2
233 rikatlarý ve Bayramî-Melâmîleri’yle yakýn iliþkiler kurmasý, daha geç dönemlerde ta- rikatta zâhidlikten rindmeþrepliðe doðru geliþen bir tasavvuf anlayýþýnýn öne çýk- masýna yol açmýþtýr. Önceleri Bektaþî ol- duðu rivayet edilen Nazillili Hulûsi Baba ile baþlayan bu meþrep Ahmed Tâlib-i Ýrþâdî ile günümüze kadar ulaþmýþtýr. Bu meþ- rep mensuplarý kendilerini Nâzenîn-i Uþþâ- ký diye tanýmlamýþlardýr. Uþþâkýler her ne kadar ilk dönemlerinde sadece kuûdî zikir yapmýþ olsalar da da- ha sonra tarikatýn zikir ve âyin usulleri Hal- vetiyye’nin diðer kollarýna uyarak devranî olmuþtur. Ýstanbul Uþþâký tekkelerinde du- rak, cumhur ilâhisi, usul ilâhisi, devran ilâ- hisi gibi Ýstanbul tavrý tekke mûsikisi icra edilirken Anadolu’da bu tavýr yerini mahallî formlara býrakmýþtýr. Nâzenîn-i Uþþâký ve Melâmî Uþþâkýler’de ise devran yoktur. Pîr Hüsâmeddin Uþþâký’ye nisbet edilen Evrâ- dü’l-kebîr, Þerhu Virdi’s-settâr isimli vird kitaplarý bir Uþþâký sâlikinin günlük dua ki- taplarýdýr. Uþþâký âdâb ve erkânýný Salâhî Uþþâký Tu¼fetü’l-£Uþþâšýyye adlý risâle- de toplamýþ, eser son devir Uþþâký þeyhle- rinden Abdurrahman Sâmi Efendi tara- fýndan geniþletilerek tercüme edilmiþtir. BÝBLÝYOGRAFYA : Evliya Çelebi, Seyahatnâme (Daðlý), X, 229; Sarý Abdullah, Semerâtü’l-fuâd, Ýstanbul 1288, s. 142-143; Mehmed Nazmi Efendi, Osmanlýlarda Tasavvufî Hayat-Halvetîlik Örneði-Hediyyetü’l- Ýhvân (haz. Osman Türer), Ýstanbul 2005, s. 487; Abdullah Salâhaddîn-i Uþþâkî – Abdurrahman Sâ- mî-yi Uþþâkî, Uþþâkî Sâliklerin Âdâbý (Tuhfetü’l- ‘uþþâkýyye) (haz. Mahmud E. Kýlýç), Ýstanbul 1998; Harîrîzâde, Tibyân, II, vr. 290 a -292 a ; Mehmed Þük- rü, Silsilenâme-i Sûfiyye, Hacý Selim Aða Ktp., Hüdâyî Efendi, nr. 1098, vr. 23 a-b ; Tomar-Hal- vetiyye, s. 103-110; Hüseyin Vassâf, Sefîne-i Ev- liyâ (haz. Mehmet Akkuþ – Ali Yýlmaz), Ýstanbul 2006, IV, 282-501; Reþat Öngören, Osmanlýlar’- da Tasavvuf, Ýstanbul 2000, s. 219-222; Necdet Yýlmaz, Osmanlý Toplumunda Tasavvuf (17. Yüzyýl), Ýstanbul 2001, s. 151-156; Taxhidin Bi- tiçi, Münîri-i