of 239 /239

Sabahattin Ali - İçimizdeki Şeytan

Embed Size (px)

DESCRIPTION

içimizdeki şeytan sabahattin ali

Text of Sabahattin Ali - İçimizdeki Şeytan

  • imizdeki eytan 1

    imizdeki

    eytan

    Sabahattin Ali

  • 2 Sabahattin Ali

    Yap Kredi Yaynlar - 968 Edebiyat - 249

    imizdeki eytan / Sabahattin Ali

    Dzelti: ncilay Ylmazyurt

    Kapak Tasarm: Nahide Dikel Bask: efik Matbaas

    1. Bask: Remzi Kitabevi, 1940

    YKYde 1. Bask: stanbul, ubat 1998

    6. Bask: stanbul, Mart 2003

    ISBN 975-363-803-5

    Yap Kredi Kltr Sanat Yaynclk Ticaret ve Sanayi A.. 1997

    Bu kitabn telif haklar Onk Ajans Ltd. ti. araclyla alnmtr.

    Yap Kredi Kltr Sanat Yaynclk Ticaret ve Sanayi A..

    Yap Kredi Kltr Merkezi

    stiklal Caddesi No. 285 Beyolu 34433 stanbul

    Telefon: (0 212) 252 47 00 (pbx) Faks: (0 212) 293 07 23

    Bilgi Hatt: (0 212) 473 0 444

  • imizdeki eytan 3

    Belki de ktidardaki eytan

    1960larn sonlarna doru Sabahattin Aliyi nihayet okuyabilmitim. Ama bu

    okumalarn gemie uzanan bir maceras vard.

    Daha Galatasaray Lisesinde ortaokul rencisiyken yakn dnem Trk edebi-

    yat yazarlarnn eserlerini byk bir tutkuyla okuyordum. Balang talihliy-

    di; nk halka kitap okumay sevdirten yazarlarn romanlaryla balamtm.

    Kerime Nadimi Esat Mahmut, Ethem zzet Beniceyi Muazzez Tahsin Berkand

    takip etmiti.

    nce Reat Nuri byledi beni. alkuunu, Dudaktan Kalbeyi ve Akam Gne-

    ini derin hayranlk duyarak okudum. Sonra Halide Edip ve Yakup Kadri. Uza-

    yp gider liste.

    Okumak mutluluk verdike, hem dnya edebiyatnn hem Trk edebiyatnn

    yazarlarna kavutuka ufkum geniliyordu. Romann yan sra yk; ykden

    bir zaman sonra da iir.

    Btn bu srete Sabahattin Ali adn nereden iitmisem iitmitim. Eserleri-

    ni bulmak olanakszd. Bana, Sabahattin Alinin tpk Nzm Hikmet gibi mem-

    lekete zararl bir insan olduunu sylediler. Kimler sylemiti, tam karam-

    yorum.

    Yalnz, memlekete zararlln boyutu kiiden kiiye deimi olmal ki, Saba-

    hattin Aliyi bazan vatan haini, bazan vatan haini bir komnist falan gibisin-

    den damgalanlarla tanmtm.

    Nzm Hikmet konusunda zaten rperti verici bir anm vard. Ada, Her Yalnz-

    lk Gibide yazdm: Galatasaray Lisesinin byk konferans salonunda topla-

    nlm; Nzm Hikmetin iirlerini okuyan bir renciyi ihbar ettii iin bir

    baka renciye dl verilmi, artk uydurmuyorsam, madalya gibi bir ey

    taklmt...

    Bu olay, sebebini bilmeksizin ve zemeksizin, bende tuhaf bir irenti uyan-

    drmt. Nzm Hikmetten tek dize okumamtm. Bununla birlikte, ok gen

    yataki bir insann iir okumak yznden okuldan atlmasn bir trl anlaya-

    myordum. Kitaplar yasaklanm, artk baslmayan Sabahattin Aliyi okumak

    da ayn belalara yol aabilirdi elbette. Gelgeldim merak her zaman ne geer.

  • 4 Sabahattin Ali

    Annemin ailesi Kadkylyd. Sabahattin Ali yazlar Modada bir yaz otelinde

    kalrm, ei ve kzyla birlikte. Annem, einin ok gzel bir kadn olduunu

    hatrlyordu. Sabahattin Ali biraz marur, enikonu souk tavrlym.

    Annem baka eyler de hatrlyordu. Korka korka, hep de hayal meyal hatrla-

    nan bu eyler arasnda, aylarca srm durumalar, Ankaradaki genlik gs-

    terileri, ad yine rklerek sylenen Atsz diye bir baka yazar, Marko Paa

    diye bir gazete, hikyesi mehul bir lm szkonusuydu.

    Bildiklerini, hatrladklarn benimle paylaan annem, hele servenin sonunda

    lmle yz yze gelindiinde, 1984n bir roman kiisi gibi kayglarla donanr,

    bunlar unutmam ister, bunlar kimseye sylememek gerektiini defalarca

    tembih ederdi.

    Tam bu lise yllarmda beklenmedik bir ey oldu, Varlk Yaynevi Sabahattin

    Aliyle Sait Faikin Btn Eserlerini yaymlamaya koyuldu.

    Btn Eserleri bal bile bizim kuak iin... en azndan benim iin yepyeni

    bir adlandrt. Her nedense, Fransz yazarlarnn ylesi basmlar olabilece-

    ini dnmm... Edebiyatmzn iki usta yazar da imdi Btn Eserleriyle

    okura sunuluyordu.

    Artk Atatrk Erkek Lisesindeydim. Gerek bir edebiyatsever olan retme-

    nimiz Bakiye Ramazanolu snfta Mahalle Kahvesi hikyesini okudu. Bir-

    denbire Sait Faike vuruldum. Mahalle Kahvesi o gne kadar okuduum

    hikyelerin ok dndayd.

    Geri yeniliki edebiyattan Oktay Akbal, Necati Cumal, Sabahattin Kudret

    Aksal gibi deerli yazarlarmza yabanc deildim. Ama Mahalle Kahvesinde

    tam da zne varamadm derin rpertiler gezinip duruyor, gnler getii

    halde hikyenin etkisinden kamyordum...

    Bakiye Hanm, Sabahattin Aliyi de mutlaka okumamz gerektiini sylemiti.

    1960 sonrasnn grece zgrlk ortamnda, yabana atlamayacak cesaretle,

    Yaar Nabi Nayr, Varlk Yaynevinde Sabahattin Aliyi yaymlamay gze al-

    mt. O gn zerinde hi durmadm bu cesaret, imdi gemie dnp bakn-

    ca artc geliyor bana. stelik Yaar Nabinin adyla birlikte tutuculuktan

    sz amay ille gereksinen kimi kiileri dndke, andka.

    Deirmen, Kan, Ses derken Sabahattin Alinin btn ykleri beni dergilerde

    yaymlanan ilk yazlarmdan birine gtrecekti. Bu yaznn adn bile hatrla-

  • imizdeki eytan 5

    myorum bugn. Ne var ki, Yeni Dergide yaymlandn, nasl gurur duydu-

    umu, ne sevinlerle donandm asla unutmadm.

    Fakat hemen eklemem gerekiyor: Sabahattin Alinin btn yklerini, yksel

    masallarn okumam Varlk Yaynlarnn basmlar tesinde bir abayla olmu-

    tu. 1960larn grece zgrlnde Sra Kk orijinal haliyle yaymlanama-

    m, 1940larn baskc ortamnda mahkm edilii gz nnde tutularak, baz

    metinlerin kartlmas uygun bulunmutu.

    Sra Kkn asln sahaftan edinmitim, nice kaygyla...

    Ya romanc Sabahattin Ali?!

    Varlk Yaynlar nce Kuyucakl Yusufu yaymlamt. Sabahattin Alinin yk-

    lerindeki isyan l bu romanda dorua kar. Art arda okuduum imizdeki

    eytan ve Krk Mantolu Madonna sadece lk asndan Kuyucakl Yusufla

    akrabadrlar. Yoksa, bu son ikisi kentsel ortamda geer ve Kuyucakl Yusufun

    Anadolu romanna denk ortamndan ok ayrdrlar.

    Tahir Alangu hocamzn Cumhuriyetten Sonra Hikye ve Romanda Sabahattin

    Aliye ynelik ilgin eletirileri var. Yazarn siyasal mcadelesini pek olumlu

    karlamayan Alangu, mcadelenin yaznsal abay, zellikle son dnemlerde,

    geri plana ittiini belirtiyor.

    Ben byle dnmyorum.

    O zamanlar, yeniyetmelik yllarmda, Sabahattin Ali etrafndaki karanlk sy-

    lem, yalnzca etliye stlye karmayanlarca dile gelmezdi. Bir yandan da,

    Sabahattin Aliyle be aa be yukar ayn dnya grn paylam, bu

    uurda hayatlarn harcamay gze alm kiiler de yazarn eseri, hatta yaan-

    ts konusunda ikircikli davranrlard.

    imdi burada sz konusu nl kiilerin adlarn anmak istemiyorum. Geen

    zaman pek ok acy Trkiyede daha da bilediinden, kayglar, tasalar, kurun-

    tular da birer ac olup kabiliyor. O kiilerin aclarn artk kavrayabiliyorum.

    Ama o gnlerde arrdm. 1960larn sonuna doru Papirs dergisinde ya-

    ymlanm bir yaz vard ki, beni neredeyse dehet iinde brakmt. Bu yaz-

    da, Sabahattin Alinin gerek yaamyksnn kolay kolay yazlamayaca

    ileri srlyor; bulank bir ifadeyle, Sabahattin Alideki gelgitli yaradln

    daima ikili ve ikici bir ak gsterdii ne srlyordu.

  • 6 Sabahattin Ali

    Trajik son, gelgitli yaradl, dnce ve davranlardaki frtna... Hepsi de

    Sabahattin Alinin eserinde olanca acsyla duyumsanr. Birok yksndeki

    trajik sonlar, gnn birinde kendi sonu olup kmtr.

    Gelgelelim dnemin herkesi birbirine krdrma politikasndan Sabahattin Ali

    de nasibini alyor; trajik sonu birtakm sylentilerle adeta hafifletiliyordu. Son

    kez yineliyorum: Bu tutuma ok tanklk ettim...

    imdi romanlara dnyorum.

    Sabahattin Ali bence byk bir romancdr, tpk byk bir hikayeci olduu

    gibi.

    Kuyucakl Yusufun olaanst bulduum Anadolu sahnelerinde hocamz

    Alangu, maceral, iirli bir ak hikyesine gei iin dekor abas bulur. Ku-

    yucakl Yusufu, imizdeki eytan ve Krk Mantolu Madonnadan daha gerek-

    i saymakla birlikte, eserde romantizmin ve halk romanlarnn izlerini ya-

    kalar.

    Alangu adeta iz sryor:

    Yusufun Edremitteki arkadalarndan bahsederken setii kiilerin btn

    canl zellikleriyle verilii, esere gereki bir renk verdii halde, maceral, iirli

    bir ak hikyesine geilirken Reat Nuri ve Ethem zzetin alkuu (1922) ve

    Yaklacak Kitap (1927) gibi eserlerinde en tipik rneklerini bulan halk roman-

    larnn tesirleri aka grlmektedir.

    Uzunca bir dnem, Trk edebiyat, aktan sz aan eserlere mesafeli bakmay

    tercih etmitir. Kuyucakl Yusuf da nasibini alyor. Oysa Kuyucakl Yusuf, tpk

    imizdeki eytan ve Krk Mantolu Madonna gibi, edebiyatmzda rneine az

    rastlanlan bir romandr. Burada gerekilik, bence, yazarn kaleme getirdii i

    dnya gzlemlerinde aranmaldr...

    Sabahattin Alinin romann da her zaman byk bir hayranlkla okudum.

    imizdeki eytan okuduumda, romana ynelik eletirilerin hibirini oku-

    mamtm. Bu yzden de, Sabahattin Alinin birtakm gerek kiileri hedef

    aldn bilemez, dnemezdim. Sonradan rendiime gre, imizdeki ey-

    tanda, Peyami Safa, Atsz gibi gerek kiiler ar ithamlarla yeriliyormu.

    Bu trden szlerin, sylentilerin geersizliini renmek iin de zamana ihti-

    yacm varm: Bugn, roman sanatnn, kurmacadan tesiyle deerlendirile-

    meyeceini bildiimden; ne Sabahattin Alinin eserinde Peyami Safay ya da

    Atsz gryorum, ne de Atszn eserinde Sabahattin Aliyi. Tam tersine, hem

  • imizdeki eytan 7

    Atszn hem Sabahattin Alinin, gerek yaamda birer trajedi kiisi olduuna

    inanyorum. Dnemin mthi basksnda, dnsel inanlar dolaysyla han-

    diyse cinnete srklenmi kiiler... stelik yalnzca ikisi de deil!..

    imizdeki eytan bu adan bir ibret kitab gibi okunabilir. Karanlk siyasetin

    insanlar birbirlerine nasl krdrtabileceine iaret eden pek ok sayfas var-

    dr. Bireyin gelimesini asla istemeyen bu siyaset, srekli gzetim ve denetim

    altnda tuttuu srden ayrlmak isteyenlere inanlmaz kertede merhametsiz

    davranmtr.

    Romanda merin bsbtn baka bir hayat istemesi bouna deildir. Bs-

    btn baka hayat merden esirgeyen sadece iimizdeki eytan olabilir mi?

    Alangunun yrek yakc bir saptaym var:

    Buradaki Yusuf, Krk Mantolu Madonnann triki dnyas Rif, imizdeki

    eytandaki mer, hepsi bir tek insandr, atn srp dalara doru gider.

