22
59 bilig-15/Güz’2000 TÜRK LEHÇELER‹ ARASINDA AKTARMA MESELELER‹ ve “ABAY YOLU” ROMANI Mustafa U⁄URLU K›r›kkale Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi ÖZET Türk Dünyas›n›n kültür bütünlü¤ü; üretilen bilim, kültür ve sanat eser- lerinin karfl›l›kl› olarak bilinmesiyle sa¤lanabilecektir. Bunun önündeki en önemli engel ise, bugün Türk Dünyas›nda tarihî ve siyasî sebeplerle or- taya ç›kan farkl› yaz› dilleri ve yaz› sistemlerinin kullan›l›yor olmas›d›r. Bu engeli k›sa vadede aflman›n en kolay yolu, bilim, kültür ve sanat eserle- rinin karfl›l›kl› olarak yaz› dillerine aktar›lmas›d›r. fiimdiye kadar di¤er Türk topluluklar›nda meydana getirilen eserlerin pek az› Türkiye Türkçesine aktar›lm›flt›r. Bunlardan birisi, Kazak Türkle- rinin önde gelen bilim ve sanat adamlar›ndan olan Muhtar Avezov’un “Abay Jol›” adl› roman›d›r. “Abay Yolu”, hem yazar›n, hem de Kazak ede- biyat›n›n flaheseridir. Eserin konusu, Kazak Türklerinin en önde gelen flair, düflünür ve devlet adamlar›ndan biri olan Abay Kunanbayul› (1845- 1904)’n›n hayat›d›r. Lehçeler aras› aktarma yapman›n kendine göre zorluklar› vard›r. Ya- y›mlanan aktarma metni de bunu teyit etmektedir. Bu çal›flma, “Abay Yo- lu” adl› eserden hareketle iki lehçe aras›nda aktarma yaparken düflülebi- lecek hata tiplerini ortaya ç›karmak gayesiyle yap›lm›flt›r. Bunun sonu- cunda; Kazak ve Türkiye Türkçesi aras›nda yap›lacak bir aktarmada “ke- lime”, “yap›” ve “dizim” yönünden hatalar yap›labilece¤i belirlenmifl; bun- lardan kaç›nmak için tekliflerde bulunulmufltur. Anahtar Kelimeler: Abay Yolu, Aktarma, Türk lehçeleri, Yalancı eş değer

TÜRK LEHÇELER‹ ARASINDA AKTARMA MESELELER‹ ve “ABAY …bilig.yesevi.edu.tr/yonetim/icerik/makaleler/3436-published.pdf · yapma hâli eki aynen aktarmaya da alınmıştır

  • Upload
    others

  • View
    7

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: TÜRK LEHÇELER‹ ARASINDA AKTARMA MESELELER‹ ve “ABAY …bilig.yesevi.edu.tr/yonetim/icerik/makaleler/3436-published.pdf · yapma hâli eki aynen aktarmaya da alınmıştır

59

bilig-15/Güz’2000

TÜRK LEHÇELER‹ ARASINDA AKTARMAMESELELER‹ ve “ABAY YOLU” ROMANI

Mustafa U⁄URLUK›r›kkale Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi

ÖZET

Türk Dünyas›n›n kültür bütünlü¤ü; üretilen bilim, kültür ve sanat eser-lerinin karfl›l›kl› olarak bilinmesiyle sa¤lanabilecektir. Bunun önündeki enönemli engel ise, bugün Türk Dünyas›nda tarihî ve siyasî sebeplerle or-taya ç›kan farkl› yaz› dilleri ve yaz› sistemlerinin kullan›l›yor olmas›d›r. Buengeli k›sa vadede aflman›n en kolay yolu, bilim, kültür ve sanat eserle-rinin karfl›l›kl› olarak yaz› dillerine aktar›lmas›d›r.

fiimdiye kadar di¤er Türk topluluklar›nda meydana getirilen eserlerinpek az› Türkiye Türkçesine aktar›lm›flt›r. Bunlardan birisi, Kazak Türkle-rinin önde gelen bilim ve sanat adamlar›ndan olan Muhtar Avezov’un“Abay Jol›” adl› roman›d›r. “Abay Yolu”, hem yazar›n, hem de Kazak ede-biyat›n›n flaheseridir. Eserin konusu, Kazak Türklerinin en önde gelenflair, düflünür ve devlet adamlar›ndan biri olan Abay Kunanbayul› (1845-1904)’n›n hayat›d›r.

Lehçeler aras› aktarma yapman›n kendine göre zorluklar› vard›r. Ya-y›mlanan aktarma metni de bunu teyit etmektedir. Bu çal›flma, “Abay Yo-lu” adl› eserden hareketle iki lehçe aras›nda aktarma yaparken düflülebi-lecek hata tiplerini ortaya ç›karmak gayesiyle yap›lm›flt›r. Bunun sonu-cunda; Kazak ve Türkiye Türkçesi aras›nda yap›lacak bir aktarmada “ke-lime”, “yap›” ve “dizim” yönünden hatalar yap›labilece¤i belirlenmifl; bun-lardan kaç›nmak için tekliflerde bulunulmufltur.

Anahtar Kelimeler:Abay Yolu, Aktarma, Türk lehçeleri, Yalancı eş değer

Page 2: TÜRK LEHÇELER‹ ARASINDA AKTARMA MESELELER‹ ve “ABAY …bilig.yesevi.edu.tr/yonetim/icerik/makaleler/3436-published.pdf · yapma hâli eki aynen aktarmaya da alınmıştır

60

bilig-15/Güz’2000

G‹R‹fi

Türk Dünyasının yakınlaşması, son zamanlar-da siyasî engellerin büyük ölçüde ortadan kalk-masına rağmen, arzu edilen düzeyde değildir. Buyakınlaşma ancak, karşılıklı olarak bilim, kültürve sanat eserlerinin iyi bilinmesiyle sağlanabile-cektir. Bunun önündeki en önemli engel ise,Türk Dünyasının dil bakımından bir bütünlükgöstermemesi, yani bugün Türk Dünyasında tari-hî ve siyasî sebeplerle ortaya çıkan farklı yazı dil-leri ve yazı sistemlerinin kullanılıyor olmasıdır.Bu engeli kısa vadede aşmanın en kolay yolu, bi-lim, kültür ve sanat eserlerinin karşılıklı olarakyazı dillerine aktarılmasıdır. Kanaatimizce, Türklehçeleri arasındaki aktarma meselesi, günümüzTürkolojisinin en önemli konuları arasında olma-lıdır. Lehçeler arası aktarmanın nazarî yönü veteknikleri iyi bilindiği takdirde ancak, bu çalış-malar doğru ve hızlı yapılabilecektir. Türk Dün-yasında kullanılan yazı dillerinden aktarma yap-mak isteyenleri, önemli ve gerekli; aynı zamandagöründüğü kadar kolay olmayan bir görev bekle-mektedir.

TÜRK LEHÇELER‹1

Bugün Türk dünyasında (“Turcia”) tahminle-re göre yaklaşık yüz elli milyon insan yaşamak-tadır. Bunların konuşma şekilleri, kendi içindebir anlaşma birliği teşkil eden ve diğerinden çe-şitli yönlerden ayrılan “dil alanları”nı oluştur-maktadır. Asıl Türk kütlesinin yaşadığı sahalarda,dil alanlarının sınırları birbirinin içine girmiş va-ziyettedir.

Bu dil alanlarının bir kısmı, normlaştırılarak“yazı dili” hâline getirilmiş, bir kısmı ise sadecekonuşmada kullanılmaktadır. Yazı dili olanlarınbazıları, kendi topluluğunun “ikinci dili” duru-muna düşerken bazıları işlenmiş, zengin bir ede-bî yazı dili hâline gelmişlerdir.

Türk dil alanlarının birbirleriyle örtüşme de-

receleri aynı değildir. Bu yazı dillerinin birbirle-rine aktarılmasında karşılaşılan kolaylıklar veyazorluklar ise, lehçelerin birbirleriyle örtüşme de-recelerine; aralarındaki farkların azlığına veyaçokluğuna; bir başka deyişle, birbirlerine olanyakınlık veya uzaklığa göre değişmektedir.

Kaynak (“genetik”) bakımından aynı olan dilalanları, büyük ölçüde birbirlerine benzerler. Bi-lindiği üzere, bugün kullanılan Türk yazı dilleri;Uygurca, Bulgarca, Kıpçakça, Oğuzca gibi temellehçelere dayanmakta; bunlar da kendi aralarındabirbirlerine farklı uzaklıktaki ikincil lehçelerebölünmektedir. Meselâ, ikisi de Oğuzcaya daya-nan Türkiye ve Azerbaycan Türkçelerinin örtüş-me oranları yüksek olmasına rağmen, TürkiyeTürkçesi ile temeli Kıpçakçaya dayanan KazakTürkçesi söz konusu olduğunda bu oran düş-mektedir.

Ancak, aynı temel lehçeye dayanan ikincillehçelerin birbirleriyle örtüşme oranları da eşitdeğildir. Meselâ, Kıpçak kolundan olan Tatar-Kazak-Başkurt yazı dillerinin karşılıklı olarak ör-tüşme oranları aynı değildir.

Bundan başka, Türk lehçelerinin birbirlerineolan yakınlık ve uzaklıklarına, tarih boyunca top-lulukların kendi aralarında kurdukları iktisadî,kültürel vb. münasebetlerin de önemli tesiri var-dır. Örnek: Kaynak bakımından Kıpçak grubunagiren Nogay, Kazak ve Tatar Türkçelerinin, Tür-kiye Türkçesine benzeme oranları, birbirlerindençok farklıdır. Çünkü, bir kültür muhiti olan Kazanile İstanbul arasında Sovyetler Birliği öncesi dö-nemlerde gerçekleşen yoğun ilişkiler, Kazan-Ta-tar Türkçesine bir çok “Osmanlı unsurunu”nungirmesini sağlamış; bu durum, iki lehçenin birbi-rine benzeme oranını yükseltmiştir.

MUHTAR AVEZOV VE “ABAY YOLU”

Muhtar Omarhanulı Avezov, Kazak Türkleri-nin önde gelen bilim ve sanat adamlarındandır.1897 yılında Semey vilayetinin Abay (Şınğıs) il-

Page 3: TÜRK LEHÇELER‹ ARASINDA AKTARMA MESELELER‹ ve “ABAY …bilig.yesevi.edu.tr/yonetim/icerik/makaleler/3436-published.pdf · yapma hâli eki aynen aktarmaya da alınmıştır

61

bilig-15/Güz’2000

çesinde doğmuştur. Eğitimine, medresede başla-mış; Rus okullarında devam etmiştir. Böylece,bir yandan geleneksel kültürü öğrenme fırsatını;diğer yandan Rus ve Avrupa edebî eserlerini ta-nıma fırsatını bulmuştur.

1917 yılından itibaren gazete ve dergilerdemakale ve hikâyeleri yayımlanmaya başlamıştır.1922 yılına kadar Semey ve Orenburg’da resmîgörevlerde bulunmuştur. 1928 yılında, LeningradÜniversitesinin Filoloji Fakültesini bitiren Muh-tar Avezov, vefat ettiği 1961 yılına kadar çeşitliüniversitelerde ders vermiş; bilim ve sanat çalış-malarını da kesintisiz sürdürmüştür. Yazarlık ha-yatında, hikâye, roman ve tiyatro türünde birçokeser vermiştir. Önemli hikâyeleri arasında, “Kor-ğansızdıñ Küni” (Korumasızların Günü), “Kök-serek”, “Karaş-Karaş Okıyğası” (Karaş-KaraşVak’ası), “Karalı Suluv” (Yaslı Güzel) sayılabilir.1949 yılında “Abay” romanı ile devlet ödülü ka-zanmıştır. 1959’da, “Abay Yolu” romanına devri-nin en büyük ödülü olan “Lenin ödülü” verilmiş-tir.

“Abay Yolu”, hem yazarın, hem de Kazakedebiyatının şaheseridir. Eserin konusu, KazakTürklerinin en önde gelen şair, düşünür ve dev-let adamlarından biri olan Abay Kunanbayulı(1845-1904)’nın hayatıdır. Yazar, eserini uzun birhazırlık döneminden sonra kaleme almıştır:Gençliğinden itibaren halk arasında anlatılandestan, masal ve hikâyeleri, kullanılan deyimleriöğrenmiş, Abay’ın şiirlerini ezberlemiş; aynı za-manda Abay’ın hayatıyla ilgili anlatılanları derle-miş, onun yaşadığı dönemi ve Kazak kültürünüdaha yakından tanıma yolunda sürekli araştırma-lar yapmıştır. Bundan dolayı eser, Kazak kültürü-nü yansıtan değerli bir ansiklopedi niteliğindedir.Eserde “Abay’ın yolu”, şehirdeki okulundan ay-rılarak obasına dönen bir çocuk olarak başlamak-ta ve olgun bir şair ve düşünür olarak hayata ve-da etmesiyle sona ermektedir. “Abay Yolu” ro-manının dört cildi boyunca, Abay’ın hayatı etra-fında devrinin tarihî ve sosyal olayları, Kazak

boylarının birbirleriyle ve Rus yönetimi ile olanilişkileri, bir gelişme çizgisi içinde anlatılmış;değişik insan tipleri, âdet ve gelenekler ayrıntıla-rıyla verilmiştir. Eserin, Kazakça 1989 baskısına“Roman-Epopeya” kaydının konulması da bunugöstermektedir.

