Upload
others
View
2
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
AKDOĞAN (EĞİRDİR-ISPARTA) VE SİPAHİLER (SÜTÇÜLER) ARASININ JEOLOJİSİ VE DOLOMİTLERİN PETROGRAFİK İNCELEMESİ
Fatma TEKKANAT
Danışman: Yrd. Doç. Dr. Kamil YILMAZ
YÜKSEK LİSANS TEZİ JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI
ISPARTA-2011
i
İÇİNDEKİLER Sayfa
İÇİNDEKİLER ..................................................................................................... i
ÖZET .................................................................................................................... iii
ABSTRACT ......................................................................................................... iv
TEŞEKKÜR ......................................................................................................... v
ŞEKİLLER DİZİNİ ……………………………………………………….......... vi
ÇİZELGELER DİZİNİ ………………………………………………………..... viii
1. GİRİŞ ………………………………………………………………………… 1
1.1. Çalışmanın amacı ve kapsamı ……………………………………………. 1
1.2. Çalışma alanının yeri ……………………………………………………... 1
1.2.1. Coğrafya …………………………………………………………………. 1
1.2.1.1. Jeomorfoloji ……………………………………………………………. 1
1.2.1.2. İklim ve bitki örtüsü ……………………………………………………. 3
1.2.1.3. Ekonomik durum ve ulaşım ……………………………………………. 4
2. KAYNAK ÖZETLERİ ………………………………………………………. 5
3. MATERYAL VE YÖNTEM ………………………………………………… 11
4. ARAŞTIRMA BULGULARI ………………....……………………............... 12
4.1. Stratigrafi……………………………………… ………………………….. 12
4.1.1. Alakırçay napı…………………………………………………………….. 12
4.1.1.1. Sofular formasyonu…………………………………………………….. 14
4.1.1.2. Yılanlı formasyonu ………………………………………….................. 16
4.1.2. Olistosromal melanj ……………………………………………………… 18
4.1.3. Kızıldağ harzburjiti………………………………………………............. 19
4.1.4. Kovada dolomiti ……...……………………………………………......... 22
4.1.5. Dulup Kireçtaşı……… …………………………………………............... 34
4.1.6. Alüvyon…….…………………………………………………………….. 36
4.2.Yapısal Jeoloji………………….…………………………………………… 36
4.3. Dolomitlerin oluşumları özellikleri………………………………………… 37
4.4.Kovada dolomitlerinin kaya kimyası ve endüstride kullanım özellikleri…… 41
4.5 Kovada dolomitlerinin mermer yatağı olarak değerlendirilmesi……………. 42
5. SONUÇLAR…………….…………………………………………………… 47
6.KAYNAKLAR…..... ………………………………………………………..... 49
ii
EKLER………………………………………………………………………….
ÖZGEÇMİŞ……………………………………………………………………...
52
53
iii
ÖZET
YÜKSEK LİSANS TEZİ
AKDOĞAN (EĞİRDİR-ISPARTA) VE SİPAHİLER (SÜTÇÜLER) ARASININ JEOLOJİSİ VE DOLOMİTLERİN PETROGRAFİK İNCELEMESİ
Fatma TEKKANAT
Süleyman Demirel Üniversitesi
Fen Bilimleri Enstitüsü Jeoloji Mühendisliği Anabilim Dalı
Danışman: Yrd.Doç. Dr. Kamil YILMAZ
Bu tez kapsamında Isparta- Akdoğan (Eğirdir) ve Sipahiler (Sütçüler) yöresinin
jeolojisi ve dolomitlerin petrografik incelemesi yapılarak, dolomitlerin ekonomik
önemleri irdelenmiştir. Bu alanlarda litolojik özellikleri ve yapısal konumları
oldukça karmaşık olan Mesozoyik yaşlı allokton konumlu kayalar bulunmaktadır.
Bölgede yüzeyleyen birimlerin tabanında Triyas-Ketase yaşlı kumtaşı, şeyl,
radyolarit ve çörtlerden oluşan allokton konumlu kayaçlar yer alır. Bu kayaçlar
kireçtaşı olistolit bloklarını içeren bir melanj ve peridotitik kayaçlar tarafından
tektonik olarak üzerlenmektedirler. Tüm bu istif Jura-Kretase yaşlı dolomit ve
kireçtaşlarından oluşan birimlerce üzerlenir. Elde edilen veriler, çalışma alanındaki
dolomitlerin geç diyajenetik evrede gömülme sırasında gelişen stilolitter ve mikro
çatlaklar boyunca gezinen Mg'lu suların etkisiyle oluştuklarına işaret etmektedir.
Bölge dolomitlerinin kimya özellikleri endüstriyel olarak demir çelik ve cam
sanayiinde kullanıma uygun özellikler sunmaktadır. Çalışma alanındaki dolomitler
doku, renk, tabaka kalınlığı, yayılım, rezerv, levha haline gelebilme ve cila alma gibi
özellikleri açısından mermer sektörünün beklentilerine cevap verebilecek önemli
potansiyel sunmaktadırlar.
Anahtar Kelimeler: Antalya napları, dolomit, mermer, Eğirdir, Isparta
2011, 52 sayfa
iv
ABSTRACT
M. Sc. Thesis
GEOLOGY OF THE AREA BETWEEN AKDOĞAN (EĞİRDİR-ISPARTA)
AND SİPAHİLER (SÜTÇÜLER-ISPARTA) DISTRICTS, AND PETROGRAPHICAL INVESTIGATION OF DOLOMITIC ROCKS
Fatma TEKKANAT
Süleyman Demirel University
Graduate School of Applied and Natural Sciences Department of Geology Engineering
Supervisor: Assist. Prof. Dr. Kamil YILMAZ
In this study, geological features of the area between Akdoğan (Eğirdir) and
Sipahiler (Sütçüler) districts in Isparta region, and petrographical aspects and
economical potential of dolomitic rocks have been investigated. Studied area also
include Mesozoic aged allocthonous units with very complex lithological properties
and structural positions. Triassic-Cretaceous aged allocthonous units comprising
sandstones, shale, radiolarite and chert levels present at the bottom of geological
units. These rocks are tectonically overlying by peridotitic rocks and a melange with
limestone olistolitic blocks. Overall units are overlying by Jurassic-Cretaceous aged
dolomite and limestone units. Obtained data indicate that the dolomitic rocks in the
studied area occured by the effect of both i) stilolites developing during the late
diagenetic embedding and ii) Mg-rich fluids circulating along with micro-fissures.
The chemical features of dolomitic rocks show suitable standarts for using in Iron -
Steel and Glass industries. Several defined parameters (e.g. colour, texture, thicknes,
distribution, reserve, block capacity and to be polishability) for studied dolomitic
rocks revealed that these rocks have important economical potential for marble
industry.
Key Words: Antalya nappes, dolomitic rocks, marble, Eğirdir, Isparta
2011, 52 pages
v
TEŞEKKÜR
Bu tez çalışması için beni yönlendiren, karşılaştığım zorlukları aşmamda yardımcı
olan değerli Danışman Hocam Yrd. Dr. Kamil YILMAZ’a teşekkürlerimi sunarım.
Tezimin her aşamasında desteğini aldığım, bilgi ve tecrübesi ile sıkıntılı
dönemlerimde hep yanımda olan, beni her zaman destekleyen ve bugün burada
olmama vesile olan hakkını ödeyemeyeceğim değerli hocam Yrd. Doç. Dr. Şemsettin
CARAN’ a, ders aşamasında ve literatür çalışmalarında yardımlarını aldığım değerli
hocam Doç. Dr. Hakan ÇOBAN’a teşekkürlerimi sunarım.
Yüksek lisansımı yaptığım dönemlerde her zaman yanımda olan eşim; Jeoloji
Mühendisi Osman TEKKANAT’ a İnce kesit yapımında bana yardımcı olan Mustafa
DİNÇER’e teşekkür ederim.
2210-YL-10 nolu proje ile tezimi maddi olarak destekleyen SDÜ Bilimsel Araştırma
Projeleri Yönetim Birimi Başkanlığı’na teşekkür ederim. Hayatımın her döneminde yanımda olan ve bugünlere gelmemde büyük emeği olan
ve hakkını hiçbir zaman ödeyemeyeceğim annelerim Gülseren KARABAŞ ve Huma
TEKKANAT’ a sonsuz sevgi ve saygılarımı sunarım.
Fatma TEKKANAT
ISPARTA, 2011
vi
ŞEKİLLER DİZİNİ
Şekil 1.1. Çalışma alanının yer bulduru haritası.............................................. 2
Şekil 1.2. Çalışma alanı yakın çevresinde genç tektonizmanın etkisiyle ortaya çıkan graben alanında gelişen Eğirdir ve Kovada göllerinden genel görünüm………………..……...……………………………….
3
Şekil 2.1.Antalya Karmaşığı(Napları) ve yakınçevresinin basitleştirilmiş jeoloji haritası….…………………………………………………….
6
Şekil 4.1. Çalışma alanı ve yakın çevresinin genelleştirilmiş tektono-stratigrafik sütun kesiti…………………....…………………………
13
Şekil 4.2. Sofular formasyonu’na ait kumtaşı ve çamurtaşı ardalanması…… 15
Şekil 4.3. Bölgede etkili tektonizma normal altta yer alan Sofular formasyonu’nun çamurtaşlarını yer yer tektonik dilimler şeklinde Yılanlı formasyonu’nun çörtleri üzerine itmiştir……………………
15
Şekil 4.4. Tektonizmaya maruz kalmış ve kıvrımlanma sunan çörtlerin görünümü…………………………………………………………… 17
Şekil 4.5. Yılanlı formasyonuna ait çörtlerin mostra görünümü……………. 17
Şekil 4.6. Yılanlı formasyonuna ait çörtler ve çamurtaşlarının ardalanmalı görünümü………………………………………………………… 17
Şekil 4.7. Olistosromal melanj içerisinde Dulup kireçtaşı dipsiz bloklar şeklinde bulunmaktadır……………………………………………… 19
Şekil 4.8. Kırmızı alterasyon rengine ve yeşil kırılma yüzeyine sahip harzburjitler………………………………………………………….. 21
Şekil 4.9. Kırmızı alterasyon rengine ve yeşil kırılma yüzeyine sahip harzburjit……………….…………………………………………………… 21 Şekil 4.10. Harzburjitlerin hâkim olan mineral bileşenlerinden olivin ve
ortoproksenlerden görünüm…………………………………………. 21 Şekil 4.11. Koyu yeşil yağımsı parlaklığa sahip serpantinitlerin genel
görünümü……………………………………………………………. 22 Şekil 4.12. Kızıdağ harzburjitleri içerisinde etrafı dunit zarfı ile kuşatılmış
kromit merceğinden genel bir görünüm…………………………….. 22 Şekil 4.13. Kovada dolomitleri Dulup kireçtaşlarının tabanının gözlendiği
alanlarda mostra vermektedir……………………………………….... 24 Şekil 4.14. Kovada dolomitleri Dulup kireçtaşlarının tabanınında sarp bir
yamaç üzerinde mostralar sunmaktadır…………………………….... 24
Şekil 4.15. İri kristalli dolomitlerin mostralarından yakın görünüm………... 25
Şekil 4.16. Kahve renkli kristalize dolomitlerin el örneklerinden bir görünüm……………………………………………………………… 25
vii
Şekil 4.17. İri kristalli dolomitlerin incekesitlerinden mikroskobik görünüm……………………………………………………………… 26
Şekil 4.18. İri kristalli dolomitlerin mostralarından bir görünüm……………. 27
Şekil 4.19. İri kristalli dolomitlerin mostralarından bir görünüm…………… 27
Şekil 4.20. İri kristalize dolomitlerin mostraları üzerinde açılmış mermer ocağı……………………………………………………………….. 28
Şekil 4.21. Dolomitler içerisinde örümcek ağına benzer şekilde çatlaklar gelişmiş ve bu çatlaklar ince kristalli dolomitlerce doldurulmuştur… 28
Şekil 4.22. Örümcek ağı dokusunun geliştiği iri kristalli dolomitlerin plaka görünümü……………………………………………………………. 29
Şekil 4.23. İnce kristalli dolomitlerin ince kesitlerinden mikroskobik görünüm……………………………………………………………. 29
Şekil 4.24. İnce kristalli dolomit mostrasının yakından görünümü.Açık kahve renkli dolomitler breşik bir görünüm almıştır………………… 30
Şekil 4.25. İnce kristalli bej renkli dolomitlerin el örneğinde görünümü……. 30
Şekil 4.26.Tabaka izlerinin nispeten korunduğu ince kristalli dolomit mostrasının görünümü……………………………………………… 31
Şekil 4.27.Breşik bir görünüm kazanmış ince kristalli dolomitlerin yakın mostra görünümü…………………………………………………..
