2
çer. Eski ve arkeola- jik malzemeyi inceleyerek özellikle hiye- roglif ve duvar resimlerinde ifade eden sembolik bir ha- reketle bu remizleri çözmeye ile'I-hilal kaside- sinde Büslrüssidr' deki bir galeri- sinde fresk ve tavan resimlerini tasvir eder; daha sonra da bu kaside için kaleme Kitabü '1-Ma,ü'l-vara)fi ve'l-arzu'n-necmiyye bun- bir yorumunu yapar. Ona göre bu resim ve hiyeroglif hikmetin sembolik bir ve bu ehil olma- kötüye kullanma- vermemek için (Sezgin. ll 11975 J, s. 245-246; Ency- clopedia of the History of Arabic Science, lll, 87 0-871 ). gözle görülür sembollerle (resim, heykel) ve dini gizemlerle (alego- rik-mistagojik) tipinin temsilcilerinden biri olan (EFI ing. J, lll, 961) Ümeyl'in eserleri, daha çok Buslrüssidr'de gördü- duvar resimleri olmak üzere an- tik tasvirlerin Hermetik literatürle Halid b. Yezld b. Muaviye, Zünnun ve özellikle Cabir b. yararlanarak veya bir dille (kasideler halinde) yorumlanma- ibarettir. Ona göre bu ilmin müs- lümanlar en büyük olan Cabir'in sembolik ifadeleri tam ve yüzey- sel bu sebeple kendisi eser- lerinde onun ifade ya (Sezgin, iTED, ll 11975J, s. 243- 249). Ümeyl'de haliyle alego- rik simya, madenieri bir- tabi tutarak ve gü- çevirmek için onun ama- bulmak da Alegorik simya, remzl bir dile olan anlamaya ve maya konuyu anlat- eserlerinden bir ken- disi ve Latin- ce'ye çevrilmesi Avrupa'daki etkili Eserleri. Ümeyl'in, bul'da olmak üzere kü- tüphanelerinde birçok bulunan otuz kadar eseri günümüze (Sezgin, GAS, IV, 286-288). olan 1. Ri- 340 beyitten meydana gelen bir kaside olup müellifin Buslrüssidr'de mabed galerisin- deki duvar ve tavan resimleri 1622'de Epistola solis ad lunam crescentem Latince'ye çevri- lerek Argentoratum'da (Strasbourg) 1933'te Muhammed rab Ali tara- Latince tercümesi ve müelli- fin iki eseri ile birlikte ("Three Arabic Treatises on Alchemy by Muhammed bin U mail", Memoirs of the Asiatic Society of Bengal, Xll/1, s. 1-213). z. ve'l-arzu'n-necmiy- ye . ve bulugu'l-giiye- da bilinen eser (Sezgin, iTED, ll 11957 s. 242) Risaletü ile'I-hilal'in Tabula chemica Latince'ye tercüme (Gene- vae !Cenevre !. 1702), MuhammedTürab Ali bu tercümeyle birlikte ya- 3. Müellifin birlikte M. Tü- rab Ali o : f·?ll./- .. · J .. ...:.. ' ·fo.i]..::.,i. l -'jo>J ·. ;J IJ t.,;:;.j;;_.>l::ll ! ll z_,d> r . ,' ·" ".J( r . lbn üm Babi val!:fi lfamza ve 'ale'l-hemz eserinin ilk ve son sayfalan (Köprülü Ktp., Ahmed nr. 15) iBN ÜMMÜ KASIM : '?-?Unun, ll, 755; '1-meknun, ll, 34,423, 520; Kehhale, Mu'cemü'l-mü'ellifin, IX, 64; Sezgin. GAS, IV, 283-288; a.mlf .. "Üç ar-Rasa'il", ll 957). s. 242- C. G. Jung, Alchemical Studies (tre. R. F. C. Hull). Princeton bk. indeks: "Senior Zadith"; Ömer Ferruh, 'inde'l- 'Arab, Beyrut s. 246-247; G. C. Ana- wati, "Arabic Alchemy", Encyclopedia of the History of Arabic Science(ed. Roshdi Rashed). London- New York 996, lll, 870-872; Mevsu'a- Beyrut 1997, lll, 1112-1114; G. Strohmaier. "Ibn Umayl", E/ 2 (in g.), lll, 961-962. li] TAHSiN GöRGÜN ABD (bk. ABDULLAH b. MES'ÜD). L _j ÜMMÜ KASIM ('1 ..J!f) Ebü Muhammed (Ebü Ali) Bedrüddin Hasen b. b. Abdiilah b. Ali ei-Muradi (ö. 749/1348) L Tefsir, ve nahiv alimi. _j olup rib'den Zehra babaannesinin Ümmü kün- yesiyle oldu. Bir rivayete göre ise sultan ailesine mensup olan Zehra onu evlat Hacer, ll, 32). Ebu Zekeriyya ei-Gumarl, Ebu Abdullah et- Tand, Ebu Hayyan ei-Endelüsl ve Siracüd- din ed-Demenhurl'den Arapça, Mecdüd- din et-Tüsterl'den Arapça ve Mec- düddin b. Muhammed ei-Benaki- tl'den dan usul ve el-Makili'den Ma- lik! okuyan ümmü Ebu b. Ahmed et-Tenuhl dersleri Hacer, I, ll). ümmü 1 (23 1348) Kahire'nin Seryaküs (Seryakavs. Sir- yaküs) beldesinde vebadan öldü ve yerde defnedildi. Eserleri. 1. el-Müfid ii 'Umde- ti'l-mücid fi'n-na:;!;mi ve't-tecvid. Ale- müddin Ali b. Muhammed es-Sehavl'nin tecvid ilmine dair "Nuniyye" kasidesinin olan eseri Ali Hüseyin ei-Bewab (Zerka 1987). z. l).a ii Ca'berl'nin yirmi iki beyitlik "Daliyye" kasidesinin olup Abdülhadl ei-Fadll'nin tahkikiyle (Beyrut 1980). 3. B abi 433

