20
Türk Müziği Konserleri “Vecdi Bingöl” 26 Kasım Pazar 2017, 15:30 Danışman: Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Koordinatör: Sinan Sipahi Sunucu: Osman Nuri Özpekel Misafir Solist: Elif Güreşçi Misafir Genç Solist: Ali Mert Paşalı

Türk Müziği Konserleri...Ey hilâl kaşlı, ağlıyor musun kirpiğin yaşlı Ben senin nen olayım, kulun kölen olayım Niçin baktın bana öyle derdin nedir durma söyle çilemek:

  • Upload
    others

  • View
    6

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Türk Müziği Konserleri...Ey hilâl kaşlı, ağlıyor musun kirpiğin yaşlı Ben senin nen olayım, kulun kölen olayım Niçin baktın bana öyle derdin nedir durma söyle çilemek:

Türk Müziği Konserleri“Vecdi Bingöl”26 Kasım Pazar 2017, 15:30

Danışman: Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin YavaşcaKoordinatör: Sinan SipahiSunucu: Osman Nuri ÖzpekelMisafir Solist: Elif GüreşçiMisafir Genç Solist: Ali Mert Paşalı

Page 2: Türk Müziği Konserleri...Ey hilâl kaşlı, ağlıyor musun kirpiğin yaşlı Ben senin nen olayım, kulun kölen olayım Niçin baktın bana öyle derdin nedir durma söyle çilemek:

Türk Müziği Konserleri“Vecdi Bingöl”

DanışmanDevlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca

KoordinatörSinan Sipahi

SunucuOsman Nuri Özpekel

Misafir SolistElif Güreşçi

Misafir Genç Solist Ali Mert Paşalı

Sinan Sipahi tarafından hazırlanan broşürdeki Vecdi Bingöl’ün biyografisinde Hasan Oral Şen’in yazdığı “Vecdi Bingöl” kitabından, diğer bestekârların biyografilerinde de Pera Müzesi Türk Müziği Konser-leri’ndeki broşürlerden faydalanılmış, programın tashihi Osman Nuri Özpekel tarafından yapılmıştır.

Saz Sanatçıları

KemençeLütf iye Özer

ViyolonselVolkan Ertem

KanunTaner Sayacıoğlu

NeyVolkan Yılmaz

UdOsman Nuri Özpekel

Page 3: Türk Müziği Konserleri...Ey hilâl kaşlı, ağlıyor musun kirpiğin yaşlı Ben senin nen olayım, kulun kölen olayım Niçin baktın bana öyle derdin nedir durma söyle çilemek:

Program

Nişâburek Şarkı Usûl: Türk AksağıBeste: Lem’i Atlı Güfte: Vecdi BingölSolist: Elif Güreşçi

Varsın gönül aşkınla harâb olsun efendimCânânıma nezr eylemişim cânımı kendimDerman aradım derdime hicrânı beğendimYansın gönül aşkınla harâb olsun efendim

nezr: Adamak

Nişâburek Şarkı Usûl: Düyek Beste: Selahattin Pınar Güfte: Vecdi BingölSolist: Elif Güreşçi

Ayrılık yarı ölmekmişO bir alevden gömlekmişAh o alevin bağrımda diliBen böyle sensiz olurum deliNerdesin ey sevgili

Hâtıralarda uyutmam seniSeni unutmam unutmam seniRûhumda ılık nefesinKulağımı okşar sesinBenden uzak benimlesinArtık hayâl mi nesinEy sevgili nerdesinNerdesin ey sevgili

Rast Şarkı Usûl: AksakBeste: Selahattin Pınar Güfte: Vecdi BingölSolist: Elif Güreşçi

Söylemek istesem gönüldekiniDilime dolanan ıztırâb olurYazsaydım derdimin ben bir tekiniCiltlere sığmayan bir kitâb olur

Ne yaman çileli bir insanmışımSunulan her zehri şifâ sanmışımAh ne aldanmışım ne aldanmışımAldanan gönülde aşk serâb olur

Page 4: Türk Müziği Konserleri...Ey hilâl kaşlı, ağlıyor musun kirpiğin yaşlı Ben senin nen olayım, kulun kölen olayım Niçin baktın bana öyle derdin nedir durma söyle çilemek:

Ey ipek kanatlı seher rüzgârıUğradı mı yolun Leylâ üstüneBağrımda titrettin o bergüzârıSevdâlar getirdin sevdâ üstüne

Sevişmemiz ne hoş çağdıYıldız gibi birden ağdıAcı bir gözyaşı yağdıO penbe rü’yâ üstüne

Şimdi o çağlarYâdımda ağlarGönlümü bağlarHülyâ üstüne

bergüzâr: Hâtıra

Nihâvend Şarkı Usûl: Düyek / SerbestBeste: Sâdeddin Kaynak Güfte: Vecdi BingölSolist: Elif Güreşçi

Mehtâba bürünmüş geceBir gelindir ay duvaklı Yıldızlar birer bilmeceKalbim gibi gizli saklıMehtap dalgın gece ıssızO da benim gibi yalnızSusma öyle güzel gece söyleSöyle bana nedir bu aşk bu sevdâ

Nihâvend Şarkı Usûl: Düyek / Devr-i HindiBeste: Sâdeddin Kaynak Güfte: Vecdi BingölSolist: Elif Güreşçi

Nihâvend Şarkı Usûl: Sofyan / SemâîBeste: Sâdeddin Kaynak Güfte: Vecdi BingölSolist: Elif Güreşçi

Menekşelendi sular sular menekşelendiEsmer gözlü akşamı dinledim yine sensizLeylâk pırıltılarla bahçeler gölgelendiİnledi yine bülbül olmazmış gül dikensiz

Dikensiz gül olmazmış, çilesiz gönül Ayşe’m (Jokond)Her kuş bülbül olmazmış her çiçek de gül Ayşe’m (Jokond)

Ne bülbül gülü sevdi seni sevdiğim kadarNe böyle seven gönül ne de senden güzel varİçli bir özleyişe bırak beni yanayımGözlerinde gördüğüm rü’yâma inanayım

Dikensiz gül olmazmış, çilesiz gönül Ayşe’m (Jokond)Her kuş bülbül olmazmış her çiçek de gül Ayşe’m (Jokond)

Page 5: Türk Müziği Konserleri...Ey hilâl kaşlı, ağlıyor musun kirpiğin yaşlı Ben senin nen olayım, kulun kölen olayım Niçin baktın bana öyle derdin nedir durma söyle çilemek:

Hüzzam Şarkı Usûl: AksakBeste: Selâhattin Pınar Güfte: Vecdi BingölSolist: Ali Mert Paşalı