    Yaratt kiilikleri, sonlan ile sanatnn akbeti arasnda ne derin ve dn-

    drc bir benzerlik var!

    merin bsbtn baka bir hayat lksn gnlmzde hissedinceye kadar

    ylesi akbetlerle hep yz yze geleceiz...

    imizdeki eytan zerine yazanlar, merden diren beklemiler ve dirensiz-

    liini ou kez merin karmak, dahas hastalkl kiiliine balamlardr.

    Buna da katlmyorum. mer, iindeki eytanda, tiranl ortadan kaldracak

    sanatkr bir ey aranp duruyor; nefretlerinde, sulamalarnda, aclarnda ve

    nihayet yklnda, gelecekteki aydnl sylemeye abalyordu.

    Ne yazk ki, merin iindeki sanatkr eytana, siyasetin ve iktidarn eytan

    yaama, var olma hakk tanmayacakt...

    Selim leri

  • 8 Sabahattin Ali

    MZDEK EYTAN

    I leden evvel saat on birde Kadkyden Kprye hareket eden vapurun g-

    vertesinde iki gen yan yana oturmu konuuyorlard. Deniz tarafnda bulu-

    nan imanca, ak kumral sal, beyaz yzl bir delikanl idi. Baa bir gzl-

    n altnda daima yar kapal gibi duran ve eya zerinde ar ar dolaan

    kahverengi miyop gzlerini vakit vakit arkadana ve solda, gnein ziyas

    altnda uzanan denize eviriyordu. Dz ve biraz uzunca salar, arkaya atlm

    olan apkasnn altndan dklerek sa kan ve gzkapann bir ksmn

    rtyordu. ok abuk konuuyor ve sz sylerken dudaklar hafife bzlerek

    az gzel bir ekil alyordu.

    Arkada ise ufak tefek, zayf, kollar sinirli hareketlerle mtemadiyen oyna-

    yan, gzleri her eye keskin bir bak frlatan, soluk yzl bir genti.

    Her ikisi de yirmi be yandan fazla gstermiyorlard ve boylar ortaya yakn-

    d. imancas, gzlerini denizden evirmeyerek anlatyordu:

    Kendimi tutmasam kahkahay koparacaktm. Tarih mderrisi sualleri birbiri

    arkasna sraladka kz aryor, drt tarafndan yardm ister gibi ban evi-

    riyordu. Bir kere bile notlar ap okumadn bildiim iin bal gibi akt de-

    dim. Bir de gzm arkasnda oturan mite iliti, ne greyim, kayla, gzyle

    profesre iaretler yapyor. stedii de oldu azizim, hoca birka sudan ey

    sorup cevaplarn kendisi verdi ve kz mezun etti.

    mite pek mi tutkun?

    Her kza tutkun... Biraz yzne baklr olursa... Sonra elini arkadann dizine

    vurarak, hikyesine devam ediyormu gibi bir eda ile:

    Hayat beni skyor... dedi. Her ey beni skyor. Mektep, profesrler, dersler,

    arkadalar... Hele kzlar... Hepsi beni skyor... Hem de kusturacak kadar...

  • imizdeki eytan 9

    Bir mddet durdu. Eliyle gzln oynatt ve devam etti: Hibir ey istemi-

    yorum. Hibir ey bana cazip grnmyor. Gnden gne miskinletiimi his-

    sediyorum ve bundan memnunum. Belki bir mddet sonra can sknts bile

    hissedemeyecek kadar byk bir geveklie deceim. nsan bir ey yapmal,

    yle bir ey ki... Yoksa hibir ey yapmamal. Dnyorum: Elimizden ne

    yapmak gelir? Hi!.. Milyonlarca senelik dnyada en eski ey yirmi bin yan-

    da... Bu bile biraz palavral bir rakam. Geen gn bizim felsefe hocasyla konu-

    uyordum. Laf gayet ciddi tarafndan atm ve hikmeti vcudumuzu aratr-

    maya altm. Dnyaya ne halt etmeye geldiimiz sualine o da cevap vereme-

    di. Yaratmak zevkinden, hayatn bizatihi bir hikmet olduu hakikatinden dem

    vurdu, fakat rk. Ne yaratacaksn? Yaratmak yoktan var etmektir. En akll-

    mzn kafas bile bizden evvelkilerin depo ettii bir sr bilgi ve tecrbenin

    ambar olmaktan ileri geemez. Yaratmak istediimiz ey de bu mevcut malla-

    r eklini deitirerek piyasaya srmekten ibaret. Bu gln i bir insan nasl

    tatmin eder bilmiyorum. Bize ziyasn be bin senede gnderen yldzlar var-

    ken, en kabadays elli sene sonra ktphanelerde ryecek ve nihayet be

    yz sene sonra ad unutulacak eserler yazarak ebedi olmaya almak, yahut

    bin sene sonra, kolsuz bacaksz, bir mzede tehir edilsin diye, mrn

    amur yourmak ve mermere kalem savurmakla geirmek bana pek akll ii

    gibi gelmiyor.

    Sesine mhim bir eda vererek ar ar mrldand:

    Bana yle geliyor ki, hakikaten yapabileceimiz bir tek i vardr, o da lmek.

    Bak, bunu yapabiliriz ve ancak bu takdirde irademizi tam bir ey yapmakta

    kullanm oluruz. Ben ne diye bu ii yapmyorum diyeceksin! Demin syledim

    ya, mthi bir geveklik iindeyim. eniyorum. Atalet kanunu icab srkle-

    nip gidiyorum. Eeeeh.

    Azn mthi bir surette ap esnedi. Ayaklarn uzatt. Karsnda oturarak

    Ermenice bir gazete okuyan yalca bir adam bu genileme karsnda hemen

    topland ve gen adama ters bir bak frlatt.

    Arkada btn bu szlere, belki onuncu defa dinledii iin pek kulak asma-

    m, gzlerini etrafta gezdirmeye ve kafasnda birtakm fikirleri toparlamak

    ister gibi ara sra kalarn atarak mrldanmaya devam etmiti.

    Yanndakinin nutku bitince manal bir tebessmle:

    mer dedi. Paran var m? Bu akam bir rak ielim.

  • 10 Sabahattin Ali

    mer biraz evvelki derin szlerine pek yakmayan pikin bir tavrla:

    Yok ama, birini kafesleriz. Ben bugn daireye urasam kolayd, fakat hi niye-

    tim yok.

    Zayf gen mhim bir tavrla ban sallayarak:

    Seni yaknda sepetlerler. Bu kadar asmak olur mu? Zaten btn daireler da-

    rlfnunaI devam eden memurlar yakalarndan atmak iin bahane aryorlar.

    Senin gibi postanede alanlarn vaziyeti bsbtn berbat. Orada vakit her

    yerden pahaldr. Yahut byle olmas icap eder.

    Sonra glerek ilave etti:

    Tevekkeli deil, Beyazttan gnderdiimiz mektuplar Eminnne krk sekiz

    saatte varyor. Senin gibi gayretli memurlar sa olsun.

    mer gayet sakin cevap verdi:

    Benim mektuplarla alakam yok. Ben muhasebedeyim. Akama kadar defter

    dolduruyorum. Akamlar da ara sra veznedara yardm ediyorum. Para say-

    mak tatl bir ey Nihatm.

    Nihat birdenbire canlanm gibi:

    Enteresan ey... dedi. Umumiyetle para enteresan bir eydir zaten. ok kere

    cebimden bir lira alr, nme koyarak onu saatlerce seyrederim. Hibir fevka-

    ladelii yok. Birtakm hnerli izgiler, tpk mektepler deki resmi hattII vazife-

    leri gibi. Belki biraz daha ince ve kark... Sonra bir resim. Birka satr muhta-

    sar yaz ve bir iki imza... zerine biraz fazla eilince insann burnuna ar bir

    ya ve kir kokusu da vurur. Fakat ne muazzam eydir bu kirli kt azizim, bir

    dn!

    Bir mddet gzlerini yumdu.

    Mesela herhangi bir gn mthi bir i sknts seni boar. Hayat sana karan-

    lk, manasz gelir. nsan, biraz evvel senin zrvaladn gibi felsefeler yapmaya

    balar. Hatta yava yava onu da yapamaz ve can azn amay bile istemez.

    Hibir insann, hibir elencenin seni canlandramayacan sanrsn. Hava

    skc ve manaszdr. Ya fazla scak, ya fazla souk, ya fazla yamurludur. Gelip

    geenler suratna salak salak bakarlar ve on para etmez ilerin peinde, bir

    I niversiteye. II Yaz

  • imizdeki eytan 11

    tutam otun arkasndan koan keiler gibi dilleri bir kar dar frlayarak do-

    larlar. Akln bana derleyip bu pis ruh haletini tahlil etmek istersin. nsan

    ruhunun zlmez dmleri bir muamma gibi nne serilir. Kitaplarda oku-

    duun depresyon kelimesine bir cankurtaran simidi gibi sarlrsn. nk

    nedense hepimizde, maddi olsun, manevi olsun, btn dertlerimize bir isim

    takmak merak vardr, bunu yapamazsak bsbtn lgna dneriz. Mamafih

    insanlarda bu merak olmasa doktorlar alktan lrlerdi. Bu depresyon keli-

    mesine yapp i skntsnn usuz bucaksz denizinde bocalarken karna

    uzun zamandan beri grmediin bir ahbap kar. Klk kyafetinin dzgnce

    olduunu grr grmez derhal aklna kendi meteliksizliin gelir ve gafil dos-

    tundan, talihin varsa, bir iki lira bor alrsn... te ondan sonra mucize balar.

    iddetli bir rzgr ruhundan bir sis tabakasn syrp gtrm gibi iinin

    birdenbire aydnlandn, bir hafiflik, bir genilik duyduunu grrsn. Eski

    sknt pr deyip umutur. Gzlerin etrafa memnuniyetle bakar ve sen de

    gevezelik edecek bir arkada aramaya balarsn. te, iki gzm, ciltlerle kita-

    bn, saatlerce tefekkrn yapamad ii iki kirli kt baarr. Sen ruhumuzun

    bu kadar ucuz bir bedel mukabilinde takla atmasn haysiyetine yediremediin

    iin belki daha asil sebepler peinde koarsn, gkyznde birka yz metre

    daha ykselen bir bulut, yahut ensene doru esen serince bir rzgr, yahut o

    esnada aklna gelen zekice bir fikir, sana bu deimenin sebebi gibi grnmek

    ister. Fakat sz aramzda, i bunun tamamyla aksinedir, cebimize giren iki lira

    sayesindedir ki havann biraz aldn grmek, rzgrn serinliini hisset-

    mek, hatta akllca eyler dnmek mmkn olmutur... Kalk, iki gzm, iske-

    leye geldik. Gnn birinde ya ldracaz, ya dnyaya hkim olacaz. imdilik

    bir rak paras bulmaya alalm ve parlak istikbalimizin erefine birka ka-

    deh ielim.

  • 12 Sabahattin Ali

    II Nihat szlerini bitirip ayaa kalknca merin yerinden kmldamadn gr-

    d. Elini onun omzuna dokundurdu; mer biraz irkildi, fakat vaziyetini boz-

    mad. teki, acaba uyudu mu diye bakmak iin biraz eilince arkadann,

    gzlerini mukabil taraftaki kanepelerden birine dikerek, fevkalade merakl bir

    ey seyreder gibi etrafla alakasn kesmi olduunu grd. Ban o tarafa evi-

    rip gzleriyle aratrd. Hibir ey gremedi. Elini tekrar merin omzuna

    koyarak:

    Hadi, kalksana! dedi.

    mer cevap vermedi, yalnz kendini rahat brakmasn isteyen bir ifade ile

    yzn buruturdu.

    Ne var yahu! Nereye bakyorsun?

    mer, nihayet ban evirmeye karar vererek: Sus ve otur! dedi.

    Nihat bu emre itaat etti. Yolcular yava yava yerlerinden kalkarak klacak

    kaplara doru yrmeye balamlard. mer bunlarn arasndan kar taraf

    grebilmek iin ban yukarya, saa, sola evirip duruyordu. Arkada onu

    drterek sylendi:

    Eee! Sktn artk. Sylesene, nereye bakyorsun?

    mer ar ar ban evirdi, bir felaket haberi veriyormu gibi:

    urada gen bir kz oturuyordu, grdn m? dedi.

    Grmedim, ne olmu?

    imdiye kadar ben de grmemitim!

    Samalyor musun?

    imdiye kadar byle bir mahluk grmemitim diyorum!

    Nihat can sklm gibi yzn buruturdu, tekrar ayaa kalkarak:

    Sen btn byk laflarna ve dillere destan olan zekna ramen asla ciddi bir

    insan olamayacaksn! dedi.

  • imizdeki eytan 13

    Bu cmleden sonra dudaklarnn kenarnda kalan bir istihza izgisi birka

    saniye kadar devam etti, sonra yerini lakayt bir ifadeye brakt. mer de kalk-

    mt. Boynunu uzatp ayaklarnn ucuna kalkarak aranyordu. Bir aralk Ni-

    hata dnd:

    Daha oturuyor! dedi. Sonra gzlerini arkadann yzne dikerek:

    Gevezelii brak. u anda mrmn en ehemmiyetli dakikalarn yayorum.

    Hislerim beni imdiye kadar asla aldatmamtr. Mthi bir ey oldu veya ola-

    cak. urada grdm gen kz, bana, daha dnyaya gelmeden, daha dnya-

    nn, daha kinatn teekkl ettii sralardan tandm birisi gibi geldi. Sana

    nasl anlatabilirim. lk grte deli gibi k oldum, yanyorum, tutuuyorum!

    gibi laflar m syleyeyim? Fakat iin tuhaf yan bunlardan baka da syleyecek

    szm yok. Hatta burada seninle nasl durup ene aldma hayret ediyorum.

