16
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Yayınıdır Ekim 2019 Yıl: 17 Sayı: 211 Ücretsizdir Ayda bir çıkar www.cte.adalet.gov.tr ANKARA-PİM PP-134 Seslenis Seslenis TÜRK VATANI BIR BÜTÜNDÜR PARÇALANAMAZ Başyazı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Bazı kavramlar var, ceza infaz ku- rumlarımızda tam da anlamını bulan; “Emek” gibi “Azim” gibi. Başarının olmazsa olmazı bu kavramları ceza in- faz kurumlarımız için kullandığımızda adeta taşı gediğine oturtmuş oluyoruz aslında. Başarı işte bu iki kavramın azmin ve emeğin ödülü aslında. Yılmaz ÇİFTCİ Yılmaz ÇİFTCİ Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Cumhuriyetin ilanının 96. Yıldönümü sebebiyle bir kutlama mesajı yayımladı. Bakan Gül: “Milletimiz, tarihin en şanlı istiklal mücadelesini vermiş, yediden yetmişe bütün halkın katılımıyla azim, irade, inanç ve kararlılık ile kurtuluşun ve kuruluşun en büyük zaferini Cumhuriyetle taçlandırmıştır. Bundan 96 yıl önce Anadolu topraklarına; vatan, istiklal, hürriyet ve adalet, birlik ve beraberlik mührünü vuran milletimiz; yönetimini “milli irade” üzerine bina etmiştir. Bu aziz millet istiklal ve istikbalimizi tehlikeye düşürecek hiçbir ihanete, hiçbir girişime yol ve geçit vermeyeceğini, tarihte olduğu gibi, 15 Temmuz’da da göstermiştir. Yine sınır güvenliğimizi tehdit eden terör unsurlarına Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı ile darbe vurulmuş, ülkemizin, milletimizin ve bölgenin barışı için önemli sonuçlar alınmıştır. Birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize, vatanımıza, istiklalimize, geleceğimize kast eden hiçbir darbe teşebbüsü veya terör faaliyeti asla hedefine ulaşamayacaktır. Bugün bizlere düşen, bin yıldan bu yana sürdürdüğümüz birlik, beraberlik ve kardeşlik ruhu içinde Cumhuriyetimizi daha da yüceltmek, daha da güçlendirmek olmalıdır. Büyüyen ekonomisi, güçlü demokrasisi, hukuk devleti kimliği, temel insani değerlere olan bağlılığı ve ilkeli dış politikasıyla Türkiye, dünyanın yükselen güçleri arasında yer almaktadır. Son 17 yıldır demokrasiden özgürlüklere, ticaretten yatırımlara, sağlıktan dış politikaya kadar tüm alanlarda hayata geçirdiğimiz tarihî reformlarımız, ülkemizi “muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarma” irademizin en açık ispatıdır. Hukukun üstünlüğünün, demokrasimizin ve özgürlüklerin daha da geliştirilmesi reformlarımızın temel hedeflerini oluşturmaktadır. Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan Yargı Reformu Strateji Belgemiz “güven veren ve erişebilir adalet sistemi” hedefi ile 2019- 2023 yıllarını kapsamaktadır. Yargı Reformu Stratejisi ile Türkiye; demokrasisini daha da güçlendirmeye, hak ve özgürlükleri geliştirmeye ve genişletmeye dair iradesini ortaya koymuştur. Türkiye Cumhuriyeti, sahip olduğu demokrasi kültürü, hukuk devleti kimliği, vatandaşlarıyla bütünleşmiş gücü ve birikimi sayesinde 21’inci yüzyıla damgasını vuracaktır. Bu duygu ve düşüncelerle başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, bütün şehitlerimizi saygı, şükran ve rahmetle yâd ediyorum. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun” dedi. Bakan Gül’den “Özveri” Mesajı Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, İnfaz ve Koruma Memuru Yetiştirme Programı kapanış töreninde yaptığı konuşmada, bu mesleği yapanların hukuka bağlı olarak çalıştıklarına dikkat çekerek, infaz koruma memurlarının büyük özveriyle çalıştıklarını belirterek; ““Ülkemizde özellikle suç ile mücadele anlamında çok önemli katkıları yapan önemli bir mesleğe mensupsunuz” diyen Bakan Gül, cezaevi personeline özverili çalışmalarından dolayı teşekkür etti. S’5 Yaşam.. Gündem.. Spor.. Adıyaman Açık Ceza İnfaz kurumu hükümlüleri Çanakkale’den şampiyonluk kupası ile döndü. Yozgat Denetimli Serbetlik Müdürlüğünde eller Türk Ordusu için açıldı. Erzurum Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Organik Tarım Bahçelerini Tanıttı. Yerel .. Ceza İnfaz Kurumlarında Cumhuriyet’in 96. Yıldönümü coşkuyla kutlandı. Bakan Gül, Personel İle Buluştu Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsünü ziyaret eden Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, infaz süreciyle ilgili “Soruşturma aşaması, kovuşturma aşaması ve infaz aşaması, ceza yargılamasının önemli bir parçasıdır. Suçluyla mücadele, suçla mücadele anlamında infaz çok önemlidir” değerlendirmesinde bulundu. S’7 İki Bakan İmzaları Attı 41 Milyon Kitaba Erişim Sağlanacak Adalet Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında işbirliği protokolü imzalandı. S’2 Yeşil Kitap Kahve Projesi Başladı Manisa Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nün danışmanlığında Türkiye Yeşilay Cemiyeti Manisa Şubesi tarafından yürütülen “Yeşil Kitap Kahve” projesi Adalet Bakan Yardımcısı Cengiz ÖNER’in katılımı ile başladı. S’6 Bakan Yardımcısı Uğurhan Kuş, Çocuk Eğitimevini Ziyaret Etti Adalet Bakan Yardımcısı Uğurhan Kuş, Ankara Çocuk Eğitimevi yerleşkesinde incelemelerde bulunarak, hükümlü çocuklara yönelik eğitim ve iyileştirme faaliyetleri hakkında da bilgi aldı. S’6 S’3

SeslenisSeslenisSayfa 2 i Ekim 2019 Bakan Gül: 2019 Yargıda Milat Yılı Olacak Adalet Bakanı Abdulhamit Gül 2019 yılını yargıda bir milat olarak gördüklerini dile getirerek,

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: SeslenisSeslenisSayfa 2 i Ekim 2019 Bakan Gül: 2019 Yargıda Milat Yılı Olacak Adalet Bakanı Abdulhamit Gül 2019 yılını yargıda bir milat olarak gördüklerini dile getirerek,

Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Yayınıdır

Ekim 2019 • Yıl: 17 • Sayı: 211 • Ücretsizdir • Ayda bir çıkar • www.cte.adalet.gov.tr

ANKARA-PİM PP-134

SeslenisSeslenis TÜRK

VATANI

BIR

BÜTÜNDÜR

PARÇALANAMAZ

Başyazı

Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü

Bazı kavramlar var, ceza infaz ku-rumlarımızda tam da anlamını bulan; “Emek” gibi “Azim” gibi. Başarının olmazsa olmazı bu kavramları ceza in-faz kurumlarımız için kullandığımızda adeta taşı gediğine oturtmuş oluyoruz aslında. Başarı işte bu iki kavramın azmin ve emeğin ödülü aslında.

Yılmaz ÇİFTCİYılmaz ÇİFTCİ

Cumhuriyet Bayramımız Kutlu OlsunAdalet Bakanı Abdulhamit Gül, Cumhuriyetin ilanının 96. Yıldönümü sebebiyle bir kutlama mesajı yayımladı. Bakan Gül: “Milletimiz, tarihin en şanlı istiklal mücadelesini vermiş, yediden yetmişe bütün halkın katılımıyla azim, irade, inanç ve kararlılık ile kurtuluşun ve kuruluşun en büyük zaferini Cumhuriyetle taçlandırmıştır.Bundan 96 yıl önce Anadolu topraklarına; vatan, istiklal, hürriyet ve adalet, birlik ve beraberlik mührünü vuran milletimiz; yönetimini “milli irade” üzerine bina etmiştir.Bu aziz millet istiklal ve istikbalimizi tehlikeye düşürecek hiçbir ihanete, hiçbir girişime yol ve

geçit vermeyeceğini, tarihte olduğu gibi, 15 Temmuz’da da göstermiştir. Yine sınır güvenliğimizi tehdit eden terör unsurlarına Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı ile darbe vurulmuş, ülkemizin, milletimizin ve bölgenin barışı için önemli sonuçlar alınmıştır. Birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize, vatanımıza, istiklalimize, geleceğimize kast eden hiçbir darbe teşebbüsü veya terör faaliyeti asla hedefine ulaşamayacaktır.Bugün bizlere düşen, bin yıldan bu yana sürdürdüğümüz birlik, beraberlik ve kardeşlik ruhu içinde Cumhuriyetimizi daha da yüceltmek, daha da güçlendirmek olmalıdır.

Büyüyen ekonomisi, güçlü demokrasisi, hukuk devleti kimliği, temel insani değerlere olan bağlılığı ve ilkeli dış politikasıyla Türkiye, dünyanın yükselen güçleri arasında yer almaktadır.Son 17 yıldır demokrasiden özgürlüklere, ticaretten yatırımlara, sağlıktan dış politikaya kadar tüm alanlarda hayata geçirdiğimiz tarihî reformlarımız, ülkemizi “muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarma” irademizin en açık ispatıdır. Hukukun üstünlüğünün, demokrasimizin ve özgürlüklerin daha da geliştirilmesi reformlarımızın temel hedeflerini oluşturmaktadır.Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan Yargı Reformu Strateji

Belgemiz “güven veren ve erişebilir adalet sistemi” hedefi ile 2019-2023 yıllarını kapsamaktadır. Yargı Reformu Stratejisi ile Türkiye; demokrasisini daha da güçlendirmeye, hak ve özgürlükleri geliştirmeye ve genişletmeye dair iradesini ortaya koymuştur.Türkiye Cumhuriyeti, sahip olduğu demokrasi kültürü, hukuk devleti kimliği, vatandaşlarıyla bütünleşmiş gücü ve birikimi sayesinde 21’inci yüzyıla damgasını vuracaktır.Bu duygu ve düşüncelerle başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, bütün şehitlerimizi saygı, şükran ve rahmetle yâd ediyorum.29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun” dedi.

Bakan Gül’den “Özveri” Mesajı Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, İnfaz ve Koruma Memuru Yetiştirme Programı kapanış töreninde yaptığı konuşmada, bu mesleği yapanların hukuka bağlı olarak çalıştıklarına dikkat çekerek, infaz koruma memurlarının büyük özveriyle çalıştıklarını belirterek; ““Ülkemizde özellikle suç ile mücadele anlamında çok önemli katkıları yapan önemli bir mesleğe mensupsunuz” diyen Bakan Gül, cezaevi personeline özverili çalışmalarından dolayı teşekkür etti.

S’5

Yaşam.. Gündem.. Spor..Adıyaman Açık Ceza İnfaz kurumu hükümlüleri Çanakkale’den şampiyonluk kupası ile döndü.

Yozgat Denetimli Serbetlik Müdürlüğünde eller Türk Ordusu için açıldı.

Erzurum Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Organik Tarım Bahçelerini Tanıttı.

Yerel ..Ceza İnfaz

Kurumlarında

Cumhuriyet’in

96. Yıldönümü

coşkuyla

kutlandı.

Bakan Gül, Personel İle BuluştuSincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsünü ziyaret eden Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, infaz süreciyle ilgili “Soruşturma aşaması, kovuşturma aşaması ve infaz aşaması, ceza yargılamasının önemli bir parçasıdır. Suçluyla mücadele, suçla mücadele anlamında infaz çok önemlidir” değerlendirmesinde bulundu. S’7

İki Bakan İmzaları Attı41 Milyon Kitaba Erişim Sağlanacak

Adalet Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında işbirliği protokolü imzalandı.S’2

Yeşil Kitap Kahve Projesi Başladı Manisa Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nün danışmanlığında Türkiye Yeşilay Cemiyeti Manisa Şubesi tarafından yürütülen “Yeşil Kitap Kahve” projesi Adalet Bakan Yardımcısı Cengiz ÖNER’in katılımı ile başladı. S’6

Bakan Yardımcısı Uğurhan Kuş, Çocuk Eğitimevini Ziyaret Etti

Adalet Bakan Yardımcısı Uğurhan Kuş, Ankara Çocuk Eğitimevi yerleşkesinde incelemelerde bulunarak, hükümlü çocuklara yönelik eğitim ve iyileştirme faaliyetleri hakkında da bilgi aldı. S’6

S’3

Page 2: SeslenisSeslenisSayfa 2 i Ekim 2019 Bakan Gül: 2019 Yargıda Milat Yılı Olacak Adalet Bakanı Abdulhamit Gül 2019 yılını yargıda bir milat olarak gördüklerini dile getirerek,

Ekim 2019Sayfa 2 Seslenis

Bakan Gül: 2019 Yargıda Milat Yılı OlacakAdalet Bakanı Abdulhamit Gül 2019 yılını yargıda bir milat olarak gördüklerini dile getirerek, “Avrupa Birliği ile ilişkilerimizin seyri ne olursa olsun, insanımızın ve ülkemizin hak ettiği bir yargı sistemi, iyi işleyen adalet sistemi bizim temel arzumuzdur.” dedi.Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, ‘Ceza Adalet Sisteminin Güçlendirilmesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi İhlallerinin Önlenmesi İçin Yargı Mensuplarının Kapasitesinin Artırılması Ortak Projesi’nin açılış konferansında konuştu. Bakan Gül burada yaptığı konuşmada, hukuk devletinin temel şartının 82 milyon vatandaşın kendisini emin ve güvende hissetmesine bağlı olduğunu söyledi. Bakan Gül, “Adalet mülkün temelidir, ülkemizde toplumsal barışın, huzurun, ekonomik kalkınmanın, refahın, hatta sosyal ve kültürel gelişmenin sağlanmasının ön koşulu adaletin tesis edilmesidir. Bizlerin bugün için en büyük gayreti, iyi işleyen bir adalet siteminin oluşturulmasıdır. İyi işleyen adalet sisteminden anladığımızda vatandaşlarımızın hepsine güven vermesidir. Adalet

sisteminin vatandaşlara güven verebilmesi, adaletin zamanında ve gecikmeksizin tecellisi ile mümkün olacaktır.” şeklinde konuştu.İYİ İŞLEYEN ADALET SİSTEMİ TEMEL ARZUMUZDURYargı Reformu Strateji Belgesi’nin 30 Mayıs’ta kamuoyuna Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklandığını anımsatan Bakan Gül, ‘2019 yılını yargıda bir milat olarak kullanmak kararlılığındayız.’ ifadelerini kullandı. Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin kesintisiz reform anlayışının bir ürünü olduğunu belirten Bakan Gül, İnsan Hakları Eylem Planı’nı da güncellediklerini dile getirdi. Bakan Gül konuşmasında: “Reform belgemiz aynı zamanda AB ile müzakere sürecinin parçasıdır. Hazırlık aşamasında da Avrupa Birliği kriterleri elbette gözetilerek bu çalışmalar ortaya konmuştur. Ancak aslolan milletimizin, ülkemizin ihtiyaç duyduğu daha güçlü bir demokrasi, insan hakları ve adalet talepleri göz önüne alınmıştır. Avrupa Birliği ile ilişkilerimizin seyri ne olursa olsun, insanımızın ve ülkemizin hak ettiği bir

yargı sistemi, iyi işleyen adalet sistemi bizim temel arzumuzdur ve bu konudaki amaçlarımızı da kararlı şekilde sürdüreceğiz. Gerek hak ve özgürlükler gerekse adalet sisteminin iyi işleyişi için geniş bir reform dönemini hep birlikte gerçekleştireceğiz. Uygulamadan kaynaklanan ya da mevzuata dayanan problemlerin gecikmeksizin giderilmesi kararlılığındayız.” ifadelerini kullandı.HAK ARAMA YOLLARI AÇIKHer karar gibi yargı kararlarının da kamusal eleştirinin konusu olabileceğini ancak yargısal kararlar eleştirilirken yargıya ayar verilmeye çalışılmasına da müsaade etmeyeceklerini söyleyen Bakan Gül sözlerine şöyle devam etti:“Bir kararda hata varsa yine hukuk içinde, kanun yolunda, istinafa, Yargıtay’a, Danıştay’a müracaat edilebilir. Temel hak ve özgürlüklerin daha etkili korunması amacıyla yeni hak arama yolları getirdik. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı var, bu sistemde işliyor. Türkiye Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine imza koymuş bir

ülkedir. İç hukukunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığını da kabul etmiştir. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru imkanını getirdik ve Anayasaya Mahkemesinin bir insan hakları mahkemesi gibi çalışmasını sağladık. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile ilişkilerimizin daha verimli yürütülebilmesi amacıyla İnsan Hakları Dairesi Başkanlığını müstakil bir birim olarak yapılandırdık.BELGE, TÜRKİYE’NİN TERÖRLE ETKİN VE KARARLI MÜCADELESİNE KATKI SAĞLAYACAKTürkiye’nin başta FETÖ olmak üzere terör örgütleriyle mücadelesini büyük bir kararlılık içerisinde sürdürdüğünü söyleyen Bakan Gül, ülkemizde yaklaşık 5 milyon Suriyeli sığınmacının bulunduğunu ve bu insanların yaşam hakkının korunması, en yüksek adalet duygusu olarak bütün insanlığın ortak sorumluluğu olduğunu vurgulayarak konuşmasında şu ifadelere yer verdi:“Terör, demokratik toplum, özgürlükler ve hukuk devleti gibi müşterek değerlerin

başlıca düşmanıdır. Bu nedenle terörle mücadele, en başta bu değerleri koruma mücadelesi olarak anlaşılmalıdır. Türkiye, yeni yargı reformu stratejisi döneminde de terörle mücadele kararlılığında olacağına ve bu konuda zafiyet göstermeyeceğine işaret etmektedir. Belge, Türkiye’nin terörle etkin ve kararlı mücadelesine katkı sağlayacak politikalar da dikkate alarak hazırlanmıştır. Terörle mücadelede uluslararası iş birliği, başta Avrupa olmak üzere tüm dünya açısından giderek daha fazla önem arz etmektedir. Bunun önemli bir parçasını da adli iş birliği oluşturmaktadır.”Hukuk sistemlerinde uyuşmazlıkların soruşturma esnasında çözüme kavuşturularak dava konusu edilmeden sonuçlandırılmasına yönelik uygulamaların her geçen gün arttığını ifade eden Bakan Gül, Cumhuriyet savcılarının takdir yetkilerinin genişletileceğini, bu suretle ceza muhakemesinde kovuşturma mecburiyeti ilkesi esnetileceğini kaydetti.Lekelenmeme hakkıyla hak arama hürriyeti arasındaki dengeye dikkat çeken Bakan

Gül konuşmasında, “Cumhuriyet savcılarına, şikayetin soyut ve genel nitelikte olması veya konusunun suç oluşturmadığının açıkça anlaşılması durumunda ‘Soruşturma Yapılmasına Yer Olmadığına Dair Karar’ verebilme yetkisi verilmiştir.” dedi.Cumhuriyet savcılarının etkili soruşturma yapmalarını sağlamak için hem mevzuat hem uygulanmaları geliştireceklerini kaydeden Gül, mağdur hakları konusunda da çalışma yapacaklarını belirtti.Yargılamaların makul sürede tamamlanması, cezaların kısa sürede uygulanması konusunda mevzuat ve uygulamaların gözden geçirileceğini bildiren Gül, “Düşük miktarlı hapis cezalarının adeta infaza hiç konu olmamasının da bir cezasızlık algısını oluşturduğunun farkındayız. Kamuoyunda ‘yapanın yanında kar kalıyor’ algısını ortadan kaldıracak çalışmalar da üzerinde durduğumuz konular arasında. Alternatif infaz yöntemleri konusunda da çalışıyoruz.” diye konuştu.

“Uluslararası Hukuktan Kaynaklanan Hakkımızı Kullanıyoruz”Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Barış Pınarı Harekatı’nın güney sınırımızda oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu yok ederek bölgeye barış ve huzur getirmek amacıyla başladığını belirterek, “Bu harekat, terör örgütlerine karşıdır dolayısıyla bir meşru müdafaadır.” dedi.

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Avrupa Konseyi Adalet Bakanları Toplantısı kapsamında gittiği Fransa’nın Strazburg kentinde, gazetecilere Türkiye’nin güney sınırında oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu yok etmek, bölgeye barış ve huzuru getirmek amacıyla başlatılan Barış Pınarı Harekatı’na ilişkin açıklamalarda bulundu. Bakan Gül temaslarında muhataplarına Türkiye’nin Barış Pınarı Harekatı ile ilgili tezlerini anlatma imkanı bulduğunu aktardı. Operasyonun asla bir etnik kesime ya da bir dini gruba değil terör örgütlerine karşı yapıldığını aktaran Bakan Gül, operasyonun bir meşru müdafaa kapsamında uluslararası hukuk çerçevesinde sürdürüldüğünü dile getirdi.

OPERASYON, TERÖR ÖRGÜTLERİNE KARŞIDIR DOLAYISIYLA BİR MEŞRU MÜDAFAADIRGaziantep’te, Şanlıurfa’da, Mardin’de terör örgütlerinin attığı bombalardan insanların hayatını kaybettiğini hatırlatan Bakan Gül, operasyonunda ülkemizde misafir olan Suriyelilerin geri dönmesi ve güvenli bölge oluşturulması amacıyla yapıldığını söyledi. Bakan Gül, operasyonun ‘savaş’ şeklinde adlandırılmasının kabul edilebilir olmadığının altını çizerek, konuşmasına şöyle devam etti:“9 aylık bir bebeğe kasteden, sivillere kasteden terör örgütlerine karşı bu operasyonun yapılıyor olması çok gereklidir, önemlidir ve uluslararası hukuktan kaynaklanan bir hakkımızı kullanıyoruz. Dolayısıyla Türkiye’nin bu yapmış olduğu bu operasyona karşı ‘savaş’ demek ya da başka kelimeler kullanmak asla kabul edilir bir şey değil. Savaş iki egemen ülke arasında olur. Bizim Türkiye Cumhuriyeti olarak yapmış olduğumuz bu harekat, operasyon, terör unsurlarına, terör örgütlerine karşıdır dolayısıyla bir meşru müdafaadır.”

TÜRKİYE GÜVENLİYSE AVRUPA GÜVENLİDİRBakan Gül, Avrupa ve NATO’nun güvenliğinin Türkiye’nin güvenliğinden geçtiğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:“Avrupa Konseyinden, Avrupalı dostlara da bir kez daha ifade ediyoruz ki, NATO’nun en güney sınırında olan Türkiye güvenliyse Avrupa güvenlidir. Londra’nın Paris’in güvenliği, Ankara’nın güvenliğinden, İstanbul’un

güvenliğinden geçmektedir. Bizler bu mücadeleyi verirken, terörle ortak mücadeleyi verirken Avrupalı dostlardan da bu mücadeleye en azından destek beklerdik ama bu mücadeleye maalesef gereken desteğin verilmemesi asla kabul edilebilir bir şey değil. Terör örgütleriyle ya da terörle mücadeleyi kategorik hale getirmek, bu terör örgütüyle mücadele edilsin, bununla edilmesin gibi bir yaklaşım asla kabul edilir bir şey değil. Terör örgütlerinin hepsi terördür ve insanlığa karşı ortak düşmandır.”Bakan Gül, Türkiye’nin tüm terör örgütleriyle mücadele edecek güçte olduğunu vurgulayarak, “Türkiye her zaman her adımını hukuk çizgisi üzerinde sürdürmüştür ve bundan sonra da sivillere asla zarar vermeyecek şekilde sürdürecektir. Bu mücadele bir meşru müdafaadır, doğal bir haktır ve bu hak da sonuna kadar korunarak bizim güneyimizde, tüm insanlığı, Türk’ü ile, Kürt’ü ile, Arap’ı ile, Hıristiyan’ı ile, Yezidi’si ile, hangi inanışa sahip olursa olsun hiç kimsenin burnunun bile kanamayacağı güvenli bir bölge olması amacıyla mücadele sürecektir ve tüm güvenlik güçlerimiz Mehmetçik’imiz de yoluna devam etmektedir.” değerlendirmesinde bulundu.Adalet Bakanı Gül, temasları çerçevesinde Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Marija Pejcinovic Buric ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde (AİHM) görevli hakimler ile buluştu. Gül ayrıca cezaevlerindeki hükümlülerin yaptığı el işlerinden oluşan Avrupa Konseyindeki “İşyurtları Sergisi”nin açılışını yaptı.

TERÖR ÖRGÜTLERİNE KARŞI BİR OPERASYONDURAvrupa Konseyi Adalet Bakanları Toplantısı’nda diğer ülkelerin Adalet bakanlarına hitaben konuşan Bakan Gül, DEAŞ, FETÖ ve PKK ile etkili mücadele etmekteki amacın esasen Avrupa’nın da güvenliğini temin etmek olduğunu dile getirerek, “Terörle mücadele konusunda, uluslararası toplumun suçluların iadesi çerçevesinde bu taleplerin yerine getirilmesi, terörle etkin mücadele anlamında çok önemli katkı sağlayacaktır.” ifadelerini kullandı.Türkiye’nin gerçekleştirdiği Barış Pınarı Harekatı konusuna da değinen Gül, Birleşmiş Milletler’in kurucu anlaşmasının 51’inci maddesinde meşru müdafaa hakkı çerçevesinde terörle mücadele için harekatın yapıldığına dikkati çekti. Operasyonun Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı bir şekilde icra edildiğini anlatan Bakan gül, şunları kaydetti:

“Hiçbir şekilde, hiçbir suretle bir sivilin zarar görmemesi için gerekli tedbirler alınmıştır ve bir

etnik kimliğe karşı değil, terör örgütlerine karşı PKK, YPG ve DEAŞ terör örgütlerine yönelik bir operasyondur. Bugün Türkiye’de 4 milyona yakın mülteci bulunmaktadır. Güvenli bölgeler oluştukça yaklaşık 400 bin mülteci kendi ülkelerine dönmüştür. Bu harekat neticesinde de yine evsiz barksız kalan Suriyeli mültecilerin güvenli bir şekilde evlerine dönmeleri amaçlanmaktadır.” dedi.Gül, konuşmada ayrıca, Türkiye’nin NATO üyesi bir ülke olduğunu hatırlatarak, “Ankara’nın

Diyarbakır’ın güvenliği ne kadar önemliyse, Paris, Berlin, Londra’nın güvenliği de o kadar önemlidir. Bu güvenliği de sağlama adına terörle etkin mücadele yapma kararlılığımız da devam edecektir.” değerlendirmesinde bulundu.Bakan Gül temasları çerçevesinde Azerbaycan Adalet Bakanı Fikret Memmedov ve Fransa Adalet Bakanı Nicole Belloubet ile heyetler arası görüşme gerçekleştirdi.

Page 3: SeslenisSeslenisSayfa 2 i Ekim 2019 Bakan Gül: 2019 Yargıda Milat Yılı Olacak Adalet Bakanı Abdulhamit Gül 2019 yılını yargıda bir milat olarak gördüklerini dile getirerek,

Seslenis Sayfa 3Ekim 2019

Değerli okurlar,

Bazı kavramlar var, ceza infaz kurum-larımızda tam da anlamını bulan; “Emek” gibi “Azim” gibi. Başarının olmazsa olmazı bu kavramları ceza infaz kurumlarımız için kullandığımızda adeta taşı gediğine oturt-muş oluyoruz aslında. Başarı işte bu iki kavramın azmin ve emeğin ödülü aslında.

İnsan hayatı, mücadele ve iniş çıkışlarla doludur. Ama tüm mücadelemiz daha iyiye gidebilmek, daha iyi bir yaşam sürebilmek, varolan bilgimizi arttırabilmek, gücümüzü çoğaltabilmek, daha saygın bir insan olabil-mek temelleri üzerine kuruludur. Toplum-daki her ferdin bu amaçlar etrafında şekille-nen yaşamı, insanlığın gelişmesi açısından büyük bir motivasyon kaynağı oluşturur. İnsanoğlu hedeflerini ancak işte bu iki min-val üzerinden ulaşır. Ortada bir emek yoksa ve bunun için de huzur bulunuşluk düzeyi oluşmamışsa ne olursa olsun başarı ortamı oluşmayacaktır.

Sevgili okurlar,

Hiçbir kalıcı başarının altın tepside sunulmadığı da malumunuzdur. Emek harcamadan, alınteri dökmeden, altı dol-durulmadan kazanılan başarıların devamlı olması düşünülemez. Kurumlarımızda ba-şırının kalıcı olabilmesini de bilgi, birikim, tecrübe ve sabır ile mümkün kılabiliriz. Bu ortamın oluşabilmesi de yine tekrarlamak istiyorum ki, ancak ve ancak “Emek” ve-rerek sağlanabilir. Çünkü emek verilerek kazanılan her başarı çok değerlidir. Ku-rumsal anlamda hedeflediğimiz başarı da ancak üzerimize düşen görevleri layıkıyla yerine getirmemiz ile mümkün olacaktır. Gerek ceza infaz kurumlarımızda gerekse denetimli serbestlik müdürlüklerimizde başarı öncelikle eğitimlerimizle mümkün olabilicektir. Eğitimler sonucunda yeterli donanıma sahip, çalışma arkadaşlarımız tarafından çalışmaların titizlikle, emekle ve azimle yerine getirilmesi zorunludur. Yani hem yeterli alt yapıya sahip olma hem de bu alt yapıyı işlevsel kılan bireysel emeğimizi ortaya koymak durumundayız. Ve bizler kurum personelimizin bu nokta-da sarfettiği gayretin farkındayız. Çağdaş infaz sistemimizin işlerliğini attırmak için, üstün çaba gösteren değerli personelimizin her gün büyük emekle daha iyiye ulaşabil-mek adına yaptığı azimli çalışmaları takip ediyoruz.