Gözünün rengini sordum kara sevdâ dedilerBeni Mecnûn edenin ismine Leylâ dedilerZülfüne bağlı kalan dillere şeydâ dedilerBeni Mecnûn edenin ismine Leylâ dediler

zülf: Saç, şeydâ: Çılgın

Hicaz Şarkı Usûl: Sengin SemâîBeste: Mustafa Nâfiz Irmak Güfte: Vecdi BingölSolist: Ali Mert Paşalı

Gönlümse eğer istediğin al senin olsunEy gonca açıl gel kucağım gülşenin olsun Her lahza öpüp kokladığım gül tenin olsunEy gonca açıl gel kucağım gülşenin olsun

gonca: Henüz açılmamış gül gülşen: Gül bahçesi

Uşşak Şarkı Usûl: Nim SofyanBeste: Sâdeddin Kaynak Güfte: Vecdi BingölSolist: Ali Mert Paşalı

Niçin baktın bana öyle, dargın mısın durma söyleDurgunsun sular gibi, içli duygular gibiGözlerinde sevdâ var, derin uykular gibiNiçin baktın bana öyle, derdin nedir durma söyleGül dalında gonca güler, bülbül sevdâsından çilerSöyle dermânın olayım, dertli olan devâ dilerNiçin baktın bana öyle, derdin nedir durma söyleMahzunsun, hayransın, o güzel gözlerle sürmeli ceylânsınEy hilâl kaşlı, ağlıyor musun kirpiğin yaşlıBen senin nen olayım, kulun kölen olayımNiçin baktın bana öyle derdin nedir durma söyle

çilemek: Durmadan şarkı söylemek, şakımak derman: İlaç devâ: Hastalığa çâre bulmak

Page 6: Türk Müziği Konserleri...Ey hilâl kaşlı, ağlıyor musun kirpiğin yaşlı Ben senin nen olayım, kulun kölen olayım Niçin baktın bana öyle derdin nedir durma söyle çilemek:

Uşşâk Şarkı Usûl: Nim Sofyan / SerbestBeste: Münir Nûreddin Selçuk Güfte: Vecdi BingölSolist: Elif Güreşçi - Ali Mert Paşalı

Söyle sevgili, sevgili söyleSöyle bana, göz bebeğimDalım, yaprağım, çiçeğimSenin aşkındır dileğimSeviyorum, seveceğimNe füsûn ettin rûhuma böyleSöyle sevgili, sevgili söyle Söyle bülbül gül dilindenTut getir yâri elindenDal ayrılır mı gülündenAyrılırsam öleceğimNe füsun ettin rûhuma böyleSöyle sevgili, sevgili söyle

Kürdîli Hicazkâr Şarkı Usûl: Türk AksağıBeste: Artaki Candan Güfte: Vecdi Bingöl Solist: Elif Güreşçi

Ay dalgalanırken suların oynak izindeMehtaba açılsak gecenin şen denizinde Dalsam o derin gözlere bir lâhza dizindeMehtaba açılsak gecenin şen denizinde

lâhza: An

Page 7: Türk Müziği Konserleri...Ey hilâl kaşlı, ağlıyor musun kirpiğin yaşlı Ben senin nen olayım, kulun kölen olayım Niçin baktın bana öyle derdin nedir durma söyle çilemek:

Hicazkâr Şarkı Usûl: AksakBeste: Selahattin Pınar Güfte: Vecdi Bingöl Solist: Elif Güreşçi

Gönül derdi çekenleri Gizlice yaş dökenleriBağrımdaki dikenleriGidin sorun gecelerden

Geceler hülyâ demidirÂşıkların mahremidir

Gökte gözler kıpırdaşırAy gülerek fısıldaşırSevgiliden selâm taşırSes duyulur yücelerden

Garip gecelerde ne varYürekten özleyiş kadarUzaklardan incelerdenNinni söyler hecelerden

Geceler sırdaşım benimYarını müjdeleyenimÇözülen bilmecelerdenNinni söyler hecelerden

Hicazkâr Şarkı Usûl: DüyekSâdeddin Kaynak Güfte: Vecdi Bingöl Solist: Elif Güreşçi

Yüzün güllerden ince sesin bülbülden tatlıGülüşün gonca gonca neş’en altın kanatlıGünaydın sevgiliye günaydın gönül aydın günaydınDalında biteviye şakıyan ben olaydımAçarken şen duygular içimin bahçesindeGülümsüyor arzular şarkımın nağmesinde

biteviye: Durmadan şakıyan: Şarkı söyleyen

Page 8: Türk Müziği Konserleri...Ey hilâl kaşlı, ağlıyor musun kirpiğin yaşlı Ben senin nen olayım, kulun kölen olayım Niçin baktın bana öyle derdin nedir durma söyle çilemek:

Segâh-Nihâvend Şarkı Usûl: Serbest / Sofyan / Nîm SofyanBeste: Sâdeddin Kaynak Güfte: Vecdi BingölSolist: Elif Güreşçi

Dertliyim rûhuma hicrânımı sardım da yineİnlerim şimdi uzaklarda solan gün gibiyimGecenin rengini kattım içimin mâtemineSönen ümit ile günden güne ölgün gibiyim

Bahtımın yıldızı sanmıştım seni Sensiz karanlıktır her günüm LeylâAyrılık Mecnun’a döndürdü beniDertliyim yürekten üzgünüm Leylâ

Sevdâ yaman bir çileÇekenler düşer dileAyrılık ölüm gibiGiden gelmiyor Leylâ

Gülüm yaprağım solduGönlüme hazan dolduBir ömür harap olduOnu bilmiyor Leylâ

hicrân: Ayrılık mâtem: Yas tutmak baht: Kader

Nihâvend Şarkı Usûl: SemâîBeste: Sâdeddin Kaynak Güfte: Vecdi BingölSolist: Elif Güreşçi

Yalnız seni sevdim seni yaşadımDerdinle inledim seninle şâdımSensin benim kalbimdeki murâdım Anılsın sevgilim adınla adımÖmrümün doyulmaz demidir şimdi

Sevdâ bir ıztırap çeken bu gönül olduÜmidimi süsleyen dikenli bir gül olduNağmelerin rûhumda şakıyan bülbül olduAşkımın en değerli mes’ut demidir şimdi

şâd: Sevinçli

Page 9: Türk Müziği Konserleri...Ey hilâl kaşlı, ağlıyor musun kirpiğin yaşlı Ben senin nen olayım, kulun kölen olayım Niçin baktın bana öyle derdin nedir durma söyle çilemek:

Nihâvend Şarkı Usûl: Sofyan / Nîm SofyanBeste: Kadri Şençalar Güfte: Vecdi BingölSolist: Elif Güreşçi

Ey güzel İstanbul benim sevgili yârimGüzelliğin aksetmiş Boğaz’ın sularınaBenim her şeyim sensin seninle bahtiyârımÂhû kızlar sarılmış sînene kollarına

