Author
zuebuek-zade
View
133
Download
33
Embed Size (px)
DESCRIPTION
içimizdeki şeytan sabahattin ali
imizdeki eytan 1
imizdeki
eytan
Sabahattin Ali
2 Sabahattin Ali
Yap Kredi Yaynlar - 968 Edebiyat - 249
imizdeki eytan / Sabahattin Ali
Dzelti: ncilay Ylmazyurt
Kapak Tasarm: Nahide Dikel Bask: efik Matbaas
1. Bask: Remzi Kitabevi, 1940
YKYde 1. Bask: stanbul, ubat 1998
6. Bask: stanbul, Mart 2003
ISBN 975-363-803-5
Yap Kredi Kltr Sanat Yaynclk Ticaret ve Sanayi A.. 1997
Bu kitabn telif haklar Onk Ajans Ltd. ti. araclyla alnmtr.
Yap Kredi Kltr Sanat Yaynclk Ticaret ve Sanayi A..
Yap Kredi Kltr Merkezi
stiklal Caddesi No. 285 Beyolu 34433 stanbul
Telefon: (0 212) 252 47 00 (pbx) Faks: (0 212) 293 07 23
Bilgi Hatt: (0 212) 473 0 444
imizdeki eytan 3
Belki de ktidardaki eytan
1960larn sonlarna doru Sabahattin Aliyi nihayet okuyabilmitim. Ama bu
okumalarn gemie uzanan bir maceras vard.
Daha Galatasaray Lisesinde ortaokul rencisiyken yakn dnem Trk edebi-
yat yazarlarnn eserlerini byk bir tutkuyla okuyordum. Balang talihliy-
di; nk halka kitap okumay sevdirten yazarlarn romanlaryla balamtm.
Kerime Nadimi Esat Mahmut, Ethem zzet Beniceyi Muazzez Tahsin Berkand
takip etmiti.
nce Reat Nuri byledi beni. alkuunu, Dudaktan Kalbeyi ve Akam Gne-
ini derin hayranlk duyarak okudum. Sonra Halide Edip ve Yakup Kadri. Uza-
yp gider liste.
Okumak mutluluk verdike, hem dnya edebiyatnn hem Trk edebiyatnn
yazarlarna kavutuka ufkum geniliyordu. Romann yan sra yk; ykden
bir zaman sonra da iir.
Btn bu srete Sabahattin Ali adn nereden iitmisem iitmitim. Eserleri-
ni bulmak olanakszd. Bana, Sabahattin Alinin tpk Nzm Hikmet gibi mem-
lekete zararl bir insan olduunu sylediler. Kimler sylemiti, tam karam-
yorum.
Yalnz, memlekete zararlln boyutu kiiden kiiye deimi olmal ki, Saba-
hattin Aliyi bazan vatan haini, bazan vatan haini bir komnist falan gibisin-
den damgalanlarla tanmtm.
Nzm Hikmet konusunda zaten rperti verici bir anm vard. Ada, Her Yalnz-
lk Gibide yazdm: Galatasaray Lisesinin byk konferans salonunda topla-
nlm; Nzm Hikmetin iirlerini okuyan bir renciyi ihbar ettii iin bir
baka renciye dl verilmi, artk uydurmuyorsam, madalya gibi bir ey
taklmt...
Bu olay, sebebini bilmeksizin ve zemeksizin, bende tuhaf bir irenti uyan-
drmt. Nzm Hikmetten tek dize okumamtm. Bununla birlikte, ok gen
yataki bir insann iir okumak yznden okuldan atlmasn bir trl anlaya-
myordum. Kitaplar yasaklanm, artk baslmayan Sabahattin Aliyi okumak
da ayn belalara yol aabilirdi elbette. Gelgeldim merak her zaman ne geer.
4 Sabahattin Ali
Annemin ailesi Kadkylyd. Sabahattin Ali yazlar Modada bir yaz otelinde
kalrm, ei ve kzyla birlikte. Annem, einin ok gzel bir kadn olduunu
hatrlyordu. Sabahattin Ali biraz marur, enikonu souk tavrlym.
Annem baka eyler de hatrlyordu. Korka korka, hep de hayal meyal hatrla-
nan bu eyler arasnda, aylarca srm durumalar, Ankaradaki genlik gs-
terileri, ad yine rklerek sylenen Atsz diye bir baka yazar, Marko Paa
diye bir gazete, hikyesi mehul bir lm szkonusuydu.
Bildiklerini, hatrladklarn benimle paylaan annem, hele servenin sonunda
lmle yz yze gelindiinde, 1984n bir roman kiisi gibi kayglarla donanr,
bunlar unutmam ister, bunlar kimseye sylememek gerektiini defalarca
tembih ederdi.
Tam bu lise yllarmda beklenmedik bir ey oldu, Varlk Yaynevi Sabahattin
Aliyle Sait Faikin Btn Eserlerini yaymlamaya koyuldu.
Btn Eserleri bal bile bizim kuak iin... en azndan benim iin yepyeni
bir adlandrt. Her nedense, Fransz yazarlarnn ylesi basmlar olabilece-
ini dnmm... Edebiyatmzn iki usta yazar da imdi Btn Eserleriyle
okura sunuluyordu.
Artk Atatrk Erkek Lisesindeydim. Gerek bir edebiyatsever olan retme-
nimiz Bakiye Ramazanolu snfta Mahalle Kahvesi hikyesini okudu. Bir-
denbire Sait Faike vuruldum. Mahalle Kahvesi o gne kadar okuduum
hikyelerin ok dndayd.
Geri yeniliki edebiyattan Oktay Akbal, Necati Cumal, Sabahattin Kudret
Aksal gibi deerli yazarlarmza yabanc deildim. Ama Mahalle Kahvesinde
tam da zne varamadm derin rpertiler gezinip duruyor, gnler getii
halde hikyenin etkisinden kamyordum...
Bakiye Hanm, Sabahattin Aliyi de mutlaka okumamz gerektiini sylemiti.
1960 sonrasnn grece zgrlk ortamnda, yabana atlamayacak cesaretle,
Yaar Nabi Nayr, Varlk Yaynevinde Sabahattin Aliyi yaymlamay gze al-
mt. O gn zerinde hi durmadm bu cesaret, imdi gemie dnp bakn-
ca artc geliyor bana. stelik Yaar Nabinin adyla birlikte tutuculuktan
sz amay ille gereksinen kimi kiileri dndke, andka.
Deirmen, Kan, Ses derken Sabahattin Alinin btn ykleri beni dergilerde
yaymlanan ilk yazlarmdan birine gtrecekti. Bu yaznn adn bile hatrla-
imizdeki eytan 5
myorum bugn. Ne var ki, Yeni Dergide yaymlandn, nasl gurur duydu-
umu, ne sevinlerle donandm asla unutmadm.
Fakat hemen eklemem gerekiyor: Sabahattin Alinin btn yklerini, yksel
masallarn okumam Varlk Yaynlarnn basmlar tesinde bir abayla olmu-
tu. 1960larn grece zgrlnde Sra Kk orijinal haliyle yaymlanama-
m, 1940larn baskc ortamnda mahkm edilii gz nnde tutularak, baz
metinlerin kartlmas uygun bulunmutu.
Sra Kkn asln sahaftan edinmitim, nice kaygyla...
Ya romanc Sabahattin Ali?!
Varlk Yaynlar nce Kuyucakl Yusufu yaymlamt. Sabahattin Alinin yk-
lerindeki isyan l bu romanda dorua kar. Art arda okuduum imizdeki
eytan ve Krk Mantolu Madonna sadece lk asndan Kuyucakl Yusufla
akrabadrlar. Yoksa, bu son ikisi kentsel ortamda geer ve Kuyucakl Yusufun
Anadolu romanna denk ortamndan ok ayrdrlar.
Tahir Alangu hocamzn Cumhuriyetten Sonra Hikye ve Romanda Sabahattin
Aliye ynelik ilgin eletirileri var. Yazarn siyasal mcadelesini pek olumlu
karlamayan Alangu, mcadelenin yaznsal abay, zellikle son dnemlerde,
geri plana ittiini belirtiyor.
Ben byle dnmyorum.
O zamanlar, yeniyetmelik yllarmda, Sabahattin Ali etrafndaki karanlk sy-
lem, yalnzca etliye stlye karmayanlarca dile gelmezdi. Bir yandan da,
Sabahattin Aliyle be aa be yukar ayn dnya grn paylam, bu
uurda hayatlarn harcamay gze alm kiiler de yazarn eseri, hatta yaan-
ts konusunda ikircikli davranrlard.
imdi burada sz konusu nl kiilerin adlarn anmak istemiyorum. Geen
zaman pek ok acy Trkiyede daha da bilediinden, kayglar, tasalar, kurun-
tular da birer ac olup kabiliyor. O kiilerin aclarn artk kavrayabiliyorum.
Ama o gnlerde arrdm. 1960larn sonuna doru Papirs dergisinde ya-
ymlanm bir yaz vard ki, beni neredeyse dehet iinde brakmt. Bu yaz-
da, Sabahattin Alinin gerek yaamyksnn kolay kolay yazlamayaca
ileri srlyor; bulank bir ifadeyle, Sabahattin Alideki gelgitli yaradln
daima ikili ve ikici bir ak gsterdii ne srlyordu.
6 Sabahattin Ali
Trajik son, gelgitli yaradl, dnce ve davranlardaki frtna... Hepsi de
Sabahattin Alinin eserinde olanca acsyla duyumsanr. Birok yksndeki
trajik sonlar, gnn birinde kendi sonu olup kmtr.
Gelgelelim dnemin herkesi birbirine krdrma politikasndan Sabahattin Ali
de nasibini alyor; trajik sonu birtakm sylentilerle adeta hafifletiliyordu. Son
kez yineliyorum: Bu tutuma ok tanklk ettim...
imdi romanlara dnyorum.
Sabahattin Ali bence byk bir romancdr, tpk byk bir hikayeci olduu
gibi.
Kuyucakl Yusufun olaanst bulduum Anadolu sahnelerinde hocamz
Alangu, maceral, iirli bir ak hikyesine gei iin dekor abas bulur. Ku-
yucakl Yusufu, imizdeki eytan ve Krk Mantolu Madonnadan daha gerek-
i saymakla birlikte, eserde romantizmin ve halk romanlarnn izlerini ya-
kalar.
Alangu adeta iz sryor:
Yusufun Edremitteki arkadalarndan bahsederken setii kiilerin btn
canl zellikleriyle verilii, esere gereki bir renk verdii halde, maceral, iirli
bir ak hikyesine geilirken Reat Nuri ve Ethem zzetin alkuu (1922) ve
Yaklacak Kitap (1927) gibi eserlerinde en tipik rneklerini bulan halk roman-
larnn tesirleri aka grlmektedir.
Uzunca bir dnem, Trk edebiyat, aktan sz aan eserlere mesafeli bakmay
tercih etmitir. Kuyucakl Yusuf da nasibini alyor. Oysa Kuyucakl Yusuf, tpk
imizdeki eytan ve Krk Mantolu Madonna gibi, edebiyatmzda rneine az
rastlanlan bir romandr. Burada gerekilik, bence, yazarn kaleme getirdii i
dnya gzlemlerinde aranmaldr...
Sabahattin Alinin romann da her zaman byk bir hayranlkla okudum.
imizdeki eytan okuduumda, romana ynelik eletirilerin hibirini oku-
mamtm. Bu yzden de, Sabahattin Alinin birtakm gerek kiileri hedef
aldn bilemez, dnemezdim. Sonradan rendiime gre, imizdeki ey-
tanda, Peyami Safa, Atsz gibi gerek kiiler ar ithamlarla yeriliyormu.
Bu trden szlerin, sylentilerin geersizliini renmek iin de zamana ihti-
yacm varm: Bugn, roman sanatnn, kurmacadan tesiyle deerlendirile-
meyeceini bildiimden; ne Sabahattin Alinin eserinde Peyami Safay ya da
Atsz gryorum, ne de Atszn eserinde Sabahattin Aliyi. Tam tersine, hem
imizdeki eytan 7
Atszn hem Sabahattin Alinin, gerek yaamda birer trajedi kiisi olduuna
inanyorum. Dnemin mthi basksnda, dnsel inanlar dolaysyla han-
diyse cinnete srklenmi kiiler... stelik yalnzca ikisi de deil!..
imizdeki eytan bu adan bir ibret kitab gibi okunabilir. Karanlk siyasetin
insanlar birbirlerine nasl krdrtabileceine iaret eden pek ok sayfas var-
dr. Bireyin gelimesini asla istemeyen bu siyaset, srekli gzetim ve denetim
altnda tuttuu srden ayrlmak isteyenlere inanlmaz kertede merhametsiz
davranmtr.
Romanda merin bsbtn baka bir hayat istemesi bouna deildir. Bs-
btn baka hayat merden esirgeyen sadece iimizdeki eytan olabilir mi?
Alangunun yrek yakc bir saptaym var:
Buradaki Yusuf, Krk Mantolu Madonnann triki dnyas Rif, imizdeki
eytandaki mer, hepsi bir tek insandr, atn srp dalara doru gider.