Değerli okurlar,

Aziz Türk Milleti’nin emeklerin en büyüğünü “vatan” ve “demokrasi” adı-na verdiğini hepimiz biliyoruz. 1071’de Malazgirt’ten 1915’te Çanakkale’ye, İs-tiklal Harbinden, bölücü teröre karşı ver-diğimiz iç güvenlik mücadelesine kadar, bu toprakları vatan yapma ve vatan tutma mücadelesini kanıyla vermiş bir milletin çocuklarıyız. Nihayet 15 Temmuzda da vatanla birlikte demokrasiye 249 şehit ve binlerce yaralı gazimiz ile sahip çıkmış, bu uğurda gayretini esirgememiş ve bir kez daha canıyla, gayretiyle, emeğiyle vatanı ve demokrasiyi hak etmiş bir milletin bi-reyleriyiz. Bu ay Cumhuriyetimizin ilanı-nın 96.’nci yıldönümünü haklı gururumuz ile kutladık. Cumhuriyetimizin ilanının 96. yıldönümünde başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, İstiklal mücadelemize öncülük eden tüm kahramanlarımızı, şehit ve gazilerimizi şükranla yad ediyorum. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü bünyesinde çalışan mesai arkadaşlarımın, ceza infaz kurumları ile denetimli serbest-lik müdürlüklerinde görevlerini layıkıyla yapan değerli personelimizin, ceza infaz kurumlarında barındırılmakta olan hükümlü ve tutuklularımızın ve denetimli serbestlik tedbiri altında bulunan tüm yükümlülerimi-zin Cumhuriyet Bayramı’nı kutluyorum.

Başyazı

YılmazÇİFTCİYılmazÇİFTCİ

Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü

Bakan Gül: CTE Personeli Büyük Bir Özveriyle ÇalışıyorAdalet Bakanı Abdulhamit Gül, İnfaz ve Koruma Memuru Yetiştirme Programı kapanış töreninde yaptığı konuşmada, bu mesleği yapanların hukuka bağlı olarak çalıştıklarına dikkat çekerek, infaz koruma memurlarının büyük özveriyle çalıştıklarını belirtti.Adalet Bakanı Abdulhamit Gül Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen İnfaz ve Koruma Memuru Yetiştirme Programı kapanış törenine katıldı.Programda bir konuşma yapan Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, cezaevi personelinin büyük bir özveriyle ve hukuka bağlı olarak çalıştığına vurgu yaptı. “Ülkemizde özellikle suç ile mücadele anlamında çok önemli katkıları yapan önemli bir mesleğe mensupsunuz” diyen Bakan Gül, cezaevi personeline özverili çalışmalarından dolayı teşekkür etti.ADALET DEVLETİN TEMELİDİRCezaevindeki bütün mahkumların devletin koruması altında olduğuna dikkat

çeken Gül, adaletin devletin temeli olduğunu hatırlatarak, “İnsanı yaşatırsak devlet ayakta kalır inancını her zaman aklımızda tutmamız lazım” tavsiyesinde bulundu. Hukukun üstünde

hiçbir güç olmadığını dile getiren Bakan Gül, cezaevi çalışanlarının avukat, mahkum ve çalışma arkadaşlarıyla ilişkilerini hukuk çerçevesinde sürdürmesini istedi. Bakan Gül infaz koruma memurlarının 15 Temmuz sonrası daha da yoğun bir şekilde çalıştığını dile getirdi. İnfaz koruma memurlarının uzun yıllar boyu yıpranma payı beklediğini dile getirerek, “Cumhurbaşkanımızla konuştuk, sağ olsun onların da desteğiyle yıpranma payını, infaz korumalarımızın yıllardır beklediği yıpranma payını hamdolsun gerçekleştirdik. İnşallah bu da sizlerin bundan sonraki hayatınız devletimizin önemli bir katkısı, bir tamamen olmasa bile bir şükran duygusudur.” ifadelerini kullandı.Bakan Gül infaz koruma memurlarının talepleri arasında bulunan emeklilik sonrası silah taşıma ruhsatıyla alakalı sürecinde takipçisi olduğunu ve konunun yakın zamanda çözüme kavuşacağını söyledi.Bakan Gül konuşmasında cezaevlerine yönelik olumsuz algı oluşturulmasına tepki göstererek, oluşturulan bu yanlış algıyla her platformda mücadele ettiklerini belirtti.

ADALET BAKANLIĞI İLE KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI ARASINDA İŞ BİRLİĞİ PROTOKOLÜ İMZALANDI

41 Milyon Kitaba UlaşılabilecekAdalet Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında imzalanan işbirliği protokolü imza töreninde konuşan Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, il ve ilçelerde Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesindeki kütüphanelerden, hükümlü ve tutukluların istifade edebileceğini belirterek, “Böylece 41 milyon kitaba cezaevlerindeki hükümlü ve tutuklu ulaşmış olacak.” dedi.Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ceza ve infaz kurumlarında kalan hükümlü ve tutukların okuma alışkanlığı kazanmaları ve kütüphaneleri etkin olarak kullanabilmeleri kapsamında iş birliği protokolünü imzalandı. Protokol imza töreninde konuşan Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, cezaevindeki hükümlü ve tutuklulara eğitim konusunda her türlü kolaylığın sağlandığını belirtti. Okuma yazma kurslarına 2018-

2019’da 9 bin 186 hükümlü ve tutuklunun katıldığını ifade eden Gül, meslek edindirme kurslarına ise 79 bin 220 kişinin iştirak ettiğini dile getirdi.Bakan Gül, Adalet Bakanlığının her ceza infaz kurumunda kütüphane oluşturmaya gayret ettiğini söyledi. Cezaevlerindeki kütüphanelerden 2018’de 1 milyon 500 bin kitabın ödünç alınarak tutuklu ve hükümlüler tarafından okunduğunu kaydeden Gül, “2019 itibarıyla cezaevlerindeki kütüphanelerde kitap sayısı 1 milyonu aştı. Protokolle, il ve ilçelerde Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesindeki kütüphanelerden, hükümlü ve tutuklular istifade edebilecek. Böylece 41 milyon kitaba cezaevlerindeki hükümlü ve tutuklu ulaşmış olacak.” diye konuştu.KÜTÜPHANELERİN ETKİN KULLANILMASI AÇISINDAN DA ÖNEMLİKültür ve Turizm Bakanı Mehmet

Nuri Ersoy ise imzalan protokolün faydalı ve ihtiyaç duyulan bir çalışma olduğunu aktardı. Ceza infaz kurumlarındaki kütüphanelere öncelikle teknik destek verdiklerini anlatan Ersoy, kütüphanelerin eksikliklerinin Bakanlığın uzman personelince tespit edilerek tamamlanacağını vurguladı. Tutuklu ve hükümlülerin kitaplardan daha etkili şekilde yararlanmasını amaçladıklarına işaret eden Bakan Ersoy, şunları söyledi:“Bu proje ile hükümlülerin daha faydalı bireyler olması açısından kapalı kaldıkları dönemde kitaplarla fikirlerinin, zihinlerinin ve dünyaya bakışlarının daha da gelişmesi sağlanacak. Kütüphanelerin etkin kullanılması açısından da önemli. İnsanlara kitapların en hızlı ve en doğru şekilde ulaştırılmasını sağlayacağız.”İmza töreninin ardından Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Bakan Ersoy’un bugün doğum günü

olduğunu hatırlatarak kendisini tebrik etti.UYAP VERİ SİSTEMİNE KAYDEDİLECEKProtokol kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı, kitap sevgisini ceza infaz kurumlarındaki hükümlü ve tutuklulara aşılamak ve onlara yeni ufuklar açmak üzere iş birliği yapıldı. Bu kapsamda, hükümlü ve tutukluların okuma alışkanlığı kazanmaları ve kütüphaneleri etkin olarak kullanabilmeleri için daha fazla kitaba ücretsiz ve kolayca erişimleri sağlanacak.Kitap okuyan hükümlü ve tutuklular, düzenli olarak UYAP veri sistemine kaydedilecek. Kültür ve Turizm Bakanlığı, ceza infaz kurumlarındaki personele eğitim programları ve seminer gibi etkinlikler de düzenleyecek.

Hacı Bayram Veli Üniversitesi İle Eğitim ProtokolüAdalet Bakanlığı, hâkim ve savcıların eğitimiyle ilgili önemli bir protokolü daha hayata geçiriyor. Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi ile yapılan protokol kapsamında kurulacak enstitü ile tüm eğitimler bilimsel ve akademik yönden uluslararası standartlara getirilecek. Adalet Bakanlığı ile Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Arasında “Eğitim, Danışmanlık, Araştırma Programları Hazırlamak ve Bakanlığa Nitelikli Personel Yetiştirmek Amacıyla Önlisans, Lisans ve Lisansüstü Eğitim Program ve Bölümleri Kurmak İçin İşbirliği Protokolü” imzalandı. Protokolü Adalet Bakan Yardımcısı Cengiz Öner ile Hacı Bayram Veli

Üniversitesi Rektörü Yusuf Tekin imzalandı.ENSTİTÜ KURULACAKProtokol kapsamında hukuk ve adalet alanında politika geliştirmeye yönelik araştırmalar yapmak, proje hazırlamak ve bunlara dair akademik programlar düzenlemek amacıyla enstitü kurulması kararlaştırıldı. Hacı Bayram Veli Üniversitesi bünyesinde kurulması öngörülen enstitü ile Adalet Bakanlığı ve üniversite tarafından ortaklaşa düzenlenecek tüm faaliyetler, bilimsel ve akademik yönden uluslararası standartlara getirilecek. Protokolle ayrıca araştırmaların planlanması, uygulanması ve değerlendirilmesinde bakanlığa destek verilerek adalet hizmetlerinin geliştirilmesine yönelik

politika, faaliyet ve çalışma önerilerinde bulunulması hedefleniyor. Öte yandan protokolle Hacı Bayram Veli Üniversitesi bünyesinde eğitim programlarının hazırlanması ve ihtiyaç duyulan alanlarda personel yetiştirmeye yönelik önlisans, lisans ve lisansüstü programlarının açılması öngörülüyor. Yine protokol kapsamında üniversite bünyesinde açılacak lisansüstü eğitim programlarında akademik koşulları sağlayan hâkim ve savcılara, adaylara ve personele kontenjan ayrılacak.SERTİFİKA VE MESLEK İÇİ EĞİTİM PROGRAMLARI AÇILACAK

Protokolle arabuluculuk, uzlaştırma, bilirkişilik, kişisel gelişim gibi sertifikaya veya belgeye bağlanan eğitim programlarının düzenlenmesi hususlarında da işbirliğine gidilecek. Adalet Bakanlığı protokol

kapsamında yapılacak proje ve programlar için ihtiyaç duyulan bilgi, belge ve istatistikî veriler temin edilmesi, adalet politikalarının oluşturulması ve iyileştirilmesi amacıyla yapılacak bilimsel çalışmalara destek verecek.

Page 4: SeslenisSeslenisSayfa 2 i Ekim 2019 Bakan Gül: 2019 Yargıda Milat Yılı Olacak Adalet Bakanı Abdulhamit Gül 2019 yılını yargıda bir milat olarak gördüklerini dile getirerek,

Ekim 2019Sayfa 4 Seslenis

Yargı Reformu Strateji Belgesi kapsamında belirlenen amaç ve hedefler doğrultusunda düzenlemeler içeren kanun teklifi, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı. Adalet Bakanı Abdulhamit Gül Gül sosyal medya hesabından paylaştığı mesajında, Yargı Reformu Stratejisi temelinde hazırlanan ilk paketin Genel Kurul’un takdiriyle yasalaştığını belirterek, destek veren milletvekillerine teşekkür etti.

Adalet Bakanlığınca hazırlanan ve tanıtımı 30 Mayıs 2019’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılan Yargı Reformu Strateji Belgesi kapsamında belirlenen amaç ve hedefler doğrultusunda düzenlemeler içeren Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı.

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, teklifin TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaşması nedeniyle milletvekillerine teşekkür etti. Bakan Gül, sosyal medya hesabından paylaştığı mesajında, Yargı Reformu Stratejisi temelinde hazırlanan ilk paketin Genel Kurulun takdiriyle yasalaştığını belirtti. Bakan Gül, “Kanunun, ‘güven veren adalet’ hedefimize katkı sağlaması temennisiyle teklif sahiplerine ve destek veren tüm milletvekillerine şükranlarımızı sunuyoruz.” ifadelerini kullandı.

1. YARGI PAKETİNİN GETİRDİKLERİKanun, başta 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu olmak üzere 15 kanunda değişiklik içeriyor.Kanunda yer alan ana başlıklar şunlar:1) Cezada Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yöntemlerinin GeliştirilmesiKanunla, Cumhuriyet savcılarının takdir yetkileri artırılarak “ön ödeme, uzlaşma ve kamu davasının açılmasının ertelenmesi” kurumlarının kapsamı genişletilmiş; ceza muhakemesinde seri muhakeme ve basit yargılama usulü adı altında 2 yeni usul getirilmiştir.Önödeme: Kanunla, önödeme miktarının 10 gün içinde ödenmesi yerine birer ay ara ile 3 eşit taksitle ödenebilmesine imkân tanınmaktadır.Uzlaştırma: Kanunla,- İş ve çalışma hürriyetini ihlal, güveni kötüye kullanma ve suç eşyasının satın alınması suçları uzlaştırma kapsamına alınarak uzlaştırmaya tabi suçların kapsamı genişletilmiştir.- Yıllık yaklaşık 24 bin dosyanın bu kapsama alınması hedeflenmektedir.Kamu davasının açılmasının ertelenmesi: Kamu davasının açılmasının ertelenmesi, kanundaki cezasının üst sınırı 1 yıla kadar olan suçlarda uygulanabilmektedir.Kanun kapsamında:- Ertelemenin kapsamı 1 yıldan 3 yıla çıkarılmıştır. Bu süre çocuklar bakımından 5 yıl olacaktır. Şikâyet şartı kaldırılmıştır.Gürültüye neden olma, suçu üstlenme, sendikal hakların kullanılmasının engellenmesi gibi suçlar kapsama alınmıştır.- Önödeme ve uzlaşma kapsamına giren suçlar ile terör ve cinsel istismar gibi bazı suçlar erteleme kapsamı dışında tutulmuştur.- Yıllık yaklaşık 174 bin dosyanın erteleme kapsamına alınacağı değerlendirilmektedir.Seri muhakeme usulü: Kanunla ceza muhakemesinde yeni bir usul getirilmiştir.İspatı kolay olan ve önem derecesi düşük değerlendirilen sınırlı sayıda bazı suçlar için Cumhuriyet savcısı ile şüpheli ve avukatının anlaşmasına (kabulüne) bağlı olarak dosyayı sonuçlandıracak yeni bir muhakeme usulü getirilmektedir.Böylelikle soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcılarının daha etkin olması ve mahkemelerin iş yükünün azaltılması amaçlanmaktadır.Kanun kapsamında:- Bu usule tabi suçlar Kanunda katalog olarak belirlenmiştir.- Şüphelinin usulü kabul etmesi üzerine Cumhuriyet savcısı yaptırımı belirleyecektir.- Mahkeme, şartların bulunması halinde şüpheliyi ve müdafisini dinledikten sonra cezayı onaylayacaktır. Aksi takdirde dosyayı geri gönderebilecektir.- Yıllık yaklaşık 180 bin dosyanın seri muhakeme usulü kapsamına gireceği değerlendirilmektedir.Basit yargılama usulü: 2005 öncesinde ceza adalet sisteminde yer alan ceza kararnamesi usulü, revize edilmek suretiyle basit yargılama usulü adı altında yeniden getirilmiştir.Kanun kapsamında:- Basit yargılama usulü, asliye ceza mahkemesinin görev alanına giren ve üst sınırı 2 yıla kadar suçlarda uygulanabilecektir.- Bu usulde taraflara yazılı savunma yapma imkânı tanınacak ve duruşma yapılmaksızın karar verilebilecektir.- Sanık hakkında Ceza Muhakemesi Kanununda öngörülen her türlü hüküm verilebilecek ve mahkumiyet halinde indirilmiş bir ceza belirlenecektir.- Bu usulün uygulanması sonucunda verilen hükümlere karşı itiraz edilebilecektir. İtiraz üzerine mahkemece, duruşma açılarak genel hükümlere göre yargılamaya devam edilecektir.- Yıllık yaklaşık 340 bin dosyanın bu usul kapsamına gireceği değerlendirilmektedir.2) Savcıların, Soruşturmaları Daha Etkin ve Hızlı Yürütmelerinin Sağlanmasıİddianamenin iadesi: Kanunla,- İddianamenin iadesi müessesesi revize edilmektedir. Suçun sübutuna doğrudan etki edecek mevcut bir delil toplamadan dava açılamayacaktır.- Seri muhakeme usulüne tabi suçlarda, bu usul uygulanmadan veya soruşturma ve kovuşturma yapılması izne ve talebe bağlı olan suçlarda, bu şartlar yerine getirilmeden iddianame düzenlenemeyecektir.Soruşturma evresi için azami tutukluluk süresi: Kanunla, soruşturma evresi bakımından tutukluluk süresine üst sınır getirilmektedir. Bu kapsamda;- Asliye cezalık suçlar bakımından toplamda 1 yıl ve uzatma süresiyle 1.5 yıl olan sürenin en fazla 6 aylık kısmı soruşturma evresinde geçirilebilecektir.- Ağır cezalık suçlar bakımından toplamda

2 yıl ve uzatma süresiyle 5 yıl olan sürenin en fazla 1 yıllık kısmı soruşturma evresinde geçirilebilecektir.- Terör suçları (ve toplu suçlar) bakımından toplamda 2 yıl ve uzatma süresiyle 7 yıl olan sürenin 2 yıllık kısmı soruşturma evresinde geçirilebilecektir.Çocuklar bakımından,tüm tutukluluk sürelerinin;12-15 yaş grubunda bulunanlar için yarı oranında,15-18 yaş grubunda bulunanlar için ise 3/4 oranında,uygulanması öngörülmüştür.3) Mağdur Haklarının GüçlendirilmesiKanunla, suç mağdurlarının haklarının güçlendirilmesi ile özellikle kadın ve çocuklara yönelik işlenen istismar suçlarında mağdurun yargılama sırasında örselenmesinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.Kanunla,- Aile ve çocuk mahkemelerindeki uzmanlar,mahkeme bünyesinden, adliyelerde kurulacak müdürlükler bünyesine alınacaktır.- Uzmanlar, tevzi sistemine göre ihtiyaç duyan mahkemelere ve Cumhuriyet başsavcılığına hizmet vereceklerdir.- Çocuk izlem merkezlerinin (ÇİM) ve adli görüşme odalarının (AGO) kanuni dayanağı oluşturulmaktadır.- Cinsel suç mağdurlarının ifadeleri ÇİM’lerde Cumhuriyet savcısının nezaretinde uzmanlar aracılığıyla alınacaktır. Mahkeme bu mağdurların ifadesini alma ihtiyacı duyarsa aynı yöntemle alacaktır.- Şüpheli veya sanık ile yüz yüze gelmesinde sakınca bulunduğu değerlendirilen çocuk veya mağdurların ifade ve beyanları özel ortamda (AGO) uzmanlar aracılığıyla alınacaktır.- Cinsel suç mağdurlarının kayda alınanbeyan ve görüntüsü kişisel veri olarak, dava dosyasında saklanacak ve gizliliği için gerekli tedbirler alınacaktır.- Soruşturma veya kovuşturma aşamasında, dava nakli veya adlî tıp işlemleri nedeniyle yerleşim yeri dışında bir yere gitme zorunluluğu doğması halinde mağdurun yapmış olduğu konaklama, iaşe ve ulaşım giderleri Devlet tarafından karşılanacaktır.4) İstinaf Düzenlemeleria)Ceza istinafKanunla,- İstinaf mahkemelerinin düzelterek onama yetkisi genişletilmektedir.Başka bir araştırmaya ihtiyaç duyulmadan şahsî sebeplere ya da şahsî cezasızlık sebeplerine bağlı olarak daha az ceza verilmesini veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesini gerektiren hallerde, hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilebilecektir.- İstinaf mahkemelerinin bozma yetkisi genişletilmektedir. Soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmediğinin veya önödeme ve uzlaştırma usulünün uygulanmadığının anlaşılması ya da davanın ilk derece mahkemesinde görülmekte olan bir dava ile birlikte yürütülmesinin zorunlu olması halinde bozma kararı verilebilecektir.- İstinaf mahkemeleri bazı hallerde yoklukta yargılama yapabilecektir. Davetiye tebliğ olmasına rağmen duruşmaya gelmeyen tarafın yokluğunda duruşmaya devam edilerek dava bitirilebilecektir. Ancak, verilecek ceza ilk derece mahkemesinin verdiği cezadan daha ağır ise, her hâlde sanığın dinlenmesi gerekecektir.- İfade özgürlüğü kapsamında olduğu değerlendirilen bazı suçlara istinaf incelemesinden sonra temyiz kanun yolu açılmaktadır. Böylece hem iki kademeli bir denetim yapılmış olacak hem de Ülke genelinde yeknesak bir uygulamaya imkân tanınacaktır.- İstinaf dairelerinin kararına itiraz edilmesi durumunda, daire itirazı reddederse bu itirazı ceza daireleri başkanlar kurulu inceleyecek ve kesin nitelikte bir karar verecektir.- Aynı dosya kapsamında sirayetin söz konusu olabileceği hallerde talep üzerine ilk derece mahkemesi istinaf mahkemelerinde kesinleşen dosyaların sanıkları için infazın durdurulmasına ya da ertelenmesine karar verebilecektir.b)İdari istinafKanunla,- Bölge idare mahkemesi başkanlarının dairelerden birine başkanlık etme görevi kaldırılmaktadır.- Aynı veya farklı bölge idare mahkemesi dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasındaki aykırılık veya uyuşmazlıkları giderme görevi, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulundan alınarak Danıştay’ın ilgili dava daireleri kurullarına verilmektedir.- İdari yargıda SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) kullanılabilecektir.5) Hakimler ve Savcılar Kanununda Yapılması Gereken Uyum DüzenlemeleriKanunla,Türkiye Adalet Akademisinin yeniden açıldığı dikkate alınarak,- Hâkim ve savcı alımında görev yapan Mülâkat Kurulunun 5 olan üye sayısı 7’ye çıkarılmaktadır. Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreteri ile Türkiye Adalet Akademisi Danışma Kurulundan 1 üye bu Kurula katılacaktır.6) Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı- Hakim adaylığı sınavına girmek, avukatlık ve noterlik stajlarına başlayabilmek için yapılacak merkezi sınavdan en az 70 puan alma şartı getirilmektedir.7) Kişi hak ve hürriyetlerine yönelik düzenlemelerKanunla, ifade özgürlüğüne temas eden bazı suçlar için istinaf kanun yolunda kesinleşen dosyalar bakımından temyiz kanun yolunun açılmasının yanında,- İnternette erişim yasağı kademelendirilmekte, ilgili sayfaya erişimin engellenememesi halinde sitenin kapatılması öngörülmektedir.- Eleştiri ve haber verme sınırlarında kalındığında terörün propagandası suçunun oluşmayacağı vurgulanmaktadır.8) Pasaport Düzenlemeleri- En az 15 yıl kıdemi bulunan avukatların hususi damgalı (yeşil) pasaport alabilmesine imkân veren düzenleme yapılmıştır.- OHAL döneminde pasaportları geri alınanların pasaportları iade edilebilecektir.

YARGI REFORMUNUN İLK PAKETİ YASALAŞTI

Gül: Adalet Duygusunu Ayakta Tutmak En Büyük VazifemizdirAdalet Bakanı Abdulhamit Gül, birinci vazifelerinin vicdanları adaletle teskin etmek olduğunu belirterek, “Adalet duygusunu ayakta tutabilmek bizim en büyük vazifemizdir çünkü yeryüzünü ayakta tutan sütun adalettir, adalet olmazsa yer, gök bir araya gelir ve devletin, milletin bireylerin kendine ve geleceğine olan saygısı, güveni kalmaz” dedi. Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Trabzon’da düzenlenen Adalet Bölge Değerlendirme Toplantısı’na katıldı. Burada bir konuşma yapan Gül, değerlendirme toplantılarının eksiklikleri ve ihtiyaçları tespit etme anlamında önemli olduğunu vurguladı. Vatandaşların Türk yargısından beklentisinin adil kararın makul sürede verilmesi olduğunu ifade eden Gül, “Haklıya hakkını vermek, suçluyu cezalandırmak vicdanları adaletle teskin etmek biricik vazifemizdir. Adalet duygusunu ayakta tutabilmek bizim en büyük vazifemizdir çünkü yeryüzünü ayakta tutan sütun adalettir, adalet olmazsa yer, gök bir araya gelir ve devletin, milletin bireylerin kendine ve geleceğine olan saygısı, güveni kalmaz.” değerlendirmesinde bulundu.DEMOKRASİMİZİ VE ÖZGÜRLÜKLERİMİZİ DAHA DA GÜÇLENDİRECEĞİZKamuoyuna açıklanan Yargı Reformu Belgesi’nin çok olumlu tepkilerle karşılandığını belirten Gül, süreci yürütürken toplumun her kesimini dinleyerek, her kesimini paydaş kabul ederek, bu belgeyi hazırladıklarını aktardı. Bakan Gül, “İşte bu süreçten sonra bir reform ikliminin oluşmasına da bu belge çok önemli katkıda bulundu. Reform konusundaki olumlu görüşlerini ifade edenler kadar eleştiren arkadaşların görüşleri de bizim için çok önemlidir çünkü dışlayıcı bir anlayışla reform yapılamaz. Tüm önerileri, tüm eleştirilere de bu çerçevede dikkate alarak bakanlık olarak revize eden dinamik bir süreci sürdürmeye çalışıyoruz. Bu iklimin korunması, demokrasi ve özgürlükleri daha da güçlendirme bizim temel görevimizdir ve bunu da hep birlikte gerçekleştireceğiz.” dedi.Reformun 2023’e kadar bir yol haritası niteliğinde olduğunu vurgulayan Gül, internete erişim anlamında sitenin topyekun hepsinin değil ilgili bir kısmını, suça sebep olan bir kısmının içeriğinin kapatılması hususunda bir düzenlemenin söz konusu olduğunu belirtti.Adalet Bakanı Gül, istinafların yargı sisteminde çok önemli bir hizmet gördüğünü bu nedenle, Trabzon’da da hizmete giren istinaf, bu yıl