TDV DIA - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · çer. Eski Mısır tapınak ve mezarlarında araştırmalar yapmış, rastladığı arkeola jik malzemeyi inceleyerek özellikle hiye roglif

  • Upload
    others

  • View
    13

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

çer. Eski Mısır tapınak ve mezarlarında araştırmalar yapmış, rastladığı arkeola­jik malzemeyi inceleyerek özellikle hiye­roglif işaretlerinde ve duvar resimlerinde eşyanın sırrını ifade eden sembolik bir anlatım tarzı olduğu düşüncesinden ha­reketle bu remizleri çözmeye çalışmıştır. Risfıletü's-şems ile'I-hilal adlı kaside­sinde Büslrüssidr' deki bir tapınak galeri­sinde gördüğü fresk ve tavan resimlerini tasvir eder; daha sonra da bu kaside için kaleme aldığı Kitabü '1-Ma,ü'l-vara)fi ve'l-arzu'n-necmiyye adlı şerhte bun­ların geniş bir yorumunu yapar. Ona göre bu resim ve hiyeroglif işaretleri hikmetin sembolik anlatım araçlarından başka bir şey değildir ve bu anlatım tarzı ehil olma­yanların simyayı öğrenip kötüye kullanma­larına fırsat vermemek için seçilmiştir (Sezgin. İTED, ll 11975 J, s. 245-246; Ency­clopedia of the History of Arabic Science, lll, 870-871 ). İslam dünyasında simyanın gözle görülür sembollerle (resim, heykel) ve dini sırlar, gizemlerle açıklanan (alego­rik-mistagojik) tipinin temsilcilerinden biri olan (EFI ing. J, lll, 961) İbn Ümeyl'in eserleri, daha çok Buslrüssidr'de gördü­ğü duvar resimleri başta olmak üzere an­tik tasvirlerin Hermetik literatürle Halid b. Yezld b. Muaviye, Zünnun ei-Mısrl ve özellikle Cabir b. Hayyan'ın kitaplarından yararlanarak açıklanmasından veya şiirsel bir dille ( kasideler halinde) yorumlanma­sından ibarettir. Ona göre bu ilmin müs­lümanlar arasındaki en büyük üstadı olan Cabir'in sembolik ifadeleri tam anlamıyla algılanamamış ve yapılan şerhler yüzey­sel kalmıştır; bu sebeple kendisi bazı eser­lerinde onun kapalı ifade tarzını açıklama­

ya çalışır (Sezgin, iTED, ll 11975J, s. 243-249).

