40
Prof. Masaru Emoto’nun ‘Sudan Gelen Mesajlar’ Araştırması http://www.masaru-emoto.net/ www.hado-life-europe.com www.emotoproject.com www.emoto-peace-project.com Kitapları: Sudan Gelen Mesajlar / 3 Cilt (1999, 2001, 2006) Aşkın Şekilleri: Biz Kimiz, Nereden Geldik, ve Nereye Gidiyoruz (2006)

Sudan Gelen Mesajlar

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Suya bazı işlemlerle çeşitli şekillerde hitap edildikten sonra dondurulunca kristallerinin elektromikroskop altında pek muhteşem ve bir o kadar ibretlik görüntüleri...

Citation preview

Dr. Masaru Emoto Ve Su Kristalleri

İnsan doğasının en vazgeçilemez ihtiyacı olan suyun içerisinde mevcut olan sır nedir? Su olmadan neden hayat olamaz? Suyun hissi var mıdır? Suyun faydaları saymakla bitmez. Zira, bildiğimiz gibi vücudumuzun % 70’i sudan oluşmaktadır ve hayatta kalma mücadelesinde su kadar önemli başka bir şey yoktur. Dünya, suyun termal özellikleri sayesinde dengeli bir iklime sahiptir. Suyun gizli ısısının ve termal kapasitesinin diğer sıvılara göre çok yüksek olması, denizlerin karalara göre daha geç ısınıp daha geç soğumalarını sağlar. Bu nedenle Dünya'da kara üzerindeki ısı farklılıkları en sıcak yer ile en soğuk yer arasında 140°C'ye kadar çıkarken, denizlerin ısı farklılığı en fazla 15-20°C arasında değişir. Aynı durum gece-gündüz arasındaki ısı farkında da yaşanır. Suyun bu kendine özgü termal özellikleri sayesinde, kış ile yaz ya da gece ile gündüz arasındaki sıcaklık farkı daima insanların ve diğer canlıların dayanabileceği bir sınırda kalmaktadır. Dünya üzerindeki su miktarı karalara oranla daha az olmuş olsaydı, gece ile gündüz sıcaklıkları arasındaki fark çok artacak, karaların büyük kısmı çöle dönecek ve yaşam imkansızlaşacak ya da en azından çok zorlaşacaktı. Ya da suyun termal özellikleri farklı olsaydı, yine yaşama son derece elverişsiz bir gezegen ortaya çıkacaktı. Yani özetlemek istersek; su öncelikle Dünya'nın ısısını düzenlemeye ve dengelemeye yarar, canlıların bedenlerinin ısı dengesinin mükemmel bir biçimde korunmasını sağlar ve meteorolojik çevirimleri destekler. Tüm bu etkiler, olabilecek en yüksek uygunlukta gerçekleşmektedir ve başka hiçbir madde bu yönden su ile karşılaştırılamaz. Son yıllarda, suyun daha önceden bilinmeyen bir özelliğinin anlaşılmasına yarayan gelişmeler de olmuştur. Bu özellik, proton iletkenliğidir ve sadece suya has bir özellik olarak gözlemlenmiştir. Proton iletkenlik özelliği, suyun biyolojik-enerji transferi ile hayatın kökeni açısından çok büyük öneme sahiptir. İnsanı hayrete düşüren Su Kristalleri ve Su’da mevcut olan bu durum, bilim adamlarını bu yönde çalışmalara yöneltmiştir. Suyun içerisinde gizli olan ilahi formül, yeni bir enerji çağı açarak bilimde yeni bazı fikirlerin doğmasına öncülük etmiştir. Japon Bilim Adamı Prof.Dr. Masaru Emoto, içinde 70’ten fazla kristal resmi bulunan “Su Kristalleri” adlı kitabında şunları kaydetmiştir: “Su, cansız bir madde değil; canlı ve duyguları algılayan kristallerden oluşmaktadır. Su, çevresinden pozitif ve negatif bilgileri alır ve ona göre tepki verir.” Prof. Dr. Masaru Emoto, Su kristalleriyle ilgili çalışmalarına iki önemli olayın rol aldığını bunlardan birisinin manyetik rezonans analiz cihazının, canlı organizmalardaki belli frekanslarını ölçmesi ve diğeri ise kar tanelerinin hiçbirisinin birbirine benzememesidir. Prof.Dr. Masaru Emoto, üç yıl kadar önce mikroskopla yaptığı araştırmalarda, donmuş su kristallerinin dış tesirler karşısında çok değişik şekillerde reaksiyon gösterdiğini keşfetmiş ve bunları fotoğraflamıştır. Bu araştırmalara göre su kristalleri, dış çevre tesirlerinin yanı sıra, müzik, söz ve kavramlara da tepki vermektedir. Ayrıca, suyun hisleri ve şuuru da kaydettiğini ortaya çıkarmıştır. Emoto, araştırmalarıyla suyun sadece hafızasının ve bilgi taşıyıcı özelliğinin olmadığını, aynı zamanda kâinatın dilini ve gerçek sevgi titreşimini de yansıttığını ispatlamaktadır.

