225
T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM DALI KAMU YÖNETİMİ BİLİM DALI YENİ BELEDİYECİLİK STRATEJİLERİ: REKABET EDEBİLİR KENTLER YAKLAŞIMI VE TÜRKİYE ESRA ÇELEBİ YÜKSEK LİSANS TEZİ DANIŞMAN DOÇ. DR. M. AKİF ÇUKURÇAYIR KONYA-2010

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM … · t.c. selÇuk Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ kamu yÖnetİmİ anabİlİm dali kamu yÖnetİmİ bİlİm

  • Upload
    others

  • View
    5

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • T.C.

    SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

    SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

    KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM DALI

    KAMU YÖNETİMİ BİLİM DALI

    YENİ BELEDİYECİLİK STRATEJİLERİ:

    REKABET EDEBİLİR KENTLER YAKLAŞIMI VE

    TÜRKİYE

    ESRA ÇELEBİ

    YÜKSEK LİSANS TEZİ

    DANIŞMAN

    DOÇ. DR. M. AKİF ÇUKURÇAYIR

    KONYA-2010

  •  

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

  • T.C.

    SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

    SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

    KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM DALI

    KAMU YÖNETİMİ BİLİM DALI

    YENİ BELEDİYECİLİK STRATEJİLERİ:

    REKABET EDEBİLİR KENTLER YAKLAŞIMI VE

    TÜRKİYE

    ESRA ÇELEBİ

    YÜKSEK LİSANS TEZİ

    DANIŞMAN

    DOÇ. DR. M. AKİF ÇUKURÇAYIR

    KONYA-2010  

  • i

    İÇİNDEKİLER Sayfa No

    İçindekiler ................................................................................................................................. i Bilimsel Etik Sayfası ............................................................................................................... v Tez Kabul Formu ..................................................................................................................... vi Özet ....................................................................................................................................... vii Summary .............................................................................................................................. viii Kısaltmalar ve Simgeler Sayfası ............................................................................................ ix Tablolar Listesi ........................................................................................................................ x Şekiller Listesi ........................................................................................................................ xi GİRİŞ ........................................................................................................................... 1

    BİRİNCİ BÖLÜM

    Yönetim, Kamu Yönetimi Anlayışında Yaşanan Değişimler Ve Yerel Yönetimlere Etkileri

    1.1. Geleneksel Yönetim Kuramı .............................................................................................. 3

    1.1.1. Bilimsel Yönetim Yaklaşımı .................................................................................... 4

    1.1.2. Yönetim Süreci Yaklaşımı ....................................................................................... 5

    1.1.3. Bürokrasi Yaklaşımı ................................................................................................ 5

    1.2. Modern Yönetim Kuramı ................................................................................................... 6

    1.2.1. Sistem Yaklaşımı ..................................................................................................... 6

    1.2.2. Durumsallık Yaklaşımı ............................................................................................ 8

    1.3. Kamu Yönetimi Alanında Hâkim Anlayışlar ve Yeni Kamu Yönetimi

    Anlayışının Yerel Yönetimlere Etkisi ......................................................................................... 9

    1.3.1. Geleneksel Kamu Yönetimi Anlayışı ..................................................................... 10

    1.3.2. Yeni Kamu Yönetimi Anlayışı ve Yeni Kamu İşletmeciliği .................................... 11

    1.3.3. Küreselleşme, Değişim Dinamikleri ve Yerel Yönetim Anlayışında

    Yeni Yaklaşımlar ............................................................................................................. 16

  • ii

    İKİNCİ BÖLÜM

    Yeni Yönetim Modellerinin Kamu Yönetiminde Uygulanışı Ve Rekabet Edebilirlik

    2.1. Öne Çıkan Modern Yönetim Teknikleri ve Uygulanışı .................................................. 22

    2.1.1. Toplam Kalite Yönetimi .............................................................................................. 24

    2.1.2. Stratejik Yönetim......................................................................................................... 27

    2.1.3. Performans Yönetimi ve Denetimi .............................................................................. 31

    2.1.4. Benchmarking ............................................................................................................. 36

    2.2. Kamu Yönetiminde Uygulanmaya Başlanan Diğer Yönetim Teknikleri ............................... 39

    2.2.1. Amaçlara Göre Yönetim Yaklaşımı ............................................................................ 40

    2.2.2. Öğrenen Örgütler Yaklaşımı ....................................................................................... 41

    2.2.3. Değişim Mühendisliği ve Yönetimi ............................................................................ 43

    2.2.4. Dış Kaynak Kullanımı, Stres ve Kriz Yönetimi .......................................................... 45

    2.3. Değişim İle Bağlantılı Olarak Rekabet, Küresel Rekabet Gücü,

    Kamu Yönetiminde Rekabet ve Yerel Yönetim Anlayışında Yol Açtığı Değişiklikler .............. 50

    2.3.1. Rekabet, Küresel ve Bölgesel Rekabet Gücü ile Genel Rekabet Stratejileri ............... 51

    2.3.1.1. Küresel Rekabet ve Bölgesel Kalkınma Ajansları ............................................. 56

    2.3.1.2. Ulusal Rekabetçiliği Belirlemek İçin Kullanılan Dünya Rekabet

    Gücü Yıllığı İle Global Rekabetçilik Raporu Ve Türkiye ............................................ 61

    2.3.1.3. Rekabet Üstünlüğü İçin Genel Stratejiler ......................................................... 72

    2.3.2. Kamu Yönetiminde Rekabet Anlayışının Yaygınlaşması ve

    Yerel Yönetimlere Etkileri .................................................................................................... 75

    2.3.2.1. Kamu Yönetiminde Rekabetin Tanımı, İşlevleri ve Rekabet Mekanizmaları .......... 76

    2.3.2.2. Rekabet Anlayışının Yerel Yönetimlere Kazandırdığı

    Yeni Bir Boyut: Yarışmacı Belediye Yaklaşımı ............................................................ 81

  • iii

    ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

    Kentleşme, Türkiye’de Kentsel Gelişme Ve Kentler Arası Rekabet

    3.1. Kentleşme, Türkiye’de Kentleşme, Sorunları ve Kentlileşme ................................................ 87

    3.1.1. Kentleşmenin Tanımı, Özellikleri ve Dünya’da Kentleşme Eğilimi ........................... 89

    3.1.2. Türkiye’de Kentleşme, Kentleşme Sorunları ve Göç Olgusu ..................................... 94

    3.1.3. Kentleşmenin Beraberinde Getirdiği Sosyal Bir Olgu: Kentlileşme ........................ 104

    3.2. Küresel Rekabetin ve Yerel Kalkınma Yaklaşımının Kentlere ve

    Kentsel Rekabete Etkisi ............................................................................................................... 107

    3.2.1. Küreselleşme İle Doğan Yeni Kentsel Kimlikler: Dünya Kenti Kavramı,

    Kent Markalaşması, Sürdürülebilir Kentler ve Kentsel Yönetişim ..................................... 108

    3.2.2. Rekabet Algısının Kent Üzerindeki Görünümü: Yerel Kalkınma,

    Kentler Arası Rekabet Edebilirlik ve Şehir Rekabeti İçin Sorulması Gereken Sorular ....... 115

    3.2.3. Kent Yönetim Modeli Olarak Belediyelerin Kentsel Rekabeti

    Gerçekleştirmedeki Rolleri ve Türkiye’ye Yansımaları ...................................................... 124

    3.3. Türkiye’de Bölgeler Arası Eşitsizlik ve Kentler Arası Rekabete

    Dikkat Çeken Çalışmalar Işığında İllerin ve İlçelerin Konumları ............................................... 133

    3.3.1. Kentleşme Şurası’nın Kuruluşu ve Bünyesinde Oluşturulan Yerel Kalkınma,

    Bölgesel Eşitsizlik ve Kentler Arası Rekabet Edebilirlik Komisyonu Raporları

    Doğrultusunda Kentlerin Durumu ..................................................................................... 134

    3.3.1.1. Kentleşme Şurası’nın Amacı ve Komisyonlarının Görev Alanları ................ 135 

    3.3.1.2. DPT Tarafından Hazırlanan İllerin-Bölgelerin ve İlçelerin

    Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması Araştırması ve Kentleşme Şurası’nın

    Bölgesel Eşitsizlik, Yerel Kalkınma ve Rekabet Edebilir Kentler Komisyonu’na

    Göre Bölgelerin Durumu ......................................................................................... 139

    3.3.1.3. Bölgesel Eşitsizlik, Yerel Kalkınma ve Rekabet Edebilir Kentler Komisyonu

    Tarafından Hazırlanan Rapora Göre Türkiye’de Bölgelerarası Eşitsizliğe

    Yol Açan Sorun Alanları ve Öngörülen Stratejiler ................................................... 149

  • iv

    3.3.2. Uluslar Arası Rekabet Araştırmaları Kurumu Tarafından Açıklanan 2007-08 ve

    2008-09 Verileri Doğrultusunda Türkiye’deki Kentlerin Rekabet Güçleri Bakımından

    Değerlendirilmesi  .......................................................................................................... 154

    3.3.2.1. Beşeri Sermaye ve Yaşam Kalitesi Endeksine Göre Kentlerin Konumu ....... 156

    3.3.2.2. Markalaşma Becerisi ve Yenilikçilik Endeksine Göre İllerin Durumu ......... 160

    3.3.2.3. Ticaret Becerisi ve Üretim Potansiyeli Endeksine Göre İllerin Durumu ....... 164

    3.3.2.4. Erişilebilirlik Endeksine Göre İllerin Durumu ............................................... 168

    3.3.3. Toplam Endeks Sonuçlarından Yola Çıkarak Türkiye’de Kentlerin

    Rekabet Edebilirlik Seviyelerinin Değerlendirilmesi ...................................................... 172

    SONUÇ VE DEĞERLENDİRME ............................................................................. 178 KAYNAKÇA ............................................................................................................ 182

    EK-1: Kentleşme Şurası Bölgesel Eşitsizlik, Yerel Kalkınma Ve Rekabet Edebilir Kentler Komisyonu Raporları ................................................................................................... xiii

    Özgeçmiş .................................................................................................................. xiiv

  • Bi

    Buvedayaya

                        

     

    ilimsel Etik

    BİLİMSEL

    u tezin proje akademikavranış ve azım kurallararlanılmas

    Sayfası

    T.C.

    SELÇ

    Sosya

    L ETİK SAY

    oje safhasındk kurallara akademik k

    larına uygusı durumund

    ÇUK ÜNİVE

    al Bilimler E

    YFASI

    dan sonuçlaözenle riay

    kurallar çerun olarak hada bilimsel

    ERSİTESİ

    Enstitüsü M

    anmasına kyet edildiğrçevesinde azırlanan bkurallara uy

    Müdürlüğü

    kadarki bütüini, tez içinelde edilere

    bu çalışmadygun olarak

    ün süreçlerdndeki bütüek sunulduğ

    da başkalarık atıf yapıld

    Öğrenc

    de bilimsel ün bilgilerinğunu, ayrıcının eserlerdığını bildiri

    cinin Adı S(İ

    v

    etiğe n etik ca tez inden irim.

    oyadı İmza)

  • Y

    …baoyol Ü

    Ü

    Ü              

     

    üksek Lisan

    YÜKSEK

    ………………aşlıklı bu çaybirliği/oyçlarak kabul

    Ünvanı, Adı

    Ünvanı, Adı

    Ünvanı, Adı

    ns Tezi Kabu

    T.C.

    SELÇ

    Sosya

    K LİSANS T

    …………. alışma ……okluğu ile edilmiştir.

