4
7/23/2019 Tirendaz - Osmanlı Türk Yayı http://slidepdf.com/reader/full/tirendaz-osmanli-tuerk-yayi 1/4 ndaz - Osmanlı Türk Yayı ://www.tirendaz.com/tr/?page_id=677[04.12.2015 19:06:13] Osmanl ı  Türk Yay ı  Türk Yay ı Okçulukla ilgili modern literatür Batı kaynaklı olduğundan, yayların tanım ve sınıflamalar ı da  maalesef yabancı araştırmacıların yaptığı araştırma ve ürettiği literatürle şekillenmiştir. Bazı  araştırmacılar “Hun yay ı”, “Moğol yay ı” ve “Türk yay ı” tabirlerini, tarihi kaynaklarda bahsi  geçen, uzun menzili ile efsânele şmiş Asya tipi kompozit yay için genel bir tabir olarak  kullanagelmişlerdir. Ancak konuyla ilgili lliteratürün daha istikrarlı hale gelmesiyle, “Türk  yay ı “ denilince anlaşılan yay, 16. yüzy ıldan sonra son halini alan Osmanl ı yayları olmuştur.  Terminolojinin kesinlik kazanmas ında, 1940’lı y ıllarda Batılı araştırmacıların Osmanlı  okçuluğu üzerine araştırmaları ve verilen eserler de rol oynamıştır. Özellikle menzil  okçuluğunda Osmanlı okçularının ulaştıkları ve hâlâ k ırılamamış olan rekorlar, haklı ünüyle  “Türk yay ı”nı ön plana çıkarmıştır. Konuyla ilgili yazdığım makalelerden birini, morfolojik  olarak bu yaya çok benzeyen ve K ırım Tatarları taraf ından kullanılan yay ın da “Türk  İmparatorluğu”na ait bir yay olarak tasnif edilmesi gereğini ileri sürdüm. Çünkü K ırım  Tatarları sadece 19. yüzy ıl ortasına kadar Osmanı İmparatorlu ğu’nun bir parçası değil, 16.  yüzy ıldan itibaren ordunun öncü birlikleri de olmuşlardır. K ırım Tatar yaylarını “Osmanlı  yay ı” olarak sınıflamay ı gerekçelendirecek başka şeyler de vardır. Türk-Moğol örfî hukuku  gereği K ırım Hanlarının protokolde en üst seviyelerde yer almalarının yanısıra, Osmanlı  hanedânında şehzâde (taht vârisi) kalmadığı durumda Giray Han’ın soyundan birinin tahta  geçirilebileceği söylenecek kadar “Türk” ve “Osmanlı” dırlar K ırım Tatarları. Burada bahsedeceğimiz, efsânevi menzil rekorlarını k ıran Osmanlı yay ı olmakla beraber,  İmparatorluk’un silahlarından olan K ırım Tatar yay ına da k ısaca değineceğiz. Oklardan  bahsederken de, yayların morfolojilerinden doğan farklılıkların ok şekil ve özelliklerine  etkisini k ısaca anlatacağız. Osmanlı yay ı Osmanl ı yay ı, modern zamanlar hariç tutulduğında, yay yapım teknolojisinin ulaştığı en üst  noktadır. Bir örnek vermek gerekirse, Japon samuray ının k ılıcı neyse, Osmanlı’nın yay ı odur.  Üstelik sadece arkasındaki mühendislik dehâsı, kullanılan malzeme ve uygulanan işçilikteki  mükemmellik bak ımından değil; onunla ilişkili kültür bak ımından da. Üzücü olan, Japon  k ılıcı bu haklı ünü sebebiyle yüzlerce makale, film ve kitaba konu olurken, biz Türklerin kendi  savaş ve spor kültürümüzün bu istisnâî parçasına gereken önemi vermememizdir. Verenler  de maalesef entellektüel bir tav ırla yaklaşmak yerine, sığ muhafazakâr reflekslerle hareket  etmektedirler. Diğer kompozit yaylar gibi Osmanlı yay ı da kompozit (bileşik, katışık) bir yaydır. Sadece  ahşap olan yaylar (basit ahşap yay), yapıldığı ağaç cinsinin fiziksel özellikleriyle sınırlı bir  fonksiyon gösterir. Kompozit konstrüksiyonda, fonksiyon esnasında gerilme kuvvetlerine  maruz kalan yay ın sırt k ısmı (hedefe bakan yüzey), gerilime ahşaptan daha dayanıklı olan  tendonla, sıışma kuvvetlerine maruz kalan karın k ısmı (atıcı  ya bakan k ısım) sıışmaya  ahşaptan daha dayanıklı olan boynuzla kuvvetlendirilir. Bu iki tabakanın arasında, yay ın  iskeletini oluşturan ahşap çekirdek vardır. Ahşap, hem sıışma hem gerilme kuvvetlerine  dayanır. Bu üç malzeme birbirine hayvan dokular ından elde edilen kollagen esaslı tutkallarla  yapıştırılıır. Fonksiyon sırasında tahta, boynuz, tendon ve tutkal beraber esner ve s ıışır. Bu  teknoloji, basit ahşap yaylarda çok zor olan uçbükümlü (recurve) yay kolları yapmay ı  kolaylaştırdığı gibi, yay ın kurulu değilken dışabükümlü (reflex ) bir profilde olmasını da  sağlar. Hepsinden önemlisi, bu teknoloji sayesinde basit ahşap yaylara göre daha k ısa  yapılabilirler. Kompozit yay Asyalı bir buluştur. At koşulmuş savaş arabalarından düşmana  ölüm saçan okçuların ve daha sonraları at binen savaşçının ihtiyacı olan k ısa yaylardır. Dışabüküm (reflex ) yaya ön gerilim sağlayarak enerji depolama kapasitesini arttırırken,  uçbüküm (recurve) sayesinde, k ısa yaylarda bir sorun olan çekiş mesafesinin sonlarındaki ani  çekiş kuvveti artışı önlenir. Geleneksel Türk Okçuluğu Videolar Fotoğraf Albümleri Makaleler Haberler Kitap hakkımızda i letişim bağlantılar english rss

