48

Üretim Nedir?

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Liseli Kıvılcım 2012 Yaz Etkinliği Broşür

Citation preview

Page 1: Üretim Nedir?

ÜRETİM

NEDİR?DR. HİKMET KIVILCIMLI

Page 2: Üretim Nedir?

Hikmet Ali KıvılcımlıKomünist lider ve kuramcı, yazar, yayıncı veçevirmen.

d. 1902, Priştine - ö. 1971, Belgrad

Babası Priştine'de posta telgraf müdürüHüseyin Bey, annesi Münire Hanım'dır. 17yaşında gönüllü olarak Kurtuluş Savaşı'nakatıldı, Yörük Ali Efe çetesinde Kuvayı Mil-liye gönüllüsü oldu, Köyceğiz Kuvayı Mil-liye Askerî Kumandanlığı görevindebulundu. Liseyi Vefa Lisesi'nde okuduktan sonra sınavla İstanbul Tıp Fa-kültesi'ne girdi. Öğrencilik süresince direniş faaliyetlerini sürdürdü, Kur-tuluş, Aydınlık gibi TKP yayınları yoluyla giderek komünist fikirlerle tanıştıve 1920'lerin başında Türkiye Komünist Partisi (TKP) üyesi oldu. 1925'deTKP'nin Beşiktaş Akaretler'de gerçekleştirdigi 2. kongrede TKP MerkezKomitesi'ne seçildi. Merkez Komite içerisinde gençlik sorumlusu olarakgörev aldı. Aynı yıl Aydınlık gazetesinde ilk yazıları yayınlanmaya başladı.1925'ten hayatının sonuna kadar kadar sürekli kovuşturmalara, işkence-lere maruz kaldı ve toplam 22,5 yıl hapis yattı. 1925 yılında Kürt ayak-lanmaları ile çıkan Takrir-i Sükûn Kanunu çıktıktan sonra İstiklalMahkemesi'nde yargılandı ve 10 yıl kürek cezası aldı. 1 yıl hapis yattıktansonra çıkan afla serbest kaldı. 1927 yılında Vedat Nedim Tör ve ŞevketSüreyya Aydemir'in partiden ayrılması ve parti arşivini polise teslim et-mesi ile diğer parti üyeleriyle birlikte tutuklandı. 3 ay tutuklu kaldı. 1929yılında İsmail Bilen'in (Laz İsmail) İzmir Davası'ndaki provokasyonu ne-deniyle 4,5 yıl yeni bir mahkumiyet aldı[1]. 1938 yılında Nazım Hikmet'lebirlikte yargılandığı Donanma Davası'nda 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı,12 yıl yattıktan sonra tahliye oldu. 1954 yılında legal Vatan Partisi'nikurdu. 1965 yılında Tarihsel Maddecilik Yayınları'nı kurdu ve yönetti,Marx, Engels ve Lenin'in eserlerinden birçok çeviriler yaptı ve yayınladı,Das Kapital'in bir bölümünü çevirdi. 1967'de İşsizlik ve Pahalılıkla SavaşDerneği'ni (İPSD) kurdu. İktisattan antropolojiye, Marksist düşüncenintarihsel ve kuramsal gelişiminin açıklanmasına ve Türkiye'de bir işçi sınıfıdevriminin strateji ve taktik sorunlarına kadar çeşitli konularda çok sayıdatelif eseri ve Aydınlık, Türk Solu, (kendisinin kurduğu) Sosyalist, Ant gibidergilerde makaleleri yayınlandı. En önemli eserleri olan Tarih Tezi kita-bını 1965, Yol: TKP'nin Eleştirel Tarihi kitabını da 1932 yılında yayın-ladı.1971 yılında ağır hasta olduğu için yoldaşları tarafından tedavi içinyurt dışına çıkarıldı. 11 Ekim 1971'de Belgrad'da yaşamını yitirmiştir.

2

Dr. Hikmet Kıvılcımlı

Page 3: Üretim Nedir?

Anlaşılmayan Temel KonuEn çok anlaşılmayan iki terimvar: "BASİT YENİDEN ÜRETİM","GENİŞ YENİDEN ÜRETİM." Bu sözler, daha konuşulurkenanlaşılıverecek gibi görünüyor-lar. Ne var ki, Türkiye Solu buçeşit deyişlere henüz eleştiricibir önem veremiyor. Ekonomi-Politik sektörü sosyalistlerimizinçoğu için ikinci kertede kalıyor.Ya küçük ve günlük pazar, borsaolaylarının kargaşalığı içinde ka-

lınıyor. Yahut, "YÜKSEK SOSYA-LİZM" sloganlarının parlaklığınakapılınıyor... Küçük ve parlakolaylar yanında, derinliğine ol-duğu için nankör kalan ekono-mik konularla uğraşılmıyor. Buyüzden ekonomi-politikamızkimsenin içinden çıkamadığı"SÖNÜK" problemler gibi sinipkalıyor. Ekonomi Politik deyince, hâlâ"büyük yazar" ve "büyük lider"geçinenlerimiz bile: falan ülke-nin ilkokul öğrencilerine belletil-miş alfabetik olaylardan sınavaçekilseler sınıfta "çakar" kalırlar.

3

Page 4: Üretim Nedir?

K

Liseli ıvılcım Eğitim Broşürleri

4

Böyle bir ortamda iddiasız orta-halli sosyalistlerin, işçilerin, köy-lülerin, esnafların, aydınların vehele herşeyi yeni baştan öğren-mek istiyen gençlerimizin kimikonuları anlamayışlarına bir ek-siklik gözüyle bakmak ukalâlıkolur. "Yüksek sosyalist"lerimizebakın! Hiç birisi kıl kadarcıkolsun eksikleri bulunabileceğiniüzerlerine sıçratıyorlar mı?Hepsi birden anadan doğma sos-yalizm biliminin topuğuna varı-lamaz heykelleridirler.Erkekseler: bıyığını takan STA-LİN kesiliyor. Kadınsalar: sosyo-logluk makyajı ile kürsüyefırlıyan dünya güzeli ROZA LÜK-SENBURG'tan daha eteğine erişi-lemez "ideologluk" kırıtıyor. Anladık: bu üstadlardan hayıryok! Çünkü onlar için eleştirinindiyalektiği öldürücüdür. Onlar"Sosyalizm" skolastiğine boğazadek batmışlar. "Bilimsel Sosya-lizm" mezarına gömülmüşler. Odüşünce ve davranış ölülerimizihayırla anmayı sonra gelenlerebırakalım. Üstâdlara karşılık, anlamadıkla-rını açıkça söyliyen öğrencilerivar. Yüzümüze karşı, hattâ söve-rek haykıranlar yok mu? İştebunlarda gerçek sosyalizm için"EKMEK VAR". Onlar Bâbil artığıküçük burjuva bataklığımızda

bitmiş genç çiçeklerdir. En zehir-lilerinin cevherinden, dozundakullanılırsa, şifa verici ilâç bulu-nabilir. Onlar elbet "Anlamıyo-ruz" demiyeceklerdir."Anlaşılmıyorsun" diyeceklerdir.Ne yapalım? Küçükburjuva yiğit-lerinin yoğurt yeyişleri herzaman böyle olur. "Kadı kızındabile bulunan" o kadarcık kusur-larına bakmıyacağız gençlerin. Madem ki sövüşlerinde bile azçok bir düşünce tepkisi yatıyor,ve bir düşünce gerekçesi öne sü-rüyorlar: demek, kafaları işliyor.Madem ki kafaları işliyor:demek, gövdeleri de olumlu dav-ranışlara yakın düşüyor. İnsa-noğlunun etlerini, damarlarını,organlarını genellikle sinir sis-temi içinde beyni yöneltir. Onuniçin, burjuva psikolojisi bile,insan davranışlarında bir "For-ceideomotrice" (fikrin kımılda-tıcı gücü) bulunduğunukeşfetmiştir. Eskiler: Bilmeyen-lerden değil, bilmediğini bilmi-yenlerden kork, demişler.Anlaşılmıyor diyenler: bilmedik-lerini bilecek insanlarımızdır.Onlarla konuşabiliriz. Onların anlamayışları nedir? An-layışa doğru köprüler kurmaktır.Ya sövüp sayışları nedir? Köprükuran istihkâm birliklerininkazma kürek gürültüleridir. Bu bakımdan anlamak uğruna

Page 5: Üretim Nedir?

ÜRETİM NEDİR?

5

her tekmeyi iyimserce karşılıyo-ruz. Anlaşılmıyan deyimlereonlar için geçiyoruz. Ötekiler, gi-debildikleri yere dek yuvarlana-caklar. Ötekilere birşeyöğretmek kimsenin ne haddi?Anlamadığını ve anlaşılmadığı-mızı yüzümüze çarpanlardadıriş. Kuşku yok: anlatmaya mecbu-ruz. Anlatamıyorsak, kabahatbizdedir. Ona göre sözü açaca-ğız. BASİT yahut GENİŞ sıfatları iledamgalanan YENİDEN ÜRETİMne demektir? Bilimcil Sosyalizmin iki kere ikidört ederce basit ve güçlü birkavramı var: Toplum ve insanvarolmak için elbet düşünce vedavranışların türlüsünü başar-malıdır. Ancak, insan düşünce vedavranışlarının en "saklı" bö-lümü ÜRETMEK ile ÜREMEK dü-şünce ve davranışlarında

toplanır. ÜREMEK nedir? Artık bunu bil-miyen olmasa gerektir. Her canlıyaratık gibi insan da kadın-erkek buluşmaları ile çocuk doğ-ması biçiminde ürer. Toplumunve insanlığın varolması için üre-mek şarttır. Bunda anlaşılmıya-cak hiç bir şey yok. Yalnız,üremek için herşeyden önce ge-çinmek ve yaşamak gerektir. Ya-şamak ise, insan için üretimsiz,yâni yaşatacak maddeleri yarat-maksızın olamaz. Şu halde, üre-yim (üremek) konusunukavrıyabilmek için, önce üretim(üretmek) konusunu aydınlat-malıyız. Her kişi sabah uykusundan göz-lerini açtı mı, önce dün yapılmışüretimden kalan bir ürün varsaonunla yaşıyabilmesi için gereklikaloriyi gövdesine indirmek zo-rundadır. Buna TÜKETiM diyo-ruz. Sonra, gövde ve beyinmakinelerinin aldığı o besi kalo-risi, bir çeşit kömür, yağ ve ben-zin ile o gün akşama dekbirşeyler yaratmak gerekir. Buyaratışa ÜRETiM diyoruz. Tüketimle üretim yapmaksızıntoplum ayakta duramaz. Tüke-tim yapmak için mutlaka üretimşarttır. Sözcük olarak üretim Osmanlı-cada "istihsal" adını alıyordu. İs-

Page 6: Üretim Nedir?

K

Liseli ıvılcım Eğitim Broşürleri

6

tihsal sözcüğünün Türkçe ÜRET-MEK'ten gelme "üretim" oldu-ğunu bilelim.

Üretim Nedir? Üretim deyince ilk akla gelenşey insanın yaşaması için gereklimaddeleri elde etmesi oluyor.Ancak "madde elde etmek" de-yince, bugünkü toplumumuzdainsanı çok şaşırtıcı karışık olay-lara alışmışızdır. Köy ağası da: konağında otur-muştur, adamlarıyla "bey gibiyaşamak için" ortalıkta kaplıya-bildiği toprakları benimsemiştir.0 toprakta çalışmadıkça yaşıya-mıyacak durumda bırakılmış in-sanlar: Marabalar, Ortakçılar,Yanaşmalar, Ameleler, ve ilh. uğ-raşırlar. Bu uğraşmalarla yaratı-lan maddelerden Ağa pazarkanunlarına göre insafına kal-mış bir bölük "maddeyi eldeeder". Ağa'nın böyle madde eldeetmesi üretim yapması mıdır?Hayır. Bezirgân ve tefeci hacıağa ileeşraf ta başka türlü davranmaz-lar. Ellerine üç beş kuruş parasermayesi geçirmişlerdir. Bupara ile köylüleri, esnafları vebenzeri sıkışık insanları haracabağlarlar. Kendi geçimleri için,çoluk çocuklarının bugün veyarın rahat etmesi için, öbür

dünyaya dek nimetler sağlamakiçin "madde elde etmek" zorun-dadırlar. Bunların madde eldeedişleri üretim yapmaları mıdır?Gene hayır. Köy ağasının yaptığı madde eldeediş te, tefeci-bezirgân hacıağave eşrafın yaptığı madde eldeediş te "ÜRETiM" yapmak değil-dir. Hattâ ağalık ve tefeci-bezir-gânlık üretimle doğrudandoğruya hiç ilgilenmeyi sevmez-ler. Onların yerine üretimde or-takçılar, yanaşmalar, köylüler veesnaf: nasıl isterse öyle çalışsın,"ne işi varsa görsün" yeter kiağaya ve tefeci-bezirgâna şukadar süre için kullandığı toprakveya para (sermaye) karşılığı şukadar iradı, faizi ve kârı sağlayıpgetirsin. Ondan ötesini ve ondanberisini ne ağa, ne tefeci ve ne de

Page 7: Üretim Nedir?

ÜRETİM NEDİR?

7

bezirgân aramaz. AĞANIN ARADIĞI: mülk edindiğigeniş topraklar üzerinde yapıla-cak üretimin (madde yaratma-nın) biçimi veya yordamı veyaverimi falan değildir. 0 ağa, top-rakta çalışmasına MÜSAADE et-tiği yarıcının, yanaşmanın; bellibir süre sonra ağasına sağlıya-cağı İRAT (rant) tutarına bakar. TEFECİNİN ARADIĞI: ödünç ver-diği paranın nerede, nasıl kulla-nılacağı, yahut bir üretime yânimadde yaratmaya yarayıp yara-mıyacağı değildir. 0 tefeci,ödünç para olarak kullanılmaküzere sermayesini kiraya ver-miştir. Köylünün, esnafın, aydı-nın, hatta kapitalistin belli birsüre sonunda tefeciye sağlıya-cağı FAİZ (tefe, rıba) tutarınabakar. BEZIRGANIN ARADIĞI: satmaküzere parasıyla veya para vaa-diyle satın aldığı maddeleri, kar-şılığı ödenmek üzere sattığıköylüden, esnaftan, aydından,hattâ kapitalistten belli bir süresonunda sağlıyacağı KÂR tutarı-dır. Bezirgân sattığı malın miras-yedice harcanmasındanmemnun olur, hatırı kalmaz.Yâni, bezirgân sattığı malın üre-tici biçimde, üretim uğrunda kul-lanılmasına aldırmaz. Bezirgânınmallarını alan kişi ne dilerseyapsın. Yeter ki, malların karşılı-

ğını öderken: bezirgânın o mad-deleri satınaldığı paradan çokfazlasını bezirgâna ödesin. Bütün bu sebeplerle ağanın, te-fecinin, bezirgânın yaptığı sözü-mona madde elde ediş: ÜRETİMdeğildir. Belki üretimin sonundaelde edilmiş ürünleri, üretmen-lerle paylaşmaktır. Yeryüzünde bir İNSANLAR (canlıkişiler), bir de TABİAT (cansızvarlık) vardır. İnsanın kendisi or-ganlarıyla bir tabiat parçasıdır.Ne var ki, tabiattan ayrı gibiduran bir bağımsız parçadır.Buna ORGANİZMA denir. İnsa-nın organizması ile tabiat ara-sında yaşama süresince bitmeztükenmez madde alış verişleriyapılır. Ama, bu alış verişlere"üretim" denmez. Çünkü, insan-dan başka her hayvan ve herbitki kendi organizmasıyla ta-biat arasında madde alış verişiyaptığı için ve yapabildiği süreceyaşar. Oysa insan organizmasının tabi-atla yaptığı madde alış verişiÜRETİM adını alır. Çünkü, insantabiatla alış verişini bütün ötekicanlı organizmalardan bam-başka biçimde yapar: 1- Başka her canlı organizma ta-biatla madde alış verişini TEKBAŞINA yapar. İnsan tabiatla alışverişini hiç bir zaman tek başına

Page 8: Üretim Nedir?

