68

Stereo Mecmuasi Sayi 28

Embed Size (px)

DESCRIPTION

28. sayimiz. Muzik Ozel Sayisi

Citation preview

Page 1: Stereo Mecmuasi Sayi 28
Page 2: Stereo Mecmuasi Sayi 28

2 Stereo Mecmuası

SM İçerik

Editörden

Yeni Basılan Plaklar ve CD’ler

Makaleler, Biyografiler

Kadın Sisyphos / Melody Gardot

Sir James Paul McCartney

Gil Scott-Heron’un Ardından

Karanlık Akım Yeni Klasik Müzik

Ayrıntılı Bakış

Müzik Hayvanı

Mutant – Blues In Z

John Zorn - Bar Kokhba

Jamiraquoi

Screaming Masterpiece

Caz Albüm İncelemeleri

Charles Mingus - Let My Children Hear Music

Céline BonacinaTrio - Way Of Life inviting Nguyen Le /

Nguyen Le - Signature Edition

Vladislav Sendecki Solo Piano at Schloss Elmau /

Horace Silver Quintet – Song for my Father

Miles Davis- In A Silent Way

Leonard Cohen' - Songs of Love and Hate

Charles Mingus—Mingus Ah Um

Henry Threadgill Box Set

Oscar Peterson And Nelson Riddle The Trio And Orchestra

Illinois Jacquet—Swing's The Thing On

Bill Evans At Town Hall

Mary Lou Williams Collective – Zodiac Suite

Sarah K - Water Falls

Bireli Lagrene Gipsy Project: Move /

Dewey Redman - Tarık

KonstruKt ve Peter Brötzmann - Dolunay

Blues, Country Albüm İncelemeleri

Eric Bibb - Booker’s Guitar

Muddy Waters - At Newport 1960

Chuck Berry - St. Louis to Liverpool

Etnik, Folk ve Türkiye’den Albüm İncelemeleri

Nim Sofyan - Agora

Trio Tzane - Gaitani

Sevinç, Karademir, Kartal - Dönüş Yolu

Zeki Müren Saklı Kayıtlar 2

Klasik Müzik Albüm İncelemeleri

Mendelssohn - A Midsummer Night’s Dream

I Musici - Concerts & Folies In Pergolessi’s Time

Beethoven Symphony No.6 Pastorale

Johann Sebastian Bach - Six Brandenburg Concertos

Jordi Savall & Le Concert Des Nations - Le Concert Spirituel

Purcell- Chamber Music

Beethoven Triple Concerto Oistrakh, Rostropovich, Richter,

Karajan

Extreme Türlerden Albüm İncelemeleri

Dimmu Borgir - Abrahadabra

Burzum - Fallen

Demonaz – March Of The Norse

Ozzy Osbourne - Blizzard Of Ozz

Arch Enemy -Khaos Legions

Rock Albüm İncelemeleri

Quicksilver Messenger Service

Motörhead

Santana –Lotus Speakers Corner

Fairport Convention – Festival Bell

28. Sayımızda Okuyabilecekleriniz

Page 3: Stereo Mecmuasi Sayi 28

Stereo Mecmuası‟nın 28. sayısından herkese merhabalar!

Uzun yıllar sonra sizlere söz verdiğim gibi dergimizin basılı

dergi lere yakın yepyeni

formatıyla sizleri selamladığım için çok çok mutluyum. Aslında

hazırlanan format daha da renkli hatta cıvıl cıvıl sanki basılmaya hazır bir dergi taslağı gibiydi. Ama dergiyi bilgisayar

ekranından okumak yerine basıp okumayı tercih eden o ku yu cu l a r ı m ı z a e z i y e t

etmemek için biraz sadeleştirdik ve şu an göz atmaya

başladığınız halini yayınlamaya karar verdik. Yine yazıcılarınızın

renkl i kartuşlarına biraz yüklenmiş olsak bile kusura bakmayacağınızı umuyoruz. Sonuç olarak ben bu yeni

formatı çok sevdim ve bundan sonraki –eğer yayınlarsak– Müzik Özel sayılarımız bu

formatta yayınlanacak. 27. sayımızda ilk adımları attığımız

bu yenilenme sürecinde olumlu tepkiler aldık. Umarım 28.

sayımızı da beğenirsiniz. Yine

her zaman olduğu gibi görüş l er in i z i bek l i yorum

diyeceğim de, nasıl olsa görüş filan gelmeyeceği için üzerinde fazla durmaya gerek yok.

B u d u r u m u n T ü r k okuyucusunun genel bir

karakteristik özelliği olduğu konusunda kesin olarak eminim. Belki biliyorsunuzdur en az altı aydır “Andante”

dergisine hi-fi konusunda yazılar yazıyorum. Andante editörü Sn. Serhan Bali‟ye

yazılar hakkında yorum veya görüş gel iyor mu diye

sorduğumda benzer bir cevap aldım. Görüştüğüm veya

yazıştığım bir çok insanda aynı şeyden müzdarip aslında. Sanırım uzun zaman bu alışkanlıklar değişmeyecek gibi.

Sonuçta ortaokul öğrencisi

dönem ödevinden lise öğrencisi dönem ödevine upgrade olduk. Bir sonraki adımda bitirme

tezine upgrade oluruz belki :) Sağlık olsun diyerek kaldığımız

yerden devam edelim.

Yaz geldi ne yazık ki. Hayatta en sevmediğim şeylerden bir

tanesi sıcaklardı r. Tabi i

ülkemizin her yanından bu görüşe katılmayanlar olacaktır

ancak sahillere doğru indikçe sıcak gerçekten çekilmiyor. Yaz aylarının gelmesi demek hem müzik hemde hi-fi konularında

ortalığın sessizleşmesi de demek ayrıca. Bu yaz boyunca web sitemizde klasikleşen

yayınlarımıza devam etmeyi planlıyoruz. Belki fırsat bulursak

bir de hi-fi sayısı yayınlarız. Eylül ayından sonra ise ne

yapacağımız şimdilik belli değil. Yaz aylarında kararımızı vereceğiz.

Son sayımızdan bu güne kadar geçen zaman d i l iminde

ülkemizde plaklara gösterilen ilgi artmaya devam ediyor. Bu durum bizimki gibi içerisinde bol

bol pikap, plak ve yardımcı ekipman bulunan bir web

SM Editörden

Merhabalar!

3 Stereo Mecmuası

Page 4: Stereo Mecmuasi Sayi 28

sitesinin trafiğini de önemli ölçüde etkiliyor. Özellikle genç

yaşlarda insanları tanımak ve sorularını cevaplamak çok hoşuma gidiyor. Yüzyüze gelmekten bahsediyorum.

Gerek Facebook, gerek twitter gerekse de mesaj olarak çok fazla soru gelmeye başladı son günlerde. Açık konuşayım

Facebook ve türevlerini takip e t m i y o r u m . O t o m a t i k güncellemeler kullanıyorum. Bu

yüzden sorularınızı forumlarımız vasıtasıyla sormanızı tavsiye ederim. Sonuçta elimizin altında harika bir forumumuzun olması

çok güzel. Kafanıza takılan her şeyin cevabını bulabileceğinize em in im. Eğe r c evab ı n ı

bulamadığınız bir sorununuz olursa, forumlarımıza yazmayı u n u t m a y ı n . C e v a p s ı z kalmazsınız..

Bu arada unutmadan kendi

bloğumda plak meraklılarının ilgisini çekeceğini düşündüğüm “Plak Koleksiyonculuğu” yazı dizime de fırsat buldukça

devam ediyorum. Arada dozajı kaçırıp fazla teknik yazılar yayınladığım konusunda geri

dönüşler alınca yazı dizisi içerisinde olaya yeni girenlerin

kend i l e r i n i daha raha t hissedeceği bir alt bölüm

ekledim. Arada sırada göz atmanızı tavsiye ederim. Bayağı faydalı bilgiler bulacağınıza eminim. Dediğim gibi kafanıza

takılan soruları da forumlarımız aracılığı ile bana ve diğer meraklılara sorabilirsiniz.

Plak demişken, ilgi ve alaka

arttıkça ülkemizdeki müzik firmalarının plaklar konusunda meraklıları sevindirdiklerini söylemem lazım. Bu aralar

hemen her hafta raflara yeni plaklar giriyor. Büyük zincir mağazalar bile plaklara yer ayırmış durumda. Ülkemizde de

plaklar basılmaya devam ediliyor. Bu konuda çok keskin yazılar yazmamaya çalışıyorum

ancak hem baskı, hem

mastering hemde kal i te konusunda biraz daha dikkatli çalışmaların yapılmasına ihtiyaç

var gibi. Son dönemlerde öze l l i k l e a r ş i v c i l e r i ve

koleksiyoncuları ilgilendire-bileceğini düşündüğüm bir çok plakta hayal kırıklığına uğradım. Yine de bir kısmını satın

alıyorum ama halimden çok memnun olduğum söylenemez.

Bu arada aranızda eşleri (kız arkadaş veya anneler bile olabilir) ev dekorasyonu ana

temalı dergileri takip edenler

var ise, arada sırada pikaplara da yer verimeye başladılar.

Çok yakın bir dönemde “Issız Adam” f i lmi sonras ında yaşananlar galiba tekrar edecek. Geçenlerde bir vesile ile

Swiss Otellerinin dergisinde yer alacak pikaplar konulu bir yazıda bende görüşlerimi paylaştım. Bu aralar gazeteler

ve dergiler, plaklar ve pikaplar

konusuna bu denl i i lgi gösteriyorlarsa yeni bir çılgınlık

başlayacak demektir kesinlikle. Bu konuda bazı dedikodular ve projelerde var. Bir bakarsınız yine koleksiyoncuları anlatan bir

film seyrederiz. Konuyu şu an çok fazla açabilmem mümkün değil ancak bazı gelişmeler var

diyelim. Konu direkt olarak benle alakalı olmadığından

dertsiz başıma dert almayayım. Uzun lafın kısası umarım tüm

bu yenilikler pazarımız için hayırlı olur.

Neyse plakları bir kenara bırakalım. Zaten ilerleyen sayfalar boyunca bol bol plak ve

CD‟lerden bahsedeceğiz.

Son sayıdan bugüne web

sitemize eklediğimiz bir diğer yeni özellik daha doğrusu bölümden bahsedeyim sizlere.

Yeni bölüm “Türkiye‟den Hifi Sistemler” adını taşıyor. Aslında bu sitenin bir benzerini

geçmişte yapmaya çalışmıştık ancak pek başarılı olmadık. Bu kez yazılımı değiştirdik. Bence fonksiyonel oldu ancak araya

yaz dönemi girince sanırım bu

bölüm bayağı ilgisiz kalacak. Aslında gelişme potansiyeli çok

yüksek bir konu ancak nedense

biz bir türlü katılımı arttırmayı bece-emiyoruz. Belki ileride

birileri bu konuya el atarak daha farklı bir web sitesi yaparlar ve ortaya harika bir iş çıkar. Konunun potansiyeli

“bence” yüksek!

Geçtiğimiz ay içerisinde Münih High End fuarı yapıldı. Ben gitmedim ancak gitmiş gibi oldum. Bu sene ülkemizden

ciddi bir katılım olmuş fuara.

Elimize ulaşan bir çok fotoğraf ve bilgiyi web sitemiz üzerinden

yayınladık. Geçmişte fuarlarla ilgili sayılar hazırlıyorduk büyük hevesle. Ancak son bir kaç fuar ana temalı dergimiz, genel

ortalamanın çok altında ilgi görünce bu kez Münih 2011 için özel bir sayı hazırlamama kararı aldık. Belki dergiye 40-50

fotoğraf ekleyebilecek iken,

forumlarımızda neredeyse yüzlerce fotoğraf var. Bir göz

atmanızı öneri r im. Bazı sistemlerin ilgimi çektiğini söylemeliyim. Dinleyemedikten sonra neye yarar diyenler

olacaktır ama fotoğraflara bakmak insanın aklına yeni fikirler getiriyor. Örneğin stand

ihtiyacı olanlar için çok güzel fikirler çıkabilir. Bir göz

atmanızda fayda var.

Evet bu kadar gevezelik yeter. Y e n i s a y ı m ı z ı u m a r ı m

beğen i rs i n i z ve key i f l e okursunuz. Yazıcıdan çıktı alıp okuyacaklar baskı kalitesini düşürürler ise kartuş tasarrufu

yapabilirler.

Bir sonraki sayıda görüşmek

üzere...

4 Stereo Mecmuası

Page 6: Stereo Mecmuasi Sayi 28

6

PINK FLOYD SEVERLERİN DİKKATİNE!

Eylül ayının 26'ında EMI

tarafından yayınlanmış 14 Pink Floyd stüdyo albümü yeniden

merak l ı l a r ı n b eğen i s i n e sunulacak. Çok önceden başlayan remaster çalışmaları i l e haz ı r l anan albümler

ekstralarla zenginleştiriliyor.

Üç albüm için daha da özel çalışmalar yapılmış. Dark Side of the Moon, Wish You Were

Here ve The Wall 'Discovery',

'Experience' ve 'Immersion' olarak adlandırılan 3 farklı versiyon ile meraklılara yeniden

sunulacak. Geriye kalan 11 albüm ise sadece re-master edilmiş versiyonları ile satışa sunulacak.

Kutu içerisibe ilk kez hazırlanan

bir 'Best of…' eklenmiş. "A Foot

In The Door" adı verilen albüm ayrıca satışa da sunulacak. Setin SACD, plak ve indirilebilir

dijital sürümü de yayınlanacak. Ayrıca iPhone/iPad sahiplerine bazı sürprizler var.

Peki 3 albüm için hazırlanan özel versiyonlarda neler var?

The Experience Edition. Ek

materyellerin olduğu bir ekstra disk ve genişletilmiş kitapçık ile geliyor. Yukarıdaki fotoğraf Dark Side of the Moon albümü

için hazırlanan Experience Edition kutusu.

Immersion Edition. Her albüm için 29cm'lik özel kutular h a z ı r l a n m ı ş . İ l k k e z

y a y ı n l a n a c a k r e s i m l e r , fotoğraflar ile zenginleştirilmiş.

k u t u l a r i ç e r i s i n d e koleksiyoncular için değerli bazı ö z e l l i k l e r i n b u l u n m a s ı planlanıyor. Ayrıca içerik Blu-

Ray ve DVD'ler ile desteklemiş. Aşağıda Wish You Were Here albümünün Immersion Edition fotoğrafı var. Albüm diskine ek

olarak 4 adet disk daha eklenmiş olması dikkat çekici. Ayrıca çok sayıda ek olduğu

rahatlıkla görülüyor.

Albümleri ister teker teker isterseniz kutu halinde satın alabileceksiniz. Ancak kutu

setlerinin fiyat açısından biraz

daha avantajlı olacağı belli gibi.

SM Müzik Haberleri

Yeni Basılan Plaklar ve CD’ler

Stereo Mecmuası

CD

CD

Page 7: Stereo Mecmuasi Sayi 28

7 Stereo Mecmuası

Remaster edilmiş plaklarda eş z a m a n l ı o l a r a k s a t ı ş a

sunulacak. Plaklar içinde özel bir kutu setinin satışa sunulması bekleniyor ancak resmi bir açıklama şu an için

yok.

Setler muhtemelen ükemizde de eşzamanlı olarak satışa sunulacak. Pink Floyd severlerin şimdiden para biriktirmelerini

tavsiye ederiz. Çünkü bu setlere

veya özel versiyonlara sahip olmak için oldukça fazla para

ödemek gerekecek g ib i gözükmekte.

THE GRATEFUL DEAD SHAKEDOWN STREET

AUDIO FIDELITY 180g LP

Shakedown Street, Grateful

Dead'in onuncu stüdyo albümü ve 1978 yı l ında Arista tarafından yayınlanmışt ı .

A rad an g eç en y ı l l a r da 1990'larda CD formatında basılan albüm için remaster çalışması yapılarak 2000 yılında

yeniden yayınlandı. Albümün

ismi ise oldukça i lginç, "Shakedown Street" müzik f e s t i v a l l e r i n d e v e y a

konser l er inde sa t ı c ı l ar ın çadırlarının bulunduğu yere verilen bir ad. Albüm 180 +

Pure Virgin Vinyl formatında kısıtlı sayıda basıldı. Her plak teker teker numaralandırılmış. Fiyat ise 29 Dolar civarında.

Meraklıları kaçırmasınlar.

KATE BUSH DIRECTOR'S CUT EMI IMPORT 180g 2LP

Director's Cut İngiliz şarkıcı

Kate Bush'un Mayıs 2011'de yay ın lad ığ ı a lbümü. Bu albümdeki kaynak "The Sensual World" ve "The Red Shoes"

albümlerinden geliyor. Bazı

şarkılar yeniden kaydedilerek Bush'un yıllar içerisindeki müzik

yolculuğundan etkileşimler ve yeni bakış açısı ön plana çıkartılmış.

Çift plaktan oluşan albüm 180 Gram standart vinyl formatında

ve 26 sayfalık bir kitapçık içeriyor. Umarız EMI Türkiye albümü ülkemize getirir.

MARVIN GAYE WHAT'S

GOING ON UNIVERSAL (LP/2CD)

What's Going On, Marvin Gaye'in 11. stüdyo albümü.

1971 yılında yayınlanan albüm Motown'un alt firması Tamla Records tarafından yayınlandı.

Albümdeki tüm şarkılar ünlü

şarkıcının imzasını taşıyor. Aslında albüm bir konsept

albüm olarak da kabul ediliyor. A l büm V i e tnam sava ş ı

gazilerinin hayatına bir bakış atıyor. Zaten bir çok müzik eleştirmenine göre albüm, tüm zamanların en iyi albümleri

listesinde en üst sıralarda. Albümün bu özel baskısı 40 yılı anısına yapılmış. 1 adet plak 2 adet CD'den oluşan set

içerisinde 28 adet bonus şarkı var. Bonus şarkılar özellikle Gaye meraklılarının çok hoşuna

g i decekt i r . Çünkü baz ı yayınlanmamış ve farkl ı düzenlemelere sahip orijinalleri bu sette bulabilmek mümkün.

Pirates of the Caribbean: On

Stranger Tides CD

Rob Marshall`ın yönettiği ve

Johnny Depp, Penélope Cruz, Ian McShane i le Kevin McNally`nin oynadığı “Karayip

Korsanları: Gizemli Denizlerde” filmi gösterime girdi. Filmin müzikleri de dinleyicilerin beğenisine sunuldu.

Filmin soundtrack‟inde yer alan

müzisyenler adeta yıldızlar

geçidi. Film endüstrisinin göz bebeği olan usta müzisyen Hans Zimmer “Pirates of the

Caribbean: On Stranger Tides” ile geri döndü. Oscar ödüllü müzisyen daha önce 2 kez

Golden Globe, 4 kez de Grammy Ödülü‟nün sahibi olmuştu. Rodrigo y Gabriela ile yaptıkları besteler, tartışmasız

albümde ilk etapta dikkati

çeken şarkıları oluşturuyor. Rodrigo y Gabriela i le

çalışmaktan büyük mutluluk

LP

LP

LP

CD

Page 8: Stereo Mecmuasi Sayi 28

8

duyduğunu belirten Zimmer “Penélope Cruz‟un oynadığı

Angelica karakteri bir İspanyol. Bu sebeple müziğimde Latin ezgilerin olmasını özellikle istedim ve buna dikkat ettim.

Meksikalı gitarist Rodrigo y Gabriela‟nın uzun süredir hayranıydım. Bu projede bir araya gelmek, birlikte üretmek

benim i ç in b i r zevkt i ” cümleleriyle bu müzikal birlikteliği açıklıyor.

FLEETWOOD MAC R U M O U R S

WEA LP

Rumours, Fleetwood Mac'in 11 .albümü. Büyük bir bölümü Amerika'da kaydedilen albüm

1977 yılında Warner Bros.

Records tarafından yayınlandı. Yayınlandığı sene başta Amerika ve İngiltere'de liste

başına yükselen albümden "Go Your Own Way", "Don't Stop", "Dreams" ve "You Make Loving Fun" single olarak yayınlandı.

Albüm topluluğun en çok satılan albümüdür. Tahminlere göre günümüzde toplam satış 40

milyonu geçmiş durumda. WEA albüm için özel bir baskı yaptı. 45 devirlik 2 plaklık set olarak yayınlanan albüm orijinal

analog teypler kullanılarak hazırlanmış. Kutu içerisinde siyah beyaz fotoğraflar, yüksek kaliteli plak kapağı gibi

meraklıların ilgisini çekebilecek materyaller çıkıyor.

BEN WEBSTER GENTLE BEN ANALOGUE PRODUCTIONS

SACD

Ben Webster, Amerikalı caz s a k s o f o n c u l a r ı n ı n e n

önemlilerinden bir tanesi. Zaten bildiğiniz gibi Coleman Hawkins ve Lester Young ile birlikte

t ü r ü n e n ö n e m l i ü ç müzisyeninden birisi olarak tüm müzikseverler taraf ından tanınıdr. Bu kaydın özelliği 1972

yılında ölümünden 10 ay önce yapılmış olması.

Bu dönemde Avrupa'da devamlı konserler veren Webster, çok önemli bir müzisyen olan Tete

Montoliu ile bu önemli kaydı gerçekleştirmiş. Albümde "Ben's Blues," "Sweet Georgia Brown,"

"The Man I Love" ve "Don't Blame Me." gibi önemli şarkılar

var ve bu albümdeki yorumların bir kısmı caz eleştirmenleri

tarafından mükemmele yakın şeklinde değerlendirilmiştir. Albümdeki müzisyenler; Ben Webster, tenor saksafon. Tete

Montoliu, piyano. Eric Peter, bas. Peer Wyboris, davul. Albüm hibrid SACD formatında.

BETTE MIDLER THE DIVINE

MISS M / MOBILE FIDELITY/ MFSL/ MOFI LP

Bette Midler'in 1972 yılında yayınlanan debut albümü plak

format ında yayın lanıyor. İlerleyen yıllarda vokal tarzını geliştiren ve kendisine önemli

bir hayran kitlesi edinen Midler'a bu albümde şu müzisyenler eşlik ediyor. Barry Manilow ve Dick Hyman

dönüşümlü olarak piyano. Ron

Carter, bas. Albüm MOFI tarafından kısıtlı sayıda basıldı.

Her plak numaralandırılmış. Hifi dünyasında çatlak olarak tanınan Tim de Paravacini t a r a f ı n d a n h a z ı r l a n a n

elektronikler kullanılarak master çalışması yapılmış

SANTANA MOONFLOWER

FRIDAY MUSIC 180g 2xLP

Moonflower, 1977 yılında yayınlanan stüdyo ve aynı zamanda canlı performans akbümü. Albümde ilginç bir

konpsete imza atılmış. Uzun

yıllar Santana sevenlerin favori albümü olarakkalan albüm özellikle Lotus'un tüm dünyada

yayınlanması i le birl ikte popülerliğini kaybetmiştir. Ufak bir not Lotus 1990'ların başında

tüm dünyada yayınlanmıştır. Albüm plak formatında sınırlı sayıda basıldı. 180gr Audiophile Vinyl formatında basılan

albümün master çalışması

RTI/AcoustTech tarafından yapıldı.