    Bundan sonra mrmn bir dakikasnn bile ondan uzakta gemesi benim iin

    lm demektir. Demin pek gklere kardm lme imdi mthi bir ey gibi

    bakmama da hayret etme, ne diye mi hayret etmeyeceksin? Ne bileyim ben?

    Sana izahat verecek deilim ya... Ne lzumu var! Yalnz ukalalk etmeden bana

    bir akl ret! Ne yapaym? Korkun bir vaziyet karsndaym. Onu bir kere

    gzden kaybedersem lnceye kadar mrm yalnz aramakla geer; ve her-

    halde bu mddet pek ksa olur. Of be! Samalyorum. Fakat fevkalade doru

    sylyorum. Onu bir daha hi grmemek ihtimali en feci ve maalesef en akla

    yakn olan. Dn ki u anda ehresini hatrlayamyorum bile, fakat hafzam-

    dan daha derin bir yerde onun bir taa hakkedilmiI kadar keskin bir tasviri-

    nin, akllarn almayaca kadar eski zamanlardan beri mevcut olduuna emi-

    nim. u kalabaln iine gzlerim kapal olarak karsam bir kuvvet beni mu-

    hakkak hi artmadan doru ona gtrecektir.

    Fevkalade sratle syledii bu szlerden sonra hakikaten gzlerini kapayarak

    bir adm ilerledi. Sol eliyle hl Nihatn bileini tutuyordu. Nihat zangr zangr

    titreyen bu kolun sahibine hayretle bakt. Onun her trl lgnlna alk

    olduu halde bu iddetli heyecan kendisine biraz yabanc geliyordu. Syleye-

    cek bir ey bulamayarak:

    Sen ne biim mahluksun mer? dedi. merin terli avcu Nihatn bileini

    daha ok skt: Bak, bak, hl orada... Grmyor musun? Nihat ban merin

    bakt tarafa evirince, tamamen boalan kanepelerden birinde oturan siyah

    sal bir gen kz grd. Yannda yalca ve iman bir kadn daha vard ve bir

    I Oyulmu.

  • 14 Sabahattin Ali

    eyler konuuyorlard. Kz bir elinde kaln bir paket halinde bir sr notalar

    tutuyor, tekiyle yanna dayanyordu. nce boynunun stndeki kvrck sal

    ban zarif bir hareket ettirii vard. lk gze arpan hususiyeti enesinin

    meydana vurduu kuvvetli bir irade ifadesiydi. Nihatn bulunduu yerden

    iitilmeyen szlerinin arasnda, kati bir hkm vermi gibi susuyor, sonra

    yeniden, gene bir hkm bildiriyormu gibi sze balyordu. Baklar biraz

    karanlk fakat tabiiydi. Zaten btn duruu ve hali tam bir tabiilik gsteriyor-

    du. Ara sra dayand yerden kalkarak bir iaret yaptktan sonra yavaa ka-

    nepenin muambasna uzanan eli, zayf denecek kadar ince parmakl ve soluk

    renkli idi. Trnaklar dibinden kesik ve ince uzundu. Nihat bir mddet gzleri-

    ni kzn zerinde dolatrdktan sonra ban mere evirdi ve Eh, ne olmu?

    Ne var bunda? der gibi onun yzne bakt.

    mer sayklyormu gibi bozuk bir sesle:

    Hibir ey syleme! Ne cevher yumurtlayacan suratndan belli! dedi. Ben

    kararm verdim. Derhal gidip kz kolundan tutacam ve...

    Bir mddet sustu, dnd; sonra mrldand:

    Ve... bir eyler syleyeceim herhalde. Belki de o benden evvel sylemeye

    balayacak. Muhakkak ki beni grr grmez tanyacaktr. Baka trl olmas-

    na imkn yok. Ve tanynca bunu saklayamayacak. Gel istersen beraber gide-

    lim, sen biraz arkamda dur. Bizi dinle. Asln bilmediimiz lemlerde tant-

    mz bir kzla konumamz herhalde alelade olmayacaktr.

    Bunlar syleyerek Nihat kolundan ekti. O elini kurtararak:

    Vapurda rezalet karmak niyetinde misin?

    Ne gibi?

    Kz derhal polisi arr ve polis senin gibi bir serseriyi karakola gtrmekte

    tereddt etmez. Sen dnyay kafann ii gibi ipsiz sapsz eylerle dolu mu zan-

    nediyorsun Allah akna? Bir trl kendine ve insanlara gzlerini aarak ba-

    kamayacak msn? Btn mrn tasavvurlar, hayaller, Don Kiota emeller

    peinde koup kendini aldatmak ve aleladeliklerden baka hibir ey yaplma-

    yan bu dnyada kendinin ve bakalarnn fevkaladelikler yapacan vehmet-

    mekle mi geecek? Daha demin dnyada bir insan hibir ey yapamaz diyor-

    dun, imdi dnyada pek az insann yapabilecei hafifliklere kalkyorsun. Senin

    alelade bir mecnundan farkn nedir anlamyorum!

    mer hakarete uram gibi boynunu gerdi:

  • imizdeki eytan 15

    imdi grrsn. Senin ku beynin insanlar arasndaki karanlk ve derin m-

    nasebetleri anlayamaz. Burada bekle.

    Bu szleri syleyerek gen kza doru yrd. Nihat ban gayri ihtiyari deni-

    ze doru evirerek Eyvah! dedi ve kopacak rezaletin ilk grltlerini bekle-

    meye balad.

    Gzlerini gen kza dikerek ar ar yryen mer birdenbire uykudan uya-

    nyormu gibi ban silkti. Tam kza yaklat srada kulann dibinde bir

    kadn sesi: O!... mer, naslsn?.. Hi grnmyordun! dedi. Ban o tarafa

    evirince, gen kzn yannda uzak akrabalarndan Emine hanmn oturduunu

    grd.

    Emine hanm devam etti:

    Ayol, deminden beri buraya bakyorsun, geleceksin diye oturup kaldm, bir

    trl eneyi kesemedin. Haydi vapurda kalacaz.

    Her iki kadn dorularak yrdler. mer ne syleyeceini arm, kendini

    toplamaya alyordu:

    Vallahi ne bileyim... teyzeciim. Derslerden, iten vakit oluyor mu? Hem siz

    beni bilirsiniz canm, kusuruma bakacak deilsiniz ya! dedi.

    Emine teyze gld:

    Ayol, senin kusuruna kim bakar! Anasna babasna bile senede bir kere olsun

    mektup yazmayan insandan kime hayr gelir! Hadi bakalm, naslsa bulutuk,

    anlat bari, ne lemdesin?

    mer gzlerini gen kzdan ayrmayarak cevap verdi:

    Hep eskisi gibi. Vaziyette bir yenilik yok!

    Bu srada kprye kmlard. Hep beraber stanbul tarafna doru yrdler.

    merin, teyzesinin iman ensesinden kaydrd gzleri hi lafa karmadan

    yanlarnda giden gen kzn baklaryla karlat. Kz bir mddet, bir ey

    hatrlamak ister gibi devaml ve dalgn bir bakla ve gzlerini hi krpmadan

    karsndakini szdkten sonra ban ileri evirdi. mer bir mddet de onun

    uzun kirpiklerinin gzlerinin altna den glgesini seyrettikten sonra teyze-

    sine dnerek bayla: Bu kim? demek isteyen bir iaret yapt. Emine hanm,

    uzun mddet stanbulda oturan Anadolululara mahsus bir kibarlkla:

  • 16 Sabahattin Ali

    Ah!.. Tantrmadm m? Siz birbirinizi tanrsnz da!.. Macideyi bildin mi

    bakaym? Annenin byk daysnn torunu ayol. yle ya, sen Balkesirden

    ktn zaman o daha u kadarckt. Alt aydan beri bizde. Piyanoya alyor,

    bir mektebe de gidiyor.

    Ban evirerek Macideye bakt. Bu srada merin elini skan kz:

    Konservatuvara gidiyorum! dedi ve gzlerini tekrar ileri evirdi. mer kafasn

    yorarak adedi yzleri aan ve bugn stanbul, Balkesir ve daha birok yerlere

    yaylm bulunan akrabalar arasndan annesinin byk daysn ve onun to-

    rununu bulup karmaya alyordu. Gzleri Emine teyzeye iliince onun y-

    znn biraz kederli ve akn bir ifade alm olduunu fark etti. Sordu; o:

    Bunun yannda sylenmez! manasna birtakm iaretler yapt.

    mer. merakla ban eince, iman kadn zayf bir sesle abucak mrldand:

    Sus! Sorma bamza geleni! Bize ura da anlatrm!

    Gzleri birok eyler sylemek ister gibi oynad. Baklarnda kza kar alaka

    ve acnmay anlatmak isteyen bir ifade vard. Sanda giden Macideye sratle

    bir gz attktan sonra mere dnerek:

    Zavallcn daha haberi yok... Bir trl syleyemiyorum, bir hafta evvel baba-

    s ld... Ne yapacam bilmem diye mrldand.

    mer iinde birdenbire sevince benzer bir ey parladn hissetti ve gene bir

    anda bu histen dolay mthi bir utanma duydu. Bu lm kendisine yardm

    edecek bir hadise olarak telakki etmenin pek drst bir ey olmadn dn-

    d. Fakat iimizde, bizim ahlak tarafmzda hibir ekilde mnasebete ge-

    meyerek hadiseleri muhakeme eden, neticeler karan ve tedbirler alan bir

    hesabi tarafmz vard ve lafta deilse bile fiilde daima o galip kyor ve

    onun dedii oluyordu.

    Bunlar dnrken geen birka saniyelik sktu merin bir akraba lm

    karsnda duyduu teessre hamledenI Emine teyze:

    Bugnlerde bize ura, uzun meseledir, sana anlatrm dedi.

    Eminnndeki tramvay durak yerine gelmilerdi. Kadn ve gen kz merden

    ayrldlar. Delikanl bir mddet onlarn arkalarndan bakt ve kendisine itiraf

    etmedii halde, Macidenin ban evirmesini bekledi.

    I Yoran

  • imizdeki eytan 17

    Fakat o, ince ve gzel vcuduyla, alak keli iskarpinlerinin zerinde, szlr

    gibi gitti ve o srada gelen bir tramvaya atlayarak Emine teyzeye elini uzatt.

    Gzleriyle hl onlar takip eden mer, omzuna hzla vuran bir elin tesiriyle

    srad. Nihat kavga edecek gibi bir tavr alarak ondan izahat bekliyordu.

    merin azn amadn grnce:

    Amma adamsn yahu! dedi. Vapurda karacan kepazelii grmemek iin

    size arkam dnmtm, bir de baktm ortada yoksunuz. Sonra kprde onlar-

    la ahbapa konuup giderken grdm, arkanzdan geldim. Kz galiba o yolun

    yolcusu? Ha? iman karda da tam esnaf kl var ya!..

    mer gld:

    Sen zaten baka trl dnmezsin ki; o mbarek kafan her eyi mevcut bir

    lye uydurmadan rahat edemez. Bu adam u kadn tanmyordu, gitti, ko-

    nutu. Kadn polise vermedi, demek ki o yolun yokuuydu. Oldu bitti. Baka bir

    ey olamaz. Hayatta fevkalade hibir hadise yoktur. Her ey birbirinin ayndr.

    te bu kadar...

    Eliyle arkadann kafasn drterek:

    Byle dmdz bir beynim olacana hi olmamasn tercih ederdim. Muhayyi-

    le namna bir ey yok yahu!..

    Nihat bu szlere ehemmiyet bile vermeden sordu:

    Peki, iki gzm, ne oldu yle ise? Sen yanna gider gitmez kz: Vay, nereden

    ktn, kinatn teekkl esnasnda karanlk lemlerde e olduum insan, diye

    boynuna m sarld? Buna inansam bile o iman karnn bu metafizik ainal

    pek sknetle karlayacana inanamam!

    mer bir sr veriyormu gibi:

    Akraba ktk azizim!.. dedi. Ben kza bakmaktan dnyay grmemiim,

    yanndaki kadn bizim mahut Emine teyze imi. Kkhanm da yakn akraba-

    dan Macide hanm. Konservatuvara gidiyormu. Bir hafta evvel babas, lm.

    Daha kendisinin haberi yokmu.

    -Nihat ban sallayarak:

    Allah bakilere mr versin! dedi. Sonra alayl bir bakla mere sordu:

  • 18 Sabahattin Ali

    Mevcut llerin dndaki fevkalade tanma bu mu? Olum, sen dnyada ne

    kadar antikalk yapmak istersen hayat da nne o kadar gndelik hadiseler

    karyor. Korkuyorum ki bu, mrnn sonuna kadar byle devam edecek ve

    sen dnyann parman aznda brakacak bir i beceremeden rahmeti rah-

    mana kavuacaksn. Bayldm dorusu, demek daha kinatn teekkl srala-

    rnda ahbaplk tesis ettiini sylediin taze, akrabadan imi! ocukluunuzda

    ihtimal beraber oynadnz. htimal hafzann bir kesinde o eski ocuk ehre-

    sinin birka izgisi canland. Ve senin o daima krk bir derece-i hararette al-

    an diman ii derhal esrarengiz rtlere brd. Komik adamsn vesselam!

    mer ban sallad:

    Evet, tanmamz hakikaten pek harclem bir ekilde oldu, fakat ona kar

    duyduum hisler hep ayn halde. Onunla beni bizim iradelerimizin stnde bir

    ban baladna eminim. Greceksin, bundan sonra Emine teyzenin evini ne

    kadar sk ziyaret edeceim!..

    Nihat kahkahay bast:

    Ve bu ok orijinal aknz bir akraba sevimesi halinde sona erecek deil mi?