    Soyadı

    Soyadı

    Soyadı

    ul Formu

    ÇUK ÜNİVE

    al Bilimler E

    TEZİ KABU

    tarafından …../……../…

    başarılı bu

    Başkan

    Üye

    Üye

    ERSİTESİ

    Enstitüsü M

    UL FORMU

    hazırlanan…….. tarihin

    ulunarak, j

    Müdürlüğü

    U

    n …………nde yapılanjürimiz tara

    İm İm İm

    ……………n savunma safından yük

    mza

    mza

    mza

    ………………sınavı sonucksek lisans

    vi

    …….. cunda s tezi

  •  

    zo

    rek

    Ne

    sa

    ha

    pla

    ve

    işl

    ba

    en

    ola

    ola

    se

    oy

    de

    se

    m

    An

    Te

    R

    Kürese

    orunluluk halin

    kabet, yalnız

    eticede, ülkel

    ahip olmasına

    ale gelmesi, re

    ana çıkan, ye

    erimli ve dem

    letmeciliğine v

    akımından ön

    ngellerin kaldı

    abilmek için u

    abilmeyi sad

    ermayenin tek

    ynamaktadırla

    Son yı

    eğişim rüzgârı

    ermayenin bel

    önüştürmüştür

    maksadıyla res

    örebilmek ve k

    nahtar Kelim

    şitsizlik.

    Öğr

    enci

    nin

    AdıAnaDalDan

    ezin Adı

    T.C.

    SELÇ

    Sosya

    YEREKABET E

    elleşme süreci

    ne gelmiştir. Ç

    iktisadi bir k

    lerin küresel r

    a göre belirlen

    ekabet edebili

    erel yönetimle

    mokratik olma

    ve modern yö

    ne çıkan beled

    ırılabileceği d

    uyguladıkları

    dece küresel

    k bir kent ya

    ar.

    ıllarda hızlı bi

    ına kapılmış,

    lirli bölgelerd

    r. Sorunların

    smi ve özel

    konuya dikkat

    meler: küresell

    ı Soyadı a Bilim / Bilimlı nışmanı

    ÇUK ÜNİVE

    al Bilimler E

    ENİ BELEDEDEBİLİR K

    inin tüm düny

    Çünkü, küres

    kavram olma

    rüzgârların etk

    nmektedir. Öz

    irliğin bölgele

    erin daha da

    adığı düşünüle

    önetim teknikl

    diyelerin ve k

    düşünülmüştür

    politikalar ba

    sermayeye e

    a da bölgede

    ir kentleşme v

    birçok reform

    de yoğunlaşm

    tespiti ve

    kuruluşların

    t çekebilmek

    leşme, yerelleş

    Esra ÇEm Kamu Y

    Kamu YDoç. DrYENİ BEDEBİ

    ERSİTESİ

    Enstitüsü Müd

    DİYECİLİK KENTLER Y

    yayı etkisi altı

    sel rekabet ort

    aktan çıkıp so

    kisiyle savrul

    zellikle bölge

    ere hatta kentle

    güçlendirilm

    en geleneksel

    lerine bırakmı

    kentlerin küre

    r. Ancak, ken

    azen amacını a

    ev sahipliği y

    yoğunlaşmas

    ve dönüşüm

    m uygulaması

    ması, ülkemiz

    çözüm strate

    belirlediği en

    adına ise, bu t

    şme, rekabet g

    ELEBİYönetimi A.BYönetimi Bilir. M. Akif ÇUBELEDİYECLİR KENTL

    dürlüğü

    STRATEJİLYAKLAŞIM

    ına aldığı gün

    tamının firmal

    osyo-kültürel,

    lmayıp ayakta

    eselleşme ve y

    ere inmesine y

    mesi sonucunu

    l kamu yönet

    ıştır. Dolayısıy

    esel rekabete

    nt yönetimleri

    aşabilmektedi

    yapmak olar

    sı ile bölgeler

    sürecine giren

    ı başlatılmıştı

    zde de bölgel

    ejileri için m

    ndekslerle ke

    tez konusu inc

    gücü, rekabet

    NB.D.im DalıUKURÇAYIRCİLİK STRAT

    ER YAKLAŞ

    LERİ: MI VE TÜRK

    nümüzde deği

    ları aşıp ulusl

    hatta siyasal

    a kalabilmesi

    yerelleşme eğ

    yol açmıştır. B

    u doğurmuştur

    timi yaklaşım

    yla, halka en y

    karşı direneb

    inin, kentler a

    ir. Çünkü başk

    rak gören be

    r arası eşitsiz

    n Türkiye’de

    ır. Ancak gere

    ler arası eşits

    mevcut durum

    entlerimizin d

    celenmiştir.

    edebilir kentl

    Numarası: 074

    RTEJİLERİ: REŞIMI VE TÜ

    KİYE

    işim, ülkeler i

    ları da etkilem

    l bir boyut al

    de, rekabet g

    ğilimlerinin p

    Bu durum, za

    r. Böylelikle,

    mı yerini yeni

    yakın birim ol

    bilmesinin önü

    arası rekabette

    ka şehirlerden

    elediye yönet

    zliği arttırıcı b

    de tüm birim

    ek göçlerin g

    sizliği bir uç

    m analizi ya

    durumunu da

    ler ve bölgeler

    4228001001

    EKABET ÜRKİYE

    vii

    için bir

    mesiyle

    lmıştır.

    gücüne

    popüler

    aten ön

    etkin,

    kamu

    lmaları

    ündeki

    e etkin

    n üstün

    timleri,

    bir rol

    mler bu

    gerekse

    çuruma

    apmak

    aha iyi

    r arası

  •  

    Al

    arr

    co

    po

    ha

    po

    ca

    tra

    pla

    be

    cit

    the

    mu

    co

    In

    of

    co

    Th

    an

    pr

    Ke

    reg

    Te

    lteration has

    round the wo

    ountries, the co

    olitical dimens

    aving the pow

    opular, it cou

    auses more e

    aditional publ

    ace with the

    een thought th

    ties can resist

    e municipalit

    municipalities,

    ouse the raisin

    n recent years,

    f alteration an

    ondensation of

    his thesis sub

    nallayses and

    rivate commun

    ey Words: gl

    egions.

    Öğr

    enci

    nin

    AdAnBilDa

    ezin İngiliz

    T.C.

    SELÇ

    Sosya

    N

    THE APPRO

    become an o

    orld. The rea

    ompetition is

    sion. Eventua

    wer of competi

    uses the comp

    effective loca

    lic administrat

    e new public

    hat because o

    and remove t

    ties to be eff

    first think tha

    ng of the inequ

    all units in T

    nd many acti

    f the capital in

    bject, has bee

    attract attent

    nities.

    lobalism, loca

    dı Soyadı na Bilim / lim Dalı anışmanı

    ce Adı

    ÇUK ÜNİVE

    al Bilimler E

    NEW MUNI

    OACH OF C

    obligation in t

    ason, the glob

    not an econom

    ally, the capab

    ition. Especial

    petitiveness ef

    al authorizatio

    tion which wa

    management

    f they are the

    the obstacles a

    fictive in the

    at being above

    uality between

    Turkey which

    ivations has b

    n certain regio

    en researched

    tion to situatio

    alization, com

    Esra ÇEKamu YKamu YDoç. Dr

    NEW MOF CO

    ERSİTESİ

    Enstitüsü Müd

    ICIPALISM

    COMPETITI

    these days w

    bal competitio

    mical term an

    bility of surviv

    lly, the tenden

    ffective in rea

    ons which we

    as thought no

    t and modern

    e closest unity

    against the glo

    competition

    e the other cit

    n the regions.

    is in a transfo

    been started.

    ons, couses a h

    d to determin

    on of our cit

    mpetitiveness,

    ELEBİYönetimi A.BYönetimi Bilir. M. Akif ÇU

    MUNICIPALOMPETITIVE

    dürlüğü

    M STRATEGI

    IVE CITIES

    which the perio

    on overcomes

    nymore, it reac

    ving against th

    ncy of regiona

    agons and a

    ere alrady im

    ot active,effice

    n managemen

    y to the comm

    obal competiti

    between the

    ties is only be

    ormation perio

    But, not onl

    huge inequalit

    ne the proble

    ties by the en

    competitive c

    NB.D.im Dalı UKURÇAYIR

    LISM STRAE CITIES AN

    IES:

    AND TURK

    od of globali

    s the compan

    ches a socio c

    he global wind

    alization and lo

    also in cities.

    mportan in pr

    ent and democ

    nt techniques.

    minity, the mu

    ion.But somet

    cities,exagge

    ing the host o

    od, has been e

    ly the immig

    ty between the

    ems,and to m

    ndexes of the

    cities and ineq

    Numarası:07

    R

    ATEGIES: TND TURKE

    KEY

    ism has effec

    nies and effec

    culturel, more

    ds, is determin

    ocalization be

    And this siti

    rogress. Hereb

    cratic , has ch

    Consequently

    unicipalities a

    times the poli

    erated. Becau

    of the global c

    effected by the

    gration but al

    e regions.

    make the situa

    e government

    quality betwe

    74228001001

    THE APPROEY

    viii

    cted all

    cts the

    over a

    ned by

    ecomes

    iaution

    by the

    hanged

    y, it is

    and the

    icies of

    use the

    capital,

    e wind

    lso the

    ational

    tal and

    een the

    1

    OACH

  • ix

    KISALTMALAR LİSTESİ

    BKA: Bölge Kalkınma Ajansları

    Bkz: Bakınız

    BSYK: Beşeri Sermaye ve Yaşam Kalitesi

    CAT: Türkiye’nin Rekabet Avantajı

    DKK: Dış Kaynak Kullanımı

    DPT: Devlet Planlama Teşkilatı

    E: Erişilebilirlik

    IMD: Yönetim Geliştirme Enstitüsü

    KOBİ: Küçük Ve Orta Büyüklükte İşletmeler

    MBY: Markalaşma Becerisi Ve Yenilikçilik

    OECD: Ekonomik İşbirliği Ve Gelişme Teşkilatı

    TBÜ: Ticaret Becerisi Ve Üretim Potansiyeli

    TKY: Toplam Kalite Yönetimi

    TODAİE: Türkiye Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü

    URAK: Uluslar Arası Rekabet Araştırmaları Kurumu

    WEF: Dünya Ekonomi Forumu

    YKY: Yeni Kamu Yönetimi

  • x

    TABLOLAR LİSTESİ

    Tablo-1. Geleneksel Yönetim İle Yeni Yönetim Anlayışının Karşılaştırılması……14

    Tablo-2. Geleneksel Yönetim ve Yeni Yönetime İlişkin Bazı Değerler…………..19

    Tablo-3. Bölgesel Rekabetçilik ve Bölgesel Durum Göstergeleri…………………55

    Tablo-4. Rekabet Gücü Faktörlerinin Sınıflandırılması………………..………….65

    Tablo-5. Dünya Ekonomi Forumu Global Rekabet Gücü Raporu'na Göre

    Global Rekabet Gücü Sıralaması…………………………………………………..68

    Tablo-6. Yönetim Geliştirme Enstitüsü Dünya Rekabet Gücü

    Skor Tablosu………………………....…............................................................…69