Stereo Mecmuası

LP

LP

LP

CD

Page 9: Stereo Mecmuasi Sayi 28

9 Stereo Mecmuası

Bu sene düzenlenen Donizetti

2011 Klasik Müzik Ödüllerinde ödüllendirilenlerin tam listesi açıklandı. Tam listeye buradan ulaşabilirsiniz.

BOB DYLAN IN CONCERT BRANDEIS UNIVERSITY

SONY 180g LP MONO

Columbia Records ve Legacy Recordings, yeni bir seriye başlıyor gibi gözüküyor. İlk

adım Bob Dylan In Concert - Brandeis University plağı. Bob Dylan'ın 21 yaşında Brandeis'ta düzenlenen ilk folk müzik

festivalindeki performansında kayıt yapıldığı bilinmiyordu. 1963 yılında yapılan konserin kaydının analog bandı Rolling

Stone dergisinin kurucularından Ralph Gleason'ın arşivinde bulundu. Neredeyse 40 yıldır

orada duran kayıt oldukça iyi

ayrıntılı bir çalışmadan sonra plak formatında da yayınlandı.

JOHNNY CASH AMERICAN VI: AIN'T NO GRAVE

UNIVERSAL LP

American VI: Ain't No Grave, Johnny Cash'in 2010 albümü. Ca sh ' i n 78 ' i n c i d oğum gününden bir kaç gün önce

yayınlanan albümün asıl

kayıtları 2006 yılında American V: A Hundred Highways

albümünün çalışmaları sırasında yapılmıştı. Albümde kalabalık bir ekibin imzası dikkat çekiyor; Mike Campbel l , Smokey

Hormel, Matt Sweeney ve Jonny Polosky gitar. Benmont Tench, piyano, harpsichord, organ.

Scott Avett, banjo. Seth Avett, perküsyon. Ayrıca geniş bir

konuk müzisyen listesi var; "Cowboy" Jack Clement, Randy

Scruggs, Pat McLaughlin, Laura Cash, Mark Howard, Marty Stuart, Dave Rose, Dennis Crouch, "Uncle" Josh Graves,

Mac Wiseman, Larry Gatlin, Pete Wade, Mike Leach, Reggie Young, Mickey Raphael, Larry

Perkins ve June Carter Cash. A lbüm p lak format ı nda yayınlandı ve fiyatı uygun

sayılır. Cash sevenler mutlaka

göz atsınlar!

HANK WILLIAMS TIMELESS UNIVERSAL LP

Hank Williams'ı (1923 – 1953) tanımıyorsanız buna çok sıkılmayın. Eğer folk müzik ile

alakanız yok ise bu durum

gayet normal. İsterseniz Wil l iams'ı sizlere kısaca

tanıtalım. Asıl adı Hiram King

Wil l iams, Amerikan folk müziğinin en önemli ismidir.

Hatta bir çok kişi için tüm zamanların en önemli country şarkıcısı ve şarkı yazarıdır. 29 yaşında ölen Williams kısa

yaşamında toplam 35 adet şarkı kaydetmiştir.

Albüm bu efsanevi müzisyeni anmak için hazırlanmış. A l bümdek i i s im l e r g öz

kamaştırıyor; Tom Petty, Bob

Dylan, Sheryl Crow, Keith Richards, Beck, Keb' Mo',

Emmylou Harris, Ryan Adams, Johnny Cash ve Lucinda Williams.

Albüm tam anlamıyla kısıtlı sayıda basılmış. Fiyatı ise

korkutucu değil

YENİ ALIA VOX ALBÜMLERİ

Erken dönem müz iğ i ne damgasını vuran Alia Vox, sekiz yeni başlıkla dinleyicilere göz

kırpıyor.

Bu başlıklar arasında Jordi

Savall'ın nadiren seslendirdiği ve kayıt altına aldığı Mozart-Requ i em , büyük yank ı

LP

LP

LP

CD

Page 10: Stereo Mecmuasi Sayi 28

uyandıran ilk albümün devamını getiren Celtic Viol II ve

Monserrat Figueras'a haklı şöhretini sunan El Cant De la Sibilla da var. Alia Vox dünyasından haberler bununla

bitmiyor. Geçtiğimiz senelerde de İstanbul‟da konserler veren Jordi Savall, topluluğı Hesperion XXI ile 30 Nisan'da İş Sanat'ta

olacak ve farklı kültür, coğrafya ve dillere ait ninnilerden derlediği “Ninna Nanna” adlı

pro j es i n i ses l end i recek . Konserde anonim ninnilerin yanı sıra Byrd, Mussorgsky, Milhaud, Arvo Pärt gibi farklı bestecilere

ait ninniler de seslendirecek olan topluluğun repertuarı çok sayıda orta çağ İspanyol

parçalarından, Rönesans ve İngiliz barok müziklerine kadar uzanıyor. 19. yüzyıl öncesi erken müziğini taze, çağdaş bir

yaklaşımla inceleme ve icra etme tutkusuyla bugüne kadar 170‟den fazla CD çıkaran Jordi Savall‟in viola da gambasından

çıkardığı ezgilere Montserrat Figueras‟ın büyüleyici sesiyle yaşam vereceğ i konser

dinleyenleri aynı ortak rüyaya götürecek.

B.B. KING LIVE AT THE REGAL / ACE LP

B.B.King 1964 yılının soğuk bir Kasım gününde yüzlerce seyirci

karşısında verdiği efsanevi bir konser. Peki neden efsanevi? B.B.King ve müzisyenler konser

sırasında amiyane tabiri ile

öylesine bir gaza geliyorlar ki, ortaya çıkan performans müthiş. Bu albüm King'in yeni

nesil hayranlarından ziyade tam eski tarz blues sevenlere hitap

ediyor. "Please Love Me", "My Own Fault" ve "How Blue Can You Get" gibi çok bilinmeyen ancak meraklıların yakından

tanıdığı şarkılar plağın dikkat çekenleri. Albüm Ace Records tarafından basılmış. İngiliz firması genelde eski albümlerin

yeniden basımlarını yapıyor. Plak işine yeni yeni giriyorlar. Kayıt konusunda soru işareti,

fiyat ise çok ucuz değil.

COWBOY JUNKIES

DEMONS: NOMAD SERIES VOL. 2 DIVERSE RECORDS 180g LP

Cowboy Junkies, müzik

kariyerine uzun zaman boyunca

aynı kadro ile devam eden ender topluluklardan bir tanesi. Neredeyse aynı kadro ile "The

Trinity Session" (1988), "Black Eyed Man" (1992), "Miles From Our Home" (1998), "Early 21st Century Blues" (2005) ve

"Trinity Revisited" (2007) gibi albümlere imza attı. 25 yıllık müzik hayatları boyunca

ürettikleri şarkıları, kendi plak firmaları ile yayınladılar. Bu albümler 4 plaktan oluşan bir seri. Seri şu şekilde; Renmin

Park, Demons, Sing In My Meadow ve The Wilderness. Yakınlarda Diverse Records serinin ikincisini bastı.

CEM KARACA - ÖLÜMSÜZLER

LP

Yavuz Plak'tan yeni bir plak raflarda yerini aldı; Cem Karaca - Ölümsüzler. Bir nevi Cem

Karaca "best of"u olarak nitelendirilebilecek plak çeşitli

müzik marketlerde 40 ila 45TL

aralığındaki fiyat etiketiyle meraklılara sunuluyor. Albümün

plak kaydı pek tatmin edici değil ancak arşivciler yine de göz atsınlar...

Equinox Müzik, Mack Avenue

plak şirketinin albümlerini ülkemizdeki müzik meraklılarına sunmaya başladı. Danilo Perez,

Kebin Eubanks, Yellowjackets, Gary Burton, Stanley Jordan,

Kirk Whalum, Brian Bromberg gibi isimlerin bulunduğu katalog

da özellikle odyofillerin ilgisini çekme potansiyeline sahip. Bu arada plak firmasından oldukça kısıtlı sayıda basılan bir plak var

ki, 210Gr‟lık bu özel baskıdan satın almak için 1 ay b e k l e m e n i z g e r e k i y o r .

Beklemenize değecek bir ufak haberimiz var, plak ülkemizde yurtdışından daha ucuz olacak.

Çok yakında ayrıntıları sizlerle

paylaşacağız.

10 Stereo Mecmuası

LP

LP

LP

Her gün güncellenen yeni plak ve CD

haberlerini okumak için buraya

tıklayınız. Tabii ki bu bölümlerimiz

tüm müzik firmalarına, amatör ve

profesyonel müzisyenlere sonuna

kadar açıktır. Bu arada konser ve

etkinlik haberlerinizi de bize

göndermeyi unutmayın... HC

Page 12: Stereo Mecmuasi Sayi 28

Avant-garde jazz'in sayısız

yenilikçi kolundan biri olan; tam zamanında, 1972'de Columbia Recordings tarafından piyasaya sürülmüş mükemmel albümde

Mingus'ın post-bop'a bakış

açısını bir başka spektrumda algılayabiliyoruz.

Zaten üstadın da belirttiği üzere en uç, hazmı en zor, bir o kadar

da leziz bir albüm Let My Children Hear Music. Mingus bu albüm için dönemin en iyi

isimleriyle çalışmış. Hani çeşitli caz belgesellerinde "Mingus' Big Band" sözü geçer ya, bunun

tam karşılığını vermiş büyük

usta. Kontrbasta Mingus'a ek olarak Şu an Wisconsin'de

akademik kariyerinin zirvesinde

olan Richard Davis, "Caz-basçılarının dekanı" olarak adlandırılan Milt Hinton ve ka r i y e r i n i n z a f e r d o l u

basamaklarını tırmanmakta olan

Ron Carter, trombonda Eddie B e r t v e - M i n g u s ' ı n vazgeçilmezi- Jimmy Knepper,

üflemelilerde Charlie Parker'ın takipçileri Bobby Jones ve Charles McPherson, geçtiğimiz

ay aramızdan ayrılan James Moody, Kind of Blue'nun prodüktörü Teo Macero, Hal McKusick ve Danny bank;

trompette bebop ve neo-bop

u s t a s ı Ma r v i n S t a mm , kutsanmış adam Joe Wilder ve

Lonnie hillyer yer alıyor. Tek

davulcu Dannie Richmond ise

yeterince güven veren büyük isimlerden biri.

Bu albüm tipik bir caz albümü değil. Third Stream'in avant-

garde ile kesişim noktasındaki

pek nadir eserlerden biri. Adagio Ma Non Troppo'da bunu daha iyi anlayacaksınız, ancak beklentiler kesinlikle caz temalı

olmamalı. Charles Mingus tutkunları bilir, Mingus her şeyi caza dönüştürebilir. Can Tutuğ

Charles Mingus - Let My Children Hear Music

SM Kısa Kısa LP

Charles Mingus - Let My

Children Hear Music

Columbia Plak

12 Stereo Mecmuası

Page 13: Stereo Mecmuasi Sayi 28

13 Stereo Mecmuası

ACT‟ın 2010 yılında plak

şirketine kazandırdığı Fransız kökenli saksafoncu Céline Bonacina‟nın en önemli özelliği besteci kimliği. Genç müzisyen

ACT için yayınladığı albümdeki bir çok şarkının altındaki imzanın sahibi. Bonacina‟nın kendi trio‟su davulcu Hary Ratsimbazafy ve

e l ek t r i k b a s ç ı N i cho l a s Garnier‟dan oluşuyor. Albümdeki konuk isim Fransız/Vietnamlı

gitarist Nguyen Le. Albüm genel olarak klasik caz çizgisinde ancak e tn i k öğe l e r i l e renklendirilmiş. Örneğin “Ra

Bentr‟ol” veya “Ekena” isimli şarkılarda bu etkiyi çok açık şekilde duyuyorsunuz. Ancak

albümün açılış parçası “ZigZag Blues” gibi şarkılarda daha klasik ama hareketli ve sıcak bir sound ve tarz hakim. Albümün

genelinde birbirinden farklı türler başarı ile kaynaştırılmış. Çok sıklıkla olmasa bile yüksek perdelerde sololarla denk

gelebilmek mümkün. Örneğin

etnik öğelerle başlayan “Ekena” şarkısı bir süre sonra Le‟nin

solosuyla rock‟a yakın bir kimliğe bürünebil iyor. Albüm tam anlamıyla bir yaz albümü. Cıvıl cıvıl. Kayıt ACT firmasının bir çok

kaydında olduğu gibi başarılı. Farklı bir tad arayanlar için dikkat edilmesi gereken bir

albüm. HC

1955 doğumlu Vladislav

Sendecki Polonyalı bir caz piyanisti. Sendecki, Fryderyk Chopin Müzik Akademisinde eğitimine başladıktan sonra

Krakow Müzik Akademisinde eğitimine devam etmiş. Genelde onu kendi kurduğu küçük caz toplulukları ile tanıyoruz.

Bunlardan en bilinenleri Extra Ball ve Sunship. Tabii meraklılar onu Leszek Zadlo ve Janusz

Stefanski ile birlikte Polski Jazz Ensemble‟dan veya Zbigniew Namysłowski i l e yapt ığ ı çalışmalardan tanıyabilirler.

1981 yılında ülkesini terkeden müzisyen ilerleyen yıllarda bir çok ünlü müzisyen ile çalışma

fırsatı bulmuş. Liste yazmakla bitecek gibi değil. Müzisyenin 2008 yılında yayınladığı Piano adlı albümü ile benzer çizgideki

perfomans kayıt açısından gerçekten ölümcül. Performans da gerçekten göz kamaştırıcı. Özellikle Lennon-McCartney

bestesi “Blackbird” için yaptığı

düzenleme ilk adımda dikkat çekiyor. Polonya halk şarkıları

üzerine yaptığı düzenlemelerde dikkat çekici. ACT plak şirketinin Schloss Elmau performanslarını mercek altında tutmak lazım.

Ben daha boş bir kayıtla denk gelmedim şahsen. Solo piyano dinlemek isteyenler için farklı bir

seçenek. HC

Nguyen Le‟den bahsetmişken

2010 y ı l ında ACT p lak şirketinden yayınlanan özel Signature Edition CD‟sinden de bahsedeyim sizlere. Farklı

dönemlerde yaptığı çalışmaların toplandığı CD, cazdan etniğe, rock‟tan çok daha farklı türlere kadar uzanan bir yolculuk

vadediyor dinleyicilerine. Kuzey Afrika Berberi ve Türk müziği etkileri de farkediliyor. Randy

Brecker, Vince Mendoza, Eric Vloeimans, Carla Bley, Michel Portal ve Dhafer Youssef gibi isimlerle yaptığı çalışmaların

yanında benim için "The Jimi Hendrix Project" çalışması çok önemli Le‟nin. Bu özel set

içerisinde “Voodoo Child” y o r u m u n u d i n l e y i n c e s ö y l e d i ğ i m i n s e b e b i n i an l ayacaks ı n ı z . A l bümde

saydığım tüm bu önemli isimlerle yaptığı çalışmalardan örnek var. Eminim ki, bir çok meraklı okuyucumuz Le‟nin

albümleri konusunda hafiyeliğe

başlayacaklardır. Kayıtlar bu set için elden geçirilmiş, pek güzel

olmuş. Zaten ACT‟ın Signature serisi bence müzikseverler için birer hazine. Hem format, hem kayıtlar müthiş. Bu setler

ülkemizde de göreceli uygun fiyat etiketleri ile satılıyor. Bir göz atmakta fayda var... HC

Céline BonacinaTrio - Way Of

Life inviting Nguyen Le / ACT CD

Vladislav Sendecki Solo Piano at

Schloss Elmau / ACT CD

Nguyen Le - Signature Edition

ACT CD

Müzik: 6/10

Kayıt: 8/10

Müzik: 8/10

Kayıt: 9/10

Müzik: 8/10

Kayıt: 9/10

SM Kısa Kısa

! CD CD CD

Page 14: Stereo Mecmuasi Sayi 28

14

1963-64 yılları arasında, 3 ayrı

zaman dilimi ve 2 farklı beşli ile

kaydedilen bu plak Horace Silver‟ın Blue Note için kaydettiği klasikler arasında

büyük olasılıkla en ön sıralarda yer alır.

Hatta bazı caz eleştirmenlerince hard bop tarzında Blue Note ekürisi içerisinde Lee Morgan‟ın

The Sidewinder‟ı ile eşdeğerde tutulur.

1963 yılının 31 Ekiminde Horace Silver trompette Blue Mitchell, tenor saksofonda

Junior Cook, basta Gene Taylor

ve davulda Roy Brooks ile Rudy

Van Gelder‟in stüdyosunun yolunu tutar. Birlikte 4 parça kaydederler ancak bilinmeyen

bir nedenden ötürü orijinal plakta sadece ikisi yer alır: Calcutta Cutie ve Lonely Woman. 28 Ocak 1964‟te aynı

kadroyla tekrar stüdyoya girerler ve aralarında Silver Treads Among My Soul ve

Sighin‟ and Cryin‟ olan 3-5 parça daha kaydederler. Ancak

Horace Silver neticelerden pek memnun değildir ve 5 yıl kadar

u z u n sayılabilecek bir süre birlikte

çaldığı grubu dağıtır.

Dağıtır dağıtmaz da yeni

elemanlar arayışına girer. Trompette batıdan gelmesine karşın “cool” akımından pek

nasibini almamış Carmell Jones‟ta karar kılar. Kadroya t e n o r s a k s o f o n d a J o e Henderson, basta Teddy Smith

ve davulda Roger Humphries eklenir. Joe Henderson dışındaki müzisyenler pek tanınmamış

olmalarından sürpriz gibi gelmiş

olabilirler ancak Horace Silver bu sürprizin mümkün olduğu

Horace Silver Quintet – Song for my Father

Stereo Mecmuası

SM Ayrıntılı İnceleme

LP

Page 15: Stereo Mecmuasi Sayi 28

15

Horace Silver Quintet – Song for

my Father – Blue Note – Music

Matters – 2 x 45 LP

Müzik 8/10

Kayıt 8/10

Horace Silver‟ın Francis Wolff

tarafından çekilmiş bir

fotoğrafı

Stereo Mecmuası

kadar kişiyi ama herkesten önce kendini tatmin edebilmesi için

Haziran ayında hemen provalara

başlayıp derhal ardından ABD ve Avrupa‟da konserlere çıkarlar.

Amaçları yeni bestelerinin

“oturmasıdır” Turne sonrası 26 Ekim‟de tekrar stüdyoya girerler ve The Natives are Restless Tonight, Que Pasa, The Kicker

ve Song for my Father‟ı kaydederler.

Song for my Father‟ı dinleyen Blue Note‟un patronu Alfred Lion olası “hit”i hissedince

hemen plağı basmak ister ve d a h a f a z l a k a y ı t l a uğraşmalarına izin vermez. Dolaplarda kalmış bir önceki

beşlisiyle yaptığı 2 eski yayınlanmamış icrayı yapıştırır ve plağı yayınlar. Normal

şartlarda bölük pörçük olması gereken bu plak belki Horace

Silver‟ın plakları arasında en “sökük-dikik” olanıdır ancak

tartışmasız en zengin olanlardan

biridir.

Zira eski beşlisi artık bazen otomatik pilota bağlı hissi

vermeye başlamış olmalı ki onu

dağıtıp, kafasında hala “taze” o l an f i k i r l e r i n i h aya t a geçirebilmek için yeni beşlisini

bulmakta hiç zaman kaybetmedi ve bunun için de isimsiz o lma lar ı na karş ı n genç müzisyenleri tercih etti. Bkz.

The Natives are Restless Tonight‟ta eski grubu olan Jazz Messengers‟ların yüksek tempo

ve hızına rastlıyoruz.

Albüme ismini veren parçaya

gelince hikaye şöyle: HS Brezilya‟da yaygın olan latin ritmlerine vurulur. Cape Verde doğumlu olan babasının

çocukluğunda evlerinde çaldığı müzikleri anımsar ve babasının anısına bossa nova ritmleriyle

C a p e V e r d e e z g i l e r i n i harmanladığı bu parçayı

besteler.

Beste çok beğenilir, plak ciddi

bir satış grafiği yakalar ve sürekli olarak en “iyi” caz

plakları listelerinde yerini alır.

Bunun yanı sıra ufak alıntılar:

Steely Dan grubu Rikki Don‟t Lose that Number adlı hit parçalarındaki girişi neredeyse

aynen, Earth Wind & Fire grubu ise Clover adlı parçalarındaki bas melodisini Song From my Father‟dan “esinlenmişlerdir”.

Meraklılara duyurulur.

Music Matters‟ın baskısı her

zaman olduğu gibi son derece sessiz ve Kevin Gray ile Steve Hoffman son derece başarılı bir

iş çıkarmışlar.

BM

Page 17: Stereo Mecmuasi Sayi 28

17

In a Silent Way, Miles Davis‟in en ilgi çekici albümlerinden brir

tanesi. MOV Davis‟in “elektric” olarak adlandırılan periyodundaki albümleri sırası geldikçe basıyor. Böylelikle “In A Silent Way”in

güzel bir baskısına da sahip olma fırsatım oldu. 1969 yılında yayınlanan albüm stüdyoda yapılan tek bir session ile ortaya

çıktı. John McLaughlin, Chick Corea, Herbie Hancock, Joe Zawinul ve Wayne Shorter gibi

çok önemli müzisyenlerin çaldığı bir kadrodan farklı bir şey beklenemezdi herhalde. Albüm Davis‟in müzik kariyerinde yeni

bir başlangıç olduğu gibi bir çok müzik tarzını değiştiren ve caz içerisinde deneysel yapıların

kullanıldığı ilk albümlerden bir tanesi. Albümle alakalı bir diğer i l g i n ç n o k t a , a l b ü m yayınlanmadan önce çok sayıda

eleştirmene dinletilmesi. O dönemde yarattığı etkiyi hayal edebil iyor musunuz? Tüm bunlara rağmen albümün gerçek

değeri –hem dinleyiciler hemde

müzik tarihçileri açısından– daha sonraki yıllarda anlaşıldı. Albüm

“Kind Of Blue” gibi daha mainstream albümlerini seven dinleyiciler açısından biraz karmaşık olacaktır ancak “Kind

Of Blue” müzik tarihi için ne kadar değerli ise “In A Silent Way” en az o kadar değerlidir.