K

Liseli ıvılcım Eğitim Broşürleri

8

yapamaz. Daima tek kişilerin dı-şında, bütünü ile bir toplumunyarattığı şartlara ve biçimlereuyarak yapar. Onun için, tabiatlaalış verişinde toplumdan gelmebir bilinç taşır. 2- Başka canlı organizmalar ta-biatla madde alış verişini OR-GANLARI ile (yâni, vücutlarınıncanlı âletleriyle) yaparlar. İnsantabiatla alış verişini, insan olduolasıya, hiç bir vakit yalnız canlıorganlarıyla, sırf eliyle ayağıyla,dişiyle tırnağıyla yapmaz. Top-lumdan aldığı düşünce ve davra-nış metodlarıyla ve üretimaraçlarıyla yapar. Toplumun ki-şilere hazırca sunduğu ve kuşak-lar kuşağı geliştirdiği METOD-LAR'a ve ARAÇLAR'a toptan TEK-NİK adı verilir. Demek insanın bitkilerden vehayvanlardan başlıca farkışudur: 1- TOPLUMCUL (sosyal) ilişkileriçinde tabiatla madde alış verişiyapar. 2 TEKNİK ilişkiler içinde tabiatlamadde alışverişi yapar. İşte böyle hem toplumcul, hemteknik yoldan madde alış verişiyapmaya ÜRETiM denilir. Yâni,üretim deyince gene ortada birmadde alış verişi vardır. İnsantabiata kendi vücudunun ve ka-fasının çalışma gücünü verir; ta-

biattan o harcadığı çalışma gü-cünü sürdürecek maddeleri alır.İş yalnız tabiatla madde alış ve-rişine kalsa, bu yapılan işe üre-tim denemez. Onu bütünhayvanlar yapar. Hattâ toplumiçinde bütün hazır-yiyici hayvan-lar da yapar. Ağalar da, beyler detefeciler de, bezirgânlar da tıpkıhayvanlar ve bitkiler gibi çevre-lerinde buldukları ürünleri vemaddeleri alıp tüketirler. Amabu hayvanların, bitkilerin, ağala-rın, tefecilerin ve bezirgânlarınbir maddeyi elde etmelerine üre-tim adı verilemez. Üretim: insanın (TOPLUMCUL+TEKNİK)ilişkiler içinde tabiattanmadde alış verişi demektir.

Basit Yeniden-Üretim Toplumun temel ilişkisi üretim-dir. Fakat üretim ölü bir formüldeğildir. Ancak zıttı ile bir aradabulunan bir gerçekliktir. Üreti-min zıttı tüketimdir. Tüketim ol-masa üretim de olmaz. Bubakımdan her üretim aynı za-manda bir tüketimdir. Örnek verelim: üretim sırasındaişletilen makineler aşınırlar.Buna amortisman denir. Türk-çesi aşınma payıdır. Demek üre-tim olayı daha yapılırkenmakineler aşınma payı ölçü-sünde tüketilirler. Gene öyle,

Page 9: Üretim Nedir?

ham-maddeve ilk-maddeler üre-tim sırasında toptan harcanıptüketilirler. İşçinin çalışması bir-gün önceden beri geliştirdiği iş-gücünü üretim sırasındatüketmesi demektir. Ve ilh... Böy-lece tüketim için üretim yapmakda ne denli şartsa, en az o denliüretim yapmak için de tüketimyapmak şarttır. Ne üretimsiz tü-ketim olur, ne de tüketimsiz üre-tim. Bu diyalektiği unutmamak şar-tıyla üretim belli olunca, hemenarkasından tüketimin geldiği,daha doğrusu üretimle tüketi-min boyuna bir arada ve aynı za-manda yapıldığı ortadadır.Ancak bir anlayışa varmak için,teorik olarak üretim tüketimdenayrılabilir. O zaman yapılan herüretimin yeniden-üretimle sürüpgideceği kendiliğinden ortayaçıkar.

İnsanher gün üret-tiklerini bir yandan daher gün tüketir. Üretim tezdir.Ama yalnız başına üretim ola-maz. Üretim tezinin karşısındaonunla birlikte güreşen antitezitüketim bulunur ve tüketim ya-pılacak nesneler bulunmadıkçaüretim yapılamıyacağı gibi, terside doğrudur. Bütün üretilmişnesneler, tüketilmiyecekse, on-ları üretmiye kim, niçin kalkış-sın? Onun için hayat üretimteziyle tüketim antitezinin karşı-lıklı etki-tepkisi, bitmez tüken-mez savaşıdır. Yeniden-üretim nedir? Üretimteziyle tüketim antitezi arasın-daki zıtlığın ve savaşın üçüncümomenti, yâni sentezidir. Bugünürettiğimizi tükettik mi, yarın

ÜRETİM NEDİR?

9

Page 10: Üretim Nedir?

K

Liseli ıvılcım Eğitim Broşürleri

10

yaşamak için yeniden-üretmekzo- runda kalırız. Buna YENİ-DEN-ÜRETİM adını veriyoruz.Yeniden-üretim olur olmaz,hemen gerçeğin diyalektiği ilebu sefer yeniden-üretimin ken-disi tez hâline döner. Dünkü iliş-kilerimiz için yeniden üretimsentezi olan çalışmamız; bu-günkü ilişkilerimiz içinde artıkyeni de olsa yalnız bir üretim te-zidir. Hemen o üretim tezininkarşısına yeniden bir tüketimantitezi geçer, boğuşurlar. Zıtlık-ların mekanizması ile birbirle-rini mani- velâ kolları gibi"kaldırırlar". Onların yerini birbaşka sentez: ikinci bir YENİ-DEN-ÜRETİM tutar. Ve üretimhayatı böylece sürüp gider. İnsanoğlu kendini bildi bilesiyekaç türlü yeniden-üretim biçimigörüldü? Marks baba KAPİTALkitabında başlıca iki türlü yeni-den-üretim sayıyor: 1- BASİT ye-niden-üretim, 2- GENİŞyeniden-üretim... BASiT YENİDEN-ÜRETİM: Bugüntoplumun ihtiyacı olan madde-leri tükettik. Yarın üretim yapa-cağız. Ne kadar? Tükettiğimizkadar. İnsanlar böyle her üretimsüresinde tükettikleri maddelerkadar yenilerini üretirlerse, yap-tıkları işe BASİT YENİDEN-ÜRE-TİM denir. Demek basityenidenüretimde TÜKETİM ege-

men güç olur. GENİŞ YENİDEN ÜRETİM: Bugüntoplumun ihtiyacı olan madde-leri tükettik. Yarın üretim ya- pa-cağız. Ne kadar?Tükettiğimizden daha aşırı mik-tarda. İnsanlar yaptıkları herüretim süresinde tükettiklerimaddelerden çok fazla, dahaaşırı yeni maddeler üretirlerse,yaptıkları işe GENİŞ YENİDEN-ÜRETİM denir. Hangi toplumlarda üretim basityenidenüretim biçiminde olur?Hangilerinde üretim geniş yeni-den-üretim biçiminde olur? Busoruya verilecek karşılığın dahaiyi anlaşılması için, yukarıda ye-niden-üretimin tanımlanması ya-pılırken söylediklerimizgözönüne getirilmelidir. İnsa-noğlu yeniden-üretimini üret-men olarak kendi İHTİYACI içinyapıyorsa, yeniden-ürettiklerikendili- ğinden basit yeniden-üretim olur. Gerçi ihtiyacın sınırıyoktur. Boyuna topluma göre,zamana göre, yere göre değişir.Ama bu değişen ihtiyaçlara göreüretim yapılıyorsa, tarihte görü-len bütün kapitalizm öncesi top-lumlarda olduğu gibi,yeniden-üretim BASİT biçimliolur; değişen ihti- yaçlara göreyeniden-üretim de değişerek tı-patıp belli bir süre içindeki top-lum ihtiyaçlarını karşılar.

Page 11: Üretim Nedir?

ÜRETİM NEDİR?

11

Kapitalizme gelinceye kadar yer-yüzünde egemen olan bütünüretim biçimleri, yalnız TÜKET-MEK amacıyla yapıldıkları için,oralarda egemen olan da basityeniden-üretim idi.

Tüketim İçin Üretim Toplumda insanlar ne vakit yal-nız ve sırf TÜKETIM için ÜRE-TİM yaptılar? İşte bir soru ki,Tarih-öncesinden bugüne dek in-sanlığın bütün başından geçen-leri gözönüne getirmeyi ister. İlkel Sosyalist toplumun, yaniTarihöncesi Komunanın insan-ları için üretim: sırf tüketileceknesneleri sağlamak uğruna yapı-lır. 0 zamanki çalışma şartlarınagöre insanlar ilkel bir plân gü-derlerdi: belirli bir süre içindeneleri tüketmek istiyecekleriniaşağı yukarı tasarlarlardı. Onagöre tükettikleriyle orantılı ola-rak yeniden-üretimyaparlardı. Birazfazla, biraz eksik:yeniden-üretiminsağladığı maddelertüketimle ayarlana-bilirdi. O ayarlamadabütün Kankardeşle-rinin çıkarları gibidurumları da eşitve aynı idi. Yenide-

nüretim tüketilenden azca ise:gelecek yeniden-üretim onagöre arttırılırdı. Tüketim azcaise, fazla gelen maddeler ya sak-lanır, saklanamazsa bırakılır,yahut konu komşuya sunulurdu.Böylece Tarihöncesi toplumundabasit yeniden-üretim kendiliğin-den imişçe ayarlanarak egemenolurdu. Medeniyetten önce Yukarı Bar-barlık konağında Tarım (ziraat)keşfedildi. Tarım üretimi: ne av-cılıkta, ne çobanlıkta görülme-miş bir madde bolluğu getirdi.İnsanların tüketim ihtiyaçları dao saat yükseldi. Üretim ne denliVERİMLİ ve çok bereketli ol-duysa, tüketim de karşılık olarako denli ALIMLI ve çok harcamalıyapıldı. Orta Barbarlıkta Çobanlık keşfe-dildiği zaman da aynı şey gö-rülmüştü. Sürü'nün getirdiği

Page 12: Üretim Nedir?

K

Liseli ıvılcım Eğitim Broşürleri

12

olağanüstü bol yeniden-üretimondan aşağı kalmaz bol yeniden-tüketimlerle karşılanmıştı. Ço-banlıktan önce Aşağı Barbarlıkkonağı Çömlekçiliği keşfedinceVahşet zamanı tüketimden fazlagelince atılan maddeler, kap-kaçak içinde daha iyi korunupsaklanabildi. Bütün bu Tarihöncesi ilkel top-lumlar için üretimle tüketim oto-matik denilecek basitliklebirbirini ayarlıca güttü. Medeniyetle birlikte ne oldu? Toplum sahnesine çok yavaşçave sinsice, ama hiçbir adım geri-lemeye katlanmaksızın ilerliyenyeni tip bir insan sınıfı çıktı. Butüredi sınıfa TEFECİ-BEZİRGÂNsınıfı denildi. Tefeci-Bezirgânsınıf para gücünü elinde tutu-yordu. Onun amacı ve görevi:PARA İLE PARA kazanmaktı. İn-sanların muhtaç oldukları mad-deler üretilir mi? Yoksa tüketilirmi? Tefecilerle bezirgânlara buvız gelirdi. Onlar, üretim şöyledursun, tüketim işini bile: Para(FAİZ veya KÂR) sağlamak içingözönünde tutuyorlardı. Üretim tüketimi karşılar mı? Tü-ketim üretime denk gelir mi? Te-feci-Bezirgân böyle şeyleriakıldan geçirmeyi budalalık sa-yardı. Üretimle tüketimi ayarla-mak ne gezer? Bu ayar ne denli

bozulursa, Tefeci-Bezirgân odenli çok para kazanırdı. Tüke-tim ne denli çok ve üretim nedenli az olursa: Tefeci ve Bezir-gâna o kadar çok yağlı kazançkapıları açılırdı. İşte bugünedeğin Türkiyemizin trajedisi buekonomik kaynaktan çıkar. Te-feci-Bezirgânlarımıza şöyle birbakmak, onların toplum yaratı-cılığı karşısında olumsuz ciğerle-rini okumaya yeter. Ne var ki, Medeniyet dediğimizparlaklığı ile gözleri kamaştırantoplum biçimi ortaya çıkmıştı vebu Medeniyetin dinamik gücü okaygısız ve ayarsız Tefeci-Bezir-gân sınıfları oldu. Ekonomiye deonların damgası vuruldu. Kadîmekonomi biçiminde üretim te-meli Tefeci ve Bezirgânların baş-lıca çapul kaynakları idi. AmaTefeci ve Bezirgânlar bu temelledoğrudan doğruya uğraşmıyor-lardı. Tarım küçük ekincinin üre-timiydi. Zanaatlar tarımın ekigibi işliyen küçük âletli emekçi-lere dayandı: Yâni, toplumdaüretim yapanlar bugünkü adla-rıyla: KÖYLÜLER ile ESNAFLARoldu. İlkel Sümer kentlerinde, sonrakiAkdeniz kentlerinde: Toplumadına yapılan ilk üretim kollektifekincilik ve zanaat oldu. Yalnızbu kollektif üretim çok sürmedi.İşbölümü arttıkça herkes kendi

Page 13: Üretim Nedir?

ÜRETİM NEDİR?

13

tarlasında, kendi dükkânında ça-lışır duruma geldi. Toprak biryana bırakılırsa, geri kalanbütün taşınır çalışma araçlarıküçük ölçüde aygıtlar ve avadan-lıklardı. Bir küçük sabanı olanköylü bir çift öküzle sürebildiğiyerde üretim yaptı. örsü çekicibulunan zanaatkâr onlarla çalı-şabildiği dükkâncığında zanaatüretimi yaptı. Her iki durumdada toplum üretimi KÜÇÜK ÜRE-TİM oldu. Tefeci-Bezirgân sınıfı bu durum-dan hinoğlu hince yararlandı.Küçük üretmenler (Köylüler veEsnaflar) birbirlerinden haber-

sizce üretim yapıyorlardı. Onla-rın yaptıkları ürünleri pazardakarşılaştırmaktan başka geçimyolları yoktu. Kent kapalı küçükbir hisarcık iken, küçük üret-menler ürünlerini kendi elleriylepazara getirip değiş edebilir-lerdi. Kent hisarları yıkılıp pazargenişleyince, alıcılarla satıcılarındoğrudan doğruya üretmenlerolması önce güçleşti, sonra im-kânsızlaştı. Kent duvarları çatlayıp aşın-dıkça, eski Kent pazarı Kentler-arası pazar hâline geldi.Medeniyet kentleri dışındadünya Barbarlarla dolu idi. Kent-lerle Barbarlar arası alışverişdaha uzak pazarları zorladı veböylece insanlık ölçüsündeEvren Pazarı doğdu. Bu kadar genişlemiş pazarlarüzerinde doğrudan doğruyaüretmenler (müstahsiller) ile tü-ketmenler (müstehlikler) bizzatboy gösteremezlerdi. Her üret-men aynı zamanda tüketmendi.Her tüketmen de aynı zamandaüretmendi. Böylece bütün üre-tim yapan insanların arasındakiilişkilere birtakım ARACILAR ka-rıştı. Bu aracılar başlıca iki türlüidiler. Ya doğrudan doğruyaürünleri matah biçimine sokupüretmenden tüketmene aktarı-yorlardı. Bu aktarma sayesindeKAR kazanan BEZİRGÂN oluyor-

Page 14: Üretim Nedir?

