54
www.yuruyus.com [email protected] [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 319 3 Haziran 2012 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) www.yuruyus.com Halkımız, Cephe Dostları Cephe’yi Sahiplenelim Umudu Büyütelim! Cephe’yi Sahiplenmek; Halkı Sahiplenmektir Cephe’yi Sahiplenmek; Umudu Büyütmektir! DİRENİŞ BÜYÜYECEK AKP’Yİ YENECEĞİZ SUSMAYACAĞIZ SUSTURAMAYACAKSINIZ! Dev-Genç’lileri Susturamadınız, DİRENİYOR! Çay Üreticisini Susturamadınız, DİRENİYOR! Köylüleri Susturamadınız, HES’lere Karşı DİRENİYOR! İşçileri, Memurları Susturamadınız, İşçi ve Memurlar DİRENİYOR! Yoksul Gecekondu Halkını Susturamadınız, Yıkımlara Karşı DİRENİYOR! Aydınları, Sanatçıları Susturamadınız, DİRENİYOR! Hukukçuları Susturamadınız, Hukukçular DİRENİYOR! Tutsakları Teslim Alamadınız, Devrimci Tutsaklar DİRENİYOR! Kürt Halkını Susturamayacaksınız, Kürt Halkı DİRENİYOR!

SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

  • Upload
    others

  • View
    0

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

www.yuruyus.com

[email protected]

info

@yu

ruyu

s.c

om

Haftalık Dergi / Sayı: 3193 Haziran 2012

Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

ww

w.y

uru

yu

s.c

om

Halkımız, Cephe DostlarıCephe’yi Sahiplenelim Umudu Büyütelim!

Cephe’yi Sahiplenmek; Halkı Sahiplenmektir Cephe’yi Sahiplenmek; Umudu Büyütmektir!

DİRENİŞ BÜYÜYECEKAKP’Yİ YENECEĞİZ

SUSMAYACAĞIZSUSTURAMAYACAKSINIZ!

Dev-Genç’lileriSusturamadınız, DİRENİYOR!

Çay ÜreticisiniSusturamadınız, DİRENİYOR!

Köylüleri Susturamadınız,HES’lere Karşı DİRENİYOR!

İşçileri, MemurlarıSusturamadınız, İşçi veMemurlar DİRENİYOR!

Yoksul Gecekondu HalkınıSusturamadınız,Yıkımlara Karşı DİRENİYOR!

Aydınları, SanatçılarıSusturamadınız, DİRENİYOR!

Hukukçuları Susturamadınız,Hukukçular DİRENİYOR!

Tutsakları Teslim Alamadınız,Devrimci TutsaklarDİRENİYOR!

Kürt HalkınıSusturamayacaksınız,Kürt Halkı DİRENİYOR!

Page 2: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

Sahibi ve Sorumlu YazıişleriMüdürü: Mustafa DOĞRUAdres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu / İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan Yayıncılık

Adres: Gülbahar Mah. Cemal SahirSok. Kral Apt. 7/1 B Blok No: 17Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBULTel: (0-212) 216 41 78

Faks: (0-212) 216 41 79

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE

Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi Matbaacılık-SanayiCad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Dağıtım: Turkuvaz DağıtımPazarlama San. ve Tic. A.Ş.Tel: (0-216) 585 90 00

Avrupa: 4 EuroAlmanya: 4 EuroFransa: 4 Euroİsviçre: 6 Frank

Hollanda: 4 Euroİngiltere: £ 3Belçika: 4 EuroAvusturya: 4 Euro

www.yuruyus.com [email protected]ık Süreli Yerel Yayın

Siyasi Dergi Fiyatı: 1 TL

Tel: (0-212) 251 94 35

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

Gerisi hayat...Gerisi hayat...

Özellikle de, Türk ulusu ve vatanseverliksöz konusu edildiğinde sol, bu konuya ya hiç

değinmemeyi seçiyor ya da gericilik, milliyetçilikdeyip karşı eleştiri yapıyor.

Oysa emperyalizme karşı mücadele eden veülkenin bağımsızlığından söz eden devrimciler,

vatan kavramından ve bunun emperyalizmkarşısındaki öneminden kaçamazlar. Yüksek bir

vatanseverlik duygusu taşımayanlar, ülkeninbağımsızlığını inanarak savunamaz ve

bağımsızlık için halk kitlelerinimücadeleye katamazlar.

Bu düşünce tarzı, bu yaklaşımlar daha dagelişerek, ulusal ve halk kültürünü reddederek,

sessizce bunların yerine emperyalistlerinkültürünü geçirmeyi hedeflemiştir. Halkına

vatanına ulusal kültürüne sahip çıkmak devriminve devrimciliğin temelidir!

Page 3: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

İİ ç i n d e k i l e r

7 Susmayacağız

susturamayacaksınız!

9 Ekmek kavgası AKP’nin

ve oligarşinin sonunugetirecek!

10 Tutuklanan her

Cepheli’nin yerine ikikat çalışacak, daha çokörgütleneceğiz...

11 Uludere’deki planlı bir

katliamdır

13 DHF, demagojilerle

Gazi ayaklanmasındakigerçekleri değiştirmez!

16 Komplo davalarının

halkın mücadelesinibitiremediğininyaşanmış bir örneği:Haymarket davası

18 Devrimci İşçi Hareketi:“Patronların”sendikaları!

19 Yıkım haberleri...

21 Devrimci Okul:Devrimci eğitim nedir?

24 Yasalarınız zorbalığınızın

üstünü örtemez

26 Kaçak Güreşmek:

Ertelemek

27 Haklıyız Kazanacağız:

Yıkımlara karşı acilgörevimiz birlikolmaktır!

28 Bu yasa halkın

malını mülkünügasp yasasıdır!

30 Gelenek yaşıyor

Dev-Genç’lilersavaşıyor!43 yıldır kavga sürüyor!

33 Liseliyiz Biz:Yaz kamplarınıkitleselleştirecek,savaşımızı büyüteceğiz!

35 Dünden BugüneHalk İsyanları: AnadoluAleviliği’nin eşitlikçi,isyancı özünü kalınçizgilerle çizen halk

önderi: Abdal Musa

36 Hayatın Öğrettikleri:Tepkimizi değil

sevgimizi büyütelim

Ekmek kavgasıAKP’nin sonunu getirecek!

4 Cephe’yi sahiplenmekumudu büyütmektir!

37 Gençlik haberleri...

40 Özgür Tutsaklardan:Yürüyüş çıkmaya, bizözgür tutsak cephesindedirenmeye devamedeceğiz

41 TAYAD’lı Aileler:Katliamın sorumlularıgerçeklerden kaçarkenbiz adalet talebimizlekatillerin karşısındayız!

43 Haklıyız Kazanacağız:Anneleregerçek değerinisosyalizm verir

44 Haberler...

47 Dünyadan veülkemizden kısa kısahaberler

48 Avrupa’daki Biz:Kapansın el kapılarıbir daha açılmasınbu davet bizim!

50 Avrupa’da Yürüyüş:Dünyanın en büyükgücü halkın örgütlü

gücür!

52 Yitirdiklerimiz

54 Berkan

55 Öğretmenimiz

Naziler Halen Öldürüyor Biz Seyredecek miyiz?

Tarih: 16 Haziran 2012Cumartesi

Yer: Keup Strasse (Küçük İstanbul)Mülheim-KölnALMANYA

Saat: 15:00

Sıranın bize gelmesini beklemeyeceğiz!sessiz kalmayacağız.

16 Haziran’da Keup Strasse’demitingimize eş-dost-akraba onlarcainsanla birlikte katılalım!

16 Haziran’da Anadolu Fedarasyonu’nun ırkçılardan hesap soran sesinin yanında, kendi davamızın içinde olalım.

DAVAMIZ ADALET DAVASIDIR!ADALET İSTİYORUZ!

Ülkemizde Gençlik

Page 4: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

Halk için, vatan için savaşıyoruz.Bedeller ödüyoruz. Gözaltıları, iş-kenceleri, hapislikleri, ölümleri gözealıyoruz. Bütün bunlar halka, vatana vedevrime olan bağlılığımızın sevgimi-zin bedelidir. Bedel ödemekten hiç-bir zaman kaçınmadık.

Bizim için halk ve vatan sev-gisi çok somuttur. Aldığımız ne-fes dahil her şey halkımızın, va-tanımızın kurtuluşu içindir. Dev-rim içindir.

Onun içindir ki, Cephe’nin sa-vaşı halkın savaşıdır.

Onun içindir ki, Cephe halk-tır, Cephe halkın Cephesi’dir.

AKP, 14 ilde Cephe’ye saldı-rarak 96 kişiyi gözaltına alıp 36kişiyi tutukladı.

AKP, Cephe’ye saldırarak hal-kın savaşını, halkın umudunuyok etmek istiyor.

Halk için, vatan için umudusahiplenelim. Cephe’yi sahiple-nelim.

AKP’nin polisi 14 ilde der-neklerimizi talan etti. ÇoğunluğuDev-Genç’li olan 36 insanımızıtutukladı.

Cepheliler! Halkımız, Cephedostları!

Bugüne kadar AKP’nin bas-kınlarından dolayı hiçbir derne-ğimizin kapısına kilit vurmadık.Şimdi de basılan hiçbir derneği-miz kapalı kalmayacak. Baskın-da yıkılan duvarlar, kırılan kapı-lar yeniden yapılacak.

Tutuklanan hiçbir arkadaşı-mızın yeri boş kalmayacak. HerDev-Genç’li yeni bir insanla ta-nışacak, yeni Dev-Genç’liler ör-

gütleyecek! Örgütlenen her Dev-Genç’li, kısa zamanda büyük so-rumluluklar üstlenecek...

Tutuklanan insanlarımıza hapis-hanelerde sahip çıkılacak. Hiçbir in-sanımız avukatsız, mektupsuz, pa-

rasız, kitapsız, ziyaretsiz kalmayacak.

Düşman, kılı kırk yararak yarattı-ğımız değerlere saldırıyor. Düşmanaöfke duymamak mücadeleyi sahip-lenmemektir. Ödenen bedellere, har-canan emeğe sahip çıkmamaktır.

Cephe, şehitleriyle, tarihiyle,gelenekleriyle, yarattığı değerler-le çok büyük bir ailedir! Herkes buailenin bir üyesi olmaktan onurduyarak Cephe’yi sahiplenmelidir!

Cepheliler;Herkes bir adım öne çıksın dedik.

Bir adım öne çıkmak Cephe’yi sa-hiplenmektir. Umudu büyütmektir.Cephe’yi sahiplenmek devrimi iste-mektir. Cephe’yi sahiplenmek halkıörgütlemektir.

Cephe’yi sahiplenmek daha faz-la fedakarlık, daha fazla emek, dahafazla bedeldir.

Hiç kuşkumuz yok ki, her Cep-leli bu fedakarlığı gösterecek, dahafazla emek harcayacak ve her türlübedeli göze alacaktır.

Sahiplenmek, Cepheliler için onur-dur. Sahiplenmek, Kızıldere’den bu-güne Cepheliler’in geleneğidir.

Cepheliler bu bilinçle devrime sa-hip çıkmışlar, en zorlu dönemeçler-den alnının akıyla çıkmışlar ve bubilinçle tarih yazmışlardır.

Cepheliler!Sahiplenmek sorun çözmektir.

Şikayet etmeyi, yakınmayı, olmaz-cılığı yasaklıyoruz. Cepheli olmak,olmazlarla sorun çıkartmak değil, na-sıl yaparıma kafa yorarak sorunçözmektir.

BİZ UMUDUN ADIYIZVAZGEÇMEYECEĞİZ!

ÇARESİZLİĞE KARŞIUMUDU BÜYÜTÜYORUZ!İyi bakın bu gençliğe. İyi bakın o

alanı haklı ve meşru taleplerini dilegetiren sloganlarıyla inleten, kızıl

bayraklarıyla bağımsızlık, demokrasive sosyalizm mücadelesinde saf tutangençlerimize. Onlar neden bu ülkede

umutsuz olunmaması gerektiğinigösteriyorlar bize. Dev-Genç’imizonurumuz olduğu kadar, geleceğegüvenimizdir. Böyle bir gençliğe

sahip olmak, halkın tüm kesimleriiçin büyük bir şans, büyük bir

güçtür. BİZİM BİR DEV-GENÇ’İMİZ VAR! Dev-Genç

geleneğimiz var! Bu gelenektenkorkuyor AKP... Bu nedenle saldırdı

16 ilde birden. Ah, vah etmeyin... Umutsuzluğakapılmayın. Yılgınlığın sesine

kulaklarınızı tıkayın. Yüzünüzüdirenenlere dönün. Bu topraklar, bu

halk böyle direnişçiler yetiştiriyor diyeövünün, onur duyun. Güvenin onlara.

“Çağımızın dünyasında kurtuluşiçin savaşan ve çile çekenleri

desteklemek için yiğit olmak zorunludeğildir onurlu olmak yeterlidir”diyor Amilcar Cabral... Onurluolmak zulmün karşısında boyuneğmemektir. Boyun eğmeyenlerin

yanında yer almaktır.

Cephe’yi Sahiplenmek UMUDU BÜYÜTMEKTİR!

CEPHE; ŞEHİTLERİYLE, TARİHİYLE, GELENEKLERİYLE, YARATTIĞIDEĞERLERLE ÇOK BÜYÜK BİR AİLEDİR! HERKES BU AİLENİN BİR

ÜYESİ OLMAKTAN ONUR DUYARAK CEPHE’Yİ SAHİPLENMELİDİR!

44

Yürüyüş

3 Haziran2012

Sayı: 319

Page 5: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

Bizi zayıflatacak her şeyden arın-malıyız. Sadece bizi güçlü kılacakaraçları ve silahları sahiplenmeliyiz.

Sahiplenme duygumuz ne kadargüçlü ise, sorun çözme gücümüz o ka-dar artar ve o kadar inisiyatifli oluruz.Sahiplenme duygumuz eksikse doğ-ruyu görsek bile insiyatif koymakta,harekete geçmekte, müdahale et-mekte eksik kalırız.

12 Temmuzları, 17 Nisanları, 19Aralıkları zefere dönüştüren bir tari-hin sahibiyiz. Tutuklanan 36 kişininyerini doldurup umudu büyütmeliyiz.

Parti Cephe'nin her yöneticisi,her taraftarı Parti Cephe’yi koruma-nın, stratejik hedeflerimizden sap-mamanın, manevi değerlerimizi sa-hiplenmenin sigortasıdır.

Herkes böyle bir sorumluluk duy-gusuyla hareket etmelidir. Bir boşluk,bir eksiklik, bir yetmezlik, ya da el atı-labilecek yeni bir alan, faaliyetleri-mize, ilişkilerimize eklenebilecekyeni bir halka gören herkes, o eksik-liği gidermeye, “sorumlu” gibi talipolmalı ve doğrudan üstlenmelidir.

“Sorumluluk duygusu ve hareketisahiplenmedeki yüksek bilinç yetki-lerle, konumlarla kıyaslanamaz veyer değiştiremez.” Sahip olduğumuzyaklaşımın en özet ifadesi budur.

Cephe’den Uzak Düşmüş Yorgunlar, Yılgınlar, Bırakmış Eski Cepheliler!..

Mahirler’den bugüne 42 yıllıkonurlu bir tarihin sahibiyiz. 42 yıllıktarih, sahiplenmenin tarihidir. Dev-rimi, halkı, vatanı, yoldaşlarını, dost-larını sahiplenmenin tarihidir.

Bu onurlu tarihin her hangi birkesitinde yer alan, bugün şu ya da bunedenle Cephe’den uzak düşmüşeskilere, bırakmışlara, yorgunlara,yılgınlara sesleniyoruz; Siz de be-deller ödediniz. İşkenceler gördünüzoligarşinin hapishanelerini, zulmü-nü bilirsiniz. Ömrünüzün en güzel,en onurlu, başı en dik günlerini buhareketin içinde geçirdiniz.

42 yıldır oligarşiye karşı dişe dişkesintisiz bir savaş sürdürüyorsakbunda sizin de emeğiniz var. Siz debu tarihin bir parçasısınız. Bu tarih si-zin de tarihinizdir. Bugün savaşın dı-şında da olsanız bu tarihi sahiplen-mek sizin de görevinizdir.

AKP’nin saldırıları karşısındaCephe’yi sahiplenmenin binbir yoluvardır. Bir yolunu bulup sahiplenmeksizin Cephe’ye olan vefa borcunuzdur.

Herkes kahraman olamayabilir.Ama herkes faşizme karşı bizim ya-nımızda olmalıdır!

Herkes örgütlü olmayabilir, amaherkesin yapabileceği birşey vardır.

Bu ahlaksız, vahşi, insanlık dışıdüzende insan kalabilmenin de tekyolu bu düzene karşı savaşmaktır.Düşmana karşı açıkça savaşma cüretinyoksa savaşanlara destek olmalısın!

Cephe Dostları; Dostluk Sahiplenmektir!

Dostluk, sevgidir. Sahiplenme vebağlılıktır. Bunun bir ölçüsü yoktur.Ancak en özlü ifadesiyle dostluk; dos-tun için fedakarlık yapabilmektir.

Cephe 42 yıllık tarihinde düş-manla dişe diş mücadele verirkendostluklara en büyük değeri vermiş,dostluk ilişkilerini özenle korumuş vehassasiyeti göstermiştir. Dostlarına za-rar gelmemesi için canını feda et-miştir.

Mahirler’den Sibeller’e Cepheli-ler, çatışmaya girmeden önce sığındığı

ev halkının can güvenliğini almış-lardır. Cephe’nin tüm özen ve çaba-sına rağmen savaş gerçeği içindedostlarımız da bir çeşitli boyutlardabedel ödemek zorunda kalmıştır.

Cephe Dostları;

Dosluk sahiplenmektir. Gerekti-ğinde bedel ödemeyi de göze almak-tır.

Dostluk; düşman karşısında bir-likte olmaktır.

AKP, Cephelilere saldırırken, Cep-he’nin dostlarına da saldırıyor. Cep-he’yi halktan, dostlarından tecrit et-mek istiyor.

Cephe Dostları;

Cephe tarihi boyunca dostluğahalel getirecek birşey yapmamıştır.Gözaltılarda, işkencelerde, F Tiple-rinde, dışarıda asla zulme boyun eğ-medi. Halkımızın yüzünü kara çı-kartmadı. Devrim iddiasından vaz-geçmedi.

Cephe halkımızın onurudur.

Tüm Cephe dostlarına sesleniyo-ruz: Bugün daha büyük bir fedakar-lıkla, daha büyük bedelleri göze ala-rak Cephe’yi sahiplenmenin günüdür.Cephe ile dayanışma içinde olmanıngünüdür. Dostluğun dayanışmanınölçüsü yoktur.

Dostluk, hiçbir hesap çıkar gö-zetmeden yapılan sahiplenmedir. Da-yınışmadır. Dostluk, isteyerek, coş-kuyla yaratıcılıkla yapılan sahiplen-medir.

Cephe Sizin Cephenizdir!Cephe Halktır! Cep-he Halkın Cephesidir!İşçiler, memurlar, köylüler, es-

naflar, Avukatlar, mühendisler, Yok-sul gecekondulular...

HALKIMIZ;

Cepheliler onyıllardır sizin içi-nizdedir. Cepheliler sizin evlatları-nızdır.

Cephe’ye sahip çıkmak, umudasahip çıkmaktır. UMUDUMUZUYİTİRMEMİZİ İSTİYORLAR...Umutsuzluğa kapıldın mı eline, di-line söz geçiremez hale gelirsin.

Tarihimizin Herhangi BirKesitinde Yer Alan, Bugün Şu

Ya da Bu Nedenle Cephe’den UzakDüşmüş Eskilere, Bırakmışlara,

Yorgunlara, YılgınlaraSesleniyoruz; Siz de Bedeller

Ödediniz. İşkenceler GördünüzOligarşinin Hapishanelerini,Zulmünü Bilirsiniz. 42 Yıllık

Tarihin Bir Kesitinde Siz de YerAldınız! Siz de Bu Tarihin BirParçasısınız. Bu Tarih Sizin de

Tarihinizdir. Bugün Savaşın Dışındada Olsanız bu Tarihi Sahiplenmek

Sizin de Görevinizdir.

55

3 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 319

Page 6: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

Umudu büyüteceğiz

AKP iktidarı bugüne kadar sahipolduğumuz tüm haklarımızı bir birgasp ediyor.

Cepheliler, AKP’nin her türlü sal-dırıları karşında halkın en güçlü ba-rikatıdır.

Oligarşinin tüm iktidarları on yıl-lardır sahip olduğumuz gecekondu-muzu yıkmak istedi. Polisiyle, zabı-tasıyla, mafyasıyla yoksul halkımızımahallelerinden söküp atmak istedi.Cepheliler her zaman halkın yanındaoldu. Yıkılan evleri halkla birlikte ye-niden yaptı. Halkı örgütleyip devle-tin, mafyanın saldırı ve tehditlerinekarşı direndi.

Bugün AKP iktidarı sadece gece-konduları değil, tapulu, tapusuz mil-yonlarca evi, işyerini yıkacağım diyor.

Cepheliler evleri, işyerleri yıkıl-mak istenen milyonlarca halkı ör-gütleme iddiası taşıdığı için AKPsaldırıyor. Gözaltılar, tutuklamalarbunun içindir.

Halkımız, Cephe’yi sahiplenmekevini, arsanı, işyerini sahiplenmektir.AKP yaşam hakkımıza gasp ediyor.Cephe’yi sahiplenmek yaşam hakkı-nı sahiplenmektir.

Düşman devrimcilere saldırırkenhalka da saldırıyor. Devrimcileri halk-tan koparmaya çalışıyor. Devrimcilerhalkın en onurlu evlatlarıdır. Dev-rimcileri halkın gözünde korkulacak ki-şiler olarak göstermeye çalışıyor.

Televizyonlar, Gençlik Federas-yonu’na saldırıyı “7 çelik kapı’yı kı-rarak polis girdi ve terör örgütü üye-lerini ele geçirdi” diye verdi. Bu hal-kın gözünü korkutmak için uydurulanyalandır. Gençlik Federasyonu’ndangözaltına alınan 10 kişiden 9’u serbestbırakılmış tutuklanan bir kişi de baş-ka gerekçelerle tutuklanmıştır. Çelikkapılar halkımıza ve dostlarımızakarşı değildir. Kurumlarımız halkı-mıza ve dostlarımıza karşı sonuna ka-dar açıktır.

Ancak şu da bilinmelidir ki, Düş-manın kurumlarımıza elini kolunu sal-

layarak girmemesi için gerekiyorsa 7değil 14 çelik kapı da yaparız.

Cepheliler! Düşmanın

Her Türlü Saldırısını

Sahiplenmemizle Boşa

Çıkartabiliriz!Sapihlenmek halkı örgütlemektir.

AKP’nin polisi halkı örgütlememiziengellemek için saldırıyor. Onca te-rörüne, onca katliamına, tutuklama-sına, işsiz, aç, yoksul, muhtaç bırak-masına rağmen AKP halkın hiç bir ke-simini teslim alamıyor. Her geçen günhalkın öfkesi kini daha da büyüyor.

AKP’nin korusu bu öfkeyi, kiniörgütlememizdir. Sahiplenmek,AKP’nin bu korkusunu büyütmektir.

Bunun için hiçbir Cepheli yaptı-ğı ile yetinemez. Yaptığı her şeyin ikikatını yapmak zorundadır.

Sahiplenmek; her şey Cephe için,her şey zafer için demektir!

Halk Cepheliler Suriye’yi ziyaret ederek, emperya-lizme karşı Suriye halklarının direnişine destek verdiler.Emperyalizmin, Ortadoğu’daki planları doğrultusundaSuriye halkını bölerek Esad iktidarını yıkma çabasına kar-şı kardeş Suriye halkının yanında yer alan ve emperya-lizmin bu oyununa karşı mücadele eden Halk Cephesi,Suriye’ye dönüşünde basın toplantısı düzenleyerek, ya-pılan görüşmeler hakkında bilgi verdi.

23 Mayıs günü Orhan Adli Apaydın Konferans Sa-lonu’nda yapılan basın toplantısında, ilk olarak TAYADBaşkanı Behiç Aşçı konuştu. Aşçı, “Biz Halk Cephesi ola-rak 4-5 kişi Suriye’deki olayları gözlemlemek için git-tik, gördük. Gerçekten bizim de bildiğimiz gibi oradaEsad’ın ordusunun halka karşı işlediği hiçbir suç yok. Biravuç işbirlikçi var ve onlar da sivil halka karşı silahla-rını kullanıyorlar.” dedi.

Suriye’de eğitim tamamen parasız olduğunu, sağlıkhizmetlerinin en üst seviyede verildiğini ve herkesin işbulabildiğini belirten ve ABD eski Dışişleri Bakanı Con-dalizza Rice’ın “22 ülkenin kaderini değiştireceğiz.” de-diğini hatırlatan Aşçı şu konuşmayı yaptı:

“Bizler Halk Cephesi olarak 28-29-30 Nisan 2012 ta-rihlerinde Suriye’nin başkenti Şam’ı ziyaret ettik. Zi-yaretimiz bizim için çok yararlı oldu. Vatansever Suri-

ye halkını tanıdık. Emper-yalist saldırıların nasıl tez-gahlandığının ayrıntılarınıöğrendik. Öncelikle niçinSuriye hedef sorusunu ce-vaplamak gerekiyor;

- Suriye dış borcu sıfırolan bir devlettir.

- Suriye’de hiçbir em-peryalist askeri üs yoktur.

- Suriye’de hiçbir emperyalist tekel yoktur. Petrol da-ğıtımı ve satışı devletin elindedir.

- Suriye’de eğitim üniversite dahil ücretsizdir.- Suriye’de sağlık her aşamada ücretsizdir.- Suriye AKP’nin iddialarının aksine laiktir. Herkes

dini inancını özgürce yaşamakta ve insanların birbirle-rinin dini inançlarını sorgulaması yasaktır.

- Suriye her zaman Filistin halkının yanında olmuş,İsrail saldırılarına karşı Filistin halkı ile dayanışma için-de olmuştur. Türkiyeli devrimcilere destek olmuştur.”

Ardından sözü Grup Yorum’dan Cihan Keşkek’e bı-raktı. Keşkek, Suriye halklarıyla dayanışmak için Ha-tay’da yaptıkları konserden ve konser öncesi oligarşininengelleme çabalarından söz etti. 96 kişinin gözaltına alın-masına rağmen, 30 bin kişilik halk korosuyla Suriye hal-kının yanında olduklarını söyleyen Keşkek’in konuş-masının ardından, Suriye’yi ziyaret eden Halk Cepheli-lerin çektiği video görüntüleri izlendi.

Amerika ve İşbirlikçileriSuriye’den Defolun

6

Yürüyüş

3 Haziran2012

Sayı: 319

Page 7: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

Faşist terörle yöneten AKP, hergeçen gün halkı sindirmek için dahafazla teröre ihtiyaç duyuyor. Bununiçin gerekirse bir gecede yasa çıkar-tıyor. Meclis AKP’nin halka ve AKPgibi düşünmeyenlere karşı terörünüyasalaştıran bir kurum haline dönüştü.

Her hafta yeni bir saldırı yasasıfaşizmin meclisinde onaylanıyor.Türk Hava Yolları’nda çalışan işçilerinörgütlü olduğu Havaş-İş Sendikası’nıngrev hakkını gasp etti.

Uludere katliamı üzerine tartış-malara son verilmesini isteyen Baş-bakan Erdoğan, kürtajın ve sezeryanladoğumun yasaklanmasını isteyerekbunu tartışın diyor. Bir saldırınınüzerini daha büyük bir saldırıyla ört-meye çalışıyor.

Faşizm her geçen gün daha daartacaktır. Bu bir kehanet değil.Çünkü yönetme krizi içinde olanAKP’nin iktidarını sürdürmek içinzulümden başka bir aracı yoktur. An-cak hiçbir zorba sonsuza kadar zu-lümle iktidarını sürdüremez.

AKP’de yönetme krizi derinleş-tikçe zulmü artırıyor. Fakat halk artıksusmuyor. Zulüm arttıkça zulme karşıdireniş büyüyor.

AKP, Devrimci Gençliği sindir-mek, Anadolu’daki örgütlülüğünübastırmak için 14 ilde baskın yaptı.96 kişi gözaltına alındı. 30’un üze-rinde kişi tutuklandı. Dev-Genç’eyönelik bu saldırılar ilk de değil, ne-redeyse her yıl oldu. Bu sene çokdaha kapsamlı bir saldırı gerçekleştirdiAKP. Ancak, ne dünkü iktidarlargözaltı, tutuklama ve katliamlarlasusturabildi Dev-Genç’lileri ne deAKP on yıllık iktidarında susturabildi.

Dev-Genç’liler dün DİRENDİbugün de DİRENİYOR!

Hep söyledik: Direnenler var ol-duğu sürece UMUT VARDIR! Halkısusturamazsınız. Direnme hakkımıziçin tam yedi yıl ölüm orucu yaptık.Tam 122 şehit verdik. Katliamlarla,tecritle, hapishanelerle direnme hak-kımızı yok edemediler.

Bugün direnenlerin sayısı dahada artıyor. AKP’nin saldırısının ol-duğu her alanda direniş sesleri deyükseliyor. Kimse AKP’nin saldırılarıkarşsında artık koşulsuz boyun eğ-miyor.

Burjuva medyayı susturdu. AKPkarşıtı yazı yazan, yayın yapan ya-zarları, yayıncıları işten kovdurdu.Burjuva medya AKP’nin yalanlarınınpropagandacısı haline dönüştü. AKPbuna rağmen her fırsatta medyayasaldırılarını sürdürüyor. Ancak artık

burjuva medyanın çalışanlarından daAKP’nin pervasızlığına karşı itirazlardaha fazla artmaya başladı.

AKP’nin basına yönelik saldırı-larından birisi geçen hafta medyayayansıdı. Basın İlan Kurumu Sam-su’nda yerel gezetelere bir sansürgenelgesi göndererek 3. sayfanızdabundan sonra şantaj, hırsızlık, ci-nayet, intihar, kaza, tecavüz, vecinsel istismar haberlerine yer ver-meyeceksiniz dedi.

Samsun’da yerel yayınlanan gün-lük 9 gazeteden 8’i ortak bir açıklamayla bu genelgeye uyacaklarını açık-ladılar.

Ancak Hedef ve Halk Gazetesiçalışanları bunun sansür olduğunusöyleyerek topluca istifa edecekleriniaçıkladılar. 33 Gazete emekçisininistifa etmesi üzerine sansür kara-rına imza atan gazete patronu im-zasını geri çekmek zorunda kaldı.

Burjuva basın açısından bu ilktirama son olmayacaktır. Sansür arttıkçadirenenlerde çoğalacaktır.

AKP, Kentsel Dönüşüm Projesikapsamında yağma ve talanın önün-deki tüm engelleri kaldırmak için“Afet Riski Altındaki AlanlarınDönüştürülmesi Hakkındaki Yasa”mecliste onaylandı. AKP bu yasaylatapulu, tapusuz, imarlı, imarsız de-meden halkın elindeki evini, arsasınıgasp edecek.

Ama halk, “evimin başıma yıkıl-masına sessiz kalmayacağım, dire-

Dev-Genç’lilerisusturamadınız,DİRENİYOR!

Köylülerisusturamadınız, HES’lerekarşı DİRENİYOR!

İşçileri, memurlarısusturamadınız, işçiler,memurlar DİRENİYOR!

Yoksul gecekonduhalkını susturamadınız,yıkımlara karşıDİRENİYOR!

Çay üreticisinisusturamadınız,DİRENİYOR!

Aydınları, sanatçılarısusturamadınız,DİRENİYOR!

Hukukçularısusturamadınız!Hukukçular DİRENİYOR!

Tutsakları teslimalamadınız, tutsaklarDİRENİYOR!

Kürt halkınısusturamayacaksınız, Kürthalkı DİRENİYOR!

SUSMAYACAĞIZSUSTURAMAYACAKSINIZ!

Dev-Genç’liler Faşist Teröre karşıDİRENİYOR!

7

3 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 319

Page 8: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

neceğim” diyor. Küçükarmutlu’da,Okmeydanı’nda, Gazi’de, Gülsu-yu’nda yoksul gecekondu halkı ça-dırlar kurarak direniyor. AKP’nin yı-kım, yağma ve talan saldırısına karşıHalk Komitelerinde örgütleniyor. Dİ-RENİYOR!

AKP, ülkenin dört bir yanındaderelerin, ırmakların üzerine HidroElektrik Santralleri kuruyor. Köylü-lerin yaşam kaynağı olan su kay-nakları tekellere peşkeş çekiliyor.HES’lerin önündeki engeller de yinemeclisten çıkartılan yasalarla kaldı-rıldı. Halkın yasal yollarla itiraz etmehakkı yok. Mahkeme kararıyla yapımıdurdurulan birçok HES inşaatı dadurdurma kararına rağmen yasadışıbir şekilde sürdürülüyor.

HES’lere karşı eylem yapan köy-lülere verilen cezalarla halkın direnmehakkı elinden alınmak istendi. Ancakköylüler buna rağmen Dersim’den,Rize’ye, Artvin’den, Sinop’a, Erzu-rum’dan Çanakkale’ye, Mersin’den,İzmir’e, Trakya’dan Hatay’a… veülkemizin dört bir yanında DİRE-NİYOR!

En son Hava İş’in grev hakkıelinden alındı. 300 işçi işten atıldı.Kamu emekçilerinin grevli toplu söz-leşme hakkı gasp edildi. İşçilerin kazanılmış tüm hakları

gasp edilerek köleleştirilmek isteniyor.Patronların isteği üzerine kıdem taz-minatlarına el konulacak. Ancak neişçiler, ne memurlar artık susmuyor.

Erdoğan’ın “memurun grev hakkıyok” tehdidine yasal gaspına rağmenyüzbinlerce kamu emekçisi fiili grevhakkını kullandı. Parça parça da olsaonlarca yerde işten atılan işçiler Dİ-RENİYOR!

Rize’nin çay üreticileri eylemde.AKP’nin verdiği taban fiyatlarınakarşı otoyolu trafiğe keserek topla-dıkları çayı yola döktüler. Bir çayüreticisi polis ve jandarmanın terörüne

karşı direnirken “bu dava ekmekdavasıdır” diyor. Çay üreticisi bucümleyle her şeyi özetliyor. Açlığayoksulluğa mahkum edilen üreticiekmek davası için DİRENİYOR!Başbakan’ın kendi memleketindeçay üreticileri ekmek davaları içinyolu kesip jandarmanın, polisin te-rörüne rağmen saatlerce direndiler.

AKP gibi düşünmeyen, açıkçaAKP politikası yapmayan aydınlarayönelik saldırılar daha da artacaktır.Faşist terör arttıkça saflaşma dahada netleşecektir. Kimse için arada“idare etme” koşulları kalmayacaktır.Ya faşizm desteklenecek ya da faşizmekarşı direnilecek. AKP’nin aydınlarasanatçılara dayattığı budur. Ama artıkaydınlar, sanatçılar, yazarlar, sinma-cılar, tiyatrocular da koşulsuz AKP’yeboyun eğmiyor. Bu cepheden de di-renenlerin sesi yükseliyor.

AKP’nin yargısı İstanbul BarosuBaşkanı Ümit Kocasakal’ın da ara-larında bulunduğu 11 baro yöneticisihakkında, “yargı görevi yapanı et-kilemeyee teşebbüs” gerekçesiylesoruşturma başlatıp ifadeye çağırdı. İstanbul Barosu yaptığı açıkla-

mada “Yasaya uygun işlem yapılın-caya kadar davete icap etmeyeceğiz”dedi. Bu kesimler faşist devlet onyıllardır devrimcilere saldırırken ses-leri çıkmayan, onaylayan kesimlerdir.Bugün bize yapılan saldırıların hepsionlara da yapılıyor. Ve her fırsattaadalete güvendiklerini söyleyen, hu-kuktan bahseden bu kesimler yapılanhukuksuzluktan, adaletsizlikten kay-naklı mahkemelere girmeyi protestoediyor, DİRENİYORLAR. İstanbul Barosu Başkanı Ümit

Kocasakal bir gazeteye yaptığı rö-portajda “Bize bu yapılıyorsa va-tandaşın vay haline” diyor.

Tablo budur: “Vatandaş’ın vayhaline...” Hukukçulara yapılanın enaz on katı halka yapılmaktadır. Ama

halk adaletsiz de yaşayamaz. Halkadaletsizliğe karşı direnecek ve Kendiadaletini kendisi sağlayacaktır.

Hapishanelerde zulüm hiç eksikolmuyor. AKP tutsakların en temelhaklarını tutsakları teslim almak içinkullanıyor. On yıllarını hapiste yatmıştutsakları tahliye günü geldiğindedisiplin cezaları yüzünden tahliyeetmiyor. Hasta tutsakların tedavisiniyapmayarak hastalığı teslim almakiçin kullanıyor. Ancak buna rağmendevrimci tutsaklar yıllarca daha tutsakkalmayı göze alarak AKP’nin zul-müne boyun eğmiyor, DİRENİYOR!

Kürt halkına yönelik katliamlar,gözaltılar, tutuklamalar hiç durmuyor.Baskı, terör, asimilasyon, gözaltılar,tutuklamalar, katliamlar, açlık yoksul-luk... Kürt halkına yönelik zulüm heryönüyle sürüyor, fakat yine de teslimalamıyor. Kürt halkı DİRENİYOR!..

AKP zulümle hiç bir kesimi teslimalamayacak. Zulme karşı direnişlerdaha da büyüyecek.

Halkın, halkların direnmektenbaşka da yolu yoktur.

Zulmün nedeni AKP’nin niyetle-rinden kaynaklı değil. AKP’nin kiminiktidarı olmasından kaynaklıdır. AKPemperyalizmin ve işbirlikçi tekellerinçıkarlarını halka zulüm yapmadankoruyamaz. Emperyalist politikalarıfaşist terör olmadan hayata geçire-miyor. Ancak artık AKP terörününne kadar artırırsa artırsın halkı sus-turamıyor. Susturamıyor.

Örgütlü ya da örgütsüz her alandazulme karşı direnişler büyüyecek.Devrimcilerin görevi parça parça sü-ren direnişleri birleştirmektir. Halkıbirleştirmek ve örgütlemektir.

Hedefimiz tek başına zulme di-renmek değil, zulmü yenmektir. Bir-leşerek, örgütlenerek, direnerek zulmüyeneceğiz.

Köylüler HES’lere karşı DİRENİYORÇay üreticileri karşı DİRENİYORMemurlar sahte sendika yasasına

karşı DİRENİYOR!

8

Yürüyüş

3 Haziran2012

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; HALKI SAHİPLENMEKTİR

Page 9: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

Ve liste uzayıp gidiyor. Çay üreticisinden işçilere, köylü-

lerden memurlara kadar toplumun he-men tüm kesimleri devletle çatışmahalinde… Halkın hiçbir kesiminin haktalebi karşılanmamakta, hak talebindeısrarlı olanlar karşılarında devletin po-lisini, jandarmasını bulmaktadır. Gen-cinden yaşlısına hak talebinde bulunantüm halk kesimleri coplanmakta, yer-lerde sürüklenip gözaltına alınmakta,işkenceden geçirilip tutuklanmaktadır.

Bunca direnişin ve bu öfkeninsebebi nedir? Eylem yapan çay üreti-cilerinden birisi “bu mesele ekmekmeselesi” diye özetliyor. Evet, aslındaişin özeti budur. Bu mesele ekmekmeselesidir, bu kavga ekmek kavgasıdır.Çay üreticisinin de, işçinin de, memurunda, HES’lere karşı topraklarının gü-venliği için nöbet tutan köylülerin desorunu ekmek ile ilgilidir. Herkes ek-meğinin kavgasını vermektedir. VeAKP de halkın ekmeğini kesmek, bo-ğazındaki son lokmayı dahi almak içinuğraşmakta, saldırmaktadır. Halkın ek-meğini kesenlerin, patronların, emper-yalistlerin iktidarı olan AKP, halkın

ekmeğini daha da fazla kısabilmekiçin saldırmakta, işçiyi, köylüyü haktalebinde bulunan herkesi düşman hedefolarak görüp adeta kırmızı görmüşboğa gibi direnen herkese, her kesimesaldırmaktadır.

Halkın ekmek meselesi ve bunakarşılık iktidarın bunca saldırganlığıve pervasızlığı elbette boşuna değildir.Bu meselenin özü özeti sınıf mücade-lesidir. AKP ve oligarşi sınıf mücade-lesinde halkın her geçen gün büyüyenöfkesi ve hak talepleri karşısında kendisınıf çıkarlarını korumak adına saldır-maktadırlar.

Yıllardır halkı çeşitli vaatlerle, ya-lanlarla, demagojilerle kandırarak ege-menler için istikrarı sağlayan AKP artıkhalkı susturup sindirmekte zorlanmak-tadır… Halk AKP politikalarına karşıeskisi kadar sessiz kalmamakta, giderekdaha fazla sesini yükseltmektedir.

