118
ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) YAZARLAR Sabahattin NAYİR Mustafa YILMAZ Veli KARATAŞ Mustafa Nezihi PESEN Furkan ÖZÜDOĞRU DEVLET KİTAPLARI BİRİNCİ BASKI ……………………., 2017

TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

  • Upload
    others

  • View
    0

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

ORTAÖĞRETİM

TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1)

YAZARLAR

Sabahattin NAYİR

Mustafa YILMAZ

Veli KARATAŞ

Mustafa Nezihi PESEN

Furkan ÖZÜDOĞRU

DEVLET KİTAPLARI

BİRİNCİ BASKI

……………………., 2017

Page 2: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

EDİTÖR

Sabahattin NAYİR

TÜRKÇE

Ahmet POLAT

GÖRSEL TASARIM

Başak SOPACI

PROGRAM GELİŞTİRME UZMANI

Hasan TOPAL

REHBERLİK UZMANI

Esra DEMİR

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yldzdr, parlayacak; O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olaym, çehreni ey nazl hilâl! Kahraman rkma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl?Sana olmaz dökülen kanlarmz sonra helâl. Hakkdr Hakk’a tapan milletimin istiklâl.

Ben ezelden beridir hür yaşadm, hür yaşarm.Hangi çlgn bana zincir vuracakmş? Şaşarm!Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarm.Yrtarm dağlar, enginlere sğmam, taşarm.

Garbn âfâkn sarmşsa çelik zrhl duvar, Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasl böyle bir iman boğar,Medeniyyet dediğin tek dişi kalmş canavar?

Arkadaş, yurduma alçaklar uğratma sakn; Siper et gövdeni, dursun bu hayâszca akn. Doğacaktr sana va’dettiği günler Hakk’n; Kim bilir, belki yarn, belki yarndan da yakn

Bastğn yerleri toprak diyerek geçme, tan: Düşün altndaki binlerce kefensiz yatan. Sen şehit oğlusun, incitme, yazktr, atan: Verme, dünyalar alsan da bu cennet vatan.

Kim bu cennet vatann uğruna olmaz ki feda? Şüheda fşkracak toprağ sksan, şüheda!Cân, cânân, bütün varm alsn da Huda, Etmesin tek vatanmdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden İlâhî, şudur ancak emeli:Değmesin mabedimin göğsüne nâmahrem eli. Bu ezanlar -ki şehadetleri dinin temeli- Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşm, Her cerîhamdan İlâhî, boşanp kanl yaşm, Fşkrr ruh- mücerret gibi yerden na’şm;O zaman yükselerek arşa değer belki başm.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanl hilâl! Olsun artk dökülen kanlarmn hepsi helâl.Ebediyyen sana yok, rkma yok izmihlâl; Hakkdr hür yaşamş bayrağmn hürriyyet; Hakkdr Hakk’a tapan milletimin istiklâl!

Mehmet Âkif Ersoy

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI YAYINLARI ............................................................................: 6416YARDIMCI VE KAYNAK KİTAPLAR DİZİSİ.......................................................................: 765

17.06.Y.0002.4752

Her hakkı saklıdır ve Millî Eğitim Bakanlığına aittir. Kitabın metin, soru ve şekilleri kısmen de olsa hiçbir surette alınıp yayımlanamaz.

Millî Eğitim Bakanlığı, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının 30.06.2017 gün ve 10061344 sayılı yazısı ile eğitim aracı olarak kabul edilmiş, Destek Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 26.05.2017

gün ve 7680046 sayılı yazısı ile birinci defa 354.567 adet basılmıştır.

ISBN 978-975-11-4301-3

Page 3: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl! Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl. Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım. Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar, Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar, Medeniyyet dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın; Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın; Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın

Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı: Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı: Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda! Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Huda, Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden İlâhî, şudur ancak emeli: Değmesin mabedimin göğsüne nâmahrem eli. Bu ezanlar -ki şehadetleri dinin temeli- Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım, Her cerîhamdan İlâhî, boşanıp kanlı yaşım, Fışkırır ruh-ı mücerret gibi yerden na’şım; O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl! Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl. Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl; Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyyet; Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl!

Mehmet Âkif Ersoy

Page 4: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

GENÇLİĞE HİTABE

Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini,

ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en

kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek

isteyecek dâhilî ve hâricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti

müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın

vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok

namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek

düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili

olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün

tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil

işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere,

memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet

içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini,

müstevlîlerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr u zaruret içinde

harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen,

Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret,

damarlarındaki asil kanda mevcuttur.

Mustafa Kemal Atatürk

Page 5: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI
Page 6: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

6

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

KISALTMALAR

a.s : Aleyhisselam

b. : bin

bk. : bakınız

C : cilt

c.c : Celle celalühü

çev. : çeviren

ed. : editör

hzl. : hazırlayan

Hz. : hazreti

md. : madde

MEB : Milli Eğitim Bakanlığı

r.a. : Radiyallâhu anh / anhâ

s. : sayfa

s.a.v : Sallalahu aleyhi ve selem

TDV : Türkiye Diyanet Vakfı

Page 7: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

7

İÇİNDEKİLER

İÇİNDEKİLER

1. ÜNİTE: İSLAM VE SOSYAL HAYAT 11 1. Sosyal Hayatın Temeli Olarak Aile 12 1.1. Evlilik ve Nikâh 14 1.2. Eşlerin Karşılıklı Sorumlulukları 16 1.3. Boşanma, Boşanmanın Bireysel ve Toplumsal Etkileri 19 2. Sosyal Hayatla İlgili Bazı Temel Ölçüler 20 2.1. Emniyet ve Güven 21 2.2. Sulh 22 2.3. Hak ve Adaleti Gözetme 24 2.4. Kardeşlik 26 2.5. Yardımlaşma ve Dayanışma 28 3. Sosyal Hayatı Olumsuz Etkileyen Bazı Etkenler 33 3.1. Ahlaki Yozlaşma 31 3.2. Yalan ve Hile 33 3.3. Tecessüs ve Mahremiyeti İhlal 34 3.4. Fitne, Fesat ve Terör 36 3.5. Yaralama ve Öldürme 38 3.6. Zina 39 3.7. Alkol ve Madde Bağımlılığı 40 ÜNİTEMİZİ DEĞERLENDİRELİM 42

2. ÜNİTE: İSLAM VE EKONOMİK HAYAT 47 1. İslam Ekonomisinin Ahlaki Temelleri 48 2. Helal Kazancın Önemi 49 3. İnfak Kültürü 51 4. Karz-ı Hasen 54 5. Kul Hakkı 55 6. İşçi ve İşveren Hakkı 57 7. İslam’ın Mülkiyet Anlayışı 59 8. Ekonomik Hayatı Olumsuz Etkileyen Uygulamalar 60 8.1. Faiz 60 8.2. Rüşvet 61 8.3. Hileli Satışlar 63 8.4. Yapay Olarak Fiyatlarla Oynama 64 8.5. Karaborsacılık 65 ÜNİTEMİZİ DEĞERLENDİRELİM 67

Page 8: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

8

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

3. ÜNİTE: İSLAM VE HUKUK 73 1. İslam Hukuku ve Mahiyeti 74 2. İslam Hukukunun Temel İlkeleri 75 2.1. Tekliflerde Kolaylık 75 2.2. Helallerde Genişlik 76 2.3. Adaletin Gözetilmesi 78 2.4. Suçun Şahsiliği 78 2.5. Suç ve Ceza Arasında Denge 79 2.6. Kamu Yararının Gözetilmesi 80 3. İslam Hukukunun Kaynakları 80 4. Hukuk ile Ahlak İlişkisi 82 ÜNİTEMİZİ DEĞERLENDİRELİM 83

4. ÜNİTE: ANA HATLARIYLA İSLAM AHLAKI 85 1. İslam Ahlakının Gayesi ve Konusu 86 2. İslam Ahlakının Kaynakları 90 3. Ahlak ile Terbiye İlişkisi 92 4. Allah’a Karşı Vazifelerimiz 94 5. Peygamberimize Karşı Vazifelerimiz 99 6. Kur’an-ı Kerim’e Karşı Vazifelerimiz 102 7. İnsanlara Karşı Vazifelerimiz 104 ÜNİTEMİZİ DEĞERLENDİRELİM 108

SÖZLÜK 111

KAYNAKÇA 116

Page 9: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

9

ORGANİZASYON ŞEMASI

Ünite Kapağı

Ünite başlığı

Hazırlık soruları

Ünite başlığı

Konu metni

Etkinlik kutusu

Sayfa numarası

Bazı etkinliklerikitabınızınüzerinde

yapabilirsiniz.

Bazı kavramlar info grafiklerle anlatılmıştır

Değerlendirmesoruları:(Açık uçlu

Çoktan seçmeliBoşluk doldurma

Doğru/Yanlış)

9

İslam ve Sosyal Hayatİslam ve Sosyal Hayat

1. ÜNİTE İSLAM VE SOSYAL HAYAT

Hak, sadakat, nesep, velayet, nafaka, nikah, talak, mehir, izdivaç, miras, mahremiyet, tecessüs, iffet, fitne, fesat, hile.

1. Aile kurumunun toplumun ve neslin korunması açısından önemi nedir? Araştırınız.

2. Sosyal hayatı etkileyen ahlaki olumsuzluklar neler olabilir? Maddeler halinde defterinize

yazınız.

3. Dinî ve ahlaki değerlerin sosyal hayattaki önemi nedir? Araştırarak defterinize yazınız.

4. Sosyal hayatın temeli olan aileyi korumak için anayasamızda bulunan maddeleri araştıra-

rak defterinize yazınız.

5. Mâide suresi, 90 ve 91. ayetlerini Kur’an-ı Kerim mealinden bularak defterinize yazınız.

KAVRAMLAR

ÜNİTEMİZE HAZIRLANALIM

15

İslam ve Sosyal Hayat

Eşler arası bağlılık ve sorumluluk konu-sunda da bize en güzel örneği Peygamberimiz sergilemiştir. Hz. Hatice validemiz için söylediği şu sözler aralarındaki bağın ne kadar güçlü oldu-ğunu göstermektedir: “Halk bana inanmazken o inandı. Herkes bana yalancı derken o doğru söy-lediğimi kabul etti. Kimse bana bir şey vermezken o beni malıyla destekledi ve Allah bana ondan çocuklar ihsan etti.”11

Evlilikle birlikte eşlerin birbirleri üzerinde çeşitli hakları doğar. Peygamberimiz (s.a.v.) “Ey insanlar, sizin kadınlar üzerinde birtakım hakla-rınız vardır. Onlar sizin haklarınıza riayet etmeli-dirler. Onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Onlara karşı iyi davranınız. Eşlerinize şefkatle mu-amele ediniz. Siz onları Allah’ın ahdi ile aldınız. Onlar size Allah’ın ahdi ile helal olmuştur.”12 bu-yurarak bu hakları bizlere hatırlatmaktadır.

Eşlerin birbirlerine karşı gösterecekleri sev-gi, saygı ve merhamet aile içi huzuru sağlayan önemli unsurlardır. Peygamberimiz (s.a.v.) “Bir kimse hanımına kin beslemesin, onun bir huyunu beğenmezse bir başka huyunu beğenir.”13 buyu-rarak her insanın güzel yönlerinin olabileceğini beğenilmeyen huyların ise müsamahayla karşı-lanmasını bizlere öğütlemektedir.

Aile içi haklarla ilgi en önemli konular-dan biri de aile mahremiyetidir. Peygamberimiz (s.a.v.) “Sizin kadınlarınız üzerindeki haklarınız sevmediğiniz kimseleri evinize sokmamaları ve hoşlanmadığınız kimselerle konuşmamalarıdır. Dikkat edin! Onların sizin üzerinizdeki hakları ise yedirmek ve giydirmek hususlarında ihsanda bulunmanızdır.”14 buyurarak aile mahremiyetinin önemine dikkat çekmiştir. Aile mahremiyetinin ortadan kalkması, aile içinde kalması gereken sırların başkalarıyla paylaşılması ailenin huzurunu bozarak aile birliğine zarar verir. Eşler arasındaki karşılıklı sevgi ve saygıyı zedeler.

DİKKAT EDELİM

Aile huzuru için saygı ve sevgi şarttır.

10 Bakara suresi, 237. ayet.11 İbn Hanbel, VI, 118.

12 Tirmizî, Radâ’, 11.13 Müslim, Vasiyyet, 5.

14 Tirmizî, Ridâ, 11.

(c.c.) “...Aranızda iyilik ve ihsanı unutmayın. Şüphesiz Allah yapmakta olduklarınızı hakkıyla görür.”10 buyurmaktadır. Birbirine güven, sadakat, sevgi, saygı ve iyi niyet içinde davranmak aile ya-pısını sağlamlaştırdığı gibi çıkacak sorunları da en aza indirecektir.

Eşler Arası Olması

Beklenen Olumlu

Duygular:

Sevgi Saygı

GüvenSadakatHoşgörü

Affedicilik

Fedakârlık

Sabır

Paylaşım

Anlayış Muhabbet

İlgi

Şefkat

Dürüstlük

Bağlılık

Hüsnü zan

20

Ortaöğretim Temel Dini Bilgiler İslam 1

Emniyet ve güveni bozan durumlar nelerdir? Yazınız.

Güven Ortamının Oluşmasına Katkı Sağlayan Etkenler

YAZALIM

2.2. Sulh

Barış içinde yaşamak sizce nasıl sağlanır?

Sulh, barış ve anlaşma anlamına gelir. Daha geniş anlamda ise bireyler veya toplumlar arasın-daki çekişmelerin, düşmanlıkların ve çatışmaların anlaşmayla sona erdirilmesini ifade eder. Kur’an-ı Kerim’de “Eğer müminlerden iki grup birbiriyle savaşırlarsa hemen aralarını düzeltin…”21 buyrularak savaşın ve anlaşmazlıkların sulh yoluyla çözümlenmesi gerektiği ve bu sulhu sağlamanın da Müslümanların sorumluluğunda olduğu belirtilmektedir. Bu sorumluluk yerine getirilirken hem tarafların hem de sulh için hakemlik yapacak kişilerin fedakarlıkta bulunması gerekmektedir.

İslam dininin amaçlarından biri de her türlü bozgunculuğa, çekişmeye ve çatışmaya son verip yeryüzünde sulhu gerçekleştirmektir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) her konuda olduğu gibi bu ko-nuda da bizlere uygulamalarıyla rehberlik etmiş, yol göstermiştir. Mekke’de Müslümanlara yapılan

21 Hucurât suresi, 9. ayet.

41

İslam ve Sosyal Hayat

A. Aşağıdaki açık uçlu soruları cevaplayınız

1. Sosyal hayatı olumsuz etkileyen hususlardan bazılarını yazınız. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

2. Sosyal hayatla ilgili temel ölçüler nelerdir? Yazınız. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

3. İslam’ın aileye verdiği önemi belirterek kısaca açıklayınız. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

4. Fitne, fesat ve terörün toplum birliği açısından zararları nelerdir? Yazınız. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

5. Alkol bağımlılığının bireysel ve toplumsal zararları nelerdir? Yazınız. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

B. Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.

1. Alkol ve uyuşturucu bağımlılığı aile ilişkilerini olumsuz etkilemektedir. Ailenin bir üyesinin alkol ve uyuşturucu madde kullanması, aile içinde ciddi sorunlara ve çatışmalara neden olmaktadır. Bağımlılık haline dönüşen bu alışkanlıklar çeşitli nedenlerle ailede yalanı, baskıyı, saldırganlığı ve şid-deti doğurmaktadır.

Yukarıdaki paragrafa göre, alkolün zararlarını öğrencilerine anlatan bir öğretmenin en çok üzerine durduğu değer aşağıdakilerden hangisidir.

A) AileB) EkonomiC) DinD) KültürE) Sanat

ÜNİTEMİZİ DEĞERLENDİRELİM

ORGANİZASYON ŞEMASI

Page 10: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

10

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

SözlükKitabınızda

geçen belli başlıkavramlarınanlamlarına

buradankolayca

ulaşabilirsiniz.

KaynakçaKitabınız

hazırlanırkenfaydalanılan

belli başlıkaynakların

listesi

Yukarıda bazı örnekleri verilen kutucuklarda, işlenen konunun daha iyi kavranması ve

akılda kalabilmesi için aktarılan bilgiler işı-ğında listeleme, sıralama ve tanımlama gibi hemen kitabınızın üzerine yapabileceğiniz

etkinlikler bulunmaktadır.

Yukarıda bazı örnekleri verilen kutucuklarda, işlenen konunun daha iyi anlaşılmasına

katkı sağlayacak ilave bilgiler verilmekte, bu bilgileri yeri geldiğinde yorumlamanız veya

defterinize not etmeniz istenmektedir.

Kitabınızında bulunan karekodlar sayesinde

kitabınızın tümPDF’sine, ünitelere ve

işlenen konu ile ilgili ma-teryallere ulaşabilirsiniz

111

Sözlük

A

adalet: Bir işi yerli yerine koyma, hak sahibine hakkını verme, hak ve hukuka uygunluk.

adap: En iyi hâl ve hareketler, ölçülü davranışlar, kişiler arasındaki iyi ilişkileri düzenleyen kurallar, uyulması gereken görgü kuralları.

ahlak: 1. Huylar, mizaçlar, karakterler, tabiat-lar. 2. İnsanın yaratılışından gelen özellikleri ile insanların iyiliğini ve mutluluğunu hedef alan kuralların hayata geçirilmesi ile kazanılan iyi ve güzel davranışlar. 3. İnsanın, iyi veya kötü olarak vasıflandırmaya yol açan manevi nitelikleri, huy-ları ve bunların etkisiyle ortaya koyduğu iradeli davranışlarının bütünü. 4. Ahlaki konularla ilgili bilim dalı.

amel: 1. Yapılan iş, fiil. 2. Bir kimsenin dinin buy-ruklarını yerine getirmek için yaptıkları.

atfetmek: 1. (Bir tarafa doğru) Çevirmek. 2. Bir şeyin oluşunu diğer bir şeye bağlamak, ona yor-mak. 3. (Bir niteliği) Bir kimse veya şeye yükle-mek, nispet etmek, mâletmek, izâfe etmek.

ayet: 1. Açık alamet, işaret, delil, kesin kanıt, ib-ret. 2. Allah’ın varlığına ve birliğine işaret eden her şey. 3. Kur’an surelerini oluşturan kısımlar-dan her biri.

B-C

bereket 1. Nimet, bağış, Allah’ın karşılıksız ver-mesi. 2. Uğur, hayır. 4.Yağmur, rahmet.

can 1. Gönül, yürek. 2. Ruh. 3. İnsanlar ve hay-vanlarda hayatı devam ettiren ve ölümle vücut-tan ayrılan unsur, öz.

ceza: 1. Uygunsuz davranışlarda bulunanlara uygulanan işlem veya yaptırım, 2. Suç işleyen bir kimsenin yaşantısına, özgürlüğüne, mallarına, onuruna karşı yasaların öngördüğü yaptırım 3. Dinin hükümlerin ihlali doğrultusunda uygulanan yaptırım

cömert 1. Karşılık beklemeden veren. 2. Elindeki maddi ve manevi imkânları meşru ölçüler içinde gönüllü olarak ve karşılık beklemeden başkaları-nın yararına sunup gereken yerde harcayabilen. Kur’an-ı Kerim, insanlara dünyada verilen mal ve mülkü Allah’ın bir lütfu olarak tanımlar. İnsana sadece harcama yetkisi verildiğini belirtir. Yüce Allah cömerttir. Kullarının da cömert olmasını is-ter. Fakirleri gözetmek için sadaka ve zekât ver-me emri Müslümanı cömert olmaya alıştırır.

D-E

diğerkâmlık: Hiçbir çıkar düşüncesi taşımadan başkalarını düşünme, başlarının menfaatlerini kendi menfaatinden üstün tutma.

edep: 1. İyi ahlak, güzel terbiye, eğitim. 2. Utan-ma, zarafet; insanlara söz ve hareketlerinde gü-zel davranışta bulunma. 3. Bir toplumda örf, adet ve kural hâlini almış iyi tutum ve davranışlar veya bunları kazandıran bilgi.

edille-i şeriyye: 1. Hâkimin hükme nasıl ulaştı-ğını gösteren meşru bir dayanak, 2. İslam huku-kunda temel kaynak olarak kabul edilen Kur’an, Sünnet, İcmâ ve Kıyas

erdem: Ahlakın övdüğü iyi olma, alçak gönül-lülük, yiğitlik, doğruluk vb. niteliklerin genel adı, fazilet.

eşref-i mahlûkat: Mahlûkların en şereflisi, in-san.

F

fakih: 1. Hüküm çıkaran kişi, 2. Fıkıh ilmiyle uğ-raşan kişi

fazilet: 1. Olgunluk, erdemlilik, üstünlük, değer, kıymet. 2. İffet, namus, güzel ahlak. 3. İnsanın doğuştan sahip olduğu ve sonradan çalışma yo-luyla geliştirip zenginleştirdiği güzel nitelikler.

SÖZLÜK

116

Ortaöğretim Temel Dini Bilgiler İslam 1

Ahmed b.Hanbel, Müsned, Beyrut, 1991.

AY, Mehmet Emin, “Aile Ortamında Yerine Getirilen İbadetlerin Çocuklar Üzerindeki Etkisi», Din Eğitimi Araştırmaları Dergisi, Sayı 1, İstanbul, 1994.

Beyzâvî, Envârü’t-Tenzîl, İstanbul 1314.

Buhârî, Sahih-i Buhârî, (Çev.: Mehmet Sofuoğlu), Ötüken Neşriyat, İstanbul, 1987.

CANBALOĞLU, Ayse Nur, Finans Sektöründe Kamunun Aydınlatılması Ve Türkiye Uygulama-sı, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı, Ankara-2011.

CANEL, Azize Nilgün, Evlilik ve Aile Hayatı, T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Aile ve Toplum Hizmeleri Genel Müdürlüğü, İstanbul, 2012.

ÇAĞRICI, Mustafa, “Ahlak” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 2, İstanbul, 1989

ÇAĞRICI, Mustafa, “Tecessüs”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 40, İstanbul, 2011.

Dini Terimler Sözlüğü, Milli Eğitim Bakanlığı, Ankara, 2009.

Ebu Dâvud, Sünen, (Çev.: Necati Yeniel, Hüseyin Kayapınar), Şamil Yayınları, İstanbul, 1987.

Faktörler”, Din Bilimleri Akademik Araştırma Dergisi, Cilt 5, Sayı 2, Samsun, 2005.

HEYET, 7/24 İlm-i Hal, EDAM Yayınları, İstanbul, 2013.

HEYET, Hadislerle İslam, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2014.

HEYET, İlmihal, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 1-2, Ankara, 2007.

HEYET, İslam’a Giriş Ana Konulara Yeni Yaklaşımlar, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, İstanbul, 2007

HEYET, İslam’a Giriş Gençliğin İslam Bilgisi, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, İstanbul, 2007.

HEYET, İslam’a Giriş Temel Esaslar, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, İstanbul, 2007.

HEYET, Kur’an-ı Kerim ve Açıklamalı Meali, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2001.

HEYET, Kuran Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2014.

HÖKELEKLİ, Hayati, İslam’ın İnsan Görüşü Işığında İşçi Hakları, Türk Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 1995.

İbn Manzûr, Lisânü’l-Arab, Beyrut, 1994.

İbn-i Mâce, Sünen, Cilt 1,2, Beyrut, 1986

İmam Malik, Muvatta, Vizaretü’l-Evkaf, Kahire, 1994.

Karşılaştırmalı Anayasa Çalışmaları, TBMM Basımevi, Ankara, 2012.

KAZICI, Ziya, AYHAN, Halis “Talim ve Terbire” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 39, İstanbul, 2010.

KAYNAKÇA

ORGANİZASYON ŞEMASI

Page 11: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

11

İSLAM VE SOSYAL HAYATİSLAM VE SOSYAL HAYAT

Hak, sadakat, nesep, velayet, nafaka, nikah, talak, mehir, izdivaç, miras, mahremiyet, tecessüs, iffet, fitne, fesat, hile.

1. Aile kurumunun toplumun ve neslin korunması açısından önemi nedir? Araştırınız.

2. Sosyal hayatı etkileyen ahlaki olumsuzluklar neler olabilir? Maddeler halinde defterinize

yazınız.

3. Dinî ve ahlaki değerlerin sosyal hayattaki önemi nedir? Araştırarak defterinize yazınız.

4. Sosyal hayatın temeli olan aileyi korumak için anayasamızda bulunan maddeleri araştıra-

rak defterinize yazınız.

5. Rûm suresi, 21. ve Nahl suresi, 90. ayetlerin mealini Kur’an-ı Kerim’den bularak defteri-

nize yazınız.

KAVRAMLAR

ÜNİTEMİZE HAZIRLANALIM

1. ÜNİTE İSLAM VE SOSYAL HAYAT

Page 12: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

12

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

Bir insan yavrusunun yetişebileceği en güvenli ortam neresidir?

Aile, din ve hukuk açısından evlenmeleri için herhangi bir engel olmayan erkek ile kadının kendi hür iradeleriyle evlenmeleri sonucunda ku-rulan en küçük toplumsal yapıdır. Anne, baba ve çocuklardan meydana gelen aileye çekirdek aile denir. Büyük baba, büyük anne, gelin, damat, ço-cuk, torun gibi ikiden çok neslin bir arada yaşadı-ğı aileye ise geniş aile denir.

İslam’a göre büyük anne, büyük baba her zaman ailenin bir parçasıdır. Kur’an-ı Kerim’de “Rabbin O’ndan başkasına kulluk etmemeni-zi, anneye babaya iyilikle muamele etmenizi emretti. Şayet onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlılığa ulaşırsa onlara ‘öf’ bile deme, onları azarlama, onlara güzel söz söy-le.”1 buyrulmaktadır. Bu ayete göre ebeveynlerimizin bizim yanımızda yaşlanması, huzuru ailesinde bulması öngörülmekte; anne ve babanın yaşlandıklarında da ailenin bir parçası olarak devam etmeleri gerektiği vurgulanmaktadır.

Aile sosyal hayatın temelini oluşturur. Bir toplumun huzur ve mutluluğu, ailedeki huzur ve

mutlulukla doğrudan ilişkilidir. Bedenen ve ruhen sağlıklı nesillerin yetişmesi ailenin temel fonksiyon-larından biridir. Bu nedenle dinimiz, sağlıklı ve hayırlı nesiller yetiştirmek için evlenmeyi teşvik etmiştir. Boşanmayı başvurulacak son çare olarak görmüştür. Hatta Peygamberimiz (s.a.v.)* boşanmayı Allah’ın (c.c.)** en sevmediği helal olarak nitelendirmiştir.2

Aile, insanın hayata hazırlandığı bir okuldur. Hayat karşısında ustalaşan anne ve baba gelecek nesillere yani çocuklarına iş tutmayı, işi güzel yapmayı, doğruluk ve dürüstlük üzere çalışmayı, adaletli olmayı ve paylaşmayı öğretirler.

İslam’ın aileye verdiği değer, ilk ve en önemli eğitim yuvası olmasından da kaynaklanır. İnancı-mızı, dinî ve ahlaki değerlerimizi, örf ve adetlerimizi yani güzel ahlaka ait daha birçok şeyi aile içinde öğreniriz. Peygamberimiz (s.a.v.) “Çocuğunuza bırakacağınız en güzel miras güzel ahlaktır.”3 buyrula-rak ailenin en önemli görevinin çocuğu ahlaklı ve edepli yetiştirmek olduğunu vurgulamıştır.

Bir toplumun sağlamlığı aile kurumunu sağlam olmasına bağlıdır. Çünkü milletin ideallerini be-nimsemiş bireyler ilk eğitimlerini aile içinde alırlar. Bir anne ve baba çocuğunun sadece maddi ihtiyaç-larını karşılamakla kalmaz. Onda sevgi, şefkat, merhamet gibi ruhunda iz bırakan tertemiz duyguları da inşa eder. Çocukların gelişip yetişmesinde, güçlü bir karaktere sahip olmasında, milli ve manevi değerleri benimsemesinde, hayata donanımlı bir şekilde başlamasında ailenin büyük rolü vardır.

1. Sosyal Hayatın Temeli Olarak Aile

Aile sosyal hayatın temelini oluşturur.

1 İsra suresi, 23. ayet.* Sallallâhu aleyhi ve sellem: Hz. Muhammed’in (s.a.v.) adı anıldığında söylenen “Ona salât ve selam olsun” anlamın-daki dua ifadesi.

** Celle celâlühû: Allah’ın (c.c.) adı anıldığında söylenen “O’nun şanı en yüce” anlamındaki övgü ifadesi. 2 bk. Ebû Dâvûd, Talâk, 3.3 Tirmizî, Birr, 33.

Page 13: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

13

İSLAM VE SOSYAL HAYAT

Ailenin tarihi insanlık tarihi ile başlar. İlk insan ve ilk peygamber olan Hz. Âdem (a.s.)*** ve eşi Hz. Havva ilk aileyi oluşturmuşlardır. Bu karı koca birlikteliğiyle nesiller Hz. Âdem ile Havva’nın zür-riyetinden türemiş ve devam etmiştir.4 Kur’an-ı Kerim’de Hz. İbrahim’in (a.s.) ailesi için dua ettiği ve soyunun salih kimselerden olması için Yüce Allah’a (c.c.) niyazda bulunduğu anlatılmaktadır.5 Ailenin önemi Hz. Lokman’ın (a.s.) çocuğuna olan nasihatlerinde de karşımıza çıkmaktadır. Lokman, (a.s.) oğ-luna şirkten, nifaktan, küfürden uzak durmasını; edepli ve ahlaklı bir genç olmasını öğütlemektedir.6 Peygamberimiz de (s.a.v.) “Sizin en hayırlınız ailesine karşı en iyi olanınızdır. Ben de aileme karşı en iyi olanınızım…”7 buyurarak aile kurumuna verdiği önemi bizlere göstermiştir.

Bütün milletler tarih boyunca aile kurumunun korunmasına önem vermiştir. Anayasamızın 41. Maddesi ailenin Türk toplumunun temeli olduğunu ifade ederek devletin aile yapısını koruması, aile-nin huzur ve refahı için gerekli tedbirleri alması gerektiğini vurgulamıştır.

• Almanya: “Evlilik ve aile, devlet düzeninin özel koruması altındadır.” (Madde 6.)• Macaristan: “Bir arada yaşamamız için en önemli çerçeveyi ailenin ve ulusun sunduğunu düşünü-yoruz.” (Başlangıç Metni) • İrlanda: “Devlet, aileyi, doğal, ilk ve temel toplum birimi ve tüm müspet hukukun öncesinde ve üstünde, değiştirilemez ve daimi haklara sahip bir ahlaki kurum olarak tanır.” Madde 41.)• İspanya: Ailenin ve çocukların korunması 1. Kamu makamları, ailenin sosyal, ekonomik ve hukuki korumasını sağlar (Madde 39.)• Polonya: Bir erkek ve bir kadın birliği, hem de aile, annelik ve ebeveynlik olarak evlilik, Polonya Cumhuriyeti’nin koruması ve gözetimi altındadır. (Madde 18.)• Kenya: Aile, toplumun doğal ve temel birimi ve toplumsal düzenin gerekli temelidir ve devletin tanıma ve korumasından yararlanır. (Madde 45.)

Yukarıda, bazı devletlerin aileyle ilgili anayasa maddeleri verilmiştir. Bu devletlerin aileyi önemseyen ve koruyan ilkeleri anayasalarına koymalarının sebebi sizce nedir? Değerlendi-riniz.

DEĞERLENDİRELİM

Aile ile ilgili değerlerimiz:

• Sadakat• İnanç ibadet ve ahlaki değerlere bağlılık• Aile üyeleri arasında sevgi, dayanışma ve

yardımlaşma• Aile üyelerinin birbirlerine bağlılığı• Aile büyüklerine saygı• Usulüne uygun evlilik (söz kesme, nişan,

nikâh, düğün vb.)• Aile birlikteliği• Ailenin kutsallığı

BİLGİ KUTUSU

*** Aleyhisselam: Hz. Muhammed (s.a.v.) dışındaki diğer peygamberlerin Kur’an’da adı geçen yüce kişilerin ve büyük meleklerin adı anıldığında söylenen “selam onun üzerine olsun” anlamındaki dua ifadesi.

4 bk. Nisa suresi, 1. ayet.5 bk. İbrahim suresi, 40-41. ayetler.6 bk. Lokman suresi, 13-20. ayetler.7 Tirmizî, Menâkıb, 63.

Aile Sosyal Hayatın

Temelidir.

Aile toplumun çekirdeği,

özüdür.

Aile huzur ve mutluluğun kaynağıdır.

Toplumun devamı aile ile sağlanır.

Din ve ahlak

duyguları ailede

öğrenilir.Sorumluluk

duygusu ailede kazanılır.

Page 14: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

14

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

1.1. Evlilik ve Nikâh

“Yalnız taş duvar olmaz.” atasözüyle anlatılmak istenen nedir?

Toplumun temeli olan aile, evlilikle kurulur. Evlilik hukuki bir sözleşmeyle başlar. Karşılıklı olarak gerçekleştirilen nikah akdiyle oluşur. Nikah, bir erkek ve bir kadının birbirlerine eş olmak üzere yap-tıkları mukaveledir. Bu mukaveleyle meşru bir karı kocalık münasebeti oluşur. Nesep, hısımlık, analık babalık, evlatlık hakları ve vazifeleri, velayet, miras, nafaka münasebetleri doğar ve bunların bir takım hukuki sonuçları vardır.

İslam, evliliğin şartlarını belirlenmiş ve ev-liliği nikah akdi şartına bağlamıştır. Toplumun huzurunu sağlamak, nikahın tarafları olan kadın ve erkeğin hak ve hukukunu korumakla müm-kündür. Buna göre İslam’ın öngördüğü nikah, tarafların karşılıklı rızası ve şahitlerin tanıklığıyla herkese ilan edilen ve kadın için mehir gibi hakla-rı tanıyan nikahtır. Nikah, özü itibariyle iki insanın meşru birlikteliğini topluma duyurarak her türlü kötü zannın önüne geçmeyi, dolayısıyla ailenin toplumsal bakımdan kabulünü hedefler.

Evlilik insanlar arası kaynaşmaya ve yakın-laşmaya vesile olur. Kayınpeder, kaynana, kayın-birader, elti, bacanak, görümce, baldız şeklinde isimlendirilen akrabalık, dostluk ve arkadaşlık ilişkileri kurulur. Bu sayede toplumda kaynaşma meydana gelir. Sosyal çevre genişler ve ilişkiler zen-ginleşir. Sevinçler ve sıkıntılar paylaşılır. Toplum değerlerini benimseyen, millî ve manevi değerlerini sahiplenen, inançlı ve ahlaklı bireyler meşru evlilikler yoluyla çoğalır. Gayrı meşru ilişkilerin önü kesile-rek ahlaksızlığa giden yollar kapanmış olur.

Evlilik insanlar arası kaynaşmaya ve yakınlaşmaya vesile olur.

Evliliğin amacına dair aşağıda verilen maddeleri değerlendiriniz.

• Sevme ve sevilme ihtiyacı• İki kişinin biyolojik, sosyal ve psikolojik gereksinimlerini doyurması• Dünyaya yeni nesiller getirme• Toplumda bir yer edinebilme• Birlikte güven içinde olma ve korunma duygusu• Dayanışma duygusunu hissetme• Geleceğe güvenle bakabilme• Cinsel yaşamın meşru ve sağlıklı olarak düzenlenmesi

DEĞERLENDİRELİM

Dinimiz evliliğe önem vermiş ve evlilikle ilgili birçok ilkeyi Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah (c.c.) bizlere bildirmiştir. Bir Müslüman’ın kimlerle evlenmemesi gerektiği Nisâ suresi, 23. ayette şöyle vur-gulanmıştır: “Anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek karde-şin kızları, kız kardeşin kızları, sizi emziren anneleriniz, süt bacılarınız, eşlerinizin anneleri,

Page 15: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

15

İSLAM VE SOSYAL HAYAT

kendileriyle birleştiğiniz eşlerinizden olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız size haram kılındı. Eğer onlarla birleşmiş değilseniz (nikâh ortadan kalktığında) kızlarını almanızda size bir sakınca yoktur. Kendi sulbünüzden olan oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi birden almak da size haram kılındı; ancak geçen geçmiştir, Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.”

Evliliğin aşamalarını din ve gelenekler belirlemiştir. Dinimize göre şartları yerine getirilmiş bir nikah evlilik için yeterli görülmüştür. Geleneğimizde ise sırasıyla söz, nişan ve düğün gibi uygulama-larla evlilik gerçekleşmektedir. Geleneğin ortaya koyduğu bu uygulamaların toplumun kaynaşması, evlenecek çiftlerin birbirini tanımaları, birlikte yuva kurmak için gayret sarf etmeleri gibi olumlu etkileri vardır. Ancak dışardan aile ve akraba müdahaleleri, nişan ve düğün masrafları, evliliğin tamamlanma-sını zorlaştırmaktadır. Bu konuda Peygamberimizin (s.a.v.) “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız…”8 tavsi-yesine kulak vererek evlilik için şartları kolaylaştırmanın yolları aranmalıdır.

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, toplu nikah kıymaya hazırlanıyor.

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılacak nikah töreninde binlerce kişinin huzurunda yüzlerce çift “evet” diyecek.

327 çiftin nikahının kıyılması hedeflenen toplu nikah törenine katılacak çiftlere gelinlik ile damatlık Büyükşehir Belediyesi tarafından hediye edilecek ve törene katılan her bir çifte ayrıca, bir adet beyaz eşya verilecek. Ayrıca törene katılan çiftlere sürpriz hediyeler takdim edilecek.

Ülkemizde belediyelerin toplu nikah organizasyonu yapmalarının aile kurmak isteyen gençlere katkıları nelerdedir? Yorumlayınız.

YORUMLAYALIM

8 Buhârî, Cihâd, 164.

Page 16: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

16

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

1.2. Eşlerin Karşılıklı Sorumlulukları

Aile kurmak, eşlere ne gibi sorumluluklar yükler?

İnsan olmanın en önemli özelliği sorumluluklarının farkında olmasıdır. İlk olarak bizleri yaratan ve varlığımızın devamı için her türlü imkânı bahşeden Allah’a (c.c.) karşı sorumluluklarımız vardır. İn-san olarak çevremizdeki insanlara, diğer canlılara ve doğal çevreye karşı da sorumluluklarımız vardır. Bu yönüyle aynı yuvayı paylaşan, gelecek nesle ebeveynlik yapan, Allah’ın (c.c.) emri ve Peygamber’in (s.a.v.) sünneti olarak bir araya gelen eşlerin birbirine karşı sorumluluk duymadan yaşaması mümkün değildir.

Kur’an-ı Kerim’de eşlerin birbirleri için örtü ve elbise oldukları9 ifade edilmektedir. Eşlerin, bir-birlerinin olumsuzluklarını örtmeleri, hata, kusur ve günahlara karşı birbirlerini korumaları, eksiklerini tamamlamaları öğütlenmektedir. Elbisenin insanı güzelleştirdiği gibi eşlerin de güzel geçinerek aile yuvasını güzelleştirmeleri istenmektedir. Karı koca ilişkilerinden bahseden bir başka ayette Yüce Allah

Ayet ve Hadislerde Evlilik

Bir Müslüman olarak her konuda olduğu gibi evlilik ve aileyle ilgili de başvuracağımız ilk kaynaklar Kur’an ve sünnettir. Kur’an-ı Kerim’de, Peygamberimizin (s.a.v.) söz ve fiillerinde evlilikle ilgili emirler, yasaklar ve tavsiyeler vardır. Bu ayet ve hadislerden bazıları şöyledir:

“Allah, size kendi cinsinizden var etti. Eşlerinizden de oğullar ve torunlar verdi ve sizi temiz şey-lerden rızıklandırdı. Öyleyken onlar batıla inanıyorlar da Allah’ın nimetini inkâr mı ediyorlar?” (Nahl Suresi 72. ayet.)

Onlar, “Ey Rabb’imiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmek-ten sakınanlara önder eyle” diyenlerdir. (Furkân suresi, 74. ayet.)

“Sizden bekar olanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden durumu uygun olanları evlendirin. Eğer bunlar yoksul iseler, Allah onları lütfuyla zenginleştirir. Allah lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.” (Nûr suresi, 32. ayet.)

“Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” (Rûm suresi, 21. ayet.)

“Ey genç topluluğu! Aranızdan evlenmeye gücü yetenler evlensin. Çünkü evlenmek, gözü haram-dan korumak ve iffeti muhafaza etmek için en iyi yoldur...” (Buhârî, Nikâh, 3.)

“İyi erkeklerle iyi kadınları (birbirleriyle) evlendirin.” (Dârimî, Nikâh, 10.)

“Birbirlerini seven (çiftlerin birleşmesi) için nikahtan daha iyi bir çözüm yoktur.” (İbn Mâce, Nikâh, 1.)

“Bir kadınla dört şeyden dolayı evlenilir: Malı, soyu, güzelliği ve dini için. Sen dindar olanını seç. Aksi halde fakr-u zarurete duçar olursun!” (Buhârî, Nikâh, 16.)

OKUYALIM

8 bk. Bakara suresi, 187. ayet.

Page 17: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

17

İSLAM VE SOSYAL HAYAT

Eşler arası bağlılık ve sorumluluk konu-sunda da bize en güzel örneği Peygamberimiz sergilemiştir. Hz. Hatice validemiz için söylediği şu sözler aralarındaki bağın ne kadar güçlü oldu-ğunu göstermektedir: “Halk bana inanmazken o inandı. Herkes bana yalancı derken o doğru söy-lediğimi kabul etti. Kimse bana bir şey vermezken o beni malıyla destekledi ve Allah bana ondan çocuklar ihsan etti.”11

Evlilikle birlikte eşlerin birbirleri üzerinde çeşitli hakları doğar. Peygamberimiz (s.a.v.) “Ey insanlar, sizin kadınlar üzerinde birtakım hakla-rınız vardır. Onlar sizin haklarınıza riayet etmeli-dirler. Onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Onlara karşı iyi davranınız. Eşlerinize şefkatle mu-amele ediniz. Siz onları Allah’ın ahdi ile aldınız. Onlar size Allah’ın ahdi ile helal olmuştur.”12 bu-yurarak bu hakları bizlere hatırlatmaktadır.

Eşlerin birbirlerine karşı gösterecekleri sev-gi, saygı ve merhamet aile içi huzuru sağlayan önemli unsurlardır. Peygamberimiz (s.a.v.) “Bir kimse hanımına kin beslemesin, onun bir huyunu beğenmezse bir başka huyunu beğenir.”13 buyu-rarak her insanın güzel yönlerinin olabileceğini beğenilmeyen huyların ise müsamahayla karşı-lanmasını bizlere öğütlemektedir.

Aile içi haklarla ilgi en önemli konular-dan biri de aile mahremiyetidir. Peygamberimiz (s.a.v.) “Sizin kadınlarınız üzerindeki haklarınız sevmediğiniz kimseleri evinize sokmamaları ve hoşlanmadığınız kimselerle konuşmamalarıdır. Dikkat edin! Onların sizin üzerinizdeki hakları ise yedirmek ve giydirmek hususlarında ihsanda bulunmanızdır.”14 buyurarak aile mahremiyetinin önemine dikkat çekmiştir. Aile mahremiyetinin ortadan kalkması, aile içinde kalması gereken sırların başkalarıyla paylaşılması ailenin huzurunu bozarak aile birliğine zarar verir. Eşler arasındaki karşılıklı sevgi ve saygıyı zedeler.

DİKKAT EDELİM

Aile huzuru için saygı ve sevgi şarttır.

10 Bakara suresi, 237. ayet.11 İbn Hanbel, VI, 118.

12 Tirmizî, Radâ’, 11.13 Müslim, Vasiyyet, 5.

14 Tirmizî, Ridâ, 11.

(c.c.) “...Aranızda iyilik ve ihsanı unutmayın. Şüphesiz Allah yapmakta olduklarınızı hakkıyla görür.”10 buyurmaktadır. Birbirine güven, sadakat, sevgi, saygı ve iyi niyet içinde davranmak aile ya-pısını sağlamlaştırdığı gibi çıkacak sorunları da en aza indirecektir.