Belgrâdî ve Silsiletü’l-Mukarrebîn Adlý Eseri (yüksek lisans tezi, 2001), MÜ Sosyal Bi- limler Enstitüsü, s. 189; Nathalie Clayer, .Ussa- kiyya”, EI 2 (Ýng.), X, 920; Baha Tanman – Tuðrul Ýnançer, “Uþþakîlik”, DBÝst.A, VII, 329-331. ÿMahmut Erol Kýlýç UÞÞÂKœ ÂSÝTÂNESÝ (bk. HÜSÂMEDDÝN UÞÞÂKœ TEKKESÝ). ˜ UÞÞÂKœZÂDE ÝBRÂHÝM EFENDÝ (ö. 1136/1724) Osmanlý âlimi ve tarihçisi. ˜ 1075’te (1664) Ýstanbul’da doðdu. Ýlmi- ye sýnýfý arasýnda özel bir yeri olan Uþþâký- zâde ailesinden Abdülbâki Efendi’nin oð- ludur. Babasýnýn dedesi Halvetiyye’den Uþ- þâkýyye’nin kurucusu Hüsâmeddin Uþþâký Efendi, anne tarafýndan dedesi Nakîbüleþ- raf Seyrekzâde Seyyid Abdurrahman Efen- di’dir. Ýbrâhim Efendi önce babasýndan, onun ölümü üzerine Muttalibzâde Meh- med Sâlih Efendi, Kazasker Ak Mahmud Efendi ve Kazasker Abdülbâki Ârif Efen- di’den ders aldý. Babasýnýn Receb 1090’- da (Aðustos 1679) Mekke kadýlýðýna tayin edilmesiyle mülâzemete kabul edildi. Bir süre alt derece medreselerde görev yaptý. 11 Cemâziyelevvel 1098’de (25 Mart 1687) Þeyhülislâm Ankaravî Mehmed Emin Efen- di’den imtihaný geçerek Muharrem Aða, 10 Rebîülevvel 1101’de (22 Aralýk 1689) Þehzadebaþý’ndaki Ebülfazl Mahmud Efen- di, 16 Safer 1105’te (17 Ekim 1693) yine Þehzadebaþý yakýnlarýndaki Hamâmiyye, 6 Zilhicce 1106’da (18 Temmuz 1695) Ûlâ- yý Hüsrev Kethüdâ, 11 Zilkade 1110’da (11 Mayýs 1699) Sahn-ý Semân medreselerin- den birine, 22 Safer 1112’de (8 Aðustos 1700) Çarþamba’da Kovacýdede mahalle- sindeki Ûlâ-yý Zekeriyyâ Medresesi’ne, 14 Þevval 1113’te (14 Mart 1702) yine Edirne- kapý’daki Ayþe Sultan Medresesi’ne tayin edildi. Bu arada Zeyl-i Atâî’yi ikmal et- meye çalýþtýðý Þeyhülislâm Seyyid Feyzul- lah Efendi tarafýndan duyulunca 1702’de Edirne’ye davet edildi. Kendisine Evreþe kazasý arpalýk tevcih edildi; bu arada Fey- zullah Efendi ile samimiyetini ilerletti ve onun meclislerinde yer aldý. Þeyhülislâm Feyzullah Efendi’nin ilmî ve idarî kadrolarý çocuklarýna ve yakýnlarýna tevcih ettirmesi terfi bekleyen ulemâ ve diðer idareciler arasýnda hoþnutsuzluða yol açmaktaydý. Bunun sonucunda ortaya çý- kan ve Edirne Vak‘asý diye bilinen isyanda Uþþâkýzâde de zarar gördü. Þeyhülislâma yakýnlýðý sebebiyle rütbesi tenzil edilerek Beþiktaþ’taki Barbaros Hayreddin Paþa Medresesi’nde görevlendirildi. 