Tirendaz - Osmanlı Türk Yayı

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Tirendaz - Osmanlı Türk Yayı

7/23/2019 Tirendaz - Osmanlı Türk Yayı

http://slidepdf.com/reader/full/tirendaz-osmanli-tuerk-yayi 1/4

ndaz - Osmanlı Türk Yayı

://www.tirendaz.com/tr/?page_id=677[04.12.2015 19:06:13]

Osmanlı Türk Yay ı

 

Türk Yay ı

Okçulukla ilgili modern literatür Batı kaynaklı olduğundan, yayların tanım ve sınıflamaları da

 maalesef yabancı araştırmacıların yaptığı araştırma ve ürettiği literatürle şekillenmiştir. Bazı

 araştırmacılar “Hun yay ı”, “Moğol yay ı” ve “Türk yay ı” tabirlerini, tarihi kaynaklarda bahsi

 geçen, uzun menzili ile efsâneleşmiş Asya tipi kompozit yay için genel bir tabir olarak 

 kullanagelmişlerdir. Ancak konuyla ilgili lliteratürün daha istikrarlı hale gelmesiyle, “Türk 

 yay ı “ denilince anlaşılan yay, 16. yüzy ıldan sonra son halini alan Osmanlı yayları olmuştur.

 Terminolojinin kesinlik kazanmasında, 1940’lı y ıllarda Batılı araştırmacıların Osmanlı

 okçuluğu üzerine araştırmaları ve verilen eserler de rol oynamıştır. Özellikle menzil okçuluğunda Osmanlı okçularının ulaştıkları ve hâlâ k ırılamamış olan rekorlar, haklı ünüyle

 “Türk yay ı”nı ön plana çıkarmıştır. Konuyla ilgili yazdığım makalelerden birini, morfolojik 

 olarak bu yaya çok benzeyen ve K ırım Tatarları taraf ından kullanılan yay ın da “Türk 

 İmparatorluğu”na ait bir yay olarak tasnif edilmesi gereğini ileri sürdüm. Çünkü K ırım

 Tatarları sadece 19. yüzy ıl ortasına kadar Osmanı İmparatorluğu’nun bir parçası değil, 16.

 yüzy ıldan itibaren ordunun öncü birlikleri de olmuşlardır. K ırım Tatar yaylarını “Osmanlı

 yay ı” olarak sınıflamay ı gerekçelendirecek başka şeyler de vardır. Türk-Moğol örfî hukuku

 gereği K ırım Hanlarının protokolde en üst seviyelerde yer almalarının yanısıra, Osmanlı

 hanedânında şehzâde (taht vârisi) kalmadığı durumda Giray Han’ın soyundan birinin tahta

 geçirilebileceği söylenecek kadar “Türk” ve “Osmanlı” dırlar K ırım Tatarları.

Burada bahsedeceğimiz, efsânevi menzil rekorlarını k ıran Osmanlı yay ı olmakla beraber,

 İmparatorluk’un silahlarından olan K ırım Tatar yay ına da k ısaca değineceğiz. Oklardan bahsederken de, yayların morfolojilerinden doğan farklılıkların ok şekil ve özelliklerine

 etkisini k ısaca anlatacağız.