    Tablo-7. Genel Rekabet Stratejileri……………………………………………….74

    Tablo-8. Sanayi Devrimi Öncesinde ve Sonrasında Kent Özellikleri……………..88

    Tablo-9. Dünya’da Kentleşme Eğilimi (1950-2030)………………………….......93

    Tablo-10. Sayım Yıllarına Göre Kentsel ve Kırsal Nüfus Değişimi…………..….95

    Tablo-11. Dönemlere Göre İller Arası Göç Edenler ve Hareketlilik Oranı………96

    Tablo-12. Bölgelerin Göç ve Net Göç Hızı (1975-80, 1980-85, 1985-90)…....….97

    Tablo-13. Bölgelere Göre Kentsellik Oranı (%)………………………..…...…....98

    Tablo-14. Yerleşim Birimleri Arasındaki Göç Eğilimi ………………..……...…..98

    Tablo-15. Türkiye’de Gecekondu ve Gecekondulu Nüfus (1955-2002)…….…..102

    Tablo-16. Kentsel Rekabet Özellikleri………………………...…………………116

  • xi

    Tablo-17. Kentsel Rekabetçilik ve Yaşam Kalitesi İlişkisi…………...………….121

    Tablo-18. Kentlerin Rekabet Dayanakları…………………………..……………122

    Tablo-19. Gelişmişlik Endeksine Göre Kademeli İl Grupları……………………140

    Tablo-20. Beşeri Sermeye ve Yaşam Kalitesi Alt Endeksi Bazında İl

    Sıralaması (2007-08)……………………………………………………...………157

    Tablo-21. Beşeri Sermeye ve Yaşam Kalitesi Alt Endeksi Bazında İl

    Sıralaması (2008-09)……………………………………………..………………158

    Tablo-22. Markalaşma Becerisi ve Yenilikçilik Alt Endeksi Bazında İl

    Sıralaması (2007-08) …………………………………………………………..…161

    Tablo-23. Markalaşma Becerisi ve Yenilikçilik Alt Endeksi Bazında İl

    Sıralaması (2008-09)…………………………………………………………...…162

    Tablo-24. Ticaret Becerisi ve Üretim Potansiyeli Alt Endeksi Bazında İl

    Sıralaması (2007-08)……………………………………………………………...165

    Tablo-25. Ticaret Becerisi ve Üretim Potansiyeli Alt Endeksi Bazında İl

    Sıralaması (2008-09)……………………………………………………………..166

    Tablo-26. Erişilebilirlik Alt Endeksi Bazında İl Sıralaması (2007-08)…………..169

    Tablo-27. Erişilebilirlik Alt Endeksi Bazında İl Sıralaması (2008-09)…………..170

    Tablo-28. Toplam Endeks Bazında İl Sıralaması (2007-08)………………….…173

    Tablo-29. Toplam Endeks Bazında İl Sıralaması (2008-09)……………..….…..174

  • xii

    ŞEKİL VE GRAFİKLER LİSTESİ

    Şekil-1. Değişim Boyutları ve Değişim Dinamikleri…………………..…….…..17

    Şekil-2. Kamu Yönetimi İçin Stratejik Yönetim Modeli…………………….......30

    Şekil-3. Verimliliğin Belirleyicileri……………………………………......……62

    Şekil-4. Ulusal Rekabetçi Üstünlüğün Belirleyicileri……………………...…….63

    Şekil-5. Kapsamlı Üç Rekabet Stratejisi…………………………………...……73

    Şekil-6. Kamu Yönetiminde Rekabet Biçimleri…………………………......….79

    Grafik-1. İllerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Endeksi……………………….144

    Grafik-2. Coğrafi Bölgelere Göre Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Endeksi….….145

    HARİTALAR LİSTESİ

    Harita-1. Gelişmişlik Endeksine Göre Kademeli İl Grupları………...…………143

    Harita-2. Gelişmişlik Endeksine Göre Kademeli İlçe Grupları…………………147

    Harita-3. Beşeri Sermaye ve Yaşam Kalitesi Endeksi Türkiye Dağılımı (2008-09)……………………………………………………………….……...159

    Harita-4. Markalaşma Becerisi ve Yenilikçilik Endeksinde Türkiye Dağılımı (2008-09)……………………………………………………………………...163

    Harita-5. Ticaret Becerisi ve Üretim Potansiyelinde Türkiye Dağılımı

    (2008-09)……………………………………………………………...…...…167

    Harita-6. Erişilebilirlik Endeksine Göre Türkiye Dağılımı (2008-09)…….….171

    Harita-7. Toplam Endeks Bazında Rekabetçiliğin Türkiye Dağılımı………...175

  • 1  

    GİRİŞ

    1929 yılındaki Büyük Buhran sonucunda başlayan değişim süreci

    1970’lerde petrol krizinin patlak vermesiyle farklı bir boyut ve hız kazanmış,

    eskinin devletçi yaklaşımlarıyla uygulanan “new deal” politikalar artık liberalizmi

    öngörmeye başlamıştır. Tüm bu süreçlerin nedeni ve aynı zamanda da sonucu

    olarak ise karşımıza küreselleşme çıkmaktadır. Ancak küreselleşme, birkaç yıl sonra

    güncelliğini yitiren kavramlardan biri olmamış etkisini ilk hissettirmeye başladığı

    andan itibaren son yirmi hatta otuz yılı kendi etrafında şekillendirmiştir. Öngördüğü

    değişimleri ise başta kamu yönetimi olmak üzere tüm alanlarda hayata

    geçirmektedir. Yaşanan dönüşümler neticesinde de, küreselleşmeye hâkim olan

    kavram ve yaklaşımlar, ülke politikalarını farklı bir yapıya kavuşturmuş,

    gelenekselin karşınında olan ne yaklaşım varsa karşımıza çıkmaya başlamıştır.

    Özellikle küresel rekabet ortamına uyum sağlayamayan ülkelerin eski

    güçlerini kaybettikleri de görülünce dünya genelinde bir eklemlenme süreci baş

    göstermiş ve ülkeler rekabet güçlerini koruyabilme mücadelesine başlamışlardır.

    Kapitalizmin de hızlı biçimde ülke ekonomilerini etkilemesiyle, rekabet anlayışı

    firmaları aşıp ülkeleri yarıştırmaya başlamıştır. Ancak yerelleşme, demokratikleşme,

    yönetişim ve minimal devlet gibi yeni kavramların tercih unsuru olması sebebiyle

    bu süreçte yerel yönetimler daha da güçlendirilmekte, küreselleşmenin mekânsal

    yansıması olarak ise kentler ön plana çıkmaktadır.

    Türkiye’de de bu dönüşümler öncülüğünde reform arayışlarına girişilmiş

    ülkenin ve kentlerin performans göstergesi kabul edilen rekabetçilik seviyeleri

    belirlenmeye çalışılmıştır. İlgili raporlardan yola çıkarak kentlerimizin ve

    bölgelerimizin küresel rekabetteki konumlarını değerlendirebilmeyi amaçlayan bu

    çalışmanın birinci ve ikinci bölümünde geleneksel yönetim anlayışının terk

    edilmesiyle benimsenen yeni yönetim yaklaşımları, rekabetin kamu yönetimi ve

    belediyecilik anlayışına yansımaları ele alınmış üçüncü bölümünde ise, Türkiye’de

    kentleşme olgusu eşliğinde rekabet algısının kentsel yansımaları, bölgeler/kentler

    arası eşitsizlik değerlendirilmiş ve DPT, URAK gibi öncü kuruluşların çalışmaları

    doğrultusunda Türkiye’deki kentlerin rekabetçilik seviyeleri irdelenmiştir.

  • 2  

    BİRİNCİ BÖLÜM

    YÖNETİM, KAMU YÖNETİMİ ANLAYIŞINDA YAŞANAN

    DEĞİŞİMLER VE YEREL YÖNETİMLERE ETKİLERİ

    Yönetim kavramı, literatürde ve halk dilinde çeşitli şekillerde

    anlatılmaktadır. Yönetimle ilgili bu tanımları “sevk ve idare”, “idari sistem” ve

    “örgüt” olmak üzere üç kavram altında toplamak mümkündür (Eryılmaz, 2007: 3).

    Yönetim, geniş anlamda, başkalarını sevk ve idare etme faaliyeti ya da

    sürecidir. Başkaları üzerinde otorite kurma ve başkalarına iş yaptırma, bir

    yönetim faaliyetidir. Yönetim, “belli bir amacı gerçekleştirmek için yapılan

    kararlı bir eylem” olarak da tanımlanabilmektedir. Yönetimi tanımlamaya

    çalışanlar, bu eyleme “işbirliği ve grup” unsurlarını da eklemekte, böylece

    yönetim; belirli bir amacı veya amaçları gerçekleştirmek için işbirliği içinde

    yürütülen bir grup faaliyeti olmaktadır (Eryılmaz, 2007: 3).

    ABD’de Taylor tarafından bilimsel yönetim ilkelerinin ortaya

    konmasından sonra, yönetim ve yöneticilik aynı zamanda bir bilim ve sanat

    olarak kabul edilmeye başlanmış ve yönetim, mevcut kaynakları ve olanakları,

    bilimsel yöntemlerle, rasyonel, etkili ve verimli bir şekilde kullanma bilimi ve

    sanatı olarak tanımlanmıştır (Aytürk, 2003: 2).

    Yönetim, bilimsel olarak, dört evrede gelişmiştir. Birinci evrede (1887-

    1930) örgüte, biçimsel yapıya ve üretime dayalı bilimsel yönetim; ikinci evrede

    (1930-1950) insana dayalı davranışçı yönetim; üçüncü devrede (1950-1970)

    sisteme dayalı modern yönetim ve dördüncü evrede (1970’den günümüze) kalite

    ve insan odaklı toplam kalite yönetimi söz konusu olmuştur (Aytürk, 2003: 2-3).

    1.1. Geleneksel Yönetim Kuramı

    Yönetim düşüncesinin başlangıcı yönetim biliminin gelişmeye başladığı

    devreye rastlar. Bu dönemin yönetim ve örgüt teorileri başlıca üç ekol içinde

    toplanmıştır (Bayraktar, 2003: 563).

  • 3  

    Geleneksel yönetim kuramı adı altında toplanan bu yaklaşımlar;

    öncülüğünü F. Taylor’un yaptığı ve bazen kendi adıyla anılan Bilimsel Yönetim

    Yaklaşımı veya Taylorizm; H. Fayol’un öncülüğünde geliştirilen Yönetim

    Süreci Yaklaşımı ve M. Weber tarafından geliştirilen Bürokrasi Yaklaşımıdır.

    Geleneksel yönetim kuramının insan ve örgüte ilişkin varsayımları kısaca

    şunlardır: (Şimşek, 2002: 41-43)

    - İnsanlar her zaman rasyonel davranırlar ve ekonomik çıkarlarını daima

    ön planda tutarlar.

    - İnsanlar doğuştan tembel olup, çalışmayı sevmezler. Bu nedenle

    verimliliklerindeki bir artış ancak sıkı bir denetimle sağlanabilir.

    - Ortalama bir iş gören başkaları tarafından yönetilmeye ihtiyaç duyar ve

    detaylı bir yönlendirme ve denetim süreci olmadan gücünü başkalarının

    gücü ile uyumlaştırmayı başaramaz.

    - Bir örgütün verimliliğinin yükseltilmesi tamamıyla teknik bir sorun olup

    kıt kaynakların en ekonomik şekilde kullanılmasına bağlıdır.

    - Yönetim örgüt üyelerinin insana ilişkin sorunlarıyla değil, işe ilişkin

    sorunlarıyla ilgilenmelidir.

    - Örgütte otorite ve karar verme yetkisi en yüksek kademe yöneticide

    toplanmalıdır. Üst kademe yöneticisi bu otoritenin bir kısmını daha alt

    kademelere istediği ve gerekli gördüğü ölçüde devredebilir.

    - Yönetim fonksiyonları insan ve çevre unsurları dikkate alınmaksızın her

    yerde ve her zaman geçerli bilimsel prensiplere uygun olarak yerine

    getirilmelidir.

    Klasik yönetim anlayışı sonucunda yönetimin beş temel fonksiyonu

    ortaya konmuştur. Bunlar: planlama, organize etme, yürütme, kontrol ve

    personel yönetimidir. Buna göre; planlama, ulaşılması gereken hedefler için

    kazanılacak plan, süreç ve stratejilerle ilgili bir fonksiyondur. Organize etme,

    hangi işin yapılacağını ve bunun etkin olarak yerine getirilmesi için gereken

    bütün faaliyetlerin ayarlanması fonksiyonudur. Yürütme yani yönlendirme ve

    liderlik etme fonksiyonu, iş bölümünü, görev dağılımını, astların motivasyon ve

    moralini içeren fonksiyondur (Peker ve Aytürk, 2002: 11).

  • 4  

    Yine bu anlayışa göre; kontrol yani denetleme, uygun standartları

    koyarak bunların uygulanması sonucunda hedeflere ne kadar ulaşıldığının

    anlaşılıp önlem alınmasını içeren fonksiyondur. Son olarak personel yönetimi

    ise, kendilerine verilecek işi yapabilecek insan kaynağının alınması, istihdam

    edilmesi ve eğitilmesi fonksiyonudur (Peker ve Aytürk, 2002: 11).

    Klasik yönetim teorisinin temel değerleri; verimlilik, akılcılık,

    sorumluluk ve bazen de etkinlik olarak sunulmaktadır. Bu açıdan bakıldığında

    zaman ve uyum etütleri, iş basitleştirme, personel yönetimi, kayıt tutma,

    bütçeleme ve mali yönetim üzerinde durulması gerekmektedir. Yönetimin amacı

    da, bu teknikler aracılığıyla verimliliği sağlamaktır (Heper-Berkman’dan aktaran

    M. Özer, 2005: 63). Bu amacı gerçekleştirmek için yönetim, iş incelemesi, araç-

    gereçlerin standartlaştırılması, çalışanların seçilmesi ve eğitilmesi, performansa

    göre ücret, denetim ve planlama gibi ilkeleri benimsemelidir (M. Özer, 2005:

    63).