Ah güzel İstanbul ey şirin İstanbulAh güzel İstanbul sen benim canımsın

Bir gönül macerası anlatıyor dalgalarMâvi sular söylüyor kalbimin ninnisiniRûhuma semâlardan dökülen müjdeler varDuyuyorum gönlüme sevdânın indiğini

aks: Yansımak bahtiyâr: Mutlu sîne: Göğüs semâ: Gökyüzü

Gelecek Konser:24 Aralık 2017 Pazar, 15:30 “Aranağmelerle Alâeddin Yavaşca” Misafir Solist: Bekir Ünlüataer

Page 10: Türk Müziği Konserleri...Ey hilâl kaşlı, ağlıyor musun kirpiğin yaşlı Ben senin nen olayım, kulun kölen olayım Niçin baktın bana öyle derdin nedir durma söyle çilemek:

Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca

1675 yılında Yavaşca Süleyman Çelebi’nin tanzim ettiği Vakıfnamesi bulunan bir ailenin mensubu olarak 1 Mart 1926’da Kilis’te doğan Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca; İstanbul Erkek Lisesi’ni birincilikle bitirdikten sonra 1951 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olmuştur. Birçok Kadın-Doğum Mütehas-sısları yetiştiren ve Tıp alanında 54 bilimsel neşriyatı bulunan Yavaşca Haseki Hastanesi Başhekimliği’nden 1990 yılında emekli olup 39 yıl süren hekimlik hayatını noktalamıştır.

Meşk sisteminin son temsilcisi olan Alâeddin Yavaşca 8 yaşındayken başladığı mûsıkî hayatında; Dr. Subhi Ezgi, Zeki Ârif Ataergin, Sâdeddin Kaynak, Münir Nurettin Selçuk ve dönemin birçok önemli isimlerinden yararlanmıştır.1950 yılında girdiği İstanbul Radyosu’nda solist icracı olup 1967’den bu yana koro yöneticiliği, Türkiye Radyoları ve TRT bünyesinde Danışma, Denetleme ve Repertuar Kurullarında üyelik ve başkanlık dahil önemli görevler almış, Milli Eğitim Bakan-lığı ve Kültür Bakanlığı’nın çeşitli eğitim komisyonlarında üyelik hizmeti vermiştir. Yavaşca, Türk mûsıkîsinde devlete bağlı ilk konservatuarın kurucuları arasında yer alıp 1976’dan itibaren Türk Mûsıkîsi Devlet Konservatuarı’nın yönetim kurulunda ve öğretim kadrosunda çalışmış ve öğrenciler yetiştirmiştir.

Prof. Dr. Alâeddin Yavaşça icracılığının yanında ikisi Kâr-ı Natık, beşi Takım, biri Ayin-i Şerif olmak üzere değişik formlarda yapmış olduğu 654 bestenin yanında ayrıca dokuz bestekâra ait 21 esere de aranağme yapmıştır. Beş filmin şarkılarını okuyup bir filmin de film şarkısını yapan Yavaşca’nın çeşitli kurumlarca çıkartılan CD’lerin yanında arşivinde yurt içi-yurtdışı verdiği birçok konserlerden ve radyo icralarından derlenen 300 civarında CD, hakkında yazılan altı kitap ve kendisinin yazdığı “Türk Mûsıkîsinde Kompozisyon ve Beste Biçimleri” adlı kitabı bulunmaktadır.

Alâeddin Yavaşca, İstanbul Radyosu’nda önerisiyle kurulan ve onun tarafından idare edilen Klasik Türk Mûsıkîsi Erkekler Korosu’nda hocaları Dr. Suphi Ezgi ve Sâdeddin Kaynak’tan aldığı ve kendis-inin geliştirdiği klasik mûsıkî repertuarından faydalanmak suretiyle; bugün Sinan Sipahi tarafından 39 CD de toplanan ve 40 nadide farklı makamdan oluşan 47 klasik takımın icrâsını sağlayarak Türk mûsıkîsi arşivine kazandırmıştır. Yavaşca’ya beş seçkin üniversitemizce Fahri Doktor Ünvanı verilmiş, 1991 yılında Devlet Sanatçısı olarak ödüllendirilmiştir. Ayrıca çeşitli dallarda aldığı 290’ı aşkın ödülün yanısıra Türk mûsıkîsine yaptığı önemli katkılar nedeniyle 2008 yılı müzik dalında “Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü” ile 2010 yılı sanat dalı “T.B.M.M. Üstün Hizmet Ödülü” de Alâeddin Yavaşca’ya verilmiştir

İstanbul’da kendi isminin verildiği sokakta ömrünü ve anılarını paylaştığı eşi Ayten hanımla hayatını sürdüren Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Haliç Üniversitesi Öğretim Üyeliği görevinin yanı sıra san’atını da icra etmeye devam etmektedir.

Page 11: Türk Müziği Konserleri...Ey hilâl kaşlı, ağlıyor musun kirpiğin yaşlı Ben senin nen olayım, kulun kölen olayım Niçin baktın bana öyle derdin nedir durma söyle çilemek:

Ali Vecdi Bingöl (1888-1973)

