21

Tılsım-ı Kudret - ithaki.com.tr · Tılsım-ı Kudret, uzun bir isim bulma aşamasından sonra, –aslında ben ismini başta “Kefenyırtan” koymuştum– Laika Yayınları’ndan

  • Upload
    others

  • View
    16

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Tılsım-ı Kudret - ithaki.com.tr · Tılsım-ı Kudret, uzun bir isim bulma aşamasından sonra, –aslında ben ismini başta “Kefenyırtan” koymuştum– Laika Yayınları’ndan
Page 2: Tılsım-ı Kudret - ithaki.com.tr · Tılsım-ı Kudret, uzun bir isim bulma aşamasından sonra, –aslında ben ismini başta “Kefenyırtan” koymuştum– Laika Yayınları’ndan

Göktuğ Canbaba, Ankara’da doğdu. 2006’da Anadolu Üniversitesi Basın-Yayın Bölümü’nden mezun oldu. Li-sans öğrenimini, “Şarap ve İnsan” adlı belgesel fotoğraf projesiyle tamamladı. Tayland, Nepal, Hindistan gibi ülkeleri kapsayan uzun soluklu bir Uzakdoğu seyahati-ne çıktı ve kişisel fotoğraf projeleri üzerinde çalıştı. Bir öykü derlemesi olan Ayyaş Buda, 2016’da İthaki Yayın-ları tarafından yayımlandı. Diğer eserleri arasında Ku-zey Kıtalar Efsaneleri “Ozanın Şarkısı” (Ankira Yayınla-rı, 2007), İşeyen Atmaca (Marjinal Kitap, 2013), Fener Balığının Kayıp Işığı (Doğan Egmont, 2014), Valizdeki Kedi (Doğan Egmont, 2015), Arayış Ormanı (Doğan Eg-mont, 2015) Uzayda Sahibini Arayan Köpek (Doğan Eg-mont, 2016), Meraklı Gezginin Notları-Yaratıcı Yazma Kitabı (Doğan Egmont, 2017) ve sekiz kitaptan oluşan Değerler Serisi (Doğan Egmont, 2017) bulunuyor.

Page 3: Tılsım-ı Kudret - ithaki.com.tr · Tılsım-ı Kudret, uzun bir isim bulma aşamasından sonra, –aslında ben ismini başta “Kefenyırtan” koymuştum– Laika Yayınları’ndan

Tılsım-ı KudretGöktuğ Canbaba

İthaki Yayınları - 1284Türkçe Edebiyat Dizisi - 11

Yayın Koordinatörü: Tuğçe Nida SevinEditör: Yankı EnkiKapak İllüstrasyonu ve Tasarımı: Hamdi AkçaySayfa Düzeni ve Baskıya Hazırlık: B. Elif Balkın1. Baskı, 2010, Laika Yayınlarıİthaki Yayınları’nda 1. Baskı, Aralık 2017, İstanbul

ISBN: 978-605-375-740-5

Sertifika No: 11407

© Göktuğ Canbaba, 2017© İthaki, 2017

Yayıncının yazılı izni olmaksızın alıntı yapılamaz.

İthakiTM Penguen Kitap-Kaset Bas. Yay. Paz. Tic. Ltd. Şti.’nin yan kuruluşudur.

Caferağa Mah. Neşe Sok. 1907 Apt. No: 31 Moda, Kadıköy-İstanbul

Tel: (0216) 348 36 97 Faks: (0216) 449 98 34

[email protected] – www.ithaki.com.tr – www.ilknokta.com

Kapak, İç Baskı: Deniz Ofset Matbaacılık

Gümüşsuyu Cad. Topkapı Center, Odin İş Merkezi No: 403/2 Topkapı-İstanbul

Tel: (0212) 613 30 06 - Faks: (0212) 613 51 97Sertifika No: 29652

Page 4: Tılsım-ı Kudret - ithaki.com.tr · Tılsım-ı Kudret, uzun bir isim bulma aşamasından sonra, –aslında ben ismini başta “Kefenyırtan” koymuştum– Laika Yayınları’ndan

Tılsım-ı KudretGÖKTUĞ CANBABA

Page 5: Tılsım-ı Kudret - ithaki.com.tr · Tılsım-ı Kudret, uzun bir isim bulma aşamasından sonra, –aslında ben ismini başta “Kefenyırtan” koymuştum– Laika Yayınları’ndan

.