1704 yýlýn- dan itibaren yeniden yükselmeye baþladý. 20 Rebîülâhir 1116’da (22 Aðustos 1704) mûsýle-i Süleymâniyye rütbesiyle Sâniye-i lý ibadet ettiklerini, insan takatini aþacak derecede halvet ve uzlet ehlinden olduk- larýný, nefis tezkiyesine ve bâtýn tasfiyesi- ne önem verdiklerini söyler (Semerâtü’l- fuâd, s. 142-143). Mehmed Nazmi Efendi, Anadolu’daki Halvetî þeyhlerine dair kýy- metli bilgiler içeren Hediyyetü’l-ihvân adlý eserinde Pîr Hüsâmeddin Efendi’den sonra Rumeli’de bazý halifelerin faaliyet gösterdiklerini, bunlara Uþþâkýler dendiði- ni, mücâhede ehli ve Hakk’ýn rýzasýný ka- zanmýþ kimseler olarak etraflarýnda mü- rid ve muhiblerin bulunduðunu aktarýr. Ýstanbul’da Uþþâkýliðin faaliyet göster- diði ana tekke Hüsâmeddin Uþþâký Tekke- si’dir. Kasýmpaþa’da yer alan ve Pîr Hüsâ- meddin Uþþâký’nin türbesini barýndýran bu tekke Uþþâkýliðin âsitânesi ve pîr makamý- dýr (bk. HÜSÂMEDDÝN UÞÞÂKœ TEKKESÝ). XVI. yüzyýlýn son çeyreðinde Hüsâmeddin Uþþâký tarafýndan kurulmuþ, tekkelerin kapatýldýðý 1925 yýlýna kadar aralýksýz fa- aliyetine devam etmiþtir. Uþþâký Âsitâne- si’nden baþka Eðrikapý dýþýndaki Cemâled- din Uþþâký, Fatih Haydar’daki Tâhir Aða, Üsküdar’daki Halim Gülüm, Eyüp Defter- dar’daki Balçýk, Fatih Keçeciler’deki Mah- mud Bedreddin, Fatih Haydar’daki Hoca- zâde tekkeleriyle Karagümrük Uþþâký Zâ- viyesi, Yedikule’deki Hâlid Efendi, Aksa- ray’daki Mehmed Emin Efendi, Fatih Þeh- remini’deki Deniz Abdal, Kayserili Musta- fa Efendi ve Fatih Niþanca’daki Havuzlu Uþþâký tekkeleri Ýstanbul’da tarikata ait diðer tekkelerdir. Tarikatýn, üçüncü pîr Ab- dullah Selâhaddin Uþþâký’den sonra özel- likle Rumeli’de ve Batý Anadolu’da yayýlýr- ken yer yer Mevlevî, Bektaþî, Gülþenî ta- UÞÞÂKœZÂDE ÝBRÂHÝM EFENDÝ Hüsâmeddin Uþþâk¢’nin adýna düzenlenen bir levha Uþþâk¢ tacý