K

Liseli ıvılcım Eğitim Broşürleri

14

lardı. Yahut başka bir meka-nizma işliyordu. Küçük üretmen-ler, ister üretim ister tüketimalanında olsun, sık sık dardakalan kişilerdi. 0 zaman geçim-leri veya üretimleri için para bul-mak zorunda kaldılar. Onlarapara kiralıyan kimseler FAİZ al-madan bunu yapmadılar. Böy-lece bir bölük aracılarTEFECİLER haline girdiler. Ancak dikkat edelim. Aracılıkyapan Tefeci-Bezirgânların üre-timle doğrudan doğruya, ilgileriyoktur. Onlar üretimle değil,ÜRETMENLERLE ilişkilidirler.Üretmen köylü yahut zanaatkârolmuş, üretimi falan yahut filânaraçla yapmış, çalışırken şu veyabu usulü kullanmış: Tefeci-Bezir-gân oralı bile oimaz. Bu duru-mun sonucu şöyledir: AntikaMedeniyetler çağı boyunca ÜRE-TİM tefeci-bezirgânların elindedeğildir. Onlardan bambaşka,hattâ Tefeci-Bezirgân ile tabantabana zıt, ayrı sınıf insanlarınelindedir. Normal olarak dolay-sız üretmenler küçük köylüler veesnaflardır. Bu şartlar altında Te-feci-Bezirgân sınıfı: yapılan üre-timi istediği kadar sömürsün, oüretimin ne biçimiyle, ne yorda-mıyla ilgilenmez. Hatta, işaret et-tiğimiz gibi, üretim ve tüketimbuhranlarından hoşlanır. Birüretimin olup olmayışına aldır-

maz. Asıl üretmen olan küçük üretici-lerin ise: 21 üretim yapmaktanbir tek amaçları vardır. 0 dakendi kendilerinin ve çoluk ço-cuklarının geçimini sağlamaktır.Yâni, küçük üretmen yalnız vesırf TÜKETiM için ÜRETİMyapar. Küçük üretmenler (Köylü-ler ve Esnaflar) Tarih boyuncailkel sosyalizmden kalma Ko-muna gelenekleri dışında pek azbağımsız ve hür üretmen oldu-lar. Bezirgân ilişkilerin sömü-rüsü altında kıvrandılar. AynıBezirgân ilişkilerin sık sık zincir-lerinden boşandırdığı sosyal al-tüstlüklerde kolayca ezildiler.Bellibaşlı hiçbir kesin tarihcil roloynıyamadılar. Hele ileri Mede-niyet çağlarında Köle veya Serfdeğilseler, ya şakşakçılık ettiler,yahut bilinçsiz, plânsız, ütopistpatlangıçlar yaptılar, isyanlar çı-kardılar. Arasıra beliren hür veyarı-bağımsız küçük üretmenlikçağlarının sonu hep onların aley-hine döndü. Kent içinde zamanla parababasıolan Tefeci-Bezirgânlar: topraksatın alıp Bey ve Efendi oldular.Yahut sivrilen toprak sahipieriyer ve para edindikçe Tefeci-Be-zirgân kesildiler. O zaman üret-menlerin, Köylü ve Esnaflarınüstünde bir EGEMEN SINIFdoğdu. Bu klâsik ve normal diye-

Page 15: Üretim Nedir?

ÜRETİM NEDİR?

15

bileceğimiz birinci tip gelişimoldu. İkinci tip gelişim daha farklı idi.Gene Tefeci-Bezirgân ilişkilerinyönelttiği alanlarda Medeniyet-lerle Barbarların kanlı çatışma-ları oldu. Medeniyetin çöküşçağında Tarihcil Devrimler pat-lak verdi. 0 devrimleri başaranBarbarların şefleri kendi toplum-larının üzerine çıktılar. SosyalistKankardeşlerine karşı Medeni-yetin eski egemen sınıfları ilebirleştiler. Her iki biçimde de ortaya çıkanEGEMEN SINIF kendi toplum du-rumunu ve çıkarını sağlıyabil-mek ve çıkan ihtilâflarlatoplumun havaya uçmasını ko-rumak için kendi sınıf teşkilâtını,yâni DEVLETİ kurdu. Devlet gü-cünü ellerinde tutan egemen sı-nıflar kendi geçimleribakımından üretimle ilgilendi-ler. Siyasî üstünlükleri sayesindeekonomik veya lüks ihtiyaçlarınıküçük üretmenlere yaptırdıklarıürünlerle sağladılar. Böylelikle,onlar da üretimle doğrudan doğ-ruya ilgilenmiş oldular. Ancak, toplumun temelini teşkileden üretim biçimi eskiden neise öyle kaldı. Egemen sınıflarKent içinde türedikleri zamanEFENDİ (Köle sahibi) adını aldı-lar. KÖLE'leri yalnız kendi ihti-yaçlarını karşılamak üzere

üretimde çalıştırdılar. Böyleceüretim gene tüketim için yapıldı. Egemen sınıflar Kent dışından-gelme Komunanın Barbar Şefleriile kaynaştıkları zaman BEY (De-rebeği) adını aldılar. SERF'leri(toprakbentleri Osmanlı deyi-miyle: "Yerlerin esirleri" ni yarı-köleleri) sırf kendi ihtiyaçlarınıkarşılamak üzere üretimde çalış-tırdılar. Gene tüketim için üre-tim yaptırdılar. Efendilerle Beyler üretimle Te-feci ve Bezirgândan daha dolayı-sızca bağlı idiler. Efendi:toprağında tarım ve zanaat işle-rini yapan üretmenlerin YAŞA-MALARINA müsaade etmek içintüketim maddeleri üretmeleriniistedi. Amacı Kölelerinin yarat-tıkları ürünle EFENDI GİBİ yaşa-mak idi. Efendinin Kölelerindenbeklediği üretim: sırf kendi tüke-timi için yapıldı. Bey: toprağinda tarım ve zanaatişini yapan üretmenlerin (Serfköylülerin, Reâyâ esnafların) ÇA-LIŞMALARINA müsaade etmekiçin yaşamalarını istedi. Amacı,Serflerinin yarattıkları ürünleBEY GİBİ geçinmekti. Yâni, Beyinde Serflerinden beklediği üretim:kendi tüketimi için oldu. Böylece Kadîm dünya, bir zıtlık-lar mahşeri oldu. Bir yanda Te-feci-Bezirgân ilişkileri

Page 16: Üretim Nedir?

K

Liseli ıvılcım Eğitim Broşürleri

16

yeryüzünde kıyametler kopardı.Öte yanda aynı Bezirgân ekono-minin temelindeki küçük üret-menlik hiç değişmeksizin olduğugibi kaldı. Antika Medeniyetlerinne ALT (Köle-Sert) sınıfları, neÜST (Efendi-Bey) sınıfları için tü-ketim yapmaktan başka bir mak-satla üretim yapmak bilinmedi. Tefeci-Bezirgân ister küçük üret-men olarak bağımsız köylülerveya esnaflarla, ister büyük Lati-fundialar, Mâlikâneler, Çiftlikât-larda çalışan Köleler ve Serflerlealışveriş yapsın, ister Kent Des-potları ile yahut Efendi ve Bey-lerle alışveriş yapsın: "Aracı"olmaktan öteye geçemedi. ÜRE-TİME el atamadı. Üretimden kârveya faiz aldı. Üretimi güden du-rumuna sokulmadı. Efendilerinüretimden bekledikleri şey:kendi rahat saltanatlarını sür-dürmek için gerekli tüketimmaddeleri idi. Beylerin üretim-den bekledikleri şey bundan baş-kası değildi, Tefeci-Bezirgânlarınüretimden değil, üretmendenbekledikleri iki şey vardı: biriKâr, ötekisi Faiz idi. Onun dı-şında üretime katılmadı. Bu sebeplerle 7 bin yıllık AntikaMedeniyetler battılar, çıktılar.Hepsinde Tarih boyunca yeni-den üretim hep BASİT YENİDEN-ÜRETİM olarak kaldı.Kapitalizme gelinceye değin üre-

timin ağır basan amacı TÜKE-TiM oldu. Tüketim ise, tüketicile-rin ihtiyaçları ileayarlandığından, belirli seviye-sinden pek ötelere geçemedi.Ancak Kapitalizm ile birliktebasit yeniden-üretimin yerineGENİŞ YENİDEN-ÜRETiM yor-damı geçebildi.

Kapitalist Üretim YordamıKapitalizm geniş yeniden-üretimsistemidir. Bunun ne demek ol-duğunu anlamak için konuyubirkaç başlık altında özetliyelim.

a) SERMAYE ve FAİZ Kapitalistçe üretim, Tefeci-Bezir-gân medeniyetlerinde görülenüretimin taban tabana zıddıoldu. Tefeci-Bezirgân sermaye, üreti-min biçimi, yordamı ve amacıylahiç ilgilenmiyordu. Kapitalist sermaye: daha doğar-ken, yepyeni, o zamana dek gö-rülmemiş bir üretim yordamıkurdu. Ona kapitalist üretim yor-damı denildi. Çünkü, üretimedamgasını vuran ilişki Modernkapitalistçe bir ilişki idi. Kapita-list ilişkilerin geliştiği toplumbirdenbire Kapitalizm adını alanbir biçime girdi.

Page 17: Üretim Nedir?

ÜRETİM NEDİR?

17

Kapitalizmde üretim deyince gö-zümüz önüne ne gelir? Biliyoruz,KAPİTALİST adını alan kişi ilkinsanıldığı gibi cebi para dolu birKaarun değildir. Kapitalistin enbirinci karakteri GİRIŞKİN (mü-teşebbis) kişi olmasıdır. Girişkin-liği nereden gelir? O zamana dekgörülmemiş bir üretim yorda-mını kotarmasından ileri gelir.Bu kotarış sırasında kapitalist:"SERMAYE SAHİBİ" adını alır.Ancak, aslına bakarsak, kapita-list yalnız sermaye ilişkileri ba-kımından sermayenin sahibi gibigörünür. Klâsik anlamda kapita-list ise, kullandığı sermayeninMÜLKİYETİ'ne sahip olmaktanuzaktır. 0 sadece bir girişkindirve girişkinliği ile bir yerden birsermaye bulmuştur. Yâni kapita-list cebinde hazır olan parayıkullanmaz. Başkalarının ceple-rinde veya küplerinde yahut ka-salarında duran paralarınıödünç olarak alıp kullanır. İş buraya geldi mi,kimse parasını kapi-taliste bedava ver-mez. Kapitalistgirişkinliğini göster-sin diye ona babasıhayrına para verendünyada görülme-miştir. Yahut, dahadoğrusunu söyliye-lim. Öyle bir hâl: Tür-

kiye dışındaki dünyada görülme-miştir. Herkesin bildiği gibi, Tür-kiye'de işler bir hayli bambaşkaolmuştur. Türkiye'de BATILILAŞMA aşkı iletam tersine bir gidiş olmuştur.Bir "DEVLET BABA" yetiştirmi-şizdir. 0, bütçesi ile, bankalarıile, tahsisleri ile, tâvizleri ile,primler ile, takaslar ile, kayırma-ları, ödenekleri, ve ilh. ile, birDevlet baba değil, kapitalistleriçin gökten inmiş bir Noel Ba-ba'dır. Bütün bahşişlerini buradasaymakla bitiremeyiz. Ancak,biraz dikkat eden herkesin gör-düğü gibi, bizim Devlet baba ka-pitalistlerimize bedavadanmilyonlar ve yüzmilyonlar sun-mak için yaratılmıştır. illâ ki ka-pitalist yaratacaktır. Yaratabildi mi? Gözlerimiz önün-dedir. Devlet baba kapitalist ağa-lara hiç yoktan ve hazırdan sırfpara kazanmaları için paralar veimkânlar vermekle, kapitalistle-

Page 18: Üretim Nedir?

K

Liseli ıvılcım Eğitim Broşürleri

18

rimizdeki GİRİŞKİNLİK ruhununköküne kibrit suyu dökmüştür.Ve milletin başına girişkinliğiniyitirmiş, hazır yeyici, vurguncubir derebeği artığı yapma kapi-talist sınıf türetmiştir. Bütün fe-lâketlerimizin temeli de buradabaşlamıştır. Tekrar edelim. Kapitalist demek,Girişkin demektir. Böyle ikenDevlet babanın kapitalistlerimizisümbül bebek tohumu gibi pa-muklar içine sarıp milletin canıve kanı ile doyurması girişkinliğiöldürmesi olmuştur. O yüzdenkapitalizmimiz daha doğarkenölü doğmuştur. Devletçilik dedi-ğimiz ebe: Kapitalistlerin biricikolumlu karakterlerini, girişkin-liklerini hiçe saymakla olumsuz-lukların en kötüsüne düşmüştür.Solcularımıza dahi bir türlü an-latamadığımız şey Devletçiliği-mizin bu kaş yapayım derken,göz çıkaran trajedisidir. Kapita-list yapayım derken, Devletçiliği-miz girişkinliği çıkarıp atmıştır.O zaman ortaya bizim bize ben-zeyen ANORMAL kapitalizmimizfırlamıştır. Normal kapitalistin kendisi dekimseden babası hayrına onpara istiyecek enayi açıkgözler-den değildir. Kapitalist, girişkin-liği sayesinde ortalıkta yararlı,verimli iş alanları açarak ve pa-rası olanlara temiz kazanç göste-

rerek gerekli sermayesini toplar.Yâni, kapitalist sermayeyi kiraile aldığı kimselere; karşılıköder. Bu sermaye kirası ödenenkarşılık kazanca FAİZ denir. Böylece Kapitalizm normal ola-rak daha doğarken hattâ doğa-bilmek için yanıbaşında sırf paraişleriyle uğraşan bir zümre yara-tır. O zümreye vaktiyle Sarrafderlerdi. Şimdi topuna birdenBankacı adı veriliyor. Başka de-yimle, Kapitalizm sermaye bul-mak için bankalara başvurur.Sarraflar, bankerler, sigortacılar,borsacılar ve ilh. bir sürü paraoyuncuları asıl girişkin kapita-list sayesinde sermayelerini işle-tirler. Eğer ortada olumlu işyapan, yaratıcı ve üretmen birgirişkin, kapitalist zümresi ol-masa, bu para kapitalistleri yaşı-yamazlar. Gelin görün ki, Türkiye'de herişimiz gibi bu iş te tersine dönm-üştür. Girişkin kapitalistler içinbankalar açılmamıştır. Tam ter-sine, bankalar için yâni banka-lara faiz yığmak için bütün birmillet seferber edilmiştir. Bu,millet ölçüsünde faizci sermayesömürüsü, ancak keyfi isterse veo da Devlet babanın binbir imti-yazı tekeline geçerse, o zamanbirkaç girişkin kapitaliste üç beşkuruş sermaye sağlamayı lütfe-der. 0 yüzden Türkiye'de azgın

Page 19: Üretim Nedir?

ÜRETİM NEDİR?