Page 6: Tılsım-ı Kudret - ithaki.com.tr · Tılsım-ı Kudret, uzun bir isim bulma aşamasından sonra, –aslında ben ismini başta “Kefenyırtan” koymuştum– Laika Yayınları’ndan

Anneme ve babama,Hep yanımda olduğunuz ve

güneş gibi parladığınız için...

Page 7: Tılsım-ı Kudret - ithaki.com.tr · Tılsım-ı Kudret, uzun bir isim bulma aşamasından sonra, –aslında ben ismini başta “Kefenyırtan” koymuştum– Laika Yayınları’ndan

.

Page 8: Tılsım-ı Kudret - ithaki.com.tr · Tılsım-ı Kudret, uzun bir isim bulma aşamasından sonra, –aslında ben ismini başta “Kefenyırtan” koymuştum– Laika Yayınları’ndan

9

Önsöz

Tılsım-ı Kudret eski bir dost, yazar olma yolunda attığım ikinci adım, on sene önce yarattığım karanlık dünyam...

Ona şimdi bakınca kabı solmuş, yer yer çizikler içerisinde bir vhs kasedinin içinde bekleyen, eski kuşak bir korku filmi görüyorum. Onu böyle görmek çok heyecan verici çünkü eski kuşak korku filmlerini hep çok sevmişimdir.

Tılsım-ı Kudret’i seneler önce grafik roman olması için ya-ratmıştım. Sevgili dostum Ertaç Altınöz’le çalışıyorduk. Roman için çok sağlam illüstrasyonlar çiziyordu. Bir ajansla da anlaş-mıştık ama işler düşündüğümüz gibi gitmedi ve proje iptal oldu. Benden yaşça büyük yazarların memleketimizde sürekli yaşadığı durumu ben yeni yeni tattığım için deyim yerindeyse yıkılmış-tım. Fakat tekrar ayağa kalkmam uzun sürmedi.

Proje için sadece Osmanlı’da ve günümüzde geçen bölümleri yazmıştım. Grafik roman için yeterli, normal bir roman için za-yıf bir dosyaydı. Sonra dostum Kayra Küpçü’yle tanıştım ve bu-nun bir roman olması gerektiği konusunda hemfikir olduk. Kay-ra ve Ertaç dosya konusunda çok heyecanlıydı, onların heyecanı beni motive etti ve kısa zamanda Kan Göğü’nde geçen bölümleri ekledim. Böylece roman son halini almış oldu.

2010’da Mehmet Gözüpek dosyayı okuyup onay verdi ve Tılsım-ı Kudret, uzun bir isim bulma aşamasından sonra, –aslında ben ismini başta “Kefenyırtan” koymuştum– Laika Yayınları’ndan çıkmış oldu.

Page 9: Tılsım-ı Kudret - ithaki.com.tr · Tılsım-ı Kudret, uzun bir isim bulma aşamasından sonra, –aslında ben ismini başta “Kefenyırtan” koymuştum– Laika Yayınları’ndan

10

Seneler geçti. Yaşım ilerledi, okuduğum kitaplar değişti ama yazma isteğim hiç eksilmedi. Hatta her geçen gün artarak devam etti. Yeni romanlar ve öykü kitapları yazdım. Birçok şey yaşadım, uzaklara gittim ama bir şekilde hep eve geri döndüm. Birçok arkadaşımı kaybettim ve yenileriyle tanıştım; harika olanlarıyla hem de ve Tılsım-ı Kudret’i bir süre sonra unuttum. Sanırım o da beni unuttu. Bir süre birbirimizden hiç bahsetmedik. Ta ki, o yeni tanıştığım harika arkadaşlardan biri bana heyecan verici bir fikirle gelinceye kadar.