UÞÞÂK ZÂDE ÝBRÂHÝM EFENDÝsonra azledildi. Kendisine Gediz ve Yenipa-zar kazalarý arpalýk verildi. Bundan sonra herhangi bir görev almadý, 2 Þevval 1136 (24 Haziran 1724)

  • Upload
    others

  • View
    5

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: UÞÞÂK ZÂDE ÝBRÂHÝM EFENDÝsonra azledildi. Kendisine Gediz ve Yenipa-zar kazalarý arpalýk verildi. Bundan sonra herhangi bir görev almadý, 2 Þevval 1136 (24 Haziran 1724)

233

rikatlarý ve Bayramî-Melâmîleri’yle yakýniliþkiler kurmasý, daha geç dönemlerde ta-rikatta zâhidlikten rindmeþrepliðe doðrugeliþen bir tasavvuf anlayýþýnýn öne çýk-masýna yol açmýþtýr. Önceleri Bektaþî ol-duðu rivayet edilen Nazillili Hulûsi Baba ilebaþlayan bu meþrep Ahmed Tâlib-i Ýrþâdîile günümüze kadar ulaþmýþtýr. Bu meþ-rep mensuplarý kendilerini Nâzenîn-i Uþþâ-ký diye tanýmlamýþlardýr.

Uþþâkýler her ne kadar ilk dönemlerindesadece kuûdî zikir yapmýþ olsalar da da-ha sonra tarikatýn zikir ve âyin usulleri Hal-vetiyye’nin diðer kollarýna uyarak devranîolmuþtur. Ýstanbul Uþþâký tekkelerinde du-rak, cumhur ilâhisi, usul ilâhisi, devran ilâ-hisi gibi Ýstanbul tavrý tekke mûsikisi icraedilirken Anadolu’da bu tavýr yerini mahallîformlara býrakmýþtýr. Nâzenîn-i Uþþâký veMelâmî Uþþâkýler’de ise devran yoktur. PîrHüsâmeddin Uþþâký’ye nisbet edilen Evrâ-dü’l-kebîr, Þerhu Virdi’s-settâr isimli virdkitaplarý bir Uþþâký sâlikinin günlük dua ki-taplarýdýr. Uþþâký âdâb ve erkânýný SalâhîUþþâký Tu¼fetü’l-£Uþþâšýyye adlý risâle-de toplamýþ, eser son devir Uþþâký þeyhle-rinden Abdurrahman Sâmi Efendi tara-fýndan geniþletilerek tercüme edilmiþtir.

BÝBLÝYOGRAFYA :

Evliya Çelebi, Seyahatnâme (Daðlý), X, 229;Sarý Abdullah, Semerâtü’l-fuâd, Ýstanbul 1288, s.142-143; Mehmed Nazmi Efendi, OsmanlýlardaTasavvufî Hayat-Halvetîlik Örneði-Hediyyetü’l-Ýhvân (haz. Osman Türer), Ýstanbul 2005, s. 487;Abdullah Salâhaddîn-i Uþþâkî – Abdurrahman Sâ-mî-yi Uþþâkî, Uþþâkî Sâliklerin Âdâbý (Tuhfetü’l-‘uþþâkýyye) (haz. Mahmud E. Kýlýç), Ýstanbul 1998;Harîrîzâde, Tibyân, II, vr. 290a-292a; Mehmed Þük-rü, Silsilenâme-i Sûfiyye, Hacý Selim Aða Ktp.,Hüdâyî Efendi, nr. 1098, vr. 23a-b; Tomar-Hal-vetiyye, s. 103-110; Hüseyin Vassâf, Sefîne-i Ev-liyâ (haz. Mehmet Akkuþ – Ali Yýlmaz), Ýstanbul2006, IV, 282-501; Reþat Öngören, Osmanlýlar’-da Tasavvuf, Ýstanbul 2000, s. 219-222; NecdetYýlmaz, Osmanlý Toplumunda Tasavvuf (17.Yüzyýl), Ýstanbul 2001, s. 151-156; Taxhidin Bi-tiçi, Münîri-i Belgrâdî ve Silsiletü’l-MukarrebînAdlý Eseri (yüksek lisans tezi, 2001), MÜ Sosyal Bi-limler Enstitüsü, s. 189; Nathalie Clayer, “.Ussa-kiyya”, EI 2 (Ýng.), X, 920; Baha Tanman – TuðrulÝnançer, “Uþþakîlik”, DBÝst.A, VII, 329-331.

ÿMahmut Erol Kýlýç

– —UÞÞÂKœ ÂSÝTÂNESÝ

(bk. HÜSÂMEDDÝN UÞÞÂKœ TEKKESÝ).˜ ™

– —UÞÞÂKœZÂDE ÝBRÂHÝM EFENDÝ

(ö. 1136/1724)