Sessizliğin hüküm sürdüğü, halkınyalanlara oyalamalara kanıp sessiz kal-dığı dönemlerde AKP için yönetmekçok zor değildi. Ancak halkın hak ta-leplerinde bulunmaya başlaması, sö-mürülmesi karşısında giderek sesiniyükseltmesi karşısında AKP kısa süredesaldırılarını artırmaya başlamıştır. Halk-la sürekli alay eden, en küçük bir haktalebinde bile halka tepeden bakarak“ananı da al git” diyecek kadar pervasızolan AKP iktidarı karşısında halk daher geçen gün sesini daha fazla yük-seltmektedir. Hakkını arayanların hergeçen gün daha da çoğalması ve halkınartık sömürülmeleri karşısında eskisigibi sessiz kalmaması, AKP’yi de, oli-garşiyi ve emperyalist efendilerini defazlasıyla rahatsız etmektedir.

Çünkü onlar da toplumun genelyasalarını çok iyi bilmektedirler; halkınsömürüye karşı giderek sesini yükselt-mesi ve artık eskisi gibi yönetilmekistememesi durumu iktidarlarının teh-likede olduğunun en güçlü gösterge-lerinden biridir. “Allah devlete milletezeval vermesin” diyecek kadar kandı-rılmış, oligarşik devlete bağlanmışköylülerin jandarma ile karşı karşıyagelip, jandarmaya taşla, barikatlarladirenmesi egemenlerin en büyük kor-

kusudur. Bin bir yalanla, dolanla kan-dırıp oyaladıkları, bunun yetmediğiyerde baskı ve gözdağıyla susturduklarıhalk kitleleri artık susmamaktadır, ek-mek kavgasının peşinde iktidara karşımücadele etmektedir.

İşte bu direniş karşısında AKP’nindaha fazla saldırmaktan, daha fazlabaskı ve zor yasaları çıkarmaktan başkaçaresi bulunmamaktadır. Halkın içindeon yıllardır yaşadığı konutlarını yıkıptekellere peşkeş çekmek için de yenisaldırı yasaları çıkaran AKP’nin artıkneredeyse elindeki tek silahı baskı vezordur. Bu silahını sonuna kadar kul-lanmakta, herkesi tehdit etmektedirler.

Ancak buna karşılık da halkın herkesimi giderek daha fazla sesini yük-seltmekte ve halk kitleleri adeta kaynayanbir kazan gibi her geçen gün daha fazlakaynamakta ve iktidara karşı kendi hak-larını daha fazla aramaktadırlar.

Adeta dipten gelen bir dalga gibiyükselen halkın öfkesini sindirmek vesusturmak AKP için her geçen gündaha da zorlaşmaktadır. Ve bu dalganıner veya geç AKP’yi de, oligarşinindüzenini de bir bütün olarak yıkacağınısöylemek için kahin olmaya gerekyoktur. Aslı astarı sadece ekmek kav-gası olan sınıflar mücadelesinin ge-reğidir bu. Tarihsel ve toplumsal birzorunluluktur.

Bu nedenle bugün daha fazla ör-gütlenmek ve daha fazla mücadeleetmek için her zamankinden dahafazla nedenimiz ve her zamankindendaha fazla olanağımız bulunmakta-dır. Halkın örgütlenmeye de, mücade-leye de her zamankinden daha fazlaaçık olduğu bu dönemde, bizlere halkınekmek kavgasını daha da büyütmekgörevi düşmektedir.

Çay üreticileri, hükümetinkota uygulaması ve tabanfiyatına karşı yol kesti!

Hey Tekstil işçileridirenişte!

Togo işçileri direniyor!

Hükümetin önerdiği zamtalebine ve özlük haklarınınkarşılanmamasına karşı,memurlar bir günlük grevyaptı. Kimi yerlerde polismemurlara saldırdı!

Dersim, Rize, Artvin, Sinop,Erzurum, Mersin, İzmir…Ve ülkenin daha birçok il veilçesinde kurulmak istenenHES’lere, termik santrallerekarşı köylülerin topraklarını,ürünlerini korumak içinyaptıkları eylemler ve bunlarayapılan saldırılar!..

EKMEK KAVGASI AKP’NİN VE OLİGARŞİNİN SONUNU GETİRECEK!

9

3 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; UMUDU BÜYÜTMEKTİR!

Page 10: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

8-9 Mayıs tarihlerinde 14 ildeHalk Cephesi’ne yönelik yapılanpolis baskınları ile tutuklama terörüneyönelik protesto eylemleri yapılmayadevam ediyor. Halk Cepheliler, yolagelmeyeceklerini, gözaltı ve tutuk-lama saldırılarının sonuçsuz kalaca-ğını haykırıyorlar.

İstanbul-Çağlayan8 Mayıs’ta Gençlik Federasyonu

ve Halk Cephesi'ne yönelik 14 ildeyapılan polis baskınlarıyla ilgili olarakkontra haber yapan Sabah gazetesive Nergiz TV hakkında suç duyuru-sunda bulunuldu.

Gençlik Federasyonu üyeleri Çağ-layan’da bulunan İstanbul Adliye-si’nde Sabah Gazetesi ve Nergiz TV(NTV) hakkında 29 Mayıs günü suçduyurusunda bulundular. Eylemde,“Komplolarınız ve Kontra Haberle-riniz Dev-Genç’lileri Yıldıramaz!Komploları Boşa Çıkaracağız! Genç-lik Federasyonu” pankartı taşındı.

Gençlik Federasyonu adına DilanPoyraz tarafından yapılan açıklamada,Gençlik Federasyonu'na yapılan bas-kın anlatılarak, “AKP hükümeti, onunişkenceci polisleri ve burjuva basınışunu çok iyi bilmelidir ki; halkımızıkandıramayacaklar! 1 Mayıs'a katıl-mak, Grup Yorum konserine katılmak,parasız eğitim istemek suç değildir.Bizler halktan aldığımız güçle Dev-Genç'imizin coşkusuyla direnmeye,savaşmaya devam edeceğiz. FaşistAKP'nin komplolarını boşa çıkarta-cağız. AKP faşizmine örgütlü gücü-müzü göstereceğiz” denildi.

Açıklama; “Dev-Genç'imiz 42yıllık tarihinde birçok bedel ödemiş,şehitler vermiş ancak hiçbir zamandevrim ve sosyalizm mücadelesindenayrılmamıştır. Halkın haklı mücade-lesini savunmaya devam etmiştir.Bugün yine faşist AKP iktidarınakarşı halkı örgütlemeye, mücadelesiniyükseltmeye, umudu büyütmeye de-vam ediyor. İşbirlikçi AKP iktidarınınkatil polisini teşhir etmek amacıylasuç duyurusunda bulunacağız. Bizleremperyalist Amerika'dan da, onun

yerli işbirlikçisi AKP iktidarındanda, Tayyip Erdoğan'dan da korkmu-yoruz. Onurlu mücadelemizi sonuna,sonsuza, sonuncumuza kadar sürdü-receğiz.” sözleriyle sona erdi.

İstanbul-1 Mayıs Mahallesi20 Mayıs günü 1 Mayıs Mahal-

lesi’nde Halk Cepheliler, GençlikFederasyonu’na yapılan baskını pro-testo etmek için mahallenin giriş çı-kışlarına, cemevi çevresine “YaşasınDev-Genç, Yaşasın Dev-Genç’liler”,“Dev-Genç’i Bitiremezsiniz”, “Dev-Genç” yazılamaları yaptılar.

İstanbul-ÖrnektepeHalk Cepheliler, 22 Mayıs gecesi

Örnektepe Mahallesi’nde “EvimiziYıkanın Villasını Yıkarız” ve “Ev-lerimizi Yıktırmayacağız” yazılı 4adet yazılama yaptılar. 24 Mayısgünü yazılamaların fotoğrafını çekenHalk Cepheli’nin yanına gelen ma-halle halkıyla, çaylar eşliğinde, yı-kımlara karşı birlik olmanın gerekliliğiüzerine sohbet edildi.

İstanbul-Küçük Armutlu25-26 Mayıs günleri gece saatle-

rinde Liseli Dev-Genç’liler tarafından“Dev-Genç”, “Dev-Genç’i Bitire-mezsiniz-Halk Cephesi”, “Başeğme-yeceğiz Milyonları Örgütleyeceğiz”,“Yaşasın Dev-Genç Yaşasın Dev-Genç’liler” yazılamaları yapıldı. Tümbaskılara rağmen Dev-Genç’in biti-rilemeyeceği dosta-düşmana göste-rildi.

Hatay Halk Cepheliler, Hatay Özgürlükler

Derneği Çalışanı İbrahim Arslanhan,Selda Özçelik ve Umut Veren Asigazetesi çalışanı Yılmaz Viraner’inserbest bırakılması için 22 Mayısgünü Antakya Ulus Meydanı’nda otur-ma eylemi yaptılar. Eylemde açıkla-mayı yapan Orhan Çapar, “Siz göz-altına alıp tutukladıkça bizler dahada çoğalıp umudu büyütmeye ve umu-dun türküsünü söylemeye devam ede-ceğiz. Baskılarınız, tutuklamalarınız

bize vız gelir. Yola gelmeyeceğiz, başeğmeyeceğiz.” diye konuştu.

Hatay halkı eyleme yoğun ilgigösterirken; Halk Cepheliler arka-daşlarının serbest bırakılması içinher Cumartesi günü saat 13.30’daUlus Meydanı’nda oturma eylemiyapacaklarını duyurdular.

“İbrahim Arslanhan, Selda Öz-çelik, Yılmaz Virane, Serbest Bıra-kılsın’’ pankartının ve “Grup YorumKonseri Düzenlemek Suç Değildir”,“1 Mayıs’a Katılmak Suç Değildir”,“Pikniğe Katılmak Suç Değildir”,“Kahvaltı Yapmak Suç Değildir”,“Tutuklananlar Serbest Bırakılsın”dövizlerinin taşındığı eyleme 20 kişikatıldı. Eylemde 300 bildiri de halkaulaştırıldı.

Mersin26 Mayıs günü Mersin Haklar

Derneği önünde Halk Cepheliler ta-rafından eylem yapılarak, baskınlarprotesto edildi. 8 kişinin katıldığıaçıklamaya DHF ve Partizan da des-tek verdi.

Mersin’de Dev-Genç’liler 29 Ma-yıs gecesi Mersin Üniversitesi Yoluve Çiftlikköy’de "Yaşasın Dev-GençYaşasın Dev-Genç’liler", "Dev-Genç’iBitiremeyeceksiniz", "Dev-Genç","Cephe" yazılamaları yaptılar.

Tutuklanan Her Cepheli’nin Yerine İki KatÇalışacak, Daha Çok Örgütleneceğiz!

10

Yürüyüş

3 Haziran2012

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; HALKI SAHİPLENMEKTİR

Armtulu

Çağlayan

Page 11: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

Uludere’de, 34 Kürt insanımızınoligarşinin savaş uçakları tarafındanbombalanıp katledilmesi olayı o gün-den bugüne gündemden düşmedi.Devletin katliamcılığı, halk düşmanıyüzü bu olayla bir kez daha görüldü.Kürt sorununa yönelik tek çözümle-rinin imha, inkar, asimilasyon olduğubir kez daha ortaya çıktı.

Geçtiğimiz günlerde AmerikanWall Street Journal gazetesinde Ulu-dere ile ilgili çıkan haberlerden sonraAKP’nin üstünü kapatmaya çalıştığıUludere katliamı yeniden tartışılmayabaşlandı.

AKP’li İçişleri Bakanı İdrisNaim Şahin tartışmalarda AKP’ninkatliamcılığının ortaya çıkması kar-şısında tam da bu katliamcılıklarınıitiraf eden açıklamalar yaptı. “34kişi sadece figürandı, PKK’nın enönemli kaynaklarından biri olankaçakçılık eylemlerinin figüranı”diyen Bakan Şahin şunları söylüyor-du: “Büyük filme bakmak lazım.Büyük film, bölücü terör örgütününyönettiği kaçakçılık olayıdır. Bugençler de oraya götürülmüşlerdir,kaçakçılık yaptırılmışlardır. Dahada başka oyunlar olabilir.”

Şahin’e göre 34 köylünün savaşuçaklarıyla öldürülmesinde bir yan-lışlık yoktur. Onlar PKK’nin kullan-dığı kaçakçılardır. Bu kadar açık venet konuşuyor. Şahin’e göre onlarzaten suçludur. Ortada bir hata yan-lışlık yok, Savaş uçaklarıyla bom-balanması da AKP’nin suçluları ce-zalandırma yöntemidir.

İçişleri Bakanı Şahin’in bu açık-lamaları ayrı bir tartışmayı da bera-berinde getirdi. “Bakan Şahin’e Ulu-dere Tepkisi”, “AKP’de Uludere Çat-lağı”...

İdris Naim Şahin’in açıklamalarıortaya koyduğu bakış nettir: “Ortadaözür dilenecek bir durum yoktur. Or-tada tazminat vb. ödenecek bir durumyoktur. Bunlar PKK’nin figüranlarıdır.Ölmeselerdi kaçakçılıktan yargıla-nacaklardı...”

Açıklamalar katliamın açıkca iti-

rafıdır. İçişleri Bakanı,pot kırmamıştır, tersinegerçekleri itiraf etmiş,ne söylediğini bilerekkonuşmuştur.

İdris Naim Şahin’eilk “tepki” bir başkaAKP’li, AKP GenelBaşkan Yardımcısı Hü-seyin Çelik’ten geldi.“Sayın Bakanın bu yak-laşımını ve üslubunu in-sani bulmuyoruz. SayınBakanın üslubunun ve yaklaşımınınAK Parti hükümetine ve AK Parti'yeait bir yaklaşım ve üslup olmadığıda ortadadır” diyen Çelik, devamındaşunları söyledi: “Sayın İçişleri Ba-kanımız İdris Naim Şahin'in dün birtelevizyon programında Uludere ileilgili yaptığı açıklamaların önemlibir bölümüne katılmıyorum. Oradahayatını kaybeden insanlarla ilgilielde herhangi bir delil yokken onlarıPKK'nın figüranları olarak nitelen-dirmek doğru olmamıştır.''

Uludere Devletin Kürt Sorununa Yaklaşımının Özetidir; KATLİAMCILIK

Burjuva basın İdris N. Şahin’inaçıklamalarına karşı Hüseyin Çelik’inaçıklamalarını “AKP’de Uludere Çat-lağı” diye yansıtmaya çalıştı. Ortadaçatlak yoktur. İdris N. Şahin devletinUludere’de katliam yaptığını açıkcaitiraf ederken Hüseyin Çelik, bu iti-rafın üzerini örtmeye çalışmıştır. Hü-seyin Çelik’in açıklamaları tepkileriyatıştırma, engelleme amaçlıdır.

Biri, onlar PKK’nin figüranıydıdiyerek katliamı savunurken, diğeri“terörist” olsa herşey müstahaktırancak PKK ile ilgileri yok, öyleolsaydı tazminat ödermiydik” diyor.

Uludere katliamından önce İdrisN. Şahin’in açıklamaları hatırlanır.Bu açıklamalar Uludere katliamı sa-vunan bunların önünü açan açıkla-malardır. Bugün İdris N. Şahin’e

karşı çıkıyor görünen burjuva basınve AKP’liler o günlerde Şahin’inaçıklamalarını desteklemişlerdir.

Şahin’in dünkü ve bugünkü açık-lamaları birbirinin devamı olan açık-lamalardır:

"Terör örgutunun yuruttuğu ça-lışma sadece dağda, bayırda, şehirde,sokakta, arka sokaklarda haince pusukurarak yaptığı saldırılardan ibaretdeğil. Bir başka ayağı daha var. Psi-kolojik terör, bilimsel terör var. Terörubesleyen arka bahçe var. Terör pro-pagandası var. Masum, makul, haklıgösterme gayreti var. Bir kısmı buyapıyı görmuyor, göremiyor. Yeterlibilgisi olmayabilir. Birileri de ciddihalde saptırma yaparak, kendinegöre gerekçeler uydurarak makul-leştirerek, teröre destek veriyor. (…)Dağdakiyle mucadele kolay. Amaarka bahçede ayrık otuyla ayrık ot-ları birbirine karışıyor. Bir kısmıfaydalı, bir kısmı zehirli." (İçişleriBakanı İdris Naim Şahin)

İdris N. Şahin’in bu açıklamalarıyaptığı o günlerde de kimileri buna“gaf” dedi. Oysa ne dün ne de bugünİdris N. Şahin “gaf” yapmamıştır.O, oligarşinin ve bugün AKP’ninKürt sorununa yaklaşımını özetle-miştir. Oligarşinin Türkiye halklarınave özelde de Kürt halkımıza yakla-şımını özetlemiştir. Tüm halkı düşmanve terörist görmektir bu.

Ne yapsalar da katliam gerçeğinigizleyemiyorlar. Uludere katliamınınolduğu günlerde çok açık yazmıştıkbu gerçeği.

“Devlet Uludere’de 35 köylüyü

Şahin, Çelik, Tayyip... Bir Kez Daha İtiraf Ettiler:ULUDERE’DEKİ PLANLI BİR KATLİAMDIR

111

3 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; UMUDU BÜYÜTMEKTİR!

Page 12: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

katletti. Katliam AKP’nin deyimiyle‘arka bahçedeki zehirli ayrık otlarını’temizleme operasyonudur. (...) 35Kurt köylusunun katledilmesi onuniçin ne ‘operasyon kazası’dır, nehata, ne de yanlışlıkla yapılmıştır.Halka karşı açılmış savaşın gereğiyerine getirilmiştir. Nitekim AKP ik-tidarda olmanın yuklediği ‘sorum-luluk’ gereği CumhurbaşkanındanBaşbakanına ‘talihsiz bir olay’ de-seler de katliama, devletin resmigöruşunu faşist MHP’nin GenelBaşkanı Devlet Bahçeli ‘PKK’yidesteklediklerine dair yuzde bir ih-timal de olsa devlet gereğini yap-malıdır. ULUDERE’DE DEVLETGEREĞİNİ YAPMIŞTIR” diye açık-lamıştır.” (Halk Gerçeği, 8 Ocak2012, sy 18)

Başbakan Tayyip Erdoğan: Tazminatsa Tazminat Daha Ne İstiyorsunuz?!

Uludere tartışmalarına son noktayıTayyip Erdoğan koydu: “Susun artık,

PKK’nin ekmeğine yağ sürüyorsu-nuz.”

Onun derdi Uludere’de ölen 34Kürt insanımız değildir. Onun derdi“terör” demogojileriyle katliamlarınıaklamaktır, meşrulaştırmaktır. Onunderdi oligarşinin düzeninin her nepahasına olursa olsun devamıdır.Onun derdi emperyalizme uşaklığınkusursuz biçimde sürmesidir.

Tayyip Erdoğan Uludere tartış-malarının devam etmesi üzerine şun-ları söylüyordu: “Bu konunun adlive idari süreci devam ediyor. TürkiyeCumhuriyeti Başbakanı olarak açık-lamamı yaptım. Arkadaşlarımın dabu konuda açıklama yapmasını doğ-ru bulmuyorum. Bu konuda ne kadarkonuşursak, gündemde kalmaya de-vam edecek ve yaralı olanları üze-cektir. (...) Belgeler gereken makam-lara verilmiştir. Süreç devam etmek-tedir... Biz PKK'nin ekmeğine yağsürecek değiliz. Terör örgütü herzaman propagandasının yapılma-sından hoşlanır. Biz propagandası-nın yapılmasına el, ayak, dil mi ola-lım? Olmayalım. Teröre güç kazan-

dırmak gibi bir şey içinde olmayız.Bu konuya nokta koyuyorum.”(25.05.2012, Sabah gazetesi)

Süreç devam ediyor diyor Erdo-ğan. Yalan söylüyor. Sürecin üzeriniörtmek istiyor. Tartışmayın, konuş-mayın, susun demenin anlamı budur.

Diyor ki Tayyip Erdoğan, “SU-SUN ARTIK”! Tazminatsa tazminatıda verdik. Daha ne istiyorsunuz. Pa-rasını verir adam öldürürüz...

Her şeye O(nlar) karar verecek.Ne zaman konuşulacağına, ne zamansusulacağına Tayyip Erdoğan veAKP’si karar verecek. Katletmeyeve yaşatmaya da onlar karar verecek.Kimin terörist olup olmadığına daonlar karar verecek. Tek kelimeylefaşist, ırkçı ve halk düşmanı bir kafayapısıdır bu.

AKP’den çözüm beklemek buanlayıştan çözüm beklemektir. Buanlayışın katliamdan, yoksulluktan,ülkemizin emperyalizme peşkeş çe-kilmesinden başka halklarımıza ve-receği hiçbir şey yoktur. Tek çözümhalklarımızın örgütlü, birleşik mü-cadelesidir.

ABD Dışişleri Bakanlığı, İnsan Hakları Raporu'nuyayınladı. 24 Mayıs 2012 tarihli Cumhuriyet gazetesininhaberine göre raporda, Türkiye'de 100'den fazla gaze-tecinin hapiste olduğundan polisin katliamlarına,kadına şiddetten Uludere’ye kadar birçok konuya de-ğiniliyor.

Emperyalizm, uşaklarına insan hakları dersi veriyor Dunyaya insan hakları dersi veren Amerika Türkiye’ye

de payını veriyor. Yalanlarıyla dünya halklarını aldatan,emperyalistliğini ve teröristliğini gizlemeye çalışanAmerika, yüzüne taktığı demokrasicilik maskesi ile dehalkları aldatmaya çalışıyor. Amerika en saldırganolduğu, açık işgallere başvurduğu dönemde, dilindenbarış, demokrasi, insan hakları, ulusal ve azınlık haklarıkavramlarını düşürmedi. Afganistan’a, Irak’a demokrasigötürüyoruz derken saldırılarını, işgal ve katliamlarınıbunların arkasına gizledi. Yüz binlerce insanı katletti,tecavüz etti, yerinden yurdundan etti.

“Raporda, Türkiye'de yıl içindeki diğer önemli insanhakları sorunları olarak da ''Kürt meselesi, öğrencihakları ve Yüksek Öğretim Kurulu'nun faaliyetleriyle

ilgili gösterilerin şiddet kullanılarak bastırıldığı, güvenlikgüçlerinin aşırı güç kullandığı, cezaevlerinin kalabalıkolduğu, asayiş yetkililerinin, tutuklulara hızlı biçimdeavukatlarına erişim imkanı sağlamadığı'' ifadelerineyer verildi” (agg)

Oysa Amerika, kendi hapishanelerde cezaların infazınıağırlaştırılmış hukumluluk suresini olabildiğince uzuntutuyor. Amaçları ise yuz binlerlerce işsizi, yoksulu ha-pishanelerde ucuz işçi olarak kullanmak, içerde uzunsure tutmaktır. Tecrit politikalarını ve hucrelerini Ame-rika’dan alan Türkiye oligarşisi, Amerika’nın insanhakları raporunda şikayet ettiği gözaltı ve tutuklamapolitikalarını da Amerika’dan alıyor. AKP’nin artık ne“açılım”ları, ne “ileri demokrasisi” ne de “AB” meskesikimseyi kandırmıyor.

AKP’nin faşist yüzü her geçen gün daha fazla açığaçıkıyor. ABD’nin Türkiye hakkında tuttuğu rapor daTürkiye’ye bire yanıyla demokrasi maskesini takmasıiçin bir uyarıdır. Aksi durumda ABD’nin dünyanın hiçbir ülkesine demokrasi dersi verecek hali yoktur. Çünküdünyadaki tüm terörün baş sorumlusu onlardır.

Emperyalizm, Uşaklarına İnsan HaklarıDersi Veriyor! Balık Baştan Kokar!

112

Yürüyüş

3 Haziran2012

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; HALKI SAHİPLENMEKTİR

Page 13: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

Demokratik Haklar Federasyonu(DHF) Gazi Halk Cephesi’nin 2012Gazi Anması için BDSP, DHF, Kal-dıraç, Mücadele Birliği, PDD’ninoluşturduğu Gazi 12 Mart Platformuüzerine Yürüyüş dergisinin 307. sa-yısında yayınlanan açıklamasına Hal-kın Günlüğü dergisinin 34 ve 35.sayılarında cevap vermiş.

DHF’nin cevabı tam da oportü-nizmin niteliğini ortaya koyuyor.

Gazi Halk Cephesi’nin yaptığıaçıklama açık ve nettir. DHF bunlaracevap vermiyor, oportünistçe geçiş-tiriyor. Kıyısından köşesinden dola-şarak demagoji yapıyor. Kavramlarüzerinden, “eleştirinin önemi” üze-rinden “ders” verme ukalalığı yapı-yor.

Dergimizde ısrarla “sol”daki çü-rümeyi yazıyoruz. Devrimci çizgi,devrimci değerler, devrimci ilkelerkorunmadığı sürece çürüme büyü-yecektir.

Halkın Günlüğü Gazi Halk Cep-hesi’nin açıklamasını eleştirirken“Adı geçen açıklama neresindenbakılırsa bakılsın dökülen cinstençürük teori, hatalı anlayış, marizargümanlarla dolu” diyor. Neymiş“çürük teori, hatalı anlayış, ‘mariz’argümanlar” öğreneceğiz HalkınGünlüğü’nden.

40 yıl sonra feminizmi, eşcinselliğikeşfeden DHF’liler Halk Cephesi’ninüslup ve tarzını proletarya ve devrimcihalk kitlelerinin kültürü ve değerle-riyle kıyaslayıp ‘tarttığında’ Cep-he’deki ‘yabancılaşmanın’ belirginizlerini görmüş.

Neymiş bunlar? “Mahalleci, ipo-tekçi, ben merkezci, dışındaki siyasiiradelere dayatmacı ve inkarcı yak-laşım.”

“Ciddi hata ve olumsuzluk-lar” taşıyan açıklamayı düzeltmekiçin bu eleştiriyi yapmak “zorun-lu” olmuş.

DHF, “Halk Cephesi ‘Sol’ kav-ramını negatif bir sıfat olarak mıkullanıyor?” diye soruyor.

Ne demek negatif? Diliniz biledeğişiyor, negatifmiş... Bizim ne-gatif karmaşıklık, pozitif ayrım-cılıkla işimiz yoktur. Bu kavramlarsizin olsun tepe tepe kullanın.

Bir sayfalık Halk Cephesi açık-lamasında eleştirilen konulara ce-vap vermeyen DHF, kavramlarüzerinden ucuz polemik yaparak4 sayfalık yazı yazmış. Söz konusuaçıklamada “sol” denirken kimin,neyin kastedildiği açıktır. DHF debunu bilmektedir.

“Sol” genel bir kavramdır. Tekbaşına kullanıldığında özneyi tarifetmez. Onun için biz düzen içi sol,reformist sol, oportünist sol ve dev-rimci-sosyalist sol olarak ifade ederiz.Söz konusu açıklamada ise açıkla-ma’nın muhatabını tarif etmektedir.DHF’liler oradaki “sol” kavramın-dan “oportünist sol”un kastedildi-ğini pekala bilmektedir. Ama ucuzpolemik böyle oluyor işte.

“Sol” kavramını nasıl yanlış kul-landığımıza ilişkin bildiriden örnekveriyor ve şöyle diyor: “Örneğin;‘Yaşananlar solun tipik kurnazlıkla-rından biridir.” “… solun bir arayagelerek oluşturduğu çeşitli platformlarayrı programlar duzenliyor.”, “…,Gazi şehit ailelerinden önce mezarlığavarmak telaşıyla sol, daha kendi kit-lesi bile tam olarak toplanmadanyola çıkabiliyor.”, “sol, mezarlığaCephe’den önce varma telaşıyla ai-lelerin tepkisini çekmeyi dahi gözealmıştır.”, “12 Martlarda solun yap-tırmaya çalıştığı tum kortej tartış-

malarına rağmen,…”, “solun birliktealınan ve kendi imzaları bulunankararlara grupçu kaygılarla nasıluymadıkları yazılı belgelerde de or-tadadır.” şeklindeki dizi solun nasılkullanıldığını anlamaya yarayan ifa-delerdir. Buradaki mantıktan “sol”unkuçumseme veya eleştiri unvanı gibikullanıldığı ortaya çıkmaktadır. “...Yani, sol ifadesini kuçumseme veeleştiri manasında kullanması “sol”ile ifade edilen değeri-devrimciliğizedelemek veya rencide etmek an-lamına gelir.”

Yukarıda aktardığımız bölüm yak-laşık bir sayfayı buluyor. Kavramınnasıl yanlış kullanıldığına ilişkin de-magojiden ibaret. Ancak orda eleş-tirdiğimiz noktalara ise ya hiç de-ğinmiyor ya da geçiştiriyor.

Eleştirdiğimiz noktalar çok açık-tır; devrimci-sol değerlerle asla bağ-daşmayan, devrimci-sosyalist soluçürüten, sol olmaktan çıkartan de-ğerlerdir.

Birincisi; yeni bir durumu değil,oportünist sol’un “tipik kurnazlığı”nıeleştiriyoruz. Buna bugüne kadar yüz-lerce örnek yazdık. Yapılan açıklamaoportünizmin bu “kurnazlığı”nın so-nucu yapılan bir açıklamadır. Eleşti-

BİRİNCİ BÖLÜM

DHF, DemagojilerleGazi Ayaklanmasındaki

Gerçekleri Değiştiremez!

13

3 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; UMUDU BÜYÜTMEKTİR!

Page 14: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

rilen de budur. Diyoruz ki; Gazi katliamını an-

mak için bir platform oluştururkensize; Gazi’de hiç örgütlülüğü ol-mayan, varlığı yokluğu tartışmalıörgütlerle gürüşürken, AYAKLAN-MADA 6 ŞEHİT VERMİŞ BİRHAREKETLE, ŞEHİT AİLELE-RİYLE GÖRÜŞMENİZİ ENGEL-LEYEN NEDİR? HANGİ MAN-TIKLA, HANGİ KAYGIYLABÖYLE BİR PLATFORM OLUŞ-TURULMUŞTUR?

LAFI DOLAŞTIRMADAN,DEMAGOJİ YAPMADAN BUSORUYA CEVAP VERİN?

Bu platformu oluştururken örneğinGazi’nin katillerinden hesap sormakgibi bir kaygınız var mıydı? Dahagüçlü bir anma yapma kaygınız varmıydı? Bizi çağırmamanızda devrimmücadelesine hizmet edecek tek birgerekçe söyleyin.

Böyle bir iddianız var ise HalkCephesi’ni, Gazi şehit ailelerini buplatformun dışında tutmanın anlamınedir? Halk Cephesi ile, şehit aileleriile görüşmenizi engelleyen nedennedir?

Bizi inkarçılıkla suçluyor DHF.Kim inkarcı? Gazi ayaklanmasında6 şehit vermiş bizi “görmeyen”, hadibizi görmediniz, 18 şehit ailesi varonları da görmemek inkarcılık değilmi?

Sorumuz açık. Demagoji yapma-dan, gevezelik yapmadan, cevap ver-menizi istediğimiz soru budur. So-rumuza cevap vermek yerine laf ebe-liği yapıyorsunuz.

Elbette bunun bir nedeni var. Re-formist, oportünist solun en iyi ba-şardığı şey Cephe’ye karşı birlikoluşturmasıdır. Bu da ilk değil, bununda onlarca örneği var. Oportünizmi,oportünist solu tanıyoruz. Ki, 17yıldır yapılan Gazi anmaları var.Gazi davaları var.

Boş laf konuşmayı bırakın Gazidavası yıllarca sürdü. Gitmediğimiztek bir dava yoktur. Sonuna kadarGazi davasının peşini bırakmadıkdiyor musunuz? 17 yıldır Gazi an-malarına hiç katılmadığımız olmadıdiyor musunuz? 17 yıldır Gazi an-malarının nasıl yapıldığını, nelerin

tartışıldığını örnekleriyle tek tek an-latabiliriz. Devrimcilere yakışmayan,ne kadar sığ, çocukça tartışmalarınyaşandığı, küçük hesapların yapıldığı,pratiğin serğilendiği ortadadır.

Gazi Halk Cephesi’nin söz konusuaçıklamasındaki “Cephe’den öncevarma” eleştirisi için DHF; “bu tar-tışmaların ne kadar sığ, ne kadarkısır ve çocukça olduğunu söylemeyegerek yok sanırız. Bu kaygılarla ha-reket edenler varsa, kuşkusuz ki küçükdünyaya sahip küçük hesaplar peşindekoşanlardır onlar. Yazık ki ve utan-dırıcıdır ki, hala önce varma, sonravarma tartışmaları yürütülmektedir”diyerek üstten söylemlerle kendilerinibu tartışmanın dışında tutuyor.

DHF’liler 17 yıldır yapılan Gazianmalarından haberleri yokmuşgibi konuşuyorlar.

Oportünistlik, demagoji yazınıntamamına hakim. Aynı paragraf içinde“Bu kaygılarla hareket edenlervarsa” diye soruyor. Yani bu eleşti-rimizin ciddiye alınacak bir yanınınolmadığını söylemek istiyor, bir cümlesonra ise “Yazık ki ve utandırıcıdırki, hala önce varma, sonra varmatartışmaları yürütülmektedir” diyor.

Oportünist solun özelliğidir bu;sadece Gazi anmalarında değil, bütünmitinglerdeki, eylemlerdeki karak-teristik tavrıdır. Gazi ayaklanmasısürerken, düşmanla barikat başlarındaölümüne çatışmalar sürerken opor-tünizm pankart asma yarışı içindeydi.Gazi mahkemelerinde, anmalarındahep yaptığı çocukluktur. 1997 yılındayapılan anmayı somut olarak örnekveriyoruz. DHF bunlar hiç yaşan-mamış gibi, kendisi bu tavırlar içindeolmamış gibi konuşuyor.

DHF, yine aynı paragraf içindeCephe’nin “önce varma” eleştirisinin“subjektif” değerlendirme olduğunusöylüyor ve “kimse de önce varmamlazım diye bir yarışa girmez, bunuaçıkça savunamaz” diyor.

Oportünist solun karakteristiközelliklerinden birisi de budur. Aslasöylediklerini pratikte yapmaz,yaptıklarını da ‘açıkça’ savunamaz.DHF de öyle yapıyor: Yaptıklarınıaçıkça savunamıyor ve “açıkça sa-vunamaz” diyor.

Savunmayın, sol adına, devrim-cilik adına, komünistlik adına hertürlü utanç verici şeyleri yapın, sonrada inkar edin, savunmayın.

Soldaki hiçbir hareketi küçüm-semiyoruz. Tam tersine onları kendimisyonlarına layık olmaya davet edi-yoruz. Hiçbir hareketi yok saymı-yoruz. Israrla sol’daki bu çürümeyekarşı savaşıyoruz. Eleştirilerimiz sol-daki bu çürümenin önüne geçmektir.

Sol, sözüne güvenilir olmalıdır.Söylediğini yapan, yaptığını açıkçasavunan olmalıdır.

Bırakın demagoji yapmayı; Cephe“kiminin varlığı yokluğu tartışmakonusu” diyerek inkarcılık yapıyor-muş da, ‘kelle sayısı’ yapıyormuşda, Gazi’deki emeği görmüyormuşda, tahammülsüzmüş de... Cephekendi dışında oluşturulan platform-lardan rahatsız oluyormuş da...

Geçin bu demagojileri... Cephekimseye “kelle” demez. O dil, o say-gısızlık size aittir. Somut durumuortaya koymakla demagoji yapmak,saygısızlık yapmak bize ait değildir.

Cephe’yi, o platformu oluşturur-ken neden çağırmadığınızı söyleyin.

Nedenini itiraf da etmişsiniz.“Cephe kendi dışında oluşturulanplatformlara tahammülsüzlüğü “ken-di dışındaki güçleri sindirememek-tedir” diyor.

Neye dayanarak Cephe’nin,içinde yer aldığı platformlarda“kendi dışındakileri sindiriyor” di-yorsunuz?

Cephe yeraldığı bütün birliklerdeoportünizme ikiyüzlülüğe izin ver-miyor. Solu ilkeli olmaya, ilkeli ha-reket etmeye zorluyor. Birliklerdedevrimci olmayanı, ilkesizliği kabuletmiyor. Oportünizm Cephe ile onuniçin birliklerden kaçıyor.

DHF, eleştirimizin özüne yaklaş-mıyor bile; demagjiye bakın:

“‘Cephe’ demokratik kurum veplatformların oluşturulmasından vevarlığından rahatsızlık duyuyor! Dev-rimci-demokratik kurumların, ya-pıların eriyip ortadan kalkmasınıistercesine eğilim yansıtıyor “Cep-he”. Kiminin varlık yokluk noktasındaolduğunu vb. söylerken, adeta ‘bı-rakın da bir an önce mücadele sah-

114

Yürüyüş

3 Haziran2012

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; HALKI SAHİPLENMEKTİR

Page 15: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

nesinden çekilip gitsinler bu fazla-lıklar’ dercesine yaklaşıyor bu kurumve yapılara...”

“‘Cephe’ demokratik-devrimcimücadele düzleminden ve tamamendevrimci kaygılarla oluşturulan plat-form veya birlikleri neden eleştirikonusu yapıyor, neden bunlardanrahatsız oluyor? En önemlisi de ne-den bu birlikleri kendisine karşıkurulmuş birlikler olarak algılıyor?”

Bizim ‘algı’larla malgılarla işimizyok. Somut gerçeklerden bahsedi-yoruz. Sorularımızı cevaplarsanızsorduğunuz soruların cevabını dakendiniz vermiş olursunuz.

Cephe’yi platformlara neden ça-ğırmadığınızı itiraf etmişsiniz. Cep-he’nin olduğu birliklerde “sindiril-diğinizi” düşünüyorsunuz. Ancak buda bir çarpıtmadır. Tarih boyuncaCephe’nin içinde olduğu sol birliklermücadelenin geliştirilmesi yönündetarihteki yerini almıştır. DETUTAP(Devrimci Tutsak Aileleri Platformu),CMK (Cezaevi Merkezi Platformu),Irak’ta Savaşa Hayır Platformu, Dev-

rimci 1 Mayıs Platformu, 96 ÖlümOruçları... Bu birlikler solun tarihinebaşarılarıyla geçmiş birliklerdir. Cep-he kimseyi sindirmemiştir. Tam ter-sine bu birlikler sol’un, mücadeleningüçlenmesinde etkili olmuş, mücadeletarihine geçen ilkeli örnek birlikler-dendir.

DHF, dört sayfa demagoji yapıyorsorduğumuz soruya verdiği cevababakın: “Kendisinin bu birlik veyaplatformlara neden çağrılmadığıveya bunların oluşturulması sürecineneden davet edilmediği yada dahiledilmediği zemininde bir eleştiri sonderece haklı olur” diyor.

Temel sorumuz bu zaten. Ancako yine “haklı olur” demesine rağmencevap vermiyor. Kıyısından köşe-sinden dolanıp demagojiye devamediyor. “Devrimci kurumun oluştu-rulan devrimci platforma alınma-ması-sürece dahil edilmemesi genelolarak bir eksiklik olarak kabuledilse de, buradan yola çıkarak buhataya düşenlerin Gazi Şehitlerininsahiplenilemeyeceği iddiası ise sa-

dece gülünçtür.”“Devrimci kaygılarla” oluştu-

rulan birliğe bakın: Gazi’de hiç ör-gütlülüğü olmayan siyasetler çağrı-lıyor ama kuruluşundan beri Gazi’deörgütlü olan, Gazili olan 26 mili-tanını devrimci mücadelenin çeşitlialanlarında şehit vermiş , yapılacakanmada 6 şehidi olan Cepheli’lerve şehit aileleri çağrılmıyor.

Dürüst olun, devrimci olun, nesöylediğinizin, neyi savunduğunuzunfarkında olun. Kurduğunuz platfor-mun devrimcilik neresinde onu söy-leyin. Cephe’nin platformun oluştu-rulmasına çağırılmamasını “Eksik-lik” diyerek geçiştiremezsiniz. Oradadevrimci bir ahlak, kültür, saygı yok.Halkın değerlerine saygı yok. Bıra-kalım Cephe’yi; Anmasını yapaca-ğınız şehit ailelerini neden çağırma-dınız. Bu nasıl bir kültür, nasıl birahlak, bu nasıl devrimcilik?

Tüm kaygılarınızı bir kenara bı-rakıyoruz: BU ÇÜRÜMEDİR, ÇÜRÜME!..

Sürecek

Ölüm Orucu şehidi Uğur Türk-men için, şehitliğinin 11. yıldönü-münde 27 Mayıs günü Mersin Poz-cu Mahallesi’ndeki evinde anmadüzenlendi. Anmanın ardındanUğur Türkmen’in ailesi tarafındanyemek verildi.

Uğur Türkmen, tutsaklığı sonaeren bir devrimcinin dışarıda dire-nişi sürdürerek şehit düşmesininülkemizde ve dünyadaki ilk örne-ğidir. Onun açtığı yoldan yürüm-üştür onlarca devrimci tutsak. Cey-han Hapishanesi’nde başladığı ölümorucu eylemini dışarıda, evindedevam ettiren Uğur, direnişinin204. gününde ölümsüzleşti.