1888’de Eğin’de doğdu. Babası hem eğitimci hem de şair olan Hâfız Mehmed Vahdi Efendi, annesi Hafize (Hafza) Hanım’dır. Vecdi Bingöl Arapça ve Farsça’yı öğretecek kadar bilen ve edebiyatına da vakıf olan ba-basından öğrenmiş, kültür dünyasının şekillenmesi de babası sayesinde olmuştur. Çocuk yaşlarında Kur’ânı hıfz ederek hâfız olmuş, usûl ve erkânı ile okumakta bir hayli başarı göstermiştir. Öğretmenliğe, İstanbul Öğretmen Okulu üçüncü sınıfından tasdikname aldıktan sonra 1914 tari-hinde Ortaköy Mecidiye Vakıf Numune Mektebi, Beylerbeyi Numûne Mektebi’nde başlamış ve sonra Beykoz Akbaba Okulu, Üsküdar Beyler-beyi Okulu, Çengelköy Okulu öğretmenliği görevlerinde bulunmuştur. Öğretmenliğin kendisine verilmiş en büyük ödül olduğunu ifade etmekten her zaman haz duymuş olan Vecdi Bingöl’ün “Umûmi ve meslekî mâlûmatının çok kuvvetli” olduğunun müfettişlerce belir-tilmiş olması dikkat çekici tespitlerdendir. Edebiyata yönelmesini sağlayan çok sevdiği hocası Tevfik Fikret’in talebesi olması onun hayatında bir dönüm noktası olmuştur. Bildiklerinin başkalarına ak-tarılma konusunun, babasından kalan değerli bir miras olduğunu ifâde eden Vecdi Bingöl, her zaman bu ülkenin eğitim ordusunun bir neferi olmaktan gurur duymuştur. Çoğu zaman yazmış olduğu şiirlere “Öğretmen Ali Vecdi Bingöl” diye imza atmıştır. Giyinişi, zarâfeti, edâsı, dürüstlüğü, iltifatı da, sitemi de bir şiir âhenginde olan Vecdi Bingöl; nâzik, çelebi, sohbet ve meclis adamı olarak ve İstanbul Efendisi olarak bilinirdi. “Ben, İstanbul Boğaziçi’nden daha fazla, İstanbul Türkçesinin meftûnuyum” sözleriyle; İstanbul Türkçesi’nin, özellikle şâirlerimizin vazgeçemedikleri bir ifâde aracı olduğunu be-lirtmiştir. Edebiyatçılığıyla ilgili “…Kendi çapımda dilci ve edebiyatçıyım. Esâsen, dilci ve şâir olan Mevlevî bir babanın vârisi sıfatıyle Türk-Osmanlı Klâsik ve Mistik Edebiyatının haylice âşinâsıyım. Koca Fuzûlî’den, Faruk Nâfize uzayan, her nevi edebî cereyan ve çığırlardan feyz ve nasip aldım. Aruz ve hece ile kendi ölçümde şiirlerim vardır. Daha çok hece yazdım. Bir halk şâiri hüviyetindeyim. İstan-bul’daki dost ve arkadaşlarımdan, rahmetli Reşat Nuri, İrfan Emin ve Hamdi Başarılar’la çalıştım…” diyen Vecdi Bingöl, güfte şâirliği konusunda da “…Eski Numûne Mektepleri’nde rastladığım şâir ve bestekâr Mustafa Nâfiz Irmak’la, Türk şiirinin şarkı edebiyatında ve Türk mûsıkîsinde bir ifâde ve nazım yeniliği yapmak kararıyla bir hayli güfte yazdık. Bunlar zamanın şöhretli kompozitörlerince rağbet görmüş ve birçoğu da bestelenmiştir….” sözleriyle bir bakıma kendi zamandakilerle beraber, kendilerinden sonraki güfte şâirleri içinde edebiyat zevki yüksek, şiiriyeti olan, güzel İstanbul Türkçesi-nin de ağırlıkta olduğu; daha bestelenmeden bile, dilin âhenginin ve sesinin mûsıkîsini duyuran güfte-lerle, örnek olmuştur. Güfte şâirliğinin yanı sıra, nesirle de iç içe olan Vecdi Bingöl “Ev-İş Dergisi”nde, 1940’lı yılların ikinci yarısı ile 1950’li yılların birinci yarısında sosyal hayata ilişkin ve öğretmenlik mesleğini kapsayan birkaç yazısını Vecdi Bingöl imzasıyla, diğerlerini ise Vedat Yonca takma adı ile kaleme almıştır. Bir tabiat tutkunu olan Vecdi Bingöl bu yazılarında bağı bahçeyi ormana çevirmiş; her cümleyi, her kelimeyi de, bahçelerle seralardan, dağlar ve yaylalardan derlenmiş bir çiçek deme-ti güzelliğinde sunmuştur. Bir Atatürk sevdalısı olan Vecdi Bingöl onun eserlerine de büyük saygı duymuş ve Cumhuriyet’i gönülden benimsemiştir. Atatürk için kaleme aldığı birçok şiirinin yanında Cumhuriyet, 23 Nisan, Türk çocukları, Mehmetçikler, ulusal kahramanlar hakkında da çok sayıda şiirler yazıp, gönül şairliğinin yanında ulusal konuları da işleyen milli bir şairdir. Şiirde inci avcılığı yapıp mısralarını güzel Türkçemiz, İstanbul Türkçemiz ile süslemiştir. Bunun yanı sıra, bu dili bir

Page 12: Türk Müziği Konserleri...Ey hilâl kaşlı, ağlıyor musun kirpiğin yaşlı Ben senin nen olayım, kulun kölen olayım Niçin baktın bana öyle derdin nedir durma söyle çilemek:

yandan Divan edebiyatının lirizmi, diğer yandan da Halk edebiyatımızın samimiyeti ve candanlığı ile bütünleştirmiştir. Vecdi Bingöl hem aruzla hem de hece vezniyle şiirler, güfteler yazmış ama ağırlıkta serbest vezni kullanmıştır. “Gül ile Bülbül”, “Çeşme Bağ”, “Toprak Ana”, “Yayla Aşkı”, “Bingöl Ço-banları Efsanesi”, “Eğin Tarihçesi ve Folkloru” ile çocuk şiirlerinden oluşan “Kuşdili” adlı eserlerinden: hazır ama basılmamış diye bahsetmesine rağmen bu eserlerle ilgili bir belgeye rastlanmamış olması çok üzücüdür. Mûsıkîmizde çok büyük güfte şairi olarak anılan Vecdi Bingöl’ün büyük çoğunluğu Sâdedddin Kaynak tarafından olmak üzere, Münir Nurettin Selçuk, Lem’i Atlı, Subhi Ziya Özbekkan, Selahattin Pınar, Mustafa Nâfiz Irmak, Fehmi Tokay, Artaki Candan, Şerif İçli, Zeki Arif Ataergin ve Kadri Şençalar’ın aralarında bulunduğu 20’ye yakın bestekâr tarafından şiirleri bestelenmiş, film müziğinin doğuşuna Sâdeddin Kaynak’la beraber katkı sağlamış bu sâyede repertuara birçok eserler kazandırılmış ve şarkıların süresi uzamıştır.

Vecdi Bingöl emekli olduktan sonra Tevfik Fikret’in “Aşiyan” adlı müzesinde uzman olarak görev yaptı. Bingöl 1916 yılında evlendiği Bedia hanımın bir yıl içinde vefat etmesi sonucu 1920 yılında öm-rünün sonuna kadar hayatını geçirdiği Remziye Hanım’la evlenip çok sevdiği “Mavi Köy” adını verdiği Çengelköy’ünde 1973’te vefat etti ve Kanlıca’da toprağa verildi.

Halid Lem’i Atlı (1869-1945)