    1.1.1. Bilimsel Yönetim Yaklaşımı:

    Birinci Dünya Savaşı’ndan önceki yıllarda Amerikan ekonomisindeki

    hızlı gelişme ve büyümeye karşılık, kullanılan üretim tekniklerinin bilimsellikten

    uzak olması yeni bir akımın yani Taylorizm’in doğuşuna neden olmuştur. Diğer

    adı Bilimsel Yönetim Yaklaşımı olan bu akımın belli başlı ilkeleri şöyle

    özetlenebilir: (Şimşek, 2002: 43)

    - Örgütsel faaliyetlerin yerine getirilmesinde işgörenler ile yönetici

    personel gelişigüzel çalışma yerine, bilimsel ilkelere uygun biçimde

    çalışmalıdırlar.

    - Örgütsel faaliyetler birbiriyle tutarlı ve koordineli biçimde icra

    edilmelidir.

    - Örgütsel amaçlara ulaşma çabalarında bireyler, karşılıklı yardımlaşma ve

    işbirliği içinde faaliyet göstermelidirler.

    - Örgütler ve onların yönetimleri düşük verimliliği kabullenmek yerine,

    bunu reddetme ve ulaşılabilecek en yüksek verimliliği sağlamaya

    çalışmalıdırlar.

  • 5  

    - Tüm örgüt üyeleri, mümkün olan en yüksek verimlilik düzeyine

    ulaşabilmeleri için, iş başında sürekli eğitilmelidirler.

    Bilimsel yönetim yaklaşımı, yöneticilerin bilimsel bir yaklaşımı kabul

    etmeleri ve örgüt yapısını oluşturan işlerin dizaynına bu açıdan bakmaları

    halinde örgütlerinde yüksek düzeyde verimlilik hedeflerine ulaşabileceklerini

    ısrarla savunmuştur. Bu anlayışın sonucu olarak zaman ve hareket etüdü, iş

    ekonomisi, teşvikli ücret sistemi ve iş standartları gibi çalışmalar yaygınlık

    kazanmıştır (Şimşek, 2002: 44).

    1.1.2. Yönetim Süreci Yaklaşımı:

    Geleneksel yönetim kuramının ikinci yaklaşımı, öncülüğünü Fransız

    mühendis ve yönetim bilimcisi Henri Fayol’un yaptığı Yönetim Süreci

    Yaklaşımıdır.

    Yönetim süreci yaklaşımı da, bilimsel yönetim yaklaşımı gibi ekonomik

    etkinlik ve rasyonellik fikrini esas almıştır. Ancak bu yaklaşım yalnızca

    işletmelerin statik yönünü oluşturan örgüt yapısının çeşitli yönleriyle değil aynı

    zamanda işletmenin dinamik yönünü oluşturan yönetimin bütün alanları ile ilgili

    belirli ilkeler geliştirmeye çalışmış olması bakımından bilimsel yönetimden ayrı

    ve ondan daha kapsamlı bir yaklaşım olarak ortaya çıkmıştır (Şimşek, 2002: 48).

    Yönetimi, birbirini izleyen çeşitli fonksiyonlardan meydana gelen bir

    süreç şeklinde kabul eden Fayol, bu sürecin kapsamına giren fonksiyon ya da

    faaliyetler dizisini de kendi içinde beşli bir ayrıma tabi tutmaktadır. Bu

    fonksiyonlar; planlama, örgütleme, emir-komuta veya yürütme, koordinasyon ve

    kontrol’dür (Şimşek, 2002: 48).

    1.1.3. Bürokrasi Yaklaşımı:

    Geleneksel örgüt ve yönetim kuramının üçüncü yaklaşımı, 1900’lerin

    başlarında Alman sosyolog Max Weber tarafından geliştirilen Bürokrasi

    Yaklaşımı olmuştur. Weber’e göre, bürokratik bir yapı, etkinlik ve

    rasyonalizasyon açısından ideal bir örgüt yapısı şeklinde ortaya konabilir.

  • 6  

    Weber’in ideal bürokrasisine ait özellikler şöyle sıralanabilir: Fonksiyonel

    uzmanlaşmaya dayanan iş bölümü, açık ve seçik biçimde belirlenmiş hiyerarşik

    bir yapı, soyut kurallar dizisinin yani ilke ve yöntemlerin varlığı, şekil ve

    resmiyete bağlı gayrişahsi ilişkiler, teknik yetenek temeline dayanan personel

    seçimi ve terfi, yasal yetkinin uygulanması, memur ile görevin birbirinden ayırt

    edilmesi, kanunilik, örgüte dış müdahalelerin önlenmesi, memurlara maaş ve

    aylık verilmesi, memurların iş güvenliklerinin sağlanması (Şimşek, 2002: 52-53).

    1.2. Modern Yönetim Kuramı

    Geleneksel ve davranışsal yönetim yaklaşımlarının yönetim ve örgüt

    sorunlarını çözmede yetersiz kalması, bu alanda yeni araştırma ve yaklaşımların

    geliştirilmesini zorunlu kılmıştır. Modern yönetim kuramı olarak nitelendirilen

    bu kuram, geleneksel ve davranışsal yönetim kuramının tutum ve önerilerini

    yeni ve değişik bir açıdan ele alıp yorumlamış ve bir senteze ulaşmaya

    çalışmıştır (Şimşek, 2002: 88).

    1.2.1. Sistem Yaklaşımı:

    Sistem denildiği zaman belirli parçalardan oluşan bir bütün

    anlaşılmaktadır. Sistemde önemli olan bütünü meydana getiren parçaların

    kendilerine özgü işleyişlerinin bulunması, fakat her birinin etkinliğinin de bir

    diğerine bağlı olmasıdır. Sistem yaklaşımını diğer yaklaşımlardan ayıran en

    önemli özellik bütünü oluşturan parçaları ve bunların birbirleriyle olan

    ilişkilerini bir arada incelemesidir (Şimşek, 2002: 89).

    Sistem, birbirleriyle uyumlu ve dengeli parçalardan veya alt sistemlerden

    oluşan bir bütündür. Bir örgüt ya da yönetim ele alındığında ise; bunun parçaları

    yönetimi oluşturan örgüt, insan, norm düzeni ve mali kaynaklar gibi öğeler veya

    yönetsel örgütü oluşturan temel, yardımcı ve kurmay olarak sınıflandırılabilecek

    ve şube, daire ve genel müdürlük şeklinde tanımlanan birimlerdir. Bu bütünün

    yani sistemin işleyebilmesi için bütün bu parçaların veya alt sistemlerin tek tek

    sağlıklı işlemesi gerekir (Aydın, 2004: 84-85).

  • 7  

    Sistem yaklaşımı, bir bütün olarak sistem amaçlarının belirlenmesiyle

    başlar. Sistemin bütünü için ihtiyaçlar, mevcut olaylarla ilgili veri ve bilgileri

    birleştirmekle belirlenir. Çeşitli yapı ve elemanlar sistem içinde birbirleriyle

    uyumlu bir şekilde geliştirilirler. Sistem yaklaşımı çözümleme-analiz ve

    birleştirme-sentez gibi iki ana safhadan meydana gelir (Akat, 2000: 49). Sistem

    yaklaşımı bir yönden yalnızca biçimsel örgütü inceleyen klasik yönetim

    teorilerinin katılık ve kapalılığından kurtulmak, diğer yönden de neoklasik

    yaklaşımın bulgularını daha iyi biçimde uygulamak ve böylelikle bir senteze

    ulaşmak amacıyla, toplumsal sistemlerin işleyişi ve yapısını daha iyi görmek için

    örgütlenme teorisinde kullanılmıştır (Bayri, 2003: 161).

    Sistem yaklaşımının önemli özelliklerini şöyle özetleyebiliriz:

    (www.fokurfokur.com, 01.12.2009)

    - Sistem yaklaşımında, sistemler hiyerarşisinin varlığı söz konusudur.

    - Sistem yaklaşımı sistemdeki ilişkilerin şekli ile ilgilidir. Değişik bir

    anlatımla, sistem parçalarla ilişkili bir özellik olmayıp, parçaların

    aralarındaki ilişki biçimleriyle ilgilidir.

    - Sistemler çevreleriyle girdi-çıktı alışverişinde bulunurlar.

    - Sistemler, niteliklerine göre "açık" ve "kapalı" sistemler olarak

    düşünülürler.

    - Sistemleri dış çevrelerinden ayıran sınırları vardır. Sistemlerin başarılı

    olmalarına ve büyümelerine izin verecek, çevre ile karşılıklı değişim

    düzeyleri bu sınırlara karşılık gelirler.

    - Sistemler karışıklık, düzensizlik, bozulma, durgunluk ve yok olma

    yönünde bir eğilim taşırlar. Entropi bu eğilimi tanımlayan bir kavramdır.

    Kapalı sistemlerde entropi artışı geriye dönüşsüz bir süreçtir ve kapalı bir

    sistemde entropi değişmesi daima artmaktadır. Açık sistemlerde de

    entropi artışı büyük ölçüde önlenebilir niteliktedir.

    Bu özelliklerden hareketle denilebilir ki; sistem yaklaşımı, örgütün

    tümünün çevresiyle ve kendi içsel parçaları veya alt sistemleriyle ilişkilerini bir

    araya getiren ve bunların bütünleştirilmesi için temel oluşturan bir yaklaşımdır

  • 8  

    (Eren, 2004: 46). Sistem yaklaşımında örgütler tek bir açıdan ve çevre

    şartlarından kopuk olarak değil, bir bütün olarak ele alınır. Ayrıca sistem

    yaklaşımı, örgütü çevreleriyle ilişkili bir açık sistem olarak ele alır. Bu nedenle

    hızlı değişimin yaşandığı ortamlarda örgütün varlığını devam ettirebilmesi ve

    başarılı olabilmesi için, çevresiyle ve alt sistemleriyle olan etkileşimlerinin ve

    bağımlılıklarının liderce iyi kavranması gerekir (Gül ve Alican, 2007: 464). Tüm

    bu özelliklerine karşın sistem yaklaşımı geçerliliğini kaybetmiş ve 1970 yılından

    itibaren yapılan bir dizi araştırmalarla yerini durumsallık veya koşulsallık

    yaklaşımı adı verilen bir kurama terk etmiştir (Akat, 2000: 49).

    1.2.2. Durumsallık Yaklaşımı:

    Durumsallık yaklaşımında temel fikir örgütlerde yönetici davranışlarını

    belirleyen bir modelin olmadığı şeklindedir. Hiçbir model ve onu oluşturan ilişki

    ve kurallar topluluğu, bir örgütün iç bünye ve yapısına uygun düşmeyebilir.

    Ayrıca bir örgüt için geliştirilen model ona özgüdür ve diğer örgütler için

    kullanılamayabilir (Eren, 2004: 56). Bu da, her örgütün mevcut durumu

    dâhilinde hareket etmesini zorunlu kılmaktadır

    Durumsallık yaklaşımı, değişik durum ve koşullarda başarılı olmanın

    anahtarını, değişik kavram, teknik ve davranışlarda arar. Bu yaklaşım da örgütü

    bir sistem olarak ele alır. Sonuçta bir örgütün yapısı çeşitli dış çevre etmenleri ile

    ilim niteliği, kullanılan teknoloji, personelin özellikleri ve izlenen amaçlar gibi iç

    etmenlerden etkilenmektedir. Bu yaklaşıma göre “her zaman her yerde geçerli”

    bir örgüt yapısından söz edilemez ve örgütlerle ilgili her şey koşullara bağlı

    olarak değişmektedir. Bir bakıma bu yaklaşım, “öyle olursa, böyle olmalıdır”

    ilişkisini inceler. Durumsallık yaklaşımının başlıca özellikleri şunlardır: (iky-

    fatihduman.azbuz.ekolay.net, 01.12.2009)

    - Örgütün alt ve üst sistemlere sahip bir sistem olduğu görüşünü taşıması,

    - Örgüt elemanları arasında karşılıklı bağımlılıkların şekli ile ilgilenmesi,

    - Yönetimde süreklilik ve uyum ikili işlevinin önemini, yani örgütlerin

    yaşamını sürdürmek, gelişmek ve büyümek için çevrelerine uyum

    sağlamaları gereğini vurgulaması.