Sevgili editörüm, dostum Yankı Enki, Tılsım-ı Kudret’i hort-latmak isteyip istemediğimi sorduğunda açıkçası biraz düşün-düm. Heyecanlandığımı kabul etmeliyim ama biraz da korkmuş-tum çünkü yıllar içerisinde yazım tarzım ve yarattığım dünyalar epey değişmişti. O dünyaya geri dönebilir miydim bilmiyordum ama Tılsım’ın da bir şekilde yok olmasına içim el vermiyordu. En sonunda tamam dedim. Hadi hortlatalım şu kitabı! Ve ça-lışmaya başladık. Birçok şey düzelttik, sildik, yenilerini ekledik ama onun ruhundan bir şey çalmadık. Bu yola çıkarkenki ilk düşüncemiz buydu. Tılsım eskisi gibi kalacak, sadece biraz daha yakışıklı olacaktı. Sanırım bunu başardık da.

Tılsım-ı Kudret şimdi karşımda duruyor ve bana bakıyor. Şehirler yıkılsa, bombalar patlasa, çirkin binalar iskeletlerimi-zin üzerine inşa edilmeye devam etse de bir şekilde birbirimize gülümsemeyi başarıyoruz. Uzun süredir görmediğim eski dos-tumla tekrar sahneye çıkıyoruz.

Işıklar yandığı sürece orada olmayı umut ediyoruz.

Göktuğ Canbabaİstanbul, 2017

Page 10: Tılsım-ı Kudret - ithaki.com.tr · Tılsım-ı Kudret, uzun bir isim bulma aşamasından sonra, –aslında ben ismini başta “Kefenyırtan” koymuştum– Laika Yayınları’ndan

BİRİNCİ KİTAP

Page 11: Tılsım-ı Kudret - ithaki.com.tr · Tılsım-ı Kudret, uzun bir isim bulma aşamasından sonra, –aslında ben ismini başta “Kefenyırtan” koymuştum– Laika Yayınları’ndan

.

Page 12: Tılsım-ı Kudret - ithaki.com.tr · Tılsım-ı Kudret, uzun bir isim bulma aşamasından sonra, –aslında ben ismini başta “Kefenyırtan” koymuştum– Laika Yayınları’ndan

13

İstanbul 2010

“Bir bardak daha lütfen,” dedi Mösyö Frederic. Nam-ı di-ğer Fransız.

“Bu akşam biraz fazla içmediniz mi efendim?”İri yarı barmen kendinden beklenmeyecek bir kibarlık-

la konuşuyordu Fransız’la. Gece boyunca üzerine sinen si-gara dumanı ve türlü alkolün kokusu beyninde dolanırken bakışları Mösyö Frederic’in şişmiş, yer yer morarmış ve o anda çok uzaklarda olan gözlerindeydi.

“Hadi ama son bir içki daha. Bir skoç daha ver. Bu elim-den kaçırdığım kayıp İskoçyalı’nın hazinesi için olsun,” dedi adam ve elinde tuttuğu boş viski bardağını havaya kaldırdı. Edinburgh’da yaşlı bir adamdan öğrendiği, eski-den yasaklanmış olan bir şarkıyı mırıldanmaya başladı.

“Tamam Fransız, son bir içki daha dolduracağım ama artık şu İskoçyalı muhabbetini kapatman mümkün mü? Yani şu haline baksana...”

Sabahın ilk ışıkları barın pencerelerinden içeri sızmaya başladığında Fransız içkisini fondiplemiş ve barmene ak-şam görüşürüz der gibi bir bakış atarak barı terk etmişti.

Mösyö Frederic 1940’larda namı tüm dünyaya yayılmış ünlü hazine avcısı ve arkeolog Ed Krelunberg’in torunuy-du. Bu bile aslında kendi camiasında sözünün geçmesine yeter de artardı ama Fransız sadece boş sözler sarf eden veya gösteriş peşinde koşan biri olmamıştı hiç. Yaşlı Ed

Page 13: Tılsım-ı Kudret - ithaki.com.tr · Tılsım-ı Kudret, uzun bir isim bulma aşamasından sonra, –aslında ben ismini başta “Kefenyırtan” koymuştum– Laika Yayınları’ndan

14

ortadan kaybolduğunda söylentiler eğer sadece dediko-dudan ibaret değilse; yaşlı adamın Beş Mühürlü Kristal Tapınağı’nı ararken öldüğüne işaret ediyordu. Hayli ilginç bir hikâyeye sahip olan bu tapınağın efsanevi Atlantis’ten kaldığı rivayet edilirdi.