Yaratt kiilikleri, sonlan ile sanatnn akbeti arasnda ne derin ve dn-
drc bir benzerlik var!
merin bsbtn baka bir hayat lksn gnlmzde hissedinceye kadar
ylesi akbetlerle hep yz yze geleceiz...
imizdeki eytan zerine yazanlar, merden diren beklemiler ve dirensiz-
liini ou kez merin karmak, dahas hastalkl kiiliine balamlardr.
Buna da katlmyorum. mer, iindeki eytanda, tiranl ortadan kaldracak
sanatkr bir ey aranp duruyor; nefretlerinde, sulamalarnda, aclarnda ve
nihayet yklnda, gelecekteki aydnl sylemeye abalyordu.
Ne yazk ki, merin iindeki sanatkr eytana, siyasetin ve iktidarn eytan
yaama, var olma hakk tanmayacakt...
Selim leri
8 Sabahattin Ali
MZDEK EYTAN
I leden evvel saat on birde Kadkyden Kprye hareket eden vapurun g-
vertesinde iki gen yan yana oturmu konuuyorlard. Deniz tarafnda bulu-
nan imanca, ak kumral sal, beyaz yzl bir delikanl idi. Baa bir gzl-
n altnda daima yar kapal gibi duran ve eya zerinde ar ar dolaan
kahverengi miyop gzlerini vakit vakit arkadana ve solda, gnein ziyas
altnda uzanan denize eviriyordu. Dz ve biraz uzunca salar, arkaya atlm
olan apkasnn altndan dklerek sa kan ve gzkapann bir ksmn
rtyordu. ok abuk konuuyor ve sz sylerken dudaklar hafife bzlerek
az gzel bir ekil alyordu.
Arkada ise ufak tefek, zayf, kollar sinirli hareketlerle mtemadiyen oyna-
yan, gzleri her eye keskin bir bak frlatan, soluk yzl bir genti.
Her ikisi de yirmi be yandan fazla gstermiyorlard ve boylar ortaya yakn-
d. imancas, gzlerini denizden evirmeyerek anlatyordu:
Kendimi tutmasam kahkahay koparacaktm. Tarih mderrisi sualleri birbiri
arkasna sraladka kz aryor, drt tarafndan yardm ister gibi ban evi-
riyordu. Bir kere bile notlar ap okumadn bildiim iin bal gibi akt de-
dim. Bir de gzm arkasnda oturan mite iliti, ne greyim, kayla, gzyle
profesre iaretler yapyor. stedii de oldu azizim, hoca birka sudan ey
sorup cevaplarn kendisi verdi ve kz mezun etti.
mite pek mi tutkun?
Her kza tutkun... Biraz yzne baklr olursa... Sonra elini arkadann dizine
vurarak, hikyesine devam ediyormu gibi bir eda ile:
Hayat beni skyor... dedi. Her ey beni skyor. Mektep, profesrler, dersler,
arkadalar... Hele kzlar... Hepsi beni skyor... Hem de kusturacak kadar...
imizdeki eytan 9
Bir mddet durdu. Eliyle gzln oynatt ve devam etti: Hibir ey istemi-
yorum. Hibir ey bana cazip grnmyor. Gnden gne miskinletiimi his-
sediyorum ve bundan memnunum. Belki bir mddet sonra can sknts bile
hissedemeyecek kadar byk bir geveklie deceim. nsan bir ey yapmal,
yle bir ey ki... Yoksa hibir ey yapmamal. Dnyorum: Elimizden ne
yapmak gelir? Hi!.. Milyonlarca senelik dnyada en eski ey yirmi bin yan-
da... Bu bile biraz palavral bir rakam. Geen gn bizim felsefe hocasyla konu-
uyordum. Laf gayet ciddi tarafndan atm ve hikmeti vcudumuzu aratr-
maya altm. Dnyaya ne halt etmeye geldiimiz sualine o da cevap vereme-
di. Yaratmak zevkinden, hayatn bizatihi bir hikmet olduu hakikatinden dem
vurdu, fakat rk. Ne yaratacaksn? Yaratmak yoktan var etmektir. En akll-
mzn kafas bile bizden evvelkilerin depo ettii bir sr bilgi ve tecrbenin
ambar olmaktan ileri geemez. Yaratmak istediimiz ey de bu mevcut malla-
r eklini deitirerek piyasaya srmekten ibaret. Bu gln i bir insan nasl
tatmin eder bilmiyorum. Bize ziyasn be bin senede gnderen yldzlar var-
ken, en kabadays elli sene sonra ktphanelerde ryecek ve nihayet be
yz sene sonra ad unutulacak eserler yazarak ebedi olmaya almak, yahut
bin sene sonra, kolsuz bacaksz, bir mzede tehir edilsin diye, mrn
amur yourmak ve mermere kalem savurmakla geirmek bana pek akll ii
gibi gelmiyor.
Sesine mhim bir eda vererek ar ar mrldand:
Bana yle geliyor ki, hakikaten yapabileceimiz bir tek i vardr, o da lmek.
Bak, bunu yapabiliriz ve ancak bu takdirde irademizi tam bir ey yapmakta
kullanm oluruz. Ben ne diye bu ii yapmyorum diyeceksin! Demin syledim
ya, mthi bir geveklik iindeyim. eniyorum. Atalet kanunu icab srkle-
nip gidiyorum. Eeeeh.
Azn mthi bir surette ap esnedi. Ayaklarn uzatt. Karsnda oturarak
Ermenice bir gazete okuyan yalca bir adam bu genileme karsnda hemen
topland ve gen adama ters bir bak frlatt.
Arkada btn bu szlere, belki onuncu defa dinledii iin pek kulak asma-
m, gzlerini etrafta gezdirmeye ve kafasnda birtakm fikirleri toparlamak
ister gibi ara sra kalarn atarak mrldanmaya devam etmiti.
Yanndakinin nutku bitince manal bir tebessmle:
mer dedi. Paran var m? Bu akam bir rak ielim.
10 Sabahattin Ali
mer biraz evvelki derin szlerine pek yakmayan pikin bir tavrla:
Yok ama, birini kafesleriz. Ben bugn daireye urasam kolayd, fakat hi niye-
tim yok.
Zayf gen mhim bir tavrla ban sallayarak:
Seni yaknda sepetlerler. Bu kadar asmak olur mu? Zaten btn daireler da-
rlfnunaI devam eden memurlar yakalarndan atmak iin bahane aryorlar.
Senin gibi postanede alanlarn vaziyeti bsbtn berbat. Orada vakit her
yerden pahaldr. Yahut byle olmas icap eder.
Sonra glerek ilave etti:
Tevekkeli deil, Beyazttan gnderdiimiz mektuplar Eminnne krk sekiz
saatte varyor. Senin gibi gayretli memurlar sa olsun.
mer gayet sakin cevap verdi:
Benim mektuplarla alakam yok. Ben muhasebedeyim. Akama kadar defter
dolduruyorum. Akamlar da ara sra veznedara yardm ediyorum. Para say-
mak tatl bir ey Nihatm.
Nihat birdenbire canlanm gibi:
Enteresan ey... dedi. Umumiyetle para enteresan bir eydir zaten. ok kere
cebimden bir lira alr, nme koyarak onu saatlerce seyrederim. Hibir fevka-
ladelii yok. Birtakm hnerli izgiler, tpk mektepler deki resmi hattII vazife-
leri gibi. Belki biraz daha ince ve kark... Sonra bir resim. Birka satr muhta-
sar yaz ve bir iki imza... zerine biraz fazla eilince insann burnuna ar bir
ya ve kir kokusu da vurur. Fakat ne muazzam eydir bu kirli kt azizim, bir
dn!
Bir mddet gzlerini yumdu.
Mesela herhangi bir gn mthi bir i sknts seni boar. Hayat sana karan-
lk, manasz gelir. nsan, biraz evvel senin zrvaladn gibi felsefeler yapmaya
balar. Hatta yava yava onu da yapamaz ve can azn amay bile istemez.
Hibir insann, hibir elencenin seni canlandramayacan sanrsn. Hava
skc ve manaszdr. Ya fazla scak, ya fazla souk, ya fazla yamurludur. Gelip
geenler suratna salak salak bakarlar ve on para etmez ilerin peinde, bir
I niversiteye. II Yaz
imizdeki eytan 11
tutam otun arkasndan koan keiler gibi dilleri bir kar dar frlayarak do-
larlar. Akln bana derleyip bu pis ruh haletini tahlil etmek istersin. nsan
ruhunun zlmez dmleri bir muamma gibi nne serilir. Kitaplarda oku-
duun depresyon kelimesine bir cankurtaran simidi gibi sarlrsn. nk
nedense hepimizde, maddi olsun, manevi olsun, btn dertlerimize bir isim
takmak merak vardr, bunu yapamazsak bsbtn lgna dneriz. Mamafih
insanlarda bu merak olmasa doktorlar alktan lrlerdi. Bu depresyon keli-
mesine yapp i skntsnn usuz bucaksz denizinde bocalarken karna
uzun zamandan beri grmediin bir ahbap kar. Klk kyafetinin dzgnce
olduunu grr grmez derhal aklna kendi meteliksizliin gelir ve gafil dos-
tundan, talihin varsa, bir iki lira bor alrsn... te ondan sonra mucize balar.
iddetli bir rzgr ruhundan bir sis tabakasn syrp gtrm gibi iinin
birdenbire aydnlandn, bir hafiflik, bir genilik duyduunu grrsn. Eski
sknt pr deyip umutur. Gzlerin etrafa memnuniyetle bakar ve sen de
gevezelik edecek bir arkada aramaya balarsn. te, iki gzm, ciltlerle kita-
bn, saatlerce tefekkrn yapamad ii iki kirli kt baarr. Sen ruhumuzun
bu kadar ucuz bir bedel mukabilinde takla atmasn haysiyetine yediremediin
iin belki daha asil sebepler peinde koarsn, gkyznde birka yz metre
daha ykselen bir bulut, yahut ensene doru esen serince bir rzgr, yahut o
esnada aklna gelen zekice bir fikir, sana bu deimenin sebebi gibi grnmek
ister. Fakat sz aramzda, i bunun tamamyla aksinedir, cebimize giren iki lira
sayesindedir ki havann biraz aldn grmek, rzgrn serinliini hisset-
mek, hatta akllca eyler dnmek mmkn olmutur... Kalk, iki gzm, iske-
leye geldik. Gnn birinde ya ldracaz, ya dnyaya hkim olacaz. imdilik
bir rak paras bulmaya alalm ve parlak istikbalimizin erefine birka ka-
deh ielim.
12 Sabahattin Ali
II Nihat szlerini bitirip ayaa kalknca merin yerinden kmldamadn gr-
d. Elini onun omzuna dokundurdu; mer biraz irkildi, fakat vaziyetini boz-
mad. teki, acaba uyudu mu diye bakmak iin biraz eilince arkadann,
gzlerini mukabil taraftaki kanepelerden birine dikerek, fevkalade merakl bir
ey seyreder gibi etrafla alakasn kesmi olduunu grd. Ban o tarafa evi-
rip gzleriyle aratrd. Hibir ey gremedi. Elini tekrar merin omzuna
koyarak:
Hadi, kalksana! dedi.
mer cevap vermedi, yalnz kendini rahat brakmasn isteyen bir ifade ile
yzn buruturdu.
Ne var yahu! Nereye bakyorsun?
mer, nihayet ban evirmeye karar vererek: Sus ve otur! dedi.
Nihat bu emre itaat etti. Yolcular yava yava yerlerinden kalkarak klacak
kaplara doru yrmeye balamlard. mer bunlarn arasndan kar taraf
grebilmek iin ban yukarya, saa, sola evirip duruyordu. Arkada onu
drterek sylendi:
Eee! Sktn artk. Sylesene, nereye bakyorsun?
mer ar ar ban evirdi, bir felaket haberi veriyormu gibi:
urada gen bir kz oturuyordu, grdn m? dedi.
Grmedim, ne olmu?
imdiye kadar ben de grmemitim!
Samalyor musun?
imdiye kadar byle bir mahluk grmemitim diyorum!
Nihat can sklm gibi yzn buruturdu, tekrar ayaa kalkarak:
Sen btn byk laflarna ve dillere destan olan zekna ramen asla ciddi bir
insan olamayacaksn! dedi.
imizdeki eytan 13
Bu cmleden sonra dudaklarnn kenarnda kalan bir istihza izgisi birka
saniye kadar devam etti, sonra yerini lakayt bir ifadeye brakt. mer de kalk-
mt. Boynunu uzatp ayaklarnn ucuna kalkarak aranyordu. Bir aralk Ni-
hata dnd:
Daha oturuyor! dedi. Sonra gzlerini arkadann yzne dikerek:
Gevezelii brak. u anda mrmn en ehemmiyetli dakikalarn yayorum.
Hislerim beni imdiye kadar asla aldatmamtr. Mthi bir ey oldu veya ola-
cak. urada grdm gen kz, bana, daha dnyaya gelmeden, daha dnya-
nn, daha kinatn teekkl ettii sralardan tandm birisi gibi geldi. Sana
nasl anlatabilirim. lk grte deli gibi k oldum, yanyorum, tutuuyorum!
gibi laflar m syleyeyim? Fakat iin tuhaf yan bunlardan baka da syleyecek
szm yok. Hatta burada seninle nasl durup ene aldma hayret ediyorum.
Bundan sonra mrmn bir dakikasnn bile ondan uzakta gemesi benim iin
lm demektir. Demin pek gklere kardm lme imdi mthi bir ey gibi
bakmama da hayret etme, ne diye mi hayret etmeyeceksin? Ne bileyim ben?
Sana izahat verecek deilim ya... Ne lzumu var! Yalnz ukalalk etmeden bana
bir akl ret! Ne yapaym? Korkun bir vaziyet karsndaym. Onu bir kere
gzden kaybedersem lnceye kadar mrm yalnz aramakla geer; ve her-
halde bu mddet pek ksa olur. Of be! Samalyorum. Fakat fevkalade doru
sylyorum. Onu bir daha hi grmemek ihtimali en feci ve maalesef en akla
yakn olan. Dn ki u anda ehresini hatrlayamyorum bile, fakat hafzam-
dan daha derin bir yerde onun bir taa hakkedilmiI kadar keskin bir tasviri-
nin, akllarn almayaca kadar eski zamanlardan beri mevcut olduuna emi-
nim. u kalabaln iine gzlerim kapal olarak karsam bir kuvvet beni mu-
hakkak hi artmadan doru ona gtrecektir.
Fevkalade sratle syledii bu szlerden sonra hakikaten gzlerini kapayarak
bir adm ilerledi. Sol eliyle hl Nihatn bileini tutuyordu. Nihat zangr zangr
titreyen bu kolun sahibine hayretle bakt. Onun her trl lgnlna alk
olduu halde bu iddetli heyecan kendisine biraz yabanc geliyordu. Syleye-
cek bir ey bulamayarak:
Sen ne biim mahluksun mer? dedi. merin terli avcu Nihatn bileini
daha ok skt: Bak, bak, hl orada... Grmyor musun? Nihat ban merin
bakt tarafa evirince, tamamen boalan kanepelerden birinde oturan siyah
sal bir gen kz grd. Yannda yalca ve iman bir kadn daha vard ve bir
I Oyulmu.
14 Sabahattin Ali
eyler konuuyorlard. Kz bir elinde kaln bir paket halinde bir sr notalar
tutuyor, tekiyle yanna dayanyordu. nce boynunun stndeki kvrck sal
ban zarif bir hareket ettirii vard. lk gze arpan hususiyeti enesinin
meydana vurduu kuvvetli bir irade ifadesiydi. Nihatn bulunduu yerden
iitilmeyen szlerinin arasnda, kati bir hkm vermi gibi susuyor, sonra
yeniden, gene bir hkm bildiriyormu gibi sze balyordu. Baklar biraz
karanlk fakat tabiiydi. Zaten btn duruu ve hali tam bir tabiilik gsteriyor-
du. Ara sra dayand yerden kalkarak bir iaret yaptktan sonra yavaa ka-
nepenin muambasna uzanan eli, zayf denecek kadar ince parmakl ve soluk
renkli idi. Trnaklar dibinden kesik ve ince uzundu. Nihat bir mddet gzleri-
ni kzn zerinde dolatrdktan sonra ban mere evirdi ve Eh, ne olmu?
Ne var bunda? der gibi onun yzne bakt.
mer sayklyormu gibi bozuk bir sesle:
Hibir ey syleme! Ne cevher yumurtlayacan suratndan belli! dedi. Ben
kararm verdim. Derhal gidip kz kolundan tutacam ve...
Bir mddet sustu, dnd; sonra mrldand:
Ve... bir eyler syleyeceim herhalde. Belki de o benden evvel sylemeye
balayacak. Muhakkak ki beni grr grmez tanyacaktr. Baka trl olmas-
na imkn yok. Ve tanynca bunu saklayamayacak. Gel istersen beraber gide-
lim, sen biraz arkamda dur. Bizi dinle. Asln bilmediimiz lemlerde tant-
mz bir kzla konumamz herhalde alelade olmayacaktr.
Bunlar syleyerek Nihat kolundan ekti. O elini kurtararak:
Vapurda rezalet karmak niyetinde misin?
Ne gibi?
Kz derhal polisi arr ve polis senin gibi bir serseriyi karakola gtrmekte
tereddt etmez. Sen dnyay kafann ii gibi ipsiz sapsz eylerle dolu mu zan-
nediyorsun Allah akna? Bir trl kendine ve insanlara gzlerini aarak ba-
kamayacak msn? Btn mrn tasavvurlar, hayaller, Don Kiota emeller
peinde koup kendini aldatmak ve aleladeliklerden baka hibir ey yaplma-
yan bu dnyada kendinin ve bakalarnn fevkaladelikler yapacan vehmet-
mekle mi geecek? Daha demin dnyada bir insan hibir ey yapamaz diyor-
dun, imdi dnyada pek az insann yapabilecei hafifliklere kalkyorsun. Senin
alelade bir mecnundan farkn nedir anlamyorum!
mer hakarete uram gibi boynunu gerdi:
imizdeki eytan 15
imdi grrsn. Senin ku beynin insanlar arasndaki karanlk ve derin m-
nasebetleri anlayamaz. Burada bekle.
Bu szleri syleyerek gen kza doru yrd. Nihat ban gayri ihtiyari deni-
ze doru evirerek Eyvah! dedi ve kopacak rezaletin ilk grltlerini bekle-
meye balad.
Gzlerini gen kza dikerek ar ar yryen mer birdenbire uykudan uya-
nyormu gibi ban silkti. Tam kza yaklat srada kulann dibinde bir
kadn sesi: O!... mer, naslsn?.. Hi grnmyordun! dedi. Ban o tarafa
evirince, gen kzn yannda uzak akrabalarndan Emine hanmn oturduunu
grd.
Emine hanm devam etti:
Ayol, deminden beri buraya bakyorsun, geleceksin diye oturup kaldm, bir
trl eneyi kesemedin. Haydi vapurda kalacaz.
Her iki kadn dorularak yrdler. mer ne syleyeceini arm, kendini
toplamaya alyordu:
Vallahi ne bileyim... teyzeciim. Derslerden, iten vakit oluyor mu? Hem siz
beni bilirsiniz canm, kusuruma bakacak deilsiniz ya! dedi.
Emine teyze gld:
Ayol, senin kusuruna kim bakar! Anasna babasna bile senede bir kere olsun
mektup yazmayan insandan kime hayr gelir! Hadi bakalm, naslsa bulutuk,
anlat bari, ne lemdesin?
mer gzlerini gen kzdan ayrmayarak cevap verdi:
Hep eskisi gibi. Vaziyette bir yenilik yok!
Bu srada kprye kmlard. Hep beraber stanbul tarafna doru yrdler.
merin, teyzesinin iman ensesinden kaydrd gzleri hi lafa karmadan
yanlarnda giden gen kzn baklaryla karlat. Kz bir mddet, bir ey
hatrlamak ister gibi devaml ve dalgn bir bakla ve gzlerini hi krpmadan
karsndakini szdkten sonra ban ileri evirdi. mer bir mddet de onun
uzun kirpiklerinin gzlerinin altna den glgesini seyrettikten sonra teyze-
sine dnerek bayla: Bu kim? demek isteyen bir iaret yapt. Emine hanm,
uzun mddet stanbulda oturan Anadolululara mahsus bir kibarlkla:
16 Sabahattin Ali
Ah!.. Tantrmadm m? Siz birbirinizi tanrsnz da!.. Macideyi bildin mi
bakaym? Annenin byk daysnn torunu ayol. yle ya, sen Balkesirden
ktn zaman o daha u kadarckt. Alt aydan beri bizde. Piyanoya alyor,
bir mektebe de gidiyor.
Ban evirerek Macideye bakt. Bu srada merin elini skan kz:
Konservatuvara gidiyorum! dedi ve gzlerini tekrar ileri evirdi. mer kafasn
yorarak adedi yzleri aan ve bugn stanbul, Balkesir ve daha birok yerlere
yaylm bulunan akrabalar arasndan annesinin byk daysn ve onun to-
rununu bulup karmaya alyordu. Gzleri Emine teyzeye iliince onun y-
znn biraz kederli ve akn bir ifade alm olduunu fark etti. Sordu; o:
Bunun yannda sylenmez! manasna birtakm iaretler yapt.
mer. merakla ban eince, iman kadn zayf bir sesle abucak mrldand:
Sus! Sorma bamza geleni! Bize ura da anlatrm!
Gzleri birok eyler sylemek ister gibi oynad. Baklarnda kza kar alaka
ve acnmay anlatmak isteyen bir ifade vard. Sanda giden Macideye sratle
bir gz attktan sonra mere dnerek:
Zavallcn daha haberi yok... Bir trl syleyemiyorum, bir hafta evvel baba-
s ld... Ne yapacam bilmem diye mrldand.
mer iinde birdenbire sevince benzer bir ey parladn hissetti ve gene bir
anda bu histen dolay mthi bir utanma duydu. Bu lm kendisine yardm
edecek bir hadise olarak telakki etmenin pek drst bir ey olmadn dn-
d. Fakat iimizde, bizim ahlak tarafmzda hibir ekilde mnasebete ge-
meyerek hadiseleri muhakeme eden, neticeler karan ve tedbirler alan bir
hesabi tarafmz vard ve lafta deilse bile fiilde daima o galip kyor ve
onun dedii oluyordu.
Bunlar dnrken geen birka saniyelik sktu merin bir akraba lm
karsnda duyduu teessre hamledenI Emine teyze:
Bugnlerde bize ura, uzun meseledir, sana anlatrm dedi.
Eminnndeki tramvay durak yerine gelmilerdi. Kadn ve gen kz merden
ayrldlar. Delikanl bir mddet onlarn arkalarndan bakt ve kendisine itiraf
etmedii halde, Macidenin ban evirmesini bekledi.
I Yoran
imizdeki eytan 17
Fakat o, ince ve gzel vcuduyla, alak keli iskarpinlerinin zerinde, szlr
gibi gitti ve o srada gelen bir tramvaya atlayarak Emine teyzeye elini uzatt.
Gzleriyle hl onlar takip eden mer, omzuna hzla vuran bir elin tesiriyle
srad. Nihat kavga edecek gibi bir tavr alarak ondan izahat bekliyordu.
merin azn amadn grnce:
Amma adamsn yahu! dedi. Vapurda karacan kepazelii grmemek iin
size arkam dnmtm, bir de baktm ortada yoksunuz. Sonra kprde onlar-
la ahbapa konuup giderken grdm, arkanzdan geldim. Kz galiba o yolun
yolcusu? Ha? iman karda da tam esnaf kl var ya!..
mer gld:
Sen zaten baka trl dnmezsin ki; o mbarek kafan her eyi mevcut bir
lye uydurmadan rahat edemez. Bu adam u kadn tanmyordu, gitti, ko-
nutu. Kadn polise vermedi, demek ki o yolun yokuuydu. Oldu bitti. Baka bir
ey olamaz. Hayatta fevkalade hibir hadise yoktur. Her ey birbirinin ayndr.
te bu kadar...
Eliyle arkadann kafasn drterek:
Byle dmdz bir beynim olacana hi olmamasn tercih ederdim. Muhayyi-
le namna bir ey yok yahu!..
Nihat bu szlere ehemmiyet bile vermeden sordu:
Peki, iki gzm, ne oldu yle ise? Sen yanna gider gitmez kz: Vay, nereden
ktn, kinatn teekkl esnasnda karanlk lemlerde e olduum insan, diye
boynuna m sarld? Buna inansam bile o iman karnn bu metafizik ainal
pek sknetle karlayacana inanamam!
mer bir sr veriyormu gibi:
Akraba ktk azizim!.. dedi. Ben kza bakmaktan dnyay grmemiim,
yanndaki kadn bizim mahut Emine teyze imi. Kkhanm da yakn akraba-
dan Macide hanm. Konservatuvara gidiyormu. Bir hafta evvel babas, lm.
Daha kendisinin haberi yokmu.
-Nihat ban sallayarak:
Allah bakilere mr versin! dedi. Sonra alayl bir bakla mere sordu:
18 Sabahattin Ali
Mevcut llerin dndaki fevkalade tanma bu mu? Olum, sen dnyada ne
kadar antikalk yapmak istersen hayat da nne o kadar gndelik hadiseler
karyor. Korkuyorum ki bu, mrnn sonuna kadar byle devam edecek ve
sen dnyann parman aznda brakacak bir i beceremeden rahmeti rah-
mana kavuacaksn. Bayldm dorusu, demek daha kinatn teekkl srala-
rnda ahbaplk tesis ettiini sylediin taze, akrabadan imi! ocukluunuzda
ihtimal beraber oynadnz. htimal hafzann bir kesinde o eski ocuk ehre-
sinin birka izgisi canland. Ve senin o daima krk bir derece-i hararette al-
an diman ii derhal esrarengiz rtlere brd. Komik adamsn vesselam!
mer ban sallad:
Evet, tanmamz hakikaten pek harclem bir ekilde oldu, fakat ona kar
duyduum hisler hep ayn halde. Onunla beni bizim iradelerimizin stnde bir
ban baladna eminim. Greceksin, bundan sonra Emine teyzenin evini ne
kadar sk ziyaret edeceim!..
Nihat kahkahay bast:
Ve bu ok orijinal aknz bir akraba sevimesi halinde sona erecek deil mi?
Dnyada teyzezadesini batan karan yegne delikanl diye anlacaksn. Ne
diyelim, Allah muvaffakyet versin!
mer cevap vermedi. Sz deitirdiler ve akam nerede ieceklerini konua-
rak Beyazta doru yrdler.
imizdeki eytan 19
III Macide birka gnden beri evdekilerin kendisine kar olan muamelelerinin
tuhaflatn fark etmiyor deildi. Bunun hayrl bir eye alamet olmadn da
seziyordu. Fakat kime sordu ise: Yok canm ne var ki ne saklayalm, senin
evhamn! cevabyla karlat. Emine teyze birka kere yanna sokuldu, bir
ey syleyecekmi gibi tavrlar ald, sonra sama sapan sylenerek ayrld.
Emine teyzenin kz Semiha ile zaten aras pek iyi deildi. Daha dorusu Semi-
ha Macidenin kendini pek beendiini zannediyor ve ona kar kk mevki-
de kalmamak iin kendini ar almak icap ettiini sanarak lzumsuz bir souk-
luk yaratyordu.
Ya iskelesi civarndaki maazasndan ge vakit yorgun ve argn dnen Galip
amca, ev halk ile konumak itiyadn senelerden beri kaybetmiti. Yemei yer
yemez eline gazeteyi alr, kendisini ksa zamanda mmilikten okur yazarla
karan iri Latin harflerini byk bir sabrla hecelemeye balard.
Gedikli avu mektebinin son snfnda bulunan Emine teyzenin olu Nuri ise,
eve ancak haftada bir kere, hatta bazan daha seyrek urad iin ondan bir
ey renmek hi mmkn deildi.
Macide, alt aydan beri ayn evde yaad halde henz hibiriyle ilidl ola-
mad bu akrabalarna daha fazla srarla bir ey sormuyordu. Zaten buradaki
hayat bir pansiyondakinden farkszd. Sabahlan notalarn alp gidiyor, aka-
mzerleri, henz ortalk kararmadan gelip odasna kapanyordu. Semihann
ona bu kadar ierlemesine sebep de belki bu uzak durutu. Emine teyze kendi
leminde, kendi dostlaryla ve elenceleriyle megul olduu iin evinde yaa-
yp giden bu sakin gen kza pek fazla dikkat etmiyordu. Onu, ekseriya gn-
dzleri gelen misafirlerine, ailelerinin askerliine bir misalmi gibi, anlatp
methediyor, musikiye aina olduunu bilhassa zikrediyor, fakat baz geceler
evde toplanp erkekli kadnl saz yapan ve olduka alaturka bir ekilde ele-
nen meclislere bir kere bile sokulmam, o kadar srara ramen mzikteki
hnerlerinin bir parasn bile gstermemi bulunan Macidenin mzisyenli-
inden en bata kendisi phe ediyordu.
20 Sabahattin Ali
Ya iskelesindeki maaza, son senelerde pek o kadar iyi ilemedii iin, etrafa
belli etmeseler ve memleketten gelen tandklar gene bazan haftalar ve aylar-
ca misafir etmekte devam etseler bile, olduka sknt ekiyorlar ve bunun iin,
Macidenin babasndan aydan aya gelen bir miktar paray ok kere sabrszlk-
la bekliyorlard.
Hatta Galip amca Macideye bu krk lirann gelmesinin sebebi olmaktan baka
bir gzle bakmamt. Fakat eraf evi temposuyla yrmeye alm olan bu
evin gidiat byle krk elli liralarla dzelecek soydan deildi. Bir kere iine
dald borlar her gn biraz daha skarak elini kolunu saryor, hl otuz
sene evvelki esnaf metotlaryla bunun iinden syrlmaya alan adamcaz
bsbtn artyordu.
Eskiden her skntdan abuk kurtulmaya alm olduu iin henz midini
kesmi deildi. Fakat bugn ne kendisinde o genlik demlerinin enerjisi ne de
etrafnda o zamanlarn hep kendine benzeyen tccarlar vard. Piyasa, bilhassa
ya ve sabun ticareti kurnaz, bilgili, gen ve bilhassa zengin kimselerin elin-
deydi. Admn onlara uyduramayan esnaf ezilip kenara atlyordu, ve aa
yukar on seneden beri devam eden bu mcadele Galip efendinin elindeki
birka para arazi ile birka yz aa zeytini eritmekle kalmam, ehzadeba-
nn arka sokaklarnn birinde yan yana duran evin, iinde oturduundan
maada dier ikisini alp gtrmt.
Emine teyzenin beibirliklerinden, incilerinden bir ksm da son gnlerde Sandal
Bedesteninin yolunu tutmutu. Mamafih vaziyetlerinin bozukluuna dair her laf
alnda oturup alayan ve bir eraf karsnn bir trl tkenmeyen mcevher-
lerinden birisini daha satmaya mecbur olunca bana arlar gelip atklar atan
Emine teyzenin teessr yirmi drt saatten fazla srmyor, ilk frsatta etrafna
stanbullu ve enesine kavi dalkavuklarn toplayarak algl lemler yapyordu.
Eski ve bol zamanlarda ailece bunlardan geinen, imdi vaziyetin bozukluunu
sezdikleri halde, bir trl uzaklamayan bu ahbaplar, iki birbirine zt hissin
tesiri altnda idiler: Hem eski velinimetlerini skntl zamanlarnda brakp
gitmeyi doru ve insanla yarar bir hareket bulmuyorlar, hem de onlarn
henz btn membalarnn kurumadn bildikleri iin, son krnty yemeden
kaplanacak baka bir yer aramay istemiyorlard.
Zaman zaman Balkesirden kalkp gelen ve oradaki eski tufeylilikleriniI birka
ka ay da stanbulda yiyip iip elenerek yd etmeyi fena bulmayan hemeriler
I Asalaklklann
imizdeki eytan 21
ise evin, kmeye yz tutmu btesine birer balyoz darbesi gibi oturuyorlar-
d.
Macide btn bunlar gryor, anlyor fakat fevkalade bulmuyordu. Kendini
bildi bileli babasnn Balkesirdeki byk evinde de ayn eyleri grp iitmi-
yor muydu? Orada da hep skntdan, bu sene mahsul kaldrlmadndan,
falanca tarlann ipotek edildiinden, filanca ban satldndan baka ne laf
edilirdi? Kendi annesi de bir beibirlik bozdurunca ban atklar, kendi baba-
s da akamlar eve gelince hi konumadan dizlerini dikip oturarak tespih
ekmeye ve zihnen, iinden klmaz hesaplar yapmaya dalard.
ocukluundan beri bitip tkenmeyen bu dertlerden ziyade onu hayrete d-
ren baka bir ey vard: Bu ne sonu gelmez tarla, ba, ev, zeytinlik ve bei-
biryerdeydi! Nesilden nesile biriken ve deien zamann deirmeninde erime-
ye balayan bu servetler bir trl bitmek bilmiyordu. Borlar alnp verilir,
tarlalar satlr veya ekilirken, eskilerini aratmayan dnlerle kzlar gelin
ediliyor, akraba dnleri iin kenardan keden elmas kpeler, inci gerdan-
lklar bulunup karlyordu.
Bu karmakark hayat iinde Macide daha ziyade tesadflerin evkiyle by-
m ve okumutu. ocukluunda evi yoklayp geen eit eit hastalklardan
biriyle lmediyse bir tesadf, ilk mektebi bitirdikten sonra evde alkonmayp
orta mektebe gnderildiyse, bu da bir tesadft. Babas kendini kmaz ilerin
iinde bu kadar kaybetmi olmasa, kendisine kzn okutmasn tavsiye eden
birka mektep mualliminin szne belki kanmaz ve onu da, ablas gibi, on be
yanda kocaya verirdi.
Macidenin hayat tesadflerin oyunca olmaktan ancak orta mektebin ikinci
snfnda kurtuldu. Kendisini mektebe biraz ge, dokuz yanda gnderdikleri
iin yedinci snfa gelince on altya basm, olduka serpilmiti.
Bir eraf evinin arbal havas ve mtehakkimI edas tavrlarnda grnd
iin arkadalar ona pek sokulmuyorlard. Sadece dersleriyle urayor ve
tamamyla kendine braklm bir hayat sryordu. Ne almasyla alakadar
olan, ne de u yolda hareket et diye kendisine bir ey diyen vard. Annesi ara
sra elbiselerinin ak veya kapal, dar veya bol olduuna dair bir eyler sy-
lemeye kalkyor, sonra ne stme vazife der gibi omuzlarn silkip odasna
gidiyordu. Hemen hemen btn aileler kzlarn okuttuklar iin Macidenin
I Baskc.
22 Sabahattin Ali
okumasnda bir fevkaladelik bulmuyor, fakat onun hemen bir kocaya gitmesi-
ni tercih edeceini kendinden saklamyordu.
Lo bir talk etrafnda birka oda ve kilerle st katta geni bir sofann etrafna
dizilmi gene kocaman bir sr odadan ibaret olan eraf evi Macidenin g-
znde gnden gne yabanc bir ekil alyordu. Mektepteki hayat, okuduu
kitaplarn ve dinledii derslerin anlatt eyler onun, elli sene evvel ta kesilip
olduu yerde kalm gibi hakikatten uzak olan evinden ve oradaki yaaytan
tamamen ayryd.
Odasnn urasna burasna dal duran elbiseleri, gslkleri, kaplar
yontmal yerli ceviz dolaplarn raflarnda karmakark yl duran kitaplar
buraya hi yakmyordu. Birbiri arkasna okuduu ve birounu elinden garip
bir tiksinti ile att bir sr roman ve hikye kitaplar kafasnn iinde, iyilii
veya fenal hakknda bir hkm veremedii, fakat bakaln ve iinde bu-
lunduundan daha hakiki olduunu sarahatle grd bir hayat canlandr-
yorlard.
Mektepte dier arkadalaryla temas olduka azd. Bu, biraz yalnzl sev-
mekten biraz da onlarn konutuklar eyleri ho bulmamaktan ileri geliyordu.
Yalar on le on alt arasndaki bu eit eit kzlar, aralarnda, yetikin bir
insan kpkrmz edecek bahisler ayorlar, snf arkadalar olan olan ocuk-
lar hakknda, onlar grnte daima istihfaf etmelerineI ramen, pek vk-
fane mtalaalar yrtyorlard. Macide bu mklemeleriII hkim olamad bir
bir merak ile dinlese bile, yalnz kalr kalmaz byk bir tiksinti duyuyor, arka-
dalarnn yanma hi sokulmamaya karar veriyordu.
lk zamanlarda bu tiksintide biraz da anlamamazlk karkt. Mektebin bahe-
sinde grup grup babaa vererek Ahmetin dudaklarnn kaln, Mehmetin
ellerinin beyaz ve yumuak olduunu, u muallimin bu kza biraz a bakt-
n, diki hocasnn asla koca bulamayacan daima bir dudak bkyle birlik-
te syleyen ve btn dnceleri bunlara benzer mevzular etrafnda dnen
arkadalarn anlayamyordu. Bu bahisler ona manasz ve lzumsuz geliyordu.
Sonralar, bilhassa birok kitaplar okuyup kafasnda birtakm hayaller, yeni
yeni dnyalar teekkl ettikten sonra bu kabil mbahaseleriIII iren bulmaya
balad. Arkadalarnn her sz, hatta istikbale ait her hlyas onun geni
I Kmsemelerine. II Konumalar. III Syleileri.
imizdeki eytan 23
muhayyilesinin dourduu gzel dnyalardan birini kirletiyordu. Kendisi de
gznn nnden trl trl istikbal levhalar geirdii halde bunlar kymetli
birer eya gibi saklyor, hatta sk sk dnerek ekillerini bozmaktan bile
korkuyordu.
Tam bu sralarda, yedinci snfn ortalarnda geirdii bir macera, onu bsb-
tn etrafndan ayrd. Fakat tamamyla kendi iinde doup byyen ve en ufak
bir alameti bile dar szmayan bu vakaya macera demek bile doru deildi.
24 Sabahattin Ali
IV Macide ilk mektepten beri sesinin gzellii ve musikiye istidad ile gze arp-
mt. Beinci snfta iken musiki muallimleri Necati bey isminde, Balkesirin
aa yukar btn mekteplerini dolaan, yalca bir zatt. Snfa girince kutu-
sundan klarnetini karp yeknesak mektep havalar alar ve ocuklar gelii-
gzel bartrd.
Macide, ara sra kendisi de besteler yapmaya zenen ve edebiyata hevesli baz
mektep mdr ve muallimlerinin yazd vezin, kafiye ve manas bozuk satr-
lar bir trl aleladenin stne kamayan mziklerle birletiren bu adamn
naslsa gzne arpt. inde gizliden gizliye bir sanat ihtiras tutuan, fakat
istidatszlnn boyunduruunu bir trl kramad iin zamanla kalender-
lemi ve dnyaya ksm bulunan Necati bey Macideyle megul olmay ken-
dine i edindi. Babasyla konutu, akamlar mektep zamanndan sonra, dier
bir iki hususi talebesiyle beraber onu muallimler birliine gtrerek akordu
bozuk bir piyanoda altrmaya balad. Macide ksa zamanda arkadalarn
bile hayrete drecek bir terakki gsterdi. lk mektebi bitirdii sene son sn-
fn verdii msamerede ona tek bana piyano aldrdlar. Sekiz aylk bir mp-
tedininI elinden gelebilecek en byk hneri gsterdi. Salonda bulunanlar
ocuk velileriyle birka muallimden ve birka memurdan ibaret olduu ve
ilerinde mzik hakknda en kk fikri olan bir kii bile bulunmad iin onu
adamakll ve samimi bir hayranlkla alkladlar. Macide orta mektebin birinci
snfnda da bu ekilde ders almaya devam etti. Necati beyin kendisi de pek iyi
piyano alamad iin iki sene kadar sren bu dersler, ekseriya olduu gibi,
talebenin yarm yamalak bir musiki ukalas olmasyla neticelenmedi, ileri
gtrc bir alma halinde devam etti.
Orta mektebin ikinci snfna getikleri srada Necati bey baka bir memlekete
nakledildi. Macide tatilde piyanoyla hi denecek kadar az megul olabildi.
Yalnz bana muallimler birliine gitmeyi hem istemiyor, istese bile bunun
muhiti tarafndan ho grlmeyeceini biliyordu.
Mektep alnca yeni ve gen bir musiki muallimi gelmi olduunu grd. Bu,
Bedri isminde uzun boylu, siyah ve ksa sal, yuvarlak ehreli bir genti. Y-
I Aceminin
imizdeki eytan 25
znn hep glmsyormu gibi bir ifadesi vard ve bu hal kzlarn ilk gnden
itibaren onu alaya almalarna sebep oldu.
Bedri ilk gnlerde buna fena halde kzd. Derslerde yz kpkrmz kesiliyor,
dakikalarca bir ey sylemeden duruyor ve dudaklarn kemiriyordu. Fakat
biraz sonra yz tekrar o mtebessim halini alyor, gzlerini talebelerin ze-
rinde tekrar tekrar gezdirerek anlatmaya devam ediyor ve piyanonun bana
geiyordu.
Byk ve daima souk olan mzik dershanesi ocuklarn kendilerini kapp
koyvermeleri iin en mnasip yerdi. Erkek ocuklar en serbest el akalarn
yapmaya, gen kzlar konuup konuup sonra mendillerini azlarna tkama-
ya alarak kahkaha ile glmeye burada imkn bulurlard. En ar sz:
Rica ederim, size yakr m? demekten ileri gemeyen gen muallim grl-
ty piyanoya daha iddetle vurarak veya derhal hep beraber sylenecek bir
arkya balayarak bastrmak isterdi. Byle zamanlarda bazan mektep md-
r Refik bey snfn cameknl kapsnda grnr, istihfaf dolu gzlerle bu
inzibatsz muallime bakar, atk kaslaryla ocuklar skta davet eder ve
ylk srtmalarla karlard.
Yava yava Bedri bunlar tabii bulmaya balad. ocuklarn ekserisi o kadar
mark ve fena yetitirilmi mahlklard ki, bunlar gzel szler ve ricalarla
yola getirmeye imkn yoktu. Zaten mthi dayak atan bir tarih hocasyla sfrc
diye ismi km bulunan bir lisan mualliminden baka dersi sknetle geen
kimse yoktu. Mdrn kendi dersleri bile bir curcuna idi. ehrin dier mek-
teplerinde de ayn halin mevcut olduunu renen Bedri ii kalenderlie vur-
du ve ancak dersiyle alakadar olan birka kii ile ciddi ekilde megul olarak
dierlerini kendi haline brakmay tercih etti.
Macide bu merakllar arasndayd, ilk zamanlarda sessiz sessiz bir kenarda
durduu iin pek gze arpmamt, fakat ksa bir mddet sonra Bedrinin
btn alakasn zerinde toplad. Gen adam mektep mdrne olsun, dier
muallimlere olsun, bir ey kefetmi gibi heyacanla, bu fevkalade istidatl tale-
beden bahsediyor ve onu muhakkak yetitirmek lazm geldiini sylyordu.
Bu szleri byk bir merak ve tasvip ile dinleyen muallimler onun arkasndan
ya glmsyorlar, yahut da manal gzlerle birbirlerine bakyorlard.
Macide ise, Necati beyden ders ald zamanlardan kalma bir itiyatla, belki bir
kere bile hocasnn yzne dikkatli bakmamt. Beraber olduklar zaman
26 Sabahattin Ali
gzleri ve akl tamamen notalarda, Bedrinin parmaklarnda veya zaman za-
man dalp gittii vuzuhsuzI hayallerin peindeydi. Konutuklar ey, zerinde
altklar parann dna hemen hemen hi kmyordu. Her ikisinde de,
sanatn herhangi bir ekline balanan ve uurlu veya uursuz bir sanat ihtira-
sn ilerinde tayan insanlarn krl vard. Etraflar, hatta ok kere kendi
kendileri tarafndan enayilik diye telakki edilen bu gaflet bu muallimle talebe
arasnda belki devam edip gidecekti, fakat mektep mdr Refik bey her ikisi-
nin de gzlerini ve dncelerini mzikten baka hususlara da evirmelerine
yardm etti.
Bir gn akamzeri ocuklar evlerine giderken Bedri muallim odasnda otur-
mu, stanbulda bulunan annesine mektup yazyordu. Koridorda ocuklarn
ayak sesleri seyrekletii bir srada acele mektubu zarfa yerletirip kapad,
stn yazd, dar frlayarak bir talebe arad. Kendisi mektepte yatt ve bu
akam dar kmaya niyeti olmad iin mektubu, yolu postane nnden
geen ocuklardan birine vermek istiyordu. Sokak kapsndan baheye doru
baknd. Herkes gitmiti. Kendisi gitmek iin geri dnp apkasn ald, bu
srada kulana mzik odasndan piyano sesleri geldi:
Macide burda galiba; onunla gndereyim! dedi.
O tarafa yrd. Kapy at srada Macide piyanonun kapan kapam,
antasn almt.
Biraz altm efendim! diyerek kmak istedi.
Bedri ona yol verdi ve:
Postanenin nnden geerken unu atver! dedi.
Gen kz zarf antasna yerletirdi, hafife dizlerini krarak:
Allahasmarladk dedi.
Mektubu antada unutmayasn!
Unutmam efendim!
Macide baheye karak kumlu yolda hzl hzl yrd, o srada muallim oda-
sna dnen Bedri, mdrn koridorun karanlk bir kesinden frlayarak s-
ratle yanndan getiini ve baheye kotuunu grd. Refik beyin tela ve
I Belli belirsiz.
imizdeki eytan 27
kendisini fark etmemi gibi yanndan geii onu hayrete drmekle beraber
bunun zerinde fazla dnmedi.
Ertesi akam Macidenin ders gnyd. Paydostan sonra bir saat beraber al-
acaklard. Mzik odasna giden Bedri, bu ekilde hususi olarak ders verdii
alt talebenin de orada olduklarn grd.
Bugn sizin gnnz deil, ne diye kaldnz? dedi. Fakat onlarn bu fazla
alakalarna iinden memnun da oldu.
Kzlar birbirlerine manal bir ekilde baktlar. Macide, Bedrinin yaknnda,
kpkrmz olarak ban nne emiti.
ki erkek talebeden biri:
Mdr bey emretti, bundan sonra ayr ayr ders almayacakmz. Hep beraber
alacakmz! dedi.
Bedri bir an ne demek istediklerini anlamayarak karsndakilere bakt. Sonra
omuzlarn silkerek notalar at ve evvela Macideyi sonra dierlerini dinledi,
geri kalanlara:
Siz de yarn akam! diyerek odadan dar kt. Mdr grerek bu yeni
emrin sebebini sormak istiyordu. Onu odasnda bulamaynca geri dnd, biraz
hava almak iin dar kt.
Ders verdii yedi ocuk ellerinde antalar ile be on adm ilerden gidiyorlard.
Onlara yaklat. Bir mddet beraber yrdler. Her zamankinin aksine olarak
bu akam hepsi de susuyorlard. Bedri:
Derslerde hepiniz beraber olursanz tabii daha faydaldr. Fakat dikkat etmek
ve gevezelie balayp bsbtn zararl olmamak artyla! dedi.
ocuklar susmakta devam ettiler. Bedri, Macideye dnerek, laf olsun diye:
Mektubu unutmadn ya! dedi.
Gen kz birdenbire kpkrmz oldu. Mthi bir aknla dt. teki ocuk-
lar da nlerine bakyorlar, hem kzaryor, hem de glmemek iin dudaklarn
sryorlard. Macide duyulur duyulmaz bir sesle:
Mektubu mdr bey ald efendim! dedi.
Bedri olduu yerde kalarak sordu:
Ne mnasebet?
28 Sabahattin Ali
Bilmiyorum efendim! Dn daha bahe kapsndan kmadan arkamdan koup
geldi. Sizin biraz evvel bana verdiiniz mektubu istedi. Zarf kendisine verir-
ken Ne var mektupta? diye sordu. Bilmiyorum, postaya atmak iin Bedri bey
verdi dedim. O zaman zarfn stn okudu. Peki peki... Hadi git, bir daha by-
le postaya mektup filan gtrme! dedi. Sonra mektubu nc snftan En-
verle yollam.
Bedri sesini karmad, arya gelmilerdi:
Hadi, gle gle! diyerek talebelerinden ayrld. Ekseriya muallimlerin dol-
durduklar bir kahveye girdi.
Baka mekteplerin hocalar da dahil olmak zere, btn meslektalar burada
gibiydi. Kimisi pastra, kimisi tavla oynuyor, birka tanesi de oynayanlar sey-
redip iki tarafa yardm ediyordu.
Uzaktaki bir kede mdrn iskambil kd kartrmakta olduunu grd.
Sa ayan altna alm ve apkasn yanna koymutu. Ara sra sol eliyle sa-
sz ban kayor, sonra tekrar ktlarla megul oluyordu. Bedriyi uzaktan
grnce evvela grmemezlie geldi, fakat onun kendisine doru ilerlediini
fark eder etmez o tarafa ban evirerek: Buyursanza kardeim! yle gelin!
Ne iersiniz? diye ikramda bulundu. Bedri:
Teekkr ederim dedi. Bir ey imeyeceim. Yalnz sizinle hemen biraz
konumak istiyorum!
Dier muallimler kahveye pek uramayan bu oyunbozana i sknts ile bakt-
lar. Mdr:
Ba stne kardeim, istersen u partiyi bitiriverelim!.. Acele mi? Pekl!
Yanndaki seyircilerden birine dnerek:
Hadi bakalm, benim yerime bir el oynayver. Dikkat et ha... ki partidir ier-
deyim! dedi.
Yerinden kalkt. Nispeten tenha bir keye gittiler. Bedri evvela syleyecek bir
ey bulamad. Mdr daha abuk davranarak:
Galiba u mektup meselesini soracaksnz. Sabahtan beri gelirsiniz diye bek-
ledim, siz grnmeyince herhalde kendisi de hatasn anlamtr dedim. ki
gzm, siz ok yer gezip ok ey grmsnz ama, bizim de tecrbemiz fazla.
Byle ufak yerlerde insan admn ok hesapl atmal, insan tefe koyup alve-
rirler. Buras Almanya deil... Siz Almanyada bulunmutunuz deil mi?
imizdeki eytan 29
Hayr, Viyanada.
Neyse, hepsi bir. Buras Avrupa deil. Geri Avrupaya benzemek istiyoruz
ama, yava yava.
Bedri sert ve asabi bir hareketle mdrn szn Kesti:
Bunlar ne diye sylyorsunuz? dedi. Biraz durduktan sonra ilave etti: Mek-
tubu niin aldnz? Yahut stn okuduktan sonra niin tekrar vermediniz de
bakasyla yolladnz?
Buraya mdrle adamakll kavga etmeye gelmiti. Bu ann yaklatn hisse-
diyordu. Mdr elini onun omzuna koyarak, samimiye ok benzeyen bir sesle:
Sizi mkl vaziyetten, derhal ortala yaylacak olan dedikodulardan kur-
tarmak iin! dedi.
Bedri, sesi titreyerek: Beni aptal yerine mi koyuyorsunuz dedi. Benim o
kzla postaya mektup gnderdiimi sizden baka kimse grmedi, grm olsa-
lar da sizden bakasnn aklna byle bir mnasebetsizliin geleceini tasav-
vur edemem...
Yerinden frlad. Yz sapsar olmutu:
Bu mesele zerinde konumak, size izahat vermek mecburiyetinde kalmak
bile bana mthi azap veriyor. Bu kadar bayaca bir isnat altnda kalmak...
Mdr onu kolundan ekip oturttu. Sesinde hep o sakin ve samimi eda vard:
Belki asabilemekte haklsnz! dedi. Yalnz benim vazifemden baka bir ey
yapmadma emin olunuz. Hakknzda hsnniyet dnda en kk bir ey
dnmediime emin olunuz, yalnz muhitin byle olmadn ve ekseriyetin
suiniyetI ile hkmler vereceini gz nnde tutmaya mecburum.
Talebe karsnda beni kepaze bir mevkie drdnz!
Byle yapmasam daha fena mevkie decektiniz!
Ben talebenin yzne nasl bakacam!
Yok canm, bunlar olaan eylerdir. O kadar zlmeye demez. Bir para
dikkatli hareket etmek kfidir.
I Kt niyet.
30 Sabahattin Ali
Ayaa kalkt. Gzyle takip ettii parti bitmi, yerine brakt arkada oyunu
kaybetmiti. Sz ksa kesmek iin:
Yarn mektepte uzun uzun konuuruz. Zamanla bana hak vereceksiniz dedi.
Sonra aklna gelmi gibi ilave etti: Ha, ocuklara akamlar teker teker ders
vermeyi mnasip bulmadm. Kulama birtakm lakrdlar geldi. Malum ya,
muhtelitI mektep. Ebeveynin itimadn sarsmaya gelmez. Msaade! diyerek
uzaklat.
Oyuna balarken kendisine sorucu gzlerle bakan arkadalarna:
Hi dedi, Herkesi aptal m sanyor nedir? Bizim elimizden neleri geti... By-
le kurtlar gen kzlarn arasna babo salmaya gelir mi hi! Ara sra gzm-
zn kr olmadn anlatmalyz...
Ktlar eline ald, Hadi bakalm, bu sefer hakknzdan geleceim diyerek
kartrd ve datrken kendi kendine sylenir gibi mrldand:
Bu kadar senedir mdrlk ediyorum, bulunduum mektepte hi vukuat
vermedim. Bu yatan sonra u zppe iin bam derde mi sokacam!
Bedri, olduu yerde kalmt. Yolda gelirken hazrlad mthi cmleler, ar
hakaretler, hatta karmak niyetinde olduu kavga suya dmt. Aklnn
almad bir bayal, dnmekten bile utand bir iftiray bu kadar tabii-
likle mdafaa eden bir insana kar deil kendini mdafaa etmek, ona kfret-
mek bile imknszd. Her syleyecei szn, mukabelesi imknsz bir cevapla
karlaacan derhal anlamt. Suiniyeti esas olarak kabul eden ve bir insa-
nn drst, samimi ve namuslu olabileceine ihtimal vermeyen bir kimseye
kar kendini mdafaa edebilmenin hazin imknszl onun elini kolunu ba-
lamt. Sratle kahveden karak mektebe dnd, can bir ey almak istemi-
yordu. Bavulunu kartrarak rastgele bir kitap ald ve okumaya alt.
I Karma.
imizdeki eytan 31
V Macide arkadalarndan ayrlp eve dnnce derhal odasna kt. antasn
yavaa bir kenara brakt. Gsln sknetle kard, yzn gzn
ykad, sonra tekrar antasnn bana giderek bir corafya kitab ald ve min-
derin stnde almaya koyuldu.
Ayn sayfay iki defa okuduu halde neden bahsettiini anlamamt. Dnce-
leri mtemadiyen syrlp baka taraflara kayordu. Birisiyle mcadele edi-
yormu gibi dilerini skt ve kalarn att. Gs sratle inip kalkyor ve
yumruklar titriyordu. Nihayet elindeki kitab bir kenara frlatarak mindere
kapand ve hkrarak alamaya balad. Sesini duyurmamak iin dilerini
hrsla ot yasta geiriyordu. Bu kendini skma onun hiddetini daha ok artr-
yor, bana mthi bir ar getiriyordu. Hrsndan, yalnz hrsndan alyordu.
Herkese, en bata Bedri olduu halde, mdre, arkadalarna, kendine ve etra-
fndakilere kzyordu.
Ne haklan vard? Onu kk drmeye, onunla alay etmeye, btn bu iren
hadiselere sebep olmaya ne haklar vard? Mektebe gitmek ona korkun bir
ey gibi geliyor, gitmemek ve neden gitmediinin sebebini sylemek veya
bakalar arasnda bu sebebin fsldandn dnmek daha mthi grn-
yordu.
Dn akam, mdrn o muamelesinden sonra, kendine hkim olmaya al-
m, muvaffak da olmutu; fakat bugn mektepte arkadalarnn ona kar
aldklar tavr gznden kamamt. Derhal mektebe yaylan hadise, Maci-
denin sessizliini kendini beenme zannedenlerin veya onun istidadn eke-
meyenlerin aka hcuma gemelerine sebep olmutu. Yannda, duyabilecei
ekilde: Vah vah!.. Neler oluyormu da haberimiz yokmu!.. Mdr bey sa
olsun! gibi szler syleniyor, baklar be on misli manalanyordu.
Marur ve kendini beenmi deildi. Hi deildi. Hatta belki de bunun aksine
olarak nefsine itimad henz pek zayft. Fakat buna ramen bu ocuklarn
nasl olup da baka birine bu derece ehemmiyet vererek btn kafalarn
onunla alakadar edebildiklerini anlayamyordu. Bir insan kendisi kadar, ken-
di dnceleri, dertleri, korkular ve noksanlar kadar ne megul edebilirdi?
Halbuki btn arkadalarnn gznde sanki sihirli bir gzlk vard ve onlarn
32 Sabahattin Ali
kendilerini grmelerine mni oluyordu. Bu kadar ahmaka bir krle baka
trl mana verilemezdi. Anasnn dzgn ve boyalarn alp srnerek mek-
tebe gelen bir kzn baka bir kza, trnaklarn biraz sivriltmi diye kinayeli
laflar sylemesi; olan ocuklarla pazar gn gezmeye gidip btn ehre yay-
lacak kadar kepazelik karan ve bu yzden daha iki gn evvel inzibat meclisi-
neI kp bir hafta muvakkat tart alan bir zavallnn hi yz kzarmadan
Aman yarabbi! Hi utanmak kalmam... Ayenin Ahmetle geziine bakn!
demesi sadece gevezelik ve dncesizlik olamazd.
Macide etrafndakilerde houna gitmeyen herhangi bir ey grd zaman
aklna ilk olarak: Acaba ben de ayn eyi yapmyor muyum? dncesi gelir-
di. Fakat arkadalarndan hi birinin, mrnde bir defa olsun, kendini byle
bir sualin karsnda brakmad muhakkakt. Onlara kar derin bir istihfaf
duydu. Bu yzden hayatnn yolunu deitirecek kadar heyecana dmeyi
nefsine kar bir hakszlk sayd.
Ne yaparlarsa yapsnlar, aldr bile etmeyeceim! diyerek kalkt. Sofradaki
muslukta yzn, gzn ykad. Tekrar odasna gelip mindere oturunca biraz
evvel elinden att kitab ald ve olduka sknetle yarnki dersi gzden ge-
irdi. Yalnz ara sra gzleri dalyor, kafasndan hain yzl arkadalarnn ha-
yali geiyor, yahut Bedri mahcup ve hiddetli tavryla karsnda dikilip duru-
yordu. Fakat Macide her defasnda hafife ban silkip kalarn kaldrarak
bunlar nnden uzaklatryor ve derslerine dnyordu.
Ertesi gn mektep ona korktuu kadar deimi grnmedi. Daha yolda iken
iinde hibir sknt bulunmadn tespit etmiti. yi bir haber almaya gidi-
yormu gibi manasz bir hisle ayaklar yolun bozuk kaldrmlarnda abucak
sekiyordu. Sabahleyin derse girmeden evvel ve ders arasndaki teneffslerde
kzlarn kendilerine baka meguliyetler bulduklarn, iki gn evvelki vakann
zannettiinden ok daha erken unutulacan grd. Arkadalar arasnda
hibir zaman mhim bir yer tutmadn, hibir zaman byk ve devaml bir
alakann merkezi olamayacan belki biraz hznle, fakat msterih bir nefes
alarak hatrlad.
Birka gn iinde hayat eski eklini ald. imdi yedi kii beraber mzik dersi
gryorlard. Bedri eskisine nazaran biraz daha dalgn, biraz daha sinirliydi.
Ara sra, kk sebeplerle barveriyor, fakat biraz sonra, kendini affettirmek
ister gibi yumuak baklarla etrafn szyordu. Bilhassa Macideye kar
I Disiplin kuruluna.
imizdeki eytan 33
tavr ekingen olduu kadar mfikti. Kendi yznden gen kzn ne kadar
zldn tahmin eder gibiydi. Ona hem ortada bir ey yokmu hissini ver-
mek, hem de olan ilerde kendisinin bir kabahati olmadn anlatmak istiyor-
du. Ara sra koridorda birbirlerine rast gelince pek ksa bir bakla gzlerini
birbirlerine dikiyorlar ve bu anda baz hususlarda anlatklarn fark ediyor-
lard. ocuklar dersteyken Bedri ara sra snfn nnden geerdi. Macide bu
srada onun admlarn yavalattn ve cameknl kapdan snfa bakan gzle-
rinin kendini aradn hissederdi.
Aralarnda ayn hakszla urayan iki kiinin yaknl teesss etmeye bala-
mt. Bilhassa Macide Bedrinin ar ve dalgn halinin tesiri altndayd. Aka-
mzerleri eve dnerken bazan arkada kalyor ve herhangi bir i iin arya
inen Bedrinin uzun boyu, biraz dk omuzlan, daima ne eilmi bayla,
yokuun alt tarafnda kayboluunu seyrediyordu. Kendi kendine bile itiraf
etmek istemedii halde, onun baka kzlarla fazlaca konumas adamakll
cann skyordu. Byle zamanlarda: Acaba mdr bey hakl deil miydi?
diye kendine soruyor, fakat btn bu deimelerin mdrn o mdahalesin-
den sonra baladn hatrlayarak nefsine kar temize kmaya alyordu.
Arkadalar o hadiseyi unutmu grnmekle beraber, Bedri ile Macidenin
herhangi bir vesile ile yan yana gelmelerini, birka kelime konumalarn ma-
nal baklar iin bahane yapmakta devam ediyorlard. Bu hal Macideyi bs-
btn artyor, fakat nedense, Bedriye daha ok yaknlatryordu. Artk her
derste gz kapnn camndayd. Ve onun koridordan gemesini yrei hzla
atarak bekliyor, darda admlar duyunca, ne vaziyette olursa olsun, ba ev-
riliyordu. Dier ocuklarn dikkatine arpacak herhangi bir ey yapmaktan
adamakll korktuu halde, Bedrinin baklarna uzun mddet mukabele edi-
yor ve cesaretinden dolay garip bir gurur duyuyordu.
Mamafih ne kendi tabiat, ne de Bedrinin hali bu hislerinin daha fazla artma-
sna msaade edecek gibi deildi. Gen adam akamlar ders verirken olsun,
teneffslerde yahut mektep dn yolda olsun, konumak frsat ve imknla-
rn asla kullanmyor, buna mukabil, hi umulmadk bir zamanda, hrszlama
gibi bir bakla birok eyler ifade etmeye alyordu.
O da artk lakayt deildi. Mdr onun gzlerini, istemeyerek, Macidenin ze-
rine evirmiti. imdi gen kzn insana hayret veren mzik istidad kadar, onu
alakadar eden bir boyu, bir ift eli ve iinde birok eyler sakl olan gzleri
vard. Ne szlerinde, ne tavrlarnda hi yapmack bulunmayan, bir kadnda
pek az grlen bir cesaret ve bir aklkla insana uzun uzun bakan gzlerinde
34 Sabahattin Ali
birok eyler ifade eden, fakat ayn zamanda bunlara gene pek tabii bir irade
ile hkim olmay bilen bu on alt yandaki gen kz, mektebin dier talebele-
riyle kartrmaya imkn yoktu.
Onunla ders yapaca zamanlar sabrszlkla bekliyor, fakat bir gece evvelden
ryasn grd bu saatlerde dier ocuklara gsterdii alakann yarsn bile
Macideye gstermiyordu. Bunda belki sebepli bir korkunun, kza laf gelme-
mesi arzusunun tesiri vard. Her mektepte insan kusturacak kadar bol gr-
nen bir talebe ve hoca muaakasI yapmak niyetinde deildi. Ayn zamanda
Macidenin dier ocuklar gibi insan saatlerce uratracak derecede az isti-
datl olmad da muhakkakt. Fakat btn bu sebeplerin yannda, bunlardan
daha kuvvetli olarak onu kzdan uzaklatran ve hakikatte daha ok yaklat-
ran bir ey vard: Bedri hislerine her zaman hkim olmaya almam bir sa-
natkrd. k olmaktan, hakikaten ve deli gibi sevmekten korkuyordu. Elin-
den gelse bu tehlikenin nne gemek iin kza daha baka muamele ederek
onu kendinden uzaklatracakt. Fakat bu kadar ileri gidemiyor, kimsenin
farknda olmadn zannettii anlarda Macideyi sonsuz bir efkat ve hayran-
lkla szmekten kendini alamyordu. Bu zayf anlarnn kz tarafndan hisse-
dildiini grmekle de asla bedbaht deildi.
Macidenin hislerini belli etmemesi onu bilhassa sevindiriyordu. nk gen
kzn memnuniyet ifade eden herhangi bir hali onu muhakkak ki, isteksiz ve
souk bir mukabele kadar zecekti.
Kendilerini birbirine manen bu kadar sokulmu bulan bu iki insan, biri ya-
nn, teki sanatkrlnn ocukluu iinde bocalar dururken sene sonu gelmi
ve mektep tatil olmutu. Bedri stanbula annesinin yanna, Macide ahap ve
byk evine dnd. Her ikisinde de mektebin bahesinde veya be mays ge-
zintisinde dier ocuklarla bir arada ektirilmi birka fotoraftan baka elle
tutulur bir hatra kalmamt. Ancak kafalarnda, birbirinin hayali deil, bir
zamanlar iddetle duyduklar hislerin kuvvetli hatras, hatta biraz da devam,
uzun zaman kald.
Bedri istasyona giderken bir arabaya binmiti. Yolda birka arkadayla bera-
ber giden Macideyi grd. ocuklar hocalarn balarn eerek selamladlar.
Bedri olsun, Macide olsun, bu anda birbirlerine gzlerini evirmekten bile
katklar halde, uzun uzun baktklarn zannettiler.
I Ak.
imizdeki eytan 35
Eyllde mektepler alnca baka bir musiki muallimi geldi. Bedrinin stan-
bulda kald syleniyordu. O sene, Macidenin kafasnda hemen hemen hibir
iz brakmadan geti. Gene pek gen olan yeni muallim ocuklarn hususi mzik
derslerine devam etti. Macide, talebeden mteekkil bir grupla beraber birka
konser verdi ve alkland. Kafasna neler ilave ettiini bir trl anlayamad
birtakm derslerden imtihan verdi ve Franszcadan baka hibir derste baba-
snn iltimasn kullanmadan orta mektebi bitirdi.
Artk her ey tamamd. Bundan sonra ne yaplacan ne anas, ne babas, ne
hocalar, ne de herhangi bir kzn anas, babas ve hocas biliyordu. Herkes gibi
onun da akbetini tesadfler tayin edecekti. Belki bir mddet sonra bir kocaya
vermek isteyecekler, o reddedecek, baka birini ortaya srecekler, onu da
istemeyecek, bu mcadele pek de uzun srmeden gen kzn sebepsiz srar
sona erecek, o da nihayet, ne olursa olsun deyip boyun eecek ve bir eyler,
bir eyler olacakt.
Demek hayat byle iki adm ilerisi bile grlmeyen sisli ve yalpal bir denizdi.
Tesadflerin oyunca olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vard? Kul-
lanamadktan sonra gsmz dolduran hisler ve kafamzda kmldayan
dnceler neye yarard? Yaaymza ve etrafmza ekil vermek arzusuyla
dnyaya gelmekten ise hayatn ve muhitin verdii ekli kolayca alacak kadar
bo ve yumuak olmak daha rahat, daha makul deil miydi?
Macide buna benzer eyleri sisli bir ekilde dnp cevaplandrmaya alr-
ken gnler oran bitii saplar gibi st ste ylp kalyorlard. Kendini piya-
no ile avutmaya alt. Bir zamanlar bir Rumun evinden emvali metrukeI
idaresine geen ve son gnlerde ucuz bir fiyatla satla karlan eski ve
akortsuz bir piyanoyu, pek fazla srara lzum kalmadan, babasna aldrmak
mmkn olmutu. Yukar katn byk sofasnda bir kenara yerletiren ve pasl
amdanlaryla alak tavan iaret eden bu zavall alet, Macideye sadece hzn
veriyordu. imdiye kadar ald mzik derslerinin, ancak dnyada insan ruhu-
nu harekete getirmeye msait bir mzik olduunu ispat etmek gibi bir fayda-
sn grm, fakat buna henz ne kadar uzak olduunu anlamakta gecikme-
miti. nne bir nota aarak almaya balad zaman kulanda bir zaman-
lar Bedriden, hatta daha sonralar onun kadar kuvvetli olmayan dier mual-
limden dinledii nameler canlanyor, hafzasnn ve muhayyilesinin bu insaf-
szca oyunu karsnda aresizce kapa vurup kalkyordu.
I Sahipsiz eyalar.
36 Sabahattin Ali
O, mzie dier arkadalar gibi, bulacaklar kocann seviyesini bir derece
yksek tutmakta yardmc olsun diye heves etmemiti. Ona, evlendikten sonra
bir kenara atlacak bir gen kzlk elbisesi gzyle bakmyor, btn mr
mddetince, bu mrn manas olarak yannda gtrecei yakn bir arkada
diye sarlyordu.
Yazn scak gnlerini lo sofada uzanmak, usuz bucaksz dncelere dalmak,
annesinin komularla beraber tertip ettii ba ve bahe gezmelerine giderek
delimen arkadalarn oyunlarna katlmak ve bu muvakkatI. kendini unut-
madan daha kuvvetli bir i sknts ile uyanmak suretiyle geiriyordu.
Bu srada, gene bir tesadf, nasl devam edecek diye dnmekten bile yorul-
duu hayatna, baka bir istikamet verdi: Hem gezmek, hem de satp savacak
ey kalp kalmadn bir daha gzden geirmek iin stanbuldan Balkesire
gelen Emine teyze, hoppa kzna hi benzemeyen bu arbal, gzel akrabaya
meftun oluvermiti. Hele onun mzie altn renince ortal ayaa
kaldrd. Balkesirde kalm olan akrabalarna biraz da merhametle baktn
hissettiren bir eda ile:
nan olsun Macideyi burada brakmam. Burada ziyan olacak kz m bu? s-
tanbulda hem okur, hem dnya grr, hem de burada patlayacana Semiha
ile gezip elenir... dedi.
Sonra, kzn anasn ve babasn asl canevinden yakalayarak:
Kznza burada memurdan baka koca bulamazsnz ki... Halbuki o doktorla-
ra, mhendislere layk... Hele birka sene bizde kalsn da grrsnz diye
ilave etti.
Macide bu neeli, cana yakn teyzeye baylmt. Eve her gelip gidiinde yanak-
larn sk sk pen, ona stanbuldan, orada bulaca arkadalardan bahseden
ve Macidenin:
Acaba konservatuvara gidebilir miyim? sualine:
Aa! O da sz m? stediin yere gidersin! diye cevap veren Emine teyze Ma-
cidenin gzne gkten onu kurtarmaya gelmi yalca ve imanca bir melai-
ke gibi grnyordu.
Annesi ve babas pek itiraz etmediler. Mevsim sonbahara yaklat iin elle-
rinde mahsulden kalma biraz paralar vard. Macideye birka kat stanbul-
I Geici.
imizdeki eytan 37
luk elbise yaptrdlar. Emine teyze ile ikisinin yanna bir teneke yeil zeytin,
birka teneke bal ve iki tane kk hal kattlar ve bir daha grmeyecekleri
ocuklarn trene bindirip yolladlar.
stasyonda yalnz annesi alad, babas ara sra yakalksz gmleini kurcala-
makla ve tren kalkt srada kalarn atp ban hafife sallamakla iktifa
ettiI.
I Yetindi.
38 Sabahattin Ali
VI Nihatla mer kprden ar ar Babli Caddesine doru yrdler. Kitap
cameknlarn seyrederek Beyazta gitmek istiyorlard. ki tarafnda zevksiz
kapaklar iinde iyili ktl kitaplarn ve cier kebab ile zeytinyal enginarn
tehir edildii yokuu hi konumadan kyorlard. Postane yaknndan geer-
lerken merin iinden bugn eytann ayan krp daireye uramak geti,
fakat le paydosu yaklamt; gitmek gln olacakt. Vazifeperverlikten
geldiini zannettii ve manasz bulduu garip bir znt ile ayaklarn srd.
Bir ttncnn tezghnda, su musluunun yanna sralanm duran mecmua-
lardan birini 15 kuru verip ald; yazanlarn ismine bir gz attktan sonra kv-
rp cebine koydu.
Nihat hep dalgnd. Bir le yemeine yetecek kadar paralar olmad halde
merin bir mecmuaya 15 kuru verdiini bile fark etmedi. leden evvel ok
tenha olan caddede hibir tanda rastlamadlar. Beyazta gelince caminin
yanndaki kahvelerden birinde oturdular. Burada da kimseler yoktu. Uzaktaki
kelerden birinde iki tane zavall fen fakltesi talebesi harl harl ders ezber-
lemekle meguldler. lerde, caddeye yakn tarafta sakall bir softa bozuntusu
nargile iiyor ve kurnaz gzlerle etraf szyordu.
Bir mddet oturup meydandan gelip geenlere, tramvaylara, dilencilere bakt-
lar. Nihayet Nihat ryadan uyanyormu gibi ban kaldrarak:
Para lazm azizim! dedi.
Malum. Birazdan yemee gelenler arasnda bir ahbap bulur, isteriz... Bir lira
yeter deil mi? Nihat istihfaf ve hiddetle ona bakt:
yle para deil, adamakll para... yapacak para!..
Ticarete mi balyorsun?
Gevezelii brak azizim. Senin kafan da ite bunlar anlamaz. Benimki nasl
senin semalarda dolaan tefekkratnI kavramyorsa... mrmn sonuna
kadar felsefe fakltesi talebesi kalmak niyetinde deilim herhalde...
Talebesi kalma da mezunu ol.
I Dncelerini
imizdeki eytan 39
Mezun olsam da bu beni tatmin eder mi sanyorsun?
mer biraz ciddileerek:
Sahi, Nihat! dedi. Son gnlerde sen biraz esrarengiz adam oldun. Garip sz-
ler sylyorsun, hi grmediim birtakm insanlarla ahbaplk ediyorsun, hele
geen gn yanndaki tatar suratl herifi hi beenmedim. Nedir bunlar?
Nihat pheli bir bakla etrafn gzden geirdi, sonra:
Sus dedi. Sen gevezenin birisin, aklnn ermedii eylere burnunu sokma...
Zekice szler sylemekte ve hayaller kurmakta devam et. Akllandn ve reali-
teye dndn zaman seninle daha uzun konuuruz...
Bir mddet dndkten sonra fikrini deitirmi gibi:
Mamafih bugnlerde seninle konuacam. Yalnz u kadarn syleyeyim ki,
paraya ihtiyacmz var...
htiyacnz m var? Siz kimsiniz?.. Ne kadar lazm?
Kim olduumuzu imdilik sorma... slediimiz para da bir miktar deil... Her
zaman ve hi arkas kesilmeden para lazm.
mer gld ve:
Merak etmeye baladm! dedi.
Nihat eliyle mklemeyiI kesti:
Yeter. Seninle konuacam dedim ya, bekle... imdi le yemeini ve sonra
da akam dnelim!
Saat ikiye kadar kahvenin karsndaki lokantaya gelenleri gzden geirdiler.
Bunlarn arasnda tek tk tandk bulunmakla beraber bir yemek smarlatacak
kadar yakn kimse yoktu. Nihayet midi keserek birer simit ve birer ay ile
karnlarn doyurdular.
Mekteplerin tatil zaman olduu iin bu kahveleri memleketin muhtelif yerle-
rinden stanbula elenmeye gelen muallimler dolduruyordu. leden sonra
birer ikier gelip burada dier arkadalaryla buluan ve akama kadar vakit-
lerini tavla oynamakla geiren bu yazlk mteriler, gece nereye gidecekleri-
ne dair kararlar verdikten sonra gene geldikleri gibi grup grup kalkar ve Be-
I Konumay.
40 Sabahattin Ali
yolunun ucuz birahanelerinin yolunu tutarlard. Ortalk karardktan sonra
burada yalnz talebeler, bir de ders senesi esnasnda tatil iin para biriktire-
memi olanlar kalrd.
merle Nihat, gnein tesiriyle ara sra yer deitirerek akama kadar otur-
dular. Her ikisi de kendi lemine dalmt. Nihat planlar, tasavvurlarla dolu
kafasna Serbeste yol veriyor, mer muayyen bir ey zerinde durmadan
birok birbirine aykr eyler dnyordu. Birka kere elini cebine atarak
biraz evvel ald mecmuay okumak istedi. Fakat yazlarn balklarndan ileri
geemedi ve elinde kvrd sayfalan masann zerine vurarak:
Yarabbi... nsan bu i skntsndan kurtaracak bir ey yok mu? diye sylen-
di.
ok kere byle oluyordu. Btn kafas birdenbire boalyor, gsnn ve grt-
lann stne bir arlk kyor ve ne olduunu bilmedii birtakm iddetli
arzularn hasretini duyuyordu. Nihat:
Ne istediini bilsen cann sklmaz! dedi.
mer, yalvarr gibi cevap verdi:
Bana istenecek bir ey syle, uruna can verilecek bir ey syle, hemen drt
elle sarlaym...
Nihat gld:
Grdn m? Derhal saptyorsun. Hayatta hibir ey, urunda lmek iin is-
tenmez. Her ey yaamamz iin olmaldr. Hatta biraz ileri gideyim, kendi
yaamamz iin... Sen kafann iindeki yoklua o kadar saplanmsn ki, derhal
urunda can feda edecek bir ey arayarak ikinci bir yoklua dalmak istiyor-
sun! Yaamak, herkesten daha iyi, herkesten daha stn yaamak, insanlara
hkim olarak, kuvvetli, belki de biraz zalim olarak yaamak... Dnyada bundan
baka istenecek ne vardr? Hayatn bu gayeye vakfet, grrsn, nasl birden-
bire canlanacaksn! Nihatn zayf yz birdenbire krmzlam, abuk hare-
ket eden gzleri parlamaya balamt. mer gevekliini hi bozmadan mrl-
dand:
Sen sahiden deimeye baladn Nihat! Yahut ben seni pek iyi tanyamam-
m. Senin iinde meer ne ihtiraslar saklym... Fakat fazla hodbin deil mi-
sin? Belki szlerin doru... Fakat iimde bunlarn doru olmasn istemeyen bir
yer var...
imizdeki eytan 41
Beyaz nlkl bir garson elektrik dmesini evirdi. Aalarn arasna geril-
mi tellere asl duran bir sr ampul birdenbire sar bir kla canland. Bu
srada drt kii hararetli mnakaalar ederek geldiler, merle Nihatn masa-
snn yanma oturdular. Nihat bunlara dnerek:
Nereden terif, statlar? dedi.
Yeni gelenlerin arasnda ksa boylu ve sinirli hareketleriyle gze arpan biri:
Siz burada msnz?.. diye baka bir sualle cevap verdi. Sonra: Ne sama
sual, deil mi? diye ilave etti: te gryoruz ki buradasnz. Ne diye sorarz
acaba?.. Trkenin kendine mahsus bir manaszl... Dnyada hibir lisanda
bu kabiliyet yoktur... Saatlerce konuup hibir ey ifade etmemek kabiliyeti!
Gene yeni gelenlerden ve gene ksa boylu birisi, kaim caml gzlklerinin al-
tnda ne renkte olduu belli olmayan gzlerini ksarak:
Sualinde Trkenin bu kabiliyetini artrmakla megul olduunun farknda
msn? dedi.
mer yzn buruturarak mrldand:
Aman!.. Gene espriler balad. Benim kafamn bo zamanlar bana bu bitip
tkenmez nktelerden daha manal grnyor...
Nihat ayn yava sesle:
Dn ki ikisi de bu memleketin mehur adamlardr. Bir byk airin ve
daha byk bir muharririn szlerinde herhalde bir keramet mevcuttur... dedi
ve merin ks ks glmesine itirak etti.
Gelenlerin arasnda ilk konuan iki kiiden bakas azlarn amyordu. Nihat
bunlardan birine yavaa sokuldu, bir-ka kelime konutular. teki bayla
evet makamnda bir iaret yapt. Nihat derhal mere dnerek:
Oldu... Bu akam emniyetteyiz... dedi. mer iini ekti.
Bu havadisin onu pek sevindirmediini gren Nihat:
Ne o? Beenmedin mi? diye sordu.
Ne kadar zavall olduumuzun farknda msn?
Neden? Hi mrnde anafor rak imemi gibi konuuyorsun!
Allah akna sus. Btn mrm... Btn mrmz kepazelik...
42 Sabahattin Ali
Meer sen fazilet abidesiymisin!
Deil... deil... fakat u muhakkak ki bugn olduum gibi olmak da istemiyo-
rum. Bsbtn baka bir hayat, daha az gln ve daha ok manal bir hayat
istiyorum. Belki bunu arayp bulmak da mmkn... Fakat iimde yle bir ey-
tan var ki... bana her zaman istediimden bsbtn baka eyler yaptryor.
Onun elinden kurtulmaya almak bo... Yalnz ben deil, hepimiz onun elinde
bir oyuncaz... Senin dnyaya hkimiyet planlarn bile eminim ki onun mah-
sul...
Nihat daha fazla sabredemeyerek merin szn kesti:
Allah akna bu mistik konferanslar brak. Ben senin derdini anlyorum. Yal-
nz bunu yzne sylersem kzacaksn!
Syle bakalm!
Sen evlenmek istiyorsun!
mer tiksinir gibi oldu ve:
Aptal!.. dedi. Sonra cebinden mecmuasn kararak kartrmaya balad.
Nihat biraz evvel konuan kaln gzlkl zata dnerek:
E, smet erif bey, bugnk yaznz nefisti. Dmanlarna sizin kadar keskin
silahlarla ve kuvvetli mantkla hcum eden baka muharririmiz yok. Her hafta
makalelerinizi sabrszlkla bekliyoruz.
mer mecmuadan ban kaldrarak:
KariI mektubu mu okuyorsun? dedi.
Yanl m sylyorum?
Hayr... Fakat unu da ilave et ki, dostumuz smet erifin yere ald dman-
larn banda kendisi geliyor. Bir ay evvel sylediinin bir ay sonra daima ve
daha kuvvetle aksini iddia ettiine gre ilk ldrd hasm gene smet erif-
tir. Deil mi Emin Kmil?
Demin Trk lisannn manaszlk kabiliyetinden bahseden ve her meselede
smet erifle mnakaa halinde olduu grlen byk air:
Tabii, tabii dedi.
I Okuyucu.
imizdeki eytan 43
smet erif, kklkte ald bir yara neticesinde sol omzuna doru biraz
erilmi olan ban dorultmaya alarak:
Hayatn bir deimeler silsilesi ve her deimenin bir tekml olduunu an-
lamayanlar yobaz kafal insanlardr dedi ve baka cevaba lzum grmeyerek
boynundaki yara yerini kurcalad.
Balkan Harbinde babasyla beraber Edirnede bulunurlarken serseri bir mer-
mi parasnn boynunda at bu olduka byk yara smet erifin hayatnn
en mhim hadisesiydi. Bu onun, en byk romanna mevzu olmakla kalmam,
blyle Edirneden bir k hareketi yaparken kahramanca ehit olduunu
syledii babasyla beraber karakterinin ve kafasnn teekklnde en mhim
rol oynamt.
imdi byk gazetelerden birine haftada bir defa yazd makalelerle memle-
ket iinde ve dndaki btn siyasi, iktisadi ve edebi meselelere temas ediyor
ve her yazsn, akllca bir mantk silsilesini takip eden keskin bir hkm ve
are ile bitiriyordu.
Bu byk muharrir ve mtefekkirleI ok kere beraber gezen, beraber ien ve
beraber dnen, fakat ayn zamanda arkadann her fikrine, her szne
itiraz etmeyi kendisine vazife addeden air Emin Kmil i g sahibi olmayan
bir mirasyediydi. mrnn byk bir ksmn babasnn Yeilky civarndaki
iftliinde oturup avlanmak, kpek beslemek ve senede birka derin manal
iir yazarak edebiyat merakllarn mesut etmekle geiriyordu.
Baka ii olmad iin son senelerde Budizme merak sardrm, salarn k-
knden kestirip iftlikte yalnayak dolaarak Nirvanaya varmak istemi, sonra
bundan vazgeerek birka aydan beri inli Lao Tsenin hayran olmutu. Elin-
de in felsefesine dair Franszca kitaplarla dolayor, hayat ve insanlar bun-
lara gre izah etmeye alyordu. Zeki ve duygulu taraf olduu halde arka-
dalar arasnda pek ciddiye alnmamasndan mteessirdi ve bunun acsn
etrafn marur bir istihfaf ileII szerek karmaya alyordu.
Nihatla mer bir zamanlar bir genlik mecmuas karmlar ve bu iki stat-
tan bamakale ve iir istemek suretiyle onlar tanmlard. Mecmua oktan
batt ve yerine gene sratle batan yenileri kt halde bu ahbaplk devam
ediyordu; mer byle eylerle artk megul olmad halde Nihatn hl birta-
I Dnrle. II Kmsemeyle.
44 Sabahattin Ali
km mecmualarla alakas vard. smet erifin yaz yazd gazetelerde ara sra
Genlik Hareketleri diye makaleler nereder ve ne kastettii pek kolay anla-
lmayan ve aka sylemedii bir dmana atyormu hissini veren yazlar
baz genler tarafndan hararetle mnakaa edilirdi.
smet erifle Emin Kmilin yannda gelen genler ise, tahsillerini yarda bra-
kp gazetecilie slk etmilerdi.I Trkeleri dzgn olmad ve hemen he-
men hibir ey bilmedikleri iin muhabirlikten ileri geemiyorlard. statlarn
meclisinde ses karmadan otururlar ve onlarn hi arkasn kesmeden savur-
duklar nktelere hayran hayran glmekle vakit geirirlerdi.
smet erif, birdenbire yerinden frlayarak emreder gibi:
Hadi gidelim!.. dedi.
Onun sk sk grlen bu mtehakkimII hali ile mazlum bir ekilde sol omzuna
doru yatan boynu hazin bir tezat tekil ediyordu. Hep beraber yerlerinden
kalktlar. mer itii ayn parasn teneke masann stne brakt. Nihat da
kendi parasn verdi. Dierleri kk bir mnakaadan sonra oraya yakn bir
yerde, Koska taraflarnda son zamanlarda kefettikleri bir meyhaneye gidil-
mesini kararlatrmlard. Hep beraber yrdler.
Dardan baklnca meyhaneden ziyade kalayc dkknn andran bu bask
tavanl yerde, tralar uzam birka yal akamc ile iki esnaftan ve tez-
ghn yannda bir iskemleye oturarak udunu yanna dayayan siyah gzlkl
bir algc ile, ayana orapsz potinler giymi on on iki yalarnda bir ocuktan
baka kimseler yoktu. Bunlar bir mddet aldktan sonra istirahat edere ben-
ziyorlard. Uzun ve sar yzl ocuk merin hemen gzne arpt. Halinde he-
nz atamad bir masumluk ile henz tamamyla benimseyemedii bir pi-
manlk ve hilekrlk birbirine karyordu. Byk kahverengi gzlerini etra-
fnda gezdirirken, hasta ve merhamete muhta bir tavr almaya gayret ediyor,
fakat ara sra kendini unutarak endieli gzlerle yanndaki udiye baknca,
yahut meyhaneci Ermeninin mterilere tad trl mezelere gz taklp
hasretle iini ekince sahiden zavall ve yrek paralayc bir hal alyordu.
Hep birden kk bir masann etrafna sktlar. Meyhaneci hemen tepsi iin-
de bir karafa rakyla beraber kk brekler, fasulye piyazlar, izmarit tavalar
getirdi. Tekrar balayan sazn grlts arasnda konumaya koyuldular. air
I Balamlard. II Baskc.
imizdeki eytan 45
Emin Kmil ark syleyen olan zerinde felsefe yapyor, smet erif milli
yaralarmz bir makale edasyla erheI alyor, gazeteci delikanllar hr-
metle susmakta devam ediyorlard.
Bir aralk Nihat oradakilere merin bu sabah yaptklarn anlatmaya balad.
mer can sklm bir eda ile tekrar mahut mecmuasn cebinden kard,
okumaya koyuldu. Nihatn hikyesi masadakileri kahkaha ile gldrmeye
balamt ki, mer birdenbire, gzleri parlayarak, elindeki mecmuay masaya
vurdu.
Baknz... Baknz! dedi. Burada bir iir var... Beni deli eden eyleri ne kadar
ak sylyor. Siz beni anlamyorsunuz... Eminim ki bunu yazan beni anlaya-
caktr...
Mecmuay tekrar masadan alarak okumaya balad. Bu, tannm airlerden
birinin eytan adl bir iiri idi.
mer sesi titreyerek ve btn iini dkmek isteyen bir adam gibi ikide birde
karsndakilerin gzne bakarak okudu. iirde glgesiyle bizi kovalayan,
arkamzdan fsldayan, buz gibi elleri ensemizde dolaan ve bizi hibir yere
karmayp smsk yakalayan bir eytandan, bizi sska bir ocuk gibi karsn-
da rpertip titreten bir kuvvetten bahsediliyordu. mer iiri bitirdii zaman
aln ter iindeydi.
Bakn u satrlara!.. diyerek iirin ortasndan birka msra tekrar okudu:
Onu ben ocukluumdan,
lk ryalardan tanrm.
Yalnz yrdm zaman
Odur arkamdaki adm.
Onun korkusu, iimde
rkek bir dnya yaratan...
mer haykrr gibi tekrarlad:
Evet, evet onun korkusu... imde bu rkek dnyay yaratan onun korkusu...
Ben bu deilim... Ben baka bir eyler olacam... Yalnz bu korku olmasa...
Hibir eyi bana tam ve iyi yaptrmayacana emin olduum bu eytandan
korkmasam...
I Aklamaya.
46 Sabahattin Ali
Emin Kmil ban sallayp gzlerini sinirli sinirli krptrarak:
Neden kzyorsun? Neden ikyet ediyorsun? dedi. iinde eytan dediin o
eyin en kymetli tarafn olmadn nereden biliyorsun? Sizin gibi be hissin-
den baka duygu vastas olmayanlar bu daimi korkudan kurtulamazlar. Asl
sebep ve illetlereI varabilseniz greceksiniz ki en zayf tarafmz dmzdadr.
Gzmz kr eden yedi renktir, kulamz sar eden sesler, azmz pas-
landran yediklerimiz, kalbimizi nce coturup sonra durduran sonsuz koma-
larmzdr. Yksek insan dna deil, iine kymet verendir.
Nihat kendini tutamayarak:
Dnz da pek ihmal edere benzemiyorsunuz stat... Laotsenin btn hik-
metlerine ramen tatl tuzlu bir mr sryorsunuz!
Emin Kmil cevap vermek zereydi. Fakat smet erif daha evvel davrand,
mere dnerek:
Fevkalade bir ey deil... Bu eytan hepimizde vardr. Bizim sanatkr taraf-
mz onun ocuudur. Bizi gndelik hayatn dna karan, bize insanlmz,
makine olmadmz idrak ettiren odur. Emin Kmilin syledikleri sama...
baka d baka olmaz. Bunlar bir fikrin iki grnnden baka bir ey deil-
dir...
mer baka eylere dalmt ve dinlemiyordu. Nihat kadehini azna gtre-
rek:
Mama