  • 9  

    Örgüt ve yönetim konularıyla ilgili çalışmalarda, durumsallık yaklaşımının

    taşıdığı önem; insanların gereksinimlerini karşılamak fayda sağlamak amacıyla

    oluşturulan üretken birimlerin örgütsel yapılarının ve işleyişlerinin etkin

    kılınabilmesine yönelik çalışmalarda yol gösterici bir nitelik taşımasıdır.

    Durumsallık yaklaşımı ile ilgili yapılan araştırmaların en temel konularından biri

    olan örgüt-teknoloji ve örgüt-çevre ilişkileri pek çok araştırmacı tarafından

    organizasyon yapısını belirleyen en temel faktör olarak tanımlanmış ve

    araştırılmıştır. Ancak bu konuda çelişkili görüşler vardır ve durumsallık

    yaklaşımını oluşturan teorisyenler tarafından yoğun olarak tartışılmıştır. (iky-

    fatihduman.azbuz.ekolay.net, 01.12.2009)

    1.3. Kamu Yönetimi Alanında Hâkim Anlayışlar ve Yeni Kamu Yönetimi Anlayışının Yerel Yönetimlere Etkisi

    Bir süreç olarak yönetim, planlama, örgütleme, gerekli kaynakları

    sağlama ve düzenleme, yönlendirme, koordinasyon ve denetim gibi faaliyet ya

    da öğelerden meydana gelir. Bu haliyle yönetim, maddi ve beşeri kaynakların,

    belirli bir amacın gerçekleştirilmesi için düzenlenmesi ve kullanılması faaliyeti

    ya da süreci olarak da tanımlanmaktadır. Bu tanım, eşyanın ve insanların

    yönetimini birlikte içermekte ve işletme yönetimi ile kamu yönetimini de

    kapsamaktadır (Eryılmaz, 2007: 3-4).

    “Kamu politikalarının uygulanması süreci içinde kamu örgütlerinin

    yönetimi” (Polatoğlu, 2003: 55) olarak tanımlanabilen kamu yönetimi ise, bütün

    bir toplumun iç içe girmiş ve çoğu kere de birbirleriyle çelişen sorunları arasında

    işleyen bir idari mekanizmadır. Kamu yönetiminin temelde iki yönü

    bulunmaktadır. Bunlardan birincisi “işlevsel”, diğeri ise “yapısal” yöndür.

    İşlevsel bir kavram olarak kamu yönetimi, genel kuralları ve kamu politikası

    kararlarını uygulama sürecidir. Yapısal bir kavram olarak kamu yönetimi ise,

    devletin örgütsel görünümünü yansıtır (Eryılmaz, 2007: 5-6).

  • 10  

    1.3.1. Geleneksel Kamu Yönetimi Anlayışı

    Geleneksel kamu yönetimi anlayışı, 19. Yüzyılın ikinci yarısından

    başlayarak 20. Yüzyılın son çeyreğine kadar kamu yönetiminde geçerli olan

    hâkim anlayışın adıdır. Geleneksel kamu yönetimi anlayışının temelleri,

    Woodrow Wilson, Max Weber ve Frederick Taylor’ın düşüncelerine dayanır.

    Ancak bu anlayış, büyük ölçüde Alman sosyolog Max Weber’in

    kavramlaştırdığı bürokrasi modeline göre örgütlenmiştir. Devletin kamusal mal

    ve hizmetlerin üretim ve dağıtımında, kendi örgütleri aracılığıyla doğrudan

    görev alması gerektiğini savunan geleneksel kamu yönetimi anlayışı, kamu

    yönetimini yönetimin özel bir biçimi olarak görmüştür (Eryılmaz, 2007: 15-17).

    Büyük ve merkeziyetçi örgütlenme, katı hiyerarşik örgütlenme, iş

    bölümü ve uzmanlaşma, biçimsellik ve kuralların yoğunluğu, mekaniklik,

    gizlilik ve yeniliklere kapalılık, meslekleşme, tekelcilik ve kamu yönetiminin

    yönetimin özel bir biçimi olarak algılanması geleneksel kamu yönetiminin temel

    özellikleri olarak sayılabilir (Al, 2002: 47-60). Ancak değişen dünya düzeninde

    geleneksel kamu yönetimi anlayışının, ihtiyaçları karşılamada yetersiz kaldığı

    anlaşılmış ve bu anlayış sorgulanmaya başlanmıştır. 1970’lerdeki petrol

    krizlerini takip eden ekonomik bunalım ve İkinci Dünya Savaşı sonrasında

    hâkim olan refah devleti anlayışının da etkisiyle devletin ekonomik ve sosyal

    hayattaki rolü ve ağırlığı 1980’li ve 1990’lı yıllarda yeniden tartışma konusu

    haline gelmiştir (Ömürgönülşen, 2003: 3).

    Hızla artan nüfus, kentleşme ve göç olgusu, yönetsel yolsuzluklar, gelir

    dağılımı eşitsizlikleri, kamu harcamalarındaki artış ve borçlanma sorunları kamu

    hizmetlerinden yararlananların artması, küreselleşmenin getirdiği rekabet ortamı

    ve teknolojik gelişmeler, ulus-üstü örgütsel yapılanmaların güç ve etkilerinin

    artışı, ekonominin küreselleşmesi ve bunun sonucu olarak uluslar arası rekabetin

    kızışması, kamu yönetimi ve politikalarına yönelik beklentilerin değişmesi gibi

    nedenlerin eklenmesi ile de, kamu yönetimindeki değişim kaçınılmaz olmuştur

    (Aktel, 2003: 63).

  • 11  

    Aşırı şişkin, bürokratik ve baskıcı bir sistem yerine, daha az bürokratik,

    maliyet-bilinçli, piyasa yönelimli ve müşteri-odaklı kamu hizmeti sunumunu

    sağlayan bir sistem giderek ideal bir sistem olarak görülmüştür (Ömürgönülşen,

    2003: 4). Bu sistemi hayata geçirebilmek için, kamu sektörüne egemen olan

    kamu işletmeciliği ve onun özel bir türü olan yeni kamu işletmeciliği kavramı ile

    kamu yönetimi anlayışında bir “paradigma değişimi” yaşanmaya başlanmıştır.

    Özellikle küreselleşmenin yol açtığı yeni dünya düzeni ve bu düzenin yeni sağ

    olarak bilinen ideolojisi için belirlenen hedef doğrultusunda az gelişmiş dünyada

    devletin yeniden yapılanması gündeme gelmiştir (Güler, 2005b: 84).

    Bu süreçte geleneksel kamu yönetimi anlayışı bir taraftan hızla

    değişirken bir taraftan da özünden uzaklaştırılmıştır. Yeni yönetim modelleri,

    yeni kamu işletmeciliği, yönetişim ve neoliberal yaklaşımlar gibi kavram ve

    içerikler kamu yönetimini Reaganizm, Teatcherizm ve Türkiye’de de Özalizm

    olarak adlandırılan biçimde aktör, amaç, süreç, yapı ve işlevleri bakımından

    değişime zorlamıştır. Yapılan tüm değişimlerin odağında ise devletin ve kamu

    yönetiminin küçültülmesi, özel sektör yöntemlerinin kamuya uyarlanması yer

    almıştır (Çukurçayır ve Gökçe, 2007: 1).

    1.3.2. Yeni Kamu Yönetimi Anlayışı ve Yeni Kamu İşletmeciliği

    Son yirmi yılda, Soğuk Savaşın sona ermesi, küresel ekonomi ve bilgi

    teknolojilerinin hızlı gelişimi gibi temel değişiklikler tüm dünyadaki toplumları

    dönüştürmektedir. Bu süreçte kamu yönetimi de dönüşerek, Yeni Kamu

    Yönetimi adlı yeni bir oluşuma yönelmektedir (Borins, 2000). Yeni Kamu

    Yönetimi hareketi, 1970’lerin sonu ve 1980’lerin başında başlayan bir reform

    hareketidir. İlk uygulayıcıları İngiltere’de Margaret Thatcher ve ABD’de

    Sunryvale, Californiya gibi bazı belediyelere ait yönetimlerdir.

    Daha sonra Yeni Zelanda ve Avustralya hükümetlerinin katılımı ile destek

    gören ve başarıları ile Yeni Kamu Yönetimi yönetim reformunu, OECD

    ülkelerinin ve diğer ulusların gündemine yerleştiren (Gruening’ten aktaran Eşki,

    2003: 54) Yeni Kamu Yönetimi anlayışı (New Public Management), ekonomik

    ve yönetsel sistemin yapı ve faaliyetlerindeki değişimi yorumlayan, yönlendiren

  • 12  

    ve geleneksel yönetim düşüncesine bir alternatif olarak ortaya çıkan bir

    yaklaşımdır (Eryılmaz, 2000: 28; Aydın, 2004: 92). Bu anlayışın ortaya çıkışı

    genellikle ekonomik, mali, sosyal ve siyasal etkenlere bağlanır (Bilgiç’ten

    aktaran Aydın, 2004: 92).

    YKY anlayışı, Weber’in bürokrasi modeline dayalı örgütsel yapıya karşıdır.

    Esnek örgüt, yumuşak hiyerarşiyi ve âdem-i merkeziyetçiliği önerir. Devletin

    faaliyet alanının küçültülmesini yani devletin rolünün değişmesini, girişimci

    ruha sahip olmayı, katılımlı yönetimi, piyasa mekanizmalarının olmasını ve

    müşteri odaklı olmayı önerir. Ayrıca bu anlayış, hizmette niteliğe, etkinlik ve

    verimliliğe önem verir ve müşteri merkezli hizmet anlayışı ile piyasa sisteminin

    önemine vurgu yapar. Sadece siyasal otoriteye değil, halka karşı da sorumlu

    yönetim anlayışını yani yönetimde açıklığı savunur (Eryılmaz, 2000: 26-26;

    Aydın, 2004: 93). YKY’nin temel karakteristikleri ise şunlardır: (Borins, 2000)

    - Vatandaşların değer verdiği yüksek kalite hizmetlerin sağlanması,

    - İyileştirilmiş kurumsal ve bireysel performansın talep edilmesi,

    ölçülmesi ve ödüllendirilmesi,

    - Özellikle merkezi ajansları kontrolünün azaltılmasında, yönetimsel

    otonominin savunulması,

    - Yöneticilerin performans hedeflerini karşılayabilmeleri için gerekli

    insan ve teknolojik kaynakların sağlanmasının öneminin fark edilmesi,

    - Özel sektör ya da sivil toplum örgütlerine karşın hangi kamu

    amaçlarının kamu hizmetlileri tarafından icra edilebileceğine dair rekabet

    ve açık fikirlilik algısının korunması.

    Bir bakıma yeni kamu yönetimi anlayışı ile kamunun yönetilmesinden

    kamunun yönetmesine doğru bir evrim yaşamakta yani kamu yönetimi,

    yönetimden işletme anlayışına doğru dönüşmektedir (Kaya, 2007: 63). Yeni

    kamu işletmeciliği adıyla özetlenen bu yaklaşımın başlıca savı ise; verimsiz

    bürokrasilerden kaynaklanan sorunların bunlar yerine özel sektör politika ve

    uygulamalarının konmasıyla giderilmesidir (Palabıyık, 2004: 63).

  • 13  

    Eşitliğin ön plana çıkarılıp aktif ve katılımcı yurttaşın hedeflendiği; kamu

    hizmetlerinin yürütülmesinde, rasyonel ve stratejik bir yaklaşımın benimsendiği

    (Yüksel, 2004: 8) YKY anlayışında belli başlı dört eğilim vardır: Birincisi kamu

    harcamaları ve özellikle personel hacmi açısından devletin büyümesinin

    durdurulması ve hatta küçültülmesi; ikincisi devletin ekonomik faaliyetlerinin

    özelleştirilmesi; üçüncüsü kamu hizmetlerinin değerlendirilmesi ve dağıtımında

    bilişim teknolojisinden yararlanılması ve son olarak uluslar arası hatta ulus aşırı

    bir yaklaşım sağlanarak ulus devlet anlayışından uzaklaştırılması olarak

    özetlenebilir (Aydın, 2004: 93; Seyrek, 2007: 250).