İbn Ümeyl'de görüldüğü haliyle alego­rik simya, çeşitli değersiz madenieri bir­takım işlemlere tabi tutarak altın ve gü­müşe çevirmek için uğraşmaz, onun ama­cı ab-ı hayatı bulmak da değildir. Alegorik simya, remzl bir şekilde dile getirilmiş olan eşyanın sırrını anlamaya ve açıkla­maya çalışır. işlediği konuyu şiirle anlat­tığı eserlerinden bir kısmının şerhini ken­disi yapmış ve bunların Ortaçağ'da Latin­ce'ye çevrilmesi Avrupa'daki simyacılığın gelişmesinde etkili olmuştur.

Eserleri. İbn Ümeyl'in, birçoğu İstan­bul'da olmak üzere dünyanın çeşitli kü­tüphanelerinde birçok nüshası bulunan otuz kadar eseri günümüze ulaşmıştır (Sezgin, GAS, IV, 286-288). Bunların yayım­lanmış olan başlıcaları şunlardır; 1. Ri­saletü'ş-şems ile'l-hilfıl. 340 beyitten meydana gelen bir kaside olup müellifin Buslrüssidr'de gördüğü mabed galerisin­deki duvar ve tavan resimleri hakkın­dadır. 1622'de Epistola solis ad lunam crescentem adı altında Latince'ye çevri­lerek Argentoratum'da (Strasbourg) basıl­mış, 1933'te Muhammed Tü rab Ali tara­fından aslı, Latince tercümesi ve müelli­fin aşağıdaki iki eseri ile birlikte yayımlan­mıştır ("Three Arabic Treatises on Alchemy by Muhammed bin U mail", Memoirs of the

Asiatic Society of Bengal, Xll/1, s. 1-213). z. el-Mfı,ü'l-vara]fi ve'l-arzu'n-necmiy­ye. Kiteıbü'n-Nihfıye ve bulugu'l-giiye­ti'l-lfusvfı adıyla da bilinen eser (Sezgin, iTED, ll 11957 ı. s. 242) Risaletü 'ş-şems ile'I-hilal'in şerhidir. Tabula chemica adıyla Latince'ye tercüme edilmiş (Gene­vae !Cenevre !. 1702), MuhammedTürab Ali tarafından bu tercümeyle birlikte ya­yımlanmıştır. 3. el-Kaşidetü'n-nuniyye.

Müellifin yaptığı şerhiyle birlikte M. Tü­rab Ali tarafından yayımlanmıştır.

Joj::.ıi 1 i+J.;Ii~,..J 1'.JJ..ı f.YJ'""~ :F..I.l:..d'UJI21.f~\-)~L.ll[~'i l~t;

o : f·?ll./-.. l;..,..ı~..;.P.J.:,._...o.>\

=""--~~~~-'--..J

· !;.._,ı..;ı».~~,..; J .. ...:.. -).Ll·~-" !--,..jlı,;L. ' _1~,.-_,.;.!!..s>i"J-o-ıi!_b"-f}>!:}tJ,I._;t;,,""~

·fo.i]..::.,i.l-'jo>J ""~(.1~1\.i~~-:l!i.o>..,"*' ·. ;J ~1--!l...;c,;ı.ı...;jj.._..#"! ~-J IJ t.,;:;.j;;_.>l::ll

ı. ~ıJ;.b.ilJu,l_,j_;;.ı!J~.!f-'-~ı~__,;;_,ılı • ...ı~.:.Jb~~,jl~,..:;,y...sı b)..,_trJ.b.ilz!J~J ! ~ı.j.ı_,:;.; ~L_j.J!;iı.....,:.u_,.,ıız!J~.?-u.Jfo~ }.!>.,!jl{ıiJ..,ıı;: l;i:Jbı!f>].,:;_;iı#.u"i~. ll z_,d> r . .S~lı~J.Li-'(~ ~ ~~LF~~~,;;_!~~;. (:L';iiJ'--"'~~,:.ox_ı~'Gy_,.,.,_,,s:Gı..