4 yerde istinafı daha faaliyete getirdiklerini, istinafların Türk yargı sisteminde vatandaşlara büyük bir imkan sağladığını kaydetti.Tutukluluk süreleriyle ilgili düzenleri anlatan Adalet Bakanı Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:“Azami tutukluluk öngören düzenlemede yer almıştır. Böylece çok az bile olsa, istisnai bile olsa uygulamada bu konuda yargıya güveni zedeleyen ve sanki siyasi ya da farklı sebeplerle ya da keyfi sebeplerle bu tutuklamalar oldu algısını, intibaı bile verecek bu tür düzenlemelerde asla ama asla istisnaen bile olmasını istemediğimiz için böyle bir düzenlemenin de yargıya güveni artıracağı, kişilerin yargıya olan inancını artıracağı ve kişi özgürlüğünü ve güvenliğini de yine daha da güçlendireceğine inanıyoruz.”Gül, mağdur odaklı bir yaklaşımın temel yaklaşımları arasında olduğunun altını çizerek şu değerlendirmede bulundu:“İşte bu çerçevede adli görüşme odaları, çocuk izleme merkezleri gibi yerler ihdas edilerek burada cinsel saldırıya maruz kalmış, şiddete maruz kalmış kadın ya da çocuk bu suçun faili ile bir araya gelmeden ifade verebilecektir. Bu konuda uygulamada olan düzenlemeler yasal bir statüye kavuşmakta ve bu konuda Türkiye’nin her yerinde bu düzenlemelerin yapılması için bir kanun da düzenlemede var. Böylece istismara uğramış, şiddete maruz kalmış bir kişiyi faili ile aynı mahkemede yüzleştirdiğinizde ‘sana bu mu şiddette bulundu, bu mu istismarda bulundu’ diye bir yüz yüze gelmesinin tekrar kadın veya çocuğun ya da mağdurun bir kez daha örselenmesine sebep oluyor. İşte bu düzenlemeyle bir kez daha örselenmeyi ortadan kaldıracak ve uzmanlar eşliğinde çocuk ya da kadının yargılamaya gerçek vakanın ne olduğunu katabileceği, anlatabileceği bir süreci bu pakette getireceğiz.İKİ YENİ USUL PAKETTE Türkiye’de iki yeni usulü, ceza muhakemesi sistemine bu pakette kazandırdıklarına dikkati çeken Gül, şöyle devam etti:“Bir seri yargılama, iki basit yargılama usulü. Seri yargılamada da özellikle ispatı kolay, önem derecesi düşük bazı suçlar için Cumhuriyet Savcısı ile sanığın bir anlaşmaya, bir kabule bağlı olarak yine yargılamanın nihayete ermesine ilişkin bir düzenleme yine mahkeme tabi kararı verecek savcının bu hazırlık aşamasından sonra,

böylece indirilmiş bir cezanın da verilmesi suretiyle, şartları varsa hakim bunu kontrol edecek, bakacak, uygun görürse kararı vermiş olacak. Böylece yaklaşık 200 bin dosya mahkemenin önüne gelmeden, yıllarca sürüp, iki yıl, üç yıl sürüp sonra da hükmün açıklanmasını geri bırakma, erteleme adeta yargıya böyle işi uzatıp, yargıya iş yükü getiren tüm uygulamaları böylece sistemde daha rasyonel bir hale getiriyoruz.”Konuyu örneklerle açıklayan Bakan Gül, şöyle konuştu:“Trabzon meydanında bir fiil meydana geliyor, meydanın kamerasında görülüyor her şey belli savcı bakıyor, ondan sonra gösteriyor orada bir şoför aracını sürerken gelmiş bir magandanın birisi bir fiil işlemiş, aleni bir şekilde kamera kayda almış, her şey açık, burada aslında 3 yılda sürse dava, 5 yılda sürse ne ceza çıkacağı belli, fiil belli, cezası belli. Oturup savcı hemen konuşacak o da her şey açık, ortada olduğu için anlaşma olacak, mahkemede uygun görürse anında, belki 3-5 günde bitecek. Böylece mahkemeye olan güveni, yargıya olan güveni de artıracağız. Zaten bu tür davaların sonunda bakıyorsunuz ya yüzde 50’si savcılık takipsizlik veriyor ya mahkemeye geliyor mahkeme yüzde 50’sini veriyor ama bütün bir adliye teşkilatına vatandaşlar ‘yarın duruşmam var, önümüzdeki ay duruşmam var’, ‘duruşman bitti mi?’, ‘yok.’ Üç yıl geçti, basit bir mesele, basit ama devlet bunu çok önemsiyor, bir türlü karar vermekte bir neticeye varamadı. İşte bunu çok acil bir şekilde... Savcılarımız da sayı itibarıyla yeterli bu konuda savcılarımıza geniş yetki veren bir yaklaşımla bu paketin inşallah yargıya önemli katkı sağlayacağını, vatandaşlarımıza önemli katkı sağlayacağına inanıyoruz.Duruşma yapılmaksızın karar vermenin mümkün olabileceğini anlatan Gül, “Burada da hakim yine basit yargılama itibarıyla kararı benzer usulle duruşmasız verecek ve herkes bu kararı alacak. Elbette verilen hükümlere karşı itirazlar mümkün olacak, itiraz olursa duruşma açılarak genel hükümlere göre

yargılamaya devam edilecek. Böylece bu basit yargılamada da yaklaşık 350 bin dosya kapsama girmektedir. Bunların anlamı, Trabzon Adliyesinde, Türkiye’nin herhangi bir adliyesinde böyle artık uzun fermanlara dönen duruşma listeleri yerine, asliye cezalarda, ağır cezalarda vatandaşın gecikmeksizin çok nitelikli davaları ile ilgili hemen hakim ve savcılarımız da buralara yoğunlaşacak. Elbette diğer suçlarda çok önemli, bunları da önemli olduğu için gecikmeksizin yerine getiriyoruz. 3 yıl sonra şurada meydana gelmiş belli suçlarla ilgili üç gün içerisinde veriyorsanız insanın yüreği soğuyor, ‘adalet tecelli etti’ diyor. ‘Üç yıl sonra gelecek adaleti ben ne yapayım, geç gelen adalet adalet değil’ diyor. Oralarda da adaletin tez tecelli etmesi ne oluyor, gerçekleşmiş oluyor. İşte bu anlamdaki sistem sizlerin eliyle ortaya çıkacak, kanunların çıkması yeterli değil, önemli olan yine bu kanunların uygulayıcılar elinde daha da güzel şekillenmesi.” diye konuştu.YASAL YÜKÜMLÜLÜK OLARAK GELİYOR“Cinsel suç mağdurlarının kayda alınan beyan ve görüntülerinin de kişisel veri olarak dava dosyasına saklanması ve gizliliği için her türlü tedbirlerin alınması yasal bir yükümlülük olarak geliyor.” diyen Gül, açıklamalarına şöyle devam etti:“Gerek sağlık, gerek farklı sebeplerle dosyada bulunan bu belgeler bakıyorsunuz sosyal medyada yayımlanıyor, dolaşıyor. Bu çocuk büyüyecek, bu çocuk sosyal hayata girecek, bu çocuğun kamuda tüm bu verilerinin yayımlanması, alenileşmesi bu kişi için en büyük istismardır, öbür fiil kadar istismardır, işte bunun gizliliğini sağlayacak, mahkeme dosyasında muhafaza edecek şekilde de bir düzenleme yer almaktadır.” Bakan Gül konuşmasında ayrıca Türkiye’de hukuk eğitimin kalitesinin daha da artacağına olan inancının da tam olduğunu söyledi.Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Trabzon temasları kapsamında Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı, Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi’ni ziyaret etti.

Yargı Reformu Memnuniyetle KarşılandıAdalet Bakan Yardımcısı Zekeriya Birkan katılımcı bir yaklaşımla hazırlanan yargı reformunun toplumda memnuniyetle karşılandığını belirterek, “Reformlarımızın içeriği güven ve reform ikliminin oluşmasına neden olmuştur. Biz bu iklimin sürdürülmesi ve hatta daha da geliştirilmesi kanaatindeyiz. Belgemizde yer alan reform adımlarımızı birer birer hayata geçireceğiz.” dedi.

Adalet Bölge Değerlendirme toplantılarının altıncısı Konya’da yapıldı. Toplantıda konuşan Adalet Bakan Yardımcısı Zekeriya Birkan yargı

teşkilatının 150 bini aşan büyük bir aile olduğunu ve toplumun teşkilattan beklentisin adil kararın makul sürede verilmesi olduğunu dile getirdi. Bakan Yardımcısı Birkan, “Haklıya hakkını teslim etmek, suçluyu cezalandırmak; vicdanları adaletle teskin etmek biricik vazifemizdir. Aslolan insanın fıtratında var olan, toplumu bir arada tutan adalet duygusunu diri tutabilmektir. Adaletin alternatifi yoktur. Adaletin tecelli edeceği yer de mahkemelerdir. Adliyenin kapısı, adaletin kapısıdır. Bu kapıya gelen herkes, hakkına erişeceğini bilmelidir. Bu kapıyı çalan herkes, saygın bir muamele görmelidir ve memnun ayrılmalıdır.” şeklinde konuştu.

KATILIMCI BİR ANLAYIŞLA HAZIRLANAN YARGI REFORMU MEMNUNİYETLE KARŞILANDIBakan Yardımcısı Birkan Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan Yargı Reformu Belgesinin “Güven veren ve erişebilir adalet sistemi” hedefi ile 2019-2023 yıllarını kapsadığını söyledi. Hedeflerin gerçekleştirilmesi, reform adımlarının hayata geçmesi bakımdan

2019 yılını bir başlangıç saydıklarını dile getiren Birkan konuşmasına şöyle devam etti:“Reform Belgemiz Milletimizin bütün kesimleri tarafından memnuniyetle karşılanmıştır. Katılımcı yaklaşımımız ve reformlarımızın içeriği güven ve reform ikliminin oluşmasına neden olmuştur. Biz bu iklimin sürdürülmesi ve hatta daha da geliştirilmesi kanaatindeyiz. Belgemizde yer alan reform adımlarımızı birer birer hayata geçireceğiz. Birinci paketimiz TBMM Genel Kurulu’nda. Katkı veren tüm siyasi partilerimize, milletvekillerimize teşekkür ediyorum. TBMM’de yasalaşması halinde; ifade özgürlüğünü daha da güçlendirecek düzenlemelerin yanında, Cumhuriyet savcılarımızın yetkilerinin artırılması, mahkemelerimizin işleyişini rahatlatacak, iş yükünü hafifletecek alternatif çözüm yöntemleri, suçun mağdurunun korunması ve vatandaşımızın günlük hayatını kolaylaştıracak düzenlemeler hayata geçmiş olacak. Türkiye’de yargıya güveni daha da arttıracak, yargının işleyişini daha da iyileştirecek hamleleri hep birlikte yapacağız.”

Page 5: SeslenisSeslenisSayfa 2 i Ekim 2019 Bakan Gül: 2019 Yargıda Milat Yılı Olacak Adalet Bakanı Abdulhamit Gül 2019 yılını yargıda bir milat olarak gördüklerini dile getirerek,

Seslenis Sayfa 5Ekim 2019

Türkiye, Terör İle Mücadelesini Kararlı Bir Şekilde SürdürecektirAdalet Bakanı Abdulhamit Gül, Türkiye’nin ayrım yapmaksızın her türlü terör örgütüyle mücadelesini kararlı bir şekilde sürdürdüğünü belirtti. Türkiye’nin terörle mücadelesini hukuktan kaynaklanan meşru müdafaa hakkıyla hukuk çerçevesinde yaptığını anlatan Bakan Gül, “Türkiye, DEAŞ ve PKK/YPG ile mücadelesini kararlı bir şekilde sürdürecektir.” dedi.Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesinde temaslarda bulundu. Bakan Gül burada gazetecilere yaptığı açıklamalarda terörle mücadelede kararlılık vurgusu yaptı. Barış Pınarı Harekatı ile Türkiye’nin uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru müdafaa hakkını, hukuk çerçevesinde kullandığını dile getiren Bakan Gül harekatla birlikte güneyden gelen terör saldırılarının kaynağında kurutulmasının hedeflendiği dile getirdi. Bakan Gül konuşmasında, “Bu operasyonun uluslararası sözleşmelere, NATO antlaşmasına, Birleşmiş Milletler şartına uygun olduğuna hiçbir şüphe yoktur. Türkiye, bir hukuk devletidir. Tüm adımlarını hukuk çerçevesinde atmaktadır. Bu operasyonda da Türk Silahlı Kuvvetleri, Mehmetçiğimiz, hiçbir sivil, hiçbir etnik kesimin, inanç grubunun zarar görmemesi için çok büyük bir hassasiyetle operasyonu başlatmıştır ve kararlılıkla sürdürmektedir.” ifadelerini.TÜRKİYE’NİN TERÖRLE MÜCADELESİNİ KİMSE SORGULAYAMAZ Türkiye’nin Barış Pınarı Harekatı ile algı operasyonlarına karşı da başarılı bir operasyon yürüttüğünü aktaran Bakan Gül, “Daha operasyonun ilk gününde harekat merkezinde Hristiyan köyüne terör örgütü tarafından saldırı yapıldığı açık bir

şekilde kameralarla görünürken, ‘Bunu Türkiye yaptı.’ dendi. Ama zaman geçtikçe Türkiye’nin hassasiyetini herkes gördü. Terör örgütünün de gerçek yüzü herkes tarafından görüldü.” diye konuştu.Bakan Gül, Türkiye’nin tüm terör örgütlerine karşı mücadelesini kararlı bir şekilde sürdüreceğini vurguladı. Bakan Gül konuşmasında şunları kaydetti: “Türkiye, DEAŞ ve PKK/YPG ile mücadelesini kararlı bir şekilde sürdürecektir. Bu anlamda 49 YPG’li yakalanmış ve Türk yargısı önüne çıkarılmıştır. Bunlardan 32’si tutuklanmış, diğerlerinin de işlemleri devam etmektedir. Türk vatandaşı DEAŞ’a mensup olanlarla ilgili de yargı süreçleri devam etmektedir. Bugün Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı bölgelerinde de 268 DEAŞ’lı tutuklu bulunmaktadır. Türkiye’de ise bin 163 DEAŞ’lı, tutuklu ve mahkumdur. Türkiye, DEAŞ ile mücadele eden kararlı ükedir. Dolayısıyla Türkiye’nin terörle mücadelesini kimse sorgulayamaz.”MAZLUM KOBANİ’NİN İADESİ‘Mazlum Kobani’ kod adlı terörist Ferhad Abdi Şahin hakkında, yargı makamlarınca yakalama ve tutuklama kararı olduğunu, bunun üzerine kırmızı bülten çıkarıldığını belirten Bakan Gül, kırmızı bültenin 196 ülkede geçerli olduğunu ifade etti. ABD de bu kırmızı bülten anlaşmasına uyması gereken ülkelerden olduğunu kaydeden Bakan Gül, konuşmasına şöyle devam etti.“Dün itibarıyla da bu konu Dışişleri Bakanlığımız üzerinden ABD’deki ilgili makamlara iletilmiştir. Bu kişinin hakkında kırmızı bülten olduğu için Interpol uygulamasıyla ABD’ye girmesi halinde

yakalanıp Türkiye’ye iade edilmesi gerekmektedir. Gerekli hatırlatmalar yapılmıştır. Her iki ülke arasında suçluların iadesi anlaşması olduğu için bu örgüt liderinin iadesi gerekmektedir. ABD’ye girdiği anda geçici tutuklama prosedürüne karşı gerekli yazışma yapılacak. Bu konuyla ilgili hiçbir yazıya gerek kalmadan Interpol’de kaydı olduğu için gereken yapılacaktır. Konu Dışişleri Bakanlığı üzerinden muhataplarına bir kez daha hatırlatıldı.”Bakan Gül, Şanlıurfa’da Şanlıurfa programı kapsamında ilk olarak Akçakale ilçesinde İl Koordinasyon ve Harekât Merkezi ile Akçakale Adliyesini ziyaret etti. Bakan Gül, Ceylanpınar’da

evinin bahçesinde oyun oynarken hain PKK-PYD’li teröristlerin havan saldırısında şehit olan 11 yaşındaki Elif Terim’in ailesine taziye ziyaretinde bulunarak şehit Elif Terim’in babası İbrahim Terim’e başsağlığı diledi.Akçakale ve Ceylanpınar temaslarının ardından Şanlıurfa’ya geçen Bakan Gül, Vali Abdullah Erin’i ziyaret etti. Vali Erin’den çalışmalar hakkında bilgi alan Gül, daha sonra Büyükşehir Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül’ü ziyaret etti.

1. Balkan Ülkeleri Başsavcıları Çalışma Forumu DüzenlendiAdalet Bakanı Abdulhamit Gül, Türkiye’nin terör örgütlerine yönelik olarak Suriye’nin kuzeyinde 9 Ekim’de Barış Pınarı Harekatı’nı başlattığını hatırlatarak, “Türkiye, hukuk çerçevesinde bir insan hakları mücadelesi ortaya koymaktadır.” dedi.Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ve Bulgaristan Cumhuriyeti Başsavcılığının iş birliğiyle düzenlenen ‘1. Balkan Ülkeleri Başsavcıları Çalışma Forumu’na katıldı. Forum açılışında bir konuşma yapan Bakan Gül, Türkiye’nin Balkan ülkeleriyle iyi ilişkiler sürdürdüğünü belirterek; Forumda katılımcı başsavcılık makamlarının bilgi paylaşımında bulunacağını, adli yardım talepleri, düzenli toplantılar, istişareler ve ortak eğitimler vasıtasıyla da bölgesel iş birliğinin gelişmesine katkı sağlanacağını aktardı. Bakan Gül, Forumun, özellikle uluslararası suçların etkin bir şekilde soruşturulmasında ve nihayetinde suçluların cezalandırılmasında önemli bir rol oynayacağına inandığını vurgulayarak, “Başta terör, uyuşturucu ve göçmen kaçakçılığı ile insan ticareti suçları olmak üzere son yıllarda bilişim teknolojilerinde yaşanan gelişmelerle birlikte, dijital ve siber suçlar da giderek yaygınlık kazanmaktadır. Ulusal ve uluslararası güvenliği tehdit eden boyutlara ulaşan bu suçlarla mücadelede ülkeler arası iş birliği kaçınılmaz bir gerekliliktir.” şeklinde konuştu.ULUSLARARASI HUKUKA UYGUN40 yıldır PKK terör örgütüyle mücadele eden Türkiye’nin, terörizmin ne olduğunu çok iyi bildiğini ifade eden Bakan Gül, Suriye’deki istikrarsızlığın, bölgede terör örgütlerinin zaman içinde varlık kazanmasına ve güçlenmesine sebep oldu değerlendirmesinde bulunarak Türkiye’nin terör örgütlerine yönelik olarak Suriye’nin kuzeyinde 9 Ekim’de Barış Pınarı Harekatı’nı başlattığını hatırlattı. Bakan Gül konuşmasında,

“Bu operasyon BM Sözleşmesi’nin 51. maddesine göre bir meşru müdafaa olarak gerçekleşmektedir. Uluslararası hukuka uygun şekilde Suriye’nin kuzeyinden ülkemize yönelik tehditler ve terör saldırısına karşı gerçekleştirilmektedir. Asla Suriye’nin toprak bütünlüğüne yönelik değil, terör örgütü unsurlarına karşı başlatılan operasyondur.” şeklinde konuştu. Harekatın tüm insanlığın barışı için sürdürüldüğüne işaret eden Gül, “Türkiye, hukuk çerçevesinde bir insan hakları mücadelesi ortaya koymaktadır.” ifadelerini kullandı.TERÖRİZM ULUSLARARASI TOPLUMUN SORUNUSilahlı terör örgütü FETÖ’nün 15 Temmuz’da gerçekleştirmeye çalıştığı hain darbe girişimi ile terörün bir başka görünümü ile karşılaştığına dikkati çeken Bakan Gül, “Unutulmamalıdır ki terörizm bir ülkenin değil, bütün uluslararası toplumun sorunudur ve terörizmle mücadelede başarının sağlanması ancak uluslararası iş birliği ile mümkündür.” diye konuştu. Gül, terör örgütleri arasında ayrım yapılmaksızın adli iş birliğini sürdürmenin gerekli olduğunu dile getirdi.Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, dostlukları tarihi temellere dayanan Balkan ülkelerinin uluslararası platformda oluşturdukları çalışma forumunun da bölgenin suçla mücadeledeki kararlılığının en önemli göstergesi olacağını sözlerine

ekledi.Bakan Gül, Forum açılış töreninin ardından gazetecilere gündeme ilişkin açıklamada bulundu. ABD’de Halkbank hakkında başlatılan yargı sürecini değerlendiren Abdulhamit Gül, şöyle konuştu: “Açılan dava hukuki olmaktan ziyade siyasi olduğu açıktır. Zamanlaması itibarıyla tam Türkiye’ye dair ambargoların yaptırımların konuşulduğu süreçtir. Türkiye’nin haklı şekilde yapmış olduğu Barış Pınarı Harekatı’nın hemen akabinde yapılmış olması bunun hukuki olmaktan ziyade siyasi temellere dayalı olduğunu açıkça göstermektedir. Siyasi bir şantaj meselesi olarak değerlendirilebilir. Daha önce hukuka aykırı delillerle oluşturulan Atilla davasını hep beraber izledik. Bunun benzerinin tekrar yürürlüğe konmasına yönelik bir süreçtir. Hem konjonktür itibarıyla hem zamanlama itibarıyla asla hukuki bir dayanağı olmadığını açıkça söyleyebiliriz.”ABD Başkanı Donald Trump’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yazdığı iddia edilen mektuba ilişkin gazetecilerin sorusunu yanıtlayan Bakan Gül, “Yetkili resmi makamlarca yapılan açıklama yok. Bu tür tavırlar Türkiye’ye karşı üstenci bir dil, harekata karşı yapılan kınamalar, eleştiriler olmuştur. Tüm bu üsluplara karşı Sayın Cumhurbaşkanımız ve Türkiye Cumhuriyeti 9 Ekim saat 16.00 itibarıyla gereken cevabı vermiştir.” değerlendirmesinde bulundu.

950. Yılında Kutadgu Bilig ve Adalet PaneliAdalet Bakanı Abdulhamit Gül Kutadgu Bilig’de bin yıl önce tarif edilen hukuk devletinin insan onuru, hak ve özgürlüklerini yasal teminat altına alan, devlet anlayışı olduğunu dile getirerek, “Bin yıl önce de Yusuf Has Hacip bunu yazmış, bin yıl sonra da bunu konuşuyor, ayakta tutmaya çalışıyoruz, bin yıl geçse de aramaya, ortaya koymaya, korumaya çalıştığımız değer bu değerdir.” dedi.Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Türkiye Barolar Birliği (TBB) tarafından düzenlenen ‘950. Yılında Kutadgu Bilig ve Adalet Paneli’nde konuştu. Adalet Bakanı Gül, Yusuf Has Hacip’in bir siyasetname niteliği taşıyan, yol gösterici olan ‘Kutadgu Bilig’ adlı eserinin önemli bir örnek olduğuna dikkati çekerek, aradan bin yıl geçtikten sonra da adaletin nasıl iyi tecelli edeceğinin arayışı içerisinde bulunulduğunu dile getirdi. İnsanlığın her zaman adalet duygusuyla ayakta durduğunu vurgulayan Bakan Gül, “İnsan susuz, ekmeksiz, aşsız kalabilir ama adaletsiz asla ayakta

kalamaz.” değerlendirmesinde bulundu.Yusuf Has Hacip’in ‘Adalet göğün direğidir’ sözünü hatırlatan Bakan Gül, gökyüzünün kendi merkezinde adalet sayesinde durduğunu ifade ederek sözlerine şöyle devam etti: “Kutadgu Bilig’ten çıkarmaya çalıştığımız mana, hukuk devleti demokrasiyi, insan onurunu insan hak ve özgürlüklerini, yasa önünde eşitliği teminat altına alan tüm kurumsal işleyişinde kendisini hukukla bağlı sayan bir devlet anlayışıdır. Bin yıl önce de Yusuf Has Hacip bunu yazmış, bin yıl sonra da bunu konuşuyor, ayakta tutmaya çalışıyoruz, bin yıl geçse de aramaya, ortaya koymaya, korumaya çalıştığımız değer bu değerdir. Adalet güneş gibidir, güneş nasıl herkese eşit şekilde ışığından yararlandırıyorsa, adalet de öyledir. Güneş, doğan, nefes alan, yaşayan her canlı için ışığını paylaşır. Güneşin önüne geçerek, farklı düşünceden, ideolojiden olanlara gölge yaparak güneş ışığını az verirseniz, kısarsanız orada adalet tecelli etmez.” Bakan Gül konuşmasında Yargı Reformu Strateji Belgesi’ne de değinerek, belgenin güven veren

ve erişebilir adalet vizyonu ile hazırlandığını söyledi. Bakan Gül, arzularının toplumun her kesimine adalet dağıtan bir sistem kurmak olduğunu kaydederek, “82 milyon vatandaşımızın bir kişisinde bile ‘bana karşı adalet farklı bir tutum içerisine girer’ düşüncesi varsa burada adalet tecelli etmemiş demektir. Uygulayıcılar, yargı paydaşları, bu ülkenin vatandaşları olarak eksikleri tamamlamak zorundayız. Hukuku her şeyin üstünde gören anlayışla adalet tecelli olur. Bu duyguyu adım adım mevzuatıyla, uygulamasıyla hayata geçirirsek mutluluğun bilgisine o zaman ulaşmış oluruz.” dedi. Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, panel öncesinde, genel merkezde oluşturulan Hukuk Müzesi’nin açılışını yaptı. Müzede, Türkiye’nin ilk kadın hukukçularına ait bilgi ve fotoğraflardan, zamanla değişen avukat ve hakim cübbelerine, duruşma salonlarında yıllarca kullanılan daktilolara kadar birçok materyal yer alıyor.

Bakan Gül, Manisa Adliyesi’nde Personel ile Biraraya Geldi

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül Manisa Adliyesini ziyaret etti. Burada çalışanlarla birlikte yemek sırasına girdi, öğle yemeği yedi, sohbet etti. Daha sonra adliye çalışanlarına seslenen Bakan Gül, “Milletimiz adalete daha fazla güvenmek istiyor. Sizler de bize bu konuda daha büyük destekle her vatandaşımızın, düşüncesine, yaşam tarzına, ideolojisine bakarak değil, insan olmasına bakarak en güzel şekilde kabul edilmesini ve uğurlanmasını sağlayacaksınız.” dedi.Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Manisa Adliyesini ziyaret ederek, personelle birlikte yemek yedi. Sıraya girerek yemeğini alan Gül, yemek sonrası çalışanlara yönelik

bir konuşma yaptı. Bakan Gül, adliyelerin vatandaşların adalet aradığı yer olduğuna dikkat çekerek, milletin çalışanlardan adalet duygusuna katkı sağlayacak tutum içerisinde olduğuna belirtti. Gül, “Kim olursa olsun, hangi inanç, hangi mezhep olursa olsun size nasıl davranılmasını istiyorsanız öyle davranmamız lazım. Milletimiz adalete daha fazla güvenmek istiyor. Sizler de bize bu konuda daha büyük destekle inşallah, her vatandaşımızın, düşüncesine, yaşam tarzına, ideolojisine bakarak değil, insan olmasına bakarak en güzel şekilde kabul edilmesini ve uğurlanmasını sağlayacaksınız.” değerlendirmesinde bulundu.

Page 6: SeslenisSeslenisSayfa 2 i Ekim 2019 Bakan Gül: 2019 Yargıda Milat Yılı Olacak Adalet Bakanı Abdulhamit Gül 2019 yılını yargıda bir milat olarak gördüklerini dile getirerek,

Ekim 2019Sayfa 6 Seslenis

Kadere inanıyoruz. Mahiyetine dair ciddi bir bilgi eksikliği ve kafa karışıklığı olmasına rağmen, kader bizim için bir inanç esa-sıdır. Dolayısıyla hepimizin bir kaderi var.

Kader değişir mi? Biz yalnızca yazılan oyunu sahneleyen bir oyuncu muyuz?

Bu soruların cevabını verebilecek konumda değilim. Ancak on altı yıllık meslek hayatımda tecrübe ettiğim bir şey var ki; insan-lar gibi mekânların ve kurumların da bir kaderi var. Bu nedenle bir mekânın ilk olarak hangi amaçla kullanıldığı ve ilk işletmecisi çok önemli. Bir kurumun ilk yöneticisi, yani kurucu müdürü-baş-kanı ile kurumsal yapının ilk şekillenişi çok önemli.

Öyle ki, kurumun tabelasının asılmasıyla birlikte şekillenen fiziki yapıyla eş zamanlı olarak, bir kültür de şekillenmeye baş-lıyor. Bu nedenle kurumsal yapının oluşmasında, dolayısıyla da bu kültürün şekillenmesinde en önemli unsur kurucu yöneticidir. Kurucu yönetici; kurumsal yapı ve kültürün şekillenmesinde söz, tavır, davranış, uygulama ve iletişimi ile belirleyicidir.

Kurumsal organizasyonun şekillenmesinde, kuralların belirlen-mesinde, birim ve servislerin oluşmasında, çalışanların kurum kültürünü sahiplenmesinde, sağlıklı kurumsal ilişkiler için uygun ortamın oluşmasında, çalışanların aidiyet ve mensubiyet duygu-sunun gelişmesinde en önemli görev bu kurucu yöneticiye düş-mektedir.

Bu önemden hareketle, kuruluş aşamasındaki bir kuruma yöne-tici atanırken seçici davranılmalıdır. Çünkü kurumsal organizas-yonu oturmuş, işleyen bir kurumda başarılı bir yöneticilik yapan kişi, kurucu yöneticilik için hiç de doğru bir tercih olmayabilir. Çünkü bir sistem kurmak ile kurulu bir sistemi işletmek, çok farklı becerilere sahip olmayı gerektirmektedir.

Ne yazık ki, kurucu yönetici olarak atanan birçok kişi, bu yeni kurumların kaderini çok kötü yazıyor. Koskoca bir yapının teme-linin yanlış atılması da onarılmaz sorunlara neden oluyor. Kuru-luş aşamasında yapılan hataları düzeltmek, onlarca yıl ve yüksek bir bütçe gerektiriyor. Kurumsal yapının ve kurum kültürünün şekillenmesiyle, bu kötü kaderi değiştirmek çok daha zorlaşıyor.

Profesyonel bilince ve stratejik düşünme becerisine sahip olma-yan, vizyonu olmayan, geleceği öngöremeyen, inisiyatif kullana-mayan, güven problemi yaşayan, sorunları halının altına süpüren, yaşam enerjisi düşük, ideali olmayan kişilerin kurucu yönetici yapılması kurumların ve devletin ayağına pranga takmak anlamı-na geliyor.

Çağdaş yönetim anlayışı ve yöneticilik biçimleri söz konusu olunca, karşımıza “yönetici” ve “lider” olmak üzere iki kavram çıkıyor. Yıllar boyunca katıldığımız hizmet içi eğitimlerde “yöne-ticilik” ve “liderlik” özellikleri ayrı ayrı açıklanıp “yönetici mi?”, “lider mi?” sorusunun cevabı arandı. Yönetici ve lider farkı bize şöyle anlatıldı: Yönetici idare eder, lider geliştirir. Yönetici sis-temle, lider insanla ilgilenir. Yönetici kontrol eder, lider güvenir. Yönetici “nasıl?”, lider “niçin?” diye sorar. Yönetici taklit eder, lider buluş yapar. Yönetici işleri doğru yapar, lider doğru işler yapar.

