Upload
hoangquynh
View
230
Download
7
Embed Size (px)
Citation preview
T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİMDE PSİKOLOJİK HİZMETLER ANABİLİM DALI
REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK PROGRAMI
GELİŞTİRİLEN DUYGUSAL ZEKA EĞİTİMİ PROGRAMININ ORTAÖĞRETİM DOKUZUNCU SINIF ÖĞRENCİLERİNİN DUYGUSAL ZEKA DÜZEYLERİNE
ETKİSİ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Şahnur TUFAN
ANKARA Temmuz, 2011
T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİMDE PSİKOLOJİK HİZMETLER ANABİLİM DALI
REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK PROGRAMI
GELİŞTİRİLEN DUYGUSAL ZEKA EĞİTİMİ PROGRAMININ ORTAÖĞRETİM DOKUZUNCU SINIF ÖĞRENCİLERİNİN DUYGUSAL ZEKA DÜZEYLERİNE
ETKİSİ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Şahnur TUFAN
Danışman: Doç. Dr. Metin PİŞKİN
ANKARA Temmuz, 2011
iii
ÖNSÖZ
Eğitim kurumları toplumun vazgeçilmez bir kurumlarındandır. Aileler,
çocuklarının iyi bir insan olması ve gelecekte iyi bir iş sahibi olması için
çabalamaktadırlar fakat genellikle öğretim kısmına -notlara, sınavlara- daha çok
önem vermektedirler. Ancak günümüzde sadece notların iyi olmasıyla hayatta
başarılı olunamayacağı, bunun yanında bireyin kişilerarası ilişkilerde iyi olması,
duygularını kontrol edebilmesi ve karşısındakini anlayabilmesi gibi yeterliklere de
sahip olması gerektiği anlaşılmıştır. Bu yeterliklerin toplamı duygusal zekayı
oluşturmaktadır. Duygusal zekanın geliştirilebilir olduğu düşünülmektedir. Bu
düşünceden hareketle, geliştirilen ve bu araştırmada etkisi araştırılan duygusal zeka
programının alana katkı sunması umulmaktadır.
Çalışmalarım boyunca değerli fikirlerini benimle paylaşan, her konuda
destek olan ve yol gösteren tez danışmanım Doç. Dr. Metin PİŞKİN’e teşekkürlerimi
sunarım. Yüksek lisansımın ders aşamasından itibaren birlikte olduğumuz, tezimi
bitirmem konusunda beni yüreklendiren, sürekli etkileşimde bulunduğumuz
arkadaşım Aida DURAN'a; tezimi bitirmem için bana zaman yaratan sevgili anneme
ve kayın valideme; her zaman yanımda olan ve varlığıyla bana güven veren sevgili
eşime ve bunun yanında babama ve kardeşlerime teşekkürlerimi sunarım.
iv
ÖZET
GELİŞTİRİLEN DUYGUSAL ZEKA EĞİTİMİ PROGRAMININ ORTAÖĞRETİM DOKUZUNCU SINIF ÖĞRENCİLERİNİN DUYGUSAL ZEKA DÜZEYLERİNE
ETKİSİ TUFAN, Şahnur
Yüksek Lisans, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Programı
Tez Danışmanı: Doç. Dr. Metin PİŞKİN
Temmuz, 2011xiii– 164sayfa
Bu çalışmanın amacı, geliştirilen duygusal zeka eğitimi programının
ortaöğretim dokuzuncu sınıf öğrencilerinin duygusal zeka düzeylerine etkisi
incelemektir.
Araştırmanın bağımsız değişkeni olan duygusal zeka eğitimi verilmeden
önce Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği (DZYÖ) öntest olarak uygulanmıştır. Öntest
sonucunda duygusal zeka puanları düşük olan öğrenciler tesadüfi olarak deney,
kontrol ve plasebo olmak üzere üç gruba ayrılmışlardır. Bu çalışma her grupta 15
olmak üzere toplam 45 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Deney grubuna 10
oturumluk Duygusal Zeka Eğitimi Programı, plasebo grubuna öğrencilerin sevdiği
etkinliklere yönelik 7 oturumluk bir program uygulanmıştır. Kontrol grubuna ise hiçbir
program uygulanmamıştır. Deney grubuna uygulanan toplam 10 oturumluk
Duygusal Zeka Eğitimi Programı bir psiko-eğitim programıdır. Goleman’ın bahsettiği
özfarkındalık, özyönetim, sosyal farkındalık ve ilişki yönetimi yeterlilik alanları
dikkate alınarak oluşturulmuştur. Duygusal Zeka Eğitimi Programının her bir
oturumu haftada bir defa gerçekleştirilmiştir. Birinci oturum öğrencilerle tanışma ve
program hakkında bilgi verme, ikinci oturum duyguların farkına varma, üçüncü
oturum duyguları ifade etme, dördüncü oturum duyguları yönetebilme, beşinci
oturum duyguları kontrol etme, altıncı oturum iyimserlik, yedinci oturum motivasyon,
sekizinci oturum empati, dokuzuncu oturum etkili iletişim ve onuncu oturum
programı sonlandırma olarak belirlenmiştir.
Deney grubuna ve plasebo grubuna uygulanan programlardan sonra üç
gruba da sontest uygulanmıştır. Deney, plasebo ve kontrol grubunun sontest
ortalama puanlarını karşılaştırmak için ilişkisiz örneklemler için tek faktörlü ANOVA;
her bir grubun öntest-sontest ortalama puanlarının karşılaştırılmasında ise ilişkili
örneklemler için t-testi kullanılmıştır.
v
Araştırma verileri analiz edildiğinde, deney, kontrol ve plesebo gruplarının
sontest ortalama puanları karşılaştırıldığında, deney grubu ve plasebo grubu
öğrencilerinin sontest ortalama puanları arasında anlamlı bir fark gözlenmediği,
ancak deney grubu öğrencilerinin puanının kontrol grubu öğrencilerinin puanlarından
anlamlı bir biçimde daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bulgular ayrıca, kontrol ve
plasebo gruplarının öntest ve sontest ortalama puanları arasında bir fark
gözlenmemesine karşın deney grubunun sontest ortalama puanının öntest ortalama
puanından anlamlı bir biçimde daha yüksek olduğunu göstermektedir. Bu sonuç,
geliştirilen Duygusal Zeka Eğitimi Programı’nın, dokuzuncu sınıf öğrencilerinin
duygusal zeka düzeyleri üzerinde belirli oranda etkili olduğunu göstermektedir.
vi
ABSTRACT
The Effect of Developed Emotional Intelligence Training Programme on The Levels
of Emotional Intelligence of 9th Grade Students at High School
TUFAN, Şahnur
Master Dissertation, Guidance and Psychological Counseling Department
Advisor: Assoc. Prof. Dr. Metin PİŞKİN
July 2011, xiii – 164 pages
The aim of the current study is to search the effect of developed emotional
intelligence training programme on the levels of emotional intelligence of 9th grade
students at high school.
Emotional Intelligence Competency Scale had been applied as pre-test
before being given the emotional intelligence training. According to the result of this
scale, by using random selection procedure, the students with low scores were
divided into three groups as treatment, control and placebo. The total number of the
students in these three groups was 45. Emotional Intelligence Training Programme
including 10 sessions was applied to treatment group and the programme including
7 sessions which were related to the most favourite activities determined by the
students was applied to placebo group. No programme was applied to control group.
Emotional Intelligence Training Programme is a psycho-educational programme. It
was formed by paying attention to Goleman’s competencies such as self-
awareness, self-management, social management and relationship management.
Each session of Emotional Intelligence Training Programme was applied once a
week. The first session is the acquaintance with the students and giving information
about the programme. The second session is being aware of emotions. The third
session is expressing emotions. The fourth session is being able to manage
emotions. The fifth session is controlling emotions. The sixth session is optimism.
The seventh session is motivation. The eighth session is empathy. The ninth
session is effective communication and the tenth session is ending the programme.
After appliying the programmes, the post-test was done for the three groups.
One way ANOVA for post-test scores of the three groups and t-test for related
groups for pre-test-post-test scores of each group were used for measurement.
When the research data were analyzed and the post-test scores of
treatment, placebo and control groups were compared, no significant difference was
observed between the treatment and placebo groups’ post-test scores, but the post-
vii
test scores of treatment group was defined significantly higher than the post-test
scores of control group. Besides findings pointed out that there was not a significant
difference between the pretest-posttest scores of control and placebo groups.
However, a significant difference between the pretest-posttest scores of treatment
group was found. This result points out that Emotional Intelligence Training
Programme applied to the 9th graders is effective in a certain extent.
viii
İÇİNDEKİLER JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI………............................................................... iii
ÖNSÖZ……………………………………………………………………….................... iv
ÖZET ………………………………………….....................................….………………v
ABSTRACT…………………………………………………………………………………vii
İÇİNDEKİLER……………………………………………………………………………… ix
TABLOLAR LİSTESİ ………………………………………………….............................xi
EKLER LİSTESİ…………………………………………………………........................xiii
BÖLÜM 1 GİRİŞ…………………………………………………………………….…………………..1
Problem…………………………………………………….………….…………………….1
Amaç…………………………………….……………………………………….... ……….7
Denenceler…………………………………………….…………………………………….7
Önem ……………………………………………….……………………………………….7
Sınırlılıklar ………………………………………….……………………….......................9
BÖLÜM 2 KURAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR………………………………...10
2.1. KURAMSAL ÇERÇEVE …………………………………………………………….10
2.1.1. Duygusal Zekanın Gelişimi ve Tanımları……………………………. …………10
2.1.2. Bilişsel Zeka-Duygusal Zeka İlişkisi...…………….……………………………..12
2.1.3. Duygusal Zeka Modelleri ve Modellerin Boyutları ……………………………..13
2.1.3.1. Mayer- Salovey Duygusal Zeka Modeli ……………………………...14
2.1.3.2. Reuven Bar-On Duygusal Zeka Modeli………………………….……14
2.1.3.3. Robert K. Cooper- Ayman Sawaf Duygusal Zeka Modeli ……….…17
2.1.3.4. Daniel Goleman Duygusal Zeka Modeli……………………………...20
2.1.3.5. Goleman, Boyatzis ve Hay/McBer Duygusal Zeka Modeli ………...22
2.1.4. Ölçme Yaklaşımları ve Duygusal Zeka Ölçekleri ……………………………...23
2.1.4.1. Ölçme Yaklaşımları …………………………………………………….23
2.1.4.1.1. Kendini Değerlendirme (Self report)…………………….….24
2.1.4.1.2. Başkaları Tarafından Değerlendirilme (informant)………. 24
2.1.4.1.3. Beceri veya Performans Ölçümleri…………………………24
2.1.4.2. Duygusal Zeka Ölçekleri………………………………….…………….24
2.1.5. Duygusal Zeka ve Eğitim……………………………………….….. ……….……25
2.2.İLGİLİ ARAŞTIRMALAR …………………………………………………………….27
2.2.1. Duygusal Zeka İle İlgili Yurt İçinde Yapılan Araştırmalar.………....................27
ix
2.2.1.1. Duygusal Zeka Eğitim Programları İle İlgili Araştırmalar ………….27
2.2.1.2.Duygusal Zekanın Diğer Değişkenler İle İlişkisini Araştıran
Çalışmalar ………………………………………………………………………...30
2.2.2. Duygusal Zeka İle İlgili Yurt Dışında Yapılan Araştırmalar……………………36
BÖLÜM 3 YÖNTEM…………………………………………………………………………………..40
Araştırma Modeli.…………………………………………………………......................40
Çalışma Grubu…………………………………………………………………………….40
Duygusal Zeka Eğitimi Programı ……………………………………………………….44
Veri Toplama Aracı……………………………………………………………………… 47
Kişisel Bilgi Formu………………………………………………………………..47
Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği – DZYÖ……………………………………….47
Denel İşlemler ve Veri Toplama Süreci ……………………………………………….. 49
Verilerin Analizi ……………………………………………………………………………50
BÖLÜM 4 BULGULAR……………………………………………………………….….…………….53
Deney, Plasebo ve Kontrol Grubunun Sontest Ortalama Puanlarına İlişkin
Bulgular…...………………………………………………………………………………. 53
Deney Grubunun Öntest-Sontest Ortalama Puanlarına İlişkin Bulgular…................55
Kontrol Grubunun Öntest-Sontest Ortalama Puanlarına İlişkin Bulgular ….………..56 Plasebo Grubunun Öntest-Sontest Ortalama Puanlarına İlişkin Bulgular ….………57
BÖLÜM 5 TARTIŞMA VE YORUM ………………………………………….………………………58
BÖLÜM 6 SONUÇ VE ÖNERİLER ………………………………………….………………………64
Sonuç………………………………………………………………………………64
Öneriler…………………………………………………………………………….64
Araştırmaya Yönelik Öneriler……………………………………………64
Diğer Araştırmalara Yönelik Öneriler ………………………………….65
KAYNAKÇA………………………………………………………………..………………67
EKLER…………………………………………………………..………………...............78
x
TABLOLAR LİSTESİ Tablo No Sayfa No Tablo 1. Bilişsel Zeka-Duygusal Zeka Farkı ………………………………….………13
Tablo 2. Mayer- Salovey Duygusal Zeka Modelinin Boyutları ………………………14
Tablo 3. Reuven Bar-On Duygusal Zeka Modelinin Boyutları ………………………15
Tablo 4. Robert K. Cooper- Ayman Sawaf Duygusal Zeka Modelinin Boyutları …..17
Tablo 5. Daniel Goleman Duygusal Zeka Modelinin Boyutları…………….…………21
Tablo 6. Goleman, Boyatzis ve Hay/McBer Duygusal Zeka Modelinin Boyutları….22
Tablo 7. Duygusal Zeka Ölçekleri………………………………………………………24
Tablo 8. Deney, Plasebo ve Kontrol Grubundaki Öğrencilerin Cinsiyetlerine Göre
Dağılımı…………………………………………………………………………41
Tablo 9. Deney, Plasebo ve Kontrol Grubundaki Öğrencilerin Annelerinin Eğitim
Durumuna Göre Dağılımı……………………………………………………..41
Tablo 10. Deney, Plasebo ve Kontrol Grubundaki Öğrencilerin Babalarının Eğitim
Durumuna Göre Dağılımı……………….. ………………………………….42
Tablo 11. Deney, Plasebo ve Kontrol Grubundaki Öğrencilerin Ailelerinin Aylık Gelir
Durumuna Göre Dağılımı ……………………………………………………42
Tablo 12. Deney, Plasebo ve Kontrol Gruplarının Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği
Öntest Uygulamasından Aldıkları Puanların Ortalamaları ve Standart
Sapmaları……………………………………………………………………...43
Tablo 13. Öğrencilerin Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği Öntest Ortalama Puanlarının
Deney, Plasebo ve Kontrol Gruplarına Göre ANOVA Sonuçları………...43
xi
Tablo14. DZYÖ Faktör Analizi Sonuçlarına Göre Faktörlerin Açıklanan Varyansı ve
Güvenirlik Analizi Sonuçları………………………………………………….48
Tablo 15. Deney, Plasebo ve Kontrol Gruplarının Duygusal Zeka Yeterlilik
Ölçeğinden Aldıkları Toplam Puanlara İlişkin Değerler…………………..50
Tablo 16. Deney, Kontrol ve Plasebo Gruplarının Duygusal Zeka
Yeterlilik Ölçeğinden Aldıkları Puanlarına İlişkin Shapiro-Wilk
Değerleri…… …………………………………………………………………51
Tablo 17. Deney, Plasebo ve Kontrol Gruplarının Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği
Sontest Uygulamasından Aldıkları Puanların Ortalamaları ve Standart
Sapmaları…………………………………………………………………......53
Tablo 18. Öğrencilerin Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği Sontest Ortalama
Puanlarının Deney, Plasebo ve Kontrol Gruplarına Göre ANOVA
Sonuçları………………………………………………………………………54
Tablo 19. Deney, Plasebo Ve Kontrol Gruplarının Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği
Sontest Puan Ortalamalarının Tukey Testi Sonuçları …………………...54
Tablo 20. Deney Grubunun Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği Öntest-Sontest
Ortalama Puanlarının Karşılaştırması……………………………………....55
Tablo 21. Kontrol Grubunun Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği Öntest-Sontest
Ortalama Puanlarının Karşılaştırması ………………………………...……56
Tablo 22. Plasebo Grubunun Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği Öntest-Sontest
Ortalama Puanlarının Karşılaştırması………………………………………57
xii
EKLER LİSTESİ
Ek Sayfa No Ek 1. Duygusal Zeka Eğitimi Programı Oturumları……………………………………78
Ek 2. Duygusal Zeka Eğitimi Programı Oturumlarının Özeti ve
Değerlendirilmesi ……………………………………………………………… 148
Ek 3. Plasebo Grubuna Yapılmış Olan Uygulamaların Özeti ve
Değerlendirilmesi………………………………………………………….........154
Ek 4. Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği ………………………………………………...157
Ek 5. Kişisel Bilgi Formu………………………………………………………………..158
Ek 6. Duygusal Zeka Eğitimi Programında Yapılan Bazı Form Örnekleri ………...159
1
BÖLÜM 1
GİRİŞ
Problem
Tüm insanlar arasında başarı geçmişten beri istenilen ve hedeflenen bir
olgudur. Başarı, “bir işte elde edilen yararlı sonuç” olarak tanımlanmıştır (Türk Dil
Kurumu [TDK], 2007). Başka bir tanıma göre ise başarı, “insanın kendisi için
belirlediği kişisel ya da profesyonel hedeflere ulaşmasıdır” (Stein ve Book, çev.
2003:s.26). Başarı sosyal hayatta, iş hayatında ve eğitim hayatında hedeflenen bir
olgudur. Ancak başarı denince önce akademik başarı düşünülmektedir. Özellikle
okullarda müfredatın yoğunluğu, sınavların çok olması nedeniyle akademik başarı
ön plandadır. Akademik başarı, okullarda kişisel-sosyal, eğitsel ve mesleki gelişim
başlıkları altında toplanan rehberlik hizmetlerinin eğitsel gelişim hizmetiyle ilgilidir.
Eğitsel gelişim, öğrenciye zamanını iyi kullanma, verimli ders çalışma yollarını
öğrenme, plan yapma ve uygulama, sınavlara hazırlanma, öğrenme engellerini
aşma gibi konularda yardım hizmeti sunmaktadır (Nazlı, 2011). Gözlemler, gerek
anne-babaların gerekse öğretmenlerin eğitsel rehberlik etkinliklerine, başka bir
deyişle akademik başarının arttırılması için yapılması gereken etkinliklere daha fazla
önem verdiklerini ortaya koymaktadır.
Son yıllarda akademik başarının kişinin hayatta başarılı olmasında büyük bir
etken olmadığı anlaşılmıştır. Kaya (2004), bir bireyin akademik başarısı nedeniyle
çok iyi bir meslek elemanı olabileceğini, ancak aynı ölçüde iyi bir eş, iyi bir baba ya
da iyi bir yönetici olup olamayacağının bireyin “duygusal zekası” ile
açıklanabileceğini belirtmiştir. Pişkin (2007) zaman zaman okulda başarılı olan
kişilerin iş yaşamına atıldıktan sonra aynı başarıyı gösteremediklerini, okulda vasat
olan bazı kişilerin ise iş yaşamında büyük başarılar kazandığını belirtmiştir. Bunun
sebebi olarak da okulda başarılı olmak için gereken yeterlikler ile iş yaşamında
başarılı olmak için gereken yeterliklerin farklı olduğunu, okuldaki başarı için daha
çok gerekli olanın bilişsel zeka (IQ) olduğunu; hayattaki ve iş yaşamındaki başarı
için ağırlıklı olarak duygusal zekanın (EQ) gerektiğini vurgulamıştır. Akademik
açıdan başarılı olan insanların çoğunun hayatta başarılı olamadıklarının;
hayatlarından memnun olmadıklarının; iyi sosyal ilişkiler kuramadıklarının görülmesi
duygusal zeka kavramının ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
Duygusal zeka kelime bazında incelendiğinde “duygu” ve “zeka”yı
içermektedir:
2
Duygu, “belirli nesne, olay veya bireylerin insanın iç dünyasında uyandırdığı
izlenim” olarak tanımlanmaktadır. Duygu kelimesi Latince “movere” kelimesinden
gelmektedir. Bu kelime “hareket etme” anlamındadır (Konrad ve Hendl, çev. 2004).
Bu anlam gerçekten duygu kelimesiyle bağlantılıdır çünkü duygular bireyi harekete
geçirir. Duygularla ilgili önemli olan konu ise duyguları tanımak ve onları kontrol
edebilmektir. Goleman’a (çev. 2007) göre, halk dilinde duygu “kalp” olarak
nitelendirilmektedir.
Zeka, “İnsanın düşünme, akıl yürütme, objektif gerçekleri algılama, yargılama
ve sonuç çıkarma yeteneklerinin tamamı, anlak, dirayet, zeyreklik, feraset” olarak
tanımlanmaktadır (TDK, 2007). Zeka denince akla bilişsel zeka gelmektedir fakat bu
kavram artık yerini çeşitli zeka alanlarına bırakmıştır. Goleman’a (çev. 2007) göre,
halk dilinde zeka “kafa” olarak nitelendirilmektedir.
Duygusal zeka duyguların ve zekanın birleşimidir. Yani kalp ve kafanın
uyumlu çalışmasıdır. Duygu ve zeka birbirinin karşıtı gibi algılansa da aslında
birbirinin tamamlayıcısıdır. Duygusal zeka da bu tamamlayıcılığı savunmaktadır.
Duygusal zeka kavramının ortaya çıkmasında Thorndike‘nin (1927) “Sosyal
Zeka” ve Gardner’in (1983) “Çoklu Zeka Kuramı” etkili olmuştur. Gardner sekiz farklı
zekadan bahsetmiştir. Gardner’in kuramındaki içsel zeka (bireyin kendisiyle olan
iletişimi) ve sosyal zeka (bireyin diğer insanlarla olan ilişkileri) duygusal zeka
(Emotional Quotient) kavramına temel oluşturmuştur. Her iki kuramcı da, insan
zekasını bilişsel zekanın ötesine taşımak gerektiğini ve zekanın sosyal ve duygusal
boyutlarının tanınması gerektiğini vurgulamışlardır (Akt. Stenberg, 2004).
Duygusal zeka kavramını ilk ortaya atan, Salovey ve Mayer’e (1990) göre
duygusal zeka, “kişinin kendisinin ve başkalarının hislerini ve duygularını izleme,
bunlar arasında ayrım yapma ve bu bilgiyi düşünce ve eylemlerinde kullanma
becerisini içeren sosyal zekanın bir alt kümesi”dir. Bu kavram Salovey ve Mayer
tarafından “empati, duyguları ifade etme, bağımsızlık, beğenilme, kişilerarası
problem çözme vb.“ duygusal nitelikleri belirlemede kullanılmıştır (Akt. Shapiro, çev.
1998).
Duygusal zeka kavramını 1995 yılında yayınladığı “Duygusal Zeka: EQ
Neden IQ’dan önemlidir?“ adlı kitabıyla popüler hale getiren Daniel Goleman’a (çev.
2007:s. 62) göre duygusal zeka,
“…kendini harekete geçirebilme, aksiliklere rağmen yoluna devam edebilme, dürtüleri kontrol ederek tatmini erteleyebilme, ruh halini düzenleyebilme, sıkıntıların düşünmeyi engellemesine izin vermeme, kendini başkasının yerine koyabilme ve umut besleme…” dir.
3
Goleman duygusal zeka konusunda dört yeterlilik alanından bahsetmiştir.
Bunlar: 1- Özfarkındalık (self-awareness), 2- Özyönetim (self-management), 3-
Sosyal farkındalık (social awareness), 4-İlişki yönetimi (relationship management).
Weisinger’e (1998) göre duygusal zeka, duyguların akıllıca kullanımı olarak
tanımlanmıştır. Weisinger duygusal zekanın dört yapıtaşını şu şekilde sıralamıştır:
1- Duyguları fark etme ve tanımlayabilme yeteneği, 2- Bireyin kendisini ve başkasını
anlamaya yardımcı olacak duygulara ulaşabilme ve bu duyguları üretebilme
yeteneği, 3- Duyguları ve onlardan gelen bilgiyi anlama yeteneği, 4- Duyguları
düzenleme yeteneği (Akt. Yaylacı, 2006).
Bar-on’a (1997) göre ise duygusal zeka, “kişinin çevresel etki ve baskılara
olumlu tepkiler verebilmesini sağlayan, bilişsel olmayan beceriler bütünüdür”. Bar-
On duygusal zekayı beş temel alana ayırmıştır: 1- Kişisel zeka (intrapersonal
intelligence), 2- Kişilerarası zeka (interpersonal intelligence), 3- Adaptasyon alanı
(adaptability), 4- Stres yönetimi (stress management), 5- Genel ruh hali (general
mood) (Stein ve Book, çev. 2003:s. 36).
Yapılan bu tanımlar ışığında, duygusal zekanın, duyguların mantıklı bir
şekilde örgütlenmesi olduğu söylenebilir. Ayrıca bu araştırmacılar tarafından
maddeleştirilmiş nitelikler ve alanlar duygusal zekanın anlaşılmasını
kolaylaştırmaktadır. Bireylerin kendi duygularını tanıması ve kontrol edebilmesi,
başkalarının duygularını anlayabilmesi ve ilişkilerinin farkında olması duygusal zeka
ile mümkündür.
Duygusal zeka kavramının doğuşu ile birlikte eğitim ve iş dünyasının bu
kavrama yoğun ilgi gösterdiği dikkati çekmektedir. Bu nedenle olsa gerek 1990’da
ortaya çıkan yeni bir kavram olmasına rağmen bu konuda çok sayıda araştırmanın
yapıldığı görülmektedir. Araştırmalar yoğunlaştıkça duygusal zekaya olan ilgi
artmaktadır. Duygusal zeka, iş alanı ve eğitim alanı gibi birçok alanda önem
kazanmaktadır.
İş hayatında, çok sayıda çalışanın bulunduğu şirketlerde, artan sayı ve
yoğunluktaki ilişkileri, duygusal etkileşimleri yönetmek giderek zorlaşmaktadır.
Ayrıca zamanlarının çoğunu işyerlerinde geçirmek durumunda olan bireylerin
duygularını iş yaşamından ayrı tutmaları mümkün görünmemektedir. Burada önemli
olan, duyguları iş yaşamından ayrı tutmak değil, duyguları doğru bir biçimde
yönetebilme becerisidir. İşyerinde duyguları yönetebilmek ve iyi ilişkiler kurabilmek
için de duygusal zeka gereklidir. Aynı bilgi birikimine ve tecrübeye sahip çalışanlar,
duygusal zekalarıyla birbirlerinden ayrılmaktadırlar. Ayrıca, işe girme, yükselme gibi
4
kariyer gelişim süreçlerinde, bireylerin bilişsel ve uzmanlık becerileri kadar duygusal
kapasiteleri ve dayanıklılıkları da göz önüne alınmakta ve tercihleri etkilemektedir
(Yaylacı, 2006).
Son yıllarda eğitim alanında da duygusal zeka ile ilgili gelişmeler olmuştur.
Yapılan araştırmalar arttıkça, dikkatler duygusal zeka düzeyinin yükseltilmesi
konusunda yoğunlaşmaktadır. Brockert ve Braun (2000), bireylerin duygusal zeka
düzeyleri yükseltilerek aile içi ilişkilerin güçlendirilebileceğini, toplumsal yaşam
kalitesinin yükseltilebileceğini belirtmiştir. Ayrıca Schutte ve arkadaşlarının (1998)
belirttiği gibi duygusal zeka eğitimi, motivasyonu düşük olan bireylere yardım
amacıyla da kullanılabilmektedir (Akt. Karahan ve Özçelik, 2006).
Duygusal zeka sadece bireylere yardım amacıyla kullanılmamaktadır; ayrıca
bireylerin empati, etkileşim gibi becerilerini geliştirmeye çalışmaktadır. Bu yönüyle,
çeşitli yaşam becerileri kazandırarak öğrencilerin gelişimlerini desteklemeyi
amaçlayan gelişimsel rehberlik alanına girmektedir. Rehberlik ve psikolojik danışma
hizmetleri, okullarda “gelişimsel rehberlik modelini” esas almaktadır. Kapsamlı
gelişimsel rehberlik ve psikolojik danışma programının üç gelişim alanı vardır:
1)Kişisel-sosyal gelişim, 2)eğitsel gelişim, 3)kariyer gelişimi. Kişisel-sosyal gelişim
öğrencilerin bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimlerini desteklemeye ve
onların gelişim görevlerini başarmasına yardımcı olmaya çalışan gelişim alanıdır.
Eğitsel gelişim, öğrencilere verimli ders çalışma alışkanlıkları, sınav kaygısı vb.
konularla ilgili bilgi, beceri ve yeterlikler kazandırmaya çalışan gelişim alanıdır.
Kariyer gelişimi ise öğrencilerin, yaşamın her boyutunda kendilerine uygun pek çok
seçim yapabilmesi için gerekli yeterlikleri kazandırmaya çalışan gelişim alanıdır.
Meslek seçimi kariyer gelişiminin önemli bir boyutudur. Öğrencilerin bu üç gelişim
alanında gelişimlerinin desteklenmesi ve bu alanlarda bilgi, beceri ve yeterliklerin
kazandırılması, gelişimsel rehberlik programlarının amacıdır (Nazlı, 2011). Duygusal
zeka, kişisel-sosyal gelişim alanı içinde düşünülebilir. Duygusal zeka eğitimi ile de
öğrencilerin duygusal zeka düzeylerinin geliştirilmesinin, okullardaki gelişimsel
rehberlik modeline katkı sağlayacağı düşünülebilir. Çünkü öğrencilerin duygularının
farkına varmaları ve kontrol edebilmeleri, empatiyi kullanarak iyi ilişkiler kurmaları
kişisel-sosyal gelişimlerini desteklemektedir.
Kapsamlı gelişimsel rehberlik program tasarımı yapılırken öğrencilerin
gelişim dönemlerine, bu gelişim dönemlerinin özelliklerine ve bu dönemlerde
kazanılması gereken gelişim görevlerine dikkat edilir. İnsan gelişiminde bebeklik,
çocukluk, ergenlik, yetişkinlik ve yaşlılık dönemleri bulunmaktadır. Bu araştırmada
Duygusal Zeka Eğitimi Programının uygulandığı öğrenciler, ergenlik döneminin orta
5
ergenlik evresinde olan öğrencilerdir. Nazlı (2011) bu evredeki ergenlerin zihinsel
olarak daha soyut ve kendi merkezinin dışında düşünmeye başladığını; kendisi,
başkaları ve dünya hakkında daha gerçekçi değerlendirmeler yapabildiğini
belirtmiştir. Duygusal olarak ise bu evredeki ergenlerin itaat ile özerklik arasında
çatışma yaşamaya devam ettiğini ve çevresindeki yetişkinlerle çatışmaya
girebildiğini belirtmiştir. Sosyal gelişim açısından ise orta ergenlik evresinin bir geçiş
evresi olduğunu ve bu evrede ergenin “iyi çocuk olma” çabasının azaldığını, “sosyal
düzeni” daha çok önemsemeye başladığını dile getirmiştir (s. 155). Havighrust
(1972) ise ergenlik döneminde kazanılması gereken gelişim görevlerini şu şekilde
maddeleştirmiştir (Akt. Yeşilyaprak, 2005).
• Sevilme, sevme, sevgisini başkaları ile paylaşmasını öğrenme,
• Değişen toplumsal gruplara dahil olmayı, bu gruplardaki değişik rolleri ve
kendi rolünü öğrenme,
• Kendi cinsinin psiko-sosyal, biyolojik rolünü öğrenerek buna uygun
davranışlar, tavırlar geliştirme,
• Başkalarına ve topluma karşı ödevlerini kavrayacak bir vicdan duygusu,
ahlak anlayışı ve değerler sistemi geliştirme,
• Kendisindeki fiziksel değişmeleri kabul etme,
• Soyut kavramları anlama, oluşturma yeteneği geliştirme,
• Fiziksel çevre ve dünyasını keşfedip kontrol etmesini öğrenme,
• Evlenme ve aile kurmaya hazırlanma,
• Ekonomik bağımsızlığını sağlayacak, uygun bir meslek sahibi olma
girişimlerinde bulunabilme.
Gelişimsel rehberlik modeli öğrencilerin gelişim görevlerini yerine getirmeye
çalışmaktadır. Bu yüzden öğrencilerin gelişim dönemlerinin özelliklerini ve gelişim
görevlerini dikkate alan rehberlik programlarının gerekliliğini savunmaktadır.
Gelişimsel rehberlik programları anaokulundan başlayarak lise sonuncu sınıfa kadar
aşamalı olarak ilerlemektedir.
Goleman’ın (çev. 2007) bahsettiği, duygusal zeka kavramının da eğitimciler
tarafından dahil edildiği Sosyal ve Duygusal Öğrenme (SEL/Social and Emotional
Learning) programları da anaokulundan başlayıp lise sonuncu sınıfa kadar devam
eden kapsamlı bir müfredata sahiptir. Amerika Birleşik Devletleri dışında İngiltere,
Malezya, Kore, Japonya gibi ülkelerdeki okullarda da uygulanmaya başlanmıştır. Bu
6
uygulamaların nasıl sonuç verdiği konusunda 668 araştırmayı kapsayan bir meta-
analiz çalışmasında, başarı testi ve genel puan ortalaması (great point averages)
sonuçlarına göre Sosyal ve Duygusal Öğrenme programına katılan okullarda
öğrencilerin yaklaşık %50’sinin başarı testi puanlarının arttığı; %30 kadarının ise not
ortalamasını yükselttiği belirlenmiştir. Bu çalışmada ayrıca, öğrencilerdeki kötü
davranışlarda ortalama %28; okuldan uzaklaştırmalarda %44 ve disiplin gerektiren
diğer eylemlerde ise %27 oranında azalma saptanmıştır (Goleman, çev. 2007; Goleman, 2010).
Bu veriler duygusal zekanın öğretilebilirliğini göstermektedir. Türkiye’de
duygusal zekayı geliştirmeye yönelik uygulanan programlar incelendiğinde, bu
çalışmaların eğitilebilir zihinsel engelli çocuklar (Yaşarsoy, 2006), diyabet hastaları
(Karahan ve Özçelik, 2006), anasınıfına devam eden altı yaş çocukları (Ulutaş,
2003) ve 0-5 yaşları arasındaki bir grup çocuğun anne–babası (Yılmaz,2002),
ilköğretim yedinci sınıf öğrencileri (Özerbaş, 2004) üzerinde yapıldığı, ancak
ortaöğretim dokuzuncu sınıf öğrencilerine yönelik duygusal zeka ile ilgili bir
çalışmanın henüz yapılmadığı görülmektedir. Ortaöğretim dokuzuncu sınıf
öğrencileri ergenlik döneminde yer almaktadır ve bu döneme ait çalışmalar
yapılması önemlidir. Çünkü ergenlik, fiziksel, zihinsel, psiko-motor, sosyal ve
duygusal alanlarda hızlı bir değişim ve gelişimin görüldüğü bir dönemi anlatır ve
başarılması gereken bazı gelişim görevleri vardır. Bireylerin ergenlik döneminde
karşılaşacağı güçlükler ile daha kolay bir şekilde baş edebilmesi açısından kimi
zaman desteğe ihtiyaçları olabilmektedir. Okul ortamı gençlere bu desteğin
verilebildiği yerlerdir. Bu bağlamda okul ortamının, birtakım becerilerin
kazandırılmasında yürütülecek olan önleme çalışmaları için uygun bir yer olduğu
söylenebilir (Korkut, 2004). Duygusal Zeka Eğitimi Programı da bir önleme çalışması
olarak düşünülebileceğinden ve ergenlerin duygularının farkına varma, empati
kurma, etkili iletişim kurma, motivasyon sağlama gibi konulardaki gelişimlerini
destekleyerek daha etkili davranan yetişkinler haline gelmelerini sağlamada etkili
olabileceğinden dolayı uygulanması önemlidir. Orta ergenlik döneminde yer alan
dokuzuncu sınıf öğrencilerinin yeni başladıkları bir okulda etkili iletişim kurmaya,
birbirlerini anlamaya, çevrelerine uyum sağlamaya gereksinimleri vardır.
Öğrencilerin bu ihtiyaçlarını karşılamada gelişimsel rehberlik doğrultusunda
geliştirilmiş olan Duygusal Zeka Eğitimi Programının etkili olacağı düşünülmektedir.
Bu nedenle bu araştırmada, geliştirilen Duygusal Zeka Eğitimi Programının
ortaöğretim dokuzuncu sınıf öğrencilerinin duygusal zeka düzeylerine etkisi
araştırılmaya değer bulunmuştur.
7
Amaç Bu araştırmanın amacı, geliştirilen Duygusal Zeka Eğitimi Programının
ortaöğretim dokuzuncu sınıf öğrencilerinin duygusal zeka düzeylerine etkisini
incelemektir. Bu amaçla araştırmada aşağıdaki denenceler test edilmektedir:
Denenceler
1. Duygusal Zeka Eğitimi Programına katılan dokuzuncu sınıf öğrencilerinin
Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği sontest ortalama puanı bu programa
katılmayan hem kontrol grubu hem de plasebo grubu öğrencilerinin sontest
ortalama puanlarından anlamlı biçimde daha yüksektir.
2. Duygusal Zeka Eğitimi Programına katılan dokuzuncu sınıf öğrencilerinin
sontest ortalama puanı ön-test ortalama puanından anlamlı bir biçimde daha
yüksektir.
3. Duygusal Zeka Eğitimi Programına katılmayan kontrol grubu öğrencilerinin
öntest-sontest ortalama puanları arasında anlamlı bir fark yoktur.
4. Duygusal Zeka Eğitimi Programı ile ilgisi olmayan bir programa katılan
plasebo grubu öğrencilerinin öntest-sontest ortalama puanları arasında
anlamlı bir fark yoktur.
Önem
Ortaöğretim yılları, bireyin kimliğini aradığı, kararsızlıklar, belirsizlikler
yaşadığı, kendi bedenindeki değişimleri, değerlerindeki ve tutumlarındaki
farklılaşmayı hissettiği ergenlik basamağını kapsayan, yardıma gereksinim duyulan
en önemli devrelerden biridir (Kaya, 2004). Bu devrenin başlangıcında yer alan
dokuzuncu sınıf öğrencileri, ergenlik döneminin verdiği sıkıntılar ve belirsizliklerin
yanı sıra yeni bir okula başlamanın, yeni bir sosyal çevreye girmenin sıkıntısını da
yaşamaktadırlar. Bu sıkıntıları aşma konusunda yardımcı olması açısından
Duygusal Zeka Eğitimi Programının 15 yaş grubuna uygulanması ve bu yaş
grubunun duygusal zeka düzeyleri hakkında veri elde edilmesi önemlidir.
Günümüzde bireylerde, kendini yenileyebilme, insan ilişkilerinde başarılı
olma, kendini motive etme, girişimci olma, sorun çözebilme gibi pek çok duygusal
zeka yeterlikleri aranmaktadır (Somuncuoğlu, 2005). Öğrenciler için, duygusal zeka
yeterliklerinin geliştirilebileceği yer, öğrencilerin günlerinin büyük bir kısmını
geçirdikleri okuldur. Bu sebepten dolayı okul rehberlik programlarına duygusal
8
zekaya yönelik etkinliklerin dahil edilmesinin önemli olduğu düşünülmektedir.
Ortaöğretim dokuzuncu sınıf öğrencilerine uygulanan Duygusal Zeka Eğitimi
Programının, okullarda uygulanabilecek duygusal zeka etkinlikleri konusunda bir fikir
vermesi beklenmektedir.
Gelişimsel rehberlik açısından bakıldığında ise “…öğrencilere daha etkili ve
sağlıklı yaşayabilmelerine yardımcı olacak becerilerin kazandırılması…” önemlidir
(Nazlı, 2011:s. 193). Ortaöğretim dokuzuncu sınıf öğrencilerine uygulanan Duygusal
Zeka Eğitimi Programının da yeni beceriler kazandıracağı düşünülmektedir. Temel
yaşam becerilerinden sosyal gelişim alanı ile ilgili iletişim becerileri, benlik gelişim
alanı ile ilgili duygularını tanıma becerileri, bilişsel gelişim alanı ile ilgili dinleme
becerilerinin bu program içinde yer alması gelişimsel rehberlik açısından Duygusal
Zeka Eğitimi Programını önemli kılmaktadır. Bu nedenle Duygusal Zeka Eğitimi
Programının, duygusal zeka ile ilgili etkinlikler uygulamayı düşünen okul rehber
öğretmenlerine, sınıf rehber öğretmenlerine ve duygusal zeka alanında araştırmalar
yapacak olan araştırmacılara fikir vermesi ve uygulamaya olanak sağlaması
açısından önemli olduğu düşünülmektedir.
Yurt dışında özellikle ABD’de duygusal zekayı içeren programlar (SEL)
anaokulundan başlayıp lise sonda bitecek şekilde müfredata alınmıştır (Goleman,
çev. 2007). Ülkemizde ise duygusal zekayı içeren bu tür bir müfredat programına
rastlanmamıştır. Uygulanan bu Duygusal Zeka Eğitimi Programının öğrenciler
üzerindeki etkisinin böyle bir programa ihtiyaç olduğunu göstermeye katkı sağlaması
beklenmektedir.
Bunun yanında ülkemizde yapılan araştırmalar ele alındığında duygusal
zekanın liderlik, yaş, iş doyumu gibi değişkenlerle ilişkisinin incelendiği ortaya
çıkmaktadır. Duygusal zekayı geliştirmeye yönelik programların eğitilebilir zihinsel
engelli çocuklara, diyabet hastalarına, anasınıfına devam eden altı yaş çocuklarına
ve 0-5 yaşları arasındaki bir grup çocuğun anne–babasına uygulandığı görülmüştür.
Literatür incelendiğinde ortaöğretim öğrencilerinin duygusal zeka düzeylerini
yükseltmek amacıyla geliştirilmiş bir programa rastlanmamıştır. Ortaöğretim
dokuzuncu sınıf öğrencileri için geliştirilmiş olan Duygusal Zeka Eğitimi Programının
bu boşluğu doldurması beklenmektedir.
Duygusal zekanın geliştirilmesi amacını güden Duygusal Zeka Eğitimi
Programı, duygusal zekanın eğitim alanıyla bütünleştirilmesine yardımcı olabilir ve
bundan sonra yapılacak araştırmalara fikir verebilir. Ek olarak bu araştırmada bir
araya getirilen bilgilerle duygusal zekanın önemi pekişecektir.
9
Sınırlılıklar
1- Araştırma, Afyonkarahisar İli Anafartalar Anadolu Lisesi’nde dokuzuncu
sınıfta okuyan öğrenciler ile sınırlıdır.
2- Yapılan araştırmanın bulguları, Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği’nin
ölçtüğü nitelikler ile sınırlıdır.
10
BÖLÜM 2 KURAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR
Bu bölümde, araştırmanın temel değişkeni olan duygusal zeka konusundaki
kuramsal bilgilere yer verilecek, ayrıca ilgili araştırma bulguları özetlenmeye
çalışılacaktır.
2.1. KURAMSAL ÇERÇEVE 2.1.1. Duygusal Zekanın Gelişimi ve Tanımları
Duygusal zeka kavramının temelleri 1920’li yıllara dayanmaktadır. Thorndike,
zekayı 3 kısma ayırmıştır: Birinci kısım, soyut, analitik ve sözel zekaları; ikinci kısım,
mekanik, performansa dair ve görsel zekaları; üçüncü kısım ise sosyal ve pratik
zekaları içermektedir. Böylece Thorndike “sosyal zeka” kavramını dile getirmiştir.
Sosyal zeka, Thorndike tarafından “kişinin kendisini ve başkalarının içsel
durumlarını, güdülerini ve davranışlarını anlama yeteneği ve bu kavrayış ışığında
hareket etmesi” olarak tanımlanmıştır (Akt. Aşan ve Özyer, 2003).
1943 yılında David Wechsler zekayı “bireyin amaca yönelik hareket etmesini,
mantıklı düşünmesini, çevresiyle etkili iletişim kurmasını sağlayan toplam veya genel
kapasitesi” olarak tanımlamıştır. Bilişsel öğelerin yanında bilişsel olmayan (non-
intellective) öğelerden de bahsetmiştir. Bilişsel olmayan öğeler ile kastedilen şefkat,
kişilik ve sosyal faktörlerdir. Entelektüel olmayan öğelerin bireyin yaşamdaki
başarısını tahmin etmemize yarayan beceriler olduğunu vurgulamıştır (Cherniss,
2000; Leo, 2007).
Duygusal Zeka, 1983’te Çoklu Zeka Kuramı’nı oluşturan Gardner’in zeka
görüşünün de bir parçasıdır. O’na göre zeka çoğul ve çok yönlüdür. Bu yüzden
zekayı sekiz zeka türüne ayırmıştır. Bu türlerden biri de kişisel zekadır. Kişisel
zekayı ikiye ayırmıştır: Kişinin kendisi (içsel zeka) ve başkaları (kişiler arası zeka)
hakkında bilgi sahibi olmasını içermektedir. İçsel zeka, duygusal zeka olarak
tanımlanan kavrama oldukça yakındır (Titrek, 2002).
Amerika’daki bir üniversitenin sosyal bilimler bölümünden mezun olan
Wayne Leon Payne 1985’te, başlığında duygusal zeka geçen bir doktora tezi
yazmıştır. Tezin orijinal adı “A Study of Emotion: Developing Emotional Intelligence”
(Duygular Üzerine Bir Çalışma: Duygusal Zekayı Geliştirmek) dir. Bu duygusal zeka
teriminin ilk akademik kullanımı gibi görünmektedir. Bu tezinde Payne, bu
çalışmanın duygusal zekayı geliştirmek için bir kılavuz olmasını amaçladığını
belirtmiştir. Daha sonraki beş yıl içinde hiç kimse duygusal zeka terimini hiçbir
akademik yazında kullanmamıştır ( Hein, 2005; Aksaraylı ve Özgen, 2008).