Eşler Arası Olması

Beklenen Olumlu

Duygular:

Sevgi Saygı

GüvenSadakatHoşgörü

Affedicilik

Fedakârlık

Sabır

Paylaşım

Anlayış Muhabbet

İlgi

Şefkat

Dürüstlük

Bağlılık

Hüsnü zan

Page 18: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

18

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

Sadakat: İhanet etmeme, aldatmama, vefalı olma, dostluk, bağlılık, güven duyma, sözünde durma, doğruyu söyleme; sevdiği birisini yalnızca Allah (c.c.) rızası için sevme, maddi bir çıkar gözetmeme, sevdiği kişiye karşı içtenlikle davranma ve kendisine iyilikte bulunan kimsenin iyiliğini hiçbir zaman unutmama anlamlarına gelir.

NOT EDELİM

Kadın ve erkeğin dinden ve toplumun örfünden kaynaklanan birtakım rolleri vardır. Erkek için bu rollerin başında ailesinin rızkını temin amacıyla gayret sarfetmesi gelir. Kadın ise toplumun devamı-nı sağlayacak sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi amacıyla üzerine düşeni yapmalıdır. Bütün bu sorumluluk-lar yerine getirilirken adalet duygusu içinde hareket edilmeli ve belirlenen haklara saygı duyulmalıdır.

Eşler birbirlerine karşı hak ve sorumluluklarını yerine getirirken birtakım hatalar yapabilirler. Bu konuda eşlere düşen görev anlayış ve sabırla davranmaktır. Birbirlerinin hakkını ihlal etmeden hata ve eksiklerin giderilmesi için farklı çareler aramalıdırlar. Aile içi iletişimi nezaket ölçüleri içerisinde devam ettirmelidirler.

Mutlu bir yuva için “ben” ve “sen”in “biz”e dönüşmesi gerekmektedir. Evlilikte “ben” lerin “biz”e dönüşümü için de eşler arasında sevgi ve saygıya dayalı sağlıklı bir iletişim olmalıdır.

Evliliğin Tadı Tuzu

Evlilik hazırlıkları yapan genç, fikirlerine çok değer verdiği yaşlı amcanın kapısını çalmış. Biraz sohbet ettikten sonra “Amca!” demiş, “Allah (c.c.) nasip ederse kısa bir süre sonra nikâh merasimimiz olacak. Sizi de bu mutlu günümüzde yanımızda görmek isteriz.”

İhtiyar amca bu güzel davete çok sevinmiş. Genci tebrik etmiş ve düğün davetini de memnuniyetle kabul etmiş. Genç “Eğer kabalık etmiş olmazsam sizden bir şey daha rica edeceğim.” demiş. İhtiyar amca “Estağfirullah buyur evladım.” demiş. Genç “Eğer mümkünse düğün hediyemi sizden şimdi istiyorum.” deyince adamcağız çok şaşırmış ve hayretle gence bakmış. Genç tebessüm etmiş ve söze devam etmiş: “Eğer şu soruma cevap verirseniz en güzel düğün hediyesini bana vermiş olacaksınız.”. Yaşlı adam: “Buyur yavrum, dinliyorum.” demiş ve genç: “Hayatımı birleştireceğim kızı çok seviyo-rum; ama evlendikten sonra mutsuz olmaktan korkuyorum. Ömür boyu mutlu bir aile olmak için ne yapmamız lazım, söyler misiniz?” demiş.

Yaşlı amca bir süre düşünmüş ve ardından şöyle demiş: “Evladım, yemek tadı tuzu olmadan da yenir; ama lezzetli olmaz. Yemeğin tadını tuzunu unutmamak lazım.”

Delikanlı bu cümlede bir nükte olduğunu fark etmiş. “Amca, peki evliliğin tadı tuzu nedir, söyler misiniz?” demiş.

Yaşlı amca “Evlilik aşının tadı sevgi, tuzu saygıdır. Evlilik aşına sevginizi katarsanız, o yuva buram buram mutluluk kokar. Saygıyı evliliğinizden esirgemezseniz bir ömür boyu o mutluluğu kaybetmez-siniz.” diye cevap vermiş.

(Bu kitap için yazılmıştır.)

Saygı ve sevginin evlilikteki rolü nedir? Tartışınız.

TARTIŞALIM

Page 19: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

19

İSLAM VE SOSYAL HAYAT

1.3. Boşanma, Boşanmanın Bireysel ve Toplumsal Etkileri

“Kusursuz dost arayan dostsuz kalır.”Atasözünün vermek istediği mesaj sizce nedir?

Ailede devamlılık esastır. Dinimiz, Müslüman erkek ve kadının evlenip yuva kurmasını önem-semiş, ailenin dağılmasına sebep olacak söz ve fiillerden kaçınılmasını istemiştir. Sevgi ve saygıyla kurulan evliliği bu şekilde devam ettirmek eşlere düşen en önemli görevdir.

Dinimize göre boşanarak aile birliğinin bozulmasına belirli şartlarda müsaade edilmiştir. Boşan-ma birbirleriyle uyuşamayan eşlerin en son başvuracakları çözüm şeklidir. Ancak dinimiz, boşanma safhasına gelmeden önce, eşler arasındaki soğukluk, anlaşmazlık ve geçimsizlik gibi durumların çö-zümü için yollar göstermiştir. Bu çözüm sulh yoluyla evliliğin devam etmesi şeklindedir. Sulh yoluy-la ailenin selamete çıkması Kur’an-ı Kerim’de şöyle vurgulanmaktadır. “Eğer bir kadın kocasının geçimsizliğinden yahut kendisinden yüz çevirmesinden endişe ederse, aralarında bir sulh yapmalarında, onlara bir günah yoktur. Sulh hep hayırlıdır. Zaten nefisler kıskançlığa ha-zırdır. Eğer iyi geçinir ve geçimsizlikten sakınırsanız, şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haber-dardır.”15

Yine başka bir ayette “Eğer karı kocanın arasının açılmasından endişe ederseniz, erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin. İki taraf (arayı) düzeltmek isterlerse, Allah da onları uzlaştırır. Şüphesiz, Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar-dır.”16 buyrularak evliliğin devamı ve eşler arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi için hakeme gidilmesi şeklinde bir çözüm yolu gösterilmiştir. Eğer bunlar bir fayda vermezse son çare olarak boşanmaya izin verilmektedir. Ne var ki bu izinle birlikte boşanma yine de hoş görülmemiştir. Peygamberimiz (s.a.v.) “Allah’ın helal kıldıklarının en kötüsü boşanmadır.”17 buyurmuştur. Özellikle sebepsiz boşanmalar hiçbir şekilde hoş karşılanmamıştır. Bununla beraber artık bir arada bulunmalarına imkân kalmayan eşlerin genel olarak boşanma hakları kabul edilmiştir.

15 Nisa suresi, 128. ayet.16 Nisa suresi, 35. ayet.

17 bk. Ebû Dâvûd, Talâk, 3.

Boşanma birbirleriyle uyuşamayan eşlerin başvuracakları en son yoldur.

Page 20: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

20

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

Dinimize göre boşanmanın nasıl olması gerektiği ortaya koyulmuştur. Eşlerin birbirlerinin hak-larını ihlal ederek boşanmaları Kur’an-ı Kerim’de zalimlik olarak nitelendirilmektedir. Yine boşanma sırasında eşlerin davranışlarının ihsan ve maruf içinde olması gerektiği ayeti kerimede vurgulanmakta-dır.18 Yani aile mahremiyetini ve sırlarını ifşa etmeden, birbirleri hakkında dedikodu yapmadan, çocuk-ları birbirlerine karşı kışkırtmadan ve en önemlisi karşılıklı haklarını ihlal etmeden güzellikle ayrılmaları öğütlenmektedir.

Boşanma sadece karı koca arasında yaşanan bir durum gibi görünse de etkileri geniş bir daire-de hissedilir. Evlenen çiftler öncelikle bir aile kurmuş ve daha geniş anlamda bir ailenin ve toplumun önemli bir parçası olmuşlardır. Kurulan hısımlıkla, akrabalık ve dostluk ilişkileri başlamıştır. Boşan-mayla bu ilişkilerin hepsi olumsuz olarak etkilenmektedir ve boşanma olumsuz anlamda en çok onları etkilemektedir. Boşanma hiç kuşkusuz hem çocuklar hem de ebeveynler için oldukça zor ve stresli bir süreçtir. Çocuklar o güne kadar en fazla bağlı oldukları anne ve babalarıyla aynı ortamda birlikte olamayacaklardır. Çocukların bu durumdan psikolojik, sosyal ve ekonomik olarak etkilenmeleri kaçı-nılmazdır.

Her bakımdan çocuklara rol model olan anne ve babalar ailenin dağılmasıyla biri ya da ikisi birden çocuklarından uzak kalmaktadırlar. Çocukların yetişmesi ya sadece annenin ya da sadece ba-banın üstüne kalmaktadır. Daha da olumsuz bir durum olarak her ikisinden de alınan çocuklar Sos-yal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun himayesinde yetişmektedirler. Bu durum ise sıcak bir yuvada anne ve babanın şefkat ve merhametiyle büyümesi gereken çocukların yalnız kalmalarına ve hayatta birçok zorlukla karşılaşmalarına sebep olmaktadır.

2. Sosyal Hayatla İlgili Bazı Temel Ölçüler

18 bk. Bakara suresi, 229. ayet.

Sosyal Hayatla İlgili Bazı Temel

Ölçüler

Emniyet ve Güven

KardeşlikSulh

Yardımlaşma ve Dayanışma

Hak ve Adaleti Gözetme

İnsan, doğası gereği toplumsal bir varlıktır. İslam dininin sosyal hayatla ilgili ortaya koyduğu ilkeler fertleri birbirine kaynaştırır ve toplumda birlik ruhu oluşturur. Bu ilkelerin başında güven, barış, hakkaniyet, adalet, kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma gelir.

Page 21: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

21

İSLAM VE SOSYAL HAYAT

2.1. Emniyet ve Güven

Kendinizi en çok nerede güvende hissediyorsunuz? Neden?

Emniyet; insanların güven içinde yaşama-larıdır. Bir toplumda emniyet ve huzurun sağla-nabilmesi için insanların can, mal, namus, akıl ve din gibi temel haklarının korunması konusunda endişe duymamaları gerekir. Emniyet ve güven toplum huzuru için büyük öneme sahiptir.

Sağlıklı bir toplum ancak birbirine güve-nen insanlardan oluşur. Birbirine güvenmeyen insanların oluşturduğu toplumda sevgi, saygı ve dostluk ortamından bahsedilemez. Bu da birlik ve beraberliğin zayıflamasına yol açar.

İslam dini sosyal hayatı düzenleyen ilkele-riyle güvenilir insanlardan oluşan bir toplum mey-dana getirmek ister. Bu ilkelerden birisi emaneti korumaktır. Emaneti korumak konusunda Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah (c.c.) şöyle buyuruyor: “...Birbirinize bir emanet bırakırsanız, emanet bıra-kılan kimse emaneti sahibine versin ve (bu hususta) Rabbi olan Allah’tan korksun...”19 Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) de bu konuyu “Müslüman, insanların elinden ve dilinden güvende olduğu kimsedir.”20 diyerek dile getirir.

Allah’ın (c.c.) insanlara örnek olarak gönderdiği peygamberlerin en önemli özelliklerinden birisi de güvenilir insan olmalarıdır. Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) de her zaman insanla-rın güvendiği birisi olmuş hatta henüz peygamber olmadan önce “Muhammed’ül-Emin” unvanıyla anılmaya başlamıştır. Ayrıca peygamber oluşunun bir gereği olarak Allah’ın (c.c.) emaneti olan vahyi korumuş ve insanlara olduğu gibi ulaştırmıştır.

Bir toplumda devlet, hukuk, aile, eğitim ve ekonomik hayat gibi tüm alanlarda karşılıklı güven duygusunun sağlanmış olması gerekir. Örneğin sosyal hayatın önemli bir gereksinimi olan alışveriş-lerimizin sağlıklı yürüyebilmesi için satıcı ve müşterinin birbirlerine güvenmeleri gerekir. Yine yatırım, üretim ve pazarlama süreçlerinin tamamı güven esası üzerine yürümektedir. Yatırımlar güvenli ortam-larda yapılabilir. Yarın ne olacağı belli olmayan, huzursuzluk ve kargaşanın hâkim olduğu bir yerde yatırım yapılması beklenemez. Hammadde sağlama, işçi işveren ilişkileri, ulaşım gibi durumların güven içinde olması toplumda bu alanda oluşacak hizmetlerin önünü açacaktır.

Toplumda emniyet ve huzurun sağlanması için bireylerin sorumluluklarını yerine getirmesi gere-kir. Sorumluluklar yerine getirilmediğinde toplumda güven duygusu ortadan kalkar. Birbirine güven-meyen insanların barış içinde yaşamaları mümkün değildir.

Sağlıklı bir toplum hem gerçek hem sanal âlemde güven ve emniyetin sağlanmasıyla oluşur.

19 Bakara suresi, 283. ayet. 20 Tirmizî İman, 12.

Page 22: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

22

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

Emniyet ve güveni bozan durumlar nelerdir? Yazınız.

Güven Ortamının Oluşmasına Katkı Sağlayan Etkenler

YAZALIM

2.2. Sulh

Barış içinde yaşamak sizce nasıl sağlanır?

Sulh, barış ve anlaşma anlamına gelir. Daha geniş anlamda ise bireyler veya toplumlar arasın-daki çekişmelerin, düşmanlıkların ve çatışmaların anlaşmayla sona erdirilmesini ifade eder. Kur’an-ı Kerim’de “Eğer müminlerden iki grup birbiriyle savaşırlarsa hemen aralarını düzeltin…”21 buyrularak savaşın ve anlaşmazlıkların sulh yoluyla çözümlenmesi gerektiği ve bu sulhu sağlamanın da Müslüman’ların sorumluluğunda olduğu belirtilmektedir. Bu sorumluluk yerine getirilirken hem tarafların hem de sulh için hakemlik yapacak kişilerin fedakarlıkta bulunması gerekmektedir.

İslam dininin amaçlarından biri de her türlü bozgunculuğa, çekişmeye ve çatışmaya son verip yeryüzünde sulhu gerçekleştirmektir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) her konuda olduğu gibi bu ko-nuda da bizlere uygulamalarıyla rehberlik etmiş, yol göstermiştir. Mekke’de Müslüman’lara yapılan

21 Hucurât suresi, 9. ayet.

Page 23: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

23

İSLAM VE SOSYAL HAYAT

zorbalıklar karşısında barış imkânı aramış fakat müşrikler her defasında şiddet ve işkenceyle karşılık vermişlerdir. O (s.a.v.), Medine’ye hicret ettiğinde oradaki kabilelerle anlaşmalar yapmış, kabileler arasında uzun süredir devam eden savaşlara son vermiştir. Mekkeli müşriklerle Hudeybiye Sulhunu yapmış ve Mekke’yi anlaşma yoluyla fethetmiştir.

Toplumsal barışın bozulmasına sebep olan en önemli hususlardan biri de sosyal ve ekonomik adaletsizliklerdir. Sosyal, siyasi, ailevi barışının sağlanması, insanların birbirlerinin soy, renk, dil gibi farklılıklarını hor görmemesiyle mümkündür. Zengin ile fakir, güçlü ile güçsüz İslam’ın teklif ettiği adi-lane bölüşümle barış içinde yaşayabilir. Zenginliği Allah’ın (c.c.) bahşettiği bir nimet olarak bilip israf ve lüks tüketim yerine zekat, infak, sadaka gibi ibadetleri yerine getirerek barışa giden yola girilebilir. Kur’an-ı Kerimde “Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda infak edenler, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Allah iyilik edenleri sever.”22 buyrularak toplum barışının nasıl sağlana-cağına işaret edilmiştir.

Barışın önündeki engeller huzur-suzluk, karamsarlık, hırçınlık, kin, nefret ve intikam duygularıdır. Bu duyguların yerine dinimizin emrettiği doğruluk, adalet, merhamet, kardeşlik gibi değer-lerin varlığı barışı mümkün kılabilir. Kişi-lerin bu değerleri bir hayat tarzı haline getirmesi İslam’ın istediği güzel ahlaklı fertleri ortaya çıkarır. Bu fertlerin oluş-turduğu toplum da barış ve huzur için-de yaşar.

Müslüman, Allah’a (c.c.) teslim olmuş bir şekilde kendisiyle ve toplumla barış içinde olan kişidir. Kişinin kendisiy-le barışık olması yalandan, hileden uzak dürüst bir hayat sürdürmesiyle müm-kündür. Toplumla barışık olması ise kişinin o toplumda olumlu davranışlar sergilemesiyle sağlanır.

İslam’ın barışa verdiği önem açısından aşağıdaki ayetleri değerlendiriniz.

“Ey iman edenler! Hep birden barışa girin. Sakın şeytanın peşinden gitmeyin; çünkü o, apaçık düş-manınızdır.” (Bakara suresi, 208. ayet.)

“Eğer (düşmanların) barışa yanaşırlarsa sen de yanaş ve Allah’a güven; O her şeyi işitendir ve bi-lendir.” (Enfâl suresi, 61. ayet.)

DEĞERLENDİRELİM

22 Al-i İmran suresi, 134. ayet.

Sulh, hayatın her anında ihtiyaç duyduğumuz bir değerdir.

Page 24: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

24

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

2.3. Hak ve Adaleti Gözetme

Yakın bir arkadaşınızla bir başkası arasında çıkan anlaşmazlıkta haksız olan arkadaşınız olsa nasıl davranırsınız?

Hak; yerindelik, gerçeğe uygunluk, pay ve emek karşılığı alınan ücret gibi anlamlara gelir. Dil-deki gündelik kullanımlarına bakıldığında hak kelimesinin kul hakkı, ana-baba hakkı, hak etmek, hakkını helal etmek, haksızlık etmek gibi farklı şekillerde kullanıldığı görülür.

Adalet ise, hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetmek, herkese hakkını vermek, bir şeyi olması gereken yere koymak, ölçülü ve dengeli davranmak anlamlarına gelir. Adaletin zıddı olan zulüm ise zorbalık, haddi aşmak, haksızlık etmek ve başkasının hakkını yemektir.

Hak ve adalet, toplumsal hayatın temel ilkelerindendir. Hak ve adalet konusunda titizlik göster-mek birey ve toplum açısından huzurlu olmanın önemli bir şartıdır. Çünkü bir toplumda işler, yapıl-ması gerektiği gibi yapılmaz, iş bilenlere teslim edilmez ve hak edenin hakkı verilmezse o toplumda birlik, beraberlik ve düzen bozulur. Birey ve toplumun huzuru için Müslüman; ailesine, arkadaşlarına, komşularına, hayvanlara ve doğal çevreye karşı hakkaniyetli ve adaletli olmak zorundadır.

Dinimiz hak ve adalete çok büyük önem vermiştir. Bunu Kur’an-ı Kerim’de ve Peygambe-rimizin (s.a.v.) davranışlarında görebiliriz. Kur’an-ı Kerim’de adaletten bahseden bir ayette Yüce Al-lah (c.c.) şöyle buyurur: “Allah, size emanetleri mutlaka ehline vermenizi, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder…”23 Hak ve adaleti ilke edinen Peygam-ber Efendimizin (s.a.v.) uygulamalarına baktığı-mızda pek çok örnekle karşılaşırız. Örneğin, hic-ret sonrası Medine Sözleşmesi’yle şehirde yaşayan tüm dini grupların haklarını güvence altına alması bunlardan birisidir. Bu anlaşma ile din, dil ve ırk ay-rımı gözetmeksizin herkese hak ve adalet ölçüleri içinde davranılmıştır. Peygamberimiz (s.a.v.) bu uy-gulamasıyla toplumsal barışı ve huzuru sağlamaya çalışmıştır.

Sosyal hayatın dirlik içinde olması, sorunla-rın hukuk yoluyla halledilmesine bağlıdır. Dinimize göre haksızlığa uğrayan bir kişinin, hakkını almak için karşı tarafa yönelik bizzat kendisinin cezalan-dırma girişiminde bulunması doğru değildir. Böyle bir durumda toplumda kargaşa ve düzensizlik çıkar. Bu yüzden, adaletin yerine getirilmesi için suçlu-ların cezalandırılması hukuk kurumları vasıtasıyla gerçekleşmelidir.

el-Adl: Allah’ın (c.c.) güzel isimlerinden bi-risidir. Çok âdil, asla zulmetmeyen, hakkani-yetle hükmeden anlamına gelir.

BİLGİ KUTUSU

23 Nisâ suresi, 58. ayet.

Page 25: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

25

İSLAM VE SOSYAL HAYAT

Haklı ile haksız aynı kefeye konulmamalıdır ve tarafgir davranılmamalıdır. Çünkü makam, mevki, zenginlik, fakir-lik, akrabalık, komşuluk, güç ya da acizlik gibi gerekçelerle adaletin gerçekleşmemesi toplumda çatışmalara sebep olur. Kur’an-ı Kerim’de bu konu şöyle vurgulanmıştır: “Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa, Allah için şahitlik yaparak adaleti ti-tizlikle ayakta tutan kimseler olun. (Şahitlik ettikleri-niz) zengin veya fakir de olsalar (adaletten ayrılmayın). Çünkü Allah ikisine de daha yakındır. (Onları sizden çok kayırır.) Öyle ise adaleti yerine getirmede nefsinize uymayın. Eğer (şahitlik ederken gerçeği) çarpıtırsanız veya (şahitlikten) çekinirseniz (bilin ki) şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”24

Hak ve adalet, düşmanlara karşı bile terk edilmemesi gereken ahlaki erdemlerdir. Bu konu Kur’an-ı Kerim’de “…Bir topluma, olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin...”25 buyru-larak dile getirilmiştir.

Hakka riayet etmek ve adaletli olmak Allah’ın (c.c.) hoşnutluğunu ve sevgisini kazanmaya ve-siledir.26 Bu iki ilkeyi gözeterek yaşamak bizleri dünya ve ahiret mutluluğuna ulaştırır ve yaşadığımız toplumda huzuru sağlar.

Aşağıdaki ayetlerden çıkardığınız ilkeleri karşılarına yazınız.Ayet Meâlleri İlkeler

”Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” (Nahl suresi, 90. ayet.)

“Şu bir gerçek ki Allah, size emanetleri mutlaka ehline vermenizi, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder…”(Nisâ suresi, 58. ayet.)

“Ey kavmim! Ölçüyü ve tartıyı adaletle yapın; insanlara eşyalarını eksik vermeyin, yeryüzünde bozguncular olarak dolaşmayın.” (Hûd suresi, 85. ayet.)

24 Nisâ suresi 135. ayet.25 Mâide suresi, 8. ayet.

26 bk. Mâide, suresi, 42. ayet.

Adalet mülkün temelidir.

İLKELER ÇIKARALIM

Page 26: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

26

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

2.4. Kardeşlik

“Kardeşim” diye hitap ettiğiniz arkadaşlarınızın diğerlerinden farkı nedir?

Aynı anneden ve babadan doğan çocuklara kardeş denir. Bu, kardeşliğin kan bağı üzerinden yapılan bir tanımıdır. Dinimizde kardeşlik aynı inanç etrafında buluşan insanların birlik ve dayanışma ruhunu ifade eden bir kavram olarak da kullanılmaktadır. Allah (c.c.) bu durumu Kur’an-ı Kerim de “Müminler ancak kardeştirler…”27 buyurarak vurgulamıştır.

İnsan, tabiatı gereği mutluluğu ve huzuru arayan bir varlıktır. İnsanın mutluluğu, yaşadığı toplumun huzur ve düzeniyle doğrudan ilgilidir. Bu mutluluğu sağlamak için İslam’ın sunduğu en önemli ilkelerden biri kardeşliktir. Bu anlam-da kardeşlik; mü’minlerin birbirlerini sevmesi-dir. Bu sevgi sayesinde inananlar karşılıklı saygı çerçevesinde birbirlerinin haklarını gözetirler ve sorumluluklarını yerine getirirler. Müslüman’lar arasında olması gereken kardeşlik aynı zamanda muaşeret kurallarını da kapsamaktadır. Peygam-berimiz (s.a.v.) “Müminin mümin üzerinde altı hakkı vardır: Hastalandığında onu ziyaret eder, öldüğünde cenazesinde bulunur, kendisini davet ettiğinde davetine icabet eder, onunla karşılaştı-ğında selam verir, aksırdığında ona hayır duada bulunur, yanında ve gıyabında onun için samimi davranır.”28 buyurarak bu hak ve sorumluluklar-dan bazılarını bizlere hatırlatmıştır. Bir ihtiyacı ol-duğunda kardeşinin yanında olmak, düştüğünde elinden tutmak, bir kötülüğe meylettiğinde güzel bir dille onu uyarmak, borcunu ödemesine yar-dımcı olmak, vefa göstermek ve kardeşi için dua etmek dinimizde kardeşliğin güzel yansımaların-dandır. İşte bu sorumluluklar yerine getirildiğinde sevgi temelli kardeşliğin toplumun huzuruna bü-yük katkısı olur.

İslam dini ortaya koyduğu ilkelerle toplu-mun temelinin sevgi ve kardeşlik üzerine bina edilmesini istemektedir. Bunun için bir taraftan kardeşliği artıracak ve pekiştirecek davranışlara teşvik ederken diğer taraftan bu kardeşliğe zarar verecek davranışlardan da sakındırmaktadır.

Bizler de hayatımızın birlik ve dirlik içinde sürmesi için dinimizin teşvik ettiği sevgi, dostluk,

Mü’minler ancak kardeştir.

27 Hucurât suresi, 10. ayet 28 Tirmizî, Edeb, 1.

“Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir, ona hainlik yapmaz, ona yalan söylemez, onu yüzüstü bırakmaz. Müslüman’ın ırzı, malı ve kanı saygındır, ona dokunulamaz. Takva, (Al-lah’a (c.c.) karşı sorumluluk bilinci) işte şu-radadır (kalptedir). Müslüman’ın, Müslüman kardeşini küçük görmesi, kötülük olarak ona yeter.” (Tirmizî, Birr, 18.)

Yukarıdaki hadis-i şerife göre aramız-da kardeşlik hukukunu bozan durumlar nelerdir? Listeleyiniz.

LİSTELEYELİM

Page 27: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

27

İSLAM VE SOSYAL HAYAT

kardeşlik, merhamet, adalet gibi ilkeleri benimsemeli; toplumsal yapıyı temelinden sarsan kin, nefret ve hasetten uzak durmalıyız.

Peygamberimiz (s.a.v.), Mekke’den hicret edenlerle Medinelile-ri birbirleriyle kardeş yaptığı sırada, Hz. Ali (r.a), gözleri yaşarmış olarak, Peygamberimizin (s.a.v.) yanına gelip, “Ya Resulallah! Sen sahabilerini birbirleriyle kardeş yaptın. Benimle hiçbir kimse arasın-da kardeşlik kurmadın.” demiş, Peygamberimiz (s.a.v.) de ona, “Sen dünyada ve ahirette benim kardeşimsin.” buyurmuştur.

Hz. Ali (r.a.)* Efendimizin yerinde sizler olsaydınız neler his-sederdiniz? Düşününüz.

* Radıyallahu anh: Sahabilerden veya İslam büyüklerinden birinin adı anıldığında söylenen “Allah (c.c.) ondan razı olsun.” anlamında-ki dua ifadesidir.

DÜŞÜNELİM

Peygamberimiz, Medine’ye geldikten sonra, Mekkeli Müslüman’lardan bazılarını hem kendi arala-rında birbirleriyle hem de Medineli Müslüman’larla kardeş yapmıştı. Bu kardeşlik, maddi manevi yar-dımlaşma esasına dayanıyordu. Yurdundan yuvasından, ailesinden ve sevdiklerinden ayrı düşmenin verdiği garipliği, mahzunluğu gidermek; Mekkelileri, Medine’ye ve Medinelilere ısındırmak, kendileri-ne destek ve kuvvet kazandırmak amacı taşıyordu.

Peygamberimizin bu uygulaması bugün hangi durumlarda ve nasıl uygulanabilir?

Arkadaşlarınızla tartışınız.

TARTIŞALIM

Kardeşlikle İlgili Ayet ve Hadisler

“Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup düzeltin ve Allah’tan korkup sakının; umulur ki esirgenirsiniz.” (Hucurat suresi, 10. ayet.)

“Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu yalnız bırakmaz. Kim, kardeşinin ihtiya-cını görürse Allah da onun ihtiyacını görür. Kim Müslüman’ı bir sıkıntısından kurtarırsa, Allah da onu kıyamet günü bir sıkıntısından kurtarır. Kim bir Müslüman’ın ayıbını örterse, Allah da kıyamet günü onun bir ayıbını örter.” (Ebû Dâvud, Edeb 46.)

“Hiçbiriniz kendi nefsi için arzu ettiğini kardeşi için de sevip istemedikçe iman etmiş olmaz.” (Buhârî, İmân, 7).

OKUYALIM

Page 28: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

28

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

2.5. Yardımlaşma ve Dayanışma

Herhangi bir konuda ihtiyacı olan birine yardım etmek sizde hangi duyguları uyandırır?

Yardımlaşma ve dayanışma, insan olmanın bir gereğidir. Yardımlaşma ve dayanışma İslam kül-türünde infak, zekât, sadaka gibi uygulamalarla vücut bulmuştur. Bu bakımdan başkalarına yardımda bulunmak bizler için dinî ve insani bir sorumluluktur. Yardımlaşma ve dayanışma, insanlar arasındaki sevgi ve kardeşlik bağlarını güçlendirir, kıskançlığı ortadan kaldırır. Bu sayede toplumun farklı kesim-leri arasında denge ve huzur sağlanmış olur.

Dinimizin yardımlaşmayı ve dayanışmayı teşvik etmesi İslam toplumunda vakıf geleneğinin yaygınlık kazanmasını sağlamıştır. Camiler, köprüler, okullar, üniversiteler açılmıştır. Aşevlerinde aç-lar doyurulmuş, misafirhanelerde evsizler başlarını sokacak bir yer bulmuştur. Hayvanlar için de özel vakıflar kurulmuştur. Böylece vakıflar, İslam kültürünün sosyal hayattaki simgesi olmuş, İslam me-deniyeti bir vakıf medeniyeti haline gelmiştir. Yine geleneğimizde önemli bir yere sahip olan hanlar, hamamlar, kervansaraylar gibi tesislerin inşa edilmesi de yardımlaşma ve dayanışmanın ne kadar ileri boyutlara ulaştığının bir kanıtıdır.

“ Müslüman kardeşine hakaret etmesi bir kişiye kötülük olarak yeter.” (Müslim, Birr, 32).“Mü’minin mü’mine karşı durumu, bir parçası diğer parçasını sımsıkı kenetleyip tutan bina gibidir.”

(Buhârî, Salat 88; Mezâlim 5.)

“Vücudun bir organı ağrıdığında, vücudunun kalan kısmının uykusuzluk ve ateş içinde bu durum-dan etkilenmesi gibi Mü’minleri de birbirlerine merhamet etmede, sevgi duymada ve yardımlaşma hususunda vücudun organları gibi görürsün.” (Buhârî, salat, 88,)

“İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız.” Ebû Dâvûd, Edeb, 130

Çevrenizde faaliyet gösteren bir yardım kurumunu araştırarak aşağıdaki bilgileri dolduru-nuz.

Kurumun adı

Faaliyet alanı

Telefon numarası

e-posta/web

Adres

Kısa Tarihçesi

Yaptıkları çalışmalardan örnekler

ARAŞTIRALIM

Page 29: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

29

İSLAM VE SOSYAL HAYAT

Kur’an-ı Kerim’de “Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yol-cuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseleri sev-mez.”29 buyrularak yardım edilmesi gereken kişiler belirtilmiş ve yardım etmenin kibir ve övünme gibi duygulara sebep olmaması gerektiği vurgulanmıştır. Çünkü kibir, güzel amellerin sevabını yok eden bir hastalıktır. Başa kakarak, başkalarını hor ve hakir görerek yardımda bulunmak toplumsal dayanış-ma ve kaynaşmaya değil bilakis ayrışmaya ve huzursuzluğa sebep olur.

Peygamberimiz (s.a.v.) yardımlaşma ve dayanışma konusunda bizlere örnek olmuş ve yardım-laşmanın Allah’ın (c.c.) rızasını kazanmaya vesile olacağını şöyle dile getirmiştir: “...Din kardeşinin ih-tiyacını karşılayanın, Allah da ihtiyacını karşılar. Müslüman’dan bir sıkıntıyı giderenin Allah da kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Bir Müslüman’ın ayıbını örtenin, Allah da kıyamet gününde ayıplarını örter.”30 Yine Peygamberimizin (s.a.v.) Medine’ye hicretten sonra yaptığı ilk işlerden biri Mescid-i Nebi’nin inşası olmuştur. Müslüman’lar burada hem Allah’a (c.c.) ibadet etmişler hem de birbirleriyle yardımlaşma ve dayanışma içinde olmuşlardır.

Yardımlaşma ve dayanışma iyilik üzere olmalıdır. Müslüman’ların günah işlemek veya herhan-gi bir kötülük yapmak amacıyla birbirleriyle yardımlaşmaları doğru değildir. Kur’an-ı Kerim’de “…İyilik ve takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın. Günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın. Allah’a karşı gelmekten sakının…”31 buyrularak bu konunun önemi vurgulanmıştır.

Ey iman edenler! Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı halde insanlara gösteriş olsun diye malını harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın. Böyle-sinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan ve maruz kaldığı şiddetli yağmurun kendisini çıplak bıraktığı bir kayanın durumu gibidir. Onlar kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah, kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez.” (Bakara suresi, 264. ayet.)

Yukarıdaki ayete göre başkalarına yardım ederken nelere dikkat etmeliyiz? Değerlendiriniz.

DEĞERLENDİRELİM

29 Nisâ suresi, 36. ayet30 Buhârî, Mezalim, 3.

31 Mâide suresi, 2. ayet.

Page 30: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

30

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

Dinimizin emirleri, tavsiyeleri ve öğütleri hakkıyla yerine getirildiğinde, sosyal yardımlaşma ve dayanışma da gerçekleşecektir. Dinimizin en temel ibadetlerinden olan Cuma namazı ve haccın cemaatle ifasının şart olması Müslümanlarda birlik ve beraberlik bilinci doğurur. Yine fertlerin yerine getirmesi gereken sadaka ve zekât gibi ibadetler toplumda yardımlaşma, dayanışma, birlik ve beraberlik ruhu-nu canlandırır. Bu yönüyle bütün iba-detler bir taraftan kişinin Allah’a (c.c.) olan bağlılığını pekiştirirken diğer taraftan da sosyal hayatın kardeşlik duyguları içerisinde inşasını sağlamak-tadır.

Yardımlaşma ve dayanışma sadece maddi olarak yapılmaz. Bir Müslüman başkasına manevi olarak da yardım edebilir. Peygamberimiz, “Kimin yanında fazla binit varsa onu biniti olmayana ver-sin. Kimin yanında fazla azık varsa onu azığı olmayana versin.”32 buyurmuş, bir defasında da, “Biriniz (din) kardeşine danıştığı zaman, danışılan kimse ona (yararlı gördüğü) görüşünü belirtsin.”33 diyerek her anlamda yardımlaşma ve dayanışmaya dikkat çekmiştir. Bir Müslüman’ın dua ederken sadece kendisine değil sevdiklerine de dua etmesi bir manevi yardım örneğidir.

Başkalarının iyiliğini ve mutluluğunu istemek, karşılık beklemeden birine yardım etmek, bir baş-kası için kendi menfaatlerinden vazgeçmek ancak bencillikten kurtulmakla mümkündür. Bu gerçek-leştiğinde insanların sıkıntılarını ve acılarını daha iyi anlayıp onların dertlerine duyarlı oluruz. Böylece toplumsal ilişkiler Allah’ın (c.c.) rızasına uygun ve arzu edilen şekilde devam eder.

“Müminler, birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede, tıpkı bir organı ra-hatsızlandığında diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir bedene benzer.” (Müslim, Birr, 66.)

“Bir insan, kardeşine yardım ettiği sürece Allah da ona yardım eder.” (Müslim, Zikir, 38.)

“Ben ve yetime kefil olan (kol kanat geren) kimse cennette böyle (yan yana) olacağız.” (Buhârî, Talâk, 25.)

“Üç şey vardır ki bunlar kimde bulunursa Allah onu koruması altına alır ve cennete koyar: Güç-süzlere yumuşak davranmak, anne babaya şefkat göstermek ve elinin altında bulunan hizmetlilere iyi muamelede bulunmak.” (Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 48.)

NOT EDELİM

32 Müslim, Lukata, 18. 33 İbn Mâce, Edeb, 37.

Karşılaştığımız zorlukları yardımlaşma ve dayanışmayla aşabiliriz.

Page 31: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

31

İSLAM VE SOSYAL HAYAT

Bulaşıcı bir hastalığın topluma yayılmaması için ne tür önlemler alırsınız?

Ahlak kelime anlamı olarak huy, mizaç ve karakter demektir. Kavram olarak ise insanın bir amaca yönelik kendi arzusuyla iyi davranışlarda bulunup kötülüklerden uzak durmasıdır. Yüce dini-miz, Müslüman’ın güzel ahlaklı olmasını ister. Çünkü din, insanın hem bu dünyada hem de ahirette mutlu olmasını amaçlar. Bireyin mutluluğu güzel ahlaklı bir kişi olarak yaşamasına bağlıdır. Ahlaki yozlaşma ise kişinin ve toplumun yavaş yavaş iyi ve güzel davranışlardan uzaklaşması anlamına gelir. Ahlaki yozlaşmanın en kötü tarafı, dinî ve ahlaki değerlerin bozulduğunun farkına varılmamasıdır. Ahlaki yozlaşma toplumda bir virüs gibi sinsice yayılır ve toplumu derinden sarsacak boyutlara ulaşır.

İnsan akıl, irade ve vicdan sahibi bir var-lıktır ve bu özellikleri nedeniyle dinin emir, ya-sak ve öğütlerine uymakla sorumlu tutulmuştur. Kur’ân-ı Kerim’de iman edip güzel işler yapmak34 müminlerin özelliği olarak belirtilmiştir. Peygam-berimiz de “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.”35 buyurarak İslam’ın güzel ahlaka verdiği öneme dikkat çekmiştir. İslam’a göre iyi bir insan olmak, dinî ve ahlaki ilkeleri yaşamakla mümkündür. Bu ahlaki ilkelere ulaşabilmek için iba-detler oldukça önemli bir yere sahiptir. Kur’an-ı Kerim’de “...Muhakkak ki namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar...”36 buyurularak ibadetlerin ahlaka katkısı vurgulanmıştır.

3. Sosyal Hayatı Olumsuz Etkileyen Bazı Etkenler

Sosyal Hayatı

Olumsuz Etkileyen Bazı

Etkenler

Ahlaki Yozlaşma

Yaralama ve Öldürme

Yalan ve Hile

Alkol ve Bağımlılık

Fitne, Fesat ve Terör

ZinaTecessüs ve Mahremiyeti

İhlal

3.1 Ahlaki Yozlaşma

Yozlaşma: Bozulma, çürüme, kötüleşme, le-kelenme, aslından uzaklaşma, dejenere olma, saflığını veya dürüstlüğünü kaybetme anla-mındadır.

BİLGİ KUTUSU

34 bk. Asr suresi, 3. ayet.35 Muvatta, Hüsnü’l-Hulk, 1.

36 Ankebût suresi, 45. ayet.

Page 32: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

32

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

Size göre ülkemizde ahlaki yozlaşmanın en önemli üç sebebi nedir?

Bu üç sebebin ortadan kalkması için proje teklifleri hazırlayınız ve projenizi kısaca açıklayınız.

Ahlaki yozlaşma günümüzde, iletişim araçlarının çeşitlenip çoğalması, sosyal medyanın yaygın-laşmasıyla her geçen gün daha da artmaktadır. Müstehcen yayınlar yapan, ahlaki değerleri hiçe sayan bazı televizyon programları, İnternet siteleri, oyunlar ve dizilerle şekillenen magazin kültürü ahlaki yozlaşmaya sebep olmaktadır. Bütün bunlar insani ve ahlaki değerleri yozlaştırırken, insanı kendisine yabancılaştırmaktadır. Dinimizde bunlar mâlâyânî olarak adlandırılmıştır. Mâlâyânî olan şeyler; insa-nın kendisine, çevresine, dünya ve ahiret hayatına bir faydası olmayan davranışlardır. Bunlar kişiyi asıl odaklanması gereken sorumluluklarından alıkoymakta, amellerin Allah (c.c.) rızası gözetilerek yapıl-ması gerektiğini unutturmakta ve kişiyi yapmakla emrolunduğu ibadet ve kulluktan uzaklaştırmakta-dır. Oysa Müslüman, zararlıya veya faydasıza değil, dünyada ve ahirette kendisine yararlı olan amelle-re yönelmeli ve Peygamberimizin “Kişinin Müslüman’lığının güzelliği, mâlâyânîyi terk etmesindedir.”37 sözüne kulak vermelidir.

Ahlaki yozlaşmanın temelinde insan iradesinin iyi ve doğruyu seçmek yerine nefsine boyun eğmesi ve zamanla onun sınırsız arzularının esiri durumuna düşmesi yatmaktadır. Allah (c.c.) rızasını gözeterek yaşamak yerine sınırsız haz isteği intihar, gasp, cinayet, yolsuzluk, hırsızlık, haksızlık, şiddet, edepsizlik, uyuşturucu ve fuhuş gibi Allah’ın (c.c.) haram kıldığı davranışlara sürükler. Bireyin ve sosyal hayatın huzurunu bozan bu olumsuz davranışlar ancak Allah’a (c.c.) tam bir bağlılık ve ahlaki ilkelerin hayatın merkezine alınmasıyla aşılabilir.

“Allah’ım! Acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, yaşlılığın düşkünlüğünden, kabir aza-bından sana sığınırım. Allah’ım! Nefsime, senden sakınma şuurunu (takvasını) ver ve nefsimi arındır. Onu en iyi arındıracak olan sensin. Onun koruyucusu da onun efendisi de sensin. Allah’ım! Fayda vermeyen ilimden, ürpermeyen kalpten, doymayan nefisten ve kabul edilmeyen duadan sana sığını-rım.” (Müslim, Zikir, 73.)

NOT EDELİM

PROJE GELİŞTİRELİM

37 Muvatta, Hüsnül’l-Hulk, 1.

Page 33: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

33

İSLAM VE SOSYAL HAYAT

Bir alışverişte aldatıldığınızı anladığınızda neler hissedersiniz?

Yüce Allah, (c.c.) insanların huzur ve güven içinde yaşayabilmeleri için bazı davranışları yasakla-mıştır. Yalan ve hile, sosyal hayatı olumsuz yönde etkilediğinden İslam’ın kesinlikle uzak durulmasını istediği yasaklardandır.

Yalan; aldatmak amacıyla bilerek ve gerçeğe aykırı olarak söylenen sözdür. Doğruluğun zıd-dıdır. Yalan söyleyen insan, bilerek karşısındaki kişiyi aldatır, insanların güvenini kaybeder. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) bir hadisinde “Müslüman, elinden ve dilinden başkalarının güvende olduğu kimsedir.”38 buyurarak Müslüman’ı söz ve davranışlarıyla başkalarının güvenini kazanan kimse olarak tanımlamıştır. Yüce Allah (c.c.) bir ayette “...Yalan sözden sakının”39 buyurarak insanların yalandan kaçınmalarını istemiş, Ahzâp suresi 70. ayette de “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin.” buyurarak insanları doğruluğa yönlendirmiştir.

Yalan, adaletin gerçekleşmesine engel olur. Suçluyu suçsuz, suçsuzu ise suçlu gibi gösterebilir. Yalan yere yapılan şahitlikle adaletin yerini bulması engellenmiş olur. Kur’an-ı Kerim’de “(O kullar), yalan yere şahitlik etmezler…”40 buyrularak Müslüman’ın şahitlik ederken de doğruluk üzere ol-ması gerektiği vurgulanmaktadır.