Osmanlý âlimi ve tarihçisi.˜ ™

1075’te (1664) Ýstanbul’da doðdu. Ýlmi-ye sýnýfý arasýnda özel bir yeri olan Uþþâký-zâde ailesinden Abdülbâki Efendi’nin oð-ludur. Babasýnýn dedesi Halvetiyye’den Uþ-þâkýyye’nin kurucusu Hüsâmeddin UþþâkýEfendi, anne tarafýndan dedesi Nakîbüleþ-raf Seyrekzâde Seyyid Abdurrahman Efen-di’dir. Ýbrâhim Efendi önce babasýndan,onun ölümü üzerine Muttalibzâde Meh-med Sâlih Efendi, Kazasker Ak MahmudEfendi ve Kazasker Abdülbâki Ârif Efen-di’den ders aldý. Babasýnýn Receb 1090’-da (Aðustos 1679) Mekke kadýlýðýna tayinedilmesiyle mülâzemete kabul edildi. Birsüre alt derece medreselerde görev yaptý.11 Cemâziyelevvel 1098’de (25 Mart 1687)Þeyhülislâm Ankaravî Mehmed Emin Efen-di’den imtihaný geçerek Muharrem Aða,10 Rebîülevvel 1101’de (22 Aralýk 1689)Þehzadebaþý’ndaki Ebülfazl Mahmud Efen-di, 16 Safer 1105’te (17 Ekim 1693) yineÞehzadebaþý yakýnlarýndaki Hamâmiyye,6 Zilhicce 1106’da (18 Temmuz 1695) Ûlâ-yý Hüsrev Kethüdâ, 11 Zilkade 1110’da (11Mayýs 1699) Sahn-ý Semân medreselerin-den birine, 22 Safer 1112’de (8 Aðustos1700) Çarþamba’da Kovacýdede mahalle-sindeki Ûlâ-yý Zekeriyyâ Medresesi’ne, 14Þevval 1113’te (14 Mart 1702) yine Edirne-kapý’daki Ayþe Sultan Medresesi’ne tayinedildi. Bu arada Zeyl-i Atâî’yi ikmal et-meye çalýþtýðý Þeyhülislâm Seyyid Feyzul-lah Efendi tarafýndan duyulunca 1702’deEdirne’ye davet edildi. Kendisine Evreþekazasý arpalýk tevcih edildi; bu arada Fey-zullah Efendi ile samimiyetini ilerletti veonun meclislerinde yer aldý.

Þeyhülislâm Feyzullah Efendi’nin ilmî veidarî kadrolarý çocuklarýna ve yakýnlarýnatevcih ettirmesi terfi bekleyen ulemâ vediðer idareciler arasýnda hoþnutsuzluða yolaçmaktaydý. Bunun sonucunda ortaya çý-kan ve Edirne Vak‘asý diye bilinen isyandaUþþâkýzâde de zarar gördü. Þeyhülislâmayakýnlýðý sebebiyle rütbesi tenzil edilerekBeþiktaþ’taki Barbaros Hayreddin PaþaMedresesi’nde görevlendirildi. 1704 yýlýn-dan itibaren yeniden yükselmeye baþladý.20 Rebîülâhir 1116’da (22 Aðustos 1704)mûsýle-i Süleymâniyye rütbesiyle Sâniye-i

lý ibadet ettiklerini, insan takatini aþacakderecede halvet ve uzlet ehlinden olduk-larýný, nefis tezkiyesine ve bâtýn tasfiyesi-ne önem verdiklerini söyler (Semerâtü’l-fuâd, s. 142-143). Mehmed Nazmi Efendi,Anadolu’daki Halvetî þeyhlerine dair kýy-metli bilgiler içeren Hediyyetü’l-ihvânadlý eserinde Pîr Hüsâmeddin Efendi’densonra Rumeli’de bazý halifelerin faaliyetgösterdiklerini, bunlara Uþþâkýler dendiði-ni, mücâhede ehli ve Hakk’ýn rýzasýný ka-zanmýþ kimseler olarak etraflarýnda mü-rid ve muhiblerin bulunduðunu aktarýr.

Ýstanbul’da Uþþâkýliðin faaliyet göster-diði ana tekke Hüsâmeddin Uþþâký Tekke-si’dir. Kasýmpaþa’da yer alan ve Pîr Hüsâ-meddin Uþþâký’nin türbesini barýndýran butekke Uþþâkýliðin âsitânesi ve pîr makamý-dýr (bk. HÜSÂMEDDÝN UÞÞÂKœ TEKKESÝ).XVI. yüzyýlýn son çeyreðinde HüsâmeddinUþþâký tarafýndan kurulmuþ, tekkelerinkapatýldýðý 1925 yýlýna kadar aralýksýz fa-aliyetine devam etmiþtir. Uþþâký Âsitâne-si’nden baþka Eðrikapý dýþýndaki Cemâled-din Uþþâký, Fatih Haydar’daki Tâhir Aða,Üsküdar’daki Halim Gülüm, Eyüp Defter-dar’daki Balçýk, Fatih Keçeciler’deki Mah-mud Bedreddin, Fatih Haydar’daki Hoca-zâde tekkeleriyle Karagümrük Uþþâký Zâ-viyesi, Yedikule’deki Hâlid Efendi, Aksa-ray’daki Mehmed Emin Efendi, Fatih Þeh-remini’deki Deniz Abdal, Kayserili Musta-fa Efendi ve Fatih Niþanca’daki HavuzluUþþâký tekkeleri Ýstanbul’da tarikata aitdiðer tekkelerdir. Tarikatýn, üçüncü pîr Ab-dullah Selâhaddin Uþþâký’den sonra özel-likle Rumeli’de ve Batý Anadolu’da yayýlýr-ken yer yer Mevlevî, Bektaþî, Gülþenî ta-