    Tüm bunlardan yola çıkarak şu ayrıma gidilebilir: “Geleneksel kamu

    yönetiminde genel kanı, kamu hizmetleri ile piyasanın birbirine zıt kavramlar

    olduğu ve kamu hizmetlerinin piyasa ölçüsüyle değerlendirilemeyeceği yönünde

    iken, yeni kamu yönetimi anlayışı piyasalaştırmayı, kamu hizmetlerinin

    üretilmesinde ve sunumunda devletten daha donanımlı kabul etmektedir”

    (Rhodes’ten aktaran Aktel, 2003: 101).

    Yeni kamu yönetimi anlayışı, geleneksel kamu yönetimi anlayışının

    kamusal hizmetlerin yürütülmesindeki kamu tekeli anlayışını reddetmekte, kamu

    hizmetlerini piyasanın rekabetine açmaktadır. Küreselleşme süreci ise, bu

    gelişimi bir adım öteye taşıyarak, kamu hizmetlerini uluslar arası piyasanın

    rekabetine açmaktadır (Aktel, 2003: 101). Yani; “Kamu yönetimi disiplini içinde

    Taylor’dan bu yana var olan işletmecilik damarı, 1970’li yıllardan itibaren yeni

    gelişmeleri olumlu karşılayarak destekleyen zemin olmuş, bu doğrultuda kamu

    işletmeciliği –managerialism- özüyle öne çıkarak baskın hale gelmeye

    başlamıştır” (Güler, 2005a: 138). Çünkü yeni kamu işletmeciliğinin temelinde

    özel sektör teknik, model ve fikirlerinin daha fazla hizmet ve müşteri yönelimi

    ile piyasa mekanizmalarının ve rekabetin kamuya uyarlanma çabaları

    bulunmaktadır (S.Coşkun, 2004: 129).

    1990’lı yıllarda giderek güçlenen yeni kamu işletmeciliği anlayışına göre,

    artık kamu kurumları, ortaya koydukları sonuçlara, yani ürettikleri mal ve

    hizmetin kalitesine, verimli çalışmalarına ve müşteri ihtiyaçlarına uygun üretip

  • 14  

    üretmediklerine göre değerlendirilmektedir. Verimlilik ve dolayısıyla maliyet

    unsuru önem kazanırken, hizmet götürülen kitle yani halk özel sektördeki

    anlayışa paralel bir şekilde müşteri kimliğine kavuşturulmaktadır (Osborne ve

    Gaebler, 1992; Aydın, 2004: 188).

    Tablo-1.

    Geleneksel Yönetim İle Yeni Yönetim Anlayışının Karşılaştırılması

    Geleneksel Yönetim Yeni Yönetim

    Yapı

    - Katı örgüt yapısı - Merkeziyetçi - Katı hiyerarşi - Geniş merkez - Hizmet devleti - Büyük ölçekli yapı - Bürokrasi yönelimli

    - Esnek örgüt yapısı - Âdem-i merkeziyetçi - Yumuşak hiyerarşi - Dar merkez- geniş çevre - Minimal devlet - Küçük ölçekli yapı - Piyasa yönelimli

    Roller, İlkeler ve Politikalar

    - Yönetim (administration) - Örgüt merkezli - Kurallara bağlı yakından

    kontrol - Sevk ve idare - Sabit ücret - Bürokrat tipi yönetici - Az yetkili yönetici - Gizlilik - Hizmetlerde nicelik - Üst yöneticiye bağlı

    değerlendirme - Kapalı enformasyon kanalları - Yetkiyi toplayan - Risk almakta isteksiz - Kuralcı ve kırtasiyeci - Girdi ve süreç odaklı - Birey yönetimli

    - İşletme (management) - Müşteri-vatandaş merkezli - Performans hedefli denetim - Yönetişim - Performansa bağlı ücret - Girişimci yönetici - Yetkilendirilmiş yönetici - Şeffaflık - Hizmetlerde kalite - Çok yönlü değerlendirme - Açık enformasyon kanalları - Yetkiyi paylaşan - Risk almakta istekli - Vizyon sahibi ve esnek - Çıktı ve sonuç odaklı - Ekip yönetimli

    Kaynak: Eryılmaz, 2007: 26

    Tablodan da anlaşılacağı üzere kamu yönetimi alanında yaşanan

    dönüşümleri iki ana başlık altında toplamak mümkündür: Birincisi, yönetsel

    açıdan geleneksel kamu yönetimi yaklaşımından yeni kamu işletmeciliği

    yaklaşımına; siyasal açıdan ise bürokratik devlet örgütlenmesinden girişimci

    devlet örgütlenmesine geçiş; ikincisi, yeni kamu işletmeciliği paradigmasından

    yönetişim paradigmasına geçiştir. Bu dönüşümler sadece kuramsal değil, ayrıca

    uygulama düzeyinde de somutluk kazanmıştır. Bu süreçte kamu yönetimi

    çalışmalarında ilk sıraya yerleşen yeni kamu işletmeciliği ve yönetişim kamu

  • 15  

    yönetimi disiplinin iki önemli değeri olarak popülerlik kazanmıştır. Uluslararası

    düzlemde kamu işletmeciliği yaklaşımının yaygınlaştırılmasında, OECD, IMF,

    Dünya Bankası gibi uluslar arası kuruluşların rolü büyüktür. Bu kuruluşlar, ulus-

    devletlerin yönetim sistemlerini etkileyecek bağlayıcı kararlar alarak kamu

    işletmeciliğinin uygulanmasını olanaklı kılmaktadır. Bunların reform

    gündemlerini liberasyon, deregülasyon, özelleştirme, bürokrasiden kaçınma,

    bütçe reformu, performans ölçümleri, işletme türü yönetim, yönetimde

    saydamlık, rekabet, etkinlik ve etkililik gibi unsurlar belirlemektedir (Güzelsarı,

    2004: 86-93).

    Kısaca kamu yönetimine hâkim olan bu yeni anlayış, teorik ve pratik

    olarak özel sektör yönetiminden esinlenmekte ancak “kâr amacı gütmeyen” bir

    kamu örgütlenmesine hitap etmesinden dolayı bağımsız bir disiplin

    oluşturmakta, kamu yönetiminin kendine özgü özelliklerini muhafaza eden

    ancak işletme yönetiminin kavram, teknik ve ilkelerinden yararlanarak onları

    kamu yönetimi kalıbı içinde eriten, kâr değil kamu hizmeti merkezli ve bunu en

    etkin, en verimli ve en ekonomik biçimde sunmaya çalışan bir nitelik arz

    etmektedir (Ateş’ten aktaran Eşki, 2003: 55).

    Sonuç olarak mevcut kamu yönetimi anlayışında köklü değişimleri

    öngören YKY düşüncesi, son yıllarda, özellikle gelişmiş Batı ülkelerinde ortaya

    çıkan reform hareketlerinin, ortak ve birbiriyle uyumlu olduğu ve dolayısıyla

    kamu yönetimi pratiğinde ve literatüründe yeni bir dönemin başladığı iddiasına

    dayanmaktadır (Metcalfe ve Richards’tan aktaran Al, 2002:144).

    İngiltere’de başlayan yeni kamu yönetimi, 1980’lerin sonlarından

    itibaren reform hareketi ile birlikte dünyaya yayılmış, Türkiye’de de bu anlayışa

    paralel olarak reform çalışmalarına hız verilmiş ve personel sisteminden tüm

    yönetim birimlerine kadar bütün alanlar bu değişimden etkilenmeye başlamıştır.

  • 16  

    1.3.3. Küreselleşme, Değişim Dinamikleri ve Yerel Yönetim Anlayışında Yeni Yaklaşımlar

    Kavram olarak küreselleşme, dünyanın “tek bir yer” olarak

    algılanmasındaki bilinç artışını anlatır (Aslanoğlu, 1998: 124; Çukurçayır, 2009:

    14). Küreselleşme, her ne kadar bir süreç olarak tanımlansa da yeni bir toplum,

    siyaset, ekonomi, diplomasi demektir ve geleneksel olanların yerini hızla yeni

    süreç ve durumlara bıraktığı gelişmelerin toplamıdır (Çukurçayır, 2009: 14).

    Küreselleşmenin ortaya çıkardığı ve günlük yaşam pratiklerinin

    vazgeçilmezi haline getirdiği değişim araçları ve mekanizmaları kamu

    yönetimini ve elbette yerel yönetimleri belirli alanlarda kısmen veya tamamen

    yeniden yapılanmaya zorlamaktadır. Ayrıca küreselleşme, kamu yönetimine

    giderek daha fazla katılım, özerkleşme, yerelleşme, yönetişim, optimal hizmet

    sunumu, performans yönetimi ve profesyonel yönetim gibi kavramları dahil

    etmekte ve güçlü bir biçimde yönetsel dönüşüm süreçlerinde yer almasını

    sağlamaktadır (Parlak, 2003: 348; Çukurçayır, 2009: 16).

    Bu noktada tüm dünyayı etkisi altına alan değişimin öncülerinden ve

    değişim dinamiklerden bahsetmek faydalı olacaktır. Çünkü içinde yaşadığımız

    yüzyılda dünya, öncülüğünü küreselleşmenin yaptığı hızlı bir değişim süreci

    içerisinde bulunmaktadır. Dünyadaki değişim trendine bakıldığında ise;

    ekonomik, siyasal, teknolojik, sosyo-kültürel, ekolojik ve demografik

    dönüşümlerin giderek artan bir şekilde önem kazandığı gözlenmektedir.

    Ekonomik ve teknolojik değişim ise başta organizasyonel değişimi gerekli

    kılmaktadır (Aktan, 2003a: 6-13).

    Dünyadaki değişimin boyutları ise Şekil 1’de görüldüğü gibi ekonomik

    değişim, siyasal değişim, teknolojik değişim, sosyal-kültürel değişim, ekolojik

    değişim, demografik değişim ve organizasyonel değişim olmak üzere yedi ana

    başlıkta toplanabilir ve her başlık oluşmasına yol açan çeşitli alt başlıklarla ifade

    edilebilir (Aktan, 2003a: 6-13).

  • 17  

    Şekil-1.

    Değişim Boyutları ve Değişim Dinamikleri

    DEĞİŞİMİN

    B BOYUTLARI

    Kaynak: Aktan, 2003: 9

    Şekilde kısaca ifade bulan bu dinamiklerden sonra en yıkıcı değişimi

    yapan küreselleşme konusunu daha detaylı irdelemek gerekmektedir. Çünkü tek

    bir etken gibi görülen bu süreç tüm dönüşümlerin hem sebebi hem sonucu olarak

    vücut bulmaktadır.

    Küreselleşme, içinde değerlerin, düşüncelerin ve bilginin hem ayrıştığı

    hem farklılaştığı, hem öznelleştiği hem de standartlaştığı bir dünyayı çağrıştıran

    oldukça geniş ve tartışmalı bir kavram (Hasanoğlu’ndan aktaran Eşki, 2003: 13)

    olup sadece ekonomik değil, siyasal, sosyal, çevresel, kültürel ve hukuksal

    boyutları da olan bir süreçtir (Uysal, 2000: 301-302; Eşki, 2003: 13).

