalışabiliyorlar. Bir ofis oluşturarak kütüp-hane 24 saat açık hale getirildi. Bu arada Üsküdar ve Küçükyalı kampüslerinde de fiziki yönden iyileştirmelere gidildi. Sütlüce’de kurulmakta olan tv stüdyosu da mo-dern donatılarıyla en kısa sürede hizmete girecek. Ayrıca öğrencilerin yeme içme ihtiyaçlarını karşılayacak cafe- restoran gibi imkânlar kampüslerde yer alıyor.

Teknopark İstanbul Ticaret Üniversitesi; İTO, Savunma Sanayi Müs-teşarlığı ve Havaalanı İşletme ve Havacılık Endüstrileri A.Ş. (HEAŞ) ve Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret A.Ş. ile Teknopark İstanbul’un kurucu heyetin-de yer alıyor. 2013’te TEKNOPARK Yönetim Kurulu’nda alınan kararla üniversiteye 10 bin metre karelik bir arsa tahsis edildi. Bu alanda önce fiziksel imkanlar geliştirile-cek. Daha sonra da ulaşım ve savunma sanayi ile ilgili projeler uygulamaya geçecek.Gelişim ve çekirdek sermaye şirketi olarak İTO’nun kur-duğu şirkete de ortak olan üniversite, bu yolla yenilikçi fi-kirleri olan kişilere, öğrencilere bir finansman imkânı sağ-layacak. Ayrıca kurulan yayın evi ile bilimsel yayınların daha zengin bir şekilde basımı ve yayını imkânı doğacak. İktisadi İşletmesini de kuran İstanbul Ticaret Üniversite-si, girişimci yönünü Mücevherat Mühendisliği bölümü-nün sektörle bütünleşmesini sağlayan Kuyumcukent’te laboratuarını devreye soktu.

İTO ile kuvvetli bağÜniversitenin sahip olduğu en önemli gücü, İstanbul Ticaret Odası (İTO) ile olan ilişkisinden kaynaklanıyor. İTO’daki meslek komitelerinin taleplerini, tercihlerini dik-kate alarak yeni bölümler açılıyor. Bunlardan sonuncusu Basım Yayın Üretim Teknolojileri bölümü oldu. Bu bö-lümle hem basımla, hem yayınla ilgili uygulamalı eğitim imkânı verilmiş olacak.İTO ile yapılan protokoller çerçevesinde Üniversite - İş Dünyası İlişkileri Uygulama ve Araştırma Merkezi kurul-

du. Merkezde, üniversite ile iş dünyasının klasik diyalo-ğunun dışında, yeni nesil ilişki biçimini ortaya koyulması amaçlanıyor. İş dünyası üniversiteden, özellikle bizden, İstanbul Ticaret Üniversitesi’nden nasıl eğitim – öğre-tim formatı istiyor, tersinden bakıldığında, üniversite iş dünyasındaki dinamikleri ne kadar doğru okuyor… Bu süreci karşılıklı ilişkilendirecek bir model merkezde hayat bulacak.Rektör Prof. Dr. Nazım Ekren, İTO ile imzaladıkları 7 maddelik protokol konusunda şu değerlendirmeyi yaptı: “Teknopark İstanbul’da üniversitemize arazi tahsisi söz konusu oldu. Arazi üzerinde kurulacak bina ile üniversite-mizin teknoparkla ilişkili birimlerinin faaliyette bulunma-larını sağlamış olacağız. Yine İTO protokolü çerçevesinde üniversitemizde yenilikçi fikirleri geliştirecek bir merkez ile üniversite iktisadi işletmesini kurduk. Protokoldeki en önemli kararlardan bir tanesi, gönüllü olan öğretim üye-lerimizi İTO’daki meslek komiteleri ile ilişkilendireceğiz. Odada yapılacak toplantılara öğretim üyelerimiz katıla-cak. İTO’daki meslek komitesinin piyasa bilgi ve tecrü-besini üniversitemize aktarmış olacak. Bizler de, üniver-sitedeki bilgi ve tecrübe birikimini komitelere sunmuş olacağız. Yine protokolde önemli olan bir başka madde de, meslek komiteleri bize kendi kurdukları üniversitede, üniversite mezunlarını istihdam edebilmeleri için ne tür bir bilgi ve donanıma ihtiyaçları varsa onu bize bildirecek-ler. Biz de onlara uygun, yine senatolarda bir araya gelip, seçimlik derslerle belki onlara daha hazır öğrenciyi de yetiştirmiş olacağız. Yine protokolde, ‘Üniversite İş dün-yası İlişkileri Uygulama ve Araştırma Merkezi kuralım’ diye bir maddemiz vardı. Bu merkezi de kurduk. Üniver-sitemizdeki Kariyer Planlama Merkezi ile İTO’da benzer bir merkez kurulacak. Bizdeki merkezle İTO’daki merkez öğrencilerimizin birinci sınıfından dördüncü sınıfına kadar ne tür bir kariyere ihtiyacı varsa İTO bünyesindeki iş yer-leri ile de ilişki kurarak bu süreci biraz daha somut ve kurumsal bazda da sürdürmüş olacağız. Son olarak da, İTO üyelerinin çocuklarına da bizim üniversitemizi tercih etmeleri halinde yüzde 15’lik bir teşvik indirimi yaptık. Bütün bu protokolü izlemek ve değerlendirmek için biz-den ve İTO’dan oluşacak bir izleme ve değerlendirme birimi kuracağız. Bu birim üç ayda bir protokolün işleyiş süreciyle ilgili bilgilendirecek. Biz de sizlere bunları aktar-mış olacağız. 11 Temmuz 2012’de imzalanan protokol için bir tarih de koymadık. Limitsiz bir tarihi olarak da uygulamada olacak.”