19

ve aşırı faizci bir sermaye züm-resi saltanatı sürerken, girişkinsanayici kapitalizm bir türlü ge-lişkin olamamıştır.

b) İŞYERİ ve İRAT Ancak biz Türkiye'deki Devletçionarmal kapitalizmi bir yana bı-rakalım, normal kapitalisti izli-yelim. Tek başına girişkinkapitalist eline geçirdiği parasermaye ile ne yapabilir? Hiçbirşey, Oturup yese, o sermayeyi üçgünde kediye yükler, yahutyeyip tüketir. Kapitalist kişi yal-nız başkalarının paralarını faizvaadederek cebine toplamaklakalsaydı, o parayı üç beş gündeharcar, mirasyedi bir dolandırıcıdurumuna düşerdi. Bizde sık sık görülen ne yazık kibu olmuştur. Mirasyedilik, do-landırıcılık, rüşvet, iltimas ve ar-kasından iflâslar, konkordatolarbirbirini kovalar. Çünkü, bizim"kapitalist" dediklerimiz, girişkinkişi olmaktan çok, babasındanyahut Devlet babasından kayrı-larak ele geçirdikleri hazır para-ları "Sermaye" diye kuşaçevirirler. Girişkin kapitalist kişi eline parageçer geçmez önce kendisine birİŞYERİ edinir. Kapitalist bu işye-rinin sahibi midir? Görünüşteöyledir. Aslına bakarsak o da de-

ğildir. Klâsik anlamıyla ka- pita-list, açtığı işyerinin MÜLKIYE-TİNE SAHİP değildir. Parayı nasılkiraladıysa, girişkinliği saye-sinde bulduğu sermaye ile işye-rini de öylece KİRALAMIŞTIR. Kimden? Kiralanan yer arsa isetoprak beyinden, yapı ise emlâkefendisinden. Çünkü bir ülkeninişyeri olmaya elverişli toprakla-rını ve yapılarını eline geçirmişbulunan Ortaçağ yadigârı, dere-beği artığı bir sosyal sınıf vardır.Bu sınıf kapitalist çıkarı bakı-mından yeryüzünden kaldırıl-mak gerekirdi: Ama, kapitalistsınıfı bunu halk uyanır korku-suyla yapamamıştır. Yâni top-rağı, hava ve su gibi millet malıhâline sokamamıştır. 0 yüzdenkapitalistler işyeri kurabilmekiçin toprak ve yapı sahiplerinebaşvurmak zorunda kalırlar. Toprakların ve yapıların sahip-leri kâpitaliste yerlerini babalarıhayrına vermezler. Bunu, yânielindeki yeri ne sahibi kimseyeverir, ne de kapitalist böyle birşeyi kimseden istemiye kalkışa-cak denli akılsız ve densizdir. Hiçdeğilse Türkiye dışında işlerböyledir. Ne var ki, Türkiye'de bu meka-nizma dahi inanılmıyacak ker-tede tersine işlemiş veişlemektedir. Bir Devlet baba ye-tiştirmişizdir. Bu Devlet baba,

Page 20: Üretim Nedir?

K

Liseli ıvılcım Eğitim Broşürleri

20

ilkin topraklar üzerinde derinbir adâlet duygusu beslemiş veyaratmıştı. Osman Gaazi'denberi fethettiği toprakların ço-ğunu "MİRİ ARAZİ" yapmıştır.Bu toprakların rakabesini (yânimülkiyetini) "BEYTÜL MAL'İMÜSLİMİN"e (yani Müslümanla-rın mâlevine) düşürmüştür.Bütün Müslümanların ve hepi-mizin malı olan geniş topraklarüzerine gitgide Devlet baba malsahibi gibi oturmuştur. Sonra be-ğendiğine o Müslümanlarınortak malını kitabına uydurupaktarmıştır. Kırım savaşından beri "BATILIMÜTTEFİKLERİMİZ" sahneyeçıkmışlardır. "MÜZAHERET"(arka çıkma) "MUAVENET" (yar-dımlaşma) adları altında içimizeişlediler. Meşhur "BATICILIĞl-MIZ" burada da imdadımıza ye-tişip iflâhımızı kesti. Bütün omillet malı olan geniş topraklarıve bayındırlıkları bir kalemde:milletin ortak malı olmaktan cı-kardık. "TANZiMAT" dedik. "Ka-nun'u Esasî" dedik. "Meşrutiyet"dedik, "Cumhuriyet" dedik: ensonunda o muazzam zenginlikle-rimiz "kapanın elinde kaldı." Kapan da kaçanların çoğu: bizimÂyan (senatör) ve Eşrâf (Tefecihacıağa) dediklerimiz oldu. Aynıyerler milletten aşırılarak "Kapi-talist" adını alan kişilere de yok

pahasına kaptırıldı. Böyleliklebir çeşit derebeği artığı zümrekesilen yerli millî kapitalistleri-miz, modern kapitalist üretiminiTürkiye'de kurmak zahmetinekatlanmadılar. Bir çeşit kolayarazi sahipleri durumuna girdi-ler. Türkiye'de kapitalizm bir yoldaha vurguncu, türedi bir ser-maye çapulculuğuna döndü.Normal kapitalizmin gelişimi kı-sırlaştı. Gerçi normal kapitalist sınıfı zer-rece burnunun ucunu görür ül-kücü bir sosyal girişkinkişilerden derlenseydi, dahakendi ihtilâlini yaparken toprakbeylerini ve taşra ağalarını ve eş-râfını ortadan kaldırırdı.1789Fransız Ihtilâli'nde o işi dene-meye kalkıştı, eline yüzüne bu-laştırdı. Fransız ihtilâli'ndensonra ortaya çıkan bütün bur-juva devrimleri, Fransız burjuva-zisinin ağzı yanıklığından. dersçıkardı. ilk fırsatta derebeği ar-tığı sınıflarla sarmaş dolaş oldu. Yalnız Batıda kapitalizm kuv-vetle geliştiği için, kapitalist üre-timi bu derebeğ artığı toprakbey ve ağalarını kapitalizmindümen suyuna soktu. Onları ka-pitalizmden sağlıyacakları ka-zançlarla burjuva toplumunayerleştirdi ve bu kapitalist sını-fın dışında ikinci bir üst ve ege-men sınıf olarak EMLÂK VE

Page 21: Üretim Nedir?

ÜRETİM NEDİR?

21

ARAZİ SAHİPLERİ sınıfı hâlinegetirdi. Yâni, hava ve su gibi Tanrınınherkes için eşit yarattığı toprağıkapitalist sınıfı dahi millet malıhâline getiremedi. Ancak küçüküretmenleri mülklerinden etti(ekspropriasyona uğrattı). Alın-teri ile yaşıyan küçük ekincileritarlalarından kaçırttı. Küçük es-riafları dükkânlarını kapamakzorunda bıraktı. Kapitalist reka-beti küçük mülklüleri eritirken,onlara karşılık büyük emlâk vearazi sahipleri sınıfına büyükparsayı toplattı. Kapitalist sınıfı Ortaçağda bütünhalk gibi derebeği sınıfının zıl-gıdı altındaydı. Derebeği isterse,kapitaliste girişkinlik yaptırır,dilerse kırbacını şaklatıp girişki-nin sermayesini elinden alırdı.Kapitalizm siyasi iktidarı elinealınca, vaktiyle çektikleriniunuttu. Devlet babanın gücünüeski derebeğilerin artıkları ilepaylaştı. Parlâmentolar bu pay-laşımın açık veya kapalı kara-borsası oldu. Ancak Türkiye'de uzun yıllar de-rebeği artıkları kapitalizmeüstün ve baskın çıkmanın yo-lunu yabancı şirketlerle kaynaş-makta buldu. YabancıFinans-Kapitale Türkiye toprak-larını yalnız açık pazar ve ucuzham-madde, işeli deposu gibi

sunmakla kalmadı, verdiği (sal-tanat zamanı açık, son- ra üstükapalı) imtiyazlarla memleketiyarı-sömürge durumuna soktu.O yüzden memleketin sırtınakambur üstüne kambur bindi.Batıda kapitalizm yalnız emlâkve arazi sahiplerine haraç ver-mekle yetindi. Türkiye'de bu ha-racın üstüne yabancı haracı dabinerek, sömürge geriliğini kat-merleştirdi. Ancak, bizi bırakalım. Normal,yâni olağan saydığımız Batı ülke-lerinde klâsik Kapitalist sınıfıntoprak alanında yaptığı hiçbirdeğişiklik olmadı mı? Oldu. Hemde bu, gözle görünmez büyücekbir devrime benzedi. Eski dere-beğilerin sırf keyif için kısır vebeyinsizce sömürüp ezme siste-mini kaldırdı. Onun yerine, akıl-lıca ve düzenlice hesaba dayanırbir ekonomi ve politika sistemigeçirdi. Emlâk ve arazi sahiplerinin elle-rindeki toprakları ve yapıları,kapitalist işyeri durumuna sok-tukça: sahiplerine RANT, Türk-çesi İRAT denilen çıkarı sağladı.Ve sağlar sağlamaz, "doluncaablar, döndü dolaplar": eski de-rebeği sisteminde bey isterse ka-pitalisti yaşatıyordu. Şimdikidüzende politika ve ekonomi ba-kımından kapitalist eski dere-beği artıkları sınıfı yaşatıyor

Page 22: Üretim Nedir?

K

Liseli ıvılcım Eğitim Broşürleri

22

oldu. Çünkü, emlâk ve arazi sa-hipleri kapitalistten aldıklarıiratla geçinmeğe başladılar.Yâni, toprak beylerinin ekmeğinikapitalist kırdı. Toprak beği ya-şamak için, ama ağa ve bey gibiyaşamak için, artık kapitalistineline bakıyordu. Daha yüksekirat almak için: kapitalistin dahaçıkarlı işler görmesine ve dahauzun ömürlü olmasına can veyürekten çalıştı. Bu az buz deği-şiklik değildi. Onun için, kapitalizmin İratla ya-şatır olduğu ve üstte tuttuğuikinci egemen sosyal sınıfa artıkDEREBEĞİ SINIFI denilmedi. Otarihe karıştı. Yerine kalan hazıryeyici sosyal sınıf: kapitalizmdene denli asâletler ve şerefler tas-larsa taslasın, İKİNCİ egemensınıf durumuna girdi. Büyük toprak beyleri, çiftlik ağa-ları, eşrâf ve âyan, emlâk ve akarsahipleri hep birden kapi- talis-tin girişkinliğine sığındılar. Yatıpkalkıp sermayenin âfiyetine duaettiler. CHP'lerin, DP'lerin AP'le-rin, CKMP'lerin, MP'lerin, YTP'le-rin bizde göklere çıkardıklarıülkü ve "HUZUR" buradan kay-nak aldı. TİP liderlerinin ikidebir lâfla saldırıp, işle savunduk-ları durum da ters yoldan yürü-mekle beraber gene aynı kay-naktan güç alır.

Kapitalizm ve Geniş Yeniden Üretimİşte, kapitalist üretim yordamıdeyince akla gelen ilk iki giriş-kinlik budur: Burjuva adlı giriş-kin kişi özel teşebbüsüyleBANKER'den para, BEY'den iş-yeri kiralar. Ama bununla kapi-talizm olmaz. Kapitalizm dörtayaklı bir masaya benzer. Henüzortada iki direk vardır: 1 - İşyeriiçin İrat, 2 - Sermaye için Faiz...Masanın ayakta durabilmesi içiniki ayak daha lâzımdır: 3 - işçiyeÜcret, 4 - Kapitaliste Kâr...

c) KAPİTALİST ÜRETİMDEÜCRET VE KÂR Sermayeyi ve işyerini bulduktansonra, kapitalistin yaptığı iki gi-rişkinlik daha gelir: 1- Kapitalist sermayenin bir bö-lüğü ile (yâni DEĞiŞMEZ SER-MAYE ile) âletleri vehammaddeleri ve ilk-maddelerisatınalır. (Aletler ve makinelergibi bir üretim süresince tüken-miyen cansız nesnelere FİKS:SABİT SERMAYE denir. Bir üre-tim döneminde tükenen cansıznesnelere MÜTEDAVİL, yânielden ele geçer SERMAYE, bir ba-kıma DÖNER sermaye denir.) 2- Kapitalist sermayenin ötekibölüğü ile (yâni, DEGİŞİR SER-

Page 23: Üretim Nedir?

MAYE ile) işçilerin, -emeklerinideğil;- işgücü adını verdiğimizemek güçlerini satınalır. (Bu sa-tınalma işçinin hür kalması şar-tına bağlıdır. İşçinin hür kalmasıiçin belirli bir süre ötesinde işgü-cünü toptan satmamış olması ge-rekir.) Bu söylediğimiz iki işlem klâsikkapitalizm için doğrudur. Türki-ye'de işçi sınıfının yararına ya-pıldığı öne sürülerek göklereçıkarılan son Grev ve Toplu Söz-leşme Kanunları: işçileri en az ikiyıl için belirli mukavele ile işgüç-lerini işverene toptan sattırmak-tadır. Bu bakımdan Kanun, hürolması gereken modern işçiyipatronuna iki yıl bağlı bir çeşitdeğişmez köle durumuna sok-maktadır. Hukuk bakımından kapitalistadlı işveren: tuttuğu işyerineyerleştirip çalıştırdığı DEĞİŞMEZSERMAYE (âletler ve ilk-madde-ler gibi üretim içinde değerleri

değişmiyen nesneler) ile DEĞİ-ŞİR SERMAYE`nin (üretim sıra-sında kendi değerinden aşkın biremek ve dolayısile artı-değer ya-ratan işgücünün) sahibidir. Hemde bu sahiplik tam ve gerçekKİŞİ MÜLKİYETİ biçimindedir.Çünkü, işveren gerek değişir,gerek değişmez sermaye karşı-sında MÜLKİYET adıyla bilinenbütün tasarruflara hak kazan-mıştır. Cansız âletlerini ve âletlerüzerinde çalıştırdığı canlı işgüç-lerini kendi malı sayar. Kanunlarda ona bu hakkı tanır. İşveren omallarını isterse satar, bağışlar,kiralar, rehin eder, miras bırakırve ilh. Kimse kapitalistin kişimülkiyetine dokunamaz. Ne var ki, altını kurcaladınız mı,o kutsallığı göklere çıkarılanmutlak kapitalist mülkiyeti biçi-minde görünen şey, göründü-ğünden inanılmaz derecededaha iğreti bir ilişkidir. Kapitalist işgüçlerinin ve ilk-

ÜRETİM NEDİR?

23

Page 24: Üretim Nedir?

K

Liseli ıvılcım Eğitim Broşürleri

24

maddelerle âletlerin sahibimidir? Evet. İlk-madde ve âlet-lerle isgüçlerini kapitalist satınaldı. Satınalma parası kimin?Faiz karşılığı sermaye kiralıyanbankerin. Parayı veren kapita-listtir. Ama para kapitalistin de-ğildir. Paranın asıl sahibi banker,süresi gelince, (vaadesi dolunca):faizle katmerlenmiş sermayesinigeri alacaktır. Alamazsa, bankakapitalistin işletmesine bütü-nüyle haciz koyup sahip çıkar. Hani ya, kapitalistin mutlak kişimülkiyeti ne oldu. Girişkinliğininbaşarısına kaldı. Demek, kapita-list mülkiyeti istendiği denliMUTLAK görünsün, gerçekteiçine saatli bomba konmuş birmülkiyettir. Aynı durumu işyeri için söyle-meye hacet yok. Kapitalist kirayıaksattı mı, emlâk ve arazi sahibi-nin eli kulağındadır. Ertesi gün,kendisi zahmet etmez: yetkiliavukatını icra memuruna katıpişletmeyi hacze gönderir. Demek, namuslu olmasına hacetyok. İşini bilen kapitalist, neyapıp yapacak, bankerin FAİZİNİve emlâk sahibinin İRADINI vak-tinde ödiyecektir. Sahici girişkin.Kapitalistlik böylesine zor, neta-meli ve itici bir iştir. Haydi faiz yılda bir, irat ayda birolsun. Aletlerle işgüçleri hiç bek-

liyemezler. İşçi gün değilse,hafta başı ücretini alacaktır.Çünkü işgücünü kapitaliste şukadara satmış, parasını henüz al-mamıştır. Aletleri kapat kalsın-lar, olmaz. Zamanla durduklarıyerde paslanır, aşınır, çürürler.İşletilmelidir ki, AMORTİSMANyoluyla üzerlerine ödenen pa-rayı ve değeri ürünlere aktarsın-lar. Yoksa sermaye iflâs eder. Şimdi girişkin kapitalistin duru-muna bakalım. Emlâk ve arazisahipierine Irat, banka ve ser-maye sahiplerine faiz, âletlerleham-maddelere değişmez ser-maye işçiye Ücret bulmak herzaman kapitalistin başı ucundaasılı duran ve onu her gün birazdaha geniş üretim yapmağa zor-lıyan "Demokles'in Kılıcı" dır. Ayrıca toplumda kapitalist herağzını açanın rızkını boğazınakoymakla kalmaz. Kapitalistinkendi ağzı ve kendininkilerin bo-ğazı vardır. Gene kapitalist sana-yici ise, işletmesinde elde ettiğiürünleri kendisi satamaz. Dahauygunu, bir başka kapitaliste, ti-caret kapitalistine mallarını tes-lim edip sattırmaktır. Kapitalistgerek kendi rızkını, gerekse tica-ret sermayesinin rızkını karşıla-mak üzere bir de KÂR sağlayıppaylaşmak zorundadır. Şöyle uzaktan bakılırsa, kapita-listlik bir çeşit hava oyununa da

