31
Cild: V 8 # 1$tanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi . Tarih Dergisi Eylül 1953 Istanbul Osman 1 9 s 3

Tarih Dergisi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00057/1953_8/1953_8_EYICES.pdf · Cild: V Sayı : 8 # 1$tanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi . Tarih Dergisi Eylül 1953 Istanbul

Embed Size (px)

Citation preview

Cild: V Sayı : 8

#

1$tanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi .

Tarih Dergisi

Eylül 1953

Istanbul

Osman Yalçın Matbaaaı

1 9 s 3

İSTANBUL'DA KOCA MUSTAFA PAŞA CAI\'lri VE ONUN OSMANLI-TÜRK MKMARİSİNDEKİ YERİ

Semavi Eyice

İstanbul felh edildiği sırııda şehirdeki hıristiyan manastır, ki· lise ve daha küçük iba_det yerlerinin ekserisi artık marnur bir halde bulunmuyordu. Hatta, çeşidli kaynakların yardımı ile, bunla­rın büyuk bir kısmının bu sırada, harap veya tamamen yıkılmış olduklannı da tesbit ed e biliyoruz 1• Fet.ihten sonra şehirde büyük çapta bir imar hamlesine girişildiği sırada bu hıristiyan mabet­Ierinin bir kaçı, bizzat Fatih Mehmed Il. tarafından kendi namı­na vakfedilmiş 2, · diğer bir kısmı da muhtelif mevki ve sınıftan şa­hısların himmetiyle cami veya mescide çevrilmiştir3. Ancak şu var ki, şehrin muhtelif yerlerir.deki Bizans manastır ve kiliselerinden binaları işe yarıyabilecek vaziyette olanların, islam ibadetine uyar bir hale getirilmeleri keyfiyeti ağır ağır cereyan etmiş ve bu de­

_ğişmeler, şehrin iman ve müslüman mahallelerinin genişlemesi temposuna 4 bağlı olarak gelişmiştir. Başka bir din ve değişik bir

. . . 1 ~- Janin, La geographie ecclesiastique de l'empire Byzantin, I parfie, 3

Les eglises et monasteres de Constantinople, Paris 1953, s. 2 de Bizans zamanın·

-daki İstanbul'un içinde ve Rumeli cihetindeki banliyösünde 485 ibadet yerinin ad· .larının tesbit edildiğ'i bildirilmekte, fakat fetih arefesinde bunlardan ancak elli kadarının - manastıdar hariç- durduğ'u da tahmin edilmektedir.

2 T. Öz, Zwei Stiftangsurkunden des Saltarıs Mehmed ll. Fatih, İstanbul, 1935; Vakıflar U. Müdürlüğ'ü, Fatih Mehmed 1/. vakfiyeleri, Ankara, 1938 i O. Ergin, Fatih imareti vakfiyesi1 İstanbul, 1945. Fatih Mehmed ll. tarafından cami'e :çevrilen kiliseler şunlardır: Ayasofya, Zeyrek, Eski İmaret1 Kalenderhane ve Galata'da Arab cami'i.

S Misal olarak, Sancaktar, Sekbaobaşı, Vefa Molla Gürani1 Manastır mes· •cidlerini zikredebiliriz.

4 Fetihden sonra İstanbul'un iskanı hakkıoda bk. A. M. Schneider", Die Be· <uölkerung Konstantinopels im XV. ]ahrhundert, <Nachrichten der Akademie der ·Wissenschaften• Göttiogen1 1949, s. 233 vd.; tercümesi,.XV. Yüzyılda Istanbul niifa·

154 S!':MAVİ EYİCE

ibadetin icabiarına in tip< k ettirilen bu hırist iyan kilis~Ierinin bi~ nalarının da, bu arada az veya çok bir takım tadillere uğraya·· cağı da gayet tabii idi. Bahusus bu sırada henüz ayakta kalabi·· l~n mahdud manastır ve kiliseler ciddi ve esash bir ·tamir gör-

. medikçe kullamlamıyacak bir halde bulunuyorlardı. İşte, bunlar . arasında eski bir kilise, Bayazıd II. (1481-1512) zaman,ında ca­mi'e çevrilen şimdiki Koca Mustafa Paşa cami'i ü'st yapısındaki tamir ve tadil hususiyetleri bakımından üzerinde durulmağa de­ğer bir mesele teşkil ettiğinden, burada hem· Bizans, hem de Osmanlı-Türk sanat tarihlerini aiakadar eden bu meseleyi ele alacak ve halle çalışacağız 5•

I

Binanın. kısa bir tar ihçesi

Bugün halk arasında ·Sünbül Efendi cami'i dahi oları k da ta­nınan Koca Mustafa Paşa cami'inin r. Bizans zamanında, istanbul'­un belli başlı manastırlarından birinin kilisesi olduğu bilinmekte­dir. Moni tu Hagiu Andreu en ti Krisi (lıiovfı -.'r..'Ü 'ocy(o"J 'Av~Feo'J ev 't'-n ICp(·m) adını. taşıyan ve aslında, Bizans halkı.na hristiyan­lığı kabul ettirdiğine inan.ılan Havvacilerden Hagios Andreas'a ithaf edilmiş olan bu manastırıo ne zaman kurulduğu hakkında

sıı, cBelleten•, 16 (1952) s. 35 vd. Muhtelif cami ve mescidlerin kesafet dere-· · cesi de müslüman abalinin artışını göstermesi bakımından mübimdir, Fatih,. Ba­yazıd II. ve Süleyman ı. devirleriade inşa edilen cami'ler aynı müellif tarafı n­

dan bir plan üzerinde işaret edilmiştir, bk. Strassen und Quartiere Konstanti­nopels, <Mitteilung~n des Deatsehen Archaeologischen lnstituts~ I, (19:i0), s. 68-· 79 ve plan. Bu sayede İstanbul mahallelerinin müslüman abali tarRfından iskanı­nın ne sure!le ve hangi taribierde ne derecede cereyan ettiQ-ini anlamak kolay-laşmaktadır. - .

5 Koca Mustafa Paşa cami'i, son y ıllarda hayli esaslı bir tamir görerek bil­hassa örtü sistemi, bütün inşa tekniğini açık surette gösteren bir restorıosyona.

nail olmuştur. Bitişiğindeki müştemilat binalarının tamamen yıkılması da, mabe­din dış mimarisi hakkında sarib bir fikir edinmeği çok kolaylaştırmaktadır. Ge­çen yarım asır içinde yapılan bir taDlirde de rivak sütunlarının arasını kapatan.. · duvar kaldı rılmıştır.

6 Birçok yabancı ıieşriyatta burası Hoca Mustafa ·Paşa ~ami'i olarak isim-· fendirilmiştir ki, bu şeklin yanlış olduğu' aşikardı r. .

İSTAl\TBUL'DA KOCA MUSTAFA PAŞA CAMİ'İ 155

sarih bir mahimat olmamakla beraber, bugünkü binanın içinde- . ve civarında, uslub itibariyle altıncı . asra aid oldukları tahmin edi­len işlenmiş bazı parçaların v~ başhİdarın bulunması, hiç değilse burada VI. asra doğru inşa edilmiş bir ibadet yerinin mevcudi­yetine delil sayılmaktadır. Diğ·er taraftan, İmparator Ark<1dios'un ·(395 - 408) kızkardeşi Arkadia'nın V. asır başlarında İstanbul'da bir Hagios Andreas kilisesi yaptırttığı bilinmekte 7 ve VI. asırda da,-·henüz yeri tesbit olunamayan Saturninos kapısı civarında aziz Andreas narnma bir erkekler manastın bulunduğu tesbit edilmektedir 8• Şimdiki Koca Mustafa Paşa cami'inin yerinde oldu­ğu bir dereceye kadar kat'iyetle iddia olunabilen bir kadınlar manastırı ise ilk defa olarak VIIJ. asırda zikredilmektedir. Resim düşmanı (Ikonoklast) cereyan ·.esnasında, 20 Kasım 766 da idam edilen Girfd'li aziz Hosios Andreas'ın mukaddes bakiyeleri, yani rölikleri buraya gömülmüş 0, ve halk, mucizeler yarattığına inan­dıkları bu azizin adını yavaş yavaş bu manastıra bağlamıştır. Bu surette başlangıçta Havvari Andreas ismini taşıyan manastır son­raları Girid'li aziz Anqreas narnma olmuştur ıo. Tahminlere göre, resim düşmanı cereyanın devamı esnasında manastır hayli ha-

7 Burasının Bizans zamaoıodaki tarihçesi ile aliikalı kaynaklar, J. P. Rich­ter, Quellen der Byzatıfinischen Kunstgesçhichte, Wien, 1897, s. 143 de toplaa­rcıştır; ayrıca bk. Koost~ntios'un anonim Constantinade, (İstanbul, 1846) adlı eseri,· s. 109; A. G. Paspates, B:.ı~ızv~Lvzt l\Iüe-.ıxt, İııtanbul, 1877,s. 318- 320; ~· Bouvy, Soat~enirs Chritierıs de Constantinople et des e11virorıs, Paris, 1896, s. 38 ~ 39 i A. Mordtmaun, Esquisse topographique de ConstarıtinôpleıLille , 1892, s. 77; E. A. Grosveoor, Constantirıople, London, 1895, Il, s. 464; J. Pargoire, Cons· tarıtirıople, S aint Andre de Crisis, •Echos d' Orient» Xlll (19!0), s. 84- 86; R. Jaoio, Les couvents secondaires de Psamathia, •Echos d' Orient• XXXII (1<)33), s . 326--331; A. M. Schneider, Byzanz, Berlin, 1936, s. 52; ve bilhassa, R. Janio'in not 1 deki eseri, s . 31 vd. Ayrıca bk. aşakıda not 31, 36, 37, 38 ve 41 deki eserler.

S Saturninos kapısı civarı hk. bk. R. Janio, Constantinople bgzarıtine, Pa­. ris, 1950, s. 387 i aynı müellif, not 1 deki kitabında, Hagios Aodreas adın ı taşı­

yan ·muhtelif ma~a~tırların muhtemelen aynı bina ·oldukları· kanaatini dolambac;lı surette ifade etmektedir, kşl.; s. 31, 1!4, 35.

9 Havvari Aodreas'ın rölikleri Patras'dan· getirilerek Fatih cami'i. yerindeki Havyariyun kilisesine konmuştu, bk. J. Ebersolt, Sarıetaaires de Byza11ce, Paris. 1921, s. 40; VIII. agırda öldürölen Girid'li aziz Aodreas hakkıoda ise bk. M. Gedeon, B:.ı~'.lVTt'IO'J' cEop-.o).oy~c-'1, İstanbul, 1899, s. 178 ve 196.

10 Bu kadınlar maoastırıuın ayrıca Krisis adını da taşıdı~ını 792 de buraya gömülen, Paphlagouia'lı aziz Pbilaretos'un hayatını anlatan yazılardan ö~reoilmek­tedir, bk. R. Janio, Eglise_s et morıasteres, s. 34: M. Gedeon, ayn. esr., s. 196.