Sonuçta, Su pozitif bir doğal enerjidir ve yapı itibariyle suyun içerisinde gizli bir ilim mevcuttur. Prof.Dr. Masaru Emoto, suya pozitif bilgi yüklediğinde ortaya çıkan şekiller yine pozitif, negatif yüklediğinde ise ortaya çıkan şekiller negatif olmuştur. Ortaya çıkan bu şekiller, suyun bir madde olmaktan daha çok, içerisinde derin bir matematiksel (boyutsal) bilginin olduğunu kanıtlamaktadır. Yani güzel sözlerin veya rahatlatıcı bir müziğin, insan bedenine ve ruhuna faydalı olması gibi, suda da mevcut olan biyolojik sistem aynıdır. Suda mevcut olan bu ekolojik denge, hem bitkiler ve hem de tüm canlılar için Hz Allah tarafından bizlere bahşedilmiş bir rızıktan ibarettir. Öncü bir Japon araştırmacının su ile ilgili olan fotoğraflarla doküman haline getirilmiş şaşırtıcı keşfini öğrenene kadar biz su hakkında çok az şey biliyorduk. Bu keşif bize bilmediklerimizi öğretti ve üzerinde yaşadığımız dünyanın en kıymetli kaynağı ile ilgili olarak yeni bir şuur seviyesine ulaşmamızı sağladı. Dr. Masaru Emoto 1943 yılında Japonya da doğdu uluslararası ilişkiler ağırlıklı olarak aldığı üniversite eğitiminden sonra ikinci bir üniversite eğitim aldı ve Alternatif Tıp Doktoru oldu. Su kristalleri fotoğraflarını ‘’Suyun Verdiği Mesajlar’’ isimli iki kitabında yayınladı ve bu kitaplar tüm dünyada 400 bin adet sattı. Dr. Emoto’nun su araştırmasını bu kadar popüler kılan nokta ise onun bu araştırma ile ispat ettiği; düşünce ve duyguların fizik realiteyi etkilediği gerçeğidir. Aynı yerden alınan su örneklerine yazılı ve sözlü kelimelerle veya müzikle değişik niyetler, düşünceler yönlendirildiği, odaklanıldığı zaman ‘’su kendi ifadesini değiştirmektedir’’. Temel olarak Dr. Emoto suyun ifadelerini yakalamayı başarmıştır. Dr. Masaru Emoto donmuş suda oluşan kristallerin kendilerine belirli düşünceler yoğun olarak yönlendirildiğinde değişiklik gösterdiğini keşfetmiştir (düşüncenin şekline göre su kristalleri değişiklik gösterir). Yapılan deneyler sonucunda çok temiz kaynaklardan gelen su örneklerinin ve kendilerine sevgi dolu sözcükler söylenen su örneklerinin aynen kar tanelerinin modeline benzeyen çok parlak, yoğun motifli, simetrik ve çok renkli desenler oluşturdukları görülmüştür. Buna karşılık çevre kirliliğinin çok olduğu bölgelerden gelen su örnekleri veya negatif düşüncelere maruz bırakılan su örnekleri ise koyu renkli, asimetrik ve tamamlanmamış motifler oluşturmuşlardır. İstersek, yaşadığımız dünyayı ve kendi sağlığımızı nasıl pozitif olarak etkileyebileceğimizi görüyoruz. Bu araştırmanın ve keşiflerin sonuçları : bizim üzerinde yaşadığımız dünyayı ve kendi sağlığımızı nasıl positiv olarak etkileyebileceğimizi göstermiş ve devrim niteliğinde şuursal bir farkındalık yaratmıştır. Dr. Emoto, canlı deneyler yapmış ve düşüncelerimizin, davranışlarımızın, duygularımızın çevre üzerinde ne kadar derin etkileri olduğunu göstermiştir. Bu konu ile ilgili olarak Amerikan Holistik Tıp Derneği Başkanı ve aralarında ‘’Kutsal Şifacılık’’ isimli kitabı da olan 295 yayını olan Dr. Norman Shealy şu yorumu yapmıştır: ‘’Dünyanın yarısı sularla kaplıdır ve bizim vücudumuzun dörtte üçü de sudur. Su, bizim içinde yaşadığımız dördüncü boyutla ruhumuzun beşinci boyutu arasındakli bağlantıyı temsil eder. Bundan evvel pek çok çalışma, şifacıların hidrojen birleştirmeleri veya suyun infrared ışınları emmesi ile ilgili gözle görünmeyen etkilerini meydan çıkartmıştır. Ancak, bu çalışmaların hiçbirisi Dr. Emoto nun zarif çalışması ile boy ölçüşemez. Düşünce ve güzelliğin etkisi bundan evvel bu kadar iyi bir şeklide hiç anlatılamamıştı.’’ Naturally Well mecmuasının editörü olan Marcus Laux ise şöyle bir yorum yapmıştır; Galileo, Newton ve Einstein gibi Dr. Emoto’nun net vizyonu bize hem kendimizi hem de evreni farklı bir şekilde algılamayı göstermiştir. Burada bilim ve ruh birleşerek bizim dünyayı algılayışımızla ilgili inkar edilemeyecek bir kuantum sıçraması yapmış, sağlığımızı kazanarak nasıl huzur yaratabileceğimizi göstermiştir.’’ Bilimsel kanıtlardan sonra, çeşitli laboratuvarlarda yapılan deneyler sonucunda Dr. MASARU EMOTO ‘nun deneyi defalarca doğrulanmıştır. En basite indirgeyerek yapılan bir deneyde; aynı akarsudan alınan 2 kap suyun birine sakin ve kulağı tırmalamayan müzikler dinletilmiş, diğer kaptaki suya ise kulak tırmalayıcı, müzik zevkine hitap etmeyen, cızırtılı bir müzik dinletilmiştir.