Mingus Ah Um, Charles Mingus‟un Columbia Records için

yayınladığı ilk albüm. 1959 yılında yayınlanan albüm Mingus severlerin arşivlerinde olmaz ise olmaz türden bir albüm. Bilikte

çalışması çok zor olan Mingus‟a önemli bir müzisyenler topluluğu eşlik etmişti bu albümde. John Handy saksafon. Booker Ervin

ve Shafi Hadi tenor saksafon. Willie Dennis ve Jimmy Knepper dönüşümlü olarak trombon.

Horace Parlan piyano. Dannie Richmond davul. Bu albümde M i n g u s y a r a t ı c ı l ı ğ ı n ı n zirvelerinde. Bu albüm zaten

Mingus severlerin arşivinde vardır ama Mingus ismine şüpheyle bakan daha standart

caz dinleyicilerinin de göz atması gereken bir albüm.

Çünkü "Open Letter to Duke" Duke Ellington‟a, “Jelly Roll" Jelly Roll Morton‟a “Bird Calls"

ise Charlie "Bird" Parker‟a saygı için yapılmış ve klasik döneme

selam çakan şarkılar. Hem icra hem besteler müthiş. Bu arada

Music On Vinyl plağın baskısında 1970‟lerin sonunda albümün orijinal bantları bulunduktan

sonra yapılan restorasyonlara sadık kalan bir remaster çalışması yapmış. Ortaya çıkan sonuç gayet başarılı. HC

Songs of Love and Hate, Leonard Cohen'in muhtemelen

en çok bilinen ve sevilen albümlerinden en önde geleni. Kanadalı müzisyenin üçüncü a l b ü m ü 1 9 7 0 y ı l ı n d a

yayınlanmıştı. Albümdeki "Sing Another Song, Boys" şarkısının bir özelliği var, meşhur “Isle of W i g h t ” f e s t i v a l i n d e

kaydedilmiştir. Bu yıllarda bu festival en önde gelen müzik festivalleri içerisinde sayılıyordu.

Albümün temasını aslında ismi çok güzel şekilde açıklıyor. Sevgi ve nefret şarkıları. Sözler son derece etkili ve vurucu.

Cohen bu albümü hazırlarken neler düşünüyordu veya nasıl bir ruh halindeydi bu konu biraz

tartışmalı ancak marş haline gelen "Famous Blue Raincoat"un sözlerine baktığınızda derin bir melankoli söz konusu. Zaten bu

şarkı sonraki yıllarda çok kez yorumlandı. Sadece o değil "Joan of Arc" "Avalanche" gibi şarkılar sayısız kere önemli

müzisyenler tarafından yeniden

yorumlandı. Listeyi yazmaya kalksam sayfalar lazım. Sonuç

olarak her arşivde kendisine yer bulma potansiyeli yüksek, sözlerini anlayınca sizi kendisine daha da bağlayacak önemli bir

albüm. MOV‟un albüm için yaptığı baskı da gayet başarılı. Ülkemizde de bulunuyor. HC

Miles Davis- In A Silent Way

MOV Plak

Leonard Cohen' - Songs of Love

and Hate /MOV Plak

Charles Mingus—Mingus Ah Um

MOV Plak

Müzik: 10/10

Kayıt: 7/10

Müzik: 8/10

Kayıt: 8/10

Müzik: 10/10

Kayıt: 7/10

LP LP LP

SM Kısa Kısa

Stereo Mecmuası

Page 18: Stereo Mecmuasi Sayi 28

18

John Zorn, Stereo Mecmuası ve kendi bloğumda bol bol bahsettiğim bir müzisyen. Birbirinden çok farklı alanlarda

işlere imza atan Zorn, her dönem ve her zaman aralığında kendisinden bahsettirecek bir çalışmaya sahip. Hal böyle

olunca malzeme bitmiyor. Tabii ki de sevdiğim bir isim olduğunu da söylemeliyim. Bu

arada albümlerinde her zaman geniş açıklamaya yapmaya çalışıyorum. Caz müziğinden bahsederken bir okuyucumuz

kazaran Painkiller veya Naked City albümlerinden bir tanesini alıp, daha ilk notadan itibaren

saydırmaya başlayabilir haklı olarak. Geçmişten bugüne

Zorn'un farklı çalışmalarından bahsetmiştim sizlere. Bu kez

Bar Kokhba hanesine yazılan bir a l bümden bahsedeceğ im sizlere.

Şimdi burada bir durayım. Zorn'un bir çok grubu var.

Bunlardan en geniş kapsamlı çalışmaları Masada projesi ile

yaptıkları. Ancak Masada dediğimizde tek bir topluluktan

değil bir çok topluluktan bahsetmem lazım. Şimdi kafanızı biraz karıştırayım. İlk

ele almamız gereken yapı muhtemelen “Masada String Trio”. Bu topluluk genel olarak küçük bir caz formasyonu

olarak nitelendirilebilir. Genelde minimal Zorn bestelerini seslendiriyorlar. Bu topluluğa

bazı müzisyenler eklendiğinde

ismi “Bar Kokhba Sextet”

oluyor. “Bar Kokhba Sextet” bazen “Masada Chamber

Ensemble” olarak da anılıyor. Örneğin bu yazımda konumuz “Bar Kokhba” albümü. Albüm kapağında müzik grubu olarak

“Masada Chamber Ensemble” görünüyor olsa da, aslında çalan topluluk “Bar Kokhba Sextet” Karışık değil mi? İşin

içerisine girince kolayca alışıyorsunuz merak etmeyin. Bir de “Electric Masada”

topluluğu var ki, punk, metal gibi türler haricindeki en ekstrem Zorn oluşumu bu herhalde.

Masada projelerinde farklı

müzik alanlarına el atan Zorn. Bu yazımda konu olan “Bar Kokhba”ya el atmadan önce

Masada albümlerine el atmamız

lazım. Lazım da bu işin içinden

John Zorn - Bar Kokhba

Stereo Mecmuası

SM Ayrıntılı İnceleme

CD

Page 19: Stereo Mecmuasi Sayi 28

19

nasıl çıkacağım bilemiyorum.

Masada top lu luk la r ı ndan bahsettik değil mi? Şimdi ise albüm olan Masada'lardan

bahsetmem lazım. Albümler Yahudi tarihindeki meşhur Masada ayaklanmasından almış

isimlerini. İlk tur Masada albüm projesi aslında 10 albümden oluşuyor. Bu albümleri bulmak biraz zor. Ben

geçtiğimiz sene zar zor tamamlamayı başardım. 1994 ile 1997 arasında yayınlanan 10 albümü çok sayıda konser,

deneme albümü, takip ediyor. Yani liste oldukça uzun. Tahminen 15 albüm veya daha

fazlasından bahsediyorum. Tam herşey tamamdır derken bir bakıyorsunuz “Bar Kokhba” Zorn‟un diğer projesi Lucifer:

Book of Angels Volume 10‟da ortaya bir kez daha çıkıyor. Bu albümü çok severim. Burada

geniş bir açıklama bulabilirsiniz.

Aslına bakarsanız incelemede az bile yazmışım. Gelelim albüme diyeceğim ama bu pek kolay

olmayacak. Nedeni ise şu,

“Bar Kokhba” albümünün içeriği aslında Alef, Beit, Gimel ve Dalet albümlerine dayanıyor. Bu

albümler Masada serisinin ilk 4 albümü. Sonrasında gelen Masada albümlerinde bir kaç besteye de rastlamak mümkün.

Buradaki besteler al ınıp “Masada Chamber Ensemble”ın yorumlayacağı hale getirilmiş

ve düzenlenmiş. Albümde grup olan Masada‟dan tanıyacağınız isimler var, kemanda Mark Feldman, çel loda Erik

Friedlander, basta Greg Cohen veya Mark Dresser, gitarda Marc Ribot, piyano da Anthony

Coleman, klarnette David Krakauer veya Chris Speed , organ ve piyanoda John Medeski, davulda Kenny

Wollesen ve trompette Dave Douglas. Bu müzisyenler bazı şarkılarda dönüşümlü olarak çalıyorlar.

Tüm albüm olan Masada

projelerinde olduğu gibi İsrail

başta olmak üzere bölge müzik mirası son derece ön plandaki ö ğ e . B ö y l e s i n e b ü y ü k

müzisyenler söz konusu olunca caz ile etnik öğeler birbirine

öyle bir yedirilmiş ki, 2 CD‟den

oluşan albüm su gibi akıp gidiyor.

Zorn gerçekten garip bir m ü z i s y e n , i l k d ö n e m kayıtlarından bugüne kadar hep

büyük bir özen var. Bu kadar büyük müzisyen birarada çal ınca insan ayrınt ı ları kaçırmak istemiyor ve haliyle

kayda bir miktar önem veriyor. Allah‟tan Zorn‟da önem vermiş ve kayıtlar çok iyi. Müzik ise bir

alem. Etnik caz severler için güzel bir seçenek. HC

John Zorn Masada Chamber

Ensembles - Bar Kokhba

Tzadik Records 2CD

John Zorn’un sakin görünüşü

sizi yanıltmasın. Bu adamın ne yapacağı hiç belli değil...

Stereo Mecmuası

Page 20: Stereo Mecmuasi Sayi 28

Henry Threadgill (1944 – yaşıyor) Amerikalı besteci, saksafoncu ve flütçü. Özellikle 1970'lerde yaptığı albümler ve

kurduğu topluluklarla fırtına gibi esmiştir. Bir çok müzik eleştirmeni onu bugün yaşayan en yaratıcı caz bestecisi olarak

gösterirler. Bir çok kişi için müziğini dinlemek çok zorlu bir süreçtir. Ancak bestelerinin

tadını almaya başladığınızda a r ş i v i n i z i n e n ö n e m l i parçalarından birisi haline gelebilir.

Threadgill‟in müzik hayatı

1960‟larda başlıyor. AACM‟nin bir elemanı olan müzisyen bu

dönemlerde kendisi gibi müzisyenlerle kaynaşma fırsatı

bulduğu gibi müziğini de iletir.

Ben sizin y e r i n i z d e

olsam AACM‟yi iyice kurcalarım. 60‟ların sonunda Vietnam savaşı sırasında orduda görev yapan Threadgill, 1970‟lerde

double basçı Fred Hopkins ve davulcu Steve McCall ile Air t op l u l uğunu ku ra r . Bu döneminde de çok uçuk olarak

karşılanmış bir oluşum. Artık ortaya çıkan müziğe radikal emprovizasyon mu demeli,

avantgarde caz mı demeli bilemiyorum. Ancak ortada bir gerçek var ki, hem albümler çok değerli hemde bulması zor.

Ben bir miktar Soul Note kaydını CD formatında bulup satın almıştım ama CAM Jazz,

yavaş yavaş tüm Soul Note

arşivini re-master ederek kutu setler halinde yayınlıyor. Fiyatlar gayet makul ve kayıtlar

çok başarılı. Set içeriği mükemmel Air'in yanında yine

uçuk bir oluşum olan “Flute Force Four”la “Flutistry”, kendi Sextet'i ile kaydettiği “Spirit Of Nuff.. Nuff” daha ilerleyen

yıllarda kurduğu New Air‟den “Air Show No.1” (Bu albümde Cassandra Wilson da var) kutuya dahil edilmiş. Kutu

setlerini bulabilmek kolay değil ama ülkemize bir miktar geldi. Ben seti Öner Yumukoğlu

sayesinde edindim. Kendisine de buradan teşekkürler. Türe meraklı olanlar atlamasınlar...

Henry Threadgill Box Set

SM Arşiv

Henry Threadgill The Complete

Remastered Recordings on Black

Saint & Soul Note

CAM Jazz 7 CD Box Set

CD

20 Stereo Mecmuası

Page 22: Stereo Mecmuasi Sayi 28

22

Yazımızın başlığı biraz şaşırtıcı

değil mi? Müzik Hayvanı. Müzik Hayvanı bağımsız bir müzik oluşumu. Yurtdışında bu tarz oluşumlara independent label

deniliyor yani bağımsız bir plak

şirketi. Ancak ülkemizde bu tarz bir yapı pek bilinmediğinden müzik oluşumu bence Müzik

Hayvanı‟nı anlatmak için uygun terim.

Müzik Hayvanı oluşumundan ilginç bir şekilde haberim oldu.

Biliyorsunuz geçmiş aylarda Yakaza Ensemble‟ın A‟mâk-ı Hayâl albümünü öve öve

bitirememiştim. Hala da aynısını

düşünüyorum. Bence son yıllarda dinlediğim -kendi türünde– en başarı l ı 5 albümden bir tanesiydi. Bu

topluluğun bir parçası olan Eray Düzgünsoy vas ı tas ı i l e Facebook‟tan öğrendim Müzik

Hayvanı‟nı. Oluşum albümlerini meraklılarla ücretsiz olarak paylaşıyor. İnternet üzerinden

indirmek seçeneğinizin yanında

CD olarak ed inmenizde mümkün. Çeş i t l i müz ik

marketlerde Müzik Hayvanı yapımlarını edinebi lmeniz

m ü m k ü n . Ş i m d i l i k edinebileceğiniz noktaların tamamı İstanbul‟da ancak i n ternet ten de ind i rme

seçeneğimiz olduğundan bu

büyük bir sorun olmuyor.

Albümleri edinip beğenirseniz yazımın sonunda bulacağınız web adresi linkini kullanarak

bağış yapabilirsiniz. Zorunluluk yok, alt miktar yok. Canınız nasıl istiyorsa o şekilde

davranabilirsiniz. Ama albümleri indirip hoşunuza giderse karınca kararınca destek

olmaya calışın derim...

Bu tarz oluşumların en önemli

özelliği bence müzisyenlerin hiçbir baskı olmadan arzu ettikleri şekilde yani serbest olarak istediğini yapabilme

özgürlüğünü sağlamasıdır. An c ak h e r mü z i s y en i n yaşamaya ihtiyacı olduğundan

dinleyicilerin onlara destek

vermesi gerekli. Bugün her alt türden deneysel müzik tarzları,

ilerici, serbest performansa dayanan müzikler, pek fazla

seyirci ve dinleyici bulamıyor kendisine. Bu sadece Türkiye‟de değil, dünyanın her yerinde böyle maalesef. Hal böyle

o l u n c a m ü z i s y e n v e

dinleyicilerin buluşmasını ve karşılıklı etkileşimini sağlamak için bazı formüller gerekiyor.

Müzik oluşumları, web siteleri, b l o g ‟ l a r b u a m a ç l a kullanılabilecek enstrümanlar.

Ben Türkiye için Stereo Mecmuası‟nı da bu statüde görüyorum. En az ından elektronik derginin yönetimi

bende olduğu sürece bu durum

böyle devam edecek.

Müzik Hayvanı‟ndan yayınlanan iki albümü sizlere tanıtayım. İlk albüm Eray Düzgünsoy‟un

“Şifalı otlar için postlüdler” başlığını taşıyan albümü. Albüm neredeyse 27 dakikalık bir

süreye sahip. Emeği geçenler ise oldukça kalabalık. Haydi gelin listeye göz atalım. Beste

Özensoy: Obua. Bora Çifterler:

Timpani, Trampet, Vibrafon. Ceren Erendor: Viyolonsel,

Müzik Hayvanı

Stereo Mecmuası

SM Büyüteç Altında

Page 23: Stereo Mecmuasi Sayi 28

23

Piyano. Emrah Yilgin: Saksofon. Eray Düzgünsoy: Gitar. Ertan

Sahin: Tuba. Ezgi Kaki: Korangle. Hülya Uysal: Flüt. Kamucan Yalçın: Klarinet. Kerem Murat Özdemir: Keman.

Merve Darcan: Kontrabas.

Serkan Emre Çiftçi: Trompet. “Şifalı otlar için postlüdler” toplam 16 şarkıdan oluşuyor.

16 şarkının 27 dakikalık bir a l b ü m o l u ş t u r d u ğ u n u düşünürseniz, şarkılar çok uzun

değil. Ancak bazı şarkıların çok daha uzun olmasını isterdim doğrusu. Örnek vereyim mesela Enginar veya Nar!

Deneysel b i r a lbümden

bahsetmek her zaman zordur. Albümler genelde son derece içseldir. Belli bir forma sahip olmadıkları için bir dergi yazarı

için okuyuculara albümü anlatmak kabus gibidir. En kolay yönü alın dinleyin

demektir. Müzik Hayvanı albümleri için bunu söylemek çok kolay. Zaten albümleri

edinmek için ücret ödemenize

gerek yok. Bilgisayarınıza ö z g ü r c e i n d i r e r e k

dinleyebilirsiniz. Bu tarz müziğe yabancı olan okuyucularımız

için bir kaç öneri de bulunayım. Eminim ki bir çok insan web sitesine göz atacaktır. Bu tarz albümleri dinlerken herhangi bir

beklenti içine girmeyin. Müthiş

bir birliktelik, müthiş bir solo duymaya çalışmayın. Gözlerinizi kapatın ve müziğin sizi bir

yerlere götürmesini bekleyin.

Ne alaka diyeceksiniz ama zihninizi özgür bırakın. Bakalım siz neler düşünecek, neler hayal

edeceksiniz.

Sizlere bahsetmek istediğim

ikinci mini albüm “Fragments” adını taşıyor. Emir Emre‟nin kendi bestelerini içeren albüm

toplam 5 şarkıda oluşuyor. Şarkılar Emre‟nin gitarının e l e k t r o n i k ö ğ e l e r l e zenginleşt i r i lmesi , çeşi t l i

e f e k t l e r v e b i l g i s a y a r bölümleriyle desteklenmesi ile oluşturulmuş. “Boğaz 953”

isimli şarkıda Ertan Şahin

destek vermiş. Bu şarkı pek güzel olmuş. Şarkılar şaşırtıcı derece de uzun ve karmaşık

yapıdalar. Açıkçası ben çok beğendim. Yine zihninizi serbest

bırakabileceğiniz yapıdalar. Siz ne anlatmasını istiyorsanız şarkılar onu anlatıyor.

Siz bu satırları okurken Ömer

Sarıgedik‟in “Anomali” albümü

bilgisayarıma iniyordu. Bu albümle alakalı düşüncelerimi de kendi bloğumda yayınlarım yakın zamanda. Ayrıca çok

yakında Eray Düzgünsoy‟ün “Works” ismini verdiği albümü yine Müzik Hayvanı üzerinden

merak l ı l a r ı n b eğen i s i n e sunulacak. Eğer albümleri beğenirseniz web adreslerini sık

kullanılanlarınıza atmanızı

öneririm. Önyargılarınızdan sıyrı lıp aşağıdaki l inkleri kullanarak Müzik Hayvanı web sitesine doğru yol almanızı

tavsiye ederim... HC

Müzik Hayvanı

Web sitesi

www.muzikhayvani.com

Blog:

http://muzikhayvani.wordpress.com

Çalışmalar sırasında çekilmiş

fotoğraflar ve yayınlanan albümlerin kapakları

Stereo Mecmuası

Page 24: Stereo Mecmuasi Sayi 28

24 Stereo Mecmuası

AK Müzik kendi web sitesi son dönemlerde çok daha sıkı bir şekilde güncelleniyor. Geçen gün yeni yayınlanan albümlere

göz attığımda “Mutant – Blues In Z” CD‟sini görünce her zaman ki gibi merak başladı ve işi gücü bırakıp hemen albümü

satın almak üzere yollara koyuldum. Albümdeki isimleri görünce albümün çok sıradan

olmayacağı belliydi. Ama beklediğimden çok daha iyisi çıktı…

Mutant 7 gitaristen oluşan bir topluluk. Bu gitaristler; Bakış

Üstün, Eylül Biçer, Cansun Küçüktürk, Giray Gürkal, Deniz

Güngören, José Blasco ve Şevket Akıncı. İlk olarak

m ü z i s y e n l e r i t a n ı m a y a

çalışalım. Bakış Üstün, genç bir

müzisyen 1985 yılında Gebze‟de doğmuş. Biyografisinde lisede gitar çalmaya başladığı yazıyor. Genç yaşına rağmen çok iyi

müzisyenlerden müziğin teorisi ve matematiğine dair dersler almış. 2000′li yıllarda Arıza Band müzik yapmaya devam

etmiş ve Mutant ile daha önce gitar çalıştığı Şevket Akıncı ile aynı albümde buluşmuş. Eylül

Biçer 1987 yılında İstanbul‟da doğmuş. Lise yıllarında gitar çalmaya başlamış. Önemli bir çok müzisyenden dersler almış.

2006 yılında “Moonshine” grubuyla Blues Brothers‟ın alt grubu olarak gitar çalan Biçer‟in

“EVO Trio” adlı bir caz grubunda

müzik çalışmaları devam ediyor. Cansun Küçüktürk yine genç yaşlarda olduğunu zannettiğim

bir gitarist. Kendisi hakkında internet üzerinde çok fazla bilgi

bulamadım. Ancak İstanbul‟da çeşitli topluluklarda çalmış. Eğer hafızam beni yanıltmıyorsa rock topluluğu Bajar‟da da gitar

çalmıştı. Giray Gürkal yine internet üzerinde fazla bilgi bulamadığım bir müzisyen. Gürkal, çok sayıda özgür

doğaçlama projesi içerisinde bulunmuş. Müzisyenin iki albümü Amazon‟da denk geldi.

Hey People! ve Gurkal ve Umut Caglar birlikteliğiyle “Musik For Walkie- ta lk ies” A lbümler şimdilik elimde olmadığı için bir

şeyler karalamayacağım. Deniz Güngören yine oldukça genç bir müzisyen, 1987 doğumlu.

Çeşitli rock topluluklarında

müzik yapmış. Ben biyografisini ararken sinema ile alakalı sitelere denk geldim. Çeşitli dizi

Mutant – Blues In Z

SM Ayrıntılı İnceleme

CD

!

Page 25: Stereo Mecmuasi Sayi 28

25 Stereo Mecmuası

ve film projelerinde de görev almış. José Blasco‟yu bazı Oğuz Büyükberber, Islak Köpek ve Şevket Akıncı konserlerinden

tanıyoruz. Son olarak Şevket Akıncı 1972 doğumlu. uzun yıllar yurtdışında yaşayan Akıncı, rock gruplarında müzik

yapmış . Meşhur Berklee College of Music‟te okumuş. 1990′ların sonlarında i lk

albümlerini yayınlamış. Çok sayıda müzisyenle yaptığı çalışma var. Ancak geçen sene AK Müzik‟ten yayınlanan

Century albümünde beni tam can evimden vurmuştu ki hala b ü y ü k k e y i f l e a l b ü m ü

dinlemekteyim.

Bir çok genç müzisyenin

bilgilerini bulmakta zorlandım. Genç müzisyenlerin bu konuda kendi sitelerini açmalarının

yanında onları bi lgi lerle doldurmaları gerekli sanırım. En azından benim işim kolaylaşırdı.