Hile; birini aldatmak, yanıltmak için kurulan bir tuzaktır. Yalancılık gibi hile de dinimizin yasak-ladığı, sosyal hayatı olumsuz etkileyen kötü davranışlardan biridir. Hile, gerçeği gizleyerek çıkar sağla-mak amacıyla yapılan ve yalanı da içine alan bir hastalıktır. Bu da toplumsal barışı, güveni ve huzuru bozar. İnsanların mağdur olmasına sebep olur.

Dinimiz hilenin her çeşidini yasaklamıştır. Mesela bir esnaf, sattığı şeyin güzel taraflarını gös-terip kusurlarını gizleyerek eksik ölçer veya kalitesiz eşyayı kaliteli diye satarsa alıcıyı aldatmış ve kan-dırmış olur. Bu da haksız kazanç olur ve kul hakkına girer. Yüce Allah (c.c.) bu konuyla ilgili Kur’an-ı Kerim’de “İnsanlardan alırken ölçüp tarttıklarında tam, onlara vermek için ölçüp tarttıkların-da ise noksan yapan (ölçen) hilekârlara yazıklar olsun.”41 buyurarak insanları hile yapmaktan kaçınmaları için uyarmıştır.

Yalan ve hile, fertler arasındaki güven duygusunu ortadan kaldırır. Arkadaşlıkların bozulması-na, ailelerin parçalanmasına, akrabalık ve komşuluk ilişkilerinin zedelenmesine sebep olur. Yalan ve hileden kaçınmak ahlaklı insan olmanın en önemli şartıdır. Toplumsal huzur için eşlerin, çocukların, kardeşlerin, akrabaların, komşuların ve arkadaşların hepsi birbirine karşı dürüst olmalıdır. Sevgili Pey-

3.2.Yalan ve Hile

“Doğruluk hayra ulaştırır, hayır da cennete... Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (dos-doğru) diye kaydedilir. Yalancılık yoldan çıkarır. Yoldan çıkmak da cehenneme sürükler. Kişi yalan-cılığı kendine yol edinince Allah katında kezzâb (çok yalancı) diye kaydedilir.” (Buhârî, “Edeb”, 69.)

Yukarıdaki hadise göre doğruluk ve yalanı sebep olduğu sonuçlar bakımından değerlen-diriniz.

DEĞERLENDİRELİM

38 Buhari, İman, 5.39 Hac suresi, 30. ayet.

40 Furkân suresi, 72. ayet.41 Mutaffifîn suresi, 1-3. ayetler.

Page 34: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

34

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

gamber’imiz (s.a.v.) “Bizi aldatan bizden değildir.”42 buyurarak Müslüman toplumun bir üyesi olabil-meyi, yalan ve hileden uzak durmaya ve dürüst olmaya bağlamıştır.

Doğruluk Üzere Yaşayan İnsan Doğruluktan Sapan İnsan

Yalan söylemeyen ve hile yapmayan insan doğruluk üzere yaşayan bir insandır. Böyle bir insandan adalet, dürüstlük, ahde vefa, emanete riayet, samimiyet, haktan ve haklıdan yana olma davranışları beklenir.

Yalan söyleyen ve hile yapan insan doğruluktan sapmış bir insandır. Böyle bir insandan aldatma, güvensizlik, sahtekârlık, iki yüzlülük, riyakârlık, samimiyetsizlik ve ihanet beklenir.

“Münafığın alameti üçtür: Konuştuğunda yalan söyler, kendisine bir şey emanet edildiğinde ihanet eder, söz verdiği zaman sözünde durmaz.” (Müslim, İman, 107.)

NOT EDELİM

3.3. Tecessüs ve Mahremiyeti İhlal

“Hiç kimsenin izinsiz olarak bir başkasının evinin içine bakması helal değildir. Eğer bakarsa (eve) girmiş demektir...” (Tirmizî, Salât, 148.)

Hadis-i şerifte bahsedilen durumun başınıza gelmesi size neler hissettirir?

Tecessüs, bir kimsenin özel durumunu merak edip öğrenmek için onun bilgisi ve rızası dışında gizlice araştırma yapmaktır. Gizli kalması istenilen bir durumu öğrenmeye çalışmak da tecessüs olarak nitelendirilir.

Dinimizde insanların özel hayatlarının araştırılması ve ifşa edilmesi yasaklanmıştır. Çünkü bu durum kişinin en temel insani haklarından olan mahremiyeti ihlal anlamına gelir. İnsanların gizli hal-lerinin ifşa edilmesi, insan onurunu yaralayıcı bir durumdur. Yüce Rabb’imiz bu durumu, “Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının; çünkü bazı zanlar günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetini araştırmayın, birbirinizin gıybetini yapmayın; herhangi biriniz, ölmüş karde-şinin etini yemekten hoşlanır mı? Bak bundan tiksindiniz! Allah’a itaatsizlikten de sakının. Allah tövbeleri çokça kabul etmektedir, rahmeti sonsuzdur.”43 buyurarak yasaklamıştır. Ayette de belirtildiği gibi tecessüs ve zan, herkesin birbirinden şüphelendiği güvensiz bir ortamın oluşmasına sebep olur.

Mahremiyet ihlali sadece kişilerin haklarını ihlalle ilgili değildir. Özel ve resmî kurumların gizli bilgilerini araştırmak, bu bilgileri başkalarıyla paylaşmak hatta bunlardan maddi kazanç elde etmek de tecessüs ve mahremiyet ihlalidir ve hukuki sonuçlar doğurur.

42 Müslim, İman, 43. 43 Hucurât suresi, 12. ayet.

OKUYALIM

Page 35: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

35

İSLAM VE SOSYAL HAYAT

Sonuç olarak, hiç kimse başkasının özel hayatını merak edip meşru olmayan yollarla öğrenmeye çalışmamalıdır. Çünkü başkalarının gizli hallerini öğrenmeye çalışan bir Müslüman harama düşmüş olur. Ayrıca başkaları hakkında su-i zana kapı aralayarak insani ilişkilere zarar vermiş olur. Evli-bekar, kadın-erkek, genç-yaşlı her mümin, tecessüs ve su-i zandan uzak durarak mahremiyetin korunması konusunda sorumluluklarını yerine getirmelidir. Bu sorumluluk bilinci öncelikle ailede kazanılır. Eşler ve çocuklar birbirlerinin ve ailelerinin sırlarını başkalarına söylememelidir. Dinimizde bu konuya gös-terilen hassasiyetin amacı; bireylerin ve ailelerin özel hayatlarını güvence altına almak, sosyal hayatı etkileyen olumsuzlukları bertaraf etmek; huzur, güven ve güzel ahlakın egemen olduğu sağlıklı bir toplum oluşturmaktır.

“Zandan sakının. Çünkü zan, yalanın ta kendisidir. Birbirinizin konuştuğuna kulak kabartmayın, birbirinizin özel hallerini araştırmayın, birbirinizle üstünlük yarışına girmeyin, birbirinize haset etme-yin, birbirinize kin beslemeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları! Kardeş olun!” (Buhârî, Edeb, 57.)

Yukarıda verilen hadise göre toplumu olumsuz etkileyen durumların neler olduğunu lis-teleyiniz.

12345678

LİSTELEYELİM

Her insanın ihlal edilmemesi gereken mahremiyet alanları

vardır.

Page 36: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

36

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

3.4. Fitne, Fesat ve Terör

Birinin size açıktan mı yoksa gizlice mi düşmanlık etmesi daha kötüdür?

Fitne, bozgunculuk, karışıklık ve kargaşa, çıkarmaktır. Fitne, insanlar arasındaki güven duygu-sunu ortadan kaldırıp şüphe ve düşmanlığa sebep olur. Dedikodu, iftira, yalan gibi tutum ve davranış-larla barış ve huzur ortamını, sosyal yapıyı ve düzeni bozmak fitne kapsamında değerlendirilir.

İslam dini, fitneyi en büyük günahlardan biri olarak kabul eder. Bu konuyla ilgili bir ayette “Fitne öldürmekten daha kötüdür…”44 buyrularak fitnenin cinayetten daha tehlikeli ve ortadan kaldırılması gereken bir suç olduğu vurgulanmıştır. Çünkü fitne sebebiyle yalnız bir kişinin değil bütün toplumun yok olma tehlikesi ortaya çıkmaktadır.

Fitneyle doğrudan alakalı kavramlardan biri de nifaktır. Nifak; içi dışı bir olmamak, iki yüzlü ol-mak demektir. Münafık, bir yüzüyle doğruluktan, adaletten söz ederken diğer taraftan bozgunculuk ve yalan üzere planlar yapmaktadır.

Tarih boyunca fitne ve nifak hareketlerinin olumsuz yansımalarını görmek mümkündür. Pey-gamber Efendimiz zamanında bile münafıklar inananları Allah (c.c.) yolundan döndürmek, toplum düzenini bozmak ve kargaşa çıkarmak istemişlerdir. Kur’an-ı Kerim münafıkları, “kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söyleyenler”45 şeklinde tarif etmiştir. Çünkü münafıklar, inanmadıkları halde inanmış gibi görünürler. Asıl niyetleri ise Müslüman’ların aralarını açmak, onları birbirine düşürmek ve böylece toplumsal huzursuzluk ortamı oluşturmaktır. Barış ve huzurdan yana olduklarını söylerler fakat zora gelince hemen bozgunculuğa başlarlar.

Münafıklar, Uhut savaşında İslam ordusunu yarı yolda bırakarak geri dönmüş, Tebük savaşına da bahaneler uydurarak katılmamışlardı. Kur’an-ı Kerim’de “Şayet onlar sizinle beraber sefere çıkmış olsalardı, size bozgunculuktan başka katkıları olmayacak ve sizi fitneye düşürmek istedikleri için aranıza sokulacaklardı; içinizde onlara kulak asacak olanlar da vardı. Allah zalimleri çok iyi bilir.”46 buyrularak onların asıl niyetleri ortaya konmuştur.

Fitne çıkarmak isteyenler genellikle Müslüman’ların ibadetlerine katılırlar ve Müslüman top-lumun bir ferdi gibi davranırlar. Fakat el altından her türlü entrikayı çevirerek düşmanlarla iş birliği yaparlar. Açıktan düşmanlık yapanlara karşı önlem almak mümkünken fitne yoluyla düşmanlık ya-panlara karşı önlem almak oldukça zordur. Dolayısıyla Müslüman’lar bu tür düşmanlara karşı sürekli uyanık olmalı ve onların oyunlarına gelmemek için gayret göstermelidir.

Fitne sosyal ilişkilerin zedelenmesine sebep olur. Ailelerin parçalanması, komşulukların ciddi zarar görmesi, arkadaşlık ve dostlukların bozulması basit bir fitneden kaynaklanabilir. O yüzden Yüce Allah (c.c.) “Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araş-tırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olur-sunuz.”47 buyurarak toplumsal ilişkilerimizin fitneye kurban edilmemesi gerektiği konusunda bizleri uyarmaktadır.

Fesat, toplumda yerleşmiş olan doğru inanç, düşünce ve düzenin bozularak yalan, yanlış ve olumsuz propagandayla hak ve adaletin ortadan kaldırılması, toplumda kargaşanın hâkim olmasıdır.

44 Bakara suresi, 191. ayet.45 bk. Âl-i İmrân, 167

46 Tevbe suresi, 47. ayet.47 Hucurât suresi, 6. ayet.

Page 37: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

37

İSLAM VE SOSYAL HAYAT

Fitnecilerin tam anlamıyla istedikleri sonuçlara ulaşmasıdır. Fesat çıkaranlar değerlere, örf ve âdetle-re saldırarak toplumda ahlaki bir yozlaşma oluşturmaya çalışırlar. Sadece yalan söylemekle, kargaşa çıkarmakla kalmaz; ellerine fırsat geçirdiklerinde de her türlü hainlik ve zalimliği yaparlar. Fesatçıların özellikleri Kur’an-ı Kerim’de şu ayette haber verilmektedir: “Hâkimiyeti ele aldığında ise ülkede bozgunculuk çıkarıp ürünleri ve nesilleri yok etmeye çalışır. Allah bozgunculuğu sevmez.”48

Terör; etrafa korku salmak, öldürmek, yaralamak, tahrip etmek suretiyle toplumun can, mal ve

namus güvenliğini tehdit etmektir.

Adalet, güven, doğruluk ve dürüstlük ilkelerine karşı düşmanca tavır alıp toplum düzenini boz-maya çalışanlar, örgütlü bir şekilde eşkıyalık ve kanunsuzluk yapanlar, yol kesip insanları tehdit eden-ler, halkın emniyet ve asayişini bozanlar terör faaliyeti içinde sayılırlar. Kur’an-ı Kerim’de bu tür faali-yetler içinde olanların bu dünyada en ağır cezayla cezalandırılmaları gerektiği, ahirette de cezalarının çok ağır olacağı vurgulanmıştır.49

İslam, getirmiş olduğu inanç ve ahlak sistemine karşı düşmanca tavır almaya müsaade etmediği gibi yeryüzünde fesat çıkararak toplum düzeninin bozulmasına da izin vermez. İslam, sadece insanla-rın değil, aynı zamanda çevrenin ve ekolojik dengenin de korunmasını, böylece insanların huzurlu ve mutlu bir hayat yaşayabilmelerini hedefler.

Dinimiz, adalet, huzur ve barışı esas alır. Gerek ayetlerde gerekse hadislerde fitneye, fesada ve teröre karşı açık hükümler bulunmaktadır. Yeryüzünde bozgunculara ve fitnecilere karşı mücadele etmek Müslüman’ın en temel görevlerinden biridir.50

Fitne, fesat ve teröre karşı en büyük silahımız birlik ve beraberliğimizdir.

48 Bakara suresi, 205. ayet.49 bk. Mâide suresi, 33. ayet.

50 bk. Enfâl suresi, 39. ayet.

Page 38: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

38

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

Aşağıda verilen ayetleri okuyarak fitne ve fesat çıkaranların özelliklerini listeleyiniz.

“İnsanlardan öyleleri vardır ki: “Biz Allah’a ve ahiret gününe iman ettik” derler; oysa inanmış de-ğillerdir.”

Akıllarınca Allah’ı ve iman edenleri aldatmaya kalkışıyorlar; halbuki onlar farkında olmadan yalnız-ca kendilerini aldatmış oluyorlar.

Kalplerinde bir bozukluk vardır, Allah da onlardaki bozukluğu arttırmıştır. Yalan söylemeleri yü-zünden, kendilerine acı veren bir azap da vardır.

Onlara “Yeryüzünde düzeni bozmayın” denildiğinde, “Hayır, biz yalnızca ıslah edenleriz” derler.Biline ki, gerçekten bozanlar onların ta kendileridir, ama farkında olmuyorlar.Onlara “Diğer insanlar gibi siz de iman edin” denildiğinde, “Akılsızların inandıkları gibi biz de ina-

nalım mı?” derler. Biline ki, asıl akılsızlar onlardır, fakat bilmezler.İman edenlerle karşılaşınca “inandık” derler, şeytanlarıyla baş başa kaldıklarında ise “Biz sizinleyiz,

biz yalnızca alay etmekteyiz” derler.” (Bakara suresi, 8-14. ayetler.)

12345

LİSTELEYELİM

3.5. Yaralama ve Öldürme

Can güvenliğinin olmadığı bir toplumda yaşamak sizce ne tür sonuçlar doğurur?

İslam dini ortaya koyduğu ilkelerle yeryüzünde güven ve huzur ortamı oluşturmayı amaçlamış-tır. Bu amacı gerçekleştirmek için can, mal, akıl, nesil ve dinin korunmasını en temel hak saymıştır. İşte yaralama ve öldürme insanın kutsal olan bu haklarından yaşama hakkının ihlali anlamına gelmektedir.

İslam dininde emir ve yasaklarla muhafazası gözetilen beş temel değer

CAN

NESİLMAL

İMANAKIL

BİLGİ KUTUSU

Page 39: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

39

İSLAM VE SOSYAL HAYAT

Yaralama, kişinin vücut bütünlüğüne kasti olarak zarar vermektir. Bu durum; saldırı, işkence ve kişinin bilgisi dışında uygulanacak sağlık müdahaleleriyle oluşabilir. Bu tür bir durumla karşılaşan birey acı, elem ve ıstırap içine düşer. Maddi ve manevi hakları ihlal edilmiş olur. Yaralama kasti olarak meydana gelebileceği gibi hatayla da oluşabilir.

Tedbirsizlik ve alkollü araç kullanımı gibi sebeplerle ülkemizde çok sayıda trafik kazası meydana gelmektedir. Buna bağlı olarak bir-çok insan yaralanmakta veya ölmektedir. Yine iş güvenliğine gereken özen gösterilmediğinden insanların yaralandığı ve öldüğü iş kazaları mey-dana gelmektedir. Bu durumlarda kasıt olmasa bile kuralların ihlal edilmesi ve tedbirsizlik sonucu insanların yaralanması veya ölmesi dinen de ka-bul edilemez.

Öldürmek, bir kimsenin hayat hakkını elin-den almak demektir. Hayata yönelik her türlü tehdit ve tehlikeden uzak bir şekilde yaşayabilmek tüm insanların doğuştan kazandığı en tabii hak-lardandır. Diğer bütün haklar bu hakkın varlığına bağlı olduğu için yaşama hakkı, bütün hakların da temelidir.

Kur’an-ı Kerim’de “…Allah’ın muhterem kıldığı cana kıymayın…”51 buyrularak bir kimseyi öldürmek büyük bir günah kabul edilmiştir. Bir başka ayette ise “… Kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kur-tarmış gibi olur…”52 buyrularak bir insanı öldürmenin ne kadar büyük bir suç olduğu vurgulanmış ve bir canı kurtarmanın ne kadar erdemli bir davranış olduğu anlatılmıştır.

Kurallara uyarak yaşarsak hem kendimize hem de başkalarına zarar vermemiş oluruz.

Bir düğün töreninde, birkaç kişi tabancaları ile havaya doğru ateş etmeye başlarlar. İçlerinden biri, aldığı alkolün de etkisi ile kontrolünü kaybeder. İstemeden de olsa bir kişinin yaralanmasına sebep olur.

Kendinizi hem yaralayan hem de yaralanan kişinin yerine koyarak bu olayı tartışınız.

TARTIŞALIM

51 İsrâ suresi, 33. ayet.52 Mâide suresi, 32. ayet.

53 İsrâ suresi, 32. ayet.

3.6. Zina

Bir günahı işlememekle o günaha yaklaşmamak arasında sizce ne gibi farklar vardır?

Zina, evlilik bağı olmaksızın iki kişinin gayri meşru ilişki kurmalarına denir. Zina yapan kimseye “zani” denilir. Zina dinimizin yasakladığı en büyük günahlardandır. Yüce Allah (c.c.) Kur’an-ı Ke-rim’de “Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur.”53 buyurarak zinayı haram kılmış ve müminlerin bu günahtan uzak durmalarını emretmiştir.

Page 40: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

40

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

Ailenin huzuru için en önemli dayanak noktası eşlerin birbirlerine olan sadakatleridir. Sadakat birbirine vefa gösterme, güven duyma, sözünde durma ve doğruyu söyleme anlamlarına gelir. Nikah ile Allah’ın (c.c.) ve insanların önünde birbirine eş olma sözü veren çiftlerin bu söze sadık kalmamaları aile yuvasının yıkılmasına neden olmaktadır. Bu sadakatsizliğin en bariz göstergesi zinadır. İslam dini birbirini aldatarak zina eden erkek ve kadının mahkemede ispatlanması durumunda cezalandırılma-sını istemektedir.54 Aynı zamanda iffetli erkek ve kadına zina iftirası atmak da en büyük günahlardan sayılmış ve iftirada bulunanların cezalandırılması istenmiştir.55

Yüce Allah (c.c.) insanların, hayvanların ve bitkilerin hepsini çift yaratmıştır. “Her şeyi çift (er-kek-dişi) yarattık ki düşünüp ders alasınız.”56 ayeti, bu gerçeği ifade etmektedir. Erkek ve dişi olarak yaratılan varlıklar soylarını bu sayede sürdürürler. Yüce Allah’ın (c.c.) sağlıklı nesillerin devamı için koyduğu bu yasa (sünnetullah) erkek ve kadının meşru birlikteliğiyle oluşan aile kurumuyla devam edebilir. Bu meşruiyet nikah ile gerçekleşmektedir. İnsanların erkek ve kadın olarak birbirini tamamla-yan iki cins şeklinde yaratılması, sosyal hayatın dengesini ve insanların mutluluğunu sağlayan önemli bir unsurdur. İnsanlar fıtrata ve toplumsal yasalara aykırı davrandığında bu denge bozulur. Bütün bunlardan dolayı İslam dini zinayı yasaklamış ve zinaya götüren yolları kapatmıştır.57 Gelecek nesillerin emniyeti, insanların kendi aileleri içinde meşru bir hayat yaşamalarıyla sağlanır. Zina ise nesli ve aile yapısını bozan gayri ahlaki bir davranıştır. Ayrıca bu davranış aile ve toplum ahlakını çökertmekte, psikolojik huzursuzluklara ve sosyal dengesizliklere sebep olmaktadır.

Zinadan ve zinaya götürecek her türlü davranıştan kaçınmak ahlaklı ve iffetli bir Müslüman’ın en büyük özelliğidir. Çünkü bu kapsamda müstehcen televizyon ve â yayınlarından uzak durmak gerekmektedir. Bu yayınlar cinsellik üzerinden zinaya, fuhuşa ve daha başka gayri ahlaki davranışlara özendirmektedir.

6112 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 8. mad-desinin (f) fıkrasında Televizyon ve radyo yanlarında “Toplumun millî ve manevî değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı olamaz.” ifadesi yer alır.

Bir yayın ilkesi olarak kanunda yer alan bu düzenlemenin amacı nedir? Değerlendiriniz.

DEĞERLENDİRELİM

3.7. Alkol ve Madde Bağımlılığı

Akıl ve iradesini kullanamamak insana neler kaybettirir?

Akıl ve irade, insanın en temel iki özelliğidir. Akıl, iyi ile kötüyü ayırt etmemizi; irade ise iyi veya kötüden birini seçmemizi sağlar. Bu özelliklerin sağlıklı işlememesi durumunda yaratılış amacımıza uygun hareket edemeyiz.

İslam’da akıl, can, nesil, mal ve din korunması gereken temel değerlerdir. Bu değerleri ortadan kaldıracak veya onlara zarar verecek tüm fiiller dinimizce haram kılınmıştır. Bu konu Kur’an-ı Kerim’de şu şekilde ifade edilir: “Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları

54 Nûr suresi, 2. ayet.55 Nûr suresi, 4. ayet.56 Zâriyât suresi, 49. ayet.

57 bk. İsrâ suresi, 32. ayet; Tahrîm suresi, 6. ayet; Nûr suresi, 30-31. ayetler.

Page 41: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

41

İSLAM VE SOSYAL HAYAT

birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan, içki ve kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alı-koymak ister. Artık vazgeçtiniz değil mi?”58 Peygamberimiz (s.a.v.) de bir hadisinde “İçki, bütün kötülüklerin anasıdır.” buyurarak içkinin birçok olumsuz davranışa kapı açtığını belirtmiştir.

Alkollü içecekler ve uyuşturucu maddeler beyni ve merkezi sinir sistemini olumsuz yönde etki-

ler. Bu nedenle bunlar aklımızı kullanmayı engelleyen ve bizi iradesiz kılan zararlı maddelerdir. Alkol ve uyuşturucu maddenin kişiye verdiği en büyük zarar bağımlılıktır. Bağımlılık, bir maddeye karşı du-yulan “onsuz yaşayamama” halidir. Bu durumdaki bireyde stres ve kaygı seviyesi yüksek olduğundan, akıl ve iradenin sağlıklı bir şekilde kullanılması mümkün değildir.

Alkol kullanmak trafik kazalarının en önde gelen sebepleri arasındadır. Bu kazalarda yara-lanma ve ölümlerin gerçekleşmesi alkol kullanan kişide ömür boyu kurtulamayacağı vicdan azabı-na sebep olmaktadır. Ayrıca alkol ve uyuşturucu bağımlılığı aile ilişkilerini de olumsuz etkilemek-tedir. Ailenin bir üyesinin alkol ve uyuşturucu madde kullanması, aile içinde ciddi sorunlara ve çatışmalara neden olmaktadır. Bağımlılık haline dönüşen bu alışkanlıklar çeşitli nedenlerle ailede yalanı, baskıyı, saldırganlığı ve şiddeti doğurmak-tadır. Bu durum aile içinde onulmaz yaralar açar-ken diğer taraftan bireyin toplumla ilişkilerinin bozulmasına sebebiyet vermektedir.

Alkol kullanımı sosyal hayatı olumsuz yönde etkiler. Sevme, sevilme ve ait olma gibi duygula-rımızın karşılanması, çevremizdeki insanlarla sağlıklı ilişkiler kurmamıza bağlıdır. Alkollü içki içmek, uyuşturucu madde kullanmak, sigara içmek veya nargile kullanmak gibi davranışlar sadece bize değil; ailemize, sevdiklerimize, akrabalarımıza, çevremize, yaşadığımız topluma ve devletimize zarar verir. Yeteneklerimizi kullanmamızı engeller ve üretkenliğimizi azaltır. Bu durum bizi maddi ve manevi ola-rak zarara uğratır.

Alkol ve uyuşturucu madde kullanımının, birey ve toplum için birçok olumsuzlukları vardır.

Alkol ve uyuşturucunun bireysel zararları Alkol ve uyuşturucunun toplumsal zararları

Akıl yetisini kullanmayı engeller. Sosyal ilişkiler zedelenir.

Ruh ve beden sağlığını bozar. Aile huzuru bozulur.

Güven duygusunu zedeler. Meslek hayatını olumsuz etkiler

Bağımlılık oluşturur. Kamu sağlık harcamalarını artırır.

İradeyi zayıflatır. Suç oranları artar.

Fakirleştirir. Devlet ekonomisine zarar verir.

Yalnızlığa mahkum eder. Güven ve huzur ortamı bozulur.

58 Mâide suresi, 90-91. ayetler.

Alkol kullanımı sosyal hayatı olumsuz etkiler.

Page 42: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

42

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

A. Aşağıdaki açık uçlu soruları cevaplayınız

1. Sosyal hayatı olumsuz etkileyen hususlardan bazılarını yazınız. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

2. Sosyal hayatla ilgili temel ölçüler nelerdir? Yazınız. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

3. İslam’ın aileye verdiği önemi belirterek kısaca açıklayınız. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

4. Fitne, fesat ve terörün toplum birliği açısından zararları nelerdir? Yazınız. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

5. Alkol bağımlılığının bireysel ve toplumsal zararları nelerdir? Yazınız. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

B. Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.

1. Alkol ve uyuşturucu bağımlılığı aile ilişkilerini olumsuz etkilemektedir. Ailenin bir üyesinin alkol ve uyuşturucu madde kullanması, aile içinde ciddi sorunlara ve çatışmalara neden olmaktadır. Bağımlılık haline dönüşen bu alışkanlıklar çeşitli nedenlerle ailede yalanı, baskıyı, saldırganlığı ve şid-deti doğurmaktadır.

Yukarıdaki paragrafa göre, alkolün zararlarını öğrencilerine anlatan bir öğretmenin en çok üzerine durduğu değer aşağıdakilerden hangisidir.

A) AileB) EkonomiC) DinD) KültürE) Sanat

ÜNİTEMİZİ DEĞERLENDİRELİM

Page 43: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

43

İSLAM VE SOSYAL HAYAT

2. İslam dini ortaya koyduğu ilkelerle yeryüzünde güven ve huzur ortamı oluşturmayı amaçla-mıştır. Bu amacı gerçekleştirmek için can, mal, akıl, nesil ve dinin korunmasını en temel hak saymıştır. Yaralama ve öldürme insanın kutsal olan bu haklarından yaşama hakkının ihlali anlamına gelmektedir.

Yukarıdaki paragrafı en güzel şekilde destekleyen ayet aşağıdakilerden hangisidir?

A) Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pislik-tir…” (Mâide suresi, 90. ayet.)B) “… Kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur…” (Mâide suresi, 32. ayet.)C) “İnsanlardan öyleleri vardır ki: “Biz Allah’a ve ahiret gününe iman ettik” derler; oysa inanmış değillerdir.” (Bakara suresi, 8. ayet.)D) “Rabbin O’ndan başkasına kulluk etmemenizi, anneye babaya iyilikle muamele etmenizi emretti...” (İsra suresi, 23. ayet.)E) “Onlar, ‘Ey Rabb’imiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle’ diyenlerdir.” (Furkân suresi, 74. ayet.)

3. Bozgunculuk, karışıklık ve kargaşa çıkarmak anlamına gelir. İnsanlar arasındaki güven duy-gusunu ortadan kaldırıp şüphe ve düşmanlığa sebep olur. Barış ve huzur ortamını, sosyal yapıyı ve düzeni bozmak bu fiil kapsamında değerlendirilir.

Yukarıda tanımı verilen kavram aşağıdakilerden hangisidir.A) TerörB) ZinaC) FitneD) YaralamaE) Hile

4.

Yukarıda verilen davranışlarla ilgili ayet ve hadislerin eşleştirilmesi hangi seçenekte doğru verilmiştir?

A) I-c / II-b / III-e / IV-a / V-dB) I-d / II-c / III-a / IV-b / V-eC) I-a / II-d / III-b / IV-e / V-cD) I-e / II-c / III-b / IV-d / V-aE) I-e / II-c / III-b / IV-a / V-d

I. Emniyet ve Güven a. “Müslüman kardeşini küçük görmesi bir kişiye kötülük olarak yeter.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 35.)

II. Sulh b. “…Bir topluma, olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itme-sin...” (Mâide suresi, 8. ayet.)

III. Hak ve Adaleti Gö-zetme

c. “Eğer müminlerden iki grup birbiriyle savaşırlarsa hemen ara-larını düzeltin…” (Hucurât suresi, 9. ayet.)

IV. Kardeşlik d. “Biriniz (din) kardeşine danıştığı zaman, danışılan kimse ona (yararlı gördüğü) görüşünü belirtsin.” (İbn Mâce, Edeb, 37.)

V. Yardımlaşma ve Da-yanışma

e. “Müslüman, insanların elinden ve dilinden güvende olduğu kimsedir.” (Tirmizî İman, 12.)

Page 44: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

44

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

5. I- Şahsımızı ilgilendirmediği sürece kötülüklere duyarsız kalabiliriz. II- İnsanların kusurlarını araştırmak dinimize göre uygun bir davranıştır. III- Başkalarının ilişkilerini düzeltmek için aracılık yapmak güzel bir davranıştır. IV- Yalan ve hile, toplumsal ilişkilere zarar veren kötü davranışlardır.

Yukarıda verilen bilgilerden hangileri doğrudur?

A) I-II-IVB) Yalnız IIIC) II-IIID) III-IVE) Yalnız IV

6. “Münafığın alameti üçtür: Konuşunca ................................ söyler. Söz verince sözünde ................................ Kendisine bir şey ................................ edilince ona ihanet eder.” (Müslim, İman, 107.)

Bu hadis-i şerifte boş bırakılan yerler, sırasıyla nasıl doldurulabilir.

A) yalan, durmaz, emanetB) kötü zan, yerine getirir, emanetC) abartılı, durmaz, emanetD) hırsızlık, durmaz, emanetE) durmaz, emanet, yalan

7.

Yukarıdaki eşleştirmelerden hangileri yanlıştır?

A) I-IIB) II-IVC) III-IVD) Yalnız IIIE) II-III

I Sadakat Doğruluk

II Kardeşlik Uhuvvet

III Kibir Alçak Gönüllü

IV Sulh Barış

V Emanet Güven

Page 45: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

45

İSLAM VE SOSYAL HAYAT

8. İslam dini, aileye büyük önem vermiştir. Çünkü İslam dininde, sağlam bir toplumun inşası sağlıklı bir aile yapısıyla mümkündür. Sağlıklı bir ailenin de doğru yetiştirilmiş bireyler tarafından kuru-lacağı çeşitli ayet ve hadislerle açıklanmıştır.

Aşağıdaki ayet ya da hadislerden hangisi yukarıda anlatılanlarla ilişkilendirilemez?

A) “Hiçbir baba, evladına güzel terbiyeden daha üstün bir hediye vermemiştir.” (Tirmizî, Birr, 33.)B) “Nikâh benim sünnetimdir. Kim benim sünnetime uygun davranmazsa benden değil-dir…”(İbn Mâce, Nikâh, 1.)C) “Bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal etmesi, kişiye günah olarak yeter.” (Ebû Davûd, Zekât, 45.) D) “Rabbin O’ndan başkasına kulluk etmemenizi, anneye babaya iyilikle muamele etmenizi emretti...” (İsrâ suresi, 23. ayet.) E) “...Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Allah, iyi ve yarar-lı işleri en güzel şekilde yapanları sever.”( Âl-i İmrân suresi, 134. ayet.)

9. “…Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınız-daki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin…” (Nisâ suresi 36. ayet.) “Komşusu açken, tok yatan kimse bizden değildir.” (Buhâri, Edebü’l-Müfred, 52.)

Yukarıdaki ayet ve hadiste verilmek istenen ana mesaj nedir?

A) Ekonomik hayatı canlandırmakB) Toplumsal birlik ve dayanışmaC) Siyasi hayata katılmakD) Bireyi ibadetlere alıştırmakE) İnsanları kötülükten sakındırmak

Page 46: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

46

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

Soldan Sağa2. Bir kimsenin özel durumunu merak edip öğrenmek için onun bilgisi ve rızası dışında gizlice araştırılması.3. Yetim, yaşlı ve yoksul kimseler veya boşanmış olduğu hâlde kocalarıyla henüz ilişkileri tam olarak kesilmemiş olan ka-dınlar için belirlenen yiyecek, giyecek, ev ve benzeri şeyler veya bunları karşılayacak para.4. Birlikte yaşayıp hoş geçinmek, karşı-lıklı iyi ve güzel ilişkiler kurmak.7. Hakkından isteyerek vazgeçmek, el çekmek, fedakarlıkta bulunmak.9. Ölen kimsenin, akrabası olan kimse-lere belli ölçüler içerisinde paylaştırılmak üzere bıraktığı para ve her türlü taşınır, taşınmaz mal.11. Evlenmelerine dinî bir engel bulun-mayan ve belirli şartları taşıyan erkek ve kadının beraberce bir hayat sürmek için şahitler önünde gerçekleştirdikleri evlilik anlaşması.12. Bozgunculuk, karışıklık, kargaşa, ge-çimsizlik, genel güvenliği bozmak.13. Ahlak kurallarına bağlı kalarak insa-nın namusunu, şerefini ve haysiyetini ko-ruması erdemi.14. Yerindelik, gerçeğe uygunluk, pay ve emek karşılığı alınan ücret.15. Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gö-zetmek, herkese hakkı olanı vermek, bir şeyi olması gereken yere koymak, ölçülü ve dengeli davranmak.17. Birini aldatmak ve yanıltmak için ku-rulan tuzak.

Yukarıdan Aşağıya1. Müslüman bir erkeğin nikâh sırasında evleneceği hanıma verdiği veya vermeyi kabul ettiği mal ya da para.2. Evli eşlerin evliliği sona erdirmeleri, evlilik anlaşmasını bozmaları.3. İnsanın soyu, atalar, dedeler silsilesi.4. Bir insanın diğer insanlara açmadığı gizli ve özel alanı. Herkes tarafından bilinmeyen ve açıklanması sahibi-nin sorumluluğunda olan sırlar ve bilgiler.5. Toplumda yerleşmiş olan doğru inanç, düşünce ve düzenin bozularak yalan, yanlış ve olumsuz fiillerle hak ve adaletin ortadan kaldırılması, toplumda kargaşanın hâkim olması.6. İhanet etmemek, aldatmamak, vefalı olmak, dostluk, bağlılık, güven duymak, sözünde durmak, doğruyu söylemek.8. İnsanların kendi istekleriyle şahitlerin huzurunda evlenmeleri.10. Kardeşlik.16. Tedirginliği, üzüntüsü ve sıkıntısı olmama durumu; huzur, rahat, iyi geçim.

1

2

3

4

5 6

7

8 9 10

11

12 13

14 15 16

17

BULALIM

Page 47: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

47

İSLAM VE EKONOMİK HAYATİSLAM VE EKONOMİK HAYAT

2. ÜNİTEİSLAM VE EKONOMİK HAYAT

İktisat, tasarruf, îsar, riba, ihtikâr, helal, haram

1. İslam ahlakı deyince ne anlıyorsunuz? Fikirlerinizi defterinize yazınız.

2. İslam ekonomisi deyince ne anlıyorsunuz? Düşüncelerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.

3. Kul hakkı yemenin ne demek olduğunu yakın çevrenizden araştırınız.

4. İnsanlar birbirine borç alıp verirken nelere dikkat etmelidir? Fikirlerinizi defterinize yazınız.

5. Helal, haram, infak, karz-ı hasen, isâr, kavramlarını araştırarak anlamlarını defterinize yazı-

nız.

6. Bakara suresi, 261-262 ve 280. ayetleri ile Âl-i İmrân suresi, 92. ayetini Kur’an-ı Kerim

mealinden bularak defterinize yazınız.

KAVRAMLAR

ÜNİTEMİZE HAZIRLANALIM

Page 48: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

48

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

Üretim tüketim ilişkilerinde ahlaki ilkeler gözetilmezse sizce ne tür olumsuz sonuçlar doğar?

Ekonomi, insanların yaşayabilmeleri için üretim tüketim faaliyetlerinden doğan ilişkilerin bütü-nüdür. Ticaret, ithalat, ihracat, dağıtım, hizmet gibi işlerin hepsi ekonominin kapsamında değerlen-dirilir. Ekonomi kavramı ile iktisat kavramı eş anlamlı olarak kullanılsa da iktisat kelimesinin İslam’da çok daha kapsayıcı bir anlamı vardır. İktisat kelimesi, orta yolu tutmak, aşırılıklardan uzak ve tutumlu olmak anlamına gelir. Ekonomik faaliyetin sınırsız bir şekilde yapılamayacağını, ahlaki esaslar çerçeve-sinde yapılması gerektiğini ifade eder.

Tevhit inancı gereği insan ekonomik faaliyetlerinde hem bu dünyayı hem de ahiretini düşünmek zorundadır. Allah’ın (c.c.) insana bahşetti özgürlüğü sınırsız bir şekilde kullanarak sorumsuzca davran-mamalıdır. Çünkü özgür irade sorumlulukla dengelendiğinde anlam kazanır. Hiçbir sınır tanımayan, bireyci, hazcı ve israfçı bir ekonomik tutum sergilemek özgür iradeyle açıklanamaz.

İslam ekonomisinin ahlaki temelleri İslam ahlakının meşru gördüğü sınırlar içerisinde şekillenir. Ahlaki temellerin başında kişinin tüm ekonomik faaliyetlerinde helal kazanç ilkesine göre hareket etmesi gelir. Bunun yanında kişinin kazancından infak etmesi, çevresine duyarlı olması, kul hakkına riayet etmesi, işçinin işini en güzel şekilde yapması, iş verenin ise işçisinin haklarını gözetmesi gibi ilkeler de vardır. Bütün bu ilkeler gözetildiğinde toplumda adalet sağlanır, gelir ve servet dağılımın-daki dengesizliğin önüne geçilir. Bu ilkelerin gözetilmemesi durumunda sosyal denge sarsılır ve gelir dağılımında uçurumlar oluşur. Bu da barış ve huzurun bozulmasına sebep olur.

İslam ekonomisinin en önemli ahlaki ilkelerinden biri kanaatkârlıktır. Dünya malını elde etmek için her yolu meşru görüp haram helal dairelerini gözetmeden ekonomik faaliyette bulunmak ahlaki değildir. Peygamberimiz (s.a.v.) “Müslüman olan, kendisine yetecek kadar rızık verilen ve Allah’ın ona verdikleriyle kanaatkâr kıldığı kimse kurtuluşa ermiştir.”1 buyurarak Müslüman’ın ölçülü davranmasını öğütlemiştir.

İslam ekonomisinin ahlaki temellerinden bir diğeri de cömertliktir. Cömertlik kişinin sevgisini, şefkatini, bilgisini, zamanını ve servetini paylaşmasıdır. Bu cömertlik anlayışı zamanla îsar ahlakına dö-nüşür. Îsar, Müslüman kardeşini kendine tercih ederek fedakârlıkla vermek anlamına gelir. Yüce Allah (c.c.) Kur’an-ı Kerim’de “...Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.”2 buyurarak İslam kardeşliğinin nasıl olması gerektiğini bizlere bildirmiştir. Ekonomik ilişkilerde de böyle bir ahlak çerçevesinde hareket etmek toplumun kaynaşmasına vesile olur.

Bir şeyi idareli ve dikkatli kullanma anlamına gelen tasarruf,ekonomik faaliyetlerde gözetilmesi gereken ahlaki tutumlardan bir diğeridir. Bu tutum içinde olan bir Müslüman ne cimrilik eder ne de elindekini saçıp savurur. Yarınını da düşünerek tasarruf yolunu seçer. Kur’an-ı Kerim’de “Onlar, har-cadıkları zaman ne israf ederler ne de cimrilik, ikisi arasında orta bir yol tutarlar.”3 buyrularak bu denge vurgulanmıştır.

1. İslam Ekonomisinin Ahlaki Temelleri

1 Müslim, Zekât, 125.2 Haşr suresi, 9. ayet.

3 Furkân suresi, 67. ayet.

Page 49: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

49

İSLAM VE EKONOMİK HAYAT

Müslüman, hayatının her aşamasında ihsan ölçüsü içerisinde davranır. İyi ve güzeli tercih eder ve Allah’ın (c.c.) onu her an gördüğü bilinciyle yaşar. Davranışlarını, eylemlerini ve niyetlerini devamlı olarak gözden geçirir ve bunların sonuçlarını değerlendirir. Hayatı ekonomik, sosyal ve siyasi boyut-larıyla bir bütün olarak kabul eder. Bu kapsamda üretilen mallarda helallik, kalite, sağlık ve hijyen şartlarına riayet eder. Toplumun çıkarlarını kendi menfaatinin önünde görür. Çevre başta olmak üzere her türlü sosyal sorumluluk alanında duyarlı olur. Çünkü İslam ahlakı, hayatın her alanında bizlere, doğru, dürüst, adil, güvenilir ve yardım sever olmayı öğütler. İslam ekonomisinin ahlaki temellerine göre çalışanlar, müşteriler, ortaklar, tedarikçiler gibi bütün paydaşlar, bu ahlaki ilkelere göre hareket etmekle yükümlüdür.

Helal lokma ifadesinden ne anlıyorsunuz?

İslam’ın temel amacı insanların dünyada ve ahirette mutlu olmalarını sağlamaktır. İnsanın mutlu olabilmesi için yüce dinimiz, hayatımızın tüm boyutlarıyla ilgili düzenlemeler yapmıştır. Örneğin ye-mek, içmek, giyinmek, eğlence, aile hayatı, ekonomik ve sosyal hayat gibi alanlarda İslam’ın belirlediği ve uyulması gereken prensipler vardır. Bu prensiplerin başında helal kazanç gelir.

Helal, dinî bakımdan kullanılması, yapılması, söylenmesi, yenilip içilmesi yasaklanmamış olan şey demektir. Buna göre bir şey, dinin açık bir hükmüne, yasağına ve ilkesine aykırı olmadıkça helal-dir, meşrudur. Helal kazanç ise; dinimizin meşru gördüğü çerçeveler içerisinde elde edilen gelir ve bu gelirle kazanılan rızık demektir. Eğer yaptığımız iş, davranış, söz, yenilen içilen şeyler helal dairesinin dışında ise haramdır. Haram; yasak, anlamına gelir. Dinimize göre yapılması kesin bir delille ve açık bir şekilde yasaklanan fiiller haram kapsamında değerlendirilir.

