52
SORUNLARINIZA BAKIÞ AÇINIZI DEÐÝÞTÝRÝN KENDÝMÝZÝ TANIMAK ve BÝLMEK ÝNSANIN FÝLTRELERÝ EYLÜL 2015 Sayý: 561 Fiyat: 7 TL

SORUNLARINIZA BAKIÞ AÇINIZI DEÐÝÞTÝRÝN ...ınları.com/arsiv/1509Dergi.pdfKapak Resmi: Andrew Atroshenko 1 Sevgili Dostlar Her iþe O’nun adýný anarak, O’nun rýzasýný

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • SORUNLARINIZABAKIÞ AÇINIZI DEÐÝÞTÝRÝNKENDÝMÝZÝ TANIMAK ve BÝLMEKÝNSANIN FÝLTRELERÝ

    EYLÜL 2015 Sayý: 561 Fiyat: 7 TL

  • Aylýk Kültürel ve Siyasi Dergi

    Onur Baþkaný:Dr. Refet Kayserilioðlu

    Sahibi ve Genel Yayýn Müdürü:Ayþegül Kayserilioðlu

    Yazý Ýþleri Müdürü:Güngör Özyiðit

    Yayýn Kurulu:Güngör ÖzyiðitNelda BayraktarHale Ürkmezgil

    Haberleþme ve Okur/Abone Ýliþkileri:

    0535 4554223 - 0549 7220248

    Yönetim Yeri:Hayri Eðmezoðlu Sk. Ýkizler Ap.

    No: 8 D: 32 Erenköy/Ýst.

    Baský:Hedef Dijital Baský

    Taksim Cad. No: 19/ATaksim/Ýstanbul

    Fiyatý: 7 TLYýllýk Abone: 80TLYurt Dýþý: 100 TL

    Cilt: 47 Sayý: 561 Eylül 2015

    Kendimize Saygý ................................ 2Dr. Refet Kayserilioðlu

    “Kral Ýsteriz, Kral!..” ............................. 9Ahmet Kayserilioðlu

    Milenyum Çizgisi ............................... 16Güngör Özyiðit

    Kendimizi Tanýmak ve Bilmek .............................................. 20Nihal Gürsoy

    Samanyolu ........................................ 26Der: Þule Kayserilioðlu

    Sorunlarýnýza Bakýþ Açýnýzý Deðiþtirin ..................... 28Erol Yurderi

    Ýz Býrakanlar: Nail Çakýrhan ............... 30Seyhun Güleçyüz

    Ýstemek .............................................. 35Nelda Ýnan

    Ýnsanýn Filtreleri ................................. 38(Canlý Kryon Celsesi)

    Dergimizin internet sitesini www.sevgidunyasidergisi.com, www.dostluk.org

    adreslerinden ziyaret edebilirsiniz

    ÝÇÝNDEKÝLER

    Kapak Resmi: Andrew Atroshenko

  • 1

    Sevgili DostlarHer iþe O’nun adýný anarak, O’nun rýzasýný dileyerek baþlamakla,

    sadece kendi imkânlarý, kendi aklý ve planýyla baþlamak arasýndakifarký hiç düþündünüz mü? Mutlaka düþünenler hattâ deneyenlervardýr içinizde. Ya da bunu her zaman büyük bir zevkle, sonucungetireceði memnuniyet ve doygunluk hissini önceden bilerek yapanlarda vardýr. Elbette burada yan gelip yatarak zamaný gelince “Allahbüyüktür” diye iþe giriþip hüsrana uðrayýnca sorumluluðu kadere veAllah’a baðlamaktan söz etmiyoruz. Tüm imkânýmýzý ve tecrübemiziortaya koyarak, gerekirse son damlasýna kadar gücümüzü kullanýpfedakârlýk gerekiyorsa onu da yaparken yine ve yine O’nun rýzasýný veyardýmýný yalvarýrcasýna dilemekten söz ediyoruz. Böyle bir insanýnönü gerçekten tutulamaz. Beklemek gerekiyorsa hayýflanmadan bekler,yürümek gerekiyorsa sýzlanmadan yürür. Vermek gerekiyorsa, zatenonun en iyi bildiði iþi odur. Yaradan aslýnda herkesin yanýndadýr vehiçbir þeyi ve kimseyi yalnýz ve sahipsiz býrakmaz. Ama kendisindenbu þekilde rýza ve yardým beklendiðinde, isteyeni çok özel bir þekildedüze vardýrýr. Bizim dünya bilincimizle varsayamayacaðýmýz,varlýðýndan bile haberdar olmadýðýmýz yollar, kanallar ve insanlarumulmadýk zamanlarda ama aslýnda mükemmel zamanlamayladevreye girerler. Bizim de o güne kadar farkýna bile varmadýðýmýzözelliklerimiz daha çok belirginleþir. Kimsenin el uzatýp dokunama-yacaðý bir þekilde korunuruz.

    Buna güzel bir örnek olarak bu sayýmýzdaki Hz. Davud’un öyküsünüverebiliriz. Eðer bu gözle okursanýz, oradan kendinize göre çoksonuçlar çýkarabilirsiniz, gerçek anlamda korkusuzluk, cesaret nedir,onda bulabilirsiniz. Hep hayýrda olmak, hep hayrý takip etmek, hephayrý dilemek ve O’na sýðýnmaktýr iyilerin ve doðrularýn yolu veelbette vermek...

    “En büyük tehlike saydýðýnýz kötülüðe, çok küçük bir hayýr yeter;en büyük düþmana, vaktinde bir taþýn yettiði gibi.”

    SEVGÝ DÜNYASI

    En Derin SevgilerimizleSEVGÝ DÜNYASI

  • SEVGÝ DÜNYASI2

    Kendimize Saygý

    Dr. Refet Kayserilioðlu

    "Sizin için her þeyinize saygý vesevgi gerektir önce.Çünkü disiplin ve itaat saygýdan vesevgiden doðar."

    "Her yer bir insanýn, her insan bir yerin malýdýr. Ýnsanlar yerlerinizi ve deðerinizi biliniz."

  • 3SEVGÝ DÜNYASI

    oplumlardaeskiden beridaima büyükleresaygýdan

    bahsedilmiþtir. Büyükleresaygý, küçüklere sevgiolur. Küçüklerin büyük-lere sevgi duyuyorumdemesi ayýptýr, saygýduyuyorum demesigereklidir. Büyüklerin iseküçüklere saygý duymasýsöz konusu olamaz. Yanisaygý öyle kabuledilmiþtir ki, ancakbüyüklere gösterilen birhürmet ve itaat gösteri-sidir. Büyüklere saygýnasýl gösterilir? Onlarýnyanýnda edepli oturmak-la, onlarýn yanýnda içki,sigara vs. gibi þeyleriiçmemekle, fazla geve-zelik etmemekle, sadecesoru sorulunca evet, ha-yýr demekle, büyüklerinyanlýþýný, hatasýný ortayakoyacak konuþma vedavranýþlardan sakýnmak-la ancak onlara duyulansaygý gösterilebilir.Bunlar yapýlmýyorsa oküçüðün saygýsýzlýðýnahükmedilebilir.

    Bu saygý anlayýþýgünümüzde çokdeðiþmiþtir. Bugünbüyüklerinin yanýnda içki

    ve sigara içmek bir çokçevrelerde yemek yemekkadar olaðan görülmeyebaþlanmýþtýr. Büyüklerinyanýnda edepli oturmak,onlarýn yanýnda çokkonuþmak, büyüklerinhatalý, yanlýþ fikirlerinibelirtmemek gibi husus-lara ise pek uyulmamak-tadýr. Bu durum büyük-lere göre, büyük ahlâkîçöküntünün apaçýkispatýdýr. Küçüklere göreise düþünce ve davranýþserbestliðinin bir ifade-sidir. Aslýnda iki tarafýngörüþünde de yanlýþlarvardýr. Acaba doðrusunedir?

    Saygýyý þekilde býrak-mak deðil, öze indirmeken doðru yol olacaktýr.Büyüðü izin veriyorsaonun yanýnda içki vesigarasýný içebilmelidir.Fikirlerini incelikle,nezaketle, arkadaþlarýylakonuþtuðu gibi laubâlideðil, gönül kýrmadansöylemelidir. Büyüklerde küçüklerle karþýlýklýdeðer vererek fikir alýþveriþinde bulunurlarsaonlarý tecrübelerindenfaydalandýrmýþ olurlar.Yalnýz nasihat vermektarzýnda deðil, onu da

    dinleyerek, doðrusunudelilleriyle ortayakoyarak konuþmalýdýrlar.Küçükler büyüklerininher yönden üstünlüðünü,kuvvetini, gücünü vedeðerini bilirse saygýlarýgöstermelik deðil, gerçekolur.

    Deðerli, kültürlü vemevki sahibi bir zat,oðlunu bana getirmiþti.Oðlunun âsiliðinden,kendisine karþý saygý-sýzlýðýndan, annesini vehattâ kendisini dövmeyekalktýðýndan þikâyetediyordu.Anlattýklarýndan çocuktabir akýl hastalýðý olduðu-na hükmetmekmümkündü. Delikanlýyýgörmek istedim. Yirmiyaþ civarýnda türlü kom-pleks ve korkularý olan,ama akýl bakýmýndannormal bir delikanlý idi.Derslerini iyi çalýþamý-yor, okulunda baþarýlýolamýyordu. Arkadaþlarýarasýnda pek itibarýyoktu. Kýzlar üzerindeherhangi bir süksesiolmamýþtý. Onun içinkýzlardan vearkadaþlarýndan kaçýyor-du. Bu durumunaüzülüyor ve suçlu olarak

    T

  • da anne ve babasýnýgörüyordu. Beni bu halesiz getirdiniz diyordu.Onlara kýzmasý, dövmeyekalkmasý bu yüzdendi.

    Delikanlýyý iyice tetkikettim, onun esas derdi,kendine saygýsýný vegüvenini yitirmesi idi.Bunda anne ve babasýnýnyanlýþ tutumlarýnýn tesirielbette olmuþtu. Amakendi yanlýþlarýnýn darolü vardý. Anne oðlunaaþýrý bir hayranlýk içinde,onun iyi ve kötü bütündavranýþlarýna alkýþ tut-muþ, hep övmüþ, onunher istediðini, doðru yan-lýþ demeden yapmayaçalýþmýþtý. Bu tutumudolayýsýyla kocasýylaarasýnda kavgaeksilmemiþti. Baba datersine çocuðun herhareketini tenkit etmiþ,onun hep hatalarýný gör-müþ, iyi ve baþarýlý hal-lerini hiç görmemiþ, dilegetirmemiþ, övmemiþti.Bir yandan aþýrý vedayanaksýz bir övgü, biryandan da aþýrý vedayanaksýz bir yergiçocukta deðer ölçülerinindoðru olarak yerleþme-sine imkân vermemiþti.

    Kendi hatalarý ise hiçbir gayret göstermemesi,derslerini çalýþýp bilgisiniarttýrmamasý, her þeyinibaþkalarýndan veçevresinden beklemesiidi. Okul arkadaþlarýnýsevememiþ ve için içinkendini onlardan çoküstün görmüþtü.

    Saygýnýn ne olduðunuþimdi daha rahatlýklasöyleyebiliriz. Saygý,deðer verme, bir kimseyedeðerini bildiðimizigöstermektir.

    Bu gösterme ya sözle,ya da davranýþla olur.Her iki þekilde yerindeve içtenlikle uygulanýrsafaydalý olur.Karþýmýzdakinin saygý vesevgisini kazanmamýzada yarar. Ýþte bu tarifegöre saygý yalnýz büyük-lere deðil, küçüklere degösterilmelidir.Büyüklerin emir vedirektiflerine uymak,onlarýn otoritesini veidareciliðini kabul etmektopluluklarýn toplulukolabilmesinin zorunlu-luðudur. Saygý olsa da,olmasa da topluluðunselâmeti için emirlereuyulur. Ailede emir vere-

    cek olan baba ve annedir;evin idaresi onlarýnelindedir. Eðer çocuða,büyüklere saygý ve sevgiküçükten aþýlanmýþsaçocuk bu emre uymayýsaygý ve sevgiyle yapar.En güzel ve semereliolaný ve mutlu edeni debu tarz saygýlý uymadýr.

    Çocuklarýn gönlündeküçükten saygý vesevgiyi uyandýrmak çokönemlidir. Çünküsevilmek ve sayýlmakaslýnda almaktýr ve kolayolandýr. Sevmek ve say-mak ise vermektir, zorolandýr. Sevmek ve say-makta gönlü, düþünceyive ruhu çalýþtýrmakvardýr, aktif bir iþtir.Sevilmek ve sayýlmak isegönlün ve ruhun gýdaalmasý, beslenmesidir.Gerekli, ama öncekindendaha kolaydýr. Ýþte evlat-lar ve atalar arasýndasevgi ve saygý alýþ veriþiküçükten kurulursakarþýlýklý, ruhsal gýdaalma, geliþme ve neticeolarak mutluluk en güzelþekilde gerçekleþiyordemektir. Çocuklarasaygýyý öðretmenin yoluise, onlara deðer vermek,üstünlüklerini ve eksik-

    SEVGÝ DÜNYASI4

  • liklerini tarafsýzlýklabelirtmektir. Eksiklik-lerini giderebilecek güçteolduklarýný ve bunun yol-larýný sabýrla söylemek,göstermek bizi neticeyegötürür. Uluorta kötüle-mek, tenkit etmek, onla-rýn kendilerine güvenleri-ni, kendileri ve çevrele-riyle mücadelelerini yýk-mak, olur ve bizi netice-den uzaklaþtýrýr.

    KENDÝMÝZE SAYGIYI SAÐLAYAN TEMEL ESASLAR

    Yanlýþ veya doðru ter-biye alarak büyümüþüz.Ýçimizde kendimize saygýya vardýr, ya azdýr veyayoktur. Yoku varetmek,azý arttýrmak, varý devamettirmek ve geliþtirmekiçin ne yapmalýdýr? Busoruya vereceðimizcevaplar, hangi yaþtaolursa olsun, her fert içinçok önemlidir. Çünkükendine saygýsý olmayan,kendi deðerlerinigörmeyen, kabuletmeyen, aksine kendinideðersiz, yeteneksiz vehiçbir iþe yaramaz olarakgören bir kimsenin, iler-lemesi ve bir iþ baþar-masý mümkün deðildir.