Ed’in oğlu yani Fransız’ın babası da kendi babasının izinden gitmiş ve Eski Türk imparatorlarından birinin ka-yıp odalı mezarlarını bulduğunda hem büyük bir servete hem de haklı bir üne kavuşmuş, ona olan vazifesini fazla-sıyla yerine getirmişti. O zamanlarda yani servetini bitir-meye çalışırken Melis adlı bir Türk’le tanışmış ve hemen evlenmişti. İşte Fransız da bu vesileyle dünyaya gelmişti.

Fransız otuzlu yaşlarının başındaydı ama henüz ne tarihe geçebilecek bir keşif yapabilmiş ne de ailesi kadar büyük bir servete konabilmişti. Adam yıllardır bir İskoç hazinesinin peşinden koşmuş, Edinburgh’un küf kokulu zindanlarında dolanmış, Ness’in lanetli hikâyelerine ta-nık olmuş, hatta İskoçya sınırını aşıp hazinenin peşinde dünyayı dolaşmış ama sonunda aradığı izi kaybetmişti. Bu arayış hem ailesinden kalan servetin oldukça azalmasına hem de itibarının ayaklar altına alınmasına sebep olmuştu. Antikacı görünümündeki hazine iz sürücüleri bile onunla iş yapmaya çekiniyordu artık.

Fransız, hazine avcıları camiasında tanınan biriydi kuş-kusuz ama bu ünün günden güne azalmakta olduğunun ve hükümetlerden gizli bir yapıya sahip olan A.B.T. (An-tik Bilgi Toplayıcıları) topluluğunda da istenmeyen adam konumuna yaklaştığının farkındaydı. A.B.T.; yetenekli ve yararlı hazine avcılarına ki hiçbirisi kendine hazine avcısı demez; bilgi toplayıcıları, iz sürücüler ya da daha çok ar-

Page 14: Tılsım-ı Kudret - ithaki.com.tr · Tılsım-ı Kudret, uzun bir isim bulma aşamasından sonra, –aslında ben ismini başta “Kefenyırtan” koymuştum– Laika Yayınları’ndan

15

keolog derlerdi, yardım etmesiyle meşhur bir topluluktu. Tabii ki bu yardımları hayrına da yapmıyorlardı. Hazine avcıları ya da arkeologlar buldukları eski ve değerli me-tinleri, bilgileri, önemli eserleri topluluğa teslim ediyor karşılığında da kurumdan hayli yüklü ödemeler alıyorlar-dı. A.B.T. kuşkusuz ki yasadışı bir topluluktu ve gizliliğini tehlikeye atacak herhangi bir olay, kişinin başına hayal bile edemeyeceği sorunlar açabilirdi. A.B.T.’nin ne zaman ve ne için kurulduğunu önemli yöneticilerden başka kimse bilmiyordu. Ama kabul gören gerçek, bu teşkilatın İsa’nın doğumundan bile önce var olduğu ve amacının dünyanın eski ve çok önemli gizli bilgilerine ulaşmak için binyıllar-dır bilgi topladığıydı. Her araştırma, her arayış, üyelerinin bulduğu her metin topluluğu daha da güçlendiriyor ve ni-hai amaçlarına bir adım daha yaklaştırıyordu; dünyanın kalbinin bilgisine. Arayıcılar A.B.T. topluluğunun gizli kalması üzerine yeminler ederek ve günlerce devam eden bir tören eşliğinde topluluğa katılırlardı. Şüphesiz ki bu topluluk gizemli ve kimsenin hayal bile edemeyeceği güce sahip kişilerden oluşuyordu. Üst düzey bürokratlar, önemli yazarlar hatta bazı devlet başkanları bile zamanında A.B.T. çatısı altında toplanmıştı. Topluluğun ayrıca çeşitli birlik-ler ve gizemli localarla da ilişkisinin olduğunu inkâr etmek büyük bir yalan olurdu. Topluluğun varlığını tehlikeye dü-şürecek herhangi bir adım, üyenin ölümüyle sonuçlanırdı; bunu geçen yıllarda birkaç defa görmüşlerdi.