Son yılların yaklaşımı ise bu klasik yaklaşımdan çok farklı; yö-netim, organizasyon ve kurumsal ilişkiler söz konusu olduğunda “lider yönetici” kavramı öne çıkıyor.

Yöneticilik, eğitim yoluyla kazanılabilen bir vasıf; bir meslek-tir. Yönetici; planlama yapan, uygulayan ve kurumunu öngörülen hedeflere ulaştıran kişidir. Liderlik ise, kitleleri etkileme, yönlen-dirme ve peşinden sürükleme yeteneği olarak doğuştan gelen bir özelliktir. Lider, diğer insanların saygı, güven ve bağlılığını kaza-narak kendi istek ve düşüncelerini onlara kabul ettirebilen kişidir.

Yönetici; işi yapan değil, iş yaptırabilme yeteneğine sahip olan kişidir. İş yaptırmak söz konusu olunca, kişinin liderlik özellik-lerine sahip olup olmadığı önemlidir. Bu anlamda lider yönetici; aynı zamanda ekibinin öğreticisi, eğiticisi, yol göstericisidir.

Lider yönetici; meslekî bilgi ve deneyimi, değerleri, duyguları, davranışları, kişisel imajı, konuşması, dinlemesi, insanlara değer vermesi, adaleti, sağduyusu, iletişim becerileri ve hatta hiddeti ile çalışanlarını etkiler ve saygı uyandırır.

Her yönetici; özellikle de her kurucu yönetici, her şeyden önce lider yönetici olmalıdır. Çünkü kurumun temellerine konan ilk harç, kişisel tavır ve yaklaşımlar ile değil, profesyonel düşünce ve yaklaşımlar ile karılmalıdır.

Kurucu yönetici; iyi bir aile babası gibi değil, bir lider gibi dav-ranmalıdır. Kurucu yöneticinin, kurumsal yapıyı her yönüyle ken-di düşünce ve yaklaşımları bağlamında oluşturması ve kurumda bir “aile” havası oluşturması ilk anda iyi gibi görülebilir. Ancak kurucunun kendi yaklaşımını kuruma yansıtıp “aile” havasının oluşmasıyla profesyonel davranış ikinci plana itilmektedir.

Diğer taraftan kurucu yönetici olarak, yatay ve dikey iletişimi güçlü, çalışanların organizasyona ve kararlara etkin katılımını sağlayan, yetenekli çalışanlara fırsat veren, güven veren ve güven duyan bir yöneticinin seçilmesi çok önemlidir. Kurucu yönetici yalnızca bir yönetici değil, aynı zamanda iyi bir öğretici, model ve rehber olmalıdır.

Sonuç olarak, bir kurumun; bir kişinin varlığı ve gayreti ile kurulması mümkün olmadığı gibi, kurumsal işleyişin de bir kişiy-le sürdürülmesi mümkün değildir. Bu nedenle sağlıklı kurumsal işleyiş için, kurumların temeli sağlam atılmalı ve kurucu yönetici olarak böyle bir deneyim ve vizyona sahip kişiler tercih edilmeli; mümkün olduğunca bu deneyim ve vizyona sahip bir yardımcı ve uzman kadrosu görevlendirilmelidir.

Aksi durumda, kurucu yöneticinin başka bir göreve atanmasıyla birlikte yerine atanan yöneticinin dilinden şu türkü düşmez:

“Karadır şu bahtım kara, sözüm kâr etmiyor kimseye… Ey-vahhh, eyvahhh…”

İdris KOÇ Muğla Açık

Ceza İnfaz KurumuÖğretmen

KURUMLARIN DA BİR KADERİ VAR

İşyurtları Strazburg’da Sergi Açtıİşyurtları Ürün ve El Sanatları sergisi Strazburg Avrupa Konseyi binasında düzenlenen törenle açıldı. Ceza İnfaz kurumları İle Tutukevleri İşyurtları Kurumu bünyesinde faaliyet gösteren işyurtlarında hükümlüler tarafından mesleki eğitim çalışmaları sonucu ortaya konan ürünlerin sergilendiği ve 14 Ekim 2019 tarihinde yapılan ürün ve el sanatları sergisi açılış törenine Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Adalet Bakan Yardımcısı Uğurhan Kuş, Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürü Kasım Çiçek, Ceza İnfaz kurumları İle Tutukevleri İşyurtları Kurumu Başkanı Murat Atan, Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Tayyip Çiçek, Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi Başkanı Dr. Hacı Ali Açıkgül, Avrupa Konseyi Genel Sekreter Yardımcısı Gabriella Battaini Dragoni, Avrupa Konseyi Nezdinde Türkiye Cumhuriyeti Daimi Temsilcilisi Kaan Esener, Adalet Bakanlığı ve Avrupa Konseyi temsilcileri ile basın mensupları katıldı. Ev sahibi sıfatıyla açılış

konuşmasını yapan Avrupa Konseyi Nezdinde Türkiye Cumhuriyeti Daimi Temsilcilisi Kaan Esener işyurdu sistemi ve misyonu hakkında konuklara bilgi verdi. Ardından kürsüye gelen Adalet Bakanı Gül şöyle konuştu: “İşyurtları sistemi bütün dünyaya model olmuş örnek bir sistemdir. İnfaz sistemimizin temel amacı onarıcı adalet yaklaşımıdır. Bir kişiye ceza vermek yerine bu kişinin toplumla, kendisiyle barışık olması, bir arada olması tüm çağdaş infaz sistemlerinin aradığı ortak değerdir. Bu çerçevede, tutuklu ve hükümlüleri toplum kurallarına saygılı, toplumla entegre olmuş bireyler haline getirmeyi amaçlayan infaz sistemimizin bir neticesi olarak bugün kurumlarımızı hem eğitim veren hem de meslek öğreten kurumlar durumuna getirmek bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin önem verdiği faaliyet arasındadır. Hükümlü ve tutuklular bugün 180’den fazla iş kolunda eğitim görmekte ve çalışmaktadır. Bu, cezanın infazından sonra topluma entegre olmak için çok önemli bir imkandır ve bugün burada sergilenen ürünler, tutuklu ve hükümlülerin el

emeği göz nuru ürünleridir. Tutuklu ve hükümlüler çalışırken hem sigorta imkanından yararlanmakta hem de meslek sahibi olarak topluma faydalı bireyler durumuna gelmektedir. Ben buradan, bu organizasyonun düzenlenmesine katkıda bulunan Avrupa Konseyi’ne teşekkür ediyor ve fuarın hayırlı olmasını diliyorum. Emeği geçen tüm işyurdu çalışanlarına da ayrıca teşekkür ediyorum.” Konuşmaları ardından protokol heyeti ve konuklar tarafından stantlar gezildi ve sergilenen ürünler incelendi. Ürünler hakkında konuklara Bakan

Abdulhamit Gül ve Başkan Murat Atan tarafından bilgi verildi. Azerbaycan Adalet Bakanı Fikret Memmedov da ilk gün sergiyi gezenler arasındaydı. Azerbaycan Fransa Büyükelçisi ile birlikte sergiyi ziyaret eden Bakan Memmedov sergiyi gezerek ürünler hakkında bilgi aldı. Avrupa Konseyi Nezdinde Türkiye Cumhuriyeti Strazburg Daimi Temsilciği ile Adalet Müşavirliğinin önemli katkı ve organizasyonu ile düzenlenen sergi 18 Ekim tarihine kadar ziyaretçilerine hizmet verdi.

BAKAN YARDIMCISI UĞURHAN KUŞ, ÇOCUK EĞİTİMEVİNİ ZİYARET ETTİ

“Geleceğinizi Hedeflemelisiniz”Adalet Bakan Yardımcısı Uğurhan Kuş, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Yılmaz Çiftci, Genel Müdür Yardımcıları Hasan Akceviz, Mehmet Yılmaz, Abdullah Çıtlak ve Yunus Alkaç, Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu Başkanı Murat Atan’ın yer aldığı heyet ile birlikte Ankara Çocuk Eğitimevine ziyarette bulundu.Ankara Eğitimevi yerleşkesinde incelemelerde bulunan Kuş ve beraberindeki heyet, hükümlü çocuklara yönelik eğitim ve iyileştirme faaliyetleri hakkında da bilgi aldı.Ziyaret esnasında çocukların eğitim

gördükleri derslikler, atölyeler ve diğer tüm eğitim ve iyileştirme alanları gezilirken, Kurum Müdürü Ramiz Atuğ tarafından ayrıntılı bilgiler verildi. Konferans salonunda Manevi Rehberlik ve Dini Eğitim kapsamında o an devam eden eğitim çalışmasına katılan heyet, burada çocuklarla bir süre sohbet etti. Kurum vaizi Zafer Yılmaz’dan manevi eğitime dair çocukların ilgi ve bilgi düzeyleri hakkında bilgi alındı. Adalet Bakan Yardımcısı Uğurhan Kuş çocuklara yönelik burada bir konuşma yaparak: “Geçmiş bitmiştir,

geleceğinizi hedeflemelisiniz, şuan bu kurumun ve devletin imkanlarından faydalanma zamanı, güzel bir gelecek kuracağınızdan ve topluma sağlıklı bireyler olacağınızdan şüphe duymuyorum” diyerek, çocukların hepsini sahneye davet ederek, birlikte fotoğraf çektirdi.Çocuklarla vedalaşmadan sonra çocukların ailesiyle 24 saat beraber kalabildiği aile görüşü odalarında incelemelerde bulunan Kuş ve beraberindeki heyet kurumdan ayrıldı.

“Yeşil Kitap Kahve” Projesi Başladı Manisa Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nün danışmanlığında Türkiye Yeşilay Cemiyeti Manisa Şubesi tarafından yürütülen “Yeşil Kitap Kahve” projesi Adalet Bakan Yardımcısı Cengiz Öner’in katılımı ile başladı. Sağlıklı bir geleceğe sahip olabilmek için gençleri tehlikeye sürükleyebilecek her türlü bağımlılık ve zararlı alışkanlıkla mücadele anlayışı

çerçevesinde kütüphane ve kafe formatının harmanlanmasıyla oluşturulan “Yeşil Kitap Kahve” de tüm hizmetler ücretsiz sunulacak. Denetimli Serbestlik kapsamında kamuya yararlı bir işte ücretsiz çalışma yükümlülüğü altında bulunan kişilerin hizmet edeceği proje kapsamında 5000 kitabın yanı sıra ders çalışma bölümleri, kitap ve film kritikleri, söyleşiler, imza günleri gibi çok sayıda sosyo

kültürel aktivite imkanı bulunuyor. Belirlenen grup çalışmalarının yapılmasına uygun hale getirilen ortam sayesinde yükümlülerin farklı sosyal ortamlarla etkileşime girmelerinin olumlu etkilerinden faydanacakları öngörülen Yeşil Kitap Kahve 09.00 ile 21.00 saatleri arasında hizmet verecek.Adalet Bakan Yardımcısı Cengiz Öner, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Yılmaz Çiftci, Manisa Valisi

Ahmet Deniz, Manisa Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Çiçekli, Manisa Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Mehmet Güzgülü, Manisa Cumhuriyet Başsavcı Vekili Abdullah Köşşekoğlu, Adalet Bakanlığı bünyesinde görevli daire başkanları ile hakim ve savcılar, Manisa Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nden Sorumlu Cumhuriyet Savcısı Metin Tokel, Manisa Denetimli

Serbestlik Müdürü Nurullah Menteşe, Yeşilay Manisa Şube Başkanı Salih Fulcun ve yönetim kurulu üyelerinin katılımı ile açılışı gerçekleşen proje suça neden olan bağımlılıklara karşı önleyici hizmet çalışmalarının yürütülmesinin yanı sıra suça karışan kişilerin sosyal yaşama adapte olma sürecinde de aktif rol oynayacak.

Page 7: SeslenisSeslenisSayfa 2 i Ekim 2019 Bakan Gül: 2019 Yargıda Milat Yılı Olacak Adalet Bakanı Abdulhamit Gül 2019 yılını yargıda bir milat olarak gördüklerini dile getirerek,

Seslenis Sayfa 7Ekim 2019

Sibel KARAGÜLSamsun T Tipi Kapalı ve Açık

Ceza İnfaz Kurumu- Öğretmen

GÖLGE ÇİÇEĞİ

Bir şarkı dinliyorum. Beni geçmişe götü-rüyor.

Sene ta 90’ların başları ya da sonları. Çok da fark etmez. O yıllarda beş ya da on yılda çok şey değişmiyordu. Tabi her şey daha güzeldi. Yaz gelse de köye gitsek gibi basit ve masumdu hayallerimiz.

Şarkılar daha anlamlı daha hissedilirdi. Duygular kirlenmemişti henüz. Stres yö-netimi, duygusal kriz anında yapılacaklar, zengin olmanın beş yolu gibi başucu kitap-ları yoktu örneğin. Taktik denilen şey sadece futbol gibi sporlar için geçerliydi o yıllarda. İnsanları avucunda tutmaya çalışmanın adı değildi yani. Kazanmaya giden yolda her şey mubah sayılmıyordu. Herkes hissettiği gibi davranıyordu. Günümüzdeki gibi bilimsel adları yoktu davranışların sebebinin, sonu-cunun; olanlarsa bilinmiyordu. Ama kimse bugünkü gibi incinmiyor, depresyona girmi-yor, insan denilen varlığı sorgulamıyordu. Mutlu ve umutluyduk anlayacağınız.

Kıyafetlere ne demeli? Bayram sabahı giy-mek için tertemiz bekletilen elbiseler, hele yeniyse karşısına geçip seyretmeler… Ya biraz daha büyüyünce? Paçalar bol, beller yüksek, gömlekler oduncu… Bir çift yazlık bir çift kışlık ayakkabın varsa şanslıydın. Mümkün müydü ben bu ayakkabıyı giymek istemiyorum diye direnmek? Kafasına terlik yiyerek büyüyen mutlu ve azla yetinmeyi bilen bir nesildik.

Sevmek sevilmek değerliydi. Aşklar uzaktandı, hani neredeyse Neşet Ertaş tarzı, sevdalar sır ileydi. Utanma, sıkılma, edep… Ne ararsan vardı. Radyoda şarkı paylaşmalar hele… Bir umut, sevdiğim de dinliyordur diyerek istenen şarkılar vardı. O şarkıları kaydetmenin tarifsiz hazzına ne demeli? Trabzon Anılar Kasetçisinden alınan 60’lık, 90’lık kasetlerim durur hala. Gelin görün ki kasetçalarım yok. Ne tuhaf değil mi? O yıl-larda kasetçalar ne değerliydi oysa. Evet, ile-ride torunlarıma, record ve play tuşuna aynı anda basmanın önemini keyifle ve gururla anlatacağım. Kasete şarkı kaydetmiş bir neslin şanslı bir ferdiyim diyeceğim. Bir de madalyam olsaymış keşke. Şöyle yazsaymış üzerinde: “90’larda çocuktunuz, tebrikler!”

Salçalı ekmek desem kokusu gelir mi bur-nunuza? Yaz tatilinde akrabalar, kız erkek, çoluk çocuk toplanıp büyük kazanlarda yapılan salçalar, reçeller, konserveler sadece yemek değil bence. Bir kültür ama daha çok bir neslin uzakta kalan çocukluğunun kalp sızısı. Gelin aynı duyguları yaşatın şimdiki çocuklara. Mümkün mü?

Bir şarkı dinliyorum, beni geçmişe götü-rüyor. Dünden razıyım buna zaten. Keşke hiç dönmesem “geçmiş” denen ülkeden. Ne deniyor şimdi benim bu ruh halime? Melankoli mi? “Melankoli, hüzünlü olma mutluluğudur” demiş Victor Hugo. Geçmişe duyduğum özlemle hüzünlenmeye, o hüzün-le mutlu olmaya gönüllüyüm sanırım. Nasıl olmayayım?

Bildiğin eskimişim, kendimi hiç de ait hissetmediğim bu devirde. Kaybolmak, bir hikâye olarak kalmak istiyorum çoğu zaman. Başka ne hikâyeler de vardır kim bilir? Ne dersiniz? Bir zaman sonra müzayedede ser-gilenir mi bu hayatlar? Kaça satılır ya da? “Kendini Geçmişte Bulma Sergisi” olsun adı. Haraç mezat satılsın hikâyelerimiz gü-nümüz insanına. Ama ne kimsecikler bula-bilsin bizleri ne de anlayabilsin. Bir kırık plak olalım en kuytuda. Ne diyor bir şiirinde Özdemir Asaf? “Seni saklayacağım inan. Yazdıklarımda, çizdiklerimde, şarkılarımda, sözlerimde…” Böyle saklanabilsek keşke, yazıda çizide. Kimse bilmese, görmese.

Bir şarkı dinliyorum. Adı “Gölge Çiçeği”. Nakaratı daha güzel ve anlamlı. Artık merak edip de dinlerseniz anlarsınız ya da tam tersi. Nasılsa açamaz gölge çiçeği.

Ankara’ya Yeni Adliye Binası Adalet Bakanı Abdulhamit Gül Ankara’da yeni yapılacak adliye ile birlikte 6 farklı noktada yürütülen adalet hizmetlerinin tek çatı altına toplanacağını belirtti. Bakan Gül, “Ankara, Cumhuriyetimizin 100. yılında, hem Başkent olmanın hem de adalet kavramının ağırlığına ve şanına yakışan bir adliye kampüsüne kavuşmuş olacak.” dedi.Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ile Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Başkent’te sunulan adalet hizmetlerinin altyapısını daha da iyileştirecek Yeni Ankara Adliyesi Binası Yapım Protokolü’nü imzaladı. Protokol imza töreninde konuşan Adalet Bakanı Abdulhamit Gül; projeyle bütün ihtiyaçlara cevap veren bir kampüsü Cumhuriyetin 100. yılında Başkente kazandırmayı hedeflediklerini belirtti.YENİ ANKARA ADLİYESİ 500 BİN METREKARE KAPALI ALANA SAHİP OLACAKYeni adliye binasını Yenimahalle ilçesinde bulunan eski MİT arazisinin 250 dönümlük kısmına yapmayı planladıklarını söyleyen Bakan Gül, yeni adliye binasının Ankaralıların kolay ulaşabileceği bir yerde olduğunu vurguladı. Kullanılan mevcut adliye binasının 90 bin metrekare kapalı alana sahip olduğunu kaydeden Gül, şu bilgileri verdi:“Ankara’da yargısal hizmetler bazıları kiralık olmak üzere altı farklı yerde sunulmaktadır. Toplam kapalı alanı ise 150 bin metrekaredir. Yeni projemizde ise adliye binasının toplam kullanım alanının 500 bin metrekare olmasını planlıyoruz. Yeni mimari anlayışla vatandaşın adalet hizmetlerine erişimini kolaylaştırmak için adımlar atıyoruz. Projemizde hukuk mahkemeleri, ceza mahkemeleri, cumhuriyet başsavcılığı ve icra dairelerini aynı kampüs içerisinde ancak ayrı bloklarda projelendirdik. Böylece hakim ve savcılarımız, adliye personelimiz avukatlarımız ve vatandaşımız için erişim kolaylığı ve zaman tasarrufu sağlamış olacağız.”DAHA GÜÇLÜ ADALET SİSTEMİ

Bakan Gül konuşmasında, Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin adım adım hayata geçirildiğini söyleyerek, “Cumhurbaşkanımızın milletimize açıkladığı bu strateji belgesi de adım adım hayata geçiyor. Güven veren ve erişilebilir adalet sistemi vizyonu da Cumhuriyetimizin 100. yılında daha güçlü adalet sistemine inşallah katkı sağlayacaktır.” dedi. Türkiye’nin tüm terör örgütleriyle mücadelesini özgürlük ve güvenlik dengesinde birini diğerine tercih etmeden yürüttüğünün altını çizen Bakan Gül, yargı teşkilatının terör örgütleriyle mücadelede en önemli güvence olduğunu söyledi.YARGININ İDEOLOJİSİ ADALETTİRHukuk devletinin en önemli belirtisinin bağımsız ve tarafsız yargı olduğuna dikkati çeken Bakan Gül konuşmasını şöyle sürdürdü:“Yargıya adaletin rengini veren, yargı mensubunun kararlarında sadece ama sadece hukuka ve vicdanına dayanmasıdır. Yargı mensubu; her kararını millet adına karar verir. Her kararında millet adına bağımsızlığı ve tarafsızlığı gözetir. Yargı herkesin, milletin yargısıdır. Yargının ideolojisi olmaz. Yargının tek ideolojisi vardır o da adalettir. Hukukun üstünlüğü kavramının ete kemiğe bürünmesi bağımsız ve tarafsız, iyi işleyen güçlü bir yargı teşkilatı ile var olur.”YENİ UYGULAMALAR GELİŞTİRİLİYORBilişim çağında yaşadığımızı dile getiren Bakan Gül, vatandaşların adalete erişimin kolaylaştırılmasına yönelik Adalet Bakanlığı tarafından yapılan çalışmaları aktararak, “E-Vatandaş uygulamasını 9 Ekim’de hayata geçirdik. Böylece tüm vatandaşlarımız tüm adli hizmetlerini Türkiye’nin her yerinde hızlıca ulaşabileceklerdir. Yine önümüzde çalışmalarına başlattığımız bir düzenlemede, bir çalışma alanında avukatların bürolarında duruşmalara katılabilmesidir. Yapacağımız çalışma ile sistem elektronik sistemlerdeki altyapıyı tamamladıktan sonra,

duruşma ile mahkeme salonu ile duruşma salonuna ile entegre edecek bir sistemle, hakim tanımlı avukatı duruşmaya bizzat gelmeksizin, duruşmaya icra edebileceği sisteme geçeceğiz. Bu konuda da avukat arkadaşlarımız, yargı mensuplarımız da çalışmaya başladık, yakın zamanda da Türkiye bu anlamda çok önemli bir yeniliğe imza atmış olacak.” ifadelerini kullandı.ABD TEMSİLCİLER MECLİSİNİN KARARI YOK HÜKMÜNDEDİRKonuşmasında ABD Temsilciler Meclisi’nden çıkan karara tepki gösteren Bakan Gül, “Tarih boyunca bize zaferler getiren şey, milletimizin ahlaki üstünlüğündedir. Hükümsüz kararlarla, iftira ve yalanlarla bu üstünlüğü bozmak kimsenin elinde, etkisinde değildir. Manidar bir zamanlamayla ABD Temsilciler Meclisi’nden dün çıkan karar da beyhude bir girişimdir, yok hükmündedir.” dedi. ‘Soykırım lafı eden müstevliler önce kendi tarihleriyle yüzleşsinler.’ diyen Bakan Gül, tarihimizde utanç ve leke olmadığını; tarihimizin hak, hakikat ve adalet üzerine yükseldiğini kaydetti.BAKAN KURUM: “PROJEYİ, EN İYİ UZMANLARINDAN OLUŞAN KİŞİLER YÜRÜTECEK”

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ruhuna uygun olarak bakanlıklar arasındaki uyumu, iş birliğini ve iş yapma hızını arttırdıklarını söyledi. Bu kapsamda bugün bakanlık olarak, adaletin dağıtılacağı bir mekanı inşa edecek olmanın heyecanını yaşadıklarını belirten Bakan Kurum, projenin planlama ve inşaat işlerinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılmasının yaklaşık 3 ay önce Adalet Bakanlığınca talep edildiğini, hızlı bir şekilde tüm teknik hazırlıkları tamamladıklarını ve bugün protokol imza töreni için bir araya gelindiğini bildirdi. İmzaların hemen ardından Adalet Bakanlığının projeye ilişkin çalışmalarını alacak ve inşa faaliyetlerine başlanacağını ifade eden Kurum, “Süratle projeyle ilgili tüm teknik işlemleri, proje ihalesinin yapılmasını ve ardından da hem yapım hem de kontrol hizmetlerini tamamlayacağız. Ankara Adalet Sarayımızın uygulama projelerini, alanının en iyi uzmanlarından oluşan bir proje grubuyla yürüteceğiz. El birliğiyle 2023 vizyonumuza yakışır bir adalet sarayını, başkentimize kazandırmış olacağız.” ifadesini kullandı.

Bakan Gül Sincan’da Personel İle Buluştu

Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsünü ziyaret eden Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, infaz süreciyle ilgili “Soruşturma aşaması, kovuşturma aşaması ve infaz aşaması, ceza yargılamasının önemli bir parçasıdır. Suçluyla mücadele, suçla mücadele anlamında infaz çok önemlidir” değerlendirmesinde bulundu.Adalet Bakanı Abdulhamit Gül beraberindeki heyetle birlikte Ankara’da bulunan Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsünü ziyaret etti.

Sincan Açık Cezaevi’nde yapılan çalışmalar hakkında detaylı bir sunum alan Bakan Gül, daha sonra cezaevi çalışanlarıyla öğlen yemeği yedi. Yemek sonrası bir konuşma yapan Bakan Gül, infaz sürecinin suç ve suçluyla mücadeledeki önemine vurgu yaptı. “Devletimizin suçluyla mücadele anlamında önemli bir safhası infazdır” diyen Gül, infaz sürecinin temelinin kişileri yeniden topluma kazandırmak olduğunu hatırlattı. Her insanın başına gelebilecek bir olay neticesinde

cezaevine düşebileceğine dikkat çeken Gül, “Cezaevine düşen bu kişileri ailesine topluma yaşadığı çevreye faydalı bireyler olabilmeleri için bizim gayret etmemiz, çaba göstermemiz lazım. İşte o yüzden iş yurtları çalışmaları, o yüzden kütüphaneler, o yüzden her türlü protokolle spor yapmaları, kültürel faaliyet yapmaları için her türlü gayret ve çalışmayı yapıyoruz” dedi. CEZAEVİ PERSONELİ ÖNEMLİ BİR GÖREVİ MİLLET ADINA İFA EDİYOR

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, konuşmasında büyük fedakârlıklarla çalışan cezaevi personeline de teşekkür etti. Cezaevi personelinin yıllardır beklediği yıpranma payında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın desteğiyle önemli düzenlemeler yapıldığını belirten Gül, cezaevi personelinin devletin önemli bir görevini millet adına ifa ettiğini söyledi. Gül, cezaevi personelinin tutuklu ve hükümlülerin insanca yaşaması için her türlü çabayı gösterdiğini dile getirdi.

Yerinde Sağlık Hizmetleri İncelendiCeza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Sağlık ve Basın Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı Heyeti, başkanlığın görev alanına giren ceza infaz kurumları ile İstanbul Adli Tıp Başkanlığına bir çalışma ziyareti gerçekleştirdi. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Sağlık ve Basın Halkla İlişkiler Daire Başkanı Serdar Sezer, Tetkik Hâkimi Hüseyin Kocabay ve Sağlık İşlemleri Bürosu personeli ile birlikte Manisa E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundaki rehabilitasyon bölümlerini, kurum Sağlık Servisini ve Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesini, Aliağa Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü, İzmir Kapalı ve Açık Ceza İnfaz Kurumu İle İzmir Menemen R Tipi Kapalı ve Açık Ceza İnfaz Kurumlarını, Maltepe Açık Ceza İnfaz Kurumu, Maltepe 1 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, Silivri Açık

ve Kapalı Ceza İnfaz Kurumları, Metris 1 ve 2 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumları, Metris R Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu ve Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, Maltepe Kampüs Devlet Hastanesinde ve Silivri Kampüs Devlet Hastanesi, Kartal Eğitim Araştırma Hastanesi ve Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve İstanbul Adli Tıp Başkanlığını ziyaret etti. Heyet, kurumlarda verilen yerinde sağlık hizmetlerini inceleyerek; revir, rehabilitasyon merkezi, fizik tedavi odası, muayene odası, diş ünitesi, bireysel görüşme odası, hükümlü odaları ve havalandırma bahçelerinde incelemelerde bulundu. Daha sonra heyet doktor, psikolog, sağlık memuru ve hasta bakıcılardan bilgi alarak rehabilitasyon ve bakım hizmetlerinin işleyişini yerinde inceledi.

Page 8: SeslenisSeslenisSayfa 2 i Ekim 2019 Bakan Gül: 2019 Yargıda Milat Yılı Olacak Adalet Bakanı Abdulhamit Gül 2019 yılını yargıda bir milat olarak gördüklerini dile getirerek,

Ekim 2019Sayfa 8 Seslenis

Bekir Tayyip ŞENDüzce T Tipi

Kapalı ve Açık Ceza İnfaz

Kurumu- İKM

YA OLURSA?

Her şeyin git gide kötüleştiğini fark etmişsinizdir. Bu sebeple her an her şeyin daha da kötüleşebilme ihtimaline karşılık, ruhen ve bedenen canhıraş bir hazırlık içerisindeyiz. Binlerce insan gardını kaldırmış, suratına gelebilecek bir pisliğe karşılık kendini savunuyor. Bunu doğal karşılıyor ve izlemeyi sevi-yorum. Fakat içimi gıcıklatan bir şey var. Şu an hiç birimiz, her şeyin bir anda çok iyi gidebilme ihtimaline karşı hazır değiliz. Biliyorum, düşük bir olasılık, lakin mümkün, değil mi ?