    Dnyada teyzezadesini batan karan yegne delikanl diye anlacaksn. Ne

    diyelim, Allah muvaffakyet versin!

    mer cevap vermedi. Sz deitirdiler ve akam nerede ieceklerini konua-

    rak Beyazta doru yrdler.

  • imizdeki eytan 19

    III Macide birka gnden beri evdekilerin kendisine kar olan muamelelerinin

    tuhaflatn fark etmiyor deildi. Bunun hayrl bir eye alamet olmadn da

    seziyordu. Fakat kime sordu ise: Yok canm ne var ki ne saklayalm, senin

    evhamn! cevabyla karlat. Emine teyze birka kere yanna sokuldu, bir

    ey syleyecekmi gibi tavrlar ald, sonra sama sapan sylenerek ayrld.

    Emine teyzenin kz Semiha ile zaten aras pek iyi deildi. Daha dorusu Semi-

    ha Macidenin kendini pek beendiini zannediyor ve ona kar kk mevki-

    de kalmamak iin kendini ar almak icap ettiini sanarak lzumsuz bir souk-

    luk yaratyordu.

    Ya iskelesi civarndaki maazasndan ge vakit yorgun ve argn dnen Galip

    amca, ev halk ile konumak itiyadn senelerden beri kaybetmiti. Yemei yer

    yemez eline gazeteyi alr, kendisini ksa zamanda mmilikten okur yazarla

    karan iri Latin harflerini byk bir sabrla hecelemeye balard.

    Gedikli avu mektebinin son snfnda bulunan Emine teyzenin olu Nuri ise,

    eve ancak haftada bir kere, hatta bazan daha seyrek urad iin ondan bir

    ey renmek hi mmkn deildi.

    Macide, alt aydan beri ayn evde yaad halde henz hibiriyle ilidl ola-

    mad bu akrabalarna daha fazla srarla bir ey sormuyordu. Zaten buradaki

    hayat bir pansiyondakinden farkszd. Sabahlan notalarn alp gidiyor, aka-

    mzerleri, henz ortalk kararmadan gelip odasna kapanyordu. Semihann

    ona bu kadar ierlemesine sebep de belki bu uzak durutu. Emine teyze kendi

    leminde, kendi dostlaryla ve elenceleriyle megul olduu iin evinde yaa-

    yp giden bu sakin gen kza pek fazla dikkat etmiyordu. Onu, ekseriya gn-

    dzleri gelen misafirlerine, ailelerinin askerliine bir misalmi gibi, anlatp

    methediyor, musikiye aina olduunu bilhassa zikrediyor, fakat baz geceler

    evde toplanp erkekli kadnl saz yapan ve olduka alaturka bir ekilde ele-

    nen meclislere bir kere bile sokulmam, o kadar srara ramen mzikteki

    hnerlerinin bir parasn bile gstermemi bulunan Macidenin mzisyenli-

    inden en bata kendisi phe ediyordu.

  • 20 Sabahattin Ali

    Ya iskelesindeki maaza, son senelerde pek o kadar iyi ilemedii iin, etrafa

    belli etmeseler ve memleketten gelen tandklar gene bazan haftalar ve aylar-

    ca misafir etmekte devam etseler bile, olduka sknt ekiyorlar ve bunun iin,

    Macidenin babasndan aydan aya gelen bir miktar paray ok kere sabrszlk-

    la bekliyorlard.

    Hatta Galip amca Macideye bu krk lirann gelmesinin sebebi olmaktan baka

    bir gzle bakmamt. Fakat eraf evi temposuyla yrmeye alm olan bu

    evin gidiat byle krk elli liralarla dzelecek soydan deildi. Bir kere iine

    dald borlar her gn biraz daha skarak elini kolunu saryor, hl otuz

    sene evvelki esnaf metotlaryla bunun iinden syrlmaya alan adamcaz

    bsbtn artyordu.

    Eskiden her skntdan abuk kurtulmaya alm olduu iin henz midini

    kesmi deildi. Fakat bugn ne kendisinde o genlik demlerinin enerjisi ne de

    etrafnda o zamanlarn hep kendine benzeyen tccarlar vard. Piyasa, bilhassa

    ya ve sabun ticareti kurnaz, bilgili, gen ve bilhassa zengin kimselerin elin-

    deydi. Admn onlara uyduramayan esnaf ezilip kenara atlyordu, ve aa

    yukar on seneden beri devam eden bu mcadele Galip efendinin elindeki

    birka para arazi ile birka yz aa zeytini eritmekle kalmam, ehzadeba-

    nn arka sokaklarnn birinde yan yana duran evin, iinde oturduundan

    maada dier ikisini alp gtrmt.

    Emine teyzenin beibirliklerinden, incilerinden bir ksm da son gnlerde Sandal

    Bedesteninin yolunu tutmutu. Mamafih vaziyetlerinin bozukluuna dair her laf

    alnda oturup alayan ve bir eraf karsnn bir trl tkenmeyen mcevher-

    lerinden birisini daha satmaya mecbur olunca bana arlar gelip atklar atan

    Emine teyzenin teessr yirmi drt saatten fazla srmyor, ilk frsatta etrafna

    stanbullu ve enesine kavi dalkavuklarn toplayarak algl lemler yapyordu.

    Eski ve bol zamanlarda ailece bunlardan geinen, imdi vaziyetin bozukluunu

    sezdikleri halde, bir trl uzaklamayan bu ahbaplar, iki birbirine zt hissin

    tesiri altnda idiler: Hem eski velinimetlerini skntl zamanlarnda brakp

    gitmeyi doru ve insanla yarar bir hareket bulmuyorlar, hem de onlarn

    henz btn membalarnn kurumadn bildikleri iin, son krnty yemeden

    kaplanacak baka bir yer aramay istemiyorlard.

    Zaman zaman Balkesirden kalkp gelen ve oradaki eski tufeylilikleriniI birka

    ka ay da stanbulda yiyip iip elenerek yd etmeyi fena bulmayan hemeriler

    I Asalaklklann

  • imizdeki eytan 21

    ise evin, kmeye yz tutmu btesine birer balyoz darbesi gibi oturuyorlar-

    d.

    Macide btn bunlar gryor, anlyor fakat fevkalade bulmuyordu. Kendini

    bildi bileli babasnn Balkesirdeki byk evinde de ayn eyleri grp iitmi-

    yor muydu? Orada da hep skntdan, bu sene mahsul kaldrlmadndan,

    falanca tarlann ipotek edildiinden, filanca ban satldndan baka ne laf

    edilirdi? Kendi annesi de bir beibirlik bozdurunca ban atklar, kendi baba-

    s da akamlar eve gelince hi konumadan dizlerini dikip oturarak tespih

    ekmeye ve zihnen, iinden klmaz hesaplar yapmaya dalard.

    ocukluundan beri bitip tkenmeyen bu dertlerden ziyade onu hayrete d-

    ren baka bir ey vard: Bu ne sonu gelmez tarla, ba, ev, zeytinlik ve bei-

    biryerdeydi! Nesilden nesile biriken ve deien zamann deirmeninde erime-

    ye balayan bu servetler bir trl bitmek bilmiyordu. Borlar alnp verilir,

    tarlalar satlr veya ekilirken, eskilerini aratmayan dnlerle kzlar gelin

    ediliyor, akraba dnleri iin kenardan keden elmas kpeler, inci gerdan-

    lklar bulunup karlyordu.

    Bu karmakark hayat iinde Macide daha ziyade tesadflerin evkiyle by-

    m ve okumutu. ocukluunda evi yoklayp geen eit eit hastalklardan

    biriyle lmediyse bir tesadf, ilk mektebi bitirdikten sonra evde alkonmayp

    orta mektebe gnderildiyse, bu da bir tesadft. Babas kendini kmaz ilerin

    iinde bu kadar kaybetmi olmasa, kendisine kzn okutmasn tavsiye eden

    birka mektep mualliminin szne belki kanmaz ve onu da, ablas gibi, on be

    yanda kocaya verirdi.

    Macidenin hayat tesadflerin oyunca olmaktan ancak orta mektebin ikinci

    snfnda kurtuldu. Kendisini mektebe biraz ge, dokuz yanda gnderdikleri

    iin yedinci snfa gelince on altya basm, olduka serpilmiti.

    Bir eraf evinin arbal havas ve mtehakkimI edas tavrlarnda grnd

    iin arkadalar ona pek sokulmuyorlard. Sadece dersleriyle urayor ve

    tamamyla kendine braklm bir hayat sryordu. Ne almasyla alakadar

    olan, ne de u yolda hareket et diye kendisine bir ey diyen vard. Annesi ara

    sra elbiselerinin ak veya kapal, dar veya bol olduuna dair bir eyler sy-

    lemeye kalkyor, sonra ne stme vazife der gibi omuzlarn silkip odasna

    gidiyordu. Hemen hemen btn aileler kzlarn okuttuklar iin Macidenin

    I Baskc.

  • 22 Sabahattin Ali

    okumasnda bir fevkaladelik bulmuyor, fakat onun hemen bir kocaya gitmesi-

    ni tercih edeceini kendinden saklamyordu.

    Lo bir talk etrafnda birka oda ve kilerle st katta geni bir sofann etrafna

    dizilmi gene kocaman bir sr odadan ibaret olan eraf evi Macidenin g-

    znde gnden gne yabanc bir ekil alyordu. Mektepteki hayat, okuduu

    kitaplarn ve dinledii derslerin anlatt eyler onun, elli sene evvel ta kesilip

    olduu yerde kalm gibi hakikatten uzak olan evinden ve oradaki yaaytan

    tamamen ayryd.

    Odasnn urasna burasna dal duran elbiseleri, gslkleri, kaplar

    yontmal yerli ceviz dolaplarn raflarnda karmakark yl duran kitaplar

    buraya hi yakmyordu. Birbiri arkasna okuduu ve birounu elinden garip

    bir tiksinti ile att bir sr roman ve hikye kitaplar kafasnn iinde, iyilii

    veya fenal hakknda bir hkm veremedii, fakat bakaln ve iinde bu-

    lunduundan daha hakiki olduunu sarahatle grd bir hayat canlandr-

    yorlard.

    Mektepte dier arkadalaryla temas olduka azd. Bu, biraz yalnzl sev-

    mekten biraz da onlarn konutuklar eyleri ho bulmamaktan ileri geliyordu.

    Yalar on le on alt arasndaki bu eit eit kzlar, aralarnda, yetikin bir

    insan kpkrmz edecek bahisler ayorlar, snf arkadalar olan olan ocuk-

    lar hakknda, onlar grnte daima istihfaf etmelerineI ramen, pek vk-

    fane mtalaalar yrtyorlard. Macide bu mklemeleriII hkim olamad bir

    bir merak ile dinlese bile, yalnz kalr kalmaz byk bir tiksinti duyuyor, arka-

    dalarnn yanma hi sokulmamaya karar veriyordu.

    lk zamanlarda bu tiksintide biraz da anlamamazlk karkt. Mektebin bahe-

    sinde grup grup babaa vererek Ahmetin dudaklarnn kaln, Mehmetin

    ellerinin beyaz ve yumuak olduunu, u muallimin bu kza biraz a bakt-

    n, diki hocasnn asla koca bulamayacan daima bir dudak bkyle birlik-

    te syleyen ve btn dnceleri bunlara benzer mevzular etrafnda dnen

    arkadalarn anlayamyordu. Bu bahisler ona manasz ve lzumsuz geliyordu.

    Sonralar, bilhassa birok kitaplar okuyup kafasnda birtakm hayaller, yeni

    yeni dnyalar teekkl ettikten sonra bu kabil mbahaseleriIII iren bulmaya

    balad. Arkadalarnn her sz, hatta istikbale ait her hlyas onun geni

    I Kmsemelerine. II Konumalar. III Syleileri.

  • imizdeki eytan 23

    muhayyilesinin dourduu gzel dnyalardan birini kirletiyordu. Kendisi de

    gznn nnden trl trl istikbal levhalar geirdii halde bunlar kymetli

    birer eya gibi saklyor, hatta sk sk dnerek ekillerini bozmaktan bile

    korkuyordu.

    Tam bu sralarda, yedinci snfn ortalarnda geirdii bir macera, onu bsb-

    tn etrafndan ayrd. Fakat tamamyla kendi iinde doup byyen ve en ufak

    bir alameti bile dar szmayan bu vakaya macera demek bile doru deildi.

  • 24 Sabahattin Ali

    IV Macide ilk mektepten beri sesinin gzellii ve musikiye istidad ile gze arp-

    mt. Beinci snfta iken musiki muallimleri Necati bey isminde, Balkesirin

    aa yukar btn mekteplerini dolaan, yalca bir zatt. Snfa girince kutu-

    sundan klarnetini karp yeknesak mektep havalar alar ve ocuklar gelii-

    gzel bartrd.

    Macide, ara sra kendisi de besteler yapmaya zenen ve edebiyata hevesli baz

    mektep mdr ve muallimlerinin yazd vezin, kafiye ve manas bozuk satr-

    lar bir trl aleladenin stne kamayan mziklerle birletiren bu adamn

    naslsa gzne arpt. inde gizliden gizliye bir sanat ihtiras tutuan, fakat

    istidatszlnn boyunduruunu bir trl kramad iin zamanla kalender-

    lemi ve dnyaya ksm bulunan Necati bey Macideyle megul olmay ken-

    dine i edindi. Babasyla konutu, akamlar mektep zamanndan sonra, dier

    bir iki hususi talebesiyle beraber onu muallimler birliine gtrerek akordu

    bozuk bir piyanoda altrmaya balad. Macide ksa zamanda arkadalarn

    bile hayrete drecek bir terakki gsterdi. lk mektebi bitirdii sene son sn-

    fn verdii msamerede ona tek bana piyano aldrdlar. Sekiz aylk bir mp-

    tedininI elinden gelebilecek en byk hneri gsterdi. Salonda bulunanlar

    ocuk velileriyle birka muallimden ve birka memurdan ibaret olduu ve

    ilerinde mzik hakknda en kk fikri olan bir kii bile bulunmad iin onu

    adamakll ve samimi bir hayranlkla alkladlar. Macide orta mektebin birinci

    snfnda da bu ekilde ders almaya devam etti. Necati beyin kendisi de pek iyi

    piyano alamad iin iki sene kadar sren bu dersler, ekseriya olduu gibi,

    talebenin yarm yamalak bir musiki ukalas olmasyla neticelenmedi, ileri

    gtrc bir alma halinde devam etti.