,' 'J"'J. b.~l-'-:'-"-;~,!i&•);-<-.Jl,LJ~.l -_W I ·" )fr:i~J;..ııll4l!;>l.:.t,ııj'.,.~..;, ".J(

-;~r~%~~~~~;;;~tt~, r ·:.ı:.( ' .

lbn üm mü Kasım'ın

Şerf:ıu Babi val!:fi lfamza ve Hişam 'ale'l-hemz adlı eserinin müellifhattı

nüshasının

ilk ve son sayfalan (Köprülü Ktp.,

Hı.zıl Ahmed Paşa,

nr. 15)

iBN ÜMMÜ KASIM

BİBLİYOGRAFYA :

Keşfü '?-?Unun, ll, ı 755; İzaf:ıu '1-meknun, ll, 34,423, 520; Kehhale, Mu'cemü'l-mü'ellifin, IX, 64; Sezgin. GAS, IV, 283-288; a.mlf .. "Üç Mecmfı'at ar-Rasa'il", İTED, ll (ı 957). s. 242-25ı; C. G. Jung, Alchemical Studies (tre. R. F. C. Hull). Princeton ı967, bk. indeks: "Senior

Zadith"; Ömer Ferruh, Taritıu'l-'ulam 'inde'l­'Arab, Beyrut ı397/ı977, s. 246-247; G. C. Ana­wati, "Arabic Alchemy", Encyclopedia of the History of Arabic Science(ed. Roshdi Rashed). London- New York ı 996, lll, 870-872; Mevsu'a­tü tari/:ıi'l-'ulumi'l-'Arabiyye (nşr. Rüşd! Raşid), Beyrut 1997, lll, 1112-1114; G. Strohmaier. "Ibn Umayl", E/2 (ing.), lll, 961-962.

li] TAHSiN GöRGÜN

İBNÜMMÜ ABD

(bk. ABDULLAH b. MES'ÜD). L _j

ı İBN ÜMMÜ KASIM

ı

(~!§ ('1 ..J!f)

Ebü Muhammed (Ebü Ali) Bedrüddin Hasen b. Kasım b. Abdiilah

b. Ali ei-Muradi (ö. 749/1348)

L Tefsir, kıraat ve nahiv alimi.

_j

Mağrib asıllı olup Mısır'da doğdu. Mağ­rib'den Mısır'a gelişinde Şeyha lakabıyla tanınan Zehra adındaki babaannesinin şöhretinden dolayı İbn Ümmü Kasım kün­yesiyle meşhur oldu. Bir rivayete göre ise sultan ailesine mensup olan Zehra onu evlat edinmiştir (İbn Hacer, ll, 32). Ebu Zekeriyya ei-Gumarl, Ebu Abdullah et­Tand, Ebu Hayyan ei-Endelüsl ve Siracüd­din ed-Demenhurl'den Arapça, Mecdüd­din et-Tüsterl'den Arapça ve kıraat, Mec­düddin İsmail b. Muhammed ei-Benaki­tl'den kıraat, Şemseddin İbnü'I-Lebban'­dan usul ve Şerefeddin el-Makili'den Ma­lik! fıkhı okuyan İbn ümmü Kasım'dan Ebu İshak İbrahim b. Ahmed et-Tenuhl kıraat dersleri aldı (İbn Hacer, I, ll). İbn ümmü Kasım 1 Şevval749'da (23 Aralık 1348) Kahire'nin Seryaküs (Seryakavs. Sir­yaküs) beldesinde vebadan öldü ve aynı yerde defnedildi.