Ya aniden bir felaket gibi bulutlar dağılır ve kendimizi kırlarda ve hoş kokulu çiçeklerin arasında bulursak? O zaman ne yapacağız? Benimkisi minik bir uyarı. Sadece daha kötüsüne hazırlanmak, her şeyin daha da kötü-sünü yaşanabilir hale getiriyor. Ayrıca ne kadar hazırlansan da olmuyor. Ben-ce herkes aynı anda sadece güzel şeyler yaşayacağına ikna olursa belki birisi güzel bir şey yapar. Eğer yapamazsa büyük hayal kırıklığı olur ama sanki hiç yaşamadığımız şey. Birisi çıksın güzel bir ev yapsın. Diğeri gelsin güzel bir kıyafet diksin. Böyle böyle başlaya-lım. Güzel şeyler yaşamaya ne kadar hazırız. Hakkıyla yaşayabilecek miyiz böylesi eşsiz olanı?

Ya bir sabah herkesin tuttuğu ta-kım şampiyon olursa? Ya hiç hesapta yokken şaka gibi herkes sevdiğine ka-vuşursa, Ya herkes gideceği yerin tam önünde park yeri bulursa? Ya devlet platonik aşıkları maaşa bağlarsa? Ya kainatın bütün sınavlarında sadece cevabını bildiğiz sorular karşımıza çı-karsa? Ya hızlıca hastalar iyileşir, taze ölmüşler dirilirse? Ya herkes gönlüne göre iş bulup istediği paraya çalışmaya başlarsa? Ya herkes istediği eve yerle-şip, istediği kadar uzanırsa? Ya bütün ağaçlar durmadan meyve verirse?

Yağmur gezegenimizin ihtiyaç duy-duğu kadar yağdığı halde, sadece onu hissetmek isteyenlere görünürse? Ya gerçekten kendinizi tamamlamanız için bir kitap okumak yeterli olursa? Ya bir anda ailelerinizin çocuk zihninde, kal-binizde açtığı yaralar iyileşir ve sadece güzel şeyler hatırlanırsa?

Ya eski sevgilinizin sizden daha mut-lu olması sizi ondan daha mutlu hale getiren bir şeye dönüşürse? Ya evinizi başınıza yıktıklarında, yaktıklarında hoş bir koku yayılırsa etrafa? Ya birisi size ateş açtığında ölmek yerine içiniz ısınırsa? Ya akşama kadar küfür işit-mek kansere iyi gelirse? Ya hepinizin sırt ağrıları aynı anda geçer, aynı anda uykuları düzene girerse? Ya bütün lekeler normal suyla çıkabilse? Bütün internetler sınırsız, kotasız ve müthiş hızlı olursa? Ya sever gibi yaptığınız herkes sevilirse?

Ya bütün bebekler, sadece, onları kimsenin öldüremeyeceği kesinleşin-ce doğarsa? Ya bir şaka yaptığınızda herkes gülerse? Ya bir sabah uyandığı-nızda yeryüzünde sadece bir şeyin en iyisinden kalırsa? Herkes en akıllı, en güçlü, en mutlu ve en huzurlu olursa? Ya istediğiniz her şey indirimdeyse? Ya insanlar el ele tutuşursa, hayat bayram olursa?

Ya parası olmayan çocuklarda düdü-ğü çalarsa?

Buna hazır mısınız? Buyrun başlayın o hayatı yaşamaya.

Cumhuriyet’in 96. Yılında Denizli’de CTE Rüzgarı

Denizli’de gerçekleştirilen 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında birbirinden renkli görüntüler ortaya çıkarken, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Hasan Erbil Personel Eğitim Merkezi bünyesindeki, ceza infaz kurumu çalışanlarından oluşan CTE Türk Halk Oyunları Topluluğunun sunduğu halk oyunları gösterisi kutlamalara damgasını vurdu. Gösteride; Zeybek, Kafkas Solo, Halay, Teke yöresine ait oyunlar sergilendi. İnfaz ve Koruma Memurlarının üniformalarıyla sergilenen oyunlardan özellikle Kafkas Solo ve halay gösterisi izleyicilerden büyük beğeni ve alkış aldı. Kutlamaların sonrasında, Onursal Yargıtay Başsavcısı Hasan Erbil, Denizli Cumhuriyet Başsavcısı Ergül Yılmaz, Denizli Adalet Komisyonu Başkanı Halil Ortaköy ve Hasan Erbil Personel Eğitim Merkezi Başkanı Ali Orhan tarafından tebrik edilen CTE Türk Halk Oyunları Ekibi ile günün anısına hatıra fotoğrafı çektirildi.

Samsun T Tipi’nde Cumhuriyet CoşkusuSamsun T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı coşkusu yaşandı. Kurum çalışanları ile tutuklu ve hükümlülerin katıldığı program, Kurum Öğretmeni Sibel Karagül’ün sunumunda, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın söylenmesi ile başladı. Eğitim servisinde görevli İnfaz ve Koruma Memuru Yunus Emre Saraçoğlu’nun günün anlam ve önemini belirten konuşmasını yapmasından sonra, eğitim servisi memuru Beytullah Kargalı da, Ahmet Kutsi Tecer’in 29 Ekim isimli şiirini okudu. Cumhuriyet ve Atatürk temalı videolarla devam eden kutlama programı, Vatan Marşı, Sakarya Marşı, İzmir Marşı ve 10. Yıl Marşı ile son buldu. Konferans salonu, ellerindeki bayraklarla marşlara eşlik eden izleyicilerin coşku dolu görüntülerine sahne oldu.

Üniversite İş Birliğinde KutlamaCumhuriyetimizin kuruluşunun 96. yılı etkinlikleri kapsamında, Giresun Denetimli Serbestlik Müdürlüğü Gazi Mustafa Kemal Atatürk Toplantı Salonu’nda Giresun Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim görevlisi İksan Köse’nin cumhuriyet konulu konuşması, ardından Giresun Belediyesi Konservutuarı’nın saygıdeğer müzisyenleri Nefesli Çalgı Ustası Burak Kılınç, Bağlama Ustası Mürteza Sezgin ve Ritim Ustası Alper Ömer Beyoğlu tarafından Atatürk’ün sevdiği türküler ve şarkılar söylenilmiş olup,

Giresun Orman Bölge Müdürlüğü tarafından temini yapılan, Cumhuriyetimizin 96. yılına atfen 96 adet ıhlamur ağacı fidanı dağıtımı yapıldı. Etkinliğe Giresun Cumhuriyet Savcısı Mustafa Erbaş, Giresun Belediyesi Başkan Yardımcısı Abdurrahman Demirel, Giresun Seçim Müdürü Metin Domaç, Giresun Denetimli Serbestlik Müdürü Hasan Ünal, Giresun Denetimli Serbestlik Şefi Zafer Ayar, Giresun Kızılay Gençlik Kolu Başkanı Kübra Nebioğlu, çok sayıda Denetimli Serbestlik yükümlüsü katıldı.

Sincan’da 29 Ekim Heyecanı

Sincan 2 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda “29 Ekim Cumhuriyet Bayramı” etkinlikleri kapsamında 30 Ekim 2019 tarihinde; kurum yetkilileri, personel ve tutuklu-hükümlülerin katılımıyla program düzenlendi. Program başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizin manevi huzurunda saygı duruşu ve İstiklal Marşımızın okunması ile başladı. Eğitimden sorumlu 2. Müdür Mesrur Akarçay’ın günün anlam ve önemi ile ilgili yaptığı konuşmada; “Cumhuriyet sayesinde bağımsız ve özgür bir millet olarak yaşadığımız bu topraklarda, Türkiye Cumhuriyeti devletimizin ebedi varlığı ve birliği adına ülke gelişimine katkıda bulunmak için vatanımızı çok sevmemiz, düşmanca yaklaşımlarda bulunan iç ve dış güçlere karşı her zaman uyanık olmamız, ülke

menfaatlerini kendi menfaatlerimizin üzerinde tutmamız gerektiği, Atatürk’ün kurduğu cumhuriyete sahip çıkıp, demokrasiden asla ödün vermeden, milli birlik ve bütünlüğümüzden hiçbir zaman ayrılmamamız gerektiği” belirtildi. Konuşmanın ardından ceza infaz kurumunda açılan halk oyunları kursuna katılan tutuklu-hükümlüler katılımcılara zeybek oyunu gösterisi yaptılar. “Cumhuriyetin İlanı” isimli belgesel gösteriminden sonra tutuklu-hükümlüler tarafından sergilenen “Adım Adım Cumhuriyetin İlanı” isimli gösteride; birer birer anons edilerek 16 Türk devletinin bayrağının geçişi yapıldı. Program son olarak Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluşunu temsilen Türk Bayrağımızın dalgalandırılmasıyla sona erdi.

Page 9: SeslenisSeslenisSayfa 2 i Ekim 2019 Bakan Gül: 2019 Yargıda Milat Yılı Olacak Adalet Bakanı Abdulhamit Gül 2019 yılını yargıda bir milat olarak gördüklerini dile getirerek,

Seslenis Sayfa 9Ekim 2019

Evet, yazımızın başlığı özenle seçilmiş bir konunun serlevhasıdır. Kültür; bir milleti meydana getiren maddi ve manevi unsurların bütünüdür. Bununla alakalı yığın-la tanım ve tarifi kitaplarda, dergilerde bulmak müm-kündür. Her bireri meseleyi bir tarafından ele almış bu tarifler manzumesinin özü, kültürün milletin ana damarı ve varlığının nişanesi olduğudur. Kelimenin kökeni ve batılı, doğulu münevverlerin bu hususta hangi tanımları kullandığı ile bana ayrılan sütunu doldurmak istemi-yorum. Gayem vermek istediğimiz mesajı doğru ve en kısa yoldan vermek dikkati bir nebze olsun bu nazik meseleye çekebilmektir. Bir milleti meydana getiren ve o milletin maddi ve manevi olarak ürettiği değerler olarak ifade edilen bu mefhumun muhtevasına dair cümleler kurabilmektir.

Evet adeta asırların tecrübesi, birikimi, bilgisi, görgü-sü, sanatı, folkloru, mimari estetiği, hayat tarzı, bakışı, duyuşu, hissedişi, melodisi ve daha nice sayabilece-ğimiz alanda ki eserler kültür hazinemizi oluşturan parçalardır. Türk kültürünün, İslam medeniyeti ile bu-luşmasıyla ortaya çıkan Türk- İslam Medeniyeti de bu halitanın muhteşem bir sonucudur.

Emperyalizm nedir?Emperyalizm, gücü elinde bulunduran devletlerin

kendisinden daha zayıf milletleri ve halkları hem ikti-saden, hem ırken hem de kültürel olarak sömürmesidir. Evet, bu tarife muvafık bir surette varlıklarını idame et-tiren egemen devletler kendilerinden daha zayıf millet-leri asırlardır sömürmekte, onları köle olarak görmekte, topraklarını işgal etmekte, kültür ve medeniyetlerini ifsat etmekte, dillerini, dinlerini tahrif etmektedir.

Emperyalizm dendiğinde akla gelen ilk şey, iktisadi emperyalizmdir. Batılı ülkelerin sanayileşme hamlele-ri ile birlikte doğu toplumlarının yaşadığı toprakların altındaki madenleri sömürmesi, insanlarını köle olarak kullanması, ham madde ihtiyacını birer müstemleke olan bu sözde devletlerden elde etmesidir. Batı bazı efsunlu kelimeler ile gelişmemiş ya da az gelişmiş ül-keleri hem zihnen hem de fiilen işgal etmekte, kendi menfaatlerine hizmet eden birer peyk devlet olarak görmekte ve bu minval de bir politika takip etmektedir. Bu hususta akla gelen ilk şey, iktisadi emperyalizm olsa da en tehlikelisi bu değildir. Emperyalizmin en tehli-kelisi kültürel saha da yapılan emperyalizmdir. Kültür, bir milletin maddi ve manevi kıymet hükümleridir. Mil-letin, özüdür. Milleti var eden, yaşatan değerlerdir. Bu değerler yaşadıkça millet var olmaya devam edecektir. O sebeple batılı güçler müstemleke olarak gördükleri ülkelere asıl öldürücü darbeyi kültür emperyalizmi ile vurmaktadır. Onların dinlerini tahrif etmekte, dillerini değiştirmekte, ellerinde ki kutsalları almakta ve yerleri-ne hiç bir temeli olmayan, basit, bayağı, adi bir yaşam yahut kendi mukaddeslerini ikame etmektedirler. Bu projenin hedefinde olan ülkelerin başında ülkemiz gel-mektedir. Batılı güçler bizim özellikle manevi kuvvet damarlarımızı, millet vasfımızı, kültürel zenginliğimi-zi, medeniyet havzamızı hedef almakta ve bu noktada projeler geliştirmektedir. Çanakkale savaşında düşman gemilerine boğazı kapayan ruhun, Türkler tarihin sayfalarına gömüldü denildiği anda İstiklal Harbiyle küllerinden doğan ruhun, Kıbrıs harekatında bütün dün-yanın karşı çıkmasına rağmen ada da Mehmetçik olarak parıldayan ruhun, 15 Temmuz en karanlık gece de milli bir şavk olarak ışıldayan ruhun, El- Bap ve Afrin’de Kızıl Elma ülküsünün emrinde yükselen ruhun kültür ve medeniyet havzamızdan, iman ve millet vahamızdan fışkırdığını bütün dünya bilmektedir. Batılı devletler silahlarıyla, gemileriyle, uçaklarıyla, ordularıyla ele geçiremedikleri ülkemizi, gençlerimizin zihinlerini esir alarak, ahlaklarını yok ederek, ideallerini, ülkülerini dünyevileşme bataklığına sürükleyerek, kısacası Türk milletini et ve kemikten ibaret bir varlık haline getire-rek ele geçirmeyi hedeflemektedir. Türk milleti kendi üslubunu, yorumunu, estetiğini, mimari zevkini, musi-kisini, folklorunu, inanç değerlerini, iman akidelerini, tasavvufi vecdini, töresini, ahlakını ve maddi saha da ürettiği müşahhas hazinelerini muhafaza etmeli, yüksek ideallere bağlı olacak bir hayata bağlanmalı, tarihinden utanmamalı, Türklüğünden hicap duymamalı, İslam coğrafyasına mensubiyetinden mahcubiyet duymama-lıdır. Batının sosyal medya ile, televizyon ile, gazete, dergi, dizi, sinema, sosyal yaşam kalıplarıyla dışını süs-lediği, alladığı, pulladığı lakin içine bütün vücudumuzu tedricen öldürecek kadar zehirle doldurarak önümüze sunduğu sözde ziyafete itibar etmemelidir. Unutulma-malıdır ki, egemen güçler bugüne kadar bizleri teslim alamamışsa hep bu yüksek ruh sayesindedir. Ve pekala biliyorlar ki, önlerinde ki yegane engel bu yüksek ruh-tur. Kültür emperyalizmi, emperyalizmin en dehşetlisi-dir. Sözlerimi Merhum Osman Yüksel Serdengeçti’den bir iktibas ile noktalamak istiyorum;

Kültür emperyalizmi, siyasi askeri emperyalizmden daha tehlikelidir. Çünkü milletler topla, tüfekle, zorla yok edilemezler. Fakat, yabancı ideolojilerin, yabancı zevklerin propagandası içinde kendilerini kaybederek, erir giderler.

Kaynakça:Bir Nesli Nasıl Mahvettiler-Osman Yüksel Serden-

geçti S.67/ Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları

Oktay FERİKBandırma M Tipi Kapalı Ceza İnfaz

Kurumu- İKMKÜLTÜR

EMPERYALİZMİ

Erzurum Açık Organik Tarım Atölyelerini Tanıttı

Erzurum Açık Ceza İnfaz Kurumundaki yapılan İşyurdu faaliyetleri ile tarımsal ürünlerin kamuoyuna tanıtılması için görsel ve yazılı basının da katılımıyla tertiplenen programa; Erzurum Valisi Okay Memiş, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Cumhuriyet Başsavcısı Burhan Bölükbaşı, Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı, Bölge Adliye Mahkemesi Başkanı Mustafa Çetin, Bölge Adliye Cumhuriyet Başsavcısı Ünal Bingül, Baro Başkanı Talat Göğebakan, Erzurum Mit Başkanı Selçuk Yıldızeli, Cumhuriyet Savcısı Murat Karabulut, Jandarma Bölge Komutan vakili, Erzurum Açık Ceza İnfaz Kurum Müdürü Selçuk Sucu ve diğer Ceza İnfaz Kurumu müdürleri Zeki Kerim, Erhan Kapıcı, Hasan Çümen ile çok

sayıda personel katıldı..Açık Ceza İnfaz Kurumunda üretilen ve tamamen organik olan meyve ve sebzelerden oluşan ikramın ardından tarla gezilerek hasada erişen lahana, çilek, biber, domates, salatalık, kabak, fasulye, patates tarlası ile elma bahçesi gezildi ve organik ürünlerin tanıtımı yapıldı. Daha sonra mobilya atölyesi, kompakt ve demir atölyeleri, fırın, terzi ve döşeme atölyeleri gezilerek tanıtımı yapıldı.85’i yabancı uyruklu olmak üzere 415 hükümlünün bulunduğu Erzurum Açık Ceza İnfaz Kurumu, 4 ceza infaz kurumunda bulunan toplam 2300 hükümlü ve tutuklu ile 650 personele kurum mutfağımızdan 3 öğün yemek çıkarılmaktadır. Hükümlülerden 120 kişi Genel Bütçe iç hizmetlerde, 160

hükümlü işyurdu atölyelerinde olmak üzere 280 hükümlünün çalıştırıldığı, 156 hükümlünün ise 1 ve 2 kademe okuma-yazma, Açık Ortaokul ve Lise, Örgün ve Açık öğretim Üniversitesine devam etmektedirler.İşyurdu Müdürlüğü 2019 yılı Ağustos ayı itibariyle işkollarında hükümlülere meslek sanat edindirme ve mesleklerini koruyarak geliştirme amacıyla çalışmaları neticesinde 3.586.798,00 TL gelir olmak üzere 1.036.587,00 TL kar elde edildi. Cumhuriyet Başsavcısı Burhan Bölükbaşı’nın yaptığı konuşmada ise; “Hükümlülerimizin atölyelerimizde ürettiği bu ürünler kamu kurumlarımızda ve talep halinde özel sektörde kullanılmakta, ayrıca tüm tarımsal ürünlerimizden vatandaşlarımız

faydalanmaktadır. Hizmet sektöründeki faaliyetleri ile hükümlülerimizin vatandaşlarımız ile ilişki kurarak sosyalleşmesi sağlanmaktadır. Hükümlüler burada tarımsal ürünler yetiştirerek bunların satılmalarını sağlıyor. Hükümlüler bunların yanında hizmet sektöründe de çeşitli faaliyetlerde bulunuyor. Hükümlülerin sosyal gelişimini ve meslek edinmelerini sağlayarak tahliye olduktan sonra sağlıklı ve topluma uyumlu bireyler olmalarını sağlamak amacıyla elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Bizler hükümlülerin topluma kazandırılmaları için böyle faaliyette bulunarak onlara destek olmaya devam edeceğiz tüm vatandaşlarımızdan da desteklerini bekliyoruz”. dedi.

Hakkari’de Camiler ve Din Görevlileri Haftası Kutlandı Hakkari Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda 4 Ekim 2019 tarihinde Camiler ve Din görevlileri haftası sebebiyle tutuklu ve hükümlülere yönelik program düzenlendi.Kurum vaizi Yılmaz Önal öncülüğü ile gerçekleştirilen programa Kurum Müdürü Yunus Emre Güneş , Jandarma Karakol Komutanı Jandarma Ast. K.B. Naci Uzun, İl Müftüsü Faruk Gürbüz, İmam Zübeyt Öztunç, İmam Sıddık Özatak, Müezzin Murat Arslan Hakkari Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Personelleri ve çok sayıda tutuklu ve hükümlü katıldı. Program akışı kurum vaizi Yılmaz Önal’ın açılış konuşması “Cami ve Hayat” konulu sunum ile başlayarak Camiler ve Din Görevlileri Haftası nedeniyle açıklamada bulunan İl Müftüsü Faruk Gürbüz “Camilere olan

ilgiyi artırmak, bağlılığı pekiştirmek, camilerin önemini daha etkin bir şekilde anlatmak, insanlar caminin manevi ikliminde buluşmaya davet etmeyi ve yaşamayı, ruhen bu duygu ile beslemek insanlar olarak üzerimize birer görev olarak toplumunun hassasiyetini devam ettirebilmesi için ihtiyaç duyulan manevi bir değerimizdir.

Katılımcıların ilgisiyle devam eden programın; imam hatiplerin yaptığı kuran ziyafeti ve ilahilerle katılımcıların gönlünü mest eden program Kurum Müdürü Yunus Emre Güneş’in İl Müftüsü Faruk Gürbüz ve emeği geçenlere teşekkür ederek programa katılan tutuklu ve hükümlülere ikram eşliğinde son buldu.

Dinar T Tipi’nde Tek Kullanımlık Terlik İmalatı Dinar T Tipi Kapalı ve Açık Ceza İnfaz Kurumunda Denizli’li HT Grand Tekstil ile işbirliği yapılarak; tek kullanımlık terlik imalat işi yapılmaktadır. 21.08.2014 tarihinde açılan

tekstil atölyesinde açık ceza infaz kurumunda 14 hükümlü, kapalı ceza infaz kurumunda 30 hükümlü ve tutuklu olmak üzere toplam 44 kişi çalışmaktadır. Atölyede çalışan hükümlüler

Atölye Şefi gözetiminde usta çırak ilişkisi ile işi öğrenmektedirler. Günlük 5000 çift terlik üretilmektedir. Atölyenin açılmasından itibaren çeşitli otellere terlik üretilmekte iken; 2019 yılda Türk Hava Yollarına uzun uçuşlar için bir milyon çift terlik üretilmiştir.Atölyede çalışan hükümlülerin kalfalık belgesi alması için gerekli müracaatlar sonucunda kurumda pratik ve uygulamalı sınav yapılmış olup; 17 hükümlü kalfalık belgesi aldı. Bu belge ile kurum atölyesinde çalışan hükümlüler tahliye olduktan sonra tekstil fabrikaların iş bulma imkanını da sağlamaktadır.

Bursa E Tipi’nde Mevlit ProgramıBursa E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda infaz koruma başmemuru olarak görev yapmaktayken kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden Himmet HANCA için kurum yemekhanesinde mevlit programı gerçekleştirildi.Programa Kurum 1. Müdürü Hüseyin Güneş 2. Müdürler Haluk Çankaya Dursun Ali Ceryan, Eren Gümüşalan ve kurumumuzda görevli infaz koruma memurları katıldı. Kurum vaizleri Cemalettin Kutlu ve Bayram Yılmaz Olcan tarafından kuran-ı Kerim tilaveti ve dualar edildikten sonra programa katılan personele ikramda bulunuldu.

Tayinci Personel’e Veda Töreni

Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda mazeret tayini ile başka kurumlara giden personele plaket töreni düzenlendi.Törene Başkontrolör Hulusi Yücedağ, Stajyer Kontrolör Berkant Altun, Kurum Müdürü Tuncay Avanaş, Kurum 2. Müdürleri ve Kurum Personeli katıldı. Başkontrolör Hulusi Yücedağ ve Stajyer

Kontrolör Berkant Altun tarafından tayini çıkan personel Sadullah Kılıç’a plaketi takdim edilmiş olup, Kurum Müdürü Tuncay Avanaş tayini çıkan personele özverili çalışmalarından dolayı teşekkür ederek yeni görev yerlerinde başarılar diledi. Plaket Töreni tayini çıkan personelin veda konuşması ile sona erdi

Page 10: SeslenisSeslenisSayfa 2 i Ekim 2019 Bakan Gül: 2019 Yargıda Milat Yılı Olacak Adalet Bakanı Abdulhamit Gül 2019 yılını yargıda bir milat olarak gördüklerini dile getirerek,

Ekim 2019Sayfa 10 Seslenis

Topluma Güven Bireye UmutDENETİMLİ SERBESTLİK MÜDÜRLÜKLERİNDE

ELAZIĞ DENETİMLİ SERBESTLİK MÜDÜRLÜĞÜ Elazığ Denetimli Serbestlik Müdürü Mehmet Ali Öztaylan Selçuk Üniversitesi Sosyoloji Bölümünden 2001 yılında, Necmettin Erbakan Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi anabilim dalı Kurumsal Yönetim ve Liderlik bilim dalı yüksek lisans programından 2019 yılında mezun olmuştur. Elazığ Denetimli Serbestlik Müdürü Mehmet Ali Öztaylan, özel sektör deneyiminin ardından Alanya Denetimli Serbestlik Müdürlüğünde Sosyolog olarak göreve başlamıştır. 2016 yılında Konya Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne Müdür Yardımcısı atanmış, 2019 yılı yaz kararnamesiyle Elazığ Denetimli Serbestlik Müdürü olarak görevlendirilmiştir.Müdürlük binası 2016 yılında özel şahıstan kiralanarak bugünkü yerinde hizmetine devam etmektedir. Kullanım alanı 2230 metrekare olan binada konferans salonu, yemekhane, kafeterya, kadın ve erkek mescidi gibi ortak alanlarla birlikte çeşitli büyüklüklerde toplam 39 oda bulunmaktadır.Girişte Güvenlik Noktası, Danışma ve Santral olarak yerleşimi planlanan binada yükümlülerin işlem akış sırasına göre bürolar oluşturulmuş ve yerleşim planı yapılmıştır.Müdürlükte 1 Müdür, 1 Müdür Yardımcısı, 7 Öğretmen, 7 Sosyolog, 2 Psikolog, 32 İnfaz Koruma Memuru, 3 Memur, 1 Hizmetli ve 1 Kaloriferci toplam 55 personel görev yapmaktadır.Müdürlükte; 3675 Adli Kontrol, 960 Yetişkin Denetimli Serbestlik, 665 Nakil Dosyası, 119 Mükerrir Dosyası, 28 Çocuk Denetimli Serbestlik Dosyası olmak üzere toplamda 5407 adet dosyanın denetimli serbestlik infaz işlemleri yürütülmektedir. Koruma Kurulu Bürosuna başvuru sayısı 36’dır.Elazığ Halk Eğitim Merkezi tarafından 22 yükümlüye Tehlikeli ve Çok Tehlikeli İşlerde İnşaat Boyacılığı Kursu verilmiştir. Kursiyerlerden şartları taşıyan ve sınavda başarı gösteren 19 yükümlüye Elazığ Mesleki Eğitim Merkezi tarafından Tehlikeli ve Çok Tehlikeli İşlerde İnşaat Boyacılığı Kalfalık Belgesi verilmiştir. Elazığ İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, Elazığ Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü İşbirliğinde Arıcılık Projesi kapsamında 20 yükümlü ve personele 72 saatlik eğitimle Arıcılık Sertifikası verilmiştir.Toplum Yararına Çalışma Programlarında dezavantajlı grup değerlendirmesi yapılarak denetimli serbestlik yükümlüsü ve eski

hükümlü olarak belirli bir kontenjan ayrılması için Elazığ çalışma ve iş Kurumu il müdürlüğü ile çalışmalar yürütülmektedir.Yükümlülerin eğitim iyileştirme faaliyetlerine yönelik bireysel görüşmeler, grup çalışmaları görev tanımı ile belirlenmiş 9 denetimli serbestlik uzmanı tarafından yerine getirilmektedir. Sigara Alkol Madde Bağımlılığı Müdahale Programı (SAMBA), Hayat İçin Değişim Programı (HAYDE) ve Öfke Kontrol Programı grup çalışmaları, benzer işler için teşrif edilmiş 2 grup çalışması salonunda gerçekleştirilmektedir. İyileştirme faaliyetlerine yönelik seminerler, işbirliği kurulan sivil toplum kuruluşları ve resmi kurumlardan gelen ilgili görevlilerce yürütülmektedir.Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası ve Koruma Kurulu işbirliği ile KOSGEB destekli “Uygulamalı Girişimcilik Kursu” açılmış 23 Kursiyere Girişimcilik Sertifikası verilmiştir.Girişimcilik belgesi sahibi 4 kişinin kendi işyerlerini açması için projeleri Müdürlüğümüzce hazırlanmış, Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne proje başvurusu yapılmıştır.Yükümlülerin toplu halde çalıştırılmasıyla 2019 yaz döneminde 12 okulda boya temizlik bahçe düzenlemesi taşıma gibi ve toplam alanı yaklaşık 800 bin metrekare olan 4 mesire alanında temizlik çalışmasıyla kamu yararına ücretsiz çalışma yükümlülüğü yaptırılarak topluma hizmet edilmiştir. 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Etkinlikleri haftasında İcadiye Şehitliği çevre temizliği ve düzenlemesi yapılmış yükümlülerde tarih ve millet bilinci geliştirilmeye çalışılmıştır.40.000 metrekarelik alanda Adalet Ormanı oluşturulmuş, Elazığ Cumhuriyet Başsavcısı Osman KÖSE, il protokolü ve yükümlülerin katılımıyla 1.500 fidan dikimi gerçekleştirilmiştir. Türk Kızılay’ı Elazığ Şubesi tarafından, 13 yetişkin ve 8 çocuk olmak üzere toplam 21 yükümlü ve ailelerine, kışlık giysi ve ayakkabı nakdi yardımı yapılmıştır. Kızılay, YEDAM, Hayır Çarşısı, Elazığ Kader Mahkumları Derneği gibi sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği kurularak, hem yükümlülerin topluma kazandırılmasında yardımcı olmaları hem de yükümlülerin kamu yararına ücretsiz çalışmalarıyla STK’ların işgücü taleplerinin karşılanması hedeflenmektedir.