    Bir haným hastamvardý. 25 yaþ civarýndaidi, iyi bir tahsili vardý.Evlenememiþti. Mutludeðildi. Ýnsanlara kýzý-yordu. Kendisi de deðer-sizdi, çirkindi. Ona iyilerve deðerli olanlar gelirmi idi hiç?!. Nerededeðersiz, adi insan varsaona geliyordu. Buhanýmýn deðer ölçüleriyanlýþtý. Önce elindekiteraziyi ayarlamakgerekiyordu. Sonra ken-disine haksýzca iftiraediyordu. Akýllý idi,gençti, güzeldi. Þanssýzdeðildi, okumak imkâný-na kavuþmuþtu, bilgi vegörgüsünü arttýrmýþtý.Ýstanbul'da dünyayagelmiþ, büyük þehrinolanaklarýndan kolaycafaydalanmýþtý. Pekâlâ birköyde dünyaya gelebilir-di. Okumayý istese,babasý da dilese bile,köylerinde okul yoksaokuyamazdý, cahilkalýrdý. Hiçbir þeyibilmemek mutlulukgetirmez ki kimseye.Ýlkokul olsa ortayý veyaliseyi okuyamazdý. Ýþtebütün bu imkânlarakavuþmuþtu. Öyleysekendisini ve þansýnýkötüleyecek yerde,

    Allah'a þükretmesigerekirdi. Onun yanlýþdüþüncelerini, kendisi veçevresi hakkýndaki ifti-ralarýný düzelttikçe ruhibunalýmlarýndan, obunalýmlarýn yarattýðýorganik hastalýklarýndansüratle uzaklaþtý. Herkesbana gelemeyeceðine,ben de herkesle tek tekuðraþamayacaðýma göre,uyguladýðým esaslarýburada herkesebildirmem en hayýrlý vedoðru davranýþ olacaktýr.

    Kendimize saygýyýkuracak veya arttýracakiki temel etken vardýr.Birisi kendi düþünce vedavranýþlarýmýz. Diðeride çevremizin bizimhakkýmýzdaki düþünce vedavranýþlardýr. Kendimizhakkýndaki kendi düþün-ce ve davranýþlarýmýzýdeðiþtirmek kendi eli-mizdedir. Ama, sanýldýðýkadar kolay deðildir.Baþkalarýnýn bizim hak-kýmýzdaki düþüncelerinideðiþtirmek ise kýsmenbizim elimizdedir. Amasanýldýðý kadar da zor de-ðildir. Önemli olan bun-larýn yolunu, usûlünü bil-mek, o metotlarý sabýrla,titizlikte uygulamaktýr.

    5SEVGÝ DÜNYASI

  • Her tabiat olayý gibi birinsanýn geliþmesi vedeðiþmesi de bazý kanun-lara ve bazý esaslarabaðlýdýr. Çevremizideðiþtirmemizin de yineayrý esaslarý ve þartlarývardýr. Tecrübeli veolgun kiþiler geçirdikleribirçok acý tecrübelerbahasýna bu kanunlarý veesaslarý kýsmen veyatamamen öðrenebilirler.Akýllý kiþiler isebaþkalarýnýn tecrü-belerinden faydalanmayýbilirler. Bunun yolutecrübelilerin anlattýk-larýný veya yazdýklarýnýcan kulaðýyla dinlemekve okumaktýr. Öðrendik-

    leri üzerinde derinleme-sine düþünerek, onlarýkendi bilgileriylekarþýlaþtýrarak yenihükümler çýkartmaktýr.Böylece onlarý hem ben-imsemek, hem öz bil-gimiz haline getirmek,hem de kolayca uygula-yacak bir ruh oluþumunaulaþmak mümkün olur.

    KENDÝ DÜÞÜNCELERÝMÝZÝ VE ÇEVREMÝZÝ DEÐIÞTÝRMEK

    Kendimize saygý duy-mamýz, kendimizi deðer-li, saygýya deðergörmemiz demektir.

    Böyle bir kimse kendinegüveniyor, bir çok iþiyapabileceðine inanýyordemektir. O insan kararverip o kararýnda ýsrarladurursa mutlaka dilediðihedefe ulaþýr. Bunun içinþunlarý yapmasý gerek-lidir.

    1. Önce kendinizin nor-mal bir insan olupolmadýðýna bakmalýsýnýz.Düzenli bir þekildeçalýþýnca ilk okulu bitire-bilen bir kimse iseniznormalsiniz, geri zekâlýdeðilsiniz. Þu benimyazdýklarýmý rahatçaanlayabiliyorsanýz bilinizki siz normal zekâlý bir

    SEVGÝ DÜNYASI6

  • insansýnýz. Öyleyse ilk iþkendinizi kötülemekten,kendinize iftira etmektenvazgeçeceksiniz. Aksinekendinizi övecek, yücel-tecek, kendi meziyet-lerinizi tekrar tekrar yük-sek sesle kendinizesöyleyeceksiniz.Söylediklerinizikulaðýnýzýn duymasýndaayrý bir telkin gücüvardýr. Kendinizikötülerken, yererkenkendinize menfi telkinyaparsýnýz. Kendiniziöverken de müspet telkinyaparsýnýz. Buna "Auto -suggestion" kendikendine telkin denir.Menfi telkinin yýkýcý vegeriletici, müspet telkininise yapýcý, geliþtirici veyüceltici bir etkisi vardýr.

    2. Kendinizi seve-ceksiniz. Sevgilinizenasýl önem veriyorsanýz,kendinize de öyle önemvereceksiniz. Kendinigerçekten seven kiþi,egoist ve kendini beðen-miþ olmaz. Aksine kendi-ni için için beðenmeyen-ler, baþkalarýný hor göre-rek, her iyi þeyi kendi-lerine saklayarak, deðerkazanacaklarýný sanýrlar.Kendini doðru olarak

    seven, insanlar arasýndave bu dünyada kendisininde bir yeri olduðunubilir.

    3. Temizliðinize, giyi-minize, her þeyinizindüzenli oluþuna önemveriniz. Erkekseniztýraþýnýzý günündeolmanýz, saçlarýnýzý güzeltaramanýz, kadýnsanýz,yüz ve vücut tuvaletineönem vermeniz gerek-lidir. Sýk yýkanarak,güzel kokular sürünerek,temiz, biçimli ve gününþartlarýna uygungiyinerek kendinizesaygýnýzý arttýrmanýzgerekir. Bunun içinpahalý giyinmek deðil,temiz, güzel ve kendineyakýþaný giyinmek önem-lidir. Bu maddede say-dýklarýmýz ayný zamandainsanýn dýþa dönük,baþkalarýna hitap edenyönüdür. Baþkalarýnýntakdirkâr söz ve bakýþlarýda bizim kendimizesaygýmýzý artýrýr.

    4. Çalýþmamýz, yap-týðýmýz plan ve program-larý uygulamamýz vebaþarýlara ulaþmamýzkendimize saygýmýzýartýran en önemli etken-

    lerden biridir. Öðrenciiseniz çalýþýlmamýþ vebaþarýya ulaþýlmamýþdersler, iþ adamý isenizdüzenli bir çalýþmayagirememek ve baþarýla-mamýþ bir yýðýn iþ siziüzecektir. Kendinizesaygýnýzý azaltacaktýr.Ýnsan herkesi aldatabilir,kendisini bir an içinavutabilir, ama devamlýaldatamaz asla. Sabýr vesebat ederek yýlmadanve baþarýya inanarakçalýþan normal bir kim-senin baþaramayacaðý iþyoktur.

    5. Bilginizi arttýrmanýz,gönlünüzde insana olansevginizi arttýrmanýz,onlara faydalý olmanýz,faydalý bir doðruluk veiyilik içinde olmanýz dakendinize saygýnýzý art-týrýr. Çünkü bunlarýyapan, toplum içinde yeriolan ve sevilen bir kiþiolur. Bilgili olan bil-gisiyle daima çevresinefaydalý olur. Bilgi vesevgi insaný ruhsal yön-den de hýzla yücelten vemutlu eden iki önemlietkendir.

    6. Geriye deðil, ileriyedönük olmanýz, yenilik-

    7SEVGÝ DÜNYASI

  • lerden ürkmemeniz,eskiye ve katý kalýplarabaðlý kalmamanýz sizinkendinize saygýnýzýdevam ettirir.

    7. Doðru birinancýnýzýn ve doðru bil-gilere dayanan bir fikirsisteminizin olmasýgereklidir. Buradakiinanç yalnýz Allah'ýn var-lýðýna ve birliðine deðil,ayný zamanda insanýnsonsuz bir yücelme veilerleme olanaðýna sahipbulunduðuna, beþbasamaðý hayatýmýzdauygulamak gerektiðinede inanmaktýr. Ýnancýmýzbilgiye dayanýrsa ve yenibilgilerle her zamangeliþmeye açýk, uyanýkbir inancýmýz olursa,kendimize saygýmýzöylesine hiçbir þeydenyýkýlmaz olur. Aslýndakiþinin kendisi, çevresi,sonsuza uzanan hayatyolu ve Yaradan hakkýn-da doðru bilgileri olmasýve o bilgilere yürekteninanmasý onun kendisinesaygýsýnýn en önemlitemelidir.

    Belli bir fikri, saðlambir inancý olmayan,rüzgârýn savurmasýylasaða sola uçuþan yaprak-

    lar gibi, her gün fikir vekanaat deðiþtiren insan-larýn kendilerine güven-leri ve saygýlarý olamaz.Çevreleri de zatenöylelerine hiç önem ver-mez. Bir insanýn kiþiliksahibi olmasý demek,doðru ve belli fikir-lerinin, kanaatlerinin veinançlarýnýn olmasýdemektir. Bugün "ak"dediðine, yarýn "kara"diyen, doðru dediðinekendisi uymayan yanlýþdediðini önce kendisiyapan bir kiþi, öncekendi gözündesaygýdeðer olamaz.Sonra elbettebaþkalarýnýn gözünde desaygý kazanamaz.

    Fikirler deðiþmez,kanaatler geliþmez mi?Elbet geliþir ve deðiþir.Zaten hayat tekâmüldemektir. Tekâmül dedevamlý ileriye ve yüce-ye doðru bir deðiþmedir.Elbette "30 sene önceneredeysem ve nedemiþsem, bugün de ayniþeyi söylüyorum, ve ayniyerdeyim" demek birmarifet deðildir. Aslaövünülecek bir þeydeðildir. Bu, "Ben hiçilerlemedim, 30 seneönce neredeysem, bugün

    de ayný seviyedeyim"demektir, bir bakýma.Onun için inancýmýzýnuyanýk bir inanç olmasýn-dan, geliþmeye açýk birinanç olmasýndan bahset-tim. Deðiþme ilerilemeve yükselme yönündeolursa, saðlam ve denen-miþ, doðru bilgileredayanýrsa çok faydalýdýr.Ve kiþinin kendisine veçevresinin ona saygýsýnýartýran en baþ faktör olur;Hiç kimse ona geri kafalýdiyemez, hiç bir zaman.

    8. Kendimize duyduðu-muz saygýyý çevremizindevamlý desteklemesigereklidir. Yani çevre-mizin de bize devamlýsaygý göstermesi icapeder. Bunun için, yukarý-da söylediklerimizeilaveten, siz de hiç kim-seyi küçük ve hor görme-den herkese deðer ver-meli ve saygý göster-melisiniz. Aslýnda, herinsanda bir deðer vardýr.Ýnsanlara sevgi gözüylebakýlýnca bu deðerikeþfetmekte gecikmeye-ceksiniz. Ne kadar çokkiþiye deðer verir, saygýve sevgi gösterirseniz, okadar çok kiþi tarafýndansaygý göreceksinizdemektir.

    SEVGÝ DÜNYASI8

  • 9SEVGÝ DÜNYASI

    on yazýmda detaylarýyla anlat-mýþtým: Ýsrailoðullarýnýn vaat edil-miþ ülkeye, Kenan diyarýna yani

    Filistin'e gelip yerleþmeleri öyle basit birtarihî olay asla deðildir. Ýlâhi âlem bir ýrký,bir milleti bin yýldan fazla süre boyuncasürekli kolladý, uyardý, azarladý, tehdit etti.Peþ peþe gönderdiði peygamberlerle, açýkgönüllü kiþilere gönderdiði mesajlarla,vahiylerle onlarýn tamamen yýkýlmadanayakta kalmasýný saðladý. Ve böylece deilâhi sözlerin, kutsal metinlerin, peygam-berlik örneklerinin insanlýðýn belleðindesilinmeden yer edip, kökleþmesini saðladý.Amaç da buydu zaten.

    Musa, Harun, Yeþu ve 12 hâkimle sürek-li yol gösterilen, uyarýlan, mucizelerledesteklenen böylece de Filistin'de kök-leþmelerine özen gösterilen Ýsrailoðullarý,aradan geçen bu 250 - 300 yýllýk süre son-rasýnda þimdi çok zor durumda idiler.Bütün önemli savaþlarýnda yanlarýndataþýdýklarý onlarý yüreklendiren,cesaretlendiren, güçlerine güç kataniçinde kutsal emenetlerin olduðu ahit

    sandýðý, yýllardýr düþmanlarýnýn elle-rindeydi. Ve ne olduðundan, akýbetindende habersizdiler. Sadece o da deðil.Birçoðunun karýsý, çocuklarý da esir edilipellerinden alýnýp götürülmüþ, kendileri deharaca baðlanmýþtý. Bütün bunlarý gerçek-leþtiren azýlý komþularý Filistî'ler, böylegiderse öyle görünüyordu ki, hepsini detutsak edip, köklerini kazýyacaktý...

    Bu en zor durumlarýnda ilâhi âleminhangi yöntemlerle onlarýn ayakta kal-masýný ve hattâ sýnýrlarýný daha da geniþ-letmelerine imkân saðladýðýný anlatmadanönce, Filistî'ler hakkýnda yeni elde edilentarihi bulgular ýþýðýnda neler bildiðimiziözetlemek isterim. Çünkü yerleþtikleritopraklarda sürekli didiþtikleri en çokonlar olmuþ ve olacaktý.

    KORKUNÇ BÝR ÝNSAN KASIRGASI

    Hayrullah Örs "Musa ve Yahudilik"kitabýnda Filistî'lerin Kenan ülkesine nasýlyerleþtiðini þu satýrlarla anlatmaya baþlar:

    Gülyüzlülerden Ýbretler: 22

    “Kral Ýsteriz, Kral!..”Ahmet Kayserilioðlu, Psikolog

    S

  • SEVGÝ DÜNYASI10

    “Büyük kuraklýðýn sonuçlarýndan biriolarak Ýsrailoðullarýnýn karþýsýna zorlubir düþman çýkmýþtýr: Filistîler. BunlarÝllyrler göçünün buralar kadar eriþen birkolu idi.