Page 25: Üretim Nedir?

benzer. Emlâk ve arazi sahibin-den işyerini al, bankadan ser-maye al, başka kapitalistlerdenâletleri ve ilk-maddeleri al, yar-dımcı maddeleri al, işçiden işgü-cünü al. Hiçbiri kendi malınolmadığı halde, mutlak mülkiye-tin imiş gibi harman et, parakazan. Bütün kanunlar, ahlâk,terbiye, bilim, felsefe, din, mez-hep, hep seni, senin bu girişkin-liğini kışkırtıp savunuyor. Ne âlâmemleket, değil mi? Sistem bu olunca, millete öylebir çeşit "havadan para ka-zanma" heveslisi elbet tümenlegirişkin kişiler çıkacaktır. Onla-rın hepsi de kapitalist olmayacan atacaktır. Hepsinin taptığıtek ekonomi kanunu serbest re-kabettir. Kur'anın Tanrı buyruğukapitaliste şu SERBEST REKA-BET buyruğu kadar etkili ola-maz. Hep birden bütünkapitalistler: yalnız işletmeyedeğil, birbirlerine de girişirler.Buna "Kapitalist Sosyal Düzeni:Sermayeci İçtimaî Nizamı" de-mişler. Rekabet toz dumanı ara-sında külâhını kurtarankaptandır. Kıyasıya rekabet önünde her ka-pitalist her gün biraz daha işlet-mesini çok verimli kılmaya,bunun için yatırım yapmaya, iş-yerini genişletmeye mecburdur.CHP dahileri Tekparti zamanı

her sokak başına şöyle yazılıAmerikan bezleri asmışlardı:"DURMIYALIM DÜŞERİZ!" Bu ka-pitalizmin en dayanılmaz çığlığı-dır. Kapitalizm duramaz: yailerliyecek, yahut düşecek, bata-caktır. Şunu hatırlatalım ki, bu söyle-diklerimiz gene normal Batılı ka-pitalistlerin 19'uncu yüzyıldakinamuslu girişkinlikleri için böy-ledir. Bizim bezirgânlar öylesinehengâmelere tatlı canlarını hiç-bir vakit atmamayı Devletçiliği-miz sayesinde pek güzelbecermişlerdir. Kılkuyruk dere-beği artığı yerli millî kapitalist-lerimiz Allah'tan korkmadıklarıkadar çok rekabetten korkarlar.Batılı omuzdaşları gibi sahici gi-rişkin kapitalist olmaktan ödleripatlar. Hepsi millî piyasada birergangster "Vur-Al" dırlar. Ölümügöze alınca vurup almayı gözealırlar. Memleket kalkınmasındaBatıyı yüzyıllarca geriden izle-mekte sakınca görmezler. Vesonra milliyetçiliği de kimseyekaptırmayıp yurtseverliktenyanlarına adam yanaştırmazlar.Onun için bizimkilerden "na-muslu" kapitalist pek aranamaz. Batıda ise kapitalist denilip geçi-lemez. Bütün bir toplum onabakar. Kapitalizm çağına girenülkede bir modern KAPİTALİSTSINIFI vardır. Kapitalistlerin mo-

25

ÜRETİM NEDİR?

Page 26: Üretim Nedir?

dern toplumda SOSYAL SINIFoluşları modern ÜRETİMİ gü-düşlerinden ileri gelir. Adamlarmodern topluma KAPİTALİZMdamgasını bıçakları hakkınavurmuşlardır. Bizimkiler gibiDevlet koltuğunda müteahhitkeneler değillerdir. Öyle gerçek kapitalist üretimyordamını gözümüz önüne geti-relim. Orada dört amaç ard ardasıralanır: 1-İrat, 2-Faiz, 3-Ücret,4-Kâr... Ve hepsinin üstündebütün o söylenenleri sağladıktansonra bir de öteki kapitalistlerlerekabet congül kanununa göreboğuşmak başta gelir. Kapitalistbütün o dört başlı canavar göv-deli kendi üretimi ile boğuşacak-tır. Yoksa ölecektir. Böyle birüretimin, kıt kanaat günü gü-nüne Allah ne verdiyse üretipgeçinme sistemi olan basit yeni-den-üretim olamıyacağı kendili-ğinden anlaşılır.

Kapitalist SınıfınKendi Kuyusunu KazışıBuraya kadar anlatmıya çalıştı-ğımız kapitalist, bir girişkinliktutturmuştur. Kendisi de nereyevaracağını kestiremeksizin,akıntıya tutulmuştur. Bindiğidalı kesen Hoca, kapitalistin ya-nında epey akıllı kalır. Çünkü ka-pitalist kendi sistemimikuracağım diye yarattığı yaman

çelişkileri her gün biraz daha bü-yütüp korkunçlaştırmak içinelinden geleni ardına komayanbir kişidir. Kapitalistin kendi ku-yusunu eliyle nasıl kazdığını, birüretim tabanı bakımından, birde sınıf ilişkileri bakımından gö-zönüne getirmek yeter.

a) ÜRETİM TABANINDA ÇELİŞKİ Modern kapitalisti bizim AntikaTefeci-Bezirgân kalıntısı serma-yecilerle karıştırmıyalım. Mo-dern kapitalist dehşetliihtilâlcidir. İhtilâlin en büyü-ğünü mülkiyet alanında yapar.Medeniyet 7 bin yıldır Tarihön-cesinin ORTAK MÜLKIYET gele-nek-göreneklerini insanlığınbağrından bir türlü söküp ata-mamıştı. Yeryüzünde ilk defamodern kapitalist sınıfı, ilkelsosyalizmden kalmış ortak mül-kiyet izlerini, bir daha geri dö-nülmemecesine ortadankaldırmış ve yerine en görülme-dik mutlak KİSİ MÜLKİYETİ'nitahta çıkarmıştır. Modern çağda özellikle gelişenteknik üretici güçler, Kadîm üre-tim ilişkilerinin alacalı bulacalıdöküntülerini temizledikçerahat edemez. Bununla birlikte,o dokunulmazlığı hiçbir Tarihdöneminde bu denli kutsallaş-

26

Liseli ıvılcım Eğitim Broşürleri

K

Page 27: Üretim Nedir?

27

ÜRETİM NEDİR?

mamış bulunan Kişi Mülkiyeti,hangi temelin üzerine oturtul-muştur? ÜRETİM YORDAMININ SOSYAL-LEŞMESİ üzerine, Yâni, eskidenâletler de, emekçiler de kendikücük üretim alanlarında kenditüketimleri yahut doğrudan doğ-ruya belirli sınıf ve zümrelerintüketimleri için birbirinden ayrıve epey bağımsızca çalışırlardı.Kapitalist sahneye çıkınca, tut-tuğu özel işyerine o dağınık âlet-lerle işçilerden bir çoğunutopladı. Onlar arasında ilk defaorganik işbölümü ilişkilerikurdu. Bu kooperasyon (emekbirliği) kapitalist üretim yorda-mının üstünlüğünü yarattı. Dağı-nık âletlerle insanların yalnızcabir araya gelip işbölümüne göreçalışmaları bile üretimin veri-mini ansızın artırdı. KapitalizminTarihte açtığı en büyük OLUMLU

v e

İLERİ yol budur. Buna üretiminyordamca sosyalleşmesi denir. Ne var ki, bu üretim yordamı ka-pitalistin kendisi için en olumsuzve ters giden zıt bir kutup ya-rattı. Kapitalist, Tarihte eşsiz birdokunulmaz ve kutsal KİŞİ MÜL-KİYETİ denilen tabuyu yarat-makla öğünüyordu. Oysatoplumun, yâni kapitalist toplu-munun temeli olan üretim yor-damını: Tarihin veTarihöncesinin en büyük OrtakMülkiyet çağlarında dahi görül-memiş kertede sağlam. ve yay-gın bir sosyalleştirmeyeuğratmıştır. SosyalleştirmeninTürkçesi ortaklaştırmaktır. Top-lumda her üstyapı ilişkisi gibimülkiyet ilişkisi de üretim ilişki-leriyle karşılıklı etki-tepkide bu-lunur. Kapitalist üretimyordamının temeli SOSYAL(Ortak) biçime sokulunca, o biçi-min üzerinde yükseltilen KİŞİCİLmülkiyet ne denli ömürlü olabi-

lir? Tarihin her çağında

olduğu gibi, ergeçkapitalizm çağındada üretimin sos-yalliği mülkiyetilişkilerini etkileye-cek ve kendisineuyduracaktır. Yani,kapitaİistin sosyalve sosyalist hâle ge-

Page 28: Üretim Nedir?

tirdiği üretim yordamı ister iste-mez kişicil kalan kapitalist mül-kiyetini daha doğarkenaşındıracaktı. Olan da budur. Gördük. Kapita-list HUKUKÇA: Sermayesininmülkiyetine dahip görünür.Ama, bütün bezirgân hukukugibi bu kapitalist kişi mülkiyetide asıl derin ekonomi mekaniz-masının gözbağıcılığından öteyegeçemez. Hukuk perdesinin şef-faflığı ardında en büyük çelişkisırıtır: Mülk sahibi aslında kapi-talist değil, son duruşmada,emlâk ve arazi şahibi ile para sa-hibidir. Kapitalist mülkiyet ağa-cının kökü böyle bir uydurmasaksı içinde iğretileşir. Ağacındalları, budakları, meyvaları iseserbest rekabete açılır. Oradaher kapitalistin öteki kapitalistitepelemesi en büyük meziyet veorman kanunu sayılır. Böylece kapitalist daha anasın-dan doğduğu gün sahteliği paça-larından sızan bir kişi mülkiyetiuğruna kelleler uçurur. Hayattailk adımı atar atmaz; en baştakendi omuzdaşları gelmeküzere, bütün kapitalistler o iğretive yapmalığı kutsallaştırılmaklabir türlü örtülemiyen kapitalistmülkiyetini kökünden kazımak-tadırlar. Bütün uğraşıları birbir-lerini yemektir. Ve en sonunda,20 nci yüzyıla girerken, bir şeyi

farkederler. Daha fazla birbirle-rini yerlerse, ortada kapitalistkalmıyacağını anlarlar. Bu seferserbest rekabeti inkâr edip, tek-elciliğe başvururlar. Ama o Tek-elcilik te, tek tek kapitalistlerinyerine toptan kapitalist grupla-rının birbirlerini daha devleşmişejderhalar gibi yeyip yutmala-rına yol açar. Görüyoruz. Kapitalist sınıfı top-lumun temelinde herşeyin en so-nunda belirlendiricisi olanüretim yordamını sosyalleştir-mekle ne yapar? Herşeyden veherkesten önce KENDİ KENDİSİ-NİN MEZAR KAZICISI olur.

b) SINIF İLİŞKİLERİNDE ÇELİŞKİ Kapitalist sınıfı yalnız âletler ala-nında çelişki ile kalmadı. İnsanilişkilerinde de aynı şeyi dâhakeskince başardı. İlkin Medeni-yetin 7 bin yıl eritemediği OrtakMülkiyetli Komuna kalıntılarınıdağıttı. Biliyoruz. Komunanınsoysuzlaşması insanları Köleyahut Serf olmaya götürdü. SonBarbar akınları ilkel sosyalizmgeleneklerini köyde Tarikatlar,şehirde Loncalar biçiminde yaşa-tıyordu. Kapitalist serbest işgücübulup sömürebilmek için, bütüno soysuzlaşmış Komuna ilişkile-rinden kalma Kölelik, Serflikveya Lonca üyeliği gibi bağları

28

Liseli ıvılcım Eğitim Broşürleri

K

Page 29: Üretim Nedir?

köklerinden kazıdı. Görünüştebu meşhur büyük "HÜRRİYETİHTİLALİ" idi. Aslında insanı top-rak mülkiyetinden veya teşkilâ-tından kopararak ayırdı veişgücünden başka satacak şeyikalmamış insan, Marks'ın "Vo-gelfrei" (Kuş gibi hür) dediğiinsan durumuna soktu. Kapitalist ilişkiler insanları gö-rünüşte Lonca bağlarından, ger-çekte eski Komuna artığı OrtakMülkiyet ilişkilerinden uzak dü-şürdü. Yâni, esnaf Loncanınömür boyu sağladığı çalışmaşartlarından (âletlerinden, dük-kânından, pazarından) koptu.Köylü gibi o da işgücündenbaşka geçim aracı ve satacakşeyi kalmamış "VOGELFREI" (hürinsan) oldu. Bu iki ve daha benzeri yollardan"kuş gibi Hür" kalmış "Komunaanasından göbek bağları Kop-muş" insanlara, kişilere kapita-

list bol keseden "KİŞİ HÜRRİ-YETİ" adadı. Bütün 18.ci yüzyılfilozofları, "HÜRRİYET" hanımıöylesine telleyip pullamışlardı,öylesine örneklerle içten gelmebir kurtuluş yolu gibi göstermiş-lerdi ki; ona âşık olmıyan baldı-rıçıplak kalmadı. Osmanlışâirinin dediği gibi: "Ah! Ey dî-dar'ı hürriyet, esiyr'i aşkınolduk, gerçi kurtulduk esaret-ten!" (Kölelikten kurtulduk ama,bu yolda senin aşkına kul olduk,ey hürriyet gözbebeği!) Gerçekte âşık olunan şey: kapita-liste "bırak yapsın, bırak geçsin!"diyen serbestlikti. Kapita- list,üretim tabanında kendi meza-rını kazarca yaptığı değişiklik-leri, toplumun üstyapısında dabecerebilmek için iktidara gel-mek hürriyetini savunuyordu.Doğrusu, züğürtledikçe zalimlik-leri artan Derebeğiler, küçüküretmenin kendi vücudu yerinesaydığı toprağa karşı olan bağlı-lığını ve aşkını çoktan sarsmıştı.Beride kapitalist üretim büyükve geniş verimlilik getirmişti.Nuh yılından kalma esnaf veköylünün geri ve yerinde sayıcıüretimini havaya uçuruyordu.Yoksulluk ve istikrarsızlık esnafadlı küçük üretmeni ana kar-nında göbek bağı ile bağlandığımeşimeye benziyen (plasantayabenziyen) Loncaya karşı kırgın-

29

ÜRETİM NEDİR?

Page 30: Üretim Nedir?