31
Şekil 4.28. Çok kırıklı (breşik) olan ince kristalli dolomitlerin çatlakları boyunca dolomit mineralleri bağlayıcı olacak şekilde gelişmiştir…. 32
Şekil 4.29. Breşik taneleri birbiriyle tutturulmamış ince kristalli dolomitlerin mostra görünümü………………………………………………. 32 Şekil 4.30. Breşik taneleri birbiriyle tutturulmamış ince kristalli dolomitlerin
yakından görünümü………………………………………………… 33
Şekil 4.31.Dulup kireçtaşı mostralarında belirgin olan tabakalı görünüm…. 34
Şekil 4.32. Dulup kireçtaşı yer yer melanj içerisine düşmüş çok büyük bloklar şeklinde gözlenmektedir. …………………………………… 35
Şekil 4.33. Kireçtaşı olistolitlerinden yaygın olan bej renkli seviyeler……… 35
Şekil 4.34. Çamurtaşı-vaketaşı fasiyeslerinde karbonatlardan yapılı olan Dulup kireçtaşlarının mikroskobik görünümü……………………… 35
Şekil 4.35. Bahamalarda evaporatif ve tatlı, meteorik su ile deniz suyunun karışımı sonucu dolomit oluşumunu gösteren diyagram…………… 39
Şekil 4.36. Emperador plaka örnekleri……………………………………. 45
Şekil 4.37. Emperador plaka örnekleri……………………………………… 46
viii
ÇİZELGELER DİZİNİ
Çizelge 4.1. Kovada dolomitlerinin major element analiz sonuçları…………... 42
Çizelge 4.2. Dolomitlerin Sınıflandırılması……………………………………. 42Çizelge 4.3. İsdemir, Erdemir, Fiifle Cam ve Kardemir’de kullanılan
dolomitlerin kimyasal özellikleri………………………………………. 42
Çizelge 4.4.Endüstriyel hammadde olarak mermer sınıflaması……………….. 44
1
1.GİRİŞ
1.1. Çalışmanın amacı ve kapsamı
Bu çalışma, Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Jeoloji
Mühendisliği Anabilim Dalında yüksek lisans tezi olarak hazırlanmıştır. Bu çalışma
ile kuzeyde Akdoğan (Eğirdir) ve güneyde Sipahiler (Sütçüler) köyleri arasında
yüzeylenen kayaçların (i) jeolojik özelliklerinin ortaya konması, (ii) petrografik
tanımlamalarının yapılması ve (iii) jeolojik, petrografik ve yapısal özelliklerine
dayalı ekonomik önemlerinin tartışılması amaçlanmıştır. Bu kapsamda (i) çalışma
alanı yakın çevresinin jeolojisi literatür ve saha çalışmaları ile deneştirilmiş, (ii)
dolomitlere ait örneklerin mineralojik, petrografik ve kaya kimyasal incelemeleri
gerçekleştirilmiş ve (iii) elde edilen tüm veriler değerlendirilerek bölge
dolomitlerinin oluşum özellikleri ve ekonomik potansiyelleri ortaya konulmuştur.
1.2. Çalışma alanının yeri
İnceleme alanı Akdeniz bölgesinde Isparta ili Eğirdir ilçesi sınırları içerisinde
yüzeylenen karbonat kayaçların bir bölümünü kapsamaktadır. Özellikle Akdoğan ve
Sipahiler köyleri yakın çevresinde yüzeylenen dolomitik kayaçlar üzerinde
odaklanılmıştır (Şekil 1.1).
1.2.1. Coğrafya
1.2.1.1. Jeomorfoloji
Bölge jeomorfolojisi önemli jeolojik olaylar neticesinde şekillenmiştir. Bunlardan
başlıcası bindirmeli tektonizmadır. Paleosen öncesinde bölgede bindirmeli
tektonizma etkin olmuş ve bu süreçte bindirme zonları boyunca ezilmeler ve kıvrımlı
yapılar gelişmiştir. Kırıntılı sedimanter seriler üzerine bindirmeyle gelen karbonat
kayaçlar bölgede en sarp topografyayı (Dulup Dağı) oluşturmaktadır. Alt
Miyosen ve sonrasında ise bölgede çekme gerilmelerinin etkisiyle grabenleşme etkin
2
Şekil 1.1. Çalışma alanının yer bulduru haritası (Google Earth’ten uyarlanmıştır).
3
olmuştur. Grabenleşme süreci Hoyran-Eğirdir-Kovada hattının neredeyse tamamen
yükseltilerle çevrelenmesine neden olmuştur. Bölgedeki göller de bu genç
tektonizmanın ürünü olarak ortaya çıkmışlardır (Şekil 1. 2). Bölgedeki akarsuların
debileri mevsimlere bağlı olarak değişiklikler gösterir. Kurak ve sıcak geçen yaz
aylarında derelerin birçoğu kurumakla birlikte bazı dereler akışını sürdürmektedir.
1.2.1.2. İklim ve bitki örtüsü
Yöre genellikle Akdeniz iklimi ile karasal iklim etkisi altındadır. Genellikle iklim
koşulları serttir ancak karasal iklimden daha yumuşaktır. Kış ayları soğuk ve yağışlı,
yaz ayları sıcak ve kuraktır. Yöre bitki örtüsü bakımından genel olarak Akdeniz bitki
örtüsünün özelliklerini yansıtır. Arazinin yüksek kesimlerinde çam ve meşe
ağaçlarına rastlanır. Özellikle Eğirdir Gölü çevresinde ve diğer bazı alanlarda büyük
ölçekte elma yetiştiriciliği çalışmaları yapılmaktadır.
Şekil 1.2. Çalışma alanı yakın çevresinde genç tektonizmanın etkisiyle ortaya çıkan
graben alanında gelişen Eğirdir ve Kovada göllerininden genel görünüm(Google Earth’ten uyarlanmıştır).
4
1.2.1.3. Ekonomik durum ve ulaşım
Çalışma alanının ve yakın çevresinin yüksek ve engebeli kısımlarında, uygun tarım
şartları mevcut olmadığı için küçükbaş hayvancılık yapılır. Engebenin düşük ve
toprağın verimli olduğu ovalarda ise tarıma dayalı bir bölge ekonomisi gözlenir.
Meyvecilik en önemli tarım ürünleridir. Çalışma alanı Isparta merkezine yaklaşık 45
km. uzaklıktadır.
5
2. KAYNAK ÖZETLERİ
Toroslar’a ilişkin ilk araştırmalar 19. yüzyılın sonlarında başlamasına rağmen
ayrıntılı jeolojik incelemeler 1940’lı yıllarıda başlar.
Blumenthal (1963), bölgede geniş kapsamlı çalışmalar yapmış, Isparta büklümünü ve
ofiyolitik kayaçların sürekliliğini göstermiştir.
Brunn ve Diğerleri (1971), Isparta Büklümü Doğusunda Otokton ve Allokton
Birimlerin Stratigrafisi (Batı Toroslar) adlı çalışmalarında, çok farklı ortam
koşullarında oluşmuş kaya birimlerinin yüzeylendiği Batı ve Orta Toroslar’da,
otokton kaya birimleri üzerinde yerleşim yaşları farklı, allokton kütlenin yaygın
olarak bulunduğunu belirtmişler ve yerleşim yaşlarına göre bu allokton kütleleri;
Likya napları (Orta Miyosen), Beyşehir-Hoyran-Hadim napları (Eosen sonu) ve
Antalya napları (Paleosen-Eosen) olarak adlandırmışlardır (Şekil 2.1).
Dumont ve Kerey (1975), Isparta Büklümü Doğusunda Otokton ve Allokton
Birimlerin Stratigrafisi (Batı Toroslar) adlı çalışmalarında Dulupdağı çevresindeki
birimlerin Tahtalıdağ napını oluşturan istifler olduğunu belirtmişler ve bu istifin
olistrosromal birim üzerine yersel olarak itilmiş Dogger yaşlı paraotokton Kovada
dolomiti (altta) ve Malm-Senomaniyen yaşlı paraotokton Dulup kireçtaşını (üstte)
kapsadığına değinmişlerdir. Ayrıca Dulup kireçtaşının yaklaşık 500 m kalınlık
gösterdiğini ifade etmişlerdir. Araştırmacılar, Eğirdir güneyinde değişik havzalarda
oluşmuş kayaları kapsayan ayrı birlikler saptamışlar ve bunları sırasıyla Karacahisar
Birliği, Ofiyolitli Birlik ve Dulup Birliği olarak adlandırılmışlardır. Yazarlar,
Karacahisar Birliği içinde biri güneybatıda, diğeri ise kuzeydoğuda olmak üzere
başlıca metasedimanter kayalardan ve yumrulu kireçtaşlarından oluşan iki değişik
tipte Paleozoyik temel ayırtlamıştır. Aynı yazarlara göre Paleozoik temellerin üzerine
Mesozoyik serileri transgressif olarak gelir. Triyas’tan Üst Kretase’ye dek değişen
Mesozoyik birimleri alttan üstte doğru Bahçeevleri formasyonu, Hacıilyas
formasyonu, Kasımlar formasyonu ve Menteşe dolomiti, Alakilise Kireçtaşı ve
Eşekini kireçtaşından oluşur.
6
Şekil 2.1. Antalya Karmaşığı (Napları) ve yakın çevresinin basitleştirilmiş jeoloji haritası (Gutnic vd. (1979), Poisson vd. (2003) ve Alpan vd. (1964) den
deneştirilerek hazırlanmıştır).
7
Dumont (1975) Isparta Açısının kuzeye doğru meydana getirdiği V’de eski
Paleocoğrafik hiçbir ize rastlamadığını ve Üst Kretase üzerinde yer almış olan
napların tek allokton sistem meydana getirdiğini savunur.
Özgül (1976) Toroslar’da Kambriyen – Tersiyer aralığında çökelmiş ve birbirinden
değişik havza koşullarına yansıtan birliklerin yer aldığını belirtmiştir. Bağıl
stratigrafi konumları, kapsadıkları kaya birimleri ve günümüzdeki yapısal
konumlarıyla birbirlerinden ayrılan bu birlikler yazar tarafından Bolkar Dağı Birliği,
Aladağ Birliği, Geyik Dağı Birliği, Alanya Birliği, Bozkır Birliği ve Antalya Birliği
olarak adlandırılmıştır. Yazara göre, birlikler birbirleriyle anormal dokanaklı olarak
Toros kuşağı boyunca yüzlerce km yanal devamlılık gösterirler ve çoğunlukla
birbirleri üzerinde allokton örtüler oluştururlar.
Poisson (1977) Beydağlarını oluşturan karbonat kayalarının stratigrafisini ortaya
koymaya çalışmıştır ve bunların Liyas’tan Senoniyen’e kadar resifal kireçtaşları
olarak devam ettiğini, Senoniyen’in ise pelajik kireçtaşlarından oluştuğunu
belirtmiştir.
Ricou (1980) Toros kuşağını oluşturan karbonat ekseninin Toroslar’dan başlayarak
Beydağları ve Anamas Dağı’nı içine alarak Silifke dağlık bölgesine dek uzanan bir
otokton kaya istifi olduğunu savunur. Yazar bu bağıl otoktonun kuzey kanadında
Kretase sonundan Miyosen’e kadar çeşitli aşamalarda yerleşmiş radyolorit ve
ofiyolitler kapsayan napların yer aldığını belirtir. Yazar ayrıca, kuzey kanat üzerinde
Likya Napları, Beyşehir - Hoyran Napları, Hadım Napı ve Bozkır Birliği’nin yer
aldığını ve tüm bu napların kuzey kökenli olduğuna değinir. Diğer taraftan bağıl
otokton karbonat ekseninin güney bölümünde Antalya’nın ofiyolitli ve radyolaritli
napları ve allokton Alanya metamorfik masifi yer alır.