İnsanın yaşayabilmesi için birtakım zaruri ihtiyaçları vardır. Ev, ev eşyası, yiyecekler, giyecekler bunlardan bazılarıdır. Bu ihtiyaçları karşılaması için kişinin çalışması, çabalaması gerekmektedir. Pey-gamberimiz (s.a.v.) “Hiçbir kimse kendi elinin emeğinden daha hayırlı bir lokma yememiştir. Allah’ın Peygamberi olan Davut da kendi elinin emeğini yerdi.”4 buyurarak kişinin çalışıp emek sarf ederek kendisini helal yoldan geçindirmesini vurgulamıştır.

Helal yoldan, alın teri dökerek bir değer üreten; bu üretimle kendisine, ailesine ve ülke ekonomi-sine fayda sağlayan bireyin emeği anlamlı ve değerlidir. Yüce Allah (c.c.) Kur’an-ı Kerim’de “Allah’ın sana verdiğinden ahiret yurdunu kazanmaya bak ve dünyadan nasibini unutma! Allah sana ihsan ettiği gibi, sen de insanlara ihsanda bulun. Yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya ça-

Adalet, tasarruf ve paylaşım İslam Ekonomisinin ahlaki temellerindendir.

2.Helal Kazancın Önemi

4 Buhâri, Büyu, 15.

Page 50: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

50

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

lışma! Şüphesiz Allah bozguncuları sevmez.”5 buyurarak dünyada hak ve adalet üzere çalışmayı bizden istemektedir.

Kazancımızın helal olması için, yaptığımız işlerde Allah (c.c.) bize çizdiği sınırları gözetmemiz gerekir. Helâlinden kazanmak için yaptığımız her türlü meşru iş, Allah’ı (c.c.) hoşnut etmekte ve en geniş anlamda ibadet kapsamına girmektedir. Ancak bu durum, farz olan namaz, oruç ve hac gibi özel ibadetler ile karıştırılmamalıdır. İnanan insandan beklenen, imkânlar nispetinde kendisini ve aile-sini huzur içinde yaşatmaya yetecek kadar helal dairede çalışmasıdır. Ayrıca bunu ibadet bilinciyle ve karşılığını sadece Rabbinden umarak yapması gerekir. Diğer taraftan Rabbi ile arasındaki kulluk bağını zedelememelidir. Yüce Allah (c.c.) Kur’an-ı Kerim’de “Onlar ne ticaret ne de alışverişin kendile-rini Allah’ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamadığı insanlardır...”6 buyurarak bu duruma dikkat çekmiştir.

İhtiyaçları sınırsız görüp hırs ve tamahla kazanç elde etmeye çalışmak insanda adalet ve hak-kaniyet duygusunu yok edebilir. Bu yüzden öncelikle elimizdeki nimetlere şükrederek kazancımızın helal olmasına dikkat etmeliyiz. Haramı, helali ve bunların dünyevi ve uhrevi neticelerini düşünmeliyiz. Helal olanın emredildiğini, haram olanınsa nehyedildiğini; helalin bolluğa, berekete, rahmete, salih amellere ve cennete götüreceğini; haramın darlığa, yokluğa, sıkıntılara, günahlara ve cehenneme sevk edeceğini unutmamalıyız.

5 Kasas suresi, 77. ayet 6 Nûr, suresi, 37. ayet.

Kazancımızın helal olması için, yaptığımız işlerde Allah’ın (c.c.) bize çizdiği sınırları gözetmemiz gerekir.

Page 51: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

51

İSLAM VE EKONOMİK HAYAT

İslam dininde yardımlaşmayla ilgili hangi ibadetleri biliyorsunuz?

İnfak, Allah’ın (c.c.) hoşnutluğunu kazanmak amacıyla kişinin kendi malından harcama yap-ması, ihtiyaç sahiplerine yardım etmesi demektir. Bu yönüyle infak, farz olan zekâtı ve gönüllü olarak yapılan her çeşit yardımı içermektedir.

Başkalarına yardımda bulunmak, insan olmanın bir gereğidir. Yardımlaşma sayesinde, yardım edilenler kadar, yardım edenler de kazanır. Dolayısıyla bütün toplum kazanmış olur. Çünkü infak, var-lıklı kimselerle yoksul kimseler arasındaki sevgi ve kardeşlik bağlarını güçlendirir, kıskançlığı ortadan kaldırır. Bu sayede toplumun farklı kesimleri arasında denge ve huzur sağlanmış olur.

Bir kişinin başkalarına yardım etmesi nedeniyle zenginliğinde eksilme olmaz. Bilakis infakın kişi-nin kazancını bereketlendireceği Kur’an-i Kerimde şöyle dile getirilmiştir: “Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak bitiren ve her başakta yüz tane bulunan bir tohum gibi-dir. Allah, dilediğine kat kat verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.”7 Allah’ın (c.c.) rızasını kazanmak için insanın kendisine verilen mallardan harcama yapması, bağışta bulunması, kişiye ve topluma pek çok fayda sağlar.

Kur’an-ı Kerim’de “Mallarını Allah yolunda harcayan, sonra da harcadıklarının arkasın-dan başa kakıp incitmeyenler için rablerinin katında özel karşılık vardır. Artık onlar için kor-ku yoktur, onlar üzüntü de çekmeyeceklerdir.”8 buyrularak infakın başa kakmadan, incitmeden yapılması gerektiği vurgulanmıştır.

7 Bakara suresi, 261. ayet.8 Bakara suresi, 262. ayet.

”Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerin helal ve temiz olanlarından yiyin! Şeytanın izinden yürümeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır.” (Bakara Suresi, 168. ayet.)

“Ey iman edenler! Eğer siz ancak Allah’a kulluk ediyorsanız, size verdiğimiz rızıkların iyi ve temiz-lerinden yiyin ve Allah’a şükredin.” (Bakara Suresi, 172. ayet.)

”Kendileri için nelerin helâl kılındığını sana soruyorlar. De ki: İyi ve temiz olanlar size helâl kılınmıştır…” (Mâide suresi, 4. ayet.)

“Ey iman edenler! Allah’ın size helâl kıldığı iyi ve güzel şeyleri haram saymayın, sınırı da aşmayın. Allah sınırı aşanları sevmez.” (Mâide suresi, 87. ayet.)

“Allah’ın size rızık olarak verdiklerinden helal, iyi ve temiz olarak yiyin ve kendisine inanmakta olduğunuz Allah’a karşı gelmekten sakının.” (Mâide suresi, 88. ayet.)

”Artık Allah’ın size helâl ve temiz olarak verdiği rızıklardan yiyin. Eğer yalnız ona ibadet ediyorsa-nız, Allah’ın nimetine şükredin.” (Nahl suresi, 114. ayet.)

Yukarıdaki ayetleri okuyarak helal kazancın niçin önemli olduğunu değerlendiriniz.

DEĞERLENDİRELİM

3. İnfak Kültürü

Page 52: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

52

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

Peygamberimiz (s.a.v.) her ko-nuda olduğu gibi infak, mütevazilik, cömertlik ve fedakarlık konularında da örnek olmuştur. Sevgili eşi Hz. Aişe’nin (r.a.) belirttiği üzere Pey-gamberimiz (s.a.v.), ailesiyle birlikte lüks ve israftan uzak mütevazı bir hayat sürdürmüştür.9 Çok varlıklı ol-mamasına rağmen kendisinden bir şey isteyen kimseyi asla geri çevirme-miş,10 insanların en cömerdi olarak tanınmıştır.11 Onun ihtiyaç halinde dahi Müslüman olan ya da olmayan herkese böylesine cömert ve fedakar davranması, kendisine duyulan sev-giyi artırmakla12 kalmamış, inanmayanların İslam Dini’ni kabul etmesine de vesile olmuştur.13 Özellikle yanı başındaki ilim talebeleri olan Suffe ashabına büyük değer veren Peygamberimiz (s.a.v.), zekât mallarını, hiç dokunmadan onlara yönlendirmiş, şahsına gelen hediyeleri onlarla paylaşmıştır.14

İslam'ın en çileli dönemlerini Peygamberimizle (s.a.v.) birlikte yaşayan sahabiler de sahip olduklarını Allah (c.c.) rızası için harcamışlardır. Her türlü sıkıntıya sabır göstermenin yanı sıra kısıtlı imkanlara rağmen Al-lah (c.c.) yolunda vermekten geri durmamışlardır. Medi-ne’de refaha kavuştuklarında da servetlerini Allah (c.c.) için harcama konusunda yarışmışlardır. Peygamberi-mizin (s.a.v.) sadaka vermeyi emretmesi üzerine asha-bın önde gelenlerinden Hz. Ömer malının yarısını feda ederken Hz. Ebu Bekir bütün malını Allah (c.c.) yolunda bağışlamış,15 Hz. Osman da İslam toplumu için yaptığı mali fedakarlıklarla şöhret bulmuştur. Medine’ye hicret edenlerin su sıkıntısı çektiği dönemde büyük bir servet ödeyerek suyu içilebilen Rûme Kuyusu’nu satın almış ve Müslüman’ların yararına sunmuştur. Yine Peygamberi-miz’in (s.a.v.) mescide katmak istediği bir araziyi satın alarak mescidi genişletmiş, Tebük Seferi’ne çıkacak or-dunun teçhizatını üstlenmiş ve bütün bunların karşılığını yalnızca Allah’tan (c.c.) beklemiştir.16 İlk Müslüman’lar-da yerleşmiş olan bu fedakârlık ruhu, İslam’ın hâkim ol-duğu her toplumda çeşitli yansımalarıyla bir infak ve yardımlaşma kültürüne dönüşmüştür.

İnfak kültürü zekât, sadaka, fidye, fitre gibi maddi yardımlar, düşenin elinden tutma, danışana yol gösterme, ilim öğretme, ustalık çıraklık ilişkisi içinde meslek öğretme gibi manevi yardımlarla geç-

9 bk. Ebû Dâvûd, İmâre, 33, 35.10 bk. Müslim, Fedâil, 56.11 bk. Buhârî, Bed’ü’l-vahy, 112 bk. Müslim, Fedâil, 59.

13 bk. Müslim, Fedâil, 58.14 bk. Buhârî, Rikâk, 1715 Tirmizî, Menâkıb, 16.16 Nesâî, Ehbâs, 4.

İhtiyacı olanlara su kuyusu yaptırmak da infaktır.

Vakıf duası

Page 53: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

53

İSLAM VE EKONOMİK HAYAT

mişten günümüze devam etmiştir. Komşuluk ilişkisi içerisinde olan insanlar arasındaki infak kültürü “komşusu açken tok yatan bizden değildir” gibi İslami ilkelerle sürdürülürken daha sistemli ve kalıcı yardımlar içinse vakıflar kurulmuştur. Bu vakıflar; şifahane, imarethane, misafirhane, medrese, yol ve çeşme yapımı gibi daha pek çok alanda kurumlar aracılığıyla toplumsal fayda sağlamışlardır.

Vakıflar, İslam tarihi boyunca çok çeşitli hizmetler üstlenmişlerdir. Günümüzde de bu hizmet-lerine devam etmektedirler. Vakıflar, aynı zamanda servetin zengin kesimlerden toplumun daha fakir kesimlerine doğru akışını gerçekleştirerek sosyal dengenin kurulmasında ve sosyal bütünleşmenin sağlanmasında rol almışlardır.

Tarihimizde vakıflar aracılığıyla infak kültürü yaşatılmıştır. Örneğin çeyiz hazırlayan genç kızlara, yolda kalanlara, kimsesizlere yardım amacıyla vakıflar kurulmuştur. İslam tarihindeki çokça örnekleriy-le karşılaştığımız bu infak anlayışı şüphesiz dinimizin bu konuyla ilgili emirleri, öğütleri ve tavsiyelerinin bir sonucudur. Müslüman’ın taşıdığı en temel özelliklerden olan sevgi ve şefkat sadece insanları değil bütün mahlukatı kuşatmış ve tarihte benzeri görülmemiş hayır müesseseleri inşa edilmiştir.

İslam dini, kıskanç ve bencil tutkulardan arındırarak insanı olgun bir Müslüman haline getirmeyi hedefler. Bu doğrultuda Yüce Allah (c.c.), nefsinin bencilliğinden korunan kimselerin kurtuluşa ere-ceğini bildirmiştir.17

Toplumda fakir-zengin ayırımı yerine saygı ve sevginin; kin ve nefret yerine kardeşliğin oluşma-sının, o toplumda infak kültürünün yaşatılmasıyla mümkün olacağını unutmayalım.

Osmanlıda; hastalanan kuşların, dağda aç kalan kurtların, ya-ralanan atların hizmetlerine koşulmuş, onların tedavisi, beslen-mesi ve nesillerinin devamı için çeşitli vakıflar kurmuştur. Cami, medrese, mektep, saray gibi her türlü yapının bol güneş alan ve rüzgâr vurmayan cephelerine “Kuş Köşkü” veya “Kuş Sarayı” da denilen kuş evleri yerleştirilmiş, mezarlardaki mermer sanduka-ların yanına yağmur suyu birikip kuşların içmesi için küçük tek-neler yapılmıştır. Örneğin; Bursa’daki “Gurabâhâne-i Lâklâkan” denilen Leylek Hastanesi yeryüzü tarihinde eşsiz bir müessesedir.

BİLİYOR MUSUNUZ?

Aşağıdaki ilgili ayetleri okuyarak infakın hayatımızdaki önemi açısından değerlendiriniz.“Onlar, gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak

ederler.” (Bakara suresi, 3. ayet.) “Ey iman edenler, hiçbir alış-verişin, hiçbir dostluğun ve hiçbir şefaatin olmadığı gün gelmezden

evvel, size rızık olarak verdiklerimizden infak edin. Kafirler... Onlar zulmedenlerdir.” (Bakara suresi, 254. ayet.)

“Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir.” (Âl-i İmrân suresi, 92. ayet.)

DEĞERLENDİRELİM

17 bk Haşr suresi, 9. ayet.

Page 54: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

54

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

Çok darda kaldığınız bir zamanda bir arkadaşınız size borç verse ve “elin genişleyince ödersin” dese neler hissedersiniz?

Karz-ı hasen borçlunun durumu iyileşince borcunu ödemesi koşuluyla gönüllü olarak bir baş-kasına borç vermek anlamına gelir. Karz-ı hasen uygulamasında borçlu kimse borcunu öderken her-hangi bir faiz ödemez. Çünkü karz-ı hasende hiçbir maddi çıkar gözetmeksizin sırf Allah (c.c.) rızasını düşünerek Müslüman kardeşinin sıkıntısını gidermek amacı ön plandadır.

Dinimiz İslam’ın amacı, insanın dünyada ve ahirette mutluluk içinde yaşamasını sağlamak ve onu huzura kavuşturmaktır. Müminin, kendisine, yaratanına, ailesine ve içinde yaşadığı topluma karşı sorumlulukları vardır. Karz-ı hasen bir Müslüman’ın darda olan kardeşine karşı sorumluluğuyla ilgilidir.

Borç alıp vermekle ilgili dikkat edilmesi gereken hususlar vardır. Bunların başında mecbur kal-madıkça borç almamak gelir. Çünkü borç almak sorumluluk doğurur. Hz. Aişe (r.a.) validemiz Pey-gamberimizin (s.a.v.) ‘’Ya Rab! Günahtan ve borçtan sana sığınırım.” diye dua ettiğini ve bu konudaki hassasiyetini bizlere haber vermektedir.18

Borçlanmalar konusunda üzerinde durul-ması gereken en önemli noktalardan biri sözleş-me yapılmasıdır. Bakara suresinin 282. ayetinde: “Ey iman edenler! Belli bir süre için birbiri-nize borçlandığınız zaman bunu yazın...” buyurulur. Bu ayette borç alıp vermede veya alım-satım ve benzeri akitlerde, borcun yazı ile tespit edilmesi, senet veya senede benzer belge-lerin düzenlenmesi tavsiye edilmektedir. Ödünç alıp verme de bir borçlanma olduğuna göre, ile-ride ortaya çıkabilecek anlaşmazlıkları önlemek amacıyla, bütün ödünç muamelelerinde yazılı sözleşme yapmak, hakların korunması bakımın-dan en doğru yoldur.

Dinimize göre kişilerin haklarının korunması önemlidir. Karz-ı hasen konusunda borç verenin, borçluya haksızlık yapmaktan kaçınması, borçlunun da imkânı olduğunda borcunu ödemesi gerekir. Ödeme durumu olduğu halde borçlunun borcunu bile bile ödememesi konusunda Peygamberimiz (s.a.v.)“Ödeme gücünde olan birinin borcunu geciktirmesi zulümdür.”19 buyurmuştur.

Dinimizde, borçlu olana kolaylık gösterilmesi tavsiye edilmiştir. Borçlu gerçekten bir zorluk için-

deyse ödemesi ertelenebilir. Bu gibi durumlarda borcun tamamen bağışlanması da tavsiye edilmiştir. Bir ayette: “Eğer borçlu darlık içindeyse ona eli genişleyinceye kadar mühlet verin. Eğer bilir-seniz, (borcu) sadaka olarak bağışlamanız, sizin için daha hayırlıdır.”20 buyurulur. Borçlu olan biri ödeme zamanı gelince, alacaklıya derdini anlatarak borcunu ödeyemeyeceğini söylediğinde, ona zaman tanımak veya borcu bağışlamak dini yönden güzel bir davranıştır.

4. Karz-ı Hasen

Borç alışverişinin yazılarak kayıt altına alınması dinimizde tavsiye edilir.

18 bk. Buhari, İstikraz, 2.19 Buhari, İstikraz, 13.

20 Bakara suresi, 280. ayet.

Page 55: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

55

İSLAM VE EKONOMİK HAYAT

Borç verenin, yaptığı iyiliğe herhangi bir karşılık beklememesi gerekir. Eğer herhangi bir karşı-lık, menfaat ve hediye gibi şeyler bekleyecek olursa burada faiz söz konusu olur. Faiz ise dinimizde haramdır.

Sonuç olarak zorunlu olmadıkça borç yükü altına girilmemeli, borç alındığında ise, zamanında ödenmelidir. İmkânı olanlar, borçluya mühlet tanıma veya alacağından vazgeçme şeklindeki karz-ı ha-sen geleneğini sürdürmelidir. Bu güzel uygulamanın dinimizde Allah’a (c.c.) ödünç vermek anlamına geldiğini Yüce Allah’ın (c.c.) da bunu karşılıksız bırakmayacağını unutmamalıdır.

Anneniz size “hakkımı helal ediyorum” dese neler hissedersiniz?

Kul hakkı, insanlar arası ilişkilerden doğan karşılıklı hakları ve sorumlulukları ifade etmek üzere kullanılır. Kültürümüzde çok değer verilen bir hak türü olarak kabul edilir. Kul hakkı yemek veya diğer bir deyişle kul hakkına girmek büyük günahlardandır.

Aşağıdaki ayetleri ve hadisleri okuyarak borç alıp-vermenin toplumsal bütünlük açısın-dan önemini yorumlayınız.

“Kim Allah’a güzel bir borç verirse Allah da bunu kat kat fazlasıyla öder. Daraltan da genişleten de Allah’tır ve O’na döndürüleceksiniz.” (Bakara suresi, 245. ayet.)

“… Eğer namazı dosdoğru kılarsanız, zekâtı verirseniz, peygamberlerime iman eder ve onları desteklerseniz, bir de Allah rızâsı için borç verirseniz andolsun ki sizin günahlarınızı örterim ve sizi mutlaka altından ırmaklar akan cennetlere koyarım…” (Mâide suresi, 12. ayet.)

“Kim Allah’a güzel bir ödünç verecek olursa, Allah da onun karşılığını kat kat verir ve ayrıca onun çok değerli bir mükâfatı da vardır.” (Hadid suresi, 11. ayet.)

“Kim bir Müslüman’ın dünya sıkıntılarından bir sıkıntıyı giderirse, Allah da onun kıyamet günün-deki sıkıntılarından birini giderir…” (Ebû Dâvûd, Edeb, 60.)

“Kim darda kalmış (borçlu) bir kimseye zaman tanırsa veya alacağını bağışlarsa, Allah onu kendi gölgesinde gölgelendirir.” (Müslim, Zühd, 74.)

OKUYALIM

İslam alimleri, “Allah’a (c.c.) ödünç vermek” anlamına gelen karz-ı hasen kavramını; Allah’ın (c.c.) rızasını kazanmak için ihti-yacı olanlara borç vermek, borcun tahsilinde kolaylık göstermek ve gerekirse borcu bağışlamak şeklinde açıklamışlardır.

BİLİYOR MUSUNUZ?

5. Kul Hakkı

Page 56: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

56

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

Kul hakkı kavramıyla daha çok bir kimsenin haksız yere malını almak, bir kimseyi maddi açıdan zarara uğratmak anlaşılır. Kul hakkı; insanların malı, mülkü gibi maddi varlıkları yanında kişilikleri, toplumdaki itibar ve saygınlıkları açısından da dikkate alınması gereken bir hak türüdür. Bu yönüyle bakıldığında hırsızlık, rüşvet, hile, gasp gibi maddi açıdan insanları zarara uğratan kötü davranışlarla kul hakkı ihlal edilebildiği gibi yalan, iftira, dedikodu, gıybet gibi insanları manevi yönden zarara uğ-ratan olumsuzluklar da kul hakkına girer.

Kul hakkına girmenin büyük bir günah olduğu ve insanın kul hakkı yemesi durumunda ahirette mutlaka hesaba çekileceği Kur’an-ı Kerim’de şöyle dile getirilir: “Ölçüde ve tartıda hile yapanların vay hâline! Onlar insanlardan (bir şey) ölçüp aldıkları zaman tam ölçerler. Fakat kendileri onlara bir şey ölçüp yahut tartıp verdikleri zaman eksik ölçüp tartarlar. Onlar, büyük bir gün için; in-sanların, âlemlerin Rabbinin huzurunda duracakları gün için diriltileceklerini sanmıyorlar mı?

”21 Peygamberimizin (s.a.v.) hadislerinde Allah’ın (c.c.) kendisine karşı işlenen günahları affedebileceğini ama karşısına kul hakkıyla gelinmemesini istediği belirtilir.22 Ahirete üzerimizde kul hakkıyla gitmememiz gerektiği sıkça vurgulanır.

Kul hakkı ihlali gündelik hayatta bazı tu-tum ve davranışlarda da karşımıza çıkar. Örneğin trafikte kırmızı ışıkta geçmek, aracını yanlış yere park etmek, sıraya girilmesi gerekirken diğer in-sanların önüne geçmek gibi davranışlar hak ih-lalidir ve kul hakkına girmektir. İnsanların mah-remiyet sınırlarına izinsiz girmek; özel hayatlarını araştırmak, istemedikleri şekilde hitap etmek; alaya almak, emek vererek ürettikleri kitap, ma-kale, program, yazılım vb. telif hakkı olan ürünleri izinsiz bir şekilde kullanmak; başkasının ürettiğini kopyalayarak haksız kazanç sağlamak gibi dav-ranışlar da kul hakkının ihlal edilmesi demektir.

Dinimizde kul hakkı özellikle ahirete borçlu gitmemek açısından önemli görülmüştür. Çünkü dünyada bir borcun ödenmesi, bir emanetin iade edilmesi gibi yollarla helalleşme sağlanamazsa ki-şinin, ihlal ettiği haklar sebebiyle ahirette sorgulanacağı bildirilmiştir. Kul hakkı konusunda duyarlı olmak gerekir. Çünkü kul hakkını gözetmek hem bu dünyadaki toplumsal ilişkiler bakımından hem de ahirette hesap verebilirlik açısından önemlidir. İnanan ve ahirette hesaba çekileceğini bilen bir insan herhangi bir insanın hakkını ihlal edemez.

Kul hakkı sadece bireyler arası ilişkilerde söz konusu değildir. Kişinin topluma ve devlete karşı da sorumlulukları vardır. Vergi vermek, askere gitmek, kamu düzenine uymak ve asayişi ihlal etmemek vatandaşlık görevleri arasında yer alır. Bunlar aynı zamanda kul hakkını ilgilendirdiği için dinî birer yükümlülüktür. Bir toplumda kişinin toplumsal sorumluluklarını yerine getirmemesi sadece o kişiyle sınırlı kalan bir durum değildir. Çünkü diğer insanlar vazifesini yerine getirirken görev ve sorumluluk-larını ihmal edenler, yaşadıkları topluma haksızlık etmekte ve kul hakkına girmektedirler. Dinimizdeki kul hakkı bilinci gerçek boyutuyla kavrandığında kanuni yaptırımların olmadığı durumlarda bile insanlar kul hakkını ihlal edici davranışlardan uzak durur.

Dedikodu en büyük kul haklarından birisidir.

21 Mutaffifîn suresi, 1-6. ayetler. 22 bk. Buhârî, Rikâk, 48; Müslim, Birr, 59.

Page 57: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

57

İSLAM VE EKONOMİK HAYAT

23 Âl-i İmran suresi, 161. ayet.24 İbn Mâce, Rühûn, 4.

25 Buhari, İcâre, 10.

Sonuç olarak, bir Müslüman, kul haklarına riayet etme konusunda özen göstermelidir. Bilerek veya bilmeyerek başkalarının hakkına giren kimse, o hakkı ödemek ve helalleşmek suretiyle üzerin-deki kul hakkından kurtulmalıdır. Unutulmamalıdır ki, dünyadaki birçok kötülük, kavga ve cinayetler; insanlar arasındaki huzursuzluklar, kul haklarına saygı göstermemekten kaynaklanmaktadır.

Size göre bir işveren işçisine nasıl davranmalıdır?

İslamiyet’te işçi-işveren ilişkisi her şeyden önce insani bir ilişkidir ve sadece maddi değil, manevi yönden de taraflara ağır sorumluluklar yükler. Çünkü bu ilişkide karşılıklı haklar söz konusudur.

İş barışının sağlanabilmesi için işveren ile işçi arasında sevgi ve saygı çerçevesinde insani ilişkiler kurulmalıdır. Dinimiz, insanlar arasında öngördüğü eşitlik ve kardeşlik ilkeleriyle toplumda barışı ve dayanışmayı amaçlar.

İşçinin işveren üzerinde birtakım maddi hakları vardır. Bu hakların başında yaptığı işe karşılık, alacağı ücret gelir. İnsana çalıştığının karşılığının verilmesi gerekir. Kur’an-ı Kerim’de “... Sonra da hiçbir haksızlığa uğratılmaksızın herkese kazandığının karşılığı tastamam ödenir.”23 buyrula-rak bu konuya dikkat çekilmiştir. Çalışan kişinin ücretinin ne kadar olacağı önceden belirlenmeli ve za-manı gelince geciktirilmeden ödenmelidir. Peygamberimiz (s.a.v.) “İşçiye ücretini alın teri kurumadan ödeyiniz”24 buyurarak bu konunun önemini belirtmiştir. Bir başka hadisinde de Peygamberimiz (s.a.v.) “Üç kişi vardır ki, kıyamet günü beni karşılarında bulacaklardır... (Bunlardan biri de) işçinin ücretini vermeyendir“25 buyurarak işçinin ücretini vermemeyi büyük bir vebal olarak nitelemiştir.

Yanlış yere park etmek, toplumun faydalandığı araç ve gereçlere zarar vermek kul hakkıdır.

6. İşçi ve İşveren Hakkı

İşveren ile işçi arasında sevgi ve saygı çerçevesinde insani ilişkiler kurulmalıdır.

Page 58: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

58

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

İşçinin işveren üzerinde maddi hakları yanında birtakım manevi hakları da vardır. Hiçbir iş, iş-çinin hayatından ve sağlığından önemli olamaz. Bu bakımdan çalışma şartları insan şeref ve izzetine uygun bir biçimde düzenlenmelidir. Bu kapsamda işçisinin beden ve ruh sağlığını önemseyen ve ona göre bir iş ortamı hazırlayan işveren, üzerine düşen bir sorumluluğu yerine getirmiş olur.

İşçinin de işverene karşı yerine getirmesi gereken bazı sorumlulukları vardır. İşçi gücü oranın-da elindeki işi en iyi şekilde yapmaya gayret etmeli ve dürüst davranmalıdır. Peygamberimiz (s.a.v.) “Allah, kul bir iş yapacağı zaman onu sağlam yapmasını ister.”26 buyurarak Müslüman’ların işlerini düzgün ve özenle yapması gereğine işaret etmiştir.

İşçi, kendisine teslim edilen her türlü eşya ve malzemeyi emanet bilmeli ve onlara zarar ver-memelidir. İşçi, Mü’minlerin en önemli özelliklerinin emanete riayet etmek ve verilen sözleri yerine getirmek olduğunu27 unutmamalıdır.

Günümüzde insanların yaralandığı ve öldü-ğü birçok iş kazası meydana gelmektedir. Bu iş kazalarının pek çoğuna iş güvenliği kurallarının ihlali ve tedbirsizlik sebep olmaktadır. Bu tür du-rumlara düşmemek için işçi ve işveren iş güvenli-ğiyle ilgili gereken tedbirleri almalıdır.

Sonuç olarak, işçinin ve işverenin birbirle-rine karşı gözetmeleri gereken hakları ve sorum-lulukları vardır. Bunlar gözetilmediğinde hukuki, ahlaki ve uhrevi sonuçlar ortaya çıkar. Peygam-berimizin (s.a.v.) şu hadisi sadece işçi işveren iliş-kilerini değil, bütün insani ilişkileri de düzenleyen temel bir ilkedir. “Sizden biriniz kendisi için sevip istediğini, kardeşi için de istemedikçe iman etmiş sayılmaz.”28

İşveren ve işçi, iş güvenliğiyle ilgili önlemleri dikkate almalıdır.

İşçi ve işveren arasındaki ilişkilerde gözetilmesi gereken ilkelerden bazıları aşağıda verilmiş-tir. Bunlara başka hangi ilkeler eklenebilir? Yazınız.

• *İş, meşru olmalıdır.• *İşçi, işin hakkını vermelidir.• *İşveren, işçinin hakkını vermelidir. İş ve ücret baştan sözleşmeyle belirlenip işçiye bildirilmeli,

ücreti zamanında ödemelidir.• *İş sözleşmesinde taraflar, birbirlerinin ihtiyacı, acziyeti ve çaresizliğinden yararlanarak kendine

avantajlı bir durum oluşturma yolun a gitmemelidirler.• • • •

YAZALIM

26 Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr, XXIV, 306.27 bk. Mü’minun, 8. ayet.

28 Buhârî, İman, 7.

Page 59: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

59

İSLAM VE EKONOMİK HAYAT

7.İslam’ın Mülkiyet Anlayışı

Bir kimsenin sahip olup üzerinde her türlü tasarrufta bulunabildiği şeylere mülk denir. Mülke sahip olan kişiye malik denir. Aynı kökten gelen mülkiyet ise; malike mülk üzerinde düşünülebilecek en kapsamlı yetkileri sağlayan haktır. Mülkiyet, bir şeye sahip olmayı ve onun üzerinde tasarrufta bu-lunma hakkını ifade eder. Terim olarak mülkiyet, insanın doğrudan veya vekil aracılığıyla malın kendi-sinden yahut kirasından yararlanma, bundan feragat ettiği takdirde karşılığını alma yetki ve hakkıdır.29

Kur’an’da mal sevgisinin insanın fıtratında var olduğuna işaret edilmiş, mülkiyet hakkının bi-reysel ve toplumsal faydaları sağlayacak şekilde kullanılması istenmiştir.30 Bu özelliklere sahip olan insanlar da çeşitli yollarla mülkiyet edinmişler ve sahip oldukları mülkler üzerinde tasarrufta bulunabil-mişlerdir. Bununla birlikte dinimize göre Allah (c.c.) Malikü’l-Mülk olarak bütün varlığın tek ve gerçek sahibidir. O mülkü dilediğine verir, dilediğinden alır. Bu konuyla ilgili Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyu-rulur: “De ki: ‘Ey mülkün sahibi olan Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin.”31

Dinimizde özel mülkiyet hakkı tanınır ve insanlardan sahip oldukları mallarla ilgili bazı yükümlü-lükleri yerine getirmeleri beklenir. Örneğin malları Allah (c.c.) yolunda harcamanın ve zekât vermenin emredilmesi bu tür sorumluluklardandır.32

Kur’an-ı Kerim’de mirasla ilgili hükümlerin yer alması da İslam’da özel mülkiyetin mevcut oldu-ğunu gösteren delillerden biridir.33 Ayrıca ticarî ilişkilerin düzenlenmesi34 haksız yollardan mal edinme-nin yasaklanması35 ve mala karşı işlenen suçların cezalandırılması da36 özel mülkiyet anlayışının oldu-ğunu gösterir. Bir ayette “Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile günaha girerek yemek için onları hakimlere (rüşvet olarak) vermeyin.”37 buyrularak özel mülkiyet hakkının korunduğu ve ihlalinin Allah’ın (c.c.) yasakladığı bir davranış olduğu ifade edilir. Bu konuda Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de “Malını savunurken öldürülen kimse şehittir.”38

buyurarak şahsa ait mülkiyetin dokunulmazlığını ortaya koymuştur.

Diğer konularda olduğu gibi mülkiyet konusunda da İslam, helal ve meşru yollardan elde edi-len mülkiyetle haram ve gayrimeşru yollarla ele geçirilen mülkiyet arasında ayırım yapar. Her konuda itidali ve orta yolu esas alan İslam’da mülkiyet konusunda da denge gözetilmiştir. Kişilerin sahip oldukları malları cimrilik ederek, sırf kendi menfaatleri doğrultusunda kullanmaları ve yığmaları ağır ifadelerle eleştirilirken saçıp savurmaları da kınanmıştır. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de cimrilikle ilgili “Allah’ın kendilerine lütfundan verdiği nimetlerde cimrilik edenler, bunun, kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır! O kendileri için bir şerdir…”39 buyrulurken, malı birikti-rip yığanlar hakkında da şöyle buyrulur: “… Altın ve gümüşü biriktirip gizleyerek onları Allah yolunda harcamayanları elem dolu bir azapla müjdele.”40 İslam’ın Müslüman’lardan istediği,

29 bk. Fahri Demir, İslam Hukukunda Mülkiyet Hakkı ve

Servet Dağılımı, s. 102-103.30 Ebû Dâvûd, “Büyû’, 5. 30 bk. Âl-i İmran suresi, 14. ayet; İsra suresi, 100. ayet; Fecr suresi, 20. ayet; Âdiyat suresi, 8. ayet.31 Âl-i İmran suresi, 26. ayet.32 Bakara suresi, 3, 43. ayetler.33 bk. Nisa suresi, 7-8, 11-12, 176. ayetler.34 bk. Bakara suresi, 275, 282, 283. ayetler.

35 bk. Bakara suresi, 188, 279. ayetler; Nisa suresi, 10, 29. ayetler.36 bk. Mâide 33, 38. ayetler.37 Bakara suresi, 188. ayet.38 Buhârî, Mezâlim, 33.39 Âl-i İmran suresi, 180. ayet.40 Tevbe suresi, 34. ayet.

Page 60: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

60

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

israfla cimrilik arasında dengeli bir yol tutmaktır. Bir ayette “Onlar, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik edenlerdir. Onların harcamaları, bu ikisi arası dengeli bir harcamadır.”41

Mülkiyet meselesinde toplum menfaati söz konusu olduğunda özel mülkiyet üzerinde bazı sı-nırlamalar getirilebilir. İslam, kişinin kendi malını onun hakkı olarak kabul etmiş ancak diğer insanlara zarar verecek girişimlerde bulunmayı yasaklamıştır. Dolayısıyla bir kimsenin mülkiyet hakkının sınırı diğer insanların ve kamunun haklarının başladığı yerde sona erer. Bu gibi durumlarda devletin özel mülkiyete müdahale etme ve sınırlama getirme hakkı vardır.

8.Ekonomik Hayatı Olumsuz Etkileyen Uygulamalar

Ekonomik Hayatı Olumsuz Etkileyen Uygulamalar

Faiz Rüşvet Hileli SatışlarYapay Olarak

Fiyat Yükseltme Karaborsacılık

8.1.Faiz

Birisi, zor durumunuzdan faydalanarak size, daha fazlasını geri ödemeniz şartıyla borç verebileceğini söylese ne hissedersiniz? Niçin?

Faiz sözlükte fazlalık, nema, artma, çoğalma gibi anlamlara gelir. Faiz kelimesinin Arapçadaki karşılığı ribâdır. Terim olarak ise faiz, borç verilen bir parayı veya malı belli bir süre sonunda belirli bir fazlalıkla geri almanın veya bu şekilde alınan fazlalığın adıdır. Bu türden şart ve uygulamaları içeren işlemlere de “faizli işlemler” denir.

Faizin çeşitli tanımları:

• Hizmet ve emek karşılığı olmaksızın paranın kullanılmasına karşılık olarak elde edilen, dinen uygun görülmeyen kazanç.

• Borç alacak ilişkisinde borçlunun, süresi dolan borcunu ödeyememesi durumunda sürenin uzatıl-masına karşılık ödemeyi garanti ettiği fazlalık, para.

• Bankaların tasarruf sahiplerinden vadesiz olarak veya belirli vadelerle topladığı paralar karşılığın-da belirlenen süre sonunda ana paraya ek olarak ödemeyi garanti ettiği miktar.

BİLGİ KUTUSU

Dinimizde faiz, haksız kazanç olması ve toplumsal ilişkileri olumsuz etkilemesi nedeniyle kesin olarak yasaklanmıştır. Yüce Allah (c.c.) şu ayetle, faiz ile alışverişin farklı olduğunu vurgulayıp, faiz alıp vermenin dünyadaki ve ahiretteki kötü sonuçlarına dikkat çekmiş, faizin yasaklandığını bildirmiş-tir. “Faiz yiyen kimseler (kabirlerinden) tıpkı şeytan çarpmış kimseler gibi çarpılmış olarak

41 Furkan suresi, 67. ayet.

Page 61: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

61

İSLAM VE EKONOMİK HAYAT

8.2.Rüşvet

kalkarlar. Onların bu hali, ‘alışveriş de (ticaret) faiz gibidir’ demelerindendir. Oysa ki Allah ticareti helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan sonra kime rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse geçmişte olan kendisinindir ve işi Allah’a kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar. Allah faizi mahveder, sadakaları çoğaltır. Allah hiçbir günahkâr kâfiri sevmez... Ey iman edenler, Allah’tan korkun, eğer gerçekten inanıyorsanız, faiz olarak artakalan (ana paranın üzerindeki) miktarı almayın. Şayet bunu yapmazsanız (faize devam ederseniz), Allah ve Resulü ile savaşa girdiğinizi bilin. Tövbe ederseniz ana sermayeniz sizindir. Ne haksızlık edersiniz ne de haksızlığa uğratılırsınız.”42

Sevgili Peygamberimiz de (s.a.v.), faiz yasağının kapsamını “Dikkat edin. Cahiliye döneminin faizleri-nin hepsi de kaldırılmıştır. Ana paralarınız sizindir. Bu suretle ne haksızlığa uğratılmış ne de haksızlık yapmış olursunuz...”43 buyurarak açıklamıştır.

Faiz yasağı, İslam ekonomisinin ana unsurla-rından birisidir. İslam, servetin âtıl bırakılmasını ve üretim dışında tutulmasını uygun görmez. Bu yüz-den “paradan para kazanmak” demek olan faizi de haram kabul etmiştir. İslam’da temel üretim faktörü emektir. Sermayenin risk ve zarara katlanmadan tek başına kazanç aracı yapılması doğru değildir. Çünkü bu, sermaye ve servetin giderek belli bir zümrenin elinde toplanmasına, sonucunda insanların sınıflaş-masına ve toplumun mağduriyetine sebep olacak-tır. Oysa dinimiz, yardımlaşma ve sosyal dayanışma, zekât ve infak, emek ve sermayenin birlikte üretime yönelmesi, kâr ve zararın birlikte göğüslenmesi gibi ilkelerle, bu tür mağduriyetlerin ve toplumsal sıkıntı-ların önüne geçmeyi hedefler.

Kur’an-ı Kerim’de “İnsanların mallarında artış olsun diye verdiğiniz herhangi bir faiz, Allah katında artmaz. Allah'ın rızasını isteyerek verdiğiniz zekâta gelince, işte zekâtı veren o kimseler, evet onlar (sevaplarını ve mallarını) kat kat arttıranlardır.”44 buyrularak faizle zekât karşılaştırması yapılarak zekâtın değerli ve kalıcı, faizin ise değersiz ve bereketsiz olduğu bildirilmek-tedir. Öte yandan bilinmelidir ki zekât ve infak Allah (c.c.) katında ecir ve mükâfat ile; faiz ise ceza ve günah ile karşılık bulur.

İslam dininin koymuş olduğu emirler, yasaklar ve prensipler, her şeyden önce bizler için imtihan vesilesidir. İslam’ın hükümlerine sadakatle bağlı kaldığımız, onları koruyup yaşattığımız ölçüde iyi bir Müslüman olunabileceğini unutmamalıyız.

Zaten yapması gereken bir işi, fazladan bir menfaat karşılığında yapan kişinin durumu sizce nedir?

Rüşvet, haksız bir menfaat sağlamak için verilen ücret veya bedel manasına gelir. Rüşvet kar-

İslam, üretim ekonomisini teşvik eder. Paranın dolaşımda kalmasını engelleyen faiz ise

ekonominin çökmesine neden olur.

42 Bakara suresi, 275-279. ayetler.43 Ebû Dâvûd, “Büyû’, 5.

44 Rûm suresi, 39. ayet.

Page 62: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

62

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

şılıklı çıkar teminine ve iltimasa dayandığı için ka-yırmak kelimesiyle de belirtilmiştir.

Kur’an-ı Kerim’de rüşvet “Aranızda mal-larınızı haksızlıkla yemeyin; bildiğiniz halde günaha girerek insanların mallarından bir kısmını yemek için onu (rüşvet olarak) hâ-kimlere vermeyin”45 buyrularak kesin bir bi-çimde yasaklanmıştır. Peygamberimiz de (s.a.v.) “Allah’ın laneti, rüşvet verenin ve rüşvet alanın üzerinedir.46“ buyurarak rüşvetin ne kadar büyük bir günah olduğunu bizlere açıklamıştır. Yine Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından vergi memuru olarak Hayber’e gönderilen Abdullah b. Revâ-ha’nın vergiyi az alması için kadınlarının ziynet eşyalarını rüşvet vermeyi teklif eden yahudilere, “Tek-lif ettiğinin şey rüşvettir, biz onu yemeyiz”47 diyerek reddetmesi bir Müslüman’ın rüşvet karşısında göstermesi gereken tavrı bizlere öğretmiştir.

Herhangi bir hakkı engellemek veya haksızlığı haklı göstermek amacıyla verilip alınan maddi değeri olan her şey...

ŞVET

TİR

.Kamu görevlisinin yetkisini ya da nüfuzunu kötüye kullanarak sağladığı çıkar...

Mera, yayla, odun toplama alanları gibi kamunun kullanımına açık alanlarda bazı kişilerin yetkili olmadıkları halde buralardan istifade edenlerden istedikleri ücret...

Adaleti yerine getirmekle görevli hakimlerin haksızı haklı göstermeleri için kendilerine verilen bedeller…

Kamuda görev alabilmek için yetkili şahıslara temin edilen menfaat...

İşini daha hızlı gördürebilmek için yetkili şahıslara menfaat temin etmek...

Peygamberimiz (s.a.v.) zekât tahsiliyle görevlendirdiği İbnü’l-Lütbiyye’nin vazifesi sırasında kendi-sine verilen hediyeleri sahiplenmesi üzerine hiddetlenmiş ve şöyle buyurmuştur: “Annesinin babasının evinde oturmuş olsaydı kendisine böyle hediyeler verilir miydi? Muhammed’in canı elinde olan Allah’a yemin ederim ki herhangi biriniz bu malda hainlik yaparak haksız bir şey alırsa kıyamet gününde o malı böğüren bir deve veya bir sığır yahut meleyen bir koyun şeklinde boynunda taşıyarak getirecek-tir.” (Buhârî, Eymân, 3.)