Umarım ilerleyen yıllarda

ülkemizde de “All Music” tarzı siteler kurulur. Müzikle uğraşan herkesin faydasına olacaktır

böyle bir durum. Çünkü bana kalırsa Myspace ve türevleri ile vakit geçmez.

Gelelim albüme. İlk olarak şarkı listesi;

1 Mezur A 2:01 2 Menschenheitsdammer 6:45

3 Corrections 3:47 4 Büyük saat 6:09 5 Gonzo fist 4:40 6 TV people 4:02

7 Maymun 5:13 8 Disconnectus erectus 4:35 9 1979 2:38 10 El topo 5:08

11 Ether party 2:56 12 Polka gerilla

Albümü satın almadan önce ilk olarak Glenn Branca projeleri

geldi. Malum çok gitarist olunca bu tarz bir çalışma mıdır diye

merak ettim. CD‟yi alır almaz hemen dinlemeye koyuldum.

Beklediğimden oldukça farklı bir ç a l ı ş m a o l d u ğ u n u söyleyebilirim. Köklerini caz, blues ve rock‟tan alan bir

albüm. Ancak köklerin üzeri a rd ı a rkas ı kes i lmeyen doğaç lamalar la örü lmüş.

Atışmalar, minik sololar havalarda uçuşuyor. 7 gitarist olunca neredeyse 7 ayrı gitar

tonu ve tekniği var. Temiz gitar

tonlarının yanında bol bol distorsiyonlu gitarlar tonları da kullanılmış. Bu durumda albüm

meraklı kulaklar açısından çok zengin. Albümde dominant bir sound yok. Hemen her şarkıda h e r d a k i k a h e r ş e y

değişebiliyor. Şarkının bir yerinde Blues etkileri alırken bir saniye sonra son derece sert bir

rock hatta daha fazlasına

dönüveriyor albüm. Özellikle

son iki şarkı olan “Ether Party” ve “Polka Gerilla” şarkılarını dinleyenler albüm geneli için bu duruma hak vereceklerdir. Bu

arada özellikle “Polka Gerilla” bir kapanış parçası olarak çok eğlenceli bir finale vesile olmuş. Güzel bir sürpriz oldu benim

açımdan.

Albümün kayıtları Ergin Özler tarafından, miksajı Demirhan Baylan tarafından yapılmış.

Albümün kapak fotoğrafı Deniz Kader‟e, tasarımı ise Candaş

Şişman‟a ait. Albümün kayıt kalitesi gayet başarılı, CD‟nin

tasarımını ise çok beğendim. Özellikle kapaktaki gitar ana temalı illüstrasyon pek hoş. Bu arada kocaman bir teşekkür AK

Müzik‟e gidiyor. Son yıllarda yayınladıkları albümler açık konuşmak gerekirse bir çok

plak şi rketinin kaçacağı türlerde. Bu açıdan ülkemizde müziğin gelişmesi açısından

önemli işler yapıyorlar.

HC

Mutant – Blues In Z

AK Müzik CD

Müzik: 9/10

Kayıt: 8/10

Dış kapak gibi iç

kapak tasarımı

da müthiş görünüyor

Page 27: Stereo Mecmuasi Sayi 28

Nelson Riddle ismi ilk bakışta çok

tanımadığınız bir isim olabilir. Ancak uzun yıllar kurduğu büyük orkestralarla ortalığı kasıp kavuran Riddle, Ella Fitzgerald,

Frank Sinatra, Dean Martin, Nat King Cole gibi önemli isimlerle çalışmış. Bu isimlerle çalışırken onun aranjör ve besteci kimliği

ön plana çıkıyor. Zaten Sinatra onun için gelmiş geçmiş en öneml i aranjörlerden bi r

tanesidir demişti r. Oscar Peterson ise piyano virtüözü o lmasın ın yanında farkl ı toplulukları ile caz müzikte

kendisine haklı olarak önemli bir isim yapmış ve ülkemizde de caz dinleyicileri tarafından çok

sevilen bir isim. İkili bir araya geldiğinde bir tarafta Riddle‟ın kompozisyonları bir tarafta da Peterson‟ın doğuştan gelen

müzik kabiliyeti ile dinlenmesi keyifli bir albüm çıkmış ortaya. Albümde ben bu melodiyi bir yerlerden hatırlıyorum cümlesini

bol bol söyleyeceksiniz. Hemen

söyleyelim albümdeki bir çok me l od i Duke E l l i n g t on ,

Thelonious Monk, Benny Goodman gibi önemli isimlerden tanıdık. 1964 yılında Verve etiketi ile yayınlanan albüm

insanı sıkmayan bol swing‟li yapısı ile dikkat çekiyor. HC

Söz konusu Bill Evans olunca bir

çok okuyucumuzun yeni çıkan plakları yakından takip ettiğini yakınen biliyorum. Speakers Corner belirli aralıklarla saklı

kalmış Evans kayıt larını yayınladıkça hepimiz çok mutlu oluyoruz. Yine bir konser kaydını mercek altına alalım. "Bill Evans

At Town Hall"da büyük müzik adamı yine üçlü bir formasyonda basta Chuck Israels ve davulda

Arnold Wise kendisine eşlik ediyor. Plak konserin birinci bölümünü içeriyor umarım yakın zamanda ikinci bölümde

yayınlanır. Albümün en önemli performansı konserden iki hafta önce vefat eden babasının

anısına çaldığı yaklaşık 13 dakikalık bölüm. Böylesine duygu dolu bir şarkı (belki medley demek daha doğru olur)

için bile alınabilecek bir plak. Bilindik iki melodi üzerine yaptığı emprovizasyon müthiş. Plakta ayrıca "I Should Care",

"Spring Is Here", "Who Can I

Turn To" ve "Make Someone Happy" gibi klasiklerin Evans

tarzı yorumları dinleyiciyi mest edecektir. Speakers Corner plağı gatefold formatında yayınlamış. Ori j inal kayıt üzerindeki

remaster çalışması da çok başarılı. Almamış olanları acilen listelerine eklemeleri gerekli!

Illinois Jacquet, Amerikalı bir

müzisyen. Tenor saksafonu ile attığı bazı sololar caz tarihinde kendisine yer bulmuştur. Jacquet farklı müzik tarzlarında

da çalmaya son derece istekli bir müzisyendi ve hem baladlar hemde hızlı şarkılarda başarılı p e r f o r m a n s l a r a i m z a

a t a b i l i y o r d u . M ü z i k kariyerindeki en önemli gelişme 1940‟ların ortasında Count Basie

orkestrasına katılmasıydı. Bu aslında çok riskli bir adımdı Jacquet için. Çünkü Lester Y o u n g ‟ ı n o r k e s t r a d a n

ayrı lmasıyla onun yerini alacaktı. Bu yıllardan itibaren müzikal anlamda kendisini

geliştiren Jacquet, “Jazz at the Philharmonic” konser serilerinde çok önemli performanslara imza attı. Bir çok müzik tarhiçisi

açısından “R&B” “rock and roll”da kullanılan saksafon bölümlerinde önemli bir etki sahibidir. Hatta 1942 yılında

Lionel Hampton orkestrasında

“Flying Home” şarkısında attığı solo ile 18 yaşında müzik

tarihine girmiştir. Albümde Jaquet‟e süper bir kadro eşlik ediyor; Roy Eldridge, Jimmy Jones, Herb Ellis, Ray Brown ve

Jo Jones. Achtung, Harlem Nocturne ve Las Vegas Blues şarkılarına dikkat. HC

Oscar Peterson And Nelson

Riddle The Trio And Orchestra

Speakers Corner LP

Illinois Jacquet—Swing's The

Thing On

Speakers Corner LP

Bill Evans At Town Hall

Speakers Corner LP

Müzik: 8/10

Kayıt: 8/10

Müzik: 8/10

Kayıt: 9/10

Müzik: 9/10

Kayıt: 9/10

LP LP

27 Stereo Mecmuası

SM Kısa Kısa

LP !

Page 28: Stereo Mecmuasi Sayi 28

İlk canlı performansı Mary Lou

Williams tarafından Carnegie Hall‟da New York Philarmonic

orkestrası eşliğinde verilmiş olan ve bestecinin tanıdığı

müz i syen l er i n as t ro l o j i k bu r ç l a r ı n ı g öz e a l a r ak bestelediği eserin (Örneğin: koç: Billie Holiday & Ben

Webster, boğa: Duke Ellington & Bing Crosby, yengeç: Lena Horne) 60 yıl gibi bir aradan

sonra piyanist Geri Allen önderliğinde yeniden yorumu.

Eşlik edenler: basta Buster Williams ve davulda Billy Hart

veya Mary Lou Williams ile

bizzat çalışmış olan Andrew Cyrille.

Hepsi günümüzün kalbur üstü c a z m ü z i s y e n l e r i . Performansları da, bekleneceği

üzere birbirilerini tamamlayıcı ve son derece uyumlu. İstisnasız olarak her burca a d a n a n b e s t e f a r k l ı

doğaçlamalarla süslenerek daha da ileriye götürülmüş, aslına sadık kalmakla beraber daha

“güncel” hale getirilmiş.

Orijinal plakta bulunmayan ve

biri Mary Lou Williams‟a

teşekkür niteliğinde olan Geri Allen bestesi de bonus.

B.M.

Mary Lou Williams Collective –

Zodiac Suite Revisited – Mary

Records - CD

Müzik 8/10

Kayıt 8/10

Mary Lou Williams Collective – Zodiac Suite

SM Kısa Kısa

CD

28 Stereo Mecmuası

Page 29: Stereo Mecmuasi Sayi 28

Mary Lou Williams 1910 doğumlu, Amerikalı caz

bestecisi, piyanisti ve aynı zamanda o rkes t r a i ç i n

aranjmanlar yazarıdır.

Kendi radyo programı, 100‟ü aşkın değişik formatlarda

plakları, sayısız ünlü müzisyenle çalışmaları ve dünya turneleri dahil olmak üzere yine sayısız konserler vermiş olmasına

k a r ş ı n g e n e l k i t l e d i n l e y i c i l e r i n d e n i s e “müzisyenlerin müzisyeni” olan bir sanatçıdır. 1945 yılında,

solo, basta Al Lucas, ve/veya davulda Jack Parker i le

kaydettiği bu eseri hiç kimse kayıt kalitesi için dinlemez

ancak Duke Ellington, Louis Armstrong ve Benny Goodman

i ç i n a r a n j m a n y a z a n , Thelonious Monk, Charlie Parker, Dizzy Gillespie veya Miles Davis gibi isimlere hocalık

yapmış birisinin müzikleri, besteleri ile dolu olduğu için dinler. Yeni basım CD‟de daha

önce yayınlanmamış olan alternatif kayıtlar da var. Caz

tarihinde bir köşe taşı mı desem, başyapıt mı desem,

başlı başına bir esin kaynağı mı

desem, bilemiyorum. Her caz koleksiyonuna lazım.

B.M.

Mary Lou Williams – Zodiac Suite

Mary Lou Williams – Zodiac Suite

Smithsonian Folkways - CD

Müzik 10/10

Kayıt: tarihi

CD

SM Kısa Kısa

29 Stereo Mecmuası

Page 30: Stereo Mecmuasi Sayi 28

30

Gilbert Scott-Heron veya bizim tanıdığımız ismiyle Gil Scott-Heron (1 Nisan 1949 – 27 Mayıs

2011) vefat etti. O bir

müzisyen, şair, yazar ve konuşmacıdır. Onun müzik yolculuğu caz, blues ve soul müziğin bir karışımıdır. Müziğini

sözlerle desteklemesi onun en önemli özelliklerindendir. Sözler genelde sosyal olaylar ve

dolayısıyla politik bir içeriğe daha doğrusu karşıtlığa sahiptir. Vokal tekniği son derece

kendisine özgüdür. Bunun en

önemli sebebi bir şeyler s ö y l e m e k , a n l a t m a k istemesinden kaynaklanır.

Bazen konuşur gibi anlatır şarkılarını, bazen sözleri bir şiir gibi okur, bazen de öylesine hızlaca bir şeyleri anlatmanın

derdine düşer ki, benim gibi zayıf İngilizcesi olanlar ortada dönüp do l aşan konuyu anlamakta zorlanır. CD veya

plak kapakçığının yardımına başvurur.

Gil Scott-Heron‟un müziğinden bahsettiğimizde ismini mutlaka anmamız gereken bir isim var;

Brian Jackson. 1970′lerde

üniversite sırasında tanışan iki önemli isim uzun yıllar birlikte çalışırlar.

Gil Scott-Heron‟un bir şeyler söylemek istediğini yazdım.

Özellikle 1970′lerin sonlarında politik zenci hareketinin hız kazanmasıyla sözlerinde ve

şiirlerinde önemli bir dönüşüm

yaşan ı r . 1960′ l a rda ve 1970′lerdeki meşhur “Black P o w e r ” h a r e k e t i n d e n

etkilenmiştir. Black Power nedir derseniz, bir nevi Amerika‟da yaşayan Afrika kökenlilerin beyazlara karşı üstünlüğünü

savunan siyasi görüştür. Bu görüşün müzik dünyasında özellikle de siyah müziğinde

önemli etkileri olmuştur.

Müzik tarihçilerine göre Gil Scott-Heron bir yönüyle soul

müziği derinden etkilemiştir. Neo-soul denilen tür, bir

yönüyle bir şeyler anlatma konusunda onun yolundan gider. Sözlerin daha önem

kazandığı bu yeni soul akımı

özellikle 1990′larda popülerlik kazanmış. Bu türe çok hakim olmadığımdan fazlaca yorum yapmayacağım. Gil Scott-

Heron‟un asıl etkilediği müzik türü hip hop‟tur. Çoğu insan bu müziği dans edilen kızlardan ve

spor arabalardan bahsedilen bir müzik türü olduğunu zanneder. Ancak durum pek öyle değildir.

Politik söyleme sahip son

derece üst düzey sözler yazan hip hop toplulukları vardır. Bu toplulukların bir çoğu Gil Scott-

Heron‟u müziklerinin babası olarak kabul eder.

Gil Scott-Heron işte bu yüzden çok önemli bir isim. O ölene kadar müzik yapmaya devam

etti. Hatta 2010 yılında “I‟m

New Here” isimli bir de albüm yayınlamıştı. Ne diyelim toprağı bol olsun… HC

Gil Scott-Heron’un Ardından

SM Saygı Duruşu

Stereo Mecmuası

Page 32: Stereo Mecmuasi Sayi 28

Sizlere Stockfisch kataloğundan tanıtacağım albüm Amerikalı

besteci ve yorumcu Sara K'nın Water Falls albümü.

Sanatçı Blues, folk ve caz

tarzlarının bileşiminde eserler ortaya koymakta, ayrıca iyi bir akustik gitar virtüözüdür.

Sanatçının 2001 yı l ında Stockfisch'ten yayımlanan ilk

albümü olan Water Falls sonrası

2003'te Live In Concert, 2006'da Hell or High Water yine Stockfisch'ten yayınlanan

albümleridir. Sanatçı 2009'da yine aynı firmadan Made In The

Shade albümünü bir veda albümü olarak çıkarmış ve

Stockfish'ten öncesinde de uzun yıllar süren müzik kariyerine son vermiştir.

Konumuz olan Water Falls albümüne gelirsek içeriğinde

oniki parçadan oluşan albümün tanıtmakta olduğum uzun çalar formatı firma tarafından double

LP olarak hazırlanmış. Albümü dinlerken firmaya özgü net pürüzsüz kayıt hemen dikkat çekmekte ve her ufak detay

kayıt içinde algılanabilmekte.

Buna birde sanatçının harika yorumu ve gitar partisyonlarını

da ekleyince din lemeye doyulamayan güzel bir blues

çalışması ortaya çıkmakta.

Sizlere yine bu albümde uygulanan plak mastering konusunda da altta bilgi vermek isterim:

Plak mastering işleminde

stereo'yu oluşturacak 2 sinyal

esastır. Bu sinyaller pikap dönüş hızının yarım devri kadar bir zaman aralığı sağlarlar. Bu

SM Ayrıntılı İnceleme

Sarah K - Water Falls

LP

32 Stereo Mecmuası

Page 33: Stereo Mecmuasi Sayi 28

33 1/3 devir albümlerde 0,909 saniyedir. İlk varan sinyal

basılmaz ve kesme iğnesinin mekanizması için kontrolör olarak kullanılır. Dolayısıyla müzik yolları yada çizgileri

(bunu İngilizce de groove

olarak adlandırmaktayız) için gereken 0,9 saniye kesme i ğ n e s i ç a l ı şm a a r a l ı ğ ı

hesaplanır.

Üstte DMM kesim iğnesi (SX

82) operasyon ha l i nde görülmekte. Burada ince saydam tüp mar i fet i y l e

bobinlere soğutma için helyum sağlanmakta

Müzik yolları ya da çizgileri (grooves) için bakır plaka üstündeki gerekli boşluk farklı

pa ramet re l e r ta ra f ı ndan belirlenir. Örneğin kazanç ve

faz korelasyonu gibi.

Analog bant makinelerinin

kullanıldığı zamanlarda ön

sinyal ile kesim sinyali teybin 2 kafası arasındaki bant kısım

tarafından belirlenirdi. Bugün kesim sinyali genellikle dijital master ' l a rdan a l ınmakta dolayısıyla bu maksat için dijital

g e c i k t i rm e ku l l a n d ı ğ ı n ı belirtmekte Stockfish.

Ses istasyonunda 2 stereo

sinyali 4 kanallı EDL e vererek

gerekli zaman aralığını ön ve kesim sinyalleri için elde etmekteler Sesi dijitalden

analoğa çevirmek için yüksek kaliteli D/A Daniel Weiss

konvertör kullanmaktalar. Bu cihazın stüdyolar için olanı GAMBIT DAC1 ve ev kullanımı için olan odyofil tipi ise

MEDEA'dır.

Şarkı Listesi; Side A: Yatahyta Running Away from You

Turned My Upside Down

Side B The Painter Waterfalls

(Would You) Break My Heart

Side C:

Step On Mine Destination All Your Love (Turned To

Passion)

Side D:

In The Fall(Maggie's Dream) Blind-Hearted

Anynore

Bülent Şaman

33 Stereo Mecmuası

Page 34: Stereo Mecmuasi Sayi 28

Bireli Lagrene, farklı tarzlarda

albümler yaparak dinleyicilerini şaşırtma potansiyeli yüksek bir müzisyen. Bazen büyük bir orkestrayla, bazen rock‟a yakın

bir sound‟la karşımıza çıkan Lagrene asıl olarak Reinhardt müziğinin günümüzdeki en önemli tesilcisi. Şahsen ben en

çok bu tarz albümlerini tercih ediyorum. Move, Django Reinhardt‟ın ortaya çıkarttığı özel

çingene müziğini modernize etme çalışmalarındaki önemli bir a d ı m . Move a l bümünde kullandığı formül biraz farklı.

İsterseniz müzisyenlere bir göz a t a l ı m . Za t en f a r k l ı l ı ğ ı anlayacaksınız. Hono Winterstein

gitar, Franck Wolf saksafon, Diego Imbert double bas. Gördüğünüz gibi Lagrene klasik formasyonlarında alıştığımızın

aksine (keman olmamasına dikkat) daha caza dönük bir dörtlü ile kaydetmiş albümü. Bu sayede Django‟nun müziğinin

farklı formlara girmeye ne kadar

müsait bir tarza sahip olduğunu da görüyoruz. Benim açımdan

çok başarılı bir çalışma. Muhtemelen Re inhard t ‟ ı n müziğini seven okuyucularımız b u f a r k l ı y o r u m u d a

seveceklerdir. Şu üçlü kombo‟ya özel l ikle dikkat; Nuages, C h e r o k e e v e D a n s e

Norvegienne! HC

KontruKt, bizden bir caz

topluluğu. Ama al ışı lmış çizgilerin son derece dışındalar. Ülkemizde (ve görünüşe göre) çok aşırı geniş bir dinleyici

kitlesi olmayan serbest caz ve emprovize müzik çalıyorlar. Ülkemizde son yıllarda bu alandaki gelişmeleri büyük

keyifle takip ediyorum. Umarım hep birlikte dinleyici kitlesini genişleteceğiz. KonstruKt, 2008

yılında yayınladıkları Dolunay albümü ile gerçekten önemli sürprizler içeren sıradışı bir caz deneyimi sunuyor. KonstruKt,

nefesli enstrümanlarda Korhan Futacı, gitarda Umut Çağlar ve davul ve vurmalılarda Özün Usta

ve Korhan Argüden ‟den oluşuyor. Albümde bir isim var ki, serbest caz sevenler için bambaşka bir öneme sahip;

Peter Brötzmann. Benim için de çok önemli bir müzisyen. KonstruKt ‟ün bi r önceki albümünde de Sun Ra‟dan

tanıdığımız ve sevdiğimiz

Marshall Allen var. Dolunay için söylenecekler pek az. Müthiş

keyifli bir albüm. Brötzmann‟ın yaşına göre performansı, genç m ü z i s y e n a r k a d a ş l a r ı n performansına veya tutkusuna

m ı ş a p k a ç ı k a r t ı l m a l ı bilemiyorum. Alın, destekleyin. Bir de buraya göz atmanızı

şiddetle tavsiye ederim.

1 Ekim 1969 BYG Actuel

Records çıkışlı, 2001'de yeniden yayınlanarak cazseverlere çöldeki vaha hissi yaşatan, benzersiz musette tonuyla

açılan eşsiz Ethnic-Free Jazz albümü, bir Dewey Redman şaheseri Tarik.