30

Liseli ıvılcım Eğitim Broşürleri

K

lıklara götürmüstü. Toplumda yeni ve ileri bir üre-tim yordamı ortaya çıktı mı, herşeyi ve herkesi böyle yola getirir.İlkel Komunanın en son soysuz-laşmış kalıntıları Derebeğilikiçinde sıkıcı bir kabuk olmuştu.Ona karşı kapitalist sınıfı "HÜR-RİYET" bayrağını kaldırdı. Bütünmillet: Köylüsü, esnafı, aydını,burjuvası "Hürriyetçi" kesildi.Ufak bir saray entrikası bu geliş-meyi sonuçlandırmaya yol açtı.Temeli çoktan aşınmış, yalnızüstyapı gelenekleri ortada sü-rüklenen Komunada bir kralvardı. Derebeği kralla Komunakralı birbirinin taban tabanazıddı idi. Ne var ki, Derebeğikrallarına hâlâ "Milletin atası"deniliyordu. Onlar da, birkaçnesil içinde dejenere olup, enayive hebenneka krallar durumunadüşmüşlerdi. Bütün saraylar,içinde hapsolunan Devletlileriyarı hasta, yarı deli etmişti. Bur-juvazi bu durumdan yararlandı.Bir kaç köprü başını para ilesatın aldı. Büsbütün âcizleşmişderebeğilere karşı SOSYAL İHTİ-LÂLLER kapısını kolaylıkla açtı. Ancak, burjuva edebiyatındabile: "Ey hürriyet, senin adına necinayetler işlendi!" sözü çarça-buk yer etti. Çünkü herkes, yâniher sosyal sınıf ve zümre, hürri-yet denilince bundan kendi çıka-

rını ve durumunu iyileştirmekanlamına varıyordu. Burjuva ih-tilâlleri yarı toprak kölesi küçükekicilerle şehirlerdeki yarı esnafişçi sınıfının motoru sayesindeişledi. Halk hürriyeti ciddiye al-mıştı. Hürriyetin ardında kapita-list yatabilirdi. Kapitalistinardında ÜRETİMİN SOSYALLES-MESİ yatmıyor muydu? Halk (Köylüler ve İşçiler) bu in-celiği bilinçle kavrıyamazlardı.Ama tarihcil eğilimleri yığınlaraburjuva hürriyetinin altında dişedokunur birşeylerin yattığınısezdirmişti. Halk, Nâmık Ke-mal'in Magosa zindanında yaz-dığı gibi: "Altı da birdir yerin,üstü de" diyecek durumdaydı.Altı üstünden iyi gelir diye bur-juva ihtilâllerine gönüllü daya-nak oldu. Sonuç alınır alınmaz herkes:"Hadi bakalım şimdi hürriyetigörelim!" der gibi oldu. Fakathürriyet bekliyen yığınlar bam-başka gerçekçilikle karşılaştılar.Küçük ekinci, köyünde her türlüça- lışma şartlarını bu sefer kapi-taliste kaptırıyordu, (eksproprieediliyordu: küçük mülkü elindenalınıyordu). İşçi sınıfı hürriyetinnimetlerini ummuştu. Kapitalistsömürüşünün serbestliğindenbaşka birşeyle karşılaşmadı.Bunun üzerine demokratik dev-rimin havasıyla azıcık gözleri

Page 31: Üretim Nedir?

açılan yığınlar derinden derinehoşnutsuzlaştılar. Böylece kapitalist kendi başınatopladığı hürriyet cinlerini dağı-tamıyan sihirbaza döndü. Orta-çağ artığı üretimi ile köyekonomisini kapitalizm felce uğ-ratmıştı. Köylü Tarihöncelerin-deki ikvanodonlar, Dinozorlargibi yere düşmüş yatıyordu. Ka-pitalist karıncalar onun yarala-rına üşüşmüş, canınaokuyorlardı. Beride kapitalizm ilerledikçe hersınıf ve zümre kapitalistlerinkendileri de başta gelmek üzerederebeği artıkları, köylülük, es-naflık ve aydınlar boyuna aşını-yorlar, işçileşiyorlardı. BunaProletarizasyon denildi. Prole-terleşmek şiddetlendikçe, kapi-talist, işyerlerinin kapısınabüyük "İhtiyat Sanayi Ordusu"yığıldı. Bu aylâk yığınları efendi-lerine: "Ya iş, ya ekmek isteriz!"diye bağırıyorlardı. İşsizlere iş bulmak kaygısı kapi-talistlere bütün dünyayı çapuletme zorunu dayattı. Ancak ka-pitalist ülke bir tek olsa şekerleballa beslenirdi. Kimi geride kal-mış, kimi öne geçen, birbirleriyleyarışır bir sürü kapitalist devlet-ler ortada idi. Her kapitalist dev-let yeryüzünün bir bölgesinisömürge veya yarı sömürge,öteki yanını "nüfuz bölgesi" du-

rumuna soktu. Bu bölgeleri pay-laşmak için kapitalist devletlerarasında bölgesel yahut evrenselsavaşlar, ekonomik buhranlarıkovaladı. Neticede savaşlarla zayıf düşenkapitalizme karşı anayurtlardaİŞÇİ SINIFI ayaklanmaları, dün-yada GERİ MİLLETLER isyanlarıpatlak vererek kapitalizmi it dal-mış keçiye çevirdi. Onun için, kapitalist sınıfınınekonomi-politika zoruyla giriş-tiği sosyal, politik ve ilh. bütünüstyapı davranışları, herkestenve herşeyden önce yeryüzündeMarks'ın deyimiyle: KAPİTALİZ-MİN MEZAR KAZICILARINI YE-TİŞTİRMEK oldu.

Geniş Yeniden Üretimİşte, kapitalizmin bir geniş yeni-den-üretim yordamı olduğu söy-lenirken, kapitalizmin bütün oişaret edilen karakterleri meka-nizması gözönüne getirilmelidir. Kapitalizm öncesinde üretimgerek emekçi için, gerek onu sö-müren üst sınıflar için TÜKETİMamacından öteye geçmiyordu.Bu bakımdan, insanlar aşağı yu-karı tükettikleri kadarını üretti-ler mi, onunla yetinebiliyorlardı.Alt tabakalar zaten kıt kanaatgeçinmeye mahkûmdular. Üst

31

ÜRETİM NEDİR?

Page 32: Üretim Nedir?

tabakalar sonradan sonrayalükslerini arttırdıkları zaman, buartan ihtiyaçlarını daha geniş birüretim yaparak sağlamayı akılla-rının kenarına bile getirmiyor-lardı. İhtiyaçları arttıkça, bunualttakilerin geçimlerini kısarakele geçiriyorlardı. Bu yüzdenzaman geliyor alt sınıflar yaşan-maz hâle gelen darlıkla isyanede ede, çevre Barbarları daaraya katan fırsatlarla TARİHÇİLDEVRİMLER patlak veriyordu.Ve o bir türlü genişliyemiyen"BASİT YENİDEN-ÜRETIM" te-meli üzerindeki Kadim toplumçatırdayıp yıkılıyor, Medeniyetolduğu gibi yok ediliyordu. Tarihöncesinde sınıf farklarıyoktu. Kandaşlar Komunasındaüretim kendiliğinden tüketimiçin yapılıyordu. O yüzden yeni-den-üretim ister istemez basityeniden üretimden başka türlüolmadı. 7 bin yıllık Antika Medeniyetlerçağında bir de Tefeci-Bezirgândenilen sermaye sahibi sınıfvardı. Bu sınıf ta görünüşte sırfFAİZ ve KÂR peşinde koştu. Ama,Tefeci-Bezirgân sınıfı üretimekarışmadı. Üretim sonunda yara-tılmış nesnelerin DAĞITIMI'na(değiş tokuş edilmesine) aracıoldu. Bu aracılığı yaparken bile:Pazarın kör arz ve talep kanu-nuna oyuncak olmaktan öteye

geçemedi. O zaman ÜRETİM ilişkileri bütü-nüyle: 1- KENT Medeniyetinde: Efendi-lerle Köleler adlı sosyal sınıflarıntüketim ihtiyaçlarını karşılamakiçin yapıldı. 2- BARBARLIĞIN Medeniyet Rö-nesansında: Derebeğilerle Serf-ler adlı sosyal sınıfların tüketimihtiyaçları karşılandı. Üretimle DOĞRUDAN DOĞRUYAilgili olan Köle-Efendi, Serf-Beysınıfları üretimi güttüler. Bütünbu sebeplerle, tüketimden başkaamaç gütmiyen ve teknik sevi-yesi küçük üretimden daha yük-sek verimli bir üretim yordamıbilmiyen kapitalizmden öncekihemen bütün üretimler BASİTYENİDEN-ÜRETİM sınırlarınıpek aşamadı. Basit yeniden-üre-timin tekrarlanmaları olarakkaldı. Gördüğümüz gibi kapitalizmböyle midir? Kapitalist ne kendi-sinin, ne işçinin ihtiyacını ve tü-ketimini düşünerek ona göreüretim yapmaz. Kapitalist üreti-min tek amacı: başkalarının ihti-yaçları için alınır-satılır nesneleryâni MATAHLAR yapmaktır. Budurumda, kapitalist üretiminintemeli sınırsız genişleme zo-runda kalır. Gerçi kapitalizmdede toplum ihtiyaçları diye bir tü-

32

Liseli ıvılcım Eğitim Broşürleri

K

Page 33: Üretim Nedir?

ketim sınırı bulunur. Ama kapi-talist, o sınırı önceden hiç birzaman kestirip kontrol edemez.Ayrıca ihtiyaçların yarattığı tü-ketim sınırı: kapitalist üretimi-nin top ateşi altında her günbiraz daha genişlemek zorunda-dır. Yâni kapitalizmde üretim ge-nişledikçe tüketim de genişler. Kapitalisti geniş yeniden-üretimyapmağa zorlıyan şey, kapitalistüretim yordamının vazgeçilmezşartlarıdır. Tekrar edelim. Kapi-talist ne yalnız kendi ihtiyaçla-rını (KÂRINI), ne yalnız işçinintüketimini (ÜCRETİ) düşün-mekle kalmaz. Bütün toplum sı-nıflarının alınyazısını vegeçimlerini toptan üzerine al-mıştır. Emlâk ve arazi sahiplerine İRAT,para-sermaye sahiplerine FAİZüretmek zorundadır. Ayrıca, ra-

kipleri onu sıkıştırırlar. Kapita-list rekabete dayanmak için, iş-yerindeki âletleri ve usullerihergün biraz daha geliştirmek,üretimi daha verimli kılmak içingece uykularını kaçırır. Kapita-list her gün yaptığı üretimi birgün öncekinden daha fazla, dahageniş yapmaya itilir. Kapitalizmde geri gitmek yok-tur. Her kapitalist işletmesi bircehennem makinesidir. Ya dahaçok üretime gidecektir, yahutgeri kaldığı gün iflâs edecektir.Yerini tutan başka kapitalistmutlak daha öncekinden mü-kemmel âletler ve metodlar kul-lanarak daha çok ve daha ucuzmal çıkaracaktır. İşte bu üretimgidişine Marks: "GENİŞ YENİ-DEN-ÜRETİM" adını verir. Tarihin başka hiçbir çağında ka-pitalizmin yaptığı geniş yeniden-üretim görülmemiştir.Kapitalizm öncesi üretiminindurgunluğu basit yeniden-üre-time dayanışından ileri gelir. Ka-pitalist üretiminin ondan öncekibasit yeniden-üretime üstün-lüğü, buradan doğar. Gerçi kapi-talizm plânsız üretimyapmaktadır. Bu yüzden zamanzaman ekonomi ve politika kriz-leri ile kızılca kıyametler kopar-tır. Fakat bu kıyametler bileardından büsbütün daha genişyeniden-üretimler getirir.

33

ÜRETİM NEDİR?

Page 34: Üretim Nedir?

Kapitalizm ile PrekapitalizminUzlaşmaz Zıtlığı Basit yeniden üretim ile genişyeniden üretimin ne olduğu üze-rine bundan önceki bölümlerdebir fikir edinmeye çalıştık. Araş-tırmamızı özetlersek şöyle diye-biliriz: 1- BASİT YENIDEN-ÜRETİM: Pre-kapitalist (yâni, kapitalizm üre-tim yordamından önce gelen)çağın üretim yordamıdır. 2- GENİŞ YENİDEN-ÜRETİM:Kapitalist, yâni işveren üretimyordamının ta kendisidir. OSMANLI Türkiyesi düzeninintemeli 7 bin yıllık Antika mede-niyetlerin temeli gibi: PREKAPİ-TALİST basit yeniden üretimyordamı idi. BATI MEDENİYETİ dediğimizdüzen ise, 5 yüz yıldan beri Av-rupa, Amerika ve Asya (Ja-ponya) ülkelerindegeliştiğini gördüğümüzKAPİTALİZM geniş ye-niden-üretim yordamıoldu. Bu iki üretim yordamıbirbirinin can düşma-nıdırlar. Biri neredegelişirse, ötekini mut-laka tepeler. Bunu an-

lamak için birkaç örnek üze-rinde kısaca duralım.

TarihteTefeci-BezirganlıklarTarih meydandadır. Kadim te-feci-bezirgân düzenler neredeaşırı gelişim gösterdiyse, oradakapitalizme geçiş imkânsızlaştı. Mısır'dan Çin'e dek uzananDOĞU medeniyetleri buna en iyiörnek oldular. Hepsi de Tefeci-Bezirgân Medeniyetleri idiler.Hepsi, kendi çeşitleri içinde enyüksek prekapitalist üretim sevi-yelerine ulaştılar. İçlerinden hiç-birisi İngiltere'de görüldüğü gibikapitalizme sıçrayıp geçemedi.Hepsinde Tefeci-Bezirgân ser-maye son kerteye dek büyüdük-ten sonra,b ü t ü nK a d î m

34

Liseli ıvılcım Eğitim Broşürleri

K

Page 35: Üretim Nedir?

medeniyetler muntazaman battı-lar. Bize en yakın olan Sümer, Akad,Asur, Med, Pers hattâ Grek,Roma, İslâm Medeniyetlerininkendileri gittiler, adları yâdigârkaldı. Mısır firavunlarının, İrannemrutlarının mezarları olma-saydı adlarını duyan bulunmıya-caktı. Aynı dönemler Hindistanve Çin gibi, daha Uzak-Doğu'nunözel ayrı ve az çok kapalı bölge-lerinde: aynı sübtropikal ırmakboyu medeniyetlerini kurdularve aynı yoldan battılar. İslâm Medeniyeti; Roma Medeni-yetinden, Hint ve Çin'deki ben-zer medeniyetlere dek uzanmışbütün Antika Tefeci-Bezirgânmedeniyetlerine mirasçı oldu.Doğu medeniyetlerinin Batı Av-rupa'ya atılan tohumlarınaköprü olarak geçit verdi. İslâmlı-ğın Tefeci-Bezirgân ilişkileri debirçok yeni ekonomi elemanlarıgetirdi. En eski zamanların Fini-keli Tefeci-Bezirgân ilişkilerin-den kalitece farklı yeni birdüzene atlıyamadı. Kapitalizm ne Uzak-Doğu'da, neYakın-Doğu'da doğamadı. Onuniçin, büyük bir çağın sonu oldu-ğunu pek iyi sezen Hazreti Mu-hammed: "Hatem-el Enbiya:Peygamberlerin sonuncusu" ol-duğunu açıkladı. İslâmlık batar-ken birçok "TAVAİF-ÜL MÜLÜK"

(Türkçesi Han yahut HükümdarTayfaları, Avrupa'daki derebey-likler, feodalite)belirdi. Medeni-yet çevresindeki göçebe aşiretlerMedeniyeti kapladıkları zamankurdukları düzen hep böyle kısaömürlü derebeğilikler oldu. Av-rupa'da Roma Medeniyeti yıkılır-ken akın eden barbarlar aynışeyi yaptılar: Feodalizmi kurdu-lar. Anadolu'da Türkler, Fransa'daFranklar: ölmüş Antika Medeni-yetleri rönesansa uğrattılar. Te-feci-Bezirgânları son kerteye dekgeliştirdiler. Bu gelişimin aşırı-lığı ve derinliği Anadolu'da ar-darda Selçuk ve Osmanlıİmparatorluklarını yedi. Fran-sa'da: Merovenjiyenleri, Karolen-jiyenleri tıpkı öyle yedi.Kapitalizm bir türlü doğmadı. Yakın-Doğu'ya nisbetle Batı Av-rupa'da Tefeci-Bezirgânlık kök-lerini daha aşırı derinliklereindiremediği halde Fransada biledoğrudan doğruya kapitalizmegeçilemedi. Olağanüstü elverişlitarih şartları ancak Tefeci-Bezir-gânlığın en az gelişmiş bulun-duğu İngiltere'de kapitalizmeatlayışı sağlıyabildi. Türkiye'de ise, Tefeci-Bezirgân-lık 7 bin yıl yer ve iz bırakmış ol-duğu için, imparatorluğu batırdı. Niçin Tefeci-Bezirgânlık top-

35

ÜRETİM NEDİR?

Page 36: Üretim Nedir?

lumca ölümü göze alıyor da, ileribir düzen olan geniş yenidenüre-timli kapitalizme varamıyor?