Eserleri. 1. el-Müfid ii şerl).i 'Umde­ti'l-mücid fi'n-na:;!;mi ve't-tecvid. Ale­müddin Ali b. Muhammed es-Sehavl'nin tecvid ilmine dair "Nuniyye" kasidesinin şerhi olan eseri Ali Hüseyin ei-Bewab neş­retmiştir (Zerka 1987). z. Şerl).u'l-Vazı­

l).a ii tecvidi'l-Ffıtil).a. Ca'berl'nin yirmi iki beyitlik "Daliyye" kasidesinin şerhi olup Abdülhadl ei-Fadll'nin tahkikiyle yayım­lanmıştır ( Beyrut 1980) . 3. Şerl).u B abi

433

iBN ÜMMÜ KASIM

val)fi lfamza ve Hişô.m 'ale'l-hemz (mine'ş-Şatıbiyye). Köprülü Kütüphane­si'nde (Fazı! Ahmed Paşa, nr. 15) müellif hattı bir nüshası mevcuttur. Ayrıca Sü­leymaniye (Şe h id Ali Paşa, nr. 23), Mar­mara Üniversitesi ilahiyat Fakültesi (Üs­küdarlı, nr. 67, vr. 5b-40b) ve Bursa Uluca­mii (nr. 230) kütüphanelerinde nüshaları bulunmaktadır (diğer nüshaları için bk. el-Fihrisü 'ş-şamil, ı, 129-1 30). 4. el-Ce­ne'd-dô.ni ii J:ıun1fi'l-me'ô.ni. Arapça'­daki edatların genişçe ele alındığı eser bir mukaddime ile beş babdan oluşmaktadır. Eser ilk defa istanbul'da basılmış (Ser­kls, ll, 1723-1724). daha sonra Fahreddin Kabave ile Muhammed Nedim Fazıl 'ın

(Halep 1973; Beyrut 1983, 1992). ayrıca Taha Muhsin'in (Musul 1396/1976) tah­kikleriyle neşredilmiştir. S. Cümelü '1-i'rô.b. Suheyr Muhammed Halife tarafın­dan Risô.le fi cümeli'l-i'rô.b adıyla yayım­lanmıştır (Kahire 1407/1987). 6. Mul)ad­dime fi kelimô.tin ittefel)at fihe'd-dô.lü ve';?:-;?:ô.lü l]attan va'l]telefet ma'nen. Yirmi beş beyitlik "Baiyye" kasidesini ve her bir beytin kısa şerhini içeren eseri Ta­ha Muhsin neşretmiştir (el-Meurid, Il/I IBağdad 19731. s. 137-146). 7. el-Cüme­lü'lleti lehô. maf:ıallün mine'I-i'rô.b ve'l­leti Iô. maJ:ıalle lehô.. Muhtasar bir eser olup Taha Muhsin tarafından yayımlan­mıştır ( Mecelletü Adabi'r-Rafideyn, sy. 7 !Musul 19761. s. 395-424). 8. Man;;p1me fi'?:-?:ô.'i ve'<;i-<;iô.<;i (Brockelmann, GAL Suppl. , ll, 16). 9. Tavzif:ıu'l-mal)iişıd ve'l­mesô.lik bi-şerJ:ıi Elfiyyeti İbn Malik. ibn Malik et-TaY'nin nahiv ilmine dair 1000 beyitlik elfiyyesinin şerhidir. Kütüphane­lerde çok sayıda nüshası mevcut olan ese­ri Abdurrahman Ali Süleyman şerh ve tah ki k ederek yayımiarnıştır (ı-VI, Kah i re 1975-1977) . 1 O. ŞerJ:ıu Teshili'l-fevô.'id ve tekmili'l-mal)iişıd (Şer/:ıu 't-Teshll). ibn Malik et-TaY'nin eserinin şerhi olan ve kütüphanelerde çeşitli yazma nüshaları bulunan eserin (mesela bk. Atıf Efendi Ktp., nr. 2496; Köprülü Ktp ., Fazı! Ahmed Paşa, nr. 1474; Nuruosmaniye Ktp., nr. 4558; SüleymaniyeKtp., Laleli. nr. 3297, 3299, 3300, Fatih, nr. 4917) küçük bir bö­lümü. ibn Malik'in aynı eserine Ebu Hay­yan ei-Endelüsltarafından yazılan et-Te;?:­yil ve 't-tekmil ii şerf:ıi't-Teshil adlı şer­hin kenarında basılmış (Ka hi re 191 0). bir bölümü de Hüseyin Tura! tarafından Bağ­dat Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde yüksek lisans tezi olarak neşre hazırlan­

mıştır ( 1971 ). 11. Şerf:ıu'l-Mal)iişıdi'l­celil (fi 'ilmi'l-ljalil) . Cemaleddin ibnü'I­Hacib'in aruz ilmini konu alan eserinin şer­

hidir (Brockelmann, GAL Suppl., I, 537).