Page 19: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI

HABER

Temmuz 2013 / REPORTTURK | 19

HABER

e-ticaret profesyonellerine görebaşarının sırrı

‘Müşteri ilişkilerinde’Yenilikçi yaklaşımlarıyla sektörde fark yaratmaya de-vam eden Tempo, Haliç Kongre Merkezi’nde yapılan 2. e-ticaret Konferansı ve Fuarı’nda gerçekleştirdiği anket çalışması ile sektörle ilgili yararlı veriler elde etti. Fi-nanstan, telekomünikasyona, sağlıktan e-ticarete çok çeşitli sektörlerde ‘Uzaktan hizmetler’ sunan Tempo, geçtiğimiz günlerde 2.si düzenlenen e-ticaret Konferansı ve Fuarı’nda e-ticaret sektörünü nabzını ölçen bir anket gerçekleştirdi. e-ticaretin günümüzde ve önümüzdeki dönemde daha da önem kazanacağına inanan Tempo, e-ticaret seminerleri sırasında gün boyunca gerçekleştir-diği anketle sektörle ilgili çeşitli sorular sorarak e-ticaret sektörünü tüm aktörleriyle ileriye taşıyacak değerli veri-ler elde etti. Çıkan sonuçlar, e-ticarette müşteri ilişkileri-nin önemini ortaya koyuyor.

e-ticarette en önemli şey ‘Müşteri hizmetleri’11 sorudan oluşan ve sektörle ilgili önde gelen 300 kişi tarafından yanıtlanan ankette %29 ile ‘Müşteri ilişkileri’, e-ticarette en önemli konu olarak öne çıktı. Onu %25 ile ‘Lojistik’ izledi. %32 ile ‘Fikir’, %26 ile de ‘Müşteri

memnuniyeti’, yine e-ticarette başarılı olmanın sırrı ola-rak görülüyor. Ankete katılanların % 52’si ‘Müşteri ilişki-lerinde en çok kullandığınız kanallar hangisi?’ sorusuna ‘Telefon&Çağrı Merkezi’ cevabını verirken onu %23 ile ‘Sosyal ağlar’, %17 ile ‘Online chat’ takip ediyor.

‘Müşteri tutundurma ve satış sonrası hizmetler’ en önemli sorune-ticaret sektöründe müşterilerin en çok şikayet ettikleri konu %41 ile ‘Zamanında teslimat yapılmaması’ ve %30 ile ‘İletişim kuracak birine ulaşılamaması’. ‘En önemli sorununuz nedir?’ sorusunun cevaplarında ise %59 ile ‘Müşteri tutundurma ve satış sonrası hizmetler’ konu-su açık ara önde. ‘Etkili internet pazarlaması’ (%41) ve ‘Müşteri hizmetleri’ (%29) de sektör yetkilileri tarafından farklılaşmalarını sağlayacaklarına inandıkları konuların başında geliyor. Bir e-ticaret sitesinden alışverişte dikkat edilecekler konusunda ‘Marka bilinirliği’ (%49), ‘Olumlu referans’ (%23) ile ‘Ödeme seçenekleri ve güvenliği’ (%20) ilk üçü paylaşıyor. Alışverişi tercih etmemedeki en büyük etken ise %36 ile ürünün görülmek istenmesi.

Page 20: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI

20 | REPORTTURK / Temmuz 2013

MAKALEMAKALE

Bir devlet adamlığı örneği

PROF. DR. TEVFİK DALGIÇ

Enda Kenny uzun yıllar yaşadığım ve çalış-

tığım, kalbimde güzel anılarla dolu İrlanda

Cumhuriyeti’nin Başbakanı. 62 yaşında. İrlan-

da koşullarına göre genç bir başbakan. 1982 yılında-

ki Garret FitzGerald başkanlığından sonra partisi Fina

Gael’e iktidarı kazandıran milletvekili. 1951 doğumlu ve

2011 yılından beri de hükümetin başında. Daha önce

Turizm ve Ticaret Bakanlığı görevinde bulundu. Ken-

Page 21: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI

Temmuz 2013 / REPORTTURK | 21

MAKALEMAKALE

disi İrlanda’nın Mayo bölgesinden milletvekili seçildiği

1975 yılından beri İrlanda Meclisinde en uzun milletve-

killiği yapan politikacı. İki defa da Avrupa Halk Partisi-

nin Başkan Veklilliği görevinde bulundu. 2011 yılındaki

seçimlerden sonra İşçi Partisi ile koalisyon hükümeti

kurdu.

Enda Kenny’nin kurduğu kabinede İşçi Partisinden ba-

kan olan bir öğretim üyesi meslektaşım da var. Birlikte

Dublin Teknoloji Enstitüsünde çalıştık. Enda Kenny’yi

bu yazıma konu yapan olay ise 12 Haziran günü İrlanda

Meclisinde (Dail) yaptığı konuşma. Kanımca bu konuş-

ma başkalarına örnek olacak türden bir ders niteliğin-

de; devlet adamlığı, kamu görevi ve sorumluluğu hak-

kında. Kendi inancı ile görevi arasına mesafe koymayı

bilenlere, gerçek devlet adamlığına güzel bir örnek. Bel-

ki bazı politikacılar bunu örnek alırlar diye yazımı onun

konuşmasına ayırdım. Yorum sizin. Başbakan Enda

Kenny İrlanda Meclisinde kendisini doğum kontrolü ko-

nusunda eleştirenlere şunları söyledi: “Ben bir Katoli-

ğim, ama Katolik bir Başbakan değilim. Benim görevim

başbakanlıktır, görevim toplumun hiç bir kesimine değil

tüm halka aittir. Bu nedenle burada gururla bir kamu

temsilcisi olduğumu, Katolik inancına sahip olduğumu

fakat Katolik bir Başakan olmadığımı söylüyorum. Ben

herkesin her kesimin Başbakanıyım bu benim görevim-

dir.” Enda Kenny’ye bazı kürtaj karşıtları kanla yazılmış

mektup göndererek yeni bir yasa hazırlıkları konusunda

dine aykırı davranmakla ve katil olmakla suçlamışlardı.