Page 11: SeslenisSeslenisSayfa 2 i Ekim 2019 Bakan Gül: 2019 Yargıda Milat Yılı Olacak Adalet Bakanı Abdulhamit Gül 2019 yılını yargıda bir milat olarak gördüklerini dile getirerek,

Seslenis Sayfa 11Ekim 2019

Gelişen ve Değişen Yüzü ile Ceza İnfaz Kurumlarımız-21

“Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü bünyesinde faaliyetlerine devam eden Ceza İnfaz Kurumlarımız çağdaş infaz sistemi ile gelişmeye ve değişmeye devam ediyor” yazı dizimize Ocak 2018 itibariyle başlamıştık.

2019 yılının yedinci iline İzmir ile devam ediyoruz. Eylül sayımızda siz değerli okurlarımıza Muş ilinde faaliyetlerine devam eden, Muş E Tipi Kapalı Ceza İnfaz kurumunda yürütülen faaliyetler, kurumun fiziki donanımları ve eğitim

iyileştirme faaliyetleri ve yerinden eğitim ile ilgili bilgiler sunmuştuk. Ekim sayımızda da Elazığ ilimizin önemli ceza infaz kurumlarından biri olan Elazığ Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nu tanıtacağız.

Elazığ Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürü Osman Uğuz, 2001 yılında Sincan 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumunda İnfaz ve Koruma Memuru olarak göreve başladı. Daha sonra sırasıyla, Sincan 2 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda İdare Memuru , Pozantı M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda 2. Müdür, Ağrı Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda 1. Müdür , Elazığ E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda 1. Müdür olarak görev yapmıştır. 14/06/2019 tarihinden itibaren Elazığ Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda Kurum 1. Müdürü olarak görev yapmaktadır. Elazığ Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumunun tanıtımını kurum müdürü Uğuz’dan dinleyelim: “Elazığ Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumumuz fiziki yapı itibarı ile R Tipi Ceza İnfaz Kurumu olarak inşa edilmiş daha sonradan Bakanlık oluru ile statüsü değiştirilerek Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna dönüşümü yapılmıştır. 08/06/2018 tarihinde imkanlar dahilinde dönüşüm çalışmaları tamamlanmış, tutuklu hükümlü kabulüne başlanmıştır. Kurumumuzda İdari kısımda Kurum 1. Müdürü odası, Kurum 2. Müdürü odası 1 adet, İdare Memuru odası 1 adet, Toplantı odası 1 adet, Merkez Kontrol odası 1 adet, Personel birimi odası, Dijital Kayıt ve Telefon Dinleme odası, İnfaz Kalemi odası, Genel Bütçe ve Ambar Birimi, Saymanlık, Emanet Para odası, Personel Çay Ocağı 1 adet mevcuttur. Kurum girişinden itibaren Duyarlı Kapı ve X-Ray, 2 adet Bay-Bayan arama kabini, Mektup Okuma birimi, İnfaz ve Koruma Başmemurluğu, 8 kişilik kapalı görüş alanı, 3 adet avukat görüş alanı, 1 adet açık görüş salonu, 1 adet Hazır Kuvvet odası, Vardiya Başmemurluğu odası, Segbis odası, **Mahkum Kabul birimine bağlı olarak; Kayıt-kabul odası 2 adet Üst arama kabini, X-Ray monitor odası, 1 adet Geçici oda, **Sağlık servisinde; Muayene odası, Diş Ünitesi, Doktor odası, Müşahede ve Gözlem odası, İlaç odası ve Aile görüş odası,**Psiko-Sosyal servisine bağlı olarak;H/T görüşme odası, Psikolog odası, Kreş, Çocuk oyun alanı, **Eğitim servisine bağlı olarak; 2 adet Derslik, Kütüphane, Öğretmen odası, 1 adet El sanatları atölyesi, 1 adet Terzi atölyesi, 1 adet Kuaför salonu, Konferans salonu, 1 adet Açık spor salonu,**İş Yurdu ve Yönetim servisine bağlı olarak; Kantin İşkolu, Fotoğrafçılık İşkolu,**Emanet Eşya birimine bağlı olarak; 1 adet Emanet Eşya deposu,**Emanet Para birimine bağlı olarak; Ziyaretçi Emanet para kayıt odası,

** Ziyaret Kayıt birimine bağlı olarak; Optik kayıt odası, Uyap kayıt odası, Teknik servis, Personel giyinme odası, 2 adet Bay-Bayan arama kabini bulunmaktadır.Kurumumuzda 1 Kurum Müdürü, 1 Kurum 2. Müdürü, 1 İdare Memuru, 1 Öğretmen, 2 Psikolog, 1 Sayman Yetkili, 4 adet İnfaz ve Koruma Başmemuru, 22 Erkek ve 74 Bayan İnfaz ve Koruma Memuru, 2 Sağlık Memuru, 1 Bilgisayar İşletmeni, 3 Teknisyen, 3 Cezaevi Katibi, 1 şoför, olmak üzere toplam 116 personel bulunmaktadır.Ceza İnfaz Kurumumuzda İş ve Meslek Eğitimi: Hükümlü ve tutukluların verimli, üretken, kendilerine güvenen, geleceğe güvenle bakan,topluma entegre olabilen, suç işleme kapasitesinin azaldığı bireyler olarak toplum yaşamına adaptasyon sağlamak ve salıverilmelerinden sonra gelir getirecek bir meslek edinmelerine yardımcı olmak amacıyla hükümlü ve tutukluların mesleki eğilimleri de dikkate alınarak meslek edindirme kursları düzenlenmektedir. Bu kapsamda: El sanatları kursu, Düz dikiş makinecisi kursu, Saça geçici ve kalıcı şekil verme kursu, Şiş Örgücülüğü kursu açılmış olup. 2019 yılı içerisinde Şiş Örgücülü kursu, Düz Dikiş Makineciliği Kursu, Saça Geçici ve Kalıcı Şekil Verme Kursları devam etmektedir. Resim kursu ve Hijyen Eğitimi kursları da planlanmıştır. Mesleki kurslara katılıp belge alan tutuklu ve hükümlülerin kalfalık, ustalık ve usta öğreticilik düzeyinde belgelendirilmeleri konusunda Mesleki Eğitim Merkezi ile çalışmalar devam etmektedir.Eğitim ve Öğretim Faaliyetleri:Kurumumuzda eğitim öğretim faaliyetleri Milli Eğitim Bakanlığı müfredatına uygun olarak tutuklu ve hükümlüler kuruma ilk geldiklerinde, eğitim durumları tespit edilerek okuma yazma bilmeyenlere Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü aracılığı ile okuma-yazma I. ve II. Kademe kursları açılmaktadır. Eğitim Öğretime devam etmek isteyenlere gerekli bilgiler Eğitim servisi tarafından verilerek sınavlara yönelik kayıtlar yapılmaktadır. Bu kapsamda 2019-2020 yılında Açık İlköğretim Okuluna 10, Açık Öğretim Lisesine 10, Açık Öğretim Fakültesine 9, ÖSYM tarafından yapılan sınavlara 8 öğrencinin kaydı yapılarak eğitimlerine devam etmeleri sağlanmıştır. Din Hizmetleri ve Ahlak gelişimi alanında Kurum Vaizi tarafından 20 H/T ya Kuran-ı Kerim okuma kursu, Din Kültürü ve Ahlak bilgisi dersi ile manevi rehberlik hizmetleri verilmektedir. Ayrıca kurumumuzda düzenli olarak müfredat konuları çerçevesinde dini konferanslar yapılmaktadır.

Sosyal Kültürel ve Sportif Faaliyetler:Hükümlü ve tutukluların Milli, manevi, kişisel,sosyal, kültürel, ahlakı ve sağlık yönlerinden gelişmelerine katkı sağlayarak salıverilmelerinden sonra sosyal hayata uyumlarını kolaylaştırma amacıyla kamu kurum ve kuruluşlarıyla yapılan işbirliği ile alan uzmanları tarafından konferans salonumuzda düzenli olarak önemli gün ve haftalar ile değerler eğitimi kapsamında belirlenen konulara yönelik konferanslar, seminerler ve konserler düzenlenmektedir. Kurumumuzda açık spor alanında tüm tutuklu ve hükümlüler için serbest spor aktiviteleri yürütülmektedir. Her ay düzenli olarak değer dergisi bilgi yarışması yapılmakta olup netice itibarı ile dereceye giren tutuklu hükümlülere teşvik amaçlı ödüller verilmektedir.Psiko-Sosyal Servis Faaliyetleri:Kurumumuza giriş yapan hükümlü tutuklulara yönelik tanıma takip formu doldurulmakla birlikte ilk bireysel görüşmede hükümlü ve tutukluların psikolojik analizi yapılarak oda vs uygulamalar buna göre düzenlenir. Tanıma takip formundan da yararlanılarak oluşturulan programa göre psikolojik yardıma ihtiyacı olan hükümlü ve tutuklular bireysel görüşmelere alınır. Bireysel görüşmeler hükümlü ve tutukluların ruh sağlığını uzun vadede hedeflenen düzeyde tutabilmek için idare ve gözlem kurulu ile yapılan işbirliği ile sohbet,spor,bilgi yarışması başta olmak üzere çeşitli sosyal kültürel faaliyetlerle desteklenir. Bunun yanında öfke kontrolü salıverme öncesi alkol ve madde bağımlığı gibi grup çalışmaları hükümlü ve tutukluların cezaevi hayatına adapte olması ve topluma kazandırmada güçlü temeller atılmasında fayda sağladığından psiko sosyal servisin uygulamaları arasında yer almaktadır. Kendine zarar verme, intihar, yas gibi durumlarda kriz görüşmeleri yapılarak akabinde vaka toplantısı ile izlenecek yol belirlenir. Servisimiz yalnızca hükümlü ve tutukluların değil personelinde kendini iyi hissetmesinden sorumlu olduğu için personele yönelik bireysel görüşmeler ve seminerler belirli aralıklarla sürmektedir. Kurumumuzda sağlık hizmetleri 2 Sağlık memuru ile İl Sağlık Müdürlüğü tarafından görevlendirilen Doktor, Diş Hekimi, Psikiyatri Doktoru tarafından yürütülmektedir. Kurum reviri: Doktor muayene odası, Diş Ünitesi, Acil Müdahale odası, İlaç odası bölümlerinden oluşmaktadır. Doktor muayene odası ve Diş Ünitesinde mesleğe haiz cihazlar bulunmaktadır. Hasta hükümlü ve tutukluların tedavileri öncelikle görevlendirilen doktor tarafından gereklilik halinde kampüs polikliniğine sevki ile yapılmaktadır” dedi.

ELAZIĞ KADIN KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU

Page 12: SeslenisSeslenisSayfa 2 i Ekim 2019 Bakan Gül: 2019 Yargıda Milat Yılı Olacak Adalet Bakanı Abdulhamit Gül 2019 yılını yargıda bir milat olarak gördüklerini dile getirerek,

Ekim 2019Sayfa 12 Seslenis

- Ek Ders Ücretlerinin Tahakkuku ve Ödenmesiyle İlgili İşlemler -

Ceza infaz kurumları ve denetimli ser-bestlik müdürlüklerinde sürdürülen iyi-leştirme faaliyetleri kapsamında uygula-nan eğitim çalışmaları ve meslek edindir-me kursları sırasında verilen ders ve ek derslere ait ücretler, 23/06/2007 tarih ve 2007/12226 sayılı Adalet Bakanlığı Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca ödenmekte olup, bu çalışmalar veya ödemeler ile ilgili ay-rıntılar, Adalet Bakanlığı tarafından çıka-rılan, “Kurumlarda ders ve ek ders üc-retleri” konulu 06.09.2012 tarih ve 139/1 sayılı Genelge, “Genç ve Yetişkin Hüküm-lü ve Tutukluların Eğitim ve İyileştirilme İşlemleri ve Diğer Hükümler.” konulu 27.07.2007 tarih ve 46/1 sayılı Genelge ile “Çocuk Hükümlü ve Tutukluların Eğitim Öğretim Faaliyetleri” konulu 01.01.2006 tarih ve 51 sayılı Genelge’de düzenlenmiş bulunmaktadır.

Bu nedenle, belirtilen faaliyetlerden kaynaklı tahakkuk ve ödemeler sırasında, söz konusu Bakanlar Kurulu Kararı ve ilgili genelgeler kurum idareleri tarafın-dan mutlaka dikkate alınmalıdır.

Yukarıdaki açıklamalar kapsamında ya-pılacak ödemelere konu olacak bazı özel-lik arzeden hususlara değinecek olursak;

*657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “Ders ve Konferans Ücret-leri” başlıklı 176’ncı maddesinin değişik ikinci fıkrasında, ceza infaz kurumların-da görevli öğretmenlere ders ve ek ders ücretinin % 25 fazlasıyla ödeneceği belir-tildiğinden, kadrolu öğretmenler dışında-ki ders veren diğer görevlilere % 25 fazla-sı ile ödeme yapılmamalıdır. Bu uygulama mevzuat kapsamında hafta sonlarında yapılan açık öğretim okulları sınavları için de geçerli olduğu unutulmayarak, sı-navlara katılan öğretmenlere % 25 fazlası ile ücret ödenirken, diğer personel için % 25 uygulaması yapılmamalıdır.

*657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun Ek 32’nci maddesinde; “Eğitim ve Öğretim Hizmetleri Sınıfına dahil öğretmen unvanlı kadrolarda gö-revli olup; fiilen öğretmenlik yapanlara (ilköğretim ve okul müdürleri ile yardım-cıları, cezaevi okullarında çalışan öğret-menler, yönetici, eğitim uzmanı ve eğitim uzman yardımcıları dahil ilköğretim müfettişleri hariç) her öğretim yılında bir defaya mahsus olmak üzere ve öğretim yı-lının başladığı ay içinde Milli Eğitim Ba-kanı tarafından belirlenecek tarihte Ba-kanlar Kurulunca belirlenecek miktarda, öğretim yılına hazırlık ödeneği ödenir. Bu ödenek damga vergisi hariç diğer vergi ve kesintilere tabi tutulmaz.” hükmü yer aldığından, eğitim yılına hazırlık ödeneği eğitim öğretim hizmetleri sınıfına men-sup öğretmen unvanlı kadrolarda görevli ve fiilen öğretmenlik yapan personele verilmeli, genel idare hizmetleri sınıfına mensup bir ceza infaz kurumu çalışanının hiçbir şekilde öğretim yılına hazırlık öde-neği alamayacağı bilinmelidir.

*Milli Eğitim Bakanlığı’nca yapılan toplu sözleşmede, Milli Eğitim Bakan-lığına bağlı örgün ve yaygın eğitim ku-rumlarında görev yapan öğretmenlerden yüksek lisans ve doktora yapmış olanlara, fiilen girdikleri dersler için ödenecek ek ders ücretleri artırımlı ödenir, denilmekte olduğundan, ceza infaz kurumlarında gö-revli olup da yüksek lisans veya doktora yapmış personelin de bu artırımlı ödeme-den yararlanmak istediği bilinmekle bir-likte, sözleşmede yer alan “Milli Eğitim Bakanlığına bağlı örgün ve yaygın eğitim kurumlarında görev yapan öğretmenler” ifadesi dikkate alınarak, kurumlarımız-daki görevli personel için % 5 ila % 40 gibi oranlarda talep edilen artırımlı öde-meler kabul edilmemelidir.

*2007/12226 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nın “Kadrolu Eğitim Uzmanı ve Öğretmenlerin Ders ve Ek Ders Göre-vi Saatleri” başlıklı 6 ıncı maddesinde özetle; Bakanlığa bağlı kadrolu eğitim uzmanı ve öğretmenlere; aylık karşılığı olarak haftada (18) saat, bunun dışında kurumda yaptıkları akşam ve hafta sonu çalışmaları da dahil (22) saati zorunlu olmak üzere, haftada (24) saate kadar ek ders görevi verilebilir denildiğinden, ku-rum öğretmenlerine, hafta sonu ve mesai saatleri dışında bir çalışması olmadan, haftalık 24 saat üzerinden ek ders ücreti

ödenmesinde bulunulmamalıdır. *04/05/2004 tarih ve 25452 sayılı Resmi

Gazete’de yayınlanan Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Hizmet İçi Eğitim Yönetmeliği’nin 12 ve 13 üncü maddelerinde “Hizmet İçi Eğitim” ve “Eğitim Programları” başlıkları altında düzenlemelerin yer aldığı ve bu düzenlemelere göre, ceza infaz kurumların-daki staj eğitimlerinin de hizmet içi eğitim faali-yetleri içerisinde sayıldığı anlaşılmaktadır.

İlgili Yönetmelik doğrultusunda ortaya koyduğumuz bu tespiti, 2007/12226 sayılı Ba-

kanlar Kurulu Kararı kapsamında ele alarak değerlendirdiğimizde ise, adı geçen Karar’ın 5 inci maddesinin birinci fıkrasında özetle; “Bu Karar uyarınca Bakanlık merkez ve taşra teşki-latı bünyesinde açılan hizmet içi eğitim program-larında yer alan konularda gerekli bilgi, beceri ve öğretme yeteneğine sahip olanlara fiilen derse girmeleri kaydıyla ek ders görevi verilebilir.” denildiği görüldüğünden, burada dikkate alın-ması gereken hususun, staj eğitimleri sırasında mutlaka fiilen derse girilmiş olması şartının ara-nacak olduğu unutulmamalı ve staj eğitimlerinde yönetici, yönetici yardımcısı ve gözetmen olarak görev alanların fiilen derse girmeleri söz konusu olmadığından, bu görevleri karşılığında ücret almalarına da imkanı bulunmadığı bilinmelidir.

Bakanlık tarafından yayınlanan 139/1 No’lu Genelge’de de konuyla ilgili bu hususa değinilmiş ve “A-Kurumlarda Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Karar’ın Kapsamı” başlıklı bölümünün ikinci fıkrasının (b) bendinin, (bb) alt bendinde; “Staj eğitiminde; eğitim süresince fiilen yerine getirilen ders görevi bulunmaması nedeniyle hiçbir şekilde uygulamalı eğitim yöneticisi ve uygulamalı eğitim gözetmenine ek ders ücreti ödenmez.” hükmüne yer verilerek bu durum bir kez de Genelge ile vurgulanmıştır.

*Adalet Bakanlığı Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Karar’ın “Ek ders görevi alacak kişiler” başlıklı 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde; “İş ve meslek, sınavlara hazırlık, be-den eğitimi ve spor kursları gibi hükümlü ve tu-tukluların eğitim, öğretim ve iyileştirilmelerinde etkili olabilecek kurslarda Millî Eğitim Bakanlığı mevzuatı uyarınca görevlendirilen kurum perso-neli,” ifadesi yer aldığından, kurum personelinin ek ders ücreti alarak derse girmesinde bir sa-kınca bulunmadığı anlaşılmakta, ancak; bu gö-revlendirmeler sırasında, Bakanlığın 139/1 sayılı Genelgesi uyarınca en fazla (10) saatlik kısmının hafta içi gündüz mesai saatleri içerisinde yerine getirilebileceği unutulmamalıdır. Ayrıca; 4301 sa-yılı Kanun’un 8 inci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca yapılan kar payı ödemelerinin, konuyla hiçbir ilişkisi bulunmadığından, bu kar payı öde-melerinden yararlanan personelin de, açıklama-lar kapsamında yapılan görevlendirmeler sonrası fiiline derse girmeleri şartıyla ek ders ödemele-rinden de yararlanabilecekleri bilinmelidir.

*Her ne şekilde olursa olsun izinli veya raporlu olunan süreler için ek ders ücreti ödenmeyeceği gibi, hükümlü ve tutukluların öğrenim seviyele-rini tespiti için yapılacak sınavlar gibi ilgili mev-zuatta açıkça yazılı olmayan sınavlara ilişkin de hiçbir ödeme yapılması söz konusu edilmemelidir. Ayrıca; hükümlü ve tutukluların eğitim ve iyi-leştirme ihtiyacı dikkate alınarak eğitim kurulu kararı ile kurslar açılmalı ve iyileştirme çalışma-larına etkisi olmayan kurs açılmasından önemle kaçınılmalıdır.

*Kurum personelinin, kendilerine kurs görevi verilmesi konusunda idareleri mecbur gibi gör-melerinin, idareler ile aralarında gereksiz bazı sorunlar yaşanmasına neden olması yanında, bu görevin, asli görev dışında ve sürekli olarak me-sai saatleri içerisinde yapılıyor olmasının da, aynı görevi yapan diğer personelin tepkisine neden olduğu ve çalışma barışını bozduğu bilinmekte olduğundan, şu iki hususun mutlaka göz önünde bulundurulması ve uygulamanın buna göre yapıl-ması gerekmektedir.

-Personelin asli görevini yerine getirmesi, esas olduğundan, ücret karşılığı yapılan bir ek görev olan kurs düzenlemek, bir hak olarak görülme-meli ve bu görevin, ancak; idarenin izni ve uygun göreceği şartlarla yerine getirilebileceği unutul-mamalıdır.

-Kurs düzenleyecek personel seçiminde, kurum idarelerinin bir inisiyatifi olmadığından, bu ko-nuda yetkili olan Milli Eğitim Bakanlığı mevzuatı esas alınmalı ve bu mevzuat kapsamında görev-lendirme yapılması gerektiği bilinmelidir.

*Eğitim faaliyetleri kapsamında ödenen ders ve ekders ücretleri Genel Bütçe’den karşılanmakta olduğundan, harcama belgelerinin 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nda belirtilen Harcama Yetkilisi, Gerçekleştirme Gö-revlisi ve Muhasebe Yetkilisinin sorumluluğunda bulunduğu unutulmamalı ve özellikle harcama yetkilisi olan “Kurum Müdürü” ile gerçekleştir-me görevlisi olan ve Kurum Müdürüne en yakın düzeydeki “Yönetici” konumunda bulunan per-sonelin her ikisinin de kurum personeli olduğu akıldan çıkarılmayarak, belgelerin düzenlenme-sinde gerekli titizlik gösterilmelidir.

Yusuf Kenan ÇAĞLARKontrolörler Kurulu

Başkanı

KURUMLARDA YÜRÜTÜLEN İŞLEMLERLE

ALAKALI AÇIKLAMALAR

Anamur T Tipi’nde Moral Konseri Anamur T T Tipi Kapalı ve Açık Ceza İnfaz Kurumu Açık kısmında hükümlülere “Moral Gecesi” düzenlendi. Anamur’un yerel sanatçılarından bağlama sanatçısı Ali Koyu ve arkadaşları tarafından Türk halk müziği eserleri seslendirildi.Programda sonrasında içinde bulunulan Muharrem ayı itibariyle aşure ikram edildi.Hükümlüler programı beğenerek izlemiş, programın sonunda sahneye çıkarak sanatçılara eşlik etmişlerdir. Programa Cumhuriyet Savcısı Murat Maya, Cumhuriyet Savcısı Ufuk Tüysüz, Anamur Halk Eğitim Müdür Yardımcısı Sadullah Şen, Kurum Müdürü Eyyup Danış, Kurum II. Müdürleri, kurum personelleri ile hükümlü ve tutuklular katıldı.

Elazığ Kadın Kapalı’da KonserElazığ Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda Windy Hill Otel müzik grubunun katkılarıyla

konser programı düzenlendi. Konsere; Cumhuriyet Savcısı Fatih Yılmaz, Windy Hill Oteli yönetim

kurulu başkanı Hüseyin Dal, Elazığ T Tipi Ceza İnfaz Kurumu Müdürü Raif Cora, Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu müdürü Osman Uğuz ,kurum personeli ile hükümlü ve tutuklular katıldı.Türk Halk müziği ve özgün eserlerin yer aldığı konsere gelen misafirler halay ve oyunlarla keyifli anlar yaşadılar. Programın sonunda; Sanatçı Leyla Kara’ya Cumhuriyet Savcısı Fatih Yılmaz tarafından hükümlü ve tutukluların el emekleri ile yapmış oldukları tablo hediye edildi.Kurum Müdürü Osman Uğuz’un katılımcılara teşekkürlerinin ardından program son buldu.

Kalecik Açık’ta Konser CoşkusuAnkara TRT Radyo sanatçıları tarafından Kalecik Açık Ceza İnfaz Kurumunda konser düzenlendi. Konsere Kalecik Belediye Başkanı Dr Duhan Kalkan , Kaymakam Dr. Abdullah A. Öztoprak , Cezaevi Savcısı Çağdaş Kaşıkçı, Cumhuriyet Savcısı Safa Birol, Kurum Müdürü Tacettin Bingöl , kurum personeli ve hükümlüler katıldı.TRT Radyo sanatçılarının seslendirdiği hareketli şarkılara alkışlarla eşlik eden personel ve hükümlüler, oyun havaları ile de gönüllerince eğlendiler.Konser sonunda Kurum Müdürü Tacettin Bingöl yaptığı konuşmada ceza infaz kurumnda hükümlülerin toplum yaşamına uyumlarını kolaylaştırmak, iş meslek sahibi olmalarını sağlamak amacıyla eğitim ve öğretim faaliyetleri ile sosyal kültürel faaliyetlere önem

verdiklerini, ayrıca hükümlülerin sosyalleşmelerini teşvik etmek, kanunlara ve toplumsal kurallara uygun saygılı sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırmak, iyileştirme sürecine katkı sağlamak, moral ve motivasyonlarını artırmak

amacı ile bu tür etkinlikleri düzenlediklerini belirterek Kaymakam Dr Abdullah A. Öztoprak, Cezaevi Savcısı Çağdaş Kaşıkcı ile birlikte konser veren sanatçılara teşekkür edip, plaket takdim etti.

Niğde’de ‘Havva Öğüt’ KonseriNiğde E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü ve tutukluların kurumda bulundukları süre içerisinde iyi vakit geçirmelerini sağlamak, toplumun diğer üyeleri ile bütünleşebilen, çevresine ve olaylara duyarlı, çevresi ile işbirliği yapabilen,

sosyal - kültürel yönden iyi bir birey olmaları ve tahliye sonrası uyum sorunu yaşamamaları amacıyla ünlü sanatçı Havva Öğüt ve Yerel Sanatçı Ahmet Aslan’ın katılımı ile eğlence programı düzenlendi.Düzenlenen konsere Niğde

Cumhuriyet Savcısı Mustafa Seymen, Kurum Müdürü Osman Yağcı, Kurum 2. Müdürleri Kandemir Karakoç, Kemal Karalı, Kurum İdare Memuru Hasan Ay, Kurum Öğretmenleri, Kurum Personeli ve çok sayıda hükümlü tutuklu katıldı.Havva Öğüt, hükümlü ve tutukluların istek parçalarını seslendirirken bazı şarkılara hükümlü ve tutuklularında eşlik ettiği ve konser programından mutlu ayrıldıkları gözlemlendi.Bir saat süren program sonunda Kurum Müdürü, Havva Öğüt ve ekibine teşekkürlerini Kurum Cam Atölyesinde yapılan Lambalardan hediye ederek iletirken, Konser Programına katılan hükümlü ve tutuklulara ikramlar dağıtıldı.

Page 13: SeslenisSeslenisSayfa 2 i Ekim 2019 Bakan Gül: 2019 Yargıda Milat Yılı Olacak Adalet Bakanı Abdulhamit Gül 2019 yılını yargıda bir milat olarak gördüklerini dile getirerek,

Seslenis Sayfa 13Ekim 2019

YAYIN KURULU

Hakan ERDEMYayın Koordinatörü

Yılmaz ÇİFTCİGenel Müdür

Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Adına Sahibi

Matbaa-Baskı Şefi: Zafer KARAKAYA Montaj: İsa KİBAROĞLU

Dizgi: Serkan YILDIZ Baskı: Şeref KARAAĞAÇ - Turan ÇELİKDağıtım: Aykut TURGUT- Ahmet YALÇIN

İletişim: Ceza ve Tevkifevleri Genel MüdürlüğüHacı Bayram Mah. Kazım Karabekir Cad. No:70/A

Altındağ/ ANKARA

Tel: (0312) 507 05 75

Baskı: Ankara Açık Ceza İnfaz Kurumu Matbaası

Yayın Türü: Yerel Süreli YayınBasım Tarihi: 14.11.2019

www.cte-seslenis.adalet.gov.tr

Yasemin ARIKYazı İşleri Müdürü

Ekim 2019 Yıl: 17 Sayı: 211

Nuri ŞAHANTetkik Hâkimi

(Yayın Kurulu Üyesi)

Seslenis

Hasan AKCEVİZGenel Müdür Yardımcısı

(Yayın Kurulu Üyesi)

Barış ÖNERDaire Başkanı

(Yayın Kurulu Üyesi)

Eller Türk Ordusu İçin AçıldıYOZGAT DENETİMLİ SERBESTLİK MÜDÜRLÜĞÜNDEKİ YÜKÜMLÜLERDEN

BARIŞ PINARI HAREKATINA DUALARLA DESTEK

Yozgat Denetimli Serbestlik Müdürlüğünde Eğitim ve iyileştirme çalışmaları kapsamında İl Müftülüğü ile yapılan işbirliği çalışmaları dahilinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğü konferans salonunda Yozgat Müftülüğünde görev yapan Vaiz Muhammet Aslan tarafından 55 yükümlüye “vatan sevgisi” konusunda seminer verildi. Barış Pınarı Harekatında görev yapan güvenlik güçlerimizin başarı ve muvaffakiyetleri için dua ve niyazlarda bulunularak, gazilerimiz ile ebediyete intikal eden şehitlerimiz hayırla yad edildi. Program sonrasında yükümlüler memnuniyetlerini dile getirerek Vaiz Muhammet Aslan’a teşekkürlerini bildirdi.