    ORGANİZASYONEL DEĞİŞİM

    DEMOGRAFİK DEĞİŞİM

    EKONOMİK DEĞİŞİM

    EKOLOJİK

    DEĞİŞİM SİYASAL DEĞİŞİM

    TEKNOLOJİK DEĞİŞİM

    SOSYAL KÜLTÜREL

    DEĞİŞİM

    Kalite Üzerinde Odaklaşma

    Esnekleşme

    Standartlaşma

    Nüfuslaşma

    Yaşlanma

    Küresel Isınma/Soğuma

    Kirlenme(Çevre Kirliliği)

    Çölleşme

    Küreselleşme

    Bölgeselleşme

    Serbestleşme

    Özelleştirme

    Gönüllüleştirme

    Zenginleşme

    Yoksullaşma

    Demokratikleşme

    Sivilleşme

    Yerelleşme

    Bilgisayarlaşma

    Hızlı Haberleşme

    Robotlaşma

    Ulus-Devletleşme

    Kentleşme

    Bireyselleşme

    Yabancılaşma

    Laikleşme

    Dinselleşme

  • 18  

    Buradan hareketle denilebilir ki; “küreselleşme, toplumun ve bireyin

    yaşam koşullarını biçimlendiren teknolojik, ekonomik, kültürel süreçlerde

    bölgesel sınırların öneminin azalması olarak tanımlanabilir” (Cohen’den

    aktaran Eşki, 2003: 14). Böylesi bir tanım ise tüm dünyanın iktisadi, yönetsel ve

    kültürel değerlerinin birleştiği küresel bir köy haline geldiğini ifade etmektedir.

    1980’li yıllarda dünyada bir yandan küreselleşme süreci yaşanırken bir

    yandan da yerelleşme eğilimlerinin güçlendiği görülmektedir. Bu gelişmelerin

    önemli bir sonucu olarak sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş sürecinde

    merkez ağırlıklı yönetim sisteminden güçlü yerel yönetime; temsili

    demokrasiden katılımcı demokrasiye doğru bir gelişme olduğu gözlenmektedir

    (Ökten-Çiçek, 1998: 930; Arslan, 2006: 62). Başka bir ifadeyle, “1980’li yıllarda

    yerel yönetimlerin harcama kapasitesini ve yetkilerini arttırmak biçiminde ortaya

    çıkan gelişmeler, 1990’lı yıllarda devlet örgütlenme yapısını âdem-i

    merkeziyetçilik ilkesine göre yeniden yapılandırma hedefine yönelmiştir”

    (Güler, 2005a: 26).

    Bu süreçte yerelleşme düşüncesinin önem kazanması sonucunda ise

    “global düşünmek, yerel davranmak” ideolojisi yaygınlaşmıştır (Ökmen, 2003:

    31). Çünkü dünyada, bir yandan küreselleşme yoluyla ulus devletlerin

    etkinliğinin uluslar arası kuruluş ve şirketler karşında zayıflatıldığı düşünülürken

    diğer taraftan yerelleşme yoluyla, yerel ihtiyaçlara daha fazla karşılık verilme

    eğilimi son zamanların en önemli gelişmelerinden olmuştur (Çevik, 2007: 113).

    Globalleşmeyle gelen yerelliğe bağlı olarak ise kentleşme olgusu

    zamanla hız kazanmış, bu da yerel yönetimleri sürekli büyüyen sorunlarla karşı

    karşıya bırakmıştır. Bu sebeple, giderek artan ve çeşitlenen hizmet talebini,

    giderek azalan kaynaklarla karşılamak zorunda kalan yerel yönetimlerde örgüt

    yapısı, yönetim olgusu, yerel demokrasi anlayışı her geçen gün önem

    kazanmaktadır (Ökmen, 2003: 34). Bu bakımdan küreselleşen dünyanın

    doğurduğu fırsatları ve tehditleri dikkate alarak yerel ihtiyaçlara ve koşullara

    cevap veren yönetim stratejileri ve mekanizmaları gereklidir. Yerel yönetimlerin

    bu süreçte hayati rolleri bulunmaktadır. Küreselleşmenin doğurduğu fırsat ve

  • 19  

    tehditleri iyi yönetmek, yerel kaynakları, yerel değerleri yerel ihtiyaçlara göre

    korumak ve kullanmak zorunluluğu, yerel yönetimlerin görev alanını

    genişletmekte ve önemini arttırmaktadır (Kösecik ve Özgür, 2005: 6).

    “Belli hedeflere ulaşmak, belli ihtiyaçlara cevap vermek üzere,

    toplumların tarihsel gelişmesine bağlı olarak ortaya çıkan; cevap verdikleri

    gereksinimler ve gelişmelerini sağlayan etmenler siyasal, yönetsel ve toplumsal

    nitelik taşıyan” (Keleş, 2006: 23) yerel yönetimler; küreselleşme ve Avrupa

    Birliği gibi bölgeselleşme hareketleri ile kendilerini yeniden tanımlamaya

    zorlanmaktadır. Çünkü, yerel yönetimler küreselleşmenin öngördüğü şekilde

    kentsel altyapı hizmetleri, sosyal ve kültürel hizmet üretme konumundan küresel

    ticarette rekabet edebilecek bazı düzenlemelerde bulunmak zorundadırlar

    (Çukurçayır, 2003: 10).

    Tablo-2.

    Geleneksel Yönetim ve Yeni Yönetime İlişkin Bazı Değerler

    Ölçütler Mevcut Durum Olması Gereken

    Örgüt Biçimi Bürokrasi Profesyonel Örgüt

    Sistem Yönetimi Davranış Kontrolü Sonuç Kontrolü

    İş Süreçleri Malzeme Odaklı Süreç Odaklı

    Görevler Yetki Düşüncesi Yurttaş Odaklılık

    Personel Yönetilen, İş Odaklı Birlikte Karar Veren

    Motivasyon Faktörü Başarısızlık Korkusu Başarıya Ulaşma İsteği

    Sorumluluk Üstlerine Karşı Sorumluluk Yurttaşa Karşı Sorumluluk

    Yurttaş Dilekçe Veren Kamu Hizmetinin Yararlanıcısı

    Eleştiri Hizmetin Eleştirisi İyileştirmeler İçin Öneriler

    Ödüllendirme İş Miktarına Göre Kaliteye Göre

    Etkinlik Malzeme Kullanımına Göre Başarı Karşılaştırması ve Olumlu Rekabetçilik

    Kaynak: Stratemann/Wottawa’dan aktaran Çukurçayır, 2003: 28

    Mevcut durum ve olması gereken karşılaştırıldığında da küresel

    gelişmeler doğrultusunda yerel yönetimlerin benimsemesi gereken ilkeler ise,

    aktif olmak, küresel rekabete hazır olmak, hem özel sektör hem de kamu

    sektöründen ortaklar ya da işbirliği yapabileceği kurumlar aramak ve bölgesel

  • 20  

    düzeyde yerel yönetimler arası işbirliğine gidebilmek olarak belirlenmektedir

    (Plamper’den aktaran Gökçe, 2003: 209).

    Küreselleşmenin öngördüğü ilkeler doğrultusunda aslında belediyecilik

    anlayışının tamamen değiştiği, Türkiye’nin geçirdiği deneylerin bir sentezi

    olarak doğan (Tekeli, 1982: 342) ve “Yeni Belediyecilik Yaklaşımı” şeklinde

    ifade bulan toplumcu belediyecilik anlayışının yerini özel sektör anlayışının ve

    rekabetin öne çıktığı bir belediyecilik anlayışına bıraktığı söylenebilir. Artık

    “Yeni Belediyecilik”ten anlaşılan çok daha farklı bir yaklaşım olmuştur. Sosyal

    adaletçi olması ve tekelci rantlara izin vermemesi gerektiği gibi ilkelere sahip

    olan toplumcu belediyecilik (Keleş, 2006: 455-456) anlayışı artık değişmiş, yeni

    belediyecilik anlayışı vatandaşı müşteri olarak gören bir özel şirket gibi değişik

    ilkeleri benimseme yoluna gitmiştir.

    Bu yeni belediyecilik ideolojisinin yaşama geçirilmesi ile de

    belediyelerin; bugüne kadar içine hapsedildiği denetleyici, aracı ve pasif hizmet

    anlayışından kurtarılıp, girişimci, yönlendirici ve üretici hale gelmesi; üretici

    belediyenin, gelenekselleşmiş su, elektrik, kanalizasyon, toplu taşıma, eğitim,

    sağlık, planlama gibi kamusal mal ve hizmetleri üretmenin yanı sıra, kentin

    gelişmesinden doğan arsa değer artışını topluma aktarmak için de üretim

    yapması beklenmektedir (Tekeli, 1982: 343).

    Ancak bu süreçte yerel yönetimlerde yaşanan sıkıntılardan kurtulmak

    adına modern yönetim tekniklerinin benimsenmesi her ne kadar olumlu bir

    gelişme olsa da, uygulanabilirliği ve bakış açılarının farklılığı dolayısıyla

    tartışmaya açık bir durum olmuştur. Çünkü, toplumsal dinamikler bir yandan

    değişimi zorunlu kılarken, bir yandan da kamu kurumlarının ve yerel

    yönetimlerin yerine getirmek zorunda oldukları temel görevler dolayısıyla bir

    özel şirket gibi görülemeyeceği açıktır. Ayrıca ülkemiz gibi, gelişmesini

    tamamlayamamış ülkeler açısından bu durum birtakım aksaklıkları da

    beraberinde getirebilir. Örneğin, sonraki bölümde detaylı biçimde anlatılan

    modern yönetim tekniklerinin uygulanışını Türkiye’deki anlayış farklılığı

    açısından ele aldığımızda sağlıklı bir performans yönetimi/denetimi pek

  • 21  

    mümkün olamamaktadır. Kişisel ilişkiler, tarafsızlığı engellemektedir çünkü.

    Ayrıca stratejik planlama/yönetim gibi unsurlar için yetişmiş personel

    sıkıntısının olduğu açıktır. Burada, özellikle belediyelerimizde, işe alımlarda

    liyakatten çok sadakatin göz önüne alınmasının etkisi çoktur. Başka bir şekilde

    mesela benchmarking yaklaşımı ülkemizde örnek almaktan çok taklit etmek

    biçiminde algılanmaktadır. Benzer biçimde, dış kaynak kullanımı ise, zaten bir

    rant kapısı olarak görülen belediyelerde, yandaşlar için güzel bir menfaat kapısı

    da olabilmektedir.

    Kısaca ülkelerin gelişmişliği ve yönetim anlayışı değiştikçe aksaklıkları

    ya da avantajları da farklılık gösteren, yeni yaklaşımlar tüm ülkelerde o ya da bu

    şekilde bir popülerlik kazanmıştır. Bu süreçte tüm kurumlar, küreselleşmeden

    etkilenmesindeki hızına bağlı olarak, hızlı biçimde bir dönüşüm yaşamaktadır.

    Elbette değişimin karşısında durulamayacağı bir gerçektir. Ve değişimden

    yıpranmadan, aksine daha da güçlenerek çıkabilmek için ise tüm kurumları ve

    yerel birimleri ülkenin mevcut şartları altında, olabileceği ölçüde dönüştürmek

    gerekir. Çünkü bu dönüşüm, birimlerle beraber kentleri ve kentlileri yani

    yönetimin gerçek sahibi olan halkı da değiştirmektedir.

    Sonuçta, sürekli gelişme ve değişme sürecinde, küreselleşme/yerelleşme

    dinamiklerinin önemli bir parametresi olan kentlerin nitelik ve işlevlerinde

    ortaya çıkan değişmeler, kent yönetimlerinin, demokratik bir yönetim birimi ve

    etkin, verimli birer hizmet sunma birimi olması bağlamında kamu hizmeti

    sunmadan işletme niteliğine, örgüt ve yönetim anlayışından demokratikleşmeye,

    etkin ve verimli hizmet sunma ilkelerinden modern yönetim tekniklerine,

    alternatif hizmet sunma yöntemlerinden, sosyal sorumluluk ve ahlâk anlayışına

    kadar, ikibinli yıllarda yerel yönetimlerin görünümünü belirleyen birçok alanda

    kendini göstermekte ve ağırlığını duyurmaktadır. Bu anlamda yerel yönetimler

    ve kentler, yaşanan süreçte özellikle küreselleşme ile gelen yerellilikle ilgili

    olarak en çok etkilenen, değişen alan olarak ortaya çıkmakta ve bu anlamda

    demokratikleşme eğilimleri ve etkin, verimli hizmet sunma merkezli olarak bu

    sürece katkıda bulunmaktadır (Ökmen, 2005: 556).

