70
SAGLIK YÖNETIMI ve EGITIMI DERGISI YIL:6 SAYI:58 OCAK 2013 İTS’Yİ TÜM DÜNYA İZLİYOR DR. SAİM KERMAN İlaç Takip Sistemini Başarıyla Uygulayan İlk ve Tek Ülkeyiz ECZ. EMİN OLGUN İTS İlaca Güvenle Erişim Sağlıyor MUHAMMED BOZDAĞ Öz Değeri Arttırayım Derken Kibre Düşüyoruz

SAYED Sayı:58

Embed Size (px)

DESCRIPTION

SAYED Sayı:58

Citation preview

Page 1: SAYED Sayı:58

SAGLIK YÖNET IMI ve EGI T IMI DERGISI

Y IL:6 SAY I:58 OCAK 2013

İTS’YİTÜM DÜNYA İZLİYOR

DR. SAİM KERMANİlaç Takip Sistemini Başarıyla Uygulayan İlk ve Tek Ülkeyiz

ECZ. EMİN OLGUNİTS İlaca Güvenle Erişim Sağlıyor

MUHAMMED BOZDAĞÖz Değeri Arttırayım Derken Kibre Düşüyoruz

Page 2: SAYED Sayı:58
Page 3: SAYED Sayı:58
Page 4: SAYED Sayı:58
Page 5: SAYED Sayı:58
Page 6: SAYED Sayı:58
Page 7: SAYED Sayı:58

OCAK 2013 3

ürkiye’de sağlık alanında gerçekleşen değişimin ve gelişimin tüm dünya

farkında. Birçok ülke tarafından ilgiyle izleniyoruz ve örnek oluyoruz. Bilgi birikimimiz, insan kaynağımız ve kararlığımızla ortaya koyulan her uygulama şüphesiz gurur veriyor.

Gurur duygumuz uygulamalardan bir tanesi de İlaç Takip Sistemi. Öyle ki bu sistem dünyada bir ilki başardı. Sistemi Türkiye kadar başarıyla kullanan bir ülke daha yok. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Saim Kerman’ın dergimize verdiği bilgi konuyu özetliyor; “İlaç Takip Sistemini bu kadar başarılı uygulayan ilk ve tek ülkeyiz. En yakın rakibimiz 2015 yılında bizim gibi bütüncül bir uygulamaya geçebilecek. Yani üç yıl ileriden gidiyoruz.” Büyük ve başarılı işlerde emeği geçen herkesi SAYED Dergisi olarak kutluyoruz.

SAYED Dergisi olarak bu başarıyı okuyucularımıza sunmak istedik. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Saim Kerman’ın yanı sıra Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği yetkilileri İlaç Takip Sistem ile ilgili görüşlerini bildirdiler. Eczacı Emin Olgun ise geçiş sürecini değerlendirdi.

Ocak sayımızda yepyeni bölümler ve tasarımla karşınızdayız. Yeni yılımızda “Bir Sorun Bir Çözüm” bölümümüzle sektör firmalarının sorunlarına farklı bir formatla ışık tutmaya devam ediyoruz. Beğeni ile takip ettiğiniz ünlü konuklarımıza ise yer vermeyi sürdürüyoruz.

Zevkle okuyacağınız bir sayı olması dileğiyle…

YIL 6 • SAYI 58 • OCAK 2013www.sayeddergisi.org

YÖNETİM

SahibiFEYZULLAH AKBEN

Genel Yayın YönetmeniFUNDA ÇAMÖZÜ[email protected]

Sorumlu Yazı İşleri MüdürüSARE KUŞ

[email protected]

EditörSU ÖZGÜR

Yazı İşleriSERRA KUL - ÖMER DURAK

AYŞE YILMAZTÜRK

Görsel YönetmenBİLAL AKGÜL

Fotoğraf EditörüAHMET FERHAT AKBEN

ReklamAHMET ERSOY

DİDEM GÜLKAÇ[email protected]

Abone ve DağıtımSONGÜL KARADENİZ

[email protected]

Halkla İlişkilerYASEMİN KERİMİ

Yapım

Yönetim AdresiKore Şehitleri Cad. Yonca Apt. A Blok No: 1/5

Zincirlikuyu - Şişli / İSTANBULTel: 0 212 272 61 06 Faks: 0 212 272 61 07

[email protected]

BaskıŞAN OFSET

Cendere Yolu No:23 Ayazağa / İSTANBULTel: 0 212 289 24 24

Yayın TürüYaygın Süreli Yayın

SAYED dergisi sağlık yöneticilerine ve eğitimcilerine ücretsiz dağıtılır. Para ile satılmaz.

Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarına aittir. Reklamların sorumluluğu ise reklam verene aittir.

Dergide yayınlanan yazı ve resimler kaynak gösterilmek suretiyle iktibas edilebilir.

SAGLIK YÖNET IMI ve EGI T IMI DERGISI

TMerhaba...

Page 8: SAYED Sayı:58
Page 9: SAYED Sayı:58

OCAK 2013 5

BaşkandanSaygıdeğer SAYED Okurları;

23 Aralık 2012 tarihinde yapılan 3. Olağan Genel Kurulu’nda üyelerimizin teveccühü

neticesinde SAYED Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini üstlendim. Öncelikle yeni yönetim olarak, bayrağı devraldığımız SAYED 2. Dönem Başkanı Prof. Dr. Hayreddin YEKELER ve 2. Dönem Yönetim Kurulu üyelerine teşekkürlerimizi sunmak istiyorum.

Amacımız; kurulduğu 2005 yılından beri sağlık yönetimi alanında lider ve öncü olan SAYED’i, sizlerin de desteği ile daha ileriye götürebilmek. Gidilecek çok yol, yapılacak çok işin olduğunun bilincindeyiz.

Sevgili dostlar;

Sağlık Bakanlığı on yıldır başarı ile sürdürdüğü Sağlıkta Dönüşüm Programı’na, yeni teşkilat yasası ile yeni bir değişim ve yenileşme halkası daha ekledi. Sağlık yöneticilerinin profesyonelleşmesi imkanını sağladı.

SAYED olarak, 4. Ulusal Sağlık Kurultayı’na katılan

sağlık yöneticilerinden almış olduğumuz geri dönüşlerin değerlendirilmesine istinaden,

- Kamu Hastane Birliklerinin geldiği nokta itibariyle son durumu,

- İl Sağlık Müdürlüğü ve İl Halk Sağlığı Müdürlüğü ile ilişkiler,

- Diğer Kamu kurum ve kuruluşlarıyla ilişkiler

- Birlik yöneticilerinin sorunları

- Saha uygulamaları

konularını içeren “Sağlıkta Yeni Dönem Yapılanmasının Erken Dönem Değerlendirmesi” sempozyumunu 15-17 Şubat 2013 tarihlerinde Ankara - Kızılcahamam’da düzenliyoruz. Sempozyumda siz sağlık çalışanlarını aramızda görmek, düşüncelerinizin ilk ağızdan yetkililere ulaştırılmasına vesile olmak bizleri mutlu edecektir.

Bu vesileyle, 2013 yılının sizlere ve ülkemize sağlık ve esenlikler getirmesi dileğiyle hepinize selam ve muhabbetlerimi sunarım.

SAYED Yönetim Kurulu Başkanı

Prof. Dr. Nurullah Zengin

Page 10: SAYED Sayı:58

38 Gıdanı Koru

34 Geçmişte Sıkça KullanılanBir Tedavi: Müzik

28 Sudan’daki Hastane Beş Yıl Sudan -Türkiye OrtaklığıylaYönetilecek

30 Hastaneler En Karmaşıkİşletmelerdir

40 Bir Sorun Bir Çözüm:Sterilizasyon ve Dezenfektasyon

08 Spot Haberler

16Dr. Saim Kerman:İlaç Takip Sistemini Başarıyla Uygulayan İlk ve Tek Ülkeyiz

20 İlaçlar Takip Ediliyorve İzleniyor

İTS İlaca Güvenle Erişim Sağlıyor22NedenAkılcı İlaç Kullanımı?26

30

16

28

58 OC

AK

Dosya: İlaç Takip Sistemi

Page 11: SAYED Sayı:58

53 Hayatın İçinden:Melekleri Üzmeyelim

55 Etkinlik Takvimi

56 Röportaj: Muhammed Bozdağ

Sinema- Aşk- Anna Karenina- Pi’nin Yaşamı- Yabancı

60

46Hukuk:Öngörülebilirlik ile Öngörme Farklı Konulardır

50 Destinasyon:Ankara

Kitap- İslam Tasavvufunun Meseleleri- Rastlantı ve Zorunluluk- Hobbit (Resimli)- Matematik ve Korku

62

Reklam Sayfaları: Mespa ⁄ Fiksmed ⁄ Sesa Elektronik 1 ⁄ Atasam 2 ⁄ Samatıp 4Çapa Medikal 9 ⁄ Dobidos 11 ⁄ Meditel 13 ⁄ İ.K. Enstitü 15 ⁄ İncekaralar 25

Fujifilm 27 ⁄ Kurt&Kurt 33 ⁄ Tasarımmed 37 ⁄ 14. Dünya Sterilizasyon Kongresi 434. Karayolu Trafik Güvenliği Sempozyumu ve Sergisi 45 ⁄ Olympus Mega 59 ⁄ Tüyap Fuarcılık 61-63

Kompozit 64-65 ⁄ OHSAD Sağlıkta Ortak Çözüm Toplantıları 4 66

40

46 50 56

SAYED Sağlık Yönetimi ve Eğitimi Derneği Adına

Yayın Kurulu BaşkanıProf. Dr. Nurullah ZENGİN(SAYED Derneği Genel Başkanı)

Yayın Kurulu (SAYED Derneği Yönetim Kurulu)Op. Dr. Osman ACARFatma AKTAŞGökhan AKTÜRKDr. Ahmet CÖMERTArif ÇETİNDr. Elif Bor EKMEKÇİProf. Dr. Ali Metin ESENProf. Dr. Nurettin KARAOĞLANOĞLUKamuran ÖZDENVeysel ÖZGENProf. Dr. Behzat ÖZKAN Muammer SATILMIŞNebi ŞAHİNLİYasin YAVUZProf. Dr. Hayreddin YEKELERAhmet ZENGİN

Danışma KuruluYrd. Doç. Dr. Mustafa AKSOYProf. Dr. Selami AKKUŞProf. Dr. Ayşe Filiz AVŞAR Prof. Dr. Engin AYDINProf. Dr. Metin AYDINProf. Dr. Derya BALBAY Prof. Dr. Ethem BEŞKONAKLIProf. Dr. Sait BİLGİÇProf. Dr. Murat BOZKURTProf. Dr. Engin BOZKURTProf. Dr. Alper CİHANDoç. Dr. Kerim ÇAĞLIProf. Dr. Bekir ÇAKIRProf. Dr. Ali ÇAYKÖYLÜDoç. Dr. Selim Selçuk ÇOMOĞLUProf. Dr. Ali DEMİRProf. Dr. Ali Pekcan DEMİRÖZProf. Dr. Orhan DENİZProf. Dr. Osman Nuri DİLEKProf. Dr. Ali İhsan DOKUCUUzm. Dr. Mehmet Taşkın EĞİCİProf. Dr. Levent ELBEYLİProf. Dr. Cevdet ERDÖLProf. Dr. Canan HASANOĞLUDoç. Dr. Sema HÜCÜMENOĞLUProf. Dr. Abdullah İĞCİDoç. Dr. Abdurrahimi İMAMOĞLUProf. Dr. Mehmet İŞLERProf. Dr. M. İ. Safa KAPICIOĞLUProf. Dr. Murat KARAŞENYrd. Doç. Dr. Esra KESKİNProf. Dr. Muzaffer KİRİŞProf. Dr. Akın MARŞAPProf. Dr. Muzaffer METİNTAŞProf. Dr. Semih ÖNCELProf. Dr. Mustafa ÖZMENProf. Dr. Mustafa PAÇDoç. Dr. Sadrettin PENÇEProf. Dr. Mustafa SOLAKProf. Dr. Yunus SÖYLETProf. Dr. Haydar SURProf. Dr. Erol ŞENERProf. Dr. Mehmet Akın TAŞYARANProf. Dr. Dilaver TENGİLİMOĞLUProf. Dr. Bahattin TUNÇProf. Dr. Necdet ÜNÜVARProf. Dr. Yavuz YILMAZ

* İsimler soyadları dikkate alınarak alfabetik sıraya göre dizilmiştir.

Bir Sorun Bir Çözüm:Sterilizasyon ve Dezenfektasyon

Page 12: SAYED Sayı:58

OCAK 20138

SPOT HABERLER

SAYED Yönetim Kurulu YenilendiSAYED’in 23 Aralık 2012 günü yapılan 3. Olağan Genel Kurulu sonucunda Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu üyeleri yenilendi. Dernek başkanlığına Prof. Dr. Nurallah Zengin gelirken başkan yardımcısı Prof. Dr. Nurettin Karaoğlanoğlu ve Arif Çetin oldu. Diğer yönetim kurulu üyeleriyse şöyle;

Kamuran Özden, Genel Sekreter Ahmet Zengin, Muhasip ÜyeProf. Dr. Hayreddin Yekeler, ÜyeFatma Aktaş, ÜyeProf. Dr. Behzat Özkan, ÜyeProf. Dr. Ali Metin Esen, ÜyeNebi Şahinli, ÜyeDr. Elif Bor Ekmekçi, ÜyeDr. Ahmet Cömert, ÜyeOp. Dr. Osman Acar, ÜyeVeysel Özgen, ÜyeMuammer Satılmış, ÜyeYasin Yavuz, ÜyeGökhan Aktürk, Üye

Yedek ÜyelerYusuf Yağmur, Yavuz Baştuğ, Adnan Hasanoğlu, Hasan Bozkurt, M.Fatih Taşlıçay, Sinan Korukluoğlu, Sibel Çetin, Hasan Irmak, Ali Güven Fincan, Fazlı Erdoğan, Abdullah Özcan, Ekrem Akbaş, Recep Turgay, Kemal Kiraz, Yücel Şirin, Mustafa Kırlangıç, İsmail Kasım.

Denetleme Kurulu (Asil Üyeler)Osman NacarM.Ziya KelatNecati Akbaş

Yedek ÜyelerFatma Yıldırım, Mustafa Öz, Erol Öztürk

İstanbul Üniversitesi 2012’de Basında En Çok Yer Alan Üniversite OlduMedya Takip Merkezi’nin 2000’i aşkın gazete ve dergi, 44 TV kanalı ve 3000’i aşkın internet haber sitesinde yaptığı haber takipleri sonucu elde edilen veriler doğrultusunda İstanbul Üniversitesi’nin basının tüm alanlarında (yazılı, görsel ve internet basınında) haber sıralamasında birinci olduğu ortaya çıktı.

4 yılda gerçekleştirdiği 90 proje ile birçok ilke imza atan İstanbul Üniversitesi, Türkiye için örnek bir model çizdi.

İstanbul Üniversitesi, bilim, kültür, sanat alanındaki çalışmaları ve yenilikçi projeleri ile basında ön plana çıktı. Ayrıca Üniversite bilimsel ve akademik başarılarının yanı sıra uluslararası çalışmaları ile de adından söz ettirdi. Dünyanın En İyi 500 Üniversitesi arasına 8 defa giren İstanbul Üniversitesi Türkiye’nin gururu oldu.

BASILI MEDYA

Marka Adet StxCm Tiraj

İstanbul Üniversitesi 18.125 3.373.753 1.225.729.124

ODTÜ Ortadoğu Teknik Üniversitesi

17.349 3.042.508 1.267.980.364

Ankara Üniversitesi 13.640 2.392.136 963.744.288

Anadolu Üniversitesi 12.196 1.730.567 648.486.115

Boğaziçi Üniversitesi 10.743 1.864.679 781.510.543

GÖRSEL MEDYA

Marka Adet Süre

İstanbul Üniversitesi 4.536 2.992.847

ODTÜ Ortadoğu Teknik Üniversitesi 4.148 1.040.126

Ankara Üniversitesi 2.306 1.264.057

Başkent Üniversitesi 1.989 1.922.025

E-MEDYA

Marka Adet

İstanbul Üniversitesi 44.472

ODTÜ Ortadoğu Teknik Üniversitesi 43.760

Boğaziçi Üniversitesi 39.620

Ankara Üniversitesi 29.640

Page 13: SAYED Sayı:58
Page 14: SAYED Sayı:58

OCAK 201310

Medical Park Elazığ Hastanesi Yeni Binasında Hizmetlerine Devam EdiyorElazığ başta olmak üzere çevre il ve ilçelerden gelen hastalarına uluslararası standartlarda sağlık hizmeti veren Medical Park Elazığ Hastanesi; yeni yılda yeni binasında hizmet vermeye başladı. Damla Hastanesi’ni devralan Medical Park Elazığ Hastanesi, 11 katlı, toplam 33 bin metrekare alandaki yeni binasında, hem Elazığ’dan hem de bölgeden gelen binlerce hastaya şifa dağıtacak. Eski hastane binası ise Park Hastanesi olarak yine Medical Park bünyesinde hizmetlerine devam edecek.

İstanbul Şişli Meslek Yüksekokulu Sağlık Sektörüne Ceo YetiştiriyorSağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde CEO döneminin başlamasıyla bu alanda yetişmiş eleman açığına çözüm, İstanbul Şişli Meslek Yüksekokulu’ndan geliyor. Okul, Sağlık Kurumları İşletmeciliği bölümü ile gençleri sağlık alanında yönetici olarak kariyer yapabilmeleri için hazırlıyor.

Diyetisyen EvlereGeliyorAcıbadem Mobil Sağlık, şimdi de evde ve işyerinde diyetisyen hizmeti sunuyor. Acıbadem Mobil Sağlık tarafından geliştirilen ‘Evde ve İşyerinde Diyetisyen Hizmeti’, vakit darlığı ya da sağlık problemleri yüzünden dışarı çıkamayan ve yoğun iş temposu sebebiyle kendine zaman ayıramayan kişiler için hazırlandı. Beslenme ve Diyet Uzmanı ile birlikte vücut kilo oranınızı hesaplayabilir, size uygun bir beslenme programı çıkartabilir ve düzenli kontrollerinizi yaptırabilirsiniz.

SPOT HABERLER

Memorial’ın Dokuzuncu Hastanesi Kayseri’de AçıldıTürkiye’de kaliteli sağlık hizmetlerinin öncüsü olan Memorial Sağlık Grubu, sağlık hizmetlerinde mükemmellik standardı ve hasta memnuniyeti odaklı hizmet anlayışını, Memorial Kayseri Hastanesi ile İç Anadolu Bölgesi’ne de taşıdı.

Page 15: SAYED Sayı:58

Büyükdere Cd. Akıncı Bayırı Sk. No:4-1 (GS Store Yanı) Mecidiyeköy / Şişli - İSTANBULTel: +90 212 273 22 30 Faks: +90 212 273 22 51www.dobidos.com.tr

SMART KLOZET

Otomatik KapakSensörü sayesinde kullanıcıyı algılar ve kapağını otomatik açıp kapatır.

Otomatik SifonKullanım süresini algılayarak büyük yada küçük sifonu otomatik olarak çeker ve su tasarrufu sağlar.