Osmanlı yay ı

Osmanlı yay ı, modern zamanlar hariç tutulduğında, yay yapım teknolojisinin ulaştığı en üst

 noktadır. Bir örnek vermek gerekirse, Japon samuray ının k ılıcı neyse, Osmanlı’nın yay ı odur.

 Üstelik sadece arkasındaki mühendislik dehâsı, kullanılan malzeme ve uygulanan işçilikteki

 mükemmellik bak ımından değil; onunla ilişkili kültür bak ımından da. Üzücü olan, Japon

 k ılıcı bu haklı ünü sebebiyle yüzlerce makale, film ve kitaba konu olurken, biz Türklerin kendi

 savaş ve spor kültürümüzün bu istisnâî parçasına gereken önemi vermememizdir. Verenler

 de maalesef entellektüel bir tav ırla yaklaşmak yerine, sığ muhafazakâr reflekslerle hareket

 etmektedirler.

Diğer kompozit yaylar gibi Osmanlı yay ı da kompozit (bileşik, katışık) bir yaydır. Sadece

 ahşap olan yaylar (basit ahşap yay), yapıldığı ağaç cinsinin fiziksel özellikleriyle sınırlı bir

 fonksiyon gösterir. Kompozit konstrüksiyonda, fonksiyon esnasında gerilme kuvvetlerine

 maruz kalan yay ın sırt k ısmı (hedefe bakan yüzey), gerilime ahşaptan daha dayanıklı olan

 tendonla, sık ışma kuvvetlerine maruz kalan karın k ısmı (atıcı ya bakan k ısım) sık ışmaya

 ahşaptan daha dayanıklı olan boynuzla kuvvetlendirilir. Bu iki tabakanın arasında, yay ın

 iskeletini oluşturan ahşap çekirdek vardır. Ahşap, hem sık ışma hem gerilme kuvvetlerine

 dayanır. Bu üç malzeme birbirine hayvan dokularından elde edilen kollagen esaslı tutkallarla

 yapıştırılıır. Fonksiyon sırasında tahta, boynuz, tendon ve tutkal beraber esner ve sık ışır. Bu

 teknoloji, basit ahşap yaylarda çok zor olan uçbükümlü (recurve) yay kolları yapmay ı

 kolaylaştırdığı gibi, yay ın kurulu değilken dışabükümlü (reflex ) bir profilde olmasını da

 sağlar. Hepsinden önemlisi, bu teknoloji sayesinde basit ahşap yaylara göre daha k ısa

 yapılabilirler. Kompozit yay Asyalı bir buluştur. At koşulmuş savaş arabalarından düşmana

 ölüm saçan okçuların ve daha sonraları at binen savaşçının ihtiyacı olan k ısa yaylardır.

Dışabüküm (reflex ) yaya ön gerilim sağlayarak enerji depolama kapasitesini arttırırken,

 uçbüküm (recurve) sayesinde, k ısa yaylarda bir sorun olan çekiş mesafesinin sonlarındaki ani

 çekiş kuvveti artışı önlenir.

Geleneksel Türk Okçuluğu Videolar Fotoğraf Albümleri Makaleler Haberler Kitap

hakkımızda i̇ letişim bağlantılar english rss

Page 2: Tirendaz - Osmanlı Türk Yayı

7/23/2019 Tirendaz - Osmanlı Türk Yayı

http://slidepdf.com/reader/full/tirendaz-osmanli-tuerk-yayi 2/4

ndaz - Osmanlı Türk Yayı

://www.tirendaz.com/tr/?page_id=677[04.12.2015 19:06:13]

 Yapımı

Osmanlı yay ının yapılması şu şekilde özetlenebilir:

1- Ahşap iskeletin hazırlanması: İskelet üç, ender olarak beş  parça olarak hazırlanır.

 Kabza ve yay kolları ayrı ayrı hazırlanıp birbirine yapıştırılırken, beş parçalı tasarımda yay 

 kollarının uç k ısımları ayrıca hazırlanır. Üç parçalı tasarımda yay kollarını uç k ısımları ısı yla

 yumuşatılarak bükülür (uçbükümler).