Aynı zamanda Redman'ın büyük oğlunun adı. Ornette Coleman'la

geçen yıl larının ardından köklerine bağlı kontrbasçı Malachi Favors Maghostut'la

dönemin (değeri bilinmeyen) u s ta p l ak ş i rke t i BYG

bünyesinde tanışan Redman, yine Coleman' ın sağlam

sidemanlerinden baterist Ed Blackwell'ı da yanına alarak piano-less trio'sunu oluşturmuş. Hatta o s ı ra lar avrupa

turnesindeki Redman albümü paris'te kaydetmiş ve paris? oui! adlı leziz parçayı da buraya

adamış. Öte yandan albümün açılış şarkısı Tarik'ta Ed B l a c k w e l l ' ı n f r e e j a z z

duayenliğini kanıtlayan ritmini

ve sırtını Malachi Favors'ın kemik tonlarına yaslayan Dewey Redman'ın Musette (Çin zurnası)

tonunu beğenmemek mümkün değil. Unutmadan, Related & Unrelated Vibrations'ın mucizevi bir final oluşturduğunu eklemek

isterim. Can Tutuğ

Bireli Lagrene Gipsy Project:

Move / Dreyfus CD

Dewey Redman - Tarık

BYG Actuel Plak

KonstruKt ve Peter Brötzmann -

Dolunay / Ares Müzik CD

Müzik: 8/10

Kayıt: 7/10

Müzik: -/10

Kayıt: 8/10

Müzik: Müthiş keyifli /10

Kayıt: Kimin umurunda :)/10

CD

34 Stereo Mecmuası

LP

SM Kısa Kısa

CD

Page 35: Stereo Mecmuasi Sayi 28

35 Stereo Mecmuası

1951 doğumlu Eric Bibb

ülkemizde de çok sevilen bir Amerikalı blues müzisyeni. Uzun yıllar önce Avrupa‟ya taşınan Bibb, 2010 yılı albümünde sık sık

karşılaştığımız şekilde bir anma albümüne imza atmış. Bu albüme konu olan müzisyen Booker T. Washington White

veya onu tanıdığımız ismiyle; Bukka White. Mississippi doğumlu White, ile bir diğer

blues devi B.B. King, akrabalar. Bu önemli isim, metal gitar denilen (Amerikada national guitar deniyor) özel bir gitar

çalan önemli isimlerden bir tanesi. 1909 yılında doğan müzisyen ilk kaydını Victor

Records için 1930 yılında yapmış. Kendisine özgü bir stil yaratan Whi te, özel l i k l e gospel‟de gördüğümüz son

cümlenin bel l i sat ı r larda tekrarlanması geleneğini blues‟a taşımıştır. White ilerleyen yıl larda unutulmuş ancak

1960‟lardaki Blues‟un araştırma

ve yeniden yükselme döneminde tekrar hatırlanmıştır. Hemen her

blues müzisyeninin hayatında olduğu gibi White‟ın hayatı da efsanelerle örülüdür. Bibb, bu efsaneleri güncel bir yorumla

günümüze taşıyor. Albüm klasik Bibb çizgisinde. Blues severler mutlaka göz atsınlar. HC

St. Louis to Liverpool, Chuck

Berry‟den müthiş bir rock‟n‟roll albümü. 1964 yılında Chess Records tarafından yayınlanan a lbüm Speakers Corner

tarafından plak formatında yeniden yayınlandı. 1963 yılında Berry neredeyse 2 yıl süren hapis cezasını çekip serbest

kalıyor. Hapishane‟deyken aralarında “Beach Boys”un da bulunduğu beyaz gruplar onun

şarkılarından fazlasıyla etkilenip (aslında daha ileri gidilebilir) listelerde başarı kazanmışlar. Hatta 1960‟larda ortaya çıkan

İngiliz blues akımı da Berry‟i bu müziğin bir nevi babası olduğunu göstermek için bu

plağın hazırlığına başlanır. Chess Records, albümü yayınlayınca h e m A m e r i k a h e m d e İngiltere‟de önemli başarı

kazanır. "No Particular Place to Go;" "You Never Can Tell;" "Promised Land" albümde bence en çok öne çıkan şarkılar. Albüm

çıktığı dönem ve albümün yapısı

itibarıyla çok önemli. Türü s e v e n l e r i n a r ş i v l e r i n d e

bulunması gereken bir albüm. Speakers Corner albümün plak baskısında bence müthiş bir iş yapmış. Hatta daha önce

yayınlanmış MoFi‟nin altın diskinden bile daha başarılı. HC

McKinley Morganfield veya

tanıdığımız ismiyle Muddy Waters Stereo Mecmuası‟nda d e v a m l ı b a h s e t t i ğ i m i z isimlerden bir tanesi. Modern

Chicago blues‟unun babası olarak kabul edilen Waters, Amer ikan b lues tar ih in i e t k i l e m e s i n i n y a n ı n d a

1960‟ larda İngi l i z b lues hareketini daha sonra da rock‟n‟ roll dünyasını etkilemiştir. At

Newport 1960, meşhur Newport festivalinde yapılan bir kayıt. Kaydın en önemli özelliği W a t e r s ‟ a e ş l i k e d e n

müzisyenler. İsterseniz hemen bir göz atalım. Otis Spann piyano ve vokaller. Pat Hare

gitar. James Cotton armonika. Andrew Stephens bas ve Francis Clay davul. 1960 Newport festivalinin bir de

önemli bir özelliği var, resmen isyan çıkıyor. Waters konserde I Got My Brand On You", "Hoochie Coochie Man" ve "Tiger In Your

T a n k ” g i b i ş a r k ı l a r ı n ı

yorumlamış hemde müthiş bir şekilde! Muhtemelen bu konser

kaydı blues tarihinin en önemli kayıtlarından bir tanesi ve bence blues severlerin arşivlerinde bir şekilde olması gerekiyor. Müzik

mükemmel, plak baskısı çok ba şa r ı l ı , ü l k em i zde d e bulunuyor. Eh daha ne

duruyorsunuz? HC

Eric Bibb - Booker’s Guitar

Telarc CD

Muddy Waters - At Newport

1960 / Speakers Corner Plak

Chuck Berry - St. Louis to

Liverpool / Speakers Corner Plak

Müzik: 7/10

Kayıt: 8/10

Müzik: 10/10

Kayıt: 8/10

Müzik: 9/10

Kayıt: 8/10

SM Kısa Kısa

! LP LP CD

Page 37: Stereo Mecmuasi Sayi 28

Bu yazının başlığı konusunda iki seçenek

konusunda çok kararsız kaldım, ilki kazara yada Kazaen Şarkıcı idi . Bu başlık bana oldukça didaktik geldi, hem tüm olayı

baştan anlattım bitti gibi oldu hem de her ne kadar tamamıyla gerçek olsa da olay biraz çocukluğumuzun Türk filmi

formatına girdi, genç kadın kaza geçirir sakat kalır, genelde bizde kör olur, sonra pat aşkın

gücü falan gözler açılır, aşıklar kavuşur halbuki Melody Gardot‟yu bugünkü noktasına getiren geçirdiği korkunç kaza

değil tam aksine kazadan son rak i mücade l es i v e direnişidir. İşte bu nedenle

Kadın Sisyphos, oldukça

feminen görünümlü bu kadına çok daha fazla uymakta.... hem

mücadelesi, hem öyle bir kazadan sağ çıkması adeta gerçek Sisyphos‟un ölüler ülkesine girip çıkmayı başaran

tek canlı olması gibi etkileyici... Neyse, abarttığımı düşünen varsa yapacak bir şey yok... Ben yine de Melody Gardot‟nun

müziğini merak ediyorsanız bu mitolojik açılışlı yazıyı okuyun derim.

Melody Gardot‟nun yaşamının

ilk bölümüne göz attığımızda, sanatçının 9 yaşında piyano çalmaya başladığını 16 y a ş ı n d a n i t i b a r e n i s e

Philadelphia‟daki barlarda Cuma ve Cumartesi geceleri 4 saat

boyunca The Mamas & the Papas„tan Duke Ellington„a

hatta Radiohead‟e kadar geniş bir müzik aralığında, ama sadece kendisinin belirlediği parçaları çaldığı hakkında

bilgilere rastlıyoruz. Bu müzik seçimi bizlere bugünlerde sunduğu caz ve blues‟un kadınlara özgü bir tutkuyla

yap ı l an kar ı ş ımı o larak yansımış.

Genç Melody‟nin yaşamı kendi halinde devam ederken 2003

yılında, daha 19 yaşındayken, uğradığı bir trafik kazası çok ciddi ve kalıcı yaralar almasına neden oldu. Bisik let iyle

giderken bir jipin onu altına alması sonucu, başında,

be l kem iğ i nde ve ka l ça k em i ğ i nd e k ı s a ca t ü m

Kadın Sisyphos / Melody Gardot

37 Stereo Mecmuası

SM Biyografi

Page 38: Stereo Mecmuasi Sayi 28

vücudunda ciddi kırıklar meydana gelen sanatçı tam bir

yıl boyunca, hastanede hiç kıpırdamadan sırt üstü yatmak zorunda kalır. Gardot‟nun beyninde meydana gelen hasar

tıbbi adı anomia olan, isimleri ve nesneleri hatırlayamama olarak özetleyebileceğimiz bir

rahatsızlığa neden olur. Bunun

sonucunda hayatımızdaki en basit şeyleri, örneğin diş f ı rçalamak ve yürümek,

konuşmak gibi fonksiyonları yeniden öğrenmesi gerekir. Ayrıca hafızasında kısa ve uzun dönemler ile ilgili oluşan

kayıplar en önemlisi ani ışık ve sese karşı gösterdiği kitlenme derecesinde tepkiler de tüm bunların üstünde yer almakta.

Tüm bunları aşan, kendi deyimiyle her gün Everest dağına tırmanan, bir sanatçıyı ve

müziğini “caz ve blues‟un kadınsı bir tutkuyla yapılan karışımı” diye nitelemek asla onu ve müziğini

hafife almak değil tam tersine bu tutkunun ancak bir kadında o lab i lmes ine duyduğumuz saygıdan i ler i geld ig in i belirtmekte fayda var.

Peki nasil olur da çoğu insanın

tedavi sürecini bile atlatıp atlatamayacağı böyle bir kazadan bugünkü Grammy adaylığına ulaşır. Bunun sırrı kendi deyimiyle her gün Everest‟e

tırmanmasında, bana göre ise ölüler diyarından geri dönüp Sisyphos gibi koca koca kayalar yerine yeniden öğrenmek

zorunda kaldığı kelimeleri beyninin bir köşesine yerleştirip ertesi gün belki de aynı kelimeleri yeniden öğrenip yeniden beynine yerleştirip muhtemelen de ertesi

gün bunu yapacağını, yapmak

zorunda kalacağını bilmekte yatıyor. Melody Gardot‟nun bu inanılmaz iyileşme sürecine nasıl

bir tedavinin yardımcı olduğuna gelince, bu topraklara hiç yabancı olmayan bir terapinin, müzik terapisinin tüm bu iyileşmeyi sağladığını görüyoruz. Yaşadığı

hafıza kaybı ve ifade zorluğu gibi sıkıntıları müzikle atlatacağına inanan bir t ıp adamının sayesinde, kendi deyimiyle

bitkisel dönemini, yattığı yerde kendini müzikle ifade ederek, besteler yaparak geçirmiş. Bu arada her ne kadar piyano çalsa da bugün sıklıkla çaldığı gitarı

gerçek anlamda yattığı yerden öğrenmiş. İlk albümünün adının Some Lessons, The Bedroom Sessions yani, bazı dersler, yatak odası seansları olması, ilk anda

yarattığı cinsellik dolu izlenime r a ğme n a s l ı n d a M e l o dy Gardot‟nun kendine has mizah

38 Stereo Mecmuası

Gardot‟un büyük kalabalıklara

ulaştığı albüm My One and Only Thrill‟in

kapağı

Page 39: Stereo Mecmuasi Sayi 28

anlayışının sonucu olarak yatalak olarak geçirdiği dönemle dalga

geçen bir isim.

Hastanede yattığı dönemde bırakın şarkı söylemeyi ya da konuşmayı, mırıldanmayı bile yeniden öğrenen bir insanı şarkı söylemeye bu denli hangi içgüdü

iter, böylesine bir tecrübeyi çok şükür ki yaşamamış olan, benim gibi insanların verebileceği bir cevap değil. Ancak müziğin tedavi edici etkisine veya en

yalın haliyle müziğin kendisine o lan inanc ın ın , onu i l k konserlerine vücuduna bağlı olan ve k ısaca TENS deni len

(Transcutaneous Electro-Nerve Stimulator kısaca acıyı azaltmaya yönelik, akü ile çalışan bir stimulatör/uyarıcı) bir cihazla çıkma gücünü verdiğini söylemek

lazım. Müziğin kendisi için ne

ifade ettiğni soranlara; müzik benim için her şey, benim

mutluluğa sahip olmama, hatta bugün her kimsem o olabilmeme neden olan sebep diye açıklıyor. Başka bir röportajında müziği onu yattığı yerden elinden tutup

kaldırarak nereye kadar süreceğini hesaplamadan beraber yürüdüğü bir insan, bir dost olarak tanımlıyor.

Melody Gardot‟nun EP formatında olan ilk albümü olan Some

Lessons, The Bedroom Sessions‟ı bir yana bırakırsak başlangıç a l b ü m ü s a y a b i l e c e ğ i m i z Worrisome Heart 2008 yılında

piyasaya çıkmış. Bu albümü tanımlarken, son derece kişisel , tıpkı günlük yazmak , kafamda duyduklarımı kağıda dökmek gibiydi diye anlatıyor Gardot.

Albümün adını Worrisome Heart

(Kaygılı/Huzursuz Kalp) isimli bestesinden almasını ise o

dönemdeki durumunu en iyi anlatan şark ı o lmasından kaynaklandığını anlatıyor.

Worrisome Heart albümünden sonra Madeleine Peyroux, Norah Jones hatta Ella Fitzgerald ve

Billie Holiday gibi caz ikonları ile karşılaştırılmasını ise, müzik yapmanın rekabet etmeye yönelik bir kavram olduğunu hiçbir zaman düşünmediğini, hiç bir

müzisyenin yaptığı müziği bu anlamda analiz etmediğini, kişinin müzik yapmasının kendi içinde yeteri kadar büyük bir başkaldırı

ve meydan okuma olduğuna inandığını belirterek tevazuyla karşılıyor. Tüm bu sanatçılar ile karşılaştırılmasını ise insanın d oğ a s ı n d an k ay n a k l a nan

benzerlik bulma çabası veya

39 Stereo Mecmuası

Basın

bültenlerinde

kullanılan büyük özenle çekilmiş

fotoğraflar gerçekten çok

güzel :)

Page 40: Stereo Mecmuasi Sayi 28

m u k a y e s e d u y g u s u n d a n kaynaklandığını düşündüğünü, bu sanatçı lar ın müziğinin

kendisini her halükarda hem insan hem sanatçı olarak zaten

yücelttiğini belirtiyor.

Bu sene piyasaya çıkan albümü My One and Only Thrill , Melody Gardot‟nun müziğinin ana unsuru

olan piyanonun temel olarak aynı k a l m a s ı n a k a r ş ı n l a t i n müziğinden de esintiler de taşımakta. Çok sıkı bir Nina Simone ve Caetano Veloso

hayranı olan Melody Gardot bu iki dev sanatçıya olan hayranlığını son albümünde son derece keyifli, fazla kaçmayan bir latin

e t k i s i n i n o t a a r a l a r ı n a yerleştirerek göstermiş.

My One and Only Thrill sanatçının aşırı ve ani seslere olan duyarlılığından dolayı yine sınırlı sayıda enstrüman ve müzisyen ile gerçekleştirilmiş.

B ü y ü k a n n e s i n e i t h a f e n yorumladığı Over the Rainbow hariç albümdeki tüm şarkılar Melody Gardot‟ya ait. Bir çok

eleştirmenden çıkar çıkmaz

olumlu eleştiriler alan albüm 3 d a l d a G r a m m y ' e a d a y gösterilmiş.

Melody Gardot bu iki veya iki

buçuk albümünün dışında bir çok caz sanatçısına vokali ile de eşlik etmiş. Bunlardan benim ilk aklıma gelen Herbie Hancock‟un p iyanosuna eş l ik ederek

yorumladığı çok güzel bir Joni Mitchell bestesi olan Edith and the Kingpin. (Youtube‟da bu y o r u m u n v i d e o s u n a ulaşabilirsiniz) Bundan başka

s e v g i l i d o s t u m T e v f i k Tozkoparan‟ın geçenlerde hediye ettiği eski tüfek Charlie Haden ve Quartet West yoldaşlarının

Sophisticated Ladies albümünden If I‟m Lucky (Joseph Myrow / Eddie Delange) yorumunu söyleyebiliriz.

Bugün 26 yaşında olan Melody Gardot‟nun sesini dinlediğinizde duygusal yetkinliğini yaşıyla

bağdaştıramayacağınız bir teknik akıcıl ıkla kullandığını fark edeceksiniz. Bu belki de bir çok i n s a n ı n y a ş a m a d ı ğ ı a c ı

tecrübelerin ruhuna yansıyan

kısmı, ancak şunu da unutmamak lazım ki bir kazanın enkazından, müz iğ in insan yaşamıy la

birleşmesi ve onu tekrar yaratması ortaya çıkmış.

Hangisini seçerseniz seçin ister Worrisome Heart ister My One and Only Thrill, koyun bir kadeh şarap (başka bir içki değil, zira

Melody Gardot bir şekilde şarabın hem kalender hem aristokratlara yönelik ruhuna sahip) keyifle dinleyin. Umarım onu yerden kaldıran müzik daha

uzun yıllar elini bırakmaz ve bizler de keyifle dinlemeyi sürdürürüz.

İlgilenenlere önemli not:

Müzik terapis i sanatç ın ın yaşamında öylesine önemli bir yer kaplıyor ki kişisel sitesinin önemli bir bölümü müzik terapisi

ve makrobiyotik beslenmeye ayırmış. İ lgi lenen okurlar sanatçının sitesinden detaylı bilgilere ulaşabilir .

Aydın Eroğlu

40 Stereo Mecmuası

2000‟lerin caz ikonu olarak

nitelendirilen Gardot bu

durumu kabul-lenmiş gibi:)

Page 42: Stereo Mecmuasi Sayi 28

42 Stereo Mecmuası

Nim Soyfan, bir yanıyla Avusturya‟lı bir topluluk ama...

Topluluğun kadrosuna bakınca ama bölümünü anlayacaksınız. Alp Bora, vokal, gitar. Paul Dangl, keman. Johann Öttl,

trompet. Gerald Selig klarnet ve flüt. Roland Mach, bas ve Klaus Fürstner davul. Albüm Ekinoks Müzik vasıtasıyla elime ulaştı. CD

çalarıma koyduğumda ne oluyor diye irkildim. Sonra albüm kitapçığına bakınca durumu

anladım. Albüm tam anlamıyla bir Ege albümü. Denizin iki kıyısından eğlenceli, neşeli harika şarkı lar havalarda

uçuşuyor. Ramizem, Yüksek Yüksek Tepeler, Maniko Mou, Allı Turnam, Gökteki Yıldızlar derken

ne olduğunuzu şaşırıyorsunuz. Ayr ı ca top lu luğun kend i şarkılarına da albümde yer veri lmiş. Bunlarda gayet

keyi f l i l er. Albüme konuk müzisyen olarak Turgay Uçar destek vermiş. Albüm tanıdık melodilerin son derece keyifli

şekilde yorumlanmasıyla tam

anlamıyla bir yaz albümü olarak nitelendirilebilir. Eğlenceli, icralar

gayet başarılı, kayıt gayet güzel. Eh insan daha ne ister ki. Ege ve Balkan müziği gerçekten insanı mutlu eder ve bu albümde tam

bu tü rden . Ben öncek i albümlerinin peşine düştüm s a n ı r ı m s i z d e a y n ı s ı n ı

yapacaksınız.

3 genç müzisyenden dikkat çekici bir albüm. Hatice Doğan

Sevinç, Coşkun Karademir ve Emirhan Kartal, Anadolu'da bizleri bir yolculuğa çıkartıyorlar. Yolculuk Azerbaycan‟a kadar

uzanıyor. Aslında albümü ilk elime aldığımda bu kadar beğeneceğimi zannetmiyordum. Albümün açılış şarkısı Rüya‟da

kemençenin o kendisine özgü sesi sizi bir tutsak alıyor ki, albümün tamamını dinlemeden

başından kalkamıyorsunuz. Aslında son yıllarda yapılan bu tarz harika çalışmalar benim gibi Anadolu müziği i le çok

ilgilenmemiş insanların gözlerini kendi topraklarına doğru yöne l tme l e r i n i sağ l ı y o r .

Albümde Orhan Aktaş‟ın kavalı ile zenginleştirdiği “Bir Sandığım Vardır” Erzurum‟dan Karadenize yolculuğa çıktığımız “Uzun Dere

Barı” “Dere Akar Bulanık” türküleri çok hoşuma gitti. Taksim olarak gözükseler de kendi başlarına birer parça olan

“Uzak” ve “Rüya” ise tarif

edilemeyecek keyifte şarkılar. Albümde tanımlayamadığım bir

yapı var ve bu gerçekten çok etkiledi beni. Bir yönüyle bizden olan albüm bir yönüyle çok evrensel. Hiç beklemediğiniz

anda bir saz bölümü giriyor ve ton o kadar farklı ki, albüm çok ilginç hale geliyor. Bence bu

sayının bomba albümlerinden...

T r i o T z an e , X an t h ou l a Dakovanou, Sandrine Monzelum

ve Gül Haver Toruk‟tan oluşan bir topluluk. Çok sesli (polifonik) bir yapıda müzik yapan topluluğun seçtiği şarkılar çok

tanıdık ve pek sevdiğimiz bir coğrafyadan. Balkanlardan, Ege‟ye ve oradan Karadeniz‟e uzanıyor. Tanıdık melodiler

kulağınıza ilk adımda farklı gelecek ve hemen alışacağınız bir şekilde yorumlanmış. Üç

farklı milletten bayanlardan (Türk, Bulgar ve Yunan) kurulu olan topluluk birbiri ile benzer hikayeleri farkl ı di l lerde

yorumluyor. Özellikle Balkanlar v e E g e ‟ d e k i h a l k l a r ı n birbirlerinden neden nefret

ettiğini anlamak mümkün değil. Albümdeki düzenlemelerde çok başarılı. Farklı milletlerden müzisyenlerinde enstrümanları

ile katkıda bulundukları albüm bazı dini eserleri de içeriyor. Neva İlahi‟yi ilk kez dinledim ama daha önceden dinlemiş

olduğum “Mirologue of the

Virgin” düzenlemesini çok b e ğ e n d i m . A l b ü m ü n

kitapçığında Türkçe‟ye de yer verilmiş. Tüm sözler de Türkçe‟ye çevrilmiş. Kayıt çok b a ş a r ı l ı . B a h s i g e ç e n

coğrafyadan bambaşka bir l ez ze t a lmak i ç i n göz atabileceğiniz bir albüm.

Nim Sofyan - Agora

Galileo Music CD

Trio Tzane - Gaitani

Naive / AK Müzik CD

Sevinç, Karademir, Kartal -

Dönüş Yolu / AK Müzik CD

Müzik: 7/10

Kayıt: 8/10

Müzik: 8/10

Kayıt: 8/10

Müzik: 9/10

Kayıt: 8/10

SM Kısa Kısa

CD CD CD

!

Page 43: Stereo Mecmuasi Sayi 28

43 Stereo Mecmuası

Ailecek Zeki Müren‟i çok sevdiğimizi biliyorsunuzdur.

Geçmiş yıllarda çok önemli miktarda Türk Sanat Müziği 45‟lik toplamış olsak bile yeni yayınlanan plakları da boş

geçmemeye çalışıyoruz.

Geçtiğimiz sene içerisinde Zeki Müren plakları konusunda önemli gelişmeler yaşandı. İlk “Saklı Kayıtlar”ın yanında

“Gözlerin Doğuyor Gecelerime” adlı bir plak daha basılmıştı. Her i k i p l a ğ ı d a S t e r e o

Mecmuası‟nda mercek altına almıştık. Bu plakların kayıtları çok başarılı olmasa da, türe merak duyanları can evinden

vurduklarını söylersek yanlış olmaz.

Bu kez ilk plağın ardından çok uzun bir süre geçmeden Bayar Müzik serinin ikinci plağı Türk

Sanat Müziği severlere sundu. İkinci plağın tam adı Zeki Müren Saklı Kayıtlar 2 -1960-1984. Bu

yeni plak her açıdan ilkinden çok daha başarılı. Öncelikle

ş a r k ı l a r ı n r e s t o r a s yonu konusunda katedilen yol dikkat

çek i c i . Ancak durum çok iyi demek

mümkün değil. Ayrıca bu kez seçilen şarkılar türün ağır örneklerinden sıkılanların bile kolaylıkla dinleyeceği şekilde

şarkı listesine dağıtılmış. Şarkı

listesinde hemen herkesin bildiğini tahmin ettiğimiz “Bir Bahar Akşamı”, “Söyleyemem

Derdimi” “Yıldızların Altında” “Huysuz Ve Tatlı Kadın” “ İnleyen Nağmeler” gibi eserlere

yer verilmiş. Plakta bizim için en önemli eser “Enginde Yavaş Yavaş” oldu. Bu güzel eseri Zeki Müren‟in sesinden dinlemek çok

büyük bir keyif. Stereo Mecmuası‟nda yayınladığımız ilk

plağın eleştirisinde plağın açılır

kapaklı olmaması konusunu biraz eleştirmiştik. Böylesine bir çalışma da açıl ır kapak sevindirici olurdu. Sanki sesimiz

duyulmuş (belki de yazımız okunmuştur) bu kez plak açılır kapaklı. Yalnız çözülmesi gereken bir sorun daha var.

Plak kapağı baskısında bence sorun var. Sanırım kapak

yurtiçinde yapılıyor. Daha kalın

bir kartonun kullanılması ile bu

sorun çözülebilir. Ayrıca her iki

plakta da, plağı koruyan jelatinin sökülmesi sırasında sorun çıkıyor. Eğer serinin üçüncü plağında bu konuda

çözülürse harika olacak.

Bu arada sevindirici bir durum bir çok genç müzik severin bu yayınlanan plaklar sayesinde Zeki Müren ile tanışması. Belki

ailelerinin isteğiyle, belki kendi içlerindeki merak sayesinde bu plakları alarak bambaşka bir

müzik tarzı ile tanışıyorlar. Umarız Türk plak şirketleri bu çalışmalara devam ederek 2011 yılı içerisinde plak basımına

daha da hızlanarak devam ederler.

Bu plak ne olursa olsun Türk Sanat Müziği severler için kaçmayacak bir fırsat. S ve HC

Zeki Müren Saklı Kayıtlar 2

SM Arşiv

Müren Saklı Kayıtlar 2 -1960-

1984.

Bayar Müzik CD veya Plak

LP

Page 44: Stereo Mecmuasi Sayi 28

Farklı müzik türlerine meraklı i n s a n l a r a J a m i r o q u a i dediğinizde, bir çoğu topluluğun

varlığından haberdardır ve

büyük ihtimalle müziğini de dinlemiştir. Eğlenceli tarzları ve türün içerisinden kolaylıkla sıyrılan kaliteleri ile Jamiroquai

ülkemizde de sevilen bir müzisyenler topluluğu. Yaz aylarında bir ülkemizde de bir

konser verecek olan topluluğa kısaca göz atalım. İlk önce genel bir yanılgıdan başlayalım.

Jamiroquai sanılanın aksine

topluluğun solistinin değil tüm topluluğun ismidir. Topluluğun müziğinde sağlam grubun daha

doğrusu kaliteli müzisyenlerin varlığı çok hakim bir etkiye sahiptir. Muhtemelen bu denli t a n ı n m a l a r ı n d a v e

sev i lme l e r i nde b i r ç ok müzisyenin ortak çalışması çok etkili olmuştur.

Farklı müzik türlerine meraklı i n s a n l a r a J a m i r o q u a i

dediğinizde, bir çoğu topluluğun

varlığından haberdardır ve büyük ihtimalle müziğini de dinlemiştir. Eğlenceli tarzları ve

türün içerisinden kolaylıkla

sıyrılan kaliteleri ile Jamiroquai ülkemizde de sevilen bir müzisyenler topluluğu. Yaz aylarında bir ülkemizde de bir

konser verecek olan topluluğa kısaca göz atalım. İlk önce genel bir yanılgıdan başlayalım.

Jamiroquai sanılanın aksine topluluğun solistinin değil tüm topluluğun ismidir. Topluluğun

müziğinde sağlam grubun daha

doğrusu kaliteli müzisyenlerin varlığı çok hakim bir etkiye sahiptir. Muhtemelen bu denli

t a n ı n m a l a r ı n d a v e sev i lme l e r i nde b i r ç ok müzisyenin ortak çalışması çok etkili olmuştur.

Jamiroquai, İngiltere kökenli bir

caz funk ve acid caz topluluğu.

1990'ların başında kurulan topluluk bu yıllarda Londra'da başlayan acid caz hareketinin

içerisinde kendisine yer bulur. Caz etkileşimlerinin yanında

pop, rock ve electronik tarzlarını da kendi müziğinde harmanlayan topluluk kısa

zamanda tüm dünyada tanınır

haline gelir.

Jami roquai top lu luğunun yazması biraz zor bir ismi var. Bu isim “Jam Session”ın Jam kısmı ile "iroquai" kelimesinin

birleşiminden oluşuyor. Iroquai, bildiğiniz gibi Kuzey Amerika'da yaşayan bir yerli kabilesi.

Topluluğun kadrosu yıllar

içerisinde defalarca değişmiş olsa da, solist Jason "Jay" Kay ve davulcu Derrick McKenzie ilk

albümlerden bu yana hep topluluğun içerisinde yer aldılar. Jason "Jay" Kay toplulukta en çok öne çıkan isim. Şarkıların

büyük bir bölümü de o yazıyor. Bir ara kendi solo projesini de oluşturan müzisyen pek başarılı

olmadı hatta hezimete uğradı.

Belki kendi solo projesi başarıya ulaşsa Jamiraquoi ismini pek hatırlayan kalmayacaktı ancak

Jamiraquoi

SM Büyüteç Altında

44 Stereo Mecmuası

Page 45: Stereo Mecmuasi Sayi 28

yaşanan hezimet sonrasında Jason "Jay" Kay topluluğa dört

elle sarıldı. Bu arada “Brand New Heavies” ve kendi solo projelerinden uzak durmanızı tavsiye ederim. “Brand New

Heavies” nereden çıktı derseniz bu da Jason "Jay" Kay‟in alternatif topluluğu. Kesinlikle

uzak durulası :)

Jamiroquai'ın ilk ilgi çekmesi "When You Gonna Learn" şarkısı

ile 1992 yılında olmuş. Bu başarılı single'ın ardından Sony

BMG Music ile 8 albümlük bir kontrat yaparlar. İlk Sony albümü “Emergency on Planet Earth” 1993 yılında yayınlanır.

Hemen arkasından 1994 yılında “The Return of the Space Cowboy” albümü yayınlanır. Bu

albümden "Space Cowboy" tam anlamı ile patlar ve kulüplerde ve radyolarda bol bol dönmeye

başlar. Asıl patlama 1996

yılında yayınlanan "Travelling Without Moving" ile olur. Albüm tüm dünyada önemli bir başarı

kazanır.

"Travelling Without Moving"

albümünün bu denli popüler olmasında albümün etkisi çok büyüktür. Virtual Insanity" ve

"Cosmic Girl" gibi çok iyi

şarkıların yanında albümün geniş kitlelere ulaşması müzik

kanallarında durmadan dönen "Virtual Insanity” videosu çok

etkili olmuştur. Jonathan Glazer tarafından çekilen video Jason "Jay" Kay‟in kendisine özgü garip dans figürlerinin yanında

hareketli sahne yapısı ve efektleri ile dikkat çekmişti. Bugünün standartlarında bile

kesinlikle çok başarılı bir video olduğunu söylemek mümkün.

Jamiroquai topluluğunun en

güçlü olduğu yan ise konserler ve can l ı performanslar.

N e r e d e y s e ş a r k ı l a r ı n albümlerdeki versiyonlarından çok daha iyi çalındığını söylersem yanlış olmaz. Sony

BMG etiketi ile raflarda bulunan ve son derece uygun fiyat etiketi olan Verona konseri

DVD‟sinde bu durumu kendi gözlerinizle ve kulaklarınızla duyabilirsiniz.

Bu arada Haziran sonunda Jamiraquoi İstanbul‟da bir

konser verecek. Acid caz, funk severlerin zaten bu konseri kaçırmayacağını biliyorum. Ancak farklı türleri dinliyorsanız

bir şekilde bilet bulma şansınız olursa bir göz atmanızda fayda olacaktır. Sıkılmayacağınıza

eminim.

HC

Bunları Kaçırmayın

Travelling Without Moving 1996 yılında yayınlandı. "Virtual Insanity" "Cosmic Girl" "Travelling Without

Moving" gibi önemli şarkıları içeriyor.

Synkronized 1999 yılında yayınlandı. Albümde "Canned Heat"

“Butterfly” ve Godzilla filminin müziği "Deeper Underground"

dikkat çekiyor.

2001 yılında yayınlanan "A Funk Odyssey Feel So Good" ve "Little L"

gibi hitler içeriyor.

Jason "Jay" Kay garip ve son

derece ağır şapkaları ile nasıl dans edebiliyor

45 Stereo Mecmuası

Page 47: Stereo Mecmuasi Sayi 28

Müzik tarzlarında zaman içerisinde farklı alt akımlar

ortaya çıkıyor. Klasik müzik içerisinde 20. yüzyılda iki savaş

arasında “yeni klasik” denilen bir alt akımı konuyla ilgilenenler

mutlaka biliyorlardır. “Yeni klasik” dönemin başlangıcı için müzik tarihçilerinin farklı görüşleri olsa da, Igor

Stravinsky'nin en çok etkilenilen besteci lerden bir tanesi olduğunu söylersek yanılmış

olmayız sanırım. Bestecinin “Le Sacre du printemps” (Bahar

Ayini) eseri klasik müzik dünyasında mercek altına

alındığı kadar farklı müzik akımlarından bir çok müzisyen t a r a f ı n d a n i n c e l e n i y o r .

İncelendikçe hayranlık yaratan eser, klasik müziğin çok uzaklardan akrabası olan bir akımın alt yapısında da önemli

bir etkiye sahip. Bu akımın adı da biraz manidar, “karanlık

akım yeni-klasik müzik” Tıpkı “Bahar Ayini”nde olduğu gibi alt

yapısında özellikle pagan folk öğeleri içeren bu yeni akım klasik müzik etki leşiml i

bambaşka bir müzik dünyasının kapılarını aralıyor. Bu genç akımın en önemli temsilcileri kıta Avrupa'sından ve bir çoğu

klasik müzik eğitimi almış müzisyenler. İlk bakışta İtalyan, Fransız ve Alman topluluklar

kendilerine özgü yapıları ile birbirinden ayrılan 3 önemli okul oluşturmuş durumdalar.

Ancak İskandinavya'dan da

i l g inç örnekler d in leme f ı r s a t ı m ı z o l u y o r s o n

dönemlerde. Aslında akımın temelleri 90‟lı yıllarda atılmış

olsa da, olgunlaşmış örnekler son yıllarda elimize geçer oldu. Müzik türlerinin evrimine iyi bir örnek. Bu yeni türün ilk

a d ı m l a r ı n d a ö n e Fransız/Avusturya kökenli Elend çıkıyor. Bu toplulukla alakalı

olarak Stereo Mecmuası'nın geçmiş sayılarında bir şeyler

karalamıştım. Müzikal anlamda çok gelişen topluluk “Winds

Cycle” üçlemesinde klasik müziğe daha fazla yaklaşma eğilimindeydi. Son dönemlerde

denk geldiğim bir diğer topluluk İ t a l y a ' d a n , C a m e r a t a Mediolanense. Müziklerinde “yeni-barok” etkileri çok

rahatlıkla hissedilen topluluk, 90'ların sonları ve 2000'lerin

b a ş l a r ı n d a y a p t ı k l a r ı albümleriyle dikkat çekiyor.

Özell ikle vokal kullanımı konusunda çok dikkat çekici şarkılara imza atmışlar. Alman

“Bacio di Tosca” ise daha yeni bir oluşum. 2010 yılı albümleri “Hälfte des Lebens”e bir göz atmakta fayda olabilir. Son

dönemlerde elime geçen bir diğer albüm müthiş vokaller ve koroların ustaca kullanımı ile

dikkatimi çekti. İtalyan Corde Oblique topluluğunun 20111 albümü "A Hail of Bitter

Almonds" Akım içerisinde oda

orkestrası formuyla müzik yapanlardan, büyük korolarla

çal ı şanlara kadar farkl ı denemeler yapan topluluklara

rastlamak mümkün. Bunun yanında daha küçük formlarla müzik yapanlara da rastlamak mümkün. Bu tarz topluluklar

klasik müzikten etkilenmiş yap ı l a r l a fo l k öğel er in i harmanlayıp daha minimal bir

tarzda müzik yolculuklarına devam ediyorlar. Tabii ki

deneysel çalışmalara da bol bol rastlanıyor. Özellikle elektronik

müzik ile klasik müziği bir araya geti rmeye çal ışan i lginç topluluklarda mevcut. Bunların

en önemlileri Fransız bağımsız plak şirketi “Prikosnovénie” bayrağı altında toplanmış durumdalar. Bu yeni türden

albümler daha çok bağımsız p l a k ş i r k e t l e r i n d e n

yayınlandığından bulabilmek pek kolay olmasa da, denemeye

değer. Bu yeni akım, klasik müzik dinleyicilerinden çok, klasik müzik dünyasına adım

atmak isteyen uç müzik dinleyicilerini ilgilendiriyor. İlerleyen sayılarda akımla ilgili daha geniş kapsamlı bir yazı

yazmayı planlıyorum. Bir göz a t m a k t a n b i r ş e y kaybedilmeyecek bir akım ve

çok başarılı albümlere denk gelmek mümkün! HC

SM İlk Bakış

Karanlık Akım Yeni Klasik Müzik

47 Stereo Mecmuası

Page 48: Stereo Mecmuasi Sayi 28

48 Stereo Mecmuası

Felix Mendelssohn'un (1809-

1847) çok bilinen Yaz Gecesi R ü ya s ı a s l ı n d a W i l l i am Shakespeare'in aynı adlı eserinin sahneye konması amacı ile

bestelenmiştir. Eser sayısız kez seslendirilmiş. Bu kez konuk sanatçılar olarak Jennifer Vyvyan (soprano) ve Marion Lowe'ı Peter

Maag yönetimindeki Londra Senfoni Orkestrası ve Kraliyet Opera Evi Korosu ile beraber

kaydedi len eser Original Recording tarafından özel olarak basılmış. Son derece kısıtlı sayıda bası lan plak için

gösterilen özen üst düzey. Her kopya el ile numaralandırılmış. Fiyat son derece yüksek olsa da

ORG'nin diğer kayıtları gözönüne alınırsa referans seviyesinde bir plak seti ortaya çıkmış. Ses kalitesi çok üst düzey. İsviçreli

şef Peter Maag, 1950‟nin ortalarından itibaren Londra Senfoni ile çalışıyor ve bir dizi önemli Mendelssohn ve Mozart

kaydına imza atıyor. Plak bu

serinin bir örneği. İngiliz soprano Jennifer Vyvyan‟ın Tytania

rolüyle son derece başarılı olduğu ve dünya çapında üne kavuştuğunu düşünürsek kaydın önemi de biraz daha fazla

anlaşılabilir. Bu arada meraklılar Peter Maag‟ın yine Londra Senfoni ile Mozart‟ın 29 ve 34

n u m a r a l ı s e n f o n i l e r i n i yorumladığı kayıtları da bir

kenara not etsinler. Denk gelirseniz mutlaka edinin. HC

P o l onya Oda F i l a rmon i

Orkestrası şef Wojciech Rajski yönetiminde Ludwig van Beethoven'in (1770-1827) m e ş h u r 6 . s e n f o n i s i n i

yorumluyor. Wojciech Rajski, 1948 yılında doğmuş Polonyalı bir şef. Uzun yıllar Varşova'da müzik eğitimi almış ve 1972

yılında ilk kez bir orkestra yönetmiş. Uzun yıllar Poznan Filarmoni Orkestrası yönettikten

sonra yeni bir orkestra kurması için görevlendiri lmiş. Bu orkestranın özellikle yurt dışında Polonya‟yı temsi l etmesi

amacıyla kurulduğu için Polonya Klasik Müziğinde önemli bir yere sahip. O yıllarda gelecek

vadeden genç yetenekleri orkestra bünyesine alan Wojciech Rajski, ilerleyen y ı l l a rda ba şka Po l onya

orkestralarının başına geçmiş.

Beethoven, 6. senfonisi veya tanınan ismiyle “Pastoral Senfoni” bildiğiniz gibi standart

senfonilerin aksine 4 değil 5

bölümden oluşuyor. Eser, kendisini doğanın kollarında çok rahat ve huzurlu hisseden

bestecisinin duygularını yansıtan bir yapıda. Tacet firması hemen her zaman olduğu gibi tamamen vakum tüp le donat ı lmış

ekipmanla yaptığı master çalışmasını 180gr'lık plağa aktarmış. Plak ülkemizde AK

Müzik etiketiyle bulunabiliyor.

HC

1950‟lerde kurulan İtalyan “I

Musici”, oda orkestrası özellikle Barok dönem eser ler in i yorumlayarak tüm dünyada dikkat çekmeyi başardı .

Topluluk bu plakta başta Giovanni Battista Pergolesi (1710-1736) olmak üzere Francesco Geminiani (1687-

1762), Antonio Vivaldi (1678-1741) eserlerini yorumlamış. I Musici ‟nin uzun zamandır

kadrosunda bulunan Antonio Anselmi ve Marco Serino bu kayıtta öne çıkan soloistler. Burada hemen bir parantez

a ç a r a k P e r g o l e s i ‟ d e n bahsedeyim. Dönemi için son derece devrimsel bestelere imza

atan besteci özellikle komik operaları ile tanınıyor. Klasik Barok formlarında da eserleri var ve bas notlarının kullanımı

ve eserlerin dinamik yapısı a ç ı s ı n d a n B a c h d a h i l kendisinden sonra gelen bestecileri derinden etkilemiş.

Albümde “I Musici” bestecinin Si

Bemol keman konçertosunu yorumlamış. Fone Records

dendiğinde ilk akla gelen müthiş kayıt kalitesi oluyor. Çok sınırlı (genelde 500‟den az) basılan plaklar son derece pahalı oluyor

ancak klasik müzik meraklıları kısa zamanda sınırlı plakları tüketiyorlar. Bende klasik

müziğe meraklı bir arkadaşımda dinleme fırsatı buldum. Allah‟tan

SACD formatında da alabilmek mümkün. HC

SM Kısa Kısa

Beethoven Symphony No.6

Pastorale / Tacet 180Gr LP

I Musici - Concerts & Folies In

Pergolessi’s Time

Fone Records 200Gr LP

Mendelssohn - A Midsummer

Night’s Dream

ORG 2LP

SM Kısa Kısa

! LP LP LP

Page 49: Stereo Mecmuasi Sayi 28

Johann Sebastian Bach - Six Brandenburg Concertos plak

seti, geçmiş aylarda Alman Speakers Corner plak şirketi tarafından plak formatında hazırlanarak müzikseverlere

sunulmuştu. Kayıt aslında Tacet tarafından yapılmış ve her iki

firmanın ortak çalışması ile plak f o rm a t ı n a y a y ı n l a n m ı ş .

Stuttgarter Kammerorchester yani Stuttgart Oda Orkestrası 1 9 4 5 y ı l ı n d a A l m a n ya

Stuttgart‟ta kurulmuş. İlk kurulduğu dönemlerde özellikle post romantik dönem eserleri yorumlayan orkestra, o yıllarda

küçük yapısına rağmen büyük işler yapmış. Savaş sırasında yakıp yıkılan Stuttgart kentinde

Furtenbach salonunda ilk konserlerini veren orkestra, kendisine özgü yapısı ve sağlam yorumlarıyla ilk önce tüm

Almanya arkasında da tüm dünyada ün l enmi ş . İ l k kurulduğu dönemden 1980‟lerin sonuna kadar Karl Münchinger

tarafından yönetilen orkestra 1990‟ların ortasından itibaren Denn i s Ru s se l l Dav i e s

yönetiminde daha da tanınır hale gelmiş. Bu dönemde repertuvarı genişletilen orkestra

bazı farklı projelerle de ismini duyurmuş. Bu projelerden en ilginçlerinden bir tanesi Keith

Jarrett ile birlikte yapılmış. P lağın büyük bölümünü

kaplayan eser Johann Sebastian Bach tarafından Brandenburg

valisi Christian Ludwig için bestelenmiş. Bir çok müzik eleştirmeni tarafından barok

dönemin en önemli eseri olarak nitelendirilen Brandenburg konçertoları tarih boyunca sayısız defa kaydedildi. Eser

k l a s i k t a r z d a k i o d a orkestralarının Herbert von K a r a j an g i b i i s i m l e r i n

repertuvarlarında da yer aldı. Toplam 6 konçertodan oluşan eserin herkes farklı bölümlerini daha çok seviyodur eminim ki.

Benim şahsi favorim 6 numaralı konçerto (BWV 1051) Özellikle ilk bölüm olan Allegro ilginç yapısıyla dikkatimi çekiyor.

Zaten müzik tarihi boyunca bu eserin bazı bölümleri çok farklı alanlarda da kullanılmış.

Örneğin 6. Konçerto‟nun bazı bölümleri transpoze edilip modernleştirilerek bir çok radyo

programının jenerik müziği olarak kullanılmış.

Stuttgart Oda Orkestrası Brandenburg konçertolarını iki

kez seslendirmiş. İlk kayıt Karl Münchinger yönetiminde Decca plak şirketi için yapılmış. Bu plak yeniden basılmadığı için

bulabilmek pek kolay değil. İkinci kayıtlarını ise 2000 yılında Tacet firması için yapmışlar.

