16

Tütün İskelesi'nde Bir Köhne Vapur / Selma Fındıklı

Embed Size (px)

DESCRIPTION

19 Mayıs 1919’dan başlayıp 1950’lere kadar uzanan, farklı kentlerde farklı olaylarla örülmüş öyküler... Samsun halkını bir telaş almıştı 18 Mayıs akşamı... Sadece adını duydukları bir paşa gelecekti sabah vakti... Genç bir kadın, yerinde duramadı bunu duyunca... Erkeklerin arasında tek kadın olacağını bilse de koştu onu karşılamak için Tütün İskelesi’ne... Mustafa Kemal Paşa’nın bir cümleyle yok edileceğini sanan işgalcilerin kaçınılmaz başarısını haber yapmak üzere Orient Expresse’le bir Fransız gazeteci de İstanbul’a geliyordu... Cephe gerisinde hizmet eden gaziler, Kuvâ-yı Milliye’ye bilgi toplamak için külhanbeyi kılığına bürünmüş gençler vardı oysa...

Citation preview

Page 1: Tütün İskelesi'nde Bir Köhne Vapur / Selma Fındıklı
Page 2: Tütün İskelesi'nde Bir Köhne Vapur / Selma Fındıklı

_ _3

2

Page 3: Tütün İskelesi'nde Bir Köhne Vapur / Selma Fındıklı

3SELMA FINDIKLI

Tütün İskelesi’nde Bir Köhne Vapur

Page 4: Tütün İskelesi'nde Bir Köhne Vapur / Selma Fındıklı

Tütün İskelesi’nde Bir Köhne Vapur_Selma Findikli_3

4

Tütün İskelesi’nde Bir Köhne Vapur / Selma Fındıklı

Her hakkı saklıdır. Bu yapıtın aynen ya da özet olarak hiçbir bölümü, telif hakkı sahibininyazılı izni alınmadan kullanılamaz.

Editör: Neclâ FeroğluKapak: Ömer Erduran-Ayşe Erduran

ısbn 978-975-14-1521-9

birinci basım: Eylül 2012

Kitabın her basımı 2000 adet olarak yapılmıştır.

Remzi Kitabevi A.Ş., Akmerkez E3-14, 34337 Etiler-İstanbulTel (212) 282 2080 Faks (212) 282 2090www.remzi.com.tr [email protected]

Baskı ve cilt: Remzi Kitabevi A.Ş. basım tesisleri100. Yıl Matbaacılar Sitesi, 196, Bağcılar-İstanbul

Page 5: Tütün İskelesi'nde Bir Köhne Vapur / Selma Fındıklı

5

Gazi Mustafa KemalAtatürk’e…

Page 6: Tütün İskelesi'nde Bir Köhne Vapur / Selma Fındıklı

Tütün İskelesi’nde Bir Köhne Vapur_Selma Findikli_3

6

Page 7: Tütün İskelesi'nde Bir Köhne Vapur / Selma Fındıklı

7İçindekiler

Tütün İskelesi’nde Bir Köhne Vapur ...............................9

Oriente Exspresse ............................................................24

Bahçeden Bahçeye ...........................................................42

Ağlama Fidan Boylum ....................................................53

Yeni Serpuş ......................................................................64

Mendilim Deste Oğlan ....................................................77

Seyyare .............................................................................96

Yeşil Kurbağalar Öter Göllerde .....................................112

Salapurya .......................................................................127

Vardım Yarin Bahçesine ................................................143

Page 8: Tütün İskelesi'nde Bir Köhne Vapur / Selma Fındıklı

Tütün İskelesi’nde Bir Köhne Vapur_Selma Findikli_3

8

Page 9: Tütün İskelesi'nde Bir Köhne Vapur / Selma Fındıklı

9Tütün İskelesi’nde Bir Köhne Vapur

Mayıs 1919 / Samsun

S ilah sesleri uykumu bölüyor. Korkuyla yataktan fırlayıp oğlumun yanına gidiyorum. Olan bitenden habersiz, da-

lıp gitmiş, henüz altısındaki yetimim. Usulca başını okşar-ken yine patlıyor kurşunlar… Hem de daha yakında bu kez. Bafra’da, Havza’da kuduran Rum çeteleri şehrin içine kadar mı geldi? Doğrusu, gelmelerine hiç gerek yok. Buradakilerin de hepsi silahlanmış zaten. Kapımıza dayandılar işte! İki ay önce İngiliz gemileri Samsun kıyılarına demir atınca güçlen-di, şımardılar iyice. Karargâhları Merzifon’da olsa da açıkça destek veriyorlar bunlara. Ama Hindistan’dan toplayıp getir-dikleri iki yüz askeri karaya çıkardıkları gün yaman bir dar-be yediler. Rıfat Paşa halkı arkasına alıp da rıhtıma inince çil yavrusu gibi dağıldı, gemilerine sığındı zebaniler. Bir daha da cesaret edemediler iskeleye ayak basmaya…

Anam babam da duydu mu ki silah seslerini? Hemen şalı-ma sarınıp sofaya çıkıyorum. İkisi de karşımda! Babam, elin-de idare kandili, sırtında beyaz gecelik entarisi, başında dan-

Page 10: Tütün İskelesi'nde Bir Köhne Vapur / Selma Fındıklı

Tütün İskelesi’nde Bir Köhne Vapur_Selma Findikli_3

10

tel takkesiyle heybetli bir gölge salmış duvara. Annem de ar-kasında, dizlerini döve döve söyleniyor;

— Gâvur azması başladı yine. Hepimizi öldürecekler… Babam çıkışıyor;— Sus be kadın! Bizim elimiz de armut toplamıyor her-

hal. Üç-beş kopuk çete kurdu diye teslim mi edeceğiz Sam-sun’u?

— Üç-beş olur mu Hasan Reis, binlercesi toplanmış. Yirmi yaşın üstündeki bütün Rum gençlerine silah dağıtmış-lar…

Sağ eliyle “yeter” işareti yapıyor babam;— Kızı da korkutuyorsun. Baksana, nasıl zangır zangır tit-

riyor… Odamın kapısından ayrılıp yanlarına gidiyorum;— Korkuyorum korkmasına ama sana hak veriyorum ba-

ba… Teslim olmayacağız… — Vay sene gurban Sakine’m… Tam Erzurum balası ol-

duğunu ispatladın… Sonra elini sallıyor;— De haydi, herkes yatağına… Kesildi silah sesleri… Yarın

öğreniriz işin aslını… Sabah ola, hayr’ola… Dizlerim titreyerek odama geri dönüyorum. Lütfü de

uyanmış biz konuşurken. Yemen’de şehit düşen Muhsin’imin tek yadigârı…

Altımızda nemli saman balyaları, üstümüzde yağmurdan korunmamız için serili soğuk muşambayla sarsıla sarsıla ilerli-yoruz. Bu kaçıncı araba oldu değiştirdiğimiz? Sayamıyorum… O kadar yorgunum ki… Tek bildiğim iki buçuk ay olmuş yo-

Page 11: Tütün İskelesi'nde Bir Köhne Vapur / Selma Fındıklı

11

la çıktığımız! Sakat bacaklı yetimimle benden başka kurtu-lan var mıdır, bilmem. Şafak sökmeden Ermeni çeteciler bas-tı köyümüzü. Aralıksız kurşun yağdırıyorlardı. Uyanıktım ben. Kaynanamın, kaynatamın aptest suyunu ısıtmaya kalk-mıştım.

Silah seslerini duyar duymaz üst kata kaçtım. İhtiyarlar aşağıda, ocaklı odada yatıyordu. Oğlumu yorganla birlik-te kucaklayıp yanlarına ineceğim anda kapıyı tekmeyle kır-dıklarını anladım. Geri döndüm hemen. Sofanın penceresin-den arka bahçeye atladık. Fazla yüksek değildi zaten. Toprak da yağmurdan ıslanıp yumuşamıştı. Bir yerimiz incinmedi. Ama Lütfü çok korkmuştu. Ağladığı işitilmesin diye, elim-le ağzını sımsıkı kapattım. Köyün yaslandığı dağa koştum. İçine içine… Ayağımda sadece yün çoraplar… İlkbahar so-ğuğu bir yandan, can korkusu bir yandan… Yüzümüzü yır-tan çalılıkların arasında gizlenerek gündoğumunu bekledik. Köyden alevler, dumanlar yükseliyordu. Her yeri yakmıştı çe-teciler…

Ortalık biraz ağarınca, oğlumu sırtıma alıp yürümeye baş-ladım. Dermanı kesilmiş dizlerimle, neredeyse sürünerek ke-çi yolundan düzlüğü indik. Güneş doğmuştu artık. Öğüttüğü buğdayları kasabaya götüren bir değirmenciye rastladık. Allah razı olsun, aldı bizi tek atlı arabasına. Bir parça ekmek-le bir maşrapa su verdi.

Onun oğlu da benim erim gibi Yemen cephesinden dön-memiş meğer! Kaderin cilvesine bak, şehidinin adı da Muhsin’miş! Gelini yerine koydu beni. Sonra elini öptüm, vedalaştık.

Bir başka arabaya bindik… Ama kaçından inip kaçı-

Page 12: Tütün İskelesi'nde Bir Köhne Vapur / Selma Fındıklı

Tütün İskelesi’nde Bir Köhne Vapur_Selma Findikli_3

12

na bindik? Aklım yetmez oldu hesap tutmaya. Bu sonun-cudur inşallah… Samsun yakınmış artık. Arabacı öyle di-yor. Geçtiğimiz köyler hep ıssızdı. Ağaçlara asılmış, kazık-lara oturtulmuş Türkler… Yağmalanmış, yakılmış evler… Ağlamaktan gözlerim kurudu. Oğlumu koynuma bastırdım, görmesin diye. Kaynanamın, kaynatamın sağ kaldığını hiç zannetmiyorum. Mutlaka öldürmüşlerdir. Şehit oğullarına kavuştular işte! Bir gün olsun sert sözlerini duymadım. Allah razı olsun ikisinden de. Ama dönüp bakamadım hallerine, o dert oldu içime. Canımızı zor kurtardık. Bir varabilsek baba ocağına… Yavaşlıyoruz… Geldik mi acaba? Derken arabacı sesleniyor;

— Gelün hanum!— Buyur beybaba… — Ezcük dinleneceğüz şorda… Atlaa çok yorgun… Muşambayı kaldırıp dışarı bakıyorum. Bir çeşmenin

önündeyiz. Çekinerek soruyorum;— Biz de insek, olur mu beybaba? — Oluu… Enin hayde… Önce uşağı vir bağa… Yürümek değil, ayaküstünde bile duramayan Lütfü’yü

kucaklıyor. Ben de uyuşmuş bacaklarımla yavaş yavaş yere bı-rakıyorum kendimi. Saatlerce yağan yağmur toprak yolu cı-vıklaştırmış. Yola ilk çıktığımızda değirmencinin halime acı-yarak ayağından çıkartıp bana giydirdiği çarıklar da bol gel-diğinden bata çıka yürümek pek zor oluyor. Tam düşeceğim anda arabacı tutuyor kolumdan.

Çeşmenin yanına kadar gitmeme yardım ediyor. Biraz soluklandıktan sonra iki avuç su içiyorum. Yüzümü yıkıyo-rum. Buz gibi… Ürpertiyor insanı. Açız da üstelik. Bir va-

Page 13: Tütün İskelesi'nde Bir Köhne Vapur / Selma Fındıklı

13

rabilseydik eve… Anam babam nasıl şaşıracak beni karşıla-rında görünce… Düşünürken arabacı Lütfü’yü bana uzatı-yor;

— Gelün hanum, sen uşağı alıvir de, ezcük su da ben içem…

— Atları sulamayacak mısın beybaba? Gülüyor adam;— Şinci olmaz cahal gızım… Yorgun ata ni su virilir ni de

yem… Hele bir yol dinlensinlee… Oğlumu kucağıma bastırırken;— Allah senden razı olsun beybaba, diyorum. — Senden de hanum gızım… Atların boynundaki torbaları yokluyor; ikisi de boş. Canı

sıkılıyor adamcağızın. Çaresizlikle boyun büküyor;— Nidem evlatlaa… Ben de açum… Aha şu garip ana

oğul da aç… Emme azuğumuz galmadı… Sonra gelip yanıma oturuyor;— Yol boyu heç sormadım gelün hanum, aslen Samsonlu

musun sen? — Yok beybaba, kökümüz Erzurum, İspir kazasının Kındız

köyü. Babam ekmek parası peşinden gelmiş buralara… — Nireden nireye da! — Ömerzadeler, diye eşraftan bir aile var Samsun’da…

Babam onların yanında takacılık yapar… Ben burada doğ-muşum… Ama sonra tekrar Erzurum’a gelin gittim… Erim Yemen’de şehit düştü…

— Öteyi biliyom… Yolda ağnatmıştın… Evvelünü merağ ittüm… Samson ağzıyla konuşmazsın da…

— Beybaba, yolumuz az kaldı değil mi?

Page 14: Tütün İskelesi'nde Bir Köhne Vapur / Selma Fındıklı

Tütün İskelesi’nde Bir Köhne Vapur_Selma Findikli_3

14

— Hee, şu depeyi aştuğ mu görünü Samson… Gapunuza gadaa uzadırın seni… Anaa, bubaa teslim iderin…

— Allah razı olsun beybaba… — Senden de hanum gızım…

Lütfü’yü kucaklayıp kendi yatağıma götürüyorum. Koynumda yatsın bu gece. Silah seslerini mi duydu, nedir, titriyor yetimim. Öyle bir sarılıyor ki bana, sanki bırakıp gi-deceğim… Yanımda sakinleşir. Ama beni uyku tutmaz artık. İdarenin cılız ışığında gölgelere baka baka şafak vaktini bek-lerim.

Canımız tehlikede… Malımız tehlikede… Memleket teh-likede… Hadi uyu, uyuyabilirsen… Ya sabah olunca ne ya-pacağız? Korkusuzca sokağa çıkabilecek miyiz? Düşündüğüm şeye bak! İşe mi gideceğim eskisi gibi? Babam hoşlanmıyordu zaten çalışmamdan. “Er kişi misin sen?” diye homurdanıyor-du. Annemin de derdi başkaydı; “Hastabakıcılık yapmaktan bir illet kapacaksın,” diyordu…

Kara çarşafımla gamlı bir baykuş misali tünemiş oturu-yorum tahta koltukta. Keskin ilaç kokusu genzimi yakıyor. Bütün odalar kapalı. Çıt çıkmıyor ortalıkta. Sanki bomboş hastane… Lütfü’yü içeri aldılar, beni sokmadılar. Anası değil miyim? Ne olurdu yanında kalsam? Korkar tek başına yeti-mim. Şeytan diyor ki, arsızlık et, gir şuraya… Yok, yapamam. Zaten elim ayağım titriyor, bir de azar işitirsem yığılıveririm şuraya. Düşünüp dururken bir kapı gıcırtısı duyuyorum. An geçmeden de uzun beyaz önlüğü içinde Cerrah Yorgaki Efendi görünüyor karşıda. Yüreğimde bir çarpıntı başlıyor. Ne diye-

Page 15: Tütün İskelesi'nde Bir Köhne Vapur / Selma Fındıklı

15

cek acaba? Yaklaşıyor… Yaklaşıyor… Bozuk Türkçe ile sesle-niyor bana;

— Sakine Hanım… — Buyrun… — Çocuk doğustan böyledir, demis idin… — Öyle… Doğum zor olmuştu… — Yok vre… Ondan değildir… Karninda iken çarpilmis-

tir bacaklari… — Bilmem ki… — Sen bilmezsin, lakin tababet bunu söyler… — Çaresi nedir? — Ameliye geçirmesi lazimdir… — Düzelir mi? — Uğrasiriz. Bundan kötü olmaz. Belkim daha iyi olur… — Razıyım Yorgaki Efendi… — Öyleysem kalsin burada… Bugün hazirlik yapar, yarın

da yaparız ameliye. O kadar seviniyorum ki, karşımda duran cerrahın erkek

olduğunu, boynunda altın haç taşıdığını, bizlere kurşun sı-kanların soyundan geldiğini unutup kucaklıyorum. Sonra utanıyorum yaptığımdan. Çenelerim titreyerek konuşabili-yorum;

— Siz oğlumu yerde sürünmekten kurtarın, ölünceye ka-dar burada bedava hizmet ederim Yorgaki Efendi… Hastaneyi temizlerim, hastabakıcılık yaparım… Ne isterseniz…

Gülüyor cerrah. Babacan bir tavırla omzuma vuruyor;— İyi olur vere… İhtiyaç vardir burada… Hemsire yok,

pansumanci yok… Öğrenirsen bir seyler, çok yararsin isimize. • • •

Page 16: Tütün İskelesi'nde Bir Köhne Vapur / Selma Fındıklı