Devlete ait bir iş için görevlendirilen birisi için nelerin rüşvet olup olmayacağını, yukarı-daki örneği de göz önünde bulundurarak tartışınız.

TARTIŞALIM

Rüşvet, haksız menfaat elde etmektir.

45 Bakara suresi 188. ayet.46 İbn Mâce, Ahkâm, 2.

47 el-Muvata“Müsâlât, 2

Page 63: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

63

İSLAM VE EKONOMİK HAYAT

5237 sayılı TÜRK CEZA KANUNU

Rüşvet, MADDE 252

(1) Görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, bir kamu görevlisine veya göste-receği bir başka kişiye menfaat sağlayan kişi, dört yıldan on iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. ... (3) Rüşvet konusunda anlaş-maya varılması halinde, suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur…

(http://www.uhdigm.adalet.gov.tr.)

BİLGİ KUTUSU

8.3.Hileli Satışlar

Bir alışveriş sırasında aldatıldığınızı fark etseniz neler hissedersiniz?

Hileli satış; bir kimsenin alışverişte kendi menfaati için karşı tarafı aldatmasıdır. Hileli satış eko-nomik hayatı olumsuz etkileyen kötü bir davranıştır. Bir ürünün ayıbını gizlemek ya da üründe olmayan özellikleri varmış gibi göstermek hileli satış kapsamına girer. Hileli satış yapan aynı zamanda yalan söyleyerek karşısındakini aldatmaktadır. Bu da toplumsal barışı, güveni ve huzuru bozar. İnsanların mağdur olmasına sebep olur. Bir Müslüman ekonomik faaliyetlerinde hileye başvurmayı düşünmez. Çünkü hileli satışta başkaları zarar görürken satıcı da haksız kazanç elde etmektedir. Bu tür bir davranış dinimizce yasaklanmıştır.

Dinimizin, ekonomik hayat için belirlediği ilkeler vardır. Bu ilkelerden birisi de hileli satış yoluyla insanları aldatmamaktır. Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah (c.c.) “Ey iman edenler! Karşılıklı rızâya dayanan ticaret dışında, mallarınızı aranızda haksız yollarla yemeyin ve kendinizi öldürme-yin. Şüphesiz Allah size karşı çok merhametlidir.”48 buyurarak alışverişin zorbalık, aldatma ve hile yoluyla değil, ancak adalet, doğruluk ve karşılıklı rızaya dayalı olarak yapılması gerektiğini belirtmiştir.

Peygamberimiz (s.a.v.) ‘’Alışveriş yapanlar, eğer dürüst davranırlar ve malın kusurunu açıkça söylerlerse, alışverişleri bereketlenir. Fakat kusuru gizler ve yalan söylerlerse, yaptıkları alışverişin bere-keti gider.”49 buyurarak alışverişlerde uyulması gereken prensipleri ortaya koymuştur. Yine hileli satış yapan kimseleri Peygamberimiz (s.a.v.) “Kusurunu açıklamadığı bir malı satan kimse, daima Allah’ın gazabı altındadır ve melekler ona sürekli lanet ederler.”50 sözleriyle uyarmıştır. Satılan maldaki bir kusuru gizlemek, bu amaçla müşterinin dikkatini başka yönlere çekerek malı satıncaya kadar durumu idare etmek ilk etapta kazanç sağlayabilir. Ama meşru yolla elde edilmedikten sonra böyle bir kazan-cın diğer haksız kazançlardan farkı yoktur.

Alışveriş yaparken alıcı veya satıcının karşısındakini kendi isteği doğrultusunda ikna etmek için yemin etmesi de onları hile ve yalana sevk edebilecek bir davranıştır. Bu nedenle alışveriş yaparken gereksiz yere yemin etmekten sakınılmalıdır. Bu konuda sevgili Peygamberimizin (s.a.v.), “Malınızı sat-tığınızda yemin etmekten sakının. Çünkü yemin malınıza rağbetin artmasını sağlayabilir, ancak onun bereketini yok eder.”51 şeklindeki uyarısı daima göz önünde bulundurulmalıdır.

48 Nisâ suresi. 29. ayet.49 Ebû Dâvûd, Büyû’, 51

50 İbn Mace, Ticaret, 45.51 İbn Mace, Ticaret, 30

Page 64: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

64

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

Hileli satışların bir diğer yansıması da ölçü ve tartıda hile yapmaktır. Yüce Allah (c.c.), ticaret ah-lakının toplum hayatında ne kadar önemli olduğunu göstermek için, Kur’an-ı Kerim’de Hz. Şuayb’ın (a.s.) peygamber olarak gönderildiği Medyen kavminin başına gelenleri anlatmaktadır. Bu ayetlerde Medyen halkının Yüce Yaratıcı tarafından helak edilmesine neden olan davranışların, Allah’a (c.c.) ibadet etmemek, ölçü ve tartıda hile yapmak, haksız kazanç elde etmek ve yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmak olduğu anlatılmaktadır.52 Ticarette doğruluktan saparak bozgunculuk ya-pan toplumlarda karşılıklı güven zedelenir ve toplumun temelleri derinden sarsılır.

Günümüzde hileli satışlar farklı görünümlerde karşımıza çıkmaktadır. Bunların en başında iha-leye fesat karıştırmak gelmektedir. İhale; bir işi ya da bir malı, birçok istekli arasından en uygun ko-şullarla yapmayı ya da almayı kabul edene vermektir. Tarafgir davranarak ihaleye katılan kişi ya da kurumlardan birini, içeriden sızdırılan bilgilerle avantajlı konuma getirmek doğru değildir. Çünkü bu şekilde davranmak, bilgi sızdırılan kişi ya da kurumun aslında hak etmediği bir kazancı elde etmesini sağlarken diğerlerine haksızlık yapmak anlamına gelir. Dolayısıyla her türlü satışta ve özellikle ihaleyle yapılan satışlarda herkese eşit davranmak ve haksızlık doğuracak yollara başvurmamak esastır.

Ekonomik faaliyetlerde kurum içi mahrem bilgilerin başkalarına aktarılması da dinimizce uygun görülmeyen davranışlardandır. Herhangi bir kişinin veya kurumun sırlarının sızdırılması, o kişi veya kurumu zarara uğratır. Bu tür bilgilerle elde edilecek kazanç ve menfaatler haksız kazanç sayılır. Her şeyden önce böylesi bir davranış, emin kimse anlamına gelen mü’mine yakışmaz. Çünkü böyle davra-nan birisi kendisine duyulan güveni boşa çıkarmış ve emanete ihanet etmiş olur.

Dinimizde her türlü muamelenin dayanması gereken temel ilke adalettir. Hileli satış yapmak, mahrem bilgileri sızdırmak, taraflardan birini kayırmak adalet ilkesini zedeler. Bu sebeple bizler bütün davranışlarımızda ve ekonomik faaliyetlerimizde de adalet ilkesini gözetmemiz gerekir. Çünkü adale-tin olmadığı yerde karşılıklı güvenden ve toplumsal barıştan söz etmek mümkün değildir.

8.4.Yapay Olarak Fiyatlarla Oynama

Bir malın fiyatının oluşmasında etkili olan unsurlar sizce nelerdir?

Her ürün ve hizmetin piyasa şartlarında belirlenen bir değeri ve bu değere göre oluşan fiyatı vardır. Bu anlamda fiyat bir ürüne atfedilen öneme, duyulan ihtiyaca ve ürünün piyasada bulunabilir-liğine göre değişen bedeli ifade eder. Fiyatın, ürünün değerini tam olarak karşılaması adalet ilkesinin bir gereğidir. Fiyat-değer ilişkisini bozarak birtakım menfaatler elde etmek amacıyla o ürünün fiyatını

Ayıplı bir ürünü sağlammış gibi satmak, arızalı bir arabanın arızasını gizleyerek satmak ve ihaleye fesat karıştırmak hileli satış kapsamındadır.

52 bk. Hûd suresi, 84-85. ayetler.

Page 65: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

65

İSLAM VE EKONOMİK HAYAT

haksız biçimde yükseltmeye “yapay olarak fiyat yükseltme” denir. Eğer bir ürüne çeşitli hilelerle de-ğerinden fazla bir fiyat biçilmişse burada haksız bir kazanç vardır. Haksız kazanç ise Kur’an-ı Kerim’de “Birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin...”53 buyrularak yasaklanmıştır.

Yapay olarak fiyat yükseltmek, gizli bilgileri dışarı sızdırarak menfaat elde etmek şeklinde olabi-lir. Bir yerde yol, köprü, baraj yapılacağı söylentisi ile arsa değerlerinin yükselmesine sebep olmak ve bundan haksız kazanç elde etmek buna ör-nektir.

Fiyat- değer ilişkisini bozarak yapay fiyat yükseltme yollarından biri de manipülasyondur. Manipülasyon; “oyun; entrika; hile; dalavere; hokkabazlık; piyasada yalan yanlış haberlerle fa-aliyette bulunarak piyasayı kendi çıkarları doğrul-tusunda yönlendirme” şeklinde tanımlanır. Piya-sada yüksek kazanç elde etmek amacıyla menkul kıymetlerin piyasa fiyatlarının yapay olarak yük-seltilmesi, düşürülmesi veya belirli seviyede tutul-masına yönelik faaliyetlerin tamamı manipülas-yon kapsamında değerlendirilir. Manipülasyona başvurarak pek çok girişimcinin zarar etmesi pahasına yapay olarak fiyatları yükselterek ya da düşürerek kazanç elde etmek kanunen de suçtur.54

Yüce dinimiz bu gibi girişimlerin önünü “Kendin için istediğini başkası için de istemedikçe iyi bir mümin olamazsın.”55 ilkesi ile başlangıçta kesmektedir. Bir insan kendisine yapıldığında hoşlan-mayacağı bir şeyi başkasına yapıyorsa bu tutumunun hem dünyevi hem de uhrevi sonuçları olacağını bilmelidir. Bu ve benzeri durumlarda Müslüman’lar Allah’ın (c.c.) çizdiği yolda yürümeli ve asla haram yollara başvurmamalıdır.

8.5.Karaborsacılık

Piyasada az bulunan bir malı yüksek fiyatla satmak için stoklamak sizce niçin haram kılınmış olabilir?

Karaborsa sözlükte, kıtlığa sebep olmak, tedavülden çekmek, istiflemek, tekeline almak anlamına gelir. Terim olarak insanların ihtiyacı olan ticaret mallarını toplayıp stoklayarak paha-lanmasını beklemek ve bu gayeyle piyasaya sürül-mesini geciktirmektir. Karaborsacılıkta amaç, pi-yasada meydana gelen darlık ve fiyat yükselmesi neticesinde stoklanan malı piyasaya sürmek ve yüksek kâr elde etmektir. Karaborsacılığa İslami literatürde ihtikâr denir.

Dinimizde haksız kazanç yasaklanmış, tica-

Fiyatları yapay olarak yükseltip menfaat elde etmek İslam’a göre haksız kazanç sayılır.

İnsanların ihtiyacı olan ürünleri daha çok kazanma hırsıyla stoklamak karaborsacılıktır.

53 Bakara suresi, 188. ayet.54 bk. SPK md. 107/1

55 bk. İbn Hanbel, V, 248.

Page 66: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

66

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

ret yaparken başkalarını zor durumda bırakarak menfaat elde etmek doğru görülmemiştir. Karaborsa-cılık da bunlardan birisidir. Bir malı toplumun ihtiyacı olduğu halde depolamak, istif etmek, piyasadan çekmek İslam ahlakıyla bağdaşan bir davranış değildir. Çünkü piyasadan çekilen malın daha sonra piyasada oluşan kıtlık nedeniyle gerçek değerinden kat kat fazla bir fiyatla piyasaya sürülmesi bu ürü-ne ihtiyacı olanları zor durumda bırakacaktır.

Karaborsacılıkta, genelde insanların ihtiyaçlarını sömürerek az emekle kolay kazanç sağlama arzusu vardır. Özellikle zorunlu tüketim maddelerine insanlar uzun bir müddet ulaşamadığında sosyal bunalımlar ortaya çıkar. Örneğin temel gıda maddelerini, ilaçları, çocukların ihtiyaç duyduğu ürünleri insanlar her zaman kolaylıkla satın alabilmelidir. Aksi bir duruma sebep olmak zulümdür.

Günümüzde birçok sektörde karaborsacılığa başvurulduğu görülmektedir. Bunlar gıda sektö-rünün yanı sıra, sağlık, inşaat, ulaşım, haberleşme, bilişim ve enerji gibi sektörlerdir. Bu alanlardaki karaborsacılığın geniş halk kitlelerine büyük zararlar verdiği bilinmektedir. Topluma zararı dokunan her türlü fırsatçılık, gayri meşru kazanç ve karaborsa kapsamında değerlendirilir.

Bütün uyarı ve denetlemelere rağmen karaborsacılık yapmaya devam eden kimselerin ceza-landırılması toplum düzeninin ve hukukun bir gereğidir. Zira herhangi bir yaptırım olmadan bu tür gayrimeşru işlerin önüne geçmek mümkün değildir. Hırsına kapılarak sırf daha fazla kazanabilmek için Allah’ın (c.c.) razı olmayacağı bir yol seçen karaborsacının, işlediği günah sebebiyle ahirette de Allah’ın (c.c.) yüz çevirdiği bir insan durumuna düşmesi ne acı bir cezadır!

Karaborsacılık yaparak haksız kazanç elde eden kimseler, helal yoldan para kazanmak isteyen ve ticaret yapan kimselere de zarar vermiş olur. Bu konuda Peygamberimiz (s.a.v.) “İnsanlara satmak üzere mal getiren rızıklandırılır, malını stoklayıp karaborsaya düşüren ise lânetlenir.”56 buyurarak ka-raborsacılık yapmayı yasaklamıştır. Karaborsacılık amacı gütmeden ticaret yapanı ise Allah’ın (c.c.) rızıklandıracağını bildirmiştir. Zira tüccar uzak yerlerden tehlikeleri göze alarak mal ve hizmeti tüketi-cinin ayağına getirirken, karaborsacı hiçbir riske girmeden, insanların ihtiyaçlarını sömürerek kazanç sağlamaktadır.

Ticaretle uğraşan birisinin kâr sağlamak için çalışması normal bir davranıştır. Ancak daha çok kazanmayı tek hedef hâline getirmek ve kârına kâr katabilmek için haksız kazanç yollarına başvurmak topluma zarar vereceği için ahlaki bir tavır olarak kabul edilemez. Bunun dışında karaborsadan para kazanmayı amaçlayan insanlar, toplumda hile ve nefretin yaygınlaşmasına yol açarlar. Hâlbuki toplumun dirliği ve düzeni bireylerin karşılıklı iliş-kilerindeki sıcaklığa ve dürüstlüğe bağlıdır. Top-lumun en temel ihtiyaçlarını piyasaya sunarken sadece kendi çıkarı açısından en uygun zaman ve fiyatı kollayan, insanların ihtiyaçlarını istismar ederek daha fazla kazanmayı amaçlayan kimsele-rin topluma hiçbir faydasının olmayacağı açıktır. İnsanlar bu tür ahlak dışı davranışlara çok kazan-ma hırsıyla yönelir. Bu hırsı dizginlenmesinde, ti-caret yaparken meşru çizgiler içinde kalmak ve İslam’ın haram saydığı davranışlara yönelmemek esastır.

56 İbn Mâce, Ticâret, 6.

“Kim bir yiyecek maddesini kırk gün sak-larsa, o kişi Allah Teâlâ’dan uzaklaştığı gibi, Allah Teâlâ da ondan uzaklaşır. Bir bölgenin insanları, aralarında aç bir kimse varken sa-bahlarsa, Allah Teâlâ’nın himayesi onlardan uzak olur.” (İbn Hanbel, II, 32.)

Yukarıdaki hadis-i şerifte dile getiri-len “yiyecek maddelerinin saklanarak piyasaya sürülmemesi” toplumda ne tür olumsuzluklara sebep olur?

DEĞERLENDİRELİM

Page 67: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

67

İSLAM VE EKONOMİK HAYAT

ÜNİTEMİZİ DEĞERLENDİRELİM

A. Aşağıdaki açık uçlu soruları cevaplayınız.

1. İslam ekonomisinin ahlaki temelleri nelerdir? Kısaca açıklayınız.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

2. Helal kazanca önem vermenin birey toplum huzuru açısından yararları nelerdir? Belirtiniz.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

3. İnfak kültürünün birey ve topluma ne gibi katkıları vardır? Örnek vererek açıklayınız.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

4. “Kim darda kalmış (borçlu) bir kimseye zaman tanırsa veya alacağını bağışlarsa, Allah onu kendi gölgesinde gölgelendirir.” (Müslim, Zühd, 74.) hadisinde verilmek istenen mesaj nedir? Açık-layınız.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

5. Bir işveren ve işçinin kazançlarının helal olabilmesi için hangi hususlara dikkat etmeleri ge-rekir? Yazınız.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

6. Kul hakkı niçin önemlidir? Açıklayınız.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

B. Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.

1. Aşağıdakilerden hangisi kul hakkı ihlaline örnek olarak gösterilemez?

A) Karaborsacılık yapmak B) Karz-ı hasende bulunmak C) Hileli satış yapmak D) İşçinin hakkını tam olarak vermemek E) Rüşvet almak

Page 68: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

68

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

2.

I Hileli satış Sadâkat

II Faiz Ribâ

III Karaborsacılık İhtikâr

IV Yardım İnfak

V Karz-ı Hasen Borç vermek

Yukarıdaki eşleştirmelerden hangisi / hangileri yanlıştır?

A) I-IIB) II-IVC) III-IVD) Yalnız IE) II-III

3.

Meryem’in arkadaşlarına anlattığı bu bilgi aşağıdaki kavramların hangisiyle ilgili de-ğildir.

A) İsârB) İnfak C) SadakaD) Karz-ı HasenE) Faiz

Dinimizde, borçlu olana kolaylık gösterilmesi tav-siye edilmiştir. Borçlu gerçekten bir zorluk içindeyse ödemesi ertelenebilir. Bu gibi durumlarda borcun ta-mamen bağışlanması da tavsiye edilmiştir. Bir ayette: “Eğer borçlu darlık içindeyse ona eli genişleyin-ceye kadar mühlet verin. Eğer bilirseniz, (borcu) sadaka olarak bağışlamanız, sizin için daha ha-yırlıdır.” (Bakara suresi, 280. ayet.) buyurulur. Borçlu

olan biri ödeme zamanı gelince, alacaklıya derdini anlatarak borcunu öde-yemeyeceğini söylediğinde, ona zaman tanımak veya borcu bağışlamak dini yönden güzel bir davranıştır.

Page 69: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

69

İSLAM VE EKONOMİK HAYAT

4. Bir malı toplumun ihtiyacı olduğu halde depolamak, istif etmek, piyasadan çekmek İslam ahlakıyla bağdaşan bir davranış değildir. Çünkü piyasadan çekilen malın daha sonra piyasada oluşan kıtlık nedeniyle gerçek değerinden kat kat fazla bir fiyatla piyasaya sürülmesi bu ürüne ihtiyacı olanları zor durumda bırakacaktır.

Yukarıda bahsedilen durum aşağıda verilen kavramların hangisiyle ilgilidir.

A) FaizB) Yapay fiyat yükseltmeC) KaraborsacılıkD) RüşvetE) Hileli satış

5. * Herhangi bir hakkı engellemek veya haksızlığı haklı göstermek amacıyla verilip alınan mad-di değeri olan her şey.

* Kamu görevlisinin yetkisini ya da nüfuzunu kötüye kullanarak sağladığı çıkar.* Adaleti yerine getirmekle görevli hakimlerin haksızı haklı göstermeleri için kendilerine verilen

bedeller… * İşini daha hızlı gördürebilmek için yetkili şahıslara menfaat temin etmek.* Mera, yayla, odun toplama alanları gibi kamunun kullanımına açık alanlarda bazı kişilerin

yetkili olmadıkları halde buralardan istifade edenlerden istedikleri ücret.

Yukarıda verilen tanımlar aşağıdaki kavramların hangisiyle ilgilidir.

A) FaizB) Yapay fiyat yükseltmeC) KaraborsacılıkD) RüşvetE) Hileli satış

6.

?

Faiz Rüşvet Hileli SatışlarYapay Olarak

Fiyat Yükseltme Karaborsacılık

Soru işaretiyle (?) gösterilen yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir.

A) Ekonomik hayatı olumsuz etkileyen uygulamalarB) İslam ekonomisinin ahlaki temelleriC) İslam’ın serbest bıraktığı ekonomik faaliyetlerD) Günümüz ekonomilerinde insanlar için faydası olan uygulamalar E) Haksız kazancı ortadan kaldıran uygulamalar

Page 70: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

70

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

7. Dinimizde insanların emeklerinin karşılığını vermek emredilmiş ve bu konuda titiz davran-mak tavsiye edilmiştir. Kur’an-ı Kerim’de “İnsanların mallarını ve haklarını eksiltmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın.” (Şuarâ suresi, 183. ayet.) buyurulmuş, Peygamberimiz (s.a.v.) de “……………………………… ……………………………………………………….” buyura-rak emeğin karşılığını gözetme konusunda hassasiyet gösterilmesi gerektiğine dikkat çekmiştir.

Yukarıdaki paragrafta boş bırakılan yere anlam bütünlüğünü sağlayacak şekilde geti-rilmesi gereken hadis aşağıdakilerden hangisidir?

A) “Çalışana ücretini alın teri kurumadan veriniz.” (İbn Mâce, Ruhûn, 4.) B) “İlim öğrenmek her Müslüman’a farzdır.” (İbn Mâce, Mukaddime, 17.) C) “Hiçbir ana-baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha değerli bir miras bırakamaz.” (Tirmizî,

Birr, 33.) D) “Müslüman, diğer insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.” (Tirmizî, İman, 12.) E) “Gerçek zenginlik, mal çokluğu değil; gönül tokluğudur.” (Buhârî, Rikâk, 15.)

8. “Kim bir yiyecek maddesini kırk gün saklarsa, o kişi Allah Teâlâ’dan uzaklaştığı gibi, Allah Teâlâ da ondan uzaklaşır.” (İbn Hanbel, II, 32.)

‘’Alışveriş yapanlar, eğer dürüst davranırlar ve malın kusurunu açıkça söylerlerse, alışverişleri bereketlenir. Fakat kusuru gizler ve yalan söylerlerse, yaptıkları alışverişin bereketi gider.” (Ebû Dâvûd, Büyû’, 51.)

Peygamberimiz (s.a.v.) zekât tahsiliyle görevlendirdiği İbnü’l-Lütbiyye’nin vazifesi sırasında ken-disine verilen hediyeleri sahiplenmesi üzerine hiddetlenmiş ve şöyle buyurmuştur: “Annesinin babası-nın evinde oturmuş olsaydı kendisine böyle hediyeler verilir miydi? (Buhârî, Eymân, 3.)

Yukarıda verilen hadisler sırasıyla aşağıdaki konuların hangisiyle ilgilidir?

A) Rüşvet – Karaborsacılık - FaizB) Karaborsacılık – Hileli satış - RüşvetC) Yapay fiyat yükseltme – Faiz- RüşvetD) Hileli satış – Karaborsacılık - Rüşvet E) Karaborsacılık – Rüşvet – Faiz

Page 71: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

71

İSLAM VE EKONOMİK HAYAT

SORULAR

1-7) Orta yolu tutmak, aşırılıklardan uzak ve tutumlu olmak anlamına gelir. Ekonomik faaliyetin sınırsız bir şekilde yapılamayacağını, ahlaki esaslar çerçevesinde yapılması gerektiğini ifade eden bir kavramdır.

8-15) Bir şeyi idareli ve dikkatli kullanma anlamına gelir. Ekonomik faaliyetlerde gözetilmesi ge-reken ahlaki tutumlardan biridir. Bu tutum içinde olan bir Müslüman ne cimrilik eder ne de elindekini saçıp savurur.

16-19) Müslüman kardeşini kendine tercih ederek fedakârlıkla vermek anlamına gelir.

20-23) Borç verilen bir parayı veya malı belli bir süre sonunda belirli bir fazlalıkla geri almanın veya bu şekilde alınan fazlalığın adıdır.

24-28) Dinî bakımdan kullanılması, yapılması, söylenmesi, yenilip içilmesi yasaklanmamış olan şey demektir.

29-33) Yasak, anlamına gelir. Dinimize göre yapılması kesin bir delille ve açık bir şekilde yasaklanan şeylerdir.

1

2

3

4

5

67

8

910

11

1213

14

15

16

17

18

1920

21

22

23

2425

26

27

2829

30 3

1

32

33

34 35

36

37

38

3940

41

42

43

44 45

46

47

48

4950

51

52

53

5455

56

57

5859

60

61

62

63

64

65

6667

68

6970

71

7273

74

75

7677

7879

SARMAL BULMACA

1 numaralı kutudan başlayarak içten dışa doğru soruların cevaplarını yazınız. Cevapların hangi sayı aralığında olduğu soruların başında belirtilmiştir.

BULALIM

Page 72: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

72

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

34-38) Allah’ın (c.c.) hoşnutluğunu kazanmak amacıyla kişinin kendi malından harcama yapması, ihtiyaç sahiplerine yardım etmesi demektir.

38-43) Haksız bir menfaat sağlamak için verilen ücret veya bedel manasına gelir.

44-57) İnsanların ihtiyacı olan ticaret mallarını toplayıp stoklayarak pahalanmasını beklemek ve bu gayeyle piyasaya sürülmesini geciktirmektir.

58-69) Oyun; entrika; hile; dalavere; hokkabazlık; piyasada yalan yanlış haberlerle faaliyette buluna-rak piyasayı kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmektir.

70-74) Bir işi ya da bir malı, birçok istekli arasından en uygun koşullarla yapmayı ya da almayı kabul edene vermektir.

75-79) Bir kişinin sahibi olduğu malı tüzel kişiliğe sâhip olmak üzere hayırlı bir iş için belirli bir gayeye tahsis etmesidir.

Page 73: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

73

İSLAM VE HUKUKİSLAM VE HUKUK

3. ÜNİTEİSLAM VE HUKUK

Teklif, mükellef, edille-i şer’iyye, fıkıh, fıkıh usulü, hukuk, adalet, hikmet, ahlak, had, ceza

1. Hukukunun kapsamına ne gibi konuların girdiğini araştırınız.

2. Ahlak, fıkıh, mükellef ve kavramlarını araştırarak defterinize yazınız.

3. Kamu yararı ne demektir? Araştırarak defterinize not ediniz?

4. Nisa Suresi 58, Nisa Suresi 135, Maide Suresi 8 ve Nahl Suresi 90. ayetlerinin meallerini

defterinize yazınız.

5. İslam hukukunda bir hükme ulaşırken hangi kaynaklara başvurulduğunu araştırınız?

KAVRAMLAR

ÜNİTEMİZE HAZIRLANALIM

Page 74: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

74

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

İslam hukuku deyince aklınıza neler geliyor?

Hukuk, hak kelimesinin çoğuludur. Hak, yasanın bireye tanıdığı şey veya kazanım anlamına ge-lir. Hukuk ise, yaptırım gücü olan ve toplumu düzenlemek amacıyla konulan kurallara denir. Dinimiz, Yüce Allah’ın (c.c.) gönderdiği emir ve yasaklarla insanın hayatını yaratılış gayesine göre düzenlemeyi amaçlar. Bu yönüyle İslam, birey ve toplum hayatına ilişkin bir hukuk sistemi ortaya koyar. İslam hukuku, kulun Allah’la (c.c.), insanlarla, toplumla ve devletle olan ilişkisini düzenleyen bir disiplindir.

İslam hukuku dinî literatürde daha çok fıkıh kavramıyla ilişkilidir. Kelime anlamı olarak fıkıh, bir şeyi bilmek ve iyi anlamak, derinlemesine kavramak demektir. Fıkıh; ibadetler başta olmak üzere, bir insanın diğer insanlarla kurmuş olduğu her türlü sosyal, iktisadi, kültürel ve siyasi ilişkiyi düzenleyen ilimdir. Kısaca İslam hukuku bir Müslüman’ın hayatının her alanını kapsar.

Her ilmin olduğu gibi fıkhın da bir usulü ve metodolojisi vardır. İslam dininin temel kaynaklarını ve hüküm elde etme metotlarını doğru kullanarak sonuca ulaşmaya çalışan ilme fıkıh usulü denir. Fıkıh disiplini, fıkıh usulünün kaideleri üzerine bina edilir.

Fıkhın, teorik ve metodolojik yönünü ifade eden fıkıh usulünün yanında, günlük hayattaki yan-sımalarına bakan bir yönü de vardır. Günlük hayatın pratik kısmı ile ilgilenen bu ilme ise füruat adı ve-rilir. Fıkıh disiplini bir ağaca benzetilirse; fıkıh usulü kökler ve gövdeye, füruat ise dallara benzetilebilir.

Füruat; ibâdât, muâmelât ve ukûbât olmak üzere üçe ayrılır:

FÜRUAT

İbâdât (İbadetler) Muâmelât Ukûbât

• Temizlik• Namaz• Oruç• Zekât• ….

• Kişiler ve kurumlar arası hukuki ilişkiler

• Suçlar ve cezalar

1. İslam Hukuku ve Mahiyeti

Adalet, İslam’ın vazgeçilmez bir ilkesidir

Page 75: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

75

İSLAM VE HUKUK

Diğer İslami ilimlerde olduğu gibi fıkıh ilminin temelleri de Peygamber Efendimiz (s.a.v.) dö-neminde atılmıştır. Ancak müstakil bir disiplin olarak Müslüman’ların, zaman içerisinde ortaya çıkan sorunlara pratik çözüm arayışlarının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu arayışlarda dinin temel kaynakları olan Kur’an ve sünnet yanında bu kaynaklar çerçevesinde akıl yürütme yöntemleri kulla-nılmıştır.

Fıkıh ve fıkıh usulü alanında birçok İslam alimi yetişmiştir. Bu alimlerin önde gelenlerinden biri İmam-ı Âzam Ebû Hanife’dir. Onun fıkıh konusundaki görüşlerini öğrencileri İmam Muhammed ve İmam Ebu Yusuf derlemiştir. İmam Şâfiî de er-Risale adlı eseriyle fıkıh usulüne büyük katkılarda bu-lunmuştur.

Bir hâkim hüküm verirken sizce nelere dikkat etmelidir?

İslam dinin temel kaynakları Kur’an ve sünnettir. Bu iki kaynak aynı zamanda İslam hukukunun da temel kaynaklarıdır. Bu nedenle Yüce Allah’ın (c.c.) ve Hz. Peygamber’in (s.a.v.) ortaya koyduğu ilkelerin, İslam hukukunda da hüküm verirken gözetilmesi gerekir. Fıkıh ilmiyle uğraşan kişi olan fa-kih, hüküm çıkarırken Kur’an ve sünnet doğrultusunda belirlenen şu temel ilkelere riayet etmelidir:

• Tekliflerde kolaylık• Helallerde genişlik (Haramlarda sınırlılık)• Adaletin gözetilmesi• Cezalarda bireysellik• Suç ve ceza arasında denge• Kamu yararının gözetilmesi

Sizce Yüce Allah (c.c.) insana gücünün yetmeyeceği bir sorumluluk yükler mi? Niçin?

Teklif, Allah’ın (c.c.) kulunu bir işi yapma veya yapmama hususunda yükümlü tutması anlamına gelir . Herhangi bir hükmü yerine getirmekle yükümlü olan kişiye de mükellef denir. Kur’an’ın emir ve yasaklarına muhatap olan akıl sağlığı yerinde ve ergenliğe ulaşmış tüm bireyler mükelleftir.

Bireyin özel şartları mükellefiyetin sınırlarını belirler. Sağlıklı bir bireyin yerine getirebileceği hü-küm, o hükmü yerine getiremeyecek durumdaki bir hasta için hafifletilebilir veya tamamen kaldırı-labilir. Örneğin sağlıklı bir bireye farz olan Ramazan orucu, oruç tutamayacak durumda hasta olan bir birey için, Ramazan ayından sonra ve iyileşince tutulmak üzere kolaylaştırılır. Oruç tutamayacak kadar yaşlı olanlar ve iyileşme umudu kalmayan hastalar için ise oruç tutma yükümlülüğü tamamen kaldırılarak fidyeye çevrilir.

2. İslam Hukukunun Temel İlkeleri

2.1. Tekliflerde Kolaylık

Page 76: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

76

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

Yüce Allah (c.c.) kullarını yaratan varlık ola-rak, aynı zamanda onları en iyi şekilde tanıyandır. Bu nedenle kulun gücünün sınırlarını gözeterek teklifte bulunur. Dinimizde mükellefin durumuna göre emir ve yasaklarda kolaylık ve güç yetirebi-lirlik ilkesi esas alınır. Yüce Allah (c.c.) bu konuda “… Din hususunda sizin üzerinize hiçbir zor-luk yüklemedi…”1 buyurmuştur. Yine konuyla ilgili olarak Yüce Allah (c.c.), “Allah her şahsı, ancak gücünün yettiği ölçüde mükellef kılar. Herkesin kazandığı (hayır) kendine, yapaca-ğı (şer) de kendinedir...”2 buyurmuştur. Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.v.), “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.”3 buyura-rak dinimizde gerekli hususlardaki kolaylığa vurgu yapmıştır.

“Eşyada aslolan mübah olmasıdır” ve “Helal dairesi keyfe kâfidir” sözlerinden ne anlıyorsunuz?

Yüce Allah (c.c.) yeryüzünü tüm canlıların rahatça yaşayabilmelerine uygun bir şekilde yaratmış, insanın tüm ihtiyaçlarını karşılayabileceği şekilde donatmıştır. Bunun yanı sıra insanı başıboş bırakma-mış, peygamberleri aracılığıyla emir ve yasaklarını bildirmiştir.

Dinimizin emir ve yasaklarında amaç; iyilik, güzellik ve doğruluktur. Yüce Allah’ın (c.c.) emret-tiği şeyler iyi ve güzel, yasakladığı şeyler de kötü ve çirkindir.

1 Hac suresi, 78. ayet.2 Bakara suresi, 286. ayet.

3 Buharî, İlim, 11.

Aşağıda verilen örnek doğrultusunda bir araştırma yaparak tekliflere, kolaylık sağlanan du-rumlara ve mükellefe tanınan kolaylıklara örnekler yazınız.

ARAŞTIRALIM

TEKLİF ÖZEL DURUM MÜKELLEFİN KOLAYLIĞI

Abdest Yaralı Olma Mesh Etme

Namaz Yolculuk Kısaltma

Oruç

Kurban

2.2. Helallerde Genişlik

Bireyin özel şartları, mükellefiyetin sınırlarını belirler.

Page 77: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

77

İSLAM VE HUKUK

Dinimizce yapılması serbest bırakılmış hususlara helal, yapılması yasaklanmış olanlara haram denir. Helaller ve haramlar; yeme, içme, giyim, kuşam ve kazanç gibi hayatın tüm alanlarını kapsar. Ancak dinimizde helal alanı, haram alanından daha geniştir. Örneğin, Allah’ın (c.c.) insanlara bahşet-tiği birçok içecek helalken sadece alkollü içecekler haram kılınmıştır. Yine yaratılan pek çok yiyecek helalken, domuz eti, leş ve kanı akmadan ölmüş hayvan eti gibi belli başlı birkaç yasak söz konusudur.

Normal şartlarda haram kılınmış fiiller dahi zaruret durumlarında, zaruret miktarı kadar ve geçici olarak mübah olabilmektedir. Böyle durumlarda “Zarûretler haram olan şeyleri mübah kılar“4 prensi-bine göre hareket edilir. Kur’an’da “Allah size ancak ölüyü (leşi), kanı, domuz etini ve Allah’tan başkası adına kesileni haram kıldı. Her kim bunlardan yemeye mecbur kalırsa, başkasının hakkına saldırmadan ve haddi aşmadan bir miktar yemesinde günah yoktur. Şüphe yok ki Allah çokça bağışlayan, çokça esirgeyendir “5 buyrularak bu konuya vurgu yapılmıştır.

Giyim-kuşam konusunda ise bol, temiz ve israfa kaçmadan giyinmek gibi genel kurallar konul-muştur. Bunun dışında Kur’an’a aykırı olmadığı müddetçe insanların kültürel, coğrafi ve milli özellik-lerinin gerektirdiği giyinme biçimlerine müdahale edilmemiştir.

Oyun ve eğlence konusunda dinimiz şans faktörüne bağlı, emeğe dayanmayan veya bir başkasının malını haksız bir şekilde elde etmeyi içeren oyun ve eğlence anlayışlarını yasaklamış-tır. Bunlar kumar oynama, şans oyunları, canlılara zarar veren tehlikeli eğlence faaliyetleridir. Bunun dışında zekaya, beceriye veya bir yeteneğe daya-nan ve bir başka varlığa da zarar vermeyi içer-meyen tüm faaliyetler serbest bırakılmıştır. Bun-lar ise spor müsabakaları, zekâ oyunları, bilgi ve yetenek yarışmaları gibi etkinliklerdir.

Dinimizde herhangi bir konuda helal ve haram koyma yetkisi yalnızca Yüce Allah’a (c.c.) ve O’nun elçisi Hz. Peygamber’e (s.a.v.) aittir. Bu nedenle helal ve haramlarla ilgili temel kaynakla-rımız Allah’ın (c.c.) kelamı olan Kur’an-ı Kerim ile Allah (c.c.) Resulünün sünnetidir.

4 Mecelle, 21. Madde. 5 Bakara suresi, 173. ayet.

Helal dairesi, harama ihtiyaç hissettirmeyecek kadar geniştir.

Page 78: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

78

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

“Adalet mülkün temelidir” sözünden ne anlıyorsunuz?

Adalet kavramı, hakka ve hukuka uygunluk, herkese kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme gibi anlamları içerir. Ancak adalet kişisel anlayışlara göre değil, hukukun öngördüğü esaslara göre sağlanır.

Bireyin içinde yaşadığı toplumda kendi hak ve sorumluluklarının gereğini yerine getirebilme-si, insanlar arasındaki ilişkileri düzenleyen kurallar sayesinde mümkündür. Bu kurallar bireyleri ko-ruyan, eşitlikçi ve adil nitelikte olmalıdır. İnsanlar arası anlaşmazlıklarda, sorunun çözümü için bireysel kanaatler veya yöntemler değil, huku-ki yollar kullanılmalıdır. Örneğin Hz. Peygamber (s.a.v.), yaşadığı toplumun yanlış bir uygulaması olan kan davalarını kaldırmıştır. Kan davalarının yasaklanmasının muhtelif sebepleri olmakla bera-ber, temelde bireylerce gerçekleştirilen kanunsuz cezalandırmanın önüne geçilmek amaçlanmıştır.

Adaletin sağlanmasında bir diğer husus, herkese eşit mesafede durmaktır. Aynı şartlarda, aynı fiili işleyen herkesin aynı yaptırıma tabi ol-ması esastır. Hüküm verirken birine karşı duyulan nefret veya hissedilen sevgi, verilecek kararı etki-lememelidir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de bununla ilgili olarak “Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, kendiniz, ana-babanız ve akrabanız aleyhinde de olsa Allah için şahitlik eden kimseler olun. (Haklarında şahitlik ettikleriniz) zengin olsunlar, fakir olsunlar Allah onlara (sizden) daha yakındır. Hislerinize uyup adaletten sapmayın, (şahitliği) eğer, büker (doğ-ru şahitlik etmez), yahut şâhidlik etmekten kaçınırsanız (biliniz ki) Allah yaptıklarınızdan haberdardır.”6 buyrulmaktadır. Hz. Peygamber (s.a.v.) de bir hırsızlık olayı karşısında “Ey insanlar! (Allah) sizden önceki milletleri, içlerinden soylu birisi hırsızlık yaparsa onu bırakmaları, zayıf birisi hır-sızlık yaparsa onu cezalandırmaları sebebiyle helâk etmiştir. Allah’a yemin olsun ki Muhammed’in kızı Fâtıma hırsızlık etse mutlaka onun da elini keserdim.”7 buyurmuştur.

Bir kişinin suçu nedeniyle suçsuzların da ceza görmesi sizce adil midir? Niçin?

Yüce Allah (c.c.) insanı hem iyiliği hem kötülüğü seçebilecek kabiliyette yaratmıştır. İnsana iyi ile kötü olanı ayırt edebilecek bir akıl ve irade gücü bahşetmiştir. Ancak insan arzu ve heveslerine kapıla-bilir ve sınırları aşıp hataya düşebilir. İslam hukukunda kişiye emir ve yasaklarla Allah (c.c.) tarafından

2.3. Adaletin Gözetilmesi

Adalet mülkün temelidir.

2.4. Suçun Şahsiliği

6 Nisâ suresi, 135. ayet 7 Müslim, Hudud, 8.

Page 79: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

79

İSLAM VE HUKUK

çizilen sınırlara ve konulan ölçülere hudud denir. Allah’ın (c.c.) koyduğu bu sınırların aşılması cezayı gerektirir. İslam hukukunda had kavramı, Allah (c.c.) hakkı olarak yerine getirilmesi gereken hususla-rın aşılması durumunda uygulanan cezalar anlamında kullanılır.

Dinimizde insanlar yaptığı hatalar veya işlediği günahlar konusunda cezalandırılırken bireysel olarak değerlendirilir. Başka bir ifadeyle bir kişi anne, baba veya herhangi bir yakınının işlediği bir günah yüzünden kınanamaz veya cezalandırılamaz. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de “Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü yüklenmez.”8 buyrularak cezaların şahsiliği ilkesine dikkat çekilmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de, “…Bilesiniz ki kişi ancak kendi suçundan ötürü cezalandırılır. Baba evladının suçundan, evlat da babanın suçundan dolayı cezalandırılamaz.”9 buyurarak bu ilkenin öne-mini belirtmiştir.

Suç ve ceza arasında sizce nasıl bir denge gözetilmelidir?

İnsan, yapısı itibariyle hataya düşebilir. Bir kişi, işlediği bir suçun boyutu ya da niteliğine denk bir şekilde ceza görmelidir. Bir suç, suçun niteliği, işleniş şartları ve sebepleri çerçevesinde değerlendirilir. Suçu işleyen kişiye verilen ceza da suçun niteliği ile orantılı olmalıdır.

Suçun niteliğini belirleyen bazı unsurlar vardır. Örneğin suç işleyen kişinin çocuk olması ile yetişkin olması; ruhsal sağlığının yerinde olma-sı ile akli dengesinin bozuk olması gibi durumlar suçun karşılığı olan cezanın niteliğini değiştirir. Suç kabul edilen fiilin bir saldırı olması ile bir mü-dafaanın gereği olması da yine suçun niteliğini belirleyen unsurlardandır. Suçtan doğan zararın boyutu da suç hakkında hüküm verirken önemli-dir. Zararın boyutu, telafi edilebilirliği, bireysel veya kamusal boyutu suçun niteliğini etkiler. Örneğin bir suç, kamusal boyutta bir zarara yol açmışsa cezası daha fazla olur. Yine suçu işleyen kişinin niyeti de suçun niteliğini belirlemek açısından göz önünde bulundurulması gereken hususlardandır. Kişinin, suçu kasıtlı olarak işlemesi ile dikkatsizlik veya kontrolsüzlük sonucu gerçekleştirmesi, belir-lenecek cezayı da değiştirecektir.

Dinimizde cana ve canlıya zarar vermek ha-ramdır. Fakat bazı durumlar vardır ki; hayati risk içeriyorsa kişinin kendisini koruması meşru kabul edilir. Bu duruma nefsi müdafaa denir. Bu gibi durumlarda gerçekleşen fiil, birine zarar vermeyi içerse de nefsi müdafaa kapsamına gireceğinden cezada indirim veya ceza muafiyeti gerektirir.

8 Necm suresi, 38. ayet. 9 Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 9.

İslam hukukuna göre suç ve ceza arasında denge olması gerekir.

2.5. Suç ve Ceza Arasında Denge

وقاتلوا في سبيل الل الذين يقاتلونكم وال تعتدوا إن الل ال يحب المعتدين

Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın. Ancak aşırı gitmeyin. Çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez. (Bakara Suresi, 190. ayet.)