Üsküdar Sultantepesi’nde doğdu. Fâtih ve Soğukçeşme Askerî Rüşdi-yesi’nden sonra Mülkiye Mektebi’ne devam etti. Bu arada özel olarak Türkçe, Arapça ve Fransızca dersleri aldı. On dokuz yaşların-da Dâhiliye Nezâreti Mektûbî Kalemi’nde ve Takvîm-i Vekayi‘ gazetesinde muhabir olarak göreve başladı. Bir müddet sonra da Dâhiliye müsteşarı mühürdarlığına tayin edildi ve bu görevde iken kendisine sâniye rütbesi verildi. Bir süre İzmir’de de Deniz TicaretMüdürlüğü’nde Liman Dairesi şefi olarak görev yapan Lemi Atlı, Takvîm-i Vekāyi‘deki muhabirlik vazifesinden 1907’de ayrılıp ha-yatının bundan sonraki kısmını mûsiki ile meşgul olarak geçirdi. Asıl haklı şöhretini mûsiki sahasında göstermiş olan Atlı; bestekârlığı, icracılığı ve hocalığı ile zamanın önemli mûsikişinasları arasında yer almıştır. Fâtih Askerî Rüşdiyesi’ndeki talebeliği sırasında eniştesi Şefik Bey’in konağında yapılan aylık mûsiki toplantılarında Kemânî Şeref Dürrî Efendi, Santûrî Ed-hem Efendi, Giriftzen Rızâ Bey, Hacı Kirâmî Efendi, Beylerbeyili Hakkı Efendi, Domates Ahmed Bey gibi devrin ünlü sâzende ve hânendelerini tanıdı. Bu toplantılardaki fasılların idarecisi Kadıköylü Hâfız Yûsuf Efendi’den ilk mûsiki derslerini almaya başladı. On dört yaşlarında iken tanıdığı ve üze-rinde büyük etkisi olan Hacı Ârif Bey’le yaklaşık iki yıl kadar meşketti. Faydalandığı diğer mûsikişi-naslar arasında Hacı Fâik Bey, Kadıköylü (Kel) Ali Bey, Bolâhenk Nûri Bey, Püsküllü Osman Efendi, Leon Hancıyan, Şekerci Cemil Bey ve Tanbûrî Cemil Bey’i bilhassa zikretmek gerekir. İlk bestesini on sekiz yaşında yapan Lemi Atlı, Türk mûsikisinde şarkı formunun en başarılı bestekârlarından biridir. Zamanımıza ulaşan 170 eserinden biri saz semâisi, biri marş olup geri kalanları şarkı formundadır.25 Kasım 1945’te Suadiye’deki evinde vefat etti ve İçerenköy Mezarlığı’na defnedildi.

Page 13: Türk Müziği Konserleri...Ey hilâl kaşlı, ağlıyor musun kirpiğin yaşlı Ben senin nen olayım, kulun kölen olayım Niçin baktın bana öyle derdin nedir durma söyle çilemek:

Artaki Candan (1885-1948)

O dönemlerde bize bağlı bir vilâyet olan, şimdi Yunanistan’ın sınırları içindeki Selânik’te doğdu. Selânik İdâdîsi’ni (lise) bitirdikten sonra İs-tanbul Tıp Fakültesi’nde iki yıl okudu. Kanun sazını çok iyi derecede çalan sanatçı, Selânik’te meşhur bestekâr Udî Ahmet Bey’den hayli eser meşk etti. Kemânî Tatyos’un fasıllarına katıldıktan sonra müzik çevrel-erinde şöhret yaptı. Ünlü Sahibinin Sesi firmasında Türk Mûsıkîsi şefi olarak çalıştı ve binlerce eserin plaklara kaydedilmesini sağladı. Konser-vatuar İcrâ Heyeti’nde de görev yapan bestekârın elimizde taş plaklar-daki taksimlerinden başka üçü saz eseri diğerleri şarkı formunda olmak üzere 50 eseri vardır.

Sâdeddin Kaynak (1895-1961)

1895’te İstanbul Fatih’te doğdu. Sâdeddin dokuz yaşında Kur’an’ı ezberledi. Mercan İdâdîsi’ni bitirdikten sonra Balkan Harbi sıralarında Dârülfünun İlâhiyat Fakültesi’ne girdi. 1917’de fakülteyi bitiremeden askere alındı ve ihtiyat zabiti olarak Diyarbakır’a gönderildi. Arzu ettiği mesleğine Yavuz Sultan Camii imamlığı ile başladı. 1928’de aynı caminin başimamı oldu. Sâdeddin Kaynak hanende ve bestekârlığıyla tanınmıştır. On yaşlarında iken Hafız Melek Efendi’den ilk mûsıkî derslerini almaya başladı. Ardın-dan çalışmalarını Kasımpaşa’da Küçük Piyale Paşa Camii imamı Şeyh Cemâleddin Efendi ile devam ettirdi.1920’li yıllarda birçok Mevlevîâyini, ilâhi ve mi’raciyenin ilk kısımlarını öğrendiği Mehmet Emin Dede (Yazıcı) ve Kazım Bey’den (Uz) dersler alarak sürdürdü. İbnülemin Mahmud Kemal’in Beyazıt’taki konağında düzenlenen mûsıkî toplantılarına katıldı; dönemin ünlü edebiyat, sanat ve mûsıkî çevreleriyle tanışma imkânı buldu. Sâdeddin Kaynak bestekârlığa, 1926 yılında “Hicrân-ı elem sine-i pürhûnumu dağlar” mısrasıyla başlayan bir şiiri Hüzzam makamında besteleyerek başladı. Bir besteci olarak üstün başarılarının görüldüğü diğer bir alan film müziği bestekârlığıdır. Kendi ifadesine göre Film başı on-yirmi civarında eser bestelediği seksen beş filme müzik yapan ve 1000’in üzerinde eser besteleyen Sâdeddin Kaynak beste çalışmalarını ölümünden iki yıl öncesine kadar sürdürmüştür. Bazılarının güftesi kendisine ait olan eserlerinde daha çok Vecdi Bingöl’ün manzumelerini tercih etmiştir. Onun bir diğer özelliği de “hâfız - hânende” kuşağının son ve en başarılı temsilcilerinden olmasıdır. 1926-1927 yıllarında önce Dârütta’lîm-i Mûsıkî heyetiyle Pathe ardından tek başına, ayrıca Hâfız Kemal ile birlikte Ode-on ve Columbia firmaları için pek çok plak doldurmuştur. Kaynak, Berlin’den başka çeşitli tarihlerde plak doldurmak üzere gittiği Viyana ve Milano’da Batı müziğini inceleme imkânı bulmuş ve Paris’te bir konser vermiştir. Kaynak’ın beş defterden oluşan ve bizzat kendi kaleminden çıkmış olan geniş bir nota koleksiyonu bugün en önemli öğrencisi olan ve birçok eserinin tanınmasını sağlayan Alâeddin Yavaşca da bulunmaktadır.1953 yılında Sultan Ahmed Camii’nin ikinci imamlığı görevini yürütürken “Yavuz Sultan Selim Ağlıyor” filminin müzik çalışmaları sırasında felç oldu. 14 Ağustos 1954’te yapılan jübilesi-nin ardından Kadıköy Koşuyolu’ndaki evine çekildi. Şubat 1961’de vefat eden ve Topkapı Merkez Efendi Mezarlığı’nda toprağa verilen Kaynak’ın Fatma Zehra Hanım’la evliliğinden dört çocuğu olmuştur.