Eserin dili hakkında Türkiye Türkçesine ak-tarmasının “Giriş” kısmında şu kayıt vardır:“Muhtar Awezov, önceden var olan edebî dilikullanmakla birlikte eskiden beri Kazakların çe-şitli bölgelerinde halk arasında kaybolma tehli-kesiyle yüzyüze gelen renkli ve canlı kelimeleri,hatta Özbek, Kırgız, Azerbaycan, Türkiye ve di-ğer Türk lehçelerindeki ortak kelimeleri eserle-rinde kullanıp edebî dile kazandırarak Kazakedebî dil hazinesini daha da zenginleştirmiştir”.Örnek olarak da, “gülmek” fiilinin 48 farklı keli-me ile ifade edildiği verilmiştir (AY 1, xxı). Buelbette, Kazak Türkçesinin genel anlaşmayı sağ-layacak bir yazı dili olma süreciyle ilgili özel birdurumdur.

“ABAY YOLU” ROMANINDAK‹AKTARMA MESELELER‹

Muhtar Avezov’un “Abay Jolı” (= AJ 1; AJ 5;AJ 6) adlı romanının bir kısmı2, Zeyneş İsmail veAhmet Güngör tarafından “Abay Yolu” adıyla ikicilt hâlinde (= AY 1; AY 2) Türkiye Türkçesineaktarılmıştır. Aktarmayı yapanların iki kişi olma-sı; birinin Kazak Türkçesini, diğerinin TürkiyeTürkçesini ana dili olarak bilmesi, aslında aktar-manın başarılı olması için en ideal şartları oluş-turmuştur. Ancak, yukarıda belirtildiği gibi, leh-çeler arası aktarmalar, göründüğü kadar kolay ol-mayan bir iştir. Yayımlanan aktarma metni debunu teyit etmektedir.

Biz bu çalışmamızda, iki lehçe arasında ak-tarma yaparken düşülebilecek hata tiplerini,“Abay Yolu” adlı eserden faydalanarak ortayakoymaya çalışacağız. Bu kısa ve dar çerçeveli ça-lışma, Türk lehçeleri arasındaki aktarma mese-

Page 4: TÜRK LEHÇELER‹ ARASINDA AKTARMA MESELELER‹ ve “ABAY …bilig.yesevi.edu.tr/yonetim/icerik/makaleler/3436-published.pdf · yapma hâli eki aynen aktarmaya da alınmıştır

62

bilig-15/Güz’2000

lelerini bütünüyle açıklamak için elbette ye-terli değildir ve bunu gaye de edinmemektedir.

Bu çalışmada; “kaynak lehçe” olan KazakTürkçesi (= Kaz.) aslının sonunda “AJ”; “hedeflehçe” olan Türkiye Türkçesi (= Ttü.) cümleninsonunda “AY” kısaltması bulunmaktadır. Kanaa-timizce doğru olan şekil, “>>” işaretinden sonraverilen cümledir. Dikkat çekilmesi istenen yerle-rin altı çizilidir.

Kazak ve Türkiye Türkçesi dikkate alındığın-da “Abay Yolu” romanında karşılaşılan aktarmahataları aşağıdaki şekilde gruplanabilir.

Kelime hatalar›

Asl›n› koruma: İncelediğimiz metinde, Kaz.ndebulunan bir kelimenin Ttü.nde bulunmamasınarağmen, aynen kullanılması hatalarına rastlan-maktadır.

Aşağıdaki Kaz. cümlede geçen kifli kelimesiaktarmaya aynen alınmıştır. Oysa Ttü.nde bununeş değeri küçük kelimesidir (Ercilasun 1991,526); bk. kifli < kiçi < Eski Türkçe “kiçig: little,less, least” (Tekin 1968, 350). Burada kifli keli-mesi bir özel isim değildir. Çünkü, cümleninbağlamından anlaşıldığına göre, bölgenin yöneti-minde birinci sırada olan Kunanbay’a, a¤a sul-tan (AJ 1, 81) da deniliyordu. İkinci sıradaki yö-netici, Rus asıllı Mayır; üçüncü sıradaki yöneticiise “küçük sultan” olarak adlandırılan birisiydi.

Kunanbay bölgeyi yönetenlerin bafl›yd›. Ma-y›r baflkan yard›mc›s›yd›. Üçüncü adam, kifli sul-tan olarak an›l›yordu (AY 1, 121).

Kunanbay okrugti baskarat›n prikazd›ñ bas-t›¤›, May›r or›nbasar› bolat›n. Üflinfli adam -kifli sultan ataluvfl› edi (AJ 1, 81).

>> Kunanbay bölgeyi yönetenlerin bafl›yd›.May›r baflkan yard›mc›s›yd›. Üçüncü adam, “kü-çük sultan” olarak adland›r›l›yordu.

Aşağıdaki Kaz. cümlede, kudagiy “dünürünhanımı”3 kelimesi aktarmaya aynen alınırkenmen kelimesi, Ttü.ndeki eş değeri “ile”yle akta-rılmıştır.

Kudagiyle damada tahsis edilmek üzere üçbeyaz ev ayr›ca özenle kurulmufl (AY 1, 261).

Kudagiy men küyevlerge arnal›p üfl ülken ap-pak üy oñaflarak tigilgen eken (AJ 1, 179).

>> Dünürlerle damada tahsis edilmek üzereüç büyük ve bembeyaz keçe çad›r ayr› bir yerekurulmufltu.

Aşağıdaki Kaz. cümlede, kök moyun “gökboyun” (= bir kaz türü) kelimesi ve buna eklenenyapma hâli eki aynen aktarmaya da alınmıştır.Özel bir ad olarak kök moyun kelimesi korunsabile yapma hâli ekinin Ttü.ndeki eş değeri veril-meliydi.

Kök moyund› s›rtüstü yakalay›p kursa¤›ndanbo¤an mavi kufl süzülerek uçtu (AY 2, 146).

Kök moyund›, flalkas›nan ustap, jemsav›nanbürgen kök kus soz›la kölbedi (AJ 1, 377).

>> Gök boyunu s›rt›ndan yakalayarak kursa-¤›ndan bo¤an boz kufl süzülerek uçtu.

Asl›n› uyarlama: İncelediğimiz metinde,Kaz.nde bulunan bir kelimenin Ttü.nde bulun-mamasına rağmen, ses denkliği vs. dikkate alına-rak uyarlanması hatalarına rastlanmaktadır. OysaKaz.ndeki bu kelimeler için Ttü.nde uygun keli-meler bulunmaktadır. Aktarıcının hedef dildekikelime imkânlarını bilmesi gerekir.

Aşağıdaki cümlenin bağlamına göre,Kaz.ndeki mezgil kelimesinin, Ttü. karşılığı“öğün”dür; bk. Ercilasun 1991, 674; krş.”mez-gil: mevsim; günün, ay›n veya senenin belli za-manlar›” (Oraltay 1984, 197). Ttü.ndeki eş de-ğeri, sözlüklerden kolayca bulunabilecek olması-na rağmen, mezgil kelimesi mezel şeklinde uyar-lanmıştır. Böyle bir hataya düşülmesinde her hâl-de, Kaz.nde -g sesi taşıyan bazı kelimelerin eşdeğerinin Ttü.nde -g’siz olması rol oynamıştır.Örnek: Kaz. bilgen = Ttü. bilen vs.

Onlara bir mezel s›cak yemek ver (AY 1, 329).Solar¤a künine bir mezgil ›st›k istep berip

ot›r (AJ 1, 227).

Page 5: TÜRK LEHÇELER‹ ARASINDA AKTARMA MESELELER‹ ve “ABAY …bilig.yesevi.edu.tr/yonetim/icerik/makaleler/3436-published.pdf · yapma hâli eki aynen aktarmaya da alınmıştır

63

bilig-15/Güz’2000

>> Onlara her gün bir ö¤ün s›cak yemek ver.

Aşağıdaki cümlede de, genel olarak Kaz.nde-ki fl- sesinin, Ttü. dengi ç- olması yüzünden4 ak-tarıcılar, sözlüklere bakmak gereği duymaksızınKaz. flok›- fiilini, çoku- şeklinde uyarlamışlardır;krş.”floqu-: kuflun gagas›yla yerden bir fleyi al-mas›” (Oraltay 1984, 313). Aşağıdaki cümleninbağlamına göre Kaz. flok›- fiilinin Ttü.ndeki eşdeğeri, oy- fiilidir.

Bizim halkta “karga kargan›n gözünü çoku-maz derler!” dedi (AY 2, 208).

Bizdiñ hal›kta “kar¤a kar¤an›ñ közinflok›mayd›” deyfli edi - dedi (AJ 1, 419).

>> Bizim halkta “karga kargan›n gözünü oy-maz derler” dedi.

Kaz.ndeki, jelik- fiili, Ttü.nde kullanılma-maktadır. Ttü.nde bunu karşılayabilecek farklıkelimeler vardır; bk. “celig-: heveslenmek, ku-durmak, delirmek “ (Oraltay 1984, 99). Aktarıcı-lar, her hâlde Kaz.ndeki j- sesinin, Ttü.nde y- ol-ması yüzünden5, sözlüklere bakmak gereği duy-maksızın Kaz. jelik- fiilini, yelik- şeklinde uyar-lamışlardır. Aşağıdaki cümlenin bağlamına göre,birisi bir başkasına kızgınlığını ifade etmektedir.Dolayısıyla “kudurmak” tercih edilebilir.

- Afla¤›l›k fakirin k›z›n›n, kap›ma yanaflmayabile hakk› var m›yd›? ‹flte flimdi duvak alt›ndayelikip gece gündüz flark› söyleyerek bafl›mdaoynay›p duruyor (AY 2, 81).

- Siñiri fl›kkan kedeydiñ k›z› bosa¤amd› kö-rüvge teñ be edi! Endi mine, jelek ast›nda jeliginjas›ra almay, künde-künde änin fl›rkap, töbemeoynap ot›r (AJ 1, 335).

>> - Bald›r› ç›pla¤›n k›z›, kap›m› bile görme-ye lây›k m›yd›? fiimdi ise duva¤›n alt›nda ku-durup her gün flark› söyleyerek bafl›mda oynuyor.

Yalanc› efl de¤er kelimeler: Bir kelimenin, sesve yapı bakımından aynı veya lehçeler arasında-ki düzenli ses denklikleriyle aynı kaynaktan gel-diği bilinen şekli, Türk lehçelerinde bulunabilir.

Ancak bu iki kelimenin anlam alanları (“Wort-feld”)6 birbiriyle tamamen veya az bir oranda ör-tüşebilir veya hiç örtüşmeyebilir. Bu çalışmada,Kaz. ve Ttü.nde eş değer gibi gözükmelerinerağmen anlam alanları bakımından tamamen ör-tüşmeyen kelimeler “yalancı eş değer kelimeler”olarak adlandırılacaktır.

Aktarılan eserde, Kaz. ve Ttü. için “yalancıeş değer” olan kelimeleri kullanma hatalarına dasıkça rastlanmaktadır. Bunlar iki grupta toplana-bilir.

Anlam alanlar› tam örtüflmeyen kelimeler:Aşağıdaki cümle, anlam alanları tam örtüşmeyen,bir başka deyişle örtüşme oranları az olan keli-melere çok uygun bir örnektir. Zira, Kaz. cümle-deki üy kelimesinin ses bakımından karşılığı olanev, Ttü.nde de kullanılmaktadır. Ancak, bu kelimeKaz. aslıyla bazı durumlarda anlam bakımındanörtüşmekte, bazı durumlarda ise örtüşmemekte-dir. Çünkü Kaz. üy kelimesinin karşılığındaTtü.nde ev ve çad›r olmak üzere iki kelime bu-lunmaktadır. Kaz. üy kelimesini Ttü.ne aktarırkencümlenin bağlamına dikkat etmek gerekir. Ayrıca,bu cümlede olduğu gibi, yardımcı göstergeler debulunuyorsa yanlış yapma ihtimali azalır. Bu el-bette iki lehçeyi bilen aktarıcılar için geçerlidir.Kaz.nde üy sal- Ttü.nde “ev yapmak”ı karşılar-ken, üy tik- Ttü.nde “çadır kurmak”ı karşılamak-tadır; krş. Oraltay 1984, 233; 286. Ayrıca, bucümlede oñafla kelimesinin Ttü.nde özen olarakaktarılması da aktarıcıların işlerine özenmedikle-rinin bir göstergesidir. Zira, bu kelime Kaz.debaşka bir anlamda kullanılmaktadır; bk. “oñafla:kalabal›ktan uzak, ayr›, kendi bafl›na” (Oraltay1984, 211); krş. Ttü. “özen: Kaz. zer, zeyin, ›jda-hat” (Ercilasun 1991, 684).