Kamu Yararına Çalışma Gerçek Amacına Ulaşıyor

Ağrı Denetimli Serbestlik Müdürlüğünde Okulların ve Kamu kurumlarının temizlik, bakım ve çevre düzenlemesi işlerinde ücretsiz çalıştırılan denetimli serbestlik tedbiri altında bulunan yükümlüler çalıştırıldıkları kurumları güzelleştirerek daha temiz ve nezih ortamlarda öğrencilerin ve vatandaşların hizmet görmelerine katkı sunmaktadır.Ağrı ili Merkezde bulunan Hayrettin Atmaca Anadolu Lisesi ve Eleşkirt ilçesi Soğana köyü ilkokulunun temizlik, boya ve çevre düzenlemesi işleri yapılarak kamu hizmetine büyük katkı sağlandı.

“Resim Dili Olmayan Bir Sevdadır”Karşıyaka Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün desteği ve teşvikiyle Yükümlü H. Çalışkan tarafından Karşıyaka Belediyesi Bostanlı Sanat Galerisinde açılan Karma Yağlı Boya Resim sergisi sanat severlerin yoğun ilgisiyle karşılaştı. 15 yıl ceza infaz kurumunda kaldıktan sonra denetimli serbestlik şartıyla tahliye olan H. Çalışkan, ceza infaz kurumunda ve denetimli serbestlikte geçirdiği sürede 65 karma yağlı boya tablosu yaptı. H. Çalışkan, eserlerini bugüne kadar evinde muhafaza ettiğini ve sevdiği bazı kişilere hediye ettiğini, denetimli serbestliğin teşvikiyle tablolarını sergileyeerk sanatseverlerle buluşturduğunu ve bundan son derece mutlu olduğunu ifade etti. Açılış programına; Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcı Vekili Bülent Dinçel, Karşıyaka Belediye Başkan Yardımcısı Ayşen Özzambak, Cumhuriyet Savcısı Cumhur Akdemir, Denetimli

Serbestlik Müdürü Ahmet Güneylİ, İlçe Sağlık Müdürü Dr. Yıldıray Çığırgil, İlçe Gıda Tarım Müdürü İsmail Emetli, Belediye Sosyal Yardım İşleri Müdürü Fatma Bozan, İlçe Müftülüğü Şube Müdürü Dr. Ercan Çelik, Türk Kızılayı Karşıyaka Şube Başkanı Kamil Karadeniz ile denetimli

serbestlik müdürlüğü Uzmanı M. Muhsin Aslan ve denetimli serbestlik personelleri katıldı.Açılış programında yine denetimli serbestlik yükümlülüğü altında bulunan S. Baba tarafından katılımcılara keman dinletisi yapıldı.

Konya DS’ye Gazilerden Teşekkür Konya Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce, kamuya yararlı çalışma kapsamında yükümlüler tarafından belli periyotlarda Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği ve

Türkiye Muharip Gazileri Derneğin Konya Şubelerinin temizlik ve çevre bakımı yapılmaktadır. 19 Eylül Gaziler günü dolayısıyla Denetimli Serbestlik Müdürü Resul Emrah Bilgin, Denetimli

Serbestlik Müdürlüğü çalışanları ve yükümlülerden oluşan grup ile Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimler Derneği ile Türkiye Muharip Gazileri Derneğin Konya Şubelerine ziyaret gerçekleştirildi.Yapılan ziyaret çerçevesinde; Denetimli Serbestlik Müdürü Resul Emrah Bilgin yapmış olduğu açıklamada, “her zaman için kahraman gazilerimizin ve şehit ailelerimizin yanındayız, onlarla işbirliği içerisinde çalışmaktan ve onların yanında olmaktan mutluluk duyarız” dedi. Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Konya Şube Başkanı Süleyman Ege tarafından kamuya yararlı çalışmalardan dolayı Konya Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne teşekkür belgesi verildi.

Manisa’dan Hayat Kurtaran Bağış‘’Manisa Denetimli Serbestlik Müdürlüğü ve Türk Kızılayı Manisa Şubesi ortaklığıyla 02 Ekim 2019 tarihinde Manisa Adalet Sarayı girişinde kan bağışı kampanyası düzenlendi. Adalet Sarayı bahçesinde Türk Kızılayı Mobil Kan Bağış aracı ile düzenlenen bağış kampanyasına başta Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Çiçekli , Türk Kızılayı Manisa Şube Başkanı Selman Keresteci ile Türk Kızılayı Kan Merkezi Müdürü İsmet Nardal’ın katılımıyla gerçekleşti. Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Çiçekli kan bağışının ardından bu yılla birlikte 3. sü olan kan bağışı kampanyasını önümüzdeki yıllarda da tertip etmeye devam edeceklerini, gün boyu sürecek kan bağışı kampanyasında adliyede görevli personelin yanı sıra vatandaşlarında bağışta bulunabileceğini belirterek herkesi kan vermeye davet etti ve

“Kan Acil Değil Sürekli İhtiyaçtır” sloganını yineledi. Bunun yanı sıra Türk Kızılayı ile gerçekleştirilen Personelin ve Hükümlülerin bilinçlendirilmesi amaçlı yapılan İlk Yardım kursunun önümüzdeki günlerde tekrarlanacağını bildirdi.

Mobil araç ziyareti sonrası Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Çiçekli konuklarıyla birlikte Ceza İnfaz Kurumlarında üretilen ürünlerin sergilendiği İşyurtları satış ofisine ziyarette bulundular.

Yükümlülerle Göbeklitepe Gezisi Düzenlendi

Şanlıurfa Denetimli Serbestlik Müdürlüğü, Şanlıurfa İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Şanlıurfa İş-Kururumu İl Müdürlüğü arasında düzenlenen Boyacılık projesi kapsamında Kamu Kurumları ve 15 Okulun Boyanmasında yaz boyunca çalışan kursiyerler tarihin sıfır noktası olan Göbeklitepe’ye geziye götürüldüler. Bu kapsamda Denetimli Serbestlik Müdürü Can Özdemir ve personelin katılımı ile gezi gerçekleştirildi.

Yükümlüler Sertifikalarına Kavuştu

Ordu Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce, denetimli serbestlik tedbiri altında bulunan hükümlülerin meslek ve sanat edinmeleri için Altınordu Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü ve Ordu Tarım ve Orman İl Müdürlüğü işbirliği ile açılan “Arı Yetiştiriciliği Kursu” kursu ile Altınordu Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü işbirliği ile açılan “Yapı Sektöründe Çalışanlara Yönelik İnşaat Boyacısı” kursunu; ayrıca yine denetimli serbestlik tedbiri altında bulunan hükümlülerin kendi işlerini kurmaları adına ‘’Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi Kursunu’’ başarı ile tamamlayan hükümlülere Koruma Kurulu toplantısında düzenlenen tören ile sertifikaları verildi. Bunun yanı sıra kamuya yararlı bir işte ücretsiz çalışma cezası kapsamında okul, hastane, belirlenen ihtiyaç sahibi kişilerin evleri ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarda boya bakm ve onarım işlerinde yoğun olarak çalışan yükümlülere “Teşekkür Belgesi” verildi.

Yabancı Uyruklu Yükümlülere Farkındalık Çalışması

Gaziantep Denetimli Serbestlik Kapsamında Müdürlüğümüzce takibi yapılan yabancı uyruklu yükümlülere yönelik eğitim ve iyileştirme çalışmaları kapsamında, 26.09.2019 tarihinde, Müdürlüğümüz eğitim salonunda, yükümlülerin yeniden suç işlemelerinin önlenmesi, sosyal sorumlulukların farkına varılması, toplumsal hayata uyum sağlanması adlı farkındalık çalışması yapılmıştır.Sığınmacılar ve Göçmenler Dayanışma Derneği (ASAM) ile yapılan iş birliği kapsamında, 20 yükümlüden oluşturulan grup ile denetimli serbestlik sisteminin daha iyi anlaşılmasının sağlanılması, bilgi eksikliğinden kaynaklanan ön yargıların önüne geçilmesi çalışması yapılmış olup, yaşamın diğer alanları ile ilgili soruları ve sorunları da değerlendirilerek çözüm önerileri üretilmiştir.Yükümlülerin yapılan çalışmadan memnun ayrıldıkları gözlemlenmiştir.

Page 14: SeslenisSeslenisSayfa 2 i Ekim 2019 Bakan Gül: 2019 Yargıda Milat Yılı Olacak Adalet Bakanı Abdulhamit Gül 2019 yılını yargıda bir milat olarak gördüklerini dile getirerek,

Ekim 2019Sayfa 14 Seslenis

Modern insan yoğun bir algı bombardımanı altında. Günlük telaşlar, geçim kaygısı, rahatlama isteği çoğu zaman bu algı çoğulluğunda seçici olmamızı engel-liyor. Seçim yapmak dingin bir zihnin ve güçlü bir iradenin sonucudur. Ekranlarda, sinema salonlarında, şehrimize kurulan platformlarda gösterilenler yalnızca rahatlamamıza mı yarıyor yoksa bilinçaltımıza işleye-rek farklı bir insan kimliği mi –kimliksizliği mi- enjek-te ediyor? Çaktırmadan yapılan bu işlem iyi niyetten uzak yorumlara daha açıktır. Peki geçmişte de böyle miydi?

İkinci Dünya Savaşı yılları… Bin dokuz yüz kırk dört. Bir öğretmen olan Rıfat Ilgaz, Sınıf adlı şiir kita-bını yayınlar. Bir yanda doğrudan dâhil olmasak bile savaş sürerken, edebiyatın hala eser üretiyor olmasını nasıl yorumlamalı? Elbette güzel anlamlarla bakmalı: Savaşın onca yıkımına rağmen edebiyat, o dönemin insanlarına yaşamaya, hayatın süreceğine, iyiliğin kazanacağına dair umutlar veriyor. Bir öz güven telkin ediyor barışa ve huzura inananlara.Yine de bir yanda süregiden savaş etkisi, yoksulluk; bir yanda da yaza-rının mahpusluğu… Rıfat Ilgaz mahpus günlerinde sağlık sorunları ve dönemin fiziki koşulları sebebiyle öyle zor zamanlar geçirir ki bunu, o günlerin acıtıcı hatıralarını yazarak değil ancak tam zıttı şeylerle telafi etmeye çalışır. Bunun en bariz yansıması da Hababam Sınıfı kitabıdır. Biz her ne kadar bu kitabı seyirci kim-liği ile tanıyor olsak bile aslında bir kurmaca edebi metindir. Bu metin, önce bin dokuz yüz elli altı yılında Dolmuş dergisinde Stepne takma adıyla yayımlanır, üç yıl sonra da Hababam Sınıfı adıyla kitaplaşır.

Hababam Sınıfı tek başına ne bir romandır ne de filmdir. Sosyolojik yönden baktığımızda hayatımıza çok daha fazla şeyler katmıştır. Mesela iyimserliğimiz vardır orada, her şeye rağmen arkadaşlığa, dostluğa güven vardır. Kimi zaman kurnazlıklarımızın bedelini muhakkak ödeyeceğimi öğreniriz, kimi zaman tüm şakaların sonunda gönül almasını bilmemiz gerekti-ğini. Ve elbette, bütün masumiyeti ve sevimliliğiyle İnek Şaban denilen öğrenci tipi de Hababam Sınıfı’yla girmiştir hayatımıza.

Okul yıllarımızdan hatırlarız. Sınıfın en çalışkan, en başarılı, derslere en fazla katılan öğrencilerine; sını-fın diğer tarafı yani çalışmakta pek gözü olmayanlar, ‘inek’ diyerek takılırlardı. Sınıfın çalışkanları da bu adlandırmanın gerisinde bir hakaret amacından ziyade çekememezlik, kıskançlık olduğunu bildiklerinden, kendilerine ‘inek’ denilmesini pek de umursamazlardı. Oysa sonradan ineklik çalışkanlıkla özdeşleştirilse de Hababam Sınıfı’nın Şaban’ı, hiç de örnek bir öğrenci değildir. Evet saftır, masumdur. Kolay inanır. Tembelli-ğine rağmen insani nice özellikler taşır. Aslında sınıfın genelinin Şaban’dan farkı yoktur. Kopya çekerler, dersle ilgileri yoktur, öğretmenleri kandırmaya hazır-dırlar. Aslında istenmeyen bütün özellikler hepsinde var gibidir. Kimse ne öyle öğrencisi olsun ister ne de evladı. Ama her şeye rağmen senelerdir izlenir ve Şaban, biraz da o karaktere hayal veren büyük sanatçı Kemal Sunal etkisiyle bir külttür artık.

Yukarıda her kadar kurgu desek de Hababam Sınıfı’nın, gerçeklikle ilgisi vardır ve Rıfat Ilgaz kita-bı, büyük oranda Kastamonu Muallim Mektebindeki anılarından yola çıkarak yazılmıştır. Karakterlerin neredeyse tamamı gerçek kişilerin yansımasıdır. Kel Mahmut karakteri, “öğretmenime kel dedirtmem” san-sürüyle bir dönem yasaklansa da Ilgaz tarafından ger-çek bir öğretmeninin kurguya aktarılmış halidir. Badi Ekrem, Kalem Şakir, Tulum Hayri, Domdom Ali....

Mehmet Saydur’un hazırladığı Rıfat Ilgaz’lı Yıllar kitabında yer aldığına göre Ilgaz, Hababam Sınıfı’nı yazma amacını şöyle açıklar:

“Hababam Sınıfı’ bir eğitim yergisidir. Mizah be-yazdır, olumludur. Mizahta gülme ana öğe değildir. İsteyen ağlar, isteyen güler. Ben yergi yapıyorum, komedi bile düşünmüyorum. Hababam Sınıfı’nda üç şeyin yergisi yapılmıştır: Kopyanın, ezberin, uydurma saygının… Benim mizahım düşündürmeye dayanır. ‘Hababam Sınıfı’nda bize yakışmayan eğitimsel şeyle-rin yergisini yapıyorum.”

Yazarının niyetini de göz önünde bulunduracak olur-sak, Hababam Sınıfı salt bir komedi değildir; eğitim sisteminde düzeltilmesi gereken şeyleri anlatan ciddi bir eserdir aslında. Ama ne yalan söyleyelim, eserin özellikle film uyarlamasında karşımıza çıkan karakter-leri öyle bir benimsemiş, sevmişizdir ki; maalesef asıl amaç, -eleştiri amacı- pek öne çıkmamıştır. Şaban’ın, Güdük Necmi’nin, Domdom’un tüm haylazlıkları, okuldan kaçabilmek için Tevfik Fikret’in ölüm yıl dö-nümü bahanesiyle edebiyat öğretmenini kandırmaları; bize hiç de olumsuz seçimler gelmez. Hatta –yaşımızın durumuna göre- bu yanlışları; ağabeyimiz, kardeşimiz veya evladımız yapmış gibi sevimli buluruz. Biz as-lında o eylemlerin niteliğini değil de eylemleri gerçek-leştiren karakterleri severiz. Bu tespitimizi de Şaban’a, Ramazan’a ve Recep’e geçmek için ilk cümlemiz varsayalım.

Başrollerinde Kemal Sunal ve Halit Akçatepe’nin rol aldığı filmlerin birçoğunda bu iki ismin canlandırdığı tiplerin ismi Şaban ve Ramazan’dır. İslam inancına göre kutsal iki ay ismi olsa da Türk seyircisi, Şaban ve Ramazan’ın sakarlıklarından rahatsız olmaz, onları zevk alarak izler. Art niyet aramadıktan sonra kimsenin de aklına, kutsal olanla dalga geçildiği gibi bir düşünce gelmez. Bunun sebebi elbette karakterlere hayat veren oyunculardan kaynaklanır. Özellikle Kemal Sunal, Şaban karakteriyle bütünleşir, Türk seyircisi, bu bü-yük oyuncuya duyduğu güven sayesinde ortada zaten bir art niyet görmez. Kemal Sunal’la Şaban karakteri öylesine özdeşleşir ki, sanatçının Niyazi karakterini canlandırdığı bir filmin afişine yanlışlıkla Atla Gel Şaban ismi yazılır. Fakat filmi izleyen hiçbir seyirci-nin aklına, filmde Şaban adının hiç geçmediği, filmin adının Atla Gel Niyazi olması gerektiği gelmez.

Evet, şüphesiz Rıfat Ilgaz gibi büyük bir yazar, öğretmenlik yıllarının verdiği deneyimle, Hababam

Sınıfı’nda son derece isabetli dönem eleştirileri yapmıştı. Söz konusu eleştiriler büyük oranda hala da isabet oranını koruyor. Öte yandan eser beyaz perdeye yansıtılırken öyle güzel insan-lar hayat verdi ki o tip ve karakterlere, Rıfat Ilgaz’ın da hep şikâyet ettiği üzere, bizler eleştirilen model tip ve davranışları sevip kaldık.

Tabi bu filmlere asıl hayatiyeti veren bir üçüncü ismi de unutmamak lazım: Şener Şen. Neyse ki onun canlandırdığı karaktere Recep adı verilmedi. Ama Recep ismini çok sonra bir başka oyuncu, farklı bir tiplemeyle sinemaya taşıdı: Recep İvedik. Şahan Gökbakar, tiplemeye Recep adını seçerek ne oranda üçlemeyi tamamlamak istemiştir; şimdilik bilmiyoruz. Fakat tiplemenin öncelikle Dikkat Şahan Çıkabilir adlı kome-di programından sivrilip öne çıktığı düşünüldüğünde, Recep adının rastlantısal olduğu sonucu daha ağır basıyor.

Türk seyircisi, en çok İnek Şaban tiplemesine gülerek kome-di karşısındaki tavrını sergilemişti. Gülerken samimiyet arı-yordu, karakterin fiziksel kusurlarına aldırış etmiyordu, hatta fiziksel albenisinin eksikliği –Hababam Sınıfı’nın zayıf Kemal Sunal’ı burada kastımız, Doktor Civanım’ın yakışıklı doktoru değil- gülme etkisini daha da arttırıyordu. Recep İvedik de amacı güldürmek olan bir tipti ve doğal olarak, “Jöne gülen olmaz.” mantığıyla çirkin olacaktı. Böylece Recep; abartılı kılları ve bir insan azmanı suretiyle zuhur etti.

Filmin gişe başarısı karşısında teknik anlamda ciddi eleşti-riler geldi. Özellikle Cem Yılmaz’ın biraz küçümsemeye de varabilecek eleştirileri, günlerce magazin gündeminde yer aldı. Oyuncular, roller, ışığın açısı... Özellikle de tipin sergi-lediği kimi kaba sayılabilecek davranışlar, el hareketleri, argo kelimler… Seyircinin ise o yönden bir derdi yoktu. O, filmi sevmişti. Nihayetinde bir komedi filmine insanlar; görsel ve işitsel efektleri için, fantastik pasajlar görmek için gitmiyordu. Güldürsün yeterdi. Güldürdü de. Dolayısıyla beğenildi, bu beğeni, devam filmlerinde de gişe başarısıyla ödüllendirildi.

Recep İvedik filminin yakın dönemlerde çekilmiş diğer komedi filmlerinden farkı neydi? Daha doğrusu seyirci niçin diğerlerinden daha çok beğenmişti? Aslında her iki soruya verilebilecek yanıt, sadece Recep İvedik’in değil, dönem itibariyle genel geçer filmlerin hatta dizilerin beğenilirliğiyle doğru orantılı.

Recep İvedik filmine yönelik eleştirilerde elbette haklılık payı vardı. Sanatsal yetkinlik ve idealizm yerine ucuz pazar-lama biçimine yakın tarafıyla seyirciye ulaşmaya çalışması, sadece söz konusu filmin değil, yirmi birinci yüzyılın baş gösteren hastalığıydı aslında. Salonları dolduran çoğunluğu genç yaşlardaki insanlar, kendisine sunulanın gerisinde felsefi anlamları, başka göndermeleri, ince dokundurmaları aramı-yordu artık. Verdiği paranın karşılığı olarak iki saat boyunca eğlenebilmesi, gülebilmesiydi aradığı. Benzer durumlar oku-duğu kitaplarda, izlediği televizyon programlarında, yemek seçimlerinde bile görülür hale gelmişti. Dolayısıyla hasılat rekorları kıran bir film de dönemin seyircisinin istediği telden konuşuyordu. Ama bizim amacımız, hala da etkisini sürdüren ve bizleri günden güne daha da endişelere düşüren bir dönem eleştirisinden ziyade, doğrudan tiplemenin kendisine odaklan-mak.

Sinema görsel bir sanat olsa da temeli edebiyata yani hikâyeye dayanır. Evet, Recep İvedik edebi metin değildi ancak Şaban gibi kültleşme yolundaki Recep bir hicvin tem-silcisi olmaya başlamıştı. –Tabi Hababam Sınıfı’nda olduğu gibi bir eğitilmiş insan ya da eğitilmemiş insan eleştirisi çıkar mı bilemeyiz; en azından senaryo yazarından bu yönde bir açıklama duymadık.- Peki film beğenilirken tip beğenilmiş miydi? Yani Türk seyircisi Şaban’ı kendinden biri kabul ede-biliyorken, Recep İvedik sevebileceği birisi miydi? Kemal Sunal yolda yürürken insanlarla karşılaştığında, Şaban olarak sevilip saygı görürken; Recep’i –Şahan Gökbakar’ın sanatçı kimliğinden bağımsız olarak doğrudan tiplemeyi kastediyo-rum- perdenin dışına çıkarıp hayatın içine kattığımızda tepki-miz ne olurdu?

Üst tarafı herhangi bir filmin herhangi bir tiplemesi olsa da Recep İvedik’e yaklaşımımız gerçekte, sadece Türk kimliği-mizle değil insan olarak da ne olduğumuza cevap verebilecek nitelikte.

Öncelikle şunu saptamalı ki Recep İvedik sevildi. Sevildi çünkü bizi anlatıyor. Burada kastedilen biz, kültürel anlamdaki Türk ve Anadolulu olan biz değil; bir insan olarak evrensel bizdir. Yani aslında Recep İvedik; adı Recep olsa bile bir İspanyol’un, bir Rus’un veya bir Endonezyalının ta kendisi-dir. Onun bizi güldüren aşırılıklarını ve saflıklarını kurgusal zeminden arındırdığımızda karşımıza, sıradan insan gerçekliği ortaya çıkar. Onda komik olan, eylem değil o eylemin yapılış mekânı ve ortamıdır. Recep İvedik’te seyirci, perdedeki anti kahramana değil perde gerisindeki kendisine güler. Tüm aşırı-lıklarına rağmen onu, yine kendisine benzediği için sever.

Recep İvedik’in komik aşırılıkları gayri ahlaki sayılamaz. Öyle olsaydı bu ahlaksızlığı tüm insanlık yapıyor olacaktı. Gayri hukuki de değildir. Çünkü hiçbir hukuk kuralı, insanı zaruri bir ihtiyaçtan men edemez. Sonuçta hukuk kurallarını da yazıp ortaya çıkaranlar insandır. Recep İvedik’in genel bizden ayrılan yönü, o zarureti, hukuk dışı nezaket kuralları dışında sergiliyor olmasıdır. Bu da akıllara yeni bir soruyu ge-tirir: Acaba Recep İvedik kendisini toplum içerisinde de yalnız hissettiği için mi böyledir yoksa evinde yalnız kaldığında da hala toplumun bir parçası olduğu bilincinde midir?

Bu sorunun yanıtını çeşitli argümanlardan hareketle nasıl yanıtlarsak yanıtlayalım şu noktada rahatlıkla uzlaşabiliriz: Evet, Recep İvedik evrensel bizi anlatıyor olsa bile yine o ev-rensel bizin oluşturduğu toplumsal anlaşmaya uymamaktadır. Onu sinemada izlerken seviyoruz. Fakat bir yolculukta –cüs-sesi o kadar iri olmasa bile- onunla koltuk arkadaşlığı yapmak istemeyiz. Mesela tanıdıklarımızdan birinin kızına talip olsa onu asla bir enişte olarak kabullenemeyiz. Oğlumuzun öyle bir arkadaşı olmasından da rahatsız olur. Hatta buna şiddetle karşı çıkarız. Ama ona güveniriz. Kolu sevdiği kızın göğsüne değdi-ği için utanan bu kaba adamdan, o tanıdığımızın kızının namu-su konusunda en ufak kuşku duymayız. Değil aynı koltukta, aynı otobüste dahi tahammül edemeyeceğimiz o azmanın(!), -Allah göstermeye ya- otobüs kaza yapıp kan lazım olduğunda orada olmasını da isteriz. Burada büyük bir çelişki vardır ve bizi tanımlayan asıl etken de bu çelişkidir.

Eğitimle başlamıştık, eğitimle bitirelim.Şaban tiplemesi, istenilmese de öğrenciliğin doğasında var

olan davranışları sergiler. Zaten yazar, öğretmenlik gözlemle-riyle bu tipi ortaya çıkarmıştır. O yüzden, Şaban’ın olumsuz öğrenci davranışlarına daima bir kredimiz, müsamahalı bakış açımız vardır. Orada kendi öğrenciliğimizi, -öğretmensek- kendi öğrencilerimizi görürüz çünkü. Evet, Recep İvedik’te de insanın saf halini izleriz. Haklı olarak, bu davranışları sınıfla-ra, eğitim ortamlarına hiç de yakıştıramayız. Ama tahtada ders öğretmeninin arkasında dans ederek sınıfın komiği olmaya çalışan öğrenci haberlerini gördükçe, galiba Recep İvedik tipinin çoktan beyaz perdeden çıktığını, özel anlara ait hallerin ulu orta hale geldiğini üzülerek görüyoruz.

Son söz: Recep İvedik izleyebilir, gülebiliriz. Gerekiyorsa eleştirelim. Ne var ki Recep İvdedikleşmeyelim.

Dr. Canan OLPAK KOÇCTE Ankara Eğitim

Merkezi-Öğretim Görevlisi

HABABAM SINIFI’NDAN

RECEP İVEDİK’E

“KİMLİK” TANIMI ÇIKAR MI?

Yükümlülerden Maden Müzesi ve Şehitliğine Anlamlı ZiyaretZonguldak Cumhuriyet Başsavcılığı Denetimli Serbestlik Müdürlüğü ile Zonguldak Kültür ve Turizm Müdürlüğü işbirliğinde haklarında tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri verilen yükümlülerin eğitim ve iyileştirilmesi çalışmaları kapsamında 21/10/2019 tarihinde Zonguldak Maden Müzesi ve Maden Şehitliğine gezi düzenlendi. Gezi kapsamında müzede görevli rehber tarafından yükümlülere Zonguldak’ın madene yönelik tarihçesi ve madende kullanılan materyaller hakkında bilgi verildi. Maden Müzesi ve Maden

Şehitliği ziyaret edilerek gezi tamamlandı. Yükümlüler gezi nedeniyle memnuniyetlerini ifade ederek, denetimli serbestlik müdürlüğüne teşekkürlerini sundu.

“Patnos’da Giyim Yardımı”Patnos Cumhuriyet Başsavcılığı , Patnos Denetimli Serbestlik Müdürlüğü, Patnos Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı koordinesi ile ihtiyaç sahibi onbeş (15) denetimli serbestlik yükümlüsünün ailelerine yönelik olarak kış mevsimi öncesinde giyim yardımı yapıldı.Yükümlülerin

ailelerine, çocuklarına takdim edilen yardım paketleri ile yükümlülere ve ailelerine destek sağlanması ve toplumla bütünleşmeleri, kış mevsimini daha huzurlu ve mutlu geçirmeleri hedeflendi. Yükümlüler, aile ve çocukları yapılan destekler nedeniyle memnuniyetlerini bildirdi.

Sertifikalarına KavuştularMersin Cumhuriyet Başsavcılığı Denetimli Serbestlik Müdürlüğü ile Türkiye İş Kurumu Mersin İl Müdürlüğü tarafından yükümlülere yönelik olarak ikincisi düzenlenen iş arama becerileri kursu tamamlandı. Gerçekleştirilen eğitimle birlikte; bireysel görüşmelerle hedeflerin belirlenmesi, ilgi

alanları- hobilerin revize edilmesi, istihdam edilebilirlik becerileri ve uygulamaları, iş arama kanalları ve işgücü piyasası tanıtımı, özgeçmiş hazırlama teknikleri, özgeçmiş hazırlama ve uygulaması, beden dili ve iletişim sunum ve uygulama, mülakat türleri sunumu ve telefon

görüşmelerine ilişkin gerekli eğitimler verilerek sertifika almaları sağlanmıştır.Bu kapsamında düzenlenen Uygulamalı Girişimcilik Eğitimini başarışla tamamlayan 14 denetimli serbestlik yükümlüsüne düzenlenen törenle sertifikaları dağıtıldı.