156 SEl'vlA Vİ EYİCE

rab olmuş ve bu cereyanın kapanmasından sonra, İmparator Ba­silios I. (867-886) tarafından tamir ettirilmiştir. 1204 den 1261 e kadar süren Latin işgalinin arkasından ise, Hagios Andreas ma­nastırı, İmparator Mikhailos VIII. (1261 ....... 1282) in yeğeni Theodora tarafından 1284 -yılına doğru tekrar esaslı suret.te ve ad~ta yeni­<ien yaptınlırcasına tamir görmüştür ve en mühim ol~n husus, QU prenses burada <güzel> bir de kilise yaptırmıştır ki, bu kilise, .şimdiki Koca Mustafa Paşa cami'inin esasını teşkil eden binadan başkası değildir. Hagios Andreas manastırının Felh'e kadar faa­liyette olduğunun muhtelif delilleri mevcuddur 11• Bu yazılı vesika­lardan başka, Istanbul'un en eski planını teşkil eden öuondelmonti resimlerinde de bu manastır adı ile ve şimdiki cami'nin yerinde sarih surette işaret edilmiştir 1~. Bizans devrinin sonlarında artık şehrin iç kısımları tamamen boşalmar,-a yüz tuitnğundan , civarın­da geniş bağlık sahaların uzandığı Hagios Andreas manastm 18 ;

Manastınn adına, onu aynı isimdeki dığer manastırlş.rdan ayırd ed.,bılmek için ek­. lenen Krisis kelimesi, mubakeme manasına gelmektedir. Fakat bu ke!iınenin niçin eklendiği busosı:nda henüz kat'i bir izah yapılamamıştır, bk. R. Ja:ıin, Crınsiarı­

tinople byzantine, s .. 348. ll İmpnrator Mik!ıailos VIII. (1261- 1282) 'in yeğeni Protovesıiarios The·

odora Raoulaina tarafından yapılan taıi:ıirin çok mülıiın o lduğu, Ma:ı:imos Planu­des'in Üç medbiyesinden anlaşılmaktadır. Manastırın . ancak XIV. asırdan itibaren Bizans vtkayioamelerinde zikredi lmesi de, burasının bilhassa bu devirden itibaren mühim bir ibadet yeri oldutunun delilidir, bk. Janin, Les couvents secondaircs, cEchos d'Orient• XXXII, (1933), s. 326, bu kadının bayatı hk. bk. S. Kugeas, Zur .(]eschichte der Münchener Thukydides· Handsclırift, <Byzantinische Zeitsclı~ift" ,

XVI (1907), s. 592 vd. 1255- 1260 ve 1261- 121i7 arasııııla iki defa palrik olan Arsenics, bir mÜddet için burada gömüldükten başka, kilisenin son bEnisi Theodora R~oulaina 1300 de öldü~üade, ve Andro~ikos Il.' nin kızı , Sırp Kralı Etyen Il. Uroş Milutin'in dul karısı Sımonida da 1321 de buraya defıı edilmişlerdir, bk. Janin, Eglises et monasteres, s. ;!2. Bizaı;ıs imparatorluğunun bu son devrinpe manastırı ziyaret' eden Rus lıacıları, buraoın şii-alı bassalarından bahsederler, bk. B. de Khitrowo, ltineraires Russes en Orient, Geoeve, 1889. s. 122, 234. Ayrıca

.maoastırın bu devirde faal bir vaziyette olduğu F. Miklosich, J. Müiler tarafın­dan Acta et diplomata graeca medii aevi, (Viyana, 1860 - 1!!90} da aeşredilen

1371, 1400 ve 1401 · tarihli üç vesikadan anluşılmaktadır1 bk. J.:nin, ayn esr., s. aa, not 2-4.

12 G. Geroia, Le veduta di Corıstantinopoli di Cristoforo B:ıondelmonti, •Studi Bizantini e Neoellenici•, lll ( 1931), s. 249 vd. Plaoların bazılarınıla mıı-oastır ismi ile birlikte 'göşterilmiş, bazılarında ise isimsizdir. .

13 A. M. Sehneider; yukarıde not 4 deki makale, s. 23;;,

İSTANBUL'DA KOCA MUSTAFA PAŞA CAi'VIİ'İ 157

Feth'in hemen arkasından cami' e çevrilmemiştir. Burasının daha bir miiddet hıristiyanlarin elinde durmuş olmasına ihtimal verilebilir u.

Mabed, · kapısı üzerindeki kitabeden (R., 3, 4) ve ~uhtelif kaynaklardan öğrenildiğine g öre 1486 (891 H.) de i5, 1511 de sadrazamlığa kadar yükselip; Selim I. in cülusundan az sonra Bur· sa'da idam edilmek suretile hayatın·a hitam. verilip orada defn olu­nan Abdülmümin bin Koca Mustafa Paşa 16 tarafından cami'e çev-

14 Fetibdeo sonra biizı manastırların Rumların ellerinde kaldıkları bilinmek­tedir Fatih vakfi}elerinde evkaf hudutları anlatılırken, Çokaliça, Aya, Lips gibi malum veya henüz tesbit edilemiyen bazı manastırlardan ba!ısedilmektedir. Lips manastı n, XV. asır sonlarında Fenari Alaüddin Ali Efendi mescidi, patrikhane olarak kullı~nılan Pummı>karistos manastırı cia XVI. asır sonlarında Fethi ye eami'i olmuştur.

15 Ali, Künhü'l ahbar (Üniv. ktp. No. 5959, HiO b.) da Koeı Mustafa Paşa· dan bahsederken, bu cıımi 'in açılış merasimini ve devrio muhtelif şair l eri tarafıo­

dan tarih 'er düşürüldü~ünü anlatır ve bunlardan en · güzeli olan Bitlisi ' niokilerin, car.ıi'in kapılar! üzerine hak t:dildi~ini yazarııle bir tanesinin kopyasını verir. Ev­liya. Celebi, Seyahatname, İstanbul, 1314, s. SOil da ve Ayvansaraylı Hafız Hüse­yin, Hadikatü'l cevami, İstanbul. 1281, 1, s. 162 de de İdris i Bitlist'nin kaydı ile ayın kitabe nakledilmiştir; Hadika'Ja ayrıca, mahfi!· i büm3yun kapısı üstünde Şeyhülislıirn Efdalıade Hamideddia Efendi'nin 895 tarihli arapça bir kilabesi da· ha buluııdugu bildirilmiştir, bu müellife göre, Bitlisi'oin kitabesi cami'in iıışasın·

dan altı sene sonra < baş kapi" üzerine konmuştur. Kaynaklarda verileıı bu malu­matı yerinde bınbol edecek olursak şu vııziyet ile karşılaşıyoruz: Cami'in sağ ta ı·aftaki kapısı üstünde arapça ve H. S~ll tı4Sô) tarihli şu kitabe vardır ki, Ha· dika!da Hamideddia Efendi'nin olarak gösterilendir (bu kitabenin altıncı mısra'

ındaki ... _.ı kelimesi Hadika'da "'-l şeklindedir): J... '}ı ,..ô.i;il ... _;.._~

~~ ~~ ":"'it:.t1.:; J.k~

~.IJ ~ 'J t.dlö. A'\1 .;J::ll J. .. u--' ıS~ ..

So! tarafdaki kapının üstünde ise, meyen başica bir kitabe vardır :

,>lkUI i.JJ> .ı.;.o. J ,>1

.... ;i.'~ J,~.H "':'" ... l..:t :a.l~

J:ı ~; \.-...4- eS . ..ü

~_,·L:l! ~ ,;~1 .._,_,

türkce· ara pço ve ka ynJlklaraa. hiç bahsi geç·

,_.r' L .. ~ ._;;.ı 'i• .:Jt.:. ..ır ı .)',.t'lô. .ı~;,-~ ~ .;J>

,_,,ı.,; ~ ~.ıııJ _,ı.., rG..l-:--". os--•..ı.:.. • .:. -'.,~ ;.•.i • ,.., ,., ~'.r-! i~_,r J ~~ rJ'

(Bu kitabedeki birinci mısra': devr·i şeh Bayezid Handa'k'anın; üçüncü mısra'da:

yapdı bir bendesi bu cami'i kim olarak okunmalıdır). Kopyası Künhü'l·ahbar, ve Hadika'da rastlanan kitabe ise meydanda yoktur. Hadika'da bahsedilen •başkap ı » nedir ? Acaba~ son cemaat yer indeki inihrabın yerinde o vakitler üçüncü ve di­~erlerine nazaran daha büyük bir kapı daha mı vard'ı? V(l Bitlisi'nin tar ih kita­besi bunun üstünde mi idi 'ı' Şimdilik bu siıallere bir cevab verilemez.

16 Osman-zade Taib, Hadikaiü'l·vüzera, İstanbul, 1271, s. 20 vd.; M. Sü­reyya, Sicili i Osman(, Istanbul, 1311, IV, s. 871; Osmanlı kaynaklarının bazıla-

158 SEMA Vİ EYİCE

rilmiştir 17• 'Muhtemelen eski ırianastır bin.alarının içinde veya ye­rinde inşa edilen bir tekkeden 18 başka, hanisi can:.ıinin etrafında küçük çapta adeta bir külliye kurmuş 19, ve gerek bu tekkenin mev­cudiyeti, gerek ise müslüman halk nazannda da Bizans zaman~nda

nnda Cem'in katili olarak gösterilen Mustafa Paşa muhtemelen Makedony~lı (Se· rezli) bir mühtedidir, ve bu cinayet ile aliilcası olması çok şübheli~ir, kşl . J. de Hammer, Histoire de l'enıpire Ottoman, Paris, 1836, III, s. 871 ve IV. 409; ayrı· ca bk. M. C. Baysuo, C e m, lslam Ansiklopedisi, III, s. 7~, aynı müel., Cem Sul· tan, hayatı ~e eserleri, İstanbul, 19-!6, s. 59; İ. H. Ertaylao, Cem Sultan, İstan· bul, 1951, s. 235 vd. Eğer Koca Mustafa Paşa, 1490 da Cem'in yanına gönderilen Kapıcıbaşı Mustafa Bey ile aynı kimse ise, İstanbul'daki bu cami'ini bu hadiseden Önce yaptırmış olmaktadır. Tubero'dan naklen Hammer'in bahsettiği diğer Mus· tafa Paşa ise, Çoban lakabı ile tanınandır, kşl. Histoire de l'Empire ottoman, IV, s. 423. Rivıiyete göre Şehzade Ahmed'e casusluk ettiği itin Selim I., Mustafa Paşa'yı idam ettirmiş ve cesedi, türbesine değil, Bursa'da Pınarbaşı'nda Hindilcr teleleesi karşısına gômüln.üştür, bk. M. T. Koyuolooğlu, lznik (je Bursa tarihi, Bursa, 1935, e. 196. Paşa'nın ölümü hakkında o~maolı kaynaklarından başka

İtalyan. kaynakları da möhimdir, kşl. Hammer, ayn. esr. , lV, s. 146 vd., 422. Her· halde Bayazıd ll. devrinin Mustafa PaŞa'larını tesbit, Koca Mustafa Paşa'nın da hayat ve İcraatını urih olarak meydana çıkarma!:: faydalı olacaktır.