2- Boynuz yapıştırılması: Kullanılacak boynuz manda boynuzudur. Her boynuz çiftinden

iki çift lamina elde edilebilir. Bir yayda mutlaka aynı boynuz çiftinde elde edilen boynuz laminaları kullanılması gerekir. Yay ın karın k ısmı ve buraya yapıştırılacak olan boynuz

 laminasının yapışma yüzeyi, birbirine paralel oluklar oluşturacak şekilde kazınır. Taş’in

 denilen metal bir tarakla yapılan bu işlem yapıştıma yüzeyini arttırmaya hizmet eder ve

 “taş’in çekmek” diye tabir edilir. Sonra, her yay koluna bir boynuz laminası gelecek şekilde

 boynuzlar yapıştırılır. İki boynuz laminası, kabzanın ortasında bir kaç milimetrelik bir açıklık 

 (kab) bırakacak şekilde yerleştirilir. Otantik yöntemde boynuz, yapıştırıldığı yay koluna iple

 sarılarak sabitlenir. İpin sık ıca sarılmasını temin etmek için “tencek” adlı ahşap bir aletten

 yararlanılır. Modern zamanlarda işkence ve klempler de bu iş için kullanılabilmektedir.

3- Sinir (tendon) kaplanması: Manda veye öküz bacağında alınan A şil tendonu kurutulur,

 dövülür, taranarak liflerine ayrılır. Kollagen esaslı sıcak tutkala batırılan lifler dikkatlice yay ın

Page 3: Tirendaz - Osmanlı Türk Yayı

7/23/2019 Tirendaz - Osmanlı Türk Yayı

http://slidepdf.com/reader/full/tirendaz-osmanli-tuerk-yayi 3/4

ndaz - Osmanlı Türk Yayı

://www.tirendaz.com/tr/?page_id=677[04.12.2015 19:06:13]

 sırtına döşenir. Yay ın yatay kesitinin istenildiği biçimde oluşmasında ve daha sonra yay ın

 fonksiyonunda büyük önemi olan bir safhadır.

4- Tepelik ve asâ gezi aşaması: Siniri döşenen yay en az 1 y ıl ask ıda bırak ılır. Bu süre içinde sinir büzülerek yay ı büker. Daha sonra kirişi tak ılacak yönün tam tersine doğru olan

 bu bükülme, yay kollarını uç uca getirecek kadar şiddetlidir. Bu bükülme, yaya

 dışabükümünü verecektir. Bir halka şekline gelince “yay halkası “ adını alan bu yapı, iyice

 kuruduktan sonra açılacaktır. Açma işlemi haftalarca sürebilir ve gerçekten ustalık gerektirir.

 Yay halkası ısıtılarak, yay kollarına şeklini verecek olan masif ahşaptan formlara bağlanarak,

 halka şeklindeki yay açılır. Bu formlara “tepelik” denir ve adından da anlaşılacağı üzere, iki

 boyutlu bir dağ ya da tepe resmini andırır. Yay kolları tepelikle belli bir safhaya kadar

 açıldıktan sonra, asâ gezine alınır. Bu, üzerinde kertikler olan ve ucuna yay ın dik açı yla

 yerleştirilebileceği bir sopadır. Kiriş tak ılan yay aşama aşama çekilerek kiriş bu kertiklere

 tak ılır. Bir sonraki kertiğe geçmeden önce, ısıtma ve aşındırmalarla yay ın iki kolu istendiği

 şekilde bükülecek hale getirilir. Batılı terminolojide “tillering” denilen bu işlem için Ünsal

 Yücel “yay ın alıştırılması” tabirini kullanmıştır.

5- Yay ın kaplanması: Yay ın alıştırılması tamamlanınca yay ın sinir döşeli sırtı, nem ve

 sıcaklık farklarının yaya vereceği zararı engellemek için kaplanmalıdır. Kompozit yayların en

 büyük zaaf ı, neme ve sıcaklığa duyarlı olmalarıdır. Yay ın sırtı deri veya huş ağacı kabuğuyla

 kaplanır, üzerine çeşitli vernikler sürülür. Bazı örneklerde, sinirin üzerine doğrudan bu

 koruyucu verniklerin tatbik edildiği bilinmektedir. Deriyle kaplanan yaylar (genellikle atın

 sağrı derisi kullanıldığından) “sağrılı yay” adını alır. Huş ağacı yla kaplanan yaylar “timarlı

 yay” diye tanımlanır. Genellikle menzil yaylarına uygulanan bu yüzey kaplamasının, müsabakalardan önce yaya “timar verilmesini” mümkün k ıldığı düşünülmektedir. Timar

 verme, yay ın içindeki nemin iyice uçması yla esneklik ve çekiş kuvvetinin artması için, yay ın

 müsabakadan önce belli koşullarda ısıtılmasıdır.