Water-Jet Vakumlu SifonWater-jet vakumlu sifon yüksek basınçlı suyla atıkları %100 performansla boşaltır ve standart klozetlere göre %70 su tasarrufu sağlar.U

ltra

Özel

likle

ri

Page 16: SAYED Sayı:58

OCAK 201312

Bebekler Altı Aylıkken Dudak Okumaya BaşlıyorSon araştırmalar gösteriyor ki; bebekler, dil ve konuşma gelişimi evresinde henüz dört aylıkken bilinçli tercihler yapmaya başlıyor. Dil ve Konuşma Bozuklukları Uzmanı Profesör Dr. Ahmet Konrot, bebeklerin bu evrede ‘dudak okuma’ stratejisinden de etkin bir biçimde yararlandıklarını söylüyor. Prof. Konrot, bu durumu Florida Atlantik Üniversitesi Çocuk Gelişimi Laboratuarı’nda yapılan çok yeni bir araştırmayla şöyle açıklıyor; “Prof. Lewkowicks’in araştırmasına göre bebekler 4. aydan itibaren konuşmacının gözlerine odaklanıyor, 6. aydan itibaren ise dudaklara da odaklanmaya başlıyorlar. Bu durum, özellikle 8. ayda daha da belirginleşmekte. 12. aydan itibaren ise ilgi odağı konuşmacının ağız bölgesinden tekrar göz bölgesine kayıyor. Görüyoruz ki sözel dil edinimi evresinde görme duyumu da etkin ve seçici bir biçimde devreye giriyor.’’

SPOT HABERLERSPOT HABERLER

KASEV’den Bir İlk15 Aralık 2012 günü KASEV Vakfı on yıldır aralıksız sürdürdüğü, 1200 saat süren “Yaşlı Bakıcısı Refakatçi Eğitimi Kursu”nu başlattı. On yılda toplam 363 kişiyi eğiterek, onlara ekmek kazandıran, KASEV Vakfı Türkiye’de bu konuda bir ilki gerçekleştirdi. KASEV’in kaliteli yaşlı bakımına temel teşkil eden bu eğitim çalışmaları aralıksız sürüyor.

Erenköy Rotary Kulübü Derneğinin finansman desteği ile Tuzla Halk Eğitim Merkezi ve KASEV Vakfı işbirliğinde süre gelen bu örnek çalışma bütün Türkiye’de takdirle karşılanıyor.

Arı Sütüyle Gelen ZindelikAvrupa’da besin takviyeleri konusunda uzmanlaşmış Arkopharma Laboratuarları’nın gerçekleştirdiği çalışmalardan sonra ortaya çıkardığı Arı Sütü serisi; Royal Jelly Junior, Royal Jelly Organic ve Royal Jelly Dynergie ile vücudunuzun ihtiyacı olan sağlık takviyesi artık ellerinizin altında.

Royal Jelly Junior, üç yaşından itibaren bağışıklık sistemini güçlendirmeye ve hastalıklara karşı korunmaya yardımcı olurken, 12 yaşından büyükler Royal Jelly Organic ile zindelik kazanacak. Gün içerisinde yorgunluk hissedenler, yoğun ve stresli çalışanlar, sık hastalananlar ise Royal Jelly Dynergie ile kendilerini çok daha iyi hissedecekler.

Page 17: SAYED Sayı:58

www.meditel.com.trMerkez: Molla Şeref Mah. Halıcılar Köşkü Sk. No:26 Fatih / İSTANBULTel:(0212) 635 79 70 Pbx Faks:(0212) 635 81 43Ankara: Sağlık Sk. Çetin Apt. No:30/3 Kat:1 Yenişehir / ANKARATel:(0312) 433 75 20 - 435 80 60 Fax:(0312) 433 80 92

Teknolojinin İnsan Sağlığı ile Buluştuğu Nokta...

Radyoterapi gören kanser hastaları için tümöre istenilen dozu yüksek hassasiyette verirken sağlam dokuları koruyan en gelişmiş tedavi cihazlarındandır.

Adaptif, IGRT ve IMRT tedavi tekniklerinin kullanılabildiği Hi-Art ve Tomo-HD modelleri en gelişmiş radyoterapi sistemleri arasındadır.

Tek seansta 40 x 160 cm² alanda ışınlama imkanına ve 6 MV Linak & Binary 64 MLC (6mm) & MVCT özelliğine sahip yegane cihazdır.

Hi-Art sistemi ile Helikal Özelliği ve Tomo-HD ile Helikal ve Direk Işınlama Özelliği bulunmaktadır.

RADYOTERAPİ TEDAVİ CİHAZI

TomoHDTM

Treatment System

Page 18: SAYED Sayı:58

OCAK 201314

İ.K.ENSTİTÜ ile Sağlık Kurumları İşletmeciliği Güçleniyor 17.07.2012 tarihinde resmi gazetede yayımlanmış olan kanun hükmünde kararname ile Sağlık Bakanlığı Teşkilat Kanununda idari alanda yapılan değişikliklerle sağlık kurumları işletmeciliği bölümünün değeri artıyor. Bu değişiklikler aynı zamanda sağlık alanında yüksek lisans eğitimini tamamlamış personelin önünü açıyor. Bu bağlamda Sağlık Kurumları İşletmeciliği Yüksek Lisans Programları öne çıkıyor. İ.K.ENSTİTÜ Müdürü İsmet Kesim, Sağlık Kurumları İşletmeciliği Yüksek Lisansı’nın hedefini, sağlık kurumlarının ihtiyaç duyduğu yöneticileri alana hazırlama ve sağlık alanındaki gelişmeleri izleme, öğrencilere kullanabilecekleri uzmanlık bilgilerini kazandırma olarak belirtiyor ve şunları ekliyor; “Ülkenin farklı üniversitelerinden sağlanan, alanında donanımlı ve etkin akademisyen kadro ile program amaçları doğrultusunda daha güçlü bir sağlık kurumları işletmeciliği için iş birliği yapılmaktadır. Bu programı bitiren öğrenciler, sahip olacakları donanım ve yetkinlikle görev alacakları sağlıkla ilişkili olan her türlü kamu ve özel kurumda kendileri için önemli ve ayrıcalıklı bir yer elde edeceklerdir.”

Doğru Tespitler Doğru HamlelerKurumların ve kişilerin ihtiyaç duydukları bilgiye ulaşmalarının teknolojik açıdan kolaylaşırken, bir o kadar da zorlaştığının vurgusunu yapan Kesim, bilgi çeşitliğinin artmasıyla kişi ve kurumların seçim yapabilmelerinin de karmaşıklaştığının

altını çiziyor. Doğru tespitlerin doğru hamleler getirdiğini işaret eden İsmet Kesim sözlerini şöyle sürdürüyor; “Bu noktadan hareketle 2010 Eylül ayı itibariyle hayata geçen İ.K.ENSTİTÜ, yaşam boyu eğitim şiarıyla toplumsal gelişim ve kalkınmaya bireylerin gelişkinlikleriyle yön vererek, pozitif bir ivmenin yakalanabilmesi misyonu ile ulusal çapta örgütlenmeyi amaçlayan bir kurumdur.”

Elli Altı İlde Hizmet VeriyorAmaç ve hedeflerini geleceğin ihtiyaçlarına yönelik belirleyen İ.K.ENSTİTÜ çalışmalarını ulusal çapta dizayn ediyor. Ülke çapında organize ettiği yüksek lisans ve sertifika programlarında yedi vakıf üniversitesiyle iş birliği yapıyor. İ.K.ENSTİTÜ İstanbul, Ankara, İzmir, Mersin, Adana ve Eskişehir olmak üzere Türkiye’nin elli altı ilinde örgün eğitimle yüksek lisans programları hazırlıyor. Sunulan hizmetler şöyle sıralanıyor; Kamu Hukuku Yüksek Lisansı, Ekonomi Hukuku Yüksek Lisansı, Eğitim Yönetimi Yüksek Lisansı, Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Yüksek Lisansı. Yüksek lisans programlarının yanı sıra örgün ve uzaktan eğitim sistemiyle Aile Danışmanlığı, Hasta ve Yaşlı Bakımı, Hasta Kayıt Kabul sertifikası gibi birçok sertifika eğitimi yapılıyor.

SPOT HABERLER

Page 19: SAYED Sayı:58
Page 20: SAYED Sayı:58

OCAK 201316

DOSYA > İLAÇ TAKİP SİSTEMİ

Eskiden İlaç Eczacılık Genel Mü-dürlüğü olarak anılan yeni dö-

nemde tıbbi cihazların ve kozmetik ürünlerin sorumluluğunu alarak yeni-lenen bir kurum Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu. Kurumu tanımak ve kapak konumuz olan İlaç Takip Siste-mini konuşmak için Kurum Başkanı Saim Kerman’la bir röportaj gerçekleş-tirdik.

Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’ndan bahseder misiniz?

İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu görev ola-rak değil ama isim olarak yeni. Kurum 2 Kasım 2011 tarihinde 663 sayılı ka-rarname ile kuruldu. 19 Mart 2012 ta-rihinden itibaren fiilen İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü’nden görevleri dev-raldı. Bu anlamda bir devam kurumu-dur. En temel değişiklik Refik Saydam Hıfzıssıhha laboratuarları bünyesinde kurulu olan ilaç ve kozmetik ürünle-rin analizleri yapan bölümün devridir.

Nereden geldi bu gereklilik diye so-rarsanız; 1990’lı yıllara giden Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde ba-ğımsız ajanslar tarafından yürütülme-sinin benimsenmesi tüm üye ve aday ülkelere birlik tarafından tavsiye edilen bir durum. Osmanlı Devleti’nden beri Türkiye’de ilaçlar ruhsatla satılıyor. Bunu çok kişi bilmez. 1870’li yıllar-dan beri patent kanunu var dolayısıyla ilaçla ilgili maceramız oldukça geri-lere doğru gidiyor. Uzun yıllar şube müdürlüğü çerçevesinde kalmış olan hizmetler 1946 yılında genel müdür-lük olarak sürdürülmeye başlanmış. O dönemden beri altmış beş yıl bo-yunca değişiklik olmamış. İlaçların ruhsatlandırılması, üretim yerlerinin ruhsatlandırılması, ilaçların ruhsatları-nın iptal edilmesi, fiyat verilmesi, her türlü analizlerinin verilmesi, üretim yerlerinde çalışacak kişilerin belgelen-dirilmesi, depolanması, dağıtılması ve eczanelerle ilgili her türlü yasal gerek-lilikler bu genel müdürlük tarafından

DR. SAİM KERMANTÜRKİYE İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ KURUMU BAŞKANI

ropör ta j : SARE KUŞ

İlaç Takip Sistemini Başarıyla Uygulayan İlk ve Tek Ülkeyiz

OCAK 201316

Page 21: SAYED Sayı:58

OCAK 2013 17

İlaç güvenliği konusunda tartışmasız bir üstünlüğümüz ortaya çıktı.

Dr. Saim Kerman Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanı

yerine getirilmiştir. 2008 yılında ise görevler arasına tıbbi cihazlar eklen-miştir. Bu arada baştan beri yürütü-len başka konu kozmetik ürünler. Bu ürünleri 2003 yılına kadar ruhsatlan-dırıyorduk. 2003 yılında Avrupa Bir-liği Yasalarına uyum çerçevesinde ka-nunla piyasa gözetim ve denetiminin yapılması modeline geçildi. Üreticiler artık kozmetik ürünler için ruhsat al-maz oldular. Sadece bildirim yapıyor-lar ve sorumluluk alıyorlar. Burada en büyük güvence kullanıcılar oluyor. Özetleyecek olursak; ilaçların ruhsat-landırılması ve tüm ticari kontrolün yapılması, tıbbi cihazlar ve kozmetik alanda üretici bildirimlere istinaden piyasanın gözetim altında tutulmasını, ülkenin genel anlamda bu ürünlerle her türlü ihtiyacının kesintisiz gideril-mesini sağlayan bir özelliktedir.

Kozmetik ürünler ve özellikle zayıflama hapları internette satılıyor ve insanların hayatını tehdit ediyor. Bununla ilgili çalışmalar yapılacak mı ya da yapılıyor mu?

Kozmetik ürünlerin internetten sa-tılması sorun değildir ama satış ve pazarlamada dikkat edilmesi gereken hususlar olmalıdır. Kozmetik ürünler tedavi edici ürünler değildir, tedaviye yardım edici ürünler de değildirler. Bu nedenle sağlık beyanlarını kusur olarak görürüz. Satıcı ürünü ilaçmış gibi sattı-ğında müdahale ediyoruz. Tabii burada internet ticareti ile ilgili yasalarda dü-zenlemelere ihtiyaç duyulduğu aşikar. Çünkü yeni bir alan.

Zayıflama hapları olarak satılan ürün-ler sağlık açısından değerlendirdiği-mizde bizim için daha büyük bir prob-lem. Kozmetik bir ürünün zayıflama ürünü gibi gösterildiğini görebiliyoruz. Bir ilacın reklamı ya da e-ticareti ya-sak olduğu halde internette satıldığını görebiliyoruz. Vatandaşımıza sürekli bir problemi olduğu takdirde sağlık kuruluşlarına başvurmaları önerisini yapıyoruz. Doktorunuzdan isteyin, eczacınızdan satın alın diyoruz. Ayrı-ca Avrupa’dan ithal ilaç ile kalite imajı da oluşturuluyor. Yanlış bir şey çünkü ilaç ruhsatlandırılma koşullarına haiz

Page 22: SAYED Sayı:58

OCAK 201318

Hiçbir yönetici vatandaşın sağlığından tasarruf etmeyi aklının

ucundan geçirmez.

dar büyük bir ilaç tüketimimiz yok. Bu ilacı daha fazla tüketelim anlamın-da sarf edilmiş bir söz değil. Yerinde, zamanında, yeteri kadar, uygun kişiye kullanılması gereken, üzerinde tasar-rufu bu anlamda asla düşünmediğimiz bir hadise. Hiçbir yönetici ne SGK’dan olsun ne de Sağlık Bakanlığı’ndan ol-sun vatandaşın sağlığından tasarruf etmeyi aklının ucundan geçirmez. Sıklıkla söylenmek istenen şey ilacın israf edilen kısmıdır. İlacı çöpe attığı-nız zaman bile çok ciddi etkilere sebep oluyorsunuz çünkü ilaçlar kimyasal maddeler buharlaşıyorsa atmosferimi-zi, çözülüyorlarsa toprağımızı ve içme suyumuzu kirleten malzemeler. Anti-biyotikler daha da tehlikeli, bildiğiniz gibi mikro organizmaların üzerinde ölümcül etkilere sahipler ama bunun yanında mikro organizmaların kendi-lerini savunması için yapısal değişik-liklere uğramasına da sebep oluyorlar.

Birçok uygulamada olduğu gibi İlaç Takip Sistemi’nde de en başarılı ülkeyiz. Bu başarıyı nasıl elde ettik?

İlaç Takip Sistemini bu kadar başarılı uygulayan ilk ve tek ülkeyiz. En ya-kın rakibimiz 2015 yılında bizim gibi bütüncül bir uygulamaya geçebilecek.

Yani üç yıl ileriden gidiyoruz. Bu ba-şarıda emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. Çok büyük bir organizasyon oldu, binlerce kişi çalıştı bu işte ama sonuçta ilaç güvenliği konusunda tar-tışmasız bir üstünlüğümüz ortaya çıktı. Tüm dünya ülkelerinden daha güvenli bir şekilde ilaç topluyoruz piyasadan. İlaç satışında anlık durdurmalar ya-pabiliyoruz. Bunu hiçbir ülke başa-ramadı. Çok mutlu edici bir gelişme yaşadık, Avrupa Birliği Kalite Ajansı bizden teknik yardım anlaşması talep etti. Birlik, Avrupa bölgesinde uygu-lanmak üzere bir başka proje yürüyor. Bu projenin teknik desteğini biz ülke olarak vereceğiz. İnşallah kurduğumuz sistemin birleşenlerini Avrupa’nın reh-beri yapmaya çalışacağız. Bu da bizi üretici konumunda avantajlı hale geti-recektir.

Gerek tıbbi cihazda gerekse ilaçta yerli üretim birçok kişi ve kurum tarafından destekleniyor. Ama buna rağmen bu sektörlerde söz sahibi olmuş firma yetkilileriyle sohbetlerimizde yabancı markaların özellikle tercih edildiğinden ve daha güvenilir olduğu algısı olduğundan bahsediliyor.

değilse sahte olabilir, içerisinde etkin madde olmayabilir ya da hiçbir şey olmayabilir. Bizim araştırmasını yap-tığımız çok güzel bir örnek vereyim size. Karınca yumurtası yağı adında tüy dökücü bir ürün çıkmıştı. Analiz ettirdik içinde ay çiçek yağı bulduk. Üretici ile irtibata geçip soruşturduk, içinde karınca yumurtası yağı olduğu-nu söylemedim ki adını öyle koydum diyor. Üstelik ismi markalaştırıp mar-ka koruması da almış.

Minareyi çalan kılıfını uydurur değil mi?

Burada yumurtayı çalan yağına uydur-muş. Böyle mucizevi bir ilaç olsa biz herkesten önce ruhsatlar vatandaşın kullanımına legal olarak sunarız.

İlaç tüketim rakamlarının fazlalığından söz ediyoruz. Bunun sebepleri ilaca kolay ulaşım mı yoksa vatandaşın daha fazla ilaçla daha hızlı iyileşeceği düşüncesi mi?

Gelişmiş ülkelerin ilaç tüketim rakam-larına bakıldığında Türkiye’nin tüket-tiği rakam 140 dolar civarında başka bir değişle en yakın OECD bölgesi ülkesinin yarısı kadar. Abartıldığı ka-

Page 23: SAYED Sayı:58

OCAK 2013 19

Ya da ilaç gibi ikinci kalitesi olmayan ürünlerde bile Avrupa’da ABD’de kalite sorunu yaşandığı için piyasadan çekilen ürünlere rastlamaktasınız. Yani sorunsuz ürün sadece batıda üretiliyor gibi bir söylem ya da inanç doğru değildir. Bu konuda biz de üzülüyoruz ama yapacağımız şey daha çok çalışmak, daha çok bilimsel çalışma yapmak, hasta güvenliği ile ilgili verileri şeffaf bir şekilde paylaşmak, sorun çıktığında saklamak değil duyurmak ve titizlik göstermek.

Sağlık Serbest Bölgelerinde tıbbi cihaz ve ilaç üretimi için teşvik verilecek mi?

Sağlık serbest bölgeleri yeni bir kav-ram. Ülkemizde çeşitli teşvik bölge-leri mevcut. Ama baktığımızda sağlık sektörü bu bölgelerden yararlanama-mış. Hem tıbbi tedavi nesneleri hem de hastane hizmetlerinin sağlık serbest bölgelerinde verilebileceğini düşün-dük. Bu anlamda bu kavramı ihtiyaç

olan yerlerde kullanmak istiyoruz. Bu bir bölgenin serbest bölge olarak ilan edilmesi ve insanların oraya taşınması şeklinde olacağı gibi mevcut bir böl-genin içerisinde faaliyet gösterilirken Türkiye’nin çıkarına olacak bir yeni gelişim olacaksa buranın sağlık serbest bölgesine dönüştürülmesini düşünü-yoruz. Ulaşmaya çalıştığımız hedef ülkemizde üretimi yapılamayan, cari açığımızı arttıran, ithalatçı olduğumuz ve hemen hemen hiç ihracat şansımız bulunmayan alanları tespit edip önce-likle bunlarla mücadele etmek, bun-ların Türkiye’de üretimini sağlamak, ikinci aşamadaysa ihracata dönerek tam tersine ithalatçısı olduğumuz ürü-nün ihracatçısı haline gelmek şeklinde tezahür edecek. Üreticilerimizin bir an önce projelerini bekliyoruz. Yasal mev-zuatı şekillendirmiş durumdayız. Sade-ce müracaat usulleri gibi şeyler kaldı. Bunu da itecek olan motor gücü üreti-cinin getireceği projedir.

Söylediğiniz gibi bu bir algı ve maalesef mevcut. Ama yurt dışına gidip gelenler biraz daha dikkatli bakacak olurlarsa artık dünyanın oldukça küçüldüğünü göreceklerdir. Özellikle giyimde, etiketinde Made in Turkey yazan ürünler görüyoruz raflarda. Bir kablo üreticimizden dinledim, kendi ürettiği malı Türkiye’de başka bir kuruluşun ithal diye satın aldığını söyledi. Marka oluşturmak ayrı bir sanat ve iş. Şu ana kadar yerli üreticilerimiz çok fazla özen göstermediler, ilgi duymadılar ama uğraşmaları gereken önemli bir hadise. Bir ürünün üzerinde bilindik bir marka olduğunda kat kat fazla satılabiliyor. Ürünlerin kalitesiyle ilgili ne kullanıcıların ne de üreticilerin yakından bakıldığında diğer ürünlerle çok ciddi farklar görebileceğini düşünmüyorum. Tabii ki içlerinde kötü örnekler vardır ama bu tersinden de düşünülebilir. Başka ülkelerin bize sattığı ithal ürünlerde de son derece kötü örnekler görebiliyoruz.

DOSYA > İLAÇ TAKİP SİSTEMİ

Page 24: SAYED Sayı:58

OCAK 201320

İ laç Takip Sistemini başarıyla uygu-layan ilk ülke Türkiye oldu. Bilin-

diği gibi İTS olarak anılan İlaç Takip sistemi Türkiye’de ilaçların izlenmesi için kurulan bir altyapı olarak tanımla-nıyor. “Takip ve İzleme” olarak tanım-lanan yapıda ilaçların geçtiği her nokta izlenebiliyor. Ayrıca bu sistem ülke-mizin bilişim sektöründeki başarısını da tüm dünyaya kanıtlıyor. Görüşle-rini bildiren Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği yetkilileri İlaç Takip Sistemi (İTS)’nin güvenlik açısından çok ya-rarlı olduğunu vurgulayarak sistemin ilaçlarını normal dağıtım kanalların-dan tedarik eden vatandaşlar için ürün güvenilirliğinin garanti altına aldığını, dolayısıyla güvenlik sağlandığını ifade etti.

Geri Çekilmiş İlaçlar Satılamayacak

Sistemin önemli rol oynadığı diğer bir konu ise geri çekme kararı alınan ürün-ler. Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği yetkilileri herhangi bir geri çekme du-

rumunda ilacın satışının sistem tara-fından engelleneceğinin bilgisini ve-rerek “İlaçların sistemden okutularak satılacağı için, geri çekilen ürünlerin satışları gerçekleşemeyecek ve böylece hasta korunmuş olacaktır.” dedi.

İTS’nin bir başka önemli avantajını ise ilaca erişimin güçlenmesine yaptığı katkı olarak değerlendiren Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği yetkilileri şun-ları kaydetti; “Örneğin hayat kurtarıcı nitelikte bir ilacın yakın eczanelerde bulunamaması durumunda stok takibi ile ürünün nereden tedarik edilebilece-ği bilgisine ulaşmak mümkün olmak-tadır. Böylece hasta ilacına erişebil-mektedir.”

Hastalar da Kontrol Edebilir

İTS dünyada ilk kez kullanılan bir uygulama, bu sistemde başka neler yapılabilir şeklindeki sorumuza Araş-tırmacı İlaç Firmaları Derneği yetki-lileri “Sistemsel olarak değil, kullanım olarak gelişmeler, iyileştirmeler sağlan-

İlaçlar Takip Ediliyor ve İzleniyor

İTS sahte ilaçların piyasaya yayılmasını büyük ölçüde engelliyor.

haber : SARE KUŞ

Page 25: SAYED Sayı:58

OCAK 2013 21

devletin büyük ölçüde kupür sahteci-liği ile yüksek tutarlarda zarara uğra-tılmasını engelleyerek bu zararın çok aşağı seviyelere çekildiğini belirtti ve şunları ekledi; “Öte yandan, geri çek-melerde ürünün merkezi olarak bloke edilebiliyor ve nerede olduğunun bi-liniyor olması, hasta sağlığı açısından çok önemli olan bu işlemin kısa sürede sonuçlanmasını sağlamaktadır.”

Ülkemizde sahte ilaç üretiminin diğer ülkelerle karşılaştırmasını istediğimiz Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği yetkilileri Türkiye ‘de sahte ilaç üre-timinin diğer ülkelere kıyasla daha az olduğunun bilgisini verdi. Nedenleri-

İlaç Takip Sistemini başarıyla uygulayan

ilk ülke Türkiye oldu.

ni değerlendiren yetkililer ülkemizde satılmakta olan ilaçların büyük ço-ğunluğunun devlet geri ödeme sistemi aracılığı ile karşılanıyor olduğunu ileri sürerek piyasada bulunan sahte ürün-lerin genelde eczane dışı kanallardan satın alınan ürünler olduğunu belirtti.

Akılcı İlaç Konusunda Önemli Veri-ler Sağlayacak

Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği yet-kilileri İTS’nin akılcı ilaç kullanımın-daki rolü nedir sorusunu şu şekilde ya-nıtladı; “İlaç takip sistemi, Medula ile birleştirildiğinde çok detaylı analizler yapılabilmesine olanak sağlayan bir sis-temdir. Bu analizler ilaç kullanımının nasıl gerçekleştiği konusunda önemli veriler sunarken, akılcı ilaç kullanımını desteklemek için atılabilecek adımları planlamak açısından da yeni olanaklar sağlamaktadır.”

ması mümkündür. Örneğin i-phone, ya da android uygulamaların yazılma-sı ile hastalar ilaçlarını aldıkları anda kendileri de kontrol yaparak ürünün sahte olup olmadığını veya daha önce satılıp satılmadığını sorgulayabilirler.” şeklinde bir değerlendirme getirdi.

İTS’nin diğer ülkelere örnek olmasını değerlendiren Araştırmacı İlaç Firma-ları Derneği yetkilileri her bir ilacın kutu bazında takip edilmesinden ve sistemin canlı olarak başarılı bir şek-lide kullanılmasından dolayı birçok ülke tarafından örnek gösterildiğinin bilgisini verdi.

Sahte İlacı Büyük Ölçüde Engelledi

Sistem ilaç sektöründe bulunan bir-çok soruna çözüm getiriyor. Özellik-le sahte ilaçların piyasaya yayılmasını büyük ölçüde engelliyor. İTS’nin fay-dalarından bahseden Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği yetkilileri İTS’nin

DOSYA > İLAÇ TAKİP SİSTEMİDOSYA > İLAÇ TAKİP SİSTEMİ

Page 26: SAYED Sayı:58

OCAK 201322

1985 yılında Dünya Sağlık Örgü-tü Akılcı İlaç Kullanımı tanımını

yaptı ve bunun kıstaslarını; “kişilerin bireysel özelliklerine ve klinik bulgu-larına göre uygun ilacı, uygun süre ve dozda, en düşük fiyata ve kolayca sağ-layabilmeleri” şeklinde belirledi.

Akılcı ilaç kullanımı; üreticiden ecza-neye veya sağlık kuruluşuna ve oradan hastaya ulaşıncaya kadar saklama ko-şullarına uygun nem ve ısıda depo-lanmasını ve nakledilmesini gerektir-mektedir. Ayrıca ilacın sahte olduğuna dair şüphe bulunmamalıdır. Herhangi bir hatalı üretim veya yan etki tespit edilmiş ise hastanın elinde olan ilaçlar dahil o serinin toplanması da yine bu kapsamdadır. Aynı zamanda saklama ve taşıma koşullarının şüpheli olduğu veya olabileceği işlemlerin de engellen-mesi gerekmektedir.

Akılcı ilaç kullanımının temel parçası olan ilaç güvenliğini sağlamak üzere yapılan çalışmalar sonrası ilaç kutula-

rında kupür kaldırılarak karekod ilave edilmesi kararlaştırılmıştır. Bununla il-gili yönetmelik değişikliği 02.02.2008 tarihinde yayınlanmıştır. Bu tarihten sonra taraflar arasında var olması ge-reken iş birliği sağlanamamış, en çok itirazın gelmesi gereken üreticiler ye-rine, eczacılar sistemin karşısında dur-muştur.

Karşı Duruşlar Nedeniyle Sistem Sürekli Ertelendi

Türk Eczacılar Birliği buradaki çekin-celerini Uzm. Ecz. S. Yanturalı’nın kaleme aldığı ve TEB Haberler dergi-sinin Mart-Haziran 2009 tarihli sayı-sında yayınlanan yazısında detaylıca anlatmaya çalışmıştır. Ama oradaki gerekçelerin çoğunun mesnetsiz oldu-ğu, sisteme eczacının yanında dahil olmak yerine karşı çıkarak eczacının sistemde etkin olmasının önüne geçil-diği zamanla görülmüştür. Süreç için-de bu karşı duruşlar neticesinde sistem

yazı ,EMİN OLGUNECZACI

İTS İlaca Güvenle Erişim Sağlıyor

Dünyada ilk olan İTS, bizim bilgi birikimimiz ve insan kaynağımız ile ortaya koyulmuştur.

Page 27: SAYED Sayı:58

OCAK 2013 23

istemeseniz de gelecektir.” demişti.

Nihayetinde sürecin böyle ertele-melerle yürümeyeceği anlaşılarak 01.01.2010 tarihi milad olarak belir-lendi. Bu tarih itibariyle sistem yürür-lüğe girdi. Başlangıçta sıkıntılar çekil-di. Ama kısa sürede sistem oturdu.

Sistemin İşleyişi

İTS’de her bir kutu ilaç için farklı bir karekod üretilmektedir. İlacı üreten üretici veya ithalatçı ürettiği ilacın seri numaralarını İTS’ye bildirir. Üretim bildirimi yapıldıktan sonra ürünü sa-tacağı zaman hangi ecza deposuna sa-tıyorsa o depoya sattığına dair bildirim yapar. Ecza deposu ilacı aldım diye bil-dirir. Eczaneye satarken de sattığı ecza-neyi bildirir. İlacı depodan alan eczacı aldığına dair bildirim yapar. Hastaya verirken de verdiğine dair bildirim yapar. Dikkat edilirse işlemi başlatan üreticidir. Bu sayede bildirim yapılma-mış hiçbir ürün alınamaz, satılamaz. Bildirim yapılmadan bir ilaç bir yer-

Eczanelerde ve diğer kanallarda ilaç hırsızlığını önlemiştir.

den başka bir yere gönderilemez.

İTS ilaca güvenle erişim sağladığı için halk sağlığının korunmasına fayda sağ-lamaktadır. Bununla birlikte;

1. Eczanelerde ve diğer kanallarda ilaç hırsızlığını önlemiştir. İlaç bütün hareketleri ile kontrol altındadır. İlacı elinde bulunduran karşı tarafa verdiğini bildirmedikçe, karşı taraf o ilaçla ilgili maddi bir işlem yapama-maktadır. Bu da İTS öncesi yaygın olan eczane soygunlarını bitirmiştir.

2. Eczanelerde kupür kesme işlemini bitirmiştir. Geri ödeme kurumları ilacın hastaya verildiğini kontrol et-mek amacıyla ilaç kutularının fiyat kupür ve barkodlarını kestirmekte idi. Bu durum eczanelerde ciddi bir iş kaybı ve aynı zamanda kırtasiye giderini beraberinde getirmekte idi. Yine hastalara verilen ilaçlar birbiri-ne karışmakta, yanlış kullanımlara neden olmaktaydı. İTS ile bunlar da sona ermiştir.

sürekli ertelenmiş, her erteleme sonra-sında da farklı ilaç kutusu formatı or-taya çıkmıştır. Bu kutuların her birinin SGK tarafından nasıl ödeneceğine dair ciddi karmaşa yaşanmış ve eczacı siste-me iyice cephe almıştır.

Teknolojinin Karşısında Durulmuştu

İlginç olan nokta, teknolojiye en yakın olması gereken bir meslek sahibi olan eczacı, teknolojik gelişmenin karşısın-da durmuştur. Bu konuda katıldığımız bir toplantıda eski TEB Başkanı ve Milletvekilimiz Sayın Ecz. Mehmet Domaç; “Biz, Emekli Sandığı tarafın-dan, eczanelere bilgisayar alınmasını teşvik ettiklerinde de karşı çıkmıştık. Eczaneye bilgisayar istemiyoruz de-miştik. Ama geldi. İTS sistemi de siz

DOSYA > İLAÇ TAKİP SİSTEMİ

Page 28: SAYED Sayı:58

OCAK 201324

İTS ilaca güvenle erişim sağladığı için halk

sağlığının korunmasına fayda sağlamaktadır.

birikimimiz ve insan kaynağımız ile ortaya koyulmuştur. Taklit etmek yerine, kendi ufkumuz ile geliştir-diğimiz ve başarıyla çalıştırdığımız bir sistemdir. Tüm dünyada ilgi ile izlenmektedir.

11. Burada elde edilen başarılar, belki de yakın zamanda gıda takviyeleri için Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı’nca da uygulanacaktır. Bu konuda çalışmalar bulunmakta-dır. Bir sürü insanın sağlık sorunu yaşamasına neden olan kontrolsüz gıda takviyeleri konusundaki ka-nayan yaramızın da son bulacağını ümit ediyorum.

12. Küçük, spot ecza depoları için, sis-tem ilave yük getirmiştir. Onlar için çok ucuz olan ilaçları alıp satmak sıkıntı oluşturmaktadır. Ama bun-ca faydanın yanında ve eczacıların yaşadığı bu kadar pozitif sonuçlar nedeniyle bunu göz ardı etmemiz gerektiği kanaatindeyim.

İlaca Yeniden Sahip Çıkılmıştır

TEB eczacının ilacın birinci sorumlu-su olduğunun bilincinde hareket et-mesiyle birlikte bazı süreçler değişme-ye başlamıştır. Bu bağlamda TEBRp olarak bilinen İlaç Bilgi Kaynağı ve

Farmasötik Bakım Asistanı adlı prog-ramı eczanelere ve aile hekimlerine ücretsiz olarak sunmuştur. Bu sayede temel hizmetimiz olan ilaca yeniden sahip çıkılmıştır.

Biz eczacıların varlık nedeni olan ilaç konusunda en etkin ve politika belir-leyicisi olmamız gerektiği açıktır. Bu politika kamu yararına ve siyasi söy-lemlerden uzak olmak zorundadır. Avrupa’da ve Dünya’da ilaç, ilaç güven-liği, hasta değerlendirme, polifarmasi, farmakovijilans (oluşan yan etkilerin takibi ve otoritelere rapor edilmesi) gibi konularda eczacı ön planda ve be-lirleyici olmalıdır. Biz eczacıyız. Ecza-cı denildiğinde akla tüm dünyada ilaç ve güven gelir. Biz bizimle özdeşleşen güveni daha da üst seviyeye taşımanın gayreti içinde olmalıyız. Bilgi ve do-nanımımızı arttırmalıyız. Yenilikten korkmadan, yeniliklere; mesleğimize katkı sağlayacak şekilde yön vermeli-yiz.

3. Sahte kupür ve ambalaj olayı bit-miştir.

4. Eczanelerde sahte ilaç diye bir şüphe kalmamıştır.

5. Kaçak ilaç satışı önlenmiştir.

6. Yan etki tespitinde veya ilacın her-hangi bir şekilde toplatılması gerek-tiği durumda direk müdahale edile-rek, ilacın tamamı veya o serisinin satışı durdurulabilir hale gelmiştir.

7. İlaç hareketleri ve kullanım istatis-tikleri sayesinde ulusal planlama ya-pılabilir hale gelmiştir.

8. İTS elektronik reçete kontrol me-kanizmalarının önünü açmıştır. Bu sayede şimdi e-reçete gündeme gelmiş, artık kağıt kullanım ihti-yacı ortadan kalkmıştır. E-reçete uygulaması eczacıya ciddi bir za-man kazandırdığı gibi geri ödeme kurumlarında hem zaman kazancı, hem de oluşan reçeteleri muhafaza edebilmek için gerekli depoları en aza indirmiştir.

9. İlaç güvenliği eczacının en temel ve vazgeçilmez hizmet alanıdır. İTS ilaç güvenliğinde ciddi bir mesafe kat edilmesini sağlamıştır.

10. Dünyada ilk olan İTS, bizim bilgi

Page 29: SAYED Sayı:58
Page 30: SAYED Sayı:58

OCAK 201326

İ laç ancak doğru kullanılırsa etkili-dir. Ancak ne yazık ki tüm dünyada

ilaçların yaklaşık yüzde 50’si uygunsuz bir şekilde kullanılmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü bu konuda ilk düzenle-meleri 1985 yılında ele almış ve akılcı ilaç kullanımını; “kişilerin klinik bul-gularına ve bireysel özelliklerine göre uygun ilacı, uygun süre ve dozajda, en düşük fiyata ve kolayca sağlayabilme-leri” olarak tanımlamıştır. Bir endikas-yon için uygun ilaç, etkililik, güvenlik, uygunluk ve maliyet kriterleri dikkate alınmışsa akılcı olarak seçilebilir.

Akılcı ilaç kullanımı, öncelikli olarak halkın sağlığını ve toplumun çıkarını gözetir. Bu hususlar göz önünde bu-lundurulduğunda;

•Öncelikle hastanın probleminin ta-nımlanması, yani hekim tarafından doğru teşhisin konulması gerekmek-tedir. Buna paralel olarak, ilaçlı veya ilaçsız, etkili ve güvenilir tedavinin tanımlanması, eğer ilaçla tedavi uy-gulanacaksa, uygun ilaçların seçimi, her bir ilaç için uygun dozun ve uy-gulama süresinin belirlenmesi ve uy-gun reçetenin yazılması basamakları izlenmelidir. Bu aşamada onaylan-mış, güncel tanı ve tedavi kılavuzları esas alınmalıdır.

•Kullanılmaktaolanveensonkulla-nılan ilaçlar, hastanın alerjik durum-ları sorgulanmalı ve hasta tarafından belirtilmeli,

• İlaçlarınnasıl,hangisıklıkta,neka-dar süre kullanılacağı ve hangi koşul-larda saklanacağı hastaya tam olarak anlatılmalı ve hasta tarafından eksik-siz olarak uygulanmalı,

•Hasta/hasta yakını ilacın olası yanetkileri, ilacın besin ve ilaç etkileşim-leri konusunda bilgilendirilmeli,

•Hamilelik ve emzirme döneminde,çocuklarda, yaşlılarda, böbrek ve karaciğer yetmezliği olan hastalar-da, ilaç alerjisi öyküsü olanlarda ilaç kullanımı konusunda daha dikkatli olunmalıdır.

• İlaçlarçocuklarıngöremeyeceği,ula-şamayacağı yerlerde ve ambalajında saklanmalı,

• İlaç kullanımı yarıda kesilmemeli,hekime danışmadan doz değişikliği-ne gidilmemeli,

•Kesilmişveyaaçılmışambalajlar sa-tın alınmamalı, son kullanma tarihi geçmiş olan ilaçlar kesinlikle kulla-nılmamalıdır.

yazı ,ÂDEM KOTANREDAKSİYON UZMANI,DÜNYA BANKASI DANIŞMANI

Neden Akılcı İlaç Kullanımı?

Tüm dünyada ilaçların yaklaşık yüzde 50’si uygunsuz bir şekilde kullanılmaktadır.

Page 31: SAYED Sayı:58
Page 32: SAYED Sayı:58

OCAK 201328

Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Ak-dağ, Türk İşbirliği ve Kalkınma

İdaresi Başkanlığı (TİKA) tarafından Sudan Niala’da inşa edilen eğitim ve araştırma hastanesinin yapımının ta-mamlandığını açıkladı.

Yapım ve tıbbi malzemelerinin yakla-şık 33 milyon dolara mal olduğunu be-lirten Akdağ, “200 yataklı hastane beş yıl süreyle Türkiye-Sudan ortaklığı ile yönetilecek.” dedi.

Kalakla Türk Hastanesi Onarıldı

Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ, çeşitli temasları için Türkiye’de bulu-nan Sudan Sağlık Bakanı Bahar İdris Abu Garda ve beraberindeki heyet-le ikili görüşmeleri gerçekleştirdi ve protokol imzaladı. Bakanlık Toplantı salonunda gerçekleştirilen protokolde konuşan Akdağ, “Ülkemizin Sudan

arasında sağlık ilişkileri 2007’de im-zalanan iş birliği protokolü ile sağla-nıyor. Bu kapsamda ülkemizde her yıl 100 Sudanlı ücretsiz tedavi ediliyor. Ayrıca bugüne kadar 317 Sudanlı sağ-lık personeline ülkemizde eğitim veril-di. 1996 yılında Sudan’a inşa edilerek hibe edilen Kalakla Türk Hastanesi onarılarak ihtiyaçları karşılandı.” diye konuştu.

İki Yüz Yataklı Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Güney Darfur’da Niala’da Türk Kızılay’ı ve Sağlık Bakanlığı’nın önem-li hizmetler yaptığını belirten Akdağ, “TİKA tarafından Niala’da Sudan - Türkiye eğitim ve araştırma hastanesi inşa çalışması başladı. Bu inşaat 2012 yılında tamamlandı ve hizmete hazır hale getirildi. İnşaat ve tıbbı donanım maliyeti 33 milyon dolar. Toplam 150

Sudan’daki Hastane Beş Yıl Sudan -Türkiye Ortaklığıyla Yönetilecek

haber : SU ÖZGÜR

“TİKA tarafından Niala’da Sudan - Türkiye eğitim ve araştırma hastanesi inşa çalışması başladı.”

OCAK 201328

Page 33: SAYED Sayı:58

OCAK 2013 29

Hem doktorlar hem hemşireler hem de sağlık çalışanları için bir eğitim or-tamı oluşturulacak. Beş yıl içerisinde birlikte yürüteceğimiz bu işletme son-rası Sudan’ın kendi başına insan kay-naklarını geliştirerek yoluna devam et-mesi sağlanacak. Bu bütün dünya için önemli bir örnek teşkil edecek.” dedi. Hastanenin işletme giderlerinin yüzde 60’ının 5 yıl süreyle Türkiye tarafından karşılanacağını belirten Akdağ şun-ları söyledi; “Kalan yüzde 40’ı Sudan hükümeti ve vatandaşları tarafından karşılanacak. Bunun yanı sıra Sudan’ın sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi ama-cıyla ortak bir çalışma ekibi kuracağız. Bu ekip üçer ay arayla bana ve konuk bakana sunum yapacak.”

Hastanenin İşletilmesi Alanında Destek Alacağız

Türkiye’nin bölgesel ve dünya çapın-da güçlü bir devlet olduğunu belirten Sudan Sağlık Bakanı Bahar İdris Abu Garda ise “Türkiye ve Sudan arasında köklü ve tarihi ilişkiler var. Türkiye’nin sağlık alanında bize önemli destekler verdi. Niala’da inşa edilen hastane hem bina hem de ihtisas alanında çok ileri seviyede. Bu hastanenin işletilmesi ala-nında destek alacağız.” diye konuştu.

Konuşmaların ardından iki Bakan hastanenin birlikte yönetimi ve diğer çalışmaların yer aldığı protokolü im-zaladı.

hasta yatağı ve 50 acil ve yoğun bakım ünitesinde olmak üzere 200 yataklı bir hastane.” şeklinde konuştu.

Dünya İçin Örnek Teşkil Edecek

TİKA’nın yaptığı bu hastanenin Su-dan Sağlık Bakanlığı ile birlikte beş yıl süreyle yönetimini Sudan-Türkiye or-taklığının yapacağını belirten Akdağ, “Sağlık alanında tıp başta olmak üzere eğitimcilerimiz burada görev alacak.

OCAK 2013 29

Prof. Dr. Recep Akdağ ve Bahar İdris Abu Garda protokol dosyalarını birbirlerine verdi. Recep Akdağ konuk Bakana porselen takım hediye etti.

Page 34: SAYED Sayı:58

OCAK 201330

İ şletmelerde yönetim kavramı; bir mal ve/veya hizmetin işletmenin

amaçlarını gerçekleştirmeye yönelik bir kalite seviyesinde üretimi için insan kaynakları faaliyetlerinin planlanması, örgütlenmesi, yürütülmesi ve denet-lenmesi sürecidir. Yönetici ise; “ işlet-me amaçları ile iş görenlerin beklenti ve gereksinimleri arasında eşgüdümü sağlayıcı bir örgüt kültürü yaratma be-cerisine sahip kişidir” şeklinde tanım-lanabilir.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), has-taneleri; “müşahede, teşhis, tedavi ve rehabilitasyon olmak üzere gruplan-dırılabilecek sağlık hizmetleri veren, hastaların uzun veya kısa süreli tedavi gördükleri yataklı kuruluşlar” şeklin-de tanımlamıştır. Hastane işletmeleri, sağlık tanımı kapsamındaki hizmetleri üreten günümüzün en karmaşık işlet-meleri; yapısal, teknolojik ve çevresel özellikleri nedeniyle en yüksek uzman-

laşmaya sahip birer örgüt ve toplumsal örgütlerin en eski örneklerinden birini oluşturan organizasyonlardır (Aslan, 2004:600).

Modern İşletmeler Hastaneler Kadar Karmaşık Değil

Hastane işletmelerinde sunulan sağlık hizmetlerinin etkili olabilmesi, başka bir ifadeyle toplumun sağlıklı yaşam sürdürmesinde arzulanan değişiklik-leri yapabilmesi için kolay kullanıla-bilirlik, kalite, süreklilik ve verimlilik gibi birtakım özelliklere sahip olması gereklidir (Can ve İbicioğlu, 2008: 258). Hastane işletmelerinde aşırı iş bölümü, uzmanlaşma ve birbirlerine olan gereksinim hastaneyi kompleks bir yapı haline getirmesinden dolayı modern işletmelerin hiçbiri hastane iş-letmeleri kadar karmaşık değildir (Can ve İbicioğlu, 2008: 259).

MAKSUT YAVAŞORDU DEVLET HASTANESİİDARİ VE MALİ İŞLER MÜDÜRÜ

Hastaneler En Karmaşık İşletmelerdir

Page 35: SAYED Sayı:58

OCAK 2013 31

Sağlık Yöneticiliği Geniş Bir Bilgi Birikimi Gerektiriyor

Sağlık yöneticiliği, günümüzün en karmaşık işletmelerini yönetme iddiası taşıyan profesyonel bir meslektir. Bu nedenle dünyanın en gözde, statüsü en yüksek profesyonel mesleklerinden biri konumundaki sağlık yöneticiliği oldukça geniş bir bilgi birikimini zo-runlu kılmaktadır. Bu bağlamda sağlık yöneticilerini diğer yöneticilerden ayı-ran en önemli özellik, bilgisinin çok geniş bir yelpazeyi kapsaması gerekti-ğidir. Sağlık yöneticisinin;

• Sağlık işletmelerindebulunan farklımeslek gurupları (Hekim, Hemşire, Lab. Tek.Röntgen Tek., Psikolog,

Sosyal Hizmet Uzmanı, Diyetisyen v.b) faaliyetleri arasında eşgüdüm sağlamayı gerektirecek beceride ol-malı, bu meslek grupları ile ekip çalışması içinde çalışarak sağlık hiz-metlerinin sorumluluğunu onlarla paylaşma becerisi olmalıdır.

•Ekonomi, işletme hukuk gibi genelkonuların yanı sıra hizmet süreçle-rindeki zorunluluklardan dolayı tıb-bi terminolojiyi bilmesi gerekir.

•Temelamacı;sağlıkhizmetsunumuolan hastaneleri aynı zamanda işlet-me mantığı ile yönetebilme beceri-sine sahip olarak mali durum ince-leme, analiz etme, finansal risklerini belirleme, raporlama, mali durumla-rına ilişkin risk alanlarını iyileştire-bilme süreçlerine hâkim olması gere-kir.

• Psikoloji ve sosyoloji bilgisi, objek-tif olma, objektif kalabilme becerisi, kendine güven duygusu, yerinde ka-rar alabilme becerisi, güçlü bir irade-ye sahip olabilmesi, sorumluluk duy-

Diğer İşletme Yönetimlerinden Farklıdır

Hastane işletmelerinin yönetimi de hastanelerin çok ileri düzeyde uzman-laşmış işlevlerinden kaynaklanan kar-maşık bir yapıya sahip olması nede-niyle diğer işletmelerin yönetiminden farklılıklar göstermektedir. Hastane yönetimi, tıbbi yönetim ve genel yö-netim olmak üzere iki alt işleve ayrı-labilir. Tıbbi yönetim, hasta bakım ve tedavi hizmetlerini sunan servis ve po-likliniklerin yönetimi ile hemşirelik ve tıbbi personel yönetimini kapsamakta-dır. Genel yönetim ise, diğer işletme-lerdeki yönetim işlevlerinin yanı sıra büro yönetimi, mali yönetim, personel yönetimi ve hasta bakımına yardımcı olan diyet, yiyecek-içecek, ev idaresi, arşiv, çamaşırhane gibi destek hizmet birimlerinden oluşmaktadır (Özgener ve Küçük, 2008:342). Bu özellikle-rinden dolayı hastane işletmelerinin yönetimi, hem karmaşık hem de zor-luklar arz etmektedir.

Hastane işletmelerinin yönetimi, hem karmaşık

hem de zorluklar arz etmektedir.

Page 36: SAYED Sayı:58

OCAK 201332

bir süreye bağlanmakta ve yöneticiler sözleşmeli olarak çalıştırılmaktadır. Yöneticiler bakımından performans kriterleri getirilerek hesap verilebilirlik sağlanmakta ve somut başarı değerlen-dirmesi yapılabilmektedir. Başarısız olanlar maiyetindeki ekibi ile birlikte görevden alınabilmektedir.

Yeni yapı ile beraber Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun taşra teşkila-tı olan Kamu Hastaneleri Birliklerinin en üst karar ve yürütme organı olan genel sekreterlik bünyesinde tıbbi hiz-metler, idari hizmetler ve mali hizmet-ler başkanlıkları bulunmaktadır. Genel Sekreterin başında bulunduğu Birliğe bağlı hastaneler, hastane yöneticisi ta-rafından yönetilmektedir. Başhekim-lik, idari ve mali işler ile sağlık bakım hizmetleri müdürlükleri hastane yöne-ticisine bağlı olarak çalışmaktadır.

Kaynaklar• Dr.R.Akdağ“TürkiyeSağlıktaDönüşümProgramıDe-

ğerlendirme Raporu” (2003-2010)• H.Erbaba-M.Yavaş“SağlıkYöneticileriİçinUluslararası

Güncel Yaklaşımlar” Ankara 2012.• Ü.Şahin“HastaneİşletmeciliğindeYöneticilikKavramına

Eleştirel Bir Yaklaşım” umutsahin.com

gusuna sahip olabilmesi ve inisiyatif sahibi olabilmesi gibi bir yöneticide bulunması gereken nitelik ve yete-nekleri de taşıması gerekir.

Klasik Yönetimden Profesyonel Yöneticiliğe

Ülkemizde kaynakların verimli bir şekilde kullanılmasının sağlanması, sağlık sektöründe çağdaş yönetim an-layışını benimsemiş ve bu yönetim anlayışı içinde sağlık hizmetlerini or-ganize eden profesyonel yöneticilerin varlığıyla mümkündür. 2012 yılı önce-sinde pek çok ülkede olduğu gibi ülke-mizde de hastanelerimizde profesyonel yöneticiler istihdam edilmemekte, bu durum işgücü ve malî kaynakların ve-rimsiz kullanılmasına yol açmaktaydı. 11.10.2011 tarihli ve 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşların Teş-kilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile hastane yönetimi profesyonel yöneticilere bıra-kılmakta ekip çalışması öngörülmekte-dir. Bu kararname ile yöneticilik belli

Sağlık yöneticiliği, günümüzün en

karmaşık işletmelerini yönetme iddiası

taşıyan profesyonel bir meslektir.

Page 37: SAYED Sayı:58
Page 38: SAYED Sayı:58

OCAK 201334

Doğumundan itibaren hayatının her aşamasında müzikle iç içe

olan insanoğlu, asırlar boyunca müziği gerek ruhsal gerekse bedensel amaç-ları doğrultusunda kullana gelmiştir. Neşe, keder, kahramanlık, korku, ce-saret, ümit, ümitsizlik vb. duygularını genellikle müzikle ifade etme ve an-lamlandırma gayreti içerisinde olmuş-tur. Günümüzde aktüel bir konu olan müzikle tedâvi, ruhsal ve bedensel ra-hatsızlıkları iyileştirmek için insanoğlu tarafından kullanılan tedâvi yöntemle-rinden birisi, belki de en eskisidir. Zira ilk insanların nazarında müzik, ilâhî bir lûtuftur; Mısır, Çin, Grek, Hint ve Türk halkları, müziğin cennetten gel-diğine inanırlardı. İnsanoğlunun, sesin varlığını ve canlılar üzerindeki tesirini fark etmesiyle başlayan müzikle tedâvi süreci, insanlık tarihi boyunca sihir, inanç, tıp olgularıyla iç içe gelişmiş; bazen dînî merâsimlerde, bazen tıbbî kurumlarda bazen de özel seanslarda kendini göstermiştir.

İslâm dininin dünya olayları karşısında sergilediği gerçekçi yaklaşım, en yeni din olması, vahdet inancı, ruh-beden bütünlüğü görüşü, müspet ilimlere sağlanan kolaylıklar ve Doğu ve Batı uygarlıkları arasındaki konumu sa-yesinde İslâm Medeniyeti, mistik ve bilimsel kavramları kendi bünyesinde bir bütün halinde ortaya koyabilmiş-tir. Bu anlamda ilk İslam filozofu Ya-kub B. İshak el-Kindî, Fârâbî ve İbn Sînâ eserlerinde müziğin matematiksel meselelerin yanı sıra sesin fizyolojik ve psikolojik özelliklerini de değerlendir-mişlerdir. Bilhassa İbn Sînâ, “Şarkı söy-lemek, sağlığı koruyan en iyi egzersizdir” diyerek, müzikle tedâvi konusundaki genel kanaatini ortaya koymaktadır. Ona göre müzikteki anlamlı nitelikler büyük ölçüde, sesin veya müziğin din-leyici üzerinde bıraktığı tesirin şartları-na dayandırılmıştır. Ona göre müzik, hep daha güzel, mükemmel ve estetik olan üzerine kurulu bir iştir; zira o ki-şisel hazzın ifadesidir.

Geçmişte Sıkça KullanılanBir Tedavi: Müzik

yazı ,PROF. DR. AHMET HAKKI TURABİMARMARA ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ TÜRK DİN MUSİKİSİ ABD BAŞKANI VE ÖĞRETİM ÜYESİ

Mısır, Çin, Grek, Hint ve Türk halkları, müziğin cennetten geldiğine inanırlardı.

Page 39: SAYED Sayı:58

OCAK 2013 35

Birçok Tasavvuf Ekolü Müziği Kullanmış

Filozofların müzik, tıp ve astrono-mi çerçevesinde ele aldıkları müzikle tedâvi konusu, mutasavvıfların, “müzi-ğin marifet sahipleri için rûhun gıdâsı olduğu ve kişinin olgunlaşmasına katkısı bulunduğu” şeklindeki düşünceleriyle birlikte İslâm dünyasında daha da güç kazanmıştır. Bu düşünce çerçevesinde başta Mevlevîlik olmak üzere diğer bir-çok tasavvuf ekolü müziği kullanmış ve içlerinden, pek çok değerli müzis-yen yetiştirmiştir.

Osmanlı Devleti zamanında yetişen müzisyen ve nazariyatçılar, Safiyyüd-din ve Merâgî’nin belirledikleri Türk Müziği makamlarının; insan mizaçları, milletler, renkler, burçlar, zamanlar ve

bilhassa hastalıklar üzerindeki tesirleri konusunda tasnifler yapmışlardır. Türk Müziği nazariyatı kitapları olan “edvâr” kitaplarının yanı sıra, tıpla ilgili eserler-de de müzikle tedâvi konusu kendini göstermiştir. Musa B. Hâmûn’un pa-dişaha sunduğu eserinde, Hasan Şuûrî Efendi(ö.1105/1693−1694)Ta‘dîlü’l-emzice adlı çalışmasında ve Hekim-başı Gevrekzâde’nin (1727−1801)1 Netîcetü’l-fikriyye fî-tedbîri velâdeti’l-bikriyye ve er-Risâletü’l-mûsikiyye mine’d-devâi’r-rûhâniyye adlı eserlerin-de bu konuyu işlemiştir. Er-Risâletü’l-mûsikiyye mine’d-devâi’r-rûhâniyye isimli eser, müstakil olarak müzikle tedavi konusunda yazılmış tek eserdir.

Müzik İnsan Mizacına Etki Ediyor

Gevrekzâde, müziğin işleviyle ilgili ola-rak Eflâtun’dan şu sözleri nakletmekte-dir: “Eflâtun dedi ki: Biliniz ki filozof-lar (hikmet sahipleri) müziği oyun ve eğlence için değil, kişiye fayda vermek, rûhî lezzetler sağlamak, insanın psi-kolojisini rahatlatmak, kuru mizaçları nemlendirmek (sıkıntıyı gidermek), fizyolojiyi dengelemek ve kanın akışını düzenlemek için ortaya koymuşlardır. Bu ilmi inkâr edenler ise müziği sa-dece meyhânelerde ve sokaklarda din-leyip ilkelerini, anlamlarını ve ortaya konuş sebebini kavramadan, bu ilmin (müziğin) sadece oyun ve eğlence için olduğunu zannederek dînen yasakla-mışlardır.” Bu ifadelere göre müzik, insan mizaçlarına etki etmekte, fizyo-lojik dengeyi sağlamakta ve kan akışını düzenleyebilmektedir. Ünlü düşünür Konfüçyüs de müzik sayesinde kanın hareket ve dolaşımının sakinleştiğini ifade etmektedir.

Nabzın Her Bir Hareketi Bir Nağmeyle Uyum Sağlıyor

Gevrekzâde, mûsikî ilminin tıp ve ast-ronomiyle yakın münasebeti olduğunu ve bu konuda Tûsî, Fârâbî, Urmevî gibi üstadların eserler telif ettiğini belirttik-ten sonra; insan nabzının belirli ma-kamlar üzere olduğunu açıklamaktadır. Usta hekimlerin ve düşünürlerin kabul

İbn Sînâ; “Şarkı söylemek, sağlığı koruyan en iyi egzersizdir”

Page 40: SAYED Sayı:58

OCAK 201336

rûhî yapılarının daha sağlam oldu-ğunu; bundan dolayı da hekimlerin mûsikiyle tedâviden daha çok fayda-landıklarını açıklamaktadır. Ona göre yeme-içmedeki aşırılık, rûhâniyetin zayıflamasına, vücutta güçlü ve prob-lemli hastalıkların ortaya çıkmasına se-bep olmakta ve bundan dolayı mûsikî gibi rûhânî ilaçlar artık insanlara tesir edememekte ve hekimler bu durumda cismânî ilaçlara ihtiyaç duymaktadır-lar.

Makamların Tedavi Ettiği Hastalıklar

•Râstmakamı;felceiyigelir.

• Irâk; ateşli hastalıklara, sersâm,mâşerâ ve kalp çarpıntısı.

• Isfahân; bârid (soğuk, soğukluk)ve yâbislikten (kuru, kuruluk) kay-naklanan hastalıklara iyi geldiği gibi zekâ, akıl, hatırlama ve düşünme gü-cünü artırır.

•Zîrefkend; bedende görülen lâkve(ağız çarpılması, ağız felci), fâlic (nısfı nüzûl; yarım felç, vücudun ya-rısına inen inme), sırt ağrısı, mafsal (eklem) ağrıları ve kulunç.

•Rehâvî;hertürlübaşağrısınafaydalıolup, hafakânı (kalp çarpıntısı) en-geller, lâkve, felç ve balgam ve kan-la ilgili hastalıkları bedenden söker atar.

•Büzürg; bağırsak ağrısı, kulunç vevücutta görülen ciddi hastalıklara faydası olup; zihni berraklaştırır, doğru düşünmeyi (zihni toparlama-yı) sağlar,

•Zengûle; kalple ilgili hastalıklar,sersâm, ciğerler ve mide ile ilgili ra-

hatsızlıklara faydası olmasının yanı sıra kalbe ferahlık ve huzur verir.

•Hicâz;idrarazorluğuna,vücuttagö-rülen tehlikeli ağrı ve sancılara iyi gelmesinin yanında şehevî (cinsel) gücü harekete geçirir.

•Bûselik; kulunç hastalığı, kalça ke-miği ve baş ağrısı ve kanla ilgili ra-hatsızlıklara faydalıdır.

•Uşşâk;gut,uykusuzlukveayakağrı-larını tedâvide oldukça faydalıdır ve insanı rahatlatır.

•Hüseynî; kalp ve ciğerde oluşan il-tihaplara, mide rahatsızlıklarına, sıtmalı ve hummâlı hastalıklarının ateşini söndürmeye faydalıdır.

•Nevâ; siyatik ve kalça kemiği ağrı-sına iyi geldiği gibi, insanı bozuk düşüncelerden uzaklaştırır ve zihnin hatırlama gücünü artırır.

---------------------------------

1 Gevrekzade Hafız Hasan Efendi, 1140 (1727) sene-sinde doğmuş olup, 24 Rebîülâhir 1200 (24 Şubat 1786) tarihinde hekimbaşılığa tayin edilmiştir. Sultan I. AbdülhamîdHân(1774−1789)döneminde3yıl2−3ay,SultanIII.SelimHân(1789−1807)dönemindede4−5ayhekimbaşılık vazifesini deruhte eden Gevrekzâde, toplam 3 yıl, 7 ay, 7 gün hekimbaşılık yapmıştır.

ettiği gerçek, nabzın ölçülü her bir ha-reketinin bir makama uygun olduğu ve bir nağmeyle uyum sağladığıdır. Nabız atışları, usûle aykırı ve bozuk olduğun-da, bu durum vücut sağlığı için hiç de iç açıcı olmaz. Bu bağlamda İbn Sînâ nabız-müzik ilişkisini şu şekilde açık-lamaktadır; “Nabzın müziğe benzer bir ritme sahip olduğu kaydedilmelidir. Müzikte notalar kendi akordu ve zaman aralıkları içinde birbirleriyle münase-betlidir. Nabzın durumu da aynıdır, çünkü onun atışları, uzunluk ve zaman aralıkları bakımından birbirleriyle iliş-kilidir.”

Yeme İçmedeki Aşırılık Ruhaniyeti Zayıflatıyor

Müellif Risâle’nin son varağında, eski zamanlarda yaşayan insanların yeme ve içmede aşırıya gitmedikleri için

Konfüçyüs, müzik sayesinde kanın hareket ve dolaşımının sakinleştiğini ifade etmektedir.

Makam ve Burç İlişkisi Eserin 68b-69a varağında Gevrek-zâde, makamların burç ve dört unsur karşılıklarını şu şekilde belirtmiştir: Râst; koç, tabiatı ateştir, Irâk; boğa, tabiatı top-rak, Isfahân; ikizler, tabiatı hava, Zîrefkend; yengeç, tabiatı su, Bü-zürg; aslan, tabiatı ateş, Zengûle; başak, tabiatı toprak, Rehâvî; te-razi, tabiatı ateş, Hüseynî; akrep, tabiatı su, Hicâz; yay, tabiatı ateş, Bûselik; oğlak, tabiatı toprak, Nevâ; kova, tabiatı hava, Uşşâk; balık, tabiatı su.

On iki makamın on iki burca bö-lünmesi gelişigüzel değil, bilinçli tetkik ve tecrübelerin sonucu ol-muştur.

OCAK 201336

Page 41: SAYED Sayı:58
Page 42: SAYED Sayı:58

OCAK 201338

Dünyamız, 7 milyarı aşan nüfusu-nu kıt kaynakları ile doyurmak-

ta yetersiz kalıyor. 1 milyarı aşan insan açlık sınırında yaşıyorken, dünyada üretilen gıdanın üçte birinin sofralara bile ulaşamadan çöpe gitmesi, evlerde, süpermarketlerde, restoran ve tedarik zinciri içinde tüketilebilir gıdanın yüz-de 50’si israf ediliyor olması üzerinde düşünülmesi gereken bir tabloyu da ortaya çıkarıyor. Avrupa Parlamento-su, bu sorunla başa çıkmak için 2025 yılına kadar gıda israfını yarı yarıya azaltma hedefi koydu ve bu doğrul-tuda 2014 yılı, “Avrupa Gıda İsrafına Karşı Aksiyon Yılı” ilan edildi.

Gıda israfının başlıca sebeplerinden biri olan yetersiz ambalajlama gerçe-ği konusunda harekete geçen EUPC Avrupa Plastik Üreticileri Birliği, “Gı-danı Koru” projesini başlattı. Her yıl milyonlarca ton gıdanın çöpe gittiği ülkemizde de benzer önlemlerin uygu-lamaya geçmesi için çalışmalara başla-nacak.

Doğru Ambalajlanma Tüketim Ömrünü Uzatıyor

EUPC Avrupa Plastik Üreticileri Birliği’nin bu doğrultuda başlattığı, “Gıdanı Koru” projesinin başında ise EUPC İcra Kurulu Üyesi Yavuz Eroğ-lu bulunuyor. Eroğlu, EUPC’nin AB üyesi olmayan bir ülkeden yönetime seçilen ilk Türk üyesi. Avrupalı plastik üreticileri, atılacak bazı adımlar saye-sinde milyonlarca ton gıdanın korun-ması ve ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını sağlamayı hedefliyor.

Proje kapsamında yapılan çalışma-lar konusunda bilgi veren EUPC İcra Kurulu Üyesi Yavuz Eroğlu, gıdaların israfının altında yatan temel nedenleri ortaya koymakla işe başladıklarını ve bu doğrultuda adımlar attıklarını be-lirtti. Doğru ambalajlamanın gıdaları koruyarak tüketim ömürlerini uzattı-ğına dikkat çeken Eroğlu, “Gıda israfı konusunda ne yazık ki, ülkemizdeki tablo Avrupa’dakinden farklı değil.

Ambalaj sektörü, her yıl 1,5 milyon ton taze sebze ve meyvenin çöpe değil, sofralara gitmesini sağlayabilir.

Gıdanı Koruhaber : SU ÖZGÜR

Page 43: SAYED Sayı:58

OCAK 2013 39

Gıda İsrafının Acı Tablosu•Dünyadaüretilengıdanınüçte

biri yani 1,3 milyar ton gıdayı kaybediyor ya da israf ediyoruz.

•Heryılzenginülkelerdekitü-keticiler 222 milyon ton gıdayı tüketmiyor, çöpe atıyor. Tüm Sahra-Altı Afrika Kıtası’nın gıda üretimi ise sadece 230 milyon ton.

•Hersenekayıpveyaisrafolangıdanın miktarı, dünyada her yıl yetişen tahıl mahsulünün yarısından fazla (2009 ve 2010’da 2,3 milyar ton).

Kaynak: Avrupa Komisyonu

Son verilere göre 12 milyon insanın yoksulluk sınırının altında yaşadığı Türkiye’de, her yıl 3,6 milyar liralık ekmeğin çöpe gitmesi, üretilen yaş sebze ve meyvedeki kaybın 16 milyar liraya ulaşması ciddi ve çözülmesi ge-reken bir sorundur. Ambalaj sektörü, her yıl 1,5 milyon ton taze sebze ve meyvenin çöpe değil, sofralara gitme-sini sağlayabilir. Ülkemizde her gün 10 milyon ekmek israf ediliyor. Ekmeğin ambalajlanması, daha uzun süre sak-lanmasını sağlar.” diye konuştu.

Bir Modele İhtiyaç Var

Gıdaları doğru şekilde ambalajlaya-rak, kayıpları yarı yarıya azaltabile-ceğimizi vurgulayan Yavuz Eroğlu, Avrupa’da yürüttükleri “Gıdanı Koru” projesi kapsamında alınan önlemlerin Türkiye’de de uygulamaya geçmesini hedeflediklerini, aşevleri ile okullarda çocuklara süt dağıtımı gibi geniş kap-samlı projelerde israfın artması nede-niyle yeni bir modele ihtiyaç duyuldu-ğunu söyledi.

Neler Yapılmalı?

•Tüketicilerin ihtiyaçlarından fazlagıda satın almalarını önlemek için gıda ambalajlarının değişik ölçülerde ve gıdayı gerçekten koruyacak şekil-de olması gerekiyor.

•Gıdalarınüzerindeyazansonkullan-ma tarihine ek olarak son tüketim ta-

rihinin de yazılması ile son kullanma tarihi yakın olan gıdaların indirimli fiyatlarla ihtiyaç sahiplerine satılma-sının da önü açılacak.

•GıdanıKoruprojesi,özelliklekamucatering ihalelerinde, yerel gıda ürünleri kullanan ve kalan fazla ye-mekleri atmak yerine ihtiyaç sahip-lerine ve gıda bankalarına ücretsiz veren firmalara öncelik tanınması şeklinde yeniden düzenlenmesi ge-rekliliğine dikkat çekiyor.

•Gelişmekteolanülkelerdegıda isra-fı ve kaybı, Gıda Değer Zinciri’nin ilk halkalarında oluşuyor. Hasat alı-mındaki; finansal, yönetsel ve tek-nik yetersizlikler yanında depolama ve soğutma tesislerindeki yetersiz-lik göze çarpıyor. Tedarik zincirinin çiftçilerin desteklenmesi ve altyapıya yatırımla, nakliye ve ambalaj kullanı-mının artırılmasıyla gıda kaybı azal-tılabilir.

Gıda kaybı ve israfı ciddi bir kaynak israfını da beraberinde getiriyor. Su, tarım arazisi, enerji, iş gücü ve sermaye boşa gidiyor, gereksiz sera gazı salınımı oluşuyor. Küresel ısınma ve iklim deği-şikliğine neden oluyor. Orta ve yüksek gelir seviyesine sahip ülkelerde, gıda genellikle tedarik zincirinin son halka-larında israf oluyor. Endüstrileşmiş ül-kelerde tüketicilerin davranışları gıda israfının başlıca sebebi.

Türkiye’de, her yıl 3,6 milyar liralık ekmeğin çöpe gitmesi, üretilen yaş sebze ve meyvedeki kaybın 16 milyar liraya ulaşması ciddi ve çözülmesi gereken bir sorundur.

Page 44: SAYED Sayı:58

OCAK 20134040 OCAK 2013

Sağlığın tüm paydaşlarını bir araya getiren SAYED Dergisi yeni yılda yeni

bir bölümle sektörün nabzını tutmaya devam ediyor. “Bir Sorun Bir Çözüm” bölümümüzde hem sektörün problemlerine ışık tutuluyor hem de söz alan paydaşlar çözüm önerileri üretiyor.

Ocak sayısında masaya yatırdığımız konu sağlık kuruluşlarında Sterilizasyon ve Dezenfektasyon. Bu alanda çeşitli sorunlar mevcut. Dergimizin ele aldığı konular ise;

Hastanelerde dezenfeksiyon ve sterilizasyon yönetimi nasıl olmalıdır?

Yerli ürünlerin tercih edilmesi için ne yapılmalıdır?

Ürün alırken nelere dikkat edilmelidir?”

Çevreyi ve insan sağlığını tehdit etmeyen ürünler nasıl olmalıdır?

hazırlayan: SARE KUŞ

Page 45: SAYED Sayı:58

OCAK 2013 41

Uygulamada Sorunlar Çıkıyor

Dezenfeksiyon, Antisepsi Sterilizasyon Derneği (DAS),

konusunda etkin çalışmaları bulunan, eğitime de önem veren ve bu bağlamda sertifika programları düzenleyen, tüm paydaşlarla iş birliği yapan aktif bir dernek. Çözüm önerilerini sizlere iletmek istediğimiz kişi DAS Derneği Başkanı Prof. Dr. Murat Günaydın.

Doğru Kaynaktan Bilgilenmeli

Dernek, kurulduğu günden beri “Hastanelerde dezenfeksiyon ve ste-rilizasyon yönetimi nasıl olmalıdır?” sorusuna çeşitli kongre ve toplantılarla cevap aramıştır. Bu soruyu tekrar yön-lendirdiğimizde Murat Günaydın, bir hastanede iyi bir DAS yönetimi için öncelikle doğru bir kaynaktan bilgi-lenmenin gerekli olduğu cevabını ver-di. DAS’ın Web sayfalarında konu ile ilgili 6000 sayfanın üzerinde Türkçe yazılı ve video kaynak, rehber ve bilgi paylaşım forum alanlarının olduğunun bilgisini veren Günaydın, iyi bir DAS yönetimi için bu kaynaklardan yarar-lanmanın önemli olacağını ifade etti. Uygulamada önemli sorunların ortaya çıktığını bildiren Günaydın bu sorun-ların başlıklarını şöyle sıralıyor;

•Mekansorunu,• Yönetimanlayışısorunu,•Hastanelerinekonomiksorunu,•Uygulanmasızorolanyönetmelikle-

re uyma sorunu, • Yapıişleri,•Demirbaşvesarfalımıiçinihaleso-

runu, • Yetişmiş ve sertifikalandırılmış ele-

manın yerinin sık sık değiştirilmesi sorunu,

•Geçicistatüdeçalışanhastanetemiz-lik görevlileri sorunu.

Merkezi Sterilizasyon Ünitesi Ameliyathaneye Komşu Olmalı

Önemli başka bir sorunun da mekan olduğunu dile getiren DAS Derneği Başkanı doğru yapılanmamış bir Mer-kezi Sterilizasyon Ünitesi (MSÜ) ile düzgün bir hizmet sunulmasının im-kansız olduğunun altını çizdi. Günay-dın sözlerine şöyle devam etti; “MSÜ ameliyathane ile mümkünse aynı kat-ta ve direk komşu, ya da altlı-üstlü asansör aracılığı ile komşu olmalıdır. Ayrıca MSÜ hastanenin diğer birimle-rine de malzeme verebilecek konumda olmalıdır. Koridor ve asansörlerde te-miz ve kirli geçişler ayrılmalıdır. Oysa bugün inşaatı yeni biten hastanelerde bile bunu bekleyemezsiniz. S.B. kalite denetçileri çoğu zaman yeni bir hasta-nede yeni kurulmuş bir üniteyi uygun bulmamaktadır.”

Uzmanlaşmış Kurumlarla Çalışılmalı

Prof. Dr. Murat Günaydın, bu tür özellikli ünitelerin doğru yapılanma-sı için konunun uzmanları ve hastane mimarisi üzerinde uzmanlaşmış mi-marların birlikte çalışmaları ve master planlar yapmaları gerekliliğine vurgu yaptı. Yine farklı sorunların yer aldığı-nı belirten Günaydın, MSÜ için klasik ihale teknikleri ile ihaleye çıkıldığın-da ya usulsüz olarak yapılan işi teslim almak ya da mahkeme ile vakit kay-betmek gerektiğine değinerek şunları kaydetti; “Oysa hastanelerin bu tür bir lüksleri yoktur. Hastanede bir hasta servisi ihalesi ile MSÜ ihalesi benzer şartlarda ihaleye çıkıldığında sonuç va-him olmaktadır. Su sisteminden, hava-landırmasına, yer ve tavan döşemesin-den boyasına, kullanılacak cihazlara, atıklarına kadar her şey sorunludur. Bu nedenle bu işlerde uzmanlaşmış kuruluşlara bu dönemde işlerin anah-tar teslimi verilmesi, kurumları zaman

PROF. DR. MURAT GÜNAYDIN

DAS DERNEĞİ BAŞKANI

DAS Derneği 2004 yılında kurulmuştur. Çok sayıda kongre,

toplantı yapmış, Sağlık Bakanlığı

Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile birlikte “DAS Okulu” sertifika programı ile beş adet DAS okulu

düzenlemiş ve yaklaşık 1200 kişiye sertifika

vermiştir.

Page 46: SAYED Sayı:58

OCAK 201342

DAS Kimdir?Dezenfeksiyon Antisepsi Sterilizasyon (DAS) Derneği 2004 yılında Samsun’da kurulmuştur. 2012 yılı sonu itibarı ile 900 üye sayısına ulaşmıştır. Resmi web sitesi www.das.org.tr nin 5000’nin üzerinde kayıtlı aktif takipçisi vardır.

ve para kaybından kurtarmakta ama en önemlisi doğru bir MSÜ’ne kavuşma-larını sağlamaktadır.”

Hastaneler Sorumluluk Alıyor

Hastanelerde tek kullanımlık malze-melerin tekrar kullanılmaması ile ilgili çıkan genelgeyi değerlendiren Günay-dın “Genelgeye göre tekrar kullanım suçtur, sorumluluk yapanlara yüklen-miştir, yani hukuk karşısında tazminat yapanlara rücu edecektir (bu nedenle kullanım için makul düzenlemelerin bile altına kimse imza atmak isteme-

mektedir). Yaptığımız çalışmada so-rumuza açık yüreklilikle cevap veren kamu, özel ve üniversite hastanelerinin hemen hemen tamamı tekrar kullanım yaptıklarını beyan etmektedir. Tersi durumda ameliyat ve diğer operas-yonları yapmalarının mümkün olma-yacağı ve hastaya hizmet verebilmek için “hastaları için” bu sorumluluğu istemeyerek aldıklarını beyan etmekte-dirler.” dedi.

Enfeksiyonlardan Korumak İçin de Bütçeler Oluşturulmalı

Başka bir önemli konuya değinen Prof. Dr. Murat Günaydın Sağlık Bakanlığı veya SGK’nın hastanelerde enfeksiyon sürveyansı ile aşılamada olduğu gibi enfeksiyonlardan korumak için de büt-çeler oluşturması ve hastanelere bunu aktarması önerisinde bulundu.

Sıvı Atıklar Çevreyi Kirletiyor

Sterilizasyon ve dezenfektasyon ala-nında dile getirilen bir diğer sorun

ise denetimsiz bir şekilde atığa verilen solüsyonların çevreyi tehdit etmesi. Ko-nuyla ilgili çözüm önerisi sunan Trans Medikal A.Ş. Genel Müdürü Onur Özcan ve Fabrika Koordinatörü Bülent Aslan sıvı atıkların kanalizasyon sistem-lerine karışarak içerdikleri kontaminas-yonu dış ortamlara yayabildiğinin bilgi-sini verdi. Firmalarının Tübitak destekli Sanayi-Arge projesi olan Trans Medikal Atık Sıvı Sterilizasyon Sistemi’nden

bahseden Onur Özcan ve Bülent Aslan sistemin birincil amacının, laboratuar atık sıvılarda bulunabilecek her türlü mikroorganizmanın buharlı sterilizas-yon yöntemi ile yüksek sıcaklıklarda yok edilmesi olduğunun altını çizdi. Yetkililer sözlerine şöyle devam etti; “Aksi durumlarda sıvı atıklar; kanali-zasyon sistemlerine karışarak içerdik-leri kontaminasyonu dış ortamlara ya-yabilmektedir. Atık Sıvı Sterilizasyon Sistemleri, laboratuarda oluşan tüm atık suları ve sıvıları arıtmak amacıyla

kullanılmaktadır. Laboratuar, lavabo, duş, drenaj ve otoklavlarından kaynak-lanan atık sıvılar, bu sistem sayesinde içeriğinde bulunan biyolojik patojenler-den önemli ölçüde arındırılarak; insan, çevre ve ortam sağlığına en az miktarda zarar verecek şekilde, kanalizasyon siste-mine aktarılmaktadır.

ONUR ÖZCANTRANS MEDİKAL A.Ş. GENEL MÜDÜRÜ

BÜLENT ASLANFABRİKA KOORDİNATÖRÜ

Hastanelerde enfeksiyon sürveyansı ile aşılamada olduğu gibi enfeksiyonlardan

korunmak için de bütçeler oluşturulmalı.

Page 47: SAYED Sayı:58
Page 48: SAYED Sayı:58

OCAK 201344

Medikal Sektörde Dünya Markaları Çıkarabiliriz

Yerli üretim yapan firmaların şüp-hesiz en büyük sıkıntısı “yabancı

marka en iyisidir” algısı ve alımlarda yerli üretime öncelik verilmemesi. Se-kiz yıl önce yola çıkarken yüzde 98’i ithal malların hâkimiyetinde olan yurt içi dezenfektan pazarının şu gün itibarı ile yarısını karşılayan bir firma olarak Gencel İlaç ve Kimya Sanayi A.Ş.’nin Genel Müdürü Handan Yağış’a bu konudaki çözüm önerisini sunmasını istedik. Yağış, “Birçok Avrupa ülkesi kendi sanayisini güçlendirmek ve yerli üreticileri teşvik etmek için ihalelerde yerel üreticilere fiyat avantajı sağlamak gibi güçlü ve istikrarlı politikalar sağ-ladığı için bu ülkelerde ithalat oranı oldukça az, rekabet ve firma çeşitliliği de fazladır.” dedi.

Türkiye’deki standardizasyon sorunu-na da değinen Handan Yağış, kalite amaçlı değil, kâr amaçlı girişimlerin yapıldığını bunun da yerli ürünlerde kalite düşüklüğü algısına ve güven-sizliğe neden olduğunu ileri sürdü. Bilgi ve teknoloji açısından Avrupa ve Amerika’dan daha ileride olduğumuza işaret eden Yağış; “Devletin bu açıdan yerli üretimi desteklemesi ve eksikle-rini gidermeye teşvik etmesi gerekir. Böylece sadece iç pazarın ihtiyaçlarını karşılamakla kalmayıp, Türkiye’den medikal sektörde dünya markaları çı-karabileceğimiz inancımız tamdır.” dedi.

Handan Yağış Sağlık Bakanlığı’nın hastane malzemesi alımlarında geliştir-diği yeni sistemi çok sağlıklı bulduğu-nu ifade etti. Yağış ayrıca yeni geçilen sistemde dikkat edilmesi gereken nok-taları şöyle sıraladı;

•Alınacak malzemelerin teknik şart-namelerinin sağlıklı oluşturulmasına dikkat etmek gerekir. Şartnamelerin rekabeti engelleyici unsurlar içerme-den ve uzman personel tarafından hazırlanmış olması gerekir.

• İthal ve yerli ürünlerde olması ge-rekli belgelerin kıyaslama yaparken standartların göz ardı edilmemesi ve numune değerlendirmesinin objektif üyelerle yapılması gereklidir. Avrupa standartlarında akredite laboratuvar sonuçlarının, ürün ruhsatlarının ve Sağlık Bakanlığı tarafından onay-lanmış etiket örneklerinin mutlaka istenmesi gereklidir.

• Yerli üreticilere fiyat avantajı sağ-lanırken “düşük fiyata yerli ürün almak” yerine “standartlara uygun” yerli ürün almaya dikkat edilmelidir.

•Hastanelerinmalalımlarındansonrafirmalar tarafından verilecek teknik eğitimler alması, ürünleri doğru kul-lanması gerekir. Bu nedenle üretici-lere belirli sorumluluklar yüklenmeli ve bunun da şartnamelerde belirtme-lidir.

•Mal alımlarında insan sağlığı önplanda tutulmalıdır. Klor, PVI, al-dehit, fenol gibi toksik etkilere sahip etken maddeler yerine yeni nesil, insan sağlığı üzerinde en az olumsuz etkiye sahip etken maddelerin şart-namelerde belirtilmesi gerekir.

HANDAN YAĞIŞGENCEL İLAÇ VE KİMYA

GENEL MÜDÜRÜ

Gencel İlaç ve KimyaSan. Ltd. Şti. Kimdir?Gencel İlaç ve Kimya San. Ltd. Şti. profesyonel hastane hijyen ve dezenfeksiyon ürünlerinin üretimi, yurt içi ve yurt dışı pazarlarda satış faaliyetlerinin düzenlenmesi konularında çalışmaktadır. Sürdürülebilir kalitenin yakalanması için üretim tesislerinde tam otomasyon sistemi ile ve el değmeden üretim yapılmaktadır. Sağlık Bakanlığı’ndan ruhsatlı ve CE sertifikasına sahip otuz üç kalem ürün firmanın güncel üretim ve satış portföyünde yer almaktadır.

Page 49: SAYED Sayı:58

7 - 9 Mayıs 2013 - ANKARACongresium (ATO Kongre Merkezi)

Ayrıntılı Bilgi: www.karayolutrafiksempozyumu.com

4. KARAYOLUTRAFİK GÜVENLİĞİ

SEMPOZYUMU VE SERGİSİ

İŞBİRLİĞİ YAPILAN KURUMLAR

ORGANİZASYONT.C.ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VEHABERLEŞME BAKANLIĞI

Page 50: SAYED Sayı:58

OCAK 201346

Bazı tıbbi uygulamalar öncesinde, sırasında, sonrasında olumsuz so-

nuçlar doğabileceği baştan bilinmek-tedir. “Hastadan yeterli öykü (bilgi) alındığını, yeterli fizik muayene yapıl-dığını, gerekli testlerin uygulandığını, teşhiste ve tedavi seçiminde hata yapıl-madığını varsaysak bile, uygulanan ila-cın çok nadir de olsa karşılaşılabilecek yan etkilerinin giderilebilmesi için ge-rekli bilgi, beceri, deneyim, alet ya da ilaçların hazır olmaması hastanın zarar görmesine neden olabilir”. Ortaya çı-kabilecek olumsuzlukların önceden kestirilebildiği durumlarda, mutlaka her bakımdan önlemler alınmalıdır.

Öngörülebilirlik bizzat hareketi yapan hekim göz önünde bulundurularak belirlenecektir. Yani öngörülebilirlik sübjektif ölçüye göre tespit edilmelidir. Neticenin öngörülebilir olup olmadı-ğının belirlenmesi açısından sübjektif ölçünün kullanılacağı görüşünde olan Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 11. 5. 2004 tarihli kararında bu durumu, “…Neticenin öngörülebilmesi (tah-min edilebilmesi) ise, failin hareket-lerinin sonuçlarını tahmin edebilme yeteneğini ifade eder. Bu bakımdan fa-

ilce neticenin öngörülebilir olup olma-dığının belirlenmesi bakımından failin yaş, görgü, meslek vs. gibi nitelikleri-nin nazara alınmasını zorunlu kılar...” şeklinde belirtmiştir.

Özen Yükümlülüğü

Bu yönde başka bir Yargıtay Ceza Ge-nel Kurulu kararı şöyledir: “...Öngö-rebilme olanağının belirlenmesinde nasıl bir ölçüt uygulanacağı hususu uygulama ve öğretide de tartışılmış, failin kişisel niteliklerini göz önün-de bulunduran sübjektif görüş eğilim kazanmıştır. Bu görüşe göre failin gör-güsü, sosyal seviyesi, yaşam tecrübesi, bedeni ve akli hali, zeka düzeyi gibi hususlar öngörme olanağının belirlen-mesinde nazara alınacaktır…” (Yargı-tay Ceza Genel Kurulu 2004/1-163E.,2004/194K.12.10.2004T.).5237sayılı Yeni Ceza Kanunu’nun gerekçe-sinde de bu ölçü, “taksirli suçlarda fail, kendi yetenekleri, algılama gücü, tec-rübeleri, bilgi düzeyi ve içinde bulun-duğu koşullar altında, objektif olarak var olan dikkat özen yükümlülüğünü öngörebilecek ve yerine getirebilecek durumda olmalıdır.” şeklinde belirtil-miştir.

Öngörülebilirlik ile Öngörme Farklı

Konulardır

yazı :Av. HALİDE SAVAŞSAĞLIK KURUMLARI YÖNETİMİ BİLİM UZMANI

Page 51: SAYED Sayı:58

OCAK 2013 47

Özen gösterildiği halde oluşan istenmeyen sonuçtan hekim sorumlu tutulamaz.

Kusur Tespiti

Hukuk uygulamasında, hakimlik mesleğinin kapsamı dışındaki özel-likli konularda, bu konunun uzmanı olan kişilerden görüş sorulmakta ve ona göre kararlar verilmektedir. Tıbbi hata davalarında bilirkişiye sorulması gereken sorulardan biri de; “Bu tıb-bi hatanın, zarar verdiği iddia edilen hekimle aynı nitelik ve şartlardaki bir hekim tarafından öngörülebilir olup olmadığı” konusundur. Uygulamada bu durum genellikle; olayda, “tıp bi-limi, tekniği ve uygulamasına aykırı-lık” yani “kusur” var mıdır?” şeklinde sorulur. Kusur tespiti yapılırken bilir-

kişilerce, “fail ile aynı şartlardaki bir hekimin şu hususlara dikkat ederek bu durumu öngörmesi ve şu önlem-leri alarak önlemesi gerekirdi” denile-biliyorsa hekim kusurlu kabul edilir.

Öngörülebilir Nitelik Nasıl Tespit Edilir?

Başka bir söyleyişle, tıbbi uygula-ma (müdahale) hataları sonucunda oluşan zararın öngörülebilir nitelik-te olup olmadığının tespiti; tıp bi-liminin ulaştığı mevcut bilimsel ve teknik düzey, uygulamanın yapıldığı ortamın koşulları, uygulamayı yapa-nın eğitim düzeyi gibi kriterler göz önünde bulundurularak aynı ortam-da, aynı yetkinlik düzeyinde bir he-kimin davranışları ve göstermesi ge-reken özen dikkate alınarak belirlenir. Bu derecede özen gösterildiği halde oluşan istenmeyen sonuçtan hekim sorumlu tutulamaz. Öngörülebilirlik ölçütü belirlenirken göz önünde bu-lundurulacak kriterler ortaya çıkan zararın önlenebilir olup olmadığının

belirlenmesinde de kullanılır. Mahke-me bilirkişilerden bu kriterlere göre değerlendirme yapmasını ister.

Tıbbi müdahale sonucunda oluşabi-lecek zararların öngörülebilmesi ve önlenebilmesi konusunda, hukuk ka-rarlarında da yukarıdakilerle benzer kriterler dikkate alınmaktadır. Tazmi-nat hukuku açısından, tıbbi müdahale sırasında oluşan ilişki, vekalet sözleş-mesi kapsamında değerlendirilmek-te ve hekimin, zararı öngörebilmesi, önleyebilmesi aşamasındaki özen yü-kümlüğü, Borçlar Kanunu’ndaki ve-kilin özen yükümlülüğü çerçevesinde değerlendirilmektedir.

Tıbbi müdahale sonucunda oluşan zarardan, gerekli önlemleri alan ve tıp bilim ve tekniğini gerektiği şekilde uygulayan hekimin sorumlu olma-yacağına dair bir Yüksek Mahkeme kararı şöyledir: “…davacının ikinci kez ameliyat olması ve bacağının ke-silerek kısalmasında, davalı şirkete ait hastanede yapılan ameliyat ve tedavi-

Page 52: SAYED Sayı:58

OCAK 201348

nin tıbbın gereklerine uygun yapılıp yapılmadığı ile, olayda doktor hatası olup olmadığının tespiti gerekmekte-dir. Taraflar arasındaki ilişki bir veka-let ilişkisidir. Dava özen borcuna ay-kırılık iddiası ile açılmıştır. Vekil işini yaparken, bir işçi gibi özen göster-mek zorunda olup, en hafif kusurun-dan dahi sorumludur. (BK. 324, 390, 392 maddeleri) Doktor, hastalığa tıbbi açıdan zamanında ve gecikmek-sizin doğru teşhisi koyup, önlemle-rini eksiksiz biçimde gecikmeksizin almalı, olayın gerektirdiği en uygun tedaviyi gecikmeden belirleyip uygu-lamalıdır. Tıbbın gereklerine, kural-larına uygun davranılmakla birlikte sonuç değişmemiş ise, bundan dolayı doktor sorumlu tutulamaz” (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E. 2001/10959K.2002/487T.21.1.2002).

Komplikasyon Söz Konusu İse Zarardan Sorumluluk Doğmaz

Tıbbın gereklerine kurallarına uygun davranılması halinde de zararlı so-nuçlar oluşabilir. Tıp biliminin teh-likeli yapısı nedeni ile oluşabilecek olan bu zararların oluşmaması için bütün alınabilecek tedbirler alınmış ve hasta da bu konuda bilgilendi-rilmiş ise komplikasyon söz konusu olur ve zarardan sorumluluk doğmaz. Aynı mahkeme kararında somut ola-yın değerlendirmesini yapmayan bi-

lirkişi raporu yetersiz bulunmuş ve bu nedenle doktor ve hastane lehine olan ilk derece kararı Yargıtayca bo-zulmuştur. Karar şöyledir: “Mahke-menin kararını dayandırdığı Yüksek Sağlık Şurasının 26-27 Nisan 2001 tarihli raporun da olayın oluşumu ve uygulanan tedavi açıklanıp “dos-yadaki bilgi ve bulgular değerlendi-rildiğinde; yapılan ameliyatın doğru olduğu, ameliyat sonrası enfeksiyon gelişmesi beklenen bir komplikasyon olduğu, bu nedenlerle hastane ve gö-revli doktorların kusursuz oldukları” belirtilmiştir. Raporda, somut olay-daki kırıkta, tıbbın gereklerine ve ku-rallarına uygun teşhis ve tedavi yön-temlerinin uygulanıp uygulanmadığı, bu konuda yukarıda açıklanan ilkeler

doğrultusunda özen gösterilip göste-rilmediği, yapılması gerekenle, yapı-lanın uyuşup uyuşmadığı açıklama-larına yer verilmemiştir. Bu nedenle rapor yetersiz olup, hükme dayanak yapılamaz. Kaldı ki yüksek Sağlık şu-rası, 1219 sayılı Kanunun 75. mad-desine göre, ceza mahkemeleri için CMUK 66/3 maddesine göre ken-disine başvurulması zorunlu olan bir bilirkişi durumunda ise de, hukuk mahkemelerinde resmi bilirkişi değil-dir. Mahkeme yüksek sağlık şurasına başvurduğu takdirde, onun raporu ile bağlı değildir. (HUMK. 286 madde)

Bu durumda mahkemece yapıla-cak iş, konusunda uzman kişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulundan veya Adli Tıp kurulundan, yukarıda

Aydınlatılmış onam formları ve müdahaleyi yapacak hekimin aydınlatması, ne kadar ayrıntılı ve şahsa özel olursa hekimin sorumluluğu o derece hafifler.

Page 53: SAYED Sayı:58

OCAK 2013 49

açıklanan ilkeler ışığında yapılması gerekenle, yapılanın ne olduğu tıb-bın gerek ve kurallarına göre olayda doktor hatası olup olmadığını göste-ren nedenleri de açıklayıcı tarafların mahkeme ve Yargıtay’ın denetimine elverişli rapor alınarak, hasıl olacak sonucuna uygun karar verilmesi ge-rekirken, eksik inceleme ve yeter-siz bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerek-tirir ” (Yargıtay 13. Hukuk Daire-siE.2001/10959 K.2002/487 T.21.1.2002).

Bilinçli Taksir

Öngörülebilirlik ile öngörme farklı konulardır. Öngörülebilirlik farazi olarak olayın yaşanması sırasındaki durumun düşünülmesi suretiyle tes-pit edilirken, öngörme mevcut fiili durumda failin zararlı sonucu öngö-rüp öngörmediği noktasında düğüm-lenir. Öngörülebilirlikle ilgili bahse-dilmesi gereken önemli bir konu da bilinçli taksir konusudur. Yeni ceza kanunumuzda kusurluluk çeşitle-ri kast ve taksir olarak iki bölümde düzenlenmiştir. Kast doğrudan kast, dolaylı kast olarak; taksir, basit taksir, bilinçli taksir olarak iki alt bölüme ayrılmıştır.

Bilinçli taksir hali kanunumuzun 22. maddesinin 3. fıkrasında, “Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır” şeklin-de belirlenmiştir. Kanunun lafzın-dan (kelimelerin yorumsuz anlam-larından) öngörülen her olumsuz sonucun gerçekleşmesinde bilinçli taksirin var olduğu gibi bir sonuca varmak mümkün gözükse de; bu du-rumun tıbbi hatalarda bu kabul edil-mesi imkanı yoktur. Eğer kanunu bu şekilde yorumlarsak hekimin hemen her tıbbi müdahalesinde bilinçli tak-sir söz konusu olacaktır. Zira hekim tıbbi müdahalede bulunurken mey-

dana gelebilecek olumsuz neticeleri de çoğu kez öngörmektedir.

Her Tıbbi Müdahalenin Öngörülebilir Olumsuz Sonuçları Vardır

Kanunu yanlış yorumlayarak, heki-min tıbbi müdahalede bulunurken öngördüğü bütün olumsuz sonuçlar-da bilinçli taksirin oluştuğunu kabul etmek hatalıdır. “Hekimlerin tıbbi hatalarda oluşan olumsuzlukları ön-ceden öngördüklerini söylemelerinin (ya da aydınlatılmış onam formların-da belirtmelerinin) bilinçli taksirle hareket ettiklerini baştan kabul et-meleri anlamında olduğu” şeklindeki görüş hiçbir şekilde kabul edilemez ve hukuk bilimiyle bağdaşmaz. Zira her tıbbi müdahalenin öngörülebilir olumsuz sonuçları vardır ve bu öngö-rülebilir olumsuz sonuçların önlene-bilir olup olmadığı noktasından yola çıkmak gerekmektedir. Bu olumsuz-luklardan önlenebilir nitelikte olan-lar için hekim tarafından gereken önlemler alınır ve oluşması engelle-nir. Gereken tüm önlemler alınmış olmasına rağmen yine de olumsuz so-nuç gerçekleşmişse hastanın hukuka uygun onamının alınmış olması şartı ile hekim sorumlu tutulmaz. Çünkü izin verilen risk alanı içinde bir zarar oluşmuştur.

İzin Verilen Risk

Tıbbi müdahalede risk, doktor tara-fından tedavi amacıyla hastanın vü-cuduna yapılan müdahale sonucun-da ortaya çıkan tehlikedir. Hastanın sağlığına tekrar kavuşması, yalnızca bu riske girilerek sağlanabiliyorsa o zaman doktorun davranışı izin veri-len risk kapsamında olacaktır. Ortaya çıkacak tehlike, amaçlanan yarardan orantısız derecede büyükse, müda-hale izin verilen risk kapsamında olmayacaktır. Öngörülen olumsuz sonuçlardan önlenemez olanları ise komplikasyon olarak nitelendirilir. Komplikasyonların oluşmasından

hukuka uygun rızanın alınmış olması ve kusurlu olunmaması şartı ile he-kim sorumlu tutulamaz.

Üstelik aydınlatılmış onam formları ve müdahaleyi yapacak hekimin ay-dınlatması, ne kadar ayrıntılı ve şahsa özel olursa hekimin sorumluluğu o derece hafifler. Çünkü hasta, komp-likasyonları ve bu komplikasyonların gelişme oranlarını bilerek müdahaleyi kabul etmiş olur. Böylece fiil hukuka uygun hale gelir. Zira müdahale ne kadar acil değilse aydınlatılmış onam formunun ve bilgilendirmenin o de-rece geniş olması gerektiği kabul edil-mektedir. Aydınlatmanın kapsamı ile müdahalenin aciliyeti ters orantılıdır. Müdahalenin aciliyeti arttıkça aydın-latmanın kapsamı daralır.

Hakeri’ye göre tıp hukuku çerçeve-sinde hekimin tıbbi müdahalesinde bilinçli taksirin kabulü için ilave bir takım koşulların aranması gerekmek-tedir. Hekimin neticeyi öngörmesi yeterli görülmeyip, mesleki cüret vb. nedenlerle yapmaması gereken bir tıbbi müdahaleye girişmesi halinde bilinçli taksiri kabul etmek gereke-cektir. Eğer, hasta açısından aynı iyi-leşme neticesine daha az tehlikeli bir tıbbi müdahale ile de ulaşmak müm-künken, daha tehlikeli bir tıbbi mü-dahale yöntemi seçilip, uygulanmışsa doktorun davranışı izin verilen risk alanı dışındadır ve fiil hukuka aykı-rıdır.

Tıbbi müdahalede risk, doktor tarafından

tedavi amacıyla hastanın vücuduna

yapılan müdahale sonucunda ortaya çıkan

tehlikedir.

Page 54: SAYED Sayı:58

OCAK 201350

Türkiye global dünyanın yeni trendi olan sağlık turizminde

dünyanın gözdesi oldu. Öyle ki 2010 yılında ülkemize tedavi amaçlı gelen sağlık turistinin sayısı 242 bin, termal turizm için gelen sağlık turistinin sa-yısı da 260 bin olarak belirlenmiştir. Sağlık turistinin Türkiye’yi seçmesinde birçok sebep bulunuyor, bunlardan en öne çıkanı ise ülkemizde Joint Com-mission International (JCI) tarafın-dan akredite edilmiş 47 hastanenin bulunmasıdır. Türkiye, dünyada en fazla akreditasyona sahip hastane sı-ralamasında, Amerika’dan sonra ikinci sırada yer alıyor. Türkiye’de 9 ilde bu-lunan akredite hastanelerden en fazla payı yüzde 49’luk oranla İstanbul (23), yüzde 17’lik oranla Ankara alıyor. İşte dünyada bazı ülkelerde bulunan akre-dite hastane sayıları;

En Çok Almanya’danSağlık Turisti GeliyorMedikal turizm ile ilgili bilgi veren Ankara il Sağlık Müdür Yardımcısı Dr. Halil Kara* 2011 yılında Türkiye’ye gelen sağlık turistlerinin yüzde 91 özel sağlık kuruluşlarına yüzde 9 kamu has-tanelerine olmak üzere en çok göz, diş, ortopedi, kardiyoloji, onkoloji, plastik cerrahi ve beyin cerrahisi branşlarında tedavi gördüklerinin bilgisini verdi. Kara, ülke sıralamasını da Almanya, Rusya, Hollanda, Azerbaycan ve Fran-sa olarak belirtti.

Ankara’daki sağlık hizmetlerini sordu-ğumuz İl Sağlık Müdürü Yardımcısı Dr. Halil Kara 36 devlet, 11 üniversite, 30 özel olmak üzere toplam 77 hasta-nenin bulunduğunu söyledi. 2010 yılı yurt dışından Ankara’ya gelen sağlık turisti sayısı 6.912.

haber : SARE KUŞ

Ülke Hastane Sayısı

Türkiye 47

Hindistan 16

Tayland 11

Singapur 16

Brezilya 23

Suudi Arabistan 33

Almanya 5

Çin 8

YılTürkiye’de Tıp Turizmi

Ankara’da Tıp Turizmi

%

2010 242.000 6,912 2,8

Kültür ve Sağlığın Birleştiği Yer

Page 55: SAYED Sayı:58

OCAK 2013 51

Ankara Bilinen Bir İlAnkara’nın sağlık turizminde sahip ol-duğu güçlü yönlerini sorduğumuz Mü-dür Yardımcısı Halil Kara şunları kay-detti; “İlk olarak Ankara Türkiye’nin başkenti. Bu bağlamda bilinen ve gü-venilen bir il. Sağlık turizminde aranan bir özellik olan kolay ulaşılabilirlik, hava yolu taşımacılığı Ankara’da mev-cut. Yıllık 10 milyon yolcu kapasitesi olan Esenboğa Havalimanına sahibiz.

Çeşitli havayolları firmalarının yurt dışı merkezlerine direk uçuşların başlamış ol-ması sağlık turizmine hareket getirecektir. Ayrıca Ankara’da bu-lunan hastaneler pro-fesyonel ve kalifiye insan gücüne sahip. İlimiz bünyesinde en çok akredite hastane barındıran ikinci il olması sebebiyle sağ-lık turistleri tarafın-dan tercih edilen bir destinasyon olmuş-tur. Ankara termal kaynaklara sahip bir il. Bunun yanında turizm ve konaklama tesislerimiz yeterli.”

Tarih ve Sağlık BirleştirilmeliTermal turizm potansiyelini geliştir-mek adına yerel yönetimlere düşen görevleri Ankara il Sağlık Müdür Yar-dımcısı Dr. Halil Kara şöyle sıralıyor;

• Yerel yöneticiler vizyonunu geliştir-meye yönelik yurt içi ve yurt dışı ge-ziler ve eğitimler düzenlenmelidir.

•Bölge halkı ve esnafa termal sağlıkturizmi hakkında bilinç kazandır-mak, yaratıcı girişimciliği destekle-mek, turizme karşı duyarlı hale ge-tirmek için eğitimler planlanmalıdır.

• Sağlık turizmi ile ilgilimevzuat ça-lışmalarına hız verilerek çalışmalar tamamlanmalıdır.

•Bu bölgeler gece gündüz yaşanırmerkezler haline getirilmeli, güven-lik sağlanmalıdır.

•Tarihi İpek Yolu güzergâhında yeralan Ankara’nın, doğal ve tarihi zen-ginlikleri ile sağlık turizmi potansi-yelinin birleştirilmesi turizm gelirle-rini büyük oranda artıracaktır.

•Tesislerde kalifiye eleman istihdamıdesteklenmelidir.

Ankara medikal ve termal turizm olanaklarını kültürel ve tarihi tu-rizm imkanlarıyla da birleştiren şe-hirler arasında yer alıyor. Özellikle Ankara’nın simgesi olan Anıtkabir, Frig Krallığı’nın başkenti Gordion şehri, Ankara’ya kuş bakışı bakan Ata-kule turistlerin ilgisini çekiyor.

Japonlar Termal Turizm İçin Türkiye’ye GeliyorÜlkemiz termal su kaynaklarının zen-ginliğiyle de dünyanın gözdesi. Termal turizm destinasyonları sağlık turistleri-ne hem tedavi hem de eğlence imkan-ları sunarak büyük bir turizm potan-siyeli yaratıyor. Öyle ki 2010 yılında termal turizm amaçlı gelen turist sayısı 258.720 olarak belirlendi. Türkiye’yi tercih eden ülkeler ise Japonya, Al-manya, Rusya, Kore, Ortadoğu Ülke-leri, İran ve ABD olarak açıklanırken Denizli, İzmir, Balıkesir, Afyon ve Bursa en çok tercih edilen iller olduğu belirtildi.

Page 56: SAYED Sayı:58

OCAK 201352

CORNELIA DIAMOND

Sağlıkta Ortak Çözüm Toplantıları’nın Hazırlıkları Devam EdiyorÖzel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD) bu yıl tüm sağlık yöneticilerini, Sağlıkta Ortak Çözüm Toplantıları’nın dördüncüsünü gerçek-leştirmek üzere 24-28 Nisan tarihinde Cornelia Diamond Hotel Antalya’ya da-vet ediyor.

Kurultay için çalışmalar hızla devam ederken OHSAD Yönetim Kurulu Üye-leri ve sektör firmalarının üst düzey yöne-ticileri 17 Aralık Pazartesi Swissotel The Bosphorus’da bir araya geldi. Kokteylde sektör firmalarının üst düzey yöneticile-rinin katılacağı “Tıbbi Cihaz Sektörünün Geleceği” konulu arama toplantısı hak-kında öneriler, katılımcılar ve OHSAD Yönetim Kurulu tarafından tartışıldı.

Firmalarının Üst DüzeyYöneticileri de Katıldı

Kokteylde OHSAD Yönetim Kuru-lu’ndan Genel Başkan Dr. Reşat Bahat, Başkan Yardımcısı Dr. Sema Akgün, Başkan Yardımcısı-Sayman Dr. Ahmet Şah Kolan, Dr. Uğur Baran, Dr. Nu-rettin Demirkol, Prof. Dr. Hayrettin Yekeler, Abdurrahman Külünk, Genel Koordinatör Dr. Filiz Çevirme, İsmet Karakaya, Denetim Kurulu’ndan Remzi Doğan ve Nuri Karaöz bir araya geldi.

Geçen yılın ana sponsoru olan Çapa Medikal Genel Müdürü Zekeriya Avşar söz alarak görüşlerini bildirdi. Kokteyle katılan diğer firma üst düzey temsilci-

leri ise şöyle; GE Healthcare’den Me-sut Göral, Penta Elektronik’ten Renan Dilmaç ve Fatih Kavak, Delta Trade Company’den Kemal Durukan, Okan Özdemir, Ertunç Özcan’dan Serap Gül, Johnson&Johnson’dan Orçun Zorlular ve Alper Tandoğan, Bilgi Sistemleri’nden Bekir Sami Nalbantoğlu, Üzümcü’den Tugrul Karagülle, İncekara’dan Mustafa Buyrukbilen, Mindray’dan Hakan Feh-mi Sever, Finansbank’tan Figen Güler, A Plus’tan Candan Göksu, Kompozit’ten Aytunç Şengürel, Hill-Rom’dan Bur-cu Ayaslı, Synapsis’ten Vedat Çağ-lar, Datasel’den Okan Küçükersan ve Evolucare’den Yaşar Tezeren.

OCAK 201352

Page 57: SAYED Sayı:58

OCAK 2013 53

CORNELIA DIAMOND

OCAK 2013 53

Dünyanın en güzel ülkesinde ya-şıyoruz. Bunu coğrafi, iklimsel,

jeopolitik, siyasal istediğiniz açıdan de-ğerlendirin. 783.562 kilometre kareye yayılan vatan toprağının her köşesinde bir kültür hazinesi görürsünüz.

Amerikalı Türkolog Carter V. Findley, Dünya Tarihinde Türkler adlı eserin-de, bugünkü Anadolu Türklerini, Orta Asya steplerinde başlayan ve Ankara’da son bulan bir otobüs yolculuğuna ben-zetir. Otobüs Ankara’ya gelene kadar pek çok durakta durmuş ve bu durak-larda yolcuların kimileri inmiş ya da bazı yeni yolcular binmiş. Bu duraklar-da Türkler pek çok kültürel etkileşime girmişler, yeni dinler tanımışlar fakat en önemli mirasları olan Türkçeyi ko-rumayı başarabilmişlerdir.

Zor Kış Şartları

Doğusundan batısına 75 dakikalık za-man farkı olan memleketimizin bazı bölgelerinde özellikle de kış aylarında

hayat şartlarıyla mücadele etmek zor-laşır. Kar yolları kapatır, ulaşımı aksa-tır. Yöre halkı aylarca birçok imkandan mahrum kalır. Ülkemizde, özellikle de son on yılda siyasal ve ekonomik açı-dan yaşanan istikrar sayesinde halkın satın alma gücünde iyileştirmeler gö-rüldü. Ancak, dengesiz gelir dağılımı sadece bizim değil, dünya genelindeki bütün ülkelerin sorunu.

Maddi Destek Manevi Eziyet

Bu kadar bilgiden sonra gelelim sade-te; 2012 yılının Aralık ayı içerisinde alışılagelmiş mevsim zorluklarından birisi Şanlıurfa’dan televizyon ekran-larına yansıdı. Öğrencileri okula götü-ren servis aracı kara saplandı. Kurtar-ma ekibi ve öğrencilerin de yardımıyla yoluna devam etti. Bir haber ajansı bu görüntüleri medyaya servis etti. Buraya kadar her şey normaldi. An-cak görüntülerdeki bir ayrıntı haber içerisinden haber çıkardı. Bir evladı-

yazı ,GÖKHAN ÜMİT LALELİ

MelekleriÜzmeyelim

Page 58: SAYED Sayı:58

OCAK 201354

tandaşına karşı yapması gerekenleri de yerine getirmiştir. Olayı sadece bir bölge ile sınırlandırmak da doğru de-ğil. Bugün, deniz, güneş, oteller, şaşaalı bir hayat olarak gösterilen Antalya’da, Balıkesir’de, Rize’de ve diğer illerde de benzer manzaralara rastlayabilirsiniz. Bu illerimizin dağ köylerinde ayağında ayakkabı, üzerinde kazak olmadan kış geçiren birçok aile var.

Hayrını Uçurmayalım

Sonuç olarak; bir elin verdiğini di-ğerinin görmemesi dinimizin gereği. İnsanlara yardım yapayım derken, on-ların ezilmesine neden olmayalım. Kaş yapalım derken göz çıkartmayalım. Maddi destek olurken, manevi eziyet yaşatan sorumsuzlara ve görgüsüzlere de fırsat vermeyelim.

Çocuklar bizim, Türkiye bizim.

O Çocuğa Yazık

Ancak görüntüleri çeken haber ajansı, yapılan maddi yardımı manevi eziyete çevirdi. İlköğretim son sınıf öğrencisi çocuğumuza neden terlikle okula gitti-ğini defalarca sordu, sorguladı. Ailenin ekonomik durumunu o çocuğa sorgu-lattı. Ardından Siverek Kaymakamlığı-nın yaptığı yardım sonrasında ayakkabı ve mont giyen çocuğu yeniden ekrana getiren haber ajansı, bot ve terlik ile okula gitmenin farkını dahi sorma ce-saretini gösterdi. Sonrasında ise birçok televizyon kanalı haberi izleyicisiyle paylaştı. Manevi eziyete destek oldu.

Zorluklar Her Yerde

Sevgili dostlar olayı yaşayan evladı-mızın, ailesinin maddi yardımlardan mutlu olduğu kesin. Yardım yapan-lardan, ihtiyaç sahiplerine destek olanlardan Allah razı olsun. Türkiye Cumhuriyeti devleti büyüktür, va-

mız ayağındaki terlikle servis aracını itmeye çalışıyordu. Gördüklerimiz he-pimizi derinden üzdü. Kimimiz göz-yaşı döktü, kimimiz dudağını ısırdı. Çünkü yavrumuzun ailesinin ayakkabı alacak maddi imkanı yoktu. Şanlıurfa Siverek Kaymakamlığı duruma mü-dahil olarak aileye maddi yardımda bulundu. İnsanlığın ve devlet olmanın gereğini yerine getirdi. Allah onlardan razı olsun.

Page 59: SAYED Sayı:58

OCAK 2013 55

5. Üroonkoloji Kış Kongresi Tarih: 30 Ocak-3 Şubat 2013

Yer: Üsküp/Makedonya

Daha fazla bilgi için: www.urooncology2013.org

Bursa Dişhekimleri Odası 22. Uludağ SempozyumuTarih: 25-27 Ocak 2013

Yer: MyResortHotelBursa/Uludağ

Daha fazla bilgi için: www.bursadishekimleriodasi.org

Kamu Özel Ortaklığı Kongresi 2013 Tarih: 23-24 Ocak 2013

Yer:JWMarriottAnkaraOtel/Ankara

Daha fazla bilgi için: www.kamuozelortakligi.com/tr

Kongrede kamu ve özel ortaklığı modeli ile yürütülmekte olan çeşitli kamu yatırımlarının, finansal, hukuki ve diğer açılardan ele alınması amaçlanıyor. “Kamu Özel Ortaklığı Modeli, Sağlık Alanında Uygulamaları ve Sonuçları, Sağlıkta Yerli Sanayi Ka-tılımı/OffsetUygulamaları”kongresifinans,hukuk,inşaatvemimari, sağlık işletmecilerinin kamu ve özel sektör temsilcileri açısından anlamlı katkı sağlaması beklenmektedir.