17 Mustafa Paşa'nın bundan başica İstanbul'da yine kiliseden çevrilme Ay­vansaray'da başka bir c~mi'i, (b k. S. Eyice, At i k;, u st n fa paşa ca m i'i, lstlin· bul Ansiklopedisi, İstanbul, 1948, Ili, s. 760 -766). Yenice Karasu ve Nevrekop'da başica hayratı vardır. Evkafı hakkıoda bk. T. Gökbilgin, XV- XVI. 'asırlarda Edirne ~e Pasa Livası, İstanbul, 1952, s. 441 vd. Bu e serde, Paşa'nın Üsküp'de de hayratı oldukuna dair bir lcayıd yoktur. Halbuki Evliya Çelebi, Seyahatname, İstanbul, 1315, V, s. 556 da Üsküp'de Koca Mustafa Paşa cami'i, medrese, rnek· tebi, imareti bulunduğunu yazar. Filvaki bu şehirde 898 İ-1. (1492-93) tarihli bir Mustafa Paşa carıii 1i vardır, bk. H. W; Duda, Balkantürkische Studien, Wien, 1949, s. 51 vd. Fakat T. Gökbilgio, ayn. esr., s. 517 ve 524 de Üsküp'de vakıf· ları olan (Çoban) Mustafa Paşa'dan babsetmektedir. Me vcud cami'in hangisine ald olduğu, tesbite muhtaçtır. Çünkü G. Elezovic'e göre Üsküp'de ayrı ayrı iki Mustafa Paşa cami'i vardır, bk. Duda, ayn. esr., s. 51 ve 58.

18 Bu tekke hakkında, Hadika'da verilen maliimaUan başka bk. N. Köseoğ'·

lu, Sümbül Efendi' yi ziyaret, • Türkiye Turing ~e Otomobil Kuruma Belleteni•, 1953), .sayı 135, s. 11-17, M. H. Bayrı, Istanbul Folkloru, İstanbul, )947, s. 145 vd. (şif~lı su efsanesi nakledilmiştir). Ayrıca bk. Bandırmalı-zade Ahmed Münih, Mecmua·i tekdga, İstanbul, 1307•

19 Ali, Kiinhii'l·ahbar, (Üniv. lctp~ 5959 var. 160 b) da yazdığıoa göre kül­liyenin açılışı Bayazıd II. nin de iştiraki ile büyük merasimle olmuştur. Burada veri­len ziyafete Ceo~vizli Meoovino da iştirale etmiştir, bk. Hammer, Hiı;toire de . l'empire ottoman, IV, s. 130, not 4. H adilen'ya göre, cami'in batı taı:afına Def­terdar Ekmekci-zade Ali:ned Paşa, cami kadar bir 'kısım ilave ettiğinden minare <>rtada kalmıştır. Ekmekci-zade Ahmed Paşa 1618 (1027 H.) de (bk. M. O. Bay·

' /

İSTANBUL'DA KOCA MUSTAFA .PAŞA' C.•\Mİ'İ

. .

159

halk tarafından bu ibadet yerine atfedilen «mucizelere> inanınağa devam edilmesi bir tarafdan da yeni halk inançları_nın doğması sa­yesin_de20, bu kiilliye daimi bir tekamüle mazhar olmuştur2ı. Cami'in eski tamirleri hakkında şimdiki halde fazla bir . şey bilmiyoruz 22,

sun, H aşan Bey· zade Ahmed Paşa, • Türkiyat f'1ecmuas~> x; (1953), s. 335, not ,86) öldüjtüne göre XVII. asır başlarında yapıtan bu kısım, sonralan haralı olmuş ~e bugün artık ortadan ka ybolmuştur. Yakın zamana kadar külliye açık ve ha h· ~elik bir sahanın ortasında bulunuyorcu, nitekim 156.3-64 (977 H.) de buradaki ~ostan duvarlarının tamir için keşfi yapılmıştır, bk. Z. Orgun, Hassa mimarları, !stanbul, 1939 (Arkit':kt'den ayrı basım), s. 10. Bugün hala cami'in etrafında

bostan \'e boş arazi vardır. 20 Doğrudan doğruya Bizans tarihine ba~lanan Çifte Sultanlar efsanesinden

başka burada Bizans zamanındanberi devam eden bir şifa verici hassa inancı, ve bir de değişik versiyonları olan meşhur zincir efsanesi vardır. Bunlar hk. bk. H. H . Russack, Byzanz und'Stambul, Sagen und Legenden vom Goldenen Horn, Berlin, 1941, s. 129 kşl., s. 191 (zincir hakkında); M. H. Bayrı, Istanbul Folklorrı, İstanbul, 1947, s. 141 vd. (Çifte sultanlar hakkında), şifalı su hakkında ise bk. s. 145; ye yukarıda not 11. Zincir şimdi İstanbul Belediye müzesinde bulunmakta• dı~. Buradaki efsaneler hak. ayrıca bk. Meyers Reisebücher, Konstantinopel, Le· ipzig-Wien, 1914, s. 179; bir rivayete göre, muayyen gecelerde şerefelerde kan­dil yalcılıcası adeti ilk defı{ olarak bu cami'de başlamıştır, bk. A. Sübeyl Ünver, Mahya ve mahyacılık, İstanbul, 1932 (/stanbul Belediye mecmuası, sayı 89 da.n ayrı b'asım); aynı müelf. Mahya hakkında araştırmalar, İstanbul, 1940.

21 Etrafında, Koca Mustafa Paşa tarafındap yaptırılan türbe, medrese, kırk höcreli -zaviye, şadırvan, mekteb ve imaretden başka, Ekmekci-zade Ahmed Paşa· nın yaptırdıjtı . ek bina, Veliyüddin Efendi'nin eseri bir muvakkithane, ·içinde bir­çok tanınmış şahsiyet ve hattatın gömüldüğ'ü geniş bir hazire (blc. N. Köseoğlu, not 18 deki makale), şeyhlerin türbeleri ; a vluda, Hacı Beşir.Ağ'a1 nıiı sütun halin­de 1737 (1150 H.)· tarihli bir ç!!şmesi' (b'k. İ. H. Tanışık, lstan~ul ç~şmeleri, İs· tanbul, 1943, 1, s. 156), Sadrıizam Rifat Paşa'nın 1854 (l271 H.) tarihli bir sebili (1. Kumbaracılar, Istanbul sebilleri, İstanbul, 1938, s. 55), Karasi mutasarrıfı Beh· çet Paşa'nın kız kardeşi Hacı Emine Hanım'ın tarihsiz başka bir sebili (bk. I. Kumbaracılar, ayn. esr., s. 67), kuzey cihetindeki avlu kapısı karşısında lcitabe­siz güzel bir ç~şme; yine avlu dışında 1707 (1119 H.) de ölen Hekimbaşı Girid ' li Nuh Ef~ndı'nin sonraları tekk~ olduktan sonra yıktırılan medresesi, (bk. S. Ün­ver, Akrabadin sahibi Giridli Nuh Efendi hakkında bir kaç kelime, <- Dirim• XIV (1939) s. 421- 425); içiade Nuh Efendi'nin de medfun bulunduğu sofa bulunmaktadır.

- 22 Hadika, 1, s. 165 de kubbe ve bazı kısımların H. 1179 zelzelesinde zarar gördüğü ve bunların 1767-68 (1181 H.) de tamirleri üzerine Mustakim-zô.de tarafın­

'dan iki tarih düşürüldüğünü yazmakta ise de, müellifin ifadesinden, bu zelzelede harap olup tamir editen kubbeniu nereye aid olduıtu pek anlaşılamamaktadır. Ve-

- levki bu kayıd cami'e dair olsa dahi, ancak kubbe ve yarım kubbelerin kalot kısım· !arına aid olabilir. Çün!Cü bu alCsamın kasnak ve kaide kısımları açıkça görüldüğ'.ü üzere XV. asır hususiyetlerine sahibtirler, bu hususta ayrıca kşl. not 28, 44.

160 · SEMA Vİ EYİCE

ancak soncemaatyeri rivaklarındaki kitabeden Öğrenildiğine göre,. hayli, har.ap . olan bu hayrat 1834-3.5 (1250 H.) de Mahmud I~.· .

tarafından tamir ettirilmiştir 23• Yakın bir. tarihte, rivakların ara­sındaki bölmeler, etraftaki müştemilat binaları, içteki · a9şap ak­sam kaldırılmış, ye birkaç sene önce yapılan daha ciddii bir ta-. ~irde de kubbe ve yarım kubbeleı: restore edilerek; bu klsımların mimari karakterleri sarih görünüşleri ile ortaya çıkarılmıştır. 1953 yaz aylarında da, cami'in iç sıva ve nakışları yeniienmekte idi-. Eski İstanbul'un kendine has havasını henüz muhafaza ede­bilen bir köşesini süsleyen bu abi de 24, temiz, bakımlı hali ile iyi . bir tesir bırakmaktadır.

Il

Eski · Hagios Andreas manastınndan, yalnız Koca Mustafa Paşa cami'i olan kilise kalmış, manastıı: binalarının yerinde yük-· selen çeşidli hayrat ise kısmen ortadan kalkmıştır 2~. Bir rivayete · göre, mabedi n i,al!ır.clt., yuk arıdaki binanın planına · uygun bir · mahzen bulunmaktadır. Şimdiki halde bu hususta müsbet bir şey söylenemez ise de, bu rivayetin' doğruluğuna ihtimal vermemek için bir sebep yoktur 2'1• Cami'in avlusunda veya etr'afında Walker .

23 Son c:em·aat yerinin tam ortasında iki sütun arasın; kapatan büyük iki· kitabeden sn~daki Mabmud ll.' nin bir tam irini, soldaki ise 184.7· 48 (1264 H.) de Abdülmec:id tarafından yaptırılan başka bir tamiri bildirmektedir. Yalnız bu kita­benin ifadesinden daha ziyade tekkenin tamiri · anlaşılmaktadır. Aynı zamanda,­avluyu çeviren duvarların da yenilendiği, avlu kapılarından ikisinin üstüııdeki ki··· tabelerden Öğrenilmektedir. .

2-i Koea Mustafa P_aşa c:anii1inin içinde bulunduğu mtıhit edebiyatımıza, A.H. Tanpıoar, Beş şehir, Ankara, 1946, s. 15-l- 156 daki tasvirleri v~ Y. K. Bey~t­lı'nın Kocamustafa ,Paşa adlı iki şiiri ile, bk. Resimli Hayat, sayı lö;-'16 . (1953)' girmiştir.

25 Bizans devrine aid bir kapı sövesi uzun müddet medreseyi süsleuikten sonra, (bk. J. Ebersolt, Etude sur la topogrophie et les monuments de .Constan.,_ tinople, •Revue archeologique~, 4. serie1 ·xıv (1909) !ev. 8)1 bunun harab olması üzerin~ Arkeoloji müzesioe getirilerek, bahçeye konmuştur, bk. İstanbul Asarıa­tika Miizeleri1 Resimli rehber, İstanbul, 1934, s. 127. Avlunun muhtelif yerlerin··· de, ve Saliha Hanım türbesinin arkasında duvarda görülen Bizans eseri parçalar h~rhalde manastıra ait bakıyelerdir. .

26 İstanbul'da bir çok eski Bizans kiliselerinin altında böyle mahzeolerin

İSTA:."''"Bl.JL'DA KOCA MUSTAFA PAŞA CAM!'İ 16:f.

Trust adına, Arasta sokağı hatiri Prof. Baxter tarafır.dan yapı!,..

ması tasarlanan araştırma ise ancak bir proje olarak knlmıştır 27 •.

Bina bugünkü g.örünüşü ile şu şekildedir: Bizans zamanındaki kilise, dışarı taşkın üç a.bsisi olan, muhtemelen merkezi kubbeli ve narthex'li bir bina idi ve ta.biatiyle medhal, batı cephesinin. ortasında, şimdi bir pencerenin olduğu yerde bulunuyordu. Şimdi: binanın kuzey cephesi boyunca, stalaktikli başlıklı 6 si,iturıa da..:. yanan beş kubbeli muhteşem bir soncemaatyeri uzanmakta (R. 5}

~ ve bunun ilk ve beşinci bölümlerinden birer kapı vasıtası ile içeri girilmektedir. Batı cephesine bitişik güzel ve z~rif minarenin ise,.

1 sekiz cepbeli olan kürsü kısmı ancak bir cephesi ile ana binaya eklenmiştir. Dışı muntazam yontulmuş taşlardan .örülme bir duvar kılıfı içine alınmış olan ana binanın, kilise zamanındaki narthex'i' bir takım çapraz tonoz ve kubbeler .ile örtülmüştür (R. 2). E~as mekanın ortasında ise dör t ağır payeni n hakim olduğu görülür~ Dış duvarlar ile, kubbe altı mekanın~ ayıran koridor halindeki deh-· lizierin ise narthex tonozu seviyesind_e beşik tonozlar ile örtulü: oldukları fakat sonralan bu sistemde ileride izah edeceğimiz üzere. bir takım değişiklikler yapıldığı anlaşılır. Esas kubbe, dört pa-· ye arasında uzanan dört büyük kemere bindirilmiş ve kare b ir· kule hali.nde yükseltilen bu rnekarım üstü sekiz köşe kasnaklı, pencereli bir ku bb e ile kapatılınıştır (R. 9). Kubbealtı ni ekanın ın.

güney ve kuzey cihetlerindeki debiizierin üzerieri ise kısmen birer· yarım kubbe ile örtülmüştür ki bunlar böy;lece binanın iç rneka­nına daha geniş ve . açık bir görünüş vermekle beraber. ,aynı za­manda ana kubbeyi taşıyan kübik lç.uleyi de desteklemektedirler .. Bu yarım kubbelerin herbirinde açılan üçer pencere ise içerisini

mevcud oldu~u tesbit edilmiştir (mesela, Eski İmaret, Kariye, Bodrum cami'lerin­de). Di~er taraftan, üstündeki binanın kaba bir surette planını veren bir şemaya.

ııahib biizı sarnıçlar bulunmuştur ki, buolıırın binaları ortadan kııybolmuştur, me­sela, Fatih civarında (blc. j. Strzygowski, P. Forcblıeimer, Bgzantinischen ·Was­serbehaelter von Kon:stantinopel, Wien 1893, s. 81) ve Gülhane yalanıoda (bk. E~ Mamboury, R. Demangel, Le quartier des Manganes, Paris, 1939). Kilisesinin al­tında olan mahzeo (Krypta) den başka lıer manastırıo bir veya birkaç sarn;cı ol­duğuna göre, Aodreas manastırının da herhalde sarnıcı olmalıdır. Filhakiku, kıble­tarafıodaki· bostanda içi su dolu bir sarnıç ağzı mevcuddur. Strzygowski, Forch­cheimer, adı geç. esr. de bu, zikredilmemiştir.

27 Bu hususda bk. E. Mamboury, Les foailles bgzantines ci Istanbul et dany sa banlieae immediale aa XIX. et XX. si!Jcles, •Bgzaniion» XI {1936) s . ~8~­

Tarih Dergisi - ll

'162 SEMA Vİ EYİCE

.aydınlatmak{adır ~8• Binanın doğu tarafındaki hırıstiyan mihrabının ·kavsi, tam oı:tada açılan bir pencere ile hafifletilmiştir. Aynı şe­;kilde; p rothesis ve diakonikon höcreleri de doğu duvarlarının

düzeltilmesi ve buralarda birer pencere açılması sayesinde orijinal şekillerini hayli kaybetmişlerdir. Binanın güney cephesin!n dışı

:gibi, doğu cephesinin dış yüzü de gemi omurgası biçi~ll tipik Türk kemerlerine sahib pencereleri olan muntaıam ve düz birer

·duvar haline getirilerek binanın dışardan, bir zamanlar kilise 01-·duğunun tahmin edilebilmesi adeta tamamen imkansı z kılın­mıştır (R. 5, 6). Koca Mustafa Paşa cami'i dışardan ancak bir ·yerde, evvelce bir kilise olduğunu belirtir ki, o da doğu cihe­tinde kurşun kaplı çatı seviyesini aşan, ve bema-beşik tonozu ile -esas apsis yarım kubbesini örten aksamdır (R. 9). Yani kısacası, burada dikkati çeken en mühim husus, eski bir ki!iseyi bir cami' ilciline getiren Türk mimannırı, eşsiz diyebileceğimiz bir muvafia­kıyetle, bu güç değişikliği yapabilmesi ve bilhassa binanın Bizans karakterini gizleyebilmesidirki, bu hale kiliseden çevrilen diğer <Camileriri hiçbirinde rastlanmaz.

Bizans ve Osmanlı-Türk mimari unsurlarının girift bir hal .aldıkları bu binanın hangi sanata mal edilmesi lazım geldiğini .kestirip atmağa imkan olmadıktan başka, böyle bir hareket ga­y ,et hatalı neticelerin elde e'tıiıesini de ddgurabilir ve .nitekim öyle -de olmuştur. Bu binanın uzun bir Türk •tarihi· olduğunu .h.iç göz -önünde tutmayan ve burada,_ mevctid bi~ada, bir Bizans mabedi-. nin saf hatlarını görrneğe çalışan ~üellifler, böyle bir düŞüncenin ,hatalı olabileceğini hiç hatıriarına getirmeden hayli garib ve ya­·İiıltıcı neticelere varmışlardır ki, şimdi bu değişik faraziyeleri Jıülasa edeceğiz.

m Binanın mimari vaziyeti hakkında görüşler

. İstanbul'un eski eserleri hakkında tedkikler yapmış olan mü:.. .elliflerin neşriyatında ötedenberi Koca Mustafa Paşa: cami'i yer

· 23 Bu peneerelerin sonradan, mesela (XVlll. veya XIX.) asırda: yapılan tamir­!er sırasında şimdiki hallerini almış veya açılmış olmaları mümkündür, kşl. not 44.

İSTANBUL'DA KOCA MUSTAFA PAŞA CA.i\IIİ'İ. 163

. . almış ve burası hakkında umumiyetle tarihi mahiyette maliimat verilmiştir 2G, Istanbul'daki eski Bizans ki!iselerf hakkındaki etü­dünü 1877 de neşreden Paspates'in kitabında ise, -mimari vaziyet hakkında herhangi bir bilgi b~lmak kabil değilse de Galanakis tarafından yapılan taşbasması levha, Koca Mus.tafa Paşa cami'i­nin üst yapısının Türk mimarisine uygun karakterini · açıkça be­Jirtmesi bakımından kıymetlidir so. Koca Mustafa PaŞa camilnin ilk rölövesi, Avusturyalı mimar D. Pulgher tarafındandan yapıl­mış, ve bugün artık doğru olmadığı tesbit edilen bir plan ile birlikte bir de kesit meydana getirilmişti. 31 Pulgher, mabedin üst yapısının ahenkli olmadığını söylemekle beraber, tedkik ettiği bi­nanın hangi kısımlarının Bizans devrine aid olduğunu ayırınağa

çalışmamış ve bahusus, ana kubbe ile iki yarım kubbeden meydana gelen orta mekan örtüsünü Bizans yapısı olarak kabul etmiştir. Bir kaç sene sonra, başka bir mimar, A. Choisy, ·de etraflı .tedkiklere dayanmadan Koca Mustafa Paşa cami'inin yarım kubbelerini bir Bizans inşaatı olarak. görmüştür s~. Bu iki mimardan bilhassa ikin­cisi, sahalarında kuvvetli kimseler olmakla beraber, o devirlerde henüz Bizans sanatı pek az tanılıyor, Osmanlı Türk sanalı ise hemen hemen bir meçhulden ibaret bulunuyordu. Fakat 1903 de sanat tarihçisi J. Strzygowski'nin eski Suriye-Mısır mimari eleman­larının Bizans sanatına nüfuzunu belirtmek için m~sbet bir .misal aradığıl)da, Pulgher'in çizmiş olduğu Koca Mustafa Paşa Camii planınd.an istifade ettiğini görüyoruz 83• Burada evvelce işaret et-

29 Bk. yukarıda not 7; J. von Hammer, Constantinopolis und der Bosporas, Pesth 18221 1, s. 482 de verilen maliimat d ekersiz ve hatalıdır; bu m.abedin Bi­zans zamanındaki tarihçesi hakkında ayrıca blc. Kondakov, Bizantiskij CerkfJi, Odessa, 1886 i s. 160- 162, S. By:zantios, cH KWV(i't":tVTtVOVitOAtÇ, Atina, 1851~ J, 333-334.

SO A. Pasp:ı.tes, Bul,;~vrtv:tl ~eAi-.cı:ı, istanbul, 1877, s. 318-320 ve res. sı D. Pulgher, Les arıciennes eglises bgz.antines de Constantinople, Vienne

1878, s. 30- 31 ve lev. 15; planın çok eksik ve hatalı oldoku gayet aşikardır. S2 A. Cboisy, L'art de biitir chez les bgzantins, Paris, 1883, s. 129 vd~

:res. 154. · 83 J. Str:zygowski, Ursprung und Sieg der altbgzantinischen Kunst, Wienı

1093, s. XVII, müellif, • ... sö entsteht im Grundriss ein Kleeblattförmiger Ost­teil mit :zentraler Kuppel» diyerek bu binada yonca biçimini planın orijinal şekli ·olarak ele almakta ve b!Jnun Üzerine hipotezini lcnrmaktadır. Diker tarJlftıin 1 O. Wulff, Koimesiskirche in Nicö.a, Strassburg, 1903, s. 109 vd., da burası dokrudan dofrruya Ayasofya şeması ile alakah bir Bizans · yapısı olarak ele alınmaktadır.

164 S~MAVİ EYİCE

tiğ~miz üzere, ana kubbeyi güney ve kuzeyden destekleyen iki yarım kubbe bulunmakta ve doğu cihetinde de ahsis'in yarım

kubbesi binanın bu kısmını kapatmaktadır. İlk bakışta bu sistem, Bizans sanatının, Istanbul'da misallerine rastlanan c:yonca> biçimli plan tipinin çok farklı bir numunesi intibaını bırakıyordu 34• ~Strzy­gowski, etraflı bir tedkike lüzum görmeden bu şemar.ın purada mevcud olduğunu kab.ul etmiş ve binayı doğrudan doğruya . Bi­zans . c: yonca> planlı kiliseler grubuna dahil edi vermiştir. Aynı

müellif, aynı zamanda, bu binanın c:yonca» biçimli planın b~tün

cvsafına sahib bulunmadığını farketmiş olacak ki, . ana kubb~yi destekleyen yarım kubbeler sistemini, Ayasofya'da kullanılmış olan sistemin bir tenevvüü olarak da ele almıştır. Yani Strzyg;owski' ye göre Ayasofya'da orta sahnı örtrnek üzere batı-doğu aksı üze­rind~ . sıralanem bir kubbe ile iki yarım kubbe, Hagios Aodreas kilisesinde. de tatbik olunmuş, yainız şu farkla ki bu defa bu sis­tem bir kilise için esas olan batı- doğp aksı üzerinde değil fakat Bizans kiliselerinde hiçbir fonksiyonu olmayan güney-ku­zey. yani muhayyel bir enine aks üzerinde tertib edi~miştir. Eğer hakikaten böyle bir hal varid olsa idi, Bizanslı mimar acaba ni-

Fakat bu müellif, aşatıda not 42 deki eserinde fikrinden döoer.-k, daha ihtiyatlı' bir ifade kullanmıştır.

S! Bizans yonca planlı kiliseterinin başlıca hususi.yeti yan duvarlarda da dı ; varı taşkın abı;is _ biçiminde çıkıntıların olmasıöır. Bu tip kiliselerden İstanbul'da Kan kilis~si ııdiyle .maruf Muhliotissa ile Heybeliada'da ~anagbia (bk. N. Brunov, Die Panagiakirche auf der Inseİ Chalki in der Umgebung von· konstantinopel, •Bgzantinisch·Neugriechische Jahrbücher• VI _ (1927-28), .s. 509- 520) · kiliseleri zilcrolunabilir • . Yonca planlı Bizans kiliselerinin en ·belli ba.şlı misalleri Yunanis­tan ve Aynoroz'da bulunmaktadır. Bunların hemen hemen hep~inde yarım kub­beli yan kanadlar dışardan belirlidir., Her ne kadar hıristiyan mimarisinde bir dik­dBrtg~n içine tersim e.dil~iş yonca planlı nüınuneler varsa da, bunlar. Teb.eşsa (bk. A. Ballu, Le monast~re bgzantin de Tebessa. Paris, 1897) veya Çnriçıngrad (bk. V. Petkovic, Les faailles de Tsaridchin Grad, <ıCahiers Archeologiqaes• III, Paris_, 1948, s. 39- 48) da oldu tu gi,bi doj'p:udan dotruya,.kilise olmayıp, ı_nar~r ~ion binalarıdır (bu hususda bk. A. Grabar, Martgriam, Paris, 1946, I, s. 102). Tamamen bir diledörtgen içinde yonca planlı ,tek kilise ise, Diyarbakır civarında

~ah da .El-Adr_a süryani k_ilise~idir (bk. · G. L. Beli, Charches and monasieries of the. Tur. Abdi n and .neighbouring, distriçtş, Heidelberg, 1918, s •. 26; daha iy~· bir. planı içi~ bk. U. Monneret de Yıllard, Le chiese de/La Mesopotamia1• Roma; 1:940, s. oS~ res. 61). Bu tip Bi~~n~. sana!ı~~ tesir etmemiş ancak bir bı:n~eri, Kudüs'de Vaftizci loannes kilisesinde tekrarlanmıştır, bk, L. H. Vincent, _Le .. plan tr:efle dans .l'ar.chitecture byzantine, •RepueArcheologique~ I (Par is, 1~20}, s •. 82 -111 ..

İSTANBUL'DA KOCA MUSTAFA PAŞA CAMİ'İ 165

çin Ayasofya'daki tertib tarzını aynen tatbik etmemişti, ve bu tip Bizans mimarisinde neden t<~krarlanmayarak garib, münferid ve Bizans · mimarisine aykırı bir misal olarak kalmıştı? Bu sualin cevab! ne Q zaman ·ne de bugün verilebilir. Çünki bu şekil ·Bi­zans kilise mimarisine uymamaktadır. Hagios And re as kilise-. sini Ayasofya mrmari tipinin bir tenevvüü olarak görmek doğru olamazdı. Zira Ayasofya, bir mimari. gelişmenin bir hasarnağını teşkil ediyor ve örtü şekli estetik ve statik esaslara bağlanıyor­

du. Halbuki Andreas kilisesi tek olarak kalmakta ve Bizans -ki­liselerinde enine bir aks meydana getirme temayülü olduğuna dair hiçbir emare de bilinmemektedir. Hernekadar Bizans mima­risinde enine ·açılan · bazı kilis eler, · < trikonhos> denen yonca bi­çimli binalar varsa da, evvelce işaret ettiğimiz gibi, Koca Mustafa Paşa cami'i olan Andreas kilisesi bu tipin nümunelerinden bariz farklar göstermektedir. Kısacası, bu · bina, bir Bizans kilisesi ola­rak, ·Bizans · mimarisinin iki ayrı tipinin ikisi·nde· de yer alamazdı~ F·akat" herşeye rağmen, Pulgher'in eksik ve hatalı planı, ve Str.zy­gowski'nin vuzuhsuz ve mesnedsiz hipotezi yerleşmiş 85 bulunu­yordu ki ilk dünya harbinden birkaç sene evvel Istanbul'un ~ski Bizans kiliseleri hakkında etraflı üç ayrı ve büyük eser hazırlan~ mağa başlamışdı.

· Fr-ansız Maarif vekaletinin emri ile 1907-8 de tedkiklerde bulu­nan J. 'Ebersolt ve mimar A. Thiers, Koca Mustafa Paşa cami­inde de çalışmışlar ve binayı yeniden _çizmişlerdi. Neşreqile~ ilk raporda, Ebersolt b~rasını bir ctrlkonhos>, ·bir . yonca planlı bina .olarak ele almıştı 36 ; nihayet 1913 .d·c . Çıkan büyuk ·bir nihai ese­rinde .aynı likri tekrarlıyor ve binanın yarım ku b belerini ·Bi­·zans ·devrine ·aid olarak ·kabul ediyordu 87, 'Fakat aynı · seneler-de ni imar R. · Traquair ile çç.hşan Ingiliz· A. van Millingen ise ·i912 de neşrettjği kitabında tamamen farklı .bir netiçeye varmış. bu­lunuyordu as Millingen-'e .g:öre bina, Bizans zam~nında kilise Iken,

85 Strzygowski'nin yonca planın menşei bakkındaki ·hipotezi Weigand tara· fından ten·kid edilmiştir. Cev:ibı hk. bk. J. Strzygowski, Der Ursprang des Trikon· ch en kirchenbaues, «Zı itschrift fiir Christlii::he Krınst•, XXVIII (1916), s. 181_,_:,190.

30 J. · Ebersolt, not 25 deki makalesi, ·s. · ıs- 'ıs; · · 37 J. Ebersolt, A. T·bi~rs, Les · eglises de Gonatan'tinople, Paris, 1'9i3, s.

'15 - 85, ' 1ev. ı9 _t21, planda Osmanlı devrine· aid aksariı ·hiç gösterilmemiŞtir: 88 A. van Milliogen, R. 'Traquair, 'Bgzantirre 'Charches 1n ·Coristantfnople,

166 SEMA Vİ EYİCE

doğrudan doğruya bir <ambulatory church> 33 idi. Yani yonca biçimi ile alakası olmadıktan · başka, yarım kubbeler ve ana kubbe tamamen Türk devrine aid aksamdi. Şu halde. Hagios Andreas kilisesi, ancak zemin şeması bakımında~ mevcuddt;ı, üst yapı ise ana hatları bakımından Türk mimarisi hususiyeflerini gösteriyorau. Milling-en'in bu farklı kanaati, _· o sırada kitabı ba­sılmakta olan Ebersolt'u biraz düşündürmüş olac~k ki, kitabına ekiediği 'bir zeylde bu meseleyi ele almış fakat Millingen'in hipo­tezine karşı müsbet bir cevab vermiyerek eski fikrinde direnmekle iktifa etmiştir 40• Yine aynı senelerde C. Gurlitt'in başkanlığı altın­da eski İstanbul'un eserlerinin rölövelerini yapan Alman heyeti de 1' .... ~a Mustafa Paşa cami'i ile alakadar olarak tedkiklerde bulun­muşdu. Gurlitt de, Pulgher, Choisy, Ştrzygowski ve Ebersalt'un düştüğü yanlış yola saplanmışdır '11• Bu binadan bahsetmek mec­buriyetinde olan diğer ilim adamları ise, bu tereddüdlü durumu yerinde halletmek yoluna gitmeksizin birinden birinin hipotezini kabul ederek işin içinden sıyrılıyorlar ve garibdir ki ekseriyet Ebersolt tarafına meylediyordu 42• Aradan yıllar geçtikten sonra

Londoo, 1912, s. 106-121, res. 87 deki plaoda son cemaat yeri yanlış · olarak 6 lcubbe ile gösterilmiştir.

89 •Ambulatory church> tabirini kubbealtı mekanı dehlizlerle Çevrili kilise olarak tercüme edebiliriz. Bu tipi Ebersolt, •egliscs a trois collateraux autour de la nef• şeY.:inde tarif eder ve İstanbul'dan 8, Tesalya'daıı bir misiii gösterir, blc. Monul1'ents d'architecture, Paris 1934, s. 65- 66. ·

40 J. Ebersolt, A. Thiers, Eglises, s . 164. 41 C. Gurlitt, Die Baiıkanst Konstantinopels, Berlin, ts. s. 40; lcv. 10 g, c,

f. planda Osmao!ı devrine ai d aksam nisbeten tamam ise de çok büyük hatala• da vardır, mesela, bioaoın doğu cihetinde hakilt:ütc düz bir duvar varkeo, ,planda dı· şarı taşkın bir apsis gösterilmiş, soıı cemaat ycriodeki mi h rab hiç işaret edilmemiş· tir. Gurlitt sonraları Baedeker rehberini yazarken fikrinden caymıştır; kşl. not 42.

42 Bellibaşlı umumi Bizans sanatı tarihlerinde· şa vaziyet görülür:· O. Wolff, Alfchristliche and Byzantinische Kunst, Pot.sdam, 1924, ll, s. 390 (cvvelce kat'i bir fikri olmasına mukabil müellif bu defa kararsız ka lmıştır, ltşl. yukarıda not 33); L. Brebier, L'art byzantin, Paris, 1924, s . 189 (yonca planlı tezinin tarafını tatar); aynı müellif; Le monde byzantin, c. 3, Paris, 19W, s. 519 da aynı filcrin· de sehat etmiştir; C. Dichl, Manuel d' art byzantin, Paris, 1925·26, I, s, 333 {strüktürü ba~ımından Ayasofya, planı bakımıodan yonc~ planlı fikrindcdir) j Baedeker, Kon$iantinopel and Kleinasierı, Leipzig, 1914, s. 179 (knbbc ve yarım kubbelcrin Osmanlı yapısı oldo~a kabul edilmiştir) ; A. Hamiltou, Bgzantine ar­chitectarc al'! d· decoration, London, 1933, s.· 35 (Milliiıgcn'iıı tezini kabul etmiş~ tir); P. Sclıweinfurth, Die bgzantinische Form, Berlin, 1943, s. 50 (yonca planlı

İSTANBUL'DA KOCA MUSTAFA PAŞA CAMİ'İ 16/-

bu, hatalı diyeceğimiz hipotez o kadar kuvvetle yerleşmişti ki,. son senelerde çıkan modern neşriyatta artık Koca Mustafa Paşa'. cami'i, bugünkü hali ile bir Bizans devri yap:ısı olarak kabul edi-· liyor, hatta analoji olarak gösterilerek başka hipotezlere dayanak -oluyordu 43•

Halbuki, A. van Millingen~in düşüncesi çok m.akul olup Koca Mustafa Paşa cami'.i, üst yapısı bakımıı-.dan tamamen bir Os­manlı-Türk eseri idi. Bizans sar. atı mütehassısları Türk sanatı elemanlarını gayet tabii olarak göremedikten başka, garib bir zihniyetle, önlerindeki binanın beş asırdır Türk .olduğunu da gözönünde bulundurmuyorlardı 44• Osmanlı-Türk sanatı mütehas­sısları için ise, Koca Mustafa Paşa camii, bir Bizans eseri idi ve· onlarin alaka sahalarının dışında kalıyordu. Bu yazıının gayesi,. İstanbul'daki sayısız eski eserler arasında bir tanesinin sadece: filan mimari tipde olduğunu ve bu hususda ortaya atılan hipo­tezler arasında A. nn Millin gen'inkinin doğru olduğunu iddia. et-:-· rnek değildir. Koca Mustafa Paşa cami'i, doğrudan doğruya Türk sanatı çerçevesi içine giren bir problemdir ve Osmanlı-Türk mi-

olduğu fikrindedir); P. Lemerle, Le style bgzantin, Paris, 1943, s. 47 (kubbeli\ baziiika tipinin bir merlıalesi olarak görür).

43 Mesela, J. Baltrusaitis, L'eg!ise cloişonnee en Orient et en Occident,. Paris , 1941, s. 15 (müellifin ne demek istediği çok mübhemdir); A. Frolow, L'eg­lise rouge de Peruştica, • The B alletin of the Bgzantine Institute, Il, (1950) 469:.

4t J. Ebersolt, Monumentş d'architectare bgzantine, Paris, 1934, · s. 39, 155,. müellif bu son neşriyatında meseleyi tekrar_gözden geçirmesi lazım gelirken bunu: yapmamıştır . Beşik tonazla yan dehlizlerin tadil edildiklerini kabul etmekle bera­ber yine müsbet bir delil göstermeksizin, yirmi !ene önce söylediği •Cependant: les lignes essentielles du monument ont etes ı:espectees> cümlesini tekrar lamak· · tadır. Yegane delili, ana kubbe kasnağında ve yarım kubbelerdeki pencereleriu­yuvarlak kemerli oluşlarıdır. Bir kubbe aksamının taş ve tuğla dizileri halind~ olan inşa tekniği, tamamen türktür (mesela, Ayasofya hamarnı eebhesi ile muka­yese edilebilir, bu hamam hk. bk. H. Glück, Die Baeder Konstantinopelş, Wieur 1923, s. 83 - 90). Alt kısmı Osmanlı devrini gösteren bir kubbenin üst kısmı Bi­zans de~rine aid olamaz zannındayım 1 Yuvarlak .kemerlere gelince, bu tip ke-· merler Türk san'abnda bilhassa kubbe pencerelerinde ve diğer yerlerde kullanıl­m;şhr. Koca Mustafa Paşa camiinin Türk mimannın yuvarlak kemerleri kullandı­ğının bir delili, cami'in Osmanlı devrine aidiyeti herkesee kabul edilen dış cebhe­kaplamalarında da böyle kemerierin bulnnııiaeı, ve cami'in bitişiğindC::ki med re· senin revaklarının tamamen yuvarlak kemerli olı.ışudur, bu revakların resmi içiD< hk. Millingen, Churches, lev. 29. ·

1.6~ SEMA Vi EYİCE

'marisinde mühim bir merhalenin ilk basamağına işaret etmekte­·dir. Şimdi bunu izah edelim.

IV

Cami'in Osmanlı-Türk mimarisindeki yeri

Koca Mustafa Paşa cami'ini üst yapısını bütün unsurlan ile 'bir Bizans eseri olarak sayanlara göre, burası Ayasofya sistemi­:nin farklı bir benzeri, bir tenevvüü, veya yonca planı tipinin baş­_ka bir eşine rastlanmayan gayri tabii bir misalidir. Bunlardan bi.:. :rincisini reddedişimizin sebebi, bilhassa burada lüzumsuz ve inor­_ganik oluşu yüzündendir 45• İkinci tip ile alakasını reddedişimiz .ise, burada karşımıza çıkan şeklin, şimdiye kadar bilinen ve ta­,nınan nümunelerin hiçbirine benzemeyişinden dolayıdır. Bu mi­·mari tipiere girmediğine . göre, eski Hagi·os Andreas · kiiisesini, ·normal tiplerden birine bağlamak icab etmektedir. Kubbealtı me- · :kanı bugün, alçak bir beşik tonoz ile örtülü batı tarafındaki deh.: .lizden iki sütunla ayrılmış bulunmaktadır. Yarım kubbelerin in­.şası ile kısmen ke~ilen güney ve kuzey debiizlerinin de kubbe .kaidesine nazaı:an-.alçak beşik tonozlar ile örtülü oldukları, ka­Jan bakiyelerde·n anlaşılmaktadır. ·Bu takdirde, ·yan dehlizlerin -de, aynı batı delılizinde olduğu gibi evvelce jki paye arasmaa .sıralanan ikişer sütun~_a, .. kubbealtı rnekanindan ayrıldıklarını ta~­·,rnin etmek zor olmaz46

• Yani :Fetihten önceki Hagios An.dreas ki· lisesi . ortadaki ana ku b be mekanını bir U harfi şeklinde çeviren beşik tonozlu üç dehlize sahibdi (R. 1). Bugün hala duran batı .dehlizinden anladığımıza göre, bu dehlizlerin tavan irtifaları pek faiia · değildi. ·su yüzden, orta ku b be mek~ni çok dah.a }r:fiksek bi~ gödinü_ş: kazaniyer; .ve ana :l{ubb~y"i üişıyan . dört buy_ük . kemeriii ~ç açıklıkları , pencereli duv~rlar (tyn:ıpanon) :ile .kapatil_ıyordu. Ha-

45 Binanın örtüsünü Ayasofya'nmkinin bir ·benzeri o1arak görebilmek için . :kuzey·gÜney aksının varlığını kabnl'etmek elzeındir, halbuki bu aks ·Türk mimarın ·.mabede verdiği yeni ·iıksdır. . . .

· 46 Millingen, Churcheş, res. · 36 v~ ·40 da Andrens kilisesinin kanaatimize :g~ie · hakikate en uygun olan . i'est!tüsyonları verilmiştir, ·bunlar Ebersolt, Egli­se~:'deki restitüsyon ile makayese edilebilir.

İSTANBUL'DA KOCA MUSTAFA PAŞA CA!"'..Iİ'İ 169

gios Andreas kilisesini Bizans zamanındaki bu şekli, tarifini yap­tığımız tipi-n bir nümunesi olarak kabul edildiği takdirde mün­ierid de kalmamaktadır. Yine İstanbul'da başka bir . misalde bu tipi bulmak kabildir ki · bu misal, eski Lips manastırının kilisesi ·olan bir ma bed, sonraki adı ile · Fenari İsa cami'idir-47• B uracia bi­ribirine bitişik olarak inşa edilen iki kiliseden 1-280-1300 seneleri .arasında im peratoriçe Theodcra tarafından yaptırılan · güney kili· sesi, kubbealtı mekanını üç taraftan çeviren beşik tonozlu dehliz­ler ve bunlar ile ana meka·nı ayıran ikişer sütun .ve nihayet kub- . :be kemerlerini gizleyen yüksek kübik bir kaide ile bu tipin tam bir nümunesi halinde karşımıza çıkmaktadır <l8• Bu inşaat, Andreas ·kilisesinin Theodora Raoulaina tarafından 1284· e dQğru esaslı .surette tamiri ile aynı zamana isabet ettiğine göre, bu tipin, o .sıralarda Bizans'da rev-aç bulduğuna ihtimal vermek herhalde _yerinde olur.

Bhıans . kiliselerinin büy.ük bir ekseriyeti gibi :Hagios Andreas :kilisesi de balı-doğu istikametinde uzanan ince, uzun bir ~ina idi ve hıristiyan-ortodoks lirürjisi icabiarına uygun olarak, iç mekan biribirlerinden tecrid edilerek, yalnız ortada, .kubbe altında umu­·mun ibadet için kullanabileceği bir mekan bırakılmıştı 49• · Onbeşinci

-asır sonlarında, burasını Koca Mustafa Paşa tçin cami_' haline .ge­tiren Osmanlı-.Türk- mimarı ise g:üç bir mesele _ karşısında bulunu­yordu: Milırabın kı bl e istikametine göre ayarlanması, .ve . kıble ·duvarına paralel saflar halinde yapılan i badetin . layıkiyle yerine getirilebilmesi için ·bu mihrabın, cami'in içinde mümkün· olduğu .kadar her zaviyeden görülebilir bir hal · kazandırılması icab ediyor-

47 Bu bioa haldeında bibliyografya için bk. S. ·Eyice, . Demiı:ciler fJB Fatih . Dar.iişşifası mescidleri, «Tarih Dergişi•, I (1950), s.· 363, -not 21.

48 Bioanın son planı için blc. S. Casson, Great discoveries in bgzantine -art) cfllustrateri Lonrlon News• (1931) 610; E. Mamboury, Istanbul Toaristique, İstanbul, 1951, s. 293; A. M. Schneider, Bgzanz, Berlin, 1936, s. '62. Aynı ·tipe

:yaklaşan baş!ca bir binanın da, XI. asırda yapılan Hagios Georgios Maiıganoi .kilisesi oldu~u, burada yapıla.n - kazılarda anl.!!-şılmıştıı:, bk. E. Mamboury, •R. De­mangel, Le Quartier ,des Manganeıı_, Paris, 1988, !ev. 5, bu kilise, yunan haçı pla·

· nından etrafı de·hlizli tipe· g~çişi .belirten bir intikal ;eseri ola_r~_ ,;gösterilebilir.

49 Bizans medeniyetinde kubbenin manası için bk • . P. Schweinf.urth, Bizan$ ·.ikonogra}J<.asınria lsa, (.Tarih ·/)ergisi, lll, 1952), s. 15. Bir .. ortoqoks .kilisesinde '-bema, ııpsı's ve prothesis ile diakonikon halkdan daima tecrid edilm!ş~ir. ·Nartex -de daima ayrıdır.

170 SEMA Vİ EYİCE

du. Yani mimf.tr, bir kilisenin batı-doğu aksı üzerinde uzanan ince uzun ve bölgülü yapısını, kuzey-güney aksına göre uzanan bir cami'e tahvil etmesi için, mümkün mertebe binanın· içindeki maniaları, saf halindeki i badeti zorlaştıran, ve milırabın ! görül­mesini perdeleyen b5lgüleri -binanın stabilitesini tozm.ı:idan­kısmen veya tamam~n hertaraf etmek mecburiyelinde idi. Kili· seden cami'e çevrilen mabedierde umumiyetle bu problem basit bir tarzda, mesela Ayasofya'da olduğu gibi eski ahsis'in içine veya sağ köşesine meyilli .olarak yerleştirilen bir mihrab ilavesi ve göze pek de hoş gelmeyen bir aks inhirafı . sayesinde te'min ediliyordu.

Halbuki, evvelce de işaret ettiğimiz gibi, ·Koca Mustafa Paşa cami'i adını alacak olan sabık kiliseye imkan derecesinde yeni vasfına uygun bir görünüş verrneğe dikkat eden Türk mimarı bu meseleyi şu suretle halletmiştir: Binan ı n aksını doğudan hafifce: güneye inhiraf ettirerek çarpık bir eser meydana g-etireceğine, binaya, eskisine lamamen dikey olan yeni bir aks vererek yapıyt kuzey-güney istikametine çevirmiştir-5

1). ·Bu değişiklik ile · aynı za­manda iki şey elde edilmiş oluyordu . ki, bir kere binaya istenilen kıble istikameti ·en uygun surette temin edilmiş diğer taraftan da. böylece enine uzanan bir bina halini alan bu ibadet yeri, saflar halindeki sıralanınağa müsaid bir şekil kazanmıştı. Yan debiiz­deki orta mekandan ayıran kemerler ve sütunlar kaldırıldığı tak­dirde de ideal bir cami mekanı elde ediliyordu. Fakat bunun ya­pılabilmesi için, binanın bütün aksamının yeni aksa uydurulması:

ve bilhassa örtü sisteminin, bu yeni plana göre i.henkli surette· yenidentanzimide elzemdi. Bahusus yan dehlizlerin beşik tonoz­larının iç tarafda mesnedi olan sütunlar kaldırılınca, bunları ya. takviye veya ortadan kaldırmak zaruri oluyordu. Mimar işte bu­rada··. bütün dehasını göstererek bu tonozl~mn bir mesnede ihti­yaç . gös~eren kisıriilarını yıkmış sı ve böylece aÇılaı1 iK:i' ya-n· den.::.

5() Burada .umumi olarak bu cihet adlarını kullanıyoruz. Bir gemi pusulas., ile yapılan kontrolda, binanın kilise halindeki absisinin kuzey·doğu ile doğu, 60·

. ile 70 derece arasında olduğu, bugünkü m ihrabın ise, güney· doğu, 50 ile 40 de· re.ce arası olduğu görülmüştür. ·

51· Bu dehliz tonazlarının kesildiği, · Gurlitt, Barıkunst, lev. 10 g. de, Eber· · -#lolt, Eglises, deki resimde bariz surette görülmektedir. Kuzey debiizinin tonozu­nun kesik ağızları üstünde tipik türk kemerleri mevcuddur, heı halde karşı tarafda.

İSTANBUL'DA KOCA MUSTAFA PAŞA CAM.İ'İ 17t

!izin üzerlerine iki yarım kubbeyi kurmuştur. Diğer taraftan bi­naya kuzey-güney istikametinde yeni bir aks verildiği ve bütün, islami aksamın bu yeni aksa göre . tanzim edildiği açıkça görül­mektedir 52• Nitekim kilise zamanındaki batı . medhali .. hatta! edi­lerek, kıble duvarının karşısındak·i kuzey duvarınd~ iki yeni med-·. hal açılmış, bu duvarın dışıı a boydan boya muhteşem ve yüksek bir son cemaat yeri eklenmiş, tek minareli ekser Osmanlı cami'le­rinde olpuğu gibi, minare de, kıble aksının sağ tarafına, batı du­varı önüne inşa edilmiştir. Nihayet binanın dış görünüşüne, or­ganik bir yeknesaklık vermek için, bütün duvarlar taş bir duvar kılıfı içine de alınınca, Bizans yapısı bir iskeletin etrafında adeta yepyeni bir bina doğmuştur. Örtü sistemir.e gelince, ikinci dere­ced~ki aksamda yapılan ufak tefek değişikliklerden başka, · esas. değişikl~k ortada meydana getirilmiştir. Yarım kubbelerin ne gibi teknik .bir zaruretten doğduğuna yukarıda işaret etmiştik. Fakat şu var ki, bunları yaparken mimar daha başka hususları da göz_ . . önünde bulundurmuştu. Eski kiliseden ancak dört ana payeyi ve-bunların arasında bağiantıyı temin eden .dört büyük kemeri mu7

hafaza etmişti. Bu keıPerler doğu ve bat~. cihetlerinde, muhafaza. edilen tonozlar iile takviye olmakta devam ediyordu. Kuzey ve· güney cihetlerinde ise takviye vazifesi yarım kubbelere yüklen~ miştir. Bu kemerler yeni baştan · örülen kübik bir kaide içine­alınmış .ve punun üstüı:e de sekiz köşeli kasnağı olan kubbe oturtulrİıuştur. Gerek bu kubbe . kasnağı, gerek bu kübik kaidenin son Himirden sonra meydana çıkan inşa tekniği, bunların Os­manlı devrine aid oldukl,?rındahiç şüphe bırakmamaktadır. Yarım kubbeler, teknik zaruret ile ta,kviye kaygusundan başka, cami'in iç­görünüşünde de büyük bir rol oynarlar. Kuzey-güney aksına göre olan bina, bu istikamette sıralanan kubbe ve yarım kubbeler ile

bunların benzerleri olmalıydı. , Geçen asır içinde mi h rab yeniden inşa edilirken. bunlar da şimdiki hallerini almışlardır.

52 Geret:: Gurlitt, Baukanst, lev. 10 g. de ve gerek Millingen, Charches,_ res. 109 da binanın ana hatlarının bu yeni kuzey-güney aksına gör~ ayarlandııı-ı . bariz olarak görülür • . Bu resimlerde, malıedin aslında tamamen başka bir aksa. müteveccih uzun bir bina olduğu hiç belli .olmamaktadır. Mimar, binanın dış du· varlarında burasının ~ski bir kiİisc oldo~unu mtivaffakiy~tle gizlemi~ oldoğu gibi,. içeride de aynı şeyi yapmış . ve sol tarafdaki eski apsisin kavsini kısmen bir du· varla kapatmak snr~tiyle gizlemiştir, Millingen, !ev . . 25 alt resmin sol köşesinde. görülen buradaki mabfel ise artık mevcud değildir.

172 · SEMAVİ EYİCE

'kuvvetli bir mekan vahdeti kazanmış (R. 7) ve bu binanın, bir za­manlar, tamamen aksi istikamette olduğu hususu adeta gözden kaybedilmiştir 5~. Diğer taraftan Koca Mustafa Paşa cami'i, diğer "kiliseden çevrilme cami'lerle kıyas edilerniyecek derecede terah,

1

aydınlık · ve islam ibadetine uygun bir zemin ve atmosfer; · arzet-·mektedir. Eskisinden tamamen farklı yeni bir -aksa göre,· Bizans "(}evrinin ancak mahdud bazı aksamından istif.ade (fakat bunları da ·imkan nisbetinde gizliyerek) suretiyle yepyeni bir esasa göre ya­-pılan Ko~a Mustafa Paşa cami'i, bu şekliyle bir Türk eseri sayı­labileceğine göre, Osmanlı -Türk mimarisindeki yeri nedir? ·Cami olarak ele alındığında, güneye tevcih e~Hmiş bir yapı ha­linde karşımıza çıkan ve ortada bir ana kubbe, mihrap ile medhal dehlizleri üzerinde birer yarım kubbesi bulunan. bu mabed, ilk :karakteristik misallerden birinin istanbul'daki Bayazıd cami'inin teşkil ettiği tipin bir nümunesinden başka birşey değildir. Fakat burada mühim olan nokta şudur ki, Koca Mustaf-a · Paşa cami'i, 1486 senesinde yeni baştan yapıldığına, · Bay-azıd - ciı.mi'i ise 1500·01 {H. 906)- 1505-06 ·(H. 911) de inşa edildine göre 54 Türk mimarisin .. -deki bu yeni tipin öncüsü doğrudan doğruya Koca Mustafa Paşa -cami'i olmaktadır. Bu tipin menşei· 55 ve gelişmesi mevzuumuz dı-.şında kaldığından bu gibi meselelerio üzerinde duracak değiliz. Ne _gibi bir tekamül ve ne mahiyette ilhamlar ·ile meydana gelmiş ·olursa olsun, iki yarım kubbe ile desteklerren bir ana · kubbeli sis­tem, şimdiki bilgimize göre Tütik mimarisinde ilk defa olarak, burada, Koca Mustafa Paşa cami'inde tatbik edilmiştir. Tarih iti­bariyle daha eski başka ·bir misal bulununcaya kadar Şimdilik ,bunu böylece kabul etmek herhalde yerinde olur.

öS Şimdiye kadar yapılan planlarda binanın Osmanlı devrine aid aksarnı ih· .mal edilmese, bu husus dah<ı. kolaylıkla anlaşılabilirdi . Cami'in doA-ru bir planı·

. nın çıkartılması herhalde çok yerinde olur. ö' Hadi ka, I, s. 13 ....;. 14; Baukunst; A. Gabriel, L•s · mosquees de Constan­

:iinople, {Syria, 1926), s. 372- 374 j · C. Esad Arseveu, L'iırt turc, İstanbul, 1939, .s. 154 j H. · Ed hem, Camileri miz, İstanbul, 1988, s. 43; Yedigün noşriyatı, 1ırtan· -bul ô.bideleri, Istanbul ·tz. s. 21- 24. .

55 Bu tipio · do!uşu hakkında bir farazi ye olarak bk. A ·M. Schueider, Sop­lıienkirche und Suliansmoschee, •Byzantinische Zeitschrift• XLIV (1951), ·s, ~09 -516.

İS'I"AXBt:L'DA KOCA MUSTAFA PAŞA CA..i\Iİ'İ 17>

V

Koca Mustafa Paşa cami'nin mimarı

Hagios Andreas kilisesinden, Koca Mustafa Paşa cami'ini meydana 'getiren Türk mimarı kimdir? Maalesef bugünkü bilgi­lerimizle bu. sualin cevabını vermek güçtür. Fetih'Len sonra Si­nan'a kadar geçen zaman içinde bazı mimar adları bilinmektedir .. Bunlar, Atik Sir:an, Mimar Ayas, Kemaleddin ve Mimar Hayred­din'dirsa. Bunlardan ilk ikisi Fatih d.evrinin, diğer ikisi ise Baya­zıd II. devrinin mimarları ·olarak ileri sürüıürler. Fakat maalesef,. r.e Kemaleddin ve ne de Hayreddi'n hakkında · etraflı malfrmat mevcuddur. Umumiyetle Hayreddin'e izafe edilen en belli başlı eser, Edirne'deki · sayazıd IL külliyesidir ki 1474-1488 seneleri ara­sında inşa edilmiştir 5;. Yine-aynı mimarın eseri olduğu iddia edi­len İstanbul'daki Beyazıd II. cami'inin Kemaleddin'in olabileceği. ihtimali de bir vakitler ortaya atılmıştır 58.

Koca Ivl~stafa Paşa cami'inde mimaı ın hususiyetlerir.i, örtü sistemi ile minarede olmak üzere başlıca iki yerde bulabiliyoruz ..

6G A. Refik, Türk mimarları, Istanbul, 1937,· s. 8; Atile- Sinan hk. bk. i. H~ Kon yalı, Azaalı Sin.an, İstanbul, 1!15:3, Bayazıd ll. devrinde · bir de mimar- Mu'rad'~ dan babsedilmel.::tedir, bu hususila b le • . S . Eyice, Galata hakkında iki kitab,.. • Tarih Dergisi• I (1949), s. 205, not 15. ·.

57 R. Osman, Edirne Rehnüması, Edirne, 1336, s. 44, O. Aslanapa, Edir· ne'de Osmanlı devri ô.bideleri, İstanbul, 19!9, s. 62 vd. ; T. Gnkbilgin, not 17 deki esr., s •. 357 'vd., aynı .müel. E d ir" e, lslô.m Ansikl.opedisi, IV, s . 122; Q_ N •. Peremeci, Edirne tarihi, İstanbul, 1940, s. €8.

GS Hadika, f, s. 200 de Hayreddin'in Sultan Bayazıcj!ın mimarı. olduğu ka­y~dlıd ı r. Sonraları Kemaleddin nazariyesi ortaya atılmış,, ve Gabriel, not 54 deki. makalesinde, bunu kabul etmiştir. Bu fikrin hatalı olduğu o zamanlar ileri sürül-· müştür, bk. A. Süheyl Ünver, Mimar Kemaleddin mi;. Mimar Hayreddin mr?',. <4kşam gazete~i (8. Şubat. 1338). Şorası · muhakkak ki, İstanbul'daki Bayazıd ca· mi'inin mimarı olarak da Hayreddin'i kabul etmek . zorundayız. Çünkü, .Kem.leddio.. · haleleında müsbet hiç b ir kayıd yoktur. Diger tarafdan Mimar Murad'ın oğlu ··ri­vayet olunan Hayr:eddin, Osmıınlı-Türk san'atına. y~pyeni. bir vecbe veren, birçok· yenilikleri yaratan san'atkar olarak bi\inir ve hakkında efsaneleşmiş .birç~kriva­

yttler dolaşır, b k. T. Menzel, H ay r ü d d i i n , lsldm · Ansiklopedisl, V,, .s. 392· ve oradaki bibliyografya. Ayrıca bk. G. E. Arseven,. L'art turc, İstanbul, . 1939,. s. 152 vd.; ve. Sed ad Ç,etintaş,, Türk tarihinin ana hatları eserinin mÜs'Ueddeleri~ seri ll, nô. 5, Osmanlı· Türk mimcrisi, Ankara tz., s. 18- 20.

174 SEMAVİ EYİCE

.Evvelce de işaret ettiğimiz gibi örtü şeması bakımından bu ese­

..rin en yakın analojisi, İstanbul'daki Bayazıd cam'i'i olup, sanki bu ·büyük abideyi meydana getiren usta, projesinin ilk tecrübesini, başka bir tabide maketini Koca Mustafa Paşa cami'inde 1 yapmış

gibidir. Minareye gelince Koca Mustafa Paşa cami'inin \ninare­.-sinin bilhas.sa kürsü kısmı,' İstanbul ~çinçle diğer bir · eştne rast­.. İanmayan bir tiptedir. Binaya yalQız ·bir ç:eph~ı;i ile bitişen bu ·İ:>Oligoİıal planlı kürsünün her cebh.esi sta!aktitli . başlıklar~ sahib 'burmalı ince zar~f köşe sütunları . ile ayrılmıştır. Bu sütunların. baş­lıklarına BUrsa kemerleri 'bindirilerek, kürsünün. her 'cebhesi birer niş haline getirilmiş . ve nihayet böyl~.ce . Çerçevelenen .herbir ·cebhenin iç sathı mermer birer kaplama pano iİe doldu'ri.ılmuş­tur (R. 8). İstanbul'da ancak XVIII. asra aid uzak bii benzeri .olan· bu minare kÜrsünün 59 aynı eşine Edirne' de, Bayazıd IL :külliyesiİıin cami'indeki riıin~relerde rastlanması hayli dikkat ç~7' kicidirG0• Diğer taraftan başka bir analoji de, ' üsküp'de 1502 .(H. 908) yapılan Yahya Paşa cami'inde d.e· görülİnektedir 01• Bun­lardan çıkartacağımız netice, Bay'azıd . çlevrinde aynı miriıarıri Üs­küp, 'Edirne ve · İstanbul'da çalışmış olduğudur, ve kanaatimize göre bu mimar, Koca Mustafa Paşa cami'ini yapan sanatkardır . .Acaba Mimar Hayreddin midir ? Bu hususta kat'i bir cevap ver­mek henüz zamansız olmakla beraber . bunun akla en yatkın bir ,ihtimal olarak gözüktüğünü söyleyebil.idz. Bir gün çıkacak yeni bir -vesika, şüphesiz bu meseleyi aydı~latacaktır. · . . .

59 Kiliseden çevrilmiş olan Küçük Ayasofya cami'inin XVIU. asırda 'Mustafa Paşa tarafından yaptırılan ve 1985 e doğ'ru yıktırılan minaresinin kürsüsü· aynı :tiptn daha basit ve barok usluba uydurolmuş şeklidir, bk. Hadika, I, s. 188.

6J Bu minare kürsüsiinün iyi bir resmi için bk. S. Çetintaş, Minarelerimiz, ... Güzel San'atlar•, IV (1942), s. 67, res. 1; bu minare kürsüsü minaresinin eski -nümunelerini, yine Edirne'de Üç Şhefeli'de buluyoruz, bk. aynı yer, ·res. 8,'-11, -ı2, 13. Böyle bir minare kürsüsü, Edirne'de H> 873 (1468) taribii Ayşe·Kadııi ca-mi'inde mevcuddur, b k. E. H •. Ay verdi, Fatih deuri mimarisi, İstanbul; 1953,' s. ·246, res. ·20&. .

61 Bu cami hakkında · b k. H. Duda, Balkantiirkische Studien, Wien; 1949, ·s. 58, Yahya Paşa evkafı hakkında bk. T. Gökbilgin, nof 17 deki eseri, s. 456.; Üsküp'de Koca Mustafa ' Paşa;nın olduğu söylenen diğ'er bir cami hakkında bk.

;yukarıda ıiot 17 ve ayrıca bilhassa blc. R. Anhegger, Neaes zur Ba'lkantiirkis­-chen Forşchang, •Zeitşchrift der D.·Morgimlanaischen Gesellschaft, neue Folg'e :28 (1953). s. '70- 91.

İSTANBUL'DA KOCA MUSTAFA PAŞA CAMİ'İ 175

Koca Mustafa Paşa cami'i hakkındaki bu tetkikimizin G2 neti-cesini şöylece hülasa edebiliriz : ·

1. Cami'in esasını teşkil eden Hagios Andreas kilisesi, XIII. asır sonlarında yeni baştan yapılmıştır. Bu bina plan itibariyle kubbealtı mekanı beşik tonozlu .dehlizleri çevrili tipte idi 63.

2. Bina 1486 da cami haline getirilirken büyük ve esaslı bir değişikliğe tabi tutulmuş, ve bu sırada, iç mekanı bir cami'ye uymadığından, qi.naya yeni bir cihet verilerek, yan dehlizler açıl­mış ve örtü, iki yarım kubbe ile desteklenen bir ana kubbe haline getirilm iştir.

3. Türk mimarisinde bu siste~ şimQik.i malumatımıza göre ilk defa olarak burada tatbik .. edilmiştir. Ancak Koca Mustafa Paşa cami'indeki teşebbüsten sonra lstanbul'dakf Bayazıd cami'in­de aynı sistem daha geniş ölçüde. kullanılmış . ve sonraları daha da gelişmiştir. .. ·

4. Bu sistemi bu şekliyle ilk ortaya: atan mimar kimdir? Şimdilik buna kat'i bir cevab verilemez ise·· de, HayredcFr'in adı bir ihtimal olarak hatıra gelir. Fakat bt! mimar hakkında · müsbet bilgiler hemen hemen hiç denecek kadai.az olduğundan, herhangi bir kat'i hüküm vermek için henüz erkendir.

6~ Bu yazımız cami'in tam bir mono~rafyası olınadııtından, bazı deıterli te­ferruat (mesela oyma aA-aç kapı kan:ıtları) üstünde durulmamıştır.

6S Hagios Andreas kilisesini, Orta Bizans devrinin karakteristik yunan ha· çı planına sabib olarak tabmin etmenin dokru olmıyaca~ı muhakkaktır. Ch. Diehl, Constantinople, Paris, 1985, s. 7B de burasını haç planına giden tekimülün bir merhalesi olarak görmüş ve not 42 deki kitabındaki fikrini muhafaza etmiştir. Bizim kanaatimize göre, XIII. asırda esaslı tamir gören kilise, mevcud eski mal­zemeden istifade soretiyle h:ı.ç pl:ı.nın.ian daha ileri bir kadernede bulunan bir plan şekline göre yapılmıştır.

176 SEMAVİ EYİCE

1. Koca Mustafa Paşa cami'inin Bizans zamanındaki şeklini gösteren tahmini rP.stitüsyon (A. van Millingen'den)

İSTANBUL'DA KOCA MUSTAFA PAŞA CAMİ'İ '

.Em eizRNS orvAi

e.\\'1 Bil >'J'I:ZID Ir DEYRt

CJ :.<JN.QRI(i OSf'>I'INr.t

ii.tNEI..EAI

2. Koca Mustafa cami'inin planı. (Gurlitt'den, lüznmlu dôzeltmeler yapılarak çizilmiştir).

1777

Tarih Dergisi - 12:

:178 SEMAVİ EYİCE

S. ·Sak kapı üstündeki 891 taribii lcitahe.

· 4. Sol kapı iistüadeki 896 tarihli kitahe. ·

İSTANBUL'DA KOCA MUSTAFA PAŞA CAMİ'İ 179-

5. Koca Mustafa Paşa cami'i (Batıdan).

6. Koca Mustafa Paşa cami'i (Güneyden).

180 SEMA Vİ EYİCE

. · 7 •. Koca . Mı:ıstafa Paşa cami'inin iç gö~·ü~i!şü ·(Gurlitt'den)

İSTAN~UL'DA KOCA MUSTAFA PAŞA CAMİ'İ 181 .

:8. Koca Mustafa Paşa cami'inin. minaresinin kürsü kısmı.

182 SEMA Vİ EYİCE

9. Koca Must'afa Paşa cami'inin batı cihetindeki bostandan ~ı:numi gorunuşu~ Solda min are, sakda geride ise Koca Mustafa Paşa tarafından· kendisi için yaptırılan fakat .Bursa'da idam ve defnolunması uzerine kızına

tahsis edildiği söylenen Safiye Hatun türbesi görülmektedir.