    “Ýsrailoðullarýnýn hayatýnda en büyükrolü oynayan ve Kenan ülkesine "Filistin"adýnýn verilmesine sebep olan Filistî'lerinkimler olduðu yakýn zamana kadar bilin-memekteydi. Bilginlerin uzun araþtýr-malarý ve yeni kazýlar bu muammayýartýk çözmüþtür. Seramik parçalarý, tapý-naklarda bulunan yazýtlar, yangýn izleritýpký bir mozaik gibi birbirine eklenerek,Filistî'lerin Filistin'in güneyinde nasýlortaya çýktýklarýný, týpký bir dram kadaracýklý ve heyecanlý bir þekilde ortayakoymuþtur. MÖ. 12. yüzyýlda Anadolu'nunbatýsýnda varlarýný yoklarýný, yiyecekleri-ni öküzlerin çektiði kaðnýlara yüklemiþ,o zamana kadar bilinmeyen bir kavminortalýða dehþet saçtýðýný görüyoruz.Kaðnýlarýn yanýnda kadýnlar ve çocuklaryürümekte, önlerinde de yuvarlakkalkanlar ve tunç kýlýçlarla silâhlanmýþsavaþçý erkekler gitmektedir. Bunlarýngeliþi tâ uzaktan, havaya kalkan bir tozbulutuyla belli olmaktadýr. Çünkü çokkalabalýktýrlar. Kimse bilmez neredengeldiklerini. Bu insan sürüsü önceMarmara kýyýsýnda görülmüþtür, sonragüneye yönelirler. Hep deniz kýyýsýndangiderler. Ege'in ve Akdeniz'in sularýüzerinden de, pruvalarý yüksek, içlerisavaþçýlarla dolu gemiler, karadakilerleayný yöne gitmektedir...”

    Sayýn Örs konuyu sayfalar boyuncaanlatýr durur. Özeti þöyle:

    Bastýklarý yerleri yakýp yýkarak yaðmaeden ve güneye doðru korkunç bir kasýrgagibi karadan ve denizden akmaya devameden bu güçlü kuvvetli, iri yarý insansürüsü, yýktýklarý uygarlýklardan nasiplen-mekten de geri kalmazlar. Hitit Ýmparator-luðunu yýkarken, o zamanlar ancakonlarýn bildiði demir iþleme sanatýnýn incesýrlarýný öðrenirler ve kimseye de öðret-mezler. Akýnlarý devam ederken kuzeySuriye'ye, Fenikelilere, Kenan ülkesinesaldýrýp yaðmalarýný sürdürürler ve Mýsýr'adoðru yaklaþýrlar. Neyse ki Firavun 3.Ramses MÖ. 1188'deki kara ve denizsavaþýnda onlarý yenerek ülkesini kurtarýr.Ve kasýrganýn böylece ilerilere ulaþmasýönlenmiþ olduðundan MÖ. 1175'deFilistî'ler Kenan ülkesinin güneyine yer-leþip orada oturmaya karar verirler.

    Bu son olaylar sýrasýnda Ýsrailoðullarý daFilistindeler ama henüz uzaklarda daðlýkkurak yerlerde yerleþmiþ olduklarýndanolan bitenden habersizler. Ama sonrasýndagündemlerinden hiç çýkmamacasýna öylebir haberleri olacak ki!..

    YENÝ BÝR PEYGAMBER

    Hâkimler döneminin sonlarýna doðruÝsrailoðullarý'nýn Filistî'lerle savaþlarýbaþlamýþ, hattâ demire hükmedip zýrhkuþanarak savaþa çýkan bu iri yarý zorluadamlara karþý, Allah onlara Samson gibibir süpermen bile göndermiþti. KarýsýDalila'ya sýrrýný verip ölmesi ve din-daþlarýný arkasýnda çaresiz býrakmasýgerçek bir dram idi. Ama daha da fenasý,onlara yol göstermesi gereken dinadamlarýnýn yozlaþýp mala, zevk ve sefaya

  • 11SEVGÝ DÜNYASI

    dalmalarýydý. Sürü baþsýz kalmýþtý. Ancakyeni gönderilecek bir peygamber onlarýderleyip toplayabilirdi. Ve de Samuelpeygamber tam zamanýnda imdatlarýnayetiþti. Kuran'da adý anýlmadan yaptýk-larýndan uzunca söz edilen, Tevratta isebir bölümün tamamen ona ayrýldýðýSamuel peygamberin öyküsü kýsaca þöyle:

    Kocasý tarafýndan çok sevilen ama kýsýrolduðu için kumalarýnca horlanan Hannaisimli kadýn, Allah'a yalvardý. Çocuðuolursa onu emzirip büyütecek ve doðrucamabede adayacak. Ýsteði gerçekleþinceahdini tuttu, küçük Samuel'i mabedhizmetlerini görmek üzere din büyükleri-ne teslim etti. Samuel onlarýn yanýndabüyürken ahlâksýzlýklarýn buralarý dasardýðýný görmekte gecikmemiþti amaduadan baþka ne yapabilirdi ki?!.. Veummadýðý kadar büyük bir lütufla,peygamberlikle þereflendirildi. O'nunelçisi olduðu her davranýþýndan, gerçek-leþen, doðrulanan her sözünden, herdileðinden öylesine anlaþýldý ki,Ýsrailoðullarý bütünüyle onu kabul etmek-te çok zorlanmadý.

    Ne var ki, Ahit Sandýðý'nýn Filistî'lerineline geçmesi ve bu meþum haberi alýralmaz Samuel'i yetiþtiren mabedin enbüyük din adamýnýn düþüp ölmesi,Ýsrailoðullarý'nýn yeni peygambere kavuþ-ma sevincini kursaklarýnda býrakmýþtý.Yine de tek tesellileri Samuel idi. Tevrattabu þöyle anlatýlýr:

    ** "Ve Samuel hayatýnýn bütün günle-rince Ýsrail'e hükmetti. Yýldan yýla gidipsýrayla Beyt-eli, Gilgalý ve Mitspa'yý

    dolaþýr ve bütün bu yerlerde Ýsrail'ehükmederdi." (I.Samuel 7/15)

    Samuel yaþlanmaktadýr. Ahit Sandýðý veesirler ise Filistî'lerin elinde, bu iþin sonunereye varacak? En iyisi baþlarýna birkralýn konmasý. Esas krallarý göktekiRab'leri ama dünyada da bir taneolmasýnýn ne sakýncasý var. TeklifleriSamuel'in çok aðýrýna gitti. Rab'lerinegüvenmiyorlar mý ki kral istiyorlar. Ayrýcakralýn aðýr emirlerine itirazsýz ne dereceuyacaklar?!.. Israrlarýný artýrýnca peygam-ber isteksizce Rabbine danýþtý. Gelencevapta aslýnda istekleri kesinlikle onay-lanýyor deðildi, "peki olsun" anlamýnday-dý. Ayrýca Rabbi seçeceði kiþiyi de belir-lemiþti. Saul isminde ne zengin ne deseçkin kavimlerden olmayan biri.Büyüklüðü sadece yakýþýklýlýðýnda,boyunda, azminde, cesaretinde, gönülgözünün açýklýðýnda idi. En uzunlarý bileancak omuzuna ulaþabiliyordu. Sadece bumeziyetleri yeterli olmamýþ ki, Rabbi onaçok büyük bir baþka lütufda daha bulundu.Daraldýðý zamanlarda Rabbine danýþýpvahiyle aldýðý bilgilerle yolu kolay-laþtýrýlýyordu. Halk bunu görüp ve doðru-luðunu sýnayýp: "Hayret, Saul da artýkpeygamberlik yapýyor" demeye baþladýlar.(I.Samuel 10/12)

    KURAN NE DÝYOR?

    Kuran'da adý anýlmadan bu olaylar þöyleanlatýlýr:

    ** “Musa'dan sonra Ýsrailoðullarý'nýnkodamanlar meclisini görmedin mi?Kendilerine gelen bir peygambere þöyle

  • SEVGÝ DÜNYASI12

    demiþlerdi: "Bize bir kral gönder Allahyolunda çarpýþalým." Peygamber dedi ki:"Üstünüze savaþ yazýlýr da savaþmazsanýzne olacak?" Dediler ki: "Nasýl olur daAllah yolunda savaþmayýz? Yurtlarýmýz-dan çýkarýldýk, oðullarýmýzdan uzakdüþürüldük!" Nihayet üzerlerine savaþyazýldýðýnda pek azý hariç yüz çevirdiler.Allah zalimleri çok iyi bilir. Peygam-berleri onlara dedi ki: "Allah Tâlût'u(Saul) size kral gönderdi." Þöyle konuþtu-lar: "O bizim üzerimizde nasýl saltanatkurabilir? Yönetimde biz ondan daha çokhak sahibiyiz. Ona bir mal geniþliði deverilmemiþtir." Peygamber dedi ki: "Allahonu seçip size üst olarak gönderdi. Onubilgi ve beden gücü yönünden üstün kýldý."Allah mülkünü dilediðine verir. Allahmülkü geniþletendir, her þeyi bilendir.

    “Nebileri onlara þöyle söyledi: "Onunmülk ve saltanatýnýn belirtisi o tabutun(Ahit Sandýðý) size gelmesidir. Onuniçinde size Rabbinizden bir huzur, Harunhanedanýnýn, Musa hanedanýnýn býrak-týðýndan bir kalýntý vardýr. Onu meleklertaþýr. Eðer iman sahipleriyseniz bundasizin için elbette bir ibret vardýr.” (Bakara246-248)

    AHÝT SANDIÐI BAÞA BELÂ OLUYOR

    Yukarýdaki âyetlerde Filistî'lerin el koy-duðu Ahit Sandýðýnýn geri gelmesinin,Saul'un krallýðýnýn onaylanmasýnda birkanýt olacaðý bildiriliyor. Bunun aynengerçekleþtiði Tevrat'ýn Samuel bölümündeuzunca anlatýlýr. Filistîler bu büyükemaneti, zaferlerinin bir niþanesi olarak

    mabedlerinde sergiliyorlar. Ama onlarahiç uður getirmiyor. Kendi putlarý biledurup dururken kýrýlýp dökülüyor. Böylecenereye taþýrlarsa mutlak bir musibet orayada geliyor. En iyisi bunu ineklerin taþýdýðýbir arabaya koyup salývermek diyedüþünüyorlar. Kuran'da "onu meleklertaþýr" deniyor ya... Aynýsý oluyor ve týngýrmýngýr doðruca ait olduðu yere,Ýsrailoðullarýna gelip orada kalýyor.

    Saul, ordusuna hâkimiyeti, cesareti,önderliði ile seçimin doðruluðunu herkesegösteriyor ama, insani zaaflardan, þeytanauymaktan, dünya malýna ve zevklerinetamahtan da geri durmuyor. "Güç baþtançýkarýr, mutlak güç mutlaka baþtançýkarýr" vecizesi bir defa daha doðrulaný-yor böylece.

    Peygamber Samuel'in Rabbindengetirdiði talimatlarý bile dinlemiyor.

  • 13SEVGÝ DÜNYASI

    Gönderildiði bir savaþtan bir tek ganimetbile alýp getirmeyeceksin emrini, güzelmala tamah edip uygulamýyor.Zaptedilmez durumda. Samuel çaresiz.Hattâ ona bile zarar vermesi ihtimaldahilinde. Nitekim Rabbi, artýk Saul'üistemeyip onun yerine, henüz gençyaþlarýný sürmekte olan Davud'u iþaretettiðinde, bu haberi Saul'den saklýyor.Davud'un yanýna da baþka bahaneleruydurup öyle gidebiliyor. Ancak Rabbinemri kesin: Artýk Saul ailesinden krallýkalýnmalý. Peygamber çekinerek de olsabunu Saul'e fýsýldýyor ama gücü yok ki,gerçekleþtirmesi imkânsýz. Halka açýk-landýðýnda ise, bir iç savaþ çýkmasýkaçýnýlmaz. Samuel Saul'ü artýk bir dahahiç görmek istemiyor. Davud'a gelince ohiç krallýða hevesli deðil. Saul'ün komu-tasýnda Filistî'lerle savaþmaktan baþkaemeli yok. Ve çok geçmeden bu emelinekavuþuyor. Hem de nasýl!..

    Zaten iri kýyým insanlardan oluþanFilistî'lerin en iri en güçlülerinden Golyatsavaþ için karþý karþýya geldikleri sýrada

    kendisiyle cenk edecek biri için çaðrýdabulunup er meydana davet ediyor.

    Yanýnda taþlarý ve sapanýyla son dakika-da nefes nefese savaþ alanýna ulaþmýþgenç Davud, koyun güderken bu sapanýy-la nice vahþi hayvanlarý alt etmemiþmiydi? Þimdi bu kafir dev adamdan mýkorkacaktý? Bu isteðini Saul'e ulaþtýrdýlar.Kral onu vazgeçirmeye çalýþtý ama nafile.Kralýn giydirdiði zýrh bile aðýr geldiðin-den çýkardý ve Golyat'a yaklaþtý. Öylebüyük sýklet farký vardý ki!.. Golyat onuadam yerine bile koymadý ve kendisininasýl lime lime edip nasýl kurda kuþa yemedeceðinden söz edip durdu. Davud aynenþöyle söyledi:

    ** “Sen kýlýçla, mýzrakla, kargýyla üze-rime geliyorsun. Fakat ben meydanokuduðun Ýsraillilerin Allahý, Rabbininismiyle senin üzerine geliyorum. BugünRab seni benim elime verecek, seni vura-cak ve baþýný gövdenden ayýracaðým.”(I.Samuel 17/45-46) Golyat'a yaklaþýncahemen sapanýna el attý ve fýrlattýðý taþ alný-na saplanýp yüzükoyun yere düþünce de

    kýlýcýyla baþýný gövde-sinden ayýrdý.

    SAULDAVUD'U ÖLDÜRMEK ÝSTÝYOR.

    Saul'ün Davud’la ilkkarþýlaþmasýydý. Kim-lerden olduðunu ancakþimdi öðrenebilmiþti.Onu çok sevmiþ, oðlu-nun elbiseleri ve silâh-

  • SEVGÝ DÜNYASI14

    larýyla özene bezene donatmýþtý. Amahalkýn sevgisi çok daha coþkuluydu.Tevrat bu coþkuyu þöyle anlatýr: (I.Samuel18/6-7)

    ** “Ve Davud Filistî'yi vurup döndüðüzaman onlar gelirken bütün Ýsrailþehirlerinden kadýnlar, Saul'ü karþýlamakiçin teflerle, sevinçle ve üç telli sazlarlaterennüm ve raks ederek çýktýlar. Ve kadýn-lar oynarken terennüm edip diyorlardý:

    Saul vurdu binlerini,Davud da on binlerini”

    Ýþte bu fazlaydý. Ne demekti bu?!.Davud onun on katý ha!.. Bu sevgininsonu nereye varýrdý? Zaten Samuel deondan yüz çevirmemiþ miydi?Gururundan ve saltanat endiþesinden artýkDavud'a eðri gözlerle bakýp onu yoketmeyi planlamaya baþlamýþtý. Hattâ birdefasýnda Davud'u mýzraðýyla duvara çak-maya bile kalkýþtý. Sonralarý bununaynýsýný tekrar yaptý. Neyse kiDavud ikisinde de atik davranýpyana sýçrayarak ölmekten kurtuldu.Doðrusu kendisi çok baþka birgönül zenginliðinde olduðundan,kralýn bu tutumuna bir anlamveremiyor, geçici bir öfke nöbetigözüyle bakýyordu.

