68
SAGLIK YÖNETIMI ve EGITIMI DERGISI YIL:5 SAYI:56 KASIM 2012 4. ULUSAL SAĞLIK KURULTAYI TÜM PAYDAŞLARI BİR ARAYA TOPLADI FATİH ACAR Sağlıkta Önemli Şart Sürdürülebilir Olmaktır PROF. DR. M. İHSAN KARAMAN Yeryüzü Doktorları Orada ve Her Yerde NAZAN BEKİROĞLU Şiire Olan Talebin Azalması Ürkütücü

SAYED Sayı:56

Embed Size (px)

DESCRIPTION

SAYED Sayı:56

Citation preview

Page 1: SAYED Sayı:56

SAGLIK YÖNET IMI ve EGI T IMI DERGISI

Y IL:5 SAY I:56 K ASIM 2012

4. ULUSAL SAĞLIK KURULTAYI TÜM PAYDAŞLARI

BİR ARAYA TOPLADI

FATİH ACARSağlıkta Önemli Şart Sürdürülebilir Olmaktır

PROF. DR. M. İHSAN KARAMANYeryüzü Doktorları Orada ve Her Yerde

NAZAN BEKİROĞLUŞiire Olan Talebin Azalması Ürkütücü

Page 2: SAYED Sayı:56

www.plasmablade.info

TÜRKİYE YEK YETKİLİ SATICISIANKARA MERKEZ

ADRES: Farilya İş Merkezi Ufuk Üniversitesi Caddesi No: 8 Kat: 6 Daire: 33 06510 Çukurambar / ANKARATELEFON: 0312 205 52 20FAX: 0312 205 52 50E-mail: [email protected]: www.novatekmedikal.com.tr

İSTANBUL OFİS

ADRES: Uphill Court Towers A-1A Blok Barboros Kat: 2 Daire: 7 34746 Batı Ataşehir / İSTANBULTELEFON: 0216 688 36 48FAX: 0216 688 15 46

İZMİR OFİS

ADRES: Sun Plaza Mansuroğlu Mah.295/2 Sokak B Blok 52. Giriş Kat: 2Daire: 222 35535 Bayraklı / İZMİRTELEFON: 0232 462 84 81FAX: 0232 462 84 82

DİYARBAKIR OFİS

ADRES: Karakoç Plaza Yenişehir Mah. Selahattin Caddesi No: 24 / 57 21100DİYARBAKIRTELEFON: 0412 228 32 78FAX: 0412 228 32 79

ADANA OFİS

ADRES: Süleyman Demirel BulvarıGüzelyalı Mah. 81171 Sokak No:2 01170 Çukurova / ADANATELEFON: 0322 212 02 07FAX: 0322 212 02 08

Page 3: SAYED Sayı:56

Özel Tasarım Tapered-Down ve Hibrit Polimer Özellikli Distal Şaft

Hibrit Polimer: Distalde Esneklik için Yumuşak, Proksimalde Destek için Sert Yapılı Polimer

Tapered-Down: Distalde Geçiş Özelliği için 2.5 F,Proksimalde Yüksek İtilebilirlik için 2.7 F’den Başlayan Distal Şaft

SIMEKS Tıbbi Ürünler Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi

İstanbul Endüstri ve Ticaret Serbest Bölgesi Orjin Cad.

10. Sok. No: 113/3 34953 Tuzla / İSTANBUL

Tel: +90(216)3940071 | Faks: +90(216)3940081

Web: ht tp: //www.s imeksmedica l .com

M A D E I N T U R K E Y / T Ü R K M A L I D I R

CTO* uygulamaları için baştan yaratılmış bir *Kronik Tam Tıkanıklık

Tapered Down Geçiş Bölgesi

PTFE Kaplı Hypotube1.9 F

110mm “Pusher” Distal Şaft2mm Yumuşak Uç 220mm “Esnek” Distal Şaft

2.5 F 2.7 F

PTCA BALON KATETER

Page 4: SAYED Sayı:56
Page 5: SAYED Sayı:56

KASIM 2012 3

ir kurultayı daha arkamızda bıraktık. Sağlık sektörünün ses getiren

organizasyonlarından olan SAYED Sağlık Kurultayı’nın dördüncüsü dergimizin kapağında da belirttiğimiz gibi yine sağlığın tüm paydaşlarını bir araya topladı. Sağlık Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı’nın üst düzey yöneticileri, kamu, özel ve üniversite hastanelerinin yöneticileri, çeşitli medikal firmalar… SAYED Dergisi olarak biz de oradaydık. Üç gün boyunca programı izledik. Sizlerin takdirlerini ve teşekkürlerini işiterek evimize döndük. Bu şüphesiz büyük bir motivasyon sağladı. Bizi takip eden ve beğenen herkese teşekkürlerimizi sunarız.

Bu ay sayımızda Sosyal Güvenlik Kurulu Başkanı Fatih Acar ile yaptığımız geniş çaplı röportajı

sunduk. Fatih Bey’in gerek performansa dayalı ek ödeme sistemi gerekse tamamlayıcı sağlık sigortası ile ilgili söyledikleri ilginizi çekecektir. Yine dergimizde 4. Sağlık Kurultayına geniş yer verdik. Katılamayanlar için okumalarını tavsiye ederiz. İsmini sıkça duyduğumuz yardım bölgelerinde bayraklarını gördüğümüz bir sivil toplum kuruluşu olan Yeryüzü Doktorları Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. M. İhsan Karaman ile uzun bir söyleşi yaptık. Dünyanın birçok ülkesinde şahit olduğu muhtaçlıkları anlatan Karaman’ın sözleri yapmamız gereken çok şey olduğunu bizlere hatırlattı.

Kasım sayımızda ünlü konuğumuz yazar Nazan Bekiroğlu oldu. Bize yeni kitabının serüvenini anlattı. Bu doyurucu röportajın ilginizi çekeceğini umuyoruz.

YIL 5 • SAYI 56 • KASIM 2012www.sayeddergisi.org

YÖNETİM

Sahibi ve Yayın YönetmeniFEYZULLAH AKBEN

Sorumlu Yazı İşleri MüdürüSARE KUŞ

[email protected]

EditörSU ÖZGÜR

Yazı İşleriSERRA KUL - ÖMER DURAK

AYŞE YILMAZTÜRKGÜNEŞ KAZDAĞLI

Görsel YönetmenBİLAL AKGÜL

Fotoğraf EditörüAHMET FERHAT AKBEN

ReklamDİDEM GÜLKAÇ[email protected]

Abone ve DağıtımSONGÜL KARADENİZ

[email protected]

Halkla İlişkilerYASEMİN KERİMİ

Yapım

Yönetim AdresiKore Şehitleri Cad. Yonca Apt. A Blok No: 1/5

Zincirlikuyu - Şişli / İSTANBULTel: 0 212 272 61 06 Faks: 0 212 272 61 07

www.ajansfa.com / [email protected]

BaskıŞAN OFSET

Cendere Yolu No:23 Ayazağa / İSTANBULTel: 0 212 289 24 24

Yayın TürüYaygın Süreli Yayın

SAYED dergisi sağlık yöneticilerine ve eğitimcilerine ücretsiz dağıtılır. Para ile satılmaz.

Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarına aittir. Reklamların sorumluluğu ise reklam verene aittir.

Dergide yayınlanan yazı ve resimler kaynak gösterilmek suretiyle iktibas edilebilir.

SAGLIK YÖNET IMI ve EGI T IMI DERGISI

BMerhaba...

Page 6: SAYED Sayı:56
Page 7: SAYED Sayı:56

KASIM 2012 5

BaşkandanSaygıdeğer SAYED Okurları;

Sağlık Yönetimi ve Eğitimi Derneği olarak 4. Ulusal Sağlık Kurultayı’nı başarıyla

gerçekleştirmiş olmanın huzuru ve mutluluğu içerisindeyiz. Nasıl öğrencilerin sınavları ve sonrasında karne heyecanı varsa, kurultay ve sempozyum gibi etkinlikler bizim sınavlarımız, sizlerin memnuniyeti ise karnelerimizdir. İnşallah sınavımızı başarı ile atlatmış ve sizlerden iyi not almışızdır.

Kurultayımıza gösterilen ilgi bizleri fazlasıyla memnun etti. Sağlık, Maliye, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlıkları üst düzey yöneticileri ve bürokratları, Sayıştay Başkanlığı, Kamu İhale Kurumu, üniversitelerimizin rektörleri ve seçkin akademisyenleri, sağlık sektörünün kamu ve özel kesimdeki bütün paydaşları ve siz sağlık yöneticileri, sağlık çalışanları…

SAYED ailesi olarak hepinize ayrı ayrı teşekkür eder, şükranlarımızı sunarız.

4. Ulusal Sağlık Kurultayı bize gösterdi ki, gidilecek çok yol, keşfedilecek çok yer var. Sizlerin ilgi ve samimiyeti, SAYED’in sektördeki sorumluluğunu daha da arttırdı. Yüklendiğimiz sorumluluğun farkındalığı ile sizlerle daha çok beraber olmak amacıyla çalışmalarımıza ara vermeden başladık.

Kurultay devam ederken yaptığımız yönetim kurulu toplantısında, güzel ülkemizin birbirinden güzel illerinde SAYED etkinliklerine devam etme kararı aldık. Artık sahada sizlerle daha fazla birlikte olacağız.

Doğruluğun gökkuşağında buluşmak dileğiyle…

SAYED Yönetim Kurulu Başkanı

Page 8: SAYED Sayı:56

Türkiye Artık Kendi Zatürre Aşısını Kendi Üretecek47

40 Tıbbi ve Hijyenik Tekstil ÜrünleriBüyüteç Altında

34 Tıbbi Kayıtların Güvenliğinde Özenli Davranılmalı

56 KA

SIM

08 Spot Haberler

14Fatih Acar:Sağlıkta Önemli Şart Sürdürülebilir Olmaktır

18 4. Ulusal Sağlık Kurultayı Tüm Paydaşları Bir Araya Topladı

342614

Yeryüzü Doktorları Orada ve Her Yerde26

31 Yeni Nesil Bir Hastane Daha: Özel Damla Hastanesi

18

Page 9: SAYED Sayı:56

51 Hayatın İçinden:Hikaye Bu Ya!

56 Röportaj: Nazan Bekiroğlu

Kitap Kritik:AspidistraDoğu’dan Uzaktaİnsan İlişkilerinde Nasıl Çok Başarılı Olursunuz?Bir Yıldıza Övgü

6054 Subaru XV

Film Kritik:Gergedan MevsimiThe MasterGözetleme KulesiHobbit: Beklenmedik Yolculuk

62

SAYED Sağlık Yönetimi ve Eğitimi Derneği Adına

Yayın Kurulu BaşkanıProf. Dr. Hayreddin YEKELER(SAYED Derneği Genel Başkanı)

Yayın Kurulu (SAYED Derneği Yönetim Kurulu)Dr. Osman ACARFatma AKTAŞ Aygül BULUT Arif ÇETİNZafer DERELİProf. Dr. Metin DOĞANHülya ERBABA Prof. Dr. Fazlı ERDOĞANOpr. Dr. Ali Güven FİNCANProf. Dr. Nurettin KARAOĞLANOĞLUDr. Mustafa KIRLANGIÇ Dr. Kemal KİRAZ Veysel ÖZGEN Nebi ŞAHİNLİ Yücel ŞİRİN Prof. Dr. Nurullah ZENGİN

Danışma KuruluYrd. Doç. Dr. Mustafa AKSOYProf. Dr. Selami AKKUŞProf. Dr. Ayşe Filiz AVŞAR Prof. Dr. Engin AYDINProf. Dr. Metin AYDINProf. Dr. Derya BALBAY Prof. Dr. Ethem BEŞKONAKLIProf. Dr. Sait BİLGİÇProf. Dr. Murat BOZKURTProf. Dr. Engin BOZKURTProf. Dr. Alper CİHANDoç. Dr. Kerim ÇAĞLIProf. Dr. Bekir ÇAKIRProf. Dr. Ali ÇAYKÖYLÜDoç. Dr. Selim Selçuk ÇOMOĞLUProf. Dr. Ali DEMİRProf. Dr. Ali Pekcan DEMİRÖZProf. Dr. Orhan DENİZProf. Dr. Osman Nuri DİLEKProf. Dr. Ali İhsan DOKUCUUzm. Dr. Mehmet Taşkın EĞİCİProf. Dr. Levent ELBEYLİProf. Dr. Cevdet ERDÖLProf. Dr. Canan HASANOĞLUDoç. Dr. Sema HÜCÜMENOĞLUProf. Dr. Abdullah İĞCİDoç. Dr. Abdurrahimi İMAMOĞLUProf. Dr. Mehmet İŞLERProf. Dr. M. İ. Safa KAPICIOĞLUProf. Dr. Murat KARAŞENYrd. Doç. Dr. Esra KESKİNProf. Dr. Muzaffer KİRİŞProf. Dr. Akın MARŞAPProf. Dr. Muzaffer METİNTAŞProf. Dr. Semih ÖNCELProf. Dr. Mustafa ÖZMENProf. Dr. Mustafa PAÇDoç. Dr. Sadrettin PENÇEProf. Dr. Mustafa SOLAKProf. Dr. Yunus SÖYLETProf. Dr. Haydar SURProf. Dr. Erol ŞENERProf. Dr. Mehmet Akın TAŞYARANProf. Dr. Dilaver TENGİLİMOĞLUProf. Dr. Bahattin TUNÇProf. Dr. Necdet ÜNÜVARProf. Dr. Yavuz YILMAZ

* İsimler soyadları dikkate alınarak alfabetik sıraya göre dizilmiştir.

Reklam Sayfaları: Novatek ⁄ Sesa Elektronik 1 ⁄ Atasam 2 ⁄ Yeşil Vadi Arsa Ofisi 4 ⁄ Çapa Medikal 9Dobidos 11 ⁄ Siemens 13 ⁄ Fujifilm 21 ⁄ Meditel 23-25 ⁄ OHSAD Sağlıkta Ortak Çözüm Toplantıları 4 30

⁄ Kurt&Kurt 33 ⁄ Tasarımmed 37 ⁄ İncekaralar 39 ⁄ Medicaltex 43 ⁄ Fiksmed 45Tüyap Fuarcılık 46-50 ⁄ Duman Çelik Eşya 49 ⁄ Lösev 53 ⁄ Promed 59 ⁄ Medisel 61 ⁄ Mespa 63

Kompozit 64-65 ⁄ CNR Fuarcılık 66

40

47 54 56

Tıbbi ve Hijyenik Tekstil ÜrünleriBüyüteç Altında

Page 10: SAYED Sayı:56

KASIM 20128

SPOT HABERLER

Prof. Dr. Recep Akdağ 5. Sağlık Turizmi Kongresine Katıldı5. Uluslararası Sağlık Turizmi Kongresi 18-21 Kasım 2012 tarihleri arsında Ankara ATO Congresium’da yapıldı. Beşinci Sağlık Turizmi Kongresi, Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ, Ankara Valisi Alâaddin Yüksel, Sağlık Turizmi Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Paç, Sağlık Yönetimi ve Eğitimi Derneği (SAYED) Başkanı Prof. Dr. Hayreddin Yekeler ile dünyadan ve Türkiye’den Sağlık Turizmi Sektörünün önemli temsilcilerinin geniş katılımıyla gerçekleşti.

Kongrede konuşan Akdağ, Türkiye’nin dünyada sağlık turizminde gözde ülkeler arasında bulunduğunu, 10 yıl önce uygulanmaya başlanan Sağlıkta Dönüşüm Programı öncesinde Türkiye’den hastaların ABD ve Avrupa’ya tedavi için gittiğini bildirdi. Akdağ, ‘’Şimdi Türkiye sağlık turizminde dünyada ilk 10 ülke arasında ve hızla yükseliyor’’ dedi. Yılda 200 bine yakın kişinin Türkiye’de tedavi olduğunu, bunların yarısını tatil için Türkiye’ye gelip rahatsızlananların, diğer yarısını ise sadece tedavi için gelenlerin oluşturduğunu anlatan Akdağ, siyasi ve ekonomik istikrarın Türkiye’yi cazibe merkezi haline getirdiğini anımsattı.

Sağlık serbest bölgeleri kurmak üzere kanun yaptıklarını, Ekonomi Bakanlığı ile konunun detayları üzerinde çalıştıklarını kaydeden Akdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü; ‘’Özellikle yurt dışından gelen misafirlerimize sağlık hizmeti

sunmak için sağlık serbest bölgeleri oluşturacağız. Bu bölgelerde de yatırımcılar için birçok avantajlar oluşturuyoruz. Bunların şu anda hazırlığını yapıyoruz. Zaten Türkiye’nin sağlık sisteminin doğasında var olan kaliteli ve ucuz hizmet, bu sağlık serbest bölgeleriyle ya da sağlık turizmine verilen diğer teşviklerle biraz daha cazip hale gelmiş olacak. Bu yatırımcılara vergi indirimi yapıldı ve tanıtım desteği verildi. Bu alanda yatırım yapmak isteyenlere, destinasyonların tanıtımında ve ortak potansiyelin ortaya konmasında ortak çalışma yapmalarını öneriyoruz.”

Canlıdan Akciğer Nakli YapılacakTürkiye’de kadavradan çok az sayıda akciğer naklinin yapılıyor olmasından yola çıkan Sağlık Bakanlığı harekete geçti. Japonya’ya giderek canlıdan akciğer nakli konusunda iki aylık eğitimden geçecek olan uzman sağlık ekipleri, canlıdan alınacak akciğer parçalarıyla akciğer nakli gerçekleştirilebilecek. Böylelikle hastalar hem akciğer nakli için yurt dışına gitmekten hem de kadavradan organ bağışı beklemekten kurtulacak.

Akciğer hastalarına müjdeli haberi veren Sağlık Bakanlığı Organ Nakli Koordinatörü Arif Kapuağası “Konunun uzmanı bir ekibimizi canlıdan akciğer naklinin yapıldığı Japonya’ya gönderiyoruz. Döndüklerinde ise canlıdan organ naklini başlatmış olacağız. İnsanlarımız sevdikleri için ölümü göze alarak organlarını veriyor. Geçen yıl bin 292 beyin ölümü gerçekleşti, bunlardan 344’ünün organları bağışlandı. Bu da yüzde 25’e denk geliyor” diye konuştu.

Page 11: SAYED Sayı:56
Page 12: SAYED Sayı:56

KASIM 201210

İsveçli Hastalar Tedavi İçin Türkiye’ye GeliyorEkonomi Bakanlıkları arasında imzalanacak protokolle, İsveçli ileri yaş grubundaki hastalar, Türkiye’deki sağlık kuruluşlarında tedavi görecek. Ülkelerindeki sigorta dışı, diş, kaplıca ve saç ekimi gibi tedaviler için Türkiye’yi seçen İngiliz hastalardan sonra sıra İsveçlilerde.

Amaç, yaşlanan ekonomik seviyesi oldukça yukarıda olan İsveç’ten ileri yaş grubunun sağlık hizmetlerinden istifade etmeleri için Türkiye’ye getirmek. İsveç, 9,5 milyonluk bir ülke ve kişi başına düşen gelir de 57 bin dolarlar seviyesinde.

Türkiye, İsveç’ten kök hücre tedavisi ve robotik protez teknolojisi sağlayacak. Türkiye karşılığında kalça protezleri, diz protezleri, bel fıtığı ameliyatları, ortopedinin diğer ameliyatları, ondan sonra romatizmal hastalıklar, güneşin azlığından dolayı dermatoloji nöroloji kaynaklı hastalıkları tedavi etmek üzere hizmet önerecek. Protokolün bir kaç ay içinde imzalanması bekleniyor.

SPOT HABERLER

Somali’deki Sahra Hastanesi Günde Altı Yüz Hastaya BakıyorSağlık Bakanlığı’nın Mogadişu’daki ağır iklim koşullarına dayanıklı çadırlardan oluşan Sahra Hastanesi’nde günde ortalama 600 hastaya sağlık hizmet sunuluyor. Somalili hastalar, Mogadişu’nun ücretsiz hizmet veren tek hastanesinde, Türk doktorlara muayene olabilmek için kilometrelerce uzaktan geliyor. Kentin en modern ameliyathanesine sahip olan hastanede, ayda yaklaşık 300 hastaya lokal ve genel anestezi altında ameliyat yapılıyor.

Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Ömer Tuna, Sağlık Bakanlığı’nın yaklaşık 1.5 yıldır hizmet veren Mogadişu’daki Sahra Hastanesi’nde, 10. grup sağlık ekibi olarak yaklaşık 1.5 ay görev yaptıklarını söyledi. Ekiplerinde 4 doktor ve 12 yardımcı sağlık personeli bulunduğunu ifade eden Tuna, şunları anlattı: ‘’Mogadişu’da insanlar çok kötü şartlarda yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. Hem barınma hem de beslenme sıkıntısı var ama en önemlisi sağlık problemleri var. Burada Somali’nin yerel hastanelerini de görme imkanımız

oldu, çok kötü şartlardalar ve ücretli hizmet veriyorlar. Bizim burada verdiğimiz hizmet tabii ki yerel hastanelere göre daha kaliteli. Hastalar buraya geldiklerinde muayene oluyorlar, ilaçlarını ücretsiz alıyorlar, gerekiyorsa ameliyatlarını yapıyoruz. Dolayısıyla iyi bir hizmet sunduğumuzu düşünüyorum. Hastalar memnuniyetlerini de ifade ediyorlar.”

Page 13: SAYED Sayı:56

Büyükdere Cd. Akıncı Bayırı Sk. No:4-1 (GS Store Yanı) Mecidiyeköy / Şişli - İSTANBULTel: +90 212 273 22 30 Faks: +90 212 273 22 51www.dobidos.com.tr

SMART KLOZET

Otomatik KapakSensörü sayesinde kullanıcıyı algılar ve kapağını otomatik açıp kapatır.

Otomatik SifonKullanım süresini algılayarak büyük yada küçük sifonu otomatik olarak çeker ve su tasarrufu sağlar.

Water-Jet Vakumlu SifonWater-jet vakumlu sifon yüksek basınçlı suyla atıkları %100 performansla boşaltır ve standart klozetlere göre %70 su tasarrufu sağlar.U

ltra

Özel

likle

ri

Page 14: SAYED Sayı:56

KASIM 201212

SPOT HABERLER

CO2 sensörü Cap-ONE Türkiye’deİncekaralar, dünyanın ilk ve tek, entübe olmayan hastalar için mainstream metodu ile ölçüm yapan CO2 sensörü Cap-ONE’ı Türkiye pazarına sundu. Nihon Kohden’in en son ürünü Cap-ONE, entübasyon sorunu ile karşı karşıya olan hastalarda kullanılmak üzere geliştirilmiş mainstream yöntemini kullanarak CO2 ölçümü yapıyor. Cihaz entübasyon problemine çare olurken dayanıklılığı ile de dikkat çekiyor.

Cap-ONE’la ilgili olarak İncekaralar yetkilileri ayrıca şu bilgileri verdiler: “Daha iyi ve kaliteli solunum yakalamak için geliştirilen ve her türlü testten geçirilen Cap-ONE, maske ve oksijen kanülü ile aynı anda kullanılabilme özelliğine sahip. Bağlantı anında hastaya ağrı ve rahatsızlık veriyor, yüksek oksijen akışlarında bile burun kuruluğunu engelleyerek hastalara kaliteli solunum sunuyor. Cap-ONE sensörünün yıkanabilirlik özelliğiyle de hijyenden ödün vermeyerek, hastayı enfeksiyon riskinden uzak tutuyor. Ayrıca Cap-ONE sensörü, 22 saat ve üzeri ölçüm imkanı ile de diğer yöntemler karşısında üstünlüğünü de kanıtlıyor.”

Answers for Life.

www.siemens.com/somatom-perspective

www.siemens.com/perspective-movie

Filmi görmek için burayı okutun.

A9

1C

T-9

20

8-A

1-7

60

0

BT’ye bakış açınızı değiştiriyoruz.SOMATOM Perspective

Siemens’in yeni nesil BT sistemi ile tanışın. SOMATOM Perspective, tepeden tırnağa medikal, teknik ve finansal verimlilik için dizayn edilmiştir. Etkin bir tarama sağlamak için, otomatize edilmiş bir yazılım çözümüne sahiptir.

Bu sayede sisteminizin ömrünü uzatırken, düşük dozlu, yüksek kaliteli görüntüler elde edebilirsiniz.

Sağlık alanındaki başarınızı, yeni SOMATOM Perspective ile güçlendiriyoruz.

SIE_CT_ILAN_235x305mm_5mm_tazefikir.indd 1 19.09.2012 15:12

Kardiyoloji Alanında Yenilikçi Ürün Simpass CTOSimeks Medikal yeni ürünü Simpass CTO balon kateterinin tanıtımını yaptı. Simpass CTO balon kateter yenilikçi tasarımıyla zorlu ve tam tıkalı lezyonların dilatasyonunda başarı ile kullanılıyor.

Kardiyoloji alanında başarılı çalışmalar yürüten Simeks Medikal’in yaklaşık 2 yıl süren Ar-Ge ve tasarım çalışmaları sonucu geliştirdiği Simpass CTO balon kateter, hibrit polimer özelliği sayesinde, kullanıcılara yüksek lezyon geçiş performansı sağlıyor. Ayrıca hibrit şaft kullanıcılara, distalde esneklik, proksimalde destek için sert bir yapı sunuyor. Simpass CTO balon kateter’in, akıllı katlama tekniği sayesinde kazanılmış düşük profili ile total tıkanıklıkların geçilmesinde rakipsiz olduğunu ifade eden Simeks Medikal yetkilileri şu bilgileri verdiler: “Bu özelliğinin yanı sıra ‘Tapered Down’ 2.5 F distal şaft ile lezyon geçiş kabiliyeti arttırıldı. Proksimal-distal şafttaki ‘pusher’ özel gövde tasarımı sayesinde ise yüksek itiliebilirlik sağlandı. Ayrıca Simpass CTO balon kateterler, 1.00 – 1.25 – 1.50 – 2.00 ve 2.50 mm çap ve 10 – 15 – 20 mm uzunluk seçenekleriyle piyasaya sunuldu.”

Bilindiği gibi Koroner arterlerde kronik tam tıkalı damarlara Perkütan Translüminal Koroner Anjiyoplasti (PTCA) uygulamalarına Kronik Total Oklüzyon (CTO) tedavisi adı veriliyor. Bu tedavilerde ortalama tıkalı damarlarda kullanılan balon kateterlerden farklı olarak özel üretilmiş CTO balon kateterler kullanılıyor.

Uygunsuz İlaç Kullanımı Tespit EdildiSağlık Bakanlığı’nın 32 ilde bin 200 aile hekimi üzerinde yaptığı çalışmaya göre ilaçların yarısından fazlası uygunsuz yazılıyor. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkan Yardımcısı Hakkı Gürsöz, pilot çalışma sürecinde tespit edilen aksaklıkları anlattı. DSÖ’nün de yüzde 50’lere varan oranda uygunsuz ilaç kullanımından söz ettiğini, yaptıkları çalışmada da buna benzer, hatta biraz daha üzerinde sonuç elde ettiklerini bildirdi.

Gürsöz, ‘’Özellikle en sık yazılan on tanıyı, on hastalık grubunu ele aldığımızda buralarda yüzde 50’leri biraz aşan akılcı olmayan reçeteleme tespit ettik. Bu önemli. Bu noktada hekimlerimize olumlu reçeteleme yönünde desteklerimiz devam edecek’’ dedi.

Page 15: SAYED Sayı:56

Answers for Life.

www.siemens.com/somatom-perspective

www.siemens.com/perspective-movie

Filmi görmek için burayı okutun.

A9

1C

T-9

20

8-A

1-7

60

0

BT’ye bakış açınızı değiştiriyoruz.SOMATOM Perspective

Siemens’in yeni nesil BT sistemi ile tanışın. SOMATOM Perspective, tepeden tırnağa medikal, teknik ve finansal verimlilik için dizayn edilmiştir. Etkin bir tarama sağlamak için, otomatize edilmiş bir yazılım çözümüne sahiptir.

Bu sayede sisteminizin ömrünü uzatırken, düşük dozlu, yüksek kaliteli görüntüler elde edebilirsiniz.

Sağlık alanındaki başarınızı, yeni SOMATOM Perspective ile güçlendiriyoruz.

SIE_CT_ILAN_235x305mm_5mm_tazefikir.indd 1 19.09.2012 15:12

Page 16: SAYED Sayı:56

KASIM 201214

Değişim ve dönüşüm sürecinde önemli bir rol üstlenen Sosyal

Güvenlik Kurumu çalışmalarına de-vam ediyor. Bu çalışmaları öğrenmek için SGK Başkanı Fatih Acar’a sorula-rımızı yönelttik.

2008 yılında başlayan değişimi Sosyal Güvenlik Kurumu penceresinden değerlendirir misiniz?

Sosyal Devlet ilkesinin gereği olarak toplumun ve bireylerin sağlık açısın-dan güvenliğinin sağlanması devletin asli görevidir. Ülke vatandaşlarının sağlıklı fertlerden oluşması ve bunun devamının sağlanması ekonomik kal-kınmada önemli bir gösterge olarak kabul edilmektedir. Sağlık alanında sunulan hizmetlerin iyileştirilmesi ve toplumun geneline yayılması eğitim gibi beşeri sermayeye yapılan bir yatı-rımdır. Bu yatırım ülke ekonomisinin kalkınmasına da şüphesiz olumlu yan-

sıyacaktır. Bildiğiniz üzere Türkiye’de 2008 yılında sosyal güvenlik reformu gerçekleştirilmiştir. Sigorta hak ve hü-kümlülüklerinin eşitlendiği, mali ola-rak sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sisteminin yanı sıra nüfusun tamamı-nın genel bir sağlık sigortası şemsiyesi altına alınmasını doğuracak önemli bir adım atılmıştır. Şu anda en gelişmiş ül-kelerin ötesinde bir sağlık teminat pa-ketimiz var. Bu reformdan sonra SGK olarak çok yoğun bir çalışma döne-mine girdik. Sistemin oturması adına yüzlerce projeyi hayata geçirdik. Bun-dan sonraki hedefimiz sürdürülebilir-liktir. Bu terimi yakın zamanda ma-saya yatırmak zorundayız. Çünkü bir değişim söz konusu ve ancak değişimi iyi kavrayanlar ve yönetmesini bilenler başarılı olabiliyor. Bu sebep hangi ön-lemlerin alınması gerektiğini hep bera-ber düşünmek durumundayız.

Bugün itibariyle SGK olarak 1073

Sağlıkta Önemli Şart SürdürülebilirOlmaktır

röpor ta j , SARE KUŞ

FATİH ACARSOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANI

Page 17: SAYED Sayı:56

KASIM 2012 15

Bugün yetmiş dört milyon nüfusu olan hiçbir ülkede e-reçete uygulaması yoktur.

dört milyon insan ödüyor. Altı hasta-ne yüzde 90’ın üzerinde acilden girişi bize fatura ediyor. Bir doktor günde üç yüz tane reçete yazıyor. Biz bu ve bunun gibi olayları bir daha açmamak üzere kapatmak istiyoruz. 2013 yılında bu konuyla ilgili düzenlemeler tamam-lanmış olacağından artık bu konuları konuşmayacağımızı ümit ediyorum.

İlaçla ilgili neler yapılıyor?

Sağlık Bakanlığı hastanelerinde global bütçe üzerinden hizmet almaya devam ediyoruz. Bu çalışmayı ilaçta da ger-çekleştirdik ve çok önemli tasarruflar elde ettik. Ancak ilaç harcamalarında geçmişte yaşadığımız tecrübelerin ge-reği olarak fiyat indirimleri ve iskonto artışlarıyla bu işin devam etmesini arzu etmiyoruz. Bundan sonra sürdürülebi-lirliği sağlayacak uygulamaları hayata geçirmeliyiz. En son Ekonomik Koor-dinasyon Kurulu’ndan alınan karar ge-reği yazılan reçetelerden 3TL alınması, yazılan ilaç kutu sayısının üçten fazla olması durumunda her bir ilave ilaç için 1 TL alınması 8 Mart 2012 tari-hinde hayata geçirilmiştir.

Üç önemli projeyi devreye koyduk. Bunlardan birisi e-reçete. Bugün yet-miş dört milyon nüfusu olan hiçbir ül-kede e-reçete uygulaması yoktur. Artık her şey elektronik ortamda yürüyor.

yata geçirdiğimiz Karekod uygulaması-nı başlattık. Tıbbi malzeme listelerinin oluşturulmasında da çok ciddi bir kar-gaşa vardı. Aynı tıbbi malzemeye bir hastanemiz 100TL öderken bir hasta-nemiz 200 TL ödüyordu. Bununla ilgi-li yedi yüz bin tıbbi malzemeyi masaya yatırıp pozitif listeler oluşturduk ve ne-leri ödeyeceğimizi belirledik. Bu yılın sonuna kadar hazırlıklar tamamlanmış olacak. Bu anlamda çok önemli bir ça-lışma oldu ve bu çalışma maddi olarak kuruma büyük kazanımlar sağladı. Ta-bii burada tıbbi malzemelerin bedeli-ni ödemeyeceğimiz söz konusu değil. Ama aynı tıbbi malzeme üç katı fiyata satılabiliyordu, bu suiistimali önlemiş olduk.

SGK suiistimallere karşı tabiri yerindeyse savaş açmış durumda. Bu konuyla ilgili başka neler yapıyorsunuz?

Artık bu başlığı 2013 yılından itiba-ren hiçbir yerde konuşmayı düşün-müyorum. Maalesef toplum olarak bu konuda sınıfta kalıyoruz. Çok güzel açılımlar yapıyoruz. Birçok ko-laylık getiriyoruz. Vatandaşa kimlik numarasıyla tedavi hakkı tanıyoruz ama geçenlerde bir hastanemizde beş bin tane kimlik fotokopisi yakaladık. Bunlar üzücü şeyler. Bu parayı yetmiş

devlet hastanesi, 98 üniversite hasta-nesi, 1677 özel sağlık hizmet sunucu-su ve 23.622 eczane, 4679 optisyenlik müessesesi olmak üzere toplam 31.129 sağlık hizmet sunucusundan sağlık hizmeti satın alan bir kurum duru-mundayız. Sağlık tesislerine müracaat sayısını incelediğimizde 2002 yılın-da ikiyken 2011 yılı itibariyle sekize yükselmiştir. Hekime müracaat sayısı OECD ortalamasına göre altı buçuk-tur. Biz ise sekize çıkmışız. Bu elbette ki güzel bir şeydir ama bir açıdan da değerlendirmemiz gereken bir nokta-dır. Çünkü OECD üyesi ülkelere bak-tığımız zaman özellikle altmış beş yaş üstü nüfusun genel nüfusa oranı yüzde 15-20 arasıdır. Bizim ise yüzde 7. Yani ülkemiz çok daha genç ve dinamik bir nüfusa sahip. Ama biz o ülkelerden daha fazla hastaneye gidiyoruz. Buraya bir soru işareti koymak lazım. Neden çok gidiyoruz, şifa mı bulamıyoruz, gerekli olmadığı halde mi hastaneye gidiyoruz? Bu sorgulamamız gereken bir sorudur.

2008 yılındaki reformdan sonra Sağ-lık Bakanlığı ile birlikte çok önemli kazanımlar elde edildi. SGK olarak da bizler bu dönemde yüzlerce projeyi ha-yata geçirdik. Bunları sayacak olursak ilk olarak sağlık karneleri kaldırıldı. Bugün her Türk vatandaşı cebindeki kimlik numarasıyla istediği hastanede tedavi olabiliyor. Bu önemli bir açılım oldu. Özellikle kronik hastalığı olan vatandaşlarımız büyük sıkıntılar yaşı-yordu. Sürekli ilaç alması gerektiği için tasdikti, vizeydi uğraşıyorlardı. Bu bize yakışmayan bir durumdu. E-rapor uy-gulamasıyla vatandaşlarımız artık bu perişanlığı yaşamıyor.

Sağlık Bakanlığı ile iş birliği içinde ol-duğumuz, sahteciliği önlemek için ha-

Page 18: SAYED Sayı:56

KASIM 201216

Hem doktor hem hasta hem de eczacı açısından bürokrasi ortadan kaldırıldı ve her şey elektronik ortama taşındı. Aslında bu kadar kalabalık bir nüfusta bu uygulama risktir ama bu riski al-mak zorundayız. Bu yılsonuna kadar e-reçete olayını inşallah tamamen çö-züyoruz.

Bu yılın sonu itibariyle seksen bir ilde avuç içi damar izi ile kimlik doğrulama sistemine geçilecek. Vatandaşımız avuç içini cihaza okutturacak ve işlemlerini bu şekilde tamamlayacak. Böylece su-istimalleri çok önemli ölçüde ortadan kaldıracağız.

İlaç tüketiminden bahsetmişken Akılcı İlaç Kullanımı konusunu da hatırlamakta fayda var.

Doğru ve akılcı kullanılmayan ilaç hem sağlığımıza hem de milli serveti-mize ciddi zararlar veriyor. Bu sebeple akılcı ilaç konusunda da toplumumu-zu mutlaka eğitmemiz gerekiyor. Bu konuyla ilgili bir projemiz var. Yediden fazla doktora giden ailelere bilgilendi-rici kitap dağıtacağız. İki milyon aile-ye akılcı ilaç kullanımı ile ilgili bilgi verilecek. Önemli bir açılım yapmayı planlıyoruz. Ülkemizde bir buçuk mil-yar kutu ilaç tüketilmektedir. Hane başı 4.78 kutu gereksiz ilaç kullanımı olduğu ve ülke genelinde yetmiş iki milyon kutu artık ilacın olduğu tah-min edilmektedir. Nüfusumuzun yüz-de 19’u doktordan kendi istediği ilacı yazmasını talep ediyor. Hastaların yüz-de 25’i ileride işe yarar diye ilacı alıyor, miladı dolunca da çöpe atıyor. Tüm bu olumsuz tabloyu ortadan kaldırmamız gerekiyor. Bir başka konu ise antibi-yotik kullanımı. Gereksiz o kadar çok antibiyotik kullanıyoruz ki sağlığımıza zarar veriyoruz. Hastaların yüzde 26’sı

doktor tavsiyesi olmadan antibiyotik kullanıyor. Nüfusumuzun yüzde 57’si son bir yıl, yüzde 25’i ise son bir ayda antibiyotik kullanmıştır. Bu oranları mutlaka düzeltmemiz gerekiyor.

SGK yerli üreticiye destek verecek mi?

İş adamlarımız ve sanayicilerimiz bü-yük yatırımlar yapıyor. Çok güzel tıbbi malzeme üretimleri gerçekleşi-yorlar. Yakın zamanda Kurum olarak Türkiye’de yatırım yapan bu iş adamla-rını mutlaka desteklememiz gerekiyor. Yerli üreticileri tebrik ediyorum. Sos-yal Güvenlik Kurumu olarak bu yerli üreticilere kapımız her zaman açıktır. Çünkü bizi derinden üzen konulardan bir tanesi budur. En ufak bir plastik tıbbi malzemenin bile yabancı menşeli olduğunu gördüğümüzde üzülüyoruz. Neden bu ürünler Türkiye’de üretilme-sin ki?

Hastaneni Seç Doktoruna Ulaş Projesi’nden ve amaçlarından bahseder misiniz? Özel hastanelerle ilgili başka hangi projeleriniz var?

SGK olarak bize gelen en çok şikayet,

hastanın gittiği özel hastaneye SGK’nın ne ödediğini bilmemesiydi. Her şeyin şeffaf olmasını istedik. İnternet site-mizde “Hastaneni seç doktoruna ulaş” bölümü var. Burada hastane, doktor ve tıbbi işlemler arayabilir, bilinmesi gerekenleri inceleyebilir, ilave ücret he-saplayabilirsiniz. Mesela bir hastamız, özel hastaneye gidecek ve ameliyat ola-cak. SGK bu hastanede kendisi için ne kadar ücret ödeyecek, hastane kendi-sinden ne kadar fark alabilecek bunu görebilecek. Özel hastanelerimiz yüzde 30 ile yüzde 90 arasında ilave ücret ala-bilirler. Ama bazen üç ya da beş katı kadar işlem bedeli tahsil edildiğini gö-rüyoruz. İşte bu uygulamayla bu olum-suzluğu ortadan kaldırdık.

Özel hastanelerimizle güzel bir sözleş-me yaptık. Bu sözleşmede vatandaşla-rımız özel sağlık hizmet sunucularımız ve kurum açısından bir denge getirdik. Herkesin ihtiyaç ve taleplerini imkan-lar doğrultusunda göz önünde bulun-durduk. Bu sektörün en önemli sıkın-tısı cezalardaki orantısızlıktı. Cezalar kabul edilebilir ve orantılı hale getiril-di. Fesih cezası ancak suç maddelerini içeren fiillerle sınırlandırıldı. Yeni söz-

Şu anda en gelişmiş ülkelerin ötesinde bir sağlık teminat paketimiz var.

Page 19: SAYED Sayı:56

KASIM 2012 17

leşmede hem hastaların hem da hasta-nenin lehine bir takım düzenlemeler yer aldı. Yirmiye yakın düzenlemeler yapıldı mesela hasta özel hastaneye gittiği zaman 100 TL’nin üzerinde bir bedel talep ediliyorsa özel hastane mutlaka belge vermek zorunda, altın-da ise istediği zaman vermek zorunda-dır. Yine bir saatte altıdan fazla hastaya bakılmayacak hükmü getirdik. Bu da doktorun hastaya en az on dakika vakit ayırması demektir.

Tamamlayıcı sağlık sigortası sıkça dile getirilen bir konu. Bu Türkiye’de uygulanacak mı ya da uygulanabilir bir sistem mi?

Ülkemizde teminat paketi çok geniş.

Her şeyi ödeyen bir sistemimiz var. Bu konuyu da değerlendirmemiz ge-rekiyor. Sağlık Bakanlığı ile birlikte çalışmalarımız devam ediyor. Her şeyi ödeyen bir ülkenin sürdürülebilir bir sağlık sistemine sahip olması bekle-nemez. Bu anlamda özel sağlık sigor-tasını ve tamamlayıcı sağlık sigortası-nı sisteme entegre etmemiz gerekiyor. Türkiye’de tüm özel sağlık sigortacılık oranı yüzde 2.5. Almanya’da ise bu oran yüzde 30. Hollanda’da tamamla-yıcı sigorta orası yüzde 92 ve Fransa’da yüzde 90. Gelecek dönemde tamamla-yıcı sağlık sigortasıyla ilgili çalışmala-rımız sürecek. Hazine Müsteşarlığı ile ilgili görüşmelerimiz devam ediyor.

Performansa dayalı ek ödeme sistemi hakkında rahatsızlıklar dile getiriliyor. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz?

Performansa dayalı ek ödeme sistemi ilk çıktığı dönemlerde hastaların sağlık hizmetine daha kolay erişimi sağlamış ve dolayısıyla hasta memnuniyetinin artmasına sebep olmuştu. Sabit maa-şın getirdiği ağır işleyen hizmet sunu-munu dinamikleştirmişti. Bu olumlu gelişmelerin yanı sıra olumsuzluklar da yaşanıyor. Performansa dayalı ek ödeme sistemi suni sağlık sisteminin, irrasyonel tetkik ve tanı giderlerinin artışına neden olduğu bilimsel rapor-larla ifade edilmiştir. Performans sis-teminde sadece niceliği değil müda-haleden sonraki süreç de göz önüne alınmalıdır. Bir doktor, doksan hastayı tedavi ediyor ve bu hastalardan sade-ce onu iyileşiyorsa ödeme sisteminden daha az yararlanmalıdır. Yine yapılan 100 ameliyatın 90’ı başarısızsa bu dok-tora fazla performans ödenmesi doğru değildir. Koruyucu ve sağlığı geliştirici niteliği taşıyıp taşımadığı, tanı tedavi kılavuzlarına uygunluğu gibi bir takım kriterlere göre performans sisteminin mutlaka yeniden değerlendirilmesi ge-rektiğini düşünüyorum. Sağlık Bakan-lığı bu konuyla ilgili çalışmalar yapı-yor. Bu sorunu inşallah birlikte aşmış olacağız.

Bunun bir diğer sakıncalı yanı da var. Bilimsel bir rapora göre yeni yetişen hekim neslinin basit ve kolay uygula-malarla hedeflediği performans geli-rine ulaşabildiği için üst düzey tedavi yöntemlerine ve emek gerektiren kritik tedavi ve operasyon tekniklerine, zor olguların tedavilerine yeteri kadar ilgi göstermiyor. Mesela Prof. Dr. Ömer Özkan dünya tarafından konuşulan bir yüz nakli gerçekleştirdi. Bu doktoru-muz sekiz saat ameliyatta kaldı. Bunun bedelini mutlaka ödemeliyiz ki gelecek nesiller açısından motivasyon kaynağı olsun.

Eklemek istedikleriniz var mıdır?

Tüm sağlık camiası olarak üstüne eğil-memiz gereken birkaç konu söz konu-su. Öncelikle sağlık harcamalarında-ki artış değişikliğin göstergedir. Ama sağlıkta önemli şart sürdürülebilir ol-maktır. Nüfusumuz hızla yaşlanıyor. Ortalama yaşam süremiz altmış do-kuzlardan yetmiş birlere çıkmış. Bun-dan yirmi-otuz yıl sonra daha yaşlı bir nüfusla karşı karşıya kalacağız. Bunu şimdiden ön görmek ve hesaplarımızı buna göre yapmak zorundayız. Daha yaşlı bir toplum daha fazla sağlık har-caması demektir.

Performansa dayalı ek ödeme sistemi suni

sağlık sisteminin, irrasyonel tetkik

ve tanı giderlerinin artışına neden olduğu

bilimsel raporlarla ifade edilmiştir.

Page 20: SAYED Sayı:56

KASIM 201218

kurultaya, medikal sektörün önemli firmaları ile sağlık yatırımcıları da teşrif ederek destek verdi.

Tüm Paydaşlar Bir Çatı Altında

Program, İstiklal Marşı ve saygı du-ruşunun ardından SAYED Başkanı Prof. Dr. Hayreddin Yekeler’in açılış konuşmasıyla başladı. 2005 yılında Prof. Dr. Nihat Tosun’un öncülüğünde kurulan SAYED’in aldığı destek ve ça-lışma azmi ile alanında ilkleri yaşayan ve yaşatan bir sivil toplum kuruluşu olduğunu belirten Yekeler bu vesileyle başta kurucu üyeleri olmak üzere eme-

4. Ulusal Sağlık Kurultayı Tüm Paydaşları Bir Araya Topladı

T.C. Sağlık Bakanlığı’nın iş birli-ği ile Sağlık Yönetimi ve Eğitimi

Derneği (SAYED) tarafından düzenle-nen 4. Ulusal Sağlık Kurultayı 18-20 Ekim 2012 tarihleri arasında Antalya Maritim Pine Beach Resort’te düzen-lendi.

Sağlık Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlı-ğı, Sayıştay, Kamu İhale Kurumu ve Sosyal Güvenlik Kurumu ve ilgili di-ğer kurumların üst düzey bürokratla-rı, kamu, özel ve üniversite hastane-lerinden birçok sağlık yöneticisi olmak üzere yaklaşık 1500 kişinin katıldığı haber : SARE KUŞ

KASIM 201218

Page 21: SAYED Sayı:56

KASIM 2012 19

Prof. Dr. Hayreddin Yekeler: SAYED tüm paydaşları ortak bir çatı altında toplayan bir kuruluştur.

paydaşları ortak bir çatı altında topla-yan bir kuruluştur SAYED.”

Prof. Dr. Hayreddin Yekeler bu kong-renin gerek katılımcı çeşitliliğinden, gerekse seçilen her bir konunun önü-müzdeki günlerde gündeme oturacak ve ülkemizin sağlık geleceğinde yeni bir sıçrama oluşturacak nitelikte ol-masından dolayı Türk sağlık tarihine geçecek kongrelerden birisi olacağını vurgulayarak üç günün her bir daki-kası dolu dolu geçecektir dedi. Bu yıl sosyal etkinliklere de ayrı bir önem verdiklerinin bilgisini veren SAYED Başkanı daha önceki yıllarda da oldu-ğu gibi SAYED ödüllerinin dağıtımını yapacaklarının müjdesini verdi. Prof. Dr. Hayreddin Yekeler konuşmasını Yönetim Kurulu üyelerine ve kongrede emeği geçenlere teşekkürlerini sunarak bitirdi.

Türkiye Sağlık Alanında Örnek Gösterilen Bir Ülke

İkinci açılış konuşmasını yapan SA-YED İkinci Başkanı Prof. Dr. Metin Doğan Türkiye’de sağlık hizmetlerin-de son on yılda büyük bir değişim ve dönüşüm yaşandığını belirterek bunda herkesin büyük bir özveriyle rol aldığı-nı çok yakından bildiğinin altını çizdi. Türkiye’nin artık sadece bölgesinde değil dünyanın gelişmiş ülkelerinde de sağlık alanında örnek gösterilen bir ülke olduğuna değinen Doğan Türkiye’nin dünyada sağlık dönüşümünü başlatan bir ülke konumuna geldiğini hatırlattı.

ği geçen herkese şükranlarını sundu. Hayreddin Yekeler SAYED’in kurul-duğu yıldan beri büyük çaplı sağlığın tüm paydaşlarını bir araya getiren bi-limsel ve sağlık politikalarının tartışıl-dığı, yön verildiği çok sayıda toplantı ve organizasyonlar düzenlediğini ha-tırlatarak SAYED’in kuruluşundan bu yana ülkemizde sağlık alanında dünya-da benzeri yaşanmamış bir değişim ve dönüşümün gerçekleştiğini dile getirdi. Tüm dünyada örnek gösterilen ve tar-tışılan bu büyük değişim ve dönüşüm en başta Sağlık Bakanlığı, Çalışama ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın planla-ma başarısıdır diyen SAYED Başkanı sahadaki yönetici ve çalışanların bu süreci doğru yönetemezlerse ve uygula-mazlarsa planlamanın başarısından söz etmemin mümkün olmayacağını ifade etti. Bu başarının ortak bir başarı oldu-ğunun altını çizen Yekeler şunları ekle-di; “Sağlıkta dünyanın da ülkemizin de standartları her geçen gün yükseliyor. Bu standartlara uyum ve standartların daha da yukarıya çıkarılmasında çok fazla kişiye çok farklı görevlere ihtiyaç duyulmaktadır. Sağlık yöneticisine ol-duğu kadar sağlık bilişimcisine, sağlık bilişimcisine olduğu kadar sağlık te-darikçisine, tedarikçiye olduğu kadar finansçılarına ihtiyaç var. Gerek özel gerekse kamu sektöründe yer alan tüm paydaşların ortak bir amaca yönelmesi ve hizmet standartlarının eşit olması başarının en temel anahtarıdır. Övüne-rek söylemeliyiz ki tüm bu paydaşların ortak yoldan yürümesini sağlayan tüm

Her şeyin siyasi ya da ekonomik güce bağlı olmadığını ileri süren Metin Do-ğan önemli olanın insanların iyi niyeti ve hedefi olduğuna değindi. Sağlıkta Dönüşümün temel hedefinin aslında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına kolay ulaşılabilen, hakkaniyetli bir sağ-lık hizmeti sunmak olduğunu hatırla-tan Doğan bu hedefle yola çıkıldığı için başarılı olunmuştur dedi.

Bu Kurultay Bize Işık Tutacak

Açılış konuşmasında söz alan SGK Başkanı Fatih Acar sağlık konusunda Türkiye’nin son on yılda çok önemli kazanımlar elde ettiğini belirterek bu kazanımların devam etmesi için her yıl

KASIM 2012 19

Prof. Dr. Metin Doğan

Page 22: SAYED Sayı:56

KASIM 201220

Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Nihat Tosun üçüncü gün

ilk oturuma başkanlık yaptı. Yeni hastane birlikleri sekreterliklerinin çalışmaları devam ettiği için kurul-taya ilk günden itibaren katılma-dığından dolayı duyduğu üzüntü-lerini ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü;

“Sağlık Bakanlığı olarak Kamu Hastane Birlik-leri ile Bakanlığımızın yöneticilerini profes-yonelleştirmeye çalışı-yoruz. Amatör ruhunu kaybetmeden, ölçülebi-lir performans ölçütle-riyle değerlendirilen ve bunların sonucuna göre görevlerinin devamı, ge-liştirilmesi ve diğer yap-tırımları içine alan yeni bir profesyonellik mo-deli oluşturduk. Bu sözleşmeli mo-del adeta kamuda yeni bir personel rejimidir. Birçok insanının dile ge-tirdiği ama cesaret gösterilemeyen bir alan. Bazı kuruluşlara sözleşmeli personel alındı ama onlar yine 657 gibi oldu. Bizim bahsettiğimiz hem sözleşmeli olacaksınız hem belli bir ölçüte göre bireysel ve kurumsal performansınız değerlendirilecek ve bunun sonucuna göre geleceği-niz, motivasyonunuz belirlenecek. Özgüvenimiz var çünkü sizlere gü-veniyoruz. Şu anda geçiş sürecinde-yiz. Bu sisteme geçtikten sonra hem performansı ölçütlerimizi belirleye-ceğiz hem de yöneticilerimizi pro-fesyonel bir yöneticiliğe geçirmiş olacağız. Şöyle bir misal vermek istiyorum. Bir başhekim arkadaşı-mız mesaisinin üç dört saatini baş-

hekimlikte geçirerek işini çözmeye, geri kalan zamanda ise mesleğini yapmaya çalışıyor. Bu on sene önce olabilirdi. Çünkü doğru dürüst bir ek ücret almıyordu hem de böyle profesyonel sorumluluklar üstlenil-miyordu. Halbuki bugün bu yöne-ticilere o kadar çok sorumluluklar

veriyoruz ki. Eğer görevi yönetici-likse en az sekiz saatini buna harca-ması lazım. Böyle part time bir gö-revde verimlilik beklenmez çünkü insan konsantre olamaz. Bu yüzden istediğimiz başarıyı ve motivasyonu yakalayamıyoruz. Yeni sistemde yö-netici sayımız çok azaldı. Yedi bin civarında yöneticilikten üç bin ci-varında bir yöneticiliğe iniyoruz. Yöneticiler sadece işletme diplo-masıyla değil sağlık işletmeciliği ile ilgili eğitimleri alarak da kendileri-ni teçhiz etmeleri gerekiyor. Artık sağlıkta yöneticilik bu alana kaydı. Profesyonel manada bir yönetici olmak istediğiniz zaman karar ve-receksiniz. Bizim mesleğimiz öyle bir meslek ki yapmazsanız unutur-sunuz.

Doktor olmayan yöneticiler şim-diye kadar bir realite olarak büyük oranda hekimlerin baskınlığıy-la hep ikinci planda durmuş gibi oldu. Ama artık o arkadaşlar da kabuğunu kırmak durumundalar. Onlar için de çok ciddi açılımlar getirmiş olduk. Yeni sekreterlikle-

rimizde daha az arkadaşımıza gö-rev vermiş gibi g ö r ü n ü y o r u z . Buradaki ama-cımız bu arka-daşlarımızın da önlerinin açık olduğunu, bu alanda gayret sarf ettiklerinde, eği-timlerini ve cesur müdahalelerini belirlediklerinde daha çok görev alacaklarını bi-

liyor olmalarını sağlamak. Sağlık Bakanlığı yöneticileri tuzu kuru oturuyordu. Özel sektör ise tedir-gin ve ilgili oturuyordu. Ama her-kes özel sektör gibi sandalyenin ke-narına oturacak. Yani işine gitmek üzere kenarda oturacak. Bakan Bey makam diyince çok kızıyor. Artık makamlar kalktı çalışma ofisi oldu. Oturduğunuz yerde nasıl reel olarak emanetçiyseniz artık kamu sektörü de bu hale geliyor. Üniversitelerin de bu sürece katılacaklarını dü-şünüyoruz. Getirdiğimiz sistemle gerçek profesyonelliği nasıl getire-ceğimizi süreç gösterecek. Türkiye Cumhuriyeti yönetim sisteminde bu anlamda en radikal personel değişimi içerisindeyiz. Sizlerin des-tekleriyle bu sistemin ülkemize fay-dalı olacağını düşünüyoruz.”

“ Yöneticiler Sandalyenin Kenarına Oturacak”

KASIM 201220

Page 23: SAYED Sayı:56
Page 24: SAYED Sayı:56

KASIM 201222

arttırmadık. Sağlık çalışanı sayısındaki artışla, doktora başvurma sayısının ara-sında dağlar var. Sağlık çalışanlarımız hem çalıştı hem koştular, koşarken de bu işin destanını yazdılar. Takım çalış-masının başarıyı nasıl getirdiğini so-mut bir örnekle dünyaya takdim ettik.”

Agah Kafkas beş yıldır çalışmaları süren Kamu Hastane Birliklerinin yakın za-manda büyük ölçüde bütün Türkiye’de kurulmuş olacağının müjdesini verdi. Dünya modellerinin incelendiğinin ve ülkemize özgü bir model oluşturuldu-ğunun bilgisini veren bakan yardım-cısı, hiçbir önyargı ve sübjektif kriter olmaksızın, hesap verebilirlik ölçüsü içerisinde sürdürülebilir bir yapı nasıl yapılabilir, işi en ehil ellerle nasıl yürü-tebiliriz diye kılı kırk yaran bir çalışma içerisinde olduklarını belirtti. Sağlıkta tüm ezberlerin bozulduğunu savunan Kafkas sosyal güvenlik reformunun yıl-larca her iktidar tarafından konuşuldu-ğunu ama reformu yapmaya kalkıldığı zaman herkesin de gardını aldığını ileri sürdü. Bedel ödenemeden bir başarı elde edilmez diyen Agah Kafkas; “Biz bugün övünerek şunu söylüyoruz; dün sağlıktan yararlanma koşulları statü ve cebindeki para ölçüsündeydi. Ama bugün temel haklardan dolayı hiç

kimsenin bir ayrıcalığı olmaz diyoruz. Üçüncü bin yılın başında Türkiye’ye yakışan bu cümleyi söyleyebilmekti ve bu cümleyi söyleyebilmek için dün ne mecalimiz ne imkanımız ne vizyonu-muz vardı.” dedi.

Bakan yardımcısı Agah Kafkas konuş-masını şöyle sonlandırdı; “Tüm bun-ları devlet olarak tek başına yapma şansınız yok. Sağlığın her bir birleşeni bu anlamda çok ciddi katkı verdi. Sağ-lıkta Dönüşümün destansı başarısının altında sektörle beraber yürümemiz ortak aklı ortaya koymamız ve birlikte hareket etmeyi başarabilmemiz vardır. Farklı kurumlarda olsak da birlikte ka-rar vermeliyiz. Karşı masalarda otur-mak birimizin dediğini diğerinin itiraz etmesi anlamına gelmemeli. Umutları-mızı, bilgi ve birikimlerimizi örtüştür-meliyiz. Kuracağımız sağlık kentleriyle dünyanın hiçbir yerinde olmayan ya-pıyı gerçekleştirmiş oluyoruz. Bütün dünyanın baktığı ve model almaya çalıştığı bir ülkenin yurttaşlarıyız. İna-nıyorum ki yapacağımız yatırımlarla sağlık turizminde inanılmaz bir nokta yakalayacağız.”

Sağlık Sektörüne Yön Verecek Konular Konuşuldu

Sağlık yöneticilerinin katıldığı kurul-tayda Sağlıkta Makro Düzeyde Finan-sal Yönetim, Sağlık Bakanlığı Teşkilat Yapısında Yeni Kurumlar, Sağlık Ku-rumlarının Denetimi, Sağlık Yöneti-minde e-sağlık ve Mobil Sağlık Uygu-lamaları, Sağlıkta Şiddet ve Karşılıklı Sorumluklar, Sağlıkta Performans, Tıb-bi Tedarikçilerin Yeni Dönemde Hiz-

bir değerlendirme yapmak, muhasebe yapmak ve bu muhasebeye göre yol haritası belirlememiz gerekiyor dedi. Ulusal Sağlık Kurultayı’nın buna vesile olacağını kaydeden Acar, kurultaydan çıkacak sonuç geleceğe yönelik alacağı-mız kararlarda bizlere de ışık tutacaktır dedi.

Model Alınan Bir Ülke Haline Geldik

Açılış konuşmalarının sonuncusunu yapan Sağlık Bakan Yardımcısı Agah Kafkas SAYED’in kurulduğu yıldan beri sağlığın temel parametrelerinin daha iyi işlemesi konusunda güzel ça-lışmalar yaptığını hatırlatarak yeni ya-pılanmanın gerçekleştiği bugünlerden bu kurultayın sonraki dönemlerde ülkemize yararlı olacağını düşündüğü-nün altını çizdi.

Türkiye’nin bir imkansızı başardığına işaret eden Kafkas sözlerine şöyle de-vam etti; “On yıl önce horlanan bir ülkeden bugün model olan bir ülke haline geldik. Bugün sağlıkta muasır medeniyet seviyesinde dediğimiz ülke-lere ders veriyoruz. Türkiye’nin doktor sayısı nüfusa yetecek kadar değil. Milli gelir de diğerlerine göre çok aşağıda. Tüm bunlara rağmen sağlıkta büyük bir başarı elde edildi. Sağlık çalışanla-rımız ciddi bir emek sarf ettiler. Has-tanın doktora ulaşımı dört kat arttı. Ama biz sağlık çalışanlarının sayısını

Agah Kafkas: On yıl önce horlanan bir ülkeden bugün model olan bir ülke haline geldik.

KASIM 201222

Page 25: SAYED Sayı:56

Merkez: Molla Şeref Mah. Halıcılar Köşkü Sk. No:26 Fatih / İSTANBULTel:(0212) 635 79 70 Pbx Faks:(0212) 635 81 43Ankara: Sağlık Sk. Çetin Apt. No:30/3 Kat:1 Yenişehir / ANKARATel:(0312) 433 75 20 - 435 80 60 Fax:(0312) 433 80 92

Optimum Dozda Yüksek Çözünürlüklü Görüntüler...

“SHIMADZU” 1875’den günümüze...

1896 > İlk Röntgen Görüntüsü1911 > İlk Büyük Boyutta Medikal Röntgen Cihazı1957 > Japonyadaki ilk 6 MeV’lik Betatron1961 > Dünyadaki İlk Floroskopi Cihazı (RF)2003 > Dünyadaki ilk Direct-Conversion’lı FPD2004 > Dünyadaki İlk Tam Dijital Mobil Röntgen

2012+> Anjiyografi Sistemleri> Dijital Röntgen Sistemleri> Mobil Röntgen Sistemleri> C-Kollu Sistemler

> Ultrasonlar> Dijitalizasyon Çözümleri> Flat Panel Dedektör Çözümleri

[email protected]

Page 26: SAYED Sayı:56

KASIM 201224 KASIM 201224

gösterileriyle, ikinci gün spor yazarları Zeki Uzundurukan ve Turgay Demir söyleşileriyle, Aziz Yıldız Sıra Gecesiyle ve üçüncü gün gala gecesinde ise Serdar Tuncer ve ekibi şiir ve müzik dinletisiy-le Kurultaya renk kattılar.

SAYED Ödülleri Sahiplerini Buldu

Kurultayın son gününde gerçekleşti-rilen Gala Gecesinde Geleneksel Yılın Yöneticisi Ödülleri sahiplerini buldu. Bu isimler şöyledir; Yılın Sağlık Mü-dürü Dr. Mustafa TEPE (Rize Sağlık Müdürü), Yılın Başhekimi Prof. Dr. Behzat ÖZKAN (İzmir Katip Çelebi Ünv. Atatürk E.A.H. Başhekimi), Yılın Hastane Müdürü M. Şemseddin DÖ-ĞÜCÜ (İstanbul Fatih Sultan Meh-met E.A.H. Hastane Müdürü) ve Yılın Başhemşiresi Emine DUDU (Erzurum Bölge E.A.H. Başhemşiresi) oldu.

Firmalar da Destek Verdi

4. Ulusal Sağlık Kurultayına sağlık yö-neticilerinin yanı sıra çeşitli firmalar da destek verdi. Bu kapsamda YDA İnşa-at ana sponsor olurken, Emsaş, Çapa Medikal, Akgün Yazılım altın sponsor, Sisoft gümüş sponsor, Kardelen Yazı-lım ve Metdem-Metset bronz sponsor oldu. Diğer sponsorluklar ise şöyle; IBM Bilişim sponsoru, Datasel Bilgi iletişim sponsoru, EES Yazılım ikram bardakları, yönlendirme ve dijital ek-ran sponsoru, Bilgi Sistemleri yaka kar-tı ipi sponsoru, Sersay Group ve A-plus katılımcı odalarına insert dağıtım sponsoru, Probel katılımcı çantaları-na insert dağıtım sponsoru, Kompozit ikram evi sponsoru, Medonbeş, Oxy

Endüstriyel Temizlik, Muka Metal, Prestij Bilgisayar,Varinak, Türkerler İn-şaat, Evulocare, Erguvan Bilişim, Arter İnşaat, Novatek, İncekaralar, Üzümcü, EMS destek sponsoru. Mindray, Nitro-care-Ofisline, Delta Trade Company-Acendis, Medicaltex, Akgün Cerrahi, Özcan Kardeşler, Demoteks, Akfa Me-dikal, Synapsis, Atlas Sağlık-Samatıp, Afka Bilişim, Bmb Soft, Evkal Yazılım, BTL Türkiye, Verikonn, Promed, Rivo-sem, Monad, Çağdaş Elektronik, Me-disel, Dobidos ise stant açarak destek verdiler.

met Sunumundaki Rolleri, Üniversite-lerde Sağlık Hizmetleri, Özel Sektörde Sağlık Hizmet Sunumu ve Hastane Birliklerinde Finansal Yönetim konu-ları tartışıldı. Ayrıca paralel salonlarda hemşirelik hizmetleri, sağlık kampüsle-ri, acil ve afet sağlık hizmetleri, sağlık turizmi ve sağlık hukuku konularına değinildi. Özel toplantılar kapsamın-da 19 Ekim akşamı Prof. Dr. Nihat Tosun’un başkanlığını yaptığı medi-kal sektörün sorunları ve yerli üreti-min geliştirilmesi konulu bir toplantı gerçekleştirildi. Toplantıya Bakanlık yetkililerinin yanı sıra kongreye katı-lan sponsor kuruluşların yetkilileri de katıldı. 20 Ekim sabahı yine Prof. Dr. Nihat Tosun’un başkanlık ettiği kah-valtılı toplantıda sağlık serbest bölge değerlendirmesi yapıldı.

Yoğun toplantıların ardından her ak-şam katılımcılar bir sosyal programla günün yorgunluklarını üzerlerinden at-tılar. İlk gün gazeteci Tayfun Talipoğlu söyleşisiyle ve Grup Bilmem Ne tiyatro

Yoğun toplantıların ardından her akşam katılımcılar bir sosyal programla günün yorgunluklarını üzerlerinden attılar.

Kurultayın son gününde gerçekleştirilen Gala

Gecesinde Geleneksel Yılın Yöneticisi Ödülleri

sahiplerini buldu.

Page 27: SAYED Sayı:56

www.meditel.com.trMerkez: Molla Şeref Mah. Halıcılar Köşkü Sk. No:26 Fatih / İSTANBULTel:(0212) 635 79 70 Pbx Faks:(0212) 635 81 43Ankara: Sağlık Sk. Çetin Apt. No:30/3 Kat:1 Yenişehir / ANKARATel:(0312) 433 75 20 - 435 80 60 Fax:(0312) 433 80 92

Teknolojinin İnsan Sağlığı ile Buluştuğu Nokta...

Radyoterapi gören kanser hastaları için tümöre istenilen dozu yüksek hassasiyette verirken sağlam dokuları koruyan en gelişmiş tedavi cihazlarındandır.

Adaptif, IGRT ve IMRT tedavi tekniklerinin kullanılabildiği Hi-Art ve Tomo-HD modelleri en gelişmiş radyoterapi sistemleri arasındadır.

Tek seansta 40 x 160 cm² alanda ışınlama imkanına ve 6 MV Linak & Binary 64 MLC (6mm) & MVCT özelliğine sahip yegane cihazdır.

Hi-Art sistemi ile Helikal Özelliği ve Tomo-HD ile Helikal ve Direk Işınlama Özelliği bulunmaktadır.

RADYOTERAPİ TEDAVİ CİHAZI

TomoHDTM

Treatment System

Page 28: SAYED Sayı:56

KASIM 201226

Onlar Yeryüzü Doktorları. Yardı-ma muhtaç insanlara uzatılan

kardeşlik eli. Çoğu sağlık çalışanla-rından oluşan bu sivil toplum kurulu-şunun faaliyetlerine basında da sıkça rastlıyoruz. Bu kuruluşu hem daha yakından tanımak hem de sizlere ta-nıtmak adına Kurul Başkanı Prof. Dr. M. İhsan Karaman ile sohbet ettik. Bu doyurucu sohbetten biz çok memnun kaldık ve gönüllü olmaya karar verdik. Umarım sizde de aynı etkiyi yapar.

Nedir Yeryüzü Doktorları?

Yeryüzü Doktorları 2000 yılın-da İngiltere’de, 2004 yılında ise Türkiye’de şubesini açarak çok daha güçlü ve hızlı faaliyetlere başlayan, gö-nüllülük esasına dayalı olarak çalışan, kâr amacı gütmeyen uluslararası tıb-bi ve insani bir yardım kuruluşudur. Kendimizi daha iyi ifade etmek için “Orada ve Her Yerde” sloganını kulla-nıyoruz. Şöyle açıklayım; yeterli sağlık

hizmetine ulaşamayan yeryüzünün her hangi bir yerinde bir hasta, felaketze-de ya da muhtaç olduğunda Yeryüzü Doktorları olarak “orada” olmayı bir vazife biliyoruz. Bugün potansiyel ola-rak sağlıklı ya da felakete uğramamış bir bölge yarın ihtiyaç sahibi olabilir. Mesela Haiti’de deprem oldu, o zama-na kadar ihtiyaç yokken bir günde bu ihtiyaç doğabiliyor. Bu nedenle biz po-tansiyel olarak dünyanın “her yerinde” olabiliriz. Yeryüzünün herhangi bir ye-rinde din, dil, ırk farklılığı gözetmeksi-zin sağlık hizmetine ihtiyaç duyan tüm insanlara yardım ediyoruz. Aynı he-defi güden, Amerika ve İngiltere gibi değişik ülkelerde görev yapan Müslü-man doktor arkadaşlarımızla bir ta-kım temaslarımız sonucunda böyle bir kurumun dünyada ihtiyaç olduğunu düşünerek kararımızı netleştirdik ve 2000 yılında İngiltere’nin Manchester kentinde resmi kuruluşumuzu yaptık.

PROF. DR. M. İHSAN KARAMANYERYÜZÜ DOKTORLARIYÖNETİM KURULU BAŞKANI

Yeryüzü Doktorları Orada ve Her Yerde

ropör ta j : SARE KUŞ

www.yyd.org.tr

Page 29: SAYED Sayı:56

KASIM 2012 27

Yeryüzü Doktorları olarak proje tabanlı,

sürdürülebilir, gidilen ülkenin sağlık sistemini

tümüyle olmasa bile lokal olarak yenilenmiş

bir hale getirmeye yönelik çabalar

gösterdik.

yurt dışına sağlık yardımı götürmek, hiç bilmediğimiz coğrafyalarda faaliyet yapmak gibi bir birikim ya da tecrü-bemiz yoktu. Hâlbuki bu dünyanın birçok ülkesinde yapılıyor. İşte bu işi daha önce yapmış olan arkadaşlarla el birliği yaptık ve işi kısa sürede öğren-dik.

Peki yardım götüreceğiniz ülkeleri nasıl belirliyorsunuz? Onlar mı sizden talep ediyor?

Bunun çok değişik yolları var. Bir ta-nesi şöyle dünyanın bir yerinde sabah kalktığınızda deprem oluyor. Bu şekil-de basına yansıyan savaş ya da doğal afet gibi durumlarda kendimiz karar verip oraya ekip gönderiyoruz. Bir başka yol ise sizin de belirttiğiniz gibi ihtiyaç sahiplerinden gelen talepler doğrultusunda yardım götürüyoruz. Yemen’de devam etmekte olan faaliyet-lerimiz var. O bölgede bazı küçük der-nekler Yeryüzü Doktorları’nın burada hizmet yaptığını görüyor ve bize talep mektubu yazıyorlar. Bu talebi fizibi-lite yaptıktan sonra değerlendirmeye alıyoruz. Üç gün önce Etiyopya’dan eski adıyla Habeşistan’dan bir mektup aldık. Türkiye’de mühendislik eğitimi alan bir kişi çok dokunaklı bir yazı yaz-mış. Burası Bilal-i Habeşi’nin ülkesi ve bu topraklarda yıllarca Osmanlı Dev-leti hizmet etti. Şimdi Osmanlı’nın

Bu soru çok soruluyordur. Neden ilk yurt dışında kuruldunuz?

Evet bu soru sıkça soruluyor. Hazırlık yaptığımız 1990’lı yıllarda ülkemizde bürokratik engeller ve dünyaya açılı-mın bu kadar fazla olmaması sebebiyle yardım yapmak çok zordu. Özellikle son on yılda hükümetin yaptığı deği-şiklikler ve bürokrasinin azaltılmasıy-la Türkiye’nin önce çevresinde sonra da dünyada sesinin, sözünün duyulur olması nedeniyle zihniyet değişikliği-ne ve bu değişikliğin sahada fiiliyata çevrilmesini şahit oluyoruz. Ama bi-zim bu işe başladığımız yıllarda böyle değildi. Buradan herhangi bir şeyle bir yere yardıma gitmeye kalktığımızda bin türlü soruşturma ve zorlukla karşı karşıya kalıyorduk. O zaman TİKA adı olan ama aktif olmayan bir kurumdu. Eğer biz bu örgütü dünyanın merke-zinde kurarsak bürokratik engellere takılmadan ihtiyaç sahiplerine yardım götürürüz diye düşündük. İkinci se-bebimiz ise 90’lı yıllarda Türkiye’den

Page 30: SAYED Sayı:56

KASIM 201228

torunları olarak yaşadığımız açlığa, sefilliğe derman olmak zorundasınız diye yazmış. Bunu değerlendirmeye aldık. Diğer bir yol ise aracılar tavsiye ediyorlar. Ama bizim çalışma tarzımız farklı, bir yerde birinin yardıma ihti-yacı var hadi oraya yardım götürelim demiyoruz. Yeryüzü Doktorları’nın diğer sivil toplum kuruluşlarından en büyük farklı proje bazlı çalışmasıdır. Bir yerde bizim misyon ve vizyonu-muza uygun bir ihtiyaç varsa ilk önce sahaya inceleme ekibi gönderiyoruz. Orada ihtiyaç değerlendirme analizi yapılıyor. Yönetim kurulu toplanıp o bölge için proje hazırlıyoruz. Mesela Yemen’in bir bölgesinde dudak damak yarıklı olan çocuklar tedavi edilemiyor. Çünkü cerrah yok. Bunun için proje hazırlıyoruz.

Bu tür yardımlarda sürdürülebilirlik de önemli. Anında yardım götürülüyor ama bu yardımlar sürdürülmeyince tam anlamıyla yardım olmuyor.

Çok önemli bir konuya değindiniz. Birçok yardım kuruluşu bir yere yar-dım götürdüğünde genellikle kısa sü-reli daha ziyade reklam yapma amaçlı giderler bütün dünya basınının ilgisi olduğu o akut dönemde sahada boy gösterirler fakat milletin dikkati da-ğıldıktan sonra hemen çekilirler. İz bı-rakmazlar. Biz buna tamamen karşıyız. Bu tür yardımın mantığını ve yönte-mini değiştirmeyi çalışıyoruz. Beş altı doktor, hemşire sağlık taraması için bir bölgeye giderler. Yanlarına bir miktar da ilaç alırlar. Gelenler muayene edi-lir ilaçları verilir ve gönderilir. Mesela

tansiyon hastasının eline bir kutu ilaç verirsiniz ama kutu bittiğinde bir daha ilaç bulamaz. Bu noktada sürdürüle-bilirlik çok önemli. Biz proje tabanlı, sürdürülebilir, gidilen ülkenin sağlık sistemini tümüyle olmasa bile lokal olarak yenilenmiş bir hale getirmeye yönelik çabalar gösterdik. Sağlık ku-ruluşları kurduk birçok yerde hasta-nemiz, anne çocuk sağlığı merkezimiz ve mobil sağlık ekibimiz var. Mesela ameliyat yaparken oradaki doktorlara da bu ameliyatı öğretmiş olduk. Böy-lece biz çekildiğimizde orada hizmet devam etmiş oldu. Dünyanın her ye-rinden uzmanlaşmasını istediğimiz doktorları Türkiye’ye getirip süreli eği-timler verdik.

Gittiğiniz yerlerde gerek ameliyat için gerekse muayeneler için gerekli altyapıyı nasıl sağlıyorsunuz?

Proje başlatacağımız ülkeye gönder-diğimiz ekip orada hangi hastalığın çok olduğunu, hangi tedaviye ihtiyaç olduğunu orada bulunan hastanenin kapasitesini ve eksiklerini tespit edi-yor. Projenin içine, bütçe finansman kalemine tespit edilen eksiklikleri de koyuyoruz. Sponsorlar kanalıyla temin etmiş olduğumuz malzemeleri bazen geri getiriyoruz bazen de hibe ediyo-ruz.

Felaket olduğunda genelde insanların aklına yiyecek ve giyecek yardımı geliyordu. Bu anlayış değişmeye başladı mı?

Evet, çeşitli sivil toplum kuruluşları sağlık ekipleri kurmaya başladı. Tabii bu bütünlük içinde olmalı. Bir yere gittiğinizde ameliyatı yaparsınız ama bölgede sağlıklı içme suyu yoksa hasta-lıklar devam eder. Mesela sıtma hasta-larını tedavi ettiniz ama ilaçlı cibinlik-ten bolca temin edilmesi gerekir ki bir daha yayılmasın. Yani sağlık yardımına destek olacak başka insani yardım ge-reklilikleri de var. Bunlar da kardeş ku-ruluşlar tarafından sağlanıyor.

Yeryüzünün herhangi bir yerinde din, dil, ırk farklılığı gözetmeksizin sağlık hizmetine ihtiyaç duyan tüm insanlara yardım ediyoruz.

Page 31: SAYED Sayı:56

KASIM 2012 29

Somali’ye bu zamana kadar büyük meblağda yardımlar yapıldı. Siz oraya şahit olmuş bir kişi olarak şu anda durum nasıl? Bu yardımlar bir şeyleri değiştirdi mi?

Somali bir örnek vaka. Onun kadar adı duyulmamış, Başbakanımızın git-mediği, gündeme gelmeyen birçok yer var. Somali’ye iki kez gittim. Yer-yüzü Doktorları olarak en büyük yar-dımı oraya yaptık. Oranın şartlarına göre Medicalpark Sağlık Grubu’nun sponsor olduğu çok modern bir has-tane yaptık. Somali’ye dediğiniz gibi çok büyük yardımlar gitti, bazıları da toplandı ama gönderilmedi, henüz bir projeye sarf edilmemiş yardımlar var.

Size çok büyük gelen yardımlar devede kulak kalıyor. Bunlar uluslararası kre-diler gibi çarçur edilmiyor. Ben yaki-nen biliyorum Türkiye’de her kurum bizzat gidiyor ve bu yardımları sarf ediyor. Somali son yirmi yılda iç savaş nedeniyle çok büyük sıkıntılar çekmiş. Eski fotoğraflarını gördüm çok geliş-miş, şehirleşmiş, medeni bir ülkeymiş. Ülke öyle bir hale gelmiş ki şu kadar yardıma rağmen hâlâ çok büyük bir

değişim görülmüyor. Vatandaş olarak iç savaştan öyle bıkmışlar ki tekrar düzelme ümidini kaybetmişler. Ama yardımlar hem halk hem de yönetim açısından yeni bir motivasyona sebep oldu.

Yeryüzü Doktorları için herkes gönüllü olabilir mi?

Türkiye’den bin civarında dünyada üç bin civarından gönüllümüz var. Doğal olarak çoğunu sağlık çalışanları oluş-turuyor. Bu bin kişinin üç yüzü öğret-mendir, ev hanımıdır, öğrenci, mühen-distir vs. www.yeryuzudoktorlari.org sitesinden gönüllü olarak neler yapıla-bileceği ayrıntılı olarak yazmaktadır.

Son olarak doktorlarımıza ne söylemek istersiniz?

Dünyanın birçok yerinde adını bile bilmediğimiz ülkelerde Adem’in ço-cukları olmak hasebiyle kardeşimiz olan birçok insan bugün bizim tahay-yül bile edemeyeceğiz muhtaçlıklar içe-risinde yaşıyor. Türkiye’de bir mezrada yaşayan bir insan hiç parası olmasa bile meyvesini sebzesini yetiştirip karnını

Geçici dünya zevkleri için harcadığı-mız paradan çok az bir miktar tasar-rufla bu insanlara yardım etme zevkini tadabiliriz. Hepimizin inandığı hesap gününde aynı dönemde yaşadığın bu aç insanlar için ne yaptın soruna mu-hatap olacağız. Bu sorunun dehşetin-den ürpermemiz ve bugün başımıza bu felaketler gelmeden, gelmişçesine onların elinden tutmamız lazım.

doyurabiliyor. Yahut çevresinde yardım edecek insanlar yaşıyor. Ama bunların hepsinden mahrum olan insanlar var. Şöyle düşünün Nijer’de bizim hayvan-lara yedirdiğimiz otları yerden kopa-rıp yiyen insanlar gördük. Somali’de bu otu bulamayan ya da artık yiyecek gücü bulamadığı için çölün ortasında kıvrana kıvrana ölen insanlar gördük.

Nijer’de bizim hayvanlara yedirdiğimiz

otları yerden koparıp yiyen insanlar gördük.

Page 32: SAYED Sayı:56

www.ohsadkurultayi.orgT.C. ÇALIŞMAVE SOSYAL GÜVENLİKBAKANLIĞI

ÖZEL HASTANELER VE SAĞLIKKURULUŞLARI DERNEĞİ

“Sağlıkta kalite için el ele”“Sağlıkta kalite için el ele”

CORNELIA DIAMOND

Page 33: SAYED Sayı:56

KASIM 2012 31

Türkiye’de sağlığa büyük yatırım-lar yapılmaya devam ediyor. Özel

Damla Hastanesi de onlardan birisi. 23 Mayıs 2011 tarihinde, 12.000 m2 arazi üzerinde 33.000 m2 kapalı alanda Elazığ’da sağlık hizmeti vermeye baş-layan Hastane, hastalarına sunduğu sağlık hizmetleri ile birlikte modern tesisleri, konforu, profesyonel hizmet anlayışı ve güler yüzlü yaklaşımıyla halkın beğenisini kazanıyor. Yakın ge-lecekte dünyanın yükselen trendi ve artan ihtiyacı olan sağlık turizmi ala-nında da uluslararası nitelikte hizmet verecek şekilde dizayn edilen hastane bu yönüyle başta Elazığ olmak üzere, ülke ekonomisine büyük katkı sağlan-mayı hedefliyor.

Bölge İçin Çok Büyük Bir Kazanım

Birçok yeni hastane açılışına katı-lan Başbakan Recep Tayyip Erdo-ğan 20 Ekim günü de Özel Damla Hastanesi’nin açılışındaydı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Elazığ ziyareti

kapsamında Elazığ yeni Havalimanı, yeni terminal binası ve şehirde yapı-mı tamamlanan diğer tesislerin toplu açılış töreninin ardından, son dura-ğı Özel Damla Hastanesi’ydi. Açılışa Başbakan Erdoğan ile beraber Ulaştır-ma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Kalkınma Bakanı Cev-det Yılmaz, Orman ve Su işleri Bakanı Veysel Eroğlu, Ak Parti Elazığ Millet-vekilleri, Elazığ Valisi Muammer Erol ve protokol üyeleri katıldı. Elazığ Özel Damla Hastanesi’nin açılış töreninde konuşma yapan Başbakan Erdoğan, Damla Hastanesi’nin bölge için çok büyük bir kazanım olduğuna dikkat çekerek, hastaneye olan beğenisini dile getirdi. Başbakan Erdoğan açılışta yap-tığı konuşmasında; “Damla Hastanesi Elazığ’da daha önceden hizmete gir-mişti. Ancak ben kendilerine Elazığ’a ilk gelişimde resmi açılışı yapacağıma söz vermiştim. Bugün bu resmi açılışı gerçekleştiriyoruz. Gerçekten Elazığlı

haber, SU ÖZGÜR

Açılış töreninde konuşma yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Damla Hastanesi’nin bölge için çok büyük bir kazanım olduğuna dikkat çekerek, hastaneye olan beğenisini dile getirdi.

Yeni Nesil Bir Hastane Daha: Özel Damla Hastanesi

www.ohsadkurultayi.orgT.C. ÇALIŞMAVE SOSYAL GÜVENLİKBAKANLIĞI

ÖZEL HASTANELER VE SAĞLIKKURULUŞLARI DERNEĞİ

“Sağlıkta kalite için el ele”“Sağlıkta kalite için el ele”

CORNELIA DIAMOND

Page 34: SAYED Sayı:56

KASIM 201232

bebeklerden birinin adını da Abdullah Tayyip koydu. Damla Hastanesi Rad-yoloji ve Onkoloji bölümlerindeki son teknoloji cihazlar hakkında bilgiler de alan Başbakan Erdoğan, hastaneye duyduğu beğeniyi yineledi.

Hastanenin Özellikleri

Modern yapısıyla hastalarının tüm beklentilerine cevap vermeyi hedef-leyen Elazığ Damla Hastanesi, 3.500 noktadan komuta edilen akıllı bina teknolojisine sahip. Hastanenin 19 ta-nesi yeni doğan toplam 58 yoğun ba-kım yatağı, 2 anjiyo odası, 14 yataklı

anjiyo sonrası dinlenme odası, 12 suit olmak üzere toplam 198 yatak kapa-sitesi bulunuyor. Son teknoloji ürünü cihazlar ile donatılmış 13 ameliyathane ve 3 doğumhanesi ile vatandaşa sağlık hizmeti sunuluyor.

Damla Hastanesi Onkoloji bölümüyle toplam 1 milyon nüfusa hizmet ve-ren tek özel kanser merkezi özelliğini taşıyor. Onkoloji servisi, hastane içi-ne sıkışmış tek bir poliklinik olmayıp ayrı bir girişi, Radyasyon Onkolojisi ve Radyoloji Birimlerine yakınlığı ne-deniyle özel bir Onkoloji Hastanesi izlenimini veriyor. Kanser hastalığını en etkin şekilde tedavi eden yoğunluk ayarlı 2 adet LINAC radyoterapi cihaz-larıyla, 10 yataklı kemoterapi ünitesi ile Türkiye’nin en büyük onkoloji mer-kezlerinden biri olmak hedefleniyor.

Ayrıca Özel Damla Hastanesi’nde; Ge-nel Cerrahi, Beyin ve Sinir Cerrahisi, Kalp-Damar Cerrahisi, Kardiyoloji, Nöroloji, Ortopedi ve Travmatoloji, Enfeksiyon Hastalıkları, Göğüs Has-talıkları, İç Hastalıkları, Kulak-Burun-Boğaz Hastalıkları, Göz Hastalıkları, Kadın Hastalıkları ve Doğum, Tüp Bebek ve Üreme, Üroloji, Anestezi ve Reanimasyon, Uyku Bozuklukları Merkezi, Medikal Onkoloji, Radyo-loji, Biyokimya Laboratuvarı, Patoloji Laboratuvarı, Genel Yoğun Bakım, Kalp-Damar Cerrahisi Yoğun Bakım, Koroner Yoğun Bakım, Yeni Doğan Yoğun Bakım, Beslenme ve Diyet ol-mak üzere 28 branşta 66 poliklinik bu-lunmaktadır.

kardeşlerimizin şanına yakışır güzel bir hastaneyi, Damla Hastanesi’nin açılışı-nı yapıyoruz. Gerek yönetimine gerek burada hizmet veren tüm doktor, hem-şire, sağlık memuru kardeşlerime başa-rılarının artarak devamı temennisinde bulunuyorum. Allah şifa kaynağı kılsın diyorum, kurdeleyi bu temenniyle ke-siyorum.” dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve beraberindeki heyet, açılış kurdelesini kestikten sonra hastaneyi gezdi. Yeni doğan bölümünde doğum yapan has-talara altın hediye ederek, yeni doğmuş iki bebeğin isim babası olan Başbakan,

Modern yapısıyla hastalarının tüm beklentilerine cevap vermeyi hedefleyen Elazığ Damla Hastanesi, 3.500 noktadan komuta edilen akıllı bina teknolojisine sahip.

Page 35: SAYED Sayı:56
Page 36: SAYED Sayı:56

KASIM 201234

Her kişinin kendine özel bilgileri, yaşadıkları, verileri vardır. Bun-

ların paylaşılmaması, paylaşılmasının istenmemesi de kişilik haklarının ko-runması dahilindedir. Bu özel bilgiler kişinin telefon numarası olabileceği gibi kronik hastalığı ya da yaptırdı-ğı bir estetik operasyon olabilir. Yani tıbbi bilgi ve kayıtların güvenliğinin ihlali de özel hayatın gizliliğinin ihlali-ni sonuçlar. Makalemizde özel hayatın gizliliği yani tıbbi kayıtların güvenliği ile ilgili ulusal mevzuatı sizlerle payla-şacağız.

1 Kasım 1998 tarihli bizim de kabul ettiğimiz Avrupa İnsan Hakları Söz-leşmesinin 8. maddesinde de “Özel hayatın ve aile hayatının korunması” konusu, “Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve haberleşmesine saygı göste-rilmesi hakkına sahiptir. Bu hakkın kul-lanılmasına bir kamu otoritesinin mü-dahalesi, ancak ulusal güvenlik, kamu emniyeti, ülkenin ekonomik refahı, dir-lik ve düzenin korunması, suç işlenme-sinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlükleri-nin korunması için, demokratik bir top-lumda, zorunlu olan ölçüde ve yasayla öngörülmüş olmak koşuluyla söz konusu

olabilir” şeklinde belirtilmiş ve özel ha-yatın korunmasına yönelik gizliliklerin açığa çıkarılabilmesi; ulusal güvenlik, kamu emniyeti, sağlığın korunması gibi zorunlu şartlara ve yasayla düzen-lenmiş olunmasına bağlanmıştır.

Anayasamızın “Özel Hayatın Gizliliği” başlıklı 20. maddesi “Herkes, özel haya-tına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadı-ğını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir” şeklinde kişisel verilerin saklanması, korunma-sı ve özel hayatın gizliliği konularının çerçevesini çizmiştir.

09.12.2003 tarihinde 25311sayılı Res-mi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve iç hukuk düzenlemesi hali-

Tıbbi Kayıtların Güvenliğinde Özenli

Davranılmalı

yazı :Av. HALİDE SAVAŞSAĞLIK KURUMLARI YÖNETİMİ BİLİM UZMANI

Page 37: SAYED Sayı:56

KASIM 2012 35

Veri güvenliği konusunda üç

temel prensibin göz önüne alınması

gerekmektedir. Bunlar; gizlik,

bütünlük ve erişilebilirliktir.

ne gelen “Biyoloji Ve Tıbbın Uygu-lanması Bakımından İnsan Hakları Ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi”nin 10.maddesinde:

1. Herkes, kendi sağlığıyla ilgili bil-giler bakımından, özel yaşamına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir.

2. Herkes, kendi sağlığı hakkında toplanmış herhangi bir bilgiyi öğ-renme hakkına sahiptir. Bununla beraber, bireylerin, bilgilendirilme-me istekleri de gözetilecektir.

3. İstisnai durumlarda, ikinci parag-rafta belirtilen hakların kullanılma-sında hastanın yararları bakımın-dan kanun tarafından kısıtlamalar öngörülebilir şeklinde sağlıkla ilgili bilgilerin korunması konusu “Özel yaşam ve bilgilendirilme hakkı” başlığı altında ele alınmıştır.

Kişisel Verilerin Kaydedilmesi

Ceza Kanunumuz’un “Özel hayatın gizliliğini ihlâl” başlıklı 134. Madde-sinde” (1) Kişilerin özel hayatının giz-liliğini ihlâl eden kimse, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlâl edilmesi hâlinde, cezanın alt sı-nırı bir yıldan az olamaz. (2) Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya ses-leri ifşa eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Fiilin basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, ceza yarı oranında artırılır” şeklinde özel hayatın gizliliğinin ihlali suçu ve cezası belirtilmiştir.

Yine Ceza Kanunumuz’un “Kişisel verilerin kaydedilmesi” başlıklı 135. maddesinde “(1) Hukuka aykırı ola-rak kişisel verileri kaydeden kimseye altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir.(2) Kişilerin siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine; hu-kuka aykırı olarak ahlâkî eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumları-na veya sendikal bağlantılarına ilişkin

bilgileri kişisel veri olarak kaydeden kimse, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır” hükmü ile eski-lerde “fişleme” olarak tabir ettiğimiz kişilerin bilgilerinin isteği dışında kaydedilmesi hususunun suç olarak tanımlanması ve cezası yer almakta-dır.

“Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” başlıklı Ceza Kanu-nunun 136. maddesinde ise Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir baş-kasına veren, yayan veya ele geçiren kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” kişisel bilgi-lerlin hukuka aykırı olarak verilmesi, yayılması, ele geçirilmesi suçu ve ce-zası hüküm altına alınmıştır.

Ceza Kanunu’nun 137.maddesi, özel hayatın gizliliğini ihlal ve kişisel veri-leri hukuka aykırı olarak kaydetme, verme, yayma, ele geçirme suçlarının, kamu görevinin veya sağlık mesleği-nin sağladığı kolaylıktan yararlanarak işlenmesi halinde daha ağır cezalandı-rılması gerektiğini belirtmiştir.

Ceza Kanunumuzun 138. maddesi ise kaydedilmiş ve silinmesi gereken verilerin, kişisel bilgilerin silinmemesi fiilini suç olarak “Verileri yok etmeme” başlığı altında “Kanunların belirlediği sürelerin geçmiş olmasına karşın veri-leri sistem içinde yok etmekle yükümlü olanlara görevlerini yerine getirmedik-lerinde altı aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir” şeklinde tanımlamış ve cezalandırmıştır.

Türk Ceza Kanunumuzda sayılan özel hayatın gizliliğini ihlale ve kişi-sel verilerin korunmasını engelleme-ye yönelik suçların soruşturulması kovuşturulması şikayete bağlıdır ve bu suçlar özel hukuk tüzel kişilerin-ce işlenirlerse yani kurumlarda kişisel verilerin hukuka aykırı kaydı, yayıl-ması vb. söz konusu ise bu kurumla-ra özgü güvenlik tedbiri uygulaması ceza hukuku çerçevesinde yapılabilir. Örneğin bir özel hastane tarafından

hastanın kişisel bilgileri hukuka aykırı olarak yayılmışsa o özel hastane hak-kında ceza hakimi, eşya müsaderesi, kazanç müsaderesi ve faaliyet izninin iptali güvenlik tedbirlerinden birinin uygulanmasına karar verebilir.

Türk Medeni Kanunu’nun 24. mad-desi, “Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hâkimden, saldırıda bulunanlara karşı korunma-sını isteyebilir” şeklinde kişisel verile-rin hukuka aykırı yayılması ya da özel hayatın gizliliğinin hukuka aykırı ih-lali durumlarında hukuk hakiminin müdahalesinin istenebileceğini yani, hakimden gizlilik ihlali oluşturan fi-illerin tespiti, durdurulması ve ihlal sebebi ile oluşan maddi-manevi zarar-larının giderilmesinin istenebileceği-ni belirttikten sonra ikinci fıkrasında “Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rıza-sı, daha üstün nitelikte özel veya kamu-sal yarar ya da kanunun verdiği yetki-nin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır” şeklinde kişilik hakkının ihlalini oluş-turmayacak durumları belirlemiştir.

Ayrıca Medeni Kanun’un 25. mad-desinde hukuka aykırı olarak özel hayatının gizliliği ihlal edilen ya da kişisel bilgileri hukuka aykırı olarak kaydedilen, yayılan, saklanan kişinin hukuk mahkemesi hakiminden iste-yebilecekleri şu şekilde belirtilmiştir:

Page 38: SAYED Sayı:56

KASIM 201236

“Davacı, hâkimden saldırı tehlike-sinin önlenmesini, sürmekte olan saldırıya son verilmesini, sona ermiş olsa bile etkileri devam eden saldı-rının hukuka aykırılığının tespitini isteyebilir. Davacı bunlarla birlikte, düzeltmenin veya kararın üçüncü ki-şilere bildirilmesi ya da yayımlanması isteminde de bulunabilir. Davacının, maddî ve manevî tazminat istemleri ile hukuka aykırı saldırı dolayısıyla elde edilmiş olan kazancın vekâletsiz iş görme hükümlerine göre kendisine verilmesine ilişkin istemde bulunma hakkı saklıdır”.

06.06.2007 tarihli ve 5228 sayılı ma-kam onayı ile yürürlüğe giren “Yatak-lı Tedavi Kurumları Tıbbi Kayıt ve Arşiv Hizmetleri Yönergesinde Deği-şiklik Yapılmasına Dair Yönerge”nin “Kişisel Sağlık Kayıtlarının Güven-liği” başlıklı Ekinde (Ek.5.7) sağlık kayıtlarının güvenliği, korunması konusunda kurumlara düşen yüküm-lülükler şöyle belirtilmiştir:

“Kişisel sağlık kaydı kapsamına, has-ta ile ilgili sözlü bilgi, yazılı bilgi, tıbbı müdahaleler, ön tanı, teşhisler, grafik imajları, fatura gibi konular girmektedir. Kişisel sağlık kayıtları-nın güvenliğinin sağlanması amacıy-la; Bakanlığımıza bağlı bütün kurum ve kuruluşlarda hasta sağlık bilgisinin mahremiyeti hususunda uyulması ge-reken temel kurallar şunlardır:

•Veri güvenliği konusunda üç te-mel prensibin göz önüne alınması gerekmektedir. Bunlar; “gizlik, bü-tünlük ve erişilebilirlik”tir.

•Kurumda kimin hangi yetkiler-le hangi verilere ulaşacağı çok iyi tanımlanmalıdır. Rol bazlı yetki-lendirme yapılmalıdır ve yetkisiz kişilerin hastanın sağlık kayıtlarına erişmesi mümkün olmamalıdır.

• Sağlıkkayıtbilgilerihastaya aittir.Yetkilendirilmiş çalışanlar ancak

kendisine kayıtlı olan hastaların sağlık kayıtlarına erişebilmelidirler. Ancak hastanın yazılı onayı ile di-ğer sağlık çalışanları bu veriye eri-şebilirler.

•Hastataburcuolmuşisehiçbirku-rum çalışanı hastanın sağlık kayıt-larına erişemez.

•Hastanınrızasıolmadanhiçbirça-lışan sözle de olsa hasta sağlık bil-gilerini hastanın yakınları dışında üçüncü şahıslara ve kurumlara ile-temez.

•Hasta sağlık bilgileri ticari amaçlıolarak da üçüncü şahıslara iletile-mez. Hastanın kullandığı ilaçlar, diyet programları vs. buna dahildir.

•Hastadosyasınınbirkopyasıhasta-ya teslim edilmelidir. İlgili mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla hiç bir hasta kaydı, elektronik veya kağıt ortamında üçüncü kişi ve ku-rumlara verilmemelidir.

•Hastanın dosyasının izlenmemesiiçin gerekli tedbirler alınmalıdır. [Hasta dosyalarının gelişigüzel or-tada bırakılmaması, bilgisayar ek-

ranının başkalarınca okunabilecek şekilde bırakılmaması gibi].

•Telefon ile konuşurken hasta ileilgili mahrem bilgilerin üçüncü şa-hısların eline geçmemesine azami özen göstermelidir.

•Bütünhasta,sağlıkkayıtlarıfizikselolarak korunmuş mekanlarda sak-lanmalıdır.

•Elektronik hasta kayıtlarına inter-net ortamından erişim mümkün olmamalıdır.

Hasta sağlık bilgileri bilginin üretil-diği kurum tarafından veya Bakanlı-ğımızın Bilgi Yönetim sistemleri tara-fından araştırma, istatistik ve Karar Destek Sistemleri için kullanılabilir. Bu durumda hasta sağlık bilgisi hasta tanımlayıcısı ile ilişkilendirilemez.

Kurumda kimin hangi yetkilerle hangi verilere ulaşacağı çok iyi tanımlanmalıdır.

Page 39: SAYED Sayı:56
Page 40: SAYED Sayı:56

KASIM 201238

Bilgi Toplama, İşleme ve Paylaşma Yetkisi

Sağlık Bakanlığı’nın teşkilat yapısı ve görevleri hakkındaki 663 sayı-lı Kanun Hükmünde Kararname-de de teşkilat yapısı değişen Sağlık Bakanlığı’nın Hizmet Birimleri arasında, “Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü” ve “Sağlık Bilgi Sistem-leri Genel Müdürlüğü” şeklinde iki müdürlük bulunmaktadır. Bu mü-dürlüklerden Sağlık Hizmetleri Ge-nel Müdürlüğü’nün görevi KHK’nin 8.maddesinde belirtilmekle; j) fıkra-sında, konumuzu ilgilendiren, “İlgili mevzuat çerçevesinde kişisel verilerin korunmasına ve veri mahremiyeti-nin sağlanmasına yönelik düzenleme yapmak” görevinden bahsedilmiştir. Ayrıca “Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü”nün görevleri arasında da 11. maddenin b)fıkrasında “Kişi-sel sağlık verileri ile ülke düzeyinde sağlık durumu ve sağlık hizmetlerine ilişkin veri ve bilgi akışını içeren her türden bilgi sistemleri ve projelerini yapmak ve yaptırmak” görevi be-lirlenmiştir. Mevzuattan anlaşıldığı üzere, Sağlık Bakanlığının yeni teşki-lat yapısında hasta kayıt ve bilgileri-nin korunmasını sağlamakla görevli iki genel müdürlük bulunmaktadır.

Ayrıca 663 sayılı KHK’nın “Bilgi toplama, işleme ve paylaşma yetkisi” başlıklı 47. maddesinde Bakanlık ve bağlı kuruluşlarının ülkemizdeki sağ-lık kuruluşlarından hizmet alanların kişisel bilgilerini ve bu kimselere ve-rilen hizmete ilişkin bilgileri her tür-lü vasıtayla toplamaya, işlemeye ve paylaşmaya yetkili olduğu şu şekilde belirlenmiştir:

“(1) Bakanlık ve bağlı kuruluşları, mevzuatla kendilerine verilen görev-leri, e-devlet uygulamalarına uygun olarak daha etkin ve hızlı biçimde yerine getirebilmek için, bütün kamu ve özel sağlık kurum ve kuruluşların-dan; sağlık hizmeti alanların, aldıkları

sağlık hizmetinin gereği olarak ilgili sağlık kurum ve kuruluşuna vermek zorunda oldukları kişisel bilgileri ve bu kimselere verilen hizmete ilişkin bilgileri her türlü vasıtayla toplama-ya, işlemeye ve paylaşmaya yetkilidir.

(2) Bakanlık ve bağlı kuruluşları iş-lediği kişisel sağlık verilerini ilgili üçüncü kişiler ve kamu kurum ve ku-ruluşları ile ancak bu kişi ve kurum-ların bu verilere erişebileceği husu-sunda kanunen yetkili olması halinde ve görevlerini yapmalarına yetecek derecede paylaşabilir.

(3) Bakanlık ve bağlı kuruluşları, mevzuatla kendilerine verilen görev-leri yerine getirebilmek için gereken bilgileri, kamu ve özel ilgili bütün kişi ve kuruluşlardan istemeye yetki-lidir. İlgili kişi ve kuruluşlar istenilen bilgileri vermekle yükümlüdür”.

Ancak, bu maddede belirtilen “bu kişi ve kurumların bu verilere erişe-bileceği hususunda kanunen yetkili olması halinde ve görevlerini yapma-larına yetecek derecede paylaşabilir” hükmünün uygulaması yoktur ka-naatindeyim. Zira “kanunen yetkili olmak” demek “kanunla bu yetkinin verilmesi” demek. Günümüzde has-taların teşhislerinin yazıldığı reçete-

ler, hasta dosyaları ortalıklarda dolaş-maktadır. KHK’nın ilgili maddesine bakılırsa, resmi olarak hasta bilgileri-nin paylaşıldığı her kişi ve kurumun kanunen yetkili kılınması gerekmek-le bu olmazsa hukuka aykırılık oluşa-caktır. Sağlık hukuku uygulamasında deşilirse çok sıkıntı çıkacağını bildi-ğim konulardan biri de bu konudur.

1998 yılında yürürlüğe giren Hasta Hakları Yönetmeliğinde de, tıbbi kayıtların tutulması, korunması ve hastanın mahremiyet hakkı konu-sunda düzenlemeler bulunmaktadır. Makalemizde, tıbbi kayıtlar ile ilgili mevzuattan söz edilirken tekrara düş-memek adına bazı alt düzenlemelere yer verilmemiştir.

Sonuç olarak, özel hayatın gizliliği açısından tıbbi kayıtlar ve bu kayıt-ların güvenliğinin mevzuatta nasıl korunduğu konularını irdelediğimiz makalemizde, ilgili mevzuata uygun hareket edilmesini ve hasta haklarının başında gelen mahremiyet hakkının temelini teşkil eden “tıbbi kayıtların güvenliği” konusunda, Sağlık Ba-kanlığı başta olmak üzere tüm sağlık kurum-kuruluşları ile sağlık çalışan-larının dikkatli ve özenli davranmala-rı gerekliliğini hatırlatarak sağlıklı ve hakkaniyetli günler dilerim.

Page 41: SAYED Sayı:56
Page 42: SAYED Sayı:56

KASIM 201240

Tıbbi ve Hijyenik Tekstil Ürünleri Büyüteç Altında

Tıbbi ve hijyenik teknik tekstilleri, teknik tekstiller içerisinde güçlü

bir büyüme gösteren ve geniş bir ürün grubunu oluşturan alanlardan biri. Tıbbi tekstiller ve bununla ilgili olan bakım ve hijyen sektöründeki büyü-me hem tekstil teknolojisindeki hem de tıbbi yöntemlerdeki sürekli devam eden ilerleme ve yenilikler sayesinde gerçekleşiyor. O nedenle tekstil ve tıp alanlarındaki gelişmeleri birlikte de-ğerlendiren, bunları ürünlere yansıtan Ar-Ge çalışmaları büyük önem taşıyor. Uzmanlar, özellikle tam anlamıyla ön-

lenemeyen hastane enfeksiyonları ve yaşlanan nüfus nedeniyle, önümüzde-ki dönemde de tıbbi ve hijyenik tekstil sektörünün büyümesini sürdüreceği düşüncesindeler.

‘Tıbbi ve Hijyenik Tekstil Ürünleri’ başlıklı dosyamızda, hastane enfek-siyonu ve kullanılan tekstil ürünleri, hastanelerin söz konusu ürünleri alır-ken nelere dikkat etmeleri, bu konuda alınması gereken önlemler dosyamızda ağırlıklı olarak ele aldığımız konular oldu.

hazırlayan,GÜNEŞ KAZDAĞ[email protected]

Page 43: SAYED Sayı:56

KASIM 2012 41

Tıbbi Tekstil Ürünlerine Standart Getirilmeli

METEHAN ÖZTOPRAKMEDICALTEX AR-GEMÜDÜRÜ

Teknik tekstil alanında hızlı bir büyüme gösteren tıbbi ve hij-

yenik tekstil ürünlerinin kullanımı sağlık açısından oldukça önemli. Bu-nun temel nedenlerinden biri sağlık kurumlarının sorunları arasında yer alan hastane enfeksiyonları. Bilin-diği gibi söz konusu enfeksiyonlar tamamen önlenemiyor, ancak azaltı-lıyor ve kontrol altına alınabiliniyor. Hastane enfeksiyonlarını önlemenin başlıca yolları, dezenfeksiyon, steri-lizasyon, çevre temizliği, el hijyeni, sürveyans ve hasta izolasyonu gibi kontrol yöntemlerini oluşturmaktan geçiyor.

Tıbbi ve hijyenik tekstil ürünlerinin üretimi konusunda faaliyet gösteren Medicaltex, konuyla ilgili sorula-rımızı yanıtladı. Medicaltex Ar-Ge Müdürü Metehan Öztoprak, has-tanelerde dezenfektan olarak kulla-nılan kimyasallara karşı bakterilerin zaman içerisinde direnç geliştirdiğini, MRSA(Methiciline Resistant Staph-ylococcus Aureus), Acinetobacter gibi bakterilerin de tedavisi mümkün olmayan enfeksiyon hastalıklarına

neden olduğunu söyledi. Öztoprak, “Kullanılan antimikrobiyal kimya-salların zamanla etkisini yitirmesi, enfeksiyon riskinin günümüzde de varlığını korumasının temel nedeni. Enfeksiyona neden olabilecek kay-naklardan biri de üzerinde çok sayıda bakteri bulundurabilen tekstil ürün-leridir. Hastaların uzun süre kullan-dıkları nevresim takımları, kullanım esnasında oluşan sıcaklık ve nem dolayısıyla mikropların üremesi için elverişli ortamlar oluştururlar. Daha sağlıklı hastane ve hasta odaları için öncelikle kullanılan tekstil ürünleri-nin sağlıklı ve güvenli bir şekilde de-zenfekte edilmesi gerekir” dedi.

Bu ürünlerin kullanımında hastane-lere düşen önemli görevler var. Has-tanelerin, tekstil ürünlerine gereken önemi göstermediğini ve konuyu cid-diye almadıklarını belirten Öztoprak, şu bilgileri verdi: “Hastaneler, tekstil ürünlerinin sterilizasyonunu sadece otoklav ile giderecekleri düşünce-siyle ucuz, kalitesiz ve merdiven altı ürünler almaya yönleniyorlar. Has-tanelerde nevresimden havluya, dok-

Ameliyat odaları gibi enfeksiyon bulaşma riskinin çok yüksek olduğu ortamlarda tekstil ürünleri de çok önemli bir enfeksiyon kaynağıdır.

Page 44: SAYED Sayı:56

KASIM 201242

BÜYÜTEÇ

tor, hemşire, hasta kıyafetlerinden perdeye kadar birçok tekstil ürünü kullanılıyor. Tekstil ürünleri, hastane enfeksiyonlarının yayılması ve bulaş-ması için gerekli koşulları barındıran materyallerdir. Bu nedenle tekstil ürünlerinin son derece titizlikle de-zenfekte edilmesi gerekir. Yapılan çalışmalar, hastane odalarında kulla-nılan nevresim ve çarşafların, doktor önlüklerinin, çalışan kıyafetlerinin, hasta giysilerinin, ameliyat tekstille-rinin hastane enfeksiyonlarının kon-taminasyonuna neden olan önemli faktörler olduğunu ortaya koyuyor. Örneğin 2009 yılında ABD’de yapı-lan bir çalışma hastanelerde kullanı-lan beyaz örtülerin yüzde 23’ünün S. Aureus kontaminasyonuna, yüzde 18’inin ise MRSA kontaminasyonu-na neden olduğu gösterdi.”

Bakanlık Yoğun Bir Çalışma Yürü-tüyorSağlık Bakanlığı, hastane enfeksi-yonları ile mücadelede yoğun bir ça-lışma yürütüyor ve tedbir alıyor. Bu kapsamda, yasal düzenlemelere gi-diliyor, bilimsel çalışmalar yapılıyor, enfeksiyon riskini en az indirgeye-cek hastane içi kurallar belirleniyor. Ancak Sağlık Bakanlığı’nın almış olduğu tedbirlere rağmen, Sayıştay tarafından geçtiğimiz yıllarda ha-zırlanan Hastane Enfeksiyonları ile ilgili raporda sorunun devam ettiği ve ekstra maliyetlere neden oldu-ğu görülüyor. Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda almış olduğu tedbirlerin yeterli olmasına rağmen, böyle bir sonuçla karşılaşılmasının nedenini Metehan Öztoprak planlanan faa-liyetlerin gerçek hayatta doğru bir şekilde uygulanmamasına bağlıyor. Öztoprak daha sonra konuyla ilgili şunları söyledi: “Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda yaptığı etkin çalışmalar var. Bakanlık, hastanelerde enfeksi-

yon kontrol komiteleri kuruyor ve bu komiteler hastane içerisinde has-tane enfeksiyonu riskini en aza indir-geyecek kontrolleri gerçekleştiriyor ve kuralları belirliyor. Bizce hastane enfeksiyonlarının en önemli bulaşma yollarından birisi hastane yüzeyleri. Buralarda kullanılan tekstil ürünle-rinde biyosidal ürün ruhsatına sahip ürünlerin kullanımı teşvik edilme-li. Tekstil ürünlerinin sterilizasyonu otoklav yıkama ile sağlanabilir, fakat çamaşırhanelerde kullanılan bohçalar ve hastane yüzeyleri nedeniyle çap-raz kontaminasyon meydana geliyor ve yapılan otoklav yıkamanın hiçbir etkisi kalmıyor. Ayrıca yoğun bakım üniteleri, ameliyat odaları gibi enfek-siyon bulaşma riskinin çok yüksek olduğu ortamlarda tekstil ürünleri de çok önemli bir enfeksiyon kaynağıdır. Bu nedenle gerek ameliyathanelerde kullanılan önlük ve diğer giysiler ge-rekse kullanılan örtülerin enfeksiyon bulaştırmaması gerekmektedir. Has-tane çalışanlarının enfeksiyon teh-likesiyle sürekli karşı karşıya kaldığı ve immun sistemi zayıflaşmış olan hastaların bulunduğu bu ortamlarda enfeksiyon bulaşmasını engelleye-cek tekstil ürünlerinin kullanılması zorunlu hale getirilmelidir. Sağlık Bakanlığı’ndan beklentimiz, hastane-lerde kullanılan tekstil ürünlerine be-lirli standartlar getirmeleri ve kalite-siz, kanserojen madde içeren, hiçbir test ve denetimden geçmeden yapılan alımların önüne geçilmesidir.”

Öte yandan sağlık kurumlarının tekstil ürünleri alırken sadece konuya maddi açıdan yaklaşmamaları, özel-likle merdiven altı ve kalitesiz ürün almaktan kaçınmaları gerektiği de belirtildi. Söz konusu ürünleri satın alırken, kendilerine bir takım stan-dartlar belirlemeleri, hastane içindeki diğer tüm koşulları düşünülerek ha-reket etmeleri ve çapraz kontaminas-

yona neden olacak her türlü etkeni göz önüne almaları gerektiği kay-dedildi. Metehan Öztoprak “Tıbbi tekstiller, hem hastane enfeksiyonları ile mücadelede etkin bir silah, hem de sağlık standartlarının yükseltilme-si açısından prestij sağlayacak önemli bir araçtır” dedi.

Inter-disipliner Ar-GeMüşterilerine kaliteli, güvenilir ve inovatif ürünler hedefiyle çalışmala-rını yürüten Medicaltex, sağlık sek-törünün beklentileri doğrultusunda geliştirilen, uyku ürünlerinden üst giyime kadar geniş ürün gamına sa-hip. Medicaltex Ar-Ge Müdürü Metehan Öztoprak, bünyelerinde bulunan multi-disipliner Ar-Ge eki-binin, sağlık sektöründeki uzman kadroların yönlendirmeleriyle, ülke-mizde bugüne kadar yapılmamış olan tekstil ve tıp bilimlerinin inter-disip-liner Ar-Ge faaliyetlerini yürüttükle-

Page 45: SAYED Sayı:56
Page 46: SAYED Sayı:56

KASIM 201244

BÜYÜTEÇ

Ülkemizde tıbbi tekstil konu-sunda faaliyet gösteren şirket-

lerden biri de Demoteks. Demoteks Kurumsal Satış Müdürü Kağan Bil-gütay, tıbbi tekstil ve hastane enfek-siyonu konusunda öncelikle sağlık kurumlarında personel eğitimine önem verilmesi gerektiğini söyledi. Bilgütay, “Hastane enfeksiyonu ko-nusunda personel eğitiminin daha iyi seviyelere çıkarılması ön planda tutulmalı. Bunun dışında diğer ürün-ler gibi tekstil ürünleri konusunda da öncelikli kaliteli ve katma değer sağlayan ürün ve tedarikçi seçilmeli. Ekonomik göstergeler her zaman ön planda ve seçimi etkileyen faktör ol-makla birlikte sağlık söz konusu ol-duğundan gıda tüketimi konusunda yapılan tercih öncelikleri gibi kaliteli ürünler ve bu ürünleri üreten firma-lar tercih edilmeli ve bu şirketlerle çalışmalı.” dedi.

Sağlık Bakanlığı’nın bu konudaki ça-lışmalarının devam ettiğini de hatır-latan Kağan Bilgütay, ancak kaliteli ürün seçimi konusunda sağlık ku-rumlarının daha iyi bilgilendirilmesi gerektiğini ifade etti. Günümüzde hastanelerin söz konusu ürünleri alır-

ken tercihlerini çoğunlukla düşük fiyatlı ürünlerden yana kullanmaları, sektör yetkilileri tarafından en fazla eleştirilen konu. “Maalesef öncelik fi-yat konusu olmakta” diyen Bilgütay, bu konunun her zaman önemli oldu-ğunu ancak insan sağlığı söz konusu olduğunda kurumların, ürünün ön-celikle kalitesine bakmaları ve kaliteli hizmet veren firmaları tercih etmeleri gerektiğini söyledi.

Medikal tekstil ve ortopedik ürünle-rin üretimi alanında çalışmalar yapan Demoteks, başta Ortadoğu ülkeleri olmak üzere Türki Cumhuriyetler ve Avrupa’ya ürünlerini ihraç ediyor. Demoteks’in ayrıca Afrika ve Latin Amerika ülkelerindeki pazar çalışma-larını geliştirmeye yönelik çalışmalar yaptığı belirtildi. Demoteks Kurum-sal Satış Müdürü Kağan Bilgütay, “Firmamız kurulduğu günden bu yana kurumsal tekstil ürünleri üre-timi ve tedariği konusunda uzman işgücü ve profesyonel çalışma ekibi ile kamu kurum ve kuruluşlarının ihtiyaçlarına yönelik efektif çalışma-larına devam etmekte ve sektörde her zaman bir adım önde olmayı hedefli-yor” dedi.

Personel Eğitimi ÖnemliHastane enfeksiyonu konusunda personel

eğitiminin daha iyi seviyelere çıkarılması ön planda tutulmalı.

rini söyledi. Öztoprak’ın tıbbi tekstil ürünleri konusunda sektöre iletmek istediği mesajı ise şöyle; “Hastane en-feksiyonlarının tekstiller aracılığıyla bulaşma riskini önlemek üzere çık-tığımız bu yolda, etkinliğimizi gös-termemiz için sağlık sektörünün bir fırsat vermesini istiyoruz. Bizim bek-lentimiz, vatandaşlarımızın sağlığı ve ülkemizin prestiji açısından Sağlık Bakanlığı tarafından tıbbi tekstiller konusunun ciddiyetle ele alınması ve

tıbbi tekstil standartlarının oluşturul-masıdır. Medicaltex, sağlık sektörü-nün talepleri doğrultusunda hareket eden, uzman Ar-Ge ekibinin yaptığı dinamik çalışmalarla tıbbi tekstiller konusunda sektöre farklı bir boyut kazandıran, hastane enfeksiyonları ile mücadelede tekstillerin etkin bir şekilde kullanılmasını sağlayan bir kurumdur. Medicaltex olarak, sağlık sektörünün uzman ve yöneticilerine, beklentileri doğrultusunda birlikte

Ar-Ge çalışmaları yapmayı teklif edi-yoruz. Etken maddesi Sağlık Bakan-lığı Biyosidal Ürün Ruhsatına sahip ürünlerimizin, hastane enfeksiyonu ile mücadelede etkin bir rol üstlen-diğini, hastane enfeksiyonlarından kaynaklanan kişisel rahatsızlıkların, ölümlerin, maddi kayıpların en aza indirgenebilmesi için sağlık kurum ve kuruluşları tarafından kullanılma-sını tavsiye ediyoruz.”

Page 47: SAYED Sayı:56

FIKSMEDBilgi için : 0312 284 15 25

Page 48: SAYED Sayı:56
Page 49: SAYED Sayı:56

KASIM 2012 47

Pfizer, dünyanın önemli biyotek-noloji ürünlerinden biri olan

Konjüge Pnömokok Aşısı üretimi için ABD ve İrlanda’nın ardından dün-yadaki üçüncü tesisini Sağlık Bakanı Yardımcısı Agah Kafkas’ın katılımıyla Türkiye’de açtı. 13 Kasım’da açılışı ger-çekleştirilen tesis yıllık 75 milyon doz aşı üretim kapasitesine sahip.

Sağlık Bakanlığı’nın Ulusal Aşı Takvimi’nde de yer alan ve ülkemiz-de doğan çocukların pnömokok bak-terisinin yol açtığı zatürre, orta kulak iltihabı gibi hastalıklara karşı bağışık-lanmasında kullanılan aşı, Türkiye’de günümüz teknolojileriyle formülasyon aşamasından başlayarak üretilen ilk aşı olma özelliği taşıyor. Bu yatırımla Tür-kiye pnömokok aşısı açısından kendi ihtiyacını karşılayan ülke konumuna gelirken, 3 yılda toplam 21 milyon doz aşı Sağlık Ocağı ve Ana Çocuk Sağlığı Merkezleri’nde uygulanmak üzere Ba-kanlığa sunulacak.

12 Kasım Dünya Pnomoni Günü’nün hemen ardından gerçekleşen açılışa, dünyada her 20 saniyede bir çocuk kaybına sebep olan pnömoniye karşı geliştirilen aşının Türkiye’de üretilme-sinden duyulan gurur damgasını vur-du.

İlk Yerli Üretim Aşılar Kasım Ayında Geliyor

Pfizer Global Tedarik Birimi Pfizer Türkiye Teknik Genel Müdürü Suat Kumser, araştırma ve geliştirmeye yılda 7 milyar dolar ayıran ve global ölçekte sektör lideri olan Pfizer’in ül-kemizde yarım asrı aşkın süredir ya-tırım yaparak, Türkiye pazarına sun-duğumuz ürünlerimizin yüzde 70’ini Türkiye’de üretiyoruz. Aralarında AB ülkelerinin de bulunduğu Doğu Avru-pa, Ortadoğu ve Uzak Doğu’da olmak üzere toplam 18 ülkeye çoğunluğunu steril enjeksiyonluk ürünlerin oluştur-duğu ilaç ihracatı yapmakta olduğunu belirtti. Kumser sözlerine şöyle devam

haber, AYŞE YILMAZTÜRK

Yıllık 75 milyon doz üretim kapasitesine sahip olan tesis, ülkemizin yıllık yaklaşık 6 milyon dozluk ihtiyacını karşılıyor.

Türkiye Artık Kendi Zatürre Aşısını Kendi Üretecek

Page 50: SAYED Sayı:56

KASIM 201248

merkezlerinden biri olmasını bekle-diklerini açıkladı. Hükümetin 2023 yılı Endüstri ve Yatırım vizyonunda ilaç sektörünün stratejik sektörler ara-sında konumlandırılmasından dolayı heyecan duyduklarını belirterek, Ba-kanlığın ileri teknoloji yatırımlarının ülkemize çekilmesi konusunda daha iyi bir ortam yaratmaya yönelik çalış-malarına, endüstri ortağı olarak destek vermeye devam edeceklerini bildirdi.

Türkiye Artık Dünyanın Önemli Bir Aktörü

Açılış törenine katılan Sağlık Bakanı Yardımcısı Agah Kafkas şunları söy-ledi: “Burada bir heyecanı ve başarıyı yakalamış bir ekibin haklı gururuna tanık olduk. Ülkemiz adına emeği geçen herkesi kutluyorum. Maalesef 10 yıl önce kimi bölgelerde aşılama oranının yüzde 50’nin altında olduğu

bir Türkiye vardı. Bugün artık aşılama oranının neredeyse ülkenin her yöre-sinde eşit düzeye geldiğini ve hemen hemen bütün ülke insanının aşılan-masının gerçekleştiğini söyleyebiliriz. Aşı çeşitliliği açısından da önemli bir mesafe katettik. Pfizer’in yarım asırdır ülkemize verdiği değerli hizmetleri tak-dirle takip ediyoruz. Artık Mefar gibi yerli üreticilerin Pfizer gibi önemli bir devle işbirliği yaparak eşit şartlarda bü-yük bir üretimi gerçekleştiriyor olması-nı Türkiye’nin altyapı anlamında geldi-ği seviyede çok önemli bir adım olarak değerlendiriyoruz. Değerli Pfizer yöne-ticilerinin Türkiye için söylediği söz-ler önemlidir. Türkiye artık dünyanın önemli bir aktörüdür. Türkiye bugün uluslararası bir firmanın operasyon merkeziyse, bu belli coğrafyalarda bir prestij nedenidir, bunun bir anlamı vardır. Üretildiği ülkenin de ürüne de-ğer kattığını hepimiz biliyoruz. Bu an-lamda emeği geçen herkesi kutlamak istiyorum.

Yıllık 75 milyon doz üretim kapasite-sine sahip olan tesis, ülkemizin haliha-zırdaki yıllık yaklaşık 6 milyon dozluk ihtiyacını karşılarken, gelecekte yetiş-kin aşılaması gibi artan ihtiyaçlara da cevap verebilecek kapasiteye sahip.

etti: Formülasyon aşamasından itiba-ren aşı üretimi konusunda ülkemiz için bir ilk olan bu proje kapsamında gerekli tesis ve ekipman yatırımları, personel eğitimleri, deneme üretimle-ri gibi önemli aşamalar tamamlanmış olup ilk validasyon serilerinin üreti-mine Nisan-Mayıs 2012’de başlanmış ve gerekli stabilite çalışmaları başarıyla tamamlanmıştır. Söz konusu aşı için ithalden yerli üretime dönüş ruhsat-landırma süreci de tamamlanmış olup 2012 itibariyle ilk yerli üretim aşıların kullanıma sunulması planlanmaktadır. Bu aşının ülkemizde üretilmesi göre-vini bize veren Sağlık Bakanlığımıza teşekkürlerimizi sunmak istiyorum. Bu üstün özellikli ürüne gerekli değeri veren hekimlerimize, eczacılarımıza ve tüm tıp camiasına teşekkürlerimi su-nuyorum.”

Pfizer Gelişen Pazarlar Bölge Başka-nı Ahmet Göksun, Pfizer’in, ülkemi-zi bölgesinde lider olarak gördüğünü ve gelecek yatırımlar için ülkemizin stratejik bir ortak olarak önemli bir potansiyele sahip olduğunu belirtti. Pfizer’in Türkiye pazarında bulunan ürünlerinin yüzde 70’ten fazlasının ülkemizdeki üretim tesislerinde üre-tildiğine dikkat çeken Göksun, 2023 vizyonu kapsamında ülkemizin pek çok sektör için dünyanın en önemli

Üç yılda toplam 21 milyon doz aşı Sağlık Ocağı ve Ana Çocuk

Sağlığı Merkezleri’nde uygulanmak üzere

Bakanlığa sunulacak.

Page 51: SAYED Sayı:56
Page 52: SAYED Sayı:56
Page 53: SAYED Sayı:56

KASIM 2012 51

Sultan 3. Murat o gün bir hoştur. Telaşeli görünür. Sanki bir şeyler söylemek ister, sonra vazgeçer. Neşeli deseniz

değil, üzüntülü deseniz hiç değil. Veziriazam Siyavuş Paşa sorar:

- Hayrola efendim, canınızı sıkan bir şey mi var?

- Akşam garip bir rüya gördüm.

- Hayırdır inşallah.

- Hayır mı, şer mi öğreneceğiz.

- Nasıl yani?

- Hazırlan dışarı çıkıyoruz.

Ve iki molla kılığında çıkarlar yola. Görünen o ki pa-dişah hâlâ gördüğü rüyanın tesirindedir ve gideceği

yeri iyi bilir. Seri ve kararlı adımlarla Beyazıd’a çıkar, döner Vefa’ya. Zeyrek’ten aşağılara salla-

nır. Unkapanı civarlarında soluklanır. Etrafı-na daha bir dikkatli bakınır. İşte tam o sıra,

orta yerde yatan bir ceset gözlerine batar. Sorarlar ‘Kimdir bu?’ Ahali:

- Aman hocam hiç bulaşma. Ayya-şın, meyhur’un biri işte!

- Nereden biliyorsunuz?

- Müsaade et de bile-

lim yani. Kırk yıllık komşumuz. Bir başkası tafsilata girer:

- Biliyor musunuz? Aslında iyi sanatkârdır. Azaplar Çarşısı’nda çalışır, nalının hasını yapar. Ancak kazandık-larını içkiye, fuhşa harcar. Hem şişe şişe şarap taşır evine, hem nerede namlı mimli kadın varsa takar peşine.

Hele yaşlının biri çok öfkelidir:

- İsterseniz komşulara sorun. Sorun bakalım, onu bir kere olsun cemaatte gören olmuş mu?

Hâsılı mahalleli döner ardını gider. Bizim tebdil-i kıya-fet mollalar kalırlar mı ortada. Tam vezir de toparlanı-yordur ki padişah önünü keser.

- Nereye?

- Bilmem. Bu adamdan uzak durmayı yeğlersiniz sanırım.

- Millet bu, çeker gider. Kimseye bir şey di-yemem. Ama biz gidemeyiz. Öyle veya böyle tebaamızdır. Defnini tamamlasak gerek.

- İyi ya, saraydan birkaç hoca yol-lar, kurtuluruz vebalden.

- Olmaz. Rüyadaki hik-meti çözemedik daha.

KASIM 2012 51

Page 54: SAYED Sayı:56

KASIM 201252

vezirin ona keza. Meçhul nalıncıyı kefenler, tabutlar, musalla taşına yatı-rırlar. Ama namaz vaktine hayli vardır daha. Bir ara vezir sıkıntılı sıkıntılı yaklaşır;

- Sultanım, yanlış yapıyoruz galiba.

- Nasıl yani?

- Heyecana kapıldık, cenazeyi sorup araştırmadan getirdik buraya. Kim bilir hanımı vardı belki, belki de ye-timleri?

- Doğru. Öyle ya. Neyse, sen başını bekle, ben mahalleyi dolanıp gele-yim.

Vezir cüzüne, tespihine döner, padişah garip maceranın başladığı noktaya ko-şar. Nitekim sorar soruşturur, nalıncı-nın evini bulur. Kapıyı yaşlı bir kadın açar. Hadiseyi metanetle dinler, sanki bu vefatı bekler gibidir. ‘Hakkını he-lal et evladım.’ der, ‘Belli ki çok yo-rulmuşsun.’ Sonra eşiğe çöker, ellerini yumruk yapar, şakaklarına dayar.

Ağlar mı? Hayır. Ama gözleri kısılır, belki hatıralara dalar. Neden sonra sil-kinip çıkar hayal dünyasından.

- Biliyor musun oğlum, bizim efendi bir âlemdi vesselâm. Akşamlara ka-dar nalın yapar, ama birinin elinde şarap şişesi görmesin, elindekini avu-cundakini verir satın alırdı. Sonra getirip dökerdi helaya.

- Niye?

- Ümmet-i Muhammed içmesin, diye.

- Hayret.

- Sonra malum kadınların ücretini öder eve getirirdi. Ben sizin zamanı-nızı satın aldım mı, aldım derdi. Öy-leyse şimdi dinleseniz gerek... O çe-ker gider, ben menkıbeler anlatırdım onlara. Mızraklı İlmihal, Hüccet-ül İslâm okurdum.

- Bak sen! Millet ne sanıyor hâlbuki.

- Milletin ne sandığı umurunda değil-di. Hoş, o hep uzak mescidlere gider-di. Bir imamın arkasında durmalı ki Tekbir alırken Kâbe’yi görmeli derdi.

- Öyle imam kaç tane kaldı şimdi.

- İşte bu yüzden Nişanca’ya, Sofular’a uzanırdı ya. Hatta bir gün ‘Bakasın Efendi!’ dedim. Sen böyle böyle ya-pıyorsun; ama komşular kötü belle-yecek. İnan cenazen kalacak ortada. Doğru öyle ya? Kimseye zahmetim olmasın deyip mezarını kazdı bah-çeye. Ama ben üsteledim. İş mezarla bitiyor mu dedim. Seni kim yıkasın, kim kaldırsın?

- Peki, o ne dedi?

- Önce uzun uzun güldü, sonra ‘Allah büyüktür hatun.’ dedi, ‘Hem padişa-hın işi ne?’

Önyargılardan uzak duralım!

- Peki, ne yapmamı emir buyurursu-nuz?

- Mollalığa devam. Naaşı kaldırmalıyız en azından.

- Aman efendim. Nasıl kaldırırız?

- Basbayağı kaldırırız işte.

- Yapmayın etmeyin sultanım, bunun yıkanması paklanması var. Tekfini, telkini...

- Merak etme ben beceririm. Ama önce bir gasılhane bulmalıyız.

- Şurada bir mahalle mescidi var ama...

- Olmaz. Vefat eden sen olaydın nere-den kalkmak isterdin?

- Ne bileyim Ayasofya’dan, Süleyma-niye’den. En azından Fatih Camii’nden.

- Ayasofya ile Süleymaniye’de devlet erkanı çoktur. Tanınmak istemem. Ama Fatih Camii’ni iyi dedin. Haydi yüklenelim.

Ve gelirler camiye. Siyavuş Paşa sağa sola koşturur kefen, tabut bulur. Padi-şah bakır kazanları vurur ocağa. Usu-lü erkanınca bir güzel yıkarlar ki naaş ayan beyan güzelleşir sanki. Bir nurdur aydınlanır alnında. Yüzü şakilere ben-zemez. Hem mânâlı bir tebessüm oku-nur dudaklarında.

Padişahın kanı ısınmıştır bu adama,

KASIM 201252

Page 55: SAYED Sayı:56
Page 56: SAYED Sayı:56

KASIM 201254

Subaru XV

Sıra Dışı ve Benzersiz Bir Otomobile Ne Dersiniz?

KASIM 201254

Bugün otomobil satın alma alışkanlıklarımıza baktığımızda Maslow’un piramidinde tanımladığı beş ihtiyaç seviyesi bizim otomobilleri satın almaktaki beş nedenimizi de sırasıyla gösteriyor.

1. Fizyolojik gereksinimler (ulaşım, bir yerden bir yere gitme ihtiyacı).

2. Güvenlik gereksinimi (sağlam ve sağ salim güvenli bir ulaşım).

3. Ait olma, sosyal ilişkiler (tercihimizle yarattığımız sosyal ağlar ve çevre).

4. Saygınlık gereksinimi (tercihimizle kendine saygı, güven, başarı, diğerlerinin saygısını kazanma).

5. Kendini gerçekleştirme gereksinimi (kendi hayallerimizi gerçekleştirme, yaratıcılığımızı ifade etme, tercihimizin benliğimizi ifadesi).

Subaru XV’yi Maslow Piramiti’ne oturttuğumuz zaman, XV’nin bir otomobil severin beş temel ihtiyacını karşılayabileceğini çok rahatlıkla söyleyebiliriz. Hatta bununla da kalmayıp, Maslow’u bile mutlu edebileceği iddiasında bulunabiliriz. Subaru, tanımladığı temel ihtiyaçlar yanında, XV’nin pazarlamasında bir kavramı daha ön plana çıkarıyor: Mutluluk... Mutluluk kavramını ise fiziki ve duygusal ihtiyaçların optimum düzeyde karşılanmasına bağlıyor. XV’yi deneyimlediğinizde bunu çok net hissediyorsunuz.

Page 57: SAYED Sayı:56

KASIM 2012 55

hazırlayan: FEYZA GÜLEÇ ŞAHİNfeyza@otoalsat .com

XV kompakt yapısı ile sizi germiyor, güvenlik donanımları ve markanın yarattığı sağlam imajla sizi bu düzeydeki diğer markalara oranla daha üst düzeyde tatmin ediyor. Tüm bunların yanında başka hiç bir markanın veremeyeceği özel teknolojiler ve sürüş destek sistemleri ile akıllı ve doğru bir seçim yaptığınızın altını her kilometrede bir kere daha çiziyor.

Türünün tek örneği BOXER motoru ve simetrik AWD kombinasyonu ile sürüşü ayrı bir deneyime dönüştürüyor. Maslow’un listesine oturttuğunuzda XV, birincil ihtiyaçlarımız yanında özellikle Subaru gibi niş bir markanın yarattığı aidiyet, özel ve başarılı olmakla

özdeşleşmiş miras, artık kendinizi her açıdan tatmin etmeniz için gerekli her türlü kişisel motivasyonu yarattığını ve tüm ihtiyaçlarınızı bir arada sunduğunu görüyorsunuz. XV bir otomobilin yarattığı dar ve limitli çerçeveyi kırmanızı sağlayan bir özgürlük vaat ediyor ve bunu yaparken size özgün bir tarz yaratma, tercihinizle farklılaşma fırsatı veriyor. XV’nin renklerini ve yolda kendine özgü havasını yaşadığınızda eminim siz de hak vereceksiniz. XV ile tercihinizin sizi nasıl farklılaştırdığına ve ne kadar dikkat çektiğinize şaşıracaksınız. Özellikle de kavuniçi turuncu rengine bindiğinizde...

Tasarım Özellikle turuncu rengi sizi çok etkiliyor. Şehrin dar sokaklarında o kocaman gövdesi ile birleşen harika hatlar şehrin o dar sokak-larına uyum sağlayarak rahat bir kullanım sağlıyor.

İç Dizayn Geniş iç hacmi ve iç tasarımı sizi etkiliyor. Geniş bir ön konsola ve şık bir tasarıma sahip.

Konfor Araçta bulunan Simetrik Sürekli Dört Çeker özelliği sürüş es-nasında konforlu bir seyahat etmenizi sağlıyor. Seyir halinde iken aracın verdiği güven duygusu sürüş zevkini ve konforu üst seviyelere taşıyor.

GüvenlikXV’nin AWD sistemi, yol tutuşu ve aktif emniyet sistemleri size yolda karşınıza çıkan tehlikeleri atlatmanıza yardımcı olacak güç ve dengeyi sağlar.

Motor XV aynı zamanda 2.0 litrelik bir dizel turbo motorla sahne alıyor. Bu motorun birbirinin tam zıddı yönde hareket eden pistonları ötekinin titreşimini engelliyor ve bu tasarım özeliği sayesinde XV’nin hafif motoru, karşılaştırılabilecek modellerin dizel motor-larından daha az titreşim gürültüsü ile çalışıyor.

Yeni XV’de yer alan Start/Stop sistemi; araç geçici şekilde dur-duğunda, örneğin bir trafik lambasında; motoru otomatik olarak durdurarak yakıt tüketimini sınırlar.

Page 58: SAYED Sayı:56

KASIM 201256

Merakla beklenen kitabınız Nar Ağacı hayırlı olsun. İçeriğinden söz eder misiniz?

Teşekkür ederim. İnşallah hayırlı olur. Çünkü başarının da hayırlısını dilemek gerek. İçeriğine dönersek; Nar Ağacı iki hayatın, birleşmeden önce hangi mecra-lardan aktığını merak eden bir roman. İki insan nasıl bir araya gelir? İki mu-azzam ırmak nasıl birleşir? Bir anlık bir gecikme, ufacık bir olay bu birleşmeyi engelleyebileceğine göre kader diye bir şey vardır. Diğer yandan olmayanlar gibi olanlar da bu kader içindir. Sanki her şey, Balkan Harbi, I. Cihan Harbi, Bolşevik Devrimi bu birleşme için ger-çekleşmiştir. Üstelik bu iki insanın bir araya gelmesi benim de varlığımın sebe-bidir. Çünkü o insanlar benim dedemle anneannemdir. Bunu anlatan Nar Ağa-cı savaşa, aşka, XIX. asra, fotoğrafa, se-yahate, çaya, doğuya ve halıya dair bir roman olarak biçimlenir.

Neden kitabın adı Nar Ağacı?