Fransız’ın dedesi Ed, gizemli bir şekilde ortadan kay-bolduğunda kurumun ileri gelen yöneticilerinden biriydi. Babası ise üst düzey toplayıcı olarak görev yapmayı sür-dürüyordu. Fakat Fransız yetkili olmak bir yana neredey-

Page 15: Tılsım-ı Kudret - ithaki.com.tr · Tılsım-ı Kudret, uzun bir isim bulma aşamasından sonra, –aslında ben ismini başta “Kefenyırtan” koymuştum– Laika Yayınları’ndan

16

se topluluktan atılma noktasına gelmişti. Topluluğa üye olduğundan beri sadece birkaç değersiz parşömen ve bir-kaç eski Yunan şairine ait dörtlükler dışında hiçbir katkı sağlayamamıştı. Belki de o zamana kadarki en önemli keş-fi I. İbrahim’e ait olan delilik sikkesini bulmasıydı. Kayıp İskoçyalı’nın hazinesi ona ün ve itibar kazandıracaktı ama artık o şansı da kaybetmişti.

Fransız ara sokaklardan birinde son sigarasını içerek ilerlerken telefonu çalmaya başladı. Hayli sarhoş olan adam, telefonunun çaldığını epey geç fark etti. Pardösü-sünün cebinde oynaşan şeyin ne olduğunu anlaması biraz vaktini almıştı.

“Ben muhteşem hazine arayıcısı Mösyö Frederic; nam-ı diğer Fransız. Eğer siz de paranızı ve itibarınızı kaybetmek istiyorsanız doğru kişiyi aradınız,” dedi ve telefonu kapattı. Karşıda kimin olduğuyla ilgilenmeyecek kadar sarhoş ve umutsuzdu. Sigarasından derin bir nefes çekti ve yeni yeni aydınlanmaya çalışan şehrin kalbinde ilerleyişine devam etti. Fakat telefonun ardındaki kişi ısrarla aramayı sürdü-rüyordu.

“Ne var!” dedi bu sefer sertçe.“Kendine acımayı bıraktığın an seni tekrar arayacağım.

Elimde ilgileneceğin şeyler var,” dedi karşıdaki ses ve he-men sonra telefonu kapattı. Arayan eski bir antika dükkânı sahibiydi. Normal insanlar Yusuf ’un antika dükkânına gelir ve şanslılarsa birkaç Osmanlı kandili ya da eski bir mermi gibi tuhaf şeylere epey para verdikten sonra çıkıp giderlerdi. Kimsenin ciddiye almadığı ve hatta gençlerin dükkânın önünden geçerken, bu adam da yıllardır burada nasıl para kazanıyor hayret, gibi yorumlarına maruz kalan

Page 16: Tılsım-ı Kudret - ithaki.com.tr · Tılsım-ı Kudret, uzun bir isim bulma aşamasından sonra, –aslında ben ismini başta “Kefenyırtan” koymuştum– Laika Yayınları’ndan

17

Yusuf, nam-ı diğer Tilki, aslında önemli bir iz sürücüydü. Değerli şeylerin kokusunu çok uzaktan alır, takip eder, on-lara bir şekilde sahip olur ve hazine avcılarına daha büyük paralara satardı. A.B.T. tarafından birçok kez ödüllendiril-miş bu kişi oldukça genç ama bir o kadar da yetenekliydi.

Tilki ve Fransız’ın dostluğu birkaç sene öncesine daya-nıyordu. Bir bar kavgasını sonlandırmaya çalışırken tartış-maya başlamışlar, daha sonra kimliklerini fark edince bu tatsız karşılaşma dostluğa dönüşmüştü. Tilki, Fransız’ın babasına ve dedesine hayranlık duyan bir antikacıydı. Ço-cukluğunda onların hikâyeleriyle büyümüş ve A.B.T.’ye hiçbir şekilde girme şansı olmadığını fark edince antikacı-lığa merak salmıştı.