    Ancak bu "binler on binler"þarkýsý bir milli marþ olup çýk-mýþtý.Hemen her yerde söylenipduruyor, Saul'ü kudurtuyordu. Yinede her þeye raðmen kral sözündedurdu. Onu kýzý ile evlendiripdamat yaptý. Çünkü Golyat'ýöldüreni damat yapacaðý sözü ver-

    miþti. Lâkin öfkesi, hýncý yine de din-memiþti. Kralýn büyük oðlu Davud'u çokseviyordu. Babasýnýn kötü niyetlerindenonu haberdar edip; daðlara tepelere nereyekaçabilirse canýný kurtarmasýný öðütledi.Davud da aynen bunu uyguladý.

    Zaman zaman yollarý kesiþmiyor deðil-di. Saul casuslarýyla Davud'un yeriniöðrendi. Farkýna varmadan, Davud veadamlarýnýn gizlendiði maðaraya dinlen-mek için girip uykuya vardýðýnda, Davudhissettirmeden eteðinden bir parça kumaþkesti ve kendinde sakladý. Daha sonrakrala elindeki parçayý göstererek iyiniyetini, asla kralý öldürme düþüncesindeolmadýðýný kanýtladý. Ayrýca kraldan fazlakralcýlarýn sýrf kendi çýkarlarý için onukrala karþý gösterdiklerini ve bunlara inan-mamasýný rica etti. Saul geçici de olsabundan çok hoþnut kalmýþ ve onu överek:"Sen benden daha iyisin" demek zorundakalmýþtý.

  • 15SEVGÝ DÜNYASI

    Bu arada Samuel ölmüþ, Ýsrail peygam-bersiz kalmýþtý. Saul'ün geçici hoþnutluðuda bitmiþti. Yine Davud'u öldürmeyekoyulduðu bir seferinde maðara olayýnýnbir benzeri daha yaþanmýþtý. Kral veyakýnlarý uyurken Davud yanýbaþýndakimýzraðýný ve su matarasýný alýp gitmiþti.Sonra elindeki bu kanýtlarla krallabuluþunca, Saul þöyle konuþtu: "Ben suçettim dön oðlum Davud. Çünkü canýmsenin gözünde deðerli olduðundan artýksana kötülük etmeyeceðim. Ýþte akýlsýzlýkettim ve pek çok yanýldým." Bunlar dageçici nedametlerdi. Davud yine çareyiancak kaçmakta buluyordu.

    SAUL SAMUEL'ÝN RUHUYLA KONUÞUYOR

    Peygamber öldüðünden Rab'den haberalma imkâný tükenmiþti. Saul'ün de eskisigibi Rabbinden vahiy yoluyla çareler ara-ma denemeleri baþarýsýzlýkla sonuçlaný-yordu. Ama þimdi buna çok ihtiyacý vardý.Çünkü Filistîler bütün güçlerini toplamýþvurucu bir darbe teþebbüsündeydiler. Neyapmasý gerektiði konusunda karara vara-madýðýndan, ruhlarla konuþtuðu çok bili-nen ünlü medyum kadýna baþvurmaktanbaþka çare bulamamýþtý. ÇaðýrdýðýSamuel'in ruhuydu. Geldi ama hýþýmla:"Beni çaðýrarak niçin rahatsýz ediyorsun?"dedikten sonra geçmiþte Rabbinin sözünüdinlemediði, krallýðý Davud'a terketmediði konusunda onu azarladý. Sonsözleri aynen þöyle oldu:

    ** “Ve Rab Ýsraili de seninle beraberFilistîlerin eline verecek. Yarýn sen veoðullarýn benimle beraber olacaksýnýz.”(I. Samuel 28/19)

    Ve bu öngörü aynen gerçekleþti. SavaþtaFilistîler Saul'ün 3 oðlunu öldürdüler. SýraSaul'e gelmiþti. Onlarýn elinde ölmekistemediðinden, yardýmcýsýnýn kendisiniöldürmesini emretti. Fakat o yapa-madýðýndan, kýlýcýnýn üzerine abanarakönceden söylendiði gibi Samuel'in âle-mine ulaþtý.

    Son olarak Bizim Celselerimiz'de adýn-dan söz edilmeden onunla ilgili olduðunukuvvetle düþündüðüm bir meseli sizinlepaylaþmak istiyorum. Evet, zamanýmýz-dan 3000 yýl önceki bir yaþanmýþ olaydansöz ediliyor. Yine de þimdi bile, özelliklekudret sahipleri için alýnacak nice hisseler,ibretler var bu öyküde:

    "O'nun size gönderdikleri doðru-dur, þaþýrtmaz. Þaþkýnlýk ya da yan-lýþlýk yapmak huyu, insanýn vesveseverene uymasý ile baþlar. Ve insanvesvese verenin aklýnýn içinde oldu-ðunu zaman zaman unutur, kendidüþüncelerinin doðruluðuna inanýrda, denemeden, gerçeðe bakmadanyanlýþý yapar.

    Hani bir zamanlar gönül gözüaçýk bir Ulu vardý ya... Zamanzaman O'na yönelir, O'ndan direktalýrdý bazý þeyleri. Ama bir zamangeldi, iþte o Ulu yanlýþý yapýverdi.Kendine yakýn þeytaný arkadaþedindi de, gelenlerin, bildirilenlerinaksini yaptý. Bir zaman öylesine hoþgünleri oldu ve tamamen vesveseverene uydu. Ama onun en sonunubiz size anlatmak istemeyiz."

  • SEVGÝ DÜNYASI16

    arih, insanýn insan olmaolanaklarýný gerçekleþtirmesürecidir. Ýnsan dünyayý ve

    kendini tanýyarak, bilgi ile aydýnla-narak, pratik içinde piþerek, aþamakaydederek ve kendini aþarak bugünegelir. Hep daha ileriye doðru akanzamanla birlikte deðiþip dönüþerek,sürekli bir devinimin öznesi olur.

    Ýnsan uzun süre bir sürü psikolojisiiçinde uyuduðu ya da uyutulduðuuykudan, yeni çaðýn þafaðýnda uyanýr.Birey olduðunun bilincine erer. Hak veözgürlüklerinin farkýna varýr. Yýldýzýnýnparladýðý, tarihin yüksek gerilimlianlarýnda evrim, devrime dönüþür.Toplum yapýsý niteliksel deðiþimlereuðrar. Ýnsanýn toplumdan ayrýlamaya-

    T

    Milenyum ÇizgisiGüngör Özyiðit, Psikolog

    Ýnsan, araç ve gereç yaparak doðayý deðiþtirirken, kendi doðasý da deðiþikliðe uðrar.

  • 17SEVGÝ DÜNYASI

    caðý, ikisinin bir bütünü oluþturduðugerçeði, ne yazýk ki geç zamanlardaanlaþýlýr.

    Ýnsan tarihe bakarak ve tarih yaparakgeleceðini belirler. Bu anlamda tarih,hep toplum halinde yaþayan insanlarýngeliþim evrelerini içeren bir oluþumsürecidir.

    Tarih bilincine eriþmek, söz konusuevreleri tanýmak olduðu kadar, insanýve insanlýðý daha ileriye götürmeiradesini de beraberinde getirir.

    Tarihi insanlar yaptýðýna göre,gerçekte tek bir tarihten, insanlýk tari-hinden söz edilebilir. Ayrý ayrý uluslarýntarihi, onun bölümlerini oluþtururancak. Renkler her ne kadar farklýgörünseler bile, hepsi de beyaz ýþýðýndeðiþik dalga boylarýndaki yansý-malarýdýr aslýnda. Ve her nesne, ýþýðagösterdiði tepki ile, emdiði ve yansýt-týðý ýþýða göre rengini verir ve ýþýðýniçinde erir.

    Bin'li yýllarýn ilk yarýsýnda dinin vederebeylik düzeninin bir baský aracýolarak egemen olduðu Ortaçað'ýn ala-cakaranlýðý, baðrýnda yeni çaðýntohumlarýný taþýr ayný zamanda.

    Ortaçað daha çok insanýn içe dönük,bir köþeye çekilip, nefsini düzeltme-sine, Tanrý ile iliþkisinin bilincineermesine yönelik bir çalýþma döne-midir. Milenyumun ortasýnda,Rönesans ve reform hareketiyle, insanbaskýdan silkinir ve kendine gelir.

    Aydýnlanma ve devrimlerle birlikte,insanoðlu kendi yazgýsýný belirlemekonusunda söz ve hak sahibi olur.

    EÞÝTLÝK, KARDEÞLÝK, ÖZGÜRLÜK

    Yeniçaðýn karakteri dýþa ve içe atýl-masýdýr. Eyleme geçmesidir. Hak veözgürlüklerini kazanmak için mücadeleetmesidir. Ýnsanlýk adýna bazý kazaným-lar saðlanmasýna karþýn, devrimlerinamaçladýðý özgürlük, eþitlik ve kardeþ-lik gibi kavramlarýn içleri tam dolduru-lamaz. 1789 Fransýz Burjuva devriminigerçekleþtirenlerin, yönetimi ele geçi-rince bencillikleri üstün gelir ve kýsasürede, söz konusu kavramlar kendisýnýf çýkarlarýna uygun hale getirilir.Devrimin halk yararýna getirdiði tekyenilik, yasalar önünde eþitliktir. Amabu kere yasalar önündeki eþitsizliðinyerini, servet bölüþümündeki eþitsizlikalýr. Ve paranýn saðladýðý güç sayesindezenginler, yasalar önündeki eþitliði,kendi yararlarýna rahatça bozabilirler.Yoksul yýðýnlar çok geçmeden þunuanlarlar: Ekonomik eþitsizliðin somutgerçeði yanýnda, yasalar önündeeþitliðin saðladýðý üstünlük, biraz soyutve biraz da hüsnü kuruntu olarak kalýr.

    Kardeþlik; halkýn mal-mülk sahibiburjuvalarla el ele, soylulara karþýbaþlattýklarý devrimden kalma güzel biranýdýr sadece. Devrim baþarýya ulaþtýk-tan sonra nedense unutuluverir. Belkide halkýn iþi orada biter. Burjuva devri-minin getirdiði özgürlük de, eþitlik vekardeþlik gibi soyut ve biçimseldir.

  • SEVGÝ DÜNYASI18

    Yasalar çerçevesi içinde insan istediði-ni yapmakta özgürdür denilir. Oysa;daha çok zenginlere özgü bir özgürlük-tür bu. Zira ekonomik özgürlükolmadan, diðer özgürlükler, kaðýtüzerinde yazýlý deðerler olarak kalýr.

    Ýþte sosyalist bir devrime tam daburada gereksinme duyulur. Öyleceözgürlüðe ekonomik bir boyutkazandýrýlmak istenir. Ama ne yazýk ki,sonuçta sosyalist devrimler de uygula-mada, yönetici bir azýnlýðýn, uzman birbürokrat kadronun diktasýna dönüþür.

    Yeni çaðýn Ortaçað'dan öðrendiðiönemli bir ders de, dinin insan elindenasýl yozlaþýp, bir baský ve zulümaracýna döndüðünü görüp, lâiklik ilkesiile dini siyasetten arýndýrýp, bu kutsalalaný, Yaradan'la yaratýlan arasýnda çoközel bir iliþki olarak vicdan özgürlüðüiçinde deðerlendirmektir.

    BÝREYSELLÝK SÜRECÝ

    Milenyum çizgisinin belirgin birözelliði de birey olma bilincinin gitgide güçlenmesidir. Ýnsanýn ayrý birvarlýk olduðunu farketmesi bir yandanyalnýzlýk, çaresizlik duygusu doðu-rurken, diðer yandan kiþisel çaba ilegüç kazanmasýna yol açar. Dinselbaskýnýn kalkmasý, gelenekleringevþemesi, devlet gücünün bir ölçüdedizginlenmesi, özgür düþünceninyaygýnlaþmasý, ekonomik alanda"býrakýnýz yapsýn, býrakýnýz geçsin,"ilkesinin geçerli kýlýnmasý, bireyikendine dayanmak, kendi gücüne

    güvenmek zorunda býrakýr. Kapitalizmona dilediði kadar kazanma þansý tanýr.Zengin olmak, ün kazanmak, mal-mülkedinmek elindedir artýk. Karýþaný görü-þeni yoktur. Baþarýdan baþarýya koþmakiþten bile deðildir. Yeter ki parasý olsun.Onun için çok çalýþmak gerekir. Vakitnakittir. Ýþ ve para tanrýlaþýr sanki. Ýþadamý, Ortaçað'daki din adamýnýn yeri-ni alýr; o denli saygýnlýk kazanýr. Yenidinin her kapýyý açan anahtarý paradýr.Bu arada özel giriþim özgürlüðü insan-da bazý yeteneklerin geliþip güçlen-mesini de saðlar. O sayede insan,kendine güvenmeyi, sorum-luluklaryüklenmeyi, kararlar verip, riskleregirmeyi ve çalýþýp çabalayarak iþ vehizmet ortaya koymanýn erdeminiöðrenir. Ýþ yapma becerisini edinir.

    Böylece kapitalizm, bireyi yalnýzcageleneksel baðlardan kurtarmaklakalmaz; ayný zamanda onda aktif,eleþtirici ve sorumlu bir benliðingeliþmesine yol açar. Ama, diðer yan-dan, sermayenin emeði alabildiðinesömürmesine de yeþil ýþýk yakar.

    Saðlýklý yol, sað ve sol görüþtekiyararlý yanlarý alýp, ona Tanrýsal boyutuda ekleyerek, bireyle toplum arasýndadengeli bir iliþkiyi kurabilmektir.Ýnsanýn tarih boyunca kazandýðýbirikim, eðer isterse, bunu baþarmayaelverir.