434

ibn ümmü Kasım'ın kaynaklarda adı geçen diğer eserleri de şunlardır: Tefsi­rü'l-Kur'ô.n (on ci lt olduğu belirtilmekte­dir); ŞerJ:ıu'ş-Şô.tıbiyye; İ'rô.bü'I-Kur'ô.n; Şerf:ıu'l-isti'ô.;?:e ve'l-besmele; Şerf:ıu'l­Kô.fiyeti'ş-şô.fiye (İbn Malik et-Tal'nin re­cez bahrinde telif ettiği 2757 beyitlik ese­rin şerhidir); Tel]]işu Şerf:ıi Ebi lfayyô.n 'ale't-Teshil (EbO Hayyan el-Endelüslta­rafından İbn Malik et-Tal'nin Teshflü'l-fe­ua'id ve tekmllü '1-ma~aşıd'ına yazılan on ciltlik şerhin özetidir) ; ŞerJ:ıu'l-CezQliy­

ye (lsa b. Abdülazlz el-CezOll'ye ait ei-Mu­~addime {ei-Mu~addimetü '1-CezO.liyye] adlı gramer kitabının şerhidir); ŞerJ:ıu'l­FuşQJ ( ibn Mu 'tl' nin ei-FuşO.Iü '1-l]amsO.n adlı eserinin şerhidir); Şerf:ıu'l-Kô.fiye (ibnü'l-Hacib'in ei-Kafiye'sinin şerhidir) ;

ŞerJ:ıu '1-Mufaşşal (Zemahşerl'nin eseri­nin şerhidir).

BİBLİYOGRAFYA :

İbn ümmü Kasım. el-Cene'd-danf fi /:ıurüfi'l­me'anf (nşr. Taha Muhsin). Musul 1396/1976, neşredenin girişi, s. ll; Yaküt, Mu'cemü'l-bül­dan, lll, 218; İbnü'I-Cezer1. Gayetü 'n-Nihtiye, ı, 227 -228; İbn Hacer, ed-Dürerü 'I-klimine, 1, ll; ll, 32-33; Takıyyüddin İbn Fehd, La/:ızü'l-el/:ıfı.? (Zeylü TabaJr.ati'l-/:ıufffı.? li'g-Zehebf içinde). Dı ­

maşk 1347, s. 121; Süyüti, Bugyetü'l-vu'at, 1, 517; a.mlf., lfüsnü 'l-mu/:ıaçlara, 1, 536; Davüdi, TabaJr.atü'l-müfessirfn, 1, 139; Abdullah b. Mu­hammed ei-Matari, Zeylü Ma'rifeti'l-Jr.urra' (Ze­hebl, Ma'rifetü '1-Jr.urra' ]Altıkulaç] içinde). lll, 1532-1533; Keşfü 'z-zunün, I, 152, 406, 648; ll, 1031, 1774; İbnü' I-İmad, Şegerat, VI, 160-161; Hansari, Ravzatü'l-cennat, Tahran 1347, s. 224; Hediyyetü 'l-'ari{in, 1, 286; Serkis. Mu'­cem, ll, 1723-1724; Halid ei-Ezheri, Şer/:ıu't­taşrf/:ı 'ale't-tavzf/:ı, Kahire, ts. (Darü'l-fikr). 1, 297, 304; Brockelmann, GAL, ll, 27; Suppl., 1, 537; ll, 16;Abbas ei-Kummi, el-Küna ve'l-elJr.ab, Necef 1956, lll, 152; Zirikli, ei-A'Iam, ll, 228; Kehhale. Mu'cemü'l-mü'elli(fn, lll, 271 ; C. Zey­dan, A.dab, lll, 152; Nüveyhiz. Mu'cemü '1-mü­{essirfn, 1, 144; el-Fihrisü'ş-şamil: matıtütatü't­tecvfd,Amman 1986, I, 129-130.

r

L

Iii HüSEYiN TuRAL

İBN ÜMMÜ MEKTÜM (r~ i"' w-ın

Abdullah (Amr) b. Kays b. Zaide el-Kureşi el-Amiri

(ö. 15/636)

Hz. Peygamber 'in müezzini, ama sahabi.