Katil, halk düşmanı Ayhan Çarkın’ın itiraflarına rağmen Ayhan Efeoğlu’nunmezarının bulunması için AKP hiçbir adım atmıyor. TAYAD’lı Aileleraylardır, Ayhan’ın mezar hakkı için eylem yapıyorlar. Ayhan’ımızı bırakıpsusacağımızı sanıyorlarsa yanılıyorlar. Evlatları-yakınları 7 yıl süresincehücre hücre eriyerek şehit düşmüş; kendileri 3 yıl, 4 ay, 2 hafta, 1 gün yani1230 gün yaz-kış demeden Abdi İpekçi Parkı’ndaki el heykelinin altındadireniş destanı yaratmış TAYAD’lıları Ayhan’ın mezarını bulmaktan kimsealıkoyamaz.

TAYAD’lı Aileler, bu inançla 25 Mayıs günü bir kez daha Taksim TramvayDurağı’nda eylem yaptılar. “Ayhan Efeoğlu’nun Mezarı Nerede Açıklansın-TAYAD’lı Aileler” pankartının açıldığı eylemde, Nagehan Kurt tarafındanyapılan açıklamada şunlar söylendi: “Devletin Başbakanına kadar evlatlarımız

nerede diye sorduk. Ki onlardan biriolan Süleyman Demirel'den "Cebimdemi ki, çıkarıp vereyim" cevabını da al-mıştık. AKP iktidarı, kayıplarla-katli-amlarla bir ilgisi yokmuş gibi davranıyor,sorumluluklarını üzerinden atmak istiyor.Buna izin vermeyeceğiz! Kaybedilen ev-latlarımızı istiyoruz. Onları buluncayakadar susmayacağız.”

Sloganlarla bitirilen eylemde bu haftada yağış nedeniyle yürüyüş yapılamadı.

AKP, Ayhan Efeoğlu’nun Mezarını Neden Bulmuyor?Ayhan Efeoğlu’nu Bulana Kadar Susmayacağız!

İçeride Ya Da DışarıdaDevrim MücadelesindeHer Cephe Düşmana

Karşıdır

15

3 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; UMUDU BÜYÜTMEKTİR!

Page 16: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

1886 yılı Amerika’da işçi di-renişleri için çok önemli bir yıldı.1881-1885 yılları arasında 150bin işçinin katılımıyla 500 grevyapılmışken; 1886’da 500 bin iş-çiyi harekete geçiren 1500 grevgerçekleşti. 1 yılın 365 gün ol-duğunu düşünürsek, yapılan grevsayısının önemi daha da belirginolacaktır.

1 Mayıs 1886’da 8 saatlik iş-günü için 350 bin işçinin katıldığıbir genel grev örgütlendi. Ülkeçapında yapılan bu grev Amerikanburjuvazisini iyice korkutmuştu.Amerikan sermayedarlarının ilkkontra örgütü olarak bilinen PİN-KERTON örgütünü kurdular.

Chicago grevlerin en örgütlüolduğu yerlerden birisidir, 8 saatlikişgünü mücadelesinin öncüleri de bu-radaydı. Chicago’da grev yapan McCormic işçileri ile grev kırıcılar ara-sındaki çatışmayı bastırmak bahane-siyle 3 Mayıs günü polis tarafındangrevcilere ateş açıldı. 4 işçi öldürüldü.Chicago’lu işçi önderlerinden AugustSpies, polis katliamının ardından iş-çileri silahlı mücadeleye çağırdı.

Polisin saldırısını protesto etmekamacıyla 4 Mayıs’ta August Spiesönderliğinde Haymarket Alanı'ndabir protesto gösterisi düzenlendi. Eya-let valisi bile gelip bu gösteriyi birsüre izlemişti.

Miting alanı patlayan bombalarlakarıştı. 66 polis yaralandı, 7 polisöldü. Bombayı atan belli değildi.Ama binlerce işçinin olduğu bir alandapolise yönelik yapılacak bir eyleminişçilerin hayatını da riske atacağınıgörmek için uzman olmaya da gerekyoktu. Burjuvazinin işine yarayacakolan böylesi bir saldırının ardından30 işçi lideri gözaltına alındı. Sonragözaltı sayısı 12’ye, ardından 8’eindi. Amaç, 8 saatlik işgünü müca-delesinin öncülerini yok etmek içinkullanılacak deliller elde etmektir.Hakkında dava açılanlar, 8 saatlik iş-günü mücadelesinin öncüleridir: Al-

bert R. Parsons, August Spies, Sa-muel J. Ficiden, Eugene Schawab,Adolph Ficher, George Engel, Lo-uise Linng ve Oscar Neebe.

Illionis Mahkemeleri “suça az-mettirmeyi” suçun kendisiyle eşan-lamlı görüyordu. Tutuklanan 8 işçiönderinden yedisi o gün HaymarketMeydanı’nda hiç bulunmamışlardı;8.si ise olay sırasında kürsüde ko-nuşmaktaydı. Ancak 8 saatlik işgünühakkı için grev yapan işçilere “birders vermek isteyen” burjuvazininmahkemeleri suçu “Chicago sekizle-ri”nin üzerine atmakta kararlıydı.

Dava 21 Haziran 1886'da başladı.Göstermelik bir yargılamadan sonra,7 kişi “yazıları ve düşünceleri” kanıtgösterilerek ölüme mahkum edildi.Bir kişi ise 15 yıl ceza aldı. Illionistemyiz mahkemesi, temyiz talebinireddetti.

Dava ilginç gelişti, sanıklar lehinebirçok şey değerlendirmeye bile alın-madı. Birçok soru vardı ortada, hiç-birisi cevaplanmadı. Çok basit soru-lardı bunlar. Binlerce kişinin katılığıbir miting, işçiler çocukları ve eşleriyleoradaydılar, neden kendi çocuklarınıneşlerinin üzerine bomba atsınlar? Enbasit soru buydu, neden yapsınlarbunu? Polis şefi zaten dağılmakta

olan insanlara neden sürekli “dağılın”diyor ve panik yaratıyordu? Kim ateşediyordu işçilerin üzerine? Pinkertondiye bir ögrüt vardı, araştırılmalıydı.Parson neden geldi teslim oldu? Eğersuçlu olsa gelir miydi? Teslim olduve idama mahkum edildi.

Avrupa ve ABD’de serbest bıra-kılmaları için yürütülen kampanyave birçok yerde yapılan protesto ey-lemleri, toplanan imzalarla idam mah-kumları sempati toplamaya başlamıştıhalk nezdinde. Böyle olmazdı, karardeğişti. Üçü ömür boyu hapse çevrildi.Sempati büyüyordu tutsaklara.

Mahkemeden 1 yıl sonra sekizlerindördü, Albert Parsons, August Spies,Adolph Fischer ve George Engelasılarak idam edildiler. Louis Linggise idamın infazından dört gün önceağzında patlayan dinamitle öldü.Halkın sempatisi yok edilmeli, edi-lemiyorsa azaltılmalıydı. “Bombacıher zaman bombacıdır, bakın kendiağzında dinamit patlattı ve öldü. LuissLinng, zaten bombacıydı Haymarket’tede bomba patlatmıştı.” Çok kaba ya-pılıyordu her şey. Hapishanedekibir kişi dinamiti nerden bulmuştu,neden dinamit, daha basit bir şekildebir ölüm değil de? Bunlar olaylarıizleyen, duyan, okuyan herkesin dü-şünebileceği şeylerdi. Kimse sorusormadı, soru soranlar olsa bile ce-vaplarında ısrarlı olmadı. Korku dahabaskın geldi. Korku sessizliği sessizlikteslimiyeti getirdi.

İdamlardan sonra Chicago’da 25bin kişinin katıldığı bir cenaze töreniyapıldı. 1889’da AFL Başkanı Gom-pers, 2. Enternasyonal’in ParisKongresi’ne, sekiz saatlik işgünümücadelesinin simgeleştirilmesi ama-cıyla 1 Mayıs’ın “İşçilerin Uluslar-arası Birlik, Mücadele ve Dayanış-ma Günü” olarak kabul edilmesiniönerdi. 1890’dan başlayarak her yıl1 Mayıs, bu amaçla dünyanın hemenhemen bütün ülkelerinde kutlanmayabaşladı.

Parson idama giderken “SESSİZ-

Komplo Davalarının Halkın MücadelesiniBitiremediğinin Yaşanmış Bir Örneği:

Haymarket Davası

116

Yürüyüş

3 Haziran2012

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; HALKI SAHİPLENMEKTİR

Page 17: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

LİĞİMİZİN SÖZLERİMİZDENDAHA FAZLASINI SÖYLEDİĞİGÜNLER DE GELECEK!” diyerekdurumu anlatmıştır. Bu bir yakınmadeğil bir inançtır. Gerçeğe olan inanç.Bu Parson’un inancıdır, bu inançladirenmiştir Parson ve arkadaşları.Ölümlerinin davayı, mücadeleyi bi-tiremeyeceğini, dünya halklarına bı-rakılan büyük bir miras olacağını bi-liyorlardı. O miras şimdi 1 Mayıs’lardaalanlara akan milyonlarda buluyorifadesini.

Halk düşmanları bu komployu

126 yıl önce kurdular ve idamlasonuçlandı. Enternasyonalist işçi ön-derleri idam edildi. Ve işçi önderininağzında dinamit patlatıldı, hem dehapishanede, hem de idamdan dörtgün önce. Akıl almaz. Ama halkıaptal yerine koyup tüm dünyaya böyleaçıkladı Amerikan sermayedarları.Oysa onlar sosyalist işçi önderleriydi.

Burjuvazi halkın haklı müca-delesinin önünü kesmek için daimakomplolara ihtiyaç duymuştur. Asılterörist kendisiyken; direnenleri, sos-yalistleri, devrimcileri terörist olarak

göstermeye çalışmaktadır. Komplolardevrimcileri halktan kopartmak,mücadeleyi engellemek, halkın ada-letini sorgulanır hale getirmek içindüzenlenmektedir. Bugün de bukomplolar varsa, yükselen bir müca-dele var demektir. Ama nasıl dahadün 1 Mayıs’ta 1 milyon olarak se-kizlerin mücadelesinin bugün bizimomuzlarımızda olduğunu gösterdiysek;bugün yaşanan kompolalar da elbettıpkı 19 Aralık Katliam davasındaolduğu gibi tek tek açığa çıkacaktır.Kaybedenler burjuvazi ve ona ina-nanlar olacaktır.

AKP faşizmi bir can daha aldı.Yalova'da 27 Mayıs gecesi saat 23.00civarında dolaşırken, arkadaşlarınınkarıştığı bir kavgayı gören ve ayırmakisteyen Çayan Birben, olay yerinegelen yunus ekiplerin müdahalesinemaruz kalanlardandı… Birben, po-lise: “Astım hastasıyım, biber gazısıkmayın” uyarısında bulundu. Amafaşizmin silahlı bekçileri halkı düş-

man görmeye eğitilmiştive bakanın “kalıcı hasarbırakmıyor” dediği gaz-dan sıkan polis, ÇayanBirden’in canını aldı.

Önce beyin ölümü gerçekleşen ÇayanBirben’in kalbi de 30 Mayıs günüdurdu.

Polisin olayı kapatmak için has-tane doktorlarını ve gazetecileri tehditettiği, Çayan'ın madde bağımlısı ol-duğunu ve polise saldırdığı dediko-dusunu yaymaya çalıştığı görüldü.

Birben’in ölüm haberinin alınmasıile birlikte yakınlarının öfkesi, hastane

önünde bekleyen polislere yöneldi.Polis tarafından havaya açılan ateşöfkenin daha da büyümesine nedenoldu. Polisin geri çekilmesi ile has-tane önünden şehir merkezine yü-rüyen Çayan'ın yakınları yürüyüşsırasında “Katil Polis Hesap Vere-cek", "Çayan’ın Hesabı Sorulacak","Anaların Öfkesi Katilleri Boğacak”sloganlarını attılar. Uğur MumcuKültür Merkezi önüne gelindiğinde,burada yapılan basın açılamasınınardından Çayan'ın defnedileceğimemleketi Rize'ye doğru yola çı-kıldı.

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), 30 Mayıs'ta,Tayyip Erdoğan'ın "her kürtaj bir Uludere'dir" sözüyleilgili olarak yazılı bir açıklama yaptı.

Erdoğan'ın pervasızlığından söz edilen açıklamada,"Uludere’de yaşanan korkunç katliamın üzerinden aylargeçmesine rağmen, halen daha sorumlular açığa çıkartıla-mamıştır. Ancak şuan hala Uludere’de yaşananları protestoettiği için hapishanede olan insanlar vardır. Kürt halkınındoğmamışı, dirisi bir yana ölüsüne dahi sahip çıkılmamaktadır.13 yaşında kurşunlanarak öldürülen Uğur Kaymaz’ın katillericezasız kalmış, daha onlarca Kürt çocuğun ölümü failimeçhul ilan edilmiştir. Coğrafyamızın bir yarısının toplumezarlarla dolu olduğu açığa çıkartılmış ama bu mezarlarınaçılması yasal engellere takılmış, engellenmiştir. Sistematikbir biçimde milliyetçi hezeyanlar yaratılarak, Kürt halkınakarşı girişilmiş olan bu imha ve yok sayma halinin üstü ör-tülmek istenmiş, toplumun bütünü belleksizleştirilmiştir.Kısacası, “yatıyor kalkıyor ‘Uludere’ diyorsunuz” ifadesibugün gündemin saptırılması değil, sistematik bir bellek-sizleştirme saldırısının itirafıdır." denildi.

İstanbul Sarıgazi'de, halktan gizli olarak kurulan bazistasyonu halk tarafından söküldü. Baz istasyonunun farkedilmesinin ardından halkla yapılan baz istasyonlarınınsağlığa zararlarının anlatıldığı toplantıda baz istasyonunyıkılması kararı alınarak, söküleceği gün ve saat belirlen-mişti.

22 Mayıs günü saat 19.00'da Halk Cepheliler vemahalle halkı baz istasyonunun kurulu olduğu apartmanınönünde toplandılar. “Mahallemizde Baz İstasyonu İste-miyoruz”, “Halkız Haklıyız Kazanacağız” sloganlarınınatıldığı eylemde, 4 Halk Cepheli binanın çatısına çıkarak

balyoz ile baz istasyonunuyıktılar. Halk alkışlarlave sloganlarla destek oldu.Balkonda ve camlarda bu-lunan insanlar da alkışla-rıyla desteklerini sundular.Baz istasyonu yıkıldıktansonra Halk Cepheliler hal-kın büyük desteği ile ora-dan ayrıldılar.

Kürt Halkını Katledenler ElleriniÇocuklarımızdan Çekmelidir

Halkın Sağlığını DüşünmeyenleriMahallelerimizde Barındırmayacağız!

Çayan Birben’in KatiliAKP İktidarıdır

117

3 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; UMUDU BÜYÜTMEKTİR!

Page 18: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

Türk-İş içerisinde yaklaşık 23 yıl eğitim uz-manlığından, eğitim daire başkanlığına kadar çeşitli ka-demelerde görev yapan Yıldırım Koç yayınladığı “Sen-dikada Yolsuzluk Yapmanın El Kitabı”nda sarı, işbir-likçi sendikalarda sendika yöneticilerinin nasıl birer pat-rona dönüştüğünü, işçilerin aidatlarıyla zevki-safa sür-dükleri ve kendi aşağılık egolarını tatmin ettiklerini an-latıyor.

Örneğin pavyon ve gazinolarda harcanan işçi parala-rı. Sendika yönetimini paylaşmak için yapılan tutanaklıanlaşmalar. Akçeli protokoller vb. vb.

Elbette işbirlikçi, sarı sendikalarda dönen dolaplar kimseiçin sır değil. Çünkü işbirlikçi sendikacıların, çöreklen-dikleri yönetim makamlarından ayrılmamak için yaptık-ları oyunlar, tehdit ve şantajlar ve yetmediği yerde ise ya-pılan fiili saldırılar bilenen gerçeklerdir.

Sendika patronlarının koltuk-makam “direnişi” sen-dikaların daha güçlenmesi, işçilerin yeni ekonomik-de-mokratik haklar kazanması için değildir. Koltuklarını ko-ruma savaşının altında yatan, işçilerin parasıyla yaşadık-ları lüks yaşamın savunulmasıdır. İşçilerin parasıyla eldeettikleri evlerin, işhanlarının sayısının çoğaltılmasıdır. Sa-vundukları düzen partilerinde milletvekili koltuğu kap-maktır. Ve gerçek patronları olan işbirlikçi tekellerin çı-karlarını korumaktır.

Sarı sendikacıların gerçek durumu ve rolü bu olduğuiçin başta emperyalistler, işbirlikçi tekeller ve hükümet-ler tarafından el üstünde tutulmuşlardır. Bütün yolsuz-lukları, ahlaksız yaşamları ve sendikaları birer çiftlik ha-line getirmeleri bilinmesine rağmen görmezden gelinmiştir.Hatta yolsuzlukları dile getiren işçiler, dürüst sendikacı-lar susturulmuş ve tasfiye edilmişlerdir.

Sarı sendikalardaki kokuşmuş bu yozlaşmış yapı,bugünde olduğu gibi devam etmektedir. Zaman zamanbazı gerçeklerin açığa çıkması veya medya da yer bulmasıdurumu değiştirmiyor. Çünkü düzen sendikacısının temel

amaçlarından biri sendikaları kendi kişisel çıkarları içinkullanmaktır.

Diğer taraftan kitabı yazan Yıldırım Koç, yaklaşık 23yıl Türk-İş’e bağlı Yol-İş sendikasında ve Türk-İş içeri-sinde önemli görevler üstlenmiştir. Kitabında dile getir-diği konular kendi etrafında meydana gelen şeylerdir. Bu-güne kadar neden sesiz kalmıştır. Bu kadar entrikanın, pis-liğin bulaştığı, işçi sınıfına ihanetin kurumlaştığı bu ya-pılarda neden görev almıştır veya zamanında teşhir et-memiştir. Bu da diğer bir sorudur.

Aynı şekilde medya da yer bulması da yanıltmak için-dir. Çünkü burjuva medya sendikalarda yaşanan yolsuz-lukları en iyi bilen ve içinde olandır. Sendikacıların ya-şamlarını, özel ilişkilerini, mal-mülklerini iyi bilirler. İş-lerine geldiği oranda şantaj için kullanırlar. Bugün gün-dem yapmalarının altında yatan, sendika ağalarını teşhiretmek yerine, işçiler arasında örgütlenmeye, sendikalarayönelik güven sorunu yaratmaktır. Özellikle AKP’nin sondönemde sendikalara yönelik yürüttüğü saldırı bundan ba-ğımsız değildir.

İşçi sınıfının sırtında birer kambur olan ve sömürünün,işbirlikçiliğin ortağı olan sarı sendikacılar bugünde işbirlikçisendikaların yönetim makamlarında oturmakta, yolsuz-luklarını devam ettirmektedir. Bu sendikacıların teşhiredilmesi, görev yapamaz hale getirilmesi ve sendika-lardan kovulması da işçi sınıfının görevlerinden biri-dir.

Çünkü pavyonlarda patlatılan “artiz şampanyaları”,rakı masalarında ki “mavi ıstakozlar” , rakipleri sus-turmak için harcanan dolarlar işçilerin parasıdır. İşçi sı-nıfının parasıyla hava atan, milletvekili koltuğu satın alan,Amerika’da, Avrupa’da tatil yapan, “han-hamam” sahi-bi sendika patronları işçi sınıfının yakasından düşürülmekzorundadır. Bu sendikacılar temizlenmediği sürece işçi sı-nıfının mücadelesi de gelişmeyecektir.

“PATRONLARIN”SENDİKALARI!

Devrimci İşçiHareketi

Çapa Tıp Fakültesi'nde işten atı-lan taşeron işçilerin başlattığı di-reniş çadırında 100 gündür direnensağlık emekçileri, direnişin 100.gününde, direniş çadırının önünde30 kişinin katıldığı bir açıklamayaptı.

“Susmadık, Haykırdık! Taşe-rona Başkaldırdık! Yaşasın Çapa

Direnişimiz! - Taşeron İşçileri Da-yanışma ve Yardımlaşma Derneği"yazılı pankart açan işçiler, taşe-ronlaşmanın kölelik koşullarındaçalışmak demek olduğunu söyle-diler. İşçiler, son alınan kararlarla,işten çıkartmalara devam edilece-ğini belirterek, tüm emekçileribirlikte mücadeleye çağırdılar.

Taşeron Kölelik Demektir, Boyun Eğmeyelim

18

Yürüyüş

3 Haziran2012

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; HALKI SAHİPLENMEKTİR

Page 19: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

Halk Cephesi'nin, 7 milyon ko-nutun yıkılacağı kentsel dönüşümprojesine karşı "yerinde ıslah" tale-biyle başlattığı kampanya çalışmaları,halk komitelerinin örgütlenmesi ça-lışmasıyla devam ediyor. Bu doğ-rultuda İstanbul'da yapılan çalışmalarşöyle:

27 Mayıs günü Şişli, Gayrettepe,Osmanbey, Nişantaşı, Beşiktaş, Yıldızve Ihlamur yolunda; 28 Mayıs günüde Şişli, Mecidiyeköy, Zincirlikuyucivarında yapılan binlerce kuşlamaile yıkımlara karşı direniş çağrısı ya-pıldı. 22 Mayıs günü de 1 MayısMahallesi’nde 200 tane yıkım afişiasıldı.

İstanbul-Gazi Mahallesi

Gazi Halk Cephesi, 26 Mayısgünü Sekizevler gecekondu bölge-sinde yıkımlara karşı sokak toplantısıdüzenledi. Yaklaşık 50 kişinin katıl-dığı halk toplantısında Av. Oya As-lan’ın hazırladığı, kentsel dönüşümprojesinin içeriğinin anlatıldığı kurguizlendi. Gösterimin ardından halkason çıkartılan yasalarla neler yapıla-cağı, yıkımlara karşı tek gücün halkınörgütlü gücü olduğu ve sokak sokakkomiteler kurulması gerektiği anla-tıldı. Halk toplantısına gelen insan-lardan imza da toplandı. Ayrıca her-kese imza toplamaları için imza föy-leri dağıtıldı.

İstanbul-Altınşehir

24 Mayıs günü Altınşehir’de yı-kımlara karşı bildiri dağıtımı yapıldı.Filistin Mahallesi’nde 2 saat süreyle

Halk Cephesi önlükleriyle kapı kapıdolaşan Cepheliler’i halk ilgiyle kar-şıladı.

Polis, Halk Cepheliler’in önünükeserek, gözaltına alma tehdidindebulundu. Polisin tehditlerine cevapveren Halk Cepheliler’i izleyen ma-halle halkı el sallayarak destek verdi.Bildiri dağıtımına devam eden HalkCepheliler’i, mahallenin çocuklarımahallenin çıkışına kadar götürdüler,“Biz sizi çok seviyoruz.” diyerekuğurladılar.

İstanbul-Alibeyköy

Alibeyköy Halk Komitesi, 3 Ma-yıs’ta 1000 kişiyle İstanbul Büyük-şehir Belediyesi önünde yaptığı ey-lemin ardından, yetkililerden randevualmıştı. 10 Mayıs günü, Komite adına14 temsilci ve 2 avukat, İmar İskanDaire Başkanı ve Gecekondu MeskenMüdürü ile görüştüler.

Görüşme, ilk olarak belediye yet-kililerinin imar planları ile ilgili bilgivermesiyle başladı. Komite, bu plan-ları kabul etmeyeceğini söyleyerekkendi taleplerini iletti. Belediye yet-kilileri farklı planlar sunmaya çalışsada, Halk Komitesi talepleriyle ilgilibir pazarlık yapmayacaklarını söy-leyerek sorunlarının çözülmesini is-tedi.

Belediye yetkilisi; talebi BelediyeBaşkanı’na, belediyedeki AKP veCHP gruplarına ileteceğini, gerekirseyeniden bir plan hazırlanabileceğinisöyledi. Bu taleplerin kendisini aştı-ğını belirten müdür, sonrasında ko-miteyi de bilgilendireceğini ve bu

sorunun muhatapları ile de komiteyegörüşme ayarlamaya çalışacağınısöyledi.

Komite son olarak;

“- Yıkımlarla ilgili görüşme yetkisikomitededir. Komite herhangi bir si-yasi partinin seçim yatırımı değil,halkın kendi gücüdür. Komite dışındayapacağınız hiçbir görüşmeyi kabuletmeyeceğiz.

- Taleplerimizin kabul edilmemesidurumunda daha kitlesel olarak vesonuç alana kadar belediye önünegeliriz.

- Çözüm olarak mevcut projededayatma olursa, yıkıma geleceklerekarşı direneceğiz, evlerimizi yıktır-mayacağız.” açıklamasında bulun-du.

Bu görüşmeden sonra, komite,aynı günün akşamı, sokak temsilcileriile bir toplantı yaptı ve sokak top-lantıları düzenleyerek bilgilendirmeçalışması yapmaya karar verdi. Tem-silcisi olduğu halka, bu görüşmelerigün gün sokak toplantıları ile aktardı.Kalabalık geçen toplantılarda halk,sorular sorarak yıkımlar ve görüşmehakkında ayrıntılı bilgi almış oldu.

Bu doğrultuda,

11 Mayıs’ta, Sırrı Atalay Cadde-si’ndeki toplantıya 80 kişi,

13 Mayıs’ta Karadolap Mahalle-si’ndeki toplantıya 60 kişi,

14 Mayıs’ta Egemen ve Şafaksokağın ortak yaptığı toplantıya 150kişi,

15 Mayıs’ta Gülen Caddesi’ndekitoplantıya 70 kişi,

119

3 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; UMUDU BÜYÜTMEKTİR!

Halkın İradesini Yok Sayan AKP'nin Yıkım Saldırısına Halk Komiteleriyle Cevap Vereceğiz

Nişantaşı Gazi Mahallesi

Page 20: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

16 Mayıs’ta Merkez Mahalle-si’ndeki toplantıya 11 kişi,

17 Mayıs’ta Çırçır Mahallesi,Ulubatlı Hasan Caddesi’ndeki top-lantıya 70 kişi,

20 Mayıs’ta Karadolap Mahalle-si’ndeki ikinci toplantıya (öncekitoplantıdan farklı bir yerde) 150 kişikatıldı.

Toplamda 600'e yakın kişiye be-lediye ile yapılan görüşme aktarıldı.Bu toplantılarda, yeni sokak komitelerikuruldu. Halk, taleplerini sahiplendi.Komite, yıkımlara karşı sonuç alanakadar çalışmalarını sürdürecek.

İstanbul-Nişantaşı

Yılbaşı ya da özel günlerde kırmızıhalıların sokak ortasına serildiği, lüksrezidansların olduğu Nişantaşı’ndaHalk Cephesi çadır eylemi yapacağınıduyurmuştu.

26 Mayıs günü Osmanbey Metroönünde toplanan Halk Cephesi üye-leri, buradan Nişantaşı’na kadar halkınşaşkın bakışları arasında bildiri dağıtadağıta yürüdüler. “Yıkımlara KarşıBirleşelim Direnelim İktidara HalkınYenilmez Gücünü Gösterelim” pan-kartının arkasında yürüyen Halk Cep-heliler, Nişantaşı’nda çadır kuracaklarıalana geldiklerinde basın açıklamasıyaptılar.

Hazel Göçebe tarafından yapılanaçıklamada, “AKP, halkın değil, zen-ginlerin iktidarıdır. Şimdiye kadarçıkarttığı tüm yasalar zenginlerin çı-karlarına göre düzenlenmiştir… Artıkkarşımızda yasasıyla, polisiyle, jan-darmasıyla, zabıtasıyla... faşist devletvar. Saldırı hazırlıklarını tamamladılar.

Evlerimizi yıkmaya başlayacaklar.Evlerimizi yıktırmayalım, Halk Cep-hesi saflarında örgütlenelim, direne-lim.” denildi.

Açıklamanın ardından çadır ku-rularak etrafında halaylar çekildi.Merak ederek gelen insanlara bildiridağıtılarak, yıkımlara karşı yürütülenkampanya anlatıldı.

İstanbul-Okmeydanı

26 Mayıs günü Okmeydanı’ndakiKaptanpaşa Mahallesi’nde yıkımlarakarşı halk toplantısı düzenlendi. Top-lantı öncesinde mahallede kuşlamalaryapıldı ve ajitasyon eşliğinde bildiridağıtılarak Kaptanpaşa halkı toplan-tıya davet edildi.

İstanbul’daki yıkım bölgelerindenbiri olan Okmeydanı’nda, halkı ba-rınma hakkını savunmaya çağıranOkmeydanı Halk Komitesi, düzen-ledikleri halk toplantısıyla halkı yı-kımlar konusunda bilgilendirdi veyıkımlara karşı ne yapılması gerektiğiüzerine tartıştırdı.

Toplantıya konuşmacı olarak; Ok-meydanı ve Alibeyköy Halk Komi-teleri’nden temsilciler, Halkın HukukBürosu’dan ve Çağdaş HukukçularDerneği’nden avukatlar katıldı.

AKP iktidarının son çıkardığı ya-salardan bahseden avukatlar, yıkımlarakarşı hukuki açıdan verilecek müca-delenin önünün kapandığını, yıkımkararı tebliğ edilen evlerde yaşayanhalkın mahkemeye itiraz etse bile yü-rütmeyi durdurma hakkının olmadığınıbelirtti. Halk Komiteleri’nden konuşantemsilciler ise geçmişteki deneyim-lerini aktarmanın yanı sıra, halkın ba-

rınma hakkını hiçe sayan yasalararağmen meşruluk bilinciyle direnerekve örgütlenerek yıkımların önüne ge-çilebileceğini belirttiler.

Toplantıya katılan Kaptanpaşahalkı da, tek çözümün direnmek ol-duğunu ve bu tarz toplantıların çoğ-altılarak, kitleselleşerek devam etmesigerektiğini ifade ettiler. Toplantınınsonunda Okmeydanı Halk Komitesi’nekatılmak için ismini yazdıranlar oldu.Toplantıya toplamda 70 kişi katıldı.

İstanbul-Küçükarmutlu

Küçük Armutlu’da, Armutlu Yı-kımlara Karşı Halk Komitesi tara-fından kurulan yıkım karşıtı çadır,direnişin 100. gününde komite tara-fından yapılan eylemle kaldırıldı.Çadırın 100. gününde kaldırılacağı,dağıtılan el ilanlarıyla Küçükarmutluhalkına öncesinden duyuruldu.

25 Mayıs akşamı çadırın önündeyapılacak program, yoğun şekildeyağan yağmurdan kaynaklı değişti-rilmek zorunda kalındı. Çadıra gelenArmutlu halkıyla birlikte çadır sö-küldü.

“Uyuşturucu, Fuhuş ve Hırsızlığaİzin Vermeyeceğiz Evlerimizi Yıktır-mayacağız” pankartını açarak, Cemeviönüne kadar kısa bir yürüyüş yapıldı.

Daha sonrasında ise Cemevi’negeçilerek topluca sohbet edildi. 100günlük çadır direnişinden sonra, halktoplantıları yapılarak, yıkımlara karşıhalk komitesinin daha merkezi birörgütlülüğe kavuşması gerektiği söy-lendi. 1 Haziran günü Cemevi’ndehalk toplantısı yapılması kararlaştı-rılarak toplantı bitirildi.

220

Yürüyüş

3 Haziran2012

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; HALKI SAHİPLENMEKTİR

Gazi Mahallesi son durakta, hırsızlığa uyuşturucuyave yozlaşmaya karşı 26 Mayıs günü halk toplantısı dü-zenlendi. Yunus Emre Halk Komitesi’nin Özcan Kıra-athanesi’nde düzenlediği halk toplantısında Gazi halkı,kendi emekleri ile bedeller ödeyerek yarattıkları mahal-lelerini devletin kirletmesine izin vermeyeceklerini, ma-hallelerinin sahipsiz olmadığını dile getirdiler.

50 kişinin katıldığı toplantıda, Halk Komitesi’ndebulunan Ayhan Keskin ve Osman Beyazkaya’nın yapmışolduğu sunumun ardından mahalle halkı konuştu. Ma-

halleli, hırsızlık yapanların aileleriyle konuşulması, bukonuda muhtarlık gibi kurumların da harekete geçirilmesive tüm kurumların birlikte hareket etmesi önerisindebulundu. Sorunun kaynağının devlet ve onun kollukgüçleri olduğu; tek çarenin halkın gücü ve dayanışmakültürünün geliştirilmesi olduğu vurgulandı. Halkınörgütlü gücünün komiteler olduğunu dile getiren ko-nuşmacılar, komite kurmayı önerdiler. Bunun üzerine 7kişilik bir komite oluşturuldu.

Yozlaşma, Birliğin Önündeki En Büyük Engeldir Bunu Halkın Örgütlü Gücüyle Yıkacağız

Page 21: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

Sevgili Devrimci Okul okurlarımerhaba..

Eğitim; bir devrimcinin günününher saatine, hayatının her alanına tümyaptığı işlerin içine, yayılması gerekendevrimci sorumlulukları ve faaliyet-leridir. Eğitimin amacı yeni insan ya-ratmaktır. Eğitim bir insanı psikolojikve manevi yönden etkilemek, öğretmesüreci boyunca belli bir yönde bir dev-rimci olarak biçimlendirmek demek-tir.

Eğitim, hayatın içinde kaçınılmazolan sayısız anlaşmazlıkların, ayrı-lıkların çözümünde insanlarıeğitmenin doğru olduğu kanı-sını oluşturacak güveni yarat-maktır. Devrimci eğitim sonu-cu yaratılan yeni insan, sorum-luluklarını bilen, hayatına yönveren insandır. Asıl sorumlulu-ğu ise kendisini ve başkalarınıeğitmek, mücadeleye yeni insankazandırmaktır. Mücadele içe-risinde günlük işlerimizin yoğunlu-ğunda dahi olsak, bu olasılık gerçek-tir. Bu nedenle işlerimizi sürdürebil-memiz için de eğitime ihtayıcımız ol-duğunu unutmamalıyız. Çünkü pra-tikteki başarıyı teorik donanımımızlaelde ederiz. O halde eğitimimizin sü-rekli ve disiplinli olmasını sağlama-lıyız.

Evet bir yandan da sadece eğitimaçısından bakıp pratiği durağanlaştır-mamalıyız. Unutmamalıyız ki bugünbiz devrimcilerin eğitimi, olanaklarıhayatın içindedir. Yani devrimci eği-timi hayatın içinde somutlamalıyız.Örneğin, diyalektik ve materyalizmkonularını sadece bilmek değil, hayatıniçinde yaşam biçimi haline getirme-liyiz. Tam da bu konuyla ilişkin,"Her insan eğitilebilir, değiştirile-bilir, dönüştürülebilir, kadrolaşa-bilir" gerçeğini hayata geçirmek içineğitim gereklidir.

DevrimciEğitiminAmacıNedir?

Düzenin yoz,hedefsiz bir ya-şam tarzına, eği-tim tarzına karşı,

devrimci eğitim alternatiftir. Eğiti-min bir amacı da devrimci kültüre veyaşam tarzına uzak olunmamasınısağlamaktır. Bu, aynı zamanda halkıeğitmek, yozlaşmanın, çürümenintahribatlarını halk üzerinden silmekiçin geçerlidir. Ancak devrimci kültürve ahlaka sahip olursak, öğrendikle-rimizi halka taşır, kendimizi, yüreği-mizi, beynimizi, her şeyimizi değiş-tirebiliriz.

Eğitim aynı zamanda mücadeleninkadro ihtiyacını karşılayan, kadro-

ların yetişmesini sağlayan faaliyet-tir. Yetişen her kadro bir okul görevigörür. Çünkü o hem kendini eğitecekhem de yeni kadroların yetişmesi içinöğretmen, okul olacaktır. Kadroları-mızın öğrencileri vardır. Bu öğrenci-ler mücadelenin sürekliliği ve zaferegiden yolun mimarlarıdır.

Bizler Bu MimarlarıNasıl Yetiştireceğiz?Devrimci Eğitim NasılOlmalı, Ne GibiYöntemler İzlenmelidir?

Eğitim sosyalist bir ruhla yapıl-malıdır. Sosyalist ruh sosyalist ilkelerinaşılanmasıdır. Nedir sosyalist ilke-ler;

1- Vatana2- Dostluğa-arkadaşlığa, yol-

daşlığa3- (İnsan) halk sevgisine

4- Namusa5- Sosyalist emeğe karşı sevgi ve

saygıdır. Sosyalist eğitimin en önemli bir-

leştirici özelliği bu ilkelerdedir. Devrimci bir eğitim planlı-prog-

ramlı olmalıdır. Eğitim çalışmalarınabaşlamadan önce atacağımız ilk adım-lardan birisi de bu olmalıdır. Bir eğit-men kendisine sonuç alıcı bir programhazırlar. Plan-programını hazırlarkenkişilerin, alan-birimin önceliklerinibelirler. Eğitim, eğitmen tarafındaneğitilene istenilen niteliklerin aşı-lanması için onun psikolojisine ya-pılan BELLİ BİR AMACA yönelikSİSTEMATİK etkidir. Pedagoglareğitimin sadece bir bilim değil aynı za-manda SANAT olduğu kanısındadır-lar.

Örneğin, gençlik alanında yürütü-lecek bir eğitim programında, gençli-ğin sorunları üzerinden alanın ihti-yaçlarına cevap veren konulara yerverilebilir. İşçi alanının ihtiyaçlarıfarklıdır, mahallelerin farklı. Te-mel ideolojik çalışmanın dışındaalanlara özgü, onların gereksinim-leri olan konulara da eğitim prog-ramında yer verilmelidir. Yani heralanın, birimin sorun ve ihtiyaçlarıfarklıdır. Bunun mutlaka gözönün-de bulundurulması gerekir. Plan ve

programın buna göre hazırlanmasısonuç alıcı olmasını beraberinde ge-tirir.

Sonuç alıcı bir eğitim çalışmasınınmutlaka zamanı ve hedefi belli olma-lıdır. Hedefler; kişiler, birimler ve ku-rumlar üzerinden belirlenebilir. Kişilerüzerinden belirlenen hedeflerin sonuçalıcı olması için kişiye özgü bir prog-ram hazırlanabilir. Örneğin, kitap oku-ması ve bunun düzenlenebilmesinin sağ-lanabilmesi için bir kitap listesi oluş-turulur. Okuyacağı kitaplar, onun ken-di hedeflerine, eğitmenin onun üzerin-deki hedeflerine yönelik olmalıdır.

Birimler üzerinden yürütülecekçalışmanın içeriğine uygun çalışmaprogramları oluşturulmalıdır. Mahal-lelerdeki halk komiteleri buna örnekolarak gösterilebilir. Komite içindekiinsanlara, mahallenin sorunlarını çöz-mek bunun için halka ulaşmanın yol-larını yaratmak, emek harcamak, ör-

Ders:DevrimciEğitim Nedir?

Önyargıları yıktıkçaeğitim programımız

sonuç verir

221

3 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; UMUDU BÜYÜTMEKTİR!

Page 22: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

gütlenme faaliyeti yürütmeküzerine eğitim verilir. Amatemelde kişilerin eğitimineöncelik verilmeli; bu, belirlibir periyodik düzenleme içe-risinde değil de hayatın heralanında yapılmalıdır.

Bir birimi haftanın bir kaçsaatinde bir araya toplayıpeğitim çalışması vermek bizimeğitim anlayışımızın tam kar-şılığı değildir. Evet bizler buşekilde çalışmalar verebiliriz.Fakat gün içerisinde birebir in-sanlarımızla ne konuşacağı-mızı, paylaşacağımızı dahi belirle-meliyiz. Yani eğitim konusunda ken-dimizi ve eğiteceğimiz insanlarımızıkısıtlı bir zamanda vereceğimiz eğitimile sınırlandırmamalıyız. Hayatın heranını bir eğitim aracına, bir okula dön-üştürmek bizlerin elindedir.

Eğitimci Nasıl Olmalıdır?Öğrencinin eğitimi her şeyden

önce;1- Eğitmenin davranışları2- Eğitmenin insanlarla ilişkisi

demektir. Bir insanın manevi yönünün bi-

çimlenmesinde belirleyici olan eğitimve eğitmendir. Öğretmen iyi bir pe-dagog olmalıdır. Pedagog insan ru-hunun mühendisidir. İnsanlarımızınumutlarını ve geleceklerini eğitmeneemanet ediyoruz. Bu büyük bir güvenve büyük bir sorumluluktur.

Eğitmen bunun için inançlı ve ka-rarlı olmalıdır. Bu olmazsa hiçbireğitimin bir hedefi, amacı gerçekleş-mez. İnsanların değişeceğine inanmak,bunun için bitmez tükenmez bir emekharcamak gerekir. İnsanlar mücadeleile tanıştıklarında her görevi yapacakistek ve kararlılıkta değildir. Kafa-sındaki çelişkileri çözmek, müca-delede ona nerede olduğunu ve ne-ler yapabileceğini göstermek bireğitmenin en önemli görevidir. Bu daancak o kişinin eğitimine harcadığıemekle mümkündür. Önyargılarıyıktıkça eğitim programımız sonuçverir. Harcadığımız emeğin karşılığınıalırız.