“Telefonu yine suratıma kapattı puşt!” diye bağırdı Fransız. Aslında hayli sakin ve huzurlu bir mizaca sahip olan Fransız son günlerde bir kurtadam gibi değişim halin-deydi. Dolunayda köpek dişleri uzamıyor ya da pençeleri çıkmıyordu ama içindeki başarısızlık ve öfke ruhunu ka-ranlık bir forma sokmaya çalışıyordu sanki. Cihangir’deki evine varmasıyla kendini yatağına atması bir oldu. Düzen-siz soluk alıp verişleri rahatsız bir uykunun habercisiydi.

Uyandığında korkunç bir baş ağrısı ve mide sancısı onu karşılamıştı.

“Tam hatırlamıyorum ama beni aramış olabilir misin? Bir sorun falan yok değil mi?” dedi alkolden ve sigaradan başkalaşım geçirmiş ses tonuyla.

“Dükkâna gel. Çabuk ol ve mümkünse içmemiş ol!”“Tamam, tamam sakinleş. Derin bir nefes al, her şey yo-

lunda,” dedi kendi kendine sırıtarak.

Page 17: Tılsım-ı Kudret - ithaki.com.tr · Tılsım-ı Kudret, uzun bir isim bulma aşamasından sonra, –aslında ben ismini başta “Kefenyırtan” koymuştum– Laika Yayınları’ndan

18

“Saçmalamayı bırak ve dükkâna gel,” dedi Tilki ve tele-fonu sertçe kapattı. Başı çatlayacak kadar ağrıyan Fransız, yanındaki ahşap masada duran bir bardak suyu başından aşağıya boşalttı ve ayılmayı diledi. Ayağa kalktığında dün-ya ayaklarının altında dans ediyor, eski tanrılar onu aşağı-larcasına kahkahalar atıyordu.

Dükkâna ulaştığında hava çoktan kararmıştı. Arabasın-dan indi ve bir sigara yaktı. Tilki’nin onu neden çağırdığı-nı düşünüyordu. Eskisi gibi ona önemli bir iş mi satacaktı yoksa sadece nasihat vermek miydi amacı? İki düşünce de kötü kokuyordu ve nasihat dinleyecek hali kesinlikle yoktu!

“İşte özlediğim adam,” diye yaklaştı Fransız kollarını iki yana açıp.

“Sonunda,” dedi Tilki ona sarılırken. “Bok gibi görünü-yorsun ama bu durumunu düzeltecek bir şey var elimde.”

“Hemen konuya girmeni inan çok seviyorum.”“İçecek bir şey alır mısın?”Fransız, tam kırmızı şarap fena olmaz, diyecekken Til-

ki, “Evet sert bir kahve iyi olur,” diye mırıldanarak kendi sorusunu cevapladı ve kahveleri getirmeye koyuldu. Mös-yö Frederic etrafa bir göz attı. Büyük sayılmayacak bir dükkândı. Tepeden sarkan eski tarz bir mumluk ve ahşap dolaplardaki binbir çeşit eşya, dükkânı gerçekten dolu gös-teriyordu. Fakat iyi bir hazine avcısı olan Fransız biliyordu ki bu dükkânda bulunan ıvır zıvırın toplam bedeli Tilki’nin hazine avcılarına sattığı tek bir maldan bile kat be kat dü-şüktü. Fransız, birbirine girmiş kömür karası saçlarını eliy-le düzeltmeye çabaladı ve omzuna astığı deri çantasından çıkardığı yuvarlak camlı gözlüğünü taktı; artık her şey daha aydınlık ve berraktı.

Page 18: Tılsım-ı Kudret - ithaki.com.tr · Tılsım-ı Kudret, uzun bir isim bulma aşamasından sonra, –aslında ben ismini başta “Kefenyırtan” koymuştum– Laika Yayınları’ndan

19

“İşte kahveler,” diye belirdi adam birden. Tilki’nin kızıl saçları mumun cılız ışığında parlıyordu.

“Daha iyi görünüyorsun dostum,” dedi Tilki gülüm-seyerek. Fransız, adamı başıyla onayladı ve getirdiği sıcak kahveyi içmeye koyuldu.