Kudagiyle damada tahsis edilmek üzere üçbeyaz ev ayr›ca özenle kurulmufl (AY 1, 261).

Kudagiy men küyevlerge arnal›p üfl ülken ap-pak üy oñaflarak tigilgen eken (AJ 1, 179).

>> Dünürlerle damada tahsis edilmek üzere

Page 6: TÜRK LEHÇELER‹ ARASINDA AKTARMA MESELELER‹ ve “ABAY …bilig.yesevi.edu.tr/yonetim/icerik/makaleler/3436-published.pdf · yapma hâli eki aynen aktarmaya da alınmıştır

64

bilig-15/Güz’2000

üç büyük ve bembeyaz keçe çad›r ayr› bir yerekurulmufltu.

Aşağıdaki Kaz. cümlede geçen ton kelimesi-nin ses bakımından karşılığı olan don, Ttü.nde dekullanılmaktadır. Ancak, bu kelime Kaz. aslıylaanlam bakımından ancak Ttü.nin bazı ağızlarındaörtüşmekte; yazı dilinde ise “elbise, giysi” keli-mesiyle karşılanmaktadır; bk. Parlatır 1998, 623;694. Bu cümlede geçen flapan ise Türkiyelilerinartık kullanmadığı cinsten, eskiden kullanılan“kaftan”a benzer bir elbisedir; krş. “flapan: ce-ket” (Oraltay 1984, 307).

Bu Kaz. cümlenin yanlış aktarılmış biçimi deTtü.nde anlamlıdır; ancak M. Avezov, yazdığımetinde, kamçılanacak insanın “donunun çıkarı-lacağından” bahsetmemektedir. Aktarıcı, yazarıntasavvuruna saygı göstermelidir.

/.../ tam o s›rada onu yere y›k›p donuyla elbi-sesini dürüp Kam›sbay kamç›y› havaya kald›rd›(AY 1, 103).

/.../ os› kezde on› j›¤›p sal›p, ton› men flapa-n›n türip tastap, Kam›sbay kamfl›n› kaykayta kö-terip ald› (AJ 1, 68) .

>> /.../ tam o s›rada onu yere y›k›p elbisesiy-le kaftan›n› yukar› s›y›r›p Kam›sbay kamç›y› ha-vaya kald›rd›.

Aşağıdaki Kaz. cümlede geçen it kelimesiTtü.nde de kullanılmaktadır. Ancak, bu kelimeKaz. aslıyla anlam bakımından tam örtüşmemek-tedir; bk. “it: (hakaret yollu). Köpek” (Parlatır1998, 1121). Bu cümlenin bağlamına göre, avdakarşılaşan iki kişi konuşmaktadır ve bir “av kö-peği”nden bahsedilmektedir. Bunu karşılayankelime ise Ttü.nde “tazı”dır; bk. Parlatır 1998,2159.

- Avlan›yor musun? ‹tin nerede? (AY 1, 249).- Añ avlap jürmisiñ? ‹ytiñ kayda? (AJ 1,

171).>> - Avlan›yor musun? Taz›n (~ köpe¤in)

nerede?

Kaz. kök kelimesini bazı durumlarda Ttü.“mavi” kelimesi karşılayabilir. Ancak aşağıdaki

cümlede bu kelime, bir atın tüy rengini belirtmekiçin kullanılmaktadır. Aktarıcılar dışında herkes,şimdiye kadar “mavi” renkli bir kısrağın yetişti-rilemediğini bilir. Böyle bir bağlamda, Kaz. kökkelimesi Ttü.nde “boz”, “kır” vb. kelimeleriylekarşılanabilir.

- Hey, mavi k›sra¤›n bugünkü hizmeti yeter(AY 1, 256).

- Öy, kök biyeniñ bügingi eñbegi jetedi (AJ 1,175).

>> - Hey, boz k›sra¤›n bugünkü hizmeti ye-ter.

Eğer aktarıcılar, “doğan” diye bir “papağan”ıtarif etmiyorlarsa Ttü.nde “mavi doğan” da ola-maz. Böyle bir bağlamda, Kaz. kök kelimesiTtü.nde “boz”, “kır”, “kırçıl”, “ak” vb. kelimele-riyle karşılanabilir.

Mavi do¤an “p›rr” edip aniden avc› kolun-dan yere do¤ru süzüldü (AY 2, 144).

Kök karfl›¤a l›p etip, añfl› kolunan jerge ka-ray tüsti (AJ 1, 376).

>> Boz do¤an ans›z›n “p›rr” edip avc›n›nkolundan yere do¤ru süzüldü.

Anlam alanlar› hiç örtüflmeyen, “gerçek” ya-lanc› efl de¤er kelimeler: Aşağıdaki Kaz. cümle-de geçen degen kelimesinin ses ve yapı bakımın-dan Ttü.nde karşılığı diyen’dir. Ancak, burada bukelime Ttü.ne tamamen başka bir kelime kullanı-larak aktarılmak durumundadır. Bir başka deyiş-le, degen ve diyen kelimeleri anlam bakımındanhiç örtüşmemektedir. Bu cümlenin Ttü.ne yanlışaktarılmış biçimi de anlamlıdır; ancak M. Avezovbunu kastetmemiştir.

- Rus’un geçmiflteki flairi Puflkin diyen birisiolmufl. Onun fliirini Kazakça’ya çeviren Abay,dedi (AY 2, 446).

- Or›st›ñ baya¤›da ötken ak›n› Puflkin degenkisi bol¤an eken, son›ñ sözi. Kazakfla¤a avdar-¤an Abay - dedi (AJ 1, 580).

>> - Ruslar›n eskiden Puflkin ad›nda (~ diye)

Page 7: TÜRK LEHÇELER‹ ARASINDA AKTARMA MESELELER‹ ve “ABAY …bilig.yesevi.edu.tr/yonetim/icerik/makaleler/3436-published.pdf · yapma hâli eki aynen aktarmaya da alınmıştır

65

bilig-15/Güz’2000

bir flairi varm›fl. Onun fliiri. Kazakça’ya çevirenAbay, dedi.

Aşağıdaki Kaz. cümlede geçen soyul¤an vebas alma- şekillerini, ses ve yapı bakımındanTtü.nde soyulan ve bafl alma- karşılamaktadır.Aktarıcıların, bafl›n› alma- değil de (bir fleyden)bafl›n› alama- demek istediklerini iyi niyetle tah-min etmekteyiz. Yine de, bu kelimeler Kaz. veTtü.nde anlam bakımından eş değer değildir, ya-ni birbiriyle örtüşmemektedir. Kaz.de soyul-,Ttü.de kesil- fiiline; bas alma- ise bafl›n› kald›r-ma- şekline anlam bakımından eş değerdir; bk.“soy›l-: kesilmek” (Oraltay 1984, 242).

Aygerim’in hafllatt›rd›¤› yeni soyulan semizkul›n›n eti piflmek üzereydi. El y›kay›p yeme¤eoturmay› Aygerim buyur etti¤inde Abay, sabah-tan beri bafl›n› almad›¤›, hiç k›p›rdamadan de-vaml› okudu¤u kitab› kapat›p bir kenara koydu(AY 2, 254).

Äygerim ask›z›p ot›r¤an, jañada soyul¤an se-miz kul›nn›ñ eti pisip kal›p edi. Kol juv›p, askaot›ruvlar›n Äygerim ötingende, Abay tañerteñ-nen bas almay, bir k›b›r etpey, üzgiliksiz ok›pot›r¤an kitab›n jav›p, fletke koyd› (AJ 1, 451).

>> Aygerim’in kaynatmakta oldu¤u yeni ke-silen semiz kulunun eti piflmiflti. Aygerim, elleri-ni y›kayarak yeme¤e gelmesini rica etti¤indeAbay, sabahtan beri bafl›n› kald›rmadan, hiç k›-p›rdamadan sürekli okudu¤u kitab› kapat›p birkenara koydu.

Aşağıdaki cümlede, Kaz. av›z tiy-’i Ttü.ne,ses bakımından karşılığı olan a¤›z de¤- şeklindeaktarmak, hem yapı hem de anlam bakımındanmümkün değildir. Yapı bakımından, a¤z›n› (~a¤›zlar›n›) de¤dir- şeklinde aktarılabilir. Ancakaşağıdaki cümlede bu ifade, “tadına bakmak” ve-ya “bir yudum almak” anlamında kullanılmakta-dır.

Abaylar, Böcey evinde k›m›za a¤›z de¤ip d›-flar›ya ç›karak o meclise geldiler (AY 1, 282).

Abaylar, Böjey üyinen k›m›z av›z tiyip, t›skafl›¤›p, sol j›y›n¤a keldi (AJ 1, 194).

>> Abaylar, Böcey’in evinde k›m›z›n tad›nabakarak d›flar›ya ç›k›p oradaki toplulu¤a kat›ld›-lar.

Aşağıdaki cümledeki dil ç›kar- ifadesiTtü.nde “alay etmek, eğlenmek” anlamında kul-lanılmaktadır; bk. Parlatır 1998, 586. Ancak,Kaz. aslında bu anlamda kullanılmamıştır; krş.“tili fl›kt›: konuflmaya bafllad›” (Oraltay 1984,286). Bu cümlenin bağlamına göre, iki kişi tartış-maktadır ve bir alay etme de söz konusu değildir.

- Ukalal›k yapma, dilini ç›karma! Bunlar bü-yük han›m, biz kumay›z ya... eziyet çekece¤iz el-bet (AY 1, 109) .

- Ja¤alaspa, fl›¤arma tiliñdi! Bular beybifle,biz tokal ¤oy... tepki körmekpiz ¤oy (AJ 1, 72).

>> - Ukalal›k yapma, çok konuflma! Bunlarbüyük han›m, biz kumay›z ya... eziyet çekece¤izelbet.

Aşağıdaki Kaz. cümle “gerçek” yalancı eşdeğer kelimelerle ilgili çok ilginç bir durumugöz önüne sermektedir: Cümlede geçen anal›k

zar›n fl›¤ar- ifadesi, sadece Kaz. fl- Ttü. ç- denk-liği dikkate alınarak anal›k zar›n› ç›kar- olarakTtü.ne aktarılmıştır. Bunun anlamı, Ttü. bilen bi-risi için açık değildir. Çünkü, zar kelimesininsözlükteki karşılıklarından bazıları7, önünde vearkasında bulunan kelimelerle birlikte uyumlu veanlamlı gözükmektedir. Cümlenin bağlamında,Karacan adında bir kadının çocuğunun ölümüyleilgili bir durum tasvir edilmektedir. Yine de Ttü.-ne aktarılan cümleden, Karacan’ın “neyini çıkar-dığı” belli değildir. Kaz. anal›k ve fl›¤ar- kelime-leri, genel olarak Ttü.nde anal›k ve ç›kar-’a eş de-ğerdir. Kaz. zar kelimesi, Ttü. için yalancı eş de-ğerdir. Farsça zâr’dan gelen Kaz. zar kelimesi-nin anlamı sözlüklerden “araştırılarak”8 bulunsabile, önünde ve arkasındaki kelimeler, “eş de-ğer”leriyle aktarıldığı sürece doğru anlaşılamaz.Oysa burada, Kaz. zar kelimesi “feryat; feryat fi-gan”9 anlamında kullanılmaktadır ve anal›k zar›n

fl›¤ar-, “feryat figan etmek” olarak anlaşıl-

Page 8: TÜRK LEHÇELER‹ ARASINDA AKTARMA MESELELER‹ ve “ABAY …bilig.yesevi.edu.tr/yonetim/icerik/makaleler/3436-published.pdf · yapma hâli eki aynen aktarmaya da alınmıştır

66

bilig-15/Güz’2000

malıdır; krş. “zâr: (sesle) a¤layan, inleyen” (De-vellioğlu 1993, 1168); “zar: üzüntü, keder “(Oraltay 1984, 115).

Burada dikkati çeken nokta şudur: Yukarıda-ki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, yalancıeş değer bir kelime, birlikte kullanıldığı eş değerkelimeleri bile yalancı eş değer hâline getirmek-tedir.

Az sonra a¤laflmalar dinip Karacan anal›kzar›n› ç›kar›p biraz a¤›t söyledi (AY 2, 139).

Azdan soñ köp j›lavlar bas›l›p, Karajan jal-¤›z özi anal›k zar›n fl›¤ar›p, az›rak joktav aytt›(AJ 1, 373).

>> Bir müddet sonra a¤laflmalar dindi; sade-ce Karacan, anal›¤›n verdi¤i ac›yla feryatederek10 biraz daha a¤›t yakt›.