Harcadığımız emeğe rağmen kişi-lerin eğitiminde sorunlar yaşanıyorsa;bu, yolumuzun yöntemimizin yan-lışlığından kaynaklı olabilir. Uygula-dığımız yöntemi çoşkulu bir tarzabüründürebilir ve hatta çalışma yap-tığımız ortam konusunda bile seçiciolabiliriz. Bir sorun varsa bu yön-temdedir.

Kesinlikle karşımızdakinin deği-şeceğine inanmalı ve insanlarımıza gü-venmeliyiz. Güvenmek, onun üze-rindeki hedeflerimizi, onun kendi he-deflerini büyütür.

Eğitim çalışması veren kişi anla-tacağı konu hakkında gerekli bilgi vebirikime sahip olmalıdır. Anlatacağıkonuya önceden hazırlanmalıdır. Kişiancak hakim olduğu bir konuyu baş-kalarına anlatırken sorun yaşamaz. Ay-rıca sadece anlatmak yeterli olmaz. İn-sanlar anlatılanların gerçekliğini, doğ-ruluğunu görmek ister. Bunu da eğit-men günlük yaşam pratiği içerisindegösterebilir. Örneğin, düzenden gelenalışkanlıklarımızın mücadeleye verdiğizararları ve nasıl yok edeceğimiz üze-rine bir çalışma yapıyorsak, pratiği-mizde de düzen yanlarımızla müca-delenin örneği olmalıyız.

Kim Eğitim ÇalışmasıVerebilir?

Eğitim çalışması vermek sadece oalanın-birimin sorumlusuna ait değil-dir. Her insanın eğitilebileceği gibieğitmen olabileceği de bir gerçektir.Yeter ki ideolojik anlamda doğru ola-nı bilsin, eksiklerini giderebilme nok-tasında emek harcasın. Bu, araştırmak,öğrenmeye-öğretmeye istekli olmak-

la mümkündür. O halde biri-lerinin bizi eğitmesini, elimi-ze bir program tutuşturmasınıbeklemeyeceğiz. Bu ancak is-tekli olmak görev ve sorum-luluk alabilmekle mümkün-dür. Hareketimiz her insana bukonuda güvenir ve eksikleri gi-derebilmesi konusunda onaher türlü kaynağı bilgiyi, biri-kimi sağlar.

Eğitim OkuluHayattır

Bir Devrimci, Hayattan,Halktan Öğrenir!

Hatalarımızdan öğrendiğimiz herşey bizim gücümüzdür. Hatalarımızbize hüzün değil, güç vermelidir.Devrimci eğitim bize bilgiyi güç ola-rak kullanmayı öğretir.

Öğretilen her bilgi pratikte sı-nanır, bize geri döner ve kalıcılaşır.

Pratikte yaşanan hatalardan ders-ler çıkarırsak bu bize güç verir. Zor-luklar karşısında direncimizi arttırır.Bilgiyi güce dönüştürmeliyiz.

Eğitimin hayatın içinde olduğubir gerçektir. Bazen halk bizi eğitir, ba-zen biz halka bir şeyler anlatırız, öğ-retiriz. Eğitim pratiğin içinde şekil bu-lur, insan eğitim konusundaki eksik-lerini de pratik içerisinde öğrenir.Önümüze sunulmuş bir programdanziyade, programlayacağımız şey bizimdevrimci hayatımızdır. Devrimci eği-tim için illa bir kuruma, kapalı bir ala-na ihtiyacımız yoktur. Bazen bir ey-lem, bazen piknik, bazen bir konser vb.bizim için eğitim çalışmasıdır.

Buna, yaz dönemlerinde düzenledi-ğimiz kampları örnek verebiliriz. Kamp-larda insanlarımızın günlük yaşamla-rındaki her işi, eğlenceleri dahi eğitimaracına dönüştürürüz. Kolektivizminişleyişini gösteririz en basitinden. Birdevrimci nasıl yaşar, nasıl düşünürbunu pratikte gösterebiliriz. Kişilerin be-cerileri, eksikleri, kişisel özellikleriböyle bir ortamda daha çabuk farkedi-leceği için daha çabuk çözüme kavuş-turulur. Önemli olan ise her anımızı eği-time dönüştürmektir. Yine aynı eğitimşeklini farklı şekillerde de uygulayabi-liriz.

Eğitimin hayatın içinde olduğu birgerçektir. Bazen halk bizi eğitir, bazenbiz halka bir şeyler anlatırız, öğretiriz.Eğitim pratiğin içinde şekil bulur, insan

eğitim konusundaki eksiklerini depratik içerisinde öğrenir. Önümüzesunulmuş bir programdan ziyade,

programlayacağımız şey bizim devrimcihayatımızdır. Devrimci eğitim için illa

bir kuruma, kapalı bir alana ihtiyacımızyoktur. Bazen bir eylem, bazen piknik,bazen bir konser vb. bizim için eğitim

çalışmasıdır.

222

Yürüyüş

3 Haziran2012

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; HALKI SAHİPLENMEKTİR

Page 23: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

İyi bir eğitmen olmak aynı za-manda iyi bir örgütçü olmak demek-tir. Hedeflerimizi belirledikten sonrao hedefe ulaşacağımız yolu çizmekçok zor değildir.

Eğitimin başarılı mı, başarısız mıolduğunu ancak pratik içindeki yaşa-dığımız sorunları çözerken anlayabi-liriz. Hala aynı hatada ısrar edili-yorsa orada bir yanlış vardır. Ken-

dimizi yeniden gözden geçirir, yeniyöntemler buluruz.

Nerede olursak olalım kendimizieğitmek temel görevimizdir. Kendi-mizi eğitmenin en temel yöntemle-rinden birisi kolektivizmi işletmektir.Kolektivizm, karşılıklı birbirimizigüçlendirmektir. Birbirimize fikirlerkatmak, tamamlamak ve denetle-mektir. Bu işleyişi kuramazsak, başarılı

işler yapamayız, yapsak da kalıcı ola-mayız. Öğrenmek isteyene kaynakçoktur. En büyük kaynak halkın ken-disidir. İnsanlardır. Onların yaşadık-larıdır. Bunlardan öğrenmesini bilensürekli olaylara ve insanlara bu göz-le bakan bir devrimci daha güçlü ola-caktır.

Haftaya başka bir konuda görüş-mek üzere hoşçakalın.

Gençliğin eylemleri, coşkusu karşısında küçük-bur-juva aydınlar, yazarlar, köşe yazarları, "Gençler işte!Gençlik heyecanı!" söylemine sarılırlar. Bu bakış açı-sını burjuvazi, satılmış kalemler aracılığıyla halka ver-meye çalışır. Gençliğin örgütlü mücadelesini küçümser,önemsiz göstermeye çalışır.

Gençlik hızlıdır, coşkuludur, vatanseverdir... Ülke-mizde ve dünyada yaşanan gelişmelere duyarlıdır. Vatanınbağımsızlığı, halkın mutluluğu için canını esirgemez.

Elbette gençliğin birçok sorunu da vardır. Eğitimin ni-teliksiz ve paralı olması, işsizlik, yozlaştırma saldırıla-rı, duyarsızlık, faşizmin şiddeti... bunlar ve daha fazla-sını yaşamaktadır gençlik.

Bunları yaşayıp, görüp, anlayıp, bilinçlendiğinde vetüm bu sorunların tek çözümünün devrim olduğunu an-layınca, mücadeleye hesapsız atılır gençlik. Kısa süredetüm hünerlerini ve coşkusunu mücadeleye katar. Kavgayıomuzlar...

Oligarşi bunu bildiği için vatansever gençliğe çok çe-şitli biçimlerde saldırmaktadır.

İşkenceler, tutuklamalar, katliamlar devrimci gençli-ğe on yıllardır yaşatılanlardır. Oligarşi, vatansever gen-çliğin bu coşkusunu, heyecanını, değiştirme özlemini buşekilde durdurmaya, sindirmeye çalışır. Tüm bunların ye-terli olmadığını da yine en iyi onlar bilirler. Gençlik tes-lim olmamaktadır çünkü...

Bu sefer de yalan ve demogoji devreye girer. Özel-likle, bir dönem gençlik hareketi içinde bulunmuş son-ra yılgınlaşmış, dönek aydın, yazar vs. kesimler aracılı-ğıyla halkın ve gençliğin kafası bulandırılmaya çalışılır."Bakın, biz de yaptık; gençtik, heyacanlıydık. Olmadı,olmuyor! Boşuna ömrünüzü tüketmeyin" denir. Bukimi zaman açıktan, kimi zaman üstü kapalı söylenir, Ken-di yılgınlıklarını halka, gençliğe taşıyarak, objektif ola-

rak düzenin yanında saf tutmuş olurlar. Böylelik-le burjuvazinin değirmenine su taşımış olurlar.

Elbette bu demogoji ve yalanların hedefi halk-tır. Halka, "Bunlar sadece bir avuç genç. Gençlik işte!Şimdi heyecanlılar, nasılsa barutları tükenecek. Onedenle bunların peşinden gitmeyin" diyerek, halkın çe-şitli kisimlerini birbirinden tecrit etmeye çalışır. Genç-lerin mücadelesini yılgınlaştırmaya, bu mücadelenin sa-dece gençlik dönemlerine has olduğunu kanıtlamaya ça-lışırlar. Suni ayrımlar koyarlar... Oysa mücadelede sadecegençlik yoktur. Kadın-erkek, genç-yaşlı, hatta ço-cuk... mücadelenin en önlerinde omuz omuza savaş-maktadır.

Gençlik, Dev-Genç'lilerin önderliğinde 68'lerden gü-nümüze kadar, bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm mü-cadelesinin bizzat içinde ve ön saflarında olmuştur. İş-çilerin, köylülerin, gecekonduluların... kısacası halkın ya-nında, halkın mücadelesinin en önündedirler. Ve bu uğur-da canını vermekten çekinmemiş, yüzlerce şehidi bu-lunmaktadır.

Evet, gençlik heyecanlıdır, coşkuludur. Fakat bucoşku, heyacan yanıp, birden sönen barut gibi değil-dir. Bunu söyleyenler yalan söylemekte ve halkı aldat-maktadır.

Varsın yılgınlar, dönekler "Gençlik heyacanı!" deyip,burjuvaziye hizmet etsin; düzeni devam ettirecek şekil-de halka ve gençliğe saldırsınlar.

Mücadele genciyle, yaşlısıyla sürmekte, yeni yeni ilk-ler yaratılmakta, bağımsız, demokratik ve sosyalist Tür-kiye için kavga genç vatansever yüreklerle daha bir bü-yümektedir.

Emperyalistler füze kalkanının olduğu NATO üssü-nü vatanımızın bağrına bir hançer gibi saplarken karşı-larına her zaman olduğu gibi bu ülkenin yürekli, Dev-Gençve Dev-Genç’liler çıkmıştı.

"Gençlik heyecanı" değil, vatan ve halk sevgisidirDev-Genç’lilere bu direnme azmini veren… Halktan ko-panlar, hatta halkına-vatanına ihanet edenler bunu anla-yamazlar. Ama gençliği aşağılamalarına da izin verme-yeceğiz. Korkaklıklarını, satılmış beyinlerini, yozlaşmışdillerini gençliğe bulaştıramayacaklar.

SavaşanKelimeler

Gençler… Gençlik Heyecanı

23

3 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; UMUDU BÜYÜTMEKTİR!

Page 24: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

Kentsel dönüşüm, aslında serma-yenin montaj sanayiinden finans veinşaat sektörüne aktarılmasıyla bir-likte, tekellerin ihtiyacını karşılayanbir projedir. 1950’li, ‘60’lı yıllardanitibaren başta İstanbul olmak üzerebüyük şehirlere yapılan göçlerdehalk, iş bulduğu alanlara yakın yer-lerde gecekondusunu dikiyordu. Odönemlerde merkezi olmayan buyerler nüfusun artması, iş merkez-lerinin canlanmasıyla birlikte şehrinmerkezini oluşturmaya başladı. Ula-şım yollarının ve vasıtalarının artmasıve düzenlenmesiyle buralara ulaşımda kolaylaştı.

Yalnız bir sorun vardı; şehrin mer-kezinde, Küçükarmutlu gibi Boğazmanzaralı gecekondu mahallelerindeyoksul halk oturuyordu. Değeri artanbu arazilere, varoluş nedeni kâr olanbir avuç tekelci göz dikti.

2005 yılı rakamlarına göre 20milyon konut stoku olan Türkiye’deilk etapta 7 milyon konutun yıkılmasıplanlanıyor. Tüm Türkiye büyük şan-tiye alanına dönüştürülecek. Rantçok büyük ve bu rantı şimdiden ara-larında paylaştılar.

Koç Holding’ten Doğan Hol-ding’e, Eczacıbaşı’dan Çalık’larakadar, halkı sömüren burjuvazi inşaatve finans sektörüne geçiş yaptı. Mon-taj sanayiden artık daha fazla kaza-namadıkları için, ekonomik krizdençıkabilmek için bu iki yeni alanayatırım yapıyorlar. Emperyalist veişbirlikçi tekellere yeni bir pazaralanı gerekiyor. İnşaat ve emlak sek-törü bunun için canlanıyor.

İnşaat ve emlağınyeni pazar alanı ol-masıyla birlikte bun-

ların ihtiyacı olan yan sanayii de ge-lişiyor. İnşaat malzemelerinden, beyazeşyaya kadar geniş bir üretim alanıiçin talep doğuyor. Ve bu talepleroligarşinin ekonomik krizini çözerdiye umut ediliyor.

Sermaye alan değiştirdikçe, halkın

konut sorunu da ona göre şekil de-ğiştiriyor. Seçimlerde oy toplayabil-mek için imar afları çıkartan, tapudağıtan oligarşi şimdi tüm halkı şehirdışına sürmek istiyor. Bunu yapı-yorlar, çünkü kâr edilen alanlar emlakve inşaat sektörü.

İnşaat sektörü milli gelirin %8’likbir bölümünü karşılıyor. Ancak in-şaatlar başladığında daha pek çoksektör de buna ekleniyor. Böyleliklebüyük bir pay dönüyor ortada.

7 milyon bina yıkılacak ama bun-ların hepsi ev değil; hastaneler, okul-lar, fabrika binaları ve daha pek çokkamu kuruluş binaları da yıkılacak.Üstelik yıkmak için deprem riski ta-şıması da şart değil, deprem riski ta-şıyan binaların yanında olması dahiyetecek.

Bunun için de elinde TOKİ gibi,direk Başbakan Erdoğan’a bağlı birkurumları var. TOKİ, kentsel dönü-şümden kimin ne kadar pay alacağınıdüzenleme görevini görüyor. Hangiaraziler satılacak, kaça satılacak,kime satılacak… Bunların hepsineTOKİ, dolayısıyla Tayyip Erdoğankarar verecek. AKP-burjuvazi iliş-kisinde tüm dizginlerin AKP’ninelinde olmasını sağlayan unsurlardanbirisi de bu işleyiş…

Topraklarımız Afet Riski Yasası’yla,2B yasasıyla, Kentsel Dönüşüm Ya-sası’yla özelleştirilecek aslında. Halktanalınıp tekellere satılacak. Halktan gaspedilip emperyalist ve işbirlikçi tekellerepeşkeş çekilecek.

Korku YöntemiBizim olanı almaları için bir sebep

YASALARINIZ ZORBALIĞINIZINÜSTÜNÜ ÖRTEMEZ!

HALKIMIZIN HAKLARI BU DÜZENİNYASALARINDAN DAHA GÜÇLÜDÜR!

Haklılık ve Meşruluk Yaşamda ve Bilinçlerdedir!

Yasalar kağıt üzerinde vardırlar ve her şeybir avuç işbirlikçi tekelci sömürücünün çıkarıiçindir. Haksızlık, sömürü ve zulüm düzeninindevamı içindir. Kendisi yasadışı ve gayrımeşru

olan faşizmin uygulamalarına karşı çıkmak,direnmek ve mücadele etmek son derece

meşrudur. Halkın mücadelesi haklı ve meşruoluşunu düzenin yasalarından değil kendi yaşam

mücadelesinden, bilincinde yarattığımeşruluğundan alır.

KENTSEL DÖNÜŞÜMYASALAŞTI

AKP, Halka “senin evini,arsanı gasp edeceğim, banaitiraz etmeyeceksin” Diyor!

İtiraz Yok, Hapis Var!

Elektrik-Su-DoğalgazKesilecek!

Katliama Gelir GibiHazırlanıyorlar!

Tek ÇözümÖrgütlenmek, Direnmek!

Evlerimiz YalvarmaklaDeğil, Direnmekle Korunur

Hayat direnişi dayatıyor

Direnmek Meşrudur

Direnmek düşmanıyenmektir!

Faşizmi yeneceğiz

Direnmekten BaşkaSeçenek Yoktur

2

24

Yürüyüş

3 Haziran2012

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; HALKI SAHİPLENMEKTİR

Page 25: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

gerekiyor. Bu sebep hazır: DEPREMRİSKİ!

AKP’ye bir gerekçe gerekiyor,bu da elinde hazır. Ve halkın depremkorkusunu kullanarak tehditle-bas-kıyla evlerimizi, arazilerimizi gaspediyor. Bu talanın, soygunun büyük-lüğünü ve asıl sebebini anlamayalımdiye, deprem korkumuzdan yararla-nıyorlar. Bu korkumuzu besliyorlar.

Evi yıkmadığımızda, bizi suçlu-yorlar. Deprem olduğunda ölürsenne olacak diyorlar. Halkı bilgilen-dirmedikleri için, kentsel dönüşümdenbaşka yol yokmuş gibi gösteriyorlar.Ve halka itiraz hakkı tanımıyorlar.İtiraz edeni tutuklamaya varan cezalarbekliyor. Her yanımızı korkuylaçevreliyorlar. Deprem korkusu, ev-siz kalma korkusu, hapse girmekorkusu… Korkularımız üzerindenrant elde ediyorlar.

Evlerinizi yıkacağız çünkü inşaatsektörü şu kadar kar getiriyor diye-mezler. Evlerinizi yıkacağız çünküsatacak araziye ihtiyacımız var di-yemezler. Onlar da ne diyor: Evleri-nizi yıkacağız çünkü deprem olursaölürsünüz.

Ve biz haklı olarak korkuyoruz!Depremlerde on binlerce insanınıkaybetmiş bir halk olarak tabii kikorkuyoruz. Ve evlerimizin dayanık-sız olduğunu da biliyoruz. Bununiçin binaların röntgenlerini de çek-meye gerek yok. İçinde oturan halk,komşusunun evindeki sesleri duyu-yorsa, evinde yürüdüğünde duvarsallanıyorsa, duvardaki çatlak büyü-yorsa zaten evinin dayanıksız oldu-ğunu biliyor, içinde yaşıyor.

Oligarşi işte bu korkuyu besliyor.Deprem olacak söylentisi hiç bitmiyorama söyledikleri tarihlerde de birdeprem olmuyor bakarsanız. Süreklibir deprem bahsi geçiyor televizyonekranlarında. Ama kimsenin halka,depremde yapılacaklar konusundabir eğitim verdiğini görmüyoruz.Mesela İstanbul’da hangi alanlarınafet durumunda kullanılacak alanlarolduğunu dahi bilmiyoruz. Aksineevlerimizi güçlendirsinler diye dep-rem vergisi veriyoruz 10 yıldır. Buparayla gidip paralı otoban yapıyorlar.

Sonra buradan geçen halktan da yinepara alıyorlar. Bunların dini imanıparadır dememiz boşuna değil.

Çin gribi, domuz gribi, kuş gri-bi… ne kadar çok hastalık çıkarttılarhatırlarsanız. Dünya Sağlık Örgütübazı ülkelere seyahat edilmesini ya-sakladı. Hastalık nefes yoluyla bu-laşıyordu, onlarca ülkede herkes ağ-zında maskelerle dolaştı… Tavukyemedik, yumurtaları elimizle tut-madık, yumurta kullanmamaya ça-lıştık vb. vb… Ölüm korkumuzunyaradığı tek bir yer vardı, ilaç tekel-lerinin kasası… Binlerce insan aşıyaptırmak için hastanelere koşturdu.Sonuçta ne oldu? Şu an yukarıdasaydığımız hastalıklardan hangisi birtehdit durumu yaratıyor? Her seneyaz aylarında Kırım Kongo kanamalıateş hastalığından ölenleri duyuyoruz.Kene ısırdığı için her yıl onlarca in-sanımızı kaybediyoruz. Peki alınanönlemleri duydunuz mu hiç? Kim-sayal tarım ilaçları nedeniyle kenelerinbağışıklık kazandığını, doğanın den-gesinin bozulmasıyla kenelerin ço-ğaldığını söylemiyorlar. Sülün, doğalbir kene yiyicisi olarak doğanın den-gesini sağlayabilecekken… Böylesinebasit bir önlemde insanların hayatlarıkurtarılabilecekken ölümler devamediyor. Neden? Oligarşi halkı bukadar düşünüyorsa, yapacağı tek şey,sülün alıp kenelerin çok olduğu alan-ları bırakmak veya başka bir çözümügeliştirmek. Ama oligarşi halkın cansağlığını düşünmez.

Deprem korkusu da bu şekil-dedir. Korkularımızdan beslenenegemenleri korkutmak için örgüt-lenme ve direniş şarttır.

İtiraz HakkıAKP’nin yaptığı yasaya halkın

itiraz hakkı yok. Göstermelik olarakvar tabii ama işleyişte bunun hiçbiranlamı yok. “Evimi yıktırmak iste-miyorum” diyemiyorsunuz. ÇünküKentsel Dönüşüm Yasası’na göreböyle bir hakkınız yok. Sen istesende istemesen de, evin deprem riskitaşısa da taşımasa da 60 gün sonraevini yıkmaya geldiklerinde hiçbirsöz hakkın yok…

Mahkeme kapılarından ayrılmasakda, mahkemelerin yıkımı durdurmayetkisi olmayacak. Tüm yetki TO-Kİ’nin elinde.

Evini yıktırmayana, “depremdeölürsen sorumlusu biz değiliz”, “baş-kasının ölümüne sebep olursun” teh-ditlerinde bulunacaklar. Ve itiraz edensuçlu gibi gösterilecek. Devlet ölümdenkurtarıyor ama halk istemiyormuşgibi bir çarpıtmayı kanıksatmaya ça-lışıyorlar. Bu çarpıtmayla bizi baskıaltına alıyorlar. Suçluluk psikolojisiyle,başka alternatifimiz olduğunu da bil-meyince teslim oluyoruz.

Ama yasalara karşı direnmek meş-ru bir haktır. Yasada var diye aklımızayatmayan, kabul etmediğimiz hiçbirşeyi yapmamıza sebep yoktur. Yasalarhalk için yapılmadığı sürece bizimiçin bir geçerliliği yoktur. Direnmehakkı, halkın en temel haklarındanbirisidir. İtiraz hakkı da keza baskıyla,şiddetle yok sayılamaz, edilemez.

Yalanlarla, yasalarıyla, mahkeme-leriyle bizi baskı altına almalarınaizin vermeyelim. Yarın evsiz kaldığı-mızda, tek başımıza olduğumuzdabize yardım edecek bir devlet olma-yacak. AKP’nin yalanlarına inanma-yalım. Onların amacı evlerimizi eli-mizden almaktır. “Tatlı söz yılanı de-liğinden çıkarır” sözünün canlı birörneğini uygulamaktadır AKP… Ya-lanlarla bizi evlerimizden çıkarmala-rına izin vermeyelim, kanmayalım.

Korku-Sessizlik DeğilHak Arama

Duygularımızı kullanmalarına izinvermemeliyiz. Evet deprem olursaölecek olan yine biziz. Halk düş-

AKP Yıka-SataYönetiyor!

KorkularımızıKullanarak Yönetiyor!

Yalanlarla EvimiziGasp Etmeye Çalışıyor!

Evimizi YıkanınVillasını Yıkacağız!

AKP’ye RahatUyku Yok!

25

3 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; UMUDU BÜYÜTMEKTİR!

Page 26: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

manlarının kılına dahi zarar gelme-yecek. Ölen yine yoksul halk olacak.Ama depreme karşı çözüm “KentselDönüşüm” değildir. Ölmemek içinbinalarımızın yerinde ıslah edilmesiniistiyoruz. Kimse evinden çıkartılma-dan bunun yapılması mümkündür.Bir tek imar yasasıyla binaların ye-rinde güçlendirilmesi ve yapılacakyeni binaların da deprem mimarisineuygun yapılması mümkündür.

Devlet, halka hizmet etmiyorsahiçbir anlamı, görevi yoktur nazarı-mızda. AKP’nin çıkardığı yasaları

da tanımıyoruz bu yüzden. Yarattıklarıkorku dağlarını yıkacak, teslim ol-mayacağız. Bugün sessiz kalırsak,yarın uğruna direnecek bir evimizolmayacak, mülksüzleştirileceğiz.

Çağrı

Çağrımız tüm halkımızadır…AKP böle parçalaya, yaka yıka yö-netiyor. Ama yıka-sata milyonlarcahalkı bitiremezler. Biz depremdenkorkuyorsak, egemenler de halkınörgütlü gücünden korkuyorlar. Bizim

korkumuzun çaresi var, çözeriz…Ama egemenlerin korkusunun çö-zümü yoktur. Son derece haklılarkorkmaktan. 75 milyonluk bir halkıbir avuç vatan haini durduramaz. Buyüzden bizi bölüp parçalamalarınaizin vermeyelim. Tek gücümüz, teksilahımız birliğimizdir, örgütlü gü-cümüzdür. Direniş en meşru hakkı-mızdır. Tüm halkımızı halk komite-lerinde, yıkımlara karşı örgütlenmeyeçağırıyoruz. Evlerimizi yıktırmamakiçin komitelerimizi kuralım!

Sürecek…

Yapılacak işleri ertelemek devrimiertelemektir. Devrimci saflarda sıkçaduyduğumuz sözler vardır: “Bugünyapmasak da olur, gün torbaya gir-miyor ya...”, “İlk kez erteliyoruz,daha önce hiç yapmamıştık.”, “Okadar önemli değil yarın yaparım.”,“Sıkıştırmaya gerek yok sonrayaprogramlarız.”, “Sonra düşünürüm,acelesi yok.”, “Hep sizi düşündümben, kafamda programladım, şuanda yazmaya gerek yok.”, “Aceleişe şeytan karışır.”

Sıkça sarfedilen bu sözler sadeceişleri zamanında yapmamak içinsöylenen bahanelerdir. Hiçbir ger-çekliği yoktur. Gerçeklerden kaçmak,kaçak güreşmektir. Bu bahaneleresığınarak işleri ertelemek yaptığımızişleri önemsememektir. Oysa yaptı-ğımız her iş hayalini kurduğumuzdevrime bir adım daha yaklaştırırbizi. Yaptığımız işlerde halkımızıngeleceği, halkımızın kurtuluşu vardır.Ertelemek yaptıklarımızın neyehizmet ettiğini unutmaktır. Bizlerdevrimciyiz. Yaptıklarımız da dev-rimin çıkarlarına hizmet etmelidir.Yapılan işler bu ciddiyetle ele alın-malıdır. Ertelemek yapılan işleri sa-hiplenmemektir. Oysa ki o işler bizegüvenilerek teslim edilmiştir. Bugüveni boşa çıkarmak büyük so-rumsuzluktur. Ertelemek halkın

umutlarını yok saymaktır. Hiçkimsenin bunu yapmaya hak-kı yoktur.

Başta masum gibi gözüksede ertelemek alışkanlık halinegelir, sürekli erteleyenler tem-

belleşirler. Ertelemek emekten kaç-maktır. Oysa Cepheliler emekçidir.Zorlu ve önemli bir mücadele yü-rüttüklerinin farkındadır. Ve devrimiçin sürekli çalışır. Daha fazla işyapmak için ertelemez. Kitle çalış-ması yürütürler. Evleri kapı kapıdolaşır, yorulmadan devrimi, düzenianlatırlar. Halka tek çarenin dev-rimciler olduğunu gösterirler, halkaumut taşırlar.

Halka kurtuluşun yolunu göster-mek için yola çıkan insan emektenkaçmaz, “O kadar önemli değilyarın yaparım” demez. Ertelemesinigerekçelendirmek için bahane üret-meye çalışmaz, zamanı iş yapmakiçin kullanır. Bahane üretmek içindeğil. Çünkü yapılacak daha önemliişleri vardır. Daha önemli şeylerekafa yormalıdır.

Ertelemek programsızlıktır. Prog-ramsız yapılan hiçbir iş amacına ulaş-maz. “Hepsini düşündüm ben ka-famda programladım” demek yetmez,bu tarz cümlelerin kurulduğu işlergenelde sonuçlanmazlar. Eğer somutbir programımız yoksa hedefimizeulaşamayız, her defasında başka işlerçıkar ve o iş ertelenir durur.

Oysa işi ertelediğimiz zamanında bir doluluğu, o gün de yapılacakbir iş vardır. Yani “Sıkıştırmayagerek yok sonra programlarız” de-

nilen işler birbirine girer ve içindençıkılamaz hale gelir. İşleri bir anönce bitirelim denilerek aceleyleyapılır. Ve aceleyle yapılan her işaslında baştan savma yapılıyordemektir. Sonuç alıcı olmaz ve ba-şarısızlıklar artar durur. Bu da moralbozukluğu demektir. Şöyle düşüne-cek olursak; program yapmak, işleriertelemeden zamanında yapmak birirade ve disiplin gerektirir. O iş er-teleniyorsa iradi davranılmıyor de-mektir. Bu da aslında kendi koyduğuprogramı, kuralları hiçe saymaktır.Bu durum umutsuzluğu, moral bo-zukluğu da beraberinde getirir.

Ertelemek örgütsüz çalışmak-tır. Verilen işleri yerine getirmemek,kuralları yok saymaktır. Örgütsüzdavranıldığında başarıya ulaşmakmümkün değildir. Örgütsüz çalışmakdevrimciliğimizi zayıflatır, gücümüzüazaltır, yoldaşlarımızın, şehitlerimizinbinbir zorlukla, fedakarlıkla ördüğüemeğe, örgütümüze zarar verir. Bunaizin vermeyeceğiz, umutsuzluğa,moral bozukluğuna izin vermeye-ceğiz, devrimin işleri ertelemeyegelmez. İşlerimizi ertelemeyeceğizbüyük bir istek ve coşkuyla görevve sorumluluklarımızı yerine geti-receğiz. Asla unutmamamız gerekenbir şey var: Ertelemek vazgeçmek-tir. Asla vazgeçmeyeceğiz. Mazeretuydurmayacağız. Cepheliler mazeretuydurmazlar. Yaptığımız işleri, bey-nimizi, yüreğimizi ortaya koyaraksahiplenerek yapacağız. İşte o za-man zafer hiç olmadığı kadar yakındemektir.

ERTELEMEK

26

Yürüyüş

3 Haziran2012

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; HALKI SAHİPLENMEKTİR

Page 27: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

Tüm halkımıza çağrımızdır,AKP’nin savaş ilanına karşı BİRLİKolmalıyız. AKP, birlik olmamızınönüne geçmek için aramıza ayrılıkgayrılık koyacaktır, uyanık olmalıyız.Komşumuzun evine tapu verirken,bizim evimizi yıkacaktır. Komşumuzaarsa bedeli olarak 5 bin verirken,bize bin verecektir. Bizi gözaltınaalırken, komşumuza yardım dağıta-caktır.

Sanmayın ki, AKP halkı sever,halkına değer verir. AKP’nin hesaplarıincedir. Bizi birbirimize düşürüp,kendi politikalarını sessizce uygula-mak istiyor. Kimseye itiraz hakkıvermeden zorbalıkla yasalarını da-yatıyor. Bu faşizmin yöntemidir.

Faşizm soru sormuyor, izin iste-miyor, onay beklemiyor. Hesaplaryapıldı, yıkım tarihleri, hatta yerineyapılacak binaların bitiriliş tarihleribile belirlendi. Bize soru soran yok.

Yoksul halk olarak bizim kaderi-miz ortaktır. Ve bu kaderi halktan,haklıdan yana değiştirmek de bizimelimizdedir. Bizi bizden başka kimsedüşünmez. Emeğimizle çalışıyoruz,onurumuzla yaşıyoruz! Elimizdenbunu da almak istiyorlar.

Yılların birikimiyle, boğazımız-dan, üstümüzden başımızdan yaptı-ğımız kısıntılarla diktiğimiz gece-kondumuzu yıkmaya gelecekler. İzinverecek miyiz?

Karşımızda yalanlarıyla AKP fa-şizmi var! AKP, gerekirse kan dök-mekten dahi çekinmeyecektir.

Emperyalist kentsel dönüşüm pro-jesinin jandarmalığını AKP yapıyor.Talimat efendilerinden geliyor… Em-peryalistler ve işbirlikçileri, umudu-muzu-geleceğimizi-evimizi aralarındabölüştüler. Şimdi bizi bölerek, birlik

olmamızın önüne geçerek di-renişi bastırmak istiyorlar.

Bu yüzden uyanık olmalıyız.Bizi kandırmalarına izin ver-memeliyiz. Yanımızdakinin so-rununa gözlerimizi kapatırsakyarın bizim sorunumuzda ya-

nımızda olacak kimseyi bulamayız.

Devletin kendisi bir örgüttür. Amaevimizi yıkacak olanların örgütüdür.

Devletin, evimizi yıkacak olanlarındüzenini korumak için silahlı güçlerivardır. Düzenlerini bozanları atacak-ları hapishaneler vardır.

Devletin, kendi istediklerini ger-çekleştirmek için yasaları vardır.

Biz de kendi örgütümüzü kura-cağız, halk komitelerini hareketegeçireceğiz.

Biz de kendi savunma güçlerimizikuracağız; polisiyle-jandarmasıyla-zabıtasıyla yıkıma geldiklerinde eli-miz kolumuz bağlı izlemeyeceğiz.

Biz de kendi yasalarımızı, kural-larımızı koyacak ve buna göre dire-neceğiz.

Bizim temel yasamız, halkınkonut hakkını hiç kimsenin gaspedemeyeceğidir!

Deprem riskine karşı sunduğumuzçözüm ise yerinde ıslahtır, binalarıngüçlendirilmesidir.

Halkı düşünmeyen bir iktidarınyasalarını tanımıyoruz. Yıkımlarakarşı direnmek en meşru hakkımızdır.Bunun için kimseden izin istemiyoruz.

Nice aileler tek birikimleri olanevleri uğruna sağlıklarını kaybetti.Elektriksiz kaldık, yolumuz olmadı,suyumuz akmadı, ulaşım hakkımızverilmedi… Ama sabırla, emeklebekledik… Bunca acıyı çektik, buncasorunla boğuştuk… Tek amacımızvardı, çocuklarımızı onurumuzla bü-yütebilmek ve rahat bir yaşam süre-bilmek. Özlediğimiz bu yaşam birgün gelecek mi diye hayaller kurduk.Evlerine temizliğe gittimiz zenginlerinaşağılamalarına karşı onurumuzu ko-ruduk. İşyerinde ezildik, işsiz kaldık.

Soframıza köyümüzden toplayıp ge-tirdiklerimiz dışında bir şey koya-madık… Kendi ayağımıza ayakkabıbile alamadık…

Biz yoksulluğu kabul ettik aslında.Halimize şükrederken, umut etmektenvazgeçmezken, şimdi diyorlar ki:YETMEZ… EVİNİZİ DE ALA-CAĞIZ! YETER ARTIK! SUS-MAYALIM!

Yoksulluk bir kader değildir; heleki emekçi halkımızın kaderi hiç de-ğildir. Evimizi yıkarlarsa villalarınıyıkacağız! Mal canın yongasıdır de-miş atalarımız. Sanmasınlar ki tıpıştıpış gideceğiz evlerimizden. San-masınlar ki duvarlarımızı bir dozerkepçesiyle yıkmalarına izin vereceğiz!Kaybedecek hiçbir şeyi olmayanhalktan daha büyük bir ordu yoktur.Korksunlar bizden!

Üreten biziz, yaratan biziz. Emekveren biz, yiyen onlar! Yapan biz,yıkan onlar! Yalanlarına karnımıztok!

Şimdi! Onurumuzu korumak is-tiyorsak direnmeliyiz! Konut hakkı-mızı çalmalarına izin vermeyelim!Emeğimizi kimse sokağa atamaz!

Komitelerimizi kuralım ve tümhalk örgütlü bir şekilde direnişimizibüyütelim. Yarın kapımıza geldikle-rinde hazırlıksız yakalanmamak içinşimdiden halk komitelerinde örgüt-lenelim!

Yıkımlara karşı direnmek müm-kündür! Örgütlü halk evini yıktır-mazsa kim yıkabilir? Örgütlü halkınönünde dikilebilecek tek bir güç yok-tur!

YIKIMLARA KARŞI HALKINÖRGÜTLÜ GÜCÜYLE DİRENE-CEĞİZ!

EVİMİZİ YIKANIN VİLLASINIYIKACAĞIZ!

ÜRETEN, YARATAN, VAREDEN Kİ BİZİZ; YIKMAYA GE-LENLERİN KARŞISINA DİKİLE-CEĞİZ!

Yıkımlara Karşı AcilGörevimiz Birlik Olmaktır!

227

3 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; UMUDU BÜYÜTMEKTİR!

Page 28: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

Halka Saldırı Yasaları !.. TBMM’de 19 Haziran 2012’de

2B Yasası olarak bilinen “OrmanKöylülerinin Kalkınmalarının Des-teklenmesi ve Hazine Adına OrmanSınırları Dışına Çıkarılan YerlerinDeğerlendirilmesi ile Hazineye AitTarım Arazilerinin Satışı HakkındaKanun” tasarısı kabul edildi.

05 Mayıs 2012 Tarihinde ise TapuKadastro kanununda yabancılaraarazi satışı 2,5 hektardan 30 hektara,Bakanlar Kurulu kararıyla bu miktarın60 Hektara çıkarılabileceği şeklindedeğişiklikler yapıldı.

15 Mayıs 2012 tarihinde ise Ka-muoyunda “Kentsel Dönüşüm ya-sası” olarak bilinen “Afet riski al-tındaki alanların dönüştürülmesihakkındaki yasa tasarısı” meclistekabul edilerek yasalaştı

Yağmada, talanda, rantta iktidarınçok acelesi var. Bu yağma ve talandaönünde hiçbir yasal engelin olmamasıiçin birbiriyle bağlantılı bu üç yasatasarısını arka akaya 25 gün içerisindeacele olarak meclisten geçirerek ya-salaştırmıştır. İşlerine geldiği her ko-nuda “referanduma” gidelim diyenAKP, ülkemizi ve milyonlarca yoksulhalkı ilgilendiren bu “yasalar” ko-nusunda “referandumu” ağzına al-mayarak TBMM’den geçirmiştir.

Biz bu yazıda emperyalizm veişbirlikçi inşaat tekellerinin, GayriMenkul Yatırım Ortaklıkları’nın(GMYO) çıkmasını dört gözle bek-ledikleri gözüne kestirdikleri alanlarlailgili görüşmeler yapmasına neden

olan, “Afet Riski Altındaki AlanlarınDönüştürülmesi Hakkındaki Yasa”nın nasıl bir yasa olduğunu incele-yeceğiz.

“Afet Riski AltındakiAlanların DönüştürülmesiHakkındaki Yasa!”

Yasa; “afet” nedeniyle risk altındaolan yerlerin “iyileştirme, tasfiyeve yenileme” adı altında dönüştü-rülmesi amacını taşımaktadır. “Risklialan” tanımının bilimsel kriterleredayanmadığı bu yasa öyle bir hazır-lanmış ki; yağmacılıkta, talancılıktakendisinden öncekilere rahmet okut-turacak kadar insafsız, acımasız vepervasızdır. Bu yasa uygulanmasıhalinde yoksul halk için kendisi“afet” sonucu doğuracak bir yasadır.

Bu yasa ile; (Madde; 3/3) sadecekentsel alanlar değil, TSK (Türk Si-lahlı Kuvvetleri) nin eğitim, savunmaamaçlı kullanılan alanlar kapsam dı-şında, mülkiyetin de el değiştirilmesidahil olmak üzere, köyler, kasa-balar da yani, tüm ülkemiz “dönü-şüm alanları” kapsamına alınıp pa-zarlanacaktır.

Bu yasa ile; ( Madde; 3/4) dönü-şüm alanı içerisinde kalan kamu bi-naları arazileri ile birlikte satılaraktasfiye edilecektir.

Bu yasa ile; sadece kentler, yer-leşim alanlarını değil (Madde; 3/6)meraları da yapılaşmaya açılmak-tadır.

Bu yasa, sadece “riskli” yapıları

değil “uygulama bütünlüğü” kav-ramı ile (Madde; 3/7) bu alanda bu-lunan yeni yapılmış “risk” taşımayanbinaları ve bu binaların arsalarınıda hedeflemekte ve aynen “riskli”yapılar gibi muameleye tutmaktadır.

Bu Yasa Gasp Yasasıdır!Abartmıyoruz, bu yasanın hangi

zihniyetle hazırlandığı ve halka ba-kışın ne olduğunu yasanın “Tasar-rufların kısıtlanması bölümü Madde;4/3” anlatıyor; “Bu kanunun uygu-lanması sırasında, bakanlık, TOKİveya İdare tarafından talep edilmesihâlinde, riskli alanlardaki yapılarile riskli yapılara elektrik, su ve do-ğalgaz hizmetleri verilmez ve verilenhizmetler ilgili kurum ve kuruluşlartarafından durdurulur.” Bir ülkeninbir başka ülkeyi tankıyla topuylabayrağı ile askeri olarak işgal etmesidurumunda, bu işgale karşı direnenbir mahallenin elektriğini, suyunu,doğalgazını işgalci ülke kesemez,keserse uluslar arası hukuka göre“insanlık suçu”, “savaş suçu” iş-lemiş olur. Bu uygulamayı yapmasıhalinde uluslararası adalet divanındayargılanır ve kanıtlanması halindeise işgalci ülke bu uygulamasındandolayı ceza alır. AKP iktidarı, düş-manın bile halka yapamayacağıyasayı çıkartmakla insanlık suçuişlemektedir.

Bu yasada “Tahliye ve yıktırmabölümü, Madde; 5/1” da “öncelikliolarak malikler ile anlaşma yolunagidilmesi esastır” dense de yasanın

Afet Riski Altındaki Alanların DönüştürülmesiHakkındaki Yasa Mecliste Onaylandı!

BU YASA HALKIN MALINI MÜLKÜNÜ GASP YASASIDIR!

Bir ülkenin bir başka ülkeyi tankıyla, topuyla, bayrağı ile askeri olarak işgaletmesi durumunda, bu işgale karşı direnen bir mahallenin elektriğini, suyunu,doğalgazını işgalci ülke kesemez, keserse ULUSLARARASI HUKUKA GÖRE

“İNSANLIK SUÇU”, “SAVAŞ SUÇU” İŞLEMİŞ OLUR. Bu uygulamayı yapmasıhalinde uluslararası Adalet Divanı’nda yargılanır ve kanıtlanması halinde ise işgalci

ülke bu uygulamasından dolayı ceza alır. AKP iktidarı, düşmanın bile halkayapamayacağı yasayı çıkartmakla insanlık suçu işlemektedir.

228

Yürüyüş

3 Haziran2012

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; HALKI SAHİPLENMEKTİR

Page 29: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

bütününde “zor” kullanımının esasalındığı çok açık olarak görülmektedir.Örneğin, anlaşmayanların suyunu,elektriğini, doğalgazını kesmek, “Ace-le kamulaştırma” yapmak ve bu “ka-mulaştırmaya” itiraz edememek gibi.

Bu yasa ile; bakanlık, TOKİ veİdare, dönüşüm alanlarında arazi,arsa ve proje düzenleme işlemleriyapmaya, gayrimenkul mülkiyetiniveya imar haklarını başka bir alanaaktarmaya, kamu ve özel sektör iş-birliğine dayalı yöntemler uygula-maya, herhangi bir izne tabi olmak-sızın bu amaçla şirket kurmaya, ku-rulmuş şirketlere katılmaya, özel in-şaat şirketleri, bankalar, uluslar arasıfinans kuruluşları ile GMYO (GayrıMenkul Yatırım Ortaklığı)’lar kur-maya, kurulmuş olanlara katılmaya,kat karşılığı inşaat yapmaya veyayaptırmaya ortak olabilecek, bu ku-ruluşlarla “proje ortaklığı” yapabi-lecektir. Ama dönüşüm alanında ya-şayan halk yok sayıldığından ya daadam yerine konulmadığından dü-şünceleri sorulmayacaktır.

Bu yasa ile; (Madde 9/1) “…ya-pılacak olan plânlar, 3194 sayılıİmar Kanunu’nda ve imara ilişkinhükümler ihtiva eden özel kanunlarda dahil olmak üzere diğer mevzuattabelirtilen kısıtlamalara ve askı ilânsürelerine tâbi değildir.” denilerekÇevre ve Şehircilik Bakanlığı ileTOKİ’nin ayrı bir “cumhuriyet” ol-duğunun ilanı yapılmaktadır.

Bu yasa ile; (Madde; 7) “dönüş-türmeye tâbi tutulan taşınmazların,üzerindeki köhnemiş yapılar da dâhilolmak üzere, muhdesâtı ile birliktedeğer tespiti işlemleri, bakanlık,TOKİ veya İdare’ce yapılır veya yap-tırılır.” denilerek bağımsız bir bilirkişiheyeti ile değer tespitinin yapılmasınınönü kesilmektedir.

Bu yasa ile; daha önce imar ileilgili var olan tüm yasalar ya işlevsizhale getirilecek ya da mülga (ortadankalkmış) olacaktır.

Bu yasa ile; 24 Şubat 1984 tari-hinde çıkarılan ve gecekondulularatapu tahsis belgelerinin verildiği ka-muoyunda “Özal Affı” olarak bilinen“2981 sayılı İmar Affı Kanunu” da

ortadan kaldırılmaktadır… Bu yasa ile; (Madde; 9/2) “Bu

kanun kapsamındaki alanlarda bukanunun öngördüğü uygulamalarınzaruri kılması hâlinde; bu uygulamalarhakkında, 3573 sayılı ZeytinciliğinIslahı ve Yabanilerinin AşılattırılmasıHakkında Kanun’un, 4342 sayılıMera Kanunu’nun, 6831 sayılı OrmanKanunu’nun, 5403 sayılı Toprak Ko-ruma ve Arazi Kullanım Kanunu’nun,5366 sayılı Kanun’un, 7269 sayılıKanun’un, Turizmi Teşvik Kanu-nu’nun, Boğaziçi Kanunu’nun, 2565sayılı Askerî Yasak Bölgeler ve Gü-venlik Bölgeleri Kanunu’nun ve 189sayılı Kanun 3621 sayılı Kıyı Kanu-nu’nun bu Kanun’un arazi kullanımıbakımından uygulanmasını engelle-yici hükümleri ve diğer kanunlarınbu Kanun’a aykırı hükümleri uygu-lanmaz…” denilerek ülkenin hermetrekaresinde yağmanın talanın daönü açılmaktadır.

“Afet riski” Bahane, Amaçlanan Talandır!”

Bu yasanın ismi dışında “afet”lehiçbir ilişkisi yoktur. Amaçlanan,emperyalizm ve işbirlikçilerinin is-tekleri ve çıkarları doğrultusundayoksul halkın barınma hakkı içinyaptığı evlerin başlarına yıkılıp ma-hallelerinden koparılıp zorla kentindışına sürmektir. Bu yasa, AKP’ ninher alanda yağma ve talan uygu-lanabilmesi için ortaya çıkabilecektüm engelleri bertaraf etmeyi he-defleyen, temel hak ve özgürlükleriyok sayan bir yasadır.

Bu yasayı hazırlayan zihniyet,Anadolu halkının her ferdini birböcek gibi, oradan oraya sürülmeyihak etmiş ilkel kabile topluluğu gibigören, emperyalist-sömürgeci efendizihniyetidir…

Bu yasanın uygulamaya sokulmasıhalinde, ülkemiz toprakları üzerindeyaşayan hiç kimsenin evinde, işinde,köyünde, tarlasında rahat oturabil-mesi, çalışabilmesinin hiçbir garantisiyoktur…

Bu yasa ile; Oturduğu, ikametettiği yere evim, çalıştı(ırıldı)ğı iş-yerine işim diyebilmesi, yaşadığı

semte, mahalleye, kente sahip çıka-bilmesi, “ben buralıyım, burada ya-şayacağım” diyebilmesinin güvencesiortadan kaldırılmaktadır…

Halka karşı olan tüm saldırı ya-salarında olduğu gibi bu yasayı daTBMM’ den geçirip yasalaştırabilirler.Ancak yoksul halk bu yasanın uy-gulanmasına asla ve asla izin ver-meyecektir.

Halkımız!AKP’nin Yasaları Kağıt Üzerindeki Yasalardır! Geçerli Olan Halkın Meşru Haklarıdır!

Meşru olan biziz. AKP meclistekiçoğunluğuna dayanarak istediği heryasayı çıkartabiliyor. Çıkartılan buyasalar halkın malını mülkünü yasayoluyla gasp etmektir.

Gasp suçu burjuvazinin hukukunagöre de tecavüzle eş değerde adi birsuçtur. AKP bu gasp suçu işlemek-tedir.

Halkımız!Yasalar kağıt üzerinde vardır. Ve

bir avuç işbirlikçi, tekelci sömürücüasalağın çıkarlarını korumak içindir.

Ancak gerçek olan şudur: Bu ya-salar kağıt üzerinde kalmaya mah-kumdur.

Çünkü, bu yasayı uygulayanlargaspçıdırlar ve gaspçılara karşı di-renmek, evimize, arsamıza, malımıza,mülkümüze sahip çıkmak meşrudur,en temel hakkımızdır.

Meşru olan biziz. AKP her türlüaraçla saldıracağım diyor. AKP’ninsaldırıları karşında her türlü araçladirenmeliyiz.

Direnmek için güçlü olmamız ge-rekir. Güçlü olmak için örgütlenme-liyiz. Yıkılacak ev sayısı on bin yüzbin değil, milyonlarca evi yıkacak-larını söylüyorlar. Biz milyonlarcayız.Gücümüzün büyüklüğünü görelim.İşçisiyle, memuruyla, esnafıyla, emek-lisiyle tüm halk birleşmeliyiz ve di-renmeliyiz.

DEVRİMCİ MÜCADELEDE MÜHENDİS MİMARLAR

229

3 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; UMUDU BÜYÜTMEKTİR!

Page 30: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

Dev-Genç, sadece gençliğin mü-cadele tarihinin değil, Türkiye dev-riminin bir parçasıdır. Devrimci ha-reketin bir parçasıdır. Eğer Türkiyedevrim tarihinden Dev-Genç'i çıka-rırsanız, o, çok eksikli bir tarih ola-caktır... 1960'larda, '70'lerde, '80'lerde,ve '90'larda, gençliğin mücadeleyekatkısı ve katılımı değişik düzeylerdeolmuştur. Fakat Dev-Genç geleneği,işte bu noktada, en olumsuz şartlardadahi, gençliğin katılımını bir düzeydetutmuştur.

Ülkemiz sınıflar mücadelesi içindegençliğin kitlesel bir güç olarak yeralışı, 1950’li yılların sonlarına rastlar.1940’lı yıllar boyunca, yüksek öğ-renim gençliği içindeki örgütlenme-lerden biri, TKP’nin görüşleri doğ-rultusunda örgütlenen İlerici GençlerBirliği (İGB) örgütlenmesidir. Ancak1944'te TKP’ye karşı yapılan ope-rasyonda bu örgütlenme de dağıtıldı.

2. paylaşım savaşında Hitler fa-şizminin yenilgiye uğratılması ülke-mizdeki faşist harekette de bir geri-lemeye yol açarken, öğrenci hareke-tinde sol bir damar yavaş yavaş ge-lişmeye başlıyordu. 1950’lerin ikinciyarısı, ilerici-demokrat bir gençlikhareketinin oldukça büyük bir ivmekazandığı dönemdir. Demokrat Partiiktidarının baskılarına karşı gelişenmuhalefet içinde gençlik özel biryere sahiptir ve giderek ağırlığınıartırmıştır.

1959-60’ta yoğunlaşan gençlikhareketini, gençliğin ülkemizdeki si-yasal gelişmelere etkili biçimde mü-

dahale etmesinin ilk örneği olaraksayabiliriz. 28-29 Nisan 1960’taDP’nin artan baskıları ve çıkardığıyeni baskı yasalarına karşı, öğrencigençliğin eylemleri de yoğunlaştı.28 Nisan'da İstanbul ÜniversitesiHukuk Fakültesi'nde düzenlenenDP’yi protesto gösterisine polis ta-rafından açılan ateşle Turan Emeksizadlı öğrenci katledildi. Emeksiz, öğ-renci gençliğin mücadelesinin ilkşehitlerinden biridir.

Turan Emeksiz’in katledilmesiüzerine yüksek okulların olduğu bir-çok şehirde eylemler yapıldı. Anka-ra'da Siyasal Bilgiler ve Hukuk Fa-kültesi’nde yapılan eylemlere polisve DP’nin emrindeki askeri birliklerateş açtılar. İstanbul'da da eylemlereateş açıldı ve Nedim Özpulat adlıbir öğrenci daha katledildi. İstanbulve Ankara'da sıkıyönetim ilan edildi,yüzlerce öğrenci tutuklandı. 28 Ni-san’da başlayan gençlik eylemleri,sıkıyönetim ilanına, tutuklamalararağmen 27 Mayıs 1960 Darbesi’ne,yani DP iktidarının yıkılmasına kadardevam etti. Bu dönemdeki öğrencihareketi sosyalist bir muhtevada ol-masa da hiç kuşku yok ki, ilerici vedemokratik bir muhtevaya sahipti.

Yüksek öğrenim gençliği, bu ül-keyi yönetenlere, artık bu ülkedekendilerinin de söz sahibi olduğunugöstermişti bu süreçte. Bu dönemdegençlik hareketine damgasını vuranKemalist çizgidir. Ancak gençliğinDP’ye karşı muhalefet içinde başlayansiyasallaşması, 1960’larda daha dapekişecek ve tamamen farklı bir doğ-rultuda, devrimci bir doğrultuda ge-

lişecekti.

Fikir Kulüpleri GençliğinYeni Mevzileri Oluyorİlk Fikir Kulübü, 1956’da Ankara

Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde kuruldu.Küçük burjuva aydınlar hareketi olanbu kulüp, CHP çizgisinde DP’yekarşı muhalefetin bir parçası olmayaçalıştı. Fikir Kulüpleri 1960’lardansonra ise giderek yaygınlaştı. Tümokullarda kurulmaya başlandı. Ön-celeri CHP’nin sol kesiminin etkinolduğu Fikir Kulüpleri, bu kesimlerinetkisinden çıkarak, 13 Şubat 1961’dekurulan Türkiye İşçi Partisi’ne yö-nelmeye başladı. Bu yönelim elbetteaynı zamanda öğrenci gençlik hare-ketindeki sosyalizme yönelimle pa-raleldi.

Hemen her üniversite ve fakültedekurulan Fikir Kulüpleri’nde Türki-ye’nin sosyo-ekonomik yapısındandevrimin yoluna kadar uzanan çeşitlikonularda tartışmalar yapılıyor, genç-liğin ekonomik-demokratik müca-delesi, anti-emperyalist ve anti-faşistmücadele de bir bakıma bu kulüp-lerden örgütleniyordu.

Fikir Kulüpleri’yle başlayan buyeni sürecin hemen her aşamasındayer alan Mahir Çayan ve yoldaşları,Fikir Kulüpleri’nin o günkü duru-munu şöyle değerlendiriyorlardı: “27Mayıs 1961 Anayasası’nın sağladığınisbi özgürlük ortamı içinde, küçükburjuva sosyalizmi, ‘toplumcu’ fikirlermoda olmaya başlayınca, fikir kulübüde bu modaya uydu. Türkiye İşçiPartisi içinde icazetli sosyalizmi tez-

GELENEK YAŞIYOR DEV-GENÇ’LİLER SAVAŞIYOR

43 YILDIR KAVGA SÜRÜYOR

Bölüm 1

BİZİM BİR DEV DEV-GENÇ’İMİZ VAR. İyi bakın bu gençliğe. İyi bakın o alanı haklı ve

meşru taleplerini dile getiren sloganlarıylainleten, kızıl bayraklarıyla bağımsızlık,

demokrasi ve sosyalizm mücadelesinde saf tutangençlerimize. Onlar neden bu ülkede umutsuz

olunmaması gerektiğini gösteriyorlar bize.Dev-Genç’imiz onurumuz olduğu kadar,

geleceğe güvenimizdir. Böyle bir gençliğe sahipolmak, halkın tüm kesimleri için büyük bir şans,

büyük bir güçtür. BİZİM BİR DEV-GENÇ’İMİZ VAR.

Dev-Genç geleneğimiz var. Bu gelenektenkorkuyor AKP... Bu nedenle saldırıyor

14 ilde birden.

330

Yürüyüş

3 Haziran2012

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; HALKI SAHİPLENMEKTİR

Page 31: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

gahlayan Aybar, Aren, Boranhainler kliğinin varlığı da fikirkulübünün ‘sol’ oportünist çiz-gisini, küçük burjuva sosyalizmiyolundaki atılımını tam anla-mıyla etkiledi. Özellikle Aren'inetkisi altında kulüp, görünüştesol özünde sağ pasifist bir politikaizlemeye başladı. Bu politikasıonu, uzun süre geniş öğrenci kit-lesinden soyutladı; küçük-burjuvasol gevezeliklerinin yapıldığı içinekapanık ufak bir grup olarak bıraktı.”(1965-71 Türkiye’de Devrimci Mü-cadele ve DEV-GENÇ broşürü, Kur-tuluş Yayınları)

Dev-Genç GeleneğiHalkın İçinde Yaratılmıştır

Gençlik siyasal anlamda pratiğegeçerken, diğer emekçi kesimlerlede dayanışma içerisinde oldu. 1965’teZonguldak Kozlu kömür ocakların-daki grevde polisin 2 işçiyi katletmesiüzerine, öğrenci gençlik yaptığı biryürüyüşle bu saldırıyı protesto etti.Öğrenci gençliği, halkın diğer ke-simleriyle birleştiren bu tavır, giderekgençlik hareketi içinde devrimci birgeleneği de oluşturacaktı.

1965-66’larda Fikir Kulübü üyesiöğrencilere sivil faşist saldırılarınbaşladığı dönem iki sonuç yarattı:TİP’in pasifist çizgisi sorgulanmayabaşlandı; merkezi bir örgütlenme ih-tiyacı doğdu. Ve birçok Fikir Kulü-bü’nün biraraya gelmesiyle 17 Aralık1965’te Fikir Kulüpleri Federasyonu(FKF) kuruldu. FKF’yi, gençliğinilk merkezi örgütlenmesi olarak de-ğerlendirebiliriz.

FKF, ilk dönemlerde TİP oportü-nist yönetici kliğinin kontrolündepasifist bir çizgi izledi. Pratikte iseMahir Çayan’ların, Deniz Gezmiş-ler’in içinde olduğu gençlik, mili-tanlıklarıyla, anti-emperyalist müca-deledeki kararlılıklarıyla TİP’i aşanbir konumdaydılar...

Anti-Emperyalist MücadeleBayrağı ‘68’lerden BeriDev-Genç’in Ellerindedir

1968, gençlik mücadelesi açısın-

dan militan bir dönemdir. Özellikleanti-emperyalist eylemler çok genişkesimleri etkilemeye başlamış, ül-kenin siyasi gündemini belirlemiştir.6. Filo’nun İstanbul’a gelişi nedeniylebu yılın Temmuz’unda gerçekleşti-rilen Dolmabahçe direnişi, döneminen önemli eylemlerinden biridir.Genç-liğin bu eylemleri sırasındaVedat Demircioğlu ve Atalay Savaşkatledildi. 27 Mayıs sonrasında genç-lik Vedat’la ilk şehidini vermişti.

1969 Ocak’ında FKF’nin 3. Ku-rultayı yapıldı. 3. kurultay sonrasısüreç, FKF'nin gençliğin tek kitle ör-gütü haline gelmesi sürecidir. FKFyönetiminde yer alan Mahir’in ön-derliğindeki gruptan öğrenciler, mevcutortamda sadece ideolojik mücadeleninyeterli olmadığını bilerek, anti-em-peryalist mücadeleyi geliştirdiler.

“Vietnam kasabı” CIA ajanıKommer’in, Türkiye'ye ABD Bü-yükelçisi olarak atanması üzerineKommer, havaalanında devrimcigenç-liğin protestoları ile karşılandı.Ardından ODTÜ'ye gelme cüretigösteren Büyükelçi’nin arabası ya-kıldı. Kommer’in arabasının yakıl-ması nedeniyle haklarında tutuklamakararı çıkarılan devrimci öğrencilerinhaklılık ve meşruluklarını savunmakiçin “teslim olması” sırasındaODTÜ’de büyük bir anti-emperyalistmiting yapıldı.

Devamında tütün mitingleri, KanlıPazar Olayı’nda toplanan kitle veyine aynı günlerde Ankara, İzmir,Adana, Malatya, Trabzon ve Samsun'da büyük anti-emperyalist mitingleryapıldı.

Türkiye Halklarının BirDev-Genç’i Var

FKF’nin 9-10 Ekim 1969’da ya-

pılan 4. Kurultayı, Fe-derasyonun, “TürkiyeDevrimci Gençlik Fe-derasyonu” (Dev-Genç)adını aldığı, dolayısıylada Dev-Genç’in kuruluştarihi olarak kabul edilenkurultayıdır.

1969 sonları ve 1970başlarında, gençliğin ve

işçi, köylü, diğer halk kesimlerininmücadelesi yükselmeye devam etti.Dev-Genç bu mücadelelerin her aşa-masında ve her alanında varlığı his-sedilen bir örgüttü artık. Bir gençlikörgütüydü ama sadece gençlik değil,tüm halk kesimleri tarafından tartış-masız olarak öncü kabul edilen birörgütlenmeydi. Öyle ki, toprak iş-galine karar veren köylülerin, fabri-kada greve çıkan, işgal yapan işçilerinilk aradığı yer Dev-Genç’ti...

Dev-Genç’liler, sadece kampüs-lerde değil, 15-16 Haziran direnişinde,fabrikalarda, tarlalarda, gecekondu-lardadır. Fabrika işgallerinde işçilerle,toprak işgallerinde köylülerle yan-yana, gecekondu yıkımlarında halklaomuz omuza polisle çatışılırken, me-murların sendikal hakları için BeyazıtMeydanı’nda başlattıkları ihtar yü-rüyüşünde, TÖS'ün başlattığı genelöğretmen boykotunda, Kürt halkınauygulanan baskılar karşısında vedaha pek çok direnişte Dev-Genç’lilervardır. Nerede direniş varsa, Dev-Genç’liler oradaydı.

Dev-Genç’lilerin tüm bu direniş-lerin içinde yer alması elbette sadece“dayanışma” gibi dar bir çerçeveylesınırlı değildi. Gençlik önderleri, budirenişler içinde halkın tüm kesim-leriyle ilişkiler kurmayı, işçi-köylü-öğrenci gençliği Dev-Genç içindeve devrimci bir bakış açısının ön-derliğinde birleştirmeyi hedefliyor-lardı. Dev-Genç, ülkemizin tüm temelsorunlarına dair sorumluluk üstlenmiş,bu konuda siyasi cüret göstermiştir.

Dev-Genç’liler BedelÖdemede En Ön Sıradadır

Dev-Genç’liler, mücadelenin be-delsiz yürüyemeyeceğini biliyorlardı.Vatanın bağımsızlığı için çıktıkları

31

3 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; UMUDU BÜYÜTMEKTİR!

Page 32: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

bu yolda, her türlü bedeli göze al-mışlardı. Karşı-devrimin terörü art-mıştı. Mehmet Büyüksevinç, BattalMehetoğlu, Vedat Demircioğlu, Ata-lay Savaş, Taylan Özgür, MehmetCantekin ve M. Turgut Aytaç’la bir-likte TDGF’nin anti- emperyalistkavgada verdiği şehit sayısı 7'yeyükseldi. Gelenekler kan can pahasınayaratılıyordu.

1970’in sonlarında yapılan 5.TDGF Kurultayı’nda, devrimcilerbu kez seçimi herhangi bir ittifakiçinde olmaksızın tek başlarına ka-zandılar. Bu sonuç, Dev-Genç’in ön-der kadrolarının Türkiye devrimineilişkin daha büyük sorumluluklarüstlenmesinin, örgütlenmelerini nitelbir sıçramayla farklı bir düzeye taşı-malarının hemen arifesinde alınanbir sonuçtu.

Gençlik MücadelesindenDevrim Mücadelesine, Dev-Genç’ten THKP-C’ye

THKP-C’nin kuruluşu, Dev-Genç’in 5. Kurultay’ından birkaç aysonraya denk gelmektedir. Partileşme,hayatın çeşitli alanlarındaki mücadeleve örgütlenmeler içinde gerçekleşmişbir süreçtir. Dev-Genç o alanlardanbiri ve hiç kuşkusuz süreç açısındanen başta gelenidir. Fakat bu Dev-Genç’in partileştiği olarak yorum-lanmamalı.

THKP-C’yi oluşturan kadrolarınbüyük bir çoğunluğu Dev-Genç’inönder kadro ve yöneticileridir. Buönder kadrolar açısından Türkiyedevriminin yolunun netleştirilmesisüreci, bir anlamda gençlik hareketiiçinde yaşanmış bir süreçtir. Bu süreç,gençliğin diğer halk kesimlerini,diğer halk kesimlerinin de gençliğietkilediği bir süreçtir. Partileşen Dev-Genç değildir. Dev-Genç yine Dev-Genç olarak partinin önderliğindevarlığını ve mücadelesini sürdürmü-üştür.

Türkiye devriminin 1970’teki obüyük atılımının mimarları Dev-Genç’in içinden çıkmıştır. Ve Dev-Genç, Türkiye devriminin, Parti-Cephe’nin önderlerini kendi içinden

çıkarmış olmanın onurunu duyacaktırhep.

12 Mart 1971’de cunta yönetimeel koydu. THKP-C’nin cuntaya karşıdireniş çağrısına ilk cevap verenlerDev-Genç’li militanlar oldu. Dev-Genç’in mücadelesinin her dönemsaldırılarla engellenmek istendiğininbir örneği de bu dönemde yaşandı.Dev-Genç yasal olarak kapatıldı, bir-çok yöneticisi ve üyesi tutuklandı.

30 Mart 1972’de Mahir Çayanve 9 yoldaşı tarafından Kızıldere’deTürkiye devriminin manifestosu ya-zıldı. “Buraya dönmeye değil, ölmeyegeldik” şiarı Dev-Genç’e miras kaldı.

FKF, TGDF, İYÖKDDev-Genç Ruhu Yaratalıyor

Kendini Kızıldere’nin takipçisiolarak gören ve İstanbul’da örgütlenenCepheciler’in ısrar ve kararlılığı ilediğer çeşitli kesimlerin de katılımıyla1973 Kasım ayında İYÖKD (İstanbulYüksek Öğrenim Kültür Derneği)kuruldu.

1974’te birçok şehirde DevrimciGençlik önderliğinde dernekler ku-ruldu. İETT otobüs biletlerine yapılanzamları protesto eylemlerinden Kıbrısişgaline karşı eylemlere, üniversite-lerde “Ayrıcalıklı ve Paralı EğitimeSon” şiarıyla başlatılan kampanyayakadar İYÖKD vardı artık.

19 Aralık 1974’te Yıldız DMMAönünde İYÖKD yöneticilerinden Şa-hin Aydın, faşistler tarafından bı-çaklanarak katledildi. Bunun üzerineİYÖKD’ün çağrısıyla okullarda boy-kot ilan edildi. İÜ’den, İTÜ’den, Ka-dıköy’den öğrenciler yürüyüşe geç-tiler. Polis öğrencilerin birleşmesiniengellemek için Galata Köprüsü’nüaçtırdı. Yürüyen gruplara saldırdı.Öğrenciler polisle çatışa çatışa Ay-dın’ın cenaze törenini gerçekleştir-diler.

23 Ocak 1975’te Mühendislik öğ-rencisi Kerim Yaman katledildi.Devrimci Gençlik İÜ’yü işgal etti.Cenaze törenine 50 bin kişi katıldı.

Sivil faşist hareket daha etkili veyaygın bir şekilde devreye sokulmuştuartık. Bu anlamda da faşist saldırılar

tekil olmaktan çıkmıştı. Gençlik faşistteröre karşı mücadele içinde hemnasıl direnilmesi, hem nasıl örgüt-lenmesi gerektiğini görerek öğreniyor,öğrendiğini hayata geçiriyor ve yenigelenekler oluşuyordu.

24 Nisan 1975’te faşistlerin SiteÖğrenci Yurdu’nu taraması üzerinebinlerce öğrenci Laleli’de polisle ça-tıştı. 1 Aralık’ta faşistler tarafındankatledilen Galatasaray Mühendisliköğrencileri Cezmi Yılmaz ve HalitPelitözü’nün cenazeleri için 20 binkişi yürüdü. Kocamustafapaşa’daDev-Genç’liler önderliğinde iki günboyunca polisle çatışıldı.

İYÖKD, 1975’te kapatıldı. 1976yazında İstanbul Yüksek ÖğrenimDerneği (İYÖD) kuruldu. 1976-77boyunca Dev-Genç’liler, faşist işgalaltındaki okulları işgalden kurtarma,okullara faşistleri sokmama doğrul-tusunda yoğun bir mücadele sürdür-düler. Dev-Genç’liler, tüm halkın so-runlarına sahip çıkma, halka önderliketme geleneğini 70’li yıllarda da sür-dürdüler. O süreçte öne çıkan gö-revleri, içinde yer aldıkları örgütlü-lüğün adı ne olursa olsun, halkın herkesiminin direnişlerini desteklemeyihep görev bildiler.

Dev-Genç’liler, İYÖKD döne-minde, Ülker işçilerine polis saldırısıkarşısında işçilerin yanındaydılar.EVMA grevinde, Bereç, Sungurlar,Pancar Motor direnişlerinde, Gıda-İş’in tekelde örgütlenme faaliyetindeyer aldılar. 1976-1977-1978 boyuncaDemirdöküm, Man, Tek-San, Min-taks, Tekel Cibali, Sheraton, İnter-continental, Etap, İETT gibi, onlarcadirenişte işçilerle omuz omuza oldular.1 Mayıs 1976’da, büyük katliamınyaşandığı 1977’de, ‘78 1 Mayıs’ındamilitanlığıyla, kitleselliğiyle, disip-liniyle Dev-Genç alanlardaydı.

Anti-emperyalist mücadele çizgisi,1977’deki NATO tatbikatına; em-peryalist Almanya’nın, Hollanda’nın,Belçika’nın, Fransa’nın çeşitli ülke-lerdeki katliamlarına karşı yaptığıeylemlerde devam etti.

Sürecek

332

Yürüyüş

3 Haziran2012

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; HALKI SAHİPLENMEKTİR

Page 33: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

Gençlik Federasyonu olarak her yıldüzenlediğimiz yaz kamplarının bu yıl10. sunu örgütleyeceğiz. Kuruluşumuz-dan bu yana gelenekselleştirdiğimiz faa-liyetlerimizden biridir yaz kampları.

Herşeyin yozlaştırılmaya, içinin boş-altılmaya çalışıldığı bu düzende, hayatınher alanında alternatifiz. Buna eğlence an-layışımız da dahildir. Burjuvazinin eğ-lence anlayışı "kafa dağıtmak", "ba-yılana kadar içmek", "dertlerini unut-mak", "stres atmak"tan ibarettir. Ade-ta bir "kendini kaybetme hali"dir on-lara göre eğlenmek. Ve bu tür eğlenceleriçin milyarlarca lira para harcarlar. Çe-şitli bankalardan şirketlere, büyük te-kellerden emperyalist kuruluşlara ka-dar pek çok sponsorları vardır bu eğlen-celerin. Üstelik televiyon kanallarıyla, ga-zetelerle, radyolarla, reklam panolarıy-la, kısacası ellerindeki tüm imkanlarlagünlerce reklamını yaparlar. Hepsi el-birliğiyle gençliği "mutlaka" bu tür yer-lere yönlendirmeye çalışırlar.

Mesela her sene düşünülen Rockfestivallerine bakın, "her şey" vardır. Çar-şı alanları, yiyecek-içecek stantları, oto-parklar, uzman doktorların olduğu has-taneler, postane, lunapark, internet kafeler,mobil tuvaletler, el-yüz yıkama bölüm-leri, sağlık hizmetleri için dijital röntgenotobüsleri, ambulanslar... Sonra İETT oto-büsleri gün boyu özel servis niyetine kul-lanılır. Yani yeter ki gidin, her türlü"hizmet" sunulur size.

Olanlar bunlarla da sınırlı değildir ;başka "hizmetler" de vardır bu tür yer-lerde; envai çeşit uyuşturucu madde, sı-nırsız içki, köpük partileri, fuhuş... Kı-sacası "kendinizden geçmeniz", "kont-rolünüzü tamamen kaybetmeniz" içinher türlü "olanak" mevcuttur! Herşeysizin içindir yani. "Nasıl, bütün seneninstresini attınız mı? Tüm dertleriniziunuttunuz mu? Seneye de bekleriz efen-dim."

Düzen eğlence anlayışıyla da kendi-ni dayatıyor. UNUT kimliğini, gelenek-

lerini, kültürünü, sömürülmüşlüğünü,horlanmışlığını unut. "Ahlak, onur,namus... Bu kavramlar çok demode,çağdışı. Biraz uygarlık öğrenin, ba-kın dünya globaleşti artık, sınırlarınızıaşın!" İşte düzenin dayattığı kültür bu-dur, bunun adı kimliksizleşmedir,yozlaşmadır.

Bizim yaz kamplarımızda ise yu-karı da saydıklarımızın hiçbiri yok-tur. Her gün iki-üç sayfa otellerin, bar-ların, çeşitli seyahat turlarının yaz ta-tili ya da eğlence mekanlarının rek-lamını yapan gazeteler, bizim kampduyurularımıza, haberlerimize yervermez. Televizyonlarda ya da reklampanolarında da göremezsiniz. Eğerduvarlarda afişini vb. gördüyseniz,emin olun ki çoğu zaman o afişi asa-bilmek için ya gözaltına alınmış ya damilyonlarca liralık para cezasına ma-ruz kalmışızdır. Örgütlediğimiz hereylem, her etkinlikte olduğu gibikamp çalışmalarını yaparken de dü-zenin baskılarına, taciz ve tehditleri-ne maruz kalırız. Gözaltına alınır, iş-kence görür, hatta tutuklanırız.

Dev-Genç’lilere yönelik saldırı-ların arttığı bir süreç yaşıyoruz. Pa-rasız eğitim kampanyamız sırasındapolisinden-sivil faşistine kadar dev-letin kolluk güçlerinin saldırılarına uğ-radık, gözaltına alındık, işkence gör-dük, tutuklandık… Son olarak 9 Ma-yıs’ta Gençlik Federasyonu’na it sü-rüleri gibi baskın düzenlediler. İş-kenceyle gözaltına aldılar arkadaş-larımızı. Dev-Genç’ten duyduklarıkorkuyla azgınca saldırdılar.

Düşmanın korkusunu büyütmek,bizi bitiremeyeceklerini göstermekiçin yaz kampımızı daha bir coşkuy-la örgütleyeceğiz. Dev-Genç’i biti-remezler. Kendi eğlencelerimizi dü-zenleyecek, yeni bir öğretim yılınadaha hazırlıklı gireceğiz.

Yaz kamplarımızda, paylaşımı,üretimi, kolektif çalışmayı pratikte uy-

Yaz Kamplarını Kitleselleştirecek,Savaşımızı Büyüteceğiz!

Bu ülkede yaşıyoruz... Bu halkın çocuklarıyız... Ezilen, sömürülen, katledilen bir halkın çocuklarıyız... Bu halkın kavgasında biz de varız!

Liseliyiz Biz

33

3 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; UMUDU BÜYÜTMEKTİR!

Page 34: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

Liseliyiz Bizgularız. Biz de eğleniriz. Ancak bizim eğlence anlayışı-mız kültürümüzden, geleneklerimizden beslenir. Türkü-lerimiz, halaylarımız, oyunlarımız, skeçler, tiyatro oyun-ları, müzik dinletilerimiz, film gösterimlerimizle dolu dolugeçer zamanımız.

Bir devrimcinin temel faaliyeti kitle çalışması ve ör-gütlenmektir; bunu kamp yerinde de sürdürürüz.

Kamplarımızda ayrıca bir önceki sene yaptığımız ça-lışmaları değerlendirir, gelecek seneye dair yeni programlarçıkarırız. Gençliğin sorunları nelerdir, öne çıkan sorun-lar ile ilgili ne tür çalışmalar yapabiliriz; bunları hep bir-likte tartışıp, çözüm üretiriz. İşte bu nedenle önemlidir kamp faaliyetlerimiz. Bizim

için tatil değil, örgütlenme çalışmamızın bir aracıdır kamp-lar. Çalışmalarını da bu ciddiyetle yaparız ve yapmalıyız.

Kamplarımıza gelen gençlere de eğlence anlayışımızı, kam-pımızın amacını ve içeriğini doğru ve anlaşılır bir şekil-de anlatmalıyız. Her şeyin bireycileştirildiği günümüzde,hayatın her alanında dayanışmayı, birlikteliği örgütlememizgerektiğini, sorunlarımızın ancak bu şekilde aşılacağınıanlatmalıyız. Yaz kamplarımız, gençlerin kolektivizmiöğrendiği, örgütlülüğümüzü tanıdığı neden alternatifolduğumuzu kavradığı, devrimcileri tanıdığı ve sevdiğiyerlerdir. Gerek kamp öncesi çalışmalarımızda, gereksede kamptaki programlarımızı hayata geçirmemiz, oturu-şumuz, kalkışımız, insanlarla bire bir ilgilenmemiz, kısacasıtüm davranışlarımızla örnek olmalıyız.

Okullar tatil olur ama mücadele okul dışında da LiseliDev-Genç’lilerin omuzlarındadır… Mücadelemizi bü-yüteceğiz.

AKP iktidarı, “gelecek ellerinizdedir” dediği genç-leri istediği kalıba sokmak için çalışmalara devam ediyor.Bilimsel olmayan, ezbere dayalı bir eğitim sistemi ile sor-gulamayan, yoz, apolitik gençler yaratma çabaları, şim-di de gençlik kamplarındaki yeni uygulama ile devam et-tirilmek isteniyor.

Gençlik ve spor hizmetleri genel müdürlüğünün yazayları boyunca dokuz ayrı ilde düzenlediği kamplarda altıyıldan beri yapılan karma uygulamadan vazgeçildi.Yeni düzenleme ile gençlik kampları kızlar ve erkek-ler için ayrı dönemler halinde yapılacak.

Bu konu ile ilgili, gençlik ve spor bakanı Suat Kılıç:“Kız erkek kamplarını ayırmak şeklindeki bir uygula-madan ziyade, gelen talep doğrultusunda kız kamplarınagitmek isteyenleri kız kamplarına, erkek kamplarına git-mek isteyenleri erkek kamplarına yönlendirmek şeklindebir hazırlık yürütüyoruz” açıklamasını yaptı.

Yapılan açıklama ile AKP’nin gerici eğitim anlayışı giz-lenip, kız ve erkeklerin ayrı kamplarda eğitim görmesi-ni adeta AKP değil de gençler istiyor gibi gösteriliyor.

Ülkemizde nüfusun büyük bir çoğunluğunu oluşturangençlik, gelecekte toplumu elinde tutacak olan yeni bir ne-sil olacaktır. AKP de bunu çok iyi biliyor. Karşısında na-sıl bir toplum istiyorsa, bugün gençliği de ona göre ye-tiştirmek istiyor.

AKP’nin yaratmak istediği gençlik, kapitalizmleuyumlu, gerici-dinci, Amerikan işbirlikçisi bir genç-liktir. Bunu nasıl yapıyor? Gerici yoz eğitim sistemi ileyapıyor. AKP’nin dini söylemleri de sahtedir. Gerçekte ka-pitalizmin yoz tüketim kültürüdür AKP’nin gençliğeverdiği kültür.

Yoksul halk çocuklarını verdikleri dini hurafelerle, ka-derci, herşeye boyun eğen, hiç bir şeye itiraz etmeyen kö-leler haline getirmek istiyorlar. Çünkü AKP’nin yoksul halk

çocuklarına bu düzende verebileceği birşey yoktur.

Üniversiteyi kazanamadığında “kaderim böyleymiş”deyip eğitim sistemine itiraz etmeyecek. Üniversiteyi ka-zansa da eğitimin paralı hale getirilmesi karşasında sesi-ni çıkartmayacak.

Üniversiteyi bitirip işsiz kaldığında AKP’nin kapısındaiş bulma umuduyla iktidardan iş dilenen işsiz bir üniver-site mezunu olacak. Aç da olsa, işsiz de olsa AKP’nin ya-rattığı gençlik hep şükredecek.

AKP’nin yaz kamplarında gençlere vereceği eğitim debu amaca hizmet edecek bir eğitim olacaktır.

Gençler; AKP’nin gençlik kampları gençliğe emper-yalizmin işbirlikçisi gerici bir anlayıştan başkasını vere-mez. AKP’nin kamplarından uzak durun.

Gençlik Dev-Genç’lilerin kamplarında üretiyor, pay-laşıyor ve geleceğine sahip çıkmasını öğreniyor.

Ama AKP öylesine pis düşünüyor ki kamp düzenler-ken erkek-kız ayrımı yapıp, ahlaksız düzeninin üstünü er-keklere ayrı kamp, kızlara ayrı kamp düzenleyerek örtmekistiyor. Kendi ahlaksızlığını gençliğin üzerine atmak is-tiyor. AKP’nin düşündüğü gibi bir ayrımla gençlik o kamp-larda onuru, erdemi ve namusu öğrenmeyecek. GençlikDev-Genç saflarında, Dev-Genç’in kamplarında feda-karlığı, yoldaşlığı, onuru, adaleti öğrenecek. Çünkü hersene yapılan Dev-Genç’in kamplarında üniversite ve liseöğrencileri erkek-kız ayrımı yapmadan birlikte yemek yi-yor, birlikte kitap okuyor, birlikte araştırıyor. Her şeyi ko-lektif yaşam içerisinde öğreniyor. Dev-Genç’liler AKP gibipis düşünüp gençliği birbirinden ayırmıyor. Dev-Genç pa-rasız, bilimsel, demokratik eğitimin herkesin hakkı ol-duğunu öğretiyor kamplarında. Bu yüzden gençliğin gi-deceği kamplar AKP’nin kampları değil Dev-Genç’lile-rin kampları olmalıdır.

Gençlik kamplarında haremlik selamlık uygulaması

34

Yürüyüş

3 Haziran2012

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; HALKI SAHİPLENMEKTİR

Page 35: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

Rivayet odur ki; Abdal Musa biriniyaraladı mı, o artık yarasına merhembulamaz, o yara artık iflah olmaz, oderde derman bulamazmış.

Çünkü derler ki Abdal Musa "gizliyayıyla kudret oku atmaktadır." Buoktan yiyenin yarasına merhem geneo oktadır. O ok bilgi okudur. O oksevgi okudur. O ok adalet okudur. Ook eşitlikçi, ortakça bir yaşam kurmakavgasının okudur. O ok, Abdal Mu-sa'nın düzenlediği Aleviliğin "yol" ve"erkan"ının okudur. İşte bu nedenle ooktan yiyen bir daha iflah olmazmış...

Abdal Musa, Anadolu Aleviliğininözünün simgelerindendir. Alevi Bek-taşiliği’nin yol ve erkanını kuran, saplasamanın karıştığı bir devirde Aleviliğinne olduğunu, nasıl yaşanması gerek-tiğini, ne uğruna neden mücadele edil-diğini belirleyendir.

Abdal Musa, Hacı Bektaş Veli'densonra Bektaşi dergahının başına geçen

ikinci büyük Pir'dir. Onun adınaAlevi görgü cemleri düzenlenir, lok-malar dağıtılıp kurbanlar kesilir.

Abdal Musa, Alevili’ğin önemliköşe taşlarındandır. Onu böyle değerlikılan ise yüzünün yoksul-mazlum halkadönük olmasıdır. Tüm ömrünü halkınkurtuluşuna adamış ve bu yüzden halkınaydını, savaşçısı ve önderi olabilmiştir.Hiç bir beye sultana, padişaha kulaköle olmamış, hiçbir makam sahibineboyun bükmemiştir. Onların düzeniniyıkma kavgası içinde olmuştur. Buyüzden Abdal Musa çok müstesna biryerde durur. Her şeyin karmakarışıkolduğu; neyin halkın çıkarına, neyindüzenin hizmetine olduğunun bilin-mediği tarihi süreçte o, keskin kılıçgibi halkın çıkarına olanı ayırmıştır.Bu yüzden de Abdal Musa'nın yaşadığıdönemi bilmek önemlidir.

Abdal Musa, Hacı Bektaş Veli'nin

amcasını torunu-dur. Hacı Bektaşöldüğünde yirmiyaşlarında toy bir

delikanlıdır. O yüzden hemen dergahınbaşına geçmemiş, bu yolda pişmesi,yetişmesi gerekmiştir. Bu işi ise, HacıBektaş Veli dergahına bağlı Bacıyan-ı Rum (Rum Bacıları) örgütünününbaşı ve Hacı Bektaş'ın eşi KadıncıkAna (Kutlu Melek) üzerine almış veonu yetiştirmiştir. Bu yolda olgunla-şınca dergahın başına geçmiştir. Vekendisiyle birlikte Bacıyan-ı Rum,Abdalan-ı Rum (Rum Abdalları), Ga-ziyan-ı Rum (Rum Gazileri) örgütlerinide dergaha katmıştır. Abdal Musa butarihte 20'li yaşlarını yeni aşmıştır.

Dönem Osmanlı’nın kuruluşunutamamladığı, merkezi devlet otoritesinikurmaya başladığı dönemdir. Osman-lı’nın kuruluşunda Alevi Türkmen halkda yerini almıştır. Buna rağmen Os-manlı ne zaman merkezi otoritesinisağlamış, o zaman ilk tasfiye ettiğikesimlerden biri de Alevi Türkmenkesim olmuştur.

Alevi-Türkmen halkının Osman-lı’nın kuruluşuna destek olmasının birçok nedeni vardır. Bunlara Selçuklu'nunson döneminde Selçuklu-Moğol bas-kılarının artarak sürmesi, Alevilerinkatledilmeleri koğuşturmaya uğrama-ları, Osman'ın yakınında Baba İlyashalifeleri Babaların olması, Osmanlı'nınsavaşlarda askertoplamasını tımarvaadiyle yapmasıve Hacı BektaşDergahı merkezli"Bir olalım, iriolalım, diri ola-lım" sözünün ge-reği olarak MoğolSelçuklu zulmünekarşı ancak mer-kezi, güçlü, ken-dilerini de rahatifade edecekleri

bir devletle durabilecekleri gibi ne-denleri sayabiliriz. Ancak tarihin ge-lişimi bekledikleri sonucu yaratma-mıştır.

Osmanlı'da ilk merkezileşme Bur-sa'nın fethinden sonra olur. Ve buandan sonra da Alevi-Türkmen kesimtasfiye edilmeye başlanır. Bu tasfiyesüreci kimi araştırmacı-tarihçilerin be-lirttiği gibi Alevilik inancının "iktidarauygun öğreti olmamasından" ya-şanmamıştır. Tasfiyeye asıl neden,mevcut zulüm ve sömürü iktidarınınkarşısında Alevi Türkmen kesimininbir düzen kurma istekleridir. Osman-lı'nın bu döneminde baskı çok yönlüdür.Orhan bir yandan boyun eğmeyen ke-simler üzerinde kılıcının gücünü kul-lanırken diğer yandan da kimi Aleviönderleri düzenine yedekleyerek Al-eviliği düzen içine çekmeye çalışır.İşte bu baskıya karşı Abdal Musa Al-eviliğe doğru yolu, kendi özünün neolduğunu gösterir. Abdal Musa'yı bugüne taşıyan ve halka örnek olmayadevam ettiren de işte böyle tarihisüreçte baskaya karşı direnişi ör-gütlemesidir.

Bursa'yı fetheden Osman oğlu Or-han, Alevile’rin, vaat ettiği tımarlarıistemeleri üzerine onlara birbirindenuzak yerler verir ve tekkelerinin desadece "öbür dünya işleriyle" uğraş-malarını ister. Yoksulluk, zulüm, baskıgibi bu dünya meselelerinden uzak

Anadolu Aleviliği’ninEşitlikçi, İsyancı ÖzünüKalın Çizgilerle Çizen

Halk Önderi: Abdal Musa

Bu Halk, Bu Vatan Bizim! Kahrolsun Faşizm Kahrolsun Emperyalizm!

DDünden Bugüne Anadolu'daDünden Bugüne Anadolu'daHALK İSYANLARIHALK İSYANLARI

HALK KAHRAMANLARIHALK KAHRAMANLARI

Zalimler Oldukça İsyan Edenler,Zulüm Sürdükçe İsyanlarda Sürecek!

1300’lü yıllardan Abdal Musa, Cephelilere di-yor ki; “İmdi ol Sultanım sırrını sakla. Az söyle,sözü düşün de sonra söyle. Sadık ol, Bilmediğin

kişiye yar olma... Dünyalık için ehl-i mansıba var-ma (büyük makam sahibi beylere yalvarma), me-ğer irşad ola... maslahat için vezir ve ricalın ka-

pusuna varma. Düşmana yüz verme... Kalleş pir-siz adamlara yoldaş olma. Zira yol erkan bozu-

lur... Vaktini zayi itme...”

Tarihten Günümüze

35

3 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; UMUDU BÜYÜTMEKTİR!

Page 36: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

durmalarını dayatır. Onun istediği, Al-eviliğin de Mevlevilik gibi kurmayaçalıştığı düzenine zarar vermeyen, ter-sine dayanak olan bir rol oynamasıdır.Alevilerin de Mevlana oğlu Velet Çe-lebi gibi olmasıdır. Alevilere örnekgösterilen ve çizgisine çekilmek iste-dikleri Velet Çelebi, Orhan Bey'e "On-lar öyle çok zarar vermişlerdir ki Şa-hım sakın sen onlara acıma, halkınyaşamasını istiyorsan onların tümünükurban et" (Türklerin Tarihi-DoğanAvcıoğlu- Syf 158) diyerek Türkmenkırımını öven biridir.

Böyle olmak, iktidarın hizmetindeolmaktır. Onun politikalarına destekvermektir. Mazlum-yoksul halkı umut-suz, dermansız ve dirençsiz bırakmaktır.Velet Çelebi'nin "halk" diyerek sahipçıktığı iktidar yalakası bey-paşa, kadı-müftü, tüccar ayan ve eşraf zümresidir.Gerçek halk kesimlerini onlar "idrak-ı biidrak", "Cahil, görgüsüz, baldırıçıplak" diyerek aşağılayandır. Orhan'ınAlevi önderlere dayattığı da bu horla-nan baskılara uğrayan halka ihanet et-meleridir. Bu dayatmaya direnen AbdalMusa Osmanlı topraklarını terk eder.Bu terketme süreci söylenceyle anlatılır.Söylence şöyledir;

Abdal Musa bir közü pamuğa sarıpGeyikli Baba'ya gönderir. Geyikli Babaise bir kaba doldurduğu sütü AbdalMusa'ya geri yollar. Karşılıklı kerametgösterisi şeklinde anlatılan bu söylenceAbdal Musa'nın diğer Alevi önderlerletartışma yürüttüğünü, Orhan'ın, Os-manlı'nın durumunu anlatıp Alevi-Türkmen halk için Osmanlı'nın közünpamuk için yakıcı olması gibi olduğunusavunur. Buna karşılık Geyikli Baba,"Yaban geyiklerini evcilleştiren ben,Orhan'ı da ehlileştiririm" demektedir.Sonuçta Geyikli Baba kalıp düzeneuymayı, Abdal Musa gidip düzenekarşı mücadeleyi seçer.

Ve tarih her zaman halktan yanadüşünen, savaşan, yüzü halka dönükolanı haklı çıkarmıştır. Burada da olanbudur. Geyikli Baba, Orhan'ın baskı-sından ancak oraya soktuğu hatırlıbeyler sayesinde kurtulabilir. Tekke-sinde "öbür dünya işleriyle uğraşmayı"kabul ettiği için de bizzat Orhan tara-fından; "Baba meyhandur" denilerektekkesine şarap gönderilir.

Osmanoğlu Orhan'ın baskılarınatepki olarak Osmanlı topraklarını ter-keden Abdan Musa Antalya'ya gelir,dergahını buraya kurar. Buraya yer-

leşmesi de kolay olmaz. Bölgedekibeyler Abdal Musa'yı yörelerinde is-temez. Bunun için Abdal Musa'yasavaş açarlar. Abdal Musa, ancak böl-gesindeki beylere karşı zafer kazan-dıktan sonradır ki yerleşebilir. Kimitarihçiler beylerin açtığı savaşı Alaiyebeyi oğlu Gaybi'nin (Kaygusuz Abdal)Abdal Musa'nın müridi olmasına bağ-lasa da Abdal Musa Alevi-Türkmenhalkıyla elele vermesini ve halkın mü-cadelesine önderlik etmesiyle bu savaşıkazanır. Bu savaşla Antalya yöresineyerleşen Abdal Musa, kesin olmamaklabirlikte 1360 ile 1362 yılları arasındayaşamını yitirir.

Abdal Musa, yaşamıyla ve “İmdiol Sultanım sırrını sakla. Az söyle,sözü düşün de sonra söyle. Sadık ol,bilmediğin kişiye yar olma... Dünyalıkiçin ehl-i mansıba varma (büyük ma-kam sahibi beylere yalvarma), meğerirşad ola... maslahat için vezir vericalın kapusuna varma. Düşmana yüzverme... Kalleş pirsiz adamlara yoldaşolma. Zira yol erkan bozulur... Vaktinizayi itme. Elden gelirse yalnızca nimetyime...” (Anadolu Bilgeleri- İsmailKaygusuz, syf: 143) sözleriyle yaşa-maya devam etmektedir.

2010 yılı Mart ayıydı. Bir-likte kaldığımız bir yoldaşı-

mızla, disiplinsiz davranışları ve kariyerist yaklaşımlarıyüzünden uzunca bir süredir sorunlar yaşıyorduk. Olmadıkişler yapıyordu. Örneğin’ hücreyle ilgili konuları temsilcimizgörüşmesine rağmen, bu yoldaş hiçbir şey söylemedenkendi başına dilekçe verip müdürle görüşüyordu. Birliktekolektif olarak bir dergi çıkarmamıza rağmen, kendi ayrıbir dergi çıkarmaya kalkıyordu. Sorumlu yoldaşın mektuplarıokumasına karşı çıkıyor, eğer okursa mektup yazmayacağınısöyleyerek tavır alıyordu. İşi, yapılmayacak denmesinerağmen aramızdaki tartışmaları, konuşmaları, ilişkilerimizibir deftere kaydetmeye kadar vardırdı. Defalarca konuş-mamıza rağmen yanlışlığını kabul etmedi ve bize tavıraldı.

Her hafta oturup konuştuğumuz halde bu tarz sorunlarıçözemediğimiz gibi sürekli yenileri de çıkıyordu. Kişiselolarak benim tepkim de artmıştı. Her yaptığı gözüme ba-tıyordu.

O gün de sorumlu yoldaşın, ailesini küçümsediğinidile getirdi. Oysa tam tersiydi. Kendisi ailesini küçümseyenbir yaklaşımla hareket etmesine rağmen sorumlu yoldaşher zaman hassas ve duyarlı davranıyordu. Durum böyleolduğu için, haksız yere suçlamada bulunduğunu söyleyerek

müdahale ettim. Hemen her toplantıda aynısını yaptığıhalde, bu seferki el kol hareketleri ve lakayt üslubu beniçileden çıkardı. Oturduğum sandalyeden kalkıp vurmakiçin üzerine yürüdüm. Araya sorumlu yoldaş girdi ve beniçıkarmaya çalıştı. O sırada yoldaş, " Bırak gelsin" diyordu.Bu durum beni daha çok tahrik etse de sorumlu yoldaşınmüdahalesiyle dışarı çıktım.

Aslında benim bu tepkim bu son yaşananlardan kaynaklıve anlık bir şey değil, uzunca bir birikimin sonucuydu.Öyle ki bir süredir hemen her fırsatta bu yoldaşa karşısesimi yükseltmeye ve onu azarlar gibi konuşmayabaşlamıştım. Her dediğinde, her hareketinde bir yanlışarıyordum. Hiçbir yanlışı olmasa da her an hata yapa-cakmış gibi önyargılı bakıyordum. Böyle olunca birbi-rimizin son söyledikleri bu birikmiş olan tepkinin bahanesioldu. Karşımdaki yoldaşımdı, bense onu adeta düşmanmışgibi görmeye başlamış, ona vurmaya kalkmıştım. Çünküona karşı olan sevgim tükenmişti.

Sonunda o yoldaşımızı düzene ittik, bir süre bizdenayrı kalmasına engel olamadık.

Örgütlenme müdahale edip, yoldaşın yanımıza gerigelmesini sağladığında tavrımın savunulacak hiçbir yanınınolmadığını ve büyük bir yanlış olduğunu daha net gördüm.Bu tek kelimeyle sevgisizliğimin sonucuydu...

Hayatın Öğrettikleri

Tepkimizi Değil Sevgimizi Büyütelim

336

Yürüyüş

3 Haziran2012

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; HALKI SAHİPLENMEKTİR

Page 37: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

Dev-Genç’in başlattığı “ParasızEğitim Sınavsız Gelecek Hakkımızİstiyoruz Alacağız” kampanyasınınçalışmaları, halkın da bu talebi sahip-lenmesiyle devam ediyor.

İstanbul-Mecidiyeköy30 Mayıs günü öğlen saatlerinde

İstanbul, Mecidiyeköy köprüsünde,Gençlik Federasyonu üyesi Baki CanIşık ve Duygu Yücel kendilerini köp-rüye zincirleyerek “Parasız Eğitimİstedikleri İçin Tutuklanan Gülşah veMeral Serbest Bırakılsın - GençlikFederasyonu” yazılı pankartı astılar.Gözaltına alınan Dev-Genç'liler,akşam saatlerinde serbest bırakıldılar.

İstanbul-Kaptanpaşa LisesiLiseli Dev-Genç’liler 24 Mayıs

günü Kaptan Paşa Lisesi’ne giderekbildiri dağıtımı yaptılar. Okulun çıkışsaatinde giden Liseli Dev-Genç’liler,öğrencilere parasız eğitimin temel birhak olduğunu anlattılar. Toplam 100adet bildiri öğrencilere ulaştırıldı.

İstanbul-Kadıköy25 Mayıs günü Kadıköy Kilise

Meydanı’nda Dev-Genç’liler masaaçtılar. 100 bildiri ve 8 Yürüyüş der-gisinin dağıtıldığı masada 13 kişiyleparasız eğitim anketi yapıldı. Masa-ya halkın ilgisi yoğundu. Bir üniver-site öğrencisi Dev-Genç’lilerin yanı-na gelerek, “Bir amaç uğruna müca-dele etmeniz, bunun için kampanya-lar düzenlemeniz çok güzel. Yapaca-ğınız her eyleme ben de katılmak isti-

yorum” dedi.

Ankara Ankara’da Dev-Genç’liler 24

Mayıs tarihinde Yüksel Caddesi’ndemasa açtılar. Açılan masada 65 imzatoplandı ve 9 Yürüyüş dergisi halkaulaştırıldı. Masaya gelenlere Gülşahve Meral anlatılarak, aylardır hukuk-suzca tutuklu bulundukları dile geti-rildi. İmza atmadan masanın önündengeçen pek çok kişi, geri dönüp içle-rinin rahat etmediğini, parasız eğitimtalebinin çok haklı olduğunu dilegetirip imza attılar. Aynı gün Dev-Genç’liler Ege Mahallesi’nde de afiş-leme ve pullama yaptılar. Mahalleliçocuklar da Dev-Genç’li abi ve abla-larına yardım ettiler. Toplam 52 adetafiş asıldı.

Çanakkale Dev-Genç’liler, Gençlik Federas-

yonu'na yapılan baskınları protestoetmek, vatansever gençler Gülşahve Meral’in serbest bırakılmasınıistemek ve parasız eğitim talebiniduyurmak için 20 Mayıs gecesi Bigaİktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’ninönündeki köprüye “Dev-Genç’i Bas-kınlarınızla Bitiremezsiniz! Vatan-sever Gençler Gülşah ve Meral Ser-best Bırakılsın!” yazılı pankart astı-lar.

AntalyaParasız eğitim istedikleri, vatanı-

mızın NATO üssü olmasına karşıçıktıkları için tutuklanan Gülşah ışık-

lı, Meral Dönmez ve Gülçin Bulut’unserbest bırakılması talebiyle Dev-Genç’liler, meşaleli bir eylem düzen-lediler. 26 Mayıs’ta Kapalı Yol HalkBankası önünden başlayan eylemAttalos Meydanı’na yapılan yürü-yüşle devam etti.

“Parasız Eğitim SınavsızGelecek İstiyoruz, Alacağız!” pankartıarkasında yürüyen Dev-Genç’liler,Attalos Meydanı’nda basın açıklamasıyaptılar. Açıklamada, parasız eğitimistemenin suç olmadığı vurgulanarak,“Yozlaşmayı yayacak her türlü pisli-ğin önü her gün biraz daha açılırken;devrimci-demokrat öğrencilerin çalış-malarının önü daha da çok kapatıl-maya çalışılmaktadır. Bu kadar saldırı,baskı tamamen gençliğin örgütlügücünü bitirmek içindir. Yapılan bun-ca pervasız saldırıya karşı tek çözümörgütlenmemizdir. ArkadaşlarımızGülşah, Meral ve Gülçin’i de örgüt-lü mücadelemizle faşizmin zindan-larından çekip alacağız. Tüm halkı-mızı bu onurlu mücadelede Dev-Genç saflarında mücadeleye çağırı-yoruz.” denildi. 27 kişinin katıldığıeylem izleyenlerin ve katılımcı kit-lenin alkışlarıyla bitirildi.

Bolu19-20 Mayıs tarihlerinde, Bolu

Merkez mahallelerinde Gençlik Fede-rasyonu çalışanları tarafından imzatoplandı. Dev-Genç'lilerin, parasızeğitimin, sınavsız geleceğin ancakmücadele edilerek, bedel ödeyerekgerçekleştirebileceğini anlattığı çalış-

Ülkemizde Gençlik

PARASIZ EĞİTİM İSTEMEK SUÇ DEĞİL HAKTIRTUTUKLU DEV-GENÇ’LİLER SERBEST BIRAKILSIN

İstanbul Mecidiyeköy Çanakkale Antalya

37

3 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; UMUDU BÜYÜTMEKTİR!

Page 38: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

27 Mayıs günü Armutlu’da bir araya gelen Liseli Dev-Genç’liler, özgür tutsaklara mektup yazdılar. Amerikan uşa-ğı AKP’nin işkenceci polisinin yaptığı son baskınlarla bir-

likte 36 Halk Cepheli tutuklanmıştı. Bu tutuklamalara kar-şı özgür tutsaklara destek vermek amacıyla toplanan lise-liler; AKP’nin baskınlar, gözaltılar ve tutuklamalarlaHalk Cephesi ve Dev-Genç’i bitiremeyeceğini belirttiler.Direnişlerle dolu bir tarihe sahip olan Liseli Dev-Genç’li-ler, tarihlerinden aldıkları bu güçle mücadeleyi daha dabüyüteceklerini, yeni direniş mevzileri yaratacaklarını söy-lediler.

ma süresince 50'yi aşkın imza top-landı. 20-26 Mayıs tarihleri arasındada 65 adet afişleme yapıldı, 250'yiaşkın bildiri dağıtıldı ve 15 taneanket çalışması yapıldı.

Ailelerimizi Çalıştırıp SakatBırakan Akp’nin VerdiğiEğitimi Reddedelim

2009 yılında Diyarbakır’da, oğluEnes’i anaokuluna kaydettirebilmekiçin 20 lira kayıt parası veremeyen,karşılığında okulun halıları yıkattırı-lan Elif Saltık, damdan düşerek sakatkalmıştı. 14 Ekim 2009’daki kazanın

ardından belden aşağısı felç kalan ElifSaltık, Milli Eğitim Bakanlığı aley-hine dava açarak, tazminat talep etti.

Geçtiğimiz hafta karar verenDiyarbakır 1. İdare Mahkemesi, taz-minat talebini reddettiği gibi, Elif Sal-tık kusurlu buludu. Karar şöyle: “İddaedildiği üzere okul kayıt ve aidat ücre-ti kaşılığında okul halılarının yıkat-tırılmadığı, halıların gönüllülük esa-sına göre yıkandığı, dolayısıyla orta-da davalı idarenin hukuka aykırı birişlem ya da eylemi bulunmamaktadır.Zarara yol açan eylemin ise damdandüşme sonucu meydana geldiği, bu

neticenin ise Elif Saltık’ın kişiselkusuru sonucunda oluştuğu anlaşıl-dığından, zararın davalı idare tara-fından karşılanmasına hukuken ola-nak bulunmamaktadır.” Mahkemebir de Saltık’ın hastane masraflarınında ödenmeyeceğini belirtti.

Saltık’ın sakat kalmasının sorum-lusu parasız eğitim hakkını gasp edenAKP iktidarıdır. Yasadışı alınan kayıtparalarına bir de ailelerimizi zorlaçalıştırmak eklenmiştir. Ailelerimizehalı yıkatan, onları sakat bırakan budüzene karşı mücadelemizi yüksel-teceğiz.

Kars Gençlik Derneği Girişimi, 23 Mayıs günüKars Şehir Tiyatrosu’nda “Güler Zere Damında Şahan”filminin gösterimini düzenledi. 150 kişinin katıldığı gös-terim öncesinde Güler Zere’nin özgeçmişi okunarak; has-talık ve tahliye edilmesi için yapılan kampanya süreç-leri anlatıldı. Filmin sonunda ise hasta tutsaklarla ilgi-li söyleşi düzenlendi. Kars’ta düzenlenen gösterimle, has-ta tutsakların tahliye edilmesi için mücadele edilmesi çağ-rısı yapıldı.

Kars Gençlik Derneği Girişimi, Kürt gençlerin filmgösterimine katılmasına engel olmak isteyen YurtseverGençlik'le ilgili olarak da "Yurtsever Gençlik NeyinPeşinde?" başlıklı kısa bir yazılı açıklama yaptı. Açık-lamada, Yurtsever Gençlik'in film gösterimine katılmamakararı alıp, katılan Kürt öğrencilerden de özeleştiri yap-masını istediği belirtilerek, "Bu da yetmezmiş gibiYurtsever Gençlik’ten olan Kıyas isimli Kürt milliyet-çisi olan kişi Kürt gençlerine 'Bu etkinliği Türk Sol’uyapıyor, katılmayın deme cüretinde bulunmuştur.' Şim-di soruyoruz Yurtsever Gençlik neyin peşinde? Geçmiştengünümüze kadar bu tür saldırılar yapılmıştır. Yapılan busaldırıyı kınıyoruz ve teşhir ediyoruz. Yaşasın Halkla-rın Kardeşliği! Biji Biratiya Gelan!” denildi.

Kürt halkı üzerinde terör estiren, katliamlar yapan vebununla kalmayıp katliamlarını haklı göstermeye çalı-şan oligarşinin saldırılarına karşı Halk Cepheliler Kürthalkının taleplerine sahip çıkıyor.

Halk Cephesi, Kürt halkıyla dayanışmak için başlattığıkampanya kapsamında çalışmalarını sürdürüyor. Bu doğ-rultuda İstanbul Okmeydanı’nda 24 Mayıs günü Perpaduvarına, Çağlayan köprü ayağına ve Feriköy giriş yolu-na "Kürt ve Türk Halkının Kurtuluşu Sosyalizmdedir","Kürdistan Kürt Halkınındır" yazılamaları yapıldı. 20Mayıs günü de Mecidiyeköy, Şişli, Gayrettepe civarın-da yapılan binlerce kuşlama ile Kürt halkına yönelik bas-kılar protesto edildi.

Gazi Halk Cephesi de mahallede yaptığı yazılama vekuşlama çalışmalarıyla Kürt halkı üzerindeki baskılarınson bulmasını istedi. Kürt halkının yoğun olarak yaşa-dığı Heykel bölgesinde kuşlamalar ve yazılamar yapanHalk Cepheliler, çözümün Anadolu halklarının devri-minde olduğunu anlattılar.

Türkiye’de Yaşayan TümHalkların KurtuluşuAnti-Emperyalist,

Anti-Oligarşik DevrimMücadelesindedir

Tecrit İşkencesi Tutsakları Hasta EdiyorHasta Tutsaklarsa Tedavi Edilmiyor

Hasta Tutsaklara Özgürlük İstiyoruz!

Tutuklanan Her Cepheli’ninYerine Sınıf Kini Bilenmiş

Yeni Bir Cepheli Gelir

Ülkemizde Gençlik

38

Yürüyüş

3 Haziran2012

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; HALKI SAHİPLENMEKTİR

Page 39: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

24 Mayıs günü saat 23.00’te, ODTÜ Hazırlık Bina-sı çevresinde ÖGB (Özel Güvenlik Birimi) gören Dev-Genç’liler, yanlarına giderek, faşist polisin okuldaki tem-silcisi olan ÖGB’lerin okullarımızda gezemeyeceğini,Dev-Genç’liler olarak buna izin vermediklerini söyledilerve bir daha okul içinde bulunmamaları konusunda uyar-dılar. Ayrıca araca bindirilen ÖGB’ler okuldan uzaklaş-tırıldı.

27 Mayıs’ı 28 Mayıs’a bağlayan gece saat 00:30 sıra-larında ODTÜ Eğitim Fakültesi’nde yine ÖGB görenDev-Genç’liler, ÖGB’yi yakalayıp “Okulumuzda ÖGBistemiyoruz. Seni buraya yollayan şeflerine söyle o üni-formayı giyip kendileri okulumuzda gezsinler.” diye uyar-dılar. Uyarının ardından ÖGB, söylenenleri iletmesi için

Rektörlüğe bırakıl-dı.

Dev-Genç’liler,konuyla ilgili yap-tıkları açıklamada,“Bizler Dev-Genç’liler olarak,diğer okullarda ida-re-polis-ÖGB işbirliğiyle devrimci-demokrat öğrencilereazgınca saldıran, öğrenciler üzerinde birer baskı aracı olanve yavaş yavaş okulumuza da yerleştirilmek istenenÖGB’leri okulumuzda istemediğimizi söylüyor ve bunakarşı mücadelemizi sürdüreceğimizi belirtiyoruz.” dedi-ler.

Biz Dev-Genç’liyiz,Okullarımızda ÖGB’leri Barındırmayacağız!

İstanbul'da, aylardır haklarını almak için iş bırakan veişten çıkarılan 120 Enerji-Sen üyesi, BEDAŞ önünde dire-nişe geçti. Geçtiğimiz hafta ülkü ocakları tarafından dire-nişi kırmak için yapılan saldırıyı kınamak için TaksimTramvay Durağı’nda bir araya gelen işçiler burada, “Taşe-rona Teslim Olmayacağız” pankartı açarak, BeyoğluBEDAŞ Genel Müdürlüğü önüne yürüdüler. Yürüyüşboyunca, “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız", "Direne Dire-ne Kazanacağız", "Yaşasın Sendikal Mücadelemiz” slo-ganları attıldı.

Eylemde ilk sözü DİSK Başkan Yardımcısı Ali RızaKüçükosmanoğlu aldı. Küçükosmanoğlu, AKP’nin kamuemekçilerine, havayolu emekçilerine, enerji işçilerine,kısacası direnenlere hep baskıyla zulümle saldırdığınıbelirterek, "Bunu başaramayacaklar. Her zaman direne-ceğiz ve meydanlarda olmaya devam edeceğiz” dedi.

Daha sonra bir açıklama yapan Enerji-Sen Sendikatemsilcisi Arif İnan Başgedik, 21 Mayıs gününden itibaren6 bölgenin 5'inde yüzde 100'e yakın iş bırakma eylemisürerken, Enerji-Sen'in BEDAŞ işyerlerinden tasfiye edil-mek istendiğini söyledi. Ardından bir görüşme yapılın-caya kadar BEDAŞ önünde bekleneceği açıklamasıyapıldı ve direnişe geçildi.

AnkaraGrup Yorum'un 15 Nisan'daki “Bağımsız Türkiye”

konserinden önce, Ankara Hüseyingazi'de Hamdi Şahinadlı bir kişi, polis otosuna bindirilerek işbirlikçilik tek-lifinde bulunuldu. Sonrasında da telefonla aranarakrahatsız edildi.

Hamdi Şahin’in işyerine giden polis, iş isteme baha-nesiyle ilişki kurmaya çalıştı, telefon numarasını aldı.Şahin işten evine giderken yolda aynı polisler tarafındanönü kesilerek polis otosuna bindirildi. Ardından Anka-ra’da komplo davasından tutuklananları ve söyledikleri

başka isimleri tanıyıp tanımadığı soruldu. Mahalleden taşı-nacağını söyleyen Şahin’e “Taşınırsan senin evini boya-rız, sen de bize yardım edersin.” dediler.

Bu olaydan sonra, telefon ederek tekrar rahatsızettiler. Ankara polisi, her şeyi biliyormuş havası yarata-rak güvensizlik yaymaya çalıştı. Ankara Halk Cephesi,Ankara polisinin uzun süredir işbirlikçi yaratma çabasıylailgili olarak şu açıklamayı yaptı: “Ankara Emniyeti, işbir-likçilikleştirme çabalarından sonuç alamayacak. Halkıntaşıdığı değerler, şerefsiz-onursuz bir yaşama mahkumolmaktan her zaman üstün gelecek.”

Ülkemizde Gençlik

Polis Muhbir Bulmaya ÇalışıyorCepheliler’in İçinde O İşbirlikçiyi Yaratamayacaklar!

İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız!

Ankara-ODTÜ

339

3 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; UMUDU BÜYÜTMEKTİR!

Page 40: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

Merhaba,

Nasılsınız? Öncelikle tüm Yürü-yüş emekçilerine selam ve sevgileri-mizi gönderiyoruz.

Biz iyiyiz. Biliyorsunuz bir “kom-plo” davasıyla şu an F Tiplerindeyiz.Size davamızla ilgili bir yazı gönde-riyorum. Ne ile tutuklandığımızı, tu-tuklandığımı kısaca anlatmaya çalış-tım. Sondan ikinci paragraf içindeki,tırnak içinde olan bölüm hariç tırnakiçinde olan yerlerin hepsi polis sorguifade tutanağından alıntılar. Tabiibunlar daha sonra da savcılık ve ha-kimde sorular olarak karşıma çıktı.

Bunlar daha çok tutuklu Yürüyüşçalışanları ile ilgili olan bölüm. Bun-lar dışında da bu “komplo” ile ilgilimektup göndermeye çalışırım…

Çalışmalarınızda başarılar dili-yor, çalışanlarınıza kolay gelsin di-yorum.

Selam ve Sevgilerimle

Hakan Yılmaz

“Nasıl Suç İşledim”“19.08.2011” günü saat 18.00’de

Kızılay Sakarya Caddesi’nde sözkonusu basın açıklamasına katıla-cağınızın anlaşılması üzerine…”

“Görüntüler içerisinde yer alan;…, ‘Derneklerimizi ve Dergimiz Yü-rüyüş’ü Savunmaya Devam Edece-ğiz” yazılı Halk Cephesi imzalı pan-kartın önünde duran, omuzundamegafonla görülen şahsın siz HakanYılmaz olduğunuz.”

“…bildiri dağıtırken görüldüğü-nüz…”

“…yürüyüş dergisi satarken gö-rüldüğünüz…”

“….basın açıklamasına sizin dekatılacağınızın anlaşılması üzeri-ne… gerekli tertibat alınmıştır.”

“…Halk Cephesi imzalı pankar-tın ön tarafından geçerken görülenşahsın siz…”

“…Grubun ön tarafından ge-çerken görüldüğünüz”

“Basın açıklaması yapan grubunresimlerini çekerken görüldüğü-nüz.”

İşte suçlarım bunlar. Ve ben busuçları işlediğimi önce savcıya “itiraf”ettim. Katıldım dedim. Bunların ya-sal olduğunu düşünüyordum dedim.Basın açıklamasına katılmanın yasalbir hak olduğunu biliyordum dedim.Fotoğraf çekmenin “suç” olduğunubilmiyordum dedim. Savcı da katıl-dı bana. Bunlar suç değil ki zaten dedi.Sonra aynı şeyi hakimle de yaşadık.Orada da itiraf ettim. Ve ben bunlarıyine yaparım da dedim birden… Ha-kim de basın açıklaması vb. yapmaksuç değil dedi.

Şu an Sincan 1 Nolu F Tipinde-yim. Suçum büyük. Fotoğraf çekmi-şim. Hem de Yürüyüş dergisi çalı-şanlarının özgürlüğünün istendiği birbasın açıklaması eyleminde. Birkaçkere önlerinden geçerken görülmü-

şüm. Megafon tutmuşum. Konuşmayapıp düşüncelerimi açıklamışım yada metin okumuşum.

Yani… Yanisi yok. Düşünceniaçıklayamazsın! Yanisi yok, hiçbirşeyi protesto edemezsin, edenlerin fo-toğraflarını çekemezsin! Suç değil,ama suç!

Çünkü, çünkü Yürüyüş dergisi,halkın ve haklının sesi. “Haklının se-sini duyurmaya çalışan bir dergi.Halkın hangi sorunu varsa biz Yü-rüyüş dergisinin sayfalarında onla-rı okuduk. Ülkemizin emperyalistlerekarış karış nasıl satıldığını anlattıYürüyüş dergisi. İnsanlarımızın so-kak ortalarında nasıl kurşunlandı-ğını anlattı… İnsanların nasıl diridiri yakıldığını anlattı. Ve anlatma-ya devam ediyor.”

Böyle konuşmuşum. Artık “suç”untanımı ve şekli değişti. Temel olanAKP iktidarı ve düzene muhalif ol-mak. Ne yaptığın, ne düşündüğün de-ğil. AKP gibi düşünmüyorsan SUÇ-LUSUN! Düşünceni açıklıyorsan,SUÇLUSUN!

Yani artık açıklama yapamazsındiyorlar. Konuşma yapamazsın“SANA DÜŞÜNCENİ, İFADE ÖZ-GÜRLÜĞÜ VERMİYORUM. Hat-ta “onların” önlerinden geçme öz-gürlüğünü de… BİZ F TİPLERİNİNİYE YAPTIK?..”

AKP iktidarı talimatlarla, genel-gelerle, tehditlerle burjuva basını sus-turabilir. İktidarına himet etmeyengazetecilerin işlerine son verdirebilir,Ancak devrimci basını ve çalışanları-nı asla susturamaz. Hapislere de atsa-nız bizi konuşmaya devam edeceğiz.

Buraya uzun zamandır Yürüyüşdergisi gelmiyor. Ama o güzel sayfa-larında, biliyoruz ki tutuklu çalışanla-rının sesi ve emeği var hala. Ve şim-di onlara sahip çıktığımız için de bizim.

Hakan Yılmaz

Yürüyüş Çıkmaya, BizÖzgür Tutsak Cephesinde

Direnmeye Devam Edeceğiz

Ferman padişahınsaferyad ve figan

kime düşerKim düşer dağlara

Dadal'ın oğlundan başkaVe hangi güzelin peşinden

seyirtir KaracaoğlanBilesin; kavgada Dadal,

sevdada KaracayızBiz bu tarihin

ve toprağın evlatlarıyızÜmit İLTER

40

Yürüyüş

3 Haziran2012

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; HALKI SAHİPLENMEKTİR

Page 41: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

19 Aralık 2000 Hapishaneler kat-liamı denildiğinde gözümüzün önü-ne hemen Seyhan DOĞAN’ın kö-mürleşmiş bedeni gelir. Yanmış, kö-mürleşmiş bedenlerin öfkesiyle ha-tırlarız o günleri.

19-22 Aralık 2000’de, 20 hapis-haneye eş zamanlı olarak operasyondüzenlenmiş ve toplam 28 tutsakkatledilmişti. Bu operasyonun ama-cı evlatlarımızı F Tipi Hapishanelerintecrit hücrelerine atmak, orada onla-rı teslim almak ve düşüncelerindenvazgeçirmekti. Halkın öncüleri olanevlatlarımız, yani özgürlük ve de-mokrasi mücadelesi veren özgür tut-saklarımız teslim alındıktan sonrasıra halka gelecekti. Devletin planıbuydu. Ama tutmadı. Evlatlarımızölümüne direndiler, bedenlerini yol-daşlarına siper ederek kendilerinifeda ettiler. Saldırının önünde barikatoldular.

Operasyondan sonra, evlatlarımı-za davalar açıldı. Devrimci tutsaklar“isyan çıkarmak, kamu malına za-rar vermek” gibi suçlardan yargı-landılar. Yargılanmak istenen Dİ-RENME HAKKI’ydı. Evlatlarımı-zın “suç”u direnmek ve bu katliamoperasyonunda ölmemekti. Bu da-vaların duruşmalarında devrimci tut-sakların yaptıkları savunmalarda bir-çok gerçek ortaya çıktı. Bu davalar-da devrimci tutsaklar yargılanıyordu.Ama katiller, operasyon emrini ve-renler yargılanmıyordu. Devletin ada-let sisteminin çürümüşlüğü bir kezdaha karşımızdaydı.

Avukatların ısrarı ve ailelerimizinmücadelesi sonucunda, katliamdanyıllar sonra göstermelik de olsa kat-liama katılan askerlere davalar açı-labildi. Bu davaların açılması önem-liydi, fakat bu sefer de asıl sorumlu-

lar yoktu bu yargılamanın için-de.