Bilindiği gibi İrlanda halkının çoğunluğu Katolik mezhe-

bine ait Hristiyandır, ama ülkede protestan mezhebine

bağlı olanlar da bulunmaktadır ve her iki mezhebe ait

kiliseler olduğu kadar İrlanda tarihinde her iki geleneğin

de önemli değişimlere katıldığı değişik olaylar mev-

cuttur. İrlanda’nın üç siyasi partisi bulunmaktadır. En

büyük Parti Fina Fail’dir, bir anlamda Cumhuriyetçi parti

ve İrlanda milliyetçiliğinin sembolü, Fina Gael ise genel

nitelikleri bakımından liberal demokrat çizgiye yakın bir

partidir ve özel girişime ağırlık verir. Üçüncü parti ise

İşçi Partisi olup sosyal demokrat niteliğine yakın, işçi

sendikalarınca desteklenen bir partidir. İrlanda tarihini

bilmeyenler için kısa bir bilgi vereyim. İrlanda’nın İngiliz

yönetiminden bağımsızlığını kazanması için başlayan

İrlanda Özgürlük Savaşı sonunda, İngiliz İmparatorluğu

içinde ama bağımsız bir Serbest İrlanda Cumhuriyeti

kurulmasına karar verildi. Anglo-İrish Treaty (İngiliz-İr-

landa Anlaşması) adı veren bu anlaşmayla İrlanda öz-

gürlük savaşçısı milliyetçileri içinde bir grup karşı çıktı.

Tam bağımsızlıktan ve İngiliz İmparatorluğundan tama-

men kopmaktan yana olan bu grup ile Serbest İrlanda

alternatifini benimseyenler arasında İç savaş çıktı. (28

Haziran 1922 - 24 Mayıs 1923). Bu anlaşma İrlanda’nın

kuzey kısmını İngiltere’ye bağlıyor, güney kesimi ise im-

paratorluk içinde kendi meclisi olan bir çeşit yeni devlet

oluyordu. İki milliyetçi grup da başlangıçta İngiltere’ye

karşı özgürlük savaşı veren İrlanda Cumhuriyet Ordusu

(IRA) mensuplarıydı. İngiltere’den silah ve lojistik des-

tek sağlayan Serbest İrlanda Cumhuriyeti taraftarları iç

savaşı kazandılar. İki milliyetçi grup arasındaki iç savaş-

ta ölenlerin sayısı İngiltere’ye karşı yürütülen Özgürlük

Savaşından daha fazla oldu.

Bugünkü koalisyonun büyük ortağı Fina Gael, Başbakan

Endan Kenny’nin partisi iç savaşı kazananların partisi-

dir, Fiana Fail ise iç savaşı kaybeden fakat sonradan

siyasi hareket haline gelen askeri kuruluşun temsilcile-

ridir. İrlanda Cumhuriyetinin tam bağımsızlığı ise 1937

yılında yeni bir anayasanın oylanması ile kazandı.

Page 22: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI

22 | REPORTTURK / Temmuz 2013

MAKALEMAKALE

Sağlık turizminde dışa açılımda başarılıyız

DR. İNCİ ŞEN

2012 yılı sayılarına göre dünyada 6 trilyon Ame-rikan Doları sağlık sektöründe harcanırken, 5,5 trilyon Amerikan Dolarının turizm harcamalarına

ayrılması turizm ve sağlık arasında bağlantı kurulma-sı açısından önemli bir faktör olarak ortaya çıkıyor. Bu açıdan Türkiye hem turizmde gösterdiği atılımlar bunun yanında sağlık sektöründeki son yıllardaki başarılarını bir-leştirerek sağlık turizminde 4 ana pazara hitap Etmeye başladı.

1. Avrupa 2. Orta Doğu 3. Afrika Ülkeleri 4. Komşu Ülkeler ve Orta Asya

İlk olarak Avrupa pazarına baktığımız zaman Türkiye’de sağlık sektöründe hizmet sunan ve bundan 76 milyon insanın yararlandığı bir ülkenin sağlık sektöründe son ge-lişmeler çerçevesinde bu konuda 500 milyonluk Avrupa Birliği ülkelerine de açılarak 573 milyona sağlık sektö-ründe hizmet sunması hedeflenebilir. Bugünkü aşamada bu biraz hayalci bir gelişme olsa Avrupa Birliği sınırları içinde yaşayan ve sağlık sigortasına da sahip bulunan 5 milyon 200 bin Türk kökenli göçmenin yanında 21 milyon Müslüman göçmen de bu öncelikli hedefin içine girebilir.

Ortadoğu ülkeleri İkinci grup olarak Orta Doğu ülkeleri önümüze çıkmak-tadır. Orta Doğu ve Orta Asya’da Türkiye için ilginç bir

pazar doğmaktadır. Avrupa Birliği ülkeleri ve ABD, bu ülkelerden gelen insanların kendi ülkelerine girişlerini vizelerle güçleştirmeleri nedeniyle Orta Doğu’daki Müs-lümanlar Avrupa Birliği ülkelerine ve ABD’ye eskisi kadar rahat gidememektedirler. Bu açıdan Orta Doğu’daki zen-gin halka Türkiye kendi sağlık olanaklarını iyi bir şekilde tanıttığı zaman bu pazara rahatlıkla girebilir.