Yanl›fl kelime seçimi: İncelediğimiz metinde,Kaz.nde bulunan bir kelime veya ifadenin yanlışseçilen kelimelerle Ttü.ne aktarılması hatalarınaçok sık rastlanmaktadır. Bu yüzden, olabildiğin-ce az ve tipik örnekleri vermekle yetineceğiz. Budurumda aktarılan metinde, asıl metinde kastedi-len tam yansıtılamamakta; bazen de tam tersi biranlam çıkmaktadır.

Aşağıdaki cümlede geçen, “Kunanbay’ın, Ci-debay’daki obaya el ayak olması”ndan ne anla-şılması gerektiği belli değildir. Zira, Ttü.nin yazıdilinde, “el ayak olmak” yoktur; bk. Parlatır1998, 688 vd. Ttü.nin gündelik dilinde “el ayakolmak”tan belki “birisi geldiğinde saygıyla ve te-laşla ağırlamaya çalışmak” anlaşılabilir. Kaz.de-ki k›r›n karap jür- ile ise, böyle bir durum aslakastedilmemektedir; krş. “q›r›n qarad›: yüzünüçevirdi, ters bakt›” (Oraltay 1984, 188).

Bu nedenle Cidebay’daki obaya Kunan-bay’›n el ayak olmas›n› her zaman kendi aç›s›n-dan faydal› görüyordu (AY 1, 338).

So sebepti Jidebayda¤› av›l¤a Kunanbayd›ñk›r›n karap jürgenin ärday›m özine paydal› köre-tin (AJ 1, 233).

>> Bu sebeple Cidebay’daki obaya Kunan-

bay’›n olumsuz bakmas›n› her zaman kendisinefaydal› görüyordu.

Aşağıdaki Kaz. cümlede kefle kelimesinesözlükte “dün, akşam” karşılıkları verilmektedir;bk. Oraltay 1984, 133. Ancak, cümlenin bağla-mına bakıldığında bu kelimelerin seçimi yanlıştır.Çünkü bu cümleler, ceddi Kengirbay’ı hatırlayanbirisinin sözleridir. Ttü.nde bu durumu ifadeedecek uygun bir kelime bulunmaktadır.

- Ooo, Kengirbay, Kengirbay! Ervahlar›nane oldu senin? Böyle miydi? Dünleri yolunu sa-p›tan k›z hakk›nda verdi¤in karar›n? (AY 2,410).

- Va, Keñgirbay, Keñgirbay! Ärvah›na nebop edi seniñ? Os› ma edi, keflegi az¤an k›z¤aaytkan seniñ jol›ñ (AJ 1, 557).

>> - Oy Kengirbay, Kengirbay! Ruhuna neoldu senin? Böyle miydi, eskiden yoldan ç›kank›za verdi¤in hükmün?

Aşağıdaki Ttü. cümlede geçen “Tatyana’n›nMektubu”nu geçir- ibaresinden ne kastedildiğianlaşılamamaktadır. Cümlenin bağlamından,“Tatyana hatı”nın, Rus şairi Puşkin’in şiirininAbay tarafından Kaz.ne tercümesi olduğu anla-şılmaktadır. Ttü. cümleye göre bu şiir, iki kişi ta-rafından dombıra11 ve sesle “geçir”ilmektedir.Sözlükte verilen anlamlar içinde, “dombıra” ve“ses”le yapılabilen geçir- fiiline en uygunu “yo-la çıkan birini uğurlamaya gitmek”tir; bk. Parla-tır 1998, 827. Ttü. okuyucusu için, “şiiri uğurla-maya gitmek” ise anlamlı değildir. Bu cümle,Kaz. aytuvda bol- ifadesinin Ttü.ne “meşk et-mek” şeklinde aktarılmasıyla doğru hâle getirile-bilir; bk. Parlatır 1998, 1545.

Onlar›n hepsi kopye ettikten sonra bu geceboyunca birisi domb›rayla birisi sesiyle daima“Tatyana’n›n mektubu’nu” geçirdiler (AY 2,446).

Olar tegis köflirip bol¤an soñ, os› kefl boy›n-da birev domb›ramen, birev ünmen ›l¤iy “Tatya-na hat›n” aytuvda bold› (AJ 1, 580).

>> Herkes kopye ettikten sonra, o gece bo-

Page 9: TÜRK LEHÇELER‹ ARASINDA AKTARMA MESELELER‹ ve “ABAY …bilig.yesevi.edu.tr/yonetim/icerik/makaleler/3436-published.pdf · yapma hâli eki aynen aktarmaya da alınmıştır

67

bilig-15/Güz’2000

yunca domb›ra eflli¤inde hiç durmadan “Tatya-na’n›n Mektubu”nu meflk ettiler.

Aşağıdaki Kaz. cümlede geçen jala k›p ayt-“yalan söylemek” ifadesinin, Ttü.ne hangi se-beple biberle-12 olarak aktarıldığını her hâlde ak-tarıcılardan başkası asla bilemez.

Aygerim’in hayat› boyunca akl›na dahi gel-meyen böyle kötü bir karakteri ve büyüklenmeyiyak›flt›rarak biberlemifller (AY 2, 88).

Äygerimniñ ömirde oy›na kelip körmegen jatminez, täkapparl›k siyakt›n›ñ bärin jala k›p ayt-kan (AJ 1, 340).

>> Aygerim’in, hayat› boyunca akl›na bilegetirmedi¤i, karakterine hiç uymad›¤› hâlde, ki-birli oldu¤u yolunda da birçok lâf uydurmufllar.

Aşağıdaki Ttü. cümlede “uzanan” kelimesiyanlış seçilmiştir. Çünkü, bu durumda “bıyıklarınbedene uzandığı” anlaşılmaktadır. Asıl metindeise, sadece “bıyıkların uzun olduğu”ndan sözedilmektedir.

‹ri, gösteriflli bedenine, flu günlerde iyiceuzanan düzenli b›y›klar› çok yak›fl›yor (AY 2,19).

Kesek suluv bitimine, bul künde uzar›nk›rapfl›kkan k›y›k murt› da jaks› jarasad› (AJ 1, 296).

>> ‹ri, gösteriflli bedenine, flu günlerde iyiceuzayan düzgün b›y›klar› çok yak›fl›yor.

Aşağıdaki Kaz. cümlede bas›m ›r›ktan ar›l-ibaresi, Ttü.ne “başım belâdan ayıkmak” şeklin-de aktarılamaz. Çünkü, Ttü.nde ay›k- fiili, “ayıl-mak, kendine gelmek, uyanmak, aklı başına gel-mek” demektir; bk. Parlatır 1998, 174. Bu fiil,genellikle “baygınlık” veya “sarhoşluk” gibikavramlarla birlikte kullanılır. Sözlüklere bakıl-mış olsaydı, doğru kelimeler seçilerek aktarmayapmak mümkün idi; bk. “ar›l-: ar›lmak, bit-mek, kesilmek, iyileflmek, kurtulmak”; “iyrek:çizgi, karma kar›fl›k, zig zak çizgiler” (Oraltay1984, 21; 121).

Hatta versem de bafl›m beladan ay›k›r m›yd›?(AY 1, 196).

Tipti bersem de, bas›m ›r›ktan ar›lar ma edi?

(AJ 1, 133).>> Hatta versem de bafl›m belâdan kurtulur

muydu?

Aşağıdaki cümlede Kaz. at›-jönin ibaresi, ak-tarıcıların tercih ettiği dolambaçlı ifade olmadanda Ttü.ne aktarılabilir. Eğer bu uzun ifade tercihedilecekse doğrusunun bilinmesi gerekirdi; bk.Parlatır 1998, 1639.

- fiark›y› kimin söyledi¤ini bilmiyorum.Kimin nesi neyin fesi oldu¤unu sormad›m. Sade-ce gördü¤ümde akl›m› oynatt›m (AY 2, 36).

- Ändi kim sal¤an›n bilgem jok. At›-jönin desuramad›m. Tek kördim de, esim fl›¤›p kald› (AJ1, 307).

>> - fiark›y› kimin söyledi¤ini bilmiyorum.Ad›n› san›n› (~ neyin nesi kimin fesi oldu¤unu)da sormad›m. Sadece gördüm ve akl›m› oynat-t›m.

Aşağıdaki cümlede Kaz. kol›n bir silte- ibare-si, Ttü.ne kelime kelime “elini bir (kere) salla-mak” olarak aktarılabilir. Ancak, aktarıcıların dadoğru anladığı üzere burada “bırak, boş ver” an-lamında bir hareket söz konusudur. Fakat,Ttü.nde “eliyle boş verip” ibaresi kastedileni hiçkarşılamamaktadır.

Eliyle bofl verip arkas›na dönerek çekip gitti(AY 2, 178).

Kol›n bir siltep, bur›l›p jürip ketti (AJ 1,399).

>> Elini “bofl ver” manas›nda sallay›p ar-kas›na dönerek çekip gitti.

Aşağıdaki cümlede Kaz. kökke ul›t-, Ttü.nde“göğe ulutmak” demektir. Metindeki bağlamagöre, ellerinden mallarını aldıran insanlar, kendidurumlarını ifade ederken bu cümleyi kullan-maktadır. Aktarıcılar da durumu doğru anlamıştır.Ancak, hedef lehçenin imkânlarını iyi bilmedik-leri için yanlış kelimelerle aktarmışlardır. HeleTtü.nde, Ellerimizi havada kald›rd›n›z, cümlesi-nin kolayca, “elini havaya kaldırmak” = “teslimolmak” olarak çağrışım yapabileceği göz önünealınırsa, aktarmanın hiç de başarılı olduğu söyle-nemez.

Page 10: TÜRK LEHÇELER‹ ARASINDA AKTARMA MESELELER‹ ve “ABAY …bilig.yesevi.edu.tr/yonetim/icerik/makaleler/3436-published.pdf · yapma hâli eki aynen aktarmaya da alınmıştır

68

bilig-15/Güz’2000

Ellerimizi havada kald›rd›n›z akrabalar!(AY 2, 390).

Kökke ul›t›p kettiñ, a¤ay›n! (AJ 1, 543).>> Bizi mahvedip (~ ellerimizi koynumuzda

b›rak›p) gittiniz, a¤alar›m!

Aşağıdaki üç cümle, yanlış kelime seçimininilginç örnekleridir. Aslında doğru kelime, kolay-lıkla bir sözlükten bulunabilecek olmasına rağ-men aktarıcılar, hedef lehçeyi bilmediklerininfarkında olmadıkları için bu tür hatalara düşmüş-lerdir. Lehçeler arası aktarmalarda belki de entehlikeli durum, kaynak veya hedef lehçeyi bil-mediğinin farkında olmamaktır. Bir kelimeningerçek anlamının bilinmediği hâlde “bilinirmişgibi” sezgilerle hareket ederek, sözlüğe bakılma-ması, “tuhaf” aktarmalara yol açacaktır. İlk cüm-lede, Kaz. salmak kelimesinin karşılığı “ağırbaş-lılık”tır; bk. Oraltay 1984, 233. Ttü.nde bu durumelbette “vakar” kelimesiyle karşılanabilir; ancak“vakur”la karşılanamaz; bk. “vakar: a¤›rbafll›-l›k”; “vakur: a¤›rbafll›, onurlu” (Parlatır 1998,2327; 2329). İkinci cümlede ise, birbiriyle hiçbiranlam bağlantısı olmayan “zulüm” ve “zulmet”kelimeleri karıştırılmıştır; bk. “zulüm: ac›mas›z-l›k, haks›zl›k, eziyet, cefa”; “zulmet: karanl›k”(Parlatır 1998, 2521). Üçüncü cümlede, difl bi-le¤le- olarak verilen kısmın doğrusu “diş bile-mek”tir; bk. Parlatır 1998, 601.

- Bey, böyle bir yolculu¤unda suçlamak biryana, naz etsem, o bile densizlik olur! diye koca-s›n›n yüzüne vakurla bakt› (AY 2, 15-16).

- M›rza, m›naday sapar›ña kina tügil, naz et-sem, on›m bilmestik bolar edi! dep küyeviniñ be-tine salmakpen karad› (AJ 1, 294).

>> - “Bey, böyle bir yolculu¤unda seni suç-lamak flöyle dursun, naz etmek bile densizlikolur” diyerek kocas›n›n yüzüne vakarla bakt›.

- O az bile, at vermek bir yana, bizim birerc›l›z at›m›z› çald›klar›n› söylemiyor musunuz?deyip Erenay’la Darkembay çektikleri zulmetiaçmaya bafllad›lar (AY 2, 337).

- On›s› ol ma, at bermek tügil, özimizdiñ bir

bir flola¤›m›zd› ta¤› ka¤›p ketkenin aytpays›ñdarma! - dep, Erenay men Därkembay jañada kör-gen t›ñ bir öktemdik zorl›kt›ñ betin afla bastad›(AJ 1, 508).