Bayrampaşa Hapishanesi’nde, kat-liam sırasında kadınlar koğuşuna fos-for bombası atılmıştı ve altı kadın diridiri yakılmıştı. Bu atılan bombalar so-nucunda kadın tutsakların giysileriyanmıyor ama derileri yanıyordu.Altı kadın diri diri yakıldı bu katli-amda. Cesetleri tanınmaz hale geti-rildi. Bunlardan Şefinur TEZGEL veSeyhan DOĞAN’ın cesetleri teşhisedilemedi. Kadınlar koğuşunda top-lam altı kadın yakılarak katledilirken,erkekler koğuşunda da altı erkeküzerlerine açılan ateş ve bombalarlakatledildi. Bunlardan ikisi, Fırat TA-VUK ve Aşur KORKMAZ ope-rasyonu durdurmak ve ölüm oru-cundaki yoldaşlarını kurtarmakiçin feda eylemi yaparak şehit düş-tüler. Onlar feda eylemi yaparken bileüzerlerine ateş açıldı. Bayrampaşa ha-pishanesinde operasyon sonucunda 12tutsak katledildi ve onlarca tutsak ya-ralandı.

Bayrampaşa Hapishane davasın-da katliamın sorumlularına açılandavada 39 er yargılanıyor. Daha ön-ceki duruşmalarda erler, doğru ifadelervermiyordu. Bayrampaşa değil Üm-raniye Hapishanesi’ne götürüldükle-rini söylüyorlardı. Jandarma, ope-rasyona katılanların isimlerini ver-miyor, sicil numaralarını gizliyor vedava böyle devam ediyordu.

Bayrampaşa davasına geçtiğimizgünlerde devam edildi. 25 Mayıs2012 Cuma günü Bakırköy Adliyesi13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde gö-rülen davada; bir kez daha, katil-lerin ve sorumlu olarak yargıla-nanların yaptıklarını savunama-dıklarına tanık olduk.

Mahkemeye tanık olarak, o dö-

nemde İstanbul Cumhuriyet Savcısıolan Ferzan ÇİTİCİ, Cezaevi savcısıFikret ÜNALAN ve operasyona ka-tılan ve bu konuda kitap yazan binbaşıZeki BİNGÖL çağrılmışlardı. ZekiBİNGÖL, ifadesini yazılı olarak gön-dermişti. Fikret ÜNALAN gelme-mişti. Tanıklardan yalnızca, FerzanÇİTİCİ gelmişti.

Zeki Bingöl, can güvenliğinin ol-madığı gerekçesiyle gelmediğini be-lirttiği bir yazılı savunma göndermişti.Gelmemişti; çünkü katilliğini bili-yordu, korkuyordu. Halktan korku-yordu. Yaptıklarını savunamayacağınıbiliyordu. Devlete de güvenmiyordu.Çünkü, kullanılıp bir kenara atılançokça örnek vardı kendisi gibi.

Ferzan ÇİTİCİ mahkemeye gel-mişti, fakat o da yapılanları savuna-mıyordu ve masum kılıflara sokma-ya çalışıyordu katliamı. Sorulan so-rular karşısında ve sıkıştığında ise ma-lum cevabı veriyordu: “Bilmiyo-rum”! Avukatların sorduğu en basitsorularda bile doğru dürüst cevap ve-remiyordu. Ferzan ÇİTİCİ ifadesin-de operasyonun amacının ölüm oru-cu yapanları “hayata döndürmek”olduğunu söyledi. Bunun böyle ol-madığını en iyi kendisi biliyordu,ama yine de yalan söylüyordu. Avu-katların “Peki, o zaman komaya gi-ren ya da ölüm tehlikesi taşıyan tu-tuklu ya da hükümlü var mıydı?” so-rusu bu yalanını yüzüne vuruyordu.

Avukatlar, Jandarma tutanakla-rında bu operasyonun isminin “TufanOperasyonu” olarak geçtiğini hatır-latınca ÇİTİCİ, bundan haberinin ol-madığını söyledi. ÇİTİCİ, müdaha-lenin sorumluluğunu Adalet ve İçiş-leri Bakanlığı’na atarak devam edi-yordu ifadesine. “Ölüm orucunda-

Bayrampaşa Hapishanesi Katliamı Davası: Katliamın Sorumluları Gerçeklerden

Kaçarken, Biz Adalet TalebimizleKatillerin Karşısındayız!

TAYAD’lı Aileler

41

3 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; UMUDU BÜYÜTMEKTİR!

Page 42: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

kilerin vazgeçmesi için çok uğraştım,olmadı. Operasyon ölüm orucun-dakileri hayata döndürmek için ya-pıldı” sözleriyle kendisinin sorum-luluğunun olmadığını anlatmaya ça-lışıyordu.

Ferzan ÇİTİCİ, ifadesinde AdaletBakanlığı’nın, İçisleri Bakanlığı’nınve Sağlık Bakanlığı’nın Üçlü Proto-kol imzalamış olduklarını, bu proto-kole göre ölüm orucunda şuurunukaybedenleri tedavi ettireceklerinikararlaştırdıklarını söyleyerek, “Bukarara dayanarak Bakanlık Kuru-lu’nda alınan kararla ölüm orucun-dakilerin hapisten çıkarılıp tedaviedilmesine karar verildi, operasyonkararı böyle alındı” dedi. Operasyo-nun Cezaevi Müdürünün talebiyle ha-yata geçtiğini söyledi. Asıl müdaha-leden haberinin olmadığını, operasyonemrini kimin verdiğini bilmediğinisöyledi.

Operasyondan sonra düzenlenentutanağı neden imzalamadığını so-ran avukatlara da, operasyon emri-ni kendisinin vermediğini ve operas-yon sırasında, cezaevi müdürününodasında olduğunu, operasyon sıra-sında neler olup bittiğini görmedi-ğini, bunun için imza vermediğinibelirtti. ÇİTİCİ’ye, “Operasyon dev-letin kararıyla yapıldı, hapishanelerehakimiyet için yapıldı, ama dozu

kaçtı” sözlerini hatırlatan avukatlaraÇİTİCİ; “Operasyon hükümetin aldığıkarar doğrultusunda Adalet ve İçişleriBakanlığı’nca uygulandı. Sorumlu-ların tespiti yargıya ait bana değil”dedi. Avukatların, katliamda yaşam-larını yitirenlerin vücutlarından mer-mi çekirdeklerinin çıkarıldığını, bu-nun Adli Tıp tarafından saptandığınısöylemesi üzerine de Ferzan ÇİTİCİ“bilmiyorum” dedi. Avukatların ope-rasyonda kullanılan bombanın İsra-il’in Filistinlilere karşı kullandığıfosfor bombasının özelliklerini taşı-dığını söylemesi ve ÇİTİCİ’nin bununhakkında ne düşündüğünü sormasıüzerine Ferzan ÇİTİCİ, bu soruya da“bilmiyorum” diye yanıt verdi.

Dönemin İstanbul Savcısı Fer-zan ÇİTİCİ operasyonları savunamı-yor, kaçamak cevaplarla sorumlulu-ğu üzerinden atmak istiyordu bu da-vada. Bizim gördüğümüz buydu. So-rulara verdiği “bilmiyorum”, “Bengörmedim”, “Ben operasyon sıra-sında başka yerdeydim, görmedim”cevapları yaptıklarının meşruluğu-nun olmadığının en açık göstergesi-dir.

Jandarma da gerçeği gizliyor. Bi-lerek isimleri eksik ve yanlış verdi bu-güne kadar. Zaten isimleri verilenlerde operasyonunun emrini verenler,yönetenler değildi. Verdikleri bilgiler

birbirleri ile çelişti hep. Son gelen bil-gilerdeki rütbeler öncekiler ile çeli-şiyordu.

HERŞEY ORTADADIR! KAT-LİAM EMRİNİ VERENLER BU-GÜN ARTIK YAPTIKLARINISAVUNAMAZ DURUMDA, BİZİSE GERÇEKLERİ HAYKIR-MAYA VE KATİLLERDEN HE-SAP SORMAYA DEVAM EDİ-YORUZ!

Gerçekler kılıç gibi keskindir veer ya da geç ortaya çıkar. Bu, vere-ceğimiz mücadeleye bağlıdır. Bu ne-denle, katliam davalarını daha çok sa-hiplenmeliyiz. Yanmış, yakılmış ev-latlarımızın hesabını sorana kadaradalet talebimizle katillerin karşısın-da olmalıyız.

Bozuk adalet yeter artık! Acemi ellerle yuğurulan, iyi

pişirilmemiş adalet yeter!Yeter katıksız, kara kabuklu

adalet! Dura dura bayatlayan adalet

yeter!*(*) Şiirinde anlatıldığı gibi en gür

sesimizle ve hep bir ağızdan haykır-malıyız adalet talebimizi. Bu ısrar vemücadelemizle, 19-22 Aralık katli-amcılarından hesap soracağız.

* Bertolt Brecht’in Halkın Ek-meği isimli şiirinden

“Hayata dönüş” dedikleri, gerçekte bir katliam ope-rasyonu olan 19-22 Aralık hapishaneler katliamınınÜmraniye davasına 30 Mayıs günü devam edildi. Gerçeksorumluların değil, jandarma erlerinin yargılandığı du-ruşma ile yapılmak istenen, gerçeklerin üstünü örtmek,suçluları aklamaktır.

Avukatların hiçbirtalebini yerine getirme-yen mahkeme heyetininamacı mahkeme süre-sini uzatmak ve davayızaman aşımına uğrat-maktır.

Duruşmada, Ümra-niye katliamının songününde tam dışarı çı-

karlarken, ateşli silahla vurularak yaşamını yitiren Alp AtaAkçayüz’ün annesi Günay Akçayüz de söz aldı ve “Adı-na ‘Hayata Dönüş’ dediler. Oysa ki hayatları göçerten biroperasyondu.” dedi.

15 dakika süren göstermelik duruşmaya TAYAD’lı Ai-leler de katıldı. 19-22 Aralık katliamını Ümraniye’de ya-şayan TAYAD’lı bir ana, duruşma bitip dışarı çıkarlarkenmahkeme heyetine yönelerek; “Ben de oradaydım. Siz-lerin cezasını ölülerimiz verecek” dedi.

Mahkeme bitiminde Adliye önünde basına açıklamayapan TAYAD’lılar bu göstermelik davayı teşhir etti veasıl sorumluların cezalandırılmasını istedi. 22 kişinin ka-tıldığı eylemde sık sık “Adelet İstiyoruz", "19-22 AralıkKatliamcıları cezalandırılsın", "Bedel Ödedik BedelÖdeteceğiz", "İşkence Yapmak Şerefsizliktir” sloganla-rı atıldı. Eylem sloganların ardından sona erdi.

Tutsaklarımızı Katledenler, Katilleri KoruyanlarUnutmasınlar, Bu Düzen Hep Böyle Gitmeyecek, Halkın

Mahkemelerinde Onlar da Yargılanacaklar

42

Yürüyüş

3 Haziran2012

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; HALKI SAHİPLENMEKTİR

Page 43: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

9 ay boyunca bizi karnında taşı-yan, 50’sine gelsek de onların gö-zünde hep çocuk kaldığımız, hafif birsendelemede bile yürekleri titreyen,başarılarımızla gururlanan, zayıflık-larımızda bize destek olan anneleri-miz… Sıcaktan, soğuktan, kem göz-lerden ve daha nice görünmez kaza vekötülüklerden bizi korumaya çalı-şanlar… Onlara kaşı beslediğimizsevgimiz, kapitalizm için kâr sağla-yacağı, para kazanacağı bir maldır.

Tek düsturu kâr olan burjuvazininmaneviyatı da kâr üzerine kuruludur.Onlar için sevginin değeri alınan“hediye”lerin fiyatı kadardır. Burju-va düzende sevgi, birkaç kıratlık el-mas veya yeni bir giysi ile ölçül-mektedir. Herkese de bu ölçüyü salıkverirler. Zira ancak bu şekilde ölçü-lebilen bir sevgiden kâr edebilirler.Anneler günü yaklaştığında konfek-siyondan arabaya tüm rakamlar an-nelik kurumunun istismar edilmesinegöre şekillenir. Anneler günü yak-laştığında mağazaların, kuyumcula-rın vitrinleri “annelere olan sevgininifadesi olmayı bekleyen hediyeler”ledolar. Yani kapitalizmin anne sevgi-sinden anladığı daha fazla satış, dahafazla kârdır.

Burjuva anne ile evlat arasındakimanevi bağ sadece bir kâr aracı de-ğil, aynı zamanda siyasi rant aracınadönüştürülür. Erdoğan’ın annesiyleçektiği resimler basına servis edilerekannelere ne kadar değer verildiği an-latılır, yazılır, çizilir. Gerçekte ise bumaneviyata verdiği değer “kadın daolsa, çocuk da olsa güvenlik güçle-rimiz gerekeni yapacaktır” sözlerindegizlidir. Bu onların annelere bakışınınasıl yüzüdür.

Anneleri çocuk yapma fabrikasıgören bir anlayışla “3 çocuk yapın”diyorlar. Bu istekleri çocukları çoksevdiklerinden, onları ülkenin gele-ceği olarak gördüklerinden değil, ak-sine çıkarları gereğidir. O çocuklar-dan ucuz birer işçi yapmak, köle gibiçalıştırmaktır amaçları. O sözlerin aslı“3 köle yapın”dır. Çünkü halkın her

çocuğu bir köledir burjuvazinin gö-zünde.

Kadının kaç çocuk doğuraca-ğını nasıl düzen belirliyorsa, ne za-man doğum yapacağını da patronubelirler. İzinsiz hamile kalan ka-

dınlar “yeterli verimi alamadığı” ge-rekçesiyle işten atılır yahut ücretsizizne çıkarılır. Açlığa mahkum edilirözcesi. Yenileri işsizler ordusundan te-min edilebilir. Yeter ki burjuvazininkârı azalmasın. Annelerin, çocukla-rının aç-açıkta kalması onların umur-larıda değildir. “3 çocuk” propagan-dası yaparken binlerce çocuk so-kaklardadır, milyonlarcası açlık sı-nırında yaşamaktadır.

Diğer yandan devasa sömürü çar-kı içinde anneyi günün bir yarısındaçocuğundan mahrum bırakırlar. 12saat işte, geri kalan zamanda da ev iş-leriyle ilgilenen annenin çocuğuylageçireceği vakti kalmaz. Onu sevip-koklayacak, bağrına basacak bir za-manı bulamaz. Çocuk anne sevgi-sinden anne de aslında çocuğundanmahrumdur.

İşte kapitalizmin anne sevgisi-nin, anneye, anne-çocuk arasındakimaneviyata verdiği değerin aslı budur.

Ancak insanı temel alan bir düzenanneye, anneliğe gerçek değeri vere-bilir. Ve işte bundan dolayı ancak sos-yalizm annelere anne olmanın hakkınıverebilir. Gelecek çocukların olacak.O çocuklar ki şekillenmelerinde annesevgisinin, şefkatinin etkisi temeldir.Sosyalist sistem dünyaya yeni bir cangetiren, yeni bir umut var eden an-nenin heyecanına değerini verir. Ço-cukların fikren ve bedenen sağlıklı bi-rer birey olması ancak anne ile çocukarasındaki ilişkinin doğru kurulma-sıyla olacaktır. İşte sosyalizm bununiçin bütün olanaklarını seferber eder.

Küba devriminin önderi FidelCastro bu konuda şöyle diyor: “Ka-dınların doğal bir işlevi de çocuk do-ğurmak olduğu için, eğer doğurur-larsa onlara çocuklarını büyütmeleriiçin bir yıl izin veriyoruz. Nüfusartsın diye değil, bir çocuğun başı-na gelebilecek en iyi şey anne etki-si olduğu için.” (Ignasio Ramonet, İkiSes Bir Biyografi, syf: 172)

Ve aynı zamanda anneye verile-

bilecek en iyi hediye çocuğuyla uzunbir zaman geçirebilme fırsatı olduğuiçin. Çocuk için de en önemli ihtiya-cının karşılanmasıdır bu.

Sosyalizmde annelik kadının top-lum adına yaptığı bir görevdir aynı za-manda. Maddi açıdan da kadına veçocuğa sahip çıkmak gerekir. Sosya-list ülkelerde bunun birçok örneği ya-şanmıştır. Örneğin Sovyetler’de“Meslek sahibi annelerin doğumdanönce ve sonra 2 ay boyunca resmi ta-tilleri var. Ayrıca ücretleri tam öden-meye devam eder. Dokuz ay boyun-ca da bebeğin eşyaları için aylık üc-retinin yarısını ve emzirme parasıolarak da aylık ücretinin dörtte bi-rini alır. Sigortalı işçilerin kadınla-rı da bebek masrafı ve emzirme pa-rası alırlar.” (Rusya’da 1917 SovyetDevrimi ve Kadınların Kurtuluşu,syf: 72)

Değer, annelerin mutlu olabilece-ği, çocuklarıyla rahatça, kimseyemuhtaç olmadan birlikte vakit geçi-rebilecekleri ortamı hazırlamaktır.Değer, çocukların sağlıklı bir şekildeyaşayabilecekleri, kişilik oluşumununsağlıklı tamamlanabileceği bir dünyayaratmak için uğraşmak, gereken ön-lemleri almaktır. Değer, anne aday-larının sorunsuz bir hamilelik döne-mi geçirmeleri için bütün olanaklarınıseferber etmektir…

1947’de Sovyetler, ülkedeki bütünanne adaylarına yetecek kadar din-lenme yurtları, sanatoryumlar, doğu-mevleri inşa etmiş; bebekler içinözel süt ve diyet ürünleri dağıtan sütmutfakları açmışlardı. Bunlarla yeti-nilmemiş, ortak çamaşırhaneler vemutfaklarla anneleri ev işinin bitmeztükenmez yoğunluğunun yıpratıcılı-ğından kurtararak çocuklarıyla ilgi-lenmeleri ve kendilerini geliştirmeleriiçin zaman ayırmaları sağlanmıştı.Fabrikalarda kreşler açarak üretimdende kopmamaları sağlanmıştı.

Kapitalizm anne sevgisinin içiniboşaltıp “anneler günü” adıyla kâradönüştürmenin hesabını yaparken,sosyalizm anneye en yüce değeri bü-tün olanaklarını seferber ederek verir.

Türkiyeli devrimciler de anneleri-ne hakettikleri o yaşamı, sosyalizmi ar-mağan edecekler. Türkiye’de annele-re değer veren bir düzen kurulacak.

Annelere GerçekDeğerini Sosyalizm Verir

43

3 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; UMUDU BÜYÜTMEKTİR!

Page 44: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

Edirne’de tüm baskılara, gözaltılara rağmen 6 Mayısgünü “Füze Kalkanı Değil Bağımsız Türkiye İstiyoruz”talebiyle Grup Yorum konseri gerçekleştirildi. Konsere yak-laşık 1000 kişi katıldı.

Dev-Genç’liler, uzun süredir sürdürdükleri konserçalışmalarının sonuçlarını görecekleri için heyecanla sonhazırlıkları yapmaya koyuldular. Salona inen merdiven-lerin başına Edirne Gençlik Derneği imzalı bir “Hoş Gel-diniz” pankartı asıldı. Salona açılan kapının önüne imzamasaları, tutsak ürünlerinin sergilendiği, Tavır ve Yürü-yüş dergilerinin tanıtımının yapıldığı masalar kuruldu. Bu-raya da “Ergene Trakyadır Emperyalizmin Çöplüğü De-ğildir” pankartı asıldı. İçeride sandalyeler düzenlendi. Du-varlara devrimci önderlerin fotoğrafları asıldı. Sahneninarkasına kocaman bir “Füze Kalkanı Değil Bağımsız Tür-kiye İstiyoruz” pankartı asıldı.

Konserin başlayacağı saate kadar, masalardaki ürün-ler, dergiler halka ulaştırıldı. Gülşah Işıklı ve MeralSönmez’in serbest bırakılması ve Ergene Nehri’nin em-peryalistlerin çöplüğüne çevrilmesine izin verilmemesi içinimza toplandı. Konser, Dev-Genç’li Eren Yankı Cemgilve Cansu Beydağ’ın, kitleyi tüm devrim şehitlerimiz için1 dakikalık saygı duruşuna çağırmasıyla başladı. Saygı du-ruşunun ardından yapılan açılış konuşmasında vatanse-

ver Dev-Genç’lilerin “Füze Kalkanı Değil Bağımsız Tür-kiye” istedikleri için tutuklandıkları anlatıldı.

Ardından Gençlik Federasyonu adına Serkan Fikirsöz aldı. Ardından kurulduğu günden bugüne EdirneGençlik Derneği’ni fotoğraflarla anlatan 12 dakikalık birkurgu izlendi. Ve Halk Cephesi adına konuşmasını yap-mak üzere sahneye Bülent Uluada çağrıldı. Uluada, va-tanımızın emperyalistlere peşkeş çekilmesine izin ve-rilmeyeceğini anlattı.

Trakya Kültür Merkezi Müzik Topluluğu sahnedeki ye-rini aldı bu kez de. Söyledikleri şarkılar ve türkülerle kitle-ye ayrı bir coşku kattılar. Sonrasında, Halk Cephesi/LiseliDev-Genç’lilerin Türkiye genelinde yürüttüğü “Füze Kal-kanı Değil Demokratik Lise İstiyoruz” kampanyasının fo-toğraflarından oluşan bir kurgu izlendi. Beklenen an gelmişti:Grup Yorum büyük bir coşkuyla sahneye çıktı ve halkı se-lamladı. Grup Yorum yaklaşık 2 saat sahnede kaldı ve kon-seri “Haklıyız Kazanacağız” marşı ile bitirdi. Söylenen marş-lara tek tipler milis yürüyüşleri ile eşlik ettiler.

Konser boyunca, “Mahir Hüseyin Ulaş KurtuluşaKadar Savaş”, “Kurtuluş Kavgada Zafer Cephede”, “Ya-şasın Dev-Genç Yaşasın Dev-Genç’liler”, “MahirdenDayıya Sürüyor Bu Kavga”, “Amerika Defol Bu Vatan Bi-zim” sloganları atıldı.

Tekirdağ: “Muhbirlik YapmakOnursuzluktur”

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) öğren-cilerine yönelik polis baskıları giderek artıyor. Son ola-rak Dev-Genç’lileri tanıyan bir öğrenciye muhbirlik tek-lif edildi ve bazı fotoğraflar gösterilerek bunları tanıyıptanımadığı soruldu. Namık Kemal Üniversitesi öğren-cileri 23 Mayıs günü NKÜ Kampüsü önünde yaptıkla-rı eylemle, polisin işbirlikçi yaratma faaliyetini protestoettiler. “Muhbirlik Yapmak Onursuzluktur”, “Katil Po-lis Üniversiteden Defol”, “Baskılar Bizi Yıldıramaz”,“Öğrenciyiz Haklıyız Kazanacağız” sloganlarının atıl-dığı eyleme 45 kişi katıldı. Eylemde yapılan açıklamada,“Biz devrimci öğrenciler üniversitemizi AKP’ye teslimetmeyeceğiz. Parasız bilimsel demokratik bir eğitim vepolissiz üniversiteler istiyoruz.” denildi.

Ergene HalkındırKirletilmesine İzin Vermeyeceğiz

“Ergene Trakya’dır, Emperyalizmin Çöplüğü Ol-mayacaktır” kampanyası çerçevesinde çalışmalarınıyoğunlaştıran Trakya Halk Komitesi, 27 Mayıs günüKırklareli’nin Babaeski ilçesine bağlı Büyük MandıraBeldesi’nde düzenlenen güreş şenliğine katılarak, Er-gene için imza topladı.

Önlüklerini giyerek imza toplamaya başlayan komiteüyeleri ilk andan itibaren yoğun bir ilgiyle karşılaştılar.Halkın, hem kirliliğe hem de şimdiye kadar kirliliğe kar-şı yapılan eylemlerin bir sonuç vermemiş olmasına sonderece öfkeli olduğu gözlendi. Trakya Halk Komitesigönüllüleri tarafından 2,5 saat yapılan çalışmada top-lam 531 adet imza toplandı ve yaklaşık 250 bildiri hal-ka ulaştırıldı.

44

Yürüyüş

3 Haziran2012

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; HALKI SAHİPLENMEKTİR

Vatanı Sevmenin Ustası Dev-Genç’lileri Selamlıyoruz!

Page 45: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

Halka Adaletsizliği DayatanlarHalkın Adaletinden Kaçamazlar

19-22 Aralık 2000 tarihinde hapishanelere yapılan katli-amda 28 devrimci tutsak katledilmişti. Sadece BayrampaşaHapishanesi’nde 12 tutsak katledilmişti. Bayrampaşa’da o gün,6 kadın diri diri yakılmıştı. Katliamcıların yargılandığı davaya25 Mayıs günü Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde de-vam edildi.

Katliamın asıl sorumlularının yerine sadece erlerin yar-gılandığı davada mahkemeye tanık olarak, o dönemde İstanbulCumhuriyet Başsavcısı olan Ferzan Çitici, Cezaevi Savcısı Fi-kret Ünalan ve katliama bizzat katılarak, bu konuda bir de ki-tap yazan emekli Binbaşı Zeki Bingöl çağrılmışlardı. Zeki Bin-göl, ifadesini yazılı olarak gönderirken; Fikret Ünalan ise gel-medi. Tanıklardan yalnızca, Savcı Ferzan Çitici geldi.

Ferzan Çitici mahkemeye gelmişti, fakat o da kendisini ak-lamak için uğraştı. Çitici, Bayrampaşa Hapishanesi müdürününkendisine gelerek, hastaların tedavi edilmesi, hastaneye ya-tırılması konusunda onay istediğini, kendisinin de onay ver-diğini söyledi. Çitici, “Operasyonun sorumlusu kimdir?” so-rusuna ise “Hükümetin aldığı kararı İçişleri ve Adalet Bakanlığımüşterek uyguladı” cevabını verdi. Katliamın sorumluluğu-nu üzerinden atmaya çalışan Çitici, operasyonda tutsaklarınöleceğini bilemeyeceğini söyledi.

Duruşma 28 Kasım 2012 tarihine ertelenirken; TAYAD’lıAileler Adliye önünde eylem yaparak, gerçek sorumluların ce-zalandırılmasını istediler. TAYAD adına Suat Hatırnaz’ın yap-tığı açıklama ile yürütülen göstermelik dava teşhir edildi. “Hal-kız Haklıyız Kazanacağız”, “Adalet İstiyoruz”, “KatillerdenHesap Soracağız” sloganlarının atıldığı eyleme 52 kişi katıldı.

İşbirlikçilik Şerefsizliktirİşbirlikçileri Mahallelerimizde Barındırmayacağız

İşbirlikçilik tüm dünya halkları tarafından bin yıllardırCEZALANDIRILMIŞTIR. Onursuzluğun, namussuz-luğun en pespaye ör-neklerinden birisidir iş-birlikçilik. Küçük Ar-mutlu’da oturan Ali veTuğrul Yıldız, bu alçaksuçu işliyorlar. Ali veTuğrul isimli işbirlik-çilerin mahalleyi terketmeleri için 25-26 Ma-yıs günleri Cephelilertarafından “Ali ve Tuğ-rul Yıldız Armutlu’danDefolun”, “UyuşturucuSatmak İşbirlikçilikYapmak ŞerefsizliktirHesap Soracağız” yazı-lamaları yapıldı. Cep-helilerin bu uyarısı Kü-çük Armutlu halkı tara-fından ilgiyle okundu.

AdanaAdana’da da Çukurova Üniversitesi öğrencilerine polis

tarafından işbirlikçilik teklif edildi. Grup Yorum’un BağımsızTürkiye ON’ların Türküsü konserine katılan ÇukurovaÜniversitesi öğrencisi iki kişi, 25 Mayıs günü polis tarafındanaranarak, ifade vermek üzere Adana Emniyet Müdürlüğü’neçağrıldı. Tek “suçları” konsere katılmak olan öğrencileri po-lis, tehditler ve yalanlarla korkutmaya çalıştı. Ama amaçlarınaulaşamadılar. Adana polisi hazırlanan komplolar, muhbir-lik teklifleri, fişleme, tehdit gibi ahlaksızlıklarla aradığını bu-lamayacaktır.

Doğa, Kapitalizme Karşı Mücadeleyle Korunur

Kırklareli Belediyesi tarafından bu yıl 22.si düzenle-nen geleneksel “Karagöz Kültür Sanat ve Kakava Festi-vali” 18-26 Mayıs tarihlerinde Kırklareli merkezde ger-çekleştirildi. Trakya Kültür Merkezi ile ortak masa açanTrakya Halk Komitesi de festivalde yer aldı.

Yaklaşık 7 aydır bölgede sürdürülen “Ergene Trakya’dırEmperyalizmin Çöplüğü Olmayacaktır!” kampanyasıçerçevesinde 29 Nisan 2012’de başlatılan imza kampan-yasını Kırklareli halkına duyuran komite üyeleri, 23-26Mayıs günleri imza topladılar. Festivalde açılan tüm stant-ları, alandaki çay bahçelerini ve kafeleri gezerek imza top-layan komite üyeleri, kampanya hakkında bilgi de verdiler.4 gün süresince 1282 imza toplandı, 800 bildiri halka ulaş-tırıldı.

Trakya Kültür Merkezi de stantta Yürüyüş ve Tavır der-gilerinin yanı sıra kitap ve çeşitli tutsak ürünlerinin tanı-tımını ve satışını yaptı. Ayrıca kurulan ses düzeninden 4gün boyunca Grup Yorum şarkıları çalındı.

Yürüyüş’ün Gündemi YoksulHalkımızın Gündemidir

Yürüyüş okurları İzmir’de, yoksul halkımızın yaşadığı Gü-zeltepe ve Narlıdere mahallelerinde 27 Mayıs günü dergi da-ğıtımı yaptılar. Yapılan sohbetlerde halk, gecekondu yıkım-larından tedirgin olduklarını, bunun arkasında büyük rant ol-duğunu anlattı. Yürüyüş okurları, yıkımlara karşı örgütlenmeçağrısında bulundular. Yapılan çalışmada Narlıdere’de 30, Me-nemen’da 50 Yürüyüş halka ulaştırıldı.

445

3 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; UMUDU BÜYÜTMEKTİR!

Page 46: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

Kamu EmekçileriCephesini Büyütelim

Rize23 Mayıs günü tüm Türkiye’de olduğu gibi Rize mer-

kez başta olmak üzere Pazar, Ardeşen ve Fındıklı ilçe-lerinde de yüzlerce kamu emekçisi Halk düşmanı AKPiktidarının verdiği zammı protesto ederek iş bıraktı.

Halk düşmanı AKP hükümetinin açıkladığı yüzde3,5+4 zam oranına karşı Rize Devlet Hastanesi önündetoplanan KESK'e ve diğer çeşitli sendikalara üye me-murlar Atatürk Meydanı’na yürüyüş düzenlediler. Hal-kın da alkışlarla destek verdiği yürüyüşün sonunda ey-lem pankartlar, alkışlar ve sloganlar eşliğinde halay çe-kerek başladı. Eyleme siyasi partiler, bazı demokratik kit-le örgütleri ile öğrenciler de destek verdi.

Bursa23 Mayıs günü Bursa’da da emekçiler alanlardaydı.

Ünlü Caddesi’nde toplanan emekçiler buradan İnönü Cad-desi’ne, oradan da Fomara Meydanı’na yürüdüler. Bu-rada yapılan açıklamalarda AKP iktidarının emekçileredayattığı yaşama karşı mücadele edilmesi gerektiğivurgulandı. Halk Cepheliler ve Kamu Emekçileri Cep-hesi yürüyüş boyunca “Emekçiyiz Haklıyız Kazanaca-ğız”, “Halkız Haklıyız Kazanacağız”, “Zafer DirenenEmekçinin Olacak” sloganlarını attılar. Katılımın yoğunolduğu eylem, çekilen halaylar ve horonlarla sona erdi.

Emeğimizi Sömürenlere,Güvencesiz ÇalıştıranlaraKarşı Örgütlenelim

Devrimci Mücadelede Mühendis Mimarlar, “EmekSömürüsüne ve Güvencesiz Çalışmaya Karşı Örgüt-lenmeye Mücadeleye” kampanyasının çalışmalarınıher yere taşıma kararlılığıyla çalışıyorlar.

Kampanya dahilinde 24 ve 25 Mayıs günleri Anka-ra'da ODTÜ içerisinde yer alan Teknokent ve Yenima-halle Belediyesi’nde bildiri dağıtıldı. Ayrıca 26 Mayısgünü yapılacak olan, mühendis ve mimarların sorunla-rının konuşulacağı söyleşiye çağrıda bulunuldu.

24 Mayıs’ta ODTÜ Fizik Bölümü önünde masa açanDevrimci Mücadelede Mühendis ve Mimarlar üyesi öğ-renciler yaklaşık 100 adet kampanya bildirisi ile söyleşi-nin el ilanını dağıttılar. Gün boyu açık duran masada İvmeDergisi Su sayısı ve karikatür sayısı da öğrencilere ulaştı-rıldı.

ODTÜ içerisindeki Teknokent'te de afişleme yapıldı.Hafta boyu ODTÜ ve Teknokent’te 50'şer tane kampan-ya ve film etkinliği afişi asıldı. 24 Mayıs günü Ankara Ye-nimahalle Belediyesi önünde de 70 adet bildiri dağıtıldı.

Devrimci Mücadelede Mühendis ve Mimarlar İstan-bul’da ise 18-24 Mayıs tarihleri arasında İSKİ Kartal ŞubeMüdürlüğü’ne, Bakırköy Belediyesi’ne, Sarıyer Bele-diyesi’ne, Beşiktaş Belediyesi’ne, İBB Mezarlıklar Mü-dürlüğü’ne (Zincirlikuyu) giderek, bu işyerlerinde çalı-şan mühendis, mimar ve şehir plancılarına kampanyanınamaçlarını ve hedeflerini anlattılar. 26 Mayıs’ta yapıla-cak foruma da katılım çağrısı yapılan çalışma sırasındatoplam 266 adet bildiri dağıtıldı. Forum, 26 Mayısgünü İstanbul Elektrik Mühendisleri Odası'nda gerçek-leştirildi. Mühendis ve mimarların sorunları ve çözüm-lerinin tartışıldığı, 3 saat süren foruma 19 kişi katıldı.

Aynı gün Ankara'da da +İvme dergisinin bürosunda 30kişinin katılımıyla söyleşi düzenlendi ve ardından film gös-terimi yapıldı. Söyleşinin ardından +İvme müzik grubuküçük bir konser verdi. Kapitalizmin hukuk ve adalet kav-ramlarının sorgulandığı, Güney Afrika halkının sömür-gecilere karşı mücadelesini anlatan "Kupkuru BembeyazYaz" isimli filmi büyük bir ilgiyle izlendi.

Gücümüzü İnanç GücümüzleBirleştirip Kuracağız Cemeviniİzmir’in Gültepe Mahallesi’nde kurulan Gültepe

Halk Komitesi, mahallelerinde cemevi kurmak için ça-lışmalarını sürdürüyorlar. 26 Mayıs günü Gültepe Ma-hallesi’nde çalışma yapan Komite üyeleri, cemevinin ya-pılması için imza topladılar. Gültepe halkı, İzmir Bü-yükşehir Belediyesi’nin seçim zamanında verip de tut-madığı cemevi sözünün Komite tarafından gerçekleşti-rilmesi için destek verdi. Cemevinin kurulması için ge-rekirse Belediye’nin işgal edilmesi önerildi. Yapılan ça-lışmada 360 imza toplandı.

Ankara24 Aralık 2010 ta-

rihinde Yürüyüş der-gisinin yayına hazır-landığı Ozan Yayıncı-lık'a yapılan baskınsonucunda tutuklananYürüyüş dergisi çalı-şanlarının serbest bı-rakılması için yapılan

eylemlere 25 Mayıs günü devam edildi. Sakarya Caddesi'nde toplanan Halk Cepheli’ler yap-

tıkları açıklamada, tutuklamaların hukuksuzluğunu ve key-filiğini anlattılar. Ne Yürüyüş dergisine ve derneklerimizeyapılan baskınların, ne de dernek çalışanlarının, devrim-cilerin tutuklanmasının bağımsızlık ve demokrasi müca-delesini engelleyemeyeceği belirtildi. Sloganların atıl-masının ardından sonlandırılan eyleme 23 kişi katıldı.

Bursa

446

Yürüyüş

3 Haziran2012

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; HALKI SAHİPLENMEKTİR

Page 47: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

Dünyanın en zengin kadını GinaRinehart’ın serveti 29.7 milyar dolar!Bu servet günlüğü 1 dolar 25sentin altında yaşam savaşı verendünyadaki 1.5 milyar insanın alınterleri ve akan kanıdır!

Emperyalizm günden güne asalaklığını büyütmeye devam edi-yor.

Ülkemizdeki tekelci burjuvazinin sesi Hürriyet gazeteside 25 Mayıs tarihinde asalakça kar hırsına doymayan bur-juvalardan birine methiyeler düzmüş.

İşte asalak emperyalistlerden biri: Gina Rinehart… Bakın ne diyor Hürriyet; “Dünyanın en zengin kadını, saat-

te 1 milyon dolar kazanıyor.Avustralyalı madencilik devi HPPL Group’un sahibi

Gina Rinehart, 29.7 milyar dolarlık kişisel serveti ile dünyanınen zengin kadını unvanını aldı. Rinehart, 26 milyar dolarlıkserveti ile 7 yıldır dünyanın en zengin kadını olan, peraken-deciliğin önde gelen şirketlerinden Wal-Mart’ın varisi ChristyWalton’u geride bıraktı.”

Emperyalistler servetlerini büyütmek için yarışıyorlar. Pekine pahasına? Övündükleri servetlerini milyonlarca işçi-emekçinin sırtından kazanıyorlar. Onlar 1 saatte milyon dolarkazanırken; dünyanın en yoksul ülkelerinde yaşayan 1,5 mil-yar kişi günde 1 Dolar 25 sentten az parayla geçinmek zorun-da kalıyor. Her gün 24 bin kişi açlıktan ölüyor.

Gina Reinhard gibiler ise halkların kanı ile besleniyor veHürriyet gibi burjuvazi uşaklarının övünerek imrenerekanlattığı haberlere konu oluyor.

Utanın kanla beslendiğiniz için desek, onlarda utanma duy-gusu yoktur. Elbette Hürriyet gibi uşaklardan da "DünyanınEn Asalak Kadını" başlığını atmasını beklemiyoruz...

Sadece diyoruz ki elbet, bu halkların emeği ve kanı paha-sına çalıp çırptığınız servetleriniz yanınıza kar kalmayacak...Halklardan çaldığınız her lokmanın hesabını vereceksiniz...

Emperyalistlere İşbirlikçiDayanmıyor!

Dünya halklarının kanıyla beslenen emperyalistlere işbir-likçi dayanmıyor.

AKP’nin himayesinde geçen sene İstanbul’da kurulanSuriye Ulusal Konseyi de bunlardan biri. Suriye’de Esadkarşıtı tüm muhalefetin yani işbirlikçiliğin, halk düşmanlığınınçatı örgütü olan Suriye Ulusal Konseyi’ne Burhan Galyun baş-kanlık yapıyordu.

Burhan Galyun da Fransada mülteci olarak yaşayan birişbirlikçi. Tüm işbirlikçiler gibi o da emperyalizmin sadık uşak-larından birisi idi.

Ama gelin görün ki Suriye Ulusal Konseyi’ne başkanlık

eden Burhan Galyun bu "şanlı" görevinden istifa etmiş. OysaGalyun daha yeni seçilmişti.

Emperyalistler işbirlikçilerden zorlama “muhalif” yarat-maya çalışıyorlar fakat bir türlü yaratamadılar. Yaratamazlarda çünkü Esad’ı istemeyenler, emperyalistler ve onların işbir-likçileri, uşaklarıdır. İşbirlikçiler, efendileri ABD’ye yaran-mak için ellerinden geleni yapıyorlar. Fakat halk Suriye’deemperyalizme karşı direnen Esad iktidarının yanında.

Bakmayın “muhalif” denenlerin adlarının “Suriye UlusalKonseyi” olduğuna, hiçbirisinin Suriye halkıyla ilgileri yoktur.

Emperyalizme bir türlü işbirlikçi dayanmıyor; ne yapsa-lar her şey ellerinde kalıyor.. Doğaldır, halklar açısından haksız,gayri meşru her türlü müdahale, saldırı bertaraf edilmeye mah-kumdur. Suriye için de böyle olacak, hiçbir işbirlikçinin gele-ceği yoktur... Dünyanın en alçakça işidir işbirlikçilik ve tarih-te hakettiği yeri bulacaktır birgün..

Yunanistan Gibi OlmaklaKorkutamazsınız!

"Verdiğimiz zamları da her zaman enflasyonun üzerindevermişizdir. Türkiye'yi bir bütün olarak ele almak zorun-dayız ve bu ülke eğer bir zaafa uğrarsa, bizim akıbetimiz deYunanistan, İspanya'nın akıbetine uğrar.” Yukarıdaki söz-ler Tayyip Erdoğan’a ait… Her zamanki gibi yalanda ve dema-gojide sınır tanımamaktadır. Her zaman enflasyon üzerindezam verdikleri yalan olduğu gibi, ülkenin aslında refah için-de olduğu, fazlası istenirse Yunanistan, İspanya gibi oluruzsözleri de basit birer demagojidir…

Tekellerin çıkarları söz konusu olduğunda elinden gelen-den fazlasını yapan AKP’nin, halkın talepleri karşısında yalanve demagojiye sarılması artık sıradanlaşmıştır.