Başlangıçta Nar Ağacı değildi, biraz zor bulunmuş bir isim bu. Roman için dü-şündüğüm hiçbir isim çevremden pek kabul görmeyince ve benim de tam an-lamıyla içime sinmeyince sade ve iddia-

sız ama derin bir isim olarak Nar Ağacı isminde karar kıldım. Bu isim, kesin-leştikten sonra bereketlendi, roman yayınlandıktan sonra içime fazlasıyla sindi. Nar, çok özel, çok güzel bir mey-ve. Gerek görsel anlamda gerek içerdiği anlamlar bakımından böyle. İmgesinde bereketi, gücü taşıyor. Görünürde bir daneyken bin daneye dönüşmesi, son-bahar meyvesi olması... Osmanlı’nın meyvesidir nar. Kadim zamanlardan bu yana pek çok kültürde muteber. Sonra ağaç. Ağaç da kadim evrensel bir kav-ram. Doğanın, doğallığın ifadesi ve bana yaradılışın güçlü bir tanığı olarak görünüyor. İçinde taşıdığı tohum, her yıl ölüp sonra tekrar dirilmesi. Hayata bu güçlü tutunuş. Böyle bir sürü sebep sıralayabilirim. Neticede zor bulduğum bu isim şimdi bu romana koyabileceğim en uygun isimmiş gibi geliyor bana.

Zehra ve İsmail karakterlerini yazarken kimlerden ilham aldınız?

Nar Ağacı gerçek bir hikâyeye yasla-nır. Bütünüyle o değildir ama ondan hareketle kaleme alınmıştır. O hikâye de dedem ve anneannemin hikâyesidir. Zehra büyükannem, İsmail de onun ağabeyi. Yani annemin büyük dayı-

röpor ta j : ZEYNEP AĞAÇYETİŞTİREN

Nazan BekiroğluŞiire Olan Talebin Azalması Ürkütücü Edebiyat dünyasının sevilen yazarlarından Nazan Bekiroğlu’nun son kitabi “Nar Ağacı” geçtiğimiz ay raflarda yerini aldı. Çıktığı ilk günden itibaren en çok satanlar listesinde yer alan kitap kısa zamanda edebiyatseverlerin beğenisini kazandı. Karadeniz Teknik Üniversitesinde Öğretim Üyesi olan Yazar, Trabzon’da mütevazi bir hayatı tercih etmiş. Nazan Bekiroğlu ile SAYED okurları için konuştuk.

Page 59: SAYED Sayı:56

KASIM 2012 57

Nazan Bekiroğlu

KASIM 2012 57

Page 60: SAYED Sayı:56

KASIM 201258

sı. İşaret taşları belli olan bu hikâyede fazlasıyla kurgu var çünkü bildiklerim aile içinde anlatılan bölük pörçük bilgi-lerden ibaretti. Fakat İsmail gerçek bir karakter. Romanda kendi ismini taşı-yan tek karakter de o. Annem anlatırdı, Balkan Harbi’ne giden ve geri dönme-yen, ne öldüğüne ne hayatta kaldığına dair bir belge bulunabilen bir İsmail dayısının varlığını. Bizim için ailenin büyükleri olarak tanınan bu insanların yaşadığı gerçekler kendi nesillerinin hayatlarını da içeriyor aynı zamanda. İsmail, Devlet-i Osmaniye’nin Rumeli kurbanıdır ve kendisi gibi yok olup gi-den bir kuşağın da simgesidir. Üstelik o yok oluş bir işe de yaramaz. Balkan Harbi malûm, idare edilemeyen bir or-dunun hezimetiyle sonuçlanır. İsmail’de binlerce İsmail var. Biri de benim bahtı-ma düşmüş.

Kitaplarınızda aşk’ı işlerken kimler size ışık tutuyor?

Aşk kişisel bir tecrübe alanı olduğu ka-dar bir kavram olarak da beni hep ilgi-lendirdi. Ne olduğunu anlamaya çalış-tım sürekli. Ne menem bir duygudur ki ona düşen kendini ölümsüz zanneder, en azından ölüm düşüncesini unutur, kendisini evrenle birleşmiş, kaostan kozmosa geçmiş hisseder, evrenin bü-tünlüğüne katılır, seyyarelerle birlikte dönmeye başlar, zamansızlık duygusu-na kapılır, artık cennet zamanındadır. Ve daha bir sürü olağanüstü hal. Bu ka-dar şeyi irdeleyince aşkın metafizik ya-nını keşfetmem zor olmadı. Bu hususta Mevlâna ve İbn Arabî başta olmak üze-re tasavvufun aşka yüklediği anlam be-nim için pek çok sorunun cevaplanması anlamına geldi. Cennet cihetinden bir duygu olduğunu gördüm aşkın ama bu dünyada her şey gibi o da kusura bu-laşmıştı.

Tıp aşkın anatomisini çözemese de edebiyat bunu en güzel şekliyle tasvir edebiliyor. Aşkın edebiyatla nasıl bir ilişkisi var?

Doğru, aşkı açıklamak bilim adamla-rından çok şairlerin ve yazarların başar-dığı bir şey. İnsan ruhunu, kabiliyetli yazarların, bilim adamlarından daha fazla görebildiği de muhakkak. Dosto-yevski kadar insan ruhunun labirentle-rinde kimse dolaşamadı. Aşka gelince, edebiyatın en çok işlenen iki konusun-dan biridir. Diğeri ölüm. İnsanın iki temel gerçeği. Muammalı bir duygu olan aşkın uhrevî olanla bağlantısının muhakkak olması onun açıklanmasını da imkânsızlaştırıyor. Aşk edebiyatında benim için en önemli olan kısım ise aş-kın içerdiği ıztırap. Sanat eserini aşkın yapan ıztırabın işlenişidir ve aşk bunun için kullanışlı bir alandır. Böyle düşü-nüyorum.

Yazar değil de okur kimliğinizi ifade edersek siz kimleri takip ediyorsunuz?

Ben de, burada ismini saymaya gerek görmediğim, herkesin okuduğu, tanı-dığı yerli ve yabancı yazarlarımızı takip etmeye çalışıyorum. Hikmet edebiya-tı daima başucumda. Klasikleri daima çok seviyorum. Bunların dışında derin ve fakat sessizce akan ırmaklar var. Be-nim için çok değerli edebiyatın sahip-leridir onlar. Bir sürü isim sayabilirim ama aklıma ilk gelenlerden Ali Ayçil meselâ, telâşa kapılmadan kozasını ören bu kalemin her yazdığını okurum. Sonra Şule Gürbüz, çok dikkat çekici. Dergilerde de dikkatimi çeken isimler oluyor. Bazen bir yazı, şaşırtıcı derecede mükemmel görünüyor gözüme. Yazarı çok genç, çok yeni biri olarak çıkıyor karşıma. Bunların bir kısmının zaman içinde tanınır hale geldiğini görüyo-rum, bir kısmı bir daha görünmüyor.

Günümüzde modern edebiyata yaklaşımı ne düzeyde değerlendiriyorsunuz?

Modern edebiyat daha çok roman üze-rinden varlık gösteriyor. Roman çok kapsamlı bir tür. Edebi ihtiyacı nere-deyse tek başına karşılıyor. Bu anlaşı-

Nar Ağacı iki hayatın, birleşmeden önce hangi mecralardan aktığını merak eden bir roman.

labilir belki ama şiire, tiyatroya olan talebin azalması düşündürücü. Hele de şiire olan talebin azalması ürkütücü bile. Çünkü doğası icabı soyuttur şiir. Soyut düşünceye sahip olan şiir toplumları ise güçlü bir düşünce kapasitesine sahip olurlar. Soyut düşünce, kalite sırala-masında ilk sırada gelir. Sağlıklı pratik düşünce de gücünü ondan alır. Bunu estetik roman da yerine getirebilir ama günümüzde romanın özellikle popüler görsellik üzerinden varlık göstermesi toplumsal soyut düşünceyi kısır bırak-maktadır. Hazır-kalıp bir görselliğin tüketimi olarak algılanan ve gerçekleş-tirilen roman, şiirin misyonunu yerine getiremez. Beni ürküten budur.

Dibe vurduğunuz zamanlarda nelerden güç alırsınız, hayata bağlanırsınız?

Kuyulara düşmek diyorum ben buna. Beni kuyulara düşüren şey iki türlü, katmerli yani. Bir, kıyıcılığın pratikte-ki etkisi; iki, bunu yapanın bir insan olması. İkinci kısım daha çok vuruyor hem de. Şükür ki insanlar yüzünden düştüğüm kuyulardan yine insanların yardımıyla çıkabiliyorum. İnsaniyete dair bir tavır gördüğümde, bana değil kime olursa. İnsaniyete güvenmezsem o kuyulardan çıkamam.

Trabzon da sürdürdüğünüz sade hayatı seçmenizin sebepleri nelerdir?

Sade olduğu için. İnsani ilişkiler burada hâlâ sıcak olduğu için. Bu şehre sonba-har erken geldiği için. Çok yağmur yağ-dığı için. Kuzey ve Doğu olduğu için. Gitmek için artık çok geç olduğu için. Artık benim için Trabzon veya başka bir yer, pek fark etmediği için. Böyle bir yı-ğın sebep ya da sebepsizlik.

Karadeniz kadını olmanın hangi özelliklerini ruhunuzda taşıyorsunuz?

Büyükhanım’a benzeyen bir yanım var. Çok kırılgan bir mizaca sahibim ilk ba-kışta. Fakat diğerkâmlık da o kırılgan mizacın üzerinde. Zor ikili yani. Ama neticede benim sendelediğim yerde baş-kalarının yıkılıp gideceğini fark ediyor-sam sendelemeye hakkım olmadığını anlıyorum.

LAPOROSKOPİK CERRAHİDEALMAN MALI TEK KULLANIMLIK ÜRÜNLERMGB BERLIN

İthalatçı Firma:Bilgin Sağlık Teknolojileri Tic. Ltd. Şti.

Page 61: SAYED Sayı:56

LAPOROSKOPİK CERRAHİDEALMAN MALI TEK KULLANIMLIK ÜRÜNLERMGB BERLIN

İthalatçı Firma:Bilgin Sağlık Teknolojileri Tic. Ltd. Şti.

Page 62: SAYED Sayı:56

KASIM 201260

“Hiçbir zengin, kendisini yoksul göstermeyi başaramaz; çünkü para, tıpkı cinayet gibi onu ele verir.”

Çiçeksiz bir zambak türüydü Aspidistra, bilemezdi ki George Orwell gibi maharetli ellerde bir statü göstergesi olacağını. Şimdi Aspidistra’nın kaderi, yoksul evlerin içerisinde, yoksulluğu belgelemesiydi.

1930 İngiltere’sinde yaşayan Gordon, bu yoksullardan sadece biriydi. Baraka sayılabilecek bir çatı katında, kıt kanaat geçimini sağlıyor ve evinde beslediği iki Aspidistra ile mutlu mesut yaşadığını sanıyordu. Hayata dair bütün temel yaptırımları para üzerinden hesapladığından, kendinden çok daha varlıklı olan arkadaşı Ravelston’u içten içe aşağılıyordu.

Yıllardır bitirmeye uğraştığı şiir kitabının kara öyküsü sanki hayatını tanımlamakla kalmıyor; ona benzersizlik katıyordu. Katıksız bir yoksuldu o. Yiyeceğini,

barınmasını, tütününü inceden inceye hesaplamak zorundaydı. Ta ki…

Hep yoksul kalamazdı. Fakat bilinçli bir şekilde anlıyordu ki; o sadece yoksul değil aynı zamanda “yoksun”du. Bulduklarını kullanmayı bilmediğini anladığı zamana kadar kendisini yalnızca paraca yoksul sanmaktaydı. Şimdi ise biliyordu; yalnızca yoksul değildi. Hem maddenin kendisini reddediyor hem de temel ihtiyaçlarını görememekten şikayet ediyordu. Hayatındaki en ufacık bir kırılma, o çok aşağıladığı hayata adım atmanın ötesinde bir haz veriyordu. Kaçamayacağının bu hayata yakalanmamak içinse var gücüyle çabalayacaktı.

Orwell’in Hayvan Çiftliği ve Bin Dokuz Yüz Seksen Dört’ ten önce yayınlanmış olan bu kitabı, dönemin İngiltere’sini sınıf atlama üzerinden yermek görevini başarıyla üstleniyordu.

yorum: İLKAY YAPRAK

KİTAP KRİTİK

AspidistraYazar: George OrwellSayfa Sayısı: 280Yayınevi: Can Yayınları

İnsan İlişkilerinde Nasıl Çok Başarılı Olursunuz?Doğu’dan Uzakta Bir Yıldıza Övgü

Yazar: Leil LowndesSayfa Sayısı: 288Yayınevi: Kuzey Yayınları

Yazar: Amin MaaloufSayfa Sayısı: 460Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları

Yazar: Pablo NerudaSayfa Sayısı: 28Yayınevi: Kırmızı Kedi Yayınları

KASIM 201260

Aspidistra

Page 63: SAYED Sayı:56

YENİ PATENTLİ

MODEL

ISO 9001:2008 ISO 13485:2003 ISO 14001:2004

HPL 500 CISİdrar Analizörlü Ördek Sürgü Yıkama veDezenfeksiyon Cihazı

HPL 500 CÖrdek Sürgü Yıkama ve

Dezenfeksiyon Cihazı

HPL 400 MaceratorÖrdek Sürgü İmha Cihazı

Ayaktan açılıp kapanabilen kapak

MEP 010-020Tek Kullanımlık Malzemeler

HBT 200Ultrasonik Temizleyici

HSS 1023 BBuharlı Sterilizatör

HBT 320Paketleme Masası

Medikal İnnovasyonlar’den

Bursa Organize Sanayi BölgesiKahverengi Cad. No:20/B Nilüfer / BURSA 16140 TÜRKİYE

Tel. : +90 224 243 68 17 Fax : +90 224 243 68 18www.medisel.com.tr [email protected]

Yeni HPL500 CIS; İdrar Analizörü entegre edilmiş Ördek Sürgü Yıkama ve Dezenfeksiyon cihazı ile Klozete dökülen idrarın tahlili de yapılabilmektedir.

Page 64: SAYED Sayı:56

KASIM 201262

Gergedan Mevsimi

Gergedan Mevsimi

The Master Gözetleme KulesiHobbit: Beklenmedik Yolculuk

Tür: DramYönetmen: Paul Thomas Anderson Oyuncular: Joaquin Phoenix, Philip Seymour Hoffman, Amy Adams

Tür: DramYönetmen: Pelin EsmerOyuncular: Olgun Şimşek, Nilay Erdönmez, Menderes Samancılar

Tür: Fantastik, AksiyonYönetmen: Peter Jackson Oyuncular: Martin Freeman, Andy Serkis, Ian McKellen

Yönetmen: Bahman GhobadiTür: Dram, RomantikOyuncular: Monica Bellucci, Behrouz Vossoughi, Beren Saat, Yılmaz Erdoğan

Mirza ve oğullarının Hinare’ye yolculuğu, Satellite’nin maceraları ve azmi, Agrin ve Pashow’un araya karışan yaşamları, Mamo’nun Mozart’ın ruhu olarak çıktığı gezi, Eyüp’ün karlar arasında kontrast olarak hayatın karasını bize çalışı, hayatı sarhoş eyleyen o sınırları aşması ve daha pek çok şey. Bunlar Bahman Ghobadi sinemasının yapı taşları olarak tarihteki yerini çoktan aldı. İşte bu beklentiler ışığında aylarca bekledi sevenleri, son filmi “Gergedan Mevsimi’ni”... Oyuncu kadrosunda Monica Belluci, Yılmaz Erdoğan, Beren Saat, Arash gibi isimler ve yapımcılığını da Martin Scorses yapınca beklenti

fazlası ile arttı. 1-2 kez gösterim tarihi ertelendikten sonra nihayet izleyebildi bekleyenler. Gergedan Mevsimi derdini tam olarak anlatan bir film değil. Senaryo kopuk ve karakterler üzerinde iyi çalışılmamış. Böyle olunca film boyunca savrulmalar ve “ne oluyoruz?” durumu yaşanabiliyor. Tarkovskî ve Nuri Bilge Ceylan’ın sinematografisinin bariz etkilerini görmekte mümkün. Özellikle hikaye akışı ve görüntü işçiliğinde bunu hissediyorsunuz. Görüntü yönetmenini çok iyi iş çıkardığı bu filmde, klasik bir Yeşilçam melodraması etkisinden kurtaramıyor izleyiciyi.

yorum: ETHEM METE

FİLM KRİTİK

KASIM 201262

Page 65: SAYED Sayı:56
Page 66: SAYED Sayı:56

Türbülans önleyici dizayn Lamba minimum sıcaklık artışı Son teknoloji led aydınlatmaIP 54 standardı uzun yıllar kullanımda dahi toz ve nemekarşı dayanıklılık

KOMPOZİT GROUP OF COMPANIESTel: 0216 499 99 18 Faks: 0216 499 01 61

www.kompozitturkiye.com [email protected]

Üstün teknoloji ile eşsiz özellikler• 15 yılı aşkın lamba ömrü (Günde 8 saat kullanım ile)• 3 kademeli renk ısı ayarı (3800K,4300K,4800K)• IP54 nem ve sıvı yalıtım koruma sınıfı (Püskürtme dezenfektanlar ile uygun kullanım)• LRS Sistemi (Ledlerde oluşacak işik gücü kaybinin elektronik olarak başlangıç seviyesine çıkartılması)• Endoskopi modu (ledler üzerinden)• Laminer akim için min. direnç alanı• Lamba ısısı 1m mesafede max. 325w/m2

• Lamba başlık arka yüzey ısısı max. 27,5°

Trilux Aurinio L120/160 PM Ledli çift başlıklı ameliyat lambası

D.M.O. Kod: 355.412.503

Üstün teknoloji ile eşsiz özellikler

İleri Teknoloji LEDAydınlatma Sistemleriİleri Teknoloji LEDAydınlatma Sistemleri

Page 67: SAYED Sayı:56

Türbülans önleyici dizayn Lamba minimum sıcaklık artışı Son teknoloji led aydınlatmaIP 54 standardı uzun yıllar kullanımda dahi toz ve nemekarşı dayanıklılık

KOMPOZİT GROUP OF COMPANIESTel: 0216 499 99 18 Faks: 0216 499 01 61

www.kompozitturkiye.com [email protected]

Üstün teknoloji ile eşsiz özellikler• 15 yılı aşkın lamba ömrü (Günde 8 saat kullanım ile)• 3 kademeli renk ısı ayarı (3800K,4300K,4800K)• IP54 nem ve sıvı yalıtım koruma sınıfı (Püskürtme dezenfektanlar ile uygun kullanım)• LRS Sistemi (Ledlerde oluşacak işik gücü kaybinin elektronik olarak başlangıç seviyesine çıkartılması)• Endoskopi modu (ledler üzerinden)• Laminer akim için min. direnç alanı• Lamba ısısı 1m mesafede max. 325w/m2

• Lamba başlık arka yüzey ısısı max. 27,5°

Trilux Aurinio L120/160 PM Ledli çift başlıklı ameliyat lambası

D.M.O. Kod: 355.412.503

Üstün teknoloji ile eşsiz özellikler

İleri Teknoloji LEDAydınlatma Sistemleriİleri Teknoloji LEDAydınlatma Sistemleri

KOMPOZİT GROUP OF COMPANIESTel: 0216 499 99 18 Faks: 0216 499 01 61

www.kompozitturkiye.com [email protected]

Trilux Aurinio L120/120 PM Ledli çift başlıklı ameliyat lambası

D.M.O. Kod: 355.412.514

Membran tip lamba kolunda kumanda, silinebilir hijyenik özellikli

Dokunmatik lamba kolunda kumanda silinebilir, hijyenik özellikli

Duvara ve kola entegre medikal HD-SD monitörizasyon kayıt alabilme ve görüntü aktarımı özelliği

HD-SD Medikal özellikli lamba başlığına entegre kamera sistemleri

Harici kol ile kullanılanHD-SD Medikal özelliklielçekli kamera sistemleri

Dokunmatik uzaktan kumandasilinebilir, hijyenik özellikli, lamba ve kamera kontrolleri

Ameliyathanelerde genel aydınlatma; tek tip aydınlatma ünitesi ile farklı renklerde alternatifli ortam aydınlatmaları

Page 68: SAYED Sayı:56