Koçyiğit (1981) Toros karbonat platformunun, özellikle Mesozoyik, Alt Tersiyer
sırasında oluşmuş örnek istiflerinden birinin, Isparta Büklümü kuzey iç kenarında
(Hoyran Havzası) yüzeylediğini belirtir. Yazara göre, bölgedeki karbonat istifi
8
GB’dan KD’ya doğru aşamalı bir deniz ilerlemesiyle gelişmiş tipik neritik
karbonatlardan oluşur. Yazar, Üst Triyas, Üst Lütesiyen aralığında süreklilik sunan
istifin Mastrihtiyen’e değin yalnızca litoral neritik özellikli karbonatlarla temsil
edilirken, Mastrihtiyen – Üst Lütesiyen sırasında, aynı zamanda yerel pelajik
fasiyesin de gelişmeye başladığını, tortullaşmanın en sonunda filiş fasiyesiyle
sonlandığını belirtir.
Waldron (1982), “Antalya Karmaşığı Kuzeydoğu Uzanımının Isparta Bölgesindeki
Stratigrafisi ve Sedimanter Evrimi” adlı çalışmasında, Antalya karmaşığının (Antalya
napları) Batı Toroslar’ın Isparta dirseğine yerleşmiş olan ve başlıca Mesozoyik yaşlı
kayalardan oluşan allokton bir topluluk olduğunu belirtmiştir. Bu karmaşığın
kuzeydoğu bölümünde, Eğridir Gölü doğusunda iki grup tanımlamıştır. Bunlardan
Pazarköy grubunun mafik lavlar, radyolaritler, çamurtaşları, türbüditik kireçtaşları ve
palejik kireçtaşlarını içerdiğini, Yuvalı grubunun ise tamamen sığ deniz
karbonatlarını kapsayan formasyonlardan oluştuğunu ifade etmiştir. Bunlardan başka
harzburjitler ve oldukça geniş yayılımlı melanj ve megabreşlere de değinilmiştir.
Araştırmacı Antalya karmaşığının kuzeydoğu uzanımının, Mesozoyik yaşlı bir kıta
kenarının karmaşık paleocoğrafyasını yansıtan bir yöreyi simgelediğini savunur.
Devamlı karbonat banklarının(Yuvalı grubu) derin deniz çökel ortamlarıyla
(Pazarköy grubu) çevrildiğine, bu bölgenin Üst Kretase zamanında kuzeydoğu yönlü
bindirme faylarıyla deformasyana uğradığına ve bölgede Tersiyer yaşlı
deformasyonların etkilerinin olduğuna da değinilmiştir.
Poisson et al., (1984), Isparta büklümü ile ilgili çalışmalarında, büklümün batı
kanadında Beydağları karbonat platformunun, doğu kanadında ise Anamas-Akseki
platformunun bulunduğunu, Antalya naplarının orijininin bu iki platform arasında
yer alan pelajik basenden kaynaklandığını ileri sürmüşlerdir.
Yalçınkaya vd. (1986) bölgedeki birimleri otokton ve allokton birimler olarak
tanımlamışlardır. Isparta büklümünü de kapsayan çalışma alanında yüzeylenen kaya
birimleri arasındaki stratigrafik ve yapısal ilişkileri araştırarak, değişik zamanlarda
bölgeye yerleşmiş Allokton kütlelerin yayılımlarını haritalamışlardır. Araştırıcılar,
9
Antalya Napları olarak bilinen allokton kaya birimlerinin platformda yer yer çökelen
rift çökelleri ve otokton olduğunu, bunların platform çökelleri ile yanal ve düşey
yönde geçişli olduğunu savunurlar. Allokton varsaydıkları birimlerin ofiyolitlerle
birlikte İzmir-Ankara zonundan kaynaklandığını, Üst Kretase – Paleosen’de
Menderes Masifi güneyinde, Üst Paleosen – Alt Eosen’de Anadolu Torid platformu
güneyinde yerleştiğini vurgularlar.
Şenel vd. (1992) Eğirdir – Yenişarbademli – Gediz – Geriş – Köprülü civarında
yapmış oldukları çalışmalarında Prekambriyen’den günümüze kadar oluşmuş kaya
birimlerinin yüzeylendiğini ve konumlarının allokton, otokton veya göreli otokton
olduğunu belirtirler. Allokton konumlu olanları Antalya napları ve Alanya napı,
otokton veya göreli otokton olduğunu belirtirler. Allokton konumlu olanları ise
Beydağları – Karacahisar ve Anamas – Akseki otoktonları olarak tanımlarlar.
Beydağları – Karacahisar otoktonlarının birbirinden az çok stratigrafik farklılıklar
göstermesine karşılık Beydağları Karacahisar otoktonu olarak birlikte ele alındığını
belirtirler.
Bozcu (1996) Eğirdir (Isparta) güneydoğusunda yaptığı çalışmada bölgenin ayrıntılı
jeoloji ve yapı haritasını hazırlamıştır. Ayrıca Kasımlar ve Karacahisar bölgesinde
yüzeyleyen Mesozoyik yaşlı kırıntılı ve karbonatlı tortulların petrol ana kayası ve
hazne kaya olabilme özelliklerini araştırmış, Kasımlar formasyonunun orta veya
zayıf derecede bir ana kaya özelliği taşıdığını belirtmiştir.
Poison et al. (2003), Isparta Büklümü’nün tektonik gelişimi ile ilgili yaptıkları
jeolojik yorumda; tabandan en üste doğru önce Beydağları otoktonunun, sonra Geç
Kretase-Paleosen’de Antalya napının (Isparta Çay formasyonu) bölgeye yerleştiğini,
Erken-Orta Miyosen’de denizel tortullaşmanın Antalya napı ve Beydağları karbonat
platformu üzerinde uyumsuz olarak geliştiğini belirtmiştir.
Tezin ana konusu olan dolomite gelince, dolomit oluşumu oldukça karmaşık ve
problemli konu olduğundan, bu konuda değişik oluşum modelleri ortaya konulmuş
ve pek çok teori öne sürülmüştür. Hardie (1986) bu konuda önemli değerlendirmeler
10
yapmış ve dolomitleşmenin erken ve geç diyajenetik olarak iki evrede
oluşabileceğine değinmiştir. Erken diyajenetik olanlar depolanma veya hemen
sonrasında gelişirler ve oluştukları ortamsal koşulları yansıtırlar. Evaporitik
dolomitler (Deffeyes vd., 1964; İlling ve diğ., 1965; Behrens ve Land, 1972;
Patterson ve Kinsman, 1982), karışım suyu dolomitleri (Hashaw vd., 1985) ve
denizel dolomitler gibi (Land, 1985). Evaporitik dolomitler, karasal iklimde
buharlaşmanın yoğun olduğu gelgit üstü ortamlarında yaygındırlar. Bunlar jips-
anhidrit-dolomit gibi bir mineralojik toplulukla birlikte veya evaporitlerin yıkanması
ile kovuklu dolomit şeklinde oluşabilirler (İlling ve diğerleri, 1965). Karışım suyu
(deniz suyu-tatlı su) dolomitleri çoğunlukla beraberinde evaporit bulundurmayan
platform tipi kireçtaşlarının dolomitleşmesini açıklamak için kullanılmaktadır. Deniz
suyu dolomitleşme modeli ise kalın ve masif platform dolomitlerinin oluşumunda
gerekli olan yüksek orandaki Mg kaynağının doğrudan deniz suyundan sağlandığı
görüşüne dayanılarak ortaya atılmıştır (Varol ve Magaritz, 1992). Geç diyajenetik
dolomitleşme, epijenetik evrede veya gömülme sırasında gelişen stilolitter ve mikro
çatlaklar boyunca gezinen Mg'lu suların yol açtığı dolomitleşme olarak
tanımlanmıştır (Zenger, 1983). Ayrıca gömülme sırasında şeyllerden atılan Mg'lu
eriyikler ile (McHargue ve Price. 1982) hidrotermal kökenli Mg'ca zengin eriyiklerin
(Matsumoto vd. 1988; Radke ve Mathis. 1980) komşu kireçtaşı bölgeleri için
dolomitleştirici etki oluşturabildiğine değinilmektedir.
11
3. MATERYAL VE YÖNTEM
Bu tez çalışması 2010 ve 2011 yıllarında arazi çalışmaları ve laboratuar araştırmaları
olarak iki bölüm altında gerçekleştirilmiştir. Arazi çalışmalarında 1/25.000 ölçekli
topoğrafik haritalardan yararlanılmıştır. Bölgenin jeoloji haritası Dulup Dağı
karbonatları ve yakın çevresindeki bütün litolojileri kapsayacak şekilde literatür
deneştirmeleri de dikkate alınarak hazırlanmıştır. Dulup dolomitleri ile ilgili olarak
jeolojik ve litolojik gözlemler ve numune alım çalışmaları yapılmıştır. Sahadan
alınan örneklerin ince kesitleri hazırlanmış ve bu ince kesitlerden ilgili kayaç
örneklerinin petrografik tanımlamaları yapılmıştır. Petrografik gözlemler dijital
olarak fotoğraflanmış ve değerlendirilmiştir. Dolomitlerden alınan kaya örneklerinin
ana-oksit analizleri ACME (Kanada) laboratuarında yaptırılmıştır. Yapılan saha ve
laboratuar çalışmalarından elde edilen jeolojik, petrografik ve jeokimyasal veriler
literatür eşliğinde değerlendirilmiş ve rapor olarak sunulmuştur.
12
4. ARAŞTIRMA BULGULARI
4.1. Stratigrafi
Çalışma alanı ve yakın çevresinde Antalya Karmaşığına (Naplarına) ait farklı yaş ve
litolojilerle temsil edilen, farklı ortam koşullarını yansıtan çökel kaya toplulukları ile
magmatik kayaçlar yer almaktadır (Ek 1) Bunlar allokton konumludurlar. Allokton
birimler tektonostratigrafik olarak alttan üste doğru; Alakırçay napı, olistosromal
melanj, Kızıldağ harzburjiti, Kovada dolomiti ve Dulup kireçtaşıdır. Otokton tek
birim ise alüvyondur (Şekil 4.1).
4.1.1. Alakırçay napı (Ma)
Antalya naplarının alt orta bölümüne karşılık gelen birimleri kapsayan nap, Şenel ve
diğ. (1981) tarafından adlandırılmıştır. Nap sistemi içerisindeki birimler bölgede
Waldron (1982) tarafından Pazarköy grubu olarak isimlendirilmiştir. Poisson (1977)
nap sistemine ait birimleri Isparta Çay formasyonu adını vermiştir. Birim tektonik
hareketlerden fazla etkilendiği için içerisindeki litolojilerin stratigrafik konumlarını
belirlemek oldukça güçtür. Bundan dolayı, bu çalışmada daha tanımlayıcı olduğu
düşünülerek Alakırçay napı ismi tercih edilmiştir. Bu nap sistemi çalışma alanı yakın
çevresinde birbiriyle yanal ve düşey yönde girik, formasyon mertebesinde
ayırtlanmış pek çok birimi kapsar (Şenel ve diğ., 1981; Waldron, 1982). İnceleme
alanında ise çamurtaşı, kumtaşı, kalkarenit ve Halobialı kireçtaşı gibi çökel
kayalardan oluşan Sofular formasyonu ve tabakalı çört ve çamurtaşlarından oluşan
Yılanlı formasyonu ile temsil olunur. Bölgede Alakırçay nap sistemi içerisindeki
çökel kayalar genellikle ince tabakalıdır, çoğunlukla çamurtaşları ve çörtlerle temsil
olunurlar ve yoğun kıvrımlanma gösterirler. Bu kayalar bindirme faylarının etkisiyle
tekrarlanan tektonik dilimler oluşturacak şekilde deformasyona uğramışlardır.
Deformasyonun oldukça karmaşık etkili olduğu inceleme alanında karmaşık tektonik
dilimlenmeler tektonik melanjlar oluşturmuştur. Dolayısıyla yoğun tektonik
dilimlenmenin oluştuğu bölgede, nap sistemine ait formasyonlar aşırı derecede
deformasyon geçirmiş, kırılmış, kıvrımlanmış, ekaylanmış ve kaotik (karmaşık) bir
yapı kazanmıştır. Bu nedenle çalışma alanının jeoloji haritası hazırlanırken bu nap
13
Şekil 4.1. Çalışma alanı ve yakın çevresinin genelleştirilmiş tektono-stratigrafik sütun kesiti.