Yunanistan gibi oluruz deyince sanki akan sular duracak.Ne olmuş Yunanistan’da, ekonomik kriz baş göstermiş ve halkkitleleri sokaklara dökülmüş, hak arayışına girmişler. Erdoğanaslında kendi korkusunu halka mal edip, bununla halkı kor-kutma çabası içine girmektedir.

Oysa Yunanistan’da yaşananlardan halkın korkmasınıgerektirecek bir şey yoktur. Yunanistan gibi olmakla halkınkaybedeceği bir şey de yoktur. “Susun, daha fazlasını iste-meyin” dedikleri Yunanistan’a kısaca bir göz atıldığında bilebu çok açık görülecektir.

Erdoğan’ın korkutma aracı olarak kullandığı Yunanistan,ücretler bakımından diğer Avrupa ülkelerinin gerisinde olsada asgari ücret 1400 TL dolayındadır… Yani Türkiye’deki as-gari ücretin yaklaşık iki katıdır. Üstelik yılda iki maaştutarında tatil ikramiyesi alınıyor. Yani neredeyse Türkiye’dekiortalama bir maaşa denk gelen asgari ücret alınıyor. Emeklimaaşları da yaklaşık 1800 TL civarına denk geliyor.

Hal bu iken Yunanistan gibi olmaktan emekçilerin korkmasınıgerektirecek ne vardır? Elbette bir şey yoktur. Tam tersineYunanistan’daki gibi bir ücretten, hatta daha fazlasını istemek-ten, bu anlamda Yunanistan gibi olmaktan çekinecek olan emekçi-ler değil, aksine tekelci burjuvazi, holdingler ve onların paralıuşakları olan AKP iktidarıdır. AKP bu tür yalan ve demagojilerleemekçilerin hak arayışını, mücadelesini engelleyemeyecektir.

dünyadan... ülkemizden KISA KISA

47

3 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; UMUDU BÜYÜTMEKTİR!

Page 48: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

Nazım sanki bugünü gö-rür, sanki bizim yakılışımı-zı görür gibi yazmış bu şii-ri.

50 yıl geçti ama hala elkapısı Avrupa bize. Acı, hü-zünlü, özlem dolu 50 yıl. Elkapısı bize Almanya. Çünkühala en kötü işlerinde biz ça-lışıyoruz. Hala emeğimizsömürülüyor. Hala aşağıla-nıyoruz. Asimile olmadığımız için diridiri yakılıyoruz.

Nazım'ın bu sözlerini Grup Yorumbesteledi. Nazım halkının acılarını bi-liyor, ve buna karşı mücadele edilmesigerektiğini bilen bir şairdi. Grup Yo-rum, Nazım'ın bu şiiri ile Bu DavetBizim diyor ve konsere bütün halkı-mızı davet ediyor.

Grup Yorum da bu halkın acıları-nı, sorunlarını bilen ve bizim ülke-mizde bunu dile getiren, bunun içinmücadele eden, bedel ödeyen tekgruptur. Irkçılığa karşı bir konserverilecekse, bunun hakkını da en iyiGrup Yorum verir. Onlar bu halkın ço-cuklarıdır. 1990'dan bugüne kadarAvrupa'da konserler veriyorlar. Artıkçok iyi tanıyorlar bizi, sizi.

İlla Avrupa'da yaşamak gerekmi-yor ki bunu bilmek ve anlamak için.Çünkü Essen Maden Ocağı’nda ça-lışan Ahmet ile Zonguldak'taki madenocağında çalışanın acısı da hüznü deaynıdır. Ellerine bakın, aynı emekçielleridir.

Armutlu’da temizliğe giden Şenayile Köln'de temizlik işine giden Zey-nep'in elleri de aynı emekçi elleridir.Özlemleri aynıdır. DAHA İYİ VEONURLU BİR GELECEK.

Türkiye’de eziliyoruz, aşağılanı-yoruz. Evet orası bizim memleketi-miz. Ama kan emiciler, onursuz dev-let yöneticileri dünyanın her yerindeaynı.

Burada emeğimiz sömürülüyor,üstüne bir de saçımızın rengi, dilimizve inançlarımızdan kaynaklı yakılı-yoruz.

Ama tek sorun şu Alman devletiiçin, eğer ki biz asimile olursak, kölegibi çalışırsak diri diri yakılmayaca-ğız.

Ama ırkçılar kan ile beslenir.Kendi propagandalarını yapmalarıiçin bizim halkımızın kanına ihti-yaçları var.

Ama bilmeleri gereken şu var.Ülkemizde olduğu gibi Avrupada’dabu halkın onuruna, inançlarına sahipçıkan devrimciler var. Biz halkımızınasimile olmasına asla izin vermeye-ceğiz. Diri diri yakılmalarına boyuneğmeyeceğiz. Birleşeceğiz mutlaka.Mutlaka halkımıza örgütlülüğün tekkurtuluşumuz olduğunu anlatacağız.

Birleşirsek kazanırız.

Biz asla boyun eğmeyeceğiz. Çün-kü biz devrimciyiz, çünkü biz vatan-severiz.

O yüzden inançlarımızdan ödün

vermeyiz.

İsteniyor ki kendi vata-nımızdan kopalım. Unutun,özlemeyin, yoksulluğu, aç-lığı görmeyin, dayanışma-yı unutun, unutun memle-ketteki akrabalarınızı vePARALARINIZI bizimbankalarımıza yatırın di-yorlar.

En sevdiklerimizin me-zarları vatan toprakları-mızda. İlla bir kişi kalma-sı gerekmiyor. Ama me-zarlarımız var bizim orada.O yüzden köklerimiz Ana-dolu'da. Kim koparabilirbunu? Kim yok sayabilir?Bizim kendi vatanımız-dan, geleneklerimizden,kültürümüzden koparma-ları için mezarlarımızı yoketmeleri gerekir.

Irkçılığa karşı birleşelim, müca-dele edelim.

Irkçılığa karşı mücadele etme-mek suç ortağı olmak demektir.

Grup Yorum konseri ve ırkçılığakarşı yürüyüş için çalışan arkadaşla-rımız; çok daha fazla çalışacağız.İki kat çalışacağız. Asla halktan umu-dumuzu kesmeyeceğiz, bıkmadanusanmadan. Halkımız eğer ki ırkçılı-ğa karşı gösterilere, konserlere ey-lemlere gelmiyorsa , biz onlara yete-rince ulaşamamışız demektir. Anla-tamamışız demektir. Her işin başıemek ve sabır.

Tabii bunun için halk sevgisi ge-rekli. O kadar çok seveceğiz ki bu hal-kı, yakılan evlerinin önünde siper ola-cağız gerektiğinde. Mahallelerinde nö-bet tutacağız. Ev ev sokak sokak do-laşacağız. Hesabını soracağız bu kat-liamların, ırkçılığın.

Kimdir devrimciler, biz onların ço-cuklarıyız. Biz alınterleriyle ekmek-lerini kazanan, emekleri ile var olan-ların çocuklarıyız. Bu bizim borcu-muzdur halkımıza.

16 Haziran Irkçılığa Karşı TekSes yürüyüşü için bütün enerjimiz-le çalışalım. Kapı kapı dolaşalım can-la başla. Güçlü olan biziz. Çünkü biz

AVRUPA’dakiBİZ

KAPANSIN EL KAPILARIBİR DAHA AÇILMASIN

BU DAVET BİZİM!

48

Yürüyüş

3 Haziran2012

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; HALKI SAHİPLENMEKTİR

Kapansın el kapıları

Bir daha açılmasın

Yok edin insanıninsana kulluğunu

Bu davet bizim

Yaşamak bir ağaçgibi tek ve hür

Ve bir orman gibikardeşçesine

Bu hasret bizim

Page 49: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

haklıyız. Çünkü doğru olan biziz. Bizdoğruları anlatacağız halkımıza. Emekile sabır ile. Asla umutsuzluğa kapıl-madan. Tek bir kişi kalsak dahi vaz-geçmeden. Alman devletinin baskıla-rı bizi bundan vazgeçiremez. Anado-lu Federasyonu çalışanlarını tutukladılarne oldu, bitirebildi mi? 2 milyon Tür-kiyeliyi bitirirlerse, yok ederlerse an-cak o zaman yok oluruz biz. Onlar sal-dırır biz yeniden başlarız. Çünkü doğ-ru olan biziz, haklı olan biziz.

Avrupa ve Alman devleti ırkçı po-litikalarından vazgeçmediği, halkı-mızın emeğini sömürmeye devam et-tiği sürece devrimciler var olacaktır.

Emperyalistler var olduğu müd-detçe devrimciler de olacaktır. Çünkü

emperyalizm nasıl ki halkı yok etmekiçin çalışıyorsa, devrimciler halkıniktidarını kurmak için çalışıyor. Ezenoldukça ezilen de olacak, ezilenlerinöfkesi de… Onlar kültürlerimizi, de-ğer yargılarımızı, insanı insan yapandeğerleri yok etmek için vardır. Bizhalkların kültürlerini, inançlarını de-ğerlerini savunmak için varız.

Onlar Suriye'yi işgal etmek için,dünya halklarına yalan söylemek içinvardır. Biz gerçek yüzlerini göstermekiçin.

Yani bizim var oluş nedenimizdirEmperyalistler. O zaman bizi yok ede-mezler. Çünkü milyonlarca insanıyakarak bitiremezler. Diyelim ki he-pimizi yaktılar diri diri. Ama bizim

köklerimiz Anadolu topraklarında,bir gün mutlaka hesabını soran çıka-caktır.

Bütün gücümüzle çalışalım. Ça-lınmadık kapı; gitmedik işyeri, cami,cemevi, düğün salonları bırakmaya-lım. Halkın var olduğu yerde dev-rimciler de vardır.

Davetimiz Halkımızadır. Her-kesi 2 Haziran'da hep birlikte tekses olmak için Grup Yorum kon-serine bekliyoruz.

Davetimiz 16 Haziran IrkçılığaKarşı Tek Ses Yürüyüşü’nedir.

16 Haziran’da tüm halkımızıIrkçılığa Karşı Tek Ses Yürüyü-şü’ne bekliyoruz.

Yunanistan politik tutsakların direniş simgelerindenbiridir Makronisos adası. Themos Kornaros'un “FırtınaÇocukları” kitabını okumuşlarımız bu adayı hemen ha-tırlayacaktır.

Makronisos Adası; İkinci Paylaşım Savaşı sonrası Yu-nanistan iç savaş döneminde komünistlerin sürgün edil-diği adadır. Hapishanelerde devlet komünistlere pişmanlıkbelgeleri imzalatıp düşüncelerinden vazgeçirmeye çalıştığı

bu yıllarda, 1947 Şubat’ındanitibaren pişmanlık getirmeyenbinlerce politik tutsak buadaya sürgün edildi. Buradada tutsaklardan pişmanlıkgetirmeleri ve pişmanlık bel-gesini onaylamaları için ağırişkencelerden geçirildi, bin-lerce tutsak katledildi. Tüm

işkence ve katliamlara rağmen tutsaklar büyük bir dire-niş sergilemiş düşüncelerinden vazgeçmemiştir. 1958 yı-lında kapatılan Makronisos’ta kadın tutsaklarında oldu-ğu ayrı bir kampta bulunmaktadır.

Her yıl Makronisos’ta hayatını kaybeden tutsaklarınanısına anmalar yapılmaktadır. Bu yılda PEKAM (TümYunanistan Makronisos Devrimci Tutsakları Birliği)27 Mayıs tarihinde adada bir anma gerçekleştirdi. Anmaşehit tutsakların anısına dikilen anıtın önünde, dernek baş-kanının açılış konuşmasıyla başladı. KKE (YunanistanKomünist Partisi) genel sekreterinin yaptığı kısa bir ko-nuşmadan sonra, işkence ve katliamların yapıldığı şuanyıkık olan bir alana geçildi. Adada tutsak kalmış bir di-renişçi, burada yaşadıkları işkenceler ve katliamlar kar-şısında tutsakların direnişlerini anlattı. Anmanın son bö-lümünde ise tutsakların kaldığı ve işçi olarak zorla ça-lıştırıldığı fırınlar denilen binaya gidildi. Dernek tarafındanburada açılan resim sergisi gezildikten sonra, ada da tut-sak kalmış bir kadın direnişçi yaşadıklarını anlattı. Ko-nuşmalarda özellikle şehitlerin sahiplenilmesi ve onla-rın devrimcilerin onuru ve direniş tarihini yaratanlar ol-dukları vurgulandı. Anmaya Halk Cephesi ve TürkiyePolitik Tutsaklarla Dayanışma Komitesi de katıldı.

Düşüncelerinden Vazgeçmeyen Devrimci Tutsakların Simgesi;Macronisos Adası

Devrimci Alevi Komitesi (DAK), 13 Mayıs günü Bur-sa’nın İnegöl ilçesine bağlı Şehitler köyünde her yıl dü-zenlenen Hasan Dede Şenliği’ne katıldı. “İnanç Özgürlüğüİstiyoruz” kampanyasının bildiri ve broşürlerini dağıtanDAK üyeleri, oligarşinin Alevi halk ve inançlar üzerin-deki sömürüsünü teşhir ettiler.

DAK’ın kurduğu stantta Grup yorum 25. yıl konserDVD’leri, Yürüyüş ve Tavır dergileri ile resimler sergi-lenirken, halkın ilgisi yoğundu. Çalışma sırasında 50 Yü-

rüyüş dergisi, 400 adet DAK broşürü ve 1000’e yakın bil-diri de halka ulaştırıldı.

Devrimci Alevi Komitesi üyeleri, 26 Mayıs günü deİstanbul Sarıgazi'de Cumartesi pazarında bildiri dağıttı-lar. Yarım saat içinde 1500 adet "İnanç Özgürlüğü İsti-yoruz" başlıklı bildiri halka ulaştırıldı.

DAK, bir süredir Alevi halkımıza yönelik; evlerininişaretlenmesi, kapılarının önüne tehdit vb içerikte yazılarınbırakılması, okullarda baskıların artmasıyla ilgili olarakda basın açıklaması düzenleyeceğini duyurdu. Açıklama2 Haziran günü saat 13.00'te Taksim Tramvay Durağı’ndayapılacak.

Boyun Eğmek Bizden Uzaktır

49

3 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; UMUDU BÜYÜTMEKTİR!

Page 50: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

Almanya, Belçika, İngiltere veAvusturya’da, Irkçılığa Karşı TekSes Tek Yürek konserinin çalışmala-rı son gününe kadar emek ve coşkuyladevam etti.

Almanya-Düsseldorf: Anadolu Fe-derasyonu çalışanları esnafları dola-şarak afiş astılar, el ilanı ve bildiri da-ğıttılar. Anadolu Gençlik, Düssel-dorf'un Oberbilker ve Benrath semt-lerinde 25 adet konser afişi astı. Aynıgün Almanya’nın Wuppertal şehrin-de de afişleme yapıldı, bildiri dağıtıldı,20 adet “Bizim Gençlik” gazetesi sa-tıldı.

26-27 Mayıs günleri şehrin birçokbölgesine afiş asılıp el ilanı dağıtıldı.Toplam 20 bilet halka ulaştırıldı.

Almanya-Duisburg: 25 Mayısgünü Konigstr.'de kurulan stantta 28adet bilet dağıtımı yapıldı.

Duisburg’taki Alevi Derneği’ndede 27 Mayıs günü kahvaltı ve GrupYorum söyleşisi yapıldı. Grup Yorumelamanları 350 bin kişilik dev koroylayapılan Bağımsız Türkiye konserininhazırlık çalışmalarını anlatarak, hal-kın gücüyle yapıldığını, hiçbir hol-dingin, sponsorun ekonomik gücüy-le yapılmadığını söylediler.

Ardından Uğurlama ve Çav Bel-la şarkıları söylendi. “Irkçılığa karşıtek ses tek yürek konserimizin bir seside sizler olmalısınız.” denilerek söy-leşi bitirildi.

Almanya-Köln: 22 Mayıs günüKöln Üniversitesi’nde Türkiyeli üni-versite öğrencileri tarafından Grup Yo-rum ile söyleşi düzenlendi. Söyleşi-nin birinci bölümünde İstanbul'dakiBakırköy konserinin görüntüleri iz-lendi. Görüntülerden sonra Türki-ye’de nasıl çalışmalar yapıldığı, ko-mitelerin verdiği yoğun emek anla-tıldı.

28 Mayıs günü Chorweiler sem-

tindeki piknik alanına gidilerek ça-lışma yapıldı. 150 civarında el ilanıdağıtılırken, 10 adet Bizim Gençlikgazetesi ve Yürüyüş dergileri halkaulaştırıldı. 100'ün üzerinde insanaulaşılarak konser hakkında bilgi ve-rildi. Ardından Chorweiler merkezegelen Yorum dinleyicileri, tramvay veotobüs durakları yanına 26 afiş asa-rak çalışmayı bitirdiler.

Aynı gün Leverkursen Schlebuschsemtinde 38 afiş asıldı.

29 Mayıs'ta Köln'ün Porz sem-tinde Porz Alevi Derneği ve bazı es-naflar dolaşılarak konser çalışması ya-pıldı. El ilanı datılarak, afiş yapıldı.Ayrıca 12 bilet satışı yapıldı. Porz'daoturan sanatçı Zeynel Aba ile karşı-laşıldı. Aba, bilet satışına katılarakyardımcı oldu.

Gece Mülheim Frankfurter str.üzerine afişlemeye çıkılarak 45 afişasıldı.

Almanya-Bocholt: İki Yorumdinleyicisi, Grup Yorum önlüklerinigiyerek kahvelerde konuşmalar yap-tılar. Konserin amacının anlatıldığı ça-lışmalar sırasında 400 el ilanı dağıtıldı,100 afiş asıldı, 5 de bilet satıldı. Ay-rıca Anadolu Gençlik tarafından ya-yınlanan “Bizim Gençlik” gazete-sinden de 12 adet halka ulaştırıldı.

Almanya-Emmerich: EmmerichAlevi Derneği’ne gidilerek, 100 adetel ilanı bırakıldı ve dernek panosunaafiş asıldı. Şehirdeki tüm Türkiye'li es-naflara gidildi. Çalışma sırasında 12afiş asıldı, 200 el ilanı ile 6 adet Bi-zim Gençlik gazetesi dağıtıldı.

Almanya-Oberhausen: AleviKültür Derneği’nde Grup Yorum’lasöyleşi düzenlendi. Söyleşide, GrupYorum elemanları, “2 Haziran'da 9 in-sanımızın katillerinden hesap sorul-ması, faşist partilerin kapatılması ta-lebini sizlerle beraber güçlü bir şekildehaykırmak istedik.” denildi. İnsanla-

rın ilgiyle izlediği, zaman zaman so-rularıyla katıldığı söyleşi, konserekatılım çağrısı ve topluca yenen ye-meğin ardından bitirildi.

Almanya-Köln: 21 Mayıs günü,2 Yorum dinleyicisi Nippes pazarın-da bir saate yakın konser el ilanı da-ğıttılar.

Ehrenfeld ve Nippes semtindekiinsanlarımızın yoğun olarak oturdu-ğu sokaklar dolaşılarak, posta kutu-larına el ilanı bırakıldı. 400 eve el ila-nı dağıtılırken, 153 konser afişi so-kaklara asıldı.

Brühl Vochem’da 50 afiş yapıldı,103 evin posta kutusuna el ilanı bı-rakıldı. Mahallede bulunan birkaçTürkiyeli esnafın işyerine ve kahve-ye el ilanı bırakılarak afiş asıldı.

Kalk semtinde 3 Yorum dinleyi-cisinin katıldığı çalışmada, yükseksesle konser çağrısı yapılırken, elilanları dağıtıldı. 150 civarında elilanı dağıtıldı, 30 afiş asıldı.

Siegen ve Olpe şehirlerin de çalış-ma yürüten Yorum dinleyicileri, ken-di olanaklarıyla bir otobüs tuttular.

Limburg ve Koblenz şehirlerindede çalışma yürüten Yorum dinleyici-leri, son haftaya girerken, daha fazlainsana ulaşmak ve konseri duyurmakiçin afiş ve konser el ilanı aldılar.

Almanya-Troystorf: 26 Mayısgünü Grup Yorum dinleyicileri, SivasKarakaya köylülerinin Troystorf şeh-rinde düzenledikleri bir programakatıldılar.

Yaklaşık 200’ün üzerinde insanınkatıldığı köy toplantısında Grup Yo-rum dinleyicileri de masa açtılar.Bildiri dağıtılırken, sahneden de kon-ser duyurusu yapıldı. Çalışma bo-yunca 11 bilet, 6 Grup Yorum İnönükonser DVD'si, 2 Tavır, 18 tane Yü-rüyüş dergisi halka ulaştırıldı. 250 ci-

Av ru pa’da

Dünyanın En Büyük Gücü Halkın Örgütlü GücüdürIrkçılığa Karşı On Bin Ses Olmak İçin Emekle, Israrla Çalıştık

HeinsbergEssen Üniversitesi

50

Yürüyüş

3 Haziran2012

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; HALKI SAHİPLENMEKTİR

Page 51: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

varında el ilanı dağıtıldı.

Almanya-Wuppertal: MünsterÜniversitesi'ne gidilerek afişleme ya-pıldı.

Wuppertal Alevi Derneği'nde söy-leşi düzenlendi. 120 civarında insanınkatıldığı söyleşide, Grup Yorum, ör-gütlenmiş bir emekle, kollektif bir ça-lışmayla başarılamayacak bir şey ol-madığını anlattılar.

Almanya-Velbert: Velbert AleviDerneği'ndeki Grup Yorum'la söyle-şi düzenlendi. 100 kişinin katıldığısöyleşide 350 bin kişilik konserin gö-rüntüleri izlendi, ardından 2 Hazirankonserinin öneminden bahsedildi.

Almanya-Essen: 29 Mayıs günüEssen Ünüversitesi’nde Essen Öğ-renci Derneği'nin örgütlediği GrupYorum söyleşisi yapıldı. Kısa bir dekonser verildi. Önce öğrenci temsil-cisi Feryal Araz açılış konuşmasınıhem Türkçe hem de Almanca yaptı.Ardından“Bağımsız Türkiye On'larınTürküsü” konserinin görüntüleri iz-

lendi. Daha sonra Grup Yorum alkışlareşliğinde sahneye davet edildi. 140 ki-şinin katıldığı program söylenen şar-kılar ve konsere katılım çağrısıylasona erdi.

Almanya-Heinsberg, Hückel-hoven: Şehir merkezleri dolaşılarak100 afiş asıldı, 500 el ilanı dağıtıldı.3 saat süren çalışmada Hückelhovenmerkezinde kurulan lunaparka da gi-dilerek, oradaki gençlerle konser veırkçılık hakkında sohbet edildi.

Avusturya: Viyana’da emekçihalkın yoğun olduğu yerlerde, dü-ğünlerde, piknik alanlarında çalışma-lar sürdürüldü. Avusturyalı ve farklıuluslardan oluşan anti-faşist grup ve ki-şilere de ulaşılarak, konser hakkındabilgi verildi.

27 Mayıs günü Tuna Nehri kena-rındaki piknik alanında, Grup Yorumönlükleri giyen Halk Cepheliler ta-rafından el ilanı dağıtıldı. 2,5 saat sü-ren konser çalışmasında 50'ye yakınaileyle sohbet edilip, yüzlerce el ila-

nı dağıtıldı.

İngiltere: 27 Mayıs günü HalkCepheliler piknik düzenlediler. Pikni-ğe konser çalışması yapan ve konseregidecek olan 160 kişi katıldı. 24 Ha-ziran’da da büyük bir piknik yapılacağıduyuruldu.

Belçika: Liege, Brüksel, Anwers,Limburg ve Charleo şehirlerinde kon-ser çalışmaları devam etti. Belçi-ka’da 1100 konser bileti dağıtıldı. Bel-çika’nın hemen her bölgesinde sür-dürülen ve konser gününe kadar de-vam edecek olan bilet dağıtımının ya-nında yüzlerce el ilanı dağıtıldı, yüz-lerce afiş asıldı.

Avusturya’nın Viyana şehrinde 24 Mayıs günü, SiyasiTutsaklar Ağı'nın aylık düzenlediği dayanışma eylemininbir yenisi gerçekleştirildi. Viyana Üniversitesi'nin önün-de toplanan Avusturyalı, İranlı, Türkiyeli devrimciler, Kü-balı 5'ler ile Mumia Abu Jamal'a Özgürlük Komitesi üye-leri konuşmalarla ve bildiri dağıtarak dünyadaki siyasi tut-sakların sesini dışarıya taşıdılar.

ABD'nin nüfusuna göre 1 milyonun üstündeki tutsaksayısıyla dünyadaki en çok tutsağın bulunduğu ülke ol-duğunu belirten Mumia Abu Jamal'a Özgürlük Komite-si temsilcisi, ABD emperyalizminin adaletsiz ve soyguncudüzenini teşhir etti. Bir diğer konuşmada ABD'de 14 yılayakın bir zamandır tutsak bulunan Kübalı 5'ler hakkındabilgi verildi.

Ayrıca Türkiye'de 8-9 Mayıs tarihlerinde 14 farklı ildedemokratik kurumlara ve evlere yapılan baskınlardan bah-sedildi. Hasta tutsaklara yönelik uygulanan tecrit politi-kasına da değindikten sonra Almanya'da Düsseldorf Ha-pishanesi’nde bulunan devrimci tutsak Faruk Ereren'in Si-yasi Tutsaklar Ağı'na gönderdiği bir mesaj okundu.

Faruk Ereren'den gelen ve eylemde okunan 13 Mayıstarihli mesajı sizlerle paylaşıyoruz:

“Dünyanın dört yanından gelip biz özgür tutsaklarınsesi soluğu olmak için çalışan, yüreklerini yüreklerimizinyanına koyan yoldaşlar,

Tecrit ve hasta tutsaklar sorunu dünya halklarının vic-danında kendine yer açtıysa, zalimlere bu konuda geriadımlar attırılıyorsa bunda sizlerin payı büyüktür.

Devrimcileri tutsak etmek, tecrit etmek, işkencelerle,hastalıklarla katletmek dünyanın en aşağılık suçudur. Za-limliktir. Gaddarlıktır.

Ancak ne yaparlarsa yapsınlar özgür tutsakları teslimalamayacaklardır. Çünkü gerçek özgürlük düşüncededir,beyinlerdedir...

Dört yandan eğitimleriyle, iletişim araçlarıyla kuşat-salar da özgürce düşünen beyinleri teslim alabilecek kud-ret yeryüzünde bulunmamaktadır.

Bugün özgür tutsakların direniş bayrağını yüksekler-de tutan Filistin halkının kahraman evlatları bunun en açıkörneğidir.

Yüreğimiz siyonist zindanlarda zafere kadar devrimdiye direnenlerin yanında atmaktadır... Yarın bir başkasınınyanında, öbür gün bir başkasının yanında atacaktır. Ta kiemperyalizm yenilinceye kadar.

Tutsaklıkta ve dışarıda beyinleri hep özgür kalanlaraselam olsun!...

KAHROLSUN EMPERYALİZM VE FAŞİZM!

YAŞASIN DEVRİM VE SOSYALİZM!

YAŞASIN ENTERNASYONALİST DAYANIŞMA!..”

Devrimcileri Tutsak Etmek, Tecrit Etmek, İşkencelerle,Hastalıklarla Katletmek, Dünyanın En Aşağılık Suçudur

Köln

551

3 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 319

CEPHE’Yİ SAHİPLENMEK; UMUDU BÜYÜTMEKTİR!

Page 52: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

YitirdiklerimizBağımsızlık Demokrasi Sosyalizm Mücadelesinde

9 Haziran - 15 Haziran

Düzgün Aksakal, 1964 Dersim Pülümür do-ğumludur. 1988’de harekete sempati duymaya baş-ladı. 1989 yılında yurtdışına çıktı. 1991’den itiba-ren aktif bir şekilde mücadelede yerini aldı. 15 Ha-ziran 1993’te Paris’te, faşist mafyacı iki kişi tara-fından katledildi.

Düzgün AKSAKAL

14 Haziran 2003’te Tokat Reşadi-ye İlçesi Küngür (Yuvacık) Köyü kır-salında oligarşinin askeri güçleriyleCepheli gerillalar arasında çıkan ça-tışmada şehit düştüler.İpek YÜCEL, 1965 doğumludur.

Tokat, Almus Çamdalı Köyü’nde ge-çen 25 yıllık yaşamının ardından 1990’da İstanbul Armutlu’yageldi. Direnişler içinde devrimcileşti. 1994’te gerillaya katıldı.Sivas ve Tokat yöresinde savaştı.

Metin KESKİN, 1969 İstanbul doğumludur. Aslen Sivas-lı’dır. Bir emekçi olarak yaşadı. Devrimci hareketle örgütlü iliş-kisi 1998’de başladı. Nurtepe’de faaliyetlere katıldı. Kısa birtutsaklık sonrası 1998’de gerillaya katıldı.

İpek YÜCEL Metin KESKİN

Dersim İbrahim ErdoğanKır Silahlı Propaganda Birli-ği’ne bağlı üç savaşçı, 15 Ha-ziran 1998’de Dersim HozatArdıç Köyü çıkışında oligar-şinin askeri güçleriyle girdik-leri çatışmada teslim olmama

geleneğine bir halka daha ekleyerek uzunsüren çatışmadan sonra ölümsüzleştiler.

Alp ASLAN, 1969 Muş doğumludur.Ankara’da Dev-Genç içinde mücadeleyekatıldı. Ankara ve İstanbul’da mahali alan-da görevler üstlendikten sonra Ekim1997’de gerillaya katıldı.

Dursun ÇAKIR, 1970 Malatya Doğanşehir doğum-ludur. 1989’da İstanbul’da Dev-Genç’lilerle tanıştı.Uzun süre gençlik alanında görevler üstlendi. 1995’teSPB’lere, 1997’de Malatya dağlarında gerillaya katıldı.

Songül ERKUŞ, 1977 Malatya Akçadağ GürkaynakKöyü doğumludur. 14-15 yaşlarında devrimci hareketi ta-nıdı. Kuryelikten Kürecik Lisesi sorumluluğuna kadar çe-şitli görevler üstlendi. 1997 Ağustosu’nda gerillaya katıldı.

Alp ASLAN Dursun ÇAKIR

Songül ERKUŞ

1958 doğum-ludur. Malatya’daanti-faşist müca-delenin ön safla-rındaydı. Polis ta-rafından 15 Hazi-ran 1980’de iş-kencede katledil-

di. O sır vermek yerine, canınıvermeyi yeğledi. Ciddi, çalış-kan, örgütleyici niteliğiyle mü-cadele içerisinde önemli so-rumluluklar almıştı.

Mehmet AliKARASOY

1956 do-ğumludur. 11Haziran1980’de faşistbir odağı da-ğıtmak için ey-lem hazırlığı

yaparken muhtarın ihbarısonucu jandarmalar tarafın-dan katledildi. İstanbulEyüp-Yıldıztabya’da, FaşistTeröre Karşı MücadeleEkipleri’ndendi.

Kemal CAMEKAN

Dersim'den üç şehit haberi daha aldık. "Şehitlerden biri dekadın, Songül Erkuş" dediler. Adını duyunca heyecanla "BizimSongül” deyiverdim. Sevincim, üzüntüm, gururum birbirine ka-rıştı. Uzun zamandır merak ediyordum seni. Bir kart, bir demektubunu almıştım. Ama yazamamıştım. Keşke, keşke yaz-saydım dedim içimden... Nereden bilebilirdim. Silah sesleriyükselmiş siz Ardıç'tan çıkınca. Dağlar sarsılmış sesinizle, Be-hiyeler'in, Gülserenler'in, Kemal Askeriler’in, Aydınlar'ın slo-ganlarına karışmış sesiniz. Yankılanmış, Kürecik'e yayılmış.Şerafettin, Sabit, Hasan’la buluşmuş

Tek odalı öğrenci evin kaç şehide konukluk etti. KemalAskeri, Gülseren Beyaz, Aydın Bulmak, Maksut... Daha 16'ın-da anne şefkatiyle sarmaladın bizi. Bizi görür görmez yüzünde

güller açardı. İlk işin hemen çay yapmak, sofra açmak olurdu.Kendi ellerinde pişirdiğin ekmekler ne güzel kokardı. Takılırdıksana, Songül bizi görünce neden hemen sofra kuruyorsun, bizgerilla değiliz diye...

Notlarımızı taşıdın uzun zaman. Onlara bir şey olmasındiye öyle bir saklardın ki, bazen kendin bile bulamazdın. Bula-madığında yüzün kızarır, panikle, telaşla ceplerini, öteyi beriyikarıştırırdın. İlk zamanlar arada bir notları karıştırsan da sonraustalaştın. Kime neyi vereceğini, nasıl vereceğini artık kendinayarlıyordun. Elimiz ayağımız olmuştun... Bir yere bir şey gi-decekse, ya da bir yerden bir şey alınacaksa mutlaka ilk aklagelen sen olurdun. Aynı operasyonda gözaltına alındık. Birkaçay birlikte kaldık. Özgürlüğüne kavuştuğunda senden bir mek-tup aldım. Sonra da bir kart... Tekrar tutsak düşmüştün... Kısabir süre Ümraniye Hapishanesi'nde kalmışsın. Sonra çıkıp git-mişsin dağlara. Bilmiyordum. Şehit düştüğünü öğrendiğimdedağlara çıktığını da öğrendim. İşte bu yüzden hem sevindim,hem üzüldüm, hem de gurur duydum. Sana zafer sözü veriyo-ruz Sone. Sloganlarını, namlunun ucundaki adaletini dildendile, elden ele yayacağız.

Songül Erkuş’u bir yoldaşı anlatıyor...SONE'YE... ARDIÇ’TA GÖĞERDİ YENİ

BAŞAKLAR...

1974 Sivas Zara doğumludur. Kürt milli-yetindendir. 1993 yılında devrimci mücade-le ile tanıştı, mahalli alanlarda çalıştı.1996’da silahlı propaganda birliği savaşçısıolarak istihdam edildi.

Gaziosmanpaşa’da helikopter desteğin-deki yüzlerce polis tarafından kuşatıldı, son

mermisine, son nefesine kadar direnerek şehit düştü.

Süleyman ÖRS

Anıları Mirasımız

“ Biz kara toprak gibi verimli devrim tarlasına düşentohumlarız. Birçok filizlerimiz olacak.”

Abdullah Meral

Page 53: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

14-17 Haziran 1984

1984 Nisan ayı başındaoligarşinin hapishaneler poli-tikasını bozmak, baskılarınıgeriletmek ve içeride dışarıdaTürkiye halklarına direnmeçağrısı yapmak için gündemegetirilen Ölüm Orucu eyle-minde şehit düştüler.

Abdullah MERAL, 1952Balıkesir, Manyas İlçesi, Ka-lebayır Köyü doğumludur.1975’lerden itibaren devrimcimücadeleye katıldı. Dev-

Genç içinde aktif görevler aldı. Kadıköy ve çevresindeanti-faşist mücadeleye önderlik etti. Tutsak düştüğündeişkencelere göğüs gererek örnek tavır aldı. Tutsaklık ko-şullarında direnişin en ön saflarında oldu.

Haydar BAŞBAĞ, 1956 Dersim doğumludur. Ço-cukluğu Elazığ’ın yoksul mahallelerinde geçti. Alevi kö-kenli olduğundan, oligarşinin böl-parçala-yönet politika-sından daha genç yaşlarda nasibini almaya başladı. Liseyıllarında birçok kez faşist saldırılara uğradı. Ama o, Al-evi olduğu için değil, emekçi bir ailenin evladı olduğuiçin, baskı ve sömürüye karşı olduğu için, hiçbir ayrımgözetmeden emekçi halkın birliğinden yana oldu ve onla-rın kurtuluşu için mücadele etti. 12 Eylül cuntası koşulla-rında daha büyük görevler, sorumluluklar üstlendi. 1982yılında tutuklandı ve işkencelerde örnek bir tavır sergiledi.

Fatih ÖKTÜLMÜŞ, TİKB Merkez Komite üyesi veönderlerindendi. 1968’lerden beri sınıf mücadelesininiçindeydi. 12 Mart koşullarında tutsak düştü. 1973’te tah-liye olduktan sora mücadelesine devam etti. Defalarcakarşılaştığı işkence tezgahlarında düşmanı hep mağlupetmesini bildi.

Hasan TELCİ, 1957 Bursa Mudanya ilçesi doğumlu.Mudanya’da sırt hamallığı yapan bir emekçiydi. 1977 yı-lından itibaren, Mudanya ve Bursa’da devrimci hareketsaflarında örgütlü olarak mücadele etti. Anti-faşist müca-delede kararlılığıyla öne çıktı. 1980’de tutuklandıktansonra kaldığı hapishanelerde direnişçi tavrıyla örnekoldu.

1977 Sivas Divriği doğumludur. Türkmilliyetindendi. Devrimci harekete 1992Nisanı’nda katıldı. 1992’de bir eylemdensonra gözaltına alındı. Direndi. Devrimcihareketin partili mücadeleyi geliştirdiği dö-nemde bir SPB komutanı olarak istihdam

edildi.

9 Haziran 1995 sabahı DYP İstanbul İl Merkezi’ne dü-zenlenen saldırı sonrasında birlik komutanı olarak, düş-man güçlerini ateş altında tutup sokak sokak çatışarak di-ğer yoldaşlarının geri çekilebilmesi için kendini feda etti.

Haydar BAŞBAĞ

Hasan TELCİ

Abdullah MERAL

Sibel YALÇIN

Tecrite KarşıMücadele Plat-formu (TKMP),F tipi hapishane-lerde 2012 Martayında gerçekle-şen hak ihlalleri-ni, her ay olduğugibi, bir rapor ha-linde basına açık-ladı.İstanbul’da

Galatasaray Lisesi önünde 26 Mayıs günü bir arayagelen platform üyeleri, “Tecrite Son” pankartını aça-rak, basın açıklaması yaptılar. Açıklamada şunlar söy-lendi: “F tipi hapishanelerde tutsakların en temel in-sani hakları ve talepleri tecrit politikasında ısrar edi-lerek yok sayılmaya devam ediyor, keyfi uygulama-larla tecrit daha da boyutlandırılmak isteniyor. Tutsaklardergi, gazete, kitap ve talep ettikleri çeşitli ihtiyaçlardanyine keyfi gerekçeler oluşturularak mahrum bırakıl-dı. Tutsakların hücreleri ya da hapishaneleri zorla de-ğiştirildi ve bu keyfi uygulamalara karşı koyan tutsaklarhakkında soruşturmalar açıldı, disiplin cezaları verildi.Dilekçe hakkı engellenerek infaz idaresine, savcılığa,mahkemelere veya parlamento komisyonlarına veri-lecek dilekçelere ya sansür uygulandı ya da dilekçe-ler kayboldu, akıbetleri hakkında bilgi verilmedi. İn-faz hakimleri de hapishane idaresinin tüm uygula-malarını onayladı, tutsakların başvurularını reddetti.Mayıs ayı boyunca da sağlık hakkı gasp edildi. Has-tane doktorları kapsamlı muayene yapmadı, hastalarladoktor yalnız bırakılmadı, tutsakların kelepçeleriaçılmadı. Durumu ağır olan tutsaklar ölüme terkedildi, tahliye edilmedi. Hücrelerde yaşamını tek ba-şına sürdüremeyecek durumda bulunan hasta tutsak-lara hücre cezaları verilerek tek kişilik hücrelerde tu-tuldu ve ölüme davetiye çıkartıldı. Ağırlaştırılmış mü-ebbetliklerin tek kişilik hücrelerinde yaşamı yenidenörgütleme çabaları 'zor'la karşılık buldu. Sohbet hak-kı gasp edilmeye devam edildi. Fiziki şiddet ve işkencedevam etti.”

Batman M Tipi Kapalı Hapishanesi'nde tutuklu bu-lunan 57 yaşındaki Hayrettin Toktaş'ın 22 Mayıs günügeçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdiği bilgisi-ni veren TKMP üyeleri, hasta tutsakların serbest bı-rakılmasını istediler.

Basın açıklaması “Devrimci tutsakların tecrit hüc-relerinde her 30 kişinin katıldığı eylem, atılan “Tec-rit İşkencesine Son", "Sohbet Hakkı Uygulansın", "İçer-de, Dışarıda Hücreleri Parçala” sloganların ardındansona erdi.

Fatih ÖKTÜLMÜŞ

F Tiplerinde Hak İhlallerineDerhal Son Verilsin

Taksim Galatasaray lisesi önü

53

Page 54: SUSMAYACAĞIZ …yuruyus.biz/pdf/pdf/319.pdfKral Apt. 7/1 B Blok No: 17 Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBUL Tel: (0-212) 216 41 78 Faks: (0-212) 216 41 79 Yurtdışı Büro:Vakıf EFSANE

Mizah Mazlumun Zalimdenİntikam Alma Aracıdır