ETKİNLİK TAKVİMİ

Sağlıkta Yeniden Yapılanmanın Erken Dönem Değerlendirmesi SempozyumuTarih: 15-17 Şubat 2013

Yer:AsyaTermalTatilKöyü-Kızılcahamam/Ankara

Daha fazla bilgi için: www.sayed.org.tr

Yeniden yapılanan sağlık sisteminde, birkaç ayı bulan uygulama sonrasında gelinen noktayı değerlendirmek, çözüm önerileri üretmek ve sağlık yöneticilerinin saha tecrübelerinin paylaşılmasına katkı vermek amacıyla “Sağlıkta Yeniden Yapılanmanın Erken Dönem Değerlendirmesi” konulu sempozyum 15-17 Şubat 2013 tarihleri arasında Ankara Kızılcahamam’da düzenlenecektir. Sempozyuma Sağlık Bakanlığı hizmet birimleri ve bağlı kuruluşların üst düzey yöneticileri, İl Müdürleri, Genel Sekreterler, Hastane Yöneticileri, İl Genel Sekreterliği Başkanları, Hastane Başhekimleri ve Müdürlerinin katılımları beklenmektedir.

Arab HealthTarih: 28-31 Ocak 2013

Yer: Dubai

Daha fazla bilgi için: www.arabhealthonline.com

ISPO 2013 World Congress and TradeshowTarih: 04-07 Şubat 2013

Yer: Hyerabad/Hindistan

Daha fazla bilgi için: www.ispo2013.org

KONGRELER/SEMPOZYUMLAR

FUARLAR

Page 60: SAYED Sayı:58

OCAK 201356

Kişisel gelişim son yıllarda hayatımıza giren bir tedavi ya da eğitim alanı. Nasıl bu ihtiyaç hâsıl oldu sizce?

İnsanın gelişme ve hayata tutunma ihtiyacı derindir, temeldir, tarihsel-dir, genetiktir, doğuştandır. Yeni olan söz konusu kişisel gelişim arayışının bireyselleşmesidir. Herkes etkili söz söylemek, iyi ilişkiler kurmak, hayatta saygın bir konumda bulunmak, sağlıklı yaşamak ister. Kişisel gelişim bu ihtiya-cı karşılamaya dönük bireysel araçlar sunan bir çözümler manzumesi… Elli yıl önce giyecek ayakkabısı olmayan nesillerin çocukları bugün ellerinde bil-gisayarla dolaşıyor. Milletimizin yarısı internete giriyor. Eskinin aç insanının doymaktan başka ihtiyacı yoktu. Ama şimdi artan imkânların içerisinde ar-zularımız, amaçlarımız çoğaldı. Büyük bir fırsat patlamasının içiresindeyiz. Eskiden mensup olduğunuz toplum-sal katmanın dışına çıkmanız neredey-

se imkânsızdı. Şimdi ise dünyanın en uzağındaki bilgiye evinizden erişebili-yorsunuz. Bir ürününüzü dünyanın en uzağındaki sokağa, internet üzerinden satabiliyorsunuz. Yeter ki çalışkan olun.

NLP’yi insanlar hep bir başarı iksiri olarak görüyorlar sizce esas olan nedir?

Kişisel gelişim dünyası içerisindeki mo-dellerden biri olan NLP’yi daha çok psikoterapi alanında başarılı algılıyo-rum. Hipnozla birlikte kullanıldığında NLP daha etkili olabiliyor. Kanaatimce deneyimli uzmanların elinde NLP ge-leneksel psikoterapiden daha etkili so-nuç verebiliyor. Ancak NLP bir hayat değiştirme modeli olarak aşırı abartıldı ve gözlemlediğim kadarıyla yıldızı za-yıflayan modellerden biri şimdi. Zaten bu model iç görüsünü yeterince geliştir-memiş zihinlerde sanıldığı kadar etkili olmazdı. Kaderin yaşanması söz konusu olduğunda ilahi plandan başka hiçbir şey başköşeye yerleştirilemez.

röpor ta j : ZEYNEP AĞAÇYETİŞTİREN

Muhammed BozdağÖz Değeri Arttırayım Derken Kibre DüşüyoruzRuhsal Zeka kitabında, Batı’nın seküler kişisel gelişim düşüncesinin karşısına ahret bilinciyle biçimlenen kişisel gelişim prensibi ile çıkıyor Muhammed Bozdağ... Özgüveni kaybetmemenin yolunun kişinin yapabileceğine olan inancını kaybetmemesi olduğunu belirten Bozdağ ile kişisel gelişim ve kişisel gelişim stratejilerinin tehlikeleri üzerine konuştuk.

Page 61: SAYED Sayı:58

OCAK 2013 57

Öz Değeri Arttırayım Derken Kibre Düşüyoruz

OCAK 2013 57

“Yapabileceğimiz” İnancını

KaybediyoruzÖzgüveni zayıflatan unsurlar nelerdir?

Özgüven, yapabilmenin, özgüvensizlik de yapamıyor olmanın zaman içerisin-de ürettiği iki zıt duygudur. Karşılıkları cesaret ve korkudur. Hiçbir şey insanı yapabildiğini/yapılabileceğini bizzatgörmesinden daha etkili ikna edemez. Bu açıdan, özgüveni geliştirmenin yolu bilgiden ve öğrenimden çok deneyim-den yani yetenekten geçiyor. “Yapabi-leceğimiz” inancını nasıl kaybediyoruz? Bir çocukken, anne babaya bakarak yürümeyi/konuşmayı öğrenmeye ça-lışıyorduk. Bunu yapamayacağımıza inansaydık dünyanın bu en önemli iki yeteneğini kazanamazdık. Yapabilece-ğimize inandık, çünkü önümüzdeki en yakın modeller yapabiliyordu ve biz her denediğimizdedeaferin/bravotelkinle-riyle bizi teşvik ediyorlardı. Yıllar sonra yeni yeteneklere açılırken işte bu sistem bozuluyor. Neler oluyor? Deneyimin içerisine girerek yapılabilenleri izlemi-yoruz ve yapanların bizim gibi insanlar olduklarına tanıklık etmiyoruz. Bizzat denemekten eriniyoruz. Bir de buna mutsuz bir aile ortamında içe kapan-ma ve hele türlü tv ve internet oyunları aracılığıyla hayatın deneyimlerinden kopma eklenince durum vahimleşiyor. Olumsuz deneyimlerden kazandığımız derin korkular şuuraltından dikiliyor karşımıza ve ne zaman bir girişimde bulunsak bizi içerisinden sabote ederek durdurmaya çalışıyor.

Bunlar nasıl aşılır peki?

Deneyim, yetenek, başaranları gözlem-lemek, aksiyon lazım. Özgüvensizliğin temeliolanözdeğersizlik/cesaretsizlik/önemsizlik bataklığını kurutmak lazım! “Küfür, hakaret, alay, adaletsizlik, ay-rımcılık” davranışları öz değersizliğin temelidir. Değerimizi düşük algılayınca

Page 62: SAYED Sayı:58

OCAK 201358

yüksek idealler de olmuyor, adanmalar da, yüksek ahlak da gelişmiyor. Vur-kaç bireylerine dönüşüyoruz. Emin-likle söyleyebilirim ki öz değeri inşa etmenin en kestirme yolu maneviyatın diriltilmesidir. Çünkü hiç kimse hayatı-nı, Allah’a yakın hisseden kimse kadar değerli, önemli, saygın hissedemez. O ilahi yakınlığın artmasıyla ortaya çıkan ruhani iklim geçmişten gelen psikolojik bozuklukların üzerini okyanus gibi ör-ter.Yalnızdikkatbuyurunuz,öze/kalbeinememiş maneviyat psikopatik bozuk-luğu ve özdeğersizliği tamir edemez.

Öz Değeri Arttırayım Derken Kibre Düşüyoruz

Diğer yöntemler de, bizi de yutan Batı medeniyetinin sunduğu derinliksiz yöntemlerdir. ‘Önemliyim’ öz telkini tekrarlamak, NLP ile zihne öz değer düşüncesini kodlamak, değerli dav-randığınız deneyimlere odaklanarak olumlu imaj geliştirmek gibi stratejiler, seküler ahlak öğretileri filan… Kişisel gelişim stratejilerinin tehlikesi öz değeri arttırayım derken insanı kibre düşüre-bilmesidir. Öz değer kibirden başka bir olgudur; izzet, vakar, onur, haysiyet, namus, adalet, tevazu kavramlarının karışımıdır. Kibirlenirsek, egomuzun emrettiği her türlü çirkinliği yapabili-riz. Ancak öz değerimize inanırsak pis-liğe bulaşmaktan tiksiniriz. Tembellik-ten, yalandan, sahtekârlıktan iğreniriz mesela. Belamız, çağımızda özgüvenin kibirle karıştırılması ve kolaycılığa alı-şılmasıdır.

Kadın Psikolojik Açıdan Erkekten

Daha Güçlü

Kadınlar mı erkekler mi daha güçlüdür?

Fiziksel açıdan erkeklerin daha güçlü yaratıldığı malumdur. İki cins bu yapıyı adil kullandıklarında aile mümkün olu-yor; erkek ailesinin fiziksel koruyucusu ve milletlerin savaşçısı oluyor. Kadın-ların ise iki beyin bölümü arasındaki bağlantı erkeklerin neredeyse iki katı büyüklükte. Bu da kadını psikolojik açıdan erkekten daha güçlü ve daya-nıklı kılıyor. Kadının bu gücü de geri-limlere rağmen ailenin parçalanmadan korunmasını mümkün kılıyor. Ailenin ve çocuğun yükü erkekte olsaydı, er-kek o ağırlığı kaldıramazdı. Ülkemiz-de ortalama kadın ömrünün 74, erkek ömrünün ise 69 olması bu dayanıklılık farkını göstermiyor mu?

Hayatta çıkan fırsatları neden değerlendiremiyoruz?

Onlara yeteneklerimizi geliştirmek su-retiyle kendimizi önceden hazırlama-dığımız için… Yelkenleriniz hazır de-ğilse gelen rüzgârlar geçip gider. Hayatı bilgisayar oyunuyla ve tv ile tüketmek yerine çalışıp yetenek geliştirerek yaşa-sak… İlişkilerimize, kişiliğimize yatı-rım yapsak, o fırsat bizi bulur, yakalar ve götürür. Fırsatlar yetenek ararlar, ilişkiler ararlar, temsil ararlar, sosyallik ararlar, sağlık ararlar, üretim becerisi ararlar…

Olumlu Duygulardan Doğan Gözyaşı Can

SuyudurAğlamak neden zayıflık alametidir?

Ağlamanın sosyal olarak zayıflık ala-meti algılanması başka şey, sulu gözlü olmak ve sürekli duygusal yaşamanın psikolojik bir zayıflığa, tükenmişliğe işaret etmesi başka şeydir. Sürekli ağla-mak zafiyettir ama doğru yerde ve za-manda ağlamak dayanıklılık ve denge alameti sayılmalıdır. Duyguları yerinde ve zamanında gerektiği kadar ve şekil-

de yaşamak, duygusal zekiliğe işarettir. Ancak duygusallık, duygunun esaretine düşmek zafiyettir, psikolojik bir bozuk-luktur. Beyin kimyası dengesizdir, sinir-ler yıpranmıştır. Tedavi gerekir. Nasıl içte biriken öfke bomba oluyorsa, içten taşamayan sevgi, şefkat, hasret hisleri de insanı günün birinde patlatır. Olumlu duygulardan doğan gözyaşı bence insa-nı dirilten ve geleceğe teşvik eden çok değerli can suyudur.

Genç girişimcileri başarıya taşıyıcı ilkeler ve ilişkiler nelerdir?

Okumalı, gözlemlemeli, dinlemeli, eğ-lenceyi sınırlarında tutmalı, nitelikli rehberlere başvurmalı, sağlık, mane-viyat, aile, ilişkiler konularında bilgi ve denetimlerini arttırmalı. Deneyim aramalı, yetenek aramalı, çok yönlü ol-malı. İlişkilerini çok önemsemeli. Dav-ranış kusurları giderek toplumsallaşıyor ve toplumun taklit başarısızlığı taklide dönüşüyor. Değerli gençlerin gelecekle-rinin bedelini gençken ödemek için bir plan yapmaları ve aksiyoner olmaları la-zım. Bedelsiz başarı kesinlikle imkânsız! Hayatta şansa zerre kadar ihtimal yok. Şansların ve tesadüflerin de arkasında bir gizemli plan var. Çoğu kimse bu sırrı keşfettiğinde iş işten geçmiş oluyor.

Şişirilmiş Egolarına Odaklanan

İnsanların Evlilikleri Yürüyemez

Toplumda yaşanan sık boşanmalar neden arttı?

Bir yığın psikolojik hastalığa bulaşan nesiller yetiştiriyoruz. Kibir, bencillik, zevkçilik, çıkarcılık, dünyevilik, birey-sellik, sorumsuzluk almış başını gidiyor. Kadın erkeğe değer vermeyi, erkek ka-dına değer vermeyi öğrenecek. Kadın erkeğe saygı duymayı, erkek kadına say-gı duymayı kavrayacak. Şişirilmiş ego-larına odaklanan insanların evlilikleri yürüyemez.

Page 63: SAYED Sayı:58
Page 64: SAYED Sayı:58

OCAK 201360

Aşk

Anna Karenina

Pi’nin Yaşamı

Yabancı

Michael Haneke’nin senaryosunu yazdığı ve yönettiği filmde Jean Louis Trintignant, Emmanuelle Riva, Isabelle Huppert ile Alexandre Tharaud oynuyor.

80’lerinde emekli ve eğitimli iki müzik öğretmeni olan Georges ve Anne’ın, kendileri gibi müzisyen olan fakat uzakta yaşayan bir kızları vardır. Bir gün Anne bir kriz geçirir ve felç olur. Çift kadının felç geçirmesinin ardından bu durumla başa çıkmaya çalışmaktadır. Şimdi onca yıla yayılmış olan evlilikleri yeniden bağlılık testinden geçecektir.

Yann Martel’in romanından uyarlanan David Magee’in senaryosunu yazdığı Ang Lee’nin yönettiği filmde Tobey Maguire, Gerard Depardieu, Irrfan ile Suraj Sharma oynuyor.

Pi Patel’in Hindistan’daki egzotik bir hayvanat bahçesinden Pasifik’e uzanan yolculuğunda yaşadığı gemi kazası sonucu bir sandalda bir sırtlan, kırık bacaklı bir zebra, bir orangutan ve üç yüz kiloluk bir Bengal kaplanı ile hayatta kalan tek insan olarak yaşadığı akıl almaz hikâyesini sunuyor. Pi, besin zincirine kurban gitmez ve Kaplan ile baş başa kalır.

Leo Tolstoy’un romanından uyarlanan senaryosunu Tom Stoppard’ın yazdığı, Joe Wright’ın yönettiği filmde Keira Knightley, Jude Law, Aaron Taylor Johnson ile Kelly Macdonald oynuyor.

Yüksek bir sosyal konuma sahip Anna Karenina, erkek kardeşi Oblonsky’den evliliğini kurtarmasına yardım etmesine dair aldığı mektup üzerine Moskova’ya hareket eder. Yolculuk sırasında Kontes Vronsky’nin oğlu, subay Vronsky ile karşılaşır, aralarında bir çekim oluşur. Anna, St. Petersburg’a döndüğünde Vronsky de peşinden gelir. Başlayan tutkulu aşk, halk arasında skandal yaratır.

Filiz Alpgezmen’in senaryosunu yazdığı ve yönettiği filmde Sezin Akbaşoğulları, Caner Cindoruk, Serkan Keskin ile Xavier Clion oynuyor.

Özgür, 80 darbesiyle Fransa’ya iltica etmiş bir anne babanın kızıdır. Paris’te doğup büyümüştür. Babası Hüseyin’in ölümü üzerine onun ülkesinde gömülmek olan son arzusunu yerine getirmek için İstanbul’a gelir. Fakat Hüseyin’in 12 Eylül sürecinde vatandaşlıktan atılmış olması Özgür’ün önüne büyük bir engel olarak çıkar. Bu engel, Özgür’ü İstanbul ve kendi içinde bir yolculuğa zorlar.

SİNEMA

OCAK 201360

Page 65: SAYED Sayı:58
Page 66: SAYED Sayı:58

OCAK 201362

KİTAP

62

İslâmın bugünkü Meselelerinden farklı olarak sadece İslam tasavvufunun meselelerini ele almakta, fakat sosyolojik yaklaşımı ve inceleme metoduyla bir bakıma onu tamamlamaktadır.

1965 yılında Nobel Tıp ödülünü kazanan Monod Keskin bilim adamı zekâsıyla, sadece kendi alanı olan biyoloji üzerine değil, felsefe ve toplum bilimleri alanında da yıllar sonra doğrulanacak öngörülerde bulunur kitabında. Monodya göre, Homo Sapiensin ortaya çıkışından bile geriye giderek, insanlığın çocukluk yıllarına uzanan animist görüşler, modern insanın ruhunda halen canlı ve kökleşmiş haldedir.

Bu kitabın matematik korkusunu yeneceği inancı doğru değil. Amaç, düşünerek, çalışarak, dirsek çürüterek mutlu olunabileceğini, eğlenilebileceğini göstermek. Eğlenmek için illa kahkaha ya da göbek atmak gerekmez! Ciddi bir iş yaparak da eğlenilebilir.

Tolkien’in aslında çocuklar için kaleme aldığı “Hobbit”, çok geçmeden yetişkinlerden, özellikle de 60’ların asi gençliğinden büyük ilgi gördü. Bugün “Hobbit”le birlikte “Yüzüklerin Efendisi” fantastik edebiyatın kült eserleri arasında yer alıyor.

İslam Tasavvufunun Meseleleri

Rastlantı ve Zorunluluk Matematik

ve Korku

Hobbit (Resimli)

Yazar: Erol GüngörSayfa Sayısı: 224Yayınevi: Ötüken Yayınlar

Yazar: Jacques MonodSayfa Sayısı: 176Yayınevi: Alfa Yayıncılık

Yazar: Ali NesinSayfa Sayısı: 233Yayınevi: Nesin Yayınevi

Yazar: Alan Lee,John Ronald Reuel TolkienSayfa Sayısı: 360Yayınevi: İthaki Yayınları

OCAK 2013

Page 67: SAYED Sayı:58
Page 68: SAYED Sayı:58
Page 69: SAYED Sayı:58
Page 70: SAYED Sayı:58

www.ohsadkurultayi.orgT.C. ÇALIŞMAVE SOSYAL GÜVENLİKBAKANLIĞI

ÖZEL HASTANELER VE SAĞLIKKURULUŞLARI DERNEĞİ

“Sağlıkta kalite için el ele”“Sağlıkta kalite için el ele”

CORNELIA DIAMOND