11
Daha sonra 1990 yılında John Mayer ve Peter Salovey duygusal zeka
kavramını ilk kez kullanmışlardır. Duygusal zekayı “düşünmeye yardım etmek için
duyguları anlama ve kullanma, duygusal ve entelektüel gelişimi sağlayabilmek için
duyguları düzenleme kabiliyeti” olarak tanımlamışlardır. Bu tanımla, duygular
hakkında daha rasyonel bir şekilde düşünüldüğü fikri ortaya atılmakta, duygu ve
zeka arasında ilişki kurulmaktadır (Akt. Aşan ve Özyer, 2003). Mayer ve Salovey’e
(2004) göre bireyin duygusal zekası aslında onun nasıl algıladığının,
anlamlandırdığının ve duygularını nasıl düzenlediğinin bir göstergesidir.
Goleman 1995 yılında “Duygusal Zeka: IQ neden EQ’dan önemlidir?” adlı
kitabını yayınlamış ve bu sayede duygusal zeka ün kazanmıştır. Goleman (çev.
2007:s.62) duygusal zekayı şöyle tanımlamıştır: “Duygusal zeka, kendini harekete geçirebilme, aksiliklere rağmen yoluna devam edebilme, dürtüleri kontrol ederek tatmini erteleyebilme, ruh halini düzenleyebilme, sıkıntıların düşünmeyi engellemesine izin vermeme, kendini başkasının yerine koyabilme ve umut beslemedir.”
Reuven Bar-On ise duygusal zekayı, “birisinin çevreden gelen baskı ve
taleplerle başa çıkmayı başarma yeterliğini etkileyen; bilişsel olmayan yeteneklerin,
yeterliklerin ve becerilerin bir düzenlemesi” olarak tanımlamıştır (Mayer, Caruso,
Salovey 2000a:s. 102). Bar-On Duygusal zeka boyutlarını belirtirken daha çok
“uyum sağlama” üzerine odaklanmıştır. Ona göre, sosyal ve duygusal olarak zeki
olmak, “karşılaşılan problem çözme ve karar verme gibi durumlarla gerçekçi ve
esnek bir şekilde başa çıkarak kişisel, sosyal ve çevresel değişimlerin üstesinden
gelmektir.” (Theoretical foundations, 2007).
Weisinger’e (çev. 1998) göre duygusal zeka, bireylerin kendi davranışlarını
yönlendirmek için duygularından yararlanarak olumlu sonuçlar elde etmeye
çalışmasıdır; başka bir deyişle duyguların akıllıca kullanımıdır. Weisinger daha çok
duygusal zekanın iletişim kurma boyutu üzerinde durmuştur.
Yeşilyaprak (2001) Duygusal zekayı, “kendimizin ve başkalarının
duygularını tanıma ve değerlendirme, duygulara ilişkin bilgileri ve duyguların
enerjisini günlük yaşamımıza ve işimize etkin bir biçimde yansıtarak onlara uygun
tepkiler verme” olarak tanımlamıştır. Ayrıca Yeşilyaprak “duygusal zeki “ kavramına
da değinmiş ve bu kavramı şu şekilde tanımlamıştır: “Duygusal zeki” iş, eğitim ya
da özel yaşamında istediği sonuçlara ulaşmak için duygularını istediği yönde
akıllıca kullanabilen ve istediği sonuçları elde edebilen kişidir.
Hein (2005) ise duygusal zekayı, duyguların sağlıklı bir şekilde yönetilme
becerilerini öğrenmek için duygusal hassasiyetimizi ve potansiyelimizi bize veren,
doğuştan olan bir yetenek olarak tanımlamıştır. Ona göre, duygusal zeka, duyguları
12
anlama ve yönetme, duygulardan öğrenme, duyguları hatırlama, anlama, iletme ve
kullanmanın doğal potansiyelidir. Hein özellikle duygusal zeka tanımında,
bebeklerin duygusal hassasiyet, duygusal hafıza, duygusal süreç ve duygusal
öğrenme yeteneğinin kesin ve eşsiz olduğunu açıklamaya çabalamıştır.
Baltaş’ a (2006) göre duygusal zeka, “Kendimizle ve başkalarıyla başa çıkabilmeyi kolaylaştıran duyguları, tanıma, anlama ve etkin bir biçimde kullanma yeteneğidir, yani, başkalarının neyi istediklerini, neye ihtiyaç duyduklarını, güçlü ve zayıf yanlarını duyguları değerlendirerek anlayabilmek ve stresle başa çıkabilmek için gerekli bir yetkinliktir.” (s.7).
Görüldüğü gibi duygusal zekanın birçok tanımı yapılmış ve araştırmacılar
duygusal zekanın farklı yeterlikleri üzerinde yoğunlaşarak onun çok yönlü gelişimini
sağlamışlardır.
2.1.2. Bilişsel Zeka-Duygusal Zeka İlişkisi Bir yüzyıldan uzun bir süredir araştırmacılar, duygulara neyin neden
olduğunu, duyguların amaçlarının ve sonuçlarının ne olduğunu anlamaya
çalışmaktadırlar. Yine de duygularla ilgili baskın olan düşünce, duyguların zekadan
tamamen ayrı ve zekanın zıddı olduğuydu. Yaygın görüş, duyguların insanların
olaylara karşı sakin ve rasyonel yaklaşmasını engellediğiydi (Davis, çev. 2004). Bu
yüzden daha çok bilişsel zeka (IQ) üzerinde duruluyordu. Bilişsel zeka ile kastedilen “insanların fikirleri değerlendirme, mantık kullanma, sayılarla işlem
yapma, benzerlikleri tanıma, çıkarımlarda bulunma ve yeni kavramlar benimseme yolları” dır. Zeka testleri bahsedilen zihinsel beceriler üzerine temellenir. Bu testlerin büyük bir kısmı duygu, istek ve güdülerin temsil ettiği insan deneyimlerinin büyük bir bölümünü göz ardı eder” (Davis, çev. 2004:s. 4).
Yapılan araştırmalarda yüksek zekaya sahip bireylerin hayatta hep başarılı ve
mutlu olmadıkları gözlenmiş ve Weisinger’e (çev. 1998) göre duyguların akıllı
kullanımı olan duygusal zeka kavramı ortaya çıkmıştır.
Goleman’a (çev. 2007:s. 74) göre” Bilişsel zeka (IQ) ve duygusal zeka (EQ)
birbirine karşıt değil, birbirinden ayrı yetilerdir. Zeka testleri kişinin zeka puanını
çıkarabilmektedir fakat duygusal zeka puanını çıkaran tek bir test yoktur. Her
insanda bilişsel zeka ve duygusal zekanın farklı bir karışımı vardır. Yine de insanı
insan yapan niteliklerin çoğu duygusal zekadan gelmektedir.”
Kılıçarslan (2009) ise EQ’yu duygusal, IQ’yu akılcı olan iki zihin bölümü
olarak görmektedir. Bu iki bölüm uyum içinde çalışmaktadır. Hayatı nasıl
yaşadığımız her ikisi tarafından belirlenir.
Brockert ve Braun (2000) bilişsel zeka ile duygusal zeka farkını aşağıdaki
tabloda açık bir biçimde ortaya koymuştur (Akt. Titrek, 2007:s. 65):
13
Tablo 1. Bilişsel Zeka-Duygusal Zeka Farkı
Bilişsel Zeka Duygusal Zeka
Düşünmek Hissetmek
Kelimeler ve sayılar İnsanlar ve durumlar
Geçmişi anlamak Geleceği etkilemek
Mantık Psiko mantık
Eğer ve fakat Burada ve şimdi
Bütün verileri toplamak Yeni fikirler bulmak
Mantıkla yönetilen Duygusal
Beynin sol yarısı Beynin sağ yarısı
Soğuk, kesin Sıcak, bulanık
Gerçek veriler Esnek bilgi
(Akt. Titrek, 2007:s. 65)
Yukarıdaki tabloda görüldüğü üzere bilişsel zeka ve duygusal zeka insanda
farklı işlevleri yerine getirmektedir ve birbirlerini bütünlemektedirler.
Konrad ve Hendl (çev. 2004) tek başına bilişsel zekanın, insanın hayatta
başarılı olmasına yetmediğini, ancak duygularla ilişkilendirildiği takdirde başarı elde
edilebildiğini; duygusal zekanın bilişsel zekaya bir alternatif değil, sadece bir ilave
olduğunu ve insanın elinden geleni ortaya koyabilmesi için her iki zekaya da ihtiyacı
olduğunu belirtmiştir.
Baltaş (2006) bilişsel zeka ve duygusal zeka arasındaki ilişkiyi “akıl- gönül
birliği” olarak tanımlamıştır. Ona göre bu durum, bireyin potansiyelini ortaya koyma
gücü, akıldan geçenle gönülden geçenin kesişmesi sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu
yüzden akıl gücü, duygusal zeka olmadan verimli olamaz.
2.1.3. Duygusal Zeka Modelleri ve Modellerin Boyutları Duygusal zeka ile ilgili iki tür model vardır. Bunlar “yetenek” modeli ve
“karma” modeldir. Her iki modelin de çıkış noktaları aynı olup, ikisi de çeşitli kişilik
özelliklerinden oluşmaktadır. Easton (2004) bu iki modeli şu şekilde açıklamıştır:
Yetenek modeli Salovey ve arkadaşları tarafından geliştirilmiştir ve şöyle
tanımlanabilir: “Duygusal bilginin önemiyle ve bu bilginin kullanımıyla ilgili yetenekler
dizisi”. Bu model her biri ayrı zihinsel yeteneği içeren dört bölümden oluşmaktadır:
1- Duyguları algılama ve ifade etme, 2- Düşüncenin duygusal olarak
kolaylaştırılması, 3-Duyguları anlama ve analiz etme, 4- Duygusal ve zihinsel
büyümeyi desteklemek için duyguları ayarlama. Yetenek modeline göre zihinsel
yetenekler birbirleriyle ilişkilidir; zeka, deneyim ve yaşla gelişmektedir.
14
Karma model ise zihinsel yeteneğin yanı sıra sosyal yeteneklerin,
davranışların ve kişilik özelliklerinin bir bileşimidir. Galeman, Bar-On ve Cooper-
Sawaf’ın geliştirdiği modeller karma model niteliğindedir (Akt. Ulutaş, 2005).
2.1.3.1. Mayer- Salovey Duygusal Zeka Modeli (1997): Duygusal zekayı bir
yetenekler grubu olarak tanımlamaktadır. Mayer ve Salovey’e göre duygusal zeka,
duygular hakkında akılcı biçimde düşünme yeteneğidir; duyguyu algılamak,
duyguyla düşünceleri canlandırmak, duyguyu anlamak ve duyguyu yönetmek
boyutlarını içermektedir.
Tablo 2. Mayer- Salovey Duygusal Zeka Modelinin Boyutları Boyut
Boyutun tanımı Zeka ve kişilikle ilişkisi
Duyguyu
algılamak
Duyguları yüz ifadelerinden tanıma
yeteneği
Zekaya bilgi girdisi sağlar.
Duyguyla
düşünceleri
canlandırmak
Duygusal bilgiyi kontrol edebilme
ve düşünceyi zenginleştirmek için
duygusal bilgiye yön verebilme
yeteneği
Bilişsel görevlerde
duygusal bilgiden
yararlanmak için düşünceyi
düzenler.
Duyguyu
anlamak
İlişkiler, bir duygudan diğerine
geçişler ve duygular hakkındaki
dilbilimsel bilgilere ilişkin duygusal
bilgiyi değerlendirme yeteneği
Duygular ve duygusal bilgi
hakkında soyut
değerlendirme ve mantık
yürütme merkezidir.
Duyguyu
yönetmek
Kişisel ve kişiler arası gelişmeyi
sağlayabilmek için duyguları ve
duygusal ilişkileri yönetme
yeteneği
Kişilik ve amaçlarla
etkileşim içindedir.
2.1.3.2. Reuven Bar-On Duygusal Zeka Modeli (1997): Karma modeldir. Duygusal
zeka yeteneği sosyal beceriler, özellikler ve davranışlarla harmanlanmıştır.
Duyguların bireylerin başarılarındaki rolünü belirlemeyi hedeflemiştir. Duygusal
15
zeka, bireyin kendisini ve diğerlerini anlamasını, kişilerle ilişki kurmasını ve o anda
içinde bulunduğu çevreye uyum sağlayıp o çevreyle başa çıkabilmesini sağlayan
yeteneklerden oluşur ve bu sayede kişi, çevresel uyum gücünü arttırır (Kılıçarslan,
2009:s. 53).
Tablo 3. Reuven Bar-On Duygusal Zeka Modelinin Boyutları
Duygusal zeka boyutu
Boyutu oluşturan yetenekler
Kişisel boyut
(İçsel dünya alanı)
Duygusal farkındalık
Kendini ifade edebilme (Dışavurum)
Bağımsızlık
Öz-saygı
Öz-gerçekleştirme (Kendini gerçekleştirme)
Kişiler arası boyut
(Dış dünya alanı)
Empati
Sosyal sorumluluk
Kişiler arası ilişkiler
Uyum
(Adaptasyon alanı)
Gerçekçilik testi
Esneklik
Problem çözme
Stres yönetimi
(Stresle başa çıkma)
Strese tolerans
Tepki kontrolü
Genel ruh hali
(Genel ruhsal durum)
Mutluluk
Optimizm
(Acar, 2001)
Acar (2001) tarafından tablolaştırılmış olan duygusal zeka boyutları ve bu
boyutları oluşturan yetenekler Stein ve Book (çev. 2003) tarafından şu şekilde
açıklanmıştır:
1.Kişisel boyut: Bu boyut kendini iyi tanıma, duygularını ifade edebilme, yaşamda
yapmak istedikleri konusunda iyimser olabilme, kişilik özellikleri ve yeteneklerini
ifade eder.
16
a) Farkındalık: Duyguların farkında olmak, niçin bu duyguların hissedildiğini
bilmek ve bu duyguların sonucu olarak kişinin yapacağı olası davranışların diğer
insanlar üzerindeki etkisini fark etmesi.
b) Dışavurum: Düşünce ve duyguları tam olarak ifade edebilme ve bu
düşüncelerin arkasında durabilme.
c) Bağımsızlık: Kendini kontrol etme, kendi kendine yetme ve kendini
yönlendirebilme becerisi.
d) Özsaygı: Kişinin güçlü ve zayıf yanlarının bilincinde olması, kendini
hatalarıyla kabul edebilmesi.
e) Kendini gerçekleştirme: Kişinin, potansiyelinin farkında olarak, hem iş
hem de özel yaşamındaki başarı derecesinden memnun olması.
2.Kişiler arası boyut: Bu boyutun alt boyutları olan empati, insan ilişkileri ve sosyal
sorumluluk bireyin kişiler arası ilişkilerdeki başarısını ortaya çıkarmaktadır. Bu
özelliği olan birey, diğer bireyleri anlar, onlarla ilişki kurar ve iyi geçinir. a) Empati: Karşındaki kişinin olaylar sırasında nasıl düşündüğünü ve ne
hissettiğini anlayabilme, kendini başka birinin yerine koyabilme becerisi.
b) Sosyal sorumluluk: Herhangi bir sosyal ortamda katılımcı ve paylaşımcı
bir tutum sergilemek.
c) Kişiler arası ilişkiler: Kişinin ilişki kurma ve sürdürme başarısı, duygusal
yakınlık içeren verme ve alma güdüsünden ne derece yararlanabildiğidir.
3.Uyum: Bireyin çevresindeki taleplerle baş edebilmesi; problemli durumları
anlamada ve çözüme ulaşmada esnek, gerçekçi ve etkin olabilmesidir. a) Gerçekçilik testi: Olayları olacağını sandığınız gibi değil olduğu gibi
görmek.
b) Esneklik: Duygu ve düşünceleri değişen durumlara uyarlama becerisi.
c) Problem çözme: Sorunları belirleme ve etkili bir çözüm üretme becerisi.
4.Stres yönetimi: Bireyin umutsuzluğa kapılmadan ve kontrolünü kaybetmeden
stresle baş edebilmesi, soğukkanlı olabilmesidir.
a) Strese tolerans: Karışık durumlarda sükuneti korumak ve kişinin stresli
durumların üstesinden sakinliğini koruyarak gelmesidir.
b) Tepki kontrolü: Ani tepkileri kontrol etmek, kendine zaman tanımak.
17
5.Genel ruh hali: Bu boyut yaşama bakış açısını, yaşamdan alınan zevki, yaşamla
ilgili duyuları içermektedir. a) Mutluluk: Yaşamdan haz almak, kendini ve başkalarını olduğu gibi kabul
etmek.
b) Optimizm: Olumlu bir ruh hali içinde olmak ve bu durumu korumak.
2.1.3.3. Robert K. Cooper- Ayman Sawaf Duygusal Zeka Modeli (1996-1997) : Duygusal zekayı örgüt ortamı içinde incelemişlerdir. Özellikle duygusal zekanın
liderlikle ilişkisi üzerinde yoğunlaşmışlardır. Bu modele göre “duygusal zeka;
duyguların gücünü ve hızlı algılayışını, insan enerjisi, bilgisi, ilişkileri ve etkisinin bir
kaynağı olarak duyumsama, anlama ve etkin bir biçimde kullanma yeteneği” dir.
Tablo 4. Robert K. Cooper- Ayman Sawaf Duygusal Zeka Modelinin Boyutları
Duygusal zeka
boyutu
Boyutun duygusal yeterlikleri
Duyguları öğrenmek
(Duygusal
okuryazarlık)
a.Duygusal dürüstlük
b.Duygusal enerji
c.Duygusal geribildirim
d.Pratik sezgi
Duygusal zindelik
a.Öz varlık
b.Güven çemberi
c.Yapıcı hoşnutsuzluk
d.Esneklik ve yenileme
Duygusal derinlik
a.Özgün potansiyel ve amaç
b.Adanmışlık
c.Dürüstlüğü yaşamak
d.Yetki olmadan etki
Duygusal simya a.Sezgisel akış
b.Düşüncesel zaman değişimi
c.Fırsatı sezinlemek
d.Geleceği yaratmak
(Titrek,2007:s.67, Kılıçarslan, 2009:s.56-57; Cooper ve Sawaf,1997:s. xxvii)
18
Pek çok lider ve yönetici çalışanlarıyla ilişkilerine duygularını kattıkları
takdirde etkinlik ve otoritelerinin sarsılacağını düşünürler. Cooper ve Sawaf’a göre
duygular güven, bütünlük, empati, esneklik, güvenilirlik, yaratıcılık, işbirliği ve
inisiyatifi harekete geçirir. Duygular motive edicidir; duygular gidilecek yönü tayin
eder; duygular insanı iş gören makine olmaktan çıkarıp insan yapar, yapılan işe
amaç ve anlam katar; duyguyla inşa edilen her şey kalıcıdır. Yani IQ başarının bir
ayağıysa, EQ onu dengeye getiren sağlamlık ve kalıcılık katan diğer ayaktır. Bunun
için Cooper ve Sawaf, işte ve yaşamda duygusal zeka üzerinde yoğunlaşmak ve
onu geliştirmeye başlamak için dört köşe taşlı bir model önermektedir (Kılıçarslan,
2009):
1. Duygusal zekanın dört köşe taşından birincisini “duyguları öğrenmek”
oluşturmaktadır. Kitaplarda “duygusal okuryazarlık” olarak da geçmektedir.
Duygulara ilişkin açık ve yararlı sözlük geliştirmeyi ve duyguları fark edip onlara
duyarlı olmayı içermektedir (Yaylacı, 2006).
a) Duygusal dürüstlük: Duygusal gerçeği tarafsız olarak algılamadır. Yani
beyinden kalbe yönelme –gerçekten inanılan ve hissedilen şeyleri doğru seçilen
kelimelerle ifade etmek-arttıkça bireyler kendi iç sesini bulur ve gerçekçi olur.
Toplumsal değerleri ve kanıları dikkate almadan hissettiklerimiz hakkında gerçeği
söylemeyi içerir.
b) Duygusal enerji: Bir iş üzerinde durmaksızın çalışmak, çok büyük oranda bir
duygusal ve zihinsel enerjiyi alıp götürür. Stres, yorgunluk, gerilim gibi etmenler
duygusal enerjiyi düşürmektedir. Bu enerjinin yeniden yerine konulması gerekir. Bu
yüzden bu etmenlerin farkına varıp olumsuz ruh halini olumluya çevirerek enerjiyi
arttırmaya çalışmak en iyi çözümdür.
c) Duygusal geribildirim: Her duygu bir işarettir. Bu yüzden durmayı, duyguyu
hissetmeyi, duygunun mesajını ve anlamını düşünmeyi, uygun bir enerji ve
hareketle ona karşılık vermeyi öğrenmeliyiz. Duygusal değerlendirme, bizi nasıl ve
ne zaman hareket etmemiz, nereye doğru ve neden hareket etmemiz konusunda
yönlendirir. Yani duygusal geribildirim bir duygu ortaya çıktığında onun fark
edilmesini ve verdiği mesajın (geribildirimin) doğru algılanıp harekete geçilmesini
içermektedir.
d. Pratik sezgi: Sezgi, yargılama ya da düzenli bir düşünce söz konusu olmadan
kişinin edindiği bir düşünü ya da yargı; fiziksel duygular dışında gerçekleşen bir
19
algıdır. Duygusal zekayla yakından ilişkilidir. Sezgi yaratıcılığı mümkün kılar aynı
zamanda esinlenmeye de yardım eder. Sezgilerimizi dinlemek özellikle önemli
kararlar alma aşamasında değer kazanır.
2. Duygusal zekanın ikinci köşe taşını “duygusal zindelik” oluşturmaktadır.
a)Öz varlık: Kendi duygularının farkında olma, duyguları ifade etme, başkalarının
duygularının farkında olma, niyet, sezgi ve kişisel güçtür.
b)Güven çemberi: Kişinin oluşturduğu güven alanına güven çemberi denilmektedir.
Başka kişilerle ilişkilerde güven çemberi oluşturmak karşıdaki kişinin güvenini
kazanmayı ve hayattaki anlamları diyalog yoluyla paylaşma olanağını sağlar.
c)Yapıcı hoşnutsuzluk: Hoşnutsuzlukların yapıcı birer bilgi ve eylem kaynağına
dönüştürülmesidir. Hoşnutsuzluk, güven yaratmak ve iletişim kurmak için gereken
yaratıcı fikirlerin kaynağı olarak görülür.
d)Esneklik ve yenileme: Şartlarda bir değişiklik sezdiğinizde ya da engellerle
karşılaştığınızda esnek davranma, esnekliktir. Yenileme ise istenmedik bir olaydaki
kendi suçunu kabullenip yeni yollar bulmaktır.
3. Duygusal zekanın üçüncü köşe taşını “duygusal derinlik” oluşturmaktadır.
a)Özgün potansiyel ve amaç: Özgün potansiyel, kişinin sahip olduğu potansiyeldir.
Amaç ise iş ve özel yaşamda yön belirlemeyi sağlayan bir yoldur; yol göstericidir.
Yaşamdaki o derin potansiyeli ve yönü belirlemeye başladıktan sonra yapılması
gereken şey tüm bunları gerçekleştirmektir.
b)Adanmışlık: Duygular yükselir ve bizi motive ederler ve kendimizi adanmış
hissetmemizi sağlarlar. Bir işi başarmayı çok istediğimizde yalnız başımıza ya da
başkalarının yardımıyla başarma konusunda duygusal açıdan adanmışlık
göstermeliyiz.
c)Dürüstlüğü yaşamak: Dürüstlük, doğruluk ve ahlaki değerlere bağlılık,
karakterimizdeki doğruluğun sağlam olması ve samimiyet olarak tanımlanabilir.
İnsanların kötü zamanları inkâr etmediği, görmezden gelmediği yaşam tarzı
dürüstçe yaşamaktır ve inkâr için harcanacak enerji de yapıcı işlere yönlendirilebilir.
20
d)Yetki olmadan etki: Duygusal zeka yönlendirme ve otoriteden bağımsız olarak
doğrudan etki ile ilgilidir. Kişinin kendisini otoriteye bağlı olarak değil de içten
yönetmesi ve işinde bu şekilde çabalaması yetki olmadan etki olarak tanımlanabilir.
4. Duygusal zekanın dördüncü köşe taşını “duygusal simya” oluşturmaktadır.
Simya, “değerinin az olduğu düşünülen basit bir maddeyi, daha değerli bir şey haline
dönüştürme gücü veya işlemi” olarak tanımlanmaktadır. Bu boyut daha küçük fikirleri
daha büyük fikirler haline dönüştürme ve yaratıcı fırsatları keşfetme yeteneğini
bireye kazandıran güçlerin karmasıdır (Yaylacı, 2006).
a)Sezgisel akış: Akışı yönlendirmeye çalışmaktan ziyade, içsel duygularınızın size
yol göstermesine izin vermektir (Cooper ve Sawaf, 1997:s. 215). Kişinin gelişmiş bir
önsezisi varsa, bu önsezi kişinin kalbinin ve duygularının her tecrübeyi ve durumu
ilişkilendirdiği şekillerin bir parçası olur.
b)Düşüncesel zaman değişimi: Kişinin geçmiş, şimdiki ve gelecek zamanı
istemine göre beyninde canlandırabilmesidir. Kişinin zaman içindeki belli bir noktayı
bütünüyle yaşaması ve o zaman sürecinde canlandırılan bağlantıları kavramasıdır.
c)Fırsatı sezinlemek: Duygusal zekası yüksek olan kişi sezgileri daha kuvvetli
olduğu için fırsatları daha çabuk sezinleyebilmektedir.
d)Geleceği yaratmak: Kişinin umutsuz görünen bir durum karşısında sezgilerine
güvenerek küçük bir değişiklik yapması ve durumu tersine çevirmesidir (Cooper,
Sawaf, 1997:s. 259).
2.1.3.4. Daniel Goleman Duygusal Zeka Modeli (1995): Goleman modelinde
Mayer ve Salovey’in modelini temel olarak almış ve bunu geliştirerek duygusal
zekanın kendi hislerimizi ve başkalarının hislerini tanıma, kendimizi motive etme,
içimizdeki ve ilişkilerimizdeki duyguları iyi yönetme yetisinden oluştuğunu ifade
etmiştir.
21
Tablo 5. Daniel Goleman Duygusal Zeka Modelinin Boyutları
Boyut Boyutun tanımı Yapı taşları
Kişinin kendi
duygularının
farkında
olması
(Duygusal
özfarkındalık)
Kişinin herhangi bir duyguyu
hissettiğinde onu tanıyabilme,
izleyebilme ve bu bilgiyi kararlarını
verirken kullanabilme yeteneği
Kişinin özgüven duyabilmesi.
Kişinin gerçekçi bir şekilde
kendisini değerlendirmesi.
Kişinin kendiyle alay
edebilmesi.
Kişinin kendi
duygularını
yönetmesi
(Duygu
yönetimi)
Kişinin duygularını ve tepkilerini uygun
bir şekilde kontrol edebilme ve olumsuz
duygular kontrolden çıkmadan onlarla
başa çıkabilme yeteneği
Kişinin güvenilir ve dürüst
olabilmesi.
Kişinin belirsizliğe karşı rahat
olabilmesi.
Kişinin değişikliğe açık
olabilmesi.
Kişinin
kendisini
motive
etmesi
(Duyguların
verimli
kullanımı)
Kişinin bir amaç doğrultusunda
duygularını yönlendirebilme,
karşılaştığı engeller ve sorunlar
karşısında yılmama yeteneği
Kişinin başarıya yönelik
güçlü bir istek duyabilmesi.
Kişinin başarısızlık karşısında
bile iyimser olabilmesi.
Empati
(Duyguları
okuma)
Kişinin, taraf tutmadan, diğer kişilerin
duygu ve düşüncelerinin farkında
olabilme yeteneği
Kişinin kendisini örgüte
adayabilmesi.
Kişinin yetenek geliştirme ve
korumaya yönelik uzmanlık
geliştirebilmesi.
Kişinin müşterilere hizmet
edebilmesi.
Sosyal
beceriler
(İlişkileri
yürütme)
Kişinin sosyal durum ve ilişki ağlarını iyi
kavrayabilme, diğer kişilerin duygularını
yönetebilme ve diğer kişilerle sorunsuz
geçinebilme yeteneği
Kişinin ikna edici olabilmesi.
Kişinin takımları
oluşturabilmesi ve onlara
liderlik edebilmesi.
(Goleman, çev. 2007:s. 368-369; Kılıçarslan, 2009:s. 56-57).
22
2.1.3.5. Goleman, Boyatzis ve Hay/McBer Duygusal Zeka Modeli (1999): Bu
modelde duygusal yeterlikten (emotional competency) bahsedilmektedir. Duygusal
zekanın iş yaşamına olan etkisi üzerinde durulmaktadır.
Tablo 6. Goleman, Boyatzis ve Hay/McBer Duygusal Zeka Modelinin Boyutları
Boyutlar Boyutu oluşturan yeterlikler
Özfarkındalık Duygusal özfarkındalık
Doğru özdeğerlendirme
Özgüven
Sosyal
farkındalık
Empati
Kurumsal farkındalık
Hizmet uyumu
Özyönetim Özdenetim
Saydamlık
Uyumluluk
Başarma Dürtüsü
İnisiyatif (Girişimcilik)
İyimserlik
Sosyal beceriler Başkalarını geliştirme
Liderlik
Etki (Başkalarınca sözü dinlenilir olma)
İletişim
Değişim katalizörlüğü
Çatışma yönetimi
Takım çalışması
(Özerbaş, 2004:s. 82; Mayer, Caruso, Salovey ,2000b:s. 322; Goleman, Boyatsiz,
McKee, çev. 2002).
1.Özfarkındalık: a) Duygusal özfarkındalık: Kendi duygularını okuyup etkilerini fark etmek;
kararlara rehberlik etmek için “altıncı hissini” kullanmak.
b) Doğru özdeğerlendirme: Sınırlarını ve güçlü yanlarını bilme
c) Özgüven: Özdeğer ve yetenekleri konusunda sağlam bir anlayışa sahip
olmak.
23
2. Özyönetim: a) Özdenetim: Rahatsız edici duygu ve dürtülerini denetim altında tutmak
b) Saydamlık: Dürüstlük ve karakter bütünlüğü; güvenilirlik
c)Uyumluluk: Değişen durumlara uyum sağlama ya da engellerin
üstesinden gelme esnekliği
d) Başarma Dürtüsü: Performansı arttırma arzusu
e) İnisiyatif (girişimcilik): Eyleme geçip fırsatları yakalamaya hazır olmak
f) İyimserlik: Olayların iyi yönlerini görmek
3. Sosyal farkındalık:
a)Empati: Başkalarının duygularını sezmek, bakış açılarını anlamak ve
endişeleriyle etkin bir biçimde ilgilenmek.
b)Kurumsal farkındalık: Gündemi, karar mekanizmalarını ve kurumsal
politikaları okumak.
c)Hizmet uyumu: Takipçi, müşteri ya da tedarikçilerin gereksinimlerini fark
etmek ve karşılamak
4. Sosyal beceriler:
a)Başkalarını geliştirme: Geribildirim ve rehberlikle başkalarının
yeteneklerini pekiştirmek.
b)Liderlik: Cazip bir vizyonla yol göstermek ve şevk vermek.
c)Etki (Başkalarınca sözü dinlenilir olma): Çok çeşitli ikna taktiklerini
kullanmak.
d) İletişim (Bağlar kurmak): Bir ilişkiler ağı kurmak ve sürdürmek.
e)Değişim katalizörlüğü: Yeni bir doğrultuda başlangıç yapmak, değişimi
yönetmek ve önderlik etmek.
f) Çatışma yönetimi: Anlaşmazlıkları çözmek
g) Takım çalışması: İşbirliği yapmak ve takım oluşturmak.
2.1.4. Ölçme Yaklaşımları ve Duygusal Zeka Ölçekleri 2.1.4.1. Ölçme yaklaşımları: Ölçme yaklaşımlarıyla kastedilen, ölçme aracının
bilgiyi toplama yöntemidir. Ölçme aracı bilgiyi üç yolla toplayabilir: kendini
değerlendirme (self report), başkaları tarafından değerlendirilme (informant) ve
beceri ölçümleri (ability)(Mayer, Caruso, Salovey, 2000b:s. 324-325).
24
2.1.4.1.1. Kendini Değerlendirme (Self report): Bu ölçme yaklaşımı, anket veya
envanterler aracılığıyla verilen cümlelerin insanların kendilerini ne ölçüde
tanımladığına dair bilgi edinmeye çalışır. Kendini değerlendirme becerileri ve
davranışları, bireyin kendini algılayışına bağlıdır. Şu tarz bir soru örnek gösterilebilir:
“Duygularınızı anlama konusunda genelde kolaylık mı yoksa karmaşa mı
yaşıyorsunuz?”
2.1.4.1.2. Başkaları Tarafından Değerlendirilme (informant): Bu ölçme yaklaşımı,
kişinin diğer kişiler tarafından nasıl algılandığını göstermektedir. Örneğin, kişiyi altta
verilen özelliklere göre “çok yüksek, yüksek, orta, düşük, çok düşük” olarak
değerlendiriniz: Fikirlere açık olmak, değişikliklere uyum sağlamaya hazır olmak, iyi
bir dinleyici olmak.
2.1.4.1.3. Beceri veya Performans Ölçümleri: Bu ölçme yaklaşımı kişinin
performansı üzerinde yoğunlaşmaktadır. Örneğin, insanların, duyguları ne ölçüde
algıladıkları öğrenilmek isteniyorsa kişiye üzgün bir yüz resmi gösterilip bunu anlayıp
anlamadığına bakılır.
2.1.4.2. Duygusal Zeka Ölçekleri: Duygusal zeka ölçekleri, duygusal zekanın da
bilişsel zeka gibi ölçülebileceğini göstermektedir. Günümüzde en çok kullanılan
ölçekler, geliştiren kuramcı, ölçme yaklaşımı ve kısa tanıtımı ile birlikte Tablo 7’de
verilmiştir.
Tablo 7. Duygusal Zeka Ölçekleri
Ölçek Geliştiren kuramcı Ölçme
yaklaşımı
Kısa tanıtım
Mayer-Salovey-
Caruso
Duygusal Zeka Testi
Mayer-Salovey-
Caruso Emotional
Intelligence Test
(MSCEIT)
Mayer ve Salovey
Performans
temelli
Mayer- Salovey modelinin dört
bölümünü içermektedir ve 141
maddeden oluşmaktadır (MSCEIT,
t.y.).
Duygusal Zeka
Ölçeği
Emotional Quotient
Inventory
(EQ-i)
Bar-On
Kendini
değerlendirme
133 maddeden oluşmaktadır.
Envanter beş boyut ve onbeş alt
boyut içermektedir.
25
Duygusal Yeterlilik
Envanteri
Emotional
Competency
Inventory(ECI)
Goleman ve ark.
Kendini
değerlendirme
ve başkaları
tarafından
değerlendirilme
Goleman ve Boyatzis Modelindeki
dört boyut ve on sekiz alt boyuttan
oluşmaktadır. 110 maddeden
oluşmaktadır.
Duygusal Zeka
Haritası(DZ Haritası)
Emotional Quotient
Map
(EQ-Map)
Cooper ve Sawaf
Kendini
değerlendirme
Bu harita beş bölümden ve yirmi bir
ölçekten oluşmaktadır. Her bölüm ve
ölçeğin ayrı bir puanlaması
bulunmaktadır (Aksaraylı ve Özgen,
2008).
Schutte Self-report
Emotional
Intelligence Test
(SSEIT)
Schutte ve ark.
Kendini
değerlendirme
Mayer ve Salovey’in dört boyutunu
içermektedir. 33 maddeden oluşmaktadır
dört boyutu içermektedir: 1-Duyguyu
algılamak, 2- Duyguyla düşünceleri
canlandırmak, 3- Duyguyu anlamak,4-
Duyguyu yönetmek (Alston, 2009).
2.1.5. Duygusal Zeka ve Eğitim Duygusal zekanın yaşla birlikte edinilen tecrübelerle artması duygusal
zekanın eğitimle gelişebileceğinin kanıtıdır. Multi Health System Inc. tarafından
Amerika’da 3831 kişi üzerinde yapılan araştırmaya göre insanlar yaşadıkça
duygusal zekaları artmaktadır ve 50’li yaşlarda en üst düzeye ulaşmaktadır. Geçen
zaman ve yaşanan deneyimler duygusal olgunlaşmayı arttırmaktadır (Kocayörük,
2004).
Yeşilyaprak (2001:s.144) da duygusal zekanın eğitim açısından önemini şu
şekilde dile getirmektedir:
1-Duygusal zeka yetenekleri, eğitimle geliştirilebilir ve güçlendirilebilir.
2-Duygusal zekanın gelişimi anaokulundan yükseköğrenime kadar her eğitim
kademesinde önemlidir.
3-Duygusal zekanın ihmal edilmesi, bilişsel zeka kapasitesinin daha çok ve
daha etkili kullanılmasını engeller. Dolayısıyla duygusal zekanın gelişimi
akademik başarıyı da artırır.
Yeşilyaprak bu maddelerle duygusal zeka eğitiminin önemini vurgulamaktadır.
26
Duygusal Zeka ile ilgili yurt dışında kapsamlı eğitimler verilmektedir. Bu
eğitimlerden biri J.David Hawkins tarafından geliştirilen Seattle Sosyal Gelişim
Projesi’dir. Seattle’daki ilk ve ortaokullar da uygulanmıştır. Bağımsız testler ve
nesnel standartlar kullanılıp programsız okullarla kıyaslanarak değerlendirme
yapılmıştır.
Sonuçlar
• Aileye ve okula daha olumlu bağımlılık
•Başarı düzeyi düşük çocukların okuldan uzaklaştırılma ve kovulma oranlarında
azalma
• Daha az suç işleme
• Standart başarı testlerinde daha yüksek puanlar (Ergin, 2000:s.32)
Benzer sonuçların elde edildiği diğer bir proje ise Goleman’ın (çev. 2007)
bahsettiği Sosyal ve duygusal öğrenme (SEL/Social and Emotional Learning)
programı olarak adlandırılan projedir. Öğrenciler arasında işbirliğini
gerçekleştirmeye ve disiplin sorunlarını çözmeye yönelik olan SEL’in başarılı olduğu
yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkmıştır. SEL programlarının öğrencilerin
sınıf içindeki kişiler arası sosyal becerilerinin artışında etkili olduğu; okullarda
öğrencilerin kötü davranışlarının azaldığı, başarı seviyelerinin arttığı gözlemlenmiştir Buna benzer programların ülkemizde de uygulanmasına ihtiyaç vardır.
Çünkü okullara baktığımızda velilerin ve öğretmenlerin başarıya odaklanmakta
oldukları görülmektedir. Öğrencilerin aldıkları notlar kişiliklerinin tamamıyla
özdeşleştirilmektedir. Eğer çocuklara ailelerinin kendilerinden ne beklediği sorulursa
cevapları ders çalışmak, sınıfı geçmek olacaktır. Okul, bireyi hayata hazırlamakla
görevlidir fakat yüklü olan müfredatın zamanında bitirilme kaygısı yüzünden
okullarda öğretim (dersler) verilmekte ancak eğitim (davranışlar) kısmı eksik
kalmaktadır. Yalnızca ders çalışmanın ve derslerde başarılı olmanın hayatta başarılı
olmak için yeterli olmadığı ortaya çıkmıştır. Bu yüzden veliler ve öğretmenler
öğrencinin akademik başarısının yanında hayattaki başarısına odaklanmalı,
duygusal zekayı geliştirici tutum ve davranış geliştirmeli ve pek çok teknikle de
gelişimin sürekliliğini sağlamalıdırlar (Kocayörük, 2004).
Genel olarak bakıldığında duygusal zekayı geliştirmede üç etmen vardır:
Öğrenci, veli, öğretmen. Öğretmen etmeninin içine yönetici de dahil edilmelidir. Bu
üçlünün duygusal zeka gelişiminde uyum içinde çalışması gerekmektedir.
Öğrencilere nasıl okul öncesinden başlayarak eğitim verilmesi gerekiyorsa veli de
onunla birlikte eğitime başlamalıdır. Öğretmenler de üniversitede duygusal zeka
eğitimi almalıdırlar. Bu bir program haline getirilirse bir nesil sonra bütün veli ve
27
öğretmenler duygusal zeka eğitimi almış kişiler olarak öğrencilerin eğitiminde daha
önemli bir rol oynayabilirler.
2.2. İLGİLİ ARAŞTIRMALAR
Bu bölümde önce Türkiye’de, ardından ise yurt dışında yapılan
araştırmalarda elde edilen bulgular özetlenerek sunulacakltır.
2.2.1. Duygusal Zeka ile İlgili Yurt İçinde Yapılan Araştırmalar
Duygusal zekanın dünyada nasıl popülaritesi arttıysa ülkemizde de artmış ve
son zamanlarda duygusal zeka ile ilgili birçok araştırma yapılmıştır.
Bu araştırmalar incelendiğinde, bunların bir kısmının liderlik ve iş yaşamı ile
ilgili olduğu görülmektedir. Örneğin Acar (2001) liderlik davranışları; Bülbüloğlu
(2001) duygusal zekanın liderliğe etkisi; Çakar (2002) duygusal zekanın dönüşümcü
liderlik üzerindeki etkisi; Tezcan (2004) duygusal zeka ve iş tatmini; Gürsoy (2005)
ise liderlikte duygusal zeka üzerine araştırmalarını yapmışlardır.
Duygusal zeka ile ilgili araştırmaların çoğunluğu ise eğitim alanında
yapılmıştır. Eğitim alanına yönelik yapılan duygusal zeka çalışmalarının, iş alanına
yönelik yapılan duygusal zeka çalışmalarından daha fazla olduğu dikkati
çekmektedir. Eğitim alanı ile ilgili yapılan çalışmaların genellikle öğretim elemanları
(Ersanlı, 2003), üniversite öğrencileri (Ergin, 2000), okul yöneticileri (Balcı, 2001;
İşbilir, 2003; Öztekin, 2006) ve öğretmenler (Tuyan, 2003) üzerine gerçekleştirildiği
görülmektedir.
Yukarıda sıralanan araştırmalara ek olarak, uygulanan duygusal zeka
programlarının etkililiğini test etmeye yönelik araştırmalar da gerçekleştirilmiştir.
Aşağıda bu araştırma bulguları kısaca özetlenmiştir.
2.2.1.1. Duygusal Zeka Eğitim Programları İle İlgili Araştırmalar Türkiye’de yapılan duygusal zeka programları ile ilgili olan araştırmalar
incelendiğinde ilk rastlanan araştırma Yılmaz’ın (2002) araştırması olmuştur. Yılmaz
(2002) Duygusal Zeka Düşünme Becerileri Eğitiminin annelerin duygusal zeka
düzeylerine etkisini araştırmak amacıyla 0-5 yaş arası çocuğa sahip 10 anneyi
deney grubu, 10 anneyi ise kontrol grubu olarak belirlemiştir. Deney ve kontrol
grubunun sontest puan ortalamaları arasında fark olduğu görülmüştür. Bu sonuç,
annelerin duygusal zeka düşünme becerilerinin geliştiğini göstermektedir. Toplam
12 oturum süren bu çalışmada, duyguların farkında olma, duyguları yönetme,
28
kendini motive etme, empati ve ilişkilerini kontrol etme becerileri kazandırılmaya
çalışılmıştır. Duygusal Zeka Düşünme Becerileri Eğitim Programına katılmanın
annelerin duygusal zeka düzeylerinde anlamlı bir fark yarattığı bulunmuştur.
Diğer bir araştırma ise Duman (2003) tarafından üniversite öğrencileri
üzerinde yapılmış ve İngilizce öğretiminde ve öğreniminde duygusal zekanın
önemini göstermeyi hedeflemiştir. Bunun için araştırmacı, öğrencilerle beyin
haritasına (mind mapping) odaklanan duygusal zeka aktiviteleri yapmıştır.
Araştırmacı İngilizce öğrenirken başarısızlığa sebep olan faktörler üzerinde
öğrencilerle görüşmüş ve öğrencilerden kendi beyin haritalarını çizmelerini istemiştir.
Bu haritalar sonunda başarısızlığın sebebinin duygusal yetersizlikler (deficiencies)
olduğu görülmüştür. Sonraki aşamada, 4 bölümden ve on bir sayfadan oluşan bir
anket öğrencilere uygulanmıştır. Anketin birinci bölümü, öğrencilerin DZ hakkında ne
bildiklerini öğrenmek için hazırlanmıştır. İkinci bölüm, öğrencilerin ortaokul ve
lisedeki İngilizce öğrenme yaşantılarıyla ilgilidir. Bu bölümde verilen cevaplara göre,
bu öğretim kademelerinde duygusal zeka boyutu güçlü olan programların
uygulanması gerektiği ortaya çıkmıştır. Üçüncü bölümde, öğrencilerin üniversite
hazırlık sınıflarındaki İngilizce öğrenme yaşantıları incelenmiştir. Sonuçlar, hazırlık
sınıflarındaki birçok konuda da duygusal zeka desteğinin olması gerektiğini
göstermiştir. Son bölümde araştırmacı öğrencilerin gelecekteki İngilizce
öğrenimlerinde duygusal zeka hakkındaki beklentilerine odaklanmış ve öğrencilerin
çoğunun duygusal zekanın önemini fark ettiği belirlenmiştir. Son bölümde,
araştırmacı farklı modeller kullanarak iki ayrı ders işlemiştir. Birinci derste
öğrencilerin zevklerini dikkate almış, diğerinde ise dikkate almamıştır. Birinci
dersteki başarı oranının çok daha yüksek olduğu görülmüştür. Kısaca, duygusal
zekanın İngilizce öğrenimini olumlu yönde etkilediği ortaya konulmuştur (s: 81).
Duman (2003) İngilizce öğrencileri üzerinde, Tuyan (2003) ise İngilizce
öğretmenleri üzerinde bir araştırma yapmıştır. Tuyan (2003) yaptığı eylem
araştırmasında, eğitimdeki hümanistik bakış açısıyla öğretmenlerin duygusal okur-
yazarlığını geliştirme programı üzerinde çalışmıştır. Bu amaçla, Çukurova
Üniversitesi/YADIM’da İngilizce öğretmekte olan 17 öğretmen (7 öğretmen pilot
çalışmada, 10 öğretmen asıl çalışmada) ile çalışma yapılmıştır.10 öğretmenin her
birisinde beş alt boyutun (öz farkındalık, empati, öz kontrol, öz motivasyon, sosyal
beceriler) öntest-sontest karşılaştırmaları ayrı ayrı yapılmıştır. Araştırma sonucunda
DZ Haritasında (EQ Map) yer alan 20 boyutun 13’ünde olumlu yönde farklılık
görülmüş fakat diğer boyutlarda anlamlı bir farklılık saptanmamıştır.