Daha sonra suların yapıları incelendiğinde ise, hafif ve güzel ritim dinletilen suyun kristalizasyon örneği desenler şeklinde ve simetrik, cızırtılı ve kötü ritimler dinletilen suyun kristalizasyon örneği ise karışık olarak bulunmuştur. Bu ispatlarda vücudunun büyük bir çoğunluğu su olan insanlar içinde açık bir örnektir. Dr. Emoto’nun su araştırmasını bu kadar popüler kılan nokta ise onun bu araştırma ile ispat ettiği düşünce ve duyguların fizik realiteyi etkilediği gerçeğidir. Aynı yerden alınan su örneklerine yazılı ve sözlü kelimelerle veya müzikle değişik niyetler, düşünceler yönlendirildiği, odaklanıldığı zaman ‘’su kendi ifadesini değiştirmektedir’’. Temel olarak Dr. Emoto suyun ifadelerini yakalamayı başarmıştır. Geliştirdiği teknikte çok soğuk bir odanın içinde son derece güçlü bir mikroskop ve çok yüksek hızlı bir fotoğraf çekim şekli uygulamıştır. Bu teknikle henüz oluşmuş donmuş su kristallerini fotoğraflamıştır. Ancak, değişik bölgelerden alınmış su örneklerinin hepsi kristalize olamamaktadır. Örneğin, çok kirli nehirlerden alına su örnekleri sadece suyun içinde bulunduğu hali, durumunu gösterirler. Dr. Masaru Emoto donmuş suda oluşan kristallerin kendilerine belirli düşünceler yoğun olarak yönlendirildiğinde değişiklik gösterdiğini keşfetmiştir (düşüncenin şekline göre su kristalleri değişiklik gösterir). Yapılan deneyler sonucunda çok temiz kaynaklardan gelen su örneklerinin ve kendilerine sevgi dolu sözcükler söylenen su örneklerinin aynen kar tanelerinin modeline benzeyen çok parlak, yoğun motifli, simetrik ve çok renkli desenler oluşturdukları görülmüştür. Buna karşılık çevre kirliliğinin çok olduğu bölgelerden gelen su örnekleri veya negatif düşüncelere maruz bırakılan su örnekleri ise koyu renkli, asimetrik ve tamamlanmamış motifler oluşturmuşlardır. Bu araştırmanın ve keşiflerin sonuçları bizim üzerinde yaşadığımız dünyayı ve kendi sağlığımızı nasıl posztiv olarak etkileyebileceğimizi göstermiş ve devrim niteliğinde şuursal bir farkındalık yaratmıştır. Dünyanın her tarafından konferanslar vermek üzere davet edilen Dr. Emoto Japonya, Avrupa ve Amerika da canlı deneyler yapmış ve düşüncelerimizin, davranışlarımızın, duygularımızın çevre üzerinde ne kadar derin etkileri olduğunu göstermiştir. Bu konu ile ilgili olarak Amerikan Holistik Tıp Derneği Başkanı ve aralarında ‘’Kutsal Şifacılık’’ isimli kitabı da olan 295 yayını olan Dr. Norman Shealy şu yorumu yapmıştır: ‘’Dünyanın yarısı sularla kaplıdır ve bizim vücudumuzun dörtte üçü de sudur. Su, bizim içinde yaşadığımız dördüncü boyutla ruhumuzun beşinci boyutu arasındai bağlantıyı temsil eder. Bundan evvel pek çok çalışma, şifacıların hidrojen birleştirmeleri veya suyun infrared ışınları emmesi ile ilgili gözle görünmeyen etkilerini meydan çıkartmıştır. Ancak, bu çalışmaların hiçbirisi Dr.E moto nun zarif çalışması ile boy ölçüşemez. Düşünce ve güzelliğin etkisi bundan evvel bu kadar iyi bir şeklide hiç anlatılamamıştı.’’ Naturally Well mecmuasının editörü olan Marcus Laux ise şöyle bir yorum yapmıştır ‘’Galile, Newton ve Einstein gibi Dr. Emoto’nun net vizyonu bize hem kendimizi hem de evreni farklı bir şekilde algılamayı göstermiştir. Burada bilim ve ruh birleşerek bizim dünyayı algılayışımızla ilgili inkar edilemeyecek bir kuantum sıçraması yapmış, sağlığımızı kazanarak nasıl huzur yaratabileceğimizi göstermiştir.’’ Bütün bunlara ek olarak şimdilerde yeni bir çalışma yapan Dr. Emoto bunu İslam dünyasına hediye edeceğini bildirmiştir. Bu çalışmada Hz Allah’ın 99 ismi su örneklerinin üzerine yazılmakta ve oluşturdukları su kristali fotoğraflanmaktadır. Araştırmacı Dr. Masaru Emoto Tokyo da bulunan Hado Enstitüsünün başkanıdır. ‘’Hado’’ fenomeni ile ilgili yazdığı pek çok kitap vardır. Japonca da bu kelimeyi meydana getiren iki hece ‘’dalga’’ ve ‘’hareket’’ anlamına gelmektedir. Aşağıda ki tanım ise Dr.Emoto tarafından yapılmıştır ve suyun tabiatı ile ilgili olarak pek çok keşif yapmasına vesile olmuştur. Dr. Emato ya göre Hado tüm maddede atomik seviyede görülen titreşim desenine verile isimdir ve bunun temeli de insan şuurudur.

Yıllar geçtikçe ve Dr. Emoto nun teorisi kabul gördükçe Hado anlayışıda bütün Japonya da yaygınlaştı. Öyle ki bu kelime günlük konuşma dilinin bir parçası oldu. ‘’Buranın hado su çok düşük haydi gelin buradan ayrılalım’’. ‘’Gelin çevremizin Hado sunu değiştirelim.’’ İşte bu tip konuşma şekilleri özellikle Emoto’nun devrim yaratan su kristalleri ile ilgili çektiği fotoğrafların yayınlanmasından sonra Japonya da çok yaygınlaşmıştır. Ancak, resimleri sadece kristalize olmuş bir su molekülü olarak düşünmemek lazımdır. Dr.Emoto yu Hado fenomeninin öncüsü yapan şey onun DÜŞÜNCE VE DUYGULARIN FİZİK REALİTEYİ ETKİLEDİĞİNİ İSPAT ETMİŞ OLMASIDIR. Yazılan ve söylenen kelimelerle değişik hado=titreşimler meydana getirmekte ve hatta müzik dinletildiği zaman da su ‘’ifadesini değiştirmektedir.’’ Örneğin insan şükran duygusunu ifade edince bu hemen suya yansımaktadır. Bu konu ile ilgili sıkça sorulan sorulara ve cevaplarına aşağıda yer verdik: Soru: Su kristali bize ne anlatıyor? Cevap: Su kristalleri meydana gelen titreşimlerin deseni ve görüntüleridir. Genelde pozitiv titreşimler güzel bir şekilde oluşmuş su kristalleri meydana getirirler ve kristalizasyon oranı negatif titreşimlerin meydana getirdiklerinden daha fazladır. Soru:Su kristalleri neden çeşitli kelimeler ve onların manalarına bağlı olarak değişiklik gösteriyorlar.? Cevap:Bütün lisanlar tabiatın titreşimlerinden meydana gelir. Ebeveynlerimiz ve öğretmenlerimizden tarafından eğitildikten sonra biz tabiatın lisanını konuşmaya başlarız. Ancak, biz küçük yaşlarda onların konuştuğu lisanı nasıl öğrenebildik? Muazzam büyüklükteki tabiatın titreşimi bizi bu sorunun cevabına yönlendirebilir. Positiv titreşimler güzel sözleri yarattı ve negatif titreşimler ise negatif kelimeler yarattı. Bu evrenin en temel prensibidir. Soru:Şayet suya önce negatif bir söz olan ‘’beni rahatsız ediyorsun’’ söylenip ardından tekrar ‘’Sevgiler ve teşekkürler’’ gibi bir ifade söylenirse su gene güzel kristaller oluşturabilir mi? Cevap:Evet, oluşturabilir. Özellikle ‘’Sevgiler ve teşekkürler’’ gibi bir kelime yaptığımız araştırmalara göre en güzel su kristalini oluşturmuştur. Soru:Hangi tip su insanlara en uygun olanıdır? Cevap: Birlikte kendinizi en rahat hissettiğiniz su. Kendinizi su ile yan yana koymaya çalışın. Öyle ki, biz su çeşitleriniz arasından seçim yapabilir ve kendimize en uygun olanını bulabiliriz. Suyu aynen bir erkeği veya kadını sevdiğimiz gibi sevmeliyiz. Soru:‘’Suyun verdiği Mesajlar’’ isimli kitabınızda delillerle sabit olan bir fotoğraf koleksiyonu var. Bundan da şu sonuca varabiliriz; hayvanlar, bitkiler, insanlar, organik veya inorganik her şey, kısacası tüm varlık birbirleri ile olan ilişkilerinde muhteşem bir ahenk içindedirler. Diğer taraftan inanıyorum ki aynı deneyi tekrar tekrar yapmakta sonuçların aynı veya farklı olup olmadığını görmek açısından büyük fayda var. Cevap: Evrenin sürekli bir akış içinde olduğu söyleniyor. Bu dakika bir sonraki dakikada burada olamaz. Bu bağlamda su kristalleri de aynı sonucu vereceklerdir, ancak deney yapılan ortam aynı kalırsa beklediğimiz gibi aynı sonuçları alırız. Bu yüzden kelime deneyleri için el yazısı değil de basılmış harfler kullanıyoruz. Tabii daha kapsamlı bir görüş bildirmek için daha fazla deney yapmamız gerekiyor.

Soru: Şayet DNA ve insan dokusunun ve virüslerin kelimelere reaksiyon verdiğini bilseydik bunu tedavi amaçlı kullanabilir miydik? Cevap: İnsan bedenin yapısı 42 oktavdan meydana gelmiştir ve bu frekanslarla ifade edilebilir. Bu da demektir ki hem bakteriler hem de mitokondri bu skalada yer alırlar. Şayet, biz, bunlara denk gelen uygun frekansları yayabilirsek o zaman bir iletişim imkanı doğabilir. Zaten şimdi de pek çok insan alternatif tıp uygulamaları yapıyor, ama bu teori hakkında bilgileri yok. Zaten DNA ve virüslerin yüksek frekans seviyelerinde yer aldığını gördüğümüze göre bu konuda önemli olan şuurumuzu nasıl yönlendireceğimizdir frekansları konuşmaktansa. Soru: Su a benlik veya rahatsızlık duygusu var mıdır? Cevap: Sonuç olarak suda benlik veya rahatsızlık yoktur. Ancak, suyun misyonu bizim düşüncelerimizi veya önlerindeki herhangi bir şeyi taşımak ve çok boyutlu bir nakliyeci olarak davranmaktır. Su, sürekli olarak verilen bilgileri kopyalar. Su kristali fotoğrafına baktığımızda ilk etapta suyun şuurlu olduğunu düşünürüz. Bu durumda su, projeksiyon yapan bir yansıtıcı ve ayna görevini yapan tek şeydir.

Ticari Bağlantılar Neler?

Masaru Emoto, kitabın yayınlanmasını takiben kurduğu HADO isimli şirket aracılığı ile internet üzerinden su satıyor. Indigo Water adı altında piyasa sürülen bildiğimiz suyun 8 oz, yani 230 ml’si 35 USD. Kabaca bir hesap ile suyun bir litresinin 150 USD ‘ye satıldığını bulabilirsiniz.

Araştırmanın Evreleri

Deneylerde şu dört yöntem uygulandı:

• Suya doğru kelimeler göstererek veya kelimelerin yazılı olduğu kağıtları içine atarak ve bir süre içinde bırakarak

• Suya doğru resimler göstererek

• Suya doğru müzik çalarak

• Suya doğru dua ederek

Yusui Dağı Kaynak Suyu,

Japonya

Lourdes Kaynağı, Fransa

Cook Glacier, Yeni Zelanda

İtalya

Fujiwara Barajı, Japonya

Yodo Nehri Kirli Suyu, Japonya

Bach dinletilince

Bach dinletilince

Beethoven dinletilince

Kawachi Japon Folk Müziği dinletilince

Heavy Metal Müziği dinletilince

Suya ‘teşekkürler’ denince

Suya değişik dillerde teşekkür edince kristal

şekilleri

Suya ‘sevgi’ ‘aşk’ ve ‘takdir’ sözleri sarfedilince kristal yapısı

Suya ‘aptal’ ‘beni hasta ediyorsun seni öldüreceğim’ deyince kristal yapısı

Sudan ‘özür dileyince’…

Suya ‘irfanla’

veya ‘erdemle’

ilgili sözler

edince…

Çan ve Besmele…

Suya ‘sonsuzluk’ deyince

Suya ‘barış’ deyince

Suya ‘melek’ deyince

Suya ‘ruh’ deyince

Suya ‘aşk’ deyince

Suya ‘şeytan’ deyince

İlk resimde ‘ne güzel değil mi?

İkincisi ‘aptal’

denince molekül

şekli

Suya ‘çok güzel’ deyince kristalin şekli

Suya ‘reddedici’ ve ‘umursamayıcı’ sözler söyleyince kristal şekli

Suya ‘evrenle’

ilgili sözler söyleyince

Budist ayininden sonra

Fujiware Barajı’nda Budist töreni öncesi ve sonrası

Suya ‘Güneş’ resmi gösterince

Suya ‘Yunus Balığı’ resmi gösterince