Osmanlılık’ta Tefeci-BezirganlıkNasıl Çöktü?Kapitalizmden önce Tefeci-Bezir-gân ekonominin neden illâ kibattığına en son ve klâsik örnekTürkiye'dir. Türkiye'de Tefeci-Bezirgânlık gençlik, yaşlılık veölüm çağlarını en tipik biçim-leri ile yaşadı. Kadîm medeniyetler gerçi: TE-FECİ BEZIRGÂN İLIŞKİLERİNİNürünü oldular, ama adları üs-tünde: tefecilik te, bezirgânlık tabir üretim, bir üretim faaliyetideğildir. Ürünlerin ve üretmen-lerin sömürülüşü idi. Kadim top-lumun temeli ÜRETİMİLİŞKİLERİ daima toprağa daya-nan tarım oldu. Örneğin, ilk Sümer Medeniyeti,ilk Bâbil Medeniyeti ilk Mısır Fi-ravunlar Medeniyeti gibi Os-manlılık ta gençliğinde ilericioldu. Bu ilericiliği herhangi me-tafizik bir düşünce veya hürriyeticabı değildi. Toprak ekonomi-sinden kendiliğinden denilecekkadar tabii biçimde yarattığıyeni düzenden ileri bir ekonomidoğdu. Bu nasıl oldu?

Gerek İslâm, gerekse Bizans Me-deniyetlerinin son günlerindetoprak ilişkileri: toprakta çalı-şanların (köy üretmenlerinin)yaşayışını dayanılmaz işkencedurumuna sokmuştu. GöçebeTürk geldi. Anadolu'nun ve Ru-meli'nin ister İslâm olsun, isterHristiyan olsun Selçuklu Bizanslıderebeğilerini kılıcı ile temizledi.Ve temizler temizlemez ele geçir-diği derebeği topraklarını bugünpek çok SOSYALiST ülkelere par-mak ısırtacak eşitlikle çalışan-lara dağıtıverdi. Şimdi Türkiye Cumhuriyetinin45 inci yıllarını kutlamakla öğü-nüyoruz. Anayasa, sosyal adaletsözlerinden bütün parti politika-cıları kırılıp dökülüyorlar. Birzaman ağıza alınmaz sosyalizmbile Parlâmentoya dek sokuldu.Yarı memleket Ortanın Solunadöndü. Ne görüyoruz? Henüz birtoprak reformu yapalım mı, yap-mıyalım mı kavgasını bitireme-dik... Toprak reformu ne? Kırkyıldır "komünistliktir" diye ödlerpatlatıldı. Bugün toprak reformudenilen şey, en solcu geçinenpartinin programına göre uygu-lansa ne yapılacaktır? Kırk yıldırateş pahasına çıkarılmış ve mil-letten resmen gaspedilmiş Tür-kiye topraklarını Türkiyeköylüsüne parasıyle yâni ateşpahasına satmaktır. Ona bile kı-

36

Liseli ıvılcım Eğitim Broşürleri

K

Page 37: Üretim Nedir?

yışamıyoruz. Yani, Cumhuriyetkurulduğu zaman dönümü 10 li-raya olan toprak bugün 10 binlira fiyata ateş pahasına çıktı. Os-manlı düzeninde bütün Müslü-manların ortak malı olan Mirîtopraklar, tapu, tasarruf belgesiiken mülkiyet belgesi biçiminesokularak, kapanın elinde kaldı.Sonra, Osmanlı çağının şanınışöhretini de kimseye bırakamı-yoruz. Oysa Osmanlı atalarımızazerre kadar öğünme hakkını be-nimseyebilmemiz için, onlarınne yaptıklarını anlayıp benimse-memiz gerekirdi. Osmanlı Türk-leri, Türkiye topraklarını otoprakta çalışmıyana koklatma-dılar. Yalnız toprakta fiilen çalı-şanların tasarrufunaBEDAVADAN geçirttiler. İşte Osmanlılığın gençlik çağı veilericiliği dediğimiz şey budur.Böyle köklü bir toprak ihtilâliyapan Osmanlı Türkiyesi ilkgünlerinde Kadîm çağların en çi-çeklenmiş, en adaletli, en insan-cıl düzenlerinden birini yaşadı. Gel zaman git zaman ilk idealistOsmanlı ILP'leri (Gaazileri: Şö-valyeleri) ele geçen Osmanlı top-raklarında yerleşipoturaklaşınca, açılan ticaret yol-ları üzerinde bezirgânlık ve tefe-cilik alabildiğine gelişti. Gittikçe daha zengin para-babasıkesilen Tefeci-Bezirgânlar, başta

Padişah gelmek üzere bütünGaazileri savaş yapacaklarınakeyif çatmaya, "bina ve zina"yapmaya, borçlanmıya alıştırdı-lar. Borcun altından kalkamıyandevlet, en sonunda MüslümanlarHazinesi adına kontrol ettiği top-rakları para-babası Tefeci-Bezir-gânlara teslim etti. Bu şeriatayâni Allahın emrine aykırı ola-rak, dinsizce yapılan millet top-raklarını kişilere aşırma usûlüne"MUKATAA: KESİM" düzeni dedi-ler. Kesim toprâkları (hiçbirzaman hiç kimseye mülk olarakverilemediği halde, bunu herkes-ten önce Allah yasak ettiğihalde) "MALiKANE" diye ömürboyu kesimcilere sözde "kira-landı". Gerçekte ufak bir "muac-cele" (acele getirilmiş) adlı parakarşılığı olarak bedavadanucuza satıldı. Allahı aldatmak, Mirî toprağıyâni milletin, şeriatın toprağınıkişilere aktarmak Müslüman di-nine aykırı bir zındıklıktı. Onuyapanların katledilmeleri va-cipti. Ama yapanlar Tefeci-Bezir-gânlarla paşalar ve beyler,hocalar ve efendiler idi. Bu üsttabakanın taş elinde koz elin-deydi. Aralarında anlaşınca "işikitabına uyduruverdiler" Hâşâ,dediler, hiç Müslüman Malevinintoprakları kişilere mülk olaraksatılır mı? Bunu yapamayız. Satış

37

ÜRETİM NEDİR?

Page 38: Üretim Nedir?

yapmıyor, bedeli kısmen peşinalınmış "kiralama" yapıyoruz."Mukaata" yoluyla hazineyepara sağlıyoruz, yahut "VAKIF"adıyla toprakları Allaha adıyo-ruz. Bunu söylemekle Allahı al-dattıklarına inandılar. Bildiğimiz gibi, gerek "Malikâne-ler", gerek "Vakıflar", gerekseona benzer toprak ve mülk tahs-isleri, tefvizleri MüslümanlarınMalevinden aşırıldılar. 0 büyükçiftlikler ilkin mukataacıya"kaydı hayatla" (yaşadığı sürece)bağışlandı. Sonra, bir daha ara-yan soran bulunmadı. Çünküarayacak olanların kendileriartık Türk, Müslüman din yahutdünya derebeğileri olmuşlardı.Kendi kendilerini Tanrı mahke-mesine verip dava açamazlardıya... İş "ruz'u mahşer"e (kıyametgününe) kaldı. Balık baştan kokmuştu. Alttakiufak ekinci çalışan köylüler alınterleriyle bayındırlaştırdıklarıtopraklarda köle durumuna düş-tüler. Koca Osmanlı topraklarımalikâne, vakıf ve ilh. adlarıyla,babalarından miras kalmışça,derebeyileşmiş sınıfın elinegeçti. Çapulculuk üstün geldi. Halâ bugün bile: bir uyuz fermangösterene Cumhuriyet kanunlarıbüyük büyük toprakları ve çift-likleri, babalarının malıymış gibibağışlamakla "modern Batı me-

deniyeti"ni uyguluyorlar. Bu gidişin sonucunu hepimizazçok biliyoruz. Osmanlı impara-torluğunda eski bezirgânlar vetefeciler yığdıkları paralarla ki-tabına uydurup Mirî yahut şahsîtoprakları, var yahut yok paha-sına ellerine geçirdiler. Bu ne de-mektir Açrkca dünküTefeci-Bezirgân vurguncularla,dünkü ülkücü fisebilillâh yeryü-züne şeriat yaymak için kılıca sa-rılmış ilpler, Gaazilerderebeyileşmişlerdir. İlk Osmanlı toprak ihtilâli üze-rine kurulan tarım ekonomisine"DİRLİK DÜZENİ" denildi. Oradaeşitçe ve adaletli bir âsayiş al-tında küçük ekincilik yapanazçok mutlu "ÇİFTÇİLER" yaşı-yordu, Derebeğileşmenin songünlerinde Türkiye Batı kapita-lizmi ile karşılaştı. Karşılaşır kar-şılaşmaz Tefeci-Bezirgânekonomi güneşi gören kar gibierimeye başladı. Padişahlık, ya-bancı kâfir orduları önünde boz-gun üstüne bozguna uğruyordu.Buna karşı direnmek istedi. İşiincelemek üzere bilenlerden ra-porlar, lâyihalar topladı. ÜçüncüSelim'e verilen lâyihalarda anla-tılan toprak ekonomisinin üret-menlerine "yerlerin esiri" adıveriliyordu. Böylece güzelim örnek Osmanlı"Dirlik DüZeni" İlplerin bir

38

Liseli ıvılcım Eğitim Broşürleri

K

Page 39: Üretim Nedir?

zaman yıktıkları Bizans Tekfur-ları gibi, insafsız bir sürü derebe-ğilerin eline geçti. ilk zamanlartoprak ihtilâli ile bir ekonomi rö-nesansı yaratan Osmanlı toprakilişkileri ve toprak düzeni: kaşar-lanmış, damar sertliğine uğra-mış, ölüm döşeğinde yatalak birçökücü düzen durumuna girdi.İşte Tefeci-Bezirgân ilişkilerinbir ülkede aşırıca gelişmesi ve ogelişmenin kaçinılmaz sonucubu oldu. Burada artık daha ile-riye gitmek, daha verimli vegeniş bir ekonomi düzenineulaşmak olamazdı. Yâni kapita-lizme o derebeğileşmiş toprakdüzeniyle geçmek imkânsızdı..Ancak gerisin geriye gidilebi-lirdi.

Kapitalizm Prekapitalizmi Nasıl Çökertir?Yeryüzünün neresinde geniş ye-niden-üretim düzeni olan mo-dern KAPİTALİZM geliştiyse,orada basit yeniden üretim dü-zeni olan prekapitalizm kökün-den kazınmaya başladı. Çünkü,bu iki düzenin daha tarifleri ya-pılırken görüldü, Prekapitalistüretim: TÜKETİM amacı egemenolan bir sistemdir. En büyük vegeniş ölçüde Kadîm üretim alanıtoprak ekonomisine düşüyordu.

Yâni tüketim sistemi içinde idi.Tefeci ve bezirgân sermayeninpazara çıkardığı matahlar büyükçoğunluğu ile ilkin sırf ÜRÜNolarak üretilmişti. Tefeci-Bezir-gânlık: gerçi medeniyetlerin çi-mentosu idiler, ama oçimentonun bağladığı büyükÜRETiM taşları tüketim ama-cıyla, ürün üretimi yapıyordu. Kapitalizm birden bire üretimiele alıp bütünüyle altüst etti. Ka-pitalist üretimde ürün değil, yal-nız ve sırf satılıp alınacakMATAHLAR elde edildi. Basit ye-niden-üretim birden bire GENİŞyeniden-üretim oldu ve bu yüz-den kapitalist dünyası yıldırımcabukluğuyla üretilip her yandadağlar gibi yığılan bir matahlartoplumu durumuna girdi. Yalnız, ürünün matah olması sa-nılabileceği gibi basit bir deği-şiklik değildir. Ürünün mataholması basit yeniden-üretim yor-damının inkâr edilmesidir. Kapi-talizm ürünleri matahlarbiçimine soktuğu anda ve sok-tuğu yerde: bütün prekapitalistüretim yordamını kökünden ka-zıyıp havaya uçurmuştur. Kapi-talizm basit yeniden-üretimliprekapitalizmi yok eder derkenbunu anlamalıyız. Her toplumuntemeli üretim olduğuna göre:prekapitalist üretimin yerine ka-pitalist üretimin geçişi bir toplu-

39

ÜRETİM NEDİR?

Page 40: Üretim Nedir?

mun bütünüyle tepeden tırnağaaltüst olması demektir. Onuniçin tarihte sosyal ihtilâlcilik ka-pitalizmin icadıdır (sosyalistlerindeğil.) Ne var ki, bu ekonomik ve sosyalihtilâlcilik ancak klâsik serbestrekabetçi, yâni ilerici ve gürbüzçağdaki kapitalizm için doğru-dur. Batı Avrupa'da ilkin İngiltere,sonra Fransa ve öteki kara Av-rupa ülkeleri: kapitalist üretimyordamını doğurur doğurmazbütün prekapitalist üretim yor-damlarını top ateşi ile bastırdı.Kapitalizmin egemen olduğu şe-hirlerden prekapitalist üretimiücra köylere doğru sürdü. Köy-lerde bile egemen üretim ilişki-lerini kapitalist yordamınasoktu. Köydeki kapalı ve "tabiî"denilen köy ekonomilerini, şe-hirde "Ortaçağcıl" denilen kapalıesnaf loncalarını kırıp parçalıya-rak kapitalist pazarına açtı. Köylü ve esnaf kapalı ekonomi-lerinin yok edilmesi her kapita-list ülkenin gelişim kertesinegöre değişti. En ileri İngiltere'dederebeyi artığı sınıflar bile bütü-nüyle Lordlar haline getirildi.Daha geri ülkelerin kıyısında kö-şesinde yer yer (loncalar ve"tabii köy ekonomisi" değilsebile) hâlâ fakir küçük ekonomiligeri köylü ve esnaf üretimleri

sürüp gitti ve sürünüp gidiyor.En ileri kapitalist ülkede biletarım ekonomisi sanayi üreti-mine nisbetle bir hayli geri kaldı.Ama bütün bu kalıntılar ve sürü-nüp gitmeler kapitalizmin man-tığı sonucu değildiler. Kapitalistsınıfı geriliği göze alarak dere-beyi artıkları ile uzlaştığı içinböyle oldu. Tek başına halk yı-ğınlarına egemen olamayan iş-veren sınıfı, emlâk ve arazisahiplerini (ağaları, beyleri)halka karşı kendisine yardımcıyapmak zorunda kaldı. Kendi anayurdu dışına matahla-rını süren kapitalist üretim, ora-larda dahi ekonomi ilişkilerinibire dek kırıp geçirdi. ÖrneğinTürkiye'de, Hindistan'da, Çin'de:Batı kapitalizmi ile yüzyıllardırsûren ekonomik ilişkiler hep ka-pitalist matahlarının yaylımateşi önünde prekapitalist eko-nomileri (küçük esnaf ve köylüekonomilerini) darma dumanetti. Böylece yeryüzünün genişbölgeleri sömürge yahut yarı-sö-mürge durumuna girdi. Yukarıda tarihten ve belirli ülke-lerden aldığımız birkaç örnekkapitalist ekonominin nasıl pre-kapitalist Tefeci-Bezirgân ekono-misine can düşmanı olduğunugöstermeğe yetebilir.

40

Liseli ıvılcım Eğitim Broşürleri

K

Page 41: Üretim Nedir?

Prekapitalizm ve Kapitalizmin Kaynaşmasıİslâm Marksı İbn'i Haldûn gibi,onun öğrencileri olan Osmanlıtarihçilerimiz de: her "Dev- leti"(Toplumu) insana benzetirler.Onlara göre kişinin ömrü orta-lama 100 yıldır. Toplumlar da okadar yaşarlar ve sonra doğduk-ları gibi ölürler. Bu görüş Antikamedeniyetin gerçekliklerindenalınmıştır. Aşırı yorumlara kaçıl-mazsa, derin bir anlam taşır. Tefeci-Bezirgân Antika medeni-yetler gibi, Modern Kapitalistmedeniyetinin de öyle bir ilericigençlik çağı, bir gerici yaşlılık veçöküş çağı vardır. Osmanlı Tür-kiyesinin ilk yüzyılları, Tefeci-Bezirgân medeniyetinin:Ortaasya'dan gelen göçebe Türkgençlik aşısı ile röne-sansı, sosyal dirilişioldu. Tarihin belirli birkesiminde insanlığınileriye doğru gidişinive gelişimini sağladı.Son yüzyıllarda aynıOsmanlı toplumubütün benzerleri gibiderebeğileşti, kemik-leşti, taşlaştı, fosilleştive çöktü. Bu evrimi Kapitalizm

de tıpkı tıpkısına yaşadı. 19. yüz-yıl kapitalizmi serbest rekabetçidemokratik gençlik çağını ba-şardı. Hârikalı büyük sanayi ilegörülmedik ileri gelişimler sağ-ladı. 20. yüzyıla gelir gelmez, Ka-pitalizm kendi diyalektikinkârını yaptı: serbest rekabetçi-liği inkâr edip, tekelci Finans-Ka-pitalizme döndü. Finans-Kapitaldemek, birkaç ulu şirket ve ban-kanın bir ülkede bütün ekonomi,politika, kültür ve ilh. ilişkilerineegemen olması demektir. 0 yüz-den 20. yüzyılda ilerici kapitaliz-min yerini gerici Emperyalizmtuttu. Tekrar edelim. Modern top-lumda kapitalizmin emperya-lizm biçimine soysuzlaşmasınaben- zer bir gidiş Antika medeni-yetlerde de görüldü. ilk dünya ti-caret yollarını açan bezirgânlık

41

ÜRETİM NEDİR?

Page 42: Üretim Nedir?

ileri bir hamle yarattı. Rönesansçağları açtı. Sonra parababaları,Tefeciler ve Bezirgânlar toprak-lara el attılar. Toprak beğliğinedönerek toprak ekonomisiniboğdular. O zaman her türlü ti-caret, politika, askerlik gelişimikaskatı Derebeğ kabuğu içindeboğuldu. Batı Avrupa kapitalizmi 19. cuyüzyılın ilerici ve girişkin SER-BEST REKABET kapitalizmini ya-şarken, Türkiye Kadimmedeniyetlerin ölüm çağlarındaiçine dûştükleri kaskatı derebe-ğileşme döneminde bunalıyordu.Onun için 19. cu yüzyıl boyuTürkiye'de BATILILAŞMAK, açıkTürkçesi: KAPİTALİSTLEŞMEKuğruna yapılan her girişkinlikboşa gitti. Neden? Çünkü Avrupa'dan karga kıya-feti frak, yahut saksağan kılığısmokin satın alınıp Türkiye'yenasıl sokulursa, kapitalist ilişki-leri de tıpkı öyle oldukları gibiAvrupa'dan Türkiye'ye İTHALedilebilir, sanıldı. Oysa bir sosyal düzen önce alınırsatılır matah değildir. Sonra, Batıkapitlalizmi matahlarını bileTürkiye'ye satarken birçok süz-geçler koymuştur. Kapitalist sos-yal düzeni Avrupa'dan ithaledeceğimize göre: ancak Avru-pa'nın bize İHRAÇ edilmesiniuygun göreceği alanda ve mü-

saade edeceği biçimde memle-kete sokabilirdik. Bundan dahakötüsü de vardı. Bizim derebeği-leşmiş kafamız ithal malı sandı-ğımız Batılılaşmanın değeriüzerinde hiçbir ayrım ve seçimyapacak durumda değildi. İşte bu şartlar altında Prekapita-list ekonomimiz üzerine Kapita-list ekonomiyi aşılamak istedik. Avrupa ise, bize istediğimizideğil, kendi istediğini ithal etti.Batı'nın istediği şuydu: Batı kapi-talizmi için Türkiye, Sultan veavenesi denilen çobanların güt-tüğü bir sağmal maldı. Türkiyeineği en iyi biçimde en az mas-rafla sağılmalıydı. Alınan sütünkaymağı Avrupa'ya götürülme-liydi, arta kalan ayranı yerli Te-feci-Bezirgân ağa paşalara vebeyefendilere bahşiş olarak sa-daka verilmeliydi. Kırım Savaşı'nda sırtüstü düşenOsmanlı yardım dilendi. Türkmilletini inek sağarca sağa- cakolan Batı kapitalini gönderdiler.Yâni, Türkiye'de sanayi kurmakşöyle dursun, kurulmuş san'at-ları yok ettiler. Gönderdikleri Fi-nans-Kapitaline o zaman"İSTİKRAZ" (yâni ödünç alıpverme) deniliyordu. Finans-Kapi-talin şimdiki adı "DIŞ YARDIM"oldu. İster Batılı dostlarımızın"YARDIMl" ister yabancı bankave finans gruplarının "ÖDÜNCÜ"

42

Liseli ıvılcım Eğitim Broşürleri

K

Page 43: Üretim Nedir?

diyelim, hepsi bir kapıya çıktı.Her iki adın altında'yatan ger-çeklik, Türkiye'yi sıhhatli, gür-büz bir üretimci refahtan uzaktutmak, Avrupa'nın ağır faizlerçektiği bir ham-madde ve pazarolarak ihtiyat sömürgesi yap-maktı. Onun için,19. yüzyıl ortasındabile (yâni, Batı henüz serbest re-kabetçi iken) Türkiye'ye serbestrekabetçi ve ilerici bir sanayigönderilmedi. Gönderilemezdi.Çünkü, Avrupa'da birbirini yiyenrakip kapitalistlerin Türkiye'dekendilerine rekabet edecek birkapitalizm yetiştirmeleri intiharolurdu. 20. ci yüzyılda kapitalizm ter-sine döndü. Ama bu dönüş bizimyüzümüze geldi. Dünya kapita-lizmi Finans-Kapital adını alanbüyük banka ve şirketlerle top-rak ağalarını domuz topu hâlinegetirdi. Avrupalı "büyük dostla-rımız" o Finans-Kapitalistlerindevleti olan Emperyalizmdi. 19.yüzyılda bile Batılı kapitalizmbize yalnız tekelci Finans-Kapita-lizm yollamıştı. İmtiyazlı borç-landırmalar yoluyla Türkiye'yikul köle etme yordamını topra-ğımıza yerleştirmişti. Türkiye'de böylesine açık bir kö-leleştirme oyununu anlıyacak"ADAM" yok muydu?

İşte burada hâlâ devletçi geçinenbizim "ideolog"ların kalpazanlık-ları önümüze çıkıyor. "Kadrocu"denilen kapıkulu kılkuyrukları-nın "ADAM" anlayışlarıyla yüz-yüze geliyoruz. Onlara göre Türkiye'de Cumhu-riyeti kim kurdu? Bir "TEKADAM" kurdu.. Kim geliştiriyor?Gene bir İKİNCİ ADAM"... Türki-ye'de Sosyalizm niçin baltalanı-yor? Çok basit: bir tek adam (bir"fikir adamı" yahut "teşkilâtadamı") bulunmadığı için balta-lanıyor. Eğer bir kavarak atargibi sesli slogan atan "ADAM" or-taya çıksaydı, Türkiye çoktansosyalist olurdu!.. Ve ilh... Oysa, Tarihin tek adamdan kah-

43

ÜRETİM NEDİR?

Page 44: Üretim Nedir?

ramanla güdülür göründüğü an-larında bile: tek adamın adamolabilmesi için, toplumda vedünyada onu adam edecek bireğilimin bulunması gerekir. Batılı dostlarırımız Türkiye'yi sö-mürgeleştirecek tuzağı içeridedışarıda elbirliğiyle kurarlarken,Türkiye'de bunu anlayacak"adam" var mıydı, yok muydu? Böyle bir soruyu açmak bile birdüşünce öne sürmek değildir.Olsa olsa düşünce kıtlığını sömü-ren pisi pisine küçükburjuvaca"adam" kuruntularına kapılıpfikir onanizmi yapmaktır. Adam olsa onu kim "adam yerinekordu"? Geçtik Padişahlık çağını,şu Cumhuriyetin 45'inci yılındaadam yok mu? Batılı Finans-Ka-pitali önünde her gün kaç taklakatıyoruz? Osmanlı borçlarındankat kat aşırı borçlar batağınagırtlağa dek boğulmuşuz. Os-manlı hiç değilse erişemediğiMısır gibi, Cezayir gibi, Adengibi topraklara Batılı kapitalist-lerin gizli açık üs kurmalarınıönliyemiyordu. Biz bugün avuçiçi kadar heryerini gördüğümüzTürkiye'mizi yabancılara öldü-rücü üs yapmadık mı? Bu üslerisavunan "adamlar" iktidarda de-ğiller mi? Üslere karşı olanlar(hattâ, göğüslerinde bol bol sos-yalizm etiketi, nişanı, rütbesi ta-şıyanlar bile) bir araya

gelebiliyorlar mı? Hepsi kendiburnunun doğrultusunda birerküçükburjuva PAPA'sı! Demek 'Türkiye'ye Batının sana-yici kapitalizmi yerine faizci Fi-nans-Kapitalizmini sokmasındakişilerin, "adam"ların rolünü ara-mak hebennekalığı boşunadır.Burada dün ve bugün rol oynı-yanlar ne "adamlar" dır, ne de te-sadüflerdir. Türkiye'nin 19. yüzyıldaki sosyalyapısı başlıca etkendir. O yapı,Antika Tarihin ölüm çağına gir-miş medeniyetlerinde herşeyi(bu arada en dâhî veya kurnazadamları da) kıskıvrak derebeğiağları içinde bağlayıp soysuzlaş-tırmış olan TEFECİ-BEZİRGANekonomisi idi. Tefeci ağa kendi-sini bizde "EŞRAF" (şerefli kişi-ler) sayıyordu. Vurguncubezirgân bizde kendisini "ÂYAN"(iri gözler: Ortaçağ'ın gözbebeği)durumuna getirmişti. Öyle bir ekonomik ve sosyal sınıfyapısı bulunan Türkiye'nin "şe-refli gözleri" (Eşraf ve Âyânı) Ba-tı'nın ilerici geniş SANAYİÜRETİMİ'ni göremezdi. Yerli millî bezirgânlarımız ancakBatı'nın ticaret sermayesineKOMPRADORLUK (acente bezir-gânlık) yapabilirlerdi. Yerli millîtefecilerimiz Batı'nın yalnızbanka şirketlerine ajanlık ve ara-

44

Liseli ıvılcım Eğitim Broşürleri

K

Page 45: Üretim Nedir?

cılık yapabilirlerdi. Türkiye'nin ekonomisine ve po-litikasına böyle soysuzlaşmış TE-FECİ-BEZIRGÂN sınıflaregemendi. Tefeci-Bezirgânlarıniğrenç ve hâince dalaverelerineşanlı şevketli devletin sırmalırütbeli "BÜYÜK ADAMLARl" pa-ravanlık ediyorlardı. 0 büyükadamlardan derleşik idareler vebaşkanlıklar ortalıkta kuş uçurt-muyorlardı. Kendilerindenbaşka "ADAM" mı gezdirirlerdi? Osmanlı toplumunda Müslü-manlık dininin haram saydığı vedünyada ahirette suç olarakateşte yakmak istediği TEFECİ-LER (Kur'andaki adıyla RIBA)almış yürümüştü. Köylünün, es-nafın kanını sülük gibi emen te-fecilik ."ŞEREF" sayılıyordu.Batılı büyük şirketler büyükbanka ve finans gruplar Türki-ye'ye gelince ne yapıyorlardı?Milyonluk ölçüde faizcilik, tefe-cilik, vurgunculuk imtiyazlarısağlıyorlardı. Böyle bir sistemiTürkiye'de temsil eden Batı Fi-nans-Kapitali para ile, mevki ileve başka çıkarlarla satınaldığıDevlet ulularımıza ve tefeci ağa-larımıza: dünyanın en büyük,"EN ŞEREFLİ" gücü gibi görüne-cekti. Türkiye'de bezirgân tefeci-lik, eşrâflık (yâni şereflininşereflisi) sayılmıyor muydu?Yerli tefecinin kendisinden

büyük yabancı tefeciyi kendisin-den daha büyük şerefli kişi say-ması ve onu bir üst-insan gibiTürkiye'de karşılayıp baş tacı et-mesi olağandı. Hâlâ Amerikalının hot sosyete-mizdeki dayanılmaz şirinlikmuskası salon bebelerimize giy-dirilen kovboy kılığından mı ge-liyor sanıyoruz? Bir Ankara konferansında,( "Tür-kiye'de Kapitalizmin Gelişmesi"konulu konferans:1967, F.K.F.Yayımcının Notu.) Tefeci-Bezir-gân sermayemizle yabancı Fi-nans-Kapitalin kaynaşmasını: birFizik olaya benzetmiştik. Fizikolay: radyoda dalgaların ilişkisiidi. Biliyoruz. Dünya atmosferi-miz her uzunlukta dalgalarla do-ludur. Radyomuz ancak bizimonu düğmesiyle ayarladığımızuzunluğa uygun gelen dalgalarıalır, gelmiyenlere karşı sağırkalır. Uygun dalgayı almaya Fi-ziksel REZONANS denir. Bizim

45

ÜRETİM NEDİR?

Page 46: Üretim Nedir?

Tefeci-Bezirgânlığımızla BatılıFinans-Kapital arasında böylebir rezonans oldu. Batı kapitalizmi gençlik çağındaiken Türkiye'nin yatalak Tefeci-Bezirgân düzeni Kapitalizmekarşı hiç bir rezonans göster-medi. İlerici serbest rekabet ka-pitalizminin dalgası Türkiye'yihiç ilgilendirmedi. 20. yüzyıla geldik. Kapitalizm:iratçı, monopolcu Finans-Kapitalegemenliği biçimine girdi. Bu,kapitalizmin ölüm döşeğineyatış çağı oldu. 0 zaman bizimyatalak Tefeçi-Bezirgân düzeni-miz: Finans-Kapital adlı tekelciyatalak sermaye ile tam rezo-nans hâline girdi. Birbirlerinedenk düştüler. Halkımızın bir deyimi vardır:"Hacı hacıyı Arafat'ta, it iti kala-fatta bulur!" der. 20. ci yüzyıldakapitalizmin derebeğileşmesidemek olan Finans-Kapital ileTefeci-Bezirgânlığın derebeğileş-mesi demek olan Osmanlı top-lumu hemen cancana, başbaşakuzu sarması oldular. Ve bu eş-leşmeden bizim "KARMA EKO-NOMİ dediğimiz sistem dünyayageldi. O anormal evlenmenin sonucuortaya ne doğdu? Bugünkü kısırdüzen. Düzenin kısırlığını anlat-mak için tabiattan örnek alabili-

riz. Atla eşeğin çiftleşmesindenkatır doğar. Katır belki attan veeşekten dayanıklıdır. Ama, do-ğurması kıyamet alâmeti sayılır.Çünkü doğurmaz. Bugünkü sıkıntılarımız: hep do-ğuramayışın sancılarında, yara-tamayışının mutsuzluğundatoplanıyor. Sanayi kuruyoruz:Köyden şehire akın eden işsizle-rimizin yarısını yabancı ülkele-rin esir pazarlarına ucuz işgücüolarak sürüyoruz. Okullar açıyo-ruz: Yüksek tahsilli uzmanları-mız Devlet kapısında 500 liramaaşı bulamazken, Almanya'da2500, Amerika'da 5000 lira ay-lığı görünce, ardına bakmaksızınanayurdunu bırakıp sırra kadembasıyor. Halkımız, çökkün Roma impara-torluğunda her sabah eşiğineyüz sürdüğü zenginleri: "EKMEKve SİRK" çığlığı ile selâmlıyanayaktakımına döndü: "İŞ veMAÇ!" diye inliye inliye bezirgânpartilere oy davarlığı ediyor.Yurdumuz, yarım yüzyıl öncekan dökerek kazandığı bağımsız-lığını: Amerikan mandası taraf-tarlarına karşı nasılsavunabileceğini kestiremiyor. İşte, Türkiye'deki toplumun bi-lincine çıkarılması gereken kör-düğüm bu kısır katırlıktır. Dahaaçık konuşmamız isteniyor mu?

46

Liseli ıvılcım Eğitim Broşürleri

K

Page 47: Üretim Nedir?

47

ÜRETİM NEDİR?

Page 48: Üretim Nedir?