UÞÞÂKœZÂDE ÝBRÂHÝM EFENDÝ

Hüsâmeddin Uþþâk¢’nin adýna düzenlenen bir levha

Uþþâk¢ tacý

Page 2: UÞÞÂK ZÂDE ÝBRÂHÝM EFENDÝsonra azledildi. Kendisine Gediz ve Yenipa-zar kazalarý arpalýk verildi. Bundan sonra herhangi bir görev almadý, 2 Þevval 1136 (24 Haziran 1724)

234

UÞÞÂKœZÂDE ÝBRÂHÝM EFENDÝ

zam, þeyhülislâm, kazasker ve Ýstanbul ka-dýlarýnýn listesini vermiþtir. Zeyl-i Þekåikyaklaþýk 528 kiþinin hayat hikâyesini ihti-va etmektedir. Eserin yedisi Türkiye kü-tüphanelerinde, üçü yurt dýþýnda on nüs-hasý bilinmektedir. Süleymaniye Kütüpha-nesi’nde kayýtlý yazma (Hafîd Efendi, nr.242) müellif nüshasý olmalýdýr. Eserin Vi-yana nüshasýný Kissling týpkýbasým halindeyayýmlamýþtýr (Wiesbaden 1965). Zeyl-iAtâî daha sonra Þeyhî Mehmed Efenditarafýndan ifadelerin müphem, bilgilerinkarýþýk ve eksik olduðu yönünde tenkitedilmiþtir. Þeyhî, eserin eksik taraflarýnýtamamlayýp daha düzgün bir zeyil yaz-mak için Vekåyiu’l-fuzalâ’yý kaleme al-mýþ, fakat eserinde Zeyl’in neredeyse ta-mamýný kullanmaktan da geri kalmamýþ-týr. 2. Târîh-i Uþþâk¢zâde. Eserden ilkzamanlar pek bahsedilmemiþtir. NitekimRâmiz Efendi, Uþþâkýzâde hakkýnda bilgiverirken, “Atâî Efendi, merhumun zeylinicildeynde tezyîl eylemiþtir” demek sure-tiyle Uþþâk¢zâde Târihi’ni zeyil nüshala-rýndan biri zannetmiþtir. Eser 1106 (1694)yýlýndan baþlamak suretiyle Zeyl’in bir de-vamý gibi görünse de bizzat müellif ese-rinin Karaçelebizâde Abdülaziz Efendi’ninRavzatü’l-ebrâr’ý tarzýnda bir tarih oldu-ðunu bildirmektedir. Eser bazan “vekayi‘-nâme”, bazan “mecelle”, nihayet kitabýngiriþinde Târîh-i Uþþâk¢zâde diye tasrihedilmiþtir. Tarihini yazma sebebini açýkla-yan Uþþâkýzâde, Zeyl’in yazýmý bittiktensonra henüz temize çekilmeden EdirneVak‘asý meydana geldiðinden zor durum-da kaldýðýný, bir ara elindeki müsveddele-ri yakmaya kalkýþtýðýný, Çorlulu Ali Paþa’-nýn sadrazam olmasý üzerine bir câize ala-bilme ümidiyle müsveddeleri temize çeke-rek Ali Paþa’ya takdim ettiðini, paþa eseribeðenerek kendisinden KaraçelebizâdeTârihi tarzýnda bir eser yazmasýný istedi-ðini, bunun üzerine de Uþþâkîzâde Târi-hi’ni kaleme aldýðýný belirtir. Eserde yeralan bazý tayin ve aziller dikkate alýndýðýn-da müellifin kitabýný belirli bir tarihte de-ðil olaylar vuku buldukça yýl yýl kaleme al-dýðý anlaþýlýr. Uþþâkîzâde Târihi muhte-va bakýmýndan üç kýsýmda incelenebilir.Birinci kýsýmda müellif kendi adýndan, ese-ri yazma sebebinden ve daha önce kale-me aldýðý Zeyl’den bahseder. Ýkinci kýsým-da 1106 (1695) yýlýnda II. Mustafa’nýn cü-lûsundan baþlayarak 1124’e (1712) kadarkronolojik sýrayla her yýlýn olaylarýný anla-týr ve o yýl vefat eden ulemânýn biyogra-filerini verir. Bu arada Edirne Vak‘asý veII. Mustafa’nýn hal‘i geniþ biçimde nakle-dilmiþ, eserin beþte biri bu yýlýn olaylarýna