Özdemir (2003) yaptığı araştırmada yaratıcı drama dersinin duygusal zeka
gelişimine katkısı olup olmadığını araştırmıştır. Araştırma Uludağ Üniversitesi Eğitim
29
Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü üçüncü sınıf öğrencileri ile yapılmıştır.
Araştırmanın örneklemi, deney grubu 32 ve kontrol grubu 32 olmak üzere toplam 64
öğrencidir. Araştırmanın sonucunda, öğrencilerin toplam EQ puanları ve özbilinç,
empati ve sosyal beceriler alt puanlarında anlamlı bir artış saptanmıştır.
Özerbaş (2004) araştırmasında, durumlu öğrenme kuramına dayalı bilişsel
çıraklık stratejisinin, ilköğretim yedinci sınıf öğrencilerinin duygusal zeka
yeterliliklerinin geliştirilmesine etkisini incelemiştir. Toplam uygulama 16 hafta
sürmüş, araştırmanın deneklerini yedinci sınıfta öğrenim gören 24 öğrenci
oluşturmuştur. Durumlu öğrenmenin ve özellikle bilişsel çıraklık stratejisinin
duygusal zeka yeterliliklerinin geliştirilmesinde uygun bir yaklaşım olduğu sonucuna
varılmıştır. Cinsiyete göre öğrencilerin duygusal zeka yeterliliklerinin
karşılaştırılmasında öğretmen ve öğrenci değerlendirmelerinde, 12-13 yaş grubunun
duygusal zeka yeterliliklerinin cinsiyete göre farklılaşmadığı görülmüştür. Aynı
zamanda araştırmanın genel sonucu olarak, duygusal zeka ve durumlu ögrenmenin
temel özellikleri açısından birbirini destekleyen bir yapı sunmakta olduğu bulgusuna
ulaşılmıştır.
Ulutaş (2005) tarafından alt ve üst sosyo-ekonomik düzeye sahip ilköğretim
okullarının ana sınıfında okuyan çocuklar üzerinde duygusal zeka eğitiminin etkisinin
incelendiği bir çalışmada, deney, plasebo ve kontrol gruplarının sontest puan
ortalamaları arasında deney grubu lehine bir fark bulunmuştur. Bu bulgu, duygusal
zeka eğitimi alan çocukların duygusal zekalarının arttığını ortaya koymaktadır.
Karahan ve Özçelik 2006 yılında yaptıkları araştırmalarında bir “Duygusal
Zeka Beceri Eğitimi Programı”nın diyabet hastalarının duygusal zeka düzeylerine
etkisini araştırmışlardır. Çalışma grubu, 12’si deney grubuna ve 12’si de kontrol
grubuna seçilen 24 diyabet hastasından oluşmuştur. Araştırma, 12 oturumluktur.
Hastaların duygusal zeka düzeyleri Duygusal Zeka Değerlendirme Ölçeği (DZDÖ)
ile ölçülmüştür. Kontrol Gruplu Öntest Sontest İzleme Model kullanılmıştır. Öntest-
sontest- izleme testi verilerine göre deney ve kontrol grubundaki bireylerin sontest
toplam puanları arasındaki farklılığın deney grubu lehine anlamlı olduğu
görülmüştür. Araştırma bulguları, Duygusal Zeka Beceri Eğitimi Programı’na katılan
diyabet hastalarının duygusal zeka düzeylerinin katılmayan hastaların duygusal
zeka düzeylerinden daha yüksek olduğunu göstermiştir. Sonuç, Duygusal Zeka
Becerileri Eğitimi Programı’nın, diyabet hastalarının duygusal zeka düzeylerini
olumlu yönde etkilediği şeklindedir.
Yaşarsoy (2006) tarafından yapılan çalışmada Duygusal Zeka Gelişim
Programının, eğitilebilir zihinsel engelli öğrencilerin davranış problemleri üzerindeki
30
etkisi incelenmiştir. Duygusal Zeka Gelişim Programı, Mersin’deki bir ilköğretim
okulunun özel alt sınıfında öğrenim gören eğitilebilir zihinsel engelli 10 öğrenciye,
her hafta üç saat olmak üzere 20 hafta uygulanmış ve 60 saat içerisinde 57 etkinlik
gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın sonucunda, Duygusal Zeka Gelişim Programı
uygulanan öğrencilerin öntest ve sontest toplam puanları arasında anlamlı düzeyde
bir artış saptanmıştır. Araştırmadan elde edilen bu bulgu, özel eğitim sınıfı
öğrencilerine yönelik hazırlanan Duygusal Zeka Gelişim Programının öğrencilerin
davranış problemlerini azalttığı sonucuna varılmıştır.
Kurt (2007) tarafından yapılan araştırmada bir üniversitenin Rehberlik ve
Psikolojik Danışma Bölümü öğrencilerine verilen Duygusal Zeka Düşünme Becerileri
Eğitiminin, empatik beceri düzeylerine etkisi araştırılmıştır. Bu araştırma için
Rehberlik ve Psikolojik Danışma programının 1.,2., 3. ve 4. sınıflarında, öğrenim
gören 447 öğrenciye “Empatik Beceri Ölçeği B Formu” uygulanmıştır. Ölçekten
aldıkları puan ortalamalarına göre; 20 öğrenci seçilerek, deney ve kontrol grupları
oluşturulmuştur. Deney grubunda yer alan 10 öğrenciye 12 hafta boyunca 1–1,5
saat süreli eğitim verilmiştir. İstatistiksel analizler sonucunda verilen Duygusal Zeka
Düşünme Becerileri Eğitiminin deney grubundaki öğrencilerin empatik beceri
düzeylerini arttırdığı görülmüştür.
Yurt içinde yapılan araştırmalarda farklı yaş gruplarına- 6 yaş grubu (Ulutaş,
2005), 9-10 yaş grubu (Yaşarsoy, 2006), 12-13 yaş grubu (Somuncuoğlu, 2004),
18-23 yaş grubu (Duman, 2003; Kurt, 2007), 30 yaş grubu (Yılmaz, 2002)- yer
verilmiştir. Bunun yanında toplumda farklı rollere sahip bireylere- annelere (Yılmaz,
2002), öğretmenlere (Tuyan, 2003)- duygusal zeka programları uygulanmıştır. Bütün
bu araştırmalarda, duygusal zeka eğitimi alan grupların duygusal zeka düzeylerinde
anlamlı düzeyde artışlar gözlenmiştir Bu bulgular, duygusal zekanın yaş farkı ve
toplumsal rol farkı olmaksızın geliştirilebileceği şeklinde yorumlanabilir.
2.2.1.2 Duygusal Zekanın Diğer Değişkenler İle İlişkisini Araştıran Çalışmalar Acar (2001) tarafından yapılan araştırmada duygusal zeka yeteneklerinin
göreve yönelik ve insana yönelik liderlik davranışları ile ilişkisi incelenmiştir. Bunun
için banka şube müdürleri üzerinde bir alan araştırması yapılmıştır. Araştırmaya 181
yönetici katılmıştır. Analizler sonucunda yöneticilerin duygusal zekaları ile insana
yönelik liderlik davranışları arasında olumlu bir ilişki bulunurken göreve yönelik
liderlik davranışı ile herhangi bir ilişki bulunamamıştır.
Balcı (2001) tarafından yapılan araştırma, ilköğretim okulu yöneticilerinin
duygusal zeka becerilerini kullanma düzeylerini kendilerinin ve öğretmenlerin
görüşlerine göre saptamak üzere yapılmıştır. Araştırma 45 ilköğretim okulu müdürü
31
ve 909 ilköğretim okulu öğretmeni üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın
sonucuna göre, ilköğretim okulu yöneticilerinin duygusal zeka becerilerini kullanma
düzeyleri konusunda yönetici ve öğretmen görüşleri arasında istatistiksel olarak
anlamlı farklılıklar saptanmıştır. Bu araştırmaya katılan ilköğretim okulu yöneticileri,
öğrenim durumları ve kıdemleri ne olursa olsun, duygusal zekanın bütün alt
boyutlarını “her zaman” kullandıklarını belirtmişlerdir. Fakat öğretmenler yöneticilerin
alt boyutları “bazen” kullandıklarını belirtmişlerdir. Bu yüzden yönetici ve
öğretmenlerin iletişim ve duygusal zeka konularında eğitim almaları gerektiği
sonucuna varılmıştır.
Bülbüloğlu (2001) araştırmasında duygusal zekanın liderlik üzerine etkilerini
ele almış ve bir saha araştırması yapmıştır. Çalışmanın amacı, hizmet sektöründe
yöneticilik yapan liderlerin duygusal zekaya ne ölçüde önem verdiklerini
belirlemektir. Araştırma, Trabzon ilinde hizmet sektöründe faaliyet gösteren, otel
işletmeciliği yapan bir kuruluşta yürütülmüştür. Araştırma, 8 yönetici ve 95 çalışan
üzerinde yapılmıştır. Uygulanan anket sonuçları, duygusal zekanın beş bileşeni
(özfarkındalık, özdenetim, empati, motivasyon, sosyal beceri) açısından ayrıca
liderler ve çalışanlar açısından ayrı ayrı değerlendirilmiştir. Özfarkındalık açısından
bakıldığında, yöneticilerin %80’i özfarkındalık sahibi olduklarını söylerken
çalışanların verdiği cevaplarda yöneticilerin %20’sini özfarkındalık sahibi gördükleri
ortaya çıkmıştır. Özdenetim açısından bakıldığında, yöneticilerin %65’i duygularını
kontrol edebildiklerini söylerken çalışanların bu oranı %25 olarak gördükleri ortaya
çıkmıştır. Empati açısından bakıldığında, yöneticilerin %75’i çalışanlarının
duygularını anladıklarını ifade ederken çalışanlar yöneticilerin %25’inin kendilerini
anladıklarını belirtmişlerdir. Motivasyon konusunda yöneticilerin %75’i motivasyona
önem verdiklerini söylemelerine rağmen çalışanların %80’i liderlerin motivasyonu
sağlayamadıklarını belirtmişlerdir. Sosyal beceri konusunda yöneticilerin %100’ü
çalışanları ile kolay iletişim kurduklarını belirtmişlerdir fakat çalışanların %67’si
liderlerinin kendilerine yardımcı olmadıklarını söylemişlerdir. Görüldüğü gibi liderlerle
çalışanların değerlendirmeleri iş ortamında bütünlüğün sağlanamadığını
belirtmektedir.
Çakar (2002) yaptığı araştırmada duygusal zekanın dönüşümcü liderlik
davranışı üzerindeki etkisini incelemiştir. Araştırmanın bulguları tesadüfi olarak
seçilmemiş 106 yönetici ve 32 öğretim üyesinden elde edilmiştir. Sonuçlar, duygusal
zeka boyutları ve onlarla ilişkili olan dönüşümcü liderlik davranışı boyutları arasında
olumlu bir ilişki olduğunu ve özellikle duygusal zeka boyutlarından sosyal becerilerin
dönüşümcü liderlik (lider ve izleyicinin karşılıklı olarak birbirlerinin motivasyonunu
arttırması) davranışı boyutları üzerinde büyük bir etkisi olduğunu göstermiştir.
32
Ergenlerde duygusal zeka ile karar verme stratejileri arasındaki ilişkiyi
araştıran Köksal (2003), duygusal zekanın kız öğrencilerde, erkek öğrencilere oranla
daha yüksek olduğunu; duygusal zeka ile mantıklı karar verme arasında anlamlı bir
ilişki olduğunu ve bağımlı karar verme ile duygusal zeka arasında bir ilişki
olmadığını belirlemiştir.
Ersanlı (2003), çalışmasında, üniversite öğretim elemanlarının duygusal
zeka düzeylerini, öğrenim düzeyi ve temel alan değişkenleri açısından incelemiştir.
İstatistiksel analizler sonucunda üniversite öğretim elemanlarının duygusal zeka
düzeylerinin toplam puan ortalamaları, öğrenim düzeylerine (lisans, lisansüstü,
doktora) göre anlamlı bir farklılık göstermemiştir. Üniversite öğretim elemanlarının
temel alanlarına (sosyal, saglık ve fen) göre ise, duygusal zeka düzeyleri toplam
puan ortalamaları arasındaki farkın anlamlı olduğu bulunmuştur. Sosyal bilimler
alanındaki öğretim elemanlarının diğer alanlarda çalışmalarını yürüten öğretim
elemanlarından daha fazla duygusal zekaya sahip olduğu sonucuna varılmıştır.
Azarmi (2004) tarafından 150 İngilizce Dil Öğretimi (İDÖ) öğrencisi ve 50
İngilizce Dil Öğretimi öğretmeni üzerinde gerçekleştirilen ve İngilizce öğretiminde
duygusal zeka kullanımının öğrencilerin öğrenmelerini geliştirip geliştirmediğini
saptamayı amaçlayan bir çalışmada, İDÖ öğretmenlerinin çoğunun duygusal zekaya
önem verdiği fakat İDÖ öğrencilerinin bazılarının duygusal zekayı hiç önemsemediği
belirlenmiştir.
Bircan (2004) tarafından Ankara ilinin Çankaya, Mamak ve Keçiören
ilçelerindeki genel liselerin son sınıflarında okuyan 889 öğrenci üzerinde
gerçekleştirilen bir araştırmada, ergenlerin duygusal zekalarının çatışma eğilimleri
ve suç davranışları üzerindeki etkisi incelenmiştir. Bulgulara göre duygusal zeka ile
çatışma eğilimi ve suç davranışı arasında negatif yönde anlamlı düzeyde farklılık
saptanmıştır. Bunun yanında ergenlerin Duygusal Zeka Ölçeği’nin tümünden ve alt
ölçeklerinden aldığı puanların cinsiyete göre kızlar lehine farklılaştığı, ancak bu
ölçeklerden alınan puanların sosyo-ekonomik düzeye göre farklılaşmadığı sonucuna
varılmıştır.
Erol (2004) araştırmasında üstün yeteneklerde duygusal zeka ile benlik
saygısı arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Trabzon, Rize, Ordu, Samsun, Sinop, Kocaeli
ve Ankara illerindeki Fen liselerinin 9. sınıfındaki 241’i erkek, 114’ü kız toplam 356
öğrenci üzerinde gerçekleştirilen bu araştırma sonucunda, üstün yeteneklilerde
benlik saygısı ve duygusal zeka alt faktörleri arasında olumlu yönde ilişki
bulunmuştur. Cinsiyet farkının benlik saygısı ve duygusal zekada etkili olduğu,
kızların benlik saygılarının ve duygusal zekalarının erkeklerden daha yüksek olduğu
ortaya çıkmıştır. Anne baba tutumlarının duygusal zeka ve benlik saygısı üzerindeki
33
etkisi incelendiğinde demokratik anne baba tutumunun kendini motive etmeyi ve
benlik saygısını arttırdığı görülmüştür.
Özyer (2004) duygusal zeka ile örgütsel bağlılık ve bağlılığın alt formları
arasındaki ilişkilerin saptanmasına yönelik ampirik bir çalışma yapmıştır. Araştırma
verileri bir üniversitenin İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde çalışan 78’i erkek 50’si
kadın toplam 128 akademik personelden elde edilmiştir. Çalışmada duygusal zeka
ile genel örgütsel bağlılık ve bağlılığın alt formları olan duygusal bağlılık, normatif
bağlılık ve zorunlu bağlılık arasında herhangi bir ilişkiye rastlanmamıştır.
Tezcan (2004) duygusal zeka ve iş tatmini arasındaki ilişkiyi belirlemeye
yönelik bir araştırma yapmıştır. Kullanılan anket Ankara’da 280 çalışanı bulunan bir
bankada uygulanmış ve anketi 56 kadın, 23 erkek cevaplamıştır. Araştırma
sonuçları, duygusal zekanın iş tatminini etkilediğini göstermekle beraber,
çalışanların duygusal zekalarının iş tatminlerinden daha yüksek olduğunu
göstermiştir.
Gürsoy (2005) araştırmasını liderlikte duygusal zeka üzerine yapmış ve Türk
Silahlı Kuvvetleri’nde bir uygulama gerçekleştirmiştir. Çalışmanın amacı, Kara
Kuvvetleri Komutanlığı Bünyesinde görev yapan askerlerin duygusal zeka
seviyelerinin ölçülmesi ve temel alt boyutlarının incelenmesidir. Böylece duygusal
zekanın, sergilenen askeri liderlik davranışları üzerindeki etkileri araştırılmaktadır.
Diğer bir amaç ise duygusal zekayı etkileyebileceği öngörülen çeşitli kişisel
değişkenler ile etkili liderlik davranışları için gerekli olan tüm temel yetenek ve
becerileri içerdiği ileri sürülen duygusal zeka ve açılımları arasındaki ilişkinin
incelenmesidir. Araştırmanın örneklemi KKK’lığı bünyesinde görev yapan farlı yaş
grubundaki 213 subaydır. Araştırma sonucunda, subayların toplam duygusal
zekaları, temel boyutları ve açılımları arasında istatistiksel bir farlılık
gözlemlenmemiştir. Fakat rütbe değişkeni ile toplam duygusal zeka arasında pozitif
bir ilişki saptanmıştır. Rütbe arttıkça toplam duygusal zeka ve kişisel beceriler, kişiler
arası beceriler, uyumluluk, genel ruh durumu gibi temel boyutların ve kendine güven
ile bağımsızlık dışındaki tüm alt boyutların arttığı gözlemlenmiştir. Medeni durum,
çocuk sahibi olup olmama ve eşin iş durumu değişkenleri ise toplam duygusal zeka
boyutlarında bir farklılık yaratmamıştır.
Bender (2006) tarafından yapılan araştırma ile resim-iş eğitimi öğrencilerinin
duygusal zekaları ile yaratıcılıkları arasındaki ilişkiler ve seçilen bağımsız
değişkenler ile olan etkilenim düzeylerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışma
evreni, Dokuz Eylül, Gazi ve Pamukkale üniversitelerinin resim-iş eğitimi anabilim
dalı öğrencileridir. Örneklem, evrenin içinden her sınıf düzeyinde rastlantısal olarak
seçilen 30’ar kişi olmak üzere toplam 360 kişiden oluşmaktadır. Araştırma
34
sonucunda, öğrencilerin toplam duygusal zekaları ile yaratıcı düşünceleri arasında
pozitif ve anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur. Alt amaçlar gereği yapılan
incelemelerde, cinsiyet, öğrenim görülen üniversite, ailenin kaçıncı çocuğu olduğu,
en uzun süre yaşanılan yerleşim birimi, anne öğrenim durumu ve aile tutumu
arasında anlamlı ilişkiler olduğu görülmüştür. Bu bulgulara göre, duygusal zeka
arttıkça yaratıcılık artmaktadır.
Dicle (2006) tarafından yapılan araştırmada, üniversite öğrencilerinin
sosyal zeka düzeyleri, duygusal zeka düzeyleri ve bazı kişisel özelliklerine göre
incelenmiştir. Araştırmanın örneklemi, Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim
Fakültesi’nde 2004-2005 öğretim yılında Fen, Sosyal, Güzel Sanatlar ve Yabancı
Diller bölümlerine devam eden 6186 öğrenci arasından seçilen 415’i kız, 269’u erkek
toplam 684 öğrencidir. Araştırma, öğrencilerin sosyal beceri düzeyleri ile duygusal
zeka düzeyleri, cinsiyet, öğrenim gördükleri alan, öğretim türü, sınıf düzeyi, anne
öğrenim düzeyi, baba öğrenim düzeyi, algılanan anne tutumu, algılanan baba
tutumu, sigara kullanma durumu ve herhangi bir öğrenci kulübüne üye olma durumu
gibi değişkenler arasındaki ilişkileri kapsamaktadır. Bulgular on yedi madde halinde
verilmiştir. Duygusal zeka ile ilgili maddeler şöyledir: 1- Öğrencilerin sosyal beceri
düzeyleri ile duygusal zeka düzeyleri arasında pozitif anlamlı bir ilişki vardır.
2- Duyuşsal anlatımcılık, duyuşsal duyarlık, duyuşsal kontrol düzeyleri düşük olan
öğrencilerin DZDÖ (Duygusal Zeka Değerlendirme Ölçeği) puan ortalamaları,
düzeyleri orta ve yüksek olan öğrencilere göre daha düşüktür. 3- Sosyal anlatımcılık,
sosyal duyarlık, sosyal kontrol düzeyleri düşük olan öğrencilerin DZDÖ (Duygusal
Zeka Değerlendirme Ölçeği) puan ortalamaları, düzeyleri orta ve yüksek olan
öğrencilere göre daha düşüktür.
Göçet (2006) tarafından üniversite öğrencileri üzerinde yapılan bir
araştırmada, kız öğrencilerin duygusal zeka düzeylerinin erkeklere göre; ayrıca
sosyal bölümlerde okuyan öğrencilerin duygusal zeka düzeylerinin ise hem
bilgisayar öğretmenliği hem de fen bilimleri bölümlerinde okuyan öğrencilere göre
anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Üniversite öğrencilerinin gelir
düzeyleri ile duygusal zeka düzeyleri arasında ise anlamlı bir fark bulunmamıştır.
Görünmez (2006) tarafından sivil kaynaktan subay olmak için Kara Harp
Okulu’na katılarak subaylık eğitimi gören 210 kişi üzerinde yapılan ve bağlanma
stilleri ile duygusal zeka yeteneklerinin incelendiği bir araştırmada, güvenli ve
kayıtsız bağlanan grubun duygusal zeka puanlarının, korkulu ve saplantılı bağlanan
gruba göre daha yüksek olduğu saptanmıştır. Ayrıca duygusal zeka ile güvenli
bağlanma arasında orta düzeyde pozitif bir ilişki, korkulu bağlanma ile arasında orta
35
düzeyde negatif bir ilişki, saplantılı bağlanma ile arasında düşük düzeyde negatif bir
ilişki, kayıtsız bağlanma ile arasında negatif bir ilişki belirlenmiştir.
Ergenlerde duygusal zeka, ruhsal uyum ve davranış problemleri arasındaki
ilişkiyi inceleyen Hafızoğlu (2007) araştırmasını 41’i kadın, 43’ü erkek toplam 84 kişi
üzerinde gerçekleştirmiştir. Araştırma sonucunda, duygusal zeka ve ruhsal
uyumsuzluk arasında anlamlı bir ilişki bulunmamış fakat negatif bir ilişki eğilimi
ulunmuştur. Duygusal zeka ile davranış bozuklukları arasında anlamlı negatif bir
ilişki ortaya çıkmıştır. Beklenilenin tersine, ruhsal uyumsuzluk ve davranış
bozuklukları arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır.
İstanbul ilinin Kağıthane ilçesinde yaşayan 149’u kadın 80’i erkek toplam 229
evli birey ile Yozgat ilinin Sarıkaya ilçesinde yaşayan 103’ü kadın 134’ü erkek olan
237 evli birey üzerinde duygusal zeka ve evlilik doyumu ilişkisini inceleyen Üncü
(2007) araştırmasında, evlilik doyumu ile duygusal zeka arasında pozitif yönde
anlamlı bir ilişki saptamıştır. Bu araştırmanın bulgularına göre, duygusal zeka
yükseldikçe evlilikten sağlanan doyumun arttığı sonucuna ulaşılmıştır. Bunun
yanında duyguları anlama ve duyguları yönetme alt boyut puanlarında kadınlar
lehine anlamlı fark olduğu görülmüştür. Araştırmaya katılanların cinsiyetlerine göre
evlilik doyumları incelendiğinde erkekler lehine anlamlı fark olduğu; eğitim
durumlarına göre evlilik doyumları incelendiğinde en yüksek ortalamanın lise
mezunlarına, en düşük ortalamanın ise ilköğretim mezunlarına ait olduğu
görülmüştür.
Araştırmaların bulgularına göre, duygusal zekanın birçok degişkenle pozitif
ilişkisi olduğu görülmektedir. Duygusal zekanın başarı, iş doyumu, olumlu kişilik
özellikleri, stresle başa çıkabilme, mantıklı karar verme, sosyal beceri, benlik
saygısı, yaratıcılık, güvenli bağlanma, evlilik doyumu gibi birçok faktörle pozitif ilişki
içerisinde olduğu görülmüştür. Buna ek olarak, duygusal zeka ile çatışma eğilimi ve
suç davranışı, duygusal zeka ile davranış bozuklukları arasında negatif yönde
anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Bu bulgular duygusal zekanın bireylerin yaşamını
olumlu yönde etkilediğini; duygusal zekası yüksek olan bireylerin stresle daha iyi
başa çıkabilen, daha mantıklı kararlar verebilen, daha yaratıcı bireyler olduğunu
ortaya koymaktadır. Ayrıca duygusal zekası yüksek olan bireylerin çatışma
eğilimlerinin ve suç davranışlarının daha az olması daha sorunsuz bir hayat
sürebileceklerini göstermektedir. Duygusal zekanın birçok değişkenle ilişkisini
gösteren bu araştırmalar, insan hayatını birçok yönden etkileyen duygusal zekanın
önemini bir kez daha vurgulamaktadır.
36
2.2.2. Duygusal Zeka İle İlgili Yurt Dışında Yapılan Araştırmalar Yurt dışında duygusal zeka üzerine yapılan çalışmalarda ölçekler üzerine
yapılan geçerlik güvenirlik çalışmaları önemli yer tutmaktadır. Bunun yanında yurt
içinde yapılan çalışmalarda olduğu gibi duygusal zeka ve liderlik, duygusal zeka ve
iş ortamı gibi konulara değinilmektedir. Yurt dışındaki araştırmalarda da duygusal
zeka programları diğer konulara göre daha az yer tutmaktadır. Duygusal zeka
programları ile ilgili araştırmalardan ulaşılabilenler aşağıda özetlenmiştir:
DiNatale (2000) tarafından Duygusal Öğrenme Programı’nın ergenlerin
duygusal zekaları üzerindeki etkisinin incelendiği bir çalışmada, yüzler, hikayeler,
sinestezi (synesthesia), karışımlar (blends) ve yönetme (management) olmak üzere
beş bölümden oluşan Duygusal Zeka Öğrenme Programı kullanılmıştır. Programın
yüzler bölümünde yüz ifadelerinden duyguları anlama üzerinde; hikayeler
bölümünde empati üzerinde; sinestezi bölümünde bir duyguyu başka bir duyguyla
benzeştirme üzerinde; karışımlar bölümünde karışık duyguları analiz etme üzerinde
ve yönetme bölümünde duyguları yönetme üzerinde durulmuştur. Çok Faktörlü
Duygusal Zeka Ölçeği (Multifactor Emotional Intelligence Scale) ile elde edilen
öntest-sontest verilerine göre, yüzler, hikayeler ve yönetme bölümlerinde deney ve
kontrol grubunun her ikisinin sontest puanları öntest puanlarından yüksek çıkmıştır.
Fakat deney grubunun öntest-sontest puanları arasındaki fark, kontrol grubunun
öntest-sontest puanları arasındaki farktan daha yüksek bulunmuştur. Duygusal
Öğrenme Programı’nın yüzler, hikayeler ve yönetme bölümlerinde etkili olduğu fakat
sinestezi ve karışımlar bölümlerinde etkili olmadığı görülmüştür. DiNatale’nin
araştırmasının farkı yurt dışı ve yurt içi araştırmalarda sinestezi boyutuna yer veren
başka bir araştırmaya rastlanmamış olmasıdır.
Vincent (2003) sekiz hafta süren Sosyal-Duygusal Zeka Programı’nın beşinci
sınıf öğrencilerinin prososyal ve problem davranışları üzerindeki etkisini incelemiştir.
Hem öğrenci hem de öğretmen görüşlerine yer veren bu çalışmada karışık sonuçlar
elde edilmiştir. Programın bütünlüğü (integrity) yüksek çıkmıştır fakat algılanan kısa-
dönem olumlu davranış değişikliği ile net bir bağlantı belirlenememiştir.
Öğretmenler, öğrencilerin aksine programı kabuledilebilir olarak
değerlendirmişlerdir. Araştırmanın, öğrencilerde davranış değişikliği olacağı ve
öğrencilerin empatik becerilerinin artacağı biçimindeki hipotezleri
doğrulanamamıştır. Uygulanan Çocuklar İçin Sosyal-Duygusal Zeka Programının,
beşinci sınıf öğrencilerinin prososyal ve problem davranışları üzerinde etkisinin
olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
37
Stenberg (2004) yaptığı araştırmada Duygusal Zeka Eğitimi ve Koçluk
Programının özel bir lisedeki öğrenci yıpranması (attrition) üzerindeki etkisini
incelemiştir. Yedi hafta ve 20 saat süren bu program özyönetim, duyguların farkında
olma, insanlarla ilişkiler, duyguları anlama ve duyguları kolaylaştırma (facilitating
emotions) bölümlerini içermiştir. Araştırmadaki çalışma grubu 5 öğrenciden
oluşmuştur. Öğrencilere, veri elde etmek amacıyla hem Mayer-Salovey-Caruso
Duygusal Zeka Testi (The Mayer-Salovey-Caruso Emotional Intelligence Test
[MSCEIT]) uygulanmış hem de öğrencilerle görüşmeler yapılmıştır. Bu görüşmeler
kayıt altına alınmış ve yorumlanmıştır. Bunun yanında, bu öğrencilerin öğrenci
yıpranma oranları arşivdeki 5 yıllık yıpranma oranlarıyla kıyaslanmıştır. Sonuç
olarak, Duygusal Zeka Eğitimi ve Koçluk Programı sonunda öğrenciler
görüşmelerde programın etkili olduğunu söylemişler fakat test sonucunda anlamlı bir
fark ortaya çıkmamıştır. Bu sonuca göre, uygulanan Duygusal Zeka Eğitimi ve
Koçluk Programının öğrencilerin yıpranması üzerinde kısmen etkili olduğu
söylenebilir.
Castro (2005) araştırmasında Ergen Liderlik Programının (Teen Leadership
Programme) risk altındaki yedinci ve sekizinci sınıf öğrencilerinin iyileşme
davranışları üzerindeki etkisini incelemiştir. Risk altındaki öğrenciler, sınıf tekrarı
yapan ya da okuldan mezun olamayacak öğrenciler olarak tanımlanmıştır.
Öğrencilerin 35’i deney ve 35’i kontrol grubu olarak ikiye ayrılmış ve bu öğrencilere
Kişisel Sorumluluk Haritası (Personal Responsibility Map) öntest- sontest olarak
uygulanmıştır. Öğretmenler ise Kişisel Sorumluluk Anketi (Personal Responsibility
survey) ile öğrencilerin gelişimini değerlendirmişlerdir. Ergen Liderlik Programı, 16
hafta boyunca her gün 55 dakikalık seanslar şeklinde düzenlenmiştir. Kişisel
Sorumluluk Haritası (Personal Responsibility Map) şu 12 alt boyuttan oluşmaktadır:
Hedef belirleme (Goal Setting), kişisel yeterlilik (Self Efficacy), değer örtüşmesi
(Values Congruence), başarma güdüsü (Achievement Drive), destekleyici çevre
(Supportive Environment), özsaygı (Self Esteem), öz-kontrol (Self Control), öz-
denetim (Self-Management), kişisel gelişim (Self-İmprovement), kişisel sorumluluk
(Personal Responsibility), problem çözme (Problem Solving), psikolojik sağlamlık
(Resiliency). Bulgulara göre 12 alt boyutun hedef belirleme, kişisel yeterlilik,
başarma güdüsü, kendini yönetme ve psikolojik sağlamlık alt boyutlarında anlamlı
fark gözlenmiş, diğer alt boyutlarda ise anlamlı bir fark gözlenmemiştir. Anlamlı
farkın gözlendiği boyutlarda ise bu fark öğrencilerin kendilerini değerlendirmelerinde
değil, sadece öğretmenlerin öğrencileri değerlendirmelerinde gözlenmiştir.
38
Potter (2005) tarafından yapılan araştırmada duygusal zeka müdahale
(intervention) programının üniversite birinci sınıf öğrencileri üzerindeki etkisi
incelenmiştir. Araştırma Güney Teksas’ta 310 üniversite birinci sınıf öğrencisi
üzerinde yapılmıştır. Sonuçlar, deney grubunun kendileri tarafından belirtilen (self-
reported) duygusal zeka becerilerinde anlamlı bir gelişme olduğunu göstermiştir.
Chang (2006) tarafından yapılan araştırmada “Duygusal zekayı öğretebilir
miyiz?” sorusuna cevap aranmıştır. Üniversite öğrencilerinin duygusal zekalarını
geliştirmek için bir dönem boyu süren “davranışsal kişisel değişim” (behavioral self-
modification) tekniklerinin kullanıldığı bu araştırmada deney grubunun gelişiminde
anlamlı bir fark olduğu tespit edilmiştir.
Boylan ve Laughrey (2007) pratisyen doktor adayları üzerinde duygusal zeka
farkındalığını arttırmak ve duygusal zeka becerilerini geliştirmek için deneysel
öğrenme seminerleri düzenlemişlerdir. Bu seminerlerde küçük gruplar oluşturulmuş
ve seminerler enteraktif bir şekilde işlenmiştir. Seminerler sonucunda duygusal zeka
ile ilgili bu seminerlerin sadece katılımcıların duygusal zeka becerilerini değil, aynı
zamanda öğretmenlerin duygusal zeka becerilerini de arttırma potansiyeline sahip
olduğu görülmüştür.
Eniola ve Adebiyi, 2007 yılında yaptıkları çalışmalarında görme bozukluğu
olan çocuklar arasında motivasyonun artırılmasında hedef belirleme (goal setting)
ve duygusal zekayı araştırmışlardır. Öntest-sontest deney gruplu desenin
uygulandığı bu araştırma 32 çocuk üzerinde 6 hafta sürmüştür. Katılımcılara
Çalışma Değeri Envanteri (Work Value Inventory) uygulanmıştır. Araştırma
sonucunda hedef belirleme ve duygusal zekayı kapsayan çalışmaya katılanların
motivasyon düzeylerinde anlamlı bir farklılık görülmüştür.
Nelis, Quoidbach ve ark. (2009) araştırmalarında duygusal zekayı arttırıp
arttıramayacaklarını incelemişlerdir. Dokuz kişilik deney grubuna 2,5 saatlik, 4
oturumluk bir program uygulanmıştır. 10 kişilik kontrol grubuna hiçbir etkinlik
uygulanmamıştır. Sonuçlar deney grubunun duyguları tanıma ve duygu yönetimi
becerilerinde anlamlı bir artış olduğunu göstermiştir. 6 ay sonraki izleme testi
sonuçları bu artışın kalıcı olduğuna işaret etmiştir. Bu bulgu, duygusal zekanın
geliştirilebilir olduğunu göstermektedir.
Yurt dışında yapılan araştırmalarda da yurt içindeki araştırmalar gibi değişik
yaş gruplarından- 12-13 yaş grubu (Castro, 2005), 16-18 yaş grubu (Stenberg,
2004), 18-22 yaş grubu (Potter, 2005; Chang, 2006) -veri elde edilmiştir. Fakat yurt
içindeki çalışmaların tersine, yurt dışındaki bütün araştırmalarda deney grubu lehine
39
bir fark çıkmamıştır. Vincent’in (2003), Stenberg’in (2004) ve Castro’nun (2005)
araştırmasında deney grubu lehine bir sonucun çıkmamasında nelerin etkili olmuş
olabileceği üzerine yorumlar yapılmıştır. Çalışma grubunun sayı bakımından az
olması, bireylerin objektif cevaplar vermemiş olması, uygulanan ölçeklerin bu
gruplara uygun olmaması gibi yorumlar yapılmıştır. Bu yorumlar, duygusal zeka
üzerine araştırma yapmak isteyen araştırmacıların dikkat etmesi gereken noktaları
vurgulamaktadır.
40
BÖLÜM 3
YÖNTEM
Bu bölümde araştırma konusuna ilişkin olarak sırasıyla araştırma modeli,
çalışma grubu, veri toplama aracı, denel işlemler ve veri toplama süreci, verilerin
analizinde kullanılan istatistiksel teknikler ile ilgili açıklamalar bulunmaktadır.
Araştırma Modeli
Bu çalışma öntest – sontest kontrol gruplu (ÖSKD) deneysel bir desendir. Bir
araştırmanın deneysel desen olmasının temel koşulu, katılımcıların deneysel işlem
koşullarına yansız olarak atanmış olmasıdır. Bir deneysel desende bağımlı
değişkendeki değişkenliğin (varyansın) nedeninin uygulanan deneysel işleme
(bağımsız değişkene) bağlanabilmesi için; gruplara yansız atamanın yapılması ve
bağımlı değişkeni etkileyen, ancak bu çalışmada etkisi araştırılmayan diğer
bağımsız değişkenlerin (dışsal değişkenler) bağımlı değişken üzerindeki etkilerinin
kontrol altına alınmış olması gerekir. Ancak bu durumda araştırma deneysel desen
bağlamında değerlendirilebilir (Büyüköztürk, 2001). Bu bağlamda çalışma, öntest-
sontest kontrol gruplu, 3x2’lik desene sahip deneysel bir desendir.
Öntest-sontest kontrol gruplu desen aşağıdaki şekilde gösterilebilir:
Ön test Son test
GD R O1 X O3
GK R O2 O4
GP R O5 X O6
Çalışma grubundaki katılımcılar, deneysel işlemden önce ve sonra bağımlı
değişkenle ilgili olarak ölçülmüşlerdir. Deney gruplarından birine araştırmacı
tarafından, program (Duygusal Zeka Eğitimi Programı) uygulanmıştır. Araştırma
kapsamında oluşturulan plasebo grubuna ise plasebo etkisi ile ilgili etkinlikler
(duygusal zeka eğitimi dışında öğrencilere yaptırılan birtakım etkinlikler)
yaptırılmıştır. Üçüncü grup olan kontrol grubuna ise hiçbir uygulama ve etkinlik
yaptırılmamıştır.
Çalışma Grubu
Deney, kontrol ve plasebo grupları Afyonkarahisar İli Anafartalar Anadolu
Lisesi dokuzuncu sınıfta okuyan 93 öğrenci arasından seçilmiştir. Öğrencilerin
duygusal zeka düzeylerini belirlemek için Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği
41
uygulanarak en düşük duygusal zeka düzeyine sahip 45 öğrenci belirlenmiştir. Bu
öğrenciler seçkisiz örnekleme yöntemi ile 15’er kişilik deney, kontrol ve plasebo
grubu olarak ayrılmıştır. Aşağıdaki tablolarda öğrencilerin cinsiyetleri, anne ve baba
öğrenim durumu, ailenin aylık geliri gibi bilgilere, çalışma grubunun daha iyi
tanınması amacıyla yer verilmiştir.
Tablo 8. Deney, Plasebo ve Kontrol Grubundaki Öğrencilerin Cinsiyetlerine Göre
Dağılımı
Deney Plasebo Kontrol Toplam
N 9 7 7 23 Erkek
% 60.00 46.67 46.67 51.11
N 6 8 8 22 Kız
% 40.00 53.33 53.33 48.89
N 15 15 15 45 Toplam
% 100.00 100.00 100.00 100.00
Tablo 8 incelendiğinde öğrencilerin %51.11’inin erkek, %48.89’unun ise kız
öğrencilerden oluştuğu görülmektedir. Deney, plasebo ve kontrol grupları ayrı ayrı
incelendiğinde ise kız-erkek öğrenci sayılarının dengeli olduğu söylenebilir.
Tablo 9. Deney, Plasebo ve Kontrol Grubundaki Öğrencilerin Annelerinin Eğitim
Durumuna Göre Dağılımı
Deney
Plasebo
Kontrol
Toplam
N - 1 - 1 Okuryazar Değil % - 6.67 - 2.23
N - 1 1 2 Okuryazar % - 6.67 6.67 4.44
N 10 12 7 29 İlkokul % 66.67 80.00 46.67 64.44 N 3 - 1 4
Ortaokul % 20.0 - 6.67 8.89 N 2 1 6 9
Lise % 13.33 6.67 40.00 20.00 N - - - -
Üniversite % - - - - N 15 15 15 45
Toplam % 100.00 100.00 100.00 100.00
Tablo 9’da görüldüğü üzere deney, plasebo ve kontrol grubundaki
öğrencilerin annelerinin 1 tanesi okuryazar değildir. Diğer annelerin ise %4.44’ü
42
okuryazar, %64.44’ü ilkokul mezunu, %20.00’ı ise lise mezunudur. Üniversite
mezunu anne yoktur. Gruplardaki annelerin çoğunluğunun ilkokul mezunu olduğu
görülmektedir.
Tablo 10. Deney, Plasebo ve Kontrol Grubundaki Öğrencilerin Babalarının Eğitim
Durumuna Göre Dağılımı
Deney Plasebo Kontrol Toplam N - - - - Okuryazar
Değil % - - - - N - 1 - 1 Okuryazar
% - 6.67 - 2.23 N 8 4 3 15 İlkokul % 53.33 26.67 20.00 33.33 N 1 5 5 11
Ortaokul % 6.67 33.33 33.33 24.44 N 5 5 5 15
Lise % 33.33 33.33 33.33 33.33 N 1 - 2 1
Üniversite % 6.67 - 13.33 6.67 N 15 15 15 45
Toplam % 100.00 100.00 100.00 100.00
Tablo 10’a bakıldığında deney, plasebo ve kontrol grubundaki öğrencilerin
babaları arasında okuma yazma bilmeyen babanın olmadığı, 1 tane ilkokul mezunu
olmayan babanın olduğu; babaların %33.33’ünün ilkokul, %24.44’ünün ortaokul,
%33.33’ünün lise ve %6.67’sinin de üniversite mezunu olduğu görülmektedir.
Üniversite mezunu babaların az olduğu anlaşılmaktadır.
Tablo 11. Deney, Plasebo ve Kontrol Grubundaki Öğrencilerin Ailelerinin Aylık Gelir
Durumuna Göre Dağılımı
Deney Plasebo Kontrol Toplam N 10 11 8 29 0-1000TL
arası % 66.67 73.33 53.33 64.44 N 5 4 6 15 1000-2000
arası % 33.33 26.67 40.00 33.33 N - - 1 1 2000TL ve
üzeri % - - 6.67 2.23 N 15 15 15 45
Toplam % 100.00 100.00 100.00 100.00
Tablo 11’de deney, plasebo ve kontrol grubundaki öğrencilerin ailelerinin
aylık gelir durumları incelendiğinde, ailelerin %64.44’ü 0-1000 TL arası, %33.33’ü
43
1000-2000 TL arası, %2.23’ü 2000 TL ve üzeri kazanmaktadır; 0-1000TL arası
kazancı olan ailelerde asgari ücretle çalışan babaların çoğunlukta olduğu
öğrencilerden elde edilen kişisel bilgi formlarında görülmüştür.
Çalışma grubundaki öğrencilerden elde edilen betimsel istatistiki bilgilerden
sonra tüm öğrencilerin Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği’nden elde ettikleri öntest
puanlarının aritmetik ortalamaları ve standart sapmaları belirlenmiştir. Elde edilen
değerler aşağıdaki Tablo 12’de verilmiştir.
Tablo 12. Deney, Plasebo ve Kontrol Gruplarının Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği
Öntest Uygulamasından Aldıkları Puanların Ortalamaları ve Standart Sapmaları
Öntest
Gruplar X Ss
Deney 133.60 7.82
Plasebo 133.40 7.85
Kontrol 132.93 8.09
Tablo 12’de deney, plasebo ve kontrol gruplarının Duygusal Zeka Yeterlilik
Ölçeği öntest uygulamasından aldıkları puanların ortalamalarının birbirine yakın
olduğu görülmektedir. Deney, plasebo ve kontrol gruplarının denk olup olmadığını
test edebilmek amacıyla, öntest verileri üzerinde ilişkisiz örneklemler için tek faktörlü
ANOVA kullanılmıştır. Deney, plasebo ve kontrol gruplarının öntest puan
karşılaştırmaları sonucu aralarında anlamlı bir fark olmadığını gösteren istatistiki
bilgiler Tablo 13’te verilmiştir:
Tablo 13. Öğrencilerin Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği Öntest Ortalama Puanlarının
Deney, Plasebo ve Kontrol Gruplarına Göre ANOVA Sonuçları
Varyansın
Kaynağı
KT sd KO F p
Gruplararası 3.51 2 1.76 0.03 0.97
Gruplariçi 2636.13 42 62.77
Toplam 2639.64 44
44
Tablo 13 incelendiğinde deney, plasebo ve kontrol grupları arasında
Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği’nin öntest uygulamasından aldıkları puanların,
uygulanan gruplara göre anlamlı bir şekilde farklılaşmadığı görülmektedir [F(2-
42)=0.03, p>.05]. Başka bir ifadeyle, deney, kontrol ve plasebo grupları denk gruplar
olarak kabul edilmiştir.
Duygusal Zeka Eğitimi Programı Psiko-eğitim programı, eğitimsel içerikli olup beceri geliştirmeyi hedefleyen,
başarılması gereken hedeflerin yer aldığı ve bir grupla yapılan programdır. Psiko-
eğitim grupları, kişisel, sosyal, eğitimsel veya mesleki bir konuda, kişilere bilgi ve
beceri kazandırarak kişilerin o konuda psikolojik sorunlarla karşılaşmalarını önlemek
amacıyla oluşturulan gruplardır. Psiko-eğitim gruplarının işleyişi, grupla psikolojik
danışmadaki işleyişe benzer fakat psiko-eğitim grupları oturumlarının içeriği, süreci
ve grupla ilgili diğer özellikleri baştan yapılandırılmış gruplardır (Nazlı, 2011).
Bu araştırmada geliştirilen Duygusal Zeka Eğitimi Programı da bir psiko-
eğitim programıdır ve geliştirilen bu programın dokuzuncu sınıf öğrencilerinin
duygusal zeka düzeylerine etkisi araştırılmaktadır. Duygusal Zeka Eğitimi Programı
10 oturum olarak tasarlanmıştır. Programın tasarlanma süreci Nazlı’nın (2011)
önerdiği gibi 2 adımda yapılmıştır:
1. Adım: Programın alt yapısının hazırlanması: Psiko-eğitim programının
alt yapısı hazırlanırken üç faktör dikkate alınmıştır.