Orta Asya aç bir pazarAynı gelişmeyi Orta Asya ülkeleri için de söyleyebiliriz. Bunun yanında Orta Asya’da Hindistan ve Tayland gibi ülkelerin sağlık sektöründe Türkiye’ye rakip oldukları da ortaya çıkar. Üçüncü grupta Afrika ülkelerini görebiliriz. Bu ülkelerde-ki üst zengin sınıf sağlık hizmetini Hindistan veya Batı Avrupa ülkelerinden almaktadır. Türkiye’nin son yıllar-da bu ülkelerdeki ekonomik aktivitelerinin yanında Türk Hava Yollarının bağlantıları açısından bu ülkelerle ilişkiler artmıştır. Son yıllarda Afrika ülkelerine olan dış ticaret ilişkilerinde 20 milyar dolar sınırının aşılması ve 400 e yakın işadamının Afrika’nın çeşitli ülkelerinde çalışması Afrika ülkeleri için Türkiye’nin ilginç gelmesini sağlaya-bilir. Ayrıca 2 bine yakın bu ülkelerde yaşayan doktor da Türkiye’de tıp eğitimi almış bulunmaktadır. Son grubu Türki Cumhuriyetler, Kafkaslar ve komşu ül-keler oluşturmaktadır. Son yıllarda komşu ülkelerle vize-lerin kaldırılması İran, Irak ve Suriye gibi komşu ülkelerle olan sınırdaşlığımızın yanında ulaşımın çok kolay olması

Page 23: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI

Temmuz 2013 / REPORTTURK | 23

MAKALEMAKALE

Türkiye için bu pazarları ilginç bir konuma getirir. En ilginç pazar Rusya’dır. Bugün turistik anlamda Almanya’ya giden Rusların % 65’i sağlık turizmi açısın-dan Almanya’ya gitmektedir. Bu insanlar ciddi bir pazar-lama politikası ile Türkiye’ye çekilebilir.

Sağlık turizminde masaya yatırılması gereken bir konu: Yaşlı ve engelli turizmi21. yy’a girerken Avrupa nüfusunun % 17’sinin 65 yaşın üstünde olduğunu görüyoruz. 2025 yılında bu oran % 22’yi bulacaktır. Birliğin Yunanistan ve İtalya gibi ülke-lerinde bakım evleri çok azdır. Yaşlı nüfusun hızlı artışı bireyler için büyük sorunlar oluşturmaktadır. Başta ABD olmak üzere İngiltere, Danimarka, Hollanda,

Almanya gibi ülkeler yaşlıların ve kronik hastaların uzun süre bakımı için genel bütçelerinin yaklaşık % 1’ini harca-maktadırlar. Bu sektör orta vadede Türkiye’ye çok iyi ola-naklar sağlayabilir. Bu gelişmelerin dışında Avrupa Parla-mentosunun hastaların hakları konusunda attığı adımlar da ilginç bir gelişmeyi beraberinde getirmektedir. Bu olanakta Avrupa Birliği insanları Birlik içinde veya dışın-da sağlık açısından gideceği ülkeyi seçme hakkına sahip bulunmaktadırlar. 82 milyonluk nüfusu ile Almanya’yı bu konuda ele aldığımız zaman bu ülkede sağlık sigortaları-nın işverenlerin ve kamunun sağlık açısından harcadığı para 2003’te 240 milyar Euro idi. 2010 yılında 310 milyar Euro sınırını aştığından haraket edilmektedir. Türkiye’ye sağlık turizminde ciddi bir rakip olarak görebi-

Page 24: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI

24 | REPORTTURK / Temmuz 2013

MAKALE

leceğimiz Hindistan, yılda 150 bin hastayı direkt olarak Amerika’dan getirmektedir. Her yıl bu konuda % 15’lik bir artış gerçekleşmektedir. Buna karşılık Almanya’nın da il-ginç bir şekilde sağlık turizminde Arap ülkelerinden hasta çeken bir ülke konumunda olduğunu görmekteyiz. Buna göre yılda 3.500 Birleşik Arap Cumhuriyetleri’nden gelen insan, Alman hastanelerine gelmekte ve burada uzun süreli olarak sağlık hizmeti almaktadırlar. 2007 yılında 3 milyon 707 bin Amerikalı yurt dışında sağlık hizmeti al-mak için başka ülkelere giderken 2010 yılında bu sayının 6 milyon sınırını geçebileceği belirtilmektedir.

Bu gelişmeler ışığında Türkiye ciddi bir sağlık turizmi po-

litikası izleyerek yukarıda örnek gösterdiğimiz 4 ayrı böl-

geden hastaların Türkiye’ye gelmesini sağlayabilir. Türk

Hava Yolları’nın dünyadaki ciddi bağlantılarının yanında

Türkiye turizimde de artık yavaş yavaş ilk 6’da yer alan

ülke konumundadır. Türk sağlık sistemini tanıyan turist-

lerde ciddi bir ilgi uyanma başlamıştır. Geçmişte özellikle

göz ameliyatları konusunda yapılan ucuz ameliyatların

getirdiği negatif etkinin sarılması sağlandıktan sonra

Türkiye’nin sağlık turizminde de önü açılacaktır.

Page 25: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI

Diyaliz evinizde,...ister periton diyalizi, ister ev hemodiyalizi...

* Perl et al. Home Hemodialysis, Daily Hemodialysis, and NocturnalHemodialysis: Core Curriculum 2009. Am J Kidney Dis. 2009; 54: 1171-84. • Laurant et al. The results of an 8 h thrice weekly haemodialysis schedule.

Nephrol Dial Transpl. 1998; 13: 125-131. • Williams et al. Slow Nocturnal and Short Daily Hemodialysis: A Comparison. Semin Dial. 1999; 12: 431-439.

www.fresenius.com.tr

Ev konforu, daha özgür yaşam, daha serbest diyet* Diyaliz merkezine gitmeden, her gününüzü istediğiniz gibi yaşayabilirsiniz.

Periton Diyalizi Ev Hemodiyalizi

İlanlar3.indd 1 07.11.2012 16:58:15

Page 26: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI

26 | REPORTTURK / Temmuz 2013

MAKALEMAKALE

ALİ CEM İLHAN

Şirketler ve markalar açısından gezi parkı protestoları

Gezi Parkı protestolarının Türkiye’nin toplumsal ve siyasi gelişiminde önemli bir dönüm noktası

olduğu tartışmasız. Günlük siyasi polemikler bir yana, bu olayların neden patlak verdiği ve bundan sonraki gelişmelerin ne yönde olabileceği Türkiye üzerine kafa yoran akademisyen ve aydınlar tarafından daha uzun bir süre tartışılacaktır.Bu olayların mesleği iletişim olan kişiler açısından da kuşkusuz çok önemli ve değişik boyutları bulunmaktadır. Gezi Parkı protestoları vesilesi ile birçok kurum ve marka kurumsal itibarları açısından ciddi baskılar altında kaldı-lar. Bunlardan bir tanesi, Garanti Bankası, deyim yerin-de ise tam anlamı ile iki ateş arasında kaldı; öncesinde eylemcilerin ardından Başbakan’ın ve destekçilerinin…Bunun böyle olmasının bir nedeni Türkiye’de geçmişten gelen biçimde iş dünyasının kamuoyu oluşturucu olarak çok önde olması ise, diğer nedeni yaşanan olayların si-yasal olduğu kadar kültürel bir çatışma boyutu taşıyor olmasıydı. Doğrudan boykot kampanyalarına maruz kalanların dışın-da, bu süreçte özellikle İstanbul’un tüm büyük şirketleri “yukarı tükürsen bıyık aşağı tükürsen” deyişine uygun ve çok zor bir durumda kaldılar: Bir yanda eylemlere fiilen katılan veya gönülden destekleyen beyaz yakalı çalışan-larının beklentileri diğer yanda Başbakan’ın her zamanki açık sözlü beyanatları…Başta Twitter olmak üzere, sosyal medya, bu olaylar ve-silesi ile ama artık bundan sonrasında da geçerli olmak

üzere, taşıdığı büyük interkativite potansiyeli ve virütik karakteri nedeni ile Türkiye’nin en önemli iletişim mecra-sı olduğunu kanıtlamış bulunuyor. Bu anlamda ilginçtir, yukarıda belirtiğim ikircikli durumda kalma, en çok da sosyal medyanın iletişim potansiyeli görüp orada mev-cudiyet gösteren kurum ve markaları etkiledi.Doğrudan iletişim krizinin ateşine düşen Garanti, Star-bucks, Divan Oteli gibi kurumsal markaların ise durumu gerçekten çok zordu. Doğrusu bu tip, sapla samanın karıştığı durumlarda olabildiğince sessiz kalıp fırtınanın geçmesini beklemektir. Ama doğru olan, yaşanan olay-ların sıcaklığı içinde her zaman da o kadar kolay değildir. O nedenle bu aşamada ben ne spesifik olarak bir kurulu-şun attığı adımı değerlendirme hakkını kendime görürüm doğrusu, ne de bu koşullarda uygulanabilecek standart bir kriz yönetim reçetesi vardır.Ancak ileriye dönük olarak bu yaşananlardan kurumsal iletişim perspektifinde çıkartılması gereken birkaç önem-li ders bulunmaktadır:Bunlardan birincisi Gezi Parkı protestoları ile başlayan ve daha sonra hükümete, özellikle de Başbakan’a yönelik öfke patlamasının lokomotif gücünün kentli beyaz yakalı profesyoneller ve onların çocukları olduğu gerçeğidir. Bu aşırı duygusal öfke patlamasının sonucunda çok farklı seviyelerden beyaz yakalı çalışanlar, kurumsal duruşla-rını bırakıp ama aynı zamanda kurumsal aidiyetleri de bilinecek biçimde sosyal medya üzerinden yaşananlara taraf olmuşlardır. Şirketlerin ve markaların, çalışanlarının

Page 27: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI

Temmuz 2013 / REPORTTURK | 27

MAKALEMAKALE

ifade özgürlüklerini zedelemeyecek biçimde bu konuda bundan sonrasına yönelik olarak net düzenlemeler yap-ması gereklidir.İkinci olarak bugünden başlayarak şirket ve markaların çalışanlarına yönelik bir iç iletişim planlaması yapmala-rının gerekliliğidir. Şirketler ve markalar, sağladıkları is-tihdam olanakları bir yana, büyük emek ve yatırımlarla gerçekleştirilen ekonomik varlıklardır ve bu anlamda bi-rincil kurumsal sosyal sorumlulukları toplumu bölen ağır kutuplaşma ve karşılıklı “ötekileştirme” çabalarına taraf olmamaktır. Şirket tepe yöneticileri bu temel ve ilkesel duruşu tüm çalışanlarına anlatmak ve onları mümkün mertebe bu konuda ikna etmek mecburiyetindedirler.Zira üçüncü önemli ders, yaşananların özünün, uzunca

bir süredir alttan alta yürüyen ve bugün artık tüm yönleri ile açığa çıkmış bulunan iki farklı “kamusal alan” anlayışı arasındaki nihai çatışma olduğu gerçeğini olabildiğince nesnel bir biçimde görmek gerektiğidir.Çatışmanın bir tarafında kentli, seküler, beyaz yakalı her seviyeden çalışan ve yöneticilerin alışageldiği sıklıkla la-iklik eksenli olarak tanımlanan “kamusal alan” anlayışı, diğer tarafında ise Başbakan’ın çoğunluğun değerleri ile belirlenecek dediği yeni “kamusal alan” tarifi bulunmak-tadır.Ve bu çatışma kurumlar ve markalar nezdinde daha çok can yakmaya adaydır ve ne yazık ki kurumsal itibar pers-pektifinden bunu aşmaya yönelik hazır ve mucizevi bir reçete de yoktur.

Page 28: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI

28 | REPORTTURK / Temmuz 2013

MAKALEMAKALE

Basında en çok konuşulan KSS projeleri

MERVE SEÇKİN

Mayıs ayında gazete ve dergilerin en fazla söz ettiği sos-yal sorumluluk projeleri belli oldu. Medya Takip Merkezi (MTM)’nin ulusal gazete ve dergiler üzerinden hazırladığı

rapora göre, ay boyunca en fazla gündeme gelen proje, Ak Sigor-ta ile AKUT’un ortaklaşa yürüttüğü “Hayata Devam Türkiye” oldu. Medya Takip Merkezi’nin her ay düzenli olarak hazırladığı basında en çok yer alan kurumsal sosyal sorumluluk projeleri araştırma-sına göre, Mayıs ayında ulusal basında öne çıkan proje Aksigorta ve Akut’un birlikte yürüttüğü “Hayata Devam Türkiye” oldu. Baş-ta deprem olmak üzere, sel, yangın gibi doğal afetler konusunda toplumu bilgilendirmek amacıyla oluşturulan proje, 4. etabı ile Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde halka eğitimler vermeye devam ediyor. Mayıs ayı boyunca basının en çok söz ettiği ikinci sosyal sorum-luluk projesi, “Ekonomiye Kadın Gücü” oldu. Turkcell’in Türkiye İsrafı Önleme Vakfı (TİSVA) işbirliği ile hayata geçirdiği proje kap-samında, iş kurmak ya da işlerini büyütmek isteyen 14 kadın, böl-gelerini temsilen Anneler Günü sebebiyle düzenlenen yemekte mikrokredi çeklerini aldılar. Proje ile işini büyüten kadınların ünlü isimlerle birlikte fotoğraflarını içeren “Ekonomiye Kadın Gücü Sergisi” de projenin Mayıs ayında basına yansıyan haberleri ara-sındaydı. TTNet’in “İnternetle Hayat Kolay” projesi ay içerisinde basının en fazla ilgi gösterdiği üçüncü sosyal sorumluluk projesi oldu. Daha önce internetle tanışmamış, 12 yaş üzerindeki kişilere internet kullanım eğitimleri vermeyi amaçlayan projede, bu yıl eğitimler ünlü isimlerin katılımıyla devam ediyor. İzmir’de sürdürülen eği-timlere, Berna Laçin, Gupse Özay ve Model Grubu üyeleri gibi ünlü isimler destek verdi. MTM’nin aynı araştırmasına göre, ay boyunca gazete ve dergile-

Page 29: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI

Temmuz 2013 / REPORTTURK | 29

MAKALEMAKALE

rin en fazla yer verdiği bir diğer proje, “Meslek Lisesi Memleket

Meselesi” oldu. Koç Holding’in yürüttüğü proje, “Liseler Mesle-

ğiyle Yarışıyor” yarışmasının sonuçlarının açıklanması ile Mayıs

ayında adından söz ettirdi. 7 bin 800’den fazla öğrencinin baş-

vurduğu yarışmada büyük ödülün sahibi, Eskişehir Sabiha Gökçen

Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi oldu.

Ay boyunca basında en fazla gündeme gelen bir başka sosyal

sorumluluk projesi ise, “Baba Beni Okula Gönder” oldu. Milliyet

Gazetesi’nin Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile birlikte yü-

rüttüğü proje, benzeri projelerle birlikte ilköğretim çağındaki kız

çocuklarının okullaşma oranının yüzde 98,5’e çıkmasına katkı

sağlaması ile gündeme geldi.

Ayın en çok konuşulan projeleri

Hayata Devam Türkiye ( Aksigorta - AKUT )

Ekonomiye Kadın Gücü Projesi ( Turkcell )

İnternetle Hayat Kolay ( TTNet )

Meslek Lisesi Memleket Meselesi ( Koç Holding )

Baba Beni Okula Gönder ( Milliyet )

Ülkem İçin Engel Tanımıyorum ( Koç Holding )

Kardelenler Projesi ( Turkcell )

Poşetler Kutuya, Çocuklar Okula ( MNG Kargo )

Paramı Yönetebiliyorum ( Visa Electron )

Trafikte Sorumluluk Hareketi ( TUVTURK Araç Muayene

İstasyonları )

Tarihe Saygı Projesi ( Opet )

Temiz Tuvalet ( Opet )

Kadın Gözüyle Hayattan Kareler ( İş Bankası )

Türkiye’ye Değer ( Türk Telekom )

Sokakta İlk Adımlar ( Renault- Mais )

*MTM’nin Mayıs ayında, ulusal gazete ve dergilerde yaptığı basın takibi

sonuçlarından elde edilmiştir.

Page 30: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI

30 | REPORTTURK / Temmuz 2013

MAKALE

ERTAN ACAR

Dünya markaları yaratmakDünyanın en değerli 100 markası arasında kaç tane Türk markası var biliyor musunuz?Hemen söyleyelim:

Maalesef yok... Devletlerin ulusal bayrakları artık kendi küresel markala-rının logoları haline geldiği bir dünyada yaşıyoruz. Düşünün “Amerika” denince gözünüzün önünde canla-nan ne veya Amerika’yı nelerle özdeşleştiriyorsunuz?Ben söyleyeyim: Mc Donald’s, Coco Cola, CNN, GAP, Microsoft, IBM, Google, Yahoo, Starbucks, Nike, Metro Golden Mayer değil mi?“Ya Almanya” diye sorulsa? Siemens, Mercedes, BMW, Audi, Rowenta, Adidas, VW mi? Veya “Fransa” denince, Hermes, Total, Pierre Cardin, Carrefour, Lacost, Christian Dior, Cartier, Peugeot, Louis Vuitton, Citoren, Danone, Renault değil mi?Pekiyi İtalya? Prada, Armani, Ferrari, Masserati ve Fiat mı? Ya “İsviçre” denince ne geliyor? Nestle, Rolex ve Mont-blanc değil mi?Ama yurt dışında, “Türkiye” denilince akla hangi marka geliyor?Maalesef ülkemizin küresel bir markası yok.Hadi Türk Hava Yolları’na haksızlık etmeyelim. O son yıllarda başarılı sponsorluk çalışmaları ile dünya devler liginde öne çıkmaya başladı…Hal böyle olunca da akla “Bari Türkiye markası dünyada iyi yönetiliyor mu?” sorusu geliyor... Asıl sorun belkide “Türkiye” denince bizim bir BMW’miz, bir Microsoft’umuz, bir Mc Donald’s’ımız, bir Rolex’miz, bir Armani’mizin olmaması...

“Türkiye” denince ne akla geliyor? Sadece “Türk Hava Yolları mı?” O da belki…Türkiye markasını yönetmek sadece Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ya da devletin görevi mi? Peki özel sektörün hiç mi misyonu yok?Türkiye’nin dünyaya açılan yüzü ancak markaları olabilir. Bunu tartışmaya gerek yok. Fakat devlet eliyle Türkiye’yi sadece deniz, kum ve güneş ülkesi olarak tanıtmak uy-gulanabilecek en yanlış strateji olsa gerek. Önce başka bir sorunu masaya yatırmamız gerekiyor: “Dünyadaki Türkiye algılaması”. Fransa denince Eiffel kulesi, şarap, Louvre Müzesi, İtalya denince Pizza Kulesi, peynir ve ayakkabı, İngiltere denin-ce Büyük Benjamin olarak ifade edilen Londra’da West-minster Sarayı’nın yanındaki ünlü Big Ben saat kulesi, Amerika denince Özgürlük Anıtı akla geliyor. Bu örnekleri artırabiliriz. Peki Türkiye denince akla gelen bir simgemiz, sembolümüz var mı? Belki Ayasofya ve Kız Kulesi… O da belki…Dünya çapında bir alan araştırması yapılsa, bahse gire-rim yabancıların büyük çoğunluğu Türkiye’nin haritadaki yerini bile gösteremezler.Bir de ülkeleriyle özdeşleşen markalar var. Ülkenin adı zikredilince adı ve logosu göz önüne gelir… Yurt dışında Türkiye denince akla gelen kaç marka var sizce?Düşünün saat almak istiyorsunuz. Aynı kalitede, aynı özellikte iki farklı saat size sunuluyor. Biri İsviçre diğeri ise Türk malı… Hangisini seçersiniz? İtiraf edin. Elbette İsviçre malı olanı değil mi. Neden? Çünkü ülke algılaması burada devreye

Page 31: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI

Temmuz 2013 / REPORTTURK | 31

MAKALE

giriyor da ondan. Türkiye’nin tanıtımı ve uluslararası algılamasının kuvvet-lendirilmesi için hem devlete hem de özel sektöre büyük görevler düşüyor. Bu alanda girişimler de olmadı değil. İş dünyası Fındık Tanıtım Grubu, Deri Tanıtım Grubu, Makine Tanıtım Gru-bu, Narenciye Tanıtım Grubu, Doğal Taş Tanıtım Grubu adı ile sektörel tanıtım atakları başlatsa da başlangıçta ses getiren bu sivil insiyatifler, belli bir süre sonra bütçe yetersizliği nedeniyle yarı yolda kaldı.Bu nedenle, devlet öncelikle turizmden medet uman kü-çük ada ülkeleri gibi deniz, kum, güneşi bir kenara bıra-kıp, ülkemizin kültür ve değerlerini, sanayi ürünlerini öne çıkaran iletişim atakları başlatmalıdır. Bununla birlikte, ölçek ekonomisini sanayiye yerleştiril-mesini sağlayacak katma değer üreten sektörlerin önü-nü açacak uygulamalar hayata geçirilmelidir. Ek olarak vergi yüküne boğulan, bu yüzden tanıtım ve marka ya-tırımı yapamayan kurumlar için çeşitli sübvansiyonlar da devreye sokulabilir. Sübvansiyondan kastım, fuar bileti veya stand kirası

teşviği filan değil. Türk markalarının uluslararası arenada

gerçekleştireceği tanıtım, iletişim ve reklam faaliyetleri-

ne desteklemeye yönelik projeler hayata geçirilebilir.

Örneğin, bu konuda KDV teşvikleri ve bütçe destekleri

de olabilir.

Özel sektör de artık fasoncu mantığından sıyrılmalıdır.

Kendi markaları ile uluslararası pazarlarda fırsat kollama-

yan kurumların bu gidişle ayakta kalma şansı yok çünkü.

Ayrıca bir ülke ile ilgili algılamayı şekillendiren en önemli

unsurlardan biri de o ülkede icra edilen sanattır. Bugün

60 ülkeye satılan dizi filmler, son yıllarda ses getiren Türk

sineması yurtdışındaki Türkiye algılamasını şekillendiren

enstrümanlardan biri haline geldi.

Amerika sinema sektörü ile dünyayı yönetiyor. Biz sanatı

kullanarak niye yapmayalım?

Dünya çapında pek çok marka olmuş sinemacımız, yaza-

rımız, aktör ve aktristimiz, müzisyenimiz var.

Bunun için sanatın ve sanatçının da devlet ve sponsor

desteğine ihtiyacı var.

Önemli olan bilinçle kolları sıvamak.

Page 32: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI

32 | REPORTTURK / Temmuz 2013

MAKALEMAKALE

PROF.DR. FARUK ŞEN

Türkiye Almanya’daki Nazi davasını unuttu mu?

Son haftalarda Taksim’de geziparkı ve AKM ile başlayan olaylar 74 ilimizde 1 milyon insanımızın

ayaklanmasına sebep oldu. Dünya basını, başta Avrupa Birliği ve Merkel olmak üzere Türkiye’ye olaylarla ilgili büyük ölçüde yüklenmeye başladı. Avrupa Parlamento-su Taksim gezi olaylarından dolayı Türkiye’yi kınayan bir karar çıkardı. AB’ye tam üyelik yolunda ilerleyen Türkiye tabii ki bu tepkilere duyarlı olmalı, fakat Avrupa’yı bilen-lerin aklına şöyle bir soru geliyor: Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Birliği Türkiye’de geziparkı direnişinde 4 kişi-

nin ölümüne sebep olan olaylara haklı olarak tepki gös-terirken, Almanya’da 2000-2008 yılları arasında naziler tarafından öldürülen 8 Türk’ün davasında hatta bir adım daha ileri gidelim, Köln Keupstrasse’nın naziler tarafın-dan bombalanmasına ve Ludwigshafen ve Stuttgart’da birer ev yakılarak 17 Türk’ün öldürülmesi ile ilgili neden aynı duyarlılığı göstermiyor? Şuanda Türkiye’de belirli bir aradan sonra basın geziparkı olaylarını ve bunun yan-sımalarını ele alırken Almanya’daki Nazi mahkemesini unuttu mu?

Page 33: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI

Temmuz 2013 / REPORTTURK | 33

MAKALEMAKALE

Avrupa’daki Türk basınında tek gazeteBu konuda Almanya’da ciddi savaş veren bir gazete var. Alman yetkililerin etkisini azaltmak için hükümete yakın bir gazete olarak nitelendirdikleri Sabah Gazetesi’nin Av-rupa baskılarında yazı işleri müdürü İsmail Erel ve genel yayın müdürü Mikdat Karaalioğlu büyük çabalar göste-riyorlar. İsmail Erel’in son tespitlerine göre nazilerden sağ kalarak yargılanan Beate Zschape ve 4 yardakçısının dışında 500 kişilik bir ekip bu çeteye 2000-2010 yılları arasında her türlü yardımı sağladı. 500 kişilik aktif grup yabana atılacak bir grup değil. Bu grubun içinde Alman sağcı politikacılarının dışında Thilo Sarazzin gibi adamlar da var. Alman Derin Devleti Olayın İçindeEn önemlisi bu 500 kişilik grubun içinde takriben 25 kişilik Alman Anayasayı Koruma Örgüt’ünün yetkilileri de yer

alıyor. Angela Merkel’ın Türkiye’ye duyalılık göstermesini saygı ile karşılarken aynı Başbakan’ın Almanya’daki olay-lara da aynı ilgili göstermesini beklemek Türk insanının hakkı olması gerekiyor. Almanya’da derin devlet bu ko-nuda ağzını açan kitleleri susturmakta çok başarılı. Eski Büyülelçimiz Mehmet Ali İrtemçelik Alman derin devle-tinin ve aşırı sağın üzerine giderken aniden görevinden alınarak, Türkiye’ye geri döndü. Aynı şekilde Hürriyet’in Avrupa baskılarının başarılı yöneticisi Kerem Çalışkan da Hürriyet yönetimi tarafından ilk önce geri alındı daha sonra da işten çıkarıldı. Derin Devlet’in başka tepkileri de olayların üzerine giden ve haksızlıklara karşı Türkleri savunma savaşı veren Türkiye Araştırmalar Merkezi’nin politikasına karşı sürdürüldü ve bu kurum 2009’dan itibaren sessiz ve işlevini yapamayan bir kurum haline getirildi.

Page 34: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI

34 | REPORTTURK / Temmuz 2013

MAKALE

Avrupa ParlamentosuAlmanya’da ciddi bir derin devlet var. Kendi ülke sınırları dışında olan olayların üzerine giderken kendi ülkesinde olan olaylara sessizlik içinde bakıyor. Bilim adamlarının Alman derin devletinin hakkında doktora yazmaları için bir çok konu var. Aynı şekilde Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Komisyonu da belki Türkiye’nin dışında Alman-ya’daki gelişmeleri de hatırlar ve onlara karşı da bir yap-tırımda bulunabilir. Avrupa Parlamentosu hakikaten Avrupa Birliği ülke-lerinde her geçen gün artan aşırı sağın saldırılarına, İslamofobi’ye karşı hiç bir duyarlılık göstermiyor. Haklı olarak Türk politikacılar ‘’Bu ne perhiz bu ne lahana tur-

şusu’’ diyorlar. Eğer ciddi olarak uygarlık ve demokra-sinin temellerine zarar vermek istemiyorsak Türkiye’ye gösterilen duyarlılığı Avrupa’daki Türk’lere yönelik sal-dırılarda da göstermemiz lazım. 1992-2013 yılına kadar Almanya’da 100’ün üzerinde Türk aşırı sağın saldırıla-rında hayatını kaybetti. Avrupa Parlamentosu’ndan hiç bir kınama gelmedi. Aynı gelişmeyi Karma Parlamentar Komisyonu için de söyleyebiliriz. 12 Türk ve 12 Avrupa Parlamentarından oluşan bu grup maalesef Güneydoğu Anadolu’dan Ermeni sorununa her konuya el atarken Av-rupa’daki Türk’lere yapılan haksızlıklara el atma gereği duymadı.

Page 35: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI
Page 36: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI

IsıPompaları

OdaTermostatları

Isıtma Kablosu Çözümleri

Hidronik Balansve Kontrol Vanaları

TermostatikRadyatör Vanaları

DöşemedenIsıtma Sistemleri

İŞİNİZİ BÜYÜTMEK İÇİNİHTİYAÇ DUYDUĞUNUZ HERŞEY

BU ÇATININ ALTINDA...

Danfoss Isıtma Çözümleri Türkiye

Page 37: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI

IsıPompaları

OdaTermostatları

Isıtma Kablosu Çözümleri

Hidronik Balansve Kontrol Vanaları

TermostatikRadyatör Vanaları

DöşemedenIsıtma Sistemleri

İŞİNİZİ BÜYÜTMEK İÇİNİHTİYAÇ DUYDUĞUNUZ HERŞEY

BU ÇATININ ALTINDA...

Danfoss Isıtma Çözümleri Türkiye

Page 38: REPORTTURK TEMMUZ 2013 SAYISI

www.tuvturk.com.tr

TÜVTURK Araç Muayene İstasyonlarTÜVTURK, bir TÜV SÜD - DOĞUŞ - BRIDGEPOINT ortaklğdr.

Egzoz Gaz Emisyon ÖlçümünüYaptrdnz m?Daha temiz bir çevre ve yakt tasarrufu içinegzoz gaz emisyon ölçümünüzü mutlaka yaptrn.Uluslararas standartlara uygun egzoz gazemisyon ölçümünü, araç muayeneistasyonlarmzda yaptrabilirsiniz.

Güven verir.De¤er katar.

Randevu ve bilgi içintuvturk.com.tr

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

TUV EgzozGazi A4.ai 1 2/25/13 12:40 PM