>> Erenay ve Darkembay, “Sadece o mu, atvermek flöyle dursun, bizim bütün c›l›z atlar›m›z›bile al›p gittiklerini söylemiyor musunuz” diye-rek gördükleri zulmü açmaya bafllad›lar.

Bekledi¤i, difl bile¤ledi¤i sadece bir kifli (AY1, 103).

Kütkeni, tisin baskan› birev-ak (AJ 1, 67). >> Bekledi¤i, difl biledi¤i sadece bir kifli.

Kelimeler aras› uyumsuzluk: İncelediğimizmetinde, Kaz.nde bulunan bir ifadenin Ttü.ne,birlikte kullanılmayan kelimelerle aktarma hata-larına da rastlanmaktadır. Kullanılan kelimeler,temelde doğru olmasına rağmen, hedef lehçeninzaman içinde oluşturduğu, âdeta birbirlerindenayrılamaz söz birliklerini bilmemek yüzündenaktarma başarısız olmuştur.

Aşağıdaki cümlede Kaz. s›bana kiris- “sıva-narak girişmek” demektir; krş. “s›ban-: kollar›s›vamak” (Oraltay 1984, 251). Ancak aktarıcılar,Kaz.nde olduğu gibi “kol” kavramıyla Ttü.ndehem “el”i, hem de “kol”u anlamaktadır ve hedeflehçenin iyi bilinmemesi yüzünden hangisininnerede kullanılacağı hususunda şaşırmışlardır.Zira, “söz birliği” açısından Ttü.nde “eli sıva-mak” mümkün değildir. Bir başka deyişle bura-da, kaynak lehçenin bir bütün olarak algıladığı vebir tek kelimeyle ifade ettiği anlam alanının, he-def lehçede ikiye bölünmesi söz konusudur.

Ulcan da kendi ifline ellerini s›vad› (AY 1,289).

Uljan da öz mindetine s›bana kirisipti (AJ 1,199).

>> Ulcan da kendi ifline giriflti (~ kollar›n› s›vad›).

Aşağıdaki Ttü. cümlede de “söz birliği” açı-sından “Allah’ın izin etmesi” değil, “izin verme-si” mümkündür.

Page 11: TÜRK LEHÇELER‹ ARASINDA AKTARMA MESELELER‹ ve “ABAY …bilig.yesevi.edu.tr/yonetim/icerik/makaleler/3436-published.pdf · yapma hâli eki aynen aktarmaya da alınmıştır

69

bilig-15/Güz’2000

- Allah izin ederse, halk yayla¤a göçüp sizÇ›ng›s’› aflarken biz de geliriz (AY 2, 27).

- Kuday buy›rsa, el jaylav¤a köflip, özderiñizfi›n¤›s asa bergen flakta, biz de jetemiz (AJ 1,301).

>> - Allah izin verirse, halk yaylaya göçüpsiz Ç›ng›s’› aflarken (~ aflt›¤›n›z s›rada) biz degeliriz.

Kelime eksikli¤i: İncelediğimiz metinde, Kaz.aslında bulunduğu hâlde Ttü.ne aktarılırken bazıkelimelerin eksik bırakılması yüzünden kastedi-lenin anlaşılamadığı veya yanlış anlaşıldığı du-rumlara da rastlanmaktadır. Bu hataların, aktarıcı-lardan mı, yoksa dizgi hatasından mı kaynaklan-dığını söylemek zordur.

Metinde geçen kerme kelimesinin anlamı“germe, at bağlanması için çekilen ip” olarakaçıklanmıştır. Ttü.nde bulunmayan bu kavramiçin germe kelimesi kullanılabilir. Bu durumdaher hâlde, damat tarafından gelen “insanlar” ger-meye bağlanamazlar. Oysa Ttü. cümleden bu an-laşılmaktadır.

Damat taraf›n›n hepsi eyerli olarak kerme-deymifl (AY 1, 267).

Küyevlerdiñ attar› tegis erttevli, kermedeeken (AJ 1, 184).

>> Damatgilin atlar›n›n hepsi eyerli olarakgermedeymifl.

Aşağıdaki Kaz. cümlede geçen etik13 kelime-si aktarmaya alınmadığı ve flapan kelimesi olma-sı gereken yerde olmadığı için âdeta “yüksek ök-çe ve elbise giymek” gibi bir yanlış bir ifade or-taya çıkmaktadır.

Sadece bu de¤il, k›z›l manat ile yüksek ökçe,elbise giyip baflkalar›ndan farkl› sivri tepeli t›-ma¤a üki takmak bu bölgenin bütün damatlar›-n›n gelene¤idir (AY 1, 262).

Ol ¤ana emes, k›z›l manat flapan men biyik ökçeetik kiyip, elden erekfle uz›n töbe t›makka ügi ta¤›paluv bul öñirdiñ bar küyevine jol bolat›n (AJ 1, 180).

>> Sadece o de¤il, k›z›l manattan14 kaftan ileyüksek ökçe çizme giyip baflkalar›ndan farkl›olarak uzun tepeli t›ma¤a15 puhu tüyü takmak bubölgenin bütün damatlar›n›n uydu¤u bir gele-nektir.

A¤›z kelimeleri kullanma: İncelediğimiz me-tinde, Kaz. bir kelimenin aktarımında, Ttü.ninyazı dilindeki şekil yerine, ağızlardaki şeklinintercih edilme hatasına da rastlanmıştır. Bu hata,ya aktarıcıların ya da dizgicinin özensizliğindenkaynaklanmaktadır.

Aşağıdaki cümlede Kaz. tükirik kelimesininTtü.nin yazı dilindeki karşılığı “tükürük”tür (Er-cilasun 1991, 906). Aktarılan cümlede ise, bazıAnadolu ağızlarında rastlanan “tükmük” kelime-si tercih edilmiştir. Görüleceği üzere, aktarılancümlede başka hatalar da vardır. Ancak, bu türhatalara diğer kısımlarda değinildiği için buradaüzerinde durulmayacaktır.

Oyazla çene çeneye gelip, tüyleri diken di-ken olup a¤z›ndan tükmükler saçarak sert konufl-mufl (AY 2, 176).

Oyazd›ñ betine betin takap, tügin at›p, tükiri-gin flafla, katt› söylegen (AJ 1, 397).

>> Oyaz ile, gözüne bakarak cesurca, a¤z›n-dan tükrükler saçarak tart›flt›.

Yap› hatalar›

Asl›n› “flekle” uygun aktarma: İncelediğimizmetinde, Kaz.nde bulunan bir “yapı”yı (“Mor-phem”), Ttü.ne şekil yönünden benzer, ancakgörev bakımından eş değer olmayan yapılarla ak-tarma hatalarına rastlanmaktadır. Oysa Kaz.nde-ki bu yapıların görevlerini tamamıyla karşılayabi-lecek yapılar, Ttü.nde de bulunmaktadır. Hedefdilin bu konudaki imkânlarını aktarıcının bilmesigerekir.

Aşağıdaki Kaz. cümlede geçen -GIz fiildenfiil yapma (ettirgenlik) ekinin Ttü.de -DIr, -t, -r

Page 12: TÜRK LEHÇELER‹ ARASINDA AKTARMA MESELELER‹ ve “ABAY …bilig.yesevi.edu.tr/yonetim/icerik/makaleler/3436-published.pdf · yapma hâli eki aynen aktarmaya da alınmıştır

70

bilig-15/Güz’2000

gibi farklı karşılıkları vardır. Böyle bir durumda,hedef lehçenin kelime hazinesine uygun olanınınseçilmesi gerekir.

- Çay getirtir (AY 2, 370).- fiay äkelgiz (AJ 1, 530).>> - Çay getirt!

Aşağıdaki Kaz. cümlede geçen -AsI sıfat-fiilekinin, bazı durumlarda Ttü.ne -AcAK sıfat-fiilekiyle çevrilmesi mümkündür; ayrıntılı bilgi içinbk. Korkmaz 1995 a. Ancak, aşağıdaki cümledegeçen Kaz. kelesi kelimesinin Ttü.ndeki eş değe-ri, şekil olarak dengi olan gelecek değil, tama-men başka, ertesi kelimesidir. Bağlam dikkatealınmadığı, sadece şekle bakıldığı takdirde, bura-da olduğu gibi “Gelecek gün yola çıktı” gibi tu-haf ifadeler ortaya çıkabilir.

Gelecek gün Kunanbay oba, memleketiyle,çocuklar›yla sessizce vedalaflt›ktan sonra idare-cilerle birlikte yola ç›kt› (AY 1, 236).

Kelesi kün Kunanbay av›l, avdan›men, bala-fla¤alar›men ündemey köristi de, ul›ktar¤a eripatka mindi (AJ 1, 161).

>> Ertesi gün Kunanbay tan›d›klar›yla, ço-cuklar›yla sessizce vedalaflt›ktan sonra önde ge-len kiflilerle birlikte yola ç›kt›.

Aşağıdaki cümleler, bir yapı şeklinin “şek-len” ve yanlış aktarılmasına çok uygun ve ilginçörnekler teşkil etmektedir. Zira, Kaz.ndeki-Uvmen birge şeklinin Ttü.ndeki şeklen karşılığı-mAKla birlikte’dir. Bilindiği üzere, Kaz.ndefiillerin mastar şekli -Uv ekiyle yapılırkenTtü.nde -mAK ekiyle yapılmaktadır. Kaz.ndemen vasıta hâli bildiren edatın Ttü. karşılığı ileveya -lA; birge kelimesinin eş değeri de birlikte’dir. Böyle şekli şekline uyan yapı birliklerinin ikilehçedeki görevleri ise hiç örtüşmemektedir.Kaz.ndeki -Uvmen birge şekli, Ttü.ne eş değeriolan -nIn yan› s›ra vasıtasıyla doğru olarak akta-rılabilir.

Yaz›nki gibi de¤il, flimdi kal›n elbiselergiymekle birlikte, evlerde atefl yak›p, evin yanduvarlar›n› keçeyle örtüp asgariyete getirip

oturmalar› gerek (AY 1, 223).Jaz¤› kündey emes, kazir j›l› kiyimder kiyüvmen

birge, baspanan› da ot ja¤›p, ifline kiyiz tut›p, ›k-flamd› k›p ot›rat›n boluv kerek (AJ 1, 152).

>> Yaz›nki gibi de¤il, flimdi kal›n elbiselergiymenin yan› s›ra, evin içini de keçeyle örterekatefl yakmak ve her fleyde tutumlu olmak gerek.

So¤uk hava, çamura karfl›, uzun çizme, kal›ncepken, deri paltolar giymekle birlikte, devaml›bindikleri dayan›kl› flahsi atlar› da de¤ifltiriyor-larm›fl (AY 1, 223).

Suv›k tün laysañ künge arnap saptama, kal›nflekpen, eltiri iflikter kiyüvmen birge, menflikti,mingifl attar›n da av›st›r›p kele jatkan (AJ 1,152).

>> So¤uk havaya ve çamura karfl› uzun çiz-me, kal›n cepken, deri paltolar giymenin yan›s›ra, sürekli bindikleri dayan›kl› atlar›n› da de-¤ifltiriyorlar.

Yalanc› efl de¤er yap›lar: Kaz.nde ve Ttü.ndeses bakımından aynı veya düzenli ses denklikle-riyle aynı kaynaktan geldikleri bilinen, fakat“kullanım alanı” veya görevi bakımından az biroranda örtüşen veya hiç örtüşmeyen yapı şekil-leri de vardır. Bu tür yapılar, çalışmamızda, “ya-lancı eş değer yapılar” olarak adlandırılacaktır.

Aktarılan eserde, Kaz. ve Ttü. için “yalancıeş değer” olan yapıları kullanma hatalarına darastlanmaktadır. Bunlar iki grupta toplanabilir.

Kullan›m alan› az oranda örtüflen yap›lar:Aşağıdaki Kaz. cümlede geçen -GAn sıfat-fiiliniTtü.nde karşılayan şekil sadece, düzenli sesdenklikleriyle aynı kaynaktan geldiği bilinen -Andeğildir. Bunun yanında, -DIK ve -mIfl şekilleride kullanılmaktadır. Bu durumda, -GAn sıfat- fi-ilinin Kaz.ndeki “kullanım alanı” veya görevi,Ttü.nde üç yapı tarafından paylaşılmaktadır.Kaz.ndeki -GAn sıfat-fiilinin kullanım alanınınsadece bir bölümünü, Ttü.ndeki ses bakımındandengi olan -An örtmektedir. Bir başka deyişle,-Gan ve -An sıfat-fiilinin kullanım alanları az bir

Page 13: TÜRK LEHÇELER‹ ARASINDA AKTARMA MESELELER‹ ve “ABAY …bilig.yesevi.edu.tr/yonetim/icerik/makaleler/3436-published.pdf · yapma hâli eki aynen aktarmaya da alınmıştır

71

bilig-15/Güz’2000

oranda örtüşmektedir. Aktarıcılar, kaynak lehçe-deki bir şeklin, hedef lehçede birden fazla karşı-lığı olduğu durumlarda cümlenin bağlamına dik-kat etmelidirler.