Kayıtlar firmanın lisanslı "Real Surround Sound (Gerçek Çevresel Ses)" teknolojisi ile yapılmış. Bunun yanında Tacet

kayıtlarını farklı kılan vakum tüplerle donatı lmış özel ekipmanın kullanımı. Bahsi geçen kayıt Tacet tarafından

daha önce SACD ve DVD-Audio formatlarında yayınlanmıştı. Üç plaktan oluşan setin 2,5 yüzü

Brandenburg konçertolarına ayrılmış. Son yüzün kalan bölümü ise Gaeda Trio tarafından icra edilen Largo and

Fugue No.5 ile değerlendirilmiş.

Bu 180Gr‟lık 3 adet plaktan oluşan set, ülkemizde rahatlıkla

bulunabiliyor. HC

SM Ayrıntılı İnceleme

Johann Sebastian Bach - Six

Brandenburg Concertos 3LP

Tacet, Speakers Corner işbirliği

ile yayınlanan ilk kutu setinin içeriği gayet

başarılı

LP

49 Stereo Mecmuası

Page 50: Stereo Mecmuasi Sayi 28

The Concert Spirituel tarihte yapılan ilk halk konseri serisidir.

Konserler Paris‟te 1725‟te başlar ve 1790‟da son bulur. Konserler serisi dini bayramlarda bir nevi eğlenme aracı olarak ortaya

çıkmıştır. Programlar hem dini sözlü eserler ve hem de e n s t r ü m a n t a l e s e r l e r içermekteydi. Jordi Savall bu

a l b ü m d e b u m u h t e ş em akşamları tekrar hayata döndürmüş. Eser için barok

çağdan üç büyük bestekarların eserlerini seçmiş: Corelli, Telemann ve Rameau. Bu albüm ile 15. Louis zamanındaki müzik

hayatını anlamakta daha kolay olmakta.

Albüm Fransız Alia Vox‟tan yayımlanmış, firmanın tüm eserlerinde olduğu gibi harika bir

kay ı t v e ü rün ka l i t e s i yadsınamaz. Albüm SACD formatta yayımlanmış ve cidden

benim gibi siz de iyi bir SACD player sahibiyseniz albümü dinlemek müthiş bir zevk olacak.

Albüm çok detaylı bir kitapçık ile

gelmekte ki burada hem besteciler ve hem de dönem çok güzel anlatılmış.

Savall‟dan bir solist olarak Telemann eserlerini dinlemek

cidden çok farklı bir his. Yorumu çok derin ve tatminkar ve açık o l a r ak bu y o ru m l a r ı y l a

orkestrasına da ilham kaynağı

olmakta.. Tüm albüm çok iyi yorumlanmış. B.S.

Hi-Q, 1950'lerin sonu ile 1960'lar boyunca Capitol

Records tarafından kaydedilen ve pazara sürülen çok özel bir katalog. Günümüzde bu katalog EMI plak şirketinin geniş

kataloğunun bir parçası. Ludwig van Beethoven'in (1770-1827) 1803 yılında bestelediği ve 1804 yılında yayınlanan OP.56 Do

Majör Üçlü Konçerto'sunun icra edildiği ve EMI tarafından plak formatında müzik severlere

sunulan kayıt, tam anlamı ile tarihsel öneme sahip.

H e r b e r t v o n K a r a j a n

yönetimindeki Berlin Filarmoni Orkestrası ile kemanda David

Oistrakh, piyanoda Sviatoslav Richter ve çelloda Mstislav Rostropovich'in yer aldığı kayıt için EMI uzun yıllar uğraşmış. Bu

önemli müzisyenlerin bir araya toplanabilmesi için verilen uğraşlar sonunda sonuç vermiş

ve ortaya bu özel kayıt çıkmış. Yapılan restorasyon çalışması sonucunda ortaya çıkan plağın

bundan 40 sene önce yapılan bir

k a y ı t t a n h a z ı r l a n d ı ğ ı n ı düşünmek bile insanı şaşırtıyor. Albüm, CD formatında EMI'nin

"Great Recordings Of The C en t u r y " s e r i s i n d e d e yayınlanmıştı ancak plak versiyonu müthiş.

EMI Türkiye umarım bu seriyi

zaman içerisinde ülkemize

getirir. HC

Henry Purcell (1659-1695). Erken Barok döneminin ünlü

İngiliz bestecisidir. William Shakespeare'in A Midsummer Night‟s Dream ( Bir Yaz Gecesi Rüyası) adlı eserinden uyarlanan

Fairy Queen (Periler Kraliçesi) için yazdığı fon müziği ile tanınır. Bunun dışında 100‟ü aşkın şarkısı ve Dido ve Aenas

isimli minyatür operası vardır. Bir saray müzisyeninin oğlu olan Henry Purcell, 1677'de, 18

yaşındayken, II. Charles‟ın yaylı ç a l g ı l a r o r k e s t r a s ı n ı n b e s t e c i l i ğ i n e , 1 6 7 9 ‟ d a W e s t m i n i s t e r A b b e y

orgculuğuna atandı. Ömrünün 25 yılını Westminister‟da geçirdi ve 3 ayrı krala hizmet etti.

Saraydaki görevlerinin yanı sıra operalar, sahne müzikleri ve oda müziği bestelemekle uğraştı. O dönem İngiltere‟de

müzik dünyasındaki önemli gelişmelerden birisi, halk konserlerinin gerçekleştirilmeye başlaması ve çeşitli müzik

gruplarının kurulması idi. Henry

Purcell, pek çok meslektaşının aksine bu grupların sahnelemesi

için besteler yapmayı utanç verici olarak görmedi ve bestelerini verdi. Sadece sahne müziği alanında değil, müziğin

her alanında eserler verdi. 1695 yılında yaratıcılığının doruğunda iken hayatını kaybetti. Harmonia

Mundi'den CD formatında yay ın lanan bu a lbümde

sanatçının oda müziği üzerine eserlerine yer verilmiş. Eserleri

London Baroque yorumlamış.

Beethoven Triple Concerto

Oistrakh, Rostropovich, Richter,

Karajan /EMI - Hi-Q Plak

Purcell- Chamber Music

Harmonia Mundi CD

Jordi Savall & Le Concert Des

Nations - Le Concert Spirituel

Alia Vox SACD

SM Kısa Kısa

CD CD LP

50 Stereo Mecmuası

Page 52: Stereo Mecmuasi Sayi 28

52

Norveçli Black Metal grubu Dimmu Borgir'in onuncu albümü Abrahadabra 2010 yazında yayınlanmıştı. Bu

dönemlerdeki Stereo Mecmuası Müzik Özel sayılarına işlerin yoğunluğundan dolayı katkıda bulunamamıştım. Şimdi acısını

çıkartalım!

Albümden yayınlanan ilk single olan "Gateways" dinleyicilerde şok etkisi yaptı. 2007 yılında

yayınlanan In Sorte Diaboli albümü ve hemen ardından yayınlanan “The Invaluable D a r k n e s s ” D V D ' l e r i n i n

arkasından şarkıdaki kadın vokaller klasik Dimmu Borgir

dinleyicisini biraz tedirgin etti. Son yıllarda klasik tarza sahip

çıkan toplulukların haricinde

hemen her Black Metal topluluğu kadın vokal kullanıyor ve bu durum artık neredeyse trend olmuş durumda. Dimmu

Borgir gibi ikinci jenerasyon bir Black Metal müzik topluluğunun trend'lere uyması yerine trend'leri oluşturması gerekir

gibi bir dinleyici beklentisi var. "Gateways"de vokallerde Djerv solisti Agnete Kjolsrud destek

vermiş. Aslında pek kötü olmamış ama ilk bakışta çalanın Dimmu Borgir taklidi bir topluluk olduğunu zannetmek

mümkün.

Albüm her zaman olduğu gibi Dimmu Borgir'in kendi üretimi.

Sözlerin büyük bölümü Silenoz tarafından yazılmış. Bestelerde

ise Shagrath, Silenoz ve Galder

imzası dikkat çekiyor.

Abrahadabra'nın kayıt aşaması klasik tarzdaki bir albüme göre bayağı uzun bir süre sürmüş.

Türün meraklıları klasik eski tarzda bir albümün genelde b i rkaç ha f ta i çe r i s i nde

yapıldığını bilecektir. Bu durumun tam aksine Dimmu

Borgir stüdyoda neredeyse 1 sene boyunca kalmış. Bu süre

boyunca şarkılar defalarca değ i ş t i r i lm i ş , kay ı t l a rda d ü z en l em e l e r y a p ı l m ı ş .

Albümün atmosferik havasının daha belirgin olmasını sağlamak amacıyla klavye bölümleri üzerinde çok çal ı şı lmış.

Albümde klavyelerin Shagrath tarafından çalındığını duyuran

kaynaklar olsa da, klavyelerin arkasındaki kişi Geir Bratland.

Onu “The Kovenant” ve özellikle

Dimmu Borgir - Abrahadabra

SM Ayrıntılı İnceleme

Stereo Mecmuası

CD

Page 53: Stereo Mecmuasi Sayi 28

53

de “Satyricon” ile birlikte yaptığı çalışmalarla tanıyoruz.

Dimmu Borgir, parayı basıp klavyeleri ona çaldırdığı gibi konserlerde de Geir Bratland'la birl ikte sahneye çıkıyor.

A l b ü m d e k i o r k e s t r a bölümlerinde de Norveç Radyo Orkestrası i le çal ışı lmış.

Anlayacağınız Nuclear Blast

Records kesenin ağzını iyice açmış. Eh nasıl açmasın, sonuçta Black Metal dünyasının

en çok satanları Dimmu Borgir ve her albümde dinleyiciler daha fazla kalite ve yenilik bekliyorlar. Satış konusundaki

l iderl iklerini devam etti -rebilmeleri için bu harcamaların yapılması şart. Para var, huzur

var!

"Abrahadabra", ismi okültist

Aleister Crowley'in ”Liber AL vel Legis” kitabından geliyor. Yasa kitabı seçimi aslında özellikle

yapılmış. Topluluğa göre bu a lbüm Dimmu Borg i r ' i n müziğinde yeni bir dönemin başlangıcı. Topluluk genelde

albümlerinde daha uzun isimler

kullanırken bu kez tek bir kelimeyi tercih etmiş. Bu da

ilginç bir not. Albümün yeni bir Dimmu Borgir'in ilk adımı

olmasının bir diğer sebebi son dönemlerde yaşanan kadro değ i ş i k l i k l e r i . An l aş ı l an önümüzdeki yıllarda Shagrath,

Silenoz ve Galder kombosu dışında çok sayıda müzisyen göreceğiz kadroda.

Albüm kapağı ve tanıtım için çekilen fotoğraflar ise gerçekten

b i r a lem. Esk i Norveç mit ' lerinden etki leni lerek topluluk bambaşka bir imaj ile

o r t a y a ç ı k m ı ş . B a z ı röpor t a j l a rda ku l l an ı l an maskelerin H. P. Lovecraft'ın “ K a d i m T a n r ı l a r ı ” n d a n

etki leni lerek hazı r landığı

söylenmiş. Ancak gerek video kliplerde gerekse de promo fotoğraflarda boy gösteren yeni

imajın bayağı absürd olduğunu söylemek mümkün. Albüm biraz “ P u r i t a n i c a l E u p h o r i c

Misanthropia” veya “Death Cult Armageddon” çizgisine yakın gözükse de bence In Sorte Diaboli'nin bir sonraki adımı

gibi. Gitgide senfonik öğelerin

öne çıktığı daha farklı bir Black Metal. "Enthrone Darkness

Triumphant" veya "Spiritual Black Dimensions" çizgisine

dönüş pek mümkün değil artık... Albümde sözler klasik Dimmu Borgir çizgisinde. Öyle söylenildiği gibi yeni bir adım

veya başlangıçtan ziyade bildiğimiz hikayeler devam ediyor. Ancak bu kez sözlere

belirli bir özenin gösterildiği

b e l l i . H a t t a a n l a m bütünlüğünden bile bahsetmek mümkün. Çoğu zaman Dimmu

Borgir, melodileri ön plana çıkartarak sözleri ikinci plana atardı ancak son yıllarda bu konuda bir gelişim var.

Albümün kaydı başarılı. Albüm ise ortalamanın bir kaç tık üzerinde. Muhtemelen bir

sonraki albüm çok daha rafine olacaktır. Yani ne bileyim olur herhalde :)

T

Dimmu Borgir - Abrahadabra

Nuclear Blast CD

Müzik: 7/10

Kayıt: 8/10

Yeni albümün promosyon

fotoğrafları biraz komik olmuş

gibi gözüküyor

Stereo Mecmuası

Page 54: Stereo Mecmuasi Sayi 28

54

Black Metal dünyasının yalnız

adamı Varg Vikernes, Fallen ile

geri döndü. Hemde ne geri dönüş.

Muhtemelen son birkaç albümü dinleyip “bu ne yahu” diyen

dinleyicilerden, son albümleri haklı olarak yerin dibine batıran müzik eleştirmenlerinden, benim gibi ne olacak bu

Burzum'un hali diyen fan'lara kadar herkes albümü dinleyince şoka girdi. Hiç beklemediğimiz

bir hareketle Varg Vikernes hepimizin suratına bir tokat attı.

İşte eski tarz Black Metal böyle olur dersi verdi. Hatta

akımın ortaya çıktığı 1990'ların

başın ı hat ı r la tan sound hepimizin kulaklarının pasını aldı. Eminim ki albümü dinleyen

herkes ne adamsın Varg Vikernes demiştir. Ben dedim...

Fallen, tek kişilik Burzum daha doğrusu Vikernes projesinin sekizinci albümü. Eğri oturup

doğru konuşmak gerekirse Vikernes, 1997 ve 1999 yıllarında hapisteyken yaptığı

“Daudi Baldrs” ve “Hlidskjalf” albümleriyle tüm dinleyicileri

şoka sokmuştu. Hoş adam ne yapsın hapishane yönetimi

hücresine sadece bir klavye

sokmasına izin vermişti. Norveç gibi bir memlekette, Vikernes ve benzeri adamlara pek

rastlanılmıyor. Suç oranlarının son derece düşük olduğu ülkede intihar oranları bayağı yüksek. Vikernes ve diğer “inner circle”

topluluklarından elemanlar 9 0 ' l a r d a N o r v e ç ' t e k i Hıristiyanlığa savaş açıp

kiliseleri yakmışlardı. Hatta ülkenin en eski kilisesini de

kaşla göz arasında kundaklayan topluluğun içerisinde bulunan

Burzum - Fallen

!

Stereo Mecmuası

SM Ayrıntılı İnceleme

CD

Page 55: Stereo Mecmuasi Sayi 28

55

Vikernes, Mayhem'in efsanevi gitaristi Euronymous'u da

öldürmüştü. Hapishanedeyken de pek rahat durmayıp bir kaç firar girişiminde bulunmuştu.

2010 yılında yayınladığı Belus albümü hapishanedeyken

yayınladığı iki albüme göre çok iyi olmasına rağmen pek övgü alamamıştı. Belus‟un ardından Fallen gibi bir albüm pek

beklemiyorduk doğrusu. Bunun bir diğer sebebi Vikernes‟in verdiği röportajlardaki dengesiz

söylemleriydi. Kafası karışan Vikernes bir taraftan Norveç

aşırı sağına göz kırparken, bir taraftan 11 Eylül‟den sonra

popülerleşen İslam karşıtlığına göz kırpıyordu. Kendisine gelmesi pek uzun sürmedi ve üzerine vazife olmayan işleri en

azından bir süre için bırakıp asıl yapması gereken şeye yani yeni albümüne odaklandı.

Evet gelelim Fallen‟a. Albümün

kaydı sadece 2 haftada yapılmış. Tüm enstrümanları kendisi çalmış. Albümde çok

ilginç ekipmanlar kullanmış ve bu durum sayesinde sound

müthiş. Basına verilen ve albümde paylaşılan listeye göre 1960'lardan kalma VOX AC50 amplifikatör, 1970'lerden kalma

davul seti, meşhur lambalı Neumann M149 mikrofonlar gibi tür için son derece alışılmışın dışında bir ekipman kullanmış.

Albümdeki tarzı Burzum

açısından tarif etmek çok çok zor. Belus'un devamı gibi desem değil, “Det Som Engang

Var” tarzına yakın desem yine olmayacak. En iyisi şöyle

s ö y l e y e y i m F i l o s o f e m albümdeki o hepimizin çok

sevdiği karanlık atmosferi alın buna eski tarz Black Metal sound'unu ekleyin albüm işte böyle bir şey. Sözler ise şimdiye

kada r k i tüm Bu rzum albümlerinden çok daha iyi. Sözler kişisel ancak Vikernes'in

uzun yıllardır peşini bırakmadığı mitoloji ile iç içe. Albümde bir diğer sürpriz Vikernes'in klasik

vokal tarzını bırakıp normal

sesiyle şarkı söylemesi.

Şaşırtıcı olanlar listesi bunlarla sınırlı değil. Albümün kapağı da

Burzum‟dan beklenecek tarzda değil. Hep alıştığımız karanlık ve buram buram cehennem kokan kapakların yerine 19.

yüzyılda yaşamış Fransız ressam Wi l l i am-Ado lphe Bouguereau‟nun Elegy adlı tablosu kullanılmış. Ben dahil

bir çok kişi albüm kapağındaki Burzum yazısını görmesek bunun bir Burzum albüm kapağı

o l d u ğ u n u t a h m i n b i l e edemezdik.

Her halükarda Fallen türün

meraklarının edinmesi gereken bir albüm. Biraz paranız varsa

sınırlı sayıda basılan plağı edinebilirsiniz. Emin olun üzülmezsiniz. Verilen her kuruşa helal olsun... T

Burzum - Fallen

Byelobog Productions CD

Müzik: 9/10

Kayıt: 6/10

Alıştığınız Varg Vikernes yerine

farklı bir Varg Vikernes ile

tanışın!

Stereo Mecmuası

Page 56: Stereo Mecmuasi Sayi 28

Immortal'ın Demonaz Doom

Occulta'sı veya daha tanıdık haliyle Demonaz ilk solo albümüyle karşımızda. Albüm Nuc l ear B l as t e t i ket i y l e

yayınlandı. Aslında albüm Immortal'ın ilk dönem albümleri Diabolical Fullmoon Mysticism, Pure Holocaust veya Battles in

the North'u sevenleri mutlu edebilir. Zaten ilk dinleyişte bu ç a l a n I m m o r t a l g a l i b a

diyorsunuz sadece vokaller biraz farklı geliyor. İlk dönem tüm Immortal albümlerinde olduğu gibi sözler Norveç mitolojisinden,

İskandinav doğasından ve hikayelerinden esintiler taşıyor. Sevdiğimiz Immortal formülü bu

albümde de karşımıza çıkıyor. A ra l a r a s e rp i l m i ş ma r ş niteliğinde şarkılarla albüm akılda kalır melodilere sahip.

March Of The Norse, A Son Of The Sword gibi şarkılar kısa sürede zihninizde yer ediveriyor. Sorun şu ki, eski tarz Black

Metal dinleyicisi gitgide daha

teknik topluluklarla tanışınca bu albüm gibi albümler bir süre

sonra sıkıcı hale geliyor. Hatta Immortal varken niye bu albümle uğraşayım ki diyebilme olasılığınız var ki, ben öyle dedim

şahsen. Son zamanlarda d i n l e y e c e k b i r ş e y l e r bulamadıysanız edinin derim. T

İsveçli death metal topluluğu

Arch Enemy son dönemlerde beklenen yeni albümü Khaos Legions‟u yayınladı. Century Media tarafından yayınlanan

albüme bayağı para yatırıldığı her açıdan belli oluyor. Arch Enemy ilk kurulduğunda bir süper grup olarak tanıtıldı ancak

kadın vokalli death grubu olarak tanındı. Angela Gossow'un başarılı performansının bu

algılamadaki etkisi büyük. Son b i r k a ç y ı l d ı r k on s e r performansı, eski şarkıları tekrar yayınlama gibi işlere dalan Arch

Enemy elemanları sonunda yeni albümlerini kaydettiler ancak tüm uğraşılara rağmen albüm

çok çok başarılı değil. Ortalama bir death metal albümü olarak nitelendirilebilir. Tabii bu albümde de ilginç denemeler

var, "No Gods, No Masters" şarkısı buna bir örnek. Albümde her zaman olduğu gibi thrash metal etkisi hissediliyor. Son

yıllarda death metal ne yazık ki

geril iyor ve toplulukların bundaki etkisi çok fazla. Teknik

olarak başarılı “Burning Bridges” ve neredeyse marş haline gelen “Anthems of Rebellion” gibi albümlerden sonra ve bu kadar

uzun bir aradan sonra biraz hayal kırıklığı oldu. Ancak yoklukta göz atılabilir. T

2011 yılı Ozzy Osbourne‟un

Blizzard Of Ozz ve Diary Of A Madman albümlerinin 30. yıl dönümü. Aslında Blizzard Of Ozz için hikaye biraz daha

karışık, albüm Amerika'da bir sene sonra yayınlanmıştı. Anlayacağınız Avrupa‟da 31. Amerika‟da ise 30 yıl dönümü.

Her neyse, Ozzy, Black Sabbath'tan şutlandıktan sonra iyice yolsuz kalır ve müzik

dünyasına tekrar dönmeye karar verir. Bu dönüş sırasında şansı yaver gider ve gitar ustası Randy Rhoads ile tanışır. Bu

birliktelik sayesinde Ozzy‟nin müziği sınıf atlar ve bazılarına göre Black Sabbath‟ın Ozzy‟siz

dönemlerini geçer. Zaten ilerleyen dönemlerde bu kez Sabbath elemanları yolsuz kalır ve bir şekilde ortak çalışmalar

yaparlar. Albümün 30. yılı anısına binbir çeşit versiyonu basıldı. Bunlardan Sony tarafından Premium High

Quality 180g vinyl formatında

hazırlanan plağı ve extended versiyon CD‟si en çok göze

batanlar. Her ikisinde de kayıt kalitesi çok iyileştirilmiş ancak bonus şarkı lar ve f iyat sayesinde CD sanki daha

avantajlı gibi. Arşivde yoksa bu fiyatlara denk geliyorken bu klasik albümü edinebilirsiniz. T

Demonaz – March Of The Norse

Nuclear Blast CD

SM Kısa Kısa

Ozzy Osbourne - Blizzard Of

Ozz / Sony CD veya Plak

Arch Enemy -Khaos Legions

Century Media CD veya Plak

Müzik: 6/10

Kayıt: 5/10

Müzik: 8/10

Kayıt: 8/10

Müzik: 6/10

Kayıt: 9/10

CD CD CD

56 Stereo Mecmuası

Page 58: Stereo Mecmuasi Sayi 28

Müthiş bir müzisyen Sir James Paul McCartney.

18 Haziran 1942‟de doğan ünlü bir besteci, yorumcu olan Sir James Paul McCartney‟i sizlere

bu yazımızda tanıtacağız.