• Öncelikle programın kuramsal bilgi kısmı oluşturulmuştur. Duygusal zeka
ile ilgili ulaşılabilen tüm kaynaklar okunmuş ve elde edilen bilgiler ışığında
programın hangi oturumlara ayrılması gerektiği konusunda fikir elde
edilmiştir. Duygusal Zeka Eğitimi Programının hazırlanmasında Goleman’ın
(çev. 2007) öz farkındalık, özyönetim, sosyal farkındalık, ilişki yönetimi
şeklinde ayırdığı duygusal zeka boyutları dikkate alınmıştır.
• Literatürdeki duygusal zeka programları ile ilgili çalışmalar (DiNatale,
2000; Yılmaz,2002; Ulutaş, 2003; Vincent, 2003; Özerbaş, 2004; Stenberg,
2004; Castro, 2005; Potter, 2005; Chang, 2006; Karahan ve Özçelik, 2006;
Yaşarsoy, 2006; Boylan ve Laughrey, 2007; Eniola ve Adebiyi, 2007; Nelis,
Quoidbach ve ark., 2009) incelenmiştir. Bu araştırmalar sayesinde programın
oturumları ve içeriği konusunda bilgi elde edilmiştir.
• Programın kuramsal bilgi kısmı belirlendikten ve literatürden duygusal
zeka ile ilgili yapılan çalışmalar incelendikten sonra, programı doğrudan
45
etkileyeceğinden dolayı programın uygulanacağı bireylerin özellikleri dikkate
alınmıştır. Afyonkarahisar İli Anafartalar Anadolu Lisesi’nde okuyan
dokuzuncu sınıf öğrencileri, liseye yeni başlamış olmaları, zorlu bir sınav
maratonundan sonra boşluğa düşme olasılıklarının olması nedeniyle çalışma
grubunun oluşturulması için uygun görülmüştür. On oturumluk Duygusal
Zeka Eğitimi Programı, dokuzuncu sınıf öğrencilerinden Duygusal Zeka
Yeterlilik Ölçeği ile belirlenen 45 öğrenciden deney, plasebo ve kontrol grubu
olarak üçe ayrılan 15’er kişilik gruplardan deney grubuna uygulanmıştır.
2. Adım: Program tasarım süreci: Programın alt yapısı hazırlandıktan
sonra dört ana öğesine (kazanım, içerik, danışma süreci ve değerlendirme) göre
tasarım sürecine geçilmiştir. Kazanım kavramı içinde öğrenene kazandırılacak
istendik davranışlara; içerik öğesi içinde kazanımlara uygun düşecek konular
bütününe; danışma sürecinde yapılacak etkinliklere ve değerlendirme öğesinde
programın amacına ulaşıp ulaşmadığına bakılır (Nazlı, 2011).
Öncelikle programın kazanımları belirlenmiştir. Kazanımlar bir programın ilk
öğesidir. Kazanımlar ile psiko-eğitim müdahalesi ile öğrencilere hangi bilgi,
beceri ve tutumların kazandırılacağı belirlenir. Programda dokuzuncu sınıfta
okuyan ergenlerin kazanması için toplam 21 kazanım belirlenmiştir:
1. Duygusal Zeka Eğitimi Programının genel amaçları hakkında bilgi
edinir.
2. Kendine uygun amaç belirler.
3. Duygusal zekanın ne olduğunu bilir.
4. Duyguların nasıl ortaya çıktığını fark eder.
5. Duyguların önemini anlar.
6. Kendi duygularının farkına varır.
7. Duygularını ifade eder.
8. Duyguları ifade etmede “Beden dili” ve “Ben dili”ni kullanır.
9. Duyguları kontrol edememe sebeplerini bilir.
10. Duyguları kontrol etme yollarını kullanır.
11. Duyguları kontrol etme yolları olan nefes düzenleme, derin
gevşeme ve imgelemeyi kullanma alıştırmalarını yapar.
12. İyimserliğin ne olduğunu bilir.
13. İyimserliği hayatında kullanır.
14. Motivasyonun ne olduğunu bilir.
15. Motivasyonu arttırmanın yolları hakkında bilgi edinir.
46
16. Empatinin ne olduğunu bilir.
17. Empatik tepkinin ne olduğunu kavrar.
18. Empatik tepkiyi kullanır.
19. İletişimin ne olduğunu bilir.
20. Etkili iletişimin gereklerini kavrar.
21. Gruptan üyelerin kendilerine, lidere, yaşanan grup sürecine ve
diğer üyelere yönelik olumlu duygularla ayrılır.
• Programın ikinci öğesi içeriktir. Belirlenen kazanımların, hangi
içerikle/muhteva ile yapılacağı kararlaştırılır. Ortaöğretim dokuzuncu sınıf
öğrencilerinin duygusal zeka düzeylerine yönelik tasarlanan Duygusal
Zeka Eğitimi Programının içeriği şu şekilde planlanmıştır:
1.Oturum: Öğrencilerle tanışma, program hakkında bilgi vermek,
duygusal zeka hakkında bilgi vermek
2.Oturum: Duygular ve duyguların önemi
3.Oturum: Duyguları ifade etme
4.Oturum: Duyguları kontrol etme
5.Oturum: Duyguları kontrol etme yollarını öğrenme
6.Oturum: İyimserlik
7.Oturum: Motivasyon
8.Oturum: Empati
9.Oturum: Etkili iletişim
10.Oturum: Duygusal Zeka Eğitimi Programını sonlandırma
• Grupla psikolojik danışma programının üçüncü öğesi danışma sürecidir.
Danışma süreci kullanılan etkinlikleri, metotları ve teknikleri kapsar.
Programın üçüncü öğesi olan danışma sürecinde Duygusal Zeka Eğitimi
Programı uygulanırken anlatım, örnek olay, problem çözme, bireysel çalışma
gibi yöntemlerden; soru-cevap, rol yapma, ikili ve grup çalışmaları gibi
tekniklerden yararlanılmıştır. On oturumdan oluşan Duygusal Zeka Eğitimi
Programının her oturumu 60 ya da 90 dakika olarak tasarlanmıştır. Her
oturumun başında önceki oturumda ele alınan konuların kısa bir özeti
yapılarak ya da danışanlara verilen ev ödevleri ele alınarak giriş yapılmış,
sonra kısa grup tartışmaları ve etkinliklerle desteklenmiş, sonunda ise
oturum özetlenerek ev ödevi verilmiştir. Oturumların genel akışı şu
şekildedir:
47
1. Başlangıçta genel olarak grup üyelerinin her birinin, o andaki duygularını
ifade edebilmeleri, (kendilerini o anda nasıl hissettiklerinin sorulması).
2. Üyelere, süreç başlamadan önce birbirlerine ya da grup liderine iletmek
istedikleri herhangi bir şeyin olup olmadığının sorulması.
3. Bir önceki oturumun kısaca hatırlanması. (İlk oturumun dışındaki
oturumlar için uygulanır).
4. Verilmiş olan ev ödevleriyle ilgili değerlendirmelerin yapılması. (İlk
oturumun dışındaki oturumlar için uygulanır).
5. Yapılacak olan oturumun gündeminin açıklanması.
6. Gündeme ilişkin sürecin başlatılarak katılımın sağlanması (Alıştırmalar,
oyunlar ve danışma becerileri kullanılır).
7. Oturum sonunda, yapılmış olan oturumun geneline ilişkin üyelerin duygu
ve düşüncelerinin paylaşılması.
8. Bir sonraki oturum için, grup dışı çalışmaların (ev ödevlerinin)
belirlenmesi.
9. Oturumun özetlenmesi.
10. Oturumun sonlandırılması.
11. Oturum değerlendirme formunun doldurulması.
• Programın son öğesi değerlendirmedir. Bunun için bu çalışmada
Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği öntest-sontest olarak uygulanmıştır.
Veri Toplama Aracı
Kişisel Bilgi Formu Araştırmaya katılan bireylerden öncelikle hazırlanan kişisel bilgi formunu
cevaplamaları istenmiştir (Ek 5). Kişisel bilgi formunda, araştırmaya katılan bireyler,
cinsiyetlerini (kız-erkek), anne ve baba eğitim durumlarını (okuryazar değil-
okuryazar- ilkokul mezunu- ortaokul mezunu- lise mezunu- üniversite mezunu) ve
ailenin aylık gelir durumlarını belirtmişlerdir. Ayrıca öğrencilere sosyo-ekonomik
düzeylerini nasıl algıladıkları sorulmuştur.
Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği
Araştırmada verilerin toplanmasında Demet H. Özerbaş tarafından 2004
yılında geliştirilmiş olan Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği (DZYÖ) kullanılmıştır. DZYÖ
ilköğretim yedinci sınıfta okuyan 24 öğrenciye uygulanmıştır. DYZÖ, Öğrencilerin
Kendilerini Değerlendirme Formu ve Öğretmenlerin Öğrencileri Değerlendirme
Formu olmak üzere iki formdan oluşmuştur. DZYÖ, özfarkındalık, özdenetim ve
48
motivasyon, empati ve sosyal ilişkiler yeterliliklerini kapsayan dört faktör
içermektedir. Ölçek, 35 maddeden oluşmaktadır ve 5’li likert türünde
yapılandırılmıştır. Ölçekte her maddenin karşısında o davranışla ilgili olarak olumsuz
cümleler 1’den 5’e doğru, olumlu cümleler de 5’ten 1’e doğru “tamamen katılıyorum”,
“katılıyorum”, “kararsızım”, “katılmıyorum” ve “hiç katılmıyorum” şeklinde
puanlanmıştır. Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği’nde 20 olumlu, 15 olumsuz madde
vardır. Olumsuz maddeler 5, 8, 11, 12, 13, 14, 20, 21, 22, 23, 26, 28, 30, 32, 34
numaralı maddelerdir ve bu maddelerde ters kodlama yapılmıştır.
Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeğinin Geçerlik ve Güvenirlik Çalışmaları
Ölçeğin yapı geçerliği Özerbaş (2004) tarafından test edilmiştir. Faktör
analizi sonuçlarına göre dört faktörde toplanan maddelerin kendi faktörlerindeki yük
değerleri .40 ile .71 arasında değişmekte olup, dört faktörün toplam varyansı
%37.84’tür. Madde-faktör toplam korelasyonları ise .22 ile .59 arasında
değişmektedir.
Özerbaş’ın yaptığı araştırmada Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeğinin Alfa
güvenirlik katsayısı empati faktörü için .77, sosyal ilişki faktörü için .72,
özdenetim/motivasyon faktörü için .68 ve özfarkındalık faktörü için .68’dir. Ölçeğin
toplam güvenirlik katsayısı .78 olarak belirlenmiştir (Tablo 14).
Tablo 14. DZYÖ Faktör Analizi Sonuçlarına Göre Faktörlerin Açıklanan Varyansı ve
Güvenirlik Analizi Sonuçları
Faktör Açıklanan Varyans (%) Alfa
Empati 11.02 .77
Sosyal İlişki 10.04 .72
Özdenetim/Motivasyon 9.03 .68
Özfarkındalık 7.75 .68
Toplam 37.84 .78
Yapılan bu araştırmada ise Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeğinin üç hafta ara ile
yapılan test-tekrar test güvenirlik çalışmasından 0.78 düzeyinde, yüksek bir
korelasyon elde edilmiştir. Çalışma gruplarının tamamına uygulanan ölçeğin iç
tutarlık katsayısı ise 0.83 olarak belirlenmiştir.
49
Denel İşlemler ve Veri Toplama Süreci
Verilerin toplanması için Anafartalar Anadolu Lisesi Müdürlüğü’nden izin
alınmıştır. Müdür ile konuşularak uygulamanın nasıl yapılacağına ilişkin bilgi verilmiş
ayrıca uygulama için yer belirlenmiştir.
Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği’nin uygulanması sırasında önce araştırmanın
amacı ve önemi açıklanmıştır. Öğrencilerin samimi ve kendilerini yansıtan şekilde
cevap vermelerini sağlamak amacıyla, ölçme aracının yönergelerini dikkatlice
okumaları hatırlatılmış ve elde edilen bilgilerin öğrencinin izni dahilinde
açıklanabileceği vurgulanmıştır. DZYÖ’nün verilerine göre en düşük duygusal zeka
düzeyine sahip öğrencilerden 15’i deney grubunu, 15’i kontrol grubunu, diğer 15’i ise
plasebo grubunu oluşturmuştur. Deney grubuna 10 oturumluk Duygusal Zeka
Eğitimi Programı uygulanmış ve bu program sonunda öğrencilerin yeniden duygusal
zeka düzeyleri, Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği uygulanarak elde edilmiştir. Öntest-
sontest uygulaması 2,5 ay arayla yapılmıştır. Plasebo grubuna uygulanan etkinlikler,
deney grubuna uygulanan etkinliklere göre daha geç başlatılmış, iki grubun aynı
anda etkinlikleri sonlandırması ve sontestin deney, kontrol ve plasebo gruplarına
aynı zamanda uygulanması sağlanmıştır.
Bu çalışmada, karşılaştırma yapmak ve grup etkisini kontrol etmek amacıyla
iki kontrol grubu oluşturulmuştur. Kontrol gruplarından birisi plasebo uygulamasına
tabi tutulmuş ve bu grup “plasebo grubu” olarak adlandırılmıştır. Diğer kontrol
grubuna ise hiçbir işlem uygulanmamıştır ve bu grup da “kontrol grubu” şeklinde
adlandırılmıştır. Plasebo grubu ile deney grubundan ayrı bir ortamda, küçük bir
derslikte oturumlar düzenlenmiştir. Böylece deney ve plasebo gruplarında bulunan
deneklerin olabildiğince birbirleriyle etkileşime girmeleri engellenmeye çalışılmıştır.
Aynen deney grubunda olduğu gibi, plasebo grubunda bulunan denekler için benzer
bir ortam hazırlanmıştır. Plasebo grubundaki deneklerle her birisi 1 saat süren ve
haftada bir uygulanan 7 oturum gerçekleştirilmiştir. Plasebo grubuna işlem olarak,
duygusal zeka ile ilgilisi olmayan etkinlikler yaptırılmıştır. Birinci hafta, öğrencilerle
oturum saatine ve gününe karar verilmiş ve etkinlikler onlar tarafından belirlenmiştir.
İkinci hafta, en sevdikleri videolar izlenmiş ve sevilme sebebi açıklanmıştır. Üçüncü
hafta, öğrenciler sevdikleri kitapları tanıtmışlar ve neden sevdiklerini açıklamışlardır.
Dördüncü hafta, öğrencilerin en sevdikleri müzikler dinlenmiş ve değişik zevklerin bir
arada olabileceği görülmüştür. Beşinci hafta, öğrenciler en beğendikleri fıkralardan
anlatmışlardır. Altıncı hafta, tabu isimli oyunu oynayarak kelimeleri anlatmaya
çalışmışlardır. Yedinci hafta, yapılan etkinlikler hakkında fikir alış-verişi yapılarak
oturum ve uygulama sonlandırılmıştır.
50
Verilerin Analizi
Araştırmanın istatistiksel analizinde SPSS 13.0 (Sosyal Bilimler İçin İstatistik
Programları) paket programı kullanılmıştır. Verilerin analizinde parametrik tekniklerin
kullanılabilmesi için öncelikle verilerin normal dağılım göstermesi gerekmektedir. Bu
nedenle verilerin normallik varsayımını karşılayıp karşılamadığı sorgulanmıştır.
İstatistiksel çalışmalarda en yaygın kullanılan dağılım normal dağılımdır.
Dağılımın tam simetrik olduğu durumlarda çarpıklık ve basıklık değerlerinin -1 ile +1
arasında olması gerekir (Çokluk, Şekercioğlu ve Büyüköztürk, 2010; Kalaycı, 2009;
Mertler ve Vannatta, 2005; Büyüköztürk, 2006). Bu varsayımın gerçekleşip
gerçekleşmediğini test etmek amacıyla deney, plasebo ve kontrol gruplarının öntest
ve sontest uygulamasından aldıkları puanların çarpıklık (skewness) ve sivrilik
(kurtosis) düzeyleri kestirilmiştir. Elde edilen değerler Tablo 15’te verilmiştir.
Tablo 15. Deney, Plasebo ve Kontrol Gruplarının Duygusal Zeka Yeterlilik
Ölçeğinden Aldıkları Toplam Puanlara İlişkin Değerler
Grup X Ss Ortanca Mod Çarpıklı
k
Basıklık Çarpıklı
k/
Çarpıklı
k
Standart
Hatası
Basıklık/
Basıklık
Standart
Hatası
Deney 133.60 7.82 136.00 137.00 -1.08 1.49 -1.72 1.33
Plasebo 133.40 7.85 133.00 126.00 -0.59 -0.46 -1.00 -0.41 Öntest
Kontrol 132.93 8.09 134.00 138.00 -0.63 -0.66 -1.06 -0.59
Deney 141.33 7.72 143.00 129.00 -0.14 -1.20 -0.24 -1.07
Plasebo 134.27 8.16 134.00 141.00 -0.12 -1.06 -0.21 -0.89 Sontest
Kontrol 131.93 8.53 130.00 128.00 -0.18 0.57 -0.31 0.50
Yukarıdaki tabloda yer alan çarpılık katsayısı Fisher’ın çarpıklık katsayısıdır.
Bu katsayının çarpıklık standart hatasına bölünmesi çarpıklık değerini verir.
Çarpıklık katsayısı kendi standart hatasına bölünerek standartlaştırılmaktadır. Daha
sonra bu standart değer kritik tablo değeriyle karşılaştırılmaktadır. Bu sonuç, normal
dağılım eğrisi açısından yorumlanmaktadır. Elde edilen bu çarpıklık değeri, ±1.96
aralığındaki değerler için 0.05 anlamlık düzeyinde normal dağılım olarak kabul
edilmektedir (Kalaycı, 2009; Akgül, 2005). Buna göre, deney, plasebo ve kontrol
51
gruplarındaki çarpıklık değerlerinin standart hatasına bölünmesi ile elde edilen
değerlerin ±1.96 aralığında olmasından dolayı normal dağılımdan aşırı bir sapma
olmadığı ve bu üç değişkene ait öntest ve sontest ortalama puanlarının dağılımının
normal dağılım gösterdiği kabul edilmiştir.
Basıklık (kurtosis) normal dağılım eğrisinin ne kadar dik veya basık olduğunu
gösterir. Tam bir çan eğrisinin basıklık katsayısı sıfırdır. Basıklık katsayısı pozitif ise,
eğri normale göre daha diktir. Negatif ise, normale göre daha basıktır. Yukarıda
tabloda verilen Fisher’in basıklık katsayısı, basıklık katsayısının standart hatasına
bölünerek elde edilen değerin ±1,96 aralığında olması, dağılımın normal dağılım
olduğunu gösterir (Akgül, 2005; Büyüköztürk, 2006; Kalaycı, 2009). Aynı şekilde
basıklık katsayısı kendi standart hatasına bölünerek standartlaştırılmaktadır. Daha
sonra bu standart değer kritik tablo değeriyle karşılaştırılmaktadır. Bu sonuç, normal
dağılım eğrisi açısından yorumlanmaktadır. Elde edilen bu basıklık değeri, ±1.96
aralığındaki değerler için 0.05 anlamlık düzeyinde normal dağılım olarak kabul
edilmektedir (Kalaycı, 2009; Akgül, 2005). Buna göre, deney, plasebo ve kontrol
gruplarındaki basıklık değerlerinin standart hatasına bölünmesi ile elde edilen
değerlerin ±1.96 aralığında olması sebebiyle bu üç değişkene ait öntest ve sontest
ortalama puanlarının normal dağılım gösterdiği kabul edilmiştir.
Ayrıca puanların normallik varsayımının karşılanmasında kullanılan diğer
istatistiksel yöntemler Shapiro-wilk ve Kolmogorov-Smirnov (K-S) testidir. Genellikle
büyük örneklemlerde (30 ve daha yüksek) kolmogrov-Simirnov testi ile örneklemin
normal dağılım gösterip göstermediği incelenirken, küçük örneklemlerde Shapiro-
Wilks testi ile incelenebilmektedir (Kalaycı, 2009; Mertler ve Vannatta, 2005). Her bir
gruptaki birey sayısı 30’un altında olmasından dolayı Shapiro-wilk testi sonuçları
incelenmiş ve normallik varsayımının karşılandığı bulunmuştur (Tablo 16).
Tablo 16. Deney, Plasebo ve Kontrol Gruplarının Duygusal Zeka Yeterlilik
Ölçeğinden Aldıkları Puanlara İlişkin Shapiro-wilk Değerleri.
Gruplar İstatistik sd p
Deney 0.15 15 0.20
Plasebo 0.16 15 0.20 Öntest
Kontrol 0.14 15 0.20
Deney 0.12 15 0.20
Plasebo 0.19 15 0.16 Sontest
Kontrol 0.13 15 0.20
52
Elde edilen bulgulardan yola çıkarak parametrik testlerin kullanılabileceğine
karar verilmiştir. Deney, plasebo ve kontrol gruplarının öntest duygusal zeka
ortalama puanlarının denk olup olmadığını belirlemek için ilişkisiz örneklemler için
tek faktörlü ANOVA tekniği kullanılmıştır. Aynı şekilde deney grubuna Duygusal
Zeka Eğitimi Programı ve plasebo grubuna 7 oturumluk duygusal zeka ile ilgisi
olmayan bir program uygulandıktan sonra grupların duygusal zeka ortalama
puanları arasında anlamlı bir fark olup olmadığını saptamak için de deney, plasebo
ve kontrol gruplarının sontest ortalama puanları ilişkisiz örneklemler için tek faktörlü
ANOVA ile karşılaştırılmıştır. Deney, plasebo ve kontrol gruplarının sontest ortalama
puanları arasındaki farkın, hangi ikili grup arasında olduğunu bulmak amacıyla çoklu
karşılaştırma testlerinden (post-hoc test) Tukey testi kullanılmıştır. Her bir grubun
öntest-sontest ortalama puanlarının karşılaştırmasında ise ilişkili örneklemler için t-
testi kullanılmıştır. Bu araştırmadaki tüm verilerin analizi için manidarlık düzeyi 0.05
olarak alınmıştır.
53
BÖLÜM 4 BULGULAR
Bu bölümde Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği’nden alınan puanlara ilişkin veri
analizi sonucu elde edilen bulgulara yer verilmiştir. Ortaya çıkan analizler, tablolar
şeklinde verilmiş, her tablodan önce denenceler yazılmış, tablolarda yer alan
ifadelerin açıklaması yapılmıştır.
Denence 1: Araştırmanın ilk denencesi “Duygusal Zeka Eğitimi Programına katılan
dokuzuncu sınıf öğrencilerinin Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği sontest ortalama
puanları bu programa katılmayan hem kontrol grubu hem de plasebo grubu
öğrencilerinin sontest ortalama puanlarından anlamlı biçimde daha yüksektir.”
şeklinde ifade edilmiştir. Bu denencede programa katılmayan öğrenciler, plasebo ve
kontrol grubu öğrencileridir. Araştırmanın bu denencesi test edilmeden önce deney,
plasebo ve kontrol gruplarında yer alan öğrencilerin işlem sonrası Duygusal Zeka
Yeterlilik Ölçeği’nden elde ettikleri puanlarının aritmetik ortalamaları ve standart
sapmaları belirtilmiştir. Elde edilen değerler Tablo 17’de verilmiştir.
Tablo 17.Deney, Plasebo ve Kontrol Gruplarının Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği
Sontest Uygulamasından Aldıkları Puanların Ortalamaları ve Standart Sapmaları
Sontest Gruplar X Ss
Deney 141.33 7.72
Plasebo 134.27 8.16
Kontrol 131.93 8.53
Araştırmanın yukarıda bahsedilen ilk denencesini test etmek amacıyla
deney, plasebo ve kontrol gruplarında bulunan deneklerin Duygusal Zeka Yeterlilik
Ölçeği sontest uygulamasından aldıkları puanların ortalamaları arasında anlamlı
düzeyde bir fark olup olmadığı ilişkisiz örneklemler için tek faktörlü ANOVA ile
sorgulanmıştır.
54
Tablo 18. Öğrencilerin Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği Sontest Ortalama
Puanlarının Deney, Plasebo ve Kontrol Gruplarına Göre ANOVA Sonuçları
Varyansın
Kaynağı
Kareler
Toplamı
sd Kareler
Ortalaması
F p Anlamlı
Fark
Gruplararası 718.71 2 359.36 5.42 0.01 Deney-
kontrol
Gruplariçi 2785.20 42 66.31 Deney-
Plasebo
Toplam 3503.91 44
Analiz sonuçları, deney, kontrol ve plasebo gruplarında yer alan öğrencilerin
duygusal zeka son test puanları arasında anlamlı bir farkın olduğunu
göstermektedir. [F(2-42)=5.42; p<.05].
Grupların ortalama puanları arasında gözlenen farkların hangi gruplar
arasında olduğunu bulmak amacıyla çoklu karşılaştırma testlerinden (post-hoc test)
Tukey testi kullanılmıştır. Elde edilen bulgular Tablo 19’da verilmiştir.
Tablo 19. Deney, Plasebo Ve Kontrol Gruplarının Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği
Sontest Puan Ortalamalarının Tukey Testi Sonuçları
I(Grup) J(Grup) Ortalama Farkları
(I-J)
p
Kontrol 9.40 .01* Deney
Plasebo 7.07 .06
Deney -9.40 .01* Kontrol
Plasebo -2.33 .71
Deney -7.07 .06 Plasebo
Kontrol 2.33 .71
*.05 düzeyinde anlamlı
Tablo 19’da sunulan değerlere bakıldığında, deney ve kontrol gruplarının
sontest puanlarının ortalamaları arasındaki farkın anlamlı olduğu görülmektedir
(p<.05). Daha ayrıntılı ifade edilecek olursa, deney grubundaki öğrencilerin sontest
ortalama puanı ( X =141.33) kontrol grubu öğrencilerinin sontest ortalama
puanından ( X =131.93) anlamlı bir biçimde daha yüksektir.
55
Bulgular ayrıca, deney grubunun sontest ortalama puanı ( X =141.33) ile
plasebo grubunun sontest ortalama puanı ( X =134.27) arasında; benzer biçimde
plasebo grubunun sontest ortalama puanı ( X =134.27) ile kontrol grubunun sontest
ortalama puanı ( X =131.93) arasında anlamlı bir farkın olmadığını ortaya
koymaktadır (p>.05). Bu bulgulara göre, Duygusal Zeka Eğitimi Programına katılan
dokuzuncu sınıf öğrencilerinin Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği sontest ortalama
puanlarının bu programa katılmayan hem kontrol grubu hem de plasebo grubu
öğrencilerinin sontest ortalama puanlarından anlamlı biçimde daha yüksek olduğu
şeklindeki birinci denencenin kısmen desteklendiği görülmektedir. Deney ve kontrol
grubu sontest ortalama puanları arasında anlamlı bir fark olduğu görülmesine
rağmen deney ve plasebo grubu sontest ortalama puanları arasında anlamlı bir fark
bulunmamıştır. Deney ve plasebo grubu ortalama puanları arasında fark
bulunmasına rağmen bu fark .05 düzeyinde anlamlı değildir.
Denence 2: Araştırmanın ikinci denencesi “Duygusal Zeka Eğitimi Programına
katılan dokuzuncu sınıf öğrencilerinin sontest ortalama puanları öntest ortalama
puanlarından anlamlı bir biçimde daha yüksektir.” şeklinde ifade edilmiştir.
Araştırmanın bu denencesini test etmek amacıyla deney grubunda bulunan
öğrencilerin Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği öntest-sontest uygulamasından aldıkları
ortalama puanlar arasında anlamlı düzeyde bir farkın olup olmadığını belirlemek için
ilişkili örneklemler için t-testi kullanılmıştır.
Tablo 20. Deney Grubunun Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği Öntest-Sontest
Ortalama Puanlarının Karşılaştırması
Ölçüm n X Ss sd t p
Öntest 15 133.60 7.82 14 -5.67 .00
Sontest 15 141.33 7.72
Tablo 20’ye göre, deney grubundaki öğrencilerin, uygulanan program
sonunda duygusal zeka ortalama puanlarında anlamlı bir farkın olduğu bulunmuştur
[t(14)=-5.67; p<.05]. Buna göre, araştırmanın ikinci denencesi doğrulanmıştır.
Öğrencilerin duygusal zeka ile ilgili uygulamalar öncesi ortalama puanları X =133.60
iken uygulama sonrasında X = 141.33’e yükselmiştir. Buna göre elde edilen bu
bulgu araştırmanın ikinci denencesini doğrulayıcı niteliktedir. Duygusal Zeka Eğitimi
Programı’na katılan öğrencilerin sontest ortalama puanları ile öntest ortalama
56
puanları arasında anlamlı bir farkın olması Duygusal Zeka Eğitimi Programının
deney grubunun duygusal zeka düzeyine etkisi olduğunu göstermektedir.
Denence 3: “Duygusal Zeka Eğitimi Programına katılmayan kontrol grubu
öğrencilerinin öntest-sontest ortalama puanları arasında anlamlı bir fark yoktur. ”
denencesi araştırmanın üçüncü denencesidir. Bu denencede, deney grubunun
öntest-sontest ortalama puanları arasında anlamlı bir fark olup olmadığı
incelenmiştir. Araştırmanın bu denencesini test etmek amacıyla kontrol grubunda
bulunan öğrencilerin Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeğİ öntest-sontest uygulamasından
aldıkları puanların ortalamaları arasında anlamlı düzeyde bir fark olup olmadığı
ilişkili örneklemler için t-testi kullanılarak belirlenmiştir.
Tablo 21. Kontrol Grubunun Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği Öntest-Sontest
Ortalama Puanlarının Karşılaştırması
Ölçüm n X Ss sd t p
Öntest 15 132.93 8.09 14 0.76 .46
Sontest 15 131.93 8.53
Tablo 21’e göre, kontrol grubundaki öğrencilerin duygusal zeka puanlarının
öntest ve sontest ortalamaları arasında anlamlı bir farkın olmadığı bulunmuştur
[t(14)=0,76; p>.05]. Buna göre, araştırmanın üçüncü denencesi doğrulanmıştır. Bu
bulguya göre, zaman içerisinde öğrencilerin duygusal zeka ile ilgili öntest ortalama
puanı ( X =132.93) ile sontest ortalama puanı ( X = 131.93) arasında yükselme
olmadığı gibi, az da olsa istatistiksel olarak anlamlı olmayan bir azalma meydana
gelmiştir. Buna göre elde edilen bu bulgu araştırmanın üçüncü denencesini
doğrulayıcı niteliktedir. Duygusal Zeka Eğitimi Programı’na katılmayan kontrol grubu
öğrencilerinin öntest ortalama puanı ile sontest ortalama puanı arasında anlamlı bir
farkın olmadığı söylenebilir.
Denence 4: Araştırmanın dördüncü denencesi, “Duygusal Zeka Eğitimi Programı ile
ilgisi olmayan bir programa katılan plasebo grubu öğrencilerinin öntest-sontest
ortalama puanları arasında anlamlı bir fark yoktur.” şeklinde ifade edilmiştir.
Araştırmanın bu denencesini test etmek amacıyla kontrol grubunda bulunan
öğrencilerin Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği öntest-sontest uygulamasından aldıkları
57
ortalama puanları arasında anlamlı düzeyde bir fark olup olmadığı belirlemek için
ilişkili örneklemler için t-testi kullanılmıştır.
Tablo 22. Plasebo Grubunun Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği Öntest-Sontest
Ortalama Puanlarının Karşılaştırması
Ölçüm n X Ss sd t p
Öntest 15 133.40 7.85 14 -0.85 .41
Sontest 15 134.27 8.16
Yukarıdaki tabloya göre, plasebo grubundaki öğrencilerin Duygusal Zeka
puanlarının öntest ve sontest ortalamaları arasında anlamlı bir farkın olmadığı
bulunmuştur [t(14)=-0.85; p>.05]. Buna göre, araştırmanın dördüncü denencesi
doğrulanmıştır. Bu bulguya göre, zaman içerisinde öğrencilerin duygusal zeka ile
ilgili öntest ortalama puanı ( X =133.40) ile sontest ortalama puanı ( X = 134.27)
arasında anlamlı bir yükselme olmadığı görülmektedir. Buna göre elde edilen bu
bulgu araştırmanın dördüncü denencesini doğrulayıcı niteliktedir. Duygusal Zeka
Eğitimi Programı ile ilgisi olmayan bir programa katılan plasebo grubu öğrencilerinin
öntest ortalama puanı ile sontest ortalama puanı arasında anlamlı bir farkın olmadığı
görülmüştür. Bu bulgu, Duygusal Zeka Eğitimi Programı ile ilgisi olmayan programın,
plasebo grubu öğrencilerinin duygusal zeka düzeylerine etkisinin olmadığı şeklinde
ifade edilebilir.
58
BÖLÜM 5 TARTIŞMA ve YORUM
Bu bölümde araştırma bulguları, ilgili araştırmalarla karşılaştırılarak
tartışılmış ve yorumlanmıştır.
Deney, kontrol ve plasebo gruplarında yer alan dokuzuncu sınıf
öğrencilerinin Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği öntest ortalama puanları arasında bir
fark olmamasına karşın, bulgular, deney grubu öğrencilerinin sontest ortalama
puanının kontrol grubuna göre anlamlı biçimde yükseldiğini, fakat deney grubu
öğrencilerinin sontest ortalama puanı ile plasebo grubunun sontest ortalama puanı
arasında anlamlı bir fark olmadığını ortaya koymaktadır. Elde edilen bu sonuç,
eğitimcinin plasebo grubuna düzenli bir program uygulamasından dolayı plasebo
grubunun eğitimciyi model almış ve kendilerini bir miktar geliştirmiş olabileceği
şeklinde yorumlanabilir. Bu bulgulara ek olarak, kontrol ve plasebo gruplarının
öntest ve sontest ortalama puanları arasında anlamlı bir fark gözlenmemesine
karşın deney grubunun sontest ortalama puanının öntest ortalama puanından
anlamlı bir biçimde daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bu sonuç, geliştirilen
Duygusal Zeka Eğitimi Programının belli oranda etkili olduğu biçiminde
yorumlanabilir.
Literatüre bakıldığında Yılmaz’ın (2002), Duman’ın (2003), Chang’ın (2006),
Karahan ve Özçelik’in (2006), Yaşarsoy’un (2006), Boylan ve Laughrey’in (2007),
Kurt’un (2007), Eniola ve Adebiyi’nin (2007), Nelis, Quoidbach ve arkadaşlarının
(2009) yaptıkları araştırmaların, bu araştırmanın bulgularını destekler nitelikte
olduğu ve uygulanan duygusal zeka programlarının deney grubu lehine farklılık
yarattığı görülmüştür. Bu bulgular duygusal zekanın geliştirilebilir olduğunu
göstermektedir. Duygusal zekanın geliştirilebilir olduğunu gösteren bazı
araştırmalardaki (Özerbaş, 2004; Ulutaş, 2005; Tuyan, 2003; DiNatale, 2000) bazı
uygulamaların ise bu araştırmadaki uygulamalardan farklı yönleri olduğu görülmüş
ve bu farlılıklara ve yorumlara aşağıda yer verilmiştir.
Özerbaş (2004) araştırmasında durumlu öğrenmenin bilişsel çıraklık
stratejisine dayalı olarak etkinlikler oluşturmuş ve yedinci sınıfta okuyan 24
öğrenciye sekiz hafta uygulamıştır. Kendisinin geliştirdiği Duygusal Zeka Yeterlilik
Ölçeği (DZYÖ) ile öntest- sontest verileri karşılaştırılmıştır. Uygulanan etkinliklerin
öğrencilerin duygusal zeka düzeylerini olumlu yönde etkilediği sonucuna varılmıştır.
Bu araştırmada Özerbaş’ın geliştirmiş olduğu Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği’nin
kullanılması, iki araştırmanın ortak noktasıdır. İki araştırmadaki farklı yön ise
59
Özerbaş’ın öğretmenlerin öğrencileri değerlendirme formuna yer vermesidir.
Özerbaş’ın hem öğrencilerden hem de öğretmenlerden veri elde etmesi daha
sağlıklı bulgulara ulaşıldığı şeklinde yorumlanabilir.
Ulutaş (2005) 6 yaş grubundaki 120 öğrenciye Duygusal Zeka Eğitim
Programı uygulamış; çalışmasında deney, plasebo ve kontrol gruplarına yer
vermiştir. Sosyo-ekonomik düzey ve cinsiyet değişkenlerini üç grup için eşitlemiştir.
Bu eşitleme, sonuca etki edebilecek değişkenleri azaltması açısından önemlidir. Bu
araştırmada ise Duygusal Zeka Eğitimi Programının aynı yaş grubu öğrencilerine
uygulanmış olması, yaş değişkeninin etkisini ortadan kaldırması açısından
önemlidir. Çünkü Thomsen (2002) duygusal zeka düzeylerinin yaşlara göre
farklılaştığını, yaş ilerledikçe duygusal zeka düzeyinin arttığını, bunun için
kullanılabilecek kelimenin olgunluk (maturity) olduğunu belitmiştir (Akt. Castro,
2005). Deney, plasebo ve kontrol gruplarının sontest puan ortalamaları arasında
deney grubu lehine bir fark bulunmuştur. Ek olarak, 6 yaş grubu öğrencilerinde
plasebo ve kontrol grubu sontest puan ortalamaları arasında da plasebo lehine bir
fark olduğu görülmüştür. Farkın, eğitimcinin plasebo grubuna düzenli ve sistemli bir
eğitim uygulamasından kaynaklanabileceği belirtilmiştir. Bu araştırmada ise plasebo
ve kontrol grubunun sontest puanları arasında bir faklılığın ortaya çıkmamış olması,
eğitimcinin etkisinin olmadığı şeklinde yorumlanabilir.
Tuyan (2003) yaptığı eylem araştırmasında, eğitimdeki hümanistik bakış
açısıyla öğretmenlerin duygusal okur-yazarlığını geliştirme programı üzerinde
çalışmıştır. Tuyan’ın (2003) çalışması pilot uygulama yönüyle diğer çalışmalara
örnek teşkil edebilir çünkü önceden uygulama yapılarak eğitim programının zayıf
olan ya da araştırmacı tarafından zayıf veya sıkıntılı olması beklenmeyen fakat
sıkıntılı çıkan bölümlerinin düzeltilmesi açısından uygulanabilir.
DiNatale (2000) araştırmasında Duygusal Öğrenme Programı’nın ergenlerin
duygusal zekalarına etkisini incelemiştir. Elde edilen verilere göre, deney ve kontrol
grubunun her ikisinin de sontest puanları öntest puanlarından yüksek çıkmıştır.
Fakat deney grubunun öntest-sontest puanları arasındaki fark, kontrol grubunun
öntest-sontest puanları arasındaki farktan daha yüksek bulunmuştur. DiNatale,
deney ve kontrol grubunun akran grup olmalarından dolayı deney grubunun kontrol
grubunu etkilemiş olabileceğini söylemiştir. Bunun yanında ergenlik dönemindeki bu
öğrenciler için aileleri, öğretmenleri ve arkadaşları önündeki utanç kabul edilemez.
Bu özellik öğrencilerin sorulara cevap verirken kendilerini doğru şekilde
yansıtmalarına engel olmuş ve istenilen cevapları vermelerine yol açmış olabilir. Bu
araştırmada ise kontrol grubunun öntest-sontest puan ortalamasında fark
60
bulunmaması nedeniyle deney grubunun kontrol grubunu etkilemediği, başka bir
deyişle akran grubu etkileşiminin olmadığı söylenebilir.
Duygusal zekanın bireyin gelişiminde etkili olduğunu gösteren
araştırmalardan farklı olarak bazı araştırmalarda uygulanan duygusal zeka
programlarının bireyin gelişiminde ya da duygusal zeka düzeylerinde harhangi bir
artışa yol açmadığı bulunmuştur (Castro, 2005; Vincent, 2003; Stenberg, 2004). Bu
bulgu üzerine yapılan açıklamalar, aşağıda araştırmalarla birlikte sunulmuştur.
Castro (2005) araştırmasında Ergen Liderlik Programının (Teen Leadership
Programme) risk altındaki yedinci ve sekizinci sınıf öğrencilerinin psikolojik
sağlamlık davranışları üzerindeki etkisini incelemiştir. Bu araştırmadan farklı olarak,
Castro’nun (2005) yaptığı araştırmada öğrencilerin kendilerini değerlendirmeleri
yanında öğretmenlerin öğrencileri değerlendirme raporlarına da yer verilmiştir.
Böylece iki farklı bakış açısından veri elde edildiği söylenebilir. Bunun yanında,
Castro’nun (2005) araştırmasında yer alan Ergen Liderlik Programının işlevi uyum
sağlayıcı rehberlik olarak nitelendirilebilir. Kaya (2004:s. 54) uyum sağlayıcı
rehberliğin işlevini, “…uyum sorunu olan öğrencileri tanımak ve onların durumlarının
düzeltilerek, içinde bulundukları ortama uyumlarını sağlamak...” olarak tanımlamıştır.
Castro’nun çalışma grubu farklı etnik kimliklere sahip, İngilizceyi ikinci dil olarak
konuşan, uyum sağlamada zorluk yaşayan öğrenciler oldukları için uyum sağlayıcı
rehberliğe ihtiyaçları olduğu söylenebilir. Duygusal Zeka Eğitimi Programı ise
gelişimsel rehberlik alanına dahil edilebilir. Nazlı (2008:s. 27) gelişimsel rehberliğin,
bir problem ya da uyumsuz bir davranış gibi olumsuz durumların daha meydana
gelmeden önce bu durumların oluşmasına neden olabilecek etkenlerin ortadan
kaldırılmasına çalıştığını ve önleyici tarzda olduğunu belirtmiştir. Bu araştırmanın
konusu olan dokuzuncu sınıf öğrencilerinin, olumsuz bir durum ortaya çıkmadan
önce, duygusal zeka düzeylerinin arttırılmasına ve öğrencilerin empati, sosyal
ilişkiler gibi becerilerinin geliştirilmesine ihtiyaç olduğu için gelişimsel rehberliğin
gerekli olduğu söylenebilir.
Vincent (2003) araştırmasında Çocuklar İçin Sosyal-Duygusal Zeka
Programı’nın (Social-Emotional Intelligence Program for Children) değerlendirmesini
yaptığı ve bu programın beşinci sınıf öğrencilerinin prososyal ve problem
davranışları üzerindeki etkisini incelediği çalışmasında uygulanan Çocuklar İçin
Sosyal-Duygusal Zeka Programının sonucunda beşinci sınıf öğrencilerinin prososyal
ve problem davranışları üzerinde deney grubu lehine anlamlı bir fark bulunmamıştır.
Vincent, bu sonucun çıkmasında beşinci sınıf öğrencilerinin programı kendi
seviyelerinin altında bulmalarının, programda oyuna ve alıştırmalara az yer
61
verilmesinin, araştırmanın örneklemin küçük olmasının ve çalışma gruplarının
tesadüfi olarak seçilememesinin etkili olabileceğini belirtmiştir. Bu sonuç, bu
araştırmadan elde edilen Duygusal Zeka Eğitimi Programının belli oranda etkili
olduğu sonucuyla farklılık göstermektedir.
Stenberg (2004) yaptığı araştırmada Duygusal Zeka Eğitimi ve Koçluk
Programının özel bir lisedeki öğrenci yıpranması (attrition) üzerindeki etkisini
incelemiş ve bu programın öğrenciler üzerinde anlamlı bir fark yaratmadığı
sonucuna varmıştır. Bu sonucun, örneklemin küçük olmasından kaynaklanmış
olabileceğini belirtilmiştir. Ayrıca Duygusal Zeka Eğitimi ve Koçluk Programının
ölçülen duygusal zekanın etkinlik alanına (nüfuz alanına- domain) hitap etmemesinin
diğer bir sebep olabileceği belirtilmiştir. Eğer duygusal zeka bir yetenek ise Mayer-
Salovey-Caruso Duygusal Zeka Testinin (MSCEIT), araştırmacının Duygusal Zeka
Eğitimi ve Koçluk Programı ile yapmayı ümit ettiği davranış değişikliğini ölçmek için
uygun bir araç olmayabileceği şeklinde yorumlanmıştır.
İlgili araştırma bulguları genel olarak değerlendirilecek olursa; duygusal zeka
üzerine yapılan bazı araştırmalarda (DiNatale, 2000; Yılmaz, 2002; Duman, 2003;
Tuyan, 2003; Özerbaş, 2004; Ulutaş, 2005; Chang, 2006; Karahan ve Özçelik,
2006; Yaşarsoy, 2006; Boylan ve Laughrey 2007; Eniola ve Adebiyi, 2007; Kurt,
2007;Nelis, Quoidbach ve ark. 2009) uygulanan duygusal zeka programlarının
bireylerde duygusal zeka becerilerininin gelişimine sebep olduğu sonucuna
varılmıştır. Bu sonucun açıklandığı araştırmalar, Duygusal Zeka Eğitimi Programının
öğrencilerin duygusal zeka düzeylerini arttırdığını ortaya koyan bu araştırmanın
bulgularını destekler niteliktedir. Bazı araştırmalarda ise (Vincent, 2003; Stenberg,
2004; Castro, 2005) duygusal zeka programlarının bireylerin duygusal zekası
üzerinde herhangi bir etkiye yol açmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu sonuca ulaşan
araştırmalar, öğrencilerin duygusal zeka düzeylerinin yükselmesini sağladığı
düşünülen Duygusal Zeka Eğitimi Programının uygulandığı bu araştırmanın
bulgularıyla farklılık göstermektedir.
Yukarıda belirtilen araştırmalar ile bu araştırmanın karşılaştırılması, bu
araştırmanın olumlu ve olumsuz yönlerinin fark edilmesinde etkili olmuştur. Bu
araştırmadaki olumlu ve olumsuz yönler aşağıda özetlenmiştir.
Araştırmada öne sürülen dört denenceden birinci denencenin kısmen, diğer
üç denencenin tamamen doğrulanmış olması olumlu bir yön olarak nitelendirilebilir.