Page 14: Türk Müziği Konserleri...Ey hilâl kaşlı, ağlıyor musun kirpiğin yaşlı Ben senin nen olayım, kulun kölen olayım Niçin baktın bana öyle derdin nedir durma söyle çilemek:

Selahattin Pınar (1902-1960)

İstanbul’da doğdu.1914’te Ûdî Sâmi Bey’den ud dersleri alarak mûsiki çalışmalarına başladı. 1918-19 yıllarında Beşiktaş Musıki Kulübü’ne Şerifİçli ve ağabeyi İbrahim İçli ile birlikte devam etti. On dokuz yaşında udu bırakıp tanbura yöneldi ve bu sazda kendini kabul ettirerek “Tan-bûrî Selahattin” olarak tanındı. Sonraları Üsküdar Mûsıkî Cemiyeti adını alan Dârülfeyz-i Mûsikî Cemiyeti’nin Atâ Bey (Öztan) tarafın-dan ikinci defa teşkil edilmesi esnasında (1920) kurucular arasında yer aldı. Bu dönemde Kaşıyarık Hüsâmeddin Efendi, Ûdî Sâmi Bey, Ali Rifat Bey (Çağatay), Muallim Kâzım Bey (Uz), Yûsufpaşazâde Enderûnî Celâl Bey ve özellikle Bestenigâr Ziyâ Bey’den faydalandı. Ayrıca Ali Rifat Bey’in reisi bulunduğu Şark Mûsiki Cemiyeti ve Türk Mûsikisi Ocağı kadrosun-da bulundu, kısa süre Dârütta‘lîm-i Mûsikī çalışmalarına katıldı. 1923 yılında Askerî Müze Mehter Mızıkasına öğretmen yardımcısı oldu. 110 civarında eser bestelemiştir. Şarkı üslûbu Hacı Ârif Bey’den kaynaklanan geleneksel şarkı üslûbundan farklıdır. Eserlerinin çoğunun güftelerini Vecdi Bingöl, Fuat Edip Baksı ve yakın arkadaşı Mustafa Nâfiz Irmak’tan almıştır. Ayrıca Yahya Kemal Beyatlı ve Orhan Veli de onun çok takdir ettiği şairlerdendir. Aynı zamanda viyolonist olan ve aşırı derecede hassas kişiliğiyle disiplinli bir hayat süren Pınar nazik bir İstanbul efendisi olarak tanınmıştır.1933 yılında ilk kadın tiyatro sanatçımız Afife Jale ile evlendi. Bu evlilik 6 yıl sürdü. İkinci evliliğini 1939 yılında ölünceye kadar birlikte olduğu Atıfet hanım’la yaptı. Atatürk’ün de beğendiği sanatkârlardan olan ve huzurunda bulunan Selahattin Pınar 6 Şubat 1960 akşamı Kadıköy’de Todori Lokantası’nda öldü. Cenazesi Zincirlikuyu aile mezarlığına defnedildi

Mustafa Nâfiz Irmak (Çamlıtepe) (1904-1975)

Mustafa Nafiz Irmak 24 Nisan 1904 tarihinde İstanbul’da doğdu. Sanâyî-i Nefîse’nin (Güzel San’atlar Akademisi) resim kısmına devam etti. Çağının sanat ve edebiyat adamlarını yakından tanıma fırsatını elde ederek kültürel toplantılardan yararlandı. Ahmet Hâşim ve Cenâb Muhittin Kozanoğlu hocaları arasındadır. Bu çabaları sonucu kişisel çalışmaları ile hem mûsıkî öğrendi hem de sanat ufkunu genişletti ve çalışmalarını kendi kendine ilerleterek geniş bir kültür edindi.Mûsıkî çalışmalarına erken yaşlarında başladı. Dini mûsikîyi Ortaköy Camîi imamı Hâfız Aziz Efendi(İlâhi) ve Kocamustafapaşa Camîi hatibi Hâfız Selahaddin Efendi’den(İlâhi ve tevşih) öğrendi. Sultanselimli Ûdi Ekrem beyden şarkı ve usûl, Eyyûbi Ali Rıza (Şengel) Bey’den usûl meşkederek o yılların tanınmış mûsıkî ustalarından yararlandı. Bestekârlığa 1931 yılında başlamış az ve öz eser bestelemiştir. İlk bestesi Sûz-nâk makamında bes-telediği “Sensiz bu sabah bir acı rüyayla uyandım” eseridir. Aynı zamanda hafif bir sesle ve temiz bir uslûbla okuyan Mustafa Nâfiz Irmak’ın elimizde 50 eseri bulunmaktadır. Irmak’ın bestekârlığında Selahaddin Pınar’ın etkisi büyük olmuştur.

Page 15: Türk Müziği Konserleri...Ey hilâl kaşlı, ağlıyor musun kirpiğin yaşlı Ben senin nen olayım, kulun kölen olayım Niçin baktın bana öyle derdin nedir durma söyle çilemek:

Eski edebiyatımızı ve nazım şekillerimizi iyi bilen bir şair, güfte şairiydi. Nadiren hece, genelde arûz kullanan Irmak; şiir tekniği sağlam, konuları duygulu, vezin ve kafiye hatası bulunmayan, düzgün, Türkçeye saygılı, hassas mısraları ile şarkı bestekârlarının en çok tuttukları güfte yazarı olduYaşadığı sürece söz yazarı ve bestekâr olarak tanındı. Yazmış olduğu şiirleri hem kendisi hem de Sela-hattin Pınar başta olmak üzere dönemin bestekârlarının hemen hemen hepsi eserlerinde kullanmıştır. Uzun bir süre İstanbul Radyosu nota kütüphanesindeki notaların edebi yönden tashihlerini yaparak radyo stajyer sanatçılarına edebiyat dersi veren Irmak çok titiz yaratılışlı, neşeli ve esprili bir yapıya sa-hip olup maddiyata önem vermezdi. İstanbul’da yaşamış olmasının kendisinin mutlu ettiğini söyleyen Mustafa Nâfiz Irmak hiç evlenmemiş, ömrünün son yıllarını geçirdiği Darülaceze’de 18 Eylül 1975 tarihinde vefat etmiştir.

Kadri Şençalar (1912-1989)

1912 yılında İstanbul Eyüp’te doğdu. Çocukluğunda kemâni Cemil Bey’den keman, Bursa’lı Kanbur Tevfik Bey’den nota ve usûl dersleri aldı. Babasının tayini sebebiyle yerleştiği Bursa’da “Soyadı Kanunu” çıktığında “Şençalar” soyadı kendisine dinleyiciler tarafından verildi. Zeki Müren, Abdullah Yüce, Yusuf Nalkesen ve birçok öğrenci yetiştiren Şençalar’ın kardeşi İsmail Şençalar kanun sanatçılarındandı. İstanbul Belediyesi Konservatuarı’na devam etti ve sonraları burada yıllarca hocalık yapıp Türkiye Radyoları’nda programlara katıldı. Atatürk’ün huzurunda da ud çalıp “Türk Mûsıkî Dergisi’ni çıkaran, “Ud Metodu” yayınlayan Şençalar beste ve ud yorumuyla birçok kişiye örnek olmuştur. 1930 yılında “Bir Bursalı kızın derdi” isimli şarkıyı besteleyerek bestekârlığa başlayan ve 100 civarında bestesi bulunan Kadri Şençalar 1989 yılında vefat etmiştir.