    Orta mektebin ikinci snfna getikleri srada Necati bey baka bir memlekete

    nakledildi. Macide tatilde piyanoyla hi denecek kadar az megul olabildi.

    Yalnz bana muallimler birliine gitmeyi hem istemiyor, istese bile bunun

    muhiti tarafndan ho grlmeyeceini biliyordu.

    Mektep alnca yeni ve gen bir musiki muallimi gelmi olduunu grd. Bu,

    Bedri isminde uzun boylu, siyah ve ksa sal, yuvarlak ehreli bir genti. Y-

    I Aceminin

  • imizdeki eytan 25

    znn hep glmsyormu gibi bir ifadesi vard ve bu hal kzlarn ilk gnden

    itibaren onu alaya almalarna sebep oldu.

    Bedri ilk gnlerde buna fena halde kzd. Derslerde yz kpkrmz kesiliyor,

    dakikalarca bir ey sylemeden duruyor ve dudaklarn kemiriyordu. Fakat

    biraz sonra yz tekrar o mtebessim halini alyor, gzlerini talebelerin ze-

    rinde tekrar tekrar gezdirerek anlatmaya devam ediyor ve piyanonun bana

    geiyordu.

    Byk ve daima souk olan mzik dershanesi ocuklarn kendilerini kapp

    koyvermeleri iin en mnasip yerdi. Erkek ocuklar en serbest el akalarn

    yapmaya, gen kzlar konuup konuup sonra mendillerini azlarna tkama-

    ya alarak kahkaha ile glmeye burada imkn bulurlard. En ar sz:

    Rica ederim, size yakr m? demekten ileri gemeyen gen muallim grl-

    ty piyanoya daha iddetle vurarak veya derhal hep beraber sylenecek bir

    arkya balayarak bastrmak isterdi. Byle zamanlarda bazan mektep md-

    r Refik bey snfn cameknl kapsnda grnr, istihfaf dolu gzlerle bu

    inzibatsz muallime bakar, atk kaslaryla ocuklar skta davet eder ve

    ylk srtmalarla karlard.

    Yava yava Bedri bunlar tabii bulmaya balad. ocuklarn ekserisi o kadar

    mark ve fena yetitirilmi mahlklard ki, bunlar gzel szler ve ricalarla

    yola getirmeye imkn yoktu. Zaten mthi dayak atan bir tarih hocasyla sfrc

    diye ismi km bulunan bir lisan mualliminden baka dersi sknetle geen

    kimse yoktu. Mdrn kendi dersleri bile bir curcuna idi. ehrin dier mek-

    teplerinde de ayn halin mevcut olduunu renen Bedri ii kalenderlie vur-

    du ve ancak dersiyle alakadar olan birka kii ile ciddi ekilde megul olarak

    dierlerini kendi haline brakmay tercih etti.

    Macide bu merakllar arasndayd, ilk zamanlarda sessiz sessiz bir kenarda

    durduu iin pek gze arpmamt, fakat ksa bir mddet sonra Bedrinin

    btn alakasn zerinde toplad. Gen adam mektep mdrne olsun, dier

    muallimlere olsun, bir ey kefetmi gibi heyacanla, bu fevkalade istidatl tale-

    beden bahsediyor ve onu muhakkak yetitirmek lazm geldiini sylyordu.

    Bu szleri byk bir merak ve tasvip ile dinleyen muallimler onun arkasndan

    ya glmsyorlar, yahut da manal gzlerle birbirlerine bakyorlard.

    Macide ise, Necati beyden ders ald zamanlardan kalma bir itiyatla, belki bir

    kere bile hocasnn yzne dikkatli bakmamt. Beraber olduklar zaman

  • 26 Sabahattin Ali

    gzleri ve akl tamamen notalarda, Bedrinin parmaklarnda veya zaman za-

    man dalp gittii vuzuhsuzI hayallerin peindeydi. Konutuklar ey, zerinde

    altklar parann dna hemen hemen hi kmyordu. Her ikisinde de,

    sanatn herhangi bir ekline balanan ve uurlu veya uursuz bir sanat ihtira-

    sn ilerinde tayan insanlarn krl vard. Etraflar, hatta ok kere kendi

    kendileri tarafndan enayilik diye telakki edilen bu gaflet bu muallimle talebe

    arasnda belki devam edip gidecekti, fakat mektep mdr Refik bey her ikisi-

    nin de gzlerini ve dncelerini mzikten baka hususlara da evirmelerine

    yardm etti.

    Bir gn akamzeri ocuklar evlerine giderken Bedri muallim odasnda otur-

    mu, stanbulda bulunan annesine mektup yazyordu. Koridorda ocuklarn

    ayak sesleri seyrekletii bir srada acele mektubu zarfa yerletirip kapad,

    stn yazd, dar frlayarak bir talebe arad. Kendisi mektepte yatt ve bu

    akam dar kmaya niyeti olmad iin mektubu, yolu postane nnden

    geen ocuklardan birine vermek istiyordu. Sokak kapsndan baheye doru

    baknd. Herkes gitmiti. Kendisi gitmek iin geri dnp apkasn ald, bu

    srada kulana mzik odasndan piyano sesleri geldi:

    Macide burda galiba; onunla gndereyim! dedi.

    O tarafa yrd. Kapy at srada Macide piyanonun kapan kapam,

    antasn almt.

    Biraz altm efendim! diyerek kmak istedi.

    Bedri ona yol verdi ve:

    Postanenin nnden geerken unu atver! dedi.

    Gen kz zarf antasna yerletirdi, hafife dizlerini krarak:

    Allahasmarladk dedi.

    Mektubu antada unutmayasn!

    Unutmam efendim!

    Macide baheye karak kumlu yolda hzl hzl yrd, o srada muallim oda-

    sna dnen Bedri, mdrn koridorun karanlk bir kesinden frlayarak s-

    ratle yanndan getiini ve baheye kotuunu grd. Refik beyin tela ve

    I Belli belirsiz.

  • imizdeki eytan 27

    kendisini fark etmemi gibi yanndan geii onu hayrete drmekle beraber

    bunun zerinde fazla dnmedi.

    Ertesi akam Macidenin ders gnyd. Paydostan sonra bir saat beraber al-

    acaklard. Mzik odasna giden Bedri, bu ekilde hususi olarak ders verdii

    alt talebenin de orada olduklarn grd.

    Bugn sizin gnnz deil, ne diye kaldnz? dedi. Fakat onlarn bu fazla

    alakalarna iinden memnun da oldu.

    Kzlar birbirlerine manal bir ekilde baktlar. Macide, Bedrinin yaknnda,

    kpkrmz olarak ban nne emiti.

    ki erkek talebeden biri:

    Mdr bey emretti, bundan sonra ayr ayr ders almayacakmz. Hep beraber

    alacakmz! dedi.

    Bedri bir an ne demek istediklerini anlamayarak karsndakilere bakt. Sonra

    omuzlarn silkerek notalar at ve evvela Macideyi sonra dierlerini dinledi,

    geri kalanlara:

    Siz de yarn akam! diyerek odadan dar kt. Mdr grerek bu yeni

    emrin sebebini sormak istiyordu. Onu odasnda bulamaynca geri dnd, biraz

    hava almak iin dar kt.

    Ders verdii yedi ocuk ellerinde antalar ile be on adm ilerden gidiyorlard.

    Onlara yaklat. Bir mddet beraber yrdler. Her zamankinin aksine olarak

    bu akam hepsi de susuyorlard. Bedri:

    Derslerde hepiniz beraber olursanz tabii daha faydaldr. Fakat dikkat etmek

    ve gevezelie balayp bsbtn zararl olmamak artyla! dedi.

    ocuklar susmakta devam ettiler. Bedri, Macideye dnerek, laf olsun diye:

    Mektubu unutmadn ya! dedi.

    Gen kz birdenbire kpkrmz oldu. Mthi bir aknla dt. teki ocuk-

    lar da nlerine bakyorlar, hem kzaryor, hem de glmemek iin dudaklarn

    sryorlard. Macide duyulur duyulmaz bir sesle:

    Mektubu mdr bey ald efendim! dedi.

    Bedri olduu yerde kalarak sordu:

    Ne mnasebet?

  • 28 Sabahattin Ali

    Bilmiyorum efendim! Dn daha bahe kapsndan kmadan arkamdan koup

    geldi. Sizin biraz evvel bana verdiiniz mektubu istedi. Zarf kendisine verir-

    ken Ne var mektupta? diye sordu. Bilmiyorum, postaya atmak iin Bedri bey

    verdi dedim. O zaman zarfn stn okudu. Peki peki... Hadi git, bir daha by-

    le postaya mektup filan gtrme! dedi. Sonra mektubu nc snftan En-

    verle yollam.

    Bedri sesini karmad, arya gelmilerdi:

    Hadi, gle gle! diyerek talebelerinden ayrld. Ekseriya muallimlerin dol-

    durduklar bir kahveye girdi.

    Baka mekteplerin hocalar da dahil olmak zere, btn meslektalar burada

    gibiydi. Kimisi pastra, kimisi tavla oynuyor, birka tanesi de oynayanlar sey-

    redip iki tarafa yardm ediyordu.

    Uzaktaki bir kede mdrn iskambil kd kartrmakta olduunu grd.

    Sa ayan altna alm ve apkasn yanna koymutu. Ara sra sol eliyle sa-

    sz ban kayor, sonra tekrar ktlarla megul oluyordu. Bedriyi uzaktan

    grnce evvela grmemezlie geldi, fakat onun kendisine doru ilerlediini

    fark eder etmez o tarafa ban evirerek: Buyursanza kardeim! yle gelin!

    Ne iersiniz? diye ikramda bulundu. Bedri:

    Teekkr ederim dedi. Bir ey imeyeceim. Yalnz sizinle hemen biraz

    konumak istiyorum!

    Dier muallimler kahveye pek uramayan bu oyunbozana i sknts ile bakt-

    lar. Mdr:

    Ba stne kardeim, istersen u partiyi bitiriverelim!.. Acele mi? Pekl!

    Yanndaki seyircilerden birine dnerek:

    Hadi bakalm, benim yerime bir el oynayver. Dikkat et ha... ki partidir ier-

    deyim! dedi.

    Yerinden kalkt. Nispeten tenha bir keye gittiler. Bedri evvela syleyecek bir

    ey bulamad. Mdr daha abuk davranarak:

    Galiba u mektup meselesini soracaksnz. Sabahtan beri gelirsiniz diye bek-

    ledim, siz grnmeyince herhalde kendisi de hatasn anlamtr dedim. ki

    gzm, siz ok yer gezip ok ey grmsnz ama, bizim de tecrbemiz fazla.

    Byle ufak yerlerde insan admn ok hesapl atmal, insan tefe koyup alve-

    rirler. Buras Almanya deil... Siz Almanyada bulunmutunuz deil mi?

  • imizdeki eytan 29

    Hayr, Viyanada.

    Neyse, hepsi bir. Buras Avrupa deil. Geri Avrupaya benzemek istiyoruz

    ama, yava yava.

    Bedri sert ve asabi bir hareketle mdrn szn Kesti:

    Bunlar ne diye sylyorsunuz? dedi. Biraz durduktan sonra ilave etti: Mek-

    tubu niin aldnz? Yahut stn okuduktan sonra niin tekrar vermediniz de

    bakasyla yolladnz?

    Buraya mdrle adamakll kavga etmeye gelmiti. Bu ann yaklatn hisse-

    diyordu. Mdr elini onun omzuna koyarak, samimiye ok benzeyen bir sesle:

    Sizi mkl vaziyetten, derhal ortala yaylacak olan dedikodulardan kur-

    tarmak iin! dedi.

    Bedri, sesi titreyerek: Beni aptal yerine mi koyuyorsunuz dedi. Benim o

    kzla postaya mektup gnderdiimi sizden baka kimse grmedi, grm olsa-

    lar da sizden bakasnn aklna byle bir mnasebetsizliin geleceini tasav-

    vur edemem...

    Yerinden frlad. Yz sapsar olmutu:

    Bu mesele zerinde konumak, size izahat vermek mecburiyetinde kalmak

    bile bana mthi azap veriyor. Bu kadar bayaca bir isnat altnda kalmak...

    Mdr onu kolundan ekip oturttu. Sesinde hep o sakin ve samimi eda vard:

    Belki asabilemekte haklsnz! dedi. Yalnz benim vazifemden baka bir ey

    yapmadma emin olunuz. Hakknzda hsnniyet dnda en kk bir ey

    dnmediime emin olunuz, yalnz muhitin byle olmadn ve ekseriyetin

    suiniyetI ile hkmler vereceini gz nnde tutmaya mecburum.

    Talebe karsnda beni kepaze bir mevkie drdnz!

    Byle yapmasam daha fena mevkie decektiniz!

    Ben talebenin yzne nasl bakacam!

    Yok canm, bunlar olaan eylerdir. O kadar zlmeye demez. Bir para

    dikkatli hareket etmek kfidir.

    I Kt niyet.