ayýrýlmýþtýr. Bunun yanýnda ilmiye sýnýfýn-daki tayin va azillere de geniþ ölçüde yerverilmiþ, eser âdeta bir ilmiye tarihi nite-liðine bürünmüþtür. II. Mustafa’nýn vefa-týndan sonra onun döneminde görev ya-pan sadrazam, þeyhülislâm, kazasker veÝstanbul kadýlarýnýn listeleri kaydedilmiþ-tir. Üçüncü kýsým müellifin Medine kadýlý-ðýnda bulunduðu sýrada baþka biri tarafýn-dan yazýlmýþtýr. Bu kýsýmda Cemâziyelev-vel 1118 (Aðustos 1706) tarihinden baþla-yýp 1119 (1708) yýlý sonuna kadar meyda-na gelen hadiseler özet þeklinde anlatýl-mýþ, arkasýndan da o yýl vefat eden ulemâ-nýn biyografileri kaydedilmiþtir. Eserde II.Mustafa’nýn tahta çýktýðýnda yayýmladýðýhatt-ý hümâyun, II. Mustafa’nýn birinci,ikinci ve üçüncü seferleri, Zenta bozgu-nu, Karlofça Antlaþmasý’nýn öncesi, evre-leri ve sonuçlarý, doðuda bazý aþiretlerinte’dibi, þehzade doðum ve ölümleri, arzakabul edilme, sünnet, düðün merasimle-ri, elçi kabulü törenleri, hil‘at giyme, mev-lid kandilleri, bayramlaþma merasimleri;yaðmur, fýrtýna, zelzele, yangýn, ay ve gü-neþ tutulmasý; kadýlarýn ve müderrislerintayin ve azilleri, III. Ahmed’in Kâðýthane’-de cirit oyunlarý þenliklerine katýlmasý, yýl-dýzlarýn burçlardaki durumlarýna göre mü-neccimbaþýnýn yazdýðý risâleler, FeyzullahEfendi hakkýndaki kasidelere yazýlan tak-rizler, Orta Macar Kralý Tököli Ýmre’nin Os-manlý Devleti’ne sýðýnmasý ve bizzat mü-ellifin þahit olduðu birçok hadise yer al-maktadýr. Kitap, 20 Safer 1124 (29 Mart1712) tarihinde Kâðýthane’de SadrazamYûsuf Paþa’nýn sultana verdiði ziyafet, Ali-beyköy’deki at koþularý ve o gün ayný an-da doðan þehzade ve sultanýn doðumuy-la sona ermektedir. Eserin tek nüshasýSüleymaniye Kütüphanesi’nde kayýtlý olup(Esad Efendi, nr. 2438) yayýmlanmýþtýr(haz. Raþit Gündoðdu, Uþþâk¢zâde Târihi,Ýstanbul 2005). 3. Siyer-i Nebî. Eser üze-rinde Mehmet Erdem tarafýndan yükseklisans tezi hazýrlanmýþtýr (2000, Fýrat Üni-versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü). Uþþâ-kýzâde “Hasîb” mahlasýyla þiirler yazmýþtýr.