    Ýnsan, araç ve gereç yaparak doðayýdeðiþtirirken, kendi doðasý da deðiþik-liðe uðrar. Doðal insandan toplumsalinsana geçiþ, uygarlýðý da simgeler bir

  • 19SEVGÝ DÜNYASI

    bakýma. Her kuþak, geçmiþten, atalarýn-dan aldýðýný, yeni deðerler ekleyerekgeleceðe çocuklarýna býrakýr. Böylecetarihin bayrak yarýþý elden ele geçerekbugüne ulaþýr.

    TÜRKÝYE'NÝN MÝSYONU

    Milenyumun baþlarýnda, kendi istek-leriyle Ýslâm dinini kabul eden Türkler,ilerleyen zamanlarda Ýslâm'ýn koruyu-cusu kesilirler ve Haçlý Seferleri'nekarþý kale gibi dururlar. Selçuklular'dansonra Osmanlýlar da Ýslâmiyet'i üçkýtaya yayar. Otuz kadar ýrkýbünyesinde barýndýrarak ve adaletleyöneterek, egemenliklerini 600 yýlsürdürmeyi baþarýrlar.

    Türkiye, tarih içinde atalarýnýn yerinegetirdiði bu görevin, günümüzde doðaladayý durumundadýr. Türkiye'ningeçmiþten getirdiði miras olarak tarih-sel bir deneyim ve birikim zenginliðivar. Bu hepimizin kolektif bilinçaltýnaiþlenmiþ, genlerimize yazýlmýþ.Bozulmadan duran Kuran'a dayalý birTasavvuf kültürüne sahibiz. Bunabaðlý olarak Ahmet Yesevi, YunusEmre, Hacý Bayram, Hacý Bektaþi Veligibi nice evrensel deðerler yetiþtir-miþiz. 300 yýldýr batýlýlaþma çabasýsonucu, batýnýn akýlcý ve bilimselgörüþünü belli bir ölçüde kazanmýþýz.Yüzde yetmiþi genç ve yetenekli birnüfusa sahibiz.

    Her konuda yetiþmiþ, eðitilmiþ birinsan gücümüz var. Lâik ve demokratikyönetimi sürdürebilen tek Ýslâm ülke-

    siyiz. 20. Yüzyýlda sömürgen devletlerekarþý ilk baðýmsýzlýk savaþý veren ülkeolarak, Üçüncü Dünya ülkelerinindoðal önderiyiz. Türki devletlerle,diðer devletler arasýnda bir barýþköprüsü konumundayýz. Kaynayankazan durumundaki Orta Doðu'da birdenge ve istikrar unsuruyuz.

    Tarihsel yürüyüþümüz Güneþi izliyor:Doðudan batýya doðru. Orta Asya'danBatý Avrupa'nýn ortalarýna kadarcoðrafyamýz doðu ile batýyý birleþtiri-yor. Kafa yapýmýz ve birikimimiz de,doðunun mistik kültürü ve sezgisi ile,batýnýn akýlcý, araþtýrýcý ve eleþtireldüþüncesini uzlaþtýracak kapasitede.Ayrýca Anadolu, birçok uygarlýðýnbeþiði. Çeþitli kültürlerin buluþup,birbirini etkilediði zengin bir kültürmozaiði. Þair Ýsmet Özel'in dediði gibi:"Ýnsanlar hangi dünyaya kulakkesilmiþse ötekine saðýr." Batý, aklýylakibirlenip kendine kapanmýþ. Doðuiçine dalmýþ, aklý dýþlamýþ. O yüzdenne doðu batýyý, ne batý doðuyu tamanlayabiliyor. Bu sentezi baþarabilecek,doðunun gönlü ile batýnýn aklýný biredebilecek tek ülke Türkiye!

    Öyleyse Türkiye deðiþen dünyaiçinde "deðiþmeyen evrensel deðer-lerin" öncülüðünü ve sözcülüðünüyeniden üstlenmek durumunda.

    Milenyumun Türkiye'ye ve Türklerebiçtiði tarihsel misyon bu. Ve Clinton'-un da sýk sýk dile getirdiði gibi, gele-cek, Türkiye'nin bu görevi yerinegetirme derecesine göre belirlenecek.

  • SEVGÝ DÜNYASI20

    er birey baðýmsýz ve özgün birkiþiliðe sahiptir. Kiþinin ken-dini tanýmasý öncelikle baðým-sýz ve özgün bir kiþiliði

    olduðunun farkýna varmasýyla baþlar.Bu bilinç geliþmediðinde kiþiler dýþ

    etkenler ya da diðerleri tarafýndanyönlendirilmeye, kullanýlmaya açýkdurumdadýrlar. Kendisini tanýyan, kiþi-lik özelliklerini ve kapasitesini bileninsanlar ise hayatlarýný çok daha iyiyönetebilirler.

    Kendimizi Tanýmak ve BilmekNihal Gürsoy

    H

  • SEVGÝ DÜNYASI21

    Kendini tanýmak, varoluþun amacý vedeðeri konusunda da bilgi edinerekaydýnlanmayý sonrasýnda inandýklarýdoðrultusunda kendisini gerçek-leþtirmeyi gerektiren bir süreçtir.

    Gerçek bir eðitim önce kendini taný-makla baþlar. Eðitimin asýl amacý,kiþinin kendini bilmesi ve kendi kendi-ni eðitmesidir. Kendini tanýmayaninsan, tarlasýndaki topraðýn cinsinibilmeden ekim yapan çiftçiye benzer.Böyle bir çiftçinin saðlýklý ve verimlibir ürün almasý mümkün müdür?

    Kiþiye dýþarýdan yapýlan müdahaleler,geliþimi ve kendisini tanýmasý açýsýn-dan istek yaratýyorsa anlamlýdýrlar.Kiþinin kendi istek ve arzularý dýþýnda-ki yönlendirmeler geliþtirici ve yük-seltici olmayýp, þartlandýrma ve ruh-suzlaþtýrmayý beraberinde getiren yan-lýþ uygulamalardýr. Ýnsanýn kendinitanýmasý, düþünce ve eylemleri yoluylaancak kendisi tarafýndan gerçekleþtiri-lebilecek anlamlý bir süreçtir.

    Ünlü ozan ve düþünce insaný YunusEmre bir dörtlüðünde þöyle seslenmek-tedir insanlara:

    Ýlim, ilim bilmektirÝlim, kendin bilmektirSen kendini bilmezsenBu nice okumaktýr.

    Hepimiz dünyayý ve içinde bulun-duðumuz koþullarý kendi penceremiz-den görürüz. Varlýðýmýz ve sahipolduðumuz bilgiler sýnýrlýdýr. Ýnsani

    özümüzü kavramamýþ, gerçek kim-liðimizin farkýna varamamýþ olmakkendimizi tanýmak ve bilmek bakýmýn-dan oldukça kýsýtlayýcýdýr. Buna bilgieksiklikleri ve toplumsal þartlanmalarda ilave edildiðinde insanýn iþi çokzordur.

    Ancak insanlýk var olduðundan buyana Yaradan'ýn yol göstermesi ve bil-gilendirmesiyle insana el uzatýlmýþ,ihtiyacý olan gerçekler bildirilmiþtir.Bize düþen; düþünerek, akýl yürüterek,uyarak kendimizi eðitmektir. Ýnsanidoðamýzý ancak bu þekilde düzene sok-abiliriz.

    Ýnsan, kendini anlamlandýrmayaçalýþýrken varlýkla ilgili temel sorularýda sormaya baþlar.

    "Nereden geldik, nereye gidiyoruz?Varlýðýn ve yaþamýn anlamý nedir? Beniben yapan özellikler nelerdir?" gibi...Bu sorularý sormaya baþladýðýmýzdaartýk kendi bireysel dünyamýzýn dýþýnaçýkmaya, bütünün ve onun içindekiyerimizin farkýna varmaya çalýþýyoruz-dur. Ýnsanýn kendi içine yöneldiði budurum onun dýþ dünyayla baðlantýlarýnýda daha derin ve anlamlý bir þekildesorgulamasýna neden olarak kendisiylebirlikte diðer varlýklara da yakýnlaþ-masýný saðlar.

    Böyle bakýnca, kendimizin ve herþeyin ortak bir gaye uðruna tek birYaratýcý tarafýndan yaratýldýðý görürüz.O nedenle "Kendini bilen, Rabbinibilir" denmiþtir.

  • SEVGÝ DÜNYASI22

    Kendini bilmek yoluyla varlýðýnanlamýna yaklaþmýþ olan kiþi, aynýzamanda sýnýrlarýný da bilir. Varoluþiçindeki yerini ve deðerini anlayaninsan, kibirden ve büyüklenmektenkaçýnýr.

    Tevazu, sadece ahlâksal bir gereklilikolmaktan çýkarak varoluþsal bir anlamkazanýr.

    Bu nedenle kendini bilmek, varlýðýnanlamý ve gayesine yönelik olarakesaslý bir düþünce (tefekkür) eyleminegiriþerek ve sonuçlarýný eylemedökerek mümkün olur.

    Gerçek kimliðinin farkýna varmýþolan herkes için genel bir kural olaraksöyleyebiliriz ki, bizde manevi ve ahlâ-ki bir ilerlemenin ortaya çýkabilmesi,kendimizi gerçekten tanýmak, olduðu-muz gibi kabul edebilmek, daha iyi veolgun bir insan haline gelebilmek,istikrarlý bir çaba göstermekle mümkünolur.

    KENDÝMÝZÝ TANIMANIN ZORLUÐU

    Mevlâna, "Ya göründüðün gibi ol, yaolduðun gibi görün" diyerek, olduðu-muz hal ile göründüðümüz hal arasýn-daki farklýlýða dikkat çekiyor. Ýçimizdeolup bitenleri samimi bir biçimde dýþayansýttýðýmýz masumiyet, çocukluðu-muzda kaldý. Ancak iç yaþantýmýz,duygu ve düþüncelerimizle dýþarýyayansýttýklarýmýz arasýndaki farklýlýklarihmal edildikçe kendimize ve diðerler-

    ine yabancýlaþmaya baþlýyoruz.Giderek mutsuzlaþýyor, anlamsýz birdöngünün içinde sýkýþýp kalýyor, üstelikne kendimizi ne de baþkalarýnýsevemiyoruz.

    Toplumun þartlandýrmalarý,baþkalarýnýn beðenisini kazanmak,diðerleri üzerinde üstünlük saðlamak,kendi çýkarýmýza bir takým getirilerelde etmek için çoðu zaman olduðu-muzdan farklý davranýyoruz.Kullandýðýmýz maskelerin kendi gerçekkiþiliðimiz olduðuna bir süre sonrabizde inanýyor ve kendimizi tanýmaktangiderek uzaklaþýyoruz. Duruþumuzu vehaklýlýðýmýzý savunmak için bir dolusavunma mekanizmasý geliþtiriyoruz.Yapmamýz gerekenler ve doðrunun neolduðuyla fazlaca ilgilenmiyor, bir kördövüþünün içinde yuvarlanýp gidiyoruz.

    Ýnsan kendinden kaçýyor. Varlýðýnýngerçek mahiyetini anlama çabasýnagiriþmiyor. Kiþisel istek ve menfaatleribu doðrultuda deðilse, evrensel doðru-lardan ve gerçeklerden uzaklaþarakyaþamaya devam ediyor. Eksikleriylekarþýlaþtýðýnda onlarý düzeltmek içinyeterli donanýma sahip olmadýðýnýzannedenler, potansiyellerinin farkýndaolmaya ihtiyaç duyanlar olduðu gibi,kendini tanýdýðýnda sevemeyeceðini veinsanlara da sevdiremeyeceðini düþü-nen güven ve öz saygý odaklý sorunlarda kiþileri baðlýyor.

    Kendini yeterli hattâ diðerlerindenüstün görmek, sahip olduðu birikim vebilgilerin doðruluðunu sürekli vurgula-

  • SEVGÝ DÜNYASI23

    mak, diðerlerini kontrol çabasý ve hük-metme arzusu içinde olmak da baþkabir kendini bilmezlik oluyor. Çünkühepimiz insanýz ve dünya da bulun-duðumuza göre eksikliyiz, birbirimiz-den öðreneceklerimiz, örnek alacak-larýmýz var. Kendini olduðundan fazlagörenler kadar, kendi deðerlerini alçal-tanlar da saðlýklý bir yol tutamýyorlar.Bu tutum ve davranýþlarý, kolaylýklabaþkalarýnýn yörüngesine girmelerinionlarýn gölge ve himayesinde yaþa-malarýný getiriyor ki, böyle bir insanasla kendini gerçekleþtiremez.

    Ayrýca kiþisel faktörlerin dýþýnda,sadece akademik kariyeri hedef alaneðitim sistemi, güce ve hükmetmeyeyönelik siyasi ve ekonomik politikalarda insaný zorluyor. Tüketim ekonomisiçýlgýnlýðý, iþsizlik, açlýk, savaþlar, nüfuspatlamasý, kaynaklarýn adaletsizcedaðýlýmý gibi faktörler insaný varlýðýnýve hayatiyetini devam ettirebilmekkaygýsý içinde çaresiz býrakýyor.Aslýnda insanlýk, bir bütünün parçasýolduðumuzu, kaderlerimizin müþterekkýlýndýðýný, insanýn insana farksýzlýðýnýöðrenmek durumunda. Dünyamýzancak bu þekilde þifa bulabilir.

    Yanlýþlarýmýzý ve hatalarýmýzý göre-bilmek, kabullenebilmek, düzeltmeyeçalýþma çabasýnda olmak büyük birerdemdir. "Kiþi, noksanýný görmek gibiirfan olamaz" sözü bu gerçeði ne güzeldile getirir. Bütün dinlerde ve ruhsalöðretilerde Tanrý'nýn bizden istediði debudur. Ýnsan bu gerçeðe uygunyaþadýðýnda kendisine yapabileceði en

    büyük hizmeti gerçekleþtirir. Dünyadabulunuþunun gayesine uygun yaþamýþve diðerlerine de örnek olmuþ olur.

    Kendimiz tanýmak ve bilmek, önce-likle bunu istemek, doðru yaþama bilgi-leriyle donanmak, varlýðýmýzý bu bilgi-lerin ýþýðýnda ele almakla gerçekleþe-bilir. Alçak gönüllülük, sadelik, karar-lýlýk, hoþgörü, sevgi ve inanç bu doðruçabayý sürdürecek sorumluluðu vecesareti taþýmamýzda bize yardým ede-cektir.

    Demek ki, kendimizi tanýmak insanýnulaþmasý gereken en deðerli bilgilerinbaþýnda gelmekte olup, ancak üstünahlâki deðerlere gereken önemi vedeðeri verenler bu zorlu mücadeleninhakkýndan gelebilirler.