6- Kitâbe ve Tezhib: Bir çok Osmanlı yay ında zengin bir tezhîb (geleneksel motif ve

Page 4: Tirendaz - Osmanlı Türk Yayı

7/23/2019 Tirendaz - Osmanlı Türk Yayı

http://slidepdf.com/reader/full/tirendaz-osmanli-tuerk-yayi 4/4

ndaz - Osmanlı Türk Yayı

://www tirendaz com/tr/?page id=677[04 12 2015 19:06:13]

Powered by Wordpress | © 2009 tirendaz

 desenlerle süsleme) ve genellikle karın k ısmına yazılan bir kitâbe yer alır. Kitâbe metinleri

 okçulukla ilgilidir. Bunların dinî karakterli, ağdalı Osmanlıca ile yazılmışları olabildiği gibi,

 seküler içerikli ve duru bir Türkçe ile yazılmış olanları da vardır.

Osmanlı yaylarını fiziksel özellikleri

Osmanlı yayları, Kore yayları yla beraber Asya yay ekolünün en k ısa yaylarıdır. Topkapı Saray ı

 Müzesi’ndeki (TSM) koleksiyonda yaptığı araştrmaları bir kitap olarak toplanan rahmetli Dr.

 Ünsal Yücel, incelediği yayların uzunluklarının 90-135 cm arasında değiştiğini; menzil

 yaylarını k ısa, tirkeş (savaş) yaylarını nispeten uzun olduklarını kaydetmiştir. Bu veriler,

 bizim saha çalışmalarından elde ettiğimiz deneyimle de açıklanabilmektedir.

Osmanlı yaylarını çekiş kuvvetleri hakk ında tek araştırma, 2005 sonlarında Adam

 Karpowicz’in TSM koleksiyonundaki 50’den fazla yay üzerine yaptığı çalışmadır. Burada çekiş

 kuvveti 40-240 lbs arasında yaylar tespit edilmiştir. Konuyla ilgili makalesinde araştırmacı

 savaş yaylarının 90-180 lbs arasında çekiş kuvvetinde olduğunu, bundan daha sert yayların

 kuvvet geliştirme ve hüner gösterisi amacı yla kullanılmış olabileceğini belirtmiştir. Yazar, 90

 lbs’nin altındaki yayların “gençler, kadınlar ve ihtiyarlar taraf ından” kullanılmış olması

 gerektiğini ileri sürmektedir. Günümüzde spor yaylarının 30-45 lbs arasında kuvvette

 yapıldıkları, büyük hayvan avlarında 45-70 lbs yayların kullanıldığını, Afrika’daki büyük 

 hayvan avlarında bile 100 lbs’nin üzerine çık ılmadığı düşünüldüğünde, bu çekiş kuvvetleri

 şaşılacak derecede yüksektir. Elbette bunun açıklaması vardır. Orta Asya’dan beri Türkler

 için hayatta kalma mücadelesinin en önemli araçlarından olan yay, Osmanlı

 İmparatorluğu’nun profesyonel ordusunda mükemmel bir savaş aracına dönüşmüş; bu arada

 okçuluk gerçek bir sanat haline gelmiştir. Okçu ecdâdın fizik kuvvetinin inanılmaz boyutlarda

 olduğu, bilimsel olarak ispatlanmıştır.

K ırım Tatar yayları, Türk yaylarına göre biraz daha dışabükümlü, kabza formu biraz değişik ve

 boy olarak biraz uzundur. Ama yay kollarının uç k ısımlarının yapısındaki üçgen kesitli

 “kasan” denilen kalınlaşma –ki bu Türk yaylarına özgü balistik özellikleri kazanmasında en

 önemli faktörlerden biridir- aynıdır. Bu morfolojik farklılıklar K ırım Tatarlarının yaylarını

 daha ağır oklarla ve daha uzun çekişlerde verim sağlayan bir yay haline getirir. Bu sebeple

 Osmanlı okları savaş oklarında bile 73 cm’yi geçmezken (menzil okları çok daha k ısadır),

 Tatar oklarının 80 cm’yi bulduğu olur. Okun yapıldığı ağaç da bu sebeplerle farklılık gösterir.

Çile

 Yay ın kirişi çok katlı ibrişimden yapıldığından “çile” adını alırdı. Çile tarih boyunca muhtelif 

 malzemeden yapılmışsa da Osmanlı’da ham ipekten imal edilmiştir. Eski Türklerde kirişin

 sinirden (tendon) yapıldığı, edebiyatımızın en önemli epik eserlerinden Dede Korkut Kitabı’ndaki ibarelerden anlaşılmaktadır. Çile, “tonç” denen luplarla sonlanır. Bu luplar çile

 gövdesine “ton düğümü” adı verilen düğümlerle bağldır ve yay başlarındaki kertiklere

 geçirilerek çilenin yaya tak ılmasını sağlar.