  • 30 Sabahattin Ali

    Ayaa kalkt. Gzyle takip ettii parti bitmi, yerine brakt arkada oyunu

    kaybetmiti. Sz ksa kesmek iin:

    Yarn mektepte uzun uzun konuuruz. Zamanla bana hak vereceksiniz dedi.

    Sonra aklna gelmi gibi ilave etti: Ha, ocuklara akamlar teker teker ders

    vermeyi mnasip bulmadm. Kulama birtakm lakrdlar geldi. Malum ya,

    muhtelitI mektep. Ebeveynin itimadn sarsmaya gelmez. Msaade! diyerek

    uzaklat.

    Oyuna balarken kendisine sorucu gzlerle bakan arkadalarna:

    Hi dedi, Herkesi aptal m sanyor nedir? Bizim elimizden neleri geti... By-

    le kurtlar gen kzlarn arasna babo salmaya gelir mi hi! Ara sra gzm-

    zn kr olmadn anlatmalyz...

    Ktlar eline ald, Hadi bakalm, bu sefer hakknzdan geleceim diyerek

    kartrd ve datrken kendi kendine sylenir gibi mrldand:

    Bu kadar senedir mdrlk ediyorum, bulunduum mektepte hi vukuat

    vermedim. Bu yatan sonra u zppe iin bam derde mi sokacam!

    Bedri, olduu yerde kalmt. Yolda gelirken hazrlad mthi cmleler, ar

    hakaretler, hatta karmak niyetinde olduu kavga suya dmt. Aklnn

    almad bir bayal, dnmekten bile utand bir iftiray bu kadar tabii-

    likle mdafaa eden bir insana kar deil kendini mdafaa etmek, ona kfret-

    mek bile imknszd. Her syleyecei szn, mukabelesi imknsz bir cevapla

    karlaacan derhal anlamt. Suiniyeti esas olarak kabul eden ve bir insa-

    nn drst, samimi ve namuslu olabileceine ihtimal vermeyen bir kimseye

    kar kendini mdafaa edebilmenin hazin imknszl onun elini kolunu ba-

    lamt. Sratle kahveden karak mektebe dnd, can bir ey almak istemi-

    yordu. Bavulunu kartrarak rastgele bir kitap ald ve okumaya alt.

    I Karma.

  • imizdeki eytan 31

    V Macide arkadalarndan ayrlp eve dnnce derhal odasna kt. antasn

    yavaa bir kenara brakt. Gsln sknetle kard, yzn gzn

    ykad, sonra tekrar antasnn bana giderek bir corafya kitab ald ve min-

    derin stnde almaya koyuldu.

    Ayn sayfay iki defa okuduu halde neden bahsettiini anlamamt. Dnce-

    leri mtemadiyen syrlp baka taraflara kayordu. Birisiyle mcadele edi-

    yormu gibi dilerini skt ve kalarn att. Gs sratle inip kalkyor ve

    yumruklar titriyordu. Nihayet elindeki kitab bir kenara frlatarak mindere

    kapand ve hkrarak alamaya balad. Sesini duyurmamak iin dilerini

    hrsla ot yasta geiriyordu. Bu kendini skma onun hiddetini daha ok artr-

    yor, bana mthi bir ar getiriyordu. Hrsndan, yalnz hrsndan alyordu.

    Herkese, en bata Bedri olduu halde, mdre, arkadalarna, kendine ve etra-

    fndakilere kzyordu.

    Ne haklan vard? Onu kk drmeye, onunla alay etmeye, btn bu iren

    hadiselere sebep olmaya ne haklar vard? Mektebe gitmek ona korkun bir

    ey gibi geliyor, gitmemek ve neden gitmediinin sebebini sylemek veya

    bakalar arasnda bu sebebin fsldandn dnmek daha mthi grn-

    yordu.

    Dn akam, mdrn o muamelesinden sonra, kendine hkim olmaya al-

    m, muvaffak da olmutu; fakat bugn mektepte arkadalarnn ona kar

    aldklar tavr gznden kamamt. Derhal mektebe yaylan hadise, Maci-

    denin sessizliini kendini beenme zannedenlerin veya onun istidadn eke-

    meyenlerin aka hcuma gemelerine sebep olmutu. Yannda, duyabilecei

    ekilde: Vah vah!.. Neler oluyormu da haberimiz yokmu!.. Mdr bey sa

    olsun! gibi szler syleniyor, baklar be on misli manalanyordu.

    Marur ve kendini beenmi deildi. Hi deildi. Hatta belki de bunun aksine

    olarak nefsine itimad henz pek zayft. Fakat buna ramen bu ocuklarn

    nasl olup da baka birine bu derece ehemmiyet vererek btn kafalarn

    onunla alakadar edebildiklerini anlayamyordu. Bir insan kendisi kadar, ken-

    di dnceleri, dertleri, korkular ve noksanlar kadar ne megul edebilirdi?

    Halbuki btn arkadalarnn gznde sanki sihirli bir gzlk vard ve onlarn

  • 32 Sabahattin Ali

    kendilerini grmelerine mni oluyordu. Bu kadar ahmaka bir krle baka

    trl mana verilemezdi. Anasnn dzgn ve boyalarn alp srnerek mek-

    tebe gelen bir kzn baka bir kza, trnaklarn biraz sivriltmi diye kinayeli

    laflar sylemesi; olan ocuklarla pazar gn gezmeye gidip btn ehre yay-

    lacak kadar kepazelik karan ve bu yzden daha iki gn evvel inzibat meclisi-

    neI kp bir hafta muvakkat tart alan bir zavallnn hi yz kzarmadan

    Aman yarabbi! Hi utanmak kalmam... Ayenin Ahmetle geziine bakn!

    demesi sadece gevezelik ve dncesizlik olamazd.

    Macide etrafndakilerde houna gitmeyen herhangi bir ey grd zaman

    aklna ilk olarak: Acaba ben de ayn eyi yapmyor muyum? dncesi gelir-

    di. Fakat arkadalarndan hi birinin, mrnde bir defa olsun, kendini byle

    bir sualin karsnda brakmad muhakkakt. Onlara kar derin bir istihfaf

    duydu. Bu yzden hayatnn yolunu deitirecek kadar heyecana dmeyi

    nefsine kar bir hakszlk sayd.

    Ne yaparlarsa yapsnlar, aldr bile etmeyeceim! diyerek kalkt. Sofradaki

    muslukta yzn, gzn ykad. Tekrar odasna gelip mindere oturunca biraz

    evvel elinden att kitab ald ve olduka sknetle yarnki dersi gzden ge-

    irdi. Yalnz ara sra gzleri dalyor, kafasndan hain yzl arkadalarnn ha-

    yali geiyor, yahut Bedri mahcup ve hiddetli tavryla karsnda dikilip duru-

    yordu. Fakat Macide her defasnda hafife ban silkip kalarn kaldrarak

    bunlar nnden uzaklatryor ve derslerine dnyordu.

    Ertesi gn mektep ona korktuu kadar deimi grnmedi. Daha yolda iken

    iinde hibir sknt bulunmadn tespit etmiti. yi bir haber almaya gidi-

    yormu gibi manasz bir hisle ayaklar yolun bozuk kaldrmlarnda abucak

    sekiyordu. Sabahleyin derse girmeden evvel ve ders arasndaki teneffslerde

    kzlarn kendilerine baka meguliyetler bulduklarn, iki gn evvelki vakann

    zannettiinden ok daha erken unutulacan grd. Arkadalar arasnda

    hibir zaman mhim bir yer tutmadn, hibir zaman byk ve devaml bir

    alakann merkezi olamayacan belki biraz hznle, fakat msterih bir nefes

    alarak hatrlad.

    Birka gn iinde hayat eski eklini ald. imdi yedi kii beraber mzik dersi

    gryorlard. Bedri eskisine nazaran biraz daha dalgn, biraz daha sinirliydi.

    Ara sra, kk sebeplerle barveriyor, fakat biraz sonra, kendini affettirmek

    ister gibi yumuak baklarla etrafn szyordu. Bilhassa Macideye kar

    I Disiplin kuruluna.

  • imizdeki eytan 33

    tavr ekingen olduu kadar mfikti. Kendi yznden gen kzn ne kadar

    zldn tahmin eder gibiydi. Ona hem ortada bir ey yokmu hissini ver-

    mek, hem de olan ilerde kendisinin bir kabahati olmadn anlatmak istiyor-

    du. Ara sra koridorda birbirlerine rast gelince pek ksa bir bakla gzlerini

    birbirlerine dikiyorlar ve bu anda baz hususlarda anlatklarn fark ediyor-

    lard. ocuklar dersteyken Bedri ara sra snfn nnden geerdi. Macide bu

    srada onun admlarn yavalattn ve cameknl kapdan snfa bakan gzle-

    rinin kendini aradn hissederdi.

    Aralarnda ayn hakszla urayan iki kiinin yaknl teesss etmeye bala-

    mt. Bilhassa Macide Bedrinin ar ve dalgn halinin tesiri altndayd. Aka-

    mzerleri eve dnerken bazan arkada kalyor ve herhangi bir i iin arya

    inen Bedrinin uzun boyu, biraz dk omuzlan, daima ne eilmi bayla,

    yokuun alt tarafnda kayboluunu seyrediyordu. Kendi kendine bile itiraf

    etmek istemedii halde, onun baka kzlarla fazlaca konumas adamakll

    cann skyordu. Byle zamanlarda: Acaba mdr bey hakl deil miydi?

    diye kendine soruyor, fakat btn bu deimelerin mdrn o mdahalesin-

    den sonra baladn hatrlayarak nefsine kar temize kmaya alyordu.

    Arkadalar o hadiseyi unutmu grnmekle beraber, Bedri ile Macidenin

    herhangi bir vesile ile yan yana gelmelerini, birka kelime konumalarn ma-

    nal baklar iin bahane yapmakta devam ediyorlard. Bu hal Macideyi bs-

    btn artyor, fakat nedense, Bedriye daha ok yaknlatryordu. Artk her

    derste gz kapnn camndayd. Ve onun koridordan gemesini yrei hzla

    atarak bekliyor, darda admlar duyunca, ne vaziyette olursa olsun, ba ev-

    riliyordu. Dier ocuklarn dikkatine arpacak herhangi bir ey yapmaktan

    adamakll korktuu halde, Bedrinin baklarna uzun mddet mukabele edi-

    yor ve cesaretinden dolay garip bir gurur duyuyordu.

    Mamafih ne kendi tabiat, ne de Bedrinin hali bu hislerinin daha fazla artma-

    sna msaade edecek gibi deildi. Gen adam akamlar ders verirken olsun,

    teneffslerde yahut mektep dn yolda olsun, konumak frsat ve imknla-

    rn asla kullanmyor, buna mukabil, hi umulmadk bir zamanda, hrszlama

    gibi bir bakla birok eyler ifade etmeye alyordu.

    O da artk lakayt deildi. Mdr onun gzlerini, istemeyerek, Macidenin ze-

    rine evirmiti. imdi gen kzn insana hayret veren mzik istidad kadar, onu

    alakadar eden bir boyu, bir ift eli ve iinde birok eyler sakl olan gzleri

    vard. Ne szlerinde, ne tavrlarnda hi yapmack bulunmayan, bir kadnda

    pek az grlen bir cesaret ve bir aklkla insana uzun uzun bakan gzlerinde

  • 34 Sabahattin Ali

    birok eyler ifade eden, fakat ayn zamanda bunlara gene pek tabii bir irade

    ile hkim olmay bilen bu on alt yandaki gen kz, mektebin dier talebele-

    riyle kartrmaya imkn yoktu.

    Onunla ders yapaca zamanlar sabrszlkla bekliyor, fakat bir gece evvelden

    ryasn grd bu saatlerde dier ocuklara gsterdii alakann yarsn bile

    Macideye gstermiyordu. Bunda belki sebepli bir korkunun, kza laf gelme-

    mesi arzusunun tesiri vard. Her mektepte insan kusturacak kadar bol gr-

    nen bir talebe ve hoca muaakasI yapmak niyetinde deildi. Ayn zamanda

    Macidenin dier ocuklar gibi insan saatlerce uratracak derecede az isti-

    datl olmad da muhakkakt. Fakat btn bu sebeplerin yannda, bunlardan

    daha kuvvetli olarak onu kzdan uzaklatran ve hakikatte daha ok yaklat-

    ran bir ey vard: Bedri hislerine her zaman hkim olmaya almam bir sa-

    natkrd. k olmaktan, hakikaten ve deli gibi sevmekten korkuyordu. Elin-

    den gelse bu tehlikenin nne gemek iin kza daha baka muamele ederek

    onu kendinden uzaklatracakt. Fakat bu kadar ileri gidemiyor, kimsenin

    farknda olmadn zannettii anlarda Macideyi sonsuz bir efkat ve hayran-

    lkla szmekten kendini alamyordu. Bu zayf anlarnn kz tarafndan hisse-

    dildiini grmekle de asla bedbaht deildi.

    Macidenin hislerini belli etmemesi onu bilhassa sevindiriyordu. nk gen

    kzn memnuniyet ifade eden herhangi bir hali onu muhakkak ki, isteksiz ve

    souk bir mukabele kadar zecekti.

    Kendilerini birbirine manen bu kadar sokulmu bulan bu iki insan, biri ya-

    nn, teki sanatkrlnn ocukluu iinde bocalar dururken sene sonu gelmi

    ve mektep tatil olmutu. Bedri stanbula annesinin yanna, Macide ahap ve

    byk evine dnd. Her ikisinde de mektebin bahesinde veya be mays ge-

    zintisinde dier ocuklarla bir arada ektirilmi birka fotoraftan baka elle

    tutulur bir hatra kalmamt. Ancak kafalarnda, birbirinin hayali deil, bir

    zamanlar iddetle duyduklar hislerin kuvvetli hatras, hatta biraz da devam,

    uzun zaman kald.