“Şimdi iyi dinle Fransız. Sana satacağım bilgiler önemli ve değerli şeyler. Eski bir Osmanlı bilgininin yazdığı ga-rip bilgilere ulaştım. Bunlar sana değerli bir servet kazan-dırmayacak kuşkusuz ama A.B.T.’deki itibarını sana tekrar kazandırabilir. Belgeleri tarihlendiremedim çünkü ne ta-rihe ne de imparatorluk bilgilerine dair bir şey var elimde. A.B.T.’nin bu bilgileri değerli görmesi halinde sana bir ha-zinenin kapıları açılabilir. Bilirsin değerli bilgiler A.B.T.’ce ödüllendirilir. Bu bilgiler de tam onların isteyeceği türden gizemli şeyler.”

“Vereceğin haberin beni heyecanlandıracağını düşün-müştüm açıkçası,” dedi Fransız kahvesinden bir yudum alarak. Şişmiş gözleriyle Tilki’ye bakıyordu. Fransız çok değerli olduğunu düşündüğü kayıp İskoçyalı’nın hazinesi-ni kaybettiğinden beri her bilgiyi küçümsüyor, her avı tari-hi geçmiş bir öğün gibi görüyordu.

“Bu bir şans, anlasana! Bi şeyler yapmazsan yakında seni alt düzey görevli bile yapabilirler. Bu senin sonun olur. Selis gibi hazine avcılarına yeniyetmeler gibi kahve mi ta-şımak istiyorsun? Kaybettiğin servetini de düşünürsek ta-mamen hapı yutarsın!”

“Ah,” diye inledi birden Fransız acı çekercesine. “O şey-tanın bahsini kapatır mısın lütfen? Selis benim için bitti. Bana ne yaptığını hatırlıyorsun değil mi?” diye sesini yük-seltti adam.

Page 19: Tılsım-ı Kudret - ithaki.com.tr · Tılsım-ı Kudret, uzun bir isim bulma aşamasından sonra, –aslında ben ismini başta “Kefenyırtan” koymuştum– Laika Yayınları’ndan

20

“Evet,” dedi Tilki gülmemek için kendini tutarak. “Bi-liyorum.”

“Güzel, o zaman bir daha onun ismini ağzına alma. Şimdi ne kadar istiyorsun bunun için?”

Tilki kendini toparlamaya çalıştı ama aklına sürek-li Selis’le Fransız’ın çalkantılı ilişkisi geliyordu. Hele de Selis’in bir üst mertebeye geçmek için Fransız’ın arkasından çevirdiği o işi düşününce, gülmesine engel olamıyordu.

“Elli bin,” dedi Tilki.“O işi kapmak için beni kıçımdan bıçaklayıp, elimdeki

tsantsa’yı alarak kayıplara karıştı. Ona o zaman da söy-lemiştim Jivaro yerlilerine göre, çalınan bir tsantsa kadar lanet getiren başka bir şey yoktur. Er ya da geç lanet seni bulacak, dedim ama beni dinlemedi bile. Ona…” Tilki, Fransız’ın anılar diyarında sürüklenmesine engel olmak zorunda olduğunu biliyordu, dahası bu hikâyeyi binlerce defa dinlemişti ve artık eskisi kadar heyecanlı bile gelmi-yordu.

“Hâlâ burada mısın Frederic?” diye sordu kahve finca-nını ses çıkaracak şekilde masaya koyduktan sonra. Frede-ric bir anda kendine geldi.

“Gerçi o hâlâ hayatta ve A.B.T.’de benden daha fazla söz sahibi,” dedi zorla gülümseyerek.

“Eğer beni dinlemeyi seçersen hayatını ona kahve yapa-rak geçirmekten kurtulabilirsin,” dedi Tilki sertçe.

“Evet, evet belki de. Evet, seni dinliyorum,” dedi derin bir iç çekerek. Tilki biliyordu ki Nadage burada Frederic’in yanında olsa adam kesinlikle bu halde olmazdı. Fransız’ın tek aşkıydı Nadage.

“Artık eski dostlara da hiç güvenilmiyor,” dedi birden

Page 20: Tılsım-ı Kudret - ithaki.com.tr · Tılsım-ı Kudret, uzun bir isim bulma aşamasından sonra, –aslında ben ismini başta “Kefenyırtan” koymuştum– Laika Yayınları’ndan

21

Fransız gülümseyerek. Bu tarz bir parçanın aslında daha fazla ettiğini biliyordu; belli ki Tilki, ona iyilik yapıyor-du. Fransız çek defterini çıkarıp Tilki’ye istediği meblağı yazdı. Hesabının bu parayı karşılayacağını biliyordu ama böyle giderse birkaç aya elinde eski arabasından başka bir şeyi kalmayacaktı. Aldığı kâğıtları ceketinin iç cebine yer-leştirdi.