    KENDÝMÝZÝ TANIMAK ve BÝLMEK ÝÇÝN KULLANILAN YÖNTEMLER

    Tefekkür etmek: ( Derin düþünmek.)Dikkatli ve tarafsýz bir biçimde kendivarlýðýmýz ve tüm varoluþ hakkýndadüþünmeye baþladýðýmýzda, kendimizigerçeðe açmaya da baþlamýþýzdýr.

    Ýnsan, bireysel varlýðýnýn maddi,psikolojik, sosyal ihtiyaçlarýný karþýla-mak peþindedir. Bu yönüyle yalnýzcakendi varlýðýný ve güvenliðini hedefalýr. Ancak þu da bir gerçek ki bugündünyamýzýn içinde bulunduðu sorunlar,ihtiyaçlarýmýzý abartmaktan ve yaþamýnanlam ve gayesini hafife almaktan kay-

  • SEVGÝ DÜNYASI24

    naklanýyor. Ötekine açýlan asýl varlýðý-mýzýn yani ruhsal yanýmýzýn ihtiyaçlarýise adeta içeriye güneþ girmesin diyesýký sýkýya kapattýðýmýz perdelerleörtülmüþ durumda.

    Oysa insan beden sahibi bir ruhtur.Bedenin ve ruhun ihtiyaçlarý doðru vedengeli bir biçimde karþýlanmadýðýndamutluluk ve huzurdan söz edilemez.Bizim derin ve sýnýrsýz yanýmýz,sonsuz-luða açýlan penceremiz olan ruhumuz,ancak perdeleri açtýðýmýzda ýþýða ulaþa-bilir ve aydýnlanabilir. Tefekkür etmek,yani derin düþünmek gerçeði gerçektenaramak, perdeleri aralamaya çalýþmakdemektir. Kendimizi tanýmak, hayatýnve varoluþun amacýný anlamak içingünlük, yüzeysel düþünceleri bir yanabýrakarak tüm varlýðýmýzla düþünmelive hakikati aramalýyýz. Bu yolda elbet-te doðru bilgiler, tecrübe ve deneyim-ler, aklýmýz bize rehberlik edecektir.

    Her þey düþünceden doðar. Düþün-mek, bize bilgilerin saklý olduðu yolugöstererek rehberlik eder. Yüksek tit-reþimli düþünceler pek çok yardýmlarýüzerlerine çekerek hedefe varmamýzýkolaylaþtýrýrlar. Bugüne kadar insan-lýðýn hayrýna bulunanlar, düþünen,araþtýran insanlarýn istikrarlý çabalarý-nýn ürünü deðil midir? O nedenledirki doðru düþünceler ibadete eþdeðersayýlmýþtýr.

    Tüm kimlik ve anlam arayýþlarýnýngayesi, Yaradan'ý tanýmak her þeyinO'nun sevgisinden varedildiðini, özdekibirliði, dünyada bulunuþumuzun gaye-

    sinin olgunlaþmak ve yükselmek oldu-ðunu idrak etmektir. Ruhumuz, bizimbireysel sýnýrlarýmýzý sonsuza taþýyan,evrensel birlik anlayýþýnýn, ahlâki ilkeve deðerlerini gerçekleþtirmek içinuðraþan, herkesi ve her þeyi þefkatlekucaklayan, insanlýk adýna hizmetüreten, kendinden fedakârlýklarda bulu-nan, küresel bir sorumluluk ve görevduygusuyla kývranan yanýmýzdýr.

    .Murakabe etmek: (Kendini gözlemek

    ve kontrol etmek) Çoðumuz, günlükhayatýn sorunlarý ve ihtiyaçlarý peþindekoþtururken otomatik bir biçimdedavranýyor, alýþtýðýmýz, þartlandýðýmýztutum ve davranýþlarla yaþantýmýzadevam ediyoruz. Oysa insani anlamdabir geliþme ve olgunlaþma saðlaya-bilmek için yaþamsal hedeflerimizi vedavranýþlarýmýzý gözden geçirmekgerekmektedir. Ancak erdemli, olgunve nefsiyle mücadeleye azmetmiþinsanlar bu uðraþa samimiyetle gönülverebilirler.

    Kendimizi tarafsýz ve objektif birbiçimde gözlemek, güvendiðimiz bizigerçekten sevdiðine inandýðýmýz dostve yakýnlarýmýzýn görüþlerini önemse-mek, þefkat ve sorumluluk duygusuylayapýlan eleþtirilere açýk olmak bize hýzkatacaktýr.

    Olaylar içindeki davranýþ ve duygu-larýmýz hakkýnda kendimizi izlerkenhangi durumlarda nasýl davrandýðýmýzýgörebilmeli ve farkýna vardýðýmýz yan-lýþlarý düzeltme irade ve sorumlulu-ðunu taþýyabilmeliyiz. Aksi takdirde

  • SEVGÝ DÜNYASI25

    kendi kendimizi yönetemez bir durum-da oluruz ki, bu kontrolsüzlük vehâkimiyetsizlik demektir. Kendisiniyönetemeyen bir insanýn aldýðý sorum-luluklarý ne kadar taþýyabileceði veyagereðini yapabileceði tartýþmalýdýr.

    Yaþamsal hedeflerimiz önemlidirancak onlara ulaþmak için izleye-ceðimiz yol ve deðerler daha daönemlidir. Ahlâki ve etik doðrularlayürümeli, kendi çýkar ve menfaatle-rimiz için temel doðrulardan ayrýlma-malýyýz .Gerçek anlamda bir ilerlemeve olgunlaþma peþinde olan insanöncelikle arzu ve beklentilerine hâkimolmalý, bunlar uðruna temel ilke veesaslardan uzaklaþmamalýdýr. O neden-ledir ki, Platon bundan yüzyýllar önce"Kendini yöneten, dünyayý yönetir"demiþtir.

    Akýl ve ruh saðlýðý yerinde olan tüminsanlar bunu becerebilecek potansiyelbir güçle dünyaya gelmiþlerdir. Elbettebaþarý kolaylýkla ve hemen gelmeye-cektir. Doðru bir çaba, dinamik birdonaným, ruh ve akýl disiplini, kendisorumluluðunu alma, gayretli bir sabýrve inançla öz düzenleme geliþtirilebilir.

    Sorgulama: Yukarýda bahsettiðimizyöntemlerin devamýnda genel birsorgulamanýn ortaya çýkmasý gerekir.Bu sorgulama kendimizi tanýmamýzaçýsýndan diðerleri kadar önemlidir.

    Kendi kapasitemizin farkýnda olmak,kuvvetli ve zayýf yönlerimizi bilmek,çevremizdeki diðer insanlarý da doðru

    tanýmaya ve deðerlendirmeye çalýþmak,hayatýn anlamýnýn ve onun içindekirolümüzün, fonksiyonumuzun farkýndaolmak sorgulamanýn gereklerindendir.

    Geçmiþteki davranýþ biçimlerimizve hedeflerimizle yenilerini karþýlaþ-týrmak, hatalarýmýzýn nedenlerini vesonuçlarýný saðlýklý bir biçimde tespitetmek, doðru davranýþlarýn kazanýmlarýüzerinde düþünmek, yaþamýmýzýyeniden gözden geçirmek ve yön ver-mek açýsýndan çok önemlidir. Çevre-mizdeki insanlarýn tecrübelerinden deistifade etmek, güzel özelliklerininfarkýna vararak örnek almak, yaþamý-mýza zenginlik katar.

    Sokrates, “Sorgulanmamýþ hayatyaþamaya deðmez” derken, yaþamýnsorgulanarak deðerlendirilmesi gerekenbir süreç olduðunun ve insan içinöneminin altýný çizmiþtir. Ýnsaný diðercanlýlardan ayýran, onlara üstün kýlanve sorumlu bir varlýk haline getiren debu deðil midir?

  • ürkçe'de Samanyolu olarakadlandýrdýðýmýz galaksimizinÝngilizce adý Milkyway. Kökeni

    Latince bir tamlama olan "Via Lactae" (süt-ten yol). Bu adý almýþ, çünkü bulutsuz köygecelerinde gökyüzünde beyaz-gri köpüksübir kuþak gibi görürüz onu. Galaksimizneredeyse bir disk þeklinde. Bizim Güneþsistemimiz merkezden biraz uzakta, amaçok dýþarýda da deðil. Merkezin olduðu yönebaktýðýmýzda o demin sözünü ettiðimköpüksü kuþaðý, yani komþu yýldýzlarýn en

    yoðun olduklarý bölgeyigörüyoruz. Samanyolu, YerelGrup adýndaki bir galaksilergrubunun yaklaþýk otuzüyesinden biri. Yerel Grup'tayer alan en büyük galaksiAndromeda. Ýkinci sýrada isebizimki geliyor. Androme-da'nýn çapý 140.000 ýþýk yýlý,Samanyolu'nun ki ise 100.000ýþýk yýlý olarak tahmin edili-yor. Grubun üçüncü büyükgalaksisi olan TriangulumGalaksisi'nin ise Andromeda'-nýn bir uydusu olabileceðidüþünülüyor.

    Geçtiðimiz senelerde,Samanyolu'nun da, Andromeda'nýn da"çubuklu spiral galaksi" olduklarý ispat-landý. Yani, merkezlerinde yer alan galaktiköz çubuk biçiminde ve dönüp duran spiralkollar da bu çubuklarýn iki yanýndan çýký-yormuþ görüntüsü veriyor. Çubuklu spiralgalaksilerin birçoðunda olduðu gibiSamanyolu'nda da bir aktif galaktik çekir-dek var. Yani çubuðun tam merkezinde yeniyýldýzlar doðuyor ve çubuðun uçlarýnadoðru olgunlaþarak yol alýyorlar ve gençbirer yýldýz olduklarýnda çubuðun ucundan

    Samanyolu Derleyen Þule Kayserilioðlu

    SEVGÝ DÜNYASI26

    T

  • kurtulup sarmal kollardan birindeki yerleri-ni alýyorlar. Sürekli yeni yýldýzlarýn oluþtuðubu galaktik merkezin bir adý da "yýldýzfidanlýðý".

    Samanyolu'nun yaþý 13,6 milyar yýl. Yani13,7 milyar yaþýnda olan evrenle hemenhemen ayný yaþta. Büyük Patlama'dan 100milyon yýl gibi kýsa bir süre sonra oluþmuþ.Tahminlere göre Samanyolu'nda 200 - 400milyar yýldýz bulunuyor. Bu yýldýzlardan biride bizim Güneþimiz. Samanyolu'nunmerkezine 25.000 ýþýk yýlý mesafede bulu-nan Güneþ, üzerinde yer aldýðý sarmal kollabirlikte galaksinin merkezi etrafýnda turatýyor. Samanyolu'nu 130 km çapýnda koca-man bir þehir olarak düþünürsek, GüneþSistemi bu þehirde yer alan 2 mm çapýndabir kum tanesi. Evrende, Samanyolu gibimilyarlarca galaksi olduðu biliniyor.Düþündükçe Dünya daha da küçük geliyor...

    Einstein'ýn Görecelililik Teorisi'ne göre,referans bir nokta göstermeden evrendehiçbir nesnenin hýzýndan söz edilemez. Birzamanlar Büyük Patlama'nýn gerçekleþtiðinoktayý evrenin merkezi olarak kabul eder-sek, buradan yayýlmakta olan kozmikmikrodalga ýþýnýmlarýndaki fotonlar, arka-plan olarak referans alýndýðýnda Samanyolusaniyede 552 km hýzla uzay boþluðunda yolalmakta. Sevgili gezegenimiz Dünya,hergün, evrenin merkezinden 51,84 milyonkm uzaklaþýyor.Biz farketmeden uzayýnderinliklerine doðru hýzla yol alýrken, biryandan da Galaksimiz ve Andromedasaniyede 100 - 140 km hýzla birbirlerinedoðru yaklaþýyorlar. 3-4 milyar yýl içinde ikigalaksi buluþup birleþecekler. Bu birleþmeesnasýnda Samanyolu'nun yýldýzlarý ileAndromeda'nýn yýldýzlarý arasýnda birçarpýþma söz konusu olmayacak ama

    muhakkak yörüngeleri ve hýzlarý deðiþecek.Ýki galaksinin tam olarak birleþip elips þek-linde yeni ve daha büyük bir galaksi oluþ-turma süreçleri karþýlaþmalarýndan sonra 1milyar yýl sürecek. Evrende bu olay çok sýkoluyor. Ýki galaksi karþýlaþýp birleþiyorlar.

    Galaksimizdeki kara madde miktarýnýnAndromeda'ya kýyasla çok daha fazlaolduðu, bu yüzden de çapýnýn daha küçükolmasýna raðmen Samanyolu'nun kütlesininAndromeda'dan daha büyük olduðudüþünülmekte. Varlýðýna dair teorik ispat ilkkez 1933'te, Ýsveç'li astrofizikçi FritzZwicky tarafýndan ortaya konmuþ olan KaraMadde, elektromanyetik ýþýným yaymadýðýveya yansýtmadýðý için direkt olarakgözlemlenemeyen, ancak görünebilir maddeüzerinde yaptýðý çekim etkileri sayesindevarlýðý tespit edilebilen bir maddedir. KaraMadde'nin içeriði tam olarak bilinmemeklebirlikte yeni elementer parçacýklar, nötrino-lar, cüce yýldýzlar ve gezegenler ve ýþýksýzgaz bulutlarý içerdiði düþünülmekte. Ýþinilginç tarafý, görünür madde evrenin%4'ünü, kara madde ise %22'sini oluþturu-yor. Geriye kalan %74'lük kýsmý ise karamaddeden bile daha fazla bilinmezi olan"Kara Enerji" oluþturuyor. Kara Enerji,evrenin tamamýna yayýlmýþ olan ve çokgüçlü bir negatif basýnç oluþturduðudüþünülen bir enerji türü.

    Evrende, yaklaþýk olarak Sahra Çölü'nde-ki kum tanesi sayýsý kadar güneþ bulunmak-tadýr. Evren hakkýnda bildiklerimizi, henüzbilmediklerimize ve belki de asla öðrene-meyeceklerimize oranlamak mümkün deðil.Çünkü bilmediðimizin farkýnda olduðumuzkýsým, bildiðimiz kýsým yanýnda devedekulak kalýyor.

    27SEVGÝ DÜNYASI

  • SEVGÝ DÜNYASI28

    er insan, yaþamýnýn bir döne-minde bedensel, duygusalveya ruhsal sorunlar yaþaya-

    bilir. Genellikle insanlarýn büyük birçoðunluðu “Niçin bu durum benimbaþýma geldi?” diye sorgular. Evrenselyasalardan habersiz olan insan, bu

    düþünce biçimi ile sorunlarýna çare ara-mak yerine, onlarý daha da büyütür.

    Güçlü insan, sorunlarýna yoðun-laþarak çarelerini aramaya çalýþýr. Eðerevrensel yasalarý biliyorsa, yaþadýðýsorunlarý, kiþisel geliþim yolculuðunu

    H

    Sorunlarýnýza Bakýþ Açýnýzý Deðiþtirin Erol Yurderi"Her sorun, bir kýlýç gibidir. Býçaðýndan tutarsanýz elinizi keser, sapýndan tutarsanýz size hizmet eder." Russel

  • 29SEVGÝ DÜNYASI

    aydýnlatan bir rehber olarak görür.Sorun, ister maddi bir kayýp, istersevdikleri olsun, sonunda onun içdünyasýnda bir yol aldýracaðýný bilir.Sorunlarý acýya dönüþtüren insanýnkendisidir. Oysa sorunlar ve acýlar,farkýnda oluþ ve uyanýþ için dinamikbir güçtür. Diþimiz aðrýmasa,çürüdüðünü nasýl anlayabiliriz? Aynýþekilde duygusal olarak çektiðimizacýlar olmasa nasýl geliþebiliriz? Buyüzden sorunlarýn varlýðýna yoðunlaþ-mak yerine, onlardan öðrenecekleri-mize odaklanmak daha önemlidir. Ozaman sorunun deðil, çözümün birparçasý oluruz.

    Hayatýn akýþý içinde karþýlaþacaðýmýzbütün zorluklar ve karýþýklýklar, kýsacasorunlar, yaþamýmýzýn birer parçasýdýr.Bu sorunlar içinde boðulmak veya çö-züm bularak huzura kavuþmak, bizimsorunlara bakýþ açýmýzla çok ilgilidir.

    Evrensel yasa olarak, sorun olarakkarþýlaþtýðýmýz her olayýn aslýnda birimtihan ve sonuçta bize bir farkýndalýkyaþatacaðý düþüncesini temel alýrsak,hem sorunun bizim üzerimizdeyapacaðý yýkýcý etkilerden kendimiziuzak tutmuþ, hem de olgunlaþmayolunda ileriye doðru bir adým dahaatmýþ oluruz. Bakýn bu konuda birrehber varlýk þöyle diyor:

    "Hayat olgunlaþmak için, imtihanlarçözülüp anlaþýlmak için tertiplenmiþtirsize. Dolayýsiyle onlardan kaçmak,kurtulmak istemek niye? Her geçiþtir-

    diðiniz imtihan, her savuþturduðunuzolay, siz onu çözümleyene kadardeðiþik yüzlerle defalarca karþýnýzaçýkacaktýr, giderek aðýrlýðýný ve dozunuarttýrarak."

    Biliyoruz ki, "Yüce Yaradan hiç kim-seye kaldýramayacaðý bir yük vermez."Çünkü "O, abes iþ yapmaz." Hayatýnakýþý içinde karþýlaþtýðýmýz her imtihan-da önce "bu olay neden benim baþýmageldi ve ne öðrenmem gerekiyor" diyekendimize sormalý ve sonra gerekliiçsel çalýþmayý yaparak bu olaydan birders (bilgi) çýkarmalýyýz. Çünkü sýnan-makta bilgi vardýr. Ve bu bilgi ruhu-muzun malý olduðunda ise bir daha butür imtihanlarla karþýlaþmayýz. Eðerolayýn üzerinde durmazsak ve olayýgeçiþtirirsek bu sefer yukarýda dasöylendiði gibi olay, biz onu çözüm-leyene kadar defalarca deðiþik þekildekarþýmýza çýkacaktýr, dozunu ve aðýr-lýðýný arttýrarak.

    Ve yine yüce bir rehber; "Biliniz ki,en çok sýnanan sýnandýðý kadarsevilendir aslýnda" demektedir. Çünkiimtihan zamanlarýnda insanýn bilgisi,aklý kullanma becerisi, sabrý, inancý,teslimiyeti, Yüce âlem tarafýndangözlenmektedir. Dolayýsýyle, imtihan-larýmýzý sevelim, onlarý çözmeyeçalýþalým.

    Fakat her þeyden önce onlara bakýþaçýmýzý deðiþtirelim. Zorluklarý (imti-hanlarý) olgunlaþabilmek için fýrsatolarak görelim.

  • SEVGÝ DÜNYASI30

    ayatýnýn her saniyesini doludolu yaþayan Nail Çakýrhan,gazeteci, þair, mimar ve restora-

    tördür. 1910'da Muðla Ula'da doðmuþorada orta okulu bitirdikten sonra Kon-ya Lisesinde yatýlý okumuþtur. Ahmet

    H. Tanpýnar, Sadettin N. Ergün gibiünlü öðretmenlerin öðrencisi olmuþtur.Daha 17 yaþýnda lisede okurken "Ker-van" dergisinde yayýnlanan þiirindendolayý gözaltýna alýnmýþ ve Atatürk'üntelefon talimatý ile serbest býrakýlmýþtýr.

    Nail ÇakýrhanSeyhun Güleçyüz

    H

    Ýz Býrakanlar

    Gazeteci, Þair, mimarlýk eðitimi almadýðý halde dünyanýn en prestijlimimarlýk ödüllerindenbiri olan Aða Han Uluslararasý MimarlýkÖdülü’nü alan sanatkâr.

  • 31SEVGÝ DÜNYASI

    Geniþ açýdan bakýldýðýnda bu þiirinyayýnlanmasý Nail Çakýrhan'ýnyýldýzýnýn parladýðý andýr. Çünkü kaderplanýndaki çok önemli bir mücbir nok-tadýr. Bu þiir yüzünden bu sefer deÝstanbul'da hakkýnda dava açýlmýþtýr.Zira Nazým Hikmet bir lise öðren-cisinin þiiri olarak çok beðenmiþ Ýstan-bul Hukuk Fakültesi'nin dergisindeyayýnlatmýþtýr. Böylece üniversite oku-mak için Ýstanbul'a giden NailÇakýrhan Nazým Hikmet'le o yaþtatanýþmýþ dost olmuþ, onun tavsiyesineuyarak hukuk okumak istemiþse dedersleri benimseyememiþtir.

    Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünebaþlamýþ, geçim derdi baþ gösterinceCumhuriyet gazetesinde düzeltmeyapýp harçlýðýný çýkarmaya baþlamýþtýr.Bir yandan da Nazým Hikmetle "1+1=Bir" adlý ortak þiir kitabýný çýkartmýþtýr.Kitabýn içindeki “Kadýn Telakkisi”isimli þiiri çok ünlenmiþtir. Çok gençyaþta böyle yoðun duygularla kadýnýanlatan bu þiir; Türk edebiyatýnýn hâlâen kült þiirlerinden biridir. Ýnanýyorumki, þiir seven her insanýn ve yolu kadýn-dan geçen herkesin hayatýnda en az birkere okuduðu, duyduðu, veya dinlediðibir eserdir.

    KADIN TELAKKÝSÝ...

    Kimi der ki kadýn; Uzun kýþ gecelerinde, Serip bir döþek gibi Yatmak içindir. Kimi der ki kadýn; Yeþil bir harman yerinde, Dokuz zilli bir köçek gibi Oynatmak içindir. Kimi der ki, hamur yoðurur. Kimi der ki, çocuk doðurur. Her aðýzdan bir söz: Kimi der ki, ilk göz aðrým. Kimi der ki, onunla dolu baðrým.

    Kimi der ki, bunca yýldýr yaþýyorum ayalimdir. Kimi der ki, boynumda taþýyorum vebalimdir. Ne bu, ne þu. Ne öyle, ne böyle. Ne döþek, ne köçek. Ne ayal, ne vebal… O benim; Kollarým, bacaklarým, dudaklarým, ve baþýmdýr.. Yavrum, anam, öz kardeþim, karým, Hayat arkadaþýmdýr. (*)

    (*) Þiirin son mýsrasý "Kavga yoldaþýmdýr" olacak iken, kanuni sakýncadan dolayý Nazým Hikmet'inönerisiyle "Hayat arkadaþýmdýr" olarak basýlmýþtýr.

  • SEVGÝ DÜNYASI32

    Þiir kitabýnýn yayýnlandýðý sýralardaSertel ailesi ile tanýþýr, onlarla"Görüþler" dergisini çýkarýr. Dergi birkere çýkar ve hepsi hapisi boylar. Buarada genç Nail Çakýrhan, KomünistPartisini kuranlardandýr. Suçu çokturyani ve 1932'den 1934'e kadar hapistekalýr, ama o memnundur. Çünkü koðuþarkadaþý Nazým Hikmettir. Ýki senegönül gönüle yaþarlar. Hapisten çýkarçýkmaz Nail Çakýrhan Rusya'ya giderve Moskova Doðu Halklar Üniver-site'sinde iki buçuk yýl sosyalist ekono-mi eðitimi alýr ve bir Rus kýzýylaevlenir. Karýsý sekiz aylýk hamile iken,kader planýndaki ikinci mücbir noktadevreye girer. Sene 1939'dur ve 2.Dünya savaþý baþlamýþtýr. Rusyayabancý öðrencilerin hepsini vatanlarý-na yollar. Nail bey ne yazýk ki, hamileeþinden mecburi boþanýp, eðitimini deikinci defa yarým býrakýp Türkiye'yedöner. Aklý eþinde ve çocuðundadýr.Çok zor günler yaþar. Onu, þiirlerin-deki coþkusu ve güçlü idealleriyle bir-likte tanýyan Yunus Nadi, gazetesiCumhuriyete yazar olarak alýr. ArtýkNail beyin bir düzeni olmuþtur. Sami-mi, önemli, çoþkulu çalýþkan ve sevilipsayýlan Nail Çakýrhan, gittiði her yerdesözü dinlenen biridir. Günler akýpgiderken, Türkiyenin o dönemde de adýsaný çok ün yapmýþ genç ArkeoloðuProf. Halet Çambel hanýmefendinin degönlü Nail beye akar ve evlenirler.Nazým bu evliliðe "iki derya coþa coþabuluþtu, birleþti" der.

    Prof. Halet Çambel kimdir? Çünküilerde göreceðiz ki, iki kaderin mücbir

    noktasý birleþmiþtir. Halet hanýmAtatürk'ün yakýn dostu Berlin AskeriAteþesi Hasan Cemil beyin Berlin’de1916'da doðan kýzýdýr. 8 yaþýndaTürkiye'ye gelmiþ, orta ve Lise öðreni-mini Arnavutköy Kýz Kolejinde veÜniversiteyi de Sorbonne da bitiripArkeolog olmuþtur. Doktorasýný daSorbonne'da yapmýþ olan bu genç arke-olog, 1936 Berlin OlimpiyatlarýndaTürkiye adýna katýlan ilk Türk bayansporcudur. Olimpiyatlar esnasýndaHitler tarafýndan görüþmeye çaðýrýlmýþama o bu daveti, hükümetin izniolmadan görüþemeyeceðini bildirerek,reddetmiþtir. Böyle güçlü kiþiliði olanHalet Çambel, dünyanýn sayýlý Hitit veeski Ýbrani dili uzmanýdýr. Almanca,Ýngilizce ve Fransýzcayý da çok iyibilmektedir. Doktorasýný Hitit diliüzerine yapmýþtýr. Ünlü yabancý üniver-sitelerin çok cazip tekliflerle davetleri-ne raðmen o Türkiye'ye döner ve ilk iþolarak Sorbonne'daki hocasý ile birlikteMidas -Yazýlýkaya kazýlarýna baþlar.

  • 33SEVGÝ DÜNYASI

    Sene 1937'dir. O döneminAnadolusunda ancak genç bir idealistinyaþayabileceði zor þartlar hâkimdir.Bence böyle insanlar baþkalarýnahizmet ederek ibadet ediyorlar. Prof.Halet Çambel Türkiyenin bir çok böl-gesinde arkeolojik kazýlar yürüttü.Yaðmur, fýrtýna, kýzgýn güneþ, topraktauyumak bile ona zor gelmedi. Anadoluhalký buna þahittir. Kendisi bilimdünyasýnýn "Hitit hiyerogliflerinin"çözüldüðü yer olarak bildiði Adana,Kayseri, Osmaniye/Karatepe veAslantaþ’ta uzun yýllar çalýþtý. Ergani-Çayönü höyüðü, Hattuþaþ, Alacahöyüðü, Urfa/Boðazköy kazýlarýyladünyaya yerin altýndaki çok eskimedeniyetleri kazandýran uluslararasýüne sahip arkeoloðumuzdur. 2004 deaile evi olan kýrmýzý yalýyý (Arnavut-köyde) Boðaziçi Üniversitesinebaðýþlamýþ ve 2014 de öldüðündeAkyaka'ya eþinin yanýna defnedilmiþtir.

    Biz tekrar 1946 senesine dündüðü-müzde görüyoruz ki, Nail Çakýrhangene hapisdedir. Dört sene çok zorgünler geçirerek kalýr orada. Çýkýnca1950-1951 yýllarýnda eþiyle Ýtalya,Fransa, Ýsviçre ve Avusturya'da kalýrlar.Yurda dönünce de Nail bey, hasretinedayanamýyorum dediði, yaþam sevincieþi Halet hanýmdan hiç ayrýlmamakiçin onunla dað, tepe dolaþarak kazýlarakatýlýr. Karýþ karýþ Anadoluyu gezerler,aþklarýna dað lâleleri, kardelenler þahitolur ve sevgilerini emeklerine kattýklarýiçin mahsulleri, baþarýlarý çok artar.Artýk kaderlerinin nasýl hep birlikteolduðu net olarak görülmektedir.Adana, Osmaniye/Karatepe kazýlarýndaortaya çýkan tarihi eserlerin yaðmur verüzgârdan zarar görmemesi için NailÇakýrhan çýplak beton açýk hava müze-sini, kazýevini ve diðer binalarý inþaeder. Bu binalar çok beðenilir. Basýndases getirir. 1963’de Ankara'da Turgut

  • SEVGÝ DÜNYASI34

    Cansever'in projesi ile Dil Tarih Kuru-mu binasýný yapar. Ýstanbul'da AlmanLisesi binasýný, Boðazda Arnavutköy’-de Perili Köþkü inþa eder ve bunu birçok binalarýn inþaasý takip eder.Böylece hem Halet Çambel'in hemNail Çakýrhan'ýn ünleri okyanusu aþar.Boston Üniversitesine davet edilirler.Amerika sýnýrsýz vize sözü verse deonlar, "Vatanýmýzýn bize daha çokihtiyacý var" diyerek teklifi reddederler.