Evgeniy Petroviç, Abay’› uzun zamandan be-ri arayan bir dostu gibi k›vançla karfl›lam›fl (AY2, 316).

Evgeniy Petroviç Abayd› köpten kerek etkendos›nday, kuvan›p kars› al¤an (AJ 1, 494).

>> Evgeniy Petroviç, Abay’› çoktan beri ara-d›¤› bir dostu gibi sevinçle karfl›lad›.

Kaz.ndeki -KI ve Ttü.ndeki karşılığı -ki aitlikeki, kullanım alanları bakımından bazı durumlar-da örtüşmekte; bazı durumlarda ise örtüşmemek-tedir. Bir başka deyişle, Kaz.ndeki -KI şeklininkullanım alanının sadece bir bölümü, Ttü.ndekisesçe dengi tarafında örtülmekte; diğer bölümle-rini başka yapılar örtmektedir. Dolayısıyla eli-mizdeki metninde olduğu gibi bağlama dikkatedilmeden yapılacak bir aktarma başarılı da ola-maz.

Aşağıdaki cümlelerde ise Kaz. -KI ile Ttü.-ki eklerinin kullanım alanları örtüşmektedir. Bu-rada Kaz. -KI eki, Ttü.ne doğru bir şekilde akta-rılmıştır.

- Hey, mavi k›sra¤›n bugünkü hizmeti yeter(AY 1, 256).

- Öy, kök biyeniñ bügingi eñbegi jetedi (AJ 1,175).

>> - Hey, boz k›sra¤›n bugünkü hizmeti ye-ter.

Bu nedenle Cidebay’daki obaya Ku-nanbay’›n el ayak olmas›n› her zamankendi aç›s ›ndan faydal › görüyordu (AY1, 338) .

So sebept i J idebayda¤› av› l¤a Ku-nanbayd›ñ k›r ›n karap jürgenin ärda-y›m özine paydal › köret in (AJ 1, 233) .

>> Bu sebeple Cidebay’daki obaya Kunan-bay’›n olumsuz bakmas›n› her zaman kendisinefaydal› görüyordu.

Aşağıdaki Kaz. cümlede geçen -KI eki,

Ttü.ndeki karşılığı -ki ekiyle aktarılamaz. Çünkü,Kaz.ndeki keflki flay ile Ttü.ndeki akflamki yemek(= “bir gün önceki akşam yemeği”) anlam bakı-mından örtüşmemektedir. Aşağıdaki cümlede ge-çen keflki flay şekli, Ttü.ne ancak ikinci unsuruniyelik eki almasıyla kurulan bir isim tamlamasışeklinde aktarılabilir; yani kefl-ki flay = akflamçay-› (“akflam yemek-i”).

Bugün akflam, üst düzey bürokratlar›n evindeçok lamba yak›l›p akflamki yeme¤in bol sofras›yay›ld›¤›nda Losovski’ye selâm vermek içinAbay gelmiflti (AY 2, 368).

Os› kün keflke, ul›ktar üylerine köp flamdarja¤›l›p, keflki flayd›ñ mol dastarkandar› jay›l›pjatkan flakta, Losovskiyge amandaskal› Abaykelgen edi (AJ 1, 529).

>> O akflam, üst düzey bürokratlar›n evindelambalar yak›l›p akflam yeme¤inin (~ çay›n›n)zengin sofralar› haz›rland›¤› s›rada Abay, Lo-sovski’ye hâl hat›r sormak için gelmiflti.

Aşağıdaki Kaz. cümlede ise, -KI eki, Ttü.neisim tamlaması şekliyle de aktarılamaz. Kaz.soñ¤› künder, ne Ttü.nde kullanılmayan *sonkigünler ile, ne de anlam bakımından tamamenfarklı bir durumu ifade eden son günleri şekliyleaktarılabilir. Zira burada, birisinin “son günle-ri”nden, yani ölümünden söz edilmemektedir.

Son günleri ço¤unlukla eline domb›ra ala-rak, ak›c› ezgiler çal›yor, hofl flark›lar söylüyor-du (AY 1, 239).

Soñ¤› künder köbinfle domb›ra al›p, möldirküyler, suluv änder tarta berüvfli edi (AJ 1, 163).

>> Son günlerde (~ son zamanlarda) genel-likle domb›rayla ak›c› ezgiler, güzel flark›lar ça-l›yordu.

Kullan›m alanlar› hiç örtüflmeyen, “gerçek”yalanc› efl de¤er yap›lar: Aşağıdaki cümlelerdegeçen -mAK şekli, ses bakımından aynı olmasınarağmen, Kaz.nde niyet ifadeli gelecek zamanın3. teklik şahıs çekiminde16 kullanılmakta;Ttü.nde ise fiillerin mastar şeklini kurmaktadır.

Page 14: TÜRK LEHÇELER‹ ARASINDA AKTARMA MESELELER‹ ve “ABAY …bilig.yesevi.edu.tr/yonetim/icerik/makaleler/3436-published.pdf · yapma hâli eki aynen aktarmaya da alınmıştır

72

bilig-15/Güz’2000

Dolayısıyla, kullanım alanları hiç örtüşmemekte-dir. Bu yüzden -mAK şekli, Kaz. ve Ttü. için“gerçek” yalancı eş değer bir yapıdır.

fiimdi ne de olsa bir ›fl›¤a aceleyle ilerleyipat›l›yor. Hatta atefl de olsa bu ilerler vaziyettekendini o alevlerin içine atmak (AY 2, 37).

Endi ne de bolsa bir sävlege as›¤a umt›l›p,us›n›p tur. Örtep keteri ot bolsa da, sol us›n¤anboy›nda talp›nbak ta, kulamak (AJ 1, 307).

>> fiimdi bir ›fl›¤a do¤ru h›zla koflup gitmek-te. Ateflte yanacak da olsa, yolunda devam ede-cek ve hedefine do¤ru gidecek (~ devam etmek vehedefine do¤ru gitmek istiyor.)

Aşağıdaki Kaz. cümledeki -p ot›r- şeklininkullanım alanı ile Ttü.nde ses yönünden dengiolan -Ip otur-’unki örtüşmemektedir. Böyle biraktarımda ot›r-, Ttü.nde tam fiil olarak, yani sa¤-d›ran ve oturan şeklinde anlaşılır. Bu iseKaz.ndeki cümlede kastedilmemekte, sadecesa¤d›r- hareketinin “sürekli” olduğu vurgulan-maktadır.

Etin arkas›ndan Süyindik’in çoktan beri sa¤-d›r›p oturan k›sraklar›n›n sar› k›m›z› da geldi(AY 1, 168).

Et art›nan Süyindiktiñ köpten sav¤›z›p ot›r-¤an k›s›rlar›n›ñ sar› k›m›z› da keldi (AJ 1, 114).

>> Etin arkas›ndan Süyindik’in çoktan berisa¤›lan k›sraklar›n›n sar› k›m›z› da geldi.

Aşağıdaki cümlede de, Kaz. -p tur- şeklininkullanım alanı ile Ttü.nde ses yönünden dengiolan -Ip dur-’unki örtüşmemektedir; yani Kaz.süyip tur¤an, Ttü.nde öperek duran’a eş değerdeğildir. Yukarıda belirtildiği üzere böyle bir ak-tarımda dur-, Ttü.nde tam fiil olarak anlaşılır.Kaz.ndeki cümlede ise sadece öp- hareketininsürekli olduğu kastedilmemektedir.

Tam bu s›rada kurnaz yafll› han›m, bunun oevden ç›k›fl›na flüphelenip hemen yerinden kalka-rak kendi evine gelmiflti. K›z›n› kucaklay›pöperek duran Markabay’a:

- Tüh, Allah belân› versin! diyerek ba¤›ra ça-¤›ra üzerine yürüdü (AY 2, 120).

Däl os› kezde tak›s kempir bun›ñ anav üydenketisine senbey, atk›p fl›¤›p, öz üyine kelgen edi,k›z›n kuflaktap, süyip tur¤an Markabay¤a:

- Vay, töbeñden jortk›r! dep ak›ra jügirdi (AJ1, 360).

>> Tam bu s›rada kurnaz yafll› kad›n, onunevden gitti¤ine inanmayarak hemen yerindenkalk›p kendi evine gelmiflti. K›z›n› kucaklay›pöpmekte olan Markabay’a:

- “Tüh, Allah belân› versin!” diye ba¤›raraküzerine yürüdü.

Yanl›fl yap› seçimi: İncelediğimiz metinde,Kaz.nde bulunan bir yapının anlamı ve görevinikarşılayamayan bir yapı ile Ttü.ne aktarılması ha-talarına rastlanmaktadır. Bu durumda aktarılanmetinde, asıl metinde kastedilen tam yansıtılama-makta; bazen de tam tersi bir anlam çıkmaktadır.

Aşağıdaki Ttü. cümleler, anlam bakımındandoğru değildir. Bunda, -man›n yan›s›ra ve -maklabirlikte şekillerinin yüklemleri ile uygunsuzluğurol oynamaktadır. Çünkü bunlar, Kaz. -GAndAnbaska ve -Uv ark›l› şekillerinin Ttü.ndeki uyguneş değerleri değildir. Oysa bu şekilleri karşılaya-bilecek yapılar, Ttü.nde bulunmaktadır: Kaz. -GAndAn baska, -mAnIn d›fl›nda vb.; -Uv ark›l›ise -DIK + (iyelik eki) için vb. şekillerle doğruolarak aktarılabilirler.

Abay cimri olmaman›n yan›s›ra neyin uygunoldu¤unu âdet olarak da bilmiyordu (AY 1,285).

Abay äytevir sarañ bolmav kerek degendenbaska, ne lay›k ekenin däldi bilmeytin (AJ 1, 196).

>> Abay, “çok cimri olmamak gerek” demenind›fl›nda (~ demekten baflka) neyin uygun oldu¤u-nu iyi bilmiyordu.

Abay’a öfkelenmekle birlikte Dilda’n›n böylesert, ma¤rur ve so¤uk tutumu gün geçtikçe art›-yordu (AY 2, 49).

Dildä Abay¤a ›za boluv ark›l› os›nday katk›l,pañ, suv›k bop bara jat›r edi (AJ 1, 315).

Page 15: TÜRK LEHÇELER‹ ARASINDA AKTARMA MESELELER‹ ve “ABAY …bilig.yesevi.edu.tr/yonetim/icerik/makaleler/3436-published.pdf · yapma hâli eki aynen aktarmaya da alınmıştır

73

bilig-15/Güz’2000

>> Dilda, Abay’a k›zd›¤› için öyle sert, ma¤-rur ve so¤uk duruyordu.

Dizim hatalar›

Türk lehçeleri arasında dizim (“Syntax”), ya-ni kelime veya dil birliklerinin cümle içindekiyerleri ve diğer dil birliklerine bağlanma şekille-ri bakımından da farklar vardır. Ancak, bu farklarses, kelime ve yapıdaki farklar kadar fazla değil-dir. Buna rağmen elimizdeki aktarma metnindebu türden hatalara da rastlanmaktadır. Bunlaraşağıdaki şekilde sınıflandırılabilir:

Kelime dizimi ile ilgili hatalar: Aşağıdaki Kaz.cümlede geçen to¤ayl› kal›ñ flab›nd› şeklinde di-zilen kelimeler, Ttü.ne bire bir karşılıklarıyla or-manl› s›k ot olarak aktarılamaz. Kelimelerin an-lamları dikkate alınmadan yapılacak aktarmalar-da Ttü. için burada olduğu gibi tuhaf ifadeler or-taya çıkabilir17. Ttü. okuyucuları, böyle bir ifa-deden “sık otların içindeki ormanı” anlarlar. Buise Ttü.deki “orman” kavramına uymamaktadır;krş. “to¤ay: orman, a¤aç ve bitki y›¤›n›” (Oral-tay 1984, 272); Ttü. “koru: Kaz. to¤ay”; Ttü.“orman: Kaz. orman” (Ercilasun 1991, 500;664). Aşağıdaki Kaz. cümlenin Ttü.ne doğru ak-tarılabilmesi, kelimelerin diziminde değişiklikyapılması veya to¤ay kelimesinin anlamını yeni-den gözden geçirilmesiyle mümkündür.

E¤erli atlar›n hepsi k›flla¤›n yukar›s›ndanafla¤›ya do¤ru uzanan ormanl› s›k ot içinde yay›-l›yormufl (AY 1, 98) .

Erttevli att›ñ barl›¤› da, k›stavdan jo¤ar›, tö-men sozul¤an to¤ayl› kal›ñ flab›nd›n›ñ boyundaörelevli jür eken (AJ 1, 65).