“Onlara bakmayacak mısın?” diye sordu Tilki merakla.“Ne hakkındalar ki?” diye sordu adam ruhsuzca.“Asla arayıcı ruhunu kaybetme Fransız. Onu kaybe-

dersen yaşayan bir ölüden farkın kalmaz. Şimdi dükkânı kapatmalıyım, çok geç oldu. Üzgünüm,” dedi Tilki sinirli bir şekilde. Yıllar önceki Fransız’ın artık orada olmadı-ğını çok iyi biliyordu. Nadage’i kaybetmesi, Selis’ten pek az kişinin yiyebileceği kadar çirkin bir kazık yemesi ve İskoçyalı’nın hazinesini elinden kaçırması adamı yiyip bitirmiş gibiydi.

Fransız, dostunun söylediklerine hak veriyordu ver-mesine ama hayatının da istediği gibi gitmediği aşikârdı. Uzun süre bir şeylerin düzelmesini beklemiş ama her defa-sında hayat adama bir tekme daha savurmuştu.

Fransız, evine ulaştığında hayli bitkindi. Sanki geçen her gün hayatından birden fazla yılı alıp götürüyordu. Elinden kaçan her hazine adama insanların düşündüğünden çok daha fazla acı veriyordu. Penceresini açıp İstanbul’un kirli havasını soluduktan sonra Tilki’nin ona verdiği kâğıtları karıştırmaya başladı. Arapça sözcükleri bir bir okudu. İbn-i Reşad adında gizemli bir hoca tarafından yazılmış-tı kâğıttakiler. Bunlar, Öte Diyar diye bir yerden gelen bir

Page 21: Tılsım-ı Kudret - ithaki.com.tr · Tılsım-ı Kudret, uzun bir isim bulma aşamasından sonra, –aslında ben ismini başta “Kefenyırtan” koymuştum– Laika Yayınları’ndan

22

iblis hakkındaydı. Garip bir Şehzade’den ve içinde o iblisin kanı ve nefesiyle yazılmış olan bir muskadan bahsediyor-du. Adam gecenin içinde hocanın yazdıklarını okurken uzun zamandır o an olduğu kadar ürpermediğini fark etti. Yazılanlar bir hikâyeydi kuşkusuz ama adamın anlatış tar-zındaki gerçekçi üslup işin rengini değiştiriyordu. Sayfaları teker teker okuduktan sonra onları şeffaf dosyaların içine özenle koydu ve ertesi gün bırakacağı A.B.T.’ye vermek üzere çantasına yerleştirdi.

Ertesi sabah evinden kâğıtlarla ayrılıp A.B.T.’ye doğru yola koyulduğunda, telefonu yine cebinde oynaşmaya baş-ladı. Arayan Tilki’ydi. Belli ki dostunun uyanıp uyanmadı-ğını merak etmişti.

“Evet evet, uyandım!” diye azarladı dostunu Fransız.“Hemen dükkâna gel,” dedi Tilki sertçe.“Ne oldu yoksa elimdeki kâğıtları çok ucuza sattığını mı

fark ettin? Artık çok geç,” dedi neşeyle.“Çabuk ol. Bekliyorum. Kâğıtları A.B.T.’ye götürme.

Beni anladın mı?”“Neler oluyor?”“Muska,” dedi Tilki titreyerek. “Muskanın tılsımı,” dedi

adam ve sesi aniden kesildi.“İyi misin? Sesin...”“O gerçek olabilir Frederic. Elinde tuttuğun lanet ger-

çek olabilir.”“Ne?! Aklını mı kaçırdın sen?” diye güldü Fransız. “Ne

bu, sabah şakası mı?”“Beni dinle, sakın A.B.T.’ye gitme. Hemen buraya gel.

Sana muska hakkında bulduklarımı göstereceğim.”***