BİLGİ KUTUSU

Page 80: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

80

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

Kamu yararı ifadesinden ne anlıyorsunuz?

Dinimiz dünya ve ahirette insanın mutluluğunu amaçlar. Bu mutluluğu gerçekleştirmek için kul hakkını gözetmek esastır. Toplum yararı anlamına gelen kamu yararını ihlal etmek kul hakkını zede-ler. Toplumsal bir varlık olan insan, içinde yaşadığı toplumda bazı kurallara uygun hareket etmelidir. Böylece insan hem kamu yararını hem de kul hakkını gözetmiş olur.

Bireysel hakları kullanırken ve sorumluluk-ları yerine getirirken kamu yararı gözetilmelidir. Bireysel menfaat ile kamu menfaati çatıştığında, kişilerden kamu yararına göre hareket etmesi beklenir. Ancak bunu yaparken bireysel haklar da gözetilmelidir. Örneğin bir yerleşim yerinde ihti-yaç duyulan yol, hastane ve okul gibi bir kamu hizmetinin gerçekleştirilebilmesi için gerekli olan arazi özel mülkiyetse, bedelinin kişiye devlet ta-rafından ödenmesi suretiyle kamulaştırılması ge-rekir. Böylece bireysel haklar da korunarak kamu yararı gözetilmiş olur.

Kamu yararı, toplumun faydasına bir durumu içermekle beraber; toplumun zararına olmayanı da ifade eder. Yapılan bir uygulamada kamunun yararının yanı sıra, zarar görmemesi de gözetil-melidir. Örneğin kamu yararı düşünülerek bir bölgeye inşa edilecek santralin, bölgeye sağlayacağı istihdam ve üretim kapasitesi sayesinde ülkenin kalkınmasına katkı sağlaması amaçlanır. Netice iti-bariyle beklenen kârdan çok, bölgedeki ekosistemi tahrip etme, yer altı ve yer üstü su kaynaklarını kirletme gibi büyük çaplı sorunlara neden oluyorsa geniş perspektifle ve uzun vadeli düşünüldüğünde kamu yararına aykırı bir durum halini alabilir.

Sizce Müslüman’lar karşılaştıkları sorunları öncelikle hangi kaynaklara başvurarak çözmelidirler?

Hukukta bir hüküm vermek için delil gereklidir. Yani hâkimin hükme nasıl ulaştığını gösteren meşru bir dayanağının olması gerekir. Bu delilin de bir kaynağı olmalıdır. İslam hukukunun dayandığı kaynaklara edille-i şer’iyye denir.

İslam hukukunun ilk temel kaynağı, Allah’ın (c.c.) sözü olan Kur’an-ı Kerim’dir. Kur’an-ı Ke-rim, bizzat Allah’ın (c.c.) emir ve yasaklarını içerdiğinden, tabii olarak İslam hukukunun da temel kaynağı olmuştur. İslam hukukunun ikinci temel kaynağı ise Hz. Peygamber’in (s.a.v.) söz, davranış ve onaylarını içeren sünnetidir. Kur’an ve sünnetin İslam hukukunun temel kaynakları oluşunu Yüce Allah (c.c.) şöyle vurgular: “…Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz -Allah’a ve ahirete ger-çekten inanıyorsanız- onu Allah’a ve Resûl’e götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir.”10

2.6. Kamu Yararının Gözetilmesi

Kamu yararını tesis için büyük yatırımlar yapılır.

3. İslam Hukukunun Kaynakları

10 Nisâ suresi, 59. ayet.

Page 81: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

81

İSLAM VE HUKUK

Hz. Peygamber (s.a.v.) Kur’an’da anlaşılma-yan hususları açıklamış ve uygulamalı olarak sahabe-ye göstermiştir. “Ben namazı nasıl kılıyorsam, siz de öyle kılın.”11 buyurmuştur. Ayrıca Peygamber Efendi-miz (s.a.v.) sahabeye sözlü ve uygulamalı açıklamala-rının yanı sıra takrirleriyle de ümmete yol göstermiştir. Örneğin su bulamadığı için teyemmüm alarak namaz kılan ve sonra da namazını yeniden kılma konusunda tereddüt yaşayan bir sahabinin durumunu anlatmasın-dan sonra, ona “Namazın tamamdır”12 diyerek teyem-müm abdestiyle kılınan namazın, su bulunduktan sonra iade edilmesine gerek olmadığı hükmünü bildirmiştir.

İslam hukukunun bir diğer kaynağı ise ümmetin fikir birliği ettiği görüşleri ifade eden icmadır. “Kendisi için doğru yol belli olduktan sonra, kim Peygam-ber’e karşı çıkar ve müminlerin yolundan başka bir yola giderse, onu o yönde bırakırız ve cehenneme sokarız; o ne kötü bir yerdir.”13 ayeti icmaya delil olarak gösterilir. İcmanın orta-ya çıkışı Hz. Peygamber’in (s.a.v.) “Ümmetim asla dalâlette birleşmez. Bundan dolayı (Müslüman’lar arasında) ihtilâf gördüğünüzde çoğunluğa uyun.”14 hadisine dayandırılır. İcma, Kur’an ve sünnetten sonra başvurulacak bir hüküm çıkarma yöntemidir. Yani Kur’an-ı Kerim’de açık ve net bir hüküm-le belirtilmeyen veya Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) söz ve davranışlarında bulunamayan durumlar için Müslüman’ların büyük çoğunluğunun görüşü esas alınır. İslam dünyasında icma genellikle Hz. Peygamber’in (s.a.v.) vefatından sonraki dönemlerde gelişen yeni durum ve sorunların çözümünde başvurulan bir kaynak olmuştur.

İslam hukukunda kabul edilen dördüncü kaynak kıyastır. Kıyas; Kur’an, sünnet ve icmada doğ-rudan bir hüküm bulunmayan bir mesele hakkında; ilk üç kaynak doğrultusunda, mukayese yönte-miyle akıl yürütülerek yeni bir hükme ulaşılmasıdır. “Şeytan içki ve kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi, Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık (bun-lardan) vazgeçtiniz değil mi?”15 ayetiyle içki yasaklanmıştır. İslam alimleri bu ayette haram kılınan içkiyi, benzer maddelere kıyas ederek onların da haram oldukları sonucuna varmışlardır. Örneğin uyuşturucu maddeler içki gibi “aklı kullanmaya engel” olduğundan kıyas yöntemiyle onların da ha-ram olduğu hükmüne ulaşılmıştır.

Kur’an

Sünnet

Kıyas

İcmâ

11 Buharî, Edeb, 27.12 Ebû Davud, Taharet, 128. 13 Nisa sûresi, 115. ayet.

14 İbn Mâce, Fiten, 8. 15 Mâide suresi, 91. ayet.

Ahmet Cevdet Paşa (ö.1895), Osmanlının son dönemlerinde tarih, hukuk, siyaset ve ede-biyat alanlarına katkılarda bulunmuş önemli bir devlet adamıdır. Ahmet Cevdet Paşa, İslam hukukunun derlenmesi ve kanunlaştırılması çalışmalarına “Mecelle” adlı eserle öncülük yap-mıştır.

Siz de Ahmet Cevdet Paşa hakkında bir araştırma yaparak, hukuk alanındaki çalışmalarıyla ilgili bilgiler toplayınız.

ARAŞTIRALIM

Page 82: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

82

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

Sizce hukuk, ahlak olmaksızın toplumsal huzuru sağlayabilir mi? Niçin?

Hukuk kelimesi Arapça’da hak kelimesinin çoğuludur. Terim olarak bireyin davranışlarını ve toplumu düzenleyen gelenek, görenek, töre ve inanç gibi çeşitli kaynaklara dayanan ve yaptırım içe-ren kurallara denir. Ahlak ise bireyin fıtrat, huy, karakter gibi kişilik özelliklerinin tümünü kapsayan bir kavramdır.

Hukuk, toplumsal bir varlık olan insanın kendisine ve başkalarına zarar vermeksizin, toplum içerisinde insan olmanın gereğine göre yaşaması için sınırlar çizer. Yani hukuk, bir arada yaşamak durumunda olan insanların ahlaki ilkeler doğrultusunda yaşamalarını tesis etmek üzere vardır.

Hukuk dışsal, ahlak ise içsel bir dinamiktir. Hukuk, insanların ahlaki eylemlerde bulunmalarını vicdanlara bırakmayıp, herkesi toplum içerisinde yaşamanın gerekleri noktasında zorlar ve yaptırım uygular. Ahlaki olgunluğa ulaşmış bireyler, bir konuda herhangi bir yaptırım olsun veya olmasın insan olmanın gereğine göre hareket ederken, bu olgunluğa ulaşmamış bireylerde ahlaki davranış, huku-kun yaptırım gücüyle gerçekleşir.

İslam hukuku, Allah’ın (c.c) emir ve yasaklarına uygun olarak bireysel ve toplumsal hayatı dü-zenlemeyi amaçlar. Kişiyi dünya ve ahiret hayatında iyiye, güzele ve doğruya ulaştırmayı hedefler. Ahlak da bu hedeflere ulaşmayı öngörür. Ancak ahlakın vicdanlara hitap eden yönü ağır basarken hukukun dışsal yaptırım gücü ve cezaları ön plana çıkar.

Dinimizde gerek ahlakın gerekse hukukunun amaçladığı hedeflere ulaşmak için ahlaki ve hu-kuki kurallara uymak bir gerekliliktir. Dinimizin emirleri, yapan ve buna muhatap olan kişiye iyilik ve güzellik sağlar; yasakları ise kötülükten ve çirkinlikten korunmayı sağlar.

4. Hukuk ile Ahlak İlişkisi

Hukuk mu ahlak için gereklidir, yoksa ahlak mı hukuk için gereklidir? Bir münazara yapınız.

TARTIŞALIM

Page 83: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

83

İSLAM VE HUKUK

A. Aşağıdaki açık uçlu soruları cevaplayınız.

1. İslam hukukunu ve mahiyetini açıklayınız.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

2. İslam hukukunun temel ilkelerini açıklayınız.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

3. İslam hukukunun kaynakları nelerdir? Kısaca açıklayınız.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

4. İslam hukukunun temel kaidelerine örnekler veriniz.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

5. Hukuk ile ahlak arasındaki ilişkiyi açıklayınız.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

B. Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.

1. Aşağıdakilerden hangisi İslam hukuku ile doğrudan ilgili değildir?

A) İbadet B) İnanç C) Mükellefiyet D) Ukubat E) Sanat

2. “Ümmetim asla dalâlette birleşmez. Bundan dolayı (Müslüman’lar arasında) ihtilâf gördüğü-nüzde çoğunluğa uyun.” hadisi aşağıdakilerden hangisiyle ilgilidir?

A) Kıyas B) İcmâ C) Nass D) Kur’an E) Sünnet

3. Aşağıdakilerden hangisi edille-i şer’iyyeden biri değildir?

A) Kur’an B) İcmâ C) Sünnet D) Mecelle E) Kıyas

4. Aşağıdaki durumlardan hangisi “Meşekkat teysiri celbeder” kaidesine örnek ola-maz?

A) Yara üzerini mesh etmeB) Hastalıkta orucu kazaya bırakmaC) Maddi durum yetersizliğinde Kurban kesememeD) Zorluk durumlarında namazı terk etmeE) Suyun bulunmadığı yerde teyemmüm yapma

ÜNİTEMİZİ DEĞERLENDİRELİM

Page 84: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

84

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

5. Aşağıdakilerden hangisi İslam hukukunun temel ilkelerinden biri değildir?

A) Tekliflerde KolaylıkB) Adaletin GözetilmesiC) Mülkiyet ortaklığı D) Helallerde GenişlikE) Cezalarda Bireysellik

C. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun kelimelerle doldurunuz.

( Teklif, İcmâ, Adalet, Edille-i Şeriyye, Mükellef, Kıyas )

1. İslam hukukunun temel kaynaklarına … … … … … … … … … . denir.2. Dini emirlere … … … … … … … . , bu emirlerden sorumlu olan kişilere … … … … … … … denir.3. … … … … … . . mülkün temelidir.4. … . . … … … … … . . , ümmetin fikir birliği ettiği görüşleri ifade eden bir kavramdır.5. Kur’an ve sünnetteki bir hükümden akıl yürütme yoluyla yeni bir hükme ulaşma yöntemine

… … … … … … denir.

KELİME BULMACA

A G F H D I J H U D A T İ M B H I D C

H K I Y A S F M Ğ İ H F E I C A İ E H

I J T D L B I C İ A I A F K L M D A L

E C A I A H E I M L C E I M L I H C J

B D N F A K İ H E İ U M B İ L İ U A İ

L H E J M E L C A M A D A F L A F A U

A U T İ B İ I B J İ A D U I I D A H İ

Ü L B C D F H F E U M N I K A C J C İ

C A F L F F U F F A F U E I A İ U İ H

S I U Ğ U A K A H L J A U H A D A B I

P İ H A J C U İ I Ğ I E F A İ F Ğ I L

I H İ J B I K L İ D U A H L A K C J C

C E Z A İ U İ B E A L İ E B I A U F İ

I H F A F D J İ I D F İ D I A D M A F

E I U S Ü N N E T İ K J A C E E L E A

U B U A F A L F L Ç A F İ U C L U U A

İ S F B E C F İ U F L İ L E F İ M F U

B F A F L İ A S A İ İ Ğ U B N L A U A

İ H I A Ğ A B I A B C I A L A T L A F

I L B A U F L A İ F A L C U İ F A İ U

H F İ E A H Ü K Ü M N A E İ B H I Ğ C

Aşağıdaki kelimeleri yandaki tabloda bulunuz.

KIYASTEKLİFFIKIHAHLAKHÜKÜMSUÇHUKUKHADCEZASÜNNETDELİLFAKİH

BULALIM

Page 85: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

85

ANAHATLARIYLA İSLAM AHLAKIANAHATLARIYLA İSLAM AHLAKI

4. ÜNİTEANAHATLARIYLA İSLAM

AHLAKI

Ahlak, terbiye, marifet, muhabbet, ta’zim, ubudiyet, teslimiyet, tevbe, takva, havf, reca, salavat.

1. İsra suresi 23-39. ayetleri Kur’an-ı Kerim mealinden bularak defterinize yazınız.

2. Ahlak, terbiye, marifet, ubudiyet ve takva kavramlarını sözlükten araştırarak defterinize

yazınız.

3. İslam dininin temel kaynaklarının neler olduğunu araştırarak defterinize yazınız.

4. Bir Müslüman’ın diğer insanlara karşı temel vazifeleri nelerdir? Fikirlerinizi defterinize

yazınız.

KAVRAMLAR

ÜNİTEMİZE HAZIRLANALIM

Page 86: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

86

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

“Güzel ahlaklı insan” ifadesi kimler için kullanılır?

İslam kelimesi sözlükte “kurtuluşa ermek, boyun eğmek, teslim olmak, barış yapmak” anlamların-daki Arapça s-l-m (silm) kökünden gelmektedir. Terim olarak ise İslam; Yüce Allah’ın (c.c.) vahiy yoluyla son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) gönderdiği emir, yasak, öğüt ve kuralların yer al-dığı son dinin adıdır. İslam’ı kabul eden kişi şirk-ten ve şirk ahlakından uzaklaşıp, Allah’ın (c.c.) birliğini ve Hz. Muhammed’in (s.a.v.) peygamber oluşunu kabul eder, Allah’ın (c.c.) emrine ve pey-gamberin sözüne uyarak yaşamaya çalışır.

İslam, aynı zamanda ilk insan ve ilk pey-gamber olan Hz. Âdem’den (a.s) beri peygam-berler aracılığıyla gönderilen ilahi dinlerin ortak adıdır. Bu gerçek Kur’an-ı Kerim’de “...Şüphesiz Allah katında din İslam’dır.”1 buyrularak ifade edilmiştir. İlahi olma özelliğini yitirmeden önce bu dinlerde; Allah’ın (c.c.) birliği, ölümden sonra ahi-retin varlığı gibi inanç esasları; namaz, oruç gibi ibadet mevzuları; aile, komşuluk, ticaret gibi mu-amelat hususları ve doğruluk, adalet gibi ahlak konuları yer almıştır.

İslam dini evrensel bir dindir. Bu yönüyle kı-yamete kadar hükmü geçerli olup tüm zamanları ve tüm insanları muhatap alan ilkeler koymuştur. İslam dini iman, ibadet, muamelat ve ahlak alan-larından oluşur. Ahlak, bütün bu alanlardaki te-mel ilkelerin bir hayat tarzına dönüşmesidir.

Arapça bir kelime olan ahlak, hulk ve hulûk kelimelerinin çoğuludur. Huy, yaratılıştan gelen özellikler, yapı, mizaç, karakter, kişilik ve alışkan-lık gibi anlamlara gelir. Kavram olarak ise insanın iyi veya kötü olarak vasıflandırılmasına yol açan manevi nitelikler, huylar ve bunların etkisiyle or-taya koyduğu iradeli davranışlar bütünüdür.

Ahlak kavramı genel anlamda iyi ve kötü huyları, fazilet ve reziletleri ifade etmek üzere kul-lanılır. Özelde ise iyi huylar ve faziletli davranışlar hüsnü’l-huluk (güzel huylar/ahlak); kötü huylar ve

1. İslam Ahlakının Gayesi ve Konusu

“Ey Allah’ım! Kalbimi İslam üzerine sabit kıl. Ben, Rab olarak sana, din olarak İslam’a razı oldum…” (Tirmizî, Deavât, 89.)

NOT EDELİM

Edepli olmak İslam ahlakının bir gereğidir.

1 Âl-i İmrân suresi, 19. ayet.

Es-Selam hattı

Page 87: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

87

ANAHATLARIYLA İSLAM AHLAKI

fena hareketler ise sûü’l-huluk (kötü huylar/ahlak), terimleriyle ifade edilir. Ayrıca ahlakla ilişkili olarak yeme, içme, sohbet, yolculuk gibi günlük hayatın çeşitli alanlarıyla ilgili davranış ve görgü kurallarına edep veya âdâb da denilmiştir. İslami literatürde edep terimi ilk dönemlerden itibaren özel davranış alanları hakkında kullanılmıştır. Ahlak ise tutum ve davranışların kaynağı mahiyetindeki ruhi ve ma-nevi melekelerle, insanın ruhi olgunluğunu sağlamaya yönelik bilgi ve düşünce alanını ifade eder.2

“İslam ahlakı” terimi, Allah’ın (c.c.) birliğini esas alarak Kur’an ve sünnetin ortaya koyduğu prensiplere göre yaşamayı ifade eder. Bu yönüyle İslam ahlakı, takvayı temel alarak ferdî ve sosyal alanlarda İslam’ın öğretilerini, Peygamberimizin tebliğ ettiği ve yaşadığı şekilde uygulamaya çalış-manın adıdır. Buna göre insanlara karşı alçak gönüllü, iyi, dürüst, adaletli ve güvenilir olmak; anne ve babaya iyi davranmak, komşu, dost ve akrabalarla iyi geçinmek İslam ahlakını benimsemenin bir gereğidir. Kısaca İslam ahlakı insanın Rabbiyle, diğer insanlarla ve bütün varlıklarla kurduğu ilişkilerde tutum ve davranışlarını düzenler.

İslam ahlakı, insanın yaratılışına uygun bir hayat sürmesini hedefler. Çünkü insan ahsen-i takvim (en güzel biçimde) üzere yaratılmıştır.3 Bu yaratılışın istenilen doğrultuda devam etmesi için insanın kötülük ve çirkinliklerden uzak durması; iyilik ve güzellikleri yaşaması gerekir.

Yüce Allah (c.c.), Hz. Muhammed’i (s.a.v.) insanlığa en güzel örnek olarak sunmuştur. O, doğ-ruluk, adalet, merhamet, yardımlaşma, sabır, güven, kardeşlik, komşuluk, fedakârlık gibi hayatımı-za istikamet çizen bütün davranışlarda insanlığa örnektir. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de, Peygam-berimize hitaben “Sen elbette yüce bir ahla-ka sahipsin”4 buyurulurken insanlara hitaben de “Andolsun, Allah’ın Resulünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.”5 buyurulmuştur. Ayrıca Hz. Aişe (r.a.), kendisine Peygamberimizin ahlakını soran bir sahabiye “Onun ahlakı Kur’an’dı.”6 diye ce-vap vermiştir. Bu yönüyle İslam ahlakı, Kuran-ı Kerim’i ve Kur’an-ı Kerim’in en güzel uygulayı-cısı Peygamberimizin (s.a.v.) sünnetini insanın düşünce ve davranışlarının merkezine almasını gerektirir. Peygamberimiz (s.a.v.) “Ben güzel ah-lakı tamamlamak üzere gönderildim.”7 buyurarak gönderiliş amacının ahlaklı bireyler ve ahlaklı top-lumlar oluşturmak olduğunu açıklamıştır.

İslam ahlakının gayesi, insanın hayır yönün-deki davranışları tercih etmesini ve şer olan dav-ranışlardan kaçınmasını sağlamaktır. Çünkü insa-nın fiilleri, sonuçları itibariyle hayır veya şer olarak değerlendirilir. Fiillerin hayır ve şer olarak nitelen-

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Hz. Aişe (r.a.) validemize şu şekilde dua etmeyi öğ-retmiştir:

“Allah’ım! Şüphesiz ben senden hayrın her çeşidini isterim, dünya için olanı da ahiret için olanı da, bilebildiğimi de bilemediğimi de. Dünyada ve ahirette bildiğim ve bilmedi-ğim şerrin hepsinden sana sığınırım.

Allah’ım! Peygamberinin senden istediği her çeşit hayrı ben de isterim ve onun sana sığındığı şerlerden ben de sana sığınırım.

Allah’ım! Şüphesiz ben senden cenneti ve beni cennete yaklaştıran söz ve amelleri istiyorum. Cehennem ateşinden ve beni ona yaklaştıran söz ve davranışlardan sana sığını-yorum. Senden benim hakkımda hükmettiğin her kaza ve kaderi hayırlı kılmanı diliyorum.” (İbn Mâce, Dua, 4.)

NOT EDELİM

2 Mustafa Çağrıcı, “Ahlak” md., TDV İslam Ansiklopedisi, C 2, s.1.3 Tin suresi, 4. ayet.4 Kalem suresi, 4. ayet.

5 Ahzab suresi, 21. ayet.6 Müslim, Müsafirîn,139.7 Muvatta’, Hüsnü’l-huluk, 1.

Page 88: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

88

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

dirilmesi Allah’ın (c.c.) bu konulardaki hükümleri ve Peygamberimizin (s.a.v.) sözleriyle netlik kazanır. İnsan aklı ise bunları kavrama ve bulma yeteneği ile donatılmıştır. Allah (c.c.), hayrı mükâfatlandıracak, şerri ise cezalandıracaktır. Bu durum Kur’an-ı Kerim’de “Kim iyi bir iş yaparsa faydası kendisinedir ve kim kötülükte bulunursa zararı kendisinedir…”8 buyrularak ifade edilmiştir.

İslam ahlakı, insan davranışlarını güzelleştirmeyi, insanı doğruya ve iyiye yönlendirmeyi amaçlar. İnsanın kötülüklerden kaçınıp, iyiliklere yönelmesi bir meleke haline geldiğinde bu özellik artık o kimse için bir karaktere dönüşür. Bu durum geçici olmayıp süreklilik gösterdiğinde ahlaki erdem sayılır. “Taşı delen suyun gücü değil damlaların sürekliliğidir.” sözü dilimize yerleşmiştir. Bu konuyu Peygamberimiz de (s.a.v) “Amellerin en hayırlısı az da olsa devamlı olanıdır.”9 buyurarak dile getirmiştir.

Dinin temel gayesi olan insanların dünya ve ahiret mutluluğunu (saadet-i dareyn) sağlamak, İs-lam ahlakının da gerçekleştirmek istediği nihai gayedir. Bu yönüyle İslam ahlakı takva, hikmet, adalet, iffet gibi temel faziletler yoluyla insanları hem bu dünyada hem de ebedi hayatta saadete ulaştırmayı hedefler.

İslam ahlakı “Neyi, nasıl yapmalıyız?” sorusuna cevap vermeye çalışır. İnsanın uyması gereken kural ve prensipleri açıklar. Özgürlük ile sorumlu-luk sınırını, hak ile batıl ayrımını, cesaret ile kor-kaklık çizgisini, savurganlık ile cimrilik dengesini anlatır. Bütün bunlar İslam ahlakının konusunu oluşturur. İslam ahlakında iyi-kötü, fazilet-rezilet, ifrat-tefrit, itidal, edep başlıkları insan davranışla-rına bakan yönü itibariyle ele alınır. Yüce Allah’ın (c.c.) emirleri ve yasakları doğrultusunda iyinin ve kötünün neler olduğu belirtilir.

Sonuç olarak ahlak, ancak Allah’ın (c.c.) emirleri doğrultusunda yönlendirildiği takdirde güzel ahlak olur. Ahlaki olarak iyi olan şeyler Al-lah’ın (c.c.) emrettikleri, kötü olan şeyler ise Al-lah’ın (c.c.) yasakladıklarıdır.

8 Fussilet suresi, 46. ayet. 9 Buhari, Libas, 43.

İslam ahlakı bize “Neyi, nasıl yapmalıyız? sorularının cevabını verir.

Aşağıdaki ayetleri okuyarak ahlaki değerler açısından yorumlayınız.

İsra suresi 23-39 ayetler:

Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi ve anne babanıza iyi davranmanızı emretti. Onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlanırsa onlara öf bile deme! Onları azarlama! İkisine de gönül alıcı güzel sözler söyle.

Onlara merhametle ve alçak gönüllülükle kol kanat ger. “Rabb’im! Onlar nasıl küçüklükte beni şefkatle eğitip yetiştirdilerse şimdi sen de onlara merhamet göster” diyerek dua et.

OKUYALIM – YORUMLAYALIM

Page 89: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

89

ANAHATLARIYLA İSLAM AHLAKI

Kalplerinizdekini en iyi bilen Rabbinizdir. Eğer iyi olursanız bilesiniz ki Allah kendisine yönelenleri bağışlayıcıdır.

Akrabaya, yoksula ve yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma!

Çünkü savurganlar şeytanların dostlarıdır. Şeytan da Rabbine karşı çok nankördür.

Eğer sen kendin dahi Rabbinden umduğun bir lütfu beklemek durumunda (ihtiyaç içinde) olduğun için onlara ilgi gösteremiyorsan, hiç değilse kendilerine rahatlatıcı bir söz söyle!

Eli sıkı olma, ölçüsüzce eli açık da olma; sonra kınanacak, kendi kendine hayıflanacak duruma düşersin!

Rabbin rızkı dilediğine bol bol verir de kısar da. Şüphesiz ki O, kullarından haberdardır, onları görmektedir.

Fakirlik korkusuyla çocuklarınızın canına kıymayın! Biz onların da sizin de rızkınızı veririz. Onları öldürmek gerçekten büyük bir günahtır.

Zinaya yaklaşmayın! Çünkü o hayasızlıktır, çok kötü bir yoldur.

Haklı bir sebep olmadıkça Allah’ın dokunulmaz kıldığı cana kıymayın. Bir kimse haksızlıkla öldü-rülürse velisine yetki verdik; ancak o da öldürme hususunda haksızlığa sapmasın; çünkü o, yeterince yardıma mazhar olmuştur.

Rüşdüne erinceye kadar yetimin malına, onun yararına olmadıkça el sürmeyin. Ahde vefa gösterin; çünkü ahid sorumluluk doğurur.

Ölçtüğünüz zaman tastamam ölçün ve doğru terazi ile tartın. Bu hem daha iyidir hem de sonucu daha güzeldir.

Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur.

Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma! Ne yeri yarabilir ne de dağlarla boy ölçüşebilirsin.

Bütün bunların kötülüğü, Rabbinin katında istenmeyen şeyler olmasıdır.

İşte bunlar, rabbinin sana vahyettiği hikmetlerdir. Allah’tan başka tanrı tanıma; sonra kınanmış ve kovulmuş olarak cehenneme atılırsın.

Aşağıdaki hadisleri okuyarak güzel ahlakın önemi açısından değerlendiriniz.

“Allah’ım! Bozgunculuktan, münafıklıktan ve kötü ahlaktan sana sığınırım.” (Ebû Dâvûd, Vitr, 32.)

“...Allah’ım! Beni sana şükreden, seni zikreden, senden çekinen, sana karşı itaatkâr olan, sende hu-zur bulan biri eyle. Rabb’im! Tevbemi kabul et ve kusurlarımı yok et. Duamı kabul et, delilimi sağlam kıl, kalbime hidayet ver, dilimi doğrult, kalbimden bütün kötü huyları çıkar.” (Ebû Dâvûd, Vitr, 25.)

“Her dinin bir ahlakı (karakteri, özü) vardır. İslam’ın ahlakı da hayâdır.” (İbn Mâce, Zühd, 17.)

“Mümin, ne insanları karalayan, ne lanet eden, ne kaba ve kötü sözlü, ne de hayâsız birisidir.” (Tirmizî, Birr, 48.)

“Cimrilik ve kötü ahlak asla bir müminde bulunmaz.” (Tirmizî, Birr, 41.)

OKUYALIM – DEĞERLENDİRELİM

Page 90: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

90

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

Kur’an ve sünnetin hayatınızdaki yeri nedir?

Dinimizde her konuda olduğu gibi ahlak alanında da temel kaynaklarımız kitap ve sünnettir. Son ilahi kitap olan Kur’an-ı Kerim ve onu bizzat yaşayarak insanlara tebliğ eden Peygamber Efendi-mizin sünneti, Müslüman’lar için itikat, ibadet, ahlak, muamelat, hukuk, siyaset gibi hayatın tüm alan-larında ilk başvurulacak kaynaklardır. İslam ahlakı hem teorik açıdan hem de pratik yönüyle Kur’an-ı Kerim ve sünnet temelleri üzerinde yükselir. Çünkü İslam ahlakında ele alınan her bir başlığın mutlaka ya Kur’an-ı Kerim’de ya da Peygamberimizin sünnetinde bir karşılığı vardır. Bu iki temel kaynak birbi-rini bütünleyerek İslam ahlakını oluşturur.

Kur’an-ı Kerim’de ahlaki davranış olarak övülen ve önerilen güzel huylar yanında yerilen ve uzak durulması tavsiye edilen kötü huylardan da bahsedilir. Yüce kitabımızda “Şüphesiz ki sen, yüce bir ahlak üzeresin”10 ifadesiyle övü-len Peygamber Efendimiz adeta “Canlı Kur’an” olarak ahlaki güzelliklerin tamamını hayatında yaşamış ve bizlere bu konuda da örnek olmuştur. Hz. Peygamber (s.a.v.) “Ben güzel ahlakı tamam-lamak üzere gönderildim.”11 hadisinde belirttiği üzere peygamberliğinin temel gayesini de ahla-kın kemale erdirilmesi olarak ifade etmiştir.

Kitap ve sünnetin dinimizin iki temel kaynağı olması konusunda bütün Müslüman’lar ittifak halindedir. Bu konuda pek çok ayet ve hadis vardır. Kur’an-ı Kerim’de “…Eğer bir hususta an-laşmazlığa düşerseniz -Allah’a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız- onu Allah’a ve Resul’e götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırlı hem de netice bakımından daha güzeldir.”12 buyrularak, Müslüman’ların bir konuda hüküm çıkarırken Kur’an’a ve sünnete başvur-maları gerektiği bildirilmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı

“Mâlâyanîyi (kendisini ilgilendirmeyen şeyleri) terk etmesi, kişinin iyi Müslüman oluşundandır.” (Müslim, Îmân, 65.)

“Çirkin söz ve davranışların İslam’da hiç yeri yoktur. Müslüman’lığı en iyi olan insanlar, ahlakı en güzel olanlardır.” (İbn Hanbel, V, 100.)

“Allah’ım! Benim yaratılışımı güzel kıldığın gibi ahlakımı da güzelleştir.” (İbn Hanbel, I, 403.)

“Kim İslam’da güzel bir davranışa öncülük ederse hem (kendi yaptığının) sevabını, hem de kendi-sinden sonra o işi yapanların sevaplarını alır. Üstelik onların sevaplarından da bir şey eksilmez. Kim de İslam’da kötü bir davranışa ön ayak olursa, hem kendi günahını, hem de kendisinden sonra onu yapanların günahını alır. Yine onların günahından da bir şey eksilmez.” (Müslim, Zekât, 69.)

2. İslam Ahlakının Kaynakları

10 Kalem suresi, 4. ayet.11 İmam Malik, Muvatta, Hüsnü’l-Huluk, 1.

12 Nisa suresi, 59. ayet.

İslam ahlakının temel kaynakları Kur’an ve sünnettir.

Page 91: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

91

ANAHATLARIYLA İSLAM AHLAKI

sarıldığınız sürece yolunuzu şaşırmayacaksınız: Allah’ın Kitabı ve Peygamberinin sünneti.”13 hadisinde hayatımızı istikamet üzere yaşayabilmemiz için Kur’an-ı Kerim’e ve sünnete sımsıkı yapışmamız ge-rektiğini bizlere bildirmiştir.

Dinimizin bütün hükümlerinde olduğu gibi ahlaki ilkelerinde de Kur’an ve sünnet belirleyicidir. Kur’an-ı Kerim’de ihlas, takva, doğruluk, adalet, cömertlik, sevgi, ana-babaya iyilik gibi güzel huylar emredilmekte; riya, yalan, gıybet, rüşvet, cimrilik gibi kötü huylar da mü’minlerin uzak durması ge-reken günahlar olarak anlatılmaktadır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de Kur’an-ı Kerim’de anlatılan güzel ve çirkin huyları hadislerinde açıklayarak, nasıl anlaşılması gerektiği konusunda ayetlerdeki emir ve yasakları tefsir etmektedir. Örneğin Kur’an-ı Kerim’de gıybet etmek “Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremi-yetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.”14 ayetiyle yasaklanmıştır. Peygamber Efendimiz de gıybeti “Kardeşini hoşlanmadığı bir şeyle anmandır!” şeklinde tarif etmiştir. Sahabiler-den birinin, “Ya kardeşimde o söylediğim durum varsa ne dersiniz?” sorusuna ise, “Söylediğin şey eğer onda varsa gıybet etmişsindir. Şayet yoksa ona iftira etmiş olursun.”15 cevabını vererek gıybeti açıklamıştır.

Kur’an-ı Kerim’de yüzlerce ayet doğrudan ahlakla ilgilidir. Peygamber Efendimizin hadislerini bir araya getiren külliyatlarda edep, birr, hüsnü’l-huluk gibi başlıklar taşıyan bölümler de ahlak hadis-lerini içermektedir. İslam ahlakıyla ilgili yazılan eserlerin tamamında ahlak konuları öncelikle Kur’an-ı Kerim ayetleriyle ele alınmış, ardından konuyla ilgili hadislere yer verilmiştir. Tüm faziletler ve reziletler ayetlere ve hadislere göre anlatılmıştır.

Bir mü’minin ahlaki bakımdan olgunlaşması ve imanını kemale erdirmesi için Kur’an-ı Kerim’de-ki emir ve yasaklara uyması gerekir. Bunu gerçekleştirebilmenin yolu ise sünnete uymayı bir hayat

“Ey iman edenler! Bir topluluk diğer bir toplulukla alay etmesin. Belki de onlar, kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sora fâsıklık ne kötü bir isimdir! Kim de tevbe etmezse işte bu kimseler zalimlerdir.” (Hucurat suresi, 11. ayet.)

“Mü’minlerin iman bakımından en mükemmeli, ahlak bakımından en güzel olanıdır.” (Ebu Davud, Sünnet, 15.)

“Kıyamet günü mü’minin mizanında güzel ahaktan daha ağır bir şey yoktur. Muhakkak ki Allah söz ve fiileri çirkin kimselere son derece öfkelenir.” (Tirmizî, Birr, 62.)

“İyilik güzel ahlaktır. Kötülük ise içini huzursuz eden ve başkalarının bilmesini istemediğin şeydir.” (Müslim, Birr, 14.)

“Nerede olursan ol, Allah’a karşı sorumluluğunun bilincinde ol! Kötülüğün peşinden iyi bir şey yap ki onu yok etsin. İnsanlara da güzel ahlaka uygun biçimde davran!” (Tirmizî, Birr, 55.)

Yukarıdaki ayet ve hadisleri, İslam’ın ahlaka verdiği önem açısından değerlendiriniz.

DEĞERLENDİRELİM

13 İmam Malik, Muvatta, Kader, 3.14 Hucurat suresi, 12. ayet.

15 Müslim, Birr, 70.

Page 92: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

92

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

prensibi olarak benimsemekten geçer. Peygamber Efendimizin sünnetine uymak ve onun yolunu ta-kip etmek, ahlaki erdemlere ulaşmak isteyen Müslüman’lar için en istikametli ve en kolay yoldur. Çünkü Kur’an-ı Kerim’de “De ki: ‘Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.’”16 buy-rularak Allah’ın (c.c.) sevgisini kazanabilme yolunun peygambere uymaktan geçtiği belirtilmiştir. Bizler sünnete uymakla ve Hz. Peygamber’in (s.a.v.) hayatını öğrenmekle yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’i daha iyi anlar ve yaşarız. Çünkü Peygamberimiz (s.a.v.) hem Kur’an-ı Kerim’i en güzel şekilde yaşamış hem de en güzel şekilde açıklamıştır.

Terbiyeli bir kişide bulunması gereken özellikler sizce nelerdir?

“Korumak, ıslah etmek, gözetmek, yükseltmek” anlamındaki r-b-v (rabv) kökünden türeyen terbiye, “çocuğu veya ekini besleyip büyütmek, geliştirmek” demektir. Değişme ve gelişme aslen tüm canlılarda görülebilen bir özelliktir. Ancak insan, zihinsel, bedensel ve ahlaki açıdan gelişmesi ve yetişmesi ile diğer tüm canlılardan ayrılır. Terbiyede insanın bu gelişimi, kendine has ilkeler, metotlar ve hedefler çerçevesinde ele alınır.17

Öğretim, insana çevresindeki nesneler ve olaylar hakkında doğru bilgiler kazandırmayı hedefler. Hiç şüphesiz ki bu, insanın gelecekte dengeli ve tutarlı bir kişiliğe sahip olması ve topluma faydalı bir fert olması açısından gereklidir. Ancak öğre-tim, terbiye ile yönlendirilmez ve sınırları belirlen-mezse doğru sonuçlar vermesi mümkün olmaz. Ancak öğretim faaliyetlerinin doğru sonuçlar ver-mesi için, terbiye ile yönlendirilmesi ve sınırlarının belirlenmesi gerekir. Öğretim ile birlikte ahlakını ve karakterini de Rabbinin istediği biçimde şe-killendiren insan, hem çevresine faydalı hem de Rabbinin rızasına uygun davranışlar sergileyen bir Müslüman haline gelir.

3.Ahlak ile Terbiye İlişkisi

Terbiye;

• “Bir şeyi en mükemmel derecesine ulaşın-caya kadar adım adım inşa etmek.” (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “rbv” md.)

• “Bir şeyi derece derece geliştirerek kema-line ulaştırmak.” (Beyzâvî, Envâru’t-Tenzîl, I, 7.)

BİLGİ KUTUSU

Rab kelimesi sözlükte bir şeyi yetkinlik noktasına varıncaya kadar kademe kade-me inşa edip geliştirmek” manasına gelir.

Yüce Allah’ın (c.c.) 99 güzel isminden biri olarak da “Terbiye eden, gözetip ko-ruyan, nimet veren, ıslah edip geliştiren gibi anlamlara gelir.

NOT EDELİM

16 Âl-i İmrân suresi, 31. ayet. 17 bk. Ziya Kazıcı, Halis Ayhan, “Talim ve Terbiye” md. Türkiye İslam Ansiklopedisi, C 39, s. 515.

Page 93: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

93

ANAHATLARIYLA İSLAM AHLAKI

Din güzel ahlaktır. Dolayısıyla eğitim ve ahlak arasında ya-kın bir ilişki vardır. Eğitim ve öğretim, tüm Müslüman’lar için hayat boyu devam eden bir süreçtir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) “Kadın ve erkek her Müslüman’a ilim öğrenmek farzdır.”18 buyurarak bu hususa vurgu yapmıştır. Dolayısıyla her Müslüman hayatı boyunca gerek bilgisini gerekse ahlakını geliştirmelidir.

Eğitimin amaçlarından biri de ahlaklı bireyler yetiştirmektir. Bu açıdan bakıldığında insanları eğitmek ve terbiye etmek Kur’an-ı Kerim’in de temel amaçlarından biridir. Yüce kitabımızın açıklayıcısı ve insanlara en güzel örnek olan Hz. Muhammed (s.a.v.), terbiye konusunda da bize en güzel örnektir. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Beni Rabb’im terbiye etti ve ne güzel terbiye etti.”19 sözüyle terbiyenin asıl kaynağının Yüce Allah (c.c.) olduğunu vurgulamıştır.

Sevgili Peygamberimiz “Ben ancak bir öğretmen olarak gönderildim.”20 buyurmuştur. Aynı za-manda güzel ahlakın tamamlayıcısı olan Allah (c.c.) Resulü21, bu ifadeleriyle bize terbiye ile ahlak arasın-da kopmaz bir bağ olduğunu da hatırlatmaktadır. Gerçekten de terbiye ile ahlak, birbirini tamamlayan iki kavramdır. Güzel ahlaklı biri için “terbiyeli”, terbiyeli biri için de “ahlakı güzel” denmesinin sebebi budur.

Müslüman bir toplumda bir öğrencinin değeri, onun sadece matematik, Türkçe gibi derslerdeki notlarıyla ölçülmez. Ahlaki davranışları, arkadaşlarıyla ilişkileri, büyüklere karşı saygısı, Allah’a (c.c.) olan bağlılığı gibi özellikleri de en az diğerleri kadar önemlidir. Ders notları onu iyi bir meslek sahibi, terbiyesi ise iyi bir insan yapar.

Eğitim ve öğretim bir toplumun gelişmesinde, kalkınmasında ve refahında çok önemli unsur-lardır. İyi bir eğitim ve öğretim sayesinde her meslekten işinin ehli insanlar yetişebilir. Ancak ahlaki terbiye ile şekillendirilmediği zaman bu eğitim öğretim faaliyetleri istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Çünkü ahlaki değerlerden yoksun yetişen meslek erbabı, iş ahlakıyla örtüşmeyen davranışlar sergile-yebilir. Onları bu tür davranışlardan alıkoyacak olan şey aldıkları terbiye ve bu terbiyenin kazandırdığı güzel ahlak olacaktır. Demek ki terbiye, eğitim ve öğretimi taçlandıran bir değerdir. O olmadan ferdin ve toplumun mutluluğa ve huzura kavuşması mümkün değildir.

Aile, çocuğun ilk ve temel eğitimini aldığı yerdir. Eğitim ve terbiye ailede başlar, okulda devam eder. Ailenin bu sorumluluğunu, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) birçok kez vurgulamıştır. Bir hadisinde “Hiçbir baba, evlâdına güzel terbiyeden daha üstün bir hediye vermemiştir.”22 buyurarak terbiyenin değerini bizlere öğretmiştir.

Terbiye, ancak merhametle verilebilir. Çünkü bir insanı terbiye etmek, onu güzel ahlakla ahlak-landırmak ancak sevgiyle, merhametle ve sabırla mümkün olabilir. Bunu da en güzel şekilde anneler ve babalar başarabilir. Bunu başarabilen anne babaların ne kadar büyük bir iş başardıkları ve hakları-nın ne kadar büyük olacağı Kur’an-ı Kerim’de bir dua ile şöyle ifade edilmektedir: “…Rabb’im! Tıpkı beni küçükken koruyup terbiye ettikleri gibi sen de onlara merhamet et.”23

18 İbn Mâce, Mukaddime, 17.19 Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, 1/14.20 İbn Mâce, Sünnet, 17.

21 bk. İmam Malik, Muvatta, Hüsnü’l-halk, 8; Ahmet b. Hanbel, Müsned, 2/381.22 Tirmîzî, Birr, 33.23 İsrâ suresi, 24. ayet.

Kur’an bizi terbiye eder.

Page 94: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

94

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

Sizce insanın yaratılış amacı nedir?

Vazife; bir kimsenin yapmakla yükümlü olduğu iş, ödev ve görevlerdir. Akıl ve irade sa-hibi olması nedeniyle insanın yapmakla sorumlu olduğu dinî, ahlaki, hukuki ve toplumsal pek çok vazifesi vardır. Yüce dinimiz İslam, bu vazifeleri belirli ilkeler çerçevesinde düzenleyerek yapma-ları gereken ödev ve görevleri insanlara bildirmiş-tir. Dinimizdeki emirler, yasaklar, farzlar, vacipler, helaller ve haramlar insanların vazifelerinin ne-ler olduğunu açıklayan hükümlerdir. Bu sayede Müslüman’lar inanç, ibadet ve ahlak bütünlüğü bakımından vazifelerinin neler olduğunu bilir ve buna uygun bir hayat sürer. Vazifelerin yerine geti-rilmesi Allah’ın (c.c.) sevgi ve rızasını kazandırarak mutluluk ve huzura vesile olur. Vazifelerin yerine getirilmemesi ise Allah’tan (c.c.) uzaklaştırır ve bunun sonucu olarak da mutsuzluğa, dünyevi ve uh-revi cezalara neden olur.

Sorumluluklarımızı yerine getirmemiz; üzerimizde hakkı olanların haklarını ödememiz olarak da kabul edilir. Bu açıdan bakıldığında; başta Yüce Yaratıcımız Allah’a (c.c.) olmak üzere; Peygamberi-mize (s.a.v.), Kutsal Kitabımız Kur’an-ı Kerim’e, kendimize ve diğer insanlara karşı yerine getirmemiz gereken vazifelerimiz vardır.

Her şeyimizi borçlu olduğumuz ve üzerimizdeki bütün hakların sahibi olan Rabb’imiz Allah’a (c.c.) karşı vazifelerimizi şu şekilde sıralayabiliriz:

Allah’ın (c.c.) varlığına ve birliğine iman etmek; hiçbir şeyi O’na ortak koşmamak:

Yüce Allah (c.c.), dünyayı ve içindeki her şeyi insan için yaratmıştır.24 İnsanı ise kendisini bilip tanısın diye var etmiştir. Her insanın yaratılış amacı ve buna bağlı olarak da ilk vazifesi; Yaratıcısı ve Rabbi olan Allah’ı (c.c.) bilip tanımak ve O’na yaraşır güzellikte bir kul olmaktır.25 İnsanı yaratan Yüce Allah (c.c.) onu yalnız ve çaresiz bırakmamış; peygamberler ve kutsal kitaplar göndererek, yaratılış

Yüce dinimiz İslam’da haklar genel olarak; Allah’ın (c.c.) hakları (hukukullah) ve kulların hakları (hukuk-u ibâd) olarak sınıflandırılmış-tır. Her iki hak türüne de riayet etmek ve hak sahiplerine haklarını vermek Müslüman’ların temel vazifesidir.

NOT EDELİM

4. Allah’a Karşı Vazifelerimiz

Muâz (r.a.) anlatıyor:

“... Resûlullah, “Ey Muâz! Allah’ın kulları üzerindeki hakkını ve kulların Allah üzerindeki hakkını bilir misin?” diye sordu. Ben, “Allah ve Resûlü daha iyi bilir.” dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu: “Allah’ın kulları üzerindeki hakkı, Allah’a kulluk/ibadet etmeleri ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmamalarıdır. Kulların Allah üzerindeki hakkı ise kendisine ortak koşmayan kimselere azap etmemesidir…” (Buhârî, Cihâd, 46.)

Yukarıdaki hadise göre, Yüce Allah’ın (c.c.) üzerimizdeki haklarının neler olduğunu düşünü-nüz?

DÜŞÜNELİM

24 bk. Bakara suresi, 29. ayet. 25 bk. Zâriyât suresi, 56. ayet.

Page 95: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

95

ANAHATLARIYLA İSLAM AHLAKI

amacını gerçekleştirebilmesi için ona doğru yolu göstermiştir. Son Peygamber Hz. Muhammed’in (s.a.v.) gönderilişiyle birlikte Allah’ın (c.c.) dini İs-lam, kıyamete kadar gelecek insanların her tür-lü ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde düzenlenmiş, iman esasları, ibadetler, ahlaki ilkeler, iyiliğin ve hayrın yolları mükemmel bir şekilde açıklanmıştır. Kur’an-ı Kerim’e göre gerçek iyilik; Allah’a (c.c.) iman etmek, ibadetleri yerine getirmek, bu bilinç-le güzel bir ahlaka sahip olmak ve güzel davranış-lar sergilemektir.26

Kainatı yoktan var eden Yüce Allah’ın (c.c.), varlığı için hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Kâinattaki her şey O’nun yaratmasıyla var olmuştur. O’nun dışındaki her şey var olabilmek ve varlığını sür-dürebilmek için her an Allah’a (c.c.) muhtaçtır.27 Rabb’imiz Allah (c.c.) birdir; eşi, benzeri, ortağı yoktur. “Tek Allah (c.c.) inancı” demek olan “tevhit inancı” dinimizin temelidir. Tevhidin zıddı olan olan şirk ise; Allah’tan (c.c.) başka varlıklara ilahi özel-likler atfetmek, onları rab ve ilah kabul etmek demektir. Allah’a (c.c.) şirk koşmak, dinimizde en büyük günah olarak nitelenir. Kendisini bize tanıttığı şekliyle O’nun varlığına iman etmek asli vazifemizdir.

“Allah, O’ndan başka ilah yoktur; O, Hayy’dır, Kayyûm’dur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuk-lama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O’nundur. İzni olmadan O’nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O’na hiçbir şey gizli kalmaz.) O’nun bildirdiklerinin dı-şında insanlar O’nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O’nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.” (Bakara suresi, 255. ayet.)

Yukarıda meali verilen Ayetel-Kürsi’yi okuyunuz ve Yüce Allah’ın (c.c.) ayette geçen isim ve sıfatlarını listeleyiniz.

LİSTELEYELİM

Lafzatullah (Hattat: Arif VURAL)

26 bk. Bakara suresi, 177. ayet 27 bk. İhlas suresi, 2. ayet.

Page 96: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

96

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

Allah’ı (c.c.) bilip, tanımak:Allah’ı (c.c.) tanımak; marifet kavramıyla ifade edilir. Yüce Rabb’imizi isim ve sıfatlarıyla tanı-

maya çalışmak Müslüman’ın asli vazifelerindendir. Allah’ın (c.c.) marifetine ermenin ilk adımı O’na sağlam ve doğru bir şekilde iman etmektir. Mümin, iman nuru sayesinde Yüce Allah’ın (c.c.) ilahi mev-cudiyetini ve yakınlığını hisseder. O’na olan marifeti arttıkça kul olmanın zevkini tadar, ibadetlerinde ve davranışlarında samimi ve ihlaslı olur. Allah’ı (c.c.) tanımak en büyük mutluluk ve sevinçtir.

Sadece Allah’a (c.c.) kulluk etmek:Dinimizde ubudiyet kavramıyla ifade edilen kulluk; Allah’a (c.c.) boyun eğmek, O’na gönül-

den bağlanmak ve sadece O’na kulluk etmek demektir. Allah’a (c.c.) samimi olarak kulluk edenler bunu ahlaki davranışları ve salih amelleriyle ortaya koyarlar. Kulluğun gereği olarak yerine getirilen vazifeler ibadet kavramıyla açıklanır. Bir Müslüman’ın yerine getirmesi gereken namaz, oruç, zekât, hac gibi “farz” ibadetler olduğu gibi; “nafile” adı verilen ve farzlar dışında yapılan ibadetler de vardır. İbadetler sayesinde kul, Rabbi olan Allah’a (c.c.) yakınlaşır. Manevi olarak kendini geliştirir. Gerçek mutluluğa ve huzura erer. Kur’an-ı Kerim’de Yüce Rabb’imiz, “Ey huzura kavuşmuş nefs! Sen O’ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön. (Seçkin) kullarım arasına katıl ve cennetime gir!”28 buyurmakta; has kullarını rızası ve cenneti ile müjdelemektedir.

Yandaki tabloda verilen veciz sözün an-lamı üzerine düşünerek, kendimizi bilmek ile Rabb’imizi bilmek arasında nasıl bir bağ-lantı olabileceğini yorumlayınız.

YORUMLAYALIM

“Men arefe nefsehû fekad arefe rabbehû” “Nefsini bilen Rabbini bilir.”

“Yüce Allah şöyle buyurur: ‘Kim benim bir veli kuluma (dostuma) düşmanlık ederse, ben de ona harp ilân ederim. Kulum, kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevimli bir şeyle bana yaklaşamaz. Kulum nafile ibadetlerle de bana yaklaşmaya devam eder, ta ki ben onu severim. (Sevince de) artık onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum. Benden isterse muhakkak ona (iste-diğini) veririm. Bana sığınırsa muhakkak onu korur ve kollarım...’ ” (Buhârî, Rikâk, 38.)

Yukarıdaki kudsî hadise göre, Yüce Allah (c.c.) ile O’na gerçekten kul olanlar arasında nasıl bir ilişki vardır? Yorumlayınız.

YORUMLAYALIM

28 Fecr suresi, 27-30. ayetler.

Page 97: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

97

ANAHATLARIYLA İSLAM AHLAKI

Allah’a (c.c.) gerçek anlamda kul olan insan için asıl amaç sadece O’nun rıza ve sevgisini ka-zanmaktır. Böyle bir insanın her hareketi, her davranışı ibadete dönüşür. “Bunlar, iman edenler ve gönülleri Allah’ın zikriyle sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.”29 ayetinde belirtildiği gibi her an Allah’ın (c.c.) zikriyle meşgul olur ve kalbini gaflete düşmekten korur.

Kulluğun bir alameti de Yüce Allah’a (c.c.) duyulan muhabbettir. Muhabbet, bir şeyi can-ı gö-nülden sevmek ve sevilen şeye bağlanmak demektir. Kur’an-ı Kerimde, “…Müminlerin Allah’ı sev-mesi ise hepsinden kuvvetlidir…”30 buyrularak bu sevgiye işaret edilir. Seven sevdiğinin hasretiyle her an onu razı etmenin gayreti içinde olur. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) “Kim Allah’a kavuşmayı arzu ederse, Allah da o kimseye kavuşmayı arzu eder. Kim de Allah’a kavuşmaktan hoşlanmazsa, Al-lah da o kimseye kavuşmaktan hoşlanmaz.”31 buyurarak Yüce Allah’a (c.c.) olan muhabbetin kulluk açısından önemini açıklamıştır.

Yüce Allah’ı (c.c.) ta’zim etmek de kulluk vazifelerimizdendir. Ta’zim; Allah’ın (c.c.) yücelik ve azametini kabul ve tasdik ederek O’nun karşısında saygılı ve edepli olmaktır. Allah’a (c.c.) olan ta’zim duygusu, O’nun dinine ve mukaddes değerlere de yansır. Ta’zim duygusuyla hareket eden Müslü-man’lar, İslam dininin şiarları (alametleri) kabul edilen ibadetlere, Kur’an-ı Kerim’e, camilere, ezana karşı son derece hürmetli davranırlar. Vatan, millet ve bayrak gibi değerlere karşı saygımız da Rabb’i-mize ve dinimize olan ta’zim duygusuyla ilgilidir.

Yüce Allah’ın (c.c.) isimlerinden biri olan “El-Vedûd” ismi, “en çok seven, en çok sevilen ve sevginin kaynağı” gibi anlamlara gelir. Dün-ya ve ahiretteki bütün güzel ve temiz sevgilerin kaynağı Allah’tır (c.c.). Sevgiyi yaratan ve bu güzel duyguyu bizlere tattıran Yüce Rabb’imizdir.

“El- Vedud” yazılı bir hat ve tezhip çalışması.

BİLİYOR MUSUNUZ?

Aziz milletimizin İslam ile müşerref olduktan sonraki yegâne amacı “İ’lây-ı Kelimetullah” yani “Allah (c.c.) isminin yüceltilmesi” olmuştur. Atalarımız bu gayeyle fetihler yapmışlar ve İslam dininin yayılmasına gayret etmişlerdir. Dinî ve millî değerlerin yüceltilmesi üzerine bir medeniyet kurmuşlar ve bunu Allah’a (c.c.) karşı bir vazife olarak görmüşlerdir.

BİLİYOR MUSUNUZ?

29 Ra’d suresi, 28. ayet.30 Bakara suresi, 165. ayet.

31 Buhârî, Rikâk, 41; Müslim, Zikir, 14.

Page 98: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

98

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

Allah’a (c.c.) teslim olmak; emirlerini yerine getirip, yasaklarından kaçınmak:

İslam kelimesi, teslimiyet, barış ve kurtuluş gibi anlamlar içerir. İslam, Allah’a (c.c.) teslim olmak, bu dünyada barış ve huzur içinde yaşamak ve ahirette de kurtuluşa ermektir.

Teslimiyet, Yüce Allah’a (c.c.) gönülden bağlanmak demektir. Bir Müslüman her şeyiyle Allah’a (c.c.) bağlanır. O’nun verdiği görevleri yapmaya, yasakladığı şeylerden uzak durmaya çalışır. Allah’a (c.c.) teslim olan insan, O’nun koruması altına girer ve güven içinde yaşar. Allah’a (c.c.) tam teslimiyet; sağlam bir iman, Allah’ı (c.c.) tanımak ve O’na derin bir muhabbet beslemekle mümkündür.

Allah’a (c.c.) olan teslimiyet ve kul olma bilinci, kişinin takva ile hareket etmesini sağlar. Sakın-ma, korunma gibi anlamlara gelen takva; Allah’a (c.c.) karşı sorumluluklarımızın bilinciyle hareket etmek demektir. Takvanın başı küfre ve şirke düşmekten sakınmaktır. Daha sonra günah işlemekten ve dinen şüpheli şeylerden uzak durmak gelir. Takvanın ileri derecesi ise, Allah’tan (c.c.) uzaklaşma-mıza neden olan her türlü duygu, düşünce ve davranışı terk etmek, kendimizi bunlardan korumaktır. Kulluğumuzun Allah (c.c.) katındaki değeri takvamız ölçüsündedir. Kur’an-ı Kerim’de Yüce Rabb’imiz, “...Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır…”32 buyu-rarak takvanın önemini hatırlatır.

Bir Müslüman İslam dininin ona kazandırdığı kulluk ve takva bilinci sayesinde Allah’ın (c.c.) emirlerini yerine getirmede titiz ve özenli davranır. Yasaklarından da kaçınır. Sahih bir imanla O’na tam teslim olur, O’nun muhabbetini ve marifetini kazanmaya gayret eder. Dünya hayatının bir imti-han olduğunu asla unutmaz. Diğer canlıların ve insanların haklarına riayet eder, kimseye zulmetmez. Havf ve reca dengesi içinde kulluk vazifelerini yerine getirir. Havf; Allah’tan (c.c.) korkmak demektir. Müslüman’ın Allah’tan (c.c.) korkması, O’na duyduğu ta’zim ve muhabbet nedeniyledir. Allah’tan (c.c.) korkan bir kul, yaptığı her şeyin hesabını vereceği bilinciyle hareket eder ve Allah’ın (c.c.) rızasını kaybetmekten ve O’nun azabına uğramaktan korkar. Reca ise, ümitli olmak demektir. Bir Müslüman, “De ki: “Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin. Doğrusu Allah günahların hepsini bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, merhamet-lidir.”33 ayeti gereğince Allah’ın (c.c.) merhametinden, affından ve bağışlayıcılığından asla ümidini kesmez. Hata ve günahları olsa bile hemen tevbe eder. Tevbe; işlenen günahlardan pişman olup, Allah’tan (c.c.) af dilemek ve bir daha o günahı işlememeye gayret etmektir. Yüce Rabb’imiz, “…Şüphesiz Allah çok tevbe edenleri sever, çok temizlenenleri sever.”34 buyurarak tevbe edip, günahlarından temizlenenleri sevdiğini bildirmiştir. Peygamber Efendimiz de bir hadisinde, “Biriniz kaybettiği hayvanını bulduğu zaman ne kadar seviniyorsa, muhakkak Allah da sizden birinin tevbe-

“Ey iman edenler, rükû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin ve hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz.” (Hac suresi, 77. ayet.)

32 Hucurât suresi, 13. ayet.33 Zümer suresi 53. ayet.

34 Bakara suresi, 222. ayet.

Page 99: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

99

ANAHATLARIYLA İSLAM AHLAKI

sine bundan daha çok sevinir.”35 buyurarak, tevbe edip Allah’a (c.c.) dönmenin önemini açıklamıştır. Sonuç olarak kulluğumuzu, korku ve ümit arası bir dengede, tevbe ederek, Allah’ın (c.c.) azabından yine O’nun merhametine sığınarak yaşarız.

Allah’ın (c.c.) Peygamber Efendimizi (s.a.v.) bizlere en güzel örnek olarak sunması sizce ne anlama gelmektedir?

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), âlemlere rahmet olarak gönderilmiş son peygam-berdir. Peygamberlik silsilesi onunla son bulmuş, bütün peygamberlerin ortak mesajı olan İslam dini, ona gönderilen Kur’an-ı Kerim’le kemale erdirilmiştir. Bu şekilde insanlara olan nimetini tamamlayan Yüce Rabb’imiz, hem dünyada mutluluğa hem de ahirette kurtuluşa ulaşmamız için Kur’an-ı Kerim’i bir hidayet rehberi ve Hz. Muhammed’i de uyulması gereken en güzel örnek olarak bizlere bildirmiş-tir.36 Bir Müslüman’ın Allah’a (c.c.) karşı vazifeleri olduğu gibi O’nun emir ve yasaklarını bizlere tebliğ eden Peygamber Efendimize karşı da vazifeleri vardır. Bu vazifelerden bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

Peygamberimize iman ederek Al-lah’tan (c.c.) getirdiklerini gönülden tasdik etmek:

Bir kişinin Müslüman olabilmesi için her şeyden önce Allah’a (c.c.) ve Hz. Muhammed’in Allah’ın (c.c.) kulu ve resulü olduğuna iman etme-si gerekir. Çünkü iman, dinle ilgili konularda her şeyin başında gelir. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de “Peygamber, Rabbinden kendisine indiri-lene iman etti, mü’minler de (iman ettiler). Her biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dedi-ler: “Onun peygamberlerinden hiçbirini (di-ğerinden) ayırt etmeyiz.” Şöyle de dediler: “İşittik ve itaat ettik. Ey Rabb’imiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır.”37 buyurulmaktadır. Bizler bu ayette belirtildiği üzere iman edilmesi gereken şeylere samimi bir şekilde iman ederiz ve yine ayetteki ifadeyle “işittik ve itaat ettik” diyerek iman esaslarını gönülden tasdik ederiz.

Müslüman’lar olarak Peygamberlik öncesinde bile içinde yaşadığı toplum tarafından Muham-medü’l-Emin olarak bilinen Peygamber Efendimizi, Allah’ın (c.c.) son elçisi olarak kabul ederiz. Onun sadık ve güvenilir bir resul olduğunu tasdik eder, Allah’tan (c.c.) getirdiği vahye iman ederiz. Bu yö-nüyle Peygamberimize karşı vazifelerimizin ilkinin Hz. Muhammed’i (s.a.v.) Allah’ın (c.c.) peygamberi olarak tanımak ve haber verdiği konuların tamamını tasdik ederek yaşamak olduğunu biliriz.

5. Peygamberimize Karşı Vazifelerimiz

Peygamber Efendimizin doğup büyüdüğü Mekke’den geçmişte kalan bir görünüm.

35 Müslim, Tevbe, 2.36 bk. Enbiya suresi, 107. ayet; Ahzab suresi, 21, 40. ayet-ler; Maide suresi, 3. ayet; Bakara suresi, 2. ayet.

37 Bakara suresi, 285. ayet.

Page 100: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

100

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

Peygamberimizin tebliğ ettiği hükümlere samimiyetle teslim olmak:

Hz. Muhammed’i (s.a.v.) son peygamber olarak bilip iman etmek yanında onun dindeki yerini ve önemini kavramak da temel vazifelerimizdendir. Çünkü Peygamber Efendimizin din olarak tebliğ ettiği hususlara itaat etmek ve tam bir teslimiyetle uymak gerekir. Bu konuda “Hayır! Rabbine an-dolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hük-me, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar.”38 ayeti Peygamber Efendimizin dindeki yerini ve onun verdiği hükümlere tam bir teslimi-yetle bağlanmamız gerektiğini bildirmektedir.

Teslimiyet; içtenlikle ve gönülden boyun eğerek kabul etmek, itirazsız bir şekilde itaat etmektir. Peygambere teslimiyet ise, onun getirdiği dini hükümlerin hak ve gerçek olduğuna samimi bir şekil-de inanmak, onu haber verdiği hususların tamamında tasdik ederek, bildirdiklerine itaat etmektir. Kur’an-ı Kerim’de “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygamber’e ve sizden olan ulu’l-em-re (idarecilere) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz -Allah’a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız- onu Allah’a ve Resûl’e götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir.”39 ayetinde olduğu gibi pek çok ayet-te Peygambere itaat emredilmekte, herhangi bir anlaşmazlık durumunun çözümünde Müslüman’lar Kur’an’a ve sünnete yönlendirilmektedir.

Peygambere itaat etmek Müslüman’lar için temel sorumluluklardandır. Çünkü itaat imanla ala-kalıdır ve Resule itaat, imanın gereğidir. Bu konuda “… İnanıyorsanız Allah’tan sakının, aranızda-ki münasebetleri düzeltin, Allah’a ve Peygamberine itaat edin.”40 ayetiyle “Aralarında hüküm vermek için Allah’a ve Resulüne davet edildiklerinde, mü’minlerin söyleyeceği söz ancak, “işittik ve iman ettik” demeleridir. İşte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.”41 ayetinde peygambere itaat emredilmektedir. “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygamber’e itaat edin. Amellerinizi boşa çıkarmayın.”42 ayetinde ise Allah’a (c.c.) ve Peygambere itaat etmeyenlerin amellerinin boşa gideceği uyarısı yapılmaktadır.

Peygamberimize hürmet etmek ve onu herkesten çok sevmek:

Peygamber Efendimize karşı vazifelerimizden biri de ona hürmet etmek ve muhabbet besle-mektir. Peygambere hürmetsizlik etmek ve onu incitici davranışlarda bulunmak Kur’an-ı Kerim’de ağır ifadelerle eleştirilmiştir.43 Ona hürmet etmek ve sevmek ise hem övülmüş hem de bir sorumluluk olarak dile getirilmiştir. Yüce Rabb’imiz Kur’an-ı Kerim’de mü’minlere seslenerek “Ey iman edenler! Sesle-rinizi, Peygamber’in sesinin üstüne yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygamber’e yüksek sesle bağırmayın, yoksa siz farkına varmadan işledikleriniz boşa gider.”44 buyurmuş ve peygambere hitap ederken bile özen gösterilmesi gerektiğini bildirmiştir. Bir başka ayette ise “Mü-minlerin, Peygamberi kendi nefislerinden çok sevmeleri gerekir…”45 buyurarak peygamber sevgisinin Müslüman’lar için kendi canlarından bile ileri bir düzeyde olması gerektiğini bildirmiştir. Peygamber Efendimiz de “Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin olsun ki, sizden biriniz, ben kendi-sine anasından, babasından, evladından ve bütün insanlardan daha sevimli olmadıkça gerçek anlamda iman etmiş olamaz.”46 buyurarak sevgi konusunun imanla alakalı oluşuna ve önemine dikkat çekmiştir.

38 Nisa suresi, 65. ayet.39 Nisa suresi, 59. ayet.40 Enfal suresi, 1. ayet.41 Nur suresi, 51. ayet.42 Muhammed suresi, 33. ayet.

43 Ahzab suresi, 57. ayet; Tevbe suresi, 61. ayet.44 Hucurat suresi, 2. ayet.45 Ahzab suresi, 6. ayet.46 Buhârî, İman 8.

Page 101: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

101

ANAHATLARIYLA İSLAM AHLAKI

Kur’an-ı Kerim’de “Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, mü’minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir.”47 ayetinde belirtildiği gibi Peygamber Efendimiz ümmetini çok sever ve mü’minlerin başına herhangi bir sıkıntı gelmesine çok üzülürdü. Bizler de Peygamberimizi çok sevmeli, teslimiyetle ve muhabbetle onun yoluna girmeli ve onun ahlakıyla ahlaklanmaya özen göstermeliyiz.

Peygamberimizin sünnetine uymak ve her konuda onu örnek almak:

Sünnet, izlenen yol, örnek alınan uygulama ve gidişat demektir. Sünnet kısaca Peygamber Efen-dimizin hayat tarzıdır. Peygamberimizin sünneti dinimizde Kur’an-ı Kerim’le birlikte temel kaynağı-mızdır. Sünnete uymak ve Peygamberimizin örnekliğine göre dini yaşamak Müslüman’lar için zorunlu bir tercihtir. Çünkü Rabb’imiz Kur’an-ı Kerim’de “Andolsun, Allah’ın Resûlünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek var-dır.”48 ayetiyle Peygamber Efendimizi bizlere en güzel örnek olarak takdim etmektedir.

Allah’ın (c.c.) sevgisine ulaşabilmek ve O’nun razı olduğu şekilde yaşayabilmek için Peygamber Efendimizin sünnetine uymamız gerekir. Çünkü Allah (c.c.), en güzel örnek olarak gösterdiği Peygam-berimizi aynı zamanda sünnetine ittiba edilmesi gereken bir önder olarak takdim etmektedir. Kur’an-ı Kerim’de “De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahları-nızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”49 ayeti, Allah’ın (c.c.) sevgisine ulaşma yolunun peygamberin sünnetine uymaktan geçtiği haber verilmektedir. İstikamet ve hidayet üzere doğru yolda yürümek Hz. Muhammed’e (s.a.v.) tabi olmaya bağlıdır. Çünkü doğru yola rehberlik eden odur. Peygamberimizi örnek almadan dinin doğru bir şekilde anlaşılması ve yaşanması mümkün değildir. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de tüm insanlar Peygamber Efendimize iman etmeye ve ona tabi olmaya çağrılmaktadır: “(Ey Muhammed!) De ki: “Ey insanlar! Şüphesiz ben, yer ve göklerin hükümranlığı kendisine ait olan Allah’ı hepinize gönderdiği peygamberiyim. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O, diriltir ve öldürür. O hâlde, Allah’a ve O’nun sözlerine inanan Resulüne, o ümmî peygambere iman edin ve ona uyun ki doğru yolu bulasınız.”50

Peygamberimizin adını saygıyla anmak ve ona salavat getirmek:

Peygamber Efendimize sevgimizin bir göstergesi de ona salat ve selam getirmektir. Salat; dua, rahmet ve mağfiret anlamına gelir. Selam ise esenlik ve ba-rış anlamındadır. Bu iki kelimeden oluşan salat ü selam, dili-mizde salavat getirme tabiriyle ifade edilir. En yaygın olarak bilinen salavat, sallallahu aleyhi ve sellem şeklindedir. Pey-gamber Efendimize salavat getirmek, ona olan bağlılığımızı teyit etmek, ona karşı sevgimizi ve hürmetimizi ifade etmek demektir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Allah ve me-lekleri, Peygamber’e çok salavat getirirler. Ey mümin-ler! Siz de ona salavat getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin.”51 Müslüman’lar olarak namazdaki oturuşlarda salli barik dualarını okuyarak ve Peygamberimizin (s.a.v.) adı anıldığında salavat getirerek bizler de her fırsatta ona olan bağlılığımızı, sevgimizi ve hürmetimizi dile getiririz.

47 Tevbe suresi, 128. ayet.48 Ahzab suresi, 21. ayet.49 Âl-i İmran suresi, 31. ayet.

50 A’raf suresi, 158. ayet.51 Ahzab suresi, 56. ayet.

Peygamber Efendimizin Medine’de bulunan kabri ve mescidi.

Page 102: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

102

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

Peygamber Efendimiz kıyamet günü insanların kendisine en yakın olanın en çok salavat getiren olduğunu52, kendisine selam verenin selamını alacağını haber vermiştir. Bir hadisinde “Bir kimse bana selam gönderdiği zaman, onun selamını almam için Allah (c.c.) ruhumu iade eder.”53 buyuran Pey-gamber Efendimiz bir başka hadisinde de “…Bana salat ü selam getiriniz. Zira nerede olursanız olun, sizin salat ü selamınız bana ulaşır.”54 demiştir. Kendisine salat ü selam getirmeyi bizlere tavsiye eden Peygamber Efendimiz, “Bana salât ve selâm getirin. Çünkü bu sizin için bir arınmadır.”55 buyururken, salat ü selam getirmeyenleri cimri olmakla nitelemiştir. “Cimri, yanında anıldığım hâlde bana salavât getirmeyen kimsedir.”56

Peygamberimize karşı vazifelerimiz konusunda bilmeliyiz ki bizler öncelikle peygambere iman

edip, itaat etmeli, getirdiği dini teslimiyetle benimsemeli, onu sevip hürmet etmeliyiz. Onun sünnetine uymayı bir hayat tarzı olarak kabul etmeli, onun yolunda yürüme çabası içinde olmalıyız. Çünkü Al-lah’ın (c.c.) sevdiği kişiler, Hz. Peygambere (s.a.v.) uymaya çalışan, edebiyle edeplenen, onun ahlakını ve davranışlarını kendine hayat ölçüsü olarak kabul eden kimselerdir.

Kur’an-ı Kerim’e saygınızı nasıl gösterirsiniz?

Kur’an-ı Kerim, Peygamberimiz Hz. Muhammed’e (s.a.v.) yaklaşık olarak 23 yıllık bir süreçte indirilmiş son ilahi kitaptır. Kur’an-ı Kerim’in son ilahi kitap oluşu, onun hükümlerinin kıyamete ka-dar yaşayacak olan bütün insanlar için geçerli olduğunu ifade eder. Öyleyse kim Allah’ın (c.c.) emir ve yasaklarını öğrenmek ve bunlara göre bir hayat yaşamak istiyorsa; Kur’an-ı Kerim’e başvurmalıdır. Kur’an-ı Yüce Allah (c.c.) Kur’an-ı Kerim’de insanların dünya ve ahiret saadetlerini sağlayacak saadetini sağlayacak olan inanç esaslarını, ibadetleri ve ahlak ilkelerini bildirerek bunlara riayet edilmesini ister.

Kur’an-ı Kerim, hiçbir değişiklik ve bozulmaya uğramadan günümüze kadar ulaşmıştır. Biz Müs-lüman’lar önceki ilahi kitaplara da iman etmekle beraber bunların zamanla tahrif edildiğini ve geçerli-liklerinin kalmadığını biliriz. İnsanlık için yegâne kurtuluş reçetesi Kur’an-ı Kerim’dir. Kur’an-ı Kerim’in Allah’ın (c.c.) sözü olduğuna iman etmek, insana sorumluluk yüklediği gibi aynı zamanda güven de verir. Çünkü Kur’an-ı Kerim’e bu iman ve bilinçle sarılan, onu hayatının merkezine yerleştiren bir Müslüman doğrudan Allah’ın (c.c.) sözüne muhatap olur. Allah (c.c.) ona seslenir, emreder, yasaklar kısacası ona her konuda yol gösterir. Bu yönüyle Kur’an-ı Kerim’i hidayet rehberi olarak kabul eden bir insan, yalnızlıktan ve yolunu kaybetmekten endişe duymaz.

Bir müjdeleyici ve uyarıcı olan Kur’an-ı Kerim, insana şah damarından daha yakın olan Allah (c.c.) tarafından indirilmiştir. Her harf ve kelimesiyle Allah’a (c.c.) ait olan bu büyük mucizeyi okuyup anlamaya çalışmak, dünyadaki en büyük nimettir. Allah’ın (c.c.) bozulmamış ve değişmemiş sözü olan Kur’an-ı Kerim’in ayet ve surelerini okurken bunların Allah’ın (c.c.) taptaze kelimeleri olduğunun daima bilincinde olur. Bu farkındalık, Kur’an- Kerim’in her ayetinin bizdeki etkisini artırır. Kur’an’da Allah’ın (c.c.) yüceliğine, azametine, kudretine, ilmine, iradesine dikkat çekilmekte, kendisine akıl ve irade bahşedilen insanın yaratılış amacının da bu hakikati görerek kabul etmesi olduğu ifade edilmektedir.

52 Tirmizî, Vitr, 21.53 Ebu Davûd, Menâsik, 96.54 Ebu Davûd, Menâsik, 96-97.

55 Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 364.56 Tirmizî, Daavat, 100.

6. Kur’an-ı Kerim’e Karşı Vazifelerimiz

Page 103: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

103

ANAHATLARIYLA İSLAM AHLAKI

Allah’ın (c.c.) kendisine seslendiği insan, yüklendiği bu sorumluluğun gereğini yapmakla mükel-leftir. Allah’ın (c.c.) Kura’n-ı Kerim’i vahyettiği Hz. Muhammed (s.a.v.) her konuda bize en güzel örnek (üsve-i hasene) olduğu gibi Kur’an’ı anlama ve yaşama konusunda da en güzel örnektir. Onun ahlakı Kur’an’dır. O, Kur’an-ı Kerim’in her ayet ve suresinin hakkını en ince ve titiz bir şekilde vermiştir. Ayet-leri okurken gözyaşı dökmüş, Allah’ın (c.c.) azabından korkmuş, O’nun azamet ve yüceliğini beyan eden ayetlerle Allah’ı (c.c.) tesbih edip yüceltmiştir. Kur’an-ı Kerim’in ayetleri onun ve arkadaşlarının kalbine, ruhuna, damarlarına, kanına karışmıştır. O ve ashabı Kur’an’la bütünleşmişlerdir.

Kur’an-ı Kerim’e karşı öncelikli vazifemiz, ona gönülden inanmak ve teslim olmaktır. Allah’ın (c.c.) kitabı Kur’an-ı Kerim’i okuyarak anlamaya çalışmalı, ona bu iman ve bilinçle dört elle sarılmalıyız. O öyle bir dosttur ki, hayatımızın her aşamasında bize yol gösterir ve yardımcı olur. Kur’an-ı Kerim bir nurdur, şifadır, rahmettir.57 Kur’an-ı Kerim, Peygamber Efendimize verilen mucizelerin başında gelir. Bu konuda Hz. Peygamber (s.a.v.): “Hiçbir peygamber yoktur ki, insanların inanmaları için kendisine mucizeler verilmiş olmasın. Bana verilen ise Allah’ın vahyettiği vahiy (Kur’an-ı Kerim)dir. Bu sayede ben kıyamet günü ümmeti en çok olan peygamber olacağımı ümit ediyorum.”58 buyurmuştur. Yine Resulüllah (s.a.v.) Kur’an-ı Kerim’i çokça okumamız gerektiğini şöyle dile getirmiştir: ‘‘Kur’an’ı çokça okuyunuz! Muhakkak o, kıyamet gününde kendini okuyanlara şefaat edecektir.’’59

Kur’an-ı Kerim’i hürmetle ve muhabbetle okumamız da bir mü’min olarak vazifelerimiz-dendir. Ona olan saygımız ve sevgimiz hem dün-yada hem ahirette bir nur olarak bizi kuşatır. Onu abdestli okumak Allah’ın (c.c.) kitabına saygının bir gereğidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Kur’an okumak için bir araya gelenlerle ilgili şöyle bir müj-de vermektedir: “…İnsanlardan bir grup, Allah’ın evlerinden bir evde toplanırlar. Allah’ın kitâbını (Kur’ân’ı) okurlar ve onu aralarında konuşarak mânâsını anlamaya çalışırlarsa, üzerlerine sukû-net (huzûr ve gönül rahatlığı) iner, onları rahmet kaplar ve melekler onların etrafını kuşatır…”60

Kur’an-ı Kerim’i okumanın yanında anlamak ve anladığımızı yaşamak da vazifelerimizdendir. An-cak Kur’an-ı Kerim’i tam manasıyla anlayabilmemiz için kendimizi Kur’an’a açmalıyız ki Kur’an da bize kendini açsın. Bunun için de Kur’an’ı hürmetle, ihlasla, haşyetle, takvayla okumalıyız. Kur’an okuma ibadetini hakkını vererek yapmaya çalışmamız cömertliği ve bağışlaması bol olan Rabb’imiz tarafından karşılıksız bırakılmaz. Allah (c.c.) da kendi güzel sözlerini anlamamız için kavrayışımızı ve anlayışımızı berraklaştırıp güçlendirir. Böylece hem imanımız güçlenir hem de Allah’a (c.c.) kulluk bilincimiz artar.

Kur’an okumak başlı başına bir ibadettir. Her ibadet Müslüman’ın ruh dünyasında bir değişim

57 Bk. Yûnus suresi, 57. ayet. 58 Buhârî, İ’tisam,1.

59 Müslim, Müsafirin, 252. 60 Ebu Dâvud, Vitr, 14.

“Kur’an okuyan mü’min turunç gibidir: Tadı da güzeldir, kokusu da güzeldir. Kur’an okumayan mü’min hurma gibidir: Tadı güzeldir ama kokusu yoktur. Kur’an okuyan günahkar kişi reyhan otu gibidir: Kokusu güzeldir ama tadı acıdır. Kur’an okumayan günahkar kişi ise ebucehil karpuzu gibidir: Hem tadı acıdır hem de kokusu yoktur.” (Buhârî, Tevhid, 57.)

BİLGİ KUTUSU

“Sizin en hayırlınız, Kur’an’ı öğrenen ve öğretendir.” ( Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 15.)

Page 104: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

104

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

ve dönüşüme vesile olur. Mesela namaz bizi kötülüklerden alıkoyar. Allah’ın (c.c.) ezeli ve ebedi kela-mı olan Kur’an da en güzel söz olarak insanın kalbini diriltip nurlandırır.

Bir Müslüman’ın Kur’an-ı Kerim’le ilgili vazifelerinden bazılarını şöyle sıralayabiliriz: • Kur’an-ı Kerim’in son ilahi kitap olduğuna ve bütünüyle Allah’ın (c.c.) sözü olduğuna iman

etmek.• Kur’an-ı Kerim’in bozulmadan, değişmeden günümüze ulaştığına ve hükümlerinin kıyamete

kadar devam edeceğine inanmak.• Allah’ın (c.c.) sözü olan Kur’an-ı Kerim’i okumanın ibadet olduğuna ve yüce kitabını her

okuyuşumuzda Allah’ın (c.c.) bizi mükâfatlandıracağına inanmak.• Allah’ın (c.c.) kitabını okumak için bedenen, ruhen ve kalben hazırlık yapmak.• Kur’an-ı Kerim’i az da olsa sürekli olarak okumaya çalışmak.• Allah’ın (c.c.) kitabına hürmet göstermek.• Kur’an-ı Kerim’i anlamaya çalışarak ve düzgün bir şekilde okumak. • Kur’an-ı Kerim ayetlerini hayatımıza yön verecek şekilde anlamaya çalışmak.

Sizce, iyi bir insan olmak için hangi davranışları yapmak hangilerinden kaçınmak gerekir?

Dinimizde Allah’a (c.c.), Peygamber Efendimize (s.a.v.) ve Kur’an-ı Kerim’e karşı vazifelerimiz olduğu gibi birlikte yaşadığımız insanlara karşı da vazifelerimiz vardır. Her şeyden önce dinimiz biz-lerden sorumluluk sahibi insanlar olarak diğer insanlarla ilişkilerimizi hak, hukuk, emanet, dürüstlük, sevgi, saygı, adalet gibi temel ilkeler doğrultusunda sürdürmemizi ister.

İslam dininde beşeri münasebetler alanında gözetilmesi gereken hakların başında kul hakkı gelir. Kul hakkına girmemek ve Allah’ın (c.c.) karşısına kul hakkı ihlaliyle çıkmamak bir Müslüman için en önemli ahlaki sorumluluklarındandır. Çünkü kul hakkına girmek, ahirete bırakılmaması gereken bir vebaldir. Bu konuda öncelikli olarak dikkat edilmesi gereken kul hakkı ise kişilerin can, mal ve na-mus emniyetleridir. Bir Müslüman diğer insanların canlarının, mallarının ve namuslarının dokunulmaz olduğu bilinciyle yaşar ve kesinlikle bu hakları ihlal edecek bir davranışta bulunmaz.

Dinimizde insanlara ve diğer canlılara zarar vermemek esastır. İslam dininde yaşama hakkı do-kunulmaz kabul edilmiş ve bu durum Kur’an-ı Kerim’de “… Allah’ın muhterem kıldığı cana kıy-mayın…”61 ayetiyle belirtilmiştir. Yine Kur’an-ı Kerim’de “… Kim bir cana kıymayan veya yeryü-zünde bozgunculuk çıkarmayan bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir kimsenin yaşamasını sağlarsa bütün insanları yaşatmış gibi olur...”62 buyrularak cana kıymak en büyük günahlardan sayılmış ve bir insanın yaşamasına vesile olmak en faziletli davra-nışlardan biri olarak görülmüştür.

İnsanların canları dokunulmaz olduğu gibi malları ve namusları da dokunulmazdır. İslam dinin-de başkalarının mallarını hırsızlık, rüşvet, gasp gibi haksız yollarla ele geçirmek haram kabul edilmiş ve büyük günahlardan sayılmıştır. Yine diğer insanların namusuna dil uzatmak, şeref ve itibarlarını

7. İnsanlara Karşı Vazifelerimiz

61 İsra suresi, 33. ayet. 62 Maide suresi, 32. ayet.

Page 105: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

105

ANAHATLARIYLA İSLAM AHLAKI

zedelemek, gıybetlerini yapmak, alay etmek, mahremiyetlerini araştırmak gibi hak ihlali sayılan fiiller yasaklanmış ve her birine ağır cezalar öngörülmüştür.63

Bu konuda Peygamber Efendimiz de Müslüman’lar arası ilişkilerin nasıl olması gerektiğini be-lirttikten sonra can, mal ve namus emniyetine dikkat çekmiştir: “Birbirinizle hasetleşmeyiniz. Alma-yacağınız bir malın fiyatını müşteri kızıştırmak için artırmayınız. Birbirinize kin ve nefret beslemeyiniz. Birbirinize darılıp yüz çevirmeyiniz. Birinizin satışı üzerine başka biriniz satış yapmasın. Ey Allah’ın kulları, böylelikle kardeş olunuz. Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulüm ve haksızlık yapmaz, yardımı kesmez ve onu hakir görmez. -Peygamberimiz üç defa göğsüne işaret ederek buyurdular ki- Takva buradadır. Müslüman kardeşini hor ve hakir görmesi, bir kimseye şer olarak yeter. Her Müslü-man’ın kanı, malı ve ırzı, başka Müslüman’a haramdır.”64

Bir başka hadisinde ise Sevgili Peygamberimiz yine Müslüman’ların birbirleriyle olan hukukunu dile getirerek şöyle buyurmuştur: “Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulmetmez, haksızlık yapmaz, onu düşmana teslim etmez. Müslüman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah da ihti-yacını giderir. Kim bir Müslüman’dan bir sıkıntıyı giderirse, Allah Teâlâ o kimsenin kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir Müslüman’ın ayıp ve kusurunu örterse, Allah Teâlâ da o kimsenin ayıp ve kusurunu örter.”65

Dinimizin ahlaki prensipleri, toplumsal yapıyı karşılıklı sevgi ve saygı esaslarına göre kurma-ya, haklara riayet etmeye, bireysel ve toplumsal sorumlulukları yerine getirmeye yöneliktir. Bu yönüyle dinimizde herkes bir arada yaşamanın gerektirdiği vazifeleri yerine getirmekle mükel-leftir. İnsanlara karşı sorumluluklarımız arasında birbirimizi sevmek ve karşılıklı haklarımıza saygı göstermek de vardır. Toplumun diğer üyeleriyle uyumlu bir şekilde yaşayabilmek için karşılıklı sev-gi ve saygı gerekir. Bu konuda Peygamber Efen-dimiz (s.a.v.) “Büyüklerimize saygı göstermeyen ve küçüklerimize merhamet duymayan bizden değildir.”66 buyurarak toplumsal yapımızın saygı ve sevgi temelli olması gerektiğini vurgulamıştır. Çalışmak, üretmek, yakınlarımıza ve topluma yük olmamak, kamuya ait malları, okulları, hastaneleri, ormanları ve çevreyi korumak da toplumsal gö-revlerimizdendir.