>> E¤erli atlar›n hepsi k›flla¤›n yukar›s›nda,afla¤›ya do¤ru uzanan s›k otlu orman›n (~ s›kotlu korunun) kenar›nda yay›l›yordu.

Aşağıdaki cümlede, flam “mum, lâmba”18 ke-limesinin sıfatı olarak kullanılan köp kelimesiTtü.ne sözlük karşılığı olan çok kelimesi kullanı-

larak aktarılamaz. Burada lâmba kelimesi çoklukşeklinde bulunmalıdır.

Bugün akflam, üst düzey bürokratlar›n evindeçok lamba yak›l›p akflamki yeme¤in bol sofras›yay›ld›¤›nda Losovski’ye selâm vermek içinAbay gelmiflti (AY 2, 368).

Os› kün keflke, ul›ktar üylerine köp flamdarja¤›l›p, keflki flayd›ñ mol dastarkandar› jay›l›pjatkan flakta, Losovskiyge amandaskal› Abaykelgen edi (AJ 1, 529).

>> O akflam, üst düzey bürokratlar›n evindelambalar yak›l›p akflam yeme¤inin (~ çay›n›n)zengin sofralar› haz›rland›¤› s›rada Abay, Lo-sovski’ye selâm vermek için gelmiflti.

Kaz.nde ilgi hâli eki olmadan kurulan isimtamlamaları, Ttü.ne bire bir aktarılamaz. ÇünküTtü. “belirtili” ve “belirtisiz” isim tamlamaların-da kendine has kurallara sahiptir; bk. Ergin 1972,382 vd. Aktarıcılar, yukarıda verilen cümledekiul›ktar üyleri şeklini, üst düzey bürokratlar›n eviolarak doğru şekilde aktarmalarına rağmen, aşa-ğıdaki cümlede geçen ve aynı özelliklere sahipañfl› kolu tamlamasında yanılmışlardır.

Mavi do¤an “p›rr” edip aniden avc› kolun-dan yere do¤ru süzüldü (AY 2, 144).

Kök karfl›¤a l›p etip, añfl› kolunan jerge ka-ray tüsti (AJ 1, 376).

>> Boz do¤an ans›z›n “p›rr” edip avc›n›nkolundan yere do¤ru süzüldü.

Aşağıdaki Ttü. cümledeki “belirtisiz isimtamlaması”nın hatalı olmasında Kaz.ndeki şekildeğil, aktarıcıların hedef lehçe olan Ttü.ni iyi bil-memeleri, belki de önemsememeleri rol oyna-mıştır, denilebilir. Aynı hata meselâ, AY 1, 240;258; 259; 280 vs.’de tekrar edilmiştir.

K›sa bir sürede akflam çay›ndan yemek vakti-ne kadarki zamanda Abay’›n okuyup bitirdi¤i ba-z› kitaplar› ev ahaline güzeli, ak›c› bir hikaye tar-z›nda anlatmas› âdet haline geldi (AY 1, 154).

Azdan soñ, keflki flaydan aska fleyinki mezgil-de Abay keybir ok›p fl›kkan kitaptar›n üy iflineädemi ängime k›p ayt›p berip ot›rat›n ädet

Page 16: TÜRK LEHÇELER‹ ARASINDA AKTARMA MESELELER‹ ve “ABAY …bilig.yesevi.edu.tr/yonetim/icerik/makaleler/3436-published.pdf · yapma hâli eki aynen aktarmaya da alınmıştır

74

bilig-15/Güz’2000

tapt› (AJ 1, 104).>> K›sa bir süre sonra Abay, okuyup bitirdi-

¤i baz› kitaplar›, akflam çay› ile yemek aras›nda-ki zamanda ev ahalisine (~ evdekilere) güzel,ak›c› bir hikâye tarz›nda anlatmay› âdet edindi.

‹stem hatalar›: Bir fiil tabanı, açtığı “boşluklar”ıistemine uygun (“Valenz”)19 “tamlayıcılar”20

(“Aktant”) ile doldurur. Bu boşlukların sayısı fi-ilden fiile değişiklik gösterir ve o dile hâkimolanlar tarafından önceden bilinir. Bu boşluklardoldurulduğu ölçüde fiil anlam yönünden bütün-lenir. Tamlayıcılar, isim cinsinden olmak üzeretek bir kelimeden oluşabilecekleri gibi bir keli-me grubundan da oluşabilirler ve fiile, onun iste-diği bir hâlde bağlanırlar; bk. Uğurlu 1999, 18vd.

Belirtildiği üzere, Türk lehçeleri arasında di-zim farkları azdır. Dizim içinde ele alınması gere-ken istem meselesinde de durum aynıdır. Birçokfiilin istemleri, Genel Türkçede uygunluk göster-mektedir. Bu durum, Kaz. ve Ttü. için de geçer-lidir. Ancak, bazı fiillerin istemleri, genel olarakTürk lehçeleri arasında olduğu gibi, Kaz. veTtü.nde farklılık göstermektedir. İncelediğimizmetinde istemden kaynaklanan hatalara da rast-lanmaktadır. Bu hatalar iki kısımda değerlendiri-lebilir:

Kaynak lehçedeki istemden kaynaklanan ha-talar: Aşağıdaki cümlede, Kaz.ndeki aytt›r- fiili,yapma hâli (“Akkusativ”) alan bir tamlayıcı is-terken Ttü.ndeki karşılığı söz kes- yaklaşma hâli(“Dativ”) istemektedir. Eğer Ttü.ndeki diğer kar-şılığı niflanla- kullanılmış olsaydı her iki fiil istembakımından örtüşeceği için hata oluşmayacaktı.Bu cümlede aktarıcıların yanıldıkları bir başkahusus, Kaz.ndeki aytt›r›p ot›r- şeklini, söz kes-olarak aktarmalarıdır. Bilindiği üzere Kaz.ndeki -p ot›r- şekli, hareketin sürekli olduğunu ifade et-mektedir. Dolayısıyla bu cümle, söz kes-veya niflanla- gibi son sınırı vurgulayan

(“Finaltransformativ”) bir fiille değil, istet- gibigibi sınır vurgulamayan (“Nontransformativ”)bir fiille aktarılmalıdır; ayrıntılı bilgi için bk. Jo-hanson 1971, 194 vd.

Aygerim’i söz kesen oba varm›fl, acaba o

kim? (AY 2, 50).Äygerimdi aytt›r›p ot›r¤an jer bar degen, ol

kim? (AJ 5, 50).>> *Aygerim’e söz kesen oba varm›fl, acaba

o hangisi?

>> +Aygerim’i isteten oba varm›fl, acaba o

hangisi?

Aşağıdaki cümlede, Kaz.ndeki hat jaz- fiili,uzaklaşma hâlinde (“Ablativ”) bir tamlayıcı is-terken Ttü.ndeki karşılığı mektup gönder- vasıtahâlinde (“Instrumental”) istemektedir.

M›rzahan’dan mektup gönderiyor (AY 2,16).

M›rzahannan hat jazad› (AJ 1, 295).>> M›rzahan’la (~ ile) mektup gönderiyor.

Aşağıdaki cümlenin bağlamında, Kaz.ndekitur- fiili, yapma hâli (“Dativ”) alan bir tamlayıcıisterken Ttü.ndeki karşılığı dur- bulunma hâli(“Lokativ”) istemektedir. Kaz. cümle, Ttü.ne bufiil yok sayılarak aktarıldığı için tut- fiilinin tam-layıcısı âdeta d›flar›ya kelimesi imiş gibi anlaşıl-maktadır. Oysa burada usta- “tutmak” fiilinintamlayıcısı, yapma hâlinde bulunan tayd› “tayı”kelimesidir20.

Alfl›nbay, Ulcan’›n oturdu¤u evin kap›s›n›

açt›r›p d›flar›ya e¤itilmemifl kula tay›, yanlama-

s›na tutarak konuklardan dua istedi (AY 1, 261).Alfl›nbay, Uljan ot›r¤an üydiñ esigin aflt›r›p,

t›ska semiz asav kula tayd› köldeneñ ustap tur›p,

konaktardan bata tiletti (AJ 1, 179).>> Alfl›nbay, Ulcan’›n evinin kap›s›n› açt›r-

d›; e¤itilmemifl, semiz, kula tay› yanlamas›na tu-

tarak d›flar›da durup konuklardan dua istetti.

Page 17: TÜRK LEHÇELER‹ ARASINDA AKTARMA MESELELER‹ ve “ABAY …bilig.yesevi.edu.tr/yonetim/icerik/makaleler/3436-published.pdf · yapma hâli eki aynen aktarmaya da alınmıştır

75

bilig-15/Güz’2000

Kaynak lehçedeki istemden kaynaklanmayanhatalar: Genel Türkçede olduğu gibi, Kaz. veTtü.ndeki fiillerin de çoğunluğu istem bakımın-dan birbirine uygunluk göstermektedir. Bunarağmen, incelediğimiz metinde istem hatalarınarastlanmaktadır. Buna göre; hedef lehçedeki fi-ilin istemini bilmeyen bir aktarıcının hataya düş-mesi için, kaynak lehçedeki fiilin isteminin di-ğerinden farklı olması da gerekmemektedir. Do-layısıyla hedef lehçe iyi bilinmeden yapılacakbütün aktarma denemeleri “başarılı” olamaya-caktır.

Aşağıdaki cümlenin bağlamında, Kaz.ndekias- ile Ttü.deki karşılığı afl- fiilinin istem bakı-mından farkı yoktur. Ttü.nde dairesine geç- şek-li de anlamlıdır ve genellikle “çalışma bürosunagirmek” vb. bir durumu ifade eder. Ancak, ince-lediğimiz metinde bu değil, bilakis “evindenuzaklaşmak” kastedilmektedir.

‹ki cadde flafl›r›p dairesine geçmiflti (AY 1,133).

Eki köfle adas›p, päterinen as›p ketipti (AJ 1,88).

>> ‹ki sokak flafl›r›p evinden22 öteye geçipgitmiflti.

Aşağıdaki cümlede, Kaz.ndeki melikte- ileTtü.ndeki karşılığı öv- fiilinin istem bakımındanfarkı yoktur. Her iki fiil de yapma hâli alan birtamlayıcı istemektedir. Buna rağmen aktarıcılartarafından yanlış aktarılmıştır.

Ara s›ra yol kenar›nda top top sele saz›narastlan›yor. Dalgalan›p, bafllar› sallan›p gruphalinde inceden ›sl›kl›yordu. Koro halinde bütüntoplar›, birli¤in ezgisini çalarak m› Sallan›yor-lar? Filizlerini ba¤r›na bas›p o da taze gençli¤i,yeni gelen ilkbahara m› övüyor (AY 2, 44).

Anda-sanda jol ja¤›s›nda tüp-tüp siy kezde-sedi. Teñselip, ›r¤al›p, tob›menen bir ¤ana näzik,›z›n ün salad›. Öz xor›men özi bop, bar tob› bir›nt›mak küyin tart›p flaykala ma? Balapan köginbavr›na al›p, o da jaña jast›k jaña köktemdimäliktay ma? (AJ 1, 312).

>> Ara s›ra yol kenar›nda top top sele saz›-na rastlan›yor. Hepsi birden sallan›p dalgalana-rak ince, nazik bir ses ç›kar›yordu. Hepsi korohalinde birli¤in ezgisini mi söyleyip Sallan›yor-lar? Filizlerini ba¤r›na basarak gençli¤i, yenigelen ilkbahar› m› övüyor.

Cümlede yap› bozuklu¤u: Türk lehçelerinincümle yapısı, büyük ölçüde Genel Türkçe cümleyapısına benzerlik gösterir. Bir başka deyişle,Türk lehçelerinin cümle yapıları büyük ölçüdebirbirleriyle örtüşür. Buna rağmen incelediğimizmetinde, yanlış kurulmuş cümlelere de rastlan-maktadır.

Aşağıdaki Ttü. cümle, yapı bakımından doğrukurulmamıştır.

Geçen sene beni mevkimden sizin gibi alçak-lar›n tesiriyle oldu (AY 2, 337).

B›lt›r bas›mnan därecemdi al¤›z¤an senk›rflañk›lard›ñ kesirleriñ (AJ 1, 508)23.

Cümlenin yüklemi oldu kelimesine bağlı un-surlar belirlendiğinde, bazı kısımlar boşlukta ka-lır. Bu cümlenin yapısı şu şekilde tahlil edilebilir:

[1[Zarf] 2[?] 3[Zarf] 4[Yüklem] ][1[Geçen sene] 2[beni mevkimden] 3[sizin

gibi alçaklar›n tesiriyle] 4[oldu] ] Yukarıdaki Kaz. cümlenin, Ttü.ne doğru ak-

tarımı şöyle olmalıdır:>> Geçen y›l bana mevkimi kaybettiren

(~ elimden ünvan›m›n al›nmas›na sebep), siz al-çaklar›n24 hatalar›d›r.