14
sistemine ait formasyonların ayırdı yapılamamış ve Alakırçay napı olarak
haritalanmışlardır. Ancak çalışma alanı dışındaki bazı alanlarda bu ayırtlamaların
yapıldığı dikkate alınarak nap sistemine ait formasyonlar stratigrafik sütün kesitte ve
metin içerisinde ayrı ayrı sunulmuştur. Alakırçay naplarına ait birimler çalışma
alanının kuzeyinde Akdoğan köyü çevresinde ve orta kesimlerde Yuvalı ve Sipahiler
köyleri arasında geniş yayılımlar sunmaktadırlar (Ek 1). İnceleme alanında nap
siteminin tabanı gözlenmez ancak üst ilişkisi de tektoniktir.
4.1.1.1 Sofular formasyonu (TR-Js)
Tanım ve yayılım: Formasyonun adlaması Waldron (1982) tarafından tipik kesitinin
görüldüğü Sofular köyüne (Eğridir'in 27 km kuzeydoğusunda) atfen yapılmıştır.
İnceleme alanında, Sofular formasyonu Alakırçay naplarına ait tüm tektonik
dilimlerde yüzeyler.
Litoloji: Çalışma alanında, formasyonun içerisinde çamurtaşları egemendir, yersel
olarak ince kömür damarları içeren ve bitki kırıntılarınca zengin ince tabakalı
kumtaşları vardır ve killi kireçtaşları ve demirli silttaşı bantları da olağandır.
Waldron (1982) çalışma alanı yakın çevresinde bu litojilere derecelenme gösteren
kumtaşı tabakalarının, ince tabakalı çok belirgin pembe-gri renkli silttaşlarının
(Kirazlar tepe üyesi), mikritik, Halobia'lı, pembe, yumrulu kireçtaşlarının (Akdoğan
üyesi), kalınlığı en çok üç metre olabilen mafik lav akıntılarının ve siyah renkli
kireçtaşı tabakalarının eşlik ettiğini ifade etmiştir. Çamurtaşları ve kumtaşları
ardalanmalı olarak bulunurlar (Şekil 4.2). Kumtaşları genellikle kaya kırıntısı
(kireçtaşı kırıntıları) egemen grovak türünde olup, kırıntılar yine karbonat çimento ile
tutturulmuştur. Kumtaşları altere olmayan seviyelerde çok sert ve dayanıklıdırlar.
Taze kırılma yüzeyleri açık gri renkli olup, ayrışma yüzeyi koyu kahverengi,
siyahımsı renklerdedir. Kumtaşı seviyelerinin kalınlıkları 15-40 cm arasında değişir.
Birim içerisinde kil boyutunda kırıntıların egemen olduğu seviyeler çamurtaşları
olarak ayırtlanmıştır. Bunlar mostralarında belirgin yapraklanma sunarlar ve buna
bağlı olarak çamurşeyl olarakta adlandırılırlar. Çamurşeyl düzeylerinin kalınlıkları 2
mm’den 5 cm’ye kadar uzanır.
15
Dokanak ve kalınlık: Sofular formasyonu’nun tabanı çalışma alanı ve yakın
çevresinde hiç görülememiştir. Formasyonun ilksel ilişkili olduğu tabanından
koparılarak tektonik dilimler şeklinde bölgeye yerleştiği sanılmaktadır. Bölgede
etkili olan bindirmeli tektonizma Sofular formasyonuna ait birimleri yer yer Yılanlı
formasyonu üzerine tektonik dilimler şeklinde itmiştir (Şekil 4. 3). Ancak birimin üst
dokanağı Yılanlı formasyonu ile geçişlidir (Waldron, 1982). Araştırmacı Sofular
formasyonunun toplam kalınlığını 1050 metre olarak belirtir.
Şekil. 4.2. Sofular formasyonu’na ait kumtaşı ve çamurtaşı ardalanması.
Şekil 4. 3. Bölgede etkili tektonizma normal altta yer alan Sofular formasyonu’nun çamurtaşlarını yer yer tektonik dilimler şeklinde Yılanlı formasyonu’nun çörtleri
üzerine itmiştir.
16
Yaş ve ortam: Waldron (1982) Sofular formasyonu’nun önemli bir bölümünün
yaşının Orta Triyastan Alt Jura’ya kadar değiştiğini, formasyonun kıt fosilli alt
bölümlerinin ise Alt Triyas yaşlı olduğunu belirtir. Araştırmacı birimin türbitit
akmalarından meydana gelen sedimanter kayaçlar olduğunu savunur.
4.1.1.2. Yılanlı formasyonu (J-Ky)
Tanım ve yayılım: Formasyonun adlaması tipik mostralarının yüzeylendiği Yılanlı
Köyü’ne (Eğridir'in 22 km doğusunda) atfen Waldron (1982) tarafından yapılmıştır.
Formasyona ait litolojiler Alakırçay naplarına ait inceleme alanında yer alan pek çok
tektonik dilimde mostra verirler.
Litoloji: Formasyon çört, çamurtaşı, nadir kireçtaşı ve mangan seviyeleri ile temsil
olunur (Şekil 4.4; 4.5; 4.6). Çörtler bu formasyonun hâkim litolojisidir.
Mostralarında belirgin kırmızı-bordo renklerin hâkimiyeti ile tanınırlar. Ayrıca gri,
yeşil, siyah ve kahve renklerde de gözlenirler. Silis içeriklerinden dolayı oldukça
serttirler. Yoğun tektonizma nedeniyle oldukça şiddetli kıvrımlanmış ve
parçalanmışlardır. Çörtler ince-orta (1-10cm) kalınlıkta tabakalanmalar sunar. Çörtler
laminalanma sunan çamurtaşları ile oldukça sık ardalanmalar sunar. Çamurtaşlarının
renkleri çörtlerle uyumludur. Bu litolojilerin ara seviyelerinde yer yer mangan bant
ve mercekleri gözlenir. Manganlar siyah renkleri ve eli boyamaları ile tanınırlar.
Kireçtaşları çörtler içerisinde çok ince bantlar şeklinde gelişmişlerdir.
Dokanak ve kalınlık: Formasyon Sofular formasyonu’nun tavanıdır ancak Yılanlı
formasyonunun tabanı, inceleme alanının tüm kesimlerinde net mostralar vermez.
Birim üst dokanağında olistostromal melaj tarafından tektonik olarak üzerlenir (Şekil
4.1). Pek çok lokasyonda birimi Kovada dolomitlerinin üzerlediği görülür. Bu
dokanak ilşkisinin tektonik mi veya uyumsuzmu olduğu konusu tartışmalıdır
Birimin kalınlığının genel olarak 175 m. civarında olduğu belirtilmiştir (Waldron,
1982).
Yaş ve ortam: Waldron (1975) Yılanlı formasyonunun yaşını formasyonun tipik
17
Şekil 4.4. Tektonizmaya maruz kalmış ve kıvrımlanma sunan çörtlerin görünümü.
Şekil 4. 5. Yılanlı formasyonuna ait çörtlerin mostra görünümü.
Şekil 4. 6. Yılanlı formasyonuna ait çörtler ve çamurtaşlarının ardalanmalı görünümü.
18
kesitinin tabanından elde ettiği radyolaryalara göre, Alt Jura-Üst Kretase olarak
belirtmiştir. Yılanlı formasyonuna ait çört ve çamurtaşları okyanus kabuğunun
(ofiyolitik istifin) üst dilimini temsil eden derin denizel sedimanlardır. Bunlar
okyanusal kabuğun karalar üzerine yerleşmesi sırasında Antalya napları içerisinde
tektonik dilimler şeklinde kalmışlardır.
4.1.2. Olistosromal melanj (To)
Tanım yayılım: Birimin adlaması sistematik dışı olarak tarafımızdan yapılmıştır.
Birim daha önce Mutlutürk (1985) tarafından en iyi gözlendiği Akdoğan köyüne
atfen Akdoğan formasyonu olarak adlandırılmıştır. Ancak bölgede bazı özellikleri ile
çevre birimlerden ayrı özellikler sunan, tipik melaj özellikleri gösteren ve yaygın
olistolitler içeren birim için, sistematik bir adlama yapılana kadar tanımlayıcı olması
için olistosromal melaj adlaması tercih edilmiştir. Birim yaygın olarak çalışma
sahası kuzeyinde Akdoğan köyü çevresinde ve daha az olarak çalışma alanının
güneyinde mostra vermektedir.
Litoloji: Birim killi bir matriks içinde değişik litolojide pek çok yabancı blok
kapsayan ve yer yer serpantinit parçalarının egemen olduğu melanj ile temsil olunur.
Birim karışmış konumda serpantinit, kireçtaşı, çört, kiltaşı ve marn parçaları
içerisinde km boyutuna varan kireçtaşı kaya bloklarını bulunduran karışık bir
topluluk halindedir (Şekil 4.7). Ofiyolit malzemesinin ürünleri olan serpantinit ve
çört çakılları killi bir matrix ile tutturulmuştur. Birim belirli bir stratigrafik iç düzenin
olmadığı karmaşık bir yapı sunar.
Dokanak ve kalınlık: Birim bindirmeli bir tektonizmanın ürünü olarak ortaya çıktığı
için altındaki ve üstünde birimlerle olan dokanağı tektoniktir. Alt dokanağı boyunca
Alakırçay napını üzerleyen birim, üst dokanağında ise Kovada dolomiti tarafından
üzerlenir.
Yaş ve ortam: Mutlutürk (1995) birimin içerisinde yer alan irili ufaklı blokların
Orta-Üst Triyas’tan Alt Paleosen’e kadar yaş verisi sunmalarını, birimin bölgeye
19
Şekil 4. 7. Olistosromal melanj içerisinde Dulup kireçtaşı dipsiz bloklar (olistolit)
şeklinde bulunmaktadır.
yerleşiminin Alt Paleosen sonrasında gerçekleştiğine yorumlar. Birim içinde
ofiyolitik malzeme çakılların varlığı bölgede bir ofiyolit yerleşiminin olduğunu
göstermektedir. Ofiyolit ilerlemesi sırasında melanj hem dilimler ve bloklar şeklinde
yaşlı temel birimlerin parçalarını hem de ofiyolit dilimi üzerinden aşındırılan
parçaları içerisine alarak yürümüştür.
4.1.3. Kızıldağ harzburjiti (Krk)
Tanım ve yayılım: Bu birimin adlaması Juteau (1975) tarafından, çalışma alanının
güneydoğusunda en iyi gözlemlendiği Kızıldağ'a atfen yapılmıştır. Birim çalışma
alanının güneydoğusunda yaklaşık olarak 3,5–4 km² lik bir alanda mostra
vermektedir.
Litoloji: : Kızıldağ harzburjitleri dağılmış bir ofiyolitik istifin tabanını temsil eden
peridotitik kayaçları kapsar. Dağılmamış tam bir ofiyolit topluluğu alttan üste manto
peridotitleri, ultramafik-mafik kümulatlar, izole diyabaz daykları, levha dayk
karmaşığı, mafik yastık lavlar ve sedimanter serilerden oluşur. Bölgede harzburjitler
ile birlikte az olarak piroksenit, diyabaz daykları, dunit ve kromitler vardır.
20
Harzburjitler mostralarında kırmızı alterasyon renkleri ile kilometrelerce uzaktan
ayırt edilebilmektedirler. Taze kırılma yüzeylerinde yeşil renkleri ile tipiktirler
(Şekil. 4.8; 4.9). Mineral bileşenleri hakim olarak olivin, ortopiroksen ve daha az
klinoproksendir (Şekil 4.10). Yöredeki harzburjitler pek çok alanda 90% a varan
oranlarda serpantinleşmiştir. Bazı seviyelerde nadir olarak serpantinleşmeden
nispeten daha az etkilenmiş harzburjitler gözlenmektedir. Serpantinleşme ve
tektonizma çoğunlukla harzburjitlerin ilksel litolojisinin belirlenmesini engelleyecek
mertebede etkili olmuştur (Şekil 4.11). Bu kayaçlar bölgedeki kromitlere ev sahipliği
yaparlar. Kromitler genellikle benekli ve leopar tip olarak bulunurlar, siyah renkleri
ile ayırt edilirler. Kromitlerin etrafı dunit zarfları ile kuşatılmıştır (Şekil. 4.12).
Çalışma alanındaki kromitler ekonomik önem taşıyabilecek özellikler sunmaktadır.
Kromit ile birliklte olivinler de değerlendirilebilir. Bölgede bulunan kromit
yataklarında masif, bantlı, leopar, saçınımlı, benekli yapılarda kromitleri görmemiz
mümkündür. Bunlarla ilgili detay çalışmalar gerçekleştirilmesi önerilir. Genellikle
krom katkılı metaller paslanmaz özelliğe sahiptirler ve bunun için için galvaniz adı
verilen demir çelik içerikli paslanmaya karşı dirençli bir malzeme üretiminde
kromdan faydalanılır.
Dokanak ve kalınlık: Birim bölgede bir tektonik dilim olarak bulunduğu için gerçek
kalınlığından bahsedilemez. Ancak görünür kalılığı çalışma alanı dışındaki
mostralarına göre 500-600m dir. Kızıldağ harzburjitlerinin altındaki olistosromal
melanja ait litolojileri yeralırken, üst dokanağında ise Kovada dolomitleri ve Dulup
kireçtaşları bulunur. Bu iki dokanak ta bindirmelidir.
Yaş ve ortam: Birim magmatik kökenli olduğu için fosile dayalı bir yaş verisi elde
edilemez. Başka radyometrik yaş veriside bulunamamıştır. Bu kayaçlar için yerleşim
yaşı esas alınmalıdır. Ancak çevrede yerleşim yaşı için ölçü edinilecek otokton
birimler de bulunmamaktadır.
21
Şekil 4. 8. Kırmızı alterasyon rengine ve yeşil kırılma yüzeyine sahip harzburjitler.
Şekil 4. 9. Kırmızı alterasyon rengine ve yeşil kırılma yüzeyine sahip harzburjit.
Şekil 4. 10. Harzburjitlerin hâkim olan mineral bileşenlerinden olivin ve ortopiroksenlerden görünüm.
22
Şekil. 4. 11. Koyu yeşil yağımsı parlaklığa sahip serpantinitlerin genel görünümü.
Şekil 4.12. Kızıdağ harzburjitleri içerisinde etrafı dunit zarfı ile kuşatılmış kromit
merceğinden genel bir görünüm. 4.1.4. Kovada dolomiti (Tr-Jk)
Tanım ve yayılım: Birim ilk kez Kerey ve Dumont (1975) tarafından
adlandırılmıştır. Dolomitler kireçtaşlarının tabanının gözlendiği pek çok lokasyonda
mostra vermektedir (Şekil 4. 13; 4.14). Akdoğan Köyü güneyi, Serpil Köyü kuzeyi,
23
Yuvalı Köyü çevresi, Dulup Dağı batısı ve Kovada Gölü doğusu bu lokasyonlardan
bazılarıdır (Ek. 1).
Litoloji: Yüzeylendiği alanlarda karbonat platformunun tabanını oluşturan birim
dolomitler ile temsil olunur. Pek çok lokasyonda sarp bir yamaç üzerinde yüzeylenir
(Şekil 4.14). Dolomitler doku özellikleri ve kristal büyüklüklerine göre iri ve ince
kristalli tipler olarak ayırtlanabilmektedir. İri kristalli dolomitlerde tane iriliği ile
belirginleşen sakkaroid doku egemendir (Şekil 4.15). Dolomitlerin mostralarında
renk farklılığı oldukça yaygın olduğundan beyaz, bej, sarı, kahve, gri ve yeşil
renklerde gözlenir (Şekil 4.15; 4.16). İri taneler bazen eş boyutlu mozayik görünümü,
bazen de heterojen tane boyu dağılımı sunar (Şekil 4.17). İri kristalli temiz dolomit
kristalleri çoğunlukla dolosparit bir mozayikle temsil edilmektedir. Dolomit
kristalleri özşekilli-yarı özşekilli ve orta tane boyutludur (0.24-0.37 mm). Kristal
sınırları yer yer düzgün, yer yer girifttir. Kristallerde kenetlenme çok mükemmel
gelişmiştir. Bu nedenle porozite gelişimi oldukça azdır ve çok zor kırılırlar. İri
kristalli dolomit mostralarında tabakalanmaya rastlanmaz. Mostralarında bazen geniş
betonlanmış bir yüzey şeklinde bazende tek parça büyük blok görünümü sunarlar
(Şekil 4.18; 4.19; 4.20). Kristallarin belirgin olması ile ayırt edilen iri kristalli
dolomitler içerisinde örümcek ağına benzer şekilde çatlaklar gelişmiş ve bu çatlaklar
ince kristalli dolomitlerce doldurulmuştur (Şekil 4.21; 4.22).
Bazı lokasyonlarda dolomitlerin kristalleri çok incedir ve bu seviyeler mikritik
kireçtaşlarını andırır (Şekil 4.23). İnce kristalli dolomitlerde tane boyutları ise ince
olup (<0.10 mm.), kristalleri birbirleri ile temas halindedir. Tane arası porozite
oldukça düşüktür. Renkleri genellikle bej ve açık kahve arasında değişir (Şekil (Şekil
4.24; 4.25). İnce kristalli dolomit seviyeleri genellikle tabakalanma sunarlar. Ancak
tektonizma nedeniyle çok kırıklanmış ve breşleşmiş olduklarından tabakalanma izleri
silinir veya düzensiz gözlenir (Şekil 4.26). Kırık ve breşler yer yer birbiriyle
kenetlenmiştir (Şekil 4.27). Bu alanlarda çok kırıklı (breşik) olan birimin çatlakları
boyunca yine dolomit mineralleri bağlayıcı olacak şekilde gelişmiştir (Şekil 4.28).
İnce kristalli dolomitlerin breşik taneleri bazı lokasyonlarda (Kovada Gölü doğusu,
Yuvalı Köyü kuzeyi) birbiriyle tutturulmamıştır (Şekil 4.29; 4.30). Bu lokasyonlarda
24
Şekil 4. 13. Kovada dolomitleri Dulup kireçtaşlarının tabanının gözlendiği alanlarda mostra vermektedir (Tepeli köyü güneyi-Yuvalı Köyü yolu).
Şekil 4. 14. Kovada dolomitleri Dulup kireçtaşlarının tabanınında sarp bir yamaç üzerinde mostralar sunmaktadır. (Akdoğan Köyü güneyi-Dulup Dağı batısı).
25
Şekil 4.15. İri kristalli dolomitlerin mostralarından yakın görünüm.
Şekil 4.16. Kahve renkli kristalize dolomitlerin el örneklerinden bir görünüm.
26
Şekil 4.17. İri kristalli dolomitlerin incekesitlerinden mikroskobik görünüm (Çift nikol. A:Sınırları bir birine girik konumlu yarı özşekilli dolomit kristalleri, B:
Sınırları bir birine girik konumlu özşekilsiz dolomit kristalleri, C-D: İri kristalli dolomitler içerisinde yersel olarak tektonizma etkisiyle ezilerek ufalanmış zonlardaki
dolomit kristalleri, E: İri kristalli dolomitler içerisinde tektonizma etkisiyle yaygın olarak gelişmiş kırık ve çatlaklar ince kristalli dolomitlere doldurulmuştur, F: İri
kristalli dolomitlerde genellikle eş boyutlu kristaller hakimdir.
27
Şekil 4.17. Kristalize dolomitlerin mostralarından bir görünüm.
Şekil 4.18. İri kristalli dolomitlerin mostralarından bir görünüm
Şekil 4.19. İri kristalli dolomitlerin mostralarından bir görünüm
28
Şekil 4.20. İri kristalize dolomitlerin mostraları üzerinde açılmış mermer ocağı.
Şekil 4.21. Dolomitler içerisinde örümcek ağına benzer şekilde çatlaklar gelişmiş ve
bu çatlaklar ince kristalli dolomitlerce doldurulmuştur.
29
Şekil 4.22. Örümcek ağı dokusunun geliştiği iri kristalli dolomitlerin plaka görünümü.
Şekil 4.23. İnce kristalli dolomitlerin incekesitlerinden mikroskobik görünüm. İnce kristalli dolomitlerde kristalleri ayırt etmek güçtür. Tektonizmanın etkisiyle gelişmiş
fisür kırıklar yaygındır.
30
Şekil 4.24. İnce kristalli dolomit mostrasının yakından görünümü. Açık kahve renkli dolomitlerin breşik bir görünüm almıştır.
Şekil 4.25. İnce kristalli bej renkli dolomitlerin el örneğinde görünümü.
31
Şekil 4.26. Tabaka izlerinin nispeten korunduğu ince kristalli dolomit mostrasının görünümü.
Şekil 4. 27. Breşik bir görünüm kazanmış ince kristalli dolomitlerin yakın mostra görünümü.
32
Şekil 4.28. Çok kırıklı (breşik) olan ince kristalli dolomitlerin çatlakları boyunca dolomit mineralleri bağlayıcı olacak şekilde gelişmiştir.
Şekil 4.29. Breşik taneleri birbiriyle tutturulmamış ince kristalli dolomitlerin genel
mostra görünümü.
33
Şekil 4.30. Breşik taneleri birbiriyle tutturulmamış ince kristalli dolomitlerin yakından görünümü.
dolomitlerin ayrışma yüzeyi kirli beyaz, taze kırılma yüzeyi ise açık gri renkli ve
kristalleri belirsizdir. Tamamen dolomit mineralinden oluşan bu kayaçlar arazi
çalışmaları esnasında üzerlerine damlatılan soğuk seyreltilmiş hidroklorik asit ile
görünür bir reaksiyon vermezler. Ancak toz haline getirildiklerinde köpürler.
Dokanak ve kalınlık: Birimin tüm mostralarında üstünde yer alan Dulup kireçtaşı
ile deçişli olduğu saptanmıştır. Dolomitler üzerindeki kireçtaşları ile birlikte alttaki
melanj üzerine tektonik olarak itilmişlerdir. Ancak bu yerleşmenin paraotokton veya
bindirme olup olmadığına karar verilememiştir. Birimin mostralarında gözlenen
kalınlığı yaklaşık 50 m. civarındadır.
Yaş ve ortam: Formasyon içerisinde fosile rastlanmamıştır. Waldron (1982)
tarafından Kovada dolomitini üzerleyen Dulup kireçtaşının tabanında Üst Jura
fosilleri saptandığından, Kovada dolomitinin yaşı Jura veya Jura öncesi olmalıdır.
34
4.1.5. Dulup Kireçtaşı (Tr-Jd)
Tanım ve yayılım: Formasyon adlaması tipik mostralarının yüzeylendiği Dulup
Dağına atfen Dumont ve Kerey (1975) tarafından yapılmıştır. Çalışma sahasında
görülen en yaygın birimdir. Formasyona ait litolojiler çalışma alanında Dulup Dağı,
Serpil Köyü, Yuvalı Köyü ve Akdoğan Köyü çevresinde yaygın olarak yüzeylenir
(Ek 1).
Litoloji: Birim litolojik olarak kireçtaşlarından oluşmuş homojen bir istiflenme
sunar. Dulup kireçtaşı mostralarında tabakalanma belirgindir (Şekil 4.31). Genellikle
ince-orta tabakalı ve daha az kalın tabakalıdırlar. Kireçtaşlarının rengi taze kırılma
yüzeylerinde kahvenin tonlarında olup, yüzeydeki ayrışma rengi açık grinin
tonlarındadır. Birimle eşdeğer olduğu düşünülen kireçtaşı blokları melanj içerisinde
olistolit blokları olarak yer alır (Şekil 4.32). Olistolit bloklarının bazı seviyelerinde
bej renkler yaygındır (Şekil 4.33). Dulup kireçtaşları çamurtaşı-vaketaşı
fasiyeslerinde karbonatlardan yapılıdır (Şekil 4.34). Dulup kireçtaşlarında üzerinde
yeryer düdenler şeklinde gözlenen karstik boşluklar gelişmiştir.
Şekil 4.31. Dulup kireçtaşı mostralarında belirgin olan tabakalı görünüm (Akdoğan
Köyü güneyi).
35
Şekil 4.32. Dulup kireçtaşı yer yer melanj içerisine düşmüş çok büyük bloklar şeklinde gözlenmektedir (Akdoğan Köyü kuzeyi).
Şekil 4.33. Kireçtaşı olistolitlerinden yaygın olan bej renkli seviyeler.
Şekil 4.34. Çamurtaşı-vaketaşı fasiyeslerinde karbonatlardan yapılı olan Dulup kireçtaşlarının mikroskobik görünümü.
36
Dokanak ve kalınlık: Dulup kireçtaşları Kızıldağ harzburjitlerini, melanj birimlerini
ve Tahtalıdağ naplarının filiş ve çörtlerini bindirme ile üzerler. Birimle eşdeğer
olduğu düşünülen kireçtaşı blokları Yılanlı karmaşığı içerisinde olistolit blokları
olarak yer alır. Birimin çalışma alanındaki görünür kalınlığı yaklaşık 600-700 m
kadardır.
Yaş ve ortam: Dumont ve Kerey (1975) Dulup kireçtaşında Üst Jura-Alt Kretase
yaşlı mikrofosiller saptamışlardır. Araştırmacılara göre Dulup kireçtaşı ortamsal
olarak resif ve resif önü ortamını yansıtır.
4.1.6. Alüvyon
Çalışma alanında ova çökelleri, yamaç molazları ve dere sedimanları olarak
gözlenirler. Ova çökelleri çevre kayaçlardan türeyen kırıntıların topoğrafyanın
yayvanlaştığı yerlerde birikmesi ile oluşmuşlardır. Büyük bir bölümü tarım arazisi
olarak kullanılmaktadır. Yamaç molozları belirgin olarak Dulup kireçtaşlarının
yayılım sunduğu tepelerin eteklerinde gözlenir. Kireçtaşlarından türeyen köşeli blok,
çakıl, kum boyutunda kırıntıların yine karbonat çimento ile tutturulmasından
meydana gelmişlerdir. Dere sedimanları ise kuru dere yatakları boyunca
gözlenmektedir.
4.2. Yapısal jeoloji
Tabakalanma; Sofular formasyonundaki çamur taşlarının tabaka kalınlıkları 2 mm
den 5 cm ye kadar değişmektedir. Bu çamur taşlarında yapraklanma(laminalanma)
özelliği görülmektedir. Kumtaşlarında ise tabaka kalınlıkları 15-40 cm arasında
değişmekte olup orta kalın katmanlıdır. Yılanlı formasyonunda bulunan çörtlerin
tabaka kalınlıkları 2mm den 10 cm ye değişmektedir. Kovada dolomitlerinde tabaka
yapıları nadiren gözlenmektedir, çoğunlukla masif bir yapıya sahiptirler. Dulup
kireçtaşlarının tabaka kalınlıkları genellikle orta katmanlıdır.
37
Kıvrımlanma; Çalışma alanındaki tüm birimler yoğun bir şekilde bindirmeli
(sıkışmalı) tektonizmaya maruz kaldıgından dolayı çok fazla kıvrımlanma
gelişmiştir. Özellikle ince tabakalı kiltaşları ve çörtlerde bu kıvrımlanma yapıları
(antiklinal-seklinal) daha belirgin görülmektedir.
Faylanmalar; Türkiye genelinde olduğu gibi bölgemizde peleotektonik dönemin
sıkışmalı tektoniği etkisinde şekillenmiştir. Isparta açısını oluşturan Lisiyen napları,
Hoyran-Beyşehir napları ve Antalya napları bu dönemin ürünleridir. Çalışma alanı ve
yakın çevresi Antalya napları tarafından şekillendirildiği için, bölgede sıkışmalı
tektonizmanın etkisi (bindirmeli yapılar) oldukça fazladır. Bundan dolayı tüm
birimler tektonik dilimler şeklinde gözükür. Ancak Neotektonik dönem bölgede
açılma tektoniğinin etkileriyle belirginleşmektedir. Bu dönemde bölgede normal
faylar gelişmiştir. Bu faylarla ilişkili gelişen çöküntü (graben) alanlarının belirli
bölümlerinde göller (Eğirdir ve Kovada Gölleri) oluşmuştur.
4.3. Dolomitin özellikleri ve oluşumu
Dolomit; formülü CaMg(CO3)2 olup, teorik olarak bileşiminde, % 47.9 CO2, % 21.7
MgO ve % 30.4 CaO bulunan, sertliği Mohs skalasına göre 3.5- 4.0 arasında değişen,
özgül ağırlığı MgO içeriğine bağlı olarak 2.71 ile 2.87 arasında değişen bir mineral
türüdür. Romboedrik sistemde kristallenir. İçeriğinde ki organik madde miktarı
arttıkça rengi koyulaşan dolomitin rengi; beyaz, renksiz, gri veya sarımsı kahverengi
tonları, arasında değişir. İçerdiği empuriteler nedeniyle başka renklerde de olabilirler.
Saf dolomit % 54.35 CaCO3 ,% 46.85 MgCO3 içerir. Ayrıca içerisinde başka
bileşikler de bulunabilir. Dolomitten oluşan kayaç ta aynı isimle anılır. Dolomit
tabiatta bol bulunur ve refrakter hammadde olarak kullanılabilir. Dolomit ısıtılınca
CO2 içeriğini kaybetmektedir (dekompoze olmaktadır). Ticari saflıktaki dolomitin
ergime noktası 1925°C- 2485°C arasında değişir. Empüre olarak içerisinde çört, kil,
feldispat gibi mineraller bulunabilir.
Dolomit kayacı mono mineralik (tek tip mineralli) olup egemen olarak dolomitten
oluşurlar. Dolomitik kireçtaşlarında ise dolomite kalsit ilave olunur. Dolomit
38
kayaçları oluşum açısından daima kireçtaşları ile ilişkilidir ve genellikle yanal ve
düşey yönde kireçtaşlarına geçiş gösterirler. Kireçtaşı ve dolomit olarak kayaç türü
ayırımı yapılmasında ve geçiş kayalarının tespitinde, kayacın içerdiği kalsit ve
dolomit mineralleri miktarı baz alınmaktadır. Bununla ilişkili olarak dolomitle ilgili
bazı terimler aşağıda sunulmuştur:
Saf dolomit: Teorik olarak % 45,7 MgCO3 içeren dolomit “saf dolomit” olarak
adlandırılır. Saf dolomit en az % 20 MgO ve en az % 97 MgCO3 + CaCO3 içermeli
veya en az % 40 MgCO3 ve en fazla % 2 SiO2 içermelidir.
Kalsitik dolomit: Kalsit minerali içeren dolomittir. Bileşimi genellikle % 10- 50
kalsit ve % 50–90 dolomittir. % 25- 35 MgCO3 içeren dolomit kayacıdır.
Dolomitik kireçtaşı: Dolomit minerali içeren kireçtaşıdır. Bileşimi genellikle % 10-
50 dolomit ve % 50- 90 kalsittir. Kısmi olarak dolomitleşmiş kireçtaşıdır.
Magnezyumlu kireçtaşı: En az % 90 kalsit ve en fazla % 10 dolomit veya % 10- 23
MgCO3 içeren magnezyumlu kireçtaşıdır.
Dolotaşı: Dolomit minerali ile karıştırılmasını önlemek amacıyla dolomit kayacı için
kullanılan bir isimdir.
Dolomitleşme: Kireçtaşı bileşiminde bulunan kalsitin Mg içeren sular (deniz suyu
veya çevrim halindeki meteorik su) tarafından yerdeğiştirmesi sonucu oluşur.
Dolomit oluşumuna, aktüel karbonat çökellerinde ancak düzensiz şekilde sediment-
su girişim bölgelerinde rastlanmaktadır.
Dolomitin oluşumu ile ilgili başlıca dört model oluşturulmuştur:
1.Alkalin salamuralardan doğrudan dolomitin kimyasal çökelmesi,
2.Aşırı tuzlu (hypersaline) sıvılarla yer değiştirme,
3.Tatlı ve tuzlu su karışımıyla oluşturulan yer değiştirme,
4.Geç gömülme diyajenezi anında yeraltı akışkanları yoluyla yer değiştirme.
Karbonat çökellerinin ikincil yer değiştirmesiyle meydana gelmiş dolomit, hacim
olarak daha önemlidir. Dolomit yataklarının oluşumu Mg’ca zengin kayaçların
(serpantin vs.) hidrotermal veya yüzey sularıyla alterasyonu ile ilgilidir. 100 – 200
°C sıcaklık aralığında kalsit, dolomit ve manyezitin birbirine dönüşümü mümkündür.
39
Asidik veya bazik olsun bütün magmatik hidrotermal çözeltilerde bir miktar Mg
bulunabilir. Ancak dolomit yataklarının oluşumunu sağlayan Mg’un esas kaynağının
çözeltilerin etkisinde kalan peridotitler veya yüzey sularının olduğu sanılmaktadır.
Dolomitleşme genel olarak karbonatların çökelmesinden hemen sonra başlar ve geç
diyajenetik evreye kadar sürebilir. Eğer dolomit sudan doğrudan çökeldi ise ilksel
dolomit olarak, eğer diyajenez esnasında oluştu ise sinjenetik (eş oluşumlu) ve
çimentolanmadan sonra, geç diyajenetik evrede oluştu ise epijenetik (sonradan
oluşumlu) dolomit olarak adlandırılırlar. Bir kayacın içerindeki dolomit tane
büyüklüğüne ve tipine bağlı olarak göre dolosparit, dolorudit (doloçakılı), doloarenit
(dolokumu) veya dolomikrit olarakta adlandırılabilir. Günümüzde dolomitler birçok
sedimanter ortamda oluşmaktadırlar. Dolomit oluşum mekanizmasının en iyi
anlaşıldığı yer olan Bahamalar da, dolomit meteorik su ile deniz suyunun karıştığı
alanlarda oluşmaktadır (Şekil4.35).
Şekil 4.35. Bahamalarda evaporatif ve tatlı, meteorik su ile deniz suyunun karışımı
sonucu dolomit oluşumunu gösteren diyagram (Tucker 1981).
İnceleme alanında dolomitlerin dokusal özellikleri genellikle çökelme sonrası
kazanılan ikincil dokusal özellikler şeklinde gelişmiştir. Çökelme esnasında
kazanılan birincil dokusal özellikler; kimyasal çökelme ile oluşan kayacın gösterdiği
dokusal özellikleri kapsar. Çökelme sonrası kazanılan ikincil dokusal özellikler ise
yeniden kristalleşme ve otijenez gibi süreçlerin etkisiyle gelişir. Çökelme sonrası
etkili olan bu süreçler organizma kalıntılarının, karbonat çimentosunun ve
40
çamurunun sahip olduğu ilksel dokusal özellikleri değiştirmiştir.
Dolomitleşmenin erken ve geç diyajenetik olarak iki evrede oluşabileceği genel
olarak kabul edilir. Erken diyajenetik olanlar depolanma veya hemen sonrasında
gelişirler ve oluştukları ortamsal koşulları yansıtırlar. Evaporitik dolomitler
(Deffeyes ve diğ., 1964; İlling ve diğ., 1965; Behrens ve Land, 1972; Patterson ve
Kinsman, 1982), karışım suyu dolomitleri (Hashaw ve diğ., 1985) ve denizel
dolomitler gibi (Land, 1985). Evaporitik dolomitler, karasal iklimde buharlaşmanın
yoğun olduğu gelgit üstü ortamlarında yaygındırlar. Bunlar jips-anhidrit-dolomit gibi
bir mineralojik toplulukla birlikte veya evaporitlerin yıkanması ile kovuklu dolomit
şeklinde oluşabilirler (İlling ve diğerleri, 1965). Karışım suyu (deniz suyu-tatlı su)
dolomitleri çoğunlukla beraberinde evaporit bulundurmayan platform tipi
kireçtaşlarının dolomitleşmesini açıklamak için kullanılmaktadır. Deniz suyu
dolomitleşme modeli ise kalın ve masif platform dolomitlerinin oluşumunda gerekli
olan yüksek orandaki Mg kaynağının doğrudan deniz suyundan sağlandığı görüşüne
dayanılarak ortaya atılmıştır (Varol ve Magaritz, 1992). Geç diyajenetik
dolomitleşme, epijenetik evrede veya gömülme sırasında gelişen stilolitter ve mikro
çatlaklar boyunca gezinen Mg'lu suların yol açtığı dolomitleşme olarak
tanımlanmıştır (Zenger, 1983). Ayrıca gömülme sırasında şeyllerden atılan Mg'lu
eriyikler ile (McHargue ve Price. 1982) hidrotermal kökenli Mg'ca zengin eriyiklerin
(Matsumoto ve diğerleri. 1988; Radke ve Mathis. 1980) komşu kireçtaşı bölgeleri
için dolomitleştirici etki oluşturabildiğine değinilmektedir.
Çalışma alanında pek çok lokasyonda dolomit kayaçları çatlak ve mikro çatlaklar
tarafından kesilmiş olup, bu mikro çatlaklar daha küçük boyutlu dolomit çimento ile
doldurulmuştur (çatlak içi beyaz görülen kısımlar). Bu dokusal özellikler inceleme
konusunu oluşturan dolomitlerin geç diyajenetik evredeki gömülme ve çatlak
sistemlerine bağlı Mg'lu suların etkisiyle oluştuklarını destekleyen dokusal özellikler
ile uyumluluk gösterirler. Geç diyajenetik evrede gerçekleşen gömülmenin
kireçtaşlarında parçalanmaya neden olabildiğine ve bu esnada tabanda bulunan
şeyllerden atılan Mg'lu eriyikler ile (McHargue ve Price. 1982) hidrotermal kökenli
Mg'ca zengin eriyiklerin (Matsumoto ve diğerleri. 1988; Radke ve Mathis. 1980)
41
komşu kireçtaşı bölgelerinde dolomitleştirici etki oluşturabildiğine değinilmektedir.
Epijenetik evrede veya gömülme sırasında gelişen stilolitter ve mikro çatlaklar
boyunca gezinen Mg'lu suların yol açtığı dolomitleşme geç diyajenetik gömülme
dolomitleşmesi olarak tanımlanmıştır (Zenger, 1983).
4.4. Kovada dolomitlerinin kaya kimyası ve endüstride kullanım özellikleri
Kovado dolomitlerinin yayılım sunduğu alanlardan sistematik örnekler alınmıştır.
Alınan örneklerden petrografik incelemelere göre seçim yapılmıştır. Seçilen örnekler
200 mesh altına öğütülmüş ve Kanada ACME analiz labaratuarında major element
analizleri yapılmıştır. Kovada dolomitleri petrografik ve jeokimyasal olarak
ayırtlanan dolomitleri kapsar. Bu kayaçların major element analiz sonuçları çizelge
4.1 de sunulmuştur. İnceleme alanındaki dolomitler MgO (18.39 - 21.34 wt %), CaO
(31.25 - 34.45 wt %), SiO2 (0.01 - 0.79 wt değerleri ile karakterize olurlar. Dolomit
teorik olarak % 30,4 CaO , % 21,7 MgO ve % 47,9 CO2 içerir. Böyle bir bileşime
sahip çok saf dolomitin CaO/MgO oranı ise 1.4‘tür (Çizelge 4.2). İnceleme
alanındaki dolomitlerin CaO/MgO oranları 1.46-1.86 arasında değişir. Dolomit
sınıflandırmasına göre Kovada dolomitleri dolomit-kalkerli dolomit olarak
sınıflandırılır (Çizelge 4.2). Kovada dolomitlerinin Dulup kireçtaşları ile olan
dokanaklarından alınan iki örneğin ( örnek no:14-7A1) kireçtaşı olduğu anlaşılmıştır.
Dolomit demir çelik sektöründe refrakter, eritici ve cüruftan istenmeyen özellikleri
uzaklaştırmak için kullanılır. Ayrıca şişe cam, azot sanayi, krom bileşikleri elde
etmede ve seramik endüstrisinde de kullanılır (Kuşçu vd., 2001). Bununla birlikte
gübre, boya, tuğla, çimento, tarımda toprak ıslahı, kimya sanayi gibi sektörlerde de
geniş bir kullanım alanı bulur. Ayrıca dolgu maddesi olarak boya ve yer kaplamaları
ile lastik sanayi başta olmak üzere çok çeşitli alanlarda kullanılmaktadır. Ülkemizde
dolomit kullanan demir-çelik fabrikaları ve cam sanayi, kullandıkları dolomitlerle
ilgili olması gereken özellikleri maksimum ve minumum değerler olarak aşağıdaki
gibi belirtmişlerdir (Çizelge 4.3). Bu çizelge de belirtilen değerlere göre Kovada
dolomitinin endüstriyel olarak demir çelik ve cam sanayiinde kullanıma uygun
özellikler sunduğu anlaşılmaktadır. Dolomitler arzu edilen son kullanım alanının
42
gereksinimlerine uygun olarak değişik MgO/CaO oranlarına sahip olabilmektedirler.
Ancak empure miktarının % 2’den az olması zorunluluktur.
Çizelge 4.1. Kovada dolomitlerinin major element analiz sonuçları. Örnek no
SiO2 Al2O3 Fe2O3 MgO CaO Na2O K2O TiO2 P2O5 MnO Cr2O3 Ateş kaybı
Toplam S
Toplam CaO/ MgO
1 0.51 0.13 0.06 18.41 33.72 0.04 0.04 <0.01 <0.01 <0.01 <0.002 46.8 <0.02 99.74 1.83 12 0.09 0.02 0.05 19.92 32.21 0.02 <0.01 <0.01 <0.01 <0.01 <0.002 47.4 <0.02 99.75 1.62 13 0.09 0.01 0.04 19.39 32.78 0.03 <0.01 <0.01 0.02 <0.01 <0.002 47.4 <0.02 99.79 1.69 15 0.02 0.01 0.04 19.82 33.50 0.02 <0.01 <0.01 0.03 <0.01 <0.002 46.3 <0.02 99.77 1.69 16 0.03 0.01 0.04 20.70 32.14 0.02 <0.01 <0.01 <0.01 <0.01 0.003 46.7 <0.02 99.68 1.55 17 0.03 0.01 0.04 20.89 31.73 0.02 <0.01 <0.01 <0.01 <0.01 <0.002 47.0 <0.02 99.76 1.52 18 0.06 0.03 0.04 21.34 31.25 0.01 <0.01 <0.01 <0.01 <0.01 <0.002 46.9 <0.02 99.67 1.46 2 0.37 0.14 0.05 18.49 33.68 0.03 0.02 <0.01 <0.01 <0.01 <0.002 46.9 <0.02 99.73 1.82 20 0.01 0.01 0.04 20.16 32.85 0.01 <0.01 <0.01 <0.01 <0.01 0.003 46.6 <0.02 99.72 1.63 4 0.79 0.29 0.18 18.39 32.97 0.05 0.11 <0.01 <0.01 <0.01 <0.002 46.9 <0.02 99.71 1.79 5 0.36 0.15 0.04 20.96 31.44 0.02 0.03 <0.01 <0.01 <0.01 <0.002 46.6 <0.02 99.63 1.50 7C 0.05 0.01 0.06 18.57 34.45 0.01 <0.01 <0.01 <0.01 <0.01 <0.002 46.5 <0.02 99.69 1.86 9 0.09 0.01 0.04 19.89 32.73 0.01 <0.01 <0.01 <0.01 <0.01 <0.002 47.0 <0.02 99.81 1.65 S1 0.03 0.01 0.04 20.41 31.81 0.02 <0.01 <0.01 <0.01 <0.01 <0.002 47.4 <0.02 99.76 1.56 14 0.19 0.03 0.04 0.58 55.92 0.01 0.02 <0.01 <0.01 <0.01 <0.002 43.2 <0.02 100.02 96.41 7A1 0.16 0.03 0.04 1.64 54.13 0.01 <0.01 <0.01 <0.01 <0.01 <0.002 44.0 <0.02 100.05 33.01
Çizelge 4.2. Dolomitlerin Sınıflandırılması (Kuşçu, 2001) Kalite CaO/MgO SiO2 Al2O3 + T iO2 Fe2O3 MnO Çok saf dolomit
1,39–1,45 <1 0,1 <1 <0,5
Dolomit 1,45–1,70 <2 1,0 1–1,5 <0,5 Kalkerli dolomit
> 1,70 >2 1,0 >2 >0,5
Çizelge 4.3. İsdemir, Erdemir, Fiifle Cam ve Kardemir’de kullanılan dolomitlerin kimyasal özellikleri (Kuşçu vd., 2001).
MgO (%) min.
CaO (%) Max
SiO2+ Al2O3 (%) Max.
Fe2O3 (%) max.
SiO2 (%) max
S (%) max
Nem (%) max
AZ (%)
İsdemir 20,08 29,54 2,82 - - 0,92 3,00 46,38 Erdemir 17,00 33,00 2,50 - - 0,05 1,00 - Fiifle cam Düz cam Züccaciye
18,00 18,00 18,00
35.00 35.00 35.00
2.00 2.00 2.00
0,070 0,080 0,026
-
-
1,00 -
Kardemir 18,00 32.00 - 3,00 - - - 4.5. Kovada dolomitlerinin mermer yatağı olarak değerlendirilmesi
Son yıllarda, özellikle 1985 yılından sonra ülkemizde mermer sektöründe ki
gelişmelere bağlı olarak köken ve litoloji bakımından çok farklı kayaçlar kesilip,
parlatılarak iç ve dış piyasaya sunulmuştur. Jeolojik anlamda metamorfizma geçirmiş
kireçtaşına mermer denilmektedir. Bununla birlikte, bir kayaç kesilip, parlatılıp
pazarlanabiliyorsa o zaman bu kayaç ticari anlamda mermer olarak
43
tanımlanabilmektedir (Çizelge 4.4) Bu anlamda kökensel ve petrografik olarak farklı
pek çok kayaca mermer denilebilir. Jeolojik mermerlerin başlıca minerali kalsittir.
Çok az mermerde kalsitin yerine dolomit hâkimdir. Kesilen ve parlatılan mermer
bugün başlıca mimaride geniş kullanım alanına sahiptir. Bugünkü üretimin yarıdan
daha fazlası binalarda iç ve dış döşemelerde, kapı ve pencere eşiklerinde,
merdivenlerde, sütunlarda, kaplama ve süslemelerde kullanılmaktadır.
Dolomitlerin mermer olarak kullanımı sundukları renk ve dokusal özellikleri ile son
yıllarda oldukça artmıştır. Dolomitlerde gelişen stilolitter ve mikro çatlaklar boyunca
gezinen Mg'lu suların yol açtığı dolomitleşme kayaçta yaygın olarak örümcek ağını
andırır dokuların oluşumuna neden olmuştur. Renklerinin yanı sıra bu dokusal
özeliğinden dolayı tercih edilen bir mermer türünü oluşturan dolomitler mermer
sektöründe emperator olarak isimlendirilmektedirler. Emperator olarak adlandırılan
bu mermerler açık (ligt) ve koyu (dark) renkleri ile tercih edilir (Şekli 4.36; 4.37).
Emperator mermer olabilecek dolomitik kayaçları içeren inceleme alanı mermer
aramacılığı açısından potansiyel hedef bir bölgedir. Mermer aramacılığı açısından
uygun litoloji bulunan bölgede renk, tabaka kalınlığı, yayılım, rezervi açısında
olumlu veriler vardır. Hedef bölge olabilecek bölgede mermer olabilecek dolomitler
tektonizmadan önemli derecede etkilenmişlerdir. Birimin kalınlığı pek çok alanda 50
m’den fazla olup, yanal yönde yeterli yayılım sunmaktadır. Dolomitlerde altere
olmuş seviyeler oldukça incedir. Renk değişimi sık aralıklarla değişim
sunabilmektedir. Genellikle masiftirler, eklemler yer yer sık aralıklarla gelişmiştir.
Sahadan alınan küçük örneklerden elde edilen plakalar üzerinde yapılan gözlemler
dolomitlerin levha haline gelebilme özellikleri ile parlatma ve cila alma özelliklerinin
uygun olduğuna işaret eder (Şekil 4.21). İnceleme alanı içerisinde dolomitler
üzerinde açılan bazı pilot mermer ocakları istenilen ebatlarda blok alınmasının
mümkün olduğunu göstermiştir (Şekil 4.20). Ancak bu ocaklarda renk homojenitesi
açısından problemler yaşanmaktadır. Bu durumda bölgedeki dolomitlerin renk
homojenitesi sunan bölümlerinin tespiti çok önemlidir.
44
Çizelge 4.4. Endüstriyel hammadde olarak mermer sınıflaması (Kuşçu, 2001) A.JEOLOJİK SINIFLAMA A.a.Mermer B.TİCARİ SINIFLAMA B.1.Sertliği Düşük Mermerler (sertliği<5) B.2.Sertliği Yüksek Mermerler
(sertliği>5) B.1.a.Karbonatlı Kayaçlar B.2.a.Derinlik Kayaçları
a.1.Mermer Granit
a.2.Kireçtaşı Granadiyorit
Kristalize Kireçtaşı Diyorit
Dolomitik Kireçtaşı Monzonit Breşik Kireçtaşı Siyenit
Oolitik Kireçtaşı Gabro
Fosilli Kireçtaşı Norit
a.3.Traverten Harzburjit
a.4.Oniks Lerzolit
B.1.b.Kırıntılı Kayaçlar Verlit
b.1.Kumtaşı Dunit
b.2.Konglemera(Çakıltaşı) Labrodorit
b.3.Puding B.2.b.Damar Kayaçları b.4.Breş Diyabaz Granit Porfir
Siyenit Porfir
B.2.c.Yüzey (Volkanik )Kayaçları
Riyolit
Andezit
Traki-andezit
Trakit
Bazalt vb.
45
Light Emp Dark Emp
Şekil 4.36. Emperador plaka örnekleri
46
Alanya emp Alanya dark emp. Blue emp.
Green emp. Seben emp. Seben dark emp. Golden emp Şekil 4.37. Emperador plaka örnekleri
47
5. SONUÇLAR
Akdoğan (Eğirdir) ve güneyde Sipahiler (Sütçüler) arasında kalan bölgenin jeolojisi,
mineralojisi ve petrografisinin ortaya konması ve bölgedeki dolomitlerin ekonomik
önemlerinin tartışılması amacıyla hazırlanan bu çalışmada aşağıdaki sonuçlar elde
edilmiştir.
Çalışma alanının 1/25 000 ölçekli jeolojik haritası çıkarılarak yüzeylenen kayaçlar
formasyon mertebesinde ayırtlanmıştır. Ayrıca şematik jeolojik enine kesit
hazırlanarak birimlerin yapı ilişkileri çözülmeye çalışılmıştır.
Bölgede gerçekleştirilen ayrıntılı jeolojik incelemeler sonucunda yörenin tektono
stratigrafik çatısı aşağıdaki gibi oluşturulmuştur. Çalışma alanında, Üst Kretase-
Paleosen döneminde bölgeye yerleşen, Antalya Naplarına ait farklı yaş ve litolojilerle
temsil edilen kaya birimleri geniş yayılımlar sunar. Yörede temeli Antalya naplarının
alt seviyelerini temsil eden Orta Triyas-Üst Kretase yaşlı Alakırçay napına ait
litolojiler (Sofular ve Yılanlı formasyonları) oluşturur. Bu litolojiler olistosromal
melanj, Kızıldağ harzburjiti tarafından tektonik dilimler şeklinde üzerlenirler. Üst
Jura- Alt Kretase yaşlı Kovada dolomiti ve Dulup kireçtaşı tüm birimleri tektonik
olarak üzerleyen diğer litolojiler olarak bulunurlar. İnceleme alanında otokton
konumlu gözlenen tek birim ise alüvyondur.
Çalışma alanındaki dolomitlerin dokusal özellikleri dolomitlerin geç diyajenetik
evrede gömülme sırasında gelişen stilolitter ve mikro çatlaklar boyunca gezinen
Mg'lu suların etkisiyle oluştuklarını destekler.
Üst Kretase-Paleosen döneminde Antalya Naplarının bölgeye yerleşimi
bindirmelerin, ters fayların, kıvrımların ve eklem takımlarının gelişimine sebep
olmuştur. Miyosen sonrası bölgede çekme gerilmelerinin etkisinde normal faylar ve
bunlarla ilişkili grabenler gelişmiştir.
Kovada dolomitlerinin kimyasal özellikleri endüstriyel olarak demir çelik ve cam
48
sanayiinde kullanıma uygunluk sunmaktadır.
Kovada dolomitlerde gelişen stilolitter ve mikro çatlaklar boyunca gezinen Mg'lu
suların yol açtığı dolomitleşme kayaçta yaygın olarak örümcek ağını andırır
dokuların oluşumuna neden olmuştur. Uygun renklerinin yanı sıra bu dokusal özellik
mermer sektöründe tercih edilen bir mermer türünü (emperator) oluşturmaktadır.
Emperator (dolomitik mermer) aramacılığı açısından açısından önemli potansiyel
sunan bölgede renk, tabaka kalınlığı, yayılım, rezerv, levha haline gelebilme ve cila
alma özellikleri açısında olumlu veriler vardır. Ancak renk homojenitesi açısından
problemler yaşanan bölgede dolomitlerin renk homojenitesi sunan bölümleri
üzerinde önemle durulmalıdır.
49
6. KAYNAKLAR Alpan, S., Pamir. H.N., Erentöz, C., 1964. 1/500000 scale geological map of Turkey
published by the Institute of Mineral Research and Exploration in 1964, Ankara, Turkey.
Badiozamani, K., 1973, The dorag dolomitization model. Application to the Middle Ordovîcian of the Wisconsin: J. Sed. Petr., 43, 965-986. Behrens, E.W. ve Land. L.S., 1972, Subtıdal Holocene dolomite, Baffin Bay, Texas:
Sedimentary Geol., 42, 155-161 Bozcu, A., 1996 Kasımlar (Sütçüler-Isparta) yöresinde yer alan Mesozoyik yaşlı
denizel tortulların jeolojisi, petrografisi ve organik jeokimyasal yöntemlerle incelenmesi SDU.Fen bilimleri Enst., Doktora Tezi.135 s.
Brunn JH, Dumont JF, Graciansky PC de, Gutnic M, Juteau T, Marcoux J, Monod O,
Poisson A, (1971) Outline of the geology of the western Taurides. In geology and History of Turkey, Campbell AS (ed). Petroleum Exploration Society of Libya: Tripoli, pp 225–252.
Poisson A, (1971) Outline of the geology of the western Taurides. In geology and
History of Turkey, Campbell AS (ed). Petroleum Exploration Society Deffeyes. K.S.; Lucia, F.J. ve Weyl, P.K., 1964. Dolomitization: Observations on the
island of Bonaire, Netherlands Anlilles: Science, 143, 678-679. Dumont, J., E.. Kerey, 1975. Eğirdir Gölü Güneyinin Jeolojisi, T.J.K. 169-175,
ANKARA. Gutnic, M., Monod, O., Poisson, A., Dumont, J.F., 1979. Géologie des Taurides
occidentals (Turquie). Mémorie de la Société Géologique de France 137, 1–112.
Hanshaw, B.B.; Back, W. ve Dieke, R.G., 1971, A geochemical hypothesis for
dolomitization by groundwater: Econ. Geol., 66, 710-724. Hardie, L.A., 1986, Perspectives dolomitization: A critical view of some current
views: sedimentary Geol., 57, 166-183. İlling, L. V., Wells, A.J. ve Taylor, J.C.M., 1965, Peneconlemporary dolomite in the
Persian Gulf, in dolomitizalion and limestone diagenesis: Soc. Econ. Paleontol. Mineral. Spec. Publ., 28, 13, 89-111.
Kamil, Y.,1985, Ayvalı (Isparta ili) ve Dolayının Jeolojisi.İstanbul Teknik
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Mineroloji Petrografi Anabilim Dalı.Yüksek lisans Tezi,46s.
50
Kuşcu .M., 2001, Endüstriyel Kayaçlar ve Mineraller SDU yayını No. 10.381 s. Kuşcu, M.,O, Cengiz.,A, Bozcu., 2001, Menteşe (Isparta) Dolomitlerinin Endüstriyel
Hammadde Özelliklerinin Araştırılması. Koçyiğit A., 1981, "Hoyran Gölü yöresinin (Afyon-Isparta) stratigrafik ve tektonik
özellikleri" A. Ünv. Fen. Fak. Genel Jeo. Kür., Doç. tezi, 172s (yayınlanmamış), Ankara.
Land, L.S., 1985, The origin of massive dolomite: J. Geol. Educ.,33. 112-125. Matsumoto, R ; Lıjıma, A. ve Katayama, T., 1988, Mixedwater and hydrothermal
dolomitization of the Pliocene Shirahama Limestone, Izu Peninsula, central Japan: Sedimentology, 35, 979-998.
McHargue, T.R. ve Prıce, R.C., 1982, Dolomite from day in argıllaceous or shale-
associated marine carbonates: Sedimentary Geol., 52, 873-886. Mutlutürk, M., 1995, Pazarköy (Isparta ili) ve dolayının jeolojisi. İstanbul
Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Mineraloji-Petrografi Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, 41s (Yayınlanmamış).
Özgül, N., 1976, Torosların bazı temel jeoloji özellikleri. Turk. Jeol. Kurumu Bul.
19, 65–78. Poisson, A., 1984, The extension of the Ionian trough into southwestern Turkey. In:
Dixon, J.E., Robertson, A.H.F. (Eds.), Geological Evolution of the Eastern Mediterranean. Geol. Soc. London, Spec. Publ., vol. 17, pp. 241– 250.
Poisson, A., Wernli, R., Sagular, E., Temiz, H., 2003. New data concerning the age
of aksu Thrust in the South of the aksu valley, Isparta Angle (SW Turkey): consequences for the Antalya basin and Eastern Mediterranean. Geological Journal 38, 257–282.
Radke, B.M. ve Mathıs, R.L., 1980, On the formation and occurrence of saddle
dolomite: Sedimentary Geol.,50, 1149-1168. Ricou, L.E.,1980, Toroslar’ın Helenidler ve Zagridler arasında ki yapısal rolü :
Türkiye Jeol. Kur. Bült., 23, 2, 101-118 Serdar, O., 1991, Kovada Gölü (Isparta-Eğirdir) ve Dolayının Karst
Hidrolojisi.İstanbul Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Maden Anabilim Dalı Doktora Tezi,109s
Şenel, M., vd, 1992, Eğirdir-Yenişarbademii-Gebiz ve Geriş-Köprülü(Isparta-
Antalya) arasındaki kalan alanların jeolojisi:TPAO Rap.No.3132, MTA Rap. No. 9390, 559s,(yayımlanmamış), Ankara.
51
Tucker, M., and Wright, V.P., 1990. Carbonate Sedimentology.Blackwell,Oxford 482 pp. Varol, B., ve Magaritz, M., 1992, Dolomitization time boundaries and
unconformities: examples from the dolostone of the Taurus Mesozoic sequence, southcentral Turkey: Sedimentary Geol., 76, 117-133.
Yalçınkaya, S., Ergin, A., Afşar, Ö.P. ve Taner, K., 1986. "Batı Torosların Jeolojisi,
Isparta projesi raporu" MTA Genel Müd. Rap.,7898(yayınlanmamış), Ankara. Zenger, D.H., 1983, Burial dolomitization in the Lost Burro Formation/Devonian,
eastcentral California and the significance of late diagenetic dolomitization: Geology, 11,519-522
Waldron, J.W.F.,(1982, Antalya karmaşığı Kuzeydoğu uzanımının Isparta bölgesinde ki stratigrafisi ve sedimanter evrimi. MTA. Enst. Dergisi, 98s.
52
EKLER
Ek 1. Akdoğan-Sipahiler Arasında Kalan Bölgenin Jeoloji Haritası ve Şematik Enine Kesiti
53
ÖZGEÇMİŞ
Adı Soyadı : Fatma TEKKANAT
Doğum Yeri ve Yılı: Bulancak-1982
Medeni Hali : Evli
Yabancı Dili : İngilizce
Eğitim Durumu:
Lise : Giresun Lisesi (1996-2000)
Lisans: Süleyman Demirel Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık Fakültesi,
Jeoloji Mühendisliği (2003-2008)