Sanatçı Liverpool‟da doğmuştur ve bir erkek kardeşi vardır. 1947‟de ilkokula başlar, 1954‟te Liverpool Enstitüsü‟ne girer,

oraya giderken kullandığı otobüs gidip gelirken bir gün George Harrison ile karşılaşır. O d a k e n d i s i n e y a k ı n

oturmaktadır. İkisi beraber koleje devam ederler.

1956‟da sıkı bir tiryaki olan annesini göğüs kanserinden

ötürü kaybeder. Daha sonra

tanışacağı John Lennon‟un da annesini erken kaybı aralarında hızlı bir etkileşime ilerde sebep olacaktır.

McCartney‟in babası Jim

McCartney trompet ve piyano çalmakta olup 1920‟lerde grubu

Jim Mac‟s Jazz ile müzik yapmış ve iki oğlunu da müzik

yapmaları i ç in cesaret -lendirmiştir. Oğlu Paul‟ü pek çok konsere götürmüş ve ona

bir trompet hediye etmiştir. Fakat Paul daha sonra bunu satıp Zenith marka bir akustik gitar almıştır

Paul solak olduğundan solaklar

için yapılmış gitar bulmakta zorluk çeker ama bir gün Slim Whitman konserinin reklamında

sanatçının gitarı tersten tutarak çaldığını görür o da bu tekniği

uygular. Zenith gitarıyla ilk parçası I Lost My Little Girl‟ ü besteler, daha sonra piyano çalmayı da öğrenir ve ikinci

parçası When I‟m Sixty Four‟u yapar. Babasının tavsiyesiyle müzik dersleri almaya başlar, ama kulaktan öğrenmeye daha

yatkın olduğundan derslere pek önem vermez..

Pau l Amer i kan Rhythm &Blues‟dan çok etkilenmektedir

ve Little Richard‟ın idolü olduğunu söylemektedir

15 yaşına geldiğinde (1957) John Lennon & The Quarrmen ile karşılaşır ve sonrasında

Sir James Paul McCartney

SM Biyografi

1957–1960

58 Stereo Mecmuası

Page 59: Stereo Mecmuasi Sayi 28

Lennon ile çok yakın dost olurlar, ilerde müthiş parçalara

imza atacaklardır. Harrison‟da gruba 1958‟de dahil olur. 1960‟da pek çok isim denerler grupları için Johnny & the

Moondogs ve The Silver Beatles gibi. Sonunda 1960 Ağustos ortalarında The Beatles„da karar kılarlar. Pete Best‟i davulcu

olarak al ı r lar, Hamburg çalışmaları için...

Mayıs 1960‟da The Beatles Alan

Williams tarafından Hamburg‟ta bir kulüpte program yapmaları

için kiralanır. Sonraki 2 yıl The Beatles Hamburg‟ta kalacaktır, bu süreçte İngiltere‟ye de gelip C a v e r n C l u b ‟ t a s a h n e

alacaklardır. Gruplarının basçısı Sutcliffe henüz ayrılmadan McCartney grupta bas çalmaya

başlar. Hamburg‟ta ilk resmi kayıtlarını Tony Sheridan„ın teklisi My Bonnie için geri grup

olarak yaparlar. Daha sonra

Brian Epstein menajerleri olur

ve davulcu Best ayrılıp yerine Ringo Star gelir. 1963‟te

İng i l tere ‟de ve 1964‟ te Amerika‟da grup çok popüler olur ve 1965‟te 4 grup üyesi de Sör‟lük payesi alır. Grup 1962-

66 arasını yüzlerce konser ve 1966-70 arasını ise stüdyo çalışmaları ile geçirir.

The Beatles yılları içinde başarının en büyük sırrı

Lennon-McCartney müzik çalışmalarıdır, tabii Harrison‟ un harika parçalarını göz ardı

etmeyerek bunu söylüyorum. İkilinin mükemmel uyumu

McCartney‟in müthiş müzikal yetisiyle birleşince sonuçlar

klasik olan parçalar olmuştur. McCartney‟in parça sözlerini yazarken sıklıkla kullandığı kara mizah ise dikkat çekicidir..

Sanatçının burada çıkan unutulmaz bazı parçaları Let It Be, Yesterday, Penny Lane,

Obladi Oblada, Blackbird akılma ilk gelenler. Tabii Lennon‟dan da, Girl, I am The Walrus,

Strawberry Fields sayılabilir,

birde müthiş ortak çalışmaları A

Day In Life..

The Beatles‟ın dağılışından sonra McCartney müzik çalışmalarına devam eder. İlk

albümü McCartney 1970 yılında

yayımlanır, buradaki ilk akla gelen parça Another Day‟ dir.

Bu albümden sonra eşi Linda McCartney ile çalıştığı albümü RAM, 1971 yılında yayımlanır. Aynı yıl çifte gitarda Denny

Laine ve davulda Denny Seiwell katılır ve McCartney‟in grubu Wings doğar. Grup 1971-81

yılları arasında aktif olacak ve çok başarı kazanacaktır.

O yıl Wild Life adlı ilk Wings albümü yayımlanır bunu 1973‟te iki albüm izler Red Rose Speedway ve efsane olmuş

Band On The Run. 1975‟te Venus & Mars, 1976‟da Wings At The Speed Of Sound,

1978‟te London Town ve 1979‟da Back to The Egg grubun son çalışması olacaktır.

Paul McCartney 2007 yılında bir

televizyon şovunda gitar solo atarken

1960 – 1970 The Beatles

1970 -1980: Wings

59 Stereo Mecmuası

Page 60: Stereo Mecmuasi Sayi 28

Bu periyotta da sanatçı klasikleşen eserler verir, Band

On The Run, With A Little Luck, Let‟em In, Silly Love Songs, I‟m Carrying, London Town, My

Love bu periyotta ilk akla gelenler olarak sayılabilir

Wings sonrası sanatçı diğer

popüler sanatçılarla çalışmalar yapar bunlar arasında Michael Jackson, Stevie Wonder ve Elvis

Castello‟yu sayabiliriz.

Sanatçı 1980‟de McCartney II

albümünü solo olarak çıkarır ve albüm İngiltere ve Amerika‟da büyük b a şa r ı k a z a n ı r . Sonrasında başarılı albüm Tug

Of War gelir. Bu albümde Tug Of War, Take It Avay, Wondrrlast çok dikkat çekicidir

ayrıca Stevie Wonder ile ortak

çalışması olan Ebony & Ivory bu albümdedir.

1983 ise klasik albüm Pipes Of Peace‟in yayımlandığı senedir.

Sanatçıya bu albümde, Ringo Star, Michael Jackson eşlik eder.. Albüm müthiş bir başarı

g e t i r e c e k t i r . A l b ü m d e unutulmaz Pipes Of Peace, Michael Jackson ile olan Say Say SaY, So Sad, The Other Me

gibi çok iyi çalışmalar vardır

1984 yılında ise aynı adlı Ringo Star ve eşi ile oynadığı filminin soundtrack çalışması Give My

Regards To Broad Street

yayımlanır. Bu albümde eski beetle pek çok Beatles parçasını Ringo Star ile yorumlar, ayrıca

bazı Wings parçaları ile özgün No More Lonely Nights çalışması yine bu albümdedir

İki yıllık sessizlik sonrası altıncı solo çalışması Pres To Play

yayımlanır. 1989‟da ise Flowers

In The Dirt albümü gelir ki bu albüm çok iyi parçalar ihtiva

etmektedir. Klibinde kendini ti'ye aldığı My Brave Face, Elvis

Castello ile ortak çalışması You Want Her Too, Rough Ride, Put It Ther, We Got Married gibi...

Flowers In The Disrt‟ten sonra 1993'e dek albüm çalışması

yapmayan sanaçtı, 1993‟te Off The G r ound a l bümünü yayımlar. Bu albümden Hope Of

Deliverance sanırım akıllardadır.

1998‟e gelindiğinde ise eşi

Linda‟ nın son kez katıldığı (Linda McCartney 1998 yılında kanser sonucu ölmüştür) albüm olan Flaming Pie gelir ki cidden

çok sıkı albümdür. Albümde oğlu James McCarney,ve George Martin, Ringo Star, Jeff

Lyne, Steve Miller gibi diğer

ustalarla çalışmıştır. Büyük başarı alan albüm her

Efsanevi Beatles

yıllarından güzel

bir fotoğraf. 70‟lerde bu

tablo anı olacak

1980-1990:

1990-2000

60 Stereo Mecmuası

Page 61: Stereo Mecmuasi Sayi 28

McCartney severde olmazsa

olmaz bir eserdir.

Eşinin ölümü sonrası sanatçı 1999‟da eski Rock&Rol l

parçalardan oluşturduğu Run Devil Run albümünü çıkarır. Bu

albümde David Gilmour sanatçı ile çalışmıştır.

2001 yılında sanatçı Driving Rain albümünü yayımlar. Albümün akla gelen parçası

Freedom‟dur. 2005 yılında ise klasik McCartney‟ i hissettiren albümü Chaos and Creation in the Backyard yayınlanır. Buu

albümde sanatçı neredeyse tüm enstrümanları kendi çalar ama t a b i i k a t k ı d a b u l u n a n müzisyenler vardır. Bu albümde

olmazsa olmaz bir McCartney albümüdür, albümde The Beatles yıllarındaki parçası

Blackbird‟ün devamı niteliğinde

Jenny Wren vardır. English Tea, Too Much Rain, Friends To Go

albüm çok iyi parçalardan

oluşur ve sanatçının en baştan beri EMI‟dan yaptığı son çalışmadır.

2007‟de sanatçı Hear Music‟ten Memory Almost Full albümünü

yayımlar ki halen bunun dışında yeni çalışma yapmamıştır. Burada da You Tell Me ilk akla gelen çalışmadır.

McCartney sadece Rock tarzda

çalışmalar yapan bir sanatçı değil oldukça farklı bir alanda klasik müzik üstüne de başarılı çalışmaları vardır..

1991‟de ilk çalışması Paul

McCartney's Liverpool Oratorio yayımlanır. Albümün galası Liverpool Katedralinde The Royal Philarmonic Orchester

tarafından kuruluşlarının 150.

yılında yapılır. Çalışma sanat çevrelerinden olumlu tepkiler

alır.

Bu ça l ı şmay ı , 1997 ‟de

sanatçının ünlü eseri Standing Stone izler .Eser Londra Senfoni Orkestrası tarafından Abbey Road stüdyosunda Lawrence

Foster yönetiminde kaydedilir ve bu 4 kısımlık eserde klasik müzik çevrelerinden övgü alır.

Bunu 1999 yılında sanatçının Rock parçalarının tarafından klasik müziğe göre düzenlenmiş çalışmalarını içeren Working

Classical izler.

Ecce Cor Meum ise sanatçının şimdilik son klasik eseridir ve 2006‟da yayımlanmıştır ve

klasik müzik alanında ses

getirmiş o yılın en iyi albümü seçilmiştir.

Bülent Şaman

Paul ve vefat eden eşi Linda

McCartney ile bir konserde

2000’ler

Klasik Çalışmaları

61 Stereo Mecmuası

Page 63: Stereo Mecmuasi Sayi 28

Quicksilver Messenger Service,

1965 yılında Amerika‟da kurulan bir psychedelic rock topluluğu. San Francisco kökenli topluluk 1970‟lere gelmeden önce

popüler bir hale gelmişti. Burada b i r parantez aça l ım. O dönemlerde kentler, topluluğun ses karakteri veya tür altındaki

alt konumunda önemli bir etkisi var. Topluluk kurulduğu zaman Jefferson Airplane ve The

Grateful Dead‟in rakibi olarak gös t e r i l i yo rdu . Yan i bu topluluklara i lgi duyanlar Quicksilver Messenger Service‟e

de göz atmalılar. Albüme kısaca bir bakış atarsak, Quicksilver Messenger Service topluluğun ilk

albümü. 1968 yılında yayınlanan albümde topluluğun aynı yıl Revolution filmi için hazırladığı iki şarkıya yer verilmiş. Albüm

topluluğun kendisine özgü sound‟unu oluşturmasında önemli bir adım niteliğinde. Dönemin popüler müziğine göz

kırpan albümün kaydı sırasında

müzisyenlerin kendilerini özgür hissettiği yerlede var. Özellikle

"Gold and Silver" şarkısında neredeyse bir jam session‟a dönüşen bölümler var. Pure Pleasure yavaş yavaş Quicksilver

Messenger Service diskografisini b a s ı y o r . B a s k ı k a l i t e s i mükemmel. 1960‟ların rock

müziğini sevenlere özel! HC

Santana rock müzik içerisinde

kendisine özgü bir isim. 1960‟ların ortalarından itibaren müziğinde G. Amerika‟nın etnik öğelerine yer veren Santana‟nın

1970‟lerin ortalarına kadar resmi bir konser albümü yayınlanmamıştı. Tabii ki bazı konser albümleri var ama

bootleg oldukları için resmi ilk konser kaydı 1974 yılında yayınlanan Lotus. Albüm ilk

çıktığında bazı ülkelerde yayınlanmamış ve hatta bazı ülkelere ithal bile edilmedi. Bunda plak şirketinin biraz para

kazanma hı rs ı olduğunu söylemek lazım. Albüm bazı ülkelerde öylesine acayip

fiyatlara satılıyordu ki, bazı müzikseverler albümü ancak rüyalarında görebiliyorlardı. Her şeye rağmen Lotus yıllar

içerisinde çok sevildi ve tanındı. Albümün makul fiyatlı CD versiyonu 1990‟larda yayınlandı. Albümün çok sevildiğini yazdım.

Eh ne yalan söyleyeyelim

S a n t a n a s e v e r l e r i ç i n sevilmeyecek gibi değil. 3

plaktan oluşan Lotus içerisinde 1974 yılına kadar yayınlanmış tüm önemli Santana şarkıları var. Speakers Corner çok

başarılı bir baskı yapmış. Merak etmeyin fiyat absürd değil ve ülkemizde bulunuyor. HC

1916, Motörhead‟in 1991 yılında

yayınladığı bir albüm. Albüm topluluğun dokuzuncu albümü. Albümün bir özelliği var. Söz konusu Motörhead olunca kavga

dövüş gayet normald i r . Motörhead ilk albümleriniz Bronze plak ş i rket inden yayınlamıştı. Bu şirket zor

duruma düşünce daha doğrusu iflas edince GWR plak şirketi tarafından satın alınıyor. Aslına

bakarsanız topluluğun ilk dönemlerdeki tüm diskografisi bu plak şirketlerinden çıkmıştı. Ancak Motörhead 8 albüm sonra

plak şirketini değiştirmeye karar verir ve ortalık birbirine girer. Anlayacağınız 1916 son derece

sancılı bir dönemin arkasından çıktı. Albüm I. Dünya Savaşı‟nda savaş meydanlarında ölen askerlerden etkilere sahip.

Özellikle de batı cephesindeki siper savaşlarından. Albümdeki en ilgi çekici şarkı "Love Me Forever" Solist Lemmy‟nin biraz

sakin söylediği (veya söylemeye

çalıştığı) bir balad. Ayrıca büyük punk grubu için yazılmış

"R.A.M.O.N.E.S." albümün ilginç parçalarında. Albüm bir çok dinleyici için Motörhead‟in olmazsa olmaz albümlerinden

birisi olmasa da, iyi bir kaydın farkını görmek isteyenler göz atabilirler. HC

Quicksilver Messenger Service -

S/T Pure Pleasure Plak

Motörhead - 1916

Pure Pleasure Plak

Santana –Lotus

Speakers Corner Plak

Müzik: 9/10

Kayıt: 9/10

Müzik: 7/10

Kayıt: 8/10

Müzik: 9/10

Kayıt: 9/10

LP

SM Kısa Kısa

LP LP

63 Stereo Mecmuası

Page 64: Stereo Mecmuasi Sayi 28

Fairport Convention adı altında

ilk plaklarını yayınladıklarından bu yana tam 43 yıl geçmiş...

Dile kolay. Sayısız eleman değişikliklerinden sonra son

kadroları artık oturmuşa b en z i y o r . 4 y ı l ö n c e yayınladıkları “A Sense of Occasion”‟daki kadro i le

değişiklik yok. Ufak bir hatırlatma yapalım: Simon Nicol vokal, akustik ve elektrik gitar,

Chris Leslie vokal, buzuki, keman ve mandolin, Ric Sanders keman, klavyeliler,

Dave Pegg bas ve geri vokal,

Gerry Conway davul ve perküsyon. Gelelim bu son CD‟nin ismine, bunun için de

takvim yapraklarını biraz geriye doğru çevirelim. Artık İngiliz adalarında bir “kurum” haline gelmiş grup ilk kez olarak 1976

yılında Oxfordhire‟da Banbury yakınlarında olan Cropredy‟de ufak çaplı bir festival düzenler.

Her yıl artan seyirci kitlesiyle

artık her Ağustos‟un ikinci haftasında düzenlenen etkinlik toplam 3 gün sürüyor ve

20.000 civarında dinleyici toplayan bir “olay” haline

geliyor.

Olay, zira, genelde ailelere

yönelik ve büyük çoğunluğun çadırlarda gecelediği festivalde emzirme çağındaki bebeklerle

birlikte bastonlu dedelere rastlamak son derece olası. İşte bu festivale katılan dinleyicilerle Fairport fanları aralarında para

toplayıp köy kilisesi için Fairport adına kapakta resmi görülen çan ı döktürüp ku l es ine

yerleştirirler.

Bu CD de bu çanın anısına,

SM Kısa Kısa

Fairport Convention – Festival Bell

CD

64 Stereo Mecmuası

Page 65: Stereo Mecmuasi Sayi 28

grubun şükranlarıyla... Müziğe gelince, büyük bir yenilik, yeni

bir atılım veya farklı tarzlar

bekleyenler varsa boşuna bek l emes i n l e r . F a i r po r t Convention neredeyse tek

başına İngiliz folkuna çağ atlatarak üzerine düşen görevi 69-74 yılları arasında fazlasıyla yaptı. Şimdilerde ise (bana

göre) hakkıyla işi “sağlama almakla” meşgul. Buna karşın son derece sağlam besteler

(kendilerinin veya başkalarının:

Ralph McTell, Richard Shindell vb.), kusursuz vokal ler, virtüozluğa yakın icralar,

m u h t e ş e m g ü n l ü k h i k a y e l e r / a n ı l a r , e s k i

yoldaşlarını unutmayan (bkz.

Kaybettikleri eski vokalistleri Sandy Denny‟nin bestesi Rising for the Moon‟un yeniden icrası)

ve belki de en önemlisi birlikte çalmaktan son derece zevk aldıkları her yerlerinden belli olan, müzisyenler bulacaksınız.

Bunca yıl geçmesine karşın

hala tazeliğini koruyabilen, rant uğruna gelip geçici modalara

ayak uydurmay ıp ödün

vermeyen, türünün belki de en iyi örneklerinden. İngiliz

folkundan hoşlananlara veya “bu da nasıl bi şeymiş böyle?”

diyebilen meraklılara...

Ses merakl ı lar ına: Tüm

enstrümanların netlikle ayrıştığı çok dengeli, başarılı bir de kayıt.

B.M.

Fairport Convention – Festival

Bell – Matty Grooves - CD

Müzik 7/10

Kayıt 8/10

Zaman içerisinde yolculuk.

65 Stereo Mecmuası

Page 67: Stereo Mecmuasi Sayi 28

67 Stereo Mecmuası

Screaming Masterpiece veya İzlanda dilinde “Gargandi Snilld”

2005 yılında vizyona girmiş bir belgesel film. Ari Alexander Ergis Magnusson tarafından çekilen film İzlanda müzik

dünyası hakkında. İzlanda bir çok insan için geçtiğimiz senelerde yaşadığı absürd ekonomik sorunlarla gündeme

gelmişti. İzlanda acayip bir ülke her açıdan. Düşünsenize Atlantik Okyanusunda tek

başına duran bir ada. Bu küçük adanın müzik dünyasına en önemli hediyesi, Björk‟tür. Bende kendisinin hayranıyımdır,

ilk çıktığı dönemlerden beri pek beğenirim. Ancak bu küçük ülkede çok ilginç müzik

toplulukları varmış. Bu belgesel sayesinde bunlarla tanıştım. Zaten bu tarz belgesellerin en önemli faydası da bu bambaşka

isimleri tanıma şansınız oluyor.

Sizlere ilk bahsedeceğim

topluluk Sigur Ros. Bu topluluğun new-age ile rock arasında gidip gelen çok ilginç bir sound‟u var. Keman gibi

kullanılan gitar ve ilginç vokalin müziği bambaşka bir yere çektiğini söylemek mümkün. Slowblow ise etnik öğelerle

renklendiri lmiş garip bir elektronik müzik yapıyor. Benim gibi Kraftwerk severler

bir göz atmalı. Belgeselde asıl ilgimi çeken isim Mum oldu. Son derece garip enstrümanlara sahip İzlanda‟dan bir yanıyla

geleneksel bir yanıyla da yumuşak vokalleriyle çok çok farklı bir müzik yapıyorlar.

Albümlerini edinmek hayli güç ama araştırmalarım devam ediyor. Ghostigital ismi pek tanıdık değil ama Einar Örn

Benediktsson‟u belki Björk‟ün eski topluluğu Sugarcubes‟ten tanıyor olabilirsiniz. İzini

kaybedenler yeni topluluğuyla yaptığı işlere bakabilirler. Tabii belgeselde rap‟ten rock‟a hatta heavy metal‟e kadar bir çok

İzlandal ı müzisyene yer verilmiş. Tabii ki bol bol Björk‟ten de bahsedilmiş daha doğrusu Björk kendisinden

bahsediyor. Benim için asıl bomba yeni putperestl ik akımının üst çatısı olarak kabul

edilen Asatru‟nun İzlanda‟da da faaliyette olduğunu görmek oldu. Gerek politik hayatı gerekse de müzik üzerinde

önemli bir etkisi olduğunu görünce şaşırdım. Belgesel son derece keyifli ve samimi bir

şekilde çekilmiş. Bir şekilde edinip göz atabilirsiniz. HC

Screaming Masterpiece

SM Belgesel

Ülkemizde bulunmayan DVD’yi

Amazon gibi alışveriş sitelerinden

edinebilmeniz mümkün...

Page 68: Stereo Mecmuasi Sayi 28

Stereo Mecmuası Sayı 28 Müzik Özel emeği geçenler;

Kodlama, tasarım ve diğer ıvır zıvırlar: Hakan Cezayirli ve Tolga

Yazılar, makaleler ve incelemeler: Aydın Eroğlu, Bülent Şaman,

Bruno Manusso, Can Tutuğ, Hakan Cezayirli, Seçil Cezayirli ve

Tolga.

Speşıl tenks: Destekleri ile yayınlarımızın sizlere ulaşmasına vesile

olan firmalar, dostlarımız, okuyucularımız ve herkes...