Cümlede anlam bozuklu¤u: Bu çalışmaboyunca hata tiplerine göre sınıflandırılma-ya çalışılan bütün cümleler, aynı zamandaanlam yönünden bozuktur. Bir başka deyiş-le; incelediğimiz Ttü. metindeki cümleler,eğer Kaz. aslından doğru aktarılmış olsalar-dı, anlam yönünden de doğru olacaklardı.Burada sadece bir örnekle konuyu vurgula-mak istiyoruz.

Page 18: TÜRK LEHÇELER‹ ARASINDA AKTARMA MESELELER‹ ve “ABAY …bilig.yesevi.edu.tr/yonetim/icerik/makaleler/3436-published.pdf · yapma hâli eki aynen aktarmaya da alınmıştır

76

bilig-15/Güz’2000

Aşağıdaki Ttü. cümlede, Abay’a öfkelenmeklebirlikte kısmından sonra, Kaz. aslını doğru yansıt-maması göz ardı edilirse, cümlenin anlam yönün-den doğru olabilmesi için meselâ, Dilda bunubelli etmiyordu şeklinde devam etmesi gerekirdi;bk. 2. c. “yanlış yapı seçimi”.

Abay’a öfkelenmekle birlikte Dilda’n›n böylesert, ma¤rur ve so¤uk tutumu gün geçtikçe art›-yordu (AY 2, 49).

SONUÇ

Türk lehçeleri arasında yapılacak metin ak-tarmalarının doğru ve hızlı olabilmesi, ancak bu-nun nazarî yönü ve teknikleri iyi bilindiği takdir-de mümkündür. Bu konuda “karşılaştırmalı dilbilimi” (“kontrastive Linguistik”) ve “tercümebilimi” (“Übersetzungswissenschaft”) metotları-nı kullanarak her lehçenin diğerine olan benzer-lik ve ayrılıklarının ortaya konması gerekmekte-dir. Türklük bilimimin en önemli konuları arasın-da olması gereken böyle çalışmalar ise henüzyok denecek kadar azdır. Bunun için, Türk Dün-

yasında kullanılan yazı dillerinden aktarma yap-mak, hem önemli ve gerekli, hem de zordur.

Bu çalışmada, iki lehçe arasında aktarma ya-parken düşülebilecek hata tipleri, “Abay Yolu”adlı eser çerçevesinde ortaya konmaya çalışılmış-tır. Bunun sonucunda; Kazak ve Türkiye Türkçe-si arasında yapılacak bir aktarmada “kelime”,“yapı” ve “dizim” yönünden hatalar yapılabilece-ği belirlenmiştir.

Kelime ve yapı yönünden olan hatalarda;sözlüğe bakmadan sezgiye dayanılarak yapılanaktarmaların başarısız olabileceği tespit edilmiş-tir. Aktarının, her iki lehçenin imkânlarını iyi bil-mesi gerekmektedir. Bunun yanı sıra; her iki leh-çede de bulunan ve ses vb. yönlerden eş değergibi gözükmelerine rağmen, anlam alanları veyagörevleri bakımından tamamen örtüşmeyen keli-me veya yapılar, yani “yalancı eş değer”ler, bü-yük bir mesele oluşturmaktadır. Türk lehçelerin-de kullanılan fiillerin farklı istemlere sahip ola-bilmesi de aktarmada hatalara yol açabilmekte-dir. Yukarıdaki bölümlerde adı geçen hata tipleribölümler hâlinde ele alınmış ve başarılı bir aktar-ma için tekliflerde bulunulmuştur.

Page 19: TÜRK LEHÇELER‹ ARASINDA AKTARMA MESELELER‹ ve “ABAY …bilig.yesevi.edu.tr/yonetim/icerik/makaleler/3436-published.pdf · yapma hâli eki aynen aktarmaya da alınmıştır

77

bilig-15/Güz’2000

AÇIKLAMALAR

1 Krş. “Türk dilleri; Türk şiveleri; Tyurskie yazıki;Türksprachen; Turkic languages”.

2 Aktarılan kısım, eserin 1989 baskısında 1. cildi; 12 cilt-lik “Şığarmalar” (Külliyat) içinde, 1968’de yayımlanan 5.-6.ciltleri teşkil etmektedir.

3 Bk. Oraltay 1984, 178.4 Meselâ Ttü. “ç›k-: Kaz. fl›k-” (Ercilasun 1991, 128).5 Meselâ Ttü. “yaprak: Kaz. jap›rak” (Ercilasun 1991,

966).6 Bk. Almanca “Bedeutungsfeld, lexikalisches Feld,

Sinnbezirk” ; İngilizce “lexical / semantic field” (Bußmann1983, 589).

7 Bk. “zar: 1. ince perde veya örtü; kadınların örtündük-leri çarşaf, car; ince ve yumuşak yaprak durumundaki organ-lara ve organ bölümlerine verilen ad; birbirine sımsıkı yapışıkhücre veya moleküllerden oluşan ve bitkilerin çeşitli bölüm-lerini bir kın gibi saran ince tabaka; 2. tavla ve başka oyun-larda kullanılan kemik, fil dişi, plâstik gibi maddelerden küpolarak yapılan ve altı yüzünde, birden altıya kadar beneklerbulunan oyun aracı” (Parlatır 1998, 2498).

8 Eğer bir aktarma metni, ancak çeşitli sözlükler vasıta-sıyla az çok anlaşılabiliyorsa, başarılı bir aktarmadan söz edi-lemeyeceği gayet açıktır.

9 Bk. Parlatır 1998, 774.10 Kaz. cümlede; ölen çocuğun annesi olan Karacan’ın,

bastıramadığı acısıyla yüksek sesle ağladığı vurgulanmaktadır;ancak Kaz. aslındaki kelimelere sadık kalınarak yapılan aktar-malar, Ttü.nde “doğru” olmamaktadır.

11 “domb›ra: Kazak Türklerinin millî müzik aleti”(Oraltay 1984, 68).

12 “biberlemek: Biber serpmek, biber katmak “ (Parlatır1998, 288).

13 “etik: çizme” (Oraltay 1984, 81).14 “manat: ço¤unlukla d›fl giysiler dikilen kumafl çefli-

di” (Oraltay 1984, 194).15 “t›mak: Kazak Türklerinin flapkas›” (Oraltay 1984,

284).

16 Bk. “maksatt› keler flak” (İysayev 1996, 112).17 Krş. “maydanozlu çorba” x “çorbal› maydanoz”.

18 Bk. Ttü. “mum: Kaz. flam”; Ttü. “lâmba: Kaz. may

flam” (Ercilasun 1991, 536; 608)19 Bk. Bußmann 1983, 567 vd. Bazı dil bilimi çalışma-

larında “Rektion” terimi kullanılmaktadır (Bußmann 1983,433; 568); “rektion”, “fiillerin rejimi” (Korkmaz 1995 b,226).

20 Krş.: “tümleç” (Korkmaz 1992, 152).21 Ttü.deki tut- fiili başka bağlamlarda yapma hâlinin

yanı sıra bulunma hâliyle de tamlayıcılar alabilmektedir.

22 Krş. “päter: flehirdeki ev tipi, daire” (Oraltay 1984,224).

23 Bu cümlenin Kaz. aslında da; sen k›rflañk›lard›ñ ke-

sirleriñ kısmı Genel Türkçe açısından hatalıdır: Bunun doğru-su; ya sen k›rflañk›n›ñ kesirleri ya da k›rflañk› senderiñ kesir-

leri olmalıydı. Aktarılan cümleye bu hata yansıtılmamıştır.24 Krş. “kırşankı: aksi, çok ve pis sözler söyleyen kim-

se” (Oraltay 1984, 187).

Page 20: TÜRK LEHÇELER‹ ARASINDA AKTARMA MESELELER‹ ve “ABAY …bilig.yesevi.edu.tr/yonetim/icerik/makaleler/3436-published.pdf · yapma hâli eki aynen aktarmaya da alınmıştır

78

bilig-15/Güz’2000

KAYNAKLAR

AJ 1 = ÄVEZOV, M. (1989), Abay Jol› I, Alma-tı.

AJ 5 = ÄVEZOV, M. (1968), fi›¤armalar 5.Abay Jol›, Almatı.

AY 1 = İSMAİL, Z. - A. Güngör [Aktaran](1997), Abay Yolu I, (= Bilig Yayınları 9),Ankara.

AY 2 = İSMAİL, Z. - A. Güngör [Aktaran],(1997), Abay Yolu II, (= Bilig Yayınları 10),Ankara.

BUßMANN, H. (1983), Lexicon der Sprachwis-senschaft, (= Kröners Taschenausgabe452), Stuttgart.

DEVELLİOĞLU, F. (1993)11, Osmanl›ca-Türk-çe Ansiklopedik Lûgat. Eski ve Yeni Harf-lerle, (= Aydın Kitabevi Yayınları 1), Anka-ra.

ERCİLASUN, A. B. ve diğerl. (1991), Karfl›lafl-t›rmal› Türk Lehçeleri Sözlü¤ü I, (= KültürBakanlığı Yayınları 1371), Ankara.

ERGİN, M. (1972), Türk Dil Bilgisi, (= İstan-bul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Ya-yınları 785), İstanbul.

İYSAYEV, S. M. (1996)2, Kazak Tili, Almatı.

JOHANSON, L. (1971), Aspekt im Türkischen.Vorstudien zu einer Beschreibung des Tür-keitürkischen Aspektsystems, (= Acta Uni-

versitatis Upsaliensis, Studia Turcica Up-saliensia 1), Upsala.

KORKMAZ, Z. (1992), Gramer Terimleri Söz-lü¤ü, (= Türk Dil Kurumu Yayınları 575),Ankara.

KORKMAZ, Z. (1995 a), -as› / -esi Gelecek Za-man Sıfat-fiil (Participium) Ekinin YapısıÜzerine, Türk Dili Üzerine Araflt›rmalar I,(= Türk Dil Kurumu Yayınları 629), Anka-ra, s. 145-150.

KORKMAZ, Z. (1995 b), Batı Anadolu Ağızla-rında Yazı Dilinden Ayrılan İsim ÇekimiEkleri ve Fonologie-Morphologie Bağlan-tısı, Türk Dili Üzerine Araflt›rmalar II, (=Türk Dil Kurumu Yayınları 629), Ankara, s.222-231.

ORALTAY, H. ve diğerl. [Çeviren] (1984), Ka-zak Türkçesi Sözlü¤ü, (= Türk DünyasıAraştırmaları Yayınları 8), İstanbul.

PARLATIR, İ. ve diğerl. (1998)9, Türkçe Sözlük,(= Türk Dil Kurumu Yayınları 549), Ankara.

TEKİN, T. (1968), A Grammar of Orkhon Tur-kic, (= Indiana University Publications,Uralic and Altaic Series 69), Bloomington- The Hague.

UĞURLU, M. (1999), Memlûk TürkçesindeZarf-fiilli Parçalar›n Dizimi, (= Türk DilKurumu Yayınları 712), Ankara.

Page 21: TÜRK LEHÇELER‹ ARASINDA AKTARMA MESELELER‹ ve “ABAY …bilig.yesevi.edu.tr/yonetim/icerik/makaleler/3436-published.pdf · yapma hâli eki aynen aktarmaya da alınmıştır

79

bilig-15/Güz’2000

TRANSLATION PROBLEMS BETWEEN THE TURKIC LANGUAGES

AND THE NOVEL “ABAY JOLI”

Assoc. Prof. Dr. Mustafa U⁄URLU

K›r›kkale University, Faculty of Arts and Sciences

ABSTRACT

The cultural integrity of the Turkic peoples (“Turcia”) could only beachieved provided that scientific, cultural and literary works of each communityare made known to each other. The greatest difficulty standing before that is thatseveral different standard languages and script systems have been used becauseof certain historical and political reasons. The best way to cope with thisdifficulty in the short term is to translate the scientific, cultural and literaryworks into each language.

So far very few of such works belonging to the other Turkic peoples havebeen translated into Turkish. One of them is Abay Joli (Abay Road) written byan outstanding Kazakh scientist and writer, Muhtar Avezov, the work of whomis thought to be the masterpiece of both his own and the Kazakh literature. Thework tells about the life of Abay Kunanbayulı (1845-1904), a famous Kazakhpoet, thinker and statesman.

Making translation between the Turkic languages has proved to be difficultand this is confirmed by the translated version of the work Abay Joli. The objectof this study is to find out what sort of mistakes could be made while makingtranslation between the two Turkic languages, and it has been understood that itis probable to make lexical, morphological and syntactical mistakes. Somesuggestions have also been made how to avoid making such mistakes.

Key Words:False equivalence (= “false friends”), Translation, The Novel “Abay Joli”,

Turkic languages

Page 22: TÜRK LEHÇELER‹ ARASINDA AKTARMA MESELELER‹ ve “ABAY …bilig.yesevi.edu.tr/yonetim/icerik/makaleler/3436-published.pdf · yapma hâli eki aynen aktarmaya da alınmıştır