Page 16: Türk Müziği Konserleri...Ey hilâl kaşlı, ağlıyor musun kirpiğin yaşlı Ben senin nen olayım, kulun kölen olayım Niçin baktın bana öyle derdin nedir durma söyle çilemek:

Osman Nuri Özpekel

1957 yılında Erzurum’da doğdu. İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Türkolo-ji Bölümü’nden ve İstanbul Belediye Konservatuarı’ndan 1979’da mezun oldu. Lise çağlarında kendi kendine öğrendiği udu, fakülte öğrenciliği ve Üniversite Korosu’na devâmı sırasında ilerletti. 1980-1984 arasında Edirne Ticaret Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 1981-1992 arasında YesârîÂsım Arsoy ile repertuar, tasavvuf ve müzik edebiyatı konularında çalıştı.

1984-2007 arasında İTÜ TMD Konservatuarı’nda ud Öğretim Görevlisi olarak çalıştı. 20. YY. bestekârlarının saz eserlerinden derlenmiş bir albümün yanı sıra, Taner Sayacıoğlu ile Reşat Aysu Saz Semâîleri (2001; Kalan); Türk Müziği Ustaları-Ud /CD-kitap (2004; Kalan) ile Şerif Muhiddin Targan / Bütün Eserleri (2007; Kalan); Taner Sayacıoğlu ve Aziz Şükrü Özoğuz ile Hasret (2010; TFM Müzik) adlı albümleri yayımlandı. Klasik ve neoklasik ekolü benimseyerek bestelediği 200 kadar Beste, Ağır Semai, Yürük Semai, Şarkı Köçekçe ve Saz Eseri’nin 80 tanesiyle kendi bularak Nur-Efzâ adını verdiği makamdan bestelediği “Klasik Fasıl” TRT repertuarına alındı. Abdülkadir Merâgi’den günümüze kadar gelen önemli bestekârları zikrederek 66 makamı kullandığı ve kendi bulduğu Kâr Raksanı isimli usûl ile tamamen öğretici mâhiyet taşıyan Rast makamında bir Kâr-ı Nâtık besteledi. III. Selim’in bulduğu ve iki saz eseri bestelediği Hicâz-ı Rûmi isimli makamdan bir şarkı besteleyerek TRT repertuarına dâhil etti. Osmanlı Ansiklopedisi’ne (Yeni Türkiye Yayın-ları) Şair ve Bestekâr Padişahlar; Cumhuriyet Ansiklopedisi’ne (Tarih Vakfı Yayınları) Cumhuriyet Dönemi Türk Müziği; İslam Ansiklopedisi’ne YesârîÂsım Arsoy başlıklı maddeleri yazdı. 17 Aralık 2015 târihinde Revnak-nümâ makamında bir “Mevlevi Âyini” besteleyen Özpekel, Üç yıldır Pera Müzesi Türk Müziği Konserleri’ni sunmakta ve hâlen İstanbul Târihi Türk Müziği Korosu’ndaki ud sanatçılığı görevini sürdürmektedir.

Page 17: Türk Müziği Konserleri...Ey hilâl kaşlı, ağlıyor musun kirpiğin yaşlı Ben senin nen olayım, kulun kölen olayım Niçin baktın bana öyle derdin nedir durma söyle çilemek:

1992 yılında Ankara Radyosunca hazırlanan “Stüdyo 1” programında, “Yılın En İyi Sesi” ödülünü alarak TRT’de solo bant yapma hakkını kazandı. 1994’de aynı kurum bünyesinde açılan sınavda başarılı olarak, toplu ve solo yayınlara istisna akitli ses sanatçısı statüsünde , 1997 yılında da “Solist” olarak Ankara Radyosu kadroları arasında görev yapmaya başladı. Yurt içinde ve yurt dışında birçok konserde kurumu ve ülkesini solist sanatçı olarak temsil etti.

Elif Güreşci, 1999 yılında Sıla Müzik yapımcılığında, “Eski Sevdalar” isimli bir albüm çalışması yaptı, 2008 yılında Türk Hava Yolları tarafından hazırlanan, beş kitap ve beş CD’den oluşan “75. Yıl Anısı-na 75 Büyük Usta” çalışmasının “Türk Müziğinde Romantik Dönem” bölümü eserlerini seslendirdi. 24 TV ekranlarında haftalık periyotlarda yayınlanan “Elif Makamı” programını hazırlayıp sunucu ve icracılığını yapmış olan sanatçı halen, bünyesinde bulunduğu TRT Ankara Radyosu tarafından düzen-lenen çeşitli toplu ve solo programlarda görev almaktadır.

Güreşci, icrasında musikimizin neo-klasik dönemi üzerine odaklanmış olmakla birlikte yelpazesini geniş tutmayı, popüler bir üslup yerine düzeyli bir dinleyici kitlesinin müzik zevkine hitap etmeyi tercih etmiştir.

Sanatçı bir kız çocuğu annesidir.

Elif Güreşci

1971 yılında Ordu ilinde dünyaya gelen Elif Güreşci, Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme bölümünden mezun oldu. Üniversite eğitimi yıllarında katıldığı Hacettepe Üniversi-tesi Türk Müziği Korosu’nda TRT’nin değerli sanatçıları Tevfik Soyata, Cahit Ünyaylar ve Özgen Gürbüz’den istifade etti. Bu yıllarda geleceği-ni mûsıkî üzerine kurmaya karar veren Güreşci, TRT Ankara Radyosu Tasavvuf Müziği ve Klasik Korolarının şefi, Ahmet Hatipoğlu’ndan özel dersler alarak kendisini Türk Müziği nazariyatı ve solfeji konularında yetiştirdi.

Ali Mert Paşalı

20 Ekim 1996 yılında Uzunköprü-Edirne’de doğdu. Dayısının hafız olması sebebiyle dini mûsıkî formundaki eserleri küçük yaşta meşk et-meye başladı ve ilk okuduğu ezan-ı Muhammedi’yi Edirne Selimiye Cami’inde beş yaşındayken icra etti. Tekirdağ Güzel Sanatlar Lisesi’nin yetenek sınavını kazandı. Burada öğrenimi boyunca ud ve piyano eğiti-mi alarak 2014 yılında mezun olup aynı yıl İTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuarı Ses Eğitimi Bölümü’nü kazandı. Eğitim sürecinde Laçin Modırı, Sinem Özdemir, Gülşah Sönmez hocalarıyla çalışmaya devam eden Ali Mert Paşalı 2015 yılında TRT’nin yapmış olduğu TSM “Sıra Sende” yarışmasında ilk on’a girdi. 2017 yılında Of Hayrat Derneği’nin İstanbul’da düzenlediği ses yarışmasında birinci olan Paşalı halen İTÜ TMDK Ses Eğitimi Bölümü’nde öğrenimine devam etmektedir.