BÝBLÝYOGRAFYA :

Þeyhî, Vekåyiu’l-fuzalâ, IV, 565-567; ayrýca bk.tür.yer.; Sicill-i Osmânî, II, 180; Osmanlý Müel-lifleri, III, 17; TCYK, s. 664 vd.; H. G. Majer, Vorstu-dien zur Geschichte der Ýlmiye im OsmanischenReich I. Zu Uþakîzade, seiner Familie und sei-nem Zeyl-i Þakayýk, München 1978, tür.yer.; He-diyyetü’l-£ârifîn, I, 37-38; a.mlf., “Uþþâkî-zâde”,ÝA, XIII, 77-80; Babinger (Üçok), s. 283-284; RaþitGündoðdu, “Uþþâkîzâde Seyyid Ýbrahim Efendi”,Arþiv Dünyasý, sy. 11, Ýstanbul 2008, s. 79-84;Christine Woodhead, “.Ussaký-zade”, EI2 (Ýng.),X, 919-920.

ÿRaþit Gündoðdu

Sarây-ý Ýbrâhim Paþa Medresesi’ne tayinedildi. Aðustos 1706’da Medine kadýlýðýnagönderildi ve burada iken þeyhülharemlikrütbesine sahip oldu. Ardýndan Medine ka-dýlýðýndan kendi isteðiyle ayrýlýnca Mandal-yat ve Ayazmend kazalarý arpalýk olarakverildi. 15 Þevval 1125’te (4 Kasým 1713)Ýzmir kadýlýðýna getirildi ve bir yýl kadarsonra azledildi. Kendisine Gediz ve Yenipa-zar kazalarý arpalýk verildi. Bundan sonraherhangi bir görev almadý, 2 Þevval 1136(24 Haziran 1724) tarihinde vefat etti veNiþancý Paþa Camii karþýsýnda KeskindedeMezarlýðý’nda defnedildi.

Eserleri. 1. Zeyl-i Þekåik. Taþköprizâ-de Ahmed Efendi’nin kaleme aldýðý eþ-Þešåßišu’n-nu£mâniyye adlý eserin Mec-dî Mehmed tarafýndan yapýlan tercümesi-ne Nev‘îzâde Atâî Hadâiku’l-hakåik adýy-la bir zeyil yazmýþtý. Uþþâkýzâde, Atâî’ninbýraktýðý yerden baþlayarak Zeyl-i Atâî,Zeyl-i Þekåik’a bizzat müellifin kendi ta-biriyle Zeyl-i Zeyl-i Atâî (Tekmiletü’z-Zeyl)adlý bir eser kaleme almýþtýr. Uþþâkýzâdebu eserinde 1042-1106 (1632-1694) yýllarýarasýnda geçen sürede yaþamýþ ulemânýnbiyografilerine yer vermiþtir. Uþþâkýzâdezeylini 1699 yýlýnda yazmaya baþlamýþ ve1702’de bitirmiþtir. Þeyhî, Uþþâkýzâde’ninbu zeyli kaleme almaya Þeyhülislâm Fey-zullah Efendi tarafýndan Þubat 1703’tememur edildiðini belirtmekteyse de bu-nun Zeyl’in tamamlanma tarihini göster-diði kabul edilmelidir. Uþþâkýzâde Zeyl’itelif ederken seleflerinin metodunu takipetmiþ, her padiþah dönemini bir tabaka-ya ayýrmýþtýr. Padiþahýn ölümünden son-ra dönemin vefeyâtýný kaydetmiþ ve yineo dönemin kýsaca tarihini yazmýþtýr. Ardýn-dan ayný dönemde görev yapan sadra-

Uþþâk¢zâde

Ýbrâhim

Efendi’nin

Keskin Dede

hazîresindeki

kabir taþý –

Fatih /

Ýstanbul