    Anadolu'yu el ele gönül gönüle gezenbu çift oralarda çok sevilirler. Çünküküçülmesini bilen, küçük gönüllerehizmetle, sevgiyle girenlerdir. Ýnsanlarýeðitirler, hayatlarýnda onlara yololurlar, ümit olurlar, sevgiyle onlarýkucaklar hizmet ederler herbirine.

    Böyle günlerden birinde NailÇakýrhan çok büyük bir sürprizlekarþýlaþýr. "Ýkinci defa doðdum. Ýçimde,en derinlerdeki taþ gibi oturan derttaþýmýn sýzýsý bir anda dindi. Senelerdirbulamadýðým, izini kaybettiðim yüzünühiç görmediðim hasret çektiðim, içsýzým oðlum, 42 yýl sonra, 42 yaþýndaolgun bir erkek olarak karþýmda duru-yordu. Bana "Baba, babam" dedi. Ýþteben o anda hem oðluma, hem özgür-lüðüme kavuþtuðumu hissettim" diyeanlatýr Nail bey ikinci yaþamýný. Özgür,sýzýsýz, oðlu yanýnda yaþayacaktýr artýk.

    1970’de Nail beye doktoru Akyaka'dayaþamalarýný önerir. Seneler su gibiakmýþ, bu gönlü güzel çift yaþlanmýþtýrartýk. Nail Çakýrhan eþine Akyaka'dabir ev yapar herkes çok beðenir, ister.

    Onlara da inþa eder Akyaka evlerini.Ýþte bu evler 1983'de dünyanýn enprestijli mimarlýk ödüllerinden biriolan Aða Han ödülünü alýr. Ýnsanlarmimar olmayan birinin bu ödülüalmasýna itiraz etse de ödülü ve mimarünvanýný alma sebebi “Doðayý boz-madan, doðadaki malzeme ile vedoðayla uyumlu evler yapmasý” dýr.Ödül sonrasý uluslararasý MimarlýkTerminolojisine “Çakýrhan mimarisi”diye bir ekol yerleþmiþ olur.

    Nazým onu görmediði zamanlar“Omuz baþýmda boþluðu duruyor” der-miþ. Can Dündar da 2008'de ölümüüzerine ona vedâ yazýsýna bu sözlerlebaþlamýþtý. “Yaþamý çok ilginç olanNail Çakýrhan, idealist, çalýþkan,sevgisiyle çok örnek bir insandý...”

    Bu saygýn çift Türkiye'nin büyükdeðerlerinden ve kazançlarýndan biridir.Arkeolojide Hititleri ve Hitithiyerogliflerini ortaya çýkaran HaletÇambel hanýmefendidir. Nail Çakýrhanise Türkiye'nin adýný duyuran þair,diplomasýz uluslararasý ödüllümimarýmýzdýr. Ama her þeyden önceideallerine hayatlarýný adamýþ, çalýþkan,çoþkulu, inançlý, sevgi dolu bu çift hepinsana hizmet etmiþlerdir. Kazançlarýise sevenleridir.

    Nail Çakýrhan'ýn kitaplarý:Üç Hapishaneden Mektuplar: Caným Halet'ciðimGeleneksel Mimarinin ÞiiriDaha Çok Onlar YaþamalýydýHarbin Eþiðindeki Türkiye

  • 35SEVGÝ DÜNYASI

    steklerimiz bizi anlatýr aslýnda.Hattâ isteme tarzýmýz da.. Birkuyumcu dükkânýnýn vitrininde-

    ki harikulade mücevherlere veya birgalerideki son model arabalara gözleri-miz ýþýldayarak, gönlümüz de iç geçi-rerek baktýðýmýzda: "Bunlarý istiyorum.Hepsi benim olmalý" mý diyoruz, yoksaonlara sahip olmaya gerek olmaksýzýn,bu güzelliði bizlere sunan, ondanhoþnut olmamýza vesile olan, el iþçi-liðiyle harikalar yaratan ustalarýnateþekkür etmeyi mi yeðliyoruz.

    Gördüðümüz her güzelliði ki bunagiyim, kuþam, kullandýðýmýz her þey,yiyecekler ve tabiat da dâhil olabilir,makul ihtiyaç sýnýrlarýmýzýn ötesinde,daima kendimizin parçasý kýlmakarzusuyla mý istiyoruz?

    Aslýnda çevremizde hep istemeyiözendirici bir düzen var. Ýnsanlartarafýndan böyle kurgulanmýþ birdüzende yaþamaya zorlanýyoruz biryerde. Ýnsanlar mutluluðu, heyecaný,zevki, bolluðu, bereketi, neþeyi, zengin

    Ý

    ÝstemekNelda Ýnan

  • SEVGÝ DÜNYASI36

    olmayý, hasta olmamayý, hep saðlýklýolmayý istiyorlar. Bu isteklerinin dahaalt detaylarýnda ise, mükemmel biriþlerinin olmasýný, daha az çalýþmayý,daha çok paraya sahip olmayý, dünyayýgezmeyi, en harika yerlerden alýþve-riþler yapmayý, para kaygýsý olmadanyaþamayý, arzu ettikleri her þeye (ev,para, mülk) istediði anda kavuþmayýarzuluyorlar. Tüm bunlarýn yaný sýragüç ve iktidar sahibi olmak, kendinidiðer insanlarýn yanýnda üstün ve güçlühissetmek de oldukça önemli bir halegeliyor. Oysa ki, isteklerin de hesaplýolmasý gerektiðinin altý çizilmektedoðruyu iþaret eden öðretilerde.

    Ýstemek bir nevi talepkârlýktýr aslýn-da. Ýnsanýn talepkârlýðý ne yazýk kihep kendisi ve kendi ihtiyaçlarý doð-rultusunda olmakta. Ve biz insanlar bir

    þeyi, onu çok sevdiðimizi ve ona ihti-yacýmýz olduðunu düþünerek istiyoruz.Dahasý bunun son derece insaniolduðuna, ancak onunla güçlendiðimizeinandýrýyoruz kendimizi. Ýstek ve arzu-larýmýzý kendimize "onlar benim ihti-yacým" diye sunuyoruz.

    Demek ki talepkârlýklarýmýzý hangiabartýlmýþ ihtiyaçlarýmýzla özdeþleþtir-diðimizi incelememiz gerekmekte.

    Hâlbuki bir þeyi sevebiliriz ama mut-laka istemeyebiliriz de. Ama bununlabirlikte hem sevip hem de isteyebile-ceðimiz þeyler de vardýr. Örneðin iyili-ði sevmek, iyi olmak için, iyilik olduðuiçin, iyilik yapmayý arzulamak böylebir þeydir. Bazý insanlar çýtalarýnýn çokyüksek olduðunu vurgulayarak gerçek-çi mükemmeliyetçilik adýna isteklerini

    daha darafine halegetirdik-lerinidüþünürler.

    Bununyanýsýra,kendimiziçin makulolan herþeyi iste-meninhakkýmýzolduðunave bununtevazugerek-

  • 37SEVGÝ DÜNYASI

    tirmediðine inanýrken, makul olanýn neolduðunu çok iyi anlamak ve bilmek deçok önemlidir.

    Ýnsanýn en zor dayandýðý isteme duy-gusu, sanýrým bir þeyi anlamayý vebilmeyi istemek duygusudur ki, bunamerak duygusu da diyebiliriz. Ancakmerakýn da hayýrlýsý ve hayýrsýzýolduðunu bilmemiz, isteklerimizihesaplý hale getirebilir belki.

    Ýnsaný spirtüel yönden eðiten öðreti-lerin ana merkezinde arzularýmýzahâkim olmak yatmakta. Ýstek ve arzuyukarþýlaþtýrdýðýmýzda arzu isteðin dahada yoðunlaþmýþ, vazgeçilmesi zor-laþmýþ hali de olabilir.

    Tüm bunlara hâkim olmak gerçektende insanýn önemli bir oto kontrol halinisimgelemekte. Ve tüm bunlar gön-lümüze hâkim olmayý, ya da kendimizibir çalgý âleti gibi doðru notalarla çal-mayý, dahasý harika sesler çýkarmayý,diðer bir deyiþle gerektiði yerdeistemesini, gerektiði yerde istememesi-ni bilmeyi ve ahenk içinde olmayý dagerektiriyor.

    Bu harika sesler bize yeryüzüne hemyaþamak hem de hayýr ve iyilikler saç-mak için gönderilmiþ olduðumuzu herseferinde yeniden hatýrlatacaktýr.

    Ýnsan hep kendine bir þeyler isterken,Yaradan'ýn da kendisinden bir þeyleristediðini duymak istemez. O'nun biz-den istedikleri, düzenin devamý için

    gerekli olanlardýr. Bununla birlikte herþeyi önce O'ndan istemeyi de biralýþkanlýk haline getirmek önemlidirbizler için. O'nun almadan ve býk-madan veren olduðunu, dilememiziistediðini ve eðer biz almasýný bilirsek,nasýl usanmadan veren olduðunugöstermek de ister.

    Bireysel ihtiyacýmýz olduðunudüþündüðümüz þeyleri hep isterdururken, Yaradanýmýz da kendimizeistediðimiz iyi olaný, baþkalarý için deister hale gelmemizi, buna karþýnkendimize kötü olaný, baþkalarý içinistemememizi diler bizden. Tüm bunlariçin arýnmýþ gönüllerle dilememizi de.Çünkü arýnmýþ gönüllerin dileði, neyiistediðini tam olarak bilen, istemeüslubuna uyan, dilemek için haklý olaninsanlarýn dileðidir.

    Arzu ettiklerimize kavuþmanýn enhýzlý ve en kolay yolu olarak gösterilendiðer bir yol ise, bir düþünen, bir þeyiarzulayan, bir þeyi isteyen kafalarhaline gelmemizdir.

    Kendimize istediðimizi kardeþimizede istemek.. Hayrý dileyip, yalnýz hayrýistemek. Ýþte bugünün dünyasýnda bunubaþarmak çok daha yeni bir enerjiyaratacaktýr. Ýsteklerimiz evrilecek,yeni bir boyuta geçecek, tatmin duy-gusu yerini çok daha büyük mutluluk-lara býrakacaktýr. Düþüncemiz, bilgi-miz, sevgimiz, iyiliðimiz, doðruluðu-muz, çalýþmamýz istediðimiz her þeyibize verecektir.

  • SEVGÝ DÜNYASI38

    elâmlar sevgili varlýklar, benManyetik Hizmetten Kryon.Söyleyemeyeceðim ama

    söylenebilecek pek çok þey var ve bununnedeni de sizin için hissettiklerimiziyeterli þekilde ifade edebilecek kelimelerolmamasýdýr. Sizinki gibi birçok gruba;bizim ve sizin için önemli olan þeyler,aramýzdaki birleþme, sizin için hissettik-lerimiz ve sizlere iletmek istediðimiztebriklerle ilgili olarak hitap ettik.

    Sevgili varlýklar, sizin içinizdekigördüðümüz en önemli unsur biziz. Siziniçinizde Tanrý var. Baþka varlýklar tarafýn-dan yapýlan celselerde verilen bilgilerde,okuyucu medyumlarýn yaptýklarý oku-malarda ve baþka þekillerde verilen tümkanallýk bilgilerinde Tanrý'nýn içinizdeolduðu söylenmemesi durumunda,onlarýn hiçbirini dikkate almanýz gerek-

    memektedir. Böyle bir durumda arkanýzýdönüp gidebilirsiniz. Gezegende geçerliolan yaratýlýþ hikâyesinde Tanrý'nýniçinizde olduðu söylenmektedir. Dünyadayaþamýþ olan üstatlarýn hepsi açýkçaTanrý'nýn içinizde olduðunu söylediler.Bugünün konusu da budur. Sizler þu aþa-mada baðlantý kurmaya çalýþýyorsunuz.Belki de sizin baþka bir toplantýya gitmekyerine bu celseye gelmenizin, Ruh'tangelen bu mücevherleri ve kendinizle vesevgiyle ilgili olduðunu düþündüðünüzþeyleri dinlemenizin nedeni de budur.

    ÝNSANIN FÝLTRESÝ

    Bu süreçte partnerim kenara çekilmek-tedir ve durumu açýklayabilmek içinsizlere bundan önce birçok kez onun busýrada filtrelerini kaldýrdýðýný söylemiþtik.Bu akþam bu konu hakkýnda konuþmak

    S

    Ýnsanýn Filtreleri Kryon Celsesi,

    Medyum: Lee Carroll, Çeviren: Necati Tarýman

    27 Haziran 2015, Totowa, New Jersey

  • 39SEVGÝ DÜNYASI

    istiyorum sevgili varlýklar. Eðer sizleri vebeni bir olmaktan ve kalbinizdeki Ruh'unýþýðýný görmekten alýkoyan tek bir þeyvarsa, bu da filtreler olmaktadýr. Buakþam filtrelerin ne olduklarýndan, nedenböyle olduklarýndan ve ayrýca partneri-min onlarýn etkinliðini nasýl azalta-bildiðinden söz etmek istiyorum. Bunubir tek nedenden dolayý yapýyoruz. Buneden de, bizim tarafýmýzda sizinlebaðlantý kurmak için neredeyse karþýkonulamaz bir isteðin olmasýdýr.

    Tanrý hakkýnda ne düþünüyorsunuz?Size Tanrý'nýn bir çeþit yargýlayanebeveyn olduðu, sizlerin üstüne þerrisaldýðý, sizleri mahvettiði, sizlere zararverdiði ve sizlerin acý çekmenize yolaçtýðý söylendi. Bu söylemin insan kay-naklý olduðu açýkta ve ortadadýr. Bununsizler tarafýndan görüldüðünü veanlaþýldýðýný sanýyorum. Bunun kötüebeveyn tavýr ve davranýþlarýnýn basitbir kopyasý olduðunu anlayabiliyormusunuz? Tanrý bu deðildir, ama filtre-leriniz yerli yerindeyken Tanrý'yý ancakbu þekilde tarif edebiliyorsunuz.Buradaki filtre insandýr ve her þeyi bunagöre uyguluyorsunuz. Bu biz deðiliz.

    Siz Yaratýcý Kaynak'tan geliyorsunuz veYaratýcý'nýn suretinde yaratýldýnýz. Busuret sevgi için bir benzetmedir(mecazdýr). Her insanýn sevme kapasitesivardýr. Bu hakkýnda "Bunlarýn insanolmasý mümkün deðildir. Þunlarýn dav-ranýþlarýna ve yaptýklarýna bakýn" þek-linde konuþtuðunuz insanlar için bilegeçerlidir. Size hepinizin eþit olarakyaratýlmýþ olduðunuzu söylüyorum.Tanrý'ya giden en uygun yolu izlemeyi

    seçebilir veya seçmezsiniz. Bu her