_j

islamiyerten önce adının Husayn oldu­ğu, ResGl-i Ekrem'in kendisine Abdullah ismini verdiği söylenmektedir. Medineli alimler adını Abdullah, Iraklılar ise Amr şeklinde kaydeder. ümmü Mektum, an­nesi Atike bint Abdullah el-Mahzumiyye'­nin künyesi olup ona nisbetle ibn ümmü

Mektum diye tanınmıştır. Anadan doğma kör olduğu veya küçük yaşta gözlerini kaybettiği, bu sebeple annesine ümmü Mektum denildiği de nakledilir. Nesebi konusunda farklı görüşler ileri sürülmüş olup babası Kays, Kureyş kabilesinin Amir b. Lüey oğulları kolundandır ve Hz. Hati­ce'nin dayısının oğludur ( ibn Haz m, s. I 7 I).

Mekke'de islamiyet'i ilk kabul edenler­den biri olan ibn Ümmü Mektum burada Resfılullah'a müezzinlikyaptı. Medine'ye Bedir Gazvesi'nden kısa bir süre sonra hicret ettiğini söyleyenler varsa da onun M us' ab b. Umeyr ile birlikte veya onun ar­dından hicret ettiği bilinmektedir. Hatta Buharf, Mus'ab b. Umeyr ile ibn Ümmü Mektum'u ilk muhacirler olarak kabul et­mektedir. İbn ümmü Mektum, Medine'­de Mus'ab'la birlikte halka Kur'an öğret­mekle meşgul oldu. Suffe inşa edilince bir süre orada kaldı, daha sonra Mahreme b. Nevfel'in "darülkurra" (darülg ı da) diye şöh­ret bulan evine taşındı. Hz. Peygamber çeşitli vesilelerle Medine dışına çıktığı za­man ibn ümmü Mektum ona vekalet etti ve geride kalanlara namaz kıldırdı . Bu gö­revin kendisine on üç defa verildiği kay­dedilmektedir.

ibn ümmü Mektum, Tebük Gazvesi'n­den sonra nazil olan ve cihada gidenlerin geride kalanlardan üstün olduğunu, an­cak mazeretiiierin bu hükmün dışında tu­tulduğu nu bildiren ayete rağmen (en-Ni­sa 4/95) o günden sonra yapılacak savaş­lara katılacağını söyleyip sanc;:ığın kendi­sine verilmesini istemiştir. Onun zırhını giyerek elindeki siyah bir sancakla Kadi­siye Savaşı'na (I 5/636) katıldığı, savaştan sonra Medine'ye dönünce muhtemelen savaşta aldığı yaralar yüzünden vefat et­tiği veya Kadisiye'de şehid düştüğü riva­yet edilmiştir.

Hz. Peygamber Mekke'de bazı müşrik­lere Müslümanlığı anlattığı bir sırada ibn ümmü Mektum yanına gelerek Allah'ın ona öğrettiği meseleleri kendisine anlat­masını istemiş. Resul-i Ekrem'in onun bu davranışından dolayı hoşnutsuzluk gös­termesi üzerine kendisini uyaran ayetler nazil olmuştUr (Abese 80/l-2) . Daha sonra Hz. Peygamber'in ibn ümmü Mektum'a iltifat edip ikramda bulunduğu ve, "Ey kendisinden dolayı rabbimin beni azarla­dığı zat, merhaba!" diye hitap ettiği bilin­mektedir.

islamiyet'te özürlülerle ilgili çeşitli hü­kümlerin belirlenmesi İbn ümmü Mek­tum vesilesiyle mümkün olmuş, onların

vekil bırakılmaları, imamlık yapmaları, savaşa iştirak etmeleri, farz namaziara