    Bedri istasyona giderken bir arabaya binmiti. Yolda birka arkadayla bera-

    ber giden Macideyi grd. ocuklar hocalarn balarn eerek selamladlar.

    Bedri olsun, Macide olsun, bu anda birbirlerine gzlerini evirmekten bile

    katklar halde, uzun uzun baktklarn zannettiler.

    I Ak.

  • imizdeki eytan 35

    Eyllde mektepler alnca baka bir musiki muallimi geldi. Bedrinin stan-

    bulda kald syleniyordu. O sene, Macidenin kafasnda hemen hemen hibir

    iz brakmadan geti. Gene pek gen olan yeni muallim ocuklarn hususi mzik

    derslerine devam etti. Macide, talebeden mteekkil bir grupla beraber birka

    konser verdi ve alkland. Kafasna neler ilave ettiini bir trl anlayamad

    birtakm derslerden imtihan verdi ve Franszcadan baka hibir derste baba-

    snn iltimasn kullanmadan orta mektebi bitirdi.

    Artk her ey tamamd. Bundan sonra ne yaplacan ne anas, ne babas, ne

    hocalar, ne de herhangi bir kzn anas, babas ve hocas biliyordu. Herkes gibi

    onun da akbetini tesadfler tayin edecekti. Belki bir mddet sonra bir kocaya

    vermek isteyecekler, o reddedecek, baka birini ortaya srecekler, onu da

    istemeyecek, bu mcadele pek de uzun srmeden gen kzn sebepsiz srar

    sona erecek, o da nihayet, ne olursa olsun deyip boyun eecek ve bir eyler,

    bir eyler olacakt.

    Demek hayat byle iki adm ilerisi bile grlmeyen sisli ve yalpal bir denizdi.

    Tesadflerin oyunca olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vard? Kul-

    lanamadktan sonra gsmz dolduran hisler ve kafamzda kmldayan

    dnceler neye yarard? Yaaymza ve etrafmza ekil vermek arzusuyla

    dnyaya gelmekten ise hayatn ve muhitin verdii ekli kolayca alacak kadar

    bo ve yumuak olmak daha rahat, daha makul deil miydi?

    Macide buna benzer eyleri sisli bir ekilde dnp cevaplandrmaya alr-

    ken gnler oran bitii saplar gibi st ste ylp kalyorlard. Kendini piya-

    no ile avutmaya alt. Bir zamanlar bir Rumun evinden emvali metrukeI

    idaresine geen ve son gnlerde ucuz bir fiyatla satla karlan eski ve

    akortsuz bir piyanoyu, pek fazla srara lzum kalmadan, babasna aldrmak

    mmkn olmutu. Yukar katn byk sofasnda bir kenara yerletiren ve pasl

    amdanlaryla alak tavan iaret eden bu zavall alet, Macideye sadece hzn

    veriyordu. imdiye kadar ald mzik derslerinin, ancak dnyada insan ruhu-

    nu harekete getirmeye msait bir mzik olduunu ispat etmek gibi bir fayda-

    sn grm, fakat buna henz ne kadar uzak olduunu anlamakta gecikme-

    miti. nne bir nota aarak almaya balad zaman kulanda bir zaman-

    lar Bedriden, hatta daha sonralar onun kadar kuvvetli olmayan dier mual-

    limden dinledii nameler canlanyor, hafzasnn ve muhayyilesinin bu insaf-

    szca oyunu karsnda aresizce kapa vurup kalkyordu.

    I Sahipsiz eyalar.

  • 36 Sabahattin Ali

    O, mzie dier arkadalar gibi, bulacaklar kocann seviyesini bir derece

    yksek tutmakta yardmc olsun diye heves etmemiti. Ona, evlendikten sonra

    bir kenara atlacak bir gen kzlk elbisesi gzyle bakmyor, btn mr

    mddetince, bu mrn manas olarak yannda gtrecei yakn bir arkada

    diye sarlyordu.

    Yazn scak gnlerini lo sofada uzanmak, usuz bucaksz dncelere dalmak,

    annesinin komularla beraber tertip ettii ba ve bahe gezmelerine giderek

    delimen arkadalarn oyunlarna katlmak ve bu muvakkatI. kendini unut-

    madan daha kuvvetli bir i sknts ile uyanmak suretiyle geiriyordu.

    Bu srada, gene bir tesadf, nasl devam edecek diye dnmekten bile yorul-

    duu hayatna, baka bir istikamet verdi: Hem gezmek, hem de satp savacak

    ey kalp kalmadn bir daha gzden geirmek iin stanbuldan Balkesire

    gelen Emine teyze, hoppa kzna hi benzemeyen bu arbal, gzel akrabaya

    meftun oluvermiti. Hele onun mzie altn renince ortal ayaa

    kaldrd. Balkesirde kalm olan akrabalarna biraz da merhametle baktn

    hissettiren bir eda ile:

    nan olsun Macideyi burada brakmam. Burada ziyan olacak kz m bu? s-

    tanbulda hem okur, hem dnya grr, hem de burada patlayacana Semiha

    ile gezip elenir... dedi.

    Sonra, kzn anasn ve babasn asl canevinden yakalayarak:

    Kznza burada memurdan baka koca bulamazsnz ki... Halbuki o doktorla-

    ra, mhendislere layk... Hele birka sene bizde kalsn da grrsnz diye

    ilave etti.

    Macide bu neeli, cana yakn teyzeye baylmt. Eve her gelip gidiinde yanak-

    larn sk sk pen, ona stanbuldan, orada bulaca arkadalardan bahseden

    ve Macidenin:

    Acaba konservatuvara gidebilir miyim? sualine:

    Aa! O da sz m? stediin yere gidersin! diye cevap veren Emine teyze Ma-

    cidenin gzne gkten onu kurtarmaya gelmi yalca ve imanca bir melai-

    ke gibi grnyordu.

    Annesi ve babas pek itiraz etmediler. Mevsim sonbahara yaklat iin elle-

    rinde mahsulden kalma biraz paralar vard. Macideye birka kat stanbul-

    I Geici.

  • imizdeki eytan 37

    luk elbise yaptrdlar. Emine teyze ile ikisinin yanna bir teneke yeil zeytin,

    birka teneke bal ve iki tane kk hal kattlar ve bir daha grmeyecekleri

    ocuklarn trene bindirip yolladlar.

    stasyonda yalnz annesi alad, babas ara sra yakalksz gmleini kurcala-

    makla ve tren kalkt srada kalarn atp ban hafife sallamakla iktifa

    ettiI.

    I Yetindi.

  • 38 Sabahattin Ali

    VI Nihatla mer kprden ar ar Babli Caddesine doru yrdler. Kitap

    cameknlarn seyrederek Beyazta gitmek istiyorlard. ki tarafnda zevksiz

    kapaklar iinde iyili ktl kitaplarn ve cier kebab ile zeytinyal enginarn

    tehir edildii yokuu hi konumadan kyorlard. Postane yaknndan geer-

    lerken merin iinden bugn eytann ayan krp daireye uramak geti,

    fakat le paydosu yaklamt; gitmek gln olacakt. Vazifeperverlikten

    geldiini zannettii ve manasz bulduu garip bir znt ile ayaklarn srd.

    Bir ttncnn tezghnda, su musluunun yanna sralanm duran mecmua-

    lardan birini 15 kuru verip ald; yazanlarn ismine bir gz attktan sonra kv-

    rp cebine koydu.

    Nihat hep dalgnd. Bir le yemeine yetecek kadar paralar olmad halde

    merin bir mecmuaya 15 kuru verdiini bile fark etmedi. leden evvel ok

    tenha olan caddede hibir tanda rastlamadlar. Beyazta gelince caminin

    yanndaki kahvelerden birinde oturdular. Burada da kimseler yoktu. Uzaktaki

    kelerden birinde iki tane zavall fen fakltesi talebesi harl harl ders ezber-

    lemekle meguldler. lerde, caddeye yakn tarafta sakall bir softa bozuntusu

    nargile iiyor ve kurnaz gzlerle etraf szyordu.

    Bir mddet oturup meydandan gelip geenlere, tramvaylara, dilencilere bakt-

    lar. Nihayet Nihat ryadan uyanyormu gibi ban kaldrarak:

    Para lazm azizim! dedi.

    Malum. Birazdan yemee gelenler arasnda bir ahbap bulur, isteriz... Bir lira

    yeter deil mi? Nihat istihfaf ve hiddetle ona bakt:

    yle para deil, adamakll para... yapacak para!..

    Ticarete mi balyorsun?

    Gevezelii brak azizim. Senin kafan da ite bunlar anlamaz. Benimki nasl

    senin semalarda dolaan tefekkratnI kavramyorsa... mrmn sonuna

    kadar felsefe fakltesi talebesi kalmak niyetinde deilim herhalde...

    Talebesi kalma da mezunu ol.

    I Dncelerini

  • imizdeki eytan 39

    Mezun olsam da bu beni tatmin eder mi sanyorsun?

    mer biraz ciddileerek:

    Sahi, Nihat! dedi. Son gnlerde sen biraz esrarengiz adam oldun. Garip sz-

    ler sylyorsun, hi grmediim birtakm insanlarla ahbaplk ediyorsun, hele

    geen gn yanndaki tatar suratl herifi hi beenmedim. Nedir bunlar?

    Nihat pheli bir bakla etrafn gzden geirdi, sonra:

    Sus dedi. Sen gevezenin birisin, aklnn ermedii eylere burnunu sokma...

    Zekice szler sylemekte ve hayaller kurmakta devam et. Akllandn ve reali-

    teye dndn zaman seninle daha uzun konuuruz...

    Bir mddet dndkten sonra fikrini deitirmi gibi:

    Mamafih bugnlerde seninle konuacam. Yalnz u kadarn syleyeyim ki,

    paraya ihtiyacmz var...

    htiyacnz m var? Siz kimsiniz?.. Ne kadar lazm?

    Kim olduumuzu imdilik sorma... slediimiz para da bir miktar deil... Her

    zaman ve hi arkas kesilmeden para lazm.

    mer gld ve:

    Merak etmeye baladm! dedi.

    Nihat eliyle mklemeyiI kesti:

    Yeter. Seninle konuacam dedim ya, bekle... imdi le yemeini ve sonra

    da akam dnelim!

    Saat ikiye kadar kahvenin karsndaki lokantaya gelenleri gzden geirdiler.

    Bunlarn arasnda tek tk tandk bulunmakla beraber bir yemek smarlatacak

    kadar yakn kimse yoktu. Nihayet midi keserek birer simit ve birer ay ile

    karnlarn doyurdular.

    Mekteplerin tatil zaman olduu iin bu kahveleri memleketin muhtelif yerle-

    rinden stanbula elenmeye gelen muallimler dolduruyordu. leden sonra

    birer ikier gelip burada dier arkadalaryla buluan ve akama kadar vakit-

    lerini tavla oynamakla geiren bu yazlk mteriler, gece nereye gidecekleri-

    ne dair kararlar verdikten sonra gene geldikleri gibi grup grup kalkar ve Be-

    I Konumay.

  • 40 Sabahattin Ali

    yolunun ucuz birahanelerinin yolunu tutarlard. Ortalk karardktan sonra

    burada yalnz talebeler, bir de ders senesi esnasnda tatil iin para biriktire-

    memi olanlar kalrd.

    merle Nihat, gnein tesiriyle ara sra yer deitirerek akama kadar otur-

    dular. Her ikisi de kendi lemine dalmt. Nihat planlar, tasavvurlarla dolu

    kafasna Serbeste yol veriyor, mer muayyen bir ey zerinde durmadan

    birok birbirine aykr eyler dnyordu. Birka kere elini cebine atarak

    biraz evvel ald mecmuay okumak istedi. Fakat yazlarn balklarndan ileri

    geemedi ve elinde kvrd sayfalan masann zerine vurarak:

    Yarabbi... nsan bu i skntsndan kurtaracak bir ey yok mu? diye sylen-

    di.

    ok kere byle oluyordu. Btn kafas birdenbire boalyor, gsnn ve grt-

    lann stne bir arlk kyor ve ne olduunu bilmedii birtakm iddetli

    arzularn hasretini duyuyordu. Nihat:

    Ne istediini bilsen cann sklmaz! dedi.

    mer, yalvarr gibi cevap verdi:

    Bana istenecek bir ey syle, uruna can verilecek bir ey syle, hemen drt

    elle sarlaym...

    Nihat gld:

    Grdn m? Derhal saptyorsun. Hayatta hibir ey, urunda lmek iin is-

    tenmez. Her ey yaamamz iin olmaldr. Hatta biraz ileri gideyim, kendi

    yaamamz iin... Sen kafann iindeki yoklua o kadar saplanmsn ki, derhal

    urunda can feda edecek bir ey arayarak ikinci bir yoklua dalmak istiyor-

    sun! Yaamak, herkesten daha iyi, herkesten daha stn yaamak, insanlara

    hkim olarak, kuvvetli, belki de biraz zalim olarak yaamak... Dnyada bundan

    baka istenecek ne vardr? Hayatn bu gayeye vakfet, grrsn, nasl birden-

    bire canlanacaksn! Nihatn zayf yz birdenbire krmzlam, abuk hare-

    ket eden gzleri parlamaya balamt. mer gevekliini hi bozmadan mrl-

    dand:

    Sen sahiden deimeye baladn Nihat! Yahut ben seni pek iyi tanyamam-

    m. Senin iinde meer ne ihtiraslar saklym... Fakat fazla hodbin deil mi-

    sin? Belki szlerin doru... Fakat iimde bunlarn doru olmasn istemeyen bir

    yer var...