Nizip’te Aşure Günü EtkinliğiNizip Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından Nizip İlçe Müftülüğü Konferans Salonunda İlçe Emniyet Müdürü Mustafa Yaman, İlçe Milli Eğitim Müdürü Cengiz Güneş, Denetimli Serbestilik Müdürü İsa Küçük, Nizip İlçe Müftüsü Vekili Fikret Güneş, kamu kurumlarının personeli ve 50 hükümlünün katılımı ile muharram ayı münasebetiyle “Aşure Günü Etkinliği” düzenlendi.Nizip Denetimli Serbestlik Müdürü İsa Küçük açılış konuşmasında; “Denetimli serbestlik Müdürlüğü olarak denetimli serbestlik tedbiri altında bulunan bireylerin topluma adaptasyonu sağlamak, rehabilitasyonu ve tekrar suç

işlemelerinin önlenmesi amacına yönelik olarak eğitsel, sosyal ve kültürel faaliyetler gerçekleştirmekteyiz. Bu vesileyle gerçekleştirmiş olduğumuz etkinliğe katkılarından dolayı Nizip Belediye Başkanlığına ve Nizip İlçe Müftüğüne teşekkür ederim.” dedi.

Nizip İlçe Müftü Vekili Fikret Güneş’in Muharrem Ayı ve Aşure Gününün anlam ve önemine hakkındaki konuşmasının ardından, İmam Hatip Mehmet Taşkesen tarafından kuran tilaveti ve dua okundu. Katılımcılara aşure ikram edilmesinin ardından program sona erdi.

Page 15: SeslenisSeslenisSayfa 2 i Ekim 2019 Bakan Gül: 2019 Yargıda Milat Yılı Olacak Adalet Bakanı Abdulhamit Gül 2019 yılını yargıda bir milat olarak gördüklerini dile getirerek,

Seslenis Sayfa 15Ekim 2019

Mart kapıdan baktırmıyordu henüz. Paydos zili çalar çalmaz koşarak okuldan kendimi eve atmış önlüğümden ve çantamdan bir an evvel kurtulma telaşındaydım. Havanın kararmasına birkaç saat olduğunu için bu zaman dilimini arkadaşlarımla doya doya değerlendirmeliydim. Önlüğümden ve kitaplarımdan kurtulunca doğru tandır evinde bulunan oyuncaklarıma yöneldim. Yere düşen cemre toprağı iyice yumuşatmış, o zamanların vaz geçilmez ve gelenekselleşen çocukluk oyunumuz olan Saplamaç zamanının geldiğini haykırıyordu adeta biz çocuklara. Neredeyse bir senedir yüzünü görmediğim, yaklaşık yedi santimlik uzunluğa ve üç santimetre çapa sahip olan kuru ve kusursuz yüzeye sahip silindir şeklinde bir ağaca, inşaat çivisini ters çakarak oluşturulan bu oyun aparatını alarak sokağa çıktım. Mart güneşi karı eritirken bir yandan da toprağı oynayacağımız oyunun kıvamına getirmiş toprak üzerinde sürekli buhar çıkmaktaydı. Birkaç arkadaş kendi aralarında grup kurarak oyuna koyulmuşlardı çoktan. Senenin, oynayacağım ilk saplamaç oyunu için boşta olan bir arkadaş ararken nenemin “Mustafa” diye seslenişini duydum. Nenemde Mart güneşinin bu güzelliğinden mahrum kalmamak istemiş olacak ki güneşi bütün hoyratlığıyla gören evinin önünde bulanan merdivenin başına oturup güneşlenmekteydi. Nenem çokça ihtiyar olduğu için güneşli günlerde günün bütün saatini hep o merdivenin başında geçirirdi. Neneme dönüp “Efendim nine” diye cevap verdim. “Mustafa” dedi tekrar nenem “Dayının hanımı kurtuldu mu?” diye sordu. Hiç haberimin olmadığını söyleyip ama bugün yarın doğum yapacağını bildiğim için “Hayırdır nine? Hastaneye falan mı götürdüler yengemi?” diye bu seferde ben soru yönelttim. “Yok Mustafa “ dedi nenem “Sadece öğlen annen koşarak anneannene gidiyordu” deyince oyun isteğimi bir kenara bırakıp doğru anneannemlere

koşmaya başladım. Dayımın dünyaya gelecek bu ilk çocuğu olacağı için anneannemin bütün ailesinde bir heyecan vardı. Genç yaşta kocasını kaybeden anneannem, bütün zorluklara rağmen eşinden geriye kalan tek oğlunu büyütmüş ve oğlunda görebileceği son mürüvvetinin gelecek

olmasının haklı gururunu sevincini ve heyecanını yaşıyordu sürekli. Bazen kızacaklarını bile bile isim önerisinde bulunsam da anneannemin ve diğer bütün aile üyelerinin kafasında olan tek isim, genç yaşta kaybettiğimiz rahmetli dedemin adıydı. Hatta anneannem bu durumu o kadar çok dert etmişti ki bir gün köy mezarlığını tam karşıdan gören evinin penceresine yaslanmış “Şuayip” diye sesleniyordu kendi kendine. “Şuayip” diyordu anneannem “Torunun Şuayip’in gelmesi yakın” diye mezarlığa bakarak konuştuğuna o gün ve ondan sonra birkaç defa daha şahit olmuşluğum vardı. Anneannemin evine doğru hareket ettikçe beni de garip bir heyecan sarmıyor değildi. Çünkü ilk defa bir kuzenim olacaktı. Koşarak vardığım evin önünde köyümüzün birkaç yaşlı kadınını görmeye başladım. Gördüğüm bu yaşlı kadınlar neredeyse köyde dünyaya gelmiş bütün insanların ebesi olan kadınlardı. Ben yengemi hastaneye götürürler diye umuyorken bu kadınları görünce durumun acil olduğunu o an anladım. Evin önüne yaklaştıkça bu kadınların panik hallerinin görünce yüreğime ince bir korku düşmeye başladı. Evin önünde bulunan yaşlı kadınların içlerinden biri, benim de ebem olan Havva nineydi. Korku dolu bir tavırla yanına yaklaşıp “Havva nine Şuayip sağ salim geldi mi?” diye sordum. Bu sırada elinde ki havluyu katlamaya uğraşan Havva nine bana anlamsız ve boş bir bakış atarak hiçbir şey demedi. Havva nenenin bu tavrı tam beni umutsuzluğa ve hüzne sevk edecekken bir inilti çöktü içeriden. Evet bu beklediğim ilk kuzenimin, bu dünyada ki ilk sesiydi. Ağlıyordu ama olsun, hele bir ele avuca gelsin biz onu bolca güldürürüz diyerek hemen anneannem bulunduğu odaya girdim. Anneannem odanın köşesine oturmuş hüngür hüngür ağlıyordu. Bu sırada kapıdan içeriye annem girdi. Doğruca anneannemin yanına varıp “Şuayip’imiz geldi ana! Çok

şükür ana! Bir Şuayip’i alan Allah, bir Şuayip’i verdi bize” diye anneannemle birlikte annemde ağlamaya başlamıştı. Bu duygusal yoğunluğa daha fazla dayanamayacağımı bildiğim için kendimi doğruca dışarı attım. Bir süre etrafa bakındıktan sonra ilk kuzenimin ilk hediyesi benden olmalı diyerek bakkala yürümeye koyuldum. Sevinçten yürüyen adımlarım koşmaya başlayarak kendimi kısa sürede bakkalın önünde buldum. “Ne bu telaş Mustafa” diye gelen ses bütün dikkatimi dağıtmaya yetti. Seslenen sınıf arkadaşım Ramazan’dı. Traktörü bakkalın önüne park etmiş kollarını direksiyonun üzerine koyarak öylece bekliyordu. Ramazan benden bir yaş büyük olmasına rağmen, bende hayli zayıf ve küçük boyluydu. Evleri köyün fazlaca dışında olduğu için hemen hemen her öğle arası bizim eve çıkar öğle yemeğini birlikte yerdik. Ramazanla hem iyi arkadaş hem de iki kardeşin torunlarıydık. Ramazanın dedesi ile benim rahmetli Şuayip dedem kardeş olduğu için bu müjdeli haberi ona vermek üzere heyecanla yanaştım yanına. “Gözümüz aydın olsun Ramazan” dedim. “Yengem doğum yaptı.” deyince Ramazan’ın gözleri bir anda gülmeye başladı. “Hadi yaa!” diyerek sevincini belirtip “Metin abimin hanımı demi?” diye sordu. “Evet evet” dedim “Metin dayımın çocuğu oldu” cevabını verdim. Ramazan bu habere epeyce bir sevinmiş olmalı ki bakkalın içerisinde alışveriş yapmakta olan babasına haberi bağırarak veriyordu. Bu sırada “Neyse Ramazan ben şimdi kuzenime bir tane emzik alıp anneanneme çıkacağım, görüşürüz” diyerek Alah’a ısmarladık çekmeye hazırlanırken “Mustafa” dedi Ramazan “Akşam Galatasaray Şampiyonlar Ligi maçını izlemeye bize gelsene” diye teklifte bulundu. Henüz uydu yayını o zamanlar yeni yeni çıkmaktaydı ve Ramazan’ların evinde bulunan televizyonda uydu yayını almaktaydı. Bu maçın yayıncısı olan TV kanalı köyde bir tek Ramazan’ların evinde vardı. Bu yüzden bu teklif beni bir hayli mutlu ettiği için “İnşallah Ramazan” dedim “Akşam sizin evin yolları ıssız, bir geleni bulursam muhakkak gelirim” diyerek yanından ayrılıp bakkala girdim. İlk kuzenime hediyemi alıp çıktığımda Ramazan ve babası traktörün üzerinde yavaş yavaş köye aşağı gitmekteydiler. Kuzenimin dünyaya gelmesinin

bütün heyecanını sindire sindire yaşamış artık annemle evimizin yolunu tutmaya başlamıştık. Gündüz, söz verdiğim Ramazan’a gitmek için gerekli izinleri anne ve babamdan koparsam da o tarafa giden birini bulamadığım için yaklaşık bir saat beklediğim sokağımdan eve doğru yürümeye koyuldum. “Neyse” diyerek kendi kendimi avutup girdiğim eve, çokça üşüdüğüm için doğruca sobanın yanına oturdum. Bu sırada ablam yer yataklarını çoktan hazır etmişti. Bir süre sobanın başında bekleyip ısındıktan sonra uyumak üzere yatağıma yattım. Bugünün heyecanı ruhuma, duygularıma ve hayatıma o kadar güzel dokunmuş olmalı ki sürekli ilk kuzenim Şuayip’in büyüdüğünü, onunla oynadığımı hayal ederek uykuya daldım. Sabah uyanır uyanmaz kulağıma ilişen ilk ses sala sesiydi. Bir hayli üşüdüğüm için yorganı kafamın üzerine çekerek tekrar uykuya dalmaya çalışırken, kulağım sürekli okunan sala sesindeydi. “Evet, biri vefat etmiş olmalıydı” diyerek sala sonunda anons edilecek ismi de duymadan uyumak istemiyordum. Hoca salayı bitirmiş “Vefat eden Selim oğlu Ramazan” diyordu. O an başıma çektiğim yorganı hızla üzerimden atarak oturuma geldim. Anneannemlerin ailesi o kadar büyüktü ki köyde birçok Selim ve birçok Ramazan vardı. İlk başta ihtimal vermesem de merakımdan duramayıp üzerimi hızlıca giyinip sokağa çıktım. Saat, henüz sabahın çok erkeni olduğu için ortalıkta kimse yoktu. Bir süre sağa sola bakındıktan sonra bakkal Mehmet amcanın yanına gitmeye karar verdim. Mehmet amca bakkalı çoktan açmış sobasını tüttürüyordu. Sakin adımlarla bakkala girip “Mehmet amca hayırlı sabahlar” diye seslendiğim de “Sağ ol Mustafa” diye cevap verdi. “Vefat eden kim?” diye sormaya cesaret edemediğim için bir süre bakkalın raflarına göz gezdirmeye koyuldum. Korkularımı yenip bütün cesaretimi toparlayarak soruyu sormaya hazırlanırken “Ramazan sınıf arkadaşın mıydı?” diyen Mehmet amcanın sorusu bütün acısıyla yüreğime inerken, o anki korkumla yüzleşmeye başladım. Mehmet amacının bu sorusuna sadece kafamı sallayarak verip bakkaldan kendimi dışarı attım. “Nasıl olur? Niçin? Belki de bir rüya bu, kötü bir kabus olmalı bu. Yok! Yok! Daha dün hatta birkaç saat önce görmüştüm onu.

Ölecek olsa kendini belli ederdi. Kaza mı oldu?” sorularını kafamdan geçirirken, bu ölümü arkadaşım Ramazan’a bir türlü konduramıyordum. Daha fazla yerimde duramayıp köy dışındaki evlerine koşmaya başladım. Evlerine yaklaştıkça artan kalabalık acıma ve hüznüme çarpan etkisi yapıyordu adeta. “Ne Yani? Bu sabah okulda görmeyi umduğum arkadaşımın tabutunu görecektim. Yok! Allah’ım ne olur kabus olsun bu” temennilerim acımı git gide derinleştiriyordu. Evlerinin bahçesine girdiğimde anneannemin, annemin ve birkaç sınıf arkadaşımı orada görünce hakikati kabullenmek zorunda kaldım. Birkaç gün ben ve bütün sınıf arkadaşlarımız, öğretmenlerimiz, akrabalarımız Ramazan’ın bu ani ebedi istirahate intikalinin hüznünde boğulurken, sürekli bir birimizi teselli etmekten başka bir avuntuda bulamıyorduk. Aradan neredeyse bir hafta geçmişti. Ramazan’ın bu gidişi dünyaya gelen ilk kuzenimin heyecanını sevincini çoktan yok etmişti bile. Gene de bir merak, bir haftadır görmediğim kuzenimi görmek üzere anneannemlere gittiğimde Ramazan’ın annesini, babaannesini ve babasını anneannemin odasında görünce bir an afalladım. Oturdukları oda çok sessiz ve kimse konuşmuyordu. Odanın babışlığına ayakkabılarımı çıkarıp doğruca Ramazan’ın annesinin ellerine sarıldım. Kadın acısından o kadar yorgun düşmüş olmalı ki kollarını bile kaldıramıyordu. Elini öpüp bir kenara çekilmek üzereyken kapıda kucağında kuzenimle yengem belirdi. Yengem kuzenimi doğruca Ramazan’ın babası Selim ağabeye götürerek kucağına verdi. Bu durum neyi ifade ediyor diye anlamaya çalışırken Selim ağabey önce kıbleye döndü. Daha sonra kuzenimin sağ kulağına eğilerek ezan okumaya başladığında, kuzenimin isminin Ramazan olacağını o an anladım.Geriye dönüp baktığımda bu duruma hala ne sevinebiliyorum nede üzülüyorum. O gün bir şeyi çok iyi anlamıştım. Hayat, ne yok etmek nede var etmek üzerine kuruluydu. Hayat korkularına gizlenmek yerine, sınanmanın bütün sınavlarını cesaretle vermekti. Feleğin çemberinden geçerken insan kalabilmenin emarelerinden geçmemekti.

Harun ÖZTÜRKAkdağmadeni Açık

Ceza İnfaz Kurumu- İKMHAYATIMDAN

KALANLAR

Denetimli Çocukların Muhteşem Sergisi

Alanya Denetimli Serbestlik Müdürlüğü Çocuk Hizmetleri Bürosu’nun Dekoratif Ahşap Süsleme Sergisi, Alanya Adliyesi Yeni Bina Salonu’nda açıldı Alanya Denetimli Serbestlik Müdürlüğünde infazı devam eden denetimli serbestlik tedbiri altındaki çocuk hükümlülerle birlikte ahşap boyama kursu düzenlendi.

Kursu başarıyla tamamlayan çocuk hükümlüler tarafından yapılan ürünler Alanya Adalet Sarayı Salonu’nda sergilendi. Adliyedeki sergi açılışına Alanya Kaymakamı Mustafa Harputlu, Alanya Cumhuriyet Başsavcısı Yasin Emre, Alanya Belediye Başkanı Adem Murat Yücel, Belediye Başkan Yardımcısı Ali Yenialp, Alanya İlçe Jandarma Komutanı Yarbay Serkan Akbaba,

Alanya İlçe Emniyet Müdürü Alper Avcı, Alanya Cezaevi Cumhuriyet Savcısı Kenan Alkan, Alanya İlçe Gençlik Spor Müdürü Erdal Tamrak, Alanya İlçe Milli Eğitim Müdürü Hüseyin Er, Alanya Cezaevi Müdürü Ali Şeref Kül, Alanya Denetimli Serbestlik Müdürü Yılmaz Örs, Daire Müdürleri, oda başkanları ve sivil toplum kuruluşları katıldı. Serginin açılış kurdelasını

Kaymakam Mustafa Harputlu, Başsavcı Yasin Emre, Alanya Belediye Başkan Yardımcısı Ali Yenialp, Emniyet Müdürü Alper Avcı ve Milli Eğitim Müdürü Hüseyin Er birlikte kestiler. Çocukların yaptıkları dekoratif ahşap süslemeleri inceleyerek beğenen Kaymakam Mustafa Harputlu, Başsavcı Yasin Emre’yi kutlayarak tebrik etti.

Bakırköy Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nden “Aşure Etkinliği”

Bakırköy Denetimli Serbestlik Müdürlüğünde denetimli serbestlik personeli ve denetimli serbestlikten faydalanan yükümlülere; Bakirköy Cumhuriyet Savcısı Fuat Arı, Kurum Müdürü Leyla Karakülah ve Kurum Müdür Yardımcısı Mustafa Heşe eliyle Aşure ikramı yapıldı. Etkinlik Kurum Vaizi Ahmet Faruk Dönmez’in yapmış olduğu dua merasimiyle başladı. Dua merasimin ardından kurum personeline ve yükümlülere Aşure ikramı yapıldı. İçerisinde bulunulan Muharrem ayının birlik ve beraberliği yansıttığı inancı, Aşure ile simge haline geldi. Yardımlaşma ve dayanışma ruhunun zenginleştirilmesi

amacı ile düzenlenen etkinlik de Muharrem ayının faziletinin hissedilmesi de ayrı bir güzellik kattı. İkrama katılan yükümlüler minnettarlıklarını dile getirerek, günün anlam ve önemini idrak ettiklerini, düzenlenen etkinliğin kuruma olan bağlılıklarını artırdığını belirtti.

Elbistan’da Boya Tamirat İşleri Yerinde İncelendiElbistan Denetimli Serbestlik Müdürlüğünde Kamu Hizmeti kapsamında okullarda boya, tadilat, temizlik vb. işlerinin yerine getirilmesi için 2018-2019 eğitim öğretim döneminin yaz tatili olan 14 Haziran-9 Eylül 2019 tarihleri arasında Elbistan ve çevre ilçelerde bulunan bazı okullarda boya, tadilat, temizlik vb. işlemleri yerine getirildi.Boya, tadilat, temizlik vb. işlerinin yapıldığı okullarda bir tanesi de Elbistan İlçesine bağlı Büyük Yapalak mahallesinde bulunan Büyük Yapalak Şehit Mahmut Çifçi İlkokulu’dur.Elbistan Cumhuriyet Başsavcısı Hayri Ormancı, Elbistan Denetimli Serbestlik Müdürü

Memet Aslan, Elbistan İlçe Milli Eğitim Müdürü Kürşat Bayazıt, Büyük Yapalak Şehit Mahmut Çifçi İlkokulu’ nda, Kamu Hizmeti Kapsamında Denetimli Serbestlik yükümlülerince yapılan boya, tadilat, temizlik vb. işlemleri ile ilgili çalışmaları yerinde inceledi.

Page 16: SeslenisSeslenisSayfa 2 i Ekim 2019 Bakan Gül: 2019 Yargıda Milat Yılı Olacak Adalet Bakanı Abdulhamit Gül 2019 yılını yargıda bir milat olarak gördüklerini dile getirerek,

SeslenisS P O R

Ekim 2019 • Yıl: 17 • Sayı: 211 • Ücretsizdir • Ayda bir çıkar • www.cte.adalet.gov.tr

Hatay T Tipi’nden Gol SesiHatay T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu tarafından Şehit Polis Özel Harekat Komiser Yardımcısı Gülşah Güler Demokrasi Kurumlarası Futbol Turnuvasının bu yıl üçüncüsü düzenlendi.Hatay T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu tarafından düzenlenen Şehit Polis Özel Harekat Komiser Yardımcısı Gülşah Güler Demokrasi Kurumlararası Futbol Turnuvası Hatay Vali Vekili Aydın Tetikoğlu, Başsavcı Vekili Taceddin Pınar ve Antakya Kaymakamı Orhan Mardinli’nin 15 Temmuz hain darbe girişiminde Ankara Gölbaşı Özel Hanrekat Daire

Başkanlığına yapılan saldırıda şehit düşen özel harekat komiser yardımcısı Gülşah Güler onunura düzenlenen Futbol Turnuvasının açılışını birlikte topa vurarak yaptı.Hatay Büyükşehir Belediyesi Esentepespor Tesisinde düzenlenen turnuvanın açılış maçına Hatay Vali Vekili Aydın Tetikoğlu, Hatay Cumhuriyet Başsavcı Vekili Taceddin Pınar, Hatay Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Murat Hayzaran, Antakya Kaymakamı Orhan Mardinli, Hatay T Tipi Kapalı-Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürü Mehmet Akgüç ile diğer kurum

amirleri katıldı.Saygı duruşu ve istiklal marşının okunması ile başlayan program mehter takımının gösterisi ve şehitlerimizin ruhuna dualar edilmesi ile devam etti. 22 takımın 4 grupta karşılacağı turnuvanın açılış karşılaşması Hatay T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü futbol takımı ile Hatay İl Emniyet Müdürlüğü futbol takımı arasında gerçekleşti. Karşılaşmayı Hatay Ceza İnfaz Kurumu Takımı, Hatay Emniyet Müdürlüğü Takımını 3-2 yenerek kazandı.

Adıyaman Açık Ceza İnfaz Kurumu hükümlüleri Çanakkale E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu çatısının bakım ve onarımı için gittikleri Çanakkale’den Açık Ceza İnfaz Kurumunun düzenlediği futbol turnuvasında ikincilik kupasını alarak döndü. Adıyaman Açık hükümlüleri Çanakkale’den kuruma dönerken elde ettikleri ikincilik kupasını Kurum Müdürü Naci Turan’a takdim etti.

İnşaat Ekibi “Kupa” ile DöndüAdıyaman Açık Ceza İnfaz Kurumu hükümlülerinden oluşan inşaat ekibi Çanakkale E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunun çatı bakım ve onarımını başarıyla tamamlarken, futbolda da ortaya koydukları performans ile ayakta alkışlandı.Adıyaman Açık Ceza İnfaz Kurumu hükümlülerinden oluşan inşaat ekibi 16/07/2019 tarihinde başladıkları Çanakkale E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu çatı bakım ve onarımını başarıyla tamamlayarak döndü. 1 personel ve 16 hükümlüden oluşan inşaat ekibi toplam 45 günde bakım ve onarım işlerini tamamlarken, hükümlülerin kalmakta olduğu Çanakkale Açık Ceza İnfaz Kurumunun düzenlediği futbol turnuvasına katıldı. Turnuvada gerek oynadıkları futbol gerekse centilmence mücadele nedeniyle büyük takdir toplayan futbol takımı, normal süresi 2-2 biten final maçının ardından yapılan penaltı atışları sonucunda ikinci oldu. Kurum Müdürü Naci Turan, Çanakkaledeki inşaat

işlerini başarıyla tamamlayarak Kuruma dönen inşaat ekibiyle biraraya geldi. Toplantı salonunda gerçekleşen ve 2. Müdür Oya Öksüzoğlu, İdare Memuru Niyazi Faruk Akkılıç’ın hazır bulunduğu etkinlikte ikincilik kupası hükümlüler tarafından Kurum Müdürü Naci Turan’a takdim edildi.Kurum Müdürü Naci Turan, Çanakkale Açık Ceza Kurumu çatı bakım onarım işini yapmak üzere görevlendirilen ve aynı zamanda orada çalıştıkları süre içerisinde düzenlenen futbol turnuvasında gösterdikleri başarıyla elde edilen ikincilik kupasının kendisine takdim edilmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek:”Adıyaman Açık Ceza infaz Kurumu İnşaat İşkolu olarak hükümlülerimiz tarafından Çanakkale gibi uzak ilde bir ceza infaz kurumunun çatı bakım ve onarımını gerçekleştirilmesi bizler için memnuniyet vericidir. 1 personel ve 16 hükümlümüze büyük bir gayretle çalışarak, çatı ve bakım onarım işini başarıyla

bitirmeleri nedeniyle teşekkür ederim. Her birinin özveriyle çalıştıklarını biliyorum. Bu başarılı çalışmaları nedeniyle kendilerini tebrik ediyorum. Yorucu inşaat çalışmalarının dışındaki boş zamanlarında Çanakkale Açık Ceza İnfaz Kurumunun düzenlediği turnuvada normal süresi 2-2 biten final maçında ikinci olan takımımızı ayrıca kutluyorum. Başarılı çalışmalarını kupayla süsleyen ekibimiz bize büyük bir gurur yaşattı. Ekibimizin elde ettikleri ikincilik kupasını bugün şahsıma takdim etmelerinden duyduğum memnuniyeti dile getirmek istiyorum. Emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum. Tüm ekibimize gerek inşaat işlerinde gerekse spor alanında başarılar diliyorum.” dedi.Kupa takdimin ardından Kurum Müdürü Naci Turan, 2. Müdür Oya Öksüzoğlu, İdare Memuru Niyazi Faruk Akkılıç ve İnşaat ekibi ile birlikte hatıra fotoğrafı çekildi.

ŞAMPİYONLAR KARŞIYAKADA KALPLERE DOKUNUYOR2017 yılından itibaren eğitim iyileştirme çalışmalarında sportif faaliyetlere ayrı bir önem veren Karşıyaka Denetimli Serbestlik Müdürlüğü Gençlik ve Spor İzmir İl Müdürlüğüyle gerçekleştirdiği işbirliğiyle 20 tanesi farklı branş ve kategorilerde milli takım antrenörü olmak üzere 34 antrenörün yükümlülerle bir araya gelmesi sağlandı. 2018 yılında ise her ay düzenli olarak farklı gurupları sportif eğitim uzmanları ve spor koçları ile buluşturdu. 2018 - 2019 yıllarında ise Türkiye, Avrupa ve Dünya Şampiyonu olan milli sporcularımızla denetimli serbestlik kapsamındaki çocuk, genç ve yetişkinleri bir araya getirdi. Yine bu kapsamda Pınar Karşıyaka Basketbol Takımı, Karşıyaka Futbol Takımı, Menemen Belediye Spor Takımı basketbolcuları ve futbolcularıyla denetimli serbestlik kapsamındaki çocuk ve gençlerin antrenman yapmasını sağlandı. Karşıyaka Denetimli Serbestlik Müdürlüğü şampiyon sporcuları yükümlülerle buluşturmaya devam ediyor.

Daha önce Paralimpik Olimpiyatlarına katılan ilk Türk kadın tenisçi olarak tarihe geçen Büşra Ün ve 2016 Ümitler Avrupa Tekvando Şampiyonu Talha Bayram, Görme Engelliler Milli Futbol Takımı oyuncusu Hasan Şatay ile Enver Yılmaz, Tekerlekli Sandalye Dans Şampiyonu Sinem Öntürk, Eskrim Milli Takım Sporcusu Bora Özaltın, Buz Pateni Milli Takım Sporcusu Azra Terlemez ve Sıla Sağdiç, konuk eden Müdürlük 10 Ekim 2018 tarihinde ise Avrupa Artistik Jimnastik Şampiyonasında Türkiye’ye tarihinde ilk madalyayı getiren ve 2019 Dünya Artistik Jimnastik Şampiyonası’nda halka branşında altın madalya kazanan milli jimnastikçi İbrahim Çolak’ ı konuk etti. Program öncesi İzmir Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü Sportif Eğitim Uzmanı Enver Yılmaz ‘Şampiyonun Kalbi’ konulu bir sunum gerçekleştirdi. Türk jimnastik tarihinde alınan ilk ve en büyük madalyanın sahibi olan ve yaptığı hareket ile dünya spor tarihi literatürüne geçen ‘THE ÇOLAK’,

jimnastiğe 6 yaşında amcasının yönlendirmesiyle başladığını ve 15 yıllık sporcu geçmişinde ulusal ve uluslararası düzeyde sayısını hatırlamadığı kadar çok madalya kazandığını ifade etti. Yaptığı işi sevmesinin ve yılmadan usanmadan çalışmasının başarıya ulaşmasındaki en önemli unsurlar olduğunu belirtti. Sporun beden ve ruh sağlığını koruduğunu ayrıca birtakım olumsuz alışkanlıklar ve arkadaşlıklardan da spor yaparak uzak durulabileceğini ifade etti. Sporun insan iradesini güçlendirdiğini, hedeflere ulaşma konusunda motivasyonu canlı tuttuğunu, herkesin ilgi ve yeteneğini uygun bir spor dalının olduğunu, gençlik ve spor hizmetleri müdürlükleri bünyesindeki çoğu kursun ücretsiz olduğunu ifade ederek, katılımcıları spora teşvik ederek konuşmasını tamamladı. İbrahim Çolak’ a teşekkür plaketi verilmesinin ardından katılımcılar milli sporcuyla fotoğraf çektirerek program tamamlandı..