Kur’an-ı Kerim’de ve sünnette emredilen ahlaki davranışlar toplumda huzur, güven ve istikrarı sağlamayı; birlik ve beraberliğin hâkim olduğu erdemli bir toplum oluşturmayı hedefler. Yardımlaş-mak ve dayanışmak, sevinçleri ve kederleri paylaşmak, birlik ve beraberlik ruhuyla hareket etmek gibi ahlaki tutumlar bir arada yaşamanın vazgeçilmez gereklerindendir. Uzak durulması istenen davranış-lar ise toplumu derinden sarsacak, huzur ve emniyeti bozacak kötülüklerdir. İslam dininde bütün emir ve yasaklar toplumda huzur ve güvenin sağlanmasına, insanların bir arada mutlu bir şekilde yaşama-sına ve birlikteliğin muhafazasına dönüktür.

Dinimiz büyüklerimize saygı, küçüklerimize sevgi göstermeyi emreder.

63 bk. Bakara suresi, 188. ayet; Nisa suresi, 29. ayet; Maide suresi, 38. ayet; Nur suresi, 4, 23. ayetler; Hucurat suresi, 11-12. ayetler.

64 Buhârî, Edeb 57; Müslim, Birr 32. 65 Buhârî, Mezâlim 3; Müslim, Birr 58.66 Tirmizî, Birr, 15.

Page 106: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

106

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

İslam dininde beşeri ilişkilere ve bu ilişkilerin temelini oluşturan ahlaki özelliklere çok önem verilmiştir. Örneğin “Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yap-mayı, yakınlara yardım etmeyi emre-der; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.”67 ayetinde adalet, ihsan, yakınları gözetmek gibi iyilikler emredilirken; her türlü çirkin iş, fenalık ve azgınlık yasaklanmıştır. Pey-gamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadisinde Müslümanı, “Dilinden ve elinden (gele-cek kötülükler konusunda) Müslüman’la-rın güven içinde oldukları kimse!”68 diye-rek tarif etmiştir. Bir diğer hadisinde ise “Sizden biriniz kendisi için istediğini Müslüman kardeşleri için de istemedikçe gerçek manada mü’min olamaz.”69 buyurarak insanlar arasındaki ilişkileri her yönüyle kuşatan ve bütün ahlaki davranışların özünü teşkil eden bir ilkeye dikkat çekmiştir. Karşılıklı vazife-lerimiz arasında selamlaşmak, davete icabet etmek, hastaları ziyaret etmek, cenazelere katılmak da vardır. Bu konuda Peygamber Efendimiz şöyle buyurmaktadır: “Müslüman’ın Müslüman üzerinde altı hakkı vardır. Karşılaştığında selam verir, davetine icabet eder, aksırdığı zaman elhamdülillah derse yerhamükallah der, hastalandığında ziyaretini yapar, öldüğünde cenazesinin ardından yürür, kendisi için sevdiğini o kardeşi için de sever.”70

Dinimizde insanlar arası ilişkilerin en temel esası adalettir. İnsanlara karşı vazifelerimiz arasında ilk sırada yer alan adalet, toplumsal yapımızın temel taşıdır. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de Peygamber Efendimize (s.a.v.) hitaben “… Eğer hüküm verirsen, aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah adil olanları sever.”71 buyrularak verilecek hükümlerde adaletin gözetilmesi gerektiği bildirilmiştir. Aynı şekilde “Allah size, mutlaka emanetleri ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne kadar güzel öğütler ve-riyor! Şüphesiz Allah her şeyi işitici, her şeyi görücüdür.”72 ayetiyle bizlere de emanetleri ehline vermemiz ve adaletle hükmetmemiz emredilmektedir.

Kur’an-ı Kerim’de yer alan ahlaki prensipler Allah’ın (c.c.) insanlara gönderdiği diğer ilahi kitap-larda da yer alır. Bu konuda “Vaktiyle biz, İsrailoğullarından yalnızca Allah’a kulluk edecek-siniz, ana-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz diye söz almış ve ‘İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin’ diye de emretmiştik. Sonunda azınız müstesna, yüz çevirerek dönüp gittiniz.”73 ayeti inanç, ibadet ve ahlak konularının bütün insanlara baştan beri vahyedildiğini göstermektedir. Yine Kur’an-ı Kerim’de “Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın kom-şuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara iyi davranın; Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez.”74 buyurularak insanlar, inanç esasları yanında ahlaki açıdan da emir ve yasaklarla sorumlu tutulmuşlardır.

67 Nahl suresi, 90. ayet.68 Buhârî, İman, 5; Müslim, İman, 66.69 Buhârî, İman, 7; Müslim, İman, 71-72.70 İbn Mâce, Cenaiz: 43.71 Maide suresi, 42. ayet.

72 Nisa suresi, 58. ayet.73 Bakara suresi, 83. ayet.74 Nisa suresi, 36. ayet.

Darda kalanlara yardım etmek insani vazifemizdir.

Page 107: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

107

ANAHATLARIYLA İSLAM AHLAKI

İnsanlar arası ilişkilerde gözetilmesi gereken temel ilkelerden biri de iyilik ve takvada yardım-laşmak, kötülük ve haddi aşma durumlarında yardımlaşmamaktır. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de “… İyilik ve takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın. Ama günah ve düş-manlık üzere yardımlaşmayın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah’ın cezası çok şiddetlidir.”75 buyurularak insanlar arası ilişkinin iyilikte yardımlaşma anlayışına dayanması gerektiği bildirilmiştir. Toplumsal vazifeler alanında Kur’an-ı Kerim’in temel ilkelerinden biri de emr-i bil maruf nehy-i anil münkerdir. İyiliklerin yaygınlaştırılması ve kötülüklerin engellenmesi anlamına gelen bu ilke, bir toplumun varlığını istikamet üzere devam ettirebilmesi için beşeri münasebetlerde mutlaka gözetilmesi gereken bir ilkedir.

Dinimizin ahlaki ölçüler olarak ortaya koyduğu güzelliklere uymak ve kötülüklerden uzak dur-mak, sadece bireysel bir tercih değil aynı zamanda diğer insanlara karşı da bir vazifedir. Bu vazifelerin yerine getirilmesi hem bu dünya hayatında mutlu ve huzurlu yaşamayı sağlar hem de ahirette ebedi saadete vesile olur. Bu sebeple diğer insanlara karşı vazifelerimizi yerine getirilmeli; adalet, sevgi, say-gı, dürüstlük, dayanışmak, yardımlaşmak, kedere ve sevince ortak olmak gibi faziletleri birer ahlaki sorumluluk olarak benimsemeliyiz.

İNSANİ İLİŞKİLERDE DİNİMİZCE EMREDİLEN BAZI GÜZELLİKLER

İNSANİ İLİŞKİLERDE DİNİMİZCE YASAKLANAN BAZI KÖTÜLÜKLER

AdaletAffetmekAhde vefa

AlçakgönüllülükCömertlikDoğruluk

Emanete sadakatFakirleri gözetmek

Hastaları ziyaret etmek Yaşama hakkına saygı

Hayırda yarışmakHediyeleşmekİffetli olmak

İhsanİnsanların ayıplarını örtmek

İnsanlar arasında barışı sağlamakİyilik

Komşulara iyi davranmakKolaylaştırmak

MerhametMüsamaha

SaygıSevgi

Sıla-i rahimYardımlaşmakZiyaretleşmek

Alay etmekAyıp araştırmak

Başkasının elindekine göz dikmekBozgunculuk

CimrilikDargınlıkDedikodu

Emanete hıyanetGaspHaset

HayasızlıkHırsızlık

Hileİftira atmak

İkiyüzlülük yapmakİnsanları aldatmak

İyilikleri başa kakmakKıskançlık

KibirKin

Kötü zanLakap takmak

ÖldürmekRiya

Yalan söylemekZorbalık

75 Maide suresi, 2. ayet.

Page 108: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

108

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

A. Aşağıdaki açık uçlu soruları cevaplayınız.

1. Ahlakı tanımlayarak İslam ahlakının konusunu ve gayesini açıklayınız.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

2. İslam ahlakının temel kaynaklarını açıklayınız. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

3. Terbiye ile ahlak arasındaki ilişkiyi açıklayınız.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

4. İman, ibadet ve ahlak arasındaki ilişkiyi açıklayınız.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

5. Allah’a (c.c.) vazifelerimiz nelerdir? Yazınız.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

6. Peygamberimize (s.a.v.) karşı vazifelerimiz nelerdir? Yazınız.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

7. Kur’an-ı Kerim’e karşı vazifelerimiz nelerdir? Yazınız.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

8. İnsanlara karşı vazifelerimiz nelerdir? Yazınız.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

ÜNİTEMİZİ DEĞERLENDİRELİM

Page 109: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

109

ANAHATLARIYLA İSLAM AHLAKI

B. Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.

1. Müslüman bir toplumda bir öğrencinin değeri, onun sadece matematik, Türkçe gibi ders-lerdeki notlarıyla ölçülmez. Ahlaki davranışları, arkadaşlarıyla ilişkileri, büyüklere karşı saygısı, Allah’a (c.c.) olan bağlılığı gibi özellikleri de en az diğerleri kadar önemlidir. Ders notları onu iyi bir meslek sahibi, terbiyesi ise iyi bir insan yapar.

Yukarıdaki paragraftan aşağıdaki yargılardan hangisi çıkartılamaz?A) Ahlaki davranışları öğrencinin değerini belirleyen unsurlardandır.B) Ders notları, bir öğrencinin geleceğinde birinci derecede önemlidir.C) Öğrenciden büyüklere saygı göstermesi beklenir.D) Ders notları ve terbiyesi bir öğrenciyi tamamlayan iki unsurdur.E) Meslek sahibi olmak, bir öğrenci için önemli bir hedeftir.

2. Ubudiyet; Yüce Allah’a (c.c.) kulluk etmek demektir. Sadece Allah’a (c.c.) kul olmayı seçmiş bir Müslüman’ın yapmakla sorumlu olduğu kulluk vazifeleri vardır.

Aşağıdakilerden hangisi Allah’a (c.c.) karşı yerine getirmemiz gereken kulluk vazifele-rinden biri olamaz.

A) Varlığına ve birliğine iman etmek ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmamakB) Emirlerine uyup, yasaklarından kaçınmakC) Günah ve hata işlediğimizde tevbe etmekD) Azabından korkmak, rahmetinden ümit kesmemekE) Sadece çaresiz kalındığında O’na dua etmek

3. Allah’a (c.c.) karşı kulluk bilinciyle hareket etmek demektir. Bu bilinç sayesinde Müslüman Allah’a (c.c.) asi olmaktan, küfre ve şirke düşmekten, haram fiilleri işlemekten sakınır, kendini korur.

Yukarıda tanımı verilen kavram aşağıdakilerden hangisidir?A) Takva B) Teslimiyet C) Marifet D) Vazife E) Reca

4. İslam ahlakı hem teorik açıdan hem de pratik yönüyle Kur’an-ı Kerim ve sünnet temelleri üzerinde yükselir. Çünkü İslam ahlakında ele alınan her bir başlığın mutlaka ya Kur’an-ı Kerim’de ya da Peygamberimizin sünnetinde bir karşılığı vardır. Bu iki temel kaynak birbirini bütünleyerek İslam ahlakını oluşturur.

Yukarıdaki paragrafta anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?A) İslam ahlakının oluşumunda Kur’an ve sünnetin etkisi yoktur.B) İslam ahlakı filozofların ahlak teorilerinden doğmuştur.C) İslam ahlakçıları eserlerinde filozofların ahlak anlayışlarından etkilenmiştir.D) İslam ahlakının temel kaynakları Kur’an ve sünnettir.E) İslam ahlakı sadece teorik bazı kurallardan oluşur.

Page 110: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

110

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

5. I- “De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı ba-ğışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Âl-i İmran suresi, 31. ayet.)

II- “Allah ve melekleri, Peygamber’e çok salavat getirirler. Ey müminler! Siz de ona salavat getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin.” (Ahzab suresi, 56. ayet.)

III- “Müminlerin, Peygamberi kendi nefislerinden çok sevmeleri gerekir…” (Ahzab suresi, 6. ayet.)

IV- “Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah’ın Resûlü ve nebîlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.” (Ahzab suresi, 40. ayet.)

V- “(Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya suresi, 107. ayet.)

Yukarıdaki ayetlerden hangisi Peygamberimizin sünnetine uymakla ilgilidir?A) IB) IIC) IIID) IVE) V

C. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri, verilen kelimelerle doldurunuz.( ubudiyet, takva, reca, tevbe, havf, vazife, teslimiyet, tazim, muhabbet, marifet)

1. Yapmakla sorumlu olduğumuz iş, ödev ve görev: … … … … … … … … … … … … … … … … … … … … … .

2. Yüce Allah’a (c.c.) kul olmak: … … … … … … … … … … … … … … … … … … … … … .

3. Yüce Allah’ı (c.c.) bilmek, tanımak: … … … … … … … … … … … … … … … … … … … … … . .

4. Yüce Allah’a (c.c.) duyulan sevgi: … … … … … … … … … … … … … … … … … … … … … . .

5. Allah’ın (c.c.) yüceliğine uygun saygı ve edep içinde olmak: … … … … … … … … … … … … … … … … … … … … … . .

6. Yüce Allah’a (c.c.) gönülden bağlanmak: … … … … … … … … … … … … … … … … … … … … … . .

7. Allah’ın (c.c.) emir ve yasaklarına uyma konusundaki sorumluluk bilinci: … … … … … … … … … … … … … … … … … … . .

8. Günah ve hatalar sebebiyle Allah’tan (c.c.) korkmak: … … … … … … … … … … … … … … … … … … … … … . .

9. Allah’ın (c.c.) merhamet ve affını ümit etmek: … … … … … … … … … … … … … … … … … … … … … . .

10. Günahlardan pişman olup, Allah’a (c.c.) dönmek: … … … … … … … … … … … … … … … … … … … … … . .

D. Aşağıdaki ifadelerden doğru olanları “D”, yanlış olanları “Y” ile işaretleyiniz.

(. . . . . ) İslam, aynı zamanda ilk insan ve ilk Peygamber olan Hz. Âdem’den (a.s) beri peygamberler aracılığıyla gönderilen ilahi dinlerin ortak adıdır.

(. . . . . ) Dinimizin bütün hükümlerinde olduğu gibi ahlaki ilkelerinde de Kur’an ve sünnet belirle-yicidir.

(. . . . . ) Terbiye ve ahlak arasında herhangi bir ilişki yoktur.(. . . . . ) Kur’an-ı Kerim’e karşı vazifemiz sadece okumaktır, anlamaya ve yaşamaya çalışmak gibi

bir sorumluluğumuz yoktur.(. . . . . ) Peygamber Efendimize salatü selam getirmek ona olan saygımızı ve bağlılığımızı ifade eder.

Page 111: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

111

SÖZLÜK

A

adalet: Bir işi yerli yerine koyma, hak sahibine hakkını verme, hak ve hukuka uygunluk.

adap: En iyi hâl ve hareketler, ölçülü davranışlar, kişiler arasındaki iyi ilişkileri düzenleyen kurallar, uyulması gereken görgü kuralları.

ahlak: 1. Huylar, mizaçlar, karakterler, tabiat-lar. 2. İnsanın yaratılışından gelen özellikleri ile insanların iyiliğini ve mutluluğunu hedef alan kuralların hayata geçirilmesi ile kazanılan iyi ve güzel davranışlar. 3. İnsanın, iyi veya kötü olarak vasıflandırmaya yol açan manevi nitelikleri, huy-ları ve bunların etkisiyle ortaya koyduğu iradeli davranışlarının bütünü. 4. Ahlaki konularla ilgili bilim dalı.

amel: 1. Yapılan iş, fiil. 2. Bir kimsenin dinin buy-ruklarını yerine getirmek için yaptıkları.

atfetmek: 1. (Bir tarafa doğru) Çevirmek. 2. Bir şeyin oluşunu diğer bir şeye bağlamak, ona yor-mak. 3. (Bir niteliği) Bir kimse veya şeye yükle-mek, nispet etmek, mâletmek, izâfe etmek.

ayet: 1. Açık alamet, işaret, delil, kesin kanıt, ib-ret. 2. Allah’ın (c.c.) varlığına ve birliğine işaret eden her şey. 3. Kur’an surelerini oluşturan kı-sımlardan her biri.

B-C

bereket 1. Nimet, bağış, Allah’ın (c.c.) karşılıksız vermesi. 2. Uğur, hayır. 4.Yağmur, rahmet.

can 1. Gönül, yürek. 2. Ruh. 3. İnsanlar ve hay-vanlarda hayatı devam ettiren ve ölümle vücut-tan ayrılan unsur, öz.

ceza: 1. Uygunsuz davranışlarda bulunanlara uygulanan işlem veya yaptırım, 2. Suç işleyen bir kimsenin yaşantısına, özgürlüğüne, mallarına, onuruna karşı yasaların öngördüğü yaptırım 3. Dinin hükümlerin ihlali doğrultusunda uygulanan yaptırım

cömert 1. Karşılık beklemeden veren. 2. Elindeki maddi ve manevi imkânları meşru ölçüler içinde gönüllü olarak ve karşılık beklemeden başkaları-nın yararına sunup gereken yerde harcayabilen. Kur’an-ı Kerim, insanlara dünyada verilen mal ve mülkü Allah’ın (c.c.) bir lütfu olarak tanımlar. İnsana sadece harcama yetkisi verildiğini belirtir. Yüce Allah (c.c.) cömerttir. Kullarının da cömert olmasını ister. Fakirleri gözetmek için sadaka ve zekât verme emri Müslümanı cömert olmaya alış-tırır.

D-E

diğerkâmlık: Hiçbir çıkar düşüncesi taşımadan başkalarını düşünme, başlarının menfaatlerini kendi menfaatinden üstün tutma.

edep: 1. İyi ahlak, güzel terbiye, eğitim. 2. Utan-ma, zarafet; insanlara söz ve hareketlerinde gü-zel davranışta bulunma. 3. Bir toplumda örf, adet ve kural hâlini almış iyi tutum ve davranışlar veya bunları kazandıran bilgi.

edille-i şeriyye: 1. Hâkimin hükme nasıl ulaştı-ğını gösteren meşru bir dayanak, 2. İslam huku-kunda temel kaynak olarak kabul edilen Kur’an, Sünnet, İcmâ ve Kıyas

erdem: Ahlakın övdüğü iyi olma, alçak gönül-lülük, yiğitlik, doğruluk vb. niteliklerin genel adı, fazilet.

eşref-i mahlûkat: Mahlûkların en şereflisi, in-san.

F

fakih: 1. Hüküm çıkaran kişi, 2. Fıkıh ilmiyle uğ-raşan kişi

fazilet: 1. Olgunluk, erdemlilik, üstünlük, değer, kıymet. 2. İffet, namus, güzel ahlak. 3. İnsanın doğuştan sahip olduğu ve sonradan çalışma yo-luyla geliştirip zenginleştirdiği güzel nitelikler.

SÖZLÜK

Page 112: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

112

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

fesat: 1. Bozukluk, karışıklık, yolsuzluk. 2. Nifak, bozgunculuk, ifsat. 3. Bir şeyin normal hâlinden ve hedefinden çıkıp yararsız duruma gelmesi. 4. Kokuşma, yozlaşma, çürüme, orta yoldan ayrıl-ma, insanlar arasında fitne çıkarıp onların duru-munu ve hayat tarzlarını doğruluktan saptırıp, din ve dünyaya ait çıkarlarını zedeleme. 5. Hak ve adaletin ortadan kalkmasının bir sonucu olarak insan hayatında kaçınılmaz biçimde ortaya çıkan kargaşa. 6. Bir ibadetin veya hukuki işlemin, nite-lik ve şartlarındaki eksiklik ve bozukluk sebebiyle geçersiz olması.

fıkıh usülü: 1. Fıkhın delilleri, fıkhın kökleri, 2. bir hükme ulaşmada yöntem veya bir hükmün kaynağı

fıkıh: 1. Bir şeyi bilmek ve iyi anlamak, derinle-mesine kavramak, 2. Başta ibadetler olmak üze-re, diğer insanlarla ve toplumla kurmuş olduğu her türlü sosyal, kültürel ve siyasi ilişkiyi düzen-leyen ilim

fıtrat: 1. Yokken var etme, yaratma. 2. İnsanın yaratılıştan sahip olduğu fiziki özellikler. 3. İnsa-nın doğuştan sahip olduğu ahlak, huy, karakter, tabiat. 4. Allah’ın (c.c.), tüm varlıkları kendi var-lığını ve birliğini tanıyabilme gücü ve yeteneği ile yaratması, Haniflik, tevhit ve İslam inancı 5. Geçmiş peygamberlerin ve dinlerin üzerinde it-tifak ettikleri; Müslüman’ların yerine getirmesi gereken dini esaslar. 6. İnsanın yaratılışında bulu-nan ve hayatı anlamlandırma çabalarına yön ve-ren, çalışmakla elde edilemeyen ve inanmayı da içeren, insanın doğuştan getirdiği yetenek; Tanrı vergisi öz. İnsan, bütün yapıp etmelerinde, ha-yatını anlamlandırmayı ve fıtratını tatmin etme-yi hedefler. Fıtratına uygun hareket eden insan hem kendisiyle hem de çevresiyle barışık yaşama imkânına kavuşur.

füruat: Dinin uygulama kısmı, ibadetler, hukuk

H

hamd: 1. İyilik, güzellik, üstünlük ve erdemlilik-le niteleme, övme, ululama, yüceltme. 2. Allah’a (c.c.) teşekkür, şükran. 3. Bütün övgü çeşitleri-

ni içeren sevgi ve saygıyla Allah’a (c.c.) yapılan şükür. 4. Yapılan iyiliğin kendisine yönelik olma şartını aramadan, Allah’ın (c.c.) mutlak manada lütufkâr ve iyiliksever olmasını dile getirme. 5. Nimetlerin, güzelliklerin kaynağı ve sahibi olan Allah’ı (c.c.), övgü ve yüceltme sözleriyle anma, emirlerini yerine getirip yasaklarından kaçınma.

havf: 1. Korku, kaygı, endişe. 2. Hoşlanılmayan bir durumun başa gelmesinden veya arzulanan bir şeyin kaybedilmesinden dolayı duyulan endi-şe.

hayâ: 1. Utanma, sıkılma duygusu, edep, ar. 2. Kişinin, Allah’a (c.c.) olan içten sevgi ve saygısın-dan dolayı kötü, çirkin, ahlak dışı ve günah olan davranışlardan rahatsız olup onlardan kaçınması. 3. Kınanma endişesiyle dinî kurallara aykırı dav-ranmaktan kaçınma.

hayır: 1. Servet, mal. 2. İbadet. 3. İlim, hikmet. 4. Dinin ve aklın yapılmasını iyi ve güzel gördü-ğü, kişinin sadece Allah’ın (c.c.) rızasını gözeterek yaptığı iş, amel.

hevâ: Arzu, istek, meyletme. Kişinin dinini dikka-te almaksızın arzuladığı şeylere yönelmesi. Kişinin akıl ve dince kötü görülen şeylere karşı eğilimi

hikmet: İnsanın varlıkların hakikatini, gerçek yü-zünü, gücü oranında bilip ona göre hareket et-mesi.

hudud: 1. Ölçü, sınır 2. İslam hukukunda kişiye emir ve yasaklamalarla Allah (c.c.) tarafından çi-zilen sınır ve konulan ölçü

hukuk: Bireyin davranışlarını ve toplumu düzen-leyen gelenek, görenek, töre ve inanç gibi çeşitli kaynaklara dayanan ve yaptırım içeren kurallar

İ

ibâdât: İbadetler

icmâ: İslam alimlerinin fikir birliği yaptıkları bir di-ğer kaynak ise ümmetin fikir birliği ettiği görüşler

iffet: 1. Haramdan uzak durma, kötü söz ve iş-lerden kaçınma. 2. Yeme, içme ve diğer bedeni hazlar konusunda ölçülü olma, aşırı istekleri bas-

Page 113: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

113

SÖZLÜK

tırıp dinin ve aklın buyruğu altına sokmak sure-tiyle kazanılan erdem. 3. Cinsel konularda ahlak kurallarına bağlı kalarak insanın namusunu, şere-fini ve haysiyetini koruması. 4. Gözü ve gönlü tok olma durumu.

İfrat: Aşırı gitme, ölçüyü aşma, gereğinden fazla ileri gitme.

ihlas: 1. Samimiyet, içtenlik, kalbî ve karşılıksız sevgi, samimi bağlılık, doğruluk, temizlik, saflık, gösterişsizlik, riyanın karşıtı. 2. Tutum ve davra-nışlarda sadece Allah’ın (c.c.) hoşnutluğunu gö-zetme, sözün öze uyması, riyakâr ve iki yüzlülük-ten uzak olma. 3. İnsanın bütün davranışlarında, sözlerinde, inançlarında ve ibadetlerinde yalnızca Allah’ın (c.c.) rızasını gözetmesi.

ihsan: Karşılık beklemeden yapılan yardım, iyilik. İnsanın, kendisinin Allah’ın (c.c.) huzurunda ol-duğunu hissetmeye çalışarak onu görüyormuşça-sına ibadetlerini yerine getirmesi.

infak: Allah’ın (c.c.) rızasını kazanmak için insa-nın kendisine verilen malların şükrünün bir gös-tergesi olarak onun emrettiği yerlere harcama yapması, bağışta bulunması.

irfan. 3. Allah’ı (c.c.) gereği gibi bilip tanımaya çalışarak ona bağlanma. 4. Allah’ı (c.c.) isimleriy-le, sıfatlarıyla ve fiilleriyle tanımaya çalışma, isim-lerinin ve fiillerinin anlamlarından çıkan manaları kavramaya gayret ederek bu anlamlarla nasiplen-me, davranış hâline getirme.

K

kaide: 1. Bir şeyin yere dayanan bölümü veya bir şeyin üzerine oturtulduğu nesne, ayaklık, duraç, taban, ayaklık, 2. Temel.

kamu yararı: Toplum yararı.

kanaatkâr: Yaşamak için zorunlu olan ihtiyaçları dışında kalan bütün istek ve arzularından uzak durmak suretiyle yeme, içme ve çeşitli konularda aşırıya kaçmayan, elindekiyle yetinen.

kefaret: Yerine getirilmeyen bir ibadeti, işlenen bir günahı veya yapılan bir hatayı telafi etmek

umuduyla kesilen kurban, verilen sadaka veya tutulan oruç.

kıyas: 1. Karşılaştırma, mukayese etme 2. Yeni karşılaşılan bir mesele hakkında; mukayese yön-temiyle akıl yürütme yoluyla yeni bir hükme ulaş-ma.

kibir: Kendini beğenme, başkalarından üstün tutma, büyüklenme, benlik, gurur.

M-N

mâlâyani: 1. Anlamsız, yararsız söz ve iş, insan için arzu edilmeye değmez boş şey, abes. 2. Ko-nuşan kişiye veya dinleyenlere gerek bu dünyada gerekse ahirette herhangi bir yararı dokunmayan gereksiz söz ve davranışlar.

marifet: 1. Bilme, tanıma. 2. Derin düşünme yo-luyla bir şeyin anlaşılması veya ilhama dayanan aracısız bilgi,

mûamelât: Kişiler ve kurumlar arası hukuki iliş-kiler

muhabbet: 1. Sevgi, gönül verme, candan sev-me. 2. Bir kimsenin sevdiğine candan bağlanma-sı.

mükellef: 1. Bir hükmü yerine getirmekle yü-kümlü olan kişi, 2. Kur’an buyruklarına muhatap olan her birey

münafık: Dine inanmadığı hâlde inanıyormuş gibi görünen kimse.

nefs: 1. Kişi, zat, varlığın kendisi. 2. Can. 3. Gö-nül, iç dünya. 4. Ruh. 5. Arzu, istek, tutku.

R

rab: Allah’ın (c.c.) isimlerinden biri, besleyen, bü-yüten, terbiye eden.

reca: 1. İnsanın, olmasını istediği şeyleri umması, arzu etmesi. 2. Müminlerin günahlarının affedilip cennete gireceklerine dair Allah’a (c.c.) karşı bes-ledikleri duygu, hüsnüzan, Allah’ın (c.c.) bağış ve affını umma. Müslüman ne ibadet ve davranış-

Page 114: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

114

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

larına güvenerek kesinlikle cennetlik olduğunu iddia edebilir, ne de günahlarının çokluğundan dolayı cennete girme konusunda Allah’tan (c.c.) ümidini kesebilir. Müslüman’a yakışan ibadet-lerini samimi bir biçimde yerine getirmek ve Al-lah’tan (c.c.) da yardım beklemektir.

riya: Gösteriş, ikiyüzlülük, sahtekârlık, özü sözü bir olmama.

S-Ş

salavat: Allah’ın (c.c.) rahmeti ve bereketi, Hz. Muhammed’in, ailesinin ve ona iman edenlerin üzerine olsun. anlamında ‘Allahümme salli ala Muhammedin ve ala âli Muhammed’ biçimindeki dua cümlesi.

samimiyet:Tutum ve davranışlarda sadece Al-lah’ın (c.c.) hoşnutluğunu gözetme, riyakârlıktan ve gösterişten uzak olma.

sorumluluk: Kişinin kendi davranışlarını veya kendi yetki alanına giren herhangi bir olayın so-nuçlarını üstlenmesi, mesuliyet.

sünnet: Hz. Peygamberin Kur’an-ı Kerim’den anlamış olduğu şeyleri hayatında yaşama biçimi, Hz. Muhammed’in hayat tarzı. Hz. Peygamberin yapmış olduğu farz ve vacibin dışındaki tavsiyeler, öğütler.

şer: 1. Kötü, fena, kötü iş, bela, musibet. 2. Gü-nah. 3. Bu dünyada hukuki yaptırımları ve kına-mayı, ahirette de cehennem azabını ve Allah’ın (c.c.) gazabını gerektiren kötü sözler, inançlar, davranışlar.

şirk: Denklik, ortaklık, ortak olma, eş koşma. Al-lah’a (c.c.) inanmakla birlikte başka varlıkları da tanrı kabul etme. Zatında, sıfatlarında, fiillerinde, yaratma ve emretme konularında Allah’a (c.c.) başka bir varlığı denk görme. İbadetleri başkaları başkalarına gösteriş için yapma, İbadetleri yeri-ne getirmede Allah’ın (c.c.) rızasını gözetmeme, riyâkarlık, küçük şirk.

T

ta’zim: 1. Yüceltme, ululama, saygı gösterme, kıymet ve önem verme, hürmet etme. 2. Allah’a (c.c.) itaat edip emir ve yasaklarını yerine getir-mek suretiyle ona saygı gösterme, her türlü ek-siklikten Allah’ı (c.c.) uzak bilme ve tespih etme.

takva: 1. Bilinçli davranma; uyanıklık, dikkatli olma, sakınma, korunma, korkma, endişelenme, kaygılanma. 2. Allah’ı (c.c.) görüyormuşçasına bir bilinç içerisinde farzları, vacipleri hakkıyla yerine getirme; Allah’ın (c.c.) hoşnutluğunu kazanmak amacıyla nafileleri çokça yapma; sünnete uyma. 3. Haramları, dinen şüpheli olan durumları ve di-nin kötü gördüğü şeyleri terk etme. 4. Müminin tüm tutum ve davranışlarında Allah’a (c.c.) kulluk bilinciyle hareket ederek Allah’ın (c.c.) koruması altına girmesi, ona duyduğu sevgi ve saygıyı güç-lendirmeye gayret etmesi, bu sevgi ve saygıyı ze-delemekten korkması. 5. Kulun zihnini ve kalbi-ni, kendisine Allah’ı (c.c.) unutturacak her şeyden uzak tutması, koruması.

tebliğ: 1. Ulaştırma, duyurma, açıklama. 2. Açık-lanması gereken dinî bir hükmü, örnekler vere-rek, nasihat ederek sözlü veya yazılı bir biçimde eksiksiz olarak anlatma; etkileyici bir dille insanla-ra duyurma. 3. Peygamberlerin Allah’tan aldıkları vahiyleri insanlara bildirmeleri.

tefrit: Gereğinden daha aşağıda olma durumu; genellikle iki aşırı ucu göstermek üzere ifrat ke-limesiyle birlikte ifrat ve tefrit şeklinde kullanılır.

teklif: 1. Kabul edilmek üzere sunulan şey, 2. Di-nin emirleri, hükümleri

tevazu: Alçak gönüllü olma, kibirlenmeme, yu-muşak huylu ve mütevazi olma.

tövbe: Kişinin yanlış tercihinden vazgeçerek, Al-lah’a (c.c.) yönelme ve onun buyrukları doğrul-tusunda hayatına yeniden düzen verme girişimi.

Page 115: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

115

SÖZLÜK

U-Z

ubudiyet: Allah’ın (c.c.) rızasını elde edebilmek için emirlerini içtenlikle yerine getirip yasakların-dan kaçınma. Kulluk.

ûkûbât: Suç ve cezalarla ilgili hususlar

zaaf: Düşkünlük. İrade zayıflığı. Eksiklik, yetersiz-lik.

zaruret: 1. Zorunluluk, gereklilik, sıkıntı 2. Di-nen, bir hükmü yerine getirmeye kısmen veya tamamen engel durumlar. 3. Allah’a (c.c.) onun istediği gibi ibadet edememekten, işlenen gü-nahları çokça hatırlamaktan, ahiret hâllerini dü-şünmekten ve bunlara bağlı olarak Allah’ın (c.c.) rızasını kaybetme endişesiyle duyulan korku.

zikretmek: Anmak, hatırlamak. Saygı ve övgü-de bulunmak. Allah’ı (c.c.) anmak amacıyla ya-pılması ve söylenmesi istenen dua, ibadet, tespih ve övgü sözlerin yapılması ve söylenmesi. Allah’ın (c.c.) bazı isimlerinin anlamlarını düşünerek belli sayıda ve belli miktarda okumak.

Page 116: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

116

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

Ahmed b.Hanbel, Müsned, Beyrut, 1991.

AY, Mehmet Emin, “Aile Ortamında Yerine Getirilen İbadetlerin Çocuklar Üzerindeki Etkisi», Din Eğitimi Araştırmaları Dergisi, Sayı 1, İstanbul, 1994.

Beyzâvî, Envârü’t-Tenzîl, İstanbul 1314.

Buhârî, Sahih-i Buhârî, (Çev.: Mehmet Sofuoğlu), Ötüken Neşriyat, İstanbul, 1987.

CANBALOĞLU, Ayse Nur, Finans Sektöründe Kamunun Aydınlatılması Ve Türkiye Uygulama-sı, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı, Ankara-2011.

CANEL, Azize Nilgün, Evlilik ve Aile Hayatı, T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Aile ve Toplum Hizmeleri Genel Müdürlüğü, İstanbul, 2012.

ÇAĞRICI, Mustafa, “Ahlak” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 2, İstanbul, 1989

ÇAĞRICI, Mustafa, “Tecessüs”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 40, İstanbul, 2011.

Dini Terimler Sözlüğü, Milli Eğitim Bakanlığı, Ankara, 2009.

Ebu Dâvud, Sünen, (Çev.: Necati Yeniel, Hüseyin Kayapınar), Şamil Yayınları, İstanbul, 1987.

Faktörler”, Din Bilimleri Akademik Araştırma Dergisi, Cilt 5, Sayı 2, Samsun, 2005.

HEYET, 7/24 İlm-i Hal, EDAM Yayınları, İstanbul, 2013.

HEYET, Hadislerle İslam, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2014.

HEYET, İlmihal, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 1-2, Ankara, 2007.

HEYET, İslam’a Giriş Ana Konulara Yeni Yaklaşımlar, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, İstanbul, 2007

HEYET, İslam’a Giriş Gençliğin İslam Bilgisi, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, İstanbul, 2007.

HEYET, İslam’a Giriş Temel Esaslar, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, İstanbul, 2007.

HEYET, Kur’an-ı Kerim ve Açıklamalı Meali, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2001.

HEYET, Kuran Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2014.

HÖKELEKLİ, Hayati, İslam’ın İnsan Görüşü Işığında İşçi Hakları, Türk Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 1995.

İbn Manzûr, Lisânü’l-Arab, Beyrut, 1994.

İbn-i Mâce, Sünen, Cilt 1,2, Beyrut, 1986

İmam Malik, Muvatta, Vizaretü’l-Evkaf, Kahire, 1994.

Karşılaştırmalı Anayasa Çalışmaları, TBMM Basımevi, Ankara, 2012.

KAZICI, Ziya, AYHAN, Halis “Talim ve Terbire” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 39, İstanbul, 2010.

KAYNAKÇA

Page 117: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

117

KAYNAKÇA

KELLEK, Cengiz, “ihtikâr”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı Ya-yınları, Cilt 21, İstanbul, 2000.

KÖSE, Saffet, “Rüşvet”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayın-ları, Cilt 35, İstanbul, 2008.

Kur’an-ı Kerim Meali, (Hzl.: Halil Altuntaş, Muzaffer Şahin), Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, An-kara, 2011.

Kur’an-ı Kerim Meali, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2005.

MÜFTÜOĞLU, Ömer, “Güven Ortamının Bir Toplum İçin Önemi Ve Bunu Engelleyen

Müslim, Sahih-i Müslim, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1992.

Nesâî, Sünen, (Çev.: Komisyon), Kalem Yayınları, İstanbul, 1981.

OKTAY, Hüseyin Tuğrul, “Televizyon Dizilerinin Milli ve Manevi Değerler Açısından Değerlendirilme-si”, T.C Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Ankara, 2011.

Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, Darül-Marife, Beyrut, 2010.

Sahih-i Buhârî Muhtasarı Tecridi Sarih Tercemesi ve Şerhi, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 1987.

SANCAR, Faruk, “Toplumsal Birliğin İnşasında Anahtar Kavram Kardeşlik” Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı 4, 2013, Rize

SİNANOĞLU, Mustafa, “İslam” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 23, İstanbul, 2001

Suyûtî, el-Camiu’s Sağîr, Mısır, 1938.

ŞENER,Mehmet, “İslam Hukukunda Karz-ı Hasen”, Dokuz Eylül Ünv. İlahiyat Fakültesi Dergisi Sayı VI, İzmir, 1989.

Tirmizî, el-Câmiu’s-Sahîh, Beyrut, 1987.

Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 2006.

Yazım Kılavuzu, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 2005.

İNTERNET KAYNAKLARI

www.tdk.gov.tr (Erişim Tarihi: 21/05/2017)

www.isam.org.tr (Erişim Tarihi: 21/05/2017)

www.hikem.net (Erişim Tarihi: 21/05/2017)

www.diyanet.gov.tr (Erişim Tarihi: 21/05/2017)

www.hadislerleislam.diyanet.gov.tr (Erişim Tarihi: 21/05/2017)

www.hayrettinkaraman.net (Erişim Tarihi: 21/05/2017)

http://www.spk.gov.tr (Erişim Tarihi: 21/05/2017.)

http://www.uhdigm.adalet.gov.tr (Erişim Tarihi: 14/04/2017.)

Page 118: TEMEL DİNÎ BİLGİLER (İslam 1) - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/767/463/040/413/3c1/cb4/07a/bf7/0e8/5c3/5fd/f6f/ac7/9a0/008/... · SÖZLÜK 111 KAYNAKÇA 116. 9 ORGANİZASYON ŞEMASI

118

ORTAÖĞRETİM TEMEL DİNİ BİLGİLER (İSLAM 1)

GÖRSEL KAYNAKÇA

Aile Ağacı: Bu kitap için hazırlanmıştır. (Sayfa; 10)

Gelin Kaynana: Muhammed NAİR’in arşivinden alınmıştır. (Sayfa; 12)

Toplu Nikah: http://www.melihgokcek.com (Erişim Tarihi: 21/05/2017.) (Sayfa; 13)

Anne Baba: https://www.shutterstock.com (Erişim Tarihi: 05/01/2017.) (Sayfa; 15)

Kilit: https://www.shutterstock.com (Erişim Tarihi: 05/01/2017.) (Sayfa; 19)

Sulh: https://www.shutterstock.com (Erişim Tarihi: 05/01/2017.) (Sayfa; 21)

el-Adl hattı: Hattat İzzettin Yılmaz BAŞKAR tarafından yazılmıştır. (Sayfa; 22)

Mü’minler Kardeştir: Muhammed NAİR’in arşivinden alınmıştır. (Sayfa; 24)

Kurumuş toprak: https://www.shutterstock.com (Erişim Tarihi: 05/01/2017.) (Sayfa; 27)

Karınca Köprüsü: https://www.shutterstock.com (Erişim Tarihi: 05/01/2017.) (Sayfa; 28)

Kulak: https://www.shutterstock.com (Erişim Tarihi: 05/01/2017.) (Sayfa; 33)

15 Temmuz Şehitler Köprüsü: http://imdatdemir.com (Erişim Tarihi: 21/05/2017) (Sayfa; 35)

Baret Eldiven: https://www.shutterstock.com (Erişim Tarihi: 05/01/2017.) (Sayfa; 37)

Trafik Güvenliği: http://www.trthaber.com (Erişim Tarihi: 21/05/2017) (Sayfa; 39)

Saat ve işçi: Ahmet AKIN’ın arşivinden alınmıştır. (Sayfa; 50)

Fırıncı: Diyanet İşleri Başkanlığı’nın fotoğraf arşivinden alınmıştır. (Sayfa; 50)

Dokuma tezgahı: Diyanet İşleri Başkanlığı’nın fotoğraf arşivinden alınmıştır. (Sayfa; 50)

Fabrika: https://www.shutterstock.com (Erişim Tarihi: 05/01/2017.) (Sayfa; 50)

Su kuyusu: https://www.ihh.org.tr (Erişim Tarihi: 05/01/2017.) (Sayfa; 52)

Vakıf duası: Kaligraf Bünyamin KINACI tarafından yazılmıştır. (Sayfa; 52)

Çek: https://www.shutterstock.com (Erişim Tarihi: 05/01/2017.) (Sayfa; 54)

Dedikodu: Muhammed NAİR’in arşivinden alınmıştır. (Sayfa; 56)

Ofis: https://www.shutterstock.com (Erişim Tarihi: 05/01/2017.) (Sayfa; 57)

Tarla: https://www.shutterstock.com (Erişim Tarihi: 05/01/2017.) (Sayfa; 57)

İnşaat işçisi: https://www.shutterstock.com (Erişim Tarihi: 05/01/2017.) (Sayfa; 58)

Para: https://turkey.trade.gov. pl (Erişim Tarihi: 05/01/2017.) (Sayfa; 61)

Çilek: https://www.shutterstock.com (Erişim Tarihi: 05/01/2017.) (Sayfa; 63)

Gizli görüşme: https://www.shutterstock.com (Erişim Tarihi: 05/01/2017.) (Sayfa; 63)

Market arabası: https://www.shutterstock.com (Erişim Tarihi: 05/01/2017.) (Sayfa; 64)

Meryem: Muhammed NAİR’in arşivinden alınmıştır. (Sayfa; 67)

Edep ya hu: İzzettin Yılmaz BAŞKAR’ın arşivinden alınmıştır. (Sayfa; 84)

Es-Selam hattı: Mehmet Arif VURAL’ın arşivinden alınmıştır. (Sayfa; 84)

Baba çocuk camide: Diyanet İşleri Başkanlığı’nın fotoğraf arşivinden alınmıştır. (Sayfa; 86)

Rukû ve secde eden gençler: Muhammed NAİR’in arşivinden alınmıştır. (Sayfa; 96)

El öpme: Diyanet İşleri Başkanlığı’nın fotoğraf arşivinden alınmıştır. (Sayfa; 103)