  • imizdeki eytan 41

    Beyaz nlkl bir garson elektrik dmesini evirdi. Aalarn arasna geril-

    mi tellere asl duran bir sr ampul birdenbire sar bir kla canland. Bu

    srada drt kii hararetli mnakaalar ederek geldiler, merle Nihatn masa-

    snn yanma oturdular. Nihat bunlara dnerek:

    Nereden terif, statlar? dedi.

    Yeni gelenlerin arasnda ksa boylu ve sinirli hareketleriyle gze arpan biri:

    Siz burada msnz?.. diye baka bir sualle cevap verdi. Sonra: Ne sama

    sual, deil mi? diye ilave etti: te gryoruz ki buradasnz. Ne diye sorarz

    acaba?.. Trkenin kendine mahsus bir manaszl... Dnyada hibir lisanda

    bu kabiliyet yoktur... Saatlerce konuup hibir ey ifade etmemek kabiliyeti!

    Gene yeni gelenlerden ve gene ksa boylu birisi, kaim caml gzlklerinin al-

    tnda ne renkte olduu belli olmayan gzlerini ksarak:

    Sualinde Trkenin bu kabiliyetini artrmakla megul olduunun farknda

    msn? dedi.

    mer yzn buruturarak mrldand:

    Aman!.. Gene espriler balad. Benim kafamn bo zamanlar bana bu bitip

    tkenmez nktelerden daha manal grnyor...

    Nihat ayn yava sesle:

    Dn ki ikisi de bu memleketin mehur adamlardr. Bir byk airin ve

    daha byk bir muharririn szlerinde herhalde bir keramet mevcuttur... dedi

    ve merin ks ks glmesine itirak etti.

    Gelenlerin arasnda ilk konuan iki kiiden bakas azlarn amyordu. Nihat

    bunlardan birine yavaa sokuldu, bir-ka kelime konutular. teki bayla

    evet makamnda bir iaret yapt. Nihat derhal mere dnerek:

    Oldu... Bu akam emniyetteyiz... dedi. mer iini ekti.

    Bu havadisin onu pek sevindirmediini gren Nihat:

    Ne o? Beenmedin mi? diye sordu.

    Ne kadar zavall olduumuzun farknda msn?

    Neden? Hi mrnde anafor rak imemi gibi konuuyorsun!

    Allah akna sus. Btn mrm... Btn mrmz kepazelik...

  • 42 Sabahattin Ali

    Meer sen fazilet abidesiymisin!

    Deil... deil... fakat u muhakkak ki bugn olduum gibi olmak da istemiyo-

    rum. Bsbtn baka bir hayat, daha az gln ve daha ok manal bir hayat

    istiyorum. Belki bunu arayp bulmak da mmkn... Fakat iimde yle bir ey-

    tan var ki... bana her zaman istediimden bsbtn baka eyler yaptryor.

    Onun elinden kurtulmaya almak bo... Yalnz ben deil, hepimiz onun elinde

    bir oyuncaz... Senin dnyaya hkimiyet planlarn bile eminim ki onun mah-

    sul...

    Nihat daha fazla sabredemeyerek merin szn kesti:

    Allah akna bu mistik konferanslar brak. Ben senin derdini anlyorum. Yal-

    nz bunu yzne sylersem kzacaksn!

    Syle bakalm!

    Sen evlenmek istiyorsun!

    mer tiksinir gibi oldu ve:

    Aptal!.. dedi. Sonra cebinden mecmuasn kararak kartrmaya balad.

    Nihat biraz evvel konuan kaln gzlkl zata dnerek:

    E, smet erif bey, bugnk yaznz nefisti. Dmanlarna sizin kadar keskin

    silahlarla ve kuvvetli mantkla hcum eden baka muharririmiz yok. Her hafta

    makalelerinizi sabrszlkla bekliyoruz.

    mer mecmuadan ban kaldrarak:

    KariI mektubu mu okuyorsun? dedi.

    Yanl m sylyorum?

    Hayr... Fakat unu da ilave et ki, dostumuz smet erifin yere ald dman-

    larn banda kendisi geliyor. Bir ay evvel sylediinin bir ay sonra daima ve

    daha kuvvetle aksini iddia ettiine gre ilk ldrd hasm gene smet erif-

    tir. Deil mi Emin Kmil?

    Demin Trk lisannn manaszlk kabiliyetinden bahseden ve her meselede

    smet erifle mnakaa halinde olduu grlen byk air:

    Tabii, tabii dedi.

    I Okuyucu.

  • imizdeki eytan 43

    smet erif, kklkte ald bir yara neticesinde sol omzuna doru biraz

    erilmi olan ban dorultmaya alarak:

    Hayatn bir deimeler silsilesi ve her deimenin bir tekml olduunu an-

    lamayanlar yobaz kafal insanlardr dedi ve baka cevaba lzum grmeyerek

    boynundaki yara yerini kurcalad.

    Balkan Harbinde babasyla beraber Edirnede bulunurlarken serseri bir mer-

    mi parasnn boynunda at bu olduka byk yara smet erifin hayatnn

    en mhim hadisesiydi. Bu onun, en byk romanna mevzu olmakla kalmam,

    blyle Edirneden bir k hareketi yaparken kahramanca ehit olduunu

    syledii babasyla beraber karakterinin ve kafasnn teekklnde en mhim

    rol oynamt.

    imdi byk gazetelerden birine haftada bir defa yazd makalelerle memle-

    ket iinde ve dndaki btn siyasi, iktisadi ve edebi meselelere temas ediyor

    ve her yazsn, akllca bir mantk silsilesini takip eden keskin bir hkm ve

    are ile bitiriyordu.

    Bu byk muharrir ve mtefekkirleI ok kere beraber gezen, beraber ien ve

    beraber dnen, fakat ayn zamanda arkadann her fikrine, her szne

    itiraz etmeyi kendisine vazife addeden air Emin Kmil i g sahibi olmayan

    bir mirasyediydi. mrnn byk bir ksmn babasnn Yeilky civarndaki

    iftliinde oturup avlanmak, kpek beslemek ve senede birka derin manal

    iir yazarak edebiyat merakllarn mesut etmekle geiriyordu.

    Baka ii olmad iin son senelerde Budizme merak sardrm, salarn k-

    knden kestirip iftlikte yalnayak dolaarak Nirvanaya varmak istemi, sonra

    bundan vazgeerek birka aydan beri inli Lao Tsenin hayran olmutu. Elin-

    de in felsefesine dair Franszca kitaplarla dolayor, hayat ve insanlar bun-

    lara gre izah etmeye alyordu. Zeki ve duygulu taraf olduu halde arka-

    dalar arasnda pek ciddiye alnmamasndan mteessirdi ve bunun acsn

    etrafn marur bir istihfaf ileII szerek karmaya alyordu.

    Nihatla mer bir zamanlar bir genlik mecmuas karmlar ve bu iki stat-

    tan bamakale ve iir istemek suretiyle onlar tanmlard. Mecmua oktan

    batt ve yerine gene sratle batan yenileri kt halde bu ahbaplk devam

    ediyordu; mer byle eylerle artk megul olmad halde Nihatn hl birta-

    I Dnrle. II Kmsemeyle.

  • 44 Sabahattin Ali

    km mecmualarla alakas vard. smet erifin yaz yazd gazetelerde ara sra

    Genlik Hareketleri diye makaleler nereder ve ne kastettii pek kolay anla-

    lmayan ve aka sylemedii bir dmana atyormu hissini veren yazlar

    baz genler tarafndan hararetle mnakaa edilirdi.

    smet erifle Emin Kmilin yannda gelen genler ise, tahsillerini yarda bra-

    kp gazetecilie slk etmilerdi.I Trkeleri dzgn olmad ve hemen he-

    men hibir ey bilmedikleri iin muhabirlikten ileri geemiyorlard. statlarn

    meclisinde ses karmadan otururlar ve onlarn hi arkasn kesmeden savur-

    duklar nktelere hayran hayran glmekle vakit geirirlerdi.

    smet erif, birdenbire yerinden frlayarak emreder gibi:

    Hadi gidelim!.. dedi.

    Onun sk sk grlen bu mtehakkimII hali ile mazlum bir ekilde sol omzuna

    doru yatan boynu hazin bir tezat tekil ediyordu. Hep beraber yerlerinden

    kalktlar. mer itii ayn parasn teneke masann stne brakt. Nihat da

    kendi parasn verdi. Dierleri kk bir mnakaadan sonra oraya yakn bir

    yerde, Koska taraflarnda son zamanlarda kefettikleri bir meyhaneye gidil-

    mesini kararlatrmlard. Hep beraber yrdler.

    Dardan baklnca meyhaneden ziyade kalayc dkknn andran bu bask

    tavanl yerde, tralar uzam birka yal akamc ile iki esnaftan ve tez-

    ghn yannda bir iskemleye oturarak udunu yanna dayayan siyah gzlkl

    bir algc ile, ayana orapsz potinler giymi on on iki yalarnda bir ocuktan

    baka kimseler yoktu. Bunlar bir mddet aldktan sonra istirahat edere ben-

    ziyorlard. Uzun ve sar yzl ocuk merin hemen gzne arpt. Halinde he-

    nz atamad bir masumluk ile henz tamamyla benimseyemedii bir pi-

    manlk ve hilekrlk birbirine karyordu. Byk kahverengi gzlerini etra-

    fnda gezdirirken, hasta ve merhamete muhta bir tavr almaya gayret ediyor,

    fakat ara sra kendini unutarak endieli gzlerle yanndaki udiye baknca,

    yahut meyhaneci Ermeninin mterilere tad trl mezelere gz taklp

    hasretle iini ekince sahiden zavall ve yrek paralayc bir hal alyordu.

    Hep birden kk bir masann etrafna sktlar. Meyhaneci hemen tepsi iin-

    de bir karafa rakyla beraber kk brekler, fasulye piyazlar, izmarit tavalar

    getirdi. Tekrar balayan sazn grlts arasnda konumaya koyuldular. air

    I Balamlard. II Baskc.

  • imizdeki eytan 45

    Emin Kmil ark syleyen olan zerinde felsefe yapyor, smet erif milli

    yaralarmz bir makale edasyla erheI alyor, gazeteci delikanllar hr-

    metle susmakta devam ediyorlard.

    Bir aralk Nihat oradakilere merin bu sabah yaptklarn anlatmaya balad.

    mer can sklm bir eda ile tekrar mahut mecmuasn cebinden kard,

    okumaya koyuldu. Nihatn hikyesi masadakileri kahkaha ile gldrmeye

    balamt ki, mer birdenbire, gzleri parlayarak, elindeki mecmuay masaya

    vurdu.

    Baknz... Baknz! dedi. Burada bir iir var... Beni deli eden eyleri ne kadar

    ak sylyor. Siz beni anlamyorsunuz... Eminim ki bunu yazan beni anlaya-

    caktr...

    Mecmuay tekrar masadan alarak okumaya balad. Bu, tannm airlerden

    birinin eytan adl bir iiri idi.

    mer sesi titreyerek ve btn iini dkmek isteyen bir adam gibi ikide birde

    karsndakilerin gzne bakarak okudu. iirde glgesiyle bizi kovalayan,

    arkamzdan fsldayan, buz gibi elleri ensemizde dolaan ve bizi hibir yere

    karmayp smsk yakalayan bir eytandan, bizi sska bir ocuk gibi karsn-

    da rpertip titreten bir kuvvetten bahsediliyordu. mer iiri bitirdii zaman

    aln ter iindeydi.

    Bakn u satrlara!.. diyerek iirin ortasndan birka msra tekrar okudu:

    Onu ben ocukluumdan,

    lk ryalardan tanrm.

    Yalnz yrdm zaman

    Odur arkamdaki adm.

    Onun korkusu, iimde

    rkek bir dnya yaratan...

    mer haykrr gibi tekrarlad:

    Evet, evet onun korkusu... imde bu rkek dnyay yaratan onun korkusu...

    Ben bu deilim... Ben baka bir eyler olacam... Yalnz bu korku olmasa...

    Hibir eyi bana tam ve iyi yaptrmayacana emin olduum bu eytandan

    korkmasam...

    I Aklamaya.

  • 46 Sabahattin Ali

    Emin Kmil ban sallayp gzlerini sinirli sinirli krptrarak:

    Neden kzyorsun? Neden ikyet ediyorsun? dedi. iinde eytan dediin o

    eyin en kymetli tarafn olmadn nereden biliyorsun? Sizin gibi be hissin-

    den baka duygu vastas olmayanlar bu daimi korkudan kurtulamazlar. Asl

    sebep ve illetlereI varabilseniz greceksiniz ki en zayf tarafmz dmzdadr.

    Gzmz kr eden yedi renktir, kulamz sar eden sesler, azmz pas-

    landran yediklerimiz, kalbimizi nce coturup sonra durduran sonsuz koma-

    larmzdr. Yksek insan dna deil, iine kymet verendir.

    Nihat kendini tutamayarak:

    Dnz da pek ihmal edere benzemiyorsunuz stat... Laotsenin btn hik-

    metlerine ramen tatl tuzlu bir mr sryorsunuz!

    Emin Kmil cevap vermek zereydi. Fakat smet erif daha evvel davrand,

    mere dnerek:

    Fevkalade bir ey deil... Bu eytan hepimizde vardr. Bizim sanatkr taraf-

    mz onun ocuudur. Bizi gndelik hayatn dna karan, bize insanlmz,

    makine olmadmz idrak ettiren odur. Emin Kmilin syledikleri sama...

    baka d baka olmaz. Bunlar bir fikrin iki grnnden baka bir ey deil-

    dir...

    mer baka eylere dalmt ve dinlemiyordu. Nihat kadehini azna gtre-

    rek:

    Mama