  • 22  

    İKİNCİ BÖLÜM

    YENİ YÖNETİM MODELLERİNİN KAMU YÖNETİMİNDE

    UYGULANIŞI VE REKABET EDEBİLİRLİK

    Ülkelerin politik, ekonomik, sosyal, kültürel yapılarındaki değişiklikler

    ve dünyada her geçen gün yeni aşamalar kaydeden teknolojik yenilikler örgütler

    arasındaki rekabet açısından önemli anlamları beraberinde getirmektedir (Balcı,

    2003: 329). Çünkü “dünyadaki değişim trendi ile birlikte uluslararası serbest

    piyasa kurallarının geçerli olduğu dünya ekonomik konjonktüründe firmalar

    arasında yoğun ve acımasız bir rekabet süreci başlamış; mega rekabet ya da

    hiper rekabet olarak adlandırılabilecek bu gelişmeler kamu, özel ve üçüncü

    sektördeki tüm organizasyonları değişime zorlamaktadır” (Aktan, 2003a: 13). Bu

    zorlama neticesinde örgütlerin değişen çevre koşullarında yaşamlarını

    sürdürebilmeleri ve rekabet ederek etkinliği sağlamaları için yeni stratejiler

    benimsemeleri gerekmektedir. Uluslar arası pazarlarda rekabetin dayanılmaz

    boyutlara ulaştığı günümüzde, klasik yönetim tekniklerinin bazılarının örgütlerin

    karşılaştıkları sorunları çözmede yetersiz kaldıkları görülmektedir (Balcı, 2003:

    329). Bu durum da hem kamu hem özel sektör kuruluşlarını yeni arayışlara

    sürüklemiş, en etkili değişim de yönetim anlayışlarında görülmüştür.

    2.1. Öne Çıkan Modern Yönetim Teknikleri ve Uygulanışı

    Kamu yönetiminde değişim dinamiklerinin etkisi ile başlayan değişime

    cevap vermek ve kamu yönetimini çağın gerektirdiği niteliklere kavuşturmak

    amacıyla takip edilen stratejiler, özelleştirme, özel sektör yönetim tekniklerinin

    kamu yönetiminde kullanılması, e-devlet ve yönetişimin sunduğu imkânlardan

    yararlanma şeklinde olmuştur (Eşki, 2003: 46). Günümüz koşullarında da kamu

    yönetimi alanında yaşanan değişim süreci ile birlikte devletin etkinliğini

    arttırmaya yönelik stratejilerin ağırlık kazanmaya başladığı ve bu amaçla özel

    sektör yönetim tekniklerinin kamu yönetimine uyarlanmaya çalışıldığı

    gözlenmektedir (Eşki, 2003: 47).

  • 23  

    Geleneksel ve modern yönetim anlayışlarını betimleyen katı, mekanik ve

    bürokratik nitelikli yaklaşımlardan uzaklaşarak post-modern öncüllerden

    hareketle, kamu yönetimi sistemlerine yansıyan yeni yönetim yaklaşım ve

    teknikleri; toplam kalite yönetimi, stratejik yönetim, değişim yönetimi,

    performans değerlendirilmesi ve ölçümü, en iyi uygulamaların adaptasyonu

    (benchmarking), sürekli geliştirme stratejisi, sinerjik yönetim, insan

    kaynaklarının geliştirilmesi ve ölçümü, personel güçlendirme, toplam katılım

    yönetimi, örgüt kültürünün gelişimi, öğrenen örgütler, bilgi teknolojilerinin

    yönetime uygulanması, şebeke örgütlenmeler şeklinde sıralanabilir (Saran, 2001:

    40-41; Parlak, 2003. 369-370).

    Yeni yönetim modelleri/teknikleri Aktan tarafından ise toplam kalite

    yönetimi, stratejik yönetim, sinerjik yönetim, insan kaynakları yönetimi ve

    değişim yönetimi olarak beş kategoride ortaya konmuştur (Aktan’dan aktaran

    Çukurçayır, 2009: 19). Ancak tüm bu uygulamalar sayısız yeni uygulamayı da

    beraberinde getirmiştir. “Katılımcı yönetim, yönetişim uygulamaları, dış kaynak

    kullanımı (outsourcing), kıyaslama (benchmarking), yarışmacı yaklaşım

    (competitive), kamu-özel sektör işbirliği, öğrenen örgütler, e-devlet, mobil

    devlet, sözleşmeli yönetim gibi daha da çoğaltılabilecek yöntemler genel kamu

    yönetiminde ve yerel yönetimlerde uygulanan ve yaygınlaşan yöntemler arasında

    sayılabilir” (Çukurçayır, 2009: 20).

    Çalışmanın bu bölümünde gerek işletmelerde gerekse kamu yönetiminde

    en çok öne çıkan yönetim biçimleri olan Toplam Kalite Yönetimi, Stratejik

    Yönetim, Performans Yönetimi ve Denetimi, Benchmarking gibi yönetim

    anlayışları detaylı olarak ele alınacak sonuçta da Amaçlara Göre Yönetim,

    Değişim Yönetimi ve Mühendisliği, Öğrenen Örgütler, Stres ve Kriz

    Yönetimlerine kısaca değinilecek ve rekabet kavramı sorgulanacaktır.

  • 24  

    2.1.1. Toplam Kalite Yönetimi

    İşletme yönetiminde 1950’lerden itibaren yapılan çalışmalar

    doğrultusunda Taylorizm ve Fordizm gibi yönetim anlayışlarının önemini

    kaybetmesi gündeme gelmiş ve giderek küreselleşen dünyada “kalite”nin küresel

    bir değer olarak daha fazla önem kazanması ile birlikte Amerikalı ve Japon bilim

    adamlarının katkılarıyla Toplam Kalite Yönetimi adı verilen yeni bir yönetim

    felsefesi doğmuştur (Aktan, 2003b: 273; Eşki, 2003: 73).

    Peki, kalite ve Toplam Kalite Yönetimi neyi ifade etmektedir? ISO 8402

    Kalite Sözlüğü’ne göre; “kalite, bir mal ya da hizmetin belirlenen veya

    olabilecek gereksinimleri karşılama yeteneğine dayanan özelliklerin toplamı”

    olarak tanımlanmaktadır (Peşkiroğlu’ndan aktaran Özgener, 2005: 3). Kalite; bir

    kuruluşun ürettiği mal veya hizmetten, kuruluşun kuruluş nedeni olan insanın

    tatmin ve memnuniyetidir. Kalite; tedbir almak, stratejik düşünmektir, sorun

    çıkmamasını sağlamak ve krize düşmemektir. Kalite; sürekli geliştirmeye dayalı

    bitimsiz bir süreç, aynı zamanda da rekabet gücünün yükseltilmesidir (Peker ve

    Aytürk, 2002: 23). Toplam kalite de, süreçlerde sürekli gelişmeyi hedefleyerek,

    sistemin tüm elemanlarının veya sistem içindeki tüm müşterilerin tatmin olduğu

    bir kalite sistemi olarak ifade edilebilir (Ardıç, 2004: 132).

    Toplam Kalite Yönetimi, mal ve hizmet kalitesini, daha geniş anlamda,

    organizasyon kalitesini sürekli olarak iyileştirmek için organizasyonda yapılması

    gereken tüm çabaları ifade etmektedir (www.sobiadacademy.net, 30.11.2009).

    Toplam kalite yönetimi, hizmet ya da maldan yararlananların tatminini sağlamak

    için sürekli iyileştirmeyi hedef alan bir yönetim yaklaşımıdır (Yüksel, 2004: 10).

    Ürün ve hizmetlerin niteliklerinin yanı sıra yönetim uygulamalarını içine

    alacak kadar kapsamlı bir yönetim sistemi olan TKY (Waldman’dan aktaran

    Özgener, 2005: 1) anlayışının temel prensipleri şu şekildedir: Dış uzmanların

    katılımı, misyon, vizyon ve yol gösterici ilkelerin önemi, üst yönetimin liderlik

    ve bağlılığı, örgütsel yapının değişimi, kalitenin öğrenilmesi, müşteri odaklılık,

    takım çalışması ve çalışanların yetkilendirilmesi, iletişim, örgütsel kültürün

    değiştirilmesi, kalite konusunda eğitim, örgütün iç analizinin yapılması ve

  • 25  

    süreçlerin sürekli iyileştirilmesi. Ancak bunların içinden en önemlileri müşteri

    odaklılık, sürekli iyileştirme anlayışı ve süreç analizlerinin yapılmasıdır” (Balcı,

    2003: 331).

    Uygulamaya aktarılabildiği takdirde bir felsefe ve yönetim pratiği olarak

    işletmede rasyonel bir düşünce sistemi oluşturmak, mal ve hizmet kalitesini

    geliştirme yönünde çalışanları motive etmek ve işletmenin ürettiği mal ve

    hizmetlerin pazarlama şansını arttırıcı bir şirket kültürü meydana getirmek

    şeklinde üç unsuru içeren (Şimşek, 2002: 374) TKY, çalışanlara gösterilen saygı

    ve değerlerle, insanın yücelmesini, yaşam standartlarının yükseltilmesini ve

    mutluluğunu esas alır. TKY, ister özel, ister kamu kuruluşu olsun, bir örgütün

    kuruluş nedeni olan insanın memnuniyetinin ancak çalışanların memnuniyetiyle

    gerçekleşebileceğine inanan, “insan odaklı” bir yönetim felsefesidir (Peker ve

    Aytürk, 2002: 21). Yani TKY, insanın mutluluğunu esas alan her türlü yönetim

    aracını bünyesinde taşıyan bir şemsiye ve esnek bir kavramdır (Kaya, 2007: 221).

    Toplam Kalite Yönetimi tekniği, son zamanların en saygınlık taşıyan

    tekniklerinden biri olarak ürün ve hizmet üreten birçok şirkette ve hatta kamu

    kesiminde kâr amacı olmayan faaliyetlere de önemli avantajlar getirmiştir (Akat,

    2000: 136). Çünkü Toplam Kalite Yönetimi, verimlilik artışına giden en düşük

    maliyetli ve en az sermaye gerektiren yollardan biri olarak görülmektedir.

    Rekabet ve yaşamını sürdürebilme tarzı tehditlerle sık karşılaşmayan kamu

    örgütlerinde de TKY uygulanmasına yönelik tartışma ve uygulamalar 1990’lı

    yıllarla birlikte gündeme gelmiş (Balcı, 2003: 330) hatta ilk olarak, Amerikan

    Hava Kuvvetleri’nin Hava Taktik Komutanlığı tarafından Körfez Savaşı’nda

    uygulanmıştır (Akat, 2000: 136). Türkiye’de yerel yönetimlerde ilk TKY

    uygulaması da, 1995 yılında İzmit Değirmendere Belediyesi’nde başlatılmış ve

    ardından tüm yerel yönetim birimlerine yayılmıştır. 2002 yılında İçişleri

    Bakanlığı tarafından “Bürokratik Kültürden Vatandaş Odaklı Kamu Kültürüne

    Geçiş Programı” ile tüm merkez kuruluşları, taşra teşkilatı ve yerel yönetimlerde

    TKY anlayışı benimsetilmeye çalışılmıştır (Aydın, 2004: 219).

  • 26  

    TKY’nin kamu yönetiminde uygulanması gerekliliğini savunanlar,

    görüşlerini kamu sektörünün verimsizliği ve kaynakların etkin kullanılmayışı

    nedenleriyle ekonomiye bir yük haline gelmeleri ve endüstrileri uluslar arası

    rekabette daha az rekabet edilebilir konuma getirmeleri ile

    gerekçelendirmektedirler (Yılgör’den aktaran Eşki, 2003: 75). OECD tarafından

    yapılan bir çalışmada ise kamu sektörünü kaliteli hizmet anlayışına zorlayan

    faktörler şu şekilde ele alınmıştır: (Saraç’tan aktaran Eşki, 2003: 75)

    - Maliyetlerin azaltılması veya daha az maliyetle daha fazla iş yapılası

    anlayışı nedeniyle hizmet kalitesinin geliştirilmesi hususunda söz konusu

    olan kaynak sıkıntısı ve bütçe baskısı,

    - Hangi hizmetlerin ne şekilde sunulduğunu sorgulayan ve daha iyi hizmet

    sunumunu talep eden vatandaşlardan gelen baskılar,

    - Sorumlu, verimli ve e