Deney, kontrol ve plasebo gruplarının her birinin öntest-sontest ortalama puanlarının
karşılaştırılması sonucu, kontrol ve plasebo gruplarının öntest ve sontest sonuçları
62
arasında anlamlı bir fark gözlenmemesine karşın, deney grubunun öntest-sontest
ortalama puanları arasında sontestte anlamlı bir artışın olması uygulanan Duygusal
Zeka Eğitimi Programının öğrencilerin duygusal zeka düzeyleri üzerinde etkili
olduğunu göstermektedir. Bu sonucun elde edilmesinde, bireylerin ergenlik
döneminde olmaları dikkate alınarak hazırlanan oturumlarda, bireyleri destekleyici,
kendilerini değerli hissetmelerine olanak sağlayan etkinliklere yer verilmesinin etkili
olduğu söylenebilir. Oturumlar sırasında duygusal zeka, empati, motivasyon gibi
terimler açıklanırken uzun ve çok detaylı açıklamalar yerine, bireylerin kolayca
anlayabileceği bir dil kullanılarak, kısa ve öz açıklamalar yapılmış ve bu
açıklamalardan sonra bireylere soru sorma, yorum yapma, kendi hayatlarından
örnek verme fırsatı sağlanmıştır. Bu fırsatın verilmesi, bireylerin duygusal zeka ile
bağlantılı olan empatik olma, motivasyonu sağlama, etkili iletişim kurma gibi
beceriler üzerine düşünmelerini ve verilen ödevlerle bu becerileri geliştirmelerini
sağlamış olabilir.
Araştırmanın diğer bir olumlu yönünün deney, plasebo ve kontol gruplarına
yer verilmesi olduğu söylenebilir. Bu şekilde tek bir grup yerine aynı özelliklere sahip
üç gruptan veri elde edilmesi sağlanmıştır. Ayrıca plasebo grubuna Duygusal Zeka
Eğitimi Programından farklı bir programın uygulanması, bireyler üzerinde programı
uygulayan araştırmacının etkisi olup olmadığı konusunda bilgi sağlaması açısından
önemlidir. Bu araştırmada plasebo grubunda yer alan öğrencilere, tıpkı deney
grubuna katılan öğrencilere olduğu gibi kendilerini ifade etme olanağı sağlanmıştır.
Bu durumda plasebo grubunun öntest-sontest ortalama puanları arasında anlamlı
düzeyde olmasa da fark çıkması, araştırmacı etkisinin az da olsa olduğu şeklinde
yorumlanabilir. Araştırmacının plasebo grubuna yedi oturumluk programa başlarken
duygusal zeka ile ilgili bir program uygulamadığı halde uyguladığını söyleyerek
başlaması ve plasebo etkisini oluşturması gerekirdi. Plasebo grubuna yapılması
gereken açıklamanın yapılmaması araştırmanın olumsuz bir yönü olarak
nitelendirilebilir.
Araştırmanın bir başka sınırlılığı ise, ölçümlerin Duygusal Zeka Yeterlilik
Ölçeği’nin sadece toplam puanları üzerinden yapılmasıdır. Sözü edilen bu ölçek
özfarkındalık, özdenetim ve motivasyon, empati ve sosyal ilişkiler alt faktörlerinden
oluşmasına rağmen, bu alt faktörlerin hangi maddeleri içerdiği bilgisine
ulaşılamamış olması nedeniyle hesaplamalara dahil edilememiştir. Böylece,
Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği’nin bütününde çıkan öntest- sontest puanları
arasındaki farkın alt faktörlerde çıkıp çıkmayacağı gibi bir veriden mahrum
kalınmıştır. Eğer bu araştırmada alt faktörlere ilişkin veriler elde edilebilseydi, aynı
63
ölçeğin kullanıldığı diğer araştırmaların verileriyle alt ölçekler bazında
karşılaştırmalar yapılabilirdi.
Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği, Öğrenci Değerlendirme Formu ve Öğretmen
Değerlendirme Formu olmak üzere iki ayrı formdan oluşmasına rağmen, bu
araştırmada zaman kısıtlılığından dolayı sadece öğrencilerin kendilerini
değerlendirmelerine yer verilmiş, öğretmenlerin öğrencileri değerlendirmelerine yer
verilmemiştir. Öğrencilerden ve öğretmenlerden elde edilen verilerin
karşılaştırılmasını engelleyen bu durum, araştırmanın bir başka sınırlılığı olarak
kabul edilebilir. Araştırmada öğretmen değerlendirmelerine ilişkin veriler elde
edilmiş olsaydı, öğrencilerin görüşlerini öğretmenlerin görüşleri ile kıyaslamak,
ayrıca öğrencilerdeki değişimin öğretmenler tarafından görülüp görülmediğini
belirlemek olanaklı olabilirdi.
Bu araştırmanın bir başka sınırlılığı ise, zaman kısıtlılığından dolayı izleme
çalışmasının yapılamamış olmasıdır. Şayet, sontest uygulamasından üç ay sonra
izleme testi uygulanabilseydi, Duygusal Zeka Eğitimi Programının kalıcı olup
olmadığı ya da ne oranda kalıcı olduğu saptanabilirdi.
Deney, kontrol ve plasebo gruplarını içeren bu araştırmada oturumlar
sırasında oturumlara katılmaktan vazgeçen öğrencilerin olmaması olumlu bir yön
olarak görülebilir. Fakat süreç içerisinde ayrılmaların olabileceği düşünülerek sınıf
rehber öğretmenlerinden ve okul rehber öğretmeninden öğrenciler hakkında bilgi
alınması uygun olurdu. Alınan bilgiler sayesinde öğrencilerle daha iyi iletişim
kurulabilir, özel sorunları olan öğrencilerle görüşmeler yapılarak oturumlardan daha
fazla yararlanmaları sağlanabilirdi.
Araştırmada oturumlar sırasında, öğrencilerin etkinliklerle oturumlara katılımı
sağlanmasına rağmen empati ile ilgili olan sekizinci oturumda sıkıldıkları
görülmüştür. Bunun sebebi sekizinci oturumda yapılan açıklamaların uzun olması ve
anlaşılamaması olabilir. Bu yüzden açıklamalar, daha basit yapılsaydı böyle bir
sorunla karşılaşılmayabilirdi. Ayrıca, sekizinci oturumdaki empati konusu gibi bazı
konuların bir oturumda anlatılmasının sıkıntı yarattığı fark edilmiştir. Bu sıkıntının
giderilmesi amacıyla oturum sayısı arttırılarak yeni öğrenilen duygusal zeka
becerilerinin etkinliklerle daha iyi pekiştirilmesi sağlanabilir.
Sonuç olarak, bu araştırmada olumlu ve olumsuz birçok yönle
karşılaşılmıştır. Olumlu yönlerin arttırılması ve olumsuz yönlerin azaltılması bundan
sonra yapılacak araştırmalarda daha farklı verilerin elde edilmesini sağlayabilir.
64
BÖLÜM 6
SONUÇ VE ÖNERİLER Araştırmanın bu bölümünde, araştırma sonuçlarına değinilmiş, sonuçlar
çerçevesinde çeşitli önerilerde bulunulmuştur. Öneriler, araştırmaya yönelik ve diğer
araştırmalara yönelik olmak üzere iki bölüm halinde sunulmuştur.
Bu araştırmada Duygusal Zeka Eğitimi Programının, ortaöğretim dokuzuncu
sınıf öğrencilerinin duygusal zeka düzeyleri üzerindeki etkisi incelenmiştir.
Araştırmanın bulgularına göre, Duygusal Zeka Eğitimi Programının
ortaöğretim dokuzuncu sınıf öğrencilerinin duygusal zeka düzeylerini arttırmada belli
oranda etkili olduğu sonucuna varılmıştır. Bu sonuca göre, Duygusal Zeka Eğitimi
Programına katılan öğrencilerin katılmayan öğrencilere göre, duyguları anlama,
duyguları yönetebilme, kendini motive etmek amacıyla duyguları kullanabilme,
empati kurabilme ve sosyal ilişkileri sağlıklı yürütebilme konusunda daha yeterli hale
geldikleri söylenebilir.
Araştırmada elde edilen sonuçlar doğrultusunda şu öneriler dile getirilebilir:
Araştırmaya Yönelik Öneriler
1- Programı uygulamadan önce ya da uygulama sırasında öğrencilerin özel ve aile
hayatları konusunda okul ve sınıf rehber öğretmenlerinden bilgi elde edilebilir ve bu
bilgiler ışığında öğrencilere yaklaşılabilir. Öğrencilerin özel yaşamlarındaki
sorunların programa olan ilgilerini olumsuz yönde etkileyebileceği düşünülerek
öğrencilerin programdan daha fazla yararlanmalarını sağlamak amacıyla özel ve
ailevi sorunları olan grup öğrencileri ile birebir görüşmeler yapılabilir.
2- Araştırmadaki bazı oturumlarda öğrencilerin sıkıldığı gözlemlenmiştir. Oturumlar
sırasında öğrencilerin sıkılmasını önlemek için kuramsal bilgi bölümü
basitleştirilebilir ve uygulanan oturumun amacına yönelik öğrencilerin katılımını
gerektiren etkinliklere daha çok yer verilebilir. Kuramsal bilgi kısmı slaytlar,
karikatürler, fıkralar, hikayeler vb. materyallerle desteklenerek öğrencilerin ilgisinin
dağılması önlenebilir.
3-Bu araştırmada, bazı öğrencilerin bazı oturumlara istekli bir şekilde katılmadıkları
görülmüştür. Oturumlar sırasında bazı pekiştireçlerin verilmesi, bireylerin oturumlara
daha fazla ve istekli katılımına olanak verebilir.
65
4-Bu araştırmada Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği deney, kontrol ve plasebo
grubuna öntest ve sontest olarak uygulanmış, zaman yetersizliğinden dolayı izleme
testi yapılamamıştır. Yapılacak olan araştırmalarda izleme testine yer verilmesi
araştırmanın etkisinin kalıcı olup olmadığı konusunda bilgi vermesi açısından
önemlidir.
5- Bu araştırmada, zamanın kısıtlı olmasından dolayı Duygusal Zeka Yeterlilik
Ölçeği’nin sadece Öğrencilerin Kendilerini Değerlendirme Formu uygulanmıştır.
Gelecekteki araştırmalarda öğretmenlere de öğrencileri değerlendirmeleri amacıyla
bir form uygulanabilir; öğrencilere uygulanan formların verileri, öğretmenlere
uygulanan formların verileriyle karşılaştırılabilir.
6-Bu araştırmada Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği’nin 4 alt boyutundan bilgi elde
edilememiş, toplam puanlar üzerinden analiz yapılmıştır. Ölçeğin alt faktörlerinden
veri elde edilmesi, ölçekten daha ayrıntılı bilgi elde edilmesini ve ölçek puanlarının
bütün olarak analiz edilmesiyle ortaya çıkan artışın alt boyutlarda ortaya çıkıp
çıkmadığının görülmesini sağlaması açısından önemlidir. Yapılacak araştırmalarda
kullanılacak ölçek belirlenirken alt boyutlarının olup olmadığına ve bu alt boyutlar
hakkında yeterince bilginin elde edilip edilemediğine dikkat edilmelidir.
Diğer Araştırmalara Yönelik Öneriler 1- Genel anlamda duygusal zekanın önemi ve geliştirilebilir olduğu dikkate
alındığında, okullarda ders müfredatlarının içeriği, öğrencilerin duygusal zekalarını
geliştirmeye yönelik çalışmaları da kapsayacak nitelikte hazırlanabilir. Sınıf içi
etkinliklerde duygusal zeka becerilerine yönelik etkinliklere yer verilmesi, bu
becerilerin gelişmesine olanak tanıyabilir. Bu sebeple, sınıf düzeyleri dikkate
alınarak hazırlanacak etkinliklerde, bireylere kendilerini, duygu ve düşüncelerini
ifade etme şansı verilmelidir.
2-Yeni araştırmalarda uygulanacak Duygusal Zeka Eğitimi Programlarının daha
uzun süreli ve kapsamlı olması halinde, eğitimin hem daha kalıcı olacağı hem de
kazanılan deneyimlerin davranışa aktarılmasının daha mümkün olacağı
düşünülmektedir.
3- Aile, toplumun en küçük birimidir. Ailenin; bireyin bilişsel, duyuşsal, bedensel ve
sosyal gelişimi üzerindeki etkisi doğum öncesi dönemle başlamakta ve yaşamı
boyunca etkisini sürdürmektedir. Aile içi ilişkilerde anne-babanın çocuğa karşı
66
göstermiş olduğu davranış örüntüleri çocuğun gelişiminde belirleyici rol
oynamaktadır (Şahin, 2007). Bu sebepten dolayı duygusal zeka eğitim programları
çocuklarla birlikte ailelere de uygulanabilir. Böylece çocukların duygusal zekalarının
gelişimi pekiştirilebilir.
67
KAYNAKÇA
Acar Tekin, F. (2001). Duygusal zeka yeteneklerinin göreve yönelik ve
insana yönelik liderlik davranışları ile ilişkisi: Banka şube müdürleri üzerine bir alan
araştırması. Doktora tezi. İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Akgül, A. (2005). Tıbbi Araştırmalarda İstatistiksel Analiz Teknikleri – SPSS
Uygulamaları. (3. Baskı). Kişisel Yayınlar, ISBN 9781111120214.
Aksaraylı, M. ve Özgen, I. (2008). Akademik kariyer gelişiminde duygusal
zekanın rolü üzerine bir araştırma. Ege Akademik Bakı. Cilt 2 ,Sayı 8, 758-769.
Alston, B. A.(2009).An examination of the relationship between emotional
ıntelligence and leadership practices. Doctoral thesis .UMI Number: 3352390.2009
H. Wayne Huizenga School of Business and Entrepreneurship Nova Southeastern
University.
Aşan Ö. ve Özyer K. (2003). Duygusal zekaya etki eden demografik
faktörlerin saptanmasına yönelik ampirik bir çalışma. Hacettepe Üniversitesi İktisadi
ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi. Cilt 21, Sayı 1, 151-167.
Avcı, D. (2009). Öğrenilmiş iyimserlik eğitim programının 9. ve 10. sınıf
öğrencilerinin iyimserlik düzeylerine etkisi. Yüksek lisans tezi. Gazi Üniversitesi,
Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Azarmi, S. (2004). The use of emotional ıntelligence in english language
teaching. Master thesis. Gazi University, Educational Science İnstitution, Ankara.
Balcı, İ. (2001). İlköğretim okulu yöneticilerinin duygusal zeka becerilerini
kullanabilme düzeyleri konusunda yöneticilerin ve öğretmenlerin görüşleri. Yüksek
Lisans Tezi. Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
Balcı, S. (2004). Duyguları güçlendirme eğitimi programının annelerin
duygusal zeka düzeylerine etkisi. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi. Cilt
3,Sayı 22, 35-43.
68
Baltaş, Z. (2006). İnsanın dünyasını aydınlatan ve işine yansıyan ışık:
Duygusal zeka. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Baykul, Y. (1999). İstatistik metotlar ve uygulamalar. Ankara: Anı Yayıncılık.
Bender Tekin, M. (2006). Resim-İş Eğitim Öğrencilerinde Duygusal Zeka ve
Yaratıcılık İlişkileri. Doktora tezi. Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim bilimleri enstitüsü,
Güzel Sanatlar Eğitimi Anabilim Dalı, İzmir.
Bircan, S. (2004). Ergenlerin duygusal zekalarının çatışma eğilimlerine ve
suç davranışlarına etkisi. Yüksek lisans tezi. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri
Enstitüsü, Ankara.
Bradberry T., Greaves J. (2006). Duygusal zekanızı keşfedin. ( Çev: Sevda
Kubilay) İstanbul: Truva Yayınları. (Eserin orijinali 2003’te yayımlandı.)
Boylan, O., Loughrey, C. (2007). Developing emotional intelligence in GP
trainers and regisrars. Teaching Exchange, 745-748.
Bülbüloğlu, A. (2001). Duygusal zekanın liderlik üzerine etkileri ve bir saha
araştırması. Yüksek lisans tezi. Karadeniz Teknik Üniversitesi, Sosyal bilimler
enstitüsü, Trabzon.
Büyüköztürk, Ş. (2001). Öntest sontest kontrol grubu desen ve veri analizi.
Ankara: Pegem A Yayıncılık.
Büyüköztürk, Ş. (2006). Sosyal bilimler için veri analizi el kitabı. (6. baskı).
Ankara: Pegem A Yayıncılık.
Castro, V. (2005). The efficacy of an emotional intelligence based program:
resilient behaviors of seventh and eight grade students. Doctoral dissertation. The
faculty of the graduate school of education at Texas A&M University.
Chang, K.B.T. (2006). Can we teach emotional intelligence? Doctoral
dissertation. The Graduate Division of the University of Hawai.
69
Cooper, R.K., Sawaf, A. (1997). Executive EQ: Emotional intelligence in
leadership and organizations. New York: Grosset/Putnam Inc.
Ciarrochi, J.V., Chan , A.Y. ve Bajgar, J. (2001). Measuring emotional
intelligence in adolescents. Personality and İndividual Differences, 31, 1105-1119.
Çakar, U. (2002). Duygusal zekanın dönüşümcü liderlik davranışı üzerindeki
etkisi. Yüksek lisans tezi. Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir.
Çokluk, Ö., Şekercioğlu, G. ve Büyüköztürk, Ş. (2010). Sosyal bilimler için
çok değişkenli istatistik: SPSS ve LİSREL uygulamaları. Ankara: Pegem Akademi.
Davis, M. (2004). EQ: Duygusal zekanızı ölçün. (Çev. Solina Silahlı) İstanbul:
Alfa Yayınları. (Eserin orijinali 2004’te yayımlandı.)
Deniz E., Yılmaz, E. (2006). Üniversite öğrencilerinde duygusal zeka ve
stresle başa çıkma stilleri arasındaki ilişkinin incelenmesi. Türk Psikolojik Danışma
ve Rehberlik Dergisi. Cilt 3, Sayı 23, 17-23.
Dicle, A. N. (2006). Üniversite öğrencilerinin sosyal beceri düzeylerinin
duygusal zeka düzeyleri ve bazı kişisel özelliklerine göre incelenmesi. Yüksek lisans
tezi. Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Samsun.
DiNatale, S.M. (2000). The impact of an emotional learning curriculum on the
emotional intelligence of adolescents. Doctoral dissertation in Health Science with a
specialization in developmental psychology. The Union Institude, Cincinnati, Ohio.
Duman, E. (2003). Emotional intelligence as a dimention in EFL. Master
thesis. Gazi University. Institute of Educational Sciences, Ankara.
Eniola, M. And Adebiyi, K. (2007). Emotional intelligence and goal setting-An
investigation into interventions to increase motivation to work among visually
impaired students in Nigeria. British Journal of Visual Impairment, Vol 25(3), Sep
2007. p. 249-253. US: Sage Publications.
70
Ergin, E. (2000). Üniversite öğrencilerinin sahip oldukları duygusal zeka
düzeyi ile 16PF kişilik özelliği arasındaki ilişki üzerine bir araştırma. Yüksek Lisans
Tezi. Konya Selçuk Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Erkan S. (2005). Örnek grup rehberliği etkinlikleri. (7. Baskı) Ankara: Pegem
A Yayıncılık.
Ersanlı, E. (2003). Üniversite öğretim elemanlarının duygusal zeka düzeyleri.
Yüksek lisans tezi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Samsun.
Erol, B. (2004). Üstün yeteneklerde duygusal zeka ve benlik saygısı
arasındaki ilişki. Karadeniz Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Trabzon.
Gencoğlu, C. (2006). Üniversite öğrencilerinin iyimserlik düzeyleri ile kişilik
özellikleri arasındaki ilişkinin incelenmesi. Yüksek lisans tezi. Ondokuz Mayıs
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Samsun.
Gibson, G. J. (2004). Emotional intelligence and performance in a graduate
school counseling program. Doctoral dissertation. The Graduate Faculty of the
Univesity of North Dakota.
Goleman, D. (2007). Duygusal zeka: EQ neden IQ’dan önemlidir? (31.
Baskı). (Çev. B. S. Yüksel). İstanbul: Varlık Yayınları.(Eserin orijinali 1995’te
yayımlandı.)
Goleman, D. (2010). Emotional intelligence. http://danielgoleman.info/topics/
emotional-intelligence/ adresinden 5 Mayıs 2011 tarihinde edinilmiştir.
Goleman, D.; Boyatsiz,R.; McKee, A. (2002). Yeni Liderler. (Çev: F. Nayır, O.
Deniztekin). Varlık Yayınları: İstanbul. (Kitabın orijinali 2002 yılında yayımlandı.)
Göçet, E. (2006). Üniversite öğrencilerinin duygusal zeka düzeyleri ile stresle
başa çıkma tutumları arasındaki ilişki. Yüksek lisans tezi. Sakarya Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya.
71
Görünmez, M. (2006). Bağlanma stilleri ve duygusal zeka yetenekleri.
Yüksek lisans tezi. Uludağ üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bursa.
Gürsoy, A. (2005). Liderlikte duygusal zeka: Türk Silahlı Kuvvetlerinde örnek
bir uygulama. Yüksek lisans tezi. Celal Bayar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Manisa.
Hafızoğlu, Ş. (2007). The relationship among intelligence, psychological
adjustment and behavior problems during adolescence. Master Thesis. Boğaziçi
University, Institute for Graduate Studies in the Social Sciences, İstanbul.
Hein, S. (2005) Emotional intelligence: The definition of emotional
intelligence. Web:http://www.eqi.org/eidefs.htm#Potential%20EI%20vs.%20Actual
%20EI%20Skills%20(EI%20vs%20EQ/ adresinden 5 Kasım 2009 tarihinde
edinilmiştir.
Karahan, F. T., Özçelik, M. (2006). Bir duygusal zeka beceri eğitimi
programının diyabet hastalarının duygusal zeka düzeylerine etkisi. Ondokuz Mayıs
Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi. Cilt 19 (2) , 301-320.
Kalaycı, Ş. (2009). SPSS uygulamalı çok değişkenli istatistik teknikleri. ( 2.
Baskı). Ankara: Asil Yayınevi.
Kaya, A. (Ed.). (2004). Psikolojik danışma ve rehberlik. Ankara: Anı
Yayıncılık.
Ker-Dincer, M. (t.y.). Duygularımızla anlaşmak; iletişimde farkındalık.
http://akcaabat.meb.gov.tr/duygusal_zeka. ppt#270,41,Duygusal Zekilerin Genel
Özellikleri adresinden 10 Şubat 2010 tarihinde edinilmiştir.
Kılıçarslan, F. (2009). On adımda duygusal zeka: Yaşam boyu başarıyı
yakalamanın sırları. İstanbul: Zen Yayınları.
72
Kocayörük, A. (2004). Duygusal zeka eğitiminde drama etkinlikleri. Nobel
Yayınevi, Ankara.
Koçak, R. (2003). Duygusal ifade eğitimi programının üniversite
öğrencilerinin aleksitimi ve yanızlık düzeylerine etkisi. Türk Psikolojik Danışma ve
Rehberlik Dergisi. Cilt 3, Sayı 23, 29-43.
Konrad, S. , Hendl, C. (2004). Başarılı ve mutlu bir hayat için duygularla
güçlenmek (EQ). (Çev. M. Taştan). İstanbul: Hayat Yayınları. (Eserin orijinali
1997’de yayımlandı.)
Korkut, F. (2004). Okul temelli önleyici rehberlik ve psikolojik danışma.
Ankara: Anı Yayıncılık.
Köksal, A. (2003). Ergenlerde duygusal zeka ile karar verme stratejileri
arasındaki ilişki. Yüksek lisans tezi. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
İstanbul.
Kurt, G. (2007). Ondokuz Mayıs Üniversitesi rehberlik ve psikolojik danışma
bölümü öğrencilerine verilen duygusal zeka düşünme becerileri eğitiminin empatik
beceri düzeylerine etkisi. Yüksek lisans tezi. Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Samsun.
Kuzucu, Y. (2007). Duyguları fark etme ve ifade etme psiko-eğitim programı.
(Ed: Prof.Dr. Binnur Yeşilyaprak). Ankara: Nobel Yayın Dağıtım.
Leo, S. (2007). Emotional intelligence: Contemporary models and
educational success. Master thesis, State University of New York, America.
Mayer, J.D., Caruso, R.D., Salovey P. (2000a). Emotional intelligence as
zeitgeist, as personality, as a mental ability. In Bar On, R., Parker, J. (Eds.), The
Handbook of Emotional Intelligence (p.108-111). Jossey-Bass Inc.: California.
Mayer, J.D., Caruso, R.D., Salovey P. (2000b). Selecting a measure of
emotional intelligence. In Bar On, R., Parker, J. (Eds.), The Handbook of Emotional
Intelligence (p.322-325). Jossey-Bass Inc.: California.
73
Mayer J., Salovey P., Caruso D. (2004). Emotional intelligence: Theory,
findings and implications. Psychological Inquiry Vol. 15, No. 3,197-215.
Mertler. A. C., Vannatta R., (2005). Advenced and multivariate statistical
methods. ( Third Ed.). Pyrczak Publishing: California.
Nazlı, S. (2011). Gelişimsel rehberlik programı. (4. Baskı). Ankara: Anı
Yayıncılık.
Nelis D., Quoidbach, J. ve ark. (2009). Increasing emotional intelligence:
How is it possible? Personality and Individual Differences. Vol. 47,36-41.
Özcan, D. (2009). İngilizce hazırlık okuyan öğrencilerin motivasyon
düzeyleri. Yüksek lisans tezi. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Eskişehir.
Özdemir, L. (2003). Yaratıcı drama dersinin duygusal zeka gelişimine etkisi.
Yüksek lisans tezi, Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bursa.
Özerbaş, D. H. (2004). Durumlu öğrenmenin duygusal zeka yeterliliklerinin
geliştirilmesine etkisi. Doktora tezi. Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü,
Ankara.
Özmen, A. (2004). Seçim kuramına ve gerçeklik terapisine dayalı öfkeyle
başa çıkma eğitim programının ve etkileşim grubu uygulamasının üniversite
öğrencilerinin öfkeyle başa çıkma becerileri üzerindeki etkisi. Doktora tezi. Ankara
Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Özyer, K. (2004). Duygusal zeka ile örgütsel bağlılık ve bağlılığın alt formları
arasındaki ilişkilerin saptanmasına yönelik ampirik bir araştırma. Yüksek lisans tezi.
Hacettepe Üniversitesi, sosyal bilimler enstitüsü, Ankara.
Pişkin, M. (2007). Kariyer başarısı ve duygusal zeka. Meşale, Sayı 2. (55-
58).
74
Potter, G.R. (2005). The impact of an emotional intelligence intervention
program on freshmen at a South Texas higher education institution. Doctoral
dissertation. The College of Graduate Studies Texas A&M University.
Shapiro, L. E. (1998). Yüksek EQ’lu bir çocuk yetiştirmek: Anne- babalar için
duygusal zeka rehberi. (Çev. Ümran Kartal). İstanbul: Varlık Yayınları. (Eserin
orijinali 1997’de yayımlandı.)
Somuncuoğlu, D. (2005). Duygusal zeka yeterliklerinin kuramsal çerçevesi
ve eğitimdeki rolü. Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 11, 269-293. http://e-dergi.atauni.edu.tr/index.php/kkefd/article/viewFile/3997/3821 adresinden 1
Nisan 2011 tarihinde edinilmiştir.
Stein, S. J. and Book, H. E. (2003). EQ: Duygusal zeka ve başarının sırrı.
(Çev.Müjde Işık). İstanbul: Özgür Yayınları. (Eserin orijinali 2000’de yayımlandı.)
Stenberg, M.J. (2004). The impact of emotional intelligence training and
coaching on student attrition in private post secondary education. Master
dissertation. Leadership and Training Program, Royal Roads University.
Şahin, F. Y. (1997). Grupla iletişim becerileri eğitiminin üniversite
öğrencilerinin iletişim beceri düzeylerine etkisi. Doktora Tezi. Gazi Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
Şahin, A. (2007). Yaratıcı drama yöntemi ile anne-baba eğitimi. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım.
Şahinkaya, B. (2006). Yöneticilik ve liderlikte duygusal zeka. Yüksek lisans
tezi. Balıkesir Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Balıkesir.
Tezcan, D. (2004). Duygusal zeka ve iş tatmini arasındaki ilişkiyi belirlemeye
yönelik bir araştırma. Yüksek lisans tezi. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Ankara.
75
Theoretical foundations, background and development of the Bar-on model
of emotional intelligence. Date of publication: 04/18/2007 http://www.
Reuvenbaron.org/ bar-on-model/essay.php?i=4 adresinden 6 Ocak 2009 tarihinde
edinilmiştir.
Tıkır, N. (2005). İlköğretim okulu müdürlerinin öğretimsel liderlik
davranışlarıyla duygusal zekaları arasındaki ilişkinin incelenmesi (Gaziantep ili
örneği). Yüksek lisans tezi. Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Gaziantep.
Titrek, O. (2007). IQ’dan EQ’ya: Duyguları zekice yönetme. Ankara: Pegem
A Yayıncılık.
Titrek, O. (2002). Duygusal zeka yeterliliklerini iş yaşamında kullanma düzeyi
ölçeğinin geliştirilmesi: Geçerlik ve güvenirlik çalışmaları. Türk Psikolojik Danışma
ve Rehberlik Dergisi. Cilt:3 sayı: 24.
Tuyan, S. (2003). An action research study: An emotional literacy
ımprovement programme for efl teachers in the view of humanistic approach. (Bir
eylem araştırma çalışması: Eğitimdeki hümanistik bakış açısıyla öğretmenlerin
duygusal okur-yazarlığını geliştirme programı). Doktora tezi. Çukurova Üniversitesi.
Sosyal Bilimler Enstitüsü, İngiliz Dili Eğitimi Ana Bilim Dalı, Adana.
Tuyan, S. (2004). Sınıf yönetiminde duygusal zeka becerilerinin kullanılması.
Çukurova Üniversitesi Eğitim Bilimleri Dergisi. Cilt 2,Sayı 28, 37-42
Türk Dil Kurumu (2007). http://www.tdk.org.tr/TR/sozbul. adresinden 8 Kasım
2007 tarihinde edinilmiştir.
Ulutaş, İ. (2005). Anasınıfına devam eden altı yaş çocuklarının duygusal
zekalarına duygusal zeka eğitiminin etkisi. Doktora tezi, Gazi Üniversitesi, Eğitim
Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Üncü, S. (2007). Duygusal zeka ve evlilik doyumu ilişkisi. Yüksek lisans tezi,
Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
76
Vincent, D. S. (2003). The evaluation of a social-emotinal intelligence
program: Effects on fifth graders’ prosocial and problem behaviors. Doctoral
dissertation. University at Albany, State university of New York. School of Education,
Department of Educational and Counseling Psychology.
Weisinger, H. (1998). İş yaşamında duygusal zekâ. (Çev: Nurettin
Süleymangil). İstanbul: Mns Yayıncılık. (Eserin orijinali 1998’de yayımlandı.)
Yaşarsoy, E. (2006). Duygusal zeka gelişim programının, eğitilebilir zihinsel
engelli öğrencilerin davranış problemleri üzerindeki etkisi. Yüksek lisans tezi.
Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bilgisayar Ve Öğretim Teknolojileri
Eğitimi Anabilim Dalı, Adana.
Yaylacı Özdemir, G. (2006). Kariyer planlama ve gelişiminde duygusal zeka
faktörü. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi. Sayı:21, 73-86.
Yeşilyaprak, B. (2005). Eğitimde rehberlik hizmetleri. (12. baskı).
Ankara:Nobel Yayın Dağıtım.
Yeşilyaprak, B. (2001). Duygusal zeka ve eğitim açısından doğurguları.
Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi. Yıl:7, Sayı:25, 139-146.
http://www.pegem.net/akademi/3-1141-Duygusal-Zeka-ve-Egitim-Acisindan-
Dogurgulari.aspx adresinden 18 Mart 2011 tarihinde edinilmiştir.
Yılmaz, M. (2002). Duygusal zeka düşünme becerileri eğitiminin annelerin
duygusal zeka düzeyine etkisi. Doktora tezi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Samsun.
İyimserlik (t.y.). http://www.pdrakademik.net/index.php?topic=256.0;wap2
adresinden 10 Nisan 2010 tarihinde edinilmiştir.
Öfke ve öfke kontrolü (t.y.). http://okulweb.meb.gov.tr/10/04/760828/diger
/sunular/%D6FKE%20VE%20%D6FKE%20KONTROL%DC%201.ppt adresinden
14 Mart 2010 tarihinde edinilmiştir.
77
Kurbağa öyküsü (2 Mart 2008). http://blog.milliyet.com.tr/
Blog.aspx?BlogNo=96168 adresinden15 Nisan 2010 tarihinde edinilmiştir.
MSCEIT (Mayer- Salovey- Caruso Emotional Intelligence Test) (t.y.)
http://www.eiconsortium.org/measures/msceit.html adresinden 15 Ocak 2010
tarihinde edinilmiştir.
78
EKLER EK 1
DUYGUSAL ZEKA EĞİTİMİ PROGRAMI OTURUMLARI 1. OTURUM
Kazanımlar: 1. Duygusal Zeka Eğitimi Programının genel amaçları hakkında bilgi edinir.
2. Kendine uygun amaç belirler.
3. Duygusal zekanın ne olduğunu bilir.
Süre: 120 dakika
Araç- gereç: Form 1- Duygusal Zeka Eğitimi Programının Genel Amaçları
Form 2- Bireysel Amaç Belirleme ve Kayıt Formu
Form 3- Grup Kuralları
Form 4- Grup Kontratı
Form 5- Duygusal Zeka
Form 6- Bir Örnek
Form 7- Oturum Değerlendirme Formu
Ön Hazırlıklar: 1. Projeksiyonda yansıtılmak üzere Duygusal Zeka Eğitimi Programının genel
amaçlarının yer aldığı slaydın hazırlanır,
2. Yapılacak olan oturumun amacının yer aldığı yazılı materyalin slaydı hazırlanır,
3. Her katılımcının ismine hazırlanmış olan ve içerisinde, kağıt, silgi ve kalemin
bulunduğu bir adet çalışma ve saklama dosyası hazırlanır,
4. Grup kurallarının yer aldığı basılı materyal katılımcı sayısı kadar çoğaltılır,
5. Grup kontratının yer aldığı yazılı materyal katılımcı sayısı kadar çoğaltılır,
6. Oturumda kullanılacak olan günün sözü hazırlanır,
7. Oturumda kullanılacak olan formlar katılımcı sayısı kadar çoğaltılır.
GÜNÜN SÖZÜ
YAŞAM BİZE, DEĞİŞEBİLECEĞİMİZ DIŞINDA HİÇBİR ŞEYİ GARANTİ ETMEZ.
79
Süreç: 1-Gruptaki üyeler birbirlerinin isimlerini bilmediği için ayağa kalkarak kendileri
hakkında bilgi verirler.(isimleri, sevdikleri ya da sevmedikleri şeyler
gibi)(Uygulamaya model oluşturması açısından grup lideri başlayabilir. )
2- Gruba aşağıdaki açıklama yapılır.
“Duygusal Zeka Eğitimi Programı süresince sizlerle birlikte çalışacağız. Bu
süreç içerisinde birbirimizi daha yakından tanıma olanağı elde edeceğiz. Fakat
başlangıç oturumu olması nedeniyle birbirimizi tanımayla başlamanın yararlı olacağı
kanısındayım… İsterseniz bu sürece tanışmayla başlayalım…. Birbirimizin isimlerini
bilmediğimiz için kendinizi tanıtırken isminizi ve kendinizle ilgili birkaç cümlelik kısa
tanıtıcı bilgiyi bizimle paylaşsın, ne dersiniz… isterseniz önce ben kendimi tanıtarak
başlayayım… (grup lideri kendisiyle ilgili olarak söylemek istediği bir iki cümlelik
bilgiyi grupla paylaşır. Kendisini tanıtırken cümleye ben… diyerek başlar ve diğer
grup üyelerinin de bu biçimde başlamalarını önerir. Örn. Ben Şahnur TUFAN,
sinemaya gitmeyi ve basketbol oynamayı çok severim. Çevremdekiler beni
genellikle güler yüzlü ve arkadaş canlısı biri olarak tanırlar. Bu durum benim de
hoşuma gidiyor. Şu anda sizinle birlikte olduğum için mutluyum…... “ (Grup üyeleri
arasından kendisini tanıtmak isteyenlerle devam edilir. Kendisini tanıtmak amacıyla
hiçbir üyenin gönüllü olmaması durumunda kura çekme yoluyla tanıtma sırası
belirlenir.)
3- Oturum öncesinde, üyelerin her biri için hazırlanmış olan kapaklı plastik bir
çalışma dosyası üyelere dağıtılır. Grup süresince grup lideri tarafından kendilerine
dağıtılacak tüm yazılı materyalin ve kendilerinin alacakları notların tamamının bu
dosya içerisinde toplanacağı bildirilir. (Çalışma dosyasının içerisine, üyelerin grup
sürecinde kullanmaları için not kağıtları, kalem ve silgi bulunmaktadır. Üyelerin bu
çalışma dosyalarını her oturumda yanlarında bulundurmaları istenir.)
4- Duygusal Zeka Eğitimi Programının genel amacının yer aldığı Form 1 dağıtılır.
Grup üyelerinin grup sürecinin genel amacı ile ilgili olarak bilgilendirilmeleri sağlanır.
5- Grup lideri tarafından aşağıda yer alan açıklama üyelere yöneltilir.
“Duygusal Zeka Eğitimi Programının genel amacının yer aldığı slaydı biraz önce
yansıtmıştık. Hepimiz grup sürecinin genel amacı ile ilgili olarak genel bir bilgi
edinmiş bulunuyoruz. Programın bu genel amacı çerçevesinde her birimizin de
kendimize ait özel amaçlarımızın olması gelişimimize katkı sağlayacaktır. Şimdi
kendi bireysel amaçlarımızı oluşturmaya başlayacağız. “
80
Duygusal Zeka Eğitimi Programının genel amacının yer aldığı slaydı tekrar
yansıtarak, “Her birimiz bireysel amaçlarımızı bu çerçevede oluşturmaya başlayalım.
Şimdi sizlere bireysel amaç belirleme formlarını dağıtacağım (formlar dağıtılır).
Sürece ilişkin olarak belirleyeceğimiz bireysel amaçlarımızı bu form üzerine
kaydetmemiz gerekmektedir. Bu formlara, sizin bu süreç içerisinde neyi / neleri
başarmak, hangi davranışları kazanmak istediğinizi yazmanız yeterli olacaktır. Her
birinizin belirlemiş olduğu amaçlar üzerinde ayrıca durulacak ve değerlendirilecektir.
Bireysel amaçlarınızı yazılı olarak ifade ederken, süreç içerisinde bu amaçlarınızı
gerçekleştirmek için çaba göstereceğinizi unutmamanız gerekir. Bu nedenle
ulaşabileceğiniz ve kendi gizil güçlerinize uygun amaçlar yazmanız önemlidir. Bir ya
da birden fazla amaç belirleyebilirsiniz. Amaçlarınızı kısa cümlelerle, açık ve
anlaşılır bir biçimde ifade etmeniz önemlidir. (Duygusal Zeka Eğitim Programının
genel amacının yer aldığı slayt projeksiyonla yansıtılır). …... (Bir süre beklenir)….
(Bu süre içerisinde amaçlarını belirleyememiş olan üyelerin bu formu bir sonraki
oturuma kadar doldurabilecekleri söylenir).
6-Bireysel amaç belirleme formu doldurulduktan sonra üyelere Form 3 dağıtılarak
ilgili boşlukları doldurmaları istenir. Bu uygulamanın amacı bağlanma düzeyinin
yükseltilmesidir.
7- Bireysel amaç belirleme işlemi sırasında aşağıda yer alan açıklama ile birlikte,
Duygusal Zeka Eğitim Programının Genel Amacı projeksiyon aracılığıyla
yansıtılarak üyelere yardım edilir. Belirleyecekleri bireysel amaçların Form 1’de yer
alan Duygusal Zeka Eğitimi Programının Genel Amaçları çerçevesinde
oluşturulması gerekmektedir.
8- Bireysel amaç belirleme aşamasından sonra grup sürecinin yapılandırılması
aşamasına geçilir. Bu amaçla grup lideri tarafından grup yaşantısının ne olduğu
açıklanarak, grup yaşantısının önemi ve üyelere sağlayacağı yararlar üzerinde
durulur. Grubun toplanacağı gün ve saatin belirlenmesi grup üyeleriyle birlikte
kararlaştırılır. Grup lideri tarafından gruba aşağıda yer alan açıklama yöneltilir.
“Biraz önce belirlemiş olduğumuz amaçlarımıza ulaşabilmek için, Duygusal Zeka
Eğitimi Programı çerçevesinde bir grup yaşantısından geçeceğiz. Bu süreçten
hepimiz en üst düzeyde fayda elde etmeyi amaçlıyoruz. Bu sürecin başarıyla
sonuçlanması, grup lideri olarak benim için ve grubun birer üyesi olarak sizler için
oldukça önemlidir. Bu sürecin faydalı olabilmesi, her birimizin, üzerimize düşeni
yapma konusunda göstereceğimiz çabaya bağlıdır. Bu nedenle, grup sürecine ilişkin
olarak yapmamız gereken birtakım önemli düzenlemeler olacaktır. Bu düzenlemeler;
81
Grubun toplanacağı günün belirlenmesi, grubun hangi saatte toplanacağının
belirlenmesi, grubun toplanacağı yerin belirlenmesi… gibi konuların açıklığa
kavuşturulmasını içermektedir. İsterseniz şimdi bu konuları hep birlikte
kararlaştıralım…
9- Grup kuralları ile ilgili bir açıklama yapılır ve Form 4 dağıtılır.
“Grup sürecinin sağlıklı işleyebilmesi ve grup üyelerinin birbirlerini incitmemeleri için
bazı kuralların belirlenmesi gerekmektedir. Bu kurallara aynı zamanda grubun bir
üyesi olan grup lideri ve grup üyeleri tarafından uyulması gerekmektedir. Bu grup
kurallarının benimsenmesi hepimizin belirli bir amaç etrafında toplanmamıza
yardımcı olacaktır. Grubun bu özelliği bizi rastgele bir araya gelmiş insan
topluluklarından ayıracaktır. Şimdi isterseniz genel olarak gruplar için saptanmış
olan kurallar üzerinde konuşalım… Bu kurallar sizler için uygun mu?... Eklemek,
çıkarmak ya da değiştirmek istediğiniz noktalar var mı?... Sizlerin görüşleri
önemlidir…”
10-Her bir kural yüksek sesle okunarak üyelerin görüşleri alınır. Düzeltmeler yapılır.
Eklemeler varsa grup sürecinde uyulması gereken kurallar listesine eklenir ve
kurallar listesine son biçimi verilir.
11- Grup kurallarının son haliyle ilgili üyelerin fikirleri alınır ve bu kurallara uyulması
gerektiği vurgulanır. Üyelerin, son biçimi verilen grup kurallarının yer aldığı yazılı
listeyi saklama dosyalarına koyarak saklamaları istenir.
12- Değişim konusunda sorumluluk vermek amacıyla Form 4 (Grup Kontratı)
üyelere dağıtılır. Grup kontratı her bir üye tarafından okunarak tartışılır ve imzalanır.
13-Amaçlar belirlendikten ve kurallar oluşturulduktan sonra aşağıdaki soru sorularak
konuya giriş yapılır.”Oturumun başından beri duygusal zekâ deyip duruyorum peki
nedir bu duygusal zekâ, bilen var mı?” Bu soruya gelen cevaplara göre oturum
yönlendirilir, powerpoint sunusundan ve Form 5’ten yararlanarak duygusal zekanın
ne olduğu ana hatlarıyla anlatılır.
14-Öncelik üyelerde olmak üzere, Form 5’teki maddeler üzerinde birkaç cümle
söylenerek maddelerin anlamları netleştirilir. Ardından grup lideri “Hadi!
Öğrendiklerimizi bir örnek üzerinde uygulayalım” diyerek Form 6’yı (Bir Örnek)
gönüllü bir üyeye okutur. Örnek üzerinde yorum yapıldıktan sonra grup lideri
tarafından oturum özetlenir ve oturum değerlendirme formları doldurularak oturum
sonlandırılır.
82
FORM 1 DUYGUSAL ZEKA EĞİTİMİ PROGRAMININ GENEL AMAÇLARI
Bu programın genel amacı, grup üyelerinin, duygusal zekanın temel
kavramlarını öğrenerek bunları yaşamlarında uygulamaya geçirmeleri ve duygusal
yaşantılarının, duygusal zeka anlaşılarak yeniden düzenlenmesine, bir grup
yaşantısı yoluyla yardımcı olmaktır. Bu genel amaca ulaşmak amacıyla hazırlanmış
olan eğitim programının temeli aşağıda belirtilmiş olan 5 öğeden oluşmaktadır.
1. Grup üyelerinin duygusal zeka ile ilgili genel bilgi sahibi olmaları, duygunun
doğası ve nedenlerini öğrenmeleri.
2. Grup üyelerinin, kendi duygularının farkına vararak nelere ve nasıl tepki
verdiklerini bulabilmeleri.
3. Grup üyelerinin başkalarının duygularının farkına varabileceklerini kavramaları.
4. Grup üyelerinin empati terimini tanımaları ve hayatlarında bilinçli şekilde
kullanmaları.
5. Grup üyelerinin olumsuz duygularla baş edebilmeleri, kendilerini motive
edebilmeleri ve olaylara iyimser yaklaşabilmeleri.
83
FORM 2 BİREYSEL AMAÇ BELİRLEME VE KAYIT FORMU
Açıklama Bu form, Duygusal Zeka Eğitimi Programının genel amaçları çerçevesinde bireysel amaçlar belirlemeniz ve kaydetmeniz için düzenlenmiştir. Bu forma sizin bu program süresince neyi / neleri başarmak, hangi davranışları kazanmak istediğinizi yazmanız yeterli olacaktır. Bireysel amaçlarınızı yazılı olarak ifade ederken, program süresince bu amaçlarınızı gerçekleştirmek için çaba göstereceğinizi unutmamanız gerekir. Bu nedenle ulaşabileceğiniz ve kendi potansiyellerinize uygun amaçlar yazmanız önemlidir. Bir ya da birden fazla amaç belirleyebilirsiniz. Amaçlarınızı, olumlu cümle ifadeleriyle kısa, açık ve anlaşılır bir biçimde ifade etmeniz önemlidir. Olumsuz ifadeleri kullanmamaya özen gösteriniz. Yapmak istemediklerinizi değil yapmak ve başarmak istediklerinizi amaç cümlesi olarak yazınız.
Amaçlarım
1
2
3
4
5
6
7
8
• Duygusal Zeka Eğitimi Programından % …...yararlanmak istiyorum.