Page 18: Türk Müziği Konserleri...Ey hilâl kaşlı, ağlıyor musun kirpiğin yaşlı Ben senin nen olayım, kulun kölen olayım Niçin baktın bana öyle derdin nedir durma söyle çilemek:

Taner Sayacıoğlu

16 Kasım 1966 tarihinde İstanbul’da doğdu. İTÜ Türk Musiki-si Devlet Konservatuarı’ndan 1986’da mezun oldu. 1983’te, henüz öğrenci iken Devlet Korosu’na katıldı. 1986-2001 arasında mezun olduğu okulda kanun öğretti. Yurtiçinde ve yurtdışında sayısız kon-sere katıldı. 2000’de O.Nuri Özpekel’le, Reşat Aysu’nun eserlerinden bir CD yaptı. 2001’den itibaren İncesaz topluluğu ile dört albüm çalışması yaptı ve çok sayıda TV dizisinin müziklerinde yer aldı. Çeşitli yıllarda Yansımalar topluluğunun birçok konserine ve Pervâne isimli albümüne kanunu ile eşlik etti. Evli ve bir çocuk babası olanTaner Sayacıoğlu halen, Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu’nda kanun sanatçısı olarak görevine devam etmektedir.

Lütfiye Özer

İstanbul’da doğdu. İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Çalgı Eğitim Bölümü’nden 1991’de, yüksek lisans eğitiminden 1993’te me-zun oldu. 1991’den itibaren mezun olduğu okulda kemençe öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1989’da öğrenciyken Devlet Korosu kadrosu-na katıldı. Birçok önde gelen solistin albüm çalışmalarına iştirak etti. Aynı zamanda Uluslararası İstanbul Müzik Festivali, Bach Günleri, Akl-ı Selim’in Müziği, Geleneksel Osmanlı Müziği, Mâhur ve Revnak başlıklarını taşıyan festivallerde ve projelerde yer aldı. Evli ve iki çocuk annesi olan Lütfiye Özer hâlen, Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu’nda kemençe sanatçısı olarak görevine devam etmektedir.

Volkan Yılmaz

1 Ağustos 1975 tarihinde İstanbul’un Üsküdar semtinde doğdu. İlköğreniminden sonra 1986 yılında İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Çalgı Eğitimi Bölümü’ne girdi.1997 yılında mezun olduğu konservatuarda önceleri Neyzen Fuat Türkelman, daha sonrada Neyzen Salih Bilgin’den Ney öğrendi.1995 yılında henüz öğrenci iken TRT İstanbul Radyosu’nda akitli Ney Sanatçısı olarak göreve başladı. Birçok grup ile yurtiçi ve yurtdışında konserlere ve CD çalışmalarına katıldı. 2007 yılında Kültür Bakanlığının açmış olduğu sınavı kazanarak İstanbul Devlet Türk Müziği Araştırma veUygulama Topluluğunda ney sanatçısı olarak göreve başlayan Yılmaz halen bu görevi sürdürmekte-dir. Evli ve bir kız çocuğu babasıdır.

Page 19: Türk Müziği Konserleri...Ey hilâl kaşlı, ağlıyor musun kirpiğin yaşlı Ben senin nen olayım, kulun kölen olayım Niçin baktın bana öyle derdin nedir durma söyle çilemek:

Volkan Ertem

31 Temmuz 1980 tarihinde İstanbul’da doğdu. İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Çalgı Eğitim Bölümü’nün yüksek kısmından 2001’de mezun oldu. Birçok akademik etkinlikte ve çeşitli dernekler-in ve vakıfların konserlerinde ve radyo bantlarında viyolonsel çaldı. Gökkuşağı müzik topluluğuyla çeşitli üniversitelerde konserler verdi. Önde gelen solistlere eşlik etti. Üyesi olduğu İstanbul Klasik Türk Müziği Orkestrası’nın albüm çalışmalarında ve konserlerinde yer aldı. TRT İstanbul Radyosu’nda istisna akdiyle çalıştı. Volkan Er-tem halen, 2006’da katıldığı Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu’nda Viyolonsel sanatçısı olarak görevine devam etmektedir.

Sinan Sipahi

1958 Çayeli-Rize doğumlu olan Sinan Sipahi, Türkiye’nin önemli şirketlerinden birinde profesyonel yöneticilik yaptıktan sonra uzun süre ticaretle uğraştı. Müzik çalışmalarına Arif Sami Toker’le başladı. Nazariyat, usûl, repertuar ve bestekârlık dersleri aldığı Arif Sami Tok-er’in şef yardımcılığını ve asistanlığını üstlendi. Osman Nuri Özpekel (ud, repertuar), Erol Sayan (bestekârlık, repertuar ve nazariyat), Bilge Özgen (bestekârlık) gibi önemli isimlerden istifade eden Sipahi, Bilge Özgen’in ve mûsıkî ile her konuda faydalandığı Prof. Dr. Selâhattin İçli’nin arşiv çalışmalarını yürüttü. Her konuda faydalandığı, ekolünü benimsediği ve adeta ruh birliği içinde olduğu Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca ile 17 yıldır devam eden arşiv çalışmalarını Yavaşca’nın danışman ve asistanı olarak sürdürmektedir. Esas olarak yazılı, sesli ve görüntülü Türk müziği arşiv çalışmalarına odaklanan Sinan Sipahi bunun yanı sıra birçok kitabın da editörlük ve düzeltmenliğini yapmıştır. Aralarında düzenleme ve tashihini üstlendiği Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca’nın “Türk Mûsıkîsi’nde Beste ve Kompozisyon Biçimleri”,Tümay Başer Üçok’la beraber yaptığı “50 Yılın Emeği- Bilge Özgen Besteleri” ile son olarak editörlüğünü yaptığı Kültür Bakanlığı’nın “Prestijli Armağan Eserler” dizisinden yayınlanan “Alâeddin Yavaşca” kitabı bunlardan bazılarıdır. Bestecilik alanında üçü mansiyon, biri Jüri Özel Ödülü, biri de ikincilik olmak üzere toplam beş ödül alan Sinan Sipahi’nin on altısı TRT repertuarında olmak üzere güftelerinin büyük çoğunluğu Özgen Bilgisel’e ait yirmi sekiz bestesi bulunmaktadır. Üniversite mezunu olan ve 2013 yılından itibaren Pera Müzesi Türk Müziği Konserleri’nin koordinatörlüğünü yapan Sipahi, Alev Sipahi’yle evli ve iki çocuk babasıdır.

Page 20: Türk Müziği Konserleri...Ey hilâl kaşlı, ağlıyor musun kirpiğin yaşlı Ben senin nen olayım, kulun kölen olayım Niçin baktın bana öyle derdin nedir durma söyle çilemek: