190
T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ (İSLÂM HUKUKU) ANABİLİM DALI İSLÂM HUKUKUNDA KADININ ŞAHİTLİĞİ VE HAKİMLİĞİ İLE İLGİLİ YAKLAŞIMLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ Yüksek Lisans Tezi Sıdıka APALI Ankara-2004

SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

  • Upload
    dodieu

  • View
    227

  • Download
    3

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

T.C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ (İSLÂM HUKUKU)

ANABİLİM DALI

İSLÂM HUKUKUNDA KADININ ŞAHİTLİĞİ VE HAKİMLİĞİ İLE İLGİLİ

YAKLAŞIMLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

Yüksek Lisans Tezi

Sıdıka APALI

Ankara-2004

Page 2: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

2

T.C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ (İSLÂM HUKUKU)

ANABİLİM DALI

İSLÂM HUKUKUNDA KADININ ŞAHİTLİĞİ VE HAKİMLİĞİ İLE İLGİLİ

YAKLAŞIMLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

Yüksek Lisans Tezi

Sıdıka APALI

Tez Danışmanı

Doç. Dr. Osman TAŞTAN

Ankara-2004

Page 3: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

3

T.C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ (İSLÂM HUKUKU)

ANABİLİM DALI

İSLÂM HUKUKUNDA KADININ ŞAHİTLİĞİ VE HAKİMLİĞİ İLE İLGİLİ

YAKLAŞIMLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

Yüksek Lisans Tezi

Tez Danışmanı: Doç. Dr. Osman TAŞTAN

Tez Jürisi Üyelerinin

Adı ve Soyadı İmzası

..................................... ...........................

..................................... ...........................

..................................... ...........................

..................................... ...........................

..................................... ..........................

Tez Sınavı Tarihi ............................

Page 4: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

4

ÖNSÖZ

Toplumda huzurlu ve güvenli bir şekilde insanların yaşamasını sağlayan kurumlardan biri de yargı teşkilatıdır. Yargı teşkilatının temelinde ise adalet duygusunu taşıyan görevliler yer almaktadır. İslam’ın ilk dönemlerinde adaleti sağlayan idarî görevlilerdi. O dönemde yargılamanın yardımcı unsuru olan şahit kavramı ve şahitlikte bulunma uygulaması mevcuttu.

Yargılama görevini yerine getiren hakim ve yargılamaya yardımcı olan

şahitte aranan özelliklere olan merakım, beni yargılama hukukunu çalışmaya sevk

etti. Daha önce çalışılmamış bir konu olan, kadının yargıçlık görevini üstlenmesini

tez konusu olarak belirledim. Ancak, yargıçlık görevini üstlenmenin, şahitliğe

dayandırılması, kadının şahitliği konusunu da çalışmamı gerektirdi.

İslam hukukçularının tez konuma ilişkin ayrıldıkları ve birleştikleri noktaları,

genel olarak onların kadına karşı tutumlarını ve dayanaklarını araştırmaya çalıştım.

Ataerkil zihniyetten sıyrılabilen hukukçuların görüşlerini yansıtmaya çalıştım.

İslam yargılama hukukunda şahitlik ve hakimlik açısından kadının statüsünü

anlamak adına yaptığım tez çalışmamda kullandığım eserlere ve yazarlarına;

çalışmamın her aşamasında öneri ve yapıcı eleştirileriyle yol gösterip destek ve

yardımcı olan, tez danışmanım sayın Doç. Dr. Osman TAŞTAN hocam başta olmak

üzere, kaynak eser konusunda yardımcı olan ve moral veren sayın Prof. Dr. İbrahim

ÇALIŞKAN ve Prof. Dr. Şamil DAĞCI hocalarıma teşekkür ederim.

Sıdıka APALI

İÇİNDEKİLER

Page 5: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

5

-ÖNSÖZ I İÇİNDEKİLER II KISALTMALAR V

-GİRİŞ

-Konunun Önemi 1 -Konunun Sınırlandırılması 1 -Konunun Sunulması 2

BİRİNCİ BÖLÜM

KADININ ŞAHİTLİĞİ I. KONUYLA İLGİLİ AYETLERİN YORUMLARI 4 A.Bakara Suresi 282. Ayet 4 II. KONUYLA İLGİLİ HADİSLERİN YORUMLARI 29 A. Kadının Aklı Noksan mıdır? 29 B. Unutmak Şüphe midir? 41 III. KADININ ŞAHİTLİĞİ HAKKINDA GÖRÜŞLER 46 A. KADIN HER KONUDA ŞAHİTLİK EDEBİLİR 46 a. Atâ, Hammâd, Süfyân es-Sevrî ve İbn Hazm’ın Görüşleri 46 B. KADIN CEZA HUKUKU (HADLER VE KISAS) DIŞINDAKİ

Page 6: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

6

KONULARDA ŞAHİTLİK EDEBİLİR 52

a. Ebû Hanîfe, Çağdaşı ve Ondan Önceki

Hukukçuların Görüşleri 52

1. Haddler ve Kısas Dışında Kalan Konular 52

2. Malî Konular 54

3. Nikah ve Boşama 55

4. Doğum, Emzirme ve Sağ Doğan Çocuğun

Ağlama Sesi 57

b. Ebû Hanîfe’nin Talebeleri’nin Görüşleri 63

c. Ebû Hanîfe’nin Talebeleri’nden Sonraki Dönemdeki

Hanefî Hukukçuların Görüşleri 66

C. KADIN SADECE MALLARDA VE ERKEKLERİN MUTTALİ

OLMADIKLARI KADIN KUSURLARINDA

ŞAHİTLİK EDEBİLİR 77

a. Malikî Hukukçuların Görüşleri 79 b. Şafiî Hukukçuların Görüşleri 92 c. Hanbelî Hukukçuların Görüşleri 105

Page 7: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

7

İKİNCİ BÖLÜM

KADININ HAKİMLİĞİ

I. KONUYLA İLGİLİ AYETLERİN YORUMLARI 115 A. Âl-i İmrân Suresi 104. Ayet 115

B. Nisâ Suresi 34. Ayet 118

II. KONUYLA İLGİLİ HADİSLERİN YORUMLARI 134 A. Kisrâ’nın Kızı İle İlgili Rivayet 134 B. “Hakimler üçtür...” Rivayeti 143 III. KADININ HAKİMLİK GÖREVİ HAKKINDA GÖRÜŞLER

A." KADIN HAKİMLİK GÖREVİNİ ÜSTLENEBİLİR"

HUSUSU 145

a. et-Taberî ve İbn Hazm 145

b. Bazı Modern Hukukçular 150

B. "KADIN BELLİ DAVALARDA HAKİMLİK

GÖREVİNİ ÜSTLENEBİLİR " HUSUSU 154

C. "KADIN HAKİMLİK GÖREVİNİ ÜSTLENEMEZ "

HUSUSU 159

a. Malikî Hukukçular 159

b. Şafiî Hukukçular 161

c. Hanbelî Hukukçular 164

SONUÇ 175

BİBLİYOGRAFYA 178

Page 8: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

8

KISALTMALAR b. : İbn (oğlu)

bkz. : Bakınız

C. : Cilt

haz. : Yayına hazırlayan

Hz. : Hazreti

s. : Sayfa

S. : Sayı

r. a. : Radıyallahu anh

T. D. V. : Türkiye Diyanet Vakfı

thc. : Tahric eden

thk. : Tahkik eden

trc. : Tercüme eden

tsh. : Tashih eden

t.y. : Basım tarihi yok

m.y. : Matbaa yok

v. : vefat

y.y. : Basım yeri yok

Page 9: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

9

Konunun Önemi İslam’da kadının ikinci sınıf olduğu yönündeki kanaatlerin kaynağı,

geçerliliği ve doğruluğu ile ilgili pek çok çalışmanın yapıldığı bilinen bir gerçektir.

İslam hukukunda yargıda kadının, varsa statüsünü anlamak, kadının statüsünün

dayanağının Kur’ân ve Sünnet merkezli açık nass ya da ataerkil zihniyete sahip

hukukçuların nasslara yükledikleri anlam olup olmadığı konuyu araştırmaya değer

kılmaktadır.

İslam hukukçularının mezhep anlayışlarının, kadının şahitliği konusunda ayet

ve hadisleri delil almalarına etkisi dikkat çekicidir. Onlar, nassın zahirine göre

hareket eden, merfu haber (sünnet) ve sahabe kavli ile kıyası terk eden, Kur’an nassı

ve sahabe kavline göre hareket eden olarak kadının şahitliğinde üç gruba

ayrılmaktadır.

Kadının hakimliği konusunda da hukukçular, şahitlik konusundaki

yaklaşımlara paralel gruplara ayrılmaktadırlar. Hakimlik konusunda aile içi ilişkileri

düzenleyen ayetin, yargılama erkinin niteliği için kullanıldığını; kendi yargılarını

desteklemek adına hukukçuların, lafızcılığı kullanmaları dikkat çekicidir. Kisrâ’nın

kızı ile ilgili haber-i vahid olan rivayeti (ayrıntı için bkz. Sayfa 134), kadının

“akıl/hafıza zayıflığını” ileri süren rivayeti kuvvetlendirmede ilave delil olarak

hukukçular kullanmaktadırlar.

Konunun Sınırlandırılması

Kadının pek çok hukuki sorunu bulunmaktadır. Biz tezimizi kadının

yargıdaki statüsü; kadının şahitliği ve hakimliği ile ilgili yaklaşımlarla sınırladık.

Page 10: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

10

İslam hukukçularının kadının şahitliğine cevaz verdikleri furu’ konularındaki

görüşlerini detaylandırmak tezin sınırlarını aşmaktadır. Zira konumuz şahitlik ve

hakimlik ehliyeti ile doğrudan ilgilidir.

Hafıza, zihin, unutma vb. konularla ilgili genel bir bilgi vermek suretiyle

kadının aklı ve unutması konusuna ışık tutmaya çalıştık. İslam’ın ilk dönemlerinden

günümüze dek yazılan eserlerde, kadının aklı, şahitliği, hakimliği ile ilgili alimlerin

mezhep içi anlamalarında ve genel anlamadaki değişiklikleri az da olsa yansıtmaya

çalıştık.

Konunun Sunulması

İslam hukukunda yargıda kadının statüsü ile ilgili tez çalışmamız iki

bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde kadının şahitliğine yer verdik. Kadının

şahitliğine birinci bölümde yer vermemizin nedeni, ikinci bölümün konusu kadının

hakimliğini kadının şahitliğine kıyas eden hukukçuları daha iyi anlamaktır.

Kadının şahitliği ile ilgili görüşlerden önce bu görüşe dayanak olan ayet ve

hadislerin klasik ve modern yorumlarına yer verdik. ‘Unutma’nın kadına mahsus

olarak değerlendirilmesini sorguladık. Kadının şahitliği hakkındaki yaklaşımları üç

ana gruba ve varsa alt gruplara ayırdık.

Tezimizin ikinci bölümünde de kadının hakimlik görevine dayanak olan ayet

ve hadislere, görüşlerden önce yer verdik. Kadının “hafıza zaafı”nı konu edinen

rivayet, şahitlik ve hakimlik konularında ortak dayanak olduğu için bu rivayetle

ilgili yorumları ikinci bölümde tekrarlamadık. Kadının hakimlik görevi hakkındaki

yaklaşımları da üç ana gruba ayırarak varsa alt başlıklar halinde inceledik.

Page 11: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

11

Kadının şahitliğe ehil olup olmaması konunun temelini oluşturduğu için,

cevaz verilen şahitlik konularını araştırırken furu’ fıkıh kitaplarının Kitâbu’ş-Şehâde

bölümlerinden ve hakimlik konusuyla ilgili Edebu’l-Kâdî bölümlerinden

faydalandık.

Kadının şahitliği ve hakimliği ile ilgili yaklaşımları kadına yargıda verdikleri

statü oranına göre, İslam hukukçularını Zahirî, Hanefî, Malikî, Şâfiî ve Hanbelî

hukukçularla sınırlı tuttuk. Bu mezheplere mensup hukukçuların ulaşabildiğimiz

birinci el ve önemli kaynaklarını kullanmaya çalıştık.

İslam hukukçularının görüşlerine dayanak olarak aldıkları ayet ve hadisleri,

ulaşabildiğimiz ahkâm tefsirleri ve hadis şerhlerindeki açıklamalara dayanarak

anlamaya çalıştık. Ancak tezimiz tefsir veya hadis alanına ait bir tez olmadığı için

kaynakları ve nakilleri sınırlı tuttuk.

Tez çalışılırken kaynaklardaki bilgilerin sınırlı olması çalışmayı

güçleştirmiştir. Ulaştığımız kaynaklarda da genel olarak hukukçular kendi

mezhepleri içinde birbirlerini tekrarlamaktan öteye gitmemişlerdir.

Bizi ve tezin kapsamını aştığı için, İslam hukukçularının birbirlerinden farklı

olarak kullandıkları delilleri usul açısından incelemek yerine, başka çalışmalara

vesile olması için hukukçuların kullandıkları delilleri ifade etmekle yetindik.

Kadının şahitliği ve hakimliği ile ilgili yaklaşımların değerlendirmesine tezin

ilgili bölümleri sonunda yer verdik.

Page 12: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

12

I. KONUYLA İLGİLİ AYETLERİN YORUMLARI

A. Bakara Suresi 282. ayet

“Ey inananlar! Birbirinize borçlandığınız zaman, onu yazın.

Aranızdan bir yazıcı onu adaletle yazsın. Yazıcı, Allah’ın

kendisine öğrettiği gibi yazmaktan çekinmesin. Hemen

yazsın. Borçlu olan da yazdırsın. Rabbi Allah’a saygılı olsun.

Yazıdan bir şey eksiltmesin. Eğer borçlu olan kimse aklı

ermez, veya aciz, ya da yazdıracak durumda değil ise, velîsi

adaletle yazdırsın. Erkeklerinizden iki tanık (şahid) getirin. İki erkek yoksa, tanık olarak razı olacağınız bir erkek ve –biri unuttuğunda diğeri ona hatırlatmak üzere- iki kadın olabilir. 1Tanıklar çağrıldıkları zaman

kaçınmasınlar. Borç büyük veya küçük olsun, onu süresiyle

yazmaktan üşenmeyin. Bu, Allah katında en doğru, tanıklar

için en sağlam ve kuşkulanmanızdan en uzak olan

davranıştır. Ancak, aranızda döndürdüğünüz ticaret peşin

olursa, onu yazmamanızdan ötürü size bir sorumluluk

düşmez. Alış veriş yaptığınızda da tanık tutun. Yazıcıya ve

tanığa zarar verilmesin. Eğer zarar verecek olursanız,

yoldan çıkmış olursunuz. Allah’a saygılı olun, Allah size

öğretiyor. Allah her şeyi bilir. Eğer yolculukta olup da (borç

senedini) yazacak birini bulamazsanız, alınan rehin yeterli

olur. Eğer birbirinize emanet bırakırsanız, kendisine emanet

edilen kişi emaneti teslim etsin; Rabbi Allah’tan korksun. 1 Ömer Özsoy- İlhami Güler, Konularına Göre Kur’ân, Fecr Yayınevi, Ankara, 1999, s.496; “Erkeklerinizden iki kişiyi de şahit tutun. Eğer iki erkek yoksa razı olduğunuz şahitlerden bir erkek, iki kadın (şahitlik etsin). Tâ ki kadınlardan biri şaşırırsa diğeri ona hatırlatsın.” Süleyman Ateş, Kur’ân-ı Kerîm ve Yüce Meâli, Yeni Ufuklar Neşriyat, İstanbul, 1996, s.47

Page 13: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

13

Tanıklığı gizlemeyin. Tanıklığı gizleyenin kalbi günah işlemiş

olur. Allah işlediklerinizi bilmektedir.”

Ebû Cafer Muhammed b. Cerîr et-Taberî, Câmiu’l-Beyân fi Te’vili’l-Âyi’l-

Kur’ân adlı eserinde ayetin belli bir süreye ait borçlanmalara ilişkin olduğunu2,

bunun içine karz ve selemin girdiğini ve ayetin özellikle selem hakkında indiğine

dair İbn Abbas’ın görüşünü nakletmektedir.3

et-Taberî, “vesteşhidû şehîdeyni min ricâlikum” kavlinin tevili hakkında

Allah’ın “sizin haklarınıza iki şahit şahitlik etsin” demek istediğini ve “min

ricâlikum” (erkeklerinizden) ifadesinin kölelerinizden ve kafir kölelerinizden değil4,

müslüman hürlerinizden anlamına geldiğini rivayet etmektedir.5

et-Taberî, “en tedılle ihdâhümâ fetüzekkira ihdâhüma’l-uhrâ” (kadınlardan

biri şaşırırsa diğeri ona hatırlatsın) ifadesiyle ilgili olarak kıraatta ihtilafın olduğunu

ifade etmektedir. Medine ve Hicaz ehlinin genelinin ve Irak ehlinin bir kısmının “en

tedılle ihdâhuma fetüzekkira ihdâhuma’l-uhrâ” şeklinde okuduklarını ve (iki erkek

olmazsa bir erkek ve iki kadın ikisinden biri diğerine şaşırırsa hatırlatsın diye),

anlamına geldiğini ifade etmektedir. “en tedılle ihdâhuma fetüzkira ihdâhuma’l-uhrâ”

şeklinde okuyanların bulunduğunu ve iki kadının birleşmesi/birlikte bulunmasıyla

ikisinden birinin erkeğe dönüştüğünü/yönlendirildiğini ifade etmektedir. Bir kadının

şahitliğinin, kadının kadın arkadaşının şahitliği ile birleştiği zaman borç konusunda

erkeklerden birinin şahitliğinin caiz olması gibi caiz olduğunu, yani iki kadının

2 Ebu’l-Fidâ İsmail el-Kuraşî b. Kesîr (v. 774/1372), Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, Daru Tayyibe, Riyad, 1997, I/721 3 Ebû Cafer Muhammed b. Cerîr et-Taberî (v. 310/922), Câmiu’l-Beyân fi Te’vili’l-Âyi’l-Kur’ân, Daru’l- Kütübü’l-İlmiyye, Beyrut, 1999, III / 116 4 Ebû Bekr Ahmed el-Cessâs (v. 370/980), Ahkâmu’l-Kur’ân, Daru’l-Fikr, Beyrut, 1993, I / 674 5 et-Taberî, Câmiu’l-Beyân, III / 123

Page 14: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

14

şahitliğinin erkeklerden bir erkeğin şahitliğinin yerine geçtiğini ifade etmektedir.

Kadının, kadınla beraber olan kadın arkadaşının erkeğe dönüştüğü yorumunu ifade

ettikten sonra, çocuklarından biri erkek doğduğu zaman kadın için aynı kökten gelen

(müzkir) kelimesinin Arapça’da kullanılmasından hareketle kadının erkek (zeker)

yerine geçebileceği yönündeki lafız yorumlarına yer vermektedir. “fetüzkira

ihdahuma’l-uhrâ” okuyuşunun unutmadan sonra hatırlama ve (o kadın diğer kadınla

beraber şahit olursa o ikisinin şahitliği erkeğin şahitliği gibi oldu) anlamına geldiği

yorumunu nakletmektedir. “in tedılle ihdâhuma fetüzekkiru ihdâhuma’l-uhrâ”

şeklinde okuyanlar olduğunu, (eğer unutursa, ikisinden biri diğerine hatırlatır)

anlamına geldiğini ifade etmektedir.6 Daha sonra kendisine göre doğru okuyuşun

“en tedılle ihdâhuma fetüzekkera ihdahuma’l-uhrâ” şeklinde olduğunu, (iki erkek

olmazsa, bir erkek ve iki kadın şahitlik etsin, ikisinden biri şaşırırsa ona diğer kadın

hatırlatsın diye) anlamına geldiğini ifade etmektedir.7

Et-Taberî,

..İkincisi: O iki kadından birinin şahitlik ettiği şeyde şaşırması malumdur, şahitliği

unutma/ ihmal etme/ aklından gitme ve yalnız o kadının unutmasıdır, borcu hakkında

erkeğin şaşırması gibi: onda tereddüdü olduğu zaman haktan ayrılır. İkisinden biri bu

sıfatla olduğu zaman kadınla beraber bir hatırlatmanın diğerine olması, kadının

şahitliğini unutması ve şahitlikte kadının sapması ile beraber nasıl caiz olur?..8

bu ifadeleriyle unutma konusunda kadın ile erkek arasında fark olmadığını,

şahit kadında unutma, hatırlatma ve şahitlik durumlarının birarada bulunmasını

sorgulamaktadır. Daha sonraki ifadelerinde kadının unutabileceği, hatırlamada erkek

6 et-Taberî, Câmiu’l-Beyân III / 124 7 et-Taberî, Câmiu’l-Beyân III / 125 8 et-Taberî, Câmiu’l-Beyân III / 125

Page 15: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

15

gibi kuvvetli olabileceğini ifade etmekte, keskin kılıç için (seyfun zekerun) ve işinde

keskin, sert, azimli olan adam için (raculün zekerun) tabirlerinin kullanıldığını ifade

ederek hatırlatma ile aynı kökten gelmesiyle ilgili lafzî yorumlar yapmaktadır.

Ebû Bekr Ahmed el-Cessâs (v. 370/980), Ahkâmu’l-Kur’ân adlı eserinde “fe

in lem yekûnâ raculeyni fe raculün ve’mraetâni” (iki erkek olmazsa bir erkek ve iki

kadın) ifadesiyle ilgili olarak iki erkek bulunmazsa bir erkek ve iki kadının şahitlik

etmesini bunun “su bulamazsanız toprak ile teyemmüm edin”9 ayetindeki mana gibi

olduğunu belirtmekte ve bedellerin farzların yerine geçtiğini ifade etmektedir.10

El-Cessâs, ilim ehlinin görüşlerini nakletmekte11 ve ayetin borçlanma

akitlerinde erkeklerle beraber kadınların şahitliğinin cevazını gerektirdiğini ifade

etmektedir.12 El-Cessâs, mal dışındaki konulara kadınların şahitliğinin cevazıyla

ilgili olarak Huzeyfe’den nakledilen Hz. Peygamber’in “Ebe Kadının şahitliği

caizdir” hadisinin delalet ettiğini ifade ettikten sonra şöyle devam etmektedir:

Doğum mal değildir ve doğumun aleyhine kadının şahitliğine cevaz verilir ve bu

kadının şahitliğinin mallara mahsus olmadığına delalet eder ve doğuma kadınların

şahitliğinin cevazında ihtilaf yoktur ve ihtilaf sayıdadır ve yine şeriatte, vaki olan bir

erkek ve iki kadın üzerine iki şahit ismi, sabit olur ve beyyine ismi iki şahidi içerir.13

El-Cessâs, daha sonra Hanefî hukukçuları kastederek şunları ifade etmektedir: 9 en-Nisâ, 4/43 10 el-Cessâs, Ahkâmu’l-Kur’ân, I / 684 11 el-Cessâs, Ahkâmu’l-Kur’ân, I / 684-685 12 el-Cessâs, Ahkâmu’l-Kur’ân, I / 685 13 el-Cessâs, Ahkâmu’l-Kur’ân, I / 686

Page 16: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

16

Biz kadının şahitliğini haddler ve kısas dışında kabul ettik, Zühri’nin rivayetiyle

“Sünnet Rasul ve ondan sonraki iki halifesinden bu zamana haddler ve kısas dışında

kadınların şahitliği caizdir ve yine borçlarda bir erkekle beraber kadınların

şahitliğinin kabulünde topluluk ittifak etti her hakta borçların kabulü gerekti. Şüphe,

hakkı düşürmez, borç hak idiyse şüphe ile düşmez ve mallar dışında şüphenin

cevazına ayet delalet eder, Allah şüpheyi vadelide caiz kıldı.14

Ebû Bekr Ahmed b. Huseyn b. Ali b. Abdillah b. Musa el-Beyhakî (v.

458/1066), Ahkâmu’l-Kur’ân adlı eserinde, bu ayeti, satış zamanında yazılı belge ve

borç üzerine yazılı belgeyi kesin bir emir olmadan seçim/tercih başlıkları altında15

ve kadının şahitliği borçta kabul edilir başlığı altında 16 zikretmektedir.

Ebû Bekr Muhammed b. Abdillah “İbnu’l-Arabî” (v. 543/1148), Ahkâmu’l-

Kur’ân adlı eserinde ayetin belirli bir vadeye kadar borçlanmalara ilişkin olduğunu,

ayetin kapsamına belirlenmiş mehrin, kasten kan hakkında sulhun girdiğini ve onda

kadınların şahitliğinin caiz olduğunu ve ayetin umum olduğunu Ebû Hanîfe (v.

150/767) ashabının ifade ettiğini nakletmektedir.17

İbnu’l-Arabî, “vesteşhidû” (şahitlik edin) ifadesiyle ilgili olarak insanların

onun farz mı nedb mi olduğunda ihtilaf ettiklerini, doğrusunun nedb olması

gerektiğini ifade etmekte ve “şehîdeyni” (iki şahit) ifadesiyle Allah’ın şahitlikleri

14 el-Cessâs, Ahkâmu’l-Kur’ân, I / 686 15 Ebû Bekr Ahmed b. Huseyn b. Ali b. Abdillah b. Musa el-Beyhakî (v. 458/1066), Ahkâmu’l-Kur’ân li İmam eş-Şâfiî,(thk. Abdulgani Abdülhalik), Daru İhyau’l-Ulûm, Beyrut, 1990, s.467,470 16 el-Beyhakî, Ahkâmu’l-Kur’ân, s.476 17 Ebû Bekr Muhammed b. Abdillah “İbnu’l-Arabî”(v. 543/1148), Ahkâmu’l-Kur’ân, (thk.Ali Muhammed el-Becâvî), Daru’l-Marife, Beyrut, (t.y), I / 247

Page 17: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

17

haddlerde, bedenî ve malî haklarda kendi hikmetiyle düzenlediğini, zinanın dört

şahitle buna dahil olmadığını ifade etmektedir.18

İbnu’l-Arabî, “min ricâlikum” ifadesiyle ilgili olarak onunla kastedilenin

hürler olduğu yönündeki görüşü naklettikten sonra, kastedilenin Müslümanlar

olduğunu ve kendisine göre doğrusunun, sizin erkeklerinizden büluğa erenler

olduğunu, Allah’ın baliğin şahitliği ile emrettiğini ifade etmektedir.19

“fe in lem yekûnâ raculeyni fe raculün ve’mraetâni” (iki erkek olmazsa bir

erkek ve iki kadın) ifadesiyle ilgili olarak İbnu’l-Arabî, şunları ifade etmektedir:

Alimlerimiz bedellerin lafızlarından olduğunu, onun zahiri erkeğin şahitliğinin

yokluğu zamanı hariç kadınların şahitliğinin cevazını gerektirirdi. Onu değiştiren

şeylerle beraber, şeriatın diğer bedellerinin hükmü gibidir, bu onun iddia ettiği gibi

değildi, Şayet Rabbimiz bunu isteseydi buyururdu ki: iki erkek bulunmazsa bir erkek.

“fein lem yuced raculâni feracul” Ancak buyurdu: “fein lem yekûnâ” (ikisi olmazsa),

bu yokluk ve varlık halini içeren bir sözdür. Bizim ashabımız dedi: Allah iki kadının

şahitliğini bir erkeğin şahitliğine bedel kıldı. kadının hükmünün erkeğin hükmü

olmasını vacip kıldı.20

Daha sonra kadının erkeğin furuu kılınması ve erkekten yaratılması, Hz.

Peygamber’in “Kadın eğik kaburga kemiğinden yaratıldı onu düzeltirsen kırarsın,

ondan faydalanırsan bu eğrilik üzere faydalan ve dedi ki: onun kırılması onun

boşanmasıdır.” Şeklindeki rivayeti naklederek kadının erkeğin kaburga kemiğinden

eğik yaratıldığı, kadının dininin ve aklının noksan olduğu, mirasta payının az olduğu,

onun güç, kuvvet olarak noksan olduğu yani savaşamaz olduğu yönlerinden Allah’ın

18 İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, I / 251 19 İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, I / 252 20 İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, I / 252-253

Page 18: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

18

erkeği, kadına üstün kıldığını ifade ettikten sonra İbnu’l-Arabî, bunun Allah’ın

adaletinden olduğunu, Allah’ın dilerse yazacağının dilerse kaldıracağını, istediği

şekilde hükmedeceğini, yaptığından sorulmayacağını, bir takım mertebeler tertip

ettiğini ifade ettikten sonra bunları kendisinin bildiğini, bunlara iman ettiğini ve

teslim olduğunu ifade etmektedir.21

İbnu’l-Arabî, şahitlik konusunu kadının aklının noksanlığı sebebiyle Allah’ın

erkeği kadından üstün kıldığı konulardan kabul etmekte ve bunun Allah’ın adaletinin

gereği olduğunu, Allah’ın hükümlerini sorgulamanın yersizliğini, Allah’ın koyduğu

mertebeleri bildiğini bunlara iman edip teslim olduğunu ifade ederken bunlara karşı

çıkanlara örnek olmak istemiş olabileceği gibi, hükümlere teslimiyetin gerekliliğini

de ifade etmek istemiş olabilir.

İbnu’l-Arabî, “fe tüzekkira ihdâhuma’l-uhrâ” ifadesinde iki te’vil ve iki

kıraatın olduğunu ifade etmektedir:

1.onu bir zikir kılmak ve bu tahfifin kıraatıdır. 2.Gafil olduğu zaman kadına

hatırlatmak/ uyarmak bu teskîlin kıraatıdır ve o sahih te’vildir, çünkü o, onu

(ikisinden biri şaşırırsa kavlini) destekler. Gaflet ve dalaleti, zikrin takip etmesi

doğrudur ve ikinci tevil onun manasına girer. Tek bir kadın bir erkekle beraber idiyse

ve kadına unuttuğu zaman, kadınla beraber olan erkek hatırlatır, ondaki hikmet

nedir? denilirse cevap olarak onda Allah dilediğini vazetti ve hikmetle en iyi bilen ve

maslahatı yerine getirendir ve hükümlerdeki maslahatların türleri ve hikmetin

yönlerini yaratılmışların bilmesi gerekmez ve alimlerimiz şayet unuttuğu zaman

kadına hatırlatırsa tek bir şahitlik için olacağına işaret etti, iki kadın olursa ikisinden

21 İbnu’l-Arabî Ahkâmu’l-Kur’ân, I / 253-254

Page 19: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

19

biri diğerine hatırlatır, o ikisinin şahitliği bir erkeğin şahitliği idi, kendisi hatırlayan

erkek gibi 22

İbnu’l-Arabî, “en tedılle ihdâhümâ fetüzekkira ihdâhüma’l-uhrâ” (kadınlardan

biri şaşırırsa diğeri ona hatırlatsın) ifadesiyle ilgili olarak şunları ifade etmektedir:

“ihdâhuma” (İkisinden biri) ifadesi tekrar etti ve bu ondaki hikmet idi, o denirse,

(ikisinden biri şaşırırsa diğeri hatırlatsın, tek bir şahitlik olsun diye,) şayet şöyle

derse: kadına diğeri hatırlatsın, unutan kadına hatırlayan kadının hatırası/tezkirası

sebebiyle tek bir yönden beyan olduğu için, (ikisinden biri) ifadesi tekrarlarsa dikkat

etmeyen/gafil olan için hatırlayan kadının hatırlatmasını ifade eder ve yine hatırlayan

kadın için dikkat etmeyen kadının hatırası gafil kadının hatırlamasıyla ve hatırlayan

kadının gafil olmasıyla o ikisindeki hal değişirse ve bu beyanda olan bir

gaye/amaçtır.23

Burada erkekle beraber şahitlik edecek bir kadın söz konusudur. Ama şahitlik

ettiği konuyu hatırlamama ihtimaline karşılık iki kadın zikredilmiştir. Bu iki

kadından hangisinin unutacağı/şaşıracağı, hangisinin hatırlayacağı/hatırlatacağı belli

olmadığı için “ikisinden biri” ifadesi zikredilmiştir. Belki iki kadından biri

unutmayacak ve şahitlik edecektir. Unutma ihtimaline tedbir olarak iki kadının

bulunması istenmiştir. Buradan erkeğin unutma ihtimalinin olmadığı çıkarılabilir.

el-Kurtubî (v. 671/1273), el-Câmi li Ahkâmi’l-Kur’ân adlı eserinde bu ayet ile

ilgili Said b. el-Müseyyib’in (v. 94/713) borç ayeti olduğuna dair, İbn Abbas’ın

22 İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, I / 255 23 İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, I / 256

Page 20: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

20

ayetin peşin satışa mahsus indiğini ve bütün borçlanmaları kapsadığına dair

görüşlerini nakletmektedir.24

el-Kurtubî’nin ayetin kadının şahitliği ile ilgili bölümüne ilişkin açıklamasına

baktığımızda “erkeklerinizden iki kişi şahitlik etsin” ifadesinin şahitlik talebi

olduğunu ve bu konuda insanların farz mı nedb mi olduğu konusunda ihtilaf

ettiklerini, doğrusunun nedb olduğunu ifade etmektedir.25

el-Kurtubî, ayetin şahitlik talebini ifade ettiğini belirtmekle, malî bir olaya

şahit olma daha sonra bunu hafızada tutma, gerektiğinde şahit olarak gidip hafızada

tuttuğu bilgileri ikrar ederek şahitliği eda etme anlamına geldiğini ifade etmektedir.

Ayette geçen “Şehîdeyn” (iki şahit) ifadesinin zina dışındaki her türde iki

şahit kılındığını, mübalağa sigasında olduğunu, bunun da şahit olmuş kimse ve bunu

tekrara delalet ettiğini ifade etmektedir. “min ricâliküm” (erkeklerinizden) ifadesinin

inkar edenleri, çocukları ve kadınları reddeden nas olduğunu, ve kastedilenin hür

kimseler olduğunu ifade ettikten sonra yakînen biliyorsa âmâ kimsenin şahitliğine

delil olduğunu ve bununla ilgili olarak hukukçuların görüşlerini nakletmektedir.26

Kadınların şahit olarak kabul edilmeyeceği ve akıllarında noksanlık olduğu

ifade edilirken ayetteki “erkeklerinizden” ifadesinin âmâ kimseyi kabul etmenin

delili olarak gösterilmektedir. Âmâ kimsenin yakînen bilmesi durumuna karar

verecek olan ya da yakînen bildiğini gösterecek kriter veya işaret erkek olarak

doğmuş olması mıdır?

24 Ebû Abdillah Muhammed b. Ahmed el-Ensârî el-Kurtubî (v. 671/1273), el-Câmi li Ahkâmi’l-Kur’ân, Daru’l-Kütübü’l-İlmiyye, Beyrut, 1988, II / 243 25 el-Kurtubî, el-Câmi li Ahkâmi’l-Kur’ân, II / 251 26 el-Kurtubî, el-Câmi li Ahkâmi’l-Kur’ân, II / 251-252

Page 21: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

21

“fe in lem yekûnâ raculeyni fe raculün ve’mraetâni” (iki erkek olmazsa bir

erkek ve iki kadın) ifadesiyle ilgili olarak şunları ifade etmektedir:

Mana, istenen iki erkek gelmezse iki kadın bir erkek gelsin şeklindedir. Bu cumhurun

görüşüdür. Bir erkek ve iki kadın o ikisinin yerine geçer. Bir topluluk şöyle dedi: iki

adam olmazsa yani bulunmazsa erkeklerin yokluğu ile beraber olmadıkça iki kadının

şahitliği caiz olmaz. İbn Atıyye şöyle dedi: bu zayıftır, ayetin lafzı onu vermez,

bununla beraber ondan zahir olan, cumhurun görüşüdür, yani şahitlik yapan iki erkek

olmazsa, yani sahibu’l-hak bunu göz önüne almamışsa veya onun kastı iki kadın ve

bir erkeğin şahitlik etmemesi özür ise. Allah, bir erkekle beraber iki kadının

şahitliğini bu ayette, iki erkeğin yokluğu durumunda caiz kıldı, bunun dışında ayet

zikretmedi ve cumhur görüşünde özel olarak malî konularda iki kadınla beraber bir

erkeğin olması şartı ile cevaz verildi.27

el-Kurtubî, daha sonra mihir konusunun mala dahil edilemeyeceğini,

kadınların tek başlarına şahitliğinin zaruret sebebiyle kadınlar dışındakilerin muttalî

olamayacakları konularda cevaz verildiğini ve bunun çocukların kendi aralarında

yaralamalara şahitliklerine cevaz verme gibi olduğunu ifade etmektedir.28

Kadınların tek başlarına şahitlik yapmaları mümkün değilken, akıllarında var

olduğu iddia edilen noksanlık devam ederken, zaruret sebebiyle kadınların

dışındakilerin muttalî olamayacakları konulara kadınların şahitlik etmelerine cevaz

verilmesi ilginçtir. Zaruret, noksanlığı gidermekte midir?

“mimmen terdavne min’eş-şühedai” (razı olduğunuz şahitlerden) ifadesinin

bir erkek ve iki kadının sıfatını açıkladığını ve hitapla ilgili olarak mutatabın

hakimler olduğu görüşünü ve muhatabın insanların tamamı olduğuna dair görüşü

27 el-Kurtubî, el-Câmi li Ahkâmi’l-Kur’ân, II / 252 28 el-Kurtubî, el-Câmi li Ahkâmi’l-Kur’ân, II / 253

Page 22: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

22

nakletmekte ve müslüman olma ile adaletli olma arasındaki ilişkiye ve adaletin nasıl

anlaşıldığına dair hukukçuların görüşlerini nakletmektedir.29

“en tedılle ihdâhümâ fetüzekkira ihdâhüma’l-uhrâ” (kadınlardan biri şaşırırsa

diğeri ona hatırlatsın) ifadesindeki “tedılle” ifadesinin unutma anlamına geldiğini

Ebû Ubeyd’den nakletmekte ve şöyle devam etmektedir:

Şahitlikten sapmak/şahitlikte yanılmak, şahitlik edilenden bir parçayı unutmak ve

parçayı hatırlamama, tereddüt içinde olmadır. Şahitliğin tamamını unutan değildir...

“fetüzekkira” şeklinde şeddeli gelmesi dalgınlık(gaflet) ve unutmaya yönelik kadına

bir tenbihtir.30

Burada kadının unutmaya karşı tedbir alması, şahitliği tekrar etmesi

gerektiğine dair bir uyarıyı, kadın olduğu için dikkate alması ifade edilirken aynı

unutma tehlikesine karşı erkek için bir uyarının söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır.

Ebu’l-Fidâ İsmail b. Kesîr el-Kuraşî (v. 774/1372), “vesteşhidû şehîdeyni

min ricâlikum” kavliyle ilgili olarak şunları ifade etmektedir:

Vade süresini artırmak için yazılı belge ile ilgili bir emirdir ve bu malî konularda ve

mal kastedilen konuda olur. Kadının aklının noksanlığı sebebiyle iki kadın bir

erkeğin yerine geçirilir.31

Daha sonra İbn Kesîr, kadının aklının noksanlığı ile ilgili olan Müslim

(v. 261/874) Sahih’inden hadisi32 nakletmekte ve “mimmen terdavne min’eş-

29 el-Kurtubî, el-Câmi li Ahkâmi’l-Kur’ân, III / 255-256 30 el-Kurtubî, el-Câmi li Ahkâmi’l-Kur’ân, III / 256-257 31 İbn Kesîr, Tefsiru’l-Kur’ân, I / 724

Page 23: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

23

şühedei” (razı olduğunuz şahitlerden) ifadesinin şahitlerde adaletin şart koşulmasına

delil olduğunu ifade etmektedir.33

“en tedılle ihdâhümâ fetüzekkira ihdâhüma’l-uhrâ” (kadınlardan biri şaşırırsa

diğeri ona hatırlatsın) ile ilgili olarak İbn Kesîr, iki kadın şahitliği unutursa yazılı

belge ile beraber vaki olan şeyin hatırına geleceğini ifade etmektedir.34

Ebu’t-Tayyib Sıddîk b. Hasen el-Kınnevcî “Sıddık Hasan Han”

(v. 1307/1889), Neylü’l-Merâm adlı tefsirinde kadınların şahitliğinin bir erkekle

beraber olmadıkça tek başlarına caiz olmayacağını, ancak kadınların dışında erkeğin

muttalî olmayacağı konularda zaruret sebebiyle caiz olduğunu ve kadınların unutma

ve hatırlatma durumlarına ilişkin şunları ifade etmektedir:

Şaşırma, yanılma ve unutma manasındadır. Bunun sebebi akıl ve zapt noksanlığıdır.

Şahitlikten sapmak, şahitlik edilen şeyden bir parçayı unutma ve hatırlatmadır... bu

ayet kadınların sayısını dikkate almayı delillendirir. Bir erkek şahitlik eder ve

yanılırsa/saparsa ikisinden birinin diğerine hatırlatması için, iki kadın diğer erkeğe

karşılık olarak şahitlik eder. İllet gerçekte hatırlatmadır. Ama yanılma olayın

olmasına sebep olunca yanılma ve hatırlatmada fail, iki vasfın her biri için caiz

olması sebebiyle her ikisinden biridir. Bu hatırlatmanın her ikisini dikkate alması

erkeklerin aksine kadınların zayıflığını bu iki kadında göstermektedir.35

Yanılanın ve şaşıranın kadın, hatırlatanın da diğer kadın olması kadınların

cins olarak bir noksanlıklarını göstermemektedir. İki kadından her biri unutabildiğine

32 Tezimizde yer alan “kadının aklı noksan mıdır?” hadisi bkz. s.29 33 İbn Kesîr, Tefsiru’l-Kur’ân, I / 724 34 İbn Kesîr, Tefsiru’l-Kur’ân, I / 725 35 Ebu’t-Tayyib Sıddîk b. Hasen b. Ali el-Hüseynî el-Kınnevcî (v. 1307/1889), Neylü’l-Merâm min Tefsiri’l-Âyâti’l-Ahkâm, (thk.Yusuf b. Ahmed el-Bekrî), Ramâdiye’n-Neşr, el-Memleketü’l-Arabiyyetü’s-Suudiyye, 1997, I / 217-219

Page 24: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

24

veya şaşırabildiğine veya hatırlatmayı yapabildiğine göre kadınların akıllarının

noksanlığı diye bir durum söz konusu olamaz.

Musa Carullah, Hatun adlı eserinde ayetteki şahitliğin kadının şahitlik yapıp

yapamayacağı ile ilgili olmadığını, şahit olarak mahkemeye çağrılıp çağrılmayacağı

ve herhangi bir muamele hakkında kadınlara şahitlik görevinin yüklenip

yüklenilmeyeceği ile ilgili olduğunu ifade etmekte ve şöyle devam etmektedir:

Sonra,[böyle olmasa dahi] iki kadının şahitliği bir erkeğin şahitliğine bedel değildir.

Bedel olsaydı, aslın varlığı halinde iki kadının şahitliği caiz olmazdı; bedel olsaydı,

“eğer iki erkek olmazsa” gibi varlığı ve yokluğu birlikte ifade eden bir tabir yerine

“eğer iki erkek bulunmazsa” gibi sadece yokluğu ifade eden bir tabir seçilmiş olurdu.

İki kadının şahitliği bir erkeğin şahitliğine bedel olmazsa, bu konudan hareketle, iki

kadının eksikliğini tasavvur etmek mümkün olmaz. Ayrıca, ayette geçen “onlardan

biri yanılırsa, diğeri onu düzeltsin” gibi ilginç bir cümle, illet bildiren şart cümlesi

olsa da, şahitlik anında bir hatunun diğerine tercih edileceğine delalet eder.36

Carullah, ayetteki delaletin “Rabbim ne yanılır ne de unutur.”37 ayetindeki

‘yanılma’ anlamında olduğu kabul edilirse böyle bir yanılmadan hiçbir erkeğin uzak

olmadığını, “ihdâhuma’l-uhrâ” ifadesinin gramer bakımından durumlarının açık

olmadığını, “Hatun unutabilirse de, çok geçmeden hatırlar.”demek gibi olacağını

bunun da, onlar hakkında büyük bir ilâhî şahadet olduğunu ifade etmekte ve şöyle

devam etmektedir:

Böyle bir şahitlik, erkeklere nispetle hatunların hafızaları güçlü olmasa da,

mümkündür. Kaldı ki, kadınlar küçük büyük hadiselere daha fazla önem verirler.

Hadisede hazır bulunan hatunlardan biri olmasa, diğeri mutlaka hatırlar ve onu

36 Musa Carullah, Hatun, (haz. Mehmet Görmez),Önder Matbaacılık, Ankara, 2000, s.116 37 Tâhâ, 20 /52

Page 25: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

25

anlatır. Bu şekilde hadise, hatunların hafızalarında daha fazla yer eder. “Biri yanılırsa

diğeri onu düzeltir.” ayet-i kerimesi de bu anlamda olsa gerektir. Yoksa hakim

huzurunda şahitlik yaparken biri diğerini düzeltemez. Zira telkin şeklindeki şahitliğin

hiçbir kıymeti kalmaz.38

Musa Carullah’ın bu konuda kadını dışlayan bir tavır sergilemediğini, aksine

bu durumun kadınların cinsine özel bir durum olmadığı, insan olarak bir kadının da

unutma ihtimali bulunduğu gibi, hatırlama ihtimalinin de bulunduğunu ifade

etmektedir.

Mustafa es-Sıbâî, el-Mer’e Beyne’l-Fıkh ve’l-Kânûn adlı çalışmasında,

şeriatın bazı alanlarda kadınla erkek arasında ayrımlar yaptığını ifade etmektedir. Bu

alanları da şahitlik, miras ve devlet başkanlığı olarak sıralamakta ve şahitlikle ilgili

olarak Bakara suresi 282. ayetle ilgili olarak şunları ifade etmektedir:

Açıkça anlaşılıyor ki, buradaki farklı durumun, insaniyet, şeref ve ehliyet ile hiç

ilgisi yoktur, kadın insan olduğu için erkek gibidir, erkek gibi değerlidir, malî

yükümlülükleri taşımak için erkek gibi tam ehliyetlidir. Bir erkekle beraber iki kadını

şart koşmak kadının itibarını, şerefini ve saygınlığını düşürmek dışında bir

meseleden kaynaklanır. Kadının toplumsal vazifesi ev işleriyle uğraşmaktır. Ve

vakitlerinin çoğu ev işleriyle geçmektedir. İnsanlar arasındaki malî muamelelerle

ilgili olaylara kadının şahitliği pek az olur ve müşahede ettiklerini hatırlayamaz. O

oradan geçip gider, akılda tutmaz. Hakimin önüne gelirse, unutma veya hata yapma

ve vehmetme ihtimali vardır. Diğer bir kadın onun şahitlik ettiği şey gibi şahitlik

ederse unutma ve hata ihtimali kaybolur. Ayette açık olarak nass geldi, ayetin illeti

iki kadına bedel olarak bir erkeğin şart koşulmasıdır.39

38 Carullah, Hatun, s. 117 39 Mustafa es-Sıbâî, el-Mer’e Beyne’l-Fıkh ve’l-Kânûn, el-Mektebu’l-İslâmî, Beyrut, 1962, s.31,32

Page 26: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

26

Mustafa es-Sıbâî, bu ifadeleriyle toplumsal bir görev olarak adlandırıldığı ev

işlerini kadına vermekte, doğal olarak kadının malî muamelelere şahitliğinin az

olacağını, kadının ilgi alanı dışında olduğu için aklında tutmayacağını ifade

etmektedir. Onun bu ifadelerinden kadın ev işleri dışında bir işle meşgul olsa, sosyal

hayatın ve ticarî muamelelerin içinde bulunsa, kadının aşinalık ve ilgi sebebiyle

aklında tutmasının mümkün olacağı ve şahitlik ettiğinde de yanılma, unutma

ihtimalinin kaybolacağı sonuçları çıkarılabilir.

Benzer düşünceleri Bekir Topaloğlu dile getirmekte ve kadınların

psikolojisiyle ilgili nakiller verdikten sonra İslam hukukunda bazı konularda iki

kadının bir erkek şahit yerine geçebilmesini, kadınların erkekten aşağı ya da onun

yarısı bir mahluk olarak telakki edilmesinden değil, kadınların fizyolojik ve

psikolojik özelliklerinden ötürü olduğunu, Hz. Peygamber’in şahitlikte kadının bu

yönüne işaret ettiğini ifade etmektedir. 40

Mustafa es-Sıbâî, bazı fakihlerin cinayetler konusunda kadınların şahitliğini

kabul etmeme görüşünde olduklarını, buna dayanak olarak da kadınların ev işleriyle

meşgul olduklarını, ölüm ve benzeri durumlara benzeyen cinayetlerle son bulan

olaylara kadınların şahit olmadıklarını, şahit olsalar bile katl olayına bizzat gözleriyle

müşahede edecek kadar kalamadıklarını, gözlerini yumduklarını ifade etmektedir.

Böyle bir durumda da suçun, suçluların, suç aletinin ve suçun nasıl işlendiğinin

vasıflanamayacağını ve şüpheler ile haddlerin düştüğünü kadının şahitliğinin bu

durumlarda şüphe taşıdığını ifade etmektedir. Ve şeriatın kadının tek başına

40 Bekir Topaloğlu, İslam’da Kadın, Ahmet Sait Matbaası, İstanbul, 1965, s.214

Page 27: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

27

şahitliğini doğum, dulluk ve bekaret konularında kabul ettiğini bunun da eski

devirlerde sadece kadınlar bunlara şahit oldukları için olduğunu ifade etmektedir.41

Mustafa es-Sıbâî, fakihleri savunmak için kadınların adam öldürme sırasında

devamlı uzun süren bir gözleme yapamadıklarından ve ev işleriyle meşgul oldukları

için az karşılaşmalarından hareketle kadınların şüpheye sebep olacağını ifade

etmektedir. Tabii olarak bu durum tamamıyla kadını ev işleri dışında bir işle meşgul

olmayan kabul edildiğinde bir anlam ifade etmektedir. Eski dönemlerde kadınlar

doğum,dulluk, bekaret konularına şahit oldukları için, bunlarda şahitliklerinin kabul

edildiğini ifade etmesi kadınların girdikleri, varlıklarını gösterdikleri her alanda

şahitliklerinin kabul edileceği anlamına gelebilir. es-Sıbâî, daha sonra sonuç olarak

konunun ikram-ihanet, ehliyet-ehliyetsizlik meselesi olmadığını hükümleri tespit ve

hükümlerle yargıda ihtiyat meselesi olduğunu ifade etmektedir.42

Salih Akdemir, “Tarih Boyunca ve Kur'ân-ı Kerim’de Kadın” adlı

makalesinde Bakara Suresi 282. ayette bir erkek yerine iki kadının şahitliğinin

istenme sebebi olarak o zamanki Arap toplumunda kadının ticari konulara pek aşina

olmadığını göstermektedir. Akdemir, kadının şahitliğinin erkeğin şahitliğinin yarısı

olmadığına ilişkin dayanak olarak Nur Suresi 6-9 ayetlerdeki kazf suçuna ilişkin her

iki taraftan da dört yemin istenmesini kadından sekiz yemin istenmemesini

göstermektedir.43

Salih Akdemir, kazf suçuna ilişkin yemin konusunda kadın erkek ayrımı

yapılmadan dörder yemin istenmesini örnek göstererek, kadınların şahitliğinin

41 es-Sıbâî, el-Mer’e, s.32,33 42 es-Sıbâî, el-Mer’e, s.33 43 Salih Akdemir, “Tarih Boyunca ve Kur'ân-ı Kerim’de Kadın”, İslâmî Araştırmalar, C.V, S.4, Ekim,Özkan Matbaacılık, Ankara, 1991, s.264-267

Page 28: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

28

erkeğin şahitliğinin yarısı olmadığı sonucuna varması basit bir kıyas yaptığını

göstermektedir.

Hayri Kırbaşoğlu’nun “Kadın Konusunda Kur'ân’a Yöneltilen Başlıca Eleştiriler”

adlı makalesinin iki maddesi konumuzla ilgilidir. İki kadının şahitliğinin bir

erkeğin şahitliğine denk olduğuna dair görüşü, bir iddia olarak nitelemekte ve şu

yorumu yapmaktadır:

Ayette iki kadın şahitten biri mutlaka yanılır veya mutlaka unutur denmemektedir,

yanılırsa veya unutursa denmektedir. Peki iki kadın şahitten biri şahitlik ettiği

borçlanma akdiyle ilgili olarak yanılmaz veya unutmaz ise durum ne olacaktır? Bu

durumda şahitliğini tam olarak yaptığı için kadın şahidin birinin diğerine

hatırlatmada bulunması söz konusu olamayacağına göre, erkek şahit ile kadın şahidin

şahitlikleri yeterli, aynı zamanda eşit değerde olacaktır.44

Kırbaşoğlu, yukarıdaki tesbitinde iki kadından birinin şahitliğinin, hatırlayıp

hatırlamama şartına bağlı olduğunu ifade etmektedir. Kadınlardan herhangi birinin

şaşırma/unutma ihtimali zikredildiği için bu tesbitinde mantıklıdır. Kadınlardan

herhangi biri unutmadan tam olarak şahitliği yapınca tek bir kadın şahitlik yapmış

olacaktır.

Kırbaşoğlu, kadının kadın olmaktan önce bir insan olduğu, iki cins arasında

hukukî ve ahlâkî şahsiyet, ehliyet, hak ve sorumluluklar açısından kadın ile erkek

arasında bir ayırımın olmadığı, Kur'ân’ın erkeği kadından üstün gördüğü iddiasının

44 Hayri Kırbaşoğlu, “Kadın Konusunda Kur'ân’a Yöneltilen Eleştiriler”, İslâmî Araştırmalar, C.V, S.4, Ekim,Özkan Matbaacılık, Ankara, 1991, s.276

Page 29: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

29

hiçbir temele dayanmadığı, kadının şahitliğinin erkeğin şahitliğine denk olduğu

sonuçlarına varmaktadır.45

Hayreddin Karaman, kadının şahitliği ile ilgili olarak iki kadın şahit

olmasının gerekçesinin unutma, şaşırma, yanılma ile adaletin yerini bulması amacına

yönelik olduğunu ifade ettikten sonra kadının dikkat, ilgi, etkileşim konularındaki

farklı psikolojisinin hem konuşulan hem de görülen konuları zaptı, hem de zamanı

geldiğinde hakkın ispatı için ifade edilmesi bakımından ihtiyatı gerektirebileceğini

belirtmektedir.46

Acaba gerçekten kadının dikkat, ilgi ve etkileşim ve zabt konularında farklı

bir psikolojisi var mıdır? Zihinle ve zihnin fonksiyonlarıyla ilgili olarak şunları

nakletmek yerinde olacaktır:

Zihin, bilinçli ruhsal faaliyeti doğuran sinirsel ve ruhsal yeteneklerin ve melekelerin

bütününün etkinliğidir. Heyecanlardaki duygulanmalar da bilinç halidir. İradeli

davranışlar da bir zihin işlevi ile ortaya çıkar. Duymak, anlamak, hatırlamak,

mukayese etmek, dikkat ve dinlemek gibi yetenek ve melekelerin hepsi zihin

fonksiyonudur. 47

Ruh hallerinin, zihin yapısının ve ruhsal yeteneklerin cinsiyete göre

değişmediği ve bunların değiştiği faktörler şöyle ifade edilmektedir:

Etkilenme ve duyarlık, duygusallık, tepki, uyum, anlayış ve kavrayış gibi ruh halleri

doğuştan gelen kalıtsal niteliklerdir. Bunlar her insanda aynı güçte ve aynı nitelikte

olmazlar. İnsanın zihin yapısı ve ruhsal yetenekleri çok gelişmiş ve karmaşıktır. Çok

45 Kırbaşoğlu, “Kadın Konusunda Kur'ân’a Yöneltilen Eleştiriler”, s.283 46 Hayreddin Karaman, “Kadının Şahitliği, Örtünmesi ve Kamu Görevi”, İslâmî Araştırmalar, C.V, S.4, Ekim,Özkan Matbaacılık, Ankara, 1991, s.287 47 M. Nail Karakuşçu, Genel Psikoloji ve Normal Davranışlar, Pelin Ofset, Ankara, 1999, s.74

Page 30: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

30

değişik ruhsal etkinlikleri vardır. Bunlar yaşa, kültür düzeyine ve yaşam koşullarına

göre de değişirler. O kadar karmaşıktır ki, her kişilik ayrı bir psikoloji halindedir.48

Hafıza ve zabt durumları bellek adı altında psikoloji konu başlıklarından

birini oluşturmaktadır. Bellemek; anlam, kavram ve davranış şekillerini zihinde

tutma işlevi olarak, bellek de bu öğrentilerin birikimi olarak tanımlanmaktadır.49

Buna göre bir olaya şahit olma bellemektir, daha sonra şahit olunan bu olayın

olduğuna şahitlik etme de bellekteki birikimden faydalanmadır.

Bellek; kısa süreli bellek ve uzun süreli bellek olarak iki türe ayrılmaktadır.

Kısa süreli bellekte, bir algı veya bir bilgi zihinde birkaç saniye kalıp sonra

unutulmaktadır. Bir telefon numarasının kullanma süresince zihinde tutulması buna

örnektir. Kişinin ilgisini çekmişse bellenebilirler ve aslında bunlar bellenmemiş

algılardır, gerektiğinde hatırlanamazlar. Uzun süreli bellekte algılar ve düşünceler

öğrenilmiş ve bellenmiştir, bunlarda zihinde her an canlı kalmazlar, unutulmuş

gibidir, ancak bir çağrışımla bilince gelirler, hatırlanırlar.50

Bu ifadelerden şahitlik edilen konunun uzun süreli bellekte saklı olduğunu,

her an canlı kalamayacağını, bir çağrışımla bilince gelmesiyle hatırlanacağı

çıkarımını yapmak mümkündür.

Bellenen bilgilerin korunması, öğrenilmiş olan anlam, kavram ve davranışları

zihinde tutma yetenek ve melekesi olan belleğin gücü ve bellek birikimi ile olur.51

Ne erkek cinsinin ne kadın cinsinin cinsiyet durumuna göre değişmektedir. Bellek

48 Karakuşçu, Genel Psikoloji, s.75,104 49 Karakuşçu, Genel Psikoloji, s.89 50 Karakuşçu, Genel Psikoloji, s.88 51 Karakuşçu, Genel Psikoloji, s.91,85

Page 31: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

31

birikimi yaşayan herkeste vardır, ancak bunun azlığı ya da çokluğu bireyin kişiliğine,

çevre koşullarına, yaşına, eğitim derecesine, sağlığına göre değişir.52

Dikkatin tanımlanmasına ilişkin bilgileri vermek dikkatin neye göre

değiştiğini anlamada yardımcı olacaktır. Dikkat; bütün ruhsal faaliyetin bir uyarıcıda,

bir duyumda ve bir davranışta toplanması ve yönelme hali olarak, zihin çalışmasının

ve duyguların bir uyarıcı üzerinde toplanması ve bütün sinirsel ve ruhsal yeteneklerin

ve melekelerin bir uyarıyla çalışması ve etkin hale gelmesi olarak tanımlanmaktadır.

Dinleme, gözleme ve izleme hallerinin dikkat halleri olduğu, dikkat halinde başka

uyarıyı anlamanın söz konusu olmadığı, dikkat halinin, meleke olarak doğuştan

sonra, sinirsel ve ruhsal gelişme ile birlikte kazanıldığı ifade edilmektedir.53

Dikkat; kendiliğinden dikkat ve iradeli dikkat olarak ikiye ayrılır.

Kendiliğinden dikkatte zihin, akıl ve iradeyi kullanmadan ihtiyaçlara, duygulara ve

alışkanlıklara uygun olan duyumlara ve ilgilere yönelir. Buna insanı içgüdüler,

ihtiyaçlar ve duygular yöneltir. Bunda zihin yorulması, iradeli dikkatten azdır.

Yürürken hem konuşmak hem de basılacak yerleri görmek gibi. İradeli dikkat; akılla

veya çevreye uyum gereği olarak ve kendimizi zorlayarak zihni, bir uyarıcıya veya

bir konuya toplamaktır. Daha çok dış gözlem halindedir ve bunların çoğu davranıştır.

İradeli dikkatte zihin çalışması, irade ve davranış beraberliği vardır, dinleme

melekesiyle birlikte gelişir.54

Dikkatin artması veya eksilmesi, uyaranların ve duyumların şiddetine,

devamına ve bireyin eğilimlerini ilgilendirme derecesine göre değişir. Davranışlarda

52 Karakuşçu, Genel Psikoloji, s.92 53 Karakuşçu, Genel Psikoloji, s.101 54 Karakuşçu, Genel Psikoloji, s.102

Page 32: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

32

ve işlerde alışkanlık kazanmak, iradeli dikkati kolaylaştırır. Dikkatli olabilmenin

herkeste üç şartı olduğu ifade edilir. 1.Konuya ve uyarılara ilgi duyabilmek 2.İradeli

dikkat melekesinin geliştirilmesi 3.Uyarıların ilgi çekecek nitelikte ve güçte olması55

Kadın ya da erkek cinsi olarak değil, insan olarak, konuya ve uyarılara ilgi

söz konusu olduğunda ve iradeli dikkat melekesi geliştirilmiş ve uyarılar ilgi çekici

nitelikte ve güçte ise dikkatli olma durumu gerçekleşecek demektir.

Vadeli borç senedi yazılırken iyi bilen iki erkek hazır bulunmadığı için

sıradan bir erkek ve iki kadın değil, kabul edilip güvenilen bir erkek ve iki kadın

şahit oluyor. Vadeli borçlanmayla ilgili çıkan bir ihtilaf ya da vadeyi uzatma

konusunda şahitlik yapmada ise bir erkek ve kadınlardan herhangi birinin

unutması/şaşırması ihtimaline karşılık iki kadın hazır bulunuyor. Acaba erkek doğru

şahitlik yaptıktan sonra kadınların sadece birinin şahitliği dinleniyor ve diğer kadın

itiraz etmezse tek kadının şahitliği geçerli oluyor mu? Yoksa iki kadının ifadeleri

dinlenip biribirlerini düzeltmiş olsunlar ya da olmasınlar ikisinin birlikte şahitlikleri

geçerli oluyor mu?

Ali Bulaç, “Mekasidu’ş-Şeria Bağlamında Kadının Şahitliği Konusu” adlı

makalesinde kadının şahitliğini mekasidu’ş-şeria bağlamında incelemekte çok ilginç

bir sonuca doğru aklî yürütmeler yapmaktadır. Bakara Suresi 282. ayetini bütün

olarak alıp on altı nokta ile özetlemekte, Medine’de okuma-yazma bilenlerin azlığı

55 Karakuşçu, Genel Psikoloji, s.103

Page 33: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

33

ile tüccar bir toplumda ihtilafların ve kavgaların sebebini ve kabileci toplumda erkek

çocuğa niçin daha fazla değer verildiğini anlamada ipuçları olarak ifade etmektedir.

Bakara suresi 282. ayette ifade edilen şahitlerin sözleşme şahitleri olduğunu,

kadınların ticari hayata katılımının dolaylı ve az sayıda olduğunu ifade ettikten sonra,

erkeğin kadına karşı sosyal ve kültürel konumu sebebiyle tam bir güven duymadığına

dikkat çekmektedir. Birinci kadın şahidin doğru şahitlikte bulunması ile ilgili olarak

ayette geçen ‘dalal’ kelimesi ile ilgili olarak unutmak, şaşırmak, karıştırmak, tereddüt

etmek, sapmak durumlarının her birinin şahitlikte mümkün olabileceğini bu beş

ihtimalin her birinde ikinci kadının, birinci kadını uyarmak, sözleşmenin doğru

hükmünü hatırlatmak üzere şahit olarak tutulduğunu; asıl olanın birinci şahidin doğru

hatırlaması ve ikinci kadına gerek kalmadan şahitliğin esas alınması olduğunu ifade

etmektedir. Bu durumda ikinci kadının hep yedekte tutulmuş olduğunu belirtmekte

ve ikinci kadının şahitliğine başvurulduğu zaman birinci kadının şaşırmış olduğunu

ve şahitliğinin hükümsüz olduğunu, hatırlayan ikinci kadının şahitliğinin geçerli

olduğunu ifade etmektedir. 56

Ali Bulaç, genel bir hüküm olarak kadını her durumda erkeğin yarısı kabul

etmenin veya onu malî konular veya kadınlık halleri dışındaki alanlarda şahitlik gibi

önemli bir hukukî ehliyetten mahrum bırakmanın, maksadı illete bağlı kılmanın veya

etkileyici faktörleri belirleyici olanların yerine geçirmenin bir sonucu olduğunu ifade

etmektedir.57

Zira şahitlikte asıl olan adaleti yerine getirmek, emaneti yerine getirmektir.

Hukukun şahitlerde gözettiği gaye, hakları tayin edecek açıklamalarda bulunmaları

56 Ali Bulaç, “Mekasidu’ş-Şeria Bağlamında Kadının Şahitliği Konusu”, İslâmî Araştırmalar, C.V, S.4, Ekim,Özkan Matbaacılık, Ankara, 1991, s.298-304 57 Bulaç, “Mekasidu’ş-Şeria Bağlamında Kadının Şahitliği Konusu”, s.305

Page 34: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

34

ve hakların teminat altına alınmasını sağlamaktır. Şahitlerde aranan hususun,

kendilerini yalandan alıkoyacak bir karakter yapısına sahip olmaları suretiyle haber

verdikleri konuda doğru oldukları kanaatini uyandırır olmaları olduğu ifade

edilmektedir.58 Gaye kadında gerçekleşiyor ve kadında adalet ve mürüvvet (şahsiyet)

niteliği söz konusu ise erkek gibi şahitlik edebilmelidir.

Hidayet Şefkatli Tuksal, Bakara Suresi 282. ayet nazil olmamış olsaydı,

kadınların mallar vs. gibi konularda şahitliği diye bir olgunun, İslâmî gelenekte yer

almasının mümkün olmayacağını kaynaklarda karşılaştığı kadın karşıtı söylemlere

dayanarak ifade etmekte ve tutarlı bulduğumuz şöyle bir çıkarım yapmaktadır:

Erkek olduğu halde sosyal konumu sebebiyle, hukuk otoriteleri tarafından şahitliğe

hiçbir şekilde ehil görülmeyen, köle ve âmâ erkekler, akılları açısından herhangi bir

ithama uğramazken; yine, gerekli şartları taşıyan bir erkeğin –yani iman etmiş,

toplumda güven kazanmış tek bir erkeğin- tek başına şahitlik etmesinin yeterli

görülmeyip, yanında bir erkek veya iki kadının şahit olarak istenmesi, o erkeğin aklı

veya şahitliği için bir eksiklik nitelemesini gündeme getirmezken; maalesef aynı

durum kadınlar için, asırlar boyunca müslüman geleneğe damgasını vuran bir

‘eksiklik’ söyleminin haklı gerekçesi olarak kabul edilmektedir.59

Tuksal, ilgili ayete klasik yorumcuların kadının fıtrî unutkanlığına vurgu

yaptıklarını ifade ettikten sonra, kadınların sosyal konumları sebebiyle erkeklerden

daha az ticari usullere aşina oldukları ve annelik, eşlik ve ev içi meşguliyetlerle daha

58 Muhammed Tahir b. Âşûr, İslam Hukuk Felsefesi (Mekasıdu’ş-Şerîati’l-İslâmiyye), (trc.Vecdi Akyüz,Mehmet Erdoğan),Kitap Matbaası, İstanbul,1999, s.294 59 Hidayet Ş. Tuksal, Kadın Karşıtı Söylemin İslam Geleneğindeki İzdüşümleri, Özkan Matbaacılık, Ankara, 2001, s.154

Page 35: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

35

fazla uğraşmaları gibi noktaları, Muhammed Abduh ve İzzet Devreze’nin dayanak

aldıklarını ifade etmektedir.60

Kadınların sosyal konumlarının değişmesiyle ve ticari usullere aşina

olmalarıyla, kadınların şahitlik durumlarının değişeceğine yönelik bir kanaati

Muhammed Abduh ve İzzet Devreze’nin taşıdığını ifade etmek mümkündür.

Elmalılı Hamdi Yazır’ın ayete ilişkin yorumlarını 61 verdikten sonra Tuksal,

şunları ifade etmektedir:

müfessir, kadınlarda -fıtraten- hassasiyet ve etkilenme özelliklerinin fazla olması

nedeniyle, zabt özelliklerinin zayıf olduğu; içe dönük oldukları için dış olaylarla

ilgilenmedikleri, haya ve hicabın kendilerinde baskın olduğu ve kadının kendi türüne

özgü kıymetinin en küçük bir meşguliyetle kaybolacağı gibi tezler ileri sürmekte, bu

sebeplerle, kadının dış -erkekler dünyasına ait- olaylarla ilgili zaptında eksiklik

bulunmasını, kendi türüne özgü bir kemalin bir gereği saymaktadır. Hal böyle

olunca, kadının şahit olarak tutulması, müfessirimize göre ona zarar ve eziyet

vermektir. Netice olarak, kadınlık fıtratının ve hukukunun muhafazası için ona

şahitlik görevi verilmemelidir. 62

Tuksal, Allah’ın kadınlara verdiği hakların ve bunlarla başlayan gelişmelerin,

14 asır sonra, kadınlara layık görülmediğini ve asr-ı saadet hanımlarının çeşitli

meşguliyetlerle uğraşmış olmalarının, toplumsal hayatın -savaş da dahil- her alanında

yer almış olmalarının, biat etmiş ve eman vermiş olmalarının onların kemaliyle ilgili

bir endişe oluşturmadığını ve onların haya ve hicablarının onları şahitlikten

alıkoymadığını örnek göstererek şimdi kadınların şahitlik etmelerinin haya ve hicaba 60 Tuksal, Kadın Karşıtı Söylem, s.157 (nakleden Reşîd Rıza, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Hakîm, III/124; Derveze, et-Tefsîru’l-Hadîs, VII/412,413) 61 bkz. Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dîni Kur’ân Dili, Diyanet İşleri Reisliği Neşriyatı, İstanbul, 1935, I / 981-983 62 Tuksal, Kadın Karşıtı Söylem, s.159

Page 36: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

36

aykırı ve kadının erkekleşmesine sebebiyet verecek bir durum olarak tarif edildiğini

ifade etmekle tutarlıdır. Ve erkek cinsinin unutma ve yanılmadan fıtraten muaf

tutulmuş, kadın fıtraten bu illetlerle özürlü kılınmış gibi bir iddianın en azından

genellemeci ve önyargılı bir iddia olduğunu ve unutma ve hata etmenin tüm insan

cinsinin, insanî özellikleri olduğunu Bakara suresi 286. ayetteki63 ifadeleri zikretmek

suretiyle ifade etmektedir.64

II. KONUYLA İLGİLİ HADİSLERİN YORUMLARI

a. Kadının Aklı Noksan mıdır?

“Ebû Saîd el-Hudrî’den (r.a). kendisi şöyle anlattı: ‘Hz. Peygamber bir kurban veya Ramazan Bayramında musallâ’ya (namazgah) çıktı. Sonra kadınların yanına giderek onlara şöyle dedi: ‘Ey kadınlar topluluğu! Sadaka veriniz. Çünkü bana, Cehennem halkının çoğunluğunu siz kadınların oluşturduğu gösterildi.’ Kadınlar: ‘Neden Ya Resulallah? Dediler. Hz.Peygamber şöyle buyurdu: “Çok lanet ediyorsunuz. Kocalarınızın sizin için yaptığı iyiliklere nankörlük ediyorsunuz. Basiret sahibi bir erkeğin aklını sizin kadar çelebilen aklı ve dini eksik bir varlık görmedim.” Kadınlar: ‘Aklımızın ve dinimizin eksik olması ne demektir Ya 63 “..Rabbimiz, unutur ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme! Rabbimiz, bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı!..” 64 Tuksal, Kadın Karşıtı Söylem, s. 160

Page 37: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

37

Resulallah?’ Dediler. (Hz. Peygamber) şöyle cevap verdi: ‘Kadının şahitliği erkeğin şahitliğinin yarısı kadar değil mi?’ Kadınlar: ‘Evet’ dediler. (Hz. Peygamber): ‘ İşte bu kadının aklının noksanlığındandır. Âdetli olduğu zaman namaz kılamaz ve oruç tutamaz değil mi?’ dedi. Kadınlar yine : ‘Evet’ dediler. Hz. Peygamber de: ‘işte bu da dinlerinin noksanlığındandır’ buyurdu.” 65

Naklettiğimiz hadiste kadınların “Dinimizin noksanlığı nedir?” şeklinde

sormalarının akıllarının ve dinlerinin noksan bir yönü hakkında araştırp

sorduklarına,66 kadınların bunu soruncaya kadar bundan haberleri olmamış gibi

göründükleri ve salt bu soruyu sormalarının noksanlığa delalet ettiğine67 dair

ifadeleri el-Buhârî’nin (v. 256/869) el-Câmi’us-Sahih’ine yazılan şerhlerde bulmak

mümkündür.

Hz.Peygamber’in bu durumu izahta azarlama olmadan ve sert olmadan

yumuşak bir üslupla kadınların akılları miktarına göre hitab ettiği ifade

edilmektedir.68

Bakara Suresi 282. ayette, kadının yanında başka bir kadının yardımını

istemenin, diğerinin zabtının azlığı sebebiyle olduğu ve kadının aklının noksanlığının

haber verildiği ifade edilmektedir.69

65 Ahmed b. Hanbel b.Muhammed (v. 241/855), el-Müsned, Çağrı Yayınları, İstanbul,1981, II / 373,374; Ebû Abdillah Muhammed b. İsmail el-Buhârî (v. 256/869), el-Câmiu’s-Sahîh, Çağrı Yayınları, İstanbul,1981, Kitâbu’l-Hayz, I/78, Kitâbu’z-Zekât, II / 126,127, Kitâbu’ş-Şehâdât, III / 153; Ebu’l-Huseyn Müslim b. Haccâc el-Kuşeyrî en-Nisâbûrî (v. 261/874), el-Câmiu’s-Sahîh, Çağrı Yayınları, İstanbul,1981, Kitâbu’l-İman, I / 86; Ebû İsâ Muhammed b. Serve et-Tirmizî (v. 279/892), el-Câmiu’s-Sahîh, Çağrı Yayınları, İstanbul,1981, Kitâbu’l-İman, V/ 10 66 Bedrüddin Ebî Muhammed b. Mahmud b. Ahmed el-Aynî (v. 855/1451), Umdetü’l-Kâri Şerhu Sahihu’l-Buharî, Mustafa el-Bâbî el-Halebî, Mısır, 1972, III / 173 67 Ahmed b. Ali b. Hacer el-Askalânî (v. 852/1447), Fethu’l-Bârî bi Şerhi Sahihi’l-Buhârî,(thk.Abdülaziz b. Abdillah b. Bâz), Daru’l-Fikr, Beyrut, 1996, I / 173 68 el-Aynî, Umdetü’l-Kâri, III / 173; el-Askalânî, Fethu’l-Bârî, I / 540

Page 38: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

38

El-Aynî (v. 855/1451), Hz. Peygamber’in “iki kadının şahitliği bir erkeğin

şahitliği gibi değil mi?” şeklinde bir ifade kullanmamasını noksanlığa açık bir nass

koyma olacağını, ancak buna Hz.Peygamber’in zımnen, ince bir anlayışla işaret

ettiğini ifade etmektedir.70 El-Aynî, bu ifadelerle açık bir nassın olmadığını itiraf

etmektedir. Daha sonra iki kadının şahitliğinin bir erkeğin şahitliğine denk olduğuna

dair bir uyarıyı hadisin içerdiğini ve şahitliğin temelinin akıl olduğuna dair bir

işaretin hadiste var olduğunu ifade etmekte71 ancak adalete vurgu yapmamaktadır.

El-Askalânî (v. 852/1447), hadisin içerdiği konular/ hükümler arasında

bayramda kadınların hazır bulunduğunu, ancak fitne korkusuyla erkeklerden uzak

olarak/tecrit edilerek hazır bulunmalarını, İmamın kadınlara arada bir perde olmak

kaydıyla vaazının caiz olduğunu ifade ettikten sonra imanın ve aklın, artma ve

eksilme kabul edeceğini ifade etmektedir. Kadınlardaki noksanlığın zikredilmesiyle

ilgili olarak şunları ifade etmektedir:

Kadınlardaki noksanlığı zikretmenin maksadı kadınları tekdir/azarlama değildir,

çünkü o, yaratılışın aslındandır, ancak bu tenbih kadınlara fitneye sürüklemekten bir

uyarıdır, ve bu sebeple nankörlükten zikredilen şeye azabın

hazırlanması/düzenlenmesidir, noksanlıktan değil, dinin noksanlığı onunla günah

elde edilen şeye münhasır değildir.72

Ali Osman Ateş, Hadis Temelli Kalıp Yargılarda Kadın adlı çalışmasında,

ilgili hadisin senedindeki zayıf ve hafızası kötü ravilere yer vermek suretiyle çeşitli

69 el-Askalânî, Fethu’l-Bârî, I / 540 70 el-Aynî, Umdetü’l-Kâri, III / 173 71 el-Aynî, Umdetü’l-Kâri, III / 174,175 72 el-Askalânî, Fethu’l-Bârî, I / 541

Page 39: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

39

varyantlarına ilişkin detaylı bir inceleme yapmıştır.73 Hadisle ilgili değerlendirmeler

bölümünde hadisin sahih olduğu görüşünde olan eski ve yeni alimlerin görüşlerini

şöyle özetlemektedir:

bu hadisler sahihtir. Akıl fazlalık ve noksanlık kabul eder. Her insanın aklı eşit

değildir. Bu durumu kadınlar hakkında kabul etmek, onları ayıplama/kınama

sayılamaz, onlara hakaret kabul edilemez. Çünkü bu husus yaratılıştan gelen bir

özelliktir. Hadiste bu durumun zikredilmesi, kadınların bu zaafının getireceği fitneye

karşı bir ikaz ve tedbirli olmaya davettir. Resullullah (sav), kadınlarda tabii olarak

mevcut, fakat farkında olamadıkları zaaflarını göstererek, şuurlu olarak o zaaflarının

üzerine gidilemediği takdirde, o zaaflarının meydana getireceği zararın büyüklüğüne

dikkat çekmiştir. Kadınlar, annelik gibi şefkat ve hissilik gerektiren bir görevle

yaratıldıkları için, bir kısım özelliklerde erkeklerden eksiktirler. Ve bu yüzden

şahitlikleri erkeklere göre yarım kabul edilmiştir. Kadınların şahitliğinden bahseden

Bakara 282. ayeti, onların zabt yönüyle zayıflıklarına işaret etmekte ve fıtrî

zaaflarını göstermektedir. Hadiste kadınların aklen eksik oluşları sebebiyle ateşle

tehdit edilmemiş olmalarıdır. Hadiste onların ateşle tehdit edilmeleri, çok lanet

etmeleri, erkeklerin aklını çelici olmaları sebebiyle yapılmıştır.74

Daha sonra Zekeriya Güler’in “Kadın Akıl ve Din Bakımından Eksik midir?”

adlı makalesinde bu hadisin anlaşılması için önerdiği, hemen hüküm vermeyip bir

süre bekleme ve onun anlaşılmasını ve yorumlanmasını zamana bırakma görüşüne

katılmadığını, Ateş haklı olarak ifade etmekte ve bu rivayetlerin Kur’ân’a ve Hz.

73 Ali Osman Ateş, Hadis Temelli Kalıp Yargılarda Kadın, Umut Matbaacılık, İstanbul, 2000, s.174-199 74 Ateş, Ali Osman, Hadis Temelli Kalıp Yargılar, s. 200

Page 40: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

40

Peygamber’in tebliğ metoduna aykırı düştüğünü ve bu rivayetlere kadınların itiraz

etmesine bakarak fıtrata aykırı düşen, tabii olmayan bir yanlışlık, bir problemin söz

konusu olduğunu ifade etmektedir. Hz. Peygamber’in muhataplarının anlama ve

kavrama seviyesine göre hitab ettiğini ve muhatablarının da normal insanlar

olduğunu ifade ettikten sonra 1400 yıldır bu hadisin anlaşılamaz ve anlaşılması için

beklenmesi mantığını kabul etmediğine dair75 Ali Osman Ateş’in ifadelerini mantıklı

buluyoruz.

Ali Osman Ateş, Fahruddîn er-Râzî (v. 585/1189) ve İbn Kesîr’den kadın

aleyhine ve kadınlardan kocasına itaat edenler dışındakilerin beyinsiz olduklarına

dair nakilleri vermekte ve bu anlayışların bu tür rivayetlerden kaynaklanıp

kaynaklanmadığını, bir kültür birikimi sonucunda oluşup oluşmadığını sorgulamakta

ve bunların insan emeği olduğunu zamanla toplumun ihtiyaçlarının gerisinde

kaldığını ifade etmektedir.76

Ateş, son olarak bu rivayetlerin, kökeni antik çağa uzanan önceki kültür ve

zihniyetin ürünü olduğunu, insan fıtratına, Hz. Peygamber’in yaratılışına ve tebliğ

metoduna ve Kur’ân’a aykırı olduğunu, kadınların aklının eksikliğinin bilimsel

araştırmalarla doğrulanmadığını ifade etmekle 77 bütüncül bir yaklaşım sergilemeye

çalışmaktadır.

75 Ateş, Ali Osman, Hadis Temelli Kalıp Yargılar, s. 203 76 Ateş, Ali Osman, Hadis Temelli Kalıp Yargılar, s.207-212 77 Ateş, Ali Osman, Hadis Temelli Kalıp Yargılar, s. 218-251

Page 41: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

41

Hidayet Şefkatli Tuksal, hadisi naklettikten sonra kadınlara özel bu haberleri

nakleden ravilerin erkekler olmasını ve kadınların kendi haklarında bu olumsuz

haberleri gizleme politikası güdüp gütmediklerini sorgulamaktadır. Daha sonra aklın

eksikliği ve tanımı üzerinde durmakta ve Kur’ân’a göre akletmenin mahiyeti ve

akletme sonucunda ilâhî hitap çağrısını kabul eden insanların sorumluluklarının neler

olduğunu ifade etmektedir. Kur’ân’ın her mesajının ilâhî hikmetle beraber insanî

gerçekliklerle ilgili olduğunu ve Kur’ân’ın bu gerçekliğin doğal dinamiklerini daima

gözetmekte olduğunu ve ideal durumun gerçekleşmesini doğal süreçlerin akışına

bıraktığını ifade etmekle78, Kur’ân’ın hayatı anlamlandırmasına ve buna ilişkin

durumları Kur’ân’ın göz önünde bulundurduğuna, idealin gerçekleşmesine sınır

koymayıp doğal süreçlerin olumlu veya olumsuz yöne akışına bıraktığını

belirtmektedir.

Kadın erkek arasında zeka ve psikoloji açılarından farklılık olduğunu ifade

edenler olagelmiştir. Her biri iddialarının doğruluğunu ispatlamaya çalışmıştır.

Kadınların akıllarının noksanlığını nass kabul eden hukukçular tarafından bu akıl

noksanlığı dayanak olarak kullanılmış, daha sonraları ise kadınlarda dönem dönem

meydana gelen fizyolojik değişiklerinin sonucunda psikolojilerinin de değiştiğine

vurgu yapılmak suretiyle kadını sadece yargı mekanizmasından değil, toplumsal

hayattan uzaklaştırma çabaları sergilenmiştir. Gerçekten kadının yaratılışından

kaynaklanan bu fizyolojik değişiklikler onu eksik mi kılmaktadır yoksa toplum ya da

kültürel birikim mi bu dayatmayı yapmaktadır?

Kadının kadın olması sebebiyle zeka açısından farklı olduğu görüşünde

olanlardan biri Alfrea Foullee, Kadın-Erkek Irklar Ruhiyatı adlı çalışmasında, 78 Tuksal, Kadın Karşıtı Söylem,s.139-148

Page 42: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

42

erkeğin zeka noktasında daha faal olmasını evin dışındaki meşguliyetinin ve tecrübe

sahasının fazla olmasına bağlamaktadır. Kadında incelik, merhamet ve meveddet

hissinin daha fazla olduğunu, zeka veya deha konusunda ve zekayı bazı şekillerde

kullanma konusunda erkeğin kadını geçtiğini ifade etmektedir. Daha sonra bazı

alimlere göre cemiyet hayatının başlangıcında ailenin anaşahi olduğunu, reisin ana

olduğunu sonraları kabileler arasında kavgaların başlamasıyla kadının ekonomik

vazifelerinin hafiflediğini, gücünün ve zihni faaliyetinin, ilgili olma ve faaliyet

noksanlığı sebebiyle bir miktar zayi olduğunu ifade etmektedir. Bugüne gelindiğinde

ise kadının sürekli ve şiddetli zihni çalışmaya gelemediğini bunun sebebinin ailevi

görevi olduğunu, bu durumun yüksek bir mevki veren şey olduğunu, zihni tekamül

ve dimağdan çok kalben ve ahlaken kuvvetli olmayı gerektirdiğini ifade etmektedir.

Daha sonra kadın ve erkekte zekanın başkalığının zekanın şiddeti, mukavemeti ve

istikametinde olduğunu, bunda etkenin zeka ve irade olduğunu ifade etmekte ve

şöyle devam etmektedir:

Erkeğin zekası daha şiddetlidir, incelik ve fetanet isteyen, hissiyat-ı zihniyeye

müteallik şeylerde kadın faiktir. Dimağın mukayase, tecrid, ta’mim, muhakemede

erkek faiktir. Bu ameliyelerde zihnen öteye beriye koşmak ve dimağı yakarcasına

düşünmek lazımdır. Kadın ise efkarı hususiyede, müşahhas şeylerde ehildir. Erkek

daha ziyade istidlali fikirlidir. Kadın sebep ve neticede bilvasıta olacak şeyleri ve

neticeleri uzakta değil, vasıtasız doğrudan doğruya ve derhal olacak şeyleri nazar-ı

dikkate alır.79

Daha sonra kadının hafızası ile ilgili Foullee, şunları ifade etmektedir:

79 Alfrea Foullee, Kadın-Erkek Irklar Ruhiyâtı, (trc. Mustafa Rahımî Balaban), Matbaa-i Amire, İstanbul, 1339-1342, s. 14,17

Page 43: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

43

Hayaller ve fikirler bir kere kadının zihnine bağlanınca uzun müddet kalır. Bunun

için hafızası, erkeğinkinden –bilhassa ma vak’alara aid şeylerde- daha kavîdir. Yine

bu sebepledir ki, kadın ehliyeti dahilindeki şeyleri daha süratle öğrenir. Alma

kabiliyeti erkekten ziyade olmakla, itimat ettiği kimselerin sözüne daha kolay

inanıyor.80

Muhammed Ferid Vecdi, el-Mer’etü’l-Müslime adlı çalışmasında erkeğin

kadından idrak/akıl merkezinde üstünlüğünü psikolojinin ispatladığını bunu da iki

cinsin beyinleri arasındaki maddi ve şekli farkı bularak gösterdiğini ifade

etmektedir.81

Ferid Vecdi, daha sonra iki cinsin beyinlerinin ağırlık olarak farklılığına,

kadının beyin kıvrımlarının daha az olduğuna, gri özdeki -beyindeki akıl noktası-

farklılığa vurgu yapmakta ve erkeğin zeka ve idrak/akıl olarak daha çok/galip

olduğunu, kadında tedirginlik/heyecan ve heyecanlanmanın daha çok olduğunu ifade

etmektedir.82

Ferid Vecdî, erkeğin kadından üstün özellikleri olduğunu ispatlamak adına bu

ifadeleri kullanmıştır. Belki de o, yaşadığı dönemde İslam kültürünün batının 80 Foullee, Kadın-Erkek Ruhiyâtı, s. 18 81 Muhammed Ferid Vecdî, el-Mer’etü’l-Müslime, Matbaatü’t-Terakki bi Şâri’ Abdulaziz, Mısır, 1901, s.35 82 Vecdî, el-Mer’etü’l-Müslime, s. 36

Page 44: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

44

etkisine girmesinden rahatsızlık duymuş ve kadının sosyal hayata girişine bir karşı

duruş çabası içine girmiş olabilir.

Ali Ahmed eş-Şehîdî, Ümmü’d-Dünya adlı eserinde hamile kadının havanın

etkileri ve ruhsal etkilere maruz kalması, aşerme, beden zayıflığı ve fikrî zorluk

durumlarının bulunması ile siyasî, ilmî, ticarî işlerle meşgul olmasının kadına

uygun/layık olup olmadığını, doğumdan sonra kadının sağlığı geri gelinceye ve

hamileliğin musibetlerinden kurtuluncaya kadar bu işlerle meşgul olmanın uygun

olup olmadığını sorgulamaktadır. Ayrıca çocuğuna hizmet ve terbiyeyi dinin, âdetin

ve insanlığın kadın üzerine farz kıldığı bir durum olduğuna vurgu yapmaktadır.

Hayız döneminde kadının çok sıkıntı çektiğini, sıkıntı/baskı/tedirginlik yaşadığını

iktidar koltuğunda veya meclis ortamında veya ticarî ve sanayi muamelelerinde

zorlanacağını ifade etmektedir.83

Kadın olmanın doğal sonucu olan annelik sıfatı, kadını hayatın çeşitli

alanlarından soyutlamak için kullanılmakta, fizyolojik bir değişiklik olan hayız

dönemindeki çabuk sinirlenme, baş ağrısı, huzursuzluk gibi belirtilerin de kadının

sosyal hayatını zorlaştıracağından hareketle kadında varolan bu durumların, kadının

sosyal hayatına engeller olarak sunulmaya çalışıldığını düşünmekteyiz.

Hamileliğin ve anneliğin kadın üzerinde etkilerinin olması bilimsel olarak

şöyle ifade edilmiştir:

Biyolojik tarih boyunca yaşanan bu olay ve onun fizyolojik süreci hemen hep aynı

biçimde yinelenir. Ama her anneliği yalnız bir başka kadının anneliğinden değil, aynı

kadının başka gebeliklerinden de ayırarak tümüyle özel bir deneyime dönüştüren

83 Ali Ahmed eş-Şehîdî, Ümmü’d-Dünya, Matbaatü’ş-Şerefiyye, Mısır, 1909, s.47-48

Page 45: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

45

psikolojik öğeler vardır... Her gebeliğe çelişkili duygular eşlik eder. Bir yandan

çocuksu gözlenme, korunma, tehlikelerden uzak tutulma gereksinimleri, bir yandan

da gözleme, koruma ve büyümeye yardım etme gibi edilgenliği tersine çeviren bir

annelik içgüdüsü ortaya çıkar. Gebelikte görülen bulantı, kusma gibi tipik belirtiler

ve sağlıksız bir çocuk doğurmak gibi bazı korkular ancak simgesel anlamlarının

dikkatle incelenmesi sonucunda değerlendirilebilir. Yaşamının öbür dönemlerine

göre çok daha duyarlı olan ve kolay kırılan gebe kadın şımartılmak ve güven duymak

ister.84

Bu etkilerin varolması kadını sosyal hayattan özelde yargı mekanizmasından

dışlamaya neden olarak gösterilemez. Bu durumlar kadını etkileyebilir ancak şahitlik

ve hakimlik gibi çok önemli bir konuda sağlıklı karar vermemesine sebep olur, gibi

bir kaide yoktur. Kadındaki hassasiyetin ve heyecan hallerinin onun sağlıklı karar

vermesine izin vermediği iddiası, bu etkiyi kadın cinsine has kılmış olmaktadır. Oysa

bu durumların insan cinsi için ortak olduğu ve güçlü duyguların, tutkuların ve

heyecanların normal zihin çalışmasını etkilediği, zihnin normal çalışma düzenini

değiştirdiği, bu durumlarda duygular ve heyecanların zihin faaliyetinin en önemli

etmeni haline geldiği ifade edilmektedir. Hz. Peygamber’in açlık, susuzluk gibi

durumlarda hakimi hüküm vermekten sakındırmasının gayesi de budur. Hakimi

şahitlere korku salan ya da destek çıkan tavırlar sergilemekten nehyetme de onların

tam olarak şahitlik etmelerini sağlamaya yönelik gayelerdendir. Açlık, korku, sevgi,

düşmanlık gibi durumların etkisi göz önünde bulundurulmak suretiyle düzenlemeler

84 Medicana Genel Sağlık Ansiklopedisi, Doğan Medya Center Tesisleri, İstanbul, 1993, X / 17

Page 46: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

46

yapılmıştır. Bu ruh hallerinin insanlar arası ilişkilerde etkisinin modern tıpta ve

hukukta dikkate alınmasıyla bazı kurallar (hekimlerin kendi aile bireylerini tedavi

etmeye izin verilmemesi ve aile bireylerinin mahkemede birbirleri için şahitlik

yapmasının kabul edilmemesi gibi) konmuştur.85

Ahmed eş-Şehîdî, erkeğin ve kadının kesbi ve tabii özellikleriyle ilgili şunları

ifade etmektedir:

Erkek, bedenin sertliği/katılığını, cesurluğu/atılganlığı, kalbin katılığını, cesareti,

karakter/huy olarak sertliği taşır. Kadınla karşılaştırdığımızda bunun tersini kadında

görürüz. Bedenin yumuşaklığı, kararın zayıflığı, cesaret ve cüret kabul etmezlik,

şefkat, korkaklık ve karakterin yumuşaklığı. Onun bedeninin yumuşaklığı, erkek gibi

meşakkatlere katlanmaması sebebiyledir. Ve kararının zayıflığı, onun kalbinin zayıf

yaratılması sebebiyledir.86

Ahmed eş-Şehîdî de erkeği kadından üstün kılma çabası içindedir ve bunu

ispatlamak için çeşitli noktalara vurgu yapmaktadır. O, yaşadığı dönemde ortaya

çıkan ve İslam kültürüne giren feminizme karşı durmak adına ya da ataerkil

zihniyetten soyutlanamamış bir erkek olarak bu ifadeleri dile getirmiş olabilir.

Kadın ve erkeğin farklı cinslerin temsilcileri olmaları itibariyle farklı

hükümlere tabi oldukları, bu durumu psikolojik ve fizyolojik bir takım özelliklere 85 Karakuşçu,Genel Psikoloji, s.75-76 86 eş-Şehîdî, Ümmü’d-Dünya, s. 48

Page 47: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

47

sahip olmalarının gerektirdiği ifade edilmektedir. Fizyolojik farklar olarak erkeklerin

daha güçlü, daha dayanıklı ve daha sabırlı olmaları, kadınların daha zayıf, daha zarif,

daha hassas olmaları, psikolojik farklar olarak erkeklerin daha cesur olmaları,

kadınların daha duygulu, daha şefkatli daha merhametli ve daha nazik olmaları

belirtilmektedir. Allah’ın annelik görevini fıtraten kadına, babalık görevi olan aileye

bakma, koruma, kayırma işini erkeğe verdiği ve iki cinsin işbirliği ile birbirlerinin

eksiklerini tamamlayacağı ifade edilmektedir. Bedenî ve ruhî yaratılışa uygun bir

işbölümü ve görev dağılımının tabii bir şekilde ortaya çıktığı ifade edilmekte ve bu iş

ve görev bölümünün, fıtrata uygun olarak kurulmasını, çalışmasını ve geliştirilmesini

ve her cinsin kendine özgü özelliklerini korumasını ve bunları yaratılış maksadı

doğrultusunda geliştirmesini İslam’ın istediği ifade edilmektedir.87

Süleyman Uludağ, bu ifadeleriyle kadın ve erkeğin aile hayatıyla ilgili

düzenlemeler hakkında bilgi vermiştir. O, yukarıda görüşlerini verdiğimiz yazarlara

göre farklı bir tutum içerisindedir. Onun, Avrupa’daki kadın haklarının ve aile

kurumunun imrenilecek bir yanı olmadığı, ancak İslam toplumunun da kendi

şartlarına göre kadın haklarını genişletme ve ileri götürme mecburiyetinde olduğu

görüşleri88 mantıklıdır.

87 Süleyman Uludağ, İslam’da Emir ve Yasakların Hikmeti, T.D.V. Yayın Matbaacılık, Ankara, 1997, s.178 88 Uludağ, İslam’da Emir ve Yasakların Hikmeti, s. 179

Page 48: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

48

b. Unutmak Şüphe midir?

“Gücünüz yettiğince Müslümanlardan haddleri89 düşürünüz, onun için bir

çıkış olursa onu serbest bırakın, imamın/devlet başkanının af konusunda hata

yapması ceza konusunda hata yapmasından hayırlıdır.”90

89 “Hadd, sözlükte men etme anlamındadır, suçun işlenme sebeplerine bir engel olmaları sebebiyle cezalar, haddler olarak isimlendirilmiştir. Allah’ın hakkı olmak üzere miktarı Şârî’ tarafından kesin olarak belirlenen cezadır.” Ebû Bekr Muhammed b. Ahmed Ebû Sehl es-Serahsî (v. 483/1097), el-Mebsût, Daru’l-Marife,Beyrut,(t.y), IX / 36; Burhanuddin Ali b. Ebî Bekr el-Merğînânî (v. 593/1197), el-Hidâye (Fethu’l-Kadîr ile birlikte), (thc.Abdürrezzak Galib el-Mehdi), Daru’l-Kütübü’l-İlmiyye, Beyrut, 1995, V/ 195 90 Ebû Bekr b. Hemmâm Abdurrezzak es-San’ânî (v. 211/826), el-Musannef, (thk.Habibu’r-Rahman el-A’zamî), el-Meclisu’l-İlmî, Johannesburg,1972, X/166; Ebû Abdillah Muhammed b. Yezid b. Mâce el-Kazvînî (v. 275/888), es-Sünen, Çağrı Yayınları, İstanbul,1981, Kitâbu’l-Hudûd, II / 850; et-Tirmizî, Kitâbu’l-Hudûd, IV / 33

Page 49: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

49

Rivayetlerin mevkuf ve merfu olarak tahric edildiğine dair nakiller

verilmektedir.91 et-Tirmizî (v. 279/892), Hz. Aişe hadisini, merfu olarak tanımadığını

ifade etmekte92 ve ravilerden Yezid b. Ziyad’ın zayıf olduğunu ifade etmektedir.93

Eş-Şevkânî (v.1250/1834), töhmet ile hadd gerekmez ve hadd şüphelerle

düşer bölümünde İbn Mâce (v. 275/888) ve et-Tirmizî’de geçen rivayetlere yer

vermektedir.94 el-Buhârî’nin Yezid b. Ziyad’ı “münkeru’l-hadis”95, ez-Zehebî ve en-

Nesâî’nin (v. 303/915) “metruku’l-hadis” kabul ettiği ifade edilmektedir.96

Hadisteki ravilerden İbrahim b. Fadl el-Mahzumî ile ilgili olarak onun zayıf

olduğu ifade edilmektedir.97

Rivayetin yargılama usulüne bir kaide olarak yerleştiğini ve sanık lehine

yorumlanması ve cezanın düşmesinde kullanıldığını görmek mümkündür.

Ebû Zeyd Ubeydullah b. Ömer b. İsa Ed-Debûsî (v. 430/1039), Tesisu’n-

Nazar adlı eserinde şüphelerle haddin düşmesi ile ilgili şunları ifade etmektedir:

91 Celaluddin Abdurrahman b. Ebî Bekr es-Süyutî (v. 911/1505), el-Eşbâh ve’n-Nezâir,(thk.Muhammed el-Mutesımbillah el-Bağdâdî), Daru’l-Kitâbu’l-Azlî, Beyrut, 1993, s.236,237; Muhammed b. Ali b. Muhammed eş-Şevkânî (v.1250/1834),Neylü’l-Evtâr, Daru’l-Kütübü’l-İlmiyye, Beyrut,(t.y), VII / 104,105 92 et-Tirmizî,Kitâbu’l-Hudûd, IV / 33 93 et-Tirmizî,Kitâbu’l-Hudûd, IV / 34;eş-Şevkânî, Neylü’l-Evtâr, VII / 105 94 eş-Şevkânî, Neylü’l-Evtâr,VII/104 95 Kemalüddin Muhammed b. Abdülvahid İbnü’l-Hümâm (v. 861/1457), Fethu’l-Kadîr, (thc.Abdürrezzak Galib el-Mehdi),Daru’l-Kütübü’l-İlmiyye,Beyrut,1995, V/ 202 (2 numaralı dipnot); eş-Şevkânî, Neylü’l-Evtâr, VII / 105 96 İbnu’l-Hümâm, Fethu’l-Kadîr, V/202 (2 numaralı dipnotta); Zeynüddin İbrahim b. Nüceym (v. 970/1562), el-Eşbâh ve’n-Nezâir, Mektebetü Nizâr Mustafa el-Bâz, Mekke-Riyad, 1997, I/127 (3 numaralı dipnotta); eş-Şevkânî, Neylü’l-Evtâr, VII / 105 97 İbn Mâce, Kitâbu’l-Hudûd, II / 850; İbnu’l-Hümâm, Fethu’l-Kadîr, V / 202 (1 numaralı dipnotta); İbn Nüceym, el-Eşbâh, I/127 (2 numaralı dipnotta); eş-Şevkânî, Neylü’l-Evtâr, VII / 105

Page 50: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

50

Mübah olmadığı halde bir şeyi, sureten mubah gösterecek neden, şüphe ile ortadan

kalkabilecek olan cezaya engeldir.98

Es-Serahsî (v. 483/1097), “Şüphelerle haddleri düşürün” hadisini Kitâbu’l-

Hudûd’da zinaya şahitlik hakkında, şahitlere zinanın nasıl, ne zaman, nerede, kiminle

yapıldığına dair soruların sorulmasına ilişkin açıklamaların ardından zikretmektedir.

Zina haddinin kesin delil/beyyinenin hüccetliği ile sabit olacağını, nikah ya da nikah

şüphesi olup olmadığının araştırılması gerektiğini, hakimin haddi düşürmek için hile

yapmasının mendup olduğunu ifade ettikten sonra bu hadisi nakletmektedir. Daha

sonra Hz.Ömer’in itiraf edenleri kovun/tardedin sözünü hadd gerektiren sebep ile

kendileri aleyhine itiraf edenleri kastederek ifade ettiğini belirtmektedir.99

Es-Serahsî, daha sonra zina iftirasında bulunanla beraber üç kişinin şahit olması

durumunda onların hepsi aleyhine haddin ikame edileceğini, onlardan birinin haddin

ifasından önce ve hüküm/yargıdan sonra dönmesi durumunda aleyhine şahit olunana,

haddin uygulanmayacağını, çünkü yargıdan sonra dönen kimsenin, şüpheleri düşüren

şey sebebiyle yargıdan önce dönen kimse gibi olacağını ifade etmektedir.100

Es-Serahsî, bir kadına recmden sonra kadınların bakıp o kadının bakire

olduğunu söylemeleri durumunda, kadınların sözü ile şahitler aleyhine tazminin

olmayacağını, çünkü kadınların şahitliğinin, malın tazmininin gerekliliği/ilzamı

konusunda tam bir hüccet olmadığını, burada şahitler aleyhine malın tazmininin

icabının eşit olduğununu yine muayene edenin onu kesin şekilde bileceğini ifade

98 Ebû Zeyd Ubeydullah b. Ömer b. İsa ed-Debûsî (v. 430/1038), Tesîsu’n-Nazar, Matbaatu’l-Evbiyye, Mısır, 1330, s.72,73 99 es-Serahsî, el-Mebsût, IX / 38 100 es-Serahsî, el-Mebsût, IX / 47

Page 51: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

51

etmektedir. Ancak kadınların ona bakmasının haddin yerine getirilmesinden önce

olması ve kadının bakire olduğunu söylemeleri durumunda ondan haddin düşeceğini,

çünkü şüphenin kadınların sözü ile sağlamlaşacağı haddi gerektiren zinanın tasavvur

edilmeyeceği, haddi gerektiren zinadan sonra bekaretin kalmasının tasavvur

edilemeyeceğini ifade etmektedir.101

Es-Serahsî, recm cezası uygulanırken şahitlerle başlandığını sonra devlet

başkanı/imam daha sonra insanların bulunması şeklinde sünnetin geldiğini, bunun

böyle olmasının şahitlerin durumu anlayıp haddi düşürmek için hileye başvurmasına

ve yalan söyledilerse vazgeçmelerine bir vesile oluşturduğunu, ancak bunun celde

cezası için söz konusu olmadığını ifade etmektedir.102

Es-Serahsî, naklettiğimiz ifadeleriyle haddi düşürmek için şüphelerin

araştırılmasını ve hatta hakimin hileye başvurmasını mendup kabul ederken salt

kadınlara nisbet edilmiş görünen unutma ve şaşırma durumlarını haddi düşürmede

etken olan şüpheye dahil etmemekle tutarsız ve yanlı bir tavır sergilemektedir.

Es-Serahsî, zina eden kadının bekaretine kadınların şahitliğini, recm cezasının

uygulanmasından önce kabul ederken recm cezası uygulandıktan sonra kabul

etmemektedir. Acaba cezanın uygulanmasından önce ya da sonra şahitlik eden

kadınlarda bir değişiklik mi söz konusu olmaktadır?

101 es-Serahsî, el-Mebsût, IX / 50 102 es-Serahsî, el-Mebsût, IX / 51

Page 52: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

52

El-Merğînânî (v. 593/1197), haddlerde düşme sebebiyle ihtiyalen/hile olarak

adaletin zahiri ile yetinilemeyeceğini ve bunun “Gücünüz yettiğince haddleri

düşürün” hadisi sebebiyle olduğunu ifade etmektedir.103

İbnü’l-Hümâm (v. 861/1457), zina haddi ile ilgili Hz. Peygamber’in Maiz’in

zina ettiğine dair ikrarını dinlememesini, Maiz’in bunu dört defa tekrarlamasının

ardından ona Hz.Peygamber’in belki öpmüşsündür, belki de dokunmuşsundur gibi

ifadelerle vazgeçirmek üzere telkinde bulunmasını ifade etmektedir.104 Burada Hz.

Peygamber, kendini teyid eden bir cevabı Maiz’den almak suretiyle haddi ondan

düşürmek, onu serbest bırakmak istemiştir. Hz.Peygamber’in bu uygulaması,

sanıktan haddi düşürebilmek amacıyla bir takım şüphelerin var olup olmadığına dair

bir sorgulama yöntemi kullandığını göstermektedir.

Es-Süyûtî (v. 911/1505), “Haddler şüphelerle düşer” şeklinde hadisi, kaide

olarak ifade etmiştir.105 Daha sonra, eşi ve cariyesi zannederek zina fiilini işleyenin

zannının şüphe olması sebebiyle haddin ondan düşeceğini, usul ve furudan hırsızlık

haddinin mülkiyet zannı sebebiyle, karı koca ilişkisi sebebiyle hırsızlık haddinin

nafakanın gerçekleşip gerçekleşmediğine dair şüphe sebebiyle düşeceği ifade

edilmektedir. Şüphe ile kısasın da düşeceğini, hür mü köle mi olduğu bilinmeyen

maktulü öldüren katilin, kısas ile öldürülmesinin şüphe sebebiyle

gerçekleşmeyeceğini ifade etmektedir.106

103 el-Merğînânî, el-Hidâye,V/202 104 İbnu’l-Hümâm, Fethu’l-Kadîr,V/ 200 105 es-Süyûtî, el-Eşbâh, s. 236 106 es-Süyûtî, el-Eşbâh, s. 237,238

Page 53: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

53

Görüldüğü üzere burada verilen şüphe örnekleri kadının unutması veya

şaşırması gibi bir ihtimal üzerine kurulu değildir. Haddi düşüren şüpheler fiille,

gerçekleşmiş olayla ilgili ve hükme etki eden durumlardır.

Eş-Şevkânî, haddlerde şüphelerin düşmesine ilişkin rivayetin mutlak şüphe

olmadan muhtemel şüphelerle haddlerin düşürülmesinin meşruiyetini

dellilendirmede kullanılmasının doğru olduğunu ifade etmektedir.107

III. KADININ ŞAHİTLİĞİ HAKKINDA GÖRÜŞLER A. KADIN HER KONUDA ŞAHİTLİK EDEBİLİR

1. Atâ, Hammâd, Süfyân es-Sevrî ve İbn Hazm’ın Görüşleri

İbn Hazm (v. 456/1064), Atâ b. Ebî Rabâh’ın (v. 115/713) farklı kanallardan

görüşlerini şu ifadelerle nakletmektedir:

Ebû Ubeyd tarıkından Yezid, Haccac, Atâ b. Ebî Rabâh dedi: kadınların şahitliği

nikahta caizdir. Muhammed b. el-Müsenna tarıkından, Ebû Muaviye (Muhammed b.

Hazim ed-Darir), babasından Atâ b. Ebî Rabâh dedi: Bir kadın aleyhine zinaya sekiz

kadın şahitlik ederse bana göre/yanımda onu (kadını) recmederim. Abdürrezzak

107 eş-Şevkânî, Neylü’l-Evtâr, VII / 105

Page 54: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

54

tarıkından İbn Cüreyc, Atâ b. Ebî Rabâh dedi: kadınların erkeklerle beraber şahitliği

her konuda caizdir ve zinaya iki kadın ve üç erkek üzerine caizdir.108

İbn Hazm, Süfyân es-Sevrî’nin (v. 161/778) iki görüşünü şu ifadelerle

nakletmektedir:

Müteahhirine gelince Süfyân es-Sevrî’nin iki kavlinden biri: bir erkekle beraber iki

kadın kısasta, talakta, nikahta haddler dışıda her şeyde kabul edilir ve tek başlarına

şahitlikleri kadınlar dışındakilerin muttalî olmadıkları konularda kabul edilir.Osman

el-Bettî dedi ve Süfyân’ın iki kavlinden biri bir erkekle beraber talakta, nikahta,

haddler ve kısas dışında her şeyde kadınlar kabul edilir ve kadınların dışındakilerin

muttalî olamayacakları konularda tek başlarına kabul edilirler, süt kardeşliğinde bir

erkek ve iki kadın olmadıkça kabul edilmez.109

İbn Hazm’ın nakillerinden Süfyân es-Sevrî’nin (v. 161/778) kadınların

şahitliği konusunda iki görüşü olduğunu, bu iki görüşe göre Süfyân es-Sevrî

(v. 161/778), hem her konuda kadınların şahitliğine cevaz veren fakihler grubuna

hem de haddler ve kısas dışında kadınların şahitliğine cevaz veren fakihler grubuna

girmektedir.

Muvafakuddîn İbn Kudâme, Atâ (v. 115/713) ve Hammâd’ın (v. 120/738)

zina konusunda üç erkeğin ve iki kadının şahitliğinin caiz olduğunu, haddler ve kısas

108 Ebû Muhammed Ali b. Ahmed İbn Hazm (v. 456/1064), el-Muhallâ, İdaretu’t-Tıbaatü’l-Münîriyye, Mısır, 1351, IX / 398 109 İbn Hazm, el-Muhallâ, IX / 398

Page 55: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

55

konusunda bir erkek ve iki kadının şahitliğini mallara kıyas ederek kabul ettiklerini

nakletmektedir.110

İbn Kayyım el-Cevziyye (v. 751/1350), Atâ ve Hammâd b. Ebî Süleyman’ın

haddler ve kısasta iki kadın ve bir erkeğin şahitliğinin kabul edildiği ve Süfyân es-

Sevrî’nin kadınların erkeklerle beraber şahitliğinin kısasta, boşamada, nikahta, her

şeyde kabul edildiği görüşünü vermektedir.111

Görüldüğü üzere kaynaklarda Atâ b. Ebî Rabâh ve Hammâd b. Ebî Süleyman

gibi Tabiin fakihlerinin ve Süfyân es-Sevrî’nin sayı olarak farklılıklar olmakla

birlikte, haddler ve kısasta kadınların şahitliğini kabul ettiği nakledilmektedir.

İbn Hazm, kendinden önceki hukukçuların şahitlikle ilgili görüşlerini

naklettikten sonra kendi kanaatini de belirtmektedir. Daha sonra şahitliklerin sayı ve

nisabının hangi konularda ne şekilde olacağını şöyle ifade etmektedir:

Zina suçunda dört adil Müslüman erkek veya her bir erkeğin yerine iki müslüman,

adil, kadından azının kabul edilmesi caiz olmaz. Bu durum, üç erkek ve iki kadın

veya iki erkek ve dört kadın veya bir erkek ve altı kadın veya sekiz kadının tek

başlarına şahitliği şeklinde olur. Diğer hakların tamamında haddlere ve kanlarda ve

kısas olmayan şeyde ve nikahta ve talakta ve ric’atta ve mallarda ancak iki

Müslüman adil veya bir erkek ve iki kadınla yine veya dört kadınla böylece 110 Muvaffakuddîn Ebû Muhammed Abdullah b. Ahmed b. Mahmud İbn Kudâme (v. 620/1223), el-Muğnî, el-Mektebetü’s-Selefiyye, Medine,(t.y), XII / 5,6 111 Ebû Abdillah Muhammed b. Ebî Bekr b. Kayyım el-Cevziyye (v. 751/1350), et-Turuku’l-Hükmiyye fi’s- Siyâseti’ş-Şer’iyye, (Thk.Muhammed Hâmid el-Fekî), Daru’l-Kütübü’l-İlmiyye, Beyrut, 1953, s.151, 154

Page 56: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

56

davacının yeminiyle beraber, tek başına süt emme konusunda bir adil kadının veya

bir adil erkeğin şahitliği kabul edilir. Zinada dördün kabulünün vucubuna gelince

Kur’ân nassıyladır ve onda hilaf olmaz. Nur Suresi 4. ayetle. Diğer hakların

tamamında iki erkeğin ve bir erkek ve iki kadının kabulüne gelince vadeli

borçlardadır. Bakara Suresi 282. ayet ile.112

İbn Hazm’ın yukarıdaki ifadeleri onun nassçılığını açık bir şekilde

göstermektedir. Zina konusunda kendisinin de ifade ettiği gibi Nur Suresi 4. ayeti ve

Müdayene konusunda Bakara Suresi 282. ayeti delil olarak almaktadır. O, Kıyas

yapmakta görünse de aslında aşağıda vereceğimiz nakillerden de anlaşılacağı üzere

sahabe uygulamalarına ve ondan da öncelikli olan iki kadın şahidin bir erkek şahide

denk olduğu hadisine ve kadınların noksanlığı ile ilgili hadise, süt kardeşliği ile ilgili

siyah bir kadının şahitliği ile ilgili hadise dayanmaktadır.

İbn Hazm, Abdullah b. Ömer’in Rasul’den rivayet ettiği “İki kadın bir erkek

şahide denktir” hadisini ve “…Kadının şahitliği, erkeğin şahitliğinin yarısı değil mi?

Evet Ya Rasulullah..” hadisini nakletmekte ve bu rivayetle ilgili olarak Hz.

Peygamber’in iki kadının şahitliğini bir erkeğin şahitliğine denk tuttuğunu ve bunun

zarureten gerektiğini, bunun bir erkeğin kabul edildiği gibi kabul edilmeyeceğini

ifade etmektedir.113

112 İbn Hazm, el-Muhallâ, IX / 395,396 113 İbn Hazm, el-Muhallâ, IX / 402

Page 57: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

57

İbn Hazm, süt emme konusunda kadınların şahitliği ile ilgili olarak Ukbe b.

el-Haris ile evlendiği kadını emzirdiğini söyleyen siyah bir kadınla ilgili haberi ve

İbn Abbas’tan bir tek kadının şahitliğinin, süt kardeşliğinde caiz olduğu yönündeki

rivayeti nakletmektedir.114

İbn Hazm, Zührî’nin (v. 124/742) “Sünnet Peygamber ve Ebû Bekr ve

Ömer’den kadınların şahitliği talak, nikah ve haddlerde caiz olmayacağı şeklinde

geldi” rivayetine yer vermekte, rivayetin munkatı olduğunu, İsmail b. Iyaş tarıkından

zayıf, Haccac b. Ertât’tan lanetli/yok olan (he lik) olduğunu ifade etmektedir.115 İbn

Hazm, bu ifadeleriyle muhtemelen kaynaklarda geçen ve diğer hukukçuların delil

olarak kullandıkları rivayeti neden delil almadığını açıklamak istemektedir.

İbn Hazm, zikrettiği sarhoş birinin üç talakla karısını boşaması ve erkeğin

aleyhine dört kadın şahidin getirilmesi; Hz. Ömer’e davanın götürülmesi sonucunda

dört kadının şahitliğine Hz.Ömer’in cevaz verip karı kocayı ayırması ile ilgili

rivayetlerden Hz. Ömer’in sarhoşun boşaması uygulamasında kadınların şahitliğini

kabul ettiğini görmekteyiz.116

114 İbn Hazm, el-Muhallâ, IX / 403 115 İbn Hazm, el-Muhallâ, IX / 403 116 İbn Hazm, el-Muhallâ, IX / 397

Page 58: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

58

Ali b. Ebî Talib, sadece kadınların şahitliği, onlarla beraber bir erkek bulunmadıkça

caiz olmaz, dedi. Bunu İbrahim b. Yahya, Ebû Damre’den, o da babasından, o da

dedesinden, o da Ali’den rivayet etti. Bunu Ömer b. Abdülaziz ve Atâ doğruladı.117

İbn Kayyım el-Cevziyye’nin naklettiği bu ifadeler Ali b. Ebî Talib’in açık

ifadelerle, kadınların tek başlarına şahitliklerinin kabul etmediğini göstermekle

birlikte İbn Hazm, Hz. Ali’nin uygulamasına örnek vererek bu durumu

nakzetmektedir.

İbn Hazm, bir kadının bir çocukla cinsel ilişkide bulunup onu (çocuğu)

öldürmesi ve o kadının aleyhine dört kadının şahitlik ettiğine ve Hz. Ali’nin

kadınların şahitliğine cevaz verdiğine dair rivayete; bir kadının kefenlenmiş bir

çocukla cinsel ilişkide bulunması ve çocuğun annesinin çocuğunu, kadının

öldürdüğüne dair yemin etmesiyle beraber toplu halde yaşadıkları on kadının şahitlik

etmesi üzerine Hz. Ali’nin çocuğu öldüren kadın aleyhine diyetle hükmetmesi ve onu

kurtarmasına dair rivayete yer vermektedir.118

Kadınların ve erkeklerin şahitliklerinde fark olduğunu şöyle ifade etmektedir:

Bir kadın ile bir erkeğin, iki erkek ile iki kadının, dört erkekle dört kadının yalanı

tasarlamasının cevazı hakkında ve gaflette ittifakın cevazı hakkında fark yoktur ve

bunun bir kişi olduğunu tecrübe etseydik sekiz kadının şahitliği dört erkeğin

şahitliğinden daha temiz olurdu. Delil Kur’ân ve Sünnet’tir, fazlası yoktur. Ve

117 İbn Kayyım el-Cevziyye, et-Turuku’l-Hükmiyye, s.152 118 İbn Hazm, el-Muhallâ, IX / 398

Page 59: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

59

erkeklerin ona bakması caiz olmayan şeye tahsisle delillendirmeye gelince batıldır ve

kadının kadın avretine bakması, erkeğe bakması helal olmayan şey olması dışında

helal olmaz ve şahitlik zamanı veya zaruret zamanı dışında bu caiz olmaz, zina

edenlerin avretine erkeklerin bakması gibi ve erkekler ve kadınlar bunda eşittir.119

İbn Hazm, bu ifadeleriyle şahitlikte esas olanın nassın belirlediği adil olma ve

Müslüman olma vasıfları olduğunu vurgulamaktadır. Önemli olanın, kadın ya da

erkeğin adaletli ve doğru bir şekilde şahitlik etmeleri olduğunu, hatta sekiz kadının

şahitliğinin dört erkeğin şahitliğinden daha temiz olduğunu ifade etmektedir.

Erkeklerin bakamayacağı konular gibi bir tahsise gitmenin batıl olduğunu, kadının

kadının avretine bakmasının helal olmadığı şey dışında helal olmadığını, bunun helal

olmasının tıpkı zina fiiline şahitlikte avretlere bakmanın zaruret sebebiyle caiz

olması gibi olduğunu ifade etmektedir.

B. KADIN CEZA HUKUKU (HADDLER VE KISAS ) DIŞINDAKİ

KONULARDA ŞAHİTLİK EDEBİLİR

a. Ebû Hanîfe, Çağdaşı ve Ondan Önceki Hukukçuların Kaynaklarda Geçen Görüşleri 1. Haddler ve Kısas Dışında Kalan Konular

119 İbn Hazm, el-Muhallâ, IX / 403

Page 60: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

60

İbn Hazm, Hz. Ali’nin kısasta/kanda haddlerde caiz olmayacağı, Hammâd b.

Ebî Süleyman’ın (v. 120/738) kadınların şahitliğinin haddlerde kabul edilmeyeceği

görüşlerini nakletmektedir.120 İbn Kayyım el-Cevziyye, Hammâd b. Ebî Süleyman’ın

haddler ve kısasta iki kadın ve bir erkeğin şahitliğinin kabul edildiğini ifade ettiğini

belirtmiştir.121 Hammâd b. Ebî Süleyman, tek başlarına kadınların şahitliğinin kabul

edilmeyeceğini ifade etmiş olabileceği gibi, ondan farklı iki görüş nakledilmiş ya da

görüşünü değiştirmiş olabilir.

Daha sonra İbn Hazm, Kufe ekolünün tabiin fakihlerinden İbrahim

en-Nehaî’nin (v. 96/714) haddlerde caiz olmayacağı görüşünü122 vermesi, Kufe

ekolünün kadınların şahitliğini haddlerde caiz görmedikleri yönünde bir kanaati

taşıdıklarını göstermektedir.

İbn Hazm, tabiin fakihlerden el-Hasenü’l-Basrî’nin (v. 110/728) haddlerde,

kasten yaralamalarda kabul edilmeyeceği, İbnu’l-Müseyyib’in (v. 94/713) adam

öldürme ve hadde caiz olmayacağı, Zührî’nin (v. 124/742) hadde kabul

edilmeyeceği, Rabîa’nın (v. 136/753) hadde caiz olmayacağı görüşlerini

nakletmektedir.123

El-Cessâs, es-Serahsî, İbn Kayyım el-Cevziyye ve el-Mavsılî (v. 683/1284),

Zührî’nin “Sünnet Peygamber ve ondan sonraki iki halifesi zamanından beri 120 İbn Hazm, el-Muhallâ, IX/ 397 121 İbn Kayyım el-Cevziyye, et-Turuku’l-Hükmiyye, s.151 122 İbn Hazm, el-Muhallâ, IX/ 397 123 İbn Hazm, el-Muhallâ, IX/ 397

Page 61: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

61

kadınların şahitlikleri haddler ve kısasta, nikahta124 kabul edilmediği şeklinde geldi.”

kavlini125 ve Hz. Ömer’in “Peygamber, nikah konusunda kadının şahitliğine cevaz

verdi” kavlini nakletmektedir.126

El-Cessâs, Sevrî’nin (v. 161/778) kadınların şahitliğinin haddler ve kısas

dışında olan her şeyde caiz olduğu görüşünü, el-Hasen b. Hay’ın kadınların

şahitliğinin haddlerde caiz olmadığı görüşünü nakletmektedir.127

Es-Serahsî, kadınları şahitlikte, kadınlıkları sebebiyle velayetin noksanlığı

sebebiyle erkeklerden daha aşağı rütbede kıldıklarını ifade etmekte ve Şureyh’in

kadınların şahitliğinin haddlerde caiz olmaz görüşünü nakletmektedir.128

İbn Kayyım el-Cevziyye, Süfyân es-Sevrî’nin haddler dışında kadınların tek

başlarına şahitliğinin erkekler dışında kadınların muttalî oldukları her şeyde kabul

edildiği görüşünü nakletmektedir.129

El-Cessâs, Ebû Hanîfe (v. 150/767) ve çağdaşları Züfer (v. 158/775), Osman

el-Bettî’nin (v. 145/760) kadınların haddler ve kısas konularında erkeklerle beraber

şahitliğini kabul etmediklerini, bunlar dışındaki konularda kabul ettiklerini

124 İbn Kayyım el-Cevziyye, et-Turuku’l-Hükmiyye, s.152 125 el-Cessâs , Ahkâmu’l-Kur’an, I /686; es-Serahsî, el-Mebsût, XVI / 113,114 126 Abdullah b. Mahmud b. Mevdud el-Mavsılî (v. 683/1284), el-İhtiyâr li Ta’lîl-Muhtâr, (thk.Züheyr Osman el-Caîd), Daru’l-Erkam, Beyrut, (t.y), I / 403 127 el-Cessâs, Ahkâmu’l-Kur’an, I /685 128 es-Serahsî, el-Mebsut, XVI / 113 129 İbn Hazm, el-Muhallâ, IX/398; İbn Kayyım el-Cevziyye, et-Turuku’l-Hükmiyye, s.152,154

Page 62: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

62

nakletmektedir.130 El-Cessâs’ın bu nakli bize, Hanefî mazhebi hukukçularının,

kadınların şahitlikleri konusunda da Kufe ekolü fakihlerinin görüşlerini aldıklarını

göstermektedir.

2. Malî Konularda

İbn Hazm, kadınların şahitliklerinin borçta geçerli olduğu görüşünde olan

hukukçular arasında Mekhûl (v. 116/734), eş-Şa’bî’nin (v. 103/712) isimlerini

zikretmektedir. Daha sonra iki erkek ve bir kadının şahitliklerine ilişkin Muhammed

b. el-Hanefiyye’nin kadınların şahitliğinin ‘diyet’te caiz olduğu, İbrahim

en-Nehaî’nin (v. 96/714) iki kadın ile bir erkeğin azat etmede, vasıyette, borçta caiz

olduğu, el-Hasenü’l-Basrî’nin (v. 110/728) borçlarda bir erkekle beraber caiz olduğu,

Zührî’nin (v. 124/742) borçlarda cevaz verildiği, görüşlerine yer vermektedir. 131

El-Cessâs, İbn Hazm ve İbn Kayyım el-Cevziyye, Şurayh’in (v. 78/697) iki

kadın bir erkeğin şahitliğinin azat etme konusunda doğru olduğu görüşlerine yer

vermektedir.132

İbn Hazm, Kâdî Şurayh’in dört kadının, kadının mihri konusunda erkek

aleyhine şahitliğini caiz gördüğünü, Abdullah b. Avn (v. 151/768), Muhammed b.

Sîrîn’den (v. 110/728) nakletmektedir. İbnu’l-Kayyım da Şurayh’in bir erkek

130 el-Cessâs , Ahkâmu’l-Kur’an, I / 684,685 131 İbn Hazm, el-Muhallâ, IX/397 132 el-Cessâs, Ahkâmu’l-Kur’an, I / 685; İbn Hazm, el-Muhallâ, IX/397; İbn Kayyım el-Cevziyye, et-Turuku’l-Hükmiyye, s.152

Page 63: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

63

üzerinde dört kadının bir kadının mihri konusunda şahitlikleri caiz olduğuna ilişkin

görüşlerine yer vermektedir.133

3. Nikah ve Boşama

El-Cessâs, Ahkâmu’l-Kur’ân adlı eserinde Atâ b. Ebî Rabâh’tan (v. 115/713)

naklen Hz. Ömer’in nikahta iki kadın ve bir erkeğin şahitliğine cevaz verdiğini, Ebî

Lebîd’den naklen Hz. Ömer’in talakta kadınların şahitliğine cevaz verdiğini

nakletmektedir. Atâ’nın İbn Ömer’in kadınların erkeklerle beraber nikahta

şahitliğine cevaz verdiğini naklettiğini ifade etmekte Atâ’nın “Talakta kadınların

şahitliğine cevaz verilirdi” nakline yer vermektedir.134

İbn Hazm, kadınların talakta şahitliğine cevaz verilmesi durumunda, bir

kadının yanlı davranarak, bir adamla karısını ayırmayı istemeyeceği yönündeki Hz.

Ömer’in görüşünün zayıf olduğunu nakletmektedir.135

Şâfiî hukukçularından Gazzâlî (v. 505/1111), el-Vasît adlı eserinde Ebû

Hanîfe’nin (v. 150/767) bir erkek ve iki kadının şahitliği ile nikahın akdedileceği ve

cezalarla erkekliğe itibarın hususileştirileceğine dair görüşünü nakletmektedir.136

İbn Kayyım el-Cevziyye, Ömer ve Ali’nin kadınların şahitliğinin aile

hukukunda ve ceza hukukunda caiz olmadığı görüşlerini nakletmektedir.137

133 İbn Hazm, el-Muhallâ, IX/396 ; İbn Kayyım el-Cevziyye, et-Turuku’l-Hükmiyye, s.152 134 el-Cessâs , Ahkâmu’l-Kur’an, I / 685 135 İbn Hazm, el-Muhallâ, IX / 403 136 Muhammed b. Muhammed el-Gazzâlî (v. 505/1111), el-Vasît, (thk.Muhammed Temer), Daru’s-Selam, el-Gavriyye, 1997, VII / 366 137 İbn Kayyım el-Cevziyye, et-Turuku’l-Hükmiyye, s.152

Page 64: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

64

İbn Hazm, Şa’bî’nin (v. 103/712) iki kadın bir erkeğin şahitliğinin talakta

doğru olduğuna dair görüşünü138 ve Îyâs b. Muaviye’nin iki kadının şahitliğinin

talakta doğru olduğu görüşünü nakletmektedir.139

İbn Hazm gibi İbnu’l-Kayyım da Şa’bî’nin, iki kadın bir erkeğin şahitliğini boşama, Câbir b. Zeyd’in iki kadın bir erkeğin şahitliğini nikah ve boşamada kabul ettiğine dair görüşlerini naklettikten sonra Îyâs b. Muaviye’nin boşamada iki kadının şahitliğinin kabul ettiğine dair görüşünü nakletmektedir.140

İbn Hazm ve İbn Kayyım el-Cevziyye, Ebû Hanîfe’nin kadınların erkeklerle beraber şahitliğinin talak ve nikah konularında caiz olduğu görüşünü nakletmektedir.141

4 . Doğum, Emzirme ve Sağ Doğan Çocuğun Ağlama Sesi (İstihlâl)

El-Cessâs, Hasen (v. 110/728) ve Dahhâk b. Muzâhim’in (v. 105/723)

çocuk/soy konusu dışında kadınların şahitliğine cevaz verilmediğinin rivayet ettiğini

nakletmektedir.142

İbnü’l-Kayyım, kadınların şahitliğini; tek başlarına kadınların şahitliğinin

kabul edildiği konular ve bir erkekle beraber olmadıkça kadınların şahitliğinin kabul

edildiği konular olarak ikiye ayırmaktadır. İbn Kayyım el-Cevziyye, kadınların tek

başlarına şahitliğinin sayısında ihtilafın olduğunu ifade ettikten sonra eş-Şa’bî

(v. 103/712), en-Nehaî (v. 96/714), Katâde (v. 118/736), Atâ (v. 115/713), İbn

138 el-Cessâs , Ahkâmu’l-Kur’an, I /685 139 İbn Hazm, el-Muhallâ, IX / 397 140 İbn Kayyım el-Cevziyye, et-Turuku’l-Hükmiyye, s.152 141 İbn Hazm, el-Muhallâ, IX / 398 ; İbn Kayyım el-Cevziyye, et-Turuku’l-Hükmiyye, s.154 142 el-Cessâs , Ahkâmu’l-Kur’an, I / 685

Page 65: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

65

Şübrüme (v.144/761), dört kadından az olursa şahitliklerinin kabul edilmeyeceği

görüşünü nakletmektedir. 143

İbn Hazm ve İbn Kayyım el-Cevziyye, kadınların tek başlarına şahitliğinin

ihtilaflı bir mesele olduğunu ifade etmektedir ve Ebû Hanîfe’nin (v. 150/767) bir

erkek olmadan kadınların şahitliğinin doğum ve kadınların kusurlarına ilişkin

konular dışında caiz olduğuna dair görüşünü 144 süt emme, doğumla iddetin bitmesi

ve sağ doğan çocuğun ağlama sesi konularında bir erkekle beraber kabul edileceği

görüşünü nakletmektedir.145

İbn Hazm, zina ve süt emme konusunda kadının şahitliğinin kabul

edilmemesine ilişkin Ebû Hanîfe’nin görüşünü şu ifadelerle yorumlamaktadır:

Zinada iki kadın ve üç erkeğin şahitliğinde erkekler karşılaşır ve ikisinden biri dört

şahit üzeredir ve fark yoktur, sonra tek bir kadının şahitliğini, kadınların tek başlarına

şahitliklerini kabul ettikleri gibi kabul ettiler ve kadının kabulü ve süt emme ile ilgili

sünnetin gelmesiyle süt emmede kadını kabul etmediler. Selefin cumhuru derlerse;

bunu vadeli borçlara kıyas ettik. Haddleri buna ve kısası, vadeli borçlara kıyas

ediyorsunuz ve fark yok, icma olarak haddlerde kabul edilmediklerine çağırırlarsa

onların en yalancısı Âta’dır, dedik. Alimlerin çoğunluğuna muhalifsin, derlerse; süt

emme konusunda, tek başlarına kadınları kabul etmemelerinde onlara

muhalifsiniz,dedik.146

143 İbn Kayyım el-Cevziyye, et-Turuku’l-Hükmiyye, s.150,151 144 İbn Hazm, el-Muhallâ, IX / 398,399 ; İbn Kayyım el-Cevziyye, et-Turuku’l-Hükmiyye, s.154 145 İbn Kayyım el-Cevziyye, et-Turuku’l-Hükmiyye, s.154 146 İbn Hazm, el-Muhallâ, IX / 401

Page 66: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

66

Şâfiî hukukçularından Gazzâlî, el-Vasît adlı eserinde Ebû Hanîfe’nin

delillendirme zamanında tek başına ebe kadının şahitliği ile doğumun sabit olacağını,

talaktan sonra hamileliğin emarelerinin ortaya çıkışının sabit olacağını ifade

etmektedir.147

Er-Râfiî (v. 623/1226), Ebû Hanîfe’nin hamilelik ortaya çıktığı zaman

kocanın hakkında tek başına ebe kadının şahitliği ile doğumun sabit olacağına,

mutlak hakkında sabit olmayacağına, süt emme konusunda tek kadının şahitliğinin

sabit olmayacağına dair görüşünü nakletmektedir.148

Ebû Hanîfe’nin neseb ile ilgili olarak iki erkek veya bir erkek ve iki kadının

doğuma şahitliği olmadıkça nesebin sabit olmayacağını, istihlal (sağ doğan çocuğun

ağlama sesi) konusunda cenaze namazı konusu dışında kadınların şahitliğini kabul

etmediğini, miras konusunda iki erkek veya bir erkek ve iki kadından az olursa

kabul etmediğini ve gerekçesini Muhammed eş-Şeybânî’nin (v. 189/804) “zâhiru’r-

rivâye” olarak anılan altı eserinin derlemesi olan Hâkim eş-Şehîd b. Muhammed el-

Mervezî (v. 334/945) tarafından kaleme alınan el-Kâfî adlı eserine yazdığı şerhte es-

Serahsî, şöyle nakletmektedir:

İstihlal duyulabilen sestir ve işitme kuvvetinde erkekler kadınlara ortaktırlar, şahit

olunan erkeklerin muttalî oldukları şeylerden olursa kadınların şahitliği onda tam

147 el-Gazzâlî, el-Vasît, VII / 367 148 Ebu’l-Kasım Abdülkerim b. Muhammed b. Abdülkerim er-Râfiî (v. 623/1226), el-Azîz Şerhu’l-Vecîz, (thk.Ali Muhammed Muavvid, Adil Ahmed Abdülmuvahhid), Daru’l-Kütübü’l-İlmiyye, Beyrut, 1997, XIII / 49

Page 67: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

67

hüccet olmaz ve kadınların hamamlardaki yaralamalara şahitlikleri erkekler orada

hazır bulunamadıkları için hüccet olur doğum bunun aksinedir, bu çocuğun anneden

ayrılmasıdır ve erkekler ona muttalî olmada kadınlara ortak olmazlar, ve Hz. Ali’nin

hadisi namaz hakkında kadınların şahitliğinin kabulünü taşır ve namaz hakkında izin

verdik çünkü bu dinin emrindendir ve tek kadının haberi bunda tam hüccettir,

Ramazan hilalinin görünmesine ikisinin şahitliği gibidir mirasın aksine o, kulların

haklarındandır ve erkeklerin muttalî oldukları konulara ilişkin şahitlik edilen bir

konuda kadınların şahitliği ile sabit olmaz.149

Burhanuddin el-Merğînânî’nin Şeybanî’nin (v. 189/804) el-Câmiu’s-Sağîr ile

Ebu’l-Hasen Ahmed b. Muhammed el-Kudûrî’nin (v. 428/1037) el-Muhtasar’ına

dayanarak telif ettiği Bidâyetü’l-Mübtedî adlı eserinin şerhi olarak yine kendisinin

telif ettiği el-Hidâye adlı eserinde, el-Merğînânî, Ebû Hanîfe’nin görüşünü şu

şekilde nakletmektedir:

Kadınların sağ doğan çocuğun ağlama sesine şahitliklerine gelince Ebû Hanîfe’ye

göre miras hakkında kabul edilmez çünkü o, erkeklerin muttalî oldukları şeylerdendir

namaz hakkında olması hariç çünkü o, dinin emirlerindendir.150

el-Hırakî’nin (v. 334/945) el-Muhtasar’ına yazılan üç önemli şerhten biri olan

Muvaffakuddin Muvafakuddîn İbn Kudâme’nin el-Muğnî adlı eserinde, Ebû

Hanîfe’nin süt emme konusunda da nikah gibi kadınların tek başlarına şahitliğini

kabul etmediği ve dayanak olarak da bu duruma kadının mahremlerinden olan

erkeklerin muttalî olduklarını ve sağ doğan çocuğun ağlama sesine kadınların tek

149 es-Serahsî, el-Mebsût, XVI / 144 150 el-Merğînânî, el-Hidâye,VII / 348

Page 68: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

68

başlarına şahitliğinin kabul edilmeyeceği çünkü bu durumun doğumdan sonra

olduğunu dayanak gösterdiği nakledilmektedir.151

El-Merğinânî’nin (v. 593/1197) el-Hidâye adlı eserine İbnu’l-Hümâm’ın

yazdığı Fethu’l-Kadîr adlı şerhte Ebû Hanîfe’nin görüşü es-Serahsî’nin

naklettiği ifadelere benzer olarak nakledilmektedir:

Ebû Hanîfe’ye göre iki erkek ve iki kadının şahitliği olmadıkça sağ doğan çocuğun

ağlama sesine miras konusunda şahitlik kabul edilmez çünkü ilk ağlama erkekler ve

kadınların duymakta eşit oldukları şeylerdendir, doğumun zıddına o, anneden

çocuğun ayrılmasıdır ve erkekler buna muttalî olmazlar.152

el-Mavsılî, sağ doğan çocuğun ağlama sesi konusunda Ebû Hanîfe’nin bunu

erkeklerin muttalî oldukları şeyler arasında kabul ettiğini, bebeğin sesini işitmenin

onlara helal olduğunu, mihir, miras ve nesebin subutu hakkında zaruret olduğunu, süt

emme konusunda kadınların tek başlarına şahitliğinin kabul edilmediğini, erkeklerin

muttalî oldukları şeylerden olduğunu ifade etmektedir.153

El-Aynî, Buhârî’nin Sahîh’ine yazdığı şerhte Kufeliler olarak ifade ettiği Ebû

Hanîfe ve Ashabı’nın kısas ve haddler hakkında kadınların şahitliğine cevaz

vermediklerini belirttikten sonra şunları ifade etmektedir:

151 İbn Kudâme, el-Muğnî, XII / 16 152 İbnu’l-Hümâm, Fethu’l-Kadîr, VII / 348 153 el-Mavsılî, el-İhtiyâr, I /404

Page 69: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

69

Kufeliler zaruret sebebiyle kadınların avretlerinden erkeklerin ona muttalî

olmadıkları şeye ve kadınların ayıpları ve sağ doğan çocuğun ağlama sesi, doğum ve

hayız konusunda kadınların tek başlarına şahitliklerine cevaz vermede ittifak

ettiler.154

el-Aynî, nesebler hakkında Kufelilerin bir erkek iki kadının şahitliğine cevaz

verdiğini nakletmektedir.155

Malikî fakihi ve filozof olan İbn Rüşd el-Hafîd’in (v. 595/1199)

karşılaştırmalı fıkıh kitabı olarak nitelenen Bidâyetü’l-Müctehid adlı eserinde Ebû

Hanîfe’nin görüşleri şu ifadelerle nakledilmektedir:

Ebû Hanîfe, mallarda kabul edilir, bedenî hükümlerden haddler hariç talak, ric’at,

nikah ve köle azat etme gibi konularda kabul edilir dedi.156 Ebû Hanîfe, süt emme

konusunda erkeklerle beraber olmadıkça onların şahitliği kabul edilmez, çünkü ona

göre erkeklerin ve kadınların muttalî oldukları bedenî haklardandır...Ebû Hanîfe,

göbek ve diz arasında olan şeyde kadının şahitliğine cevaz verdi.157

İbn Kayyım el-Cevziyye, et-Turuku’l-Hukmiyye adlı eserinde Ebû Hanîfe’nin

iki kadın bir erkeğin şahitliğinin kısas ve haddler dışında bütün hükümlerde kabul

154 el-Aynî, Umdetü’l-Kâri, XI / 133 155 el-Aynî, Umdetü’l-Kâri, XI / 111 156 Ebu’l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Rüşd (v. 595/1199), Bidâyetü’l-Müctehid ve Nihâyetü’l-Muktesid, (el-Hidâye fi Tahrici Ehadisi’l-Bidaye ile birlikte), Alemü’l-Kütüb, Beyrut,1987,VIII / 647 157 İbn Rüşd, Bidâyetü’l-Müctehid, VIII / 647

Page 70: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

70

edildiğine, nikah ve boşamada kadınların şahitliğinin kabul edildiğine, kadınların tek

başlarına şahitliğinin emzirme, doğumla iddetin bitmesi, çocuğun sağ doğmasına

işaret olarak sağ doğan çocuğun ağlama sesi, ancak bir erkekle beraber kabul

edileceğine ve mutlak doğum ve kadınların hastalık/ ayıpları konusunda kadınların

tek başlarına şahitliğinin kabul edildiğine dair görüşünü nakletmektedir.158

Es-Süyûtî (v. 911/1505), Cevahiru’l-Ukûd adlı eserinde kadınların haddler ve kısasta şahitliklerinin kabul edilmeyeceğine, tek başlarına erkeklerin muttalî olmadıkları şeyde kabul edileceğini, doğum, süt emme gibi konularda kabul edildiklerini ifade etmekte ve Ebû Hanîfe’nin görüşünü şu ifadelerle nakletmektedir:

Erkeklerin muttalî oldukları onun gibi şeylerde kadınların şahitliği kabul edilir mi, talak ve köle azat etme vb. gibi? Onun hepsinde bunda kadınların şahitliği kabul edilir. Bunda tek başlarına olmaları eşittir veya erkeklerle beraber olurlar...tek başına kadının şahitliği kabul edilir…Ebû Hanîfe dedi: iki erkeğin şahitliği ile veya bir erkek ve iki kadın ile. Çünkü erş/diyet sabit olur. Namaz hakkında ve gasl hakkında tek kadının şahitliği onda kabul edilir…Ebû Hanîfe dedi: iki erkeğin şahitliği ve bir erkek ve iki kadının dışında süt emmede kabul edilmez. Tek başlarına ona göre süt emmede kabul edilmezler.159

b. Ebû Hanîfe’nin Talebelerinin Kaynaklarda Geçen Görüşleri

Ebû Yusuf (v. 182/798), Muhammed (v. 189/804) ve Züfer’in (v. 158/775)

kadınların haddler ve kısas konularında erkeklerle beraber şahitliğini kabul

etmediklerini, bunlar dışındaki konularda kabul ettiklerini El-Cessâs,

nakletmektedir.160

158 İbn Kayyım el-Cevziyye, et-Turuku’l-Hükmiyye, s. 154 159 Muhammed b. Ahmed es-Süyûtî (v. 911/1505), Cevâhiru’l-Ukûd, (thk.Abdulhamid Muhammed es-Sa’denî), Daru’l-Kütübü’l-İlmiyye, Beyrut,1996, II / 350,351 160 el-Cessâs , Ahkâmu’l-Kur’an, I / 501

Page 71: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

71

İbnü’l-Kayyım, Züfer’in (v. 158/775) iki kadın bir erkeğin şahitliğinin

boşamada caiz olduğu görüşüne yer vermektedir.161

Muhammed eş-Şeybânî, Kitâbu’l-Asl adlı eserinde tek kadının şahitliği ile

ilgili olarak dinin emrinde şahitlik bölümünde bir topluluğun yediği etin mecusilerin

boğazladığını veya domuz eti karıştırıldığını haber veren ve içtikleri içeceğe şarap

karıştırıldığını haber veren tek kadının sözünün, o topluluk için adil ve güvenilir

olmadıkları kanaati varsa hüccet olduğu ifade edilmektedir.162

Eş-Şeybânî’nin orucun hilaline şahitlikte Bakara suresi 282. ayete bir kıyas

yaptığını şu ifadelerinde görebilmek mümkündür:

Orucun hilali konusunda iki hür erkek veya bir erkek ve iki kadından azı kabul

edilmez, çünkü orucun hilali ve dinin emrinden ise onda insanların iftar etmesi ve

onların orucu terk etmesi ile ilgili bazı menfaat vardı.163

Eş-Şeybânî, süt emme konusunda ise nikahtan sonra güvenilir bir kadının,

evlenen iki kişinin tek bir kadının sütünden emdiğini haber vermesi durumunda onun

şahitliğinin kabul edildiğini ve boşamanın gerçekleştiğini ve bunun sonuçlarını ifade

etmektedir.164 Ukbe b. el-Haris’in Ebî İhâb Et-Temîmî’nin kızı ile evlenmesi ve bir

kadının gelip ikisini birlikte emzirdiğini haber vermesi üzerine Rasul’ün kadına

161 İbn Kayyım el-Cevziyye, et-Turuku’l-Hükmiyye, s.151 162 Ebû Abdillah Muhammed b. el-Hasen eş-Şeybânî (v.189/804), Kitâbu’l-Asl, (tsh.Ebu’l-Vefa el-Afğânî), Alemü’l-Kütüb, Beyrut, 1990, III / 73 163 eş-Şeybânî, Kitâbu’l-Asl, III / 85 164 eş-Şeybânî, Kitâbu’l-Asl, III / 87

Page 72: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

72

bunun nasıl olduğunu sorduğunu ve evli çifti ayırdığını nakletmektedir.165 Hz.

Ömer’in süt emme ile ilgili iki şahitten azı kabul edilmez görüşünü nakletmekte ve

bunu delil aldıklarını belirtmektedir.166

Eş-Şeybânî, nikah ve kölelik/mülkiyet ile ilgili olarak tek müslüman erkeğin

ve tek müslüman kadının hüccet olmadığını ancak iki erkek veya bir erkek ve iki

kadın ile geçerli olduğunu ifade etmektedir. Miras ve vasiyet, satış, hibe, sadakada da

iki erkek veya bir erkek ve iki kadının kabul edileceğini belirtmektedir.167

Ebû Bekr Ahmed b. Ali el-Cessâs, et-Tahâvî’nin (v. 321/933) İhtilâfu’l-

Ulema adlı eserine yazdığı muhtasarda Ebû Yusuf (v. 182/798) ve Muhammed’in

(v. 189/804) bir kadının şahitliği ile doğumun sabit olacağı görüşlerini

nakletmektedir.168

İbn Hazm ve İbn Kayyım el-Cevziyye, doğumla iddetin bitmesi ve sağ doğan

çocuğun ağlama sesine kadınların tek başlarına şahitliğini kabul ettiklerine dair Ebû

Yusuf ve Muhammed’in görüşlerini nakletmektedir.169

165 eş-Şeybânî, Kitâbu’l-Asl, III / 90 166 eş-Şeybânî, Kitâbu’l-Asl, III / 93 167 eş-Şeybânî, Kitâbu’l-Asl, III / 93,95 168 Ebû Bekr Ahmed b. Ali el-Cessâs (v. 370/980), Muhtasaru İhtilâfi’l-Ulema, (thk.Abdullah Nezir Ahmed), Daru’l-Beşairu’l-İslamiyye, Beyrut, 1995, III / 346 169 İbn Hazm, el-Muhallâ, IX / 399; İbn Kayyım el-Cevziyye, et-Turuku’l-Hükmiyye, s.154

Page 73: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

73

Es-Serahsî, miras ile ilgili olarak sağ doğan çocuğun ağlama sesi (istihlal)

konusunda Hz. Ali’nin sağ doğan çocuğun ağlama sesine ilişkin tek kadının

şahitliğine cevaz vermesine dayanarak Ebû Yusuf ve Muhammed’in adil, müslüman

tek kadının şahitliğini kabul ettiklerine dair şunları nakletmektedir:

Ebû Yusuf ve Muhammed, tek hür müslüman adil kadının şahitliği Hz.Ali’nin ‘sağ

doğan çocuğun ağlama sesinde ebe kadının şahitliğine cevaz verdi’ hadisi sebebiyle

bunda kabul edilir ve ondaki mana doğduğu anda çocuğun sesini yükseltmesidir ve

bu durum erkeklerin muttalî olmadıkları şeydir ve bu durumda onun sesinde zayıflık

sebebiyle bu hale şahit olan dışında onu duymaz ve kadınların şahitliği erkeklerin

muttalî olmadıkları şeydedir.170

el-Merğînânî, el-Hidâye adlı eserinde Ebû Yusuf ve Muhammed’in sağ

doğan çocuğun ağlama sesi hakkında namaz ve miras konusunda kadınların

şahitliğini kabul ettiklerini ve o sesin doğum zamanındaki ses olduğunu ve erkeklerin

âdet olarak orada hazır bulunmamaları sebebiyle Ebû Yusuf ve Muhammed’in bunu

doğumun kendisine şahitlik gibi değerlendirdiklerini ifade etmektedir.171

c. Ebû Hanîfe’nin Talebeleri’nden Sonraki Dönemdeki Hanefî Hukukçuların Görüşleri

Ebû Cafer Ahmed b. Selâme et-Tahâvî’nin (v. 321/933) İhtilâfu’l-Ulema adlı eserine el-Cessâs tarafından yazılan muhtasarda, “bizim ashabımız” ifadesini kullanılarak kadınların şahitliğinin erkeklerle beraber haddlerde kabul edilmediği, kısasta kabul edilmediği, bunun dışında olan şeyde kabul edildiği nakledilmektedir.172

170 es-Serahsî, el-Mebsût, XVI / 144 171 el-Merğînânî, el-Hidâye,VII / 348 172 el-Cessâs, Muhtasaru İhtilafi’l-Ulema, III / 345

Page 74: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

74

Yine aynı eserde, tek bir kadının şahitliğinin, iddet bekleyen kadının doğurduğuna şahitlik etmesi üzerine doğum konusunda kabul edildiğini, iki erkek veya bir erkek ve iki kadın olmadıkça neseb konusunda sabit olmayacağı “bizim ashabımız” ifadesi kullanılarak ifade edilmektedir.173

Daha sonra doğum hakkında kendi görüşünü şu ifadelerle belirtmektedir: Ebû Cafer dedi: Doğumda kadınların şahitliğinin kabulünde herkes birleşmiştir, erkek için ona bakmak doğru olmadığı için mi, erkeklerin yerine kadınlar geçiyor veya doğum kadın için kendisinde olan bir asıldır ve erkeklerin onu gözlemesi olmadığı için mi? Zina ancak dört erkek ile caiz olur, onda kadınların şahitliği caiz olmaz, bu konu dışında bakma erkekler için caiz olmayınca, kadınların şahitliğini kadının kendisi için asıl olduğunu öğrendik, erkeklerin gözlemesi olmaz, zina ancak dört erkeğin şahitliği ile olur, erkeklerin yerine kadınların geçmesiyle kadınların şahitliği, zinada caiz olmaz, istihlale gelince doğumdan sonra olur ve erkeklerin onu müşahedesi mümkün olur.174

Süt emme konusunda şahitlikte iki erkek veya bir erkek iki kadın olmadıkça kabul edilmediği “ashabımız” ifadesiyle nakledilmekte ve daha sonra kendi görüşünü şu ifadelerle belirtmektedir:

Ebû Cafer dedi: Kan hısımlığı yoluyla kadına mahrem olana, mahrem olmayan diğer erkeklerin görmesinin caiz olmadığı şeylerden kadının bedenine bakmak caiz olur. Allah’ın bir erkeğin yerine iki kadını koyması malumdur, bir erkeğin olmaması durumunda iki erkeğin yerine dört kadın geçmez erkekleri çıkarıp tek başlarına kadınların şahitliği caiz olmaz.175

Es-Serahsî, kadınları şahitlikte, kadın olmalarından kaynaklanan velayetin

noksanlığı sebebiyle, kadınların erkeklerden daha aşağı rütbede kıldıklarını ifade

ettikten sonra Şurayh’in (v. 78/697) kadınların şahitliğinin haddlerde caiz olmaz

görüşünü nakletmektedir. Hanefî hukukçuları kastederek, kendilerinin de şaşırma ve

unutma (Bakara suresi 282’deki biri diğerine hatırlatsın) şüphesinden dolayı ve Hz.

Peygamber’in kadınları akıl ve dini noksanlığı ile nitelemesi, şüpheli durumlarda

haddleri düşürünüz emri gereği kadınların şahitliğinin haddlerde kabul

173 el-Cessâs , Muhtasaru İhtilâfi’l-Ulema, III / 346 174 el-Cessâs , Muhtasaru İhtilâfi’l-Ulema, III / 347 175 el-Cessâs , Muhtasaru İhtilâfi’l-Ulema, III / 348

Page 75: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

75

edilmeyeceğini ifade etmektedir.176 Es-Serahsî, bu ifadeleriyle kadınların şahitlikte

noksan, daha aşağı rütbede kılınmalarının dayanağı olarak kullandıkları delilleri

belirtmiştir. Deliller sadece kadınlarda varolduğu iddia edilen şaşırma, unutmadan

kaynaklanan şüphe ve kadınların akıl noksanlığı ile ilgili iki nasstan ve bir kaide

halini almış olan şüphelerle haddlerin düşürülmesidir.

O, erkeklerde şüphenin olabileceği itirazına cevap vererek erkeklerin

şahitliğinin şüphenin olduğuna dair tevatür bir haberin ulaşmadığı ve ilmü’l-yakîn ile

bunun sabit olmadığını ifade etmektedir. Daha sonra şahitlerin sayısına ilişkin

şahitlikleri üçe ayırarak bilgiler vermektedir. Hadd gerektiren zina suçu için dört

şahidin, kısas ve ukubat konularında iki erkek şahidin, borçlanmalarda iki erkek

veya bir erkek iki kadın şahidin, nikah, talak, azat etme ve neseb konularında bir

erkek iki kadın şahidin kabul edileceğini ifade etmektedir ki, bu ifadeleriyle o,

savunmacı bir psikoloji içine girmekte ve bu duruma erkeklerin hakkında nassın

olmadığı ve kesin bilginin olmadığı noktalarından yaklaşmaktadır. Es-Serahsî, üç

kişi ve iki kadının zinaya şahit olmaları durumunda onların şahitliği, Zührî’nin

(v. 124/742) rivayeti177 ile caiz olmayacağını ve onların hepsinin zina ile ilgili iftira

atmış olduklarını ifade etmektedir.178 Şahitlikleri hep şüphe durumuna bağlayarak

izah etmekte ve borçlanmalara ilişkin şahitlikte bir erkek iki kadın şahidin olmasının

şüpheyle beraber gerçekleştiğini ifade etmektedir.179

Es-Serahsî, el-Mebsût adlı eserinde kadınların şahitliği bölümünde kadınların

tek başlarına şahitliği ile ilgili olarak şunları ifade etmektedir:

176 es-Serahsî, el-Mebsût, XVI / 113,114 177 “Sünnet, Peygamber(s.a) ve ondan sonraki iki halifesi zamanından beri kadınların şahitlikleri haddler ve kısasta, nikahta kabul edilmediği şeklinde geldi.” 178 es-Serahsî, el-Mebsût, IX / 66 179 es-Serahsî, el-Mebsût, XVI / 114, 115

Page 76: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

76

Kadınların tek başlarına şahitliği erkeklerin bakamayacağı şeyler ve kadınlar

dışındakilerin ona bakamayacakları bir konu olan doğum ve ayıp/kusur hakkında

caizdir. Çünkü asıl, onun lehine kadınlar için şahit olmadığıdır, kadınlar aklen ve

dinen noksandırlar. Hz. Peygamber’in onları nitelediği gibi ve noksanlıkla eksiklik

şüphesi sabit olur ve yine dalalet/hata ve unutma onlarda üstündür ve aldatılma/hatalı

olmanın çabukluğu ve hevaya meyil onlarda açıktır ve bu şahitlikte töhmet olur ve o

töhmet şahitlerin cinsiyle ondan sakınmaya imkan verir ve kadınların tek başlarına

şahitliği tam delil/hüccet olmaz, bu yüzden yine de biz kıyası, eser ile erkeklerin

muttalî olmadıkları şeyde terk ettik ve o(eser) Mücahid, Said b. el-Müseyyib, Said b.

Cübeyr, Atâ b. Ebî Rabâh, Tâvus hadisidir; onlar, Hz. Peygamber’in kadınların

şahitliği erkeklerin bakamayacakları şeyde caizdir, dediğini söylediler. Burada

zaruretin gerçekleşmesi sebebiyledir ve o hakimin mahkemesinde onu açıklamaya

ihtiyaç duyulan hükümlerle ilişkilidir ve erkeklerin şahitliği ile onun ispatı çok

zordur/yapılamaz, çünkü erkekler ona muttali olmazlar ve onda kadınların

şahitliğinin kabulü kaçınılmazdır çünkü hüccet hakların ispatı için imkan gereği

meşrudur. Ve yine bu, adil müslüman hür kadın olursa tek kadının şahitliği ile sabit

olur, bizim görüşümüze göre ikili ve üçlüyü kapsar.180

Kadınların tek başlarına şahitliğini izah için açtığı kadınların şahitlikleri babında

kadınların tek başlarına şahitliklerinin, kadınlardan başkasının bakamayacakları

konular olan doğum ve ayıp dışında caiz olmadığını ifade etmektedir. Kadınların

akıl ve din bakımından noksanlıklarını Hz. Peygamber’in ifade ettiğini,

kadınlarda şaşırma ve unutmanın, çabuk kandırılma ve hevaya meylin galip

olduğunu, bunların şahitlik çeşitleri için sakıncalı ve töhmet doğurduğunu ifade

180 es-Serahsî, el-Mebsût, XVI / 142,143

Page 77: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

77

etmektedir. Mücâhid (v. 100/718), Said b. el-Müseyyib (v. 94/713) ve Said b.

Cübeyr (v.95/714), Atâ b. Ebî Rabâh (v. 115/713), Tâvus b. Keysan (v. 106/724)

kanalıyla gelen kadınların şahitliğinin erkeklerin bakamayacakları konularda caiz

olduğuna dair haberi alıp kıyası terk ettiklerini, erkeklerin hakimin huzurunda

şahitlik beyanlarının ispatının sakıncalı olması sebebiyle zarureten kadınların

şahitliğini kabulün gerektiğini belirtmektedir. Es-Serahsî, sünnetten bir delil

olarak haberi alıp kıyası terk ettiklerini ve hakimin huzurunda kadınlara ait bir

konuda, kadınların şahitliğinin zaruret istihsanı sebebiyle kabul ettiklerini ifade

etmektedir. Daha sonra Huzeyfe’nin haberini delil olarak göstermekte ve şahitlik

şartlarından, İslam, hürriyet, cinsiyet şartlarını izah etmektedir.

Daha sonra İbn Ebî Leyla’nın (v. 148/765) şahitlikte iki şeye; sayı ve

erkekliğe itibar edildiğini burada erkekliğe itibarın güç olması sebebiyle, sayıya

itibarın zor olmadığına ilişkin görüşlerine yer verdikten sonra delil olarak Huzeyfe

hadisi olan ‘Rasul ebe kadının doğuma şahitliği caizdir’ hadisini kullandıklarını ve

kadınların şahitliğinin erkeklerin vakıf olmadıkları şeyde caiz olduğunu ifade

etmektedir. Erkeklerin bu konuda bakmalarının çok zor ve engellenen/yasak

olmadığını ancak cinsin cinse bakmasının daha doğru olduğunu belirtmektedir.181

Es-Serahsî, bu konuda da sünnetten bir delil ile kadınların şahitliğinin, erkeklerin

vakıf olmadıkları şeyde caiz olduğunu ve maslahat gereği ve belki de örf gereği

kadınların şahitliğinin daha doğru olduğunu ifade etmektedir.

181 es-Serahsî, el-Mebsût, XVI / 142, 143

Page 78: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

78

El-Merğînânî, zina konusunda erkeklerden dört kişiye itibar edildiğini Nisâ

suresi 15.182 ve Nur suresi 4.183 ayeti zikrederek ifade ettikten sonra haddler ve kısas

konusunda kadınların şahitliğinin kabul edilmediğini dayanak göstererek şöyle ifade

etmektedir:

Haddler ve kısasta kadınların şahitliği kabul edilmez, Zühri’nin hadisi sebebiyle:

Sünnet Rasullullah ve ondan sonra gelen iki halifesi tarafından kadınlar için haddler

ve kısasta şahitliğin olmaması şeklinde geldi, çünkü onda erkeklerin şahitlik

makamına kadınların geçmesi sebebiyle bedeliyet şüphesi vardır ve şüphelerle düşen

şeyde kabul edilmez.184

El-Merğînânî’nin yukarıdaki ifadesinde “bedeliyet şüphesi” ile yerine

geçmeden kaynaklanan kadınlardaki şaşırma veya unutmaya ilişkin şüpheyi

kastettiğini düşünmekteyiz. O, haddler ve kısas dışındaki konularda şahitlikle

ilgili Bakara suresi 282. ayeti ve şunları ifade etmektedir:

Hadd ve kısasta kadınların şahitliği kabul edilmez, diğer haklar buna eşit olmaz, iki

erkeğin veya bir erkek iki kadının şahitliği diğer haklarda kabul edilir, malî hak veya

malî olmayan hak, nikah, talak, köle azat etme, iddet, havale, vakf, sulh, vekale,

vasıyye, hibe, ikrar, ibra, veled, velad, neseb gibi.185

el-Merğînânî, doğum, bekaret, kadınların ayıpları hakkında erkeklerin vakıf

olmadıkları konuda bir tek kadının şahitliğinin kabul edildiğini ve Hz. Peygamber’in 182 “Kadınlarınızdan fuhuş işleyenler olursa, içinizden aleyhlerine dört şahit getirin, eğer bunlar şahitlik ederlerse, ölünceye kadar veya Allah onlara bir yol kılana kadar o kadınları evlerde göz hapsinde tutun” 183 “İffetli kadınlara zina isnad edip de, sonra dört tanık getiremeyenlere seksen deynek vurun; ebediyyen onların tanıklığını kabul etmeyin. İşte onlar yoldan çıkmış kimselerdir.” 184 el-Merğînânî, el-Hidâye,VII / 343 185 el-Merğînânî, el-Hidâye, VII / 344

Page 79: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

79

‘erkeklerin bakamayacakları şeyde kadınların şahitliği caizdir’ hadisini delil alarak

hadiste geçen kadınlar kelimesinin başındaki harfi tarifin çoğul ve cins için

olduğunu ve en azı da kapsadığını ifade etmektedir.186

Müteahhirin Hanefî alimlerinden Abdullah b. Mahmud el-Mavsılî, el-Muhtâr

adlı eserine kendisinin yazdığı şerh olan el-İhtiyâr li Ta’lili’l-Muhtâr’da zina

konusunda erkeklerden dört şahit olmadıkça kabul edilmeyeceğini ve kısasta iki

erkeğin şahitliğinin kabul edileceğini ve bu ikisi dışında kalan haklarda iki erkeğin

şahitliği veya bir erkek ve iki kadının şahitliğinin kabul edileceğini ifade etmekte ve

Nur suresi 4. ve Nisa suresi 15. ayetleri ve Hz. Peygamber’in “Bana dört şahit

getirmezsen sırtına hadd vurduracağım” hadisini delil olarak zikretmektedir. Daha

sonra kadınların şahitliklerinin haddler ve kısasta kabul edilmediğini ve Bakara

suresi 282. ayette zikredilenin taksitle borçlanmalar olduğunu ifade ettikten sonra

şöyle devam etmektedir:

Çünkü kadın şahitlik ehlindendir. Kadının şahitliği erkek gibi müşahede, hıfz ve

edanın varlığı sebebiyle kabul edilir. Unutmanın artması, sayının artmasını gerektirir.

Ayetteki (o ikisinden biri diğerine hatırlatsın) ibaresi işaret eder. Bedeliyet şüphesi

kaldı ve bu sebeple biz haddler ve kısasta kabul etmeyiz, onlar dışındaki hükümlerde

şüphe ile beraber sabit olur.187

el-Mavsılî, kadınların tek başlarına şahitliğinin erkeklerin muttalî olmadıkları

doğum, bekaret, kadınların kusurları gibi konularda kabul edildiğini, onların

şahitliğinin miras dışında namazla ilgili sabiinin ilk ağlama sesi hakkında kabul

edildiğini ifade etmektedir. Delil olarak Hz. Peygamber’in “Kadınların şahitliği

186 el-Merğînânî, el-Hidâye, VII / 346 187 el-Mavsılî, el-İhtiyâr, I / 403

Page 80: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

80

erkeklerin muttalî olamadıkları konularda caizdir.” rivayetini nakletmekte ve

şöyle devam etmektedir:

Doğuma erkeklerin muttalî olması mümkündür ve ona kadınlar tek başlarına muttalî

olurlar, ve kadınların tek başlarına şahitliğinin kabulü maslahatı elde etmek için

gerekir, onda tek bir kadının şahitliği kabul edilir, Peygamber’den rivayet edildi, o

doğumda tek bir kadının şahitliğini kabul etti.188

El-Merğinânî’nin (v. 593/1197) el-Hidâye adlı eserine, El-Bâbertî’nin

(v. 786/1384) kaleme aldığı Şerhu’l-İnâye adlı eserde zina ve kazf konusunda

erkeklerden dört kişiye itibar edildiği, Nisa suresi 15. ve Nur suresi 4. ayetleri

delil gösterildikten sonra şunlar ifade edilmektedir:

Dört lafzı, sayı ve erkeklik hakkında nasstır ve İslam, akıl ve adalete gelince adaleti

şart koşma önce gelir. Dördü şart koşma, Allah’ın kullarının ayıbını gizlemeyi

sevmesinden ve fuhşun yaygınlaşmasına razı olmamasındandır. Ebû Bekr ve Ömer’i

tahsis Rasul’den varid olan ‘benden sonra Ebû Bekr ve Ömer’i rehber edinin’ kavli

iledir.189

El-Bâbertî, kadınların şahitliğinin bedeliyet şüphesi ile onları erkeklerin

yerine koymak sebebiyle haddler dışında caiz olduğunu ifade ettikten sonra Bakara

suresi 282. ve Bakara Suresi 196.190 ayetleri karşılaştırmak suretiyle asıl olanın,

imkanıyla beraber bedel ile amelden sakınılan şeyde olduğunu ve kadınların

şahitliğinin olmayacağı; iki erkeğin şahitliği ile amelin imkanıyla beraber caiz

188 el-Mavsılî, el-İhtiyâr, I / 402,403 189 Ekmelüddin Muhammed b. Mahmud el-Bâbertî (v. 786/1384), Şerhu’l-İnâye ale’l-Hidâye, (Şerhu Fethu’l-Kadir ile birlikte),(thc.Abdürrezzak Galib el-Mehdi), Daru’l-Kütübü’l-İlmiyye, Beyrut,1995, VII / 344 190 “…Güvene kavuştuğunuzda, hac (zamanın)a kadar umra ile faydalanmak isteyen kimse, kolayına gelen kurbanı keser.(Kurban) bulamayan kimse üç gün hacda, yedi gün de dödüğünüz zaman (olmak üzere) tam on gün oruç tutar…”

Page 81: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

81

olduğunu ifade etmektedir. Bedeliyet şüphesi onda var ise şüphelerle düşen şeyde

kabul edilmeyeceği, haddlerden kalan konularda kadınların şahitliğinin geçerli

olduğunu belirtmektedir.191

Fetâvâ Mustafa ez-Zerkâ adlı Yusuf el-Kardâvî’nin takdim ettiği çalışmada

haddler ve kısasta kadınların şahitliğinin kabulsüzlüğünün şeriatın şüphelerle

haddlerin düşürülmesini gerektirdiği, kadının bir töhmet altında bulunduğu ve

şeriatın malî işlerde erkeğin şahitliğinden daha zayıf olarak kadına itibar ettiği, bu

zayıflığın ispatın kuvvetinden bir eksiklik olduğu, mallarda bu durumun olmasının

hadd ve kısas konularında daha öncelikli olması gerektiği ifade edilmektedir.192

Zührî’nin (v. 124/742) rivayeti ve Hz. Ali’nin kadınların şahitliği hadd ve kan/kısasta

caiz olmadığı yönündeki rivayeti nakledilmekte ve daha sonra hadd ve kısasta

kadınların şahitliğinin kabul edilmemesi durumuna ilişkin nass ile şeriatın kadınların

şahitliğine sınır koyduğuna, hadd ve kısas gerektiren olayların sıklıkla itici ve çirkin

olaylar olması ve kadının hassasiyeti ve etkilenmesinin şiddetli olmasına, ruhî

etkenlerin şahitlik konularına etkilerine, şahitliğin edasının bir meziyet ve İslam’da

bir hak olmayıp vacib olduğuna, zor ve meşakkatli olduğuna ve kadının bundan

korunduğuna vurgu yapılmaktadır.193 Görüldüğü gibi önceki hukukçuların

görüşlerine ait deliller ifade edildikten sonra, hadd ve kısasta kadınların şahitliğinin

kabul edilmemesine kadınların hassas olması ve etkilenmesi gerekçe olarak

sunulmaktadır.

191 el-Bâbertî, Şerhu’l-İnâye, VII / 345 192 Yusuf el-Kardâvî, Fetâvâ Mustafa ez-Zerkâ, Daru’l-Kalem, Dımeşk, 1999, s.385,386 193 el-Kardâvî, Fetâvâ Mustafa ez-Zerkâ, s. 386-389

Page 82: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

82

Hanefî hukukçuların kadınların şahitliği ile ilgili kullandıkları delilleri yer yer

ifade ettik. Ebû Hanîfe (v. 150/767) ve Talebelerinden sonra gelen hukukçuların,

onların görüşlerini açıklamak, yinelemek ve savunmakla uğraştıklarını gördük.

Genel olarak onlar, kadınların şahitliği meselesinde malî konulara şahitlikte

Kitap’tan Bakara suresi 282. ayeti, haddlerden olan zina ve kazf konusunda Kitap’tan

Nisa suresi 15., Nur suresi 4. ayetleri ve Sünetten Tabiin fakihi Zührî’nin

(v. 124/742) merfu haberini ve haddlerin şüphelerle düşeceğine dair Sahabe Kavlini

delil olarak almışlardır. Zührî’nin haberi haddler ve kısas dışında kalan nikah, talak

vb. konuları da kapsamaktadır.

Kadınlara mahsus doğum, istihlal, süt kardeşliği gibi konularda Ebû Hanîfe

ile Ebû Yusuf ve Muhammed eş-Şeybânî kadın şahit sayısında ayrılmaktadırlar.

Onlar, doğum konusunda tek kadının şahitliğini kabul etmekte birleşmişlerdir. Süt

kardeşliği konusunda Ebû Hanîfe, kadının mahremlerinin muttalî olmasından

hareketle tek başlarına kadınların şahitliğini kabul etmezken Ebû Yusuf ve

Muhammed eş-Şeybânî doğumla iddetin bitmesinde tek kadının şahitliğini kabul

etmişlerdir. Muhammed eş-Şeybânî, süt kardeşliği sonucunda eşlerin ayrılığı

konusunda Ukbe b. El-Haris ile ilgili haberi zikretmiş olmakla birlikte Hz.Ömer’in

iki şahitten azının kabul edilmeyeceği yönündeki kavlini Sahabe Kavli olarak

almaktadır. İstihlal konusunda Ebû Hanîfe, kadın ve erkekleri işitmede ortak

olduklarını ifade ederek cenaze namazı –ki bunun dinin emrinden olduğu ifade

edilmektedir- konusu dışındaki kadınların şahitliğini kabul etmediğini, miras

Page 83: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

83

konusunda iki erkek veya bir erkek ve iki kadından az olursa Ebû Hanîfe’nin kadının

şahitliğini kabul etmediğini görmekteyiz. Ebû Yusuf ve Muhammed istihlal

konusunda Hz.Ali’nin merfu hadisi ve çocuğun sesinin doğduğu anda zayıf olması

sebebiyle ebe kadının tek başına şahitliğini kabul etmektedirler. Ebû Hanîfe, Hz.

Ali’nin hadisinin cenaze namazı hakkında olduğunu, miras konusunda kabul

edilemeyeceğini ifade etmektedir.

C. KADIN SADECE MALLARA VE ERKEKLERİN MUTTALİ OLMADIKLARI KADIN KUSURLARINA ŞAHİTLİK EDEBİLİR

El-Cessâs, Tabiin fakihlerinden Hasen (v. 110/728) ve Dahhâk b.

Muzâhim’in (v. 105/723) borç konusu dışında kadınların şahitliğine cevaz

verilmediğini rivayet ettiğini, Leys’in (v. 175/791) kadınların şahitliğine vasiyet, azat

etme konularında cevaz verildiğini nikah, talak, haddler ve kan (kısas) gereken

kasten öldürmede cevaz verilmediği görüşünü nakletmekte ve onlara dayandığını

düşündüğümüz eş-Şâfiî’nin (v. 204/820) kadınların erkeklerle beraber şahitliğinin

mallar dışında caiz olmaz, vasiyette erkek olmadıkça caiz olmaz, vasiyette malla

olursa caizdir görüşünü ve Malik’in (v. 179/795) kadınların erkeklerle beraber

şahitliğinin haddlerde, kısasta, talakta, nikahta, neseblerde, velada, ihsanda caiz

olmayacağı, vekalette, vasiyette caiz olacağı görüşünü, Evzâî’nin (v. 157/774) bir

erkek iki kadının şahitliğinin nikahta caiz olmayacağı görüşünü nakletmektedir.194

194 el-Cessâs , Muhtasaru İhtilafi’l-Ulema, III / 346; el-Cessâs , Ahkâmu’l-Kur’an, I / 502

Page 84: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

84

Et-Tennûhî (v. 240/854), İbn Vehb’in (v. 199/814) İbn Şihab’dan

(v. 124/742) Sünnetin Rasul ve ondan sonraki iki halifesinden kadınların şahitliği

nikah, talak ve haddlerde caiz olmadığı şeklinde geldiğine dair rivayetine ve bu

rivayetin “ondan sonraki iki halifesi” kısmının olmadığı versiyonuna, İbnu’l-

Müseyyib’den (v. 94/713) kadınların şahitliğinin haddlerde, talakta, katlde caiz

olmadığına dair rivayetine, İbn Şihab’dan sünnetin bir erkek ve iki kadının

şahitliğinin katlde, nikahta, talakta haddlerde caiz olmaz şeklinde geldiğine dair

rivayetine, Rabîa’dan (v. 136/753) kadınların şahitliğinin katlde, haddlerde, talakta,

nikahta, köle azat etmede caiz olmadığına dair rivayetine, Mekhûl’den (v. 116/734)

kadınların şahitliğinin borç dışında caiz olmadığına dair rivayetine yer

vermektedir.195

İbn Kayyım el-Cevziyye, sahabi ve tabiin fakihlerden bazılarının görüşlerini aşağıdaki ifadelerle nakletmektedir:

İbn Ebî Şeybe, Mekhul’den rivayet etti: ‘kadınların şahitliği borç dışında sabit olmaz.’ Yine Şa’bî’den rivayet etti: ‘kadınların şahitliği ancak mala ilişkin konularda caizdir.’ Ez-Zühri’den rivayet etti: ‘Sünnet böyle geldi, kadınların şahitliği kadınların dışındakilerin muttalî olamayacakları konularda caizdir.’ İbn Ömer dedi: ‘kadınların tek başlarına şahitliği, hamilelikleri, hayızları, avretleri gibi kadınların dışındakilerin vakıf olamayacakları konular dışında caiz değildir.’ Saîd b. el-Müseyyib ve Abdullah b. Utbe dedi: ‘kadınların şahitliği kadınların dışındakilerin muttalî olmadıkları şeyler dışında kabul edilmez.’ Ömer ve Ali (r.a) dedi: kadınların şahitliği boşama, nikah, kan ve haddlerde caiz olmaz.’ Ez-Zühri dedi: ‘Sünnet ve Rasul, ondan sonraki iki halifesi zamanında böyle idi; kadınların şahitliği hadd, nikah ve boşamada caiz olmaz.’ 196

195 Saîd b. Saîd et-Tennûhî (v. 240/854), el-Müdevvenetü’l-Kübrâ, (thk.Hamdi el-Demerdâşî), Mektebetü Nizâr Mustafa el-Bâz, Mekke, 1999, VI / 1941 196 İbn Kayyım el-Cevziyye, et-Turuku’l-Hükmiyye, s.152

Page 85: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

85

a. Malikî Hukukçuların Görüşleri Malik b. Enes’in (v. 179/795) kaynaklarda geçen görüşlerine baktığımızda onun kadınların şahitliğini sadece malî konular ve kadınların muttalî oldukları konular olarak sınırladığını görebilmekteyiz.

Malik b. Enes’in talebelerinden Esed b. Furât (v. 213/828), Malik’in vefatından sonra Malik’in talebelerinden İbnu’l-Kâsım (v. 191/807) ile Mısır’da görüşmüş ve Malik’in görüşlerini ondan dinlemiş ve İbnu’l-Kâsım’ın da ictihatlarını kaydetmek suretiyle el-Esediyye adlı eserini telif etmişti. Sahnûn b. Said et-Tennûhî’nin bundan bir nüsha edinerek İbnu’l-Kâsım’a arzetmesi ve tashih edilen yeni nüshaya Malik’in diğer talebelerinin görüşlerini eklemesi ve fıkıh konularına göre tasnif etmesiyle oluşan eser olan el-Müdevvenetü’l-Kübrâ’da Malik’in bir erkek ve iki kadının bir erkek üzerine kısasta şahitliği ile ilgili görüşleri şöyle ifade edilmektedir:

Malik dedi: kadınların şahitliği haddlerde, kısasta, talakta, nikahta caiz olmaz ve nikahta kadınların şahitliği kadınlar dışındakilerin şahitliğine bu yönlerden bir şeyde caiz olmaz, mallarda ve mallar üzerine vekalette kadınlarla beraber bir adam olursa kadınların şahitlik üzere şahitlikleri caizdir, yine Malik yeminle beraber hak sahibinin bir malı üzerine iki kadın şahit olursa kadınların şahitliği caiz olur ve iki kadının şahitlik üzere şahitliği olursa erkeğin yerine şahit olurlar, bir erkek şahitlik üzere şahitlik eder ancak o erkekle beraber o erkek dışında biri olursa caiz olur, bir erkek ve iki kadının bir erkeğin şahitliği üzere şahitliği, tek kadın yerine sayıca arttırılmaz, kadınlarla beraber bir erkek olmadıkça caiz olmaz ancak kadınların kendilerine bir hak üzere şahitlik etmeleri, yeminle beraber bir erkeğin yerine olmalarıdır ve o Malik’in görüşüdür.197

Malik’in tek bir kadının erkeklerin göremeyeceği şeyde şahitliği hakkında görüşü, el-Müdevvene’de şöyle ifade edilmektedir:

Malik dedi: iki kadının şahitliğinden daha azı şahitliklerden bir şeyde caiz olmaz ve şeylerden bir şeyde tek bir kadının şahitliği caiz olmaz.198

Malik’in istihlalde kadınların şahitliği hakkında görüşü, iki kadının istihlalde şahitliğinin caiz olacağı, doğum konusunda da iki kadının şahitliğinin kabul edileceği şeklinde el-Müdevvene’de nakledilmektedir.199

Malik’in İstihlal konusunda tek kadının şahitliği ile ilgili görüşü şu ifadelerle nakledilmektedir:

Erkeklerin göremeyeceği şeyde tek bir kadının şahitliği caiz olur mu? Görüşün nedir dedim. O da dedi: Malik, şahitliklerden bir şeyde iki kadından azı caiz olmaz,şeylerden bir şeyde tek bir kadının şahitliği caiz olmaz, dedi. Tek bir kadının eşyadan bir şeyde şahitliği kabul edilmez, kadınların şahitliği onda tek başlarına caiz olmaz. Tek bir kadının doğuma şahitliğine Malik cevaz verir mi?

197 et-Tennûhî, el-Müdevvene, VI / 1923 198 et-Tennûhî, el-Müdevvene, VI / 1923 199 et-Tennûhî, el-Müdevvene, VI / 1937

Page 86: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

86

Görüşün nedir, dedim. O da dedi: Malik, her şeyde tek başlarına kadınların şahitliği kabul edilir ve o iki kadından az olması onda kabul edilmez. 200

Görüldüğü üzere Malik, önceki bölümde geçtiği gibi doğum, istihlal hakkında kabul edenler gibi düşünmemekte ve onlardan ayrılmaktadır. O, istihlal konusunda Ebû Hanîfe ile görüş olarak birleşmekte, doğum, talak, nikah gibi konularda Ebû Hanîfe’den ayrılmaktadır. Ebû Yusuf ve Muhammed eş-Şeybânî ile doğum, istihlal, talak, nikah konularında görüş olarak birleşmektedir. Malik’in ifadelerinden kadınların tek başlarına şahitliğini yukarıda zikrettiğimiz konularda caiz olduğu, malî konularda ise erkeklerle beraber caiz olduğu anlaşılmaktadır.

Ebû Bekr Ahmed b. Ali el-Cessâs, et-Tahâvî’nin (v. 321/933) İhtilafu’l-

Ulema adlı eserine yazdığı muhtasarda, Malik’in kadınların şahitliği ile ilgili

görüşlerine şu ifadelerle yer vermektedir:

Malik dedi: kadınların şahitliği erkeklerle beraber haddlerde caiz olmaz. Kısasta caiz

olmaz. Talakta, nikahta, neseblerde, velada, ihsanda caiz olmaz ve vekalette,

vasıyette azat etme olmaz ise caiz olur …Doğumda, kadınların kusurlarında iki

kadından azı caiz olmaz…İbnu’l-Kâsım, Malik’ten zikretti: iki kadın şahit olmadıkça

süt emmede kabul edilmez. 201

Hanefî hukukçu olarak el-Cessâs, Malik’in görüşlerini özetle bu şekilde ifade

etmiş ve herhangi bir yoruma ihtiyaç hissetmemişken İbn Hazm, Malik’in bir erkekle

beraber kadınların erkek olmaksızın kısas, hadd, talak, nikah, ric’at, azat etme, neseb,

vela, ihsan konularında kabul edilmediğine, bir erkekle beraber kadınların

şahitliğinin borçlar, mallar, vekalet, azat etme içermeyen vasiyet konularında caiz

olduğuna, kadınların kusurlarında, doğumda, süt emmede, istihlalde tek başlarına

kabul edileceği ve bir şahit ve davacının yemininde iki kadın ve davacının yemini ile

200 et-Tennûhî, el-Müdevvene, VI / 1937 201 el-Cessâs , Muhtasaru İhtilâfi’l-Ulema, III / 345,346,348

Page 87: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

87

hüküm verildiğine dair görüşünü nakletmekte202 ve bununla ilgili olarak şu yorumları

yapmaktadır:

Malik’e gelince, vadeli borçlar üzerine bazı mallara kıyas etti ve azat etmeyi vadeli

borçlara kıyas etmedi ve ikisiyle beraber bir erkek olmadan mallarda ve kasamede

davacının yeminiyle beraber iki kadını kabul etti, ondan bu görüş rivayet edildi ve

alimlerin çoğunluğu tek başlarına kadınların şahitliğinin istihlal konusunda reddinde

ihtilaf etti ve kadınların tek başlarına kabul edildikleri gibi iki kadının kabulünde

ihtilaf etti.203

İbn Hazm, nassçı ve kıyası reddeden anlayışı ile Malik’i ilgili ayette204 geçen

vadeli borçları diğer malî konulara kıyas etmesi noktasından eleştirmektedir. İstihlal

konusunda, Hanefî hukukçuların da ihtilaf ettiğini hatırlatmaktadır.

Şihabuddin Ahmed İdris el-Karâfî (v. 684/1285), ez-Zehîra adlı eserinde Malik’in talak, azat etme ve istihlal ile ilgili görüşlerini şu ifadelerle nakletmektedir:

Malik dedi: kendisiyle talakın, köle azadının gerekli olduğu durumlarda kadınların şahitliği caizdir..Malik’ten: bir erkek ve bir kadın istihlale şahit olursa o ikisinin şahitliği zaruretin artması sebebiyle caiz olmaz, kadının şahitliği erkeklerin hazır bulunuşu ile düşmüş olandır, erkek tek başına kalır ve ona İbn Habib cevaz verir çünkü tek erkeğin şahitliği, iki kadının şahitliğinden daha kuvvetlidir.205

Yukarıdaki ifadeleriyle Malik’in, kadınların şahitliğini müdayene ayetinde

erkeklerden birinin olmaması durumunda iki kadının bir erkeğin yerine geçmesine

kıyas yaptığı anlaşılmaktadır. Erkeklerin hazır bulunması ile kadınların şahitliğinin

düşeceğini ifade etmektedir. Ancak onun talebelerinden el-Vâdıha’nın müellifi 202 İbn Hazm, el-Muhallâ, IX / 399 203 İbn Hazm, el-Muhallâ, IX / 401 204 el-Bakara, 2 / 282 205 Şihabüddin Ahmed b.İdris el-Karâfî (v. 684/1285), ez-Zehîra, (thk. Muhammed Buhubze), Daru’l-Garbi’l-İslâmî, Beyrut, 1994, X / 248,250

Page 88: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

88

Abdülmelik b. Habib’in (v. 238/852) istihlalde tek erkeğin şahitliğine cevaz

verdiğini206 görmekteyiz.

Malik’in kasten yaralama, haddler, talak, nikah, nesebler, vela, miraslar hakkında kadınların şahitliği hakkında görüşü şu ifadelerle nakledilmektedir:

Malik, kadınların şahitliği miraslarda ve mallarda caizdir dedi, Malik’in görüşünde

neseblerde caiz olmaz…Kadınların şahitliği velada Malik’in görüşünde caiz mi?

Görüşün nedir, dedim. O da dedi: Malik, velaya ve nesebe kadınların şahitliği caiz

olmaz.207

Malik, kadınların şahitliğine sadece malî konularda cevaz vermektedir.

Malik’in sirkatte/hırsızlıkta iki kadın ve bir erkeğin şahitliği hakkındaki görüşü şöyle

ifade edilmektedir:

Bir erkek ve iki kadın sirkate şahitlik ederse mal tazmin ettirilir ve el kesme Malik’in

görüşünde olmaz mı? Senin görüşün nedir, dedim. O da dedi: evet o Malik’in

görüşüdür, malı tazmin edilir ve el kesilmez, Çünkü Malik dedi: köle, kasten veya

hataen köleyi öldürür ve onun efendisi bir şahitle gelir: şahit bir yemin eder ve

kölenin öldürmediğine hükmolunur. Kasten olursa bir şahit ile öldürülmez, adamı

206 el-Karâfî, ez-Zehîra, X / 250 207 et-Tennûhî, el-Müdevvene, VI /1941

Page 89: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

89

hırsızlık üzere görür, bir şahidin şahitliği ile el kesilmez ve ondan çalınan metaya

onun şahidi ile beraber yemin eder ve el kesilmez ve her yaralamada bir kısas olmaz,

o, maldır ve böylece onda şahitle beraber yemin caiz oldu..208

Malik’in malî konular ve cezaî konular ayrımını yaptığını görebilmekteyiz.

Malî bir konu olan hırsızlık suçunda, malın tazmini konusunda bir erkek ve iki

kadının şahitliğini kabul ederken, malî bir konu olmadığı için el kesmede kabul

etmemektedir.

El-Karâfî, Muhammed b. İbrahim b. El-Mevvâz’ın (v. 269/882) kadınların

şahitliğini mala vekaletlerde kabul edilmeyeceğine dair görüşünü el-Mevvâziye’den

nakletmekte209 ve Sahnûn’un (v. 240/854) vasiyet ve vekalet konularında kadınların

şahitliği ile ilgili görüşlerini el-Karâfî, şu ifadelerde nakletmektedir:

Sahnûn dedi: vasiyet ve vekalet malî konu değildirler, filanın yeminiyle beraber

kadınların şahitliği caiz olur ve şayet yüz kadın olursa kadınlarla beraber yemin

eder,[…]tek kadın olmaz, çünkü kadın erkeğin yarısıdır, köle veya bir kadın veya

zimmi lehine kadınlar şahit olurlarsa köle, kadın, zimmi yemin eder ve sonuçlanır.

Bir erkek ve iki kadın, bir erkeğe hırsızlıkla ilgili şahitlik ederse, mal tazmin edilir ve

el kesilmez, çünkü o, bedenî bir hükümdür, hırsız aleyhine bir erkek davacı yemin

etti ve çalınan mal tazmin edildi ve el kesilmedi.210

İbnü’l-Hümâm, Malik b. Enes’in erkeklerle beraber kadınların şahitliğinin

mallar ve ona bağlı olan konular dışında akıl noksanlığı ve zabt eksikliği/karışıklığı

sebebiyle kabul etmediğini ve doğum, bekaret, erkeklerin muttalî olmadıkları konuda

208 et-Tennûhî, el-Müdevvene, VI / 1944,1945 209 el-Karâfî, ez-Zehîra, X / 249 210 el-Karâfî, ez-Zehîra, X/ 248

Page 90: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

90

kadınların kusurları hakkında iki kadının şahitliğinin kabul edilmesini şart koştuğunu

ifade etmektedir.211

Malik’in erkeklerle beraber kadınların şahitliğine mallar ve ona bağlı konular

dışında akıl noksanlığı ve zabt eksikliği sebebiyle kabul etmediğini görmekteyiz.

Malik’in kadınların şahitliğini kıyas etmek suretiyle bütün hükümlere yaymamasının

sebebi olarak kadınların akıl noksanlığı ve zabt eksikliği gösterilmektedir.

El-Aynî, Malik b. Enes’in kısas ve haddler hakkında kadınların şahitliğine

cevaz vermediğini, nikah, talak, köle azat etme, neseb ve vela konusunda onların

erkeklerle beraber şahitliklerinin caiz olmadığı görüşünü, erkeklerin muttalî

olmadıkları şeyden doğum, süt emme konusunda iki kadının şahitliğinin caiz olduğu

görüşünü ve kadınlardan birinin ebe olmasını şart koştuğunu nakletmektedir.212

El-Aynî’nin doğum, süt emme gibi erkeklerin muttalî olmadıkları konuda Malik’in

iki kadının şahitliğine cevaz verdiğini daha önce ifade edilmeyen kadınlardan birinin

ebe olmasını şart koştuğunu görmek mümkündür.

İbn Ebî Zemenîn (v. 399/1008), Müntehâbu’l-Ahkâm adlı eserinde kadınların

şahitliği hakkında Malik’in görüşlerini şu ifadelerle nakletmektedir:

el-Müdevvene’de Sahnûn dedi: İbnu’l-Kâsım’a dedim: İstihlal hakkında görüşün ne,

kadınların şahitliği onda caiz midir? Dedi: Malik dedi:iki kadının şahitliği istihlalde

211 İbnü’l-Hümâm, Fethu’l-Kadîr, VII / 343,345 212 el-Aynî, Umdetü’l-Kâri, XI / 111,133

Page 91: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

91

ve doğumda caizdir ve onda kadınların şahitliği iki kadından az olması kabul edilmez

onda caiz olmaz.213

İbn Ebî Zemenin, kadınların şahitliği hakkında Malik’in görüşünü, kadınların

tek başlarına kadınların şahitliği olarak almış ve el-Müdevvene’den nakilde

bulunmuştur.

İbn Rüşd, Bidâyetü’l-Müctehid adlı eserinde Malik’in görüşünü şu ifadelerle

nakletmektedir:

Malik’e göre beden hükümlerinden hükümde kabul edilmez ve Malik’in ashabı mala

ilişkin bedenî haklarda kadınların kabulünde ihtilaf etti, vekillikler ve sadece mal

hariç vasiyet gibi; Malik, İbnu’l-Kâsım ve İbn Vehb bir şahit ve iki kadın kabul

edilir, Eşheb ve İbnü’l-Macişun iki erkek olmadıkça kabul edilmez, tek başlarına

kadınların şahitliği, kastettiğim genellikle erkeklerin muttalî olmadıkları bedenî

haklarda doğum, istihlal ve kadınların kusurları gibi konularda kabul edildiği, Malik

süt emme konusunda iki kadın yeter dedi 214

Muvafakuddîn İbn Kudâme, el-Muğnî adlı eserinde Malik’in görüşleri olarak

zina konusunda kadınların şahitliğini kabul etmediğini, ukubat; haddler ve kısas

konusunda iki erkek şahit olmadıkça kabul edilmeyeceğini, ukubat dışında; nikah ve

ıtak/köle azat etme konusunda iki erkeğin ve iki kadının şahitliği kabul edileceğini,

213 Muhammed b. Abdillah b. İsa b. Muhammed b. İbrahim “İbn Ebî Zemenîn” (v. 399/1008), Müntehâbu’l-Ahkâm, I-II,(thk.Abdullah b. Atıyye el-Ğâmidî), Müessesetü’r-Reyân, Lübnân,1998,s.154 214 İbn Rüşd, Bidâyetü’l-Müctehid,VIII / 646-647

Page 92: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

92

mallar konusunda iki erkek veya bir erkek ve iki kadının şahitliğinin kabul

edileceğini ve malın sübutunun onu iddia eden şahit ve yeminle olduğunu ve

erkeklerin muttalî olmadıkları konularda iki kadının şahitliğinin kabul edildiğini

nakletmektedir.215

İbn Kayyım el-Cevziyye, Malik’in kadınların bir erkekle beraber veya erkek

olmadan kısas, hadd, nikah, boşama, ric’î boşama, azat etme, neseb, vela, ihsan

konularında şahitliklerinin kabul edilmeyeceği, kadınların erkeklerle beraber

şahitliğinin, borçlara, mala, vekalete, azat etmenin olmadığı vasiyette caiz olduğunu,

kadınların kusurlarına, doğum, emzirme, sağ doğan çocuğun ağlama sesi konularında

kadınların tek başlarına şahitliğinin kabul edildiğine ilişkin görüşlerine yer

vermektedir. 216

Malik b. Enes’in Muvatta adlı eserinin şerhlerinden biri olan Celaleddin

Abdurrahman es-Süyûtî (v. 911/1505) tarafından yazılan Tenvîru’l-Havâlik adlı

eserde haddlerde, talakta, iftira (kazf) konusunda kadınların şahitliğinin caiz

olmadığı, çocuğun ilk ağlama sesine iki kadın şahidin kabul edildiğine dair sünnetin

geldiği, iki kadının bir dirheme şahitliği veya bundan az ya da çok olan miktara

şahitliğinin bir şahit (erkek) olmadıkça veya yemin olmadıkça caiz olmayacağı ifade

edilmektedir.217

Görüldüğü üzere miktarı ne olursa olsun malî bir konuda, yalnız iki kadının

şahitliğinin caiz olmadığı ifade edilmekte ve Bakara suresi 282. ayet bütün malî

konular için delil olarak alınmaktadır.

215 İbn Kudâme, el-Muğnî, XII / 6,7,10,17 216 İbn Kayyım el-Cevziyye, et-Turuku’l-Hükmiyye, s.154 217 Celaleddin Abdurrahman es-Süyutî (v. 911/1505), Tenvîru’l-Havâlik Şerhu ala Muvattai Malik, Matbaatü Daru İhya’l-Kütübü’l-Arabiyye, Mısır,(t.y), I /200-202

Page 93: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

93

Kaynaklardan ulaşabildiğimiz Malik’in talebelerinin görüşlerine yer verecek olursak El-Karâfî, istihlalle gerçekleşecek olan nesebin subutunun iki kadın şahit ve yeminle olacağı, kadının doğumdan sonra ölmesi durumunda miras konusunda vasinin babasının veya veresenin kadınlarla beraber yeminiyle mirasın sabit olacağı görüşünde olan İbnu’l-Kâsım’dan (v. 191/807) nakillere yer verir. 218 Bununla ilgili olarak ceset yok olacağı için istihlalin de yok olacağından hareketle Sahnûn (v. 240/854), Muhammed (b. İbrahim el-Mevvâz) (v. 269/882) ve Eşheb’in (v. 204/819) men ettiğini nakletmektedir.219

İbnu’l-Kâsım, İbnu’l-Mevvâz’ın kandan af ve kısas konusunda görüşleri ez-Zehîra’da, şöyle nakledilmektedir:

İbnu’l-Kâsım dedi: Kadınların bir erkekle beraber şahitlikleri kan/kısas hakkında affa engel olur, hata ile katl hakkında ve hata ile yaralamada caiz olur, çünkü o, bir maldır, bir erkekle beraber kadınlar şahit olurlarsa kadınların şahitliği caizdir, çünkü kasıt ve hatanın herbiri maldır, Sahnûn’a denildi: Kasame/yeminle beraber kasten katlde şahide cevaz verdin, kasten katl hakkında iki kadın kasamede caiz olmaz. el-Mevvâziye: iki kadının tek başlarına şahitliği, yaralanın yemini ile beraber yaralama, kasten ve hata ile öldürme hakkında caiz olur, onun ölümünü ortaya çıkaran kimse hakkında yemin/kasame olur, tek bir kadının katle şahitliği ile kasame gerekmez, Eşheb buna muhaliftir, Abdülmelik dedi: katlde bir şahit ve bir yemin caiz olmaz, onda yeminle beraber iki kadın caizdir.220

Görüldüğü gibi konular daima bir kategori içine dahil edilmek suretiyle, malî

konularla ilgili şey olup olmama noktasından hükme bağlanmaktadır.

Sahnûn b. Et-Tennûhî, el-Müdevvenetü’l-Kübra adlı eserinde kadınların

şahitliği ile ilgili olarak şunları ifade etmektedir:

(Sahnûn dedi) ve Rabîa dedi: kadınların şahitliği istihlalde caizdir, ve böylece

istihlal bir âdettir ve doğum zamanında ancak kadınların şahit olduğu şeydendir,

kadınlardan doğumda hazır bulunanın şahitliği istihlal hakkında caizdir… kadınların

hatalı öldürmede şahitliği beden ayakta durarak kalırsa caiz olur, Kadınlar: Biz filanı

öldürdüğünü gördük, hatalı filandır, dediler. Kadınların şahitliği zaruretin olduğu

yöne caiz olur. Sahnûn, istihlal hakkında kadınların şahitliği sabinin bedeni kalırsa ve

adiller sabiyi ölü olarak gördüklerine şahit olduysa caiz olur, çünkü ne istihlal ne

218 el-Karâfî, ez-Zehîra, X/ 247,249 219 el-Karâfî, ez-Zehîra, X / 248 220 el-Karâfî, ez-Zehîra, X / 248

Page 94: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

94

beden kalır dedi…Sahnûn, mirasta, mal hakkındaki ihtilaflarında caizdir, çünkü o,

mal ve neseb kadınların şahitliği olmaksızın bilinir.221

Kadınların doğum zamanında şahit olduklarını ifade ettiği istihlal çocuğun sağ

doğup doğmadığına bir işaret olarak kabul edilmiştir. Et-Tennûhî’nin

ifadelerinden çocuğun bütün bedeninin gelişip gelişmediğinin, kadının düşük

yapıp yapmadığının anlaşılmasını, doğum sırasında çocuğun ölümüne sebep olan

kişi hakkında kadınların şahitliğini (kısas konusuna girmesi) zaruretin olmaması

sebebiyle kabul etmediğini görmekteyiz. Et-Tennûhî de konuları mal ve neseb

gibi ayırarak mirasla ilgili olan istihlale şahitlikte kadınların şahitliğini kabul

etmemektedir.

El-Karâfî, kadınların bir erkekle beraber şahitliği ile ilgili şunları ifade

etmektedir:

Birinci Grup. Kitab’ta: Haddlerde, kısasta, talak, nikah, neseb ve vela konusunda

kadınların şahitliğinin bir erkekle olur mu olmaz mı, Allah’ın kadını zikrettiği

borçta, zaruret sebebiyle kadınlar dışında muttalî olmadıkları şey üzerine caiz olur,

mallarda davacı iki kadınla beraber yemin eder ve davacı lehine hükmedilir ve

kadınların şahitliği dışında neseb sabit olursa miraslar ve mallar hakkında hatayla

katl caiz olur, Sahnûn, hatada ve mallarda zaruret sebebiyle kadını geçirme hakkında

onlar, caiz kıldı, cesede gelince ve o kalır, cenin ve öldürülenin bir ruyetine iki erkek

şahit olursa ve kadınların şahitliğinin gerekmemesi dışında.222

El-Karâfî, kadınların doğum ve istihlalde tek başlarına şahitliği ile ilgili

olarak şunları ifade etmektedir:

221 et-Tennûhî, el-Müdevvene, VI / 1937,1940,1941 222 el-Karâfî, ez-Zehîra, X / 247

Page 95: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

95

İkinci Grup. Kitab’ta iki Müslüman kadının doğumda ve istihlalde şahitliği caizdir

[…] tek başlarına kadınların şahitliği olduğu zaman kabul edilir, onda iki kadından

azı kabul edilmez tek başlarına kadınların şahitliği kabul edilmez veya […] vasi ile

beraber vasiyette olursa azat etme veya kadınların şirket ortaklığı, onun dışında dedi:

Vasiyette caiz olmaz […] çünkü o, bir mal değildir.223

Malî hükümlere kadın ve erkeğin şahitliği ile ilgili olarak el-Karâfî, şunları ifade etmektedir:

Bedenlerin hükümlerinde haddler ve kişiye kısas veya organlara kısas konuları

dışında iki kadın ve bir şahit kabul edilir. Bize göre: Allah müdayene konusunda iki

erkeği zikretti. (İki erkek olmazsa bir erkek ve iki kadın) mala ilişkin her şey onun

gibi oldu ve Allah, talak ve ric’at hakkında buyurdu: (sizden iki adil kimse şahitlik

ederler) ve o Bedenî bir hükümdür, erkeklerin muttalî olmadıkları bir konu dışında

bedenî hükümlerin tamamında oldu. Hz. Peygamber’in (iki adil şahit ve veli

olmadıkça nikah olmaz) kavlini delil/hüccet aldılar: Allah’ın kavli ile

(erkeklerinizden iki şahit şahitlik etsinler ve iki erkek olmazsa ) bir erkek ve

şahitlerin yokluğu zamanında bir erkek yerine geçecek iki kadın ikame edilir, nikah

ve ric’at icare akdi gibi maddi faydaları içeren akitler şüphelerle düşmez ve mallar

gibi onda kadınlar kabul edilir. Vadeli ve muhayyerlik hakkı bulunan akitlerde

kadınlar kabul edilir. Talak, karşılıklı bozulan akit olan ikalenin benzeridir,

kadınların bunda kabulü süt emme, azat etme, satış gibi tahrimdir.224

El-Karâfî de konuları kategorilerine göre değerlendirmekte ve kadınların

şahitlik ettikleri konuları izah etmektedir. İki erkeğin şahitlik etmesinin malî

konularda olduğunu, talak ve ric’at gibi bedenî hükümlerde iki adil şahidin şahitlik

etmesi gerektiğini ifade ederek bu duruma Kitap ve Sünnetten delil getirmiştir. El-

223 el-Karâfî, ez-Zehîra, X / 248 224 el-Karâfî, ez-Zehîra, X / 254

Page 96: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

96

Karâfî de şüphelerle haddlerin düşmesi kaidesine dayanarak, malî konularda bu

durumun olmadığından hareketle kadınların şahitliğine cevaz vermektedir. Nikah ve

ric’atın, talakın da ikalenin benzeri olduğundan kadınların şahitliğinin kabul

edileceğini ifade etmektedir.

Daha sonra ayetin, bir erkek şahit olmazsa bir erkek ve iki kadının olacağına, bir

erkek ve iki kadının, iki şahidin yerine ikame edileceğine delalet ettiğini, ayetin

sonu ile başının bağlı olduğunu, umum üzere olduğunu ifade etmekte kısas, zina

ve hırsızlık suçları arasında bir derecelendirmeye giderek iki kadının şahitliğinin

bunlarda kabul edilmeyeceğini, bedenî konuların malî konulardan üstün olduğunu

belirtmektedir. Katl ve hırsızlıkta el kesme, içki haddlerinin cezaî konulara

girdiğini ve zinaya kıyas edilerek kadınların kabul edilmediğini, malî konulara ve

talaka kıyas etme ile kadınların kabulünün sabit olmayacağını ifade etmektedir.225

Bedenî hükümlerin mallar üzerinde yer aldığı ifade edilerek mallarda kabul

edilmeyen kadınların tek başlarına şahitliğinin bedenî hükümlerde kabul

edilmeyeceği ifade edilmektedir.

b. Şâfiî Hukukçuların Görüşleri

eş-Şâfiî (v. 204/820), el-Umm adlı eserinde zina konusunda dörtten

(erkekten) azının caiz olmayacağına Kitab ve sünnetin delalet ettiğini ve adil

olmayanın şahitliğinin caiz olmayacağına Kitabın delalet ettiğini ifade etmektedir.226

225 el-Karâfî, ez-Zehîra, X / 255 226 Ebû Abdillah Muhammed b. İdris eş-Şâfiî (v. 204/820), el-Umm, (thk. Mhmut Matrucî), Daru’l-Kutübü’l-İlmiyye, Beyrut, 1993, VII / 83

Page 97: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

97

eş-Şâfiî, Kadınların Şahitliği bölümünde kadınların iki konu dışında

şahitliğinin caiz olmadığını ifade etmekte ve şöyle devam etmektedir:

Bir mal hakkında erkeğin üzerine erkek için şahitlik gerekir, bir erkek şahit,

kadınlarla beraber olmadıkça, kadınlar ne kadar çok olurlarsa olsunlar kadınların

şahitliği caiz olmaz, erkekle beraber kadınların ikiden az olması caiz olmaz, iki kadın

caiz olmaz, o ikisi beraber yemin eder, çünkü Allah şahitlik eden dışındaki için o

ikisinin şahitliği gibi şahitlik edenle beraber o ikisine cevaz vermeyi şart koştu…

ikinci konu: kadınların avretlerinden erkeğin görmesinin olmadığı şeyde, kadınlar tek

başlarına caiz olurlar, Allah’ın hükmüne kıyasen tek başlarına olurlarsa dörtten azı

caiz olmaz, çünkü bir erkeğin yerine bir erkekle beraber ikisini (iki kadını) koydu, iki

şahidin şahitliğini kıldı veya bir şahit ve iki kadın şeklinde, tek başlarına olunca iki

şahidin yerine dört (kadın)…haddlerden bir şeyde caiz olmaz, vekaletlerden bir

şeyde caiz olmaz, vasiyette caiz olmaz, mal olarak vasıflanan şey dışında olan şeyde

caiz olmaz, kadınların muttalî olup erkeklerin muttalî olmadıkları şeyde, en az iki

şahit azat etme ve vela konusunda caiz olmaz, talakta ve haddlerde ve azat etmede

davalı yemin eder.227

Eş-Şâfiî, kadınların şahitliğini malî konular ve kadınların avretlerinden

erkeğin görmesinin mümkün olmadığı konular olarak ifade etmekte, ilki için Bakara

suresi 282. ayeti delil göstermektedir. İkincisinde kadınların tek başlarına olmaları

durumunda dörtten azının caiz olmayacağını, bir erkek yerine iki kadının geçmesi ve

227 eş-Şâfiî, el-Umm, VII / 88

Page 98: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

98

şahitlikte asgari sayının iki olmasını delil göstermektedir. Kadınların şahitliğinin caiz

olmadığı konuları sıralamaktadır.

Ebû Bekr Ahmed b. Ali el-Cessâs, et-Tahâvî’nin (v. 321/933) İhtilâfu’l-

Ulema adlı eserine yazdığı muhtasarda, eş-Şâfiî’nin kadınların şahitliğinin erkeklerle

beraber mallar dışında caiz olmayacağı, erkek olmadıkça vasıyette caiz olmayacağı,

malla vasıyette caiz olacağı, doğumda dört kadından azının kabul edilmeyeceği, süt

emme konusunda dört kadının kabul edileceği, annesinin şahitliğinin caiz

olmayacağı yönündeki görüşlerini nakletmektedir.228

El-Mâverdî (v. 450/1058), eş-Şâfiî’nin talebesi olan el-Müzenî’nin

Muhtasar’ına yazdığı şerh olan el-Hâvi’l-Kebîr’de, cerh ve tadil konusunda

kadınların şahitliğinin kabul edilmeyeceğini ifade ettikten sonra kadınların asıl

şahitliklerinin, şahitliklerinin kabul edildiği konular olan mal veya doğum veya

kadınların kusurlarına ilişkin konularda olduğunu ifade etmektedir.229

İbn Hazm, eş-Şâfiî’nin görüşünü şu ifadelerle nakletmekte ve vadeli borçları

mallara kıyas etmesini eleştirmektedir:

Eş-Şâfiî, iki kadın ve bir erkeğin şahitliği malların hepsinde ve azat etmede, çünkü o

maldır, ve hata ile öldürme, bir insan için malı vasiyette kabul edilir ve bir erkekle

beraber ve erkek olmadan vasiyetin aslında kabul edilmez ve kadınların

dışındakilerin muttalî olmadıkları konularda tek başlarına kadınlar kabul edilir,

dedi…eş-Şâfiî’ye gelince vadeli borçları mallara kıyas etti, ona şöyle denir:

Hükümlerin geri kalanını buna kıyas değil mi? Her hükmü buna kıyas ederim,

diyenle arasındaki fark ne? Çünkü o bir hükümdür ve hüküm ile malların hepsini

228 el-Cessâs , Muhtasaru İhtilâfi’l-Ulema, III / 346-348 229 el-Mâverdî, el-Hâvi’l-Kebir, XVI / 188

Page 99: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

99

buna kıyas ederim sözünün arasındadır, çünkü o maldır ve mal burada

hükümlendirme dışında mıdır? Onların ihtilafı nasslar, kıyas ve Selefin görüşü

hakkındadır ve onlardan biri icmayı gözetmez, Züfer’den zikretmiştik: kadınların tek

başlarına eşyadan bir şeyde şahitliği kabul edilmez ve Yunus b. Abdillah, Ebû Bekr

b. Ahmed b. Halid, babamdan, Ali b. Abdülaziz, Ebû Ubeyd, Huşeym, Yunus b.

Abdillah, el-Hasenü’l-Basrî kanalıyla rivayet ettik dedi: Adam öldürmeye/katle

şahitlik zinaya şahitlik gibi dört erkektir, böyle bir şey nasıl olur, kıyası, haddlere

benzeyen zinaya haddlere kıyas etmeksizin adam öldürme, kısas ve haddlerde sadece

iki erkeğin kabul edileceğini kıyas etmeyi nereden çıkarıyorlar, çünkü zina ayrı bir

haddir ve ayrı bir kandır veya bir erkek ve iki kadının onda kabul edileceği şey

üzerine gerekir, çünkü ayrı bir hükümdür ve ayrı bir şahitliktir.230

İbn Hazm, bu ifadeleriyle kıyası reddi ve nassçılığını bir kez daha

göstermektedir. Her hükmün, hüküm olarak kabul edilmesini, şahitliklerin de ilgili

oldukları şahitlik olarak kabul edilmesini ve kıyasa gidilmemesi gerektiğini

vurgulamaktadır.

İbn Hazm, mezheb kurucularının görüşlerini alıp onları tek tek eleştirdikten

sonra sonuç olarak şunları ifade etmektedir:

Onların görüşlerinin fesadı, kesin bilgi ile ortaya çıktı ve zikredilen kaviller

düşmüşse ve sözün yönü ve gerçeği bütün çıplaklığı ile açıklamak ise, O Allah’ın

yazılı belge ile satışta anlaştığımız zaman bize emretti ve Allah “pazarlığı bitirdiğiniz

satışta anlaştığınızda şahitler tutun” 231 buyurdu ve bize vadeli borçlandığımız zaman

onu yazmamızı ve erkeklerimizden iki şahit veya razı olduğumuz bir erkek ve iki

kadını şahit tutmamızı emretti ve bize talak olduğu zaman bizden iki adil şahitlere

230 İbn Hazm, el-Muhallâ, IX / 399, 401 231 el-Bakara, 2 / 282

Page 100: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

100

müracaatı emretti ve bu nasslardan bir şeyde değildir, onunla bu konu hakkında ve

şahitlerin sayısı hakkında tarafların anlaşmazlığında hükmettiğimiz şeyi zikretti, iki

şahit veya ikisinden biri ölürse veya ikisi veya ikisinden bir unutursa veya ikisi

değiştirirse veya ikisinden biri değiştirirse, kim bir durumu şaşırırsa veya zikredilen

ayetlerde alenen Allah’ın emrine muhalefet eden bir yola saparsa! Ve alış veriş

ettiğiniz zaman sizler üzerine şahit getirmeniz yoktur ve belli bir vadeye kadar bir

borç ile borçlandığınızda onu dilerseniz yazmazsınız ve dilerseniz onun aleyhine

birini şahit getirmezsiniz dedi, ve ayette olmayan şeyin hilafına ve ayetin aleyhine

onda olmayan şeyi iddia etti ve zikredilen naslarla onların bağlantısı düştü, Allah bizi

korusun.232

es-Serahsî, eş-Şâfiî’nin buna ilişkin görüşlerini ifade ettikten sonra bunu, şu

ifadelerle izah etmektedir:

Şahitlikte erkeklerin durumu kadınların durumundan kuvvetlidir ve erkeklerin

muttalî olmadıkları bir şeyin, bir erkek ile ispatı, gereken mana için olmazdı, çünkü

onun bir kadının şahitliği ile ispatı evlâ olarak caiz olmaz.233

Es-Serahsî, şahitlikte erkeklerin durumunun kuvvetliliğinden bir şey

kaybetmediğini, ancak erkeklerin muttalî olmadıkları bir konuda bir erkeğin

şahitliğinin zaruret sebebiyle caiz olmayacağını ifade etmektedir. Tek erkeğin kabul

edilmediği bir konuda, tek kadının kabul edilmemesinin daha öncelikli olduğunu

ifade etmektedir.

232 İbn Hazm, el-Muhallâ, IX / 401,402 233 es-Serahsî, el-Mebsût, XVI / 142

Page 101: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

101

el-Merğînânî, eş-Şâfiî’nin doğum, bekaret, kadınların ayıpları hakkında dört

kadını şart koştuğunu ifade ettikten sonra eş-Şâfiî’nin erkekliği, bakmanın önemsiz

olması sebebiyle düşürmediğini zira cinsin cinse bakmasının daha önemsiz olması

sebebiyle şahitliği kuvvetlendirme amacıyla dördü şart koştuğunu ifade

etmektedir.234

İbnu’l-Hümâm, eş-Şâfiî’nin kadınların şahitliğine hangi konularda izin verdiğine ilişkin şunları nakletmektedir:

Eş-Şâfiî, erkeklerle beraber kadınların şahitliği mallar ve ona bağlı olan şeyler

dışında izin, vazgeçme şartı (şartu’l-hıyâr), şuf’a, icare, hata ile öldürme, sadece mal

gerektiren her yaralama gibi kabul edilmez, ve yine akitlerin feshi, yazılan taksitlerin

kabzı ancak son taksit hariç çünkü onda asıl olan akıl noksanlığı ve zabt

karışıklığı/eksikliği sebebiyle kabulsüzlüktür.235

İbnü’l-Hümâm’ın naklettiği bu ifadelerden eş-Şâfiî’nin malî bir konu gibi

görünen akitlerin feshi, yazılan taksitlerin kabzı konularında kadının şahitliğini akıl

noksanlığı ve zabt karışıklığı sebebiyle kabul etmediğini görmekteyiz.

El-Aynî, kısas ve haddler konusunda kadınların şahitliğine eş-Şâfiî’nin

cevaz vermediğini, nikah, talak, köle azad etme, neseb ve konusunda erkeklerle

beraber kadınların şahitliğine cevaz vermediğini, süt emme konusunda dört kadının

şahitliği ile ispatın olduğunu nakletmektedir.236

234 el-Merğînânî, el-Hidâye, VII / 346 235 İbnü’l-Hümâm, Fethu’l-Kadîr, VII / 344 236 el-Aynî, Umdetü’l-Kâri, XI / 133, 111

Page 102: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

102

Muvafakuddîn İbn Kudâme, zina konusunda kadınların şahitliğine cevaz

vermeyenler arasında eş-Şâfiî’nin adını da zikretmekte ve alimlerin çoğunluğunun

şahitlerin hür erkekler olmalarını şart koştuklarını ifade etmektedir.237

Muvafakuddîn İbn Kudâme, eş-Şâfiî’nin haddler ve kısas konusunda kadınların

şahitliğine ilişkin görüşünü şu ifadelerle nakletmektedir:

Bakara suresi 282. ayet kadınların şahitliğinde şüphe olduğuna delildir. Kadınların

şahitliği kabul edilmez, kadınlar çok olsa onlarla beraber bir erkek olmazsa onda

kadınların şahitliğinin kabul edilmemesi gerekir ve bunu mala kıyas doğru olmaz. Bu

zikrettiğimizi Said b. el-Müseyyib, eş-Şa’bî, en-Nehaî, Hammâd, ez-Zührî, Rabîa,

Malik, eş-Şâfiî, Ebû Ubeyd, Ebû Sevr ve Ashabu’r-Rey dedi ve onlar ittifak etti.238

Muvafakuddîn İbn Kudâme, eş-Şâfiî’nin bir erkek iki kadın ile Bakara suresi

282. ayeti delil aldığını, malın sübutuyla ilgili olarak onu iddia eden şahit ve yeminle

olduğu görüşünde olduğunu ve iki kadın şahit ve davacının yeminin kabul

edilmeyeceğine dair görüşünü nakletmektedir.239

Muvafakuddîn İbn Kudâme, eş-Şâfiî’nin erkeklerin muttalî olmadıkları

konularda –süt emme, doğum, hayz ve iddet- dört kadının şahitliğini şart koştuğunu,

iki kadın ile bir erkeğin şahitliğini, erkekle beraber şahitlik ettiği konuda Hz.

Peygamber’in kabul ettiğini, “iki kadının şahitliği bir erkeğin şahitliği iledir” hadisini

dayanak gösterdiğini ve diğer şahitlikler gibi kabul edilmeyeceği görüşünü

nakletmektedir.240

237 İbn Kudâme, el-Muğnî, XII /5 238 İbn Kudâme, el-Muğnî, XII / 6 239 İbn Kudâme, el-Muğnî, XII / 9,10,13 240 İbn Kudâme, el-Muğnî, XII / 17,18

Page 103: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

103

Ebû İshak İbrahim b. Ali b. Yusuf eş-Şîrâzî (v. 476/1083), zina konusunda

dört erkekten azının kabul edilmeyeceğini241 ifade ettikten sonra, bir şahit ve iki

kadınla malın ve onunla mal kastedilen şeyin, icare, hibe, rehn gibi konuların sabit

olacağını, Bakara Suresi 282. ayetin selem hakkında nass olduğunu ve malı ve her

mal kastedilen şeyi buna kıyas ettiklerini ifade etmektedir.242 İki erkeğin şahitliği ile

ilgili olarak şunları ifade etmektedir:

Mal ile ilgili olmayan şeydir, ondan mal kastedilmeyen şeydir, erkekler ona muttalî

olurlar, nikah, ric’at, talak, azat etme, vekale, vasıyye ileyh, kasten öldürme, zina

haddi dışındaki had, iki erkek şahit ile olmadıkça sabit olmaz..(Talak 65/2) İbn

Mesud rivayet etti, Hz. Peygamber’in şöyle dediğini: “İki adil şahit ve veli

olmadıkça nikah olmaz.” Zühri’den, “Rasullulah ve ondan sonraki iki halifesi

döneminde kadınların şahitliğinin haddlerde kabul edilmeyeceği şeklinde sünnet

geldi” nass, ric’ata, nikaha ve haddlere delalet etti, onunla mal kastedilmeyen her

şeyi haddlere kıyas ettik, erkekler ona muttalî olurlar.243

Daha sonra malî durumların ayrımını yapmak suretiyle şunları ifade

etmektedir:

Nikah konusunda iki eş anlaşıp mehirde ihtilaf ettilerse, bir şahit ve iki kadınla

mehir sabit olur, çünkü o, malın ispatıdır… bir erkek ve iki kadın hırsızlığa şahit olsa

çalınan mal hakkında el kesme cezası hariç suç sabit olur, bir erkek ve iki kadın

kasten öldürmeye şahit olsa kısas cezası sabit olmaz ve diyet olmaz. Hırsızlık ve katl

arasındaki fark, kasten öldürme olursa iki görüşten biri; kısas gerekir, diyet kısastan

bedeldir, kısas cezasından af ile gerekir, kısas sabit olmazsa onun bedeli olan diyet

241 Ebû İshak İbrahim b. Ali b. Yusuf el-Fîrûzâbâdî eş-Şîrâzî (v. 476/1083), el-Mühezzeb, (thk.Muhammed ez-Zuhaylî), Daru’l-Kalem, Dımeşk, 1996, V / 627 242 eş-Şîrâzî, el-Mühezzeb, V / 631 243 eş-Şîrâzî, el-Mühezzeb, V / 632

Page 104: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

104

de sabit olmaz, ikinci görüş; iki bedelden (kısas ve diyetten) biri gerekir, birini seçme

ile tayin olunur, diyet kısas olmaksızın bize gerekirse, belirli olan bize vacib olur,

öldürme suçunun gerektirdiğine aykırıdır, yine hırsızlık olmaz, hırsızlık el kesmeyi

ve toplu çalınan malı karşılamayı gerektirir, ikisinden biri diğeri hakkında bedel

olmaz, diğeri olmadan ikisinden birinin gerekmesi caiz olur.244

Yaralamalara şahitlik konusunda kasten zahir olanda iki erkek şahit dışında

kabul edilmeyeceği ve bunun kısas gerektiren bir cinayet olduğu yönünde olan

görüşün olduğunu belirttikten sonra şahitle ve iki kadınla tazmin konusunda sabit

olacağı görüşüne yer vermektedir.245

Kadınların tek başlarına şahitliği ile ilgili olarak şunları ifade etmektedir:

Erkeklerin muttalî olamayacakları şeyde doğum, süt emme, elbise altındaki kusurlar

hakkında kadınların tek başlarına şahitliği kabul edilir, çünkü erkekler onlara muttalî

olmazlar, şayet onda kadınların tek başlarına şahitliğini kabul edilmezse inkar

etme/tecâhüd zamanında kadının şahitliği hükmü düşer. Bundan sayı ile ilgili olan

dışında bir şey sabit olmaz, çünkü o, onda sayıya itibar edilen şahitliktir. Dört

kadından azı kabul edilmez, çünkü şahitliklerin en azı iki erkektir.246

Şâfiî hukukçularından Gazzâlî, el-Vasît adlı eserinde sayı ve erkeklik başlığı

altında el-Vecîz adlı eserindekine yakın ifadelerle şahitliği dört mertebede, el-Vecîz

adlı eserinde üç mertebede şöyle ifade etmektedir:

Bir kişinin şahitliği Ramazan hilalini görme konusu dışında sabit olmaz. Ancak

şahitlikte üç mertebe vardır: 1.Zina konusunda dört adil erkeğin şahitliği gerekir. 2.

Zina dışında mal olmayan ve maldan kaynaklanmayan şeyler; nikah, ric’at, talak, 244 eş-Şîrâzî, el-Mühezzeb, V / 632 245 eş-Şîrâzî, el-Mühezzeb, V / 633 246 eş-Şîrâzî, el-Mühezzeb, V / 633

Page 105: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

105

köle azad etme, İslam, ridde, buluğ, vilade, iddet gibi. Cerh, ta’dil, kısastan af,

vesaye, vekale iki erkekle sabit olur, bir erkek ve iki kadınla sabit olmaz. Erkeklerin

bakamayacakları doğum, kadınların kusurları, süt emme gibi konularda dört kadın ile

sabit olur. Tek başına ebe kadının sözü ile doğum sabit olmaz. 3. Ecel, hıyâr, şuf’a,

icâre, hata ile öldürme, mal dışında bir şey gerekmeyen her yaralama bir erkek ve iki

kadın ile sabit olur. Sirkate (hırsızlığa) ve kasten öldürmeye bir erkek ve iki kadın

şahit olsa mal sabit olur, ceza sabit olmaz. Nikahın mihri sabit olur, nikah sabit

olmaz. Boşanmış hamile olan kadının doğumu dört kadın ile sabit olur,

talak/boşama olmaz.247

Şâfiî hukukçularından Gazzâlî’nin el-Vecîz adlı eserine yazdığı şerhte Râfiî,

Zina konusunda dört adilin şahitlik etmeleri gerektiğini ifade etmekte ve Zührî’den

(v. 124/742) Resulullah ve ondan sonraki iki halifesinden kadınların şahitliğinin

haddlerde ve zina ile ikrarda kabul edilmesi dışında bir sünnetin geldiğine dair

rivayete yer vermektedir.248 Mal olmayan şeye şahitliği ukube/ceza ve ukube

olmayan şeye şahitlik olarak ikiye ayırmakta, ukubelere/cezalara şahitliğin iki erkek

olmadıkça sabit olmayacağını, onda Allah’ın bir hakkının eşitlendiğini ve içki haddi,

yol kesme, kısas, kazf haddini bunlara örnek olarak vermektedir. Ukube olmayan

şeyleri erkeklerin genellikle ona muttalî oldukları şeyler ve muttalî olmadıkları şeyler

olarak ikiye ayırmaktadır. Erkeklerin genellikle muttalî oldukları konuları, nikah,

ric’at, talak, azat etme, İslam, ridde, buluğ, vela, iddetin bitmesi, şahitlerin cerh ve

ta’dili, kısastan af olarak zikretmekte ve iki erkekle sabit olacağını, bir erkek ve iki

kadının şahitliğinin kabul edilmeyeceğini ifade etmektedir.249 Erkeklerin genellikle

247 Muhammed b. Muhammed el-Gazzâlî (v. 505/1111), el-Vasît, VII / 364-367; el-Vecîz fî Fıkhi Mezhebi’l-İmâmi’ş-Şâfiî, (Thk. Hâlid el-Attar), Daru’l-Fikr, Beyrut, 1994, s.446 248 er-Râfiî, el-Azîz, XIII / 45,46 249 er-Râfiî, el-Azîz, XIII / 48

Page 106: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

106

muttalî olmadıkları doğum, dulluk, rıtk, karn, hayz, süt emme, doğanın istihlali

konularında kadınların şahitliği, kadınların marifetine has olduğu için, kadınların tek

başlarına şahitliğinin kabul edileceğini, sayının dört kadın veya iki erkek veya bir

erkek ve iki kadın şeklinde olduğu 250 ifade etmektedir.251

Daha sonra er-Râfiî, et-Tehzîb’den şu nakle yer vermektedir:

Hür kadının yüzündeki kusur, onun omzundaki kusur, iki erkek olmadıkça sabit

olmaz, o ikisine binaen köle kadının yüzünde ve o avretten değildir, bir erkek ve iki

kadın sabit olur, çünkü ondan kastedilen maldır, fakat ayıbın/kusurun cinsi yine

genellikle erkeklerin muttalî olmadıkları şeydendir, özel kusura muttalî olmazlar, bu

kadın cerraha özeldir, bu örneklerden her biri ve dört kadından azı ile sabit olmaz,

onlardan ikisi bir erkek yerine geçerek, kadınlarla sabit olmaz, bir erkek ve iki

kadınla sabit olur ve iki erkekle olması evlâ olan yol iledir.252

Er-Râfiî, mal veya mal kastedilen konulara şahitlik konularını, peşin

paralar/aynlar, borçlar, akitler olarak ifade etmekte ve Bakara Suresi 282. ayetle iki

erkek veya bir erkek ve iki kadının şahitliğinin sabit olacağını, kadınların tek

başlarına şahitliğinin sabit olmayacağını ifade etmektedir. Satış, ikale, icare, mal ile

vasıyet, hıvale, daman, sulh, karz, şuf’a, nikahta mehir, gasb, mal dışında bir şey

gerekmeyen cinayetler, hata ile öldürme gibi çocuğun katli, mecnun, köle ile hür

kimsenin katli, el kesme olmayan hırsızlık konularını örnek olarak zikretmektedir.253

Kadınların şahitliğinde mal-mal olmayan ayrımının tek bir konuda nasıl

yapıldığını şu ifadeler göstermektedir: 250 Muhyiddin Yahya b. Şeref en-Nevevî (v. 676/1277), Ravdatü’t-Tâlibîn ve Umdetü’l-Müftîn,el-Mektebü’l İslâmî,Beyrut,1991, XI / 25? 251 er-Râfiî, el-Azîz, XIII / 48,49 252 er-Râfiî, el-Azîz, XIII / 49 253 er-Râfiî, el-Azîz, XIII / 50

Page 107: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

107

Sirkate bir erkek ve iki kadın şahit olursa, mal sabit olur, kesme sabit olmaz, çünkü

mal bir erkek ve iki kadın ile sabit olur, cezalar sabit olmaz, onlardan malda

hükmedilen söz sondur, kasten öldürmeye bir erkek ve iki kadın şahit olsa idi, o diyet

sabit olmaz, kısasın sabit olmadığı gibi, ilki açıktır, sirkat ile el kesme ve mal

birleşmesi gerektiğinden ayrılırlar, onun delili tamam olursa,sabit olur, delil/hüccet

tamam olmazsa sabit olmaz, öldürme o ikisiyle beraber gerekmez, kısas onun aynıyla

gerekir, onun hücceti olmaz, sabit olmazsa, onun bedeli sabit olmaz, ikisinden birinin

gerekmesine gelince onun aynıyla olmaz, ihtiyar tayin edilir, mala tayin üzere isbat

edersek onun gerektirdiği şey ile tam olmaz. Bir erkek ve iki kadın mihre şahitlik

ederse onu bir kadın iddia etti, mihir sabit oldu, nikah sabit olmaz, mihir onun

kastedildiğidir, onun karısını boşaması ile bağlanırsa veya onun kölesini doğum

üzere azat etmesi ve doğuma dört kadın şahit oldu, doğum sabit oldu, talak olmaz,

azat etme olmaz, böylece o ikisi bağlı olursa gasb üzerine veya itlafa ikisi ile bir

erkek ve iki kadınla şahit oldu gasb ve itlaf sabit oldu, talakın vukuu ile

hükmedersek, azat etmenin elde edilmesi ile olmaz, onun aleyhine nass vardır.254

Zekeriyya b. Muhammed b. Ahmed el-Ensârî eş-Şâfiî (v. 926/1519)

tarafından yazılan Şerhu Menhecü’t-Tullâb adlı esere Süleyman b. Muhammed b.

Ömer (v. 1221/1806) tarafından yazılan Haşiyetü’l-Buceyremî adlı eserde zina

konusunda erkeklerden dört kişinin şahitliğinin, kazf konusunda iki kişinin

şahitliğinin, mal konusunda Bakara suresi 282. ayet sebebiyle iki erkek veya bir

erkek ve iki kadının şahitliğinin kabul edildiğini, genellikle erkeklere açık olan

nikah, talak, ric’î, ikrar gibi zinaya benzer ölüm, vekale, vesaye, şirket, kıraz, ve

kefale konusunda iki erkeğin şahitliği üzerine olduğunu ve bunun dayanağının da

“veli ve iki adil şahit olmadıkça nikah olmaz” hadisi olduğunu ve genellikle erkeğin

254 er-Râfiî, el-Azîz, XIII / 51

Page 108: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

108

görmediği bekaret, doğum, hayız, süt emme, elbiseler altındaki kadının kusuru bir

erkek ve bir erkek ve iki kadın ile kadınlardan dört ile sabit olacağı ifade

edilmektedir.255

Görüldüğü gibi kadınların şahitliğinde malî olan, malî olmayan konu ayrımı

yapılmaktadır. Mal olmayan konu, ukube ve ukube olmayan konular olarak ikiye

ayrılmaktadır. Ukube olmayan konular, genellikle erkeklerin muttalî oldukları

konular ve muttalî olmadıkları konular şeklinde ayrılmaktadır. Kadınlar malî

konularda erkeklerle beraber şahitlik edebilmektedirler. Genellikle erkeklerin muttalî

olmadıkları konularda kadınların tek başlarına şahitliği sayı olarak dört kadın veya

iki erkek veya bir erkek ve iki kadın şeklinde kabul edildiği görülmektedir.

Şâfiî hukukçular da Malikî hukukçular gibi düşünmekte ve malî konularda

erkeklerle beraber kadınların şahitliğini kabul etmektedirler. Bu noktada ve hadd ve

kısas konularında kadınların şahitliğini kabul etmemede Hanefî hukukçularla

birleşmektedirler. Nikah, talak gibi konularda Şâfiî ve Malikî hukukçular kadınların

şahitliğini kabul etmezken, Hanefî hukukçular kabul etmektedirler.

Eş-Şâfiî, erkeklerin muttalî olamayacakları kadınlara özel durumlarda dört

kadının şahidliğini kabul ederken Malik b. Enes, iki kadının şahitliğinin caiz

olacağını ifade etmektedir.

255 Süleyman b. Muhammed b. Ömer (v. 1221/1806), Haşiyetü’l-Buceyremî ala Şerhu Menhecü’t-Tullâb, Daru’l-Kütübü’l-İlmiyye, Beyrut, 2000, IV/ 513-515

Page 109: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

109

c. Hanbelî Hukukçuların Görüşleri

El-Aynî, Ahmed b. Hanbel’in (v. 241/855) kısas ve haddler konusunda

kadınların şahitliğine cevaz vermediğini, süt emme konusunda süt annenin şahitliği

ile sabit olduğunu ifade etmektedir.256

Muvafakuddîn İbn Kudâme, Ahmed b. Hanbel’in nikah ve talakta kadınların

şahitliğinin kabul edilmeyeceği görüşünü ve el-A’sar’da naklettiği Kubeysa b. el-

Muharik’in hadisini naklettiğini rivayet etmekte ve onun ifadelerine yer vermektedir:

Ahmed, böylece hadis ortaya çıktı, onu aldı. Ondan rivayet edildi onun vasiyet eden

lehine iki adam veya adil bir adam şahitlik edinceye kadar onun sözünün kabul

edilmeyeceği açıktır, bu vasiyette tek bir erkeğin şahitliği kabul edilir ve adam

vasiyet eder ve onun yanında kadınlardan başkası bulunmaz, dedi kadınların

şahitliğinin caiz olduğu açıktır, bu vasiyet erkekler onun yanında bulunmazsa tek

başına kadınların şahitliği ile sabit oldu.257

Ayrıca Ahmed b. Hanbel’in mallar konusunda iki kadın şahit ve davacının

yemininin kabul edileceğine dair görüşünü ve kadınların, mallarda erkeklerin yerine

geçtiğini dayanak gösterdiğini Muvafakuddîn İbn Kudâme nakletmektedir.258

İbnu’l-Kayyım, Ahmed b. Hanbel’in topluluktan rivayet ettiği kadınların

şahitliğinin azat etmede, nikahta caiz olduğu görüşüne yer vermektedir. 259

256 el-Aynî, Umdetü’l-Kâri, XI /111, 133 257 İbn Kudâme, el-Muğnî, XII / 8 258 İbn Kudâme, el-Muğnî, XII / 7,13 259 İbn Kayyım el-Cevziyye, et-Turuku’l-Hükmiyye, s.151

Page 110: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

110

Muvafakuddîn İbn Kudâme’nin mezhepte tercih ettiği tek görüşe yer vererek

muhtasar olarak yazdığı el-Umde adlı eserine Bahauddin el-Makdisî’nin

(v. 624/1226) yazdığı şerh olan el-Udde adlı eserde şahitlik edilen konular dört

kısma ayrılmaktadır. Zina konusunun dört adil hür erkek olmadıkça sabit olmayacağı

ve bunda müslümanların icma ettiğini ve Nur suresi 13. ayete 260 yer vererek ifade

etmektedir. Mal ve kendisiyle mal kastedilen şey konusunda iki şahitle veya bir

erkek iki kadın ve bir erkek ve davalının yeminiyle beraber sabit olacağını ifade

ettikten sonra Bakara suresi 282. ayeti ve Ebû Hureyre’den rivayet edilen “Rasul tek

şahit ve yeminle hükmetti.” Rivayetini nakletmektedir. Yukarıdaki iki şey dışında

erkeklerin genel durumlarda muttalî oldukları şeyler; haddler ve kısas dışında nikah,

talak, ric’î, köle azad etme (ıtk), velayet, azil, neseb, vela, vekale gibi konularda iki

erkek olmadıkça kadınların şahitliğinin kabul edilmediğini ifade etmektedir.

Erkeklerin muttalî olmadıkları şeyler doğum, hayız, özür, elbisenin altındaki kusurlar

gibi konularda bir adil kadının şahitliğinin sabit olduğunu ifade etmektedir ve Ukbe

b. Haris’in Ümmü Yahya binti Ebî İhâb ile evliliği ve ikisini emzirdiğini söyleyen

kadının haberinin nasıllığını sorguladıktan sonra verdiği haberi doğru kabul edip evli

çiftleri süt emme sebebiyle Hz. Peygamber’in ayırdığına dair rivayeti

nakletmektedir.261

260 “Ona dört şahit getirmeleri gerekmez miydi? Mademki şahitleri getirmediler, o halde onlar Allah yanında yalancıların ta kendileridir.” 261 Bahauddin Abdurrahman b. İbrahim el-Makdisî (v. 624/1226), el-Udde Şerhu’l-Umde, el-Mektebetü’l-Faysaliyye, Mekke,(t.y), s. 643-645

Page 111: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

111

Muvafakuddîn İbn Kudâme, zina konusunda müslümanların dört şahitten az

olmasını kabul etmeme üzerinde birleştiğini ve Nur suresi 13. ayeti zikrettikten sonra

şunları ifade etmektedir:

Hz. Peygamber’den onun sırtında had olmadıkça dört olduğu rivayet edildi. Bu

haberler açıktan ve gizliden onların adil müslüman olmalarını şart koşmalarında

ittifak ettiler ve aleyhine şahitlik edilenin müslüman veya zimmi olması eşittir ve

alimlerin çoğunluğu hür erkekler olmalarını şart koştu ve kadınların şahitliği ve

kölelerin şahitliği kabul edilmez.262

Muvafakuddîn İbn Kudâme, ukubat haddler ve kısas konusunda iki erkek şahit

olmadıkça kabul edilmediğini ifade ettikten sonra şunları açıklama olarak

getirmektedir:

Bize göre bu onun kalkmasını ve düşmesini kapsar ve bunun için şüpheler ile düşer,

onun ispatına ihtiyaç için çağrılmaz ve kadınların şahitliği konusunda şüpheye

Bakara suresi 282. ayetteki ‘kadınlardan bir şaşırırsa diğeri ona hatırlatsın’ delildir.

Kadınların şahitliği kabul edilmez kadınlar çok olsa kadınlarla beraber bir erkek

olmazsa haddler ve kısasta onların şahitliğinin kabul edilmemesi gerekir ve bunu

mala kıyas doğru olmaz. 263

Haddlerin şüphelerle düşeceği kaidesine dayanarak Bakara suresi 282. ayette

kadınlardaki unutma şüphesi sebebiyle kadınların şahitliğinin haddler ve kısasta

kabul edilmeyeceğini ifade etmektedir. Hatta kadınlar çok fazla olsalar bile bir erkek

olmazsa kadınların şahitliğinin kabul edilmemesi gerektiğini ifade etmektedir.

262 İbn Kudâme, el-Muğnî, XII / 5 263 İbn Kudâme, el-Muğnî, XII /6

Page 112: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

112

Muvafakuddîn İbn Kudâme, ukubat dışındaki konuları; nikah, ric’i talak,

talak, köle azad etme, îla, zıhar, neseb, vekalet, vasıyyet, velayet, kitabe vb. şeklinde

sıraladıktan sonra Şâfiî, Malik, Zührî ve Nehaî’nin iki erkek olmadıkça nikah ve azat

etme olmaz görüşünü, Said b. el-Müseyyib, el-Hasen ve er-Rabîa’nın iki erkek

olmadıkça talak olmaz görüşünü nakletmektedir. Mallar konusunda ki içine karz,

gasb, satış, vakf, icare, hibe... bir erkek ve iki kadının şahitliği ile sabit olduğunu ve

kadınların tek başlarına şahitliğinin doğum, sağ doğan çocuğun ağlama sesi, süt

emme ve elbiselerin altındaki kusurlar, bekaret, dulluk ve deride leke bulunması ve

iddetin bitmesi konularında caiz olduğunu ifade etmektedir.264

İbn Kayyım el-Cevziyye et-Turuku’l-Hukmiyye fi’s-Siyaseti’ş-Şer’iyye adlı

eserinde konu sistematik bir şekilde ilk dönem hukukçularının görüşleri verilmek

suretiyle işlenmiştir. Bakara Suresi 282. ayet gereği Kur'ân’ın zahirinin bir şahit ve

iki şahit yerine iki kadına delalet ettiğine iki şahidin yokluğu dışında iki kadınla

hüküm verilemeyeceğine yer vermekte ve tek erkeğin şahitliğinin iki kadının

şahitliğinden kuvvetli olduğunu genellikle kadınların hafıza ve zabtlarının erkeklerin

hafıza ve zabtlarına göre yetersiz oluşu gösterilmektedir. Şahitlerin asıl erkek olması

gerektiği, şahitlerin -iki erkek kastedilir- olmama durumunda bir erkek ve iki kadının

şahitliğinin gerektiği ifade edilmektedir. Allah’ın ahkâmın pek çoğunda şahitlik,

miras, diyet, akika, azat etme gibi kadını, erkeğin yarısı kıldığı ifade edilmektedir.265

Ayette geçen (biri şaşıracak olursa diğeri hatırlatsın) ifadesinin, şahitlik ettiği

şeyi unutursa, şahitlik edilen şeyi diğerinin ona hatırlatmasına delil olduğu, şahitlik

ettiği şeyi hatırladığı müddetçe diğerinin sözüne müracaat edilemeyeceği ifade

264 İbn Kudâme, el-Muğnî, XII /10,15,16 265 İbn Kayyım el-Cevziyye, et-Turuku’l-Hükmiyye, s.149 ; I’lamu’l-Muvakkıîn an Rabbi’l-Âlemîn, Matbaatu Zekî el-Kürdî, Mısır,1325, III / 111

Page 113: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

113

edilmektedir.266 Ve Hz. Peygamber’in “kadınların akıllarının noksanlığına gelince,

iki kadının şahitliğinin bir erkeğin şahitliği yerine geçmesidir” rivayetini naklettikten

sonra kadınların şahitliklerinin şartının, dinlerinin zayıflığı olmayıp akıllarının

zayıflığı olduğu ifade edilmektedir. Ayrıca kadınların adaletinin, erkeklerin adaleti

mertebesinde olduğu ifade edilmekte ve kadınların doğum, çocuğun sağ doğmasına

delil olacak olan doğan çocuğun ilk ağlama sesi, emzirme, hayız ve avret

yerlerindeki rahatsızlıkları/ kusurları gibi şeylerde tek başlarına şahitliklerinin kabul

edilme sebebinin, bu konuların aklî tamlığı gerektirmediği âdette bunların

unutulmayacağı ifade edilmektedir. Borç ve dışındaki konuların ikrar sözlerini işiten

kadının bunları anlamasının akılla olduğu ifade edilmektedir.267

Bu ifadelerden şöyle bir sonuç çıkarmak mümkündür. Kadın örfte/pratikte

borçlanma ve diğer durumlarla karşılaşıyorsa ve hafızasında tutmasında bir

sıkıntı yaşamıyorsa bu konularda tek başlarına şahitlikleri kabul edilir.

İbnü’l-Kayyım, iki kadın ve bir erkeğin şahitliğinin kabul edildiği konulara yer

vermekte ve erkeklerin şahitliğinin her konuda ve davalı yemininde, iki kadın ve

bir erkeğin şahitliğinin kabul edildiğini ifade ettikten sonra bedel karşılığı

boşanma (hul’) konusunda erkek iddia ederse iki kadın bir erkeğin şahitliği ile

hükmedileceği, kadın iddia ederse iki erkek olmadıkça hükmedilmeyeceğini ifade

etmektedir.268

Burada, kadının veya erkeğin davacı olması durumunda şahitlerin cinsiyetinin ve

sayısının değiştiğini görmekteyiz. Buradan cinsiyet faktörünün şahitlikte ne kadar

çok etkisinin olduğu bir kez daha anlaşılmaktadır.

266 İbn Kayyım el-Cevziyye, et-Turuku’l-Hükmiyye, s.149 267 İbn Kayyım el-Cevziyye, et-Turuku’l-Hükmiyye, s.150,151 268 İbn Kayyım el-Cevziyye, et-Turuku’l-Hükmiyye, s.151

Page 114: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

114

Şemsuddin Muhammed b. Abdillah ez-Zerkeşî (v. 776/1374), el-Hırakî’nin

Muhtasar adlı eserine yazdığı şerhte zina konusunda dört erkekten azının kabul

edilmeyeceğine dair el-Hırakî’nin görüşünü şu ifadelerle açıklamaktadır:

Bunda kadınlar için dahil olmaz ve o genel bir görüştür/ kavildir, ayetin zahirine

dayanarak, Allah, (kadınlarınızdan fuhuş yapanlara karşı içinizden dört şahit getirin)

kavli 269 ile hakimlere hitab etti, yani Allah daha iyi bilir sizin cinsinizden, sizin

sıfatınızdan, onlar Müslüman erkeklerdir, ve ancak onun kavli ile yetinmeleri için

hariç: dört, sonra ayet dört ile yetinmeyi gerektirir, kim kadınların şahitliğine cevaz

verirse ona göre beş, üç erkek ve bir erkeğin yerine iki kadın yetinilen şeyden daha

azdır ve ayetin zahirine aykırı/hilaftır.270

Erkeklerin muttalî oldukları şeyden mallar dışındaki şeyde iki erkekten azının

kabul edilmeyeceğini ifade eden el-Hırakî’nin ifadelerinin şerhinde ez-Zerkeşî

şunları zikretmektedir:

İki erkek şahit dışında haddler ve kısas konusunda kabul edilmez, buna kadınlar

dahil edilmez ve o avamın/topluluğun bir görüşüdür/kavlidir, çünkü kadınların

şahitliği hata ve unutmanın ulaşmasıyla onda bir şüphedir, Allah’ın kavli hakkında

nassın ona şahit olması gibi (ikisinden biri şaşırırsa ikisinden diğeri ona hatırlatsın)

271 bu şüphelerle düşen şeydendir, zina dışında ve mal olması dışında ve malla ilgili

olan şey, durumların genelinde erkeklerin muttalî oldukları şeylerden nikah, ric’at,

vela, velayet, neseb, tevkil konularında iki erkek dışında görüş kabul edilmez, el-

Hırakî’nin dediği gibi, Allah’ın kavlinden 272 mal ve mala benzer şey çıkar. Mal ile

269 en-Nisâ, 4 /15 270 Şemsüddin Muhammed b. Abdillah ez-Zerkeşî (v. 776/1374), Şerhu’z-Zerkeşî ala Muhtasari’l-Hırakî, (thk. Abdullah b. Abdurrahman b. Ubeydullah el-Cibrîn), Mektebetü’l-Abîkân, Riyad, 1993, VII / 302 271 el-Bakara, 2 /284 272Bakara 2 / 282, Talak 65 / 2

Page 115: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

115

yapılması istenen şeye ekleme/ ilave etme güzel olmaz, malî konuda müsamaha

gösterilir, nikahta vb. müsamaha gösterilmez. Nikahın vuku bulması malın vuku

bulmasına göre çoktur. Ahmed’den nakledildi: kadınların şahitliği ile evlenirse caiz

olmaz, kadınlarla beraber bir erkek olursa kolay(ehven)dır. 273

Malî konulara bir erkek ve iki kadından azı veya bir adil erkekle beraber

davacının yemininden azının kabul edilmeyeceğine dair el-Hırakî’nin ifadesini şerhte

ez-Zerkeşî, şöyle ifade etmektedir:

Karz, gasb gibi borçların hepsi, mihrin isimlendirilmesi, nesebi meçhul bir kölenin

davası vb. gibi Allah’a hamdolsun bir erkek ve iki kadın hakkında icma vardır,

(erkeklerinizden iki şahit şahitlik etsin iki erkek olmazsa bir erkek ve iki kadın) ayeti

erkek lehine şahit oldu.274

Erkeklerin muttalî olmadıkları şeyde, süt emme, doğum, hayız, iddet gibi

kabul edilir ve ona bir tek adil kadının şahitliğinin daha çok benzetilen şey olduğu

şeklindeki el-Hırakî’nin ifadesinin şerhinde ez-Zerkeşî, hamileliğin ona benzetilen

şeylerden olduğunu ve kadınların elbiseleri altındaki kusurları vb. de bu gruba dahil

olduğunu ifade ettikten sonra Ukbe b. El-Haris’ten rivayet edilen süt kardeşlik

sebebiyle tek siyah bir kadının şahitliğini Hz. Peygamber’in kabul edip karı kocanın

arasını ayırmasıyla ilgili hadisi ve Hz. Ali’den rivayet edilen tek başına ebe kadının

istihlale şahitliğine cevaz verilmesiyle ilgili haberi naklettikten sonra ez-Zerkeşî,

şunları ifade etmektedir:

273 ez-Zerkeşî, Şerhu’z-Zerkeşî, VII / 303 274 ez-Zerkeşî, Şerhu’z-Zerkeşî, VII / 306

Page 116: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

116

El-Hırakî, tek bir kadının şahitliğini yeterli görmeyi belirledi ve o, iki rivayetten

biridir, el-Kâdî ve Ebû Bekr dışındakinin seçimidir, (ikinci rivayet) iki kadın

olmadıkça yeterli olmaz, çünkü erkekler bunun dışında kadınlardan daha

kâmildir/ekmeldir ve erkeklerden iki erkek dışında kabul edilmez aynı şekilde

kadınlardan. Bu konuda, erkeğin hükmü kadının hükmüdür, çünkü erkek, kadından

daha kâmildir, el-Hırakî, erkeklerin muttalî olmadıkları şey konusunu doğru bir

şekilde ifade etti, Ebû’l-Berekât, el-Kâdî buna beş şeyi; doğum, istihlal, süt emme,

elbiseler altındaki kusurlar ve iddet has kıldı.275

Buhûtî’nin (v. 1051/1641) Umdetü’t-Tâlib adlı eserine Osman b. Ahmed

en-Necdî (v. 1051/1641) tarafından yazılan şerh olan Hidâyetü’r-Râğıb adlı eserde

şahitliğin kabulünde bulunması gereken şartlar olarak büluğ, akıl, İslam, konuşma,

koruma (zabt), adalet zikredilmekte ve adalet sıfatının iki yönüne yer verilmektedir.

İlki; beş vakit namazı eda, Cuma namazı, oruç, zekat, hac vb. vecibeleri eda ve

sünnetlerin ratibesini terk etmeme, dünyaya ve ahirete dair tehdit içeren riba, yetim

malı yeme, yalancı şahitlik, ana babaya itaatsizlik gibi hükümleri ihlal etmemek,

iftira olmaksızın insanlara sövmek, harama bakmak, yalan söylemek gibi küçük

günahlarda devamlı olmamaktır, ikincisi; faziletli davranış ölçülerini kolay bir

ölçüyle kullanmak, insaniyetli olmaktır.276

Osman b. Ahmed en-Necdî, şahitlerin sayısına ilişkin olarak zina konusunda

dört erkek dışında kabul edilmeyeceğini, kalan haddlerde kazf, içki içme, hırsızlık,

yol kesicilik gibi ve ta’zir gereken şeylerde iki erkeğin kabul edileceğini, kısasta ve

mal olmayan, mal kastedilmeyen ve genellikle erkeklerin muttalî oldukları nikah,

275 ez-Zerkeşî, Şerhu’z-Zerkeşî, VII / 314 276 Osman b. Ahmed en-Necdî (v. 1051/1641), Hidâyetü’r-Râğıb li Şerhi Umdeti’t-Tâlib, (thk.Haseneyn Muhammed Mahlûf), Daru’l-Beşîr, Cidde, 1995, s. 562-564

Page 117: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

117

talak, ric’î, hulu, neseb ve vela gibi konularda iki erkeğin kabul edileceğini, mal ve

mal kastedilen satış, malda vekalet, vasiyet, karz, rehn, gasb, icare, şerike, şuf’a gibi

konularda iki erkek veya bir erkek ve iki kadının kabul edileceğini, erkeklerin

genellikle muttalî olmadıkları şeyler elbiselerin altındaki kadınların kusurları,

bekaret, hayız, süt emme, sağ doğan çocuğun ağlama sesi (istihlal) yani doğum

zamanında doğanın belli olması vb. durumlarda erkekler onun huzurunda

bulunmazsa bir adil kadının kabul edileceğini ifade etmektedir.277

Görüldüğü gibi Hanbelî hukukçular da kadınların şahitliğinin haddler ve kısas

konularında, nikah, talak gibi konularda kabul etmemektedirler. Onlar kadınların

şahitliğini, sadece malî konularda ve erkeklerin muttalî olmadıkları konularda kabul

etmektedirler. Hanbelî hukukçular kadınlara özel durumlarda, tek kadının şahitliğini

kabul etmeleriyle Malikî ve Şâfiî hukukçulardan ayrılmakta, Hanefî hukukçularla

birleşmektedirler.

Tezimizde yer verdiğimiz Zührî’nin “sünnet, Hz. Peygamber ve ondan

sonraki iki halifesinden kadınların şahitliğinin haddler ve kısasta kabul edilmeyeceği

şeklinde geldi.” Rivayetini İbn Hazm, delil olarak almaz. O, bu rivayeti sahabiye ait

olma ihtimali sebebiyle delil olarak almamış olabilir. İbn Hazm, sahabe ictihadının

delil olmayacağını ve sahabenin taklid edilmeyeceğini düşündüğü için bu rivayeti

delil olarak almamış olabilir.

Hammâd, Atâ ve Zührî tâbiun fakihleri olarak kadınların şahitliği konusunda

ayrılmaktadırlar. Ebû Hanîfe’nin görüşü, hocası Hammâd’ın görüşünden farklıdır.

Allah’ın Kitabı’nda ve Rasulun Sünneti’nde hükmü bulamadığı zaman sahabe

277 en-Necdî, Hidâyetü’r-Râğıb, s.565

Page 118: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

118

kavillerinden istediğini alacağını, Atâ gibi tâbiun fakihlerinin görüşleri konusunda

ise onların ictihad yapması gibi kendinin de ictihad yapacağını Ebû Hanîfe’nin ifade

ettiğini biliyoruz. Kadınların şahitliği konusunda da onun böyle bir yol izlediği

kanaatindeyiz. Hz. Ali’nin “kadınların şahitliği caiz olmaz” kavlini kıyasa müsait bir

konu olduğu için, Ebû Hanîfe taklit etmemiş olabilir. Malî konularda kadınların

şahitliğini, kadınlara özel hususlar, doğum vb. konulara kıyas etmeyi ona bıraktıran,

sünnetin var olmasıdır. Tek başına ebe kadının şahitliği ile doğumun sabit olacağı

yönündeki rivayet ile sünnet istihsanının söz konusu olduğunu ve kadın kusurları

konusunda ise zaruret istihsanının olduğunu düşünüyoruz. Zira kadın kusurları ile

ilgili sünnet yoktur. Zaruret, müctehidin kıyası terk etmesine sebep olmuş olabilir. O,

doğum, süt emme ve kadın kusurları konularında icma olduğunu düşündüğü için de

kıyası terk etmiş olabilir.

Page 119: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

I. KONUYLA İLGİLİ OLAN AYETLERİN YORUMLARI

a. Al-i İmrân Suresi 104. Ayet

“Sizden, iyiye çağıran, uygun olanı emreden ve kötülüğü yasaklayan bir

topluluk olsun. İşte onlar başarıya ulaşanlardır.”278

Hakimlik görevinin de iyiliği emretme ve kötülükten men etme ile ilgili

olduğundan hareketle zikrettiğimiz ayette, emrin gereği olarak hakimlik görevini

üstlenen kimsenin tarafların arasını düzeltmesi, adaletli karar vermesi, zalimden

mazlumun hakkını alıp mazluma vermesi şeklinde iyiliği emretmeyi ve kötülüğü

men etmeyi yerine getirmiş olacağı ifade edilmektedir.

Ebû Cafer et-Taberî, Allah’ın bu ayette müminlerin içinden bir topluluğun,

insanları iyiliğe çağırıyor olduklarını; Allah’ın ona ve kulları için koydukları İslam’a

ve onun şeriatlarına çağırıyor olduklarını haber verdiğini; iyiliği emretmeleri yani

insanları Muhammed’e ve Allah katından onunla gelen şey olan onun dinine

uymalarını emrediyor olduklarını; kötülükten nehiy etmelerinin yani Allah’ı

inkardan, Muhammed’i yalanlamaktan ve Allah katından onunla gelen şey ile itaate

çağırıncaya kadar, organlar ve eller, cihat vasıtasıyla nehyetmelerini ifade ettiğini

belirtmektedir.279

278 Özsoy-Güler, Konularına Göre Kur’ân, s.431; “İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir topluluk olsun; işte onlar kurtuluşa erenlerdir” Ateş, Süleyman, Kur’ân Meâli, s.62 279 et-Taberî, Câmiu’l-Beyân, III / 385

Page 120: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

120

Ebû Bekr el-Cessâs, Ahkâmu’l-Kur’ân adlı tefsirinde ayeti “İyiliği emir

kötülükten nehyin fazileti” bölümünde açıklamaktadır. Ayetin iyiliği emir ve

kötülükten nehyin vücubunu ve farz-ı kifaye oluşunu280 içerdiğini ifade etmektedir.

Daha sonra konuyla ilgili “Siz, uygun olanı emreden, kötülüğü yasaklayan ve Allah’a

inanan, insanlar için ortaya çıkarılmış en iyi ümmetsiniz.”281 “Ey oğulcuğum!

Namazı kıl, uygun olanı emret, kötülükten vazgeçir ve başına gelene karşı dayanıklı

ol. Bunlar, üzerinde durulmaya değer işlerdir.”282 “İnananlardan iki topluluk

birbirleriyle savaşırlarsa, aralarını düzeltin. Eğer biri diğeri üzerine saldırırsa,

Allah’ın buyruğuna dönmelerine kadar saldıranlarla savaşın”283 ayetlerini

zikretmekte ve bu ayetlerin benzer şekilde iyiliği emir ve kötülükten nehyin

gerekliliğini icab ettirdiğini, kötülüğü menetmenin, önce mümkünse el ile

değiştirmek ile, mümkün olmazsa diliyle reddetmek ile bunda da özürlüyse kalbiyle

reddetmekle vasfedildiğini ifade etmektedir. Konuya ilişkin rivayetleri naklettikten

sonra malı gasp edilen adamın malını kurtarıncaya kadar gasbedeni durdurabilmesi

ile ilgili açıklamaya yer vermektedir.284

İbnu’l-Arabî, ayetle ilgili altı meselenin olduğunu ifade etmekte ve ümmet

kelimesinin on beş hatta kırk manası olduğunu ve bu manalardan birinin topluluk bir

diğerinin doğruya çağıran bir tek erkek olduğunu ifade etmektedir.285

280 el-Cessâs, Ahkâmu’l-Kur’ân, II / 45; İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, I / 292; el-Kurtubî, el-Câmiu’l-Ahkâm, II / 106; İbn Kesîr, Tefsiru’l-Kur’ân, II /91 281 Âli İmran, 3/110 282 Lokman, 31/ 17 283 el-Hucurat, 49 / 9 284 el-Cessâs, Ahkâmu’l-Kur’ân, II / 46-50 285 İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, I / 292

Page 121: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

121

İbnu’l-Arabî, bir tek erkeğin doğruya çağıran olarak nitelemekle kadının da

iyiliği emretme ve kötülüğü menetme için görevlendirilme ihtimalini düşünmüş

olabilir.

İbnu’l-Arabî, iyiliği emir ve kötülükten nehyin tertibi hakkında Hz.

Peygamber’den sabit olan hadisi 286 nakletmekte287 ve ümmetin diğer ümmetlere

takdim edildiğini ifade etmektedir.288

el-Kurtubî, ayette iyiliği emir ve kötülükten nehiy sözünün geçtiğini

“minküm” (sizden) ifadesinde kastedilenin amirler, alimler olduğunu bütün insanlar

olmadığını ifade etmektedir.289

Ayetin genel bir mana taşımadığından hareketle bu görev, amirler ve

alimlerle sınırlanmaktadır. Amir ve alim zikredililirken hakim zikredilmemektedir.

İbn Kesîr, “ve’l-tekün minküm ümmetin” (sizden bir ümmet/topluluk olsun),

ifadesiyle ilgili olarak hayra çağırma konusunda, iyiliği emir ve kötülükten nehiy

konusunda Allah’ın emrini yerine getirmeye tayin edilmiş olmanın söz konusu

olduğunu, ayette kastedilen durumla ilgili ümmetten bir grubun meşgul olmasının

kastedildiğini ve bunun ümmetten her fert için vacib olduğunu ifade etmektedir.290

İbn Kesîr’in, iyiliği emir ve kötülükten men ile ümmetin her ferdinin soromlu

olmasının vucubiyetini ifade etmesi, ayete muhatab olan kadın ve erkeği kastetmesi

demektir. Ancak ayette doğrudan hakimlik görevi ifade edilmemektedir. Ayette ifade

286 “Sizden biri bir kötülük görse eliyle kınasın/reddetsin/ düzeltsin buna güç yetiremezse diliyle buna güç yetiremezse kalbiyle işte bu imanın en zayıfıdır.” 287 el-Cessâs , Ahkâmu’l-Kur’ân, II / 45;İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, I / 293 288 İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, I / 293 289 el-Kurtubî, el-Câmiu’l-Ahkâm, II / 106 290 İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’ân, II / 91

Page 122: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

122

edilen emrin hakimlik görevini tanımlaması kadın veya erkeğin görevi

üstlenebileceğini dolaylı olarak göstermektedir.

b. Nisâ Suresi 34. Ayet

“Allah’ın, bazılarını bazılarından üstün kılmasından ve erkeklerin

mallarından harcamalarından dolayı, erkekler kadınları kollayıp gözetirler. İyi

kadınlar, gönülden saygılı olup Allah’ın kendilerini korumasına karşılık, saklı olanı

muhafaza ederler. Sorumsuz davranmasından korktuğunuz kadınlara öğüt verin,

yataklarından ayrılın ve onlara vurun. Eğer size itaat ederlerse, aleyhlerine başka

bir yol aramayın. Allah yücedir, uludur.” 291

Bu ayeti kadının hakimlik görevini üstlenemeyeceğini ifade eden hukukçular

delil olarak kullanmaktadır. Öncelikle ayetin varsa nüzul sebebi hakkında bilgi

vermek uygun olacaktır.

Ayetin nüzul sebebine ilişkin Hz. Peygamber’e bir kadın gelerek kocasının

tokat attığını haber verdi, Hz. Peygamber de kadına kocasına tokat atmasını söyledi

bunun hemen arkasından Tâhâ suresi 114. ayet 292 ve bu ayet nazil oldu ve kadının

kısas yapmamak üzere döndüğü şeklinde rivayet; bir adamın karısını yaraladığını

kadının erkek kardeşinin Hz. Peygamber’e gelerek haber vermesi üzerine Hz.

Peygamber’in kısas dediği ancak müteakiben bu ayetin nazil olması üzerine Hz.

291 Özsoy-Güler, Konularına Göre Kur’ân, s.478; “Allah insanları birbirinden üstün kıldığı ve mallarından harca(yıp kadınların geçimini sağla)dıkları için erkekler, kadınlar üzerinde yöneticidirler. Bundan dolayı iyi kadınlar itaatkar olup, Allah’ın kendilerini korumasına karşılık (Allah’ın verdiği başarı ile) gizliyi korurlar (kocalarına asla ihanet etmezler). Hırçınlık etmelerinden korktuğunuz kadınlara öğüt verin, yataklarda onlara sokulmayın, onları dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Allah yücedir, büyüktür” Ateş, Süleyman, Kur’ân Meâli,s.83 292 “Gerçek hükümdar olan Allah, yücedir. Sana vahyedilmesi henüz tamamlanmadan Kur’an’ı acele okumağa kalkma; ‘Rabbim, ilmimi artır!’ de.”

Page 123: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

123

Peygamber’in “Biz bir iş diledik Allah ondan başkasını istedi.” dediği şeklinde

rivayet, kaynaklarda yer almaktadır.293

Ayetin aile içi ilişkiler ile ilgili olarak aile hayatını düzenlemek amacıyla

indirilmiş olduğu görülmektedir.

Et-Taberî, “erricâlü kavvamûne alennisâ” kavli ile ilgili olarak şunları ifade

etmektedir:

Allah demek istedi ki; erkekler kadınlarına bakma/geçimini sağlama, kadınların

eğitiminde/disiplininde ve kadınların üzerine Allah ve kendileri için vacib

kılınmayanda kadınları yapmak istedikleri şeyden men etme konusunda ehlidir.294

Et-Taberî, İbn Abbas’ın kadının üzerine erkeğe Allah’ın emrettiğine itaat

etme anlamına geldiğine ilişkin görüşünü, es-Süddî’nin kadınları erkeklerin

eğittiklerine dair görüşünü nakletmektedir. Daha sonra erkeğin kadın üzerindeki

faziletinin de erkeğin nafaka ve mehirle sorumlu olmasından kaynaklandığını ifade

etmekte ve onunla ilgili rivayetleri nakletmektedir.295

Et-Taberî, kendi görüşünü şu sözlerle ifade etmektedir:

Erkekler kadınlar üzerinde yöneticidirler/sorumludurlar, sadece erkekler kadınların

üzerine Allah’ın üstün kılması ile erkeklerin mallarından kadınlar için onların

harcamaları sebebiyle.296

293 et-Taberî, Câmiu’l-Beyân, IV / 60; el-Cessâs, Ahkâmu’l-Kur’ân, II / 266; İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, I / 415; el-Kurtubî, el-Câmiu’l-Ahkâm, III / 110; İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’ân, II / 293; Muhyiddin Muhammed b. eş-Şeyh Muslihiddin “Şeyhzade” (v. 951/1544), Kitâbu Şeyhzâde ala’t-Tefsîru’l-Kâdî el-Beydâvî, Matbaatu’l-Osmaniyye, İstanbul,1306, I / 31 294 et-Taberî, Câmiu’l-Beyân, IV/ 59 295 et-Taberî, Câmiu’l-Beyân, IV / 60,61 296 et-Taberî, Câmiu’l-Beyân, IV / 61

Page 124: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

124

El-Cessâs, Ahkâmu’l-Kur’ân adlı eserinde ayetin tefsirini “Kadının kocasına

itaatinin vücubu” bölümünde yapmaktadır:

Erkeklerin ve kadınların arasında kısas olmayacağına delalet eder. Zührî’den bunun

gibi rivayet edildi. Kocasına itaatsizlik ettiği için kadına tokat atmanın caiz olduğuna

delalet eder. Allah itaatsizlik zamanlarında onu (kadını) dövmeyi mübah kıldı.

“Erkekler kadınlar üzerinde yönetici/nezaret eden/koruyandırlar” kavli, Allah’ın

erkeğin kadından akıl ve görüş bakımından üstün kılması sebebiyle erkeklerin,

kadınlar üzerinde te’dîb, tedbîr (çekip çevirme), hıfz ve sıyâne ile yönetici olmalarını

ve kadınlar üzerinde harcama yapmalarını gerekli kılmasını içerir. Ayet birkaç

manaya delalet eder: Evde erkeğin kadına üstünlüğüdür ve evi düzenleme/çekip

çevirme ve disipline etme/terbiye ile yönetmedir, bu kadını erkeğin evinde oturmaya

ve dışarıya çıkmaktan kadını men etmeye delalet eder ve erkeğe itaat ve onun emrini

isyan olmaksızın kabul, kadına gerekir. “mallarından onlara harcamaları sebebiyle”

kavli, Bakara suresi 233. ayet 297 ve Talak suresi 7. ayette 298 ve Peygamber’in

“Onların rızklarını ve giysilerini uygun biçimde verin” kavli kadının nafakasının

erkek üzerine vacib olduğuna delalet etti.“mallarından onlara harcamaları sebebiyle”

kavli mehir ve nafakayı düzenler, çünkü bu ikisi birden karısının lehine, kocaya

gerekir.299

Ayetin tefsirlerinde aile hayatını düzenlemek üzere erkeğin nafaka ve

mihirden sorumlu olması sebebiyle yöneticilik hakkının erkeğe verildiği ifade

edilmektedir. Ayette sadece erkeklerin mallarından harcamaları sebebiyle durumun

böyle olduğu ifade edilmekle birlikte erkeğin kadından akıl ve görüş bakımından

297 “Anneler, emzirmeyi tamamlamak isteyen baba için çocuklarını tam iki yıl emzirirler.Emzirenlerin yiyecek ve giyeceğini, örfe uygun bir şekilde sağlamak, çocuk kendisinin olan babaya aittir..” 298 “Varlıklı olan, varlığına göre harcasın; rızkı ancak kendisine yetecek kadar verilmiş olan da, Allah’ın kendisine verdiğinden versin...” 299 el-Cessâs, Ahkâmu’l-Kur’ân, II / 267

Page 125: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

125

üstün kılınması da sebep olarak gösterilmektedir. Birinci bölümde yer verdiğimiz

kadınların akıllarının noksanlığı ile ilgili rivayetin kabul ve etkinlik rolünün olması

yanında, ataerkil zihniyet belki böyle bir anlamaya sevketmiş olabilir.

İbnu’l-Arabî, “kavvam” kelimesinin anlamına ilişkin olarak erkeğin kadına

başkan/ muhafız/müdür olduğunu, kadının emrini/işini üstlendiğini, kadının halini

düzelttiğini, İbn Abbas’ın erkeğe itaatin kadına gerektiği görüşünü ifade

etmektedir.300 Daha sonra haklarda iki eşin ortak olduğunu Bakara Suresi 228. ayete

301 yer vererek ifade etmekte ve şöyle devam etmektedir:

Yöneticiliğin fazileti ile, mihir ve nafakaya harcama, aile hayatını iyi/hoş yapma ve

aile hayatını gizleme erkeğe gerekir. Erkek, kadına Allah’a itaat etmesini emreder,

İslam’ın şeairinden namaz ve oruç müslümanlara vacib olduğu zaman kadına

bildirir. Ve erkeğin malını koruma ve erkeğin ailesine ihsan kadına gerekir, erkeğin

izin vermesi dışında ondan uzak durma emrine uyma ve taatler hakkında erkeğin

sözünü kabul kadın için yükümlülüktür.302

İbnu’l-Arabî, “bima feddallahu ba’dahüm ala ba’dın” (Allah’ın birbirlerinden

üstün kıldığı şeyle) ifadesiyle ilgili olarak erkeğin, erkeğin fazileti sebebiyle kadın

üzerine yönetici kılındığını bunun üç şeyde; aklın ve temyizin kemali, iyiliği emir ve

kötülükten nehy ve cihat vd., nafaka ve mihirde malın, kadın lehine erkeğin

harcaması konularında gerçekleştiğini ifade etmektedir. İbnu’l-Arabî, burada Hz.

Peygamber’in “akıl ve din noksanlıklarından gördüğüm şey sizden basiretli erkeğin

300 İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, I / 415,416 301 “..Örfe uygun olarak, erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları gibi, kadınların da erkekler üzerinde hakları vardır. Ancak erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları bir derece daha fazladır.” 302 İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, I / 416

Page 126: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

126

aklını almasıdır” hadisini, akıl ve din noksanlığı ile ilgili hadisini303 ve Bakara 282.

ayette geçen “ikisinden biri şaşırırsa ikisinden diğeri hatırlatsın” ifadesini

nakletmektedir.304

İbnu’l-Arabî, el-Cessâs gibi düşünmekle birlikte el-Cessâs’ın gizli olarak

ima ettiği kadınların noksanlığı ile ilgili rivayeti açıkça zikretmekte hatta Bakara

Suresi 282. ayeti de görüşünü desteklemek için kullanmaktadır. Erkeğin kadını

üzerindeki üstünlük noktaları arasında gizli olarak ifade ettiği bir çeşit iyiliği

emretme, kadınları men etme olduğunu düşündüğümüz hakimlik konusunu, kadın

aleyhine kullanmaktadır.

El-Kurtubî, erkeklerin kadınları koruyup savunduklarını, kadınların

nafakalarını erkeklerin yerine getirdiklerini ve erkeklerin hakimler, amirler ve gazve

komutanları olduklarını ve bunların kadınlara ilişkin olmadığını ifade etmektedir.305

el-Kurtubî, Nisa suresi 32. ayete 306 yer verdikten sonra kadınlar üzerinde

erkeklerin mirasta üstünlüklerini erkeklerin üzerine mihir ve infakın gerekmesi

sebebiyle olduğunu ve erkeklerin üstünlüklerinin kadınlara dönen faydalı bir kazanç

olduğunu ifade etmektedir.307

Daha sonra kadın-erkek arasındaki farklılığa işaretle şunları ifade etmektedir:

303 bkz. I. Bölüm Kadının Aklı Noksan mıdır? s.29 304 İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, I / 416 305 el-Kurtubî, el-Câmiu’l-Ahkâm, III / 110 306 “Allah’ın sizi birbirinizden üstün kıldığı şeyleri arzu etmeyin. Erkeklere çalıştıklarından bir pay vardır, kadınlara da çalıştıklarından bir pay vardır. Allah’tan bolluğunu dileyin. Doğrusu Allah her şeyi bilmektedir.” 307 el-Kurtubî, el-Câmiu’l-Ahkâm, III / 111

Page 127: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

127

Erkekler, akıl ve planlama/tedbirin fazla bulunması sebebiyle faziletlidir ve bu

sebeple erkeklere kadınları yönetme hakkı verildi. Denilir ki: erkekler için karakter

ve ruhta kadınlar için olmayan ziyade bir kuvvet vardır; çünkü erkeklerin

karakteri/kişiliği/mizacında kızgınlık ve kolay ağlamama daha galiptir ve onun

mizacında bir kuvvet/güç ve şiddet olur ve kadınların mizacında sulu gözlülük,

incelik/yumuşaklık ve zayıflık olduğu için, “onların mallarından harcamaları

sebebiyle” kavli ile yönetme hakkı, erkeklere verildi.308

el-Kurtubî, erkeklerin kadınları eğitmelerine ayetin delalet ettiğini, erkeklerin

haklarını korurlarsa ve erkeğin kadınla yakın ilişkisi/aile hayatının, kötü olması

gerekmediğini ifade etmektedir. Bir şeye yönetici olanın, o şeye bakışında istibdat

olan ve onu ictihadla koruyan olduğunu, erkeklerin kadınlar üzerine yönetici

olmasının, bu sınır üzerinde olduğunu kadını yönetme/çekip çevirme ile kadının

terbiyesi/eğitimi ile kadını evinde tutma ve kadını evin sundurmasından menetme ile

ilgili olduğunu, erkeğe itaatin ve erkeğin emrini isyan olmadığı sürece kabulün

ayetin, kadın üzerine gerektirdiğini ifade etmektedir. Bunun ta’lilinin

fazilet/üstünlük, nafaka, akıl, kuvvet, cihat emri, miras, iyiliği emir ve kötülükten

nehiy ile olduğunu ifade etmektedir. Ve kadının nafakasından aciz olması

durumunda kadın üzerindeki erkeğin yöneticiliğinin, düşeceğini ve yöneticiliğin

düşmesi sonucunda, nikahtan kaynaklanan amacın kalkmasıyla akdin kadın lehine

fesholacağı görüşünde olanların Malik ve eş-Şâfiî olduğunu, Ebû Hanîfe’nin akdin

fesholmayacağı görüşünde olduğunu ifade etmektedir.309

308 el-Kurtubî, el-Câmiu’l-Ahkâm, III / 111 309 el-Kurtubî, el-Câmiu’l-Ahkâm, III / 111

Page 128: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

128

el-Kurtubî de kadının üzerine erkeğin yönetici olduğunu, bunda erkeğin

aklen üstünlüğünün ve iki cinsin farklı psikolojilerinin etkisinin olduğunu ifade

etmektedir. O, erkeğin kadından üstün olduğu hükümleri ifade etmekte ancak aile

yöneticiliğinde erkeğin kadının nafakasını karşılayamaması durumunda yöneticiliğin

kadına geçeceğini ifade etmektedir.

İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm’de ayeti açıklarken erkeğin kadından

sorumlu olduğunu; erkeğin kadını koruduğunu, kadının yöneticisi olduğunu; büyüğü

olduğunu ve erkeğin kadın üzerinde hakim olduğunu, otoriter bir yetkisinin

olduğunu; kadının eğitimcisi olduğunu ifade etmekte ve daha sonra erkeklerin

kadınlardan daha iyi/üstün/tercihe şayan olduklarını ve erkeğin kadından daha hayırlı

olduğunu; peygamberliğin ve devlet başkanlığının erkeklerin görevi olduğuna Hz.

Peygamber’in Kisrâ’nın kızı ile ilgili hadisini delil göstermekte ve yargı vb.

görevlerin bunun gibi olduğunu ifade ederek şöyle devam etmektedir:

Yani Kitabında ve Peygamberin sünnetinde mihirlerden ve nafakalardan erkekleri

kadınlar lehine mükellef/yükümlü tuttu, erkek kadından daha iyidir/afdaldir, erkeğin

kadına üstünlüğü /fazlı vardır ve üstünlükler kadın üzerine erkeğin yönetici olmasını

uygun kılar.310

İbn Kesîr de erkeğin kadından üstün olduğunu, erkeklerin daha tercihe şayan

olduklarını ifade etmektedir. O, ikinci bölümde yer vereceğimiz rivayeti, ilk olarak

zikreden tefsirci olarak görünmektedir. Bu rivayetin kadınların akıllarının noksanlığı

ile ilgili rivayetten daha sonra, dayanak olarak kullanıldığını söylemek mümkündür.

310 İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’ân, II / 292

Page 129: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

129

et-Taberî’nin Câmiu’l-Beyân fi Te’vili’l-Âyi’l-Kur’ân’da zikrettiği İbn

Abbas’ın görüşünü yansıtan ifadelere yakın olarak İbn Kesîr, İbn Abbas’tan şunları

nakletmektedir:

kadınlar üzerine emirlerdir demektir yani kadın Allah, erkeğe itaaten neyi emrettiyse

kadın ona itaat eder/boyun eğer, ona boyun eğen kadın, erkeğin ehli için ihsan eden

ve erkeğin malını koruyandır.311

İbn Abbas, ne noksanlıkla ne de Kisrâ’nın kızı ile ilgili rivayeti zikretme

gereği duymuştur. O, ayeti aile hayatını düzenleyen, iki başlılığı önlemek üzere

konmuş bir hüküm olarak değerlendirmiştir.

Kâdî el-Beydâvî’nin tefsiri üzerine “Şeyhzade” olarak tanınan Muhyiddin

Muhammed b. eş-Şeyh Muslihiddin (v. 951/1544) tarafından yazılan bir haşiyede

ayetin tefsiriyle ilgili olarak erkeklerin kadınlar üzerinde yönetici olduklarını;

kayyım ifadesinin iyilikle ve ihtimamla yönetme ve koruma olduğunu; kavvam

ifadesinin daha önemli/ciddi olduğunu; Allah’ın erkekleri aklın tamlığı ve tedbirin

güzelliği ve itaat ve amellerde kuvvetin fazlalığı sebebiyle kadınlardan üstün

tuttuğunu ve bu sebeple erkeklerin peygamberlik, imamet (suğra ve kübra) ve

velayet (nikahta velilik) ve şeairi yerine getirme (ezan, kâmet ve hutbe gibi) ve bütün

yargısal konularda şahitlikte, cihat ve cumanın vucubunda vb. konularda

(bayram,husuf,kusuf namazları) asabe ve mirasta payın fazlalığında üstünlüğü

olduğunu ifade etmektedir.312

311 İbn Kesîr, Tefsiru’l-Kur’ân, II / 293 312 Şeyhzâde, Kitâbu Şeyhzâde, I / 31

Page 130: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

130

Sıddık Hasan Han, ayette erkeklerin kadınları korumayı, savunmayı yerine

getirdiklerini ve bunu hakimlerin ve amirlerin halkı koruması gibi yaptığını ve aynı

zamanda erkeklerin nafaka, giysi ve mesken açısından erkeğe muhtaç olan

kadınlardan sorumlu olduklarını ifade etmektedir. “ba’dahüm ale ba’dın”(onlardan

bazılarını bazılarına) ifadesindeki zamirin erkekler ve kadınlar için olduğunu, bu

meziyeti erkeklerin hak ettiğini, bunun da Allah’ın yalnız erkekleri kadınlara tercih

etmesi/üstün tutması ve halifelerin, sultanların, hakimlerin, emirlerin ve savaş

komutanlarının erkeklerden olması sebebiyle olduğunu ifade etmektedir.313

Görüldüğü gibi ayetin klasik yorumlarında kadınların akıl noksanlıklarıyla

ilgili ve Kisrâ’nın kızıyla ilgili rivayete yer verildiğini, aile hayatını düzenlemek

üzere nazil olduğunu, bu düzenlemeyi yapacak olanın erkek olmasının nafaka ve

mihirle yükümlü olmasından kaynaklandığını, bunun yanı sıra ayetin kadınların

halife, hakim, emir ve savaş komutanı olmalarına imkan vermediği yer almaktadır.

Son yüzyılda yapılan yorumlara bakacak olursak sosyoloji, sanat ve edebiyatı

korumak için kurulan yüksek meclisin Siyaset İlimleri ve Kanun Kurulu’nun 1966

yılı sonlarında başlayıp 1967 yılı mayıs ayında son bulan kongre çalışmasının metni

olan el-Usbuu’l-Fıkhu’l-İslamî dergisinin üçüncü sayısında çalışma konularından

biri de “Kadının Toplumdaki Rolü” başlığı altında yer almaktadır. Zekeriya el-Berrî,

insanın hayattaki sorumluluğu, kadın ve erkeğin birbirlerine karşı konumuna ilişkin

ayetleri referans göstererek tebliğine başlamaktadır. Doğruluğu ve iyiliği tesis etmek

için toplumda zaman ve mekanın değişmesine, medeniyetin gelişmesine paralel

olarak insanın hayatını ve toplumla ilişkisini düzenleyen hükümlerin vazedildiğini

ifade etmektedir. Ailede kadının haklarına ilişkin, nafaka vermeyen kocanın ihtiyacı 313 el-Kınnevcî , Neylü’l-Merâm, I / 298-299

Page 131: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

131

kadar alma hakkına; Nisa Suresi 34. ayette erkeklerin yöneticiliklerinin zorbalık

olmadığına, çocukların korunması, aile işlerinde anlaşma ve dayanışmaya dayalı

olduğuna, hıdâne ve miras ile ilgili açıklamalara ve kadının malî özgürlüğüne ilişkin

bilgiler vermektedir.314

Salih Akdemir, “Tarih Boyunca ve Kur'ân-ı Kerim’de Kadın” adlı

makalesinde, Nisa Suresi 34. ayette geçen ‘kavvamun’ kelimesinin bir kimsenin işini

görme, yönetme anlamlarına geldiğini, reislik görevinin karı-koca ilişkileri için söz

konusu olacağını, toplumsal şartların gelişmesi sonucu, erkek ayetteki şartları yerine

getiremezse yöneticilik görevine hak talep edemeyeceğini belirtmekte ve yönetenin

erkek veya kadın olmasının, birinin diğerinden üstünlüğü anlamına gelmediğini ifade

etmektedir.315 Akdemir’in “karı-koca ilişkileri” ile genel anlamda eşlerin karşılıklı

haklarından kaynaklanan ilişkilerini kastettiğini düşünüyoruz.

El-Kurtubî ise, erkeğin ayetteki şartları yerine getirememesi durumunda

yöneticiliğin erkekten düşeceğini ve hatta nikahın feshedilebileceğini nakletmekte 316

ancak yöneticilik hakkının kadına verileceği yönündeki bir anlamaya dair ipucu

vermemektedir. Zira böyle bir anlamaya onun çağı ve problemleri imkan vermemiş

olabilir.

314 Zekeriya el-Berrî, “Devru’l-Mer’etü fi’l-Müctema”, el-Usbûu’l-Fıkhu’l-İslâmî , Yıl.1967, S.3, Mayıs, el-Hey’etü’l-Âmmetü li şuuni’l-Matâbii’l-Emiriyye, Kahire, 1980, s. 232-234 315 Akdemir, Salih, “Tarih Boyunca ve Kur'ân-ı Kerim’de Kadın”, s.268 316 el-Kurtubî, el-Câmiu’l-Ahkâm, III / 111

Page 132: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

132

Salih Akdemir, kadın aleyhtarı yabancı kültürlerin İslam’a girmesi sonucu,

kadının asırlar boyu aşağılandığını ve toplumdan soyutlandığı ve kadınların tıpkı

erkek gibi devlet başkanlığı da dahil olmak üzere bütün işleri ve görevleri

yapabilecekleri sonucuna varmaktadır.317

Hayri Kırbaşoğlu’nun “Kadın Konusunda Kur'ân’a Yöneltilen Başlıca

Eleştiriler” adlı makalesinde erkeklerin kadınlar üzerinde hakim olması ile ilgili

olarak ‘kavvam’ kelimesinin koruyucu, gözetici, nezaret edici, sorumlu anlamlarında

olduğu, bu üstünlüğün mutlak ve ontolojik bir üstünlük olmadığı, derece/avantaj

farkının bulunduğunu ifade etmekte ve buna ilişkin Bakara Suresi 228. ayete318 yer

vermektedir. Erkeğin kadına karşı bir derece avantajının, uygulamada aile reisi

oluşuyla gerçekleştiğini, sadece aile içi ilişkiler için söz konusu olduğunu, aynı anda

hem kadının hem de erkeğin aile reisi olmasını istemenin akıl dışı olduğunu ifade

etmektedir. Aile içi ilişkiler dışında kadın ile erkeğe birbirini tamamlayan, birbirine

destek veren, iki inanan, iki insan olarak bakılmakta olduğunu gösteren ayetleri319

zikretmektedir. Medine Toplumu’nda İlahi mesajın özel bir statüsü bulunmayan

herhangi bir müslüman hanımın şahsi problemini ciddiye alıp evrensel vahiy içinde

320 yer vermesinin, Allah’ın kadına verdiği değerin en açık delillerinden biri

olduğunu, ileri yaşta oluşundan hareketle Havle binti Sa’lebe adlı bu hanımın

müslüman olmadan önce de hakkını arayabilen, kendisini erkekten küçük görmeyen

bir karakterde olduğunu, müslüman olduktan sonra da bu özelliklerini koruduğunu ve

devam ettirdiğini, Hz. Peygamber’in bu özellikleri eleştiri konusu yapmadığını,

317 Akdemir, Salih, “Tarih Boyunca ve Kur'ân-ı Kerim’de Kadın”, s.270 318 “..Örfe uygun olarak, erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları gibi, kadınların da erkekler üzerinde hakları vardır. Ancak erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları bir derece daha fazladır.” 319 Tevbe, 9/71; Ahzab, 33/35; Muhammed, 47/19; Âli İmran, 3/195 320 Mücâdele, 58/1-5

Page 133: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

133

Kur'ân’ın bütün müslüman kadınlara Havle’yi örnek göstermekte olduğunu ve

onların benzeri durumlarda Havle’nin sergilediği tavrı benimsemelerini teşvik

ettiğini ifade etmektedir. Kırbaşoğlu, Hz.Ömer’in Havle’nin nasihatlerini dinlemesi

ve Hz.Ömer ile mihir konusunda kadınların haklarını arayan kadın olayından

İslam’ın ilk dönemlerinde kadınların kendilerini erkeklerden aşağı onların emrinde,

her dediklerine boyun eğmesi gereken insanlar olarak görmedikleri ve erkeklerin de

kadınları kendilerinden aşağı ikinci sınıf insan olarak görmedikleri321 şeklindeki

yorumları ayetleri anlamada bütüncül bir yaklaşımla İslam’ın ilk döneminin sosyal

hayatını dikkate aldığını göstermektedir. Zira bunlar doğru anlamlandırmada olması

gereken yardımcı unsurlardır.

Akdemir ve Kırbaşoğlu’nun makalelerinin konumuzla doğrudan ilgili

kısımları arasında kullandıkları ayetler ve örnekler bakımından paralellik vardır.

Onlar, aile içi ilişkiler konusunda reisliğin erkeğe bir derece avantaj 322 sağladığını

ifade etmektedirler.

Hayreddin Karaman, “Kadının Şahitliği, Örtünmesi ve Kamu Görevi”adlı

makalesinde kadının aile ihtiyaçlarını karşılamada kocasına yardımcı olmak için

çalışmasının caiz olduğunda ittifak edildiğini, bunun evli kadının vazifesi olup

olmadığının tartışıldığını ifade etmektedir. Kamu görevi ile ilgili tartışmaların

bağlayıcı nasslardan çok örf, âdet ve ihtiyaca, zamanın sosyo-kültürel ve ekonomik

şartlarına dayandığını ifade etmekte ve İslam’da kadının gerektiğinde kamu görevi

yapmasını yasaklayan açık kesin bağlayıcı bir nassın mevcut olmadığını

belirtmektedir. Allah’ın erkek ve kadına birbirini tamamlayan farklı özellik ve

321 Kırbaşoğlu, Hayri, “Kadın Konusunda Kur'ân’a Yöneltilen Eleştiriler”, s.272-276 322 Bakara, 2/228

Page 134: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

134

kabiliyetler verdiği, bu özellik ve kabiliyetlerin, aksine bir zaruret ve ihtiyaç

bulunmadıkça tabii bir işbölümünü ve öncelikler sistemini beraberinde getirdiği ifade

edilmektedir. 323

Hayreddin Karaman, kadını kamu görevinden men eden açık ve bağlayıcı bir

nassın bulunmadığını ifade etmekle birlikte kadına kamu görevinin verilmesini,

kadın ve erkeğin yaratılış farkına ve bunun doğurduğu sonuçlara bakarak zaruret ve

ihtiyaç halinde izin vermektedir. O, bu ifadeleriyle zaruret ve ihtiyaç hali dışında

kadının kamu görevini üstlenmemesini doğal bir süreç olarak kabul etmekte ve belki

taşıdığı yargılar onu böyle düşünmeye sevketmektedir. Evli kadının görevinin aile ve

ev işleri, kocasının görevinin ise nafaka temini olduğunu ifade etmek istemektedir.

Aynı derecede göreve layık olan erkek ve kadından, nafaka temini ile yükümlü ve

“erkek” olduğu için erkek tercih edilmeli midir?

Rim Nasûh el-Hayyat, bir kadın araştırmacı olarak el-Mer’etü fi’l-İslam

Kadâyâ ve Fetâvâ adlı çalışmasında ilgili ayetle ilişki kurarak “kavvam” kavramına

ilişkin şunları ifade etmektedir:

Genel işleri yürütmesi ve gözetim/bakım sorumluluğunu taşıması sebebiyle ve Yüce

Şâri’in çizdiği sınırlara uyma ve hanîf şerîat kaidelerine uyma sebebiyle erkek,

tarafından evin başkanlığının yürütülmesi olarak Kavvam(yönetici) tanımlanabilir.

Bu sorumluluğu nafaka ile mükellef olması sebebiyle erkek taşır. Erkek evinin

idaresiyle görevlendiren olduğu zaman, reisi olduğu zaman ve bu şu demek değildir:

Tahakküm, zorlama, zorbalık/kuvvet, bilakis danışma, karşılıklı anlaşma ve görüş

alışverişidir ve bu müslümanın evini kaplayan nişan/alamettir. Erkeğin yöneticiliği,

323 Karaman, Hayreddin, “Kadının Şahitliği, Örtünmesi ve Kamu Görevi”, s.291

Page 135: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

135

eve nafaka getirme demektir. Yöneticilik, ıslah/yenileme/onarma ve

düzenleme/iyileştirme/ayarlamadır, istibdat/keyfilik ve tahakküm değil.324

Daha sonra Hz. Peygamber’in “müminlerin en hayırlısı ahlaken en güzel

olanlarıdır, sizin en hayırlılarınız kadınları için hayırlı olanlardır” 325 hadisine ve

kadınları testiye benzeterek onlara yumuşak/kibar davranılmasını ifade eden hadisine

yer vererek erkeğin iradesi ve kararlılığı/basireti ile kadının kalbi ve şefkati ile

yönettiğini ifade etmektedir.326

Muhammed Biltâcî, Mekanetü’l-Mer’e adlı çalışmasında ayetin yorumuyla

ilgili olarak derece farkının olduğunu, bu derecenin anlamının, Allah’ın erkeği aileyi

yönetmek için hazırlamış ve ikisinin arasını birleştiren hayat işlerinin yönetimini

üstlenmesini sağlayan tabiat ve fıtratta yaratmış olması olduğunu ifade etmekte ve bu

yüzden geçim işlerinde malî harcamanın erkek üzerine gerektiğini ifade etmektedir.

Toplantılarda dışarı ile ilgili kararları almak ve görevleri üstlenmek ve geçerliğini

denetlemek için üyeleri arasından bir başkanın ve yöneticinin gerekli olması gibi aile

için de bir başkanın gerekli olduğunu ifade etmektedir. Kadınlara özel hamilelik,

hayız, doğum ve menopoz gibi durumların kadının ruhsal şikayetleri olduğunu ve bu

durumların işlere/olaylara sakin, dengeli, aklî bakıştan kadını uzak tuttuğunu; bu

durumların olmadığı dönemlerde de olaylarda duygusallık/çabuk heyecana

kapılmada, duygular ve duyularına kapılmada kadının, erkekten daha yakın/yatkın

olduğunu ifade etmektedir. Onun Allah’ın yarattığı bir fıtrat olduğunu, erkek

fıtratından ayırt edilen ve ortak olmayan işlerde her ikisinde diğerinde olmayan

yetkinlik/ihtisas alanı (önceliğin) olduğunu bunun böyle bir tercih etme olduğunu

324 Rim Nasûh el-Hayyât, el-Mer’etü fi’l-İslam Kadâyâ Fetâvâ, el-Yemâme, Beyrut, 1997, s.59 325 İbn Mâce, Sünen, Kitâbu’n-Nikah, I /636 326 el-Hayyât, el-Mer’etü fi’l-İslam, s.60

Page 136: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

136

ifade etmektedir. Batı toplumunda da kadının pek çok alanda aktif olarak yer

almasına rağmen kadınlara ait pek çok şeyde karar verenin, büyüklük taslayanın,

yönetici olanın erkek olduğuna vurgu yaparak fıtratla ilgili bir durum olduğunu

yinelemektedir.327

Ayeti, aile hayatını düzenleyen olarak değerlendiren Muhammed Biltâcî,

Abbas Mahmud el-Akkâd’ın mülahazalarından alıntı yaparak şunları ifade

etmektedir:

Erkek ve kadın haklar ve vecibeler konusunda eşittir. Yetenekleri, işleri ve hayatının

amaçları noktalarından tek cinsin sıfatları ile yetişmezler. Çeşitli konumlar ve

kültürlerde yeryüzündeki herhangi bir milletin tarihinde asla erkeklerin cinsi ile

kadınların cinsi eşit olmaz. Bu tek sebebe bağlanır: erkek kadından geneli etkileme

ve güç konusunda üstündür. Bu sebebe bağlama ilk asırların cahilliğidir. Kadın genel

işlerde erkekten aciz değildir. Bu işlerde devamlı çalışma/ilgilenmenin azlığından

kaynaklanır. Kadın bin senelik ev işlerine kendini verir ve onun üretimle meşgul

olduğu her şey bu işlerdedir.328

327 Muhammed Biltâcî, Mekanetü’l-Mer’e, Daru’s-Selâm, Kahire, 2000, s. 99-102 328 Biltâcî, Mekanetü’l-Mer’e, s. 102,103

Page 137: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

137

Mahmud el-Akkâd, kadının pek çok işten acziyetinin devamlı meşgul

olmama ve ilgilenmenin azlığından kaynaklandığını, bu halin değişmesi durumunda

kadının acziyetinin kalkacağını ifade etmekle sosyal değişimi dikkate almaktadır.

Biltâcî, daha sonra bazı kadınların, çoğu erkeklerden ilim, akıl, fazilet yönünden

daha üstün olduğunu; böyle erkeklerden birinin sayılan özellikler bakımından

kendinden daha üstün kadınlar üzerine yönetici olmasını, insanların mantığının

doğrulamayacağını; Hz. Aişe ve Ebû Cehil örneklerini vererek ifade etmektedir.329

Ayetteki yöneticilikte her ne kadar cinsiyet belirtilmiş olsa bile esas olanın ilim, akıl,

fazilet yönünden üstün olma olacağını ifade etmekle tarafsız ve tutarlıdır.

Ayetle ilgili yapılan yorumlar ayetin, aile hayatını düzenlemekte olduğunu

göstermektedir. Ayetin nazil olduğu bağlamdan çıkarılmak suretiyle kamu hayatının

düzenlenmesinde kullanılmasına dikkatleri çekmek isteriz.

329 Biltâcî, s. 103

Page 138: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

138

II. KONUYLA İLGİLİ OLAN HADİSLERİN YORUMLARI

a. Kisrâ’nın Kızı İle İlgili Rivayet

Ebû Bekre’den rivayet edildiğine göre o, şöyle demiştir: “Cemel günlerinde

neredeyse Cemel Ashabına katılıp, onlarla birlikte savaşacakken/şavaşmaya karar

vermişken, Allah beni Peygamber’den (s.a.) duymuş olduğum bir sözle

faydalandırdı.” (Ebû Bekre) dedi ki: “Resullullah’a (s.a), Fars halkının başlarına

Kisrâ’nın kızını yönetici/hükümdar olarak geçirdikleri/atadıkları haberi ulaşınca

şöyle demişti: “Bir kavim bir kadını işlerinin sorumlusu yaparsa/başına geçirirse

felah bulmaz/başarılı olmaz /istediğini elde edemez.”330

El-Aynî, Umdetü’l-Kâri adlı Buhârî’nin Sahîh’ine yazdığı şerhte, Kisrâ’nın

oğlu Şirveyeh tarafından öldürmesinden altı ay kadar Şirveyeh’in yaşadığını,

ölmeden önce bütün erkek kardeşlerini taht hırsı ile öldürmesi sebebiyle öldüğü

zaman erkek varis olmaması sonucunda, Kisrâ’nın kızı Bûran’ın tahta çıktığını

bundan halkın hoşnut olmadığını ifade etmektedir. Rivayette geçen Cemel

günlerinin, Hz.Osman’ın kanını talep için Talha ve Zübeyr ile beraber Hz.Aişe’nin

emri altında Basra bölgesine yöneldikleri zaman olduğu; Cemel ashabının da Hz.

Aişe’nin askerleri olduğunu ifade etmektedir. El-Aynî, et-Taberî’den Bûran’ın kız

kardeşi Ezremiduht’un da hükümdar olduğunu nakletmekte ve el-Hattabî’nin

(v. 388/998) hadis hakkındaki kadını emirlik/prenslik ve hakimlik / kâdîlik ile

görevlendirmek olmaz görüşünü nakletmektedir.331

330 İbn Hanbel,el-Müsned,V / 38,43,47,50,51; el-Buharî, el-Câmiu’s-Sahih, Kitâbu’l-Meğâzî, V / 136, Kitâbu’l-Fiten, VIII / 97; et-Tirmizî, es-Sünen, Kitâbu’l-Fiten, IV / 527,528; Ebû Abdurrahman Ahmed b. Şuayb b. Ali en-Nesâî (v. 303/915), es-Sünen, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1981, Kitâbu’l-Kudât, VIII/227 331 el-Aynî, Umdetü’l-Kâri, XIV / 393

Page 139: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

139

İbn Hacer el-Askalânî, Fethu’l-Bârî adlı şerhte Cemel olayı ile ilgili kısa

bilgi verdikten sonra Kisrâ’nın kızının Bûran binti Şirveyeh b. Kisra b. Perviz

olduğunu ifade etmektedir. Şirveyeh’in babasını öldürdüğünü, ölmeden önce

babasının bunu fark edip oğluna tuzak kurarak hazinelerinden bazısına zehir

koydurup oğlunu zehirleyerek öldürdüğüne dair bilgiler vermekte ve oğlunun

babasından sonra altı ay kadar yaşadığını, Şirveyeh’in de ölmeden önce saltanat hırsı

sebebiyle bütün erkek kardeşlerini öldürdüğünü ifade etmektedir. Yerine geçecek

erkek olmadığı için isteksiz ve hoşnut olmayarak kadını hükümdar yaptıklarını ifade

etmektedir. El-Aynî gibi el-Askalânî de et-Taberî ve el-Hattabî’den nakillere yer

vermektedir. El-Hattabî’den verdiği naklin ifadeleri ve hadise ilişkin kendi yorumu

şöyledir:

el-Hattâbî, bu hadiste kadını emirlik ve yargıçlık ile görevlendirmek olmaz ve onda

kadının kendi başına evlenemeyeceği ve akit yapamayacağı vardır, o yargıçlık ve

emirlik ile görevlendirilen kimse, tahkik eden/teftiş eden ve men edendir ve bu

alimlerin çoğunluğunun görüşüdür, ona et-Taberî cevaz verdi, Ebû Hanîfe kadınların

şahitliğine cevaz verilen şeylerde kadın hükümle görevlendirilir, dedi. Bu hadisin

şerh ile ilgisi bir yöndendir. Peygamber’in mektubunu yırtan Kisrâ kıssası ile

tamamlanır, Allah oğlunu ona musallat etti ve oğlu onu öldürdü sonra erkek

kardeşlerini öldürdü, kadının emir verme ile onlara onu emretmeye ulaşıncaya kadar,

onların hükümdarı bunu ahlaksızlığa götürdü ve parçalandılar tıpkı Peygamber’in

ona dilediği gibi.332

332 el-Askalânî, Fethu’l-Bâri, VIII / 472

Page 140: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

140

Hadisin şerhinde, hadisin kadını emir/hükümdar ve yargıç olarak

görevlendirmekten men konusunu hatta evlilik akdi yapamayacağı görüşünü

görmemiz mümkündür. Hakimliğin tahkik etme ve men etme konularını içerdiğini

ifade etmeleri daha önce zikrettiğimiz Âli İmran 104. vb. ayetlere muhatab olmayı

yani iyiliği emretme ve kötülükten men etmeyi içerdiğini göstermektedir. Bu

durumda, aslında kadının hakim olmasında, ayet açısından bir engel yoktur. Ancak

bir helak süreci içinde yer alan gayr-i müslim bir kadın hakkında Hz. Peygamber

yaptığı bir yorum olduğunu düşündüğümüz bu rivayet, kadını yargı görevinden

dışlamakta delil olmaktadır.

Buhârî, Peygamber’in Kisrâ ve Kayser’e Mektubu bölümünde bu rivayete yer

vermektedir. O, daha önce şu rivayete yer vermiştir:

“İshak bize haber verdi ve şöyle dedi: “Ubeydullah b. Abdullah bana haber

verdi, İbn Abbas, Peygamber’in (s.a) Kisrâ’ya Abdullah b. Huzafe es-Sehmi ile

beraber gönderdiğini ve ona Bahreyn’in büyüğüne onu sunmasını emretti.

Bahreyn’in büyüğü onu Kisrâ’ya sundu. Onu okur okumaz parçaladı.İbnu’l-

Müseyyib olduğunu sandığım şöyle dedi: Rasul onlara tam bir parçalanışla

parçalanmaları için beddua etti.”

el-Aynî ve el-Askalânî bu rivayetin şerhinde Hz. Peygamber’in Bahreyn

valisi Bâzân’a, Bâzân’ın adamlarıyla “Rabbim senin Rabbini bu gece öldürdü”

şeklinde bir yazı gönderdiğini ve bu olayı mucizevi bir şekilde haber verdiğini, daha

sonra da Allah’ın Kisrâ’ya oğlu Şirveyeh’i musallat ettiğini ve onun babasını

öldürdüğüne dair bilgiler vermekte ve olayın tarihlerine ilişkin bilgileri tarihçilerden

Page 141: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

141

nakletmektedir.333 Bu ifadeler bize olayın aşamalarını göstermekte ve Hz.

Peygamber’e hakaret eden bir hükümdar ve kötü yönetiminin sonunu göstermektedir.

İbn Hacer el-Askalânî’nin ahkâm hadisleri bir araya getirdiği Buluğu’l-

Merâm adlı eserine Muhammed b. İsmail es-San’ânî (v. 1182/1768) tarafından

yazılan şerh olan Sübülü’s-Selâm adlı eserde hadisle ilgili şu açıklamalar yer

almaktadır:

O, müslümanların genel hükümlerinden bir şeye kadını görevlendirmenin caiz

olmadığına delil içerir ve Şarih kadını kocasının evinde gözeten/ koruyan olarak

kaydetti ve Hanefîler, haddler dışındaki hükümlerle kadının görevlendirilmesinin

caiz olması görüşündedir ve İbn Cerir mutlak olarak kadının görevlendirilmesinin

caiz olması görüşündedir. Hadis, bir kadını işlerinin başına geçiren kimselerden

felahsızlık hakkında haber vermedir ve onlar kendileri için felahsızlığı getirmekten

men edilenlerdir, felahı kazanıp kazanmamaya kendileri sebep olurlar.334

Rivayetin, kadını yargı görevinden men etme konusunda delil olarak

kullanıldığının açıkça ifade edildiğini görmek mümkündür.

Hamidullah’ın Hz.Peygamber’in gönderdiği İslam’a davet mektuplarından

biri olan bu mektupla ilgili yaptığı açıklamalara ve tarihî seyre bakacak olursak

şunları bulabilmek mümkündür. Hamidullah, hükümdarın mektubu okutmaya

başladığını tamamlanmasını beklemeden şanına uygun hitap olmadığını düşünerek

öfkeyle mektubu eline alıp yırttığını ve Hz. Peygamber’e bu hakaret tavrının haberi

333 el-Aynî, Umdetü’l-Kâri, XIV/391-393; el-Askalânî, Fethu’l-Bâri, VIII /469-470 334 Muhammed b. İsmail el-Emîr el-Yemenî es-San’ânî (v. 1182/1768), Sübülü’s-Selâm Şerhu Bulûğu’l-Merâm, (thc.Fevâz Ahmed Zemirlî, İbrahim Muhammed el-Hacel), Daru’r-Reyân li’t-Türâs, Kahire,1987, IV/237

Page 142: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

142

ulaşınca Hz. Peygamber’in “Allah da onun hükümranlığını tam bir yırtılmayla

yırtsın!” dediğini ifade etmektedir.335

Hamidullah, Bizanslı tarihçi Theophan’ın Heraklius’un oğluna yazdığı

mektupta İran hükümdarının kendi öz oğlu tarafından suikaste kurban gittiğini

(naklen E. Gerland, Die persische Feldzüge des Kaisers Heraklius’dan); İran

hükümdarı Perviz’in valisinin elçileri vasıtasıyla Hz. Peygamber’i sarayına

çağırttığını, Hz. Peygamber’in ertesi gün elçilere, “Bu gece benim efendim

(Rabb’im), senin efendini Şeroeh (Şirveyeh) eliyle öldürttü” cevabını verdiğini

(naklen et-Taberî, Te’rih’ur- Rusul ve’l-Mülük, I/1572-74) ifade etmektedir.336

Hamidullah, hükümdarın ölüm haberinin gelişine ilişkin kaynaklardaki bilgileri

verdikten sonra Hz. Peygamber’in İran hükümdarına İslam’a davet mektubu

göndermesinden sonra dört yıl yaşadığını haber vermektedir.337 Yine Hamidullah,

Medine ile İran başkenti Medâin arasında doğrudan ilişkilerin İslam tebliğini red ile

kesildiğini ancak Bahreyn ve Yemen gibi İran idaresi altındaki bölgelerin tebliği

kabul ettiklerini ifade ettikten sonra, babasını öldüren Şeroeh’in sekiz ay kadar

hüküm sürdüğünü ondan sonra dört buçuk yıl zarfında tahta sekiz hükümdarın

çıktığını, kadın hükümdarların da olduğunu ve erkek olanlardan daha akıllı bir

siyaset takip ettiklerini ve Bûrân Duht adlı kadın hükümdarın kısa bir müddet tahtta

kalmasına rağmen İslam orduları tehlikesi sebebiyle Medine ile ilişkileri düzeltme

yoluna gittiğini ifade etmekte ve kadın hükümdarın Hz. Peygamber’in kabul ettiği bir

çok hediye gönderdiğini (naklen Tirmîzî, el-Câmi’us-Sahîh(Kabûl’ul-

335 Muhammed Hamidullah, İslam Peygamberi, ( trc. Salih Tuğ), İrfan Yayımcılık, İstanbul, 1993, I / 357 336 Hamidullah, İslam Peygamberi, I / 358 337 Hamidullah, İslam Peygamberi, I / 359-364

Page 143: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

143

HedâyeBölümü)’den ve et-Taberî, Te’rih’ur- Rusul ve’l-Mülük, I/2163) ifade

etmektedir.338

Onun bu ifadeleri Hz. Peygamber’den nakledilen rivayetteki helake sebep

olan kadın tanımına uymamaktadır. Aklen eksik olduğu iddia edilen kadın cinsinden

biri olarak bu kadın hükümdarın eksikliğini, hükümdarlığında görmek mümkün

değildir. O, gayet akıllıca bir siyaset gütmüş ve kısa bir süre iktidarda kalmıştır.

Mehmet Hatiboğlu, doktora tezinde, Kisrâ’nın kızıyla ilgili bu hadise ve

benzerlerine “Siyasi Hadiselerle İlgili Rivayetler” bölümünde yer vermiş ve konuyla

ilgili şunları ifade etmektedir:

Malum olduğu üzere Hz. Osman’ın şehid edilmesinden sonra Ali-Aişe Mücadelesi

diye isimlendirebileceğimiz hadiseler vuku bulmuştur. Hz. Aişe’nin hareketini doğru

bulmayan ve ona karşı olan çevrelercedir ki bu hadiseyi onun aleyhine bir itham

vesilesi kılmışlar ve onun uğursuzluğuna hamletmişlerdir:... Rivayeti nakleden Ebû

Bekre : Bildim ki, diyor, Ashab-ı Cemel felah bulmayacaklar. (naklen Kastallânî,

İrşâdu’s-Sârî, X/185,186) 339

Buradan Kisrâ’nın kızıyla ilgili rivayetin bağlamından çıkarılarak, başka

amaçlara vesile kılındığı sonucunu çıkarmak mümkündür.

Kadınların hakimlik görevini üstlenmesi ile ilgili nakledilen bu rivayete

ilişkin Hidayet Şefkatli Tuksal’ın açıklamalarında şunları bulmak mümkündür:

338 Hamidullah, İslam Peygamberi, I / 363 339 Mehmet Hatiboğlu, İslami Tenkid Zihniyyeti ve Hadis Tenkidinin Doğuşu, (basılmamış doktora tezi)1962,s.34

Page 144: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

144

Fıkıh otoritelerinin tamamının, kadının yönetici olamayacağı hususunda nebevî bir

nass olarak kabul ettikleri bu rivayetin tarihsel arka planlarından biri, ravi Ebû

Bekre’nin Hz. Peygamber’e nispet ettiği bu sözü nakletmesine sebep olan ve

liderlerinin birinin bir kadın -Hz. Aişe- olduğu Cemel vak’asıdır. Diğeri ise, Hz.

Peygamber’in sözüne mesned teşkil eden, Fars halkının başına bir kadının yönetici

olarak geçmesi meselesidir.340

Tuksal, Hz. Peygamber’in elçiler vasıtasıyla gönderdiği mektuplardan biri olan

Kisrâ b. Pervîz b. Hurmuz b. Nûşîrevân’a gönderdiği mektubun Kisrâ tarafından

yırtılarak parçalanmasına ve Hz. Peygamber’in beddua edişine ilişkin bilgileri

verdikten sonra Kisrâ’nın devletindeki siyasî yozlaşma ortamının ve kendi

elleriyle hazırladıkları helak sürecinin sondan bir önceki perdesinin tasvir

edildiğini; bu perdede yönetici olan kadınların helake sebep olucu herhangi bir

icraatlarından bahsedilmediğinden hareketle, erkek hanedan üyelerinin

yönetiminde gerçekleşen çöküş sürecinin kadın yönetici zamanında son bulup,

devletin yıkıldığını ifade etmekte 341 ve şöyle devam etmektedir:

Ancak Hz. Peygamber’e atfedilen rivayet, kadınların iktidara geçmesine kadar süren

kanlı dönem hakkında hiçbir yorumda bulunmazken; kadınların yönetici olması

durumunu, söz konusu helak sürecinin temel sebebi olarak sunmaktadır. Bu durumda

rivayetle, rivayete mesned olan tarihî malzeme arasında, çok açık bir tutarsızlık

ortaya çıkmaktadır. Sadece bu husus bile genel teamüllere göre rivayetin sahihliği

iddiasını çürüten önemli bir husustur. 342

340 Tuksal, Kadın Karşıtı Söylem, s. 252 341 Tuksal, Kadın Karşıtı Söylem, s.253 342 Tuksal, Kadın Karşıtı Söylem, s.254

Page 145: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

145

“Mevcut ataerkil teamüllerin din adına meşrulaştırma” konusunda rivayetin iyi bir

malzeme oluşturduğuna ilişkin Tuksal’ın yorumu, rivayetle ilgili tarihî malzeme

ve rivayet arasında aradığı tutarlılığı bulamamasından kaynaklanmaktadır.

Tuksal, yine bu rivayetin siyasî alanla sınırlı kalmayıp kadının hukukî haklarını

kısıtlayan, kadını her alanda erkeklerin otoriteleri altında yaşamak zorunda

bırakan uygulamanın dayanağı olarak kullanıldığına vurgu yapmaktadır.343

Tuksal, rivayetin zikredildiği siyasi ortama ilişkin olarak da şunları ifade

etmektedir:

Bu rivayetin Buhârî, Tirmizî ve Nesâî varyantlarına göre, ravi Ebû Bekre tarafından

zikredildiği siyasi ortam ise, Cemel savaşı sonrasıdır. Hz. Ali’ye karşı muhalefeti

başlatan iki erkek lider Talha ve Zubeyr öldüğü için, muhalefetin ve savaşın kadın

lideri Aişe; Cemel savaşının ve yaşanan acıların asıl sorumlusu olarak, Fars kavminin

başına geçen ve rivayetteki ifadelere göre o kavmin helakinden sorumlu tutulan

kadın yönetici ile özdeşleştirilmektedir. Rivayetteki söylem, Boran’ın da Hz.

Aişe’nin de -yakınındaki, önündeki, arkasındaki, yüzlerce erkeği tarih sahnesinden

silerek- onları ortadaki büyük hezimetle tek başlarına bırakmaktadır.344

Tuksal, bu söylemin kadınları kötülemek adına erkekleri tarihten silmesiyle, realiteyle çeliştiğine dikkat çekerek rivayeti, kadınların iktidarını ve yönetimini hiçbir şekilde hazmedemeyen “ataerkil zihniyetin hadisleşmiş ürünü” olarak nitelemektedir.345 O, bu yorumlarıyla kadınların hakkını savunan bir feminist gibi görünebilir. Belki onun bu tutumu, erkeklerin kadını tarih sahnesinden silme çabasına karşılık olarak, bir kadının erkekleri tarih sahnesinden silme çabası şeklinde yorumlanabilir. Ancak o, hadisi yorumlarken tutarlı ve mantıklı bir tutum içindedir.

Ali Osman Ateş, bu rivayete kadını yönetimden dışlayan rivayetler arasında yer verir. Rivayetin sened ve ravileri yönünden değerlendirmesini

343 Tuksal, Kadın Karşıtı Söylem, s. 254 344 Tuksal, Kadın Karşıtı Söylem, s.254 345 Tuksal, Kadın Karşıtı Söylem, s.255

Page 146: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

146

yapmakta ve hafızası kötü, zayıf olarak nitelenen ravilerle ilgili nakillere yer vermektedir.346

Rivayetin sened ve metin açısından, usul açısından değerlendirmesini yapan Kadir Gürler, Klasik ve Çağdaş kaynaklardaki yorumlara yer vermektedir.347 O, makalesinde kadının yöneticiliği açısından rivayete yaklaşmakta ve şunları ifade etmektedir:

…bir hadisin alimlerin kabulüne mazhar olması, onun Peygamber’e ait olduğu ya da doğru anlaşıldığı anlamına her zaman gelmez…Kadının devlet başkanı ya da üst düzey âmir olamayacağı konusundaki görüş, daha çok kişi tarafından benimsenmiş olsa bile, bir ictihat olmaktan öteye geçemez… bütün bu yorumlar ve tartışmalar sırasında, değişen toplumsal şartların, ataerkil ailenin ve erkek egemenliğin yerleşmesine yol açmış olduğunu; bu olgunun, kadınların kamusal alanın dışına çıkarılması sonucunu doğurduğunu da görmüş olmaktayız.”348

b. “Hakimler üçtür; ikisi cehennemde, biri cennette. Cennete olan doğruyu bilip onunla hükmedendir, cehennemde olanlar doğruyu bilip onunla hükmetmeyen ve hükümde acele eden, doğruyu bilmeyip cehaletle hükmeden kişidir/adamdır” hadisi

es-San’ânî, Sübülü’s-Selâm adlı eserinde hadisle ilgili yaptığı açıklamalarda şunları ifade etmektedir:

Hadis, doğru bilen ve onunla amel eden dışındaki kâdîlerin cehennemden kurtulamadıklarına delalet eder. İşin hususu, doğruyu bilen kimse onunla amel etmezse cehennemde cehaletiyle hüküm veren ile eşit olur. Bilgisizlikle hükme karşı ve doğruya muhalif olduğunu bilmekle beraber onunla hükme karşı uyarı vardır. Hadiste doğru ile hükmeden onu bilenin kurtulan

olduğu, kalan ikisinin cehennemde olduğu ifade edilir. Hadis, cahil kimseyi yargıyla görevlendirmeden nehyi içerir.349

Hadisin cahil kimseyi yargı ile görevlendirmekten nehyettiği ifade edilmektedir. Bu rivayet hakimdeki aranan özelliklerden alim olma ya da ictihat ehli olma sıfatına delil olarak gösterilmiştir.350

eş-Şevkânî, Neylü’l-Evtâr adlı eserinde bu rivayette geçen adam (racul) lafzından anlam olarak anlaşılanın kadınlar dışındakilere delalet ettiğini ifade etmektedir.351

346 Ateş,Ali Osman, Hadis Temelli Kalıp Yargılar, s. 374-379 347 Kadir Gürler, “Kadının Yöneticiliği Meselesi”, Dini Araştımalar, C. IV, S. 11, Eylül- Aralık, Seba Ofset, Ankara, s.69-89 348 Gürler, “Kadının Yöneticiliği Meselesi”, s.90, 91 349 es-San’ânî, Sübülü’s-Selâm, IV / 223 350 Alauddîn Ebû Bekr b. Mes’ûd el-Kâsânî (v. 587/1191), Bedâiu’s-Sanâi’ fî Tertîbi’ş-Şerâi’, Matbaatü’l-Cemaliyye, Mısır, 1910, VII / 3; Ebû Muhammed el-Huseyn b. Mes’ûd b. Muhammed el-Ferrâ el-Beğavî, (v. 615/1218), Kitâbu Edebi’l-Kâdî min’et-Tehzîb, (thk.İbrahim b. Ali Hanurkici), Daru’l-Menâr, Lübnan, 1992, s. 120; İbn Kudâme, el-Muğnî, XI / 382 351 eş-Şevkânî, Neylü’l-Evtâr, VIII / 265

Page 147: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

147

O, bu ifadeleriyle kadınların hakim olmasına bu rivayeti delil göstermek istemektedir. Rivayete bakıldığında (racul) lafzının kişi anlamında kullanıldığı görülecektir. Ancak eş-Şevkânî, Kisrâ’nın kızı ile ilgili rivayetten sonra görüşünü desteklemek adına zorlama bir yorum yapmaktadır.

Kadının hakimlik görevi ile ilgili kullanılan rivayetlerden bir diğeri tezimizin

birinci bölümünde yer verdiğimiz kadının aklının noksanlığı ile ilgili hadistir. Bu

hadise ilişkin bilgileri tekrarlamayı gereksiz gördük.352

III. KADININ HAKİMLİK GÖREVİ HAKKINDAKİ GÖRÜŞLER

352 bkz. I.Bölüm s.29

Page 148: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

148

A. ″KADIN HAKİMLİK GÖREVİNİ ÜSTLENEBİLİR″ HUSUSU

a. et-Taberî ve İbn Hazm

Kadının hakimlik görevini üstlenebileceği görüşünde olan et-Taberî ve İbn

Hazm’dır. Nakledeceğimiz et-Taberî’nin görüşü, kendine ait eserlerde değil,

başkalarının eserlerinde yer almaktadır. Bu ikisinden başka el-Hırakî’nin

hakimlik görevi ile ilgili bâliğ, akıllı, müslüman, hür, âdil, âlim, fakîh, muttakî

olma şartları353 arasında cinsiyeti (erkek olmayı) belirtmemesinden hareketle, onu

da kadının hakimlik görevini üstlenebileceği görüşünde olanlar arasında

zikretmeyi uygun bulduk.

İbn Cerîr et-Taberî, bütün hükümlerde kadının hakimliğine cevaz vermesiyle yalnız

kalmaktadır. Bu görüşe itibar edilmez, icma Nisa 34.ayet ile onu reddeder. Akıl ve

görüş (bakımından) kadınların erkekler üzerinde yönetici olması caiz değildir.354

İfadesiyle el-Mâverdî, görüşü çürütmek istemekte ve et-Taberî’den başka buna

cevaz veren olmadığına vurgu yaparak, görüşe itibar edilmeyeceğini ifade

etmektedir. Burada ifade ettiği ‘icma’nın nasıl bir icma olduğu sorgulanmalıdır.

Şâfiî bir hukukçu olarak o, mezhebindeki icmayı kastetmiş olabilir. Zira Malikî ve

Hanbelî hukukçular ile Şâfiî hukukçular bu konuda birleşmektedir. Hanefî

hukukçular, et-Taberî ve İbn Hazm ile bu konuda kendi aralarında ayrıldıkları gibi

Şâfiî, Malikî ve Hanbelî hukukçular ile de ayrılmaktadır. el-Mâverdî, “icma”yı

hakkında ihtilaf olmayan mesele için kullanmamış, çoğunluğun görüşü olan

353 Ebu’l-Kâsım Ömer b. Hüseyn b. Abdillah b. Ahmed el-Hırakî (v. 334/945), Muhtasar, (el-Muğnî içinde), el-Mektebetü’s-Selefiyye, Medine, (t.y), XI / 380 354 Ebu’l-Hasen Ali b. Muhammed b. Habib el-Mâverdî (v. 450/1058), Ahkâmu’s-Sultaniyye, Matbaatu’s-Seade, Mısır,1909, s.53

Page 149: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

149

mesele için kullanmış olabilir. Ancak biz onun zikrettiği ayetin nazil olduğu aile

içi ilişkiler bağlamından çıkarıldığını ya da bağlamının genişletilerek kamu

alanına taşındığını düşünüyoruz.

İbn Cerîr et-Taberî, kadının erkek gibi hakimlik görevini üstlenmesine cevaz verdi.

İbn Cerîr, hakimlik velayetinde kadına cevaz vermesini kadının fetva vermedeki

cevazıyla açıklamaktadır. 355

El-Mâverdî, el-Hâvi’l-Kebir ve Edâbu’l-Kâdî adlı eserlerinde aynı ifadeleri

kullanarak İbn Cerîr’in görüşünün dayanağına yer vermektedir. İbn Cerîr’in

yargıçlık konusunu fetva verme konusuna kıyas etmesi, bu iki konunun doğurduğu

sonuçlar açısından eleştirilebilir. Hakimin verdiği karar olan hükme uymak zorunlu

iken, müftünün verdiği karar olan fetvaya uymakta kişi serbesttir. Ancak hakim ve

müftüde aranan şartların palalelliği et-Taberî’yi kadının müftü olabildiği gibi hakim

olabileceği kanaatine sevketmiş olabilir.

İbn Hazm,

Müslümanların işlerinden bir şeyde ehl-i zimmelerin hüküm ve yargı ile

görevlendirilmeleri helal olmaz, ancak müslüman, bâliğ, âkil ve âlim -Kur’anın

hükümlerini ve sünneti bunların nâsih ve mensuhunu , hâssını âmmını bilen-

dışında..356

ifadeleriyle hakimlik görevini üstlenecek olan kimsede bulunması gereken

nitelikleri sıralamakta, kendinden önceki fakihlerin görüşlerini çok iyi bildiği

355 Ebu’l-Hasen Ali b. Muhammed b. Habib el-Mâverdî (v. 450/1058), el-Hâvi’l-Kebîr fî Fıkhi Mezhebi’l-İmami’ş-Şâfiî ve Şerhu Muhtasaru’l-Müzenî, (thk. Ali Muhammed Muavvid, Adil Ahmed Abdülmevcûr), Daru’l-Kütübü’l-İlmiyye, Beyrut,1994, XVI / 156; Edâbu’l-Kâdî, (thk. Muhyî Hilâl es-Serhân), Matbaatu’l-İrşâd, Bağdat, 1971, I / 626 356 İbn Hazm, el-Muhallâ , IX / 363

Page 150: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

150

halde konuya ilişkin nakil vermek yerine, görüş ve çizgisine uygun olarak

nitelikleri ifade etmektedir. Erkek olma şartını burada zikretmediği gibi, kadının

hükümle görevlendirilmesiyle ilgili bir başlık açıp delil göstererek ve kendinden

öncekilerin delillerini çürüterek incelemektedir. İbn Hazm’ın ilgili ifadeleri

şunlardır:

Kadının hükümle görevlendirilmesi caizdir, o görüş Ebû Hanîfe’nindir. Ömer b.

Hattab’tan rivayet edilmiştir ki: “O kavminden bir kadın olan Şifâ’yı 357 çarşı

görevlisi yaptı” Denildi ki: Rasulullah “İşlerini kadına dayandıran kavim felah

bulmaz.” buyurdu. Biz de deriz ki: Rasulullah bunu hilafet olan, genel

emirlik/yöneticilik için söyledi. Delil Rasulün şu sözüdür: “Kadın, kocasının malını

koruyan/himaye eden/ efendi olandır. Ve o (kadın) himaye ettiklerinden/reayasından

sorumludur.” Malikîler vasi ve vekil olmasını caiz görmüşlerdir. Bazı işlerle

görevlendirilmesinde, onun men edilmesine dair nass gelmedi. Nisa 58. ayet, erkek-

kadın, hür-köle ayırmadan genele yöneliktir. Dinin tamamı, tektir. Erkek ile kadın,

hür ile köle arasında fark olduğuna dair nass geldiyse dinin icmali/toplamı,

umumdan/genelden istisna edilir.358

Hz. Ömer’in Şifâ adlı bir kadını çarşı görevlisi olarak tayin etmesini delil

göstermekle İbn Hazm’ın burada sahabe icmaını delil aldığını söyleyebiliriz. Çünkü

bu uygulamaya bir itiraz gerçekleşmemiştir, bu da icmanın olduğunu göstermektedir.

Daha sonra Kisrâ’nın kızıyla ilgili olan rivayete yer vererek bu rivayete de nassçı ve

zahiriyeci çizgisiyle yaklaşmaktadır. Rivayetin hilafet ve yöneticilik ile ilgili

olduğunu ifade etmektedir.

357 Hz. Ömer’in akrabalarından bir hanım olan Şifâ binti Abdillah’ı Hz. Peygamber bazı pazar işlerinde görevlendirdiği, bu görevlendirmenin Hz. Ömer zamanında gerçekleştiği (naklen İbn Hacer, İsâbe, “Kadınlar” Bölümü, No:618) ifade edilmektedir. Hamidullah, İslam Peygamberi, II/935 358 İbn Hazm, el-Muhallâ , IX / 429,430

Page 151: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

151

İbn Hazm, daha sonra hakimlik ile ilgili Kur’ân’dan delil olarak Nisa 58.

ayeti359 göstermektedir. Ayetin bütün inananlara hitap ettiğini ve emanetlerin

Kâbe’nin anahtarları olduğu,360 borçlar, vergiler, sadakalar olduğu,361 vedia, lukata,

rehn, ariyet olduğu,362 hakimin kararı olan hüküm363 emredilen ve nehyedilen şey,

kadın olduğu364 ifade edilir. İbn Hazm, kadın ve kölenin hakimliğini yasaklayan nass

gelmediği için kadının da kölenin de hakimlik edebileceğini ifade etmektedir. İbn

Hazm, burada eşyada aslolan mübah olma (ıstıshab) ilkesini delil göstermektedir.

İbn Rüşd’ün Abdülvehhab diye ismini zikrettiği, Bağdadlı, Malikî mezhebi

müctehidi olan el-Kâdî Abülvehhab b. Nasr (v. 422/1031) olduğunu düşündüğümüz

hukukçu, et-Taberî’nin kadının yargı görevini üstlenmesine dair görüşlerini

nakletmektedir:

Kadının hükmünün her konuda geçerli olduğu görüşünde olan kimse dedi: Asıl olan

(ondan kaynaklanan her şey) insanların arasını ayırmaktır, onun hükmü/hükmetmesi

caizdir. İcmanın onu devlet başkanlığından ayırdığı/ayrı belirttiği şey dışında.365

İbn Rüşd, Taberî’nin görüşüne de yer vermektedir:

Taberî, kadının hakim olmasına her şeyde her halükarda/mutlak olarak/istisnasız

cevaz verir.366

359 “Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size bununla, çok güzel öğüt veriyor. Allah iştmektedir, görmektedir.” 360 et-Taberî, Câmiu’l-Beyân, IV/148; el-Cessâs, Ahkâmu’l-Kur’ân, II/293; el-Kurtubî, el-Câmi li Ahkâmi’l-Kur’ân, III/166; İbn Kesîr, Tefsiru’l-Kur’ân, II/340 361 et-Taberî, Câmiu’l-Beyân,IV/149 362 İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, I/450; el-Kurtubî, el-Câmi li Ahkâmi’l-Kur’ân, III/167 363 İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, I/450 364 el-Kurtubî, el-Câmi li Ahkâmi’l-Kur’ân, III/165 365 İbn Rüşd, Bidâyetü’l-Müctehid, VIII / 636 366 İbn Rüşd, Bidâyetü’l-Müctehid, VIII / 636

Page 152: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

152

El-Beğavî (v. 615/1218),

İbn Cerîr et-Taberî yalnız kalmaktadır. İstisnadır. Kadının hakimliğine hükümlerin

tamamında kadının şahitliği ve fetva vermesine cevaz verme sebebiyle cevaz verir.

El- Mâverdî dedi: Nisa 34. ayet ile beraber icma derecesine ulaşmayan görüşe itibar

olunmaz. Kadının fetva vermesi ve şahitliğinin cevazına gelince bu ikisinde velayet

yoktur, kadın cinsi bu ikisinden men edilemez.367

şeklindeki ifadelerinde İbn Cerîr’in görüşlerine yer vermekte ve dayanağını ifade

etmektedir. Ancak El-Beğavî, İbn Cerîr’in bu konuda yalnız kaldığını söylemekle

kendinden yaklaşık yüz altmış yıl önce yaşamış hukukçu olan İbn Hazm’ın

görüşünden habersizdir ya da habersiz görünmektedir. İbn Hazm ile aynı dönemde

yaşayan el-Mâverdî’nin görüşüne ise, yer vermektedir. El-Beğavî, şahitlik ve fetva

vermede kamu yetkisi olmadığını (velayet) ifade etmek suretiyle, şahitliğin velayet

cinsinden olduğunu söyleyen Hanefî hukukçulardan ayrılmaktadır.

Zürkânî (v. 1122/1710), hakimlik görevini üstlenmede erkeklik vasfını,

müstehab olan vasıf olarak zikretmekte ve hakimlik için dört şart olarak, sırasıyla şu

şartları zikretmektedir: adalet (İslam, buluğ, akıl, hürriyet, fıskın yokluğu vasıflarıyla

birlikte duyu organlarının sağlamlığını şart olan vacip olarak ve verâyı şart olmayan

vacip olarak ele alır), erkek olma , kıvrak zekalı olma , müctehid olma. 368

Zürkânî, erkek olma niteliğini müstehab olan nitelik olarak ifade etmekle,

diğer hukukçulardan farklı bir yorum getirerek, kadını daha yumuşak ve gizli bir

şekilde ikinci planda tutmaktadır.

367 el-Beğavî, Kitâbu Edebi’l-Kâdî, s. 117, 3 no’lu dipnot 368 Abdülbâkî b. Yusuf ez-Zürkânî (v. 1122/1710), el-Câmi’ Beyne İlmî’l-Usûl ve Meânî, Matbaatü Muhammed Efendî Musatafa, Mısır,1307, VII / 123

Page 153: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

153

Es-Süyûtî (v. 911/1505), kadının hüküm vermesine ilişkin görüşleri ifade eder ve

Taberî’nin görüşünü şu şekilde nakletmektedir:

Kadının hakim olarak her şeyde hüküm vermesi doğrudur.369

el-Karâfî, ez-Zehîra adlı eserinde Taberî’nin mutlak olarak kadının hakimliğine

cevaz verdiğini nakleder.370

Eş-Şevkânî, İbn Cerîr’in görüşünü şu şekilde ifade etmektedir:

İbn Cerîr , her halükarda erkeklik şartını aramaz.371

İbn Hazm’ın çizgisine uygun olarak hangi gerekçelerle kadının hakimliğini

kabul ettiğini görmek mümkündür. Ancak İbn Cerîr’in görüşünün dayanağını

görmek pek mümkün değildir. Onun hakimliği fetva vermeye kıyas ettiği

görülmektedir. Onun döneminde fetva ve yargı mekanizmasının hatta idari

mekanizmanın ayrılmadığını ifade etmek, onun görüşünü anlamakta yardımcı

olacaktır.

b. Bazı Modern Hukukçular

Bekir Topaloğlu, İslam’da Kadın adlı eserinde, serbest hayat, iş hayatı ve

memuriyetin kadının yaratılışına, ruh bünyesinin tekamülüne uymayan şeyler

olduğunu; evinden ve aile ortamından uzaklaşan kadının ya kadınlık vasıflarını

kaybedeceğini veya iş yerini ve memuriyet vazifesini ev ortamına çevireceğini

iddia etmektedir. Hayatın ihtisastan ibaret olduğunu, herkesin tabiatına ve

yaratılışına uygun işler yapmasıyla en verimli neticenin elde edileceğini ifade

369 es-Süyûtî, Cevâhiru’l-Ukûd, II /290 370 el-Karâfî, ez-Zehîra, X / 21 371eş-Şevkânî, Neylü’l-Evtâr, VIII / 265

Page 154: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

154

etmektedir. Daha sonra kadının hakim olmasıyla ilgili İslam hukukçularının

görüşlerini naklettikten sonra kendi kanaatini şöyle ifade etmektedir:

Asli vazifesi olmamakla beraber, bir İslam cemiyetinde ihtiyaç bulunmak ve bu işe

elverişli olmak şartıyla kadının hakimlik yapması İslam’ın men etmediği bir

şeydir.372

Zekeriya el-Berrî, “Kadının Toplumdaki Rolü” adlı tebliğinde, aile dışında

kadının erkekle beraber sorumluluk üstleneceğine dair Tevbe, 9/71.373, Ahzab,

33/35”.374, Âli İmran Suresi 195. 375, ayetleri zikretmektedir. Kadınların şahıslara

vekalet, vakıflara nezaret gibi her tür özel görevleri üstleneceğinin ifade edildiğini,

kamu görevleri olan teşriî, kazaî ve tenfizî konularda eski ve modern fıkıhçılar

arasında ihtilaf olduğunu ifade etmektedir.376

372 Topaloğlu, Bekir, İslam’da Kadın, s.228-232 373 “İnanmış erkekler ve inanmış kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyiyi emreder, kötüyü yasaklarlar. Namazı kılar, zekatı verir, Allah’a ve Elçisi’ne itaat ederler. İşte bunlara Allah rahmet edecektir. Allah yücedir, bilgedir.” 374 “Müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mümin erkekler ve mümin kadınlar, taate devam eden erkekler ve taate devam eden kadınlar, doğru erkekler ve doğru kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, (Allah’a) saygılı erkekler ve saygılı kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar,ırzlarını koruyan erkekler ve ırzlarını koruyan kadınlar, Allah’ı çok zikreden erkekler ve zikreden kadınlar; Allah bunlar için bağış ve büyük mükafat hazırlamıştır.” 375 “Rabbleri bunların dualarını kabul etti. Sizlerden erkek, kadın –zaten birbirinizden meydana gelmişsinizdir- hiçbirinizin işini boşa çıkarmam. Hicret edenlerin, yurtlarından çıkarılanların, Allah yolunda incitilenlerin ve savaşarak öldürülenlerin kötülüklerini elbette örteceğim. Allah katından bir karşılık olarak, onlara altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Karşılığın güzeli Allah katındadır.” 376 el-Berrî, Zekeriya, “Devru’l-Mer’etü fi’l-Müctema”, s.234-236

Page 155: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

155

Daha sonra 1952 yılı Mısır’da kadının siyasi haklarında kamu görevi meselesi

ile ilgili ikinci görüşün kadına kamu görevlerinde ehil ve şartların tamamını taşıyorsa

hak verilebileceği şeklinde olduğunu ifade etmektedir. Görüşlerine delil olarak

Tevbe Suresi 71. ayeti gösterdikten sonra Hz. Peygamber’e kadınların da biat

ettiğini, sahabe zamanında toplumsal hayatta kadınların ilim ve bilgisinin,

sorumluluklarının miktarının erkeklerle ortak olduğu ifade edilmektedir. Hz. Ömer’e

mihir konusuna itiraz eden kadın ile Hz. Aişe’nin fakih ve müctehid olduğu bununla

beraber Hz. Osman’ın katilleri olan isyancıları cezalandırma talebi ve insanlar

arasında fitneyi yok etmek ve barışı sağlamak için yola çıktığı örnekleri

verilmektedir. Eş-Şifa binti Abdullah’ın Hz.Ömer’in döneminde hisbe görevini -ki

tedlis, riba, ihtikar ve aldatmaları engellemeyi içerdiği ifade edilir-üstlenmesi örneği

verilmekte ve fıkıhçıların çoğunun diğer hükümleri bir kenara bırakarak Kisrâ’nın

kızıyla ilgili rivayeti, inandıkları ve amel ettikleri din haline getirdikleri ifade

edilmektedir. Hz. Peygamber’in eşi Hafsa’da, Ebû Bekir, Ömer ve Osman’ın

halifelikleri boyunca Kur'ân nüshasının kalması örneği verilmektedir.377

Zekeriya el-Berrî, bu konuda kat’î delil olmadığından hareketle konunun tartışma

ve yoruma açık olduğuna, ictihadî bir mesele olup zamana göre değişebileceğine

ve kadının cazibe ve fesat kaynağı imajını taşıdığını düşünenlerce kadının sosyal

hayata çıkışının engellenme çabasına vurgu yapması, erkek olarak onun bu

konudaki tutumunun objektifliğine işaret olarak görülebilir.

377 el-Berrî, Zekeriya, “Devru’l-Mer’etü fi’l-Müctema”, s.240-244

Page 156: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

156

El-Berrî’nin objektifliğini, her iki cins için de kuşatıcı tam bir eşitliğin, güç

ve yeterlilikleri sebebiyle mümkün olmadığını ifade etmesinde ve eşitliği ortak insanî

sıfatlardaki denkliğe bağlamasında da görmek mümkündür. Doktorluk, hemşirelik,

öğretmenlik, polislik, gece bekçiliği gibi görevleri cinslerin güç ve

yeterlilikleri/yatkınlıklarına göre değerlendirmektedir. 378

Muhammed Cafer, kadının kazaî veya idarî olarak görevlendirilmesine ilişkin

açık bir nassın olmadığını ifade etmekle el-Berrî ile birleşmekte, Belkıs’ın Sebe

halkına hükümdar olduğunu, Ümmü Seleme, Nesîbe, Havle binti’l-Ezur’un

savaştıklarını örnek göstererek el-Berrî’nın ifadelerine ilave yapmaktadır.379

Fethî ed-Düreynî, kadının evlenmeden önce bu görevleri üstlenebileceğini

evlendikten sonra ise aileyi göz önünde bulundurmak şartıyla işini zorlanarak

yapacağını ifade etmekle380 her kadın için geçerli olmadığını düşündüğümüz bir

noktaya değinmekte ve çalışan eşlerin yardımlaşmasını kabul etmemekte ve aile içi

sorumluluğu tamamen kadına yüklemektedir.

Eski Sosyal İşler Bakanı olan Hikmet Ebû Zeyd, bir kadın müzakereci olarak,

toplumun kadın ve erkek cinsi olan bireylerden oluştuğunu; Zekeriya el-Berrî’nın et-

Taberî’yi kadını teşriî, kazaî ve tenfizî görevlere izin verenler arasında

zikretmediğini ifade etmektedir. Zina eden kadın ve erkeğin beraber recm

edilmesinden hareket ederek Allah’ın ikisini günah ve sevapta eşit kıldığını; haklar

ve vecibeler konusunda da ikisinin eşit olması gerektiğini ifade etmektedir. Kadının

378 el-Berrî, Zekeriya, “Devru’l-Mer’etü fi’l-Müctema”, s. 253-257 379 Muhammed Cafer,“el-Münâkaşât”, el-Usbuu’l-Fıkhu’l-İslâmî, Yıl.1967, S.3, Mayıs, el-Hey’etü’l-Âmmetü li şuuni’l-Matâbii’l-Emiriyye, Kahire, 1980, s.257-259 380 Fethî ed-Düreynî, “el-Münâkaşât”, el-Usbuu’l-Fıkhu’l-İslâmî, Yıl.1967, S.3, Mayıs, el-Hey’etü’l-Âmmetü li şuuni’l-Matâbii’l-Emiriyye, Kahire, 1980, s.263-266

Page 157: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

157

da vatanın savunmasında silahlanacağını, Mekke’den Medine’ye hicrette toplumsal

bir durum olması sebebiyle kadınlara evlerinizde kalın denmediğini ifade

etmektedir.381

Kadının hakimlik görevini üstlenebileceği görüşünde olan klasik hukuçular

gibi modern hukuçular da kendilerine dayanak olabilecek delilleri zikretmektedirler.

Bunlar arasında Tevbe Suresi 71., Ahzab Suresi 33., Âli İmran 195. ayetleri

zikretmektedirler. Hz. Aişe, Hafsa, Nesibe ve Havle gibi Hz. Peygamber döneminde

ön planda olan kadınları zikrederek kadının toplumsal hayatta var olduğunu

gösterdiğini Hz. Peygamber ve Halifelerin itiraz etmemelerinden yola çıkarak

kadınların hakimlik görevini üstlenebileceğini ifade etmektedirler.

B. ″KADIN BELLİ DAVALARDA HAKİMLİK GÖREVİNİ

ÜSTLENEMEZ″ HUSUSU

El-Kâsânî (v. 587/1191),

Kadın şahitliğe ehil olan olduğu erkeklik, hakim olarak tayin etmenin cevazının

şartlarından değildir, ancak kadın, hadd ve kısas davalarında hükmedemez. Çünkü

onun bunda şahitliği yoktur. Yargı ehliyeti, şahitlik ehliyetiyle beraber yürür.382

381 Hikmet Ebû Zeyd, “el-Münâkaşât”, el-Usbuu’l-Fıkhu’l-İslâmî , Yıl.1967, S.3, Mayıs, el-Hey’etü’l-Âmmetü li şuuni’l-Matâbii’l-Emiriyye, Kahire, 1980, s.268-277 382 el-Kâsânî, Bedâiu’s-Sanâi’, VII / 3

Page 158: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

158

şeklindeki ifadeleriyle yargı ehliyetinin şahitlik ehliyeti ile beraber yürüdüğünü ifade

etmektedir. Bu iki durum arasında nasıl bir ilişkinin olduğuna dair bir açıklama

getirmemektedir.

El-Mavsılî, kadının hakimlik görevini üstlenmesine ilişkin şunları ifade

etmektedir:

Kadının hakimlik yapması, şahitliğinin kabul edildiği konularda caizdir.383

Kadının hakimlik yapması şahitliğinin kabul edildiği konularda caizdir ancak

erkeklerle konuşma/tartışma/müzakere söz konusu olduğundan ve kadınlar örtü ile

emir olunduklarına binaen kerih olur.384

Hanefîlerin kadının şahitliğine kıyas ettikleri; kadının hakimliği meselesinin

dayanağı olarak hakimliğin erkeklerle konuşma/tartışmayı kapsaması ve kadınların

örtü ile emrolunmaları sebebiyle hoş olmaması ifade edilmektedir.

İbnu’l-Hümâm, kadının hakimlik görevini üstlenmesine dair mezheb görüşünü

ifade ederken şunu zikretmektedir:

... , bunu malî konularda kadının şahitliğine cevaz vermeye benzetmektedir.385

Abdurrahman b. Muhammed b. Süleyman “Şeyhzâde” (v. 1078/1667),

konuya ilişkin şunları ifade etmektedir:

383 el-Mavsılî, el-İhtiyâr, I / 331 384 el-Mavsılî, el-İhtiyâr, I / 333 385 İbn Rüşd, Bidâyetü’l-Müctehid, VIII / 636

Page 159: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

159

Kadının hüküm vermesi/hükmü şahitlik etme ehliyetinden olan hakların tamamında

caizdir. Ama kadını olarak atamak/sorumlu yapmak “işlerini kadına bırakan kavim

felah bulmaz” hadisine göre günahtır. Hadd kan davaları dışındaki konularda kadının

şahitliği ve yine hüküm vermesi Zâhiru’r-Rivaye’de yer almaz. Hadd ve kan

davalarında hüküm verirse başka bir hakime sunulur onu tamamlar, onun dışında onu

iptal eden olmaz. 386

Kaynaklarımız arasında kadının hakimlik görevini şahitlik edebildiği konularda

üstlenebileceğine dair ilk döneme ait olanlarda şahitlik edememe durumlarına

bağlı hareket edildiğini, ancak daha sonraki dönemlerde buna kadınların

erkeklerle konuşma halinin söz konusu olacağı ve örtü ile emrolundukları

noktaları ilave edilmiştir. Burada bir çelişki olduğunu düşünüyoruz. Zira kadın

şahitlik ettiği zaman da bir müzakere/konuşma söz konusudur. Burada kadının

şahitlik edebileceğine dair nassın başka bir nassla uygulamadan kaldırmaya

yönelik açık olmayan bir durum söz konusu olabilir. Ayrıca el-Mavsılî’nin

yaşadığı dönemde kadına biçilen/layık görülen değeri de noktasal olarak

yansıtmaktadır. Bu, hukukçunun kültürel anlayışının da bir göstergesi kabul

edilebilir. Ve belki de kadının hakimlik görevini üstlenemeyeceğine dair

yaklaşımı savunan hukukçulardan etkilendiğinin işaretidir.

Hanefî mezhebi kaynaklarından Ebû Hanîfe’nin ve mezheb görüşünün ne

olduğunu naklettikten sonra diğer mezheblere mensup hukukçuların Ebû Hanîfe’nin

görüşlerine eserlerinde yer verdiklerini görmek mümkündür. Şâfiî hukukçu el-

Gazzâlî, el-Vasît adlı eserinde dört numaralı dipnotta Ebû Hanîfe’nin görüşü ve

mezhebi ile ilgili şunları ifade etmektedir: 386Abdurrahman b. Şeyh Muhammed b. Süleyman “Şeyhzâde” (v. 1078/1667), Mecmau’l-Enhur Şerhu Mülteka’l-Ebhur , Matbaatü’l-Âmire, İstanbul, 1310, II / 168

Page 160: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

160

Ebû Hanîfe, kadının görevlendirilmesi şahitliğinin olduğu şeyde caiz olur,

dedi…Kadını yargıyla görevlendirme caiz olmaz, kadın görevlendirilirse kadını

yönetici olarak atayan günah kazanır, kadının yargısı, kadının şahitliğinin

doğru/geçerli olduğu konuda mallar gibi doğru kabul edilir, kanda ve haddlerde ve

kadının şahitliğinin kabul edilmediği her şeyde kadının yargısı geçerli/doğru

olmaz.387

İbn Rüşd, karşılaştırmalı hukuk kitabı olarak nitelendirilen Bidayetü’l-

Müctehid adlı eserinin formatına uygun olarak Ebû Hanîfe’nin görüşünü

nakletmektedir:

Hakimin kadın olması, malî konulara ilişkin davalarda caizdir.388

El-Mâverdî, Ebû Hanîfe’nin görüşünü nakletmektedir:

Ebû Hanîfe, kadının şahitliğinin doğru/sabit/yerinde olduğu konularda, hakimliğinin

doğru olduğunu söyledi. Ve onun nazarında kadının şahitliği, hadd ve kısas

cezalarını gerektiren davalar dışında doğrudur. Ebû Hanîfe, hakimlik velayetinde

kadına cevaz vermeyi, kadının şahitliğine cevaz verme ile açıklamaktadır.389

El-Beğavî, Ebû Hanîfe’nin görüşünü,

Ebû Hanîfe nazarında kadının hakimlik görevini üstlenmesi kadının şahitliğinin

kabul edildiği konularda caizdir.390

387 el-Gazzâlî, el-Vasît, VII / 290 388 İbn Rüşd, Bidayetü’l-Müctehid, VIII / 636 389 el- Mâverdî, Edâbu’l-Kâdî, s.626 390 el- Beğavî, Kitâbu Edebi’l-Kâdî, s.118

Page 161: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

161

şeklinde ifade ettikten sonra, aynı sayfada yer alan üç numaralı dipnotta şunlara yer

vermektedir:

Hanefîler nazarında kadın için kan ve hadd dışında hakimlik görevini yapması

caizdir. Çünkü hüküm şahitlikten elde edilir, alınır, edinilir ve kadının şahitliği

haddler dışında caizdir. Yine kadının yargısı/hükmü onda caizdir. Haddler ve kısasta

kadının şahitliği gibi caiz değildir.

Orada hakimlik ile şahitlik arasında kurulan ilişki hükmün şahitten

alınmasıyla ifade edilmektedir. Hükmün şahitten alınması durumunda, hakimin erkek

ya da kadın olmasının bir şeyi değiştirmemesi gerekir.

Es-Süyûtî (v. 911/1505), Ebû Hanîfe’nin görüşüne “Kadının yargı ile

görevlendirilmesi doğru mudur?” sorusuna cevap olarak ifade ettiği hukukçuların

görüşleri arasında yer vermektedir:

Ebû Hanîfe: kadınların şahitliklerinin kabul edildiği her şeyde kadının hakimliği

doğrudur. Onun nazarında kadınların şahitlikleri hadd ve yaralamalar dışında her

şeydedir. Onun görüşü hadd ve yaralamalar dışında kadın, her şeyde hüküm

verebilir.391

Malikî hukukçu el-Karâfî, ez-Zehîra adlı eserinde görevlendirmeye ilişkin

şartlar bölümünde kadının hakimliği konusunda Hanefîlerin görüşü olarak kadının

391 es-Süyûtî, Cevahiru’l- Ukud, II / 290

Page 162: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

162

şahitliğinin caiz olduğu her konuda hakimliğinin caiz olduğunu ve bunun da haddler

ve yaralamalar dışındaki her konu olduğunu nakletmektedir. 392

C. ″KADIN HAKİMLİK GÖREVİNİ ÜSTLENEMEZ″ HUSUSU

a. Malikî Hukukçular

İbn Rüşd’ün Abdülvehhab’dan (v. 422/1031) naklettiği aşağıdaki ifadelerde

açıkça kadının hakimlik görevini üstlenmesini, devlet başkanının

görevlendirilmesine benzetildiğini ve kadının köleye kıyas edilerek aynı statüde

tutulduğunu ve kadının noksanlığı anlayışının kullanıldığını görmek mümkündür.

Hürriyeti şart koşmalarında aralarında bir ihtilaf var mı bilmiyorum. Kadının

hakimliğini reddeden, yargıyı/hakimliği, devlet başkanının

hükmetmesine/hakimliğine benzetti. Kadını, yine köleye kıyas etti ve noksanlığı

sebebiyle kadını mahrum etti.393

İbn Rüşd, erkeklik şartıyla ilgili farklı görüşleri verdikten sonra İslam

Hukukçularının çoğunluğunun görüşünü,

Cumhur görüşü; erkeklik şartı, hükmün sıhhatinde şarttır.394 ifadesiyle

açıklamaktadır.

392 el-Karâfî, ez-Zehîra, X / 21 393 İbn Rüşd, Bidâyetü’l-Müctehid, VIII / 636 394 İbn Rüşd, Bidâyetü’l-Müctehid, VIII / 636

Page 163: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

163

El-Karâfî, ez-Zehîra adlı eserinde görevlendirme şartları ve sıfatları bölümünde kadının hakimliğine ilişkin şunları zikretmektedir:

Bize göre ‘işlerini bir kadına dayandıran kavim felah bulmaz’ kavli ile, ‘Bir kavim

felah bulmaz onların velisi bir kadındır, felah bulmazlarsa kötüleşirler/bozulurlar’ ve

‘Allah’ın onları geri bıraktığı gibi siz de geri bırakın’ bunda amaç/hedef onların

noksanlıklarıdır ve namazda fitne korkusuyla erkeğin yanında durmaktan men edildi

ve yargı şerefsizlerin/ suçluların bulunduğu yerdir –evlâ olan çünkü Hz. Peygamber

dedi: ‘Sizden birinizin namazına bir şey gelirse tesbih etsin, tesbih erkeklere,

alkışlama kadınlaradır’ onun sesinden men etti çünkü o (kadın), avrettir ve devlet

başkanlığına kıyas edilerek yargıda uzak durması evlâdır. Kadının şahitliğinin geçerli

olmasını ve velayetinin geçerli olmasını delil getirdiler adalet gibi, çünkü hükümlerin

velayetidir ve onun kaynağı kadından kaynaklandı. Hz. Peygamber dedi: ‘Dininizin

yarısını bu kırmızı yanaklıdan alın’ yani Hz. Aişe. Şahitlikten ayrılması yargıdan

rütbeyi alçaltmadır, çünkü o rütbe, kadının şahitliğini devlet başkanlığı olmaksızın

doğru kılar ve adalet, iki emri yargıda geçerli kılar ve böylece asırlardan bir asırda

kadının yargı ile görevlendirilmesi duyulmaz (thk. notu, bu müellifin zamanıydı

sonra insanlar bundan sonra bunu bozdu, kadın yargıdan üst olan hükümet ve devlet

başkanlığı ile görevlendirildi) bunda icma vardı çünkü o, müminlerin yolu

dışındadır.395

El-Karafî, Kisra’nın kızı ile ilgili olan rivayetin yanında yukarıda zikrettiği yine kadının yöneticiliği ile ilgili başka bir rivayete ve cemaatle namazda kadınların erkeklerin arkasında durmasını düzenleyen rivayete dayanmaktadır. Kadınların noksanlıklarını, dayanak olarak rivayeti zikretmeden ifade etmektedir. Namazda kadınların erkeğin yanında durmasının fitne korkusu sebebiyle yasaklandığını, namaz gibi iyilerin, temizlerin olduğu bir durumda bunun yasaklandığını ifade etmek istemektedir. Mahkemelerde bu

395 el-Karâfî, ez-Zehîra, X/21,22

Page 164: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

164

yasağın olmasının namazda yasağın olmasından daha öncelikli olması gerektiğini ifade etmektedir. Kadının şahitlik edebildiği itirazına, şahitliğin devlet başkanlığı ve velayetle ilgili olmadığını, hakimliğin devlet başkanlığı ve velayetle ilgili olduğunu ifade ederek kadınların şahitliğini, kadınların hakimliğine kıyası kabul etmemektedir.

b. Şâfiî Hukukçular Eş- Şîrâzî, öncelikle kâfir, fâsık, köle, çocuk, mâtuh kimselerin hakimlik görevini

üstlenemeyeceğini belirttikten sonra Kisrâ’nın kızı ile ilgili rivayete dayanarak

şunları ifade etmektedir:

Kadının hakim olması caiz değildir. Hakimin hasımlar, şahitler, fakihlerden oluşan

erkek meclislerinde/ortamlarında bulunması gerekir; kadın, erkekleri fitneye/günaha

sürükleme korkusuyla erkeklerin meclislerinden men edilmiştir.396

Eş-Şîrâzî, kadını, günahkâr, müslüman olmayan, köle ve ehliyete sahip

olmayan çocuk ve bunak ile aynı statüye koyarak açık bir yasaklama içermeyen ve

özel bir durum içeren rivayeti delil göstererek kadının, hakimlik görevini üstlenmesi

halinde erkek ortamlarında bulunacağı ve erkekleri fitneye sürükleyeceğine dair

korkuya vurgu yaparak kadını, hakimlik görevinden uzaklaştırmaktadır. Onun

anlayışında kadın-erkek cinsiyet farkı gözetilmeden inananların sorumlulukları ve

nasslara muhatab oluşlarına ilişkin nassa muhalefet söz konusu olabilir. Benzer bir

durumu el-Gazzâlî’nin ifadelerinde görmek de mümkündür.

Hakimlik için şu sıfatların olması gerekir. Hakim olacak kimsenin hür, erkek,

müctehid, görme duyusu sağlam, âdil ve bâliğ olması gerekir. Kadının, körün,

sabinin, fâsıkın, cahil ve mukallidin yargısı / hükmü caiz olmaz.397

396 eş-Şîrâzî, el-Mühezzeb, V/471,472

Page 165: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

165

el-Gazzâli’nin el-Vasît adlı eserinde dört numaralı dipnotta Şâfiî mezhebinde

kadını mutlak olarak yargı ile görevlendirmenin caiz olmadığı, kadının yargısının

doğru/sahih olmadığı, haklarda veya mallarda veya haddlerde ve kısasta vd. böyle

olmasının eşit olduğu ifade edilmektedir.398

İbn Ebi’d-Dem el-Hamevî olarak bilinen Şihabuddin Ebî İshak İbrahim b.

Abdillah (v.642/1244), Kitabu Âdâbi’l-Kadâ (ed-Dürerü’l-Menzûmetü fi’l-Akdıyeti

ve’l-Hükümet) adlı eserinde hakimin sıfatı ve hakimde göz önünde bulundurulan

şartlar hakkında bir bölüm açmış ve yargıdaki şartlar olarak İslam, hürriyet, erkeklik,

teklif, adalet, görme, işitme, konuşma, yazma, şer’î hükümleri bilme sıfatlarını ifade

ettikten sonra dipnotta bunun Şâfiî ve Malik’in (v. 179/795) mezhebi olduğunu;

yargının, velayet olduğunu ifade ederek Kisrâ’nın kızıyla ilgili hadisin kadının

velayetinin doğru olmadığına dair olduğunu nakletmektedir.399

Er-Râfiî, el-Azîz adlı eserinde hakim için zikrettiği üçüncü sıfat olarak erkek olma özelliğini hür olma sıfatından sonra zikretmiş ve şu ifadelere yer vermiştir:

Bize göre: Hz. Peygamber’den rivayet edilen şeyde dedi: “bir kavim yönetici olarak

bir kadını görevlendirirse felah bulmaz” çünkü o, kadının haline

uymaz/yakışmaz/layık olmaz erkeklerin meclislerine ortamlarına ve aralarında ses

yükselir ve zikredilen sıfatlar hakim için gereklidir.400

Râfiî’nin Fethu’l-Azîz adlı eserini ihtisar ederek yazdığı Ravdatü’t-Tâlibin adlı eserinde Muhyiddin en-Nevevî (v. 676/1277), yargı ile ilgili olarak görevlendirme ve azil konularına yer verilmiş ve

397 el-Gazzâlî, el-Vasît, VII / 290 ; el-Vecîz, s. 434 398 el-Gazzâlî, el-Vasît, VII / 290 399 Şihabüddin Ebî İshak İbrahim b. Abdillah “İbn Ebi’d-Dem el-Hamevî” (v. 642/1244), Kitâbu Âdâbi’l-Kadâ,(thk. Muhammed Mustafa ez-Zuhaylî), Daru’l-Fikr, Dimeşk, 1982, s.70 400 er-Râfiî, el-Azîz, XII / 415

Page 166: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

166

hakimin sıfatları olarak yedi şarttan üçüncüsü olarak, hürriyetten sonra erkek olma şartı zikredilmiştir.401

Râfiî’nin el-Muharrer adlı eserini ihtisar ederek kaleme aldığı En-

Nevevî’nin Minhâcu’t-Tâlibîn adlı eserine Ebû Hayyan el-Endülüsî el-Ğamrâvî

olarak bilinen Esiruddin Muhammed b. Yusuf (v. 745/1344) tarafından yazılan

şerh olan es-Sirâcu’l-Vehhâc adlı eserde hakimin/kâdînin şartı olarak

sırasıyla müslüman, mükellef, hür, erkek, adil, işiten, gören, konuşan, bu işin

hakkından gelen /yeterli olan, müctehid olan zikredilmektedir.402

Zekeriyya b. Muhammed el-Ensârî (v. 926/1519), tarafından kaleme alınan

Şerhu Menhecu’t-Tullâb adlı esere Süleyman b. Muhammed b. Ömer tarafından

yazılan Haşiyetü’l-Buceyremî adlı eserde hakimliğin şartı şahitliğe ehil olmaktır

ifadesinin açıklamasında şunlar ifade edilmektedir:

müslüman, mükellef, hür, erkek, adil, işiten, gören, konuşan, yargı için yeterli

olmasıdır, ve kafire, sabiiye, mecnuna, köleye, kadına, hünsaya, fasıka, işitmeyene,

görmeyene, dilsize, onun işaretini anlayana, dalgın olana, kibirle veya hastalıkla

görüşü kusurlu/dengesiz olana noksanlıkları sebebiyle o görev verilmez.403

Kadınların noksanlıkları, kadını; kafir, mecnun, fasık, köle, dilsiz, dalgın olan

kimselerle aynı konumda değerlendirmeye sebep olmaktadır. Kadın olmak

yaratılıştan gelen bir durum ve bu durumun değişmesi genel olarak pek mümkün

olmamaktadır. Kafir, mecnun, fasık, köle, dilsiz, dalgın olma durumlarının her biri

değişmeye müsaittir. Kadının noksan yaratıldığı iddiasının, Allah’ın adalet

sıfatına eksiklik atfetmek olacağını düşünüyoruz.

401 en-Nevevî, Ravdatü’t-Tâlibîn, XI / 93,95 402 Esiruddin Muhammed b. Yusuf “Ebû Hayyan el-Endülüsî el-Ğamrâvî” (v. 745/1344), es-Sirâcu’l-Vehhâc ala Minhâcu’t-Tâlibîn, Daru’l-Kütübü’l-İlmiyye, Beyrut, 1996, s.565 403 İbn Ömer, Haşiyetü’l-Buceyremî, IV / 465

Page 167: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

167

c. Hanbelî Hukukçular

Ebu’l-Hattâb el-Kelvezânî (v. 510/1116), Kitâbu’l-Hidâye adlı eserinde

yargıya uygun olan kimsenin sıfatları olarak sırasıyla büluğ, akıl, erkek, hür,

müslüman, adil, işiten, gören, konuşan, ictihat ehli olmak üzere on şart

zikretmektedir.404

el-Beğavî, hakimlik niteliklerini şu şekilde ifade eder ve kadının hakim olarak

tayin edilmesine yer vermektedir:

Hakimin müslüman, mükellef, erkek, hür, adil, müctehid alim olması şarttır. Kadının

tayin edilmesi caiz olmaz, zira Ebû Bekre (Nefi’ b. el-Hâris Kelde es-Sekafî) (r.a.)

Resulullah’tan rivayet etti: “İşlerini kadına bırakan kavim felah bulmaz.” Çünkü

hakimin erkeklerin ve alimlerin/şahitlerin ve tarafların meclislerinde bulunması

gerekir, ve kadın bundan (kadının) fitnesi sebebiyle men edilmiştir.405

Görüleceği üzere el-Beğavî de kadınların idarî görevlere ehil olmadıklarına

dair rivayeti delil olarak naklettikten sonra hakimin erkeklerin ortamlarında yani

şahitler ve tarafların ortamlarında bulunmaları gerektiğinden hareketle kadınların da

bu durumda fitneye sebep olmaları nedeniyle men edildiği gerekçesine dayanarak,

kadınların hakimlik görevini üstlenmesine cevaz vermemektedir. 404 Ebu’l-Hattâb Mahfûz b. Ahmed el-Kelvezânî (v. 510/1116), Kitâbu’l-Hidâye, (thk.İsmail el-Ensarî,Salih el-Amrî), Metâibu’l-Kasîm,1390, s.123 405 el-Beğavî, Kitâbu Edebi’l-Kâdî ,s.116-118

Page 168: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

168

Muvafakuddîn İbn Kudâme,

Hakimde aranan şartlar üçtür: İlki hükümlerin kemali ve yaratılışın kemali.

Hükümlerin kemali: Âkil, Bâliğ, hür ve erkek olma. Hanbelîler olarak bizim

görüşümüz Rasulün “Bir kavim işlerini kadına bırakırsa felah bulmaz.” hadisi

delildir. Hakim, hasımların/tarafların ve erkeklerin bir araya geldiği mekanda hazır

bulunur, hakimlikte maharet ve akıl tamamlığı ve görüşün kemaline ihtiyaç duyulur;

kadının aklı noksan ve görüşü az/önemsiz/yetersizdir, erkeklerin ortamında hazır

bulunmaya ehil değildir, onun şahitliği onunla beraber onun gibi bin kadın olursa ve

onlarla beraber bir erkek olmazsa kabul edilmez. Allah, onların şaşırmalarını ve

unutmalarını Bakara, 2/282. ayette haber veriyor. Beldelerin yöneticiliği ve devlet

başkanlığı kadın için geçerli olmaz. 406

Muvafakuddîn İbn Kudâme, Hz. Peygamber ve Dört Halife ve onlardan sonra

gelenlerin kadına hakimlik ve belde yöneticiliği vermemelerini hadis ve ayete ilave

delil olarak sunmaktadır. Muvafakuddîn İbn Kudâme, el-Kâfî adlı eserinde de

yukarıdaki ifadelerinin özeti kabul edilebilecek şu ifadelere yer vermektedir:

Müslüman olma (adil, bâliğ, âkil) bunlar şahitlik şartlarıdır, bunların yargının ön şartı

olması evlâdır. Erkeklik, kadının görevlendirilmesi doğru olmaz, Hz. Peygamber’in

kavli ile: ‘işlerini bir kadına tevdi eden millet felah bulmaz.’ Onu Buhârî rivayet etti.

çünkü kadın, eksik/noksan akıllıdır, erkeklerin huzurunda bulunma için ehilsizdir ve

tarafların ortamı için ehilsizdir.407

406 İbn Kudâme, el-Muğnî, XI / 380 407 Muvaffakuddin Ebû Muhammed Abdullah b. Kudâme (v. 620/1223), el-Kâfî, (thc.Selim Yusuf, thk.Said Muhammed el-Lihâm), Daru’l-Fikr, Beyrut, 1994, IV / 278,279

Page 169: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

169

Bu ifadelerde de kadının kölelerle aynı statüde tutulduğunu, kadının aklının

noksan olduğu anlayışını görmemiz mümkündür. Kadının aklının noksan olduğu

anlayışının bir yansımasının da yanlarında bir erkek olmayan bin kadının

şahitliğinin kabul edilmeyeceği noktasına kadar ulaştığını görmek mümkündür.

Kadının fitne kaynağı olarak telakki edilmesini yine yukarıda geçen erkek

ortamında hazır bulunmaya ehil olmadıklarına dair ifadede görmek mümkündür.

Bu anlayışı değerlendirirken hukukçuyu ve yaşadığı toplumu göz önünde

bulundurmak gerekir. Bu anlayışı hazırlayan çevreleyen, biçimlendiren şartlarla

ve diğer anlayışlarla birlikte oluşturduğu bütünlük içindeki yerini, anlayışın başka

anlayışlara göre konumunu belirleyen çerçeve açısından ve bu anlayışı

biçimlendiren sosyal değer ve koşullar açısından değerlendirmek faydalı olur.

Muvafakuddîn İbn Kudâme’nin el-Muğnî adlı eserinin, el-Hırakî’nin

Muhtasar adlı eserine yazdığı şerh olmasını göz önünde bulundurarak el-

Hırakî’nin eserinde yer almayan kadının hakimlik görevini üstlenmemesi

durumunun, şerhte yer alışını görmemiz mümkündür. Fıkhın duraklama çağı

olarak adlandırılan h. IV. asrın başlangıcı ile h. VIII. asrın başlangıcına kadar

olan dönem olan iki hukukçunun yaşadıkları zaman, aynı coğrafi bölgelerde

yaşamaları ve aynı fıkıh mezhebine bağlı olmaları göz önünde bulundurulmak

suretiyle ifadeleri değerlendirmek gerekir.

Muvafakuddîn İbn Kudâme, el-Umde adlı eserinde yargıya ilişkin şunları

ifade etmektedir:

Page 170: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

170

O farzı kifayedir, yargıda onda yeterli olanı o makama tayin etmek İmam/devlet

başkanına gerekir, ve ondan başkası bulunmazsa ondan istenirse onun icabeti onu

doğru yapana gerekir. Ondan başkası bulunursa onu terk etmek efdaldir ve onun

şartları erkek olması, hür, müslüman, işiten, gören, konuşan, adil, alim olmasıdır.408

Yargıda yeterli olanı, devlet başkanının ataması gerektiği ifade edilmektedir.

Ancak yargıda yeterli olan, görüldüğü gibi kadın cinsi değil, erkek cinsidir.

Bahauddin Abdurrahman b. İbrahim el-Makdisî (v. 624/1226) tarafından

şerh olarak yazılan el-Udde’de yukarıdaki erkek olma ifadesi şöyle

açıklanmaktadır:

Yedi şart vardır: ilki onun erkek olması, erkekliğin ve büluğun birleşmesidir,

çünkü sabii için söz yoktur ve kadın aklı eksiktir ve görüşü azdır, erkeklerin

huzuru için ve tarafların ortamına ehliyeti yoktur.409

Bahauddin İbn Şeddâd (v. 632/1234), Delâilu’l-Ahkâm adlı eserinde Kadınların

kamu görevine tayin edilmesi, biatı ve halife olmasının keraheti bölümünde Ebû

Bekre’nin hadisini nakletmekte ve şunları ifade etmektedir:

Alimler, kadının vali olmaması, hakim olmaması konusunda el-Beğavî’nin nakline

göre ittifak ettiler. Çünkü velayet, kemaldir, ve kadın eksiktir, üstün olmaya güç

yetiremezler; vali ve hakim için üstün olma gerekir.410

Şemsuddîn el-Makdisî (v. 682/1283), şunları ifade etmektedir:

408 Ebû Muhammed Abdullah b. Ahmed b. Mahmud b. Kudâme (v. 620/1223), el-Umde,(el-Udde ile birlikte),el-Mektebetü’l-Faysaliyye, Mekke,(t.y), s. 620,621 409 Bahauddin el-Makdisî (v.624/1226), el-Udde Şerhu’l-Umde, s.621 410 Bahauddin b. Şeddâd (v. 632/1234), Delâilu’l-Ahkâm,(thk. Muhammed b. Yahya b. Hasen en-Necmî), Daru’l-Kütübü’l-İlmiyye, Beyrut, 1991, II / 537

Page 171: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

171

Şeyh (İbn Kudâme) hakim için bâliğ, âkil, hür, erkek, müslüman, âdil, işiten, gören,

konuşan, müctehid, katib olma sıfatlarını şart koşmuştur. Erkek olma şartı ile kadının

görevlendirilmesi doğru olmaz. Hanbelîlerin görüşüne Rasul'un hadisi411 delildir.

Hakim, tarafların ve erkeklerin toplandığı mekanda bulunur, hakimlikte maharete,

akıl ve görüşün kemaline ihtiyaç duyulur; kadının aklı noksan ve görüşü yetersizdir,

erkeklerin ortamında bulunmaya ehil değildir, kadının şahitliği, yanında bin kadın

olursa ve yanında bir erkek olmazsa kabul edilmez. Allah onların şaşırmalarını ve

unutmalarını ayet 412 ile haber veriyor. Beldelerin yöneticiliği ve devlet başkanlığı

kadın için geçerli olmaz.413

Şemsuddin El-Makdisî, Muvafakuddîn İbn Kudâme’nin el-Muğnî eserine

yazdığı şerhten alıntıladığımız ifadelerinde Muvafakuddîn İbn Kudâme’nin el-

Muğnî adlı eserinde aynı konuyla ilgili ifadelerini tekrarlamaktan öteye gitmediğini

söylemek durumundayız. Bu duruma aynı anlayışa sahip olmaları etken olmuş

olabilir.

Muvafakuddîn İbn Kudâme’nin mezhep içindeki farklı görüş ve rivayetlere

yer verdiği ancak delil zikretmediği el-Mukni’ adlı eserini Musa b. Ahmed el-

Haccâvî (v. 968/1560), Zadu’l-Mustakni’ adıyla ihtisar etti. Bu iki eserde delil

zikredilmezken Buhûtî’nin Zadu’l-Müstakni’ adlı esere yazdığı şerh olan er-

Ravdu’l-Mürbi’ adlı eserinde erkek olma, hakimde bulunması gereken şartlar

411 “Bir kavim işlerini kadına bırakırsa felah bulmaz.” 412 Bakara, 2/282 413 Şemsuddin Ebu’l-Ferec Abdurrahman b. Ebî Ömer Muhammed b. Ahmed el-Makdisî (v. 682/1283), Şerhu’l- Kebir, (el- Muğnî ile birlikte), XI / 387

Page 172: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

172

arasında sayıldıktan sonra Kisrâ’nın kızıyla ilgili hadis delil olarak

zikredilmektedir.414

e-Zerkeşî, el-Hırakî’nin hakimin sıfatları ile ilgili ifadelerini verdikten sonra

şerhte her sıfatla ilgili olarak ya bir ayet ya da bir hadisi delil olarak vermekte ve

“hakimler üçtür” hadisini alim olma sıfatı ile ilgili olarak zikretmektedir. Daha sonra

bu hadisi, hakimin sıfatlarından erkek olma sıfatını ilave etmek suretiyle zikrederek

şu ifadelere yer vermektedir:

el-Hırakî, erkek lafzını zikretmese de Hırakî’nin sözü erkek olmayı içerir. Ve yine

“hakimler üçtür” rivayetinin tamamında “erkek(racul)” lafzının geçmesi, rivayetteki

üç hakimin açıkça erkek olma ile vasıflandırıldığını gösterir.415

Daha sonra Ebû Bekre’nin rivayetine yer vererek daha sonra şunları ifade

etmektedir:

Buhari, Nesai, Tirmizi onu rivayet etti ve onu sahih kabul etti, Çünkü erkekler,

kâdînin huzurunda olurlar, kâdîlikte görüşün kemaline, aklın tamamlığına ve kıvrak

zekalı olmaya ihtiyaç duyulur ve kadın erkeklerin meclislerinde hazır bulunmaz,

nassın delili ile kadının aklı ve görüşü noksandır, kıvrak zekalı olma durumu azdır,

Allah bunu kavli416 ile uyardı...Allah kadının unutmasının ve kadının hatasının

çokluğuna işaret etti.417

Burada geçen “nassın delili” ifadesiyle ilgili olarak kadınların aklının

noksanlığına dair zikrettiğimiz hadis, eserin dipnotunda yer almaktadır.

414 Mansur b. Yunus el-Buhûtî (v. 1051/1641), er-Ravdu’l-Mürbi’ bi Şerhi Zadu’l-Mustakni’,el-Mektebetü’l-Faysaliyye, Mekke, (t.y), I / 366 415 ez-Zerkeşî, Şerhu’z-Zerkeşî, VII / 243 416 Bakara, 2 / 282 417 ez-Zerkeşî, Şerhu’z-Zerkeşî, VII / 243,244

Page 173: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

173

Buhûtî’nin Umdetü’t-Tâlib adlı eserine Osman b. Ahmed en-Necdî

tarafından yazılan şerh olan Hidâyetü’r-Râğîb adlı eserde de en-Necdî, hakimin

sıfatları arasında erkek olma sıfatıyla ilgili Kisrâ’nın kızına ilişkin hadisi delil

göstermektedir.418

Salih Abdussemi’ el-Ezherî, Halil b. İshak b. Musa el-Malikî’nin

(v. 779/1374) Muhtasar adlı eserine yazdığı şerh olan el-Cevâhiru’l-İklîl’de konuya

ilişkin şunu ifade etmektedir:

Yargı ehli olma adalet, erkeklik, kıvrak zekalı olma varsa müctehid olmadır,

müctehid bulunmazsa en mükemmel mukallid olmadır. Haşiyede: Yargının ahkâmı

ve şartlarını açıklamada ‘ehil olma’ müstahak olmadır ve yargı adalettir yani bâliğ,

âkil, müslüman, erkek, hür, fâsık olmama, suçlu olmama, faziletli davranış

biçimlerini ihlal etmemiş olma. Erkek olma’ kadının tayin edilmesi Buhârî’nin

‘işlerini kadına bırakan kavim felah bulmaz’ hadisi sebebiyle doğru olmaz. 419

El-Ezherî, burada yargıda esas olanın ehil olma ve adalet olduğunu ifade

etmekte ancak bu özelliği sadece erkeklerin taşıyabileceğini ifade etme yoluna

giderek, erkek olmayı bir nitelik olarak belirtmektedir. Erkek olmayı zikretmesi bu

niteliğe önem verdiğini göstermektedir.

418 en-Necdî, Hidâyetü’r-Râğib, s.553 419 Salih Abdussemi’ el-Ezherî, Cevâhiru’l-İklîl Şerhu Muhtasari’l-Halîl, Matbaatu İsâ el-Bâbî el-Halebî, (y.y), (t.y), II/221

Page 174: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

174

Es-Süyûtî (v. 911/1505), hakimlik şartları arasında erkek olma niteliğini de

zikretmekte ve şunları ifade etmektedir:

Hakimliğin şartı: İslam ve teklif, hürriyet, erkeklik, adalet, işitme, görme, konuşma

organlarının sağlamlığı, yeterlilik (kabiliyet), ictihad.420

Malik, eş-Şâfiî, Ahmed: Kadının hakim olarak tayin edilmesi doğru olmaz.421

Es-Süyûtî (v. 911/1505), erkeklik niteliğini hürriyetten sonra adaletten önce

zikretmektedir. Bu durum, bize kadının köleden bir üst konumda olduğunu

çağrıştırır. Erkek olma adalet niteliğinden önce gelmektedir. Daha sonra İmam

Malik, eş-Şâfiî ve Ahmed b. Hanbel’in konuya ilişkin görüşlerine yer vermektedir.

Eş- Şevkânî; Ahmed b. Hanbel, el-Buhârî, en-Nesâî, et-Tirmizî’de sahih olarak

naklettiği Ebû Bekre’nin Kisra’nın kızı ile ilgili rivayet ile İbn Mâce ve Ebû

Davud’tan (v. 275/889) naklettiği Büreyde’nin rivayetini422 hakimin erkek

olmasının şartının delili olarak zikretmekte ve şunları ifade etmektedir:

Kadının velayetlere/idareciliklere ehil kimselerden olmadığına delildir. Bir kavmin

kadını idarî göreve getirmesi helal olmaz. Felahın yokluğunu gerektiren emirden

uzak olmak vaciptir. Feth’de hakimin erkek olmasını şart koşma üzerinde ittifak

vardır. Cumhur, görüşünü şu şekilde kuvvetlendirir; yargı/hakimlik görüş

olgunluğuna ihtiyaç duyar, kadının görüşü noksandır ve özellikle erkeklerin

420 es-Süyûtî, Cevâhiru’l- Ukûd, II / 283 421 es-Süyûtî, Cevâhiru’l- Ukûd, II / 290 421 İbn Kudâme, el-Muğnî, XI/380,381 422 “Hakimler üçtür; ikisi cehennemde, biri cennette. Cennete olan doğruyu bilip onunla hükmedendir, cehennemde olanlar doğruyu bilip onunla hükmetmeyen ve hükümde acele eden, doğruyu bilmeyip cehaletle hükmeden kişidir/adamdır”

Page 175: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

175

ortamlarında/mekanlarında. ...Musannef yine Büreyde hadisini delil olarak aldı.

Hadiste geçen (racul) adamdan kadınların dışında olanlar anlaşılır.423

Yine eş-Şevkânî, bir başka eserinde hakimlik için aranan erkek olmayı

belirtmekte ve şöyle devam etmektedir:

Hz. Peygamber, kadınların akıl ve dinlerinde noksan olduklarını niteledi. Bu

noktadan bakıldığı zaman Allah’ın kulları arasında hüküm verme yetkisini,

kadınlara vermek doğru olmaz. Adaleti yerine getirerek ve temiz şeriatı uygulayarak

Allah’ın kulları arasındaki husumetleri giderecek kimse olarak kadın, akıl ve din

noksanlığından uzak değildir. Rivayet etme, hakimliğe kıyas edilemez; kadın, ona

ulaşanı rivayet eder ona söyleneni, anlatılanı hikaye eder. Hakimliğe gelince ictihada,

idrakin tamlığına ve işlerde derin düşünmeye, işlerin iç yüzünü anlamaya ihtiyaç

duyar ve kadın bunları karşılayamaz. Bunu destekleyen kuvvetlendiren Hz.

Peygamber’in sözüdür. 424 Felahı nefyetme, şiddetli vaîd olan şeyden uzak değildir.

Allah’ın hükmüyle hüküm verme/yargı işlerin başıdır. Hüküm verme diğer

şeylerden daha önce gelir.425

Eş-Şevkânî, önceki dönemlerdeki hukukçular gibi Kisrâ’nın kızı ile ilgili

rivayeti delil gösterdikten sonra, ‘hakimler üç türlüdür..’ şeklinde başlayan rivayette

yer alan (racul) adam lafzına dayanarak kadının hakimlik görevini üstlenemeyeceğini

ifade etmektedir. Yine kadının görüşünün noksanlığına ve fitne kaynağı oluşuna

vurgu yaparak hakimliğin görüş olgunluğuna ihtiyaç duyduğunu ifade etmektedir.

Kadınların hadis rivayet etmelerini durumunun hakimlikteki gibi derin düşünmeyi

423 eş-Şevkânî, Neylü’l- Evtâr, VIII/263-265 424 “İşlerini kadına emanet eden/bırakan kavim felah bulmaz.” 425 eş-Şevkânî ,es-Seylü’l-Cerâr , s.254, 255

Page 176: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

176

gerektirmediğini ve söyleneni aktarma olduğunu belirterek kadınların hakimlik

görevini üstlenmemesine delil göstermek istemektedir.

İbn Hazm, hakimlikten kadını men eden açık ayetin olmamasına bakarak ve

sünnetten Kisrâ’nın kızıyla ilgili rivayetin sadece kadının devlet başkanlığına ilişkin

olduğundan hareketle, kadının hakimlik görevini üstlenebileceğini ifade etmektedir.

Kadını hakimlik görevinden men eden nass olmayınca hükmün olmayacağını, hüküm

olmayınca da kadının hakimlik görevinin mübah olacağını ifade etmek istemektedir.

İbn Hazm, eşyada aslolanın mübahlık oluşundan, bu mübahlığı nass olan başka bir

delilin haram veya helal kılacağından, rey ile hüküm vermenin doğru

olmayacağından yola çıkmaktadır.

Kadının hakimliğini şahitliğine kıyas eden Hanefî hukukçularının mantığını

şöyle açıklayabiliriz. Kadının hakimliği ile ilgili Kur’ân ve Sünnetten nass ve sahabe

kavli olmadığı için ictihada giderek kıyas yapmışlardır. Kadının şahitliği Kitab,

Sünnet ve İcma ile sabit bir hükümdür. Hakkında nass olmayan kadının hakimliği

meselesi, kadının şahitliğine kıyas edilmiştir. Kıyasta illet, kadının unutması,

hatırlatmaya ihtiyaç duymasıdır. Akıl noksanlığı hadisi ve ayet, kadının unutma

vasfının illet olduğunu göstermektedir. Buradaki illet, Şâri’ tarfından açıkça beyan

edilmemiş olduğundan tahric-i menât yoluyla bulunmaya çalışılmıştır. İlgili ayetteki

“biri diğerine hatırlatsın” ifadesi, kadının akıl zayıflığını ima etmektedir, bu ima

illetin bulunmasını kolaylaştırmıştır. Hanefî hukukçular, Kisrâ’nın kızıyla ilgili

haber-i vahid rivayeti delil olarak almamışlardır. Bu haber-i vahidi, ravisi sebebiyle

delil olarak almadıkları gibi kendilerine bu haber-i vahid ulaşmamış olduğu için delil

olarak almamış olabilirler. Kadının hakimliğini, Hanefîlerin örf delili açısından ele

almadıklarını düşünmek de mümkündür. Kadınların hakimliği umumi örf değildir,

Page 177: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

177

umumi örf olmuş olsaydı, onlar kadının hakimliğini şahitliğine kıyas etmezlerdi.

Ancak hususi örf noktasından bakarak, kadınların şahitliğindeki unutma/hatırlatma

illetini zanni olarak düşünüp, bu unutma/hatırlatma halinin kadından kadına

değişmesinden hareketle, kadınların hakimliğini şahitliğine kıyası terk edebiliriz.

Ebû Hanîfe hayatta olsaydı, değişen örfü dikkate alarak Ebu Hanife’nin kadının

hakimliğini şahitlik ettiği konularla sınırlamayacağını düşünüyoruz.

Şâfiî, devlet başkanlığı ve hakimlikteki ortak illet olan velayet sebebiyle,

kadının devlet başkanlığı caiz olmadığı gibi kadının hakimliği de caiz değildir. O, bu

konuda maslahata da dayanmaktadır. Zira kadın, aklının zayıflığı sebebiyle

adaletinin teminini sağlamaktan acizdir. Maslahat adaleti temin edeceklerin

atanmasıdır. Görüldüğü gibi o, haber-i vahidi kıyasa takdim etmemiş ve hakimliği

şahitliğe kıyas etmiştir.

Page 178: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

178

SONUÇ İslam Hukukunda kadının şahitliği konusunda İslam hukukçuları üç gruba

ayrılmaktadır. Kadının her konuda şahitlik edebileceği görüşünde olan hukukçular

sınırlı sayıdadır. Bunlar münferit görüş beyan eden hukukçulardır. Kadının lehine

görünen delillendirme yöntemiyle İbn Hazm, Kitab’dan Bakara Suresi 282. ayette iki

erkek veya bir erkek ve iki kadın lafzının zikredilmesinden hareketle, zina suçunda

dört erkek şahidin yerine tek başlarına sekiz kadın şahidin geçebileceğine ilişkin,

sünnetten iki kadının bir erkek şahide denk olduğu, kadının şahitliğinin erkeğin

şahitliğinin yarısı olduğu yönündeki rivayetlere dayanmaktadır. O, ayette sebep

aramamaktadır. Nass böyledir ve nassın kabulü gerekir şeklinde düşünmektedir.

Rivayetleri de sünnet kapsamında Kur’ân’ın tamamlayıcısı olarak kabul eder ve

onların zahiriyle amel etmeyi tercih etmektedir.

Ceza hukuku dışında kadınların şahitliğini kabul eden Ebû Hanîfe ve Hanefî

hukukçular, malî kanuda şahitlikle ilgili Bakara Suresi 282. ayete dayanmakta ancak,

diğer konuları malî konulara kıyas etmemektedir. Ayette illet, bir kadının diğer

kadına hatırlatması yani unutma şüphesidir. “şüphelerle haddleri düşürün” küllî

kaidesine dayanarak, kadında var olan unutma şüphesinin, kadınların ceza hukuku

konularında şahitlik etmelerini engellemekte olduğu görülmektedir.

Malikî, Şâfiî ve Hanbelî hukukçular da Bakara Suresi 282. ayeti delil olarak

almaktadır. Kadınların şahitliğine ilişkin başka ayet olmaması ve sünnetten doğumda

tek kadının şahitliğinin kabul edileceği ve kadınların avretlerinden erkeklerin

görmesi mahzurlu sayılan (muttalî olmaması gereken) konularda kadınların

şahitliğinin geçerli olduğu yönündeki rivayetlerin varlığı, kadınların şahitliğinin

sadece bu iki konu ile sınırlamaktadır.

Page 179: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

179

Kadının hakimliği konusunda da hukukçular benzer şekilde gruplara

ayrılmaktadır. Kadının hakimlik görevini üstlenebileceği görüşünde olan et-Taberî

ve İbn Hazm münferit kalmaktadırlar. İbn Hazm, Kitab’dan delil olarak iyiliği

emretme ve kötülükten sakındırma emri ve “hükmettiğiniz zaman adaletle hükmedin

emrinin umuma yönelik olduğunu ifade etmekte ve hakimliği iyiliği emretme ve

kötülükten nehyetme kapsamında değerlendirmektedir. O, hakimlikten kadını men

eden açık ayetin olmamasına bakarak ve sünnetten Kisrâ’nın kızıyla ilgili rivayetin -

bu rivayet babası Hz. Peygamber’e beddua eden ve kötü yönetim içinde olan bir

kavmin başına geçen gayri Müslim bir kadın hakkındadır- (Bkz. Sayfa 134) sadece

kadının devlet başkanlığına ilişkin olduğundan hareketle, kadının hakimlik görevini

üstlenebileceğini ifade etmektedir. Kadını hakimlik görevinden men eden nass

olmayınca hükmün olmayacağını, hüküm olmayınca da kadının hakimlik görevinin

mübah olacağını ifade etmek istemektedir. İbn Hazm’ın hareket noktası, nassların ve

hükümlerin olduğu gibi alınması, hükümlerin kıyas yoluyla başka konulara

yüklenemeyeceği şeklindedir. Böylece O, hakimliği şahitliğe kıyas edenlerden

ayrılmaktadır.

Hanefî hukukçular kadının hakimliği ile ilgili Kur’ân ve Sünnetten nass ve

sahabe kavli olmadığı için ictihada giderek kıyas yapmışlardır. Kadının şahitliği

Kitab, Sünnet ve İcma ile sabit bir hükümdür. Hakkında nass olmayan kadının

hakimliği meselesi, kadının şahitliğine kıyas edilmiştir. Kıyasta illet, -konuyla ilgili

Bakara Suresi 282. numaralı ayette ve kadının “akıl/hafıza zaafını” ileri süren

rivayette (Bkz. Sayfa 29)- kadına atfedilen ‘unutma’ hususunda aranmıştır.

Kadının hakimliğine cevaz vermeyenlerden Malikî, Şâfiî ve Hanbelî

hukukçulardan Nisa Suresi 34. ayeti delil olarak getirmeyen yalnız Şâfiî’dir. Şâfiî,

Page 180: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

180

sünnetten haber-i vahid olan Kisrâ’nın kızıyla ilgili rivayeti, haber-i vahidi kabul

şartlarını taşıdığı için delil almıştır. Sünnet’i Kitab’a denk gördüğü için kadının

hakimliğini şahitliğine kıyas etmektedir. İkisinde de illet, velayettir. Bu görüşe göre,

devlet başkanlığı ve hakimlikteki ortak illet olarak kabul edilen velayet sebebiyle,

kadının devlet başkanlığı caiz olmadığı gibi kadının hakimliği de caiz

görülmemektedir. Malikî ve Hanbelî hukukçular da Kisrâ’nın kızıyla ilgili haber-i

vahid rivayeti delil olarak almakta ve Nisa Suresi 34.ayeti de Kitab’dan delil olarak

sunmaktadırlar.

İslam hukukçularının kadının şahitliği ve hakimliği konusundaki

yaklaşımları, kendi mezhep anlayışları içinde değerlendirildiğinde daha iyi

anlaşılmaktadır. Ancak mezheplerin kurucu hukukçularının görüşlerini, ondan sonra

gelen hukukçular tekrarlamaktan öteye gitmemişlerdir.

Kişisel kanaatimce, şahitlik ve hakimlik görevini üstlenmede asıl olan,

adaletli olma ve bu görevleri layıkıyla yerine getirmedir. Erkek veya kadın olarak

değil, göreve ehil erkek veya göreve ehil kadının tayin edilmesi gerekir.

Page 181: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

181

BİBLİYOGRAFYA

ABDURREZZAK, Ebû Bekr b. Hemmâm es-San’ânî (v. 211/826), el-Musannef,

(thk.Habibu’r-Rahman el-A’zamî), el-Meclisu’l-İlmî, Johannesburg, 1972

AKDEMİR, Salih, “Tarih Boyunca ve Kur'ân-ı Kerim’de Kadın”, İslâmî

Araştırmalar, C.V, S.4, Ekim, Özkan Matbaacılık, Ankara, 1991

ASKALÂNÎ, Ahmed b. Ali b. Hacer (v. 852/1447), Fethu’l-Bârî bi Şerhi Sahihi’l-

Buhârî, (thk.Abdülaziz b. Abdillah b. Bâz), Daru’l-Fikr, Beyrut, 1996,

17 cilt

ATEŞ, Süleyman, Kur’ân-ı Kerîm ve Yüce Meâli, Yeni Ufuklar Neşriyat, İstanbul,

1996

ATEŞ, Ali Osman, Hadis Temelli Kalıp Yargılarda Kadın, Umut Matbaacılık,

İstanbul, 2000

AYNÎ, Bedrüddin Ebî Muhammed b. Mahmud b. Ahmed (v. 855/1451), Umdetü’l-

Kâri Şerhu Sahihu’l-Buharî, Mustafa el-Bâbî el-Halebî, Mısır, 1972, 20 cilt

BÂBERTÎ, Ekmelüddin Muhammed b. Mahmud (v. 786/1384), Şerhu’l-İnâye

ale’l-Hidâye, (Şerhu Fethu’l-Kadir ile birlikte), (thc.Abdürrezzak Galib el-

Mehdi), Daru’l-Kütübü’l-İlmiyye, Beyrut, 1995, 10 cilt

BEĞAVÎ, Ebû Muhammed el-Huseyn b. Mes’ûd b. Muhammed el-Ferrâ

(v. 615/1218), Kitâbu Edebi’l-Kâdî min’et-Tehzîb, (thk.İbrahim b. Ali

Hanurkici), Daru’l-Menâr, Lübnan, 1992

Page 182: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

182

BERRÎ, Zekeriya, “Devru’l-Mer’etü fi’l-Müctema”, el-Usbûu’l-Fıkhu’l-İslâmî ,

Yıl.1967, S.3, Mayıs, el-Hey’etü’l-Âmmetü li şuuni’l-Matâbii’l-Emiriyye,

Kahire, 1980

BEYHAKÎ, Ebû Bekr Ahmed b. Huseyn b. Ali b. Abdillah b. Musa (v. 458/1066),

Ahkâmu’l-Kur’ân li İmam eş-Şâfiî, (thk. Abdulgani Abdülhalik), Daru

İhyau’l-Ulûm, Beyrut, 1990

BİLTÂCÎ, Muhammed, Mekanetü’l-Mer’e, Daru’s-Selâm, Kahire, 2000

BUHÂRÎ, Ebû Abdillah Muhammed b. İsmail (v. 256/869), el-Câmiu’s-Sahîh,

Çağrı Yayınları, İstanbul, 1981, 4 cilt

BUHÛTÎ, Mansur b. Yunus (v. 1051/1641), er-Ravdu’l-Mürbi’ bi Şerhi Zadu’l-

Mustakni’, el-Mektebetü’l-Faysaliyye, Mekke, (t.y), 2 cilt

BULAÇ, Ali, “Mekasidu’ş-Şeria Bağlamında Kadının Şahitliği Konusu”, İslâmî

Araştırmalar, C.V, S.4, Ekim, Özkan Matbaacılık, Ankara, 1991

CAFER, Muhammed, “el-Münâkaşât”, el-Usbuu’l-Fıkhu’l-İslâmî, Yıl.1967, S.3,

Mayıs, el-Hey’etü’l-Âmmetü li şuuni’l-Matâbii’l-Emiriyye, Kahire, 1980

CARULLAH, Musa, Hatun, (haz. Mehmet Görmez), Önder Matbaacılık, Ankara,

2000

CESSÂS, Ebû Bekr Muhammed b. Ahmed (v. 370/980), Ahkâmu’l-Kur’ân, Daru’l-

Fikr, Beyrut, 1993, 3 cilt

,Muhtasaru İhtilâfi’l-Ulema, (thk.Abdullah Nezir Ahmed), Daru’l-

Beşairu’l-İslamiyye, Beyrut, 1995, 5 cilt

DEBÛSÎ, Ebû Zeyd Ubeydullah b. Ömer b. İsa (v. 430/1038), Tesîsu’n-Nazar,

Matbaatu’l-Evbiyye, Mısır, 1330

Page 183: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

183

DÜREYNÎ, Fethî, “el-Münâkaşât”, el-Usbuu’l-Fıkhu’l-İslâmî, Yıl. 1967, S.3,

Mayıs, el-Hey’etü’l-Âmmetü li şuuni’l-Matâbii’l-Emiriyye, Kahire, 1980

EBÛ ZEYD, Hikmet, “el-Münâkaşât”, el-Usbuu’l-Fıkhu’l-İslâmî , Yıl.1967, S.3,

Mayıs, el-Hey’etü’l-Âmmetü li şuuni’l-Matâbii’l-Emiriyye, Kahire, 1980

EZHERÎ, Salih Abdussemi’, Cevâhiru’l-İklîl Şerhu Muhtasari’l-Halîl, Matbaatu

İsâ el-Bâbî el-Halebî, (y.y), (t.y)

FOULLEE, Alfrea, Kadın-Erkek Irklar Ruhiyâtı, (trc. Mustafa Rahımî Balaban),

Matbaa-i Amire, İstanbul, 1339-1342

GAZZÂLÎ, Muhammed b. Muhammed (v. 505/1111), el-Vasît, (thk.Muhammed

Temer), Daru’s-Selam, el-Gavriyye, 1997, 7 cilt

,el-Vecîz fî Fıkhi Mezhebi’l-İmâmi’ş-Şâfiî, (thk. Hâlid el-Attar), Daru’l-

Fikr, Beyrut, 1994, 2 cilt

GÜRLER, Kadir, “Kadının Yöneticiliği Meselesi”, Dini Araştımalar, C. IV,

S. 11, Eylül- Aralık, Seba Ofset, Ankara, 2001

ĞAMRÂVÎ, Esiruddin Muhammed b. Yusuf Ebû Hayyan el-Endülüsî

(v. 745/1344), es-Sirâcu’l-Vehhâc ala Minhâcu’t-Tâlibîn, Daru’l-Kütübü’l-

İlmiyye, Beyrut, 1996

HAMİDULLAH, Muhammed, İslam Peygamberi, ( trc. Salih Tuğ), İrfan

Yayımcılık, İstanbul, 1993, 2 cilt

HATİBOĞLU, Mehmet, İslami Tenkid Zihniyyeti ve Hadis Tenkidinin Doğuşu,

(basılmamış doktora tezi) 1962

HAYYÂT, Rim Nasûh, el-Mer’etü fi’l-İslam Kadâyâ Fetâvâ, el-Yemâme, Beyrut,

1997

Page 184: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

184

HIRAKÎ, Ebu’l-Kâsım Ömer b. Hüseyn b. Abdillah b. Ahmed (v. 334/945),

Muhtasar, (el-Muğnî içinde), el-Mektebetü’s-Selefiyye, Medine, (t.y), 12 cilt

İBN ÂŞÛR, Muhammed Tahir, İslam Hukuk Felsefesi (Mekasıdu’ş-Şerîati’l-

İslâmiyye), (trc.Vecdi Akyüz,Mehmet Erdoğan), Kitap Matbaası, İstanbul,

1999

İBN EBÎ ZEMENÎN, Muhammed b. Abdillah b. İsa b. İbrahim (v. 399/1008),

Müntehâbu’l-Ahkâm, (thk.Abdullah b. Atıyye el-Ğâmidî), Müessesetü’r-

Reyân, Lübnân, 1998, 2 cilt

İBN EBİ’D-DEM el-HAMEVÎ, Şihabüddin Ebî İshak İbrahim b. Abdillah

(v. 642/1244), Kitâbu Âdâbi’l-Kadâ,(thk. Muhammed Mustafa ez-Zuhaylî),

Daru’l-Fikr, Dimeşk, 1982

İBN HANBEL, Ahmed b. Muhammed (v. 241/855), el-Müsned, Çağrı Yayınları,

İstanbul, 1981, 6 cilt

İBN HAZM, Ebû Muhammed Ali b. Ahmed (v. 456/1064), el-Muhallâ, İdaretu’t-

Tıbaatü’l-Münîriyye, Mısır, 1351, 11 cilt

İBN KESÎR, Ebu’l-Fidâ İsmail el-Kuraşî (v. 774/1372), Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm,

Daru Tayyibe, Riyad, 1997, 8 cilt

İBN KUDÂME, Muvaffakuddîn Ebû Muhammed Abdullah b. Ahmed b. Mahmud

(v. 620/1223), el-Muğnî, el-Mektebetü’s-Selefiyye, Medine, (t.y), 12 cilt

,el-Kâfî, (thc.Selim Yusuf, thk.Said Muhammed el-Lihâm), Daru’l-Fikr,

Beyrut, 1994, 4 cilt

,el-Umde,(el-Udde ile birlikte), el-Mektebetü’l-Faysaliyye, Mekke, (t.y)

İBN MÂCE, Ebû Abdillah Muhammed b. Yezid el-Kazvînî (v. 275/888), es-Sünen,

Çağrı Yayınları, İstanbul, 1981, 2 cilt

Page 185: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

185

İBN NÜCEYM, Zeynüddin İbrahim (v. 970/1562), el-Eşbâh ve’n-Nezâir,

Mektebetü Nizâr Mustafa el-Bâz, Mekke-Riyad, 1997, 2 cilt

İBN ÖMER, Süleyman b. Muhammed (v. 1221/1806), Haşiyetü’l-Buceyremî ala

Şerhu Menhecü’t-Tullâb, Daru’l-Kütübü’l-İlmiyye, Beyrut, 2000, 4 cilt

İBN RÜŞD, Ebu’l-Velid Muhammed b. Ahmed (v. 595/1199), Bidâyetü’l-

Müctehid ve Nihâyetü’l-Muktesid, (el-Hidâye fi Tahrici Ehadisi’l-Bidaye ile

birlikte), Alemü’l-Kütüb, Beyrut, 1987, 8 cilt

İBN ŞEDDÂD, Bahauddin (v. 632/1234), Delâilu’l-Ahkâm, (thk. Muhammed b.

Yahya en-Necmî), Daru’l-Kütübü’l-İlmiyye, Beyrut, 1991, 2 cilt

İBNU’L-ARABÎ, Ebû Bekr Muhammed b. Abdillah (v. 543/1148), Ahkâmu’l-

Kur’ân, (thk. Ali Muhammed el-Becâvî), Daru’l-Marife, Beyrut, (t.y), 4 cilt

İBNU’L-HÜMÂM, Kemalüddin Muhammed b. Abdülvahid (v. 861/1457), Fethu’l-

Kadîr, (thc.Abdürrezzak Galib el-Mehdi), Daru’l-Kütübü’l-İlmiyye, Beyrut,

1995, 10 cilt

İBNU’L-KAYYIM, Ebû Abdillah Muhammed b. Ebî Bekr el-Cevziyye

(v. 751/1350), et-Turuku’Hükmiyye fi’s-Siyâseti’ş-Şer’iyye, (Thk.Muhammed

Hâmid el-Fekî), Daru’l- Kütübü’l-İlmiyye, Beyrut, 1953

,I’lamu’l-Muvakkıîn an Rabbi’l-Âlemîn, Matbaatu Zekî el-Kürdî, Mısır,

1325, 3 cilt

KARÂFÎ, Şihabüddin Ahmed b.İdris (v. 684/1285), ez-Zehîra, (thk. Muhammed

Buhubze), Daru’l-Garbi’l-İslâmî, Beyrut, 1994, 14 cilt

KARAKUŞÇU, M. Nail, Genel Psikoloji ve Normal Davranışlar, Pelin Ofset,

Ankara, 1999

KARDÂVÎ, Yusuf, Fetâvâ Mustafa ez-Zerkâ, Daru’l-Kalem, Dımeşk, 1999

Page 186: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

186

KÂSÂNÎ, Alauddîn Ebû Bekr b. Mes’ûd (v. 587/1191), Bedâiu’s-Sanâi’ fî

Tertîbi’ş-Şerâi’, Matbaatü’l-Cemaliyye, Mısır, 1910, 7 cilt

KELVEZÂNÎ, Ebu’l-Hattâb Mahfûz b. Ahmed (v. 510/1116), Kitâbu’l-Hidâye,

(thk.İsmail el-Ensarî,Salih el-Amrî), Metâibu’l-Kasîm, (y.y), 1390

KIRBAŞOĞLU, Hayri, “Kadın Konusunda Kur'ân’a Yöneltilen Eleştiriler”, İslâmî

Araştırmalar, C.V, S.4, Ekim, Özkan Matbaacılık, Ankara, 1991

KURTUBÎ, Ebû Abdillah Muhammed b. Ahmed el-Ensârî (v. 671/1273), el-Câmi

li Ahkâmi’l-Kur’ân, Daru’l-Kütübü’l-İlmiyye, Beyrut, 1988, 20 cilt

MAKDİSÎ, Bahauddin Abdurrahman b. İbrahim (v. 624/1226), el-Udde Şerhu’l-

Umde, el-Mektebetü’l-Faysaliyye, Mekke, (t.y)

MAKDİSÎ, Şemsuddin Ebu’l-Ferec Abdurrahman b. Ebî Ömer Muhammed b.

Ahmed (v. 682/1283), Şerhu’l- Kebir, (el-Muğnî ile birlikte), el-Mektebetü’s-

Selefiyye, Medine, (t.y), 12 cilt

MÂVERDÎ, Ebu’l-Hasen Ali b. Muhammed b. Habib (v. 450/1058), el-Hâvi’l-

Kebîr fi Fıkhi Mezhebi’l-İmami’ş-Şâfiî ve Şerhu Muhtasaru’l-Müzenî, (thk.

Ali Muhammed Muavvid, Adil Ahmed Abdülmevcûr), Daru’l-Kütübü’l-

İlmiyye, Beyrut, 1994, 18 cilt

,Edâbu’l-Kâdî, (thk. Muhyî Hilâl es-Serhân), Matbaatu’l-İrşâd, Bağdat,

1971

,Ahkâmu’s-Sultaniyye, Matbaatu’s-Seade, Mısır, 1909

MAVSILÎ, Abdullah b. Mahmud b. Mevdud (v. 683/1284), el-İhtiyâr li Ta’lîl-

Muhtâr, (thk.Züheyr Osman el-Caîd), Daru’l-Erkam, Beyrut, (t.y), 5 cilt

Page 187: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

187

MEDİCANA, Genel Sağlık Ansiklopedisi, Doğan Medya Center Tesisleri, İstanbul,

1993

MERĞÎNÂNÎ, Burhanuddin Ali b. Ebî Bekr (v. 593/1197), el-Hidâye (Fethu’l-

Kadîr ile birlikte), (thc.Abdürrezzak Galib el-Mehdi), Daru’l-Kütübü’l-

İlmiyye, Beyrut, 1995, 10 cilt

MUSLİHİDDİN ŞEYHZADE, Muhyiddin Muhammed b. eş-Şeyh (v. 951/1544),

Kitâbu Şeyhzâde ala’t-Tefsîru’l-Kâdî el-Beydâvî, Matbaatu’l-Osmaniyye,

İstanbul, 1306, 4 cilt

MÜSLİM, Ebu’l-Huseyn b. Haccâc el-Kuşeyrî en-Nisâbûrî (v. 261/874),

el-Câmiu’s-Sahîh, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1981, 3 cilt

NECDÎ, Osman b. Ahmed (v. 1051/1641), Hidâyetü’r-Râğıb li Şerhi Umdeti’t-

Tâlib, (thk.Haseneyn Muhammed Mahlûf), Daru’l-Beşîr, Cidde, 1995

NESÂÎ, Ebû Abdurrahman Ahmed b. Şuayb b. Ali (v. 303/915), es-Sünen, Çağrı

Yayınları, İstanbul, 1981, 8 cilt

NEVEVÎ, Muhyiddin Yahya b. Şeref (v. 676/1277), Ravdatü’t-Tâlibîn ve Umdetü’l-

Müftîn, el-Mektebü’l İslâmî, Beyrut, 1991, 12 cilt

ÖZSOY, Ömer – GÜLER, İlhami, Konularına Göre Kur’ân, Fecr Yayınevi,

Ankara, 1999

RÂFİÎ, Ebu’l-Kasım Abdülkerim b. Muhammed b. Abdülkerim (v. 623/1226),

el-Azîz Şerhu’l-Vecîz, (thk.Ali Muhammed Muavvid, Adil Ahmed

Abdülmuvahhid), Daru’l-Kütübü’l-İlmiyye, Beyrut, 1997, 13 cilt

SAN’ÂNÎ, Muhammed b. İsmail el-Emîr el-Yemenî (v. 1182/1768), Sübülü’s-

Page 188: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

188

Selâm Şerhu Bulûğu’l-Merâm, (thc.Fevâz Ahmed Zemirlî, İbrahim

Muhammed el-Hacel), Daru’r-Reyân li’t-Türâs, Kahire, 1987, 4 cilt

SERAHSÎ, Ebû Bekr Muhammed b. Ahmed Ebû Sehl (v. 483/1097), el-Mebsût,

Daru’l- Marife, Beyrut, (t.y), 30 cilt

SIBÂÎ, Mustafa, el-Mer’e Beyne’l-Fıkh ve’l-Kânûn, el-Mektebu’l-İslâmî, Beyrut,

1962

SIDDIK HASAN HAN, Ebu’t-Tayyib Sıddîk b. Hasen b. Ali el-Hüseynî

el-Kınnevcî, (v. 1307/1889), Neylü’l-Merâm min Tefsiri’l-Âyâti’l-Ahkâm,

(thk.Yusuf b. Ahmed el-Bekrî), Ramâdiye’n-Neşr, el-Memleketü’l-

Arabiyyetü’s-Suudiyye, 1997, 2 cilt

SÜYUTÎ, Celaluddin Abdurrahman b. Ebî Bekr (v. 911/1505), el-Eşbâh ve’n-

Nezâir,(thk.Muhammed el-Mutesımbillah el-Bağdâdî), Daru’l-Kitâbu’l-Azlî,

Beyrut, 1993

,Cevâhiru’l-Ukûd, (thk.Abdulhamid Muhammed es-Sa’denî), Daru’l-

Kütübü’l-İlmiyye, Beyrut, 1996, 2 cilt

,Tenvîru’l-Havâlik Şerhu ala Muvattai Malik, Matbaatü Daru İhya’l-

Kütübü’l-Arabiyye, Mısır, (t.y), 3 cilt

ŞÂFİÎ, Ebû Abdillah Muhammed b. İdris (v. 204/820), el-Umm, (thk. Mahmut

Matrucî), Daru’l-Kutübü’l-İlmiyye, Beyrut, 1993, 9 cilt

ŞEHÎDÎ, Ali Ahmed, Ümmü’d-Dünya, Matbaatü’ş-Şerefiyye, Mısır, 1909

ŞEVKÂNÎ, Muhammed b. Ali b. Muhammed (v.1250/1834), Neylü’l-Evtâr,

Daru’l- Kütübü’l-İlmiyye, Beyrut, (t.y), 8 cilt

ŞEYBÂNÎ, Ebû Abdillah Muhammed b. el-Hasen (v.189/804), Kitâbu’l-Asl,

(tsh.Ebu’l-Vefa el-Afğânî), Alemü’l-Kütüb, Beyrut, 1990, 5 cilt

Page 189: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

189

ŞEYHZÂDE, Abdurrahman b. Şeyh Muhammed b. Süleyman (v. 1078/1667),

Mecmau’l-Enhur Şerhu Mülteka’l-Ebhur, Matbaatü’l-Âmire, İstanbul,

1310, 2 cilt

ŞÎRÂZÎ, Ebû İshak İbrahim b. Ali b. Yusuf el-Fîrûzâbâdî (v. 476/1083),

el-Mühezzeb, (thk.Muhammed ez-Zuhaylî), Daru’l-Kalem, Dımeşk, 1996,

6 cilt

TABERÎ, Ebû Cafer Muhammed b. Cerîr, Câmiu’l-Beyân fi Te’vili’l-

Âyi’l-Kur’ân, Daru’l- Kütübü’l-İlmiyye, Beyrut, 1999, 13 cilt

TENNÛHÎ, Saîd b. Saîd (v. 240/854), el-Müdevvenetü’l-Kübrâ, (thk.Hamdi el-

Demerdâşî), Mektebetü Nizâr Mustafa el-Bâz, Mekke, 1999, 9 cilt

TİRMİZÎ, Ebû İsâ Muhammed b. Serve (v. 279/892), el-Câmiu’s-Sahîh, Çağrı

Yayınları, İstanbul, 1981, 5 cilt

TOPALOĞLU, Bekir, İslam’da Kadın, Ahmet Sait Matbaası, İstanbul, 1965

TUKSAL, Hidayet Ş., Kadın Karşıtı Söylemin İslam Geleneğindeki İzdüşümleri,

Özkan Matbaacılık, Ankara, 2001

ULUDAĞ, Süleyman, İslam’da Emir ve Yasakların Hikmeti, T.D.V. Yayın

Matbaacılık, Ankara, 1997

VECDÎ, Muhammed Ferid, el-Mer’etü’l-Müslime, Matbaatü’t-Terakki bi Şâri’

Abdulaziz, Mısır, 1901

ZERKEŞÎ, Şemsüddin Muhammed b. Abdillah (v. 776/1374), Şerhu’z-Zerkeşî ala

Muhtasari’l-Hırakî, (thk. Abdullah b. Abdurrahman b. Ubeydullah el-Cibrîn),

Mektebetü’l-Abîkân, Riyad, 1993, 7 cilt

ZÜRKÂNÎ, Abdülbâkî b. Yusuf (v. 1122/1710), el-Câmi’ Beyne İlmî’l-Usûl ve

Meânî, Matbaatü Muhammed Efendî Mustafa, Mısır, 1307, 7 cilt

Page 190: SOSYAL BİLİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/254/545.pdf · b. kadin ceza hukuku (hadler ve kisas) diŞindak

190