• Duygusal Zeka Eğitimi Programına % …... devam etmeyi düşünüyorum.
• Duygusal Zeka Eğitimi Programından % …...yararlanabileceğimi düşünüyorum.
• Duygusal Zeka Eğitimi Programını tamamladıktan sonra duygularımı % ….... kontrol edeceğime inanıyorum.
84
FORM 3 GRUP KURALLARI
1. Grupta gizlilik esastır. Grup içerisinde konuşulan her şey grup odasında
kalacaktır. Hiçbir koşulda grup dışına taşınmayacaktır.
2. Grup içi tüm ilişkilerde karşılıklı saygı esastır.
3. Gruptaki her üye değerlidir.
4. Grup oturumlarına devam esastır.
5. Her üye grup oturumlarına zamanında gelmekle yükümlüdür.
6. Grup üyeleri grup sürecinde birbirlerine isimleriyle hitap edeceklerdir.
7. Grup sürecinde hiçbir üye bir diğer üye tarafından aşağılanamaz. Grupta hiçbir
üye rencide edilemez, alaya alınamaz.
8. Grup sürecinde hiçbir üye diğerlerine karşı fiziksel saldırıda bulunamaz.
9. Grup oturumlarına dinleyici ya da gözlemci sıfatıyla grup dışından hiç kimse kabul
edilemez.
10. Her grup üyesi öncelikle kendisinin ve gruptaki diğer üyelerin gelişiminden
sorumludur. Kendisinin ve diğer üyelerin gelişimlerini olumsuz etkileyecek söz ve
davranışlardan kaçınmakla yükümlüdür.
11. Grup üyeleri konuşmalarında genellemeler yapmak yerine, kendi yaşamlarından
örnekler vermeye çaba göstereceklerdir.
12. Grup lideri aynı zamanda grubun bir üyesidir.
13. Grup sürecinde ortaya çıkacak yeni durumlar karşısında belirlenmesi gereken
yeni kuralları grup üyeleri birlikte belirleyeceklerdir.
14. …............................................................................................................................
15. …............................................................................................................................
85
FORM 4 GRUP KONTRATI
(Bu Kontrat 2 kopya halinde düzenlenecektir. Kopyalardan biri grup liderinde diğeri ise üyenin kendisinde kalacaktır).
Ben …................................................................... …/…/ 2010 tarihinde başlayan, on oturum sürecek olan Duygusal Zeka Eğitimi Programına katılmayı ve aşağıda yer alan kurallara uymayı;
1. Grup içerisindeki davranışlarımdan tamamen ben sorumluyum.
2. Grup sürecinde konuşulanları kesinlikle grup oturumlarının dışına yansıtmayacağım. Bu bakımdan gizlilik ilkesine uymayı kabul ediyorum.
3. Grup süreci içerisindeki tüm ilişkilerimde bireye saygı ilkesini ön planda tutacağım ve grup sürecinde diğer üyelere isimleriyle hitap edeceğim.
4. Grup sürecinin ilerleyişi ve benim bu süreçten yeterince yararlanmam için grup oturumlarına devam ilkesine uyacağım.
5. Grupta hiçbir üyeyi aşağılamayacağım.
6. Grup sürecinde hiçbir zaman fiziksel saldırı sayılabilecek davranışlarda bulunmayacağım.
7. Grup içerisinde verilecek tüm görevleri yerine getirerek verilecek tüm ev ödevlerini yapacağım.
8. Grup içerisinde yer alacak tüm uygulamalara katılacağım.
9. Grubun ilerleyişine sürekli katkıda bulunacağım.
10. Grup üyelerinin ve benim grup sürecinden en iyi biçimde yararlanmamız için gerekli özeni ve çabayı göstereceğim.
11. Hiçbir koşulda mazeret üretmeyeceğim, tüm davranışlarımın sorumluluğunu kendim üstleneceğim.
12. Bu süreçle ilgili olarak belirlemiş olduğum bireysel amaçlarıma ulaşabilmem için, gerekli olan çabayı potansiyellerim ölçüsünde göstereceğim.
Yukarıda yer alan 12 maddeyi ve grubun belirlenmiş ya da belirlenecek tüm kurallarına ve alınacak tüm kararlarına uymayı,
KABUL EDİYORUM .
Bu kontratı okuyarak ve imza ederek Yüksek Lisans Öğrencisi Şahnur TUFAN tarafından hazırlanan Duygusal Zeka Eğitimi Programına kendi isteğimle katılmayı ve bu grupta yer almayı kabul ediyorum.
…...../…...../ 2010
İmza
86
FORM 5
DUYGUSAL ZEKA
• Duygusal zekaya neden ihtiyaç var?
Hayat yüksek zekalı ama başarısız insanlarla doludur. Bu kişiler, bilişsel
zekaları (IQ) yüksek olmasına rağmen, gerektiği yerde gerektiği gibi davranmamış
ve hayatta kaybetmişlerdir.
IQ’su yüksek olan bu insanların hayatlarından memnun olabilmeleri için
duygusal zekalarını geliştirmeleri gerekmektedir.
• Duygusal zekâ nedir?
Kişinin hem kendi duygularının, hem de karşısındaki kişilerin duygularının
farkında olması, onları anlaması, tanımlaması, kendi duygularının kaynağını
(sebebini) bilmesi, duygularını yönetmesi ve onlardan hem kendini tanıma
konusunda hem de kişilerarası ilişkilerinde etkin bir biçimde yararlanmasıdır.
• Duygusal zekâ yetkinlikleri nelerdir?
Kişisel Yetkinlikler (Goleman, 2007).
- Özbilinç
- Duyguları Yönetebilmek
- Kendini Harekete Geçirebilmek
Sosyal Yetkinlikler
- Başkalarının Duygularını Anlamak
- İlişkileri Yönetebilmek
Grup lideri duygusal zeka yeterliklerini toplu bir şekilde söyledikten sonra tek
tek açıklamaya başlar. Önce her bir madde için üyelerin yorumlarını alarak onları
duygusal zeka üzerine düşünmeye teşvik eder.
1-Özbilinç (Kişisel Farkındalık): Kişinin herhangi bir duyguyu hissettiğinde onu
tanıyabilme, izleyebilme ve bu bilgiyi, kararlarını verirken kullanabilme yeteneğidir.
Kişinin duygularının farkında olmasıdır. Kişi ancak duygularının farkında olursa
onları kontrol edebilir.
2-Özyönetim (Duygularını Yönetebilmek): Kişinin duygularını ve tepkilerini uygun bir
şekilde kontrol edebilme ve olumsuz duygular kontrolden çıkmadan onlarla başa
çıkabilme yeteneğidir. Kişinin duyguları konusunda kontrollü hareket edebilmesidir.
87
3-Kendini Harekete Geçirebilmek (Motivasyon): Kişinin bir amaç doğrultusunda
duygularını yönlendirebilme, karşılaştığı engeller ve sorunlar karşısında yılmama
yeteneğidir. Karşılaştığı ilk yenilgide “Başaramam.” dememesidir.
4-Başkalarının Duygularını Anlamak (Empati): Kişinin, taraf tutmadan, diğer kişilerin
duygu ve düşüncelerinin farkında olabilme yeteneğidir. Kişinin, başkalarının
duygularını anlaması, kendisini onun yerine koyabilmesidir.
5-İlişkileri yönetebilmek (Etkili iletişim): Kişinin sosyal durum ve ilişki ağlarını iyi
kavrayabilme, diğer kişilerin duygularını yönetebilme ve diğer kişilerle sorunsuz
geçinebilme yeteneğidir. Kişinin ilişkilerinde başarılı olması, sorun yaşamamasıdır.
Eğer birey iş, eğitim ya da özel yaşamında istediği sonuçlara ulaşmak için
uygularını istediği yönde akıllıca kullanabiliyor ve istediği sonuçları elde edebiliyorsa
"duygusal zeki" olarak nitelenebilir (Yeşilyaprak, 2001).
• Duygusal zekilerin özellikleri nelerdir?(Ker-Dinçer, t.y.)
• Empatik olma
• Uzlaşmaya dayalı sinerjik ilişki kurma
• İnsanlarla olumlu ilişkiler içinde olma
• Başkalarını hesaba katma
• Çalışmaya istekli olma
• İyimser olma
• Değişime istek duyma
• Kendini yönlendirebilme
• Hoşgörülü olma
• Alçakgönüllü olma
• Olumsuz duygularla başa çıkma
• Stresle başa çıkma
• Kararlı olma
88
FORM 6
BİR ÖRNEK
Ahmet, Metin isimli bir arkadaşıyla bir iş kurmuştur. İşte başarılı olmuşlar ve
şirketleri sürekli büyümektedir. Metin, patron olmuştur. Ahmet de daha önceki işinde
kazandığının 2 katını kazanmaktadır. Ahmet, ilk başta çok mutlu olmuş, daha sonra
ise kendi sözünün pek dinlenmediğini, büyüme uğruna bazı alanlarda hatalar
yapıldığını görüp mutsuz olmuştur. Ahmet, 2 hafta boyunca Metin ile nasıl
konuşacağını düşünmüş ve kendini onun yerine koymaya çalışmıştır. En sonunda
güzel bir rapor hazırlayarak Metin’in yanına gidip her şeyi açıklamış ve şirkette bu
hataları düzeltebileceği bir pozisyonda görev yapmayı istemiştir. Bu isteği kurulda
görüşülmüş ve kabul edilmiştir. Ahmet, şimdi hayatından memnundur. (Bradberry ve
Greaves’ten ( çev. 2005) uyarlanmıştır.)
• Özbilinç (Kendini bilme): Ahmet mutsuz olduğunun farkına vardı.
• Özyönetim (Kendini yönetme): Duygularını kontrol ederek mantıklı bir şekilde
dile getirdi; bağırıp çağırmadı.
• Motivasyon: Patron ile görüşebilmek için kendini motive etti.
• Empati: Kendini patronunun yerine koyarak nasıl tepki verebileceğini
düşündü ve raporu ona göre hazırladı.
• İlişki yönetimi (Etkili iletişim): Patronuyla görüşürken kırıcı olmadan,
duygularını ve raporu açıklayarak onu ikna etti.
89
FORM 7 OTURUM DEĞERLENDİRME FORMU
(Bu formu, içten ve objektif bir biçimde doldurmanız beklenmektedir.
Kaydedeceğiniz tüm bilgiler gizli tutulacaktır)
Adı Soyadı:…....................... 1.Bu oturumda beni en çok etkileyen şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
2. Bu oturumda davranışlarıma ilişkin fark ettiğim yeni şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
3. Bu oturumda düşüncelerime ilişkin fark ettiğim yeni şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
4. Bu oturumda duygularıma ilişkin fark ettiğim yeni şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
5. Bu oturumda en çok hoşuma giden şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
6. Bu oturumda en çok faydalandığım şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
7. Bu oturumda hoşlanmadığım şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
8. Bu oturumdan yeterince faydalandığınıza inanıyor musunuz? Evet( ) Hayır( )
9. Bu oturumdan ne kadar faydalandığınızı düşünüyorsunuz? Bunu bir yüzde ile ifade eder misiniz? %.........
90
2. OTURUM
Kazanımlar: 1.Duyguların nasıl ortaya çıktığını fark eder.
2.Duyguların önemini anlar.
3. Kendi duygularının farkına varır.
Süre: 90 dakika
Araç- gereç: Form 8- Duygularımız ve Duygularımızın Önemi
Form 9- Duyguları İfade Etme Etkinliği
Form 10- Oturum Değerlendirme Formu
Form 11- Kendi Duygularını Fark Etme
Süreç
1-Bir önceki oturumun özeti yapılır.
2-Grup sürecinin yapılandırılmasına devam edilir özellikle grup sürecinden nasıl
daha fazla yararlanabilecekleri konusu üzerinde durulur. Üyelerin grup ortamına ne
kadar çok yaşantılarını getirirlerse grup ortamından o kadar çok yararlanacakları
belirtilir.
3-Grup üyeleriyle bir önceki oturumda verilmiş olan ev ödevleri hakkında konuşulur.
“Bireysel Amaç Belirleme” ödevleri ile ilgili değerlendirmeler yapılır. Grup liderinin
yardımıyla, amaçlar somutlaştırılarak amaçların sınırlarının belirlenmesi sağlanır.
4-Üyelerin o gün yapılacak olan oturumun amacı ile ilgili bilgi edinmeleri sağlanır. Bu
amaçla önceden hazırlanmış olan sunu yansıtılır.
5-Üyelerin duygu üzerinde düşünmelerini sağlamak ve kendi duyguları üzerine
dikkatlerini yöneltmelerini kolaylaştırmak amacıyla duyguların kendileri tarafından
nasıl değerlendirildiği üzerinde durulur. Bu aşamada üyelere,”Duygu insanda nasıl
ortaya çıkar, duyguların ne önemi var?” soruları sorularak bu soruların yanıtları
üzerinde bir süre düşünmeleri istenir.
6-Duygunun doğasıyla ilgili hazırlanmış olan kuramsal bilgi grup üyeleriyle paylaşılır.
Bu amaçla Form-8 üyelere sunulur:
7- Form-8’deki açıklamadan sonra üyelere “Bahsettiklerimiz duyguların ne kadar
önemli olduğunu vurgulamaktadır. O zaman biz de duygularımız üzerine biraz
düşünelim. Şimdi duygularınızı ifade etmenizi sağlayacak bazı sorularla bir alıştırma
yapacağız. Bu alıştırmayı grup ortamında soru-cevap şeklinde yapacağız. Güzel ve
91
eğlenceli aynı zamanda faydalı bir uygulama gerçekleştireceğiz….” denilerek Form-
9-Duyguları İfade Etme Etkinliği yaptırılır.Bu etkinlik Kuzucu’dan alınmıştır (2007).
8-Form 9’daki sorularla ilgili tüm üyeler sırayla paylaşımda bulunur. Paylaşımların
ben diliyle yapılmasına ve duyguların paylaşılmasına dikkat edilir. Grup lideri de
grup üyelerinden sonra bu sorulara cevap vererek gruba dahil olduğunu gösterir.
9-Duyguları ifade etme etkinliğinden sonra üyelerin duygularının farkına
varmalarının önemini belirtmek için “Duygularımızın farkına varırsak ne olur?” sorusu yöneltilir. Birkaç üyeden cevap alındıktan sonra Form-9 yardımıyla
duyguların farkına varmanın yararları konusunda bilgi verilir.
10-Duyguların farkına varmanın yararları konusunda bilgi verildikten sonra üyelere
duyguların farkına varma üzerine Form 9’daki Duygu Zarı etkinliği gerçekleştirilir. Bu
etkinlik Erkan’dan alınmıştır (2004).
11-Üyeler etkinliği tamamladıktan sonra grup üyelerinden etkinlik ile ilgili
yaşantılarını paylaşmaları istenir.
12-Paylaşımdan sonra, oturumun özeti yapılarak oturum sonlandırılır.
13- Üyelerin oturuma ilişkin değerlendirme formunu ( Form 10) doldurmaları istenir.
14-Bir sonraki oturuma kadar üzerinde konuşulan konularla ilgili olarak kendilerini
gözlemlemeleri istenir. Ayrıca Kuzucu’nun (2007) kitabından alınan Form 11 (Kendi
Duygularını Fark Etme) öğrencilere dağıtılarak diğer oturuma kadar doldurmaları
istenir.
92
FORM 8
DUYGULARIMIZ VE DUYGULARIMIZIN ÖNEMİ
Her insan, ailesinin, kültürün ve toplumun isteklerine göre aynı şekilde
davranmaya programlanmış olsa da, aslında tek ve benzersizdir. Çocukluk
yıllarından beri bizlere, ne söyleyip ne söylemeyeceğimiz, ne yapıp ne
yapmayacağımız, neleri kabul edip neleri kabul etmeyeceğimiz hep söylenmiştir.
Hatta ne hissetmemiz gerektiği bile söylenmiştir. “Kardeşine kızdığın için kendinden
utanmalısın”, “Sana hediye verildiğinde mutlu olmalısın”, “Bu vazoyu kırdığın için
kendini suçlu hissetmelisin” gibi sözleri hemen hemen hepimiz çocukluk yıllarında
işitmişizdir.
Oysaki duygularımız, doğuştan getirdiğimiz mizacımız, içimizdeki düşüncelerimiz
ve yaşam deneyimlerimiz sonucu oluşur. Bu yüzden, aslında duygularımızın tek
sahibiyiz. Bizi bireysel olarak diğer insanlardan farklı yapan duygularımızdır.
Toplum, bizleri bir anlamda, aynı şeylere inanmaya, aynı sloganı tekrarlamaya, aynı
alışkanlıkları sürdürmeye, aynı kıyafetleri giymeye (modaya uymak) zorluyor olsa
da, hiç kimse, iki insanı bile aynı şekilde hissetmeye zorlayamaz. Bu nedenle bizi biz
yapan arabalarımız, kıyafetlerimiz, işlerimiz, bedenlerimiz değil, duygularımızdır
(Hein, 2005).
Dr. Daniel Goleman’a (2007/1995) göre duygu:
“Bir his ve bu hisse özgü belirli düşünceler, psikolojik ve biyolojik haller ve
bir dizi hareket eğilimidir.”
Duygular neden önemlidir?
• Çünkü her davranışımızı duygularımız belirler. Duygular her an her yerde
yanımızdadır.
• Yaşamsal öneme sahip, yararlı bilgiler verir.
• Beklenmedik durumlar karşısında kişiyi korur.
• Bireyi insanlara yaklaşımında doğru yönlendirir.
• Kişinin mesleğini seçmesine ve eşini bulmasına yardım eder (Kocayörük,
2004).
Duygular kişinin kendisi, başkaları ve durumlar hakkında çok değerli bilgiler
verir. Örneğin, yapılması gereken bir sunudan endişe duymak, sunulacak bilgi ve
veriler konusunda daha iyi hazırlanmak gerektiğini hatırlatır. Duyguların verebileceği
bilgileri biraz olsun yoklayarak davranışları değiştirmek mümkündür. Bir iş
93
arkadaşına gereksiz bir bağırma, gerçekleştirmesi çok zor bir iş yükünün etkisi
altında kalındığını anlatabilir (Weisinger, 1998,s.21).
94
FORM 9
DUYGULARI İFADE ETME ETKİNLİĞİ
-Nelere sevinirsin? -Nelerden utanırsın?
-Nelere üzülürsün? -Neleri kıskanırsın?
-Nelere öfkelenirsin? -Nelere kaygılanırsın?
-Nelere hayranlık duyarsın? -Nelerden gurur duyarsın?
DUYGULARIN FARKINA VARMANIN YARARLARI
• Duygular insanlara yardım edecek gizli güce sahiptir.
• Duygular iyi kararlar almanın temelidir.
• Duygular kişinin sınırlarını belirlemesine yardım eder.
• Kişi ne kadar iyi iletişim kurarsa, kendisini o kadar iyi hisseder.
• Beden dili duyguları yansıtır. Beden dilimiz insanlarla iletişim kurarak
onlara neye ihtiyacımız olduğunu söyler.
• Duygular insanları birbirine bağlama gücüne sahiptir (Hein, 2005).
DUYGU ZARI
“Şimdi sizinle bir alıştırma yapacağız. Bu alıştırmanın amacı, sizlerin
duygularınızın farkına varmanıza yardımcı olmak. Bu uygulama için elimdeki
zarı kullanacağız. Tahtaya 1’den 6’ya kadar zarın yüzlerini gösteren
sembolleri çiziyorum. Her sembol bir duyguyu ifade ediyor.”
Grup lideri duyguları şu şekilde yazar:
1- Kızgın 2-Üzgün 3-Mutlu 4-Korkmuş 5-Utanmış 6-Şaşırmış
Her üyeden sırayla zar atmasını ve kendisine gelen yüzdeki duyguyu
mimik ve jestlerle ifade etmesini ve bu duyguyu yaşadığı bir olayı
anlatmasını ister. (6 atan üye zarda sembolize edilen duyguyu ya da başka
herhangi bir duyguyu seçebilir.)
95
FORM 10 OTURUM DEĞERLENDİRME FORMU
Bu formu, içten ve objektif bir biçimde doldurmanız beklenmektedir. Kaydedeceğiniz tüm bilgiler gizli tutulacaktır)
Adı Soyadı:…....................... 1.Bu oturumda beni en çok etkileyen şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
2. Bu oturumda davranışlarıma ilişkin fark ettiğim yeni şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
3. Bu oturumda düşüncelerime ilişkin fark ettiğim yeni şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
4. Bu oturumda duygularıma ilişkin fark ettiğim yeni şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
5. Bu oturumda en çok hoşuma giden şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
6. Bu oturumda en çok faydalandığım şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
7. Bu oturumda hoşlanmadığım şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
8. Bu oturumdan yeterince faydalandığınıza inanıyor musunuz? Evet( ) Hayır( )
9. Bu oturumdan ne kadar faydalandığınızı düşünüyorsunuz? Bunu bir yüzde ile ifade eder misiniz? %.........
96
FORM 11 KENDİ DUYGULARINI FARK ETME
Aşağıdaki ifadeleri okurken kendinizi bunları işiten bir kişi yerine koyunuz. Bir
dinleyici olarak paylaşan kişinin söylediklerine ilişkin kendi duygunuzu boş bırakılan yere
yazınız.
• En iyi arkadaşımla anlaşmazlığa düştüm, ilişkimiz şu anda gerilmiş durumda kendimi
mutsuz ve dertli hissediyorum. Sen de iyi arkadaşımsın ama onunla ilişkimiz eskiye
dayanıyor ve daha yakın.
Duygum ………………………………………………………………………………
• Sonunda mezun oldum. Sevincimi paylaşmak için seni çok aradım. Can dostumla
beraber kutlamak istedim. Ama bir türlü sana ulaşamadım.
Duygum ………………………………………………………………………………
• Dersler konusunda benden daha hızlı ilerleme gösterdiğin için seni kıskanıyorum.
Duygum ………………………………………………………………………………
• Yaşlı ve hasta babamı huzur evine yatması için ikna etmeye çalışıyoruz. Ama bir
türlü ikna olmuyor.
Duygum ………………………………………………………………………………
• Sen beni rahat bir insan sanıyorsun ama ben insanların içinde kendimi gergin
hissediyorum. Sesimi duyurmaya, onlara şaka yapmaya ve rahat olmaya
çalışıyorum ancak hiçbir yararı olmuyor. Ondan sonra kendimi beğenmiyorum.
Duygum ………………………………………………………………………………
• Şimdiye kadar bizim için yaptıklarına ne kadar teşekkür etsek azdır. Ailecek
yaptıklarına minnettarız.
Duygum ………………………………………………………………………………
• Araştırmaya ve kendini geliştirmeye meraklı insanlara imreniyorum. Öğrenmek onlar
için keyifli bir iş haline gelmiş.
Duygum ………………………………………………………………………………
• Sanırım seni gözümde çok büyüttüm. Bu yaptıkların akıl almaz şeyler. Ne kadar
sorumsuz davranıyorsun!
Duygum ………………………………………………………………………………
• Söz verdiği halde parayı vermemesi beni çok zor durumda bıraktı. Birkaç gün sonra
tekrar aradım, parayı unutmamı söyledi. Ne yapacağımı bilemedim. Sen onun için
borcuna sadıktır demiştin, o yüzden sana geldim.
Duygum ………………………………………………………………………………
97
3. OTURUM
Kazanımlar: 1.Duygularını ifade eder.
2.Duyguları ifade etmede “Beden dili” ve “Ben dili”ni kullanır.
Süre:90 dakika
Araç- gereç: Form 12- Beden Dili
Form 13- Ben Dili Form 14- Oturum Değerlendirme Formu
Form 15- Ben Dili Çalışma Formu
Ön hazırlıklar: 1. Üyelere dağıtılacak olan yazılı materyal çoğaltılır.
2. Üyelerin doldurmaları gereken formlar çoğaltılır.
Süreç 1-Bir önceki oturumun özeti yapılır.
2-Grup üyeleriyle bir önceki oturumda verilmiş olan ev ödevleri hakkında
konuşulur.“Kendi Duygularını Fark Etme Çalışma Formu” ile ilgili değerlendirmeler
yapılır.
3-Üyelerin o gün yapılacak olan oturumun amacı ile ilgili bilgi edinmeleri sağlanır. Bu
amaçla önceden hazırlanmış olan slayt yansıtılır.
4- Beden dili ile ilgili sunum izletilmeden önce “Beden dili deyince aklınıza neler geliyor? Beden diline örnekler verebilir misiniz?” diye sorularak hem giriş yapılır
hem de grup üyelerinin bu konu üzerine düşünmeleri sağlanır. Verilen cevaplar göz
önüne alınarak beden dili hakkında, sunuyla birlikte Form 12’deki bilgiler verilir.
5-Form 11’deki bilgiler aktarıldıktan sonra üyelerle, duyguların farkına varma üzerine
bir etkinlik gerçekleştirilir. Etkinliğin kuralları Form 12’de yer almaktadır. Bu
uygulama Kuzucu’dan alınmıştır (2007).
6-Grup üyelerine etkinlik hakkında ne hissettikleri ve ne düşündükleri sorularak
etkinlik sonlandırılır.
7-Beden diline ek olarak ben dilinin de duyguları ifade etmede önemli olduğu
söylenir. Grup lideri beden dili ile ilgili sunumu izletmeden önce “Ben dili deyince aklınıza neler geliyor, ben diline örnekler verebilir misiniz?” diye sorarak hem
98
giriş yapar hem de grup üyelerinin bu konu üzerine düşünmelerini sağlar. Verilen
cevaplar göz önüne alınarak ben dili hakkında, sunuyla birlikte Form 13’teki bilgiler
grup lideri tarafından verilir.
8-Ben Dili ile ilgili bilgi verildikten sonra Form 13’te yer alan Kuzucu (2007)
tarafından geliştirilmiş olan “Nasıl Söylemeli?” etkinliği gerçekleştirilir. Etkinlikte yer
alan üç grup gösterisini bitirdikten sonra sözlerin ben diliyle söylendiğinde karşıdaki
kişi üzerinde yarattığı duygular konuşularak etkinlik sonlandırılır.
9- Oturumun özeti yapılarak oturum sonlandırılır.
10- Üyelerden Oturum Değerlendirme Formunu (Form 14) doldurmaları istenir.
11- Kuzucu’nun (2007) kitabından uyarlanan Form 15 (Ben Dili Çalışma Formu) öğrencilere dağıtılarak diğer oturuma kadar doldurmaları istenir.
99
FORM 12
BEDEN DİLİ
Beden dili sözel olmayan bir iletişim şeklidir. Beden dilinin öğeleri hareketler,
duruş, oturma şekli, kolları kullanma, yüz ifadesi, göz ve kaş hareketleri, el sıkışma,
yürüyüş biçimi, giyim vb. olarak sıralanabilir. Sözler ile beden dili çeliştiğinde beden
diline daha çok önem verilir. Bunun üç nedeni vardır: 1-Ortaya çıkan her bedensel
ifade anlıktır, kişi o anda yapmıştır. 2- Kişi, sözel ifadelere odaklandığından beden
dilinin daha az farkındadır. 3-Beden dili sözel ifadelere nazaran daha spontandır.
Duygularımız yoğun olduğunda beden dilini kontrol etmek zorlaşır. Başkalarının
beden dilini yorumlayabilmek iyi bir özelliktir. Fakat kendi beden diline hakim
olabilmek ve bunun verdiği mesajların farkında olabilmek de önemlidir (Kuzucu,
2007).Ancak beden dilinin farklı durumlarda farklı anlamlar taşıyabileceğini
unutmamak gerekir. Mesela bir kişi öne eğik durduğunda endişeli olduğu anlamına
gelirken başka bir kişi aynı davranışı gösterdiğinde karşısındakini daha iyi dinlemek
istediği anlamına gelebilir. Bu yüzden beden dilini yorumlarken içinde bulunduğumuz
duruma da dikkat etmemiz gerekir.
Beden dili kişinin hem kendi duygularını hem de başkalarının duygularını fark
etmesi açısından önemlidir. Örneğin kişi sinirli olduğunun farkında değilse ellerini
yumruk yaptığını fark ederek duygusunun farkına varabilir. Yani birey hem kendi
duygularını hem de başkalarının duygularını anlamak istiyorsa beden dili ona ipucu
vermek açısından önemli bir rol oynar.
SESSİZ SİNEMA
“Şimdi sizinle bir alıştırma yapacağız. Bu alıştırmanın amacı beden dilinizi nasıl
kullandığınızı anlamaktır. Bu uygulama için iki grup oluşturacağız ve sessiz sinema
oynayacağız.”
Etkinliğin kuralları:
• Anlatma süresi iki dakikadır.
• Anlatılacak film özel isim olamaz.
• Konuşmak kesinlikle yasaktır.
• Her grup önce iki film daha sonra da iki duygu anlatacaktır.
Kuralların açıklanmasından sonra birinci grubun bir elemanı ikinci gruba giderek
anlatacağı filmi öğrenir ve gelip grup arkadaşlarına iki dakika içerisinde anlatmaya
çalışır. Başarırsa bir puan kazanmış olurlar. İkinci grup da aynı şekilde oynar. Her
100
grup iki kere film anlattıktan sonra oyun, film yerine duygular anlatılarak devam eder.
Her grup iki duygu anlattıktan sonra oyun sona erer.
101
FORM 13 BEN DİLİ
Bir olayla ya da durumla karşılaştığımızda nasıl bir yorum yapacağımız, ne
hissedeceğimiz ve nasıl davranacağımız bize bağlıdır. Duygularımızın,
düşüncelerimizin ve davranışlarımızın sorumluluğu bizdedir.
“Sen” ile başlayan cümleler kurduğumuzda duygu ve düşüncelerimizin
sorumluluğunu başkalarına yükleriz. Örneğin “Beni kızdırıyorsun.” cümlesinde
“Kızan ben değilim. Sen zorla yaptırıyorsun.” anlamı var; sorumlu kişi karşımızdaki
olmaktadır.
“Ben” ile başlayan cümleler kurduğumuzda ise duygu ve düşüncelerimizin
sorumluluğunu üzerimize alırız. “Ben kızıyorum.” burada “Bu duygu bana ait,
sorumlu benim” demiş oluruz.
İletişimde ben dilini kullanmak suçlamayan, yargılamayan ve yapılan davranış
karşısında kişinin duygularını anlatan bir yol olduğu için etkilidir. Dinleyici ben diliyle
yollanan mesajı aldığında davranışlarının karşı tarafı nasıl etkilediğini
öğrenmektedir. Suçlama ve tehdit yoktur bu yüzden dinleyici savunmaya geçmek
yerine kendi istek ve duygularını vurgular (Akt. Kuzucu, 2007)
NASIL SÖYLEMELİ?
“Birlikte ben dili üzerine bir etkinlik yapacağız. Bu etkinlik bize rahatsız
olduğumuz, kızdığımız durumlar karşısında nasıl bir ifade kullanmamız gerektiğini
gösterecek.” (Bu etkinlik Kocayörük’ ten alınmıştır (2004)).
• Grup üyeleri üç gruba ayrılır.
• Her grup için çatışmalı bir durum ortaya atılır.
• Her grup kendi olayı için bir kahraman seçer.
• Bu kişi karşı tarafı mağdur etmiştir. Karşı taraftaki kişiyi bütün grup
oynayacaktır. Herkes bu olayda kendi tepkisini sanki mağdur kişiymiş gibi
oynar.
• Her bir üye bu kişinin karşısına geçip tepkisini verir.
• Birinin verdiği tepkiyi bir başkası veremez.
• Olayın kahramanı her üyeden sonra içinden geldiği gibi cevap verir.
• Söylenen cümleler karşısında kahramana ne hissettiği sorulur.
• Daha sonra her üyenin cevabı ele alınır ve ben diliyle ifade etmesi istenir.
102
• Bu yeni ifade şeklinden sonra kahramana ne hissettiği sorulur.
103
FORM 14 OTURUM DEĞERLENDİRME FORMU
(Bu formu, içten ve objektif bir biçimde doldurmanız beklenmektedir.
Kaydedeceğiniz tüm bilgiler gizli tutulacaktır)
Adı Soyadı:…....................... 1.Bu oturumda beni en çok etkileyen şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
2. Bu oturumda davranışlarıma ilişkin fark ettiğim yeni şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
3. Bu oturumda düşüncelerime ilişkin fark ettiğim yeni şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
4. Bu oturumda duygularıma ilişkin fark ettiğim yeni şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
5. Bu oturumda en çok hoşuma giden şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
6. Bu oturumda en çok faydalandığım şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
7. Bu oturumda hoşlanmadığım şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
8. Bu oturumdan yeterince faydalandığınıza inanıyor musunuz? Evet( ) Hayır( )
9. Bu oturumdan ne kadar faydalandığınızı düşünüyorsunuz? Bunu bir yüzde ile ifade eder misiniz? %.........
104
FORM 15 BEN DİLİ ÇALIŞMA FORMU
Adı Soyadı: 1- Plan yaptığınız arkadaşın yapmaya söz verdiği işleri yapmıyor.
Sen Dili – Beni öfkelendiriyorsun.
Ben Dili - ……………………………………………………………………………………. …………………………………………………………………………………………………
2- Arkadaşın bilmediğin bir nedenle bütün gün suratını asıp oturur.
Sen Dili – Surat asmayı bırak, her şeyi büyütmeye gerek yok.
Ben Dili - ………………………………………………………………………………………. ……………………………………………………………………………………………………
3- Arkadaşının doğum gününü hatırlamasına çok seviniyorsun.
Sen Dili – Beni mutlu ediyorsun.
Ben Dili - ………………………………………………………………………………………. …………………………………………………………………………………………………
4- Kardeşin eli yüzü kirli bir halde yemek masasına oturuyor.
Sen Dili – Sorumsuz davranıyorsun.
Ben Dili - ………………………………………………………………………………………. …………………………………………………………………………………………………
5- Arkadaşınla alışverişe gitmek için randevulaştınız. Ancak arkadaşın randevu saatinden yirmi dakika sonra geldi.
Sen Dili – Alışverişe seninle gitmek istedim ama sen zamanında gelmedin.
Ben Dili - ………………………………………………………………………………………. …………………………………………………………………………………………………
6- Kardeşinin sizin odanızda yüksek sesle müzik dinlemesinden rahatsız oluyorsun.
Sen Dili – Başkalarına karşı daha düşünceli olamaz mısın? Neden bu kadar yüksek sesle dinliyorsun!
Ben Dili - ………………………………………………………………………………………. …………………………………………………………………………………………………
7- Kitap okumaya çalışırken küçük kardeşin kucağına çıkmaya seninle oynamaya çalışıyor.
Sen Dili – Biri okurken onu rahatsız etmemelisin.
Ben Dili - ………………………………………………………………………………………. …………………………………………………………………………………………………
105
4. OTURUM
Kazanımlar: 1.Duyguları kontrol edememe sebeplerini bilir.
2.Duyguları kontrol etme yollarını kullanır.
Süre:60 dakika
Araç- gereç: Form 16- Bir Araştırma
Form 17- Duyguları Kontrol Etmedeki Zorluklar
Form 18- Öfkemizi Kontrol Etme Yöntemleri
Form 19- Oturum Değerlendirme Formu
Form 20-Öfke Analiz Formu
Ön hazırlıklar: 1.Üyelere dağıtılacak olan yazılı materyalin çoğaltılır.
2.Üyelerin doldurmaları gereken formların çoğaltılılır.
Süreç
1-Bir önceki oturumun özeti yapılır.
2-Grup üyeleriyle bir önceki oturumda verilmiş olan ev ödevleri hakkında konuşulur.
“Ben Dili Çalışma Formu” ödevleri ile ilgili değerlendirmeler yapılır.
3-Üyelerin o gün yapılacak olan oturumun amacı ile ilgili bilgi edinmeleri sağlanır. Bu
amaçla önceden hazırlanmış olan slayt yansıtılır.
4- Duygu yönetimi ile ilgili sunum izletilmeden önce şu soru sorulur: “Duygu yönetimi ne olabilir?” Grup üyelerinden bir- iki cevap alındıktan sonra üyelere
sunumdaki Form 16’dan bir araştırma okunur, sonuç slaydını göstermeden önce
durulur ve bu araştırmanın sonucuyla ilgili yorum yapılması istenir.” Sizce sonuç nasıldır?” diye sorulur. Cevaplar alındıktan sonra sonuç slaydı izletilir.
5-Bu araştırmadan sonra grup lideri tarafından şu şekilde oturuma devam edilir:
“Hepimiz zaman zaman duygularımızı kontrol etmede zorluk çekebiliriz. Peki,
duygularınızı kontrol etmede hangi durumlarda zorluk çekersiniz?” sorusundan
sonra Form 17’deki bilgiler verilir:
106
6- Form 17’de belirtilen her bir maddeden sonra durularak maddeler için üyelerden
örnek olay istenir. Örnek verilemeyen durum olursa grup lideri örnek verir.
7-Örnekler verildikten sonra “Verdiğiniz örneklerden biriyle karşılaştık, neler yapabiliriz?” diye sorularak üyelerin öfkeyi kontrol etme yolları öğrenilir. Etkili
olanlar ve olmayanlar üzerine tartışılır. Etkili olanlar tahtaya yazılır ve üyelerin
görmeleri sağlanır. Bunun ardından üyelerle Erkan’ın (2004) “Öfkeni Kontrol Et”
etkinliği yapılır. Form 18 (Duyguları Kontrol Etme Yöntemleri) üyelere dağıtılır.
• Tahtaya yazılan yöntemler silinmez ve bu etkinlikte kullanılır.
• Form 18 (Duyguları Kontrol Etme Yöntemleri) üyelerle birlikte incelenir.
• Tahtaya yazılan yöntemler bir daha gözden geçirilir.
• Üyelerden belirtilen yöntemleri kullandıkları kendi yaşantılarından örnekler
vermesi istenir.
• Üyelerin etkinlikle ilgili yaşantıları paylaşılır.
8-Oturumun özeti yapılarak oturum sonlandırılır.
9- Oturuma ilişkin, üyelerin Form 19’u (Oturum Değerlendirme Formu) doldurmaları
istenir.
10- Form 20 (Öfke Analiz Formu) öğrencilere dağıtılarak bir sonraki oturuma kadar yapılması istenir.
107
FORM 16
BİR ARAŞTIRMA
1960’larda psikolog Walter Mischel tarafından Stanford Üniversitesi
yerleşkesindeki yuvaya devam eden çocuklarla başlatılan çalışmada, dört
yaşındakiler liseden mezun olana kadar izlenmişlerdir. Araştırmacı dört yaşındaki
çocuklara dışarıda 15-20 dakikalık bir işinin olduğunu, kendisini beklemelerini
söylüyor. Eğer kendisinin dönmesini beklerlerse, dönüşte bekleyen herkese iki
lokum vereceğini söylüyor. “Fakat, beklemek istemeyen olursa, onlar hemen, ama
sadece tek lokum alabilirler” diyor. Dışarı çıkıyor. Çocuklardan bazıları hemen
araştırmacı çıkınca tek lokumu alıp yiyor. Diğerleri iki lokuma sahip olmak için
baştan çıkarıcı lokumlara gözleri takılmasın diye gözlerini kapatıyorlar, ya kendi
kendilerine konuşuyorlar, şarkı söylüyorlar, ya da uyumaya çalışıyorlar. Sonunda da
iki lokumu kazanıyorlar. Bu çocuklar 12-14 yıl sonra tekrar incelendiğinde, lokumu
kapan yuva çocuklarıyla doyumu erteleyen arkadaşları arasında çarpıcı duygusal ve
sosyal farklılıklar görülmüştür. Dört yaşında baştan çıkmaya karşı koyanlar;
ergenliğe ulaştığında sosyal açıdan daha yeterli, kişisel olarak etkili, kendini ortaya
koyabilen, hayatta karşılaştığı açmazlarla daha iyi mücadele eden, stresli
durumlarda çözülmeyen, baskı altında aklı karışmayan, mücadeleden kaçmayan,
kendine güvenli ve güvenilir olan gençler olmuşlardır. Çocuklardan lokumu hemen
kapan üçte birinin ise; sosyal temastan kaçınan, inatçı ve kararsız davranan,
açmazlar karşısında kolayca sinirlenen, kendilerini değersiz gören, hep yeteri kadar
almadığından yakınan, insanlara güvenmeyen, kıskanç, haset, sinirlendiğinde aşırı
tepkiler veren ve kavga etmeye daha yatkın gençler olduğu görülmüştür (Öfke ve
öfke kontrolü, t.y.).
108
FORM 17
DUYGULARI KONTROL ETMEDEKİ ZORLUKLAR
Duyguları kontrolde zorlandığımız en önemli 3 durum:
1.Haksızlığa uğradığımızda,
2.Birisi kendi menfaati için bizden faydalandığında,
3.Önemli bir şeyi kaybetme tehlikesiyle karşılaştığımızda.
Duyguları kontrol etmede önemli olan duyguları bastırmak değil,
dengelemektir. Duygular fazla ve uzun süre bastırıldığında donukluk meydana
gelir, kontrolden çıktığında ise kronik rahatsızlıklara ve hastalıklara neden olabilir
Hissettiğimiz birçok duygumuz vardır. Ancak bunları daha kolay anlamak ve
ifade edebilmek için bazı gruplandırmalar yapılmaktadır. Yaygın olarak kabul
edilen bir görüşe göre dört temel duygu bulunmaktadır. Bunlar; öfke, üzüntü,
korku ve sevinçtir.(Bahsedilen dört duygudan grup üyelerinin kontrolünde en çok
zorlandıkları “öfke” duygusu üzerinden somutlaştırma yapılarak duygu yönetimi
anlatılır.)
İnsanların kontrol etmekte en çok zorlandıkları duygu öfkedir. Öfke hiçbir
zaman sebepsiz değildir, ama nadir olarak iyi bir nedeni vardır. Öfkeyi dışa
vurmak da, öfkeyi azaltmak yerine aksine arttırır. Öfkeyle birlikte kızgınlık, nefret,
kaygı, yıkıcılık, kin, aşağılama, öç alma ve pişmanlık duygularından bazıları da
ortaya çıkar.
• Neden öfkeleniriz?
Çıkmazda hissettiğimizde
Anlaşılmadığımızı hissettiğimizde
Engellendiğimizde
Tehdit algıladığımızda
Benliğimize direkt saldırıldığında
Bizim için önemli olan şeylere (önemlilerimize) saldırıldığında
(Öfke ve öfke kontrolü, t.y.),
109
FORM 18
ÖFKEMİZİ KONTROL ETME YÖNTEMLERİ 1. Seni öfkelendiren olay ya da kişiden uzaklaş. 2. İçinden 10’a kadar say ve sakin düşünmek için kendine zaman tanı. 3. Dışarı çık ve yüzünü yıka. 4. Derin nefes al. 5. Seni mutlu edecek bir şey düşün. 6. Seni öfkelendiren olayı yaz ya da resmini çiz. 7. İçinden öfkenle baş edebileceğini söyle.
O SİZİ KONTROL ETMEDEN SİZ ONU KONTROL EDİN
ÖFKE NORMAL FAKAT SENİ KONTROL ETMESİNE İZİN VERME
RAHATLA
TEKRAR DÜŞÜN VE ZARAR VERME
Ne Yapabilirim?
110
FORM 19 OTURUM DEĞERLENDİRME FORMU
(Bu formu, içten ve objektif bir biçimde doldurmanız beklenmektedir.
Kaydedeceğiniz tüm bilgiler gizli tutulacaktır)
Adı Soyadı:…....................... 1.Bu oturumda beni en çok etkileyen şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
2. Bu oturumda davranışlarıma ilişkin fark ettiğim yeni şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
3. Bu oturumda düşüncelerime ilişkin fark ettiğim yeni şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
4. Bu oturumda duygularıma ilişkin fark ettiğim yeni şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
5. Bu oturumda en çok hoşuma giden şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
6. Bu oturumda en çok faydalandığım şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
7. Bu oturumda hoşlanmadığım şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
8. Bu oturumdan yeterince faydalandığınıza inanıyor musunuz? Evet( ) Hayır( )
9. Bu oturumdan ne kadar faydalandığınızı düşünüyorsunuz? Bunu bir yüzde ile ifade eder misiniz? %.........
111
FORM 20 ÖFKE ANALİZ FORMU
Adı Soyadı: 1-Öfkemden ne tür dersler alırım?
2-Öfkemden kazançlarım nelerdir?
3-Öfkemi ifade etmekten beni ne alıkoyar?
4-Başkalarının tepkileri neler olur?
5-Öfkemi daha etkili nasıl ifade edebilirdim?
6-Öfkemin olumsuz sonuçları nelerdir?
7-Öfkemin kaynağında neler var?
8-Öfkemi nasıl kabul eder ve onu sağlıklı ifade edebilirim?
112
5. OTURUM Kazanım:
1. Duyguları kontrol etme yolları olan nefes düzenleme, derin gevşeme ve
imgelemeyi kullanma alıştırmalarını yapar.
Süre:90 dakika
Araç- gereç: Form 21- Nefes Düzenleme
Form 22- Gevşeme Alıştırması
Form 23- İmgeleme
Form 24- Oturum Değerlendirme Formu
Ön hazırlıklar: 1. Üyelere dağıtılacak olan yazılı materyal çoğaltılır.
2. Üyelerin doldurmaları gereken formlar çoğaltılılır.
Süreç 1-Bir önceki oturumun özeti yapılır.
2-Grup üyeleriyle bir önceki oturumda verilmiş olan ev ödevleri hakkında konuşulur.
“Öfke Analiz Formu” ödevleri ile ilgili değerlendirmeler yapılır.
3-Üyelerin o gün yapılacak olan oturumun amacı ile ilgili bilgi edinmeleri sağlanır.
4-Öfke öncesi ve öfke anında bireyin fizyolojisinde, duygularında, düşüncelerinde ve
davranışlarında ortaya çıkan değişiklikleri kontrol altına almada nefes düzenleme
alıştırmasının önemi vurgulanır ve nefes düzenleme alıştırmasının nasıl yapılacağı
açıklanır. Bireye nefes düzenleme alıştırmaları uygulamalı olarak gösterilir. Bu
amaçla Form 21 (Nefes Düzenleme) grup lideri tarafından üyelerle paylaşılır ve
nefes düzenlemesiyle ilgili uygulama gerçekleştirilir.
5-Nefes düzenleme uygulamasıyla normal nefes alışverişinin nasıl olduğu görülür.
Ev ödevi olarak gün içinde (gergin olsunlar ya da olmasınlar) nefes düzenleme
alıştırmasını uygulamaları istenir.
6-Bireyin kavraması amacıyla tüm bedeni gevşetmenin önemi vurgulanarak
gevşeme alıştırmaları öfke öncesi ve öfke anında bedeninden gelen geri iletimleri
algılaması ve kontrol etmesi uygulamalı olarak gösterilir. Gevşeme alıştırmasıyla
ilgili Form 22’deki (Gevşeme Alıştırması) kuramsal bilgi, grup lideri tarafından grup
113
üyelerine aktarılır. Bilgi verildikten sonra Form 22’de (Gevşeme Alıştırması) yer alan
gevşeme alıştırması yapılır.
7-Gevşeme alıştırması sonunda üyelere kendilerini nasıl hissettikleri sorulur. Bu
uygulama ile ilgili olarak söylemek istedikleri bir şeyin olup olmadığı sorulur.
Gevşeme alıştırmasını kendilerini gergin hissettikleri her an kullanabilecekleri
üyelere iletilir ve bunun bir ev ödevi olduğu hatırlatılır. Gevşeme alıştırmasının
otomatikleşmesi için bu uygulamayı sık sık tekrar etmelerinin gerektiği söylenir.
8-Gevşeme alıştırmasından sonra grup üyelerinin öfke öncesi, öfke anı ve öfke
sonrası, duygu, düşünce ve davranışlarıyla imgeleme yoluyla yüzleşmelerine
yardımcı olmak amacıyla imgelemenin önemi ve nasıl uygulanacağı Form 23
(İmgeleme) yardımıyla açıklanır. Form 23’teki “Hoş Bir Sahne Belirleme”
alıştırmasındaki iki seçenekten birisi seçilerek üyelere uygulanır. Uygulama bittikten
sonra üyelerle ne gördükleri ve ne hissettikleri üzerine konuşulur.
9-Ev ödevi olarak bir hafta içinde stresli hissettikleri zaman nefes düzenleme,
gevşeme ya da hoş bir sahne belirleme alıştırmalarından herhangi birini seçerek
uygulamaları istenir.
10- Form 24’ü (Oturum Değerlendirme Formu) doldurmaları istenir ve oturum
sonlandırılır.
114
FORM 21
NEFES DÜZENLEME
Vücut kimyasının ve fiziksel tepkilerinizin içinde bulunduğumuz psikolojik
durumla yakından ilişkili olduğu bilinmektedir. Örneğin, heyecanlandığımız zaman
ellerimizin titremesi, avuç içlerinin terlemesi, ses tonumuzun değişmesi vb.
değişiklikleri hepimiz zaman zaman yaşamışızdır. Öfke duygusu da bizde benzer
davranışsal değişimler ortaya çıkarmaktadır. Bunlardan önemli olarak gördüğümüz
ve en kolay kontrol altına alabileceğimiz değişiklik nefes düzenimizde ortaya çıkan
değişikliktir. Öfkelenen bireyin nefes alış veriş sıklığında bir artış ortaya çıkar.
Sıklıktaki bu artış daha çok nefes almakla eşdeğer olmamakta, bunun tam tersine,
sıklaşmış olan nefes alış verişinde aynı zamanda kesik kesik olarak
adlandırabileceğimiz bir değişiklikte ortaya çıkar. Nefes alış verişimizdeki bu kesiklik
nedeniyle vücudumuza giren oksijen miktarında da bir azalma ortaya çıkar. Vücut bu
azalan oksijeni, biran önce alabilmek için hemen yeniden nefes alma gereksinimi
duyar, fakat nefes alışverişindeki sıklaşma nedeniyle almış olduğu nefes yine tam
bir nefes alma özelliğini taşımaz. Bu durum bir kısır döngü olarak yineleyen bir
biçimde devam eder. Bu durum gergin olan bireyin daha da gerginleşmesine neden
olur. İşte bu kısır döngüyü kırmak amacıyla öncelikle öfke yaratan durumlar
karşısında diğer tepkilerimizi kontrol altına almaya nefesimizi düzenleyerek
başlamamız gerekmektedir. Bu amaçla öncelikle gerginlik anında bozulmuş olan
nefes düzenimizi, nasıl normal bir düzeye getireceğimizi göreceğiz. (Bu egzersizler
Özmen’den (2004) alınmıştır.)
Nefes düzenleme alıştırması
Rahat edebileceğiniz bir pozisyon alınız.... Elinizin birini karnınızın üzerine
koyabilirsiniz..... şimdi nefes alın ve nefes alırken içimizden yavaş yavaş sayıyoruz
“bir....iki....üç...dört. “, durun... nefesinizi içinizde tutun... nefesimizi vermeye
başlıyoruz ve yine nefesimizi verirken de sayıyoruz... “bir...iki...üç...dört...beş.”.,
tekrar ediyoruz.... nefes alıyoruz, nefesimizi alırken içimizden sayıyoruz...
“bir...iki...üç...dört.” duruyoruz, nefesimizi içimizde tutuyoruz ve şimdi nefesimizi
vermeye başlıyoruz, nefesimizi verirken saymaya devam ediyoruz... “ bir... iki... üç...
dört... beş”... / tekrar ..../ tekrar..... nefesimizi verirken beşe kadar, alırken dörde
kadar sayıyoruz. Bu durum, nefesimizi verirken daha yavaş vermemiz gerektiği
anlamına geliyor /... tekrar.../ Sağlıklı ve normal nefes alışverişi küçük bir bebeğin
uyuduğu zamanki nefes alış verişine benzer. Şimdi küçük bir bebeğin uyurken ki
115
nefes alış verişini, yukarıda öğrendiğimiz sayma yöntemiyle tekrar kendi üzerimizde
uyguluyoruz....
116
FORM 22
GEVŞEME ALIŞTIRMASI
Gevşeme alıştırması bireylerin, duygu, düşünce, davranışlar ve fizyolojik
durum üzerinde, kendi kontrollerini artırmayı amaçlayan bir tekniktir. Bu teknik
genellikle bireylerde gerginlik yaratan durumlar karşısında kendi bedenlerinde ortaya
çıkan gerginliklere dikkatlerini yönelterek, bu gerginlikleri kontrol altına almak ve
azaltmak amacıyla kullanılmaktadır. Gevşeme alıştırmasını öğrenen ve
uygulayabilen bir birey, kendisinde gerginlik yaratan durumlar karşısında tepkilerini
daha kontrollü bir biçimde ortaya koyabilecektir. Bildiğimiz gibi öfke yaratan
durumlar karşısında; öfke yaşantısı öncesinde, öfke yaşantısı anında ve öfke
yaşantısından sonra, bireylerde birçok bedensel gerginlik ortaya çıkmaktadır. Bu
gerginlikleri kontrol etmek öfkeyle başa çıkmada önemlidir. Bu nedenle öfkenin
kontrol edilmesinde de bizde ortaya çıkan bedensel gerilimleri kontrol altına
alabilmemiz açısından gevşeme tekniğini bilmemiz ve uygulamamız gerekmektedir.
Öfke kontrolünün temelinde bireyin fiziksel ve duygusal tepkileri üzerinde kontrolü
sağlaması yatmaktadır. Duygusal ve fiziksel öz kontrolü sağlamada kullanılabilecek
en önemli araç düzenli gevşemeyi öğretmektir. Gevşeme eğitimi sistemli bir biçimde
uzun yıllardan beri, aşırı gerginlik hisseden bireyler üzeninde kullanılmış ve başarılı
olmuştur. Bu nedenle kısa sürede popüler bir teknik haline gelmiştir. Gevşeme
alıştırması bireyin kendi kendine kullanabileceği bir tekniktir. Bu nedenle şimdi
tekniğin nasıl uygulandığını yaparak göreceğiz. Bu tekniğin, başlangıçta zor ve uzun
görünmesine karşın, birkaç uygulamadan sonra otomatik bir hal aldığını
göreceksiniz. Bunun için ben sizlere yardımcı olacağım. Gevşeme alıştırması 11 kas
grubu üzerinde odaklanmaktadır. Özellikle ilk uygulama için bireyin rahat
edebileceği bir ortam ve duruş pozisyonu alması gerekir. Bu uygulamada üzerinde
yoğunlaşacağımız 11 kas grubunu şöyle sıralayabiliriz.
1.Eller ve ön kolların önce gerginleştirip sonra gevşetilmesi,
2.Üst kollar-dirseklerin herhangi bir yere dayalı olmadan gerginleştirilip,
gevşetilmesi,
3.Alın ve kaşların gerginleştirilip, gevşetilmesi,
4.Yanaklar ve burunun kırıştırılarak gerginleştirilip, gevşetilmesi,
5.Yüz ve çene-dil geriye çekilerek dişlerin (çenenin ) sıkılması- ve gevşetilmesi,
6.Boyun-aynı anda çenenin gerginleştirilip, gevşetilmesi,
7.Göğüs, omuzlar, üst sırtın gerginleştirilip, gevşetilmesi,
117
8.Karın bölgesinin mide kaslarıyla birlikte gerginleştirilip gevşetilmesi,
9.Bacakların üst kısımlarının -adaleler- gerginleştirilip gevşetilmesi,
10.Bacakların alt kısımlarının gerginleştirilip gerginleştirilmesi,
11.Ayakların gerginleştirilip gevşetilmesi
Gevşeme alıştırmasının uygulanması özellikle bu alıştırmanın otomatikleşmesine
kadar uygun bir yerin ve uygun vücut pozisyonunun alınması önemlidir. Uygun bir
gevşeme pozisyonu aşağıda sıralanan şartları taşımalıdır;
1.Baş gövdenin tam ortasında olmalıdır.
2.Gözler kapalı, göz kapakları serbest, alın serbest olmalıdır.
3.Dil ve dudaklar yumuşak ve serbest bir biçimde olmalıdır.
4.Boğaz hareketsiz olmalıdır.
5.Birey sessizlik içerisinde olmalıdır.
6.Kollar aşağıda ve hareketsiz olmalıdır.
7.Nefes alma dışında hiçbir ritmik hareket belirtisinin olmamalıdır.
8.Düzenli ve yavaş bir soluk alış verişi olmalıdır.
9.Parmaklar hafif kıvrılmış ve gevşek pozisyonda olmalıdır.
10.Ayakların arasında 45 ile 90 derecelik bir açı bulunmalıdır.
Gevşeme Alıştırması
Şimdi rahat edebileceğiniz bir pozisyon almamız gerekiyor. (Tüm üyelerin
yukarıda yer alan uygun gevşeme pozisyonunu almaları sağlanır. Gevşeme
pozisyonundaki üyeye, grup lideri gevşeme alıştırmasıyla ilgili yönergesini açıklar ve
daha sonra alıştırmaya başlanır.)
• Size vereceğim her talimatta bir grup kas üzerinde odaklanacaksınız. Lütfen
ben talimat vermeden herhangi bir girişimde bulunmayın. Sadece benim
söyleyeceklerimi uygulayın.
• Benim sizlere söyleyeceğim kas gurubunun üzerine yoğunlaşın, o kas
grubunu gerdirmek için talimatlarımda kullanacağım anahtar kelime “şimdi”
dir. Bir grup kası gerginleştirmenizi söyledikten sonra “şimdi” deyince
gerginleştirmeye başlıyorsunuz.
• O kas grubu üzerinde gerginleştirme işlemini bitirmek istediğim zamanı ise
“Tamam” “...... kaslarını gevşetmeye başlıyorsun” diyerek size bildireceğim.
118
Süreç içerisinde konuşmayacaksınız. Gerektiğinde benim size soracağım
sorulara parmağınızı oynatarak cevap vereceksiniz.
• Alıştırma süresince benimle konuşmayacaksınız, alıştırmanın nasıl gittiği
konusunu ve varsa sorularınızı daha sonra konuşacağız.
• Gözlük, kontak lens ya da rahatsız edici takılarınızı çıkarmalısınız.
• Alıştırmaya başlamadan önce bana sormak ya da söylemek istediğiniz bir
şey var mı?
• Şimdi çok güzel ve rahat bir gevşeme pozisyonundasın.... Lütfen gözlerini
kapat ve uygulama boyunca kapalı tut.
• Yanak ve burun kasların üzerine yoğunlaşıyorsun.... Gözlerini kısacak
biçimde yanaklarını gerginleştirip burnunu buruşturuyorsun.... Devam et....
“Şimdi” . Güzel ......., gerginliği fark et .....nasıl bir şey olduğunu hisset ........
• “Tamam” şu anda yanaklarını ve burnunu gevşetmeye başlıyorsun ........
gevşet ...... bu kaslarında hiçbir gerginlik kalmasın ......... (Bunu 30-40 saniye
içerisinde kendin birkaç kez daha tekrar et, biçiminde bir yönerge de
verilebilir)
(Bu süreç tüm kas gruplarının her biri üzerinde aynı biçimde tekrar edilir. Her kas
gurubunun gevşetme işlemi bittiğinde gevşemenin tam olup olmadığı sorulabilir ve
üyeler de parmağını oynatmak suretiyle buna cevap verebilir. Bu durum
katılımcıların uyuma tehlikesini ortadan kaldırmak için kullanılmaktadır.)
Bütün kas grupları aynı biçimde gevşetildikten ve rahatlatıldıktan sonra sonlandırma
sürecine geçilir. Sonlandırma şu biçimde yapılabilir.
Şimdi süreci sonlandıracağız ben beşten geriye doğru sayacağım, her sayıda sen
çevreni biraz daha fark edeceksin. Bir’e geldiğimde sen, gevşemiş ve dinlenmiş bir
biçimde normal aktivitelerine döneceksin.
Saymaya şu anda başlıyorum.
• 5. Yavaşça ayaklarını ve bacaklarını hareket ettiriyorsun,
• 4.Kollarını ve ellerini hareket ettiriyorsun,
• .....
• .....
• 1. Şu anda uyanmış ve dinlenmiş olarak normal aktivitelerine geçmeye
hazırsın.
119
FORM 23
İMGELEME
İmgeleme, psikolojik danışma uygulamalarında çok sık başvurulan ve verimli
bir biçimde kullanılabilen bir tekniktir. Özellikle bireyin düşüncelerini dile getirmekte
zorlandığı durumlarda ve problem durumuyla yüzleşmesine yardımcı olmak için
kullanılabilir. İmgeleme yoluyla bireyler baş etmek zorunda oldukları sorunlarıyla
grup ortamında yüz yüze getirilirler. Üyelerin, süreç içerisinde kazanmış oldukları,
baş etme becerilerini, önce imgeleme yardımıyla grup ortamında uygulamaları
sağlanır. Bu becerileri imgelem yardımıyla grup ortamında başarıyla gerçekleştiren
bireyler, kazanmış oldukları bu becerilerini gerçek yaşama daha kolay transfer
edebilmektedirler.
• Şimdi bir uygulama yapacağız. Bu uygulamada öfkemizi yeniden ifade
etmemizde bize yardımcı olacak bir uygulama gerçekleştireceğiz. Bu
uygulamaya başlamadan önce sizde en fazla hoşnutluk duygusu yaratan bir
sahne hatırlamanız ya da hayalinizde oluşturmanız gerekmektedir. Buna
hoşnutluk yaratan imgemiz adını vereceğiz. Her birimizin oluşturacağı bu
imge bireysel olacaktır. Bunun için size uygulama öncesinde belli bir süre
verilecektir. Oluşturacağımız bu hoş imge, bir olay, bir duygu, bir obje, bir kişi
olabilir. Hoş olan bir yaşantınız, kendinizi en mutlu hissettiğiniz bir olay,
kendinizi rahat hissettiğiniz bir yer olabilir. İmgenizi oluşturmanıza ben de
vereceğim yönergelerle yardımcı olacağım. Şimdi bir süre oluşturacağınız
imgenizle ilgili olarak düşünelim....(belli bir süre beklenir ve ardından aşağıda
yer alan uygulama gerçekleştirilir.)
Hoş bir sahne belirleme
Seçenek 1 (Yaşantının seçiminde üyeler özgür bırakılmıştır. Sahne grup lideri
tarafından yapılandırılmamıştır) “Şimdi rahat edebileceğiniz bir biçimde oturunuz...
rahat olun... nefes düzenleme alıştırmasını kendimize uygulayalım... (Grup liderinin
vereceği yönergelerle nefes düzenleme alıştırması uygulanır. Nefes düzenleme
uygulaması bitirildikten sonra)... “Şimdi tüm kas gevşetme alıştırmasını
uygulayacağız.... “ ifadesi yöneltilir. (Grup liderinin vereceği yönergelerle tüm kas
gevşetme alıştırması uygulanır.) (Üyeler tamamen rahatladıktan sonra imgelemin
kullanılmasına başlanır. Bunun için grup lideri aşağıda yer alan yönergeyi üyelere
yöneltir.) Şimdi kendinizi en çok rahat hissettiğiniz, kendinizi çok iyi hissettiğiniz bir
yaşantınızı düşünün.... hayal etmeye başlayın.... bu sahne sizde çok hoş duygular
uyandıran yaşantınıza ait olabilir... sizi mutlu eden sizin rahat olduğunuz bu
120
yaşantınızı gözünüzde canlandırmaya çalışın... sahneyi düşünün... ve bu sahneye
yoğunlaşmaya çalışın ve hayal edin (bir süre beklenir). Sizi mutlu eden bir sahne
düşünün (yumuşak ve rahatsız etmeyen bir ses tonuyla) neredesiniz…günün hangi
saati... ne yapıyorsunuz... çevrenizde birileri var mı... varsa çevrenizdeki insanlar
neler yapıyor... nasıl bir ortamdasınız... bulunduğunuz ortam nasıl, aydınlık mı, sıcak
mı, serin mi... ortamdaki kokulara dikkat edin... renklere dikkat edin... bulunduğunuz
ortamda ne gibi ayrıntılar dikkatinizi çekiyor... siz ne yapıyorsunuz... çevrenizdekiler
ne yapıyor... o gün hava nasıl... çevrenizde ne/ neler oluyor... nasıl bir duygu
durumu içerisindesiniz... kendinizi nasıl hissediyorsunuz... aklınızdan neler geçiyor...
vücudunuz nasıl... bedeninizin herhangi bir yerinde bir gerginlik var mı...rahat
mısınız ...bu rahatlığı hissedin.... huzur ve mutluluk anınızı düşünün ....yoğunlaşın...
rahatsınız... nefes alış verişiniz nasıl... rahat ve gevşeksiniz.... sadece o anı hayal
edin.... nefes alış verişiniz normal.... kalp atışlarınız... kan basıncınız normal.... ses
tonunuza dikkat edin...rahat ve huzurlusunuz... mutlusunuz.... davranışlarınıza
dikkat ediyorsunuz... rahatsız edici hiçbir şey yok... dikkat edin... nasıl
davranıyorsunuz... neler hissediyorsunuz... aklınızdan hangi düşünceler geçiyor...
Rahatlık düzeyinize 100 üzerinden bir puan verin... neredesiniz ve ne
yapıyorsunuz... dikkat edin...” Bir süre beklenir... Bu sahneyi ve içinde bulunduğunuz
duygu durumunu unutmamanız gerekiyor. Bu sahneyi en ince ayrıntılarıyla aklınızda
tutun...isterseniz kendinize göre bu sahneye bir isim verebilirsiniz... “şimdi
uygulamayı bitireceğiz...üçe kadar sayacağım, benim saymamla birlikte siz yavaş
yavaş bulunduğunuz ortamdan ayrılacaksınız. Ben saymaya başladığım andan
itibaren yavaş yavaş gözlerinizi açabilir ve grup ortamına dönebilirsiniz. Saymaya
başlıyorum... bir... iki... üç... grup ortamındayız... şimdi gözlerinizi açabilirsiniz...
Teşekkür ederim”.
Hoş bir sahne belirleme
Seçenek 2 (Yaşantının seçiminde üyeler yönlendirilmiştir. Sahne grup lideri
tarafından yapılandırılmıştır) “Şimdi rahat edebileceğiniz bir biçimde oturunuz...
rahat olun... nefes düzenleme alıştırmasını kendimize uygulayalım... (Grup liderinin
vereceği yönergelerle nefes düzenleme alıştırması uygulanır. Nefes düzenleme
uygulaması bitirildikten sonra)... “Şimdi tüm kas gevşetme alıştırmasını
uygulayacağız.... “ ifadesi yöneltilir. (Grup liderinin vereceği yönergelerle tüm kas
gevşetme alıştırması uygulanır.) (Üyeler tamamen rahatladıktan sonra imgelemin
kullanılmasına başlanır. Bunun için grup lideri aşağıda yer alan yönergeyi üyelere
yöneltir.) Şimdi kendinizi çok güzel bir kumsalda hayal ediyorsunuz, hava çok
güzel... siz kumsaldasınız.... kendinizi çok iyi hissediyorsunuz... düşünün.... hayal
121
etmeye başlayın.... bu sahne sizde çok hoş duygular uyandırıyor... mutlusunuz...
tüm gereksinimleriniz karşılanıyor ... iyi bir ortamda...belki de tatildesiniz.... ortamda
sizi rahatsız eden hiçbir şey yok... mutlusunuz ...dinginsiniz... rahat olduğunuz bu
yaşantınızı gözünüzde canlandırmaya çalışın ... sahneyi düşünün... ve bu sahneye
yoğunlaşmaya çalışın...ve hayal edin...(bir süre beklenir)... (yumuşak ve rahatsız
etmeyen bir ses tonuyla)... günün hangi saatindesiniz... çevrenizde olmasını
istediğiniz birileri var mı varsa bunları da o ortamda hayal edin... çevrenizde sizi
rahatsız edecek hiç bir şey yok... yaşadığınız duyguya dikkat edin.... nasıl
davranıyorsunuz...ne düşünüyorsunuz... kafanızdan olumsuz hiçbir şey geçmiyor...
mutlu ve huzurlusunuz... bedeninizde sizi rahatsız eden hiçbir gerginlik ya da
rahatsızlık yok... bulunduğunuz ortamı hayal edin.... bulunduğunuz ortamın
aydınlığı, sıcaklığı tam sizin istediğiniz gibi... ortamdaki kokular ve renklere dikkat
edin... bunların tümü sizde hoş duygular uyandırıyor...bu duyguları fark edin...
bulunduğunuz ortamda ne gibi ayrıntılar dikkatinizi çekiyor... çevrenizdekiler ne
yapıyor... çevrenizde ne/ neler oluyor... bu olanların hiçbiri sizde rahatsızlık
yaratmıyor hoş duygular içindesiniz... kendinizi çok iyi hissediyorsunuz... aklınızdan
neler geçiyor... vücudunuz nasıl... rahatlığı hissedin.... yoğunlaşın ...rahatsınız...
nefes alış verişiniz normal... rahat ve gevşeksiniz.... sadece o anı hayal edin... nefes
alış verişiniz normal.... kalp atışlarınız... kan basıncınız normal.... ses tonunuza
dikkat edin...rahat ve huzurlusunuz... mutlusunuz.... davranışlarınıza dikkat
ediyorsunuz... rahatsız edici hiçbir şey yok... dikkat edin...yoğunlaşın... Rahatlık
düzeyinize 100 üzerinden bir puan verin... yoğunlaşın...” Bir süre beklenir... Bu
sahneyi ve içinde bulunduğunuz duygu durumunu unutmamanız gerekiyor. Bu
sahneyi en ince ayrıntılarıyla aklınızda tutun... isterseniz kendinize göre bu sahneye
bir isim verebilirsiniz... “şimdi uygulamayı bitireceğiz... üçe kadar sayacağım, benim
saymamla birlikte siz yavaş yavaş bulunduğunuz ortamdan ayrılacaksınız. Ben
saymaya başladığım andan itibaren yavaş yavaş gözlerinizi açabilir ve grup
ortamına dönebilirsiniz. Saymaya başlıyorum... bir... iki... üç... grup ortamındayız ...
şimdi gözlerinizi açabilirsiniz... Teşekkür ederim”.
122
FORM 24 OTURUM DEĞERLENDİRME FORMU
(Bu formu, içten ve objektif bir biçimde doldurmanız beklenmektedir.
Kaydedeceğiniz tüm bilgiler gizli tutulacaktır)
Adı Soyadı:…....................... 1.Bu oturumda beni en çok etkileyen şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
2. Bu oturumda davranışlarıma ilişkin fark ettiğim yeni şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
3. Bu oturumda düşüncelerime ilişkin fark ettiğim yeni şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
4. Bu oturumda duygularıma ilişkin fark ettiğim yeni şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
5. Bu oturumda en çok hoşuma giden şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
6. Bu oturumda en çok faydalandığım şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
7. Bu oturumda hoşlanmadığım şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
8. Bu oturumdan yeterince faydalandığınıza inanıyor musunuz? Evet( ) Hayır( )
9. Bu oturumdan ne kadar faydalandığınızı düşünüyorsunuz? Bunu bir yüzde ile ifade eder misiniz? %.........
123
6.OTURUM Kazanımlar:
1.İyimserliğin ne olduğunu bilir.
2.İyimserliği hayatında kullanır.
Süre:60 dakika
Araç- gereç: Form 25- Yaşama Bakmanın İki Yolu
Form 26- İyimserlik
Form 27- Oturum Değerlendirme Formu
Ön hazırlıklar: 1. Üyelere dağıtılacak olan yazılı materyal çoğaltılır.
2. Üyelerin doldurmaları gereken formlar çoğaltılır.
Süreç 1-Bir önceki oturumun özeti yapılır.
2-Grup sürecinin yapılandırılmasına devam edilir. (Özellikle grup sürecinden nasıl
daha fazla yararlanabilecekleri konusu üzerinde durulur. Grup ortamına ne kadar
çok yaşantılarını getirirlerse o kadar çok yarar elde edecekleri üzerinde durulur.)
3-Grup üyeleriyle bir önceki oturumda verilmiş olan ev ödevleri hakkında konuşulur.
Gevşeme egzersizlerinin yapılmasında zorluk yaşanıp yaşanmadığı üzerine
konuşulur.
4-Üyelerin yapılacak olan oturumun amacı ile ilgili bilgi edinmeleri sağlanır. Bu
amaçla önceden hazırlanmış olan slayt yansıtılır.
5- Sunumu izletilmeden önce oturuma “Yaşama Bakmanın İki Yolu” (Seligman,
2007) isimli bir hikayeyle başlanarak grup üyelerinin oturuma odaklanması sağlanır.
Form 25 üyelere dağıtılır. Gönüllü bir üyenin Form 25’teki hikayeyi okuması istenir.
6-Grup lideri bu hikâyeyle ilgili şu soruları sorar:
Bu hikayede iyimser olan kim?
Bu hikayede kötümser olan kim?
İyimserlik annenin hayatını nasıl etkiliyor?
Kötümserlik babanın hayatını nasıl etkiliyor?
7- Soruların cevabı alındıktan sonra birkaç tane de atasözü üzerinde grup üyeleri ile
paylaşımda bulunulur ve atasözleri yorumlanır.
124
• İyimser, her felakette bir fırsat; kötümser, her fırsatta bir felaket
görür.(Anonim)
• İyimser, dünyanın en güzel yerinde yaşadığına inanır, kötümser, iyimserin
sözünün doğruluğundan korkar.(Fletcher Christian)
• Güneşi gözden kaçırdım diye ağlarsan, yıldızları da göremezsin.(R. Tagore) (İyimserlik, t.y.)
8-Grup üyeleriyle bu atasözleri yorumlandıktan sonra sunum izlenir ve iyimserlik
hakkında Form 26’daki (İyimserlik) bilgiler grup lideri tarafından aktarılır. “İyimser ve
Kötümser” etkinliği uygulanır.
9-Oturumun özeti yapıldıktan sonra ev ödevi olarak kötümser oldukları bir durumu
anımsamaları ve bunu bir kâğıda çözüm önerileriyle birlikte yazmaları istenir.
10- Form 27 (Oturum Değerlendirme Formu) doldurulur. Oturum sonlandırılır.
125
FORM 25
YAŞAMA BAKMANIN İKİ YOLU
Baba, beşiğinde uyuyan, hastaneden az önce eve getirdikleri yeni doğmuş
kızına bakıyor. Kalbi onun güzelliği, mükemmelliği karşısında hayranlık ve
minnettarlıkla dolup taşıyor. Bebek gözlerini açıp doğrudan yukarıya bakıyor. Baba
bebeğinin ismini söylüyor; onun başını çevirip kendisine bakmasını bekliyor.
Bebeğin gözleri kıpırdamıyor. Baba beşiğin kenarına asılmış tüylü, küçük bir
oyuncağı eline alıp sallıyor, oyuncağın içindeki zil şıngırdıyor. Bebeğin gözleri
kıpırdamıyor. Babanın kalbi hızla çarpmaya başlıyor, yatak odasına gidip olanları
karısına anlatıyor. “Sese hiç tepki vermiyor.” diyor. “Sanki hiç duymuyor.” Karısı
sabahlığını giyerken “Eminim bir sorun yoktur” diyor ve birlikte yatak odasına
gidiyorlar. Karısı bebeğin adını söylüyor, zili şıngırdatıyor, ellerini çırpıyor. Sonra
bebeği beşiğinden kaldırıyor, bebek bir anda canlanıp kıpırdanmaya başlıyor. Baba
“Aman Tanrım, bebek sağır” diyor. Anne “Hayır, değil.” diyerek yanıt veriyor. “Böyle
bir şey söylemek için çok erken. Daha gözlerini bile odaklayamıyor.” Baba “ Ama
ellerini çırptığın zaman bile en ufak bir tepki vermedi.” Anne raftan bir kitap alıyor,
“Bakalım bebek kitabı ne diyor?” deyip işitme ile ilgili bölümü yüksek sesle okuyor.
“Yeni doğmuş bebeğiniz yüksek seslerde irkilmiyor ya da sese doğru yönelmiyorsa
telaşlanmayın. İrkilme refleksi ve sese dikkat etme becerisi biraz zaman alır. Çocuk
doktorunuz bunu test edebilir.” Anne “Gördün mü? Şimdi kendini daha iyi
hissediyorsundur.” diyor. Baba “Pek değil” diye yanıt veriyor. Diğer olasılıktan söz
etmiyor bile, “Ben hep en kötüsünü düşünürüm. Büyük babam da sağırdı. Eğer bu
bebek benim yüzümden sağırsa kendimi asla affetmem.” diyor. Kadın, “Dur bir
dakika” diyor. “Abartıyorsun, pazartesi ilk iş doktora götürürüz. Bu arada biraz
neşelen, al bakalım ben burayı düzeltirken biraz bebeği tut.” diyor. Baba bebeği
alıyor ama olabildiğince çabuk karısına geri veriyor. Bütün hafta sonu boyunca
çantasını açıp, gelecek haftanın işlerini hazırlayacak gücü kendisinde bulamıyor.
Evde karısının peşinde dolaşıp bebeğin işitmesi ve sağır olursa yaşamının nasıl
mahvolacağı konusunda söylenip duruyor. Anne tüm hafta sonunu yapması gereken
işleri yaparak, kitap okuyarak ve kocasını sakinleştirmeye çalışarak geçiriyor.
Doktorun yaptığı testler güven veriyor ancak babayı tatmin etmiyor. Ancak bir hafta
sonra, bebek yoldan geçen bir kamyonun motorundan çıkan sese ilk kez irkildikten
sonra, baba kendisini toparlayıp yeni kızının tadını çıkarmaya başlayabiliyor (Akt.
Avcı, 2009).
126
FORM 26
İYİMSERLİK
Goleman (2000) iyimserliği, zorluklara ve engellemelere rağmen hayatta her
şeyin iyi gideceğine dair güçlü bir beklenti olarak tanımlamıştır. Duygusal zeka
açısından bakıldığında ise; iyimser tutum, kişileri kayıtsızlığa umutsuzluğa ya da
depresyona karşı koruyan bir tavırdır ve hayatta kazanç sağlar. Bazı çalışmalar
iyimser bireylerin okullarında başarılı olduklarını, sağlıklı, uzun ve mutlu evlilikler kurduklarını, çocuklarına bağlı ve hatta belki uzun ömürlü olduklarını göstermektedir
(Akt. Gencoğlu, 2006).
İyimserlik; olumlu duygular, yüksek moral, azim ve etkili problem çözme,
akademik, askeri, mesleki başarı, popüler olma, sağlıklı uzun yaşam ve
travmalardan kurtulmak için önemli bir yol olarak değerlendirilir.
İyimser bireylerin kişisel özellikleri incelendiğinde, sürekli yinelenen bir yapı
belirmeye başlar. İyimserler,
—Eylem insanlarıdır. Bir problemle karşılaştıklarında çözüm beklemek yerine
problemin içerisine girip problemin çözümü için kısmi de olsa çözüm arayışı içerisine
girerler.
—Problemleri geçici bir süreç olarak görürler ve çabalarının bu zorluğu
yeneceğine inanırlar.
—İyimser bireylere göre başarısızlıklar kişisel olarak algılanmamaktadır.
—İyimserler için başarısızlıkla sonuçlanan durumlarda dahi bir çıkış yolu
mutlaka bulunmaktadır. İyimserler sadece düşüncelerinin olumsuz akışını
engellemekle kalmazlar, onları mantıklı değerlendirmelerle geliştirir ve aynı
zamanda olabildiğince kendi lehlerinde bir aydınlık içinde görmeye çalışırlar.
—Olumlu yaklaşım biçiminde çatışma ve sürtüşmeler azalacağı için kişi
kendisini rahat ve huzurlu hissedecek geleceğe güvenle bakacaktır.
İyimser ve Kötümser
Grup lideri üç farklı olay verir. Bu olaylara bir öğrencinin iyimser bakış
açısıyla, diğer öğrencinin ise kötümser bakış açısıyla yorum yapmasını ister. Altı
farklı yorumu altı farklı öğrenci yapar. Diğer öğrenciler ise kendilerinin hangi bakış
açısıyla baktıklarını düşünürler ve paylaşırlar.
1-Çok sevdiğiniz bir arkadaşınız size kırıldığını söyledi.
2-En iyi arkadaşınız telefonlarınıza yanıt vermiyor.
127
3-Önemli bir sınavınıza yeterince hazırlanamadınız ve başarısız oldunuz.
Nasıl daha iyimser oluruz?
— Kötümser, olumsuz düşündüğümüzün farkına varmalıyız.
— Biz böyle bir durumda başkasına nasıl tavsiyelerde bulunuruz, diye düşünmeliyiz.
— Olumsuz düşüncelerimizi çürütecek alternatifler bulmalıyız.
128
FORM 27 OTURUM DEĞERLENDİRME FORMU
(Bu formu, içten ve objektif bir biçimde doldurmanız beklenmektedir.
Kaydedeceğiniz tüm bilgiler gizli tutulacaktır)
Adı Soyadı:…....................... 1.Bu oturumda beni en çok etkileyen şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
2. Bu oturumda davranışlarıma ilişkin fark ettiğim yeni şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
3. Bu oturumda düşüncelerime ilişkin fark ettiğim yeni şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
4. Bu oturumda duygularıma ilişkin fark ettiğim yeni şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
5. Bu oturumda en çok hoşuma giden şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
6. Bu oturumda en çok faydalandığım şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
7. Bu oturumda hoşlanmadığım şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
8. Bu oturumdan yeterince faydalandığınıza inanıyor musunuz? Evet( ) Hayır( )
9. Bu oturumdan ne kadar faydalandığınızı düşünüyorsunuz? Bunu bir yüzde ile ifade eder misiniz? %.........
129
7.OTURUM Kazanım:
1.Motivasyonun ne olduğunu bilir.
2.Motivasyonu arttırmanın yolları hakkında bilgi edinir.
Süre:60 dakika
Araç- gereç: Form 28- Motivasyon
Form 29- Ders Çalışma ve Motivasyon
Form 30- Oturum Değerlendirme Formu
Ön hazırlıklar: 1. Üyelere dağıtılacak olan yazılı materyal çoğaltılır.
2. Üyelerin doldurmaları gereken formlar çoğaltılır.
Süreç
1-Bir önceki oturumun özeti yapılır.
2-Grup sürecinin yapılandırılmasına devam edilir.(Özellikle grup sürecinden nasıl
daha fazla yararlanabilecekleri konusu üzerinde durulur. Grup ortamına ne kadar
çok yaşantılarını getirirlerse o kadar çok yarar elde edecekleri üzerinde durulur.)
3-Grup üyeleriyle bir önceki oturumda verilmiş olan ev ödevi (kötümser oldukları bir
durumu anımsamaları ve bunu bir kâğıda çözüm önerileriyle birlikte yazmaları)
hakkında konuşulur.
4-Üyelerin yapılacak olan oturumun amacı ile ilgili bilgi edinmeleri sağlanır.
5-Form 28 (Motivasyon) üyelere dağıtılır ve motivasyon hakkındaki bilgi üyelerle
paylaşılır.
6-Form 29’da (Ders Çalışma ve Motivasyon) ders çalışma ve sınava hazırlanma
konusunda hedef belirleme ve motivasyonun önemi belirtilir. Pes etmemek gerektiği
ise Form 29’daki Kurbağa hikayesi ile vurgulanır.
7- “Bu öykü çok hoş aynı zamanda ders alınabilecek bir olay. Siz öykü hakkında
neler söyleyebilirsiniz, Başınıza bu tarz bir olay geldi mi?” diye sorularak grup
üyelerinin fikirleri alınır. Üyelerin verdikleri örnekler üzerinde arkadaşları yorum
yaparlar. Grup lideri en sonunda konuyu toparlayarak oturumu sonlandırır.
8- Form 30 (Oturum Değerlendirme Formu) doldurulur.
130
FORM 28
MOTİVASYON
Motivasyon, bireyi harekete geçiren itici güç, güdü, istek, dürtüdür. Günümüzde motivasyon sözcüğü kullanıldığında; kişiyi işinde yükselmeye, başarılı
olmaya teşvik eden içsel bir güç çağrışımı oluşmaktadır. Motivasyonun iki türü
vardır:
1-İçsel Motivasyon: En iyi harekete geçirici motivasyon olduğu kabul edilmektedir.
İhtiyaçlar, arzular, ilgiler, sevgiler... Bireyi hareketlendiren, iten en önemli etkenlerdir.
İçsel motivasyon bireylerin ilginç buldukları eylemlere serbestçe katılımlarını kapsar.
İçsel motivasyon yeniliği ve üst seviyede güdülenmeyi sağlar. İçsel motivasyon
bireylerin öğrenme ve yaratıcılığa karşı kendi yönelimlerini kapsar (Özcan, 2009).
2-Dışsal Motivasyon: Ödüller, çevreden davranışa yansıyan tüm etkiler, çevrenin
davranışı kontrol etmesi dışsal motivasyonlardır. Not, sertifika, kupa bu tür
motivasyona örnektir. Dışsal motivasyon en fazla kontrol edilmiş motivasyon
türüdür. Çünkü bir ödüle ulaşmak ya da cezadan kaçmak için harekete geçirir. Bu
durumda birey başkaları ya da başka bir güç tarafından kontrol edildiğini hisseder.
Yapılan çalışmalar sonucunda bireylerin içsel olarak motive olduklarında daha fazla
çaba ve istikrar sergiledikleri görülmüştür (Akt. Özcan, 2009).
Motivasyonu Etkileyen Faktörler
Kişisel Değişkenler
- Mizaç, kişilik,
- Sabır,
- Özgüven
- Özsaygı,
- Kendi gücüne inanma,
- Kendini kontrol etme,
- Bedensel uyarılara duyarlılık,
- Amaç belirleyebilme,
- İstediğini elde edeceğine inanma
Çevresel Değişkenler - İlgisiz tutum,
- Arkadaş baskısı,
- Rekabet ortamı,
- Kaygı, stres yaratan durumlar,
- Fiziki çevre (ısı, aydınlatma…)
131
FORM 29
DERS ÇALIŞMA VE MOTİVASYON
Öğrencilerin en büyük derdi çalışma konusunda motivasyon eksikliğidir.
Kişinin motive olabilmesi için bir hedefinin olması ve ona ulaşmak için çabalaması
gerekir. İlk yapılması gereken bir hedef belirlemektir. Hedef kişinin ulaşabileceği,
gerçekçi bir hedef olmalıdır. Belirlenen hedefe ulaşma konusunda iyimser
olunmalıdır. Küçük bir başarısızlıkla karşılaşıldığında hemen pes etmemeli, olumsuz
düşüncelerin yerini olumlu düşünceler almalıdır. Aşamalı olarak ilerlemek önemlidir.
Önce yakın hedefler düşünülmeli ve yavaş yavaş uzak hedeflere doğru ilerlemelidir.
Örneğin YGS’de (Yükseköğretime Geçiş Sınavı) başarılı olmak isteyen bir öğrenci
önce derslerinde başarılı olmalıdır. Buradaki yakın hedef derslerden yüksek not
almak, uzak hedefse YGS’de başarılı olmaktır. Diğer bir yapılması gereken ise
başkalarının olumsuz eleştirilerine takılıp kalmamaktır. Buna şöyle bir hikaye örnek
olarak verilebilir.
Kurbağa
Bir kurbağa sürüsü ormanda yürürken, içlerinden ikisi bir çukura düşmüş.
Diğer bütün kurbağalar çukurun etrafında toplanmışlar. Çukur bir hayli derinmiş ve
arkadaşlarının zıplayıp dışarı çıkması mümkün görünmüyormuş.
Yukarıdaki kurbağalar, boşuna uğraşmamalarını söylemişler arkadaşlarına:
“Çukur çok derin, dışarı çıkmanız imkânsız.”
Ancak, çukura düşen kurbağalar onların söylediklerine aldırmayıp çukurdan
çıkmak için mücadeleye devam etmişler. Yukarıdakiler ise hala boşuna çırpınıp
durmamalarını, ölümün onlar için kurtuluş olduğunu söylemeye devam etmişler.
Sonunda kurbağalardan birisi söylenenlerden etkilenmiş ve mücadeleyi
bırakmış. Diğeri ise çabalamaya devam etmiş. Yukarıdakiler de, çırpınıp durarak
daha çok acı çektiğini söylemeyi sürdürmüşler.
Ne var ki, çukurdaki kurbağa son bir hamle daha yapmış, bu kez daha
yükseğe sıçramayı başarmış ve çukurdan çıkmış.
Çünkü bu kurbağa sağırmış. O yüzden, arkadaşlarının ümit kırıcı sözlerine
kulak asmamış (Kurbağa öyküsü, 2008).
132
FORM 30 OTURUM DEĞERLENDİRME FORMU
(Bu formu, içten ve objektif bir biçimde doldurmanız beklenmektedir.
Kaydedeceğiniz tüm bilgiler gizli tutulacaktır)
Adı Soyadı:…....................... 1.Bu oturumda beni en çok etkileyen şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
2. Bu oturumda davranışlarıma ilişkin fark ettiğim yeni şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
3. Bu oturumda düşüncelerime ilişkin fark ettiğim yeni şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
4. Bu oturumda duygularıma ilişkin fark ettiğim yeni şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
5. Bu oturumda en çok hoşuma giden şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
6. Bu oturumda en çok faydalandığım şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
7. Bu oturumda hoşlanmadığım şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
8. Bu oturumdan yeterince faydalandığınıza inanıyor musunuz? Evet( ) Hayır( )
9. Bu oturumdan ne kadar faydalandığınızı düşünüyorsunuz? Bunu bir yüzde ile ifade eder misiniz? %.........
133
8.OTURUM Kazanımlar:
1. Empatinin ne olduğunu bilir.
2. Empatik tepkinin ne olduğunu kavrar.
3. Empatik tepkiyi kullanır.
Süre:90 dakika
Araç- gereç: Form 31- Empati ve Rol Alma
Form 32- Empatik Tepki
Form 33- Oturum Değerlendirme Formu
Form 34- Empatik Tepki Çalışma Formu
Ön hazırlıklar:
1. Üyelere dağıtılacak olan yazılı materyalin çoğaltılır.
2. Üyelerin doldurmaları gereken formların çoğaltılır.
Süreç 1-Bir önceki oturumun özeti yapılır.
2-Üyelerin yapılacak olan oturumun amacı ile ilgili bilgi edinmeleri sağlanır.
3-Grup lideri empati ile ilgili sunumu izletmeden önce “Empati sizce nedir?” diye
sorarak hem giriş yapar hem de grup üyelerinin bu konu üzerine düşünmelerini
sağlar. Grup lideri, verilen cevapları da göz önüne alarak empati hakkında Form
31’deki (Empati ve Rol Alma ) bilgileri verir. Empatik beceride üç tür rol alma olduğu
vurgulanır. Her bir rol alma hakkında açıklama yapıldıktan sonra o açıklamayla ilgili
uygulama yaptırılarak konunun anlaşılması sağlanır. On beş kişilik deney grubu üçe
ayrılır ve her bir uygulama için farklı grup kullanılır.
4-Empatiden ve rol almadan bahsedildikten sonra Form 32’de (Empatik Tepki )
empatik tepki üzerinde durulur.
5-Bu uygulamadan sonra grup üyeleri bu oturumla ilgili duygu ve düşüncelerini
paylaşır. Oturumu özetlenir ve ev ödevi olarak Form 34’ü (Empatik Tepki Çalışma
Formu) doldurmaları istenir.
134
FORM 31
EMPATİ VE ROL ALMA
“Empati bireyin kendisini karşısındakinin yerine koyarak onun duygu ve
düşüncelerini, onun yaşadıklarını anlaması ve tekrar ona iletmesidir.” (Kuzucu,
2007: 65). Empati başkalarıyla olan ilişkilerimizin gelişmesini ve sağlıklı olmasını
sağlar. Bu beceri kimi insanda üst düzeyde kimi insanda ise alt düzeydedir. Fakat
çaba sarf ederek ve eğitim alarak herkes iletişim için gerekli olan bu beceriyi
geliştirebilir. Empatik beceride üç tür rol alma vardır:
1-Fiziksel olarak ötekinin rolünü alma
2-Zihinsel olarak ötekinin rolünü alma
3-Duygusal olarak ötekinin rolünü alma
1- Fiziksel olarak ötekinin rolünü alma: Karşıdaki kişinin beden dili incelenir ve
yaşadığı duygular bu duruştan çıkarılmaya çalışılır ve karşıdaki kişinin beden duruşu
ve yüz ifadesi taklit edilerek onun rolü alınmaya çalışılır.
Uygulama: Grup izleyiciler ve oyuncular olarak ikiye ayrılır. Oyunculardan biri grup
liderinin de yardımıyla ifade etmekte zorlandığı bir duyguyu yansıtan beden duruşu
ve yüz ifadesi takınır. Bu arada diğer oyuncular yönleri ters şekilde oturmaktadır.
Grup lideri içlerinden birini çağırır, o da diğer oyuncunun duruşunu taklit etmeye,
onun rolünü almaya çalışır. İlk oyuncu rolünü ikinciye devretmiş olur. Bütün oyuncu
grup bunu sırasıyla yaptıktan sonra en son oyuncu duruşunu bozmaz; ilk oyuncudan
duruşunu tekrarlaması istenir. İzleyici grup ilk ve son oyuncunun duruş farkları
hakkında yorum yaparlar. Farkın anlamıyla ilgili olarak grupla tartışılır.
2- Zihinsel olarak ötekinin rolünü alma: Kişinin, karşısındaki birey düşüncelerini
söylediğinde o düşünceleri kendininmiş gibi düşünüp yorum yapması ya da çözüm
üretmesine “zihinsel olarak ötekinin rolünü alma” denir.
Uygulama: Grup üyelerinden başlarından geçen bir olayı düşünmeleri ve
düşündüklerini on dakika içerisinde beş cümleden az on cümleden fazla olmayacak
şekilde ve isim belirtmeden kâğıda yazmaları istenir. Yazma işi bittikten sonra
kâğıtlar toplanır, katlanır ve keseye konulur. Her bir üye başkasının hikâyesini çeker.
Grup lideri, üyelerden kendi hikâyelerini unutup kâğıttaki hikâyeler üzerine düşünüp
kendilerininmiş gibi anlatmalarını ister. Her bir üye yazan kişinin o olayla ilgili
düşüncelerini yansıtır şekilde paylaşımda bulunur. Çalışma bittikten sonra üyelerden
her biri, başkasının yerine geçme ve başkasının kendi yerine geçip düşüncelerini
anlatmasıyla ilgili neler hissettiğini dile getirir.
135
3-Duygusal olarak ötekinin rolünü alma: Karşımızdaki bireyin duygularını
anlamaya çalışarak bunları onun yerine dile getirmek “duygusal olarak ötekinin
rolünü alma” dır.
Uygulama: Üyelerden bir koridor oluşturacak şekilde karşılıklı oturmaları istenir.
Karşılıklı oturan çiftlerden birisi gün içinde yaşadıklarını paylaşır, karşısındaki üye
onu dikkatlice dinler, jest ve mimiklerine dikkat eder. Anlatma dört, beş dakika sürer.
Daha sonra dinleyen üye, konuşan üyenin arkasına geçerek onun ağzından bir iki
cümleyle onun neler hissettiğini ve düşündüğünü dile getirmeye çalışır. Anlatan üye,
yerine geçen üyenin söylediklerinin kendine ne derece uyup ne derece uymadığını
ifade eder ve gerekli düzeltmeleri ve eklemeleri yapar. Üyeler uygulamayla ilgili ne
hissettiklerini belirtirler ve çalışma sonlanır.
136
FORM 32
EMPATİK TEPKİ
“Empatik tepki, karşıdaki kişinin duygusuna, duruşuna ya da düşüncesine
yönelik, onu anladığına dair verilen tepkidir. Bu tepkilerimiz doğu olursa çok kolay ve
sağlıklı iletişim kurabiliriz.” Grup lideri nasıl empatik tepki verileceğine dair bir
uygulama yapacaklarını söyler: (Bu uygulama Kuzucu’dan alınmıştır.) Grup lideri
uygulamaya başlamadan önce bir-iki örnek vererek üyelerin daha iyi anlamasını
sağlar.
Uygulama:
• Üyeler, ikişerli gruplara ayrılır.
• Biri dinleyen, diğeri paylaşan kişi olur.
• Dinleyen kişi önce paylaşanın ifade ettiği duyguya odaklanır.
• Daha sonra bu duyguya uygun empatik tepkiyi vermeye çalışır.
• Daha sonra paylaşan kişi kendisine gösterilen empatik tepki konusunda
geribildirimde bulunur ve ifadelerin kendisine olan uygunluk derecesini
belirtir.
137
FORM 33 OTURUM DEĞERLENDİRME FORMU
(Bu formu, içten ve objektif bir biçimde doldurmanız beklenmektedir.
Kaydedeceğiniz tüm bilgiler gizli tutulacaktır)
Adı Soyadı:…....................... 1.Bu oturumda beni en çok etkileyen şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
2. Bu oturumda davranışlarıma ilişkin fark ettiğim yeni şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
3. Bu oturumda düşüncelerime ilişkin fark ettiğim yeni şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
4. Bu oturumda duygularıma ilişkin fark ettiğim yeni şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
5. Bu oturumda en çok hoşuma giden şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
6. Bu oturumda en çok faydalandığım şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
7. Bu oturumda hoşlanmadığım şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
8. Bu oturumdan yeterince faydalandığınıza inanıyor musunuz? Evet( ) Hayır( )
9. Bu oturumdan ne kadar faydalandığınızı düşünüyorsunuz? Bunu bir yüzde ile ifade eder misiniz? %.........
138
FORM 34 EMPATİK TEPKİ ÇALIŞMA FORMU
Aşağıdaki ifadeleri söyleyen kişinin söylerken yaşıyor olabileceği duyguların
en az bir tanesini ilk boşluğa, bu ifadeye vereceğiniz empatik tepki cümlesini ikinci
boşluğa yazınız.
1-Bütün gün evde oturuyorum. Kimse ne arıyor ne de soruyor.
________________________________________________________________
________________________________________________________________
______
2-Kardeşlerim çok hareketli ve gürültücü artık hiç söz dinlemiyorlar.
________________________________________________________________
________________________________________________________________
________
3-İnsanlar tarafından sevilmek istiyorum ve beni sevmeyen insanlarla beraber
olmak istemiyorum.
________________________________________________________________
________________________________________________________________
________
4-Beraber çalıştığım arkadaşıma çok saygı duyuyorum. Benim düşüncelerime
ve duygularıma karşı çok duyarlı.
________________________________________________________________
________________________________________________________________
________
5-Sınavdan korkuyorum. Sürekli sınavı geçemeyeceğimden korkuyorum. Hiçbir
amacı olmayan bir hayatımın olmasını düşünmek bile istemiyorum.
________________________________________________________________
________________________________________________________________
________
139
9.OTURUM Kazanımlar:
1. İletişimin ne olduğunu bilir.
2. Etkili iletişimin gereklerini kavrar.
Süre:90 dakika
Araç- gereç: Form 35- İletişim
Form 36- Etkili İletişim
Form 37- İyi Bir Konuşmacı Olmak İçin
Form 38- İyi Bir Dinleyici Olmak İçin
Form 39- Oturum Değerlendirme Formu
Ön hazırlıklar: 1. Üyelere dağıtılacak olan yazılı materyal çoğaltılır.
2. Üyelerin doldurmaları gereken formlar çoğaltılır.
Süreç 1-Bir önceki oturumun özeti yapılır.
2-Grup üyeleriyle bir önceki oturumda verilmiş olan ev ödevleri hakkında konuşulur.
“Empatik Tepki Çalışma Formu” ile ilgili değerlendirmeler yapılır.
3-Üyelerin o gün yapılacak olan oturumun amacı ile ilgili bilgi edinmeleri sağlanır.
4- Başlangıçta üyelere “İletişim nedir?” sorusu yöneltilir. Üyelerden cevap aldıktan
sonra “Nasıl iletişim kurarız?” sorusuyla devam edilerek üyelerin oturuma katılımı
sağlanır. Bu sorular üzerine konuşulduktan sonra ise Form 35 (İletişim) dağıtılarak
iletişim, iletişimi etkileyen faktörler, etkili iletişim için gerekli kurallar, ilişki ilkeleri
konusunda üyeler bilgilendirilir. Üyelerden İletişimi etkileyen faktörler ile ilgili örnekler
vermeleri istenir.
5- Amacı “etkili konuşma ve dinleme kurallarını öğrenme” olan etkinlik (Form 36-
Etkili İletişim) için kurallar slayt şeklinde gösterilir. Bu kurallar üyelerlele tartışılır.
6- Form 37- İyi Bir Konuşmacı Olmak İçin ve Form 38-İyi Bir Dinleyici Olmak İçin üyelere dağıtılır. Formlardaki her bir kural üzerine konuşulur ve örnekler verilir.
7- Oturum, grup liderinin oturumu özetlemesiyle ve Form 39’un (Oturum
Değerlendirme Formu) doldurulmasıyla sonlandırılır.
140
FORM 35
İLETİŞİM
İletişim, kişi ya da kişilerin karşılıklı bilgi, duygu ve düşüncelerini paylaşma
sürecidir. İki tür iletişim vardır:1- Sözlü iletişim 2- Sözlü olmayan iletişim
1-Sözlü iletişim: İnsanların karşılıklı konuşmalarını ve konuşurkenki ses tonunu,
hızını, tınısını, şiddetini kapsar.”Ben” dilinin kullanımı çok önemlidir.
2-Sözlü olmayan iletişim: Konuşmadan; mimikler, jestler ve beden duruşu ile
gerçekleşen iletişimdir. Beden dilinin iyi kullanımı çok önemlidir.
İletişimde;
% 7 kelimelerin ( sözlü ifadelerin ),
% 38 dil ötesi öğeler olan seslerin ( alçak, yüksek ses, ritim, tonlama vs. )
% 55 yüz ve beden dilinin( el, vücut ve yüz ifadeleri vs. )
verdiği mesajların önemli olduğu unutulmamalıdır.
İyi iletişim kurabilmek için şu özelliklere sahip olmak gereklidir:
-İyi bir dinleyici ve sorgulayıcı olabilmek,(etkin (etkili) dinleme becerilerine sahip
olmak) gereklidir. Yüzü konuşana dönük bir şekilde, sözel olmayan mesajları
gözlemleyen, söz kesmeden, yargılamadan, ne dendiğine dikkat ederek dinleme
etkin dinlemedir.
-Duygular hakkında etkili bir şekilde konuşabilmek,
-Bir başkasının yaptıkları ya da söyledikleriyle kendi tepkilerini ya da yargılarını ayırt
edebilmek,
-Suçlamak yerine ‘ben’ mesajları gönderebilmek.
İletişimi Engelleyen Faktörler
İletişimde dinleyicinin ya da karşı tarafın verdiği bazı tepkilerin iletişime zarar
verdiği ve iletişimin gidişini olumsuz etkilediği belirlenmiştir. İletişimi olumsuz
etkileyenler:
• Kişisel Engeller: Uykusuzluk, açlık, kendi sorunlarının fazla olması…
• Dil güçlükleri: kekeleme, ses kısıklığı, hızlı konuşma…
• Çok fazla ilgi ya da tersi çok az ilgi düzeyi
• Seçici algılama, önyargı ve varsayımlar
141
• Dinleme Yetersizliğinden Doğan Güçlükler: İyi dinlenmediği için yanlış
anlama
Etkili İletişim İçin Gerekli Kurallar 1. Geribildirim: İletişimi geliştirme teknikleri içinde en etkili olanıdır. Mesajı iletmek
kadar mesajın karşı tarafa nasıl gittiğini öğrenmek de önemlidir. Karşımızdaki kişi
tarafından doğru anlaşılıp anlaşılmadığı mutlaka test edilmelidir.
2 Alıcının dünyasına duyarlılık: İletişimde bulunan kişi yalnızca kendi anlayacağı
dilde mesajı karşı tarafa iletmeye çalışmamalı, karşısındaki kişinin farklı değer ve
deneyim alanına sahip olduğunu göz önünde bulundurmalıdır.
3. Etkili dinleme ve gözlem yapma:
4.Göndericinin empatik yaklaşımı, olaylara alıcı gözüyle bakabilmesi
İletişimin sağlıklı olabilmesi için, bireylerin benimseyip kullanmaları gereken
bazı ilişki ilkeleri vardır.
Bu ilkeler şu şekilde özetlenebilir;
1.Her bireyin kendine has özellikleri ile değerli olduğuna inanması ve ona
iletişim sürecinde koşulsuz olumlu ilgi göstermesi
2.Karşısındaki bireyi koşulsuz kabul etmesi
3.Her bireyin kendi problemini kendisinin çözebilme gücüne inanması
4.Maske takmadan kendini olduğu gibi göstermesi
5.Duygu düşünce ve davranışlarının tutarlı olması
6.Empatik anlayışa sahip olması
7.İletişim durumunda, bu ilkelerin hepsinin bir arada bulunması (Şahin,
1997).
142
FORM 36
ETKİLİ İLETİŞİM
Uygulama: (Ekili iletişim)(Erkan, 2005).
Gönüllü üyeler ikişer ikişer tahtaya kaldırılarak kurallara uygun biçimde
birbirleriyle konuşmaları istenir. Her bir konuşma ve dinleme faaliyetinin sonunda
üyelere aşağıdakilere benzer sorular yöneltilir:
—Arkadaşlarınız etkili konuşma ve dinleme ile ilgili kurallardan hepsini yerine
getirdiler mi?
—Getirmedilerse hangileri?
—Hangilerini iyi bir biçimde kullandılar?
Tahtaya çıkan öğrencilere de konuşma ve dinleme rolleri sırasında
hissettikleri sorulur. İyi bir dinleyici ve konuşmacı olmanın önemi ve öğrendikleri
kuralların bunun üzerindeki etkisi üzerinde tartışılır. Öğrencilerden bir sonraki
oturuma kadar tüm oturumları gözden geçirmeleri istenir. Paylaşımdan sonra grup
lideri oturumu özetleyerek ve bir dahaki oturumun son oturum olduğunu söyleyerek
oturumu sonlandırır.
FORM 37 İyi Bir Konuşmacı Olmak İçin
1- Konuşmadan önce ne söylemek istediğinizi düşünün.
2- Sizi dinleyen kişinin sizi duyabileceği kadar yüksek sesle konuşun.
3- Hızlı olmayan ancak çok da yavaş olmayan bir tempo ile konuşun.
4- Konuştuğunuz kişinin yüzüne bakın.
5- Bildiğiniz ve sizin için önemli olan konularda konuşun.
6- Önemli kelimeleri ve fikirleri vurgulamak için, ses tonunuzda inişlere ve çıkışlara yer verin.
7- Dinleyicinin sizin aktardıklarınızı izleyip izlemediğini tartın.
FORM 38 İyi Bir Dinleyici Olmak İçin
1- Yüzünüzü konuşmacıya dönün.
2- Konuşmacının gözlerine bakın.
3- Kendinizi germeyin ama dikkatli olun.
4- Konuşmacının sözlerini dinleyin ve ne söylediğini zihninizde canlandırmaya çalışın.
143
5- Konuşmacının sözünü kesmeyin, söyleyeceğiniz bir şey varsa onun sözünü bitirmesini bekleyin.
6- Konuşma sırası size geldiğinde konuyu değiştirmeyin, aynı konuda devam edin. Sizin değinmek istediğiniz farklı bir konu varsa bunu konuşmacının getirdiği konuya ilişkin tepkilerinizi verdikten sonra yeni bir konu olarak dile getirin.
7- Anlamadığınız bir şey olursa, konuşmacı durakladığında ya da sözünü bitirdiğinde bunu sorun.
8- Konuşmacının duygularını ve içinde bulunduğu durumu anlamaya çalışın.
9- Konuşmacıya, dinlenildiğini göstermek için zaman zaman onun söylediklerini özetleyerek iletin.
10- Konuşmacıya, sözleri tamamlandığında geri bildirimde bulunun.
144
FORM 39 OTURUM DEĞERLENDİRME FORMU
(Bu formu, içten ve objektif bir biçimde doldurmanız beklenmektedir. Kaydedeceğiniz tüm bilgiler gizli tutulacaktır)
Adı Soyadı:…....................... 1.Bu oturumda beni en çok etkileyen şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
2. Bu oturumda davranışlarıma ilişkin fark ettiğim yeni şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
3. Bu oturumda düşüncelerime ilişkin fark ettiğim yeni şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
4. Bu oturumda duygularıma ilişkin fark ettiğim yeni şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
5. Bu oturumda en çok hoşuma giden şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
6. Bu oturumda en çok faydalandığım şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
7. Bu oturumda hoşlanmadığım şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
8. Bu oturumdan yeterince faydalandığınıza inanıyor musunuz? Evet( ) Hayır( )
9. Bu oturumdan ne kadar faydalandığınızı düşünüyorsunuz? Bunu bir yüzde ile ifade eder misiniz? %.........
145
10.OTURUM Kazanım:
1.Gruptan üyelerin kendilerine, lidere, yaşanan grup sürecine ve diğer
üyelere yönelik olumlu duygularla ayrılır.
Süre: 60 dakika
Araç- gereç: Form 40- Program Değerlendirme Formu
Form 41- Oturum Değerlendirme Formu
Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği (Ek 4)
Ön hazırlıklar; 1. Üyelerin doldurmaları gereken formlar çoğaltılılır.
2. Sontest uygulaması için Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği çoğaltılır.
Süreç Bir önceki oturumun özeti yapılır.
1-Üyelerin o gün yapılacak olan oturumun amacı ile ilgili bilgi edinmeleri sağlanır. Bu
amaçla önceden hazırlanmış olan saydam yansıtılır.
2-Birinci oturumdan itibaren geçirilmiş olan grup yaşantısının genel bir özeti yapılır.
3-Üyelerin kendilerine, lidere, yaşanan grup sürecine ve diğer üyelere yönelik olumlu
duygularla ayrılmasını sağlamak amacıyla oturumlar boyunca en beğendikleri
bölümler sorulur ve onlar hakkındaki duygular paylaşılır.
4-Oturum bitirilmeden önce üyelere aşağıda yer alan cümlelerin yazılı olduğu bir
basılı materyal (Form 40) dağıtılarak ilgili boşlukları doldurmaları istenir.
• Duygusal Zeka Eğitimi Programından % ......yararlandığımı düşünüyorum.
• Duygusal Zeka Eğitimi Programına % ...... devam ettim.
• Duygusal Zeka Eğitimi Programını tamamladıktan sonra duygularımı % .......
kontrol edebildiğime inanıyorum.
5-Oturumun özeti yapılarak oturum sonlandırılır.
6-Oturuma ilişkin üyelerin değerlendirme formunu (Form 41) doldurmaları istenir.
7- Üyelerden Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçeği’ni doldurmaları istenir.
146
FORM 40
PROGRAM DEĞERLENDİRME FORMU
• Duygusal Zeka Eğitimi Programından % ......yararlandığımı düşünüyorum.
• Duygusal Zeka Eğitimi Programına % ...... devam ettim.
• Duygusal Zeka Eğitimi Programını tamamladıktan sonra duygularımı % .......
kontrol edebildiğime inanıyorum.
FORM 41
OTURUM DEĞERLENDİRME FORMU (Bu formu, içten ve objektif bir biçimde doldurmanız beklenmektedir. Kaydedeceğiniz tüm bilgiler gizli tutulacaktır)
Adı Soyadı:…....................... 1.Bu oturumda beni en çok etkileyen şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
2. Bu oturumda davranışlarıma ilişkin fark ettiğim yeni şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
3. Bu oturumda düşüncelerime ilişkin fark ettiğim yeni şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
4. Bu oturumda duygularıma ilişkin fark ettiğim yeni şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
5. Bu oturumda en çok hoşuma giden şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
6. Bu oturumda en çok faydalandığım şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
7. Bu oturumda hoşlanmadığım şey/şeyler
….....................................................................................................................................................................................................................................................................................................
147
8. Bu oturumdan yeterince faydalandığınıza inanıyor musunuz? Evet( ) Hayır( )
9. Bu oturumdan ne kadar faydalandığınızı düşünüyorsunuz? Bunu bir yüzde ile ifade eder misiniz? %.........
148
EK 2
DUYGUSAL ZEKA EĞİTİMİ PROGRAMI
OTURUMLARININ ÖZETİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ
1. Oturumun özeti ve değerlendirilmesi:
Oturum, tüm üyelerin katılımıyla Anafartalar Anadolu Lisesi’nin İngilizce
sınıfında belirlenen saatte başladı. Grup lideri tarafından kısaca toplanma amacı
üzerinde duruldu. Önceden her bir üye için hazırlanmış olan ve içinde not kâğıdı
bulunan dosyalar dağıtıldı. Dosyaların dağıtılması üyelerin hoşuna gitti ve dosyaların
kendilerine kolaylık sağlayacağını söylediler. Grup liderine teşekkürlerini ilettiler.
Grup lideri dosyaların dağıtılış amacını açıkladı.
Grup üyeleri birbirini daha önceden tanımadığı için önce kendilerini tanıttılar.
Daha sonra grup lideri duygusal zekanın ne olduğu ile ilgili bir sunu izlettikten sonra
duygusal zeka eğitiminin genel amacını üyelere açıkladı. Bu kısa açıklamadan sonra
projeksiyon aracılığıyla duygusal zeka grup eğitiminin genel amacının ve programı
oluşturan öğelerin bulunduğu slayt yansıtıldı. Grup lideri bu slayt üzerinden
açıklamalarda bulundu... Açıklamalardan sonra üyelere Form 1 (bireysel amaç
belirleme formu) dağıtıldı. Form 1’i nasıl dolduracakları anlatıldı. Bazı üyeler
doldurmakta zorlandıkları için onlardan bir sonraki oturuma kadar düşünmeleri
istendi. Her bir üyenin forma yazmış olduklarının tek tek üyeyle birlikte grup lideri
tarafından gözden geçirileceği söylendi... Üyelerin amaçlarını “.....yapmama”
ifadeleri olarak değil “.... yapma” ifadeleri olarak yazmaları istendi.
Grup sürecinin yapılandırılmasına devam edildi. Bu amaçla grupta uyulması
gereken bazı kurallarının gerekliliği üzerinde hazırlanmış olan açıklama sunuldu...
Hazırlanmış olan grup kuralları listesi üyelere dağıtılarak okumaları ve görüşlerini
bildirmeleri istendi... Grup üyeleri başka kural eklemek istemediler. Ardından gruptan
bir üyenin kurallar listesini yüksek sesle okuması ve üyelerin tüm kurallara uyma
konusunda görüş birliğine varmalarından sonra grup lideri grup kontratıyla ilgili
açıklamada bulunarak bu kontratın neden gerekli olduğunu vurguladı... Kontrattan
her üyeye ikişer kopya dağıtıldı. Her üye bu kontratı okuyarak imzaladı ve bir
kopyasını grup liderine verdi... Grup lideri üyelerden grup kontratının diğer kopyasını
saklama dosyasına koymalarını ve saklamalarını istedi. Grup kontratının
imzalanmasından sonra üyelere duygusal zekanın ne olduğu soruldu, düşünmeleri
için süre verildi... Düşüncelerini ifade edebilecekleri belirtildi. Üyelerin, duygusal
zeka ile ilgili bilgilerinin olmadığı gözlendi. Daha sonra grup lideri duygusal zekanın
ne olduğuyla ilgili kuramsal bilgiyi sunu eşliğinde üyelerle paylaştı... Yapılan
149
açıklamaları dikkatli bir biçimde dinledikleri gözlendi. Yapılan açıklamaların kendileri
için yeni olduğunu ve bu açıklamalardan hoşlandıklarını ifade ettiler.
Oturumun özeti yapılarak üyelerin kendilerini nasıl hissettikleri soruldu.
Kendilerini yorgun hissettiklerini belirttiler... Bu paylaşımdan sonra grup lideri
oturumu özetleyerek sonlandırdı. Oturum değerlendirme formu dağıtılarak
katılımcılardan bu formu doldurmaları istendi.
Oturumun birinci oturum olması nedeniyle kendilerine dağıtılan materyal ve
formlar diğer oturumlarda olduğundan biraz fazlaydı. Üyeler, sürekli form
doldurmaktan sıkıldıklarını belirttiler. Bu oturumdan sonraki oturumlarda dağıtılacak
olan materyallerin daha az olacağı ve tamamının oturumun başında verilmesinin
süreci bölmemek ve dikkati dağıtmamak açısından faydalı olacağı yönünde bir
görüş birliğine varıldı. Üyelere oturumun sonunda oturumu değerlendirme formu
dağıtılarak doldurmaları istendi. Üyelerce doldurulmuş olan oturum değerlendirme
formlarının incelenmesi sonucunda üyelerin büyük çoğunluğu, oturumun
başlangıcında ne yapılacağını bilmedikleri için kaygılı olduklarını fakat süreç
ilerledikçe bu kaygılarının ortadan kalktığını bildirdiler.
Grup liderinin bir sonraki oturumda görüşme dileğiyle oturum sonlandırıldı.
2. Oturumun özeti ve değerlendirilmesi:
Oturum başlamadan önce üyelerin paylaşmak istedikleri bir şey olup
olmadığı soruldu... Daha sonra oturuma 1. oturumun özeti yapılarak başlandı.
Bireysel amaçlarını belirlemede zorluk çeken öğrencilerin amaçlarını belirledikleri
görüldü. Grup lideri bazı genel amaçları daraltmalarına yardımcı oldu. Yapılacak
olan oturumun amaçlarıyla ilgili bilgi verildi. Amaçlar paralelinde süreç başlatıldı.
Katılımcılardan, duygunun ne olduğu ve kendilerinde duygunun nasıl ortaya çıktığı
üzerinde düşünmeleri istendi... Paylaşmak isteyen üyelerle konuşuldu. Üyelerden
çoğu “Duygu, hislerimizdir.” “Bir olayla karşılaşırsak ortaya çıkar.”dedi. Üyelere
“Duygu neden önemlidir?” sorusu sorulduğunda, duygu olmazsa insanların robot
gibi olacağı şeklinde cevap verildi. Bu sorulardan sonra duygularla ilgili sunu
izletilerek üyelere bilgi verildi ve ardından “duyguları ifade etme etkinliği” uygulandı.
Bu etkinlikte bazı üyelerin çekingen davranmalarına rağmen çoğunun istekli olduğu
görüldü. Etkinliğin sonuna doğru çekingenlerin de konuşmaya başladığı görüldü.
Grup liderine soru yöneltme bölümünde üyelerin çok aktif oldukları görüldü.
“Duygularımızın farkına varırsak ne olur?” sorusuyla devam edildi. “Kontrol etmemiz
kolaylaşır.” şeklinde yanıt verildi. Bununla ilgili grup lideri bilgi verdikten sonra
150
“Duygu zarı” etkinliği uygulandı. Üyeler diğer etkinliğe göre bu etkinlikten daha çok
keyif aldıklarını belirttiler. Doldurdukları değerlendirme formlarının da çoğunun
olumlu olduğu görüldü.
Genel olarak bakıldığında etkinliklerin üyeleri birbirlerine ve grup liderine
daha çok bağladığı görüldü. Ayrıca bu oturumda üyelerin ilk oturuma göre daha aktif
oldukları gözlemlendi.
3. Oturumun özeti ve değerlendirilmesi:
Oturum başlangıcında grup lideri katılımcılardan söylemek istedikleri
herhangi bir şeyin olup olmadığını sordu... Bir önceki oturumda verilen “Duyguları
ifade etme formu” üzerine konuşuldu. Gönüllü birkaç üye verdikleri cevapları diğer
üyelerle paylaştılar ve bu formun duygularını düşünmelerini sağladığını söylediler.
Bundan sonra o gün yapılacak olan oturumun amacı ile ilgili bilgi verildi. Verilen
kuramsal bilgiler ve bu bilgilerle ilgili olarak yapılan uygulamalardan sonra üyelerin
kendi ifade tarzlarını düşünmeleri istendi ve yeni fark ettikleri bir şeyin olup olmadığı
soruldu... Üyelerin çoğu “sen dili” ile konuştuklarını ve bunu yeni fark ettiklerini
belirttiler. Yapılan canlandırmaların sunudan daha çok akıllarında kaldığını ve
anlamalarını kolaylaştırdığını söylediler. Beden dilinin, sözcüklerden daha etkili
olduğuna şaşırdıklarını belirttiler. “Sessiz Sinema” etkinliğinde üyeler tarafından
“utangaçlık, heyecan, üzüntü ve hırslı” anlatıldı. Bu etkinliğin şimdiye kadar en
beğendikleri etkinlik olduğunu vurguladılar. Üyeler oturum hakkındaki yaşantılarını
paylaştıktan sonra oturumun özeti yapılarak oturum sonlandırıldı.
4. Oturumun özeti ve değerlendirilmesi:
Oturuma, üyelerin sormak istedikleri herhangi bir şey olup olmadığı sorularak
başlandı. Soru sorulmadığı için önceki oturumda ödev olarak verilmiş olan “Ben Dili
Çalışma Formu”na yazılanlar üzerinde konuşuldu. Üyelerin değiştirmiş oldukları
cümlelerin gerçekten Ben Dili’ni yansıtıp yansıtmadığına bakıldı, eksik olan cümleler
grup üyeleri ve grup lideri tarafından tamamlandı. Bu paylaşımdan sonra grup lideri
oturum hakkında bilgi vererek yeni konuya geçiş yaptı. Üyeler, grup liderinin duygu
yönetimi ile ilgili sorularına genelde istenilen cevapları verdiler. Araştırma
okunduktan sonra bazıları esprili cevaplar verdiler: “Ben olsam lokumu hemen
yerdim.” dediler. Grup lideri öğrencilerle araştırma hakkında konuştuktan sonra
duyguları kontrol etmede ne zaman zorlandıklarını sorduğunda verilen genel cevap
“kızdığımızda” oldu. Duygularını kontrol etmekte zorlandıkları durumlara rahatlıkla
151
örnekler verdiler. Bunun üzerine “Öfkeni Kontrol Et” etkinliği yapıldı. Bu etkinlikte
verilen bazı tavsiyeleri, öğrenciler zaten yaptıklarını belittiler. Bazı öğrenciler,
sinirlendiren durumdan uzaklaşmanın işe yaradığını söylediler ve kendilerinden
örnek verdiler. Grup lideri de kendinden örnek vererek etkinliğin daha etkili olmasını
sağladı. Son olarak grup lideri öfkeyi kontrol etme ve duyguları kontrol etme ile ilgili
konuşulanları özetleyerek oturumu sonlandırdı ve sonraki oturuma “Öfke Analiz
Formu”nun yapılarak gelinmesini rica etti. Duyguları kontrol etme, özellikle ergenlik
döneminde çok zor olduğu için bu oturum gerçekten öğrencilerin dikkatini çekti ve bu
soruna çözüm bulmayı samimiyetle istedikleri görüldü.
5. Oturumun özeti ve değerlendirilmesi:
Grup lideri üyelere nasıl olduklarını ve soruları olup olmadığını sorarak
oturuma başladı. Ardından “Öfke Analiz Formu”nun cevapları üzerinde duruldu.
Grup lideri özellikle 7. ve 8. sorulara odaklandı ve öfkenin kaynağını bulmak, öfkeyi
kabul etmek ve sağlıklı tepkiler vermek gerektiğinden bahsetti. Üyeler, öfke
kaynağını hiç düşünmediklerini bu oturumlar sayesinde fark ettiklerini belirttiler. Bu
paylaşımlardan sonra grup lideri gevşeme egzersizlerinden bahsetti ve bu
egzersizler uygulandı. İlk başta bazı öğrenciler birbirlerini merak ettiklerinden sürekli
gözlerini açıp arkadaşlarına bakıyorlardı ve egzersizler tuhaf geldiği için gülüyorlardı
fakat bir-iki dakika geçtikten sonra onlar da etkinliğe yoğunlaştılar ve grup liderinin
yönlendirmelerine uydular. Uygulamalar sonunda rahatladıklarını belirttiler.
İmgelemenin kullanımı ise en çok beğendikleri uygulama oldu. Bir öğrenci
imgelemine “tatil” adını verdiğini ve kendisini ailesiyle tatilde hayal ettiğini belirterek
arkadaşlarını cesaretlendirdi ve diğerleri de neler hayal ettiklerini söylediler. Bazıları
güneşli bir hava hayal ederken bazılarının bulutlu bir hava hayal ettikleri görüldü. Bu
uygulamanın gerçekten rahatlattığını ve mutlu ettiğini belirttiler. Grup lideri,
duygularını kontrol etmekte zorlandıklarında bu tekniklerin üyeleri rahatlatacağını
söyleyerek oturumu sonlandırdı.
6. Oturumun özeti ve değerlendirilmesi:
Grup lideri, önceki oturumlardan kafalarına takılan bir konu olup olmadığını
sorduktan ve soru olmadığını gördükten sonra verilen ev ödevleri üzerine
yoğunlaştı. Bir önceki oturumda öğrenilen egzersizleri ne zaman ve nasıl
uyguladıklarını sordu. Çoğu evde ders çalıştıktan sonra uyguladıklarını ve onları
rahatlattığını söylediler. Olumlu paylaşımdan sonra grup lideri iyimserlik üzerine
152
konuşacaklarını söyledi ve bir üyeden hikâyeyi okumasını istedi. Hikâyenin sonunda
grup liderinin sorduğu sorular cevaplandı ve öğrenciler, babayı abartılı derecede
kötümser buldular. Grup lideri, çevrelerinde böyle insanların olup olmadığını
sorduğunda olmadığını söylediler. Grup lideri, kendimizin de farkında olmadan
kötümser olabileceğini belirttikten sonra sunumdaki atasözleri üzerinde duruldu.
İyimserlik ve kötümserlik tanımları yapıldıktan ve bu kavramlar anlaşıldıktan sonra
“Kötümserlikten nasıl kurtuluruz?” üzerine tartışıldı ve öneriler tahtaya yazıldı.
Öğrenciler en çok “olumlu ve mantıklı düşünmeye çalışarak” cevabını verdiler.
Yapılan etkinliğin de kendilerinin olaylara iyimser mi yoksa kötümser mi baktıklarını
anlamalarına yardımcı olduğunu söylediler. Grup lideri, anlatılanların ve
uygulamaların özetini yaparak oturumu sonlandırdı.
7. Oturumun özeti ve değerlendirilmesi:
Oturuma başlarken, önce verilen ev ödevleri değerlendirildi. Kötümser
oldukları durumları düşündüklerinde aslında o durumu yaşadıkları anda kötümser
olduklarının farkına varmamış olduklarını fakat bu ödev sayesinde bunu fark
ettiklerini belirttiler. Gönüllü öğrenciler örnek verdiler ve bu örneklere yönelik çözüm
önerileri üzerine öğrencilerin düşüncelerini söylemeleri sağlandı. Özellikle kötü not
alınca kötümser olduklarını ama hiçbir zaman hikayedeki adam kadar kötümser
olmadıklarını belirttiler. Daha sonra grup lideri, paylaşılanları kısaca özetledikten
sonra motivasyonun ne olduğunu sorarak yeni konuya geçiş yaptı. Öğrencilerin bu
kavramı gerek rehber öğretmenlerinden gerekse ders öğretmenlerinden dolayı
bildikleri görüldü. Bu yüzden sunum izlenirken katılımın yüksek olduğu gözlemlendi.
Etkinlik olarak bir hikâye okunup üzerine yorum yapıldı. Grup üyeleri tarafından
başkalarının istek kırıcı sözlerine aldırmadan kendini motive etmenin önemi
anlaşıldı. Grup lideri, motive edici cümleler söyleyerek oturumu sonlandırdı.
8. Oturumun özeti ve değerlendirilmesi:
Bir önceki oturumda ev ödevi verilmediği için hatırlatma amaçlı, motivasyon
hakkında konuşuldu. Ardından yeni kavram “empati”ye geçildi. Empati kavramını
öğrencilerin yarısının bildiği görüldü. Slaytlar kullanılarak empati ile ilgili kavramlar
tanıtılırken etkinlikler de yapıldı. Bu oturumda çok etkinlik olduğu için katılım ve
konuşma oranı önceki oturuma göre daha yüksekti. Empatik tepki verme kavramı
biraz zor anlaşıldı fakat grup liderinin açıklamaları ve yapılan etkinlikler
anlaşılmasını sağladı. Grup lideri, üyelerden ev ödevi olarak Empatik Tepki Çalışma
153
Formu’nu doldurmalarını istedi. Formun anlaşılabilmesi için birinci madde
öğrencilerle birlikte yapıldı.
9. Oturumun özeti ve değerlendirilmesi:
Oturuma üyelere, sorularının olup olmadığı sorularak başlandı. Empatik tepki
çalışma formları üzerinde duruldu, bazı üyelerin bazı bölümlerde empatik tepki
konusunda zorlandıkları görüldü. Bunun üzerine grup lideri bu bölümlerde yardımcı
oldu ve sorun ortadan kaldırıldı. Bu bölümler konusunda diğer üyelerin de fikirleri
alındı. İletişim konusuna geçildiğinde ise üyeleri şaşırtan, sözlü olmayan iletişimin,
sözlü iletişimden daha etkili olduğuydu. Üyeler, hareketlerin sözlerden daha etkili
olduğunu oturum sırasında fark ettiklerini ve bunu ilginç bulduklarını belirttiler. Grup
lideri etkili iletişim konusunda form 1 ve form 2’de yazılı olanları, jest ve mimiklerini
kullanarak ve rol yaparak uyguladı ve üyeler bu şekilde hem daha iyi öğrendiklerini
hem de eğlendiklerini vurguladılar. Oturum sonunda üyeler, bundan sonra
karşılarındaki kişilerin davranışlarına daha çok dikkat edeceklerini belittiler.
10. Oturumun özeti ve değerlendirilmesi:
Günlük yaşamda öğrenmiş oldukları becerilerini kullanıp kullanamadıkları
üzerinde duruldu. Birinci oturumdan başlanarak tüm süreç değerlendirildi.
Başlangıçta belirlemiş oldukları amaçlarına ne kadar ulaşabildikleri üzerinde
konuşmaları istendi. Üyelerin grup liderine, geçirilmiş olan sürece ve diğer grup
üyelerine karşı olumlu duygularla süreci bitirdikleri gözlendi. Üyeler sürecin bitmesi
nedeniyle biraz üzüntülü olduklarını ifade ettiler. Grup lideri 10 oturumluk bu süreçte
öğrendiklerini, yaşamlarında karşılaştıkları duygusal sorunlarda ve kullanabildikleri
diğer alanlarda kullanmalarının önemini belirttikten sonra oturum sonlandırıldı.
154
EK 3
PLASEBO GRUBUNA YAPILMIŞ OLAN UYGULAMALARIN ÖZET VE DEĞERLENDİRİLMESİ
1. hafta: Öğrencilerle oturum saatine ve gününe karar verilmesi ve etkinliklerin onlar
tarafından belirlenmesi
2. hafta: En sevdikleri videoların izlenmesi ve sevilme sebebinin açıklanması
3. hafta: En sevdikleri kitapları tanıtmaları ve sebebini açıklamaları
4. hafta: En sevdikleri müziklerin dinlenmesi ve değişik zevklerin bir arada
olabileceğini görmeleri
5. hafta: En beğendikleri fıkralardan anlatmaları ve beraberce gülmenin tadına
varma
6. hafta: “Tabu” isimli oyunu oynayarak kelimeleri anlatmaya çalışma, iyi dinlemenin
ve konuşmadaki ipuçlarına dikkat etmenin önemini anlama
7. hafta: Oturumları sonlandırma ve etkinlikler hakkında fikir alış-verişi yapma
1. Oturumun özeti ve değerlendirilmesi
Grup üyeleri birbirlerini tanımadıkları için önce üyeler kendilerini tanıttı. Daha
sonra grubun hangi gün ve saatte toplanacağı belirlendi. Grubun amacı ile ilgili bilgi
verildi. Üyelerden bazıları, neden kendilerinin seçilmiş olduğunu sordular.
Araştırmacı kendilerinin bu gruba seçilmelerinin tamamıyla tesadüfî olduğunu
açıkladı. Yapılacak toplantılarda ne gibi etkinliklerin yer almasını istedikleri
konusunda kendilerinden görüş bildirmeleri istendi. Tüm grubun katılımıyla, 5 etkinlik
belirlenerek yazıldı ve grup üyelerine dağıtıldı.
2. Oturumun özeti ve değerlendirilmesi
İlk oturumda kararlaştırıldığı gibi grup üyeleri ile getirdikleri videolar
projeksiyon yardımıyla izlendi. Daha çok komik videolar getirmeleri dikkat çekiciydi.
Grup üyelerine bunun nedeni sorulduğunda bu şekilde sınav stresini azalttıklarını
söylediler. Bazıları ise korku videolarını izlediklerini çünkü bu videoların
heyecanlandırdığını belirttiler. Grup lideri oturumu özetledi ve bir sonraki oturumda
hangi etkinliğin yapılacağı hatırlatıldı.
155
3. Oturumun özeti ve değerlendirilmesi
İkinci oturumda kararlaştırılmış olduğu üzere bu oturumda her üye sevdiği ve
gruba tanıtmak istediği bir kitap getirdi. Her üye getirmiş oluğu kitabı tanıttı. Kitap
tanıtımı bittikten sonra grup lideri katılımcılardan, bu kitapları tercih etmelerinin
nedenlerini düşünmelerini ve grupla paylaşmalarını istedi. Erkeklerin macera
kitaplarını (Harry Potter, Şimşek Hızı, Dört Kafadarlar…), kızların ise aşkla ilgili
dramatik kitapları (Yüreğim Seni Çok Sevdi, Sevmek Her Şeydir) okudukları
anlaşıldı. Bu kitapları sürükleyici ve heyecan verici olduğu için tercih ettiklerini
söylediler. Paylaşımlardan sonra katılımcılara, getirmiş oldukları kitaplardan,
beğendikleri bir ya da birkaç paragrafı okuyabileceği söylendi. Katılımcılar
kitaplardan beğendikleri bölümleri okumaya başladılar. Okunan paragraflar üzerinde
konuşmalar yapıldı ve oturum sonlandırıldı. Grup lideri oturumu özetledi ve bir
sonraki oturumda yapılacak olan etkinliği hatırlattı.
4. Oturumun özeti ve değerlendirilmesi
Grup üyeleriyle en sevdikleri müzikler dinlendi. Her grup üyesinin farklı müzik
türünden hoşlandığı ortaya çıktı. Kimisinin yerli pop müzik (Hande Yener, Bengü…)
dinlediği, kimisinin rap (Sagopa Kajmer) dinlediği, kimisinin de rock müzik (Emre
Aydın) dinlediği görüldü. Böylece grup üyeleri herkesin farklı zevklerinin olabileceğini
ve bunların paylaşılabileceğini fark ettiler. Grup lideri de bu farkındalığa vurgu yaptı.
Katılımcılar etkinlikten hoşlandıklarını ifade ettiler. Uygulama grup liderinin süreci
özetlemesi ve bir sonraki etkinliğin hatırlatılmasıyla sonlandırıldı.
5. Oturumun özeti ve değerlendirilmesi
Grup üyeleri beğendikleri fıkralardan (Nasreddin Hoca ve Karadeniz
Fıkraları) anlattılar ve beraberce gülüp eğlendiler. Grup lideri arkadaşlarla
eğlenmenin daha zevkli olduğunu vurguladı. Grup üyelerinden bazıları arkadaşlarla
yapılabilecek etkinliklere örnekler vererek arkadaş olmanın ve birlikte zaman
geçirmenin önemini belirttiler. Ayrıca grup lideri bu tür etkinliklere katılarak yeni
arkadaşlar edinebileceklerinden bahsetti. Üyeler bu paylaşımdan memnun
kaldıklarını ifade ettiler. Grup liderinin süreci özetlemesiyle ve bir sonraki etkinliği
hatırlatmasıyla oturum sonlandırıldı.
156
6. Oturumun özeti ve değerlendirilmesi
Önce grup lideri tarafından “Tabu” oyununun kuralları açıklandı ve grup lideri
bir örnek oyun gösterdikten sonra üyeler iki gruba ayrıldı ve kendi gruplarına asıl
kelimeyi kullanmadan, başka kelimeler kullanarak asıl kelimeyi buldurmaya
çalıştılar. Katılımcılar oyunda çok eğlendiklerini söylediler. Grup liderinin yapılanları
özetlemesiyle oturum sona erdi.
7. Oturumun özeti ve değerlendirilmesi
Üyelerle son toplantı yapıldı. Sohbet havasında yapılmış olan oturumlardan
bahsedildi. Üyeler memnuniyetlerini dile getirdiler. Grup lideri de düşüncelerini
paylaştıktan sonra oturum sona erdi. Grup lideri, üyelerden Duygusal Zeka Yeterlilik
Ölçeği’ni doldurmalarını istedi.
157
EK 4
DUYGUSAL ZEKA YETERLİLİK ÖLÇEĞİ Öğrencinin Adı Soyadı: Cinsiyeti: Kız ( ) Erkek ( )
5 4 3 2 1
1. Genellikle neşeli olduğum söylenir.
2. Tek başıma çalıştığımda daha başarılı olurum.
3. Kolaylıkla arkadaş edinirim.
4. Aynı fikirde olmadığım zaman bunu rahatlıkla söylerim.
5. Sabırsız ve telaşlı birisi olduğumu düşünüyorum.
6. Grup çalışmalarında daha başarılı olurum.
7.Onlardan farklı düşünsem de bunu arkadaşlarıma söylemekten
çekinmem.
158
EK 5
KİŞİSEL BİLGİ FORMU
Vermiş olduğunuz bilgiler Duygusal Zeka ile ilgili olan yüksek lisans tezimin
kapsamı dışında kullanılmayacaktır. Sizi yansıtıcı bilgileri, boşlukları doldurarak ve
seçeneklerden size uygun olanı işaretleyerek belirtiniz.
Gereken önemi gösterdiğiniz için teşekkür ederim.
Şahnur TUFAN
A.Ü. RPD Programı Yüksek Lisans Öğrencisi
Adınız Soyadınız:
Yaşınız:
Cinsiyetiniz: ( ) Kız ( ) Erkek
Kardeş sayınız:
Babanızın eğitim durumu:
a)Okur-yazar değil b)Okur-yazar c)İlkokul d)Ortaokul e)Lise f)Üniversite
Annenizin eğitim durumu:
a)Okur-yazar değil b)Okur-yazar c)İlkokul d)Ortaokul e)Lise f)Üniversite
Babanızın mesleği:
Annenizin mesleği:
Aylık geliriniz:
Sosyo-ekonomik düzeyinizi nasıl algılıyorsunuz? a) Düşük b)Orta c)Yüksek
Ailenizin oturduğu yer: a)Şehir b)Kasaba c)Köy
159
EK 6
160
161
162
163
164